Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 6

EĞİTİM PSİKOLOJİSİ

ZEYNEB HÜMÂ KEÇECİ

CARL GUSTAV JUNG’UN HAYATI, ESERLERİ VE YETİŞTİĞİ DÖNEMİN ÖZELLİKLERİ

DOÇ. DR. GÜLÇİN GÜVEN


Carl Gustav Jung

Hayatı

Carl Gustav Jung 26 Temmuz 1875 tarihinde İsviçre’de Basel şehrine yakın bir kasabada
doğmuştur. Protestan rahibi olan babası Jung’a Basel Üniversitesi’nde tıp profesörü olan
dedesinin adını vermiştir. Belki babasının da etkisiyle 6 yaşında Latince öğrenen Jung,
edebiyata özellikle de klasik eserlere, dil bilime, arkeolojiye, felsefeye ve teolojiye ilgi
duymuştur. Basel Üniversitesinde arkeoloji kürsüsü olmadığı için tıp eğitimine başlamıştır.
Psikiyatri o dönemde çok tercih edilen bir tıp alanı olmasa da, Krafft-Ebing’in Psikiyatri adlı
kitabını okuyunca psikiyatrist olmaya karar vermiştir ve 1900 yılında mezun olmuştur.
Öğrencilik hayatında ispritizma deneylerine katılmıştır ve bu deneyler onu derinden
etkilemiştir. Mezun olduktan sonra ilk görev yeri Zürih’teki Burghölzli akıl hastanesidir.
Burada şizofreni vakalarına ilgi duymuştur. Vaka gözlemleri sonucunda şizofrenide psikolojik
bir temel olabileceğini düşünmüştür. 1902 yılında özel izinle Paris’e gidip hipnoz ve bilinçdışı
konularında çalışan ünlü psikolog Pierre Janet ile Salpetriere Hastanesi’nde çalışmıştır. 1903
yılında zengin bir ailenin kızı olan Emma Rauschenbach ile evlenmiştir ve bu evlilikten biri
oğlan dördü kız olmak üzere beş çocuğu olmuştur. Bir meslektaşının önerisi ile Freud’un
Düşlerin Yorumu isimli kitabını okuyup ona mektup yazması onun Freud ile bir yoldaşlık
başlatmasına vesile olmuş ve psikolojinin üç kurucu babası arasında yer bulan bu iki isim bir
çeşit yakın ilişki kurmuştur. 1907’de yayımlanan ilk kitabı Dementia Praecox’un
Psikolojisi’ni ondan yorumlamasını istediği o mektup, ikilinin ilk kez 1907 yılında yüz yüze
görüşmesini ve bu görüşmenin on üç saat sürmesini sağlamıştır. Aralarındaki yaş farkından
dolayı Freud Jung’u oğlu ve veliahtı olarak görmüş, Jung ise Freud’u babası yerine
koymuştur. Birbirlerinin rüyalarını yorumlamışlar, analizlerini yapmışlar, birlikte Amerika’ya
gidip konferans vermişler ve Uluslararası Psikanaliz Birliği derneğini hayata geçirmişlerdir.
Jung 36 yaşında bu derneğin ilk başkanı olmuştur. Aralarında meydana gelecek kopukluk ise
fikir ayrılığından doğmuştur. Freud’un her olguyu cinselliğe bağlaması Jung’u tatmin
etmemektedir. Jung’un özgün düşünceleri ve eleştirileri vardır ancak Freud bunlara açık
değildir. Aralarındaki arkadaşlığın çatırdaması ikinci yüz yüze görüşmelerinde başlamış,
1907 yılındaki Amerika ziyaretlerinde derinleşmiştir. Bilindiği kadarıyla mektuplaşmaları
1913 yılında bitmiştir. Bu, I. Dünya Savaşı’nın da kısa süre sonra patlak vermesiyle Jung’un
hayatında bir dönüm noktası olmuştur: Hayatında uzun yıllar sürecek “bilinçdışı ile
karşılaşma” olarak adlandıracağı bir içe dönme süreci başlamıştır. İçine dönerek rüyalarını
analiz etmiş, düşlerindeki imgeleri irdelemiş ve Antik Yunan’da ölmüşlerin ruhlarının
çağrıldığı ve gelecekle ilgili sorular sorulduğu ayinler olarak tanımlanan “nekyia”sından
“Analitik Psikoloji” olarak adlandırılan kuramının temellerini atarak çıkmıştır. Bu, onun
meşhur tespitini ortaya çıkaran dönemdir: “Doktor ancak kendisi de etkilenmişse etkili
olabilir. Yalnızca yaralanmış hekimler sağaltabilir. Ama doktor kendi karakterini bir çelik
yelek gibi giyinirse, işte o zaman hiç bir etkisi yoktur.”

