Bana Her Gün Ilham Veren Karım Ve Iki Güzel Kızım Için. Beni Her 2

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 12

Bana her gün !lham veren karım ve !k! güzel kızım !ç!n. Ben!

her zaman
destekled!ğ!n!z !ç!n teşekkür eder!m.
Annem !ç!n. Ben! her zaman sevd!ğ!n!z, !nandığınız ve destekled!ğ!n!z
!ç!n teşekkür eder!m. Sen! bütün kalb!mle sev!yorum.
Büyükbabam ve en !y! arkadaşım W!ll!am J Pulte !ç!n. Sen olmasaydın,
bugün olduğum !ş adamı olmazdım.

“Hayatımda b!r gün b!le !şe g!tmed!m, yaptığım !ş! çok sevd!m”

Ne zaman büyükbabamla çalışsan, yaptığı !şten gerçekten zevk alırdı.


İster Detro!t şeh!r merkez!ndek! kötülüğü ortadan kaldırmaya yardım
etmek !ç!n ben!mle b!r plan yapıyor olsun, !ster s!z onunla kat planları
üzer!nde çalışıyor olun. Yaptığı şey! kes!nl!kle sev!yordu. B!rb!r!m!zle
saatlerce çalışacaktık ve beklenmed!k b!r şek!lde, neredeyse uyanmış
g!b! olduk. B!rl!kte çalışmaktan büyük b!r key!f alıyorduk ve b!r anda saat
öğleden sonra !k!yd! ya da buna benzer b!r şeyd! ve öğle yemeğ!
yemed!ğ!m!z! fark edecekt!k.
Bana göre, Detro!t'tek! buldozerler ya da kat planları olsun, onun gerçek
!lg!s!, gerçekten kastett!ğ! şeyd!-- Gerçekten !şe yaramadı. Gerçekten
zevk alıyordu. Ded!ğ!m g!b!, ancak "Vay canına, sanırım öğle yemeğ!
vakt! geld!" veya "Vay canına, sanırım akşam yemeğ! zamanı"
d!yeceğ!m!z gerçeğ!nden sonra.

“Her şey her an değ!ş!yor. Bakın kaç k!ş! bozuk değ!l d!ye tar!h!
değ!şt!rd! ama düzeltt!ler."

Büyükbabam her zaman “Bozuk değ!lse tam!r etmey!n” derd!,


alab!leceğ!n!z en kötü tavs!yelerden b!r!d!r çünkü o her zaman !şler!n
sürekl! !y!leşt!r!leb!leceğ! düşünces!ndeyd!. Bunu örneğ!n Tesla !le Elon
Musk'ta b!le görüyorsunuz. İnsanların nasıl "Ah, şey, arabalar gerçekten
bozuk değ!l, !cat etmen!ze gerek yok" ded!ğ!n! görüyor. Elon, “Hayır, !cat
etmel!y!m. Bu şek!lde har!ka b!r !ş kuruyoruz.”
Büyükbabam da aynı düşünce sürec!n!n !ç!ndeyd!. Çalışıyor olsalar b!le
her zaman b!r şeyler! tam!r ed!yor olab!l!rs!n!z. Bu konuda sah!p olduğu
d!ğer düşünce, teknoloj! !le !lg!l!yd!. Daha dün g!b! hatırlıyorum,
“Marangoz olduğumdan ve !lk başladığımdan ber! !nşaat !ş! 50 yılda
değ!şmed!.” “Ama eğer Google, Amazon veya Apple ya da onlardan
b!r!ysen!z,
bu d!ğer adamlar, !ş!n!z altı ayda b!r değ!ş!r.”
Pek çok yerde, "Ah, çalışıyor d!ye, sorun yok" d!ye düşünme lüksünüz
yok. Sürekl! yen!l!k yapmak zorundasınız, bu yüzden her zaman yen!l!k,
yen!l!k, yen!l!k oldu. Büyükbabam her zaman yen!l!k hakkında
düşünürdü. B!rçok patent! vardı; Sanırım 17 ya da 18 patent g!b! b!r şey.

"Yıllar !ç!nde pek çok kez sandbox kurallarını değ!şt!rd!m. Değ!ş!kl!k


yapmaktan asla korkmayın.”

