Download as xls, pdf, or txt
Download as xls, pdf, or txt
You are on page 1of 14

2

2
2

2
3

3
3
3

5
5

6
6

10

10

10

10
10

10

12

12
12
12

12

12

13

13

14
14

16

16

17

17

17

17

18

18

18

18

20

20

21

21
22

22

22

22

23

23

25

25

27

27

28

28

30

30

30

30

30

30
30

30

31

31

33
33
33

33

39

39

39

39

43

43

47

47

48

48

51

51

54
54

55
55

67

67
67

67

75
75
75
75

76

76

80
80
80
80

83
83

88
88
88
88

92
92
112-) Bela men esleme vechehu Lillahi ve huve muhsinun felehu ecruhu ‘ınde Rabbihi, ve la havfün aleyhim ve la hüm yah
Hayır (iş onların sandığı gibi değil), Kim muhsin olarak (varlığının Hakka ait olduğu müşahadesiyle) vechini (aşikar olan
Allah’a teslim ederse (fena-i tam olursa; Zaten “vechin” O’nun Esmasının belli bir zuhurundan başka bir şey değildir), işte
Rabbi indindedir... Onlara korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar.
115-) Ve Lillahil meşriku vel mağribü feeynema tüvellu fesemme VECHULLAH * innAllahe Vasi’un ‘Aliym;
Maşrik (doğu, doğma yeri) de mağrib (batı, batma yeri) de Allah’ındır (O’nun Esması’nın açığa çıkışıdır) (2:107)... O hald
dönerseniz Allah’ın vechi oradadır... Muhakkak ki Allah Vasi’dir, Aliym’dir.

İnsanlar’dan SEFİH (kendini tanımayan, diyn’in aslını, sistemi anlamayan anlayışı kıt) olanlar: “Onları (mü’minleri) yönel
oldukları kıble’den çeviren nedir?”, diyecekler... De ki:”maşrik (doğu, doğma yeri) de, mağrib (batı, batma yeri) de Al
(Allah’a ait özelliklerin bir açığa çıkışıdır; gerçekte ise vech, Hak tektir)... Kimi dilerse, onu sırat-ı müstakıme hidayet ed
143-) Ve kezâlike cealnaküm ümmeten vesetan litekunu şühedae alenNasi ve yekunerRasûlü aleyküm şehiyda* ve ma ce
kıbletelletiy künte aleyha illâ lina'leme men yettebi’urRasûle mimmen yenkalibü alâ akıbeyh* ve in kânet lekebiyraten illâ al
hedAllah* ve ma kânAllahu liyudıy'a iymaneküm* innAllahe BinNasi leRauf’un Rahîym;
144-) Kad nera tekallübe vechike fiys Semai, felenüvelliyenneke kıbleten terdaha* fevelli vecheke şatralMescidil Haram* ve
küntüm fevellu vucuheküm şatrehu, ve innelleziyne utülKitabe leya'lemune ennehülHakku min Rabbihim* ve mAllahu Biğa
ya'melun;

Biz, vechinin Sema’da takallub ettiğini (habire dönüp durduğunu, halden hale dönüştüğünü) görmekteyiz... Artık seni,
olacağın bir Kıble’ye elbette döndüreceğiz... O halde vechini hemen Mescid-i Haram tarafına döndür... Ve (siz ey te
ümmeti) nerede olsanız vechlerinizi O’nun tarafına çeviriniz... Muhakkak ki kendilerine Kitab verilenler elbette bilirl
(tahvil-i kıble), Rabblerinden bir Hak’dır... Allah onların amellerinden (Bi-) gafil değildir.
148-) Ve liküllin vichetün huve müvelliyha festebikul hayrat* eyne ma tekûnu ye'ti Bikümullahu cemiy’a* innAllahe alâ külli ş
Kadiyr;
Herkesin bir VİCHE’si (yönü, tarafı, vechi) vardır, (ki o) ona döner... O halde hayratta yarışın (Rabbinizi tanıyın)... Nere
olursanız olun, Allah sizi (B sırrınca siz olarak) cem’ eder... Şüphesiz ki Allah herşeye Kadiyr’dir.
149-) Ve min haysü haracte fevelli vecheke şatralMescidil Haram* ve innehu lelHakku min Rabbike, ve mAllahu Biğafilin am
ta'melun;
Nereden çıkarsan çık, vechini Mescid-i Haram tarafına çevir... Bu elbette Rabbinden (olan) bir Hak’dir... Allah amell
(Bi-) gafil değildir.

