Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 119

1

SİNDİRİM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ

Doç. Dr. Nilay SEYİDOĞLU


2024
2
Temel Kavramlar

Yaşamı sürdürmede en başta enerjiye


gereksinim vardır. Büyüme, yaşamın sürekliliği,
yıpranan hücre ve dokuların onarımında kullanılmak
üzere canlıya farklı yapıda birçok maddeler sunulur.
Bunlara genel olarak besin maddeleri denir.
3

Sindirim, mekanik, enzimatik ve bakteriyel


etkilerle, besinlerin sindirim kanalında değişikliğe
uğratılıp beden için yararlı hale getirilmesi, gereksiz
hatta zararlı olan artıklarının dışarıya atılmasıdır.
• Bitkilerin kuru maddesinin %20-40 ını
4
oluşturan selüloz ve bitkilerdeki diğer
bileşikler kimyasal yapıları bakımından
büyük bir enerji kaynağı niteliğindedir.

• Ancak bitkilerin başlıca karbonhidratı olan


selülozu sindirebilecek herhangi bir enzim
insan ve hayvanlardan salınamamaktadır.

• Bunların sindirimi ancak herbivor


hayvanlarda sindirim kanalında bulunan
mikroorganizmalar arasındaki işbirliği ile
gerçekleşir. Selüloz sindiriminden sorumlu
olan bu mikrorganizmalardır.
 Enerji Gereksinimi
 Büyüme
 Yaşamın devamı,
 Yıpranan hücre ve dokuların onarımı

Besin Maddeleri
Mekanik Çiğneme
Enzimatik Geviş getirme
Bakteriyel Kusma
Mide-bağırsak hareketleri
Defekasyon

Proteinler-Karbonhidratlar-Yağlar - Vitaminler-
İnorganik tuzlar-Su
CANLILAR
Herbivor ( otobur veya otçul ) : Sadece
6

bitkisel kaynaklı besinleri tüketen hayvanlar.


Sığır, koyun, keçi, at, tavşan ve domuz.

Karnivor ( etobur veya etçil ) : Hayvansal


kaynaklı besinleri tüketen canlılar. Kedi ve
köpek gibi türler. Kalın bağırsaklarda %14
sindirim payı (Mikroorganizmalara dayalı)

Omnivor : Hem bitkisel hem de hayvansal


kaynaklı besinleri tüketen canlılar. Domuz ve
insan.
7
Midedeki fementatif sindirimin ağırlık
kazandığı bölgeye göre memeliler 2 ye ayrılır:

1.Pregastrik Fermentorlar:
Fermentasyon olaylarının çoğu ( %60-70 ) retikulum
ve rumende gerçekleşir.

Geviş Getirenler : * Ruminantlar : sığır, koyun,


keçi, bizon, manda, ceylan, zebu, zürafa
* Tylopodlar : deve, lama, alpaka

Geviş Getirmeyenler : Kanguru, hipopotam,


hamster, tarla faresi, bazı maymunlar
2. Postgastrik ( kalın bağırsak ) Fermentorlar:
8
Fermentasyon olayları kalın bağırsakta
gerçekleşir.

Sekum Fermentorları : Tavşan, kobay, sıçan

Kolon Fermentorları : * Haustralılar: insan, domuz, at


* Haustrasızlar: köpek, kedi
Besinlerin Alınması
11
* Açlık duyusu yani besin için duyulan fizyolojik
gereksinim, hayvanları içgüdüsel olarak yem aramaya
yöneltir. Besinin seçiminde görme, koklama ve tatma
gibi duysal faktörler önemli yer almaktadır. Ayrıca
hayvanın tecrübesi ve fizyolojik durumu da
belirleyicidir.
* Besin alımı uzun ve kısa süreli mekanizmalarla
kontrol edilir. Uzun süreli mekanizmalar vücutta sabit
bir miktarda besin depolanmasını sağlar. Kısa süreli
düzenlemeler ise her bir öğünde yada periyotta alınacak
yem miktarının saptanmasında görevlidir. Besin
alımının düzenlenmesinde hipotalamustaki açlık ve
tokluk merkezleri etkilidir.
Yiyecek alınımı kısıtlandığı zaman bazal
metabolizma oranı azalır, bu durum diyet
yapanların çok güç kilo vermeleriyle
açıklanabilir.Uzun süreli vücut ağırlığının
korunması hormonal, metabolik ve sinirsel
durumlarla da ilişkilidir.
Son yıllarda tokluk faktörü ile ilgili
çalışmalarda leptin hormonu üzerinde
durulmaktadır.
Leptin yağ hücrelerinde sentez edilen
ve salınan bir hormondur.
Leptin reseptörlerinin hipothalamusta
olduğu bildirilmektedir.

Vücuttaki yağ içeriğine paralel olarak


leptinin plasma seviyesi artar ya da
azalır.