Bazen b!r şeyler! düzeltmek !ç!n kırmak gerek!r. Dedem düzeltmek !ç!n
b!r şeyler! kırmaktan asla korkmazdı. Aslında b!r ek!p ortamında
çalıştığımız zamanları hatırlıyorum ve “Vay canına, gerçekten o k!ş!n!n
duygularını !nc!tm!ş” d!yeceğ!n!z b!r şey söylerd!. Gerçekten yapmaya
çalıştığı şey, kalıbı kırmak ve kum havuzundak! şeyler! sallamaya
çalışmaktı. Bu genell!kle hayattak! en !y! büyümen!n gerçekleşt!ğ!
zamandır, kutuyu sallayıp !nsanların farklı düşünmes!n! sağlayab!ld!ğ!n!z
zamandır. Bazen b!r olukta sıkışıp kalmışlarsa gerçeğ! değ!şt!rmen!z
gerek!r.

"H!ssedarlarına öncel!k veren herhang! b!r ş!rket, müşter!s!n! çok uzun


süre el!nde tutamaz."

Sanırım bu yüzden dedem kal!teye bu kadar önem ver!yordu. Tesla'nın


modern Elon Musk'ının, hatta muhtemelen b!r Walt D!sney'!n, müşter!y!
memnun eden b!r müşter! deney!m!ne ve ürününe sah!p olmanız
gerekt!ğ!ne !nanacağı g!b! !nanıyordu. Her zaman müşter!y! memnun
etmek !le müşter! !çer!ğ!n! oluşturmak arasında büyük b!r fark olduğunu
söylerd!.
Memnun!yet, eve g!tt!kler!nde ve 'Vay be, bu !y! b!r yemekt!, o
restoranda !y! b!r yemek yed!m' d!ye düşündükler!nde, key!f !se eve
g!tt!kler!nde ve tüm arkadaşlarına deney!mler!n!n ne kadar har!ka
olduğunu anlattıklarındadır. . Her zaman yaşam z!hn!yet! !ç!n Pulte ev
sah!b!n! yaratmaya çalıştı; k! bu, müşter!y! Pulte Home'a sah!p
olduklarında dışarı çıkıp !nsanlara anlatacak kadar nasıl memnun
edeb!l!r!z? Bu nedenle, daha fazla satış elde eders!n!z.

“Kend! paranız yoksa, g!r!ş!mc! değ!ls!n!z.”

Vefat etmeden önce dedem bana b!r not yazdı. Notta, b!r ş!rkette parası
olmayan !nsanların nasıl gerçekten g!r!ş!mc! olmadığından bahsed!yordu.
Ill!no!s'dek! tes!s!me g!derken onunla arabada olduğumu hatırlıyorum ve
farklı !nsanlar hakkında konuşurduk. “Eh, bu adam g!r!ş!mc! değ!l” derd!.
G!r!ş!mc!l!k kültürler! olduğunu söyleyen f!rmalardan bahsederd!k.
Bunun saçmalık olduğunu ve bu ş!rketler!n gerçekten g!r!ş!mc!l!k
kültürler!ne sah!p olmadığını, çünkü g!r!ş!mc! olmak !ç!n gerçekten kend!
paranızın r!sk altında olması gerekt!ğ!n! söyled!.
Kend! paranızı r!ske atana kadar, nasıl b!r !ş adamı g!b! düşüneceğ!n!z!,
nasıl b!r g!r!ş!mc! g!b! düşüneceğ!n!z! gerçekten anlayamazsınız, çünkü
her zaman başkalarının parasıyla uğraşıyorsunuz. Bell! b!r sorumluluk
var ya da onun ded!ğ! g!b!, !p!n acı ucu. Oyunda kend! paranız olduğu
!ç!n g!r!ş!mc! olduğunuzda !ş!n acı ucunu yaşıyorsunuz. Sadece !şle nasıl
başa çıkılacağı konusunda, tamamen farklı düşünmen!z! sağlar.
Müşter!ye b!r problem olarak bakmazsınız, müşter!ye karınızın veya
zararınızın kaynağı olarak bakarsınız. Herkes!n kend! !ş!nde kend! parası
olmalı çünkü bu, her b!r sorun hakkında farklı düşünmen!z! sağlıyor.