150-) Ve min haysü haracte fevelli vecheke şatralMescidil Haram* ve haysü ma küntüm fevellu vücuheküm şatrehu, li ella
linNasi aleyküm huccetün, illelleziyne zalemu minhüm fela tahşevhüm vahşevniy ve liütimme nı'metiy aleyküm ve lealleküm
Her nereden çıkarsan çık, vechini Mescid-i Haram tarafına döndür... Nerede olursanız olun, vechlerinizi O’nun (Me
Haram’ın) tarafına çevirin ki, insanların sizin aleyhinize bir hücceti olmasın... Ancak onlardan bilfiil zulm işleyenler
halde onlardan korkup çekinmeyin, benden korkup çekinin; ki sizin üzerinize/üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım
ki (bu sayede) ideal olana hidayet olunursunuz.
177-) Leysel birra en tüvellu vücuheküm kıbelel meşrikı vel mağribi ve lakinnel birra men amene Billahi vel yevmil ahıri vel
Kitabi ven Nebîyyiyn* ve atelmale alâ hubbihı zevil kurba vel yetama vel mesakiyne vebnes sebiyli ves sailiyne ve fiyrrikab
ekamesSalate ve atezZekate vel mufune Bi ahdihim iza ahedu* vas Sabiriyne fiyl be'sai ved darrai ve hıynel be's* ülaikelle
sadeku* ve ülaike hümül müttekun;
Vechlerinizi maşrik ve mağrib yönüne döndürmeniz BİRR (hakiki iyilik, gerçek tevhid) değildir... Fakat (asıl) BİRR (e e
sırrıyla Allah’a, ahir gün’e, melaike’ye, Kitab’a ve Nebîler’e iman eden; onun muhabbeti üzere malı akrabaya, yetim
miskinlere, yolun oğluna, isteyenlere ve kölelere veren; salatı ikame eden ve zekatı veren; ahidleştiğinde (B gerçeğ
ahdini tam yerine getirenler, sıkıntı/fakirlik, hastalık durumlarında, savaşta/öfkenin şiddetlendiği anda sabredenler
bilfiil sadık olanlar bunlardır... Ve işte korunanlar da bunlardır.
272-) Leyse aleyke hüdahüm ve lakinnAllahe yehdiy men yeşa'* ve ma tünfiku min hayrin felienfüsiküm* ve ma tünfikune il
vechillah* ve ma tünfiku min hayrin yüveffe ileyküm ve entüm la tuzlemun;
(Rasûlüm) onların hidayeti senin üzerine (bir borç) değildir... Fakat Allah dilediğine hidayet eder... Hayırdan ne infak
ancak kendi nefsiniz içindir/kendi lehinizedir... (Nitekim) ancak vechullah’ı arzulayarak/vechullah için infak edersin
Hayırdan ne infak ederseniz, tamı tamına size ödenir; ve siz zulme uğratılmazsınız.
20-) Fein haccuke fe kul eslemtü vechiye Lillahi ve menittebean* ve kul lilleziyne utül Kitabe vel ümmiyyiyne eeslemtüm* fe
fekadihtedev* ve in tevellev fe innema aleykel belağ* vAllahu Basıyr’un Bil ıbad;

(Rasûlüm) seninle munazaraya girerlerse de ki: “(Ben) vechimi Allah’a teslim ettim (zaten vechim O’nun Esmasının b
çıkışıdır; 18.ayette bahsedilen büyük şahadeti yapıp İslam oldum);ve bana tabi olanlar da”... Kendilerine Kitab verilenle
ümmilere: “Siz de teslim oldunuz mu/İslam oldunuz mu?” de... Eğer İslam olurlar ise hidayete ermiş olurlar... Şaye
çevirirlerse sana düşen yalnızca tebliğdir... Allah kullarını (B sırrınca; onların hakikatı olarak) Basıyr’dir.
45-) İz kaletil Melaiketu ya Meryemu innAllahe yübeşşiruki Bi Kelimetin minHU, ismühül Mesiyhu Iysebnü Meryeme veciyh
vel ahıreti ve minel mükarrebiyn;
Hani melaike şöyle dedi: “Ya Meryem, Allah kendisinden bir Kelime’yi (B sırrınca) sana müjdeliyor... O’nun ismi, el
ondan maksad) MeryemOğlu İsa’dır... (O Mesih) dünyada’da ahirette de Veciyh (şan ve şerefi ziyadesiyle yüce; her iki
O’nu üstte-yüzde tutan kuvvelere-ruha sahip) ve mukarrebun (yaklaştırılmışlardan)’dandır”.
72-) Ve kalet taifetün min ehlil Kitabi aminu Billeziy ünzile alelleziyne amenu vechen nehari vekfuru ahırehu leallehüm yerc
Ehl-i Kitab’tan bir taife şöyle dedi: “Şu iman edenlere inzal olunana gündüzün vechinde (yüzünde, başlangıcında) (B
iman edin, sonunda inkar edin... Belki onlar (da) dönerler”.
106-) Yevme tebyaddu vucuhün ve tesveddü vucuh* feemmelleziynesveddet vucuhühüm* ekefertüm ba'de imaniküm fezu
Bima küntüm tekfürun;

