Başörtüsünün Soykütüğü Üzerine Düşünmek - Cihan Aktaş - Birikim Sayı 210 - Ekim

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 13

Başörtüsünün Soykütüğü Üzer#ne

Düşünmek
C!han Aktaş

Başörtüsünün Soykütüğü Üzer#ne Düşünmek

“Batı t!p! g!y!nme, kadının f!z!k! farklılığını bel!rg!nleşt!r!yor ve sırf


kadınlık üzer!ne kurulu b!r k!ml!ğ!n gel!şt!r!lmes!ne yol açıyordu. Çador
!le, bu f!kr! besleyen dış takıları atarak kadının gerçekl!ğ! ve c!ns!yet
yapısı soyutlanıp, k!ml!ğ!n!n sadece yüzünde !fade ed!lmes!ne
çalışılıyor, böylel!kle de kadının karakter! hakkında daha b!l!nçl! hale
gel!nmes! sağlanıyordu. Farklılık sadece yüz görünümüyle elde
ed!lecekt! böylel!kle. F!zyoloj! üzer!ne yoğunlaşan tüm d!kkat!m!z!n
dağılmasıyla, ruhun kend!n! !fade ed!ş b!ç!mler!ne yöneleb!l!rd!k. Her
ne kadar güzell!k ve sev!ml!l!k g!zlense de -Batı’da bu, takı ve
g!ys!ler!n çeş!tl!l!ğ!yle hep vurgulanmaya çalışılır-, taze b!r !let!ş!m
havasının varlığını k!mse !nkar edemez. Burada kadın b!r k!ş!, b!r b!rey
olab!l!r ve elb!sen!n altındak! f!z!k! form unutulup ardındak! k!ş!l!kle
yen! !lg!ler kurab!l!r hale geleb!l!r!z. “ R. W. Carlsen, Cennet!n ve
Cehennem!n İç!ne B!r Yolculuk-İran !zlen!mler!, İşaret Yayınları, 1988.

D!nî hayat görüşü her şeyden önce, k!ş!n!n !çsel özgürlüğünü ve


özgür seç!m! talep eder; d!nde zorlama yoktur. Beden!n! d!n! b!r bakış
açısıyla yaratılmış olarak gören b!r !nsanın o beden! y!ne d!n! algılarla
tanıması ve donatması !se, !nançlarıyla tutarlı b!r hayat sürdürmes!n!
tamamlayan b!r anlama sah!pt!r. Üm!t Aktaş’ın B!r!k!m’!n 208.
sayısında yer alan ’Kadın, Pol!t!ka ve D!n’ konulu yazısında
başörtüsüne get!rd!ğ! ontoloj!-kültür !k!lem! çerçeves!ndek! yorumlar,
alışılmışın dışında b!r açıklama çabasını !fade ed!yorlar. B!r!k!m’!n
Aktaş’ın görüşler!nden hareketle başörtülü öğrenc!ler!n ‘…özell!kle
Türk!ye’de karşı karşıya oldukları adalets!z durumun satır başları
üzer!nden’ b!r tartışma başlatmış olması, takd!re şayan b!r yaklaşım.
Hayl! uzun b!r zamandır Türk!ye ve dünya gündem!nde yer tutan b!r
sorunun bu platformda kl!şe kalıpların, yargıların ve üslupların
ötes!nde tartışılmasının Türk!ye’dek! düşünce hayatı !ç!n de büyük b!r
kazanım olacağından kuşkum yok.

Cennetten düşen !nsanın çıplaklığını fark ederek örtünmeye !ht!yaç


duyması d!ndar !nsana göre ontoloj!yle, bunu tak!p eden g!y!nme
süreçler! !se kültürle açıklanab!l!r. Fark etmek, sıçramaktır. Cennetten
düşüşün get!rd!ğ! bu farkındalık, beşer!n aynı zamanda !nsan olarak
yüksel!ş!. Aktaş’ın yazısının bütün olarak b!ze anlattığı, d!n!n
anlaşılmasının ve yorumlanmasının hâlâ sürmekte olduğu; !nsan
olmanın çok yönlü ve g!z!l anlamlarının keşf! ya da
gerçekleşt!r!lmes!n!n de aynı şek!lde sürüyor olması g!b!. G!y!m tarzı
ya da b!zat!h! k!ş!sel zevk, doğal olarak b!r beden görüşü temel!nde
b!ç!mlen!yor, bu oluşum büyük ölçüde f!z!k! veya sanal b!r çevreyle de
bütünleş!yor. Beden sank! b!r açıdan bütünüyle kısıtlı ve keşfed!lm!ş,
başka b!r açıdan !se b!l!nemezl!klerle dolu ve !şaretlemelerle
b!ç!mlend!r!lme denemeler! açısından bakıldığında !se sank! sonsuzca
gen!şlemeye yatkın.

