Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 344

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

ECZACILIK FAKÜLTESİ
YAYINLARI NO : 54

ATATÜRK'ÜN 100. DOĞUM YILINA ARMAĞAN

FARMAKOLOJİ
I

Prof. Dr. Orhan ALTINKURT


Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Kürsüsü Profesörü
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
ECZACILIK FAKÜLTESİ
YAYINLARI NO : 54

FARMAKOLOJİ
i

Prof. Dr. Orhan ALTINKURT


Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Kürsüsü Profesörü
Yayın yönetmeliği'nin 6. maddesine göre
"Yayınlanacak eserlerin bilim ve dil bakımından sorumluluğu
yazarlara aittir."

ANKARA ÜNİVERSİTESİ BASIMEVİ — ANKARA .1981


Ö N S Ö Z

Bilimsel özellikler ancak kitapların yardımıyla öğrenilebilir. Her


yabancı dilde, çeşitli bilim dedi kitapları gibi Farmakolojiye de çok rast-
lanır. Memleketimizde ise bu sınırlıdır.
Farmakoloji alanında çalışmak, öğrenmek isteyenlere faydalı ola-
cağını umduğum kitabın I. kısmı birkaç defa basılan ders notlarından
düzeltmeler yapılarak hazırlandı. Kalan kısmı da tamamlanacaktır.
İlaç isimleriyle tıbbi deyimler çoğunlukla Türkçe veya bazıları da ori-
jinal şekilleriyle yazılmıştır. Her kitapta istemiyerek olabilen hatalar
için okuyanların hoşgörüyle karşılamasını dilerim.
I.kitabın basılabilir hale gelmesinde yardımı geçen: Dr. Pharm.
İlker Kanzık, Dr. Pharm. Melih Altan, Ass. Nurettin Abacıoğlu, Ass.
Cem Akıncıtürk, Ass. Rümeysa Sunal, Ass. Nuray Yıldızoğlu ve kürsü
sekreteri Emsal Loç ile laborant Muzaffer Elber'e teşekkür ederim.

Prof. Dr. Orhan A L T I N K U R T


Farmakoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı
Kalbin Çalışması 123
Kapiller ve Doku Arasında Geçen Filtrasyon Olayı 127
Dolaşım Sistemi Fizyopatolojisi 127

KALP VE DAMAR İLAÇLARI 13!

1. Kardiotonikler 131

1.1. Majör Kardiotonikler 131


1.2. Minör Kardiotonikler 147

2. Kalp Analeptikleri ve S.S.S. Stimulanlan 148


3. Antifibrilanlar 161
4. Koroner Dilatatörler 165

ATEROSKLEROZA KARŞI KULLANILAN İLAÇLAR 174

Ateroskleroz Tedavisi 175

DtÜRETÎKLER 18°
Sınıflandırılması 18°

1. Su "O
2. Osmotik Diüretikler 181
3. Tubuluslarda Inhibisyon Yapanlar 182
4 . Indirekt Diüretikler 190
5 . Dokuların Su Tutmasını Azaltan Maddeler 190
6 . Doğal Diüretikler 190
7. Diğer Diüretikler 191

ANTlDlÜRETlKLER 191

ANTİKOAGÜLANLAR 193

1. Heparin ve Benzerleri 193


2 . Kumarin Türevleri 197
3 . İndandion Türevleri 199
4 . Proteolitik Enzimler 200
5 . Diğer Antikoagülanlar 204

KOAGÜLANLAR 2 0 4

ANALJEZİK ANTlPİRETlKLER 208

Isı Yükselmesi 209


Ağrının Duyulması 210
Antipiretiklerin ve Analzejiklerin Farmakolojik Etüdü 212

NARKOTİK ANALJEZİKLER 228

U Y K U İLAÇLARI 2 5 0

Uyku Fizyolojisi 2®1

Uyku İlaçlarının özellikleri 251


Uyku Esnasında Vejetatif Fonksiyonlar 251
Uyku ilaçlarının Sınıflandırılması 253

1 . Etan Grubu •••• 256


2 . Üre Bileşikleri 2 5 8
Ö N S Ö Z

Bilimsel özellikler ancak kitapların yardımıyla öğrenilebilir. Her


yabancı dilde, çeşitli bilim dalı kitapları gibi Farmakolojiye de çok rast-
lanır. Memleketimizde ise bu sınırlıdır.
Farmakoloji alanında çalışmak, öğrenmek isteyenlere faydalı ola-
cağını umduğum kitabın I. kısmı birkaç defa basılan ders notlarından
düzeltmeler yapılarak hazırlandı. Kalan kısmı da tamamlanacaktır.
İlaç isimleriyle tıbbi deyimler çoğunlukla Türkçe veya bazıları da ori-
jinal şekilleriyle yazılmıştır. Her kitapta istemiyerek olabilen hatalar
için okuyanların hoşgörüyle karşılamasını dilerim.
I.kitabın basılabilir hale gelmesinde yardımı geçen: Dr. Pharm.
ilker Kanzık, Dr. Pharm. Melih Altan, Ass. Nurettin Abacıoğlu, Ass.
Cem Akıncıtürk, Ass. Rümeysa Sunal, Ass. Nuray Yıldızoğlu ve kürsü
sekreteri Emsal Loç ile laborant Muzaffer Elber'e teşekkür ederim.

Prof. Dr. Orhan A L T I N K U R T


Farmakoloji ve î ç Hastalıkları Uzmanı
İ Ç İ N D E K İ L E R

SİNİR SİSTEMİ 9

1. Serebrospinal Sistem 10
2. Otonom Sistem 10

2.1. Parasempatik Sistem 11


2.2. Sempatik Sistem 11

PARASEMPATlKOMtTETlKLER 15

Muskarinik Etki 15
Nikotinik Etki 15

1. Parasempatikomimetik Direktler 15
2. Kolin esterazın molekül yapısı 25
3. Parasempatikomimetik İndirektler (Parasempatikotroplar) 27

PARASEMPATOLİTtKLER 34

1. Asetilkolin antagonistleri 34
2. Atropa alkaloidleri 34
3. Antispasmodik ve antisekretuarlar 47

SEMPATOMÎMETtKLER 57

Sempatik Reseptörler 58
1. Alfa Reseptörler 58
2. Beta Reseptörler 58

Adrenerjik Vazokonstriktörler 78
Adrenerjik Bronkodilatatörler • • 78
Sempatikomimetik İştah Kesenler 79
Adrenerjik Vazodilatatörler 79

SEMPATOLİTlKLER • 83

Adrenerjik Blokaj Yapıcılar "5

1. Alfa Blokerler 103


2. Beta Blokerler 105

GANGLlOPLEj IKLER 110

1. Asetilkolinomimetikler 112
2. Asetilkolinokompetitifler 113

DOLAŞIM ANATOMO-FiZYOLOjiSİ 123

Kalp ve Yapısı 123


Kalbin Çalışması l z i

Kapiller ve Doku Arasında Geçen Filtrasyon Olayı 127


Dolaşım Sistemi Fizyopatolojisi I 2 7

KALP VE DAMAR İLAÇLARI 1 3 1

1. Kardiotonikler 131

1.1. Majör Kardiotonikler 131


1.2. Minör Kardiotonikler 147

2. Kalp Analeptikleri ve S.S.S. Stimulanları 148


3 . Antifibrilanlar I 6 1

4. Koroner Dilatatörler I 6 5

ATEROSKLEROZA KARŞI KULLANILAN İLAÇLAR 174

Ateroskleroz Tedavisi 175

DİÜRETİKLER 1 8 0

Sınıflandırılması I 8 0

1. Su »0
2. Osmotik Diüretikler lgl
3. Tubuluslarda İnhibisyon Yapanlar 182
4 . Indirekt Diüretikler » ••• I 9 0

5 . Dokuların Su Tutmasını Azaltan Maddeler 190


6 . Doğal Diüretikler ..... 19°
7 . Diğer Diüretikler 191

ANTlDlÜRETlKLER 191

ANTİKOAGÜLANLAR 193

1. Heparin ve Benzerleri 193


2 . Kumarin Türevleri 197
3 . İndandion Türevleri 199
4 . Proteolitik Enzimler 200
5 . Diğer Antikoagülanlar 204

KOAGÜLANLAR 204

ANALJEZİK ANTlPİRETlKLER 208

Isı Yükselmesi 209


Ağrının Duyulması 210

Antipıretiklerin ve Analzejiklerin Farmakolojik Etüdü 212

NARKOTİK ANALJEZİKLER 228

U Y K U İLAÇLARI 250
Uyku Fizyolojisi
Uyku ilaçlarının Özellikleri •••• 251
Uyku Esnasında Vejetatif Fonksiyonlar 251
Uyku ilaçlarının Sınıflandırılması 253

1. Etan Grubu 256


2 . Üre Bileşikleri 2 5 8
4. Barbitürik Asit Türevleri 260
Akut Barbıtürat Zehirlenmesi 264
Uyku İlaçlarının Denenmesi 265

MOTOR FONKSİYON DEPRESÖRLERİ 267

(ANTİEPİLEPTÎKLER) 267

1. Doğal Olanlar (Bromürler) 269


2. Sentetik Antiepileptikler 270
Hidantoin bileşikleri 271
oksazolidin dion 273
acil üre 273
amidler 274
süksinimid 275

PARKİNSON HASTALIĞINA KARŞI KULLANILAN İLAÇLAR 276

OTAKOtDLER 282

HÎSTAMÎN VE ANTtHİSTAMİNlKLER 282

S E R O T O N l N (5 H T ) 295

KİNİNLER (BRADlKÎNÎN-KÂLLÎDtN-KALLİKREİN) 298

ANGtOTENSÎN 299

PROSTAGLANDİNLER 301

KAS GEVŞETÎCÎLER 303


1. Santral Etkililer 304
2. Kürar ve Benzeri Kas Gevşeticiler 309
2.1. Asetilkolinokompetitifler 310
2.2. Asetilkolinomimetikler 313

GASTROlNTESTlNAL SİSTEME E T K İ Y E N İLAÇLAR 315

1. Artan Mide Salgısına Etkiyen İlaçlar 315


2. Mide Salgısı Noksanlığını Tamamlayan İlaçlar 319
3. Mide Mukozasından Asit Salınmasına Yardımcı Acı İlaçlar 320

KUSTURUCULAR (EMETİKLER) 320

1. Santral Kusturucular 321


2. Periferik Kusturucular 321

A N T l E M E T l K L E R (Antivomitifler) 322

LAKSATİFLER 322

ANTlHELMENTlKLER 326

1. Yassı Solucanlara Etkiyenler (Tenifüjler) 327


2. Yuvarlak Solucanlara Etkiyenler (Vermifüjler) 330
1) Serebrospinal sistem de iki gurupdur. A) Santral sinir sistemi,
B) Periferik sinir sistemi. Santral sinir sistemi beyin, beyincik, pedon-
culus cerebri, pons, bulbus ve medulla sipinalisdir. Periferik Sinir
Sistemi ise Medulla spinalis'in sağ ve solundan çıkan 31 çift sinirlerdir.

2) Otonom Sistem, bu da iki guruba ayrılır:


A) Parasempatik sistem (Parasympathique)
B) Sempatik sistem (Sympathique)

SEREBROSPİNAL SİSTEM:

Çeşitli duyu organları aracılığıyla periferden alınan duyular be-


yin kabuğundaki (Koıteks serebrideki) merkezlere iletildikten sonra
bilinçli hale gelir. Bunun karşıt emir haline dönüştürülmesinden sonra
merkezden çevreye emir götürülmesi olayı da aynı yolla devam eder.
Böyle karşılıklı çalışan bir sistemde Farmakolojik ilâç etkilerinin an-
laşılması için Fizyolojik, Anatomik temellerin yeri geldikçe hatırlan-
ması gereklidir. Bunun için en önemli olan otonom sistemi inceleyelim.

OTONOM SİNİR SİSTEMİ veya OTONOM SİSTEM

Bu sistem visseral, vegatatif, involonter sistem olarak da adlandı-


rılır. Bu sistemde de 1) Nervus'lar, 2) Ganglionlar, 3) Pleksuslar denen
3 kısım göze çarpar. Bu sistemin sinirleri kalp, damarlar, bezler ve iç-
organlar ile düzkaslarda sonlanır. Otonom sinir sisteminin sinir uzantıları
serebrospinal ekseninin dışında bulunan ganglionlarda sonlanır. Bu gang-
lionlardaki sinapsda, yukarda söylendiği gibi preganglioner ve post-
ganglioner lifler parasempatiklerde ve sempatiklerde değişik uzun-
luktadır. Preganglioner lifleri miyelinsizdir.
Canlılarda görülen, sindirim, dolaşım, solunum, dışkılama ve diğer
fonksiyonlar bitkilerde de görülen fonksiyonlar olduğundan bunlar
VEJETATİF fonksiyonlar olarak vasıflandırılır. Bu sistemden ayrı
canlının hareket etme kabiliyeti veya bir olay karşısında teessürü veya
gülmesi, hiddetlenmesi ise yalnız hayvan ve insanlarda görülür kabul
edilmesinden (bitkilerin hareket ve diğer animal fonksiyonları yok de-
necek kadar az kabul edilerek) bu fonksiyonlara Animal Fonksiyonlar
adı verilmektedir. Bu iki sistemde istemli fonksiyonlar serebrospinal
sistemle ayarlandığı halde, istemsiz (irade dışı) ayarlanma Otonom
Sistem'le olmaktadır. Bu durumun ayarlayıcısı olan otonom sinir sis-
temi santral sinir sisteminden ayrı olmakla beraber birçok noktalarda
onunla armonik (ahenkli) çalışma mecburiyetinde ve onunla irtibatta-

10
4. Barbitürik Asit Türevleri 260
Akut Barbitürat Zehirlenmesi 264
Uyku İlaçlarının Denenmesi 265

MOTOR FONKSİYON DEPRESÜRLERİ 267

(ANTİEPİLEPTlKLER) 267

1. Doğal Olanlar (Bromürler) 269


2. Sentetik Ântiepileptikler 270
Hidantoin bileşikleri ! 271
oksazolidin dion 273
acil üre 273
amidler 274
süksinimid 275

PARKİNSON HASTALIĞINA KARŞI KULLANILAN İLAÇLAR 276

OTAKOlDLER 282

HİSTAMlN VE ANTlHİSTAMİNlKLER 282

S E R O T O N l N (5 H T ) 295

KİNİNLER (BRADlKtNtN-KALLİDİN-KALLlKRElN) 298

ANGlOTENSlN 299

PROSTAGLANDlNLER 301

KAS GEVŞETlClLER 303


1. Santral Etkililer 304
2. Kürar ve Benzeri Kas Gevşeticiler 309
2.1. Asetilkolinokompetitifler 310
2.2. Asetilkolinomimetikler 313

GASTROlNTESTİNAL SİSTEME E T K İ Y E N İLÂÇLAR 315

1. Artan Mide Salgısına Etkiyen İlaçlar 315


2. Mide Salgısı Noksanlığını Tamamlayan İlaçlar 319
3. Mide Mukozasından Asit Salınmasına Yardımcı Acı İlaçlar 320

KUSTURUCULAR (EMETlKLER) 320

1. Santral Kusturucular 321


2. Periferik Kusturucular 321

A N T I E M E T İ K L E R (Antivomitifler) 322

LAKSATlFLER 322

ANTlHELMENTlKLER 326

1. Yassı Solucanlara Etkiyenler (Tenifüjler) 327


2. Yuvarlak Solucanlara Etkiyenler (Vermifüjler) 330
r
F A R M A K O L O J İ

SİNİR SİSTEMİ:

Canlının önemli bir yapısı olan bu sistem, sinir hücreleri ile akson
ve dentrit denen uzantılardan yapılıdır. Sinir hücresi içerisinde, protop-
lazma ve hücrenin yaşam fonksiyonlarına yarayan, endoplazmik re-
tikulumu, golgi aparatı yanında diğer hücrelerden ayrı nörofibriller
bulunur.
Sinir hücrelerinin akson denen uzantıları diğer sinir hücreleriyle
sinaps denen birleşmeler yaparak uzantılar sağlat, iki sinir hücresi bir-
leşim yeri gangliondur. Bu ganglion Sinaps'a göre sinir hücresi ile
ganglion arası 1.nöron preganglioner lif, gangliondan sonraki kısım II.
nöronveya postganglioner lif adı alır. Preganglioner lif myelinli post-
ganglioner lif ise myelinsizdir.
Sinir sisteminde 3 kısım göze çarpar: 1) Sinir hücreleri ve uzantı-
ları, 2) Ganglionlar, 3) Pleksus denen sinir ağları,
Sinirler çıktıkları yerden itibaren ganglionlarda diğer sinirlerle
birleşir. Ganglionlar da 1) Yertebral 2) Prevertebral olarak 2 kısımdır.
Prevertebral ganglionlaıla sinaps, birinci vertebıal ganglionlardan daha
önemlidir. Çöliak, mezenterik ve hipogastrik adlarıyla bilinen bu önem-
li ganglionlar ve diğer adlandırılmayanlar rektum, mesane, uterus ve
diğer karın içindeki organların hemen yanında bulunurlar. Sempatik
veya parasempatik sinirlerdeki ileti bu ganglionlar aracılığıyla mümkün
olur. Santral sinir sisteminin bir paıçasından (medulla spinalis) den çı-
kan ganglion önce (preganglioner) ve ganglion sonrası (postganglioner)
liflerle iletiyi sağlar. Parasempatik post ganglioner lif, sempatiklerin
aksine preganglionerden kısa, sempatiklerde ise postganglioner lif uzun
bulunur.
Sinir sistemi 2 gurupta incelenir.
1) Serebrospinal sistem
2) Otonom sistem.
1) Serebrospinal sistem de iki gurupdur. A) Santral sinir sistemi,
B) Periferik sinir sistemi. Santral sinir sistemi beyin, beyincik, pedon-
culus cerebri, pons, bulbus ve medulla sipinalisdir. Periferik Sinir
Sistemi ise Medulla spinalis'in sağ ve solundan çıkan 31 çift sinirlerdir.

