Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 16

Türkçe

atölyesi

400 ATASÖZÜ
Ortaokulda öğrenilmesi gereken
AÇMA SIRRINI DOSTUNA, DOSTUNUN DOSTU
VARDIR, O DA SÖYLER DOSTUNA:
Bir sır, dosta bile açılmamalıdır. Açılırsa o da kendi dostuna
ABANIN KADRİ YAĞMURDA BİLİNİR: anlatır. Bundan üçüncü kişi duyar. Böylece sır yayılır, sır
Bir şeyin gerçek değeri ona çok gereksinim duyulduğunda olmaktan çıkar.
ortaya çıkar. AÇTIRMA KUTUYU SÖYLETME KÖTÜYÜ:

ABDALIN ARKADAŞLIĞI YOL (KÖY) GÖRÜNÜNCEYE Karşındaki­ni kızdırırsan onun seninle ilgili olumsuz şeyleri
KADARDIR: açıklamasına, sana kötü sözler söylemesine yol açarsın.
Çıkarı dolayısıyla size yakınlık gösteren kişi, çıkarı söz ADAM ADAMA GEREK OLMASA HER BİRİ BİR DAĞ
konusu olduğu sürece dost görü­nür. İşini yürütecek başka BA­ŞINDA OLURDU:
yollar bulunca sizinle ilgisini keser. İnsanlar bütün gereksemelerini tek başlarına sağlayamazlar.
ACI PATLICANI KIRAĞI ÇALMAZ: Bunun için toplu yaşa­mak ve birbirlerine yardım etmek
zorundadırlar.
Herhangi bir duruma alışkın olan kimseyi benzer kötü
durumlar etkilemez. ADAMIN ALACASI İÇİNDE, HAYVANIN ALACASI
DIŞIN­DADIR:
ACIKLI BAŞTA AKIL OLMAZ:
Hayvanın rengi dışındadır, bellidir. Ama in­sanın rengi
Başına bir dert, bir musi­bet olan kimsenin yaptıklarında içindedir: Ne düşündüğü, ne yapmak istediği, kısaca iç yüzü
mantık ve tutarlılık aranmamalıdır. Çekilen acılar insanın belli değildir.
muhakeme­sini etkiler, yanlış karar vermesine sebep olur.
ADAMIN İYİSİ İŞ BAŞINDA BELLİ OLUR:
AÇ DOYMAM, TOK ACIKMAM SANIR:
Bir insanın gerçek değeri, iş başında gösterdiği yeterlik ve
Aç insan, ye­terinden çok yiyecek ister. Tok insan da
ba­şarı ile çevresindekilere karşı davranışıyla ölçülür.
kendisine yiyecek şey gerek değil gibi davranır. Sözgelişi
yoksul kişi, kazandıkça daha kazanmaya çalışır. Varlıklı kişi AĞACA ÇIKAN KEÇİNİN DALA BAKAN OĞLAĞI OLUR:
ise durumunun sürüp gideceğini sanır da kazanç yollarına
Bir ana baba nasılsa, çocukları da onlara benzer.
başvurmaz. Dahası, elindekini bilinçsiz tüketir.
AĞACIN KURDU İÇİNDE OLUR:
AÇ GEZMEKTEN TOK ÖLMEK İYİDİR:
Bir topluluğu çürüten öğeler kendi içinde bulunur.
Beslenmek her canlının temel ihtiyacıdır, aç kalan kişi sağlıklı
ve istediği şekilde hayatını sürdüremez, yaşamanın tadına AĞACIN MEYVESİ OLUNCA BAŞINI AŞAĞI SALAR:
varamaz. Bu nedenle, ölürken bari tok ol­mak arzular.
Fay­dalı eser veren, erdem ve bilgi ile donanmış olan insan,
AÇ KURT, ASLANA SALDIRIR: kimseye yüksekten bakmaz, alçakgönüllü olur.
Aç olan, karnını doyura­bilmek için kendinden güçlü varlıklara
saldırmak­tan, onlarla savaşmaktan kaçınmaz. Bu uğurda AĞAÇ KÖKÜNDEN YIKILIR:
ölümü bile göze alır. Rızkı için en tehlikeli yolları denemekten Bir toplumun yıkılması, onun temelini oluşturan öğelerin
kaçınmaz. ortadan kaldırıl­masıyla gerçekleşir.
AÇ NE YEMEZ, TOK NE DEMEZ: AĞAÇ YAPRAĞIYLA GÜRLER:
Yoksul insan eline geçenin iyisine kötüsüne bakmaz, Kişi, yakınlarıyla, hısım akrabalarıyla bir varlık gösterir.
çekingen olur; oysa varlıklı kimse en güzel şeylerde bile bir
kusur bulur, her şeyi hiç çekinmeden söyler. AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR:
AÇIN KARNI DOYAR, GÖZÜ DOYMAZ: Çocuklar kesinlikle minik yaşta eğitilmelidirler. Bu yaşlarda
İnsan uzun zaman aç kalmışsa, bu durumunu unutamaz, bol işlenmeye, her türlü bilgiyle donatılmaya elverişlidirler.
yiyeceğe kavuştuğunda bile, içindeki aç kalmak korkusuyla, Zaman ge­çip de büyüdükçe eğitilmeleri zorlaşır. Yaşlı insan
sofradan kalkmak istemez, gözü yiye­ceklerde kalır. kolay kolay eğitilmez.
1
Ortaokulda öğrenilmesi gereken
Türkçe
400 ATASÖZÜ atölyesi
Türkçe Atölyesi

AĞIR KAZAN GEÇ KAYNAR: AKIL KİŞİYE SERMAYEDİR:


(1) Kalın kafalı insan bir konuyu zor anlar. (2) Tembel olan İnsanın en değerli ser­mayesi aklıdır. Çünkü bütün işlerini en
işini geç yapar. (3) Ağırbaşlı insan çabuk öfkelenmez. iyi biçimde onunla döndürür. Bu sermaye elden çıkarsa bir
daha ele geçirilemez. Bu nedenle onu iyi kullan­mak ve
AĞIR YONGAYI YEL KALDIRMAZ:
korumak gerekir.
Ağırbaşlı kimseye şöyle böyle olaylar etki yapamaz, zarar
veremez. AKIL YAŞTA DEĞİL BAŞTADIR:
Bir kimsenin yaşı bü­yük olabilir, bu onun akıllı olduğunu
AĞUSTOSTA GÖLGE KOVAN, ZEMHERİDE KARNINI
göstermez; çünkü akıl bir düşünme işidir, insan düşünüyorsa
OVAR:
yaşı büyük olmuş küçük olmuş, hiç önemli değildir, aklın
Vakit ve fırsat varken geleceğini sağlamaya ça­lışmayıp keyfe, ölçütü yaş değil düşünmedir.
zevke dalan, fırsat elden gittikten sonra aç ve perişan olur.
AKILLARI PAZARA ÇIKARMIŞLAR, HERKES YİNE
AĞUSTOSTA YATANI ZEMHERİDE BÜĞELEK TUTAR: KENDİ AKLINI ALMIŞ:

Ya­zın fırsat elde iken çalışıp kazanmayan kişi, kışın çalışma İnsan kendi tutumunu, davranışını başkalarınınkinden daha
olanağı elden gittikten sonra sıkıntılar içinde kıvranır. üstün görür. Herhangi bir konuda onun düşündüğüne
benzemeyen başka düşünceler ileri sürülse, kendi
AĞUSTOSUN YARISI YAZ, YARISI KIŞTIR: düşüncesini yeğler. Öyle ki bütün insanların akılları ortaya
Ağustos or­talarından başlayarak sıcaklar azalır, havalar se­- konulup da, her kişi bir akıl seçsin, kendisine akıl edinsin
rinler, anlamında söylenir. denil­se herkes şimdiki aklını seçip alır.

AK AKÇE KARA GÜN İÇİNDİR: AKILLI KÖPRÜYÜ BULUNCAYA KADAR, DELİ SUYU
GE­ÇER:
Para, insanın sıkıntılı, dar zamanında gereklidir, öyle
Tedbirli kişi, istediği şeyi elde etmek için sağ­lam yol arar.
zamanlarda elde avuçta ne varsa harcamaktan kaçınmamak
Bunun için de sonucu almakta geci­kir. Atak kişi ise tehlikeyi
gere­kir.
göze alarak işe girişir ve çabuk sonuç alır.
AKA AKA SEL OLUR:
AKILLI, SÖZÜNÜ AKILSIZA SÖYLETİR:
Hayatımızdaki en küçük şeyleri dahi küçümsemek doğru
Başkası adına konuşmak, insanın başını derde sokar.
değildir. Bu küçük şeyler birikir, büyük bir varlık oluşturur.
Unutulmamalıdır ki her çok azdan oluşur. AKILSIZ BAŞIN CEZASINI AYAKLAR ÇEKER:
AKAN SU YOSUN TUTMAZ: Yönetici konumunda olanların yaptığı hataların sonuçlarını
çoğunlukla alttakiler çeker" anlamında bir söz.
Akan su sürekli akış du­rumunda olduğu için yosunlaşma
olmaz; bunun gibi, çalışan insan da tembelliğin kötülüklerine AKILLI DÜŞMAN AKILSIZ DOSTTAN HAYIRLIDIR:
uğ­ramaz. Akılsız kimse iyi niyetli olsa dahi yaptığı işin ne gibi kötü
sonuçlar doğuracağını hesap edemediğinden dostuna
AKAN SUYA İNANMA, ELOĞLUNA GÜVENME:
bilmeyerek fenalık edebilir, akıllı düşmanın yapacağı
Sular yavaş aktığı için tehlikesiz görünebilir, ancak yine de kötülükse akıl yoluyla sezilir ve gereken tedbir alınabilir.
güvenmemelidir. Bir an o suya kapılıp sürükle­nebilir,
derinlere ve burgaçlara çekilip boğulabiliriz. Eloğlu da tıpkı bu AKLIN YOLU BİRDİR:
akan sular gibidir, kimi yanlarına bakarak onlara güven Mantıklı ve doğru olan, sonuç­ları tahmin edilen ve en
duyamayız. Çıkarı için bizi tuzağa düşürebilir, başımıza önemlisi gidişatı ortada olan bir olay için düşünülen her ortak
olmadık işler açabilir, zor durumda bırakıp zarara uğratabilir. yol doğru yoldur.
Bunun için temkinli olmalıyız.
AKLINA GELENİ İŞLEME, HER AĞACI TAŞLAMA:
AKARSU KENDİ ÇUKURUNU KAZAR: So­nunu düşünmeksizin aklına gelen her işi yapan, herkese
Bir şeyler yap­ma isteği ve gücü bulunan kişi, uygun bir sataşan kişi, tutumunun büyük zararlarını görür.
çalışma yönü ve alanı bulur.
ALET İŞLER, EL ÖVÜNÜR:
AKIL AKILDAN ÜSTÜNDÜR:
İnsan ne kadar usta olursa olsun, gerekli araçlar olmadıkça
İnsanın kendi aklını her konuda yeterli görmesi yanlıştır. kusursuz iş ya­pamaz.
Önemli mesele­lerde güvendiğimiz akıllı kimselerin düşüncesi­-
ni sormalıyız. Bizim düşünemediğimizi başkası, onunda ALLAH BİR KAPIYI KAPARSA BİN KAPIYI AÇAR:
düşünemediğini bir başkası düşünüp bizi aydınlatabilir. İşi büs­bütün bozulan, bir çıkmaza düşen insan karam­sarlığa
kapılıp Yüce Allah`tan umut kesmemelidir. Çünkü Allah
AKIL OLMAYINCA NE YAPSIN SAKAL:
rahmetini esirgemez, O`nun rahmeti boldur. Allah hiç
Kişi, sadece yaşlanmakla olgunlaşmaz. Akılsızsa, çocukça iş­- umulmadık bir anda bir sebep ya­ratır ve çare gösterir, bize iyi
ler yapar. imkânlar sunar. 2
Ortaokulda öğrenilmesi gereken
Türkçe
400 ATASÖZÜ atölyesi
Türkçe Atölyesi