O gün (bazı) vechler/yüzler (Hakkın nuru ile) ağarır, bazı vechler (benlik zulumatı ile) kararır... Vechleri kararanlara (şö
“(Gerçeğe) imanınızdan sonra küfrettiniz (reddettiniz) ha!.. Kafirlik yapmanız yüzünden (hadi B sırrınca) tadın azabı”.
107-) Ve emmelleziynebyaddat vucuhühüm fe fiy rahmetillah* hüm fiyha halidun;
Amma yüzleri ağaranlar ise, Allah rahmeti içindedirler... Onlar orada ebedi kalıcılardır.

43-) Ya eyyühelleziyne amenu la takrebusSalate ve entüm sükâra hatta ta'lemu ma tekulune ve la cünüben illâ abiriy sebiy
tağtesilu* ve in küntüm merda ev alâ seferin ev cae ehadün minküm minel ğaitı ev lamestümün nisae felem tecidu maen
feteyemmemu saıyden tayyiben femsehu Bi vücuhiküm ve eydiyküm* innAllahe kâne Afüvven Ğafura;

Ey iman edenler!.. Sarhoşken, ne söylediğinizi bilinceye kadar ve bir de cünüb iken -yolcu olmanız müstesna- gus
kadar salat’a/namaz’a yaklaşmayın... Eğer hasta olmuşsanız veya bir sefer üzere iseniz veya sizden biri def’i hacet
yahut kadınlara dokunmuşsanız, (bu durumlarda bir de) su bulamamışsanız, (o vakit) tayyib/temiz toprağa teyemmüm
(Şöyleki) vechlerinizi/yüzlerinizi ve ellerinizi (B sırrınca) mesh edin... Muhakkak ki Allah Afuvv’dur, Ğafur’dur.
47-) Ya eyyühelleziyne utül Kitabe aminu Bi ma nezzelna musaddikan lima maaküm min kabli en natmise vucuhen fenerud
edbariha ev nel'anehüm kema leanna ashabes sebt* ve kâne emrullahi mef'ula;
Ey (izhar edip okusunlar diye) kendilerine Kitab verilenler!.. Vechleri/yüzleri silerek arkalarına döndürmeden yahut a
sebt’i (Cumartesi adamlarını) la’netlediğimiz gibi kendilerini la’netlemeden önce, sizin beraberinizde olanı (Tevrat’ı)
olarak indirdiğimize (Kur’an’a, B sırrınca) iman edin!. Emrullah, fiile dönüşmüştür.
125-) Ve men ahsenü diynen mimmen esleme vechehu Lillahi ve huve muhsinun vettebea millete İbrahîyme haniyfa* vette
İbrahîyme haliyla;

Muhsin olarak (varlığının Hakka ait olduğu müşahadesiyle) vechini (aşikar olan varlığını) Allah’a teslim edenden (yani,
Esmasının bir zuhuru olarak varolduğunun, zatının hiç bir zaman varolmadığının idrak ve irfanı ile vahdeti müşahade eden
haniyf olarak (tanrı kabulsüz) İbrahim’in milletine tabi olandan, diyn olarak daha güzel kimdir?.. Allah, İbrahim’i hali

6-) Ya eyyühelleziyne amenu iza kumtüm iles Salati fağsilu vucuheküm ve eydiyeküm ilel merafikı vemsehu Bi ruusiküm ve
ilel ka'beyn* ve in küntüm cünüben fattahheru* ve in küntüm merda ev alâ seferin ev cae ehadün minküm minel ğaitı ev lam
nisae felem tecidu maen fe teyemmemu saıyden tayyiben femsehu Bi vucuhiküm ve eydiyküm minhu, ma yüriydullahu liye
aleyküm min harecin ve lâkin yüriydu li yütahhireküm ve li yütimme nı'meteHU aleyküm lealleküm teşkürun;
Ey iman edenler!.. Salat’a doğrulduğunuzda/namaz’a kalktığınızda vechlerinizi (yüzlerinizi) ve dirseklere kadar eller
gusledin (su ile yıkayın);mesh edin (B sırrınca) başlarınızı ve iki topuğunuza kadar ayaklarınızı da (mesh edin yahut)
Eğer cünüp iseniz tadahhur edin/tam arının... Eğer hasta olmuşsanız veya bir sefer üzere iseniz veya sizden biri de
hacetten gelirse yahut kadınlara dokunmuşsanız, (bu durumlarda bir de) su bulamamışsanız, (o vakit) tayyib/temiz to
(fıtratlarınıza) teyemmüm edin... (Şöyleki, B sırrınca) vechlerinizi ve ellerinizi ondan mesh edin... Allah size güçlük ol
dilemez, fakat sizi arındırmak ve (HU’nun) nimetini sizin üzerinize tamamlamak diler (kemal?), ki şükredesiniz.
108-) Zâlike edna en ye'tu Bişşehadeti alâ vechiha ev yehafu en türadde eymanün ba'de eymanihim* vettekullahe vesmeu
yehdil kavmel fasikıyn;
İşte bu, şahadetlerini onun (şahitliğin) vechi üzere (B sırrınca) getirmeleri (şahitliklerini gereği gibi yapmalar) yahut (ya
şahitlerin) yeminlerinden sonra yeminlerinin reddolmasından korkmalarına daha yakındır... Allah’dan ittika edin ve
dinleyin/işitin... Allah fasıklar kavmine hidayet etmez.