2) Otonom Sistem, bu da iki guruba ayrılır:


A) Parasempatik sistem (Parasympathique)
B) Sempatik sistem (Sympathique)

SEREBROSPİNAL SİSTEM:

Çeşitli duyu organları aracılığıyla peıiferden alınan duyular be-


yin kabuğundaki (Koıteks serebrideki) merkezlere iletildikten sonra
bilinçli hale gelir. Bunun karşıt emir haline dönüştürülmesinden sonra
merkezden çevreye emir götürülmesi olayı da aynı yolla devam eder.
Böyle karşılıklı çalışan bir sistemde Farmakolojik ilâç etkilerinin an-
laşılması için Fizyolojik, Anatomik temellerin yeri geldikçe hatırlan-
ması gereklidir. Bunun için en önemli olan otonom sistemi inceleyelim.

OTONOM SİNİR SİSTEMİ veya OTONOM SİSTEM

Bu sistem visseral, vegatatif, involonter sistem olarak da adlandı-


rılır. Bu sistemde de 1) Nervus'lar, 2) Ganglionlar, 3) Pleksuslar denen
3 kısım göze çarpar. Bu sistemin sinirleri kalp, damarlar, bezler ve iç-
organlar ile düzkaslarda sonlamr. Otonom sinir sisteminin sinir uzantıları
serebrospinal ekseninin dışında bulunan ganglionlarda sonlanır. Bu gang-
lionlardaki sinapsda, yukarda söylendiği gibi preganglioner ve post-
ganglioner lifler parasempatiklerde ve sempatiklerde değişik uzun-
luktadır. Preganglioner lifleri miyelinsizdir.
Canlılarda görülen, sindirim, dolaşım, solunum, dışkılama ve diğer
fonksiyonlar bitkilerde de görülen fonksiyonlar olduğundan bunlar
VEJETATİF fonksiyonlar olarak vasıflandırılır. Bu sistemden ayrı
canlının hareket etme kabiliyeti veya bir olay karşısında teessürü veya
gülmesi, hiddetlenmesi ise yalnız hayvan ve insanlarda görülür kabul
edilmesinden (bitkilerin hareket ve diğer animal fonksiyonları yok de-
necek kadar az kabul edilerek) bu fonksiyonlara Animal Fonksiyonlar
adı verilmektedir. Bu iki sistemde istemli fonksiyonlar serebrospinal
sistemle ayarlandığı halde, istemsiz (irade dışı) ayarlanma Otonom
Sistem'le olmaktadır. Bu durumun ayarlayıcısı olan otonom sinir sis-
temi santral sinir sisteminden ayrı olmakla beraber birçok noktalarda
onunla armonik (ahenkli) çalışma mecburiyetinde ve onunla irtibatta-

10
dır. Otonom sinir sisteminin innerve ettiği organlar çizgisiz (düz) kaslı
organlardır. Kalp kası da hem çizgili hem çizgisiz, tamamen özel bir ya-
pıya maliktir. Otonom sinir sistemi fonksiyon bakımından olduğu ka-
dar embriyolojik ve anatomik bakımdan da serebrospinal sistemle
yakından ilgilidir. Müstakil olarak çalışan otonom sinir sistemi, muhte-
lif periferik duyuların meydana getirdiği kortikal merkezlerdeki duygu-
larla da ahenkli çalışır. Örneğin, korkulu bir olayda kaçmak, vurmak
gibi hareketler yanında damarların daralması ile istemsiz olarak yüz
solar, kalp hızlanır. Tükrük bezlerinin az çalışmasından da ağız
kurur ve soğuk ter başlar. Bütün bu olay otonom sistem tarafından ayar-
lanır. Otonom sistem 2 kısımdır.

1) Sempatik Sistem. 2) Parasempatik Sistem,

Bu iki sistem arasında anatomik ve fizyolojik farklar vardır.

Anatomik Farklar: Anatomik olarak sempatik sistem 7.nci ervikal


vertebra hizasından II. lomber vertebra hizasına kadar devam eder.
Parasempatik sistem ise orta beyindeki, bulbustaki merkezlerden emir
alan kafa çiftleriyle ve sakral sinirlerle perifere emir iletirler ve 3, 7.,
9., 10., 11., kafa çiftleri ve pleksus sakralis içerisinde parasempatik sis-
tem fonksiyon görülür.

Sempatik Sistem Medulla spinalis'in sağ ve solunda bulunan sem-


patik ganglionlarla ilişki kurarak fonksiyon yürütür. Bu sisteme torako-
lomber sistem de denir. Ganglionlar medullaya ıami comunicanteslerle
bağlıdır. Bunlarda rami comminacantes albüm (beyaz) ve griseum
(gri) renklidirler.

Fizyolojik Fark: Sempatik ve parasempatik sistemlerin aktivite


gösteren maddeleri farklıdır. Sempatik sistem adrenalin ve norad-
renalin'le, parasempatik sistem ise asetillıolinle etkir. Bu etkiyi
esas alıp bunu taklit ederek etkiyenlere m.imetik yani taklit eden an-
lamına Parasempatikomimetik veya Sempatikomimetik denir. Sempatik
sistem organizmada yıkıcı, parasempatik sistem ise yapıcı rol oynar.

Parasempatik yapıcı (anabolik), koruyucu, yavaşlatıcı, mülayim


kılıcı, sempatik ise hızlandırıcı, hırçmlaştırıcı, katabolik (yıkıcı) olarak
çalışır.

Sempatik Sistem Fonsiyonları: Pupil (göz bebeği) genişletir.


Tansiyon yükseltir. Barsak kaslarım gevşetir. Mesane sifinkterini da-
raltır, bronşları genişletir.

1
«V^O
) ( Bas ve bo-
'yun Vasomotor

3 Trakea
ve bronşlar

ç>)Mide

Karaciğer

Pankreas
,Ks İnce
^ . . v r ( ı bağırsak
® V T ^ 2 \ B ö b r e k üstü

v -
Q 'muhafazası

Böbrek

j^/Kalın bağırsak
ı/

^ . J ^ S i d î k torbası
6 pelvıc
ı Sempatik - - ( g ü r e m e organı
l Parasempatik

Sempatik ve parasempatik sinirlerin terminal (son) kısımlarında si-


nirden akım, ayrı maddelerle olur. Parasempatik sonlanmada post-
ganglioner lifte asetilkolin etkilidir, sempatik postganglioner lifte ise
noradrenalin etkilidir.

Ganlionlar üzerine ise, ister sempatik ister parasempatik pregang-


lioner sinirlerden ganglionlaıa etki yalnız asetilkolinle olur. Bundan do-

1
S S S

Parasympathetic

o
V
acetylcholine acetylch9lıne
ganglion'da ganglion" da
ve son organda

ı - e norepinephrine'
Son organ'da
Stımu latiorı
Sitimu lat ion

layı asetilkolinle etkili sisteme kolinerjik, adrenalin, noradıenalinle


etkiyen sisteme de adrenerjik sistem denir.

Farmakolojik incelemeyi kolaylaştırıcı olarak, otonom sistem ilaç-


larının etkilerini ve bu sistemin ilaçlaıını şu tarzda sınıflandırarak ince-
liyoruz:

1) Parasempatikomimetikler (substances parasympath.omimitique)


2) Parasempatikotroplar (parasympaticotroplar veya substances
anticholinesterasique)ler
3) Parasempatikolitikler (substances parasympatholytiques)
4) Sempatikomimetikler (subst&nces sympathomimetiques)
5) Sempatikotroplar (sympathicotrope veya sympathomimetique
indirect'ler)
6) Sempatikolitikler (adrenolytiques'ler)
7) Ganplioplejikler (ganglion blokörleri, ganglion blokadları)

1
SEMPATİK PARASEMPATİK
ORGAN UYABILMASI UYABILMASI

. İris Dilatasyon (Midriazis) Konstriksiyon (Miosis)

1 Göz içi Artma Azalma


Göz / basıncı

f Membran
* Niktitans Kasılma (-)

K o y u muhtelif maddele-
Tükrük ri içeren tükrük Sulu tükrük

Taşikardi, Koroner ge- Bradikardi, Koroner arter


Kalp nişlemesi daralır

Deıi-Mukoza Damarları Daralır Genişler

İç organ Damarları Kan basıncıyla ilgili Kan basıncıyla ilgili

Bronşlar Genişler Daralır

ösefagus Etkisiz Hareket hızlanır

Mide-Barsak Hareket ve Salgı azalır Hareket ve Salgı artar

Düz K a s Beta inhibisyonu Kasılma,

Alfa kontraksiyon, beta


Sfinkter inhibisyon Kasılma

Dalak Kapsülde kasdma

Karaciğer Safra azalır, glikojen yıkar Safra çoğalır, glikojen


depolanır

Safra kesesi Kese genişler Kese daralır

Pankreas Dış salgı çoğalır Iç salgı çoğalır

Su ve katı madde salgı-


Böbrek İdrar salgısı artar lanması artar.

Ureter Kasılma artar

İdrar kesesi Sfinkter kasılır işeme kolaylaşır

Uretra Kasılır Genişler

Penis ve Clitoris Corpus Cavernosum daralır

Uterus Kasılır

Pilomotor Kas Kasılır

Ter bezleri K o y u salgı Bol salgı

Tiroid Salgı artar

Surrenal Adrenalin salgısı artar

1
PARASEMPATİKOMİMETİKLER
Kolinerjik postganglioner liflerin stimüle edilmesi sonucu meydana
gelen maddeyi (asetilkolini) taklid ederek etkiyen maddelerdir. Koli-
nerjik postganglioner lif ucunda hasıl olan madde acethylcholin'dir.
Parasempatikomimetiklerin etkisi de asetilkolinin etkisi olur. Asetil-
kolin'in düz kaslarda iki cins etkisi görülür. Muskarinik ve Nikotinik
denen bu etkiler şunlardır.

Muskarinik Etki:
Kalp üzerine kronotrop ve inotrop negatif etki, damar üzerine
vazodilatör etki,
Barsak, bronş ve diğer düz adelede tonüs ve peristaltizm artması ve
spazmla sonuçlanma,
Göz üzerine miyotik etki ve göz içi basıncı azalması,
Terleme dahil bütün sekresyonu arttırıcı etki.

Nikotinik Etki:
Asetilkolinle meydana gelen ve bazı durum ve şartlarda, atro-
pinle giderilemeyen adrenalin'ın sempatikomimetik etkisidir. Bu da
hipertansiyon, kalbin hızlanması, midriaz ve diğer sempatik etkilerdir.
Asetilkolin kalp çalışmasına, negatif kronotrop (yavaşlatıcı) ve ne-
gatif inotrop (kontraksiyon azaltıcı), EKG da (-P) ile PR uzaması ya-
par. Yüksek doz asetilkolin ise dissosiasyon orikulo ventriküler mey-
dana getirerek atrium ve ventrikül ayrı ayrı çalışır.
Parasempatikomimetikler, direk veya endirek etki gösterenler ola-
rak iki grupta incelenirler.

1 - Parasempatikomimetik Direktler:
Bunlar doğrudan doğruya reseptör üzerine etkirler. Bunlar da iki
grupta incelenirler: A- Etkileri kesin izah edilemeyenler, (Muscarin,
Pilocarpin, Arecholin gibi)
B- Kuarterner amonyum radikali taşıyan ve bu yolla reseptöre et-
kiyenler: (Cholin, acetylcholin, betamethylcholin, urocholin, carbachol,
oxypropanium iodür, furtretonium iodur gibi)

2 - Parasempatikomimetik Endirekler: (Parasempatikotroplar):


Asetilkolini parçalayan kolinesteraz enziminin etkisini ortadan
kaldırarak asetilkolinin devamlı etki göstermesini sağlayanlar (ezerin,
pilokarpin gibi).

1
dece düz kas üzerine etkir. Bugün tedavide değeri yoktur. Ancak bunu
yiyenlerde terleme, salivasyon, bronchospazm, myozis, diare karın ağ-
rıları gibi muskarinik belirtiler görülür. Muskarin direk parasempa-
tikomimetiklerdendir.

CH 3
M u s c a r i n e

Yalnız muskarinik reseptörlere etkir. Nikotinik reseptörlere etki-


mez. Muskarinik etkiler yanında amaııita lalloides zehirlenmesinde
sindirim bozuklukları ile renal ve karaciğer bozukluklarıda gözlenir.

î ' C ^ J î — N ,
d
H H
Filo kirpin
2 - Pilocarpin:

Pilocarpus jaborandis veya Pilocarpus microphyllus'tan elde edilir.


Beyaz kristal tozdur, 8 kısım suda erir. Elde edilen alkaloid kolinerjik
post ganglioner sinirlerin innerve ettiği organların hücrelerine etkir.
Tükrük salgılatıcı, terleticidir. Deney için köpeğe verildiğinde tükrük
salgısı artar. Tükrük salgısını ayarlayan chorda tympani siniıi kesil-
se de yine salgı artar. Bu ancak atropin verilmekle önlenir. Pilocarpinde
myotik etkir. Sialagog (tükrük arttırıcı) ve südorifık (diaforetik, ter-
letici) etkisinden dolayı kullanılır.
Ayrıca myotik etkisinden dolayı, mydriazis yapıcıların zehirli ve
zararlı etkilerinin giderilmesi gereken durumlarda da kullanılır. (Synec-
hia denen, pupilin lense yapıştığı hastalıkta önce myotik sonra mydri-
atik verilir) Buna iris jimnastiği denir. Collir halinde ve pomad şeklinde
%1 konsantrasyonda kullanılır. Veteriner hekimlikte purgatif olarak
kullanılır. 0.02-0.04 gr. dozda pilocarpin HCI, H N 0 3 glokom'a karşı
kullanılır. Etkileri muskaıinik ve nikotinikdir. SSS nede ulaştığından
santıal etkiler de gösterir.

ÂRECHOLINE
3 - Arecoline:
Noix d'arec in alkaloididir.
Parasempatikomimetik etkisi vardır. Bugün tababette kullanılmaz.
Ancak veteriner tababette antihelmintique özelliğinden dolayı kullanı-
lır. Bu etkisi barsakların peristaltizmini arttırması ile görülür. Ayrıca
myosis yapar. Bu etkisinden dolayı glaucom hastalığında, collyre ha-
linde kullanılabilir.

