0016 David Riches Antropolojik Açıdan Şiddet Ayrıntı Yayınları

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 272

YAZARLAR

Elisabeth Copet-Rougler, Paris· Bilimsel Ara�t1rma Ulusal


Merkezi'nde (Centre National de la Recherche Scientifiq ue,
CNRS) (Sosyal Antropoloji Laboratuvan'nda-Laboratoire d'Ant­
hropologie Sociale ) Ara�t1rma Sorumlusudur.
John Corbin, Norwich, East Anglia Oniversitesi Ekonomik ve
Sosyal Ara�t1rmalar Okulu'nda sosyoloji dahnda oaretim uye­
sidir.
Eric Dunning, Leicester O niversitesi sosyoloji dah nda onde
gelen bir oaretim uyesidir.
S�zette Heald, Lancaster Oniversitesi'nde sosyoloji btilumun­
dc. Sosyal Antropoloji Daretim uyesidir.
Graham McFarlane, Belfast Kralic;:e O niversitesi'nde sosyal
antropoloji dahnda Daretim uyesidir.
David McKnight, Londra Oniversitesi, Londra Ekonomi Oku­
lu' nda sosyal antropoloji dahnda onde gelen bir oaretim uye­
sidir.
Garry Marvin, Norwich, East Anglia Oniversitesi'nde Ekono­
mi ve Sosyal Bilimler Okulu'nda sosyal antropoloji Daretim uye­
sidir.
Brian Moeran, Londra Oniversitesi, ooau ve Afrika inceleme­
leri Okulu'nda antropoloji oaretim uyesidir.
Patrick Murphy, Leicester O niversitesi' nde sosyoloji doc;:en­
tidir.
Joanna Overing, Londra Oniversitesi, Londra Ekonomi Oku­
lu' nda Latin Amerika antropolojisi dah nda onde gelen bir oa­
retim uyesidir.
David Parkin, Londra Oniversitesi, ooau ve Afrika i nceleme­
leri Oku lu'nda antropoloj i profesorudur.
David Riches, i skoc;:ya, St. Andrews Oniversitesi'nde sosyal
antropoloji dah nda oaretim uyesidir.
John Will iams, Leicester O niversitesi, sosyoloji bolumunde
Alan Cah�mas1 Muduru'dur.
AYRINTI: 16
inceleme dizisi: 7

ANTROPOLOJiK A�IDAN �iDDET


Yay1ma hazrlayan: David Riches

ingilizce'den �eviren
Dilek Hallatoglu

Kitabm ozgiin ad1


The Anthropology of Violence

Bu kitap Basil Blackwell (ingiltere)


Yaymevi'nin 1986 bas1mmdan �evrilmi$lir.

Kapak resmi
Alptamer Uluk1h�/�1Qhk
(Ressamm izni�e deforme edilmi$lir.)

Kapak diizeni
Arslan Katraman

Ofset bask1ya haz1rhk


Renk Yap1mevi, B�musahip Sk. 313
CaQaloQlu/istanbul Tel: 526 91 69

Bask1
Kiral Matbaas1 527 39 69

Birtnci blSlm
Ekim 1989

AYRINTI
Yay1nevi
B11$musahip Sk. 314 CaQalo{llu-istanbul Tel : 511 70 09
Yay1ma haz1rlayan

David Riches

Antropolojik A�1dan
�IDDET

iNCELEME oizisi
�ENLiKLi TOPLUM
Ivan Illich
(2. bas1m)

YE�iL POLiTiKA
Jonathan Porritt
(2. bas1m)

Marks, Freud ve
GUNLUK HAYATIN EL�TiRisi
Bruce Brown
(2. bas1m)

KADINLIK ARZULARI
"GW!umiizde Kadm Cinselli§i"
Rosalind Coward
(2. bas1m)

NASIL SOSYALiZM? HANGi YE�iL?


NE if;iN SANAYi?
Rudolf Bahro

ANTROPOLOJiK Af;IDAN �iDDET


Der.: David Riches
•••

EL�TiREL AiLE KURAMI


Mark Poster

iKiBiN'E DOGRU
Raymond Williams
i<;iNDEKi LER

b nsoz !David Riches 7

I. �iddet Olgusu/David Riches IO

II. ispanya'da Ayaklanmalar: Casas Viejas 1933 ve Madrid


1981/John Corbin 42

Ill. 'Le Mal Court': Ba$SIZ Bir Toplumda


Gortinen ve Goriinmeyen �iddet-Kamerun'daki
MkakoklarIElisabeth Coper-Rougier 69

IV. �iddetin Rittie! Kullamm1: Uganda'daki Gisular


Arasmda Sii nnet/Suzeue Heald 93

V. "�iddetsiz" Bir Toplumda Yamyamhk, O!iim ve


Egemenlik Gortinttileri/ Joanna Overing 111

VI. �iddetin Gtizelligi: Japon Sinemasmda Jidaigeki,


Yakuza ve '<;1plakh' Filmi er/Brian Moeran 131

VII. ispanyol Boga Gtire$inde �eref, Haysiyet ve �iddet


Sorunu/Garry Marvin 148

VIII. Avustralya'daki Aborigine' Ier in Kampmda


Toplu Dovii$/ David McKnight 169

IX. "Keyfiler", "Ac;1k Tribiin <;eteleri" ve "Kavga �irketleri":


F utbol Fanatigi Davram$mm Sosyolojik Bir
Ac;1klamasma Dogru/Eric Dunning, Patrick Murphy
ve John Williams 202

X. Kuzey irlanda'mn K1rsal Kesiminde �iddet:


Sosyal Bilim Modelleri, Avam Yorumlan ve Yerel
Degi$imler/Graham McFarlane 225

XI. �iddet ve irade/David Parkin 249


ONSOZ

"�iddet, en iyi �ekilde, bir kiiltiirel ortamlar dizisi iizerinde ve i;:ok


i;:e�itli sosyal durumlar ii;:inde incelendiginde anla�ilir:' <;:ag1m1z top­
lumunun en kontrol d1�1 olgulanndan birini konu alan bu kitapta
one siiriilen gorii� budur. Oniimiizdeki makaleler, ilk kez iskoi;:ya!
da St . Andrews'da "Sosyal Bir Kurum Olarak �iddet" adh konfe­
ransta bir araya gelen ve temel ilgi alanlan, �iddet uygulanarak
ayakta tutuldugu goriilen sosyal kurallan ele almak ve s1k s1k ide­
oloji, mitoloji ve estetik kiiltiir ii;:inde ortaya i;:1kan �iddet imajlan­
nm anlam1m kavramak olan dokuz sosyal antropolog ile dart sos­
yolog tarafmdan sunulmu�tur. Her boliimde, ozel antropolojik ara�­
hrma yontemlerinin izleri ai;:1ki;:a belli olmaktadir. <;:ah�malara kat­
kis1 olanlann bulgulan, toplumun "topluluk" veya "kiii;:iik grup"
diizeylerine iyice niifuz etmi� olan alan ara�hrmalarmdan kaynak­
lanmaktadir: katk1s1 olan herkes ii;:in, sosyal hayatm ya�and1g1, sos­
yal eylemin siirdiiriilmesi (iletilmesi)ne tesir eden sosyal kurallar
ve ideolojilerin ii;:inde kurulu oldugu toplum diizeyine katdmak,
ara�hrmanm anahtar yontemidir. Bu i;:ah �ma, bir biitiin olarak,
herhangi bir toplumdaki -bizim "kendi" toplumumuzdaki, japon­
ya'daki veya Avustralya yerlileri arasmdaki- �iddetin dengeli bir de­
gerlendirmesinin, "titeki kiiltiirler' deki �iddetin farkh amai;:larla ya­
pilabilecegine ve farkh anlamlar ta�1yabilecegine ili�kin bilgiler sa­
yesinde miimkiin olacag1m ileri siirmektedir. Ve eger biitiin insa­
ni toplum ortamlannda var oldugu veya ortiik bii;:imde bulundugu
belli olan �iddeti doguran bir tek siirei;: var ise, bunun, burada ya-

7
pdd1�1 gibi, kiiltiirler aras1 bir ara::,hrmayla ac;:i�a c;:1kanlmas1 daha
akla uygun gelmektedir.
$iddet incelemeleri iizerine c;:ah::,malarm biiyiik boliimii "Bahh,
sanayile::,mi::," toplumlarda ya::,ayan sosyologlar tarafmdan zaten
yapdm1::, durumdad1r. Antropologlar arhk, antropolojik teknikleri
yalmz sanayile::,memi::, iilkeler ile Oc;:iincii Diinya iilkeleri toplum­
larmm incelenmesinde de�il. aym zamanda, "Bahh" c;:evrelerdeki
topluluk ya::,ammm ara::,tmlmasmda kullamlabilece�ini farketmi::,­
ler, boylece bir c;:ikar siirtii::,mesi de do�maya ba::,lam1::,hr. Ayru ::,ekil­
de, sosyologlann, sanayi toplumlanndaki c;:e::,itli "altkiiltiirler"e olan
ilgileri, antropologlann "oteki ya::,am bic;:imleri"ne yonelik ilgile­
riyle biiyiik olc;:iide uyumlu olacakhr. St . Andrews konferansmda
kazamlan deneyim, ku::,kusuz, orada bulunan antropologlarm, yi­
ne antropologlarca miikemmel bulunan -ya da en azmdan birbir­
lerinin yakla::,1m1m giizel bulmu::,lard1- yontem ve c;:oziimlemeler ara­
c1h�1yla sec;:tikleri konu ba::,hklanm ac;:1klamalanyd1 . Diinyadaki top­
luluklar arasmda giderek artan birbirinden ba�1ms1zla::,ma ile son­
raki baz1 boliimlerde tammlanacak olan sosyal de�i::,meler, sosyal
bilimlerin c;:e::,itli disiplinleri arasmda gelecekte daha biiyiik bir i::,­
birli�inin gerc;:ekle::,ece�inin i::,aretidir.
Bu kitaba katkida bulunanlar ::,iddeti pek c;:ok ::,ekHyle (basit ::,id­
det tehdidinden oldiirmeye kadar) ve c;:ok geni::, bir sosyal ortam
(Amazon K1zdderililerinden Kuzey irlanda'ya kadar) ic;:inde ele al­
m1::,lard1r. Fakat, bu ac;:dardan baluld1gmda temel amac;: "geni::, kap­
sam"hhk de�ildir. Amac;: daha c;:ok, sosyal ve kiiltiirel bir kaynak
olarak ::,iddetin sahip oldu�u vurucu giiciin alt:mda yataru kavra­
makhr. Sosyal hedeflerin kar::,danmas1 ic;:in ::,iddet neden bunca ko­
layhkla sec;:ilmektedir? "Ban::, ic;:indeki" toplumlarda bile ::,iddet
imajlan neden bu kadar belirgindir? i::,te bu nedenle ::,iddet konu­
suna burada, ::,u a�1rhk noktalarmda daha onemle yakla::,dacakhr:
Uygulamaya donii::,ene kar::,1 sirngesel kullarum; goriiniir olana kar::,1
goriinmeyen belirtiler; fiziki olana kar::,1 kavranabilen etkiler; ve
ic;:e yonelik olmaya (suc;:u i::,leyenin ki::,isel kapasitesinden do�an)
kar::,1 d1::,a yonelik alma (toplumun zorlamalarmdan do�an). Bii­
tiin bunlarda rehber, sosyokilltiirel antropoloji alu$1 gelene�idir. Bu­
rada konu edilen "antropoloji", insan davram::,mm hayvan davra­
m::,1 gibi ele ahnd1�1 veya do�rudan do�ruya genlerin kontroliine
ba�hym1::, gibi dii::,iiniildii�ii tiirden de�ildir. Daha ziyade, insani
sosyal bic;:imleri, tiimiiyle insan imgeleminin bir iiriinii olarak, sos-

8
yal yapdanma ve kiiltiir sm1rlamalanyla �ekillenmi� haliyle goren
bir antropolojidir.
St. Andrews konferans1m a<;an kimse olarak, konferans1 comert<;e
destekleyen Ekonomik ve Sosyal Ara�tlrma Konseyi'ne (ingiltere)
ve sekretarya destegi nedeniyle de St. Andrews Oniversitesi'ne �iik­
ranlanm1 sunmahy1m. Katdan on dokuz ki�iye de co�kulu katkda­
rmdan dolay1 bor<;luyum: Birinci boliimde onlarm pek <;ok fikrini
kullanm1� bulunuyorum. Burada yay1mlanan <;ah�malar, konfe­
ranstan alman ve yeniden gozden ge<;irilip yazdan incelemelerden
se<;ilmi�tir. Yer almayan bazdan (A. Blok, M. Gilsenan, M. Ho­
bart, P. Marsh ve P. Worsley'inkiler), bir<;ogu daha biiyiik <;ah�ma­
lann par<;alan olarak ba�ka yerlerde yaymlanacaklardir. Thrh�ma­
c1 olarak katilan meslekta�lanm Richard Fardon ve Ladislav Holy
ile konferansm haz1rlam�mda say1s1z onerileriyle yard1mc1 olan
Mark Hobart, Peter Marsh, Garry Marvin ve David Parkin'e de te­
�ekkiirlerimi sunuyorum. Bu <;ah�mamn konunun uzmam olma­
yan okuyuculara da ula�acag1m umarak kitabm sonuna metinler­
de ge<;en teknik terimleri i<;eren bir kii<;iik sozliik ekliyorum.•

David Riches

• Soz konusu teknik terimler Tiir�ede bulunmad1g1 it;in metinlerin it;inde


'
-deyim yerindeyse- ai;1klanarak i;evrildi. Dolayis1yla, ingilizce metindeki saz­
liigiin i;evrilmesi imkans1zla�t1 ve anlams1zla�ti. (<;:.n.)

9
I. S1DDET OLGUSU
David Riches

SIDD E T I N ANLAMI

Antropologlar ve sosyologlar s1k s1k daha az "jargon" kullanmala­


n �agns1yla kars1lasirlar: "Siradan insanlarm dilini kullanm" diye
azarlamrlar. Fakat o zaman da birtak1m sorunlar �1kar. Gundelik
1
hayatm dilini sosyolojik analizde kullanmaya kalkt1g1mzda ortaya
�1kanlmas1 gereken sosyal silre�lerin �arp1tllmas1 tehlikesi dogar. Her
seyden Once, gilndelik hayatm terimleri belirli tasawurlan olan be­
lirli bireyler tarafmdan, belirli kosullar i�in kullamhr; dolay1s1yla bu
terimlerin kapsad1g1 anlam, kullamld1klan baglama gore alttan al­
ta degisme egilimindedir. lkincisi, gilndelik hayatm dili, analizi ya­
pamn oldugu gibi ald1g1 ve ilzerinde dilsilnmeden kulland1g1 bir �ey­
dir; bu yµzden de i�erdigi anlamlarm Onemli bir k1sm1 bilinmeden
kalacaktir (kars . Riches 1985). "Siddet", Ozellikle de duygulan ha­
rekete ge�irme egilimi yilzilnden, bu a�1dan tehlike yaratan kelime­
lerin basmda gelir.
"Siddet"i inceledigini sOylemenin, Ozellikle de antropologlar i�in
bu tilr tehlikeleri bilyilktilr. "Baska toplumlar"daki insanlarca ger­
�eklestirilen sosyal eylemler ve "baska toplumlar"m kolektif bilin�­
leri (mitoloji, estetik vs.) konunun yabanc1s1 olan, lngilizce konu­
san kisiler tarafmdan i�erdikleri "siddet" nedeniyle yadirganacak-

1. "Sosyolojik" burada genel olarak sosyal bilimleri ifade ediyor; dolay1-


s1yla sosyal antropolojiyi de i�eriyor.

IO
tir; buna kar�d1k Anglosakson dO�ilncesinin Ozilnil olu�turan baz1
ogelerin onlarda tamamen bulunmad1g1 gOrillecektir. Ger�ekten de
"ba�ka kliltilr"lin dilinde, "�iddet"in Anglosakson dilnyasmda kar­
�1hk dti�tilgil eylem ve imajlar grubunu oldugu gibi kar�dayan bir
kelime bulunmayabilir. S onra, yine Anglosakson zihniyetine gore -
bu kitabm �e�itli bolilmlerinde deginildigi gibi- "�iddet" �u ya da
bu �ekilde, fazlas1yla gayri me�ru ya da tasvip edilemez tutumlara
kar�1hk dti�er. Bununla birlikte, �iddetin uygulayic1s1 tarafmdan Ozel­
likle bu oge kolayhkla kil�ilmsenir, hatta tilmilyle goz ard1 edilir.
Bu, Edmund Leach'in terOristlerce uygulanan �iddete ili�kin tezle­
rinde (1977) Ozellikle alt1 �izilen bir noktadir. Leach, bir toplumda
yer alan terOristlerle toplumun Onderleri (otoriteleri) arasmda dik­
kate deger bir paralellik kurar ve son derece hayati bir noktada ikisi
de kendi iradelerini toplum geneline d1�andan benimsetmeye �ah­
�an "d1�arhkhlar" (outsiders, c;:.n.) saydabilirler. Keskin bir kar�1t­
hgm i�ine hapsolmu� durumdaki taraflann her biri digerinin eylem­
lerini barbarhk olarak sunar, kendi eylemini ise kahramanca sayar.

S osyolojik ara�tirmalarda "�iddet" terimini kullanmamn ikinci


bir tehlikesi daha var ki o da �iddet hakkmda ara�tirmacmm gene]
ktiltilrilniln i�erdigi "avam" teorilerin yik1c1 etkisidir. Anglosakson
gene] ktiltilril i�erisinde ragbet gOren teoriler �iddet sorununun apa­
�1k gOrilnen evrenselligine, inat�d1gma ve tasvip edilemezligine da­
yanarak fazlas1yla �iddetin irrasyonelligi ve vah�eti ilzerinde yogun­
la�irlar. Etologlann, teorilerinin bOylesi etki altmda kald1g1m �id­
detle reddedeceklerinden eminim, ama -�iddetin en azmdan k1smen
genetik etkenleri oldugunu varsayan- etoloji"' disiplininde savunu­
lan yakla�1mm daha ziyade Anglosakson avam fikirlerine yakm ol­
dugunu belirtmek kesinlikle akla yatkm gOrilnilyor (kar� . Eibl­
Eibesfeldt 1979; Riches 1986). Fakat bunun da Otesinde, Graham
McFarlane'm bu kitapta yer alan ve Kuzey lrlanda'mn k1rsal bOlge­
lerindeki �iddeti inceleyen makalesinde gOsterdigi gibi, antropolog­
lar da haber kaynaklanmn teorilerinden ve hakhla�urmalarmdan
etkilenmekle sm;lanabilirler. McFarlane'a gore antropologlann, bir
toplum ilyesinin digerine kar�! �iddete ba�vurabileceginin pek dil­
�ilnillemeyecegine inanan belirli topluluklarla uzun silreli ve yakm
ili�kiler kurmas1, kolayhkla bu toplulugun i� uyumunu ve btittinlti-

• Etoloji: Sosyal d avranii;1, biyolojik bir perspektiften inceleyen disiplin. (Q.n.)

11
gilnil v urgulayan analizlere yol a�abilir ki bunlarm ger�eklikle ciddi
bir kopukluk i�inde bulunmas1 mtimkiln.
0 halde �iddeti killtilrleraras1 (cross-cultural) de�erlendirme yo­
lundaki bir giri�im hangi ()l�ilde ge�e�i olacaktir? Bizim �iddet ola­
rak g()rdil�ilmilz kimi eylemlerin b�ka killtilrlerde daha farkh an­
la�dabildi�i olgusu, "�iddet"in sosyolojik a�1dan yararh bir eylem
sm1flamas1 olup olmad1�ma ili�kin ku�kulan a�1klar (Heelas 1982).
Bununla birlikte konu hakkmda ()nyarg1 beslemek istemiyorum; belki
de ileride belirli bir evrensel "ortak" anlayi� dilzeyi �fedilebilir. Her
ne olursa olsun, bu b()lilmdeki hareket noktanuz, Anglosakson nos­
yonudur, bunun �o�u lngilizce konu�an insan i�in anlamh bir kate­
gori oldu�u apa�1k! Killtilrleraras1 kar�Ila�tirma yapan bir analizin
anlamh olabilmesi i�in ise halktaki anlay1�larm hakk1m vermesi ge­
rekiyor. Dolay1S1yla da sonunda �iddet hakkmda sunaca�im a�1kla­
ma "siradan insanlarm dili"nin stlzgecinden ge�mi� olsa bile, ktll­
tilrel dilnyamm gilndelik kategorilerine b�vurmam anlamh olacaktrr.
Nihayet, �iddet hakkmdaki Anglosakson fikirlerinin i�erdi�i ve -
()zellikle Bat1h olmayan- ba�ka ktlltilrel yapdar i�inde algdanabilen
belirli baz1 sosyal silre�leri ortaya �1karaca1Im1 umuyorum. Fakat
bu i�e ba�lamadan ()nee, bu kitabm son b()lilmilnde David Parkin�
in bu i�lemin tam tersini sundu�unu ve baz1 Bat1h olmayan fikirle­
rin analizinin Anglosakson anlay1�lar hakkmda yeni bilgiler sa�la­
d1gm1 bize g()sterdigini anmak isterim.
Uk bak1�ta paradoks g()rilnen bir duruma a�a�1daki incelemede
kllavuz olabilece�i i�in dikkat �ekmek isterim. "Siddet'', belirli ey­
lemleri yapanlardan �ok onlann tam�1 ya da kurbam olanlara ait
bir kelimedir. Oysa gereken, yapmay1 kavramak ve a�1klamaktrr. Sid­
det sayilan eylemlerin yap1h�mm killtilrleraras1 bir de�erlendirme­
sini yapmak bu b()lilmiln b� hedefidir. Bu paradoks kar�1smda b�­
lang1� i�in odakta basit bir �ekilde tam�m ve kurbamn yer almas1
gerekti�ine ve "�iddet"in temel anlammm incelenmesi gerekti�ine
inaruyorum: "Siddet" teriminin lngilizce konu�an ve konuya yabanc1
ki�iler tarafmdan kullamley1m ele alaca�1z. Bununla birlikte terimin
bu tilrdeki kullamh�mm $iddet uygulayan ile tamk arasmdaki siyasl

2. "Siyasi"yi bu makalede en genel anl a mda kull anaca(l 1m, yani sosial,
toplumsal hayatta, ki�ilerin ba�kalannin eylemleri ilzerinde nufuz ya da de­
netim u ygulamaya �ah�mas1 anlammda. Tum sosyal ili�kilerde siyasi bir bo­
yut vard1r.

12
ili$kiler/e ifade ediliyor olmas1 yilzilnden, siddet uygulayanm bak1s
a�lSl hakkmda ()nemli baz1 bilgilerin bir hayli �abuk ()�renilebilece­
�i anlas1hyor.

TANIK PE RSPEKT1F1 (ANGLOSAKSON K0LT0R0 1<;1NDE)

"Siddet" teriminin Anglosakson killtilril i�indeki bilyilk ()nemi­


nin i�inde yer ald1�1 ba�lam, killtilrel de�er ve normlardan olusan
devasa bir geri plandir. ·�in ptif noktas1, bir tamk ya da kurban sid­
det nosyonunu ortaya att1ysa, bununla sadece eylemin fiziksel za­
rar verdi�ini delil, ayrn zamanda da gayri mesru oldu�unu ifade eden
bir hilkilm bildirir. Anglosakson anlay1slarmm i�erikleri, "baskala­
rma verilmis fiziksel zarar"lann sadece belirli sosyal ba�lamlarda
siddet saylld1�m1 g()sterir. Bu konuda olumsuz anlamdaki nirengi
noktas1 devlettir. Devlet tarafmdan uygulanan fiziksel zor, Radcliffe­
Brown'un bize yillar ()nee s()yledi�i gibi y()netimdir, (yani "siyasi or­
ganizasyon "), siddet de�il (1940: xiv). Aynca, fiziksel zorun normal
olarak "siddet"e d()nilsmedi�i olgusu da, siddet nosyonunun aynl­
maz bir sekilde kars1t saylld1�1 sosyal dilzenlilik hakkmda fikir ve­
rir. Devlet islerinde ve uluslararas1 iliskilerde b()ylesi bir sosyal dil­
zenin ideal durumunu tarif etmek i�in bans kavramma basv urul­
mas1 tipiktir. Bu kitapta David Parkin'e ait b()lilmde fiziksel zo­
run mesru ve gayri mesru kullamrru arasmdaki kars1thk, Londra ana­
kent polis ()rgiltilniln bir afisi ilzerinde gayet gilzel ()rnekleniyor. S()z
konusu afis, halk1 gen� su�lularm faaliyetine fiziksel zorla cevap ver­
meye �a�myor gibidir. Afisin etkisinin, devletin bir organmm halk1
siddete k1skirt1yor g()rilnmesinin son derece tezat ve �arp1c1 g()rille­
ce�i olgusuna dayanmas1 ()zellikle ama�lanm1stir.
0 halde gayet a�1ktir ki "siddet" terimi kullamld1�mda, dikkati­
mizi su noktada yo�unlastirmam1z hayati ()nem t�ir; Verili bir ey­
lemi bu terimle adlandiran kimdir ve bulundu�u sosyal konum ne­
dir? Aynca siddet, kolayhkla ideolojik bir �er�evenin i�ine itilebile­
cek bir kavramdir ve ()zellikle de bir dizi eylem ve siyasa i�erisinde
ahlaki uygunsuzlu�u simgeler hale gelir. Tuhayyilllerdeki s1�rama­
lar yoluyla insanlar, siddet eylemlerinin sosyal kargasa i�eren baska
eylemlerle (grevler, siyasi olaylar, vs.) aynlmaz bir sekilde ba�lant1h
oldu�una ikna olurlar. Britanya'da son yilz yll boyunca futbol izle­
yicileri arasmdaki siddet olaylan hakkmdaki ahlaki panikte s()z ko-

13
nusu olan budur. Bu kuskusuz, bu tilr siddet olaylarmm sosyal isle­
yisi �ok daha temelden tehdit eden baska etkinliklerle ()zdeslestiril­
mesinden kaynaklamr (bkz. bu kitapta Eric Dunning, Patrick
Murphy ve John Williams tarafmdan yazllm1s b()lilm). Kimi zaman
siddetin ideolojik olanaklan toplumdaki belirli bireylerce �ok a�1k
bir sekilde kavramr. Bunun bir ()rne�i, 1984-1985'teki Britanya ma­
denciler grevi s1rasmda, bir Anglikan piskoposunun, Britanya'run be­
lirli y()relerindeki madenci mahallelerinin sosyal ve ekonomik ola­
rak ihmal edilmesinin "siddet" sayllmas1 gerekti�ini ilan etmesidir.
Bundan �1kan bir sonuc, arastirmacllarm "siddet" terimini belirli
fiziksel zarar verme eylemlerinin tarifinde kullamrken bile kendi al­
d1klan ideolojik tavn ortaya koyabildikleridir, hele "devlet siddeti"
ya da "is�i sm1fmm siddeti" gibi tart1sma konusu s()ylemlere bas­
vurmaktalarsa. 3

AKIDRON PER SPEKT1F1


(ANGLOSAKSON K0LT0R0 1<;1NDE)

Akt()riln eylemlerinin ilginin merkezinde yer almasm1 gerektiren


bu tilr siddet incelemesinin analiz oda�1 biraz �arp1kh�a u�ramak
durumundadir, �ilnkil akt()r muhtemelen s()z konusu eylemlerin
"siddet" olarak adlandmlmasmm do�rulu�unu reddedecektir; ()zel­
likle siddetin gayri mesruluk anlam1 korunmaktaysa. Fakat antro­
polo�un g()revi, eylemleri nitelendirmekten �ok a�1klaJ11ak oldu�u­
na g()re, bu gil�lilk sorun olusturmamal1dir. Kolayhk olmas1 bak1-
mmdan akt()riln eylemleri siddet olarak adlandmlabilir, bu da teri­
min sa�duyudaki "bir baska insani varh�a kas1th olarak fiziksel za­
rar vermek" anlamma kars1hk dilser. Fakat ilgi oda�m1 tamktan ak­
t()re kayd1rd1�m1z zaman ger�eklesmesi ka�1mlmaz olan bir sey olur.
Siddetin karg�a ile ba�lanus1 yitip gider. G()rece�imiz gibi bu b()­
lilmde odak noktas1, kisilerin �'pratik" ya da "sembolik" olarak- han­
gi hedefleri elde etmeye �ahst1�1 ve kisilerin baska se�enekler ara­
smdan bu hedeflere ulasmada neden ()zellikle siddeti se�ti�idir. Ak­
t()rlerin siddeti belirli bir amaca ulasmak (sosyal sisteni de�isikli�i

3. Sosyal tahlilde, eylemin aktOrilnil (uygulay1c1s1rn) vurgulayan tutum, �iddet


olarak degerlendirilen bir edim ya da imaja yilklenen gayri me�ruluk konu­
sunda ku�kuc uluk gerektiriyor.

14
dahil olmak i.izere) i.;in OngOri.ilebilir bir �ekilde ba�vurulabilen bir
ara.; olarak gOrdi.igi.i Ol.;i.ide, analizde diJzen fikirlerinin yer almas1
makuldi.i r. Bun unla birlikte, aktOrlerin edimlerini s trateji ve an/am
kavramlanyla degerlendirmeyi tercih ediyorum. AktOri.in bak1� a.;1-
s1 hakkmda a�ag1daki analizlerin gerisinde yatan nosyonlar bunlar­
dir.
"Anglosakson" toplumunda �iddetin aktOri.i i.;in muhtemelen be­
lirli bir edimin baz1 .;ok a.;1k ama.;lan olacaktir ve bunlardan biri
agirhkta olacak ve bu yi.izden de ona asli anlamm1 ya da Onemini
verecektir. Fakat edimin "�iddet" kategorisine di.i�mesi, ti.im �iddet
edimlerinde ortak olan bir ".;ekirdek" amacm, en azmdan uygula­
m�mda i.;erildigine i�aret eder. Bu amac1 ortaya .;1karmanm ve var­
hg1m Ozgi.in �iddet Orneklerinde sergilemenin zahmete deger oldu­
gu a.;1ktir.
"\:ekirdek ama.;"1 a.;1ga .;1karmada en elveri�li baglam1 aktOr ile
(farkh gOri.i�teki) tamk arasmdaki siyasi ili�ki suni.iyor gibi. Bu ti.ir
siyasi ili�kilerin ozi.ine ili�kin bir Ozellik, akrnr edimin me�rulugu­
nu iddia ederken, tamklarm (ve kurbanlann) gayri me�ru olarak k1-
namalandir. Tutumlarmm i.isti.in gelmesine .;ah�an iki rakip taraf
da sosyal kurallara ve degerlere seslenecek, ikisi de hakhhgm kendi
edimlerinde ya da gOri.i�lerinde oldugu iddiasm1 ortaya si.irecekler­
dir. Benim varsay1m1m, �iddetin .;ekirdek amacmm bu durumda ak­
rnrlerin yi.iz yi.ize kald1klan bir .;eli�kiden kaynakland1g1 bi.;iminde­
dir. Siddet ilk planda, ahcllannm -kurban ya da tamk olsunlar- ta­
mm geregi isteksiz ahc1lar olduklan bir sosyal kazamm arac1d1r. Fa­
kat aym zamanda kurbanlar ve tamklar edimin tasvip edilebilirligi­
ne ikna edilmek durumunda, .;i.inki.i akrnr tabii ki benzer bir misil­
leme olas1hg1m azaltma isteginde olacaktir. Bu .;eli�kiye -kazamm
elde edilen ve me�ru bir Onlem oldugu savunulan- en uygun �iddet
Ornegi, taktik caydmc1hktir (tactical pre-emption), yani kar�1 tara­
fm faaliyetlerini aksatarak k1sa vadeli pratik bir i.isti.inli.ik elde et­
mektir. 0 halde �iddet akrnrleri i.;in taktik caydmc1hk kavram1 ha­
yati Onem ta�ir. edimlerini a.;1klamalan istendigi takdirde kendileri­
ni bu fikri a.;1klayarak savunabileceklerdir; ger.;i birisi bu amaca ul�­
mamn yola.;llan zarar ya da ac1dan daha agirhkta oldugunu sOyli.i­
yorsa, kurban ve tamklann bi.iyi.ik ihtimalle hak vermeyeceklerini
belirtmek bile gereksiz.
Fakat neden taktik caydmcihk? Bunu iki olgudan .;1kan yorum.
Birincisi, genelde sosyal edimleri hakh gOstermenin en kolay yolu,

15
onlan ka�1mlmaz olarak sunmaktir; ikincisi de bir siddet ediminin
dolays1z sonucu, bir kurbanm imkinlarmm k1S1tlanmas1dir. Dola­
yis1yla da tam siddet edimleri i�in nihai savunma, kendisine siddet
uygulanan kisinin sosyal faaliyetlerinin bir yOnunun derhal durdu­
rulmas1 gere�inin tart1smas1z oldu�u bi�iminde olacaktir. Bu gerek­
lilik yerine getirildi�i zaman yapllan, taktik caydmc1hktir.
Netlestirme ve firnckleme olarak, bu �ekirdek amac1, birbirinden
hayli de�isik u� siddet ()me�nde ortaya �1karahm (Anglosakson top­
lumlan esas almaya devam ediyorum). Birincisi, irza tecavOz ile ba�­
lant1h siddet edimlerini bir u� -kimilerine g()re tart1smah- ()rnek ola­
rak verelim. Bu firnekte kadma yfinelik siddet, kadmm gfisterece�i
ve irza g�enin ciddi bir sekilde kendisine yOnelik bir tehlike olarak
alglla1aca�1 fiziksel kars1 koymayi azaltmanm ya da finlemenin ara­
c1dir. Ahlak yelpazesinin bambaska bir yerinde bulunan ikinci fir­
nek, �ekirdek amac1 daha a�1k s�ik bir $ekilde a�1�a �1kanr. Bura­
da, caydmc1 ()zsavunma arac1 olarak siddetten s()z ediyorum, ()zel­
likle de ABD'de bir "filUm potansiyeli" (deadly force) olarak bili­
nen fildilrme edimlerinden. 1983'te Amerikan kamuoyunda, kendi­
sini soymaya kalk1st1klanm iddia etti�i dfirt genci tabancayla vurup
ciddi bir sekilde yaralayan metro yolcusuna kars1 olusan sempati,
siddet edimlerinde �ekirdek amac1 ifade etmenin ne kadar etkili ol­
s
du�una kamttir. O�uncu firnek, intikam edimlerine ve ()zellikle de
fildurme bi�imindeki intikamlara iliskindir. Burada kendimizi Ang­
losakson toplumlarla smirlamam1z pek de gerekmez; firne�in aym
sekilde kabile ve kimi kfiylU toplumlarmdaki grup i�i dusmanhklar­
dan da s()z edebiliriz. Thktik caydmc1hk olarak fildurme intikam1-

4. Erke{lin cinsel orgamrun tecavuz ettiQi kadmm bedenine giri$inin kendi­


si ruhsal zarar verme duzeyinde ele almsa daha iyi olur (karf. Corbin 1977).
Bunu $iddet olarak d0$0nmek, 1rza g�mede OO{lunlukla cinsel ili$kiye e$lik
eden ciddi fiziksel yaralamay1 ikinci plana atmak olur.
5. Kimi yazarlann savq hedefi a�1smdan ak1ldi$1 olarak nitelendirmi$ ol­
duQu, savqta kadmlann ve �uklann katledilmesi de elbette bu "Olum po­
tansiyeli"ne benzerlik gOsterir (karf. Kelman 1973). "Cekirdek am�" duze­
yinde, bu, kadmlarm ve i;:ocuklann d0$man savqc;:1lanna duygusal ve eko­
no mik takviye saQlamasmm tinune ge�mek uzere tasarlanm1�1[ Tabii, uygula­
yicmm baki$ a�1smdan kadmlar ve �uklar, ancak dolayl1 bir tehdit olu�­
rurlar -fakat, Ome{lin askerlerin subaylarmca e mre itaatsizlikten cezalancb­
nlmalarm1 Onle mek i�in bir dO$man1 katletmele rindeki gibi , taktik caydmc1h­
Om apa�1k olduQu bqka durumlarda da bOyledir bu-.

16
nm arka plam, tabii ki �iddete u#rayacak olanlann (belirli bireyler
ya da gruplar olabilir bunlar) daha C>nceki bir vesileyle C>ldilrme edi­
mini i�leyerek kendi gilc;lerini fiilen kamtlam1� olmaland1r. "�ekir­
dek amac" bak1mmdan intikamm hedefi, bu muhalefeti derhal at1I
k1lmanm, aym �ekilde davranma imkanlanm ortadan kaldirmanm
C>nemini yans1t1r.
lntikam konusunda C>zellikle ilginc; olan �ey, c;ekirdek amacm epey
C>rtillil olmas1d1r. "f ntikam" kelimesinin de belirtti#i gibi, akt6r nor­
malde cevap verme, misilleme -C>detme- terimleriyle konu�ur. Bu
edimden herhangi bir pratik avantaj elde edildi#i inkar edilir vc cdim
tamamen gec;mi�te olanlarm terimleriyle hakh g6sterilir. lntikam ic;in
C>ldilrmedeki taktik caydmc1h#m bilyilk C>lc;ilde gizli kalmas1, her­
halde tipik intikamm siyasi bak1mdan e�it olanlar arasmdaki bir c;a­
u�ma olarak dil�ilnillmesindendir. Bu bak1mdan edimi gec;mi�te ka­
lan �eylerle i fade etmek ve halihazirdaki durum ic;in bir kazamm he­
deflenmedi#ini iddia etmek, yeni c;ati�malarm ortaya c;1kma ihtima­
lini azaltmaya yC>neliktir. Ba�ka bir deyi�le. �iddet ediminin yeni kav­
galara davetiye c;1karma tehlikesi varsa, onu kar�1 tarafm gilc; kazan­
masm1 C>nleme arac1 olarak de#il de kmlm1� onuru onarmanm bir
y6ntemi olarak g6stermek daha iyidir. Di#er taraf kar�1smda hic;bir
ilstilnlilk sa#lamayan bir edim oldu#u takdirde ba�ka bir edim im­
Jcans1z demektir (kar�. Riches 1985); olaym taraflan arasmda bu ifade
edildi#i zaman, intikam �iddetinin c;ekirdek amacmm if�a edilmesi
gerekecektir.
�iddet hakkmdaki Anglosakson anlay1�lar ba�ka killtilrlcrdeki
benzer uygulamalan de#erlendirmemize imkan verecekse, o zaman
killtilrleraras1 analizin, bu davram�larm kimilerince gayri mc�ru ola­
rak kmanacaklan olgusu ilzerine kurulmas1 gerekecektir. "�ekirdek
amac"m C>nemi, �iddetin muhtemel birc;ok hedefinin arasmda, onun
mc�rulugunun tart1�1lacag1, nihai katcgoriyi olu�1 urmasmdadir; hir
ba�ka dcyi�lc "c;ekirdck amac;", �iddctin mc�rulugunun M.unu olu�­
turur. Taktik caydmc11tk hcrhaldc \'akalarm, ancak pck az1mn ba�­
lang1c; amac1d1r (ya da "asli anlam1" ): �iddct cdimlcrini pck i,:ok
h1rs yaratabilir ("t'>lilm potansiycli "ylc !deadly force! t'>ldimnc olay­
lan buna C>rnck g6sterilcbilir), fakat i,:ckirdck amac1n kcndisi i,:ok
kcre g6rilnilr dcgildir. �ckirdck amarn1 t'>ncmli yam, �iddctin gcrckli
bir ko�ulunu olu�turmas1d1r. Bir �iddct cdiminde taktik caydmc11tk
C>gesi edimin asli amacmm yanmda tali kalabilir, fakat buna ragmen
caydmc1 etkinin gerc;eklc�tiginin bilinci, akt6ri.in bclirli bir proble-

17
me �iddet yoluyla bir .;e>zi.im getirmeye kalk1�masma izin verir; ak­
torler eylemlerinin bir me�ruluk gC>ri.inti.isi.ine sahip olduguna gi.ive­
nerek, bir C>l<;Ude i.; rahathA1yla, h1rslanm fiziksel zarar yoluyla tat­
mi n etme imkanma sahiptirler.

SlDDETlN DlNAMlCt: K0LT0RLERARASI


B lR aAKI S A<;ISI NA DOORU

Ba�ka insan toplumlannda ve ki.ilti.irlerinde, Anglosakson �iddet


kavramlanna kar�1hk di.i�en (bu stire.;ler orada belirli bir lenguistik
terimle niteleniyor olmasalar bile) sosyal si.ire.; ve imajlan ay1rt ede­
bilir miyiz? Bu mtimktinse, -yine ti.im insan toplumlan dahil olmak
tizere- �iddeti eylem ve imajlar bak1mmdan bu kadar etkili k1lan �ey
nedir? Tehlikeli bir macera olduAu a.;1k olsa da �iddetin belirli he­
deflere ul�maya yard1mc1 olma niteligi Batlh kafalar i.;in apa.;1k ge>­
ri.inen bir �eydir (E. Marx 1976).e Bir eylem yolu olarak �iddetin
kontrol edilmesi e>zellikle gi.i.;ti.ir ve toplumlann btiytik .;oAunluAunda
da e>zellikle ho� ge>ri.ilmeyen bir �eydir. Normalde istenen hedetlere
ula�manm ba�ka ara.;lan da vard1r. Bu kitaptaki .;e�itli yaz!larda da
vurguland1A1 gibi, ki�iler bir .;at1�ma i.;inde yer alsa bile bu, hi.;bir
�ekilde rakiplerinin zaranna olan hedeflerine ul�mak i.;in ni.;in �id­
deti se.;tiklerini a.;1klamaz. Bu sorulan deAerlendirmek, fiiliyatta �id­
detin kapsam1m incelemek demektir. Siddetin kapsammm geni�li­
Ai, deAi�ik ortam ve toplumlarda uAruna kullamld1A1 C>zgi.in ama.;­
lann say1sal zenginliAinden bellidir. Siddetin bu kapsam1 bi.iyi.ik e>l­
.;i.ide ".;ekirdek amac1" sayesindedir.
Fakat, C>nceki be>li.imlerde Anglosakson ki.ilti.iri.i i.;inde �iddetin ta­
�1d1A1 anlamlan a.;1klarken olu�turulan temel ler, bu halleriyle yeter­
sizdir. Uk a nda ge>ze .;arpan �ey, bir.;ok Batih olmayan toplumda

6. israil'de bir gO.;men kenti olan Galile hakkmdaki ilgin.; ar�tlrmasmda


E. Marx, �iddetin riskliliOine ili�kin yararh yorumlar sunuyor. Buradan .;1kan
bir sonu.;, devlet yetkililerine kar�1 �iddete ba�ran �menlerin .;oOunluk­
la �iddet stratejilerinin ters tepmesi halinde dayanak alabilecekleri belirli bir
refah duzeyine ve kaynaklara sahip olanlar olduOudur. Tumi.iyle yoksul di.i�­
mi.i� olanlar kesinlikle �iddet yoluyla .;ozi.im aray1�mm riskinden ka.;mir­
lar; devlet kaynaklanndan yararlandirma kararlannda hayli kaprisli dav­
ranabilen yetkililere maddi ba01mhhklan o denli bi.iyi.ikti.ir (E. Marx 1976: s.
37, 46-7).

18
fiziksel zararlarm bin;ogunun gtJriJnmez bir sekilde uyguland1g1d1r.
Bu yilzden de, gen;ekligi gorilnilr fiziksel zarar verme kadar kusku­
suz olan bilyilcillilk ve bilyil bozmalar da, uyguland1klan gen;ek so­
nui;larmdan -bilyil hedefinin talihsizligi, yaralanmas1 ya da olilmil­
yola i;1kdarak -varsaydmalan gerekse bile- siddet kategorileri arasma
dahil edilmelidir. Fakat su an ii;in daha onemlisi, siddetin aktoril­
nil, kurbamm ve tamg1m bunca i;ok say1daki sosyal rol kusatirken,
insan toplumlarmda siddetin geri;ekliginin, basit bir kurumsal ana­
lizle kavranmasmm hayli zor oldugunu itiraf etmeliyiz. Bu temel sid­
det ili;geni ii;indeki koklil gerilimi kapsayan daha ilstiln bir model
gereklidir. Hedef, bu ili;gende yer alan dinamikleri ai;1ga i;1karmak­
tir. Gorecegiz ki bu dinamikler, simdiye kadar incelendigi kadanyla
Anglosakson siddet kavrammm ruhunu yans1tirlar, arna aym zarnan­
da da yeni bir bak1s ai;1sm1 sergilerler. Bu bak1s ai;1s1, ayn ayn akto­
riln ve digerlerinin rolleri ilzerinde yogunlasmak yerine siddet edi­
mi ilzerinde yogunlasdmasma dayamr. Bu durumda siddet, "ak­
tor tarafmdan mesru, ( kimi) tamk tarafmdan gayri mesru saydan
bir fiziksel zarar verme edimi"7 olarak gorillilr. Aktor, kurban ve
tamk arasmdaki bu iliskinin ii;erdigi gerilim bir kere ortaya konduk­
tan sonra, siddetin bir edim ve bir imaj olarak kudreti bii;imindeki
hayati soru ele almabilir.

Aktor, kurban ve tamk iliskisindeki gerilim, iki ogeden olusur:


Bir siyasi rekabet ogesi ve bir de siddet ediminin dogasma iliskin
bir uzlasma ogesi. Rekabet ogesini, siddet ediminde hii;bir zaman
bir mesruluk milcadelesi yonilniln eksik olmayismdan i;1kanyorum.
�iddetin milcadele yonilniln ozelligi, fiziksel zarar verme edimleri
gelisirken, aktorlerden, tamklardan ve hatta kurbanlardan bile bu
edimin mesrulugu hakkmdaki fikirlerini degistirmelerinin istenme­
sidir. Thmklar aktoriln olaylar hakkmdaki gorilsilnil kabul eder ha-

7. Bunun bir lstlsn8SI olarak, kurbamn kendisine yOnelik eylemleri onayla­


chOmt aQtklachOJ durumlar gOrOnOyor. Fakat bu tilr eylemler de hAIA oiddet
nltellOindedir, �OnkU (m�istler harl�) onay dalma, ancak olaydan sonra
a�lldarur. (Bu oiddet akt6rlerlnln [uygulay1c1lann1n] olaydan sonra pi,man­
hk duymasma benzerlik gOsterh:) Bu yilzden YanomamO kadmlan, kocalan­
nm kendilerini dOvmasini onaylarlar, i;ilnkil bununla kocalanrun, aile haysi­
yellni koruyabilme kudr8ti sergllenmi' olur. Fakat dayaOJn kendisi her zaman
uzlqmaa bir olaycbr: Koca, kanS1run belirli bir hataslIU ac1!de1mak zorunda­
dl', kadm Isa bunu keslnlikle inkAr edecektir; tabil kl qm dayak kmamr (Chag­
non 1977: s. 83, 95).

19
le gelebilir. ya da bu gOrti�ten uzakla�abilirler; aktOrler aykm gO­
rti�hi tamklarm fikirlerini kabul edebilir ve i�lemekte olduklan edim­
lere son verebilir ya da de�i�tirebilirler. Siyasi eylemleri incelemi� ant­
ropologlar, ki�ilerin fikirlerini bu �ekilde de�i�tirmesine yol ai;an kay­
nak ve bilgilerin seferber edilmesinden "y1k1c1hk" [subversion) ad1yla
sOz ederler; bu konuda, Bailey'in (1969), bunun siyasi stratejinin ev­
rensel bir yOnti oldu�u gOrti�tinu benimsiyorum.
Siddet kullammmm hangi ttir durumlarda uygun oldu�u ve ak­
tOr ile kurban arasmda hedeflenecek ili�kinin ttirleri hakkmdaki id­
dialar ve anla�mazhklar, bu ttlr bir isyamn hangi derecede milm­
ki.ln oldu�unun gOstergeleridir. Kendilerini "kar�1 saflarda" bulacak
olanlar adma toplumsal dtizeyde ayarlanan uzla�malar beklenir. Ga­
yet iyi bilindi�i gibi, �iddetin nasll Orgiltlenmesi gerekti�i hakkmda
normlan bulunmayan pek az toplum vard1r; Orne�in, hangi ttir ra­
kiplere kar�1 hangi ttir silahlarm kullamlmas1 gerekti�i bu normlar­
da yer ahr. Bu konuda ilnlil bir Ornek, Gtiney Sudan'daki Nuerle­
rinkidir. Nuerlerde aym kOyiln ilyeleri arasmdaki dOvil�lerde sadece
sopa kullarulabilir, buna kar�1hk farkh kOylerden ki�iler arasmda m1z­
rak kullamlabilir, aym �ekilde, farkh kabileler arasmdaki sava�lar­
da da kadmlara ve i;ocuklara dokunulmas1, kulilbelerin ve ah1rlarm
y1kllmas1 ve esir alma konusunda yasaklar vard1r. Bu tilr hilkilmler,
ancak rakipler Nuer de�ilse gei;ersizdir (Evans-Pritchard 1940: s. 121,
151). Vine buna olduki;a benzer bir �ekilde, benim 1970'1erin ba�la­
rmda alan ara�t1rmas1 yapm1� oldu�um Kuzey Kanada'da, alkol ti.l­
ketimi s1rasmda Eskimolar arasmda i;1kmas1 normal olan kavgalar
asla ate�Ii silahlarla yapllmaz hem de silahlar hii;bir zaman elden
b1rakllmad1�1 halde; aym �ekilde, politikalan olduki;a ciddi Ofke kay­
na�1 oldu�u halde Avrupa kOkenli Kanadah idarecilere de fiziksel
zarar verildi�i gOrtilmez .
Bununla birlikte �iddet ediminin ii;sel tart1�1hrh�1 bir yana, �id­
det kullamm1 ilzerinde toplumun k1s1tlamalanm gei;ersizle�tiren bir
�ey, �iddet prati�i ilzerindeki insan kontroli.lni.ln deh�et verici Oli;il­
de dayamks1z olmas1d1r. Kullamlan silahlar ne olursa olsun, �idde­
tin bo�ahmmm bi.lyilk Oli;tide Onceden tahmin edilemez olmas1 ka­
i;1mlmazd1r; gerek verilen geri;ek fiziksel zarar bak1mmdan ferek bir
�iddet edimleri silsilesinin hangi seyri izledi�i bak1mmdan. Bu ger-

8. Fakat bu tur bir belirsizlik, sOz konusu eylemlerin baz1 kabile savqlan n­
da olduQu gibi riruelle,tirilmesiyle bir Oli;ilde azaltllabiJi[

20
�ek hi�bir yerde., antropologlar arasmda sava�lanyla ve sava��1hk­
lanyla tin sahibi olan Filipinler 'in Thusuglan ve Venezuela'nm
YanomamOleri• gibi sanayi Oncesi toplumlarda oldu�u kadar a�1k­
�a gOrtilmez. Tausuglar, �iddetin do�asmm, do�ru ve uygun dtizey­
lerin Otesine gitme e�ilimi ta�1d1�m1 kabul ederler; entelekttiel dti­
zeyde, gOze gOz, di�e di� Oldtirmelerin kendini kand1rma oldu�unu
kabul ederler (Kiefer 1972: s. 83 ve 92). Bu ttir toplumlarda, Onder­
li�in mihenk ta�1. bu konuda caydmc1 bir ntifuz uygulamqjct1r; ger­
\:i Onder haline gelen ki�iler kendi ki�ilikleri, kararhhklan ve h1rsla­
n d1�mda otorite uygulamalanm sa�layacak pek az imkanla dona­
t1l1yorlar. Tausug Onderinin gOrevi, �iddet etkinli�inin uzun vadeli
sonu�larma dikkat �ekmektir (1972: s. 92-95). YanomamO Onderle­
rinin gOrevi ise "tarafs1z kafah" olmak ve dOvti�lerin sonu�lanm s1-
mrland1rmaya �ah�makur (Chagnon 1977: s. 91).
$iddetin akt0rti/kurbam/tam�1 ili�kisi i�indeki gerilimin ikinci
O�esi, ilgili taraflar arasmda neyin �iddet olarak nitelendirilebilece­
�i konusundaki uzla�ma derecesidir. �e�itli toplumlardaki ve belirli
toplumlarm �e�itli kademelerindeki (yani aile i�i �iddet, bir toplu­
lu�un tiyeleri arasmdak i �iddet, vs.) �iddet eylemlerinin ama�lan­
nm �ok �e�itlili�i bir yana, �iddet ile ilgili taraflardan her biri bunu
btiytik ihtimalle �iddet olarak gOrecektir de. Ba�hca kaypakhk, do­
lay1s1yla da yanh� anlama konulan, ki�ilerin, asli olarak �aka ya da
rittiel olarak dti�tintilmti� zarar verici edimleri, dolays1zca ciddi ola­
rak ama�lanm1� olanlardan ay1rt etmekte kimi zaman gti�ltik �ek­
melerinden kaynaklamr. BOyle olsa bile, btittin bu de�i�ik edimle­
rin �u ya da bu bi�imde �iddet ile tammlanmas1 � k muhtemeldir,
�tinkti "�aka" ya da "rittiel" edimler de ya ciddi �iddet "tehditleri"
olarak tasarlanm1�t1r ya da sOz konusu toplumda �iddete ba�vur­
mamn ya da ba�vurmaya haz1rhkh olmanm ta�1d1�1 de�erin oyun
bi�imindeki simgeleridirler. $unu vurgulamakta yarar var: $iddetle
ilgili taraflar arasmdaki gerilim, ilgili ki�ilerin -ister aktOr, ister kur­
ban ya da tamk olsunlar- kas1th ya da kas1ts1z olarak, bu edimi farkh
yorumlamalarmm hi� muhtemel olmay1�mdan kaynaklamr. Bir ki­
�inin �iddet hakkmdaki deneyimlerinin tek bir toplumsal dtizeyle,
Ornegin aile i�iyle sm1rh oldu�unu varsayahm; uygulanan �iddet ba�-

• Bu kabilenin ad1 J. Overing'in makalesinde Yanomamiler; G. Marvin'in


makalesinde YanomamOler diye ge«;iyor Ben yazarlann tercihine uygun dav­
rand1m. (c;:.n.)

21
ka bir diizeyde (mesela farkh topluluklann ya da farkh etnik grup­
lann iiyeleri arasmda) gen;eklestiAi anda kendini belli edecektir
ve o zaman da kisi, siddetin temel l>zelliAinin -mesruluAunun tar­
t1�mahhg1- sonw;larmdan ka.;mamayacaktir. Siddet ediminin bu ko­
lay se.;ilebilirliAi elbette, son derece gl>riiniir olmas1 sayesinde gii.;
kazamr. Siddetin gl>riinttlsii, sesi ve birakt1A1 dedikodu izleri, hak­
lannda fazla a.;1klama gerektirmeyen �eylerdir.

S1DDET1N KUDRET 1

Siddetin bir sosyal ve kiiltiirel kaynak olma niteliAi benim kiil­


tiirleraras1 ge.;erliliAi olduAuna inand1A1m dt>rt temel l>zelliAe daya­
mr. Bu l>zelliklerden ilk ii.;ii ashnda daha l>nce tamuld1.
1. Siddetin uygulanmas1, mesruluk sorunu iizerindeki miicadele­
ye baAhdir.
2. Bir siddet ediminin uygulamsmda yer alanlar veya bir siddet
gl>riintiisiinii izleyenlerin temel duzeydeki kavraYJslan arasmdaki fark
muhtemelen en az olacaktir: Kilit anlammda, "hakhhA1 tart1smah
bir fiziksel zarar verme" olarak siddetin yanhs anlasilmas1 hi.; de
muhtemel deAil.
3. Siddet uygulamas1 duyular i.;in son derece hissedilirdir.
4. Siddetin 1hmh bir etki derecesinde kullamm1, l>zel aletler veya
esoterik (gizembilim) bilgi bak1mmdan gl>rece pek az donamm ge­
rektirir. 1nsan bedeninin k1vrakhA1 ve giicu ve bu imkinlann fizik­
sel nesneleri tahrip edebildiAini bilmek, bir baska insana kars1 asga­
ri 61.;iide basanh bir incitme eylemini ger.;eklestirmek i.;in yeterli­
dir. 9
Her biri bir siirekliliAin u.; noktasmda bulunan bu l>zellikler, sid­
detin sosyal edimler arasmda yegane olduAunu ortaya ko yar. Oteki
sosyal edimlerin mesruluAu daha az tart1smahdir, anlamlan bak1-
mmdan daha kaypakt1rlar, daha az gl>riiniirler, basvurabilmek

9. Basit fiziksel giice ek 11eyler elbette ki 11iddetin etkisini hayli arttJn[ Bii­
yiiciiliik ve cachllk, bu balamdan kayda deQer katlos1 olan gizemli bilgileri olu11-
tururlm. F iiliyatta bu teknikler Oylesine kahredicidirler Id baz1 toplumlarda fi­
zikael 11iddetkullan1m1m tiimuyle ikame edebilirle[ Fakat bOyiiciiliik ve cad1-
110m ka.;IIlllmaz olarak .;ai)l11brchQI imajlar; dayanaklanru gOriiniir fizikael gii­
ciin ger.;ek etkinliQinde ortaya koyarlm.

22
i<;in daha incelikli ve karma�1k maddi kaynaklar ve bilgi isterler.

�iddetin kudreti, d Ort kilit Ozelli�inin onu hem pratik (ara� ola­
rak) hem de sembolik (kendini ifade etmenin) ama�lar i�in uygun
k1lma tarzmdan kaynaklamr: Sosyal �evreyi dOnil�tilrme arac1 ola­
rak (ara��1 ama�) ve kilit sosyal fikirlerin Onemini gOsterme arac1
olarak (ifade amac1) �iddet son derece etkili olabilir. Oyle ki geni�
bir yelpazede yer alan hedefleri ve h1rslan ger�ekle�tirmek i�in du­
yulan arzu, �iddet edimlerinin uygulanmas1 i�in yeterli ko$uldur.
Sosyal �evreyi dOnil�tilrmek i�in �iddet �Ozilmilne ba�vurulmas1
apa�1k bir �ekilde �iddetin dOrdilncil Ozelli� ini yans1tu. Ki�inin sos­
yal konumunu yilkseltmenin yolu olarak rakiplerine fiziksel zarar
vermesi stratejisi ger�ekten de "do�al bir sosyal deneyim" olarak
almabilir; buna bir de silahlarm ve ba�ka gere�lerin bu stratejiden
elde edilecek sonu�lan kat kat arttuabilece�i olgusu eklenir. Bu yilz­
den de Ozellikle akrabahk kural ve de�erleri arac1h�1yla ifade edi­
lenler ba�ta olmak ilzere, nilfusun hayli geni� bir bOlilmilnde �idde­
tin ortaya �1k1�1m gti�lti k1S1tlamalar onemli oranda dizginlerken,
�iddet yoluyla �Ozilme b�vurma yOnilndeki bu do�al e�ilim, bu tilr
k1S1tlamalarm kapsamma girmeyen ki�ilerle ili�kilerde olduk�a �a­
buk a�1�a �1kar. Bence, bu kitapta Joanna Overing'in anlatt1�1 Ve­
nezuela'daki Piaroa halk1, bu konudaki en milkemmel Orne�i veri­
yor. Akrabahk tilril k1s1tlamalar yilzilnden bu balk arasmda gilnde­
lik ili�kilerde �iddet neredeyse hi� yoktur. Fakat yabanc1larla ili�­
kilerde -ister Piaroa olmayan insanlar olsun, ister do�ailstil varhk­
lar olsunlar- �iddetin her tilrlilsilne izin vardu. Bu noktada, teorik
dilzeyde �iddeti -burada benim yapt1�1m gibi- bilin�li olarak b�vu­
rulan bir imkan olarak de�erlendirmenin, �iddet e�ilimlerini bir an­
lamda biyolojik �Okenli ya da insanm bilin�altma kazmm1� bir �ey
olarak goren baz1 akademisyenlerin fikirleriyle ters dil�til� ilnil be­
lirtmem gerek. Burada, etoloji (insan davram�lanm biyolojik neden­
lerle a�1klayan goril�) bak1� a�1sm1 payla�an antropologlarm bu ko­
nudaki katk1lanm yorumlayamayaca�1m (bak. makalenin devam1).
Yalmz, �unu belirtmek istiyorum: Onlar �iddet davram�larmm ku­
rallarmm seks ve beslenme gibi biyolojik "gildil"lerle kar�1la�tm­
labilir oldu�unu dil�ilnilyorlar, (Orn. Fox 1982) benim tercihim ise
�iddet edimi ile topra� m i�lenmesi edimi arasmdaki benzerliktir.

�iddet edim ve imajlanrun d1�avurum i�levi Oncelikle �iddetin gO-

23
ri.ini.irli.iAi.ini.i ve ikinci olarak da ilgili herkesin -killti.irel arka plan­
lan ne kadar farkh olursa olsun- sOz konusu edim ve imajlardan
en azmdan belirli bir asgari ortak yorum i;1karma ihtimalinin yi.ik­
sekligi ni kullamr. �iddetin bu iki ozelliAi, onu mi.ikemmel bir ileti­
�i m arac1 k dar. Kimi yorumcular, �iddctin simgesel kullammmm ge­
ncldc ihrnal edildiAini belirtmi�lerdir (om. E. Marx 1976); fakat bu
kitapta bu soz konusu deAildir.
�iddet ile, karakterize ettiAi �ey arasmdaki ili�ki, ai;1ki;a isim ika­
mesi (rnatonymic) ya da mecazi (metaphoric) olabilir. OlaAand1�1 �id­
det edimlerinin ya da imajlarmm, �iddete ba�vurmaya hazu olma­
nm bu yeteneAin s1radan bir pari;as1 olduAu bir ko�ulda, diyelim ki
belirli bir sosyal grubun gene) siyasi yetenekleri hakkmda bir be­
yanda bulunmak ii;in kullamlmas1 halinde birincisi sOz konusudur.
Halka ai;1k idamlar ya da Kuzey 1rlanda'daki baz1 yan askeri Orgi.it­
lerin muhbirlere kar�1 ba�vurduAu "dizk1rma" buna Ornektir. lsim
ikameci niteleme, daha derininde yer alsa bile daha basit bir di.iz­
lemde, bir bi reyin ba�kalarmca i�lenmi� �iddete kar�1 gOze gOz mi­
sillemesinde sergilenir. Bu ti.irden �iddet, ba�ka amai;larm yam sua
ilk uygulay1c1dan gelecek yeni �iddet edimlerini etkili (ve arai;i;1) bir
�ekilde, onlan atd hale getirerek caydmrken, aym zamanda da mi­
sillemede bulunan bireyin uzun vadedeki gene) siyasi gi.ici.ini.in bir
d1�av urumud ur. Bu bak1mdan �iddet, nasd arai; hedel1ere ula�dmas1
ii;in doAal bir sosyal deneyi m olabiliyorsa, d1�avurum hedeflerinin
geri;ekle�tirilmesi bak1mmdan da aym �ey olabilir. Bireyler ya da
gruplar her zaman ii;in �iddeti en azmdan pratik bir siyasi avaqtaj1 gii­
vence altma almanm bir arac1 olarak hesaba katacaklan ii;in eAer
ki�iler kendilerini deAerli siyasi milttefikler olarak gOstermeyi di.i�i.i­
ni.iyorlarsa, kendi ki�isel �iddet yeteneklerini sergilemeleri Onem ta­
�1r. Ki�iler kendilerini ittifak kurulmaya deAer olarak sunarken, de­
neti m altmda bulundurduklan ekonomik kaynaklara ya da silrdi.ir­
d i.ikleri sosyal ili�kilere her zaman gi.ivenemeyecekleri kesin i;i.inki.i
bu ti.ir " kaynak"larm kullamlabilirliAi belirsiz kalma eAilimindedir
ve onlarm kontroli.i altmda bulunmalan hii; de �art deAildir; buna
kar�1hk fiziksel yetenekleri -Ozellikle de fiziksel kuvvetleri- i;ok da­
ha haz1r bir �ekilde ellerindedir ve bir bireyin bu alandaki bilgisinin
geni�liAiyle epey OvilnebileceAi bir "kaynak" olu�turur. Buradan da
gOrilnil�teki "�iddet �iddeti doAurur" eAiliminin insan bireyinin psi­
koloji k yap1smdan kaynaklanmaktan i;ok, insanlarara.s1 ve sosyal et­
kile�imin bir Oli;i.ide temel -ve belki de evrensel- bir mant1Amdan gel-

24
diAi iddia edilebilir. Bu "temel" sosyal yapdam� ger�ekten de bir di­
zi toplumun -bunlar arasmda, bu kitapta John Corbin ve Garry Mar­
vin tarafmdan ele alman Kuzey A kdeniz toplumlan (1spanya, Sicil­
ya, Yunanistan, vs.) en tinlti Orneklerdir- kurumsal formasyonlarm­
10
da hayli se�ilebilir haldedir
Siddet imajlarmm mecazi tammlarla kullamld1g1 yerde yap1lma­
s1 gereken, normalde fiziksel zarar verme ile ili�kili gOrtilmeyen fi­
kirlerin �iddet tarafmdan temsil edilir hale geli�inin mant1g1m a�1ga
�1karmaktu. Bu, Brian Moeran'm bu kitaptaki makalesinin konu­
sudur. Moeran baz1 Japon film ttirlerini ve merkezinde �iddet ve cin­
sel pornografi imajlan bulunan ba�ka sanat ileti�im ara�lanm ele
ahyor. Bu klasik dtizenli sanayi toplumunda �iddetin bOylesine bir
tutku olmas1 �a�1rt1c1d1r, fakat Moeran gOsteriyor ki bu tut ku za­
manm ak1�mdaki ge�icilik ve stireksizlik hakkmda Japonlarm de­
rinlemesine duydugu hislerle gayet yakmdan ili�kilidir. Dtipedtiz ytik­
sek bir estetik sayg1 gOren �iddet imajlan, zamanm bu ak1�ma kar�1
bir protestoyu temsil etme i�levini gOrtiyorlar; bu bak1mdan Ozel­
likle de Oltim, bir kurtulu� ve armma duygusu sunuyor.
Siddet imajlan kOklti etnik aynmlarm Otesinde de iyi anla�dabi­
len az say1daki sosyal imajdan biri oldugu i�in Onemli Ol�tide �at1�­
ma ve muhalefetin bulundugu bir ortamda bu imajlarm ileti�imi­
nin s1k�a ortaya �1kmas1 beklenmelidir. Hele de bu t tir imajlarda ile­
tilen en temel fikir, sosyal eylemin ihtilat11hg1 oldugu i�in �iddet bu
muhalefeti ifade etmede gayet uygun dti�er. Bu ytizden Ozgtil �iddet
eylemleri Oyle bir tarzda dtizenlenir ki bir "tarar• bunu me�ru sa­
yarken, Oteki taraf tasvip edilemez olduguna htikmedecektir, bu ko­
nuda da taratlarm her birinin "Oteki"nin yapt1g1 yorum hakkmda
hayli agz1 s1k1 davranmas1 muhtemeldir. Bir aynmm (etnik ya da ba�­
ka t tirden olsun) bir tarafmdan bir tamgm bak1� a�1smdan, Oteki
taraftaki ki�ilerce yapdan ve sergilenen �iddet, alternatif bir hayat
tarzmm varhgmm simgesi halindedir; ayrmtdannda gizemli olsa da,
kendi a�1smdan btit tinliigti olan bir hayat tarz1du bu ve bu ytizden
de derinlemesine tehditkar ve huzursuz edicidir.
Bu ttir siyasi muhalefet mesajlarmm etkin bir �ekilde yaydmas1

10. Sosyal ilerleme hakkindaki bu ttir tartJ�malar a((1k�a kamu politika ala­
nina ili�kin oldugu zaman, erkekler ba� aktorler haline gelir. 0 zaman, ka­
d1nlann denetimi, ozellikle de cinsellikleri, k i�inin kendi fiziksel bedeni tize­
rindeki denetimi oldugu kadar -Akdeniz orneklerinin de gosterdigi gibi- sa­
hip olunan siyasi onemin de bir bildirimi olur
ic;in tamklann �iddetin dolays1z kurbanlan olmas1 gerekmez, hatta
belki de olmamas1 gerekir. Tribi.inlerinden ya da televizyon ekranla­
nndan pasif bir �ekilde, "kaba" emek•i sm1flardan futbol hooligan­
/armm (ddvu5me pe5indeki taraftar/ai \ .11.) stadyumda kendi arala­
rmda sava�masm1 seyreden Britanya orta sm1fmm konumu bu ttir­
dendir. Algilad1klan mesaj, orta-sm1f hayat tarzmm dokunulmaz ol­
mad1!1 ve i�-;i sm1fmm ya�ama gticti bak1mmdan tisttin bir alterna­
tiL hayat tarzma sahip olabildi!idir (kar�. M arsh ve Campbell 1982;
Dunning, Murphy ve Williams, bu kitapta).
Bu tarzdaki ba�anh bir siyasi muhalefet ileti�iminin baz1 �iddet
edimleriyle ba�kalanyla oldu!undan daha iyi bir �ekilde elde edile­
bilece!ini varsaymahy1z. :O urada, "do!ru" (uygun) �iddetin se-;imi,
muhtemelen bir miktar inceli!e sahip kararlar gerektirir; bu da �id­
detin anlams1z ya da mant1k d1�1 oldu!u gOrti�tinti yalanc1 -;1kanr.
Orne!in "kar�1 t·arar• �iddet konusunda neyin kabul edilebilir, ne­
yin kabul edilemez oldu!u hakkmda kendi ii; uzla�malanna ula�­
m1� olmahdir, bOylece de fail adaylan bu me�ruluk smmnm tam ola­
rak nereden ge-;ti!ini tahmin etmekle ytiktimlti k1hnm1� olacaktir;
on/arm �iddeti o zaman bu smmn tam anlam1yla "yanh�" tarafm­
da yer almakla daha da etkili olabilir. Elbette, herhangi bir grubun
ii; i�lerinde kabul edilebilir ve kabul edilemez �iddet sorununun itici
gelmesi muhtemeldir; fiiliyatta bir grubun i-;sel uzla�malan onun
ktilttirel Ozgtinlti!tintin simgesi halini alabilir. Bu ytizden de yaban­
c1lann, kar�1 tarafm ktilttirtintin herhangi bir yOnti hakkmdaki yar­
g1lanm bilecekleri varsay1hr. Benim kutup yOresindeki Eskimolar el­
bette ki Avrupa asilh Kanadahlann "smm nerede -;ekti!ini" biliyor­
lard1; ne zaman �iddet i-;eren bir sarho� kavgasma kan�salar, Oteki­
ler onlan 1slah (re-educate) etme iste!inde olacaklard1. Olgusal ola­
rak, Eskimolar Kanada normlanndan ne kadar uzakla�1rsa, Kana­
dahlar daha bir ba!1rarak vaaz vereceklerdi; bOylece de Eskimola­
rm, Kanadahlann gOrti�ti hakkmdaki yarg1lan yeniden do!rulana­
caktl. Bir sonraki bOltimde Eskimolann �iddeti bir siyasi muhalefet
stratejisi olarak kullanmasm1 aynnt1lanyla ele alaca!1m.
Bununla birlikte, hedefleri siyasi muhalefetin ileti�imi olsa d a �id­
det faillerinin ille de muhalefet ettikleri gruptan mutlak bir siyasi
kopu� ama-;lamalan gerekmez. Orne!in, ama-;lad1klan sadece iki
tarafm da i-;inde yer ald1!1 ve dengenin bir tarafm aleyhine a�m kay­
m1� bulundu!u bir siyasi sistem i-;inde siyasi dengede kendi lehleri­
ne bir dtizelme arzusunu belirtmekten ibaret olabilir. BOylesi bir du-

26
rumda, muhalefetin uyg un bir sekilde ifade edildi�i siddet dilzeyi­
nin belirli smirlan olacaktir: Uygulanan siddeti (Ueki taraf gayn­
mesru sayacaktir, fakat yine de bu siddete tamamen aynms1z yak­
l�mayacak ya da "�izmeyi ast1�m1.. diisilnmeyecektir. l 960'larda
ABD'nin �o�u kentinde ortaya �kan irk olaylan hakkmda Fogel­
son'un ola�anilstil analizinde (1971) bfiylesi bir durum net bir sekil­
de a�1�a �1kar. Bu olaylarm ayirt edici bir ()zelli�i. siyahlarm sergi­
ledi� siddetin, sahip olduklan fildilrme ve yiklm potansiyeline oranla
�ok daha az olmas1yd1. Siyahlann hedefleri se�me hedeflerdi (be­
yaz polisler, gettolara giren belirli baska beyazlar, belirli sfimilrilcil­
ler) ve fiziksel kuwet kullammlan �o�unlukla hayli denetimliydi -
olaylarda pek az beyaz fildil, kas1th olarak fildilrillenler daha da az­
d1 (1971 : s. 73 -92). Bununla birlikte, burada incelikli bir siyasi me­
saj var idiyse bile beyazlarm hepsinin de bunun farkmda oldu�u sfiy­
lenemez.

ALKOL VE �lDDET

Antropologlarm siddete yaklas1m1, uyg ulamsmm genel toplum­


daki sosyal gerilim ve de�erlerin dolayi m1m hangi sekilde i�erdi�i
ilzerine yo�unl�ma e�ilimindedir. Belirli dav rams tarzlanm kosul­
lamalan muhtemel olan �ocukluk deneyimleri, miza�lar ve "bireye
i�kin" b�ka etkenler, antropologlarca sunulan a�1klamalarda daha
az gfirilnilr. Antropolog un bak1s a�1S1mn ardmda, sosyal edimlerin
daha genis sosyal �evreye etkide bulunmak amac1yla tasarland1�1 ve
edimin ama�lanan etkisinin ortaya �1kmas1 i�in edimin faili ile ah­
c1s1 arasmda bir fil�ilde anlay1s ortakh�1 bulunmas1 gerekti�i varsa­
ymu yatar. Sosyal de�erler bu anlay1s ortakh�mm dayana� 1m olus­
turur. Bu kitaptaki a�irhkh oda�m. siddet edim ve imajlarma an­
lam kazand1ran ve bu edim ve imajlarm y()nlendirdi�i ve uyand1rd1-
Ai sosyal tepkinin ola�anilstil fazla olmasm1 sa�layan sosyal fikirler
olmas1 bundandir.
Fakat bu demek de�ildir ki, antropologlar siddetin i� bilesenleri­
ni tamamen inkir ediyorlar. Nitekim Suzette Heald'in bu kitaptaki
makalesi (Heald orada, bir Do�u Afrika halkmdan toplad1�1 mal­
zemeyle siddet ve sald1rganhk hakkmdaki killtilrel fikirler ile siln­
net merasimi arasmda iliski kuruyor), bilin�tmdaki siddet i�eren
bir edimde bulunma eiil.iminin, beyin y1kamayla benzerli�i bulunan

27
baz1 psikolojik si.irei;ler ii;eren "smav" (i;e�itli inam�larda cesaretin
ya da ki�inin sozi.ini.i n do�rulu�unun smand� 1 bir olUm kahm sma­
v1, boylece karar ilahi takdire buakdm1� olur-<;. n.) tipi deneyimler­
le beslend� i yolundaki ipucunu ii;erir; bu tUr smavlarm, ki�ileri �id­
det ile yiiz yiize kalmd1t1 durumlarda cesur olmaya hazulad� 1 an­
l�1hyor. Fakat Heald'in Gisu si.inneti hakkmdaki temkinli yorumuna
gore bu tUr deneyimler bu sonucu yaratacaksa hayli sert olmahd1r­
lar ve o zaman bile sonucun geri;ekten de ortaya i;1kac�1 yarg1S 1,
ancak pek ihtiyat h bir �ekilde one si.iri.ilebilir. Yine de antropolog­
lann, �iddetin ii; bile�enlerini ele alan ve geni� yank1lar yaratan ele�­
tirilere yo) ai;m1� da olsa, i;arp1c1 mi;i.ide kendilerinden emin �ekilde
gori.i� belirtmi� olduklan bir alan vardu. Kastetti�im, alkol ti.iket i�
mi ile �iddet arasmdaki ili�kidir (ka�. Everett vd. 1976). Bu ozel gi.in­
dem konusunda ba�hca fikirleri ve tart 1�malan ozetlemeye de�er,
i;i.inki.i bu makalenin onceki k1smmda sunulan gene) �iddet analizi,
bu konudaki ihtilaf noktalarmdan bazdarmm netle�tirilmesi gere­
�ini akla getiriyor. Toplumdaki alkol ti.iketiminin roli.i konusundaki
ana tart1�ma, alkol ti.iketiminin fiilen belirli tarz sosyal davram�lara
yol ai;1p ai;mad1�1 (ya da hangi oli;i.ide yol ai;t 1�1) hakkmdad 1r. A l­
koli.in insan bedeninde onemlifizyo/ojik de�i�imleri harekete gei;ir­
d�i yarg1sma itiraz eden yok; sorun, bu tUr d�i�imlerin dolays1zca
ayirt edilebilir eylem bii;imlerine doni.i�i.ip doni.i�medi�idir.
Alkoli.in insan eylemindeki roli.i hakkmdaki tart1�manm �iddetini
daha da artt1ran bir �ey, alkol t tiketiminin ampirik olarak ili�kilen­
dirildi�i davram�larm muazzam de�i�kenl�idir. Bu yOzden, alkol ile
�iddet prati�i arasmda ili�ki kuran yazarlar, alkoli.in ban�1 ve sakin
davram�la ba�lant1h oldu�u i;ok sayidaki toplumun varh�1 ile yilz
yi.ize gelmek zorundalar (McAndrew ve Edgerton 1970). Gene) ola­
rak alkol almd�mda benimsenen davram� tarzlan, ister �iddetli, is­
ter ban�1 olsunlar, adi gi.indelik tarzlara k1yasla daha istisnaidir.
Ancak bu istisnai tarzlarm hangisinin ortaya i;1kac�1 hakkmda top­
lumdan topluma ongori.ide bulunmak, son derece gi.ii;ti.ir. Do�rusu,
alkol ile ili�kilendirilen davram� bii;imlerinin en bilinenleri �iddet
ii;erirler, ancak bu noktada bile bilinmeyenler ve paradokslar var.
Kanadah bir Eskimo toplulu�una ait verilerim bu bak1mdan tipik­
tir. Bu toplulukta alkol -ya ev yap1m1 �arap ya da ithal bira ve dam1-
tdm1� ii;kiler- yalmzca belirli sosyal olaylar vesilesiyle ti.iket ilir, Ozel­
likle de av seferleri, kalkmma konferanslan ya da hastane tedavileri
dolay1s1yla bir silre uzakta olanlann doni.i�ilni.i kutlamak ii;in veri-

28
ten partilerde. Bu partilerde �iddetin ortaya c,:1k1�1 genellikle sadece
bir kutlamanm epeydir si.i rmekte oldugu bir s1radad1r ve normalde
gi.iri.ilt i.ili.i, fakat ozi.inde dos tc,:a olan bi r ilet i$imin yerine gei;er; ger­
c,:ekle$en fizi ksel saldmlann Eski molarm bi rbi rlerine kal"$I gi.it mek­
te olduklan belirli kinler le baglanuh olma lan t i pikti r. Dikka te de­
ger bir ,sey, fiziksel saldmlar hayli s1k gori.ildi.igi.i ve hie,: de beklen­
medik olmad1g1 halde, olaydan s o ma pek c,:ok kimse -c,: ok kere sal­
dtrganlar dahil- bu ti.ir davran1$larm koti.i bir $ey oldugunun a pac,:1k
old ugu gori.i$i.ini.i dile getirirler. i $in ic,:i ndeki bilmece $U: Buna rag ­
men, en kabank sicilli sald1 rganlara kar $ t bile misilleme eylemine
kalkt$ dd1g1 enderdir ( R iches 1 976). B u n u n yerine, bildik bi r $ekilde,
�ald1rgamn $iddet edimi mazur gosterilir -sarho$ oldugu gerekc,:esiyle.
� i mdi ben sozi.i toplumdaki "alkol �i ddeti " ne dai r iki i.i nlii teorik
yakla$tma getirdigi m zaman, bu olgunun a k 1lda tutulmas1 gerekir.
t lk teorik yak la�1m ile birlikte, gayet iyi bilinen, alkol �iddeti nin
en azmdan k1smen alkol t i.i ketimi olgusunun kendisine atfedilebile­
cegi hipotezini tamtacag 1m. Bu yakla�1mm bir damgasmm, ya apa­
c,:1k bir �ekilde alkol �iddetini sapkm davram� saymas1 ya da ba�ka
bir �ekilde, alkol �iddetinin faillerinin ge�ek anlam1yla duygusal i f­
las halinde bulundugu yarg1sm1 ic,:ermesi olduguna inamyorum ve
bu yi.izden de bu konuda hayli ku�kucuyum. Bununla birlikte bu
yak la�1m1 tercih eden yorumcular normalde alkol �iddetini daha
olumlu k1hflann ic,:inde sunarlar, gori.ini.i�e baklhrsa -birey ya da
t opl um ic,:in- alkol t i.i ketiminin yarat llg1 ki mi yararh etkilere i�aret
ederler. b m egi n, gi.indelik davram$ normlar mm o fke ve koti.i niyet
gibi duygulan bast1rd1g1 sosyal di.izenlerde, alkol �iddeti olaylan­
nm haliyle dogan gerilimleri de�arj etmenin ki.ilti.i rel olarak onayla­
nan bir araci i�levini gordi.igi.i iddia edilir. Bu gori.i�i.in bir c,:e�itleme­
si, d1� di.inya tarafmdan kendi lerine zorla dayat1lan ani sosyal degi­
�imle yi.iz yi.ize bulunan (Avustralya'daki) Aborigineler hakkmda ileri
si.iri.ilmesi tipik olan -gerc,:ek kudretin d1� di.inya tarafmdan ele gei;i­
ri ldigi bir d urumda- alkol �iddetini kudret duygusunun bir simi.ilas­
yonu (taklidi) olarak ac,:1klayan yorumdur. Klausner ve Foul ks'un E s­
kimolarda sosyal degi�im ve Kuzey Alaska'da petrolle baglant1h ge­
li�melere ili�kin incelemesi bu gor i.i �i.i ic,:erir (1982). Bu yoni.iyle bu
ti.irden onermeler, benim Eskimolar hakkmdaki malzememde de an­
lam ta�1rlar.
Fakat ti.im bu ak1I yi.i ri.itmeler bir yana bu genel yakla�1m alkol
�iddetini sapkm davran1� olarak ele ahr, c,:i.inki.i alkol kullanmanm

29
fizyolojik olarak ki�ilerin sakmmasm1 azaltt1g 1, dolay1 S1yla da giln­
delik sosyal kontrollere ters dil�en eylemlerin geli�imine yard11nc1 ol­
dugu g()ril�ilnil i�erir. Yine aym yakl�1m alkol �iddeti faillerinin,
t1pk1 Bat1h toplumdaki alkolikler gibi pek kontrol edemedikleri bir­
tak1m gil�lerin kurbaru oldugunu, bunlara ka�1 k() r bir �1rp1ru� i�de
bulunduklanm varsaymakla, eylem ()znelerini ge�ek anlamiyla duy­
gusal iflas halinde.g()rilr. Bence bunlar, zarar verme potansiyeli b()y­
lesine muazzam olan davraru�larm anl�dmasmda fazlaca yarar sag­
lam1yorlar. Dolays1zca dikkat �eken �ey, bu yakl�1mdakilerin �1kar ­
samalarmm benim Eskimo bilgi kaynaklanmm b u tilr davram�lar
hakkmda olay sonrasmda ifade ettikleri fi kirlerle (bak. yukandaki
pasaj) �ok yakm bir uyum i�inde olduklandu. G()rilndogo kadar1y­
la bu yakla�1m1 tercih eden yorumcular alkol �iddeti sorununa, �id­
dete tamk olanlarm alg day1�1 a�1smdan yakla�1yorlar. Oysa herhan­
gi bir a�1klama, �iddetin uygulayic1smm (akt() rilniln) uygulama anm­
daki durumunu dogru bir �ekilde belirtmelidir. Bu durumda benim
Eskimolar hakkmdaki verilerime alternatif bir a�1klama bulmam ge­
rekiyor. Eski'11 olann �iddet uygulamakla akdc1 ve tilmilyle dil�ilnill­
mil� bir sosyal kazamm yolu izlediklerini g() steren bir a�1klama ol­
mahd1r bu.
Bir "uygulay1c1 bak1� a�ISI", M acAndrew ve Edgerton'un yukan­
da degindigim dil�ilndilrilcil katk1 s1 ( 1970) yard1m1yla gilndeme ge­
tirilebilir. Alkol �iddeti konusunda ele alacag1m i kinci teorik yakla­
�1m fiili olarak onlarmkidir. Bu yazarlar alkol kullamm1 ile sosyal
davram� arasmdaki i li�ki hakkmda inandmc1 ak d yilriltmelerde bu­
lunurlar ve ilslubu hangisi olursa olsun, "alkol" davram�mm killtil­
rel olarak belirlendig ini ve alkol kullanmanm kendisince y()nlendi­
rilmedigini savunurlar. Ki�ilerin, bir sosyal durumun tammlam� tar­
zma g()re () zel bir davram� ilslubunun beklenmekte oldugunu ()gre­
nebildiklerini hat1rlatan yazarlara g() re, bir kere bir ortam, diyelim
ki bir "parti" ya da "fiesta" olarak tammland1ysa, buna uygun dil­
�en davram� uygun anda ortaya �1kma egiliminde olacaktu
ger�ekten de, bir partide bunlar olma egiliminde olacakt1r, alkol i�ilse
de, i�ilmese de ya da miktan ne olursa olsun-. Buradaki () nerme,
alkoliln aynlmaz bir par�as1 oldugu sosyal olaylar i�in �iddet dav­
ram�mm (olay �1k1yorsa tabii) ()grenilmi� davram� oldugudur. Bu
da elbette i ki hayati g()zlemle bagda�u: Birincisi, �iddetin uygulan­
d1g 1 sosyal ortamlarm bir�ogunda alkol kullamlmaz; i kincisi de al­
kol kullamm1 tamamen ban��l davram� ile de baglant1h olabilir. H a-

30
Iihaz1rdaki ereklerimiz ai;:1smdan birinci gOzlem i�in pilf noktas1dir:
Siddet e�er alkol e�Ii�i olmadan uygulanabiliyorsa, o zaman alkolle
ili�kili �iddete alkoliln neden olmas1 gerekmez.
Bu yakla�1m1 yararh gOrilyorum ve bundan yola i;:1 karak iki soru
soruyorum. Birincisi neden alkoliln de kullamlmakta oldu�u belirli
sosyal ortamlara (olaylara) �iddet uyarll goriJ/iJr? 1 kincisi de neden
alkol bu durumlarm uygun e#ik�isi olarak dil�ilnillilr? Yer darh�1
yilzilnden cevaplarm ancak do�rultusunu i;:izebilece�im. Fakat bu
cevaplarm tatmin edici say1lmalarmm bir ko�ulu, alkoliln ban�i;:1 ve
sakin davram�larm beklendi�i durumlarda da kullamlmasm1 da ai;:1k­
lamalan olacakt i r.
«';Ozilm vaat eden bir yorum, alkol �iddeti davram�m1 simgesel dav­
ram�. ara�tirmacmm hedefini de davram�m hangi mesaj1 ifade etti­
�ini bulmak olarak ele ahr. Bu gOril�il Ozellikle Kuzey A merika'da­
ki yerli halklar arasmda yaygm gOrilnen �iddet hakkmdaki incele­
meler destekler (kar�. MacAndrew ve Edgerton 1970). Burada iki
nokta Onemli. Birincisi, Kmlderili ve Eskimo �iddeti normalde dil­
pedilz, kendilerine kar�1 ho�nutsuzluk bulunan ki�ilere yOnelik ol­
du�u halde, saldm kurbanlarmm neredeyse hepsi de saldirgan ile
aym temel sosyal kategoride yer ahyor: Kai;:mdmaz olarak Kmlde­
rili ya da Eskimo hem�erileri oluyor. Ba�ka bir ifadeyle,
1
Avrupahlarm 1 , Orne�in Eskimo sarho�luk �iddetinin pek ender
olarak kurbam olmalan dikkat i;:ekicidir -hem de Avrupahlarm po­
litikalan ve faaliyetleri hayli s1ki;:a ciddi k1zgmhklarm nedenini olu�­
turdu�u halde . 1 kinci nokta, sadece arai;:sal dilzeyde de�erlendirile­
cek olursa, Kmlderililerin ve Eskimolarm �iddet eylemlerinin gayet
verimsiz gOrilndilkleridir. Bu yilzden de ho�nutsuzlu�un ifadesi ii;:in
bo$al1m sa�lad1klan Oli;:il silnde, geri;:ekle�tirilmeleri yeni uzla�maz
i;:eli�kileri iJretir ve bOylelikle de yeni �iddet olaylarma Oncillilk eder­
ler.
E�er Eskimo ya da Kmlderili alkol �iddeti asli dilzeyde simgesel
davram� olarak yorumlanacaksa, o zaman bu davram�m mesajm1
kavramak ii;:in Avrupah-yerli ili�kileri en uygun ba�lam1 sunar. Bu
ili�kilerin Ozilne ili�kin bir olgu, yet kinin ve kaynaklarm ezici bir
a�1rh kla Avrupahlarda bulunmas1dir. Eskimo ve Kmlderili �iddeti­
nin d1�avurumcu yOnlerini hayranhk verici bir �ekilde yans1tan bazi

1 1 . Bundan sonra, kullam�1z olan "Avrupa asdh Kanadab" ya da "Avrupa


kOkenli Amerikah"nm yerine kISaca "Avrupah" diyece{lim.

31
yazarlar (Orn. Brody 1977; Lithman 1979) zaten, bu �iddetin i�levi­
nin A merikah ya da Kanadah yetkililerin sosyal deAerlerine kar�1 bir
muhalefet ya da ret bildiriminde bulunmak olduAu Onermesini One
silrmil�lerdir. Bunu kabul edersek, akla gelen soru �u: Alkollil du­
rumlan, bu tilr bir muhalefetin ileti�imi ii;in uygun kilan Ozgilnlilk
nedir? Cevabm, gerek Avrupah gerek i;aAda� yerli killtilrlerde al­
kollil durumlarm (Ozellikle de " parti" ortamlarmm) Onemli sayil­
masmda ve bunlara bilyilk deAer atfedilmesinde yat1yor olmas1 muh­
temel gOrilnilyor. Alkol durumlarmm Onemi, iki taraf arasmda, on­
suz herhangi bir mesajm iletiminin tamamen imkans1z olacaA1 bir
o rtak anlay1� zemini sunmas1d 1 r. "Avrupah" deAerlerine muhale­
fetin neden Ozellikle sarho�luk �iddeti arac1h!Jyla ifade edildiAine
gelince, bu da Avrupah yetkililerin (1srarh bir tekrarla) silrekli ola­
rak ii;kili ortamlarda -kendileri daima Oyle davranmasa da- a�mhk­
tan sakmilmas1 gereAini vurgulamalan yilzilnden olsa gerek. S1 k s1 k
Avrupahlarm vaazlanm dinlemek zorunda kalan yerliler de Avru­
pah adabmm tam tersine gore davranmakla Avrupa deAerlerinin pek
sempati duymad1klan fikirler olduklanm ortaya koymu� oluyorlar.
ii;kili ortamlarda gOrillmesi tipik olan olaAand1�1 davram�lar ara­
c1h!Jyla, belirli bir sosyal mesajm ileti�iminin bu ortamlarm en muh­
temel amac1 olduAu i;1 karsamasmda bulunuyoruz. Yine de henilz,
neden belirli simgesel davram�lara alkol kullammmm e�Iik ettiAini
ve ba�kalarma etmediAini sormam1z gerekiyor. Bunun cevab1, sua­
damn d1�mdaki bir davran�m sahneleniyor olmasmda deAil, ileti�i­
mi yapilan mesajm doAasmda yat1yor olsa gerek. <::o nkil i;oAu top­
lumda gilndelik y�amla baAd�mayan nitelikteki davran�lar s1k s1 k
alkolsilz de gOrillilyor -insanm akhna kalabahk davram�1 ya da co�­
kun dini ayinlerle baAlant1h davran�lar geliyor-.
tddia ettiAim �ey. alkol tilketilmesinin tipik olduAu sosyal ortam­
lann (bunlara ritileller de diyebilirdik) i;el�kili bir yam bulunduAu­
dur. Bu ortamlarda, simgesel olarak iletilen mesaj (ritilel olmayan)
her gilnkil durumlarda hilkilm silren sosyal ii� kilerin geri;eAi ile ciddi
bir i;at1�ma ii;inde gOrilnilyor. Alkol kullammmm Onemi de insan­
lar bu i;eli�ki olgusuyla ka�Ila�mamak ii;in simgesel mesajm deAe­
rini gei;ersizl�tirmek ya da inkar etmek ii;in bir yola ihtiyai; duyar­
lar. Aiko) ii;mekle baAlant1h olan fizyolojik deAi�imler -Ozellikle de
zay1tlayan motorik sinir kontrol il- bu yolu sunar. Bu tilr bir kontrol
zay1 tl1Amdan sOz etmekle ki�iler ritilelin "sOylediAinin" sorumlulu­
Aunu reddedebilirler.

32
Kammca bu tilr i;eli�kiler, geni� kapsamh iki ortam tipinde belir­
gindir. Eskimo partilerindeki kafa i;ekme ile l)rneklenen birinci or­
tam, bu ritilelleri sahneye koyanlann aslmda i;e�itli bak1mlardan kl)k­
lil bir �ekilde l)teki gruba baA1mh iken siyasi muhalefet ritilellerinin
bir ba�ka gruba kar�1 gelmesini ya da o grubu yilz yilze reddedi�ini
ifade ettiAi tiptir. Nitekim Kuzey A merika'nm kuzeyindeki Avrupah­
yerli ekonomik ili�kileri i;arp1c1 l)Ji;ilde asimetriktir. Bunun Eskimo
ve KIZllderilileri eyleme itici etkisi gayet bolca belgelenmi�tir (l)rn.
Paine 1971) ve Kanada'nm kutupsal kesiminde Avrupahlarm, belirli
uygun davram�lar gl)stermedikleri takdirde -bu genellikle "Avrupa
tarz1" davram�lar oluyor- Eskimolan kaynaklardan yararland1rma­
makla (l)rn. i� vermemek) tehdit edip durmas1yla canh bir �ekilde
l)mekleniyor. Alkol ritilelleri .K1Z1lderili ve Eskimolara boyl1 n eAmeme
d1�av urumlanm fiili boyun eAmelerle baAda�t1rma imkam veriyor.
Bl)y)elikle de patut1 i;1kard1klan gereki;esiyle sosyal yard1m l)denti­
lerinin kesilmesi tehlikesiyle kar�da�an Eskimolar, Avrupah idare­
ciye "Sui; ii;kideydi" diye itiraz ediyorlar. Bu �ekilde boyun eAmeme
maskelenmi� ve Eskimolann ekonomik i;1karlan korunmu� oluyor.
l kinci olarak, "ritilel mesajlar'' ile "gilndelik geri;eklik" arasmda
i;eli�ki d0Amas1, ritilelin sosyal dayam�ma ifade ettiAi, buna kar�1-
hk gilndelik sosyal ili�kilerin hii; de "s1k1f1k1" olmad1Amm apai;1k
olduAu zaman sl)z konusudur. Bu tilr i;eli�kilere uygun dil�en alkol
tilketimi ortamlan, "ban�i; 1" davram�larm normu olu�turduAu or­
tamlard1r -Kanada'nm kutupsal kesimindeki Avrupa/1/ar arasmda­
ki ii;ki ortamlan buna l)rnektir . Biri;ok partide Avrupahlar co�kuyla
sosyal yakmhk duygularma baAhh klanm ilan ederler -oysa bu ki�i­
ler l)zilnde birbirlerine yabanc1dular, yabanc1 bir ortamda bir araya
getirilmi�lerdir ve aralarmda �iddetli anla�mazhklann silrilyor ol­
mas1 da hii; ender deAildir (Riches 1977; Brody 1971), hayli farkh
bl)Jgelerden geldikleri ve apayn etnik kl)kenlerden olduklan halde
bir Kanada kentindeki KIZllderili gl)i;menlerin meyhane ahbaphAmda
(meyhane KIZllderilinin toplumudur) benzer bir hava anlatu. Yine
Szwed (1966), Newfoundland'm uzak bir yerle�iminde toplumsal ii;ki
tilketiminin art1�m1 bu yerle�imi olu�turan ailelerin sanayile�mi� top­
lumla daha s1k1 ili�kiler kurulmasmdan kaynaklanan sosyal tecrit
edilmi�liAindeki art1�a baAlar. Bu tilrden sosyal tecrit, fiesta tipi ii;­
me ortamlarmm yaygm olduAu i;ok say1daki kl)y)il toplumunda da
tipik olarak karakteristiktir. Biltiln bu vakalarda, ii;me ritilellerinde
v urgulanan sorunsuz dayam�ma, gilnlilk ili�ki lerde son derece so-

33
runlarla ytikltidtir. Alkoltin kendini kontrol yetis ini azaltmasmdan
soz edebilme imkanmm anlam1, geregi dogdugunda Oznelerin ritti­
el mesaj 1 gei;ers iz sayma, b ir yam lg1 olarak sunma imkamyla dona­
tilm1� olmas1d!r.

SON SOZLER

<;agda� sosyal bilimde ve davram� bilimlerinde �iddet ara�t1rma­


lan, bir ui;ta bu ttir davram�lann hayli gtii;lti bir dogu�tan gelen bi­
le�ene ya da ba�ka bii;imdeki bir genetik temele sahip oldugu gO rti­
�tintin ve Oteki ui;ta d a aslmda ttim sosyal ed imlerin mecazi, hatta
kelimenin tam anlam1yla "�iddetli" olarak ele almmas1 gerektigin­
de diretiyor gOrtinen yakl�unlann egemenliginde gOztiktiyor. Bu ma­
kalenin ana savlan Ozetlenmeden Once bu iki konunun Ozetle ele alm­
masmda yarar var.
Siddetin genetik bir temeli bulundugu gOrti�tinti sunan ara�uma­
lar bunu normalde daha geni� bir nosyon ba�hg1 altmda tart1�1r: Sal­
dirganhk. 1nsan ve hayvan davram�lan arasmd aki k1yaslamalar bu
ttir ara�tumalarda hayli gtii;lti bir �ekilde yer ahr. Gei;mi�te saldir­
ganhgm pek i;ok tamm1 yapiim1�tir; fakat yaygm olarak sunulan bir
tanesi, ptiskti rtme yoluyla (hayvan ya da insan) bir poptilasyonun
mekansal yaylimasma yo! ai;an davram� oldugu gOrti�tidtir (Orn. Eibl­
Eibesfeldt 1979). H ayvanlann sOz konusu oldugu durumlarda dO­
vti�ten, dOvti�ti de gerektiren tav1rlara ve fiilen de egemenlik alamm
korumaya yarayan ku� �ak1mas1 gibi herhangi bir ileti�im davram�1-
na kadar hayli geni� bir davram� yelpazesi ai;1ki;a saldirganhk nite­
ligindedir.
H ayvan davram�ma ili�kin bilgilere yOnelik olu�uyla bu
"biyolojik" yakla�1mm insan d ti�ti ncelerine ilgisizligi ve i�lev d tize­
yinde ai;1klamalar getirme konumu barizdir -yani sosyal davram�la­
ra ilk olarak neyin yo! ai;t1g1 degil de sosyal davram�m hangi sonu­
cu ortaya i;1 kard1g1 d tizeyinde ai;1klamalar getirir. Bu, pek i;ok sos­
yal antropologun zevkine uygun degildir. Fakat insani sosyal bii;im­
lerle hayvan davram�1 arasm:la paralellikler ya da benzerlikler kurma
i�i. kendi ba�ma da tartI�mah bir konudur (Fortes 1983). I nsan �id ­
detinin Ozellikleri i l e hayvan saldirganhgmm Ozellikleri arasmdaki
kar�Iia�tirmalar elbette i;ok kere son derece ytizeysel kurulmu� gO­
rtintir. Siddetin biyoloj ik bir bile�eninin varhgm1 reddetmek gerek-

34
mese de benim inanc1ma gore insan �iddetinin �oju k1smi insani var­
hjm e�siz zihinsel kapasiteleri dilzeyinde a�1klamaya milkemmel
bir uygunluk i�indedir. Bu noktanm Orneklenmesi a�1S1ndan "�id­
det tehditleri" sorununu dil�il nebiliriz -bunlar fiil i bak1mdan ister
hafif fiziksel zarar edimleri, ister jestler ya da sozlil beyanlar olsunlar-
Sosyologlar ve antropologlar �iddet tehditlerine hayli bilyilk ilgi
gOstermi�lerdir (Orn. Marsh, Rosser ve H arre 1978) ve bundan kimi
zaman da �iddetin retoriji olarak sOz etmi�lerdir. Elbette ki tilmil
de tehditlerin i�levinin bir rakibe il stiln gelmek i�in ger�ek ya da da­
ha ciddi �iddete ba�vurma kapasitesini sergilemek olduju konusunda
fikir birliji i�inde. Bununla birlikte, gilndemdeki �ey tehdit denen
�ey ile onu izleyebilecek olan ger�ek �iddet arasmdaki ili� idir. H ay­
van ve insan davram�1 arasmdaki paralelliklerin belirleyici oldujunu
dil�ilnenler, �iddet tehditlerinin bilin�sizce (belki de dojal se�meden
dolay1) il stilnlilk sajlad1jm1, b Oylece ger�ek �iddetin hi�bir zaman
ger�ekle�medijini varsayarl ar. �iddet tehditleriyle dil�manlar cayd1-
nhr, bOylece bir taraf geri �ekildiji i�in insan soyu birinin ya da bir
grubun ciddi fiziksel yaralanmalara ya da hatta Oliime ujramas1 do­
lay1s1yla tilkenme tehl ikesi ile kar�da�maz (kar�. Fox 1977). Bu til r
davram�lara -�iddet tehditlerini insan hayal gilcilniln e�siz bir ilril­
nil olarak gOren- alternatif yakla�1m, tehditlerin ciddi �iddet hak­
kmda fiilen bilinen ya da deneyimi �anm1� bir �eyi yans1tt1jm1 dii­
�ilnilr. Belirtmi� oldujum gibi benim tercih ettijim ikinci yakla�1m­
d1r. �iddet tehditlerinin "ger�ek" �iddetin uygun (ve keyfi olmaktan
uzak) bir simgesi olarak gOrillmesi gerektiji ve bunun, insanlann
hayl i hafif fiziksel zarar verme edimlerinden amans1z bir �ekilde ger­
�ek �iddetin geli�ebilecejini bildikleri olgusuna dayandlj1 kamsm­
dayun. Klsaca, "tehdit edilen" ile "ge�k" arasmdaki bajlant1y1 des­
tekleyen �ey dojal se�me ve soyun korunmas1 gildilsil dej il , �idde­
12
tin denetlenemezliji hakkmdaki bilgidir •
�iddet hakkmdaki ikinci "gil ncel konu", sosyolojik dil�ilncenin
baz1 dallarmda son derece geni� bir sosyal edimler yel pazesinin

12. Fakat soyun silrdurillmesi, "oiddet tehditleri" tilrilnden simgesel mil­


dahalelerle teuc:IQfl olarak saQlamyor olabilir: Bir geri pilskilrtme oOesinin
"tehdit" davram01D1n en azmdan ama�lanmam10 bir son ucu olduQuna hi�
kirnse katl• QikmayacaktJr. Bqka bir yerde, oiddette kurbarun "insanhktan
Q1kanbo1"m burada oiddet tehdidinin lncelenloine benzer bir oekilde de{ler­
lendrmio olduQunu belirtmek lstiyorum (Riches 1986).

35
"�iddet" deyi�i ile nitelenir hale geli�inin tarzma ili�kindir. Bu ytiz­
den ruhsal act sonucunu doj uran edimlerden "�iddet" olarak sOz
edilebilir ve (sadece bir Ornek vermek gerekirse) Bo urdieu "simge­
sel �iddet" -ekonomik yoldan ya da tutkusal ytiktimlti lti kleri kulla­
narak biri tizerinde kahct denetim kurmak anlammda- fikrini orta­
ya atar ( 1977: s. 191). Bir�k yorumcu i�in "�iddet"i bu �ekilde kul­
lanmanm yersizliji apa�tkttr. Bununla birlikte bunun i�in dikkate
dejer gerek�eler One silrtilebilir. 1lk olarak, "�iddet"in "geni�
kullammlan" yorumcunun insan dojast ya da insani birey ve onu
ku�atan daha geni� kapsamh sosyal gil�ler arasmdaki ili�ki hakkm­
daki derinlemesine dil�tincelerinden kaynaklamr. Yorumcunun, bir
etkile�im i�indeki taraflardan biri a�tsmdan yabanctla�tmct olma­
nm ki�ilerarast ili�kilerin dojasmda i�sel olarak bulundugunu dti­
�ilndtij tinil varsayarsak o z.aman �iddet kavramma hakh olarak sosyal
ili�kilerin Ozti nil kavramla�ttrmanm bir yolu olarak ba�vurulabilir.
" �iddet"in geni� kullammlan ikinci olarak, " fiziksel zarar verme' �
ye denk dti�en bir kavram ya da nitelemenin tilmtiyle bulunmadtjt
pek �k saytdaki A nglosakson olmayan killtilrlerin ger�eklijindek.i
bir �eyi yansttttjt gerek�esiyle hakh gOsterilebilir. Boyle bir �ey, Or­
nejin bu konudaki tek Onemli deyimleri, sadece ilstiln bir erkeklik
ya da cesarete denk dil�en maisug olan Filipinler'in �iddetiyle tinlti
Tausug halkmda sOz konusudur (Kiefer 1972).
Bununla birlikte "�iddet" deyi�inin geni� kullammlarma kar�t sav­
lar da var. Birincisi, bu tilr kullammlara ilharn veren teorik yakla­
�tmlar hi�bir baktmdan evrensel kabul gOrmek durumunda dejil.
Ve alternatif teoriler de "geni� kullamma" davetiye �tkarmayabilir.
1nsani sosyal etkile�imde kar�thkhhjt ve alt�veri�i kilit Ojeler ola­
rak gOren teoriler (bu safta yer aldtj tmt itiraf etmeliyim) bu tilrden­
dir (Riches 1985). Benzer bir �ekilde, (yukanda sOzil ge�en) ruhsal
act Ornejini ele ahrsak, bunu insan psikolojisine yOnelik bir saldm­
dan �k sosyal itibar kaybt dilzeyinde gOrmeyi tercih ederim ve bu
nedenle de "�iddet" nitelemesine rajbet etmem pek muhtemel de­
jil. Bununla birlikte, bu makalenin bu kitabm bundan sonraki ma­
kalelerinin i�erdiji teorik tavtrlarm temsilcisi olarak dil�tintilmeme­
si gerektijini vurgulamahyim. Bu kitaptaki dijer makaleler bu ko­
nuda hayli geni� anlarntyla benzer bir �izgidedir, fakat bu baktm­
dan Ozde� dejildirler; John Corbin ve Elisabeth Copet-Rougier'nin
makalelerinde de a�tk�a gOrilleceji gibi. Actkttr ki so syal edimler
i�inde onu tahlil edenler arasmda teorik bir fikir birliji sajlamada

36
"�iddet" ayncahkh bir yere sahip deiil.
Ote yandan -bir�ok ktilttirde A nglosakson �iddet kavramma kar­
�1 h k dti �en eylem kategorilerinin bulunmayabildiii olgusu
konusunda- �i<;ldet hakkmdaki tart1�malarm belirli ktiltti rlerde be­
lirli terimlerin varhi1 ya da yokiuiu tarafmdan belirlenmesine izin
vermek hata olabilir. (Ger�i 1ngilizce konu�an tahlilcilerin �z ko­
nusu olduiu yerde ara�tumanm tercihli yolunun A nglosakson ktil­
ttirtindeki terminolojiyle belirlenmesinin ka�mlmaz olduiu doiru).
Toplumlardaki belirgin sosyal stire� ve anlamlarm genelge�eriiliii as­
hnda �tipheli olabilir; toplum i�indeki akrabal1k ili�kilerini ara�tlf­
1J
m1� olanlar bunu iyi bilirler Bu ytizden de bu makalenin hedefi,
A nglosakson ktilttir i�inde var olan ve 1ngilizcedeki "violence" ke­
limesine kar�d1k dti�en �zgtil sosyal stire� ve anlamlan ortaya koy­
makt1 ve kapsayic1 bir terimle ifade edilse de, edilmese de, bu �zgtil
stire� ve anlamlarm ktilttirleraras1 egemenliii olabileceiine i�aret et­
mekti.
Fakat Ortodoks gelenekler i�inde yer alan antropologlar arasm­
da bir konuda �yle bir fikir birliii vardu ki bizi doiruca sonu� �ze­
tine g�ttirtir. Bu fikir birliii, herhangi bir sosyal durumdaki �idde­
tin tipini ve s1khim1 belirleyen ba�hca etkenlerin ekolojik ko�ullar­
la birlikte sosyal ve ktilttirel etkenler olduiudur. <;ok say1da ara�tlf­
ma bu konuya aynlm1�tlf ve bu kitaptaki makalelerin de �oiu buna
kat1hr.
Bu ytizden, �er �z konusu hmlar �iddet yol uyla ul�1lmas1 mtim­
ktin t tirdense, ki�ilerin ger�ekle�tirmeyi umabileceii ba�hca hlrslan
belirleyen ktilttirel etkenler �iddetin uygulam�1rn k�klti bir �ekilde
etkileyebilir. Eskimolar ve Yanomammer arasmda ba�ka gruplardan
kadm ka�rmanm �iddetin can ahc1 bir ba�lat1c1s1 olu�u bu �ekilde­
dir (kar�. Riches 1986). Ozgeci ili�kiler alamm, yabanCihk ve dti�­
manhk alanlanm tammlayan sosyal yap1 da bu konuda etkilidir. Eli­
sabeth Copet-Rougier'nin bu kitapta yer alan ve bai1 ms1z bir top­
luluk i�inde htiktim stiren ban��1 ili�kilerle bu ttir topluluklar ara­
smdaki sava� benzeri davram�lan ortaya koyan ara�tumas1, bu ko­
nuya mtikemmel bir �rnektir. Deii�ik sosyal yapdar arasmda bazi-

13. Elbette ki tam tamma ingilizcede ki "violence"e ka1111Ik �n ya da ben-


2Br anlam clan bir dilbilimsel terimin varbOJrn ya da yoklUCunu etkileyen sosyal
ve ktilttirel deOi�kenleri ki.ilttirleraras1 layaslama yoluyla karutlanak ilgin� olur­
du.