52-) Ve la tatrudilleziyne yed'une Rabbehüm Bil ğadaveti vel aşiyyi yüriydune vecheHU, ma aleyke min hısabihim min şey’
min hısabike aleyhim min şey'in fetatrudehüm fetekûne minez zalimiyn;
(Sırf) O’nun vechini dileyerek, (B gerçeğince) sabah akşam Rablerine dua edenleri tard etme (huzurundan uzaklaştırm
Onların hesabından sana bir şey/bir sorumluluk düşmediği gibi, senin hesabından da onlara bir şey düşmez ki (bu
onları tard edesin (huzurundan uzak kılasın)... (Tard edersen) o zaman zalimlersen olursun.
79-) İnniy veccehtü vechiye lilleziy fetaresSemavati vel Arda Haniyfen ve ma ene minel müşrikiyn;
“Muhakkak ki ben vechiymi (varlığımı), haniyf olarak, Semavat ve Arz’ın Fatırına tevcih ettim (teslim oldum)... Ve ben
müşriklerden değilim (varlık kalmadı bende)”.

29-) Kul emera Rabbiy Bil kıst* ve ekıymu vücuheküm ınde külli mescidin veduhu muhlisıyne lehüddiyn* kema bedeeküm t

De ki: “Rabbim beni Bil-kıst ile (sünnetullah’a göre muamele ile) emretti... Her mescid (secde yeri) indinde vechleriniz
edin (O’na döndürün) ve Diyn’i yalnız O’na has kılan (ihlaslılar) olarak O’na dua edin/yalnızca O’nu çağırın... Sizi (ilk)
(başlangıcınızdaki) gibi, (O’na) döneceksiniz”.

50-) Ve lev tera iz yeteveffelleziyne keferul Melaiketü yadribune vucuhehüm ve edbarehüm* ve zuku azâbel harıyk;
Melaike, kafir olanları (hakikatlerinden perdeli olmaları dolayısıyla) yüzlerine ve (bedensel, nefsani bağımlılıkları, zaaflar
arkalarına darbederek ve “Tadın yangın (engellenme, kayıtlılık) azabını” (diyerek) vefat ettirir iken bir görseydin!.

26-) Lilleziyne ahsenül hüsna ve ziyadetün, ve la yarheku vucuhehüm katerun ve la zilletün, ülaike ashabül cenneti, hüm fi

İhsan yapanlara (muhsince amel edenlere) el-Hüsna (daha güzeli) ve ziyade (mertebeler) vardır... Onların vechlerini (b
ne (kara) toz zerresi (nefsani özellik), ne de zillet (birimsellik) kaplar... Onlar ashab-ı cennet’tir... Onlar, orada ebedi ka

27-) Velleziyne kesebüs seyyiati cezaü seyyietin Bi misliha, ve terhekuhüm zilletün, ma lehüm minAllahi min asım* keenne
vucuhuhüm kıtaan minel leyli muzlima* ülaike ashabün nari, hüm fiyha halidun;
Kötülükler kazanmış olanlara gelince, kötülüğün cezası (B gerçeğince) onun misli iledir (rablerinin kemalinden, melek
örtülüdürler)... Onları zillet bürür... Onları Allah’dan koruyacak yoktur (ma’sum değildirler)... Vechleri karanlık haldeki
parçalarına (cismani alem sûretleri) bürünmüş gibidir... Onlar ashab-ı nar’dır... Onlar, orada ebedi kalıcılardır.

105-) Ve en ekım vecheke lid diyni haniyfa* ve la tekûnenne minel müşrikiyn;


Ve (şununla da emrolundum): “Vechini haniyf olarak (o tek) Diyn’e tut (bir haniyf olarak vechini O Diyn için kaim tut) ve
müşriklerden olma”.