4 - Tremorin:
Tremorin, periferik kolinerjik etkili ve salivasyon, göz yaşarması,
myosis, bradikardi ve diare yapar. Santral etkiyle de, tremblement,
rigidite, analjezi ve hipotermi yapar.
Acetylcholin'in beyinde konsantrasyonunu arttırır. Antiparken-
sonien ilaçların etkileri için yapılan deneysel incelemede kullanılır.
Quaterner Amonyum Tuzları, Quaterner Aminler :
1- Kolin
2 - Acetylcholin
3 - Metacholin
4- Bethanechol
5- Carbachol (doryl) kolinesteraza mukavimdir.
6- Oxaproponium iodür
7- Furtrethonium iodür
1 - Kolin:
Trimetil etil oksiamonyum tuzu olarak karaciğerde betain, methi-
onin, v.s. gibi maddelerle beraber, fosfolipid ve yağ utilizasyonu meka-
nizmasında rolü olan ve organizmada kendiliğinden teşekkül eden bir
maddedir. Bütün Vertebralılarda ve bazı bitkilerde bol bulunur. Ka-
raciğerin dejenerasyonunu korumaya yarayan ve safra ile atılan safra
asitlerinin de arasına girer. Cholin'in 3-8 gr gibi ancak yüksek dozu
ağızdan inotrop etkir.
Etkisi: Zayıf olmakla beraber bir muskarinik ve yine zayıf nikoti-
nik etkisi vardır. Aktif rol quarterner HN 4 redikalinden, kolindeki pri-
mer OH ın CH 3 COOH ile esterleşmesi ile asetil kolin olur, ve kolinden
çok fazla muskarinik ve nikotinik etki elde edilir.
Bu OH, propil ve butil gruplarının bağlanması ile propil kolin, bu-
til kolin elde edilmiştir.
2— Acetylcholin:
Organizmada motor sinir, duyu siniri ve otonom sistemin esas
maddesidir. Ayrıca asetil kolin ilkel hayvanlardan protozoerlerin silial
hareketlerini ve eritrositlerdeki gaz alışverişini ayarlar. Bunun clorür
tuzu doğal tuzundan daha stabildir. Suda daha kolay erir.
Anhydr halde muhafaza edilir ve istendiği zaman kullanıla.
Oıganizmada asetilkolin 3 halde bulunul.
A - Stok (depo) şekil: İstirahat halindeki asetil Kolindir. Asetil
kolin bir proteine bağlı olarak bir kilit içindeki anahtar şeklinde stok
halde durur.
B - Organizmada bir istek, arzu doğunca bu stok asetil kolin libere
edilip serbest hale geçer ve başka bir reseptör proteine nakledilir. Bu
faz, aktif fazdır.
Bu Fazda asetil kolin depolarizasyon yapar ve bu depolarizasyon
la da organ Kontraksion yapar. Veyahut bu salgı gibi başka bir fonksiyon
olarak da gözlenir.
Mesela göz sekıesyonu artması gibi. Bundan sonra kolin esterase
enzimi asetilkolini kolin ve CH 3 COOH e parçalar.
C - Sentez Fazı: Bu fazda tekrar asetil kolin teşekkülü için kolin ve
asetik asid, CO-carboxyllase, Co-enzim-A, Vit B ve A.T.P. yardımı ile
konjuge edilir. Bu işlem kolin asetilaz enzimi ile olur. Teşekkül eden ase-
til kolin organizmada çeşitli yerleıde tekrar kullanılır.
A cet at + C o e n z y m A Acetylfhiokinag • AT P A c e t y l c o e nzym A

Acetylcoenzym A + Choline Chol'nacetylase ^ Acetylchoüne-Protein

Sinirin excitasyonuyla

Acetylcholine

Acetyl Cholinestraz

Chotine * VAcstet

,/ C H 3 O
CH3COO + OH.CHj CHj- N—CH3 CH2.C.0-CH I'ij-NtCHg^
Acetat Choline \cH,
Acetylcholine

KOLÎNERİİK İLETİ
(TRANSMİSYON)
Acetylcoenzym A

Cholin

Acetylcholin

AXON

Vesiküller

Mi
Birinci membran. _Şinır ucu
son kısmı
Acetylcholin
M2 POST SİN APT IK ARALIK
İkinci membran

Muskarinik etkiler: Bradycardie, myosis, sekresyon artması, bron-


kospazm.
Nikotinik etkiler: Paralizi respiratuar, myocloni, hipertansiyon.
Acetylcholin: Quaterner ammoniyum radikali taşır. Lipid bulunan
ortamda zayıf etkir. Bundan dolayı acetylcholin extracellular sıvıda
bulunur. Blood-Brain brajını aşamaz. Acetylcholin kolinesterazla par-
çalanır. Bu parçalanma hafif kalevi ortamda daha belirgin olur. Parça-
lanma hidrolizle olur. Kolin ve asetik aside ayrılır.
ASETİL KOLİN ETKİLERİ: a) Doz: Acetylcholin, serebral, cuta-
neous, splanknik damarları genişletir. Aşırı doz ise damarları daraltır.
b) Cins: Kurbağa arka bacağında vazokonstriksiyon yapan acety-
cholin, köpek ve sıçan arka bacağında vazodilatasyon yapar.
c) Kalpte: Acetylcholin, sinoatrial düğümde membran hyperpo-
larizationu yapar. Kalbi yavaşlatır.
d) Düz kasta: Tonüs arttırır, kastırıcıdır.
e) Çizgili kasta: Kastırır. Botilinusmusta acetylcholin etkisizdir.
f) Duyu sinir ucunda Acetylcholin etkisi: Kemoreseptörlerden acet-
ylcholin'le duyu alır. Myelinsiz sinirde Acetycholin depolarizasyon ya-
ratır.
ASETİLKOLİN: Her kolinerjik sinapsa etkir. Kuaterner amonyum
radikali taşıyan diğerleri gibi asetilkolinde SSS ne giremez. Kanda ça-
buk parçalanır. Bu nedenle tedavide kullanılmaz.
Muskarinik etkiler: N ve 0 , grublarıyla meydana gelir. C ile tak-
viye olur.
Nikotinik etkiler: N (Katyonik bölge) ve 0 karbonil guruplarla
olur.
Asetilkolin, muskarinik ve nikotinik her iki reseptöre de etkir.

H 3 C - 9 N - C H 2 C H 2 — 0 - C — C H 3

/ o
m c r

7A°
Acetytcholine
Acetylcholin Analogları:

Metacholine (Acetyl methylcholine, Methanechol)

Urecholine

Carbaminoyl choline (Doryl)

Oxapropanium iodur (Dilvasene)

Furtretonium iodur dur.

Methanechol:
Bu yeni madde'nin özelliği: Pseudocolinesterase asetil kolin ve
butryl kolini parçaladığı halde, doku ve sinir uçlarında ve hematilerde
bulunan hakiki kolin esteraz ise asetil kolin ve metacolin'i parçalar.
Butryl kolin ve beta methyl kolinde muskarinik etki daha fazladır.-
Bunun CI ve Br tuzları mevcuttur. 50-200 mg dozda tablet şeklinde
30-50 mg. dozda da injectable ampul şeklinde kullanılır.
+

( C H 3 Î 3 N . C H 2 - C H — 0 - C 0 - C H 3

CH 3
Metakolin

Etkisi daha çok, post operatuar barsak atonisi ve karın ameliyatı


sonunda meydana gelen atoni (barsakların hareketsizliği) hallerinde,
barsakları hızlandırıcı olarak kullanılır. Ayrıca,

A— Süpraventriküler paroksistik taşikardi nöbetlerinde, taşikardiyi


bradikardiye çevirmek için kullanılır.

B - Hakiki bir belladon zehirlenmesi antidotu olarak da verilir.

C - Pheocromocytome denen surrenal medulla tümörlerinin teş-


hisinde de kullanılır.

Kolinesteraz tarafından ağır olarak hidrolize olur.

Psödo kolinesteraza mukavimdir. Kalp üzerinde daha belirgin ola-


rak muskarinik etki (Bradikardi) gösterir.
Beta pozisyonundaki metil nikotinik etkiye engel olur.

( C H 3 ) 3 N-CHj. CH . 0 . CO . N H 2

Urekolin

llrecholine (Bethanechol):

Hakiki kolinesteraza ve psödokolinesteraza mukavimdir. Barsak


ve mesane üzerinde daha aşikar muskarinik etki gösterir. Bu maksatla
urecholin adlı preparatı, atonik ileus ve post operatuar mesane atoni-
sinde 1-3 mg dozda kullanılır. Astımlıya verilmez. Glaucomda ve idrar
retansiyonuna karşı da kullanılır.

Carbamınoyl Choline:
Renksiz suda eriyen kristal tozdur. Cholin'in carbamic asitle esteri-
dir. Bu da £.cetyl choline tarzında ve methacholine'den daha üstün etkir.
Kolin esteraza mukavimdir Ticarette Doryl adıyla satılır.
Doryl'in 0.25-0.50 mg lık ampullerinden cilt altı zerkinden sonra,
yüz ve boyun damarları genişler, ter, salya artar.
Post operatuar barsak atonisi, mesane atonisinde, uriner retansi-
yonu kaldırmak için diğerlerinden daha çok kullanılır. Kullanılışında
yan tesirler görülebilir. Doz 1-4 mg dır. Bethanectol'un metilsiz halidir.

Oxapropanium iyodür (Dilvasene)


Asetilkolin gibi etkir. Etkisi uzun ve daha tesirlidir. Damar geniş-
letmesinden dolayı 50-100 mg. dozda ağızdan, 5 mg dozda IV olarak
hipotansör ilaç olarak kullanılır.
Ancak kullanılışında terleme, idrar bozuklukları, gibi yan etkiler
meydana gelirse hemen kesilir. Parasempatikomimetik etkisinden do-
layı glaucom'da ve tachicardi tedavisinde kullanılır.

Furtretonium İodure
3 mg. dozda mesane atonisine karşı injeksiyon suretiyle kullanılır.

Kolinesteraz'ın Molekül Yapısı ile Katalitik Merkez (Active Site)


Hakkında Kısa Bilgi:
Kolinesterazlar en çok çalışılan enzim türleri olmalarına karşın;
fonksiyonları, molekül ağırlıkları ve kaynak hayvanlar hakkında henüz
tartışmalar devam etmektedir. Bugün için bir balık türü olan electric
cel veya electric fishes veya electrophorus electricus adıyla bilinen ba-
lığın asetilkoline^terazi ile domuz paratid guddesi ve insan serum
psuedo kolinesterazı pürifiye edilmiş ve kristalize olaıak elde edilmiştir.
Bilindiği gibi asetilkolinesteraz, kolinesterlerinden diğerleri yanı sıra
en yüksek oranda asetilkolini hidrolizle yıkar. Butiril kolinesteraz ise ay-
nı şekilde en yüksek oranda bütirilkolini hidroliz eder AcChE ve Bu ChE
arasındaki en belirgin farklılık AcChEhn Asetil beta metil kolini hid-
roliz edemediğidir. BuChE'a karşı olarak AcChE'da bulunan bir diğer
özellikde bu enzimin yüksek substrat konsantrasyonu ile inhibe edile-
bilmesidir.
Püıifiye e lilmiş ChE'larm molekül ağırlıkları kesin değildir. Mol-
ağırhğı enzimin elde edildiği ortamın pIVsı ve ionik gücü ile değişmek-
tedir. Enzim, asosiye olduğu miktara bağlı olarak in vivo; monomer,
dimer, trimer veya değişik polimer'leı şeklinde bulunur. Monomerin
molekül ağırlığı 240.000 civarındadır. Enzimin molar aktivitesi
(Turnover number) ise (dakikada her bir mol katalitik merkez tarafın-
dan hidroliz edilen Ach'in mol cinsinden miktarıdır). Enzimin molar
aktivitesi için verilen ıak^mlar da çelişkilidir. 440.000 ile 740.000 ara-
sında değeıler saptanmıştır. BuClıZ? molekül ağıılığı ise 370.000 (domuz
parotid), 3000.000 (insan serumu) ve 750.000 (at serumu) olarak bildir-
ilmiştir. BuChE,in molar aktivitesi 84.000 diı. Bu da bize BuChEhn
AcChE'daıı daha az aktif olduğunu göstermektedir. Domuz parotid
ClıE'ının aminoasit yapısı bellidir; ve en yüksek miktarlarda aspartik
asit, glutamik asit, glisin, alanin ve serin içerir. Bazı serum ChE'larmm
az m'ktarda (%3.2 kadar) siyalik asit içerdiği saptanmıştır. Ancak siya-
lik asit varlığının enzimin aktivitesi ile herhangi bir bağlantısı yoktur.

Bugün AcChE'm bazı klasik fizyolojik fonksiyonları kesin bilinir,


pseudo kolinesterazm rolü henüz incelenmektedir.

Son yıllarda enzimin (aetive site) yapısını aydınlatacak önemli yak-


laşımlar olmuş her iki enzimde de her bir anyonik bölge için bir tane de
esterazik bölge varlığı saptanmıştır. ChE'ın esterazik aktif bölgesindeki
bazik grupları serin ve histidin molekülleri teşkil etmektedir. Esterazik
bölgede bulunan asidik grubun ise tirozinhidroksil olduğu tahmin edil-
mektedir. Anyonik bölgedeki negatif yükün de çok büyük bir olasılıkla
glutamik asitten ileri geldiği kabul edilmektedir.

Acetylcholine
nys;;;k fcutuo Escsrûzik kutup

jT
4 , 7 A®
K2—

CH3 0
ch 3 — N CH' . CH-> • 0 C—CH-

CH3
/ 7A°

-- 7A — - -

KOLÎNESTERAZ İNHİBİTÖRLERÎ (PARASEMPATİKOT-


ROPLAR)

Asetilkolinesteraz enzimi, asetil kolini, asetik asid ve koline ayırır.


Enzim iki cinstir.1) Asetilkolinesteraz (Kolinesteraz, hakiki kolinesteraz)
ve 2) Butyryl kolinesteraz (pseudokolinesteraz, yalancı kolinesteraz)
adlarını alır. Psödokolinesteraz karaciğeı ve plazmada, hakiki koli-
nesteraz serumda bulunur. Kolinesteraz inhibitörleri denen madde-
ler asetilkolinesterazın (Kolinesterazın) aktivitesini inhibe ederek et-
kili olurlar.

Kolinesteraz'a etkiyen maddelerin etkileri de reversibl veya irre-


versibldir. Reversibl etkiyenler arasında; 1) Physostigmin (Eserine)
2) Prostigmin, (Neostigmin) 3) Pridostiğmin (mestinon) 4) Mytelas
(ambenonium HCI) vardır. Reversibl inhibisyonla asetilkolin'in hidro-
litik parçalanması durur Mevcut asetilkolin % 50 den fazla olarak
kalır. Reversibl inhibitörlerin etkisi genellikle kolinomimetik etkidir.
Bazan kolinolitikde olabilir. Bu formül yapısıyla ilgilidir. Kolinesteraz
inhibisyonu kalkınca asetilkolin yıkılmaya başlar. Kolinesteraz inhi-
bitörlerinin etkileri, gözde lokal miozis ve göz içi basıncında azalma-
dır. Mide barsak kanalında, kastırıcı etkir. Yüksek dozu kurarizanlara
antagonistdir.

Irreversible kolinesteraz inhibitörleri arasında fosforlu insektisit-


lerle harp gazları bulunur. Reversibl kolinesteraz inhibitörlerinden
prostigmin ve diğerleri (myastenia gravis ve glaucom da kullanılır).

1) Physostigmine (Fizostigmin, Eserin): Kolin ve karbaminoil-


koline etkimez.

Physostigmin, kalabar baklası denen Afrikadaki physostigma ve-


nenosum bitkisinden elde edilir. Yerliler bunu zehir olarak kullanırlardı.
Gözde myotik etkir. Eserin ancak hakiki kolinestarazın etkidiği, ase-
tilkolin ve beta metilkolin gibi maddeler üzerine sinerjik etkir. Halbuki
carbamoylcholine ve coline kolinesteraza etkimediği için bunlara ese-
rininde etkisi yoktur.

Eserin kalp üzerine etkiyle taşikardi ve hipertansiyon yapar. Bu etki


atropinle giderilir. Ayrıca kalp damar sistemine etkiyerek bradikardi ve
hipotansiyon yapma gibi karışık bir etkisi de vardır. Sindirim sisteminde
peristaltizmi artırır. 0.3-1 mg. dozda bu etki görülür. Bu etki atropinle
kaldırılır.

Göz üzerine çabuk geçen miyotik etkisi vardır. Tedavide Postope-


ratuar barsak atonisinde ve ileus'te kullanılır. Eserin'in sülfat ve sali-
lisilat tuzu 0.5-1 mg. dozda gerek ağızdan absorbe olabilmesinden ge-
rekse injeksiyon şeklinde kullanılır, ve SSS ne ulaşır. Glaucomda, göze
damlatılarak kullanılır.