Leptin enjeksiyonları yiyecek alınımının


azalması yoluyla vücut ağırlığının
azalmasına, metabolik oranın ve enerji
harcanımının artmasına neden olur.
Çiğneme
14 * Ağıza alınan besin maddelerinin dişlerle küçük
parçalara ayrılması olayıdır.
* Çiğneme her hayvan türünde aynı öneme sahip
değildir:
- Karnivorlar aldıkları besinleri bir kaç
parçaya ayırdıktan sonra yutarlar.
- Herbivorlar da dişler çok girintili ve
çıkıntılıdır ve adeta öğütücü görevindedir.
- Omnivorlarda ise çiğneme işi diğer iki tür
arasında bir öneme sahiptir.
* Çiğneme hareketleri: yaklaşma, uzaklaşma, ileri,
geri ve yan hareketler olarak isimlendirilebilir.
Özellikle ruminantlarda çiğneme kasları oldukça
gelişmiştir.
Çiğneme
 Sığırlar: Besinlerin alınmasında dil çok
15
önemlidir.
 Atlar: Bu türde dudak besinlerin almada çok
önem kazanmıştır.
 Koyun ve Keçiler: Bu türlerde besin alınımı atlarda
olduğu gibidir.
 Kedi ve Köpekler: Besinler çoğunlukla ön
ayaklarla yakalanıp dişler yardımıyla parçalanır.
 Kanatlılar: Bu türde diş sistemi yoktur. Besinler
dudakların yerini alan gaga ile alınır.
 Domuzlar: Uzun olan burunlarını toprak içine
sokarak böcek, kök ve solucanları ağızlarına alırlar.
16

http://englishhelponline.files.wordpress.com/2010/12/pig-out-bucket1.jpg
http://kidwings.com/wp-content/uploads/2014/04/Eating-frog.jpg
Tükürük
17
Alınan besin maddelerini ıslatmak ve yumuşatmak.
İçerdiği müsinden dolayı:
* Lokma(bolus) oluşumu sağlanır
* Yutma yolları kayganlaştırılarak yutma
kolaylaştırılır
- Tükrük pH sı, geviş getirenlerde alkalilik
bakımından diğer evcil hayvanlara kıyasla daha
fazladır.
- Geviş getirenlerde bol ve alkali tükürük salgısı,
rumen sıvısının kıvamı ve reaksiyonunun
ayarlanmasında büyük rol oynar.
* Sığır : 8,1
* At : 7,56
* Domuz : 7,32
* Köpek : 7,5 a kadar çıkabilir.
18

TÜKÜRÜK PH’SI ?????


19
Tükürük, çoğunlukla sudan oluşur. Mukus,
elektrolitler, bazı enzimler ve antibakteriyel
bileşikler içerir.

Tükürüğün pH’sı nötre yakındır: Alkali özellik


gösterir.

Su, albümin, çeşitli enzimler (lipaz, amilaz, laktik dehidrogenaz,


beta-glukuronidaz, esteraz, peptidaz, fosfataz, ribonükleaz,
peroksidaz), karbohidraz, lizozim, musinler, sistatinler, sinir
büyüme faktörü, epidermal büyüme faktörü, gustin,
fibronektin, histatin, immunoglobulin-A, -G ve –M, serum
proteinleri, laktoferrin, kreatinin, siyalik asit, üre, ürik asit,
lipidler, azot, elektrolitler, amonyak, bikarbonat, kalsiyum, klor,
flor, iyot, fosfatlar, potasyum, sodyum, sülfatlar, tiosiyanat,
magnezyum, vs.
20
Tükürük
21

* Ürettikleri salgının bileşimine göre tükürük


bezleri;
- Seröz: Protein yönünden zengin ince ve
sulu bir salgı.
- Müköz: Polisakkarit veya glukoprotein
yapıya sahip müköz salgı.
- Seromüköz: İkisinin ortak özelliklerine
sahip, karışık salgı.
Tükürük
22

* Tükrük Bezleri 3 çifttir.


- Gl.Parotis (seröz)
Tükürük bezlerinin en büyük olanıdır
- Gl. Mandibularis
Serö-müköz karakterli bir bezdir.
Kedi, köpek, at, sığır ve domuzda serö-müköz
yapıda fakat müköz özelliği daha fazla.
İnsanlarda seröz karakterde
Üretilen tükrük Wharton kanalı ile ağız içine
aktarılır. Besin alma ve çiğneme sırasında salgı
yapar.
- Gl. Sublingualis
(insan, sığır, koyun, domuz: serö-müköz
köpek-kedi: müköz)
Tükürük
23
Tükrük Salgılama Evreleri
Ruhsal Evre
(Besin maddesinin görülmesi, koklanması,
düşünülmesi veya işitilmesi )

Ağız Evresi
(reseptörler)

Mide Evresi
(Besinlerin yutulup mideye gelmesi)
Tükürükte bulunan organik maddeler
24

Musin:
Tükürüğün yapışkanlığından sorumludur.

Parotin:
Gl. Parotisten ve gl. mandibularisten salgılanır.
Embriyo, fötus ve yeni doğanlarda dokuların
farklılaşmasını önemli derecede etkiler.
Kesici dişlerin kalsifikasyonunu hızlandırır.
Testis ve ovaryumlarda damar gelişme hızını
artırır.
Tükrükte bulunan organik maddeler
25

Sinir büyüme faktörü:


Gl. Mandibularisten salgılanır.
Duyusal ganglionlar ve otonom sinir sistemi
ganglionlarının gelişimini hızlandırır.

Epidermal büyüme faktörü:


Gl. Mandibularisten salgılanır. Yeni doğanlarda
dişlerin çıkmasını ve göz kapaklarının açılmasını
sağlar. Epidermisin kalınlığında, özefagus ve mide de
etkili bir faktördür.
26 Tükrükte bulunan organik maddeler

Lizozim:
Antibakteriyel etkiye sahiptir.
Thiosiyanat ve iyot içerir.
Tükrükte bulunan organik maddeler
27

Amilaz: Nişasta Maltoz

Omnivor ve karnivorlarda yeter düzeyde tükrük


amilazı üretilir. İnsan tükrüğünde bulunan amilaz
(ptyalin) nişasta sindiriminde oldukça etkilidir.
Domuz tükürüğündeki amilazın, nişasta
sindirimindeki etkisi insana göre daha düşüktür.
Ruminantlarda amilaz konusundaki bildirimler
farklıdır. Bazıları amilaz olduğu fakat nişasta
sindiriminde etkili olmadığını bildirirken, bazı
araştırıcılar da amilaz bulunmadığını bildirmektedir.
Atlarda düşük miktarlarda bulunduğu ve nişasta
sindiriminde önemli olmadığı açıklanmıştır.
Tükürük Salgılamada innervasyon

