Professional Documents
Culture Documents
1923-1938 Cumhuriyet Makale
1923-1938 Cumhuriyet Makale
Araştırmalarımız da başta arşiv metinleri olmak üzere dergiler, makaleler, gazeteler, kitaplar
ve tezlerden yararlanarak Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilk dönemi incelenmiştir. Cumhuriyet
Halk Partisi ilk dönemi (1923-1938) CHP partisi kuruluşu ve siyasi arka planı nedir?
Cumhuriyet Halk Partisi’nin TBMM’ deki yeri nedir? Ekonomik politikaları ve uygulamaları
nelerdir? Dış politikası ve yaklaşımları nelerdir? CHF teşkilatlanma faaliyetleri ve
teşkilatlanma stratejileri nelerdir? Zorluklar ve çözüm önerileri nedir? Başarı hikayeleri ve
örnekleri nelerdir? Tek partili dönemde yapılan faaliyetler nelerdir? Tek partili dönemin genel
özellikleri nelerdir? Tek partili dönemin köy ve kent politikası nedir? Gibi sorulara cevap
aranmıştır.
Anahtar kelime: Tek Partili Dönem, Teşkilatlanma faaliyetleri, CHP Kuruluşu, CHF, CHP
GİRİŞ
Cumhuriyet Halk Fırkası, Türkiye’deki siyasi partiler arasında öne çıkan ve hala etkili olan
bir parti olma özelliği taşımaktadır. 9 Eylül 1923 tarihinde Ankara da Mustafa Kemal Atatürk
tarafından kurulmuştur. Amacı Türkiye’yi çağdaş bir ulus olarak yeniden yapılandırmaktır.
Bu nedenle CHP ilk dönemlerinde tek partili olarak iktidarda kaldı ve Türkiye’nin siyasi
hayatını belirleyen güçlü bir aktör haline geldi. Günümüz Türkiye’si için önem arz eden
Cumhuriyet Halk Partisinin ilk döneminde izlenen politikalar bugünün siyasi tartışmalarını ve
ideolojik ayrılıkların temelini oluşturmuştur. Bu sebepler doğrultusunda Türkiye’nin bugünkü
siyasal ve toplumsal dinamiklerini anlamak için geçmişten bugüne öncülük etmektedir.
Yapılan ideolojik hareketlerin bugün de güncelliğini koruyarak, siyasi tartışmalarında yer
almaktadır. Geçmişten günümüze gelene kadar Cumhuriyet Halk Partisinin yer aldığı ve
yaptığı faaliyetler birçok araştırmacı tarafından ele alınmıştır. Bu makalemizde CHF’nin o
dönemde gerçekleştirdiği toplumsal ve siyasal faaliyetleri değerlendirilerek bu
değerlendirmeyle ilgili hazırlanan makale, tez vb. çalışmalar incelenmiştir.
Yeni bir yönetim hayatına geçen Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının demokrasiyle tanışma
aşamasında TBMM söz sahibi olan CHF gerçekleştirdikleri siyasi politikalar neticesinde,
demokratik hayatta geçişte başarılı bir yol izlemişlerdir. Bugün de CHP’nin ideolojilerinin
benimsenmesi gerçekleştirilen faaliyetlerin etkisini görmekteyiz
1.CUMHURİYET HALK PARTİSİ İLK DÖNEMİ 1923
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra, siyasi arenada çeşitli fikir ve görüşlerin temsil
edildiği bir ortam oluştu. Bu dönemde, Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki Türk Kurtuluş
Savaşı'nın başarısıyla, Osmanlı İmparatorluğu'nun yerini alan yeni bir devletin kurulmasıyla
sonuçlanan bir süreç yaşandı. Bu yeni devletin kuruluşundan sonra, çeşitli siyasi partilerin
kurulması ve faaliyete geçmesiyle çok partili siyasi hayata geçiş süreci başladı. 1
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türkiye'deki siyasi partiler arasında öne çıkan ve hala etkili
olan bir parti olma özelliğini taşımaktadır. CHP, 9 Eylül 1923 tarihinde Ankara'da Mustafa
Kemal Atatürk tarafından kuruldu. Parti, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk ve uzun süreli iktidar
partisi olmuştur.2
CHP'nin ilk döneminde, partinin ideolojisi ve politikaları genellikle tek parti yönetimi
altında yoğunlaştı. Diğer siyasi partilere ve muhalif seslere sınırlı alan tanındı ve zaman
zaman baskı altında tutuldu. Ancak, CHP'nin ilk döneminde, Türkiye'nin modern bir ulus
devlet olarak temellerinin atılması ve sosyo-ekonomik alanda önemli reformların
gerçekleştirilmesi gibi önemli gelişmeler yaşandı.4
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarında, 9 Eylül 1923
tarihinde Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuştur. Ancak, CHP'nin kuruluşu öncesinde
Türkiye'nin siyasi ve tarihsel arka planını anlamak önemlidir.
1923 yılında, Türkiye'de Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünün ardından büyük bir siyasi
ve toplumsal dönüşüm yaşanıyordu. Birinci Dünya Savaşı sonrasında imzalanan Mondros
1
CHF Nizamnamesi ve Programı, Ankara 1931
2
Cumhuriyet Halk Fırkası Nizamnamesi, Ankara 1927
3
Cumhuriyet Halk Partisi, On Beşinci Yıl Kitabı, Ankara 1938.
4
Cemil Koçak, Belgelerle İktidar ve Serbest Cumhuriyet Fırkası, İletişim Yayınları, İstanbul 2006.
Mütarekesi ve sonrasında Sevr Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarının işgal
edilmesine ve paylaşılmasına yol açmıştı. Ancak, Türk milletli işgallere karşı büyük bir
direniş göstermiş ve Kurtuluş Savaşı'nı başlatmıştı.
CHP'nin kuruluşu, 1923 yılında Türkiye'nin Cumhuriyet ilan edilmesinden bir süre sonra
gerçekleşti. Bu dönemde, ülke yeni bir siyasi düzen ve kurumsal yapılanma arayışı içindeydi.
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye'yi çağdaş ve laik bir cumhuriyet olarak yeniden inşa etme
vizyonuna sahipti. Bu vizyon doğrultusunda, CHP kurularak Türkiye'nin ilk siyasi partisi
oldu.6
CHP'nin kuruluş amacı, Türkiye'yi demokratik prensiplere dayalı, çağdaş bir cumhuriyet
olarak yönetmekti. Parti, Atatürk'ün önderliğinde ulusal kurtuluş mücadelesinin simgesi haline
gelmişti ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında ülkenin modernleşme sürecine öncülük etti.
Siyasi arka plan olarak, CHP'nin kuruluşu sırasında Türkiye'de çok partili siyasi sistem
henüz oluşmamıştı. Bu nedenle, CHP ilk dönemlerinde tek parti olarak iktidarda kaldı ve
Türkiye'nin siyasi hayatını belirleyen en güçlü aktör haline geldi. Bu süreçte, parti Atatürk'ün
liderliğinde ülkenin modernleşmesini ve Batılılaşmasını hedefledi. 7
1923 yılı, Türkiye'nin modern siyasi tarihinde dönüm noktalarından biridir. Bu yıl,
Türkiye'nin Cumhuriyet ilan edilmesiyle sonuçlanan büyük bir değişim ve dönüşüm sürecine
işaret etmektedir. 8
1.1.1.Osmanlı İmparatorluğu'nun Son Dönemi (19. yüzyılın Sonu- 20. yüzyılın başı)
5
Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1927.
6
İsmet İnönü, "Cumhuriyet Halk Fırkası' nın Kuruluşu ve Siyasi Arka Planı" başlıklı makale, Atatürk Araştırma
Merkezi Dergisi, Cilt: 15, Sayı: 45, Yıl: 1999, s. 67-84.
7
Ergun Türkmen, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Kuruluşu ve Siyasi Arka Planı, Tarih Enstitüsü Dergisi, Cilt: 27,
Sayı: 2, Yıl: 2018, s. 145-162.
8
Mehmet Yıldırım, 1923'te Cumhuriyet Halk Fırkası' nın Kuruluşu ve Siyasi Arka Planı, Türk Siyasi Tarih
Araştırmaları Dergisi, Cilt: 10, Sayı: 3, Yıl: 2015, s. 78-95.
Osmanlı İmparatorluğu, 19. yüzyılın sonlarına doğru ekonomik, siyasi ve askeri zorluklarla
karşı karşıya kaldı. Yüzyıl boyunca yaşanan toprak kayıpları, ekonomik gerileme ve iç
karışıklıklar, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünü hızlandırdı. Tanzimat ve Islahat Fermanı
gibi reform girişimleriyle modernleşme çabaları başlatıldı, ancak bu çabaların yetersiz kalması
ve dış müdahaleler sonucunda imparatorluk giderek zayıfladı.9
9
Ayşe Çelik, Cumhuriyet Halk Fırkası' nın Kuruluş Dönemi Siyaseti ve Siyasi Arka Planı, Atatürk Araştırma
Merkezi Dergisi, Cilt: 22, Sayı: 67, Yıl: 2006, s. 112-130.
CHP, kuruluşundan itibaren uzun yıllar boyunca Türkiye'nin tek parti iktidarını temsil etti.
Bu dönemde, parti Atatürk'ün liderliğinde Türkiye'nin modernleşme ve Batılılaşma çabalarına
öncülük etti. Ancak, çok partili siyasi hayata geçiş sürecinde CHP'nin tek parti iktidarı ve
muhalefetin baskı altında tutulması eleştirilere yol açtı. 1950 yılında gerçekleştirilen çok
partili demokrasi sürecinin başlangıcını işaret etti.
CHP, TBMM içinde güçlü bir konum elde etmiş ve siyasi sahnedeki belirleyici aktörlerden
biri haline gelmiştir. Parti, TBMM'de çoğunluğu elinde bulundurarak yasama süreçlerini
belirleme ve ülkenin yönetimine yön verme imkanına sahip olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk,
CHP'nin lideri olarak hem parti içinde hem de TBMM'de etkin bir rol oynamıştır. Atatürk'ün
liderliği altında, CHP, Türkiye'nin modernleşmesi ve laikleşmesi gibi önemli reformların
hayata geçirilmesinde aktif bir şekilde rol almıştır.12
10
Hakkı Uyar, Tek Parti Dönemi ve Cumhuriyet Halk Partisi, Boyut Yayınları İstanbul 2012.