9-) Uktülu Yusufe evitrahuhu Ardan yahlü leküm vechü ebiyküm ve tekûnu min ba'dihi kavmen salihıyn;
“Öldürün Yusuf’u, yahut Onu (başka) bir Arz’a tarh edin (dışlayıp atın) ki babanızın vechi (bilinci) size dönsün/yalnız
kalsın... Ondan sonra salih bir kavim olursunuz”.
93-) İzhebu Bi kamiysıy hazâ feelkuhu alâ vechi ebiy ye'ti basıyra* ve'tuniy Bi ehliküm ecmeıyn;
“Şu gömleğim ile (babamıza) (B sırrınca) gidin... Onu (gömleğimi) babamın vechinin üzerine ilka edin (yüzüne sürün),
(gören) olarak gelir... Tüm ehlinizi toptan (B sırrınca) bana getirin!”.
96-) Fe lemma en cael beşiyru elkahü alâ vechihi fertedde basıyra* kale elem ekul leküm inniy a'lemu minAllahi ma la ta'le

Ne vakit ki müjdeci geldi, onu (gömleği) Onun (Ya’kub’un) vechinin üzerine ilka etti, (Ya’kub) hemen Basıyr olarak (g
(Hakk’ın nuru ile görmeye başladı)... (Ya’kub) dedi ki: “Size dememiş miydim, muhakkak ki ben Allah’dan sizin bilmed
bilirim”.

22-) Velleziyne saberubtiğae vechi Rabbihim ve ekamus Salate ve enfeku mimma razaknahüm sirran ve alaniyeten ve yed
hasenetisseyyiete ülaike lehüm ukbeddar;
Ve yine onlar Rablerinin vechini taleb ederek sabrettiler, namaz’ı ikame ettiler, kendilerini rızıklandırdıklarımızdan
aleni olarak infak ettiler ve kötülüğü (Bi-) hasene ile (beşeri bir özelliği, Rabbani bir özellikle) yok ederler... İşte onların
sonu (mekansızlık boyutu).

50-) Serabiylühüm min katıranin ve tağşa vucuhehümün nar;


Gömlekleri katran’dandır, vechlerini de Nar (perdelilik azabı) bürür.

58-) Ve iza büşşira ehadühüm Bil ünsa zalle vechuhu müsvedden ve huve kezıym;
Onlardan biri (Bi-) dişi ile müjdelendiğinde, öfkeli/gamlı bir halde, vechi simsiyah gölge kesilir (yüzü simsiyah kesilir

7-) İn ahsentüm ahsentüm lienfüsiküm ve in ese'tüm feleha* feizâ cae va'dül ahıreti liyesuu vucuheküm ve liyedhulül Mesc
daheluhu evvele merretin ve liyütebbiru ma alev tetbiyra;
Eğer iyilik ederseniz, kendi nefsinize iyilik etmiş olursunuz ve eğer kötülük ederseniz, o da kendinizedir... Ahiret’in
(ifsadınızın ikinci/son keresi; fena vakti) geldiğinde, vechlerinizi kötü yapsınlar, ilk keresinde (ilahi kuvveler ile) oraya g
gibi Mescid’e (kalb’e) girsinler ve üstünlük sağladıkları şeyleri dumura uğratsınlar diye (kullarımızı tekrar ba’sederiz)

97-) Ve men yehdillahu fehuvel mühted* ve men yudlil felen tecide lehüm evliyae min duniHİ, ve nahşüruhüm yevmel kıyam
vucuhihim ‘umyen ve bükmen ve summa* me'vahüm cehennem* küllema habet zidnahüm seıyra;
Allah kime hidayet eder ise, işte odur doğru yolu bulan... Kimi de saptırır ise, artık onlar için O’ndan başka evliya
bulamazsın... Kıyamet günü onları körler (Hakk’ı görmeyen), lallar (Hakk sözünü bilmeyen) ve sağırlar (Hakkı duymay
anlamayan) olarak yüzleri üzere haşrederiz... Onların barınağı Cehennem’dir... Alevi her söndükçe, onlara saıyr’i
(alevlendirilen’i; vehim?) artırırız.

28-) Vasbir nefseke mealleziyne yed'une Rabbehüm Bil ğadati vel aşiyyi yüriydune vecheHU ve la ta'dü aynake anhüm* tü
ziynetel hayatid dünya ve la tutı' men ağfelna kalbehu an zikriNA vettebea hevahu ve kâne emruhu furuta;
Onun vechini (zatını) dileyerek, sabah-akşam (devamlı, B sırrınca) Rablerine dua edenlerle (Allah’dan başka dilekleri o
ile) beraber, nefsine (Allah’ın sabrı ile) sabret … Dünya hayatının zinetini dileyerek onlardan gözlerini kaydırma/ayır
Kalbini zikrimizden gafil kıldığımız, hevasına tabi olan ve işi hep aşırılık olan kimseye itaat etme.