İzole Organ Banyosunda Barsak incelenirse:


Eğer serumdaki kolinesteraz 60 °C de 1 / 2 saat tutularak ortadan
kaldırılırsa ve asetilkolin ile serum verilirse yine Kontraksionlar baş-
lar.
Eğer asetilkolin, serum ve eserin verilirse kasılmalar artar. Eserine
Myasthenia graviste kontraction yaptırıcı olarak kullanılır. Eserin dozu
1-3 mg.
Glaucom tedavisinde ve mydria tiklerin etkisini tersine çevirmede
kullanılır.
Bu Grupta Bulunan Diğer Maddeler:

Neostigmin (Prostigmin)

/ A /
o—c
\
N (

91 % H 5

CH2— N—CH2— CH2—NIH



C 2H5 •
F COH5 Ç=0
/ V-CH2-4Î-CH2 CH2—NH

4H5
AMBENONİUM CHLORİDE (Mytelase)

1 - Prostigmin (Neostigmin)
2 - Pridostigmin (Mestinon)
3 - Mytelase (Ambenonium HCI)
4 - Edrophonium (Tensilon)
Bu maddeler kolinesteraz'a reversibl etkir. Barsak üzerine etkileri
ESERÎN'den fazladır. Kalp üzerine etkileri ise eserin'den zayıftır.
\N O—H

CH 3 / CH 3 H
I
\ j j _ o y
Edrophoniunn (Tensilon)
Eserin (Physostigmin) ile Neostigmin'in farkları şunlardır:
1 - Neostigmin, quaterner N derivesidir.
2 - Neostigmin ve physostigmin kolinesteraz inhibitörüdür, fakat
neostigmin iskelet kasını ve sempatik ganglionları uyarıcıdır.
Neostigmin'in Kullanıldığı Yerler:
1 - Kürar'a karşı sinir ucundan asetilkolin liberasyonu sağladığın-
dan kürar antagonistidir.
2- Kolinesteraz inhibisyonu gidericidir.
3- Çizgili kastaki plak motıis'i direk olarak uyarıcıdır.
4- Atonik barsak faaliyetlerini giderici olarak etkir.
5- Paroxistik laşikardiye karşı kullanılır.
Prostigmin (Neostigmin) 15 mg. Hidrobromat tabletleri ağızdan,
0.5-1 mg. lık injektable ampulleri injeksiyon için kullanılır.
Neostigmin ağız yolundan alınsa mide-barsak kanalından iyi ab-
sorbe olmaz ve SSS ne ulaşıp etki gösteremez. Enzimin her iki bölge-
sinede asetilkolin gibi etkir ve onunla yarışır. Ve enzim tarafından ase-
tilkolinden bir milyon defa daha az tahrip edilir.
Myastenia Gravis: Deneysel kürar zehirlenmesi denen bu hastalık,
adele yetersizliği ile kendisini belli eder. Bu hastalığa yakalanan kim-
senin ayakta iken anlaşılması imkansızdır. Ancak çömelip oturması
istendikten sonra şahsın kas yetersizliğinden ayağa kalkmadığı görü-
lerek teşhis edilebilir. Bu hastalıkta ayrıca şu belirtiler görülür.
1- Ptosı's, 2 - Bulanık görme, 3 - Yutma ve konuşma güçlüğü. Bu
hastalığın etiolojisi karanlıktır. Sebepler arasında Thyms guddesinin
çocuklukta büyük halini yetkin kimsede küçülmesi kaybolması bekle-
lenirken bu hastalarda büyük olarak kalması neticesi bu guddenin kü-
rar tarzında madde çıkararak zehirlenmeye neden olduğu düşüncesi yer
alır. Bu tarz zehirlenmeden dolayı asetilkolin'in kasa etkiyemediği ve
kürar etkisi ile kas kontraksiyonunun imkansızlığı kabul edilir.
Tedavisi önemli bir hastalık olan MYASTHENlA GRAVİS'e karşı
birçok ilaçlar denenmiş ve en önemli olanlar şu tarzda saptanmıştır.
1) Pridostigmin Bromid (Mestinon)
Myastenia gravis tedavisinde kullanılması yanında 1 - Antikürar
etkili 2 - Miotik, 3 - Kuvvetli Antikolinesteraz etkilere de sahiptir. Ay-
rıca Neostigmin'den daha az toksiktir.
Prydostigmin, 2 mol prostigminden elde edilir. 1 / 4-1 / 2 mg. doz-
da kullanılır.
2) Mytelase/Ambenonium HCL
Myasteniye karşı kullanılır. Kolinesteraz inaktivatörüdür.
3) Edrophonium HCI (Tensilon)
1 - Neostigmin'den çabuk 2 - Neostigminden kısa etkilidir. Enzimin
anyonik bölgesiyle etkileşir.
Kullanılması: 1 - Kürar'a karşı tedavi edici olarak, 2 - Myastenie
teşhisine yardımcı olarak kullanılır.
Yan etki: Kullanılması esnasında, bulantı, kusma gibi gözlenen yan
etkiler atropinle giderilebilir.

PARASEMPATİKOTROP D İ Ğ E R İLAÇLAR:

DEMEÇARIUM (Bisneostigmin) HEXAMARİUM (Bispridosiig-


min). Bunlar glokomda miotik olarak kullanılır. Benzpyrinium Bromid
(Stigmonen Bromid) ise atoni postoperatuvar'da kullanılır.
Parasempatikotrop Etki Çeşitleri:
1 - Eserin tipi: Hidroliz edici enzimi bloke ederek
2 - Edrefonium tipi: Asetilkolin yapımını artırarak
3 - Neostigmin tipi: Her iki tarzda etkiyerek.
Cholin Esterase'a İrreversibl Etkiyenler:
Polialkilfosfatlar: Bunlar arasında insektisit ve harp gazları bu-
lunur. Bunların dışında da:
D.F.P. Diizopropil tluoro fosfat gelir.
Bu bir likittir. Yağ kıvamındadır. İnhalasyonla veya injektabl ola-
rak vücuda girerse müskarinik etkiler gösterir. Bronkospazm, göz ya-
şarması myozis husule getirir. Myozis haftalarca devam eder taki ko-
linesteraz teşekkül edinceye ve asetilkolini yıkıncaya kadar. Esterazik
bölgeye oturur.
DFP myestnia gravis ve postöperatuar barsak atonilerinde kul-
lanılır. DFP kolinesterazın yalnız esterazik kısma etkilidir.

T.E.P.P.-tetra etil pirofosfat 12-15 mgl.la myastenia'y 3 iyi gelir.


O.M.P.A.-Mekametil fosforamid
H.E.T.P.-Hexa etil tetra fosfat
Bunlarda kolinesteras'a irreversibl etkir. Parathion kolineste-
teraz'a irreversibl etkir.
Parathion, malathion da kolinesteraz'a irreversibl etkir. Sinek öl-
dürücü olarak kullanılır ve bunlar pek çok zehirlenme olaylarına neden
olurlar.

NO 2
C2H5O
Parathion (Nitrcstimmium)
Ecothiopate: Organik fosforlu madde. Kuaterner amonyum bile-
şiği, enzim'in hem esterazik ve hem anyonik iki kısmına da etkir.
Glokom'a karşı kullanılır uzun süre kullanılırsa katarakt yapar.
Arme chimiqe: HARP GAZLARI: Bunların kullanılması yasak-
lanmıştır. Kullanıldığında muskarinik etkiler görülür. Sarin veya sinir
gazı (gaz nervin) denen harp gazlarından olan bu gaz da organik fos-
forlular gibi kolinesteraz inhibisyonuyla etkir. Maske kullanılarak filt-
reyle havayı temizleyerek korunulur. Bu gazlar Uçucu likitlerdir.
CH 3 F CH = N O H

Sarin N
l

\
( R A M )

Kolinesteraz inhibisyonu zehirlenme belirtileri:

1) Muskarinik Belirtiler: Myosis, tükrük artması, kusma, ishal,


bradikardi, bronş spazmı ve tıkanma, dışkı ve idrar kaçırma (deleqa-
tion et d'urine involantaire) akomodasyon bozukluğundan olan görme
bozukluğu kusuru.'
2) Neuro-muskuler belirtiler bacak karıncalanması, kramp, daha
ağır olarak da felçler

3) Nikotinik belirti: taşikardi ve hipertansiyon


4) Santral belirti: baş ağrısı, somnolence, desorientation, koma veya
konvulsif kriz, solunum ve kalp durmasıyla ölüm olur. Zehirlenme teş-
hisi gaz kromotografisiyle organik fosforlu maddenin saptanmasıyla
yapılır.
Tedavi: Bu vakalarda derhal günde 10-50 mg gibi yüksek dozda
atropin verilir. Veya piridin aldoksim methiodid. (pralidoxime metili-
yodür) PAM (cantrathion) kilogram başına 50 mg hesabı ile I.Y. injekte
edilir. 0.5-1 gr. verilir. Ye bu tekrarlanabilir.
Diasetil Monoxyme: D.A.M. de aynı maksakla aynı dozda kullanı-
lir.
Aynı şekilde etkili OBİDOXİME (Toxogeniıı) de kullanılır.

Kolinesteraz tnhibitörlerinm Endikasyonları:

1 - Barsak ve mesane atonilerine karşı kullanılır (Neostigmin)


2 - Glokom'a karşı kullanılır.
3 - Atropin zehirlenmesine karşı bilhassa SSS'ne ulaşabilen (fi-
zostigmin) kullanılır.
(PARASYMPATHOLÎTlQUE) LER (PARASEMPOTOLİTÎK-
LER) ACETYLCHOLİN ANTAGONİSTLERİ :

Bunlar, parasempatomimetrik asetilkolin ve diğer maddelerin 1e-


septörlere etkisini gideren maddelerdir. Bu etki, postganglioner liflerle
inverve edilen organlarda görülerek asetilkolin gibi maddelerin yapacağı
spazmı veya iletiyi durdurarak, bloke ederler. Bunlar: Spazmolitik,
paıasempotolitik. adı alır Spazm olmadan spazmı önleyen etkisi ise
antispazmodik etkidir. Spazm gideren etki spazmalitik etkidir.
Burada, parasempatolitik etkiyen madde endirekt sempatomimetik
etki göstermiş olmaktadır. Parasempatolitik maddelerle asetil kolin
ve benzerlerinin otonom sistemdeki etkisi bloke olmaktadır. Otonom
ganglionlardaki bloke olan etki nikotinik etkidir. Bunu ganglioplejik-
ler yapar. Nöromusküler kavşak daki ve düz kastaki etki ise muska-
rinik etkidir. Bu etkiyi ise kürar giderir.

Kolinerjik Blokaj Yapanlar: Bunlar atropin deriveleridir. Blokaj


kesin olarak bilinmez. Fakat atropinin asetilkolin sentezine kolin ase-
tilaz üzerinden etkiyerek veya kolin esterazın aktivitesini arttırarak et-
kimediği, etkinin post ganglioner sinirleri bertaraf edilen organda da
görülmesinden sinir ucuna etkimeksizin olduğu bilinmektedir. Burada
atropinin etkisi asetilkolinle efektör hücre üzerinde, reseptöre yapış-
mak üzere kompetitif bir etki olarak kabul edilir.

Bu kompetisyon, asetilkolindeki kuaterner amonyum, radikali ile


atropinin tropini veya skopindeki N - C H 3 grubu arasındadır. Bu (Eu-
mydrine) metil atropin nitrat da, atropine etyl iodid de kolinerjik blo-
kaj yapıcı etkilerinin artmış olduğu görülerek teyid edilmektedir.

Bu grupta doğal olarak bulunan atropa alkoloidleri ile sentetikler


bulunur. Doğal olarak bulunanlardan Solanacea familyasından 1-At-
ropa belladona 2 - Hyoscyamus niger 3 - Datura stramonium vardır.
Bu bitkilerin kök ve yaprakları atropa alkoloidlerini ihtiva eder. Bu
alkoloidler: Hyoscyamin (Scopin) ile Hyoscin (Scopolamin)dir. At-
ropa belladona, hyosciamus niger ve datura stramonium'da bu alkolo-
idler değişik oranda bulunur.

Atropa belladona, hem hyoscin ve hyoscyamin ihtiva eder.

Belladon Grubu: Solanacea familyasının mydriatik etkimesinden


ve pupilin genişlemesiyle güzel görünmeden dolayı kadınları güzelleş-
tirici anlama gelen belladona (güzel avrat) deyimiyle bitkiye de güzel
avrat otu denir.
Selladon Yaprakları:

Atropa belladonna bitkisinden elde edilir, yaprakta % 0.40 hyosc-


yamin ve Hyoscin bulunur. Bitkide Hyoscvamin ve Hyoscin etkisi
az olan diğer alkolidlerle beraber bulunur. En fazla belladon yapra-
ğında bol bulunan Atropin, bitkinin kökünde de bulunur. Bu gün
Atropin bitkiden extraction'la elde edildiği kadar sentezle de elde edilir.

Atropin d ve 1 Hyoscyamin karışımıdır. Hyoscyamin ise Atropin-


den daba etkilidir. Hyoscyamin daha fazla olarak bilhassa Hyasciamus
niger (Juscpıiam) da bulunur, Hyoscin (Scapolamin) ise bilhassa Datura
stramonium'da daha yüksek bulunur.
Santral Etki: d-Hyoscyamin ufak dozla santral sinir sisteminin
bazı bölgelerine stimulan etkir. Yüksek dozda ise depressör paralizan
etkir. .
Periferik Etki: Asetilkolin'in periferdeki spazmına mani olucu yani
antagonist etkilidir. Genel olarak d-Hyoscyaminin perifere etkisi yok ka-
bul edilir. 1-Hyoscyaminin sekresyon bezlerine ve çizgisiz kasa etkisi
d - Hyocsyamine nazaran 50-100 defa daha kuvvetlidir. Böyle olunca
karışım olarak d, 1 - Hyoscyaminden ibaret olan Atropinin periferik
etkisi 1 - Hyoscyamine nazaran 2 defa daha zayıf olmaktadır, d-ve
1 - Hyoscyaminin santral etkileri ise aynıdır. Hyoscyamin, muskarinik
reseptörlere Asetilkolin'le yarışarak oturur.

CH2 — C H — C H . 0 H
i i i! |
N.CH 3 CHO — C — C — CHJOH

C H 2 — C H CH 2 C 6 h 5

Hyoscyamin (S c o p ine)

Hyoscyamin:
Jusquiame (Hyoscyamus niger) Hyoscyamin atropa belladona ile
Datura bitkisinde Scopolamin ile beraber bulunur. Atropin ile aynı et-
kilere malik fakat Atıopin'den 2 defa daha etkili ve toksiktir. Scopo-
lamin (Hyoscin), Scopin ve tropik asidin esteridir.
Beladon Alkaloidi Kimya Yayışı: Atropin, tropanol (hydroxytro-
pan)ın tropik asidle esterleşmesinden elde edilir.

H
!
HOOC-C-CH2OH

Tropik a s id
o
İSE fi
/A
HOHJC 0 ÇH2-~ ÇH — •CH-
ÇH—C—0—ÇH * N-CH3
CHJ-— CH • •CH2
/ \
Troplne
Trop:c acid
(Organic aciciî (Amîno alcohot)
ATROPINE

H2C -CH—ÇH 2

• CH 3 CHOH
H2 C - — - C H — — C H 2
Tropine
Atropin eşit oranda d,l hyoscyamin karışımıdır. Solanaceselerden
ekstraksiyonla elde edildiği gibi sentetik olarak da yapılır. Ekstraksiyon-
la elde edilen baz atropin ise kristalize olarak elde edilir. Bu suda az
eridiğinden bunun sülfat tuzu kullanılır. Atropin sülfat renksiz veya be-
yaz kristaldir. 0.5 ml. suda veya 5 ml alkolde erir. Atropin, peros veya pa-
renteral vücuda girdikten sonra dokularda atropin esteıaz tarafından
hidrolize olur. Hidroliz neticesi tropanol ve in aktif asid meydana gelir.
Hidrolizin keçi ve tavşan gibi hayvanlarda çabuk ve çok olması Atro-
pin esterazın bu hayvanlar da çok olmasındandır. Bundan dolayı bu
hayvanlar da Atropin'in insan öldüren dozu dahi etkisizdir.

ATROPİNE
Atropin 3 Etkiye Maliktir:

1) Az dozla, santral sinir sistemi bazı bölgeleri üzerinde psişik


eksitasyon öforizan yani eksitan etkir. Yüksek doz ise paralizandır.

2) Otonom sinir sistemine etkiyerek direkt parasempatikolitik,


bunun neticesi endirekt sempatomimetik etkir.
3) Diiz kas liflerine paralizan etkiyerek atropin asetilkolinin mus-
karinik etkisini azaltır. Nikotinik etkisini ise aıtırır ve böylece bradi-
kardiyi giderir. Hafifçe arteryel tansiyonu yükseltir. Toksik dozlarda
kalp yavaşlar ve nihayet diyastolde durur. Ter dahil bütün sekresyonu
kurutur ve ancak histaminin yaptığı mide salgısına etkisizdir. Gözde
midriaz yapar. Bu akkomodasyon bozukluğuna sebep olur. Glokomlu
hastalarda göz içi basıncını daha artıracağından tehlikelidir. Atropinin
sülfat tuzu renksiz veya beyaz kristal tozdur. Atropin sülfatın sulu
solüsyonları hafif asid PH: 5,4 dür ve bu solüsyonlar uzun süre stabldır.

Absorbsiyon ve Canlıda Akibeti: Mukozalardan kolay absoıbe olur.


Santral sinir sisteminin atropine cevabı: 0.5 veya 1 mg. atropin ön-
ceden depresse edilmemiş sinir sisteminde etkilerini göstermez. 2-4
mg. atropin serebral korteks hücrelerini stimüle eder. Bu etki Alkol
etkisinden hücrenin kurtuluşuna veya kafeinin uyarıcı etkisine ben-
zer. Şahısta, fazla konuşma inatçıbk, desoriantasyon görülür.
Yüksek dozlar korteks merkezlerinin önce uyarılmasını sağlar
tekrarı ise depresyon stupor ve koma getirir.
Ayrıca Marrassi 1951 de otonom ganglionlarda ki bir maddenin
Atropin'in transmisyonunu bloke edici etkidiğini de gösterdi.

1 mg. dozun üzerindeki atropin, morfinin solunum merkezindeki


depressan etkisini antagonize eder, fakat yüksek dozu ise morfinle syner-
jik ve solunumu depresse edici etkir.

Medulla Spinalise Etkisi: Atropin tedavi dozu ile medulla spinalise


etkimez yüksek dozla adele titremeleriyle etki gösterir. Şizofrenik ek-
sitasyonu doğurmak için atropinin masif dozları gerekir.

Atropinin Dolaşıma Etkisi: Vagusun dolaşımdaki etkisini önceden


atropin vererek gidermek, iptal etmek ve tansiyonu yükseltmek müm-
kündür.