11
Hakkı Uyar, 1923’ten Günümüze CHP Tüzükleri Üzerine Genel Bir Değerlendirme, TÜSES Yayınları,
İstanbul 2000.
12
Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasi Partiler 1859-1902, Arba Yayınları, İstanbul 1995, s562
ivme kazandırmıştır. CHP'nin TBMM'deki etkinliği, Türkiye'nin siyasi ve toplumsal
dönüşümünde önemli bir belirleyici faktör olmuştur.
CHP'nin TBMM içindeki fiziksel bir binası veya belirli bir ofisi yoktu; ancak parti üyeleri,
TBMM'de önemli pozisyonlarda yer alarak ülkenin yönetimine etki etmişlerdir. CHP, TBMM
içindeki komitelerde ve meclis oturumlarında aktif bir şekilde faaliyet göstermiş ve parti
politikalarını TBMM'nin gündemine taşımıştır. Parti üyeleri, yasa tasarıları üzerinde çalışmış,
tartışmış ve oy kullanmışlardır.13
Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF), Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk siyasi partisi olup 1923 yılında
Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuştur. CHF'nin ilk dönem teşkilat yapısı,
Türkiye'nin siyasi ve toplumsal yapısının oluşumunda önemli bir role sahiptir.
CHF'nin teşkilat yapısının en üstünde genel merkez bulunmaktaydı. Genel merkez, parti
politikalarını belirler, stratejiler oluşturur ve ülke genelindeki örgütlenmeyi denetlerdi.
Partinin merkezi organları genellikle Ankara'da bulunurdu. Genel merkez, parti içi
yönetimden sorumlu olup parti yöneticilerini seçer ve disiplin işlerini yürütürdü.
Genel merkeze bağlı olarak Türkiye'nin çeşitli illerinde ve ilçelerinde CHF'nin teşkilatları
bulunmaktaydı. İl teşkilatları, ilçe teşkilatlarına, ilçe teşkilatları ise köy ve kasaba
teşkilatlarına bağlı olarak örgütlenmişti. Her il ve ilçe teşkilatı, kendi bölgesinde parti
faaliyetlerini yürütür ve üyelerin taleplerini genel merkeze iletirdi. 15
13
Selim Deringil, "1923 Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Cumhuriyet Halk Fırkası'nın Rolü", Türkiye Tarih
Araştırmaları Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 1, Yıl: 2009, ss. 78-93.
14
Fuat Keyman, "1923'te Cumhuriyet Halk Fırkası'nın TBMM'deki Durumu ve Politikası", Türk Siyaset Bilimi
Dergisi, Cilt: 12, Sayı: 2, Yıl: 2011, s. 110-125.
15
İlter Turan, Siyasal Sistem ve Siyasal Davranış, no:389, (İstanbul: İ. Ü. İktisat Fakültesi Yayını,1977),108-110
CHF'nin teşkilat yapısında çeşitli parti organları bulunmaktaydı. Bu organlar, parti
politikalarını belirler, seçim stratejileri geliştirir, propaganda ve iletişim faaliyetleri yürütürdü.
Merkezi organlar arasında Genel İdare Kurulu, Merkez Yürütme Kurulu, Disiplin Kurulu ve
Merkez Yönetim Kurulu gibi birimler bulunmaktaydı. Bu organlar, parti içi işleyişi düzenler
ve parti politikalarının uygulanmasını sağlardı.16
CHF'nin teşkilat yapısının temelini üyeler oluştururdu. Partiye üye olan bireyler, parti içinde
aktif bir rol oynar ve parti faaliyetlerine katılırdı. Üyeler, parti karar alma süreçlerine katılır,
yerel düzeyde parti çalışmalarına destek verir ve parti politikalarını benimserdi. Üyeler aynı
zamanda parti içi seçimlerde aday belirleme süreçlerine katılır ve parti içi demokrasiyi
güçlendirirdi.
CHF, parti içi demokratik ilkeleri benimsemiş ve bu ilkeler doğrultusunda hareket etmiştir.
Parti içinde karar alma süreçleri, üyelerin katılımı ve oy kullanma esasına dayanır. Genel
kurullar ve kongreler, parti içi demokrasinin en önemli araçlarından biridir ve üyelerin
fikirlerini ifade etme ve parti politikalarını belirleme imkânı sağlar. 17
Cumhuriyet Halk Fırkası'nın ilk dönem teşkilat yapısı, Türkiye'nin siyasi hayatında önemli
bir dönüm noktası olarak Türkiye'nin modernleşme sürecinde önemli bir role sahip olmuştur.
CHF'nin teşkilat yapısı, Türkiye'nin siyasi ve toplumsal yapısının oluşumunda ve demokratik
değerlerin yayılmasında etkili olmuştur.
CHP'nin örgütlenme modelinin en üstünde genel merkez bulunmaktadır. Genel merkez, parti
politikalarını belirler, stratejiler oluşturur ve parti örgütlenmesini denetler. Genel merkez,
genel başkan ve merkez yönetim kurulu tarafından yönetilir. Parti içi işleyişin koordinasyonu
genel merkez tarafından sağlanır.
Genel merkeze bağlı olarak Türkiye'nin çeşitli illerinde ve ilçelerinde CHP'nin teşkilatları
bulunmaktadır. İl ve ilçe teşkilatları, yerel düzeyde parti faaliyetlerini yürütür, seçim
çalışmalarını organize eder ve parti politikalarını yerel seviyede hayata geçirir. Bu teşkilatlar,
il başkanı ve ilçe başkanı gibi yöneticiler tarafından yönetilir.18
16
Mehmet Akif Küçük, Cumhuriyet Halk Firması’nın Teşkilatlanma Süreci ve İl Örgütlerinin Kuruluşu, Türk
Siyasi Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 1, Yıl: 2014, s. 67-84.
17
Ayşe Yılmaz, 1923-1924 Döneminde Cumhuriyet Halk Fırkası'nın İl Teşkilatları, Atatürk Araştırma Merkezi
Dergisi, Cilt: 25, Sayı: 78, Yıl: 2009, s. 112-128.
18
Ahmet İhsan Arı, 1923'te Cumhuriyet Halk Partisi'nin Teşkilatlanma Süreci, Türk Siyasi Tarih Araştırmaları
Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 2, Yıl: 2012, s. 56-73.
CHP'nin örgütlenme modeli içerisinde kadın ve gençlik kolları da bulunmaktadır. Kadın
kolları, partinin kadın üyelerini temsil eder ve kadınların siyasi katılımını teşvik eder. Gençlik
kolları ise gençleri partiye kazandırmak, gençlerin siyasi bilincini artırmak ve gençlik
meselelerini parti gündemine taşımak gibi görevleri üstlenir.
CHP, parti içi demokratik ilkeleri benimseyen bir yapıya sahiptir. Parti içi karar alma
süreçleri, üyelerin katılımı ve oy kullanma esasına dayanır. Parti içi seçimler, genel kurullar ve
kongreler aracılığıyla yapılır ve üyelerin fikirlerini ifade etme ve parti politikalarını belirleme
hakkı vardır.19
CHP'nin örgütlenme modeli, Türkiye'nin siyasi ve toplumsal yapısını etkileyen önemli bir
faktördür. Parti, demokratik değerleri benimsemiş ve siyasi katılımı teşvik etmiştir. Yerel
yönetimlerde de etkin bir şekilde örgütlenen CHP, Türkiye'nin demokratik ve çoğulcu bir
yapıya sahip olmasına katkı sağlamıştır.
19
Nuri Beyhan, Cumhuriyet Halk Partisi'nin 1923 Yılı Teşkilatlanma Çalışmaları, Atatürk Araştırma Merkezi
Dergisi, Cilt: 20, Sayı: 62, Yıl: 2004, s. 88-105.
20
Atatürk’ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri. Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi, 1991.
Parti manifestosunun giriş bölümünde yer alan ekonomik vaatlere bakıldığında
ARMHC grubunun ülkenin ekonomik açıdan zayıf durumunu gördüğü ve partinin faaliyetinin
bu olumsuzlukla mücadeleye yönelik tedbirler çerçevesinde gerçekleştiği görülmektedir.
Eğilim Bundan sonra oluşturulacak grubun amacı girişte tanımlandığı gibi ekonomik
kalkınma olsa da eklenmesi İzmir İktisat Kongresi kararları çerçevesinde yapıldığını, belirli
bir kesimi hedeflemediğini göstermektedir. Kamuoyunun yanı sıra Kongreye katılan tüm
çiftçilere, tüccarlara, sanayicilere ve işçi sınıflarına duyurulur. Böylece hedefin ülkeyi
bütünsel olarak kalkındırmak ve ülkenin her kesiminin refah düzeyini yükseltmek olduğu
görülmektedir.
Giriş bölümünün ardından HF'nin dokuz Umde kapsamında ekonomi ve dış politika
vaatleri şöyle:
Umde 1- Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu söylenir. Milletin tek ve gerçek
temsilcisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğu vurgulanıyor. Her kural ve yönetmelikte
mali işlerin ülke egemenliğine göre halledildiği de belirtiliyor. Bu sayede sadece siyasi alanda
değil, ekonomik kalkınma hareketlerinde kamuoyunun ve isteklerinin önemli olduğu tespit
edilmiştir.
Aynı prensipten devam edilerek, illerin ekonomik ve sosyal ilişkilerinin uyumlu hale
getirilmesi, Umumi Denetleme Kanunu ile Nevakh Kanununun hızla hazırlanıp yürürlüğe
konulması kabul edildi.
Madde 5- Bu makale, on alt başlığa ayrılmış olmasına rağmen, ekonomik kalkınmanın
HF ilkelerini yedi maddede özetlemektedir. İlgili konular kısaca aşağıdaki gibidir:
1. Aşarın vergilendirilmesinde halkın şikâyet ve şikayetlerine yol açan hususlar
düzenlenmelidir.
