kazalarının hızlı azalışında, etkin İSG uygulamaları rol oynamıştır. Bununla birlikte, istihdamda sanayinin payının küçülmesi tehlikeli sektörlerdeki üretimin diğer ülkelere kaydırılmasının da azalmada etkisi olduğu tahmin edilmektedir. Öte yandan, gelişmiş ülkelerde sanayi üretimiyle özdeşleşmiş klasik riskler azalırken, hizmet sektörünün büyümesiyle doğru orantılı olarak yeni riskler ortaya çıkmaktadır. Bu duruma Kas-İskelet Hastalıkları hizmet sektörünün büyümesi ile ortaya çıkan yeni meslek hastalıklarına örnek olarak gösterilebilir 4857 sayılı İş Kanununun ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından, AB adaylık sürecinde iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yasal düzenlemeler;
• Çağdaş ve uluslararası normlar ve AB Direktiflerine
uygun olarak yenilenmiş ve yeni hazırlanan Yönetmeliklerle iş sağlığı ve güvenliği konusunda önleme ve geliştirmeye yönelik çalışmalar,
• İş yerlerinde genel bir önleme politikasının geliştirilmesi
• İşin her aşamasında risk değerlendirmesi yaklaşımı ile tehlikelerin tespiti ve buna göre alınacak tedbirlerin belirlenmesi
• İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili durumun sürekli
iyileştirilmesini amaçlamaktadır. AET Anlaşması-Tek Avrupa Senedi AB’de İSG’ nin temel dayanaklarıdır
İş sağlığı ve güvenliği konusunda yapılacak olan
çalışmalar, AB’nin 89/391 sayılı Çerçeve Direktifindeki temel prensipler göz önüne alınarak özetlenmiştir Türkiye’de iş güvenliğine ilişkin hükümler ilk kez 1961 Anayasasında yer almıştır.
Türkiye de 1475 sayılı İş Kanunu 1971 tarihinde çıkartılmıştır
Türkiye’de, işçi sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili ilk mevzuat
Madencilik alanında çıkarılmıştır
Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği haftası 4-10 Mayıs tarihleri
arasında kutlanmaktadır Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yetkisindedir
Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliğini sağlama konusunda
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Teftiş Kurulu Başkanlığı ve SGK denetim yapmakla görevlendirilmiş kurumlardandır.
Ülkemizdeki işyerlerinde ortam ölçümleri ile biyolojik
analizleri bir arada yapan ve sonuçları iş sağlığı ve güvenliği (İSG) yönünden değerlendiren tek resmi kuruluş İSGÜM dür. Türkiye’de işçileri korumak amacıyla yapılan ilk yasal düzenleme Dilaver Paşa Nizamnamesi dir.
Ülkemizde Meslek Hastalıkları Klinikleri 1975 yılında
açılmıştır
Türkiye’de işçi sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili uygulamalarda
karşılaşılan en önemli yasal sorun Yasal düzenlemelerin dağınık oluşudur. Dünyada mesleki ve iş ile ilgili hastalıklar arasında ilk sırayı Fiziksel etkenlerle oluşan hastalıklar almaktadır
Dünyada işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin ilk yasal
düzenleme, İngiltere de kabul edilmiştir Türkiye’deki işletmelerin yüzde 90 dan fazlası küçük ve orta ölçekli işletmelerdir
Türkiye’de işçi sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili çalışmaları çok
sayıda kuruluşun yürütmesi, Örgütlenme ve koordinasyon yetersizliklerinden kaynaklanan sorunları doğurmaktadır. İSG Kültürünün yerleştirilmesi, işyerinde çalışanların sağlık ve güvenliklerini amacıyla, 1989’da Avrupa Konsey Direktifi (89/391/EC), tüm işverenlere Risk değerlendirme zorunluluğu getirtilmiştir
ILO 174/181 ve AB Seveso direktifi Büyük Endüstriyel kazalar
için yayınlanmıştır
Avrupa Birliği mevzuatında Risk Değerlendirme konusuna yer
veren temel AB direktifi 89 / 391 EEC İş Sağlığı ve Güvenliği Çerçeve Direktifidir. Dünyada iş güvenliği ihtiyacı ilk kez 18. yüzyılın başlarında ortaya çıkmıştır
Türkiye’de işçi sağlığı ve iş güvenliğinin tarihsel gelişimi
incelenirken, 18. yüzyılın ikinci yarısı başlangıç olarak alınmalıdır
Ülkemizde İş Kazaları, Meslek Hastalıkları, Analık ve Hastalık
Sigortası uygulamaları 1951 yılında başlamıştır 1998 yılında Cenevre’de gerçekleştirilen 16. Uluslararası Çalışma İstatistikçileri Konferansında (ICLS) alınan ilke kararına göre işgünü kaybına neden olan mesleki yaralanma olaylarından Toplam Olay Sayısı Ölümlü Olaylar Sayısı Ölümlü Olmayan Olaylar Sayısı dikkate alınacaktır
Uluslararası İstatistikçiler Konferansında alınan kararlar
doğrultusunda iş kazası oranlarının hesaplanması ile ilgili olarak Kaza sıklık oranı, Kaza ağırlık oranı, Kaza olabilirlik oranı baz alınır Türkiye’de Metal sektördeki iş kazaları diğer sektörlere oranla daha sık yaşanmaktadır
İş sağlığı ve güvenliğini sağlama konusunda ülkemizde
yapılan denetimlerde en önemli husus eğitim eksikliği olduğu tespit edilmiştir.