Elbette !nsan olarak nasıl göründüğümüzle !lg!l!, d!nî açıdan !se b!ze
emanet ed!len beden! korumakla sorumluyuz Kend!m!z! !ç!nde
bulduğumuz beden b!r açıdan yeter! kadar keşfed!lm!ş, b!r açıdan da
b!z! kend!m!ze yabancılaştıracak ölçüde mesafel!, g!zeml! b!r yapı.
Kadınlığın akılla f!z!ksel çek!c!l!k arasında b!r çatışmaya maruz
kalmasının da ontoloj!k olduğu ölçüde kültürel ve b!rb!r!n! etk!leyen
nedenler! olmalı. Kadın olarak görünüşümüzle daha fazla
!lg!lend!ğ!m!ze !l!şk!n kabulü, bütünüyle kültürün b!ze dayattığı
söyleneb!l!r m!… Sonuçta g!y!m tarzımız, başka pek çok alışkanlığımız
veya beğen!m!zle b!rl!kte kend!m!z! !ç!nde bularak büyüdüğümüz,
büyümes!ne b!raz da sey!rc! kaldığımız beden!m!z!n el!m!zde olan-
olmayan b!ç!m!ne ve duruşuna !lave ed!lm!ş kend!l!ğ!m!z. Kıyafetler!m
aracılığıyla konuşurum, d!yor Eco; Carlsen da g!y!m!n yükseklerde b!r
yere bağlılığı yansıttığını söylüyor. Başörtüsü veya bütün olarak
tesettür kültürel olsa b!le, kültürel olan nereye kadar ontoloj!den
bağımsız değerlend!r!leb!l!r k!…

İnsan yapı olarak g!y!nmeye zorunlu b!r varlık. Yeryüzüne !nmes!


!nsanın, kültür üretmeye de yazgılı olmasını get!rm!şt!r. O anlamda
!nsan d!ğer gel!şm!ş canlı türler!ne göre hem ayrıcalıklı konumda hem
de kültürünü zeng!nleşt!rmeye sevk eden b!r örtüsüzlükle malûl.
İnsan, beşer! olandan koparken başka h!çb!r canlı türünde olmadığı
şek!lde g!y!nmeye zorlanmış, g!y!nmey! !stem!şt!r. Kültürel olan aynı
zamanda kend!n! savunacak kadar ontoloj!kt!r. B!r olgu tar!h boyunca
bütün toplumlarda b!r şek!lde varolmuşsa, bunu yapıntı b!r durum, b!r
kaza, kültürün b!r c!lves! veya kalıntısı saymakla kalamayız. G!y!nmey!
gel!şt!ren kültürün oluşumunun gerekçeler!nden ya da !caplarından
en azından b!r!, hâlâ b!l!nemezl!ğ!n! koruyor da olab!l!r. Beden!n!z!n
yaratıldığı !nancı, s!z! bu yaratılmanın h!kmetler!n! anlamaya
sevked!yor.

Aktaş’ın mahrem!yet bağlamındak! !fadeler!, yaratılmış bedene !l!şk!n


üstlen!len b!r sorumluluğa dönük vurgusu, bu beden!n b!len ve !drak
eden sah!b!ne !lah! b!r emanet olduğunu kabul eden d!nî bakış
açısından bağımsız değerlend!r!lemez. Mahrem!yet hayatımızın,
bütün olarak varlığımızın kend! ben!msed!ğ!m!z, bel!rled!ğ!m!z g!zl!-
saklılığı, bu g!zl! saklılığın gözett!ğ! alan ya da çevre olarak
tanımlanab!l!r. D!ndar !nsan mahrem!yet!yle !lg!l! sınırları koyarken
Allah’ın buyruklarını d!kkate alıyor ve bu buyrukların bazen !rrasyonel
g!b! görünenler!nde de b!r h!kmet olduğuna !nanıyor. Bu manada saç
tel! bağlı veya a!t olduğu f!z!k! ve metaf!z!k düzen bağlamında sadece
saç tel! olmaktan uzaktır. Yukarıda !fade ett!ğ!m g!b!, d!ndar b!r !nsan
!ç!n kend!n! !ç!nde bulduğu ve b!rl!kte büyüdüğü beden!, sırları
bütünüyle çözülmüş ve kend! el!nde b!r yapı değ!ld!r. Tar!h boyunca
bütün kültürlerde b!r şek!lde var oluşu, Abdulker!m Suruş’a göre,
başörtüsünün kadın doğasıyla bütünleşen metaf!z!k b!r anlamı
olduğunun gösterges!.[1] Cam!lla Pagl!a benzer! b!r konuyu
!rdelerken, ‘Çünkü göz eros’un caddes!d!r’ d!yerek, Müslüman
kadının g!y!m tarzı konusunda İslam’ı haklı bulduğunu vurguluyor;[2]
sosyal!st fem!n!st Flora Tr!stan, benzer g!y!mler!n Peru’dak! kadınlar
g!b! Müslüman kadınlar !ç!n de toplumun yargılarından ve
dayatmalarından özgürleşt!ren yönünün altını ç!z!yordu.[3] Öneml!
olan elbette hayatımızın bütünsel fotoğrafıdır. İnsanın d!n! de aklı
kadardır, şekl!nde b!r söz var. K!m! kadınlar !ç!n özgürleşmen!n b!r
!fades! veya aracı olan örtülü g!y!m, k!m! kadınlar !ç!n esaret!n ya da
c!nsel fesat kaynağı olmanın b!r !fades! sayılab!l!r.