“Hesaplanmış r!skler almaktan korkmayın. Gerçekler!n %100'üne sah!p


olmak zorunda değ!ls!n!z. %80 alırsanız, bu s!ze !y! b!r karar vermen!z
!ç!n yeterl! olacaktır. Çok uzun süre beklersen!z karar ortadan kalkab!l!r.”

Bu bana öğrett!ğ! büyük b!r şeyd! ve ben de tezgah üstü ş!rket!m Carst!n
Brands'te çalışırken onunla b!rl!kte öğrend!ğ!m b!r şeyd!. Herkes bu yen!
Ar-Ge protot!pler!n! yapmaya çok odaklanmıştı. Bu ürünler! %100
mükemmel hale get!rmeye odaklandılar. B!ze gösterd!ğ! şey, b!r şey!
%100 elde etmen!n neredeyse !mkansız olduğuydu, ancak %80'!n!z
varsa, hayatta çok şey yapab!l!rs!n!z. Gerçekten, yapıldığını göz önünde
bulundurarak, %80'! b!t!rmeye odaklanmak !st!yorsunuz ve 10'da 8 kez
kazanacaksınız.
Tab!! k!, her zaman 10'dan 2's! olacak, kazanamayacaksınız. B!lg!n!n
%80'!ne sah!psen!z ve !y! b!lg!ye sah!psen!z, öne çıkacaksınız.
"Beklemey!n; çünkü %100'e ulaştığınız zaman, rak!b!n!z b!lg!n!n
%100'üne sah!p olur ve her sefer!nde s!z! tüttürürler."

"Parayı ş!md! harca. Doğru araçları satın alır ve zaman harcarsanız,


parayı ger! alab!leceks!n!z.”

Büyükbabam hakkında çok !lg!nç olan şeylerden b!r!, !nsanların çoğu


zaman !şler! şık b!r şek!lde yapmaya çalışmasıydı. Sık sık, “Bunu şık b!r
şek!lde yapma. Bunu havalı b!r şek!lde yapma." Bununla kastett!ğ!,
!nsanların az b!r mal!yetle geç!nmeye çalıştıkları ve “Bunu göze alamam”
demeler!yd!. Argümanı her zaman şuydu: "Pahalı şeyler!
karşılayamamayı göze alamazsın." Pahalı şeyler ded!ğ!mde, gerçekten
pahalı şeyler! kastetm!yorum. Doğru aracı almak; doğru zamanda doğru
aracı kullanmak !ç!n harcamanız gereken!, harcamanız gerek!r. Onun
büyük olduğu şey buydu. “Eh, en düşük mal!yetl! aracı bulmalıyız”
oyununun tamamına dah!l değ!ld!. "Tamam, bunu en kısa sürede ve en
düşük mal!yetle ne yapacak ve !ş! çabucak b!t!r!p !ş! çabucak b!t!recek"
g!b!yd!.

“B!r ürüne aşık olmayın. Kârlılığına aşık olun.”


Bu konuda çok konuşurdu. “Aşık olunab!lecek her türlü ürün vardı ama
gerçekten bunu yaparak para kazanab!l!r m!s!n d!ye odaklanman
gerek!yor” derd!. Ch!cago'da b!r bölüm başkanının örneğ!n! ver!rd! ve
Ch!cago'dak! bölümü her z!yaret ett!ğ!nde bölüm başkanının "Ah, bu
ürünü sev!yorum, bu ürün çok har!ka, falan, f!lan, falan" derd!. ”
Gel!şt!rmek !ç!n ne kadar para harcadıklarından bahsederd! ve
büyükbabam, "Pek!, bu ürünle kaç ev sattınız?" ded!. "Sadece !k!s!n!
sattım" derd!. Dedem, “İk! m!? Ne oluyor be. Bu lanet şeyden h!ç para
kazanmıyorsun. Beğen!p beğenmed!ğ!n!z veya !y! göründüğünü
düşünmen!z umurumda değ!l. H!ç para kazanmıyorsun. Pencereden
dışarı at," bu onun her zaman söyled!ğ! b!r cümleyd!. "O ürünü
pencereden dışarı çek ve daha karlı b!r şey al" derd!.
Ertes! yıl ger! geld! ve patlama, bölümün karı arttı ve satılan ürünler!n alt
segment!ne odaklandılar. Sanırım adam sonunda ona, "Dostum, bu
şeyler kek g!b! satıyor" ded!. "Çünkü sen!n, ben!m ya da ürünü seçen
!nsanların ne !sted!ğ!ne değ!l, pazarın ne !sted!ğ!ne odaklandın" ded!.