Tükürük merkezi Medulla oblangata da


mekaniksel ve elektriksel yolla uyarılırsa
salgı oluşur.
Tükürük salgılamayla ilgili afferent sinirler
N. Lingualis
N. Glossopharyngicus
rami Pharyngici (N. Vagus’un kolu)
N. Opticus
N. Olfactorius
N. Stato-acusticus
29
Yutma
Yiyecekler çiğnenip tükürükle iyice
karıştırıldıktan sonra lokma haline getirilip
yutulur.

Yutma Evreleri

Ağız Evresi
Yutak Evresi
Yemek Borusu Evresi
30
Ağız Evresi:

Lokma dilin ucu ve sırtı ile sert damağa itilir.


Yutmanın refleks dönemini başlatan
reseptörler epiglottis, farenks ve yumuşak
damak üzerinde yer alırlar.
Lokma bu reseptölerle temas edince, çiğneme
durur, solunum durur, larenks yukarı kalkar
ve lokma farenkse doğru itilir.
Yutmanın I. dönemi biter.
Yutak evresi (Farenks dönemi)

Yutmanın istemsiz dönemidir. Lokma özefagusa


aktarılır.
Larenks dinlenme durumunda özefagus deliğini
kapatır. Fakat yutma sırasında larenks ileri
doğru hareketiyle bu deliğin açılmasını sağlar.
Lokmanın solunum yoluna kaçmaması için dil
yukarıya ve geriye doğru kalkar, epiglottis
larenks’in deliği üzerine indirilir.
Özefagal dönem : 3 tip kasılma oluşur.

Birincil hareket: Farenksten başlayan peristaltik


dalganın devamıdır.

İkincil hareket : Lokmanın özefagus mukozasını


uyarmasıyla oluşur.

Üçüncül hareket: Yerel olarak oluşan peristaltik


dalgalardır. Özefagusun son döneminde görülür.
Lokma özefagustan mideye geçişinde kardiyak sifinkter
tarafından kısmen engellenir.
Yutma ile ilgili merkez medulla oblangata, solunum
merkezinin biraz üstündedir. Yutma sırasında solunum
geçici olarak durur.
34

http://people.upei.ca/bate/assets/images/deglution1.gif
Yutma işinde görev alan afferent sinirler

N. Trigeminus
N. Glassopharyngicus
N. Laryngicus Cranialis

Efferent Sinirler
N. Hypoglossus Dil hareketlerinde
N. Fasialis
N. Mylohyoideus
N. Glossophargngicus
N. Vagus (Palatum molle, farenks, larenks ve
özefagusun hareketlerinde)
N. accessorius
36
Ructus

Lokma içinde kalan ve mideye götürülen


yutkunma sırasında alınan hava yada
midedeki gazlar, özefagus yoluyla tekrar ağıza
getirilip dışarıya atılır.
Ruminantlarda çok fazla gaz oluşur.
Fermentasyon sonucu oluşan gazlar dışarı
çıkarılır.
Bir kısmı tracheaya yöneltilip, solunum
gazlarıyla karışır ve alveollere kadar gider.
Rumende oluşan gazlar, akciğerlerden kana
aktarılabilir.

Geğirme merkezi Medulla oblangata’dır.

Ruminantlarda fermentasyon sonucu


dakikada 2 lt. gaz oluşur, ve 1-3 kez geğirme
olabilir.

N. Vagus ve N. Glossophariyngicus geğirmede


etkili sinirlerdir.
Mide
39
Mide
40

Mide çeperi 4 kattan oluşur:


1. Dışardan içeriye doğru seroza tabakası (karın
zarının mideyi saran iç organ yaprağıdır)
2. Kas tabakası
3. Mukoza altı tabakası
4. Mukoza tabakası
Kas tabakası da kendi içinde
41
3 tabakaya ayrılır:
a) Yüzeysel tabaka midenin eksenine
paralel uzunluğuna liflerden,
b) Orta tabaka mide ekseni ile çaprazlaşan
değirmi liflerden (değirmi lifler mide kapısında
daha da sıklaşarak mide kapısı büzücü kasını
oluştururlar),
c) Derin tabaka da eğik liflerden yapılıdır.
Canlılarda Mide Şekilleri ve Salgı Yapan
42 Bölümleri
Mide
43

* Mide’nin ösefagusa girdiği kısım, cardia


bölgesi, salgı yapan bezlerin yerleşimi hayvan
türlerinde farklılık gösterir. (Cardia, Domuzlarda
geniş bir alan kapsar). Buradan müsin ve gastrin
salgınlanır.

* Fundus bölgesinde esas salgı yapan bezler


yer alır. Müsin ve HCl üreten bezler buradadır.

* Pilorus kısmında ise enzim üreten temel


hücreler yoktur.
Mideden salgılanan salgılar
44
HCl
Pepsin
Renin
Mide lipazı
Müsin
İntrinsik faktör

İnsan , sığır, kedi, tavşan  Fundus Bölgesi


parietal hücrelerden
Sıçan, fare  Temel hücrelerden
Domuzlarda  Brunner bezlerinden
45

HCl : * Protein sindiriminde


* Pepsin ve Renin’in
etkinleştirilmesinde
* Sükrozun parçalanmasında
* Antiseptik etkili
46
Pepsin : * Pepsinojen olarak salınır.
* HCl etkisiyle pepsine dönüşerek
proteinlerin proteaz ve peptonlara
ayrışmasını sağlar.
HCl
Pepsinojen ------------------- Pepsin

Pepsin
Protein -------------------- Proteoz + peptonlara
Suda daha kolay erir,
membranlardan daha
kolay geçer.