2. Tütün ekimi ve ticaretine karşı halka en az zarar verecek şekilde önlemler
alınmalıdır.
3. Çiftçilerin, sanayi ve ticaretin ve tüm tüccarların kolaylıkla paraya sahip olabilmesi
için finans kurumu iyileştirilecek ve genişletilecektir.
4. Ziraat Bankası'nın sermayesi artırılacak ve çiftçilere yardım kolaylaştırılacak.
5. Tarım makineleri eklenerek ülkemiz tarımına kazandırılmakta ve çiftçilerimizin
tarım alet ve ekipmanlarından faydalanması kolaylaşmaktadır.
6. Hammaddesi ülkemizde olan ürün ve malların çıkarılmasına yönelik koruma, teşvik
ve ücretlendirme uygulamalarına yönelik tedbirler hızla alınacaktır.
7. İhtiyacımız olan demiryolları ile ilgili girişimler ve çalışmalar hemen başlayacak. 21
21
Atatürk’ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri. Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi, 1991 .
Bu makalenin ve içeriğinin amacı, çiftçiler üzerindeki aşar vergisi yükünü
düzenleyerek çiftçilerin gelirini ve dolayısıyla toplumsal refahı artırmaktır. Ancak amacı
sadece çiftçiye değil sanayiye de devlet desteği sağlayarak çeşitli sektörlerde üretimi
canlandırmaktı. Yıllardır süren savaşlar ve ekonomik çalkantılar nedeniyle zor durumda kalan
insanlara, devletin onları yalnız bırakmadan gerekli desteği sağlayacağı sözü verildi. Ayrıca
dış politika iş birliğine vurgu yapılırken, tarım makinelerinin sübvansiyonun olmadığı
yerlerden ithal edilmesi şartıyla sıkıntının giderileceği kaydedildi. Ülkenin hammaddelerinin
yurt içinde üretildiği ve yurt dışından alınıp satılmadığı iddiası, ülkenin kalkınma planlarına
ve istihdam yaratma vaatlerine bir örnektir.
Madde 9- Son maddede arazinin tahrip edildiği ve bu duruma son verilmesi için çalışmaların
yakında başlayacağı belirtiliyor. Bu yeniden inşa faaliyeti için devlet kaynaklarının yanı sıra
bazen inşaat ve onarım şirketlerinin de kurulduğu ve kişisel girişimlerin korunduğu belirtildi.
"Barış yapma kararımız, ekonomik, mali ve idari bağımsızlığımızı garanti ettiğimiz sürece
barışı garanti altına almaktır." Söz verildi ve ülke ve halk mali açıdan zor durumda
kalmayacak.22
Son paragrafta ekonomi ve dış politikaya ilişkin vaatlerde bulunan HF, ülkenin
yeniden yapılanmasında üzerine düşeni yapacağının garantisini veriyor. Ayrıca HF, insanları
bu ekonomik kalkınma hareketine dahil etmeyi ve ülkeyi sadece tarımda değil, sanayi
ekonomisinde de geliştirmeyi amaçladı. Ancak aynı makalenin devamında yer alan barış
sorununda, amacın ülkeyi siyasi bağımsızlığın yanı sıra ekonomik ve mali açıdan tam
bağımsız hale getirmek olduğu belirtiliyor. Dolayısıyla HF açıklamasının giriş kısmından
amacın ülkeyi ve milleti ekonomik bunalımdan ve ekonomik çöküşten kurtarmak olduğu
anlaşılıyor. Ülkenin sadece tek bir sektörde değil; sanayi, tarım ve inşaat gibi birçok farklı
alanda geliştirilmesi planlanıyordu. Bu amaçlar doğrultusunda halka destek verilmekte ve
halkın ihtiyaçları karşılanmaktadır.
Bu ekonomik vaatlerin yanı sıra ülkelerle dış siyasi ilişkiler konusunda net bir söz
verilmese de gerektiğinde tarım makinelerinin ithal edilebileceği ekonomik iş birliğinin
planlanan hedeflerine işaret ediyor. Ülkelerle Ayrıca barış zamanında ekonomik ve mali
bağımsızlığın hiçbir zaman tehdit edilmeyeceğine ilişkin dokuzuncu maddenin beyanı da
HF'nin dış ekonomi politikası çizgisinin belirlenmesi açısından önemlidir. Ancak ekonomik
vaatlerin ve planların geniş çapta açıklanması, dönemin iktidar partisinin güçlü bir ekonomik
yapının inşa edilmesiyle güçlü bir ülkenin doğacağına olan inancını temsil ediyordu.
22
Atatürk’ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri. Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi, 1991 .
1.5.Dış Politika ve Yaklaşımları
Kurtuluş Savaşı sürecinin sona ermesi ve HF'nin başarıyla seçilmesinin ardından Türk
devletine yeni bir hükümdarın seçilmesi ve devletin resmileştirilmesi için gerekli çalışmalar
başladı. Bu eylemler kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilan edildiği 29 Ekim günü Büyük
Millet Meclisi'nde yapılan müzakere ve oylamalarla açıklanan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk
resmi cumhurbaşkanının seçilmesi süreci başlatıldı. Türkiye'den 1923. Meclis'te yapılan
müzakereler sonucunda seçim süreci başladı. Millî Mücadele'nin lideri Mustafa Kemal
Paşa'nın bu seçimlere tek aday olarak katıldığı biliniyor.
Seçimin ardından Ankara temsilcisi Mustafa Kemal Paşa 158 oyla cumhurbaşkanı
seçildi. Bu seçimler sayesinde literatürde Atatürk dönemi olarak bilinen on beş yıllık dönem
ve toplam 27 yıl süren tek parti iktidarı resmen başlamış oldu.
Atatürk dönemine bakıldığında bu on beş yıllık süreyi dönemin şartları gereği iki
döneme ayırmak gerekir. 1923-1929 yılları birinci dönem, 1929-1938 yılları ise ilk dönem
olarak adlandırılmalıdır.
Bu farklılığın birinci nedeni 1929 yılında dünyanın yaşadığı ekonomik kriz ve
hükümetin ekonomi politikası ve dış politikasının gelişmesidir. Bir diğer önemli neden ise
aynı dönemde Lozan Antlaşması'nın kalan önemli konularının çözüme kavuşturulması ve
Türkiye'nin dış politikasında geri kalan konular yerine ülke politikasının aktif hale
getirilmesidir. Atatürk döneminin dış politikasını iki farklı döneme ayırsak da her iki
dönemde de Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu "Yurtta sulh, cihanda sulh!" politikası
uygulanmaktadır. Atatürk, Cumhuriyetin ilanından önce 23 Mart 1923'te Afyon'da yaptığı bir
konuşmada, eski hükümetlerin yalnızca Doğu'ya ve Batı'ya karşı operasyonlar yürüttüklerini,
dış devlet politikası yürüttüklerini söyleyerek bu ilkeye ilişkin önemli bir mesaj verdi. İşin
içindeydi Vakfının iç siyaset olmaması durumunda yargılanacağını açıkladı.
Atatürk, cumhuriyetin ilanından önce 23 Mart 1923'te Afyon'da yaptığı konuşmada bu
ilkeye ilişkin önemli bir mesaj vermiş, eski hükümetlerin yalnızca Doğu'ya ve Batı'ya karşı
operasyonlar yürüttüğünü, ancak Türk dış ve iç politikalarının bu yönde olduğunu açıklamıştı.
Hükümetler Birbiriyle ilişkili olduğunu ve dış politikanın iç politikaya dayanmadığını
belirterek, 2017 yılına kadar cezaevinde kalacağını açıkladı.23
Türkiye Cumhuriyeti, 1923'ten 1929'a kadar birinci dönem dediğimiz bir dönemden
geçmiş, esas olarak devletin ve milletin yararına reformlar yapılmıştır. Lozan Anlaşması'nın
geride bıraktığı konular dış politikada tartışıldı. Bu sorunlar İngiltere ile Musul sorunu,
23
Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri. 2. bs. C. 3. Ankara: Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayımları, 1961.
Yunanistan ile mübadele sorunu, ataerkillik sorunu ve Fransa'nın borç sorunu olarak
bilinmektedir.24
Türkiye Cumhuriyeti askeri muharebe gücünden yoksun olması ve uluslararası
ilişkilerde barışçıl bir politika sürdürme niyetinde olması nedeniyle bu sorunları diplomatik
yollarla çözmeye çabalamıştır. Bu mücadele sırasında, siyasi olarak güçlenmek, yani kişinin
siyasi konumunu güçlendirmek için diğer ülkelerle ittifak kurmak anlamına gelen gerçekçilik
fikri ortaya atıldı. Yani güçlü bir ülkenin sorunları siyasi açıdan arzu edilen şekilde
çözülemediğinde, o güce benzer olabilecek başka bir güçle ittifak yapılıyordu.
Bu hareketin ikinci anlamı olarak tanımlanabilecek dengeli strateji hem devlete hem
de devrimlere yönelik tehditlerden kaçınıyordu. Atatürk, cumhuriyetin ilanından önce 23 Mart
1923'te Afyon'da yaptığı konuşmada bu ilkeye ilişkin önemli bir mesaj vermiş, eski
hükümetlerin yalnızca Doğu'ya ve Batı'ya karşı operasyonlar yürüttüğünü, ancak Türk dış ve
iç politikalarının bu yönde olduğunu açıklamıştı hükümetler. Birbiriyle ilişkili olduğunu ve
dış politikanın iç politikaya dayanmadığını belirterek, 2017 yılına kadar cezaevinde kalacağını
açıkladı.25
Türkiye Cumhuriyeti, 1923'ten 1929'a kadar birinci dönem dediğimiz bir dönemden
geçmiş, esas olarak devletin ve milletin yararına reformlar yapılmıştır. Lozan Anlaşması'nın
geride bıraktığı konular dış politikada tartışıldı. Bu sorunlar İngiltere ile Musul sorunu,
Yunanistan ile mübadele sorunu, ataerkillik sorunu ve Fransa'nın borç sorunu olarak
bilinmektedir.26
Türkiye Cumhuriyeti askeri muharebe gücünden yoksun olması ve uluslararası
ilişkilerde barışçıl bir politika sürdürme niyetinde olması nedeniyle bu sorunları diplomatik
yollarla çözmeye çabalamıştır. Bu mücadele sırasında, siyasi olarak güçlenmek, yani kişinin
siyasi konumunu güçlendirmek için diğer ülkelerle ittifak kurmak anlamına gelen gerçekçilik
fikri ortaya atıldı. Yani güçlü bir ülkenin sorunları siyasi açıdan arzu edilen şekilde
çözülemediğinde, o güce benzer olabilecek başka bir güçle ittifak yapılıyordu.