37
Ian bireyin yuksek dtizeyde Ozerklik kazanmasma izin verir. Belirli
bir geni� grubun desteAinin bulunmad1A1 bu durumda, kamu siya­
setinde bru;an kazanma h1rs1 i�inde olan bir ki�i. ilerlemek i�in btiytik
ol�tide kendi kaynaklarma ve Ozellikle de fiziksel kaynaklarma dayan­
mak durumundad1r. EAer yakmda dti�manlar bulunuyorsa, bu ttir
ki�iler, Yeni Gine'nin Thuade halk1 arasmda olduAu gibi dtizenli yaA­
ma seferleri organize etmekte yar�rhhk gOsterebilirler (Hallpike
1 977). Ba�ka bir durumda da �iddeti akllhca ve dramatik jestlerle
kullanan hush ki�i bir siyasi izleyici kitlesini yOnetebilir hale gelebi­
lir; bu Sicilya'daki mafyacllar arasmda olan bir �ey (Blok 1974). Ay­
nca �iddetin planlamasm1 ve organizasyonunu tistlenen uzmanlru;­
m1� kurumlar da bulunabilir, OrneAin baz1 Yeni Gioe toplumlarm­
daki erkekler evleri gibi (Hallpike 1977: s. 230). Bir topluluAun
(yerl�imin) i�indeki ki�iler arasmda bir �at1$ma varsa, David Mc­
Knight 'in bir Avustralya Aborigine topluluAundaki �iddet hak­
kmdaki makalesinde uzunca anlatt1A1 gibi, ulru;t1A1 dilzey k1smen tiye­
lerin birbirlerine kaynak ve destek i�in bask1 yapabilecek konumda
bulunup bulunmad1Ama baAh oluyor (kar�. Hallpike 1 977: s. 116).
Son olarak da toplum btittintintin d1�mdaki etkenler, toplum i�inde
htiktim stiren �iddetin dtizeylerini ve tiplerini can ahc1 Ol�tide etki­
leyebilir. Orne�in Hallpike, baz1 kabile dtizenlerinde elveri�li bir eko­
/ojinin sava�a 4 ve �iddete zemin haz1rlad1A1 bi�imindeki pek akla
yakm gOrtinmeyen gOrti�ti One surer, �tinkti ancak elveri�li bir eko­
loji ile �at1�an taraflar yenilgi sonrasmda sosyal gruplanm yeniden
organize etme ve dti�manm menzili d1�mda s1Amak bulabilme gibi
u.
manevra imkanlarma sahip olacaklard1r, vs. (1977: s. 206) Devlet
yap1smm yerel toplumla ili�kileri de aym derecede Onemli olacakt1r.
Devlet yetkililerinin yerel bir toplumun idaresinde ve yOnlendirilme­
sinde s1k1 davrand1A1 yerlerde �iddet, kti�tik olaylarla sm1rhd1r (bu­
na kar�1hk bu ttir adi vakalar muhtemelen hayli s1klru;1r). E. Marx,
1srail'deki bir gO�men kenti hakkmdaki incelemesinde bunu gOste­
riyor (1976). Buna bir kontrast olu�turmas1 bak1mmdan Sicilya maf­
yasmm talihinin ini�leri �lk1�lan hakkmdaki Blok'un kitabmda
(1974), u� noktalara varan mafya �iddetinin Sicilya kentlerindeki

14. Savru;�1h{l1 burada konu edinmiyorum ve sadece belirli bir Orgtidenme


dtizeyinin bulundu{lu �iddet olarak ele ahyorum.
15. Savru;�1h{l1 kaynaklar konusundaki s1kmt1ya ba{llayan rakip gorti�tin
ele ahml?• i�in bkz. Ferguson (1984).

38
ol.aylara egemen olmasmm ltalyan devletinin bOlgedeki "etkinli�nin"
(verimli i�leyi�inin) gerilemekte oldu� dOnemlere rastlad1A1 belirti­
liyor.
Bu �ekilde bir�ok Ornekle devam edebilirdik. Biltiln bu sosyo­
killtilrel deAi$kenlerin belirli bir dilzeyde tilm toplumlarda Onemli ol­
duklan ve her birinin belirli bir sosyal ortamda ayn ayn �iddet ihti­
malini aAula�tuan ya da azaltan etkenler olarak gOrillmesi gerekti­
Ai a�1kt1r. Fakat her durumda, sosyal yap1 ile �iddet arasmdaki ili�ki
etki ile f1rsat arasmdaki ili�kidir; �iddetin sosyal yap1 tarafmdan ya­
ratlld1t1 sOylenemez; her zaman alternatif eylem yollan vardu. Bu
makalenin hedefi, buna raAmen neden ki�ilerin �iddet �Ozilmilne b�­
vurmaya bu denli meyilli olduklanm incelemekti. Genetik etkenleri
d1�layacak olursak, cevap insan sosyal deneyimindeki kOklil -belki
de evrensel- bir �eyi ortaya �1karabilmelidir.
�iddetin sosyal ve killtilrel bir kaynak olma niteliAini olu�turan
il� ana etken bulunduAunu varsay1yorum. Birincisi, $iddet edim­
leri, gerek ara�sal gerek d1�avurum i�levlerini aym derecede etkili
bi�imde yerine getirirler. Muhtemelen ara� i�levinin daha temelli ol­
duAu sOylenebilir, �ilnkil �iddetin "�ekirdek amac1" olan taktik cay­
dmc1hk, ara�salhA1 i�erir -bir �iddet ediminin ara�sal hedefi olma­
sa, o edim sergilenmezdi . Oyle olsa bile, belirli bir ·�iddet edimi ay­
m zamanda sosyal �evreyi pratik anlamda dOnil�tilrecek ve Onemli
sosyal fikirleri �arp1c1 bir �ekilde sergileyecektir (dramatize edecek­
tir). Ger�ekte aym �iddet edimi ya da imaj1 elbette ki tek bir d1�avu­
rum amacmdan fazlas1m elde edecektir. OrneAin, rakip bir taraftar
grubuna kar�1 dOvil�e giren Britanyah futbol fanatikleri (hooligan),
kendi grubuna bir milttefik olarak deAeri hakkmda, rakip taraftar
grubuna da kendi grubunun siyasi ve sosyal yeteneklerine ili�kin bir
bildirimde bulunuyor, izleyen orta sm1flara da i��i sm1fmm orta s1-
mf deAerleri hakkmdaki kamlarma ili�kin "ku�kucu" bir gOril� be­
lirtiyorlar.
lkincisi, birbirine uzak ve birbirinden aynlm1� gruplar dahil ol­
mak ilzere, �iddet en yaygm olarak siyasi �at1�ma ve uzl�ma baAla­
mmda manipille edilebilir (ama�lar i�in "kullarulabilir"). Burada i�sel
Ozelliklerin ilgin� bir bile�imine Ozel dikkat �ekebiliriz. Bir yandan,
ba�ka bak1mlardan gayet farkh killtilrel fikirlere baAhhk duyan tilr­
den ki�iler, �iddet edimlerine ve imajlarma aym temel anlam1 yOk­
leyebilir. Ote yandan, �iddet kavram1, me�ruluAu son derece tart1�­
maya a�1k bir edim fikriyle i� i�edir. Buna uygun bir �ekilde de �id-

39
det edimleri ve imajlan, bi.iyOk etnik bolilnmeler baAlam1 b�ta ol­
mak i.izere, geni� siyasi muhalefetin ifade edilmesi i�in son derece
uygun bir ortam sunarlar.
O �unci.i ve son olarak da bi.iti.in bu ozell ikleri ve nitelikleri h a­
rekete ge�irmede, � iddet uygulay1c1s1n1n iht iya� duyduAu kayna klar
ve bilginin azhA1 d ikkate deAer. lnsan bedeninin fiziksel gi.icil, bu
gi.iclin somut bir �ekilde fiziksel �evreyi doni.i�ti.irebild iAinin bilgi­
s iyle b irl�ince, en azmdan, doAru kullanlld1A1 zaman sosyal �evreyi
de etkileyebildiAini gostermeye yeterlid ir. B u etkinin ister dolays1z­
ca pratik olsun, ister (bireyin sosyal bir m i.ittefik olarak deAerin i ilet­
me i�levi goren ) s imgesel olsun, � iddetin, sosyal etkil�im deneyim i­
nin temelini olu�turan bir stratej iye denk di.i�ti.iAi.i soylenebilir.

KAYNAK(:A

Bailey, F. 1969: Stl9tagems and Spolla. Oxford: Basil Blackwell.


Blok, A. 1974: The Mafia of a Slclllan VIiiage. Oxford: Basil Blackwell.
Bourdieu, P. 1977: Outllne of a Theory of Practice. Cambridge: Cambrid­
ge University Press.
Brody, H. 1971 : lndlans on Skid Row. Ottawa: Northern Science Research
Group.
- 1977: Alcohol, change and the industrial frontier lnult Studies, 1, 31-46.
Chagnon, N. 1977: The \11nomam6: The Fleft:e P9ople. 2nd edn. New Yori<:
Holt, Rinehart and Winston.
Corbin, J. 1977: An anthropological perspective on violence. lntematlonal
Journal of Envlronmental Studies, 10, 107-11 .
Eibl-Eibesfeldt, I . 1979: The Blology of Peace and war. London: Thames
and Hudson.
Evans-Pritchard, E. 1940: The Nuer. Oxford: Oxford University Press.
Everett, M. Waddell, J. and Heath, D. (eds) 1976: Ccoe-Cultu191 Apprvae­
hes te the Study of Alcohol. The Hague: Mouton.
Ferguson, R. B. (ed.) 1984: W.rfllre, Culture and Environment. London:
Academic Press.
Fogelson, R. 1971: Vlolence u Protest: A 8tUdy of rtota and ghettoe.. Gar­
den City, New York: Anchor Books.
Fortes, M. 1983: Rules and the Emergence of Society. London: Royal Ant­
hropological Institute.

40
Fox, R. 19n: The inherent rules of violence. In P. Collett (ed.), Soclal Rules
and Soclal Behaviour, Oxford: Basil Blackwell.
- 1982: The violent imagination. In P. Marsh and A. Campbell (eds), Agg­
reeslon and Violence, Oxford: Basil Blackwell.
Hallpike, C. R. 1977: Bloodshed and Vengeance In the Papuan Mou nta­
ins. Oxford: Clarendon Press.
Heelas, P. 1982: Anthropology, violence and catharsis. In P. Marsh and A.
Campbell (eds), Aggresalon and Violence, Oxford: Basil Blackwell.
Kelman, H. 1973: Violence without moral restrai nt. Journal of Social Issues,
29, 25-61 .
Kiefer, T. 1972: The Tausug: Violence and law In a Phlllpplne Moslem so­
ciety. New York: Holt, Rinehart and Winston.
Klausner, S. and Foulks, E. 1982: Eskimo Capltallsts: 011, polltlcs and al­
cohol. Totowa, New Jersey: Allenheld, Osmun.
Leach , E. 1 977: "custom, Law and Terrorist Violence. Edinburgh: Univer­
sity Press.
Lithman, Y. 1979: Feeling good and getting smashed: On the symbolism of
alcohol and drunkenness among Canadian Indians. Ethnos, 44, 1 1 9-31 .
Mac.Andrew, C. and Edgeron, R. 1970: Drunken Comportment: a soclal exp­
lanation. London : T. Nelson and Sons.
Marsh, P. and Campbell, A. (eds) 1982: Aggression and Violence. Oxford:
Basil Blackwell.
Marsh, P. Rosser, E. and Harre, R. 1 978: The Rules of Disorder. London:
Routledge and Kegan Paul.
Marx, E . 1 976: The Soclal Context o f Violent Behaviour. London: Rout­
ledge and Kegan Paul.
Paine, R. (ed.) 1 971 : Patrons and Brokers I n the East Arctic. St John's, New­
foundland: ISER Press.
Radcliffe-Brown, A. 1940: Preface, in M. Fortes and E. Evans-Pritchard (eds),
African Polltlcal Systems. London: Oxford University Press.
Riches, D. 1 976: Alcohol abuse and the problem of social control in a mo­
dern Eskimo settlement. In L. Holy (ed.), Knowledge and Behaviour (Qu­
een's University Papers in Social Anthropology, vol . 1). Belfast: Queen's
University.
- 1 977: Neighbours in the "bllSh": White cliques in an arctic settlement. In
R . Paine (ed.), The White Arctic: Anthropological essays on tutelage
and ethnicity. St John's, Newfoundland: ISER Press.
- 1985: Power as a representational model. In R. Farden (ed.), Power and
Knowledge: Soclologlcal and anthropological approaches. Edinburgh:
Scottish Academic Press.
- 1986: Violence, peace and war in "early" human society: The case of
the Eskimo. In M. Shaw and C. Creighton (eds), Peace and War: Soclolo­
glcal approaches. London: Macmillan.
Szwed, J. 1966: Gossip, drinking and social control: Consensus and com­
munication in a Newfoundland parish. Ethnology, 6, 434-41 .

-t i
I I . iSPANYA'DA AYAKLANMALAR:
CASAS V iEJAS 1933 VE MADRiD 1 9 8 1
John Corbin

8 Ocak 1 93 3'te, 1spanyol anar$iSt sendika Confederacion National


de Trabajo (CNT), devleti ortadan kald1rmak ve liberter komtiniz­
mi kurmak icin lspanya'nm btiytik kentlerinde ayakland1. Devrim,
anmda ve pek az $iddet kullamlarak bastmld1. 1 ki gtin sonra Endti­
ltis koyti Casas Viejas'm .sadece ttifekler ve tanm aletleriyle silah­
lanm1$ anar$ist tanm i$t;ileri, yenik devrimi desteklemek icin tek ba$­
lanna ayakland1. Oc polis oldtirtildti ve pek i;:ogu yaraland1; buna
misilleme olarak da 21 koylti oldtirtildti, ba$ka bir cogu yaraland1
ve dovtildti. Oldtirtilenlerden pek az1 ayaklanmaya kat1lm1$ ki$iler­
di, aralannda iki kadm, iki de ihtiyar vard1.
Madrid' de 23 �ubat 19 81'de Sivil Muhaf1z Yarbay Antonio Tejera
Molina, beraberindeki alt1 okul otobtisti dolusu iki ytiz silahh tra­
fik polisiyle i�gal etmek tizere Cortes'e (tspanyol Parlamentosu) girdi,
milletvekillerini esir ald1 ve rehine olarak ahkoydu. Onu destekle­
mek amac1yla, birkac sagc1 subay, askerleri ve tanklan harekete ge­
cirerek ulusal radyo ve televizyon merkezlerini ele gecirdi. 1syan ba­
$ans1z kald1, isyanc1lar kar$I koymaks1zm teslim oldular. Ttim o as­
kerlere, tanklara, ttifeklere, silah seslerine ragmen hie kimsenin burnu
kanamad1.
Aralannda yakla$1k 50 y1I bulunan bu iki ayaklanma, bir ti<;tincti
ayaklanmanm ekseninde yer ahr. 1 936'da General Francisco Fran­
co, bir sol sosyal devrimi provoke eden bir sag askeri isyana onder­
lik etti. tsyan ve devrim bile$imi, bu kez ttim lspanya'da Casas Vie­
jas'taki olctistinde $iddet tiretti. Franco icsava$1 kazand1 ve 1975'teki

42
oltimtine dek stiren bir askeri diktatorltik kurdu. Bunu izleyen de­
mokrasiye ge�i�e. sagc1 subaylar kar�1yd1. Bu subaylarm baz1larmm
ger�ekle�tirdigi 1981 ayaklanmas1 ahmak�a bir �ekilde de olsa Fran­
co isyamm model ald1 ve 1936 olaylannm tekrarmdan duyulan kor­
kulan canland1rd1.
Tarih�iler ve siyasetbilimciler, bu ayaklanmalann bir par�asm1
olu�turdugu �at1�malan analiz ettiler, ancak bu analizler ayaklan­
malarm bazen sebep olduklan Donki�otvari davram�a pek az 1�1k
tuttular 1 �iddeti kendi ba�ma bir olgu olarak goz ard1 ettiler ve
yanh� bir kavray1�la �at1�ma olarak gordtiler. Fakat �iddet, �at1�ma­
dan bag1ms1z olarak �e�itleniyor gortinmektedir. Casas Viejas'taki
ayaklanma aym donemde lspanya'nm oteki kesimlerindeki ayaklan­
malardan �ok daha fazla �iddet i�eriyordu; ancak koydeki ayaklan­
ma, htiktimeti, btiytik kentlerdeki ayaklanmalardan �ok daha az teh­
dit ediyordu. Aksine Tej era ayaklanmas1 Franco isyanmdan �ok
daha az �iddet i�eriyordu, ama t1pk1 selefi gibi o da hem iktidar dar­
besi hem de anayasa degi�ikligi tehdidi ta�1yordu.
Bu makale, Donki�otvari davram� ve �iddet tizerinde odakla�1r­
ken, teori ve etnografyaya dayanarak Donki�otvari davram�m kav­
ranmasmm �iddetin kavranmasmm bir arac1 oldugunu savunup bu
ayaklanmalann antropolojik bir tart1�masm1 sunmaktad1r. Leach
(1 976), Douglas (1 966), Turner (1 969) ve Lienhardt ( 1961) gibi ant­
ropologlarm "sembolist" teorileri �iddetin anlammm kavranmas1 i�in
bir temel saglayabilirler (Corbin, 1 977). Bu teoriler, zihinsel tasanm­
lar ve maddi dtinya arasmda -ideal olanla ger�ek olan arasmda- bir
diyalektige i�aret ederler. Maddi dtinyanm yaplSI stireklidir, ama zi­
hinsel tasanmlar stireksizdir. Ger�eklik akar, ideal olan ise sabittir.
Tusanmlar ger�ekligi �arp1t1r, ger�eklik tasanmlara meydan okur.
Ortaya �1kan diyalektik, dtinyaya uymak i�in degi�en tasanmlara ve

1. Hobsbawm (1959) Endtiltis ana�izmini bir iitopik hareketolarak ele al­


ma konusunda Diaz del Moral'1 (1929) ve Brenan'1 (1960) izler. Kaplan (1977),
Lida (1972), Calero (1976) gibi tarih�iler ve bir tarih�i olarak yazan Mintz (1982),
ana�ist eylemin rasyonelli(li konusunda 1srarl1d1rlar ve Hobsbawm'1 ele�ti­
rirler. Endtiltis ana�izminin hem titopik hem rasyonel oldu(lu �eklindeki be­
nim gOrti�tim ise Gower Yaymc1hk'm (The Anarchist Passion: Class Conflict
in Southern Spain, 1810-1965) Ana"llat llltku: Gtiney lspanya'da S1mf �a­
t1�mas1 1910-1965 ba�hkh kitabma dayanmaktadJr. Tejero ayaklanmas1, hak­
kmda yay1mlanm1� akademik tart1�ma bulunmas1 i�in fazlas1yla yeniydi, fa­
kat Preston (1984), olaym "komik opera" yOnlerine gOnderme yap1yor.

43
tasanma uymak icin deii$en dilnyaya yol acar. Tutarhk kayg1s1 in­
san eylemi icin temel bir motordur.
Sembolist yakla$1m, $iddetin maddi olduiu kadar zihinsel de ol­
duiunu vurgular. Maddi olarak $iddet, nesneleri carp1tmak, hasara
uiratmak veya yak etmek icin zor uygulanmas1yla ilgilidir; zihinsel
olarak ise kimliklerin tecavilze uiramas1yla. Zihinsel tasanmdaki bir
terim tehdit edildiii zaman tecavilz gercekle$mi$ olur; tecavilziln yo­
iuniuiu, hem tehdidin gilcilne hem de terimin tasanmdaki onemi­
ne baihd1r. Terimin kar$1hk dil$tiliu maddi nesneye uygulanan y1-
k1c1 fiziki gilc, boylesi bir tehdit getirebilir. Terim, zor kullanan biri­
nin, kendisine zor kullamlan birinin, zor kullamld1ima tamk olan
birinin veya bunlarm birkacm1 veya tilmilnil kendinde toplayan bi­
rinin zihninde bulunabilir. Bu ac1dan hem yumruk a tan hem de yum­
ruk yiyen boksorler hem miltecaviz hem de maidurdurlar. Dovil$e
tamk olan insanlar, fiziki kuvvetin tecrilbesini ya$amazken, boksor­
lerin tecavilzilnil ya$ayabilirler; gercekten de boylesi bir tecrilbe, do­
vil$e tamk olmanm ozelliiidir.
0 halde $iddet, tecavilz tecrilbeleriyle bai1ant1h y1k1c1 bir fiziki
zordur, ama fiziki zor ile arasmdaki ili$ki karma$1kt1r ve birinden
otekine pek cok geci$ milmkilndilr. 1Ik olarak fiziki zor, zihinsel te­
cavilziln zorunlu ko$ulu deiiidir. �iddet icermeyen tecavilz $eklin­
deki mevcut argilman bak1mmdan, baz1 durumlarda "zihinsel" ve­
ya "psikolojik" $iddetten soz edebiliriz. l kinci olarak fiziki zor, ac1k­
tir ki evrensel olarak tanman bir kategori deiiidir. Zar, etkisiyle sap­
tamr ve gorilnilr bir ta$1y1c1 olmayabilir. "Rilzgar" ve "yercekimi"
kendi killtilrilmilzden, "bilyilcillilk" ve "cad1hk" oteki killtilrlerden
orneklerdir. Bir kez boylesi gilclerin varhi1 kabul edilince gorilnilr
ta$1y1c1lar arkasmdaki gorilnmez gilcler ihtimali belirir. Bir ba$ka­
sm1 b1cakJayan bir adam bu i$e, OtekiJerin capra$Ik yonJendirmeJe­
riyJe, tanrmm intikamc1 eliyle, cad1hk veya ay I$1imm etkisiyle so­
kulmu$ olabilir. Ocuncil olarak, ya$anan zorun hangi olcilde teca­
vilzkar olduiu gelir. Tecavilz amac deiil arac olabilir; kurmak icin
"y1kmak" ilzere zora ba$vurulabilir. Zar kullananlar, dilzene zarar
vermeyi deiil, dilzeni armd1rmay1, dilzeltmeyi, frenlemeyi, yeniden
kurmay1 veya restore etmeyi istiyor olabilirler. Bizim killtilrilmilz
amac olarak $iddeti k mar, ama arac olarak $iddeti mazur gorebilir
veya me$ru bulabilir. Boylelikle boksorler arasmdaki yumruk do­
vil$il, kavga eden iki ki$i arasmdaki yumruk dovil$ilnden daha az
t:!cavilzkardir. 1Ikinde mac1 kazanmak ve ekmeiini kazanmak icin

44
bir ba$kasma zarar verme vard1r, ikincisinde ise bir ba$kasm1 "sa­
dece incitmek istemek" vard1r. Bir cerrahm kulland1g1 b1cak, bir ka­
tilin kulland1g1 b1caktan daha az tecavi.izkard1r; polisin kulland1g1
zor, e$k1yanm kulland1g1 zordan daha az tecavi.izkard1r. Genellikle,
"me$ru" $iddetin, "gaynme$ru" $iddete gOre daha sm1rlan belli, for­
mel olarak daha organize ve di.izenlenmi$ oldugu sOylenir. BOylesi
bir degerlendirme kar$ISmdaki problem elbette ki $Udur: 1nsanlar
arac ve amaclar hakkmda, me$ruluk hakkmda, kullanma yet kisine
sahip olanlann kulland1g1 zorun dogru derecede ve ce$itten olup ol­
mad1g1 hakkmda fikir birligi icinde olmayabilirler.
Zorun herhangi bir kullammma atfedilebilen anlamlann, moti­
vasyonlann ve hakhla$tlrmalarm geni$ bir yelpaze olu$turdugu ve
bunlar hakkmdaki ihtilafl1hk gOz Oni.ine almd1gmda, $iddetin her­
hangi bir tamm1 en azmdan Ozel yorumlara bagh kalmak zorunda.
Fiziki zor kavrammdan uzak durulamaz, ama $iddeti gayri me$ru
fiziki zor veya sadece ya da aslolarak zarar vermek i.izere ba$vuru­
lan fiziki zor olarak tammlamaktan kacm1labilir ve kacm1lmahd1r.
Elbette ki "tecavi.iz tecri.ibelerine atfedilen y1k1c1 fiziki zor" her ki.il­
ti.irde ayn veya farkh bir kategori olarak kabul gOrmeyecek, fakat
meydana gelecektir. �iddetin anlam1 mi.imki.in oldugunca etnogra­
fik olarak incelenen bir degi$ken olmah, yoksa bir tamma bina edi­
len bir sabit olmamahd1r.
Burada Ozel Onemi olan $ey, $U Onermedir: �iddet iceren davram­
$a girme s1khkla, hatta belki genellikle, bir yeniden kurma giri$imi­
dir: Amac1 hem gercek di.inyay1 hem de kar$1hk di.i$ti.igi.i ideal di.in­
yay1 degi$tirmektir. S1k s1k bu yeniden kurma, tecavi.ize kar$1hk te­
cavi.iz veya zarar vermeye kar$I zarar verme yoluyla tam e$itligi res­
tore etmekten ibarettir. Bu, icinde kimliklerin ve tecavi.izlerin hesap­
lanabildigi bir kavramsal yap1ya i$aret eder. Bu aynca, bu tecavi.iz­
leri dengede tutmak icin baz1 gerici gi.iclere (belki kavramsal yap1-
nm kendisini idame ettirme ihtiyac1 ve dilegi0e) de delalet eder.
Misillemeli $iddet silsileleri, rastlant1sal olarak veya atlamah ola­
rak ba$layabilir, ci.inki.i insanlar ha�ar yaratan zora maruz kalma­
m1$ olsalar bile tecavi.ize ugrad1klan hissine kap1labilirler ve tecavi.i­
ze yeltenen olmasa bile kendi tecavi.iz tecri.ibelerinden Oti.iri.i Oteki­
leri sorumlu tutabilirler. Misillemeli $iddet silsileleri bir kez ba$la­
ymca da $iddetin derecesi ve tipi dengelenebilir veya degi$ebilir. De­
gi$im, s1khkla, pozit if geri tepki i$aretleri gOsterir; bu geri tepki be­
lirtilerindeki artI$ veya azah$, si.irecin her anmda giderek dozunu art-

45
tmr. Her misilleme kendine ozgii bir ozerklik kazanabilir, her biri
hemen onceki incinmeye hakhla�tmlm1$ bir kar�1hk olarak tasav­
v ur edilir; bununla birlikte, onceki incinme ·hakhla$tmlm1$ mi­
silleme haline gelebilir. Boylesi silsilelerde mazeretler asla sona er­
mez ve denge asla yeniden kurulmaz, i;iinkii her misilleme biri ii;in
denge, oteki ii;in dengesizlik kurar. Bu argiimanm daha ilerletilmesi
ii;in $iddeti arturan, azaltan, istikrarh hale getiren veya sona erdiren
etkenlerin degerlendirilmesi gerekecektir.
�iddet i;at1$madan, kendisi haysiyet yap1larma ili$kin oldugu hal­
de i;at1$manm denetim yap1larma ili$kin olu$uyla aynhr. Bu i kisi,
$iddetin i;at1$mada bir iaktik olabilmesiyle ve bizzat denetimin de­
netleyenlerin haysiyetine tecaviiz edebilmesiyle baglant1hd1rlar. �id­
det ve i;at1$ma geri;i ayn ayn meydana gelebilirler, ama s1kh kla bir
arada bulunurlar. Soz konusu olan lspanyol ayaklanmalan, devle­
tin denetim ayg1tlarma silahh saldmlar olduklan ii;in i;at1$mayla ta­
mmlamrlar. Bu ayaklanmalan $iddet olarak ele almak, sadece si­
lahh saldm olarak ele almakla kalmay1p aynca saldmnm kar$1hk
olu$turdugu ve meydana getirdigi kavramsal $iddet tecriibelerini de
ele almak olacakt1r. Bu ayaklanmalarda kilit kavramsal yap1 ki$isel
haysiyet, ozellikle de $ereftir, ki bunun hakkmda bol bol etnografik
kamt vard1r.
�eref, Akdeniz antropolojisinin ortak noktas1d1r: Bu kavramm,
Akdeniz toplumlarmm kilit degeri oldugu ileri siiriiliir (Peristiany,
1965). Casas Viejas Endiiliis'te (tspanya'nm giiney bolgesi) oldugu
ve benimle Tejero ayaklanmas1 hakkmda konu$an haber kaynakla­
rmm hepsi de Endiiliislii oldugu ii;in burada soz konusu olan $eref,
i;ogu Endiiliislii olmak ii.zere 1spanyollarm $erefidir. Pek i;ok 1span­
yol gibi Endiiliisliiler de ki$isel haysiyetleriyle, $anlanyla, tavirlanyla
ve bu tavrm belirttigi $eyle yakmdan ilgilidirler (Pitt-Rivers 197 1 ,
1977; Corbin and Corbin 1984). Bu ilgiyi kiiltiirel bak1mdan onem
ta$1yan birkai; terimle i fade ederler2 Endiiliis kiiltiirii ag1rhkh ola­
rak vidanm (hayat) nitelikleriyle, vidanm i;e$itlenmeleriyle, insanla­
rm bu i;e$itlenme $emasmdaki yeriyle ilgilidir (Corbin and Corbin
1986). Vidanm ayirt edici karakteri cans1z maddenin sm1rlanm a$-
2. Bu analiz, Endulus'teki alan cah�masma dayamyor, fakat konu�ulan ak­
torlerden bazilan Endiiliislii degil. Konu�tu{lum ki�iler benimle konu�makta
duraksamachlar geri;i , ama ben eylemlerinin Endiiliis kiiltiirii baklmmdan ana­
liz edilebilece{lini soyleyemedim. Endiiliis kiiltiirii tspanyol killtiiruniin bir var­
yann oldu{luna g6re analiz muhtemelen gecerlidir.

46
ma ve ozellikle de kendi geleceiini kendi belirleyebilme yeteneiidir.
Boylelikle bitkiler, nesnelerden daha vidadir, hayvanlar bitkilerden,
insanlar hayvanlardan ve tann insanlardan daha vidadir. 0 halde,
insan perspektifinden dilnya ilstiln ve ilkel dilzenlere aynhr; insan­
lann dilzeni bu ikisi arasmda bir yer i$gal eder. 1nsana tabi olanlar,
nesneler, bitkiler ve hayvanlard1r ve bunlann ait olduiu yer campo�
dur (memleket); ilstiln olan, cie/o 'daki (cennet) tannd1r; bu iki dilze­
yin arasmda, insanlar ve onlara kar$1hk dil$en medeni alan, ciudad
(kent) ve pueblo (koy) bulunur.
1nsan var olu$U, cismani sm1rlan a$ma, daha deierli viday1 ba­
$arma ve kendi geleceiini belirler hale gelme milcadelesidir. Bu diln­
yada, ba$an zorunlu oJarak gei;ici ve anzidir. Geni; insan ba$any1
henilz geli$tirmek zorundad1r, ya$h insan ise kaybetmektedir, has­
tahk ve noksanhk herhangi bir donemde ba$any1 tehdit edebilir. Bu
dilnya var olu$unda daha ilstiln vidanm daha ba$anh manifestas­
yonlan ii;in bu niteliklerin ilstesinden, onlan milm kiln olduiunca
sm1rlan hayli keskin belirlenmi$ ozel casa (ev) ile sm1rland1rarak ge­
linir -insan medeni alanmda casalar arasmdaki alan olan ca/le (cad­
de)de vidanm daha ba$anh bii;imlerine aynhr. Kendi kaderini belir­
leme boylesine zorunlu bir nitelik olarak deierlendirildiii ii;in birey
ozerkliii daha ilst bir domesti k• ozerkliiin ii;inde masedilir (erir).
Yerel yap1lar, bireysel kimliklerin ba$hca silrdilrilcilleridir. Sadece
kanda$hk ve akrabahk kimliklerinin birbirinin alanma ta$mas1yla
deiil, aynca bireysel kimliklerin maddi dilnyadaki uzant1lanyla, yani
ozel millkiyetle de i$tigal ederler. Bir tanm toplumu soz konusu ol­
duiu ii;in ozel millkiyet campodaki i;iftlikleri, i;iftlik hayvanlanm
ve ekinleri kapsar. Her yerel birim kendine yeterli olmahd1r; her bi­
rim, kendi millkilndeki kendi emeiiyle tilm ilyelerini beslemeye muk­
tedir olmahd1r. Casa d1$mda i;ah$ma domestik ozerkliie tecavilz eder.
Etimolojik uygunluk bak1mmdan ekonomi domestik olmahd1r.
Siyaset ca//edeki, domestik alan d1$1 milcadelelerden olu$ur ve ca/­
/edeki casalardaki tilm yeti$kin erkeklere ai;1kt1r. Bu milcadeleler, do­
mestik kimliie isnat edilen ve domestik kaynaklarca alt1 i;izilen $e­
refin bahis konusu olduiu bir rekabetle ilgili olabilirler. Boylesi po­
litikaya angaje olan her erkek kendi $erefini savunur, rakiplerinin
haysiyetini sorgular ve ca//edeki oteki bireylerin haysiyetini tartI$Ir.

Domestik, yerli anlamma geliyor. Ancak kokeni Latince domus, ev anla­


mmdadir. Burada koken anlam1m i;a{ln�tiracak �ekilde kullamhyor. (<;;.n.)

47
Be>ylesi bir politikanm C>zil, nilfuz pratiiidir; ba�anh bir erkek sayg1
d uyulan bir erkektir, onun kamusal olaylar hakkmdaki ge>ril� ve dil­
�ilnceleri C> nemlidir ve at1rhk ta�1r; be>yle bir erkek, kamuoyunu bi­
i;imlendirebilen ve kamuoyuna C> ncilltik edebilen bir adamd 1r. Seref
politikasmdaki rekabet, benzer arai;lara sahip olanlar arasmda an­
zi ve gei;ici e�itsizlikler ilretmenin bir arac1 olarak anlam kazamr:
Bu arai;larm denk olmamas1, rekabetin mutlak ve kahc1 e�itsizlik­
lerden ba�lamas1 C>nemli deiildir. "Bu" killtilr, aslolarak pek i;ok
yoksul i�i ve bir. avui; varhkh i�verenden olu�an E ndillils toplumun­
dan i;ok, b ai1ms1z domestik giri�imlerin -i;iftlikler, dilkkanlar veya
ate>lyeler- toplumuna uygundur. 1stihdam edilmek, e>zerkliii teslim
etmektir; otoriteyi kabul etmek, ca//enin i;eki�melililini ortadan kal­
d1rmak ve casa ile campo ye>nilnde hareket etmektir. 1stihd am edil­
mek, arai;s1zla�tmr, sembolik olarak had1m eder, i;ocukla�tmr, sa­
katlar ve hayvanla�tmr.

0 halde E ndillils killtilril domestik C>zerkliie deter verir ve bu


e>zerkliii, daha ilstiln bir hayat dilzeninin ba�n lmasmda b�ar1 ge>s­
tergesi olarak ele ahr; bu dilzen doial olmaktan i;ok killtilreldir, hay­
vani olmaktan i;ok insanidir, yabaml olmaktan i;ok uygarla�m1�t1r.
Bu killtilr, politikay1 medeni olaylar olarak, "politik faaliyete gir­
me''yi ise ki�isel nilfuzun uygulanmas1 olarak yerine getirir. Fakat
Endillilsliller, otorite kuran, politikay1 hilkilmetle e� tutan ve "poli­
tik faaliyete girme"yi yasal dilzenin devammda resmi ge>rev in uygu­
lanmas1 olarak yerine getiren 1 spanyol devletine tabidirler.
Ele alman ayaklanmalarm i kisi de hilkilmete saldmyd1; Tejero
ayaklanmas1 devlet denetimini ele gei;irme giri�imiydi, Casas Viejas
(anar�ist) ayaklanmas1 ise devleti y1kma giri�imiydi. H er ikisinde de
�eref politikas1 resmi politikayla �iddetli baid�mazhk halindeydi ve
bu tecavilz onlan yeni�en kurma eylemine ye>neltti. Once C asas Vi­
ejas ayaklanmasm.i deterlendirecet im:
Endillils'te anar�izm, nilfusun ezici i;otunlutunu e>zerk bir �ekil­
de gei;imini satlayabileceti arai;lardan yoksun b1rakan mevcut top­
rak dai1hmma ve C>teki ilretim arai; lannm dai1hmma kar�1 i;1kt1 ve
bir otorite sistemi olarak devleti y1kmaya ye>neldi. Kendiliiinden ey­
lemde 1srarhyd 1 ve aras1ra balk kitlelerini asgari C>rgiltlenmeyle ha­
rekete gei;irmeyi b�ard1. Bir hareket olarak Endillils anaq izmi, uzun
hareketsizlik de>nemleriyle yer deii�tiren tekil faaliyet ve co�ku pat­
lamalanyla belirlenir.

48
Bu patla malardan biri 1933'te meydana geldi1 . Onceki y11la rda
y�h 1hmhlar ve gen.; radikaller a rasmda bir bOltinme ortaya .;1k­
m1�t1 ve 1932'ye gelindi�inde gen.; radikall_er CNT'nin denetimini ele
ge.;irmi�lerdi. Bir demiryolu grevinin patlak vermesi sOz konusuydu
ve radikaller grevle e�zamanh bir silahh aya klanma pla nhyorlard1;
Oyle ki grev s tiresince h tiktimet, askerleri (birlikleri) harekete ge.;ire­
meyecekti. Bilyilk mticadelelerin Barselona gibi btiyilk kentlerde ol�
mas1 bekleniyordu, ama CNT askeri birliklerin daiJrukl�mas1ru sa�­
lama k amac1yla, ttim 1 s panya'daki yerel kollanm, ayaklanmaya .;a­
�ud1. <;a�ny1 ya mtlayan yerel � ubeler arasmda Endillils kOyti Ca sa s
V iejas'mki (ntifusu 1 800) de vard1. Koy, M edina Sidonia ka saba s1-
na ba�h bir yerl�imdi; kOydeki belediye idaresi bir belediye ba�kan
ya rd1mc1s1yla, devlet idaresi ise dort sivil muha f1 zla temsil ediliyor­
du.
Barselona'da aya klanma 8 Ocak 1933'te ba�latild1. E ndtiltis'teki
yerel �ubelere radyodan Barselona'daki sava�m kaza mld1�m1 duy­
madan ayaklanma ma lan tembihlenmi�ti. Ne yazi k ki k ti.;tik ka sa­
bala rda elektrik yoktu. BOylece Ca sas Viejas'1 da ka psayan bOlge­
nin her ya nmdan gOrtilebilecek gorse) i�aretlere dayah bir plan ya­
pild1. 1Ik olarak en btiytik kasaba olan J eretdeki i�.;iler gece elek­
trikleri keseceklerdi. Sonra 1�1k la rm karard1�1ru gOren M ed ina Si­
doniah i�.;iler aya klanaca kla rd1. Aynca Casas Viejas'a isyan m ba�­
lam1� oldu�unu haber vermek i.; in at� yakacak la rd1.
Ol ke .;apmdaki i syan ba�ans1z oldu. Endtilti s'te IO oca kta bazi
� iddet olaylan patlak verdi, ancak J erez i�.;ileri elektri kleri kesmeyi
ba�ara madila r. Arna J erez'deki sendikadan gelen bir yazi h mesaj,
Medina Sidonia'ya ul�m1�t1, oradan da Casas Viejas'a gOnderilmi�ti.
Mesaj �Oyleydi: "Gece saat I O'da, sonu.;lan ne olursa olsun'.' Bu ge­
ce, Jerez'den gorse) i�aret bekleyen M edina Sidonia i�.;ileri kasaba­
ya tesadtifen sivil muha f1 zlarm gelmesiyle da�1ldilar. Aym a k�am,
Casas V iejas i�.;ileri sendika merkezinde ellerine ula�an birbiriyle
.;eli�en mesajlari tart1�ma k tizere toplan d1. Dah a ya�l1 ve daha 1 l 1 m h
o l a n se.;i m le i�ba�ma gel m i� b nderlcri t edbirli dav ra n ma kon usu n -

3. B u dokum J . R . Mintz'e (1982) dayanmaktad1r. Mintz Casas Viejas'ta 1933


olaylanna kablanlann .;oQundan sozlil tarihler derledi. Bunlardan ve belge­
sel kaynaklardan Mintz bir isyan anlat1s1 , isyan onculleri ve sonu.;lan olu�­
turmu�tur. Ba�lica kay91s1, tarihsel kay1tlan duzeltmektir. Ne antropolojik te­
oriden ne de etnografyadan hi.;bir almb yapm;1m1�t1r.

49
da uyanda bulundular, ancak gem; radikaller tisttin geldi. bn­
derlerin tii;ti gorevlerinden istifa ettiklerini ve sendika adma yap1lan
herhangi bir eylemden ottirti sorumluluk tistlenmeyeceklerini belir­
ten bir metin imzalad1lar. Biri, sivil muhaf1zlara planlan haber ver­
mek tehdidinde bulundu; somadan bu tehdidini yerine getirdi de.
Bir ba$kas1, ayaklanma stiresince geri;ekten de onder olarak varhi1-
m stirdtirdti. Dordtincti ki$i, sei;imle i$ba$mda olan ba$kan, kasa­
badan ttiydti ve saklanmaya gitti.
0 gece isyanc1lar koyde harekete gei;tiler -telefon hatlanm kesti­
ler, anayola bir hendek kazd1lar ve koytin ttim giri$ ve i;1k1$larma
nobeti;iler koydular. Sivil muhaf1z k1$lalarmm kap1 ve pencerelerini
gizleyebilecek duvarlann arkasma silahh nobeti;iler koydular. Bele­
diye ba"� kan yard1mc1S1, i$i;ilerin hem ya$h hem de geni; onderi tara­
fmdan ayn ayn ziyaret edildi. Ya� h onder, belediye ba� kan yard1m­
CISI sivil muhaf1zlara k1�lalannda kalma emri vermesini, eier asker­
lcr k1$lalarmdan i;1kmazlarsa hii;bir �ey olmayacaim1 soyledi. Geni;
.
onder ise belediye ba�kanmm, m u h af1zlara teslim alma emri ver­
mesini talep etti. Mesajlar yerine ula$1yor, ama goz ontine ahnm1-
yordu. Tak1m komutam i;avu�. adamlarmdan i kisini d1$an, k1�lala­
rm <;evresini ara�tlrmaya gonderdi. Bu askerlerin tizerine ate$ ai;1l­
d1, ama i�i;ilerde ku� avmda kullamlan sai;malar vard1 ve bunlar mu­
haf1zlarm tizerindeki kahn giysileri delemedi. Muhaf1zlar derhal k1$­
lalarma geri i;ek ildiler, merdivenleri i;1kt1lar. <;avu�. ttifeiiyle pen­
cereden kendini gosterdi, bir nobeti;i onu omzundan hayal meyal sei;­
ti. Tek rar tizerlerine ate� ai;1ld1, ama bu kez i$i;iler av kur�unlan kul­
lamyorlard1 ve iki ki�i ald1klan yaralar sonucu oldti. Kalan iki mu­
haf1z ate� ai;t 1, fakat isabet alan hii; kimse olmad1 .
Koytin giri$1erini gozetim altmda tutmak ve sivil muhaf1zlan k1$­
lalarmda tutmaya i;ah$mak d1$mda isyanc1larm, ertesi sabahki ba$­
hca faaliyetleri, caddelerde bayra klarla CO$kulu bir gei;it toreni dti­
zenlemek, bir sicil dairesini alum tisttine getirerek aramak ve cad­
delerde gazeteler yakmak oldu.
Aym sabah, daha soma bir telefon tamircisi, yanmda tii; sivil mu­
haf1z olduiu halde koye ula$tl, kesik hattl gordti ve Medina Sido­
nia'ya 01aiand1$1 bir durumun varhim1 haber verdi. Dokuz sivil mu­
haf1zdan olu$an bir manga oileden soma saat i kide koye ula$tl; ko­
ye ko$arak ve ttifekleriyle havaya ate$ ederek girdiler. Ayaklanma,
i$i;ilerin kai;1$rilas1yla kesin ba$ans1zhia uirad1; i$i;ilerin i;oiu k1r­
lara, birkai;1 da evlerine kai;m1$tl. Polis, caddelerde devriye geziyor

50
ve k1m1ldayan her $eye ate� ar;1yordu. En azmdan bir kOylti Oldtirtil­
dti, bir ba$ka kOylti de yaraland1. Saat be$te, bir tegmenin kuman­
dasmdaki dOrt sivil m uhaf1z ve on iki toplum polisinden olu$an ek
bir kuvvet kOye ula$tl. Geldiklerinde sokaklar sakindi ve tegmen kOy­
ltilere kap1lanm ar;malanm, gtindelik faaliyetlerini stirdtirmelerini
emretti. 1syanc1lan bulmak tizere evler aranmaya ba$land1. K1$lay1
ku$atan adamlardan biri te$his edilmi$ti. Evinde yakaland1 ve dO­
vtildti. Hamile kans1 durumu protesto edince o da sopalarla dOvtil­
dti. Ovey karde$i de dOvtildti ve bir ya da iki isyanc1, k1$lalara ate$
ar;m1$ olan Otekilerin isimlerini ele verdi. 1smi verilenler arasmda iki
erkek karde$ de vard1 ve muhaf1zlar onlarm evine gittiler. Evde iki
adam, bii tir;tincti militan i$r;i ve onlarla akraba olan alt1 ki$i daha
vard1; bu alt1 ki$iden biri 70 ya$mda bir ihtiyar, biri on tir; ya$mda
bir erkek r;ocuk, tir;ti de kadmd1. M uhaf1zlar kap1y1 zorlad1lar, biri
ir;eri girmeye r;ah$1rken ate$ edildi ve Oldtirtildti, bir ba$kas1 bunu
izleyen r;at1$mada yaraland1. Karanhk bast1rd1gmdan Oteki kOyltiler
muhaf1zlara ate$ ettiler. Tegmen takviye kuvvet r;ag1rd1. Saat onda,
yirmi iki asker, bir subay, el bombalan ve bir m akineli ttifek kOye
ula$ffil$tl, fakat makineli ttifek ate$ alm1yor, el bombalan patlam1-
yor ve tegmen adamlarma hareket emri vermeye cesaret edemiyordu.
Sabaha kar$1 saat ikide, Ytizb�1 Rojas komutasmdaki ayn bir kirk
ki$ilik kuvvet, stiratli ve kesin harekat gerr;ekle$tirme emirleriyle kOye
ula$tl. Askerler iki gtin Once Madrid'den g0nderilmi$1erdi ve kirk
sekiz saattir dinlenmemi$1erdi. B u s1rada makineli ttifek r;ah$maya
ba$lam1$t1 ve karanh ktan destek ate$i saglayan kOyltiler geri r;ekil­
meye zorlamyorlard1. Rojas, ku$atilm1$ evin ir;indekilerini teslim ol­
maya r;ag1rd1; teslim olmay1 reddettiklerinde de ate$ ar;1lmasm1 em­
retti. Bir kadm ve on tir; ya$mdaki r;ocuk kar;may1 ba$ard1. Evdeki
Oteki yedi ki$i Oldtirtildti.
Ertesi sabah evlerde isyanc1 a ramasma tekrar ba$land1. Rojas
adamlarma, direnen herkesi vurmalan emrini verdi. Yetmi$ be$ ya­
$Indaki bir adam anar$ist olmad1gm1 belirterek protesto amac1yla
evinin kapmm kapamaya kalk1$t1 ve kap1 d1$mdan ar;1lan ate$1e 01-
dtirilldti. On iki ki$i tutukland1. Bu tutuklananlardan biri bir gece
Once muhafIZlara ate$ edenler arasmdayd1. Arna tutuklayan polis bu­
nu bilm iyordu, tutuklanan Oteki on bir ki$iden hir;biri ayaklanmaya
kat1lmam1$t1. Tutuklular harabe haline gelmi$ eve gOttirtildiller. Ro­
jas onlara ir;eri gidip ne yapm1$ olduklanm gOrmelerini sOyledi ve
tabancas1yla onlan Oldtirdti.

51
K1rhklara ka�anlarm �oAu birka� giin sonra geri geldi. Birka�1 so­
kaklarda tutukland1, �oAu da kendisi teslim oldu. Sorgulamalar, da•
yaklar, mahkemeler, mahkfimiyetler birbirini izledi. !dam edilen hi�
kimse olmad1.
Casas Viejas ayaklanmasmdan ii� y1l sonra Franco isyam illkeyi
ikiye b6ldii. Epey nazik bir denge s6z konusuydu ve ii� y1lhk i�sa­
vas Franco lehine �6ziim getirdi. Franco rejimi siiresince devlete teh­
dit, sm1 f �at1smasmdan deAil, b6lgesel aynhk�1hktan, 6zellikle de
Bask'tan geldi. Basklar, i�savasta cumhuriyeti desteklemislerdi ve sa­
vastan sonra Franco diktat6rlilAii, Bask milliyet�iliAini bast1rd1. Ye­
ralt1 muhalefeti gelisti ve Bask ter6ristleri polislere, askerlere ve 6te­
ki devlet g6revlilerine sald1rd1lar. Kamuoyu 6niinde -sokaklarda ve­
ya barlarda- 6ldiirmeler olaAan hale geldi.
Rejiminin son y11larmda Franco, son 1spanya kralmm oAiu olan
Juan Carlos'u kral olarak belirleyerek kendiriden sonra s1k1 ve mu­
hafazakar bir halef b1rakmaya �ahst1, fakat 1 975'te Franco 6ldiik­
ten sonra kral, Adolfo Suarez'i demokrasiye ge�isi saAiamak iizere
g6re\tlendirdi. Suarez, Union de/ Centro Democratico (UDC) adh
bir ittifak olusturdu. Bu ittifak 1 977 ve 1 979 se�imlerine kat1ld1 ve
kazand1 . Suarez hiikiimeti, liberal Korgeneral Manuel Gutierrez Mel­
lado'yu silahh kuvvetleri "demokratiklestirmek " le g6revlendirmek
suretiyle, ordu i�indeki Franco'cu eski muhaf1zlarm ntifuzunu k1r­
maya �ahst1. Hiikiimet aynca b6lgesel 6zerklik politikas1yla, ayn­
hk�1hA1 etkisizlestirmeye �ahst1. Fakat militan olan Basklar tatmin
edilemedi ve ter6rist hareketlilik siirdii. Suarez, ter6ristlere kars1 tam
kapsamh bir askeri harekat baslatmay1 reddetti. B6ylece de zaten
demokrasiye siipheyle bakan ve b6lgesel 6zerkliAe kars1 olan saAc1
subaylarla uzlasmazhA1 daha da artt1.
Tejera, bu subaylardan biriydi, yan-askeri sivil muhaf1z kuvvetle­
rinde yarbayd14 Tej era, Galaxia komplosuna kat1lm1st1; bu komp­
lonun ad1, komplocularm planlanm tart1smak iizere topland1klan

4. Bu dOkiimiin kayn akl an , (yedi ispa nyol gazetecinin olaydan hemen sonra
yazd1�1 bir anlatJ olan) Todos el Suelo'yu, P. Preston'in (1984) ve P. Vila nova!
nm (1983) akademik tart1�malanm ve benim kendi gOzlemlerimi kaps1yor Te­
jero girdi�i s1rada Cortes gOrii�meleri televizyonda kaydediliyordu ve i ngil iz
televizyon haberlerinde i�galin ilk anlanm gOrdiim. Benim gibi, olaydan he­
men sonra is pany a'da alan c;ab�mas1 yapan her antropolog da konu�u�u
ki�ilerden ol aym tar11�mas1m duyacaktJ. Benim kon�tuklanm aras1nda Te­
jerdnun rehine ald1�1 bir Cortes milletvekili de vard1.

52
Madrid kafeteryasmdan geliyord u. E�er buna komplo den i lebilirse,
komplo daha herhangi bir eylem yap1lmadan ortaya -;1kanld1 ve et­
k i siz h ale getirildi. Tejero'nun ayn c a, M alaga'da bir vesileyle ayak"
lanm1� oldugu belirtilme ktedir. tki sivil muhaf1zm teroristlerce ol­
diiriild il�ilnil i �itince, ilst subay1m k arargah binasmda iki kat ara­
smdaki bir asansorde k 1stud1, garnizonu ele ge-;irdi ve muhaf1zlara
sokaklan ele ge-;ir meyi emretti. Bu ayaklanma k1sa omiirlii oldu ve
gizli tutuldu. Tejero kmand1 ve gorev yeri de�i�tirildi.
1981 oc�mda Adolfo Suarez ba�bakanhktan istifa etti. 23 �ubat
tarihinde toplanan Cortes 'in gorevi, yeni bir h iikilmet ba�kam se-;­
mekti; hemen hemen Ulm hiikilmet ilyelerin in ve milletvekillerinin
oturumda h az1r bulunmas1 bekleniyordu . Toplant1 suasmda Tejero,
tabancas1 elinde i-;eri dald1, beraberinde yan otomatik silahlan olan
muhaf1zlar vard1. "Todos al suelo" diye b� ud1, herkese yere yat­
malanm emretmi�ti. Bu emre uyulmad�1 takdirde, adamlarma mil­
letvekillerin in ba�larmm ilzerine ate� etmelerini, kur�un y�muru­
na t utmalanm emretmi�ti. Sosyalist parti lideri Felipe Gonzalez,
Franco yonetiminin es ki bakam ve muhafazakar Alianza Popular!
m lideri M anuel Fraga dahil pek -;ok milletvekili, oturduklan ma­
l an1_1 altma ve ondeki s1ralarm arkasma daldilar. 0-; politikac1 yere
yatma emrine itaat etmedi. Biri, s1rasmda dimdik oturmay1 siirdii­
ren Adolfo Suarez'di. Biri de One -;1karak Tejero'yu azarlayan yet•
mi� y�mdaki Gutierrez Mellado'ydu. Son unda Suarez miidahale etti
ve generali uzakla�t umay1 ba�ard1. S1rasmda oturmay1 siirdilren
il-;ilncil ki�i Komilnist Parti lideri S antiago Carrillo idi. Tejero t�k­
rar tekrar Carrillo'ya yere yatmasm1 emretti ve Carrillo reddetti�i
zaman da ba�mm ilzerine kur�un y�dmld1. Boyle birkai; kur�un
salvosundan sonra Carrillo govdesini bir yana e�di ve bu h areket
boyun � me olarak kabul edildi. Sonra muhaf1zlar, Carrillo, Gon­
zalez, Alfonso Guerra (sosyalist parti b�kan vekili), Gutierrez Mel­
lado ve (Savunma B ak am) Rodriguez Sahagun'u toplant1 salonun­
dan -;1kanp, bir ba�ka odada yakm gozetim altma aldilar. Geride
kalanlar, onlarm kur�una dizilmek ilzere gOtilrillmil� olmalarmdan
korkuyorlard1.
Thjero, kral adma ve Valencia askeri bOlgesi kumandam Korgene­
ral J aime Milans del Bosch' un emrinde hareket etti�ini ileri siirdii.
Milans del B osch , k ralm emirleri gelene kadar ol�anilstil h al ilan
etti, askerlerin i ve tan klanm kentin sokaklarma yerle�tirdi. Burune­
te zuhh til meninden Yilzba�1 M artinez Merlo, M ad rid yakmlarm-

53
daki ulusal radyo ve televizyon b i.irolanm sekiz askeriyle i�gal etti.
Yine Burunete ti.imeninden Binba�1 Pardo Zancada, bir askeri polis
timiyle birlikte Cortes, de Tejero'ya kat1ld1 . Kral, ayaklanmaya kar�1
i;1kt1 ve ordudan daha fazla aynlan olmas1ru Onlemek ii;in ti.im ni.i­
fuzunu kulland1. " Bunun i.izerine" hii;bir ba�ka asker ayaklanmaya
kat1lmad1. Sabahm ilk saatlerinde M artinez Merlo ve Milans del
Bosch, askerlerini geri i;ekmeye ikna edildiler. Kral televizyona i;1-
karak ayaklanmanm ba�ans1z oldu�unu ilan etti. Tejero ise, Cor­
tes 'i elinde tutmay1 si.irdi.iri.iyordu .
hgal si.irerken, bazi alt ri.ltbeli sivil muhaf1zlar rehinelerine, asla
bir ayaklanmaya kat1 lmay1 planlamad1klanm, kendilerine Cortes'e
Bask terOristlerin sald1rd1�mm sOylend�ini ve milletvekillerini kur­
tarmak i.izere geldiklerini sOylediler. <;�u SlVl�l v e teslim oldu. Kralla
ki�isel b a�lara sahip bir i.lst ri.itbeli genelkurmay i.lyesi olan Alfonso
A rmada, Tej ero'yla gOri.i�meyi Onerdi. Cortes'i ele gei;irdikten sekiz
saat soma Tejero ve beraberindeki arkada�lan teslim oldular. <;e�it­
li ba�ka subaylarm yam s1ra General Milans del Bosch ve Armada,
komployla sui;land1 ve tutukland1. Sonui;ta i; o� u yarg1land1 ve hi.i­
ki.im giydi, Onderler a�ir hapis cezalan ald1lar.
Bu iki ayaklanma, devletin me�rulu�u ve almas1 gereken �ekil hak­
kmdaki bilinen i; atl�manm pari;as1dirlar. Kita Avrupas1'nm d�er i.il­
kelerinde old�u gibi 1spanya'da da Frans1z Devrimi'nin Napolyon'cu
devam1 , krah ve sarayi etkin bir �ekilde temelinden sarst1, iktidan
ve otoriteyi parlamentoya kaydird1 . Sei;imlerden i;ok askeri bask1lar
hi.iki.imetleri de�i�tirmenin ba�hca araciyd1 ve ayaklanmalar bu "On­
degelenler parlamentarizmi" (praetorian parlamentarism) sisteminde
(Carr 1 966) Onemli rol oynuyordu. Bu ayaklanmalar coup d'etats
(hi.iki.imet d arbesi, <;. n.) degildi; hi.iki.imeti azletmek ve denetimi
do�rudan ele gei;irmek ii;in nadiren askeri gi.ii; kullamld1 . Bunun ye­
rine, ayaklanmalar genellikle pronunciamiento, isyanc1 subaym ve
garnizonun yayimlad1�1. mevcut hi.iki.imetin i�levlerini yerine getir­
meye muktedir olmad1�1m, ulusun i;1karlan ii;in bir yeni yOnetici­
nin, s1 khkla da isyanm liderinin gOreve gelece�ini belirten bir dek­
larasyon olan pronunciamiento �eklinde oluyordu. Otekiler de o za­
man, hi.iki.imete kar�1 ve yeni yOneticiden yana ai;1klamada bulun­
maya d avet ediliyorlard1. 1 syan haberleri, i.ilkenin her yanmda yay1-
hrken, Oteki garnizonlar, kent konseyleri v e benzer yetkililer pronun­
ciamientoya katlhp katllmamaya karar veriyorlard1 . E�er destek ye­
terince gi.ii;li.iyse, pronunciamiento ba�anh oluyordu, �er destek belli

54
belirsizse veya yoksa mevcut hiikiimet iktidarda kahyordu. Ne olur­
sa olsun kaybedenler aktif politikadan emekli oluyor, siirgiine g6n­
deriliyor veya k1sa bir d6nem hapis cezas1 cekiyorlard1. Uygulamada
sistem bir tiir gayri resmi, diizensiz secimdi -bu ise yanmda daha
alt otoriteler bulunan bir iist otoritenin var olduiu bir sistemdi-. Bu­
nunla birlikte, baz1 6rneklerde pronunciamientoya destek veya mu­
halefet daha e$it oluyordu. B6yle olduiunda siyasi belirsizliiin c6-
ziimii genellikle sava$ oluyordu ve bu da kimi zaman yaygm bir ic­
sava$ halini ahyordu.
1875'ten sonra bu sistem yerini hiikiimeti deii$tirmek icin parti­
leraras1 siyasi anla$manm secimlerle yasalla$tti1 bir sisteme b1rakt1.
Ordu hala, hiikiimetin diizeni siirdiirmede yetersiz olduiunu dii$iin­
duiu zaman miidahale ediyordu; 1 923 ve 1936 y11larmdaki pronun­
ciamentoiar askeri diktat6rliiie yol act1lar. Franco'nun l 936'daki
ayaklanmas1 bir pronunciamiento olduiu kadar bir coup d'etat idi.
Tejero ayaklanmas1 bir coup d'etat nm baz1 6zelliklerini ta$tmak­
'

tadtr. 1spanya'da buna go/pi/lo, "kiiciik darbe" denir ve akademis­


s
yenler bu olay1 darbe olarak anarlar (Preston 1984) . 1$in icinde tic
ayn komplo olsa gerek. 11ki, mevkiini ve bailanttlanm hiikiimeti ge­
cici olarak g6revden uzakla$ttrmak icin kullanabileceiini dti$iinen
Alfonso Armada iktidan ele almay1 hedetliyordu; Bask ter6ristle­
rine kar$I saldm diizenleyecek, bir kez operasyonlar tamamlanmca
hiikiimeti tekrar sivillere birakacakt1. 1 kinci olarak, Armada'nm kral­
dan kendilerine destek sailayabileceiini s6ylemi$ olduiu Milans del
Bosch ve 6teki saic1 generaller demokrasiden kurtulup Franco reji­
mine d6nmeyi tasarhyorlard1. Bunlar may1sta ayaklanmay1 planh­
yorlard1. Ocuncii olarak, generallerin amac;lanru payl�an, fakat bek­
leyemeyecek denli sabirsiz olan Tejero vard1. Tejero'nun $Ubattaki bir

5. Preston'm isyana getirdi{li ac1klama, ispanyol ordusunun kendi okullan,


diikkanlan ve ikametgAhlan olan klan benzeri kapah bir grup oldu{lu ve bu­
nun sorumlusunun da onu toplumun kalan kesimiyle c;eli�iren politika oldu­
{lu iddiasm1 icerir. Orduyu konu alan bir inceleme yapmu; de{lilim, fakat ca­
hi;t1{11m kasabadaki zengin ailelerin co{Junda orduda gOrev yapan erkekler
vard1; ordu haklanda ifade ettikleri gOriii;ler ailelerindeki Oteki kii;ilerinkinden
belirgin bir farkhhk gOstermiyordu ve ailelerin ait oldu{lu sosyal dilimlerde as­
keri olan ve askeri olmayan kolayca birbirine kani;iyordu. Benim malzemem,
kolordu subaymm muhafazakAr politikasmm, ordu denen serada yetii;mii; eg­
zotik bir tiriin d�il de kendisini belirleyen sm1f politikasmm bir uzant1S1 oldu­
{lunu diii;iindiirmektedir.

55
6
tilr erken dotum olan eylemi, generalleri haz1rhks1z yakalad. .
Tejero, bir coup d'etat ger�ekle�tiren birinden c;ok bir pronuncia­
mientocu gibi davrand1. t�galci kuvvetin, aynhk�1 bOlgesel Ozerk­
liklere kar�1 oldutunu, terOristlerin cezas1z kalmasma, lspanya'nm
prestijinin azalmasma ve sivil kan�1khia kar�1 �1kt1tm1, silahh kuv­
vetlerin destetiyle iilkenin ba�mda gOrmek istedikleri krah tamd1k­
lanm ve sayg1 duyduklanm belirten bir bildiri haz1rlad1 (Cid ve di­
gerleri 1 98 1 , sf. 201). Olaylann geli�mesiyle bu bildiri hi�bir zaman
yay1mlanmad1. Cortes'i ele ge�irmek Tejero'nun istediii deii�imi sat­
layamazd1; Tejero, belli ki bu eylemin daha genel bir askeri isyam
b�latacatm1 umuyordu. Bununla birlikte siyasi ko�ullar uygun de­
iildi. Ge�mi�te pronunciamientolar, hilktlmetler hukilmet etmekte,
kamu diizenini idame ettirmekte ve Ozel mulkiyeti korumakta a�1k­
�a b�ans1z olduklan zaman b�anh olmu�larc h. Bask terorizmi asl­
olarak polise ve orduya yOnelik bir tehditti, yoksa kamuyu tehdit
7
etmiyordu Adolfo Suarez'in istifas1 biraz iktidar bo�lutu b1rak­
m1�t1, fakat halefinin de yine Suarez'in partisinden olacat1 kesindi
ve sonunda da 1982 sonbaharmda yapllan ertesi sec;imlere dek gO­
revde kalan gil�lil bir hilktlmet kuruldu.
Tejero ayaklanmas1, lspanya'da sat ic;i bOltlnmelere Ornek olu�­
turur. Muhafazakarlann hepsi de otoriteye kat1hrlar, fakat pek az1
me�rulutun ve sosyal duzenin nihai temeli hakkmda fikir birlili i�in­
dedir. Ba�hca rakip ilkeler -kralm �ahsmda cisiml�n- monaqik �iz­
gi, Tejero ve Franco'cu komplocular tarafmdan temsil edilen askeri
c;izgi ile Manuel F raga ve liderlilini yapt1t1 Alianvz Popular tara­
fmdan temsil edilen demokratik fikirlerdir. Bu olayda monaqi de­
mokrasiyle ittifaka girdi ve militarizm yenildi.

6. Bu yorumu, iyi baQlanbh ve bilgili bir kaynak sundu Cid ve diQerleri


(1981) sadece tek bir komplo olduQu ve bunun da Armada'mn lideri olduQu
komplo olduQu, Armada'run gunu geldiQinde "1hmh" bir askeri c;6zum ola­
rak kendisini kabul etmeleri ic;in muhaliflerini Orkutmek Ozere kas1tb olaral<
fanatik Tejero'yu harekete gec;irdiQi yorumunu yap1yorlar.
7. Baz1 siviller Oldurulmuttu; gerc;ekte isyandan losa sOre Once Bask Olk&­
sindeki bir nOkleer santrahn mudurii kac;mlmlf ve hukumet santrah kapat­
mayi reddedince idam edilmiOfi. � aynca Olksnin s�un ve uyupurucu kul­
lan1c1hQmm artt1Q1, caddelerin arbk emin olmadlQI ve OzgurlukQO garantiler
yuzunden polisin bunlarla b8'8 c;lkmaldan abkonduQu bir genel ahlaki c;uru­
meden zarar g0(d0QO iddiasmdayd1. Sorundan kifisel olaral< etkilenen pek
az kifi vard1.

56
Halk ayaklanmalannm tarihi lspanya'da pronunciamientolardan
da eskiye dayamr. Bu ayaklanmalann �otu, hi.lki.lmet otoritesine sal­
dmlarla sm1rhyd1; g�ici bir rahats1zhktan daha Otesine yol a�an bir
yerel �ikiyeti protesto eden halkm yerel ayaklanmalanydllar. 1870'ten
sonra i��i sm1f1 hareketlerinin -anar�izm, sosyalizm, komi.lnizm- ge­
li�mesi a�1k bi�imiyle devrimci balk ayaklanmalanna yol a�t1. Ayak- ·

lanmacllann ger�ekle�tirdiii eylemlerin etkililili, heyecam ve rasyo­


nelliii hakkmdaki yorumlar pek �ok bak1mdan farkhdu, fakat eko­
nomik e�itsizlitin bu eylemlerin ana sebebi oldutu konusunda fikir
birliii vardu. Bununla birlikte ayaklanmalarm mi.llkiyetin ya da dev­
letin denetimi mi.lcadeleleri olarak analiz edilmesi, asilerin ve kar­
�1tlannm mpcadeleye girmelerine yol a�an terimlerin bir yana b1ra­
kllmas1 demektir. Bu terimlerin analiziyse, gOri.lni.l�teki hatah, irras­
yonel, i.ltopik veya Donki�otvari davram�m daha iyi kavranmasma
olanak verir. �erefe deter veren.ve �at1�maya dahil olan bu adamlar
�at1�may1 kaybetseler bile �ereflerini savunabilirler veya arttuabilir­
ler; veya �at1�may1 kazansalar bile �ereflerini kaybedebilirler. Riskli
veya umutsuz davalan izleyen eylem, eter �ok deterli bir �eyin elde
edilmesine imkan veriyorsa irrasyonel deiildir.

Casas Viejas'ta anar�ist i��iler ve polis arasmdaki uzla�mazhk, �e­


ref kaygllan ekseninde yer ahyordu. Genelde Endi.lli.lsli.1 i��iler ken­
dilerini tam anlam1yla insan yerine koymayan herhangi bir muame­
leden gocunuyorlard1. Ost sm1fm ca//enin sosyalizasyonunu geri cre­
virmesinden gocunuyorlard1, -ki i.lst sm1f cal/ede konu�maya tenez­
zi.11 etmediiini genellikle ifade etmektedir-. Konu�ma, elbette ki in­
sam hayvandan, yeti�kini bebekten ayuan b�hca Ozelliktir; konu�­
ma ba�hca ca/le faaliyet i dir. Kavgah insanlarm a s l m da
"konu�muyor" olduklan kabul edilir. Eier kar�1hkh konu�ma ki�i­
sel bir anla�mazhk gibi hakhla�tmlm1� bir neden olmaks1zm redde­
diliyorsa, bu reddedi� reddedenin Otekini konu�maktan aciz gOrdi.1-
li.1 anlamma gelir. Endi.lli.lsli.1 i��iler aynca kendilerine "ge�im ara�­
lan"m (medios para vivir) vermeyen i.lcret di.lzeylerinden ve kendi­
lerine ki�ilerden �ok i��i olarak davramlan �ah�ma ko�ullanndan da
gocunmaktadular. Bu, onlar a�1smdan hayvalarla denk gori.llmek
demektir (Gilmore 1980; Corbin and Corbin 1984). Ti.lm bu tema­
lar Casas Viejas an�istlerinin yorumlannda gOri.llmektedir. Biri �Oy­
le di.l�ilni.lyordu: "Z.or olacatm1 biliyorduk, ama protesto etmeyen
ki�i hayvan -insandan b�ka bir �ey- olacakt1:• (Mintz 1982, sf. 185).

57
B!r ba$kas1 $Unu belirtiyordu: " �imdi mticadeleyi stirdtirecek bir
yeni ku$ak var. 1nsan, hayvan olmak ii;in degil, insan olmak ii;in
dogdu'.' (Mintz, sf. 3 1 5).
Polis de $erefle ilgiliydi. Mintz, ayaklanma gecesi sivil muhaf1zla­
ra anar$istlerin taleplerini ileten belediye ba$kan yard1mc1smm ya$h
ve 1hmh onderin sivil muhaf1zlann k1$lalannda kalmas1 emrini, geni;
radikalin k 1$lalarmda teslim olmalan talebiyle birle$tirmi$ olabile­
cegi kamsmda. Mintz, "Anarkosendikalistler, i;avu$un $erefini i;ig­
netmeyecegini i;abucak .anlad1lar" diyor ve i;avu$un belediye ba$ka­
nma verdigi cevaptan $U almt1y1 yap1yor: "D1$an i;1kmayacak m1-
y1z? Cadiz'de d1$an i;1km1$t1m. Burada i;1kmayacak m1y1m?" (sf.
202f: Mintz'in anlat1s1 daha da ileri giderek biraz once kendilerine
ate$ etmi$ olan silahl1 adama, ai;1k pencereden gortindtikleri ii;in i;a­
VU$ ile askerinin goztikara oldugunu ileri surer.
Tejera ayaklanmas1 da $eref kayg1lanyla belirlenmi$t i. Bask tero­
ristlerince oldtirtilen subaylann i;ogunun, tehlikenin iyice farkmda
olsalar da kamu ontinde koruma gorevlileri ve oteki gtivenlik on­
lemlerini kullanmay1 reddetmi$ olduklan biliniyor. "�erer• terimi
s1k s1k sagc1 subaylarca kullamhyordu. Gutierrez Mellado ile anla$­
mazhg1 olanlardan biri "Disiplinden once $erer• sloganm1 ttiretmi$ti.
1syandan sonraki gtin kral, siyasi liderlere, subaylarm ytizde sekse­
ninin komploculann "vatanseverler ve $erefine dti$ktin adamlar" ol­
duguna inand1klanm soyledi.
Tejera' nun Cortes 'e saldm ii;in adamlanm ispanya'nm $erefil'li ko­
rumak gerektigi i;1ghg1yla galeyana getirdigi bildirilmi$tir. Tejera�
nun i$gal stiresince tavn, oltimti ve yenilgiyi kabule raz1, fakat $eref­
sizligi kabul etmeyen bir subaym tavnyd1. Sivil muhaf1z komutam
General Aramburu, Tejera'ya teslim olmasm1 emretmek tizere biz­
zat geldiginde, Tejera $U yamu verdi: "Eger bir ad1m daha atarsamz
sizi vuracag1m, sonra da kendimi vuracag1m'.' Komutan bu meydan
okumaya tabancas1m i;ekmeye kalk1$arak cevap verdi, fakat emir su­
bay1 fiilen kan$arak komutanm silahm1 i;ekmesini engelledi, boyle­
8
likle komutanm hayatm1 kurtard1gma inamhyor Pronunciomien-

8. Bu i;an$manm bir ba$ka versiyonu $Oyle, tabancasm1 i;ekmi$ olarak ku­


mandan Tejero'yu beklerve Tejero odaya girdiOinde onun da tabancas1 elin­
dedir. Emir subayi komutanm elindeki tabancaya kazara 1tarpm1$ gibi yapar,
tabancay1 ahr ve beceriksizliOi ii;in oztir dileyerek tabancay1 uzanr. 0 s1rada
komutan itibar kaybetmeksizin tabancasm1 ktl1fina koyabilmi$tir ve Tejero da
onu taklit eder.

58
tonun ba$ans1z oldugu ac1 khk kazamrken, Tej era, ezici giice veya
rii$vete teslim olmay1 reddetti. Saldm tehditlerini milletvekillerinin
elinde oldugunu belirterek cevaplad1. Belki iilkeden aynlmasm1 sag­
layacak giivenlikli bir ucak tahsisi 6nerisini reddetti. Sonunda Teje­
ra, teslim ko$ullanm genelkurmay iiyeleriyle g6rii$tii. Ayaklanma­
da ral oynam1$ hicbir asker hakkmda kovu$turma yap1lmamas1 ko­
nusunda marhyd1. Fiiiiyatta kendi teslim ·almI$InI kendisi uygulu­
yordu; bir askeri arabayla aynlmadan 6nce adamlarmm ellerini
s1kt1.9
Yere yatmay1 reddetmi$ olan ilC politikac1, ate$ ac1Imas1 riskine
girmi$ti. Kalanlar daha sogukkanh veya daha panik icindeydiler ve
hie degilse baz1lan birazc1k utand1lar. Suarez'in merkez partisinin
iiyesi bir milletvekili $U yorumu yapm1$t1: "Ben de kendimi yere at­
t1m. �erefimi az1c1k kurtard1gm1 dii$iindiigiim tek $ey, cevreme bak­
t1g1mda herkesin de aym $eyi yapm1$ oldugunu g6rmemdi. Fra­
ga'run koca k1c1m siralar arasma s1gd1rmakta cektigi zorlugu g6riince
kendimi co k daha iyi hissettim:• M u hafazakar Fraga'nm 6teki 6nde
gelen liderlere k1yasla askeri ayaklanmac1lardan daha az korkmas1
gerektigi samhrd1. Sonradan (yere yatmayan) iiC adam hakkmda ya­
p1lan yorumlarm tiimii de caseretlerine duyulan hayranhg1 ifade
ediyordu. Bununla birlikte muhafazakar bir eski asker, Gutierrez
Mellado'yu cok daha az takdirle degerlendirdi: "Gercekte cesur de­
gildi. Subaylarm astlanm f1rcalamaya nas1l ah$Ik olduklanm bilir­
siniz. 0 sadece 'Ona bunun hesab1ru soracag1m' diye dii$iindii. Hepsi
bu:•
Rehinelerin serbest b1rak1lmas1 icin g6rii$meler siirerken bir mu­
haf1z, milletvekillerine, Tejera'nun onlan don g6mlekle kalana dek
soyundurttuktan sonra sokaga c1kartacagm1 s6yledigini bildirdi. Bir
milletvekili $6yle tepki g6sterdi:
' Tejera'nun ne tasarlad1g1m i$ittigimde kendi kendirne dedim ki, 'Bu
kadan yeter. Orada don gOmlek yiiriimeyece�im:
Sonra dii$Undt1rn ki, 'Bu aptalca. Gen;ekten kanm1 dul, i;ocuklanrn1
yetirn b1rakrnak istiyor rnuyurn?'
Ve sonra dt1$iindiim ki, 'Arna bunu yaparnam:
Ve sonra tekrar 'Arna ailem .. :
Ve sonra 6yle siirdu:•

9. Cid ve diaerleri, -ki Tujero'ya ac1kca ka�1dirlar-, Cortes'e bir plstollero


(silah�r) gibi girmesine raamen, bir caballero (centilmen) gibi c1kt1a1 gOzle­
mini yap1yorlar. (1981, sf. 139).

59
t fa deler, a l 1 1 1,:izi lecek deterdedir. 1� �ama$1rlan, evin mahremi­
yet i , mahrem i l i � k i kr vc biyoloj i k fonksiyonlarla ili$kilidir. Kent cad­
dell'.'rindt" k tl l,: U k i,:oc u k l ar k1sa pantolon giyerler, yeti$kin adamlar
isc 1 1 s l11. Yet 1 � k i 1 1 l e r .\adece plajda veya ktrda y0r0y0$e �1kt1klannda
k 1 � 1 1 p 1 1 1 1 t o l o 1 1 tciyerler. Ostelik, bir ba$ka erketin OnOnde "panto-
1 1 1 1 1 1 m l i 1 1 1 1 c k " o erkete tabi olmakttr, onun erkekliti kar$1smda efe-
1111m· o l m 11 k t 1r (Brandes 1980, sf. 95). Milletvekillerini cal/ede i� �a-
1 1 1 11�11 l 11 1 1 y la gOrOnmeye zorlamak, onlan domestikle$tirerek, hay­
v1111 l11�1 irarak , �ocukla$t1rarak, kadmla$tlrarak sembolik olarak de­
po l i t ize etmektir.
�eref hakkmdaki genel yarg1, bireysel hareket tarzma dayamrd1
ve bu yarg1y1 ki$inin hangi partiye sempati duydutu pek az etkiler­
di. Elbette ki sol da, sat da kahramanlar ve kOtOler hakkmdaki yar­
gllanm deti$tirdiler; fakat pek az1 Tejero, Suarez, Carrillo veya kra­
h eylemleriyle haysiyetini yitiren adamlar olarak veya Felipe Gon­
zalez, Manuel Fraga'y1 tehlike kar$1smdaki tepkileriyle Otekilerin Oze­
rinde yOkselen liderler olarak deterlendirdi. Ba$an veya ba$ans1z­
hk deterlendirmeleri de $eref Ozerinde aym Ol�Ode az etkiye sahip­
ti. BOylelikle satc1 asiler ba$ans1z oldu, "k1smi" monar$i devam et­
ti, her ikisi de $erefini artt1rarak i$in i�inden �1kt1. Fakat bu gibi hO­
kOmler· sonraki yasal veya siyasi sOreci dikkate deter Ol�Ode etkile­
mediler. Asiler hapsedildi. Adolfo Suarez, UDC'den aynhp kendi
partisini kurdu; bir sonraki se�imlerde milletvekillitine yeniden se­
�ildi, fakat partisi kOtO bir yenilgiye utrad1. Santiago Carrillo da
bir sonraki se�imlerde milletvekillitine yeniden se�ildi, fakat partisi
oy dat1hmmdaki paym1 dOzeltemedi. Felipe Gonzalez'in ba$kanh­
tmdaki Sosyalist Parti se�imi a�1k farkla kazand1, Manuel Fraga�
mn liderlitindeki Muhafazakir Parti, oylarmda, ana muhalefet par­
tisi haline gelecek kadar belirgin bir art1$ satlad1.
Her iki ayaklanmada da adamlar $Creflerine yOnelik tecavOzlere
kar$1hk vermek i�in $iddeti kullanm1$ veya $iddetle tehdit edilmi$­
lerdi; bunu yaparken de $iddeti veya kar$1htmdaki $iddet tehdidini
provoke etmi$lerdi. Her iki ayaklanma da $iddetin kar$1hkhhii olay­
lanyd1. EndOlOs kOltOrel terimleriyle ifade edilirse, Casas Viejas'ta­
ki olay yoksul i$�Herin genel olarak, i�inde bulunduklar1 ko$ullann
kendilerini callede tam insanlar olmaktan ahkoydutu hissinde ol­
malanyla b8.$lar. BOylesi bir toplumsal statOnOn bir Onko$ulu olan
g�im ara�lanmn iyile$tirilmesi i�in daha Onceki �e$itli vesilelerde
harekete g�mi$ler ve pek az b8.$an kazanm1$lard1. Bu kez callenin

60
denetimini doArudan ve derhal ele gei;irmeye karar verdiler. Bunu
rakiplerini ca/leden uzak tutmaya i;ah$arak ve ca/le boyunca gei;it
torenleri yaparak yapt1lar. Boylece kendi $eretlerini onanrken sivil
muhaf1zm $erefini tehdit etmi$ oldular. Ayaklanmaya sempati duy­
mayan, evlerinden i;1kmayan ve taciz edilmi$ olmayan oteki koylti­
lerin tersine sivil muhaf1zlar, ca/le ii;in mticadele ettiler, fakat geri
i;ekilmeye zorland1lar. Bu noktaya kadar olay tamamen callede ka­
hr. Bununla birlikte polisler� ate$ ai;1lmas1 madan biri ii;in bir ih­
laldir ve bu polislerden ikisi $imdi ellerinde ttifekleriyle cal/eye ba­
kan bir pencere ontinde dikilmektedirler. �iddet sarkac1 ilk kez o
zaman cal/eden casaya gei;er; polislere pencereden ate$ edilir. Bu­
nunla birlikte ii;indeyken kendilerine ate$ ai;1lan bina, sivil muhaf1-
zm casa cuarte/i, hem ozel ikametgah hem de resmi btiro olduAu
ii;in k1smen casa k1smen de ca//edir. Muhaf1zlar, takviye gelince, en
azmdan bir koyltintin oldtirtildtilti ve bir diAer koyltintin de yara­
land1A1 stirei;te calleyi yeniden alarak misilleme yapt1lar. Biraz daha
takviye kuvveti gelince, koyltilerin evlerini i$gal ederek, en azmdan
iki erkeAi ve bir hamile kadm1 doverek sarkac1 kesinlikle casa smm­
na i;evirdiler. Bir ba$ka eve girmeye i;ah$an bir polis oldtirtildti. Da­
ha da fazla takviye kuvveti gelince bu evi ve ii;indekileri yak ettiler.
Polis, evleri aramay1 stirdtirdti, bu arada bir ki$iyi oldtirdti, on iki
ki$iyi de tutuklad1. Tutuklanan on iki ki$i, bir polisin ve yedi koylti­
ntin oldtirtilmti$ olduAu evin y1kmt1larma gottirtildti ve kur$una di­
zildi. K1saca, cinayet silsilesi, callede polislere ate$ ai;1lmas1 ve sonra
cal/eden aym zamanda casalan da olan bir yere ai;1lan ate$1e iki po­
Iisin oldtirticti derecede yaralanmas1yla ba$1ar, polislerin callede bir
koyltiyti oldtirmesiyle, sonradan ii;indeki yedi ki$iyle birlikte yak edi­
len yer olan casaya girmeye i;ah$an bir polisin oldtirtilmesiyle, poli­
sin casasma girmesine direnen bir ba$ka koyltintin oldtirtilmesiyle
surer ve sekiz ki$inin olmti$ olduAu y1k1k casada polisin on iki koy­
ltiyti idam etmesiyle doruAuna ula$ir.
Bu silsileyi etkileyen etkenlerden baz1lan anzidir. Yorede olanlar­
dan habersiz i;ok say1da polisin geli$i, koyltilere kar$I uygulanan $id­
detin oli;eAini arttird1. Polis ve koyltiler arasmdaki normal ili$kiler
ne dosti;ayd1 ne de uyumluydu ve $tipheli $ah1slarm dovtilmesi yay­
gm olarak gortiltiyordu; ama normal polislik, yerel toplumla bir de­
recede entegrasyonla, muhtemel ve muhtemel olmayan $tipheliler
hakkmda bir miktar bilgiyle, makineli ttifeklerle zorlamaks1zm da
emirler verme olanaA1yla ilgilidir. Normal olarak, polis birini sor-

61
guya r;ekmek veya tutuklamak istediginde, bunu callede yapard1 ve
gormek istedikleri ki�inin evine zorla girmezdi. 1syan boyunca bir
kenara b1rak1lan bu uygulama, isyandan sonra yeniden restore edil­
di. 1 syanm ardmdan k1rlara kar;an i�r;ilerden biri ilr; gun sonra don­
mil�til.

"K1�1aya gittim ve Salvo'nun -muhaf1zlardan biridir- orada olup olma­


di�m1 sordum. Yok dediler, d1�ar1dayd1; ama evime giderken onu gordilm
ve 'Salvo, ben buraday1m' dedim.
'Sen kar;m1�tm' dedi.
'Kar;mam1�t1m' dedim, 'Herkes gibi gitmi�tim:
0 da •tyi' dedi, 'Yann saat 12.00'de k1�laya gel: "(Mintz 1982, sf. 255).

j �r;i tutukland1, Salvo'nun da aralannda bulundugu muhaf1zlar­


ca dovilldil, yarg1l and1, mahkfim edildi ve hapsedildi.
Ayaklanma silresince �iddet daha da yilksek dozda olabilirdi. Ha­
yatta kalan iki yerel sivil muhaf1z, r;e�itli insanlarm tutuklanmasm1
veya ev aramas1 s1rasmda vurulmasm1 onlemek ir;in mildahale etti.
Oldilrillen adamlardan birinin erkek karde�i ayaklanmaya kat1lma­
m1�t1, fakat caddede av tilfegiyle dola�1rken gorilldugunil biliyordu.

"Karde�imi oldiirdilkleri zaman, onu benim yilzilmden oldilrdilkleri­


ni dil�ilndilm. Do�ru. bir sivil muhaf1z bulmak iizere gittim. Beni oldii­
rilp oldilrmeyeceklerini dil�iinmedim.
0 sirada Salvo'ya, hayatta kalm1� olan muhaf1za 'Gel' dedim. Bana
do�ru geldi ve ba�sa�h�1 diledi. Beni selamlad1. Karde�imi oldilrmil�ler­
di. Kard�imi oldilrmil�lerdi, ama o hatah de�ldi. 'Bak' dedim, 'beni dinle.
Karde�imin nasll biri oldu�unu bilirsin. Hir; kimse ir;in, hir;bir �ey ii;in
camm s1kmayan biriydi. E�er onu siyaset yilzilnden oldilrmek istemi� ol­
salard1, eyvallah. Arna karde�im boyle �eylerle de, benimle de ilgili biri
de�ildi. Ne oldu�unu o�renmeye geldim:
Bana dedi ki, 'Karde�inin ba�ma gelen �ey �u ki vaktinde yeti�emedim.
Her yerde birden olamam: " (Mintz, 1982, sf. 244-245).

�iddet silsilesine pozitif geri tepki getirmi� olan bir diger etken,
Rojas ve iki gilndilr uyku uyumam1� olan 40 polisten olu�an kuvve­
tinin koye geli�iydi. Roj as, en ilst riltbeli subay oldu ve kuvvetinin
say1S1 koydeki oteki polis kuvvetinden r;ok daha fazlayd1. Roj as'm
kuvvetinin koye ula�masmdan onceki olilm bilanr;osu ilr; polis ve bir
koylilydil. Roj as'm geli�inden soQra on dokuz koylil Oldilrilldil. Ro­
jas'm zalimligi ve adamlannm yorgunlugu son on dokuz olilme kat-

62
k1da bulunmu$ olabilir.
Bununla birlikte i$in oztine bak1hrsa, oltimler, t;e$itli kilit anlar­
da, adamlar ya evden ve boylece de siyasetten geri i;ekilmeyi reddet.
tikleri ya da col/eden geri i;ekilmenin siyasetten geri i;ekilme oldu­
gun u kabul etmeyi reddettikleri ii;in meydana geldi. Kamu dtizenini
idame ettirmek tizere otorite sahibi olan polis, kamu dtizeni bak1-
mmdan sonui;lanm goz ontine almaks1zm ne pahasma olursa olsun
bu otoriteyi savunmay1 sei;ti. 1syan sabah1 sivil muhaf1zlar k1$lala­
rmda kalm1$ olsalard1, muhtemelen hii;bir cinayet olmayacakt1. h­
i;iler, k1$lalarma geri i;ekilmi$ olan polisin art1k collede mticadele et­
medigini kabul etmi$ olsalard1, "aval aval" pencereden bakan iki po­
lisi vurmayacaklard1. 0 s1rada polis, evlerinden kai;an isyanc!larm
art1k bir tehdit olu$turmad1g1m kabul etse ve onlarm d1$an i;1kma­
sm1 beklemi$ olsayd1, normal prosedtire gore $ilpheliler tutuklan­
mayacak ve hayatlarmm bir donemini yitirmeyecek lerdi.
Tejera isyanmm ba$lang1i; tecavtizti, bu makalenin epey d1$mda
kahyor; muhtemeldir ki baz1 Basklarm tilkelerinin 1spanyol devleti­
ne tabi olmasmdan ottirti duygularmm incinmesiyle ili$kilidir. Bask
ktilttirti veya tecavtize ugram1$ milliyeti;ilik duygusunun bireylerde
terorizme yol ai;abilmesi stireci hakkmda pek az $ey bildigim ii;in
yorum yapamayacag1m. Teroristlerin misilleme olarak adam oldtir­
mesi, ordu ii;inde htiktimetin izin vermedigi bir misilleme arzusunu
provoke etti. Sonui; olarak kimileri htiktimete kar$1 ayakland1. Ayak­
lanmanm kendisi dikkate deger oli;tide dti$tik $iddet dozu ii;eriyor­
du. <;:e$itli vesilelerle ayaklanma, tirmanma tehdidinde bulundu, fa­
kat tirmanmad1. Cortes'de bu tehdit yere yatmay1 reddettigi zaman
Carrillo'nun tehdit edilmesi ve sonra da ayaklanmanm belli ba$h be$
muhalifinin otekilerden aynlmas1 masmda meydana i;1kt1. Ayaklan­
ma ayn ,, Tejera ve list subay1 arasmdaki kar$!lama s1rasmda da
tehdit ediciydi. Milletvekillerini ii; i;ama$1rlanyla sokaga i;1karmak,
baz1 milletvekilleri direnseydi $iddete yol ai;abilirdi ve kesinlikle te­
cavtizti tirmandmrd1.
Bu ayaklanmalarda i;at1$ma, tecavtiz ve $iddet birbirleriyle kar­
ma$1k baglara sahiptir. Her iki ayaklanma da "yap1sal" tecavtizle,
yani me$ru sosyal stirecin sonucu olan amai;lanmam1$ tecavtizle ba$­
lar. Endtiltislti yoksullarm $eref arac1 olmasma kar$1 i;1kt1g1 ekono­
mik e$itsizlik, bu araca sahip insanlar tarafmdan kas1th saglanm1$
degildi; tarihsel birikim ve miras stirei;lerinin sonucuydu. Benzer ola­
rak, Bask tilkesinin 1spanyol devletine dahil edilmesi de tecavtiz oll;l-

63
rak yapllm1$ degildi; tecavilze ugram1$ milliyetr;ilik duygulan yarat­
maks1zm dahil edilen Oteki bOlgelerdekinden biraz daha farkh bir
devlet olu$umu silrecinin sonucuydu. Her iki olayda da bu yap1sal
tecavilz, tecavilze ugrayanm yap1y1 degi$tirmeye yOneldigi ve bunu
yaparken de Otekileri tecavilzle tehdit ettigi bir r;at1$ma yaratt1. Her
iki r;at1$mada da $iddet bir taktik halindeydi. Bu $iddet silahh kuv­
vetlerin ilyelerinin $erefine tecavilz etti ve silahh kuvvetlerin Oteki
ilyelerini tecavilze ve yasad1$1 $iddete provoke etti. Fakat $iddet do­
zu Onemli Olr;ilde farkhyd1. Casas Viejas'ta pek r;ok insan dOvilldil
ve yaraland1, yirmi dOrt ki$i de Oldiirilldil. Tejera, insanlan kendi
nzalan olmaks1zm tuttu, fakat yaralanan veya Oldilrillen olmad1.
Bu olaylardaki etkenlerden baz1lan tesadilfiydi. Casas Viejas'ta
ayaklanma i$aret ve emirlerinin kan$mas1 gibi; baz1lan armydi, ye­
rel kuvvetlerce bilinmeyen r;ok say1da polisin gelmesi gibi; baz1lan
ki$isel Ozelliklere baghyd1, Rojas'm zalimligi ve Tejero'nun fevriligi
gibi. Baz1lan, r;at1$ma incelemeleri sayesinde biliniyordu; galiplerin
ve magluplarm hemen kesinlikle belli oldugu r;at1$malarda gene) ola­
rak daha dil$ilk zayi oram olmas1 gibi, 1981 ve 1 936 askeri isyanlan
arasmdaki kar$1thk buna bir Ornektir. Yine aym Olr;ilde bilinen bir
$ey de kar$1tlar arasmda gOnilllil olmadan veya istegi d1$mda bir
ilr;iincil tarafm yer almasmm r;at1$may1 sm1rlayabildigi gOzlemidir.
Tejera ve ilst subay1 arasmdaki kar$1la$manm emir subaymm mil­
dahalesiyle sonur;lanmas1 buna iyi bir Ornektir. Hiikilmetin, ordu
ve terOristler arasmda yer almas1, bir diger Onemli olgudur, r;ilnkil
Tejera hilkilmete kar$1 ayaklamrken, orduya kar$1 $iddet uygulaml$
olanlara sald1rm1yordu.
Bu olaylardaki $iddet aynca eylemlerin sembolik anlam1yla be­
lirlenmi$ti -aktOrlerce gayet ar;1k olan ve gOzlemcilere her zaman gO­
rillmeyen anlam-. Bu ayaklanmalarm ekseninde haysiyetin tecavilze
ugramas1 yer· ahyordu ve bu nedenle casalarm i$gal edilmesi callede
oldugundan daha r;ok $iddet yaratt1. Casas Viejas isyanmda en yiik­
sek dozlu $iddet, cal/edeki r;eki$meden calle/casa smmnda dOvil$­
meye ger;i$1e belirlenmi$ti ve en r;ok Olilm de burada oldu. Bu s1m­
rm kar$1h k h ihlalleriyle $iddet h1zla ve dilzenli olarak artt1, olagan­
.
ilstil nok talara ula$11 ve sonra geriledi. Bunun kar$1t1 olarak, Tejera
ayaklanmas1 bir ca/le olay1 olarak kald1 ve katliamdan kar;md1.
Bu killtilrde, ir;inde $erefin ba$1 r;ektigi rekabetler, cal/edeki haya­
tm Ozsel parr;aland1r; ve cal/edeki bireysel $eref tecavilzleri, casanm
haysiyetine yOnelen tecavilzlerden daha me$ru ve daha az provoka-

64
tiftir. Yine de ca/ledeki rekabet, ())dilrmeyi az tutmal1dir. Tuammil­
den ())dilrme tann benzeri bir denetim uygular veya insandan asag1
olam ())dllren insam alr;:altir. Eger rakipler yenilmekten r;:ok yok edi­
Ii yorlarsa ()zel siyasa yilriltillemez. Eger kisiler callede silahh mu­
haf1zlar olmaksmn g()rilnemiyorlarsa callede kisisel seref idame
ettirilemez 10 •
Tujero ayaklanmasmda neler olmad1gmm degerlendirilmesi de ay­
d11tlat1c1dir. Bir ca/le olay1 olarak daha siddetli olabilirdi; Cortes bas­
k1m sirasmda silahh r;:at1sma r;:1kabilir ve birileri yaralanabilir ya da
())ebilirdi. Tejero ve komutam birbirini vurabilirdi; Carrillo, Gonza­
lez ve salondan r;:1kanlan ()teki milletvekilleri idam edilebilirdi. B()ylesi
bir siddet ())dilrillenlere, canlanm alarak tecavilz etmis olurdu, ama
sereflerini alarak tecavilz etmis olmazd1.
Casaya tecavilzler, serefe daha fazla zarar veriyor g()rilnilyor. Te­
jero ayaklanmas1 bir devrimi provoke etmiyordu; 1936'daki gibi sol
ve sag muhaliflerinin evlerini isgal etmemis, onlan evlerinden r;:1ka­
np s1khkla da campoya g()tilrilp vurmam1st1. Yine de asilerden kork­
malanm gerektiren bir sey oldugunu dilsilnen pek r;:ok lspanyol, is­
yan gecesi evinde uyumaktan r;:ekinmisti. Tejero ayaklanmasmm ca­
say1 cal/eden ayiran smm ger;:meye en r;:ok yaklast1g1 an, erkekleri
ii;: r;:amasirlanyla caddelere r;:1kartma seklindeki sembolik amstirmayla
yasand1. En azmdan bir milletvekili kursuna dizilme tecavilzilnil den­
geleyecek olan seref tecavilzilne raz1 olmaya hazird1.
Casa, daha ca/ledeki rekabete maruz kalmmadan ()nee insan kim­
liklerini ilretir ve isler. Bunu yaparken de insanm kar;:mllmaz hayva­
ni yanlanyla ilgili olmak ve bunlarm ilzerinde yilkselmek zorunda­
dir. lnsanilik ve hayvanilik arasmda olusan denge hassastir ve bu
dengeyi korumak ir;:in casa politika d1s1dir ve dogayla basa r;:1kma

10. Akdenizli toplumda !ieref tartI!imalan s1kllkla fizik gilcil, saldlrgan1IQ1


ve !iiddet uygulamaya raZI olma niteliklerini vurgular. Blok (1981) devlet olu­
!1Umu ve medenile!ime hareketinin, maddi ki!ii idyumu kullanan !ieref termi­
nolojisini r;:aQI ger;:mi!i hale getirdiQini savunur; "medenilik" teriminin !ieref­
lendirici davran•!i belirtmek ir;:in daha uygun olduQunu da. $erefin !iiddetli
pastoral kodunun r;:ok daha az !iiddetli kentsel kodunu bast1rd1Qina katihyo­
rum, fakat bunun modem Avrupa devletinin geli!imesinin bir sonucu oldu­
Quna kat1lm1yorum. Endillils etnografyas1 medeniliQin geni!i Olr;:ekli bir ulus
devletin ilrilnil olmadIQ1m yani yap1sal temelinin Akdeniz kentinden r;:ok da­
ha eski olduQunu ve medenilik politikas1mn modem devlet politikas1yla silc­
IIlda r;:eli!i!iQini dil!iilndilrmektedir.

65
sorunlarma aynlm1�t1r. "1nsanm insan tizerindeki iradesinin uygu­
lamas1 olan" politik sorunlar ytiztinden casay1 i�gal etmek temel dti­
zene tecavtiz etmektir. Normal olarak caddeler iradi vidanm yeri­
dir, ev ise dogal vidanm. Ecel geldiginde casa ba�edebilir, ca/le tam­
yabilir. 1 radi oltimler calleyi kaplad1gmda, yabamlhk uygarhg1 teh­
dit eder; casay1 kaplad1gmdaysa hayvanilik insaniligi tehdit eder 1 1
Boylelikle, �eref pe�inde olmak, normal olarak belkemigini olu�tur­
dugu toplumsal rekabeti yok edebilir ve kaynakland1g1 domestik ya­
p1lan yok etmeyi stirdtirebilir. Eger Tejera isyanmm ironisi, �eref ka­
zananlarm btiytik k1sm1 otoritelerinden kaybederken �ereflerinden
kaybeden baz1larmm otoritelerini artt1rmas1ysa, Casas Viejas'm iro­
nisi Yl! t rajedisi, �eref pe�indeki adamlarm �erefe anlamm1 veren uy­
garhg1 ve insaniligi yok etmesiydi. Casas Viejas'tan hi� kimse �erefi
zedelenmeden �1kmad1.
Bu analiz, tspanya'yla sm1rhd1r. Pek �ok ktilttir, ozel olam kadm­
larla, kamusal olam erkeklerle ili�kilendirerek, ozeli kamusaldan ay1rt
eder. Bu aynmlarm her ktilttirde aym yeri tutacag1 ve bu yerlere te­
cavtiz edildiginde aym sonu�lan doguracag1 sonucuna varmak i�in
hi�bir neden yoktur. Her ktilttir kendi anlamlanm olu�turur ve ya­
�at1r, her biri kendi �iddetini uygular ve her birinin kendi terimleriy­
le incelenmesi gerekir.

1 1 . Corbin, 1982, BBC a�1k tiniversite kursu Inquiry i�in yap1lmu� "Sembo­
lik Oltimler" adh ve Picasso'nun Guernica'sma bu argtimanlan uygulayan
bir filmdir. Aynca Garry Marvin'in � gtire�leri tart1�masma bak1ruz. ·

66
KAYNAKc;A

Blok, A 1981: Rams and billy-goats: A key to the Mediterranean code of ho­
nour. Man, 16, 426-40.
Brandes, S. 1980: Metaphors of Mascullnlty: Sex and status In Andalusi­
an folklore. Pennsylvania: Pennsylvania University Press.
Branan, G. 1960: The Spanish Labyrinth: An account of the aoclal and
polltlcal background of the Spanish Clvll War. Cambridge: Cambridge
University Press. .
Calero, A. M. 1976: Movlmlentoa Soclalea In Andalucla (1820-1936). Mad­
rid: Siglo Veintiuno de Espana.
Carr, R. 1966: Spain: 1808-1939. Oxford: Clarendon Press.
Cid, R., de la Cuadra, B., Esteban, J., Jauregui, F. , L6pez, R . , Martinez, J.,
and Van den Eynde, J. 1981 : Todoa al Suelo: La conaplniclon y el gol­
pe. Madrid: Punto Critico.
Corbin, J. R. 19n: An anthropological perspective on violence. Intern. J.
Environmental Studies, 10, 107-1 1 .
- 1982: Symbolic Deaths. Milton Keynes: Open University Educational En­
terprises.
Corbin , J. R. and Corbin , M. P. 1984: Compromising Relations: Kith, kin
and class In Andalusia. Aldershot: Gower Publishing Company.
- 1986: Urbane Thought: Culture and cla88 In an Andalusian city. Al­
dershot: Gower Publishing Company.
Diaz del Moral, J. 1969. (Original publication 1929): Hlatorla de las Agltacl­
onea Campealnas Andaluzaa. Madrid: Alianza Editorial.
Douglas, M. 1966: Purity and Danger; An analysis of concepts of polluti­
on and taboo. London: Routledge and Kagan Paul.
Gilmore, D. 1980: The People of the Plalna: Clau and community In An­
dalusia. New York: Columbia University Press.
Hobabawm, E. J. 1959: Primitive Rebels: Studies In archaic forms of so­
cial movement In the nineteenth and twentieth centuries. Manches­
ter: Manchester University Press.
Kaplan, T. 1'd77: Anarchists of Andalusia, 1868-1903. Princeton: Princeton
University Preas.
Leach, E. R. 1976: Culture and Communication: The loglc by which
symbols are connected . Cambridge: Cambridge University Pre88.
Lida, C. 1'd72: Anarqulamo y RIM>luclon en la Eepana de XIX. Madrid: Siglo
de Veintiuno.
Lienhardt, G. 1961 : Divinity and Experience: The rellglon of the Dlnka.
Oxford: Clarendon Preu.
Mintz, J. R. 1982: The Aninchlata of Casas Vlejaa. Chicago: Chicago Uni­
versity Presa.
Peristiany, J. (ed.) 1965: Honour and Shame: The values of Medlternine­
an eoclety. London: Weidenfeld and Nicolson.
Pitt-Rivera. J. 1971 . (Original publication 1954): People o f the Slerni. Chica­
go: Chicago University Preas.

67
- 1977: The Fate of Schechem or the Polltlcs of Sex. Cambridge: Camb­
ridge University Press.
Preston, P. 1984: Fear of freedom: The Spanish army after Franco. In C. Abel
and W. Torrents (eds), Spain: Condltlonal Democn1cy, London: Croom
Helm.
Turner, V. W. 1 969: The Rltual Process: Structure and anti-structure. Lon­
don: Routledge and Kagan Paul.
Vilanova, P. 1983: Spain: The army and the transition. In D. S. Bell (ed.), De­
mocn1tlc Polltlcs In Spain: Spanish polltlcs after Fn1nco. London: Fran­
ces Pinter (Publishers).

68
Ill. ' LE MAL COURT ' : BASSIZ BtR TOPWMDA
GORONEN VE GORONMEYEN SfDDET­
KAMERUN'DAKt MKAKOLAR
Elisabeth Capet-Rougier

Alarica Her �den Once gerekli olan, kOtiiliiAiin ko�mas1. KOtiiliik ko­
�uyor. GOriiyor musunuz onu? Ne kadar da iyi ko�uyor! Bir
zevk bu. Sui;...
Celestincic : Hangi sui;? Yine ne?
Alarica Sui; onu durdurmay1 iddia etmek olurdu.
Celestincic: Kimi durdurmak?
Alarica KOtiiliiAii. Ko�tuAunda kOtiiliiAii durdurmak. Bu sui;u i�leme­
yeceAim ben, kesinlikle i�lemeyeceAim.

Jacques Audlberti, u Mal Court

G1R1�

�iddet (violence) kelimesinin 1ngilizcedeki ve Frans1zcadaki anlam­


lanm kar�ila�t1rd1A1m1zda derhal gOriiriiz ki kelime, kavramsal ola­
rak i;ift anlamh ve gOrelidir. 1ngilizcedeki asli anlam1 fiziksel sald1r­
ganhkt1r; yasad1�1 bir haks1zhk. Frans1zcada kelimenin iki temel an­
lam1 var: Biri 1ngilizcedeki anlama yakmd1r, Oteki ise nza gOster­
mesini saAlamak ii;in birine bask1 uygulama fikrini ifade eder. Bu
ikinci anlamda dolayh, ahlaki �iddetten sOz etmi� oluyoruz. Farkh
perspektiflerdeki ikilik iki diizeyde yeniden iiretilir: Yasal/yasad1�1.
·

fiziksel/dolayh.

69
tki dtizeyi, kar$Il kutuplar (dikotomiler) olarak ifade etmenin ()ne­
mi, verili bir .;iftteki terimlerin her birinin i.;kin olarak ()te_k ini ge­
rektirmesinde yatar. Etudes Rurales'm tamamen $iddet sorununa ay­
nlan bir say1smda (1984) yasal/yasad1$1 kutupsalhA1, $iddeti sosyal
dilzenin ve kan$1khAm bir arac1 olarak ele alan Weber'ci ve Durkhe­
im'c1 g()ril$1er arasmdaki kar$1lhA1 .;evreler. KutupsalhAJn bir ucu (ya­
sal $iddet) bir sosyal dilzenin kurulmas1 ve silrdtlrillme tarz1yla ilgi­
liyken aym zamanda da sosyal hukukun ihlallerine kar$1hk dt1$er
ve 'olaylarm kazalarm ve "gilrilltil " niln d0Aas1'yla ilgili olan ()teki
1
kutbu (yasad1$1 $iddet) da i.;inde la$Ir (1984, sf. 1 1 ) . Burada, bir u.;ta
toplumlann $iddet ilzerine kurulu olduAu, ()teki u.;ta ise bir esteti­
Ain geli$imi g()rtilecektir.
Bu kutupsalhkla ilgili kendi dil$ilncelerimi a.;1klamadan ()nee, he­
men R. Girard'm (1972) sosyal dilzen olanaAmm sonradan ritileller­
le silrekli toplumdan uzakla$lmlmas1 gereken bir tilr ilk $iddet eyle­
mine dayand1A1 g()ril$ilnil kabul edilmesi .;ok gil.; bulduAumu be­
lirtmeme izin verin. M. Auge hakh olarak bu genetik g()ril$il ele$tir­
mektedir (1979, sf. 76). Gerard'm g()ril$il, aynca romantiktir de. Sos­
yal dtizenin ba$lang1cmda niye b()yle bir $ey bulunmak zorunda ol­
sun ki? Oncesinde $iddetin olmad1A1 bir durum mu varsaymahy1z?
B()ylesi bir g()ril$, $iddetin banalliAine, farkh toplumlarda farkh ifade
edilmesi ve farkh kullamlmas1 olgusu kar$1smda Rousseau'nunkine
benzer bir k()rlilk gerektirir. Benim yakla$1m1m, po/emos (()tekilere
kar$I sava$) ile statis (anla$mazhk, i.;sava$, kendine y()nelik $iddet,
b()Jilcil $iddet) aynmm1 yapan J. Bazin ile E. Terray'm ( 1982) yakla­
$Imma yakmdir. Bu yazarlar aynca, devletli toplum baAiammdaki
$iddet ile ()rneAi "ba$Siz" toplumlar (b()yle adlandmlmalarmm ne­
deni, toplumu olu$luran klanlar ve soy zincirleri arasmda silrekli bir
kuruntla$mI$ otorite yoluyla koordinasyon olmay1$1dir) olan par.;a­
h toplumlar baAiammdaki $iddet arasmda bir kar$Ilhk kurarlar. Dev­
letli toplum i.;inde izin verilen tek i.; $iddet, bask1c1 $iddettir; toplu­
mun ilyelerinin yapabilecekleri yasal olarak kabul edilebilir biricik
$iddet $ekli, devlet sm1rlannm ()tesinde yapdmahdir. Devletsiz top­
lumlarda aksine bu aynm b()ylesine berrak deAildir. Bu tip baz1 top­
lumlar farkh klanlarm ilyeleri arasmdaki bir ()Jdilrmeden sonra dil$­
manhAm bilyilmesine izin verirler; baz1 ba$ka toplumlar ise b()ylesi
bir ()Jdtirmeden sonra bunun tazmini konusunda kesin kurallar ko-

1. Bi.itGn ahnt1lar kendi .;evirimdir.

70
yar; bazen her iki diizenleme bir arada var olur, Nureler ve Masailer
arasmda oldugu gibi. Bununla birlikte, aynt klanm ilyeleri arasm­
daki cinayet oylesine ciddidir ki intikamla veya tazmin yoluna gidil­
mesiyle degil, armdmlmas1 �art olan bir ahlaki kirlenme ile sonu\;­
lamr. Bu, bu makalede bundan sonra yilriitiilecek tart1�ma i\;in asli
faktOrdiir. Genet olarak toplumlardan soz ederken inamyorum ki
i\;inde yer alan ilyeleri gerek i\;indekiler gerek d1�andan ki�iler (l'entre­
soi, outsiders) tarafmdan birbiriyle ozde�le�tirildigi ve i\;erisinde �id­
detin bu �ekilde yasak sayild1g1 sosyal bilimler, \;ekirdek aileden klana
(veya klanlar demetine) ve hatta baz1 durumlarda devlet diizeyine
dek s1ralanabilirler. Ancak \;ekirdek ailenin dar sm1rlan i\;inde bile,
i\;eri ve d1�an, yasal ve yasad1�1 edim nosyonlan arasmda belirli bir
oynama oldugunu belirtmeliyim. (Entre-soi'ya uygun bir 1ngilizce
kar�1hk bulamad1g1m i\;in, bu kelimeyi kullanmaya devam edecegim.)