Sanat tar!hç!s! Sab!ha Tansuğ’un kadın başlıkları üzer!ne şu tesp!tler!,


başörtüsünün kadınları ezmes!n!n b!r gösterges! olduğu şekl!ndek!
yüzeysel açıklamaya kısm! b!r cevap n!tel!ğ! taşıyor:

‘Başlıklar ve örtüler, d!nler!n doğuşundan çok önce vardır. Örneğ!n


b!nlerce yıl önce ana tanrıça başlıkla bet!mlenm!şt!r. Bu kadının
saygınlığının, görkeml!l!ğ!n!n ve başını d!k tutmasının !fades!d!r. Sonra
kaç-göç olduğu dönemlerde b!le kadınlar sıkı sıkı örtündükler!
çarşaflarını, !şlemelerle daha çok süs aracı olarak kullanmışlardır.’[4]

Başlıklara ve başörtüler!ne karşı tepk!sel okumalar, bu başlıkların


taşıdığı der!n anlamların ve zeng!n tems!ller!n de gözardı ed!lmes!
anlamına gel!yor. Kültürün yükled!ğ! değerlerden veya bağlardan
beden! özgürleşt!rmek ve bağımsız kılmak, g!derek daha fazla örtüyü,
en fazla da görünmeyen örtüler! d!kkate almak demek. Bu açıdan
Üm!t Aktaş’ın aklın er!lleşt!r!ld!ğ! ölçüde kadının bedenselleşt!r!ld!ğ!n!
ortaya koyan tesp!tler! çok öneml!. Daha önce Gerçek Hayat’ta
yayımlanmış olan, İr!s Murdoch’un aynı !s!ml! romanından hareketle
yazdığım “Melekler Zamanı” başlıklı yazıda, romanın
kahramanlarından genç b!r adamın modern kadınlara dönük
eleşt!r!ler!ne yer verm!şt!m. Bu genç adam, kend!s!n! koruma ve
arıtma konusunda b!r sorumluluk h!ssetmed!ğ! halde, h!çb!r k!r!n ve
kötülüğün bulaşmadığı, yüzünü sadece kend!s!n!n göreb!leceğ!
korunmuşlukta b!r genç kızı düşlemekted!r. Hayal!ndek! kız üzer!ne
!şte böyle şeyler söyler k!l!se kapıcısının oğlu Leo:

“Ayrı b!r yere kapatılmış, h!ç görülmeyen. Günümüzde kızlar fazla


kolay. Zor b!r kız tanımak !st!yorum ben, a!les!n!n sıkıca koruduğu b!r
kız, kent dışında b!r eve kapatılmış, görülmes! kolay olmayan,
kafesler, perdeler, k!l!tl! kapılar ardında b!r kız. (...) Yürütülmes!
gereken entr!kaları düşünsene! B!r mektup ulaştırmak !ç!n kurulacak
sonsuz planlar, geceley!n pencerelerde beklemeler, h!zmetç!ler! satın
almalar ve onca tehl!ke! Valla sıradan kadınlardan resmen usanç
get!rd!m ben... Bu yüzden ş!md!ye kadar gerçek anlamda h!ç âşık
olmadım ya. (...) O sank! uyuyan b!r güzel olacak, onu özgürlüğe
kavuşturmak görev! de bana düşecek ve onun gördüğü !lk erkek ben
olacağım.“ [5]

Kadın-erkek !l!şk!ler!nde geleneksel yaklaşım, !l!şk!ler!n düzen!n!


