Professional Documents
Culture Documents
Karst Jeomorfolojä°sä° Temel Bä°lgä°ler Karstä°k Kayaã Lar
Karst Jeomorfolojä°sä° Temel Bä°lgä°ler Karstä°k Kayaã Lar
Karst Jeomorfolojä°sä° Temel Bä°lgä°ler Karstä°k Kayaã Lar
bir
bakın"
BÖLÜM 1
y
~
o
-
~
Şekil-!: Karstik bir yay lada oluşmuş ve gelişmiş bulunan karstik şeki ller (Yalçınlar, 1969). "'~
A - Akarsu, B - Bataklık, D - Delin, E - Ebuli (enkaz), f- Faylar. G - Geçirimsiz kayaçlar, h - Hum, KV - Kanyon vadi. M - '-
Mağara. O - Doğal kuyu (aven), P - Ponor, R - Reasürans (karstik kaynak), S - Karstik taban seviyesi, U - Uvala, Y - Kars- "'o
tik yayla (plato), Ya - Yeraltı akarsuyu, S iyahla gösterilen kısımlar, yeraltı su larının toplanıp geçtiği mağara ve galerilerdir o
3
a.
§.
§:
Karst Jeomorfolojisinin Temel Bilgileri 5
Karstik alanlarda göze çarpan başka bir özellik de, yüzeyde akaı·sulara
az rastlanmasıdır. Söz konusu sahalarda yüzey suları, genellikle kalkerin
geçirimli, çatlaklı olması dolayısıyle yeraltı mecralarında dolaşımına de-
vam ederler. Karstik sahalarda bulunan akaı·suların ise, dik yamaçlı kanyon
vadiler içinde aktıkları gözlenir.
Diğer taraftan karst topoğrafyası, hem yüzey şekilleri hem de derinlik
şekillerini içermektedir. Yapılan pek çok karstik araştırmada belki de en
çok zorluk çekilen konu, derinlik karstını (mağara ve galerileri) ilgilendi-
renlerdir. Nitekim bu tip araştırmalar yapılırken alet kullanma zorunluluğu
vardır. Mağara bilimine "speleoloji", bu bilimle uğraşanlara da "speleolog"
adı verilir. Speleoloji, karst jeomorfolojisinin bir dalıdır. Türkiye'de de,
karst jeomorfolojisi ile ilgilenen ve mağaraları detaylı bir şekilde etüd eden
birçok mağara bilimci vardır (T. Aygen, N. Güldalı , M. Güler, M. Başar, L.
Nazik v.s. gibi).
Karst şekilleri o kadar çeşitli ve zengindir ki, karstik alanlara sahip bütün
ülkelerde halkın bunlara özel isimler verdiği, bazan da aynı bir şekil için bir-
den fazla terim ürettiği görülmüştür. Bazı isimler ise uluslararası karstik te-
rimler olarak kullanılmıştır. Bu terimlerin pek çoğu ise Slav dilinden alınmış
tır: Dolin (vadi), jama (karstik kuyu), polye (ova), bum (polyeler içersindek:i
aşınım artığı tepe), ponor (suyutan) gibi. Bazı bölgelerde ise kendilerine özel
isimler verilmişti r. Örnek: Karrene veya schrattan (Alnı. lapya, karrenfield
Alın. çok büyük lapya, bu bakımdan yürünmesi çok güç arazilere verilen ad),
karstgasse (Alın. karstik boğaz), tava, kokurdan, koyak (Türkçe'de dolin an-
lamında), sink veya sinkhole (İng. dolin anlamında), cockpikt karst (İng. de-
likli karst), aven veya igue (Fr. da obruk anlamında), pepino hills (Puerto Rı
co'da hum anlamında), mogotes (Küba dilinde hum anlamında), subatan ve-
ya düden (Türkçe ponor anlamında), schlondloch (Alnı. ponor), swallowhole
(İng. ponor), katavotr (Yunanca karstik kaynak) vs.
Bu kayaçların
hepsi tortul oıijinli olup, bazıları detritik bazıları kimya-
sal bazıları
da organik çökeller grubuna dahildirler. Menner ise, kalkerin
metamorfızma geçinnesiyle oluşmuştur. Bu sınıflama ise orijinlerine ve
oluşum şartlarına göre yapılmaktadır.