1nsan toplumlarmda entre-soi i\;indeki �iddet edimleri genellikle


�iddetin en kabul edilemez ornekleri olarak degerlendirilirler. Me­
sela benim toplumumda, Pierre Riviere'nin ger\;ekle�tirdigi ve M. Fo­
ucault tarafmdan tart1�1lan ( 1 973) anne-karde� katli kadar korkun\;
hi\;bir �ey olamaz. Ger\;ekten de pek \;Ok devletsiz toplumda entre­
soi �iddet, birime d1� kaynaklardan uygulanan zor ile bastmlamaz.
c:;:: u nkii hukuktan \;Ok daha ote �eylerle ilgilidir. Tipik olarak bunu,
sadece armd1rma \;Oziimleyebilir. Boylesi bir �iddet, ger\;ekte anti­
sosyal edimlerde doruk noktasma ula�m1� say1hr; kategorilerde, "ay­
m"nm "oteki" i\;in kullamlmas1 �eklinde bir kan�1khk i\;erir: Bu tilr
�iddette ki�i kendisinden birine d1 �andan birisi muamelesi yapm1�­
t1r.
Aynca klasik Anglo-Sakson anlam1yla, birinin fiziksel incinme­
sine sebep olmak (bkz. Riches'm makalesi) �eklindeki �iddet fikrini
de ald1m. Eger �imdi �iddet kelimesinin Frans1zcadaki anlamlarm­
dan ikincisini irdelersek, zorlama veya dolaylt $iddet fikrine varmz.
Bu fikir, �iddet nosyonunun en geni� yelpazeli yorumlanm ilretmi�­
tir. Bu nedenle Bourdieu dolayh �iddetin iki tipini, bir yanda (eko­
nomik zorunluluklarla ortaya konan) "a\;1k" �iddet ve ote yanda (ah­
laki ve etkiye dayanan) zorunluluklarla ortaya konan) "sembolik"
�iddet olmak ilzere ay1rmaktad1r; primitif toplumu niteleyen bu son
�iddettir ki ele�tirilir, "ortmeceli"dir ve "tanmmak i\;in anla�1lmaz
k1hnmak zorundad1r" (1980: sf. 217). Bu analize gore dolayh �id­
det, 1hmh ve ortiilii olmasma ragmen, sosyal diizenin siirdiiriilme-

71
sinde rol oynar ve bu nedenle Weber'ci perspektife uyar (bkz. Once­
ki paragratlar). GOrilnil�te, bunun "yasad1�1" hi�bir yarn yoktur, hat­
ta tam tersi. Ger�ekten de yasad1�1 "sembolik" �iddet diye bir �ey
olabilir mi? K1saca gOreceAiz.
DoAu Kamerun'da ya�ayan bir Bat1 Afrika toplumu olan Mkako­
lar ilzerinde odakla�an bu makalede, fiziksel (gOrilnen) �iddet ve
"gOrilnmeyen" �iddet (bkz. sonraki paragratlar) ilzerinde yoAunla­
�acak ve yerel topluluAun s1ras1yla d1�mda ve i�inde b�vurulan �id­
det nosyonlan arasmdaki kar�1thA1 gOstereceAim. Bu kar�1thAm, ya­
'
salhk ve yasad1�ll1k arasmdaki k1saca and1A1m kar�1thkla baAlant1h
olduAunu da gOstereceAim.
Mkakolar, entre-soi nosyonlan yerel bir klanlar demetini kapsa­
d1A1 i�in bir ba�s1z toplumdurlar. Bunlar bir teritoryal grup ya da
daha kesin bir ifadeyle bir "kabile" olu�tururlar. Bu nedenle, bu grup
siyasi olarak, -bask1c1 tilrden �iddetin aAuhkta olduAu devlet sistem­
lerindekinin tersine- kendi i�inde sav�m yasak, her tOrlil fiziksel �id­
detin de ortadan kaldmlm1� olduAu bir yapllanma �eklinde tamm­
lamr. Mkakolara gOre fiziksel �iddetin entre-soi'den kovulmas1, pay­
la�llan sosyal kimliAin kan karabetine dayand1A1 fikrinden kaynak­
lamr. A�1klayacaA1m gibi, bu kan karabeti ve kimlik imaj1 kanbaA1
kilit kavramma dayamr; bu kavramm �evresinde kirlenme, annma,
cinayet, i�erdelik ve d1�andahk, zaman ve mekan gibi nosyonlar bu­
lunur.
Bu topluma ili�kin ba�hca olgu, sosyal hukukun Otesinde yer alan
bOlilcil ve bask1c1 �iddetin, ihlalleri ve ihlallerin bastmlmas1m, ka­
tilleri ve kurbanlanm i�eren bir gOrilnmeyen dilnyada bulunmak du­
rumunda kalmas1d1r; bu dilnyada bilyOcillilk, cad1hk ve sihirli ila�­
lar hakimdir. Bu gOrilnmez �iddet, sadece sosyal ·ili�kilerin yans1-
masmdan ibaret deiildir. Ger�ekten de, sosyal hayatm edilgen bir
metaforu veya bir ters gOrilntilsO olmaktan Ote gOlilnmez �iddet ey­
lemdir ve fiziksel �iddet kadar �abucak atlamah olabilir. Mkakolar
gOrilnmez �iddetin ger�ekte ba�ka bir �eyi temsil ettiAi �eklindeki ti­
pik "Bat1h" gOril�il payl�mazlar. Bu nedenle gOrilnmez �iddeti mey­
dana getiren somut ve spesifik eylemleri, gOrilnmez �iddetin temsili
etkisinden ayumak zorundayiz. GOrilnmez �iddetin temsili etkisi,
ideolojinin Ozsel bir par�as1 olarak ihlalleri Onler, i�inde bannd1rd1-
A1 tehditlerle bireysel iradeleri boAar. Genelde �iddetle ilgili olundu­
Au Ol�ilde, iki dilzey kesinlikle ayirt edilmelidir: tlk olarak d1� fizik­
sel �iddet ile i� gOrilnmez �iddet vardu; ikinci olarak da birinden

72
birinin kullamlmas1 tehdidi vardu ki bu da ideolojinin etkililiiini
yans1t1r.
Bir metafor olmaktan �ok bir edim olarak dil�ilnillen bu gOriln­
mez �iddet i�inde muhtemelen, daha Once sOzilnil ettilimiz yasad1�1
"sembolik" �iddeti bulabilecetiz. 0 zaman �e�itli kategorilere tah­
sis edile11 aktilel �iddet Orneklerinin temelleri sorunuyla kar�lla�a­
cat1z. Kim, bir Ornetin yasad1�1. bir b�ka Ornetin de yasal detilse
bile en azmdan sosyal dilzenin bir par�as1 oldutunu sOyler? Yamt
�u: Neyle.tammlanm1�larsa o, yani sadece iktidar.

�iddetin bu farkh yOnlerini sadece bunlarm iktidarla ili�kileri ile


anlayabiliriz. Ne var ki iktidan maddele�tirmeye yOnelik her tilrlil
k1�k1rtmaya kar�1 uyamk olmahy1z. Mkakolar bize birbiriyle �eli�en
etilimler zemininde i�leyen gil�ler gibi �ok elveri�li bir Ornek sunar.
BOylelikle, Mkakolar arasmdaki sosyal dozen, gil�lerin dat1tllmas1-
m gerektirirken, bireyler, gil�leri yotunla�tuma pe�indedirler. Fakat
gil�lerin bu �ekilde toplanmas1, rakip bireylerin eylemleri yoluyla
(ama herhangi bir sosyal konsensus yoluyla deiil) yeniden dat1tll­
malarma yol a�ar. Bu Mkako toplumunda, yotunla�m1� ve daill­
m1� gil�lerin sahmmlannm dilzensizle�mesine yol a�ar. Daha genel
olarak, burada sapkm bir iktidar yap1S1yla kar�lla�mz. �iddet kendi
ba�ma bir �ey ifade etmez, �ilnkil saf bir kavram deiildfr. �iddeti
anlamak i�in, bu makalenin b�mda belirtilen sosyal dilzeni destek­
leyen �iddetle, sosyal dilzeni ihlal eden ve sosyal dilzene kar�1 hare­
kete ge�en �iddet arasmdaki kar�1thi1 anlamak zorunday1z. Konuya
antropolojik Onemini .kazanduan da i�te bu i�kin kar�1thk ili�kisi­
dir. Bu �1k1� noktasmdan J. Jamin hakh olarak der ki: "Bu aym te­
rim ... bir olgular grubunu ve bu grubun kar�1tm1, hukukun uygu­
lanmas1m ve hukuka tecavilzil belirtir" (Eludes Rurales, 1 984; sf.
17). Bir ba�ka yoldan E. Claverie �unu ileri silrer: "... �iddet uygula­
mak bir sosyal ili�kiye i�kin, y1k1c1 bir nitelik vermektir" (Eludes
Rurales 1984: sf. 16). Fakat biz bu gOril�iln sonu�lanm da gOrmeli­
yiz: Sosyal dilzeni silrdilren �iddet kendi i�inde barbarca y1k1c1 gil�­
ler de i�erir. 1ktidar, kendini yeniden ilreten her iktidar bu vah�i ve
y1k1c1 Oteye sahiptir. Bu nedenle iktidar kendi ba�ma varolmaz ve
kendini yeniden ilretme kapasitesinin yam sua y1kma kapasitesi de
t�u. M. Foucault'nun sOylediii gibi, "Cinayet, tarih ve su�un bu­
lu�tutu noktadu... Oldilrme, me�ruluk ve yasad1�1hk arasmdaki ili�­
kide milphemliie yol a�ar" (Foucault 1973: sf. 271).

73
1ktidar ve $iddetin bu uzla$lmlamaz dogas1, $imdi gostermeye \;a­
h$acag1m gibi ba$SIZ toplumlarda daha a\;1k goriiniir.

�1 DDET B 1 <;: 1 M LER1

Mkakolar arasmda hem kuralh hem de boliicii $iddetin baz1 or­


neklerini sunarak ba$layacag1m. Bu orneklerden argiimamm1 geli$­
tirinekte yararlanaca�1m.
Ornek I: 1 890'1arda Tegmen Mizon, Gbaya'y1 ve Mkako iilkesini
boydan boya ge\;ti ve sadece "harabeler, yamk koyler, harap bah\;eler"
buldu. �oyle yazm1$l1: " Bu paganlar arasmda sava$m oyun olmad1-
g1m gosteren pek \;Ok kamt var. Bone'un "ana cadde"sinin giri$i, gii­
ne$in yan yanya kuruttugu kiil rengi kafalardan olu$an bir hatla ke­
silmi$li; her yerde cesetler, par\;alanm1$ organlar ve yamyam ogiin­
lerinin kmntilar·1 vard1" (Mizon 1 895: sf. 336).
Ornek 2: Ya$h Mkako erkekleri, eskiden iilkenin dogusunda bir­
likte ya$ayan iki biiyiik klanm, Bolesseler'le Mbessembolar'm aynl­
mas1 oykiisiinii anlaurlar: i k i o nder yan�tllar ve bunlardan Mbwa
adh olan1 , oteki onder Ndelele biitiin adamlanyla birlikte koy­
den aynhp avlanmaya gittigi zaman inisiyatifi ele ald1. Mbwa koye
sald1rd1 ve yagmalad1. "Koyde kalan ya$h Mkako erkeklerini oldiir­
dii, cesetlerini pi$irdi, sonra muz yapraklarma sanp yedilef.'
Ornek 3: Bir ba�ka sefer de onder Ndclele, Batouri'deki Nbwako
diye amlan asil Mkako grubuna sald1rmaya kalk1$l1; dii$manlan bir
derenin k1y1smda duruyorlard1, Ndelele'nin gen\; sava$\;ilanndan biri
dovii$e girme istegine direnemedi ve dii$mana bir ok att1; kar$1hk
olarak Nbwakolar, Ndelele'nin adamlarmdan ikisini oklanyla oldiir­
diiler. Kotii bir i$aretti bu, yagmur ba$1amak iizereyken dovii$ dur­
du: Herkes evine gitti.
Ornek 4: Bazen bu sava$ hikayeleri, ilk bir veya iki ki$inin oldii­
riilmesi, kalbinin \;1kanlmas1 ve kalbinden ila\; yapilmas1, bu ilacm
bir ozel davulun i\;ine konmas1yla ilgilidir. Derler ki bu davulun sesi
oyle ah$ilmad1k ve iirkiitiiciidiir ki herkes dovii$iiD ve sava$m dur­
dugunu bilir.
Elbette ki bu $iddet edimleri onlan ger\;ekle$tirenlerce me$ru, $id­
detin sorumlulanm barbarlar diye anan kurbanlar tarafmdan ise
gayri me$ru olarak goriiliir. Kimileri, yerel topluluk i\;inde boylesi
$iddetin hi\;bir ornegi olmad1g1m belirtebilir. Fakat goriinmeyen diin-

74
yada yer alan dOvil�il ve cinayeti tammlayan ikinci bir grup Oykil­
milz daha var.
Ornek 5: Cad1hk yapan iki adam aym kadm i�in rekabet ediyor­
du. GOrilnmeyen dilnyada geceleyin dOvil�meye ba�ladllar. Biri k1-
h�la, Oteki ise bir silahm dip�iAiyle yaraland1. Cad1 olduklanm gizli
tutabilmek i�in hastahklannm tilrilnil deAi�tirmeye karar verdiler.
Daha aA1r yaralanm1� olan adam midesinden hasta olduAunu sOyle­
di ve il�ilncil bir ki�iyi kendisini Oldilrmek istemekle su�lad1: Ertesi
giln Oldil.
Ornek 6: Bir b�ka Oykil de, cad1 olmayan iki akraba -kanda� deAil­
ile ilgilidir. Gen� akraba ya�h olanm bilyilk kahve �iftliAine g1pta
ediyordu ve Otekini bilyilyle Oldilrmeye karar verdi. Ya�h akrabas1-
nm baz1 giysilerini, kesik urnaklanm ve sa�lanm �ald1. Sonra bir
bukalemun yakalad1 ve bukalemunu �ald1A1 �eylerden yapt1A1 ila�la
birlikte ast1. Hayvanm Olmesi uzun bir zaman ald1, ama yere dil�­
mesi, kurumas1 ve bilzillmesi daha da uzun (bir ya da iki yll) silrdil.
Bu arada ya�h akraba giderek zay1fhyordu ve sonunda bir deri bir
kemik kald1. Oldilkten birka� hafta sonra gen� akraba ya�h akraba­
s1m Oldilrmil� olmakla Ovilndil ve bu Olilmiln ayrmtllanm anlatt1.
Bu konu�may1, sarho�ken yapm1�u. �ilnkil i�kili partiler �iddet ko­
nu�malan, kendini Ovmeler ve Ovilngen itiraflar i�in bir f1rsatt1r.
Ornek 7: Son hikiye, bir cad1-doktor tarafmdan iyile�tirilen bir
k1z hakkmdad1r. K1zm kadm akrabalarmdan biri, aym evde ya�a­
yan bir akraba bilyilcilydil ve k1skan�hAmdan gen� k1zm kamm ve
yilreAinin bir bOlilmilnil yedi. Cad1ya kar�1 gece boyunca silren gO­
rilnmez milcadelede cad1-doktor �alman kalbi tamamlad1 ve yerine
koydu.
tkinci grup hikiyelerin (S-7) birinci gruptan (l-6) farkh bir dil­
zende olduklan savunulabilirdi. Birinci grup fiziksel, gOrilnilr ve si­
yasi ama�lara sahip �iddetle ilgiliyken, ikinci grup k1skan�hAm ne­
den olduAu ve topluluk i�indeki sosyal ili�kilerin ka�1mlmaz geri­
limlerinin yans1masmdan ibaret olan tasavvuri, gOrilnmez �iddete
dayanmaktad1r. Bununla birlikte ben, aym killtilrel kategori tara­
fmdan desteklenen her iki tip �iddetin de bir ortak d0Aay1 payla�t1-
Am1 ve her iki tip �iddetin de s1khkla intikam alma yilkilmlillilAiln­
den ortaya �1kt1klanm veya bir �ekilde sava�m ve tehlikeli sosyal kar­
�ll�malarm yerine g�tiklerini savunmaya �ah�acaA1m. Aynca bu
iki tip �iddet, -b�ka bak1mlardan suas1yla, d1�a yOnelik ve i�eyOne­
lik olarak kesin bi�imde aynlsalar bile- i� ve d1� siyasi sm1rlan stir-

75
dilrme veya y1kma bak1mmdan benzer �ekilde i�lerler. Sosyal anta­
gonizmalann ortaya �1kt1t1 ve farkh iktidar tilrlerinin ay1rt edildiii
bir silrecin tamamlay1c1 unsurland1rlar. Mkako kabilelerinin eski si­
yasi dilzeninin d1� �iddet yoluyla tammlanmas1 ve silrdilrillmesi gibi
g()rilnmez ve i� �iddet, topluluk i�inde hangi tilr rekabet ve egemen­
liiin sosyal olarak kabul edilebilir oldutunu tammlar.

F1Z1KSEL � 1DDET VE SOSYAL DOZEN

Kako dilinde �iddet kavram1 genel olarak sosur ile kar�llamr. Ke­
lime, nefes (msosu) ve susuzluk (soso) fikirlerini i�inde ta�1r ve t1p­
k1 nefes veya rilzgarm h1zh esmesi gibi a�1klanmas1 zor bir tilr kuv­
veti belirtir. Fakat susuzlutun 1s1 ifradmdan gelmesi �eklindeki (b()­
lilnmeye de yol a�abilen) bir ifrat fikrini de i�erir. Is1 (woso) nosyo­
nunun kendisi, sald1rganhk tehlikelerini ve bir bilyilk adamm cena­
zesi gibi vesilelerde ortaya �1kabilecek denetimli bir �iddet tilrilnil
ifade eder. B()ylelikle 1s1, hem ban� hem de serinlik demek olan we­
inatenin kar�1t1d1r. Fakat yine �iddet i�in kullamlan bir ba�ka keli­
me olan mguru, avlanma ve sava� anlamlanm da �atn�t1rmas1yla
bir me�ruluk fikri ta�u. Batlama g()re deii�mek kayd1yla, �iddet fik­
riyle batlant1h �ok say1da ba�ka kelime de var.
Mkakolar arasmda, fiziksel �iddete sadece topluluk d1�mda izin
verilir (ger�ekte b()yle olmas1 ihtar edilir), ()zel ritileller2 veya (erkeli
daha gil�lil kllan) kan koca arasmdaki kavgalar hari� topluluk i�inde
�iddet meydana gelemez. Denkler arasmdaki, yani yeti�kin erkekler
arasmdaki d()vil�ler, topluluk i�inde tamamen yasaklanm1�t1r.
Gilnilmilzde, Mkako topluluklar1 bir aradaki birka� k()yden olu­
�ur, fakat geleneksel olarak kendi topraklarmm ortasmda yerle�mi�
ortalama 500 ila 1000 ki�inin ya�ad1t1 tek bir k()yden olu�urlard13 •
B()ylelikle ()nceleri, b()yle bir topluluk, birbirinden farkh bilyilklilk­
teki �e�itli patrilineal klanlann karma�1k bir bile�imiydi. Bu klan­
lardan biri, bilyilk oldutu i�in egemen kland1 ve ()teki kil�ilk klan­
lar veya klan kollan egemen klanm yanmda gruplamyorlard1. Bu

2. Cenaze alaymda cesedin "bedelinin Odenmedi{ji'' zamanki gibi; bununla


birlikte bu durumda bile dOVO� rituelle�irilmi�ir.
3. Onceleri Mkakolar genellikle avc1-toplay1c1lard1, sm1rh oranda tath pata­
tes ve muz tanm1 yaparlard1, lakat giiniimilzde m1s 1rve manyok da yeti�irirler.

76
topluluAun sosyal dayam�mas1 zay1ft1 ve yerel klanlann bile birle�ik
gruplar olu�turmas1 �ok gil�tti. Bununla birlikte bu topluluk sava­
$10 ve fiziksel �iddetin smulan hakkmda bir ortak kabulden bir si­
yasi dayaru�ma ve tarum �1kard1. Otorite sadece k1demliler ve k1dem­
sizler, erkekler ve kadmlar, ya�h ve gen� insanlar arasmdaki ili�ki­
lerde a�1k varhA1m silrdilrilyordu. Hi�bir kuruml�m1� �ef veya mer­
kezile�mi� siyasi kurum yoktu. K1demliler -()zellikle bilyilk ailelerin
k1demlileri- ()zellikle prestij ve gil�lerini vurgulamaya �ah�1yorlard1.
Atalanmn hukukuna uymayanlan denetlemek ve cezalandumak i�in
hastahk ve k()til talih ile ilgili doAailstil yaptmmlar (fakat fiziksel
yaptmmlar deAil) kullamyorlard1.
Mkakolar halen patriklanlara, ikametgah yerinde de patrilokal bir
y()netime sahiptirler, fakat ger�ek bir soy zinciri yoktur. Soy zincir­
lerinde ger�ek kan karabeti baAlannm, bilyilkbabadan Oteye g()til­
rillmesi epey zordur. Patrilokallik kurah, fiiliyatta tam veya yankan
erkek karde�lerin ve bunlann soyda�lannm "ocak" denen bir �ift­
likte bir araya toplanmasm1 talep eder. Her aile kendi tah1llanm eker,
fakat aileler birlikte yerler, bu "ocak"m birliAinin temelidir -o ka­
dar ki aym sofrada yemek yemek baAlant1smm herhangi bir reddi
ka�1mlmaz olarak ..ocak'"m b()lilnmesine yol a�ar. Bu toplumda an­
tagonizma, rekabet ve par�ahhk (segmentasyon) sosyal ili�kilerin te­
mel iskeletini olu�turur. Par�ahhk, �ok kadmhhk uygulamasm1 ve
soyun �ekirdeAinin ()ncelik hakkm1 korumak hem de nesebe gen�
soylanm yaymak i�in k1demlilik ilkesi getirir. Bu nesebe g()re gen�
soylar birka� ku�ak sonra ()zerk hale gelirler ve her biri o zaman
aym klandaki bir ba�ka egemen soyla biltilnle�meyi veya k1demli so­
yun egemenliAi altmda kalmay1 veya yakm soylardan yararlanmak
yoluyla siyasi bir birim olu�turmaya �ah�may1 se�er. Tilm bu strate­
jiler se�ilmi� bir "ocak" i�inde birlikte ikamet etme baAlanm gil�­
lendirir. B()ylelikle bir k1demli, prestiji ve gilcil artm1� olduAu i�in
akraba desteAini toplayabilirdi; bu, ()ode gelen k1demliler arasmda­
ki rekabetin temeliydi.
0 halde, geleneksel Mkako toplumunda sosyal ili�kiler dinamiz­
mini, sosyal birimlerin ak1�kanhAmdan, neseple smuh topluluk bel­
leAinden, merkezi otorite yokluAundan, prestij i�in rekabetten ve in­
sanlann par�ahhk baAlammda toplanmasmdan ahyordu. Genel sos­
yal eAilim teritoryal daAllmayd1. Bunu iki etken ()nlilyordu: Oteki
topluluklardan gelen tehdit ve endogamik ittifaklar. tlk fakrnr ne­
deniyle hi� kimse esir edilmeden veya ()ldilrillmeden bir gilnlilkten

77
daha uzun yola gidemezdi. Farkh gruplar arasmda kahc1 d0$man­
hklar kural halindeydi. Ger�i bu gruplardan baz1lan arasmda k1z­
karde$ ahp vermenin sonucu kan anla$mas1yla birbirleriyle baAhy­
ddar. Fakat bu kan anla$malan asla uzun silrmilyordu ve herhangi
bir bahaneyle milttefikler dil$man haline gelebiliyordu. Endogamik
ittifaklara gelince, yerel topluluk i�inde pek �ok evlilik yer ahyordu.
Bununla birlikte bir . omaha kanda$hk ve evlilik sistemleri hakim ol­
duAu i�in bu evlili kler, Onemli Ol�ilde daA1lma eAilimindeydiler ve
bu nedenle de topluluk i�inde etkin i� ittifaklar kuruyorlard1. Bu,
evlilikle1 (i) iki tarafll kanda$hk, (ii) �e$itli klanhk baAiarmdan her­
hangi biriyle, (iii) Onceden var olan belirli ittifak baAianyla akraba
olmayan insanlar arasmda aktedilmek zorunda olduAu i�indi. Bu
arada omaha sistemi, daha geni$ olan akrabahk ili$kileri alammn,
her bir evliliAin ba$lamas1yla spesifikle$mesini saAiad1. Bu sistem bir
yana, sm1rh say1da evlilik yerel topluluAun d1$mda yer ald1. Bunla­
rm omaha sisteminin topluluk i�inde vilcuda getirdiAi "daAdm1$
ittifak" etkisine paralel olduAu sOylenebilirdi: Bunlar, topluluk d1-
$1Dda gerekli ban$ bOlgeleri kurmak i�in bir siyasi ara� olarak gO­
rilldiller. Ger�ekten de, klan sistemi gruplararas1 evliliklere meydan
vermediAi i�in (klanlarm daA1lmamas1 ve bir politik grup i�indeki
klanlarm yerelle$mesi sOz konusuydu), evlilik yoluyla akrabahk baA­
lan ve matrilateral baAiar, ki$ilerin topluluktan topluluAa dola$ma­
smm ko$ullanm saAiad1A1 i�in kritikti.
Mkako yerel gruplan i�in eski dOnemlerdeki fiziksel $iddet sava$­
la sm1rhyd1 ve bu nedenle di$ $iddete yOnelindi.
Sava$ (ndjambi/ istisnai bir olu$ deAildi, tersine sosyal ve siyasi
dilzenin bir par�as1yd1. Aym topluluAun klanlan arasmda Oldilrme­
ye varan dil$manhklar ka�1mlmaz olarak, iki par�aya bOlilnmeye ve
bu kollardan birinin aynhp gitmesine yol a�t1. (BOylesi dil$manhk­
lar iki soy veya klan arasmdaki eski siyasi ve rekabet�i antagoniz­
mamn sonucuydu.) Cinayetin Ocil almmahyd1, fakat fiziksel $iddet
topluluk i�inde meydana gelemeyeceAi i�in bu, bOlilnmeyle sonu�­
lamyordu.
Sava$�1hk yetenekleri, gen� erkeklerin erkekliAe ge�i$i masmda
kesinlikle vurgulamyordu. Kako dilinde erkekliAe ge�i$ i�in kullam-

4. NdJambl, aynca avlanma milziQi i�in de kullamhr (yakmdan akraba bir


terim olan ngambi n i n anlam1 saldmd1r); gen;:ekten de avlanmadan sava�a
'

uzanan bir anlam silrekliliQi vard1r.

78
Ian gene) bir terim olan djeinate, fiziksel gil\;le bastirma veya zorla­
ma demek olan dje den tilremi$lir ve bir tilr $iddet anlamma gelir.
'

Dje kelimesinin tilrevleri, itaat etmek anlamma gelen djeso ile sayg1
gOstermek anlamma gelen djesi dir. Burada Onemli olan dilzen ve
'

iktidarm kOklerini, tehdit edici bir kar$1h k olarak $iddet hakkmda­


ki sOylemde bulmas1dir. <;:ajcia$ gOzlemlere gore erkeklije giri$ i$le­
minde de a\;J k\;a $iddet uygulamr ve bu i$1em biraz gizemli (esote­
rik) bilgiyle ilgilidir ve topluluk i\;indeki denetimli $iddetin biricik
Ornejidir. <;:ok zorludur ve bu tOren sirasmda kimi gen\; erkeklerin
Olmeleri olajand1$1 dejildir (bu Oliller sonradan su\;lular gibi \;ah­
h klara gOmillilrle d Tek Ojretim, avc1hk ve sava$1a ilgilidir. Bu iki
faaliyet aym sembolik ve semantik alana aittir, t1pk1 bir avcmm ka­
mm hastahktan (simbo) korumak ve bOylelikle sava$la adam Oldil­
ren bir sava$\;1 olmak i\;in belirli bir a� hayvamm Oldilrdilkten sonra
armma ritilelini uygulamak zorunda olmas1 gibi. Hem avlanma hem
de sava$a dair Ozel $arkilar ve danslar vardir. Kilit Ozellik $Udur ki,
topluluk i\;indeki tek milmkiln $iddet, erkeklije giri$ kurallarmm \;ij­
nenmesinden dojar, erkeklije kabul edilmi$ bir erkejin kabul edil­
memi$ bir erkek tarafmdan a$ajilanmas1 gibi. Erkeklije kabul edil­
mi$ ki$i a$ajilanmaya, dOvil$erek ve hatta Oldilrerek kar$1hk vermek
zorundadir bunu yaparken b�ans1z olmas1 Olilmilne neden olacaktir.
SOzler Oylesine gil\;lil ve bu gil\; Oylesine tehlikelidir ki erkeklije ka­
bul edilmi$ ki$inin kanmm gilcilnil tehlikeye sokar, erkeklije kabul
edilmemi$ ki$inin kanmm gil\;silzliljilnil bula$tirabilirdi.
Sava$\;lhk yeteneklerine verilen bu Onem, kahc1 dli$manhk $ek­
lindeki eski sosyal pratije uyar. Kahc1 dil$manhklar sayesinde sava$
Onderleri (bende) ortaya \;Jkabilirdi. Sava$ tehdidi olduju zaman, in­
sanlar (aslolarak da k1demliler) sava$ seferlerini. Orgiltleyecek bir er­
kek se\;erlerdi. Ejer bu Onder, gil\; ve prestij sahibiyse, karizma ka­
zamr ve k1demlilerin destejini elinde tutmay1 silrdilrilrdil ve ba$an­
h bir sava$m ardmdan da askeri Onderlijini toplulujun $efi olarak
siyasi yetkilere dOnil$lilrmeye \;ah$abilirdi. Ger\;i bu mevki miras b1-
rakilamazd1, ama $ef sonraki bir tarihte mevkiyi, ailesinin bir ilye­
sine devretmeye \;ah$abilirdi. Sava$ bu ba$SIZ toplumda, d1$ olaylar
i\;in merkezi otoriteye bir 01\;il sajlamak suretiyle, $efliji $0yle bOy­
le kahc1 hale getirdi. Aym zamanda sava$, topluluk i\;inde prestij ini

5. Bu, Suzette Heald'm bu kitapta yer alan makalesi Ugandal1 Gisular'da


geliJtirdi(li bir tamadir

79
ve iktidanm takviye etme firsatma sahip olan ve bOylece toplulu­
Aun siyasi gil� ve birliAini de arttiran bir Onder saAlad1. BOylesine
asli bir rekabet ka�1mlmaz olarak grubun i�indeki veya d1�mdaki b�­
ka bir "bilyilk adam"la �at1�malara ve muhtemelen bOlilnmeye ve­
ya bir ba�ka sava�a yol a�t1. Rakiplerin gOreli gilcil, bilyillil gil�ler
kullanmalarma, ruhlarm yard1mma ve bir erkeAin kammn gilciln­
den gelen Ozel bir gilce (duma) sahip olmalarma dayamrd1. Bir lide­
rin yenilgisi, kammn ve ila�larmm zayifhAim gOsterirdi, onu desteksiz
birakird1 ve siyasi birliAin �Okmesine yol a�ard1: Klanlar veya klan
kollan bu takdirde kanda�hk veya ittifak ili�kileri yoluyla Oteki top­
luluklara kat1hrlard1 veya eAer yeterince bilyilklerse. yeni bir yerde
yerle�irlerdi. BOylece sava� kendine Ozgil bir dilzen silrdilrmenin ve
bu dilzeni yeniden ilretmenin dolayh bir arac1yd1. Sav�. yeni sosyal
bi�imlerin evrimine yol a�mad1: Daha �ok, t1pk1 dis siddet gibi o
da i(: diJzeni yeniden aretmenin asli o/arak d� bir arac1yd1. EAer bOyle
olmasayd1, her klan kil�ilk kOylere bOlilnecekti. Mkakolarm en ya­
km kom�ulan olan Gbayalar (Burnham 1980) arasmda durum bOy­
ledir; Gbayalar Mkakolarla benzer bir sosyal Orgiltlenmeye sahip­
tirler, fakat daha az sava��dan vardir. Makalar Mkakolara benzer
Orgiltlenmi� bir ba�ka kom�u toplumdur ve bu topluluAu Geschiere
(1982) "saldirganca e�itlik�i" diye niteler, �ilnkil toplumda yilrilr­
lilkteki dengeleyici gil�ler s1k s1k gil�lil adamlarm ortaya �1kmas1 �ek­
lindeki kar�1t eAilimle �at1�1r.
Sava� Ozellikle de dil�manla ili�kiye gOre kat1 kurallara baAhdir.
lnsan yeme dahil her tilrlil bOlilcil �iddet en yabanc1 ve en uzak dil�­
mana kar�1 milbahtir (Ornek l, yukan bakm)6 • 1ster aym ister farkh
etnik gruba ait olsunlar, kom�u halklara farkh davramlabilirdi. <;a­
t1�mamn gO� yaAmalar, intikam, iktidar i�in meydan okuma veya
rekabetten doAup doAmamasma bath olarak �iddet bOlilcil olabi­
lirdi (insan yemeyle, bkz. Ornek 2'de olduAu gibi) veya ilk adam 01-
dilrillene kadar olanlarla swrh kalabilirdi (Omek 3 ve Omek 4). Spe­
sifik bir kural ise �uydu: Annenin erkek karde�inin, annenin k1zkar­
de�inin oAluyla ili�kisinde yer alan ki�iler (bu yer alma ister ger�ek,
ister auf gereAi olsun) hi�bir �ekilde birbirine kar�1 dOvil�emezdi.
Rakip saflarda bOylesi ki�iler bulunduAu zaman sav� durdurulur­
du. Kand�hk, sav� ve insan yeme olas1hklar1 alaruru her �eyden

6. Beyaz adamlar gib i aradaki uzaklIOm ook bilyilk olduOu "tamamen" ya­
bancllar hari� tutulurdu.

80
l>nce belirlerdi; hir; kimse kandasm1 ne l>ldOrebilir ne de yiyebilirdi
(ne "gerr;eklikte" ne de sembolik olarak). Bl>ylelikle aym yerel grup­
tan olmayan uzak kandasa kars1 dl>vtistilebilirdi, fakat hir; kimse bu
uzak kand�1 yiyemezdi; bu sl>z konusu kand� kars1 grupta yer alan
ve kandas1 olmayan biri tarafmdan lHdtirillmtis olsa bile. Ote yan­
dan aym topluluktaki kandaslarm da, kandas olmayanlarm da <,lra­
larmda dl>vOsmesine izin verilmiyordu. Aym yerel grupta' yasayan,
fakat kandas olmayan kisilerin kesinlikle tamnm1s sosyal kan baA­
lan olmamasma raAmen ideoloj i k olarak mesru farz edilen bir kan
karabetini paylast1klan dtistintiltiyordu. Bu bak1mdan her iki kriter
-kan baAian ve toprak baAian- fiziksel siddetin s1mrlanm ve ola­
naklanm tayin etti.

KANDA�LIK, KAN VE � 1 DDET

Genis bir dizi kandas tayin eden Mkako kandashk sistemi, belirt­
mis olduAum gibi terminoloji ve evlilik k1S1tlamalanyla bir omaha
sistemi olarak tammlamr. Omaha kandashk sistemi patrilineal ol­
masma raAmen, tir;tincti kuzene kadar iki tarafl1 (hem ana hem ba­
ba, <;.n.) baAiar tammr. T1pk1 kisinin btiytik btiytikbabas1 ile tamm­
lanan dl>rt patriklandan herhangi birine ait kisiler gibi bl>ylesi kan­
daslarm da evlilik partneri olmas1 yasaktir.
Kan kavram1, Mkakolann kandash k, ittifak ve siddetle baAiant1h
tabularmm ar;1klamalarmda amh r. Oreme, erkeAin sperminden ge­
len kanm, aybas1 dl>nemi sonundaki kadmm uterusundan gelen ka­
na kansmas1yla baslar. Dl>rdtincti aya kadar fetus yalmzca iki ayn
kan "ktitlesi"nden olusur. Sonra bunlar "r;ocuk ktitlesi"ne dl>ntistir­
ler. 1 ki ay sonra hayaletler bu ktitleleri birlestirir ve ona bir ruh ve­
rir. <;ocuAun (cad1hA1 giJ;ii) cinsiyeti de ana babamn cinsiyetine gl>re
belirlenir. EAer annenin kam babanm kanmdan daha gtir;ltiyse o za­
man r;ocuk k1z olacaktir, babamn kam daha gtir;ltiyse de erkek
(Copel-Rougier 1985). Bazen r;ocuAun cinsiyeti yetersiz olur, r;tinkti
hem anamn hem babamn kam gtir;ltidtir ve mticadeleyi stirdtirtirler.
EAer yetersizlik tedavi edilmezse r;ocuk l>lecektir.
Fakat tireme, ancak tamamenfark/i kanlar kansirsa mtimktindtir;
aym kanm kansmas1 Oltim getirir. K1smen aym kanm paylasilmas1
bile ())timle sonur;Iamr, yani kandashk sistemince kandas olarak ta­
mnan herkes (uzak bir kandas bile olsa) ir;in birbiriyle evlenme yasa-

81
g1 vard1r. Mmi (kir, kirlenme) d1�mda ensest i�in hi�bir ozel kelime
yoktur. Bununla birlikte Mkakolar kendileri ensesti birinin kendi ka­
mm yemesi ile tammlarlar ve her iki eylemi e� gortirler. Her iki du­
rumda da oltimctil bir hastahk (simbo) ortaya �1 kar, karmda ve ba­
caklarda �i�meyle (kesin, kotti oltim) karakterize edilir. K1saca, "ay­
m"yla "aym"nm bag1 oltime yol a�ar, hayat sadece farkhlann e�le�­
mesinden dogar. Kanda� yeme kendi etini yemedir ve kendi etini ye­
me de ensesttir1 Benzer olarak topluluk i�inde fiziksel �iddet ya­
sakt1r, �tinkti ister ger�ek ister at1f geregi olsun kanda� olanm kam­
m dokmek, ki�inin kendi kamm ak1tmas1yla e�degerdir; simboya ve
oltime yol a�ar. Bu nok tada belirli annma rittielleri uygulanabilir,
�tin)sti bu rittiellerin ai;nac1 hem sistematik intikam1 hem de daha
fazla kan doktilmesini onlemektir; rittiel beraberinde kan ve ihlal
nosyonlanyla baglant1h farkh kategoriler getirir. Fakat ensest ve ken­
di etini yemenin soz konusu oldugu yerde, bu kottiltiklerin zararh
etkisi bazen rittielin onanc1 etkisinden daha uzun omtirltidtir.
Mkako toplulugunun gtindelik hayatmda dti�manhk ve �at1�ma
olduk�a yaygmd1r. Fakat fiziksel �iddete izin verilmedigi i�in bunlar
"hayali" olarak gorebilecegimiz -fakat ilgili insanlar i�in gayet so­
mut olan- bi�imler ahrlar.

GORUNMEYEN �t DDET

Farkh klanlarm k1demlileri arasmdaki �ogunlukla prestij pe�in­


de olmaya dayanan rekabet, Mkako sosyal ili�kileri dinamiginin ba�­
hca ogesidir. Bu rekabet en yogun olarak evlilik yoluyla akrabalar
arasmda goriiltir; gortinmeyen �iddet uygulayarak bir klan i�indeki
farkh soy zincirlerinden veya hatta aym soy (veya "ocak") i�inden
k1demliler �efin oltimtinti veya hatta �efin izleyicilerinin oltimtinti
saglamak yoluyla kendi mevkilerini gti�lendirmeye �ah�1rlar. Bunun
zemini, ozellikle "ocak" tiyelerinin gtinltik hayatma damgasm1 vu­
ran, a�1ga �1 kanlamayan ve boylelikle "entre-soi"nin ortasmda
"soylenmeden" ge�ilenler arasmda b1rak1lan k1skan�hk ve hasettir.

7. Boylelikle, Mkakolarm plasentay1 gommelerinin nedeni �udur: Derler ki,


bir nehre at1lan plasenta, sonradan �ocuaun bir akrabas1 tarafmdan yene­
cek olan bir ballk taiafmdan yenecektir. 0 akraba da kendi kamm yemi� ola­
cak ve olecektir (kanda�1m yiyen ki�iler gibi).

82
Mkakolar cad1hAm en \;Ok evlilik yoluyla akrabalar (()zellikle aym
birlik i\;indekiler) arasmda meydana geldiAini belirtirler ve istatisti­
ki verilere g()re de cad1hk SU\;lamalannm ger\;ekten de aym "ocak"a
dahil olan evlilik yoluyla akraba ki$iler arasmda en \;Ok g()rillmesi
$a$1ft1c1 deAildir. Elbette ki \;at1$ma kamu ()nilnde a\;1Aa vurulduAu
zaman "ocak" b()Jilnilr; bu a$amada, ba$1 \;ekenlerden biri, misille­
me olarak, ortak yiyeceAi yemeyi veya ilrilnil payla$may1 reddede­
cektir. "Ocak"m b()Jilnmesinden ()nee, bu ·hakaretin anndmlmas1
ve i\;inde barmd1rd1A1 tehdidin uzakla$tmlmas1 gerekir.

0 halde cad1hk, ()zellikle evlilik yoluyla akraba ki$iler arasmda


i$Ier (()rnek 7). Annenin erkek karde$i ile annenin k1z karde$inin oAiu,
birbirlerinin evlilik yoluyla akrabalanyla sava$mak dahil birbirleri­
ni caddarm k()til niyetinden korumakla yilkilmlil olduklan i\;in ka­
rmi\;i (uterine) caddarm saldmlan bilinmiyor. Bir cad1 tarafmdan
yenmenin en muhtemel yolu ger\;ekten de ki$inin evlilik yoluyla ak­
rabas1 olan ki$ilerin, "ocak"mda kalmas1d1r. Fakat "()cak"tan uzak
ya$amak gilvenlikte olmay1 garantilemez, \;ilnkil bir cad1-akraba bir
yerli cad1dan kendi adma davranmasm1 isteyebilir ve kurbanmm de­
netimini ona buakabilir. Mkakolar arasmdaki cad1hk nosyonu ga­
yet karma$1kt1r ve burada tilm ayrmtllanyla tart1$damaz. Cad1hAm
bilyilcillilk ve sihirden a\;lk\;a aylftedilebildiAi belirtilir, fakat sonra
g()receAimiz gibi, pratikte tammlarm smulan ge\;i$kendir ve bu da
bu gil\;lerin birbirleriyle ili$kilerinde y()nlendirilmelerine izin verir.

Kako dilinde cad1hk lembo diye amhr ve karmda yerle$en bir


()rilmcek veya yenge\; bi\;imini ahr. Ne ger\;ek bir hayvandu ne
de bir metafordur. Lembo, Mkako killtilrilnde iyi bilinen hayvan ka­
tegorilerinin tamam1yla d1$mdad1r, ancak kendi varhA1 vardu. �e­
$itli cad1hk tilrlerinin mevcut ama\;lan bak1mmdan kilit ()zellik $U­
dur: "En saf" lembo a\;hk ve kan emmeye -bir deyi$1e insan yiyici
cad1hAa- delalet eder. Cad1hAm ele ge\;irdiAi ki$inin, durumun far­
kma varmasma gelince, Mkakolann bu konudaki fikirleri \;eli$kili­
dir. Cad1 olduAu a\;1Aa \;lkan ki$i, bu eAilim ve faaliyetlerinin tilm
bilgisini reddedecektir; kendini, g()vdesini lembonun i$gal ettiAi bir
kurban olarak sunacaktu. Fakat onu su\;layanlar ba$ka tilrlil konu­
$acaktu. Ki$i, kurbanlarmm ()Jilmil ve kam sayesinde bilin\;li olarak
daha fazla gil\;ler aramakla su\;lanacaktu; lembosu g()vdesinin i\;in-

83
den kaynaklanm1s sayilacakt1r. � . Dahas1, /embosu birini yemesini is­
tediiinde cadmm bilim;li bir secim yapt1t1 s()ylenecektir. Buradaki
fikir sudur: Bu istete raz1 olmay1 reddetmek ac /emboyu tatminsiz
b1rakacakt1r, b()ylece o da kendine y()nelik bir siddet edimiyle cad1-
y1 yiyecektir; cadmm secimi sm1rh, fakat ac1kur: Yemek veya yenil­
mek. <,;:eliskinin g()zden kacmlmas1 cok zor: Cadmm, zorlay1c1 sid­
detini baskalarma veya kendine uygulamay1 secme hakkma sahip ol­
mas1 veya olmamas1, Mkakolann ne s()ylediiine (gercekte ifadeleri
s1rasmdaki kendi durumlanna) bathd1r.
Benim de tamt1 oldutum, bir cadmm cad1htm1 itiraf etmesi ()r­
netiyle, Mkakolann cad1hk hakkmdaki bashca g()rusleri daha iyi
sekillenecektir. Suclanan yash adam bir siiredir ciizzamdan musta­
ripti, bu hastahk nedeniyle her iki ayatm1 da kaybetmisti. <,;:esitli
kereler, akrabalar1 (aym "ocak"ta yasayan yan kardesler) tarafmdan,
mensuplanm yemek suretiyle "aileyi yak etmek"le suclanm1st1; yas­
h adam bu tip son suclamaya s()yle yamt verdi: Gencliiinde insan­
larla d()viismeyi ve basanh olmay1 hep arzulad1tm1 ve bir biiyiicii­
den ()zel bir ilac istediiini ileri siirdii. Fakat pazarhk gereti, sonra­
dan biiyiiciiye, akrabalanndan birini vermesi istenmisti (biiyiicii bu
akrabay1 yiyecekti) ve o da bu isteii kabul etmisti. Biiyiiciiniin iste­
lini yerine getirme karannm bilincli bir karar oldutunu kabul eden
yash adam, sonradan anlasmanm kendine diisen k1sm1m yerine ge­
tirmediiini, biiyiiciiniin de buna kars1hk kendi ayaklanm yediiini
ac1klad1. Yash adam b()yle bir itirafta bulunmanm (gerci biiyiiye ka­
ulm1st1 ama) cad1 olmad1tm1, masum oldutunu dotrulamaya yete­
cetini diisiinmiistii besbelli. Arna akrabalarmm bana "gizlice" s()y­
lediklerine g()re sonuc tam tersi oldu. Onlara g()re biiyiiciiler deiil
cadilar insan yerdi. Yash adamm bu itiraf1, cad1htm1 saklama ve
bunu ac1kca s()yleme yiikiimliiliiiiinden kacmma yolu olarak g()riil­
miistii. B()ylelikle yash adam, ailesinin ()teki iiyelerini de yemeyi siir­
diirebilecekti. Sorun, yash adamm bir yil sonra mmesiyle i;()ziim­
lendi; yash adamm daha gtli;ltl bir cad1yla g()rtlnmeyen mtlcadele­
sinde ()lduriilmtls oldutuna inanan akrabalan, bu ()lumtl de onun

8. Kurban ve katil arasmdaki ili�ki gOrtlnmeyen dtlnyada da surer, kOtii ni­


yetli eylemler etkinliklerini stlrdi.irtlrler. Katil Olene kadar kurbarun ruhu Oltl­
ni.in yerine katllamaz. Kurban sonsuza dek ormanlarda ve aoaclar arasmda,
kayalar ve kaynaklara dol� Ayni kaderden kai;mmak ii;in kurbanlannm ruh­
larmm basklsl alt1ndaki cad1-katil intikamlann1 etkisiz kllmak ve Oteki cachla­
ra bori;lann1 Odemek ii;in Olmeden Once onlarla Ozde�e�mek zorundadn:

84
cad1hAmm bir kamt1 olarak deAerlendirdiler.
Mekan ve zaman ili�kilerine gelince, cad1hk simetrik olarak d1�
$iddete kar�1ttir: Aym mekan ("ocak") ve zamandaki (yani evlilik
yoluyla akrabahk ili�kileri i�indeki) insanlarm yakmhA1 Ol�ilsilnde
cad1hktan gelen gOriinmeyen �iddet potansiyeli de daha biiyiiktiir.
Fakat cadllar nasll oluyor da kanda�lanmn kamm yedikten sonra,
gOriiniir insan yeme olaymdaki gibi Olmiiyorlar'? Yamt �u: Onlar ay­
nca kendilerini koruyan belirli k1s1tlamalar uyguluyorlar. BOylelik­
le kan baA1yla akraba olduklan ki�ileri, Oteki klanlardan cadllarla
payla�maks1zm yemiyorlar: Se�ilen kurban derhal, bir vampir ye­
meAiyle birlikte Oteki cad1lara veriliyor. Bu �ekilde, ittifak sistemin­
deki kar�1hkhhk fikirleri, deAi�toku� yiikiimliililiii bak1mmdan ye­
niden iiretilir. Bor�lu duruma dil�en Oteki cadllar kar�ll1k olarak ken­
di kanda�larmm kamm sunmak zorundad1rlar. Bir akrabasmm ka­
mm tek ba�ma yiyen bir cad1 Olecektir, �iinkii yediii kendi kamdir;
t1pk1 Mkakolarm ensest teorisindeki gibi aym kanlarm kan�1m1 Olilme
yol a�ar. �imdi bunu irdeleyeceAim.
Vampir cad1, cad1larm en y1k1c1 tipidir, �iinkii tek bir sosyal hare­
ket i�inde entre-soi'y1 (mekam) ve akrabahA1 (zamam) birbirine ka­
n�tmr. Mekan ve zaman kategorilerinin i�erinin d1�anyla, benzerli­
Ain benzerlikle kar�1la�mas1yla provoke edilen bu kan�mas1, tasav­
vur d1�1d1r: Yabani ve gayri insani olam -sosyalle�mi� dilnyada var­
olamayacak bir durumu- i�inde banndmr. Bu nedenle, kendi ba�1-
na bir kan�1khk deiildir, iirkilntilye deAil �aAn�t1rd1A1 �ey gibi ta­
savvur edilemez Ol�ilde gayri insani olan bir dilnyaya yol a�ar. BOy­
lelikle, ki�inin kendi akrabalanm yemesi, sadece Olilme yol a�abile­
cek bir barbarhAa neden olur. Bu tasavvur edilemez �eyi dii�ilnebil­
menin in�anlar i�in sadece bir yolu vardir. Bu da aymlarm kan�­
masma farkh olarun yeniden sokulmas1 fikridir. Aym ikametgfiln pay­
la�mayan, akraba olmayan cad1larm kurbanlanm birbirleriyle de­
li� toku� etmeleri yilkilmlilliiiil vardir; bu yolla sosyal hukukun te­
melleri en asosyal hareket i�inde yeniden kurulur.
Pouillon, yamyamhk yapan toplumlarm, insan yeme konusunda
kendi kurallanm olu�turduklanm, Oyle ki herkesin herkesi rastgele
yiyemeyeceAini gOstererek bu fikri gayet iyi bir �ekilde Ozetlemi�tir.
Bu kurallardan her sapma -ki kom�u toplumlarda veya yabanc1lar
arasmda meydana geldiii kesinlikle varsayllacakt1r- insanlan yaba­
nilik ve gayri insanilik yOnilne itmek olarak deAerlendirilecektir. (Yi­
ne de herkes her zaman bir diAeri i�in barbard1r; bu barbarhk hayal

85
olacaktir, yani pek �ok kanda�1m yemi�, fakat cad1hg1m "d1�a
vurmaya" (yani a�1k�a sOylemeye) -ki bu, Otekiler i�in cadmm tehli­
edebilecegimizden daha fazladir.) Dolay1s1yla da "ge�ek" yam�1k
"imgesel" yamyamhgm Onilnil almaz, �ilnkil ona kar�1 olu�uyla
belirlenmi� olur (Pouillon 1 975: sf. 1 3 1 ). (Mkakolarm gOrilnmeyen
yamyamhk dtinyasmda bile ki�inin akrabalanm tek b�ma yemesiyle
ilgili, imgesel [yani vah�i] bir yamyamhk �ekli vardir.) BOylelikle
diyelim ki akrabalan yeme konus undaki yasagm arkasmdaki "me­
tafizik tasanm" korkudur, �ilnkil bu hareket imgeseldir. Ger�ekte
her toplum kendini dogaya kar�1 olu�uyoluyla (ki doganm kendisi
de imgeseldir, �ilnkil hi�bir toplum "doga" durumunda var olmaz)
evrensel oldugu dti�ilnillen kurallarla tammlar: Bu kurallar yoluyla
her toplum bir yolla korktugu veya hayalini kurdugu �eye kar�1 �1k­
mak suretiyle korkmad1g1 veya hayalini kurmad1g1 her durumda ken­
dini belirler (Pouillon 1979: sf. 1 3 8-39).

�1DDET1N TIRMANI�I

Sosyal pratikte, cad1hk kurbanlan tesadilfi se�ilmiyorlard1, genel­


likle, cad1 oldugu varsayilan ki�inin dogrudan ya da dolayh rekabet
i�inde oldugu ki�ilerdi. Dolayh rekabet sOz konusu oldugunda, ti­
pik olarak se�ilenler rakibe ait zay1f insanlar, yani kadmlar ve �o­
cuklar oluyorlard1 ve bOylece toplum i�indeki hiyerar�i yeniden ilre­
tiliyordu. Fakat rakiplerin ikisi de cad1ysa ve �at1�ma doruguna ula­
�irsa emin olun ki bilyilk bir milcadele vard1. GOrilnmez dtinyadaki
cadilar olarak bu rakipler ok atarlar ve daha kOtilsil dOvil�ilrler; ki
bu �a�1mlmaz olarak birinden birinin Olilmilne yol a�ar. Cadilar ara­
smdaki dOvil�ler -her ne kadar rakip ki�ilerin gOrilnmez �iddeti olsa
da- tasavvuri degil, maddidir (Ornek 5). T1pk1 sava� liderlerinin ra­
kip olmalan gibi cadilar da rakiptirler ve Oldilrillmekten kendileri­
ni sakmmak i�in rekabet etmek zorundadirlar. Cad1hgm smirlama­
larmdan biri, herhangi bir saldmya kar�1hk verme yilkilmlillilgildilr.
Bu yilkilmlillilgiln yerine getirilmesinde ba�ans1zhk Olilmle sonu�­
lamr.
Normal olarak, sadece belirli kategorilerdeki insanlar bOylesi gO­
rilnmeyen sava�lara katilmakla su�lamr. Bunlar, tipik olarak soy �iz­
gisinden k1demliler veya k1demlileri destekleyenler veya �agda� eko-

86
nomiden pay alan Oteki ki$ilerdir -OAretmenler, hastane .;ah$anlan,
tanmsal kurulu$1arm $efleri, biiyilk kahve veya kakao .;iftliklerinin
sahipleri vs.- Mkako toplumunda, pek .;ok Afrika toplumundaki gibi,
mesleAinde veya sosyal faaliyette ba$anh olan herkes, cadllarm k1s­
kan.;hA1 veya hasedinin tehdidi altmdad1r- o derecede ki I 980'1ere
dek hi.; kimse .;at1sm1 .;inkoyla kaplamaya cesaret edemedi, .;ilnkil
bir biiyilk ba$an i$areti olurdu, bu ise .;ok tehlikeliydi-. T1pk1 ge.;­
mi$te rakiplerine kar$1 gil.;lerini artt1rmak zorunda olan sava$ On­
derleri gibi gilnilmilziln ba$anh ki$ileri de gil.;lerini artt1rmak zo­
runda; yine de zaman zaman korku veya cad1hk veya bu anlamda
biiyilciiliik yoluyla kOylerine geri donmekten caydmhrlar. Mkako­
lar, cad1 olmayanlarm cadllarm saldml;u1m Onlemek i.;in bir cad1-
doktordan (ngan) sihirli ila.; (mbali) satm alabileceklerini, fakat bu
ki$ilerin bu ila.;lan bazen kendi kOtil ama.;lan i.;in kulland1klanm
anlat1rlar. Cad1hAm ve biiyilciililAiln sebep olduAu biitiln Oliimle­
rin, yine gOrilnmeyen, fakat "yasal" $iddetle (simbo-bkz Onceki say­
falar) intikammm almmas1 gerekir. 1ntikam sonucu Oliim ya ani ve
vah$ice o1U$Undan tammr ya da karnm $i$mesi ve bacaklarm su top­
lamas1yla ay1rt edilir. Cad1hk ve biiyilcilliik (yasad1$1 $iddet) sonu­
cu Oliim ise tam tersine gOvdenin kii.;iilmesi ve kan kayb1yla karak­
terize edilir.
Mkakolarm zihninde ayn olmalarma raAmen cad1hk ve biiyilcil­
liik gi.i.;leri pratikte genellikle birbirine kan$1r. Cad1hAm tersine, bii­
yilcilliikteki sald1rgan kOtil niyetin ama.;h olduAu dii$ilnilliir ve bu
tip kOtil niyet ilstelik Oldiirme uygulamak i.;in iyi bir sebep gerektiAi
fikrini i.;erir (iyi bir sebep yoksa biiyilcil Olecektir). Fakat Mkako­
lar aynca sadece haset ve k1skan.;hAm -cad1hkla ilgili fikirlerin- bii­
yilciililAe sebep olacaAm1 savunurlar. Bu .;eli$ki k1skan.; adamm, 01-
diirmeye bir gerek.;e bulmas1, kand�mdan veremeyeceAini bildiAi bir
$ey istemesi ve sonra da cinayeti hakh kllacak duruma gelmesi sa­
vmda berrakl�1r. 0 halde cadl11k sihir ve biiyilcilliikle yakmdan baA­
lant1hd1r; bu nokta, sihir ve biiyillil ila.;larm bir cad1 tarafmdan kul­
lamld1A1 zaman daha etkili olmas1 (ger.;ekten de baz1 ila.;lar sadece
cadllar tarafmdan kullamlabilir) olgusuyla gil.;lendirilebilir. 7.aman
zaman cad1hk ve biiyilciililk arasmdaki fark tamamen ortadan kal­
kar; bir Oliim vuku bulduAunda, insanlar basit.;e birini ister lem­
boyla (cad1hk) ister Oteki ara.;larla cinayet i$1emi$ olmakla su.;lar­
lar. Belirtmi$ olduAum gibi bu Oteki ara.;lardan biri, bir cad1-
doktordan biiyil satm almakt1r. Fakat bu cad1-doktor sab1k bir cad1

87
kesini ortadan kaldirmamn bir yoludur- karar vermi� biri. EAer bi­
ri, cad1-doktor kanahyla dolayh yoldan bile olsa, bir ba�kas1m m­
dilrilrse o ki�i cad1hkla milcadele i�ine girmekten ka�mamaz. Mka­
kolarm gOrilnmeyen dilnyasmda �iddet, sonu olmaksmn urmam­
yor gOrilnmektedir. Biltiln kOtil niyetli eylemler giderek daha gil�lil
kar�1hklar gerektirmekte, bunlar da sonunda rakiplerin, cad1hk, bil­
yilcillilk ve sihir gil�lerinin kombinasyonu yoluyla Olilmilne yol
a�maktad1r.

GO<;LER VE �1DDET

Mkako toplumundaki �iddet b())geleri bir ())� Ode belirsizdir ve bu


sayede iktidan yenileme konusunda kendine Ozgil bir kapasiteleri
vardir. Ge�mi�in bilyilk �efleri veya sava� Onderleri veya gilnilmil­
ziln "bilyilk adamlan"dir ki "gil�ler"e sahip olduklan dil�ilnillilr.
Bu gil�ler arasmda Onemli olam dumadir. Duma, kana dayanan hil­
nere veya mistik yeteneAe i�aret eder ve Olen ki�inin isteAine baAh
olarak ())Omle devredilebilir. Duma olmaksmn kimse hayatmda bil­
yilk �eyler ba�aramaz; bOyle biri yoksul biridir. Dumayla ki�i her
tilrlil sihri (sava� sihri dahil) elde edebilir ve �e�itli rub ve cinlerden
yard1m gOrilr. Fakat aym zamanda da aym kandan insanlar rakip
olduklan i�in eAer rekabet konulan -cad1hk dahil- her tilrlil aracm
kullamlabileceAi Onemdeyse ki�iler tehlike riskine girmi� olurlar. Gil�­
lil bir sava� Onderinin veya bir "bilyilk adam"m Onemli yeteneklere
sahip olduAu ve (muhtemelen) cadllarm saldmlarma direnmeye muk­
tedir olduAu varsay1hr; bu son Ozellik aynca onun cad1 saydmasma
da yol a�abilir. Duma ve lembo (cad1hk) arasmdaki ili�ki konusun­
da Mkakolar, duma ve /embonun birlikte gidemeyeceAini sOylerler;
ancak aynca dumanm her tilr sihir ve bilyilcillilk tarafmdan des­
teklenmesi mant1A1 gereAince, /embonun sihir ve bilyUcillilkle ili�ki­
li olduAunu da ileri silrerler.
0 halde Mkako toplumunda gil�ler, kurumlardan, �efliklerden,
kralhklardan veya birle�mi� gruplardan gelmez. Dahas1 bunlar teo­
rik olarak aynhrlar ve ger�ekte pratikte de bu, �oAunlukla bOyle ol­
mu�tur. Gil�leri yoAunl�tirma giri�imleri, k1demlilerin, Onderlerin
ve Oteki rakiplerin so.syal stratejisine dayamr. Bu sil� sannal ola­
rak devam eder. <;ilnkil birinin daha iyi duruma gelmesi Otekini teh­
likeye sokar ve Oteki kendini korumak i�in gil�leri yotunl�tl.nr. Gil�-

88
lerin bu yoAunlasmasmda bir tehlike vardu; bu killti.irdeki esitlik�i
ideal, Mkakolar'm farkh tl.ir gi.i�lerin aynlmas1 gerektiAi konusun­
da 1srarh olmalarmm bir nedenidir. B()ylelikle gi.ini.imi.izde insanlar
birinin �aAdas mevki ve isleri i.izerinde toplamasm1 �ok gi.i�li.i bir
sekilde reddetmektedirler. Bu bak1mdan Geschiere, benzer ()rgi.itlen­
mesi olan Maka toplumunda "dengeleyici gi.i�ler"den s()z eder, ki
bu da isabetlidir. Benzer sekilde, M kakolar s()z konusu olduAunda
geleneksel gi.i�lerin y0Aunl�mas1, kisinin kendi yok olusuna yol a�a­
bilir (ve ge�miste) yol a�m1st1r da. <;i.inki.i geleneksel gi.i�lerin birle­
sik gi.ici.i sahibinin ()tesine ge�ebilir ve onu ()Jdi.irebilirdi.
Bununla birlikte, dis olaylardaki fiziksel siddet yoluyla elde et­
mis olduAu mevkisini yitirmek istemeyen savas ()nderinin, i� olay­
larda kullamlabilir olan g()ri.inmeyen siddet gi.i�lerini elinde topla­
mak zorunda olduAu a�1kt1r. Bir geri tepki sistemi i�inde hareket
ederek, fiziksel �iddetin gorunur ve d1� dunyasmda bir sava��' ola­
rak kalmak i�in gorunmeyen �iddet dunyasmda da bir sava��' ol­
mak zorundad1r. Bu da demektir ki savas ()nderi yasal siddete daya­
h bir mevkiyi si.irdi.irmek i�in yasad1s1 siddetin gi.i�lerine ihtiya� du­
yard1. Pratikte �esitli siddet ti.irleri arasmda belirgin smular olmay1-
s1, bunu kolaylast1rm1st1; bu belirsizlik, bu siddetlerin ()tekileri sa­
hip olduAu gizli i.isti.in gi.i�le korkutabilen bir kiside (gi.ini.imi.izde bir
"bi.iyi.ik adam"da) toplanmasm1 mi.imki.in k1hyordu.
M kako toplumunun tarihi, y0Aunlasm1s ve daAllm1s iktidarlarm
di.izensiz sahmmlarmdan olusan bir tarihtir. Genel iktidar, �esitli sid­
det gi.i�lerinin toplanmas1 yoluyla kiside yerlestiAi i�in bu sahmmm
bireysel iliskilerle ilgili olduAunu, bir sosyal konsensusla ilgili olma­
d1A1m vurgulayabiliriz. B()ylelikle, ()nceki kosullar yi.izi.inden bir Mka­
ko topluluAu tamam1yla bass1z, herhangi bir merkezi iktidarm bu­
lunmad1A1, insanlarmm d.aAm1k gruplar halinde bulunduAu bir top­
lum olabilir; fakat bir baska M kako toplumu, bir sefle temsil edilen
gi.i�li.i bir merkezi ik tidara dayamyor g()ri.inecektir. B()ylesi bir sef
dumasm1 (fiiliyatta dengeleyici gi.i�ler tarafmdan ti.iketilmis olan ik­
tidanm) devretmeden ()Ji.irse, topluluk tekrar bass1z duruma d()ne­
cektir. Bertoualann sefliAinin 1 9. yy sonundaki durumu bu son si.i­
rece u� bir ()rnek olarak amlabilir. Bu seflik hem Gbaya hem de M ka­
ko halklarmdan olusuyordu ve Mi.isli.iman Fulanilerin cihadma uA­
rad1. Siyasi yap1s1 savasta fiziksel siddet kullammma ve k()Je ticare­
tine dayamyordu. Pek �ok bass1z topluma k1yasla gi.ici.i, her seyden
()nee ()nderine baAhyd1. Mbortoua korkuyla amlan biriydi ve mi.im-

89
kiln bi.iti.in mistik gi.i\;lere sahip oldugu soyleniyordu. Bu adamm gi.i\;­
lerinin yogunlasmas1 ger\;ekte toplulukta fiziksel siddeti, yeni siyasi
di.izenin si.irdi.iri.ilmesinin bir arac1 haline getirdi. (Fiilin niteligine gore
hem fiziksel ceza hem vergi uygulamyordu [Capet-Rougier, du clan
a la ... ']. Fakat Mbortoua sonunda -Alman askerlerince- oldi.irUldi.i­
gu zaman topluluk boli.indi.i, iktidar ve otorite \;esitli ti.ir ve di.izey­
lerde tamamen dagild1, "ocak" veya aile di.izeyindekiler hari\;.)

SONU<;:

1ktidann bireysel olmay1smdan soz edilebilmekle birlikte (Auge


1977: sf. 1 1 8) (belirli kolektif riti.ieller durumundaki gibi) bass1z bir
toplumda iktidann onderin kisiligine yi.iklenmesi soz konusu ola­
bildiginden, iktidann kisilestirildigi sonucuna da varabiliriz. Bu ki­
silestitme, kars1hkh etkilesim, -gori.inen ve gori.inmeyen, dis ve i\;­
ti.im siddet potansiyellerini bir kiside yogunlastird1g1 zaman ortaya
\;1 kar. 1ktidann bu ti.iri.i kahc1 degildir ve kisi oldi.igi.inde sona erer;
kisiler s1khkla rakiplerinin veya kendi yogun gi.i\;lerinin kurbam olur.
Boylelikle bass1z bir toplumda siyasi di.izen, yasad1s1hk smmna yak­
lasarak bir kisi yaranna saptmlabilen siddeti kapsar. Fakat kahc1
di.izen kurulamaz, \;i.inki.i gi.i\;lerin bir kurumda cisimlesmesinin im­
kam yoktur. Bu, bu gi.i\;ler yok olurlar anlamma gelmez. Ya ano­
nimlige geri gitmekle kahrlar ya da kendini korumak i\;in ve bu gi.i\;­
leri daha da arttirmak i\;in gori.inmeyen siddet arac1hg1yla dovi.is­
mek zorundaki bir baska kisi tarafmdan ele ge\;irilirler. Audiberti�
nin oyunu "Le Mal Court" (Kotiiliik Siiriiyor)daki gibi gori.inme­
yen gi.i\;ler -ve boylelikle gori.inmeyen siddet- "elden ele", uzun ya
da k1sa si.ireli olarak onlan ellerinde tuttuklanm varsayan bireyler­
den ge\;erek si.irer. Bu yolla belki de yasal kurumlarca ele ge\;irilme­
leri ve hukukun bask1c1 siddetine doni.isti.iri.ilmeleri onlenmis olur.
Genet olarak sozlerimi bitirirken, siddetin kendi basma bir kav­
ram olmaktan ziyade, y1k1c1 kullamm i\;in de, kurumsal kullamm
i\;in de el altinda bir arar oldugunu bir kez daha vurgulamak istiyo­
rum. Dolay1S1yla siddet, ancak her toplumun kendine ozgi.i bir yol­
la bi\;imlendirdigi kurallarla yaratt1g1 kars1t1yla iliskisi i\;inde anla­
silabilir. M�ako toplumu, iktidar ve siddet sorununun aynlmazh�­
nm bir ornegini sunar; bu, sosyal di.izeni devam ettiren siddet (yani
dis. fiziksel siddet ile bask1dan dogan ic, gori.inmez siddet) ile yan-

90
h$, y1k1c1 $iddet (goriinmeyen diinyadaki miicadeleler ve insan ye­
me) arasmdaki s1k1 ili$kide a\;1k\;a goriiliir. Bireysel olarak daAilm1$
yeteneklerin toplanmas1 konusundaki mant1ki smirlamanm iistesin­
den gelmek i\;in iktidar burada, ba$ka tiirlii reddedilecek olana, ya­
ni ihlalci ve vah$i $iddete ba$vurmak zorundadir; oyle ki kendi i\;in­
de kendi y1k1mmm tohumlanm la$1r. Foucault'nun belirttiAi gibi:
"Su\; yasa smirlan i\;inde dola$ir, bazen yasanm bu yanmdadir, ba­
zen otesindedir, iizerinde ve altmdadir; SU\;, iktidar etrafmda bulu­
nur, bazen iktidarm kar$1smdadir, bir ba$ka zaman iktidarm
yanmdadir" (Foucault 1 973: 27 1). Bu belirsiz smirlar baAiammda,
$iddet zaten kendisine kar$1yken, iktidarm, bundan bihaber olarak
$iddeti "kendi safmda" kullamr goriindiiAiinii de eklemeliyiz. �id­
detin hangi safta yer ald1Ama karar vermenin im kans1zhA1, onun kul­
lam$h bir kavram olarak ele ahnmasm1 onler. Belirsizlik, olaym ga­
ripliAi yoluyla baz1 ki$ilerin nasil olup da $iddetin giizelliAi (esteti­
Ai) fi krine vard1Am1 a\;1klar.

91
KAYNAKCA

'Au diberti, J. 1948: Le Mal Court. Paris: NRF, Gallimard.


Auge, M. 1977: Pouvolns de Vie, Pouvolns de Mort. Paris: Flammarion.
- 1979: Symbole, Fonctlon , Hlstolre: Les Interrogations de l 'anthropo­
logle. Paris: Hachette.
Bazin, J. et Terray, E. (eds) 1982: Guerres de Llgnages et Guerres d'Etats
en Afrlque. Paris: Editions des Archives Contemporaines.
Bourdieu, P. 1980: Le Sens Pn1tlque. Paris: Editions de Minuit.
Burnham, P. 1980: Opportunity and Constn1lnt In a Savanna Society. Lon­
don: Academic Press.
Copet-Rougier, E. 1985: ContrOle Masculin, Exclusivite Feminine dans une
Societe Patrilineaire. In Femmes du cameroun, M6res Paclflques, �m­
mes Rebelles, Paris: Karthala.
- in press: Du clan a la chefferie. In Herrachaft und Herrkunft (Actes du
Colloque Franco-Allemand, "Perspectives Anthropologiques sur l'histoire
Africanie"), Frankfurt/Main.
Etudes Rurales 1984: Le Vlolence (Juillet-Decembre, 95-6.) Paris: EHESS.
Evans-Pritchard, E. E. 1937: Wltchcn1ft, On1cles and Magic among the
Azande. Oxford: Oxford University Press.
Foucault, M. 1973: Mol, Pierre Rlvl6re, avant egorge ma m6re, ma soeur
et mon here. Paris: Achives, Gallimard.
Geschiere, P. 1982: VIiiage Communities and the State. London: Kagan
Paul International.
Girard, R. 1972: Le Vlolence et le Sacra. Paris: Editions Bernard Grasset.
Mizon (Lt) 1895: Resultats Scientifiques des Voyages de Mr Mizon. Bull. Ste
de G6ogn1phle, XVI.
Pouillon, J. 1975: �tlches sans �tlchlsme. Paris: Maspero.

92
IV. S1DDET1N R1T0EL KULLANIMI:
UGANDA'DAK1 GtSULAR ARASINDA SONNET
Suzette Heald

Son y11larda t6resel smav ve erkeklige kabul t6renlerinin ki$isel et­


kileri konusu dikkate deger ilgi g6rtiyor; yazarlar sadece rittiel su­
re\; arac1hg1yla yayilan fikirlerin i$1enmesiyle degil, aynca s6z ko­
nusu deneyimin birey tizerindeki etkileri hakkmda da dti$tintiyor­
lar. Bu makale, $iddet elde etmek i\;in $iddet kullanmak olarak ad­
landmlabilecek bir rittieli -Uganda'daki Gisular arasmda stinnet
rittielini- ele ahyor. 11k ilgi konum, Gisularm, $iddetli olma kapasi­
tesinin stinnet deneyimi arac1hg1yla meydana getirildigi -ger\;ekte
yaratild1g1- $eklindeki g6rti$tine ne ttir anlamlar verilebilecegidir. 11gili
psikolojik stire\;leri kavramaya nasil ba$lamahy1z?
Say1lan 500.000 civarmda olan Gisular, Bantu dili konu$an, ta­
nmla ugra$an ve Kenya smmnm Uganda tarafmdaki Elgon Dag1�
nm eteklerinde yasayan insanlardi r. Erkek \;Ocuklar, 1 8-25 Ya$1an ara­
smda stinnet edilirler ve bu uygulama sonu\;ta etnik kimliklerini ve
farkhhklanm niteler (La Fontaine 1969; 1\vaddle 1969; Heald 1982).
Stinnet herkesin payla$t1g1 tek btiytik rittiel g6renektir. Stinnet ayn­
ca klasik tipte bir smavd1r, cesaretin -herkesin tamk oldugu- kesin
bir smanmas1d1r. E rkek \;Ocuk babasmm veya ya$h akrabasmm ya­
nmda ayakta durur, penisinin U\; derisi kesilene ve sonra penis ba$1
\;evresinden \;Jkanlana dek de b6yle kalmak zorundad1r. B1\;ak al­
tmda tam bir tahammtil sergilemesi, hi\;bir korku belirtisi g6ster­
memesi gerekir, hatta g6zlerin ki rpilmas1 gibi istem d1$1 segirme ve
titremeler bile olumsuz degerlendirilebilir. Bununla birlikte ba$an
muzafferane kutlamr; seyirci erkekler hep bir ag1zdan kutlay1c1 ses-

93
Ier r;1 kanrken, kadmlar dans ederek one at1hp r;1ghklar atarlar. 0
sirada r;ocugun oturmasma izin verilir ve seyirciler tek tek one r;1ka­
rak onu bir erkek olarak r;agmrlar, hediyelerle kutlayarak le$ekktir
ederler.
Smava katlanmak, bir erkek r;ocugu (umusinde), "erkek" ya­
par ve onurlandmc1 bir terim olan umusani, daima bu baglamda
kullamhr. Bu, erkeklige eri$ildiginin bir kabulildilr; r;tinkti terim ge­
nellikle sadece yeti$kin r;ocuklara, ozellikle de stinnetli ogullara sa­
hip olma yoluyla kendilerini ispat eden erkekler ir;in kullamhr. S1-
nav sonrasmda hem ogula hem babaya hitap etmekte kullaruhr. Oteki
ak1mlardan stinnet, ogula babas1yla belirlenen bir formel kimlik verir,
r;tinkti ogulu tam yeli$kin stattistine sokar; beraberinde evlenmek,
toprak miras almak gibi ttim onemli haklan ve yeti$kinlerin haya­
tmdaki bira ir;mek gibi Oteki ayncahklarmdan yararlanmay1 getirir.
Onceki bir makalede (Heald 1982) bu rittielin bir stattiyil iletmek­
ten r;ok daha fazlasm1 gerr;ekle$lirdiginin dti$tintilebilecegini savun­
mu$lum. Gisular bu smav tOreninin bireyin ki$iligi ve gilr;leri tize­
rinde temel bir etkiye sahip oldugu kamsmdadir. Bu ytizden ritilel
kesin bir ontolojik amar; ta$ir; bir erkek r;ocukta /irima ya$ama ka­
pasitesi yaratt1g1 dti$tintiltir ve erkek r;ocuklarla erkekler arasmdaki
kritik aynm1 bu kapasite belirtir.
Lirima, her $eyden once bir erkeklik niteligidir. 1ngilizcede basil
bir kar�1hg1 yok. Lirimamn, $iddetli bir duygu belirttigi ve Gisula­
nn /irima hakkindaki konu$ma $ekillerinin boylesi bir duygunun sti­
rtiklenme bir;iminde ve hatta kontrol d1$1 ya$and1gm1 dti$ilndilrdil­
gunti belirterek soze ba$1ayabiliriz. Boylelikle lirimanm bir erkegi
"yakalad1g1" ve ir;inde "fokurdad1g1" soylenir; gerr;i "kaynay1p ta$­
mak", stittin kaynamas1 hakkmdaki ah$ilm1$ benzetme olarak daha
u ygun olabilirdi. Bir erkek /irima durumundayken, /irima ona dav­
ran1� vc eylemlerini dikte cdiyor gortintir; /irima, erkegin motivas­
yonlarma gtir; verir ve onu eyleme sevk eder. Dahas1 /irima, yine bu
ttir $iddetli bir kapilmaya yol ar;an, ba$ta ofke olmak tizere k1skanr;­
hk, nefret, gticenme ve utanr; (Gisularm boylesi duygular ir;in geni$
bir kelime dagarc1g1 var) gibi olumsuz duygularla baglant1hdir.
1 htiyath olmak ve duygulan dolays1z fizyolojik uyanmlara bag­
lamanm gtir;ltigtinti ak1lda tutmak $art1yla (Schacter and Singer
1962), varhgmm one stirtildtigti durumlara ve ondan soz edilme yel­
pazesinin geni$Iigine bakarak, /irimay1 sinir sisteminin bir sempa­
tik (ii; organlarm etkinliginin h1zlanmasma dair- <;.n.) irkilmesi ile

94
ili$kili saymak cazip gOrtintir. Bu denklik, Gisulann lirimayi. bogazda
bir yumru bu lund ugu duygusuyla ili$kilendirmeleri, ger�ekte kimi
zaman bu duyguyla tammlamalan olgusuyla daha da anla$1hr hale
gelir. Boyle bir semptomun adrenalin a�1ga �1kmas1 ve g1rtlak kas­
larmm bunu izleyen btizti$mesi ile ortaya �1kmas1 da gayet mtim­
ktin. Bu, Gisularm yogun ve ekstrem duygulan kavramak i�in kul­
land1g1 kavram ile bizim kendi modelimiz (veya modellerimizden biri)
arasmda belirli bir paralellige i$aret ediyor; ancak bu noktada her­
hangi bir kolay e$itlik kar$1smda uyamk olunmahd1r. SOz konusu
olan sadece duygu deneyimine bagh bir (ya da ashnda herhangi bir)
fizyoloj ik girdinin belirsizligi degil, Bat1h modeller ile Gisu modeli­
1
ni olu $luran idrak baglant1larmm z1thg1d1r da Mesela, Bat1h an­
lay1$larda bOylesi u� noktadaki bir duygulara kapilma, akhn tutku­
ya yenik dti$mesi -Ozdenetim yoksunlugu- anlam1 i�erme egilimin­
dedir. Oysa Gisular, aklm ve duygunun ki$ilik i�inde �arp1$an kar­
$1l tarzlar oldugunu dti$tinmedikleri i�in lirima iradi oldugu gibi,
aynca bir erkegin kendisi ve dtinya tizerinde sahip olmas1 gereken
denetimin -bireyin ama�lanm ba$armas1 ve ama�lanna hizmet et­
mesiyle toplanan bir niteligin veya kapasitenin- bir yOntinti de olu$­
turur. Eger bir erkek lirima haline girebilirse, onu kendini �elik gibi
sert ve ac1mas1z k1lmakta kullanabilir. 0 halde lirima aynca zorla­
y1c1 ve olumlu imalar ta$1maktad1r; erkekleri ces u r ve azimli k1lan
karakter gtictintin altmda zor yatar. 0 halde lirima, bOylesi olumlu
gti�leri bester, erkeklerin, ama sadece erkeklerin yetenegidir ve da­
ha gtindelik kat1hmlarma ba$tan ba$a bir burukluk katar. Normal
1. Bu, benim, James Lange'm William James'm (1884) gOrtii;lerine daya­
nan ve fizyolojik irkilmeyi duygu durumunun asti bir bilei;eni olarak gOren
ve duygulann evrensel bir temelini varsayan duygular teorisini benimsedi­
{lim i;eklinde almmamabdn: Duyguyu "bir kavramlar, inani;lar, tav1rlar ve ar­
zular sistemi olarak tan1mlayan ve "hakikatte hepsinin de ba{llamla s1mrh,
tarihsel olarak gelii;mii; ve ktilttire Ozgti" oldu{lunu (1984: sf. 249) belirten
Solomon'un ifade etti{li gOrtii;ti izlemeyi daha elverii;li buluyorum. Bu bir psi­
kolojik O{lenin d1i;ta tutulmas1 de{lildir, sadece vurguyu ktilttirel yorumlama­
ya verir; Oyle ki bOylesi bai;ka ktilttirlerden kavramlar arasmda var olan i;a­
k1i;ma tipi etnografik sorgulamamn bir meselesi haline gelir. Bununla birlikte
Gisu kavramlan bak1mmdan Solomon'un spektilasyonu i;udur: "David Hu­
me"un "!;iiddetli tutkular" dedi{li i;eyi vurgulayan bir ktilttir, James'�i teori ii;in
olgunlai;m1i; olacaktir, fakat daha i;ok "serinkanli" duygulan, (gtizelli{le de­
{ler verme, Omtirboyu dostluk, iyilik ve adalet duygusu) vurgulayan bir ktilttir
James'�i teoriyi ve bu teorinin temelini olui;turan hidrolik modeli a�1k�a sai;­
ma bulacakt1r" (1984: sf. 242).

95
gtindelik hayatta lirima genellikle olumsuz etki yarat1c1s1 olarak gO­
rtiltir. Erkekleri tehlikeli hale getirir; �iddetle, sald1rganhkla ve top­
luluAu zedeleyen huzursuzluklarla ili�kilidir.
Burada, art1k ele ahnan sorunun bir par�as1m olu�turduAu i�in Gi­
sularm, DoAu Afrika'da �iddet konusunda epey eskiye dayanan bir
tinleri olduAu belirtilebilir. Uganda'da ki�isel sald1rganhklanyla yay­
gm olarak korku salarlar. 1950'1erde Richards, Gandalarm, onlarm
anayurtlarmda yerle�mi� olan Gisularla davram� farkma i�aret eder:
"Gandalar sadece �alarlar, fakat Gisular b1�aklanyla gelir ve sizi
Oldtirtirler" (Richards 1956: sf. 1 16). Kenya'da Gisularm tinleri da­
ha da korkun�tur, �tinkti kelimenin tam anlam1yla yamyam olarak
amhrlar; yamyamhk ger�ekten de s1khkla Gisularla Ozde�le�tirilir.
Bugisular arasmda bile bu tin belirli klanlara aittir. Sadece olumsuz
"d1�arhkh" (outsider) tammlara konu olmakla kalmayan bu �iddet
atf1, su� istatistiklerinde de gOrtiltir; bu istatistikler ki�ileraras1 �id­
det vakalarmda gOrece ytiksek oranlar gOsterirler. Th.rz deAi�mez.
1940'lar ve 1950'1erde Gisularda cinayet oram 100.000'de 8.2'ydi; bu
Uganda'daki Oteki Bantu dili konu�an halklarm hepsininkinden daha
ytiksekti (Southall 1960: sf. 228). 1 960'1arda fark daha da �arp1c1y­
d1. Uganda polis rakamlan 1963'te Bugisular i�in 100.000'de 28.4
oramm gOsteriyordu, bu da Oteki tum Bantu dili konu�an gruplar
2
arasmdaki oramn iki katmdan fazlayd1 • Bu Oldtirmelerin, hemen
hemen tamamen ki�isel ili�kiler dtizeyinde olduAuna dikkat �ekme­
liyim: Hi�bir yaAmalama, kan davas1 veya sava� Oldtirmesi sOz ko­
nusu deAil. Kald1 ki ezici �oAunluAu erkekler -kadmlar ttim kurban­
lann sadece ytizde 16.7 'sini- olu�turuyor, kadmlarm istatistiklere
Oldtirenler olarak girme oraru daha da dti�tik: Vakalann sadece yilzde
3.6's1. Gisular da bu durumun farkmdalar ve hi� de gurur duyuyor
deAiller. Bir Ozellik, �iddetin Gisu topluluAunda neredeyse kaderci
kabulti. Bir cinayetten sonra ortak olarak dile getirilen duygu, sade­
ce katilin kOtti bir adam olduAu deAiJ, Gisularm kOtti insanlar oldu-

2. Burada ahntdanan oran. polis rakamlanndan hesapland1 ve 1945-54 ara­


smdaki on y1hn ortalamas1d1r BOylelikle 1963 i�in belirtilen ve yine polis ra­
kamlanndan R E. Turner tarafmdan hesaplarup Belshaw vd (1966) tarafm­
dan amlan oranla k1yaslanabilir. BOlge mahkemesinde polis tarafmdan dos­
yalanan Olum soru�rma raporlanndan hesaplad1{11m kendi rakamlanm, ytlbk
cinayet ortalamas1m biraz daha yuksek veriyor; 1960 ve 1966 aras1 ylllar il;in
100.000'de 32 Olum. Verilen yu2de rakamlan bu dOnem il;in mahkeme dosya
kayitlanndan hesapland1 (bkz. Heald 1974).

96
Au ve yapilabilecek hi�bir sey 0Imad1A1 yoJundadir. lste, bu siddet
kapasitesi lirimaya atfedilir.
Burada vurgulanmas1 gereken sey, Gisular i�in lirimanm iki yan­
hhA1mn hayatm temel bir olgusu olmas1 ve erkeklerin doAasmda ka­
htsal olarak bulunmas1. Bu, stinnetin d()ntisttirticti amacmm odaA1-
m olusturur, �tinkti stinnet erkek �ocuAun duygu sergilemesi bekle­
nen ilk olay1dir. Sonrasmda da stinnetteki kesme ne kadar erkekliAin
bir p�1ysa, lirima da ()yledir. U stelik, stinnet baAlammda lirimaya
olumlu ve asli bir rol verilir. Gisular i�in lirima, erkek �ocuAun, kars1
kars1ya kald1A1 smavla tam ()zdeslesmesinin anahtandir. Smav ya­
kml�t1k�a lirimamn �ocuAu etkisi altma ald1A1 ve dtistincelerine, duy­
gularma egemen olduAu g()rtiltir. <;ocuAun korkusunun tistesinden
gelmesine imkan veren lirimad ir Lirimanm ortaya �1k1s1, b()ylelikle
.

hem erkek �ocuAu smav1 basarmasma imkan verecek hale getiren


bir rittiel tekniAi olarak hem de �ocuAu lirimay1 hissedecek kapasi­
teye sahip bir erkeAe d()ntisttirmek seklinde bir rittiel ama� olarak
sunulur.
Onceki bir makalemde (Heald 1 982) stinnete yol a�an rittielin -bi�i­
minin ve sembolizminin- hangi ())�tide a�1k amac1, yani lirima orta­
ya �1karmak bak1mmdan yorumlanabileceAi konusunu ele alm1st1m.
B()ylelikle, sembolik bi�imlerin en iyi a�1klamasmm sosyal iliskiler
hakkmda btiytik ())�tide gizli beyanlar yapan standart sosyolojik ver­
siyonun sakh terimlerinde deAil, kendi belirttikleri ama�ta -Gisulara
ozgti bir tarzda erkek �ocuklan erkek haline getirmek- bulunduAu­
nu savundum. B()ylelikle ritler, a�1k bir d()ntistimcti ama� bir psi­
kolojik hedef tasir. Bu, benim Gisularm yerli psikolojisi dediAim sey
ile tammlanabilirdi. Kald1 ki ben, sembolik bi�imleri olusturan rit­
lerin ve psikolojik stire�lerin kesinlikle "islediAi"ni g()rdtim;
"islemek" asm derecede endiseli erkek �ocuklara korkularmm tis­
tesinden gelme ve smavda ayakta kalmay1 saAlayacak arac1 saAiama
anlammdadir. Burada basan asla garantilenemez, fakat ben, diye­
lim �oAunluAun, s()zgelimi on kisiden yedi ila sekizinin, gereken me­
taneti sergilemeyi basard1Am1 tahmin ediyorum.
0 halde rittiel, pragmatik ama�lara ve pragmatik etkilere sahip
g()rtinebilir. Bu beni baska bir dizi probleme y()neltiyor, bunlar �ok
daha alengirli, �tinkti -Audrey Richards'm da belirtmis olduAu gibi
(1967)- lngiliz sosyal antropolojisi ()zellikle bireysel deneyim veya bi­
reysel psikolojiyle herhangi bir ilgisi bulunan sorunlar hakkmda ken­
di kendiyle �elisen htiktimlerle doludur. K1sacas1, benim problemle-

97
rim, $U soru .;evresinde d()nilyor: EAer ritler, Gisu yerli psikolojisin­
ce $ekillendirilmi$ g()rillebilirse ve eAer bu bak1mdan "i$liyor" g()­
rillebilirse, bizim psikolojik yakla$1m1m1z bak1mmdan da i�/er g()­
rillebilir mi? Lirima gibi kavramlar ve onu ortaya .;1kartmak i.;in kul­
lamlan teknikler, sadece killtilrel olarak Gisulara ()zgil bir ya$anml$
deneyim kurulmas1 m1d1r, yoksa evrensel bir ya$am deneyimi teme­
line yamt olarak g()rillebilirler mi?
Ne antropolojinin ne de psikolojinin bize evrensel bir silre.;ler ve
simrlamalar kurma 'yolu saAiamad1A1 dil$ilnillilrse bu sorunun ko­
Iayca yamtlanamayacaA1 a.;1kt1r. 1 Ierlemenin tek yolu hence bir �e­
viri i$1emidir, yerli psikoloji ile Bat1 psikolojisinin getirdiAi model­
ler arasmdaki uygunluklarm aranmas1d1r. 0 halde, Geertz'in (1974)
"yakm ya$ant1" ve " uzak ya$ant1'; kavramlanyla and1A1 $eyler ara­
smdaki bir gidip gelme meseleyi aydmlatabilir. Bu kavramlarla ye­
rel bilginin farkh bi.;imleri kar$1hkh olarak anla$1hr hale .;evrilebi­
lir. Bu yakla$1mm i.;erdiAi bir $ey, "bizim" dilnyay1 a.;1klamakta kul­
land1A1m1z ()J.;ilde, "bizim" kavramlanm1za hi.;bir ()zel imtiyazh statil
tanmmamas1 gerektiAidir. EAer .;evirmeye kalkl$1YOrsak, benzerlik­
leri alg1lamak istediAimiz i.;in yap1yoruz bunu-yoksa bilimsel olsun
olmasm, s()ylemimizin zorunlu olarak as1l olam kavramanm daha
iyi bir yolu olduAu varsay1m1 yilzilnden deAil.
Ritilelde $iddetin rolil, daha gene) olarak ritilelin duygusal etkile­
ri .;evresinde d()ner. Bir antropolog, Gluckman (1 964) gibi, buranm
"herkesin yetki alanmm ()tesi" olduAunu teslim etmelidir. Ancak bu,
meraks1zhA1 me$rula$tlramaz; ()zellikle de yalmz ritilel sembollerle
atfedilen gil.; ve bu sembollerin sosyal deAerleri gil.;lendirme yeter­
likleri hesaba kat1ld1Amda, duygusal irkilme Durkheim'c1 ritilel teo­
risinin kilometre la$! ise. Ancak, Leach (1958) "Bulmaca .;etrefille$­
meye devam ediyor" yorumunu yapt1A1 zaman, ger.;ek ya da atfedi­
len psikolojik silre.;ler pek az ar�t1r!lm1$ durumdayd1 ve lngiliz ant­
ropolojik Iiteratilrilnde bu konuda pek az kaynak vard1. Durkhe­
im'c1 gelenekte ritilel, as1l olarak yoAun bir sosyalle$tirici ya$am de­
neyimi olarak kabul edilirdi ve bu kadarla b1rak1hrd1. Yine de ta­
mamen bo$ b1rak!lm1$ bir alan deAildi. 0 zamandan beri geli$en li­
teratilr g()z ()nilne ahnmca (psikoanalizi, $imdiki ama.;lanmm ()te­
sinde kald1A1 i.;in s()z konusu etmiyorum), a.;1klamanm bilyilk ()J.;il­
de Malinowski (1945) ve Radcliffe-Brown'm (1 952) anksiyete (kay­
g1) ve ritilel arasmdaki ili$ki konusunda geli$tirdiAi teorilerin i$1en­
meleri/olgunla$malan olarllk g()rOlebileceAi a.;1kt1r.

98
Malinowski'ye gore ritilel en basit dilzeyde, hayatm belirsizliAin­
den gil� alan kaygilan kovmanm bir arac1 i�levini gOrilr; Radcliffe­
Brown i�inse, ritilel sosyal deAerleri gil�lendirmenin bir arac1 ola­
rak kayg1 yaratma �eklinde i�ler (kar�Ila�tmn Homans 1941). Mali­
nowski, ritilelin i�levini, kendisi i�in zorunlu gilveni yaratt1A1 bire­
yin bak1� a�1smdan gOrilyordu; Radcliffe-Brown ise ritilelin i�levini
toplumun bak1� a�1smdan gOrilyor ve yogun bir sosyalle�tirici ya­
�am deneyimi saAlad1A1 yorumunu yap1yordu. Ritilel silrecin bir ka­
tartik modeli bi�imiyle Malinowski'nin a�1klamas1 daha yaygm kul­
lamhyor. Ge�ekten de Scheff (1977), ritileli tam bOyle terimlerle ta­
mmlar ve yine aym terimler, Turner (1967) ve Girard'm (1977) �ah�­
malarma da temel olmu�tur. Aristo tarafmdan a�1klanan ve Freud�
u n �ah�malanyla daha Ote boyutlar kazandmlan katarsis teorisinin
pek �ok �e�itlemesi vard1r. Fazla ayrmt1ya girmeksizin katarsis teo­
risinin ritilele uygulanan ortak Ozellikleri, ilk olarak Onceki bir ge­
rilim veya �at1�ma durumunun varhA1, ikinci olarak da bunun ritil­
elde canlandmlmas1 veya temsil edilmesi, sonu� olarak da katilan­
lar i�in duygusal tutkunun silinmesi soz konusudur. Bu modeli
Gluckman ( 1953) "isyan ritilelleri" tezini gil�lendirmek i�in kullan­
d1. Aynca Tumer'm (1967) �al1�malarmda da aym model �e�itli farkh
k1hklarda gOrillilr. Fakat a�1kt1r ki her ritilel ya da her ritileldeki �id­
det, katarsisi i�inde barmd1rmaz; bu gOril�il katarsisi i�inde barm­
d1ran bir durumu, bOyle olmad1Am1 savunacaA1m, Gisularm silnne­
ti olgusuyla k1yaslayarak Orneklemeye �ah�acaA1m.
Gisularla k1yaslama a�1smdan, Michelle ve Renato Rosaldo'nun
�1�malarmda sunduklan, Filipinler'deki Ilongot kafatas1 avcilan
ilgin� bir Ornektir. Ilongotlar, insanhk kapasiteleri (yetileri) kavra­
y1�lar1m, liget (enerji/Oflce/tutku) ile kurarlar- bu kavramm, kar�1-
l�tmld1A1 takdirde, Gisularm lirima kavram1yla a�1k benzerlikleri
vard1r. Bununla birlikte Ilongotlar arasmda liget, ideal olarak liget­
in ham hayatiyetini belirlemesi ve yOnetmesi gereken beyanm, bilgi­
nin kar�1 kutbudur. Liget, gen�li!in karakteristiAidir, arkasmda tut­
ku vard1r, liget "kafa kesme"nin -b�ar1h bir kafatas1 avc1hA1 akm1-
mn muzaffer sonunun- ger�ekle�tirilmesi ve ilstiln g�lmesidir de. 0
halde birey kendini e�zarnanh olarak hem kendi "Oflce"sinin gilcilne
maruz kalan Oteki erkeklerin dengi olarak karutlar hem de bu Oflce­
yi dt�an "atarak", "aArrl�rm� kalbini" hafifletir. M. Rosaldo �Oyle
yaz.ar: '�iddetten annan ... erkek galipler... giymek i� tasasIZhk ifade
eden tQyler benzeri �i�ekli kanu�lar ara)'lp bulacaklard1r" (1980: s f.

99
55). R. Rosaldo bu fikri �Oyle i�ler: "Ilongotlar i�in, bir kafatas1 edin­
mek bir yadigar ele ge�irmek de!ildir, gOvdenin bir par�asm1 'u�ur­
mak't1r; bu bir sempatik biiyii prensibine gOre hayatm belirli yiikle­
rinin -bir hakaretten doAan kinin, aileden birinin Oliimiinden do­
Aan acmm veya akranlan bu statiiyii terk ettikleri halde hfila yeni­
yetme kalamn artan 'aA1rhA1'nm- katartik at1h�1m temsil eder" (1980:
sf. 1 40). Ozet olarak, kafatas1 avc1hA1 asli olarak bir katartik edimle
sunulur, bireysel ve topluluksal gii� ve ne�enin kaynaA1 olarak �ar­
kllarla kutlamr.
Gisulann siinnetinde bu tiir anlamlar yoktur. Ilongotlar arasmda
gen� tamm gereAi liget t�1r ve kafatas1 avc1hA1 arzusuna kaynakhk
ediyor gOriinen de ligettir. Fakat Gisular arasmda lirima, ritiielin ak1-
�mda meydana gelir ve herhangi bir katarsis, Ozellikle ama�lanm1�
olmayan bir yan iiriin olarak ortaya �1kar. Bu yiizden siinnet i�lemi­
ni a�1k bir ferahlama izler: Erkek �ocuk saf ve temiz olarak tamm­
lamr ve lirimas1 bir durgunluk halinde daAllm1� ve atlld1r. Kendileri
de yoAun bir heyecan durumuna giren akrabalar ve seyirciler i�in
siinnet sonras1 dOnem, sakin sosyallik dOnemidir (arkada�larla bir­
likte bira i�mek gibi); ger�i aynca babamn ya�1t1 erkeklerin gOre­
neksel hediye alacaklanm talep etmek i�in geli�i ve �ocuAun saAhA1
hakkmda duyulan kaygmm siirmesi gibi bir devam da vard1r. Bu­
nunla birlikte ferahhk katarsis de!ildir v e Gisu ritiielini katartik bo­
�alma bak1mmdan ele almak tahrif edici olacakt1r. Gisulann siin­
netinde vurgu, liriman.m kurtulmasmda v e a�kmhAmda de!ildir, li­
riman.m yaratl11�mdad1r. Gil� saAiamr, yoksa anndmlmaz veya bir
ba�ka �eye dOnii�tiiriilmez.
$imdi tekrar ritiielin etkilerini kayg1 yaratmak yoluyla ger�ekle�­
tirdi!i dii�iiniilen alternatif modele dOnelim. Spencer'in Kenya'daki
Samburular arasmda erkekli!e giri� tOreninin psikolojik etkilerini
deAerlendirirken kulland1A1 "kayg1 y0Aunl�mas1" fikirleri iyi bir Or­
nek. Spencer der ki:

Sosyal ili�kilerin de��ime maruz kald1� bir s1rada, Malinowski'nin bir


kaygi sebebi olarak gOrdtl!tl vesilenin belirsizlikleri, Radcliffe-Brown'm
ek bir kaygi sebebi olarak gOrdiiAii inan�lar ve rittlel hiikiimler, katllan­
larda bu de!i�imleri tamamlayan bir zihinsel durum yaratmaya hizmet
edebilir... Katllanlarm etkilenebilirli!ini arttmrlar Oyle ki katllanlar, de­
Ai�imleri kabul eder hale gelirler (Spencer 1965: sf. 144-6).

100
Spencer, silrece ek bir psiko-fizyolojik degerlendinne getinnek ir;in
Sargant'm Battle for the Mind'1m ( 1 957) (Zihin Sava$1) ele ahr. Sar­
gant'm ar;1klamas1, Pavlov'un a$m strese maruz kalan kOpekler ilze­
rinde yapt1g1 deneylere dayanarak, ah$kanhk haline gelmi$ davram$
kahplarmm bozuldugu, bOylesi "yan marjinal" durumlarda yeni dav­
ram$ kahplarmm yaratilabilecegi ve bunlarm, kazamld1ktan sonra
silreklilik kazanabilecegi $eklindedir. Buradan yola r;1karak Sargant,
a$m kayg1, yorgunluk ve fiziksel zay1fl1k $ekillerinin ortaya r;1k1$1-
nm siyasi ve dini dOnil$tilrme (konversiyon) ir;in ba$hca teknikler
oldugunu savunur.
Benzer bir "beyin y1kama" etkisine der Spencer, Samburularm
silnneti Ornek gOsterilebilir, r;ilnkil ritler, erkeklige kabul edilenler­
de $eref ve bilyilklerin otoritesi fikirlerini vurgular. Ritter, erkeklige
kabul edilenlerde uzun -on ya da daha fazla yil- bir muzaffer, fakat
yoksun bir moranhood (sava$r;1hk) dOnemine, zenginligin ve kadm­
larm ya$hlarm ellerinde toplanmas1yla, kendilerinin toplumdan fii­
liyatta silrillmil$ olduklan bir doneme hazirlanmas1 olarak gOrille­
bilir.
Gisularm silnnetinde ar;1k travma ogeleri vardir ve yeti$kin Gisu
erkeklerinin hayatlan boyunca silnnet kar$1smda sergiledikleri bil­
yilk duygusal tepkiyi de, erkek r;ocugun tek resmi "Ogretimi"nin ne­
den silnnet i$leminden hemen sonra gerr;ekle$tigini de -silnnetr;i ge­
ce boyunca veya en ger; olarak silnnetten sonraki sabah geri gelir­
ar;1klamak ir;in bunu Ornek vermek belki de makul olabilir. Bu son
a$ama k1sa, fakat Onemlidir. Erkek r;ocuk ritilel olarak y1kamr ve
sonra kendisine, yeti$kin hayatm ba$hca donammlan verilir. Ne var
ki Gisu s ilnnetiyle ilgili degerler ve silnneti r;evreleyen ortam, Sam­
burularm silnnetininkinden, bir silnnetin zihinsel etkililigi modeli
ir;in ba$ka yerlere bakmay1 gerekli kilacak Olr;ilde farkhdir.
Bu farkhhg1 geni$letmeme izin verin. 1 Igiye deger bir konu da $U­
dur ki Spencer, Samburu erkek r;ocuklarmm silnnet smav1 ir;in ha­
zirlanmas1 hakkmda pek az bilgi kaydederken, " 1 lk silnnetlerden On­
ceki yirmi dOrt saat boyunca, genel olarak boyun egdirilirler, birr;o­
gu bilzillilr kahr, en azmdan birinde yilz segirmesi ve bir ba$kasm­
da da silrekli ka$ r;atma ortaya r;1kar" diye belirtir (1965: sf. 254).
Ve eger silnnet olanlar kayg1hysa erkek r;ocuklarm cesaretle ayakta
durup duramayacaklan konusunda ku$kular bilyilrken panik ben­
zeri bir durumun seyircilerde gOrillmesi karakteristiktir. Spencer, bir
silnnetligin, kendi cesaretinin $ark1sm1 sOyleme cilretini gOstermesi

101
i.izerine bir Moranm ona vurmaya kalk1�mas1yla ortaya i;1kan ciddi
bir kavga tehlikesi kar�1smda oradaki Moranlardan bazdannm si­
nirlerinin gev�ediAini ve bilini;sizce ba�lanm sallad1klanm yazar
3
(1965: sf. 1 95) Ve Spencer ba�tan sona si.innetlilerin gOrece pasif
roli.ini.i vurgular: "Toren her aynnt1smda ve her a�amasmda ... ya�h­
larm denetimi altmdayd1... Si.innetliler her �amada kendilerine sOy­
leneni yapmak zorundayddar. �langI\;tan sona kadar tamamen ser­
semlemi� gOri.ini.iyorlard1" (1965: sf. 255). Gisularm silnnetinin kar­
�1t temalan �unlardIT: t lk olarak, erkek i;ocuk resmen bi.iyi.iklerine
e�it hale gelecektir; ikinci olarak, tOrenin ba�mdan spnuna dek du­
rumu kontroli.inde tutan ki�i olarak sunulan bi.iyi.ikler deAil kendisidir,
son olarak ve bu tart1�ma ai;1smdan en Onemlisi, erkek i;ocuk, si.in­
net i;eri;evesine girdiAi ana gelindiAinde kayg1smm i.istesinden gelmek
zorundadJT. Bu sona kadar en bi.iyi.ik vurgu normal olarak operas­
yondan Onceki birkai; saat si.iren i;e�itli hazIThk ritilelleri i.izerinde­
dir. Erkek i;ocuAun korku belirtisi gOstermemesi beklentisi, sadece
sondan kai;mmamaktan i;ok daha fazlasm1 ii;inde banndmr. ldeal
olarak i;ocuk tamamen rahatlamahd1r. "Git, sanki sadece bir �ar­
k1ym1� gibi", bOyle dediklerini duydum ben. Yap1sal durum kadar
bilini;li psikolojik i;eri;eve de bOylelikle farkhdIT. Bu, eAer davram�­
i;1 psikoloji alanmda paralellikler anyor olsayd1k, o zaman "beyin
y1kama" ile ilgili fikirlere deAil de daha basit bir fikir olan "sava�i;1-
hk smav1"na goz atmam1z gerektiAini di.i�i.indi.iri.iyor.

Sava�i;1hk smav1, tehlike durumlan yaratdmas1d1T ve ic i�iyi kor­


kuya ah�1k, korkuya kar�1 a�d1 hale getirir. Peter Watson (1980), en
etkin askeri eAitimin, erkeklerin tehlikeyle yi.iz yi.ize gelme yetenek­
lerine gi.ivenlerini geli�tirmelerine izin veren ti.irdeki gerilim durum-

3. Bu yorum kar$1smda biraz ihtiyath olmak gerekir, i;i.inki.i yorum a(prl1kla


Spencer'in Moran'in se(lirmesini ve sarsllmas1m, kaygmm, hatta "marjinal
otesi sinir bozuklu(lu"nun kamt1 olan sinirli davram$1ar olarak kavramasma
dayanmaktadIT. Bu, duygulan yaln1zca davram$S81 belirtilerden tamma ve kim­
likleme yetene(limiz hakkindaki genel sorunu gi.indeme getirir ve Spencer
sonradan bize Moran'in sars1lmay1 "ofke" ile ili$kilendirdi(lini soyledi(li za­
man bu onemli biri sorundur Kenya'da sars1lmarnn -genellikle d6vi.i$meye haZIT
olu�un i$areti olarak- sava$t;Ihkla ba(llant11I gori.ilmesi goz oni.ine ahnd1(1m­
da, yaz1k ki Samburularin kavramlanrnn daha fazla de(lerlendirilmesi tartl$­
ma d1�mda kald1. Bu elbette ki Samburulann 'riti.iellerinin icrinde banndmi1(11
psikolojik si.irei;lerin kavranmas1 ii; in operant conditioning'in (i$1emsel ko$Ul­
land1rma) baz1 bii;imlerinin gei;erlili(linin yadsmmas1 de(lildir.

102
larmdan olu�an eAitim oldugunu yazar. Sava��1hk smav1, ki�inin teh­
likeye duyars1zla�tmlmas1 siireci, askeri psikologlarca kullamlan bir
kavramd1r ve ordu tarafmdan kullamlan pragmatik psikolojinin de
aym �eyi i�erdiAi gOriilebilir. Bir Ornek verelim: Yerel bir gazetede
on alt1 ya�mdaki muvazzaf askerlerle uygulanan duvar ini�i talim­
lerinin k1sa bir dOkiimii yay1mland1. GOrevli binba�1, talimlerin gen�
bir askerin karakterini olu�turmak i�in �ok faydah oldugunu �Oyle
a�1klad1: "Gen� askerler, korkularmm iistesinden gelmek zorunda­
d1rlar ve bir askerin korkusunu yenebileceAini bilmesi �ok Onemli­
dif.' Bu talimler 30 metrelik dik ini�lerle b�hyordu ve "Oliim atlayi�1"
ile, bir u�urumdan otuz mil h1zla bir nehre yapdan atlay1�la sona
eriyordu. Bu, bence Gisularm derhal kavrayacaklan tiirden bir saA­
duyu gOrii�iidiir.
Gisularm ritiieli, aym kesin ama� ve tekniklere sahip gibi gOriine­
bilir: Bunlar Ozellikle haz1rhk ritiiellerinde a�ikard1r ve k1saca Ozet­
lenebilir. llk Once, erkek �ocuAun yeterince "gii�lii" (kamani) olma­
sma Onem verilir. Bu "gii�', hem fizik giice hem de amacm giicii
diyeceAimiz �ye i�aret eder. Bu, erkek �ocuAun dans edi�indeki ener­
jiyle ve siinnet�ilerle kar�da�mak i�in yapacaA1 son s1�ray1�m etkin
provalan olan s1�rayi�larla karutlarur. lkinci olarak, erkek �ocuk, tek­
rar tekrar biiyiiklerin ve seyircilerin OAiitlerine maruz kahr. <;ocu­
Aa, kar�da�acaA1 smav1 ve nasd ayakta durmas1 gerektiAini anlat1r­
lar. Smavm hi�bir a�amasmda hi�bir �ey gizli kalmaz; s1r yoktur. Kal­
d1 ki siirekli olarak �ocuga, ba�arabileceAinden emin olup olmad1A1
ve eAer herhangi bir ku�kusu varsa �ekilebileceAi sOylenir. Erkek �o­
cuk, ameliyat i�in ger�ekten siinnet halkasma girene kadarki her­
hangi bir anda utan� duymas1 gerekmeksizin �ekilebilir. Ritiiel dii­
zeyinde, �ocuAun metaneti, kesinlikle �ile olarak -�irkin ve iAren�
olarak- yorumlanan ve onu "Oflceli" kdmak, lirimasm1 tahrik etmek,
delikanhy1 te�vik etmek i�in yapdan bir dizi yan ritle smamr. Ek ola­
rak delikanh mesela, ac1 hakkmda bir fikir edinmek i�in siinnet de­
risini �imdikleyerek vb. gibi ba�ka yollarla kendini haz1rlamaya te�­
vik edilir.
�imdi bir sonuca yOnelelim. Onceki bOliimde �ok k1sa smavlan
i�eren ritiiellerde �iddetin psikolojik etki yaratt1A1 ii� farkh yola de­
Aindim. Ornekler se�meydi, siire�leri Orneklemeye ve Gisularm sun­
dugu malzemeyle kolayca k1yaslamaya imkan verecek �ekilde se�il­
mi�lerdi. Aynca basitle�Hrmekle de ilgiliydim; bu ritiiellerin zorun­
lu olarak sadece bOylesi bir ortama yarad1klan veya alt1 �izilen ritii-

1 03
ellerin tiim olanaklanm kulland1klan Onermesi ortaya atilmam1�­
tlr. A�1ktu ki bir diizeyde, bir vurgu sorunu vardu: Karm�1k ritiiel­
ler katilanlarda geni� bir dizi tepkiye yol a�abilirler, t1pk1 bir ritiie­
lin farkh �amalarmda yoAunl�marun �ok farkh yorumlara yol a�a­
bilmesi gibi. Ne var ki bOylesi ritiieller a�1ktu ki aym olay tipine gir­
mezler ve ba�hca ii� psikolojik siire-.; bence, elveri�li bir �ekilde ay1rt
edilebilir:
I. Katarsis: t�inde negatif duygular pozitif duygulara dOnii�iir.
2. Travma: Smav birey iizerinde terbiye edici veya hatta istikrar­
s1zla�tmc1 etkiye sahip gOriiliir ve bask1c1 sosyalle�tirmenin bir un­
surudur.
3. Sava��1hk smav1 (veya psikolojik terimle ketlemenin a�Ilmas1
[disinhibition]): Bireyi katila�tumak i�in �iddet kullamm1m ve �id­
det i�in bireyin hazulanmasm1 i�inde banndmr.
Hem katarsiste h.em de travmada �iddet, ritiielde kullamlan bir
teknik; ritiiel-d1�1 baAlamda kendi ba�larma �iddetle pek az baAlan­
t1h olan ya da hi�bir i�kin baA1 bulunmayan deAerleri -aAu (kederli)
kalplerin hafifletilmesi, �eref, biiyiiklerin otoritesi vb. gibi aydmla­
t1c1 deAerleri- yaratmanm veya siirdiirmenin bir arac1 olabilirdi. Bu­
nunla birlikte bu, ritiielde ve olaAan hayattaki �iddet arasmda a�1k
siirekliliklerin bulunduAu llongotlar arasmda da, Samburular ara­
smda da, ritiielin �iddet ile bir baA yaratma egiliminde olduAunu yad­
s1mak deAildir ve herhangi bir keskin aynm koymak zordur. Ne var
ki ben sava��1hk smavmm bir derece farkh olduAunu, �iinkii bura­
da ara�larm ama�lara daha doArudan uyarland1Am1 savunacaA1m.
�iddet, �ok a�1k�a gOriiniir �ekilde �iddeti beslemek i�in kullamhr.
Aynca belki bu a�1khk yiiziinden, psikolojik siire�lerin ilgin�likten
en uzak olamdu. Bun,µnla birlikte Gisularm siinnetinde kar�I kar�1-
ya bulunduAumuz �y. bunun Ozellikle a�1k bir OrneAidir.
Ancak Gisularm siinneti bir smav olarak basit gOziikiirse de bOy­
lesi bir deneyin ki�ilik yap1s1 iizerindeki etkileri ve kahc1hA1 sorunu
epey biiyiik gOriiniir. Deneyin erkek �ocuklar iizerindeki etkisi tam
olarak nedir? Bu bak1mdan ben, bu tiir smavlann sadece bireyi ac1-
ya, korkuya ve �iddete kar�I koyabilmeye ah�tumakta deAil, aynca
bireyi veya hassas bireyleri sonraki �iddete ko�ullama �eklinde uzun
siireli etkisi olup olmad1Amm bilinmesi yerinde olur samyorum. EAer
Gisu ritiieli askeri eAitime benzer bir yolla, erkekleri belirli stres �e­
killerine tepki gOstermeye te�vik etmek �eklinde i�liyorsa, o zaman
kar�1hAmda da daha sonralan �iddet kullanmaya ve saldugan yol-

104
larla tepki gl>stermeye buyilk l)lcude hazir alma haline yol acmaz
m1? Burada bir ttir tetik etkisi var m1?
Makalenin l>nceki k1S1mlannda i�aret etti�im gibi, bunun Gisu l>r­
ne�inde ilginc bir sorular dizisi olu�turmas1 icin nedenler var, ama
bu makalenin cercevesi d1�mda kahyor. Benim varsay1m1ma gl>re pek
cok killtilrel durumda harekete gecirilen psikolojik veya fizyo­
psikolojik irkilrnenin daha genel de�er yl>nelimlerinden aynlmas1 zor­
dur: Yani,.kavrayi� cercevesi, belirli stimulilere (uyanm) yl>nelik �iddet
tepkileriyle uygun ve gecerli olacakt1 4 Bat1 tilkelerinde askeri e�i­
tim bu bak1mdan l>nemli bir l>rnektir. Fakat bu, Gisular icin o ka­
dar problemsiz de�ildir, cunkil belirtmi� oldu�um gibi, lirima gerci
pozitif de�er ta�ir ve smav boyunca cocu�un cesaretle ayakta dur­
masmm temeli olarak de�erlendirilir, ama bir yandan da "tehlikeli"
erkekler yaratt1�1 dil�ilnillilr. Gercekten de Gisular, hayatlanm, liri­
mas1 en kucuk bir provokasyonda fokurdayabilecek �iddet erkekle­
ri, �iddetin ki�ili�in de�i�mez bir yilzil oldu�u erkekler tarafmdan
lekelenmi� gl>rilrler. Kald1 ki bu tip saldirgan tepki, ktiltilrel olarak
affedilmez (affedilmekten cok uzaktir) ve gercekte suclularm l>ldti­
rillmesine yol acabilir.
Bu akII yilriltme yolunu izleyen biri, bir tilr paradoksla kar�1 kar­
�1ya kahr. Stinnet merkezi bir ktiltilrel l>nem ta�ir: En de�erli anla­
m1yla bir gelenektir, halk m ve kendi l>zel soyunun ve mirasmm
silreklili�ini sadece i fade etmekle kalmaz, aynca gar antiler de. Gisu
cocuklarmm hala silnneti arzulamas1, atalarmm hala Gisulann ha­
yatmda etkin bir gilc oldu�unun i�aretidir ve aym �ekilde Gisular,
e�er tl>reyi bozarlarsa topyekun yok olacaklarma inamrlar. Bl>ylesi
duyarhklarm gilcil gl>z l>nilne ahnd1�mda, ritilelin ortadan kalkabi­
lece�inin dti�ilnillmesi imkans1z gl>rilnilyor. Fakat bir ba�ka bak1�
ac1smdan bir anakronizmdir (zamana uygun olmayan). Bu tilr s1-
navlarm sava�maya ba�h oldu�u epey yaygmhkla kabul edilmi� gl>­
rilnilyor. Bunlar, sava�cmm cesaret ve katlanma iradesi e�itiminin
bir bicimidirler. Do�u Afrika'mn ba�ka yerlerinde bu ba�lant1 yer­
le�iktir ve Ocaya-Lakidi (1979) tarafmdan gayet iyi l>zetlenir. Erkekce
de�erli l>zelliklerin ideal kabile erdemi, diye yazar Ocaya-Lakidi, sa­
va�mayla s1k1 s1k1ya ili�kilidir ve "Do�u Afrika toplumlarmm eril­
lik ve erkekli�e yersiz bir l>nem vermesine yol acar, ki bunlarm biri

4. Terezia Hinga'ya, Kikuyulann ve Gisulann kavramlan arasindaki ben­


zerli{le dikkatimi cekti{li icin te�ekkilr borcluyu m .