ALLAH GÜMÜŞ KAPIYI KAPARSA ALTIN KAPIYI ATEŞ OLMAYAN YERDEN DUMAN ÇIKMAZ:
AÇAR:
Bir olayın gerçekten meydana gelmiş olup olmadığını anla­-
İşi bozulan kişi umutsuzluğa düşmemelidir. Allah’ın onu mak için, gizli kalamayan belirtisine bakmak gere­kir. Bu belirti
eskisinden daha iyi bir işe kavuşturacağına inanmalıdır. varsa olay da var demektir.
ALTIN ELİ BIÇAK KESMEZ:
ATIN ÖLÜMÜ ARPADAN OLSUN:
(1) Hünerli kişiye yaşama güçlükleri etki yapamaz. O,
Çok sevilen bir yiye­cekten aşırı yenirken, dokunsa da
sarsılmadan işini sür­dürür. (2) Varlıklı kişiyi kimse alt
katlanılacağını anlatır.
edemez.
ALTIN EŞİK, GÜMÜŞ EŞİĞE MUHTAÇ OLUR: AYAĞINI YORGANINA GÖRE UZAT:
Zengin­liğe de iş başında olmaya da güvenilmemelidir. Gün Giderini gelirine uydur. Harcamaların gelirini aşmasın.
gelir, zengin yoksullaşır; eskiden yoksul iken zengin olan AYIPSIZ YÂR ARAYAN YÂRSIZ KALIR. (KUSURSUZ
kişiye muhtaç duruma düşer. DOST ARAYAN DOSTSUZ KALIR):
ALTIN YUMURTLAYAN TAVUK KESİLMEZ: Ayıpsız yâr arayan yârsız kalır. (Kusursuz dost arayan
dostsuz kalır):
Kişi, küçük bir çıkar uğruna kendisine büyük yarar sağlayan
bir kaynağı ortadan kaldıracak davranışlardan ka­çınmalıdır. AYNASI İŞTİR KİŞİNİN LAFA BAKILMAZ:
ALTINI SAKLAMAK HÜNER DEĞİL, KURUŞU Bir insan hak­kında herhangi bir yargıda bulunmak için
SAKLAMAK HÜNER: söylediği sözlere değil yaptığı işlere bakmak gerekir.
Tutumluluk değersiz görünen şeyleri de­ğerlendirmekle olur.
AZ ATEŞ ÇOK ODUNU YAKAR:
ALTININ KIYMETİNİ SARRAF BİLİR: Küçük bir tehlike, el­verişli ortam bulunca, büyüye büyüye
Bir kimsenin, bir şeyin değerini, ancak bu konularda önüne geçi­lemez durum alır. Bir avuç suçlu, büyük bir suçsuz
uzmanlığı bu­lunanlar bilir. yığınının başını belaya sokar.

ARABA DEVRİLİNCE YOL GÖSTEREN ÇOK OLUR: AZ KAZ, UZ KAZ, BOYUNCA KAZ:

İş işten geçtikten sonra verilen öğüdün değeri yoktur, an­- Birisi için kazdığın kuyuya kendin düşebileceğini göz önünde
lamında bir sözdür. bulun­dur. Onun için bu kuyu kendini kurtarabileceğinden
daha derin olmasın. Yani sana yapılmasını istemediğin bir
ARAP ELİ ÖPMEK, DUDAK KARARTMAZ: kötülüğün daha ağırını başkasına yapma.
İnsanlara saygı duymak ve onlara hürmet göstermek bizim AZ SÖYLE, ÇOK DİNLE:
değerimizi arttırır. Bu kişiler zayıf kişiliklide olsa, kötü niyetlide
Kişi, az konuşursa hem çev­resindekileri rahatsız etmemiş;
olsa biz gereken saygımızı kaybet­memeli ancak kendimizden
hem de daha az yanılmış olur. Çok dinlemekle ise çok şey
ödünde vermemeliyiz. Ayrıca yaşlı olsun, ihtiyar olsun her
öğrenir.
insana gere­ken özeni göstermeliyiz.
AZ TAMAH ÇOK ZİYAN GETİRİR:
ARKADAŞINI SÖYLE, SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLE­- İnsan bir şeyde hırsa kapılırsa o şeyin sonu kazançla
YEYİM: kapanmaz. Elde ettikleriyle yetinmeyerek daha çoğunun
Kişiler ilk önce çevrelerinden etkilenirler. Kişileri toplumlar peşinde koşan kimseler, elde ettiklerinden daha çok zarara
yetiştirir. Eğer arkadaş çevresi kötü olan bir ortamda ise kötü, uğrarlar.
iyi ve paylaşımcı bir çevrede isek bizde iyi huylu ve AZ VEREN CANDAN ÇOK VEREN MALDAN:
yardımsever in­sanlar oluruz.
Varlıklı ol­mayan kimse, yardım, ya da armağan olarak az şey
ASLAN YATTIĞI YERDEN BELLİ OLUR: verebilir. Bu büyük bir fedakârlıktır. Varlıklı kimse birçok şey
Bir kimsenin oturduğu yerin durumu, onun kişiliğini belli eder. verebilir. Bu, onun için özveri sa­yılmaz.

AZ ELİ AŞTA GÖR, ÇOK ELİ İŞTE GÖR:


AŞK OLMAYINCA MEŞK OLMAZ:
Yemeğin iyisi az insanla olur, İşin iyisi ve hızlısı da çok
Öğreneceği işe kar­şı aşırı isteği bulunmayan kimse o işi
insanla olur.
öğrenemez, anlamında söylenir.
AZA SORMUŞLAR NEREYE, ÇOĞUN YANINA DEMİŞ:
ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKAR: Kü­çük kazançların bile hep varlıklı kimselere düştüğü
Bir yıkım, acı, ona uğ­rayanı yakar kavurur, onu sürekli kanısını belirtir, anlamında bir söz.
kıvrandırır, baş­kalarının o yıkıma üzülmesi geçicidir.
AZICIK AŞIM KAYGISIZ BAŞIM:
ATTAN DÜŞEN YİNE ATLANIR: İnsan elindekiyle yetinir, gözü daha yükseklerde olmazsa,
Yüksek mevkiden olan yine yüksek bir mevkiye gelir. rahat ve huzurlu bir hayat sürer.
3
Ortaokulda öğrenilmesi gereken
Türkçe
400 ATASÖZÜ atölyesi
Türkçe Atölyesi

BABA KORUK YER, OĞLUNUN DİŞİ KAMAŞIR: BAŞ BAŞA VERMEYİNCE TAŞ YERİNDEN KALKMAZ:
Babanın yaptığı kötü bir işin sıkıntısını oğul çeker. Bir insanın gücü sınırlıdır, tek başına her işi ya­pamaz. Kimi
zor işleri yapması için de başka in­sanların gücüne, işbirliğine
BABA OĞLUNA BİR BAĞ BAĞIŞLAMIŞ, OĞUL BABAYA
BİR SALKIM ÜZÜM VERMEMİŞ: ihtiyaç duyar. Güçler birleştirilince zor işlerin yapılması da
kolaylaşır.
Babalar çocukları için büyük özveride bulunurlar. Ama
çocuklar babaları için küçük bir özveride bulunmazlar. BAŞ NEREYE GİDERSE AYAK DA ORAYA GİDER:
Kü­çükler büyüklerin izinden yürür, her işte onları ör­nek alır.
BACA EĞRİ DE OLSA DUMAN DOĞRU ÇIKAR:
Yaradılışı itibarıyla iyi olan kişi en kötü durumda bile olsa bu BAŞ SALLAMAKLA KAVUK ESKİMEZ:
niteliğini kaybetmez, anlamında bir söz. Bir kimsenin su­yunca gitmekten, söylediklerine evet, peki
BAĞA BAK ÜZÜM OLSUN, YEMEYE YÜZÜN OLSUN: demek­ten zarar gelmez.
Kişi, verim beklediği şeyden istediğini alabilmek için gereken BAŞA GELEN ÇEKİLİR:
harcamalardan kaçınmamalıdır. Yok­sa ne yüzle tam verim Uğradığımız kaçınılmaz yı­kımlara katlanmaktan başka
bekleyebilir? elimizden ne gelir? Sabırlı olmalıyız.
BAĞLI KOYUN YERİNDE OTLAR:
BAŞA GELMEYİNCE BİLİNMEZ:
İnsan, ne kadar ye­tenekli ve çalışkan olursa olsun bu yönleri
Başkasının uğradığı bir yıkımın ne kadar acı olduğunu,
ortaya koyabileceği bir ortam ve imkân bulamaz ise iler­-
başımıza böyle bir felaket gelmeyince, gereği gibi
leyemez, kendini gösteremez.
anlayamayız.
BAKARSAN BAĞ, BAKMAZSAN DAĞ OLUR:
BEDAVA SİRKE BALDAN TATLIDIR:
Onarılıp bakılan, iyi durumu korunan şeyden yararlanılır,
Para verilmeden elde edilenler değersiz bile olsa, çok değerli
bakımsız bırakılan şey ise işe yaramaz olur.
gö­zükür.
BAL BAL DEMEKLE AĞIZ TATLANMAZ:
Güzel sözler söylemekle güzel şeyler gerçekleşmez. BENZEYE BENZEYE YAZ, BENZEYE BENZEYE KIŞ
OLUR:
BAL OLAN YERDE SİNEK DE OLUR: Günler birbirinden çok farklı olmadığı halde hava yavaş
Güzel şeyin çevre­sinde ondan yararlanmak isteyen asalaklar yavaş ısınarak yaz, aynı biçimde ya­vaş yavaş soğuyarak kış
dolaşır gelir. Bu durum toplumun gelişmesinde ve gerilemesinde de
görünür.
BAL TUTAN PARMAĞINI YALAR:
Başkalarına güzel şey­ler dağıtmakla görevli olan kimse, BESLE KARGAYI OYSUN GÖZÜNÜ:
dağıttığından az çok kendisi de yararlanır. Kıymet bilmez ki­şiler kendilerine yapılan iyiliğe, kötülükle
karşılık verebilirler.
BALIK AĞA GİRDİKTEN SONRA AKLI BAŞINA GELİR:
İn­san tedbirsizliği yüzünden bir yıkıma uğradıktan ve iş işten BEŞ PARMAĞIN BEŞİ BİR DEĞİL:
geçtikten sonra neden şöyle yapma­dım, neden böyle İnsanlar duygu, yetenek ve benzeri konularda birbirinin
yapmadım diye üzülür. tıpkısı, ay­nısı değildirler. Çeşitli nitelik ve meziyetlerle birbi­-
rinden ayrılırlar.
BALIK BAŞTAN AVLANIR:
Bir şeyi ele geçirebilmek için onu yönetenleri ele geçirmek BİLMEMEK AYIP DEĞİL ÖĞRENMEMEK AYIPTIR:
gerekir. İn­san her şeyi bilemez. Bu, kusur değildir. Ancak bilmediği bir
işi, sorup öğrenmeden yapmaya kal­kışmak kusurdur. Çünkü
BALIK BAŞTAN KOKAR:
yanlış ve zararlı bir yola sapılmış olabilir.
Bir işte aksaklık başta olanlardan kaynaklanır.
BİN BİLSEN DE BİR BİLENE DANIŞ:
BANA ARKADAŞINI SÖYLE, SANA KİM OLDUĞUNU
SÖYLEYEYİM: İnsan bir şeyi ne denli iyi bilse de, o işi yapmak istediğinde
daha iyi bilen birine akıl sormalıdır.
İnsan, beraber bulunduğu kişilerden etkilenir.

BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN: BİN NASİHATTEN BİR MUSİBET YEĞDİR:
Bazı ben­cil, çıkarcı kimseler vardır ki, onlar, sırf kendilerine Yanlış bir yol tutmuş kimi insanlar vardır ki, onlara ne kadar
zarar vermiyor diye kötülük yapan kimselere engel olmazlar. çok öğüt verirsen ver, tuttukları yanlış yoldan çevir­mekte olan
bu öğütler bir fayda temin etmez. Ama takip ettiği yanlış yolda
BAŞ DİLLE TARTILIR: başına gelen bir felaket, onu doğru yola getirmekte daha etkili
Kişinin aklı, söylediği sözlerle öl­çülür. olur.
4
Ortaokulda öğrenilmesi gereken
Türkçe
400 ATASÖZÜ atölyesi
Türkçe Atölyesi

BİR ADAMA KIRK GÜN NE DERSEN O OLUR: BİTLİ BAKLANIN KÖR ALICISI OLUR:
Sürekli telkinle bir kişinin bilinçaltına birtakım inançlar, Kötü, işe yaramaz nesnelerin, bunlardan anlamayan isteklileri
duygular yerleştirilebilir. olur.

BİR AĞAÇTA GÜL DE BİTER, DİKEN DE: BOĞAZ DOKUZ BOĞUMDUR:


Bir toplumda iyi insan da yetişir, kötü insan da. Bir sözü söylemeden önce iyice düşünüp söylemeli, pat diye
söyleme­meli, karşımızdakini incitebiliriz.
BİR AHIRDA AT DA BULUNUR EŞEK DE:
İnsanlar toplu olarak yaşayan varlıklardır. İnsanlarda farklı BORÇ ÖDEMEKLE, YOL YÜRÜMEKLE TÜKENİR:
yara­tılmışlardır. İnsan vardı iyi, dürüst, çalışan; insan vardır Bir işte süreklilik esastır. Yol nasıl yürümekle, borç öde­mekle
kötü, tembel ve çıkarcı. Bundan dolayı bir yerde her çeşit bitirilirse, yapılacak herhangi bir iş üzerinde sürekli olarak
insan bulunur. çalışmakla başarılır.

BİR BAŞ SOĞAN, BİR KAZANI KOKUTUR: BORÇ YİĞİDİN KAMÇISIDIR:


Kötü bir kişi, kötü bir davranış, kötü bir söz, büyük bir toplulu­- Borç, kişiyi -borcunu öde­yebilmesi için daha çok çalışmaya
ğun havasını bozar. zorlar.

BİR ÇİÇEKLE BAHAR OLMAZ: BORÇLU ÖLMEZ, BENZİ SARARIR:


Küçük, güzel bir belirtiy­le doyurucu sonuca ulaşılmaz. Borç kişiyi öldür­mez. Ama hasta edecek kadar üzer.

BİR ÇÖPLÜKTE İKİ HOROZ ÖTMEZ:


Bir toplumda iki baş olmaz. Olursa aralarında anlaşmazlık BOŞ ÇUVAL DİK DURMAZ:
çıkar; biri ötekini uzaklaştırır. (1) Karnı doymayan kimse çalışmaz. (2) Bilgisiz, yeteneksiz
insan ken­disine verilen görevde, işte tutunamaz.
BİR ELİN NESİ VAR İKİ ELİN SESİ VAR:
İnsan büyük iş­leri tek başına yapamaz. Başkasıyla iş birliği BOŞ GEZMEKTEN BEDAVA ÇALIŞMAK YEĞDİR:
yap­malıdır ki, önemli bir varlık gösterebilsin. Boş gezmek, kişiyi tembelliğe alıştırır ve herkesin gö­zünden
düşürür. Çalışmak ise, para karşılığında olmasa bile, kişinin
BİR FİNCAN KAHVENİN KIRK YIL HATIRI VARDIR: yeteneğini artırır ve tembel olmadığını göstererek paralı iş
İyilik küçük de olsa unutulmaz. bulmasına yardım eder.

BİR İNSAN YEDİSİNDE NEYSE YETMİŞİNDE DE ODUR:


Kişinin çocukluğundaki huyları, özellikleri değiş­mez; BÖYLE GELMİŞ, BÖYLE GİDER:
ihtiyarlığında da sürer. Öteden beri süre ge­len durum, kurulu düzen, halk arasında
yaşayan gelenek ve görenekler kolay kolay değişmez.
BİR KİŞİNİN ADI ÇIKACAĞINA CANI ÇIKSIN:
Adı kötü­ye çıkan kişi, kötü olmasa bile, bu kamu yargısını BUGÜNÜN İŞİNİ YARINA BIRAKMA:
kolay kolay düzeltemez. Nerede adı anılsa, hiçbir araştırma Bugün yapılması gereken bir işi ertesi güne bırakmanın türlü
yapılmadan, hemen kötülüğü ortaya atı­lır. Bu durumdaki sakın­caları vardır. Yarın daha önemli bir iş çıkabilir ve
kimse ölmeyi yeğler mi yeğler. bugünkü işten önce onun yapılması gerekir, bu­günkü iş yine
kalır. Ya da yarın çıkacak başka iş­ler bugünküne
BİR KÖTÜNÜN YEDİ MAHALLEYE ZARARI DOKUNUR: ekleneceğinden hepsini yapmaya vakit yetmez.
Bir kötünün, yalnızca yakın çevresine değil daha geniş
çevrelere de zararı dokunur.
BÜYÜK LOKMA YE, BÜYÜK SÖZ SÖYLEME:
BİR TEPE YIKILIR, BİR DERE DOLAR: Başara­mayacağın, sonuçlandıramayacağın bir konuda kesin
Dünyada hiçbir şey kaybolmaz. Birinin kaybettiğini başkası sözler söyleme, anlamında kullanılan bir söz.
kaza­nır. Bir zengin yoksullaşırken bir yoksul da zen­ginleşir.

BİRİ YER, BİRİ BAKAR; KIYAMET ONDAN KOPAR: BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR:
Her­kesin yararlanabileceği şeyden kimi kişiler yararla­nır da Toplu veya beraber davranmak daha büyük güç sağlar.
başkalarına yararlanma olanağı vermezler­se bundan büyük
kavga çıkar.

5
Ortaokulda öğrenilmesi gereken

400 ATASÖZÜ Türkçe


atölyesi
Türkçe Atölyesi C-Ç
CAMBAZ İPTE, BALIK DİPTE GEREK: ÇİFTÇİNİN AMBARI SABANIN UCUNDADIR:
Kişi, uzmanlığı­nın gereği ne ise onu yapmalıdır. İnsanın eline ancak kazandığı şey geçer. İyi sonuç almak
isteyen kimse çok çalışmalı, işine dört elle sarıl­malıdır.
CAN BOĞAZDAN GELİR: Nitekim toprak, iyi sürülürse bol ürün verir.
Yaşamak, güçlenmek için yemek gerekir.

CAN CANIN YOLDAŞIDIR: ÇİRKEFE TAŞ ATMA, ÜSTÜNE SIÇRAR:


İnsan tek başına yaşaya­maz, insan insana gereklidir. Kötülük yapmak için fırsat arayan kişilerle çatışmaya gelmez.
Böy­le insanlara sataşan zararlı çıkar, itibarı zedelenir.
CAN ÇIKMAYINCA HUY ÇIKMAZ:
Hayat boyu kaza­nılan alışkanlıklar da gelişir. Ama
değiştirmek çok zordur. Kişi ölünceye kadar devam eder, ÇİVİ ÇIKAR AMA İZİ KALIR:
anlamın­da bir söz. Başkasına yaptığın bir fenalığı kaldırıp gidersen bile kötü
izini, anısını gi­deremezsin.
CANA GELECEK ZARAR, MALA GELSİN:
Zarardan kur­tulma olanağı yoksa bunun cana değil, mala gel­-
mesi yeğlenir. Canı korumak için mal feda edilir. ÇİVİ ÇİVİYİ SÖKER:
Güç bir şey, güçlü bir şeyle ye­nilir. Çetin işlerin üzerine
CEFA ÇEKMEYEN SEFANIN KADRİNİ BİLMEZ: sağlam bir irade ve ola­ğan gücümüzle yüklenmeliyiz.
Haya­tında dert ve sıkıntı çekmemiş olan kişiler, mutlu­luğun
kıymetini anlayamazlar. ÇOCUK DOĞMADAN DON BİÇİLMEZ:
Ele geçeceği, ortaya çıkacağı daha belli olmayan şey için
CENNETİN KAPISINI CÖMERTLER AÇAR: önceden hazırlık yapmak doğru değildir.
Cömert insan muhtaçları gözetir, yardımda bulunur. Allah da
on­ların bu fedakârlıklarına fazlasıyla mükâfat verip cennetine
koyar. İhtiyaç sahiplerinin ihtiyacını gi­dermek en büyük ÇOK BİLEN ÇOK YANILIR:
sevaplardan biridir. İnsan ne kadar çok şey bi­lirse bilsin, bilmediği daha çoktur.
Çok bildiğinden kendine çok güvenen kişi, bilmediği şeylere
CİNS HOROZ YUMURTADA ÖTER: de ka­rışır ve bunlarda yanılır. Bir insan çok bilgi sahibi
Çocuğun soyluluğu ve değeri daha bebekken her halinden olabilir. Ama bu demek değildir ki her şeyin ma­hiyetini biliyor.
anlaşılır. Onun da bilmediği, inceliğini kav­ramadığı pek çok şey vardır.
Bu bakımdan bilgisi sebebiyle bir insan kendisine güvenip
ÇABALAMA İLE ÇARIK YIRTILIR: öyle olur olmaz şeylere karışmamalıdır. Yoksa yaptığı bir
Olmayacak işi zorla yapmaya çalışan zarara uğrar. hareket, söylediği bir söz, fark etmediği bir durum onu
yanılgıya düşürüp zor durumda bırakabilir.
ÇALIDA GÜL BİTMEZ, CAHİLE SÖZ YETMEZ:
Güzellik­lerin simgesi olan gülün çalıda yaşaması düşünü­-
lemez. Aynı şekilde, cahil kişiye de sözün doğru­sunu ÇOK GEZEN TAVUK AYAĞINDA PİSLİK GETİRİR:
anlatmak mümkün değildir. Cahil olduğu için kendi (1) Olur olmaz her yere girip çıkan kadın hakkında dedikodu
bildiklerinin dışında da doğruların bulundu­ğunu kabul etmesi yapılır, adı lekelenir. (2) Gezip dolaştığı yerlerde kötü şeyler
mümkün değildir, anlamında bir söz. gören kişi, kötü huylar ve za­rarlı bilgiler edinerek yerine
döner.
ÇALMA ELİN KAPISINI, ÇALARLAR KAPINI:
İnsanlara kötülük yapmayı kararlaştırmadan önce iyi düşün­- ÇOK KONUŞAN ÇOK YANILIR:
melidir. Kötülük, kötülüğü doğurur. Bundan dolayı kimseye Çok konuşan, sözle­rini denetlemeden, iyi düşünmeden
kötülük yapılmamalıdır. Yoksa aynı kötü­lüğü onlarda sana ortaya ataca­ğından yanlış şeyler söyleyebilir.
yaparlar.