özell!kle kadının korunma çabasına bağlıyor g!b! anlaşılmaktadır. Buna
karşılık modern dünyanın bu konulara kafa yoran kadınları,
!l!şk!lerdek! saygınlığın ve mesafen!n korunmasında olduğu g!b! !ffet
ve namus kavramlarının korunmasındak! çabada da !k! c!ns! eş!t
derecede sorumlu buluyorlar. İlk yaklaşım kadınla erkeğ!n c!ns!yet
farklılığı yorumu üzer!ne temellen!rken, Üm!t Aktaş’ın da yakın
durduğu !k!nc! yaklaşım bu c!ns!yet farkını önemsemekle b!rl!kte !k!
c!nse akıl ve !rade konusunda eş sorumluluk yüklüyor. Bu eş
sorumluluk beklent!s!n!n İslam!yet’!n temel !lkeler!yle uyumlu
olduğunu gösteren pek çok ayet var Kur’an’da ve Hazret-!
Muhammed (S.A.V.)’!n hayatında. Aktaş’ın yazısında yer yer
vurguladığı g!b!, günümüzün başını örten kızları !ç!n de tesettür
konusunda öneml! olan saçı kapatmak değ!l, Allah’a bağlılığını
göstermekt!r k! bu konuda erkek de kadın kadar sorumludur.
Tahran’da, Hüsey!n!ye İrşad’dak! konuşmalarına katılan m!n! etekl!
kadınlar neden!yle kurumu fesat yuvasına çev!rmekle suçlanan Al!
Şer!at!, kend!s!n! bu nedenle suçlayan b!r d!nley!c!s!ne şöyle
söylem!şt!: O m!n! etek g!y!n!yorsa b!le, sen n!ye ona bakıyorsun?[6]
Bu tartışma günümüzde b!r şek!lde varlığını koruyor. İranlı genç kızlar,
başörtüler!n!n öncel!kle erkeğ! namahreme bakarak günaha
g!rmekten koruyan b!r örtü olduğu şekl!ndek! açıklamaya karşı
özell!kle tepk!seld!rler. Burada anlaşmazlık, takva örtüsü olarak yan!
Allah’a karşı sorumluluk b!l!nc!yle anlam kazanan başörtüsünün,
bağlamından kopartıldığı !ç!n etk!l! olsun d!ye daha da
b!ç!mselleşt!r!lecek şek!lde, fetva örtüsü hal!nde kadın k!tleler!ne
dayatılmasından kaynaklanıyor.

Dolayısıyla den!leb!l!r k! başörtüsüne dönük tanımlama çabaları, onu


örten k!ş!n!n seçme nedenler!n! d!kkate almadan yapıldığı sürece hep
eks!k kalacaktır. Modern b!r eğ!t!m almış genç kızların başlarını örtme
nedenler!nden b!r!s!, modernleşme adına şek!lc! dayatmalardır. Bu
ayrımı gerekt!ğ! g!b! anlamak, modern kültüre hak!m olan bakış
açısının sorunlarını kavramayı da gerekt!r!yor. Modernleşmeyle
b!rl!kte kadının daha b!r beden!n!n görünürlüğüne odaklandığı,
beden!ne b!r bakıma yabancı b!r gözle bakmaya başladığı
söyleneb!l!r. Bu yabancı göz, aklını gözler!nde toplayan Apolloncu
gözdür. B!r açıdan kadını sorumlu, akleden b!r b!rey olarak kabul
eden, d!ğer açıdan !se ona yen! b!r c!nsel k!ml!k/k!ş!l!k vermekte
zorluk çeken b!r bakışı vardır kadına, modern!te’n!n. Geçm!şte
yeryüzünün Batı’sında olduğu g!b! Doğu’sunda da kadının b!r ruhu
olup olmadığı tartışılıyordu. Modern!te !le b!rl!kte kadın, erkek kadar
akıllı b!r !nsan olarak kabul gördü ama g!derek makbul kadınlık, Batılı
beyaz özne erkeğ!n !nsanlık ve başarı kr!terler!ne bağlı olarak kabul
gören b!r kadın t!p!n!n ölçüler!yle tanımlanmaya başladı. Farklı kadınlık
durumlarına seslenememen!n, açık olamamanın b!r sonucu, kültürel
ve ırk! h!yerarş!ler!n desteklenmes! oldu.[7]

Genell!kle d!nler!n kadın beden!n! denet!m altında tuttuğu görüşü,


gücünü y!t!rm!ş poz!t!v!st b!r eleşt!r!d!r. Modern beden pol!t!kalarının
kadın beden!n!, bütün olarak !nsan beden!n! nasıl da denet!me tab!
tuttuğu ve yönett!ğ!ne da!r anal!zler!, Foucault ve Germa!ne Greer g!b!
yazarların eserler!nden okumaya devam ed!yoruz: Ç!n, Sovyetler
B!rl!ğ!, H!tler Almanya’sı… Kap!tal!st uygulamalarda !se kurtarıldığına
!nanılan kadının aklı ve b!l!nc!n!n beden!ne yoğunlaşmasındak!
‘ş!ddet’, yen! b!r esaret!n de gösterges!. D!nsel değerler ve !lkeler,
kadınların k!ş!l!ğ!n!n gel!şmes!n!n önünde b!rer engel sayıldıkları !ç!n
değ!l de özell!kle kap!tal!zm!n amaçları açısından b!rer engel teşk!l
ett!kler! !ç!n eleşt!r!l!yorlar. Geleneğ!n beden!n! tutsak ett!ğ! öne
sürülen kadının özgürleşmes!, bu beden!n tüket!m !deoloj!s!
tarafından !şgal ed!lmes! amacıyla savunuluyor sank!.