1 05
cinsel olarak, oteki ise s1cak i;arp1�ma ii;inde smamr" (1979: sf. 1 52).
Bununla birlikte sonuc olarak her iki smav da tektir ve Ocaya-Lakidi
Kikuyulan ornek gostererek �oyle der: "Uzun uzad1ya erkekli�e ka­
bul ritleri, bir erke�in erilli�ini oli;mek ii;in gayet uygun f1rsatlar ve­
rirken, stinnetin korkunc ac1s1 erkekli�ini ve sava�i;1hk ii;in uygun­
lu�unu smad1. Bu, nii;in bir erkek olmamn hem fiziksel cinselli�e
h�� de aym za manda sava�i;1h�a kabul anlamma geldi�ini ai;1klar"
(1979: sf. 1 52).
�ok say1daki Do�u Afrika toplumunda stinnetle ba�lant1h eril
kimlik gtii;lti bir askeri vurgu ta�1r, ancak bu toplumlann i;o�unlu�u
ii;in sava�i;1hk ve bu kimli�in kayna�1 olan talan akmlan gei;erli de­
�ildir. Pasifize olmalanndan yetmi� yil kadar sonra, Gisular ii;in du­
rum kesinlikle boyledir, t1pk1 Kikuyular ve daha once tart1�t1�1m1z
Sa mburular ii;in oldu�u gibi. Gisular orne�inde bu ba�lanudan ka­
lan tek �ey, stinnet adaymm gostermesi gereken metanetin, sava�i;1-
nm cesaretine benzer oldu�u fikridir. Burada �u benzetme yap1hr:
Bir sava�i;1 kendi gtictine nasil inamyorsa, erkek i;ocuk da gtictine
ve tisttinlti�tine oylesine inanmahd1r. Fakat ben kesinlikle, rittielin
erkek i;ocu�u iyi bir dovti�i;ti yapt1�mm ya da yapmas1 gerekti�inin
varsayild1�1m duymu� de�ilim. Geri;ekten de bu kesinlikle a mac de­
�ildir. Stinnetten sonraki temizleyici (armdmc1) rit s1rasmda i;ocu�a
verilen yeti�kin hayatm nesneleri arasmda m1zra�m bulunmay1�1 an­
lamhd1r. Belki onemli olan da bu yokluktur: Erkek i;ocuk, yiyecek,
ate�. bir panga, bir i;apa, bir ii;ecek kab1 ahr; bu nesneleri, yerli ye­
rinde, sosyal bak1mdan tiretken bir �ekilde kullanmas1, �iddet ve hu­
zursuzluk ii;in kullanmamas1 soylenir. Boylelikle stinneti;i, i;ocu�a
yanar haldeki bir odun pari;asm1 verirken �unlan der:

Bu i;1rayi yak ve sen onu yakarken derim ki ben, "Gidip kom�ularmm


evlerini yakma. Seni onu yakar kild1m ki karm senin ii;ih yemek pi�ire­
bilsin, sen suyu 1s1tabilesin ve kendin ii;in i;ay yapabilesin"... Bu pangayi
sana veriyor ve diyorum ki "Bir ev yap, sajida solda ba�1bo� gezme. Sana
bu pangay1 verdim ki a�ai;lan kesebilesin ve bir ev yapabilesin, muzlar
kesebilesin ve muzlar ye�erip boyusiinler ki yedigin, kendi yiyecegin ol­
sun. Sana bu b1i;a�1 veriyorum ki bu i�i yapabilesin, sakm gidip ko�u­
larma sald1rmayasm. Sakm gidip ko�ularmm s1�ulanm i;almayasm ve
onlan kesmeyesin_:• Sana bu ii;ecek kab1m veriyorum ve diyorum ki: "Bira
ii; ve bira yap. Sarho� alma ve kavga etme, yoksa hep arkada�larmla dO­
vu�ursun . :•
.

1 06
Bu uzun almt1y1, suistimalin tehlikelerinin hangi l)lc;tide drama­
tik olarak tekrarland1�1m sergilemek tizere kaydetmi� oldu�um bir
konu�madan aktard1m. Bireyin bl)yle ahlaki yasaklamalarla tembih­
lenmesi, �iddeti denetleyen ba�ka pek az �ey bulundu�unun dti�il­
ntildti�ti olgusunu aydmlatir. �iddetin kullamm1, bir ki�isel yatkm­
hk meselesi olarak gl)rtiltir: lyi erkek Mkesini kontrol eder, kl)tti er­
kek etmez (bkz. Heald 1986).
Bu noktada insan, Gisularm erkeklik kavramm1 l)teki Do�u Af­
rika halklarmm bu kavram1yla k1yaslama hevesine kap1lmadan ede­
miyor. Yukanda i�aret edildi�i gibi, pek �o�u askeri de�erleri aym
l)l�tide l)ver, fakat �aM� dl)nemde erkek �iddetinden duyduklan kor­
ku hepsinde aym de�ildir. Kikuyular onemli bir vakadir. Akraba bir
Bantu dili konu�an halk olarak, kavramlan Gisularm kavram1y­
la do�rudan k1yaslanacak niteliktedir. Kikuyular i�in ba�hca sava�­
�1 erdemleri, h1�1m ile kendine hakim olmanm bir arada bulunmas1-
dir. Uruma, yani sava��mm (injamba) fevkaladelik niteli�i, Gisula­
rm cesaret, beta ve �iddetli zor eylemleri kar�1smdaki kararhhk an­
s
lamlanm i�inde barmdiran lirima kavram1yla a�1k benzerlik ta�ir
Erkekler, hem Bantular hem de Kenya'nm Orta Nil �evresi halklan
arasmda bir cesaret, daha l)zel olarak da sava�a hazirhk i�areti ola­
rak yaygmhkla tanman bir fiziksel ifade olan uruma ile sars1hrlar.
Kikuyu sava��1smdan, kimli�inin erdemlerini ve ya�ma ba�hh�1m,
ya�hlarm otoritesine itaatini ve boyun e�i�ini gl)stermesi beklenir.
Bl)ylelikle disipline edilmi� l)zdenetim, Kikuyu hayatmm ba�hca bir
temas1 olarak ortaya �1kar, �ilnkti bir erkekten hem �iddet kullam­
mmda hem de cinsellikte kendini k1S1tlamas1 beklenir (Kenyatta
1938). Bu ya� grubu stattistine gl)re dtizenlenen gerontokratik (ya�­
hlann yl)netti�i) sosyal. dilzende sava��1hk yegane pireysel kendini
geli�tirme i�lemiydi; silnnet erkekli�in tam potansiyellerinin yerine
getirilmesinin sadece b�lang1c1m gl)steriyordu. Bu bak1mdan ve as­
keri geleneklerinde Kikuyular daha l)nce tart1�t1�1m1z Samburulara
benzer gl)rilnmektedirler. Kikuyularla yakmdan akraba olan Meru­
lara gelince, Fadiman bir Meru sava��1smm "kat1la�ma" silrecinin,

5- Durum bOyle de{lilse ve de{lerler gOrtinur !i&kilde �at1111yorlarsa, o za­


man psikolojik etkilerin ortaya �1kanlmas1 oldu�a gOr;ttir, tJpkI televizyon iJid­
deti hakkmdaki anlllfimazbCim OmeklediCli gibi, hem katartik hem de ketlen­
meyi aoan (disinhibitionary) etkilerdeneysel cal111malardan destek al1rlar (Geen
vcl. 1975: Kaplan ve Singer 1976; Konecni ve Ebbersen 1 976).

107
bir dizi smav ve dayag1 i�inde barmd1Td1Am1 belirtir; ger�ek bir sa­
vas�mm "ne ac1 kars1smda zay1f1Ik gOstermesi ne de kendisine ac1
verenlere direnmesi beklenirdi" (1982: sf. 49). Ger�ekten de Fadi­
man, bir savas�mm katlanmas1 beklenen ac1ya bOyOk Ol�Ode kendi
topluluAunun Oyelerinin sebep oldugunu yazar. Kikuyularda ise sa­
Va,5�1, yashlarm yOnetimi altmdaki bir disiplinli savas kuvvetinin OAe­
siydi.

Turihsel olusumlu bu tavITlar varhAm1 sOrdOrdOAO Ol�Ode, erkek­


lerin siddet kapasiteleri hakkmdaki farkh anlay1slara ipu�lan bula­
biliriz belki. bnceki tart1smada tavITlarm bashca bi�imlendirici­
si olarak ortaya �1kan sey olan yasa dayah OrgOtlenme, Bugisularda
geleneksel olarak yoktur. Gisular arasmda yas kOmeleri, aym anda,
genellikle de her iki yilda bir sonnet edilecek erkek �ocuklan kap­
samak Ozere olusturulurdu; bOylesi erkekler, birbirleriyle Ozel baA­
lar olusturmak, yaralarmm iyilestiAi aylarda ortaya �1kan ve sonra­
ki mOcadelelerde smanan bir yoldashk olusturmak Ozere toplam­
yordu. Fakat bu kOmeler ne sOrekli brr savas�Ilar birliAi olusturu­
yordu ne de topluca yas statilsOne dayah bir rOtbeler dizisinden ge­
�iyordu. BOylelikle Ozdenetim deAerli bir nitelikken, herhangi bir
Onemli Ol�Ode vurgulanm1yor ve pek az kurumsal destek ahyor. Asil
aAIThk, yas statOsOne, gruba ve Onderlerine tabi olmaktan �ok, tilm
erkeklerin asli esitliAine verilir ve bu da ilk ve son olarak sonnet s1-
nav1 yoluyla kazamlm1stIT.
Eger ge�is ritleri sadece ge�is isaretleri olarak deAil de donosom
deneyimleri olarak da deAerlendirilirlerse, o zaman birey bilinci ve
ger�ekte karakter yap 1s1 Ozerindeki muhtemel etkileri daha da bO­
yOr. 0 halde erkekliAe kabul riti.iellerini, kabaca statilnOn resmi isa­
retleri veya sosyal sm1flamalarm sOrdOrOldOAO ve sosyal hayatm On­
gOrOlebilir ve dOzenli k1lmd1A1 dOzenleyici mekanizmanm bir par­
�as1 olarak gOrmek art1k yeterli deAildir. Herdt'in yorumlad1A1 gibi
"bir yerli sosyolojik paradigma art1k yeterli gOrOnmOyor" (1982: sf.
480). Ger�ekten de odak bireye kayd1A1 zaman a�1Aa �1kan sey, riti.i­
ellerin gayet paradoksal olan ve bazen din d1s1 deAerlerle �at1sma
halindeki katilanlan derinden rahats1z eden d0Aas1d1r. Yeni Gine kO­
kenli etnografya (Herdt 1 982) bOyilk bir canhhkla bu noktaya isaret
eder; orada ac1mas1z savas�Ilar yaratmak ilzere tasarlanan erkek kOlt­
leri, topluluAun ve domestik hayatm Oteki deAerleriyle �at1san bir
vahsete dayamr ve kendi zehirli ahlaki a�mazlanm yaratIT. Son yil-

108
larda sav�lann kesilmesiyle bu halklann bazllan kultlerini veya kult­
leri nin daha �irkin yanlanm memnu niyetle terk ettiler. Gisu ritleri
aym �ekilde vah�eti i�ermez. Gisularm a�maz1 belki de en kolayca,
sava��llarm dC>vO�ecek hi�bir sava� olmad1g1 zaman ne yapacaklan
soru n u n u n bir �e�itlemesi olarak g<>r ulebilir. Ritleri ndeki daha a�1k
dbvi.i!?kenlik anlamlanm terk edecek <>h;i.ide uyum sagladilarsa da, bu
ritueller hala onlan sav��llar ulusu olarak degilse de �iddetli erkekler
ulusu olarak tammlamaya devam eder.

KAYNAKCA

Belshaw, D. G., Brock, B. and WaDace, I. 1966: The Buglau Coffee Industry:
An economic and technlcal survey. Report for International Bank for Re­
construction and Development.
Fadiman, J. A. 1982: An Oral History of Trlbal Warfare: The Meru of Mt.
Kenya. Ohio: Ohio University,Press.
Geen, R. G. et al. 1975: The facilitation of aggression by aggression: Evi­
dence against the catharsis Hypothesis, Journal of Peraonallty and So­
clal Paychology, (31 (4), 721-6.
Geertz, C. 1974: From the native's point of view: On the Nature of anthropo­
logical understanding. Bulletln of the American Academy of Arts and
Science, 28 (1).
Girard, Rene 1977: Vlolence and the Sacred. Baltimore and London: Johns
Hopkins University Press.
Gluckman, M. 1963: Order and Rebelllon In l)'lbal Africa. London: Cohen.
Gluckman, M. (ed.) 1964: Closed Systems and Open Minda: The Limits
of Naivety In Soclal Anthropology. Edinburgh and London : Oliver and
Boyd.
Heald, S. S. 1974: Homicide among the Glau of Eastern Uganda with ape­
clal reference to the kllllng of witches and thieves. PhD thesis, Univer­
sity of London.
- 1982: The making of men: The relevance of vernacular psychology to the
interpretation of a Gisu ritual. Africa, 52 (11), 15-36.
- 1986: Witches and thieves: Deviant motivations in Gisu society. Man, 21
(2), 65-78.
Herdt, G. H. 1982: Rltuala of Manhood: Male Initiations In Papua New Gu­
inea. Berkeley, Los Angeles and London: University of California Press.
Homans, G. 1941 : Anxiety and ritual: The theories of Malinowski and Radliffe­
Brown. American Anthropologlat, 43, 164-72.
James, W. 1884: What is an emotion? Mind (9), 188-205.
Kaplan, R. M. and Singer, R. D. 1976: Television violence and viewer aggres­
sion: A re-eomination of the evidence. Journal of Soclal l88Uea, 32, 18-34.

1 09
Kenyatta, J. 1938: Facing Mount Kenya. London: Secker and Warburg.
Konecni, V. J. and Ebbesen, E. B. 1976: Disinhibition versus the Cathartic
effect: Artifact and substance. Journal of Parsonallty and Social Psycho­
logy, 34 (3), 352-65.
La Fontaine, J. S. 1969: Tribalism among the Gisu. In P. H. Gulliver (ed.),
Tradition and Transition In East Africa. London: Routledge and Kagan
Paul.
Leach, E. R. 1958: Magical Hair. Journal of the Royal Anthropological In•
tltute, 88 (2), 147-64.
Malinowski, B. 1945: Magic, Science and Rellglon. Glencoe, Ill.: The Free
Press.
Ocaya-Lakidi, Dent, 1979: Manhood, warriorhood and sex in Eastern Africa.
Journal of Asian and African S tudies, 134-65.
Radcliffe-Brown, A. R. 1952: Structure an Function In Primitive Society.
Glencoe, 1 1 1 . : The Free Press.
Richards, A. I. 1956: Economic Development and 'D'lbal Change. Camb­
ridge: Hefter.
- 1967: African systems of thought: An Anglo-French dialogue. Man, NS,
2, 286-98.
Rosaldo, M. 1980: Knowledge and Paulon: llongot notions of self and
soclal llfe. Cambridge: Cambridge University Press.
Rosaldo, R. 1980: llongot Headhunting 1883-1974: A study In Society and
History . Stanford: Stanford University Press.
Sargant, W. 1957: Battle for the Mind: A Phyelology of Conversion and
Brainwashing. London: Heinemann.
Schacter, S. and Singer, J. 1962: Cognitive, social and physiological deter­
minants of emotional state. Paychologlcal Review, 69, 379-99.
Scheff, T. J. 1 977: The distancing of emotion in ritual. Current Anthropo­
logy, 18, 483-505.
Solomon, R. C. 1984: Getting angry: The Jamesian theory of emotion in ant­
hropology. In R. A. Shweder and R. A. Levine (eds), Culture Theory: Es­
says on Mind, Self and Emotion, Cambridge: Cambridge University Press.
Southall, A. W. 1960: Homicide and suicide among the Alur. In B. Bohannan
(ed.), African Homicide and Suicide, Princeton: Princeton University
Press.
Spencer, P. 1965: The Samburu. A study of Gerontocracy In a Nomadic
'D'lbe. London : Routledge and Kagan Paul.
- 1970: The Function of ritual in the socialization of the Samburu Moran.
In P. Mayer (ed.) Soclallzatlon: The Approach from Soclal Anthropo­
logy, ASA Mono 8, London: Tavistock.
Turner, V. 1967: The Forest of Symbols: Aspects of Ndembu rltual. Itha­
ca: Cornell University Press.
Twaddle, M. 1969: Tribalism in eastern Uganda. In P. Gulliver (ed.) Tradition
and Transition In East Africa, London: Routledge and Kagan Paul.
Watson, P. 1980: War on the Mind: Miiitary uses and abuses of psycho­
logy. Harmondsworth: Penguin.

1 10
V. "SfDDETSfZ" BfR TOPLUMDA YAM YAMLIK,
OLOM VE EGEMENLtK GORONTOLERt
Joanna Overing

"PlAROA BOMBASI"

Venezuela'daki Orinoco nehrinin kollan dolaylarmda yasayan bir or­


man halk1 olan Piaroalar i�in her tor Olilm, bilyilcillilkle i�lenmi�
cinayettir ve genellikle de yabanc1 kabilelerin bilyilcillerinin bu ci­
nayet su�lusu olduAuna hilkmedilir. Cezas1 epey serttir ve �aAda� Pi­
aroa erkeklerinin bir zamanlar �aka yollu "Piaroa bombas1" dediAi
ara� yoluyla, yerine getirilir: Bu, katilin ait olduAu topluluAun ta­
mamen yok olmasma ve topluluAun tilm sakinlerinin k1y1mma yol
a�an gil�lil bir intikam sihridir. Yeti�kin bir Piaroa'nm Olilmilnden
sonra, kurbanm aile ilyeleri merhumun gOvdesinin belirli par�alan­
m -saA i�aret parmaAm1, saA ayak tabanmm derisini, t1rnaklanm,
ayak t1rnaklanm ve di�lerini- gil�lil bir Piaroa �amamna verirler, o
da karma�1k bir intikam ritileli uygular. Saman, her biri Olilniln gOv­
desinden almm1� par�alarm �e�itli �iddetli zehirlerle birle�mesinden
olu�an bir kan�1m i�eren �e�itli paketler yapar. Sonu�ta ortaya �1-
kan zehir Oyle Oldilrilcildilr ki hazirlayanlar hazirlama i�lemi s1ra­
smda ilacm herhangi bir yerine dokunmamak i�in �ok dikkatli dav-

• Bu makalenin dayand1Q1 alan �all�mas1 1968'de ve 1977'de genel olarak


derinden bor�lu oldul)um M. R. Kap lan'la ger�ekleftirildi. 1977 'deki arqtir­
ma -ki makalenin bilyilk losm1 bu arqtirmaya dayanr SSRC Grant HR 5028.
-

Londra Oniversitesi Genel Arqbrma Fonlan Londra Ekonomi Okulu Arq­


,

t1rma Fonlan ve Latin Amerika lncelemeleri Enstitilsil Yolculuk Fonlan tara­


hndan finanse edildi.

111
ramrlar. Zehirli paketlerin i�ine kondugu bir sepet, uzun bir ipin ucu­
na baAlamr ve Ozellikle bu i� i�in in�a edilmi� bir ah�ap yap1ya as1-
hr. lpin Oteki ucu, iki giin boyunca merhumun ailesinin iiyelerinin
elinde olur; bu iki giin boyunca �aman, paketlere yiiksek sesle dua
okur ve boylece paketlere kelimelerini iifleyerek, onlara giiciinii ka­
zand1rm1� olur. Yerde, ailenin yanmda, b1�aklar, baltalar, bambu kes­
mekte kullamlan uzun b1�aklar gibi birtak1m kesici aletler -Oldiirme­
de kullamlabilen biitiin aletler- vard1r, fakat bunlar hi�bir zaman fi­
ziksel ger�eklikte Piaroalar tarafmdan kullamlmazlar. Yine de W­
rende kesici aletlerin varhA1, ailenin, akrabalarmm Ociinii �iddetli
bir ara� kullanarak alma konusundaki kesin kararhhAm1 gOsterir.
Bombanm giiciiniin pek �ok �e�itlemeleri vard1r; bunlardan biri,
biiyiilii dua okuyan �amanm, ilac1, anakonda (dev_yilan) �eklindeki
b� ilah Tupir/Anakonda'ya dOnii�Ulrmesidir. DOnil�iime uArarru� pa­
ketler, �e�itli aAa� oyuklarma konur. Ka� aAacm oyuguna koyulaca­
A1, hedeflenen tahrip derecesine gore belirlenir. Sonra bunlar yak1-
hr, gii�leri de meydana gelen dumanla katilin kOyiine ula�Ir. Ana­
konda kOye ula�mca katilin gOvdesine girer, katili yiyip bitirir, son­
ra katilin akrabalarmm ve kOyiln Oteki sakinlerinin gOvdelerine gi­
rerek hepsini tek tek yer. lntikam alan koyde yanan aAa�lar yere dev­
rildiAi zaman yaQanc1 kOyiln y1k1m1 bir sarsmt1yla tamamlamr.
EAer katil, merhumun ailesinin tamd1A1 biriyse. yanma girmek
miimkiinse, daha az korkun� bir intikam uygulamr; sadece su�lu Ol­
diiriiliir. Katilin aAzmdan �1kan bir par�a yiyecek, bir zehirli karm­
caya yedirilir; yiyeceAi bitiren karmca OAiiniinii tamamlamak iizere
katilin midesine yOnelir; oradan da katilin kalbine gidip yer ve katil
elbette ki Oliir.
Piaroalara gore dolayh bile olsa, her oldiirme yamyamhAm bir bi­
�imidir ve her Olilm bir yenme i�lemidir. HastahAa ille de yamyam­
hAm yol a�mas1 gerekmez, fakat yine de hastahk her zaman i�in bi­
rine zarar veren bir �iddet fiilidir; ba�m i�inde dOnen bir t�. mide­
nin i�inde h1zla gelen m1zrak veya ok, damarlan t1kayan bir �. bo­
yunda da olta iAnesidir. Aynca hastahk da her zaman i�in bir yen­
me i�lemidir. Tudavi suasmda gOvde ge�k bir sa� alan1 haline gelir.
�aman, hastamn midesini jaguara dOnii�tiiriir ve jaguar kendi bil­
diAince gOvdeye yerle�en hastahk gil�lerini ve ruhlan yemek Ozere
hastarun gOvdesine �agruan Oteki iyil�tirici gii�lere katlhr. Yamyamca
sava�m sadece iki sonucu olabilir: Felakete uAram1� ki�inin }'3$anta­
s1 veya Oliimil.

1 12
Piaroalar, asla fiziksel �iddet diye sm1flayaca�1m1z �iddeti kulla­
narak oldOrmezler. "Kendi elleri"yle cinayet i�lemek bir Piaroa icin
tasavvuru imkans1z bir �eydir: Boyle bir yolla ci nayet i�lemek, adeta
bir do�rudan yamyamhk edimi olarak de�erlendirilir ve oldi.irene
felaket getirir. Boylesi bir oldi.irme, kurbam yemekle e�de�erdir ve
katil hemen, suripadan oli.ir; suripa, midenin ve ba�1rsaklarm ye­
nen ki�iyle doldu�u ve bunlarm vi.icuttan attlmasmm oli.im getirdi�i
bir hastahktir. Cinayet, bi.iyi.i yoluyla kurbana gonderilen kuvars ta�­
lan icinde bir yiyici vekil gondermek suretiyle dolayh olarak yap1l­
mahd1r. Piaroa �amanlarmm, Orta Orinoc1 bolgesinde bi.iyi.ici.ili.ik
ve "sihirbazhk" konusundaki dikkate de�er yetenekleriyle i.inli.i ol­
duklan belirtilmelidir.

BARIS RETORIGI VE S i DDET RETORIGI

Piaroalarm �iddet ve yamyamhk ideolojisi, son derece ban�c• bir


ya�ant1 �eklindeki sosyal durumla ili�kilidir. Piaroa i.ilkesi, fiziksel
�iddetin hemen hemen hicbir �eklinin bulunmad1�1 bir yerdir. �o­
cuklar, gencler ve yeti�kinler hii;:bir zaman Ofkelerini fiziksel arac­
lar kullanarak ifade etmezler. �ocuklar, fiziksel yollarla tekdir edil­
mezler; e�lere el kaldmlmaz. Piaroalar, fiziksel saldm �oyle dursun,
saldmnm herhangi bir d1�avurumu kar�1smda deh�ete kap1hrlar, ki­
�isel tav1rlarda I11mhh�a cok bi.iyi.ik de�er verirler (bkz. Overing 1 985
a). Gi.ii;:li.i bir �aman onder, bireysel ozerklik, e�itlik ve si.ikunet �ek­
lindeki ahlaki de�erlerin bilgili bir o�retmenidir. Saman onder ne
kadar gi.ii;:li.iyse, siyasi i�lerden sorumlu bir ki�i olarak hareketlerin­
de ve ki�isel tav1rlannda da o kadar alcakgoni.illi.idi.ir. Piaroalara gore,
onlar, cebiri hem siyasi hem de sosyal gi.ic olarak toplumdan silmi�­
lerdir. Boylesi bir silme yoluna gitme nedenleri, bizi, Piaroa toplu­
munda, ola�and1�1 �iddet gori.inti.ileri ile aym oli;:i.ide gi.ii;:li.i ban� re­
tori�inin yan yana bulunu�unun kavranmasma yoneltir; soz konu­
su ban� retori�i. iyi sosyal hayatm her zaman icin, sakin bir hayata,
bireylerin kanda�larmm veya kom�ularmm saldmsma ne maruz kal­
d1klan ne de tabi ktlmd1klan sakin bir hayata e� gori.ilmesi �eklin­
dedir.
Piaroalarm �iddet hakkmdaki aktl yi.iri.itme �ekilleri, gi.indelik ya­
�amda siyasi zorlamaya izin vermeyen daha genel bir teorinin bir
parcasm1 olu�turur. Piaroalar, bir yandan �iddeti egemenlikle ili�ki-

1 13
lendirirken, ate yandan egemenli�i de zorlama ve tiranhkla, denet­
lenen ve sahip olunan kaynaklarm k1th�ma ba�larlar. Piaroalann
maddiyat hakkmdaki teorilerine gore, kit olan kaynaklar, yeryi.izi.i­
ni.in kaynaklann1 besine doni.i�ti.irmeyi sa�layan ki.ilti.irel yetenekler­
dir; dahas1, onlar sayesinde yeryi.izi.indeki insan varolu�u mi.imki.in
k1hmr. Piaroa ideolojisinde ki.ilti.ir gi.ii;leri, gunumuzde goksel tan­
nlara aittir; ve Piaroalara, bireyler olarak yeryi.izi.inde ya�amak ii;in
ki.ilti.irel yetenekleri verenler de onlard1r. Bu (insani) di.inyada, hie
kimse, hii;bir onder, hii;bir grup bu kit kaynaklan sahiplenemez. Pi­
aroalann yakla�1mma gore, kit kayna�larm sahiplenilmesi, onlarm
zorlay1c1 veya �iddet ii;eren kullammma izin verecek ve oteki dene­
timlerin yam SJra, ekonomik faaliyet ve bu faaliyetin i.iri.inleri i.ize­
rinde de denetim yaratacaku (bkz. makalenin devam1). Ai;1 klayaca­
�1m gibi, ki.ilti.ir, �iddet ii;eren ve zehirli bir gi.ii; olarak alg1lamr ve
1hmhhk ahlak1 (eti�i) arac1h�1yla ve bireyin siyasi ozerkli�inin ideo­
lojik olarak vurgulanmas1yla ki.ilti.irdeki �iddetin i.istesinden gelinir
(bkz. Overing 1 985 a). Gi.ini.imi.izde Piaroalarm maruz kald1�1 �id­
det bi.iyi.ik oli;i.ide mitik gefmi$in inati;1 varh klarmdan ve tannlarm­
dan gelir; bunlar, ki.ilti.irel yeteneklerini kaybedi�lerinin intikamm1
ahrlar; bu ki.ilti.irel yetenekler, hala onlan edinen Piaroalann kazan­
c1d1r.
Piaroa toplumu ister ban�i;1, �iddet ban.nd1ran veya sava�i;1 bir top­
lum olarak nitelensin, ortada belah bir sorun kahyor: Piaroa toplu­
mu bunlarm hepsidir; o toplum ii;indeki ya�am, �iddet hakkmdaki
Bat1h inani;larla ya�ayan bir Bat1h ii;in bile, geri;ekten ban�i;ild1r. Ger­
i;i, Piaroalar, cevab1, geri;ekte onlar ii;in oldu�u oli;i.ide karma�1k go­
receklerdi. Piaroalarm 1hmhhk ahlak1, kesinlikle �iddet kar�1t1 bir
ahlakt1r. Ancak hastahk ve oli.im durumlarmda Piaroalar, kendile­
rine dayaulan ekstrem (azami) �iddetten zarar gori.irler. Dahas1, ken­
dileri de �iddet uygulamaya muktedirler ve kendilerini, gi.indelik te­
melde, bu di.inyadaki ve oteki di.inyadaki di.i�manlarma kar�1 �iddet
1
uygular bulurlar
Analitik bak1mdan pek i;ok �iddet tipi vard1r -fiziksel, do�ai.isti.i,
psikolojik ve ideolojik-. Hepsinin de, �iddet uygularianlar i.izerinde
gi.ii;li.i etkisi vard1r ve her birinin verdi�i hasan kar�1la�t1rmak biz
antropologlarm uzmanh�1 de�ildir. Bi.iyi.ici.ili.ik, t1pk1 bir mermi gi-

I. Balika bir yerde Piaroalarm �oklu dunya kozmolojisi hakkmda yazm1li­


t1m. (Bkz. Overing 1985 b).

1 14
bi fiziksel hasara yol a�ar: Her iki durumda da saldmnm sonucu,
yapanm hilnerine ve niyetlerine baAhd1r. A�1k�a gOrillen olgu �udur
ki farkh toplumlar, farkh �eyler konusunda �iddetlidirler (ve ban�­
�1) veya farkh toplumlar aym �ey hakkmda farkh nedenlerle �iddet
i�erirler. Toplumlann mensuplarma, sald1rgan olmamn killtilrel ola­
rak doAru ve yanh� yollan OAretilir. 1 nceleyeceAimiz de tam budur.
Bat1 toplumlanmn tersine, Piaroalar millkler veya kadmlar konu­
sunda �iddete b�vurmazlar. Onlar, hastahk ve Olilm konusunda �id­
detlidirler; bunlar Piaroalar i�in d1� politika alamd1r. Makalenin ge­
riye kalan k1smmda Piaroalarm �iddetinin "ne i�inlerini",
"nedenlerini" ve "nas1llanm" tart1�acaA1m, tabii ki "kiminle" ol­
duAu sorusuyla birlikte.

YAM YAMLIK, 0L0ML0L0K VE MUTFAK SANATININ


K0KEN1

Yamyamhk, hastahk ve Olilmiln a�1klay1c1 modellerinin i�sel bir


karakteristiAi olarak Amerika K1zllderili toplumlarmda olaAand1�1
deAildir. Hem sava��l hem de ban��· olanlarm yer ald1A1 geni� bir
yelpaze i�indeki toplumlarda, Olilm silreci av ve avc1 arasmdaki bir
ili�ki olarak tasvir edilmektedir. Lizot, 1hmh-huylu Piaroalarm kom­
�usu sald1rgan Yanomamilerin, her bir Olilmil bir yamyamhk edimi
olarak algllad1klanm, doAailstil bir varhk veya bir insan, ruhu yedi­
Ai zaman Olilmiln vuku bulduAunu dil�ilndilklerini yazar (Lizot 1985:
sf. 3)2• Levi-Strauss The Raw and the Cooked (1969) (<;iA ve Pi�­
mi�) adh yap1tmda genel olarak Gilney Amerika efsanelerinde yam­
yamhk i�levini ara�tmr ve bu efsanelerde, mutfak sanatmm geli�­
mesinin s1khkla yamyamhk ile insanhAm OlilmlillilAil ve hastahAm
kOkenleri temalanyla baAlant1h olduAunu belirtir ( 1 5 1-152 ve 296-
297. sayfalar). Piaroa mitolojisinin Oykilleri, mutfak sanatmm ge­
li�mesi ile yamyamhk arasmda a�1k�a baA kurar. Yeryilzil kaynakla­
nm besin saAlamak i�in kullanmanm yOntemleri hem koken hem
de geli�meleri bak1mmdan �iddet i�eriyordu ve mitik dOnem sava�­
lannda bu Oykillerin geli�imi, insanhgm beslenmesi.nin Onko�ulu ola­
rak, belirli bir tilr yamyamhAa ve dahas1 Olilme yol a�t1. Olilmlillil-

2. Aynca bkz. Albert'm (1985) Yanomamiler arasmda "yamyamhk" ritiiel­


leri hakk111daki tezi.

115
Ailn ortaya c1k1�1. uygarca ve sosyal olarak yemek yeme madalyonu­
nun ()tek� yilzilnden ba�ka bir �ey deAildi.
EAer Levi-Strauss'un Gilney Amerika mitolojisine getirdiAi en ori­
jinal yorumlardan biri, burada tekrarlanan, ()zilndeki mesajm, mut­
fak sanatmm -ate� ve tanm ilrilnleri- geli�mesinin pe�i s1ra l>lilm­
silzlilAiln yitirilmesini de getirdiAi fikri idiyse, burada bulunan bir
ba�ka mesaj da, sosyal durumun l>lilmlillilAil kacmdmaz olarak icer­
diAidir. Bunlar birbirine baAh mesajlard1r, cilnkil sosyal ili�kilerin
her zaman icin icerdiAi bir tehlike, ister insan, ister besin cisminde
olsunlar, kaynaklar ilzerindeki potansiyel milcadeleden, rekabet ili�­
kisinden doAar. Hie deAilse Piaroalar icin b6ylesi tilm rekabetler,
yamyamca bir ziyafetle sonuclanm1� veya yamyamca bir ziyafetle so­
nuclanma tehdidi ta�1r olarak tasavvur edilir. Bu nedenle yamyam­
hk deyimi sosyal ili�kiler hakkmdaki Piaroa dil�ilnil�ilnde gayet kap­
samhd1r; ister tannlar arasmdaki, ister tannlar ve insanlar arasm­
daki, ister insanlar ve hayvanlar arasmdaki ve nihayet ister insanlar
arasmdaki, mesela akrabalar veya Piaroalar ve biltiln ()teki insanlar
arasmdaki ili�kiler sl>zkonusu olsun (bkz. Overing, Kaplan 1984).

�imdi kl>kenlerindeki sosyal ili�kilerin yamyamca olduAunu gl>s­


termek icin efsaneyi ve Piaroalann efsaneye getirdiAi yorumu ele ala­
caA1m. DeAerlendireceAim mitik dl>ngil, gecmi�teki, bu dilnyada za­
mamn ba�lang1cmdaki tannlar ve varhklarla ilgilidir; bunlar, kay­
naklar ve kaynaklan kullanma yetenekleri icin milcadele ettiler. Mil­
cadele ederken de birbirlerini yiyecek sava�mda iyi birer av olarak
gl>rdiller; ()tekiler ilzerinde egemenlik onlan yemek demekti -mitik
d6nemin ba�hca sosyal ili�kisi av ve avc1 arasmdayd1-. Bu nedenle,
iki yarat1c1 tanrmm en belirgin dl>nil�ilmlerinin bilyilk avcdar jagu­
ar ve kartal olmas1, l>nemsiz deAildir; bu tannlar s1ras1yla Kuemoi
ve Wahari'ydi.
Piaroa mitik dl>neminin ba� haydudu Kuemoi (yamyam Kuemoi,
Suyun ve Gecenin Efendisi) ve ilvey oAlu rakibi Wahari (Ormanm
ve Gilndilziln Efendisi, Piaroalann da yarat1c1s1) hakkmda ce�itli yer­
lerde kapsamh olarak yazm1�t1m ( 1982, 1984, 1985 a). Mitik d6nem
boyunca bu iki bilyilk bilyticil ve yarat1c1 tann birbirlerinin egemenlik
,
alanlan -su ve toprak- ile bu nlann ilrilnleri ilzerinde egemenlik kur­
mak ve birbirlerinin alanlanna sahip olmak icin d6vil�tiller. Killtil­
riln bilyilk bl>lilmil, yani yeryilzilniln kaynaklanm besine dl>nil�tilr­
me araclan Kuemoi tarafmdan yaratdm1�t1. Olkesi sudan, yeryilzil-

1 16
ne getirdiAi gi.ii;lerle Kuemoi yemek pisirme atesini, tanm1 ve ki.irara
-btiyti ve bahk zehirlerinden olusan avc1hk tozlan- gibi avc1hk gi.ii;­
lerini yaratt1. Aynca tanm bitkilerinin de babas1yd1. Evel ezel ki.il­
ti.iri.i isteyen Wahari, onu Kuemoi 'den i;ald1. Wahari aynca bahki;1y­
d1 ve b6ylelikle Kuemoi'nin egemenlik alamndan yemek yedi; t1pk1
Kuemoi'nin yapt1A1 gibi, o da avc1yd1 ve yiyecek bulmak ii;in Waha­
ri nin i.ilkesindeki orman canhlanm avhyordu. �u noktamn belirtil­
'

mesi 6nemli: Mitik d6nemin ti.im varhklan insan bii;imindeydiler,


ister 1slah edilmis bitkiler, hayvanlar ya da bahklar olsunlar. Bunun
istisnas1 sadece, dl>ni.isi.im yoluyla veya gelecekteki, mitik dl>nem son­
rasmdaki bii;imlerinin mitik roli.ini.i oynamak suretiyle bir baska bi­
i;ime bi.iri.inmi.is olanlanyd1. Bl>ylelikle, her yemek yeme, tamm ge­
reAi yamyamcayd1.
Avlanma, ()zellikle de iyiliksever yarat1c1 tann Wahari'nin avlan­
mas1, i;eliskiden yoksun deAildi. Wahari, Kuemoi'nin klZI Maize ile
evlendi ve Maize'den tanm sanat1m ald1. Aynca, bi.iyi.ik bir bahk olan
Morokoto ile de evlendi. Wahari, soma deAisik egemenlik alanla­
rmdan kadmlarla evlendi ve o alanlan yedi. Tehlike ve avlanma te­
mas1, Wahari'nin evliliklerinde ()zellikle de Maize'yle evliliAinde ai;1k­
i;a gl>ri.ili.ir. Wahari, dikenlerden yapdm1s bir kement atarak Maize!
yi ele gei;irdi, Maize de onu; geri;i Wahari 'nin av1 aym zamanda da
Wahari'nin bir avc1S1yd1. Maize'nin uterusu, orman canhlan ii;in bir
tuzakt1, babas1 tarafmdan b6yle yaratdm1st1. Kuemoi, klZlmn orman­
daki as1klanm l>ldi.irmek ve bl>ylece kendi achAm1 gidermek ii;in k1-
zmm uterusunu pirana ve l>teki 6ldi.iri.ici.i bahklarla doldurmustu.
Wahari, Maize'yle sevismeye girismeden l>nce k1zm uterusunu dik­
katle temizledi. Piaroalar cinsellik, yeme ve avlanma s1rasmde zo­
runlu bir baA kurmazlar. Bununla birlikte tema, yap1sal olarak hem
mitik baAlammlarmda hem de simgesel olarak ai;1ki;a, hem
3
avlanmayla hem de gi.indelik hayattaki olageldiAi gibi akrabahk
iliskileriyle baAlant1hd1r (bkz. Overing Kaplan 1984, makalenin de­
vam1).
Ki.ilti.iri.in yarat1c1s1 Kuemoi, avc1yd1 ve mitik dl>nemin siddet kul­
lanan bir hi.iki.imdanyd1. Evlilik baA1 gibi kahc1 bir ittifak olustur­
mak ii;in fazlas1yla yalmz olan Kuemoi, Wahari'nin yapt1A1 gibi av
kategorisinden bir es yakalamaktansa kendi k1zma tecavi.iz etti. Or-

3. Piaroalann avlanmasihirleri, Kuemol 'nin bir i.iri.ini.idi.ir, hayvanlan avCl­


ya i;eker (avcrnrn tuzaQ1na �eker).

1 17
man egemenlik alanma gelince, Kuemoi, sebatla ormandan yemeye
niyetliydi. lcinde Kuemoi'nin biitiin giiclerinin bulunduAu ve "ege­
menlik ve saldm kutusu" denen bir kristal kutu vard1. Bu kutunun
icinde de jaguar ve jaguarm g()zlerinin korkunc 1�1A1 vard1. Bunlar
Kuemoi'nin gecenin avclSI olmas1ru saAhyordu. Kuemoi jaguan lcendi
av "k()peAi" olarak av1m, orman canhlanm ()ldiirmeye yard1m et­
mesi icin yaratt1. Ve yaratirken de jaguar Kuemoi'nin kendi d()nii­
�iimii haline geldi. Orman canhlarma kar�1 g()zii d()nmil� bir sald1-
nda -Kuemoi hep �iddetle cilgmd1- bu dilnyadaki biltiln tehlikeli ve
1smc1 hayvanlan ve orman varhklan icin biitiin zehirli �eyleri yarat­
t1; orman varhklan, Piaroalan da kapsayan bir kategori. Bu tehli­
keli ve saldirgan hayvanlar, zehirli k urbaAalar, akbaba, timsah, teh­
likeli bahk, 1Siran b()cekler, yilanlar vd. "Kuemoi'nin dii�iinceleri"
ile birlikte sm1flamr ve Kuemoi'nin kristal kutusundaki gilclerini de
kapsar.
Kuemoi'nin kristal egemenlik kutusunda kiiltilr giicleri de vard1.
Bu giicler de hem vah�i hem de zehirliydi, cunkii Kuemoi'ye, babas1
ba� ilah tarafmdan zehirli haliisinojenler �eklinde vah�i giicler ve­
rilmesi yoluyla yaratilm1�lard1. Aralarmda ())diiriicii avlanma silah­
lan, tanm arazisi acmak icin ate�4 ve eti ve bitkileri yenir hale ge­
i
t irmek icin ate� de vard1 K1sacas1, bunlar -Piaroalar icin, belirli
bir anlamda kiiltiir budur- yamyamhk siireci icin silahlar ve aletler­
dir. Kaynaklar bunlarla ele gecirilir ve yemeye hazir hale getirilir.
Avc1 bunlarla av1m yakalar ve i�ler. Ostelik, Kuemoi'nin kristal giic­
ler k utusunun admm g()sterdiAi gibi, Piaroalar, bu giiclere sahip ol­
may1, �iddet ve egemenlikle ili�kilendirirler.
Kuemoi'nin sahip olduAu ve Wahari'nin g()z diktiAi araclar zehir­
liydi ve bu araclara dokunanlan delirtirdi. Bu, biitiin o zehirli kiil­
tiiriin sahibi olan ve elinde tutan Kuemoi'nin delilik durumunda ac1k­
ca g()riiliir (bkz. Overing 1985 a). Wahari mitik d()nemin biiyilk k1s­
m1m, yaAmalanm daha ehli hale getirmeye, orman varhklanrun elin­
de daha etkin ve daha giivenli kullamm1 olan giiclere d()nil�tiirmeye

4. Bkz. Levi-Strauss (1969; sf. 151) yakarak tanm arazisi acmak, bitkilerin
hayatm1 yakmak ve yamyamhk i�lemi arasmdaki ili�ki icin.
5. Tanmsal i�leme icin ate�in tersine, yemek pi�irme ate�inin sorumlusu­
nun Kuemol mi, yo� Waharl mi olduQu mitlerde acdc deOildit Waharl �1koa
Kuemol'nin yarat1Q1yd1 ve ate� Kuemol'nin do{Jumunun k1Z1lh01 icinden do{J­
mu�tu. Kuemol'nin iki kafas1 varch; biri ciO eti yemek icindi, Oteki pi�mi� eti
yemek icindi. Ancak Waharl onu (uygunsuz olarak) ciO eti yemekle suclat

118
�ahsarak ge�irdi. Bu son gOrevi her zaman basaramad1 ve bu ne­
denle de s1k s1k Kuemoi'nin zehirli kiiltiirii tarafmdan delirtildi (Ove­
ring 1985 a). Dahas1, Wahari'nin �ald1A1 bu kiiltiir, ashnda kendi ege­
menlik alamnda, ormanda olan ve bu nedenle de Wahari'nin koru­
duAu diisiiniilen canhlan yamyamca yeme aracmdan baska bir sey
deAildi.
Sonunda Wahari, orman varhklanmn kendi av1 olduAunu ileri siir­
dii. Kuemoi'nin kiiltiiriiniin delirttiAi Wahari, tiim orman hayvan­
larmm ve biiyiik bahklann davetli olduAu bir ziyafet verdi. Ziyafe­
tin sonunda, onlan (yenilebilir) hayvan/bahk sekline donustiirdii ve
yerin altmdaki kutsal evlerinden gelen hayvanlann giizel ritiiel mii­
ziAini �ald1. Bu olaydan k1sa siire sonra hem Kuemoi hem Wahari,
siddetin i�inde Oldiiler.
Mitik donemin sonunda kiiltiiriin vahsi gii�leri, yeryiiziinde bOy­
le �ok hasara neden olduklan i�in gOksel Tianawa tannlan tarafm­
dan yeryiiziinden ve yeryiiziindeki sahiplerinden almd1 ve kristal ku­
tulann i�inde kendi gOksel tapmaklanmn i�indeki selalelerin altma
kondu. Giiniimiizde tannlar, kiiltiir armaAamm Piaroalara verirler,
fakat kiiltiiriin kullammmm sonucunun bans olmas1, siddet olma­
mas1 sartiyla. �aman, cad1hk yoluyla, i�inde "bilgi taneciklerini"
banndiran kiiltiir yetenekleri Odiiliinii almak iizere tannlarm gOk­
sel evine u�ar ve kiiltiir yeteneklerini tek tek Piaroalara, smirh bi­
�imde geri getirir (bkz. Overing Kaplan 1982; Overing 1985 a). Hi�
kimse, kendi i�ine, kaldirabileceAinden fazlasm1 almamahdir. Kisi­
nin i�indeki hiikmedilemeyen kiiltiiriin sebep olduAu tehlikeler hak­
kmda daha Once yazm1stim (bkz. Overing 1985 a). Hiikmedileme­
yen kiiltiir Ozellikle saman i�in tehlikelidir, �iinkii saman kendi i�inde,
siradan insandan daha fazla gii�lerle birliktedir: �aman delirebilir
ve bu durumda da Otekileri, biiyii yoluyla yamyamca yiyebilir.
Giiniimiizde Piaroalar, kiiltiirel yeteneklerini Tianawa tannlann­
dan ald1klan i�indir ki hastahk ve Oliimiin siddetinden zarar gOriir­
ler. Oncelikle kiiltiir zehirli olduAu ve bazen kiiltiiriin zehirli gii�le­
rinden kendi i�lerine fazla miktarda ald1klan i�in hastahk ve Oliim­
den zarar gOriirler. Arna ikinci olarak evel ezel, Ozellikle hastahk teh­
didi altmdadirlar, �iinkii onlann avantajlan yani kiiltiire ve bOylece
"medenice yeme"ye ge�is, mitik donemin pek �ok varhAmca yitiril­
misti. Bu varhklar kay1planmn Ociinii almak isterler ve Piaroa kur­
banlanm yamyamca yiyerek o� ahrlar. Yamyamca s�ler olarak has­
tahk ve Oliim asaA1daki bOliimde tammlanmaktadir.

1 19
KAR� I L I K L I YAM YA M L I K : AVCl-AV i L i�KiSi

Piaroalann teorisine gOre Piaroalar, hayvanlar ve bahklarla v e da­


ha alt diizeyde de ku�lar ve bitkilerle kar�1hkh yamyamhk ili�kisi i�in­
dedirler. Bahklarla, �o�u ku�la ve bitki besinlerle bu ili�ki d1� yam­
yamhkur, �unkii bu kategorilerin mensuplan Piaroalarla "aym tilr"
de�ildir. Ote yandan, Piaroalarla "aym tiir' olan orman hayvanla­
nyla ise -Piaroalar onlarla birlikte "dea ruwa'; "orman varhklan"
diye sm1flamrlar- rahats1z edici bir ili�ki, i� yamyamhk sOz
6
konusudur Ger�i makalemin kalan k1smmda bu noktay1 vurgula­
m1yorum, ama Piaroalann teori ve ritaeli dayand1rd1klan, Ozellikle
bu son -i� yamyamhk- ili�kisidir. Giinliik mutfak faaliyeti bak1mm­
dan Piaroalar bahklan ve bitkileri yeme konusunda hi�bir gii�lii var­
olu�sal ikilemle kar�Ila�mazlar: Bahklar ve bitkiler ki her ikisinin
de kOkeni su egemenlik alamndad1r- Piaroalarla sembolik bir akra­
7
bahk ili�kisi i�indedirler • BOylelikle, onlan yemek, ahlaki bak1m­
dan de�ilse b ile mant1ki olarak uygundur: K i�i. kendinin ait oldu­
�u.ndan farkh bir egemenlik alanma ait olanlarla evlenir, onlan yer
8
ve orilar kar�1smda sald1rgand1r Bununla birlikte, orman hayvan­
lan simgesel olarak Piaroalarla "kanda�"t1rlar ve bOylece, sm1flan­
d1rma mant1�1 i�inde cinsel, yeme ve saldm ama�lan bak1mmdan
yasak bir kategori olu�tururlar (bkz. Overing Kaplan 1984). t� yam­
yamhk ensestten bir Onceki ad1md1r 9
Piaroalar, hayvanlann ve buyuk bahklann -ve daha az oranda ku�­
larm ve bitkilerin- kendilerine hastahk verdi�ini sOylerler. Bir Pia­
roa, hayvanlarla temas yoluyla hastah�a yakalamr: D1�k1 veya sidik­
lerine bas1lmas1, kokulannm koklanmas1 veya etlerinin yenmesiyle

6. Bir "sembolik" yamyambk ili1;kisidir, �unku Piaroalar hayvanlarla kan ­


dal}IIk terimleri araciba1yla ili1;kilendirmezler. Akd yurutmeleri a�kt1r: Onlar
onlan yerler ve bu - nedenle kandal}IIk ilil}kisi i�inde olamazlar (Overing 1 985
b).
7. Bkz. Overing ve Kaplan 1982, Overing 1 985 b. Bayuk babk ve bazI ku1;­
lar Piaroalara hastahk verirler, fakat bunlar bo{iaz aans1 veya cilt hastahklan
gibi "daha ku�uk" hastahklardu:
8. Bkz. Albert'm ayru temanm bir varyasyonu i�in Yanomamileri tasviri.
9. Her geceki prlolarmda Piaroa pmanlan, hayvanlann etini (vucudunu)
"emin" bitki l}eklindeki yiyeceklere dOnul}wrQrler, yani ensestvarl "kandq"
kategorisinden (evlenilebilir) "akraba" ka1egorisine d6nuft0rurler (Overing
1 985 b).

120
hastahk bula�ir. Yukanda belirtilmi� oldutu gibi hastahk, bir yen­
me silrecidir. Hayvanlar ve bahklar avcdarmm avc1S1d1rlar, bu ne­
denle hem av durumunda olu�larmm hem de daha buyuk bir iha­
netin intikam1m ahrlar. Hayvanlarm ve bahklarm yenilebilir olma­
smm sorumlusu, Piaroalan yaratan tann Wahari'ydi. Wahari ayn­
ca, hayvanlarm ve bahklarm, kOIUlrden yoksun bugOnkO durumla­
nnm da sorumlusuydu: Hayvanlardan, bahklardan "dO�Qnceleri"ni,
rnrensel bilgiyi Wahari �alm1�t1.
Piaroa �aman ()nderin en ()nemli g()revlerinden biri, ormanlan ve
nehirleri avla dolduran arttirma ayinleri yaparak �ad1t1 toprakla­
rm verimlililini surdurmek gibi masum g()rQnQ�)Q bir g()revdir (Ove­
ring Kaplan 1975). Piaroalar bu ritleri en tehlikeli cad1hk g()revleri
olarak g()rurler ve b()yle g()rmekte hakhdirlar; �OnkO bu ritOellerde.
btlyilk �aman, Wahari'nin insan orman kom�ulanm besine d()nQ�­
ttlrdillil zamanki ihanet edimini mimiklerle yeniden canlandmr
(Overing 1985 a). Hayvanlar ve bahklar yerin altmdaki kutsal evle­
rinde insanlar olarak �arlar ve kendilerini yeryuzilne getiren �a­
man onlar1 yenebilir ve killttlrsuz hayvan/bahk �ekline d()nQ�tarOr.
BOyilk arttirma ayini boyunca �alman flutler �amamn yerin altm­
daki hayvan evlerinden �ald1t1 flutlerdir. Flutlerin lirik sesleri, ha1o­
vanlarla bir avc1 ili�kisine ul�an erkeklerin zaferi �ark1s1m s()yler 0

Saman, geceleri okudutu dualarla Piaroalarr, hayvanlarm, bahk­


larm, kiini ku�larm ve bitkilerin insanhklarmdan yoksun kah�lan
ve bugOnkO yenebili� durumlanmn ()cilnu almak i�in Piaoralara ver­
dikleri on be� veya daha fazla hastahktan korur. Bu koruyucu ve
tedavi edici temsiller, �amana kristal killttlr kutularmm sahibi g()k­
sel Tianawa tannlan tarafmdan verilirler ve bu nedenle �amanm kOl­
ttlrel yetenek ve bilgisinin belirleyici bir unsuru haline gelirler. Her­
hangi bir bilyillO duanm bOyOk k1sm1 listelerden olu�ur; listeler Pi­
aroalann "isimler" dedili tannlarm, hastahklann ve hayvanlann ad­
larmdan olu�ur. Hastal1k isimleri listesinden her hastahtm her �ey-

10. "Erlcekler" terimini Ozellikle kullaruyorum: Piaroa kadmlan bu flutleri


gOremezler. Flutleri kadmlar i�in �alan erkekler, hayvanlar Ozerindeki zafer­
lerini gururla anlatJrlar, ama zaferin gizini kachnlann ihanetinden korurlar. Bu,
erkeklerin kalruru (flutlerO kadmlardan �aldlklan ve kOltte kadlnlar Ozerinde
gunumOzdeki egemenliklerini sergiledikleri Amazonya i�in normal olarak tasvir
edilen "kutsal flutler kaltu"nun radikal baklmdan farkh bir versiyonudur.

121
den Once nObet�i "Baba"smm ad1yla ve "Efendi"sinin (ruwang) te­
mellilkil olarak amld1Am1 ve her bir hastahAa eylemini tammlamak
i�in �ok say1da at1f yap1ld1Am1 ogreniriz. Bu auflar Oylesine aynnt1-
hd1r ki (bir ornek verelim), paranoya hastabgmm, "dolandur, dil�"iln
(k'eran) k1smi bir analizi, hastahAm orokoko ku�undan (�oban al­
datan ku�u) kaynaklam�1 �eklindeki tarifini, daA doruklan arasm­
da delilik gil<;lerinin biri olarak, k1rmm yilz boyas1 olarak, donen
•yan �effaf aga� plalcalar olarak, kurbarun kafasmdaki bir b&ek ola­
rak, insanda ve kendisini gOnderen hayvamn bi�imindeki hayvanda
ruh olarak, gOAiln "gOzya�1" olarak, gilne�in "kill"il olarak, her iki­
sinden de ayn kalmakla birlikte fel� (burae) ve maymun sidiAi deli­
liAi (k'irau) gibi iki hastahAm bile�imi olarak olu�turulmasm1 gOz
11
Onilne almak durumundad1r
<;ok genel olarak �amamn, tedavi s1rasmda ilgili oldugu tannla­
n, ruhlan ve varhklan alt1 kategoriye ay1rabiliriz:
l . �amana bilyillil dua sozlerini veren, gil�leri �amamn kendi gil­
cilniln kaynaA1 olan Tianawa tannlan.
2. Dilnyevi bi�imleriyle tedavi silrecine doArudan kat1lan ve �a­
mana bilyillil duasmda yard1m eden Tianawa tannlan.
3. TopraAm ve Suyun Efendileri diye amlan, hastahk gOnderen,
yer ve su ruhlanyla hastahk veren hayvanlann ruhlan.
4. Hastahk gOnderen f1rtma ve gilne� tannlan.
5. Belirli hastahklann bek�iliAini yapan ve hayvanlara o hastahA1
gOnderme emri veren mitik dOnem tannlan.
6. Teorik olarak ba�ka illkelerden olan ve hastahk gOndermenin
sorumlusu olabilecek bilyilciller.
HastabAm en Onemli iki bek�isi TopraA1n Efendisi'yle Suyun Efen­
disi'ydi: Re'yo, tilm orman hayvanlann m "Efendisi" ve
"Bilyilkbabas1" ile A he Itama bahAm "Efendi"si ve "Bilyilkbaba'�
s1. Bunlara oynad1klan rol nedeniyle "HastahAm Bilyilkbabalan"
(ta'doma Warawa) deniyor. Bunlar, hayvanlann ve bahklann Pia­
roalara hastahklar gOndermesinin ("yitirilmi� killtilr"iln) sorumlu­
sudurlar. Ne hayvanlar ne de bahklar kendi hastahklanna gitme emri
verebilir; ne ta'kwara (dil�ilncelerin hayat1) ne de kwakomena (so­
12
rumluluk ve irade) kendi kendine hareket edebilir • Bahk ve hay-

1 1 . Bkz. Overing, J. ve M. R. Kaplan (1986) ve Overing (1985 a) k'erau ve


k'irau hastah(l1 hakkmda.
12. Donili;ilm silrecinde "ama�IIIIk"1 (ta'lcuakomena) yitirirler

122
vanlann hastahklanm gOnderen Oteki gO�lO varhklar Futma tann­
lan ile Gone� tannlandu. Yine hastah!m bek�ileri olan bu tannla­
ra "Hastah!m BOyOkbabalan" denir. Yer ve Su ruhlanyla birlikte
bunlar hastahlm sahipleridir ve bu nedenle "Hastah!m Efendileri"
diye de amhrlar. Piaroalar bir hayvan OldOrdO!O zaman bu gO�lO
ruhlara OldOrOlen hayvanm ruhuna -hayvanm "ta'kwa ruwang"1
"DO�Oncelerinin Efendisi" ve bOylece kaybedilmi� kOltOre do!ru­
dan bir gOnderme-, bir Piaroa'nm gOvdesine, onu yemek Ozere gir­
mesini emredebilirler. H astahlm Efendileri bizzat hayvanm ruhuna
kat1hrlar; birlikte hastah!m hem sebebi olurlar hem de bir par�as1.
Gece okudu!u duas1 yoluyla, �aman, toplulu!u i�in bu hastahk
gO�leriyle mOcadele ed.er. tlahi sOyleyi�i sirasmda dOzenli arahklar­
la, bir kap i�indeki suya ve bala, Tianawa tannlarmm kendisine ver­
dikleri dua sOzlerini okur. Sabah, yeti�kinler sudan i�erler, �ocuk­
lar ise "okunmu�" baldan ahrlar; s1v1yla birlikte �amanm, hastahk­
la mOcadele gO�lerini i�inde t�1yan dua sOzleri de i�lerine girer. Du­
asmda �aman, "Hastahlm Efendileri"ne ve "BOyOkbabalan"na has­
tahk gOndermemeleri i�in yakarm1�t1r; Tianawa tannlarmm yard1-
m1yla �aman, yenen hayvam sebzeye dOnO�tOrOr ve bOylece toplu­
lu!unun yeme sOrecini zarars1z kllar; bu yemenin, bir yamyamhk edi­
mi -ya da hi� de!ilse i� yamyamhk edimi- olmasm1 Onlemeye yOne­
lik bir ad1md1r.
Hastah!a kar�1 daha Ote Onlemler almak ve aynca hastah!m te­
davisi i�in �aman, Ozel birtak1m Tianawa tannlan �a!mr. Bu tann­
lar, avo yarat1klara -puma, jaguar, kartal ve e�ekaras1 gibi- dOnO�e­
rek yeryilzOne inerler. Hastahk ruhlanyla i�eride sava�mak Ozere avc1
bi�iminde kurbanm i�ine girerler ve hastahk ruhlanm yerler. BOyle­
likle Piaroalar, �amanm dua sOzlerini okudu!u sudan i�en birinin
midesinin jaguara, hastahk ruhlarmm avc1sma dOnO�tO!OnO sOyler­
ler.
HastaltlJn genel bek�ileri (Re'yo ve Abe Itama, Futma ve Gone�
tannlan) bir yana, on be� kadar hastahlJn her birinin kendine Ozel
"BOytlkbaba"s1 ve "Efendi"si vardu (Overing Kaplan 1982; Overing
Kaplan 1 986). Belirli bir hastahlJn "bOyOkbaba"s1 bu hastah!1 kur­
bana. sadece bir insan bOytlcOnOn komutuyla gOnderir. Sonu� ola­
rak hastahk, sadece genel bek�ilerin gOnderdi!i hastahktan �ok da­
ha ciddidir: Hasta Olebilir. Ge�ekten de Piaroalar, bOyOcOnOn ku­
vars la$lanm, tUm Piaroalarm OlOmOnOn kayna!1 olarak gOrOrler.
BUytlctl, belirli bir hastalt!m "bOyOkbaba"sma, hem hastah!m

1 23
"Efendi"sini hem de hastahtm kendisini, kendi kuvars �ma gOn­
dermesi i�in yakanr, sonra bunlan kurbammn i�ine f1rlat1r.
Belirli hastahklarm "bilyiikbabalan", mitik tarihe katllan ve mitik
dOnemin sonunda Tianawa tannlan killtilril kristal kutulanna al­
d1klan zaman, yeryilzilniln kaynaklanm kendi ihtiya�lan i�in dO­
n ii � tti rme ara�larim yitiren tilm tannlardir, Mesela, �1banlann "bil­

yilkbaba's1 Kuemoitlir, yani killtilriln deli yarat1c1s1 ve ilk sahibi; mide


atnsmm ("midedeki ok"un) " bilyil kbaba"s1, Wahari ile k1zkarde�i
arasmdaki ensestvari birle�meden dotan �ocuk Hurewe'dir; rastge­
le cinsel ili�kinin ("maymun sidili" delilili) "Bilyilkbaba"s1 Chehe­
ra'd1r, mitik dOnem boyunca Wahari'nin cinsel ili�kiye de girdili k1z­
karde�i Chehera'dir bu, yoksa Chehara'nm Tianawa verimlilik tan­
n�as1 olarak gilnilmilzdeki dOnil�ilmil detil.
Belirli hastahklann "efendi"leri, kil�ilk, etobur yarat1klard1r; kur­
ban, hastahk tarafmdan yenir, t1pk1 hastahtm genel "Efendi"leri ve
hayvanlann ruhlanmn vilcut i�inde birlikte �ah�1p vilcudu yemeleri
gibi. Bir Ornek verirsek, dotum hastahtmm bilyilyle gOnderili�i �Oyle
oluyor: BilyOcil dotu hastahtmm, mitik dOneminde beyaz dudakh
domuz (Amerika'ya Ozgil bir tilr domuz) bi�iminde olan "Bilyilk­
baba"s1 /me'den bu hastaht1 kuvars �ma gOndermesini ister, son­
ra lme dotum hastahtmm "Efendi"sine. yani il� yiyici kertenkele­
ye. bilyilcilniln kurbaruna gOnderebileceii kuvars �lanrun i�ine gir­
melerini buyurur. Kertenkeleler kurbarun uterusuna yerl�irler ve onu
yerler -hayvamn ruhuyla birlikte-.
Biri hastaland1t1 zaman dotru tedavinin ne oldutuna karar vere­
bilmek i�in �aman, hastahtm bilyOcil tarafmdan m1 yoksa hastah­
tm genel "efendileri" tarafmdan IDJ gOnderilmi� oldutunu belirle­
mek zorundad1r. Eter hastahk genel "efendileri;'nce gOnderilmi�se.
�amamn dualan tek b�ma da tedavi i�in yeterli olmal1dir; bununla
birlikte. eter belirli bir hastahtm "efendi"si, kuvars ta�1run i�inde
kurbana gimtl�se. �aman hastay1 esirgemek tlZere t�1 uzakl�tird1t1
gibi bir de uzakl�tuma ritileli uygulamahdir.
Ozetle �aman, hastal1t1 tedavi etme ve Onlemede. killtilriln gilnil­
milzdeki sahiplerine. Tianawa tannlarma -kristal kutular i�indeki­
killtilr gil�lerini $8Illarun "bilgi tanecik.leri"nin ehlil�tirilmi� gilven­
liline gOndermeleri i�n �In yapar (bkz. Overing 1985 a); bOylece
zararsiz hale getirilince onlan, toplulutunun mensuplarmca i�ildiii
zaman, vQcutlanna onlan yemek Uzere girmi� olabilecek hastal1k
gil�lerine kB.111 sav�abilecek olan suya okur. Genel "Hastahk

1 24
Efendileri" tarafmdan gOnderilen hastahk gOt;leri, hayvanlara, mi­
tik dOnemin sonunda kaybettikleri kOltOrOn intikami olarak veril­
mi� armaAanlardu: Ya da bir ba�ka deyi�le. hastahk dOnO�mO� kOl­
tOrdOr, hastahAm tedavisi ise ehlile�tirilmi� kOltOrdOr (Overing Kap­
lan 1982). Belirli bir hastahAm "bOyOkbabalan" tarafmdan gOnde­
rilen hastahk bir ba�ka konudur ve muhtemelen en iyi bit;imde hem
topluma mitik get;mi�ten girebilen vah�i kOltOrOn kalmtdan hem de
kaybedilen kOltOrOn intikami olarak kavranmahdir.

BARIS VE S1DDET S0YLEM1NDE ES1TL1K�t POL1T1KA

Piaroalar, "sakin hayat"a (adiupawi) a�m deAer verirler ve bir ye­


ti�kin, ancak gOndelik temelde Otekilerle ili�kisinde sOkuneti ba�ar­
diAi takdirde tam anlamiyla olgunluAa erer (Overing Kaplan 1 975,
Overing 1 985 a). Aksine Piaroalarm hastahk ve OlOm, yemek ve bO­
yOcOlOk hakkmdaki sOylemi de, gayet �iddet doludur: Bir av, yam­
yamhk ve intikam sOylemidir. Ancak, bu iki sOylem, ban� sOylemi
ve av sOylemi, tamamen ayn deAildir. Tersine. tipik bir Amerikan
Kmlderili e�itlikt;i siyasi felsefesinin, Piaroa dO�Oncesindeki iki ili�­
kili unsurudurlar: Amerika Kmlderililerinin siyasi felsefesi, kit kay­
naklarm herhangi bir sahipliAini reddeder; t;OnkO bu, kaynaklarm
zorla veya �iddetle kullammma imkan tamyabilir ve emek ve emek
OrOnleri Ozerinde siyasi denetime yol at;abilirdi (Overing 1980). Pia­
roa dO�Oncesinde kit kaynaklarm -dOnya OAelerini, toplumdaki in­
san ihtiyat;lanm kar�damak it;in dOnO�tOrme bilgisi ve gOcO- sahip­
liAi, tipki Kuemoi'nin zamanmdaki gibi, telafi edilmesi imkansiz dO­
zeyde �iddete, rekabete. egemenliAe ve tiranhAa yol at;ar ya da bir
ba�ka deyi�le dOzenli sosyal hayat olanaAma kar�it bir varolu� du­
rumuna yol at;ar.
GOnOmOzde zehirli kOltOrel yeteneklerin sahibi olan iyiliksever Ti­
anawa tannlan, bu gOt;leri, kOtOye kullamlmalanm Onlemek it;in el­
lerinde tutarlar ve bunu sadece onlar yapabilirler, t;OnkO Tianawa
tannlan bu yetenekleri kendi ihtiyat;lanm kar�damak it;in kullan­
maz/ar. Tianawa tannlan asosyal bir hayat sOrerler; gOksel tapmak­
lannda birbirinden yahulmi� bOlOmlerde ya�arlar. Yemezler, it;mez­
ler, uyumazlar veya cinsel faaliyette bulunmazlar. 1htiya1;lan yok­
tur, bu nedenle de ihtiyat;lanm tatmin etmek it;in yamyamhk sOreci­
ne katdmazlar. Bu nedenle OlOmsOzdOrler- ve gOvenli bir �ekilde kOl­
tOre sahip olabilirler, Piaroa teorisine gOre, sosyal (insani) ihtiyat;-

1 25
tar mitik geemi�n OArettiAi gibi, kolayhkla, kOltOrel yetene�n kO­
tOye kullammma yol aear.
Tianawa tannlan, yeryilzunun kaynaklannm dOnO�tOrulmesini
saAlayan ku ltilrel yeteneklerin tam kaynaklanna sahiptir, ama Yer­
yilzu ve Su ruhlan da kendi kaynaklannm sahibidirler. Piaroa Olke­
sindeki maddi kaynaklan, ne bir siyasi Onder kendi b�ma lie de bir
(siyasi) grup sahiplenir. Gonumtlzde orman ve orman Orilnlerinin
sahibi "Ormanm Efendisi", bir omian devi olan Re'.Yo'dur; nehirler
ve nehir Orunlerinin sahibi, saydam bir su ruhu olan Suyun Efen -
disi A he ltama'd1r. tkisi birlikte, aellan tarlalann bekeileri ve nihai
sahipleridir ve aellan tarlay1 verimli hale getiren de onlard1r. Th.rla­
lar, "Ormanm Efendisi"nin alanmdan ae1hr, tanm bitkileri ise su­
yun egemenlik alamndan, Kuemoi'nin Onceki alamndan kaynakla­
mr. BOylelikle Re'.Yo ve Ahe llama, tarlalar Ozerinde e�it haklara sa­
hiptirler. Bir tarlay1 aean, eken ve i�leyen tek tek Piaroalar da emek­
lerinin Ortlnlerinin sahibidirler u
Ki�inin ieinde ki�inin "bilgi tanecikleri"yle ehlile�tirilen kultilrel
gueler, ki�iye, avlanma, bahk avlama, ekin ekme, pi�irme yetenek­
leri ya da bir ba�ka deyi�le, kaynaklan kullamm iein dOnO�tilrme
kapasitesi, yani yamyamca silree iein silahlar yaratma ve kullanrna
kapasitesi verir. Ki�inin ieindeki bOylesi kapasiteler ki�inin
"du�Onceleri" (ta'kwarii diye amhr; Piaroalar kultilrel ki�inin bir
etki yaratma yetisini, dtlnyadaki OAeleri dOntl�tilrme yetisini vurgu­
layarak, ki�inin tarlasmm ilrilnlerini, o ki�inin "dil�ilnceleri," (a'k­
wa') olarak anarlar. Ki�i sadece kendi emeAinin yol aet1A1 bir dOnil­
�ilmle ortaya e1kan ve tannlardan ki�inin ieine alman bireysel yete­
neklerin imkiin tamd1A1 Orilne sahip olabilir; nereden gelirse gelsin
hie kimse topraAm sahibi olamaz. Piaroa teorisinde Piaroalar, teh­
likeli zoru ve egemenliAi (dominance) ya da zor ve egemenlik olana­
Am1 siyasi sureeten sildiler. Hie kimse bir ba�kasmm emeAine huk-

13. Teknik bir ayrinb: Piaroalar (bireysel olarak sahiplenilen) bahee Orun­
leri ile (topluluk olarak kullanilan) orman (cangll) Orunleri arasmda lceskin bir
aynm yaparlar. Bahee Orunleri bah�van taraftndan gereekle�irilen bir dO­
nO�Om surecinin sonuelan olarak algllamr; ormanin et Orunleri avcidan eok
�aman Ondere ait saylhr. $aman, buyucOIOk yoluyla insanlan hayvanlara dO­
nO�OrdO. 0 zaman avc1, OldurdOCJO hayvam aviyerel grup ieinde e�it olarak
daCJ1tan �amana verir. Bitki besinler ve ormandan toplanan Oteki Orunler top­
layici taraftndan grubun tam Oyelerine· e�it olarak daCJ1bhr. BOylesi Orunler
insan yetenekleri yoluyla donO�OrOlmezler.

1 26
medemez, �ilnkil bu emek kisiye Ozeldir; yeteneklerin i�inde yerles­
tiAi birey, tilm sorumluluAu tasir. Otekilerin kaynaklan ilzerindeki
veya Otekinin kaynaklan kullanma yetileri ilzerindeki rekabet, Pia­
roa gOrilsilne gore sadece telafi edilmesi imkins1z siddete yol a�ar.
A�1ktir ki Piaroalar siddetin bashca kaynaA1 olarak insan islerini
-kaynaklar ilzerinde ve yeryilzil ihtiya�lanm kars1lamak i�in dOnils­
tilrme gil�leri ilzerindeki rekabeti- gOrilrler ve Piaroalarm siyasi sil­
reci, kaynaklar ilzerinde ekonomik denetime dayah bir siyasi ege­
menliAe izin verecek olan kaynaklarm sahipliAi olas1hAm1 bile red­
deden bir siyasi silre�tir. Ote yandan Piaroalar hila g�misteki sid­
detin, yeryilzilndki hayatm boylesi bir denetim i�in bir savas oldu­
Au, Otekileri yeme ilzerine ve bu nedenle de Otekilerin saldirgan ege­
menliAi ilzerine bir savas olduAu, sadece sembolik olarak deAil keli­
menin tam anlam1yla da Kuemoi'nin kristal kutudaki jaguar gilcilyle
Ozetlenen bir ge�misin siddetinin ac1s1m �ekiyorlar. Piarolar, killtil­
re imtiyazh g�islerinin bedelini, bu imtiyazi g�miste kaybetmis olan­
larca bu imtiyaz i�in misilleme olarak yamyamca yendikleri zaman
Oderler. Piaroalar aynca hayvanlarla da kars1hkh yamyamhk iliski­
si i�indedirler ve Piaroa saman Onderleri, egemenlik alanlanmn ha­
yat1m tehlikeye sokanlan cezalandiran bilyilk orman ve su ruhlany­
la gilnlilk sa� i�inde olmak zorundadir. Kaynaklann kullanuru ilze­
rindeki egemenlik sav�lan art1k sosyal insanlar arasmda deAildir;
bu savaslar art1k bir yanda insanlarla, Ote yanda yeryilzil ve su ruh­
lan, mitik g�misin tannlan ve dOnilsmils insanlar arasmdadir. Kendi
Onderlerinin gOsterebileceAi kibir belirtilerine kars1 her zaman tetikte
bulunduklan i�in Piaroalar egemen olan insan gilcil ilzerinde s1k1
bir denetim uygularlar. �aman Onderlerince girisilen saldm edimle­
ri (hem grup i�inde hem de siyasi smirlar i�inde) o kisilerin Tiana­
wa tannlanndan, bireysel denetimlerinin kaldirabildiAinden fazla Ol­
�ilde killtilrel gil�lerden, yamyarnhk silrecinin ara�larmdan alm1s ol­
duklanmn isaretidir (bkz. Overing Kaplan 1975, Overing 1985 a) ve
bOlilcil Onder siyasi mesruluAunu korumak i�in saAduyusunu, mah­
�ubiyetini, kontrollil al�akgOnilllillilAilnil derhal gOstermek zorun­
dadir (Overing 1985 a). BOylesi yaptmmlarm, yabanc1 Onderler ilze­
rinde hi�bir etkisi yoktur. Sonu� olarak "yabanc1' insan daima bir
potansiyel dilsmandir ve bu nedenle "Piaroa bombas1", biltiln Pia­
roa Olilmlerinin yarnyamca misillemesidir.
Son olarak, Piaroalann yamyamhk sOylemi, �ok daha a�1k�a sid­
det kullanan komsular1 Yanomamilerin yamyamhk sOylemine �ok

127
benzer; gruplar aras1 ili�kileri "belirler" ve bu da bizzat sosyal ha­
yatm dotasma ili�kin Ozel bir metafizikten �1kan bir sOylemdir. Bu
sOylem, (yine, tipik bir Amerika Kmlderili sOylemi; bkz. Overing
Kaplan 1984) sosyal grubun devamhhl1 i�in yabanc1 olanm tehlike­
lilini ve gereklililini mt;:rkez ahr (bkz. Riviere 1984). Toplum sade­
ce, birbirine benzemeyen ve birbirleri i�in potansiyel olarak bilyilk
Ol�tide tehlikeli olan varhklann ve gruplann etkile�imi yoluyla var
olur (Overing Kaplan 1984; Overing 1986). Piaroalar ve Yanomami­
ler (Albert 1985) i�in de, bu tehlikeli ve gerekli "Oteki", evlilik yo­
luyla edinilen akrabad1r. Piaroalar, evlilik yoluyla akrabalar arasm­
da "ebedi misilleme" ilkesi arac1hl1yla, yerel grup i�in bOylesi tehli­
kelerin ilstesinden gelirler; farkh gruplardan ki�ilerin evlenrnesi, grup
i�indeki evlilik yoluyla edinilmi� akrabahk ballanmn seri halinde
ve �oklu olarak tekrar edilmesi yoluyla yerine getirilen bir kar�1hk­
hhk ilkesine dayamr (Overing Kaplan 1975, 1985, 1986). Evlilik yo­
luyla akrabahk arac1hl1yla, gilvenli kan karabeti ba�anhr (Overing
Kaplan 1975). Albert'e gOre Yanamamilerin gOrece grup i�i evleni­
len kOyiln i�indeki tehlikeli akrabahk, hem mtittefiklerini (s1mflama
bak1mmdan evlilik yoluyla akrabalanm) hem de dil�manlanm ba­
rmd1ran bir kOyle yamyamca kar�1hkhhk ballan yoluyla hilkilmsilz
k1hmr. Bu kOy, milttefikleriyle i� yamyamhk kar�1hkhhl1, dil�man­
lanyla ise d1� yamyamh k kar�1hkhhl1 ili�kisi i�indedir. Ayrmt1h bir
"siyasi kuzen" ritileli yoluyla "evlilik yoluyla akraba" milttefikler,
ikincil Olilm ritinde kOy i�indeki akrabalanmn kemiklerini tilketir­
ler; kOye sav��1 akmlan dilzenleyen dil�manlar ise d1� yamyamhk
yoluyla akrabalann etini tilketir. Koy, bOylelikle "gilvenli" bir kan
karabeti biltilnil olarak b1rak1hr ve kOy tehlikeli akrabahk gil�lerin­
den azade kllmm1� olur. Nitekim Piaroalarda, bir ba�ka insam fi­
ziksel olarak Oldilrmek, kurbamn etinin katilin i�inde birle�mesine
yol a�ar; kurban "yenmi�" olur. Piaroalann tersine, dil�manlannm
topraklanna yapt1klan akmda insan Oldilren Yanomamiler, katilin
Olilmilnden, dil�mamnm evlilik yoluyla akrabasmm �ilrilyen etinin
"yiyicisi"ni yav� kovan bir "cinayet ritileli" yoluyla ka�1rurlar (Al­
bert 198 5 ).
Piaroalar i�in sm1flama bak1mmdan evlilik yoluyla akrabalar, si­
yasi rakipler ve bOylelikle de potansiyel yamyamlard1r; t1pk1 potan­
siyel ilvey karde�ler veya ilvey babalar olduklan gibi. Saman Onder­
ler arasmdaki siyasi milcadelelerde (dalma farkh yerel gruplann)
"Oteki" her zaman i�in "evlilik yoluyla akraba" olarak ve yamyam

128
Kuemoi olarak sm1flarur; halilsinatif hayallerde ise jaguar veya ana­
konda -kendinin ve kand�lannm avclSl- olarak d0nil$ilmil halinde
Kuemoi olarak gOrOIOr. GOvenlili garantileyen bir ili$ki yalruzca, tek­
rar edilen kiz ahp vermeler yoluyla siyasi rakiplerle b�anlabilir. Bu­
nunla birlikte fiili Olilmler genellikle me�hul d0$manlann yamyam­
htma atfedilir, rakiplerin yamyamhtma delil. Bu nedenle Olilme,
aleni negatif kar$1hkhhk ili$kisi i�!nde olanlar sebep olur.
Eler Yanomamilerin $iddetinin, evlilik yoluyla akrabamn etinin
ve kemiklerinin tehlikesini silmesi yoluyla mant1ki bir $iddet oldu­
tu sOylenebilirse, Piaroalar i�in $iddet daha da soyuttur: Siddet bir
kategoridir ve "me�hul yabanc1" veya yamyamla olan ili$kide mey­
dana gelir, siyasi olayda besinini veya insanlanm �alabilecek ki$iler­
14
le delil. Siyasi rakip bu �alma i$ini yapabilir , bununla birlikte o
bir potansiyel katildir, ger�ek bir katil delil. Ger�ek katil olgusaJ ola­
rak "bo$"tur, fakat semantik olarak yabanc1 yamyamm i$areti ile
"dolu"dur ve Piaroalann gilndelik hayattaki "ban$"mm sun bu­
dur.

14. Riviere, G uyanalardaki onderin yan� kazanmak ii;in girdigi siyasi re­
kabet arac1hg1yla emek giicii ve bu sayede de grup i9n besin de elde ettigi­
ni inandmc1 bir $ekilde savunur (1984).

1 29
KAYNAKt;A

Albert, B. 1985: Tempe du Sang, Tempe de Cendn1s: ReptMentatlon de


la maladle, .-me rltuel et eapeca polltlque chez In °"'nomaml du
llUd49t (AJNIZDnle trielllenne). Thesis for docteur de l'universite de Paris
x.
L6vi-Strauss, C. 1969: The R.. and the Cooked . London: Allen Lane.
Lizot, J. 1985: Tales of the °"'nomaml: Dally 1119 In the Venezuelan fon111t.
,, Cambridge: Cambr!dge University Press.
Overing Kaplan, J. 1975: The Plaroe, a People of the Orinoco Buln. Ox­
ford: Clarendon Press.
- 1982: The paths of sacred words: Shamanism and the domestication of
the asocial in Piaroa society. Presented at the symposium on "Shama­
nism in Lowland South American Societies", 44th International Congress
of Americanists, Manchester.
- 1984: Dualisms as an expression of difference and danger: Marriage exc­
hange and reciprocity among the Piaroa of Venezuela. In K. Kansinger
(ed.), Marriage PnlCtlces In Lowland South American Societies, Urba­
na: University of Illinois Press.
Overing, J. 1985 a: There is no end of evil: The guilty innocents and their
fallible god. In D. Parkin (ed.), The Anthropology of Evll, Oxford: Basil
Blackwell.
- 1985 b: Today I shall call him "Mummy": Multiple worlds and classifi­
es tory confusion. In J. Overing (ed.), Reaaon and Mon1llty, London: Tavis­
tock.
- 1986: Elementary structures of reciprocity: a comparative note on Guia­
nan, Central Brazilian and Northwest Amazon socio-political thought. In
A. Colson and D. Heinen (eds), Themes In Polltlcel Organization, Cara­
cas: Fundacion La Salle.
Overing, J. and Kaplan, M. R. 1986: W6tuha. In Los Aborigines de Venezu­
ela, 3. Caracas: Fundacion La Salle.
Rivi6re, P. 1984: lndlvldual and Society In the Gulan ... Cambridge: Camb­
ridge University Press.

1 30
VI. �IDDETIN GOZELLIGI: JAPON SINEMASINDA
J/DAIGEKl YAKUZA VE "<;IPLAKLI"
FILMLER
Brian Moeran

GI RIS

Bu makale, Japon filmlerinin Q� jannm -jidaigeki dOnemi dra­


mas1, yakuza gangster filmleri ve yaygm olarak "�1plakh" filmier
diye bilinen pomografik sinema- deterlendiriyor ve Japan toplu­
munda �iddet, cinsellik, OIUm ve gQzellik arasmdaki kar�1hkh ili�ki­
lerde odaklq1yor. Thrt1�cat11ruz filmlerin pek �olu Japan edebi­
yatmdan eserlere dayandJli i¢n bu konuyu yorumlarken ayru zaman­
da bir iki edebi eseri de ele alacat1m.
Japon toplumu, antropologlarca s1k s1k bir uyum ve grup Ozde�­
l�mesi toplumu olarak tarumlarur. Japon sinemasmm ve popUler
killtilrilniln ele�tirmenleri, aym zamanda s1k�a bunlarda s1k�a bu­
lunan nihilizm ve �iddet hakkmda yorum yapma firsatma da sahip
olmu�lard1r. Japonya'yla ilgilenen antropologlar sinemayla ve sine­
ma ele�tirmenleri de Japan sosyalOrgiltlenmesiyleender olarak ilgi­
lendikleri i�in, uyuma dayanan bir idelojiyle uyumsuz faaliyetler­
den �otunu ortaya �1karan bir popiller killtilr arasmdaki paradoks
ender olarak dile getirilmi�tir. Buruma (1984), burada sOzil edilen
tilr �iddetin, Japan toplumunu daha gilvenlikli kllan bir bo�alma
yolu satlad1t1m, filmlerde ve popiller edebiyatta bulunan sadizm,
mazo�izm, i�kence ve Oteki �iddet tilrlerinin pratikte gilndelik ha­
yatlannda kibar ve itaatki.r olmaya zorlanan bir halkm fantezile­
rinden ibaret oldutunu ileri silrmektedir. Klsaca �iddet normal, giln­
delik davram�m bir ters �evrilmesinden -normallilin bOylesi kat1 ve

131
sm1rlay1c1 koduna itaat ettirilmenin dotrudan sonucundan- ibaret
gorOIOr (1984: s f. 225).
Bu iddianm ger�ek yam bulundutu a�1k, fakat ben, bir toplumun,
ba�ka tOrlO bastmlan sald1rganhk duygulanmn sosyal olarak kabul
edilebilir bir bi�imde ortaya �1kabilmesini satlayan bir alternatif ide­
olojiye ihtiya� duydutu �eklindeki i�levci yakla�1mdan Ote bir a�1k­
lama bulundutunu dO�OnOyorum. Benim ar�t1rmam, Japon top­
lumundaki �iddetin cinsellik, OlOm ve gOzellite yOnelik davram�lar­
dan aynlamayacatm1, bunlann tOmOnOn zaman ve mekan kavram­
lanyla ili�kili olabilecetini gOsteriyor. Elbette ki Japonlar, karmm
de�en kadmlar ya da birtak1m erkeklerin ba�kalanm dotramas1 gi­
bi gOrOntOleri s1rf politikacllar, �irket yOneticileri ve etitimciler ta­
rafmdan benimsetilen uyum ve grup bathhi1 ilkelerine itaat edil­
mese toplumlanrun ne kadar kOtO duruma dO�ecetini gOstermek i�in
tasarlamazlar. Bu gOrOntOler, ilk olarak zaman kavrammm, ikinci
olarak da kendi ve Oteki nosyonlanyla temsil edilen mekan kavra­
mmm Ostesinden gelmenin giri�imleridir. Zamana ayak uydurmak­
la, Japonlar, Bat1 kOltOrOnOn benimsenrnesinin Otesine ge�me ve bir
fetal "Japonluk" duygusuna dOnme imkam bulurlar. "Japon" ol­
mamn ne demek oldutunun bilincinde olmak, aym zamanda, hem
Japon toplumunda grup ideallerinin ve uyumun vurgulanmas1m sat­
lar hem de "kendi" ve "Oteki" arasmda herhangi bir aynhk oldu­
tunu yalanlar. K1sacas1, �iddet -cinsellik, OlOm ve gOzelliii takdir
etmekle birlikte- sosyal idealleri desteklemeye yOnelik bir ara�r. fa­
kat hi� de yukanda ileri sOrOlen nedenlerle deiil.

J1DA1GEK1, YAKUZA VE "<;IPLAKLI' F1LMLER

Japon film sanayiinin karakteristiklerinden biri, filmlerin ha.zir


tiplemeler halinde kategorilerde yer almas1d1r. BOylelikle biz, (ka­
dm veya erkek) kahramamn betimlendiii tipler (yani hahamono
"anne'' filmleri ve tsumamono "kar1/e�" filmleri) arasmda, Japon
toplumundaki belirli gruplar (mesela rumpenmono "serseri" film­
leri, taiyozokumono "gOne� kabilesi" gen�lik gangster filmleri, sa­
rurimanmono "memur" filmleri) arasmda, tarihi �evre fark.hhklar1
(mesela Meijimono. Meiji dOnemi [1868-1912] filmleri ve 1bishomono
Th.isho dOnemi [1912-1926] filmleri) arasmda aynm yaplld11Im gO­
rOrllz .

1 32
En a�1k tarihi aynm, gendaimono "modern" filmlerle jidaigeki
"dl)nem" filmleri arasmda gl)zetilen aynmd1r. Jidaigeki, 1 868'deki
Meiji Restorasyonu'ndan l)nceki hikiyeleri konu alan, bl)ylelikle de
Batihlasmasmdan l)nceki Japon toplumuyla ilgili olan Him filmleri
i�ine ahr. Gendaimono, ana konulan Meiji Restorasyonu'ndan sonra
ge�en ttim filmleri kapsar. Bu nedenle de Japonya'mn feodalizm­
den resmen kopusu ve Batiyla ilk temaslan, "dl)nem" filmleriyle
"modern" filmier arasmdaki aynm �izgisini olusturur.
Jidaigeki, kendi i�inde de chanbara denen bir alt bl)ltim i�erir. Ji­
daigeki, Heia Dl)nemi'ne (794- 1185) ve hatta daha l)ncelere geri gi­
debilirken, chanbara neredeyse yalmzca Tokugava Dl)nemi (1 603-
1868) ile ilgilidir. Bununla birlikte bu aynm sadece tarihi dl)nemle­
1
re dayanmaz. Pek �ok film elestirmeni -fakat hepsi degil - jidaige­
kiyi, ciddi sanat; yl)netmenlerin Japon tarihindeki essiz degerin ne
oldugunu ve bu essizligin nas1l kori.macag1m bulmaya �ahstiklan eser­
ler olarak degerlendirir. Bu filmlerde biz, kahramanlar kendileri i�in,
neye inanacaklanm, nas1l yasamalan gerektigini aray1p bulacak se­
kilde tasarland1klan i�in, bir�ogunda sosyal normlarm sorguland1-
g1m gl)rtirtiz. C'.>te yandan chanbara genellikle ka�1s eglencesinin pek
fazla l)tesine ge�meyen bir sey -status quo'yu sorgulamayan, tersine
tizerinde dtistinmeksizin kabul eden ahlaki oyunlardan ibaret- ola­
rak gl)rtiltir (kars1Iastmn, Moeran 1985). Bu bak1mdan chanbara,
Mellen'in (1976: Sf. 1 16) "otoriter sanatm mihenktas1" diye and1g1
seydir.
J1daigekl altm �ag1m muhtemelen Pasifik Sava�1'ndan onceki yir­
mi y1lda yasad1. Jidaigekinin o madaki poptilaritesinin bir nedeninin
sosyal sorunlann tart1s1lma alaru olarak ge�isin daha az tehdit edici
gl)rtilmesi olgusunda yatt1g1 ileri sOrtilmektedir. Yl)netmenler, ko­
nulanm bulamk ve uzak bir ge�misten se�erlerse, -askeri rejim veya
film sirketleri tarafmdan- muhalif olarak gl)rOlmekten kurtulabilir­
lerdi. Buna kars1hk izleyicilerin bu taktikten habersiz olmas1 pek

1 . Anderson ve Richie (1959: Sf. 59-62) (Mellon'a dayanan (1976] ) jidaige­


ki ve chanbara arasmdaki (Mellon'a dayanan, (1976] ) aynma kesinlikle katJl­
mazlar, �tinkti onlar Jldalgeklyi ''ka�1,"tan -ibaret gOrtirler ve Jldalgekblin al­
tln �af11m Pasifik Sava,1'ndan Onceki yirmi yd olarak deflerlendirirler.
2. ':Jidaigeki" terimini bir btittin olan janr hakkmda kullanacaQ1m, �tinkti
bu makalede tar11,I1an filmlerin kalitesi hakkinda estetik yargdar vermek is­
temiyorum.

133
muhtemel gOrilnmOyor. Bu �kilde hem siyasi otorite hem piyasa hem
de genel kamuoyu tatmin oluyordu. Jidaigeki jannru kullanarak bu­
gOnkO topluma saldirmak, ac1k ele�tiriye kOtO gOzle bakan bir top­
lumda, ritilalize bir muhalefet �ekliydi (Mellen: 1976: SS-86. sayfa­
lar).
BugOnOn sorunlanna gecmi� icinde cevip aray1�lan, beklenme­
dik sonuclar getirdi. Sav� Oncesi askeri hOkOmet jidaigekiyi sosyal
dOzene pek ciddi bir tehdit olarak gbrmOyordu; ancak sav� sonra­
s1 Amerikan bgal Kuvvetleri, jidaigekiyi saf� etmeyc ca1.1$ttlar, ciln­
kO fazlas1yla �ovenist ve militarizm yanhs1 olduiunu dO�OnOyorlar­
d1. Bununla birlikte Amerikalllar, bu �te cok b�anh olmadilar ve
jidaigeki 19SO'lerin ortalannda -Japonlann ekonomik patlama ger­
cekl�tirdikleri ve ayru zamanda da yine bir kimlik bunalirrunda ken­
di eski geleneklerine geri dOnmeye b�lad1klan suada- tekrar moda
oldu. bin ilginc bir yam, Japon yOnetmenlerin ilgilerini, icinde feo­
dal deterlere gore davranan, kanh k1hc oyunlan ve her filmi b1cak
atmalarla doruk noktasma ul�tiran gangsterlerin modern samuray
rolOnO oynad1klan yakuza jannnda yotunl�tirmalanna belki de
Amerikahlann dOnem filmine kOtO gOzle bakmalan yol act1. BOy­
lelikle yakuza janrmda gOnOmOz sanayi toplumunda yeniden orta­
ya c1kan Tokugava dOnemi deterlerini tam tak1m halinde buluruz.
Yakuza ve jidaigeki yap1mlanna atirhk verilmesi k1smen, Japon
film sanayiinin 1950'lerde kendi icinde buldutu durumdan kaynak­
lanir. Sadece yap1m maliyetleri detil, bilet fiyatlan da artrru�ti. Tu­
levizyon, popOlaritesinin dorutunu ya�1yordu ve sonuc olarak gide­
rek daha fazla reklam1 bOnyesine cekiyordu. Tom bunlarla moca­
dele etmek icin 1952'de sinemalar iki film gOstermeye b�ladilar ve
bOyOk �irketler, sinemalan filmsiz b1rakmamak icin haftada yakla­
�1k bir film c1karmak gerektilini gOrdOler. En h1zh yOntem elbette
ki bir dizi filmin aym setlerde, aym kostOmlerle ve hatta aym oyun­
cularla cekilebildili macera (action) filmleri cekmekti (Anderson ve
Richie 1 959: Sf. 245).
Kyoto h1zla jidaigeki yap1m merkezi, Tokyo ise yakuza filmleri
yap1m merkezi haline geldi. 1960'lann ortalanndan 1 970'lerin orta­
lanna dek sOren on yd icinde bu tipten 1 500 film yapild1 (Tucker
1973: Sf. 127). Tulevizyonun popOlaritesi yOzOnden h1zla azalan se­
yirci saylSlm arttirma cabas1yla yOnetmenler �iddet ve katliamla ka­
rakterize edilen smirh hikiyeler fikrine sanldllar. Yakuza filmleri
"ho�nutsuz genclik, okulu birakanlar, uyu�turucu baA.unhlan ve ce-

1 34
fakir gen� a�1klar... �evresinde dOnen bir tarz olu�turdu. Narkotik­
ler, fuhu�. zorbahk ve intikam ·peynir ekmek gibi oldu. StOdyolar
bu piyasay1 yakalamak i�in �m noktalara gittiler, hatta bazllan sa­
b1k gangsterleri ylld1z oyuncu olarak kulland1: • (Tucker: Sf. 123). 3
1 960'lann ortalannda �ekilen tum filmlerin O�te ikisi ile dOrtte O�O
yakuz.a tipindeydi. 1970'lere gelindijinde, Japonya'da yapllan tOm
filmier arasmdaki bu yOksek orant1y1 "�1plakh" filmier ya da b�­
ka bir deyi�le "pembe" filmier tutturuyordu. Bunlar b�lang1�ta dar
bOt�eli, bir saatlik filmlerdi ve i�siz fotomodeller, aktOrler, hatta gO­
nOllOler oynuyordu. Buna kar�1hk muazzam ba�an kazandllar; s1rf
televizyon bu tOr erotik sahneler gOsteremeyeceji ve bu nedenle de
bu tip filmlerle rekabet edemeyeceji i�in olsa bile.
Ayru zamanda da yakuza filmleri bOyOk Ol�Ode cinsel Ojelerle yOk-
10 hale geldiler, Oyle ki Japon filminin bu O� janrmm -jidaigeki, ya­
kuza ve "�1plakh'� geli�mesinde biz, hem cinselliji hem de �iddeti
vurgulayan bir popOler kOltOr olu�umunun ortaya �1k1�m1 gOrebili­
riz. Pek �ok Ornekten biri, Masumura YasuzO'nOn K1z1/ Melek (1966)
filmidir. Bu filmde gen� bir kadmm erotik geli�mesi, sav�ta bir as­
keri hastanede hem�ire olarak �ad1klanyla ve �iddetli, kanh 010-
mOn deh�etiyle yOz yOze gelmesiyle i� i�e ge�mi�tir.

S1DDET, C1NSELL1K, OLOM VE G0ZELL1K

Japon filmlerindeki �iddet o derecededir ki hem jidaigeki hem de


yakuz.a janrlarmda, OldOrme ujruna sOrOyor gibidir ve kan dOkme­
nin aynnulan co�kuyla gOzlenir. Japon yOnetmenler, Wild Bunch
filminden �ok daha Once mermi yajmuru altmda infilak eden gOv­
de gOrOntOlerini ajir �ekimde canlandmyorlard1, makyaj ve Ozel
efektlerin epey korkun� �ekillerini geli�tirmi�lerdi. Kollarm, bacak­
larm gOvdeden aynld1j1m, gOvdelerin ikiye bOIOndOjOnO gOrebili­
riz; �imdi makyajh artistler, bir lahcm �1daki adanun yOzOnO boy­
dan boya keser gOrOndOjO, ama ancak iki ya da O� saniye sonra us­
turanmkine benzer bir kesijin a�Ild1j1 ve kurbamn kammn akmaya

3. Yakuza filmlerin in Onde galen yap1mcllanndan biri Taoka Mitsuru, 1981'de


rakip gangster tarafmdan oldiiriilen gii�lii bir gangster patron clan Taoka
Kazu o'nun oQludur.

135
4
b�lad1A1 bir teknik geli�tirmi� durumdalar (Tucker 1973: Sf. 1 12) •
Anderson ve Richie (1959: Sf. 3 1 8) gibi baZI ele�tirmenler Japon film
yap1mcllanmn �iddet betimlemelerindeki ustahAm1 pek o kadar et­
kileyici bulmazlar.
Anlams1z Oldilrmeler Japon sinemas1mn b�hca Ozelliklerinden biri­
dir... hayatm ucuzluAu duygusundan ka�lamaz. Japon filmleri aynca,
izleyiciye kan mesaj1m kuvvetle verme e�limindedirler. F1�iran kanlar,
aclk yaralar ve bunun gibi bir silril �··· Aynca i�kencenin her c�idi ve
ce�itli intihar tilrleri de vard1r. �iddet s1 kca, filmin konusunun gerek­
tirdiAi sm1rlann Otesine g�r.

Bu gl)ril�O Mellen de payl�1yor. Ona gl)re chanbarada, filmin l)y­


kilsilniln i�ereceAi herhangi bir mant1ktan baA1ms1z halde kan dl)k­
me vard1r. Buradaki l)ykil, t1pk1 pornografi filmlerindeki l)ykilniln
cinsellik vesilelerinden ibaret olmas1 gibi, �iddet i�in sadece vesile­
dir. "Chanbarada kamn ve kan dl)kmenin uyanm yilkil, irkiltmesi
ve l)zde�le�tirme duygusu aym derecede orgazmiktir. Chanbararun
�iddeti bir cinsel ikamedir ve aynca bastmlm1� bir killtilrdeki �eh­
vetin bir amblemidir" (Mellen 1 976: Sf. 1 18).
Bast1rma ve �iddet arasmdaki ili�kiye yeniden dl)neceAim, ancak
burada cinselliAin Japon sanat ve edebiyatmda daima �ok gil�lil yer
tuttuAunu, bir�ok gl)rsel ve �iirsel mecazi imgenin Japon filmleri­
nin semiyotiAinde benimsenmi� olduAunu belirtmeliyim (mesela, dl)­
killen kiraz �i�ekleriyle hayatm ve gen�liAin ge�iciliAinin ifade edil­
mesi, daA �elaleleriyle tutkunun simgelenmesi, Kurosawa'mn sav�
sahnelerinin �oAunu �evreleyen toz bulutlanmn Budist kirlenme nos­
yonunu ifade etmesi ve lchikawa Kon'un The Harp of Burma [Bir­
manya'mn Arp1, 1956] filminin sunu� yaz1S1: "Kml kan, Birmanya�
nm topraA1 ve dorukland1r").
Sanatta, Japonya'run en bilyilk sanat�Ilanndan bir�oAunun bizim
Bat1da "pornografik" olarak niteleyebileceAimiz eserler yaratt1kla­
nru gl)rilrilz. Pomografi, Japon sanatmda egemen alum; olagehni�tir,
wara-e diye bilinen ve her tilrlil cinsel faaliyetin milptelas1 ke�i�ler
ve rahipleri betimleyen onuncu yilzyll resimleri kadar eskiye daya­
rur (Buruma 1984: Sf. 55). Daha Heia dl)neminde gen� gelinlere ero­
tik gerdek kitaplan verilmesi adettendi, fakat ancak son sav� son-

4. Japon filmlerinde gorsel efektlere onem verilmesi, estetik duyarhk bak1-


mmdan kulaktan �ok gaze ba{l1mh olma e{lilimlerinden kaynaklan1yor olabilir.

1 36
rasmda geni,;ler, kamuya ai,;1k yerlerde, el ele g�r iiliir oldular; �piis­
5
mekten s�z bile edilemezdi. Baska sanati,;1lar ise sadizme y�nel­
misti. Mesela ahsap oyma sanati,;1s1 Kuniyoshi ve �Arencisi Yoshi­
toshi, iskence edilen kadmlan tasvir ettiler- t1pk1 Edo d�nemi sa­
nati,;1s1 Eki n'in kendi eserlerinde yapm1s olduAu gibi-
Cinsellik ve �lorn arasmdaki iliski Japon edebiyat1 m n belirgin bir
�zelliAidir, Japon edebiyatmda biz, Bataille'm erotizmin, �Him nok­
tasma itilen hayatm eAlencesi olduAu seklindeki g�riisiiyle (Bataille
1965) -eros ve thanatos'un birliAiyle- paralellikler bulabiliriz. Mese­
la Tunizaki Junichiro Bir Ya$11 Deli Adamm 1962 Gi.incesi (Futen
Rojin Nikki) adh eserinde -bu yazann eserlerindeki pek i,;ok �teki
kisi gibi bir ayak fetisisti olan- ii vey km ne zaman ayaklanm yala­
masma izin verse kahramamn tansiyo n u nun yiikseldiAini anlatu.

Geri,;ekten Olme dii�iincesi beni i,;ok korkuturdu. Heyecanlanmamak


gerektiAini kendime telkin ederek siikunetimi korumaya i,;ah�1rd1m. Bu­
nunla birlikte garip olan �y. hii,;bir zaman onun ayaklanm emmekten ,
kendimi alamay1�1m, duramay1�1md1. Durmaya kalk1�tJA1mda daha fazla
emiyordum, bir aptal gibi. OleceAimi dii�iiniirken halii emmeyi siirdiirii­
yordum. Korku, heyecan ve zevk birbirini izliyordu. (AhntJ Buruma 1984:
Sf. 49).

Bu tema, Tanizaki'nin bir baska romam nda, A nahtar (Kagi) da '

da yinelenir; bu eserden 1959'da l chikawa'm n y�nettiAi bir film i,;e­


kildi (filmin t ngilizce ad1 The Odd Obsession-Garip Tutku). Baski­
si kans1yla sevistiAi suada inme i ner, o zaman kans1 (filmde) koca­
s1m, � n ii nde soyu narak k1sk1rt1r-kocas mm tansiyonu �liimiine yol
ai,;acak �li,;iide yiikselene kadar s ii rdi.iriir bunu.
Pek i,;ok eserinde cinsellik ve �liim arasmdaki iliskiyi ele alan bir
baska i,;aAdas yazar da Mishima Yukio'ydu. 26 �uba,t 1936 Olay1'na

5 . Japon filmlerindeki ilk opii!ime, 23 May1s 1946'da ayrn g ii n gasterime


giren iki filmde izlendi : Bu filmier, Chiba Yasuki'nin Ozel Bir Gecede Oput­
me (Are you no Seppun) ve Sasaki Yasuki'nin Ylrml 't8t1ndakl Gem;: (Ha­
tachl no Sel!Sbun)'iydi. Kamuoyunun tepkisi !ill tip sorularda odakland1: Bir
opii!imeyi filme i,;ekmeye te!ivik eden giidii ticari mi, yoksa estetik mi? Opii!i­
mede herhangi bir cinsel anlam var m1? Opii!iffie ':.Japon" mu, de{lil mi? Qpii!i­
me temiz miydi, de(Jil miydi? (Anderson ve Richie 1959: Sf. 176). Kye Machi­
ko, (1950'1erin ba!ilannda) cinsel i,;ekicili(Jini sergileyen ilk sanati,;1yd1 (1959:
Sf. 232), Yamamoto Satsuyo beyazperdede i,;1plak goriinen ilk sanati,;1yd1
(1956).

1 37
dayanan ve c;:ok say1da siyasi ve askeri Onemli ki�inin silahh asilerce
Oldtirtilmesini anlatan Vatanseverlik ( Yukoku) adh eserinde Mishi­
ma, Oldtirmelere katilmayan ve eylemlere kat1lm1� olan arkada�lan­
na kar�1 harekete gec;:mek zorunda kalmaktansa intihara karar ve­
ren bir telmeni anlatu. Kans1yla son kez sevi�mek ic;:in bir �iltenin
tizerine uzanm1�ken, telmen ttim olan bitenler hakkmda �unlan dti­
�tintir:

�imdi bekledili Oliim miiydii? Yoksa vah�i bir vecd hali miydi? Bu iki­
si i;ak1�m1� gibiydi, neredeyse bedeni arzusunun nesnesi Oliimiin ta ken­
disiydi sanki. Arna boyle olsa bile, te�en, bOylesi tam bir Ozgiirliilii �im­
diye kadar hii; tatmam1�t1 (ahnt1 Buruma 1984: Sf. 1 65).

Burada, gOzde bir temas1, a�1klann birlikte Olmesi -Japonlar ta­


rafmdan cinsel vecdin tist bic;:imi olarak gOrtilen durum- olan Ka­
buki tiyatrosunun yans1mas1ru gOrtiyoruz. C'.>ltimtin sec;:ilmesi, dtizenli
bir toplumda, bir bireyin gerc;:ek Ozgtirle�meye eri�ebileceli belki de
tek and1r.
Mishima, gerc;:ekte Japonya'nm en ilginc;: c;:alda� yazarlarmdan bi­
ridir. Dtizyaz1 ve denemelerinde s1k s1k and1l1 �eyi gerc;:ek hayatta
gerc;:ekle�tirdi. Samuraylarm rittiel edimi seppuku 'yu (intihar) ger­
c;:ekle�tirerek Mishima, Japonlan ba�hca �ian "Mtimktin oldulu ka­
dar uzun ya�amak en iyisidir" olan bir c;:alda� toplumda -k1sa bir
an ic;:in bile olsa- Oltimtin anlam1 tizerine dti�tinmeye zorlad1 (Mis­
7
( 1 984: sf. 1 3 1). Bu belki de Japonlann aga.;lanm nic;:in btiytimekten
rakiri yapmadan Once Mishima balkondan a�al1da toplanm1� olan­
lara �Oyle seslendi:

Bu 'yu biliyor musunuz? K1hi; ku$<lnmay1 bilir misiniz? K1hi;. bir Ja­
pan ii; in ne demektir? .. Soruyorum size. Sizler erkek misiniz? Bushi (sa­
va�i;1) m1s1mz? (Ahnt1 Scott-Stoks 1974: Sf. 47).