Sağlıksız işyeri koşulları ülkemizde meydana gelen iş
kazalarının en önemli sebepleri arasında sayılmaktadır Kanada da meydana gelen iş kazası oranı tüm dünya ülkelerine nazaran daha azdır.
Üçlü Sorumluluk Programı ilk önce Kanada da
uygulanmıştır Karadeniz ve Akdeniz’deki tarım işleri için (pamuk, tütün, fındık gibi) birçok mevsimlik işçi çok zor koşullarda geçici olarak göç etmekte ve bu bölgelerde yaşamak ve çalışmak durumunda kalmaktadır. Bu durum öncelikli olarak Kırsal alanda bir İSG sisteminin olmayışının bir sonucudur Almanya'da 12 Aralık 1973 tarihinde İş güvenliğine ilişkin yasa, tüm işletmelerde işyeri hekiminin atanmasını zorunlu kılmıştır
İşçilerin katılımının sağlanmasına ilişkin olarak işyerindeki
sağlık ve güvenlik tehlikelerini bilme hakkı, Katılma hakkı, Reddetme hakkı Türkiye ‘deki İş Güvenliği Mevzuatının özellikleri arasında yer almamaktadır İSG’nin Ekonomik Boyutu
İş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle ölen ya da iş göremez
duruma düşen işçinin işletme ve ülke ekonomilerinde yarattığı kayıplar:
a)İnsan gücünün (emeğin) kaybı
b)İşçinin gelecekte yaratacağı üretim ve hasılanın kaybı
c)İşçinin yetiştirilmesi için yapılan eğitim harcamalarının
kaybı d ) İş günü kaybı
e) alışmadığı günlerin tazmini
f) Yapılan sağlık giderleri
g) Maddi-manevi tazminatlar
h) Mahkeme masrafları
I) Yapılan harcamaların fırsat maliyeti
İSG’nin İşletmeler Açısından Önemi İşletmeler, sistemli ve planlı bir şekilde İSG çalışmaları yapmadığı takdirde aşağıdaki maliyetlerle karşılaşabilir: a) İşçilerin işgünü kayıpları artar.
b) Bakım onarım masrafları artar.
c) Hammadde-malzeme kayıpları artar.
d) Sağlık harcamaları artar, ayrıca SSK’nın rücu davalarına
muhatap olunabilir.
e) Mağdurlara ödenecek maddi-manevi tazminatlar söz konusu
olur. f) Mahkeme masrafları artar.
g) İş göremeyen işçinin yerine alınan işçiler için eğitim,
sigorta masrafları artar.
i) İş durdurulabilir veya işyeri kapatılabilir.
j) Para ve hapis cezaları söz konusu olabilir.
k) Siparişler gecikebilir ve işletme pazar kaybına
uğrayabilir.
l) Vasıflı işgücü işletmeden kaçabilir.
Rekabet Gücü Açısından İSG’ nin Önemi
• Küreselleşen Dünyada başarıyı belirleyen en önemli faktör,
Dünya piyasalarına açılan mal ve hizmetlerin, firmaların ve ülkelerin rekabet kabiliyetidir.
• Ucuzluk ve kalite, kuşkusuz rekabetin en önemli iki unsuru
olmakla birlikte, artık tüketicilerin piyasadaki mal ve hizmetlerle ilgili çok farklı beklentilere sahip olduğu da tartışmasızdır. Bu anlamda, günümüzün bilinçli ve seçici tüketicisi, mal ve hizmetlerin üretim sürecinin çevre ve insan sağlığı açısından ne derece güvenli olduğu ile de ilgilenmektedir.
Bu doğrultuda, firmaların alacağı İSG tedbirleri,
kendilerine uluslar arası piyasalarda rekabet üstünlüğü sağlayacaktır. Öte yandan günümüzde uluslar arası kuruluşlar çalışma koşulları, sağlık ve çevre gibi konularda yatırım yapan ülkelerle yapmayan ülkeler arasındaki maliyet farklarının, ülkeler arasında haksız rekabete yol açtığından hareketle; uluslar arası ticarette bu konularla ilgili bazı standartlar getirilmesi üzerinde uzun süredir tartışmaktadır. Bu nedenle AB kapısındaki ülkemizin, İSG konusundaki
standartlarını geliştirmesi, uluslar arası rekabet
koşullarına adapte olmasını da kolaylaştırabilir.
Bu anlamda, günümüzün bilinçli ve seçici tüketicisi, mal ve hizmetlerin üretim sürecinin çevre ve insan sağlığı açısından ne derece güvenli olduğu ile de ilgilenmektedir.
Bu doğrultuda, firmaların alacağı İSG tedbirleri,
kendilerine uluslar arası piyasalarda rekabet üstünlüğü sağlayacaktır.