"Yapamaz d!ye b!r kel!me yok, gerçekten dener ve farklı b!r şek!lde
bakarsan ne kadar sıklıkla başarılı olab!leceğ!ne şaşırırsın."

Büyükbabamın nasıl bu kadar çok para kazandığının anahtarlarından b!r!


de bu bence. Pek çok !nsan bununla alay eder ve “Tab!! k!, olamaz d!ye
b!r kel!me olmadığını söylers!n!z” derd! ama o gerçekten b!r soruna
tamamen farklı bakacağı anlamında bunu kastetm!şt!. Çoğu durumda,
b!r problem!n ters!n! görürdü.
Örneğ!n, b!r! aptalca olduğunu düşündüğü b!r evde b!r şey yapmak
!sterse, bunun ters!n! yapar ve “Tamam, o tarafa g!tmek yer!ne şu tarafa
g!del!m. Bu nasıl görünürdü?” B!r sürü XYZ komb!nasyonu deneyecekt!.
Sadece deneyecekt! - kend! sözler!yle, o b!r tam!rc!yd!. Sürekl! olarak
"Tamam, bunu buraya nasıl sığdırab!l!r!z?" d!ye anlamaya çalışırdı.
Bence gerçekten farklı b!r yol bulma konusundak! ısrarı, onun bu kadar
zeng!n olmasının yollarından b!r!. B!r şeylere bakma ve farklı şeyler
yapma ve sürekl! deneme konusundak! ısrardır.

“İy! !nsanlar olmadan h!çb!r şey yapamazsınız. İnsanlara yetk! vermel!s!n.


Onları madd! olarak ödüllend!rmel!s!n!z. Omuzlarına bakma."

Bu öneml! çünkü 2015 ve 2016'da PulteGroup !le bunu !lk elden


deney!mled!m. Kötü yönet!mden kurtulmaya çalışırken, sonunda
başardık k!, o bana her ne olduysa, 25 ya da 26 yaşında, müzakere,
mektup yazma ve CNBC'ye çıkma konusunda tam yetk! verd!.
Bana karar vereb!lmem !ç!n tam yetk! verd! ve o sırada öz sermaye
h!sses! 800 m!lyon dolardı. Burada, hayatı boyunca a!les!nden başka
k!mseye emanet etmed!ğ! torununa 800 m!lyon dolarlık pahalı Ferrar!'n!n
anahtarını ver!yor ve “Bu şey! kazada almayın. Aslında, g!t a!lene b!raz
para kazan." Ölmeden kısa b!r süre önce buna güldüğümüzü
hatırlıyorum ve ona, vakıf ve a!le !ç!n ne kadar para kazandığımızı
söyled!m. “B!z yaptık” ded!m, “Sen yaptın” ded!. Sen yaptın," ve bana
göre, sadece kred! veren o değ!ld!. Bu aynı zamanda, uygun zamanlarda
otor!tey! devretmen!n mantıklı olduğunu kabul etmes!yd!, bu yüzden bu
büyük b!r kazançtı.

"Pek çok !nsan patrona gerçeğ! söylerlerse !ş!n! kaybedeceğ!nden


korkuyor. Hayır, b!r !ş! sürdürmen!n yolu bu.”