Bu ballamda, Mishima'mn en ilgi c;:ekici eserlerinden biri, Samu­


ray'm Yolu 'dur. Bu eser, Nabestima klan lideri Yamamoto JOchO�
ntin 18. yy ba�lannda yazd1l1 ve bu temay1 i�leyen eseri -Hagakure
(Gizli Yapraklar)- hakkmdaki yorumudur. Modern Japon toplumu­
nun, sadece basketbol oyunculanmn ve televizyon pop y1ld1zlanmn,
kamuoyunun ilgisini c;:ekebildili bir "gOsteri sanatc;:1lan c;:al1"na gir­
mekte oldulundan endi�e eden Mishima, insanlann "btittinltiklti in­
san ki�ilikler" olmay1 buakmalan ve "bir ttir vas1fl1 kuklalara

1 38
indirgenmeleri" olgusuna kar$1 �1kt1. "Yapllmas1 gereken $CY", di­
yordu Mishima, "gOzel Y<l$a�ak ve gOzel Olmektir" (Mishima 1977:
2 1 -22. sayfalar).
Mishima, Hagakure"yi "hayat1 ve OlOmO, bir kalkanm iki yOzO
olarak kavrayan �ayan bir felsefenin" harika bir Orneli olarak gOs­
terir (Sf. 42). Bunda, kendisi i�in Hagakure'nin nosyonunu bulur:
Samuraym yolu Olilmdilr. tnsan hayab surer, fakat sadece bir an. Ki$i
bu am, ho$land1A1 $cyi yaparak g�irmelidir. Bir rilya gibi g�en bu diln­
yada, ho$lanmad11I $cyi yaparak keder i�inde y�amak aptalhktrr.

Samuraym ahlak1 -ve elbette ki jidaigeki ve yakuza filmlerinin ah­


lak1 da- Ost derecede bir erkek ahlaki bak1$1d1r6 Ger�ekten de, ya­
kuza gangsterlerinin deterleri, Ozilnde sOre�leri itibanyla, Bat1hla$­
ma ve ban$la giderek daha "kadms1" hale gelen bir toplumda (kar­
$Il<l$tmn Mishima 1977: Sf. 18) ataerkil OstOnlOAOn bir yeniden vur­
gulanmas1d1r (Mellen 1976: Sf. 126). Burada vurgulamak istedilim
$cy, Hagakuretl.eki ahlakm estetikle belirlenmesi olgusudur. "GO­
zel olan, gO�lO. canh ve enerji dolu olmahdrr. Bu ilk ilkedir: tkinci­
si, ahlaki olan gOzel olmahdu" (1977: Sf. 84). Burada ho$ bir fikir­
ler dOngOsO var; gOzellik = gO� = OIOm = ahlak gOzellik.
=

Olom, erkeAin yerine getirebileceli en saf edimlerden biri olarak


gOrOIOr. Ve buradaki vurgu, yilitlik Ozerindedir. Dolay1s1yla, Japon
edebiyatmm ve popOler kOltOrOnOn eserlerinden �otunun odak ko­
nusu, erkekle erkek arasmdaki ili$kidir, erkekle kadm arasmdaki ili$ki
deiil. Feodal efendilerinin OlOmOnOn intikamm1 alan ve sonra inti­
har eden Ktrkyedi RlJnin hikiyesi gibi epik masallarda, kadmlarla
duygusal yakmhklann gOz ard1 edildilini gOrOrOz. Nakane'nin vur­
gulad1A1 gibi, (1970: Sf. 71 dipnot) feodal dOnemde erkekler, efendi­
lerine Oylesine adanm1$lard1 ki kadmlarla ilgilenmeye aynlacak pek
az zamanlan vard1. Sadece bu delil, fakat "samuray zihniyeti"nin

bu tOrO hfili �atda$ Japon hayatma nOfuz etmektedir.


Hem jidaigeki hem de yakuza filmlerinde, anlamh ili$kilerin, an-

6. �aQ1da tartlfacaQ1m1z gibi, Japan sinema ve edebiyabnda bir yanda


erkeklik, gOzellik ve OIOmun yOceltilmesi arasmda, Ote yandan da kadmhk,
ifkence ve cinsellik arasmda yakm baO vardrr. Bu makalede ele almmayan,
fakat Ozerinde d0f0n01meyi hak eden bir sorun bqka yerlerde olduQu gibi
Japonya'da da "her tOr fiddetin su�nu kadmlara yOkleme yOnOnde bir ti.ir
yan basbnlm1f arzunun" bulunup bulunmad1Q1d1r. (Girard 1977: Sf. 36).

1 39
cak erkekler arasmdaki ili�kiler olduAu bir erkek-merkezli diinya bu­
luruz (Mellen 1976: Sf. 1 26). Oliime dayanan bir tiir "homoseksiiel
�Ovalyelik" buluruz. Film kahramanlan s1k s1k, ak1I almayacak ka­
labahktaki dii�manlara kar�1 kusursuz bir intihar durumunda bir­
likte Oliirler. S1k s1k da bu orgazmik final, onlarm mutlu gOriindii­
Aii tek and1r (Buruma 1984: Sf. 1 29). U�aAm1 giiliimseyerek pike da­
h�a ge�iren kamikaze pilotun stereotip imaj1 da budur.
Bu Oliim kiiltii, gen�likle yakmdan baAlant1hd1r, �iinkii "Olilm
gen�liAin siirekliliAinin biricik saf ve bu nedenle uygun sonudur"
(1984: sf. 1 3 1). Bu belki de Japonlarm aAa�lanm ni�in biiyiimekten
ahkoyup minyatiir aAa��1klar halinde tuttuklanm (bonsai); veya ni­
�in yapraklarm ye�erip biiyiimesinden Onceki kiraz �i�eklerini safll­
Am ge�ip gidecek bir am olarak gOrdiiklerini; veya ni�in bize giizel­
liklerinin son derece kmlgan olu�uyla faniliAi ve Oliimii hatlrlatan
bishonen, �ift cinsiyetli gen�ler kavram1m geli�tirdiklerini; veya Mis­
hima'nm bir Japon i�in Ost, tinsel duygunun bir erkeAin bir ba�ka
erkeAe duyduAu a�k olduAunu ni�in yazabildiAini a�1klayabilir.

Bir ba�ka deyi�le, Oliim b urada �irkinliAin Onlenmesidir ve bu ba­


k1mdan Needham'm (1973) tart1�t1A1 ikilik tiirlerinin hemen hemen
tersidir. Elbette, burada tart1�t1A1m1z Oliim, cinsellik veya �iddet kav­
ramlarmm hi�biri, Japonya'da tamamen kar�1t kategoriler olarak ele
ahnamaz. Oliim Mishima i�in, "bir gOriintiidiir... Otesinde bir saf
su pman vard1r, buradan �1kan kii�iik dereler an sulanm bu diinya­
ya siirekli olarak ak1t1rlar" (Mishima 1977: Sf. 100) . Bu noktada,
hi�bir �ey jidaigeki ve yakuza filmlerinin, boAanm matador eliyle
Oliimiiniin bir tiir armma i�levi gOrdiiAii 1spanyol boAa giire�indeki
gibi ritiiellerle k1yaslanmas1 kadar yard1mc1 olamaz (kar�lla�tmn
8
Marvin, bu kitaptaki makalesi) <;oAu filmde samuraym veya
gangster kahramanm Oliimii ka�mtlmazd1r ve aym amaca hizmet eder

7. Bu makalenin miisveddesini okuyup yorum yapma inceli{lini gOsteren


arkadai;1m David Parkin, Japonya'da Oliim ve gen�lik killwyle, bazi Afrika kral­
bklannda kutsal krabn gii�lerini yitirmeden Once OldOrillmesi arasmda bir pa­
ralellik bulundu{luna dikkatimi �ekti.
8. K1yaslama tabii �ok daha ileri gOtiirillebilirdi. $iddetin cinsellik, Oliim ve
giizellikle ba{llan, Sade, Genet. Camus gibi yazarlar1 oldu{lu gibi Garcia Lorca
ve Hemingway gibi yazarlann eserlerin i de habrlabyor. $iddetin
"estetikle11mesi" hem Frans1z hem de Japon �a{ldai; edebiyatmda Ozellikle
ortak bir karakteristik gibi gOriiniiyor.

1 40
(kar�lia�tmn Buruma 1984: Sf. 17 1). Bu safllk nosyonu, baz1 Japon
ele�tirmenlerce i�kencenin bir tiir "armma tOreni" olarak gOriildii­
�ii pornografi veya "-;1plakh" filmlerinde bir kez daha ortaya -;1kar.
Bu filmlerde kurbanlar genellikle kadmlard1r. �into ve Budist inan-;­
lara gore, adet kammn kirlenmeyle ili�kilendirilmesi yiiziinden, ka­
dmlar Oziinde kirlidirler. Bununla birlikte kadmlarm cinselli�i teca­
viiz yoluyla armdmlabilir ve -;1plakh filmlerinde kurbanlarm On­
liiklii O�renci k1zlar, hem�ireler ve yeni evli ev kadmlan gibi masu­
miyet simgeleri olduklanm, neredeyse kural halinde kendilerine te­
caviiz edenlerin cazibesine kap1hr hale geldiklerini -ve bu kaplima­
nm kadmlardaki kahtsal kirlili�i a-;1�a vurdu�unu- gOriiriiz (1984:
9
Sf. 59) Aym zamanda da bu filmlerin -;o�unda cinsel ili�ki oldu­
�u zaman, erkek hemen hemen tamamen giyinik kahr, k1rba-;lar,
mumlar, tabancalar ve ayakkab1 -;ekecekleri gibi penis yerine ge-;en
aletler kullamhr. Bir dereceye kadar bu, muhtemelen erke�in yeter­
sizli�i �eklindeki bir Japon erkek kayg1sm1 a-;1�a vurur. Dikkate de­
�er bir �ey de �u: Filmlerdeki -ve genelde sanattaki- kadmlar s1khk­
la cinsel iktidars1zhk korkusunu a-;1klayan sald1rganlanm rahat et­
tiren ana-; ki�iler olarak betimlenir. Kadmlar fiziksel, erkeklerse ruh­
sal ac1 -;ekenler olarak gOriiliir (1984: Sf. 5 1).
Bu tutars1zhk gibi gOriinebilirdi, fakat buradaki erkeklerle kadmlar
arasmdaki ili�ki, kammca mant1khd1r. Bir yandan tecaviiz, kadmla­
n "kOtii" olarak tammlad1�1 halde, kendilerine tecaviiz edilmesiyle
canlanan do�u�tan bir cinsel arzuya sahip gibi gOriir; Ote yandan
da kadmlarm a�1klanm rahat ettirdiklerini, Japon toplumunun ken­
dilerinden bekledi�i gibi iyi e�ler ve anneler (ryosai kenbo) oldukla­
nm gOriiriiz. BOylece iyi bir yap1salc1 formiile varmz, �emala�tmr­
sak �Oyle:

Erkek cinsel a�mh�1: Erkek cinsel yoksunlu�u

Di�i kirlili�i Di�i anh�1


(orospu olarak) (anne olarak)

9. Buruma(1984: Sf. 60) filmlerdeki kirlenmenin simgel�irilmesi ile baz1


eski �into tOrenlerinin bi-;imini k1yaslamay1 siirdiiriir.

141
Bu belki de, �at1daki diagramda daha net g()rillebilir:

masumiyet
bikire
erkek erkek
cinsel cinsel
a�mhl1 yetersizlili

i
orospu
i
anne

Japonya'da genelde cinsellik hakkmda belirtilmesi gereken bir nok­


ta, eski d()nemlerden beri, cinsellilin cinsel ili�ki ediminin kendisin­
den �ok kur yapmayla veya genelevleri ziyaretlerde heyecanlanm1�
g()rilnmeyle ilgili bir "oyun" (asobi) olmas1yd1. B()ylelikle bah�e par­
makhklan arasmdan i�eriyi g()zleyen, sevdiklerini g()z ucuyla g()re­
bilmeye �ah�an, olsa olsa ancak ata�hkh bir bah�enin g()lgeleri ara­
smdan g()rmil� olduklan kadmlarla melankolik �iirler deli� toku�
eden Heian saray1 aristokrat erkeklerine vannz. <;ok daha sonra,
Edo d()neminde erkekler, Yoshiwara'nm "yilzen dilnya"sma (ukiyo),
Tokyo'nun (eski Edo) etlence yerlerine gittiler ve orada kendilerini
�ark1 s()yleyerek, dans ederek ve pek �ok �ocuksu oyunla ellendiren
kibar fahi�elerle ho��a vakit ge�irdiler. B()ylelikle insani tutku ve tut­
kunun fiziksel d1�avurumu ister �()valyeliAe ister gilnaha ait herhangi
bir soyut ahlaki kodla delil, estetikle, b�hb�ma ama�lanan bir g()­
rilntilyle denetlendi. "A�k. bir tilr sanat i�in sanatt1, tiyatronun ne­
fis bir par�as1yd1" (Buruma 1984: Sf. 78). Japonya'da �k ve ()Ulm,
cinsellik ve �iddet, sonu�ta sanat eserleri halini ahr. Ge�ekten de
gangsterler olgusunda, gangsterlerin g()vdeleri sanat eserleridir, �iln­
kil "boyundan dizlere -hatta bazen ayak bileklerine- kadar g()vdele­
rine ac1 vererek i�lenen d()vmeler yaptmrlar. Ac1 �ekme kapasitele­
rini, ger�ekte ac1ya doymazhklanm tasavvur edebilirsiniz" (Buru­
ma 1984: Sf. 184). Bu ballamda Japonya'da k1h� yapma sanatmm

1 42
neredeyse bir gilzel sanat saylld1A1m gOrmek pek �a�1rt1c1 deAil. Es­
tetik, sadece ritilel anndmc1 deAil, bOylesi annd1rmanm yer alacaA1
ara�m bi�imlendiricisi halini de ahr.

N1H1L1ZM Ml, YOKSA ZAMAN VE MEKANIN FETHl M l ?

EAer jidaigeki ve yakuza filmlerinin kahramanlannm yarglland1-


A1 zeminler tamamen ahlaki deAil de daha �ok estetik ise, bu filmle­
rin Japonya'run g�mi� yilzyddaki modemle�mesinin getirdiAi fikirler
�at1�masm1 �Ozmeye �ah�mak i�in tasarland1klanm gOz Onilne al­
mak zorunday1z. Geleneksel olarak Japon toplumu bireysel �1kar­
larm, bireyin ait olduAu grubun �1karlanna tabi olduAunu vurgula­
yan, davram�m. giri ve ninjO, toplumsal sOzle�meyle saAlama baA­
lanm1� baA1mhhk ve insani kendiliAindenlik �eklindeki ahlaki kod­
lara uygun olmas1 gerektiAini belirten bir dizi inanca gOre Orgiltlen­
mi�tir. Bununla birlikte modernle�me ve Bat1 nilfuzuyla bu inan�­
lar dizisi sorgulanmaya ba�land1, ger�i tam bireysellik hala bir sos­
yal tehdit olarak gOrillilyor (Moeran 1984 a).
Filmlerdeki bireyciliAin ald1A1 bi�imlerden birinin, tilm gelenek­
sel inan�lan reddeden ve bir saf olumsuzluk doktrinini benimse­
yen nihilizm olduAunu gOrmek �a�1rt1c1 deAildir. Richie ( 1982: Sf.
188) �unu belirtiyor:

Seiki de Japon toplumu boylesine bask1c1 olduAu i�in. Ozgilrl�me ka­


t1ks1z bir nihilizm gibi 3$lrl bir �kil alabiliyor. Nihilizm, bir eylem yolu
olarak kesinlikle bask1c1 Tukugava hilkilmeti denetimi ele ald1ktan son­
ra b3$lad1. Japonya'da kolektif bily1lk i�letmeler hala bu feodal dOne­

min pek �ok OzelliAini silrdilrilyor ve belki de bir sonu� olarak nihiliz­
min �kicilili d�am ediyor. Samuray /syani gibi bir resimde bile... yad­
s1mamn (insanlan Oldilrme, evleri yikma) pilr n�esi, eylemin motivas­
yonunun hi� delilse bir p�1 olarak gOrillebilir.

Yine:

1he Pornographers (Pornocular) gibi filmlerde... yOnetmen (Imamura


Shohei) Japon kolektif inan�lanrun tamamen ahlakOtesi, hayati ve ta$­
kmca bir reddedili�ini kutluyor (Sf. 188).

143
Sinemanm ilk nihilist kahramanlan jidaigekide daha I 927'de or­
taya �1kt1 (Anderson ve Richie 1 959: Sf. 1 37), ama Richie, yeni sa­
va� sonras1 nihilizmin, 1960'h y11lara gelindijinde Japonya'mn zen­
gin ve KonfO�Os�O �ah�ma etijine dayanan geleneksel deje£1eri g6z
ard1 eden, bo� vakitlere y6nelen bir toplum haline gelmi� olmas1 ol­
gusundan kaynakland1j1m savunur (Richie 1 982: Sf. 1 90). -Hi� de­
jilse yuzeyde- "sava��l ruhu"nu modern bi�imde tasvir etmeyi sur­
duren jidaigeki ve yakuza filmlerinde ge�mi�. bugtinle bir yuzle�me
arac1 olarak kullamld1. Bu bak1mdan pek �ok y6netmen, filmleri­
nin konulanm g�mi�ten se�er; feodal dejerler dizgesini 6vmek ve­
ya yuceltmek i�in dejil, "Japon olmanm, kat1, bajlay1c1, belki zor­
lay1c1 tammmdan -bireye zarar veren, ulusal gururu �ajllayan bir
koddan- ka�1� yolu bulmak i�in" (Mellen 1976: Sf. 59). 0 halde, bir
dereceye kadar bu y6netmenler, Mishima'yla "eski Japonya'nm, d1�
dtinyadan tecrit edilmi� bir ilkel ada olduju zamanki d6nemin Ja­
ponyas1'nm geleneklerine d6nmek, killttirtin yeniden hayatiyet ka­
10
zanmasma imkan verecektir" fikrini payl�1rlar (1 976: Sf. 10) •

Burada ilgin� olan �ey, Japonya'da her yeni "dinsel" ak1mm pe�i
sira pornografi ve/veya �iddet seli getirmesidir. <;e�itli cinsel faali­
yetlere dalm1� ke�i� ve rahipleri konu edinen 10. yuzyll wara-e re­
simleri, Budizmin egemen olu�undan k1sa sure sonra yaptlnu�tl. Por­
nografi Oretiminde sonraki btiytik a�ama, yeni-KonfO�Os�OIOjOn
benimsendiji ve y6netici shogunluk tarafmdan dayatlld1j1 Edo d6-
nemi boyunca ger�ekle�ti. $imdi ise Japonya'nm, sanayi kapitaliz­
mi sistemindeki mtikemmelliji inceleme pe�indeyken bir 6l�Ode ye­
nik dil�tiljO Bat1hl�ma ve asli olarak da H1ristiyan ahlak1 s()z
11
konusu • Bu, Girard'm insanm �iddetini sm1rlar i�inde tutan �ey
dindir �eklindeki argtimanma uygun dil�er; din burada "ki�inin, ken-

1 a Burada yine bir �81i$ki Va[ Nihilizm bireye neredeyse deh$8t verici bir
Ozgtirle$me sunuyor, birey aym zamanda da feodal de{jerlerin bask1s1 albn­
da eziliyo[ Bu nedenle Oltim ve $iddet arasinda, gefliekteki karmq1k varo­
IU$ "ge�ekli�in"den kolay bir teorik ka�$ yolu sunan bir net kar$1tbktan sOz
etmek epey zo[
1 1 . Mpdern pornografik filmlerde kachnlann kendilerine tecavtiz eden ki$i­
lere Afik olmalan, bazJ balomlardan bizzat Japonya'yi belirten bir mecazi imge
olarak gOrOlebilir, Japonya da -yiizy11lard1r- Once Asya latasmdan, $imdi de
Babdan galen her yeni ktiltur dalgas1ru abarbb bir $8kilde benimsemi�i[

144
di siddetine kars1 tedavi edici veya 6nleyici arai;larla kendini savun­
12
ma i;abalanm kusatan 6rti.i" olarak tammlamr ( 1 977: Sf. 23)
lki farkh dilsilnce sisteminin i;arp1smasmdan dotan nihilizm duy­
gusu, Japonlann k6kil eskiye uzanan gei;icilik veya fanilik (mujo)
duygusuyla da batlantlhdir. Bunu, geni;lilin safl1l1 fikrinin teme­
linde ve Mishima'nm (Lady Murasaki'den bu yana pek i;ok Japon
yazarmca paylasllan) di.inyamn gelip gei;ici bir rtiyadan baska bir
sey olmad1l1 seklindeki nosyonu�da g6rmekteyiz. Estetik baklmdan
bu g�icilik mono no aware olarak ya da seylerin kederi olarak anll­
maktadir, bu nedenle de gi.izellik hayatlanmmn ve genelde di.inya­
nm yav� yavas dotal yok olusundaki kederle batlant1hdir.
Her seyden 6nce fanilik fikri zamamn kmlganhtm1 ima eder ve
hence. cinsellik, 6lilm ve gi.izellikten olusan bu garip d6rtltini.in can
ahc1 noktasmdaki sey zamandir. Yine, Mishima s6yle der:

Zaman insanlan de�stirir, onlan tutars1z ve firsati;1 yapar, insanlan


dejenere eder, ender olarak da yi.iceltir. Yine de insanhgm daima Oliimle
kars1 kars1ya bulundugu, bir andan dilerine gei;i�ten baska geri;ek olma­
d1AJm varsayarsak, zamarun akis1, ona gOsterdi�miz saygiya de� (1977:
Sf. 43).

Bana, jidaigeki ve yakuza filmlerinin her seyi, bir zamam dur­


durma girisimi gibi geliyor. Yi.izeyde bu gayet ai;1k. Jidaigeki konu­
lan tamamen (pre) feodal Japonya'da gei;en d6nem filmleridir. B6y­
lelikle simdiki zaman, gei;misin ii;ine sokulur. Aym zamanda da hem
askeri hem de estetik sanatlarda 6zgecilik (dilergamhk) ilkesinin yi.i­
celtildilini belirtmeliyiz.
Burada, Zen Budizmin etkisi elbette ki i;ok gi.ii;li.idi.ir. Bir sanatm

12. Girard (1977: Sf. 115) !iiddetin hem "iyi" hem de "koti.i" bii;imleri oldu­
gunu ve kurban etmeye yonelik oldugu zaman "iyi" !iiddet oldugunu savu­
nur. Ayn i zamanda da y1k1c1 bir !iiddet dongi.isi.ini.in sadece bir ikame kurba­
na y6neldigi zaman sona erebilecegini ileri surer (sf. 93). Girard'm argi.ima­
rn klasik mitolojide odaklarnr ve klasik mitolojinin orneklerinden yararlarnr­
ken, ben -Japon toplumu vakasmda- "ikame kurban"m gerc;ekte Babh­
l�ma oldugunu ileri si.irmenin mi.imki.in oldugu karnsmday1m. Bu nedenle
Japonya'da i;iddet, Japon degerlerini devam ettirmeye yoneliktir. Bu bak1m­
dan �iddet, "mant1ks1z" degil, (sf.46) mant1ga ka'l• i!iler, i;i.inki.i bu degerler
nihai olarak (a�ag1da gorecegimiz gibi) mant1gm ve akhn kavranabilirliginin
otesine gei;mekle ilgilidirler. " iyi" !iiddet kutsald1r, i;unki.i ozgecilik getirir ve
ozgecilik de ii;inde grup ideallerini banndird1g1 ic;in uyumdur.

145
uygulay1c1s1, tirettiAi nesneyle yekvticut olmaya davet edilir. Japon
balk sanatmdan (mingei) bir Ornek verirsek, nesneyle Ozdeslesme,
gtizelliAin deAerini artt1rd1A1 One sii.rtilen doArudan algllama (chak­
kan) yoluyla gen;eklesir (karsllastmn Moeran 1984 b). Benzer sekil­
de, k1h.; kusanma ustahAmda da samuray kendisi hakkmdaki bilin­
cini yitirmeye, "kalpsiz" olmaya (mushin), .;evresiyle yekvticut ol­
maya .;ahs1r. Edo dOneminin tinlti silahsOrti ve ressam1 Miyamoto
Musashi, Book <?f Five Rings (Bes Ytiztik Kitab1) adh eserinde bu
konuda sunlan yazm1st1:

Bosluk Kitab1. Boslukla, hi.;bir baslang1c ve hicbir son olmad1Am1 kas­


tediyorum. Bu ilkeyi benimsemek, ilke benimsememektir. Stratejinin yo­
lu, doAamn yoludur. DoAanm gtictinU deAerlendirdiAin, bir durumun rit­
mini bildiAin zaman, dtismana doAalhkla vurmaya ve doAalhkla incit­
meye muktedir olabileceksin. 1ste bu, Bosluk Yolu'dur (Miyamoto 1974:
Sf. 44).

Bu Ozgecilik nosyonu, erkeAin kendini dtistinmenin Otesine ge.;­


mesini, iyi ve kOtti, doAru ve yanhs, gtizel ve .;irkin ikiliklerinin Ote­
sindeki tinsel hi.;liAi sezgiyle alg1lamasm1 gerektirir. Bu bak1mdan
anti-dil olduAu sOylenebilir. Ancak dil, pek .;ok bak1mdan bizi, za­
mamn farkma vardmr (karsllastmn Bloch 1977: Sf. 283). Japonya�
da -ve kuskusuz pek .;ok baska toplumda da- gtizelliAin deAerlendi­
rilmesi, cinsel doruk ve Oltimle kars1 kars1ya kahnd1Amda OzgeciliAe
erisilmesi, bunlarm hepsi de dilin insan zihninden uzaklastmld1A1
ve zamanm fethedildiAi anlard1r. Belki de sadece bOylesi anlarda Ja­
ponlar, tarihin geriye dOndtirtilemeyen ak1smm tistesinden gelebi­
lirler, sadece o zaman bireysel arzular ve grup sm1rlamalan arasm­
daki kahtsal .;at1smay1 .;Ozebilirler. Ve aym zamanda da zamamn fet­
hedilmesi, kendi ile Oteki arasmdaki bosluAun da fethedilmesi hali­
ne gelir. K1saca siddet bir ttir "communitas"tlr (iletisim).

1 46
KAYNAKCA

Anderson, J. and Richie, D. 1959: The Japanese Flim: Art and Industry.
Tokyo: Tuttle.
Bataille, G. 1965: L'Erotlsme. Paris: Minuit.
Bloch, M. 1977: The past and the present in the present. Mant (N.S.), 12,
278-92.
Buruma, J. 1984: Behind the Mas: On sexual demons, eecred mothers,
tran11Yestltes, gangstera and other Japaneee heroes. New York: Pant­
heon.
Girard, R. 19n: Vlolence and the Sacred. Baltimore: Johns Hopkins Press.

Mellen, J. 1 976: The Waves at GenJl's Door. New York: Pantheon.


Mishima, Y. 1 977: The Way of the Samurai. New York: Pedigree.
Moeran, B. 19848: Individual, group and eelshln - Japan's internal cultural
debate. Man (N.S.), 19, 252-66.
- 1984b: Lost Innocence: Folk craft pottera of Onta, Japan. Berkeley and
Los Angeles: University of California Press.
- 1985: Confucian confusion: The good, the bad and the noodle western.
In D. Parkin (ed.), The Anthropology of Evll, Oxford: Basil Blackwell.
Nakane, <;:. 1970: Japaneee Society, Berkeley and Los Angeles: University
of California Press.
Needham, R. (ed.) 1973: Right and Left: E9811y8 on dual aymbollc claul­
flcatlon. Chicago and London: University of Chicago Press.
Richie, D. 1982: The Japaneee Movie. Tokyo: Kodansha International.
Scott-Stokes, H. 1974: The Life and Death of Yuklo Mlshlma. New York:
Farrar Straus and Giroux.

Tucker, R. 1973: Japan: Fiim Image. London: Studio Vista.

147
V II. tSPANYOL BOGA GURESfNDE
SEREF, HAYSfYET VE SfDDET SORUNU
Garry Marvin

Onlar, bunlara ahs1k olmayan yabancdan


son derece huzursuz eden bu ac1 verici ve
kanh detaylan, �ok eskilere dayanan ahs­
kanhkla ya gOrmilyorlar ya da rahats1z
edici bulmuyorlar, oysa Ote yandan, bu
konuda Ozel deneyimli olmayan gOzlere
sOrekli birbirini tekrar eder gibi gOrOnen
olaylarda binbir yenilik alg1hyorlar... ts­
ter iki, ister dOrt ayakh olsun, gOres�ile­
rin karakterinde ve edasmda binbir ince
aynnt1y1 degerlendiriyorlar.
Richard Ford 1855: Sf. 99

BOGA G0RES1 VE "SlDDET"

Bir�ok toplumda siddet ve siddet olaylan bOyOleyicidir; her ikisi


de hem �ekicidir hem de nefret uyandmrlar; tamk olanlar da gO�lO
duygusal tepkiler yaratma egilimindedirler. Bu, Ozellikle de olaylar
insanlann ya da Oteki canhlann yaralanabildigi ya da OldOrOlebil­
digi aleni (public) gOsteri niteligi tas1yorsa daha da dogru gOrOnO­
yor. Bu makalede, gOrOnOrde siddet i�eren ve boga gOresi denen kar­
mas1k ritOel dramm -insan aktOrlerin hayvanm OlOmOnO haz1rlad1k­
lan ve kendilerinin de hayvamn saldmsmm kurbam olabilecekleri
bir seyirlik olaym- asli bir k1smm1 olusturan edimlerin iletisim ve

• Bob Davis, Henk Driessen, Margaret Kenna, Brian Moeran ve David Ric­
hes'a, son yazim s1ras1nda epey yararland1{11m yorumlan, ele�tirileri ve One­
rileri i�in te�ekkOr bor�uyum. Ozellikle, yBZJy1 Ozenle okuyan ve bu makale­
nin ilk �eklini yorumlayan Richard Fardon'a te�ekkOr ederim.

148
d1�avurum b oy u tlarm1 i rdeleyecegim1 Boga gtire�i. ic;:i nde u retilen
d u ygusal tepk ilerin hayli btiy u k oldugu -ve ifi:inde, 1 s panyol toplum
ve k ti lt ii r u ortammda insan olmanm ne a n lama geldigi gibi C:memli
bir d u yguyu b a n n d i ra n - bir olayd i r. Profesyonel bir boga gilre�i yo­
rumcusu, "Boga gu re�inde bir t s p a nyol, i n sani niteliginin tamm1-
nm en mtikemmel �eklini bulmak tad 1f,' (Campos de Espana 1 969:
Sf. 1 37) d erken, boga gtire�inin a s l i C:memini kavl'!Jl1tamn e�igine ge­
liyor. Fa kat, boga gtire�inde e�it C:mem ta�1yan c>tekl �ey, bizzat C>lumle
ytiz yuze gelmektir. E n d u l u s l u �air ve yazar Fed erico Garcia Lorca�
nm da d i k kat c;:ektigi bir noktadir b u . Lorca der ki "1s panya, C>lti­
m u n u l usal seyir o l d ugu tek u l kedir" ( 1 980: Sf. l l08).
Boga g u re�inin 1s panyol ktilt ti r u ic;:inde oynad1g1 roltin ne denli
mer kezi old ugunu, 1sp anyollarca hangi adla a m l d 1g1 d a ortaya ko­
yar : La Fiesta Nacionar ("U lusal Senlik", ya ni ulusal k ut lama). Bu-

1. ispanya'nm her yanmda, insanlarm ve boOalarm ka11lla�mas1yla nitele­


nen c;:e�itli olaylar vard1r, benim burada sadece formal, profesyonel bo{la gu­
re�iyle -corrlda de toroa ile- ilgili oldu{lumu vurgulamahy1m. Bu olaym yap1-
s1 ve bu olay ic;:indeki surec;:ler lspanya'nm her yanmda aynid1r. Bununla bir­
likte. insanlann bo{la gure�ine ilgisi duzeyinde, olay kar�1smdaki tepkilerin­
de, lspanya'nm farkh bOlgeleri arasmda C>nemli farklar vard1r. Mesela Gala­
cia, Asturias, Katalonya ve Bask ulkesinde bo{la gure�i Kastil veya Endiilus' -
tekinden daha az co�kuyla ka111lanir. Aynca, ge>steri �ekillerine tepki bak1-
m1ndan Seville'deki seyirciyle Bilbao'daki seyirci arasmda buyuk fark vard1r.
Bu nedenle benim bO{la gure�i hakkmda -iki y1I si.iren- alan c;:ah�masma da­
yanan i;ah�mamm Endiilus'te (ispanya'nm guney bC>lgesi) Seville' de ve c;:ev­
resinde yap1ld1{1m1 belirtmek C>nemlidir. Endulus'un gayet kendine e>zgu bir
kiilturii var; bu nedenle bO�a gure�i V!3 Endiilus kiilti.iru arasmdaki ili�ki hak­
kmdaki yorumunun butun yoolerinin l spanya'nin C>teki bC>lgelerine de uygu­
lanabilece{lini savunmak istemem.
2. Fiesta Naclonal teriminin, butun lspanyollar tarafmdan bC>Oa gure�i ola­
rak anla�1lmasma ve pek c;:ok gazetenin boOa gure�iyle ilgili haber servisle­
rini bu adla adlandirmasma ra{lmen, olaym baz1 bC>lgelerde daha �piiler
oldu{lunu bir kez daha vurgulamak gerekli. Gayet ilginc;: bir soru da ispan­
ya'nm birc;:ok kesiminde C>nemli bir kutlama bic;:imi iken, izleyici ile aktC>ru bir­
birinden katl bir �ekilde ay1ran profesyonel bo{la gure�inin nasll olup da Fi­
esta Naclonal statusune yukseltildi{li hakkmdad1r. Bunun, k1smen, olaym,
baz1 bOlgelere standartlqm1� bir ge>steri olarak "ihrac;:" edil mesinden kay­
naklanmas1 muhtemeldir. Bo{la gure�inin pan-ispanyol oldu{lunun vurgulan­
mas1 C>nem tq1maktad1r (bqka hic;:bir olay bC>yle nitelenemez); bo{la gure�i
baz1 danslar ve �ark1 formlan gibi sadece bOlgesel kiilturun bir unsuru de­
{lildir. BoOa gure�inin, "lspanyolluk"un vurgulanmasmm bir sembolik arac1
olarak c;:e�itli siyasi hareketler tarafmdan kullanilma �ekli, burada konumuz
d1�mda kalmaktad1r.

149
giin k ii �eklini almaya ba�lad 1g1 on sekizi nci yiizy1l ortalarmdan be­
ri boga g ii re�i hem 1s panyollar hem de yabanc1lar tarafmdan lspan­
yollugun Oziine ili �kin bir �ey olarak gOrilliir. Olaym Onemi, sadece
dini ve lai k bayram gilnlerini k ut lamak ic;:in uygun gOriilmesi olgu­
sunda degil, aynca ba�l1ca ki�ilerinin balk kahramanla r i ha line gel­
mi� olmas1yla, yarat1c1 sanatc;:1larm eserlerinde Oviilmeleriyle, ona ait
imajlarm ve �imgelerin 1s panyol dili3 ve dil�ilncesine nilfuz ettigi
d erece ile de ortaya kon ur.
D1�andan biri ic;:in boga gii re�i n i n en ac;:1 k yam, birta k 1m er ke k le­
rin bunu onaylayan bir izleyici kitlesi Oniinde bir biiy1lk hayvaru ag1r
ag1r zay1f dii�iirdiikleri, yaralad1 klan ve Oldilrdilkleridir. Eylemin c;:o­
gu yO n ii k u� k usuz 1 s panyol olmayanlar ic;:in rahats1z edicidir; fizi k­
sel zarar vermeye, kas1tl1 bir �ekilde kan a k 1 t 1lmasma v e bir Oldilr­
meye, (yani imhaya, tahribe) tan 1 k olmamn dolays1zl1g1, boga g ii re­
�ine "�iddet" olay1 kimligini verir. B u n u nla birli kte i�in bu yOnleri
boga g ii re�inin aktOrleri veya seyircileri ic;:in odag1 olu�tu rmaz. Ger­
c;:ekten de 1ngilizcedeki "violence" (�iddet) kelimesine gOrilnilrde c;:ok
benzemesine ragm en, 1s panyolca d a k i violencia terimi, bir boga gii­
re�i gOsterisini olu�t u ran c;:e�itli edimleri nitelemeye u yg u n
gOriilmez4 Kendilerine, boga giire�inin �iddet ic;:erip ic;:ermedigi so-
3. Bkz. Cossio (1978: 235-242. sayfalar), ispanyollann giindelik konw;ma
diline giren bo!)a giire11i terimleri ve ifadelerinin listesi ic;:in.
4. Vlolencla terimi, ispanyolcada ingilizcedeki "violence" (!iiddet) terimi­
nin kullan1ld1!)mdan daha az kullan1hr. lspanyolcada olaylan veya eylemleri
vlolento olarak nitelemek miimkiin oldu!)u halde, bOylesi bir tavir yaygm de­
!)ildir; benim gOrdiiklerime gOre teri m, bir ki11inin heyecan durumunu anlat­
mak ic;:in daha s1k kullanihyor. Gerc;:ekten de vlolentonun Kraliyet Akademisi
sozlii!)iinde yer alan ba11hca tanim1, "do!)al durumunun, ko11ulunun veya bi­
c;:iminin d111ma c;:1km111 11ey" 11eklinde. Dlcclonarlo del uso Espanol adh sOz­
lii!)iinde Maria Molinar, vlolenclanm sertlikle veya kesintiye u!)ratmak sure­
tiyle, ola!)aniistii zor veya yo!)unlukla olan veya yapllan 11ey anlammda kul­
lanilabi ldi!)ini belirtir. Fakat Molinar aynca, kelimenin daha s1k olarak ya nor­
mal akli durumda bulunmayan bir ki11inin halini veya biri tarafmdan do!)al
diizenlerine kar111t olarak uygulanan eylemleri tanimlamak ic;:in kullanild1!)m1
vurgular. Bir heyecan durumunu tanimlama ba!)lammda ingilizce "yo!)un­
luk", "ofke", "k1zgmhk" terimleri de vlolento veya vlolencla kelimesini c;:e­
virmek ic;:in kullanllabilirdi. Hem zoru hem de do!)al olmay1111 vurgulayan, belki
de bir kabul edilemezlik duygusu veren tan1mlar bana kahrsa, lspanyollarm
terimi kullan111 11ekillerine gayet do!)ru bir anlam yiiklemi11 olurlar. Matadorun
(bo!)a giire11c;:isinin) do!)al olmayan veya hastahkh bir akli durumun bir sonu­
cu olarak bo!)a giire11i yapt1!)1 11eklinde hic;:bir kavram olmad1!)1 ic;:in terimlerin
matadorun eylemlerini nitelemek ic;:in kullanilmas1 muhtemel de!)ildir.

1 50
rusunu yOnelttiAim aficionadolar (taraftarlar) neredeyse istisnas1z,
boAa giire�inin eziyet edimleri i�erip i�ermediAi ekseninde yamt ver­
diler, oysa ben crueldad (eziyet) kelimesini hi� anmam1�t1m.
Bu, lspanyollarm, yabancllarm boAa giire�i baAiammda �iddet,
eziyet (ac1mas1zhk) ve kabul edilmesi imkans1z davram�1 birbirine
baAiama tarzlanm nasll algllad1klanm gOsteriyor. Kendi aralarmda
boAa giire�i tartl�tlklarmda veya basmda boAa giire�i hakkmda ya­
zlld1Amda lspanyollar �iddet kelimesini mecbur kalmad1k�a ortaya
atmazlar.
Antropologlarm meselesi elbette ki baz1 insanlarm rahats1z edici
bulduAu olaylarla ilgili ahlaki sorunlar iizerinde durmak deMdir.
Onun meselesi daha �ok anlamakt1r -bu olayda, yaralanma ve Oliim
riskine giren bir adamm, kamuya a�1k bir alanda vah�i bir b0Aay1
kontrol etmeye ve Oldiirmeye kalk1�masmm killtiirel olarak kutlan­
d1A1 bir ritiieli anlamak; bOylesi bir olaym �e�itli Onemli olaylarm
kutlanmasmda nasll merkezi bir konuma gelebildiAini kavramak­
Bununla birlikte, olaym yerli anlamlanm ara�t1rd1A1 siirece, bir ant­
ropoloAun �iddet kavrammm kendisi hakkmdaki Onemli analitik ko­
nulardan ka�abileceAine inanm1yorum.
Bu kitaptaki tartl�malarda a�1k�a gOrilldiiAii gibi, "�iddet" teri­
minin problematik bir konumu vard1r. �iddet edimleri nasll tamm­
lamr? Ara�t1rmac1 belirli edimleri �iddet olarak nitelerken, bunun
ahlaki bak1mdan i�erdiAi �eyler nelerdir? Katllanlarm bOyle nitele­
mediAi veya bOyle gOrmediAi faaliyetleri, antropologlarm "kendi"
�iddet anlay1�lanyla belirtebilmeleri ne Ol�iide doArudur? Giindelik
Anglo-Sakson kullammmda "violence" (�iddet) sOz konusu davra­
m�1. ho� olmayan, kabul edilmesi imkans1z, yasad1�1 ve rahats1z edi­
ci olarak tammlayan negatif ahlaki imalar ta�1r ve bu nedenle de
terimi kendi kiiltilrilnii merkez alarak kullanmanm tehlikelerinin fark
ve kabul edilmesi hayati Onem ta�1r. Biitiin killtilrler i�in ge�erli ola­
bilecek tek bir �iddet tamm1 yapmanm gii�lilAii -hatta imkans1zhA1-
kabul edilebilir (David Parkin'in bu kitaptaki makalesinde belirttiAi
gibi, �iddet nomotetik bir kategori deAildir). Ancak tum bu neden­
lerle, terimin kendi (killtiiriimilze ait) anlam1m tamamen safd1�1 et­
menin miimkiin olduAunu sanm1yorum.
"�iddet" teriminin Onemi, bir sosyal eylemler sm1fm1 antropolo­
jik analiz i�in tammlama sorunuyla ili�kilidir. Bence, Anglo-Sakson
antropologlar ka�1mlmaz olarak, terimin Anglo-Sakson kullamm1-
m izleyeceklerdir. Benim giindelik dilnyamda, insanlarm Otekilere

151
kasdi olarak zarar vermesiyle ilgili eylemleri normalde "�iddet" ola­
rak gOrillilr. Bir antropolog olarak, bir ba�ka toplumun (�iddet) pra­
tiklerini inceleyi�im, Oncelikle kendi (�iddet, �ev.) kavram1mm i�a­
ret ettiAi sm1flamalara dayanacakur: SOz konusu toplumdaki, bu kav­
ram kapsamma giren eylemleri uyguluyor. gOrilnen insanlar Once­
likle dikkatimi �ekecektir. Bu bir yana, o halde benim mesleki so­
rumluluAum, bir �ekilde benim kendi kategorilerime ve ahlaki ilgi
alamma giren eylemleri yorumlamak ve bunun Otesinde de bu ey­
lemleri, bu toplumun onaylad1A1 daha yaygm belirli killtiirel deAer­
lerle analitik olarak ili�kilendirmektir. Bir Ornek verirsek, kans1m
dOven bir 1ngiliz ile kans1m dOven bir YanomamO Kmlderilisi koca,
�oAu ki�i i�in, benzer olaylar -ki�iler aras1 �iddet Ornekleri- olacak­
tu. Ve fiziksel eylemler ve sonu�lan bak1mmdan da bu algllama muh­
temelen hakh bulunur. Bununla birlikte antropolog i�in bOylesi bir
Ozde�lemenin uygunluAu analiz i�in bir �1k1� noktas1 gibidir. Yano­
mamO toplumu hakkmdaki ar�tuma sonu� olarak, YanomamO ko­
calan ve kanlan i�in kans1m dOvmenin epey farkh bir anlam t�1d1-
A1m, genellikle a�aAilay1c1 i�eriAi olmad1Am1 gOsterecektir (kar�Il�­
tmn Heelas 1982: Sf. 52; Brezilya-Venezuela smmndaki YanomamO
Kmlderililerinin etn0Arafyas1 i�in bkz. Chagnon, 1968). Yanoma­
mOlerin kanlanm dOvmesiyle tspanyol boAa gilre�i arasmda, bu ba­
k1mdan belirgin paralellikler var.
0 halde, boAa gilre�ini, �iddet edimleri i�eren bir �ey olarak de­
Aerlendirmek, analizi Onyarg1h kllmaz. Bu daha �ok, �iddeti incele­
meye a�mak i�in bir Onko�uldur; insanlann ni�in �iddete angaje ol­
duklanm, boAa gilre�inin ni�in ba�ka bir �ekli deAil de bu �ekli al­
d1A1m, aktOrler i�in ne anlam ta�1d1Am1 anlamak ilzere tasarlannu�
sorular hazulamanm bir arac1d1r. A�aA1da "�iddet" teriminin kul­
lamlmas1, bu a�1dan kavramm Onemini yans1tu.

S1DDET VE DOZEN

BoAa gilre�inin anlam1m kavnunak i�in, erkek ve boAa arasmda


var olan ve gOsterinin ak1�1 i�inde geli�en ili�ki incelenmelidir. Bu
ili�ki asll olarak, hayvarun fiziksel hasara uAramas1 ve erkelin ciddi
yara almas1 riskini i�inde barmdmr. GOsteriyi seyretmeyi cazip bu­
lanlann tepkilerir.de. incelemenin bir anahtan bulunabilir. KesinlikJe.

152
bir bo�a giire�ini olu�turan eylemler, hem aktOrler hem de seyirciler
tarafmdan gerekli, kabul edilebilir ve olaya uygun olarak de�erlen­
dirilir. Soru�turmamn ba�lang1-; -;er-;evesi insan toplumundaki �id­
detin incelenmesiyle ilgili Onemli bir teorik konunun tart1�1lmas1 yo­
luyla sunulur. Bu konu, �iddet ve sald1rganhk arasmdaki ba�lantly­
la ilgilidir.
"�iddet" ve "sald1rganhk" terimleri s1khkla, birbirinin yerinde kul­
lamhr; onlar arasmda varsayllan ili�ki iizerinde pek d il�iiniilmez.
"�iddet"' daha giindelik olarak davram�m kendisini tammlamak i-;in
kullamlmasma ra�men, zaman zaman bir duygusal hali anmak i-;in
de kullamhr. Davram�1 tammlamak i-;in kullamld1�mda, bOylesi dav­
raiu� yaygmhkla -hi-; de�ilse k1smen- ilgili edimleri yapanm
"sald1rgan" ruh haline atfedilir. BOylece �iddetin kavranmas1, birey­
lerin psikolojik durumlarmm ve kendilerine Ozgii motivasyonlan­
nm sebep ve sonu-;larmm a-;1klanmasma ba�h hale gelir. Ben bu gO­
rii�ii genelde problematik buluyorum, aynca tamd1�1m ve her giin
izledi�im bo�a giire�lerinde, saldirgail bir ruh hali -;er-;evesinde bu­
lunduklanm dii�iindiirecek hi-;bir �ey gOremedim. Bo�a giire�-;ileri­
nin Oldiirmek zorunda olduklan bo�aya kar�1. giindelik olarak dii­
zinelerce hayvan Oldiiren kasaplardan (onlardan da epey tamd1�1m
var) daha fazla dii�manhk beslediklerini gOsteren hi-;bir i�aret yok.
Psikolojik indirgemeci a-;1klamalarda incelenmeden b1rakllan �. �id­
det ediminin kendisinin kendine Ozgii do�as1d1r. BOylelikle bo�a gii­
�inde bOylesi a-;1klamalar, olaym kiiltiirel Ozgiinlii�iinii incelemekte
ba�ans1z kahr. Bu a-;1klamalar, �iddetin stereotip do�asma, sadece
belirli vesilelerde me'ydana gelmesi ve kendisini olu�turan kendine
Ozgil kurallan, estetik yasalan ve beklenen davram� normlan olma­
s1 olgusuna yamt veremez. BOylesine karma�1k bir kiiltiirel olgunun
nas1l olup da aktOrlerin sald1rgan "durumu"ndan ortaya -;1kabildi­
�ini ve nas1l ya�atllabildi�ini tasavvur etmek kesinlikle -;ok zor.
0 halde bo�a giire�inde anlay1�la kar�llanmayan �y. aktOrde., amac1
bo�anm miimkiln herhangi bir ara-;la yok edilmesi olan sald1rgan
davram�m. Ofkenin veya dii�manh�m aniden ortaya -;1kmas1d1r. �id­
detli diye nitelenen olay veya edimler s1khkla sosyal yap1y1 bozan
ve bOlen edimler olarak i�lem gOriir; fakat bu, bu ba�lamda kesin­
likle sOz konusu deMdir. A-;1kt1r ki �iddet edimleri diizenli o/abilir­
ler; kontrollii ko�ullar altmda s1raya konmu�. dilzenli ve kabul edi­
lebilir yollardan meydana gelebilirler ve dahas1 �iddet edimlerine kiil­
tiirel veya sosyal bak1mdan spesifik tepkiler olabilir. Bir Ornek vere-

1 53
lim: Boks ma�1 da, bir sokak kavgas1 da insanlann bir ba�ka ki�iyi
yumrukla incitmesidir, fakat kar�1hkh organizasyon ortamlan ba­
k1mmdan. ve tamklann tepkileri bak1mmdan 6ztinde farkh olaylar­
d1r. Ve nasll boks ma�mda olaym geli�imini belirleyen gayet kesin
kurallar varsa; bo�a gtire�inde de matador ve yard1mcllan, bo�ay1,
se�tikleri herhangi bir �ekilde yok edemezler. Her iki olayda da ku­
rallar ger�ekte dtizeni g6zetmek tizere tasarlamr, rekabetin niteli�i­
rri tammlar ve sm1rlarlar. Bo�a gtire�ini y6netmek i�in ger�ekte ga­
yet aynnuh bir protokol vard1r. Ve kurallann herhangi bir ihlali g6-
rtild ti�tinde arenadaki seyirciler kesinlikle aleyhte tezahtirat
yaparlar 5 E�er ihlal yeterince ciddiyse bo�a gtire�i yetkililerinin ce­
za vermesi de beklenebilir. K1saca, tahrip oyunu ba�lar, bo�a tize­
rinde erke�in denetimi kademeli olarak kabul ettirilir ve �iddette,
dtizen ifade edjlir (Marvin 1 982: Sf. 3 1 9 vdd., Sf. 349 vdd . )

R1T0EL OLARAK BOGA G0RE�1

Erke�in bo�ay1 6ldtirmesi, bo�anm �e�itli m1zraklar, keskin b1-


�aklar ve pelerin kullamlmas1yla gti�stizle�tirilmesi yoluyla sa�lamr;
bu anlamda bo�a gtire�indeki �iddet ara�sald1r. Hayvana k1h� sap­
lamak suretiyle 6ldtirmek de ara�sald1r. Ve aslmda her bo�a gtire�i
kasap i�in derisi ytiztilecek alu 6lti bo�a demektir. Fakat bo�a gtire­
�ini kabaca bir kasaphk i�lemi olarak g6rmek, ki�inin olay1 anla­
masm1 epey zorla�tmr. Bo�a gtire�i 6ztinde bir rittiel olayd1r ve pek
�ok rittielde oldu�u gibi, ara�lar ve ama�lar arasmdaki ili�ki basit
de�ildir. Bo�a yenir ve bu nedenle de 6ldtirtilmesi gerekir, fakat az­
gm bir bo�anm k1h�la 6ldtirtilmesi zordur: Verimlilik ilkesi bak1-
mmdan kur�una dizmek �ok daha kolay olurdu. Ger�ekten de bo�a

5. Btittin bo{la gtire$1eri Reglamento de Espectaculos Taurlnos (son ba­


sum 1962)'a gOre dtizenlenir; bu, ispanyol htiktimetinin yasal olarak zorunlu
hale getirdi{li, 138 maddeyi kapsayan bir belgedir. Bu maddeler olaym tum
unsurlanm duzenlerler; tek dtizenlemedikleri $ey, arenada gOsterinin ger�ek
stilidir. "Yaz11l olmayan kurallar", seyirci ve aktOrler topluluklanmn stil, este­
tik, tam bir gOsteriyi neyin olu$turdu{lu konularinda t8$1d1klari genel fikirler­
dir. Elbette ki herkes, stilleri aym $ekilde yargllamaz veya gOsterileri aym $e­
kilde de{l erlendirmez ve bu "kurallar"in stattisti konusunda da g0rti$ ayribk­
lari olacakt1r.

1 54
gilre�inde l)nemli olan �ey, l)ldilrmenin yerine getirili� $eklidir; bo­
ja gilre�i. matadora prestij kazand1ran l)ldilrme "i�lemi"dir. t�lemin
vurgulanmas1, 'elbette ki insan sosyal hayatmdaki pek i;ok rekabet
tipleri temelindedir. Mesela, bir dilelloda, her bir rakip l)tekini l)l­
dilrmek ve bl)ylece galip olmak amac1 ta�1masma rajmen ejer bi­
rinden biri, kararla�tmlan silah k1hi;ken tabanca i;ekerse, ate� etme­
si ne zafer ne de yenilgi dojurabilir. Oldilrmek, ancak yan�ma ko­
�ullanna uygun davramlmas1 halinde kabul edilir; kurald1�1 bir �e­
kilde l)ldilrmek, onursuzluktur, kabul edilemez bir cinayet demek­
tir. "Siddet" eylemlerine sadece faydac1 ai;1dan bakmak, bu olayla­
rm en l)nemli yl)nilnil -ileti�im ve d1�avurum i�levlerini- gl)zden ka­
i;1rmakt1r. Bu makalenin kalan k1smmda boja gilre�inde aktanlan
ve d1�avurulan �eyin ne oldujunu dejerlendirecejim. Analizim En­
dillils'te, tspanya'mn gilney bl)lgesinde toplanm1� malzemelere da­
yamyor.
John Corbin (bu kitaptaki makalesinde) Endillils killttirilnde me­
denile�mi� (yani tam insan) olmamn anlammm, asli bir kayg1 oldu­
jun u gl)steriyor; Endtililsliller bu niteligi sergileyecek �ekillerde dav­
ranmak konusunda dikkatliler (bkz. aynca J. Corbin ve M. Corbin).
Corbin'in yorumu Norbert Elias'm verdiji ve halkm "sosyal niteli­
ji"ne gl)nderme yapan ve insanlarm aktif bii;imde katlld1klan bir
silrece i�aret eden, genel "uygarhk" dejerlendirmesiyle yakmdan baj­
lant1hd1r:

Ona (uygarhk) atfettijimiz her belirli karakteristik ... belirli bir insan
ili�kileri yap1sma, belirli bir sosyal yap1ya ve buna tekabill eden davram�
bi�imlerine tamkhk eder (Elias 1978: Sf. 59).

Ben bu yakla�1m1 bir ba�ka yerde (Marvin 1982) kulland1m ve En­


dillils killtilril bak1mmdan, boja gilre�inin bilyilk l)li;ilde "medeni"
oldujunu, i;ilnkil Endillils killtilrilniln kendine l)zgil l)zelliklerine
merkez olan dejerlerin cisimle�mesi oldujunu savundum. Tek bir
makale kapsammda ilgili tilm dejerlere dejinmek imkans1z. Bu ne­
denle burada k1saca �u l)nermeyi ileri silrmek istiyorum: Kamuoyu­
nun ele�tiren bak1�lan altmda, iki erkek arasmdaki hayli l)rgiltlil re­
kabetten olu�an boja gilre�i. Endillils topluluklanndaki erkekler­
den beklenen ve birbirleriyle ili�kilerini dilzenleyen davraru�larla baj­
lant1h kilit dejerlerin dramatik ritilel �ekle dl)nil�tilrillmesi (akta­
nlmas1) olarak yorumland1j1 zaman anlam kazamr. Spesifik olarak

155
olaym, ancak erkeklerin, kendi erkek imajlanm savunduklan sert
bir rekabet i�inde olmalanmn beklendiAi bir killtilrde anla�dabile­
ceAini savunuyorum. Endillils'te bu rekabet, �eref ve nam terimi ara­
c1hA1yla de�arj edilir.

SEREF VE BOGA G0RES1N1N ANLAMI

Anton Blok, Akdeniz illkelerinde �eref kodlanmn tam analizinin,


sosyal denetim ve siyasi iktidar yapdan baAlammda ve bOlgedeki dev­
let olu�um dilzeylerinde olu�turulmas1 gerektiAini savunur (Blok
1981). Blok, �eref ideolojilerinin, etkin devlet denetiminin dil�ilk bir
dilzeyde olduAu -korunma ihtiyacmdaki insanlann, devletin kurum
veya temsilcilerine gilvenemeyecekleri i�in kendi i�levini kendileri gOr­
mek zorunda olduklan- ko�ullarda ortaya �1kt1Am1 ileri surer. Ak­
deniz �eref kodlannda kilit OAelerden biri, Ozgilvendir: Hakarete uA­
rayan bir birey bu hakaretle, doArudan doAruya kendi kaynaklanm
kullanarak ilgilenmek zorundadir. Bir ki�inin �erefine halel getiril�
diAi zaman, o ki�i �erefinin onanlmas1m devlet kurumlan arac1h­
A1yla saAlayamaz. Devlet kurumlanna ba�vurmak, yabanc1 bir sis­
teme ba�vurmak olur ve her durumda da hakarete uArayan ki�inin
sosyal karakterine silrillen lekeyi silmez; ya da ki�inin kendisini a�a­
Adayan ki�i kar�1smdaki durumunu onarmasma imkan vermezdi.
BOylesi bir sistemde erkekler arasmdaki rekabet ili�kilerinde ge�erli
olan �ey "nam"dir: Bir bireye otekiler taraftndan uygun bulunan �y.
Birey Otekilerin kendisinin doAru davrand1A1 kamsma varmalanm
saAlayacak �ekilde davranmak zorundadir. Bourdieu, �eref hakkm­
daki dil�ilncelerini Ozetlerken, bOylesi fikirlerin Ozilnil yakalar. SOyle
der:

�refm 4'nemi, kendini daima Otekilerin gOzleriyle gOren, var olmak


i�n Otekilere ihtiya� duyan, �ilnku kendilik imaj1 kendisinin 4'tekilerden
yaDSiyan imajmdan aynlmaz olan bir bireye etik dUzlemde denk dU�­
mesinde yatar. Itibar ... asli olarak sosyal boyutuyla tammlanir ve bu ne­
denle herkes Onunde kazamlmak ve sawnulmak zorundadir (1979: Sf.
113).

Akdeniz illkelerinde �a11�an antropologlar, �eref kavrammm s1k­


hkla fiziksel ki�i ile temsil edildijini (bkz. Ozellikle Pitt-Rivers 1965:

156
sf. 25-9) ve erke�in fiziksel btittinlti�ti ve kudretinin sergilenmesine
6nem verildi�ini belirtmektedirler. Bu 6nemlidir, i;tinkti Pitt-Rivers'm
belirtti�i gibi, "�erefi korumarnn son noktas1, fiziksel �iddettir" (1965:
Sf. 29). Uc noktada, egemenli�in nihai dayana�1, bireyin bir ba�ka
bireyin camm almaya muktedir olmas1d1r. Bununla birli kte, bu u�
6rnektir, cunkti �erefe ve nama y6nelik tehdit ve meydan okumala­
rm co�una cok daha yumu�ak yollarla kar�1hk verilebilir. Akdeniz'in
6
6teki b6lgeleriyle k1yasland1�mda, Endtiltis'te fiziksel �iddete ba�­
vurmaya istekli olma fi kri fazla izahat gerektirmez (Bu, hence, ge­
nelde ispanya icin gecerlidir). Ne var ki �iddet potansiyeli kahr ve
bundan c1kan sonuc, bir erke�in 6tekilerden beklentisinin ciddi bir
meydan okumaya zor yoluyla kar�d1k vermeye haz1r oldu�unu he­
saba katmalan olmas1d1r. Onlar, onun hemen ytizgeri etmeyece�ini
ve itibanm zedeletmeyece�ini bilmek zorundad1rlar.
Bo�a gtire�i. b6ylesi de�erler arac1h�1yla anla�dabilir. Arenadaki
eylem, erkeklerin btiytik gtii;ltiklerle kar�d�t1klan zamanki ideal dav­
ram�m1 yans1t1r. Kamusal bir yerde 6teki erkeklerle kar�da�maya zor­
land1klan ko�ullar, bu gtii;lti�ti 6zetler. Matador, geleneksel olarak,
erkekli�in 6zeti -bu toplumda erkeklerin en hayranhk uyand1ran ni­
teliklerine bol bol sahip ki�i- olarak de�erlendirilir. Bo�a gtire�inde,
kar�da�ma erkekle erkek arasmda de�il, erkekle hayvan arasmda ol­
du�u halde, bo�a fiilen zorlu, tehlikeli ve gtii;lti bir erkekten gelen
bir meydan okumad1r. E�er matador meydan okumaya b�anyla kar­
�1hk verebilirse, prestij ve statti kazamr ve gercek bir erkek olma id­
diasm1 fiilen do�rulam1� olur. Ba�ans1zhk ise a�a�danma, alay ve
nam kayb1 getirir.
0 halde arenadaki bo�amn bir ba�ka erke�in namma tehdit da­
yatan bir erke�inkine yap1sal olarak benzer bir yer i�gal etti�i ac1k­
t1r. Bourdieu'nun belirtti�i gibi (1979: Sf. 105) �eref konusunda mey­
dan okumanm ve bunun kar�d1�mm 6nemli bir y6nti �u ki, bir er­
kek sa�ece denginin (e�itinin) meydan okumasma cevap verme ge­
re�i duyar, ve ancak o durumda cevap vermelidir. Bu nedenle, bo�a
gtire�inde erke�in kap1�mak zorunda oldu�u hayvanm de�erli bir ra­
kip olarak g6rtildti�tinti ve b6ylece kabul edilebilir bir meydan oku­
ma olu�turdu�unu vurgulamak gerek. Endtiltisltilerin d6vti�cti bo­
�anm nitelikleri hakkmdaki imaj1 epey geli�mi�tir ve hayvamn nite-

6. Bkz; meselaBlok (1974), Black-Michaud (1975), Campbell (1974) ve Hart­


zfeld (1980).

1 57
likleri .;ok hayranhk uyandmr. BoAa arenadaki dayat1c1 ve tehdit edici
figtirdtir; denetlenmesi a�m 01.;tide gil.; olan btiyilk, sald1rgan, vah­
�i ve tehlikeli erkektir. Bu yaratiktan gelen meydan okumayla yilz
ytize kalmak, onu kontrol etmek, ona egemen olmak ve sonunda
onu Oldtirmek ger.;ekte bir zaferdir.
S1radan bir erkeAin nam1, stirekli olarak gtindelik hayatm kar�1-
hkh etkile�imlerinde gOz Ontindedir. BoAa gtire�i ise farkhd1r, .;tin­
kti erkekli!in, yapay, Ozenle haz1rlanm1� olan ve "Ozel erkekler"le
ilgili bir smav1d1r. Fakat boAa gtire�i, bir erkeAin erkekli!ini sergile­
mesi ve kamu Ontinde kendinin kamt1m sunmas1 i.;in bir vesile ol­
maya vanr. Matador, aktOr say1hr ger.;i, ama bu matadorun bir er­
kek olarak ki�isel nitelikleriyle aynlmaz bi.;imde baAiant1hd1r. Bir
oyunda rol oynayan tiyatro aktOrti anlammda aktOr de!ildir; kendi
kimli!ini gizlemek durumunda de!ildir. 0 bir matadordur ve bOy­
lece kendini oynar. Btittin erkekler �ereflerini savunma iradesini gOs­
termek zorundad1rlar, fakat matador, normalin Otesine ge.;meye ve
kendini u.; ko�ullarda smamaya haz1rd1r. Kendini olaAanilstti nazik
bir konuma sokar; Oyle ki beklentiyi yerine getirmekte ba�ans1z ka­
hrsa, boAanm kar�1smda sinirli veya korkak durursa, a�aAilanma,
alay edilme, bOylece de �erefini yitirme ve kOtti nam edinme riskine
girer. Ve eAer durumun tistesinden gelmekte ba�ans1z olursa, o za­
man dtipedtiz yaralanma veya Oltim riski vardir. Matador olmak gO­
ntillti bir karardir, arenada olmay1 se.;mek de gOnilllil bir karar ge­
rektirir; bir kez arenaya .;1kmca da matador itibar yitirmeksizin mey­
dan okuma kar�1smda ytizgeri edemez.

Endtiltis kodlarmda, bir insan rakibi fiziksel olarak yok etmek,


tisttin bir zafer olu�turur; ancak insanlar ender olarak bu ttir yapti­
nmlara ba�vururlar. Ger.;ekten de dOvti�me edimi fazlas1yla a�aA1
gOrtiltir (bunu k1saca ele alacaA1m). Bununla birlikte Driessen'in gOs­
terdi!i gibi (1983: Sf. 129) erkekler kesinlikle kendi �iddet potansi­
yenerini iletirler ve bOylece Oteki erkeklerin sata�masma direnme ka­
pasite ve iradelerini gOstermi� olurlar. Bu, matadorla boAa arasm­
daki ili�kide fiziksel �iddetin ar1kra kilit OAe olduAu boAa gtire�inin
daha yakmdan gOzden ge.;irilmesini gerektirir. Bilinmesi Onemli bir
�ey �u ki matadorlarm sald1rgan ve fiziksel bak1mdan gil.;lil erkek­
ler olmak zorunda olmalan gibi mutlak bir nosyon yoktur. Mata­
dorlar atlet niteliklerine hayranhk duyulan ki�iler de!ildirler ya da
matadorlar ile ba!lantih bir beden ktilttine tekabiil eden bir duygu

1 58
7
yoktur ; k1sacas1, .;:ok fazla e�itilmi� ya da kas yap1s1 bak1mmdan
geli�mi� ki�iler deMdirler. Blok'un mafya (6zellikle 1 974: Sf. 1 8 1 )
ve Hobsbawn'm Avrupah haydutlar ( 1 969: Sf. 28) hakkmda anlatt1-
�1 �iddet erkekleri olarak nam edinme 6zelli�i, matadorlar i.;:in. ge­
.;:erli deMdir. Erkek ve bo�a arasmdaki �iddet ili�kisi bak1mmdan
biiyiik 6nem ta�1yan �ey, matadorun "6teki"ne saldirmak zorunda
olmamas1d1r. Matador k1�k1rt1c1 de�ildir; o sadece 6tekinin saldm­
sma kar�1hk verir. Arna.; ger.;:ekte, saldmya son vermek bile de�il­
dir, .;:iinkil saldmy1 matador te�vik etmi�tir. Tersine, saldmya mu­
kavemet etmektir. Matador hayvan iizerinde �iddet edimlerini siir­
diirdii�ii i.;:in, kendini savunmas1 s6z konusu de�ildir. Ve sonunda
rakibini 6ldiirdii�ii zaman, bu ne saldm ne savunma olarak g6rii­
liir. Daha .;:ok matadorun rakibinin fiziksel giiciiyle kar�1 kar�1ya gel­
mesi, miicadele etmesi ve onu y6nlendirmesi 6nemlidir.
0 halde iyi bir g6steride, erke�in so�ukkanhh�1 ile hayvanm az­
gmh�1 arasmda bir kar�1thk vardir. Saldirgan hayvandir, erkek de­
�il. Erkek kendini korumak i.;:in bir pelerin kullamr, fakat sadece
iistiine gelen bo�ay1 g6vdesinin miimkiin oldu�u kadar yakmma y6-
neltmekle, sinir, cesaret, ustahk ve kendine hakimiyet derecesinin ser­
gilendi�i bir g6steri i.;:in. K1zgm bo�a kar�1smda so�ukkanhhkla dur­
mak, onu iizerine .;:ekmek ve sonra kendi se.;:ti�i yere gitmesini sa�­
lamakla matador, hayvanm getirdi�i �iddet tehdidine yenilmeyi red­
deder ve durum i.;:indeki ustah�m1 sergiler. Ger.;:ek bir erkek i.;:in uy­
gun durum b6yle dramatize edilir,
Endiiliis kiiltiiriinde, bir erke�in iradesini 6tekine dayatmaya .;:a­
h�t1�1 rekabet.;:i erkeklik, tipik olarak bir cinsel te�bih ile -b�hca 6zel­
li�in, erkeklik giicilniin testislerden do�mas1- ile ifade edilir. Zay1f,
iddias1z veya korkak olanlarm, cojonelerden (testislerden) yoksun
olduklan ve manso (ehli veya evcil hayvan ki burada p1smkhk ve
iddias1zhk anlatlr) olduklan s6ylenir; b6ylesi erkeklerin tam erkek
olduklan yadsm1r. lddiahhk ve inat.;:1hkla testis sahibi olmanm ba�­
lant1s1, hayvanlan da niteler ve .;:e�itli tiirlerin erkek hayvanlan on­
lann evcil ve y6netilebilir hale getirildikleri evcille�tirme i�leminin

7. �a giire11i bak1mmdan hic;birviicut veya adetiklik kultii bulunmamas1-


na raOmen (ashnda baz1 yorumcular fazlas1yla fiziksel c;a1111ma yapmayi bile
olaym ruhuna zarar verme potansiyeli olarak gOriirler), matadorun genellik­
le c;evik, endamh viicuduyla, plcadorlann (ath yard1mctlar) bir Olc;iide daha
11i11man bedenleri ve dar giysileriyle biraz guliin.;: gOriinen yqh banderillola­
rin (ats1z yard1mctlar) iriyan gOvdeleri arasmda giildiiriicii bir ka111d1k vardu:

1 59
bir par�as1 olarak had1m edilir (kendi basma bir siddet edimi). 0l)­
vils�il bojanm had1mlastmlmamas1 ve bu nedenle de tesbih bak1-
mmdan tam erkek olmas1 l)nemlidir. Bu, gilcil, enerjisi ve cilssesiyle
birlikte, bir rakip olarak dejerini arttmr. Matadorun boja ilzerin­
deki kademeli egemenliji (ve sonunda bojay1 yok etmesi -ki bu ey­
lemle matador, bojanm iradesini kendi iradesine boyun ejdirtir-) hem
simgesel hem de davramssal dilzeyde bojamn had1mlastmlmas1 de­
mektir; t1pk1 erkekler arasmdaki bir �at1smada olduju gibi.
Boja gilresinde, gilndelik hayatm rekabet�i erkeklijinin daha ge­
nis sosyal ifadeleri de i�erilmistir. Bu bak1mdan ilk nokta, olaym
sosyo-mekansal bajlam1d1r. Boja k1rlardan, dojal dilnyadan kent
merkezine, bir ktilttir mekanma ve medeni insanlann egemenlik ala­
nma, oradan da l)zel olarak olusturulmus kamusal arenada erkek­
lerle karsllasmaya getirilir. Endillils killtilrilnde kamusal ve mahrem
alanlar arasmda gil�lil bir aynm vard1r ve pek �ok killtilrdeki gibi
erkeklerden ve kadmlardan bu aynma uygun davranmalan beklen­
tisi de vardu (Corbin 1 981). Kamusal alan erkeklerle �ok fazla ilgi­
lidir; erkeklerin kendilerini ispat ettikleri yerdir. Boja gilresi bunun
etkin bir sekilde ortaya konmas1du. Boja gilresinin yaplld1j1 yerin
admm Plaza de Toros (kelimesi kelimesine "Bojalar Alam") olma­
s1 l)nemli. lspanyolcada plaza, kent meydamdu, kl)ylerde ve kil�ilk
kasabalarda ana plaza kamusal sosyal hayatm odaj1 olacaktu (bkz.
Lopez Casero 1972). 0 halde, kent alanmda ve boja gilresi meyda­
nmda benzer dejer bi�me silre�leri yer ahr. Endillils'teki gilndelik
hayatta, insanlar l)tekilerin davrams ve karakterlerini nasll gl)zlil­
yor ve yorumluyorsa, l)tekilerin serefine, statilsilne ve prestijine izin
veriyor ya da kars1 �1k1yorsa, boja gilresinde de kabul, benzer bir
yolla ger�eklesir: Seyirciler matadorun erkekliji ve nam1 hakkmda
btiytik �l�ilde elestirel sesli yorumlar yaparlar.
tkinci nokta sudur: Endillils cinsiyet rollerinin, gilndelik hayatta
erkeklerin "sahnede" olmas1 -l)teki erkeklerle etkilesim i�inde olma­
lan gereken kamusal yerlerde boy gl)stermelerinin beklenmesi- an­
lamma gelir. Bl)ylesi bir sahnede onlar, kendi haklanndaki imajla­
rm ve bunun delalet ettiji namm kamu l)nilnde tanmd1j1 bir gilnde­
lik piyesin dejismeli olarak hem akrnrleri hem seyircileridir. Boja
gilresi, erkeklijin olusturulmasmm ve korunmasmm, insani sosyal
iliskinin gilndelik alarundan profesyonel aktl)rlerin bu nitelikleri daha
zorlu kosullarda sergilemeye giristikleri bir tiyatro sahnesiyle temsil
edilen bir seye aktan.lmas1 ile ilgili olarak kavranabilir. Belirli bir de-

1 60
receye kadar matador, hem Erkek Figilril'dilr, hem bir erkeAin sa­
hip olmas1 gereken niteliklere sahiptir. Bu nedenle suadan erkekler
kendilerini matadorla Ozdesleyebilirler; ancak o aym zamanda sua­
dan bir erkekten Ote biridir Oyle ki onu, suadan erkeklerin yapama­
yacaA1 seyi yaparken gOrmek ilgin�tir. Ancak aym zamanda da bo­
Aa gilresi, olaAanilsUi bir olaydu, �ilnkil (aktOrler deAil, ania) seyir­
ciler gilndelik hayattan s1ynlm1stu. Gilndelik hayatta erkekler ara­
smdaki rekabet, potansiyel olarak hassas sosyal iliskiler aAma zarar
verir, Ozellikle de fiziksel siddet sOz konusuysa. Bununla birlikte,
boAa gilresinde seyirciler bilyilk Ol�ilde rekabet�i bir erkeklik gOriln­
tilsilnil stilize ve ritilel formda izleyebilirler. Rakiplerden birinin hay­
van olmas1 olgusu, erkekler arasmdaki bir kavgada hosgOrillemeye­
cek siddet edimlerinin varhAma imkan tamr. Bir rakip olarak de­
Aerli olmakla . birlikte, boAa yine de sadece bir hayvandu ve ona, bir
insan erkeAe davranmamn imkans1z olduAu sekillerde davramlabilir.

BOGA G0RE�1N1N ESTET1Gt

BoAa gilresi, bir hayvamn incinmesine ve ac1 �ekmesine sebep olan


belirli siddet edimlerini zorunlu olarak i�inde bannduan kurumlas­
m1s bir �ausmadu. Fakat ne aktOrler ne de seyirciler, bu edimlerle
ve etkileriyle, bir ilgi ve zevk kaynaA1 olarak ilgilidirler. Brian Moe­
ran'm bu kitapta deAerlendirdiAi malzemenin aksine, burada hi�bir
siddet estetiAi yoktur; Endillilslillerin bir hayvarun ac1 �ekmesine ta­
mk olmaktan hoslanmad1klan ne kadar vurgulansa azdu. Ger�ek­
ten de Onemli bir a�1dan, hayvana ne olduAuyla ilgilenilmez. Bu,
d1sandan gOzlemciler tarafmdan duyars1zhk olarak yorumlamr, �iln­
kil onlarm ilgisi boAada a�Ilan yarada odaklanm1stJr. �arp1c1 bul­
duklan budur; bunun Otesindekini gOrmek ellerinde deAildir. Yan­
hs anlamamn altmda yatan, insanlarla hayvanlar arasmdaki iliski­
nin farkh killtilrlerde farkh algllanmas1 olgusudur. 1nsanlarla hay­
vanlar arasmdaki iliskinin yakm olarak alglland1A1 yerde, bir hay­
vamn kamuya a�1k bir gOsteride Oldilrillmesinin insanlann keyfini
ka�umas1 beklenirdi. Bununla birlikte, Endillils killtilrilnde insan­
larm ve hayvanlann alanlan tamamen ayn deAerlendirilir; hayvan­
lar pek az insansllastmhr. BOylelikle, dOvils�il boAa �ok hayranhk
ve sayg1 gOrmesine raAmen, varhAmm yegane nedeni, arenada Oldil­
rillmektir; yoksa hayvanm saAhA1yla ilgilenilmez. Yine de Endillils-

161
liilerin hayvanlara yOnelik kabul edilebilir �iddet bi�imleri ve hay­
vanlara yOnelik davram� �ekilleri olarak ho�gOrdilkleri �ey, boAa gil­
re�i tarihi boyunca de!i�mi�tir. Giinilmilziln aficionadolan (taraftar­
lan, <;.n.), hayvam sakatlamak i�in kd1�lar kullamlmasm1, boAanm
ilzerine kOpekler salmmasm1 ve hayvamn derisinin altma patlay1c1
yerle�tirilmesini -ki bunlarm hepsi de eski dOnem boAa gilre�lerin­
de vard1. kOtil, �irkin ve kabulil imkans1z bulduklanm sOylerler. Duy­
gusal tepkilerdeki bu tilr bir de!i�im, (utan�. iArenme ve neyin ezi­
yet olduAuna dair algday1� gibi hisleri i�eren) merhamet duymanm
sosyal standartlarmm da bir par�as1 olduAu, Avrupa toplumlarm­
daki "medenile�me silreci" diizeyinde anla�dabilir (Elias; bak. yu­
kanda).
AktOrler ve seyirciler i�in boAa gilre�inin esteti!i, olaym ritilel ola­
rak dramatize etti!i sosyal deAerlerle milkemmel bir uyum i�inde­
dir. Ba�hca ilgi, matadorun boAayla yilz yilzeyken kendine nasd ha­
kim olduAudur. Biltiln o gilzellik, stilin uygunluAu nosyonlan ve ger­
�ekte biitiln estetik yargdar, pelerinin �evresindeki erkek ve boAa ara­
smdaki ili�kiye dayamr. Erkek cesur olmah ve k1zgm boAa kar�ISln­
da s1k1 durmahdir, fakat bu yetmez. Sadece orada durmak ve hi�bir
�ey yapmamak, aptalca bir intihar giri�imi olarak deAerlendirilirdi
ve seyircilerden puan toplamazd1. Onemli olan, erkeAin gOvdesini
kullanma, pelerini k1zgm boAaya yOneltme �eklidir. Matador hala
yerinde kalmah ve boAanm diizgiln bir kavisle gOvdesine yakm ge�­
mesini saAiamaya uAra�mahdir; pelerinin ya da muletamn (gOsteri­
nin son k1smmda kullamlan kil�ilk kirmlZI bez) hareketiyle ideal du­
rumda milmkiln en ufak hareketle hayvanm h1zma hilkmedildi!i iz­
lenimi verilmelidir.
Aficionadolar, erkek, pelerin ve boAa arasmda zarif, uyumlu bir
ili�ki isterler ve ak1c1 bir gOsteri saAianmas1 i�in birinden diAerine
ge�i�in dengeli bir �ekilde baAianmasm1 isterler (gOsteri stillerinin
daha ayrmt1h bir tart1�mas1 i�in, bkz. Bollain (1968] ve Marvin [1982:
Sf. 352-36]). Hemingway'in "bask1 altmdaki zarafet" nosyonu bo­
Aa gilre�inin esteti!inin kavranmasmda son derece Onemlidir. BOy­
lelikle, olaym gilzelli!i kabaca, gOrsel bak1!11dan ho� hareketlerin -
mesela, matador �ah�irken gOrillebilecek olanlarm- gilzelli!i de!il­
dir. Daha �ok, bu hareketlerin boAanm kontrol altma sokulmasmm
i�inde barmd1rd1A1 tehli keyle yakmdan baAiant1h olmalan olgusu­
dur. Bilyilk bir matador, Domingo Ortega, boAa gilre��ili!i sanat1
hakkmdaki bir kitapta �Oyle der:

162
... unutulmamahd1r ki gl)rsel estetik hedefinin her sey olduAu bir bale
deAU sl)z konusu olan; boAa gilr�inin sabit bir sonu vard1r (yani boAa
Uzerinde egemerilik kurulmas1) ...g�isler yapmak, boAa gil��iliAi sa­
natiyla aym sey deAildir (1950: Sf. 14).

Bu sekilde, matador, ne yapacaA1 kestirilemeyen hayvam kontrol


etmeli, onun kendi istediAi sekilde sald1rmas1m saAlamah, stilini ve
gl)steriyi, tek tek her bir boAamn dayatt1A1 gil�lilkleri ve tehdidi he­
saba katarak uyarlamahd1r.
BoAa gilresinin kritik yam, erketin yapt1A1 sey olmas1 olduAu i�in
heyecan ve takdir, bir hayvamn yok edilmesine tamk olmaktan gel­
mez. Oldilrme elbette ki kabul edilebilirdir ve gereklidir, fakat l)l­
dilrmenin niteliAi haklpndaki htikilmler daima, tam bir gl)sterinin
ger�eklesmesi baAlammda belirlenir. DoAru sekliyle yaplld1Amda, bo­
Aamn l)ldilrillmesi gl)sterinin en tehlikeli ve riskli k1sm1d1r, �ilnkil
matador k1hc1 omuz kilrek kemiklerinin arasma saplamak i�in bo­
Aamn boynuzlarma dayanmak zorundad1r. Oldilrme stili hakkmdaki
hilkilmler, sadece k1hcm saplanmasmdaki etkililiAine dayanmaya­
cakt1r, aynca matadorun taahhildilne de dayanacakt1r; bu taahhilt
de boAaya yakmhA1yla l)l�illilr. Kl)til bir l)ldilrme ger�eklestiren ma­
tador, kendi gilvenliAiyle ilgili olduAu i�in asesino (katil), yani sos­
yal bak1mdan kabul edilemez bir cani olarak su�lanacakt1r. Burada
odak hayvan ilzerinde deAildir, hayvanm yavas bir l)lilmle ac1 �ek­
mesi olgusunda da deAildir. Daha �ok, oerkeAin doAru sekilde dav­
ranmakta ve bir matador olarak yilktimlillilklerini yerine getirmek­
te basans1z olmas1 olgusundad1r. Tipk1 insanlar aras1 milcadeleler­
deki, rakiplerine onurlu ve onursuz sekillerde davranma nosyonlan
gibi, burada da aym l)l�il sl)z konusudur.
Asll seyir konusu matadorun gl)sterisidir -yoksa hayvamn l)lilmil
deAil- ve l)lilmiln ger�eklestirilmesinde kullamlan aletin, k1hcm al­
gllanma sekli de bunu kamtlar. Dl)vusen bir b0Aay1 bir k1h�la l)l­
durmek hem zordur hem de eAer usulilyle yap1hrsa, kuskusuz tehli­
kelidir. Ancak k1h� -l)teki baAlamlarda olduAu gibi- bir silah ola­
rak dilsilnillmez. Bu bak1mdan l)nemli olan sey, k1hcm bir savunma
veya saldm arac1 olarak kullamlmayabileceAidir: Matador b0Aay1 l)l­
dilrmeden l)nce gil�silzlestirmek i�in kesinlikle k1h� kullanmaz. K1-
h� milcadeleyi sona erdirmekte kullamlmasma raAmen, kullamlma­
smdaki hilner, eskrimcininkinden �ok kasabm k1h� kullanmasma
benzetilir.

1 63
Endiiliisliilerin boAa giire�inin fiziksel y1k1c1hk yam konusunda­
ki gOrii�leri, boksu algllay1�lan ile kar�1thk kurularak daha iyi gOs­
terilebilir. Boks -seyirciler Oniinde erkekler arasmdaki kurumla�m1�
miicadele- benim ara�tlrmam i-;in gOrii�tiiAiim ki�ilerin biiyiik -;o­
AunluAunca, -;irkin gOriiliiyor. Nas1l olup da erkeklerin, kamu Oniin­
deki bir fiziksel miicadelede birbirlerini a�aAllamaya raz1 olduklan­
m anlayam1yorlar. Endiiliisliilerin, medeni davram�1 neyin olu�tur­
duAu hakkmdaki fikirlerini tekrar hatlrlayahm. Medeni olmak, in­
sanm kiiltiirel yamm vurgulamay1 ve bu yamm, daha hayvani olan
yamndan ayirt etmeyi veya hayvani yandan uzak tutmay1 i-;erir. Boks
olay1 pelear ve luchar kelimeleriyle, tam -;evirisi "dOvii�mek" olan
kelimelerle tammlamr. DOvii�mek, sald1rgan ruh haliyle ilgilidir, fi­
ziksel ve doArudan bedeni temasa ba�vurmak, vah�ile�me olarak de­
Aerlendirilir. Buna uygun olarak, olaym tspanyolcadaki admm -;e­
virisinde "boAa giire�i" kesinlikle uygun terim de!ildir, -;iinkii er­
kek ve boAa arasmdaki ili�kiyi yanh� aktanr. tspanyolcada olay, la
corrida de toros ("bo!alarm ko�mas1")d1r. 1spanyollar i-;in, boAay­
la -fiziksel miicadeleye angaje olarak- dOvii�en erkeAin hi-;bir anla­
m1 yoktur. Erkek ve boAa arasmda doArudan temas olmamahd1r di­
ye dii�iiniiliir. tnsanlar hayvanlarm yakmma gelebilirler, fakat bu so­
nu-;ta hayvanlar iizerinde egemenlik ve mesafe olu�turmak i-;indir.
Medeni olmak, hayvan ve erkek -doAa ve kiiltiir- arasmda "tam"
bir ili�ki kurmaktlr.

Bu olayda her iki taraf i-;in de yaralanma ve Oliim ihtimali gii-;lii­


diir ve bu da pek -;ok yabancmm ilgisini -;ekmi�tir. Fakat, tspanyol­
lar, boAa giire�inin bu yanlanm One -;1karmazlar. GOsteri anma ka­
dar, bir matador belki yaralanma riskiyle ilgilidir, fakat benim ko­
nu�tuklanm kalabahAm kendilerine nasll davranacaA1 konusuyla da­
ha fazla ilgili olduklanm ifade ettiler. EAer sorulsayd1, aficionado­
lar ve aktOrler, Oliim tehlikesinin hep olduAu, fakat bunun geri planda
kalmaktan daha Onemli olmad1A1 konusunda fikir birli!ine varacak­
lard1. Bir boAa giire�-;isinin Olmesi veya yaralanmas1, -;irkin ve ra­
hats1zhk vericidir ve aficionadolarm arenada gOrmeyi bekledikleri
�eye dahil de!ildir. Oldiiriilmii� matadorlarm galip geldi!i vakalar
olduAu doAru (bunlarm en iinliisii Lorca'mn Ignacio Sanchez Meji­
as'a AA1t eserindekidir), fakat boAamn boynuzlarmda Olmenin, Ozel­
likle yiiceltildi!ini gOsteren hi-;bir �ey yok. Matador daima Oliim teh­
didine galip gelmelidir ve bu nedenle arenada -boAanm Oliim yerinde-

1 64
6ldilrillmesi uygun deAildir. Matadorlar aslmda ender olarak 6lilt­
ler, fakat s1k s1k yaralamrlar. Ve yaralan, hatalanmn kamt1 say1hr:
BoAamn erkekten daha iyi olmasma imklin verdiAi zaman 6denme­
si gereken bedeldirler.
Bununla birlikte, erkeAin de, boAamn da hem olas1 yara ve ac1 kar­
s1smda hem de ger�ek bir yaralanma halinde ken.dilerini nasll ayar­
layacaklari ciddi bir ilgi konusudur. Y;ugllar ac1ya nasll tepki g6ste­
receklerinde ve g6sterinin silrebilmesi i�in uygun tavn g6stermeye
devam etmek Ozere acmm Ostesinden gelip gelemeyecekleri nokta­
smda odaklamr. Matadorun "siddete yenilmesi" beklenmez; b6yle
olmas1, 6nemli bir anlamda boAa tarafmdan kontrol edilmenin -
ger�ek iliskinin ters sekli- bir isaretidir. Bununla birlikte, boAamn
kontrolil almasma imkan veren hatalar yapm1s olsa da matador yi­
ne de izleyicilerin hayranhAm1 kazanabilir; eAer k6til durumda da
6z denetimini kullamp arenada kalma iradesini g6sterirse. �ok k6-
til yaralanmam1ssa, acmm Ostesinden gelmesi ve hastaneye gitme­
den 6nce g6steriyi tamamlamas1 kesinlikle beklenecektir. K6til ya­
ralanan matadorlar kimi zaman seyircilerin alk1slan arasmda yar­
d1mcllan tarafmdan zorla arenadan �1kanhrlar. Bilyilk bir matador
olan Francisco Riverra Paquirri'nin 1 984'teki aA1r yaralanmasma ve
bunu izleyen 6lilmilne g6sterilen tepki, bir matadorun cidden k6til
yaraland1A1 zamanki ideal davramsmm talihsiz, fakat gayet aydmla­
t1c1 bir 6rneAidir. Basm, profesyonel boAa gilres�ileri, aficianadolar
ve kamu hayatmm 6nde gelenleri, matadorun cesaretini, 6ze dene­
timini ve soAukkanhhAm1, -kendisini tedavi etmekte olan doktorla­
ra sakin sakin bilgi vermeye varan bir soAukkanhhk- coskuyla 6v­
dil. Alt1 ay sonra olay hakkmda kendileriyle g6rilstOAilm insanlar
hlila bu ekstrem kosullarda kendine �abucak hakim olmasmm etki­
si altmdayd1 ve pek �oAu hala matadorun doktorlara ve yard1mclla­
rma s6ylediAi son s6zleri -matadorun 6rnek metanetini ve cesareti­
ni g6steren kelimeler- harfi harfine tekrar edebiliyord u.

SONU�

Bu makale, siddet teriminin yaygm Anglo-Sakson tamm1yla bas­


lad1. Bu tamm, kasdi olarak fiziksel zarar verilmesi nosyonunu ve
b6ylesi bir zarar vermenin kabul edilemez olduAu fikrini i�inde ba­
rmdmyordu. Asgari Anglo-Sakson tamm bir eylem dizisini analiz

1 65
i�in ayirmam1za imkan verirken, bl)ylesi eylemlerin farkh killtilrel
delerlere sahip insanlar i�in anlammm yorumu bilyilk l)l�ilde so­
runludur. Analizin gil�lillil.niln bilyilk l)i�ilde, �iddet edimlerinin hem
bu edimleri uygulayanlarda hem de bu edimlere tamk olanlarda tah­
rik ettili tepkinin dolasma girmesinden geldilini dil�ilnilyorum.
Dolrudan ki�ileraras1 �iddetle ilgili olundulu l)l�ilde, tepki, �iddet­
ten zarar gl)ren "l)teki"nin algdanyla iletilmi� gl)rilnilyor. Burada
"zarar" kavram1 l)nemli. Daha l)nce belirtilmi� bir noktay1 izlersek,
�iddet edimleri "l)teki"nin aclSl veya rahats1zhlma duyulan yakm­
hk veya ilgi yilzilnden rahats1z edici bulunabilir; "l)teki"nin tamk
olan ki�inin kendilik duygusuna yakmhk derecesi ne denli bilyilkse
ilgi de o denli bilyilr. "0teki" kavramla�tirmas1 ve bu "l)teki"ne uy­
gun davram� hakkmdaki ilgili fikirler bu nedenle a�1k�a l)nemlidir.
Eler "l)teki" uzak olabiliyorsa veya ilgilenilmesi gerekmeyen veya
hissiz biri olarak delerlendirilen bir �ey veya biri olarak sm1flanabi­
lirse, o zaman, failin de, tamlm da, tamk olunan edimlerden gelen
rahats1zhlmm derecesi azalacaktir. En azmdan bir l)l�ilde politika­
cdar, askerler, cellatlar, zindancdar, i�kenceciler, suikast�dar, cerrah­
lar, kasaplar, futbol fanatikleri, avcdar, bahk avcdan, bl)ylesi "uzak­
la�ma"ya angajedirler. Bununla birlikte, l)nemli olan �u: Antropo­
loglar da tamktir. Kendi killtilrel algdanmn ve uzakl�ma silre�leri­
nin, analizlerine damgas1m vurmas1 tehlikesi vardir.
Violencia terimi 1spanyolcada ender olarak kullamlsa bile, 1span­
yollar b�kalanna kar�1 fiziksel zor kullammmm kabul edilebilir ve
edilemez �ekilleri hakkmda kesinlikle gil�lil bir aynma sahipler ve
belirleyici nokta, a�1ktir ki "l)teki"nin statilsil ve bl)ylesi edimlerin
i�inde ger�ekle�tili ko�ullardir. Bl)ylece geleneksel olarak kabul edi­
lemez zarar verme �ekilleri olarak mahkfim edilen edimler, gebelik­
ten korunma, kilrtaj, tecavilz, intihar ve cinayettir. Bunlann hepsi
de asli bak1mlardan Endillilslil benlik duygusunu �ilner ve tehdit
ederler (Corbin 1981). 1 nsan hayatmm ve l)lilmilniln olaylan Thon�
nm iradesine birakdmahdir. Hayvanlar ise aksine, insan iradesine
tabi say1hrlar. Kavramsal olarak insandan uzaktirlar ve onlara dav­
ramlma �ekli insani davram� nosyonlanyla belirlenmez.
Anglo-Saksonlann, bola gilre�ini, b�hca l)zellili bir hayvanm
kamu l)nilnde, bir zevk ve heyecan kayna11 olarak fiziksel zarara ve
yaralanmaya maruz birakdmas1 olan bir olay olarak ele almas1, bo­
la gilre�inin aktl)r i�in ve 1spanyol seyirci i�in ta�1d1l1 anlamm gl)z­
den ka�mlmasma yol a�abiliyor. Anglo-Saksonlann "medenile�me

1 66
silreci" hayvan ve insan dilnyalan arasmdaki mesafeyi kapatmay1
i�erir. Bu, hayvanlann kamu e!lenceleri ve sporlarinda kullamlma­
lan tavrmda, hayvanlann halkm seyretmesi i�in yakalamp tutuldu­
!u davramsta, yiyecek i�in beslendikleri ve kesilip tilketildikleri ko­
sullarda bir de!isimi kapsamaktadir. 1nsan ve hayvamn l)zdeslesmesi,
ger�ekte l)ylesine yakm hale gelmistir ki belirli gruplar art1k, "insan
haklan"mn savunmasma benzer bi�imde "hayvan haklan"m savu­
nuyorlar. Hayvanlan "bizim gibi" hale getiren bu algllama de!isi­
miyle hayvanlann kasdi olarak yaralanmas1m i�eren seyir veya e!­
lencelerin siddet olarak gl)rillmesi sasirt1c1 de!ildir. Bu makalenin
bashca sav1, bir toplumun Oyelerine siddetli gl)rilnen (ve buna uy­
gun olarak da bl)yle yargllanan) faaliyetlerin bir b�ka toplumun Oye­
lerince epey farkh kavramlastmhp gelistirilebilece!i idi. Lorca'mn
bir sanat tilril ve "en medeni seyir" olarak bo!a gilresinden duydu­
!u haz, (1 980: Sf. 1 1 05) bo!a gilresini tiksintiyle -siddetli, vahsi ve
barbarca diye- de!erlendirecek bir Anglo-Sakson gl)zlemci tarafm­
dan kolay kolay kavranamaz. Hatta bo!a gilresinin 1spanyollar i�in
"insanhk durumunu tammlamamn en milkemmel bi�imi" oldu!u
sl)ylendi!inde bile baz1 ahlaki sorular kalabilir. Fakat, onlar bu bu­
lant1y1, insan olmanm, erkek olmamn, medeni olmamn farkh kill­
tilrel tammlan oldu!u t>ilgisiyle hafifletmelidirler.

167
KAYNAKCA

Black-Michaud, J 1975: Cohesive Force: Feud In the Mediterranean and


Mlddle East. Oxford: Basil Blackwell.
Blok, A. 1974: The Mafia of a Slclllan VIiiage, 1860-1960. Oxford: Basil Black­
well.
- 1981 : Rams and billy-goats: A key to the Mediterranean code of honour.
Man, 16, 427-40.
Bollain, L 1968: El Toreo. Sevilla: Editorial Catolica Espanola.
Bourdieu, P. 1979: The sense of honour. In Algeria 1960: Esaaye by Pierre
Bourdleu. Cambridge: Cambridge University Press.
Campbell, J. K. 1964: Honour, Famlly and Patronage: A study of Instituti­
ons and values In a Gntek mountain community. Oxford: Clarendon
Press.
Campos de Espana, R. 1969: Espana y los Tores. lh Carlos Orellana (ed.),
Los Toros, Madrid: Orel .
Chagnon, N. 1968: 'mnomam6: The fierce people. N�w York: Holt, Rine­
hart and Winston.
Corbin, J. R. 1981� Symbolic Deaths. BBC Open University Arts Foundati­
on Programme.
Corbin, J. R. and Corbin, M. P. (forthcoming): Urbane Thought: Clasa and
culture In an Andalusian city. Aldershot: Gower Press.
Cossio, J. M. 1978: Los Toros ,2, Madrid: Espasa-Calpe.
Driesen, H. 1983: Male sociability and rituals of masculinity in rural Andalu-
sia. Anthropological Quarterly, 56, 125-33.
Elias, N. 1978: The Clvlllzlng Procesa. Oxford: Basil Blackwell.
Ford, R. 1855: A Handbook for lnlvellere In Spain. London: John Murray.
Heelas, P. 1982: Anthropology, violence and catharsis. In P. Marsh and A.
Campbell (eds), Aggresalon and Violence, Oxford: Basil Blackwell.
Hartzfeld, M. 1980: Honour and shame: Problems in the comparative analy­
sis of moral systems. Man, 15, 339-45.
Hobsbawm, E. 1969: Bandits. London: Weidenfeld and Nicolson.
Lopez Casero, L. 1972: La Plaza, estructura y procesos en un pueblo de la
Mancha. Ethnlca, 4.
Lorca, F. Garcia, 1980: Obres Completas. Madrid: Aguilar.
Marvin, G. R. 1982: "La Corrlda de Toros" : An anthropological study of
anlmal and human nature In Andalusia. University College Swansea,
PhD thesis.
Ortega, D. 1950: El Arte de Torear. Madrid: Revista de Orienta.
Pitt-Rivers, J. R. 1965: Honour and social status. In J. R. Peristiany (ed.) Ho­
nour and shame: The values of the Mediterranean, London: Weiden­
feld and Nicolson.

1 68
VIII. AVUSTRALYA'DAKi ABORiGlNE'LERlN
KAMPINDA TOPLU DOVOS
David McKnight

Gt Rt�

Bu makale, bir Avustralya Aborigine toplulu�undaki dovil$leri in­


celemektedir; topluluk, Kuzey Queensland'da, Wellesley Adalan diye
bilinen bir grup adanm en btiyil�il olan Mornington Adas1'nda ya­
$ar (bkz. harita l). 1914'te bir misyon kurulana dek, Mornington
Adas1'mn tek sakinleri Lardillerdi. Gtineybat1smda Mornington'dan
dar bir kanalla aynlan Denham Adas1 ve Forsyth Adalan bulunur
ve buralan, aynca anakaranm da kili;ilk bir $eridinde yerle$mi$ olan
Yangkallann geleneksel toprakland1r. Mornington Adas1'nm gilney­
do�usunda Gilney Wellesley Adalan vard1r ve bu adalar Kaiadiltle­
rin topra�1d1r. Avrupah Avustralyahlarla temasa gei;meden once, Ka­
iadiltler ve kom$U anakarahlar arasmda sadece tek tilk temas vard1
ve d1$andan gelenlerle pek az kar$1la$1yorlard1. Kar$1la$1lan Abori­
gine ya da Avrupah olsun, kar$1la$malar i;o�u kere $iddetle, s1k s1k
da Kaiadiltler ii;in trajik bii;imde sona eriyordu. Yangkallarm ana­
kara kolunun gilneyi ve do�usunda Parker Burnu'ndan Nicholson
Nehri'ne kadarki k1y1lannda ve ii; bolgede yerle$mi$ olan Yulkullar
ya$1yordu. 1 860'lann ba$lannda, Albert Nehri'nin a�zmdan yakla­
$Ik 20 mil (32 km) otede Burketown kuruldu. Buras1, korfez bolge­
sindeki s1�1r yeti$tirme istasyonlan ii;in ba$hca limand1. Burketown
kili;ilk bir yerdi (hiila da oyle) geri;i, ama kom$U kabileleri altilst eden
bir etkisi oldu. Aiko!, afyon, hastahk ve sosyal huzursuzluk, hep
bu etkinin bedellerindendi. Pek i;ok Yangkal, Burketown'1 ziyaret etti,

169
"
W:t;:L �•
ADALARI
LARDlLLER

Bountiful
Misyon Adalari �
Denham n'
Adas1 P WELLESLEY
Francis <:/> YANGKALLAR
'
"'"'•
Adas1 Forsyth
ADALA RI
---,,...._ 'O ,,..-- Adas1 �000 Q
l � Bumu
....-'1 f
I
Eski Doomadgoe
Misyonu 0
...
� Adas1

KAIADlLTLER
• Horse hoe Benti nck Adas1
,,,.,,,.igalcx Bogazr
i.P Sweers

j �-�
Allen

Adas1 (Ji' Adas1



Fowler Adas1

Goney Wellesley Adalari

Ta"ant Burnu
YULKUL

GOle Burnu
0 38
I Mi/ '
I km I
0 30

Horita I: Welles/es A dalari


aym et kiye kap1lan baz1 Lardil erkekleri ve kadmlan da vard1, ama
Lardillerin btiytik k1sm1 Burketown'm oldtirticti cazibesinin d1$mda
kald1. 1914'te Mornington Adas1'nda bir Presbiteryen misyon (kili­
se) kuruldu�u zaman, Lardiller Avrupah Avustralyahlarla stirekli te­
masa ba$lad1lar. Gorece�imiz gibi, ara$t1rmanm yap1ld1�1 gtine ge­
lindi�inde, Kaiadiltler ile Yangkallann ve Yulkullarm ard11lan Lar­
dillerle birle$mi$ti. Bu temasm ve kabilelerin kan$masmm etkilerin-
den baz1lan, a$aA>da tart1$1lacakt1r.
••

Yakla$1k yirmi y1l once, 1 966'da -Mornington Adas1'ndaki alan


i;ah$mamm tam ilk gtinti- koyde bir hayhuy duydum. Olan biteni
kaydedeyim diye hii; dti$tinmeden soluk solu�a ko$tu�umu, ama il­
gili her $eyin ben oraya varmadan once olup bitti�ini, eri$ebildi�im
tek $ansm bitmekte olan bir kalabahk miinaka$asmm tam�1 olmak
oldu�unu hat1rhyorum. Bir kadm bana, niye acele etti�imi sordu.
Sebebini soyledi�im zaman da gtilerek, pek i;ok kavga gorece�imi
belirtti. Epey hakhyd1. Mornington Adas1'ndaki tii; y1lhk alan i;al1$­
mam stiresince ytizlerce kavga oldu 1 Geri;eken de dovti$me, ba$h­
ca sosyal faaliyet gibi gortintiyordu. Bir ara her gtin, taraflann Ofke
dolu sert kelimelerle birbirlerine verip veri$tirdikleri i;e$itli tart1$malar
oldu�unu hesaplad1m; gene! olarak her gtin bir dovti$ oluyordu; her
hafta her iki taraftan oniki$er ki$inin kan$t1�1 en az bir dala$ olu­
yordu; yakla$1k ayda bir, en az ytiz ki$inin kat1ld1�1 bir meydan kav­
gas1 oluyordu; zaman zaman da toplulu�un i;o�unlu�unun kan$t1�1
korkuni; bir karga$a i;1k1yordu. Meydan kavgasm1 veya karga$ay1 ge­
nellikle, serinkanhhk donemi izliyordu; sanki herkes sald1rgan duy­
gulanm ttiketmi$ gibi oluyordu. Avustralyah Aborigineler hakkm­
da pek az tecrtibem vard1 ve ilk $a$kmh�1m1 atlatt1ktan sonra boyle
i;ok dovti$ olmasm1 bir hayat tarz1 olarak kabul ettim ve epey b1k­
km hale geldim. Geri;ekten de sonunda $iddete oyle ah$t1m ki bir
dovti$tin geri;ekle$ti�ini kaydetmez oldum. li;inden i;1k1lmaz notlar
ahyordum: "Bugtin Robertslar arasmda dovti$!' "Escottlar ve Ro­
ughseyler at1$1yorlar'.' "Pompey boomeranglar at1yor, sebebini bul­
mah:' "S1rtta btiytik meydan kavgas1!' Arna duyulanm, a$m a$ina­
hk nedeniyle duyars1zla$madan once, dovti$me ve $iddetli vuru$ma­
larm mtimktin nedenleri hakkmda s1k1 bir i;ah$ma yapt1m. <;ah$­
mam tamamland1ktan ve ba$ka konulara yoneldikten sonra bile, za-

1 . Mornington Adas1 'ndaki alan i;ah�mamm as1l dOnemi 1966-68 y11lann­


dayd1. Ek ziyaretler, 1970, 1972, 1975, 1977 ve 1985 y11lannda yap1ld1.

1 71
man zaman bu konuya dondilm. Boyle i;ok dovil�me olmas1 bana
i;ok garip gorilnilyordu2 Garipti, i;ilnkil nazik, candan, iyi kalpli
ve keyifli insanlard1; biri;o�u bana nezaket gostermek ii;in ola�anilstil
gayret gosterir gibiydi. Arna bir tartl�mada aniden saldirgan, kil­
filrbaz ve tehlikeli taraflara donil�ilveriyorlard1. Erkekler de, �dm­
lar da atak dovil�i;illerdi. S1k s1k meydan kavgalannm en civcivli an­
lannda bulundum -dovil�mek ii;in de�il, kaydetmek ii;in-. Yaralan­
maktan kai;abilmem sadece benim beceriklilik ve korkakh�1mm so­
nucu de�ildi. Hii; ku�kusuz, onilmde duran insanlarm genellikle ui;an
nesnelere kar�1 siper olmaya hazir olmas1 olgusunun ve aynca yakm
zamanlarda edindi�im Aborigine arkada� ve tamd1klann, bana za­
rar verenlerin Oldilrillece�i �eklindeki gayet sert tehditlerinin de so­
nucuydu. Do�al olarak insanlann benim sa�h�1mla ilgili olmalan
ii; rahatlat1c1yd1, ama ben geri;ekten herhangi bir yara alaca�1m1 um­
muyord u m; hii; de�ilse kasdi olarak. 0 mada, benim ad1ma yap1-
lan tehditlerin melodramatik oldu�unu dil�ilndilm, ama �imdi gei;­
mi�e bakmca o tehditlerin, benim alanda gilveniikte kalmam1 ga­
rantilemeye yard1m ettiklerini anhyorum.
Bir boomerang demeti ve bir sopayla yilrilyen adamlar s1k rastla­
nan bir manzarayd1. �o�u insan boomerang1 avlanma aleti olarak
de�erlendirir; Oyledirler de, fakat Mornington Adas1'nda boomerang­
lar aslolarak dovil�mek ii;in kullamhrlar. Oi; tipleri vard1r -tam geri
donen boomerang, a�1r avlanma boomerang1 ve kancah boomerang.
Her ili; tipin kenarlan da keskindir ve ciddi yaralanmalara yol ai;a­
bilirler. Tum geri donen boomerang, bir rakibe sadece birkai; metre
uzakhktan firlat1labilir. Boomerang1 f1rlatan ki�i bile�ine oyle bir
hareket verir ki boomerang ya dosdo�ru rakibine ui;ar ya da falso
yaparak hafif bir ai;1yla ona yandan i;arpar. Boomerang tehlikeli bir
silahtir, i;ilnkil kolayhkla bir orgam kirabilir veya kafatas1m delebi­
lir ve Oldilrebilir. Kurnaz bir dovil�i;il, boomerang1 bir ba�ka boo­
merangla veya sopas1yla veya bir de�nekle bloke edebilir. A�ir av­
lanma boomerang1 daha bilyilk, daha a�ird1r ve bir yay i;izer. Do­
vil�te genellikle, bir tam geri donen boomerangdan daha bilyilk uzak­
hktan firlat1hr. Bloke edilmesi zordur, i;ilnkil i;izece�i yol ve yerden
s1i;ray1�lan ongorillemez. Kancah boomerang Ozellikle tehlikelidir,

2. D�vil�me hakkmdaki malzememin bilyilk k1sm1 Momington Adahlar dil­


zenli ic;ki ic;me ab�kanbQ1m edinmeden Once topland1. B�ka makalelerde ic;­
kinin sonuc;lanm incelemeyi planhyorum.

