Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 1

Türkiye’de milliyetçilik, ırkçılık ve bunlarla birlikte yaşanan şiddet olayları sadece basit ve günlük

olaylarmış gibi ele alınıyor. Fakat Türkiye’de ırkçılık ve milliyetçilik köklü bir geleneğe sahip.
Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllardan bu yana devlet bunu kendi eliyle resmi ideoloji haline getirmiş
bunun yasal, tarihsel ve hukuksal zemini oluşturmuş ve askeriyle ,ordusuyla ,polisiyle de
denetlemiştir. Bu zeminde ırkçılığı ve milliyetçiliği bir “vatan savunusu” olarak görmüştür. Ve bu
sayede devletin kendı bekasını sağlamasını ve ıktıdarı elinde tutmasını sağlamaktadır. Cumhuriyetin
kurulduğu yıllardan kalan bu gelenek devlet eliyle hala sürdürülmektedir.
Gençlerin apolitikleştirildiği , işçi sınıfının siyasetten uzaklaştırıldığı, Kürt hareketinin ve sosyalistlerin
saldırı altında olduğu bu zamanlarda Türkiye’de ırkçı söylemler daha da fazla yer bulmaya başladı.
Yıllardır süregelen göçmen karşıtlığı Ümit Özdağ gibi faşist ve sağcı zihniyet sayesinde günümüzde
gençlik tabanında büyük bir yer sahibi olmuştur. Özdağ “Pis Araplar bizi arkamızdan vurdu” gibi ırkçı
söylemleriyle birlikte AKP’nin savaş politikalarına itiraz etmeden göçmen karşıtlığı yaparak gençlerde
ve halkta göçmen ve Arap düşmanlığının artmasına sebep olmuştur. Semtimizdeki liseli
arkadaşlarımızla yaptığımız konuşmalar sonucunda liselilerin üzerinde de bu gibi siyasetçilerin
sözlerinin önemli bir yer ettiğini gördük. Patronların ve iktidarın ucuz iş gücü olarak gördüğü
göçmenlerin sayısı her gün artmaktadır. Geçtiğimiz günlerde Koç Üniversitesinde, oda arkadaşı
tarafından Kürt ve Alevi olduğu gerekçesiyle ırkçı söylemlere ve işkenceye maruz kalan gencin
haberini aldık. Fakat konunun Türk milliyetçileri tarafından “Kürt ve alevi” boyutundan çıkartılıp.
İşkenceye maruz kalan kişinin “eşcinsel ve sapık” olduğunu iddia edip zanlının ırkçı bir harekette
bulunmadığını nefsi müdafaa yaptığını öne sürerek konuyu saptırmışlardır. Bu gibi kişiler ve yandaş
medya sayesinde Türkiye’de yaşanan faşist saldırılar gerçeklerinden saptırılmaktadır. Aynı zamanda
Kürtlere karsı yaşanan saldırılar da artmaktadır. Fakat yine medyaya yansıtılmamaktadır. 2. Lig
takımlarından olan Amed Spor’a karşı yaşanan saldırıları her sezon duyuyoruz. Yıllardır suren devletin
“güvenlik” nedeniyle dediği deplasman yasağı nedense diğer hiçbir takıma uygulanmıyor. Ligin ilk
yarısı oynanan Sarıyer Spor maçını Sarıyer tribününden izlemek zorunda kalmıştım. Statta mehter
marşları, tekbirler,küfürler hiç susmadı. Maçtan önce bir aileye de saldıran Sarıyer Spor taraftarı bana
ırkcılıgin ne derece arttığını kendi gözlerimle gormemi sağlamıştı. Kendi ülkesinin takımına karşı bu
kadar ırkcı politikaların olmasının sebebini aslında yine halkın fasist zihniyetin yönlendirmesiyle
olduğunu görüyoruz.

You might also like