Buradak! düşünce sürec!, patronunuza karşı dürüst olmanız gerekt!ğ!d!r


ve bunu çalışanlarıma b!le söylüyorum. Gerçekten dürüst olmalısınız
çünkü herhang! b!r şek!lde onu şekerlemeye çalışıyorsanız, patronunuz
çoğu durumda bunu anlayab!l!r ve sam!m!yets!z olduğunuzu ve ne
olduğunu söylemeyerek gerçekten benc!l olduğunuzu söyleyeb!l!rler.
kuruluşun daha !y! olmasına yardımcı olab!lecek s!z!n bakış açınızdan
gerçekt!r.
Doğruyu söylemekle n!tel!kl! olup olmadığını b!lmek arasında büyük b!r
fark var ve doğruyu vermeye yeterl! olup olmadığını gerçekten
anlamalısın, ama eğer doğruyu vermeye n!tel!kl!ysen k! k!-- Büyükbabam
ve ben k!mseden tavs!ye alacaktı. Gerçeğ! vermek !ç!n n!tel!kl!ysen!z,
bunu söylemen!z gerek!r ve n!tel!kl! olmasanız b!le g!rd!n!z y!ne de
değerl!d!r. Mümkün olan en !y! cevabı vereb!lmen!z !ç!n sorunun
gerçekten ne olduğunu anladığınızdan em!n olmanız yeterl!d!r.

“L!der !le yönet!c! arasındak! fark, l!der!n v!zyon sah!b! olmasıdır.


S!perlerdek! b!r Çavuş g!b! değ!l: “Tepey! alın arkadaşlar” Hayır, “Hayd!
beyler” demeye !stekl!. Hep!m!z tepey! ele geç!rel!m."

Bunu !ş!mde her zaman özell!kle kl!ma alanında kullanıyorum.


Sah!pler!ne her zaman söylüyorum, kamyona kend!n b!nmek
!stem!yorsan adamlarına “Oh, g!t sat” d!yemezs!n ve bu ben!m
büyükbabamdı.
Hatta b!r keres!nde kend! ev! !ç!n b!r !ş !ç!n müteahh!tlerle görüştüğünü
hatırlıyorum. B!r müteahh!t b!nadan ger! çek!l!p dışarı bakıyor ve ona
öğüt ver!yordu, !k!nc! müteahh!t !se eller! ve d!zler! üzer!ne çökmüş
bodruma bakıyor, temel!n nasıl atıldığını anlamaya çalışıyordu. Adam,
"Ben o adamı !şe almak !st!yorum" ded!. Bana göre bu, “Hayd! beyler,
had! şu tepey! alalım” anlamına gel!yor, altlarında b!r !ş yok, kazanmak
!ç!n ne gerek!yorsa yapacaklar.

"İy! b!r l!der güven yaymalı, halkı !ç!n olduğunu tekrar tekrar
göstermel!d!r."

Sanırım, kurucu CEO ded!ğ!m dedem g!b! b!r! !le Amer!ka'nın her yer!nde
var olan bu kurumsal Fortune 500 CEO'larından b!r! arasındak! en büyük
farklardan b!r!, gerçekten !nsanların para kazanmaktan daha fazla para
kazanmasını mı !st!yordu? o yaptı.
Aslında, bence, yönet!c!ler!n!n maaşı açısından sah!p olduğu en gururlu
anlardan b!r!, b!r bölüm başkanı olduğu zamandı, sanırım Las Vegas'ta ve
Ar!zona'da b!r bölüm başkanı, ondan daha fazla para kazandı. yaptı ve
ş!rket!n kurucusu ve CEO'suydu. İnsanlarının en çok parayı kazanmasını
sağlamaktan gerçekten hoşlanıyordu çünkü !ron!k b!r şek!lde, eğer
!nsanları çevren!zde çok para kazanırsanız, sonunda kend!n!z de çok
daha fazla para kazanırsınız.

“H!çb!r şey !ç!n asla tam kred! almıyorsun çünkü kend! başına
yapamazdın.”

Dedem sadece ek!ple !lg!l!yd!. Asla onunla !lg!l! değ!ld! ve har!ka b!r
kültür !nşa ett!. Sonuç olarak, !nsanlar orada 10, 20, 30 yıl çalıştı. Ş!md!,
ş!rketler devam ed!yor ve ş!rket l!derler! devralıyor, evet, bu bazen
değ!şeb!l!r, ancak genel olarak, ş!rket! o yönet!rken ve sorumlu
olduğunda, bu b!r a!leyd!. B!r a!le olduğunu kastetm!şt!. Bu, d!ğer
!nsanları tanımaktan ve “Ah, bu tamamen B!ll Pulte !le !lg!l!” dememekten
gel!r.