Kan Basıncına Etkisi: Atropin terapötik dozda kan basıncında


değişiklik yapmaz. Yüksek doz atropin vazokonstrüktör merkezin
stmülaasyonuyla tansiyon yükseltir.

Damara Etkisi: Yalnız kan damarlarını daraltır. Bu daralma da


yalmz splanknik alandadır. Tekrarlanan dozlarda ise diğer damarlar
genişler kızıl hastalığındaki gibi kırmızı noktalar görülür.

Cildin kızaran kısmı sonra düşerek deskuame olur.

Solunuma Etkisi: Küçük 0.5-0.6 mg. atropin dozları solunum mer-


kezini ve vagusu stimüle eder (vagusun uyarılmasıyla bradikardi olur),
yüksek dozları ise (1-2 mg atropin) vagusu periferik olarak deprese eder.
Böylece vagusun periferik inhibitör etkisinden kurtulan kalp hızlanır ve
bu sırada santral yavaşlatıcı etki ise maskeli kalır.

Bronşlara Etkisi: Kolinerjik sinirler motor ve sekresyon yapıcıdır.


Kolinerjik sinirlerin uyarılması asetilkolin aracılığıyla bronşlarda spazm
ve sekresyon artması yapar. Sekresyon, mukus tıkaçları yapabilir.
Bronşlardaki spazm ve sekresyon artmasına karşı bornkodilatasyon
sağlayıcı ve sekresyonu azaltıcı olarak atropin yapılır. Yardımcı olarak
ephedrin de dilatasyonu tamamlamak için kullanılır.

Gastroentestinal Kanala Etkisi: Kolinerjik sinirler midede motor ve


sekresyon artırıcı, barsakta ise daha çok motor etkir. Fizostigmin ve neos-
tigminin bu etkileri de atropin tarafından giderilir. Mide barsakta sek-
resyon ve hareket azaltıcı olarak, ülserde de aynı maksatla atropin kul-
lanılır. Senelerce kullanılsa tolerans olmaz. Atropin barsakların hareket-
lerini inhibe ederek konstipasyon'a neden olur.
Atropinin Ter ve Tükrük Salgısına Etkisi: Atropin ter ve tükrük
salgısını önler. Klinikte tüberkülozda gece terlemesini önlemek için an-
hidrotik etkisinden istifade edilerek kullanılır. Bu aynı zamanda neos-
tigmin ve pilocarpinin diaforetik etkisine de mani olur. Sialogog etki
(tükrük salgısının artması) cborda tympani sinirinin ucunun elektrik-
le uyarılmasıyla deneysel (mekanik) olabileceği gibi pilocarpin gibi
maddeler uygunlanmak suretiyle farmakolojik de olur. Bu etki periferik-
tir. Ganglion'daki etkisi ganglion blokerlerinden nikotinle giderilemez,
Adrenalin (epinephrin) in injeksiyonu ile tükrük salgısı daha koyu olur.
Koyuluğu sağlayan tükrüğün içindeki organik tuzlu ve yağlı madde-
lerdir. Asetilkolin ve pilokarpinden sonra ise tuz ve organik madde
azalıp bol sulu tükrük salgılanır.

Safra Kesesi ve Kanalına Etkisi: Safra (gall-bladder) kesesinde at-


ropin ve scopolamin sekresyon azalması ve safra tuzu sentezi azalması
yapar.
Sidik Kesesine Etkisi: Mesanenin gevşemesine idrar toplanmasına
ve idrar etme güçlüğüne neden olur.
Göze Etkisi: Atropin 3-6 mg. gibi yüksek doz da oral veya paren-
teral verildikten sonra veya % 0.5-1 lik sol. dan konjonktivaya damlatı-
lırsa 10-20 dakika sonra midrias husule gelir. Bu iki saatte maksimal olur.
24 saat sürer. Atropin periferik olarak iris sifinkter kasını gevşetir ve
pilokarpin, eserine veya diğer kolinerjik maddelerle meydana getirilen
myosis'e karşı gelir. Atropin Midriatik etkimesinden dolayı glokomda
zararlı olur. Glaukomda kullanılamaz. Gözde ıetina alanını görmek üze-
re göz dibi muayenesi yapmak için mydriatik etkiden istifade edilir.

Atropinin Duyu Sinir Uçlarına Etkisi: Cilde belladon veya atropin


lokal tatbik edilse duyu siniri bloke edilir. Pomat olarak hemoroidlere
karşı kullanılması bundandır. Belladonlu preparatm ciltten de olsa uzun
kullanılması sistemik belladon zehirlenmesi yapar.

Atropinin Vücut Usısına Etkisi: 1 mg ve daha fazla atropin 1 ° veya


2° vücut ısısını yükseltir Ter salgısı atropinle azalır, ısı neticesi ciltten
suyun ısıtılarak, terle buharlaşması periferik vazodilatasyondan olur.

Atropinin Farmakolojik Diğer Cevapları: Atropin böbrek koliğine


ureter spazmına asetilkolinin spastik etkisine mani olarak iyi gelir. Ko-
likte atropin ve morfin beraberce kullanılır.

Ureterin taş ve diğer nedenlerle spastik koliğine karşı atropin kul-


lanılır. Atropin kolinerjik sinirlerin artmış tonüsünden ileri gelen me-
sane sıkıştırmasıyla olan incontinence d'urin denen idrar kaçırma ola-
yında vesikal sfinkter toniisiinü artırarak, mesaneyi gevşeterek iyi ge-
lir. Non gravide uterusta, hipertonisiteden ileri gelen dismenorelere
karşı uterusta yapacağı relaksationla da iyi gelir.

Atropinin Vücutta Akibeti: % 50 dekompoze olmadan idrarla atı-


lır. Muhtelif Hayvanlarda bu oran değişir. Tavşan karaciğerinde bulunan
enzimler atropin'i süratle parçalar. Bu enzimler atropinesteraz veya
benzoylcholinesterazdır.

Atropinin Toksikolojisi: Bilgisizce belladonlu reçetenin tatbikin-


den sonra zehirlenme olur. Araz şunlardır:

1. Boğaz, ağız kuruluğu


2. Pupilin çok genişlemesi ve accomodation bozukluğu
3. Susuzluk
4. Taşikardi
5. Ciltte kırmızılık
6. Kas güçsüzlüğü
7. Vücut ısısının yükselmesi
8. Halusinasyon veya maniakal hareket.
9. Apati ve şuursuzluk

10. Horlama, solunum depresyonu ve son olarak solunum kollapsı.


(tirage, cornage)

Atropinle Zehirlenme Tedavisi: Pilokarpin, figostigmin verilir.


Bugün neostigmin tercihen yapılmaktadır. Her 2-3 saatte 0.5-1 mg
paranteral olarak neostigmin metil sülfat zerkedilir.

Atropin Semptomatolojisi

Doz mg. Semptomlar

0.5 Boğaz kuruluğu


0.5-2 Susuzluk-(Subjektif)
2 Mydriasis
3-5 Başağrısı, kırıklık, kas yetersizliği
7 Geniş midriasis
8 Eksitasyon, kaslarda koordinasyon bozukluğu
10 Apati, halusinasyon delirium, şuursuzluk
Atropinin Tedavide Kullanılması:
1. Düz kas spazmına karşı gastrik hipermotilite ile ince barsak ve
ve kalın barsak ve pilor spazmına karşı.
2. Sekresyon azalttığından peptik ülsere karşı
3. Bronş spazmı sonucu zor solunum görülen asthma bronşial'e
karşı
4. Homatropin ve atropin % 1 oranda midriatik olarak kullanılır.
5. Gözdeki corneal ulcer ağrılarına karşı veya synechilere karsı
fizostigminle münavebe ile verilerek iris jimnastiği yaptırıcı olarak kul-
lanılır.
6. Kolinerjik sinir hipertonisitesinden dolayı olan incontinence
d'urin tedavisinde
7. Anhidrotik etkisinden bilhassa anestezi ile tükrük ve bronş sal-
gısının azalması gerektiği hallerde
8. Gripal hallerde nasal secretionu azaltıcı olarak

9. Kalpteki blok hallerinde, blokun atriyo ventriküler dissosyon-


dan veya artmış vagus etkisinden olup olmadığını ayırmak için (1 mg.
atropin zerkten sonra acetylcholin etkisi kalkarsa vagustan olduğu, blok
kalkmazsa atriyoventriküler disosyondan olduğu anlaşılır).
10. Operasyonda vagus'un kalbi durdurucu etkisini önlemek üzere
önceden Atropin verilerek vagusun bu etkisine mani olmak için
11. Safra taşı, ureter ve böbrek koliklerinde
12. Morfinle, atropin beraber verilerek morfinin kusturucu etkisi
giderilir.
13. Post ensefalitik parkinson sendromunda, globus pallidus'un
nucleus ruber üzerindeki inhibitör etkisini artırarak parkinson'daki
titremeleri azaltmak için.

Hyoscyamin'in Kullanıldığı Yerler


1 - Antiparkinsoniyendir.
2 - Bronş spazmını ve salgısını azaltır. Bronş spazmı kaldırıcı olan
(Adrenalin, ephedrin, isoprenaliıı) gibi diğer maddelere yardımcı etkir.
3 - Bornşlardaki sekresyonu azaltıcı olarak, bilhassa kloroform,
siklopropan, halotan narkozunda sekresyona mani olucu olarak kul-
lanılır.
2 - Kalbe etkide ise atropin, scopolaminden daha etkilidir.
Beynin scopolamin'e cevabı : Mutad tedavi dozunda atropin beyne
etkisizdir. Fazla dozda excitan'dır. Scopolamin ise tedavi eden her dozda
depressandır. Scopolaminin 1-3 mg. subcutan enjeksiyondan sonra şah-
sın kendinde uyku basması hissedilir.
Birkaç saat uyur. Bazı kimselerde skopolanıinden sonra bradi-
kardi salivasyon azalması, E E G değiımeleri yanında karekter değiş-
meleri de görülür.
Skopalamin'in tedavide kullanılması: 1 - Morfinle beraber verilir-
se beynin sedasyonunu sağlar. Burada morfin yerine barbiturat ilave
edilince preanestezik medikasyon yapılır. Skopolamin ve barbiturat
geniş doz olarak kullanılabilir. Bu skopolamiıı-morfin in sağladığı
amneziyi daha az yaptığından Skopolamin-Morfin yerine skopolamin-
Barbitürat twilight sleep-alaca karanlık uyku yapmak ve bu uykuda
doğumu sancısız yaptırmak sancı duyurmamak için kullanılır. Burada
şuur bulanıklığı vardır. Bu her zaman böyle olmaz, ve bazı kimselerde
sakinleşme yerine delirum (cinnet) görüldüğünden dolayı az kullanılır,
yerine her zaman aynı ve zararsız etkiyen ilaçlar kullanılır. Unuttur-
mak niyetiyle (amnezi için) 0.5 mg. skopolamin ve 15 mg. morfin verilir.
Sonra 45-60 dakika yalnız skopolamin verilir.

2 - Delirium veya akut maniakal nöbetlere karşı subkutaıı 0.6-0.8


mg. verilir.

3 - Hareket sistemi ile ilgili huzursuzluklarda veya organik lezyon-


larda. Buskopan adlı N-bütil skopolamin bormür (Hiyosin N-butil
bromid) kullanılır.

Burada Kuaterııer amonyum radikalinden dolayı ganglioplojik etki


ile spazmolitik etki vardır. Ayrıca zayıf olan minör antiparksonyen et-
kiyede sahiptir. 10-60 mg. dozda kullanılır.

Akut belladon zehirlenmesi: Boğaz, ağız kuruluğu, susuzluk hissi,


(suya doyamamak ) taşikardi, hipertermi gibi objektif ve sübjektif be-
lirtiler gözlenir. Zehirlenmede prognoz iyidir. Ölüm nadiren görülür.
Belirtileri giderici olarak Hexabarbiton solubl ve tiopental sodyum ya-
pılır ve sakinleşme sağlanır.

Atropin etkisi gösteren sentetik maddeler:


Bunlar arzu edilen ve etkimesi istenen şu etkiler için kullanılır.
1 - mydriatik 2 - antisekretuar 3 - antispasmodik
a) Mydriatik maddeler: Göz dibi muayenesinde, atropinin birkaç
gün süren ve akomadasyon bozukluğu ile rahatsızlık yapan durumunu
gidermek için kısa süreli etkililer kullanılır.

Burada mydrias 1 / 2 saat gibi kısa bir süre sonra geçer. Bu madeler
şunlardır:

1 - Homatropin: Atropin derivelerindendir. Formülde tropik asid


yerine mandelik asid bulunur.

H2Ç—CH—CH^ OH

N-CHo C H - O - C O - C —
\ ! I \ = /
f-^C — C H CH2 H
Hematropine

Homatropin: Atropinin mydriatikve sikloplejik uzun etkisinden do-


layı atropin yerine aynı maksatlarda kullanılır. % 2 sol. dan 1-2 dam-
la damlatılınca hemen başlayan ve 30 dakikada maksimal seviyeye ula-
şan mydrias görülür.

Homatropin birkaç saat içinde zayi olan geçici mydriase meydana


getirir.

2 - EUCATROPİN, sentetik drogdur. Göz dibi muayenesi için myd-


riatik etkisinden istifade edilerek kullanılır. % 2-10 solüsyondan damla-
tlır.
Midriaz 2-3 saat sürer. Atropin gibi sikloplejik değil yalnız mydri-
atikdir. Eucatropin danecik halinde beyaz tozdur. Suda kolay erir.
Homatropinden az midriatiktir.

3-- Novatropin (homatropin metilbromürdür). Hem midriatik hem


antispazmodik etkiye maliktir. 5 mg. 2-3 defa verilir. Tabletler 2,5 mg.
lıktır.
EUCATROPINE HYDROCHLORl-DE (Euphthalmine)

H 9 C 4\ O
n + / C H 3
N-C-0-CH2CH2-N-C2H5
H 9CA CH-

DIBUTOLINE SULFATE (Oİbuline)

4 - Dibutolin karbaminoil kolinin karbaminoil azotuna (N) butil


kökü eklenerek elde edilir. Dibutolin ise kolinerjik blokaddır. Karbami-
noilkolin (carbacol) ise kolinerjik uyarandır. Dibutolin tabi. dozu oral
yolla 125-150 mg., ciltaltı ampul 10 mg.

CH 3
/
H - C - 0 - C H 2 C H 2 - NI
\C H 3

CYCLOPENTOLAT E HYDROCHLORIDE ( C y c V o g y l )

5 - Siklopentolat HCI, (Cycloglhydrochlorid) B dimetilamino etil


(l-bydroxycyclopentyl) fenil asetat HCI. dir.
Sentetik, çabuk midriaz yapıcı bir derivedir. Yalnız midriaz için
% 0 . 5 - l sol. olarak kullanılır.

I I - Antispazmodik ve antisekretuar maddeler: Burada patolojik


olaylar neticesi artmış olan düz kas tönüsünü inhibe ederek spazm gi-
derici maddeler bulunur. Bunlar santral etkiden mahrum ve ancak
periferik etkiye sahiptirler. Ulkus, barsak koliği, safra kesesi taş veya il-
tihabı, üre retansiyonu veya dismenore gibi belirtiler spazmla beraber
olabilir. Bunlara karşı kullanılanlar bu grubu oluşturur. Bu grupta
şunlar bulunur.

0 / C H 2" C H 3
C H TJ - C H1T - C H LO — C H - C - 0 - C I -2 U - C H2O — N
1 \ HCI
C H 2 . CH 3

PROPİVANE

1 - Propivan: Spazmolitikdir. Toksisitesi de azdır. 50-900 mg. doz-


da kullanılır.

2 - Tropenzilin: (Palerol) net spazmolitik'tir. Fakat çok azalmış ola-


rak (antisekretuar, midıiatik gibi) diğer etkileri de muhafaza eder. Per
os. 20-60 mg. IV, IM (10-20 mg. )dozda kullanılır.

9 „ /C2H5
^CH-C-0-CH2CH2-N
x 2 H 5

CARAMIPHEN HYDROCHLORıDE (Panparnit)

3 - Karaınifen (Panparnit) papaverin tarzında etkir. Antiparkin-


sonyen ilaçlar arasında da bilindiği gibi antiparkinsoniyen etkisi aşikar-
dır. Aynı zamanda lokal anestezik etkiye de maliktir. Ulkus da hem anes-
tezik hem spazm kaldırıcı etkilerinden dolayı kullanılır. Dozu 30-150
mg. dır.
4- Benaktyzine: (Suavitil) parasempatoliktir. Aynı zamanda nöro
sedatif etkilidir. Bu nedenle anksiyete'ye karşı kullanılır. Yüksek dozu
atıopin etkilerini gösterir. Ağız kuruması gibi can sıkıcı etkiler gösterebi-
rebilir. 0.001 gr. lık komprimelerden 2-6 adet alınabilir.

5 - Metantelin (banthine) beyaz kristal tozdur. Orta derecede acıdır.