ÇAMUR AT İZİ KALSIN: ÇUL İÇİNDE ASLAN YATAR:


İnsanlara yapmadıkları bir olaydan dolayı iftira atıldığı zaman Bir kimsenin değeri, kılık kıyafeti ile değil, kişiliğindeki
kimse inanma­sa bile mutlaka inanalar çıkacak ve insanların cevherle ölçülür.
akıl­larında soru işareti kalacaktır.
ÇÜRÜK TAHTA ÇİVİ TUTMAZ:
ÇANAĞA NE DOĞRARSAN O ÇIKAR KAŞIĞINA: Esas niteliği bozulmuş bir şeyi eski haline getirmek mümkün
Kişi, kendisi için önceden ne gibi hazırlıklar yapmışsa ileride değildir, anlamında bir söz.
onun veriminden yararlanır.
6
Ortaokulda öğrenilmesi gereken

400 ATASÖZÜ Türkçe


atölyesi
Türkçe Atölyesi D
DAĞ BAŞI DUMANSIZ OLMAZ: DEVEYE, “BOYNUN EĞRİ”, DEMİŞLER; “NEREM DOĞ­RU
Toplumda yüksek ekonomik ve sosyal seviyeye sahip Kİ” DEMİŞ:
insanların, bu konumlarından kaynaklanan bir takım üzüntü Yapılan işin bir yerinin değil, her ta­rafının kusurlu olduğu
ve sıkıntıları vardır. Bu durum, zenginlik ve yüksek makam anlamında bir söz.
devam ettiği sürece hiç eksilmez.
DEVEYİ YARDAN UÇURAN BİR TUTAM OTTUR:
DAĞ DAĞA KAVUŞMAZ, İNSAN İNSANA KAVUŞUR: Küçük bir çıkar peşinde koşmak, çoğu kez kişinin büyük za­-
İn­sanlar, dağlar gibi yerlerinden kımıldamayan can­sızlar rarlara uğramasına yol açabilir.
değildir. Dostlar, tanışlar, birbirlerinden ne denli uzak düşmüş
olurlarsa olsunlar ve buluşma­ları ne denli güçleşmiş DİBİ GÖRÜNMEYEN SUDAN GEÇME:
bulunursa bulunsun, günün birinde kavuşabilirler. Her yönünü iyi­ce öğrenmediğin işe girişme.

DAMLAYA DAMLAYA GÖL OLUR: DİKENSİZ GÜL OLMAZ:


Küçük ve önemsiz şeyler birikerek büyük şeyleri meydana Yaşanan her başarı ve mut­luluğun yanında, bu sürecin
getirirler. parçası olan küçük olumsuzluklar da mevcuttur.

DAVUL DENGİ DENGİNE ÇALAR: DOĞRU BİLİNMEYİNCE EĞRİ BİLİNMEZ:


Birlikte yaşayacak veya arkadaş olacak kimseler Doğru ile yanlışı, iyiyle kötüyü birbirinden ayırmak için her
anlaşabilmeli. ikisini de bilmek, tanımak gerekir.

DAVULUN SESİ UZAKTAN HOŞ GELİR: DOĞRU SARSILIR AMA YIKILMAZ:


İşin içinde olmayanlar o işi kolay veya kârlı sanırlar. Özü sözü bir olan dürüst kişiler, hataları ve başkalarının
sözleriyle itibar (saygınlık) kaybetseler bile zaman içinde yi­-
DELİ DELİYİ GÖRÜNCE DEĞNEĞİNİ SAKLAR: tirdiği değerleri yeniden kazanırlar.
Saldırgan kimse, kendisi gibi birine saldırmaktan çekinir.
DOĞRU SÖYLEYENİ DOKUZ KÖYDEN KOVARLAR:
DELİ İLE ÇIKMA YOLA, BAŞINA GELİR BELA: Doğ­ru olmakla birlikte başkalarının işine gelmeyen söz
Deli, ken­disiyle arkadaşlık edenin başına çeşit çeşit dert açar. söyleyenlerin sevilmediğini anlatır.

DELİYE HER GÜN BAYRAM: DOĞRU SÖYLEYENİN BİR AYAĞI ÜZENGİDE GEREK:
Hiçbir şeyle bağlantısı olmayan, hiçbir şeyi kendine dert Doğru sözlü olan kişi, bulunduğu yerden ayrılma­ya hazır
edinmeyen, iste­diği yerde dolaşıp dilediği işi yapan delinin olmalıdır. Çünkü sevilmeyen, istenmeyen kişi olacak, orada
bütün günleri bayram özgürlüğü ve şenliği içinde geçer. barınamayacaktır.
Delinin bu başıboş yaşayışını uygulamaya öze­nenler için de
söylenecek şey budur. DOĞRU SÖYLEYENİN TEPESİ DELİK OLUR:
Doğru söy­leyen çok düşman kazanır ve onların karşı saldırı­-
DEMİR TAVINDA DÖVÜLÜR: larına hedef olur.
Bir işin yapılması için uy­gun olan bir durum ve bir zaman
vardır. Doğru söz yemin istemez:
Yemin, yalan oldu­ğu düşünülebilen sözün doğruluğuna
DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR: inandırmak içindir. Sözün doğruluğunda kuşku yoksa yemine
Güç bir duruma dü­şenlerin bundan kurtulmak için her türlü gereklilik yoktur.
çareye başvurmaları olağandır.
DOĞRULUK MİNAREDE KALMIŞ, ONUN DA İÇİ EĞRİ:
DERDİNİ SÖYLEMEYEN DERMAN BULAMAZ: Doğru görünen nice kişiler vardır ki içyüzlerini bi­lenlerden
Bizim çözüm yolunu bulamadığımız birçok güçlüklere nasıl düzenbaz oldukları öğrenilir.
başkaları çözüm bulabilirler. Ancak sıkıntımızın ne olduğunu
kimseye söylemezsek bunun giderilme­si yolunu gösteren DOĞRUNUN YARDIMCISI ALLAH’TIR:
bulunmaz. Dürüst kimse bu dünyada çok sıkıntı çekebilir; fakat hiçbir
zaman onur kırıcı bir duruma düşmez. Sendeler ama yere
DERVİŞİN FİKRİ NE İSE ZİKRİ DE ODUR: yüzüstü yuvarlanmaz. Çünkü işlerinden doğru­luktan
İnsan, kafa­sının içindeki düşünce ne ise konuşmasında onu ayrılmayan kişiye Allah her zaman yardım eder.
dile getirir.

7
Ortaokulda öğrenilmesi gereken

400 ATASÖZÜ Türkçe


atölyesi
Türkçe Atölyesi D-E
DOST ACI SÖYLER: ECEL GELDİ CİHANA, BAŞ AĞRISI BAHANE:
Dost olan kimse dostundan ger­çeği saklamaz, dostunun İnsan eninde sonunda ölecektir, ölümden kaçış yoktur, onun
kusurunu, yanlışını acı da olsa söyler, dostunu uyarır, dostun için insan hiç beklenmedik bir şeyden bile ölebilir, çünkü
acı sözü iyilik içindir. gerçek neden kişinin yaşama süre­sinin dolmuş olmasıdır,
anlamında söylenir.
DOST AĞLATIR, DÜŞMAN GÜLDÜRÜR:
Dost olan kim­senin söylediği söz, acı da olsa, insanın iyiliği EĞRETİ ATA BİNEN TEZ İNER:
için­dir. Geçici olarak başkası­nın malını ve yetkisini kullanan kişi, çok
geçmeden bu mal ve yetkiyi asıl sahibine bırakacaktır.
DOST BAŞA BAKAR, DÜŞMAN AYAĞA:
İnsan yukarı­ya doğru yükselir, aşağıya doğru alçalır. Baş, vü­- EĞRİ OTUR, DOĞRU SÖYLE:
cudun yukarısındadır, ayakta tam altımızda. Bize bakan her Sadece seni ilgilendiren konularda doğru yolda olmamana
tarafımızı görür. İnsana dostta bakar, düşmanda. Bundan başkası karı­şamaz. Duruşun, oturuşun, giyinişin, özel işlerini
dolayı dosta karşıda, düşma­na karşıda güzel giyinmek yürütüşün beğenilmese bile bunlar senin bileceğin şeylerdir.
gerekir. Çünkü dost, yükselmesini görmek istediği başımıza; Ama yalan söylemene göz yumulamaz. Her vakit doğru
düşman, kaymasını beklediği ayağımıza bakar. söylemeli, doğruluktan şaşmama­lısın.

DOST İLE YE, İÇ; ALIŞVERİŞ ETME: EK TOHUMUN HASINI, ÇEKME ERZAK YASINI:
Alışverişte her iki taraf da kendi çıkarını düşüneceğinden Bir girişimden iyi sonuç almak isteyen temeli sağlam
dolayı iki dost arasındaki alışveriş dostluğu bozabilir. kurmalıdır. Nitekim ekilen tohum güzel olursa çı­kan ekin de
güzel, güçlü ve bol olur.
DOST KARA GÜNDE BELLİ OLUR:
Gerçek dostlar ancak üzüntülü, sıkıntılı günlerde insanı yalnız EKERSEN BAĞ, EKMEZSEN DAĞ OLUR:
bırakma­makla belli olur, anlamında bir atasözü. Bakılıp ona­rılan şeyler yararlanılacak duruma gelir. Bakımsız
bırakılan şeyler işe yarardan çok zarara sebebiyet verir.
DOST, DOSTUN AYIBINI YÜZÜNE SÖYLER:
Gerçek dostumuz ayıbımızı yüzümüze karşı söyler. EL ELDEN ÜSTÜNDÜR:
Bir konuda çok ileri durumu bulunan kişi, o konunun son
DOST, DOSTUN EYERLENMİŞ ATIDIR: kertesine ulaşmış de­ğildir. Kendisinden ileri ve derece
Gerçek dost, ar­kadaşının sıkışık zamanında yardımına birbirinden yük­sek birçok kimseler daha vardır.
koşmaya hazır durumdadır.
EL ELİ YIKAR, İKİ ELDE YÜZÜ YIKAR:
DOSTUN ATTIĞI TAŞ BAŞ YARMAZ: İyilikten anlayan kimseye bir yardımımız dokunursa, bu kişi
Dostumuzun bizi hırpalaması, gücümüze gitmez. Çünkü bizim iyiliğimizin altında kalmaz. Bizden aldığı güç ve
bunun iyi niyetle ve iyiliğimiz için yapıldığını biliriz. imkânla, daha fazla yardım etmek arzusuyla dolar ve bunu
yapar.
DUT KURUSU İLE YÂR SEVİLMEZ:
Ancak büyük öz­verilerle elde edilebilecek güzel bir şey, EL ELİN EŞEĞİNİ TÜRKÜ SÖYLEYEREK ARAR:
özveride bulunulmadan ele geçirilemez. Bir kimse­nin sıkıntısına çare bulacak olan kişi, içinden acı
duyarak değil, zevk ve eğlencesinden geri kalma­yarak bu işi
DUVARI NEM, İNSANI GAM YIKAR (DEMİR NEMDEN, yapar.
İNSAN GAMDAN ÇÜRÜR):
Nem demiri nasıl paslan­dırır, çürütürse gam da insanı öylece EL ELİN NESİNE GÜLEREK GİDER YASINA:
yıpratır, ha­rap eder. Bir kimse­nin acısı başkasının umurunda olmaz, bu acıyla
ilgilenir görünse bile keyfini bozmaz.
DÜŞENİN DOSTU OLMAZ:
Zenginle, iş başında olan­la herkes dostluk kurar. Çünkü EL ELİYLE YILAN TUTAN, YARISINI YALAN TUTAR:
ondan çıkarları var­dır. Zengin kişi yoksul düşünce, iş Kişi kendi işini kendisi yapmalıdır.
başındaki işten ayrılınca, çevresinde o dostlardan kimse
kalmaz. Hepsi, eski dostlarını kötü durumuyla baş başa bı­-
rakırlar. ELÇİYE ZEVAL OLMAZ:
Bir kimsenin sözünü başka bir kimseye iletmekle görevli kişi,
DÜNYA TÜKENİR, YALAN TÜKENMEZ: bu sözlerden so­rumlu değildir. Sözler kırıcı ise bunda
Dünyada had­siz, hesapsız yalancı vardır. Bunları huylarından aracının bir suçu yoktur. Onu cezalandırmak gibi bir
vazgeçirmek de olanaksızdır. Yalan, yeryüzünü öyle sarmıştır davranış­ta bulunulmamalıdır.
ki kıyamet kopsa ona bir şey olmaz.
8
Ortaokulda öğrenilmesi gereken