Kollojen ve elastin gibi elastik proteinleri de


parçalar. Ancak kreatin parçalanamaz.
47

Renin : * HCl ile aktif hale getirilir.


* Genç ruminantlarda sütün pıhtılaşmasına
neden olur ve mideden geçişini zayıflatır.

Süt kazeini + Renin Parakeazein (erir)


Parakazein + Ca Kalsiyum parakazeinat ( pıhtı)
pepsin
Kalsiyum parakazeinat Albumin + Paranüklein
Albümin peptonlara
Paranüklein paranüklein asitine

** Erirlik kazanan süt bileşenleri pepsin ve renin ile


sindirilir.
48

Mide Lipazı : * En çok karnivorlarda.

Emülsiyon Haline
Gelmiş yağlar Gliserin + Yağ Asitleri

Müsin : * Midenin her bölümünde.


* Midenin kimyasal veya mekaniksel
yolla haraplanması müsin salgılanımını arttırır.
* HCl ve pepsinin mideyi
haraplamasını önler.
49

İntrinsik Faktör : * Parietal hücreler tarafından


salgılanır.

B12 vit. ile bağlanır. Bu


vitaminin barsaklardan
emilimini sağlar.

İnsan , sığır, kedi ve tavşanda  Fundus Bölgesi


parietal hücrelerinden
Sıçan, fare  Temel hücrelerden
Domuzlarda  Brunner bezlerinden

salgılanır.
50 Mide Salgısının Kontrolü

Ruhsal Dönem

Yeme Arzusu

Salgılama Limbik Sistem ve Medulla Oblangata


kontrolündedir.

N. Vagus _ Gastrin hormonu _ Salgı yapımını artırır.


51 Gastral Dönem
Besinlerin Mideye Girmesi Sonucu
N. Vagus kesilse de mide suyu salgılanır.
Gastrin Hormonu yoluyla
Mekanik uyarım
- Mide çeperindeki sinirlerin uyarılması, kan
damarlarındaki kan akışının hızlanması.
Kimyasal Uyarım
Pilorus mukozasına amino asitler ve alkol
uygulanması mide salgısını arttırır. Salgılama
refleksinin başlaması N. Vagus aracılığıyla meydana
gelir.
Anestezikler uygulandığında kimyasal maddeler
salgılama başlatmaz.

47
İnstestinal Dönem

İnce bağırsaklarda besin maddelerinin varlığı ile


salgılama refleksi başlatılabilir.
 Köpeklerde özefagus doğrudan ince
bağırsaklara bağlanıp ve mide devreden
çıkarıldığında mide salgısı oluştuğu gözlenmiştir.
 Bağırsak mukozası ile besinlerin teması uyarıma
neden olur. Uyarım sonucu Gastrin hormonu
salgılanarak dolaşım yoluyla mideye gelir ve
salgılama oluşturur.
 Kedilerde bağırsak orjinli gastrin düşük,
insan ve sıçanlarda yüksektir.
MİDE SALGISININ BİLEŞİMİ
Fundus bölgesindeki salgılar ve diğer bölgeden
üretilenler
Mide salgısı berrak, su görünümünde, kokusuz
Özgül Ağırlığı, Köpeklerde 1002 – 1004
Keçilerde 1006
Danalarda 1002 - 1003
İnsanda 1003 – 1009

Organik ve Anorganik Maddeler


Pepsin, rennin, Lipaz HCl, Na, K, Ca,
Müsin, İntrinsik faktör Mg, PO4, SO4
54

Mide Suyu Salgılanmasının Önlenmesi

Sinirsel ve Hormonal yollarla önlenebilir

Korku, heyecan

Hoşa gitmeyen besinler özellikle ruhsal dönemi


olumsuz etkiler.

Midede asit birikimi (pH<2,5) Gastrin salgılanımını


durdurur.
55
Gastrin  Mideden asit salgılanımını duraksatır.

Enterogastron  Ince bağırsaklarda yağ ve yağ


asitleri varlığını duraksatıcı

Enterogastron  Mide suyu salgılanımını azaltır.

Enterogastron  İnce bağırsakların her bölümünden


salgılanır.
Lipid emiliminin hızlı olduğu
Jejunumdan daha fazla salgılanır.

Mide suyu salgısını azaltan diğer maddeler:


Sekretin – Serotonin – Kolesistokinin - Bulbogastron
56
MİDE HAREKETLERİ

3 tip kasılma

1.Tip Kasılma : 5-20 saniyede bir kasılma-


gevşeme hareketleri, 5-15 cm. su
değerinde basınç değişmesi

2.Tip Kasılma : 10-50 cm. su değerinde


basınç değişmeleri, 12-60 sn. sürer.

3.Tip Kasılma : Midede genel bir basınç artışı


İNCE BAĞIRSAK HAREKETLERİ
Duodenum, jejenum ve ileum.
İçeriğin sıvılarla iyice karışması ve
emilime yardımcı hareketler görülür.
1- Boğumlanma (Ritmik segmentasyon)
Hareketleri:
Bağırsağın sirküler kas katının
kontraksiyonuyla oluşur. Ardı sıra oluşan
bu hareketlerle (dakikada 50) içerik
parçalanır ve sindirim sularıyla karıştırılır.