Suda erir, alkali solüsyonda az stabl'dir. 3 tip blokaj yapar:

1 - Ganglionik
2 - Postganglionik
3 - Nöromusküler

Bu etkiler, Konsantrasyon arttıkça artar. Küçük ve orta doz post-


ganglionik etki yaparken yüksek doz ise sempatik ganglion blokaj ya-
par. Metantelin (banthine) atropin den daha fazla gastro entestinal
traktus'u gevşetir. Ganglion blokajı etki sempatik ganglionlara etki so-
nucu hypotansiyon olarak gözlenir. Yüksek dozda ise aşikar kürarizan
etki gösterir. Peptik ülser ağrılarını giderici olarak 50-100 mg. dozda
günde 3 defa kullanılır.

c H 3

9 +'C;H CCH3
•CH-C-O-CH2-CH2-N-CH3
XCH CCH 3

•CH3
Probantin
6 - Probantin, bantin gibi antikolinerjiktir. Onun aynı endikasyon-
larda ve 15 mg. 30 mg. X 2-3 defa dozda kullanılır.

7 - Oxypbeııonium (Antrenil) Kuaterner amonyum radikali taşıyan


majör parasempatikolitiktir. Per os 10-20 mg. sub kutan veya I M
olarak 1-2 mg. dozda kullanılır.
O t / 0 ^ 5

CH-C-O-CH2CH2-N-CH3
x c 2 H 5

Methanthelme bromıde
(Banthine)

9 • > / c 2 H 5

H O - C - C - O - C H 2 CH 2 ~ N - C H 3
C2H5

•3XVPHEN0NIUM BRGMIDE (Antrenyl)


8 - Adifenin (Transentine) atropinden daha tazla antispazmodik
dik ve lokal anesteziktiı. Oral (75-150 g. ciltaltı 25-50 g.)

fi

f\ = 4
p / C 2 %
CH-C-O-CHGCH^—N

r\
ÂDİPHENİNE CTrsscntins)
9 - Isopropamid (priamide) Uzun süre etkili majör parasempato-
litik'dir. Histaminin yaptığı mide sekresyonunu azaltır. 3-9 mg. dozda
kullanılıı.

,CH3
CH
+/ CH,
HoN-C 0 - C - C H , C H? - N - C H 3 J

ISOPRAPAMîDE IODIDE (Darbid)

Trihexyphenidyl (Artane)
10- Trioksifenedil (artane) Parkinsona karşı kullanılır, Ayrıca
parasempatolitik etkisi de vardır. Dozu 2-5 mg. dır. Amfetamin Artan'ın
etkisini artırır. Bantin, Probentin, antrenil, primid, atropinin etkilerini
de gösterdiklerinden glokom, prostat hipertrofisi ve ağır kalp haftalık-
larında (taşikardide) kullanılmaz.

11- Aminopentamide (Centrine): Papaverinden az fakat atropinden


fazla spazmolitiktir. Ülser, spazm, kolik, mesane gerilmelerinde (retan-
siyon d'urine) 1 - 2 mg. per os kullanılır.

12- Pipenzolat (piptal) 5 mg.: (Tral-gexocyclinum broıür 25 mg.)


Kuaterner amonyum demeleridir: Dicyclomine HCI (bentyl) ve ox-
hencyclimine (daricon 10 mg. ile) pipeıidolat (dactil) ve transentin,
CH 3 / C H 3
S-I2 N - CO-O- C H 2 CH -
CH 3

/ \
AMINOPENTAMIDE SULFATE (Centrine)

syntropan da bu gruptadır. Ayrıca metil atropin NO s (Eumydrine)


metil atropin bidrobromat (midıiasin) gibi ilaçlar da spazm giderici-
lerdendir.

0
ıı
HO-C-C-O
N-CH3

\ / C2H5

PIPEN20LATE METHYLBROMIDE tPiptal)

H 9 C
CH- CH2 O CH2OH

I I
/CH3
N
\
N0- CH 3
H2C CH CH —0 — C
Meîhylaîropin nitrate
•CHO
Dîcyclomîne HCl (Bentyi)

CYCRIMINE HYDROC H LOR IDE ( Pag ita ne

TRAL
o
, İt
HO-C-C-O
N-CH3
XCH3

MEPENZOLATE NİETWL8R0MIDE (Cantil)

& H 5
/
H-C-O-CH2CH2-N
\
C2H5

CARBATRİNE ( Pavatrine )

/ \
C2H5
/
H-CH^C^-N
\
CjHg

\ //
DIETHAZ5NE HYDRÛCHLORIDE (D-iparcoL)
13- Pipenzolate methyllbıomide: (piptal) Muskarinik blokaj yapı-
cıdır. 5-10 mg. dozda 3-4 defa kullanılır. Atropin'in toksik etkilerini gös-
terir.
14- Trihexyethyl iodide (pathilon) Atropinden zayıf etkilidir. Mus-
karinik blokaj yapıcıdır, dozu 3-4 dtfa 25-50 mg. dır.

15- Tricyclamol methylsulfate (Elorine) bu atropin ve benzerlerin-


den daha zayıf etkili ve etkisi antimuskarinik dir. Dozu 3-4 defa 50-250
mg. dır. Penthienate bromide (Monodral) Muskarinik blokaj yapıcı,
yeterli dozda atropin etkilidir. Günde 3-4 defa 5-10 mg. verilebilir.

16- Octysamyl Octometine:

îsoamylamino-6-methyl heptan HCI


Bu mu. kulotrop spazmolitiktir. Atropin gibi ağız kuruluğu, kons-
tipasyon, görme kusuru, taşikardi ve midriaz yapmaz. Etkisi çabuk ve
uzundur. Ağız yoluyla 0.01-0.20 gr. yavaş olarak IV olarak 0.05-0.10
olarak kullanılır.

17- Dipropyline (Spazmoverine-profenil-sestron) Bis (-phenyl-pro-


pyl) ethylamine HCI. Bu derive papaverinden üç defa kuvvetli ve
bunun yanında üç defa daha az toksiktir. 0.04 gr. dozda ağız yolu ve
intra M.kullanılır. Rektal 0.08 gr.

18- Bis (dimethylamine 2-3 propyl 10-phenothiazine fumarate,


bu fenotiazin derivesidir. Aynı zamanda antihistaminik asteni, kusma,
bulantı, kalp çarpıntısı yapabilir.

DİĞ-ER SENTETİK SPAZMOLİTİKLER

19- Dietami-verine (Novosparol) phenyl pi-peridyl acetat de diethyl


amino ethanol dichl. Adiphenin Kimyasal yapısındadır, birikmez ve
toksisitesi de az görülür, parasempatikolitik etkisi azdır. Ağız yoluyla
0.05 gı. rektal 0.01 gr. I.M. olarak 0.005 gr. dozda kullanılır.

20- Dipiproverine (Levospasme)


Bu, phenyl piperidine-acetat de beta piperidino-ethyle dichl, kim-
yasal yapısındadır.
Bu madde NOVOSPAROL'a benzer formüllerdir. Adiphenin'den
2 deta daha kuvvetli spazmolitiktir, ayrıca antihistaminik de etkir.
Ağız yoluyla 0.10-0.30 gr. IM 0.02-0.05 kullanılır.
B - FORMÜL BAKIMINDAN SINIFLAMA:

1 - Kuvaterner antikolinerjiklerden Novatropin, probanthine,


antreliyi, piptal, Banthin, tral ise 50-150 mg. dozda kullanılır. Azot
atomu quaterner olanların etkileri, hem muskarinik blokaj ve hemde
otonom ganglionlarda nikotinik blokaj olarak görülür. Bu seriye pro-
panthizine bromide, probantine örnektir.

2 - Tersiyer antikolinerjikler bentyl (dicyclomin) daricon (Oxy-


phencylimine) dactil (piperidolat) transentin ve syntropan dahildir.

Formüldeki özellikler gözönünde tutularak sentez yoluyla Syntro-


pan gibi birçok atropine derivesi yapılmıştır. Syntropan da güçlü atropin
etkisi görülür.
1 /1000 veya 1 / 100 konsantrasyonu kalp ve püpil üzerine atropin
gibi etkir.

ATROPİN BENZERİ ETKİYEN MADDELERİN ETKİLERİ:

1 - Syntropan gibi tersiyer azot olanlarda saptanan etkiler muska-


rinik blokaddır. Ağız yoluyla 20-50-100 mg, eiltaltı 10-40 mg. verilir.

H0H 2 C v 0 ÇH3 ^ H g

AMPROTROPINE (Syntropan)

2 - Spazm giderici (papaverin): Santral etkisi olmayan periferik


spazm gidericidir. Arter, bronş, visser, sindirim kanalı spazmlarında et-
kilidir. Opyum'un izokinolein grubundandır. Koroner, cerebral, pulmo-
ner damarları genişletir. Bunlardan ileri gelen kalp rahatsızlığı mevcutsa
bunu normal hale getirerek kalbe endrekt iyi etki göstermiş olur. Bronş
spazmını kaldırarak öksürükleri giderir. 0.08-0.20 gr. dozda kullanılır.

Antispazmodiklerin farmakolojik incelenmesi: Kobay, tavşan bar-


sağında (Asetilkolin, baryum klorür ve histaminle) yapılan kontraksi-
yonlara engel olup olmadığı incelenerek etki tipi sağlanır.
Preparatlar: Feuille de Belladonne (hyoscyamin belladon yağı) üze-
rinden hesaplanarak % 0.3 alkaloid içerir. 0.20 gr. 0.06 gr.

Racine de belladone: Hyoscyaminden hesaplanan % 0.4 alkaloid


içerir. Teint de belladonne: 1 / 10 luk teintur dür. Bundan 1-3 gr. ve-
rilir.

Teinture de jusquiame: % 10 luk tur. 1.5-4 gr. verilir. Extrait de


belladonne % 1.5 hyoscyamin ihtiva eder. 0.05-0.15 gr.

Ext. d.e jusquiame: % 0.5 hyoscyamin ihtiva 0.15-0.45 gr. eder.


0.10-0.40 gr.

Atropin sulfate: 0.0010-0.003 gr.


Scopolamine hidrobromidum: 0.5-1 mg.
Homatropine hidrobromidum 0.001-0.003 gr.
Eumydrin (metil atropin nitrat) 1-3 mg.

SEMPATOMİMETİKLER

İki oksidrilli fenollerden orto pozisyonunda olan pirokateşol çe-


kirdeği ve karbonlu amin zinciri taşıyan maddelerin sempatik etkili
intermedier maddeler olduğu bilinir. Kateşolamin de denen bu madde-
ler dopamine, adrenalin ve noradrenalindir. Noradrenalin 1944 yılında
sürrenal bezinden elde edildi ve kromatografide adrenalinden ayrı bir
madde olduğu görülerek anlaşıldı. Sürrenal bezinde adrenalin yanın-
da noradrenalin beraber bulunur.

H H H

etki
Adrenalin R — (CH3)
Noradrenalin R—H ^
Isoprenaline R—C3H7 [ff*^
Önceleri sempatinle çalışılırken gözlenen farklı iki etkiyi farklı iki
sempatin ortaya çıkardığı kabul edilerek bu suretle sempatin E'(Eksi-
tan) ve I (İnhibitör, inbjbisyon yapıcı) olarak iki sempatinden bahse-
dildi. Sempatin E, kalp ve damarlara eksitatör rol oynar. Sempatin I ise
inhibitör rol oynar. Sonraki gözlem ve araştırmalar la Sempatin E ve I
yerine farklı etkinin farklı reseptörlerden ileri geldiği iddia edildi. Bu su-
retle ortaya çıkan reseptör teorisi bugün daha uygun geldiğinden, olay
reseptörlerle izah edilmektedir. Bronş, barsak gevşemesi ile diğer kastırı-
cı etkiler de bu tarz izah edilmektedir. Burada adrenalin az dozda beta
reseptöre etkir ve az doz damar genişletir, Yüksek doz ise alfa reseptöre
etkiyerek damar daralması ve kalp hızlanması yapar. Noradrenalin yal-
nız alfa reseptöre, izopropil-noradrenalin ise yalnız beta reseptöre etkir.
Bu şekilde iki reseptör olduğu alfa reseptörü bloke edici ergotamin, di-
beıızyline, dibenamin gibi maddelerin verilmesinden sonra yalnız bronş
genişlemesi gibi beta reseptör etkilerinin devam etmesinden alfa reseptör
etkilerinin ortadan kaldırılıp, bloke edildiği ve beta blokörlerinin veril-
mesiylede, beta reseptör etkilerinin giderildiği gözlenmektedir.

I ) {. I
3 AMiNO ASİD 3 PİR0KATE5İK AMİN

Kateşölamin Sentezi:

Kateşölaminler, phenylalanine'den başlayıp kateşöl orta metil


transferaz enzimi (COMT) yardımıyla yapılır. Fenol teşkilinde yardımcı
fenolaz denilen oksidozlar (Catecholoxydase, cytochromoxydase, indo-
phenol oxydase) da fenol sentezine yardımcıdır. Bu farklı etki gösteren
enzimlerin yardımıyla kateşöl oluşur. Bu oksijenlenme esnasında kate-
şölamin yanında adrenokrom denilen sempatorainıctik etkisi olmayan
fakat hemostatik etkili madde ile Addison hastalığında görüldüğü gibi
arzu edilmeyen ve melanin denilen siyahlaştırıcı maddelerin yapıldığı
da görülebilir.
Normal sentez sonucu adrenalin ve noradrenalin karışımı olan sem-
patin veya serbest adrenalin ve noradrenalin ile değişik organlardaki
değişik reseptörlere etkiyerek kasılma, gevşeme gibi değişik cevaplar alı-
nır. Adrenalinin adrenokroma değişmesi in vitro olaydır. în vıvo mey-
dana gelmez.

Adrenalin:

Sempatik sinir uçlarında fazla miktarda bulunan noradrenalinle


beraber adrenalinde bulunur. Adrenalin formülüne göre sekonder alkol ve
amin fonksiyonları gösterir. Asimetrik korbona göre 2 cins izomeri var-
dır. I şekli tansiyon yükselmesi bakımından d şeklinden daha etkilidir.

^©«U etilimin radikali ve asimetrik


karbon atomu

Adrenalin, metilamino, etanol dioksilenildir. d adrenalin, 1 adrena-


linden 20 defa zayıf etkilidir. Sentetik ve doğal adrenalin arasında fark
yoktur. Adrenalin kuru olarak dayanıklıdır. Sulandırıldığı zaman pH:
1-3 olarak muhafaza edilemezse, okside olarak esmer pembe renkli
adrenokrom meydana gelir. Bunda bilinen adrenalin'in sempatik etkisi
yitmiş yalnız topik hemostatik etki kalmıştır. Ağızdan alınan adre-
nalin yıkıldığından dolayı etkimez.

Absorbsiyon ve Atılışı: Ancak asit solüsyon olarak ve 15 mg dozda


ağızdan verilince kaıı basıncını yükseltir. Subkütan (Cilt altı) verilince
çabuk absorbe olur ve etkir. Deri altı enjeksiyonu esnasında bizzat
kendisinin yapacağı vazokonstriksiyondan dolayı reabsorbsiyonu fren-
lemesinde, lokal anestezik tatbikatında novakainin her 5 cc si için 1
damla % 0.1 lik adrenalinin konduğunda hatırlanmalıdır. Adrenalin,
enzimlerle oksitlenerek yıkıldığı gibi glukuronik asitle birleşerek kısmen
idrarla da atılır.
Adrenalin Salgılanması: Adrenalin ve noradrenalin karışım halinde
sürrenal medullasından gece, gündüzden az olmak üzere ve ihmal edile-
bilecek dozda 0.18 gama kadar az fakat normal fonksiyona yetecek ka-
dar salgılanır. Heyecanlı, ağır adeli işlerin görülebilmesi için ve kızma,
koşma gibi değişik fizyolojik olaylara uyma zorunluğunda bu miktar
kendiliğinden artar. Burada hipotalamus, bulbus, medulla spinalis gibi
merkezlerin de rolleri vardır. Bu salgılanan adrenalin asifiksiye mani olur.
İnsulin salınmasında denge sağlayıcı etkir. Asetilkolin ve strikninin yük-
sek doz tatbikinden sonra ve potasyum iyonu verilmesinin veya nikoti-
nik maddeler tatbikinin de adrenalin deşarjı ile ilgileri vardır.

Epinephrıne Hydrochlorıde (Adrenalin)


M

HO

Adrenalin yapımı: Formüllerden izlenebildiği şekilde fenilalaniıı


dopa'ya ve bunun dopamine dönüşmesi, buradan da önce noradrenalin,
sonra bunun da metillenmesi ile adrenalin oluşur. Adrenalinin esas
bulunduğu yer sürrenal medullasıdır. Sürrenal medullasının adrenalin
muhteviyatı hayvan türlerine göre de değişiktir. Tavşanda sürrenal
ağırlığı (gr) a göre 0.3 mg dır. Öküz sürrenalinde ise 3 gr miktarda bulu-
nur. Sürrenalden dakikada 0.18 mikrogram / Kg. olarak kana boşalır.
Adrenalin suda eriyen mikro kristaldir. Asitli vasatta pH: 3 de ve bisul-
fit de sodyum'lu ve normal pH lı cam ampulde muhafaza edilmelidir.
Okside edici her şarttan korunmalıdır.
Adrenalin'in învivo Değişmesi: Kana geçen adrenalin, karaciğer,
kas, gland ve sinir dokusunda bol bulunur. Monoamin oksidaz ile desa-
saminasyona uğrar. Ve aldehit ve metilamine tadil edilir. Aldehit sonra
oksitlenerek 3-4 hidroksi mandelik asit olur.
İn vitro değişmesiyle: Adrenokrom oluşur.