1- Kalker
Bileşimleri CaCOJ olan kalsit ve aragonitin şekilsiz cinslerine kalker
denir. Kalkerlere bütün jeolojik zamanlara ait formasyonlarda rastlanabilir.
Yoğunluğu ortalama 2,7 olan saf kalkerin bileşiminde% 56 CaO ve% 44
C01 vardır. Kalkerler HCI de köpürerek C02 çıkartırlar. Kalkerin sertliği de
kalsit gibi 3 olup, çakı ile çizilebilir. Kalk~rler1 genellikle tabakalıdırlar. Bu
tabakaların bazıları banklar halinde kalın, bazıları da incedir.
virlerde ise biz oolitli kalkere en çok orta ve üst Jura devrinde rastlıyoruz
(Türkiye 'de Çanakkale ve Ankara civarrnda).
Pizolitli kalker, yine yuvarlak kürecikler halinde olup, bunlar oolitli
kalkerlerden daha büyüktürler. Konkresyon taneleri bezelye büyüklüğün
dedir. Pizolitli ve oolitli kalker aym merkezli kürelerden meydana gelmiş
lerdir. Pizolitli kalker tanelerinin merkezlerinde genellikle kuvars/ar var-
dır. Bu çeşit kalkere de Ü/kemiz'de Tokat ve Sivas yakınlannda rastlamak-
tayız.
bonik asitli sularda kolay erir; cam parıltılı saydam veya yarı saydamdır;
çift kırılması kuvvetlidir. Kireç fırınında 900 derecede yakılması ile (bu,
suyla olur) (CaO + COı) kireç elde edilir. Kalsit saf olduğunda % 56 CaO
ve% 44 COı içerir.
Kalsit, kendi eriyiğinden çökelebilir; travertenlerde, sarkıt ve dikitlerde du-
rum böyledir. Yani CaCOJ, HıCO;'lü sulann etkisiyle eriyerek Ca(HCOJ)2'ye,
yani kalsiyum bikarbonata dönüşebilir. Bu, elverişli yerlerde toıtulaşarak, HıO
akar gider COı'i uçarsa, tekrar kalkere, yani CaCO/e dönüşür.
Aynı zamanda çökelen ve sabit durumda olmayan aragonitin dönüşü
münden ve kalsit içeren bazı taşların metamorfızma geçirmeleri ile de kalsit
oluşabilir. Çok nadir olarak, nefelenli siyenitte olduğu gibi mağma kökenli
kalsite de rastlanabilir. Bu oluşuma "magmatojen oluşum" adı verilir (bu
leıim "magma kökenli" anlamındadır).
2- Jips
Eriyebilen kayaçların ikincisini oluşturan diğer
bir kayaç ise Türkçe'de
"alçıtaşı" denilen jips (Fr. Gypse, İng = Gypsum. Alm = Gips), çoğunlukla
kil ve marn, bazan da kalker tabakalarıyla birlikte bulunur. Bu kayaç, hid-
ratlı kalsiyum sü lfat (CaS04.2H~O) bileşiminde olup renksiz veya beyaz,
gri, sarı, pembe ve kımuzı renklidir. Saydam çeşitlerine, "Meryem Camı"
(Marienglas) veya (Pierre speculaire) denir. Jips, dile sürüldüğünde acı bir
tat verir. Küçük kristallerden meydana gelmiş olan bu kayacın esası, anhid-
rit (CaS04) olup içersine bir miktar su aldığında "alçıtaşı" haline geçer.
Jips, asitlerde çok az erir. lsıtılırsa bir miktar suyunu kaybederek beyazla-
şır. Su ile karıştırılırsa alçı haline geçer. Suda litre başına 2 gramdan biraz
fazla erir. Suyunu 120 °C ısıda kaybederek beyaz ve kolaylıkla toz şekline
gelebilen bir madde olan "alçı" (Plate) halini alır. Alçı yapımı için jips, özel
fırınlarda ısıtılır. Bu ısının 120 °C'nin üstüne çıkmaması gerekir. Aksi hal-
12 Karst Jeomorfolojisi
de elde edilen madde işe yaramaz. Su ile yoğrulursa alçı birkaç dakika
içinde sertleşir ve hacmi büyür. Alçı, tavan süsleri, dökme heykel, mermer
sıvas ı vs. olarak kullanılır. Ayrıca, alçıdan toprağa karıştırılmak şeklinde
tarımda faydalanılır ve topraktaki potasyum karbonatı, bitkiler tarafından
kolaylıkla alınabi l en potasyum sülfat haline dönüştürür.