N. Vagus hareketleri arttırır, sempatik


uyarım azaltır
 2-Sarkaç (Pendüler) Hareketler:
 Uzunlamasına kas katının kasılmasıyla oluşur.
 Tavşanda duodenumda 20
 Ileumun alt kısmında 10-14
 Bu hareketler miyojeniktir, parasempatik
uyarımla sayıları artar.

3-Solucanvarı (peristaltik) Hareketler:


 Her iki kas katmanının beraber ve ritmik
kasılmasıyla oluşan solucanvari hareketlerdir
İki tip peristaltik kasılma dalgası izlenir.
1-İçerik kısa aralıklarla yer değiştirir.
2-İçerik uzun mesafeler kat eder.
Peristaltik dalgalar kaudale doğrudur. Bu duruma
bağırsak yasası denir. İleo-sekal büzgende bu
hareketler durdurulur.
Antiperistaltik Hareketler:
 Kraniyale doğru hareketlerdir. Daha yavaştır.
Besinlerin ince bağırsaklarda daha uzun süre
kalmasını ve sindirim sularıyla karışmasını
sağlar.

5-Tonus Dalgaları ve Halkaları:


 Her iki kas tabakası bu hareketlere katılır.
 Tonus dalgaları: İnce bağırsak duvarı kas
tellerinin uzunluğunda meydana gelen
değişmelerdir. Peristalik hareketlerin
başlatılmasında ve durdurulmasında etkilidirler.
Tonus Halkaları: Bağırsağın sirküler kas
katmanının kuvvetli kasılmalarıdır. Özellikle
peristaltik kasılmaların durdurulmasında
etkilidirler.

6-Villus Hareketleri:
Emici yüzeyi arttıran villuslar, hem dalgalanma
hem de kısalıp uzama şeklinde hareketler yaparlar.
Bu hareketlerle besinler kısa mesafelerle yer
değiştirir, karıştırılır ve emilim oranları artar.
KALIN BAĞIRSAK HAREKETLERİ
Sekum, Kolon ve Rektum.
İleumla kolon arasında bir kapakçık vardır:
 Valvula ileo-colica İnsan, köpek
 Valvula ileo sekalis  At
 Valvula ileosekakolica Diğer hayvanlarda

Bu kapakçıklar kalın bağırsağa geçen içeriğin


ileuma dönüşünü engellerler.
Herbivorlarda : Sekum çok büyüktür (En büyük
atlarda)

Kalın bağırsaklarda : fermentasyon olayları


gerçekleşir.
Kolon ve sekum başlıca elektrolitlerin emilim yeridir.
Kalın bağırsak hareketleri daha yavaştır, içerik bu
bölümde toplanır, selüloz ve diğer maddeler
mikroorganizmaların hücumuna uğrar.
KOLON HAREKETLERİ

Peristaltik, antiperistaltik, haustra hareketleri.

Peristaltik Hareketler:
Kolonun herhangi bir yerinde oluşabilir. İnce
bağırsaklardaki hareketlere göre daha yavaş ve
daha kısa mesafelidir.
KOLON HAREKETLERİ
Antiperistaltik Hareketler:
İçerik kolonun ön kısımlarına hareket eder. Bazı
hayvanlarda sekuma doğru sevkedilir.
Koyun, kedi, köpekte dakikada 4-10
antiperistaltik
Atlarda ileo-sekokolik büzgen kapalı bu
hareketler görülmez.
Kolonlardaki bu hareketleri sekuma sarkaç ve
peristaltik hareketleri izler ve içerik sekumdan
kolona aktarılır.
Haustra Hareketleri:
 Omnivorlarla, geviş getirmeyen herbivorların
kolonları haustralıdır, yani boğumlanmış
torbalar görünümündedir.
 Karnivor ve ruminantlarda haustralar
yoktur.
 Bu boğumlu keseler aktif kasılma yerleridir,
ince bağırsaklardaki sarkaç (pendüler)
hareketlere benzer hareketler oluştururlar.
İçerik iyice karışmış olur.
SEKUM HAREKETLERİ
Sekum
İnsan ve karnivorlarda --- küçük
Tek mideli herbivorlarda - oldukça gelişmiş
(At, tavşan, kobay, sıçan) selülozlu maddelerin
fermentasyonu

Koyun ve keçilerde ------- Küçük, fakat


kassal yapısı gelişmiş
Belirgin peristaltik ve antiperistaltik hareketler
Atların sekumunda uzun, şerit benzeri tenya adı
verilen oluşumlar mevcut. İnce bağırsak içeriği
atlarda sadece sekuma gelir, içerik burada
antiperistaltik ve pendüler hareketlerle karıştırılır.
Peristaltik hareketlerle kolona gönderilir.
Fermentasyon olayları için içerik kolonda uzun süre
kalır.

Kedi ve köpeklerde ince bağırsağın son bölümünde


sindirim ve emilim olayları hemen hemen
tamamlanmıştır. Sekuma su ve besin değeri olmayan
içerik gelir. Su ve mineraller burada emilir.
Domuz ve kobaylarda ileum içeriğinin önemli
bir kısmı önce sekuma geçer. Sekumdaki
tenyaların kasılmasıyla içerik kolonlara ve
tekrar kolonların antiperistaltik hareketiyle
sekuma sevkedilir.

Bu şekilde selülozlu maddelerin fermentasyona


uğrama oranı artırılır.
BAĞIRSAK SALGISI
İnce bağırsaklarda mukozadan lumene uzanan
parmak benzeri çıkıntılar (villi intestinalis) vardır.
Kalın bağırsaklarda yoktur.