Etkileri:
Santral sinir sistemine etkisi: Adrenalin sinir sisteminde sempatik
santral etkiler gösterir. Ağrı, bazı şahıslarda asabi titreme, husursuz-
luk, anksiyete ve bazı hayvanlarda yüksek dozda konvülziyon meydana
getirir.
Trihydrosy N - meîhylir.dol
AORESÖCHSOME

NOR A D R E N A L İ N YAPIMI VE
ÎNHİBiTÖRLERİ
DEPOLANMASI

I. etap Fenil alanin'in oksidasyomından


sonra tirozin olur.
I I . etap Tirosin hidroksilazla D O P A olur. Alfa metil paratirozin
I I I . etap. Dopa de körboksilaz'la Dopamin
Disulfiran
olur.
I V . etap Granüller'de depo edilir. Reserpin

V . etap Noradrenalid salgılanır. Guanetlıidine

V I . etap Alfa ve beto reseptörlere ulaşır. Alfa vd beta reseptör blokörlerı


VII. etap Sinir uçlarında tekrar tutulma
İmipramin, cocain.
(reuptake)
V I I I . etap MAO'la yıkılma MAO inhibitörleri

IX. etap COMT'ın tah.ibi. Pyrogallol.

Adrenali'nin Metabolizma üzerine etkisi: Adrenalin % 30 oksijen


tüketimini arttırır. Hücre metabolizmasında oksidasyonu arttırır yani
bazal metabolizmayı yükseltir. Adrenalin ile hücrenin Na uptake'i
azalır, ve Na ıtrahı artar.
Adrenalin karaciğerde glusidlerden glukoz yapımını artırır. Bunun
yanında lipid, protein gibi glusid dışı maddelerden de glukoz yapımını
sağlar. Glukoneogenesis le glisemi artar. Glukoneogenesis hipofizden
salınan ACTH ile oluşur. Adrenalin lipid metabolizmasına da etkir.
IV 0.05 gama / Kg adrenalin zerkinden sonra serbest yağ asitleri kanda
artar. Yükselme ikinci dakikada başlar ve 15 dakika devam eder. Yük-
sek doz adrenalin baroreseptöıler üzerine etkiyerek apne meydana
getirir. Normal dozda görülmeyen bu etki periferik etkidir.
Otonom sinir sistemine etki: Sempatik eksitan olarak etkir. İnsan
ve kedide ter guddeleri sempatik lifle sinirsel çalışma gösterdiği innerve
olduğu halde kolinerjik etkidiğinden, yalnız kedi ve insanda ter bez-
lerine adrenalin etkimez, asetilkolin etkir.
Salgılara etkisi: Vazokonstriksiyondan dolayı geçici olarak idrar
ve tükrük salgısını azaltır. Salgı bezleri arterlerindeki daraltıcı etkiden
tükrük salgısını koyu ve az miktarda salgılandırır. Kolinerjiklerle ise
aksine miktar artar, fakat sulu salgı görülür.
Göze etkisi: Midriyaz yapar. Midriyaz irisin radier liflerini kastır-
dığından meydana gelir. Ganglion Servikal superiyordan sinir alan or-
bitadaki göz hareketlerini sağlayan Müller kası sempatik sinirlerle kası-
larak göz küresi öne itilir ve eksoftalmi olur. Kedilerde aşikar olarak bu-
lunan 3. göz kapağı denen membrana niktitansı sempatikler kastırır.
Subkutan 0.001 gr. adrenalin zerki veya % 0.1 lik adrenalin solüsyonun'-
un göze damlatılması midriyaz veya ekzoftalmi göstermez, daha yük-
sek doz uygulamada gösterir.
Çizgili kasa etkisi: Düz kasda gevşeticidir. Bu etki en belirgin şekilde
bronş kaslarında gözlenir. İzole bronş kası üzerinde deneysel olarak
gösterilebilen adrenalin gevşetici etkisi aynı şekilde insitü olarak astım
bronşiyal nöbetleri geçiren insanlara veya deneysel hayvanlarda ya-
pılan astım bronşiyal krizlerinde iyi edici yani boınşları gevşeterek,
iyileştirerek de teyit edilebilir. Adrenalin, mide barsak kası üzerine de
inhibitör etkir.
Bronş kaslarına veya sindirim kanalı kaslarına etkinin denenmesi:
Önceden pilokarpin veya histaminle bronkokonstriksiyona sokulmuş
bronş kasına antispazmodik etkir. Bu etki izole organlar yamnda de-
neyde direkt barsak ve bronş kası üzerine konarak gösterildiği gibi
IM, SC, pulverizasyonla astım bronşial de gösterilebilir.
Uterusa etkisi: Hayvan türüne ve fizyolojik durumuna göre et-
kisi değişir. Tavşan ve kadın uterusunda daima eksitandır. Gebe olsun
olmasın sıçan ve kobay uterusunda daima relaksandır. Gebe olmayan
kedi uterusunda gevşetici, gebe kedide ise kastırıcıdır. Tavşanda kas-
tırıeıdır. Genellikle gebelik halinde kastırıcıdır.

Çizgili kasa etkisi: Normal kasa az etkilidir. Yorulmuş kasın eksi-


tabilitesini normale getirir. Kuşlarda ve memelilerde kıl dibi kaslarını
kastırır. Soğukta üşüyen insanın derisi gibi pürtüklenmesinden, kaz
derisi, tavuk derisi (Chaire de poul) denen şekilde soğuğa karşı alınan
bir tedbir yaratmış olur. Yalnız çizgili kaslara ve ileokolik sfinkter,
pilor sfinkteri, anüs sfinkteri, mesane sfinkteri ve dalak kapsülü ve pilo-
motor kas (kıl dibi adelesi) üzerinde kontraksiyon yaptırır. İstem dışı
mesane boşalmasında (enuresis noeturna) idrar kaçırmada önleyici ola-
rak faydalı etkir. Mide barsak kanalına IV verilince mide barsak ha-
reketleri durur. Bunda barsak damarının daralması da rol oynar. Bar-
sakta hareket durması sonucu konstipasyon olur.

Dolaşım ve kalbe etkisi:

Kalbe etkisi: İzole kurbağa ve tavşan kalbinde frekans ve ampli-


tüd artması yapar. Bu görülen adrenalin'in kronotrop ve inotrop po-
zitif etkisidir. Bunun sonucunda hem hacim hemde atını sayısı, yani daki-
ka hacmi artar. Ayrıca burada kalb atım liflerine droinotrop pozitif etki-
sinin de rol oynadığı bilinmektedir. Adrenalin, kloroform, siklopropan
ve fluotan narkozu esnasında aşırı hassaslaşmadan dolayı dromotrop
pozitif etkiyle ventriküldeki sekonder uyan merkezlerini de uyararak
ekstra sistoller'e ventriküler taşikardi veya fibrilasyona neden olur.
Adrenalinle koroner arterler genişler fakat kronotrop pozitif etki ile
taşikardi oluşturduğundan dolayı da diastol kısaldığından ve aortdan
koronere kan dolaşımının diastolde olmasından koronerlere kanın dol-
ması koronerin genişliği kadar olamaz. Ayrıca adrenalin etkisi ile kalbin
0 2 konsomasyonu da artar. Onun için koroner dilatasyonu olayı, koro-
nere az kan gelmesi ve 0 2 sarfını arttırma olayları yanında teorik kalır.
Hatta zarar da yapacağından angor pektoris'li hastada adrenalin kulla-
nılması tehlikelidir.

Damara etkisi: Adrenalin splaknik alan damarları ile deri ve mukoza


arteriollerini şiddetle daraltır. Bu izole tavşan kulağı üzerinde gösterilir.
Kesilen kulaktan akan damla sayısı adrenalin verümeden ve verildik-
dikten sonra sayılır, adrenalin arter daraltıcı etkisiyle sayı azalır. Ad-
renalin deri kapiller damarını da darltır. Bu 0.1 cc deri içi (intrakutan)
Adrenalin % 0.1 zerkinden sonra şırınga yapılan yerdeki derinin (soluk)
olması ile gösterilebilir. Derideki bu daraltıcı etki kaslardaki kapiller
daman üzerine genişletici olur. Vena damarları üzerine ise genel olarak
daraltıcı etkir. Derideki daraltıcı ve kas kapillerindeki genişletici bu
etki, kontraktil liflerin az veya çok sayıda olmasından ileri gelmektedir.
Burada verilen adrenalin dozunun yeteri kadar lifi uyaramadığından kas
kapiller damarlarında nisbi Vazodilatasyon meydana gelmektedir.

Genişleyen kapiller damarlarını daha yüksek doz adrenalin yine


vazokonstriksiyona sokar.

Genel dolaşıma adrenalinin küçük ve büyük dozlarının etkileri:

Küçük doz: Anesteziye edilmiş ve arter basıncı kaydedilen tecrübe


hayvam venasına mikrogram / Kg doz adrenalin zerkedince diastolik
kan basıncı ve dakika hacmi yükselmez Dalak, iç organlar ve diğer kan
depolarındaki kan boşalarak dolaşıma katılması sağlanır ve dolaşan
kan hacmi artar, atriyuma fazla kan dolar ve perifere fazla kan atılarak
kaslara beyin ve koronere fazla kan gitmesi sağlanır.

Büyük Dozun Etkisi: IV 10 mikrogram / Kg ve daha yukarı doz


adrenalin zerkinden sonra vazokonstriksiyondan tansiyon birden yük-
selir. Kalp atımı hızlanır. Damara perfüzyonla devamlı 10-15 mikrogram
Adrenalin zerki tansiyon düşmesiyle oluşan şok kollaps gibi durumlar-
ın tedavisine yardımcı olur.

Yüksek doz adrenalin zerkinden sonra biıdenbire tansiyon artar bu


kemoreseptör ve baroreseptörlerden gelen duyularla olur. Bu resep-
törlerdeki duyular aort kavsi ve glomus caroticum'dan kalkan Cyon ve
ve Hering sinirleriyle duyulur. Yagus refleksi sonucu salınan asetilko-
linden kalb yavaşlar ve tansiyon düşer ve bradikardi olur.

Toksisite: Adrenalin sıçanda IV olarak çok aktiftir, cilt altı daha az


etkili, ağızdan ise hemen hemen inaktiftir. % 10 luk adrenalin solüsyonu-
nun inhalasyonu bazı şahıslarda öldürücü olabilir; hipertansiyon, pul-
moner ödem sonucu ölüme neden olur. Bu özel likle kloroform ve halo-
tan narkozundan sonra adrenalin verilince çabuk görülür. Deri altı
% 0.1 den daha konsantre solüsyon zerki ile de ölüm olabilir. Ölüm
ventrikül fibrilasyonu ile meydana gelir. Köpekte fibrilasyon, kedi ko-
bay, tavşan ve insanda ise sol kalp yetersizliğinin son tablosu olan akut
ödem pulmoner şeklinde görülür.

Toksisite Belirtileri: Dyspne, baş ağrısı, solukluk, pupil dilatasyonu


ve hipertansiyondur. Bundan sonra kollaps, sol kalp yetersizliği, akci-
ğer ödemi ve ölüm görülür.
Korunma önlemi: Hipertroidizm belirtisi gösterenler veya doğrudan
doğruya adrenaline duyar olan kimselerde, terapötik dozlar veya altın-
daki dozların uygulanmasından sonra şiddetli taşikardi, cilt solukluğu,
tremor veya ölümle sonuçlanma gibi adrenalin değişik klinik tablolar
meydana getirebilir. Buna karşı nitrit d'amil, nitro gliserin gibi ko r oner
ve genel damar genişletici maddelerle tedbir alınır.

Adrenalinin Etkisini Azaltan veya Arttıranlar: (Antagonist ve siner-


jikler):

Cocain, adrenerjik reseptör hücreyi adrenalin'e duyar kıldığından


(Sansibilize ettiğinden) cocainden ileri gelen kollaps hali olsa bile adre-
nalin ve benzeri maddeler verilmez. Spartein ve procain de cocain gibi
adrenaline sinerjik etkir. Buradaki etkileşmede monoamin oksidazın
inhibisyonu düşünülmüşse de deneysel olarak gösterilememiştir.

Antagonistler: Ergo alkaloidleri (Ergotoksin, ergotamin) adrena-


linin alfa reseptöre etkisini giderir. Beta reseptöre etkimez. Ergodan son-
ra tekrarlanan adrenalin tansiyon yükseltmez, düşürür. Bu Ergodan
sonra beta reseptörün açık kalmasından ve verilen Adrenalin'in beta
reseptöre etkimesinden ileri gelir. Bu duruma adrenalinin ranver c mam
denir. Bunun gibi doğal bir madde olan yohimbin ile sentetik prosim-
pal, dibenamine, tolazolin gibi maddelerde alfa reseptör üzerindeki ad-
renalinin etkisini giderir.

Sistemik Etkisi: Kalp hızlandırıcı, arteryel tansiyonu yükseltici


olarak yani vazokonstrüktör etkir, bu etki böbrek damarlarında da gö-
görülür. Pletismografik olarak da gösterilen volüm renal azalması idrar
hacmında azalma olarak gözlenir.

Kana Etkisi: Adrenalin koagulabilite (pıhtılaşma kabiliyetini) ve


kanda dolaşan şekilli eleman sayısını artırır, yine kan şekerini de 1-3 saat
süre ile yükseltir.

Adrenalin ve Adrenerjik Drogların Tedavide Kullanılmaları:

Bunlar vazokonstriktör etkileri yanında kalp ve bronşlardaki etki-


lerinden dolayı kullanılırlar.

1 - Lokal hemostatik olarak cilt ve mukoza üzerine % 0.1 lik ad-


renalin solüsyonu tampon şeklinde veya püskürtülme şeklinde kullanı-
labilir. Lokal anesteziklerle karıştırılmasıyla lokal anestezik etkinin uza-
ması da aynı esasa dayanır.

67
2 - Narkoz esnasında zuhur eden kalp damar yetersizliğinden olan
senkoplara karşı uzun iğne ile değrudan doğruya ventrikül içine (int-
rakardiak) kalbe verilir.
3 - Şok anaflaktik, kriz nitritoid, serum hastalığı gibi durumlarda
kullanılır.
4 - Astım bronşiyalde cilt altı zerki yapılır.
5 - Hipnotik zehirlenmesine karşı refleksler gelinceye kadar am-
fetamin sülfat injekle edilir. (5-10 mg).
6 - Quinke ödeminde ve diğer allerjik durumlarda adrenalin kul-
lanılır.
7 - Gözde dekonjestionnant ve midriatik olarak kullanılır.
8 - Genel olarak hipotansiyona karşı kullanılır.

Adrenalinin Kullanılma Yolları: Peros absorbsiyonun sınırlı, dü-


zensiz olmasından karaciğerde tahrip edilmesinden dolayı bu yoldan
kullanılmaz. Cilt altı emilme geçtir, bu yolla da verilir.
Intra Musküler: Çizgili kasta gevşeme yaptığından bu suretle zerk
yerinde resorbsion aktive edilmiş olur.
tnhalasyoıı: Bu yolla lokal etki eder, farinks, boğazda damar
daraltır.

Intra Venöz: Ancak kollaps tedavisinde kullanılır.

Intra Kardiak: Pek nadir durumlarda, kalbe girilerek % 0.1 lik


adrenalin klorhidrat tuzu kullanılır. Adrenalin grubu maddelerin etkileri
şöyle özetlenebilir:

1 - Arzu edildikçe tatbik edilebilmesi


2 - Kokain ve Sparteinle etkisinin arttırılması
3 - Sempatolitik majörlerle etkisinin azaltılması veya ranversmanı

Noradrenalin:

1947 de Von Euler tarafından bulundu. Nitrojen ohne radikal ke-


limelerinin ilk harflerinden meydana getirilen fakat sürrenal medulla-
sında ve periferik sinir uçlarında adrenalinle beraber meydana gelen
adrenalin gibi etkili fakat ondan kantitatif farklar gösteren sempati-
komimetik bir maddedir. Bazı vakalarda, özellikle noradrenalin artması
sonucu patolojik tansiyon yüksekliğine neden olur.

68
Levarterenol Bıtartrate (norepinephrine
Levo - arter enol; Levophed )

OH
ı
HO CH-CH2—NH2

HO

Noradrenalin, adrenalinden daha fazla damarlar üzerine etkili fakat


bronşlar ve metabolizma üzerine daha az etkilidir. Noradrenalin, şok, kol-
laps hallerinde görülen hipotansiyonu gidermek ve normal tansiyonu
sağlamak için çok kullanılır.
Preparat: Noradrenalin (bistartarate de levarterenol): Levophed,
0.5-1 mg ampuldür.