400 ATASÖZÜ Türkçe


atölyesi
Türkçe Atölyesi E-F-G
GÖNÜL BİR SIRÇA SARAYDIR, KIRILIRSA YAPILMAZ:
EL, ELİN AYNASIDIR: Bir kimsenin, hele dostlarımızın, gönlünü kırmamaya dikkat
İnsanlar birbirinin durum ve davranışını izlerler, onun için etmeliyiz. Kırılan gönül kolay kolay onarıla­maz. Bu yüzden,
birbirlerinin özellik­lerini iyi bilirler. eski dostluk bir daha o içtenlikle yenilenemez.
Gönül ferman dinlemez: En yüksek yerden ya­sak emri de
ELDEKİ YARA, YARASIZA DUVAR DELİĞİ: gelse gönül sevdiğinden vazgeçmez.
Bir kimse­nin acı ve sıkıntısı başkasına dert gibi görünmez:
Üzüntü içinde olan o değil ki. GÖNÜL KİMİ SEVERSE GÜZEL ODUR:
Güzellik anlayı­şı kişiye göre değişir.
EŞEĞİN KUYRUĞUNU KALABALIKTA KESME; KİMİ
UZUN DER, KİMİ KISA: GÖRÜNEN KÖY KILAVUZ İSTEMEZ:
Kimseyi ilgilendirmeyen önemsiz bir işini, herkesin Açıkça belli olan bir durumu açıklamak gerekmez, o yeterince
düşüncesini bildirmesine meydan verecek biçimde yapmaya açık­tır.
kalkarsan her kafadan bir ses çıkar; hangisine uyacağını
şaşırırsın. Böyle işleri kendi kendine karar verip yapmalısın. GÖZ GÖRMEYİNCE GÖNÜL KATLANIR:
Yakınımızda bulunmayanların özlemine, acısına daha kolay
ET TIRNAKTAN AYRILMAZ: dayanabiliriz.
Çok yakın akrabalar ara­sındaki bağ, aralarında ne kadar
anlaşmazlık çı­karsa çıksın, kolay kolay kopmaz. GÜLÜ SEVEN DİKENİNE KATLANIR:
İnsan, sevdiği kimse ya da iş yüzünden gelecek sıkıntılara
ETLE TIRNAK ARASINA GİRİLMEZ: da­yanır.
Ana baba ile çocuk­lar ve yakın akrabalar arasındaki
anlaşmazlıklara, tartışmalara karışmak doğru değildir, onlar GÜN DOĞMADAN NELER DOĞAR:
sorun­larını kendileri çözümlerler. Beklenmedik bir sırada umut verici durumlarla da karşılaşma
imkânı vardır.
EV ALMA, KOMŞU AL:
Ev alacak kimse için komşu­lar evden daha önemlidir. GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ:
Komşular kötü ise, en güzel bir evde bile rahat oturulamaz. Herkesin bildiği, apa­çık bir gerçek yalan yanlış sözlerle
değiştirilemez, ört bas edilemez.
EVDEKİ HESAP ÇARŞIYA UYMAZ:
Planlanan durum­lar her zaman istenildiği gibi olmayabilir. GÜNEŞ GİRMEYEN EVE DOKTOR GİRER:
Ev, güneş al­malıdır. Güneş, vücudu güçlendirir, birçok
FAZLA AŞ, YA KARIN AĞRITIR YA BAŞ: mikrobu öldürür, birçok hastalığa iyi gelir. Güneşsiz evde
Her şeyin faz­lası zarardır. hastalık eksik olmaz.

FAZLA MAL GÖZ ÇIKARMAZ: GÜVENME VARLIĞA, DÜŞERSİN DARLIĞA:


Fazla mal kişiye zarar vermez. Bundan dolayı elden İnsan, varlıklı durumuna güvenerek har vurup harman
çıkarılmamalıdır. savurmamalı, tutumlu olmalıdır. Buna dikkat et­meyen kişi,
işlerin iyi gitmediği ve çalışamadığı zamanlarda darlığa
FUKARANIN TAVUĞU TEK TEK YUMURTLAR: düşer.
Kişinin içinde bulunduğu çevrenin ekonomik ve sosyal yapısı,
ulaşılan sonuçların niteliğini etkiler. GÜZÜN GELİŞİ YAZDAN BELLİDİR:
Başlangıç ve gidi­şat bir işin nasıl sonuçlanacağı konusunda
GENÇLİKTE TAŞ TAŞI, KOCALIKTA YE AŞI: aşağı yukarı bir fikir verir. İyi başlamayan, sürekli aksa­yan,
İnsan genç­liğinde çalışıp para biriktirmelidir. Çünkü ihtiyar­- aksiliklerden bir türlü kurtulamayan işin olum­lu sonuçlanacağı
layıp gücünü yitirdiği çalışmadığı dönemde ona ihtiyaç pek düşünülemez.
duyacaktır. Elinde olduğu için de rahat ya­şayacaktır.
HAK DEYİNCE AKAN SULAR DURUR:
GERGİN İP ÇABUK KIRILIR: Anlaşmazlıklarda doğruluk, dürüstlük, tarafsızlık, hakkaniyet
Gergin ip esneme payı fazla kalmadığından biraz zorlamayla yolun­dan hareket edilirse kimsenin söyleyecek bir sözü,
kopuverir. Önemli önemsiz olaylara kafayı takıp, sinirli ve eleştirisi kalmaz.
gergin bir yaşantı süren kişiler de sağlıklarını kısa sürede
yitirirler. HASTA OLMAYAN SAĞLIĞIN KADRİNİ BİLMEZ:
İnsan hasta olup ağrılar, sızılar içinde kıvrandıktan son­ra
hasta olmadığı zamanki durumunun değerini gereği gibi
anlar.
9
Ortaokulda öğrenilmesi gereken

400 ATASÖZÜ Türkçe


atölyesi
Türkçe Atölyesi H-I-İ
HASTAYA BAKMAKTAN HASTA OLMAK YEĞDİR: HERKES EVİNDE AĞADIR:
Ağır bir hastaya bakmak o denli güçtür ki, kimi zaman hasta Herkesin kendi evinde, kendi bölgesinde hatırı sayılır, sözü
olmak bundan daha kolay görünür. geçer.

HAYIRLI KOMŞU, HAYIRSIZ AKRABADAN İYİDİR: HERKES KAŞIK YAPAR AMA SAPINI MEYDANA GE­-
İnsa­na en yakın olan kimseler her zaman akrabaları değildir. TİREMEZ:
Nice akrabalar vardır ki, uzakta yaşar ve bize her zaman Bir işi yapmadan yapmaya fark vardır. Kusursuz ve en güzel
ulaşamazlar. Kimileri de vefasız olabilir. Oysa ilgi ve iyiliklerini biçimde yapmayı herkes bilemez.
bizden esirgemeyen komşu ve dostlarımız, hiçbir ilgisini
görmediğimiz hısımlarımızdan bize daha yakındır. HERKESİN YORULDUĞU YERE HAN YAPILMAZ:
Her ağacın meyvesi olmaz: Dıştan verimli gibi görünen Bir yerde, bir düzende herkesin uymak zorunda oldu­ğu genel
herkes verimli olmaz. kurallar vardır. Bunlar kişinin dileği doğ­rultusunda
değiştirilemez.
HER ÇOK AZDAN OLUR:
Çok dediğimiz şeyler, azların birikmesiyle meydana gelmiştir. HOCANIN DEDİĞİNİ YAP, YAPTIĞINI YAPMA:
Çoğu elde etmek için azları biriktirmeye önem verilmelidir. Din adamları bize dinin buyruklarını anlatırlar. Buna uymak
gerektir. Ama birçok din adamının davra­nışları, din
HER DAMARDAN KAN ALINMAZ: buyruklarına aykırı olduğundan gittikle­ri yola gidilmemelidir.
Her insandan yar­dım istenmez, istense de alınmaz.
HUYLU HUYUNDAN VAZGEÇMEZ:
HER GÜZELİN BİR KUSURU VARDIR: Bir huy, alışkanlık edinmiş kişiyi bu huyundan,
İyi bir şeyin ya da güzel bir insanın beğenilmeyen bir yanı, alışkanlığından vaz­geçirmek için ne denli uğraşılsa boştur,
ufak da olsa bir kusuru mutlaka vardır. Kusuru olmayan iyi ya insanın huyu değişmez.
da güzel bir şey düşünülemez.
IRMAKTAN GEÇERKEN AT DEĞİŞTİRİLMEZ:
HER İŞTE BİR HAYIR VARDIR: Bir iş ya­pılırken, bir yöntemden başka bir yönteme geçiş,
Kişi, kötümserliğe kapılmamak için olup biten her işi hayra tehlikeli bir durum ve zamanda yapılmamalıdır.
yormalıdır.
ISLANMIŞIN YAĞMURDAN KORKUSU OLMAZ:
HER KOYUN KENDİ BACAĞINDAN ASILIR: Daha önce bir zarara uğramış kimse, kendisine aynı za­rarı
Herkes ken­dinden sorumludur. Kimse bir başkasının tutum verecek şeyden korkmaz.
ve davranışlarından sorumlu tutulamaz.
İĞNEYİ KENDİNE, ÇUVALDIZI BAŞKASINA BATIR:
HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIKTIR: Baş­kasına zararı dokunacak bir davranışı yapmadan önce iyi
İnsanın yapacağı her iş, vücut sağlığına bağlıdır. Sağlık düşün, kendi kendini eleştir.
olmazsa hiçbir iş yapılamaz.
İKİ AT BİR KAZIĞA BAĞLANMAZ:
HER YİĞİDİN BİR YOĞURT YİYİŞİ VARDIR: Ayrı ayrı düşünceleri ve kişilikleri bulunan iki kişi bir arada
Her kişinin kendine özgü bir çalışma yolu, bir iş yapma biçimi yaşayamaz, bir işi birlikte yapamazlar.
vardır.
İKİ BAŞ BİR KAZANDA KAYNAMAZ:
HER YİĞİDİN GÖNLÜNDE BİR ASLAN YATAR: Ayrı ayrı düşün­celeri ve kişilikleri bulunan iki kimse, bir arada
Her in­sanın kendine göre elde etmek, ulaşmak istediği yaşayamaz, birlikte yapılacak iş üzerinde birleşe­mezler.
yüksek bir amacı bulunur.
İKİ CAMBAZ BİR İPTE OYNAMAZ:
HERKES AKLINI MEZADA VERMİŞ, YİNE KENDİ AKLINI Aynı ölçüde kur­naz, düzenci iki kişi, birbirlerini aldatmak için
ALMIŞ: bütün becerilerini göstereceklerinden, birlikte bir iş göre­-
İnsan kendi tutumunu, davranışını başka­larınınkinden daha mezler.
üstün görür. Herhangi bir konu­da onun düşündüğüne
benzemeyen başka düşün­celer ileri sürülse, kendi İKİ KARPUZ BİR KOLTUĞA SIĞMAZ:
düşüncesini yeğler. Öyle ki bütün insanların akılları ortaya İnsan, iki büyük işi aynı anda yapamaz.
konulup da, her kişi bir akıl seçsin, kendisine akıl edinsin
denilse herkes şimdiki aklını seçip alır. İNSANI DERT, AĞACI KURT YER:
İnsanlar çok fazla üzüldüklerinde sağlıklarını yitirirler.