İnce ve kalın bağırsaklarda : Glandula intestinalis


(Lieberkühn bezleri), bağırsak mukozasına dağılmış
durumdadır. Bu bezler salgılayıcı hücrelerden
kurulmuş olup bağırsak salgısı (succus enterikus)
üretirler.
Glandula intestinalis domuz ve ruminantlarda
çok bulunan enterokromaffin (argentaffin)
hücreler ve kadeh (Goblet) hücrelerinden
kurulmuştur.
Enterokromaffin h.  Serotonin – Bradikinin
(kas kasılmasında) üretirler.
Kadeh Hücreleri  Müsin (koruyucu)
Duodenumda Lieberkühn bezlere ek olarak
Brünner Bezleri bulunur. Müköz karakterli
bir salgı yaparlar Mideden gelen asit içeriğin
zararlı etkisini önlerler.
Paneth hücreleri: ince barsaklarda
antimikrobiyel salgı yapan ( lizozim)
Salgının Bileşimi
 Renksiz veya hafif sarımsı
 Kalınbağırsaklarda kadeh hücreler fazla
olduğu için salgı daha koyu kıvamdadır.
 Salgı ölü hücre artıkları ve lökositlerde
içerdiğinden bulanıktır.
 Su oranı : %98
 Özgül ağırlığı : 1007-1012
pH
İnsanda 8.8 – 9.0
Keçide 8.2 – 8.4
Domuzda 7.4 – 8.2
Köpekte 8.3
Organik ve Anorganik Maddeler
Müsin Na, Cl, HCO3
Sindirim Enzimleri

Günlük salgı miktarı


İnsanda 700-3000 ml
Kuzularda 3000 ml
Bağırsak Salgısında Bulunan Enzimler
Enterokinaz:
Enterokinaz
Tripsinojeni ----------------- Tripsin

50 C de bozulmaya uğrayan bir enzimdir.

Amilaz:
Amilaz
Nişasta -------------------- Glikoz
Bağırsak salgısında önemli derecede bulunur.
Lipaz:
Yağ ----------- Gliserol + Yağ asiti

Pankreas lipazına göre, yağlar üzerine etkisi daha


azdır.

Laktaz:
Laktoz -------------------- Glikoz +Galaktoz
Süt emen genç hayvanların bağırsak salgısında bolca
bulunan bir enzim.
78

Maltaz:

Maltoz -------------- Glikoz

Sükraz (=sakkaraz = İnvertaz):

Sakkaroz ------------------  Glikoz +Früktoz



Polinükleotidaz:
Nükleik asit -------------------- Mononükleotidler

Nükleotidaz:
Mononükleotid -------------- Nükleosit +Fosforik asit

Nükleosidaz:
Nükleosit -------------- Pentoz + Pürin +Pirimidin
bazlar
Bağırsak Salgısının Kontrolü

Evreleri olan bir salgılama mekanizması yoktur.


Mekanik uyarma salgılamayı arttırır.

Mekanik veya kimyasal yolla uyarıldığında;


N. Vagus ve N. Splanchnicus aracılığıyla uyarımlar
salgılama merkezine iletilir.
Merkezden çıkan emirler N. Vagus’un sekretorik
telleriyle salgı bezlerine gelir ve salgılama başlar.
N. Vagus uyarıldığında salgılama artar.

Sempatik sinir N. Splanchnicus kesildiğinde


salgılama artar. Bu sinir duraksatıcı etkiye sahiptir.
Sabunlar ve HCl de kimyasal uyarım yoluyla salgılama
refleksini başlatır.
Hormonal yolla da salgılama başlayabilir. Köpeklerde
jejenumdan yapılan bir halka meme dokusu üzerine
transplante edilmiş ve ince bağırsaklara besin maddesi
girdiğinde bu halkada hem salgılamanın olduğu hem de
enzim miktarının arttığı görülmüştür.
Bağırsaklarda salgının ve enzim üretim artışını sağlayan
etkenin bir hormon olduğu anlaşılmıştır = Enterokrinin

Bu hormondan başka:
Sekretin, Glikojen, Gastrin ve Kolesistokinin
hormonlarının Brunner bezlerini uyararak salgı
yapımını arttırırlar.
KARACİĞER VE SAFRA SALGISI

https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/6/64/Leber_Schaf.jpg

http://img.webmd.com/dtmcms/live/webmd/consumer_assets/site_images/articles/image_article_collections/anatomy_pages/liver_illustration.jpg
Karaciğer ve Safra Salgılanımı
Vücutta en büyük salgı bezi.

Sindirim sisteminden emilen maddeler V.porta


yoluyla karaciğere getirilir.

 Safra salgılama
 Glikoz  Glikojen
 Amino asitleri deamine etme, üre oluşturma
 Ürik asiti parçalama
 A vitamini depolama
 Alyuvarların parçalanmasına yardım etme
 Amino asitlerden fibrinojen ve diğer proteinleri
sentezleme
 Pıhtılaşma faktörü protrombin üretme
 Hormonları etkisiz kılma (İnsülin, thyroid,steroid)
 Karbonhidrat ve proteinlerden yağ asitleri
oluşturma ve yağ asitlerinin oksidasyonu ile keton
cisimcikleri oluşturma
 Sindirim sisteminden emilen toksik maddeleri
zararsız hale getirme (skatol, indol, fenol)
Safra Yapımı

Safra yapımı süreklidir.

Safra kesesi, safrayı yoğunlaştırma ve depolama


görevi yapar.