172
sadece ciddi d�Vil$lerde kullamhr. Ut;U$ hareketinin belirsizliAi yil­
zilnden bloke edilmesi i;ok gili;tilr. Kancah ucu saplamr ve k�til, de­
rin yaralar ai;abilir. Bana anlatuklanna g�re, kancah boomerangm
ilkesi $U; bir rakip boomerang1 bloke etmeye kalk1$UA1 zaman, kan­
ca rakibin sopasma saplanabiliyor ve sopanm i;evresinde d�nerek
rakibi yaralayabiliyor. Bir d�Vil$ sopas1 (murrkani) veya Avustral­
ya'da yaygm olarak amld1A1 $ekliyle nu/la nu/la, aA1r sert aAai;tan
yap1hr. 90-120 cm uzunluAunda ve yakla$1k 50-75 mm enindedir, her
iki ucu da sivriltilmi$tir, ui;lardan biri genellikle, iyice kavrama im­
kam saAlamak ilzere pilrilzlendirilir. Normal olarak iki elle birden
savrulur ve bir savunma veya saldm silah1 olarak i$e yarar. B�yle­
likle boomerang1 ya da herhangi bir ui;an nesneyi bloke etmek ii;in
de, bir rakibe vurmak ii;in de kullamlabilir. Yaygm savunma duru­
$U, �zellikle geceleri, ui;an nesneleri fark etmek zorken veya taraf­
lardan biri say1ca ilstilnken, bir dizini yere dayayarak boomerang1
ve sopay1, g�vdenin �nilnde i;aprazlamasma tutmakur. Bir sopay1
kullamrken ki$i rakibinin parmaklanm ezmeye veya kolunu veya ba­
caAm1 k1rmaya veya kafasma sersemletici bir darbe indirerek ken­
dinden gei;mesini saAlamaya i;ah$1r. Pek i;ok ki$i ezik ya da kmk par­
makhyd1 ve birkai; ki$i de bir parmaAm1 ya da parmaAmm bir bo­
Aum unu kaybetmi$ti. Yaralar da epey boldu, ama yaralann baz1lan
matem nedeniyle kendi kendilerini kesmelerinin sonucuydu.
Boomeranglara ve sopalara ek olarak insanlar m1zraklar, balta­
lar ve aslmda kavga s1rasmda ellerine gei;irebildikleri herhangi bir
kesiciyi kullamrlard1. Ara ma bir tilfek sahneye i;1kard1. Arna bu nor­
mal olarak, sadece tehdit etmeye y�nelik bir hareketti, i;ilnkil genel­
likle tilfek bir elde, fi$ekler �teki elde tutulurdu. Bir �nlem olarak,
milfetti$ 0.303 kalibreyi ve 0.22'den -normal olarak avc1hk ii;in kul­
lamlan tipten- bilyilk kalibreli tilfekleri yasaklam1$t1. Bir kartucu til­
feAe sokmak, bir m1zraA1 "kancalama"ya, yani bir m1zrak ucunu bir
m1zrak f1rlat1c1ya sokmaya benziyordu. M1zrak f1rlauc1, hedefe isa­
beti, h1z1, f1rlatma uzakhAm1 ve f1rlatma kuvvetini arttmr. Morning­
ton Adahlann bir d�Vil$iln ciddiyetini tartmakta kulland1klan kri­
terlerden biri, m1zraklann kancah olup olmad1A1yd1. Fakat m1zrak­
larm hangi $ekilde olursa olsun kullamlmas1 kai;m1lmaz olarak, ka­
dmlann hayk1rarak ortahA1 birbirine katmasma sebep oluyordu. Ba­
zen kayalar ve ta$lar f1rlauhyordu; �zellikle de kadmlar tarafmdan.
Bir meydan kavgasmm ortasmda aynca kum ve toprak da f1rlatabi­
liyordu; b�ylece rakiplerini gei;ici olarak k�rle$tiriyorlard1. Kadmlar

173
ender olarak boomerang kullamrd1, fakat �o�u kadm, sopa, de�­
nek veya ara ma balta kullamrd1, baz1lan ise zorlu d0Vti$�tiydti. Ka­
dmlarm kafalarma $iddetli darbeler yediklerine, $ak1r $ak1r akan kana
ra�men yine de d0Vti$e devam ettiklerine tamk oldum. Kadmlar Of­
kelendikl erinde veya bfke gOsterisi olarak dans ederlerdi; bu dans,
dizlerin h1zla i�e-d1$a hareket ettirilmesinden ve ayaklann yere vu­
rulma smdan olU$Urdu; aym zamanda da ytiksek perdeden titrek bir
ses �1kanrlard1. Gene! izlenim, Ozdenetimlerini tamamen kaybettik­
leri ve muhtemelen birinin ciddi zarar gOrmesine sebep olacaklan
�eklindeydi. Kendi ad1ma bu sald1rgan gOsteriyi son derece gOzda�1
verici bulurdum. Bazen bu gOsteri s1rasmda kadmlardan biri bacak­
lan arasma ans1zm bir sopa sokard1. Mornington Adahlarda cinsel
simgecilik yok de�ildi; insanlar bu gOsteriyi koetus (cinsel birle$me)
edimine benzetiyorlard1 ve bu hareketin erkekleri d0Vti$meyi stirdtir­
meye �a�1rd1�1 ileri stirtiltirdti. Yakm bir akrabanm yaraland1�1m gOr­
mek, bir kad1m Oyle tizebilirdi k i kadm kendi kafasma sopa ya da
ta$la vururdu. Tekmeleme, 1S1rma veya birbirinin gOztine parmak sok­
ma pek azd1. Kula�mm bir par�as1 1smlarak kopar!lm1$ bir adam
vakas1 kaydetmi$tim, fakat bu, benim alan �ah$mamdan y11lar Once
olmU$tU. Kaburgalann kmld1�1. insanlann bay1hp dti$ttikleri, pek
�ok diki$ gerektirecek Ol�tide kOtti kesiklerin bulundu�u epey ciddi
yaralanmaya tamk oldum. Yarah yaralanm misyon hastanesirlde bak­
tmrd1, fakat a�1r vakalarda u�an doktor servisiyle tsa Da�1'ndaki
hastaneye gOttirtiltirlerdi. Benim alanda bulundu�um 1 966-68'de hi�
kimse Oldtirtilmedi, fakat insanlar eskiden olmU$ vakalan
sonuncusunun 1930'larda oldu�unu samyorum- hat1rhyorlar ve Oltim
olaca�mdan korkuyorlard1- (l 970'lerin ortalanndan beri d0Vti$me
ve alkolle ba�lant1h �e$itli Oltimler oldu�u i�in, korkulan hakh �1k-
.
t1).
Bir an durahm ve d0Vti$meyi b ir perspektife yerle$tirmeye �ah$a­
hm. Bir tek makale sm1rlan i�inde bir konuyu tart1$1rken, daima oku­
yucunun yamlarak, biraz daha ba$ka $eylerin oldu�u sonucuna var­
mas1 ihtimali vard1r. Bu ytizden belki vurgulamam gerek, hayat hep
bir $iddet gOsterisi de�ildi; $ark1 sOyleme, dans etme, avc1hk ve ba­
hk�1hk gibi pek �ok ba$ka faaliyet de vard1. Yine belirtmeliyim ki
Mornington Adahlann hayli hareket ve joie de vivre (ya$ama sevin­
ci) vard1. Ara s1ra, her alan ara$t1rmac1smm ba$ma gelen baz1 kOtti
deneylere ra�men, s1k s1k yapt1�1m alan gezilerimin de i$aret edebi­
lece�i gibi, onlarla ya$amak benim i�in ba$hba$ma zevkti. Vurgu-

174
lanmas1 gereken nokta. baz1 J\'1ornington Adahlann, Ozellikle de ya.sh
insanlann yilksek $iddet oram hakkmdaki kayg1lanm a�1k�a ifade
etmeleridir. Tamk oldu�um d0Vil$lerin �o�u. ger�ekte olduklann­
dan daha $iddetli gOrilnilyorlard1 ve taraflann birbirlerine Mkeleri­
ni bo$altt1klan boomerang f1rlatma veya sopa kavgalanyd1lar. Fa­
kat tart1$manm olaydan sonra hangi yOnde geli$ece�ini tahmin ede­
bilmek Oyle enqer m ilmkilndil ki bilge olmak gerekirdi. Darbe indi­
rildi�i zaman, samlaca�1 kadar fazla hasar olmazd1. Bununla bir­
likte s1k s1k darbe indirilmezdi, fakat insanlar aniden yana ka�ma­
da, darbeyi saVU$tUrmada ustala$mI$ olduklanndan normal olarak
yaralanmadan ka�mmay1 becerirlerdi. H erkes d0Vil$�il de�ildi, ama
bu onlann, tart1$malarda sOvilp saymalanm Onlemiyordu. DOvil$,
tart1$manm ka�1mlmaz sonu de�ildi; her d0Vil$ yaralanmalarla bi­
tecek de de�ildi; her yaralanma ciddi olacak diye bir $ey de yoktu.
Bununla birlikte, dOvil$ s1kh�1 gOz Onilne almd1�mda pek �ok ciddi
yaralanma vardt. DOvil$me, bir ayaklanmaya dOnil$til�il zaman, ah­
$Ilagelmi$ uygulama misyon milfetti$inin mildahaleye davet edilme­
siydi. Milfetti$in silahs1z olarak dOvil$ ye rinde bulunu$unun genel­
likle sakinle$tirici etki yapmas1, karakterinin gilcil ve belki beyazla­
rm otoritesinin erki hak kmda fikir verecektir. Mornington Adah­
lar, milfetti$e bilyilk sayg1 gOsteriyorlard1 ve 191 7'de adanm kuzey
kesimini gezerken Oldilrillen ilk misyonerin ba$ma gelenin tekrar­
lanmasm1 istemiyorlard1. Milfetti$ bazen de, d0Vil$iln tamamen de­
netimi i mkiins1z oldu�una hilkmettiyse, Burketown polisinin yard1-
m1m isterdi (Bir ara, galiba 1975'te, Sydney'deki Presbiteryen Mis­
yonlar Kurulu durumla Oylesine ilgilendi ki yeni bir atama yapt1.
Kurul $iddeti denetim altmda tutacak $ekilde davranabilece�ini dil­
$ilndil�il birini -tecrilbeli bir askeri- se�ti. Bir ya da iki kez d0Vil$
Oyle $iddetli ve yaygm oldu ki bir u�ak dolusu polisin kavga yerine
gOnderilmesi gerekti).
SOyledi�im gibi, d0Vil$ler, Ozellikle de niye bunca �ok d0Vil$ ol­
du�u beni $a$kmh�a dil$ilrmil$til. Fakat Oncelikle belirtmeliyim ki
d0Vil$me Mornington Adahlara Ozgil de�il. Sonradan Kuzey Que­
ensland'daki, Ozellikle de bir y1l kald1�1m York Burnu Yanmadas1'n­
da Aurukun'daki Oteki topluluklan ziyaret etti�imde O�rendi�im gibi,
d0Vil$me ba$ka yerlerde de yaygmd13 • Okudu�um literatilrden de

3. Aurukun'da alan �al1�mas1 1968, 1970, 1972, 1981 ve 1983 y11lannda ger­
�ekle�tirildi. Mornington Adas1'nda ve Aurukun'da alan �al1�mam suresince
1 75
dovil$menin pek i;ok Avustralya toplulugunda yaygm oldugu ai;1k­
i;a goriililyor -geri;i dovil$menin tilm Aborigine topluluklarmda yay­
gm oldugunu soylemeye tereddilt ediyorum-. 1kinci olarak, Avru­
pah Avustralyahlann k1taya geli$inden sonra ortaya i;1km1$ yeni bir
olgu da degil. Bununla birlikte dovil$me oranmm Avrupahlann et­
kisiyle artm1$ olmas1 epey muhtemel ve bu noktaya tekrar donece­
gim.
Benim elimdeki soy kiltilkleri verilerim ve vaka tarihlerim ai;1ki;a,
misyon k urulmadan (1914) once, Lardiller arasmda dovil$ oldugu­
nu ve insanlann bazen m1zrakla oldilrilldilgilnil gostermektedir. Bu,
kom$U kabileler ii;in de gei;erlidir. Kaiadiltler azgmhklanyla ilnlil­
dilrler. Tindale'in bulgulanna gore, 1942'de Kaiadilt nilfusu 123 ki­
$iyle doruguna ula$mI$, fakat h1zla 70'e i nmi$ti (Tindale 1 962). Bu
nilfusun azalmas1 ii; in pek i;ok neden vard1. 1940'1ann ikinci yan­
smda pek az gorillen bir med (denizin yilkselmesi) halinin ardmdan
uzun bir k1thk donemi olmu$tU. Bu dogal olaylar besin ve ii;me su­
yu k1thgma sebep oldu. Besinsizlik ve kazayla bogulma yilzilnden
baz1 olilmler meydana geldi. Ostelik, klanlar arasmda, kadmlar ve
zit kaynaklar yilzilnden cinayete varan anla$mazhklar vard1. Bu fe­
laketler yilzilnden Kaiadiltler l 947-48'de Mornington Adas1'na goi;
etmeyi sei;ti; l 960'1ann sonlanna gelindiginde nilfuslan yakla$1k 90'a
ula$mI$tI. Mornington Adas1'nda sahilin yakmmda konaklad1lar (ke- ,
limeyi dikkatle sei;tim) ve ayn bir yerle$ik grup olu$turdular; bilyilk
oli;ilde kabile ii;i evlilik yap1yorlard1. Kaiadiltler arasmda pek i;ok
$iddet olay1 patlak vermi$ti ve yakm gei;mi$teki bir veya iki kaza so­
nucu olilmiln, ashnda kaza sonucu olmad1g1 $eklinde dedikodular
vard1. Kaiadiltler ve Mornington Adas1'nm oteki sakinlerinin kan$­
t1g1 epey i;at1$ma vard1, fakat bunlar i;ogunlukla bireysel ve aile olay­
lanyd1; Kaiadiltler ve oteki kabileler arasmda herhangi bir kabile do­
Vil$ilne tamk olmad1m hii;; belki bunun nedeni, Kaiadiltlerin say1-
sal olarak zay1f durumda olduklanmn farkmda olmalanyd1. Abo­
rigine polisinin, baz1 vakalarda Kaiadiltlerin zay1f konumlanndan
yararland1g1 ve onlara olduki;a kaba davrand1g1 gorillilyordu. Bir bil­
tiln olarak oteki Mornington Adahlar Kaiadiltlerin dovil$me yete-

Doomadgee'ye, Isa Da{l1'na, Karumba'ya, Burketown'a, Weipa ve Cairns'e


klsa ziyareder yapbm. Bu yerlerin hepsinde de Aborigineler arasmda i;iddetli
i;at1i;malar meydana geliyordu. Aurukun'da i;iddet olgusu Mornington Ada­
s1'nda tamk oldu{lum i;iddet olgusuyla klyaslanabilir (McKnight 1982).

176
neklerine ciddi bir sayg1 besliyor ve onlan hamarat ve aA1rba$h i$i;i­
ler olarak tamyordu; ne var ki sosyal deAerlerine pek o nem verme­
diler ve onlan vah$i olarak gordiller. Kaiadiltlerin kendi aralannda
her dovil$melerinde, oteki Mornington Adahlar Kaiadiltlerin vah$i­
li!i ve barbarhA1 hakkmda ahlaki yarg1lar one silrilyorlard1. T1pk1
d1$arhkhlann Mornington Adahlann $iddetli davram$lan ii;in yarg1
belirtirken yapt1A1 gibi. Kaiadiltlerle baz1 evlilikler geri;ekle$mesi, an­
cak 1 969'dan sonra ba$lad1.
Misyon kurulmadan once, her zaman kabile temelinde olmama­
sma raAmen, Lardillerle kom$ulan Yangkallar arasmda ve Lardil­
lerle anakarahlar arasmda dovil$ler vard1. Lardillerin, anakaradan
"vah$i erkekler" (murrukumen) tarafmdan oldilrilldil!il vakalar kay­
dettim. Kaiadiltler Allen Adas1'na kamp kurduklan zaman onlar ve
kom$U Yulkul anakarahlan arasmda i;e$itli dovil$ler gorilldil. Gele­
neksel olarak Kaiadiltler ve Lardiller arasmda temas i;ok enderdi;
yakla$1k 37 km'lik deniz yolu onlann i nce mangrov sallanyla dil­
zenli ileti$im ii;in fazla tehlikeliydi. Buras1 Kaiadiltlerin tarihini tar­
t1$manm yeri de!il, fakat 1920'lerde ve 1 930'larda misyonu ekono­
mik olarak kendine yeterli hale getirmek ii;in misyonerler beche-de­
mer (Pasifik Adalan'na ozgil bir deniz hayvam �.n.) avc1hAm1 ge­
li$tirmi$lerdi. Gilney Wellesley Adalan'na bahk av1 gezileri s1rasm­
da misyonerler Kaiadiltlerle tek tilk temaslarda bulundular, ancak
hii;biri kahc1 olmad1. 1 802'de Flinders'in kendileriyle ilk kez temas
kurmasmdan beri Kaiadiltler hakkmdaki pek i;ok kayltta Kaiadilt­
lerin ilrkekli!i belirtilmi$tir (Flinders 1814: Sf. 1 37). Kaiadiltlerin hak­
k1 teslim edilirse, d1$arhkhlarla temas olduAu zaman $iddetin uygu­
lay1c!lan olmaktan i;ok, i;oAunlukla $iddetin ahc!lan gibi gozilkil­
yorlar. l 930'lann ortasmda beche-de-mer avc1hA1 sona erdi, art1k Ka­
iadiltlerle daha da az temas vard1. Bununla birlikte 194l'de baz1 Mor­
nington Adahlar ihtiyai; maddeleri temini ii;in Burketown'a yola i;1k­
t1Amda su almak ii;in Allen Adas1'na uArad1lar. Bentinck Adas1'ndaki
i;at1$malann d1$mda kalmak ii;in kanlan ve i;ocuklanyla gei;ici ola­
rak oraya kai;m1$ olan on ili; ki$ilik bir gruptan iki Kaiadilt erke!i,
4
onlara sald1rd1 • Bir Mornington Adahy1 Oldilrdiller ve bir kadm1
ele gei;irip tecavilz ettiler. Queensland polisi, bir harekat dilzenledi
4. Bu belirli olayda bazJ Kaiaditler, Bentinck Adas1'ndan Allen Adas1'na salla
gitmeye i;alil$irken boCiuldular. Bu arada, Allen Adas1'nda birkai; bilyuk kaya
bahC11 tuzaC11 varch ve bu da adada bazen uzun dOnemler y�nchC11m ve adanm
sadece gei;ici bir s1Cimak olmad1C11m gosteriyor.

1 77
ve Kaiadilt erkekleri tutuklamp Burketown'da hapsedildi (orada
adamlardan biri, belki de ikisi birden testislerini keserek kendini sa­
katlad1) ve sonunda aileleriyle Aur ukun'a gonderildiler; Aur ukun,
Wellesley Adas1'na birka� yiiz kilometre uzakhktaki York Burnu Ya­
nmadas1'nm bat1 k1y1smdaki bir Presbiteryen misyonuydu.
Ba$ka vakalar da aktanlabilir, fakat eskiden kabile i�i �at 1$mala­
rm sadece Mornington Adahlar arasmda de�il, kom$U kabileler ara­
smda da meydana geldi�ini ve bu kabilelerden bazilan arasmda $id­
detli �at1$malar oldu�unu gostermeye yetecek kadar ornek verdi�i­
mi dii$ii niiyorum. Yani tamk oldu�um dovii$me kesinlikle yeni bir
olgu de�ildi. Bununla birlikte, kabileler aras1 temasm kabileler ara­
s1 evlili�i. ticareti, ritiiel toplanmalan ve s1radan ziyaretleri de kap­
sad1�1m belirtmeliyim.

LARD1 LLER1 N GELENEKSEL YEREL VE SOSYAL


QRG0TLE NMES1

Lardillerin geleneksel yerel ve sosyal orgiitlenmesinin anahatlan­


m k1saca belirteyim 5 Misyon kurulmadan once Mornington Ada­
s1 niifusu tahminen 230'du. 34'0 a$km patriklan vard 1 . Bu klanlann
her biri bir k1y1 kesiminden ve i� araziden olu$an kii�iik bir toprak
par�as 1yla tammlamyordu. Baz1 klan alanlan birka� millik k1y1 ke­
simine sahipken, baz1lannm sadece birka� metrelik k1y1 .kesimi var­
d1. Bir klanm soyu tiikendi�i zaman genellikle topra�1 ya bir kom$U
klan tarafmdan ya da olenlerle akraba ya da klanm yoresiyle ba�­
lant1s1 olan birilerince kullaml1yord u . Bir klanm sahip oldu�u ba$­
hca ekonomik imtiyazlar, belirli say1da dugong (biiyiik bir·deniz me­
melisi) ve denizkaplumba�as1 iizerindeki haklanyd1; her ikisi de �ok
makbul yiyeceklerdi. Mistik ba�lara ve ekonomik haklara ra�men,
klan alanmm �o�u durumda, iiyelerinin ge�imlerini sa�layan ya da
kahc1 olarak, hatta zamanm biiyiik k1sm1 i�in ya$ad 1klan yer ola-

5. Geleneksel yerel orgiitlenmenin ben alandayken art1k etkili olmad1{11rn


vurgulamak zorunday1m. Benim kurgum, goriil$tii{liim kil$ilerin anlatt1klann­
dan, vaka tarihleri , kahbmsal veriler, insanlarm nerede do{lduklan, nerede
oldiikleri, yerle!itikleri iilkenin neresi oldu{lu ve nerede yaliamaya ah!ikm ol­
duklan hakkmdaki kay1tlar, kamp yerlerinin yoresi ve harita bilgileri (mesela
s1nir ve yer adlari kay1tlan) gibi verilere ve kamp gezilerinde gozledi{lim veri­
lere dayanarak olu!ituruldu.

178
rak bile gortilmedi�i, as1l olarak onlara kimlik veren bir alan say1l­
d1�1 an la$1hyor6
Ba$hca dort bolge vard1: Bunlar kuzey halkmdan (jirrkurumben­
da), do�u halkmdan (lilumbenda), gtiney halkmdan (larumbenda)
ve bat1 halkmdan (balumbenda) o 1U$Uyordu. Ba$hca bolgelerin her­
birinde ozellikle ra�bet goren baz1 konaklama alanlan vard1 ve bu­
ralarda de�i$ik stirelerle iki veya iii;, bazen daha az, bazen daha faz­
la klan konakhyordu. Co�rafi aynmlar, rtizgiir yonti ve rtizgiirs1z
(rtizgiirdan koru'n akh) yon aday1 ikiye boltiyordu. Gene! olarak rtiz­
giir yonti kesimi, adamn gtiney k1smmdan olU$Uyordu, rtizgiirs1z ke­
sim de adam n kuzey k1smmdan olU$Uyordu. Ozde$le$me olduki;a
esn ekti ve gtiney (rtizgiir kesimi) insan lannm kendilerini rtizgiirs1z
kesimle tammlad1klan biri;ok vaka kaydettim. Bu normald1$1hklar
onemli say1lm1yordu. Ki$ilerin ait olduklan kesim hakkmda hii;bir
ku$kU yoktu; i;ocuklann bile kendi kimlik kesimlerini bilmeleri dik­
katimi i;ekti. Bu gruplar btiytik meydan kavgalannda ve rekabeti;i
dans gosterilerinde rol oynuyordu.
Gene! bir bak1$la gelen eksel yerel ve sosyal orgtitlenme, temel ola­
rak, ii;inde belirli ekonomik haklara ve tinsel ba�lara sahip olduk­
lan ktii;tik bir bolgeyle smirh ktii;tik patriklanlard1. Birkai; vakada,
bir klan ba�1ms1zh�1 sei;mi$ olsa bunu sa�layabilecek oli;ekte kay­
na�1 olan bir araziye sahip olacak kadar btiytiktti, fakat bun lar is­
tisnayd1. Hangisi olursa olsun, klan arazisi bir klanm sadece kendi­
ne ozgti mtilkti de�ildi, i;tinkti toprak herkese aitti; i;o�unlukla in­
san lar istedikleri yerde yiyecek aramak ve yolculuk etmek hakkma
sahipti. Oteki kabilelerde s1khkla rapor edilen (mesela Arandalar,
bkz. Strehlow, 1947 ve 1970) "girmek yasakt1r" kompleksi, Lardil­
lerin karakteristi�i de�ildi. Kom$U klanlar s1k s1k birlikte konaklar­
d1. Bazen bir ba$hca bolge ii;indeki farkh klanlann tiyeleri (klanlar
6. Klan mensuplannm tilkeleriyle tinsel baglan ve en onemlisi, kendi tilke­
lerinde normal olarak markiri'den uzak gtivenlikte olduklan inanc1 vard1. Mar­
kiri konusu karma�1kt1r ve birkai; ctimlede yeterince tammlanamaz, fakat yer
darhQi beni bir tammlama giri�iminde bulunmaya zorluyor K1saca, markiri
(mar: El, kiri: Ylkama, banyo) aslolarak kara tirtinleri ve deniz tirtinleri kan�­
t1g1 zaman ortaya i;1kan mistik bir hastahktu: Besinin birlikte yenmemesi ge­
reken iki ttirti vard1r Mitik gOkku�ag1 y1lanmm (Thuwathu) veya bu y1lanm ye­
rel cisimle�mesinin sui;luya saldll"acagma inamhr. Marklrlye ka� bir Onlem
olarak insanlar denize gitmeden once veya deniz tirtinlerini yemeden Once
ellerini annd1rmahd1rlar ve kara tirtinlerini toplad1ktan veya yedikten once,
denizden geldikten sonra ellerini anndirmalldll"lar.

179
ender olarak 30 ki$iden kalabahkt1) gozde konaklama yerlerinden
birinde bir konaklama tissti olU$tUrurlard1. Bu kamplann bile$imi
epey de�i$ken gortintir, fakat insanlar Oteki ba$hCa bolgelerde yiye­
cek arama hakkma sahip olsalar bile kendi ba$hca bolgeleri ii;inde
kalma e�ilimindedirler. Geleneksel olarak ba$hca bolgeler arasmda
i;at1$ma vard1 ve bu nedenle haklan uygulamaya koymak her zaman
gtivenli olmuyordu. Bununla birlikte ba$hca bolgeler arasmda pek
i;ok evlilik vard1, boylece insanlann farkh bolgelerde, kendilerini ho$
kar$Ilayacak yakm akrabalan oluyordu. Ara s1ra rittiel nedenler yti­
ztinden (mesela erkekli�e kabul toreni) ve/veya mevsimlik besin top­
lama bereketli oldu�u ii;in (mesela niltiferler ve baz1 bahk ttirleri) i;ok
say1da insan, belki ytiz veya ytizti a$km insan, k1sa donemler ii;in
toplamrd1.

GE�Mt�TE �1DDET

Gei;mi$te, misyon kurulmadan once veya misyon hegemonyas1 yer­


le$iklik kazanmadan once de, Lardiller arasmda $iddetin bulundu­
�u kesin. Geri;ekten de kimi ki$iler dovti$te ald1klan yaralardan tti­
retilen lakaplarla tammrlard1 ve lakaplanyla oylesine ozde$le$irler­
di ki i;o�u zaman geri;ek adlan u nutulmu$ olurdu. Lakabmdan hit;
kimse almmazd1 veya a hnsa bile asla belli etmezdi. Biri bunjimurr­
kunimen, yani ensesinden sopayla yaralanm1$ diye amhrd1; bir ba$­
kas1 jamiyara, yani aya�mdan m1zraklanm1$ diye i;a�nhrd1; bir ba$­
kas1 ise dumawanga/ku'ydu, yani s1rtmdan boomerangla yaralan­
ffil$tl; bir kadm kuwawanga/ku, yani goztinden boomerangla yara­
lanm1$ diye amhrd1.
Geleneksel olarak baz1 dovti$ tipleri kurallarla ve ku$kusuz do­
Vti$lerin fazlas1yla ciddi olmasm1 onlemeye yard1m eden rittiellerle
dtizenlenirdi. Ritualize bir dovti$te, yani bir "hesapla$ma"da rakip­
ler birbirlerine yakla$1rlarken totem danslanm yaparlard1. Once, a�1r
oldi.lrme m1zraklanndan daha az tehlikeli olan hafif m1zraklanm be­
lirli bir mesafeden f1rlat1rlard1. Biraz daha yakla$mca boomerang­
lanm f1rlat1rlard1. Ve son olarak sopalanyla vuru$Urlard1. Bir do­
Vti$t;ilye, silahm1 elinde tuttu�u stirece vurulabilmesi kurald1 (ve hA­
lA da kural) ve soz konusu dovil$t;ti yan baygm yerde yat1yor olsa
bile bu kural gei;erliydi. Bir erkek sopasm1 dil$ilrmti$Se veya sopas1
ellerinden dti$tirillmil$Se o erke�e vurulmamas1 da kurald1. Formel

180
dOvti�lerde daima ortacilar veya bloke ediciler vard1; bunlar her iki
tarafla da yakm akrabayd1. Her.iki taraf ii;in de m1zraklan ve boo­
meranglan bloke ederler, darbeleri savu�tururlard1. Geri;i dOvti�i;ti­
ler birbirleriyle gO�tis gO�tise dOvti�meye can atarlard1, ama ortac1-
lan incitmemeye de Ozen gOsterirlerdi. Ortacilann rolti sadece sa­
vunmayd1, asla sald1rmazlard1; hatta kazara kendilerine zarar veril­
se bile. Bu hala da Oyle ve ben zaman zaman, rakibini yakalamak
ii;in bo�una ortacilann etrafmdan dolanmaya i;ah�an kizgm rakip­
lere tamk oldum. DOvti�, dOvti�i;tilerden birinin sopasm1 kafasmm
tizerine kald1rmas1yla ve bOylece kendini saldmya ai;* pozisyona sok­
mas1yla �erefli bir sona ba�lanabilirdi. Bu durumda sopay1 kald1ra­
nm rakibinin, kaldmlm1� sopaya sembolik bir vuru� yapmas1 bekle­
nirdi. Ben, i;e�itli vesilelerle bOylesi davram�a tamk old um; bunla­
rm i;o�unlu�unda gOrece ya�h erkekler sOz konusuydu.
"Hesapla�ma" daima Oltim tOrenlerinin bir pari;as1 olarak mey­
dana gelirdi veya iki grubun aralanndaki anla�mazhklan dOvti�e­
rek i;Oztimlemesi ii;in bulu�malara resmen karar verilirdi. 1ki gru­
bun bulu�mas1 normal olarak ya bir tuzlada ya da dtizltik bir alan­
da yap1hrd1; burada iki grup birbirleriyle sava� ii;in kar�Ila�1rd1. Ya�h
Onder erkekler silahlanyla yanlarda dururlar veya iki grup arasmda
ytirtirler ve insanlan fazla �iddetli olmamalan ii;in uyanrlard1. M1z­
raklar ve boomeranglar Orgtitstiz bir �ekilde ki�ilerin keyfi kararla­
rma gOre f1rlat1hyor ya da f1rlatilm1yor ve sonra iki grup birbirine
giriyordu. 1nsanlann kar�1 taraftaki yakm akrabalanm incitmekten
elden geldi�ince kai;md1klanm sOylemek bile gereksiz. Biri ciddi bir
yara ald1ysa ya da Oldtiyse sava� normalde durduruluyordu. ideal
final, ak�am tizeri iki grubun birlikte dans etmesi ve bOylece dti�­
manhklarm geride kalm1� oldu�unu gOstermesiydi. Ya� h bir kadm
pek i;ok ki�inin yaraland1�1 bir "hesapla�ma"da ya�ad1klanm bana
anlatt1. Bir ba�ka kadma kazma sap1yla vurmu� ve onun baca�m1
k1rm1�t1. Yapm1� oldu�u �eyden duydu�u utanc1 ve tiztinttiyti i;abu­
cak yendi, i;tinkti onlar iyi arkada�tilar. GOzya�lan ii;inde yarah ar­
kada�mm sava� alanmdan i;1kanlmasma yard1m etti.
Bazen kadmlar konusundaki i;eki�meler veya btiytictiltikle ya da
ba�ka bir �ekilde yol ai;1lm1� bir Oltimtin intikamm1 almak ii;in bir
grup bir ba�ka gruba akm dtizenliyordu7 • Akm dtizenleyen taraf sa-
7. B�ka bir yaz1mda (McKnight 1981) Lardillerin btiytictiltik inani; ve pra­
tiklerini inceledim. K1saca, btiytictiltik birinin klan1 d1�mdaki insanlara, Ozel­
likle de smdlama gere(li karde� ve akraba olanlara yoneltilir. Lardiller aras1ri-

181
dece erkeklerden olU$Uyordu. Bu akmlar genellikle geceleri haber­
siz saldmlard1 ve akmlann ifade etti�i niyet, dti$man taraftan birini
oldtirmekti. Erkekler, e�er yakm akrabaJarmdan herhangi birine kar­
$1 dtizenleniyorsa akma kat1lmay1 reddetme hakkma sahipti; herkes
de akrabalanm yakmda yap1lacak akma kar$I uyarmak hakkma sa­
hipti. Bu hakkm kullamld1�1 vakalar da kaydettim.
Bu dovti$ tiplerine ek olarak insanlarm ciddi olarak yaraland1�1
ve oldtirtildti�u. kurals1z ve usule ba�lanmam1$ dovti$ ornekleri de
kaydettim.

YEREL VE SOSYAL QRG0TLENMEDE DE01�1MLER

Geleneksel yerel ve sosyal orgtitlenme, benim a Ian \;ah$mama ba$­


lad1�1m 1 966 y1lma gelindi�inde dikkate de�er ol\;tide de�i$mi$ du­
rumdayd1. Misyon kurulah elli y1h ge\;mi$ti. Mornington Adas1 nti­
fusu Kaiadiltlerle, Yangkallann, Yulkullann, Karaawalann, Wanyi­
lerin kabilelerinden kalanlarla ve daha uzak kabilelerin bir veya iki
temsilcisiyle artm1$tl. Toplam ntifus yakla$1k 600'dti. l 920'lerde po­
lis ve Aboriginelerin yoneticisi, Mernington Adas1'na, kimsesiz \;O­
cuklan, okstizleri ve anakarada hayatla ba$a \;1kamad1klanm dti$tin­
dtikleri insanla �1 gondermeye ba$lam1$lard1. Aileler aynhyorlar ve
par\;alamyorlard1. Bu nedenle baz1 insanlarm, \;Ok say1da misyon­
da, yerle$imde ve uzak kasabada akrabalan olmas1 durumu sona
erdi. Yeni gelenlerin \;O�U, annesi Aborigine, babas1 beyaz Avustral­
yah ve baz1 durumlarda da <::'.i nli olan "yanm kan" \;Ocuklard1. Yo­
neticiler belki iyi bir $ey yapmaya \;ah$t!lar, fakat soz konusu insan­
lar i\;in bu hem bir stirtilme hem bir y1k1m demekti. Orta ya$h in­
sanlar, \;Ocuklar, ana babalanndan, ozellikle de, bir daha asla gore­
medikleri veya sadece y11lar sonra oltirken gordtikleri annelerinden

daki buyucUler hep erkektir, fakat hem erkekler hem kadmlar buyunun kur­
bam olabilirler. Burada, dovui;menin genel bir \;atti;ma ve i;iddet i;emasmm
tek o(lesi olmadi(lm1 vurgulamahy1m. BuyucUluk i<tin kullamlan genel terimin,
yani "fundabkta m1zraklama" teriminin de ii;aret etti(li gibi, dovui;me ve bu­
yucUluk arasmda i\;kin bir ba(I vardir. Mornington Adahlann (fo(lu buyucUlu­
(le kari;1 surekli tetikteqirler ve pek i;ok kazay1, olumu ve genel i;anssizh(l1
buyucUlu(le atfederler. lnsanlar mei;um bir donguye saplanm1i;lard1, (funku
buyucUluk korkusu ve buyuculuk su(flamalan, kayg1, \;atti;ma ve dovui;me
getiriyordu ; t>u da buyucUluk korkusuna yol a\;1yordu.

182
zorla aynhrken ya�ad1klan ac1y1, bana, sanki �imdi olmu� gibi he­
yecanla anlatt!lar. Erkek ve k1z eocuklar ayn yurtlara yerle�tirildi­
ler ve misyonerlerce e�itildiler. Normal olarak daha bilyilk k1zlar
yurttan, ancak evlenerek aynlabilirdi. Misyonerler eocuklan hirer
H1ristiyan, -yani tam s()ylersek Presbiteryen- yapmak niyetindeydi­
ler. Misyoner!er, ku�ak fark1 yaratmaya karar verdiler, eunkil ku�ak
fark1 gene ku�a�m etkilenmesini kolayla�tmyordu ve sadece bu far­
k1 yaratmay1 gayet iyi ba�ard!lar. Ben adaya geldi�im s1rada, eocuk­
lar, yeniyetmeler ve pek eok gene yeti�kin (Kaiadiltler harie) ne Lar­
dil dilini ne de herhangi bir ba�ka Aborigine dilini ak1c1 konu�am1-
yorlard1; bireo�u da hiebir dilde do�ru dilrilst konu�am1yordu. Sa­
nmm pek eok okuyucu, misyonerlerin bu talihsiz durum iein a�1r
ele�tirilmesinden rahats1z olacakt1r. Misyonerlerin bir toplum ilze­
rinde -eocuklann yeti�tirilmesine varan ()Jeilde- bir denetim uygula­
yabilmesi kesinlikle garip bir konumdu; kendi toplumlannda, yani
Avrupah Avustralyahlar arasmda misyonerler b()ylesi bir erke sahip
de�ildiler. Ya da bildi�im kadanyla, ()zellikle b()ylesi erk uygulamak
ilzere e�itilmemi�lerdi. Bununla birlikte Mornington Adas1'nda ve
Queensland'm pek eok ()teki kesiminde pek az Aborigine kalmas1
misyonerler yilzilnden de�ildi. Kald1 ki misyonerler -hie de�ilse ba­
z1 misyonerler- popiller bir konu olmadan ()nee bile, madencilik ve
Sl�lr yeti�tirme e1karlanna kar�l Aboriginelerin toprak haklanm yi­
�itee savunmu�tu. Gereekten de Mornington Adahlar bir misyonla­
n bulundu�u iein �anshyd!lar. Emin olun, daha da �ansh e1kabilir­
lerdi, fakat bizim ilgilendi�imiz tarihi d()nemde, daha talihli bir ko­
num var olmad1 -hele Queensland'da hie olamad1-.
1954'te yurt sistemi, k1smen ekonomik nedenlerle, k1smen de olu­
�umuna yol aem1� olan Viktoryen de�erler art1k geeerlili�ini yitir­
mi� oldu�u iein sona erdirildi. Bu nedenle, ben alan eah�mas1 yapt1-
�1m s1rada biltiln Aborigineler misyondan yakla�1k bir kilometre
uzaktaki bir k()y toplulu�unda ya�1yorlard1. Evlerin eo�u eah keres­
tesinden yap!lm1�t1 ve oluklu sacla kaplanm1�t1; baz1 evler ise sade­
ce oluklu sac parealan ve katranh mu�ambadan olu�uyordu. Bununla
birlikte iki odadan, bazen gurur kayna�1 verandalardan olu�an da­
ha zengin evler de vard1, fakat bunlar bile herhangi bir gilzellik ta�1-
m1yordu. Su, bir veya iki k uyudan ve az say1daki ortak ee�melerden
elde ediliyordu. Genel olarak, evler kuru mevsimde s1cak ve hava­
s1z, ya�mur mevsiminde de rutubetliydi. Daha dayamks1z evlerin eo­
�u siklonlarla yerle bir oluyordu. Evler genellikle a�m kalabahkt1

1 83
ve ozel ya$am yoktu. Pek \;Ok d1$arhklmm da hayat $artlan kotii
gorilnilyordu ger\;i, ama ne var ki herkeste Mornington Adahlann
zamanlannm \;O�unu evlerinin d 1$mda ge\;irdikleri fikri olU$Uyor­
du. Ve 1 970'lerde htikilmet daha iyi kO$Ullara sahip evler sa�lad1�1
zaman, bir sure i\;in pek \;Ok ki$i kendi derme \;atma evinden ta$m­
may1 reddetti.
Koyiln yerle$imi ne misyonerler ne de Aborigineler tarafmdan sis­
tematik olarak planlanm1$t1. Kabaca, y11lar i\;inde ve modaya gore
geli$mi$ti. Bu, koye bir tilr i\; i\;e ge\;mi$ kareler sisteminin hakim
oldu�u baz1 ba$ka yerle$imlerin sakil tekdtizeli�inden uzak, ilgin\;
bir gorilnil$ veriyordu. Bazen erkek karde$ler yan yana otururdu,
bazen de koyiln farkh kesimlerindeki evlerde; k lan erkekleri ya bir­
birlerine \;Ok yakm kilmelenirlerdi ya da koyiln her yanma da�1lm1$
olurlard1; baz1 durumlarda bir erkek, evlilik yoluyla akrabas1 olan
ki$ilerle ya$ard1, baz1 ba$ka durumlarda da bu akrabalanndan milm­
kiln oldu�u kadar uzakta otururdu. 1 nsanlar, erkeklerin bu da�1mk­
h�mm do�ru olmad1�m1 ve aym bolgeye ait insanlann hep birlikte
ya$amas1 gerekti�ini savunarak duru mdan yakm1yorlard1. Bu ele$­
tiriye ra�men, bir tarzm o�eleri yine de ay1rt edilebilirdi. Kaiadilt­
ler, koyiln gilney k1smmdaki sahilde kendi tilkeleri yontinde konak­
hyorlard1; anakarahlar ve k uzey halk1 koyiln kuzey tarafmdaki s1rt­
ta yerle$me e�ilimindeydiler, fakat gilneyliler koyiln gilney tarafm­
da yerle$me e�ilimindeydi. Menderesler \;izercesine k1vnmh bir s1-
mr, koyil gilneyde rilzgiir yonil kesiminden, kuzeyde rilzgiirs1z ke­
simden insanlann oturdu�u iki k1sma aymyordu.
Burada soz konusu olan $ey, Aboriginelerin ge\;mi$te ya$am1$ ol­
duklan yerlere hemen hi\; benzemeyen bir silrekli toplu kampt1. Yak­
la$1k iki kilometrekare alan kaplayan kil\;ilk bir bolgede Lardillerin
tilmil -do�u. bat1, kuzey ve gilney, aynca rilzgiirh ve rilzgiirs1z kesim­
Yangkal ve anakara kabilelerinden geriye kalanlar ve Kaiadiltler var.
Sadece \;e$itli Lardil gruplan arasmda geleneksel \;at1$ma yoktu, ay­
nca kabileler arasmda da \;at1$ma vard1 ve ilstelik tilm kabileler ara­
smda, tam soy Aborigineler ile yanm soy Aborigineler arasmda da
alttan alta varh�1m stirdtiren bir \;at1$ma vard1. Bunlara pek de uzun
olmayan bir sure oncesine kadar d1$ denetimden uzak ya$am1$ olan
ve $imdi, pek \;O�U kendi geleneksel de�erlerine epeyce ters dti$en
kurallan, adetleri ve yasalan izlemek zorunda olan insanlara mis­
yonerlerin ve Queensland htikilmetinin ilstten dayat1lan otoritesi ek­
lendi. Gorevleri, kendileri bunu bilsinler veya bilmesinler, beyaz

1 84
Avustralyahlann emirlerini uygulamak olan Aborigine belediye mec­
lisi tiyeleri ve polisler vard1. Boylece i nsanlann \;Ocuklannm onlar­
dan a hnd1�1 ve yabanc1 bir sosyal dtizenin taleplerine gore e�itildi­
�;, kendi i$lerini \;ekip \;evirmeye ah$km, kendi kabilelerinde bir si­
yasi gti\; sahibi olmaya a h$km erkeklerin iktidarlannm kendilerin­
den a hnd1�1 bir konumla kar$I kar$1yay1z. Bu konum, ya$h ku$a�m
otorite ve iktidar kaybetmesi, inter a/ia (ba$ka $eylerin yam ma) bti­
ytik ailelerin ortaya \;Ikmasma ve ttim ya$ gruplan da�1hmmda da
bir kaymaya sebep olan ntifus de�i$imlerinin geleneksel de�erlerle
ve yeni de�erlerle uzla$maz \;at1$mas1, en onemlisi de ntifus ve akra­
bahk yo�unlu�undaki art!$ gibi etkenlerle daha da gti\;lendirildi. lr­
delemek istedi�im meseleler bunlar i$te. Arna once ktilttir ve de�er
kayb1 hakkmda birka\; noktaya de�inece�im. Ben l 966'da alan \;a­
h$masma ba$lad1�1mda, misyonun kuruldu�u 1914 y1lmda gen\;, ye­
ti$kin veya \;Ocuk olan pek \;Ok erkek ve kadm vard1. Do�al olarak
misyonerleri gortir gormez dillerini unutmam1$lard1. Ttim gelenek­
sel de�erlerinden derhal vazge\;mi$ de de�illerdi. Kald1 ki misyonun
kurulu$undan sonra do�mU$ pek \;Ok insanda da misyonerler pek
az etki yapabildi. Misyonerler, ancak 1 930'larda hegemonyalanru ku­
rabildiler. Sadece ti\; veya dort ki$iyken misyonerlerin, herkesin ta­
mamen beynini y1kamalan imkans1zd1. Misyonerlerce getirilen de­
�i$imlerin ttimti aym derecede de�ildi, aym ivmede de de�ildi, her­
kesi e$it olarak etkilemedi de. Pek \;Ok de�er dokunulmad1k kald1
(mesela akrabalann sakm1lmas1yla ilgili olanlar), \;tinkti misyoner­
lerin bu de�erlerin varh�mdan haberleri yoktu. Misyonerler poliga­
miyi yasaklamada en azmdan resmen ba$anh oldu. Ancak tistiln­
ltikle ba$anh olduklannm dti$tintilebilece�i din meselelerinde insan­
larm btiytictiltik hakkmdaki inan\;lanm (ve pratiklerini) silmekte ta­
mamen ba$ans1z oldular. Misyonerlerin dini O�retilerinin btiytik k1s­
m1 $a$1rt1c1 $ekilde pek az etki yapt1. Misyon 1970'lerin ortalannda
Queensland Htiktimeti'ne devredildi�inde kiliseye devam oram h1z­
la azald1.

SOSYA L DOZENDE DE61�1MLER


I
Pek \;Ok anakaralmm ve yanm soydan Aborigine'in, Mornington ,
Adas1'na zorla gonderilerek ac1 \;ektiklerini a\;1klam1$Um. Fakat \;O­
cuklu�unu yurtta ge\;irmeye zorlanm1$ olanlar sadece o nlar de�ildi,

185
\;tinkti Lardillerin \;Ocuklan da yurtlara yerle$tirilmi$ti. Bunun so­
nucu, bu \;Ocuklann yeti$kin hale geldikleri ve kendi \;Ocuklan ol­
dugu zaman aile hayat1 hakkmda pek az tecrtibeleri olmas1yd1 (ben
baz1 Mornington Adahlann \;Ocuk yeti$tirmenin misyonerlerin i$i
oldugunu ileri stirdtiklerine kulak misafiri old um). Ve \;Ocuklar bu­
nun ac1S1m \;ektiler, \;tinkti hayattaki rolleri i\;in tam sosyalle$medi­
ler; ama\;lamlan ne olursa olsun ger\;ekle$en buydu. Buna ek ola­
rak, misyonerlerin saglad1g1 t1bbi ve koruyucu hekimlik hizmeti ve
U\;an cloktor servisi ytiztinden kadmlar Oncekinden \;Ok daha kala­
bahk aile sahibi oldular ve bu kadar \;Ok \;Ocukla ba$a \;Ikmakta son
derece zorluk \;ektiler. Ger\;i misyon \;Ocuklann besinsizlikten zarar
gOrmemesine dikkat ediyordu, ama \;Ocuklann pek \;ogu kendi ba$­
lanna b1rak1ld1lar ve ortahkta ba$1bO$ dolamp durdular (bu konum
geleneksel tarzdan \;Ok farkhla.$ ffil$ olmayabilir, \;tinkti Avustralya
Aborigineleri arasmdaki yaygm pratik, \;Ocuklara fazla disiplin da­
yatmamakt1r.) Misyonerler \;e$itli bak1mlardan k1s1r dOngtilere dti$­
ttiler. Duruma el koyup \;Ocuklann, ya$hlann ve hastalann iyi bes­
lenmesini ve iyi bak1lmasm1 saglamaya \;ah$salar da yerlileri vesayet
altma almakla (paternalizmle) W\;lamyorlard1. Fakat eger bunu ,yap­
mazlarsa da kat1 kalplilikle, sOmtirtictiltikle ve insanlann sadece ruh
selametiyle ilgili olup fiziksel refahlanna kay1ts1z kalmakla SU\;lam­
yorlard1. Kan koca, \;Ocuklann davram$I hakkmda birbirleriyle ve
Oteki ailelerle s1k s1k anla$mazhga dti$ilyordu. Babalar annelerden
\;Ok dah.a ho$g0rtiltiydti ve Ofkeli bir anne \;Ocuguna $amar au1g1
zaman, baba derhal \;Ocugun tarafm1 tutuyordu. Ben s1k\;a, ana ba­
badan biri \;Ocugun davram$mdan yakm1rken, Otekinin \;Ocuklan
cansiperane savundugunu i$ittim. �ocugu savunan ana veya baba
ikna oldugu zaman da, bu sefer Otekisinin ani bir tutum degi$ikligi
yap1p \;Ocuklan savunmas1 muhtemeldi. Fakat orta ya$h veya ya$h
insanlar, kendi aralannda gen\;ler hakkmda konu$tuklan zaman,
gen\;lerin ne avlanabilecekleri ne de \;ah$abilecekleri $eklinde sOy­
lenmeye egilimliydiler. Elbette bu sOylenme hi\; degilse k1smen, de­
gi$en bir dtinyayla ba$a \;Ikma stresinden ve geriliminden kaynakla­
myordu. BOylesi sOylenmeleri, ya$hlann gen\; ku$aga kendilerini ka­
bul ettirme gayreti olarak da yorumlamak mtimktin. Baz1 durum­
larda yakmmalann hakh gerek\;eleri bulundugu meydandad1r. Fa­
kat baz1 gen\;lerin, Ozellikle de gen\; kadmlann yetkin ve gtivenilir
i$\;iler olarak degerlendirilebildigini eklemek durumunday1m.

1 86
Erkeklige kabul tOrenlerinin sonuncusu ben alana gelmeden yak­
la$1k on be$ y!l Once yap!lm1$t1. BOylece ya$h ku$agm, genr; ku$aga
otoritesini ve iktidanm empoze edi$inin bu geleneksel yOntemi kay­
bolmU$tU. Genr; ku$ak ir;in kaybolan bir $ey de, erkeklige kabullerle
ilgili kutsal bilginin tilmilydil. Sonur; olarak, kabilelerinin dilini og­
renmedikleri gibi, genr; erkekler ilk erkeklige kabul (luruku, yani siln­
net) ve ikinci erkeklige kabul (warama, yani vilcudun b ir yerini gO-
..rilnilr bir iz b1rakai;ak $ekilde kesme, [subincision] �.n.) ile ilgili dil­
leri, yani el dilini ve Demiin dilini ogrenme f1rsatm1 da kaybettiler.
Konumuzla ilgili olarak, ilk erkeklige kabulden sonra yakla$1k bir
y1l ir;in erkeklige kabuliln yalmzca el diliyle (kangka mar/do; kang­
ka: Konu$ma, mar/do: El) haberlt;$meyi gerektirdigini ve normal ola­
rak o erkegin Lardil dili konu$masmm yasakland1gm1 ar;1klamah­
y1m. El dili yilzlerce i$aret ir;erir. 1 kinci erkeklige kabulden sonra er­
keklige kabul edilen ki$iye Oteki yard1mc1 dil, Demiin ogretilir. De­
miin dilinin ne Lardilcede ne de inamyorum ki herhangi bir ba$ka
Avustralya Aborigine dilinde olmayan r;e$itli sert ve keskin ilnsilzle­
rinin ve ah$1lmad1k ilnlil seslerinin bulunmas1 ilginr;tir. Demiin dili
dtinyay1, Lardil dilinden farkh sm1flar. Genr; erkeklerin ve baz1 orta
ya$h erkeklerin erkeklige kabul edilmeyi ba$aramay1$1, onlann tin­
sel bak1mdan gerr;ek erkekler olarak degil, erkek r;ocuklar olarak
gOrillmelerinin bir sonucuydu.
1 k tidar ve fiziksel gilr; meselelerine gelince, ya$h adamlar say1ca
azmhktayd1 ve kar$1lannda fiziksel olarak kendilerinden gilr;lil ra­
kipler vard1. Ya$h erkeklerin, kendi aralannda sOylenmekten ve genr;
ku$agm cehaletiyle alay etmekten ba$ka yapabilecegi pek az $ey vard1.
Burada Olilmcill bir hata yat1yor, r;ilnkil genr; ku$aga gillmekle ya$­
hlar ister istemez ku$ak farkm1 arttmyorlard1, r;ilnkil alay, zarar gOrme­
den bugilne kadar varhgm1 silrdilrebilmi$ geleneksel degerlerden veya
yaptmmlardan biridir. Ironik olan $U ki alay bu degi$im ir;inde Mor­
nington Adahlann onsuz yapabilecekleri bir degerdi. Ger;mi$te alay
insanlan uymaya zorlayan gilr;lil bir silaht1, fakat kudreti sadece bir
bilgi yap1s1 ve bir sosyal dtizenin bulunmasma bag1mhyd1. Ya$h in­
sanlar bu geleneksel yaptmm1 kulland1klan zaman genr; ku$ak, he­
mencecik Avrupah degerlere yOneliyor ve beyaz olan her $eyin bilgi­
siyle iftihar ediyordu, ya$h insanlan da cahil myal/, yani 1 ngilizce
konu$amayan, beyaz Avustralyahlann adetlerinden habersiz, $a$km
insanlar olarak gOrilyordu. Genr;ler maddi olarak daha kudretli bir
killtilre, ya$hlannkinden r;ok daha fazla siyasi erki ve gilcil olan bir

1 87
ktilttire yOneldiler. Ya�hlar bu erke yenilmemi� miydi? Ve Avrupa mal­
lannda ya�hlann da g�zti kalm1yor muydu? Geni;ler ��yle �eyler s�y­
leyebiliyordu: "Her �ey degi�iyor. Art1k para konu�uyor'.' Eylemle­
rinden btiytik k1sm1m, beyaz adamm tarz1 neyse kendilerinin de �y­
le yapt1klan zemininde gereki;elendiriyorlard1. <;ogu, ya�h ku�agm
s�ylemek zorunda oldugu �eyle hemen hemen hii; ilgilenmez hale
gelmi�ti ve ya�h k u�ak, inceleme yapmaya gelmi� antropologlar ve
�teki d1�arhkhlar harii; pek az insanca istenen bir bilgi yap1S1yla ba�­
ba�a kahverdi.
Geri;i geni;ler, Avrupah �eylerin btiytik k1smma btiytik deger veri­
yordu, ama geni;lerin i;ogu normalde Avrupah hayatm degerleri ve
uygulamalanyla ba�a i;1kam1yordu. Geni; erkekler anakaradaki s1-
g1r yeti�tirme istasyonlannda s1g1rtmai; olarak i� buluyorlard1 ve geni;
kadmlar da ev hizmetine giriyorlard1. Bununla birlikte, bazilan s�z­
le�me stiresini tamamlamadan ba�1m ahp gitme ah�kanhg1 edinmi�­
ti ve i�e ba�lad1klan zamankinden daha da yoksul olarak aynhyor­
lard1. B�yle olmasmm i;e�itli nedenleri vard1. Degerleri ve sosyalle�­
meleri geregi, ailelerinin onlara i;ok geni� bir ho�g�rtiyle davranma­
sma ve dilediklerini yapmaya ya da daha dogrusu dilediklerini yap­
mamaya ah�m1�lard1. Hepsinin i�lerine uygun egitim alm1� oldugu
s�ylenemezdi ve bazilan da belirli bir i� ii;in uygun degillerdi. Bu
durum, s�ylemesi bile gereksiz, Mornington Adahlara �zgti degil.
Geni;lerin bazilan ele�tiriyi hazmedemiyordu. Bu son nokta kin tut­
maya ve belk i bir d�vti�e yol ai;acag1 ii;in kimsenin kimsenin i�ini
ele�tirmemesi gerektigi �eklindeki geleneksel degerle yakmdan bag­
lant1hyd1. B�ylesi bir deger ise tabii ki beyaz Avustralyahlann em­
rinde i;ah�may1 kolayla�t1ran bir �ey degildi. Geni;ler i�ten aynld1k­
lan zaman normal olarak yakm kanda�lanndan anlay1� destegi ah­
yorlard1. Bununla birlikte ya�h s1g1r yeti�tiricileri, geni;lerin i;ogu­
nun zor i�lerle ve akrabalanndan uzun d�nemler ayn kalmakla ba­
�a i;1kamad1klanndan yakm1yorlard1.
Kadmlar da zor bir pozisyondayd1. Orta ya�h anneler, s1k s1k ken­
dileriyle kavga eden ve d�vti�en, kavgalarda onlan birbirine dO�U­
ren ele avuca s1gmaz i;ocuklanyla mticadele etmek zorundayd1lar.
Baz1 kadmlar gei;mi�te aile kilerine katk1da bulunacak ya�ta say1-
lan, bUyOk i;ocuklanm beslemekte gtii;ltik i;ekiyordu. Baz1 aileler­
de, btiytik geni;lerin baz1lan, annelerinin onlan g�rmedigi ilk an an­
nelerinin zaten pek yoksul olan yiyecek stokunu yagmalad1klan ii;in
gtivenilmez ve bencil saytlan ki�iler haline gelmi�lerdi. Bir bak1ma

188
geleneksel prati�i izliyorlard1, i;ilnkil gei;mi�te besin normal olarak
biriktirilmezdi. Fakat ailenin tilmilnil n avland1�1 ve toplay1c1hk yap­
t1�1 zaman bOyle davranmak bir �eydir; aile bir kOyde ya�ar, hafta
sonlan avlaiur, besininin ve modern avc1hk aletlerinin i;o�unu dil­
�ilk ilcretler ve sosyal yard1m ile satm ahrsa ba�ka bir �eydir. Pek
i;ok geni; evlenmeksizin i;ocuk sahibi olmu�tu. Bu, kendi ba�ma kO­
til bir �ey deMdi, fakat dilnyaya getirdikleri i;ocuklann sorumlulu­
�unu ilstlenmiyorlard1. Sadece kendi i;ocuklanna de�il, bir de to­
runlanna da bakmak zorunda kalan bilyilkannelere a�1r bir yilk bin­
diriyordu. KOyde, kamp ate�leri ba�mda bilyilkanneleri tarafmdan
damper (gayet doyurucu, ama Ozellikle besleyici olmayan bir tilr ek­
mek) ve i;ayla beslenen bir silril kili;ilk i;ocuklardan olu�an kilmeler
gOrillebilirdi. Bazen i;ocuklann bak1m1 konusunda dede ve nineler­
le ana babalar arasmda kavga olurdu.

KOY lDPLU KAMPINDA DCVOSME

Lardillerin ve Oteki Mornington Adahlann adetlerinden biri, kan­


dmld1klanm dil�ilndilkleri zaman, patirt1 i;1karmalanyd1. Biltiln ya­
kmmalanm her zaman yilksek sesle dile getirmezlerdi, geri;i i;o�u
Mornington Adahnm bOyle yapt1�m1 dil�ilnenler de olabilir. Sika­
yetlerini biriktirme ve sonra yakmacak pek i;ok �eyleri oldu�unu dil­
�ilndilkleri zaman da mesele i;1karma eMimindedirler. Ben s1k s1k
insanlann cilmle aleme, yakmmalanm haykiran, cam nas1l istiyorsa
Oyle davranan, asla avlanmayan, i;ah�mak istemeyen, hii;bir �ey
bilmeyen, laf ta�1yan, ba�kalannm ba�1m derde sokan, kabile
yasalanm ihlal eden, Onilne gelen kadmla dil�ilp kalkan, bu
yakman ki�inin bir myall (�a�km/cahil) oldu�unu dil�ilnen vb.
ki�ilerden yakmd1klanm duydum. Bu a�amada isimlerin ille de ai;1k­
lanmas1 gerekmez, fakat normal olarak onlar kimden sOz edildi�ini
bilirler ve ba�irarak cevap verirler veya vermezler ve ak11lanndan ge­
i;eni sOylerler. Sonunda sesler, uzaktan duyulacak Oli;ilde k1zgm bir
tona yilkselir. "Merri, merri" (dinle, dinle) i;1�hklan kimin ba�ird1-
�1m ve "homurtu"nun ne hakkmda oldu�unu anlamaya i;ah�an Ote­
kilerce i�itilebilir. Mornington Adahlar, insanlann yakmmalanm,
yilksek sesle hayk1rmasm1 epey uygun gOrilrler. Fakat, nas1l hakh­
la�tmld1�1 bir yana, yakmmalanm yilksek sesle sOyleme edimi, i;a­
t1 �may1 kOrilklemek gibidir. Pratikte biltiln de>vil�ler yakmmalann

1 89
bag1ra bag1ra soylenmesiyle ba$lar, fakat ttim bag1ra bag1ra yakm­
malar bir dovti$le sonu\;lanmaz; sadece "ag1z dala$1" veya
"homurdanma" ile de sona erebilir. Sonraki a$amada, rakip taraf­
lardan biri bir sopa veya bir kalm degnek kapabilir ve evlerinin (hatta
daha iyisi ba$ka birinin evinin) oluklu sacdan duvanna vurmaya ba$­
lar, boylece koytin her yanmdan d uyulabilecek sald1rgan bir ses olu­
$Ur. Qfkelendikleri veya Ofke sergiledikleri zaman erkekler m1z­
raklannm sapm1 1smrlar. (Di$ler s1k s1k alet veya mengene ola­
rak kullamhr. M1zrak yaparken erkekler m1zragm sapm1 1S1t1rlar ve
genellikle, di$leriyle m1zrag1 s1k1ca kavray1p elleriyle sapm1 a$ag1 \;e­
kerek dtizle$tirirler.) tlgisi uyanan insanlar yakla$maya ba$lar, tabii
zaten oraya toplanm1$ degillerse. �at1ya vurma ba$lad1g1 ana kadar,
kar$1 taraflardan hi\; degilse biri, oyle bir havaya girer ki k1rabilece­
gi her nesneyi par\;alamaya ba$lar. �omlek ve toprak kaplar tekme­
lenebilir ve f1rlat1hr, cam pencereler kmhr ve hatta dtikkanlardaki
yiyecekler yere sa\;Ilabilir. Nesnelerin tahribi bu noktaya vannca, ra­
kip taraflann birbirlerine ana avrat dtiz gitmesiyle sesler kulak t1r­
malay1c1 bir $ekilde ytikselir. Ktifretmek bir dovti$tin en muhtemel
ba$lat1c1s1d1r. Erkekler ozellikle de erkeklige kabul edilmi$ erkekler,
eger kendilerine ktifrediyorsa bir kad1m dovmeyi ahlaki ytiktimlti­
ltik sayarlar. Kar$! taraftan birinin anasma ktifretmek, ister dogru­
dan, ister s1rf lafm geli$i olsun veya birine daeha ngama, yani anam
s ..erim demek ya da bir erkege ngama daan, yani ana s ...ci demek
normal olarak $iddetli bir misillemeyle sonu\;lamr. Taraflar daima
birbirlerinin tenastil organlannm btiytikltigti, rengi ve bi\;imi hak­
kmda kti\;tiltticti yorumlar yaparlar. Bazen rakiplerden biri "kemikli"
olmakla su\;lamr. Kemikli olmak saghks1z olmakt1r ve oltimle bag­
lant1hd1r, \;tinkti oltim halinde sadece kemikler kahr (Hi\; kimse ken­
disine $i$man denmesine gticenmez, \;tinkti $i$man olmak, gti\;lti ve
saghkh olmakt1r). Bazen eski dovii$ler ve skandallar ortaya dokti­
ltir ve oteki insanlar da \;at1$maya girerler. Kanda$ ve akrabalar ne
oldugunu ve yard1mlannm gerekip gerekmedigini anlamaya ko$ar­
lar. Normal olarak, dovti$tin onlardan birine kar$I olmamas1 kO$U­
luyla, ki$i ana babasmm, btiytik \;Ocuklannm, karde$lerinin, ana ta­
rafmdan akrabalannm, tivey erkek karde$lerinin, tivey k1z karde$le­
rinin, karde$ \;Ocuklannm vs. yard1mma gtivenebilir. �ocuklar he­
yecanla "Baya! Baya!" (Dovti$! Dovti$!) diye haykmrlar ve gosteri­
yi seyretmeye ko$arlar. Hemencecik btiytik bir kalabahk toplamr, in­
sanlar ktifreder ve $Oyle sozler haykmrlar: "Amcam nerede?" "Ta$-

1 90
rahlar!" t nsanlar kendilerini Oyle kaptmrlar ki adrenalin salg1lan
h1zlamr ve pek \; Ok darbenin ac1S1m hafitletir.
D0Vti$lerin sertliAi, ne kadar stireceAi ve ka\; insanm kat1lacaA1 de­
Ai$ir. Bunlar btiytik Ol\;tide kavgac1lann arasmdaki ili$kiye baAhd1r;
bazen \;abucak parlar ve \;abucak sOnerler; bazen uzun sOren husu­
metlere sebep olurlar ve bazen de hemen unuturlar ve kar$It taratlar
birbirlerini g0Zya$lan i\;inde kucaklar, birbirlerini kanda$hk terimiyle
\;aAmrlar. Bazen bir saat kadar, bazen neredeyse koca bir giln, baz1
durumlarda da arada bir yeniden alevlenerek gtinler boyu silrebilir.
D0Vti$, kOy i\;inde t1pk1 orman yang1m gibi yay1hrken, tali dOV0$ler
as1l d0Vti$ten daha Onemli hale gelebilirler. Bazen belirli bir d0Vil$,
d0Vti$\;tilerden birinin as1l gOAtis gOAilse d0Vti$mek istediAi il\;ilncti
bir taraf1 \;ekmek i\;in sadece bir pe$revdir. Birisi yaraland1A1 zaman
akrabalar kO$UP yard1m getirene ve yarahy1 d0Vil$ alam d1$ma ta$1-
yana kadar d0Vti$e ara verilir. Baz1 vesilelerde, bir yaralanma, kan­
da$lannm intikamm1 almaya kararh, \;Ok daha fazla ki$iyi daha kav­
gaya \;ekebilir. Bu ve ba$ka nedenlerle bir kavga kesin bir galip veya
maAlup olmadan sona erebilir. Kar$! taratlar evlerine dOnilp gtin veya
gece boyu birbirlerine kOtti sOzler hayk1rabilirler, cesaretleri varsa
gelmelerini sOyleyerek k1$k1rt1rlar. Bazen Orttilti tehditler veya bti­
ytictiltiAtin Orttilti olmayan tehditleri savrulur. BOylece biri $0yle di­
yebilir: "Sana gOstereceAim" veya "Benim kaku (annemin erkek kar­
de$i) arkamda" (yani annemin erkek karde$i sana btiyti yapacak) veya
daha a\;1k olarak "Sana $ark1 sOyleyeceAim" (yani sana bilyil yapa­
caA1m). Sonra aniden d0Vti$ tekrar patlak verebilir.
l nsanlar \;e$itli nedenlerle dOV0$tirler. Eski hesaplan kapatmak
i\;in, \;Ocuklann davram$lan hakkmda, kar$I cinsten biri i\;in reka­
bet, zina ku$kusu, btiytictiltik SU\;lamalan ytiztinden dOV0$tirler, kul­
lamld1klanm dti$tindtikleri i\;in vs. Fakat bunlar insanlann hakkm­
da d0Vti$ttikleri konulard1r ve kendi ba$lanna ni\;in d0Vti$ olduAu­
nu veya ni\;in bOyle \;Ok dOvti$ olduAunu a\;1klamazlar. DOvil$ hak­
kmdaki ktilttirel g0rti$iln, d0Vti$lerin s1khAm1 hangi Ol\;tide etkile­
diAi tart1$1hr bir noktad1r. i nsanlar d0Vti$il kmayabilirler ve insana
yak1$maz olarak deAerlendirebilirler, ancak bu g0rti$lerin o insan­
larm pratiklerine uygun olmas1 gerekmez. Bununla birlikte d0Vil$­
menin, ktilttirel olarak doAal ve beklenen bir davram$ bi\;imi olarak
deAerlendirildiAi bir toplumda yaygm olduAunu gOrmek $a$1rt1c1 ol­
mazd1. Ger\;ekte ba$ka ttirlti olsayd1 $a$1rt1c1 olurdu (hi\; deAilse be­
nim i\;in olurdu). Dyle de olsa, bOyle de olsa, Lardiller ve Morning-

191
ton Adas1'ndaki oteki kabilelerin mensuplan dovti$ oldu�u zaman
donup kalmaktan uzakt1rlar; gen;ekte, insanlann yanh$lan dtizelt­
mek ve haklanm gtielendirmek iein kendi i$ini kendi gormenin bir
$ekli olarak $iddet kullanmaya kalk1$masm1 beklerler. Onlar ve ote­
ki pek eok Aborigine, $iddeti insan do�asmm bir ozelli�i olarak go­
rtirler ve $iddetin d1$avurumu kotti bir $ey de�ildir (bkz. Stanner
1969). Siddet veya $iddet tehdidi normal olarak $iddetle veya $iddet
tehdidiyle cevaplamr. Gozlemlerime gore, Mornington Adahlar sanki
canlan ne isterse onu yapma hakkma sahipmi$ gibi ve sanki zorla
onlenmezlerse boyle yapacaklarm1$ gibi davramrlar. Ozellikle gene
erkekler kimin daha iyi erkek, yani kimin daha iyi dovti$eil oldu�u­
nu belirlemek iein $iddetli earp1$malara girerler. Ciddi yaralanma
olas1h�1 d1$mda pek eok gene erkek eat1$malardan h0$lamyor go­
rtintir. Yaralanm saklamaya kalk1$mazlar. Tersine, yaralanm1$ olduk­
lan olgusuna dikkat eekmek iein, pantolonlannm baca�mm d1$ma
bir bez pareas1 ba�larlar. Fiziksel ctisse dikkate almmaz, eunkti yum­
ruk dovti$tinde bile gayet ufak tefek erkekler iri yan erkeklere kor­
kusuzca yumruk sallarlar. Yumruk dovti$ilntin rittiel bile$imi t1pk1
sopa dovti$il gibidir. Pantolon baca�mm s1vanmas1, sadece k1sa pan­
talon giyilmi$ bile olsa, dovti$e raz1 olmamn ilk i$aretidir. Kar$I ta­
raflar belli bir uzakhktan golge boksu yaparak ba$larlar -e�ilir, k1v­
nhr ve saldmr gibi yaparlar-, rakiplerini yakma gelmeye ea�mrlar
ve kibirli bir tav1rla dans ederler. Gozlemci iein bu sahne komiktir,
fakat s1k s1k sert darbeler indirilir ve dovti$etilerden biri kotti yara­
lanabilir. Yenik gene genellikle silahlanm almaya eve ko$ar ve do­
Vti$ boylece t1rmamr.
Yumruk dovti$il ya$h erkeklerin ktietik gord tikleri bir yeniliktir;
bir yumruk dovti$tinde gene erkeklerle boy oleti$emeyeceklerini iyi
bilirler. Ne olursa olsun, ya$h erkekler, ya$hhk onlan dikkate de�er
oletide gtieten dti$ilrmedikee sopayla dovti$meye ah$kmd1rlar; boo­
meranglan, sopalan ve m1zraklanyla rakiplerinin hakkmdan gele­
bilirler. Usta bir geleneksel dovti$eil iein btiytik fiziksel ve kaba gtie
gerekli de�ildir. Huner, beceriklilik ve h1zh refleksler daha onemli­
dir, aynca y11lar geetikee birkae ptif noktas1 da o�renilir. Gene bir
erkekle geleneksel silahlarla dovti$en bir ya$h adamm, kendini ko­
ruma veya kazanma $ans1 eok ytiksektir. Fakat ya$hhk bir erke�i gtie­
ten dti$ilrmti$Se bir kez, art1k vuru$ yapamaz veya gtielti bir vuru$U
saVU$turamaz veya boomerang veya m1zra�1 isabetle firlatamaz. Bu
durumda art1k bel ba�lanabilecek bir gtie de�ildir. Btittin yapabile-

192
ce�i. gen\; erkek ve kadmlar dOvii$iirken kenarda durup ba�Irmak­
tlf. Bu da ya$hnm bugiinkii durumdaki siyasi giiciinii gayet iyi yan­
sltir: Sadece kenarda ba�Irmak 8
tdeal \;Ocuk yeti$tirme uygulamalan (\;ocukluk deneyimleriyle bir­
likte) yeti$kinlerin hem ideal hem de ger\;ek davram$lan arasmdaki
ili$ki elbette ki karma$1k bir konudur. Yerimizin k1s1thh�1 nedeniyle
bu \;ifte sarmahn aynnt1h bir incelemesini yapamayaca�1z, sadece
birka\; a\;1k gOzlem sunmakla yetinece�iz. Mornington Adahlann $id­
detli davram$mm sadece onlarm \;Ocukluk deneyimlerine atfedile­
bilece�ini savunmasam da, arada bir ba� oldu�u kesin ve \;Ocukla­
rm ve yeti$kinlerin saldirgan davram$lannm aym biitiiniin par\;ala­
n oldu�u a\;1ktir. <:::o cuklar siirekli olarak $iddete maruz kahyorlar
ve k1sa siirede $iddeti bir hayat tarz1 olarak gOrmeyi O�reniyorlar.
Ba$lang1\;ta ana babalan d0Vii$teyken a�layan \;Ocuklar gOrdii�iim
zaman \;Ocuklann korktu�unu dii$iindiim. Sonra O�rendim ki \;O­
cuklann tepkilerini yanh$ yorumlam1$1m, \;iinkii ger\;ekte dOvii$ gOs­
terisinden ho$lamyorlar. Bu, insanlann yorumlanyla ve \;Ocuklarm
hareketli �e kayg1s1z anlat1$lanyla do�rulanm1$tlr. <:::o cuklann bii­
yiik k1sm1 gii\;lii bir egoya sahip gOriiniiyordu ve inatla dediklerini
yaptirmaya gayret ediyorlard1. 1stediklerini yaptiramad1klan zaman
sa�a sola vurmaya yatkmd1lar. S1k s1k huysuzluk nObeti ge\;iriyor­
lar, e<_;yalan kmyorlar ve kiisiiyorlard1 (bunme). <:::o cuklar birbirle­
riyle dOvii$iiyorlar ve geleneksel riizgar yOnii ve riizgars1z yon saf­
la$masmda yer ahyorlard1; hatta benim be$ ya$mdaki o�lum bile on­
lara kat!lm1$t1. <:::o cuk oyunu, birbirlerine teneke kapaklar firlatmak­
t1, bu teneke kapaklar \;Ocuklar tarafmdan sopalarla bloke ediliyor­
du ya da oyunun bir ba$ka versiyonunda kapaklan yerde yuvarh­
yorlar ve sopalanm m1zrak olarak kullanarak birbirlerini yaralarnaya
\;ah$1yorlard1. Bir ba$ka gOzde oyun, bir sopanm ucuna \;amur par­
\;as1 yerle$tirilmesi ve bti sopanm yusuf\;uklara firlat1lmas1yd1. SOy­
lemesi gereksiz, bu oyunlar avc1 hk ve d0Vii$\;iiliik i\;in harikfilade
ah$tlrmalardir. Bu ikisinin bir arada olmas1 hayli ilgin� \;iinkii he­
men hemen biitiin iyi avc1lar iyi d0Vii$\;iilerdir. Yt;ti$kinlerin d0Vii$­
lerine bir silahla kat1lmak, bir gencin bir erkek oldu�unu gOsterme­
nin bir yoludur. Ben birka\; kere, bu dOnii$iime tamk oldum ve do­
nii$iimiin nas1l ani ve tam olabildi�ini gOriip etkilendim.

8. DOvu�me evlilik siyasasmda Onemli yer tutar. Bunu aynntilanyla bir mo­
nografide incelemeye niyetliyim.

193
NUFUS YOGUNLUGU VE AKRABALIK YOGUN LUGU

Mornington Adahlarm gtintimtizde ii;:inde ya$ad1�1 toplu kamp,


onlann geleneksel kamplanndan, alan, ntifus yo�unlu�u, ya$ yap1-
s1 ve bile$imi bak1mmdan epey fark hd1r9 1 nsanlar da bu farkl1 l1k­
larm farkmdalar. Ozel likle ya$11lar i;:ocuklarm i;:oklu�una hayret edi­
yorlar ve bu kadar i;:ok i;:ocu�u as la bir arada gormemi$ ol duklanm
ileri stirtiyorlard1. Ara s1ra i;:ocuklara, onlarla akrabahk derecesin­
den emin olmak ii;:in ana babalarmm kim ol du�unu soruyorlard1.
1nsanlarm i;:ok lu�u, karman i;:orman yerle$enler, kamp ate$1erinden
i;:1kan duman hakkmda s1k s1k yakmmalar oluyordu. Kesin rakam­
lan saptayabilmi$ de�ilim, ama gei;:mi$te kamplarm genel likle hem
yiizoli;:ilmti hem ntifus bak1mmdan daha ktii;:ilk oldu�unu ve yakm
akrabah�I bulunan kimselerin birlikte konaklamasmm adet oldti­
�unu rahati;:a soyleyebiliriz. Ara s1ra b il y il k gruplar da birlikte ko­
nakhyordu, fakat bu sadece k1sa donemler ii;:in gei;:erliydi. Ttim Lardil
kabi lesinin asla birlikte konaklamad1�1 ve hii;: kimsenin de hii;:bir za­
man tilm kabilenin birlikte konaklad1�m1 dil$tinmedi�i kesin. Ger­
i;:ekten de ttim kabilenin birlikte konaklamas1 ekonomik bak1mdan
imkans1z ol urdu. Fakat giinilmilzde tilm kabile bir toplu kampta sil­
rek li ol arak birliktedir, onlarm yam s1ra da ba$ka kabilelerin men­
suplan vard1r. Sonui;: olarak sadece niifus yo�unlu�u y ilksek de�il,
aynca da akrabahk yo�unlu�u da yilksek 10 Bizim kendi toplumu­
muz gibi bir top lumda bir mah al l edeki, bir binadaki veya bir apart-

9. ideal olarak geleneksel kamplarin alarn ve nilfus bilyilklilgil hesaplan­


mah ve koy toplu kampmm durumuyla k1yaslanmahyd1. Ne yaz1k ki benim
verilerim, boylesi kesin hesaplamalar ii;:in yeterince saglam degil.
10. Ashnda akrabahk yogunlugu ii;:in sosyal yogunluk terimini kulland1m.
Fakat Durkheim sosyal yogunluk terimini bir oh;ilde farkh bir anlamda kul­
land1g1 ii;:in, herhangi bir yanh� anlamaya yol ai;:mamak ii;:in akrabahk yogun­
lugu terimini kullanmaya karar verdim. Durkheim'a gore sosyal yogunluk as­
lolarak bir nilfus y1gllmas1 (temerkilzil) olay1dir. BOylece verili bir bOlgede nilfus
temerkilzil daha bilyilkse sosyal yogunluk da daha bilyilktilr (Durkheim 1984:
200-203. sayfalar). Bense burada nilfus say1lan veya nilfus yogunluguyla par­
se (kendiliginden) ilgili degilim, fakat bir toplulukta belirli bir kanda�hk siste­
minin sonucu olan, kapsay1c1 bir kanda�hk sistemi say1labilecek herkesin ba�­
ka herkesi bir kanda�hk veya akrabahk terimiyle i;:ag1rdig1 ve onlar kar�1sm­
da ozel haklara ve gorevlere sahip oldugu sosyal ili�kilerin say1s1yla ilgiliyim.
iki toplum ayrn sosyal yogunluga sahip olabilirler (terimi Durkheim'1n kullan­
d1g1 anlamda), fakat akrabahk yogunluklari radikal �ekilde farkh olabilir.

1 94
mandaki herkes bir diAeriyle akraba deAildir ve ger�ekte pek �ok
insan birbirini tammaz. Mornington Adas1 toplu kampmdaki du­
rum ise epey farkh. Her ki�i bir b�kas1yla akraba ve onlan bir kan­
da�hk veya akrabahk terimiyle adlandmr ve buna uygun olarak da
onlara ideal $ekilde davrarur (yani, durum gerektirdi�nde onlara yar­
d1m etmeyi ve kaynak sunmay1 g()rev sayar). B()ylelikle her ki�i yak­
·�Ik 600 akrabaya sahiptir ve yakl�1k olarak 359.400 akrabahk (600
11
x 599 = 359.400) vardir Bu yilksek akrabahk yoAunluAu, ili�­
kilerde ve bir biltiln olarak sosyal sistemde aAir bir gerilim yaraur.
Ve bu rakamlar, kil�ilk �ocuklar arasmdaki ili�kilerin talepkar veya
ytlkilmlillilk doAurucu olmad1A1 gerek�esiyle diyelim ki 100.000 ka­
dar indirilse bile elimizde hala �eyrek milyon ili�ki kahr. Bu rakam­
lan bir �er�eveye yerle�tirelim; eAer bir geleneksel kampta ortalama
nilfus bilyilklilAilniln 30 olduAunu kabul edersek (bunun c()mert sap­
tanm1� bir rakam olduAu kamsmday1m) o zaman akrabahk yoAun­
luAu 870 akrabahk (30 x 29: 870) olacakt1. Avustralyah Aborigine­
lerin kand�hk ve evlilik sistemlerlyle �ina olmayan okuyucular i�in,
sm1flamah kanda�hk ili�kilerinin t1pk1 ger�ek kan ili�kileri gibi baA­
lay1c1 ve yilkilmlillilk getirici olabildiAini vurgulamahy1m. S1mfla­
mah uzak ili�kiler ger�ek veya yakm kanda�hk ve akrabahk ili�kile­
rinin ()nemsizle�mi� versiyonlan deAildir. Nilfus yoAunluAu ve ak­
rabahk yogunluAu arasmdaki aynmm bir sonucu, nilfus yoAunlu­
Auna dayandmlan kaba k1yaslamalann bilyilk ()!�Ode yamlt1c1 ola­
bilmesidir. lki toplum aym nilfus yoAunluAuna sahip olabilirler, fa­
kat akrabahk yoAunluAu gibi asli bir etken bak1mmdan hayli farkh
12
olabilirler . �1kt1r ki Avustralya Aborigineleri ve tanmla uA�an-

1 1 . Frederick Rose'un Kuzey Olkesi, Groote Eylandt Aborigineleri hakkm­


daki malzemesi amlmabd1r. Rose, 221 �izelge yayimlad1. Bunlann her biri bir
ki�i i�indi ve her bir ki�inin herkesle ili�kisini gOsteriyordu (Rose 1960: 247-
467. sf. lar). <;:e�itli nedenlerle baZI �izelgeler eksiktir, fakat hepsi gOz Onilne
ahnd1{1mda, Rose 25.000'i a�km akrabahk kaydetmi�ti'. Rose, 1941 'de Abori­
gine nilfusunun yakla!iik 300-350 oldu{lunu tahmin ediyordu ve nilfus yo{lun­
lu{lu da yakiq1k ki�i bq1na ii� (yakl. 7B km2) milkareydi (sf. 12). Tersina 1914'te
Lardillerin nilfus yo{lunlu{lu yakla�1k olarak ki�i ba!ima bir bu�uk milkareydi
(3.9 km2).
12. Akrabahk yo{lunlu{lu hakk1nda baz1 ek belirtmeler yapmak istiyorum,
�ilnkil bu kavramm ba�ka hi�bir yerde kullamlmad1{1mdan emin de{lilim. Ak­
rabahk �unlu{lu Morgan'1n smlflamab kanda�bk sistemleri ve tammlay1c1
kanda�bk sistemleri aras1ndaki unlil aynm1m etkiler (Morgan 1871). Bana Oy­
le geliyor ki bu iki sistem farkb psikolojik ve duygusal sonu�lar do{lurabilir.

195
tar arasmdaki niifus yogunlugu k 1 yaslamalan kar�1smda uyam k ol­
mahy1z. <;unkii s1k s1k vurguland1g1 gibi, tanmla ugra�anlar yiik­
sek bir n ii fus yogunluguna sahiptir ger1;i, ama dii�iik a k ra bahk yo­
gunluguna sahip ola bilirler. B u n o k t a Avust ralya Aborigineleri 6te­
ki avc1 ve toplay1c1 toplumlarla k 1 yaslamr ken de goz oniine ahnma­
h d 1r.
Ben, toplu kamp hayat m m y ii ksek niifus yogunlugunun ve daha
onemlisi yii ksek a k ra bahk yogun lugunun, �iddet olgusuna kat k 1 d a
b ul u nan etkenler o l d u g u n u savunacag1m. Mornington Adahlarla
bozkirda 1;e�itli vesilelerle kamp yapt1m. Bu kamplar ender olarak
20'den fazla ki�iden olu�uyo rd u ve s 1 k h k l a da 1;ok daha az ki�i kat1-
hyordu. O k ul tatillerinin ba�lang1cmda genel l i kle, az say1da b ii y ii k
k a m p vard1; bunlar muhtemelen geleneksel temel kamplara benzi­
yordu, fakat k 1sa sure sonra l nsanlar aynhp kii1;iik kamplar olu�tu­
r unca b u biiyiik kamplar dag1hyorlard1. Konaklayanlar genel l ikle ya­
km a k ra bayd1. Her sosyal birim, ki s 1 k s 1 k bir aile soz konusuyd u
( bi r er ke k , kans1 ve evli o lmayan 1;ocuklan ) kendi kamp ate�ine sa­
hipti ve kamp ate�leri arasmda da bir birleriyle ha�1r ne�ir olmalan­
m gere k tir meyecek mesafe vard1. Eger bir ka1; biiyiik gen1; veya deli­
kanh varsa, bunlar normal olarak, geleneksel kamp d iizenlemeleri
yakla�1mlarma uygun olarak bi rlikte kamp yaparlard1. Bu kamp yol-

S1rnflamah kanda!jllk terminolojisinin bulunduQu bir toplumda herkes, belirli bir


kategoride pek 1;ok akraba sahibi olabilir. Mesela bir erkeQin "anne" dediQi
pek 1;ok kadm vard1r ve erkek ka1; ya!jlma olursa olsun daima anne diyebile­
ceQi kad1nlar olacakt1r. Tersina, tarnmlanm1!jl kanda!jhk terminolojisinde "anne"
denecek sadece bir kadm olabilir ve normal olarak bu kadm birinin biyolojik
annesidir. Bu kadm oldii mii bir erkek annesiz kal1r. Bununla birl ikte bilindiQi
gibi, bizimki gibi baz1 tarnmlanm_l!jl sisternlerde bir1;ok soy zinciri akrabahQ 1 ,
terminolojik bak1mdan tek kategori i1;inde birle!jtirilebilir. Bu nedenle bir ki!ji­
den daha fazla ki!ll i belirli bir terimle, mesela "teyze", "amca" terimleriyle 1;aQ­
nlabilir. Fakat bir tarnmlay1c1 sistem kapsay1c1 deQildir ve muhtemelen ola­
maz da, sm1flamac1 sistem ise olabilir. Her kapsay1c1 kanda!jhk sisteminin bir
sm1flamalr kanda!jhk terminolojisi var gibi goriiniirdii. Sm1flamalr kanda!jlik
terminolojisine sahip bir toplum, tarnmlayic1 kanda!jlik terminolojisine sahip bir
toplumdan daha yiiksek akrabal1k yoQunluQuna sahiptir. Bununla birlikte de­
Qerlendirilen ba!jlka !j0yler de vard1r. Bir s1rnflamalr kanda!jlrk term inolojisi kendi
ba!jlma haklar ve gorevler doQurmaz, haklar ve gorevler derecesi de doQur­
maz. Hak ve gorevler ne kadar 1;oksa, i l i!ll k i de daha aQ1r11k11d1r. Hak ve go­
revler azsa ili!ll k i de daha hafiftir. Son olarak Durkheim'• (1893/1984) ve For­
tes'i (1 969) izleyerek, ahlak yoQunluQu bak1mmdan bir aynm yap1labileceQi­
ne deQinebilirim.

1 96
culu klarmda insanlar b()yle sadece yakm kanda�larla bozk1rda, tum
kavgalardan uzak, gilzel bozk1r besinlerini yiyerek, ger�ekten iyi su
i�erek vs. ya�amanm nasd harikiilade olduAuna hayret ederlerdi.
Hepsi de gayet kesin olarak misyona d()nmek niyetinde olmad1kla­
nm belirtirlerdi. Fakat ihtiya� maddeleri k1thA1 (ba�hca da �eker, �ay
ve tiltiln), hastahk veya bir akrabaya baz1 bozk1r yiyecekleri g()tilr­
me arzusu yilzilnden geri d()nerlerdi. Onemli olan �u ki katdd1A1m
hi�bir kamp gezisinde herhangi bir a�1k �iddet g()zlemedim. Bazen
fikir anla�mazhklan vard1, fakat bu nlar d()vil� haline d()nil�medi.
Bu nedenle ()yle g()rilnilyor ki Mornington Adahlar kamplar kil�ilk,
kamp mensuplan da yakm akraba olduAu zaman �at1�may1 dizgin­
leyebiliyorlar, fakat kamplar bilyilk ve birbiriyle uzak akraba pek
�ok insan bulunduAu zaman �at1�ma �iddet halinde patlak veriyor.
lnsanlarm hatirlad1A1 ge�mi�teki �iddetli �at1�malarm neredeyse hep­
sinin d1�arhkh lara, yani ba�ka klanlarm mensuplanna veya kendi
ba�hca b()lgelerinin d1�mdan ki�ilere kar�1 ve rilzgar y()nil ile rilz­
gars1z y()n arasmda veya ()teki kabilelere kar�1 olmas1 olgusu da bu
sonu cu desteklemektedir. K()y toplu kampmda benim tamk oldu­
13
Aum ciddi d()vil�ler de bu s()zilnil ettiAim d1�arhkhlara kar�1yd1
Avustralya Aboriginelerinde zaman zaman olu�an bilyilk toplan­
malar hakkmdaki ()nceki kay1tlar da vard1A1m sonuca uygundur. �e­
�itli b()lgelerdeki �e�itli kabileler, birka� yilda bir g()rillen zengin besin
kaynaklanndan yararlanmak i�in bir araya toplamrd1. Giiney Que­
ensland'daki Brisbane kabilelerinin bunya aAa�larmm (Araucaria
bidwilli) tohumlanm toplamas1, bunun ilnlil bir ()rneAidir. "Kabile­
ler, bol ilriln beklentisiyle yilz mili a�km uzakhktan bu nya ziyafeti

13. Profesor Peter Worsley, beni, Groote Eylandt'ta 1952-53 ydlanndaki alan
�ab11mas1 s1rasinda pek ender olarak dovilli me oldu{lundan haberdar etti.
Bu donemdeki Aborigine nilfusu yaklq1k 450'ydi. Dil11ilk dovil11me oraru Abo­
rigine nilfusun etnik ve killtilrel bak1mdan homojen olmas1 (ki Momington
Adas1'ndakinden �ok daha homojen bir nilfus soz konusuydu), insanlann ge­
leneksel killtilrlerinin bilyilk k1smm1 silrdilrdilkleri (yani Mornington Adalda­
nn tersine, onlar dillerini korumu11larch), nilfus yo{lunlu{lu ve akrabahk yo{lun­
lu{lunun Mornington Adas1'ndakinden daha dil11ilk oldu{lu olgusunu yans1b­
yor olabilir. Groote Eylandt Aborigineleri iki ayn toplu kampta yerle11millti. Bu
kamplardan biri laik1i ve Frederick H. Gray tarafindan kurulmulltu. Oteki di­
niydi ve Kilise Misyon Deme{li tarafmdan kurulmu11tu. Misyon toplu kamp1
1921'de kuruldu, fakat misyonerler ve Aborigineler arasmda 1 930'1ann orta­
lanna kadar pek az gervek temas varch (Worsley 1954, 263 ve izleyen sayfa­
lar).

1 97
i�in toplamrlarch. Ziyaret genellikle bir sav�la son bulurdu!' (Mat­
hew 1910: Sf. 94). Bu ve ba$ka b Oyilk toplanmalann $iddetle son­
lanmasmm ah$1lagelmi$ olmas1, geleneksel sosyal ()rgOtlenmenin ve
sosyal denetim bi�imlerinin bu dtizeydeki �at1$may1 ve belki de b()yle
blr �at1$ma beklentisini de i�ermediAine i$aret eder.

SONU<;

Alan �ah$mas1 suasmda kendime s1k s1k sorduAum sorunun, ya­


ni niye b()yle �ok d()vil$ olduAu sorusunun yamt1 a�1kt1r ki �ok �e­
$itli etkene baAhdu. 0()vil$me.. Lardiller ve Mornington Adas1'nda­
ki ()teki kabileler arasmda, misyon denetimi altma girmelerinden ()n­
ee de yaygmd1. Lardillerle Yangkallar arasmda, kom$U anakara ka­
bileleriyle olduAu gibi $iddetli �arp1$malar vard1. Kaiadiltler arasm­
da $iddet meydana geliyordu ve d1$arhkhlarla da $iddetli �arp1$ma­
lar vard1. Kaiadiltlerin e$i g()rillmedik bir olaylar zincirinden zarar
g()rdilAilnil veri alsak da, yine de Kaiadiltlerin sosyal �()kil$ilniln,
nilfus yoAunluklanmn ve akrabahk yoAunluklatmm doruAunda ol­
duAu bir sirada meydana gelmesi kesinlikle ()nemlidir. Ge�mi$te Lar­
diller arasmdaki d()vil$menin genel g()ri.lni.lmil a$aA1daki gibi g()rO­
nOyor. �iddetli d()vil$lerin bilyilk k1sm1 klan d1$mda meydana geli­
yordu ve bir klamn mensuplan veya ()teki yakm kanda$lar arasmda
ender olarak ()ldilrme meydana geliyordu. Hem erkekler hem ka­
dmlar d()vil$0yordu ve erkekler de, kadmlar da ()ldilrillilyordu; fa­
kat erkekler ()ldOrme aletlerine, yani m1zrak, boomerang ve sopala­
ra sahip olduklan i�in ()ldilrOcO d()v0$�0lerdi ve bOtiln ()ldilrmeler
14
de erkekler tarafmdan ger�ekle$tirilmi$ti Bir kadmm bir ba$ka
kad1m veya bir erkeAi ()ldilrdOAil hi�bir vaka bilmiyorum. Gelenek­
sel olarak kabile i�inde, farkh ba$hca b()lgeler arasmda ve rilzgar
y()nOyle rilzgars1z y()n arasmdaki $iddetin bir tarihi vard1. Bir dere­
ceye kadar d()vil$me ritileller, kurallar ve ortacdann rolOyle denet­
H
leniyordu, fakat bu, sert yaralan ve ()ldilrmeleri ()rilemiyordu . Ba-
14. Erkekler sadece m1zrakla deg ii, aynca bOyOcOIOkle de OldOrOIOrler. Daha
geni$ bir bak1$la, markiri'de bOyOcOIOk ve d0v0$ me ortak temasm1 buluruz,
bunlann O�O de bOyOk Ol�Ode ksenofobiktir (yabanc1 d0$mam).
15. Bir b�ka yaz1da ( Mc Knig ht 1982: Sf. 507) k1saca, gO�ebelik ve yan gO­
�ebeli{lin $iddet oranmda rol oynayabilece{lini incelemi$tim. Ge�mi�e Mor­
ningfOn Adahlann �ab$madan ka�mmak i�in kampyerini degi�irmelerine raO-

198
zen dovil$ bir dtiello, dti$manhklan sona erdirmek i\;in iki erkek ve­
ya iki grup arasmdaki resmi bir "hesapla$ma" idi; bazen dovil$me
uzak bir sosyal gruba veya kurallan bir kenara b1rakm1$ gorilnen
bir ba$ka kabileye akm dtizenlenmesinden olU$Urdu; bazen iki veya
daha \;Ok insan arasmda planlanmam1$ ve organize edilmemi$ \;ar­
PI$ma halindeydi. Dovil$me, ki$inin haklarma sahip \;Ikmasmm ve
siyasi nilfuz uygulamasmm beklenen ve kabul edilmi$ bir yontemiydi.
Kabilelerin yerel ve sosyal orgiltlenmesi, 1914'te misyon kurulduk­
tan sonra bozuldu. Bu sure\;, misyonun nilfuzunu ekonomik, dini,
siyasi ve e�itim konularma geni$letti�i yirmi y1lhk bir donemde mey­
dana geldi. Aboriginelerin ge\;mi$te ya$affiI$ olduklan hi\;bir $eye bir
nebze olsun benzemeyen bir koy toplu kamp1, misyonun yakmmda
olu$uverdi. Sadece \;e$it l i kesim ve gruplanyla tum Lardil kabilesi
de�il, Yangkallar ve \;e$itli anakara kabilelerinin kalmt1lan ve niha­
yet Kaiadiltler de aym yerde konaklad1. Bu, -halkm kulland1�1 bir
s1fat kullanahm- olmayacak $eydi. Toplu kampm bile$imi kendi ba­
$Ina, Mornington Adas1'nda ni\;in bu kadar \;Ok dovil$me oldu�unu
epey a\;1klar. Fakat i$in i\;inde ba$ka etkenler de var. Her kabile gru­
bu i\;inde ve bir btitiln olarak toplu kamp i\;inde, ya$ yap1smda de­
�i$imler vard1. Bu de�i$im iki yoldan oldu: <;ocuklardan ve anaka­
radan Mornington Adas1'na gonderilen gen\;lerden; bir de do�um
oranmdaki art1$tan ve \;Ocuk olilm oranmdaki azalmadan. Sonu\;
olarak gen\;lerin say1s1 ya$hlarm say1sm1 \;Oktan ge\;ti. Misyonerler
inter a/ia (ba$ka $eylerin yam ma) \;Ocuklan ve gen\;leri ya$hlardan
ay1rarak, onlara yeni de�erler o�reterek ve erkekli�e kabul torenle­
rini ve poligamiyi yasaklayarak kas1th bir ku$ak fark1 yaratt1lar. Bu
tedbirler, ya$hlarm otoritesinin temellerini ortadan kald1rd1 ve ya$­
hlar geleneksel yaptmmlan (mesela alay) kullanmaya kalk1$t1klan
zaman, gen\;lerin \;O�U ya$hlara s1rt \;evirdi ve onlarla alay etti. Bu
durum hemen olmad1; tum geleneksel de�erler reddedilmedi; gen\;­
ler, misyonerlerin sundu�u veya dayatt1�1 yeni de�erlerin tilmilnil ka­
bul etmedi. Arna ku$aklar arasmda bir bolilnme yaratmaya yetecek
ol\;tide de�i$im vard1.

men ve ben alandayken insanlarm bazen evlerinden ta�inmalanna (kelime­


nin tam anlam1yla evlerinden kopmalanna) veya ailelerini ahp sahilde konak­
lamalanna veya klan bOlgelerini ziyaret etmelerine ragmen, bu onlemlerin
fazlaca etkili olmad1g1n1, c;ilnkil yine de epey �iddet olay1 oldugunu soyleye­
biliriz.

1 99
Misyonerlerle ve Avrupah �eylerle Ozde�le�tirilen yanm soydan ge­
len Aboriginelerin varhA1 i�leri daha aA1rla�urd1. Misyonerler kOklO
deAi�imleri ba�latmada ve yerle�iklik kazandumada Ozellikle yanm
soydan olanlara gilveniyor gibiydi. Bunun i�in tam soy Aborigine­
lerden daha yetenekli olduklanm kamtlayacaklan beklentisiyle, on­
lara daha fazla sorumluluk verildi. Belki bu i�lemin bir sonucu ola­
rak, yanm soy Aborigineler ile tam soy Aborigineler arasmda �at1�­
ma vard1. Ek olarak, pek �ok l.ardil'in anakarahlara (yanm soy olan­
lara da, tam soy olanlara da) kar�1 ho�nutsuzluklan o derecedeydi
ki anakarahlann Mornington Adas1'na ait olmad1klan ve anakara­
ya geri dOnmeleri gerektiAi talebini s1k�a One silrilyorlard1. DOvil�­
me olayma katk1da bulunan bir diAer Onemli etken de nil fus yoAun­
luAundaki ve Ozellikle akrabahk yoAunluAundaki art1�Ur. Toplu kamp
�evresinde ge�mi�tekinden �ok daha fazla insan birlikte �ad1A1 i�in
ve herkese akraba olarak davramlan bir sistem olduAu gOz Onilne
almd1Amda, bunun a�1k sonucu, sosyal ili�kilerin toplam say1smm
dikkate deAer Ol�ilde artmas1du. BOylece her ki�i daha aA1r bir sos­
yal sorumluluk yilklenmi�tir.

Ai;:1klamalar

Mornington Adas1'nda 1 966-68 y1llanndaki alan i;:al�mamm ana dOne­


mini finanse eden Avustralya Aborigine 1ncelemeleri Enstitilsil'ne �ilkran­
lanm1 belirtmek istiyorum. Aynca Londra Oniversitesi Merkezi Ara�tuma
Fonu'nun Nuffield Vakf1'na, Londra Ekonomi Okulu'nun Coyafi ve Ant­
ropolojik �t1rma BOlilmil'ne ve Sosyal Bilim A�t1rma Konseyi'ne, 1970-
85 y1llarmdaki ar�t1rmam1 silrdilrmemi saA1ad1klan i�in t�ekkilril bor� bi­
lirim. Lardilce terimler ii;:in ProfesOr Ken Hale'in yaz1m tarz1m benimsedi­
Aimi belirtmeliyim. Ve son olarak eski Mornington Adas1 Misyonu Milfet­
ti�i Rahip Douglas Belcher'e ilk taslak ilzerindeki el�tirel yorumlan i�in
t�ekkilr ederim. Bu makalede sunulan bilgi ve yorumlarm tilm sorumlulu­
Aunu ald1A1m1 da vurgulamam gerek.
Misyon hakkmdaki yorumlanmm misyonerlere saldm olarak yorumlan­
mas1 halinde ilzillilrdilm. Pek �ok misyoner gayet iyi farkmdad1r ki izledik­
leri siyasa daima yararh sonu�lar getinnemi�tir. Misyonerlerin siyasalan hak­
kmda doAru bir deAerlendirme i�n tarihi baAiam gOz Onilne almmahd1r.
<,;ocuklan yurtlara yerle�tirmek gilnilmilzde zalimce gOrilnilyor, fakat
l 920'lerde bunun Avustralya'da �cuklan eAitmenin en iyi yolu sayild1tm1
vurgulamahyim. Mornington Adas1'ndaki ana dOnem �ah�mam s1rasmda

200
Miifettis Rahip Douglas Belcher'm el inden gelenin en iyisini yapt1g1 ai;:1kt1.
Geri;:ekten Belcher, pek i;:ok sekilde, Queensland Hiikiimeti'nin ve Presbi­
teryen Misyonlar Kurulu'nun siyasalarmda i lerleme saglad1. Yapt1klarmm
hepsini, insanlarm geleneksel kiiltiiriinii korumaya yard1m etmek ii;:in yap­
t1. 0 ve esi Bayan Doreen Belcher, Mornington Adahlarm biiyiik saygmm
kazanm1slar ve ben onlara s1cak konukseverlik leri ii;:in tesekkiir bori;:luyum.

KAYNAKt;A

Where two dates are given , the first refers to the original edition of a work
and the second to the edition used in the text.
Durkheim, Emile 1893/1984: The Division of Labour in Society. I ntroduc­
tion by Lewis Coser; translated by W. D. Halls. Contemporary Social The­
ory. London : Macmillan.
Flinders, M. 1814: Voyage to Terra Australis, vol. 2. London.
Fortes, Meyer 1969: Kinship and the Social Order: The Legacy of Lewis
Henry Morgan. London: Routledge and Kegan Paul.
Hale, K. 1981: A Preliminary Dictionary of L.ardil (compiled by) Ken Hale,
Ann Farmer, David Nash and Jane Simpson. Cambridge, Mass.: MIT.
Mathew, John 1910: Two Representative Tribes of Queensland. London.
McKnight, David 1981 : Sorcery in an Australian tribe. Ethnology, 20, 31-44.
- 1982: Conflict healing and singing in an Australian Aboriginal commu-
nity. Anthropos, 77, 491-508.
Morgan , L. H. 1871: Systems of Consanguinity and Affinity of the Human
Family. Washington: Smithsonian Contributions to Knowledge 1 7.
Rose, F. G. G . 1960: Classification of Kin, Age Structure and Marriage
amongst the Groote Eylandt Aborigines: A study in method and a the­
ory of Australian kinship. Berlin: Akademie-Verlag.
Stanner, W. E. H. 1969: After the Dreaming (The Boyer Lectures, 1968).
Sydney NSW: The Australian Broadcasting Commission.
Strehlow, T. G. H. 1947: Aranda Traditions. Melbourne: Melbourne Univer­
sity Press.
- 1970: Geography and the totemic landscape in central Australia: A functi­
onal study. In R. M. Berndt (ed.), Australian Aboriginal Anthropology,
Perth: University of Western Australia Press.
Tindale, N. B. 1962: Some population changes all}ong the Kaiadilt people
of Bentinck Island, Queensland. R ecords of the South Australian Mu­
seu m , 14, 297-336.
Worsley, P. M. 1954: T he Changing Social Structure of the Wanindiljaug­
wa. Unpublished PhD thesis. Canberra: Australian National University.

201
IX. "KEYF1LER'', "A<:: I K TR1B0N <:: ETELER1"
VE "KAVGA S1RKETLER1": FUTBOL
FANAT1Gt DAVRANISININ SOSYOLOJ1K
B1R A<:: IKLAMASINA DOGRU
Eric Dunning, Patrick Murphy ve John Williams

Gt Rt�

Bu makale, Britanya'da futbol fanatizminin• temel yonlerinden bi­


rini, yani 1980'lerin ortalanna kadarki on y 1 lda futbolun yan resmi
ya da gayn resmi kurumla$mI$ bir pan;asm1 olu$turur hale gelen,
rakip taraftar gruplan arasmdaki cat1$malar olgusunu ele al1 yor.
Amac1m1z, fanatik davram$ 1 sosyal ba�lamma yerle$tirmek, fana­
tiklerin . huzur bozucu davram$lardan ald1 k lan tatmin ce$itlerini ir­
delemek, fanatik taraftarlarm ey\emlerine atfettikleri anlamlan ara$­
hrmak ve son olara-k da futbol fanatikleri arasmdaki dovti$lerin te­
melini olu$turan normlann ve de�erlerin her defasmda nas1l tiretil­
di�ini ve nas1l yeniden tiretildi�ini ac1klayan bir "sosyogenetik" hi­
potez geli$tirmek, futbol fanatizminin anla$1lmasma katk1da
1
bulunmakt1r Normlarm ve de�erlerin yeniden tiretimi konusunda,
Suttles'm "dtizenli segmentasyon" teorisini ele$tirel bir $ekilde ele
alarak, a$a�1 i$ci sm1fmm belirli kesimleri icerisinde, sokak serseri-

•Turk bas1mnda bu �ekilde yer almas1 dolay1s1yla "futbol fanatizmi" bici­


minde c;evirdiQim "football hooligan" deyiminin ba�hca anlamlari, "Fut­
vadeli bir sosyal stirecin sosyogenetik ac1klamas1mn bir orneQi olarak bkz
kmhk yapan , ontine c1kan her �eyi kmp doken imalarm1 ic;erir. - (c;:.n.)
1. "Sosyogenetik" terimini, Norbert Elias'1 n cah�masmdan devrald1k. Uzun
vadeli bir sosyal stirecin sosyogenetik ac1klamasmm bir omeQi olarak bak.
Elias (1978 a, 1982).

202
lerinin sald1rgan erkekli�inin, kamu hayatmm ve ozel hayatm ttim
durumlar yelpazesi tizerinde ae1k $iddete gorece ytiksek hO$gOrti gos­
terilmesinin asli bile$enlerini olu$turdu�u bir sosyal konfigtirasyo­
nun stireldi tiretili$ini inceleyece�iz (Suttles 1968: Sf. 1972). Yeri­
mizin sm1rhh�1, Britanya yetkililerinin (futbol yetkilileri dahil) ve
sosyal bilimcilerin futbol fanati�i davram$ma getirdi�i ae1klamalar
ve Britanya yetkililerinin bu olguyla mticadelede onerdikleri eareler
.,gibi onemli yan konulann tart1$1lmasm1 engelliyor. Fakat bu konu­
lar, yakmda yay1mlanacak olan kitab1m1zda enine boyuna
2
tart1$1hyor

ARKA PLAN: SOSYAL DAVRANI�IN SORUNLU BiR �EKLi


OLARAK FUTBOL FANATiZM i N i N BAZI PARAMETRELERi

Futbol fanatizmi, 1 980'lerin Britanyas1'nda yaygm olarak en cid­


di kamu sorunlanndan biri say1hyor. Bu konu, i$sizli�in amans1z ytik­
seli$i, stirekli artt1�1 iddia edilen serserilik olaylan, $iddet ve sue oram
ve ozellikle de i$ei sm1f1 teenagerleri ( 1 2-19 ya$ aras1 ku$ak) arasm­
da olmak tizere, a�1r uyU$turuculann kullammmdaki art1$ ile aym
s1rada ele ahmyor. Kimi eevrelere gore de hele Britanya'nm dtinya­
daki itiban tizerindeki etkisi bak1mmdan, futbol fanatizmi kayg1 ko­
nusu olarak bu ttir konulann tizerinde yer ahyor gibi.
Gene futbol taraftarlannm $iddet ve y1 k1c1 davram$lan hakkm­
daki huzursuzluk Britanya'da 1960'lann ortalanndan beri yaygm ola­
geldi. Bununla birlikte bu yazmm yaz1ld1�1 s1ralarda gerek k1ta Av­
rupas1'ndaki deplasman maelarmda, gerek tilke ieinde i ngiliz taraf­
tarlannki ba$ta olmak tizere, fanatik ( ya da serseri) davram$m git­
tikee daha yerle$ik ve daha ciddi $iddet kayna�1 haline geldi�i tize­
rinde gittikee yaygmla$an bir fikir birli�i var gortintiyordu. Bu ne­
denle de, Britanya'daki ba$hca profesyonel sporlardan biri durumun­
daki futbolun uzun vadedeki gelece�inin ciddi bir tehdit altmda ol-

2. Futbol fanatizminin incelenmesine ba!ihca sosyolojik katkilar !$U yazar­


lardan gelmil$tir: Clarke (1978), Hall (1978), Mars vd. (1978), Robins ve Cohen
(1978) ve Taylor (1971, 1978, 1981 a, 1981 b). Teorik yakla!$1m ve bulgular ba­
lommdan ttim bu katkdar ae bizimki arasmda baz1 benzerlikler vardll", ancak
burada ozellikle farkllllklara dikkat eekmemiz gerekiyor.

203
3
d ugu ko r k u s u dogmu�tur Geri;ekten de 1 980'1i y 11 l a rd a k i olaylar,
en azm d a n bu ko r k u n u n teh ditten geri;eklige d o n u �meye ba�lama­
sma kat k1da b u l u n d u . B oylece may1s 1985'te B r u ksel'de Liverpool
taraftarlarmm kan�t1g1 ve i;ogu halyan· olmak Ozere ot uz d o k uz fut­
bol seyi rcisi n i n o l O m u ne yol ai;an olaylarla d o ruguna ula�an ve ka­
muoyu nca son d e rece ya kmdan izlenen, as1l olarak l ngiliz fanatik­
leri nce k 1� k i rtilm1� uzunca bi r olaylar dizisi, Av rupa futbol yet kili­
lerinin lngiliz k ulOpleri n i n Av rupa sahalarmda mar; yapmalarm1 s u ­
resiz olarak yasa k lamalanyla sonui;land1.
l ngilizlerin s o n y 11 l ard a , k 1ta Av ru pas1'na d u zenli a ra h k l arla, fut­
bol ile ilgili �iddet i h rai; etmekte k i kabank sicilleri goz o n u n e alm­
d1gm da, fut bo l u n yonetici otoritelerinin l ngiliz k u l O plerine ve b u
k u l O plerin izleyicilerine kar�1 sert o n lemler alma zo r u n l u lugunu h i s ­
setmeleri �a�irt1c1 degi ldi. 1980'1erin o rtala rma kad a r k i yirmi y1lda
fu tbol fanatikligi olgusu k1ta Av rupas1 u l kelerinde "l ngiliz hastahg1"
diye am lmaya ba�lanm1�t14 B u n u n la birlikte, l ngiltere'deki fa n a ­
tizm soru n u baz1 b a k 1 m l a r d a n e�siz o l s a d a - o r n egin, va r o l a n fut-

3. Liverpool taraftarlanmn May1s 1985'te Bruksel'de (Turk bas1mnda "Heysel


Stad1 Facias1" ba�IIQ1yla verildi) yer ald1Q1 turden olaylann futbol Oze­
rindeki uzun vadeli kesin etkilerinin makalenin yaz1ld1Q1 s1ralarda tespiti ko­
lay de Qi I. Bununla birlikte, sonui;lardan baz1lanmn muhte�elen neler olaca­
Q1 hakkmda "uzman tahminleri" yapmak fazla zor deQil. OrneQin, futbolun
"zedelenen" imaj1, uzun vadede stadyumlardaki izleyici say1lanmn gerilemesi
eQilimini daha da h1zland1 racak ve bu eQilim muhtemelen, 1985'te, olaydan
sonra ingiliz kulOplerinin Avrupa musabakalanna kat1lmas1mn yasaklanma­
s1yla iyice gui;lenecektir. Sonuncusu ai;1ki;a, yine 1985 bahannda Bradford
Stadyumu'nda meydana gelen yangindan sonra yasalarla sahalarda yap1l­
mas1 �art ko�ulan geni� kapsaml1 tadilatlar gundemde olduQu bir s1rada ln­
giliz futbolunun gelirinin du�mesi anlamina geliyor. Aym y1l futbol tesislerin­
de alkol sat1�lanmn yasaklanmas1 da kuluplerin gelirini aynca azaltacak -kimi
tahminlere gore sezon ba�ina tam 4 m ilyon E. Son olarak da, futbolun kOtu
�hreti devam edecek olursa, sponsorlerin gerek futbol ligiyle gerek belirli
kulOplerle i� ili�kilerini yeniden gtizden gei;irmesi muhtemeldir. Bu tOr geli�­
meler de i;ok say1da Jig kulubu uzerinde felaket etkisi yapacak, belki de hat­
ta y1k1m1 getirecek.
4. Bu tOr tarifler �imdi bu Olkede de (yani Britanya'da/ingiltere'de) yaygm.
Oysa henuz yirmi y1I once, ingiltere'deki futbol ytineticileri ve gazeteciler1 o
s1rada "Kita (Avrupas1) H astabQ1" olarak deQerlendirdikleri �ikeli mai;lann ln­
giliz liglerinde gorOlmeye ba�lanmasmdan duyduklan kayg1y1 ifade ediyor­
lard1. BildiQimiz kadanyla, futbol fanatizmine "ingiliz hastal 1Q1" denmesi,
1975'te, Paris'te Leeds United taraftarlanmn kan�1Q1 olaylann sonrasmda oldu.