10
Ortaokulda öğrenilmesi gereken

400 ATASÖZÜ Türkçe


atölyesi
Türkçe Atölyesi İ-K
İSİN YANINDA DURAN İS, MİSİN YANINDA DURAN MİS KALAYLI BAKIR KÜFLENMEZ:
KOKAR: Temizliğini herkesin bil­diği iş ya da kişi lekelenmez.
Kişi kiminle arkadaşlık ederse ondan kendisine birtakım
huylar geçer: Kötü arkadaştan kötü, iyi arkadaştan iyi. KARA YASLANMA, KAR ERİR; ERE YASLANMA, ER
ÖLÜR:
İŞ BİLENİN KILIŞ KUŞANANIN: İnsan başkalarından gelecek olan desteğe çok gü­-
Her şey, onu gereği gibi kullanmasını, ondan yararlanmasını venmemelidir.
bilen kim­seye yakışır. İş, ehli olan kimsenin hakkıdır. Onu ehli
olmayana vermek zulümdür, haksızlıktır. Ken­disinden KARAYA SABUN, DELİYE ÖĞÜT NEYLESİN:
yararlanılan şey kimin elindeyse onun sayılır; başkasının malı Özü bozuk olan şey, düzeltme çabalarıyla iyi duruma getirile­-
olsa da. mez.

İŞ, İNSANIN AYNASIDIR: KARGA YAVRUSUNA BAKMIŞ, BENİM AK PAK EV­LADIM


Bir kimsenin nasıl bir kişi olduğunu anlamak isterseniz yaptığı DEMİŞ:
işlere bakı­nız. Kişi kendi çocuğunu güzel, kendi eserini kusursuz görür.
Başkalarına göre ne denli çirkin ve kusurlu olurlarsa olsunlar.
İŞTEN ARTMAZ, DİŞTEN ARTAR:
İnsan ne denli çok ça­lışıp para kazanırsa kazansın, tutumlu KARGAYA YAVRUSU ŞAHİN GÖRÜNÜR:
harcaması­nı bilmezse bir şey artıramaz. Para, kazanmakla İnsanlar sev­dikleri kişilerin yetenek ve özelliklerini
değil, tutumla artar. olduğundan daha üstün görürler.

İYİ DOST KARA GÜNDE BELLİ OLUR: KARTALA BİR OK DEĞMİŞ, O DA KENDİ YELEĞİNDEN:
Gerçek dostlar ancak üzüntülü, sıkıntılı günlerde insanı yalnız Bir kimseye en büyük kötülüğü kendisine çok ya­kın olanlar
bı­rakmamakla belli olur. yapar.

İYİ EVLAT BABAYI VEZİR, KÖTÜSÜ REZİL EDER: KASAP SEVDİĞİ POSTU YERDEN YERE VURURMUŞ:
Ba­baya ün kazandıran da, el içine çıkamayacak bir duruma Kişi kendisine yakın hissettiği, sevdiği dost veya akrabasına
düşüren de evlatlarının tutumudur. Baba, akıllı, şerefli karşı açık sözlü davranır. Onların iyiliği için, hatalarını yüzüne
evladıyla övünür. Kötü, şerefsiz evla­dından da utanır. söyler. Bazen sert bazen de kırıcı konuşabilir.

İYİ OLACAK HASTANIN DOKTOR AYAĞINA GELİR: KAYMAĞI SEVEN MANDAYI YANINDA TAŞIR:
Allah, kötü bir durumun iyiliğe dönmesini dilemişse bunu Sevdiği şeyden yoksun kalmak istemeyen kişi, onu sağla­-
yapacak kimse işin üstüne gelir. yacak araçları eli altında bulundurmalı ve bunun için gereken
sıkıntılara katlanmalıdır.
İYİLİĞE İYİLİK HER KİŞİNİN KÂRI, KÖTÜLÜĞE İYİLİK ER
KİŞİNİN KÂRI: KAYNAYAN KAZAN KAPAK TUTMAZ:
İyiliğe karşı iyilik etmek olağanüstü bir şey değildir. Bunu İçin için büyü­yen bir olay, bir duygu, çok geçmeden patlak
herkes yapabilir. Herkesin yapamadığı şey, kötülüğe karşı verir.
iyilik etmektir. Bunu yapabilen kişi olgunluk ve erdemlilik
örne­ğidir. KAZ GELECEK YERDEN TAVUK ESİRGENMEZ:
Büyük çı­kar sağlanan yerden ufak tefek özveriler esirgen­-
İYİLİK EDEN İYİLİK BULUR: memelidir.
Etrafına iyilik eden kimse gün gelir zor durumda kalırsa ona
da iyilik yapılır. KEÇİ NEREYE ÇIKARSA OĞLAĞI DA ORAYA ÇIKAR:
Bü­yüklerin tuttuğu yol küçüklere örnek olur.
İYİLİK ET, DENİZE AT, BALIK BİLMEZSE HALİK BİLİR:
Kar­şılık beklemeden iyilik yap. İlgili, senden iyilik gördüğünü KEDİ UZANAMADIĞI CİĞERE PİS DER:
bilmese de Tanrı iyilik yaptığını bilir ve sen bu davranışından Kişi, elde ede­mediği şeyi istemiyormuş, beğenmiyormuş gibi
dolayı bir iç rahatlığı duyarsın. görünür.

KAÇAN BALIK BÜYÜK OLUR: KEL ÖLÜR, SIRMA SAÇLI OLUR; KÖR ÖLÜR, BADEM
Kişi elindeki imkânları iyi ve zamanında kullanmasını GÖZ­LÜ OLUR:
bilmelidir. Zama­nında kullanamaz ve fırsatı kaçırırsa küçük İnsan, abartmayı seven bir varlıktır. Bun­dan dolayı kişi,
bir fır­satı büyükmüş gibi gösterir ve uzun zaman aynı şeyleri elinden giden basit, kusurlu birçok şeyi çok önemli, çok
söyler. Çünkü fırsatı değerlendirememenin beceriksizliğini güzelmiş gibi anlatır.
hisseder durur.
11
Ortaokulda öğrenilmesi gereken

400 ATASÖZÜ Türkçe


atölyesi
Türkçe Atölyesi İ-K
KIR ATIN YANINDA DURAN YA HUYUNDAN YA SUYUN­- KUŞ YAVRUSU YUVASINDA GÖRDÜĞÜNÜ YAPAR:
DAN: Her­kes ailesinden gördüğü eğitime göre davranır.
Kişi kiminle arkadaşlık ederse ondan etkile­nir, huy kapar.
KUŞTAN KORKAN DARI EKMEZ:
KİŞİ ARKADAŞINDAN BELLİDİR: Yapmayı düşündüğü işin tehlikelerini göze alamayan kimse o
Bir kimsenin nasıl bir kişi olduğunu öğrenmek isteyen, işe giriş­memelidir.
arkadaşının kimliğine bakmalıdır.
KÜÇÜK SUDA BÜYÜK BALIK OLMAZ:
KOL KIRILIR, YEN İÇİNDE KALIR: Kıt olanakların ve çaresizliğin egemen olduğu bir toplumla
Birbirine yakın insan­lar veya gruplar arasında olabilecek büyük çaplı, nitelikli insan yetişmez. Büyük insan yetiştir­-
sorunların, yine bu bütünlük içerisinde konuşulması ya da menin çevre ile doğrudan ilişkisi vardır.
halledilmesi gereklidir.
LAF TORBAYA GİRMEZ:
KOMŞU EKMEĞİ KOMŞUYA BORÇTUR: Söz ağızdan çıkana kadar kişinin esiridir. Ağızdan bir çıkınca
Komşunun sunduğu armağana karşılık verilmesi gerekir. da sahibini tut­sak alır. Ağızdan çıkan bir söz, artık gizli
kalamaz. Onu herkes duyar.
KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK:
Kişi korkmakla kendisine gelecek bir zararı önleyemez. LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜMEZ:
“Şöyle yaparım, böyle yaparım.” demekle yapılması gereken
KOYUN CAN DERDİNDE, KASAP ET DERDİNDE: iş yapılmaz.
Baş­kasının büyük zararı karşısında kendi küçük yara­rını
düşünenler için sitem olarak söylenen bir söz. LOKMA ÇİĞNENMEDEN YUTULMAZ:
En kolay iş bile bir emek harcamayı gerektirir, çalışmadan
KÖRLE YATAN ŞAŞI KALKAR: yaşa­mak olmaz.
Değersiz, kötü kimseler­le arkadaşlık eden kötü huylar edinir.
MART KAPIDAN BAKTIRIR, KAZMA KÜREK YAKTIRIR:
KÖRLER MEMLEKETİNDE ŞAŞILAR PADİŞAH OLUR: Kış, giderayak şiddetli geçer. Bundan dolayı mart ayın­da
Hepsi bilgisiz olan bir çevrede azıcık bilgisi bulu­nan başa şiddetli soğuklar olur. İnsanlar dışarı çıkamaz. Kışın sonuna
geçer. gelindiğinden odun, kömürde azal­dığı için kazma, kürek
saplarını yakacak duruma düşülür.
KÖŞE TAŞI KÖŞEDE YAKIŞIR:
Önemli kişiliği bulunan kimseye önemli bir iş başında MAŞA VARKEN ELİNİ ATEŞE SOKMA:
bulunmak yakışır. Başka birine yaptırabileceğin tehlikeli işe kendin girişme.