Safra içinde artık maddeler ve sindirime yardımcı


maddeler bir arada bulunur.
Safra Görevleri:
 Safra tuzları içermesi dolayısıyla eksresyon
(atılım) ve sindirim salgısı olarak görev yapar.
 Karaciğerin ürettiği safra sıvısını depolamaktır.
 Genellikle açlık halinde safra kesesinde biriken
safra, safra kesesinde konsantre edilerek
depolanır.
 Sindirim sırasında ise, safra kesesi kasılarak
içindeki safrayı bağırsağa boşaltır ve böylelikle
yağlı maddelerin emilimi gerçekleşir.
87 Safra Görevleri:

 Pankreas lipaz enzimini etkinleştirir.

 Yağların çok sayıda küçük damlacıklar (emülsiyon)


haline gelmesini sağlar.

 Yağ sindiriminin son ürünleri ile yağda çözünen


vitaminlerin (A, D, E, K Vitaminleri) emilimine
yardım etmektir.

 Pankreas amilazının etkin görev yapmasına


yardımcı olur.
88
Safra Görevleri:
 Yağ asitlerinin bir kısmmı suda erimez halde
bulunur. Safra ile bunların eriyebilme yetenekleri
artar ve emilmeleri kolaylaşır.

 Diğer bir önemli işlevi ise, kanda önemli yıkım


ürünlerinin atılmasında rol almaktır. Örneğin
hemoglobin parçalanma ürünü olan "bilirubin" ve
karaciğer hücrelerinde sentezlenen kolesterol gibi.

 Yağ emilimi sırasında safra tuzları da emilir ve


karaciğere götürülüp safraya verilir. Safra tuzları
kolagog etkiye sahiptir, yani safra akışını
hızlandırır.
89

Safradan aşırı miktarda su ve tuz kaybı, safraya


aşırı miktarda kolesterol salgılanması gibi anormal
koşullarda, kolesterol çökebilir ve "safra taşları"
oluşabilir.

Safra kesesi, safra taşları veya başka nedenlerle


tıkanırsa safra bağırsağa dökülmez, safra pigmenti
karaciğer veya safra kesesi tarafından geri emilerek
kana karışır. Böylece "sarılık" adı verilen hastalık
ortaya çıkar. Deri ve göz akı sarı bir renk alır.
Tek tırnaklı,karaca, deve, zürafa, fil, geyik, sıçan,
fare, papağan, beç tavuğu, kumru ve güvercinde
safra kesesi yoktur.

Safra kesesinin olmaması beden için büyük


sorunlara neden olmaz. Normalde sonrasında
kasılarak depolanmış olan safranın bağırsağa
akması ile sindirim olayı gerçekleşir. Ameliyatla
kese alındığında bu depo işlevi ortadan kalkar ve
safra sürekli olarak bağırsağa akar.
Safra kesesi:
sığır, koyun, keçi, domuz: safrayı düşük düzeyde
insan, kedi, köpek, tavuk, ördek: yüksek düzeyde
yoğunlaştırma özelliğine sahiptir.

Safra yapışkan ve acı lezzette bir sıvıdır.

İnsanda ----- Sarı


Atlarda ------ Yeşilimsi, kahverengi
Sığırlarda --- Koyu yeşil
Karnivorlarda--- Açık sarı, sarı
Domuzlarda ---- Koyu sarı, renktedir.
Safranın Bileşimi
Anorganik:
Na, K, Ca, Fe, Mg, HCO3, Cl

Safra miktarı = Cl HCO3

Safra kesesindeki safra pH sı : 5.3-7.0


Karaciğer safra pH sı : 7.6-8.1

Hayvan türlerinde pH : 5.9-8.2


İnsanda pH : 6.8-7.3
Safranın Bileşimi
Organik:

Safra tuzları
Safra renkli maddeler
Kolesterol
Lesitin
Bazı proteinler
Glikoz
Lesitin + Kolesterol
beraber salgılanır – safra kanalından geri emilmez –
safra kesesinde yoğunlaşır.

Lesitin ---lipaz etkisi------ Yağ asiti + İzolesitin


(i.barsak)

Kolesterol--------------İnce bağırsaklardan emilir.


Safra tuzları yokluğunda kolesterol emilmez.

Safrada bulunan proteinler: Albumin ve globulin


Safra Tuzları
Karaciğerde yapılır ve safraya akıtılır.
En çok sodyum tuzları yapılır: buna glikolik asit
(Glikokol asiti) denir.
Daha az miktarda potasyum tuzudur: buna taurokolik
asit denir.

Herbivorlar ve omnivorlarda ------- glikokolat


Karnivor ve kanatlılarda ------- taurokolat
Safra Tuzları

Safra tuzlarını oluşturan taurin ve glisin protein


kaynaklıdır.

Glisin: besinsel kaynaklı / bedende sentez


Taurin: sistein metabolizması ürünü (bedende sentez)

Kolik asit: kolesterolden kaynaklıdır.


Safra Tuzları

Safra tuzlarının ince bağırsaklardan emilip karaciğere


götürülmesi ENTEROHEPATİK DOLAŞIM olarak
isimlendirilir.

Safra tuzları dışkı ile atılmadan önce birkaç kez (20)


enterohepatik dolaşom yolunu kat edebilir.