204
bol i;etelerinin karma$1k rekabet a�1 bak1mmdan ve rakip "dovti$
$irketleri" ya da "ekipleri"nin orgtitlenme dtizeyi ve i;e$itlili�i bak1-
mmdan gorece ileri bir geli$im basama�mdad1r- futbol mai;larmda
seyirci huzursuzluklarmm halihaz1rda ba$ka yerlerde de yay1lmakta
oldu�unun kayda de�er kamtlan vard1r. Daha kesin bir i fadeyle, fut­
bol fanatizmi, en hissedilir bii;imiyle Bau Almanya ve H ollanda ol­
mak tizere, bir dizi Avrupa tilkesinde benzer bir sosyal sorun statti­
5 6 7
stine do�ru btiytime yolundad1r Geri;ekten de 1 talya ve 1 skoi;ya
gibi tilkelerin futbol olaylarmm daha uzun bir gei;mi$i vard1r. Brtik­
sel'deki trajik can kay1plarma ra�men, l talya, Bau Almanya ve Fran­
sa'da geni; futbol taraftarlarmm, oltimlerle sonui;lanan toplu pani­
�e yo! ai;an huzursuzluklarm merkezinde yer alm1$ olan Liverpool
taraftarlanm "kutlad1klan" ve onlara hayran hklanm ifade ettikleri
yolunda haberlerin bulundu�u belki kaydetmeye de�er.
Futbol fanatizmi olgusu ku$kusuz, yukanda ad1 gei;en tilkelerin
her birinde, tammlanabilir oli;tide farkhd1r. Belirleyici onemdeki ulus­
lararasmda kar$1la$t1rmah ara$t1rma hentiz yap1lm1$ de�il geri;i, ama
bu ara$t1rmanm yoklu�unda, aradaki farklarm a$a�1daki muhtemel
boyutlan tammlanabilir:
1. 1 $lenen fanatizm fiillerinin tipi ve oli;e�i;
2. Meydana gelmeye meyilli $iddet ve yak1p y1kmanm ciddiyeti;
3. Fanatizm olaylarmm kendili�indenli�inin ya da orgtitltilti�ti­
ntin azhk ya da i;okluk derecesi;

5. Bat1 Almanya'daki futbol fanatizmi sorununun buyumesi, epey kapsam-


11 bir akademik ara�t1rma faaliyetine yol ai;m1�tr. Belli ba�h literatur hakkm­
daki bir k1sa bibliyografya ii;in bak. Dunning vd. , Crowd Violence, A88ocla­
ted with. Football Matches: A State of the Art Review (Futbol mai;lanyla
ilgili kalabal1k �iddeti : Bir State of the Art ara�t1rmas1), Avrupa Konseyi adma
Spor Konseyi ii;in haz1rlanm1� rapor), Londra 1985. Hollanda'da Utrecht, Ajax
ve Feyenoord, izleyici �iddeti ve yaQmac1hQ1yla en i;ok sars1lan ku!Upler ola­
rak gorunuyor.

6. ltalya'daki futbol fanatizmi hakkmdaki bir tablo ii;in bkz. Williams vd


(1984 b: Sf. 1 88-9).

7. iskoi;ya'daki futbol fanatizminin en iyi tarihi deQerlendirmesini Bill Mur­


ray (1984) veriyor. Aynca bak. Dunning vd. Working Cla88 Bonding and the
Soclogeneala of Football Hoollganlam (i�i;i S1rnf1 BaQlan ve Futbol Fana­
tizminin SosyogenetiQi), Sosyal Bilim Konseyi ii;in 1982 tarihli rapor.

205
4. Bu ttir olaylara kan�mas1 en tipik olan lann say1lan ve ya�la­

n;
5. Fanatizm sorununu halkm, basmm ve resmi mercilerin nas1l
alg1lad1�1;
6. Ul usal ve yerel yonetimlerin, polisin ve futbol otoritelerinin be­
lir l i fanatizm olayl anna ve bir btittin olarak fanatizm sorununa ver­
di�i cevaplar.
Bu boyutlardan son say1lam, ingiltere'de fanatizme yetkililerin tep­
kilerinin ve bu ttirden olaylann ontine ge\;mek amac1yla tasarlanan
giri�imlerin fanatik davram�1m yeniden bi\;imlendirme ve yaygmla�­
t1rma, hatta daha da �iddetlendirme e�i l imini ta�1y1� tarz1 ytiztin­
den, ozel ilgiye de�er ve oneml idir (Dunning, Murphy ve Williams).
Sorundaki bu farkhhklar bir yana, \;e�itli tilkelerin futbolla ilgili kar­
ga�ahk lannda benzerlikler bulunmas1 da muhtemeldir.

FUTBOL FANATiGi DAVRANl�LARININ �E�iTLERi

Futbol taraftarlanmn, "futbol fanatizmi" olarak yaftalanacak hale


gelmi� dtizend1�1hklan, bir davram� bi\;imi olarak karma�1k ve \;Ok
yonltidtir. Poptiler kullammda orne�in, bu yafta ktifretmeyi ve ba�­
ka sosyal ba�lamlarda kolayhkla s1radan bir "keyiflilik" ya da
"ta�kml1k" olarak mazur gortilebilecek ttirden davram�lan i\;erir.
Aslmda, futbol olaylan ba�lammda gozaltma ahnan taraftarlann
pek \;O�u sadece bu ttirden davram�lar i\;ine girmi�tir.
Daha a�1r kullamm1yla, "futbol fanatizmi" yaftas1 (etiketi) bir ma­
\;t durdurmak i\;in kas1th olarak tasarlanm1� gibi gortinen ve �u ya
da bu derecede �iddet i\;erebilen saha i�gallerini kapsar. Aynca ra­
kip taraftar gruplan arasmda, de�i�ik ol\;eklerde, s1k s1k �iddetli ve
tahribata yol a\;an tiirden meydan kavgalanm da ifade eder. Ba�ta
da belirtti�imiz gibi, fanatizm olgusunun bu makalede ele alaca�1-
m1z bi\;imi bu son amlamd1r. Daha ozel olarak, sav1m1z �udur: Fa-
B. Olaylara kan�an taraftarlann sosyal kokenleri aynca bir potansiyel fark
kayna{l1 daha olu�turabilir. Bununla birlikte kamm1zca bu, pek muhtemel de­
{lil. Futbol fanatizmi, en bi.iytik ihtimalle, ttim tilkelerde as1I olarak bir i��i s1-
mf1 olgusudur. Elbette bunun istisnalan var; orne{lin, haberlere gore, Brtik­
sel '<;le tutuklanan Juventus taraftarlanndan biri zengin bir sanayicinin o{lluy­
du. lngiltere'de de bununla ka�lla�t1nlabilir istisnalar vard1r, ancak zaten bun­
larin ne olduklan bu ifadeden de belli: istisna.

206
natizm olaylarma belirli ko$ullarda kendini kapt1ran pek eok gene
taraftar -maea giderken, dovi.i$me ya da ba$ka ti.irden di.izend1$1 ve
di.izen bozucu davram$a girme amac1yla yola e1kmayan ti.irden
taraftarlar- bulunmakla birlikte, en 1srarh $ekilde futbol ba�lamm­
da ya da ba$ka alanlarda serseri (fanatizm/hooligan) davram$ iein­
de yer alan sert eekirdek, dovi.i$meyi ve sald1rgan davram$1, "maea
gitme"nin aynl(naz bir pareas1 olarak gori.iyor. Bu ti.irden taraftar­
lar, halen f ngiliz futbol fanatizmi eevrelerine egemen olan i.inli.i ve
orgi.itli.i futbol "eeteleri"nin ba$rol oyunculand1r. Bu eetelerin en i.in­
li.ileri arasmda $Unlar var: West Ham'm "�ehirleraras1 �irketi"; Le­
eds'in "Servis E kibi"; Chelsea'nin "Anti Personel �irketi" (Antiper­
sonel, as1l hedefi arae ya da malzeme tahribau de�il, i nsan oldi.ir­
mek olan ti.irden silahlara verilen add1r! �.n.); Arsenal'in "Sopa­
lar"1 (The Gooners); Milwall'un "Oraklar"1 (Bushwhackers); Manc­
hester'm "Ana Cephe E kipleri" ("Cephe" do�rudan sava$ cephesi
anlammda) ve i.ilkenin ba$ka yerlerinden o kadar i.inli.i olmayan eok
say1daki ba$ka "rahat" gruplar. ("Rahat" terimi, bu gruplarm, da­
ha bi.iyi.ik ve daha i.inli.i rakipleri ile ortak olan bir ozelliklerinden,
hepsinin de ftalyan modasma gore spor giyim ve moda e$ofman­
lar gibi pahah "rahat" giysilere duyduklan muazzam ilgiden ve bun-
larla birbirleriyle giri$tikleri $Ik hk rekabetinden geliyor/ Bu ti.ir
gayn resmi gruplarm bi.iyi.ikli.i�i.i, orne�in ulusal "ae1k tribi.in stati.i­
si.i hiyerar$isi" ieindeki konumlarma ve birden fazla yerel dev$irme
bolgesinden i.iye eekme yeteneklerine ba�h olarak, eok az ki$iden
yi.izlerce gene taraftara varan bir yelpazede· hayli de�i$kendir. Bu­
nunla birlikte gene! olarak en bi.iyi.ik gruplarm bile faaliyetleri, za­
ten sertlikleriyle, strateji yetenekleriyle, "eylemi" orgi.itleme ve ka­
mtlanm1$ dovi.i$ei.ili.ik yetenekleriyle eevrelerinde ovi.ilmekte olan go­
rece az say1daki gene yeti$kin erkek tarafmdan belirlenir. Bu grup­
lar arasmdaki husumet hay Ii fazlad1r; ozellikle de Londra gibi, iee­
risinde gorece eok say1da eetenin yan yana var oldu�u ve kendi ege­
menlik alanlan olarak iddia etti�i bolgelerin s1k s1k rakip ekipler
tarafmdan ihlal edildi�i Londra gibi geni$ kentsel alanlarda. Bu ti.ir
durumlarda, futbol husumetleri oncesinde var olan egemenlik ala-
9. Bu ti.ir modalar May1s 1985'te, "Cambridge Keyfileri"nin sert eekirdeQi­
nin i.iyeleri hakkmdaki mahkumiyet karan basmda geni� yer kaplachQ1 s1ra­
larda, Britanya iein iilke i;apmda haber konusu haline geldi. Aslmda bu mo­
dalar fanatilc eetelerde -ozellikle de Giiney fngiltere'de- 1970'1erin sonlarm­
dan beri raQbetteydi.

207
m husumetlerinin tisttine biner ve sadece futbol ba�lammda de�il,
Orne�in diskolar, meyhaneler ve kultipler gibi futbol dI$1 ba�lam­
larda da ya$amr.
Genellikle \;eteler belirli bir yerel birimden geliyor ve kendilerini
de aym yerel birimle ve belirli bir futbol kultibtiyle tammhyor olu­
yorlar. Bununla birlikte baz1 vakalarda, Chelsea bu ttirdendir, tiye­
ler daha uzak yerlerden de dev$irilir ve bunlar ad hoc (bu duruma
Ozgti) bir $ekilde futbol ba�lammda grupla$Ir; tiyeleri, Orne�in ana­
babalan banliyOlere gO\; etmi$ken on/arm (o�ullann) gti\;lti kenti\;i
kimlik O�elerine sahip olmas1 ytiztinden bir araya gelirler. "Ma\;
sonu\;lan" tilke \;apmda futbol fanatizmi davram$lanyla tinlti olan
ya da olagelmi$ Manchester United gibi ti nlti kultipler de fanatik
izleyicilerinin bir k1smm1 temsil ettikleri kentin d1$mdan dev$irirler;
nitekim Londra'mn "Cockney Red"leri az1h Manchester taraftarla­
nd1rlar.
Bu rakip futbol \;eteleri arasmdaki kar$Ila$malar, meydana geli$
01\;ekleri, bi\;imleri ve ba�lamlan bak1mmdan de�i$kenlik gOsterir­
ler. Bu kar$Iia$malar Orne�in, az say1daki taraftar arasmdaki yum­
ruk d0Vti$il bi\;iminde olabilece�i gibi, iki taraftan ytizlerce ta­
raftann kan$mas1 da mtimktin. Bu \;atI$malar meyhanede ya da mey­
hane \;evrelerinde oldu�u zaman i$in i\;ine $i$e ya da bardak atma­
lar ya da bu cisimlerin ytiz ytize d0Vti$te kullamlmalan da girebili­
yor. Ba�lam1 ne olursa olsun, kimi zaman en ciddi olaylarda hafif
ve kolayca saklanabilen i$\;i \;ak1lan (Stanley \;aklian) gibi ba$ka si­
lahlann da kullamld1�1 olur. Bununla birlikte kimi ekipler de ytiz
ytize d0Vti$te korkakhk ve "erkekli�e yak1$maz" olarak dti$tindtik­
leri "alet" kullammm1 kti\;timserler. Futbol fanatiklerinin kar$Iia$­
malan aynca hava saldmlan bi\;imini de alabilir; bu saldmlarda kul­
lamlan $eyler, plastik kutular, elma saplan gibi zarars1z mad­
delerden Oldtirticti potansiyeli bulunan atI$ oklan, metal disk­
ler, madeni paralar (bazen kenarlan keskinle$tirilmi$ oluyor), km­
lan s1ralann tahtalan, tu�lalar, beton par\;alan, rulmanlar, havai fi­
$ekler, i$aret fi$ekleri, sis bombas1, golf ve bilardo sopalan ve bir
iki vakada kaydedildi�i gibi, ham kundaklama gere\;lerine dek �ti­
ytik \;e$itlilik gOsterir.
Futbol sahasmm i\;inde veya d1$ma bir $eyler f1rlatlid1�1 gOrtiltir,
bu makale haz1rland1�1 s1rada polis aramalan, stadyuma giren ta­
raftarlann stat i\;inde bir $eyler f1rlatma imkanlanm hayli k1s1tla­
m1$tl. Rakip taraftarlan birbirinden ay1rmay1 OngOren resmi politi-

208
kamn -1 960'1arda uygulamaya konan bu politika, futbol fanatizmi
olaylanmn ontine gei;me yontemi olarak benimsendi, ancak gorti­
nil$e bak1hrsa daha i;ok futbol taraftarlanmn dayam$mas1m gtii;­
lendirmeye ve fanatizmi sahamn d1$ma kayd1rmaya yarad1- bir so­
. nucu olarak, tribiinlerde rakip taraftarlar arasmdaki i;at1$malar
1970'ler boyunca ve 1980'lerin ba$lannda gorece seyrekle$ti. Bununla
birlikte ktii;tik taraftar gruplan, bir dovti$ ba$latma ya da "heye­
canh bir karga$a" i;1kartmak amac1yla hala s1k s1k rakip egemenlik
bolgesine s1zmay1 ba$anyordu. Ba$anh bir i$gale kat1lmak
ba$kasmm "ko$e"sini "kapmak'� 1960'h y11lardaki futbol fanatik­
leri ii;in daha btiytik gei;erlili�e sahipti, fakat belirli ba�lamlarda hala
futbol fanati�i i;evrelerinde btiytik bir itibar kayna�1d1r. 1980'li y1l­
lann ortalannda, 1ngiliz taraftarlann rakip sahasmm ii;lerine bu ttir­
den istila seferleri k1ta Avrupas1 'na mai;a gittiklerinde i;ok daha
muhtemeldir, i;tinkti kna Avrupas1 stadyumlannda hentiz bu tip ha­
reketlere kar$I gerekli onlemler yoktur. Britanya'da bu i$ oldu�un­
da sahalardaki btiytik oli;tide aynlmam1$ tribtin kesimlerinde ya da
mai;tan once, mesela i;evredeki barlarda kavga i;1 kar. Kavga aynca,
polis rakip taraftarlan ay1rmaya ve ciddi bir olay i;1kmaks1zm onla­
n tren istasyonuna veya otobtis dura�ma gottirmeye i;ah$t1�1 zaman
mai;tan sonra da olur. Ara s1ra baz1 rakip gruplar, mai;tan once ve­
ya sonra, belirli bir yerde bulu$mak ii;in haberle$irler. Belirli bir ye­
rin sei;ilmesinin nedeni, bu $ekilde polisin goztinden uzak olacakla­
nm ve d1$andan mtidahaleler olmaks1zm ya da tutuklanma korku­
su duymadan, hanfci ekibin "tisttin" oldu�unu anlama $ans1 bula­
caklanna inamrlar 0 •
Bununla birlikte, btiytik boyutlu ve y1k1c1 ozellikteki i;at1$malar
daha ziyade mai;lardan sonra meydana gelme e�ilimindedir. Bunlar
11
i;ok kere bir "kO$U" ile ba$lar, yani rakip "tribtin"den olduklan

10. Orne{lin 1skoi;yah "keyfiler" tren istasyonlanna, rakip fanatikleri mai;­


lardan once ya da soma belirli bir sokakta dovti� davet eden "haber kA{l1tlan"
yap1�t1nrlar. lngiltere'de polisin "tampon" gorevi yapmaya kalk1�masmdan ka­
i;inmak amac1yla, "�irket"lerin geni; "i;1rak"lan kirni zaman dOvti� tarihini ayar­
lamak i�in eli;ilik gorevi yapar.
1 1 . Kimi zaman masum taraftarlann da fanatizm olaylanmn ortasma dti�·
tti{lti olur, ancak belliba�h "�irket"lerin i;o{lu, muhataplanru rakip taraftar gru­
bunun ii;inden se�er. Bunlar geneUikle uyduklan giyim modas1yla, aksanla­
nyla, buytik gruplar halinde dola�malanyla ve nihayet, onlann da a�1k �ik
bir �ekilde "aggro" (i;ingar) pe�inde olmalanyla ayirt edilebilirler.

209
belli olan gen\: rak ip taraftarlar ya da polis kordonunda rakiple­
riyle kar$1la$malanna imkan verecek bir gedik bulmaya \:ah$an iki
ya da ii\: yiiz gen\: erkek taraftann depar atmas1yla ba$lar. Kar$1t
taraftar gruplanyla kar$1la$makta en fazla kararh olan "sert \:ekir-
dek"ten taraftarlar ise, \:Ok kere as1l kalabahktan ayn hareket eder­
ler ve polis engellemesini alt etmekte incelikli taktikler kullam rlar.
Ba$anh olduklan zaman, genellikle gorece geni$ bir alana da�1lm1$
halde bir dizi $iddetli \:at1$ma ger\:ekle$ir. Kimi zaman rakip taraf­
tarlarr ta$1yan ara\:lara saldmhr ve birbirinden farkh ma\:lara git­
mekte olduklan halde yo/do birbiriyle kar$1la$an rakip taraftar grup­
lan arasmda kazara ya da kas1th olarak \:at1$ma \:I kar, orne�in tren­
lerde, metroda ya da benzin istasyonlannda. Buna ek olarak, bazen
de belirli taraftar gruplanmn kendi irinde de dovii$ler meydana ge­
lir; orne�in ayn kent i\:i meyhane gruplanndan ya da ayn yerel ko­
nut birimlerinden olanlar arasmda.
Bu gayn resmi orgiitlenmi$ "dovii$ ekipleri"nin ay1rt edici ozel­
liklerinden biri, ma\:lara "ozel futbol otobiisleri" ya da resmi kuliip
otobiisleriyle de�il, normal tarifeli ($ehirleraras1) trenlerle, normal
otobiis seferleriyle ya da ozel otomobilleriyle ve kendi aralannda an­
la$arak kiralad1klan otobiis ve karavanlarla gitmeleridir. Bu grup­
larm iiyelcrinin baz1 lanmn Britanya Ulusal Partisi ve Ulusal Cephe
gibi a$m sa�c1, 1rk\:1 orgiitlerle ili$kileri bulundu�u bilinir, ancak kav­
gac1hklanyla iinlii gruplardan kimisinin, ozellikle de Londra yore­
sindekilerin saflannda gen\: siyahlann say1lan artmakta. 0 kadar
yaygm olmamakla birlikte, az say1 daki baz1 "tribiin"ler de Asia ko­
kenli gen\:leri kendi saflanna \:ekmeye ba$lam1$ goriiniiyor 1
"Dovii$ ekipleri"nin \:O�unlu�unu olu$turan gen\:ler ve gen\: er­
kekler aynca, kamuoyunda yaygm olarak futbol fanatizmiyle ba�­
lant1h oldu�u dii$iin iilen i l giyim bi\:imlerini de -ka$kollar, rozetler

12. Siyah ve beyazlarm kan�ilc oldu!'.ju futbol dovii�ii \:eteleri , Spurs, Mil­
wall ve West Ham United tiiriinden Londra kuliiplerinde bulunur. Leicester!
den edinilen izlenim diizeyindeki veriler, Asya kokenli gen\:lerin de artan 61-
\:iide futbol \:etelerinde yer almaya ba�lad1!'.jma i�aret ediyor.

13. Bu tiir e!'.jilimleri , ome!'.jin fanatik salchrganlan gosteriyor olma iddiasm­


daki gazete karikatiirleri gii\:lendiriyor. Bunu, onlan "Skinhead"ler ("Dazlaklar"
olarak, hem de \:Oktan modas1 ge9mi� "bower" postallanyla ve kuliip renk­
lerindeki ka�kollanyla gostererek yap1yorlar.

210
ve a�u botlar (aynca kuli.ip bayraklanm da)- reddediyorlar. Kimi
zaman kendi i.iyelerini tammay1 kolayla�t1ran onceden i.izerinde an­
la�1lm1� i�aretleri bulunsa da, mai;lara gitmekteki as1l hedeflerinden
biri rakip taraftarlarla ve bazen de polisle i;at1�maya girmek oldu�u
ii;i n , taraftarlar kendilerini vaktinden once kar�1 tarafa ya da polise
de�ifre edecek bu ti.irden spor si mgeleri olmadan dola�1rlar. 20 ya­
�mdaki bir Leicester "a�1r vakas1" olan "Howie", bizimle gori.i�me­
sinde, kendisi gibi yerel taraftarlar ile yerel polis arasmdaki haftah-
1k ola�an i;au�malar hakkmda �unlan soyli.iyordu:
Aynas1zlan �a�irtabilirsen kazamrs m. Onlann nas1l di.i�i.inecegini di.i­
�i.inmen yeter. Ve en azmdan olaylarm yansmda onlarm ne yapacagm1
onceden i;akarsm, i;tinkti her hafta hii; sektirmeden aym gtizergiihtan gi­
derler. Onlan atlatacak bir yol akhna geldiyse s . .lerine gtileilirsin: Gtizel
bir fuckin'rout (Leicester argosunda "dovti�" anlamma gelir (Ttirki;ede
s ... �me dala�i gibi bir ifadeyle kar�1lanabilir] bulursun. Hii;bir zaman ka�­
kol (kultip renklerindeki ka�kollar soz konusu) giymeyhim bu ytizden­
dir. icabmda ii;eri (kar�1 tarafm arasma) girece�im i;tinkti. Eskiden ka�­
kol giyerdim, ama (polisler) gelip s ... �imi engelliyordu. Ka�kolu yakala­
y1p " pataktite" giri�iyorlard1! Dti�Ondtim ki "Bununla olmuyor. «;1kar
tisttinden onu, ondan sonra tutsun lar bakahm seni .. : '

Futbol fanatizminin ba�hca parametrelerinden biri ve son yirm1


y1lda gei;irdi�i de�i�imlerin baz1lan hakkmdaki bu gene! tari f, daha
once vurgulad1�1m1z gene! nokta ile uyu�maktad1r, yani ciddi fut­
bolla ilgili olaylarda di.izenli olarak yer alan geni;ler ve geni; erkek­
ler, rakip taraftarlarla dovi.i�meyi ve kar�1 kar�1ya geli�leri bir futbol
mai;mm onemli bir pari;as1 olarak gorme e�ilimindedirler. Taraftar
gruplan arasmdaki rekabetin ozellikle stadyum ii;indeki belirgin bir
yoni.ini.i olu�turan �ark1lar ve sesleni�ler de aym do�rultudad1r. "Do­
vi.i� ekipleri"nin baz1 i.iyeleri, �ark1lan ve slogan atmalan kendileri
kadar "sokak tecri.ibesi" olmayan geni;lere ozgi.i bir i.islup yoksun­
lu�u olarak gorse de, rakip taraftarlarm as1l bi.iyi.ik kesimleri, mai;
s1rasmdaki ilgilerini en az mai; kadar, bazen de mai;tan daha fazla,
birbirlerine yonelti rler. Rakiplerine kar�1 olu�larmm ve onlan ki.i­
i;i.imseyi�lerinin ifadesi olarak toplu halde �ark1 soyler, seslenir ve
s1k s1k da jestler yaparlar. �ark1lan ve sloganlan k1smen mai;la ilgi­
lidir ve k1smen de oyunun s1k1c1 si.ireleri ii;in e�lence i�levini gori.ir­
ler. Fakat tekrarlanan temalar, k1�k1rt1c1 imalan ("Mi.inih 58"; ''Aber-

211
14
fan"> , dovti$e davet eden meydan okumalan, kar$1 tarafm taraf­
tarlanna $iddet tehditlerini ve rakip "tribtin ekipleri"ne kar$I ge\;­
mi$teki zaferlerin ovtinmelerini i\;eren ttirdendir. Her taraftar
tar grubunun kendi $ark1 ve seslenme repertuan vard1r, fakat bun­
larm \;O�u bir ortak temalar stokunun yerel \;e$itlemeleridir. Bu ba�­
lantmm merkezinde, gtiftelerde "nefret", "sava$", "teslim olmak",
"tekme" ve "oltim" gibi kelimelerin vurgulamyor olmas1 yat1yor; hep­
si de sava$ ve fetih imaj lanm i\;eren kelimelerdir bunlar (Jacobson
1 975). Zaten soztinti etti�imiz $iddet ve kt$ktrtma ttirleri bir yana,
s1k tekrarlanan bir ba$ka tribtin temas1, rakip taraftarlann simgesel
olarak erkeklikten \;tkanlmas1d1r. Bu temay1 onlann ve/veya onla­
rm destekledi�i tak1mm "wankers" olarak amlmas1 ve genellikle de
bu soze toplu halde erkeklerin masttirbasyon ediminin jestle ifade
edilmesinin e$lik etmesi gayet iyi yans1t1r. Tekrarlanan bir ba$ka te­
ma da, kar$tt taraftar toplulu�unun rittiel a$a�1lanmas1d1r, fakat $im­
di a\;tklama konusuna donelim.
Meselemiz, futbol fanati�i davram$mm en ciddi $iddetli bi\;imle­
rinde ifade edilen norm ve de�erlerin sosyal olu$umunu ara$ttrmak
olacakt1r. Bu yonde bir ba$langt\; yapmak i\;in, once futbol fanati�i
dovti$lerine kat1lan en tipik taraftarlann sosyal kokeni hakkmda eri­
$ebildi�imiz verileri de�erlendirece�iz. Bu verilerin btiytik k1sm1, bi­
zim Leicester'de yapt1�1m1z ara$ttrmadan elde edilmi$tir.

FUTBOL FANAT 1 ZM 1 VE "KABA'' 1S� 1 SINIFI:


D 0 ZENL 1 SEGMENTASYON VE TARAFTAR GRUPLARI
1 TT1 FAKLAR I N I N OLUSUMU

Futbol ma\;lannda dovti$en taraftarlann sosyal kokeni hakkmda


halen pek az sistemli bilgi vard1r, fakat futbolla ilgili fiillerden mah­
kum olmu$ olanlar hakkmdaki veriler bizim kat1hmc1 gozlemlerin-

14. "Mi.inih 1958", kimi zaman Manchester United Kultibti'ntin taraftarlan­


m k1�k1rtmak i\;in kullamlan bir alaydir. Alaym habrlatt1{11 olay, 1958'deki bir
U\;ak kazasmda Manchester United tak1mmm o s1radaki oyuncularmm yan­
smm olmesidir. Bu slogan, 1974'te Cardiff'teki bir ma\; s1rasmda United ta­
raftarlanna ka�1 kullamldi{lmda, misafir taraftarlar, Galli taraftarlara ''Aberfan"
ba{lm�lanyla cevap verdiler. Bu da, 1960'1arda Galler'deki Aberfan Koyti'ntin
okulunda meydana galen bir facia sirasmda \;Ok say1da Galli okul \;Ocu{lu­
nun olmesini hat1rlat1r.

212
den edindi�imiz verilerle uyum ii;indedir. Daha Onemlisi, iki veri gru­
bu da, bu fenomenin ag1rflk/a -fakat asla yalmzca de�il- a$a�1 i$i;i
sm1fma Ozgti oldu�u izlenimi veriyor. Orne�in Trivizas (1980), fut­
bolla ilgili fiillerden samk ki$ilerin ytizde seksenden fazlasmm ya
el emeki;isi ya da i$siz olduklan sonucunu i;1kartm1$tlr. Onun bu ko­
nudaki bulgulan Harrington'un ( 1968) ve Harrison'un ( 1 974) izle­
nimsel i;1karsamalan ile benzerlik gOsterir. Ve Peter Marsh ile arka­
da$lanmn Oxford'da ytirtittti�ti ara$tlrmada sm1f arka plam konu­
suna do�rudan de�inilmedi�i halde, ara$tlrmanm deneklerinden en
azmdan birkai;1, belediyece tahsis edilen konutlarda (local housing
estates) ikamet ettiklerini onaylam1$tlr (Marsh vd.: 1978: 69). Leices­
ter'den toplad1�1m1z bilgiler bu gene! gOrtintimti destekliyor ve Ocak
1 976 ile Nisan 1 980 arasmdaki Leicester City'nin kendi sahasmdaki
mai;lannda gOzaltma ahnan taraftarlann yakla$1k ytizde yirmisi tek
bir a$a�1 i$i;i sm1f1 belediye sitesindendi (geriye kalanlar a�1rhkla ba$­
ka belediye sitelerinden geliyordu). Bu ttir kamtlar $U soruyu gtin­
deme getiriyor: A$a�1 i$i;i sm1f yerle$imlerinin yap1smda ve gene! top-
1 umda i$gal ettikleri konumda, kimi tiyelerinin futbol mai;lannda
ve ba$ka yerlerde sergiledikleri sald1rgan erkeksilik bii;imlerini tire­
ten, stirdtiren $ey nedir?
A$a�1 i$i;i sm1f1 yerle$imlerinin -ya da en azmdan bunlann baz1
kesimlerinin- bir karakteristi�i gibi gOrtinen "sald1rgan erkeksi
tislubun" sosyal tiretili$inin ai;1klanmasmda yararh bir ipucu, ba$­
lang1i;ta da dedi�imiz gibi, Amerikah sosyolog Gerald Suttles ( 1968:
Sf. 1 0) tarafmdan sunulmU$tUr. Onun ara$tlrmas1 Chicago'da ytirti­
ttilmti$tilr ve gene! gOrtinttisti "ya$, cinsiyet, etnik ve yerel birimle­
rin sanki in$aat tu�lalan gibi daha btiytik bir yap1y1 olu$turmak tizere
birbirine eklendi�i" ttirden olarl, maddi bak1mdan dezavantajh ma­
hallelerde odaklanm1$t1. Suttles, bu ttir yerle$imlerdeki (mahalleler­
deki) ya$amm gOrtinttistintin birbiriyle ili$kili i k i yOntinti kavramak
ii;in "dtizenli segmentasyon" terimini olu$turdu: Bu yOnlerden bi­
rincisi, daha btiytik mahalleleri olu$turan kesimler birbirinden gO­
rece ba�1ms1zken, bu kesimlerin tiyelerinin yine de muhalefet ve i;a­
t1$ma olaylannda birle$me e�ilimine sahip olmas1 ve bunu merkezi
bir koordinasyonun tamamen yoklu�u ile geri;ekle$tirmeleridir; ikin­
cisi de, bu ttirden grup ittifaklannm sabit bir s1raya uygun bir $ekil­
de kurulmalan olgusudur. Bu gOrtintti baz1 bak1mlardan, Evans­
Pritchard (1940) gibi antropologlann tart1$t1�1 "kesimli saflll$ma sis­
temleri"ne ve Robins ile Cohen'in bir Kuzey Londra sosyal konut

213
sitesinde gozlemlediklerine benzer ( 1 978: 73 vd. sfl). Halihaz1rdaki
amai;lar ai;1smdan daha da onemlisi, Harrison'm i;a�da� futbol ba�­
lammda " Bedevi sendromu" diye adland1rd1�1 �eyden soz etmesi­
dir, yani ad hoc (bir defaya ozgi.i) ittifaklann �u ilkelerle olu�mas1
e�iliminden: Bir dostun dostu dosttur; bir di.i�manm di.i�mam dost­
tur; bir dostun di.i�mam di.i�mand1r ve bir di.i�manm dostu di.i�man­
d1r ( 1 974: Sf. 604).
Bizim kendi gozlemlerimiz bu gori.inti.ini.in hem i�i;i sm1f1 konut
sitelerinde hem de futbol ba�lammdaki varh�m1 destekleyen baz1
kamtlar sunar. Leicester'de, geni; erkek ergenlerin kan�t1�1 konut si­
teleri aras1 i;at1}malar di.izenli bir bi.iti.in olarak sitenin "iyi ad1-
m" kom�u sitelerden rakip i;etelere kaq1 savu nma gereklerine yol
ai;ar. Bununla birlikte bu siteler ve Leicester'dan ve i;evre yorelerden
siteler di.izenli olarak, Filbert Street Stadyumu'nun ai;1k ya da nu­
marah tribi.inlerinde ve stat d1�mda misafir tak1mm taraftarlanna
kaq1 "saha skoru" dayam�mas1 sergilemek i.izere ittifaklara girer­
ler. E�er meydan okuma bolgesel di.izeyde alg1lamyorsa, o zaman
di.i�manlar da gi.ii; birli�i edebilir. Orne�in, Londra'ya deplasmana
gelen Kuzeyli taraftarlar s1k s1k, bir dizi Londra anakent kuli.ibi.i­
ni.in birle�ik "dovi.i� ekipleri" ile i;1kan i;at1�malardan �ikayet eder­
ler. Kuzey "gori.ildi.i�i.i" zaman, bu ti.irden i;at1�malann ra�bet go­
ren bir sava� alam Euston Station idi. Ba�hca kuzey kentlerine dep­
lasmana giden gi.ineyliler ve orta i.ilkeliler de tribi.i nleraras1 ittifak­
lardan gelen saldmlar hakkmda �i kayetlerde bulunurlar. Nihayet
uluslararas1 di.izeyde de kuli.ipler ve bolgeler aras1 i;eki�meler, ulusal
itibann i;1karlanna tabi k1hnma e�ilimindedir. Tabii bu di.izeylerin
her birinde ve ozellikle de kaq1 gruplann birle�mek ii;in yeterli his­
sedilen bir meydan okuma olu�turmad1�1 durumlarda, daha alt di.i­
zeydeki ii; rekabetler kimi zaman ni.ikseder.

"Di.izenli segmentasyon"un futbol ba�lammda i�leyi� yollanndan


birkai;m1 ortaya koydu�umuza gore �imdi de bu gori.inti.iye uygun
olma e�ilimindeki yerle�im ti.irlerini biraz daha aynnt1h inceleyelim.
O zellikle, ba�ka tipten yerle�imlerden daha i;ok say1da dovi.i�ken ta­
raftar i.iretme e�ilimlerinin nas!l ortaya i;1kt1�m1 aydmlatmaya
i;ah�aca�1z.

214
"D 0 ZENL 1 SEGMENTASYON" VE SOKAK �ETELER 1 N 1 N
O LUSUMU

Suttles'e gore, "dtizenli segmentasyon"a dayah bir yerle$imdeki ha­


kim Ozellik, tek cinsiyetli akran grubu ya da daha yaygm bir termi­
nolojiyle, "sokak r;etesi"dir. "Bu ttir gruplar", der Suttles, "ya$ ka­
demelerine btiytik a�1rhk verilmesinden, kar$1 cinslerin birbirinden
uzak durmasmdan, yOresel birlikten ve etnik dayam$madan i$in man­
t1�1 gere�i do�uyor gibidir? ' Bununla birlikte, Suttles, aym etnik
gruptan "r;eteler" arasmdaki r;at1$malarm dtizenli olarak gOrtildti­
�tinti de belgeler ve ba$ka bir yerde de etnik farkhla$manm ve daya­
nI$mamn, bu ttirden "r;etelerin" geli$iminde gerekli etkenler olmak­
tan r;ok olas1 etkenler olduklanm kabul eder. Bu demektir ki ya$
kademelenmesi (belki de "ya$ gruplanmn aynlmas1" daha uygun
bir terim olacaktir), kar$1 cinslerin birbirinden aynlmas1 ve yOresel
Ozde$lik kurma, hayati it; sosyal yap1 bile$kenleri olarak gOrtintiyor.
Daha Onemlisi, bu ttir yerle$imlerde ya$ gruplarmm birbirinden ay­
nlma derecesinin ytiksekli�i. pek r;ok r;ocu�un daha erken ya$ta oy­
namak tizere yeti$kinlerin gOzetiminden uzak $ekilde soka�a gOn­
derildikleri anlamma gelir. Bu e�ilimi bir dizi r;e$itli hane ir;i bask1-
lar daha da gtir;lendirir. Cinsiyetlerin aynlmas1 ise, ergenlikte k1zla­
rm eve r;ekilmesi e�iliminin bulundu�u anlam1m ta$ir; gerr;i kimi k1z­
lar da hayli saldirgan olan kendi "r;ete"lerini olU$1Urur ya da o�lan­
larla "tak1hrlar" ve bu durumda da stattileri o�lanlara tabi olma
bir;imindedir. Bu gene! sosyal konumlam$m bir sonucu olarak -ve
dtizenli olarak polisin ve ba$ka devlet kurulu$lanmn ilgisini r;ekme­
leri bir yana- bu ttirden yerle$imlerin erkek ergenleri btiytik Olr;tide
kendi ba$larma birak1hrlar ve bir yandan akrabahk ve yakm kom­
$Uluk ba�lanyla, Ote yandan da biti$ik yerle$imlerde olu$an paralel
"r;eteler"den geldi�i dti$ilntilen gerr;ek ya da varsay1lan tehdit ile be­
lirlenen gruplara ba�lanma e�ilimindedirler. Suttles'e gore bu ttir yer­
le$imler, kendi ir;lerinde parr;ah olma e�ilimindedirler, fakat dedi�i­
ne gOre, d1$andan gerr;ek ya da gerr;ek sand1klan bir tehdit kar$1Sm­
da hayli ytiksek bir birliktelik dtizeyine eri$irler. Gerr;ek ya da sOy­
lenti halindeki bir "r;ete sava$1", Suttles uyarmca en tist dtizeydeki
birlik tiretir, r;tinkti bu ttir d0Vti$ler btittin bir yerle$imdeki erkekle­
rin ba�hh�1m seferber edebilir.
Suttles'in formtilasyonuna belki de a$a�1 i$r;i sm1f yerle$imlerin­
deki erkek ergenlerin aynca ya$am deneyimlerinin belki Ozellikle de

215
u�ra$tlklan i$teki deneyimlerinin benzerli�iyle ya da gittik\;e yaygm­
la$an bir bi\;imde (bu bak1mdan da \;Ok say1daki ba$ka tilkelerin ya­
m ma boyle) i$sizlik deneyimlerinin ortakh�1yla birbirlerine ba�lan­
d1klanm one stirerek ek yapabiliriz. Suttles'in argtimam aynca, a$a�1
i$\;i sm1f1 kesimlerinin, yap!lan "dtizenli segmentasyon" gortinttisti­
ne uygun olduklan ol\;tide, sosyal hiyerar$ideki yerleri daha ytiksek
olan gruplara oranla sosyal ili$kilerinde daha ytiksek dtizeyde a\;1k
$iddete ho$gorti gosterdikleri onermesiyle de geni$letilebilir. Bu ttir
yerle$imlerin yap1smdaki \;e$itli ozellikler bu yonde i$leme e�ilimin­
dedir. brne�in, a$a�1 i$\;i sm1f1 \;Ocuklannca ve ergenlerince ya$a­
nan, dolays1z ve stirekli yeti$kin kontroltinden gorece ozgtir kalma
deneyimi ve ilk toplumsalla$malannm bu kadar btiytik k1smmm so­
kaklarda, kendi ya$ akranlan ve cinsda$larmm refakatinde ger\;ek­
le$iyor olmas1 olgusu, kendi aralannda sald1rgan ve $iddet i\;eren bir
etkile$imde bulunmaya ve btiytik ol\;tide ya$, kuvvet ve fiziksel gi­
ri$kenli�e dayah hakimiyet hiyerar$ileri olu$turmaya e�ilimli olduk­
lanm gosteriyor. Bu ttirden e�ilimler aynca, ozellikle de gen\; erkek­
lere, fiziksel tehditlerle kar$Iia$tlklan zaman "kendi ayaklan tize­
rinde durma" yetene�ini geli$tirmeleri gerekti�inin soylenmesiyle ve
toplumsalla$ma arac1 olarak gorece $iddetli yontemlerin kullamlma
s1kh�1yla da yeti$kinler tarafmdan daha da te$vik edilmeye yatkm­
d1r.
Bu gortinttintin olu$umunda yine belirleyici olan bir $ey, cinsiyet­
leri birbirinden ay1rma e�ilimi ve bu ttirden yerle$imlerde erkekle­
rin hakimiyetidir. Bu da bir yandan, bu ttirden yerle$imlerde kadm­
lara yonelik erkek $iddetinin ba$ka yerlerden daha ytiksek oranda
gortilmesi ve ote yandan da erkek tiyelerinin i\;kin bir $ekilde
"yumu$atlc1" kadm bask1sma maruz kalmad1klan anlamma gelir.
Ger\;ekte bu ttir yerle$imlerdeki kadmlann kendileri gorece sald1r­
gan davranarak ve erkeklerinin mafo niteliklerinin bir\;o�una de�er
verecek $ekilde yeti$tikleri ol\;tide, erkeklerin sald1rganhk e�ilimleri
daha bir tatmin olmaya yatkmd1r. Aileler, mahalleler ve hepsinden
ote, "sokak \;eteleri" arasmdaki alenen gortilebilir dti$manhk ve kan
davalannm gorece s1kh�1 $iddet e�ilimini daha da gti\;lendiriyor. J(1-
saca, tarif etmekte ' oldu�umuz tipten a$a�1 i$\;i sm1f1 yerle$imleri,
ozellikle de "kaba" s1fatmm kelimenin tam anlam1yla uygun dti$tti­
�ti ttirden i$\;i kesimleri, ozellikle erkeklerde olmak tizere, bir\;ok sos­
yal ili$ki alanmda sald1rgan davram$a bll$vurmay1 ytireklendiren bir­
tak1m " feedback" (geri beslenme) stire\;leriyle nitelenebilir gortinti-

216
yor.
Bu stire\;lerin sonu\;lanndan birisi, itibann, d0Vil$me yetenekleri­
ni kamtlam1$ erkekler tizerinde toplanmas1d1r. Bununla ili$kili ola­
rak da bu ttir erkekler i\;in d0Vil$ten zevk duyma ve belirli ba�lam­
larda a\;Ik\;a sald1rgan davram$I hem uygun hem de arzu edilir say­
ma e�ilimi sOz konusudur. Buna aynca statti ve prestij kazanma yo­
lu olarak da bakarlar. Bunun sonucunda kimlikleri, Britanya'da gti­
ntimtizde hakim olan standartlara gore, ma�o erkeksili�inin a\;Ik\;a
sald1rgan bi\;imleri olan $eylerin etrafmda odaklanma e�iliminde olur.
Bu ttirden erkeklerin pek \;O�U ailelerinin, yerle$imlerinin ve e�er
"futbol olaymm" da i\;indeyseler, "tribtinleri"nin ya da "ekipleri�
'nin sald1rgan ve sert bir nam sahibi olmasma duygusal olarak faz­
las1yla ba�lanm1$lard1r. Bu gOrtintti, sadece "dtizenli segmentasyon�
'un bile$ken i� O�elerince de�il, aym zamanda da -ki bu da aym de­
recede hayatidir- bu ttir yerle$imlerin daha geni$ topluma kilitlen­
me tarzlanndan baz1lanyla da tiretilir ve yeniden tiretilirler. Orne­
�in, a$a�1 i$\;i sm1f1 erkekleri, sosyal 01\;e�in daha tisttinde yer alan
erkeklerin elde edebildi�i ba$hca kimlik, anlam ve statti kaynaklan
olan e�itim ve meslek alanlannda statti, anlam ve Odtillendirmeden
yoksun b1rak1hr. Bu yoksun b1rak1lma etkenlerin bir birle$imiyle olu­
$Ur. Bu ytizden a$a�1 sm1f erkeklerinin \;O�unlu�u resmi e�itim ve
u�ra$ ba$anlannda ya da bu alanlarda mticadele i\;in ge\;erli olan
niteliklere ve s1fatlara sahip de�ildirler; ktilttirlerinin de bunlara de­
�er vermelerini te$vik edici olmas1 t ipik de�ildir. Aym zamanda da
okul ve i$ dtinyalannda hor gOrtilme e�ilimindedirler, \;tinkti kendi­
lerini, bile$ken bir Ozellik olarak stirekli ve gOrece yoksul bir alt s1-
m f1 gerektiriyor gOrtinen bir hiyerar$ik sosyal yapmm en dibinde bu­
lurlar (Gans 1 968).
Bu olgulara ek olarak, alt i$\;i sm1f1 yerle$imlerinin "daha kaba"
kesimleriyle gerek aym tabakala$ma dtizeyindeki, gerek sosyal Ol\;e­
�in daha tisttindeki, daha "saygm" kesimleri arasmdaki temel bir
fark, i kinci kesimlerde kamusal ortamlarda a\;Ik\;a sald1rgan ya da
$iddetli davram$lann normatif olarak kmanmasma kar$1hk, ilkin­
de daha fazla ho$g0rtiyle kar$1lanmas1 ve pek \;Ok kO$Ullar altmda
normatif olarak onaylamyor olmas1 olarak gOrtintiyor. Birbirlerine
k1yasla aradaki bir fark, "saygm" sm1flarda $iddeti "kulislerde
ytirtitmek" ve alenen ortaya \;1kt1�1 durumlarda da denge u nsuru ola­
rak $iddetin ya savunma ya da daha a\;Ik\;a gOrtinUr bir "ara\;sal"
bi\;im almas1 e�ilimidir. A$a�1 i$\;i sm1fmm "kaba" s1fatmm kelime-

217
nin tam anlam1yla uygun dti$hi�ti kesimlerinde ise $iddetli ya da sal­
d1rgan davram$lar daha aleni olma, hedeflere ula$manm bir yolu
olarak daha s1k bll$vurulma ve buna kar$1hk da daha "d1$avurumsal"
ya da "duygusal" bir bi\;im alma e�ilimindedir. Dahas1, "saygm" s1-
mflann tiyelerinin, Ozellikle de erkeklerinin, gene! olarak "me$ru"
say!lan (Orne�in resmi sporlar) belirli ba�lamlarda sald1rgan davran­
malanna izin verilirken (hatta bu te$vik edilirken ya da beklenirken),
bu ttir ortamlar "kaba" kesimlerin ya eri$emedi�i ya da fazla kural­
h ve/veya s1k1c1 say1hrlar (Willis 1978: Sf. 29).
Kendi yerle$imleriyle kurduklan Ozde$le$tirmenin yakmh�mdan
dolay1 ve gOrece az gti\; kaynaklanna sahip olduklan ve bunun so­
nucunda da tamd1k olmayan topraklan ve ki$ileri ya$ad1klan dene­
yimlerde olas1 tehditler ve dti$manlar halinde gOrmeye e�ilimli ol­
duklan i\;in, a$a�1 i$\;i s m1fmm daha kaba kesimlerindeki gruplann
$iddete yatkmhklan \;O�unlukla, kendi yerle$imlerinin ve lokalleri­
nin i\;erisinde ya da yakmlannda d1$avurulma e�iliminde olagelmi$tir.
Tabii gOrece ucuz "tatil paketleri"nin eri$ilebilirli�i sayesinde ve belki
de her $eyden Once, a$a�1 i$\;i s m1f1 erkeklerinin tilkenin \;e$itli k1-
s1mlanndaki ve tilke d1$mdaki futbol ma\;lanna gruplar halinde gitme
bi\;imindeki artan e�ilim ytiztinden bu e�ilim gtintimtizde hayli azal­
m1$tlr. Bu $iddete yatkmhk aynca tek ttik olarak ba$ka sosyal ba�­
lamlarda da d1$avuruldu ve daha kurumla$mI$ gruplar arasmda ah­
laki paniklere yol a\;tI. Bu ttir ba�lamlar modadaki de�i$imlerin et­
kisiyle de�i$me Ozelli�ine sahiptir; Orne�in sinemalardan dans sa­
lonlanna ve oradan da plaj sitelerine kayd1�1 g0rtilmti$tiir. Bununla
birlikte, a$a�1 i$\;i sm1fmdan erkeklerin dOvti$me ve benzer etkinlik­
leri 1980 ortalanna kadarki iki on y1lda futbol ma\;lan i\;inde art1p
daha tinlenmesinin yams1ra, kultip futbolunun sald1rgan erkeksilik
i\;in gOrece s1irekli bir ba�lf.lm sundu�u da bir ger\;ektir. Yani bu oyu­
na, 19. ytizy1lda modern bi\;imiyle ortaya \;Ikt1�mdan beri her za­
man, \;O�unlukla fiziksel $iddeti de i\;eren taraftar huzursuzluklan
e$lik etmi$tir. Bu ttirden huzursuzluklann s1kh�1. Orne�in futbol ka­
labahklannm sosyal bile$iminin de�i$mesine ve daha geni$ kapsam­
daki topluma " kaba" ve "saygm" yerle$imlerin orant1lannm de�i­
$imine ba�h olarak zaman i\;inde de�i$kenlik g0stermi$tir. Burada,
ge\;en ytizy1l boyunca futbol ma\;lanndaki ve ma\;larla ilgili fanatik
davram$ say1lanndaki de�i$imleri Ozetlemeye yetecek yerimiz yok­
tur, kald1 ki bu konuyu ba$ka yerde i$ledik (Dunning vd. 1984 a).
Bunun yerine, bu makalenin geriye kalanmda futbol fanatikli�inin

218
1960 ortalarmda "sosyal problem" stattistine ytikseli$inin tablosu­
nu r;izmeye r;ah$aca�1z.

FUTBOL FANAT 1 Z M 1 N 1 N "B 1 R SOSYAL PROBLEM"


OLARAK ORTAYA �IKI�I

1 ki sava$ aras1 y11larmda ve asl mda ta 1 960'lara kadar, 1 ngiliz


futbol kitleleri basm tarafmdan iyi davram$larmdan dolay1 ovtilme
e�ilimindeydi. Bu donemde futbol ligi mar;larmdaki ve mar;larla il­
gili kitlesel huzursuzluklaf yer yer haber olarak verilmeye devam et­
ti�i halde, bu "yeralt1 ak1m1" genellikle onemsiz gortiltir ve yabanc1
taraftarlann ya da Britanya adalarmm 1 ngiliz olmayan k1S1mlarm­
dan taraftarlarm r;irkin davram$lan ortaya r;1kt1�1 zamanlar haber
yaz1lan ve daha da onemlisi gazete ba$ya�1lan 1ngiliz kitlelerinin go­
rece disiplinli olu$unu vurgularlard1. Aslmda 1 ngiltere'de o donem­
deki basmm ele alma tarz1yla kitle davram$I birbirini kar$1hkh ola­
rak gtir;lendirmi$ ve bir "geri besleme dongtisti" yaratmI$ gibiydi ve
bunun da sonucu, futbol kitlelerinin "saygmh�mm" az r;ok stirekli
bir gtir;lendirili$i olmU$tU. Bununla birlikte 1 950'lerin ortalarmda
15
"Teddy boy" korkusuyla ve o y11larm i$r;i sm1f1 genr;li�indeki da­
ha gene! ahlaki krizle ba�lant1h olarak, basm kalabahk futbol sa­
halarmda ve sahalarm etrafmda her zaman ir;in gortilen ttirden $id­
det olaylanm gtindeme ald1 ve $i$irdi. Futbol yetkilileri de mar; izle­
yicilerinin azald1�1 ve futbolun artan olr;tide televizyonlardan veril­
meye ba$land1�1 bir donemde oyunun "imaj1" ir;in duyduklan ar­
tan kayg1lar ytiztinden bu ttir olaylara uyanc1 bir eda ile tepki gos­
terdiler. Bununla birlikte bu bak1mdan belirleyici onemde olan $ey,
1 966'da Dtinya Kupas1 finallerini 1 ngiltere'de gerr;ekle$tirme haz1r­
hklan olarak gortintiyor. Bu olay, uzun zamand1r 1 ngiliz basm1 ta­
rafmdan dtinyanm ba$ka k1s1mlarmdaki benzerlerine ornek goste­
rilen 1 ngiliz kitlelerinin uluslararas1 basmm stizgecinden ger;ecekle­
ri anlamma geliyord u ve bu ba�lamda da bu tilkedeki poptiler gaze­
teler, tilkenin uluslararas1 itibarma olas1 bir tehdit olu$turma ozelli­
�i bak1mmdan artan olr;tide futbol fanatikli�ini ilgi odaklan haline

15. 'Teddy boy", 1950'1erin Britanyas1'nda Edward'a giyim stillerini degi�­


tiren ve genelde anti-establishment ("duzendi�1"/yerle�iklige k�1) tutumdaki
gene erkekleri belirtiyor.

219
getirmeye ba$ladtlar. Kastm l 965'e gelindi�inde, te/evizyondaki i;ir­
kin davrant$lann yarataca�t sonui;lara kar$t uyanda bulunan bir di­
zi yazt popi.iler basmda yaygm bir $ekilde yer almt$tt bile ve aym
ay ii;inde, taktmmm Londrah rakibi Brent ford ile bir kar$tla$mast
strasmda bir Milwall taraftan havaya fi.inyesiz bir el bombast ftrlat­
tt�t zaman, Sun " Futbol Sava$a Gidiyor" ba$h�tyla $U yaztyt yaytm­
ladt:
Futbol Federasyonu, Britanya futbolunun en kara gi.ini.inden iti­
baren 48 saat ii;inde artmaktaki gi.iruh $iddetini ezmek ii;in hareke­
te gei;ti. 0 el bombast gi.ini.i ki, Britanyah taraftarlann Gi.iney Ame­
rikahlann yapabildi�i herhangi bir $eyden a$a�t kalmayabilece�ini
gOsterdi. Di.inya Kupast'na $imdi dokuz aydan az zaman kaldt. Bu
demektir ki bu i.ilkenin vaktiyle iyi olan spor admt yargtlamak ve
yeniden kurmak ii;in Oni.imi.izde kalan bi.iti.in si.ire bu kadardtr. Fut­
bol $U anda hastadtr. Daha do�rusu, futbolun kitleleri, delilik nO•
16
betleri gei;irmelerine yol ai;an bir hastahk kapmt$ durumdalar.
1 966 Di.inya Kupast dolaylannda popi.iler basm arttk mai;lara sa­
dece oyunun kendisi hakkmda de�il, kitle davrant$lan hakkmda ha­
ber toplamak i.izere muhabir gOndermeye ba$ladt. Geri;i bu defa art­
makta olU$U ku$kusuzdu, ar'na bu muhabirlerin gOrdi.i�i.i olaylar her
zaman geri;ekle$me e�iliminde olan $eylerdi. Bu $ekilde, futbol fa­
natikli�inin haber verili$ oram, geri;ekle$mekte olan o/gusa/ artt$ ora­
myla oranttstz bir $ekilde $i$irilmeye ba$landt. Dahast, artan Oli;i.ide
rekabeti;i bir i$kolunda gazete satma avantajt sa�ladt�t ii;in ve aym
zaman dolaylannda gOri.ilmekte olan geni;lik $iddeti hakkmdaki ah­
laki ve siyasi panik yi.izi.inden, bu ti.ir olaylan sansasyon edastyla ha­
ber verme ve i;ok kere de askeri bir retorik kullanma e�iliminde ol­
dular. Bu yi.izden de futbol sahalan artan Oli;i.ide, sadece futbolun
de�il, d0Vi.i$lerin ve huzur bozucu olayfann di.izenli olarak sahne­
lendi�i yerler olarak sunulur hale geldi. Bu da bu ti.irden olaylan
tatmin edici ve heyecanh bulan geni; erkekleri bu alana yOneltti vt;
'
daha disipli nli izleyicilerin Ozellikle skor bekleyen tribi.inlerden des­
teklerini i;ekme bii;imindeki zaten var olan hareketi htzlandtrdt; b<:>y­
lelikle de kendimizi l 985'te buldu�umuz durumun olu$masma kat­
ktda bulundu, yani futboldaki huzursuzluk olaylan eskiden olagel­
di�inden i;ok daha geni$ Oli;ekli ve· mai;la nn i;ok daha di.izenli bir
e$liki;isi halini aldt ve lngiliz fanatizm sorunu da lngiliz kuli.ipleri-

16. The Sun, 8 Kastm 1965.

220
nin k1ta Avrupas1'nda ma\; yapmasmm yasaklanmasma yol a\;maya
varacak derecede tilke d1�ma ihra\; edilmeye ba�land1. Kitle ileti�im
ara\;lan bu stirece kendi ba�ma yol a\;mad1 elbette, fakat bir ttir kendi
gcr\;ekle�mesini kendisi sa�layan bir kehanet gibi, basmm tutumu­
nun futbol fanatikli�inin 1 980 ortalarmdaki a\;1k se\;ik bi\;imine ka­
vu�masmda onemli bir rol oynad1�1 soylenebilir.
Futbol, bir\;Ok bak1mdan, "dovti� ekipleri" tiyelerinin ve on­
larm daha gen\; izleyicilerinin anlamh, heyecanh ve zevkli bulduk­
lan etkinlik ttirleri i\;in son derece elveri�li bir ba�lamd1r. Bunun bir
sonucu olarak da bir kere bu alana cezbedildiyseler, orada , kalma
e�ilimindedirler. Bir futbol ma\;mda, orne�in, tutuklanmadan ve ki­
�ilerin ytiz ytize olmasmda olu�an sanstirden muaf bir �ekilde, ge­
nellikle a�a�1lanan ve resmiyet ve "saygm" toplum tarafmdan uyan
ile tepki gosterilen bi\;imlerde edimde bulunabilirler. Hem ma\;lara
gidi� yolculu�u hem de oyunun kendisi, tist dtizeylerde heyecan ya­
ratabilir; oyunun oda�1. -toplu bir "sava� talimi" olarak- iki yerle�i­
min erkek temsilcileri arasmdaki bir mtisabakad1r. Kurallarla kont­
rol edilmi� ve bir bak1ma daha soyut ve genellikle i\;erdi�i �iddet da­
ha a\;1k· olsa da, oyunun kendisi bir\;ok bak1mdan, fanatik taraftar­
larm giri�ti�i ttirden \;at1�malarla benzerlikler gosterir -oyunun ken­
disi de rittielle�tirilmi� erkek mticadelesinin bir bi\;imidir. Aynca, dep­
lasman tak1m1 beraberinde \;Ok say1da taraftar getirdi�i ol\;tide de
haz1r halde bir rakip grubu sunulmu�tur ve bu ba�lamda da yerel
"a�1r vaka" gruplan arasmdaki var olan dti�manhklar da en azm­
dan ge\;ici olarak "saha skoru" dayam�mas1 \;Ikannm potasmda
eritile bilir.

SONU<::

Sonu\;tan istifade ederek belirtelim: iddiam1z a�a�1 i�\;i sm1fmdan


gen\;lerin ve gen\; erkeklerin tek futbol fanatikleri olduklan bi\;iminde
de�ildir. A�a�1 i�\;i sm1fmdan t ti m ergen ve gen\; yeti�kin erkeklerin
futbolu dovti�mek i\;in bir vesile olarak kull �rnd1�1 da de�ildir. Ki­
mileri ba�ka alanlarda dovti�tirler ve kimileri de hepten pek dovti�­
mezler. Bizim vurgulad1�1m1z daha ziyade, a�a�1 i�\;i sm1fmm "da­
ha kaba" kesimlerinden (" kaba i�\;i sm1f1" ve "a�a�1 i�\;i sm1f1" kav­
ramlanm da herhangi bir basit anlamda e�anlamh olarak de�erlen­
d irmiyoruz) gen\;lerin ve erkeklerin futbol fanatikli�inin daha ciddi

221
bii;imlerindeki en merkezdeki ve 1srarh failler oldu kland1r
Aynca bu makaleden, "tek etkenli" ai;1klamalardan -ii;ki; "ser­
besti"; Ulusal Cephe (Fa$iSt Parti); i$sizlik- hii;birini savunmad1�1-
m1z da ai;1ki;a anla$1lmahd1r. Bunlar arasmda herhalde i$sizlik te­
mel neden statilsilne sahip olma bak1mmdan en fazla iddiaya sa­
hiptir, fakat ancak karma$1k ve dolayh bir anlamda. Bu yilzden, fa­
natik taraftarlann i;o�unlu�unu ilretme e�ilimindeki yerle$imlerin,
yerle$ik bii;imde en yilksek i$sizlik oranlanna sahip olanlar oldu�u
muhakkakt1r. Bunlar aynca ekonomik bunahm zamanlannda en a�1r
darbeyi yiyen yerle$imler olma e�ilimindedir. Fakat, i$sizlik -yoksul­
lu�un yam s1ra- a$a�1 i$i;i sm1f1 yerle$imlerinin yap1smm ve sosyal
karakterinin pek i;ok yonilnil ilretmekte ve yeniden ilretmekte haya­
ti bir rol oynad1�1 ai;1k olsa da, i$sizlik ile futbol fanatizmi dovil$le­
rine kan$ma olas1h�1 arasmda basit bir kar$1hkh ili$ki bulundu�u
soylenemez. Bunun bir nedeni, futbol fanatizminin halihaz1rdaki zir­
vesine l 960'larm ortalannda, yani i$sizli�in gorece dil$ilk oldu�u bir
zamanda ula$maya ba$lam1$ olmas1d1r. i kinci bir neden, halihaz1r­
daki yilksek i$sizlik dilzeyi muhtemelen en azmdan baz1 "a�1r va­
ka"lann futboldaki etkinliklerini imkans1zla$t1rm1$ olmas1d1r. Ba$­
ka bir deyi$le, i$i olan fanatik taraftarlar futbol ba�lanm daha ra­
hat silrdilrebilecek durumdalar, geri;i elbette ki bu konuda baz1lan­
nm " kara ekonomiye" (sigortas1z i$lere) ve basit sui;lara ba�1mhh�1
da hesaba kat1lmahd1r. Nihayet, en $iddetli "dovil$" ekiplerinden
baz1lan, gorece refah ii;indeki Londra'dan geliyor.
Yine, futbol mai;lanndaki fanatikli�in, Britanya'nm gei;mi$inde de­
rin kokleri bulundu�u gosterilebildi�ine gore, bii;imiyle, ii;eri�iyle
ve sonui;lanyla tamamen de�i$meden bugilne geldi�ine de inanm1-
yoruz. 1 950�lerin sonlanndan beri "futbol fanatikli�i olgusunu" bi­
i;imlendiren ozgiln nitelikler arasmda $Unlar bulunuyordu:
I. h i;i smtfmm "kaba" ve "saygm" kesimleri ii;inde ve bunlar ara­
smdaki ili$kilerde gorillmekte olan yap1sal de�i$imler;
2. Teenagerlere ozgil bo$ zaman pazannm yilkseli$i;
3. Geni; ta raftarlann gerek bu illke ii;indeki, gerek illke d1$mdaki
deplasman mai;lanna gitme imkanlanndaki ve isteklerindeki art1$;
4. Futbolun kendisinin yap1smdaki ve kulilplerle taraftarlar ara­
smdaki ili$kilerdeki de�i$imler;
5. Futbol otoritelerinin fanatikli�in onilne gei;me yonilndeki be­
lirli giri$imleri ve bu silrece merkezi hilkilmetin dahil olmas1;
6. Kitle ileti$im arai;lannm yap1smdaki ve i$leyi$indeki de�i$im-

222
!er, ozellikle de televizyon �a�mm ba$lang1c1 ve rekabetle i.lretilmi$
ve populist "haber de�eri ta$1ma" kavram1 ile "tabloid" (bulvar) ba­
smmm ortaya �1k1$1;
7. Yakm zamanlarda gen�lik i$gilcti pazannm ger�ek anlam1yla
�okti$il.
Kamm1zca bu etkenlerin her biri -ki bunlar en azmdan baz1 ba­
k1mlardan tarihe ozgtidtirler- l 950'lerden bu yanaki futbol fanatik­
li�inin b i�imlerine, i�eriklerine ve yaygmh�ma belirli onemdeki bir
katk1da bulunmu$tUr. Bununla birlikte ara$t1rmam1z bizi, futbol fa­
natikli�i dovti$lerinin altmda yatan ve bu dovti$lerle ifade edilen de­
�erlerin bir�o�unun i$�i sm1fmm belirli kesimlerinin gorece kararh,
kokleri derinde olan ve uzun vadeli ozellikleri olduklan inancma var­
d1rm1$tlr. Bundan da -e�er ak1l ytirtitmemiz sa�lamsa- bu olgunun
isabetli bir $ekilde anla$1lmas1 i�in $Unlann gerekti�i sonucu �1kar:
I - Sadece i kinci Dtinya Sava$1'ndan bu yanaki sosyal (ekonomi da­
hil) geli$melerin analizi yeterli de�il. aynca bu ttir yerle$imlerin (top­
luluklann) �ok daha uzun bir zaman arah�1 boyunca hangi tarzda
tiretildi�inin ve yeniden tiretildi�inin ve bunlann tiyelerinin tistlen­
di�i de�erlerin tarihi sosyolojik (geli$meci) bir de�erlendirmesi de
gerekli ve; 2- futbolun bu de�erlerin d1$avurumu i�in ba�lam olU$­
turmasmm kapsammdaki de�i$melerin diyakronik (ard1$1k) bir de­
�erlendirmesi gerekir. Boylesi bir anlay1$a ula$1lmad1k�a futbol fa­
natikli�i hakkmdaki resmi ve kitle ileti$im ara�lanndaki tart1$ma­
lar halihaz1rdaki a$m ytizeysellik derecesini stirdtirecektir ve bu ol­
guyu ortadan silme ya da durdurma giri$imleri de en iyimser tah­
minle hedefe ula$mayacak ya da en kottimser tahmine gore de bu
olguyu daha da t1rmand1racakt1r.

Bu makale, yazarlann, The Hoots of Football Hooliganism (Futbol Fa­


natizminin Kokleri) adh kitabmdaki malzemeye dayamyor. Soz konusu ki­
tabm dayand1g1 ara�urma da Economic and Social Research Council (Eko­
nomik ve Sosyal Ara�urma Konseyi) ve Football Trust (Futbol Vakf1) tara­
fmdan finanse edilmi�tir.

223
KAYNAKt;A
Clarke, John 1978: Football and working class fans: Tradition and change.
In Roger I ngham (ed.), Football Hooliganism: The wider context, Lon­
don: Inter-Action Imprint.
Dunning, E., Murphy P. and Williams, J. 1984 a: Football hooliganism in Bri­
tain before the First World War. International Review for the Sociology
of Sport, 19, 215-40.
- 1984 b: Hooligans Abroad: The behaviour and control of English fans
in continental Europe. London: Routledge and Kegan Paul.
- in press: The Roots of Football Hooliganism. London: Routledge and
Kegan Paul.
Elias, Norbert 1978 a: The Civilizing Process. Oxford: Basil Blackwell.
- 1978 b: What is Sociology? London: Hutchinson.
- 1982: State Formation and Civilization. Oxford: Basil Blackwell.
Evans-Pritchard, E. E. 1940: The Nuer. Oxford: Oxford University Press.
Gans, Herbert J. 1968: Urbanism and suburbanism as ways of life. In R. E.
Pahl (ed.), Readings in Urban Sociol ogy, London: Pergamon Press.
Hall, Stuart 1978: The treatment of "football hooliganism" in the press. In
Roger Ingham (ed.), Football Hooliganism: The wider context, London:
·

Inter-Action Imprint. .

Harrington, J. A. 1968: Soccer Hooliganism. Bristol: John Wright.


Harrison, Paul 1974: Soccer's tribal wars. New Society, 29, 604.
Jacobson, Simon 1975: Chelsea rule - okay. New Society, 31, 780-83.
Marsh, P. , Rosser, E. and Harre, R. 1978: The Rules of Disorder. London:
Routledge and Kegan Paul.
Murray, Bill 1984: The Old Firm: Sectarianism, sport and society in Scot­
land. Edinburgh: J. Donald.
Robins, D. and Cohen, P. 1978: Knuckle Sandwich: Growing up in the wor­
king class city. Harmondsworth: Penguin.
Suttles, Gerald 1968: The Social Order of the Slum: Ethnicity and terri­
tory in the inner city. Chicago: Chicago University Press.
- 1972: The Social Construction of Communities. Chicago: Chicago Uni­
versity Press.
Taylor, Ian 1971: Football mad: A speculative sociology of football hooliga­
nism. In Eric Dunning (ed.), The Sociology of Sport: A se lection of rea­
dings, London: Frank Cass.
- 1978: Soccer consciousness and soccer hooliganism. In Stan Cohen (ed.),
Images of Deviance, Harmondsworth: Penguin.
- 1982 a: On the sports violence question: Soccer hooliganism revisited.
In Jennifer Hargreaves (ed.), Sport, Culture and Ideology, London: Ro­
utledge and Kegan Paul .
- 1982 b : Class, violence and sport: The case o f soccer hooliganism in Bri­
tain. In Hart Cantelon and Richard S. Gruneau (eds), Sports, Culture and
the Modern State. Toronto: Toronto University Press.
Trivizas, Eugene 1980: Offences and offenders in football crowd disorders.
British Journal of Criminology 20, 276-88.
Willis, Paul 1978: Profane Culture. London: Routledge and Kegan Pau l .
224
X. KUZEY i RLANDA'NIN KI RSAL KESiMiNDE
SiDDET: SOSYAL B i L i M MODELLERi, AVAM
YORUMLARI VE YEREL DEGiSi MLER
Graham McFarlane

G1 R 1�

Bu makale, sosyal bilimcilerin ve halktan gozlemcilerin Kuzey 1 r­


landa'nm k1rsal kesimlerindeki �iddeti kavrama tarzlanm ele alan
bir \;ah�mad1r: Makalenin odaAmda, Katolik/Protestan (veya Milli­
yet\;i/Birlik\;i) boliinmesi arasmdaki ili�ki ve her iki tarafm da kar�1
tarafm mensuplarma kar�1 siirdiirdiiAii Oldiirme ve ciddi yaralama
edimlerini a nlamland1rmaya \;ah�an seyirciler yer almaktad1r. Ku­
zey l rlanda'daki durumun tam bir dokiimii, a\;1kt1r ki �iddet aktor­
lerinin evrilen hedeflerinin ve ideolojilerinin ayrmt1h nesnel bir sor­
gulanmasm1 gerektirir (kar�1la�tmn Guelke 1 982), ancak bu �iddete
tamk olan ve onu yorumlayanlarm bak1� a\;1larmm goz ard1 edilme­
si tehlikesi vard1r. Boylesi bir goz ard1 edi�in tehlikesi, sosyal bilim­
ciler ve halktan gozlemciler de, aktorlerin isteyerek veya deAil, onii­
ne \;1kt1klan "kamuoyu"nun farkh kesimlerini olu�turduklan i\;in
( 1 rlanda'daki) durumun tam anlam1yla kavranamamas1d1r.
l rlanda'da �iddet seyircileri pek \;Ok kategoriye girer ve benim \;a­
h�mam bir ol\;iide se\;meci olmak zorunda. Bu bak1mdan once baz1
kamlan aktarmak gerekli. l lk olarak, Kuzey l rlanda elitinin �iddet
kar�1smdaki tav1rlarma epey kulak verilirken (mesela Galliher ve de
Gregory 1 985) ve "Meseleler"i teorile�tiren profesyonel sosyal bilim
eserleri devasa miktarlara ula�m1�ken, daha geni� olarak kamuoyu
pek fazla akademik tart1�manm odak konusu olmu� deAil. Bu ma­
kalede ortaya konacak olan �ey, bu ozel gorii�lerin sosyal bilimcile-

225
rin modelleri (teorileri) ile k1yaslanma tarz1 olacakt1r. t k inci olarak,
s1radan Katolikler ve Protestanlar arasmda meydana gelen $iddet,
literatilrde per yer tutmaz; 1 985'e kadarki 1 5 y1hn olaylannm de�er­
lendirmeleri, tngiliz Ordusu ve yan askeri orgiltler arasmdaki s1ra­
1
dan i;at1$mada yo�unla$maktad1r; S1radan insanlar arasmdaki $id­
det ancak, "mezhepi;i" Oldilrme dtizeyi art1k gormezden gelineme­
yecek kadar yilkseldi�i zaman analiz edilirler (Dillon ve Lehane
1 973). Bu gene! ihmali dtizeltmek amac1yla bu makalenin odak ko­
nusu lr,i:sinlikle, s1radan insanlar arasmda $iddetin alg1lanma ve kav­
ranma tarz1 olacakt1r.
Bu makale aynca, sadece oranm k1rsal bolgeleri geleneksel ola­
rak antropologlann ilzerinde tepindi�i bir alan oldu�u ii;in de�il,
bu kesimlerde yap!lm1$ antropolojik ara$tlrmalar baz1 yazarlarca,
bir biltiln olarak Kuzey 1 rlanda'nm soykmma kar$I ii;sel killtilrel fren ­
lere sahip olmasmm kamt1 olarak ahnt1land1�1 ii;in de Kuzey 1 rlan­
da'nm k1rsal bolgelerinin nilfusuyla ilgilidir. Geri;i bu da durumun
herhangi bir gene! de�erlendirilmesine de�erli bir yakla$1m olabilir­
di, ama Kuzey 1 rlanda'daki k1rsal kesim insanlan ii;in $iddetin "an­
lam"1 hakkmda gene! bir tart1$maya girmek istemiyorum. �uras1 ke­
sin ki bu i;ah$maya konu olan insanlann i;o�u ii;in t1pk1 biltiln oteki
t ngilizce konu$an insanlar ii;in oldu�u gibi, $iddet hak kmda saMu­
yudaki yorum•, ozilnde ki$iye fiziksel zarar verilmesi- ozellikle de
baz1 $ekillerde kabul edilemez olan fiziksel zarar verilmesi- fikrini
ta$1r. Bir eylem kategorisi olarak $iddet, yo�unluk derecelerine gore
gruplanabilir, hatta sozleri ve bir de cans1z nesnelere (binalar vs.)
fiziksel zarar verilm.e sini kapsayacak $ekilde geni$letilebilir. Bunun­
la birlikte, Kuzey 1 rlanda "Meseleleri" ile killtilrel olarak ba�lant1h
$iddet tilril, ui; $iddet, yani oldilrmeler ve kas1th ciddi yaralamalar
olarak sm1flanabilir. Metinde "$iddet" belirsiz $ekilde kullamld1�1

1. Bu donemin en onemli yan askeri argiltleri a{l1rhkh olarak Katoliklerden


olu!ian "Provisional IRA" (irlanda Cumhuriyet Ordusu) ile a{l1rhkb olarak Pro­
testan olan "UDA" (Ulster Savunma Birli{li)'dir. IRA, daima yasad1!$1 bir orgilt
olmU!$tUr, UDA ise de{lildir. UDA "UDR" (Ulster Savunma Alay1) ile kari!$tlrll­
mamabdir, UDR, i ngiliz Ordusu'nun part-time -ve fiiliyatta Protestan- bir ala­
yid1r ve azellikle k1rsal oolgelerde, devlet gilvenli{lini silrdilrme gorevinin onem­
li bir bolilmilnil ilstlenmil$tir. Ulster, Kuzey i rlanda'nm bir elianlamhs1du; bu
makale kapsammda daha ayrmt11i ai;1klama gerekmiyor
•(Sa{lduyu kelimesi "common sense" karl$1b{l1nda kullamld1 ve do{lruyu
bilmeyi de{lil, halk arasmdaki yaygm kullamm1 ifade ediyor - <;:.n.)

226
takdirde, orada bu Ozel tip $iddetten sOz edildi�i varsay1labilir. BOy­
lesi a$m $iddetin tam olarak kavranmasmm, "$iddet" etiketinin ya­
PI$tmlabilece�i btittin edimleri kapsayan daha geni$ bir een;evede
kavramla$tmlmay1 gerektirdi�ini kabul ederim . Bu "antropolojik gO­
rev"i zorunlu etnografik yorumu sa�layarak a$a�1daki sayfalarda hie
de�ilse bir derece yerine getirmek niyetindeyim.
he, profesyonel sosyal bilimcilerin "Meseleler"e yakla$1mlarma
gOz atarak ba$layahm.

KUZEY i RLANDA'DAKi <::ATISMA HAKKINDAKi


SOSYAL B i L i M MODELLERi

Burada sosyal bilim modelleri deyi$ini kullamrken biraz duraks1-


yorum. "Profesyonel yorumcularm modeli" belki daha uygun ola­
cakt1, eunkti "Kuzey i rlanda incelemesiyle gazeteciler de ilgilidir;
t1pk1 co�rafyac1lar, siyaset bilimciler, psikologlar, sosyologlar ve son
olarak, -ama hie de daha az de�il,- sosyal antropologlar gibi. Yine
de ttim bu yorumcular tarafmdan kurulan modeller, sosyal bilim
mant1�1 ve diliyle Oylesine yo�un bezenmi$tir ki onlan gruplamaya
de�er. hte burada baz1 aynmlar yapmahy1z. Sosyal antropologlarm
kurdu�u modellerle, Oteki sosyal bilimcilerin kurdu�u aiodeller ara­
smdaki bOltinme, en earp1c1 bOltinmedir -farkhhklar, makale iterle­
dikee gOrtilecektir-.
Kuzey irlanda probleminin analizinde antropolog olma;1anlann
meselesi, genellikle Katolikler ve Protestanlar arasmda yap1sal kar­
$Ithk bulunmasm1 ve bu kar$1th�m varh�1m inatla stirdiirmesini ae1k­
layan ee$itli faktOrlerin tammlanmas1 olmaktad1r. Ve son y1llara ka­
dar da pek eok teorile$tirme, "Katolik" ve "Protestan" dini etiket­
lerinin daha temel problemlerin gOzden uzakla$tmlmasma hizmet
etti�i varsay1m1yla ba$hyordu. lzninizle bu ttir teorile$tirme ee$itle­
melerinin k1sa bir Ozetini verece�im. Her $eyden Once, Katolik ve
Protestanlar arasmdaki kutupla$ma ve i;at1$may1 hie de�ilse k1smen,
azm hk (Katolik) ntifusun, konut, i$ ve yasal haklar bak1mmdan cek­
ti�i gOreli yoksullu�un bir tirtinti olarak gOren analizler var (Birrell
1 972: Hadden vd. 1 980: Moxon-Browne 1 98 1 : Cormack ve Osborne
2
1 983) Sonra, bu sorunlan daha gene! bir stirece, "ie sOmtirgeci-

2. Bkz. Hewitt (1981) ve Kelley ve McAllister (1984), bu gori.ii;tin yeniden


de(lerlendirmeleri ic;:in.

2'1:1
lik"e (Hechter 1975), "emperyalizm"e (mesela Collins 1984) veya 1 n­
giliz kapitalizminin i$leyi$lerine (O' Dowd vd. 1980) ba�layan teori­
ler var. Bu ikinci tip teorilerin daha incelikli olanlannda baz1 yazar­
lar, kutupla$ma ve r;at1$may1, Protestan i$r;i sm1fm1 mezhebe (veya
etnik gruba) sadakatin sm1f r;1karlanndan daha onemli oldu�una
inand1ran ve bu gizemlile$tirme silrecini Protestanlar adma hakiki
aynm yaptmm1yla destekleyen birlikr;i burjuvazinin mildahaleleri­
nin bir sonucu olarak gorilrler (Farrell 1976: Bew vd. 1979: Patter­
3
son 1980) Bu arada ba$ka yazarlar da, boylesi bir gizemlile$tirme­
yi "k1z!l" (sosyalist) siyasa yerine "ye$il" (milliyetr;i) siyasa izleyen
kuzey Katoliklerini te$vik eden 1 rlanda Cumhuriyeti Katolik burju­
vazisine atfederler. �u ana kadar and1�1m yorumcular arasmda, goz
onilne almmas1 gereken co�rafi birimler ve siyasi eyleme temel
olarak alman ekonomik silrer;lerin mekansal yay1h$1 hakkmda
fikir uyu$mazh�1 vard1r. Yorumculann r;o�u hem milliyetr;i hem de
sosyalisttir, boylece Bilyilk Britanya'yla ili$kisinde bir birim olarak
1 rlanda ilzerinde yo�unla$ma e�ilimi vard1r.
Bu sozilmil, son bir grup yazara getiriyor. Bu yazarlar bir biltiln
olarak 1 ngiliz adalan ir;indeki ekonomik bilyilme tarzlanndaki de­
�i$meleri, 1 rlanda'daki farkh toplum tilrlerinin yarat1c1s1 olarak go­
rilrler. Onlara gore, a�1rhkh olarak Protestan olan Kuzeydo�u 1 r­
landa, Clydeside ve Merseyside'1 kapsayan bir sanayi bolgesinin bir
par�as1 olarak ortaya r;1kt1, 1 rlanda'nm a�1rhkh olarak Katolik olan
oteki kesimi ise tanmsal kald1. �at1$ma hem "a$a�1dan yukanya"
hem de "yukandan a$a�1ya" ortaya r;1kt1; on dokuzuncu yilzy1lda
geni$leyen sanayi ekonomisi Katolik k1rsal kesimdekileri kuzey-do�u
sanayi bolgesine ir; gor;e silrilkledi; bu da Protestan i$r;i sm1f1 ir;in
tehdit yaratt1 (Miller 1978). Bu r;ok r;e$itli teorile$tirmelerin biltil­
nilnden $imdi r;1kanlabilecek bir sonw;, "Ye$il Marksist" r;at1$ma ge­
li$mesi teorilerinin pek r;ok yonilniln modas1 ger;mi$ oldu�udur. Gti­
ni.lmi.lzde Marksist yazarlar da, Marksist olmayan yazarlar da r;a­
t1$ma katalizoril olarak her bir blok, ozellikle de Protestan blok irin­
deki gruplll$malarm kar$1hkh karma$1k hareketliliklerini vurgulamay1
r;ok daha uygun buluyorlar (mesela Boserup 1972: Wright 1973: Bew
vd. 1979: Nelson 1984{ Bununla birlikte bu eserlerin hepsinde or-

3. Bunlar, daha hassas Omeklerin sadece ti� tanesidir. Bkz. aynca Bell (1976,
1984) ve De Pacr (1971).
4. Burton (1978) Katolik nilfus ii;:indeki grupla�malan deOerlendirir.

228
tak olan $ey, bir gene! ekonomi politik yonelimdir- ekonomik temel­
lere dayanan siyasi i;1karlarm vurgulanmas1-.
�izilen portreyi de�i$tirecek alternatifler pek az geri;i, ama ba$ka
yazarlann ekledi�i daha pek i;ok faktor vard1r. Boylelikle co�rafya­
c1lar alan egemenli�ini ve alan savunmasm1, i;att$maya kendine oz­
gii mekansal bii;imini veren i;att$ma faktorleri olarak vurgularlar (me­
sela Boal 1 969: 1 972: 1 982); hem i;att$manm psikolojik etkilerini hem
5
de i;at1$may1 siirdiiren psikolojik giii;leri soru$tururlar Son y11lar­
da dini ideoloji ile bir semboller dizisinin hakimiyeti ii;in rekabet
de onemli ara$tlrma alanlan olarak ele ahnmaktad1r. Din ve dinin
duygusal yiikii, nihayet siyasi ve ekonomik siirei;lerin yan olgusu (epi­
fenomen) olma alanmdan i;1kanld1 ve Hickey ( 1 983), Bruce ve Wal­
lis ( 1 98 5 ) gibi yazarlarca merkez sahneye getirildi.
Kuzey 1rlanda'daki i;att$manm kavranmas1 ii;in kapsamh bir giri­
$im, bu i;e$itli modellerde tek tek ele ahnmt$ olan etkenlerin i;o�u­
nu biinyesinde toplamak zorundad1r. Fakat literatiirii tamamen de­
�erlendirmek korkuni; bir gorev olurdu, i;iinkii farkh faktorler, farkh
tarihi donemlerde farkh onem derecelerine sahip olacaklard1r. Bu
arada, yazarlann teorik olarak anlatmalan gerekenlerin hatm say1-
hr k1sm1 da siyasi-giidiimlii "bricoleurs" zihin j imnasti�i gibi oku­
nur. Neyse ki burada giri$ilen gorev, derleme ve de�erlendirme de­
�il. Ben bunun yerine biitiin teorilerde payla$tlan o�eleri -onlara bir
tutarhhk verir goriinen ana temalan- ele almak niyetindeyim.

bncelikle teoriler tamamen holistik perspektiflidir; Kuzey 1 rlan­


dah toplumu farkhla$mamt$ bir varhk -yerel de�i$melerin ve kendi­
ne ozgii ozelliklerin asgariye indirildi�i bir varhk- olarak ele ahrlar.
lkinci olarak, yazarlar en elveri$li verilerin, sm1rh say1daki resmi ve
gayri resmi gorii$melerle birlikte tarihi belgeler, hiikiimet yaymlan
ve oteki ikincil kaynaklardan yaptlan ara$ttrmalardan geldi�ini var­
sayar goriinmektedirler. Ara$ttrmac1lar ara$ttrma konusu olan ki$i­
lerle ii;li dt$h (ve uzun siireli) i lgilenmeye pek az ihtiyai; duyar
6
goriiniiyorlar Vi;iinciisii, Kuzey hlanda portresi aslolarak Belfast
ve Derry gibi kent bolgelerinden i;1kan malzemeyle i;izilir. K1rsal Ku­
zey 1rlanda (ki eyalet niifusunun ezici k1sm1 burada ya$ar) biiyiik

5. Tarttlimah bir onerme i<tin, bkz. Fields (1977); bkz. aynca Fraser (1973),
Harbison ve Harbison (1980) ve Heskin (1980).

6. Bir dereceye kadar, Burton (1978) ve Nelson (1984) burada istisnadirlar.

229
7
ol�tide bir kenara b1rak1hr ve siyasi tarihin ak1$mda onemsiz veya
analitik bak1mdan sorunsal d1$1ym1$ i$lemi gortir: Kuzey trlanda ve
Kuzey trlanda'nm problemlerinin gene! gortinil$il i�inde massedilir,
btiytik ol�tide de kaybedilir. Dordtincti nokta en onemli olamd1r: Bti­
ttin teoriler de, Katoli k ve Protestanlar (ve ger�ekte 1rlandahlar ve
tngilizler) arasmdaki siyasi $iddeti, �at1$manm beklenen ve mant1ki
sonucu olarak gortirler. Bu anlamda, $iddetin a�1klamas1 ile �at1$­
manm a�1klamas1 aymd1r. Farkh zaman ve yerlerde Katolikler ve Pro­
testanlar arasmda $iddet patlak vermesi, Kuzey 1rlanda toplumu i�in­
deki �1karlann �at1$masmm hem sebebi hem de sonucu olarak go­
rtiltir. Boyle davramlarak da, siyasi $iddetin, Katolik ve Protestan­
lar arasmdaki ili$kilerin temel olarak negatif ytik -incecik, gtinti bir­
lik normallik cilasmm arkasmda gizlenen, do�ru kO$Ullar verildi­
�inde herhangi bir anda patlayabilecek bir "problem"i destekleyen
bir ytik- ta$1d1�1 $eklindeki bir gene! varsay1m1 desteklemesine im­
kiin tanmm1$ olur. Zaman zaman da, u� $iddetin $a$1ruc1hktan uzak
niteli�i, bu $iddetin bir ttir hakhla$tmlmasma vardmlm1$ gortintir.
Sosyal antropologlann Kuzey t rlanda toplumu ve bu toplumdaki
�at1$ma modeli, �ok farkhd1r. Bu model hemen hemen sadece, k1r­
sal bolgeler ve koy �ah$malanndan �1kan malzemeden olu$turulmu$­
tur (bu, hiilii da tngiliz adalanndaki pek �ok sosyal antropoloji �a­
h$masmm oda�1d1r); bu �ah$malar da ara$t1rmacmm, faaliyetlerini
ve fikirlerini inceledi�i insanlann gtindelik hayatma �ok yonlti gir­
mesi niteli�ini ta$1rlar. Mezhep ili$kilerine ya da etnik ili$kilere ba­
karken sosyal antropologlar genellikle iki teorik konuda yo�unla­
$Irlar; insanlar, Katolikler ve Protestanlar arasmdaki a�1k boltinmeye
nas1l giriyorlar ve bunu izleyerek, gtinltik sosyal etkile$imin �e$itli
yonleri, nas1l sadece boltinmeyi stirdtirmekle kalmay1p, aynca bo­
ltinmenin merkezka� kuvvetinin etkisine kar$I i$liyor? Sosyal antro­
polojinin onemli katk1s1, Kuzey t rlandahnm bak1$ a�1smdan duru­
mun karma$1kh�mm !'Katolik" ve "Protestan" kimliklerinin mev­
cut bir�ok kimlikten sadece bir grubu olu$turmalan olgusundan kay­
naklanan bir karma$1kh�m- a�1k�a ifade edilmesidir. Boyleli kle bu
dini kimlikler, sm1f, kom$uluk, arkada$hk ve akrabahk alanlann­
dan do�an kimliklerle etkile$ime girerler, �ak1$1rlar ve bazen de �a­
U$1rlar. "Katolik" ve "Protestan" kimlikleri, ki$i duru mdan duru-

7. Hi� degilse 19. yy'da ba�layan ve birliktti iktidar dengesinde toprak sa­
hibi soylular aleyhine bir kaymadan sonraki siyasi tarih kesimi itti n .

230
ma gei;tiki;e az ya da i;ok rol oynayabilir (Donnan ve McFarlane
1983). Sosyal antropoloji aynca genelde "Oteki ttir" kar$1smda d1-
$avurulan davram$lann "oteki tilr" kategorisinin tek tek mensupla­
nyla gtindelik etkile$imden ay1rt edilmesinin hayatiyeti $eklindeki
yaygm sosyolojik kabulti do�rulam1$tlr. Tek tek Katolik ve Protes­
tanlara yonelik eylemler, "gene!" davram$larla i;eli$ik olabilmekte­
dir; anla$mazhk, genellikle soz konusu Katolik veya Protestanm ote­
kilerden bir oli;tide "farkh" oldu�u nosyonu ile ilgilidir.
btekiler, global tabloyu i;izebilme i;abas1yla mtimktin yerel de�i$­
meyi asgariye indirgerken, sosyal antropologlar "kendi" topluluk­
lannm e$siz karakteristi�ini vurgulama e�ilimindedirler. Buna kar­
$Ihk sosyal antropologlara yoneltilen ele$tiriler s1khkla, onlann a�ac­
lardan ormam goremedikleri $eklindedir; bu suclamanm hie de�il­
se iki saiki var. Biri, topluluk i;ah$malannm, "ekonomi politik" ai;1-
dan standart ele$tirisinin bir versiyonudur; yani yerel dtizeyde ampirik
olarak ara$tmlan stirei;lerin, daha geni$ oli;ekli stirei;lerin kmlma­
lan olarak daha iyi kavranaca�1 $eklindeki ele$tiridir. Oteki saik ise,
i;e$itli yerel i;ah$malar arasmda, ozellikle de $iddet ve i;at1$ma dti­
zeylerine ili$kin pek az kar$1la$t1rma yap!lm1$ oldu�u sui;lamas,1d1r.
K1sacas1, sosyal antropologlar kendine ozgti yerel ozellikleri tamm­
larken -geri;ekte yticeltirken- farkhhklan ne ortaya i;1karma ne de
ai;1klama giri$iminde bulunurlar.
Gayretlerinin boyle de�erlendirilmesinde epey hakhhk olmasma
ra�men, sosyal antropologlann i;ah$malanndan bir k 1rsal Kuzey 1 r­
landa modeli i;1kanlabilir. Bu modelde, ifadesini, topluluktaki bo­
ltinmenin. asgarile$tirildi�ini ve uyumun maksimize edildi�ini vur­
gulayan bir de�erde bulan bir modus vivendi (gei;ici anla$ma) ha­
kim gortintir. Sosyal antropologlann hem kar$1th�1 hem de enteg­
rasyonu kavramakla ilgili olduklan zaten belirtilmi$tir. Daha ileri
gidilerek, istisnas1z ttim uygulay1c1lann i;at1$madan i;ok entegrasyon
tizerinde yo�unla$tlklan savunulabilir. Leyton, "Hakiki muamma,
nii;in bu kadar i;ok insanm oldti�ti de�il, daha ziyade nii;in bu ka­
dar az insan oldtirtildti�tidtir" (Leyton 1974: Sf. 194) derken, bu go­
rti$il en ai;1k $ekliyle ortaya koyar. hin ozti, Leyton'm toplulu�u. ba­
rI$CI bir topluluktur, orada iki taraf arasmdaki sosyal ili$kiler "gei;­
mi$ elli y1lda sadece iki kez $iddet ile sakatlanm1$tlr" (1974: Sf. 193)
ve orada Katolik ve Protestanlar "bugtinkti i;at1$manm ortasmda go­
reli bir ban$ ii;inde" birlikte ya$amaktad1rlar (1974: Sf. 1 86). "Kil­
darragh da" denir bize. "i ki, ama aslmda tek" bir topluluk vard1r

23 1
( 1 974: Sf. 1 94). Larsen ise Kuzey i rlanda'mn yine aym kesiminde i;a­
h$arak, Leyton'a benzer bii;imde "i;at1$may1 ai;1�a i;1karmaya giri$en"
x
kar$1 denge gili;lerinden soz eder Harris "Ballybeg" i;ah$masmda
aym tilr probleme tak1hr. Leyton gibi Harris de, "birbirine kan$ffil$,
fakat ayn toplumlar olmamn gorilnilr paradoksundan", asli olarak
ayn kahrken yakm ili$kilere girmi$ olan farkh gruplardan olu$an bir
halk olmaktan soz eder ( 1 972: Sf. ix). Dolay1s1yla da Harris'in tilm
i;abas1, Ballybeg sakinlerinin ortak yanlanmn ne oldu�unu goster­
meye adanm1$t1r (1972; 4, 5 ve 6. bolilmler) ve "dinsel bir kutupsalhk"
(dikotomi) bilincinin bolgedeki tilm sosyal ili$kilere "nilfuz etmi$"
olmasma ra�men ( 1 972: Sf. xi) Harris Ballybeg 'i, " ii;inde i;ok geni$
oli;ilde ho$g6ril ve iyiniyet bulunan" (l 97i: Sf. xiv) bir topluluk ola­
rak ortaya koyabilmi$tir.
bteki yazarlar ele ald1klan topluluklardaki uyum dilzeyleriyle daha
da fazla ilgilidirler. Buckley'nin ara$t1rmas1, ba�lay1c1 kuvvetlerin gil­
cilniln kar$1 topluluktan ki$ilerle evlili�i yasaklayan torelerin goril­
nilrde zay1Thyor olmasmdan kaynakland1�1 bir bolgede yap1lm1$tl
( 1 982: Sf. 1 29); bu toreler ba$ka yerlerde her zamanki gili;lerini silr­
dilrilyorlar (Mcfarlane 1 979).
Ai;1k uyum, Katolikler ve Protestanlar "din ve siyasetin olmad1�1"
( 1 982: Sf. 1 5 3) bir vesile yaratmak ii;in birle$tikleri zaman y1lda bir
yap1lan bir koy $enli�inde doru�una ula$acakt1. Bufwack benzer $e­
kilde, kar$1denge i;at1$mas1 gili;lerini onemle vurgular ( 1 982). "Nag­
hera"da ban$1, bir dizi faktor yarat1r: Dini bolilnmeyi kesen sm1f
ba�lan gibi ba�lar; "medeni ahlak"m (yani ortak bir insanc1lhk duy­
gusu) varh�1 ve insanlar yan yana ya$amak zorundayken ortaya i;1-
kan temel rasyonel i;areler.
Bu sosyal antropoloj ik yakla$1mlar arasmdaki de�i$me, kar$1thk
(i;at1$ma) ve entegrasyonun goreli a�1rh�1 bak1mmdan ozetlenebilir.
Harris, Larsen ve bir dereceye kadar Leyton ii;in, entegrasyon ve kar­
$lthk kabaca dengededir, ancak bu kmlgan bir dengedir ve daha geni$
bir yan askeri $iddet ba�lam1, bu kmlganh�m hii; de en onemsiz
nedeni de�ildir. Bu arada, Buckley ve Bufwack "pozitiP' kuvvetle­
rin gorece bilyilk gilcilne dikkat i;ekerler. Buckley'nin k1rsal toplu­
lu�unda "soylu halk" ya$ar ve Bufwack'm Nagheras1 "milcadele de­
nizi"nde bir liman olarak sunulur (bu belki yaymcmm mecaz1d1r,
ama kitaptaki gene! bak1$1 i;arp1c1 bir $ekilde ortaya i;1kanyor). Ley-

8. Leyton'dan (1974: Sf. 197) bir ki!lisel gorU!imeden ahnt1land1.

232
ton'm Kildarragh'1 bile "$iddet retori�inin ve $iddet edimlerinin or­
tasmda goreli istikrarhh�m" kamtm1 sunmaktad1r (Leyton 1974: Sf.
194) .
Bu farkhhklar bir yana, pratik olarak her topluluk mezhep $id­
detini aktif olarak yeniden yarat1yor gibi de�il de, bu $iddete tepki
veriyor gibi sunulur. Pek �ok yerde bu a$ikiird1r. Boylece, Leyton en­
tegrasyon kuvvetlerinin nas1l uzun si.ire "d1$ bask1"ya ( 1 974: Sf. 198)
dayanaca�m1 merak eder ve kmlgan entegrasyon kuvvetlerinin "Ku­
zey irlanda d1$mdan kuvvetler" ( 1 974: f. 1 86) tarafmdan parampar�a
edilebilece�ine dertlenir, Bufwack ise Naghera sakinlerini, "kendi­
lerinin yaratmad1�1" bir mezhep�ilikle kar$1 kar$1ya kalm1$ , ki$iler
olarak tammlar ( 1 982: Sf. 10). Glassie, Ballymenone'daki t o pluluk
i�in aym imaj 1 "Meseleler"in kom$uluk ahlakm1 zedeledi�i. fakat
oldi.iremedi�i" bir yer imajm1- sunar ( 1 982: Sf. 1 50).
A�1k�a gori.ili.iyor ki, bu son gozlemlerin yerel di.izeydeki olayla­
rm, toplulu�un d1$mda si.iri.ip giden $eylere ba$vurmaks1zm veya Ku­
zey lrianda toplumunun bi.iti.in d i.izeylerinde $iddet ve mezhep�ilik
tarihi gelene�ine ba$vurmaks1zm tam anlam1yla a�1klanamayaca�1
anlamm1 ta$1d1klan di.i$i.ini.ilebilir. Bunlarm, "yerel �ah$malar"m ana­
litik yetersizli�ini a�1k�a itiraf etmeye yetecek kadar �ok miktarda
olduklan soylenebilirdi (bkz. yukandaki parag.). Arna bu, onlann
�arm1h1 de�ildir. Bu �ah$malar asli olarak sosyal antropologlann,
k1rsal topluluk ve ozel olarak da k 1rsal topluluk i�inde $iddetin roli.i
hakkmdaki ba$hca imajlanm yans1t1r: Bi.iti.in antropologlarm �ah$­
malannda da yerel di.izeyde $iddetin mevcudiyeti asgariye indirilir.
Oteki ara$tlrmacliarm modellerinde siyasi $iddet kendi kendinin a�1k­
lamas1 olarak de�erlendirilirken, sosyal antropologlarm modellerinde
bi.iyi.ik ol�i.ide bir yana b1rak1hr. Bunun ba$hCa nedenlerinden biri­
ni, Kuzey lrianda'daki durumun k1rsal kesim halk1 tarafmdan su­
n ulan yorumlanna bakarak ortaya �1karabiliriz.

AVAM YORUMLAR

Ara$tlrmalan i�in gori.i$ti.ikleri ki$ilerin dile getirdili bak1$ a�1la­


rmm antropologlar i�in temel onem ta$1d1�1 a�1kt1r. Ve Kuzey lrian­
dahlann bak1$ a�1lanyla ilgilenildi�i zaman belirleyici olgu,
Protestan-Katolik boli.inmesi a�1k�a dile getirilirken (en s1k olarak

233
negatif stereotiplerle), sm1f ve yerle$ime dayanan ba$ka farkhhk ve
aynmlann da bulunmas1d1r. Geq;ekten de, k1rsal kesim halkmm bu
aynmlan k1smen yak1$an aynmlar olarak gOrdti�ti a\;1kt1r. O stelik,
bir btittin olarak Kuzey 1rlanda'dan sOz ederken, bir Katolik "top­
lulu�u"ndan veya bir Protestan "toplulu�u"ndan kesinlikle se>z ede­
cek olmalanna ra�men, taraflardan birinin ezici \;O�unlu�u olU$tUr­
du�u belirli bOlgeler harii;, yerel alanda, Katolik ve Protestan toplu­
luklann aynlmas1 ka\;1mlmaz olarak alg1lanmaz. Be>ylelikle antro­
pologlar, b0ltinmti$ tek bir toplum -Leyton ve Larsen'in g0rti$tti�ti
ki$ilerin dedi�i gibi "iki cephesi olan bir ev'� modelini en elveri$li
model olarak sunarlar. BO!tinme ve birlik, avam modelinin iki Ozel-
1i�idir.
Avam modelleri normal olarak, Kuzey t rlanda \;at1$masmm tari­
hi bir a\;1klamasm1, benimserler; tipik olarak da eyaletin comme­
morative (Ovtin\; kayna�1 olaylan anma) ktilttirtintin bir par\;as1 ha­
line gelmi$ olaylar bak1mmdan. Ve bu a\;1klamalar s1khkla, sosyal
bilimciler tarafmdan sunulan argtimanlann versiyonlanyla bir ara­
dad1rlar; beklenece�i gibi ttim \;at1$ma modelleri arasmda bir ge\;i­
$im vard1r. BOylelikle, "patronlar", " k tirk ceketli tugay", "1 ngiljzler"
ve dtinya komtinizmi, topluluktaki bOltinmeden sorumlu tutulur, ama
rahipler, politikac1lar, mafya babalan ve papahk gibi Oteki umac1-
lar amlmaz.
Sosyal antropolojide pek az per se (kendinden) $iddet tart1$mas1
vard1r ve Kuzey 1rlanda hakkmdaki literattirde k1rsal kesim "avam�
'mm $iddeti nas1l a\;1klad1�ma (ger\;ekte bu a� 1 klamalarda $iddetin
yoklu�una) dair pek az $ey vard1r. Bununla birlikte, baz1 daha az
idealist Kuzey t rlandahlann k1rsal topluluklar i\;indeki gidi$at hak­
kmdaki g0rti$leri bir ipucu verir; bu g0rti$ler baz1 yazarlann sun­
duklan bir uyum de�erinin pe$inde olU$Uyla belirlenen bir halk ima­
j 1yla gayet \;eli$ir (kar$1la$tmn: Glassie 1 982). 1 975-76'da bir alan
\;ah$mas1 yapt1�1m Ballycuan'daki Protestanlar, Katoliklerin kti\;tik
bir azmhk olduklan ve kOye ula$an sadece de>rt karayolunun bulun­
du�u bir bOlgede ciddi bir mesele yaratmalan i\;in aptal olmalan
9
gerekti�ini belirtmi$lerdi Daha Onemlisi, benim verilerim, k1rsal
kesimde ya$ayan pek \;Ok Kuzey 1rlandalmm, Kuzey trlanda'da si­
yasi b(J/Unme ve fOll$fflO durumunu ve Ozel $iddet vakalanm epey
farkh a\;1klayacaklanm dti$tindtirtiyor (Kuzey 1rlanda'daki Oteki bOI-

9. Ba�ka bir yerde Katolikler 9l?it 61\;tide taktik�i olabilirler (Larsen 1982).

234
geler hakkmda derleyebildi�im az say1da rapor da aym $eye i$aret
ediyor). Buna uygun olarak, insanlar profesyonel sosyal bilimcile­
rin modellerini and1ran i;at1$ma modelleri kurabilirken, bu sadece
genelde sorunun mevcudiyetini ai;1klamak istedikleri zamanlara oz­
gtiydti; geri;ek $iddet ornekleri epey farkh bir mesele . Avam mode­
linde $iddet, kendi kendinin ai;1klamas1 degildir; kar$It i;1karlara bir
gene! bak1$ bak1mmdan bile.
Siddete ili$kin avamm ai;1klamasmm ozti, ev toplulu�u ii;indeki
oldtirme ve bombalamalann sorumlulu�unun d1$andakilere (outsi­
ders) ytiklenmeye i;ah$1lmas1 olgusunda ai;1�a vurulur. tnsanlar, kar$I
dinden kom$ulannm niyetlerine $ilpheyle bakabilirler ve dinsel ba­
k1mdan "oteki ttir"ti siyasi rakipler olarak gorebilirler, fakat boyle­
si eylemlerin, kendi kasabah veya koylti hem$erilerinden biri tara­
fmdan yap1labildi�ine inanmak onlar ii;in cok zordur. Elbette ki her
bolgenin kendi delibozuklannm -ozellikle "s1cak" ytirtiyil$ ve an­
ma mevsiminde $iddete bula$malan beklenebilen "a�1r vakalannm"
bulundu�unu kabul ederler. Ancak boylesi bireylerin normal ola­
rak u� $iddete bula$mad1klan konusunda 1srarhd1rlar: Birine "iyi
bir ders" vermek amac1yla yap1lan yumruk dovil$il, genellikle ote­
sine gei;medikleri sm1rd1r. Bu, nesnelerin poptiler tasavvurunda ai;1k­
i;a gortiltir; ai;1klamalar ui; $iddeti baz1 ozel etkenlerle e$le$tirmek
zorundad1r. Sarho$1Uk bazen soz konusudur, fakat bu, her dtizey­
deki $iddetle ba�lant1hd1r, dolay1s1yla sarho$1Uktan ote bir $ey gere­
kir. Belfast'ta ve oteki yerlerde 1 970'lerdeki i;ok say1da mezhep ol­
dtirmesini de�erlendirmek ii;in Ballycuan'da o donemde ortaya i;1-
kan i;ok poptiler bir teori, cinayeti uyU$turuculara ba�hyordu. <:: e ­
$itli ki$iler, Belfast boylesi oldtirmelerin i;o�unlu�una sahne oldu�u
ii;in, uyu$turucu ticaretinin Belfast'ta i;ok ciddi boyutlarda olmas1
gerekti�ini varsay1yordu. E�er uyU$turucular kamt gosterilmiyorsa,
o zaman da bunun yerine o ki$inin psikolojik bak1mdan "hasta"
oldu�u gene! fikri sunulur. t nsanlar kendi topluluklanndan birinin
bir oldtirmenin sorumlulu�unu ta$1d1�1 bir geri;eklikle kar$I kar$1ya
kald1klan zaman, psikolojik hastah�m sorumlu tutulmas1 daha da
muhtemeldir. Bir son i;are olmas1 harii;, mezhep a$mh�1 olgusu en­
der olarak amhr; ki$iyi, oldtirme eylemini geri;ekle$tirmeye ba$ka
bir $ey itmi$ olmahd1r.
0 halde avam imaj1, genelde Kuzey 1rlanda'nm ve ozelde yerel top­
luluklann kontrolstiz bireylerden olu$an bir azmh�m insafma kal­
d1�1 $eklindedir; bu bireyler Kuzey 1rlandah olabilirler, ama buna

235
raAmen d1$arhkhd1rlar (outsiders), �imdi, birinin buna hayret etmesi
mazur gortilebilirdi. Kuzey 1rlanda k1rsal bolgelerindeki insanlann
"oteki ttir"e kar$I siyasi ve dini uzla$mazhA1 ifade etmekte kullan­
d1klan kuvvet dti$iintiltirse, ilk tepki eri azmdan belirli bir ku$kucu­
luk derecesi olmahd1r. Bu gorti$, i�inde siyasi ve dini farkhhklann
gti�lti bir $ekilde var olduklan $iddetin, daha "ger�ek" bir kavran­
masm1 maskeleyen utanga� bir kamusal d1$-ytiz, bir ttir retorik de­
Ail midir?
Kuzey 1rlandahlarda $iddetin bir ilke olarak ya mazur gortildtiAti
veya bir tehdit unsuru olarak ortaya �1kt1A1 pek �ok tart1$ma gorti­
ltir. H atta, ozel $iddet edimleri hak kmda s1khkla pek �ok yalan var­
d1r. Su�lamalarla birlikte kurbanm "tarar'mm onceki eylemleri ak­
tanhr; bu deh$et ifadelerini izleyen "itiraz" kar$IliA1dir. Boylelikle:
"Katti, tamam, ama bu kalabahk daha kottistinti de yapar.. � · veya
" Bu ttir bir $ey yapan insanlan n yitirdiAi bir $ey olmah, ama her
i k i taraf i�in de kotti" veya "Tamam, sizi tiksindiriyor. . . ama hatir­
hyor musunuz bu kalabahk bu fellaha ne yapm1$t1 . .. ?" Varsay1m,
once meydana gelmi$ olan hat1rlat1ld1Amda, $iddet eylemlerinin an­
la$1labilir, hatta hakhla$tmlabilir olmas1 $eklindedir. Scott ve Lyman�
m terimleriyle (1968) soylersek, boylesi yorumlar, "a�1klamalar"1
olU$tUrur; bunlar meydana gelen edimler ile hangi edimlerin kabul
edilebilir olduAu hakkmdaki fikirler arasmdaki mesafeyi ktilttirel ola­
rak standardize edilmi$ bir yoldan kapatan beyanlard1r. Bununla bir­
likte insanlann beyanlannda gortintirdeki �ift yanhhAm iki noktas1
vurgulanabilir. llk olarak, $iddet edimlerine duyulan esef ger�ek duy­
gulan maskeleyen bir d1$-ytiz olsa bile, bu sadece, $iddetin, Katolik
ve Protestan �1kar farkhhAmm kabaca amlmas1yla elde edilen a�1k­
lamadan daha ote bir a�1klama gerektirdiAi $eklindeki bir ortak ktil­
ttirel kavray1$ zemininde anlamh olan bir d1$-ytizdtir. Boylesi "a�1k­
lamalar"m ozti, belirli baz1 eylemlerin kmanmas1 hakkmdaki �arp1t­
malann, faili $U ya da bu $ekilde toplumun geri kalan kesiminden
farkh k1lan sohbet oAelerini i�erme eAiliminde olU$U ve/veya, eyle­
mi normallik sm1rlannm d1$mda b1rakmas1d1r. l kinci olarak, konu­
ya bir ba$ka perspektiften bakmca, Katolik ve Protestanlar arasm­
daki $iddet edimlerinin Kuzey 1rlanda'nm k1rhk kesimlerinde ya$a­
yan insanlar tarafmdan kutlanacak olay olarak deAerlendirilmesi­
nin pek ender olduAu gortiltir. EAer yan askeri militanlar ovtiltiyor­
sa, bunun militanm 1 rlanda'nm (Katolikler, <;.n.) veya " Ulster"in
(Protestanlar, <;.n.) savunmas�a kendini nas1l derinden adad1A1 ba-

236
k1mmdan olmas1 daha muhtemeldir. Risklere girilmesi, kendini de
yaralama riskinin olmas1, ki$isel ozgiirliiAiin feda edilmesi: Vurgu­
lanacak unsurlar bunlard1r.
Hi\; ku$kusuz ki U\; $iddetin, bir $ekilde normal toplum sm1rlan­
nm d1$mdaki bireyler tarafmdan ger\;ekle$tirildiAi gorii$ii, kayda de­
Aer oranda kitle ileti$im ara\;lannm eseridir, bu da kitle i leti$im ara\;­
10
lanmn infial politikalarmdaki roliinden kaynaklamr . Elliot, kitle
ileti$im ara\;larmm sunduAu $iddet portresinin, t1pk1 bir doAal afet
gibi rastgele ve anlams1z bir $iddet goriintiisii olduAunu sav unur
(1976). Bununla birlikte boylesi bir portre giindelik sosyal kar$Ila$­
malarda da kullamlmaya yat kmd1r; oldiirmeler meydana geldiAin­
de her topluluAun gosterdiAi tepki, topluluk larm kaynaA1 ne olursa
olsun bunahmlara gosterdiAi tipik tepkidir. Tart1$mada, olaylarm en
az bir ortak versiyonu iiretilir; ayrmt1lar, ozellikle de kitle ileti$im
ara\;larmca sunulamayacak kadar korkun\; goziiken ayrmtilar iize­
rinde dii$iiniiliip ta$1mhr: "Ona ne yapt1klanm bilsen \;Ok kotii olur­
d un. Karde$i berbat haldeydi!' t nsanlarm kendi evlerinde baskma
uArayarak oldiiriildiiAii tiirden cinayetlerin anlat1h$mda $iddet ile ken­
di halinde evcillik kar� 1thA1 olu$turulur: "Kap1ya dayand1klan ma­
1
da TV seyrediyordu" Elbette ki fainer hakkmda pek \;Ok tahmin
yap1hr: "C::evrede hi\; yabanc1 birini gordiin mil Mary? 'News of the
World'de yazd1Ama gore kadm o s1rada evinin oniinden ge\;en bir
arabay1 tarif etmi$, tarif de bizim Willie'ninkine benziyof.' Toplu­
luk iizerindeki olumsuz etkiler de unutulmaz. "Bir yakmmm ba$I­
na geldiAi zaman 'onlardan' birini gormeye bile dayanama zsm. Oy­
le kaypak (haince) bakarlar ki hayret edersin. Unutma ki hepsi aym
deAil, ama bunu nas1l bilebilir k i insan?"
t nsanlarm $iddete tepkileri, aynca kiminle konu$tuklarma baAh
olarak da deAi$ir. Ballycuan'da ki$inin kendi tarafmm olay1 ger\;ek­
le$tirdiAi one siiriiliiyor ve "onlardan" biri ile konu$uluyorsa o za­
man olaydan biiyiik infiale kap1hmr ve infial ak1c1 bir $ekilde dile
getirilir. Fakat, onlarm tarafmdan biri zan altmdaysa, sadece infia­
le kapilmmakla kahnmaz, ba$kalarmdan da aym tepki beklenir. Daha
ileri gidilip Kuzey trlanda topluluklarma hakim olan Katolik ve Pro­
testanlar arasmdaki boliinme hak kmda konu$maktan gene! olarak

10. Bkz. Curtis (1 984) bu siirecin daha ihtil afh bir gOriiniimii i4'i n.
11. Bu siyasi \;ab!ima, bu kitapta John Corbin tarafmdan betimlenen ispanya
kiiltiiriindekini habrlatan ev, Ozel �gemenlik alammn d1!$mda tutulmahd1r.