Bu hareketin ikinci anlamı olarak tanımlanabilecek dengeli strateji hem devlete hem
de devrimlere yönelik tehditlerden kaçınıyordu.
Çünkü Atatürk, olası tüm dış politika sorunlarının aynı zamanda iç sorunları da
ilgilendirdiği düşüncesiyle dış ülkelerle ilişkilerinde barışçıl bir politika izlemiştir. Ancak bu
24
Mehmet Gönü bol ve Cem Sar. Olaylarla Türk Dış Politikası 1919-1995. 9. bs. Ankara: Siyasal Yayınevi,
1996.
25
Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri. 2. bs. C. 3. Ankara: Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayımları, 1961.
26
Mehmet Gönü Bol ve Cem Sar. Olaylarla Türk Dış Politikası 1919-1995. 9. bs. Ankara: Siyasal Yayınevi,
1996.
politikayı sürdürerek ülkenin siyasi ve ekonomik bağımsızlığını zedeleyecek her türlü
girişimden her zaman kaçındı.27
İlk dönemde bu düşünce sisteminin yürüttüğü politikaya en çok ekonomik ve siyasi
ittifakların kurulduğu ülke olan Sovyet Rusya örnek verilebilir. Hem Türkiye Cumhuriyeti'nin
hem de Sovyet Rusya'nın yakın geçmişte Avrupa milletlerine karşı düşmanlıklarının olması,
bu ülkeleri birbirine daha da yakınlaştırmış ve ekonomik ve siyasi dostluklarını, karşılıklı
yarar sağlayacağı için Kurtuluş Savaşı sırasında da sürdürmek istemişlerdir. Kutlamak Böyle
bir politikanın bir diğer açık nedeni ise yabancı ülkelerin Türkiye'nin içişlerine müdahale
etme çabalarıdır. Avrupa ülkeleri; Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti Ankara'yı
küçümsemeleri, büyükelçiliklerini taşıma konusundaki isteksizlikleri, nüfus değişimi,
ataerkillik ve azınlıklar vb. İç işlerine karışma istekleri Türkiye'nin barışçıl ve dengeli dış
ilişkilerinin nedeni sayılıyor.28
Kısacası Türkiye'nin 1929 yılına kadarki dış politikası, güvenemediği Avrupa
ülkelerine karşı Lozan Antlaşması hükümlerindeki boşlukları kapatmak ve ittifaklar yoluyla
siyasi konumunu sağlam temellere oturtmaktı. Gerçekçilik fikri. Bu süreçte, az önce de
belirttiğimiz gibi, Türkiye'nin içişlerine yönelik olası tüm tehditleri ortadan kaldırmaya
çalıştılar ama aynı zamanda amaç düşman edinmek de değildi. Mustafa Kemal Paşa, 1 Kasım
1931'de devam eden bölgesel barış çabaları ve elde edilen olumlu sonuçlar hakkında mecliste
yaptığı açılış konuşmasında, yurt dışındaki barış ve dayanışmaya göre komşu ülkelerle
ilişkilerde dürüstlüğün arttığını ilan etti. Pratik yapmak Sonrasında başbakan ve dışişleri
bakan yardımcısının Yunanistan ziyaretinde ülkeler arasında değerli bir dostluk oluşturması,
Macaristan ziyaretlerinin olumlu sonuç vermesi, Irak kralının ziyaretinin ülkeden ayrılması
bizi mutlu etti. Olumlu izlenimler edinen Sovyet Rusya Dışişleri Komiseri şunları söyledi:
Ankara'da kabul edilmesinden mutlu olduğunu ve iki ülke arasındaki dostluk ilişkilerinin
samimiyetle devam edeceğini söyledi.
2.1.Teşkilat Yapısı
Halk Partisi kurulduğunda bir çerçeve grubuydu. Vilayetlerin yöneticileri vardı ama
üyeleri çok değildi. Böylece 1924 yazında ülke çapında teşkilatlanma çalışmaları
başlayacaktı.1925 yılında mevcut il, ilçe, bölge ve ocak teşkilatlarının yanı sıra ülkenin 74
vilayeti 14 bölgeye ayrıldı. Parti, her bölgeye bir müfettiş atayan genel bir düzenlemeye gitti.
29
Avcıoğlu, Doğan, Türkiye’nin Düzeni: Dün – Bugün – Yarın, C. I., 1, İstanbul, Tekin Yayınevi, 1977,
30
Doğan Avcıoğlu, Türkiye’nin Düzeni: Dün – Bugün – Yarın, C. I., 1., İstanbul, Tekin Yayınevi,1977,
31
Mehmet Kabasakal, Türkiye’de Siyasal Parti Örgütlenmesi 1908-1960, Tekin Yayınevi İstanbul-1991,
1936 yılında 50 il, 342 ilçe, 1.800 bucak ve 25.941 ocak kooperatifi mevcuttu. Parti üyeleri
ülke nüfusunun 7,7℅'unu oluşturuyordu.32
Gördüğünüz gibi 1923 yılındaki parti tüzüğüne göre partinin merkez teşkilatı; Partinin
yerel örgütlenmesi büyük kurultay, genel başkan, parti konseyi ve genel kurul şeklinde
yapılanıyor; İl Yürütme Konseyi, İl Yürütme Kurulu, İlçe Yürütme Kurulu, İlçe Yürütme
Kurulu, Köy ve Mahalle Birliklerinden oluşur. 33
Cumhuriyet Halk Partisi'nin ülke çapında Genel Sekreter önderliğinde tabandan oluşan
bir örgütlenmesi olmasına rağmen parti, milletvekilleri, hükümet, başbakan ve cumhurbaşkanı
tarafından kontrol edilmeye devam etti. Parti ve ülke kesin olarak tanımlanmıştı. Bu durumun
önemli bir sonucu da partinin hiçbir zaman bağımsız bir ideolojik veya örgütsel "kişilik"
geliştirememesi ve aşırı derecede bürokratikleşmesiydi.
Cumhuriyet Halk Partisinin zorluk süreci kurulmadan önceki cemiyet hayatıyla başlamıştır.
Cemiyet içerisinde ve meclis içerisinde kargaşalar fikir ayrılıkları ve kopmalar meydana
gelmeye başlamıştı. Bu kopmalar 29 Ekim 1923 Cumhuriyetin ilanı ile Mustafa Kemal’in
cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün başvekili seçilmesi sonucu meydana gelmeye başladı.
Seçimler yapıldığı sırada başkentte olmayan Mustafa Kemal’in yol arkadaşları ve bağımsızlık
savaşında rol oynayan Hüseyin Rauf, Ali Fuat, Adnan Adıvar, Kazım Karabekir, Refet Bele
gibi isimlerin rahatsızlık duymasına neden olmuştur. Hüseyin Rauf liderliğinde çok partili
hayata ilk adımlarını atanlar arasında da yer olacak bu isimler rahatsızlık duydukları bu olay
karşısında hükümeti büyük bir eleştiri yağmuruna tutmuşlardır. Bir süre sonra Hilafetin
kaldırılması gündeme gelmiş ve meclis ortamında ciddi bir gerginlik söz konusu olmuştur.
Artan baskılar sebebiyle de Hüseyin Rauf önderliğinde Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası
kurulmuştur. Terakkiperver fırkasının dayandığı esas fikir, muhalefet fikri olmaksızın bütün
kuvvetleri Millet Meclisinde toplanmanın otoriter bir idare doğuracağı düşüncesiydi. Bunun
için parti birkaç kişinin ‘oligarşik gayelerine’ karşı koyarak kişisel hürriyetleri korumak
amacındaydı.34 Sonralar da İslam kültürünün bazı temel değerlerinin yasaklanması ve
muhafazakâr kesimin baskılanması büyüyen muhalefetin TCF’ ye kanalize edilmesini
32
Mete Tuncay, Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek Parti Yönetiminin Kurulması (1923-1931), Yurt Yayınları,
Ankara, 1981,
33
Mehmet Kabasakal, Türkiye’de Siyasal Parti Örgütlenmesi 1908-1960, Tekin Yayınevi İstanbul-1991 ,
34
Süleyman Samet Erdoğan- Nazım Taşçı-Hümeyra Yıldız, 1923-1950 CHP politikalarının Diktatörlük
İçerisinde Değerlendirilmesi, Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi cilt.6, sayı.2 2019, s.305
sağlamıştır.35 Kurulan yeni partinin esas ilkeleri cumhuriyet rejimi, liberalizm olsa da daha
sonraları bu ilkelerin dışına çıkmışlardır. Dini kullanma ve laiklik karşıtı olmaları bunun bir
örneği niteliğindedir. Şubat 1925 de meydana gelen Şeyh Said isyanı ile hükümet bu tür
grupları bastırmak için Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarmıştır. Bu kanunla kendisine kamu
düzenini bozulmasına yol açtığına karar verdiği bütün örgüt ya da yayınları idari tedbirlerle
yasaklama yetkisi vermekteydi.36 Şeyh Sait isyanlarında da adı Terakkiperverin doğu
teşkilatlarının destek verdiği şeklinde adının geçtiğinden söz edilmeye başlanılmıştı. Tüm bu
olanların üzerine de İstiklal Mahkemelerinin tavsiyesi üzerine Terakkiperver Halk Fırkası 3
Haziran 1923’ te kapatılıyor. Partinin kapatılması ile ilk çok partili hayata geçişte
başarısızlıkla sonlanmış oluyor.