Safra tuzları bağırsaklarda birikimi artarsa ishallere


neden olabilir.
Safra Renkli Maddeleri

Hemoglobinin parçalanması sonucu oluşan safra


pigmentleri (biliverdin-bilirubin) safranın rengini
verir.
Bilirubin  Her hayvan türünde bulunur. Safraya
kahverengimsi, sarı bir renk verir.
Biliverdin  bir çok hayvan türünde (özellikle
herbivorlarda) bulunur. Safra yollarında bilirubinin
oksidasyonu ile şekillenir. Safraya yeşil rengi verir.
Bitkisel besinler safraya  yeşil
Hayvansal besinler ise  sarı renk verir.
Safra renkli maddeler duodenuma geçtikten sonra
başkalaşıma uğrarlar (alyuvar parçalanması)
Safra Miktarı

Safra miktarını etkileyen faktörler:

 Açlık
 Tokluk
 Besinlerin İçerdiği yağ miktarı
 Safra tuzlarının dolaşım hızı
İnsan ---------------------- 700 - 900 ml
Sığır ---------------------- 2000 - 5000 ml
Koyun--------------------- 700 - 800 ml
Keçi --------------------- 700 - 800 ml
At ----------------------- 5000 - 6000 ml
Köpek ------------------- 100 - 400 ml
Domuz ------------------ 800 - 1000 ml

*beden ağırlığına göre hesaplanmıştır


103
Pankreas Bezi ve Salgısı

http://www.agritr.com/images/karin5.png
http://i32.photobucket.com/albums/d21/poisonege/pankreas_anatomi_zps2056a24b.jpg
Pankreas Bezi ve Salgısı

Pankreas bezi duodenum boyunca V veya U harfi


şeklinde uzanan ve parotis bezini andıran bir bezdir.
Pankreas salgısı, pankreas kanalı (Ductus
pancreaticus) ile duodenuma dökülür.
Safra ve pankreas kanallarının duodenuma açılım
yerleri hayvan türlerinde farklılık gösterir:
İnsan, köpek, kedi ve atta bu kanallar birbirine çok
yakın açılırlar.

Koyun, keçi ve sıçanda ise ductus pancreaticus,


doğrudan ductus choledochus içine açılır.

Pankreas ve safra kanallarının duodenumdaki açılış


yerleri domuz, sığır ve tavşanda genellikle aynı
yerlerdedir.
Pankreas:
Endokrin + Egzokrin

Egzokrin Salgı: Enzimler (protein, lipid ve karbonhidrat


sindiriminde görevli)

Endokrin Salgı: Langerhans Adacıkları alfa


hücrelerinden salgılanan glukagon ve beta hücrelerinden
salınan insülin hormonlarında üretilir.
Pankreas Suyu Bileşim ve Miktarı
Pankreas salgısı berrak, su görünümünde, renksiz,
kokusuz ve kendine has lezzettedir.

Özgül Ağırlığı 1006 –1010


Su %98-99
Köpeklerde pH 7.1 – 8.6
Koyunda 8.1 – 8.2
Sığırda 7.6 – 8.4
(Pankreas salgısı, içerisindeki bol miktardaki
bikarbonattan dolayı alkali özelliktedir).
Karışık beslemede salgı miktarı en çok
Yağlı besinlerle beslemede en az

İnsanda günde 700 – 2000 ml


At 7000 ml
Sığır 2–6 l
Koyun 320 –420 ml
Pankreas Salgısı 3 evrede oluşur.
1-Ruhsal Evre
(görme-koklama-düşünme)

2-Mide Evresi
(besinlerin yenmesi ve mideye gelmesi ile)

3-Bağırsak Evresi
(mide içeriğinin bağırsaklara geldiğinde)
Pankreas Salgısı

Anorganik:
Na, K, Ca, Mg, Fe, Cl, HCO3.

Organik:
Enzimler (tripsin, kimotripsin, karboksipeptidaz,
amilaz, maltaz, lesitinaz, sükraz, lipaz)
Tripsin
Tripsinojen -----Enterokinaz--------- Tripsin

Proteinler ---Tripsin------ Peptid +Amino Asit

(Tripsin: proteinler üzerinde etkinlik gösterdiği pH


8.0’dir.)

Nüklein ---Tripsin--------- Protein + Nüklein Asit


Kimotripsin

Kimotripsinojen --------------- Kimotripsin


(inaktif)

Protein ----- Kimotripsin ------ Amino Asitler

Süt --- Kimotripsin --------- İleri Pıhtılaşma


Karboksipeptidaz
Peptid ---- Karboksipeptidaz ------amino asit
Amilaz, tükrük amilazına benzer.
Amilaz
Nişasta --------------- Maltoz
Maltoz
Maltaz
Maltoz ------------ Glikoz
Lesitinaz
Lesitin ------------------ Yağ asiti + İzolesitin
(Fosfolipid)

Sükraz
Sükroz ---------- Glikoz + Fruktoz

Lipaz

Yağ ---------- Yağ asiti + gliserol


Ph. 8.0
Emülsiyon haline gelmiş yağlar (safra tuzları, Ca)
Salgılamada Sinirsel Denetim
Sekretorik Tellerin Uyarılması
N. Vagus ------------------ Salgılamayı arttırır.

N. Splanchnicus -------- Salgılamayı azaltır.

Duodenuma asitli sıvılar uygulandığında pankreas


salgısı artmıştır (N. Vagus devreden çıkarılsa bile)
Salgılamada Hormonal Denetim
Jejunum ---HCl etkisiyle----- salgı artmış

HCl, Prosekretin ön maddesini sekretin’e


dönüştürür.
Sekretin: kan yoluyla pankreasa gelerek
salgılanmayı arttırır.

Pankreas salgısı:
Sekretin etkisiyle salgılanıyorsa: Protein ve enzim
yönünden fakir, NaHCO3 yönünden zengin
N.Vagus etkisiyle salgılanırsa: protein ve enzim
yönünden zengin.
Duodenal Asidite arttıkça  sekretin üretimi artar.

Pankreozimin hormonu Pankreastan bol enzim


salgılatır. Pilorus sonu ince bağırsak mukozasından
salgılanır.

You might also like