Şckil-2: Alp sektöıünde, Trias yaşlı jipsler içersinde gelişmiş bir jips karstı (Moret, 1947).
P-Jips CaS04, K-Trias yaşlı kalker tabakaları, Ku-Kuestalar. Ki-Kil ve morenlerle
dolmuş huni şekilli, jips içersinde oluşmuş çukurluklar (avenler), J-jips.
3-Kayatuzu
Kalsit ve jipsten sonra, karstlaşmada çok daha az önemli olan tuza ge-
lince (çok çabuk eridiği için, içerisinde oluşan karstik şekiller de o nisbette
çabuk oluşur ve kaybolurlar), bu, kübik sistemde kıistallenmiş olup, sertl iği
2,5 özgül ağırlığı 2,1-2,2 olan ve genelikle beyaz renkli veya renksiz bir
mineraldir; aynı zamanda buna "halit" de denilir, (veya "Halys" Kızılır
mak'ın antik çağlardaki adı, yukarı çığmnda tuzluluğu dolayısıyle).
14 Karst Jcomorfolojisi
Şekil-3: Bir tuz domunun ve diapir kıvrımlarının oluşum şeması "Kuzey Almanya" (Moret,
1947).
1 - Tuz domu. 2 - Su emmesi dolayısiyle kıvrımlaşmış, kenarlarındaki tabakaları
dikleştirmiş diapir kıvrımları. G - Alacalı kumtaşları, K - Kcuper {üst Trias), Cr -
Kretase, Tersiyer tabakaları. Q - Kuaterner örtüleri (alüvyonlar ve morenler).
4-Dolomit
Dolomiti oluşturan "dolomi" ise, yine HCl de güçlükle eriyebilen bir mi-
neral olup, (Mg.Ca(CQ3)2) fonnülüyle ifade edilir. İçerisinde bulltDan Mg do-
layısıyle erimede güçlük olur. Yani dolomitin erimesi, kalkerden daha güç-
Karst Jeomorfolojisinin Temel Bilgileri 15
lüdür. Hatta çok kuvvetli asitli sularda bile zorla erir. Dolomi 'den oluşmuş
dolomit, en güzel bir şekilde Triyas yaşlı Tyrol Alpleri 'nde (Avustınya)
etüd edilmiştir.
Dolomi minerali, kalsitten daha sert olup (4 derece), özgül ağırlığı
2,9' dur; kristal sistemi ise rhomboedriktir; renksiz, beyaz, gri veya sarımsı
renktedir. Kalsitten daha ağır olması içersindeki Mg den dolayıdır.
Dolomit'in oluşumu için çeşitli göıiişler ortaya atılmıştır. L. Moret, do-
lomitin jips ve anhidı·it gibi lagüner kökenli olduğunu söylemiştir. Aynca
dolomitin kalkerler gibi suların çökelmesinden teşekkül ettiğini söyleyen
bazı bilim adamları , buna örnek olarak Fransa'daki dolomitli travertenleıi
ve Bavyera'nın tatlı su dolomitlerini göstermişlerdir. Kolorado'da mağnez
yumlu sıcak su kaynaklarmın kalkeri dolomite çevirdikleri göıülmüştür.
Kalkerli yosunlarla bazı polipiye ve mercanlaıın mağnezyum karbonatı çö-
kelterek doloıniti meydana getirdiğini söyleyen jeologlar da vardır.
Not: Dolomi ile dolomit bazen eş anlamlı olarak ku//anzlmaktadır. Oy-
sa ki, dofomi bir mineraldir, dolomit ise, dolomilerin birleşmesiyle oluşmuş
bir kayaçı1r.
Kalsit, jips ve dolomi gibi minerallerin dışında, eriyebilen daha başka
mineraller de vardJJ. Ancak btmlar, karstlaşma kapsamına girmez. Sadece,
bol feldspath trakitlerde, oyuklu lapyalar gibi, küçük kaı·stik şekiller geliş
ınişlerdir (Afyonkarahisar bölgesi).
