Professional Documents
Culture Documents
Green Cream Modern Book Vector Middle School Book Review Worksheet 3
Green Cream Modern Book Vector Middle School Book Review Worksheet 3
Green Cream Modern Book Vector Middle School Book Review Worksheet 3
HİKAYELER
Ayşe manava gider. Annesinin istediklerini alır.
Manavcı; Ayşe'ye
Manavcı:
Ayşe :
Ağaçlık bir yolda giderken, beli bükülmüş yaşlı bir adamın yol kenarında
oturmuş olduğunu gördü.
“İmandır” dedi.
Sonra, bir kasabadan geçerken, bir mabedin kapısı önünde toplanmış bir
düğün kalabalığına rastgeldi. Kalabalığın arasına girerek genç geline:
Ressam kendi kendine eğer dünyanın en güzel şeyleri iman, aşk ve barışsa
ben bunların resmini nasıl yapabilirim ki diye düşünmeye başladı. O
düşünceyle evine döndü.
Baba tek kelime etmeden ağaçtan bir dal keser. Dalı bıçakla biçimlendirip,
çocuğa zarar vermeyecek biçimde yontar. Sonra dalı oğluna verir.
'Al oğlum, sana güzel bir at' der. Çocuk sevinçle dal parçasından yontulmuş
ata biner ve sıçrayarak, ata vurarak annesinin yanına doğru gitmeye
başlar.
Baba gülerek kızına: 'İşte yaşam budur kızım. Bazen zihnen ya da bedenen
kendini çok yorgun hissedeceksin.
İşte o zaman kendine değnekten bir at bul ve neşe ile yoluna devam et. Bu
at, bir arkadaş, bir şarkı, bir çiçek, bir şiir yada bir çocuğun tebessümü
olabilir.'
Hadi beraber çavirelim:
“Buğdayı eşit bölmek doğru değil. Çünkü benim eşim ve çocuğum yok. Fazla
buğdaya da ihtiyacım yok.” Diye düşünmüş. Gece vakti gizlice kendi
buğdayından bir çuval alıp, kardeşinin buğday ambarına götürmüş.
O günlerde ağabey de kardeşini düşünüyormuş:
Yolculukları hiç bitmez, onun için mendilleri hep direklere asıp kuruturlar!
Çünkü dedi: '' Daha duru görebilelim diye gözlerin camını ara sıra yıkamak
gerek!''
Akşam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her zaman köşe
başında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı.
Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki iki gündür boğazından aşagı lokma
geçmemişti. Karnını ilk defa doyurduktan sonra, bir apartman
bodrumundaki tek odasının yolunu ıslık çalarak tuttu.
Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titreyen köpek yavrusunu görünce,
kucağına alıverdi. Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için
mutluydu. Sıcak odada sabaha kadar koşuşturdu.
Bütün bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan bir tebessümün
sonucuydu.
Ama kalan son kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine
çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içerisinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek
istemişler. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş;
Kadın aynı yolu izledi, ama umutsuzluk ve korku içinde gördü ki, rüzgar
bütün tüyleri uçurup götürmüştü.
"Görüyorsun." dedi yaşlı bilge. "Onları yere atmak mümkün, ama geri
toplamak imkansız.
Aslında düşündüm de, babamın işi biraz zor herhalde. Bana hem okulda
bişeyler öğretiyor, hem de evde.
Akşam ona sordum bunu. Ama “yok hayır kızım, neden zor olsun” dedi
bana.
Onur ne demek onu anlamadım ama işte onu da öğretti bana babam.
Onur; değerli olmak, saygı duymak demekmiş.
İçimde bir savaş var. Korkunç bir savaş. İki kurt arasında:
"BESLEDİĞİNİZ"...!
Bir önceki sayfada okuduğumuz
hikayeyi çevirelim:
Küçük kız, kendini bildiği günden beri annesinden büyük bir şefkat görmüş ve ondan
duyduğu sözlerle, pamuk prensesten daha güzel olduğuna inanmıştı.
Ona göre, nur yüzlü ve badem gözlüydü. Bir tanecik yavrusuydu her zaman. Ama ilk okula
başlayınca işler değişti. Arkadaşları, onun hiç de güzel olmadığını, hatta çirkin bile
sayıldığını söylemekteydi.
Küçük kız, ilk önceleri onlara inanmadı. Çünkü herkes birbirini kıskanıyordu. Ama bir kaç
yıl içinde gerçeklerle yüzleşti.
Annesinin bir pamuğa benzettiği yüzü, çiçek bozuğu bir cilde sahipti.
“Badem” dediği gözleri ise şaşıydı. Vücudu da bir serviyi andırmıyordu. Demek ki annesi
onu aldatmış ve yıllar yılı çekinmeden yalan söylemişti…
Genç kızın anne sevgisi, kısa bir süre sonra nefrete dönüştü. Evlenme çağına gelmiş
olmasına rağmen yüzüne bakan yoktu. Üstelik de gözleri, bütün tedavilere rağmen
düzelmiyordu.
Genç kız, doktorların gizlice yaptığı konuşmalardan kör olacağını anladığında çılgına
döndü ve kendisini hâlâ çocukluk yıllarındaki ifadelerle seven annesinin bu yalanlarına
dayanamayıp evi terk etmeye karar verdi.
Fakat annesi, uzak bir yerde iş bulduğunu söyleyerek ondan önce davrandı. Ve kazandığı
paraları bir akrabasına gönderip, kızına bakmasını rica etti.
Genç kız bir süre sonra görmez oldu. Karanlık dünyasıyla baş başaydı.Bu arada annesini
hiç merak etmiyordu. Yalancıydı annesi, ölse bile bir kayıp sayılmazdı.
Bir gün doktorlar, uygun bir çift göz bulduklarını söyleyerek kızı ameliyatvettiler. Ancak
o, gözünü açtığında yine aynı yüzü görmekten korkuyordu.
Fakat kör olmak zordu. En azından kimseye yük olmazdı. Genç kız, ameliyat sonunda
aynaya baktığında, müthiş bir çığlık attı.
Karşısında bir dünya güzeli vardı. Gerçekten de harika bir kızdı gördüğü.
Yüzündeki bozukluklar tamamen kaybolmuştu. Çok kemerli olan burnu düzelmiş, kepçe
kulakları normale dönmüş ve yaban otlarını andıran saçları, dalga dalga olmuştu.
Yaşlı doktor