14 Haziran 1926 yılında Atatürk’e düzenlenen İzmir suikasttın de söz konusu isimler
geçmiş ve İstiklal Mahkemeleri kurularak bu isimlerin birçoğu idam edilmiştir. Çok partili
hayata geçiş denemelerinden bir diğeri de Serbest Cumhuriyet Fırkasının açılmasıyla
gerçekleşti. Fakat bu deneme de 100 gün gibi kısa bir günün ardından da başarısızlıkla
sonuçlandı. Serbest Cumhuriyet Fırkası, Terakkiperver Fırkasının aksine iktidar tarafından
destek gören muhalif bir parti olmuştur. Öyle ki Serbest Cumhuriyet Fırkasının içerisinde
Mustafa Kemal’in kız kardeşi Makbule Hanım da yer almıştır. İktidar yanlısı olarak
değerlendiren SCF Fetih OKYAR beyin İzmir mitinginden sonra iktidar hedefi haline gelmeyi
başarmıştır. Miting için İzmir’e giden Fetih beyin mitingi öncesi CHF’nin binası SCF
taraftarlar tarafından taşlanmıştır. İsmet Paşa’nın hatıralarına göre, Mustafa Kemal Paşa bu
durumdan rahatsız olmuş ve İsmet Paşa’ya ‘hiç aldırmıyorsun yanıyoruz’ demiştir. 37 Bu
konuşma, Mustafa Kemal Paşa’nın ileride SCF ile ilgili vereceği kararın ilk belirtisidir ve
SCF’ nin eleştirilerinin hedefi Halk Fırkası ya da İsmet Paşa’dan çok kendisine yönelik
olduğuna karar vermiştir. SCF belediye seçimleri için ülke çapında mitinglerine devam
ederken CHF’nin engellemeleri ile karşılaşmaya başlamıştır. Bu durum SCF’li başkanlar
tarafından engellenmeselerdi daha çok seçim kazanacaktık ifadeler ile meclise taşınmıştır.
Mustafa Kemal Paşa, 1 Kasım 1930 günü Meclisin 3.Devre 4.Toplantı Yılının açılış
konuşmasında Belediye Seçimlerine de yer vermiştir. 38 Fetih Bey konuşma sonrası Mustafa
Kemal Paşa ile karşı karşıya kalmaktan çekinmiş ve parti feshi için ilk kez düşünmeye
35
Beytullah SÜRÜCÜ, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının Doğuşu, cilt.3 sayı.6 2022, s.13
36
Süleyman Samet Erdoğan- Nazım Taşçı -Hümeyra Yıldız, 1923-1950 CHP politikalarının Diktatörlük
İçerisinde Değerlendirilmesi, Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi cilt.6, sayı.2 2019, s.305
37
Barış Ertem, Siyasi Bir Muhalefet olarak Serbest Cumhuriyet Fırkası, Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, cilt.1
sayı.2 Aralık 2010, s.82
38
Barış Ertem, Siyasi Bir Muhalefet olarak Serbest Cumhuriyet Fırkası, Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, cilt.1
sayı.2 Aralık 2010, s.83
başlamıştır. Fakat Mustafa Kemal, Fetih beyin bu düşüncesine engel olmuştur. Daha sonraları
mecliste gündem olan Milli Blok meselesi meydana gelmiş ve SCF ‘nin hükümetle ciddi
zıtlaşmaları ortaya çıkmıştır. SCF’liler Milli Blok konusunun doğruluğunun onaylanmamış
olmasına rağmen sürekli gündem haline getirmişlerdir. Bu durum karşısında gazetelerin ağır
eleştirilerine maruz kalmışlar ve inkılap düşmanlığı ile suçlanmışlardır. Serbest Cumhuriyet
Fırkasının hükümet ile karşı karşıya gelmesinin ülke için olumsuz sonuçlar doğuracağına
inanan Fetih Bey, partisinin rejim için tehlike olarak görülmesinden sonra 17 Kasım 1930
tarihinde İçişleri Bakanlığına başvurarak Serbest Cumhuriyet Fırkasının feshini bildirmiştir. 39
Dönemin büyük bir problemi olan diğer konu ise isyanlardır. Ülke içerisinde ciddi
karışıklıklara sebep olup bastırılması uzun süren isyanlar oluğu gibi kısa sürede bastırılan
isyanlarda olmuştur. Hükümete karşı oldukça büyük bir isyan olan Şeyh Said İsyanı da bu
isyanlardan biridir. Şeyh Said isyanı güçlükle de olsa bastırılmış, failleri İstiklal
Mahkemelerinde idam edilmiş olsa da sonrasında birçok isyanın çıkmasına sebep olmuştur.
Şey Said isyanına bağlı isyanlar; Şemdinli İsyanı, Raçkotan ve Raman isyanı, Eruhlu Yakup
Ağa ve oğulları ve Pervan isyanı, Koçuşağı isyanı, Hakkâri isyanı. Bu isyanlar kimisi Şeyh
Said isyanına destek olmak için çıkmış kimisi de bu isyana bağlı olarak alınan sert kararlara
ve sert uygulamalara karşı gelmek için çıkmıştır. Şeyh Said isyanlarından hariç çıkan isyanlar
ise; Nasturi İsyanı, Sason isyanları, Mutki İsyanları, Ağrı İsyanları, Oramar İsyanı, Tendürek
İsyanı, Savur İsyanı, Asi Resul İsyanı, Bicar İsyanı, Batuş İsyanı, Zeylan İsyanı, Pülümür
İsyanı, Dersim (Tunceli) olayı, Menemen olayı şeklinde sıralana bilir. Yirmi kadar isyanın
sebepleri farklılık gösterebildiği gibi birbirlerine bağlı olaylar neticesinde de çıkmış
bulunmaktadır. Bu sebeplerin başlıca nedeni ilk olarak Saltanat rejiminden Cumhuriyet
rejimine geçilmesine tepki olarak şeriatçı kesimlerin ayaklanması ile olmuştur. İkinci neden
olarak da dış etmenleri değerlendirmek yanlış olmaz. Dış ülkelerle iki anlaşmaların yapıldığı
gibi anlaşmazlıklarında meydana geldiği durumlar olmuştur. Bu anlaşmazlıkların neticesinde
dış ülkeler kendi çıkarları doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti’nin aleyhine olacak olaylar
ortaya çıkarmışlardır. Ülke içerisinde söz karışıklıklar çıkarak Türkiye’nin dış politikalarını
zayıflatmayı amaçlamışlardır. Bu duruma örnek; İngiltere ve Türkiye arasında patlak veren
Musul meselesi sebebiyle İngiltere’nin Şeyh Said ayaklanmalarının destekçisi olduğu
söylenmektedir.
39
Ahmet Kuşçi- Mustafa Duran, Arşiv Belgelerine Göre Serbest Cumhuriyet Fırkası, Dünya Multidisipliner
Araştırmalar Dergisi, cilt.5 sayı.2 Eylül 2022, s. 15
2.3.Başarı Hikayeleri ve Örnekleri
43
Köy Enstitüleri Kanunu Lâyihası, maarif matbaası, İstanbul,1940, s.3-5 Yahya S. Tezel, Cumhuriyet
44
Kaştan, Yüksel; Osmanlı Devleti’nde’’1913 Tarihli İdare-i Umuiye-i Vilâyat Kanunu Muvakkati’’ ile Vilâyet
Yönetiminin Yapılandırılması’’ Osmanlı Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, Cilt:2, Sayı: 2, Ocak2016, s.78-98.
45
Ünal, Yenal;’’İdare-i Umumiye-i Vilâyet ve İdare-i Hususiye-i Vilâyet Kanunları’ ’Tarih Okulu, Yaz 2009,
Sayı:4, s.77-101.
CHP, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra çeşitli devrim yasalarını kabul etti. Bunlar arasında
Türk Medeni Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Türk Ticaret Kanunu gibi yasalar bulunmaktadır.
Bu yasalarla birlikte Türkiye'nin modernleşme süreci hızlandı ve Osmanlı döneminden kalma
eski kanunlar yerine çağdaş yasalar getirildi.46 CHP, eğitim alanında önemli reformlar
gerçekleştirdi. Köy Enstitüleri'nin kurulması, eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak ve kırsal
kesimdeki eğitim seviyesini yükseltmek amacıyla atılan önemli adımlardan biriydi. Ayrıca,
eğitimde Türkçülük ilkesinin benimsenmesi ve laik eğitim sisteminin güçlendirilmesi gibi
politikalar izlendi.47 CHP, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasını desteklemek için çeşitli
projeler geliştirdi. Sanayileşme politikaları, tarımın çağdaşlaştırılması, altyapı çalışmaları gibi
alanlarda önemli adımlar atıldı. Bu sayede Türkiye'nin ekonomik altyapısı güçlendirildi ve
kalkınma süreci hızlandı.48 CHP, Türkiye'de toplumsal dönüşümü ve modernleşmeyi teşvik
etti. Kadın haklarının genişletilmesi, din ve devlet işlerinin ayrılması, laiklik ilkesinin
güçlendirilmesi gibi politikalar izlendi. 49 Bu sayede Türkiye, çağdaş bir ulus devlet olma
yolunda önemli adımlar attı. CHP, sosyal hizmetlerin yaygınlaştırılması ve sosyal adaletin
sağlanması için çeşitli adımlar attı. Sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, sosyal güvenlik
sisteminin oluşturulması, işçi haklarının korunması gibi alanlarda önemli politikalar izlendi.
Bu sayede Türkiye'de sosyal refahın artması ve toplumsal adaletin sağlanması hedeflendi.
CHP'nin tek partili döneminde, Türkiye'de tek parti hükümeti vardı. Diğer siyasi partilere
izin verilmiyordu ve ülke CHP'nin tek hakimiyeti altındaydı. CHP, milliyetçilik ve
cumhuriyetçilik ilkelerini benimsemiş ve milli egemenlik ilkesiyle Türk ulusunun birliğini ve
bağımsızlığını savunmuştur. 50Cumhuriyet rejiminin güçlendirilmesi ve demokratik değerlerin
yaygınlaştırılması doğrultusunda çaba göstermiştir. Ancak çok partili dönemdeki liberalleşme
süreci, parti içinde daha muhafazakâr bir milliyetçilik anlayışının yükselişine neden olmuştur.