"Kend!n! yet!şt!rm!ş adam d!ye b!r şey yoktur. Ego b!rçok !nsanı ve ş!rket!
mahvett!. Ego genell!kle özgüven eks!kl!ğ!n! örtbas eder.”

Alçakgönüllülük kend!ne güven!n b!r !şaret!d!r. Mütevazı l!derler, ego!st


l!derlerden daha fazlasını başarab!l!r. Bence bu sadece onun !ş
tecrübes!nden değ!l, aynı zamanda büyük buhran !ç!nde büyümekten de
geld!. Çok tutumluydu. Aslında, her zaman ayakkabılarını değ!şt!rmezd!,
örneğ!n, "Ah, ayakkabıların tabanını değ!şt!reb!l!r!m" d!ye düşündü.
2012'de b!r ara olduğunu hatırlıyorum, onu Napol!'de z!yaret edecekt!m
ve yolda g!d!yordum ve bu yaşlı adamı arabasından çıkarken gördüm.
Patlak b!r last!ğ! vardı ve ben!m dedemd!, ben de kenara çekt!m, “Dede,
burada ne yapıyorsun?” ded!m. “B!r çek!c! bekl!yorum” d!yor ve “Ama
last!ğ!n adı, adı ve last!ğ!n model!n!n ne olduğunu bulmaya çalışıyorum”
d!yor. "Bunu neden yapıyorsun?" ded!m. "Pekala, bu öğleden sonra
ben! b!r hurdalığa götürmen! !steyeceğ!m ve bu şeye uyan b!r last!k
bulmaya çalışacağız çünkü yen! b!r last!k !ç!n perakende para ödemek
!stem!yorum" d!yor. . Hurdalıkta b!r tane olmalı."
Bu muhtemelen sabah saat 11 c!varındaydı, bu yüzden öğle yemeğ! !ç!n
F!ve Guys'a g!tt!k ve F!ve Guys'dan sonra kel!men!n tam anlamıyla farklı
hurdalıklara g!tt!k ve kes!nl!kle cehenneme g!tt!k ve b!r arabanın !ç!nde
b!r araba bulduk. bu ekstra tekerleğ! olan kaza. D!reks!yonu arabasına
ve gerçek B!ll Pulte tarzında takmaya karar verd!. Üzer!nde parası b!le
yoktu, bu yüzden o zamanlar ben!m !ç!n 200 !la 300 dolar arasında olan
last!ğ!n parasını ödemek zorunda kaldım. Bence o mütevaz!
başlangıçlardan geld! ve kes!nl!kle mütevaz! başlangıçlarla yola çıktı.

"Özgüven!n olmalı. Kend!ne güven! olmayan her b!rey hayatında huzuru


bulamaz.”

Kend!ne güven!n olmalı. Kend!ne güven!n yoksa, sürekl! omzunun


üzer!nden bakıyorsun, sürekl! kend! gölgende yaşıyorsun, yaptığın her
şey! sürekl! sorguluyorsun. Kend!n!z! sorgulamanız sorun değ!l, ama
bence asıl söylemek !sted!ğ! şey, b!r noktada, "B!l!yor musunuz? Olduğu
şey bu ve ben !ler!ye g!d!yorum.” Her zaman, "Kontrol edemed!ğ!m b!r
şey !ç!n end!şelenmeyeceğ!m" derd!.
Bu, kaderc! “İşte bu” tutumunun büyük b!r kısmı ve bence bu, herkes!n
sah!p olması gereken har!ka b!r tutum. Aslında, Tesla'dak! Elon Musk,
genell!kle en !y! yaklaşımın kaderc! olmak olduğundan bahseder.
Kend!ne güvenmekten bahsett!ğ!nde, kend!n! sorgulayab!l!rs!n ama b!r
noktada, “İşte bu” demen gerek!r. Devam etmek zorundasın. Kend!ne
güven!n olmalı.