5 -Tebeşir
Kretase (özellikle üst Kretase'nin Senonien katı) devrine adını vermiş
olan tebeşir, geçirimli bir kayaçtır. Küçük tek hücreli hayvan (özellikle
Globijerin) kabuklarının birikmesinden meydana gelmiş organik kökenli
bir kalker tüıiidür. Saf kalker olan tebeşirin bileşiminde % 98 oranında kal-
siyum karbonat vardır. İçersinde Glokoni bulunan tebeşire "Glokoni'li te-
beşir" denir. Bu durumda tebeşiı· yeşil renkli olur. Bazen de tebeşir killerle
birlikte bulunur. Tebeşir saf olduğu zaman beyaz renkli, saf olmadığı za-
man san, yeşil ve gri renkli olur. Tebeşir tabakalan içinde bazen sileks
(çakmaktaşı) yumrulan da görülür. Bazen de içersinde kuvars ve zirkon gi-
bi detıitik çökeller hatta deniz kestaneleri ile istiridye kabuğu parçalarına
bile rastlanabilir. Tebeşir üzerindeki karst şekilleri çok gelişmiş değildiı".
Tebeşir çok gözenekli o l duğundan sular kolaylıkla kayacın derinlikleri-
ne sızar ve şekiller
de yüzeyden çok derinde teşekkül ederler.
Kretase devrinin bir kalker fasiyesi olan tebeşir, Batı ve Kuzeybatl Av-
ıupa' da, Paıis'in batısındave Londra havzalarından Danimarka ada l arı na
16 Karst Jeomorfolojisi
6-Mermer
Menner tekrar kristalize (rekristalize) olmuş kalkerdir. Kompakt bir ka-
yaçtır.Bu özelliğini metamorfizma geçirdiği için kazanmıştır. Kalker, ısı ve
basınç ile metamorfizma (başkalaşım) geçirirken içindeki kalsit mineralleri
sıkışma sonucu birbirine daha çok yaklaşır. Bu olaya koınpaktlaşma denir.
Bu durumda kalkerden daha az geçirgendir. Yani sular mermer içine fazla
giremez. Mermerli bölgelerde de derinlik değil ancak yüzey karstı oluşur.
Ancak, sözkonusu bölgelerde tektonizma ile ilgili olarak faylar meydana
gelmişse sular, derine doğıu inerek küçük mağaralar veya inler oluşw-.
1 - Erime Olayı
Kalkerler (kireçtaşları "CaC03") karbonikasitli (HıCÜ;) suların tesiriyle
eriyebilınektedirler. Bununla birlikte kalkerin suda eriyebildiği de arazi ve
laboratuar çalışmalarıyla açıklık kazanmıştır. Fakat sadece su ile meydana
gelen erime çok kısıtlıdır. Ka:ı·st topografyasının gelişebilmesi için mutlak
surette karbonikasitli sulara ihtiyaç vardır. Aynca karstlaşmanın oluşabil
mesi için, daha önce de değindiğimiz gibi arazinin kalker, kayatuzu, jips,
tebeşir, dolomit ve nihayet mermer gibi eriyebilen kayalardan ibaret olması
gerekmektedir. Fakat, en yaygın ve tipik şekillere kalkerli a:ı·azilerde rast-
lamaktayız. Bu şekillere, erimeden oluşmuş özel topografya şekilleri, yani
karstik şekiller diyebiliriz. Lehman (1956), Bögli (1960), Han·asowitz,
Sweeting-Gerstenhauer (1960), Milaııovie (1981) ve Jennings (1985) gibi
bilim insanla:ı·ı, erime süreci ve bunun çeşitli koşullar altında değişiklik
göstermesinin yarattığı morfolojik sonuçlara değinmişlerdir.
Bögli'ye atfen Erinç (1971), kalkerin erimesini şu şekilde ifade etmek-
tedir: Erime olayı dört evreden geçmek suretiyle meydana gelir. Bunlardan
birinci evrede kalker doğrudan doğruya suda ve suyun içinde mevcut COı
ye bağlı olmadan erir ve eriyen miktar erime mahsulleri (KL) ile bir erime
dengesi tesise çalışır.
Kalker her evrede suyun içindeki C02'ye bağlı olmadan erir.