46
’’Cumhuriyet Halk Partisinin Doğuşu ve Gelişişi’’, ÜlküC.5, Sayı:28, Haziran 1935, s.260
47
Hasan Türker, Türk Devrimi ve Basın 1922-1925, Dokuz Eylül Yayıncılık, İzmir,2000, s.62-63
48
Ali Yaşar Sarıbay, Türkiye de Demokrasi ve Politik Partiler, Alfa Yayınları, İstanbul 2001, s.27-28
49
İlter Turan’’Türk Siyasi Partilerinde Lider Oligarşisi: Evrimi, Kurumsallaşması ve Sonuçları’ ’İÜ Siyasal Bilgiler
Fakültesi Dergisi, Cilt:45, Ekim 2011, s.1-21
50
Caner Erdoğan, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Ağustos 2017, cilt:10, s.51
CHP, Türkiye'de sosyal ve kültürel dönüşümü hızlandırmak için çeşitli politikalar izledi.
Laiklik ilkesinin benimsenmesi, kadın haklarının genişletilmesi, din ve devlet işlerinin
ayrılması gibi reformlar bu dönemde gerçekleştirildi. 51CHP, Türkiye'nin modernleşmesini ve
batılılaşmasını teşvik etmek için çeşitli politikalar izledi. Eğitim reformları, ekonomik
kalkınma projeleri, sanayileşme politikaları gibi alanlarda önemli adımlar atıldı. Cumhuriyetin
ilanından sonra gerçekleştirilen yeniliklerin belirlenmesi ve uygulanmasında CHP, öncülük
etmiştir. Yönetim, hukuk, ekonomi, eğitim ve kültür alanlarında ardı ardına yapılan
yeniliklerin yaşandığı Cumhuriyetin ilk yılları, aynı zamanda parti ideolojisinin temel
ilkelerinin olgunlaştığı bir dönem olmuştur. CHP, milliyetçilik ve cumhuriyetçilik ilkelerine
önem vermiş ve milli egemenlik ilkesiyle Türk ulusunun birliğini ve bağımsızlığını
savunmuştur.52 Ancak çok partili döneme geçişle birlikte yaşanan liberalleşme, parti içinde
daha muhafazakâr bir milliyetçilik anlayışının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu dönemde,
CHP 1947 kurultayında daha muhafazakâr bir milliyetçilik anlayışını benimsemeyi
denemiştir, bu da parti içindeki ideolojik dönüşümlerin bir yansımasıdır. 53 CHP, dış politikada
bağımsızlıkçı bir tutum izledi ve Türkiye'nin uluslararası alandaki statüsünü güçlendirmeye
çalıştı. Lozan Antlaşması ile elde edilen kazanımlar korunmaya çalışıldı ve Türkiye'nin
uluslararası ilişkileri dengeli bir şekilde yürütüldü. 54CHP, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasını
teşvik etmek için çeşitli ekonomik planlar geliştirdi. Sanayileşme politikaları, tarımın
modernize edilmesi, altyapı çalışmaları gibi alanlarda önemli adımlar atıldı. CHP'nin tek parti
dönemindeki en belirgin özelliği, Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliği altında güçlü bir otoriter
yönetimdi. Atatürk, parti ve devletin başında bulunarak ülkenin yönetiminde büyük etkiye
sahipti.
Tek partili dönemde öncelikle o dönemin siyasal alanının dar olduğu düşünülmektedir. CHF
iktidarı elinde tutmaktadır. CHF muhalefet istememektedir ama her ne kadar istemese de iki
51
Birgül Bozkurt 2007 Dokuz Eylül Üniversitesi Tezi, s.5, Doktora Tezi
52
Murat Kılıç Çağdaş Türkiye Araştırmalar Dergisi, Yıl 2012, Cilt 12, s.24, s.189-202
53
Korkut Bortava, 1998, Türkiye İktisat Tarihi (1908-1985), İstanbul: Gerçek Yayınevi s.6
54
Cüneyt Arcayürek, (1985), Demokrasinin İlk Yılları 1947-1951, Ankara: Bilgi Yayınevi s.3-10
kez muhalefeti test edip başarısızlığa uğramaktadır. Böylece siyasi alanın dar olmasını da
açıklamaktadır. 55
“Bu dönemde rejimin adının ne olduğu sıklıkla tartışılan bir konudur.” Rejimin
demokrasiye daha yakın olduğunu savunan kişiler o dönemde sosyal ve ekonomik koşulların
demokrasiye uygun olmadığını düşünmektedirler.
O dönemde Atatürk'ün geleceğe dair amcanın demokrasi olduğu çok açıktır. Bu konuda
dönemin çeşitli düzenlemeler yapıp demokrasinin alt yapısını oluşturmaya çalıştığını düşünen
kişiler çoktur. Bu kişilere göre demokrasi dönemin şartlarını karşılayamayacağını düşünen
kişiler şöyle demiştir. “Demokrasiyi uygulamak mümkün olmadığından dolayı hareketle
dönemin yarı demokrasi olarak adlandırılması mümkündür. “
Tek partili sistemin 1925 ten sonra 1946 kadar uzun sürmesidir. Tek partili dönemin halk
için daha uygun olduğu düşünülebilir. Cumhuriyetin ilk döneminde CHF halk üzerinde otorite
kurduğu gözlemlenmektedir. Siyasal ilkeler; cumhuriyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik ve
milliyetçilik CHP döneminde ortaya çıkmıştır. Örneğin; halkçılık daha çok soyut kavramlar
gözlemlenirken devletçilik daha çok somut kavramlara dayanmaktadır.56
Köy kent ayrımı ikinci dünya savaşından sonra ortaya çıkmıştır. Savaştan sonra köy halkı
köylerini terk ederek kentlere yerleşmiştir. Kısaca “köy kent ayrımı tek partili dönemin
özelliklerinin ve tercihlerinin getirdiği bir olgudur. “Bu olgu çok partili hayata geçiş
sürecinde zamanla kaybolmuştur. 58
Tek partili dönemde 1927 yılından itibaren 1930 yılına kadar ülke ve devlet için güvenli
ortamı sağlandığı görülmektedir. 1935 yılından sonra CHP ve devlet birleşmektedir bunun
sonucunda tek partili dönemin üst noktaya çıktığı görülmektedir. 59 60
Köy ve kent kavramlarını ortaya koyabilmek için bu iki kavramın sınırlarını ortaya koymak
gerekmektedir ‘köyün’ tanımı “hukukî olarak mahalli idareler, taşra idari bulunmadığı için
kendi alanını tamamlaya bilmektedir. “61
Fakat kent denildiğinde içine il, ilçe, mahallenin incelenmesi gerekmektedir. Bu gibi
yerlerin kentleşme olsa da olmasa da bu yerlerin kentleşmeye uygun olarak görülmektedir.
Ayrıca “kent sınıfına alınan yerler mahalli idare olarak belediyelerin kurula bildiği yer
olarak sınıflandırılır” 62Çünkü 1930 belediye kanununa göre 2 bini geçen il ve ilçe yerlerine
belediye kurulması zorunludur.
3.4.Tek Partili Dönemde Cumhuriyet Halk Partisi İlk Döneminde Yapılan ilk Üç Seçim
Türkiye'de tek partili dönemde 5 tane seçim olmuştur. 1927, 1931, 1935, 1939 ve 1943’tür.
Bu seçimler 4 yılda bir yapılmaktadır. Bizi ilgilendiren kısım 1927,1931 ve 1935 seçimleridir.
58
Özden Senem Erol, “Tek Partili Dönemin Örgün Eğitim Kurumları: Kent ve Köy Uygulamalarıyla Kocaeli
Örneği”, Atatürk Yolu Dergisi, Kasım 2021, s.5
59
Özden Senem Erol, “Tek Partili Dönemin Örgün Eğitim Kurumları: Kent ve Köy Uygulamalarıyla Kocaeli
Örneği”, Atatürk Yolu Dergisi, Kasım 2021, s.6
60
Detaylı analizleri için bkz: Can Hamamcı, “1930-1946 Tek Parti Dönemi Belediyeciliği: Genel Bakış”, Türk
Belediyeciliğinde 60. Yıl Uluslararası Sempozyum, Ankara, Türkiye, 23- 24 Kasım 1990, 148-158
61
Özden Senem Erol, “Tek Partili Dönemin Örgün Eğitim Kurumları: Kent ve Köy Uygulamalarıyla Kocaeli
Örneği”, Atatürk Yolu Dergisi, Kasım 2021, s.7
62
1930 yılı 1580 sayılı Belediye Kanunu’nun tam metnine ‘tbmm.gov.tr.’ adresinin ‘kanunlar ve kararlar’ erişim
ekranından ulaşılabilir (Erişim Tarihi: 18.01.2021).
3.4.1. 1927 Seçimleri
Bu seçim 25 Nisan 1931 yılında yapılmıştır. Bu seçimim diğer seçimden farkı 1927’deki
seçime göre bu seçimde katılım çok azdır. 1930 yılında kurulmuş olan serbest cumhuriyet
fıkrasıdır. Bu partinin kurulmasının ardından menemen olayı gerçekleşmiştir ve SCF kendi
içinde düşüş yaşamış ve kapanmıştır.1931 de seçimde değişiklikler olmuştur. Bu değişiklik
“Parti yerine bağımsız milletvekillerinin bulunması “olmuştur.
Bu seçim 1 Mart 1935 yılında yapılmıştır. Bu seçime 386 milletvekili katılmıştır. Diğer
seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de Mustafa kemal Atatürk kazanmıştır.
Bu yılki seçimlerde bir ilk olup kadınlarımızın seçim kullanma hakkı verilmiştir. 1934’te
ismet İnönü seçim konusunda birçok şeyi değiştirmiştir. 1934’teki değişimden sonra kadınlara
seçme ve seçilme hakkı verilmiştir.
8 Şubat 1935 yapılacak olan seçimlerden 6 gün önce Atatürk seçim adaylarını belirlemiştir.