KÖTÜ KOMŞU İNSANI HACET SAHİBİ YAPAR: MERHAMETTEN MARAZ DOĞAR:


Kötü komşu, kendisinden emanet olarak istenen şeyi vermez. Kimi kişiler, kendile­rine acıyıp iyilik edenlerin başını derde
Emanet isteyen de gidip o şeyden satın alır. Böylece bu sokarlar ya da bu iyiliği kötüye kullanırlar.
komşu, o kişiyi eşya sahibi etmiş olur.
MERMER İYİ TAŞTAN, İYİLİK İKİ BAŞTAN:
KÖTÜ SÖYLEME EŞİNE AĞI KATAR AŞINA: İlişki içinde olan iki kişinin geçinebilmesi için yalnızca birinin
İlişkide bu­lunduğun kimseleri sözlerinle incitme, kötüleme ki iyi olması yeterli değildir. Diğeri de iyi olmalıdır. Aksi takdirde
onlar da sana daha büyük kötülük yapmasınlar. ilişki kısa sürede bozulur. Mermerin iyisi de iyi taştan elde
edilir.
KÖTÜ TARLANIN VERDİĞİNİ, YİĞİT KARDEŞ VERMEZ:
İnsanlar kardeş veya yakın akraba da olsalar ken­di aileleri, MEYVELİ AĞACI TAŞLARLAR:
çocukları için çalışıp emek harcarlar ve kazanç elde ederler. Çalışan; yapıt, iş, ürün ortaya koyan kimseye sataşırlar.
Maddi anlamda yakınlarına çok destek vermezler. Bu
nedenle kimseden fazla bir şey ummak doğru değildir ve en MİNAREYİ ÇALAN KILIFINI HAZIRLAR:
güzeli kişinin kendi kazandığı az da olsa en değerlidir. Bir yolsuzluğu yapan kimse, onun ortaya çıkmaması için
gereken önlemi de önceden alır.
HATASIZ KUL OLMAZ:
Yanılmayan, kusur işlemeyen insan yoktur. Herkes hata MİSAFİR KISMETİ İLE GELİR:
yapabilir. Ev sahibi konuğu yük saymaz. Konuğun geldiği evde yiyecek
bulunur ya da beklenmedik bir yerden o sırada yiyecek ge­lir.

12
Ortaokulda öğrenilmesi gereken
Türkçe
M-N-O
400 ATASÖZÜ atölyesi
Türkçe Atölyesi
Ö-P
MİSAFİR ON KISMETLE GELİR; BİRİNİ YER, DOKUZUNU OYNAMASINI BİLMEYEN GELİN, YERİM DAR DERMİŞ:
BIRAKIR: Kimi beceriksiz, başarısız, kendisinden bekleneni veremeyen
Türkler inanırlar ki konuk, ev sahibine faz­la bir gider kişiler bazı bahanelerin arkasına sak­lanarak açıklarını
yüklemez Allah, konuğun yediğinden kat kat fazlasını, konuk kapatmaya çalışırlar.
ağırlıyor diye, ev sahibine verir.
ÖFKE BALDAN TATLIDIR:
MİSAFİRİN UMDUĞU EV SAHİBİNE İKİ ÖĞÜN OLUR: Kızarak bağırıp çağırmak insanı rahatlatır.
Mi­safir, ev sahibinin kendine çok şeyler ikram edece­ğini umar
ama beklediklerini bulamayabilir. ÖFKEYLE KALKAN ZARARLA OTURUR:
Aniden öfkelene­rek sergilenen davranışlar kırıcı olur. Kişi,
MUHABBET İKİ BAŞTAN OLUR: öfkeli zamanında duygularını kontrol edemez, stres al­-
Karı koca gibi, iş orta­ğı gibi birlikte yaşayacak, birlikte iş tındadır. İyi düşünemez; yaptığı davranışların na­sıl bir sonuç
görecek kim­seler arasında karşılıklı sevgi bulunmalıdır. Biri doğuracağını hesap edemez. Sonun­da bu ölçüsüz, yanlış
ötekini sever de o, berikini sevmezse dirlik, düzen olmaz. davranışının zararını görür.
Kurulan birlik sarsılır.
ÖKÜZE BOYNU YÜK DEĞİL:
MUM DİBİNE IŞIK VERMEZ: Meşgul olduğu iş, kişi­ye yük olmaz. Onları yaşamının bir
İnsanlar başkalarına bol bol yaptığı yardımı kendi yakınlarına parçası olarak kabul eder.
yapmaz.
ÖLMÜŞ EŞEK, KURTTAN KORKMAZ:
NASİHAT İSTERSEN, TEMBELE İŞ BUYUR: Her şeyini yitir­miş olan kişinin saldırgana bir şey
Tembel kişi, kendisine buyrulan iş için çözüm yolları gösterir. kaptırmaktan korkusu olmaz.
İstenileni yapacak yerde o işin yapılmasına gerek olmadığını
söyler. Bununla da yetinmez, o işi kendi yararına uygun ÖLÜMÜ GÖREN HASTALIĞA RAZI OLUR:
düşecek biçimde yapmayı önerir. Küçük bir zara­rı kabul etmeyen kimse çok büyük bir zarara
uğra­yacağını anlarsa, bu küçük zararı kabul eder.
NASİHAT TUTMAYANI MUSİBET TUTAR:
Eğer verilen na­sihatler yani öğütler dinlenmez ve insan bu ÖPÜLECEK EL ISIRILMAZ:
nasi­hatlere zıt bir şekilde davranırsa, başına kötü şey­ler Saygı gösterilmesi gere­ken kimse incitilmemelidir.
gelebilir.
PAÇA ISLANMADAN BALIK TUTULMAZ:
NE EKERSEN ONU BİÇERSİN: Hiçbir nimet zahmet çekilmeden, özveriye katlanılmadan elde
Nasıl davranırsan öyle karşılık görürsün. edilemez.

NE VERİRSEN ELİNLE O GİDER SENİNLE: PAPAZ HER GÜN PİLAV YEMEZ:


Bu dünyada yoksullara ve hayır işlerine yardım edersen öbür Her işi daima bir ki­şiye yaptırmak doğru değildir. O kişi çok
dünyada karşılığını görürsün. defalar ses çıkarmadan bu sıkıntıya katlandıysa da günün
birinde yapamayacak duruma gelir ve yapmaz. Bunun için
Nerde birlik orda dirlik: insanları usandırmayacak bir yöntem izlemekte yarar vardır.
Kişiler arasında anlaş­ma, duygu ve düşünce birliği olursa
orada huzur, güven ve düzen olur. PARA PARAYI ÇEKER:
Elde para bulunursa onunla yeni paralar kazanılır. İnsan
OLMAZ OLMAZ DEME, OLMAZ OLMAZ: yoktan hiçbir şey elde edemez.
Hayatta hiç ummadığımız olaylar, en şaşırtıcı biçimde karşı­-
mıza çıkabilir. PARANIN YÜZÜ SICAKTIR:
Para çekicidir ve geri çevrilemez.
ORTAK GEMİSİ YÜRÜMÜŞ, ELTİ GEMİSİ YÜRÜMEMİŞ:
Bir erkeğin iki karısı birbirleriyle geçinebilirler de iki kardeşin PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR:
karıları anlaşamazlar. Para harcadığında insan istediğini elde edebilir.

OTU ÇEK, KÖKÜNE BAK: PERŞEMBENİN GELİŞİ ÇARŞAMBADAN BELLİDİR:


Kişinin kimliğini doğru ola­rak öğrenmek isterseniz soyuna Bir işin sonunun nasıl geleceği şimdiki gidişinden belli olur.
sopuna bakınız.
PİLAV YİYEN KAŞIĞINI BELİNDE TAŞIR:
Bir şey yap­mak, bir şeyden yararlanmak isteyen kişi, bunun
için gereken aracı eli altında bulundurmalıdır.
13
Ortaokulda öğrenilmesi gereken
Türkçe R-S-Ş
400 ATASÖZÜ atölyesi
Türkçe Atölyesi

RÜZGÂR EKEN FIRTINA BİÇER:


SÖZÜ SÖYLE ALANA, KULAĞINDA KALANA:
Tepki çekecek bir iş yapan kimse sert tepkilerle karşılaşır.
Söylediklerin bir kulağından girip öbür kulağından çıkan
kimseye nefes tüketme.
RÜZGÂR ESMEYİNCE YAPRAK KIPIRDAMAZ:
Meyda­na gelmiş hiçbir olay sebepsiz değildir.
SU AKARKEN TESTİYİ DOLDURMALI:
Kişi, fırsattan ya­rarlanmalı; geliri bol olduğu zaman ilerisi için
RÜZGÂRA TÜKÜREN KENDİ YÜZÜNE TÜKÜRÜR:
para biriktirmeye, mal mülk edinmeye bakmalıdır.
Gücün­den büyük güce karşı koyan, kendini yıpratmaktan
başka bir sonuç alamaz.
SU İÇENE YILAN BİLE DOKUNMAZ:
Su içen kimseye dokunulmamalıdır; düşman olsa bile.
RÜZGÂRIN ÖNÜNE DÜŞMEYEN YORULUR:
Toplumun genel gidişine uyan kişi rahat eder. Akıntıya kürek
SU TESTİSİ SU YOLUNDA KIRILIR:
çekmeye kalkan yorulur, başarısızlığa uğrar.
Bir kişi, ya da şey, hangi amaca hizmet ediyorsa o uğurda bir
kazaya uğrar; yok olur.
SABIR ACIDIR, MEYVESİ TATLIDIR:
Sabır güçtür ama güzel sonuç verir.
SU KÜÇÜĞÜN, SÖZ (SOFRA, YEMEK) BÜYÜĞÜN:
(1) Temel bir ihtiyaç olan su önce küçüğe verilir, konuşmaya
SAKLA SAMANI GELİR ZAMANI:
ise ilk önce büyükler başlar. 2) Her şeyin bir sırası vardır;
Şu anda ihtiyacımız olmayan bir nesneye ileriki bir zamanda
kişiler bu sıralamada yaşlarına, kültürlerine vb. özelliklerine
ihtiyaç duyabiliriz.
göre yer alırlar.

SANAT ALTIN BİLEZİKTİR:


SÜRÜDEN AYRILANI KURT KAPAR:
Sanat bir kimsenin bir işi en iyi bir biçimde her yerde ve şartta
Arkadaşlarından ayrılıp tek başına iş yapma yolunu tutan kişi,
yapmasıdır.
koruyucusuz, desteksiz kalır; büyük zararlara uğrar.

SEL GİDER, KUM KALIR:


SÜTLÜYÜ SÜRÜDEN ÇIKARMAZLAR:
Herhangi bir durumda önem­li olan, kalıcı öğelerdir. Gelip
Yararlı, verimli şey, elden çıkarılmaz.
geçici olanlar değil.
SÜTTEN AĞZI YANAN, YOĞURDU ÜFLEYEREK YER:
SEN AĞA, BEN AĞA; BU İNEĞİ KİM SAĞA:
Bir olaydan gerekli dersi alan, zarar gören kimse, ona benzer
Herkes kendisini buyurucu durumda görürse, iş yapmakla
bir işle karşılaştığında uyanık davranır; tedbirli olur.
yükümlü saymazsa ortadaki işi kim yapar?
ŞAŞKIN MİSAFİR EV SAHİBİNİ AĞIRLAR:
SEN İŞTEN KORKMA, İŞ SENDEN KORKSUN:
Misafiri ağır­lamak ev sahibine düşer. Ama şaşkın misafir bu­-
İnsan, yapacağı işi gözünde büyütmemeli, yenmeye az­-
nun tersini yapar. Başkasının görev ve yetkilerini üzerine alan
mederek çalışmaya koyulmalıdır.
böyle akılsızlar başka konularda da görülür.