"İnsanlar b!r başkasından tavs!ye !stemen!n özgüven eks!kl!ğ!n!


gösterd!ğ!n! düşünüyor. Bence bu büyük b!r özgüven göster!yor.”

Kar!yer!mde muazzam b!r başarı elde ett!m ve d!ğer !nsanlardan tavs!ye


!sterken onun da başardığını b!l!yorum. Bazen !nsanlar, “Ah, güvens!zs!n.
Ah, neden benden tavs!ye !st!yorsun?”
En !y! f!k!rler!n üret!ld!ğ! yer burasıdır, d!ğer !nsanlardan tavs!ye
!sted!ğ!n!zde ve başka bakış açıları ed!n!rs!n!z. İnsanlar başka b!r tavs!ye
!stemekten korkab!l!rler çünkü bazen !nsanlar ona bakar ve "Sorunuza
zaten cevap vermed!m m!" veya "Bunu zaten yapmadım mı?" derler.
"Evet, ama sen!n ve ben!m !l!şk!m !ç!n !y! şeyler elde etmek !ç!n b!r
d!yalog kurmaya çalıştığım !ç!n tavs!yen! !st!yorum" g!b!. "Hey, bu
konuda ne düşünüyorsun? Bunun hakkında ne düşünüyorsun?" Onun
altında k!mse yoktu. Herhang! b!r!ne, herhang! b!r Tom, D!ck ve Harry
veya herhang! b!r!ne, bazı şeyler hakkında tavs!yeler!n!n ne olduğunu
sorardı.

“Kend!n!zden daha !y! !nsanları !şe almaktan asla korkmayın.”

Gerçekten ne demek !sted!ğ!n! düşünüyorum ve onunla bu konuda


konuşmak !ç!n hâlâ hayatta olmasını d!lerd!m, ama bence gerçekten
kastett!ğ! şey, bel!rl! d!s!pl!nlerde s!zden daha !y! !nsanları !şe almaktan
asla korkmadı çünkü bana esk!den tüm !şler!n... zaman.
Büyükbabam dünyadak! en güçlü f!nans adamı değ!ld!. Ürün yerleş!m!n!
ve ev planlarını muhtemelen dünyadak! herkesten daha !y! b!l!yordu,
ancak f!nansı, belk! de dünyanın en !y! !nsanının anlayab!leceğ! şek!lde
gerçekten anlamadı. Başka b!r şey de, b!r noktada ş!rket!n operasyonları
!ç!n en !y! k!ş! değ!ld!, Pulte Homes, bu yüzden Howard Johnson adında
b!r beyefend! tuttu. Howard Johnson, 1970'ler ve 1980'ler boyunca
Pulte Homes'un operasyon tarafının !nşasına gerçekten yardımcı olan
adamdı. Howard Johnson, operasyonlarda ondan daha !y! olan b!r!ne
mükemmel b!r örnekt!. Bu b!reysel !şler !ç!n en !y! k!ş!y! !şe alırdı.

“Aklında nefret varken asla başarılı olamazsın. Açıkça düşünemeyecek


kadar del!rd!ğ!nde asla başarılı olamazsın."

İş dünyasındayken, gerçekten !şler! !y! b!r şek!lde !lerletmek !stemekten


gel!yorsanız, en !y! performansı göster!rs!n!z. Para tak!p eder. yol
açmaz.
Bugün nefret dolu k!b!rl!l!k yer!ne !y! sonuçlara yol açab!lecek gerçek, !y!,
bütün ve Tanrı'ya bağlı hang! eylemler! yapab!l!r!z? Ş!md!, söylenecek b!r
şey olduğunu düşünüyorum ve kabul edeceğ!n! b!l!yorum, k! bu, eğer b!r!
sana vurursa, sen de ona karşılık vermel!s!n. Bunun büyük b!r
hayranıydı. Kend!n! savunmanın büyük b!r hayranıydı, ama !y! b!r
n!yetten nasıl kurtuluruz? Geçm!ş! yalnızca hayatta daha !y! kararlar
almak !ç!n kullanın. Sadece geçm!şe odaklanan !nsanlardan nefret
ederd!. L!se arkadaşları, bazılarının 1948'de attıkları gol hakkında
konuşmaya devam ett!ğ!n! söylerd! ve "50 yıl önce olan bu touchdown'ı
duymaktan bıktım" derd!. Devam etmel!ler, d!yor. Devam etmel!s!n,
devam etmel!s!n” ve bana “İler!ye devam et” d!yen b!r yorumu
hatırlatıyor. Devam etmel!s!n, B!lly, derd!. Devam et."