29-) Ve kulil Hakku min Rabbiküm femen şae felyu'min ve men şae felyekfür* inna a'tedna lizzalimiyne naren, ehata Bihim
ve in yesteğıysu yüğasu Bi main kelmühli yeşvil vucuh* bi'seşşerab* ve saet murtefeka;
De ki: “Hak Rabbinizdendir… İsteyen iman etsin isteyen inkar edip gerçeği örtsün”… Doğrusu biz, zalimler (müşrik
öyle bir ateş hazırlamışız ki duvarı/çadırı (B sırrınca) onları çepe çevre kuşatmıştır… Eğer yardıma çağırsalar, erimi
gibi yüzleri pişiren bir su ile (B sırrınca) yardımlarına koşulur… O ne kötü içecek, o ne kötü dayanma yeri.

111-) Ve anetilvucuhu lil HayyilKayyum* ve kad habe men hamele zulma;


Vechler (yüzler), Hayy ve Kayyum’a zillet ile boyun eğmiştir... Bir zulüm yüklenen (halife oluşunu farkedemeden vefa
kimse hakikaten kaybetmiştir.

39-) Lev ya'lemülleziyne keferu hıyne la yeküffune an vucuhihimünnare ve la an zuhurihim ve la hüm yünsarun;
Kafir olanlar, ne vech (yüz) lerinden (önlerinden, bilinçlerinden) ne de sırtlarından (arkalarından, bedenlerinden) ateşi
önleyemeyecekleri ve kendilerine yardım da olunmayacağı zamanı bir bilselerdi (böyle acele istemezlerdi).
11-) Ve minenNasi men ya'budullahe alâ harf* fein esabehu hayrunıtmeene Bih* ve in esabethü fitnetüninkalebe alâ vechih
hasireddünya vel’ahirete, zâlike huvel husranul mübiyn;
İnsanlardan kimi de vardır ki, Allah’a bir harf (taraf) üzere (terkibine hoş gelen şeyler yönünden) kulluk eder... Eğer on
isabet eder ise, (B sırrınca) onunla mutmain olur (sükun bulur, rahatlar)... Şayet ona bir fitne (bela, imtihan) isabet ede
üzere inkılab eder (yüzüstü döner; Allah’dan perdelenir)... (Böylesi) dünyasını da ahiretini de hüsrana uğratmıştır... İşt
hüsranın ta kendisidir.
72-) Ve iza tütla aleyhim ayatüNA beyyinatin ta'rifü fiy vucuhilleziyne keferul münker* yekâdune yestune Billeziyne yetlune
ayatiNA* kul efeünebbiüküm Bişerrin min zâliküm* enNar* veadehAllahulleziyne keferu* ve bi'sel masıyr;
Onlara ayetlerimiz apaçık kanıtlar halinde tilavet edildiğinde, kafir olanların (gerçeği reddedenlerin) vechlerinde MÜN
(anlayışsızlıktan-nursuzluktan kaynaklanan inkarı, reddi; tanımayışı görüp) tanırsın... Neredeyse kendilerine ayetlerimiz
edenlere (B sırrınca) saldırıp çullanacaklar... De ki: “Size ondan daha şerri (B sırrınca) haber vereyim mi?... Nar (dır
onu kafir olanlara va’detmiştir... O ne kötü dönüş yeridir!”.

104-) Telfehu vucuhehümünnaru ve hüm fiyha kâlihun;


Onların vechlerini O Nar yalar... Onlar orada kalih’dirler (çehrelerini ekşitip dururlar; dudakları gerilip dişleri sırıtıp kalırl

34-) Elleziyne yuhşerune alâ vucuhihim ila cehenneme, ülaike şerrun mekanen ve edallü sebiyla;
Vechleri (yüzleri) üzere Cehennem’e haşroluncak kimseler var ya, işte onlar mekan itibarıyla en şerr ve yol itibarıyl
sapkındırlar.

90-) Ve men cae Bisseyyieti fekübbet vucuhühüm fiynnar* hel tüczevne illâ ma küntüm ta'melun;
Kim de (Bi-) kötülük ile geldi ise, onların vechleri (yüzleri) de Nar’da tersine çevrilmiştir... “Ancak yaptıklarınız ile
cezalandırılırsınız” (denilir).

88-) Ve la ted'u meAllahi ilahen ahar* la ilahe illâ HU* küllü şey'in halikün illâ vecheHU, leHUl hükmü ve ileyhi türceun;
Allah ile beraber diğer bir ilah (ikinci bir varlık) çağırma (isimlendirme) !.. O’ndan başka ilah (vücud) yoktur... Herşe ha
(yoktur, ölüdür), ancak O’nun vechi müstena... Hüküm O’nundur... O’na rücu’ ettiriliyorsunuz.