SOĞANIN ACISINI YİYEN BİLMEZ, DOĞRAYAN BİLİR:


ŞEYTANLA KABAK EKENİN, BAŞINA KABAK PATLAR:
Bir iş yapılırken ne güçlükler çekildiğini, o işi yap­mış ve
Kurnaz ve hileci kimse ile ortaklık eden kişi, hile­nin kurbanı
başarmış olanlar bilir; olayın dışında kalan ve başarılmış
olur.
işten yararlanan kimse bilmez.
ŞİMŞEK ÇAKMADAN GÖK GÜRLEMEZ:
SON PİŞMANLIK FAYDA VERMEZ:
Söylenen, ko­nuşulan her olay daha önceki başka bir olaydan
İyice düşünülme­den yapılan iş, çok kez insanı zarara ya da
kaynaklıdır.
geri dönemeyeceği bir çıkmaza sokar. O zaman piş­man
olmak da işe yaramaz.
TARLADA İZİ OLMAYANIN HARMANDA YÜZÜ OLMAZ:
Bir iş ile ilgilenmeyenin iş sonucu elde edilenler­den hakkı
SÖZ VAR İŞ BİTİRİR, SÖZ VAR BAŞ YİTİRİR:
olmaz.
Sözün in­sanlar üzerindeki etkisi çok büyüktür. Akıllıca söy­-
lenmiş sözler, karşıdakini inandırır, yumuşatır; işlerin olumlu
TARLANIN İYİSİ SUYA YAKIN DAHA İYİSİ EVE YAKIN:
yola girmesini sağlar. Ölçüsüz, sert sözler ise karşıdakini
Suya yakın yerdeki tarla değerlidir. Çünkü sulan­ması
sinirlendirir, söyleyenin öldü­rülmesine bile yol açabilir.
kolaydır. Eve yakın olan tarla daha değerlidir. Çünkü
çapalama, gübreleme, ekme, ürünü koru­ma ve devşirme...
gibi işlerin hepsi çok kolaylıkla ve yollarda vakit geçirilmeden
yapılabilir.
14
Ortaokulda öğrenilmesi gereken
Türkçe
400 ATASÖZÜ atölyesi
Türkçe Atölyesi T-U-Ü-Y

TATLI DİL YILANI DELİĞİNDEN ÇIKARIR: YALANCININ MUMU YATSIYA KADAR YANAR:
Tatlılıkla, yu­muşak, gönül okşayıcı konuşma herkesi etkiler, Söyle­nen söz yalansa durum çok geçmeden anlaşılır.
azgın düşmanı bile yola getirir.
YALNIZ ÖKÜZ, ÇİFTE KOŞULMAZ:
TAVŞAN DAĞA KÜSMÜŞ, DAĞIN HABERİ OLMAMIŞ: İki kişi ile yapılması gereken bir işi tek kişi ile yapmaya
Önemsiz kişi, önemli kişiye küsse, önemli kişinin umurunda kalkışmak yan­lıştır.
bile olmaz.
YALNIZ TAŞ DUVAR OLMAZ:
TEKKEYİ BEKLEYEN ÇORBAYI İÇER: Nasıl, bir tek taş ile du­var örülemezse, insan da tek başına
İyi bir sonuç elde etmek için bir yerde uzun süre çalışan, önemli bir iş başaramaz. Başkalarıyla ilişki kurmak, iş birliği
sabırla bekleyen kişi, katlandığı sıkıntıların karşılığını gö­rür. yapmak zorundadır.

TERZİ KENDİ SÖKÜĞÜNÜ DİKEMEZ: YANLIŞ HESAP BAĞDAT’TAN DÖNER:


Bir kimse uz­manlığını kullanarak başkalarına yararlı olur da Yanlış bir yolda olduğunu anlayan kişi, bu uğurda ne denli
bu uzmanlığı kendi yararına kullanmaya fırsat bula­maz. emek ve para harcamış olursa olsun, geri dönüp doğru yola
yönelmelidir.
TOPALLA GEZEN AKSAMAK ÖĞRENİR:
Kusurlu kimse­lerle düşüp kalkanlar, onlardan kötü huy YARIM HEKİM CANDAN EDER, YARIM HOCA DİNDEN
kaparlar. EDER:
Bir iş, uzmanına yaptırılmaz da taklitçilere yaptırılırsa,
TOPRAĞI İŞLEYEN EKMEĞİ DİŞLER: istenilen gibi değil, ters bir sonuç verir. Nitekim hekim
Uğraşı alanının bütün gereklerini yerine getiren kişi, dururken, hekimlik taslayan birinin tedavisine başvurulması,
çalışmasının verimlerinden yararlanır. insanın hayatına mal olabilir. Bilgisiz din adamı da dine aykırı
düşünce­ler aşılayabilir.
TÜRK KARIR, KILICI KARIMAZ:
Türk insanı ihtiyarlar ama mücadele gücünden, direnme YARINKİ KAZDAN BUGÜNKÜ YUMURTA İYİDİR:
azminden bir şey kaybetmez. Sağ­lanmış bir kazancın umulan daha büyük bir kazan­ca feda
edilmemesi gerekir.
ULULAR KÖPRÜ OLSA BASIP GEÇME:
Büyüklere her zaman saygılı ol. YATAN ASLANDAN, GEZEN TİLKİ YEĞDİR:
Çok güçlü olup da çalışmayan, soylu olup da bir şeyler üret­-
UMUT, FAKİRİN EKMEĞİDİR: meyen, tembel tembel oturup onun bunun sırtın­dan geçinen
(1) Fakir olan kimseler, kısa süre sonra durumlarının kimselerden; güçsüz olup da çalışan, boş oturmayan ve
değişeceğini dü­şünerek avunurlar, anlamında bir söz. (2) geçimini sağlamak için uğraşan kimseler daha iyidir.
Fakir insanlar aç kalsalar bile onları umutları doyurur umutları
yaşatır. YAZA ÇIKARDIK DANAYI, BEĞENMEZ OLDU ANAYI:
Yetiştirdiğimiz, büyüttüğümüz gençler, bizi beğen­mezler.
ÜZÜM ÜZÜME BAKA BAKA KARARIR:
Her zaman bir arada bulunan kimseler birbirlerine huy YAZIN BAŞI PİŞENİN KIŞIN AŞI PİŞER:
aşılarlar. Zamanında yeterince çalışıp kazanan, sonradan rahat eder.

ÜZÜMÜNÜ YE, BAĞINI SORMA: YAZIN GÖLGE HOŞ, KIŞIN ÇUVAL BOŞ:
Önemli olan, sana bir nimetin gelmiş olmasıdır. Ondan (1) Yazın ça­lışma, kazanma günleridir. Bu zamanlarda çalış­-
yararlanmaya bak. Nereden geldiğini bilmene gerek yoktur. mayıp keyiflerine bakanlar, gününü gün ederler, kışın zor
şartlarında yiyecek bulamazlar; sıkıntıya düşer ve ona buna
VERİRSEN VERESİYE, BATARSIN KARASUYA: avuç açarlar. (2) Gençliğinde ya da sağlıklıyken çalışmayıp
Veresiye bir şey verme. Çünkü alanların borçlarını ödeme­- tembel tembel otu­ran, eğlenceye dalan, mal-mülk
meleri yüzünden batabilirsin. edinmeyen, ka­zanç sağlamayan kimse ihtiyarlığında ya da
has­talığında sıkıntıya düşer; perişan olur.
YABANCI KOYUN KENARA YATAR:
Bir yere yeni gelen kimse, çevredekilere pek yanaşmaz. YİĞİT BİN YAŞAR, FIRSAT BİR DÜŞER:
Zaten onlar da kendisini hemen aralarına almazlar. Kişiye ömrü boyunca ancak bir kez çok önemli bir iş yapma
fırsatı geçer, bu fırsatı kaçırmamalıdır.
YALANCININ EVİ YANMIŞ, KİMSE İNANMAMIŞ:
Yalan söylemeyi huy edinen kimsenin sözlerine, gerçeği
söylediği zaman bile inanılmaz.
15
Ortaokulda öğrenilmesi gereken

400 ATASÖZÜ Türkçe


atölyesi
Türkçe Atölyesi Y
YILAN KENDİ EĞRİSİNİ BİLMEZ DEVEYE, “BOYNUN YUVAYI YAPAN DİŞİ KUŞTUR:
EĞRİ” DER: Bir evin yönetim, ge­çim düzenini ve ailenin mutluluk içinde
Kişi kendine bakmadan, kendi kusur­larını görmeden yaşaması­nı kadın sağlar.
başkalarının kusurlarını görür ve yüzlerine vurur.
YÜRÜK ATA KAMÇI DEĞMEZ:
YOL BİLEN KERVANA KATILMAZ: İşini dürüst yapan, gücü yettiği kadar çalışan ve onu yeterlikle
Bir işi kendi başına yapabilecek kimse başkalarının yapan kişiyi sıkıştırmak gerekmez.
yardımına gerek­lik duymaz.
ZARARIN NERESİNDEN DÖNÜLSE KÂRDIR:
YUMURTLAYAN TAVUK BAĞIRGAN OLUR: Sürüp giden zararlı bir işten ne denli erken vazgeçersek,
Çalışkan ve verimli kişi, kendini göstermek ve yaptığı yararlı daha sonra uğrayacağımız zararı o denli azaltmış, so­nuç
işi herkese duyurmak için sesini yükseltir. olarak o kadar kâr etmiş oluruz.

YUVARLANAN TAŞ YOSUN TUTMAZ: ZENGİNİN MALI ZÜĞÜRDÜN ÇENESİNİ YORAR:


Sürekli çalışan bir insan dinç kalır, başarılı olur. Yoksul­lar, zenginlerin malını, parasını konuşur dururlar, bu
onların çenesini yormaktan başka bir işe ya­ramaz.

ATASÖZÜ NEDİR?
Geçmişten günümüze gelen, uzun deneyimlerden yararlanarak kısa ve özlü öğütler veren, toplum
tarafından benimsenerek ortak olarak kullanılan kalıplaşmış sözlere atasözü denir. Türkçe'de "sav" ve
"irsal-i mesel" olarak da adlanılır.
ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
Bu sözler törelere, geleneklere, tecrübelere, akla ve gerçeğe dayanır.
Halkın ortak düşüncesini, inancını, duyusunu, ahlak anlayışını, kültürünü, felsefesini yansıtırlar.
Kültürün aynasıdırlar.
Eğitici ve öğreticidirler. (Didaktik)
Genellikle mecazi anlam taşırlar.
Anonimdirler. Halk arasında dilden dile dolaşarak gelecek kuşaklara aktarılırlar.
Söz ve mana sanatlarıyla örülmüşlerdir.
Kalıplaşmış, doğal (tabii), kısa ve özlü sözlerdir.

DEYİMLER VE ATASÖZLERİNİN FARKLARI NELERDİR?

1. Deyimler kavram ve durum bildirirler; atasözleri ise bir yargı ifade eder.
2. Deyimlerin mecazlı anlamı vardır; atasözlerinde bu şart değildir.
3. Deyimlerde kesin hüküm, öğüt, yol göstericilik yoktur. Bu yüzden genel kural oluşturmaz. Atasözleri
ise kesin bir yargı bildirir.
4. Deyimlerin öyküsü, efsanesi ve kaynağı genellikle vardır; atasözleri anonimdir, söyleyenleri belli
değildir.
5. Deyimleri anlatım kalıbı olarak görebiliriz, atasözleri ise tek başlarına bir cümledir.
NOT:
ATASÖZLERİNİN BAŞINA "SAKİN UNUTMA" İFADESİ GETİRİLDİĞİNDE ANLAMLI BİR CÜMLE OLUR FAKAT
BU İFADEYİ DEYİMLERE GETİRDİĞİMİZDE ANLAMLI BİR CÜMLE ORTAYA ÇIKMAZ. BU YÖNTEMLE DEYİM
VE ATAÖSZLEİRİNİ BİRBİRİNDEN AYIRABİLİRSİNİZ.

Türkçe Atölyesi Türkçe turkce_atolyesi


atölyesi
16

You might also like