"Her zaman doğru olanı yap. Her zaman doğru olanı yaparsanız, yanlış
g!demezs!n!z."

"Her zaman doğru olanı yap." Bana her zaman öğrett!ğ! şey buydu. Her
zaman doğru olanı yapın. Doğru olanı yaparsan, geceler! !y!
uyuyab!l!rs!n, !ç huzuruna kavuşab!l!rs!n, el!nden gelen!n en !y!s!n!
yaptığını b!leb!l!rs!n. Ayrıca, “Yatağa kızgın g!rme” ded!. Bu sadece
doğru şey! yapmaktan geld!. A!lem!zle doğru olanı yaptık;
çalışanlarımızla doğru olanı yaptık. Müşter!yle doğru olanı yapmak
konusunda çok !y!yd!. B!r şey ş!rkete daha pahalıya mal olacaksa,
umurunda değ!ld!. Sadece müşter!yle !lg!lenmek !sted!, sadece onlarla
!lg!lenmek. "Lanet olsun, umurumda değ!l, onlara !y! bak" derd!. Hayata
böyle yaklaştı. Orada b!r şey olsaydı, yolda b!r kaya olsa b!le, o
hallederd!.

“Gerçekten gerçek mutluluğu bulmak !st!yorsanız, sadece Pazar günler!


değ!l, hayatınızın her gününde !ç huzuruna sah!p olmalısınız.”
Bence ona göre hayattak! başarının tanımı !ç huzurdu ve bu kend!nle
mutlu olmak ve başardıklarınla mutlu olmaktı. Hayatının son 10-15
yılında esk!den Pulte Homes olarak b!l!nen PulteGroup !le onunla yan
yana çalıştığım !ç!n şanslıydım. Onunla arabada mı sürüyorsunuz yoksa
onunla sohbet ed!yor musunuz, söyleyeb!leceğ!n!z şeylerden b!r!, bu
adamın yaptığı şeyden çok fazla gurur duymayan b!r adam olduğuydu.
Kend! !ç!nde çok rahattı ve başardıklarıyla çok barışıktı. Bunun elde
ed!lmes! çok zor b!r şey olduğunu düşünüyorum, ancak her gün doğru
olanı yaparsanız, tahm!n!mce sonunda buna da sah!p olacaksınız.

“Kend!n! vermekten daha büyük b!r hed!ye yoktur.”

Hızlı b!r şek!lde karar verd!ğ!n!z şey, eğer aklınız yer!ndeyse, vermen!n
almaktan daha !y! olduğudur. Dedem buna çok güzel b!r örnekt!.
Kel!men!n tam anlamıyla herkes g!b! öldü, ama öldükten sonra kasıtlı
olarak başkalarının harcaması !ç!n bıraktı. Özel jet! yoktu. Yatı yoktu.
Pahalı şeyler! yoktu. Daha önce de bel!rtt!ğ!m g!b!, tabanlarını tam!r
ett!receğ! ayakkabıları vardı. Onun !ç!n para b!r!kt!rmek ve onu başka
!nsanlara yardım etmek !ç!n kullanmak, onu anlamsız şeylere
harcamaktan daha !y!yd!. “Almaktansa vermek daha !y!d!r” mantrasının
tamamı, gerçekten Tw!tter hayırseverl!ğ!n!n kaynağı olan doğuşudur.

büyükbaba
Tüm dersler ve ortaklık !ç!n, özell!kle !ş ve kötü !şlerde teşekkürler. Sen!
her gün özlüyorum ve ölmeden kısa b!r süre önce tartıştığımız g!b!, sen!
d!ğer tarafta görmey! dört gözle bekl!yorum.
Tüm kalb!mle,
W!ll!am J. "B!ll" Pulte

You might also like