30-) Feekım vecheke liddiyni haniyfa* fıtratAllahilletiy fetaren Nase aleyha* la tebdiyle li halkıllah* zâliked diynül kayyimü, v
ekseranNasi la ya'lemun;
Vechini Haniyf olarak (bir tanrıya tapınmaksızın, Allah’a şirk koşmaksızın) o Tek Diyn’e doğrult... O Allah Fıtratı’na ki,
onun üzerine yaratmıştır... Allah yaratışına tebdil (bedel) yoktur... İşte bu, Diyn-i Kayyım’dır (hep payidar, daim geçe
Sistem’dir)... Fakat insanların ekseriyeti bilmezler.
38-) Feati zelkurba hakkahu vel miskiyne vebnes sebiyl* zâlike hayrun lilleziyne yüriydune vechAllahi ve ülaike hümül müfl

Yakınlık sahiplerine hakkını ver, miskinlere (yoksullara?) ve yolun oğluna (yolcuya?) da (haklarını ver)... Bu, Vechulla
edenler için daha hayırlıdır... İşte onlar felaha erenlerin ta kendileridir.
39-) Ve ma ateytüm min riben li yerbüve fiy emvalinNasi fela yerbu indAllah* ve ma ateytüm min zekatin türiydune vechAlla
hümül mud'ıfun;
İnsanların malları içinde artısın diye riba (faiz, artış) olarak verdiğiniz şey (?), Allah indinde artmaz... Vechullahı irad
zekat (tezkiye, taharet) olarak verdiğinize gelince, işte onlar (zekat olarak/tezkiye için verenler) kat kat arttıranların ta

43-) Feekım vecheke liddiynil kayyimi min kabli en ye'tiye yevmün la meredde lehu minAllahi yevmeizin yessaddaun;
Vechini, Allah’dan (olan), reddolunması imkansız bir gün gelmezden önce Diyn-i Kayyım’e (gerçek, payidar diyn’e) d
gün (insanlar) bölük bölük ayrılırlar.

22-) Ve men yüslim vechehu ilellahi ve huve muhsinün fekadistemseke Bil urvetil vüska* ve ilellahi akıbetül’ ümur;
Kim muhsin olarak (Onu müşahade ederek) vechini Allah’a teslim ederse, gerçekten en sağlam kulpa (B gerçeğince
olur... İşlerin akibeti Allah’a (döner).

66-) Yevme tükallebu vucuhühüm fiyn nari yekulune ya leytena eta'nAllahe ve eta'ner Rasûla;
Vechlerinin o Nar’da kalbolunacağı (evirilip çevirileceği, değiştirileceği) o gün: “Vay bize!... Keşke Allah’a itaat etseyd
erRasûl’e (O Rasûle, Rasûlullah’a) itaat etseydik” derler.
69-) Ya eyyühelleziyne amenu la tekûnu kelleziyne azev Musa feberraehullahu mimma kalu* ve kâne ındAllahi veciyha;
Ey İman edenler!... Musa’ya eziyet verenler (zahirle perdelenip vahdet’ten gafil olanlar) gibi olmayın... Allah, O’nu (onl
dediklerinden temize çıkardı... Ve (O,) Allah indinde veciyh (yüz sahibi; vechini teslim etmiş) idi.

24-) Efemen yettekıy Bi vechihi suel azâbi yevmel kıyameti, ve kıyle liz zalimiyne zuku ma küntüm teksibun;
Kıyamet günü azabın kötüsünden (Bi-) vechi ile korunan (korunacak başka özellik kazanmamış, katı-kalıp bilinç haline
kimse (iman eden kimse gibi) mi?... Zalimlere: “Kazandıklarınızı tadın” denmiştir.
60-) Ve yevmel kıyameti teralleziyne kezebu alellahi vucuhühüm müsveddetün, eleyse fiy cehenneme mesven lil mütekebb

Kıyamet günü, Allah üzerine yalan söylemişleri (gayrı vücud isbat edenleri), vechleri (yüzleri) simsiyah olmuş görürs
Mütekebbir (kibirlenen, büyüklenen) ler için mesva (kalacak yer), Cehennem’de değil midir?.

17-) Ve iza büşşira ehadühüm Bima darebe lirRahmani meselen zalle vechuhu müsvedden ve hüve kezıym;
Onlardan biri Rahman’a mesel ettiği (Rahman’a nisbet ettiği kızlar) ile (B sırrınca) müjdelendiğinde, öfkeli/gamlı bir h
simsiyah gölge kesilir (yüzü simsiyah kesilir).

27-) Fekeyfe iza teveffethümül Melaiketü yadribune vucuhehüm ve edbarehüm;


Peki ya o melekler, onların vechlerine (yüzlerine) ve dübürlerine (arka taraflarına) vurarak kendilerini vefat ettirdikle
nasıl olacak?.