“1935 seçimlerinde ilk defa azınlıklardan da milletvekili seçilmiştir. “Bu dönemde kadınlarda
milletvekili olma hakkı verilmiştir. Ve seçimlerde 18 kadın milletvekili aday olmuştur. 65
Cumhuriyet Halk Fırkası 9 Eylül 1923’te kurulmuştur. Mustafa Kemal’in “değişmez genel
başkan” ilan edildiği 2. CHF Kurultay’ında kabul edilen 1927 Nizamnamesinde CHF’nin
63
Fahri Çoker, Türk Parlamento Tarihi, TBMM-IV. Dönem (1931-1935), C.I, Ankara, TBMM Bas., 1996, s.3.
64
Kenan Olgun, Türkiye’de Cumhuriyetin İlanında 1950’ye Genel Seçim Uygulamaları, Atatürk Araştırma
merkezi dergisi, cilt:27 Sayı:79, Mart2011, s.14-15
65
Kenan Olgun, Türkiye’de Cumhuriyetin İlanında 1950’ye Genel Seçim Uygulamaları, Atatürk Araştırma
merkezi dergisi, cilt:27 Sayı:79, Mart2011, s.17-18
“cumhuriyetçi, halkçı ve milliyetçi” bir parti olduğu vurgulanmış, “fırka devlet ve millet
işlerinde din ile dünyayı birbirinden ayırmayı en önemli esaslardan sayar” denilerek “laisizm”
ilkesi benimsenmiştir.66 Peki laisizm ne demektir? Laisizmin kelime anlamı, din veya
dinsizliğin ele alınmaması ve devletin din veya dinsizlik konusunda tarafsız kalması olarak
bilinmektedir. Laisizm nitekim din karşıtı olup dinin toplumsal hayattan elimine 67 edilmesi ve
kontrol altında tutulmasını esas almaktadır 68. Türkiye Cumhuriyeti saltanatın 1923 de resmen
son bulması ile tam laik bir ülke olamamış ve laisizmi 5 Şubat 1937’ye kadar devam
ettirmişlerdir. 5 Şubat 1937 ise laik nitelemesi anayasaya konulmuştur. Laiklik ilkesi bu
noktada radikal değişimler sonucunda yürürlüğe girmiştir. Laisizm uygulaması için 3 Mart
1924 önemli bir tarihtir. Bu tarihte çıkarılan bir yasa ile halifelik kaldırılmış (430 Sayılı yasa),
Şeriye Vekaleti (429 Sayılı yasa) lağvedilmiş69 yerine Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.70
Gene bu tarihte Evkaf Vekâlet’inin kaldırılmasıyla Vakıflar Genel Müdürlüğü kurulmuştur. 71
Bu dönemde Tevhidi-i Tedrisat Kanunu çıkarılmış ve kanuna göre din eğitimi veren
medreseler gibi kurumlar tamamen kapatılmıştır. 72 30 Kasım 1925 tarihinde de Tekke ve
zaviyeler kapatılmıştır. Bu kanunlar, resmi söylem tarafından teokratik devletten laikliğe
geçiş için belirlenen yol haritasındaki ana dönüm noktaları olarak değerlendirilmektedir. 73
İdeolojilerden bir diğeri ise Halkçılıktır. Halkçılık, bireylerin hukuk önünde eşit olmalarını
ve hiçbir sınıfın, bireyin veya grubun ayrıcalığının olmaması demektir. 74 Osmanlı da
toplumsal yapı göz ardı edilemeyecek şekilde ayrıştırılmıştı. Meydana gelen ayrımda işçi
sınıfının adeta hakkının yendiğine de şahit olunmaktadır. İşçi sınıfı ve burjuva arasındaki bu
ezici farkı kaldırmak için Atatürk halkçılık ilkesini benimsemiş ve sınıf ayrımını kaldırarak
her bireyi hukuk karşısında eşit hale getirmiştir. Atatürk’ün bu anlayışı Osmanlı’nın
toplumsal yapısına tepki olarak ortaya çıkarmıştır. Osmanlı da nüfusun çoğunluğunu
oluşturan halk, askere gider, vergi öder ve istenilen her şeyi meydana getirirdi. Burjuva sınıfı
ise belli ayrıcalıklar sahiptiler. Atatürk ve CHF halkçılık ideolojisi doğrultusunda bireylerin
bulunduğu sınıf dolayısıyla ayrışmasını ortadan kaldırmıştır.
66
Caner Erdoğan, Tek Parti İktidar Döneminde (1923-1950) Cumhuriyet Halk Partisi’nin İdeolojik Değişim ve
Dönüşüm Sürecinin Çözümlenmesi, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, cilt.10, sayı.51, Ağustos 2017,
s.271
67
Elimine; Kaybetmek, ortadan kaldırmak.
68
Bilal Sambur, Türkiye’ de Din Özgürlüğü, Laisizm ve Resmî İdeoloji, cilt.14, sayı.55, 2009 Yaz, s .47
69
Lağvetmek; Bir kuruluş, kurulu kaldırmak.
70
Bilal Sambur, Türkiye’de Din Özgürlüğü, Laisizm ve Resmî İdeoloji, cilt.14, sayı.55, 2009 Yaz, s.45
71
Bilal Sambur, Türkiye’de Din Özgürlüğü, Laisizm ve Resmî İdeoloji, cilt.14, sayı.55, 2009 Yaz, s.45
72
Bilal Sambur, Türkiye’de Din Özgürlüğü, Laisizm ve Resmî İdeoloji, cilt.14, sayı.55, 2009 Yaz, s.46
73
Bilal Sambur, Türkiye’de Din Özgürlüğü, Laisizm ve Resmî İdeoloji, cilt.14, sayı.55, 2009 Yaz, s.46
74
Sait Dinç, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, Ankara, Nobel Kitapevi Yayınları, 2004, s.55
CHP kadroları Türkiye’nin toplumsal yapısının gerçekliğinden hareketle tüm toplumsal
sınıflara yönelik ayrıcalıkları reddeden, toplumdaki herkesin eşitliği fikrine dayanan ve
dayanışmacı ruhu temel alan “halkçılık” ilkesini benimsemişlerdir. 75 CHP kadroları halkçılığı
Roussea’nun “halk egemenliği” görüşünü temel alarak “demokrasi” yi de kapsayacak şekilde
kullanmışlar, “halktan yana, halk lehine” anlamına gelecek şekilde yorumlamışlardır. 76 Bu
noktada demokrasiyi ayrı ideoloji olarak almadıklarını görüyoruz çünkü; halkçılık ve
demokrasiyi bağdaştırmışlardır. CHP kadrolarının halkçılığa yüklediği anlam bilinçli bir sol
karşıtlığı olarak işçi sınıfının yok sayılması ya da Osmanlı tipi “yöneten-yönetilen” sınıfların
arasında yönetenlerin ayrıcalığa tabi tutulması değildir 77.? Temel olarak bu ideolojinin
yönetilenlere değer atfettiğini ve yönetenlerin ayrıcalıklarının kaldırılmış olduğunu
görmekteyiz.
Kabul edilen bir diğer ideoloji milliyetçiliktir. Milliyetçilik ideolojisi, dini temel alan ve
din üzerine hareket eden Osmanlı’nın bu tutumunu yok etmek, din temelli değil millet temelli
bir ülke kurmak için benimsenmiştir. Bu kapsamda milliyetçilik en önemli ilkelerden biri
olmakla beraber ilk kabul edilen ilkeler arasında da yerini almıştır. Milliyetçilik, laiklik ile
birlikte eski ümmet yapısından sıyrılmak için bir araç olarak görüldü. 78 Toplumu birbirine
bağlayan unsur ümmet değil millet olacaktı. 79 CHF’nin milliyetçilik akımı ile ilgili 1924-1930
arasındaki yıllarda Adalet Bakanlığı yapmış olan Mahmut Esat Bozkurt, CHF’nin Türk
milliyetçiliğine dayanan siyaset, baştanbaşa yeni bir vatan yaratmıştı. Bu vatanda siyasal,
sosyal ve ekonomik egemenlik Türklerindi ve gittikçe Türkün olacaktır görüşünü
savunmuştur.80
2.CHF kurultayında açıklanan üçüncü ve son görüş ise Cumhuriyetçiliktir. Bir yönetim
biçimi olarak Cumhuriyetçilik, halk egemenliğinin hukuksal yapısı çerçevesi olup
“Cumhuriyet kavramının üzerine kurulduğu-egemenlik halka aitti.- cümlesinin her bir öğesi
ciddi ölçekte belirsizlikler içeren soyutlama ürünü kavramlardır. 81 Cumhuriyetçiliğin dayanak
75
Caner Erdoğan, Tek Parti İktidarı Döneminde (1923-1950) Cumhuriyet Halk Partisi ‘nin İdeolojik Değişim ve
Dönüşüm Sürecinin Çözülmesi, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, cilt.10, sayı.51, Ağustos 2017, s.272
76
Atakan Hatipoğlu, CHP’nin İdeolojik Dönüşümü: Kemalizm’den Sosyal Demokrasi’ye, Kaynak yayınları,
İstanbul, 2012, s.146
77
Caner Erdoğan, Tek Parti İktidarı Döneminde (1923-1950) Cumhuriyet Halk Partisi ‘nin İdeolojik Değişim ve
Dönüşüm Sürecinin Çözülmesi, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, cilt.10, sayı.51, Ağustos 2017, s.272
78
Murat Kılıç, Tek Parti Döneminde Milliyetçilik ve CHP’NİN Yedinci Büyük Kurultayı, Dergi park, cilt.12
sayı.24, Bahar 2012, s. 190
79
Murat Kılıç, Tek Parti Döneminde Milliyetçilik ve CHP’NİN Yedinci Büyük Kurultayı, Dergi park, cilt.12
sayı.24, Bahar 2012, s. 190
80
Murat Kılıç, Tek Parti Döneminde Milliyetçilik ve CHP’NİN Yedinci Büyük Kurultayı, Dergi park, cilt.12
sayı.24, Bahar 2012, s. 193
81
Pelin Helvacı, Türkiye’de Cumhuriyetçilik Anlayışı; 1920-1930 Dönemine Bir Bakış, cilt.10, sayı.20, 2014
güz, s.355
noktası halk egemenliğidir. Halkın istek ve ihtiyaçları doğrultusunda şekillene bilmektedir.