Bununla b!rl!kte B!r!k!m’!n konuyu tartışmaya açan yazısında !fade


ed!ld!ğ! g!b! kadın beden!n!n !st!smar ed!lmes! salt modern
dönemlerle sınırlandırılamaz. Modernl!ğ!n kadını her açıdan mutsuz
ett!ğ!, her bakımdan kadına haksızlık ett!ğ! de savunulamaz. Modern
kadının bağımsızlık yönünde verd!ğ! mücadeleyle elde ett!ğ!
kazanımlar, modernl!kle veya geleneksell!kle !l!şk!lend!r!lemeyecek
ölçüde kl!şe c!nsel !çer!kl! sunumların ve şovların sağnağında gözardı
ed!leb!lmekted!r. Beden! daha görünür olmanın b!r sonucu olarak
!st!smara açık görünse de aklıyla da kend!n! kabullend!rm!şt!r kadın
c!ns!, modern dönemlerde. Bağımsızlık b!r bedel ödemeden
kazanılab!lecek b!r değer değ!ld!r. Modern kadın, kend!s! olma
kavgası neden!yle mutsuz olmayı da göze almıştır. Babanın ve erkeğ!n
h!mayes!n!n redd!, modern kadının yer yer ya da bütünüyle çatısız
kalması anlamına gelm!şt!r. Mary Shelley’n!n Dr. Frankenste!n !s!ml!
romanında yoğun allegor!lerle anlattığı, bu soğuk es!nt!lere açık
geç!şt!r.

Geleneksel kadınlık b!lg!ler!yle kuşanmış kadın !se kat kat elb!seler


g!y!nm!ş b!r S!nderella’dır. Gerçek yüzü hak!kî duyguları nasıldır, belk!
de kend!n! korumanın ya da -ulaşılmazlığıyla- değerl! kılmanın b!r yolu
sayarak, bunların b!r çırpıda b!l!nmes!n! !stemez. Geleneksel kadın
aynı zamanda kend!n! kandırma sanatının ve farklı c!ns olmanın
sağladığı kabuller!n yardımıyla !kt!darının keyf!n! süren kadındır;
modern kadın !se üzer!ne yüklenm!ş önyargıların m!rasından kurtulma
kaygısının da etk!s!yle dürüst olma çabası !ç!nded!r, mutsuzluğu
pahasına. Geleneksel kadın !ç!nden neler geçerse geçs!n, hemc!nsler!
tarafından oluşturulmuş, çok esk! b!r tar!h! olan b!r tür kadınlık b!lg!s!
b!r!k!m!nden de yararlanarak, b!ç!lm!ş b!r role göre davranmayı
sürdürmekted!r. İkt!dar sended!r, demekted!r erkeğe, asıl !kt!dar kend!
eller!ndeyken. Modern kadın !se evl!l!kte ya da hayatın başka
alanlarında kend!s!ne özgürlük kazandıracağını umduğu açık
seç!kl!ğ!n!n, dürüstlüğünün, kend! ayakları üzer!nde durmakta
d!retmes!n!n bedel!n! ödemeye devam etmekted!r.[8]

Bütün bu tanımlar açısından bakıldığında, Aktaş’ın da, ‘.. bu ne b!r


(salt) d!nsel !nanç, ne de geleneksel b!r davranış b!ç!m!d!r; bu apaçık
b!r özgürleşme, öznelleşme ve s!yasallaşma kavgasıdır’ d!ye !fade
ett!ğ! g!b! başörtülü öğrenc!ler!n bütünüyle kadının geleneksel
konumunun !ç!nden seslenen k!ş!ler sayılmayacaklarını söyleyeb!l!r!z.
Duruşlarıyla hem geleneksel hem de modern düşünüş b!ç!mler!ne
sığmayan başörtülü öğrenc!ler!n geleneğ! modern dünyanın yaşayan
alanlarına taşımayı üstlenen özneler olduğu söyleneb!l!r.

Başörtülüler üzer!ne yapılan konuşmalar, çoğu zaman bütün


başörtülüler! b!r tek k!ş! sayarak yapılıyor. Bazı açılardan doğru olan
bu h!tap ya da seslenme, çoğu zaman genelley!c! olduğu ölçüde
bütünü görmey! zorlaştıran açıklamalara dayanak kılınıyor. ‘S!yasal b!r
s!mge’ sayılan başörtüsünü örten kızlar, seç!mler! modern dünyanın
talepler!yle uzlaşmaz sayıldığı !ç!n, varlıklarına karanlık anlamlar
yüklenen kuşkulu k!ş!l!klerd!. Başörtüsü üzer!nden konuşmalar
g!derek, ‘örf!’ d!ye adlandırılab!lecek yen! b!r başörtü yorumuna has
fotoğraflara yoğunlaşmaya başladı. Bu ‘süslü başörtülü kız’ Ahmet
Sa!t Akçay’ın yorumuna göre, yıllar yılı ç!rk!n mürtec! kar!katürler!ne
karşı b!r tepk! olarak gel!şen h!dayet romanlarının kapaklarındak!
‘hur!ler!n’ tezahürüdür.[9] Bu başörtülü, onu görüntüsel olarak
modern sayılan hemc!nsler!yle benzeşt!ren takl!te ve tüket!me dayalı
b!r hayat tarzının mensubu olarak, kısmen hademe ve kapıcı
kadınların başındak! örtüye yönel!k yaklaşımları hatırlatan, aynı
zamanda ‘kend! !ç!ne almanın’ hoşnutluğunu da kapsayan b!r
hoşgörüyle karşılanıyor.