Jung’un analitik psikoloji kuramı psikoloji, psikanaliz, simya, gnostisizm, din, arkeoloji,
antropoloji ve felsefe gibi çok çeşitli kaynaklardan beslenmektedir. “Kolektif Bilinçdışı”,
“çağrışım testi”, “arketipler”, “kompleksler” gibi özgün kavramlarıyla en çok tartışılan
psikiyatristlerden biri olmayı bu şekilde başarmıştır. Hayatı boyunca birçok eser üretmiş,
konferanslara davet edilmiş ve başka kültürleri gözlemlemek için seyahatlere çıkmıştır.
Gezileri esnasında Batı uygarlığının ıskaladığı Doğu felsefesi ile tanışmış ve kendi kuramını
zenginleştirmiştir. 1936’da Harvard Üniversitesi Jung’a fahri profesörlük unvanı vermiştir.
Kalküta Üniversitesi tarafından davet edilmiş, Benares’teki Hindu Üniversitesi ile
Allahabad’daki İslam Bilimleri Üniversitesi’nden “ulema” unvanını almıştır. 1948 yılında
Jung Enstitüsü kurulmuştur. 6 Haziran 1961 yılında Küsnacht kasabasında hayata gözlerini
yummuştur.

Eserleri

Kitapları:

• Psikiyatri Araştırmaları

• Psikoloji ve Din

• Anılar, Düşler, Düşünceler

• İnsan Ruhuna Yöneliş

• İnsan ve Sembolleri

• Kırmızı Kitap

• Keşfedilmemiş Benlik

• Çocuk Rüyaları

• Rüya Analizleri

• Rüyalar
• Analitik Psikoloji

• Analitik Psikolojinin Temel İlkeleri

• Psikoterapi Pratiği

• İnsan Ruhuna Yöneliş

• Psikolojide Tipler

• Doğu Metinlerine Psikolojik Yaklaşım

• Analitik Psikoloji Üzerine İki Deneme

• Freud ve Psikanaliz

• Gökte Görülen Cisimler Üzerine Bir Mit

• Dört Arketip

• Psikoloji ve Felsefe & Zofingia Dersleri

• Kundalini Yoga Psikolojisi

Kişiliğin Gelişimi

• Kişiliğin Oluşumu ve Sorunları

• Maskülen & Erilliğin Farklı Yüzleri

• Feminen & Dişilliğin Farklı Yüzleri

• Ruh & İnsan, Sanat, Edebiyat

• Jung Psikolojisi

• Eşzamanlık: Nedensellik Dışı Bağlayıcı Bir İlke

Makaleleri:

• Psikoloji ve Okült

(Diğer çeşitli makaleleri kitaplarında yer almaktadır. En bilinen makaleleri “Bilinçdışının


Psikolojisi”, “Analitik Psikoloji Üzerine Toplu Makaleler” [Freud ve Psikanaliz kitabında
yer almaktadır.] ve “Demans Praecox Psikolojisi”dir. [Kitap])