237
ka\;1mlmas1 gerekti�i $eklindeki sosyal nonnun yerini yava$ yava$ her­
kesin bu boltinmeyle ilgili edimler hakkmda belirli bir $ey soyleme­
si gerekti�i $eklindeki bir norma b1rakt1�1 ileri stirtilebilir. Boylesi
normlar ve pratikler, ki$inin siyasi kar$1tlarmm otomatik olarak fi­
ziksel dti$manlan da olmad1�1 $eklindeki bir gorti$tin stirdtirtilme­
sine yard1m edebilir. Katolik taraftaki baz1 \;evrelerde $imdi de bir
ba�ka i$leyi$ ay1rt edilebilir. Part-time gtivenlik kuvvetlerinin (Protes­
tan milis kuvvetleri, <:: . n.) tiyesi Protestanlarm kur$Unlanmasma ki­
mi zaman, kurbanlarm "1 ngilizler" ve hatta "Siyah Pi\;ler" -normal
toplum sm1rlannm tamamen otesindeki insanlar- olarak yeniden yaf­
talanmalan e$lik eder. Bu i$leyi$le toplulu�un gene! olumlu imajma
ve mensuplan arasmdaki a$m $iddet prati�inin tasvip edilmezli�ine
dokunulmam1$ olunur. Protestanlarm boylesi kur$unlamalara hay­
li farkh bakt1�1m soylemeye bile gerek yok.
Son bir nokta, kendini do�rudan ortaya koyar. Ara$tirmalan i\;in
gorti$ttikleri ki$ilerin btiytik k1sm1 infial siyasasma kat1ld1�1 i\;in, top­
luluk hakkmdaki bu yakla$1mlarm ve bu $iddet yorumlarmm ant­
ropologlarm tasavvurunu belirlemesi fazla $a$1rt1c1 olmasa gerek. Ve
bu bizi tekrar, yukanda amlan sorunsala yoneltir. Bu da, antropo­
loglann konu$tu�u halktan ki$ilerin ve bizzat antropologlarm da Ku­
zey 1rlanda'nm k1rsal kesimi hakkmda olu$turduklan ve sunduklan
imajm, \;e$itli bolgelerde ger\;ekle$en oldtirme ve bombalamalarla
pek kolay ba�da$tm lamad1�1d1r. Kuzey 1rlanda'nm k1rsal bolgeleri­
nin ger\;ekli�i ise, dikkate de�er boyutlarda $iddet olmas1d1r, antro­
pologlann gormezden geldi�i bir $iddet. Herhalde bu sorunsalm bir
\;Oztimti bulunabilir. Belki de, $iddetin halk tarafmdan alg1lam$1 as­
lmda yerden yere, belk i de bu yerlerdeki $iddet dtizeyine gore
de�i$iyordur.

� 1 DDET HAKKINDAK1 YORUMLARDA YEREL FARKLAR

Topluluklar arasmdaki farkhhklar (de�i$me) sorunu, bll$ka sorun­


lan beraberinde getirir ve once bunlarm ele almmas1 gerek. tlk ola­
rak, $iddet hakkmdaki avam yorumlar, tek tek topluluklar i�erisin­
de eldeki kaynaklarda iddia edildi�i kadar gene! kabul gortiyor mu?
Antropologlarm tizerinde \;ah$tiklan topluluklan a$m genelle$tir­
mi$ olmalan hi\; de uzak bir ihtimal de�ildir. Oteki disiplinlerden

238
gelen ele$tiriler elbette, sosyal antropologlarm kendi ideolojik goz­
ltiklerini yeterince ciddiye almad1klan ve bu nedenle de Kuzey 1r­
landa problemi hakkmdaki oteki ara$t1rmac1lar kadar "yanh" ol­
d uklanm one stirerler. Antropologlar eyalet politikasmm ortalarm­
da bir yer i$gal etme e�iliminde oldukla n ir;in (r;o�unun d1$ar hkh
-outsiders- oll'l}asma ra�men) ara$tirmalan ir;in gorti$ttikleri ki$ile­
rin daha pozitif bak1$ ar;1lanm vurgulamay1 se�mi$ olmalan imkan­
s1z de�ildir. Bunun izleri literattirde gortilebilir: Gerr;ekten de Buf­
wack gayet gortintir $ekilde sosyalist cumhuriyetr;i kultiplerin (yeni
ad1yla hr;i Kultipleri) anti-mezhepr;ili�ini l)verken, H arris'in ara$tir­
mas1 Yeni i rlanda grubu veya hatta Mtittefik Parti ir;in dikkate de­
�er bir entelekttiel dayanak olurdu. Bununla birlikte bu tip bir is­
natta bulunmak daima zordur ve ara$t1rmac1lar hakkmda daha fazla
ara$t1rma yapmaks1zm bunun nas1l de�erlendirilece�ini bilmiyorum.
Konuya farkh bir ar;1dan yakla$1labilirdi. Sosyal antropologlarm,
0
verilerinin btiytik k1sm1m topluluklann sm1rh kesimlerinden toplu­
yor olma olas1h�1 de�erlendirilmelidir. Belki en fazla ortak o�eyi ta­
$Iyan, yani o�renim gormti$ elit olan insanlardan, yerel kavray1$lar
hakkmda bilgi topluyorlar. Toplulu�un bu kesimi, siyasi bak1mdan
orta r;izgiyi i$gal etme e�ilimindedir ve $iddeti k may1$lan genellikle
ar;1k ve nettir. Bununla birlikte durum, boyleymi$ gibi goztikmtiyor.
Gerr;ekte, Avrupa'da ytirtittilen antropolojik r;ah$malarm ezici r;o­
�unlu�unda oldu�u gibi, Kuzey i rlanda r;ah$malarmda da gorti$ti­
len insanlar, a�1rhkh olarak elit olmayanlardir. 0 halde iki taraftan
birinin gorti$leri adma bir hata olabilir mi? Rosemary Harris tanm
bolgelerindeki kadmlarm kar$1 kampm mensuplarma yonelik daha
sert ifadeler kullanmaya e�ilimli olduklanm ve "oteki ttir"tin nega­
tif stereotiplerine daha kuvvetle ba$vurduklanm ileri surer; bunu ti­
pik r;iftr;i kansmm ev merkezlili�i ve kar$1 kampm mensuplanyla ka­
rI$lk halde bir arada bulunma f1rsatmdan yoksunlu�u ile ar;1klar
(Harris 1 972: Sf. 1 78). Boylesi kadmlar, sosyal antropologlarm her
toplulu�un kendi hakkmdaki imaj1m o�renmesinde bir k1s1k ses ol­
masmlar? Ancak k1rsal kesim kadmlanna, antropolojik ornekleme­
lerde, ozellikle de koy r;ah$malarmda, erkeklerden daha az a�1rhk
verildi�ine dair hir;bir kamt yoktur ve kadmlar daha kuvvetli tavir­
lar sergileseler bile bu kesinlikle, ur; $iddete ar;1k bir deste�i kapsa­
maz.

12. Bkz. Jenkins (1983) ve Nelson (1984), Protestan genr;lik hakkmda.

239
Daha anlamh bir de�i$me, ku$aklar arasmdaki bak1$ ai;1lan ele
almarak bulunabilirdi. Kuzey 1rlanda'da k1sa sure bulunmu$ olan­
lar bile, geni;li�in fikir ve ifadelerinin ana babalannmkinden belir­
gin oli;tide farkh olabildi�ini fark edebilirler; baz1 geni;ler ii;in Ka­
tolik ve Protestanlar arasmdaki i;e$itli ttirden $iddet eylemleri gore­
ce btiytik bir me$rulu�a sahiptir ve tistelik nedeni apai;1kt1r 12 • Ant­
ropologlar belki de geni;lik kesiminden kai;mm1$lard1r ve boylece k1r­
sal toplulu�un "dti$tindtikleri"nin i;arp1k bir versiyonunu ortaya koy­
mu$lard1r. Bu ai;1dan, yerel insanlarm "delibozuk lar" hakkmdaki
fikirlerine geni;li�i eklemlemesi onemlidir. Ktii;tik kasaba ve koyler­
de iki kamp arasmdaki i;atI$madan sorumlu tutulan i;o�unlukla geni;­
liktir. "Delikanhlar" veya "geni; fellahlar", kavgalara ve "Fenianlar"
ile "Prodlar" arasmdaki oteki $iddete yonelik tav1rlarmda kesinlik­
le pozitif gortinmektedirler, t1pk1 kentteki sm1flara mensup herhan­
1
gi hirer geni; gibi 3 Bu tav1rlar -ozellikle geni; erkeklerin atlatmak
zorunda oldu�u bir ttir sportif a$ama olarak- izinli a$mhk nosyon­
lan arac1h�1yla yorumlanma e�ilimindedir (kar$1la$tmn Buckley
1983). Ote yandan, daha ticra yorelerde geni; erkek ve kadmlarm i;o­
�unlu�u, "oteki ttir"e kar$1th�1 vurgulayan, ama aynca $iddete de
(geri;i belki de soyut olmayan bir $iddet mefhumuna) kar$1th�1 vur­
gulayan ana babalannmkine dikkate de�er oli;tide benzer bak1$ ai;1-
lan edinmi$ gortintirler. Ben, k 1rsal kesimde ya$ayan geni;lerin sos­
yal antropolojik ara$t1rmada gorece k 1s1k ses ta$1d1klanm soyleme­
nin zor oldu�u kamsmday1m. Bununla birlikte, bu ytizden, koy geni;­
leri ve ticra k1rsal kesim geni;leri arasmdaki gibi de�i$imler (ara$tir­
maya) ihtiyath bir $ekilde sokulmahd1r; i;tinkti yeterli do�rulama ve­
rileri yoktur. Daha da ()nemlisi, koy geni;lerinin $iddet konusunda
ald1�1 olumlay1c1 tavrm oldtirme ve sakatlama gibi ui; $iddeti kapsa­
mas1 ii;in ne kadar e�ilip btiktilme gerekti�ini oli;mek zordur.
Antropologlar bir toplulu�un kendini sunu$ tarzm1 a$m genel­
le$lirmeseler bile, ara$t1rmalan ii;in gorti$ttikleri ki$ilerle ili$kilerin­
deki o�eler ytiztinden, elde ettikleri izlenimin i;arp1k olmas1 yine de
mtimktindtir. Ara$t1rma ii;in gorti$tilen ki$iler, antropolo�un i$itmeyi
istedi�ini dti$tindtikleri $eyleri soylemi$ olabilirler. Kuzey 1rlandal1-
lar arasmda (ozellikle de Protestan ntifus arasmda) d1$arhkhlarm

13. "Fenians" cumhu riyeti; i davay1 destekleyenler ii;in k ullamlan tarihsel


olarak ttiremi' bir teri md ir "Prods" ise Protestanlar kelimesinin halk dilinde­
,

ki k1salt1lm1,1drr.

240
hele de o�renim gormi.i$ ve elit d1$arhkhlarm mezhep\;ili�i irrasyo­
nel gordi.ikleri $eklinde bir gene! duygu vard1r. Dolay1S1yla da k1rsal
kesim halk1 muhtemelen ara$t1rmac1ya, \;at1$manm gorece pozitif ve
iyimser bir gori.ini.i$i.ini.i sunar. Bir alternatif, insanlarm, ger\;ek go­
ri.i$lerini dile getirmek istemiyor da olabilece�idir. Bunun nedeni,
dinleyicinin bu fikirleri de�erlendiremeyece�ini sanmalan de�il, ger­
\;ek fiki:rlerini soylemenin tehlikeli olabilece�ini di.i$i.inmeleridir. Ya
14
da "1hmh" fikirler daha bir vurgulamr Ancak bu iddialann bir
yana b1rak1lmas1 gerekti�i hissindeyim. Antropolojik literati.irde, ara$­
t1rma i\;in konu$ulan ki$ilerin, ara$t1rmac1 bir kere yerel ili$kiler a�ma
eklemlendikten sonra, a$m fikirler dile getirmekte \;ekingen davran­
d1k lanm gosteren hi\;bir ger\;ek kamt yoktur.
Buna kar$I denge olarak ara$t1rmac1larm i.izerinde \;ah$t1klan top­
luluklardan toplad1klan $iddet hakkmdaki gori.i$lerin bir portresini
\;Ikarma imkam bulduklanm soyleyece�im. Dolay1s1yla, Kuzey tr­
landa toplumunun gene! yap1s1 hak kmdaki avam modeller ile belir­
li $iddet orneklerinin avam a\;1klam$lan arasmda bir aynm yapila­
bilir -avam fikirleri bu ikjsi arasmda hi\;bir i\;sel ba� kurmaz-. Do­
lay1s1yla, daha bir gi.ivenle, yerel topluluklar arasmdaki $iddetin al­
g1lam$ larmdaki de�i$me sorununa donebiliriz. Burada ilk onerme,
�iddetin kendi kendini besledi�i ve topluluklarda daha geni$ boli.in­
meler yaratma e�iliminde oldu�u $eklindeki yaygm fikri izler; top­
luluklar, $iddet edimlerinin ger\;ekliklerine kar$1hk olarak avam te­
orile$tirmelerinde farkhhk olup olmad1�m1 saptamak i\;in zaman ve
mekan bak1mmdan kar$1la$tmlabilir (kar$1la$tmn Harris 1 979). tn­
sanlarm $iddetle yi.iz yi.ize geldikten sonra yakla$1mlanm, antropo­
log olmayanlarca ortaya konan sosyal bilim modellerine benzer bir
$eye do�ru -$iddetin Katolik ve Protestanlar arasmdaki boli.inme­
nin i\;sel bir sonucu oldu�u gori.i$i.ine do�ru- kayd1rmalan beklene­
bilir.
Bununla birlikte, etnografyalarm yeniden gozden ge\;irilmesi, bak1$
a\;1larmda zaman ve mekan boyunca dikkate de�er bir si.ireklilik ol­
du�u sonucunu kuvvet le di.i$i.indi.iri.ir. tlk olarak, \;e$itli yakm tarihi
donemlere, yani (i) l 950'ler, (ii) l 960'lann sonlan (bugi.inki.i mesele-

14. Siyaset bilimciler Kuzey irlanda'da seqimlerden once yap1lan kamuoyu


yoklamalannm 1srarh olarak 11Imll gori.i�leri fazla tahmin etme egiliminde ol­
duguna dikkat qekmektedirler, muhtemelen bunda amlan nedenlerin hepsi­
nin biraz pay1 var.

241
lerin genellikle ba�lang1c1 olarak kabul edilen l 968-69'dan ()ncesi)
ve (iii) l 970'lere ili�kin ar�tirmalar arasmda hi�bir ciddi farkhhk
g()rllnmez ve �at1�mamn amlacak olaylar takviminde ger�ekten ha­
yati rol oynayanlardan bazllarmm ardmdan (Kanh Pazar, Kanh Cu­
ma vs.) k1sasa k1sas ()ldilrmelerin ortammm olgunla�t1A1 d()nem­
de fark g()rillmilyor (Thblo, 1950-1 984 d()neminde yilriltillen ara�­
tirmalarm bir listesini vermektedir). lkinci olarak, demografik (nil­
fus yap1smdaki) denge bak1mmdan (yani aAirhkh olarak Katolik,
aAirhkh olarak Protestan veya e�i t daA1hmh olu p olmad1klarma g()­
re) farkh topluluklardaki bak1� a�Ilan arasmda genel bir tutarhhk
vard1r. O�ilncil olarak b()ylesi tutarhhk, yan askeri olarak ifa edilen
�ok say1da �iddet eylemlerindeki deAi�me kar�1smda bile ayirt edile­
bilir. Benim ar�tirma yapt1A1m b()lge olan ve u� �iddet edimlerinin
g()rece ender olduAu kirsal North Down'daki bak1� a�Ilan, Bufwack�

Tublo: I . Kuz.ey /r/anda'nm k1rsa/ bO/gelerinde Katolikler/Protestanlar ko­


nusunda sosyal antropolojik arast1rma, 1950-1984.

A rast1rmac1/ar A rast1rma donemi Yerlesmeler


---- · · -- - - -

Blacking vd 1 970'lerin Ballycuan, North Down


(ki�isel konu�ma) ikinci yans1 Drumness, South Down
1980'1er b�1 Glenleven, South
Fermanagh, Glentarf,
North Antrim

Buckley 1970'1erin Kilbeg, North Down,


ikinci yarlSl Listymore, N. Antrim
Bufwack I 970'1erin �1 Naghera, South Down
Glassie 1970'1erin Ballymenone, South F.
ikinci yarlSl
Harris l 950'1er, I 970'le( Ballybeg, S. Tyrone
Larsen l 970'1er ba�1 Kilbroney, South Down
Leyton 1960'1arm Blackrock, South Down
ortas1/sonu Aughnaboy, South Down
Mcfarlane 1970'1erin Ballycuan, North Down
ortas1/sonu
Mcfarlane ve Donnan 1980'ler Ards, North Down

242
m South Down'da "karga�a denizinin ortasmda huzur Iimam" diye
nitelediAi bak1� ai;darma benziyordu, ilstelik South Down'daki ara�­
tirma, part-time gilvenlik kuvvetlerinin Protestan ilyelerine y()nelik
()zellikle vah�i cinayetlerin geri;ekle�tiAi bir mada yilriltillmil�til.
Avam imajlarmdaki farkhhklarm (deAi�menin) k()kenlerinin ta­
mmlanmas1 yerine zaman ve mekina raAmen var olan bu silrekliliAi
de deAerlendirmek milmkilndil. Siddet dilzey lerinin deAi�mesine raA­
men i;au�ma ve �iddete ili�kin avam yorumlan nasd b()ylesine de­
Ai�meden kalabilit? 1 nsanlar �iddet g()ril�lerini, �iddet geri;ekliAiyle
nasd baAda�tmrlar? Yamtlar bir dereceye kadar zaten verilmi� du­
rumda. Vurgulanmas1 gereken nokta, �iddet dilzeyinin asla aAirhk­
la benimsenen avam modelini gei;ersiz g()sterecek kadar yilkselme­
diAidir. Siddetin sorumluluAunun d1�arhkhlara (outsiders) veya top­
luluk ii;inden ki�ilerin psikopatik darg()ril�lillilAilne yilklenmesi �ek­
lindeki nosyon, �iddet artmaya devam ettiAi zaman bile gei;erliliAini
silrdilrilr; bunun ()nemli nedenlerinden biri, bu nosyonun hem kitle
ileti�im arai;lan hem de gilnlilk konu�malar ii;inde olu�turulmas1 ve
yeniden olu�turulmas1dir. Ostelik g()i;Jer Protestan ve Katoliklerin
kan�1k bir �ekilde bir arada ya�ad1A1 topluluAun i;()kil�ilnil getirir­
ken, b()ylesi bir modelin sadece var olmas1 bile i nsanlarm bu i;()kil�­
le ba�a i;1kabilmesine yard1mc1 olabilir; algdad1klan karga�anm or­
tasmda bir istikrar duygusunun korunmasm1 saAlayabilir.
Bununla birlikte, b()ylesi bir modelin, yinelenen �iddet edimleri
kar�1smda art1k varhAm1 silrdilremeyeceAi bir amn gelmesi gerektiAi
dil�ilnillebilir. Ozellikle de kan�1 k b()Jgelerdeki azmhklar arasmda,
())dilrmelerin ve ())dilrme giri�imlerinin sorumluluAunun algdam�mda
!'onlarm" �iddetten sui;lu g()rillmesi y()nilnde ve ())dilrmeyi, Kuzey
1 rlanda toplumundaki temel b()lilnmenin otomatik, entelektilel ba­
k1mdan problemsiz bir sonucu olarak g()rillmesi y()nilnde- bir kay­
ma olmas1 beklenirdi.

Bu konuda derinlemesine ara�tirma tarzmda fazla �ey yok, dola­


y1S1yla da Kuzey 1 rlanda'mn �u ya da bu k1smmda bu tilr akd yilrilt­
menin hikim hale gelmi� olduAunu iddia etmek a�m olurdu. B()yle
bile olsa, basm kurulu�lan tarafmdan yaptmlacak olan nilfus g()i;­
leri (her zaman ii;in Kuzey 1 rlanda'mn kent b()Jgelerindeki gerginli­
Ain bir g()stergesidir bunlar) ve tutumlar hakkmdaki ara�tirmalar,
bu durumun kirsal smir b()Jgelerindeki azmhk Protestan nilfus ara­
smda ortaya i;1kt1Am1 g()sterirdi. Bu b()Jge, Kuzey 1 rlanda biltilniln-

243
de, $iddet faaliyeti ytiksekli�inde ikinci madaki be>lgedir (Murray
1 982) ve k1rsal kesimlerde Oltimle sonu\;lanan vakalann ytizde 62'den
fazlas1 burada ger\;ekle$ti (Poole 1 983). Qldtirmelerin btiytik k1sm1
cumhuriyet\;i militanlann i$iydi ve kurb;mlann \;O�U da gtivenlik part­
time mensuplan olan, aynca gtivenlik kuvvetlerini destekleyen ta­
nm ve hizmetler sekte>rleriyle bir $ekilde ba�lant1h ki$ilerdi. Bu bOl­
gede Protestan ntifus azmhkt1, \;O�unlukla birbirine uzak \;iftlikle­
rin ortasma kurulmU$ \;iftlik evlerinde ya$1yordu; \;iftliklerin \;O�U
son y11larda el de�i$tirmi$ti ve baz!lan da Katoliklere ge\;mi$ti. K1r­
sal sm1r bOlgesinde topra�m sembolik de�eri (Harris 1972: Sf. 1 68),
yerel ye>netim se\;imlerinde Milliyet\;i (Cumhuriyet\;i) gruplann son
ba$anlan ve "kap1ya dayanan" katillerin be>lgedeki tarihi ba�lamm­
da, sm1rda ya$ayan Protestanlan n ytizlerce y1lhk ge\;mi$i olan -eski
" k u$atma zihniyeti"ne (veya be>lgede 1 7 . yy�dak i kale gibi tahkimat
!aria donat1lm1$ \;iftlik evlerinin admdan hareketle, ' ' bawn ' ' zihni­
yetine <;.n.) yeniden sanlmalan $a$1rt1c1 de�ildir. Devletdenetimi, Ku­
zey lrlanda gtivenlik kuvvetlerine (i ngiliz gtivenlik kuvvetlerine de�il)
verildik\;e ve i$yerinde, evde ve e�lence yerlerinde Oldtirtilenlerin top­
lam Oldtirmeler i\;indeki oram artt1k\;a Protestanlann bu kabusu, an­
cak daha da gti\;lenebilir (Roche 1 985). Bunun anlam1, militanlarca
vurulan gtivenlik kuvveti tiyelerinin artan oranda Protestan olaca�1
(Kuzey l rlanda gtivenlik kuvvetlerinin yalmzca ytizde 3'ti Katoliktir
\;tinkti) ve onlara topluluk i\;inde giderek daha s1k saldmlaca�1d1r.
Birine Protestan oldu�u de�il de "lngiliz" oldu�u i\;in ate$ edildi�i­
ni Protestanlann kabul edece�ini ge>steren hi\;bir kamt yoktur: Edim,
pek \;Ok Katoli�in Protestanlann sadece Protestan olduklan i\;in
korkmalanm gerektirecek bir neden olmad1�1 $eklindeki gtivencele­
rine ra�men mezhep kodlanyla ele a hmr. Bu kO$Ullar altmda Pro­
testanlar giderek artan oranda $iddeti ve $iddete ba$vurulmasm1, Ku­
zey lrlanda toplumundaki temel kar$1th�m i\;kin bir Ozelli�i olarak
gOrtirler.

SONU<;

Bu makalede, Kuzey l r landa'nm k i rsal kesimlerindeki $iddet hak­


kmda sosyal bilimcilerin sundu�u yorumlar ile bizzat k i rsal kesim­
de ya.sayan halkm sundu�u yorumlan kar$Ila$tlrd1m. Sosyal antro-

244
pologlar k1rsal kesimde ya$ayan i nsanlann yorumlanna uyum saA­
layarak (belki de bu yorumlann havasma kap1larak) topluluklan hak­
kmda o ki$ilerin ('avamm') modelini kayda deAer oranda kendi ana­
litik modellerinin icinde asimile ettiler. Bu $ekilde, b�ltinme kuv­
vetlerine olduAu kadar entegrasyon kuvvetlerine de dikkat edilmesi
gereAi doAuyor. Sosyal antropologlar per se (kendinden) $iddet hak­
kmda pek az $ey s�ylerken, k1rsal kesimdeki insanlar genellikle $id­
det edimlerinin, sadece bir ttir sorumluluk azalmas1 ile yorumlana­
bilecek sapkmhk olduAunda 1srarhd1rlar.
Bu yakla$1mlar ac1kca, Kuzey l rlanda'nm k1rsal kesimlerinde (ve
muhtemelen Kuzey lrlanda'nm kentsel kesimlerindeki geni$ bmge­
lerde de) tam bir c�ztilmenin ortaya c1kmasma kar$1 bir "ktilttirel
fren" olu$tururlar ve Katolik ve Protestanlar arasmdaki "ucurumun"
doAasmm mihenk ta$1 olarak g�rtilebilirler. Hie ku$kU yok ki t1pk1
eyaletin diAer k1S1mlan gibi Kuzey l rlanda'nm k1rsal kesimleri de s�z
ve eylemle, icinde uc $iddet ve/veya etnik aynm seceneklerinin ser­
pilip geli$ebileceAi bir cevre yaratm1$tlr. Ancak, "ktilttirel fren"in var­
hA1, bir btittin olarak tilkenin h1zla ac1k sava$a gitme yolunda olma­
d1A1 anlamma gelir. Kimi k1rsal bmgelerde $iddet hakkmdaki bura­
da sergilediAim avam yorumlannm terk edilme yolunda olduAunu
g�steren baz1 kamtlar olduAunu kabul etmekle fazla k�ttimser ol­
mad1A1m1 umuyorum. ''Antropolog olmayan" sosyal bilimcilerin mo­
delleri ve halktan g�zlemcilerin modelleri birbirine yakla$maya ba$­
lad1A1 zaman, fren tehlikeli bir $ekilde bo$almaya ba$lar.

245
KAYNAKf;A

Bell, G. 1976: The Protestants of Ulster. London: Pluto Press.


- 1984: The British In Ireland: A Sultable Case for Wlthdrawal. London:
Pluto Press.
Bew, P. , Gibbon, P. and Patterson, H. 1979: The State In Northern Ireland,
1921-1971 Manchester: Manchester University Press.
Birrell, D. 1972: Relative deprivation as a factor in the conflict in Northern
Ireland. Soclologlcal Review, 20, 317-47.
Boal, F. W. 1969: Territoriality on the Shankill/Falls divide in Belfast. lrlsh
Geography, 6, 30-50.
- 1972: The urban residential sub-community: A conflict interpretation. Area,
4, 1 64-8.
- 1982: Segregation and mixing: Space and residence in Belfast. In F. W.
Boal and J. N. H. Douglas (eds), Integration and Division: Geogrephl­
cal perspectives on the Northern Ireland problem, London: Academic
Press:
Boserup, A. 1972: Contradictions and struggels in Northern Ireland. Socla­
llst Register, 9, 157-92.
Bruce, S. and Wallis, R. 1985: Defender of the faith. Times Higher Educati­
on Supplement, 661, 15.
Buckley, A. D. 1982: A Gentle People: A study of a peaceful community
In Ulster, Cultra: Ulster Folk and Transport Museum.
- 1983: Playful rebellion: Social control and the framing of experience in
an Ulster community. Man, 18, 383-93.
Bufwack, M. S. 1982: VIiiage without Vlolence: An examination of a Nort­
hern lrlsh community. Cambridge, Mass: Schnenkman.
Burton, F. 1978: The Polltcs of Legitimacy: Struggles In a Belfast comu­
nlty. London: Routledge and Kagan Paul.
Collins, T. 1984: The Centre Cannot Hold. Dublin: Bookworks, Ireland.
Cormack, R. J. and Osborne, R. D. 1983 (eds): Rellglon, Education and
Employment. Belfast: Appletree Press.
Curtis, L. 1984: Ireland: The propaganda war. The British media and the
" battle for hearts and minds". London: Pluto Press.
De Paor, L. 1971 : Divided Ulster, Harmondsworth: Penguin.
Dillon, M. and Lehane, D. 1973: Polltlcal Murder In Northern Ireland . Har­
mondsworth: Penguin.
Elliot, P. 1976: Misreporting Ulster: News as field dressing. New Society, 38,
398-400.
Farrell, M. 1976: Northern Ireland : The Orange State. London: Pluto Press.
Fields, R. M. 1977: Northern Ireland: Society under siege. New Brunswick:
Transaction Books.
Fraser, M. 1973: Chlldren In Confllct. Harmondsworth: Penguin.

246
Galliher, J. F. and de Gregory, J. L. 1985: Vlolence In Northem Ireland: Un­
deratandlng Protestant pe1'9p8Ctlvea. Dublin: Gill and Macmillan.
Gibbon, P. 1975: The Otlglns of Ulater Unlonlam. Manchester: Manches­
ter University Press.
Glassie, H. 1982: Pualng the Time: Folklore and history of an Ulater �
munlty. Dublin: O'Brien Press.
Guelke, A. 1982: The changing politics of Ulster's violent men. New Soci­
ety, 61 , 171-3. _
Hadden, T., Hillyard, P. and Boyle, K. ·1980: Northern Ireland: The commu­
nal roots of violence. New Society, 54, 268-71.
Harbison, J. and Harbison, J. (eds) 1980: A Society u nder Streu. Somer­
set: Open Books.
Harris, R. 1972: Prejudice and Tolerance In Ulster: A study of neighbo­
urs and "strangen1" In a border community. Manchester: Manchester
University Press.
Harris, R. 1979: Community relationships in Northern and Southern Ireland:
A comparison and a paradox. Soclologlcal Review, 'ZT, 41-53.
Hechter, M. 1975: Internal Colonlallsm: The Celtlc fringe In British natlo­
nal development. London: Routledge and Kegan Paul.
Heskin, K. 1980: Northern Ireland: A psychologlcal analysis. New York:
Columbia University Press.
Hewitt, C. 1981: Catholic grievances, Catholic nationalism and violence in
Northern Ireland during the civil rights period: A reconsideration. British
Journal of Soclology, 32, 362-80.
Hickey, J. 1983: Religion and the Northern ltlsh Problem. Dublin: Gill and
Macmillan.
Jenkins, R. 1983: Lads, Citizens and Ordinary Kids: Worklng-cl888 youth
lifestyles In Belfast. London: Routledge and Kegan Paul.
Kelley, J. and McAllister, I. 1984: The genesis of conflict: Religion and poli­
tics in Ulster, 1968. Sociology, 18, 171-80.
Kuper, L. 1981 : Genocide: Its polltlcal use In the twentieth century. Har­
mondsworth: Penguin.
Larsen, S. S. 1982: "The two sides of the house": Identity an social organi­
zation in Kilbroney, Northern Ireland. In A. P Cohen (ed.), Belonglng: Iden­
tity and aoclal organization In Btltlsh rural cultures, Manchester: Manc­
hester University Press.
Leyton, E. 1974: Opposition and integration in Ulster. Man, 9, 185-98.
- 1975: The One Blood: Kinship and Clau In an Irish village. St Johns:
Memorial University.
McFarlane, G. 1979: "Mixed" marriages in Ballycuan, Northern Ireland. Jo­
urnal of Comparative Family Studies, 10, 191-205.
McFarlane, G. and Donnan, H. 1983: Informal social organization. In J. Darby
(ed.), Northern Ireland: The background to the conflict, Belfast: App­
letree Press.
Miller, D. W. 1978: Queen's Rebels: Ulster loyallsm In hlstorlcal perspec­
tive. Dublin: Gill and Macmillan.

247
Moxon-Browne, E. 1981: The water and the fish: Public opinion and the Pro­
visional IRA in Northern Ireland. In P. Wilkinson (ed.), British Perspecti­
ves on Terrorism, London: George Allen and Unwin.
Murray, R. 1982: Political violence in Northern Ireland, 1969-19n. In F. W.
Boal and J. N. H. Douglas (eds), Integration and Division: Geographi­
cal perspectives on the Northern Ireland problem, London: Academic
Press.
Nelson, S. 1984: Ulster's Uncertain Defenders: Loyalists and the Nort­
hern Ireland conflict. Belfast: Appletree Press.
O'Dowd, L . , Rollston, B. and Tomlinson, M. 1980: Northern Ireland: Betwe­
en civil rights and civil war. London: CSE Books.
Patterson , H. 1 980: Class Conflict and Sectarianism: The Protestant wor­
king class and the Belfast labour movement 1868-1920. Belfast: App­
letree Press.
Poole, M. 1983: The demography of violence. In J. Darby (ed.), Northern
Ireland: The background to the conflict, Belfast: Appletree Press.
Roche, D. 1985: Patterns of violence in Northern Ireland in 1984. Fortnight,
218, 9-10.
Scott, M. B. and Lyman , S. M. 1968: Accounts. American Sociological Re­
view, 33, 46-62.
Wright, F. 1973: Protestant ideology and politics in Ulster. European Jour­
nal of Sociology, 14, 213-80.

248
XI. SiDDET VE iRADE
David Parkin

�iddet isabetli bir �ekilde, am�tird1A1 �eylerin �okluAuyla k()tillilk,


korku veya cinsellik tilrilnden bir�ok harc1alem kelimeyle birlikte s1-
mflanabilir; ne var ki bu kitaptaki makalelerden de a�1k�a g()rille­
ceAi gibi, kelimenin tngilizcedeki kullammmm uyand1rd1A1 baz1 his­
ler var. Kelimenin �e�itli �aAm�1mlarmdan (connotations) hangisi
tercih edilirse edilsin, tngilizce konu�an antropologlar, entografik
deneyimlerini bu terime uydurmak durumundad1rlar. Bununla bir­
likte yerli yorumlan da hesaba katarlar. Benim yakla�1m1m, bu �ar­
p1t1c1 etkiyi tammak, fakat sonra �evirideki kaymalar ve kar�1 kay­
malar yoluyla, etnografyamn tngilizce terimi �arp1tmasma imkan
tammak ve b()ylece hem tngilizce �iddet terimini ayn�t1rmak hem
de terimin daha sakh anlamlanm irdelemektir. Bu makalede. bir Af­
rika toplumunun etnografyasmm incelenmesi yoluyla, tngilizce nos­
yonlanna ili�kin bulgular ortaya konmaktad1r. tngilizcede "violence"
(�iddet), Riches'm birinci makalede terimin Anglo-Sakson kullam­
m1 hakkmdaki yorumlannda belirttiAi gibi, genellikle de yasad1�1 ola­
rak fiziksel zor kullammma kuvvetle i�aret eder. Metaforik geni�­
letme yoluyla, terim aynca daha hafif fiziksel edimlere de �'doing
violence to someone's reputation" (birinin itibanm zedelemek) g()n­
derme yapar. Thrimin Anglo-Sakson kullamm1, elbette ki dokunul­
maz deAildir. Bu yilzden Foucault, Frans1zcadaki "�iddet" kelime­
sinin belki de birincil olan bir anlam1m alarak, s()ylemi, "kelimenin
dayatt1A1 �arp1tmalar yoluyla olaylarm maruz b1raklld1A1 bir �iddet"
sayabiliyor. (Kar�Ila�tmn, Sheridan 1980). Bu kitaptaki makalesin-

249
de Capet-Rougier, gen;ekten de kelimenin Frans1zca �a�n$1mlanm
(connotations) a�1�a �1 kanr. Capet-Rougier, (ele ald1�1 toplumda,
d1$andan topluluklara uygulanan) gozlenebilir fiziksel zarar ile ca­
d1hk gibi (topluluk i�inde i$leyen) fiziksel etkileri sadece sonradan
vuku bulan hastahk ve oltimden yorumlanarak gortintir olan, an­
cak insanlarm metafizik iktidar, haset/rekabet ve bireysellik kavra­
YI$larma merkez olu$turan, gortinmeyen zararh pratikler arasmda­
ki kar$1th�a yonelir.
l ngilizce'de Copet-Rougier'nin getirdi�i kar$1thk belki de en te­
mel olarak, violence ($iddet) ve "violation " (tecavtiz/ihlal) arasm­
daki aynmda a�1kt1r. Bu bak1mdan kendi ba$ma "$iddet", a) fizik­
sel zor yoluyla sm1rlama veya tahrip, b) bu fiziksel zorun hukuk otesi
olarak de�erlendirilmesi birincil anlamlarma sahiptir. Bazen $iddet
kullamm1, otorite sahipleri tarafmdan muhalefete zorunlu bir ce­
vap olarak hakhla$tmhr, fakat boylesi nitelemeler enderdir ve daha
normal olarak kabul edilebilen s1fatlarla (yani "ola�antistii hal",
"ulusal gtivenlik yararma ahnm1$ onlemler", "tutukevleri" vs.) ifa­
de edilir. �iddetin bu anlam1 a�1k�a. kurumla$tmlm1$ me$ruluk so­
runlanm ongerektirir; oyle ki diyelim gorevlerini sergileyen gardi­
yanlar tarafmdan uygulanan fiziksel zoru yoneten kural, yasa ontinde
$iddet olarak adlandmlmaz, fakat e�er gardiyanlar bir $ekilde be­
lirli idare standartlarmm otesine ge�mi$ bulunurlarsa, $iddet haline
gelir. Bu kitaptaki makalelerde, ozellikle de Dunning ve arkada$la­
rmmkinde ve McFarlane'in makalesinde, bir ntifus toplulu�unun �e­
$itli kesimlerinin, baz1lanm $iddet olarak niteleyece�i birtak1m edim­
ler hakkmdaki de�i$ik yorumlan inceleniyor.
l ngilizcede, "viol�te" (tecavtiz etmek, ihlal etmek) fiili, "violence''
($iddet)'m ilgin� bir semantik tamamlay1c1s1d1r. Kelimenin herhalde
en uygun e$anlamhs1 "desecrate" (kutsal bir $eye sayg1s1zhk etmek,
kirletmek) fiilidir ve orne�in kilise eski eserlerinin veya bir sanat ga­
lerisindeki btiytik bir eserin kirletilmesini ahrsak, bu a�1 k�a yasanm
smmnm otesindeki y1k1c1 bir eylemken, burada asli olan $ey, ger�ek
fiziksel zarar nosyonundan �ok, estetik de�erlerin ve inan�larm u�
noktada kirletilmesi nosyonudur. Kenya'da, bir adamm, kas1th ola­
rak Kuran'm tizerine i$emesi olay1m kaydetmi$tim. Kutsal kitap, bu
badireden kurtuldu ve tizerinde iz kalmad1, fakat bu sonu�. "teca­
vtiz"tin vehametini hi�bir $ekilde azaltmad1. Estetik ve dinin fizik­
sel olanm kar$1smdaki bu onceli�ine pek �ok ba$ka ornek verilebilir;
bu kitaptaki ornekler arasmda Moeran'm, Japonya'da hakk1yla uy-

250
gulanan $iddetin gtizelligi hakkmdaki r;ah$mas1, Corbin ve Marvin'in
hem siyasi meydan okumadaki hem de boga gtire$indeki davram$­
larda lspanyol tarz1 (hatta $lkhg1) hakkmdaki katk1lan ve Heald'm
bir orgam kesmeyle ilgili rittiel gosterilerdeki htiner ve bunlarm uyan­
d1rmas1 beklenen imajlar hakkmdaki makalesi yer ahyor.
Burada ben, tart1$mada amlan iki $iddet nosyonu arasmdaki
-fiziksel tahrip olarak $iddet nosyonuyla metafizik kirletme olarak
"$iddet' ' arasmdaki- ili$kinin analitik potansiyeliyle ilgiliyim. Bir­
r;ok Bat1 toplumund a fiziksel tahrip olarak $iddet, metafizik kirlet­
me olarak "$iddet"i orter gortinebilir; muhtemelen bu toplumlarda
ozel mtilkiyetin dokunulmazhgma verilen degerin kendi ba$ma me­
tafizik ve eger denebilirse, tinsel tamhk veya btittinltik nosyonlan­
nm oneminin yerini almasmdan · ottirtidtir- bir adamm otomobilin­
den bir $ey r;almak, o adam1 dua ederken veya bir sanat eserini sey­
rederken kabaca rahats1z etmekten daha ag1r sur;tur-. Tersine, boy­
lesi bir ortme, benim inceledigim ve burada tart1$acag1m Afrika top-
1 umunda hir;bir $ekilde bu denli ar;1 k degildir ve bu Afrika toplu­
munda metafizik dtizen ve gerr;ek fiziksel zarar birbirinden ay1rt edi­
lebildigi stirece, metafizik dtizenin tahribi (fiziksel ki$iler veya nes­
neler de zarar gormti$ olsun veya olmasm) gerr;ek fiziksel zarar ve­
rilmesinden daha btiytik meseledir. Buna uygun olarak bu toplum­
da ve pek r;o k ba$ka Afrika toplumunda bir $iddet eylemini dogru­
dan intikam kadar armmamn da izlemesine onem verilmesi olagan­
dir. Fakat fiziksel tahrip ile metafizik kirletme arasmdaki goreli onem
duragan olamaz. "Afrika toplumu"nda, basit fiziksel ta hrip ogesi­
nin en bag1$lanmaz kabahat haline geldigi kO$Ullar vardir; bu ko­
$Ullarda, eylem art 1k fiiliyatta metafizik dtizensizlige yol ar;an bir
gtinah olmaktan r;1 kar, otoriteye kar$1 bir sur; haline gelir. Burada
incelenen belirli toplumda, boylesi bir donti$tim btiytik olr;tide ir;­
•kin kahr, fakat -olu$mU$ otoritelerin en a zmdan teorik olarak fizik­
sel denetim arar;lan halinde kullanabilecegi- bireysel aktorden ozerk
ve bireysel aktortin d1$mdaki zararh kuvvetlere ili$kin belirli (meta­
fizik) nosyonlarda, bu donti$timtin potansiyeli gortintir haldedir. hin
onemli bir yam, boylesi nosyonlann Britanya toplumunda, $iddet
sorumluluguna ili$kin belirli fikirlere kar$1hk dti$er gortinmesidir.
Sonur; olarak, Bat1h olmayan etnografya, lngilizce konu$anlarm kav­
ramma ir;bak1$lar saglar.
Bunlan incelemek ir;in ben her $eyden onc.e, l 980'lerin Britanya
'toplumundan r;1kanlm1$ malzemeyi ele alacag1m, sonra da Afrikah

25 1
Blocking his Knock-off!:
(K1rmastn1 onle!)

How to protect yourself in


the car-theft crisis?
(Otomobil h1rs1zf1l1 so­
runundan nas1f korun­
malmniz?)

Yuvarlak i�indeki k1s1mda


ise Anakent Polisi Oto­
mobil H1rnzh�1 Masa­
s1' nm �u tinerileri yer
ahyor:
Lock it: (Kilitfe).
Mark it: (#aretfe).
Watch where you park it:
(Park ettilin yeri goz­
le!)

AJil-- J (Metropolitan Polis OrgUtU 'nun izniyle kullamlm1�t1r).

252
Have you Blocked hi s

� �\§
Knock-off?: (K1rmas1-

lla'1C you
m on/edin mi?i

How co protect yoursel[ in


the autocrime crisis:

�cf;o\\'l (Otomobi/ h1rs1z/11!1 so­


runundan nas1/ korun­
ma/IS/mz?i
I . REMOVE the i gni t i on
key and activate the se­

:1'��
e ring loc k : (Kontak

1l1_
anahtanm arabada b1-

p.
rokmaym ve direksiyon
kilidini TA K/Ni
protect yo u rself 2. TAKE all your belon­

in the autocrime crisis gings with you or put


t hem O U[ o [ s i g h ! :
(Kendinize ail hirhir e�­
I REMOVE the ignition k e y a n d yay1 arabada b1rakma­
activate the steering lock. ym veya d1�amlan go­
riilmeyecek �ekilde 81-
2 TA KE all your belongings with you or RA K/ N )
put them out of sight. 3 . PARK i n a sensible pla·
ce, avoiding unl i t areas
3 PARK i n a sensible place, avoiding at n i g h t : (Arabay1 goz
unlit areas at night. oniinde hir yere PA R K
EDIN, geceleri karan­
4 MARK your car and its contents and lik yer/ere park etme­
lit an ant i - theft device. yin.)
For more advice contact your local 4. MARK your car and its
concem � and fit an
Police Station. anli·the[! device: (A ra­
bamz1 ve irindeki e�ya­
/an ISA RETLE YIN ve
h1rs1z/1k a/arm1 tok1n.)

For more advice concact


your local Police Sea ti·
on: (Daha Jazla oneri
irin bu/undugunuz fJOl­
gedeki polis karakoluy­
la temas kurun.)

Bu onerilerin al!mda da
Anakenl Polisi Ocomo­
bil Hirsizhg1 Masasi'·
nm �u standare Onerile­
ri yer ahyor:
Lock it: (Kilitle).
M a r k i i : (/�aret/e).
Wa tch where you park i c ' :
(Park ellifin yeri goz­
le'I
6 M E T A 0 ,:>0 _ , ,·"'· ;. ::,_ . ::_� CRIME PREVENTION SERVICE
=
Metropol i ta n Police Cri·
so z 27 nss·n tet me Prevention Service:
(A nakent Polisi Sur
On/eme Bolumu).

Afi�: 2 (Metropolitan Polis Orgiilii'nfin izniyle k11/lamlm1�t1r).


253
verilerimi. Britanya toplumunda $iddeti tart1$1rken, bile bile etno­
santrik bir varsay1mla i$e ba$layacaA1m. Fiziksel zorun, hi� de!ilse
baz1 insanlar tarafmdan, yasad1$1 kullammlan olarak deAerlendiri­
len edimlere bakacaA1m. Politikac1 terorizmi $iddet olarak anabilir,
fakat onun kendi siyasas1 da muhalifl eri tarafmdan $iddet diye am­
labilir.
Kendileri yukandaki anlamda $iddet kullanmayan, fakat $iddeti
dolayh olarak te$vik eden ve bu te$vikleri yasadan kaynaklanan ba­
z1 edimleri deAerlendirerek tart1$maya ba$1amak istiyorum. �imdi
Londra Anakent Palisi tarafmdan ge�enlerde yay1mlanan bir afi$­
ten soz edeceAim. Afi$, bir metrekareye yak1ri boyutlarda. Bir gen�
adam1, muhtemelen de yirmi ya$m altmdaki bir delikanhy1 betimli­
yor; delikanh elleriyle bir otomobil camma d1$andan vargilcilyle da­
yanm1$, afi$ten seyirciye yonelen gozleri, Mke, hilsran, nefret, �are­
sizlik veya umutsuzluk olabilecek bir duyguyla yamyor. Otomobil
"dokunulmc.m1$" ("inviolate") kahr, delikanhnm "$iddetli" niyet­
leri saVU$turulur ve sen izleyici, bu hilsrana uAratllm1$ "$iddet"in tev­
kifine ve (afi$in ilst k1smmda bilyilk harflerle yaz1lan) " Block his
knock-off' "k1rmasm1 onle"meye kat1hrsm. Afi$ ufak de!i$iklikler
ta$1yan baz1 benzerlerinde $Unu sorar: "Have you blocked his knock­
off?" "K1rmasm1 onledin mi?" veya ilan eder "Blocking his knock-­
arr• "K1rmasm1 ante!". (Bkz. I . ve 2. resimler). Anadili 1ngilizce
olmayanlar, izleyicinin, polis tarafmdan davet edildi!i i$teki dam­
$1kh $iddet edimini gozden ka�1rabilirler. tbarenin yilzeydeki anla­
m1 basittir ve "�almasm1 durdur" demektir. Fakat tersyilz edilmi$
deyim "Knock his block off" (Knock his head off " Kafasm1 k1r"),
kuvvetle k1$kirt1c1 ve dovil$kendir ve kesinlikle fiziksel $iddet i�eren
kar$11a$malarla baAlant1hdir. Afi$ s1radan, 1hmh, kendi halindeki ev­
sahibini kolayhkla, millkilnil $iddetle savunan birine donil$tilrille­
bilecek yoAun bir infiali zekice tasarlar. Baz1 versiyonlarda, ailenin
ve ozel mill kiyetin kutsalhAma a�1k bir gonderme vard1r.
British Mass Observation ar$ivlerinde yapt1A1 �ah$ma, Pocock�
un Britanya'da gilnahkarlarm davram$1an hakkmda kil�ilk �aph bir
ara$tirma yilriltmesini saAlad1 ( 1 985). Bu ara$tirma goreli ve ayrm­
t1h kotillilk yakla$1mlanna sahip, �ok bilyilk su� i$1emi$ olanlan da
baA1$layabilen bir azmhkla, mutlak kotillilk imaj1 boylesi baA1$lay1-
c1hA1 onleyen, en ac1mas1z cezalan oneren veya dil$ilnce tarz1 bu ce­
zalan i�inde barmdiran bir �oAunluk arasmdaki aynm1 dil$ilndil­
rilr. Pek �ok insan, muhtemelen donem donem bu davram$1ar ara-

254
smda gidip geldi�i i\;in bu aynmm bir biltiln, sabit ki$ilerden olu­
$an kategoriden \;Ok, bak1$ a\;1lanm ay1rd1�m1 dii$iinmek daha do­
ru olacakt1r herhalde; ger\;i baz1 k u tupla$malann varh�1 ku$kusuz­
dur ve ba$ka sosyal o1U$Umlarda veya farkh donemlerde, mutlak\;1
gorii$ler azmhk olarak alg1lanabilirler. Ne olursa olsun, polis afi$i
a\;Ik\;a, \;O�unluk etkenini hedefler ve ger\;ekten de pek \;Ok $iddetli
·

durumdaki galeyan unsuruna yoneldi�i soylenebilir.


Elbette ki k1Sasa k1sas tiiril yaptJnmlann normalde ortaya \;1kma­
d1�1 do�rudur ve Britanya'da bir otomobil h1rsmnm bir giiruh tara­
fmdan Jin\; edilmesi olsa olsa tek tiik gorillebilir. Fakat, h1rs1zm ar­
dmdan yakalamak i\;in ba�m$, \;a�m$, ko$ma $eklindeki Viktoryen
tepkiler, ABD'nin \;e$itli kesimlerindeki lin\;ler, \;Ok eskiye ait de�il
ve 1980'1erde bu her iki olgunun da var olmas1, sozgelimi kentsel
Afrika'nm kesimlerinde, polis afi$inin yarat1c1lannm bu tiir kolek­
tif $iddet i\;in kentsel potansiyel bulundu�unu varsaymakta hakh ol­
d uklanm dii$iindiiriiyor.
Afi$ aynca, ger\;ekten de savunuculan tarafmdan siiriicillerin, oto­
mobillerini miimki.in en giivenli $ekilde kilitlemelerini sa�lama \;a�­
nsmdan ba$ka bir $ey olmad1�1 $eklinde a\;1klanabilece�i i\;in de ze­
kice haz1rlanm1$tlr; ki bu da gayet makul bir o�iittiir. O stiinde aym
foto�rafm bulundu�u bildirilerdeki yaz1larda da ger\;ekten otomo­
bilin korunmas1 hakkmda makul ve heyecans1z talimatlar veriliyor.
0 halde sorun, e�er o�iitlenen $ey boylesine makulse, bu o�iidiin
ni\;in boyle $iddetli bir deyime ba$vurularak iletildi�idir. Niye
"rasyonel" bir \;a�n olmasm: "Otomobilinizi kilitlemek h1rs1zh�1 on­
ler'.' Kamu deste�i ve yard1m1 isteyen polis yetkilisinin alt iist olmU$
bak1$h delikanhya yoneltti�i tersyiiz edilmi$ ibare, "Knock his block
off' ("Kafasm1 k1r") ve benzer $ekilde tepki gosteren oteki izleyici­
lere (azmhk gorii$ii?) U\; noktada $iddetli gelir. Bu belirli sunU$Un
ni\;in kullamlmas1 gerekti�i sorusunun a\;1k bir cevab1, bu sunU$Un
$Ok etkisinin ba$ka tiirlii ikinci kez bakmayacak olan gelip ge\;enle­
rin dikkatini \;ekmesidir. �ok etkisinin bir k1sm1 tam da huzurun yasal
savunuculannm i\;kin olarak yasad1$1 $iddeti te$vik etmesi paradoksu
arac1h�1yla ba$anhr.
Fakat, Dickensvari "Tutun ka\;1yor"lar ve Amerika'nm Giiney eya­
letlerindeki lin\;ler, gorece polissiz donem veya durumlarda a\;Ik\;a
giiruh egemenli�ine dayamrken, bu afi$ kamuoyunu, sistematik ola­
rak polisle$mi$ bir toplum i\;inde ve boyle bir toplumun bir par\;as1
olarak potansiyel $iddete davet eder (fakat bu toplum, mesela "Devlet

255
hakkmda kotti konu$an herkesi yetkililere bildirin" gibi daha a�1k
direktiflerin kullamlabilmesi anlammda bir polis devleti degildir) Afi­
$in yapmaya �ah$t1g1 $ey, ba$ka ttirlti sunuldugu zaman yasad1$1 olam
yasal k1lmakt1r. Boylelikle, otomobil h1rs1zlanm !in� eden vatanda$lar
i�in bu, yasay1 ve bu nedenle devlet denetimini kendi ellerine almak­
t1r; ki aym gti� devlet otoritesine kar$I da �evrilebilecegi i�in ho$ go­
rtilemez. Fakat devletin ayg1tlarmdan birinin (yani polisin) dolayh
onderligiyle ve bu dolayh onderlik arac1hg1yla vatanda$lara boylesi
edimler (veya daha ciddi edimler) yaptmlmas1, (varsay1lan) �ogun­
lugun baghhgm1 garanti etmektir ve aynca fiziksel zorun yasad1$1
kullammm1 yasal bir kullamma donti$ttirmektir.
Biz bu konumda, $iddet ve nza arasmdaki ili$ki sorunuyla ilgile­
necegiz (bkz. Turton 1 984: Sf. 22-4). 1980'li y11larm ortalarmda Bri­
tanya'daki $iddet tammmm kaypakhg1 kadar, gerek i�erisinde ttim
insanlarm siyasi temsilcileri i�in oy kulland1g1 bir soztimona demok­
ratik dtizen bak1mmdan, gerek bu ttir temsilcilerin iktidar ara�lan­
m belirledigi iddia edilen bir kamuoyu bak1mmdan, polisin konu­
mu ve rolti hakkmdaki tammlar i�in de kaypakhk soz konusudur.
K1sacas1, polis kamunun hizmetinde mi, yoksa kamuyu yonetiyor
mu?
Boyle ortaya konunca, soru naif kahr, �tinkti hi�bir iktidar sahibi
bunlardan sadece birini veya otekini yapamaz. Sorun hizmetkiir ve­
ya efendi, birinin otekinin daha btiytik etkilerini maskeleyip maske­
lemedigi $eklinde yeniden ifade edilebilir. Simdi farkh $ekilde ifade
edelim: insanlar, otoritenin ytirtitme ayg1tlan olarak hareket eden­
leri nas1l gortirler? Onlan, kendilerinin ontolojik uzant1lan olarak
m1, yani s1radan vatanda$lara benzeyen, fakat yapmalan gereken ozel
(ve bazen �irkin) bir kamu i$i olan ki$iler olarak m1 gortirler? Yok­
sa onlan, ontolojik bak1mdan kendilerinden epey farkh olarak go­
rtip onlara, insanhgm oteki boyutu -ger�ekte hatta insan-d1$1 varhk­
olarak m1 davramrlar? Ytirtitme otoritelerine -aslmda yonetilenler
(subjects) tizerindeki denetimi uygulayanlar olarak gortilenlere- ili$­
kin mesele, onlarm "ger�ek" niyetlerinin ve iradelerinin daima spe­
ktilasyona, yonetilenlerle (subjects) veya tistleriyle ili$kilerinin de­
gi$mesi olarak yeniden yorumlanmaya a�1k olmas1d1r.
Sadece polis i�in degil, mesela, idam cezalanm onaylayan yarg1�­
lar ve oltimleri infaz eden cellatlar i�in de benzer sorular sorulabi­
lir. Boylece cellat kendini, zorunlu bir kamu hizmeti saglayan, hatta
kendini bu kamu hizmetine feda etmi$ biri olarak m1 gortir, yoksa

256
gen;:ekten i�inden ho�lamr m1 veya i�ini insanhktan intikam alma­
nm bir arac1 olarak m1 goriir? Vs. Otoritenin boylesi ayg1tlan tara­
fmdan ifa edilen eylemler hakkmda ahlaki yarg1lar vermeyi gii� bul­
salar bile, yonetilenler boylesi sorunlar iizerinde kafa yoracaklard1r.
Gorev ve niyet/kas1t ili�kisi hakkmdaki bu sorunlar, makam (go­
rev) ile makam sahibi (gorevli) ikili�i konusundaki normal antro­
polojik ilgi alanmm otesine uzamr. Laik kral, ahlaki bak1mdan ko­
tii ki�i say1labilir, fakat siyasi olarak iyi (yani etkin) kral olarak de­
�erlendirilebilir ve bu yiizden devrilmez. Bununla birlikte, kutsal kral
hem ahlaki hem de siyasi ki�idir (bu kitapta Overing tarafmdan ak­
tanlan Piaroa �amam gibi) ve onun adma yap!lan gayri ahlaki edim­
ler, onun kral olu�unu ve hii kmetti�i kralh�m nitelikl�rini etkiler ve
mevkiinden ahnmasma yol a�abilir. 1980'li y11lann ortalanndaki Bri­
tanya'da azmh�m. polis hakkmda hem gene! konulan hem de grev­
ci maden i��ileri ve grev gozciileriyle kar�1 kar�1ya gelmeleri gibi be­
lirli konulan de�erlendirirken sordu�u ciddi sorulann, kutsal kral
i�in sorulan sorulara benzedi�i ku�kusunday1m. Bu sadece, polisle­
rin, diyelim e�itimleri ve e�ilimleri bak1mmdan yapt1klan i�e uygun
ki�iler olup olmad1klan meselesinden ibaret de�il. Bu daha �ok po­
lislerin ki�iler olarak, azmh�m insani ahlak tammmdan �1kmaya bll$­
lamalan ve �o�unlu�un goziinde o rne�in solun zehirleyici ajanlan­
nm faaliyetlerinin bir�ok �eyden sorumlu say1lmas1 (veya oyle ele ah­
myor goriinmesi) gibi, toplumun dokusunu 1slah1 imkans1z �ekilde
lekeleyip lekelemedikleri meselesidir.
0 halde sozii edilen azmh�m gorii�ii. polislerin ideal olarak, ken­
dilerinden ve kendi eylemleri i�in kendi "topluluk"lanndan sorum­
lu olan, medeni gorevin rolii diye tammlanan bir rolde devletten ozerk
ahlaki ajanlar olmas1d1r; bu medeni gorev t1pk1 kutsal kralmki gi­
bidir; polis ahlaki bak1mdan ba�ans1z olursa medeni bak1mdan da
ba�ans1z olur. Sozii edilen �o�unlu�un gorii�ii ise, polislerin ahlaki
bak1mdan notr olduklan ve merkezi devlet tarafmdan takdir olu­
nan gorevlerini, bazen zorunlu olarak ac1mas1zca ifa ettikleri �ek­
lindedir. Burada polisler de laik devlet yoneticileri gibi, -kendi ba�1-
na ahlaklanm hakhla�t1rabilecek- etkinlikleriyle yarg1lamrlar. Ge­
ne! terimlere �evrilirse, �o�unluk, su�lulan ve onlann �iddet su�la­
nm sadece devletin yarg!lanna kar�1 sorumlu olarak goriirken, azm­
hk boylesi sorumlulu�u. su�lulann kendileri tarafmdan, bazen hat­
ta devletin yarg1lanndan ba�1ms1z olarak ta�macak ahlaki bir so­
rumluluk olarak yeniden tammlar.

257
BOylesi r;eli$en g0rti$ler, $iddet sorumlulu�unun d1$a ve ir;e yOne­
lik olmas1 olarak ar;1klanabilirler. Sorumluluk d1$a yOnelik oldu�u
zaman, $iddet merkezkar; olarak bireyden devlete do�ru ar;1klamr ve
ayn$tmhr; ir;e yOnelik oldu�u zaman, merkezcil olarak mtimktin ol­
du�u kadar dar bir ili$kiler a�1 ir;inde ve son olarak da sur;lunun
kendi ki$isel ahlak1 bak1mmdan yorumlamr. D1$a dOntikltik, ttim
toplu m adma hareket etti�ini One stirerek devletin ceza uygulamas1-
na yol ar;ar; bu arada, ir;e dOntikltik, dar grup rehabilitasyonu giri­
$imlerine yOnelme e�ilimindedir. Bununla birlikte ilginr; olan, her
iki g0rti$iln de, ur; noktalanna gOttirtildtikleri zaman bireyin $iddetli
Oltimti}'.le sonlanmahd1r. Devletin nihai yaptmm1 elbette ki idam ce­
zas1d1r. Ancak bir de, r;ok geli$mi$ bir ki$isel ahlaki sorumluluk duy­
gusun un kendisinden beklenen ytiksek ahlaki standartlan ihlal etti­
�ini dti$ilnen kabahatlinin intihanna yol ar;abilmesi de se>z konusu­
dur.
Argtimam geriye do�ru ur; noktalanna gOttirdti�timtizde, kendi­
ne yOnelik ve Otekine yOnelik $iddet arasmdaki bu son aynm1 gOre­
bilece�imizi dti$ilntiyorum; bu aynm k1smen, a) kendine sorumlu­
luk kar$1smda Otekileri kmama, b) kutsal kralhk kar$1smda laik kral­
hk, c) "polis"in ahlaki bir toplulu�un mensubu olmas1 kar$1smda
"aynas1z" ya da "domuz"un insani olarak (topluluktan) kopmu$ bas­
k1c1 olmas1 ve son olarak da d) yapan tarafmdan ahlaki zorunluluk
olarak dti$ilntilen, fakat Otekilerin yarg1sma ar;1k olan bir ttir ki$isel
fedakarhk olarak $iddet kar$1smda belirli bir amacm, mesela devle­
tin bekasmm, kabul edilen ve pek az sorgulanan bir arac1 olarak $id­
det arasmdaki aynmlan yans1t1r.
Tekrar polis afi$ine de>nelim, inamyorum ki afi$in paradoksal ni­
teli�i -yasad1$1 $iddetin dolambar;h yoldan te$vik edilmesinde yasa­
nm sur; ortakh�1- 1980'li y11lann Britanyas1'nm $iddet kullammmm
niteli�i ve derecesinin tamm1 hakkmdaki ar;mazm1 ifade ediyor. Bu
konulan r;evreleyen tart1$malann burada de�erlendirilmesi gereksiz,
zaten biliniyorlar. Dstelik, bunlar, "ortaya r;1kan polis devleti"ne yO­
neltilen ve "topluluk ahlakmm/dininin vs. r;Oztilmesi"nin verdi�i
umutsuzlu�un dile getirildi�i sur;lamalarda, ilgili pek r;ok tarafm r;1-
karlannm farkh diliyle Ozlti olarak ifade edilir. En temel meseleler­
den birini ele ahrsak, afi$ten do�an ve tart1$malarda meydana r;1-
kan $U sorunun sorulmas1 gerekir: �iddet, ki$isel ahlak bak1mmdan
m1, yoksa sosyal hukuk bak1mmdan m1 tammlanabilir? Kald1 ki $id­
det, ki$inin bir parrqs1 m1d1r ve nihai olarak da, -sadece ki$iyle mi

258
ilgilidir, yoksa ki$i tarafmdan m1 i$1enir (yani ki$i tizerinden mi yan­
s1r) ve sadece d1$ ajanlar tarafmdan ele alm1$ma m1 tabidir? �imdi
baz1 k1yaslamalar yapmak tizere Afrika malzememe donece�im. Bu
tart1$mamn, "ahlaki birey" ile "ahlaki bak1mdan notr devlet" ara­
.
smda bu lunan ve inceledi�im toplumda var oldu�u soylenebilecek
kar$1t hkla ne denli ilgili oldu�unu gorelim istiyorum.
Kenya'mn Mijikenda halklanndan biri olan Giriamalar arasmda,
intihar $eklindeki kendine yonelik $iddet, oteki ki$ilere yonelik $id­
detle bir arada va� olur. Modern Britanya'n m yukandaki analizini
izleyenler, bu iki $iddet modeline (intihar ve cinayet) birbirinden ay­
n iki a\;1klay1c1 nedensel i$leyi$in e$lik etmesini bekleyeceklerdir: Bun­
lardan biri, "oteki"ni (cinayet) tammlayan ve su\;layan a\;1klama, biri
de sorumlulu�u kendine (intihar) atfeden a\;1klamad1r. Fakat bu te­
mel kutupsalhk (dikotome), Giriamalar i\;in do�ru gortinmtiyor, \;tin­
kti insanlar elbette ki intihan (kendini asma) cinayetten (b1\;akla ve­
ya okla) ay1rt ederler, fakat bu her iki ttirti de kazalar (palmiye a�a­
cmdan dti$me, bo�ulma, yanma, y1lan 1S1rmas1, araba kazas1 vs.) gi­
bi oteki "vakitsiz" oltimleri de kapsayan "kotti oltim" kategorisinin
ornekleri olarak de�erlendirirler. Boylece bir dtizeydeki cinayet ve
intihar aynm1, bir ba$ka dtizey i\;inde, tek bir metafizik kavram -
kotti oltim- i\;inde kapsamr. 0 halde cinayet ve intihar Giriamalar
i\;in aym m1d1r, yoksa farkh m1d1r? Ve e�er tek bir metafizik fikrin
iki ayn yonti iseler (bir yabanc1ya) bu iki yanhhk Britanya'daki $id­
detle ilgili sorunlan \;evreleyen konularla ilgili bir fikir vermez mi?
O ncelikle, "kotti oltim" kavrammm \;evrilmesi gerekli. Giriama
dilindeki kufwa kwa viha (veya (vihani) savll$ta olmek terimidir. Viha
(sava$) anahtar kavramd1r. Aslmda en iyi \;evirisi $iddettir, \;tinkti
viha sadece sava$ta olmeyi anlatmaz, aynca domestik tart1$malar­
dan \;Ikan kavgalar ve tesadtifi " kazalar" sonucu oltimleri de kap­
sar. 0 halde viha, i ngilizcedeki " fiziksel zorun iradi kullamm1 yo­
luyla $iddet" ve "hayatm btittinlti�tine tecavtiz" anlamlanyla yaka­
lanan eylem ve vesile tipleri i\;in kullamlan bir terimdir; \;tinkti ka­
zalar, cinayet ve sava$ta oldtirtilmek, hayat1 yanda kesen ve ki$inin
btittinlti�tinti bozan olaylard1r. Kavram, ozellikle $iddetin yasad1$1-
h�1m anlatmak i\;in kullamlmaz. Fakat bir hukuk fikrinin, yani Gi­
riama yasal kavramlanyla bir arada var olan bir kirlenme nosyonu­
nun, i$lemesini ongordti�ti soylenebilecek bir anlam ta$1r.
"Katti oltim"le ba�lant1h metafizik fikirler, -sava$ta savll$\;Ilar ola­
rak, koyde kavgalarda veya kazayla- oldtiren erkek ve kadmlann i\;-

259
lerinde kurbanlarmm kamm ta$1d1klan ve art1k kilatso (mulatso, kan­
dan ttireyen bir kelime) olarak bilinen negatif duruma tabi oldukla­
1
n nosyonunda odaklamr "Katti oltim" (veya viha oltim) bu birey­
lerin i$ledikleri ve bu kO$Ula atfedilen sonraki cinayetleri, intihan,
$iddet edimlerini veya kazalan anlat u•. Bu edimlerin ger\;ek moti­
vasyonlan elbette tammlanabilir; bunu sonra orneklerle goreceAiz.
Fakat kilatso, onlan kaps1yor, deyim yerindeyse onlan eyleme \;evi­
riyor addedilir.
Kilatso'nun negatif hali, annmayla uzakla$tmlmahd1r: Bir kuv­
vet olarak k ilatso, fiiliyatta ozerktir ve bu nedenle de ters teperek
oldtirenlerin kendi ailelerine de yonelebilir ve pek \;Ok oltime sebep
olabilir. Benzer $ekilde, kazalarda olmti$ olanlar dahil, kurbanlar
kendi hanelerinden rittiel olarak kopmahdirlar. Bunun pek \;Ok oAesi
var. Kurbanlar evlerinin d1$ma gomtiltir (baz1 Mijikenda gruplann­
da k1sa yoldan bozk ira at1hr); kurbanlara cesetlere giydirilmesi adet
olan patiskadan sanzu giysi giydirilmez, oldtiAti sirada tizerindeki
giysilerle gomtiltirler; cesetleri mezara tahta tabutlar i\;inde konmaz­
lar; gomme toreni normalden bir gtin az surer ve gomme pozisyonu
farkhd1r (ve olumun niteliAine uydurulur); olumun kendisi de ko\;
kesilmesi yoluyla armdmlmahdir; ger\;i pek \;Ok s1A1r ve ke\;i de ke­
silir. Ek olarak, kurbanm annesi ve babas1 gommenin ertesi gtinti­
ntin gecesi evlerinin d1$mda uyumah ve cinsel ili$kide bulunmahdir.
Bunun istisnas1, merhumun bir erkek olduAu ve ana babanm da ha­
yatta olmad1A1 durumdur: 0 zaman ikinci yas toreninin sonunda yas
tutan dul kadm, ev d1$mda, "ormanda veya bozkirda" bu i$ i\;in para
alan, fakat Mijikenda halklarmdan olmayan (yani tam d1$arhkh olan)
ve ku$kulanmad1A1 i\;in kilatsoyu beraberinde ahp gottirecek olan
bir erkekle cinsel ili$kide bulunmahdir. Bu bihaber erkek, genellik­
le uzak Luo tilkesinden bir erkek olarak anlat1hr. Luo halk m m yur­
du \;Ok uzakt1r, fakat Luolar \;ah$mak tizere ttim Kenya'ya daA1hr­
lar. Kilatso ahp-gottirtictileri olarak nitelendirilmeleri, (yakm i li$ki­
lerin ba$ka ttirlti norm olU$tUrmalanna raAmen) san ki bir dti$mana
yonelik gibidir; \;Ok uzak yabanc1 diyardan fazlas1yla yakma geldik­
lerine veya ahk\;asma ayart1ld1klanna gore sonu\;larma katlanmah­
d1rlar. Paralel bir tav1rla dul erkekler de aym ama\;la, uzak bir yore­
nin fahi$esiyle cinsel i li$ki kurma k zorundad1rlar; fahi$eye ticretini

1 . Kllatao'nun ttirediOi kelime olan mulatao, doOal yetenek dahil daha po­
zitif imalar la$ir.

260
ola�an bi\;imde odemeliler ki kadm ku$kulanmasm. Bu son yilktim­
ltiltiklerin, kilatsoyu evden uzakla$tlrmak ve uza�a gondermek i\;in
tasarland1�1 soylenir. Bazen kilatso, kifo'nun, oltimtin e$ anlamhs1
olarak da k ullamhr.
Yukanda amlan ttim rittiel ytiktimltiltikler ba�lay1c1d1r, \;tinkti ye­
rine getirilmemeleri halinde, merhumun kendi hanesine hastahk ve
oltim getirecektir. Boylesi gorevleri ihmal etmek, Giriamalann koz­
molojik "do�al" hukuk kavramlanm \;i�neyip ge\;mektir; t1pk1, bizzat
oltimlerin bu aym kozmolojik dilzene bir riayetsizlik olmas1 gibi.
Katti oltimlerle ba�lant1h kirletici ve bula$1C1 etkiler a$a�1da k1-
salt!lm1$ olarak amlan vaka ile orneklenir:
1. Paramn kottiye k ullamlmas1 su\;lamalannm ardmdan, gen\;
i$\;ilerden biri, bir \;ayhane sahibi olan Kazungu'ya b1\;akla sal­
d1rd1. 1$\;i, orada bulunanlar tarafmdan onlendi ve zarar goren ol­
mad1.
2. Pek \;Ok ki$i, gen\; sald1rganm "i\;inde bir ruh" ta$1d1�1m ile­
ri stirdti, \;tinkti kendinden ya$h alt1 erkekle birlikte, cad1 oldu�u­
na htikmetmi$ olduklan bir ba$ka adam1 oldtirmti$tti.
3 . Gen\; adam cinayet s1rasmda tutuklanm1$t1, fakat "gem;" ola­
rak sm1fland1�1 i\;in serbest b1rak!lm1$tl.
4. Simdi, "(oldtirtilen) ya$h adamm kanmm, i\;inde" oldu�u ve
"bir halk hekimi tarafmdan anndmlana kadar ba$kalanm oldilr­
meye devam edece�i" (burada kilatso'nun stire�en etkileri amh­
yor) ileri stirtiltiyordu.
5. Gen\; adamm Kazunguya sald1rmasmdan sonra bile, ne Ka­
zungu ne de ba$ka biri ne polis \;a�1rmak istedi ne de gen\; adam1
mahkemede su\;lad1. Kazungu, "\;ocu�a" ac1d1�1m soyledi, oteki­
ler de u�runa harekete ge\;ilecek hi\;bir elveri$li ama\; olmad1�1m
soylediler.

Bu ho$gortintin saldirgamn gen\; olmasmdan kaynakland1�1 dti­


$tintilebilirdi, fakat daha ya$h sald1rganlar kar$1smda alman tav1r da,
hatta oltimle sonu\;land1�1 zaman bile, aym ho$gortiyil i\;erir. Poli­
sin i$e kan$mas1 mert\;e sa�lamr ve modern mahkemelere gayet sa­
km!larak ve sadece olaydan bir stire sonra, mesela ortah�m yat1$­
mas1 sa�land1ktan sonra gidilir. �arp1c1 olan $ey, olaym sorumlulu­
�unu, mtimktin oldu�u takdirde eleba$mm kontroltintin d1$mdaki
etkenlere ytikleme e�ilimidir.
0 halde, bir nebze geni$ bir gene! onerme olarak, "kotti oltim"tin

261
meydana geli$i veya uygulanmas1, sadece bireyler veya bire)'.lerin kan­
da$lan (akrabalan) annma riti.iellerini yerine getirmedikleri takdir­
de bireylerin sorumlulu�udur. Yukanda a�1klanan motivasyonlara
ra�men, boylesi oli.imlerin arkasmda so�ukkanh bir koti.iniyet yatt1�1
vurgulanmaz ve katilin iradesi i.izerinde durulmaz; bu da ni�in "ka­
zalar"m crime passionelles (tutku su�lanyla) ve intiharlarla aym me­
taf izik rahats1zhk ti.iri.ine ait olarak sm1flanabildi�irri a�1klar.
Giriama di.i$i.incesinde, "koti.i o.li.im" nosyonlan ("ecel" oli.imleri
gibi), oteki oli.imlerin atfedildi�i cad1hk nosyonlanyla onemli ol�i.i­
de kar$1thk i�indedir. Qldi.irme nedenleri, intikam gibi, gayet anla­
$Ihr olsa bile, yol a�t1klan koti.ici.il y1k1c1hktan ve oli.imlerden, cad1-
lar sorumlu tutulurlar. Ya itiraf etmelidirler ya da bir $ekilde, son­
radan kendi ba$lanna gelen talihsizlikler ve hatta oli.im yoluyla he­
sap vermelidirler.
Bununla birlikte bu iki fikir dizisi, viha oli.imi.i ozel durumunda,
yani bir hindistancevizinin di.i$mesi s onucu oli.im gibi, d1$ sebebin
�ok gi.i�li.i oldu�u ozel bir durumda a�1k�a �ak1$1rlar. Giriama i.ilke­
sinin, hindistancevizi a�a�lannm yeti$ti�i bolgelerinde evleri bir bi­
rine ba�layan patikalar a�a�lann altmdan ge�er. Ancak hindistan­
cevizi di.i$mesiyle birilerinin yaraland1�mm duyulmas1 son derece en­
derdir. Ger�ekte hindistancevizleri oyle de�erli ki daha tam olgun­
la$madan once toplamyorlar. Ne var ki bir hindistancevizi daha ol­
gunla$matctayken di.i$ebilir. Di.i$en bir hindistancevizinin birini ol­
di.irmesi gibi ender bir olayda, bir vi ha oli.imi.indeki standart davra­
nI$ izlenerek kurban evinin d1$ma gomi.ili.ir, fakat ek olarak kurba­
nm koti.iniyetli biri -cad1h�1 kendine yonelik bir cad1 (mutsai) olma­
s1 gerekti�i sonucuna vanlacakt1r. Bununla birlikte soz konusu ki$i­
nin, kaza s1rasmdaki niyetleri hi� amlmaz. Burada cad1hk d1$sal,
ozerk bir ajan olarak (�ok seyrek olarak ruh diye amlan) kilatso gi­
bi i$ler.
Fikirlerdeki bu orti.i$me, cad1h�m genelde viha oli.imlerdeki ro­
li.iyle ilgili �ift anlamhh�1 yans1t1r. Pek �ok vaka tart1$masmda veya
soyut konU$Urken, insanlar cad1h�1 viha oli.imlerinde rol oynad1�1
$eklinde de�erlendirmezler. Fakat kurbanlara en yakm bir veya iki
ki$i i�in oli.imi.in, oli.im kO$Ullanm "gondermi$'' Olan bir cadmm i$i
sonucu oldu�u iddia edilebilir.
0 halde, "koti.i oli.im" dahil her oli.im, .biri ya da ote k i i�in, muh­
temelen, (Giriamalar arasmda pek �ok ti.iri.i bulunan) cad1h�m bir
ya da daha �ok say1da $eklinin sonucu olarak de�erlendirilmekte-

262
dir. "Ve mesela" rakip a�1gm k1skam;hg1 ve aynca epey farkh bir ki­
�inin cad1hg1yla harekete gei;irilen bir "k()til ()lilm" ai;1klamasmm
geri;ekte tutars1z veya i;eli�kili olmas1 gerekmez. Her �ey bir yana,
rakip a�1gm k1skani;hg1m hatta �iddetli �ekilde ifade etmesi bekle­
nebilmesine ragmen, bu tek ba�ma birini hasm1m ())dilrme noktas1-
na g()tilrmeye yetmez (aym k1z ugruna birbirine rakip olan geni; er­
kekler arasmda bii;ak d()vil�leri yaygm degildir). B1i;ak kavgalarmm
sadece birkai;1 ()lilmle sona erer ve Azandeler arasmda, kimin cad1-
hgmm bu istisnalan yaratt1g1m bi imeyi dileyen Giriamalar olacak­
tir. 1ntiharda da benzer bir akd yilriltme s()z konusudur. l ntihan mo­
tive eden etkenin, ilgili ki�inin kederinde veya utancmda kald1gma
inamhr (geri;ekten de bir sihirbazm i�inin bilyilk k1sm1, ki�isel ba­
g1mhhgm sebeplerinin te�hisi ve izlenmesinden olu�ur), fakat nihai
sebep, eger istenirse, daima cad1hgm bir tilrilne atfedilebilir.
Utsai, cad1hk ii;in kullamlan en gene) terimdir; aynca, cad1hgm
i;e�itli ba�ka tilrlerini de kapsayan bir kategorik terimdir. Geni� ii;
sm1flamalar vardir ve bu sm1flamalar, belirli bak1mlardan -daima
yeni i;e�itlerin dahil edilmesiyle- i;e�itlenirler. Fakat hepsi de ya he­
saph bir intikam edimi olarak ya da k1skani; veya kmk bir kalpten
kontrolsilz i;1kan k()tillilk olarak, insan cadmm zarar verme niyeti­
ne dayandmhrlar. Koruyucu bilyil denen �eyin kullamlmas1 bile, ca­
d1hk olarak yorumlanabilir: Umutsuz kurbanlar, bilyillerinin ba�a­
nh g()rillmesi halinde cad1hkla sui;lanma riskinden kai;mak ii;in, ken­
dilerine saldiracagmdan �ilphelendikleri ki�ilerin yoluna flngo ilac1
koyarlar veya caddan yakalamak ii;in ba�ka y()ntemler kullamrlar.
Bana s1k s1k s()ylendigi gibi, "Neredeyse hemen herkes cad1d1r, i;iln­
kil oglu (ya da bir yak1m) ()Jdogo zaman kim ()fke duymaz?"
Kendinden menkul ai;1klanan cad1hk, elbette ki Afrika'mn bilyilk
k1smmda yaygmdir. Bu, insanhgm y1k1c1hgmm insanhgm kendi el­
lerinde bulundugu �eklinde bir g()ril�tilr, fakat pek i;ok ruh ve gizli
k uvvetler de bu silrei; ii;inde kullamlabilir. Buna kar�1hk bir "k()til
())ilm", muhtemelen bir dil�mamn cad1hgmm iradesiyle geri;ekle�­
mesine ragmen, aniligi ve kesinligiyle insanhgm normal alanmm ()te­
sinde yer ahr. Caddar k()tildilr, fakat yukandaki ahntmm g()sterdigi
gibi, onlar da ba�ka insanlar gibidirler. Bununla birlikte cad1hk bir
"k()til ()lilm"le sonui;land1g1 zaman, armdmlmad1ki;a sonsuz olabi­
lecek bir kirlenme ba�lat1r: "K()til ())ilmler" tek tek i nsanlarm, ca­
ddarm veya cad1 olmayanlarm ()zerk hale gelmesini tehdit eden za­
rarh kuvvetler y()nilnde i�ler.

263
"Kotil olilm" kurbam cesetlerinin gomillil$ilnil ku$atan sembo­
lizmin dil$ilndilrdilAil gibi, bu kuvvetler evin d1$mdan ortaya \;1kar­
lar ve yine oraya gonderilmeleri gerekir. Cad1 en azmdan insani var­
hA1yla evdeki ahlaki topluluAa aittir. Bu nedenle cad1hk (utsai) tek
bir hanenin veya· biti$ik hanelerin insanlan arasmdaki ili$kilerin uAur­
suz, fakat ka\;1mlmaz bir boyutudur; viha ("kotil olilmler"in $idde­
ti) ise bu egemenlik alanlanmn d1$mdaki ili$kileri anlat1r. (Fakat "ko­
til olilm"iln sorumluluAu soz konusu olduAunda, cad1, ayn olmas1
·gereken d1$ ve i\; kesimlerin ortil$mesine sebep olur.)
Viha'mn d1$ yonelimli ili$kiler ifade etmesi, bizzat kavramm ko­
keni hakkmdaki onermelerden doAar. Giriama toplumu, ya$hlann
bugiln bile hat1rlad1A1 alt1 bolilme aynhr. Bu bolilmler iddia edildi­
Aine gore, ideal olarak endogamd1. Fakat gen\; erkekler bazen bir
kadm i\;in bir ba$ka bolilme akm yap1yorlar ve erkeklerden biri o
kadmla evleniyordu. Buna "gen\; erkeklerin sava$1 (vihas1)" denir­
di. Erkeklerin ait olduAu kesimin ya$hlan durumu tart1$tlktan son­
ra k1zm ait olduAu bolilme bedel odemeye karar veriyorlard1, "\;iln­
kil aksi takdirde mbari (kabile, kesim, klandan patrilineal soy gru­
buna kadar her $ey anlamma gelir), pek \;Ok ki$inin oldilrillmesiyle
yok olacakt1�· Her iki bolilmiln ya$hlan bir araya gelip evcil hayvan
$eklinqe bir bedel yiyeceklerdi.
Bu yorum idealize edilmi$ olsa bile, vihanm Giriamalar ile Masa­
iler gibi epey uzak halklar arasmda meydana gelebilen tilrden bir
sava$tan daha ote anlamlar ta$1d1A1m dil$ilndilrilr. Viha kavram1 ay­
nca d1$ evlenme (egzogami) ve i\; evlenme (endogami) arasmdaki uy­
gun smmn nereden ge\;tiAi ve nas1l silrdilrilldilAil problemiyle de baA­
lant1 hd1r. Hem saldmy1 hem onanm1 ya da hem bolilnmeyi hem ye­
ni dilzeni ongorilr. Bu nedenle \;aAda$ donemlerde viha oli.lmleri­
nin, i\;indeki kan$1khAm onanlmas1 gereken daha geni$ bir evren i�in­
de biltilnle$mi$ i\;eri kar$1smda bolilnmil$ d1$an temas1m yeniden
ilretmesi ilgin\;tir. Bir kez bana bir ya$hnm dediAi gibi "Kotil Olilm­
ler vihadir (sava$) \;ilnkil ev alanma girmemeleri gerekir. Onlar d1-
$anya aittif.'
O teki temalarm da \;aAda$ donemlerde yeniden ilretildiAi yoru­
munu yapabiliriz. Boylece bolilm i\;i endogami art1k var olmad1A1
halde, yerel endogamiye, yani farkh patriklanlar arasmda, fakat bir
kom$uluk toplumu i\;inde evlilik kesinlikle tercih edilir. Bu tip evli­
likler \;OAunluAu olu$turu rlar. Millk evlilikleri ve e$lerin uzak coA­
rafi yerlerden olmas1 s1k s1k $ilpheyle kar$1lamr ve e$in yakm yerel

264
soy grubunda kilatsoyla ve etkileriyle ilgili "k()til" viha ()Jilmleri mey­
dana gelip gelmedigini ()nceden dikkatle kesinle�tirmek icin ara�tir­
ma yap1lmahd1r. K1demliler y()netiminin ensestin veya zina tabula­
rmm ihlal edilmesinin (mavingane ve kirwa denir) sebep oldugu kir­
lenmeler, ci.izzam ve verem gibi ()teki kirletici dertler de ara�tmlma­
hdir.
Bir ba�ka deyi�le, cografi yakmhk, iceriden evlenen gruplarda an­
hgm kolayca kesinle�tirilmesini temsil eder; birbirlerinden uzak yer­
lerde oturan e�ler arasmda evlilik b()y)esi bir kesinle�tirmeyi ()n)er.
Bu kendi ba�ma �a�1rt1c1 degildir. Bununla birlikte, bu aynca, kom­
�uluk toplulugu icindeki insanlarm, kendilerine bilyil yapacak ki�i­
lerle kar�da�masmm muhtemel oldugu bir durumdur. Caddarm kur­
banlanm uzaktan etkilemeleri normal degildir. B()ylece �u formillil
elde ederiz:

Yerel ic evlenme (endogami) Dil�ilk viha riski


Yilksek utsai (cad1hk) riski
veya,

Yerel d1� evlenme (egzogami) Yilksek viha riski


Dil�ilk utsai riski

Bu yerel d1� evlenme, her ne kadar az tercih edilse de bir alternatif


olarak g()rillilr ve kendini yerel caddarla ku�atdm1� hisseden belirli
bir ailenin oglunu veya klZlm d1�andan evlendirmek it;in gereken an­
la�may1 yapmay1 ara ma tercih ettigi ac1ktir. D1�andan evlilik ge­
nellikle ailenin tilmilniln veya bir k1smmm yeni akrabalanmn alam­
na dogru fiziksel hareketine ba�lang1c olur. Hareket, aileyi yeni bir
kom�ulugun bir parcas1 haline getirir ve yerel ic evlenme tercihini
yeniden ilretir. Aym zamanda da ailenin, yogunlugu ifadesini cad1-
hkta bulacak olan yeni bir dizi yerel ili�kinin icine girmesini saglar.
Bu muhtemel hareketler d()ngilsilnde ("d1�" �iddet olarak) vihay­
la ili�kili korkularm ve ("ic" cad1hk olarak) utsaiyle ilgili korkula­
rm, ikisinden biri uc noktaya ula�t1gmda, birbirlerine kar�1t y()nde
etki ettiklerini g()rilrilz. B()y)ece viha ()Jilmleri dahil, tilm ()Jilmlere.
en azmdan bazdanmn g()zilnde cad1hk sebep olurken, "k()til
()Jilf'\ller"de kayg1 konusu olan bu gilc vihadir. B()ylesi viha ())ilmle­
rinde acil olarak yapdmas1 gereken �ey. armmadir cadmm bulun­
mas1 degil. Vi ha olmayan ya da "siradan" ()Jilmlerde armma gerekli
degildir, fakat cadmm kimligi saptanmah ve bedelini ()demesi sag-

26S
lanmahd1r; bu, kurban gorece gern;se, ozellikle ge�erlidir. �u ya da
bu zaman "herkesin bir cad1 oldu�u" iddiasm1 hat1rlarsak viha­
olmayan oli.imler birbirlerinin yakmmda ya$ayan insanlann ahlaki
duyar hhklanna ve sorumluluklanna i$aret eder. Vi ha oli.imleri, do�­
rudan ki$isel sorumluluk gibi problemlerin otesine ge�er.
Burada: a) bireyin d1$mdan ortaya �1kan viha $iddeti fikri ve bire­
yin ahlaki toplulu�u; b) Britanya'da bireysel $iddetin aslolarak, po­
lisin i�inde bulundu�u. devletin u�ra$aca�1 bir problem oldu�u $ek­
lindcki sozi.imona �o�unluk gori.i$i.i arasmda bir ba�lant1 oldu�unu
di.i$i.ini.iyorum. Ne de olsa viha sadece toplulu�un d1$mdan gelen de­
�il, yerel topluluk arac1h�1yla ve topluluk i.isti.i gelen kuvvetleri an­
lat1r. Baz1 bak1mlardan, yerel topluluklann i.izerinde oturan ve (e�er
Foucault'nun kapsay1c1 perspektifinden odi.in� ald1�1m bir imaj1 kul­
lamrsam) onlan gozleyen ve cezaland1ran devlet fikrine benzer. Fark­
hhk, devletin tebaalannm gozi.inde me$ruluk kazanmaya �ah$mas1
ve bazen de bu me$rulu�u elde etmesindedir. Viha $iddeti, zor kul­
lammmm ne me$ru ne de gayri me$ru $eklidir. Viha $iddeti, deyi$
yerindeyse, dizginleri insan siyasi ki$ilerin elinde olmayan bir y1k1c1
gi.i� potansiyelidir. Ancak bir ki.ilti.irel grubun bir ba$ka ki.ilti.irel gru­
ba kar$I sava$I anlamm1 ta$1mas1yla, devlet fikirlerine ya da hi� de­
�ilse fetih fikirlerine temas eder. "Ani" ve $iddetli oli.imleri anlat­
mas1yla daha normal olarak insanlann, insanm y1k1mmda beklen­
medik ve ahlaks1z kuvvetlerden duyduklan korkulan $ekillendirir.
Buradan, gi.i�li.i insanlann kurallanm uygulatmak i�in viha benzeri
korkulan kulland1klan, bir noktada ger�ekten bu yetene�i de gos­
terdikleri -kitle oni.inde idamlar gibi- durumlara varmak i�in ge-
rekli ad1m gorece ki.i�i.ikti.ir.
Paralel bir tav1rla, Giriamalann cad1hk kavray1$1yla Britanya'da­
ki azm/1gm $iddet gori.i$i.i arasmda bir ba� gori.iyorum. Giriamalar
cad1lan ay1phyorlar ve cad1lara kar$I tav1r ahyorlar. Fakat aynca ca­
d1lan, madan insani varhklar olarak kendilerinin hirer yans1mas1
olarak ve her $eye ra�men ahlaki toplulu�un hay1flamlacak, ama ka­
�m1lmaz bir par�as1 olarak gori.irler, ama zaman zaman yine de ca­
d1 avlanna giri$irler. Britanya'daki azm hk, en i�ren� edimleri, her­
kes tarafmdan payla$1lan bir ahlaki �er�eve i�ine yerle$tirme pe$in­
dedir ve onlann motivasyonlanm kavramaya �ah$1r. �iddet azm hk
tarafmdan bir a�1klama arac1 olarak bile gori.ilebilir: h�i mahallele­
rindeki teror, i$siz ve hayal kmk h�1 i�inde bulunan, ama ne yaz1k
ki toplumun i.iyeleri olanlann umutsuzlu�unu gosterir, ama talih ese-

266
ri, onlarm kahtsal veya do�U$tan gelme yetenekleri varh�1m surdu­
rur. Bu, Giriamalar ve pek i;ok ba$ka Afrika halk1 arasmda cad1h­
�m bir ai;1klama sistemi olmasma pek i;ok bak1mdan nas1l da ben­
ziyor.
0 halde viha, $iddet potansiyelidir. Siyasi fetih, kurumla$mI$ hi­
yerar$i ve merkezi otorite kO$Ullan altmda zor kullamm1, daima tek
sei;enek olmamasma ra�men, geri;ekle$tirilebilir, hatta ahlaki top­
luluk ii;inde me$ru k1hnabilir. i namyorum ki ba$ta ele ald1�1m Londra
polis afi$inin yakalamaya i;ah$t1�1 $ey, bu potansiyeldir, bu vihadir.
Giriamalar arasmda viha $iddeti ozerktir: D1$andan gelir. Kim ya­
kalarsa yakalasm, vi ha ona bu ozerk $iddet potansiyelini aktanr. Po­
lisle paralellik, samyorum ki ai;1 kt1r. Bu ozerkli�e sahip olmak poli­
si devlete donu$turecektir. Britanya'da polisin sorumlulu�u hakkm­
daki tart1$manm ciddiyeti bu yuzdendir.
Fakat tum bunlarda, Giriamalarla ilgili malzemeyi ele almadan
once belirtti�im, d1$a ve ii;e yonelik $iddetler olarak cinayet ve inti­
har arasmdaki aynm nerededir? Giriamalar arasmda hem cinayet
hem intihar aym kategoride, vihanm " kotu olumler"i olarak grup­
lamr. Bunun mant1�mm bu toplumda her ikisinin de -bireyin d1$m­
dan kaynaklanan- d1$ yonelimli olarak gorulmeleri oldu�unu sam­
yorum. Cinayet ai;1ki;a boyledir. Fakat intihar da Giriamalarm, ona
verdi�i anlamda boyledir; birey kendini gonullu olarak oldurmez,
arkada$larmm kendisini mecbur ettikleri ahlakd1$1 eylemler yuzun­
den oldurur. Britanya'daki gibi Giriamalarda da intiharlar bazen edi­
mini ahlaki intikam olarak goren kurbanm duydu�u yo�un bir utani;
veya ki$isel reddedi$in sonucudur diyebiliriz. Sanki toplum ac1ma­
s1zca kendini, kar$1hk olarak hayatmdan ba$ka hii;bir $eyi olmayan
kurbana dayatmaktad1r. Giriamalar arasmda toplum fikrinin bir de­
rece kozmolojik dizili$i goz onune almd1�mda, kurbandan gelen go­
ru$, kendi d1$mdan, kendisi arac1h�1yla ve kendi ustundeki onune
gei;ilmez kuvvetler $eklindedir. Bu zorba devlet fikrine benzemez,
fakat siyasi olarak dizginleri elde tutulmayan bir $iddet fikrini ii;e­
rir. Bir yanda cinayet ahlaki toplulu�un ai;1 ki;a d1$mda yer ahr, ote
yanda cad1hk, tum anla$1hr zaaflanyla ahlaki ki$i tammmm mer­
kezidir; intihar ise ortada bir yer tutar: Birey ho$g6ru ister, fakat
kendi mukemmel ahlaki topluluk tammma meydan okuyan kuvvet­
lere teslim olur ve bu munasebetle bu kuvvetleri onaylar. Bu para­
doksal durum, Londra polis afi$indeki umutsuz delikanhya uygula­
nabilirdi. Afi$teki delikanlmm veya onun gibi birinin geri;ekle$tire-
bilece�i intihar ile bilini;li veya farkma varmaks1zm afi$in i;a�nsma
!'Bl(kn)ock his Kn(Bl)ock off!'� katdanlann, afi$teki delikanhya uy­
gulad1klan $iddet arasmda, ancak ince bir i;izgi vard1r.
BOylesi bir birle$ik $iddet ba�lant1smda birey sorunu, bir sonuca
do�ru gidersek, "birle$ik" kaynaklardan do�an $iddetin hangi de­
receye kadar kas1th olarak de�erlendirilece�i sorununu getirir bize;
kim, e�er varsa tabii, bilini;li failler olarak gOri.ili.ir? Giriamalann
kendileri hakkmda bugi.inki.i g0ri.i$leri, onlarda siyasi merkezile$me­
nin geleneksel yoklu�unu belirli Ozelliklerini koruyor. Fa kat vihay1
"d1$andan" (insan bireyin denetiminin Otesinde) $iddet olarak nite­
lendirmeleri geri;ekte siyasi olarak merkezile$mi$ toplumlardaki baz1
tebalann benimsedi�i zorba devlet g0ri.i$i.ine benzer. Bununla bir­
likte, t1pk1 baz1 Giriamalann yeri geldi�inde viha Oli.imlerini bile
caddann kOti.ili.i�i.ine atfetmeleri gibi, devlet siyasi sistemlerindeki
baz1 bireyler de devlet ii;inde olan ve kendilerine iradi olarak uygu­
lanan $iddet sorumlulu�unu elinde tutanlarla Ozde$le$ecekierdir.
BOylesi bireylerin g0ri.i$leri hii;bir zaman, i;o�unlukla i;eli$ki ii;in­
deki bir azmh�1 temsil etmekten Oteye gei;mez, fakat bazen daha geni$
bir siyasi bilincin pari;as1 haline gelirler; bu siyasi bilini; de bOli.in­
melere u�rar ya da u�ramiiyabilir de. Bunun Giriamalar arasmdaki
dengi, ti.im viha Oli.imlerini, sonunda viha nosyonunun da�1larak ve
$iddetin sebeplerini daha d1$, ki$i olmayan ve Ozerk $iddet kaynak­
lanna de�il de, daha kesin olarak i;e$itli insanlara atfederek cad1la­
ra yi.iklemek olurdu $ilphesiz. Daha da ileri gidelim, Afrika cad1 av­
c1h�1 hareketleri hakkmdaki incelemelerde ai;1kt1r ki yi.ikselen cad1
bilinci bir ti.ir siyasi bilini; olabilir; bu hareketler, riti.iel uygulamala­
rmda uzmanla$ffil$ insanlan ya da k1saca, toplulu�a kar$I hareket
etti�ine inamlan insan gi.inah kei;ilerini sui;lama di.izeyine vanrlar.
Bununla birlikte bOylesi hareketler genellikle, yap1s1 gere�i gei;ici veya
dOnemseldir.
Zorun Orgi.itli.i kullamm1 hakkmdaki bOylesi biri;ok -perspektifli­
g0ri.i$, Weber'in, gi.ici.in kullammma kar$I bir direni$i ve gi.ici.i uygu­
lama hakk1 konusunda i;at1$malar varsayan iktidar g0ri.i$i.ine ben­
zer (1947: Sf. 1 32). Buna, birle$ik $iddeti olu$turan $ey hakkmdaki
i;at1$an yorumlara da gOz atmam1z gerekti�ini ekleyece�im. Bunun
aksine, Radcliffe-Brown normal olarak bir uzla$mac1 g0ri.i$i.iyle am­
hr: Ona gore siyasi otorite, bir devletin i;o�u mensuplannca me$ru
tanman fiziksel zorlamaya (veya fiziksel zorlama tehdidine) ba�h­
dir (1940: p. xiv). Fakat geri;ekte Radcliffe-Brown, burada benim i;o-

268
�unluk gorii$ii dedi�im $eyi nitelemektedir: Fizik zorun, onaylan­
'11 1$ siyasi liderler tarafmdan kullamlmas1 hakh goriilebilir. Weber�
in yapt1�1 diizeltme, azmhk-\;o�unluk ili$kisinin dinamik ve potan­
siyel olarak de�i$en niteli�ini vurgulamas1d1r. Hem bireyin ku$at1l­
m1$h�1 fikrine hem de $iddetin temsilcilerinin de�i$iyor olmasma
uyum sa�layan yararh bir kavram, totalizasyon (mutlakla$t1rma) kav­
ram1d1r. Terim ozellikle Hegel ve Marx'tan, pek \;Ok akademik an­
lam ba�lant1sma sahip. Sartre'm terimi kullam$I hakkmda Laing'in
ve Cooper'm tart1$mas1, $iddet problemi i\;in ozellikle ge\;erlidir (1964:
Sf. 14- 1 5 ) ve ben terimi kendi ama\;lanm i\;in benimsedim. Totali­
. zasyon, bir araya y1�1lan, kendilerine bir ortak yafta, bir somut var­
hk, hatta bir alt-kiiltiir verilen, farkh bireylerin kiimiilatif nesnele$­
tirilmesi olarak ba$lar. Bundan sonra bu grup, sonunda kendisi de
aym sona u�rayan daha biiyiik, daha totalize bir grup i\;inde masse­
dilir, vesaire.
TotaJizasyon, deyim yerindeyse massedilmi$ gruplanmalardan hi\;­
birini, art1k "varhk yarat1klan"ndan ba$ka bir $ey olmasalar da (yani
nesnel var olu$lan onlara, kendi niyet ve faaliyetleri arac1h�1yla de­
�il, otekilerin yarg1lan arac1 h�1yla verilir) ne sahverir ne de da�1t1r.
Massedilmi$ bir grup "kendisini meydana getiren bireyleri yok
etmeksizin" ( 1 964) yok olamaz, yerine ba$ka bir $ey ge\;irilemez ya
da yok edilemez. Massedilmi$ bir grup totalizasyon siireci i\;inde sa­
bitlenir ve birey iiyeleri kendilerini, bilin\;li olarak sadece art1k bir
par\;as1 olduklan daha biiyiik grubun faaliyetleri arac1h�1yla yeni­
den tammlayabilirler.
�iddetin uygulam$mda yer alan bireylerin olu$turdu�u artan ol­
\;iide kapsay1c1 gruplarm, -biiyiik ol\;iide kitle ileti$im ara\;lan tara­
fmdan olmak iizere- tammlanmas1 konusunda, benim edindi�im bir
izlenim, Britanya'da bu siirecin bir yamm gormii$ oldu�umuz bi\;i­
minde. l 950'li y11larm ortalan ve l 960'lann ba$larmda ozellikle iil­
ke \;apmdaki ve yerel gazetelerde yaygm yakmmalara konu olan so­
kak serserileriyle ba$layabiliriz. Gen\;ler, sarho$ halde kent merkez­
lerinde dola$1yor, birbirlerine saldmyor ve hem \;evrede oturanlarm
hem de gelip ge\;enlerin rahats1z olmasma yol a\;1yorlard1. Bu ba�­
lamda, ilk "Teddy-boy"lar, gen\;lik sapkmh�mm ve caddelerdeki so­
kak $iddetinin ve sokak su\;lulu�unun 1smarlama ifadesi olarak alm­
d1. Bu arada futbol ma\;larmdaki kalabahklar zarars1zd1. Fakat
1960'lann ikinci yansmm ortalannda ve 1 970'lerin ba$larmda tekil
orneklerin bir sonucu olarak, medya futbol seyircilerini -yine miil-

269
kiyete ve ki$ilere kar$I sue edimlerine geni$leyen- genelik $iddetinin
en temsil edici failleri olarak ele ald1. bnemli olan, sokak serserile­
rinin $iddetinin bu yeni kategori ieinde massedilmesiydi. Futbol tri­
btinlerinin teroristleri diye amlanlar, sonradan Avrupa'nm kentleri­
ni ba$1bO$ dola$an sava$e1 ya�mac1lar olarak sm1fland1lar, $iddetle­
rine yonelik ilgi de son olarak, onlan "kapsamh olarak" kapah devre
televizyon gozetimi altma sokma giri$imleriyle doru�a ula$tI.

1980'lerin ba$larmda, ozellikle de komtir madenlerindeki artan


i$sizlik geri planmda i$yeri kapatmalan ve i$ei fazlah�1 gerekeesiyle
i$ei e1kartmalan protesto eden o fke dolu grevler ba�lammda, $id­
det failleri tizerine yonelik dikkat ler, hem gene erkekleri hem de ar­
t1k gene olmayan erkekleri kapsayacak kadar geni$ letildi. Sue olan
$iddet kategorisi s1k s1k, ozellikle de yaralanma vakalan oldu�u za­
man, grev gozctilti�tinti de kapsayacak $ekilde ku llamld1 ve hatta
oltim bile suelamay1 desteklemek iein kullamlabilirdi.
Sonra, hemen hemen aym zamanda, polise kar$I mahalle isyanla­
n Britanya'da bireok kent bolgesinde meydana geldi, fakat bunlar
grevler sona erdikten sonra da devam etti. l lginetir, baz1 beyazlarm
da siyahlar gibi polisle mticadele etti�inin ae1k kamtlarma baka ba­
ka, pek eok gazete de, televizyon haberleri de bunlan "irk isyanlan"
olarak nitelendirmekte ISrar etti. Ancak boylece, daha geni$ ve reto­
rik bak1mmdan daha kullam$h bir kategori olu$turuldu; bu kate­
gori, ba$hca amac1 mtimktin oldu�u kadar geni$ bir okuyucu veya
dinleyici kitlesine basitle$tirilmi$ yorumlar sunmak olan medya iein
kesinlikle anlamhyd1; -sunu$larmda haber tipik olarak, bilgi kisve­
sinde e�lencelik olarak de�erlendirilir, haber yaymlan en poptiler
televizyon programlan arasmda yer ahr. tnsan haberi yazarken, bu
stirecin sonucunun irk $iddetinin onceden oldu�undan daha ae1 k $e­
kilde ortaya e1kaca�m1, bunun t1pk1 btiytilti bir kehanet sozti gibi
kendi gereekli�ini yaratabilece�ini ongorebilir bile. Son olarak $id­
det "problem"i sosyo-ekonomik ya da sm1fsal etkenlere, ek olarak
(ve belki de bu etkenleri geri plana itebilecek $ekilde) etnik etkenle­
ri de ieine alarak geni$ler.
0 halde Britanya'da 1980'lerin ortalarma kadarki 30 y1l boyunca
pek eok televizyon yaymmm ve pek eok gazetenin yazd1�1 ve sa�la­
d1�1 siyasi retori�i izlersek, $iddet sm1rlarmm ba$anyla, caddelere,
futbol sahalarma, grev gozctilti�ti yerlerine ve irk yap1s1 bak1mm­
dan karma kent bolgelerine geni$letildi�i ae1kt1r; Kuzey 1 rlanda'da

270
uzun siiredir var olan �iddet hakkmdaki haberler garip bir �ekilde
rutin hale geldi ve �iddetin bu C>teki tiirlerinden ayn tutuldu. Kuzey
trlanda hari.;, C>nceki bir grupla (mesela sokak serserileriyle) ilgili
�iddet e>l.;iisii, sonraki grup (yani futbol seyircileri, so nra grev ge>z­
ciilerilgrevciler ve topluluk protestoculan) i.;inde massediliyor gibi­
dir. Bu gruplarm hi.;biri ortadan kalkm1� degil, .;iinkii her biri ta­
rihsel olarak, paralellikler ve k1yaslamalar yoluyla, daha biiyiik si­
vil �iddete ye>nelik modern toplumdaki ad1 ge.;en trendin taslag1m
.;izmek i.;in kullamhrlar. Ozellikle gen.;ler arasmdaki, bunca .;ok ko­
lekti f faaliyetin smirlarmm bu totalize edici tarzda .;izilmesiyle bi­
reylerin kendilerini veya kendilerini iiyesi sayd 1klan gruplan yeni­
den tammlamalan gii.;le�ir. h burada bitmez: Bu aynca, kendileri­
ne kar�1 zor ye>neltilen ki�ilere, tabaka iistiine tabaka yaratarak ko­
layca tanman bir bi.;im verir. Eskinin "varhk yarat1klan" sonraki­
lerle tahkim edilir.
Yine medya arac1hg1yla, s1k s1k bilim k u rg u dilinde ifade edilen
(ylld1z sava�lan vs.) ve �iddet C>l.;eginin hep artmasmdan dogan va­
at ve tehditler yoluyla ilgiyi ayakta tutan u l u slararas1 .;at1�ma gene)
dramas1yla daha da geni� bir tahkimat saglamr. Belki de madan va­
tanda� a.;1smdan mesele, fiziksel �iddetin nesnel olarak e>l.;iilebilir
bir anlamda daha yaygm hale gelmi� olmas1 degil. Sadece daha .;ok
say1da insan d iinyaya bir biitiin o larak bak1p, ge>rdiiklerini ya�an­
makta oldugu iddia edilen bir ikileme kar�1 geli�tirilmesi caiz tek
cevap bi.;iminde ifade ediyor. 1 kilem: Yo k et, yoksa yok olursun.

KAYNAKc;:A

Laing, R. D. and Cooper, G. D. 1964: Reason and Violence. London: Tavis­


tock.
Pocock, D. 1985: Unruly evi l. In D. Parkin (ed.), The Anthropology of Evll,
Oxford: Basil Blackwell.
Radcliffe-Brown , A. R. 1940: Preface to M. Fortes and E . Evans-Pritchard
(eds), African Polltlcal Systems, London: Oxford U niversity Press.
Sheridan, A. 1980: Mlchel Foucault. London : Tavistock.
Turton, A. and Shingeharu Tanabe 198 4: I ntroduction. History and Peasant
Consciousness In South East Asia (Senri ethnological studies 13) Osa­
ka: National Museum of Ethnology.
Weber, M. 1947: The Theory of Soclal and Economic Organization. New
York: Free Press.

271

You might also like