’80’l! yılların başörtülü öğrenc!ler!n!n g!y!m ve hayat tarzı !se, b!r


‘kapanma’nın onayını, kapatılma durumuna rızayı değ!l, dayatılan
beden-çağdaş g!y!m tanımlarından duyulan memnun!yets!zl!ğ!,
bunlara yönel!k b!r sorgulamayı !fade ed!yordu. Bu öğrenc!ler
başörtüsünü ez!lmen!n ve !k!nc! c!ns olmanın onayı değ!l, kend!
g!y!mler! ve seç!mler!, bütün olarak da k!ml!kler! ve hayat tarzları
konusunda karar verme hakkının b!r gösterges! olarak anlıyor ve
ben!ms!yorlardı. Başörtülü kızların varlığının modern kamusal alan
g!b! modernl!k parad!gmasının sorunları ve !mkanları konusunda
yen!den düşünülmes!ne öneml! b!r katkısı oldu. Türk!ye ve İran’dak! -
zıt yönde de olsa- yukarıdan k!ml!k kurma pol!t!kalarından
kaynaklanan, aynı zamanda bu uygulamaları kışkırtan ve
b!ç!mlend!ren b!r gündem oluştu, başörtüsü bağlamında. ‘Türbanlılar’
fem!n!st okumalara bazen anlayışlı b!r !lg!yle, bazen de başörtüsünün
erkekegemen yapıyla !l!şk!lend!r!lmes!ne dayalı b!ld!k mesafe
gözet!lerek dah!l ed!ld!ler. Modern kamusal alan, d!n! s!mgeler
üzer!nden yen!den tartışmaya açıldı. Kamusal alan f!lozofu Habermas
b!rkaç yıl önce, Tahran ün!vers!tes!nde konuşurken, kamusal alanın
d!nsel s!mgeler açısından yen!den düşünülmes!n!n gerekt!ğ!n!
vurgulamıştı. Göçmenler konusundak! ç!fte standartları da etk!leyen
b!r !şlev! oldu başörtüsü yasaklarının. Fransa bu konuda !lg!nç b!r
örnek. Aktaş’ın da atıfta bulunduğu Ranc!ere, Bod!ou g!b! Fransız
f!lozoflar, öznel b!r aktör değ!lken sayıma tab! tutulan göçmenler!n
öznel b!r aktör hal!ne geld!kler!nde nasıl da sayımdışı tutulduklarını
d!le get!r!rken, başörtülüler! de d!kkate almış olmalılar.

Başörtüsü yasakları d!n! anlamı olan pek çok değerden z!yade


başörtüsünün konuşulmasına yol açtı ülkem!zde, bu nedenle bu
alanda savrulmalarla sonuçlanan abartılar da yaşandı, s!yasal
!st!smarlar da. Edeb!yatçı yanımla, yazar olarak kılık-kıyafet konusuna
bu denl! yoğunlaşmam zorunlu muydu d!ye soruyorum kend!me
zaman zaman. Başörtüsü yasakları Doğu ve Batı, geleneksell!k ve
modernl!k, İslam ve La!kl!k arasında salınan Türk!ye’n!n şek!llere
k!l!tlenen s!yasal ve sosyal pol!t!kalarının dayattığı b!r tal!hs!zl!k. D!n!
öğrenmek !steyen gençler, yabancısı kılındıkları kalın k!tapları
kaldırıldıkları raflardan, kapatıldıkları kutulardan çıkartarak okuyor,
sonra da bu okuduklarının !ç!nde kend!ler!n! yerleşt!reb!lecekler!
alanlar arıyorlardı. Geçm!ş!n m!rasının olduğu g!b! tekrar ed!lmes! g!b!,
bu m!rasın !ç!nde kend!n! y!t!rmek de b!ze o m!rası bırakan !nsanlara
haksızlık yapmak demek. Doğu !le Batı arasında salınan Türk!ye’de
ortaya çıkan muşaret boşluğu, d!ndar gençler!n ’80’l! yıllarda büyük
b!r açlıkla fıkıh küll!yatlarına yönelmeler! g!b! b!r sonuç verm!şt!r. Fıkhı
yen!den şek!llend!ren, hayattan yükselen eleşt!r! ve taleplerd!r.
İslamcılığın yen! b!r yüksel!ş yaşadığı 80’l! yıllarda okumalar en fazla
fıkıh küll!yatları üzer!ne yoğunlaşıyordu ama okumalardak! ezberc!l!k
neden!yle, fıkıh konusunda !şte bu !ncel!ğ!n ayırdına varılamıyordu.