Yetiştiği Dönemin ve Ortamın Özellikleri


Çocukluğu annesinin, “psikolojik bir durumun yanında kişide davranışsal ve zihinsel olarak
da kişinin aşırı derecede güvensiz, huzursuz ve kaygılı olmasına sebep olan bir duygu durum
bozukluğu” olarak tanımlanan nevrozu ile yan yana geçen Carl Gustav Jung; içine kapanık,
yalnız ve hayal âleminde yaşayan bir çocuk olarak nitelendirilmiştir. Daha 10 yaşındayken
tahtadan bir insan figürü oyarak onunla oynadığı, onunla konuştuğu ve onu herkesten sır gibi
sakladığı aktarılmaktadır. İlerleyen yıllarda psikiyatristten ziyade hayali arkeolog olmak olan
Jung’un bu hayaline ket vuran ise döneminin ve bilhassa da içinde bulunduğu ortamın
ekonomik şartları olmuştur. Basel dışında bir şehirde okuması mümkün olmayan ve Basel
Üniversitesinde arkeoloji kürsüsü olmadığı için tıp eğitimine başlayan Jung’un bu vesileyle
psikolojinin üç kurucu babasından biri sayıldığını söyleyebiliriz. Onun kendi alanı olan
Analitik Psikoloji’yi kurmasına vesile olan başlıca şey ise Freud etkisi ve 20. Yüzyılda
popülarite kazanan, kendisinin de öğrencilik yıllarında bile katıldığı ispiritizma
etkinlikleridir. Jung uzun süre Freud’un etkisinde kalsa da onun libido olarak tanımladığı
ruhsal enerjiyi “psişik enerji” olarak tanımlamış, Freud ile yolları ayrılmış ve bu şekilde
kendi ekolünü oluşturmaya ilerlemiştir. Onun analitik psikoloji ekolü ise Freud’un psikanaliz
kuramının temelleri üzerine inşa edilmiştir. Spesifik olarak ise Jung’un “Libidonun Simgeleri
ve Değişimleri” adlı yapıtının 1912 yılında yayımlanması üzerine Freud’la dostluğunun sona
erdiğini söyleyebiliriz. 1913’te ise Freud ve onun ekolü ile aralarındaki görüş
farklılıklarından dolayı Zürih Üniversitesindeki psikiyatri doçentliğinden, psikanaliz
birliğinden, editörlük görevinden istifa ederek grup ile bağını koparmıştır. Jung’a göre
bireyin yargılarını en başından beri saptayan ve kısıtlayan o bireyin psikolojik türüdür.
Kişisel ruhun dışında önsel bir ortaklık (kolektif bilinçdışı) düşüncesinin ilk kez gördüğü bir
rüya ile oluştuğunu belirtmiştir. Başta bunun, ruhun işlevselliğinin daha önceki formlarının
izleri olduğunu düşünen Jung, daha sonraları artan deneyimine ve güvenilir bilgiye
dayanarak bunların içgüdü formları yani arketipler olduğunu anlamıştır. Görüldüğü üzere
çalışmalarında o zamana kadar çocukluğunda dahi öğrendiği çeşitli ilimlerin bir bütün
hâline getirilişi gibi ilgisi vardır. Jung, analitik psikoloji ile ilgili görüşlerini şu şekilde
açıklamıştır:

“Analitik psikoloji ve daha önceki psikolojiler arasındaki fark, analitik psikolojinin en zor ve
karmaşık süreçlerin bile üstesinden gelmekten çekinmiyor olmasıdır. Diğer bir farklılık ise
yöntem metodumuzda yatar. Özenle hazırlanmış bir laboratuvar ekipmanımız yoktur, bizim
laboratuvarımız dünyadır. Testlerimiz insan yaşamının fiili, günlük oluşları ile ilgilidir,
deneklerimiz ise hastalarımız, akrabalarımız, arkadaşlarımız ve sonuncu ama son derece
önemli olan kendimizizdir. Kader, deneyi uygulayanın rolünü oynar. Herhangi bir iğne ucu,
yapay şok, sürpriz ışık ve laboratuvar deneyi için gereken araç gereç yoktur; bizim
materyallerimizi gerçek hayatın umutları ve korkuları, acıları ve neşeleri, hataları ve
başarıları sağlar.”

KAYNAKÇA

Kavut, S. (2020). “Carl Gustav Jung: Kavramları, Kuramları ve Düşünce Yapısı Üzerine Bir
İnceleme” Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (UKSAD), 6 (2), Kış, s. 681-
695.

(2023). Carl Jung publications https://en.m.wikipedia.org/wiki/Carl_Jung_publications

Dinler, A. N. (2023). “Zürihli Büyücü” Carl Gustav Jung’un Yaşam Öyküsü, Bilinçdışı
Yayınları.

You might also like