29-) Muhammedün Rasûlullah* velleziyne meahu eşiddau alelküffari ruhamau beynehüm terahüm rükkean sücceden yebte
fadlen minAllahi ve rıdvana* siymahüm fiy vücuhihim min eserissücudi zâlike meselühüm fiytTevrati, ve meselühüm fiyl’İnc
ahrece şat’ehu feazerehu festağleza festeva alâ sukıhi yu’cibüzzürraa liyeğıyza Bihimülküffar* veadAllahulleziyne amenu v
amilussalihati minhüm mağfireten ve ecren aziyma;
MUHAMMED, Rasûlullah’dır!... Onunla beraber bulunanlar (in’am üzere olanlar), küffara (gerçeği reddedenlere) karşı
düşünce ve yaşamlarından hiç etkilenmezler), kendi aralarında çok merhametlidirler (birbirlerinin açılım ve üretkenliğine
bulunurlar, birbirlerini severler)... Onları (Ümmet-i Muhammed’i) rüku eder (haşyet, ta’zim), secde eder (fena, teslim) ve A
fazl (ilmi üstünlük, tecelli) ve RIDVAN (ehl-i cennet için en üstün ni’met; Allah’ın ebediyyen gazab etmeme teminatı; sıfat c
halde görürsün... Simalarına gelince, vechlerinde/yüzlerinde secde (fena) eseri vardır... Bu onların Tevrat’taki (nefs
hükümler) meselleri (misal yollu anlatımları) dır... İncil’deki (kalb ahvaline, batını hükümlere; teşbihi) mesellerine gelince
ki filizini yarıp çıkarmış, sonra onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış da (tevhid; İslam, sünnetullah) gövdesi üzerine
doğrulmuştur/dikilmiştir (insan’da, mutlak vücud tam zahirdir);ekincilerin (Ulul’Azm Rasûllerin, Enbiyanın) hoşuna gide

29-) Feakbeletimraetuhu fiy sarretin fesakket vecheha ve kalet acuzun akıym;


Bu yüzden (İbrahiym’in) karısı bir çığlık içinde ikbal etti (döndü) de (ellerini kendi) yüzüne vurdu/kapattı ve dedi ki: “(
bir kocakarı (yım?)”.

48-) Yevme yushabune fiyn nari alâ vucuhihim* zuku messe sekar;
O gün yüzleri üzere Nar’da sürüklenirler... “Sakar’ın (cehennem’in) dokunmasını tadın!” (denilir).

27-) Ve yebka vechu Rabbike ZülCelali vel'İkram;


ZülCelal-i vel’İkram olan Rabbinin vechi Baki kalır.

22-) Efemen yemşiy mükibben 'alâ vechihi ehda emmen yemşiy seviyyen 'alâ sıratın mustekıym;
Peki, yüzüstü kapanmış (sürünen; a’ma) olduğu halde yürüyen mi daha doğru yoldadır yoksa sırat-ı müstekıym üze
dimdik (önünü görerek; hakikat ilmi ile) yürüyen mi?.
27-) Felemma raevhu zulfeten si (y) et vucuhülleziyne keferu ve kıyle hazelleziy küntüm Bihi tedde'un;
Onu (va’dolunanı) yaklaşmış/yakın olduğu halde gördüklerinde, o kafir olanların yüzleri kötü oldu (karardı)... “İşte b
(bilfiil B sırrınca) dua edip istediğinizdir” denildi.

22-) Vucuhun yevmeizin nadıretun;


O gün (bazı) yüzler (vardır ki) ışıl ışıl parlar.
24-) Ve vucuhun yevmeizin basiretun;
Ve o gün nice yüzler de (vardır ki) asıktır.

9-) İnnema nut'ımuküm livechillahi la nuriydu minküm cezaen ve la şükûra;


“Yalnızca Vechullah için sizi yediriyoruz... Sizden ne bir ceza (karşılık) ve ne de bir şükür (teşekkür, övgü) dilemiyo

38-) Vucuhun yevmeizin müsfiretün;


O gün yüzler (vardır ki) müsfire (nurlu, parlak)’dir,
40-) Ve vucuhun yevmeizin 'aleyha ğaberetün;
Ve o gün nice yüzler de (vardır ki), üzerlerini toz kaplamış,

24-) Ta'rifu fiy vucuhihim nadretenna'ıym;


Yüzlerinde, o ni’metlerin güzelliğini/parıldısını tanırsın.

2-) Vucuhun yevmeizin haşi'ah;


O gün yüzler (vardır ki) haşie (zilletten alçalır, öne düşer)’dir,
8-) Vucuhun yevmeizin na'ımetün;
Ve o gün nice yüzler de (vardır ki) naime’dir (nimetin eseri görülür).

20-) İllebtiğae vechi Rabbihil'A'la;


Ancak A’la olan Rabbi’nin vechini arzulayıp istemek müstesna!.

You might also like