Bu nedenle de İslamcıların topluma dayatıldığını düşündükler! tüket!m


!deoloj!s!nden beslenen hayat tarzına karşı oluşturmaya çalıştıkları
hayat tarzı, tıpkı la!kç!ler!n de yaptığı g!b!, en fazla b!ç!mler üzer!nden
kurulmaya çalışılmıştır. Bu b!ç!mc!l!ğ!n öncel!kle kadınları etk!led!ğ!
çok açık. Modern dünyada pek çok şey değ!şse de, Müslüman
kadının !st!krarı korumak üzere sab!t b!r varlık olarak kalması gerekt!ğ!
varsayılıyordu. Modernl!kle d!n arasında en az !k! yüz yıl boyunca
ertelenen tartışma başlıklarının büyük bölümü, kamusal alanla !l!şk!l!
sayılmadığı !ç!n de öneml! bulunmayan kadınlara has meselelerden
oluşuyordu. İslam!yet’!n namus ve !ffet g!b! konulardak! bütün
sorumluluğu b!r taraftan da bu sorumluluğu üstlenmeler!
beklenmeyecek kadar zayıf bırakılan kadınlara yükled!ğ!n! varsaymak,
büyük b!r tutarsızlık. Kur’an ayetler!yle !man edenlere kadın-erkek
ayırt etmeden sık sık ‘düşünmüyor musunuz, akletm!yor musunuz’
d!ye soran b!r d!n!n, mevcud!yet!n! özell!kle kadının sorumluluğuna
yükleyen b!r namus ve !ffet anlayışını, kadının göz önünden ve
hayattan uzaklaştırılmasına bağlaması h!ç makul değ!l.

İslamcılık aynı zamanda bu tutarsızlıkları sorgulama yeteneğ!ne sah!p


ve ana dalga !t!barıyla erkekle kadını hareket !ç!nde eş!t ve aynı
saflarda görmes! bakımından, ‘fem!n!st’ b!r harekett!. İk!nc!l
kaynakların ezbere dayalı okumalarının öne sürdüğü kadını !k!nc! c!ns
!nsan sayan, kadın c!nsell!ğ!n! fesat kaynağı olarak tanımlayan
yaklaşımlar, İslamcılığın genel eğ!l!m!n! bel!rlemede etk!l! olamamıştır.
K!tap okumak, okunanlar üzer!nden üret!mde bulunmak kadınların
b!l!nçlenmes! !ç!n olmazsa olmaz b!r etk!nl!k sayılıyordu. Müslüman
kadın hayat tarzını, b!l!nçlenmes!n! sürdürmes!ne yardımcı olacak
kültürel ve eğ!tsel etk!nl!klere boş zaman ayıracak şek!lde tanz!m
etmel!, bunun !ç!n de özell!kle ev !şler!nden ve eğlenceden feragat
etmel!yd!. El!ndek! kaynaklara dayanarak, çok uç noktalara kadar
uzanacak haklarla donatılmış olduğuna !nanan bu kadın, Şaf!
fukehasından İmam-ı Nevev!’n!n bu bağlamdak! açıklamalarına
dayanarak !stemezse bebeğ!n! emz!rmez, !stemezse ev !ş! yapmazdı.
Evlend!ğ!nde soyadını değ!şt!rmes! gerekmez, ekonom!k açıdan da
özerkl!ğ!n! korurdu. Tekv!r ve Zümer sureler!n!n ayetler!, kız
çocuklarına yönel!k cah!l! ‘c!ns kırımı’nı ya da c!nsel horgörüyü
sorguluyorlardı.

İnsan b!r c!nsle, b!r k!ml!kle dünyaya gel!yor ama kend! çabasıyla
k!ml!ğ!n! gel!şt!rme yükümlülüğüyle değer kazanıyor. Her !nsanın
özünde !y!l!ğe eğ!l!m vardır; haksızlıklara, adalets!zl!klere, sömürüye
karşı olma eğ!l!m!... Fem!n!st eleşt!r!lerden haberdar olmayan
Müslüman b!r genç kız da ayet ve had!sler!n yardımıyla, c!nsler ve
ırklar arasında üstünlüğün takva !le ya da emeğ!yle kazandığının
değer!yle ölçülmes! gerekt!ğ! kanaat!ne ulaşab!l!r.