Bu hedefe yönelik kendi içinde tutarlı ve uyum içinde birbirine bağlı bir diğerini tamamlayan
düşünce sistemidir. Cumhuriyetçilik, Türk milletinin refah ve mutluluğunu sağlamayı amaç
edinen ve Türk Devleti’ni sonsuza kadar yaşatmayı amaçlayan bir Atatürk ilkesidir.
CHF’ nin üçüncü büyük kongresi 10-18 Mayıs 1931 tarihinde gerçekleşmiştir. Gerçekleşen
kongrede devletçilik ve inkılapçılık ilkelerinin kabul edildiği açıklanmıştır. Üçüncü Büyük
Kongre her şeyden önce, Kemalizm’in altı ilkesinin somutlaştırılıp, tanımlandığı bir kongre
olması itibariyle dikkati çeker.82
1931 kongresinde kabul edilen devletçilik ilkesi, ekonomik alanda bireylerin yapamayacağı
değişim ve gelişimlerin devletin üstlenerek yapması olarak ifade edilebilir. Bu ilke Türkiye
Cumhuriyeti’nin gereksinimlerinden ortaya çıkmıştır.
82
Hakan Uzun, Cumhuriyet Halk Partisi Kongrelerinde Devletçilik Tartışmaları (1931-1947), Avrasya
İncelemeleri Dergisi, cilt. 5, sayı.2, 2016, s. 282
83
Hayati Hazır, İnkılapçılık ve Atatürk’ün İnkılap Anlayışı, Dergi Park, cilt.2, sayı.2, 13 Haziran 1989, s. 135
84
Hayati Hazır, İnkılapçılık ve Atatürk’ün İnkılap Anlayışı, Dergi Park, cilt.2, sayı.2, 13 Haziran 1989, s. 135
85
Hayati Hazır, İnkılapçılık ve Atatürk’ün İnkılap Anlayışı, Dergi Park, cilt.2, sayı.2, 13 Haziran 1989, s. 13
SONUÇ
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra, siyasi açıdan farklı fikirler ortaya çıkmıştır.
Mustafa Kemal başarısı ile Osmanlı İmparatorluğu’nun yerini alan yeni bir devlet kurmuş. Bu
yeni devletin kurulması ile yeni siyasi partiler ve faaliyetler ortaya çıkmıştır. Cumhuriyet
Halk Partisi Türkiye de ilk defa kurulan bir parti ve hala günümüzde devam etmektedir.
CHP’nin ilk dönemi, Türkiye’nin Cumhuriyetçilik ve modernleşme sürecinin temeli
oluşturmaktadır. CHP 9 Eylül 1923 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuştur.
Atatürk ilke ve inkılapları ile kat etmiş ve kurmuş oldukları düzen bugün içinde de devam
etmektedir. Cumhuriyetçilik, Milletçilik, Halkçılık, Laiklik, Devletçilik, İnkılapçılık bu ilkeler
için günümüzde Cumhuriyetin temel ideolojileri olarak görülmektedir.
27 yıl boyunca iktidar da kalan CHF. İktidarda kaldığı süre boyunca Türkiye Cumhuriyeti
iç ve dış politikalarında uygulamış olduğu faaliyetler sonucunda ülke kalkınmış ve modern
hayata giriş sürecinin bugüne yansımasının başarılı olduğunu gözlemlemekteyiz. Bu gözlem
sonucunda şu an ki Türkiye’nin temelini sağlam zemine oturtmuşlardır. Bugün de
görmekteyiz ki Türkiye Cumhuriyet’in bir asırlık bu süreci, 27 yıllık iktidarda yapılan
politikalara bağlıdır.
KAYNAKÇA
1.MAKALE
1. ARI, Ahmet İhsan; "1923'te Cumhuriyet Halk Partisi'nin Teşkilatlanma Süreci", Türk
Siyasi Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 2, Yıl: 2012, s. 56-73.
2. BEYHAN, Nuri; "Cumhuriyet Halk Partisi'nin 1923 Yılı Teşkilatlanma Çalışmaları",
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt: 20, Sayı: 62, Yıl: 2004, s. 88-105.
3. BORAK, Sadi; “Ekonomi politikaları ve uygulamaları Atatürk’ün Tamim Telgraf ve
Beyannameleri.” Cilt 4 s. 721. 1991. Basım yeri: Ankara
4. ÇELİK, Ayşe; "Cumhuriyet Halk Fırkası'nın Kuruluş Dönemi Siyaseti ve Siyasi Arka
Planı", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt: 22, Sayı: 67, Yıl: 2006, s. 112-130.
5. DERİNGİL, Selim; "1923 Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Cumhuriyet Halk Fırkası'nın
Rolü", Türkiye Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 1, Yıl: 2009, s. 78-93
6. ERDOĞAN, Caner; “Tek Parti İktidar Döneminde (1923-1950) Cumhuriyet Halk
Partisi’nin İdeolojik Değişim ve Dönüşüm Sürecinin Çözümlenmesi,” Uluslararası Sosyal
Araştırmalar Dergisi, cilt.10, sayı.51, Ağustos 2017, s.271-272
7. ERDOĞAN, Caner;” Tek Parti İktidarı Dönemi’nde (1923-1950) Cumhuriyet Halk
Partisi’nin İdeolojik Değişim ve Dönüşüm Sürecinin Çözümlenmesi” Uluslararası Sosyal
Araştırmalar Dergisi, Ağustos 2017, cilt:10, s.51
8. ERDOĞAN, Süleyman- TAŞÇI, Samet Nazım-YILDIZ, Hümeyra;”1923-1950 CHP
politikalarının Diktatörlük İçerisinde Değerlendirilmesi,” Avrasya Sosyal ve Ekonomi
Araştırmaları Dergisi cilt.6, sayı.2 2019, s.305
9. EROL, Özden Senem; “Tek Partili Dönemin Örgün Eğitim Kurumları: Kent ve Köy
Uygulamalarıyla Kocaeli Örneği”, Atatürk Yolu Dergisi, Kasım 2021, s.5-7
10. ERTEM, Barış; “Siyasi Bir Muhalefet olarak Serbest Cumhuriyet Fırkası,” Sosyal
Bilimler Araştırma Dergisi, cilt.1 sayı.2 Aralık 2010 s.82-83
11. GÖK, S.-Kılınççeker;” Ö.2019 Türk Kadınının Siyasete Giriş Süreci ve İlk Kadın Saylav
Mihri İffet Pektaş,” Mecmua Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı 4, Sayfa 8
12. HAZIR, Hayati; “İnkılapçılık ve Atatürk’ün İnkılap Anlayışı,” Dergi Park, cilt.2, sayı.2,
13 Haziran 1989, s. 135-139
13. HELVACI, Pelin,” Türkiye’de Cumhuriyetçilik Anlayışı; “1920-1930 Dönemine Bir
Bakış, Cumhuriyet Araştırma Dergisi, cilt.10, sayı.20, 2014 güz, s.355
14. İNÖNÜ, İsmet; "Cumhuriyet Halk Fırkası'nın Kuruluşu ve Siyasi Arka Planı" başlıklı
makale, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt: 15, Sayı: 45, Yıl: 1999, s. 67-84.
15. KEYMAN, Fuat; "1923'te Cumhuriyet Halk Fırkası'nın TBMM'deki Durumu ve
Politikası", Türk Siyaset Bilimi Dergisi, Cilt: 12, Sayı: 2, Yıl: 2011, s. 110-125.
16. KILIÇ, Murat; “Tek Parti Döneminde Milliyetçilik ve CHP’NİN Yedinci Büyük
Kurultayı,” Dergi park, cilt.12 sayı.24, Bahar 2012, s. 190-193
17. KORKMAZ, Tuğrul;” Tek partili dönemin toplum ve siyasi anlayışı”, Akademik Bakış
Dergisi, Sayı:43, mayıs-haziran2014-s18
18. KUŞÇİ, Ahmet-DURAN, Mustafa; “Arşiv Belgelerine Göre Serbest Cumhuriyet Fırkası”,
Dünya Multidisipliner Araştırmalar Dergisi, cilt.5 sayı.2 Eylül 2022 s. 15
19. KÜÇÜK, Mehmet Akif; "Cumhuriyet Halk Fırkası'nın Teşkilatlanma Süreci ve İl
Örgütlerinin Kuruluşu", Türk Siyasi Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 1, Yıl:
2014, s. 67-84
20. OLGUN, Kenan;” Türkiye’de Cumhuriyetin İlanından 1950’ye Genel Seçim
Uygulamaları”, Atatürk Araştırma merkezi dergisi, cilt:27 Sayı:79, Mart2011, s.14-18
21. SAMBUR, Bilal;” Türkiye’de Din Özgürlüğü, Laisizm ve Resmî İdeoloji”, cilt.14,
sayı.55, 2009 Yaz, s.45-47
22. SÜRÜCÜ, Beytullah; “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının Doğuşu”, Dergi Park, cilt.3
sayı.6 2022, s.13
23. TÜRKMEN, Ergun; "Cumhuriyet Halk Partisi'nin Kuruluşu ve Siyasi Arka Planı", Tarih
Enstitüsü Dergisi, Cilt: 27, Sayı: 2, Yıl: 2018, s. 145-162
24. UZUN, Hakan; “Cumhuriyet Halk Partisi Kongrelerinde Devletçilik Tartışmaları (1931-
1947)”, Avrasya İncelemeleri Dergisi, cilt. 5, sayı.2, 2016, s. 282
25. YILDIRIM, Mehmet; "1923'te Cumhuriyet Halk Fırkası'nın Kuruluşu ve Siyasi Arka
Planı", Türk Siyasi Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt: 10, Sayı: 3, Yıl: 2015, s. 78-95.
26. YILMAZ, Ayşe "1923-1924 Döneminde Cumhuriyet Halk Fırkası'nın İl Teşkilatları",
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt: 25, Sayı: 78, Yıl: 2009, s. 112-128.
2.KİTAP
3.BİLDİRİ