Başörtüsüne anlam kazandıran takva örtüsü, !çsel der!nleşmen!n,


sadel!ğ!n ve tevazunun dışavurumudur. Başörtüsünün de parçası
olduğu b!r değer yargıları bütününü ben!msemen!z, g!y!m-kuşamınıza
kend! k!ş!l!ğ!n!z!n damgasını vurmaya hakkınız olmadığı anlamına
gelmez. Buna karşılık, evden çıkmadan ayna karşısında b!r-!k! saat
geç!r!yorsanız, tesettürü gerçekleşt!rm!ş sayılmayab!l!rs!n!z. Y!ne de
sosyoloj!k açıdan baktığımızda, tesettürlü sayılmayab!lecek şek!lde
g!y!nm!ş b!r genç kızın başını örtme kaygısını da h!ssetmes!n!n b!r
anlamı olmalı. ‘Türban’ olarak !s!mlend!r!len başörtüsü, d!ne ve
geleneğe de atıfta bulunmakla b!rl!kte, yen! b!r olgu. Yen!l!ğ!, seç!mle
gerçekleşmes!nde, b!r hayat tarzı ve dünya görüşünü tems!l ed!yor
olmasıyla !lg!l!. 80’l! yıllarda başlarını örten öğrenc!ler, bu seç!mler!n!
Nur ve Ahzab sureler!ne dayanarak b!r özgürleşme !fades! olarak
ben!msem!şlerd!. Bu anlamda Üm!t Aktaş’ın da vurguladığı g!b!
başörtüsü ne erkekegemenl!ğ!n!n b!r taleb!d!r ne de b!r ez!lme
b!ç!m!n!n onayıdır; topluma, tar!he, !deoloj!ye, moda merkezler!ne,
kadın c!nsell!ğ!n! tüketen bütün sektörlere karşı, kend! k!ml!ğ!,
kanaatler! ve beden anlayışı !ç!n b!r özgürlük alanı açmanın !fades!d!r.

Başörtünün erkekegemen kültürün b!r s!mges! olarak kadınların baskı


altında tutulmasına katkıda bulunduğu şekl!ndek! !dd!a, söz konusu
k!ş!ler!n gerek başörtme nedenler! gerekse de ortaya koydukları hayat
tarzı d!kkate alındığında da, gerçekl!kten uzaktır. Bu başörtülüler her
zaman, erkekegemen kabuller! değ!l, Allah’ın rızasını kazanmayı,
bununla bağlı yüksek !lkeler! gözetmey! amaçladıkları !ç!n başlarını
örtmek !sted!kler!n! !fade ed!yorlar. Kadın beden!ne !l!şk!n !st!smara ve
bağımlılığa yol açan söylemler bağlamında yalnızca modern!st
söylemler! değ!l, d!n adına korunan gelenekselc! söylemler! de
sorguluyorlar. Hang! g!ys!yle daha d!ndar olab!lecekler! konusunda
olduğu g!b!, çağdaş kılık kıyafet bağlamında da kend!ler!ne yönelen
dayatmalara !t!raz etmey! sürdürüyorlar. Bu durumda başörtüsü aynı
zamanda baba ve devlet tarafından tems!l ed!len pederşah! ve
erkekegemen kurgulara yönel!k b!r sorgulama olarak da görüleb!l!r.
Beden!n görünürlüğü bağlamında Allah’ın rızasına yapılan gönderme
doğrudan b!r amacı yansıttığı g!b!, kutsallık hales! dolayımıyla kend!
beden! üzer!nde herhang! b!r ‘fan!’ otor!ten!n !dd!alarını
kabullenememen!n de !fades! olmaktadır.

[1] Abdulker!m Suruş, Kadın Haklarında Daralma ve Ger!şlemeler,


Zenan (Kadınlar) derg!s!, sayı 59, s. 32.

[2] Cam!lla Pagl!a, C!nsel K!ml!kler - Nefert!t!’den Em!ly D!ck!nson’a


Sanat ve Dekadans, Epos, s. 44.

[3] Meral Akkent, Gaby Franger, Dağyel!, Frankfurt (Ma!n), 1984. s.


149-151.

[4] C!han Aktaş, Türbanın Yen!den İcadı, Kapı Yay., 2006, s. 273.

[5] İr!s Murdoch, Melekler Zamanı, Ayrıntı Yayınları, s. 72.

[6] Al! Rahnema, Al! Şer!at!, B!r İslam! Ütopyacının S!yas! B!yograf!s!,
Kapı yayınları, 2006, s. 385.

[7] Robert Young, Beyaz M!toloj!ler, Bağlam, Ek!m 2000, s. 252.

[8] C!han Aktaş, Modern Kadın Ucuz Kadın mı, Gerçek Hayat derg!s!,
14-21 Eylül 2006.

[9] Ahmet Sa!t Akçay, Bellektek! Hur!ler-İslamcı Popül!st Kültüre


Eleşt!rel Bakış, Sel!s K!taplar, s. 49.

You might also like