Noradrenalinin Dozu: Dakikada 5-25 gama IV.

Kullanılışı: Yalmz IV olarak dilue edilen solüsyon dakikada 2-4-25


ınikrogram dozda gout a gout (damla damla) tatbik edilir. Tansiyon kont-
rol edilir. Düştükçe perfüzyon'a devam edilir. % 100 noradrenalin yerine,
% 80 adrenalin ve % 20 noradrenalinle hazırlanmış preparatların kul-
lanılması da tavsiye edilmektedir.

Adrenalin ile Noradrenalin Farkları:


1 - Adrenerjik blokadlar epinefrini ranverse eder. Norepinefrin ran-
verse olmaz. Etki azalır.
2 - IY norepinefrin bradikardi yapar, adrenalin ise taşikardi yapar.
3 - Sübjektif semptom olarak, norepinefrin belirtileri önemsizdir.
Epinefrin ise palpitation, hipervantilation, göğüs sıkışması, kas yorgun
luğu gösterir.
4 - Epinefrin ve norepinefrin (2 hormonun) barsak üzerindeki re-
laksan etkisi muhtelif cinslerde değişiktir. Tavşan barsağında gevşeme
yapar.
5 - İzole kobay uterusunu epinefrin ve norepinefrin inhibe ederler.
Bronkospazma karşı norepinefrin, epinefrinden daha az etkilidir. No-
radrenalinin akut toksisitesi adrenalinden azdır.

69
6 - Hiperglisemi adrenalinde fazla, noradrenalinde azdır. Memb-
rana niktitans adrenalinle kasılır, noradrenalinle hafif eksitasyon gös-
terir.
Levarterenol Bitartrate (Levophed Bitartrat): Beyaz kristal tozdur.
Suda kolay erir. Akut tansiyon düşmesine neden olan tıavma, hemo-
raji, santral vazomotor depression ve myokard infarktüsü gibi hallerde
tansiyonu çabuk yükseltici olarak kullanılır. Toksisite bakımından epi-
nefrinden daha emniyetlidir. IV Levarterenol, epinefrinin yaptığı taşi-
kardi yerine bradikardi meydana getirir. Bradikardi, atropin önceden
verilmek suretiyle bloke edilebilir, giderilebilir. Levarterenol de epinefrin
gibi siklopropan anestezisindeki myokardda aritmi ve ventriküler taşi-
kardi yapar. Levarterenol IV tatbik edilir. Serum fizyolojik veya % 5
lik dekstroz, plazma veya kanla sulandırılarak damara zerk edilir. Tan-
siyonun birden yükselmemesi için 2-5 dakikada bir tansiyon ölçülür.
Perfüzyonun damar dışına kaçması dokuda nekroz yapar. Nekroza kar-
şı Phentolamine (Regitine) iyi gelir. Levarterenolde lokal anestezi için
vazokonstrüktör etkiden istifade edilerek kullanılır.

SEMPATÎKOTROPLAR:
Amin oksidaz enzimi üzerine etkiyerek, onun etkisini azaltıp,
sempatik maddenin yıkılmasına mani olmak suretiyle etkili olduğu ka-
bul edilir. Sempatikotroplar arasında:

1 - Tir amin
2 - Efedrin
3 - Amfetamin, bulunur. Bunlar kateşolamin salgılanmasını art-
tırır.

OH
TYRAMINE

Tiramin: Tedavide kullanılmaz. Farmakolojik etkisi bilinir. Pey-


nirlerde bulunduğundan, MAO inhibitörleri ile tedavi edilenlerde pey-

70
nir yenmesi hipertansiyon yapar. Tedavisi alfa adrenolitiklerle (Ergo
türevleri) yapılır.

OH ÇH 3 H

EPHEDRİN

Efedrin: Ephedra vulgularis denen Çin'de binlerce seneden beri bi-


linen bitkiden elde edilen alkaloiddir. Yapısı metilaminoisopropanol-
fenil'dir. Sentetik olan Ephetonine'dir. Ephedrin klorhidrat tuzu suda
eridiğinden tercihen kullanılır, baz Efedrin yağda erir.
Efedrin'in Etkileri: Kalp damar üzerine adrenalin 10 mikrogram /
Kg dozda köpekte net hipertansiyon yapar. Aynı tansiyon yüksekliği
ancak 1-2 mg / Kg efedrin enjekte ederek elde edilebilir.

Efedrin damardan daha fazla kalp üzerine etki gösterir. Zayıf va-
zokonstriktör etkisinden ancak dekongestionant olarak kullanılır.
Efedrin'de yalnız zayıf vazokonstriktör etki vardır. Adrenalinde ise
bazen vazodilatatör bazen vazokonstriktör olmak üzere ikili etki vardır.

Solunum Üzerine 2 Çeşit Etkir:


1 - Bronş kaslarını genişleterek
2 - Solunum merkezini direkt stimüle ederek

Efedrinin Stimülan Etkisi: Kuvvetli dozda delirium, tremblement


ve insomnie (uykusuzluk) yaratabilen santral uyarıcı etkir.

Tedavide Kullanılması: Stabl olması nedeniyle peros kullanılabilir.


Cilt altı ve kas içine ampul şeklinde zerk edilebilir. Hipotansiyonla gö-
rülen şok, senkop'a karşı astım tedavisinde veya midriyaz yapımı is-
tenen hallerde genel etkisinden veya coryza, allerjik rinitis gibi hallerde-
de topik etkisinden dolayı kullanılır.
Doz: Peros 20-50 mg, IV, IM 10-30 mg dır. Topik olarak % 1 so-
lüsyonu kullanılır.
1 - Efedrin toz veya ampul olarak kullanılır.
2 - Vozokonstriktördür. (0.005 gr-0.01 gr ile bu etki görülür).

71
3 - Koronerler üzerine adrenalin gibi dilatatör etkir.
4 - Bulbustaki solunum merkezini eksite ederek solunum düzen-
sizliğini giderir.
5 - Gözde midriyaz yapar. Sistemik uygulanmasından sonra gö-
rülen midriyaz, glaucomdaki göz içi tansiyonuna etkimez ise de yine
ihtiyatlı olmak gerekir.
6 - Bronkodilatatördür. Bunun için astım bronşial ve solunum
yetersizliğinde kullanılır.
7 - Taşifilaksi yapar.
8 - Allerjik hastalıklarda belirtileri önleyici bilhassa yerel kızar-
tılarda dekongestionant etkir.
9 - Spinal anestezide, procain veya başka anestezikler hipotansiyon
yapabilir. Bunu önlemek için efedrin ve lokal anesteziklerle beraber
verilir.
10- Sinir-Kas preparatında, efedrin antikürarizan olduğundan,
myastenia gravis'te, neostignJne yardımcı olarak kullanılır.
Kullanılışı: Tansiyon düşmesi hallerinde vazokonstriktör olarak
kullanılır.
Kontrendikasyonu, Hipersansitivite, hipertansiyon, hipertroidizm"-
dir. Siklopropan anestezisinde kontrendike değildir.
Allerjik burun nezlesi veya burundaki iltihabi durumlara karşı dam-
la veya ağızdan tablet halinde ve yine başka allerjik hastalıklarda (as-
tım) kullanılır. Yerilme esnasında taşifilaksinin hatırlanması gerekir.
Bu olay vazokonstriktör ve bronkodilatatöı etkide daha çok görülür.
Bu takdirde aynı etkiyi elde etmek için doz arttırmak gerekir.

Aminoksidaza etkiyen aminoksidaz inhibitörü olup başka alanlarda


kullanılanlar:
1 - Psikostimülan timo-analeptiklerden iproniazid (Marsilid) dir.
Bu, TBC tedavisinde kullanılır. İmipramin (Tophranil) timoanalep-
tiktir. Fakat MAO inhibitörü değildir. Marsilid'in, İmipramin'le be-
raber kullanılması tehlikelidir. 50-150 mg dozda kullanılır. Yan etki
olarak ağız kuruması, baş dönmesi ve ortostatik hipotansiyon, karaci-
ğer nekrozu ve hepatit yapar.
2 - İzokarboksazid (Marplan) MAO inhibitörüdür.
3 - Narlid (Phenelzin)
4 - Nialamid (Niamid). Bunlar MAO inhibitörleridir.

72
CONHNHCH2 CH2 CONH-CHJ CÇHÇ
CH2CH2 CH2N(CH3>2 « O
CONHNHCHj"
O '
İMİPRAMİNE MARPLAN US0CAR80XAZID) NİALAMIT

Sempatikomimetik Diğer Maddeler:

Bunlar feniletilamin türevleridir. Etkileri ve formülleri adrena-


linden farklıdır. Bunlar arasında bulunan amfetamin (Benzedrin, Or-
tedrin) dir. Efedrin formülüne benzer yapıda ve etkidedir. Volatil bir
cisimdir. Doz: 2,5-10 mg dır.

Amfetamin Sülfat: Beyaz kristal olup, suda erir. Amfetamin 3


şekilde bulunur. Dekstro (Maxiton), levojir ve dekstro ile levo amphe-
tamin karışımı olan rasemik şeklidir. Rascmik olan Benzedrin (Ortedrin)
dir.

Amphetamıne Sulfate (Benzedrine)

Amfetaminin Etkileri:
1 - Kardiovasküler: Tansiyon yükseltir. Kalbi yalnız bradikardide
hızlandırır.
2 - Düz kasa etkisi: Bronş gevşetici, mesane sfinkterini ise kasıcı
etkir.
3 - Santral sinir sistemine: Anoroksijenik (iştah kesicidir) Yor-
gunluk azaltır. Motrisite (hareket gücü) artar.

Santral sinir sistemine eksitan etkir. Psikoanaleptiktir. Psişik et-


kileri şunlardır: Oföri ve davranış canlılığı verir ve kendine güveni sağ-
lar. Bellek, hatırlama gücü artar, uyku kaçırıcıdır. Yüksek dozları
palpitation, vazomotor bozukluk, ajitasyon, delirium yapar. Bulantı,
kusma, iştah kaybı ve diare ile zayıflama yapar. Bunların sonucunda
yorgunluk ve ruhi çöküntü gelir. Uzun sürede görülen bu belirti 1 de-

73
letici ve mide sekresyoııunu arttırıcı bir maddedir. 0.025 gramlık tab-
letleri ve cc de 0.01 gr lık ampulleri vardır.

H N

T0LAZ0LIN (Prıscol)

Diğer Adrenerjikler

1 - tsoprenalin (Isopropil noradrenalin. Aludrine): Aludrine, adre-


nalindeki N a bağlı metil yerine isopropil radikali getirilerek sentetize
edilen bu maddenin adrenalinden ayrı etkidiği, özellikle şu 3 etkiyi gös-
terdiği bilinir.

OH H

1S0PR0TER0N0L U»oprel)

1 - Hipotansiyon
2 - Adrenalinden daha fazla bronkodilatasyon
3 - Azalan toksisite
4 - Taşikardi

Bu görülen etkilerden, bronş dilatasyonu en önemlisi olduğundan


astım bronşial tedavisinde tablet şeklinde ağızdan 5-25 mg dozda per-
lingual, sublingual veya % 1 lik inhalasyon solüsyonu şeklinde pulve-
rizasyonla kullanılır. Perlingual (linquetler) kullanılırken. Aludrinin diğer
sempatikomimetik etkilerden (santral tremblement ve bulantı gibi)
veya periferik olan (palpitasyon ve bunun neticesi sistol kısalması)
belirtileri görülünce ve kullanan kimseye sıkıntı verince tedavi kesilir.
Bilhassa bronkodilatatör etkisinden dolayı astım bronşial tedavisinde
kullanılır. Etkisi beta reseptörler üzerine olduğundan bazan istenmiyen

76
<0 O
CONHNHCH2CH2 CONH-CHJ CflHj
CONHNHCHf
CH2CH2 CH2N(CH3)2
İMİPRAMİNE MARPLAN lIS0CARB0XAZ1D) NİALAM1T

Sempatikomimetik Diğer Maddeler:

Bunlar feniletilamin türevleridir. Etkileri ve formülleri adrena-


linden farklıdır. Bunlar arasında bulunan amfetamin (Benzedrin, Or-
tedrin) dir. Efedrin formülüne benzer yapıda ve etkidedir. Yolatil bir
cisimdir. Doz: 2,5-10 mg dır.

Amfetamin Sülfat: Beyaz kristal olup, suda erir. Amfetamin 3


şekilde bulunur. Dekstro (Maxiton), levojir ve dekstro ile levo amphe-
tamin karışımı olan rasemik şeklidir. Rasemik olan Benzedrin (Ortedrin)
dir.

Amphetamıne Sulfate (Benzedrine)

Arofetaminin Etkileri:
1 - Kardiovasküler: Tansiyon yükseltir. Kalbi yalnız bradikardide
hızlandırır.
2 - Düz kasa etkisi: Bronş gevşetici, mesane sfinkterini ise kasıcı
etkir.
3 - Santral sinir sistemine: Anoroksijenik (iştah kesicidir) Yor-
gunluk azaltır. Motrisite (hareket gücü) artar.

Santral sinir sistemine eksitan etkir. Psikoaııaleptiktir. Psişik et-


kileri şunlardır: Oföri ve davranış canlılığı verir ve kendine güveni sağ-
lar. Bellek, hatırlama gücü artar, uyku kaçırıcıdır. Yüksek dozları
palpitation, vazomotor bozukluk, ajitasyon, delirium yapar. Bulantı,
kusma, iştah kaybı ve diare ile zayıflama yapar. Bunların sonucunda
yorgunluk ve ruhi çöküntü gelir. Uzun sürede görülen bu belirti 1 de-

73
falık yüksek doz almakla da olabilir. Bu kronik etkiden farklı boyut-
larda bir belirtidir. Santral solunum merkezi eksitasyonu, hipertemi,
hipertansiyon ve midriyazdan ileri gelen sıkıntılar doğurur. Tehlikesi
toksikomanojen olmasıdır. Alışkanlık yapar. Depressif psikozlar ile
asteniklerin tedavisinde uyarıcı etkisinden faydalanılır. Analjezik
hipnotiklerde görülen hipnozu giderici olarak kullanılır. EEG ile uykuyu
kısalttığı görülür. Parkinsonluda, atropinik türevleıle birlikte verile-
bilir. Hipotansiyona karşı ve rinofarinjit halinde sempatomimetik et-
kisinden dolayı kullanılır.

Amfetaminin d, şekli, rasemikten 2 defa daha etkili olmasına rağmen


toksiktir. Dekstro amfetaminin tartarat tuzu (Maxiton) adı ile kullanı-
lır. Doz 2,5 mg dan 50 mg a kadar verilebilir (günde) 5-10 mg la zararlı
etki görülmez. Uzun kullanılmaz. Amfetaminin dekstro izomeri Dexed-
rin adı ile bilinir. Amfetaminin sempatomimetik etkisi efedrinden az-
dır. Vücutta oksidatif dezaminasyonla yıkılır. Böbrek, karaciğer, ak-
ciğer ve kalbe oturur. 24 saatte ıtıah edilir.
Kontrendikasyon: Uykusuzlarda, kronik kalp hastalarında, sempa-
tomimetik etkiden dolayı kullanılmaz.
Pervitin (Vonedrine): N-Metil amfetamindir. Amfetamin gibi
etkir. Onun gibi, santral endikasyonlarda ve de hipertansiyon yaptırıcı
olarak kullanılır.

Phenylpropylmethylamıne
Hydr-ochlorı de ( Vonedrîne)
Synephrine (Sympatol): Metilaminoethanol oksifenildir. Neosy-
nephrine (Metosympatol) dur. Bu iki izomer, adrenalinden dayanıklı ve
daha uzun etkilidir. Fakat etkisi daha zayıftır. Sympatol atım hacmini
%30 arttırır. Bu bakımdan Digital tipinde bir tonikardiaktır. Ventri-
kül eksitabilitesini IV yapılsa dahi arttırmaz.

Doz: 500 mg peros veya 100-150 mg IM


Neosynephrine (Metasympatol, Phenylephrine): Uzun etkili vazo-

74
konstriktördür. Synephrine (Sympatol) gibi toııikardiak değildir. Neos-
ynephrine dekongestionant, gözde mvdriaz için lokal olarak da kul-
lanılır.

HOCHCH2NHCH3

OH
Feni lefri n
Veritol: Etkisi simpatole benzer. Ancak periferik vazokonstriksi-
yon yapmaz. Kan basıncını arttırır, bu etkisi de atım hacmini arttır-
mak/a olur.

NHCH 3
CH 2 CHCH 3

OH
VERITOL
Napthazoline (Naphozoline naphtyl imidazolin, Privine): İmida-
zolin bileşiğidir, Efedrin'e benzer sempatikotrop etkilidir. Mukozalar
üzerinde yaygın vazokonstriktör etkidiğinden KBB ve göz hekimli-
liğinde Klorhidrat veya nitrat tuzunun % 1 lik solüsyonu mukoza şiş-
liğini giderir. Aynı zamanda kuvvetli antihistaminiktir. Uzun zaman kul-
lanılırsa, atrofik rinitis yapar.

Naphazolıne Hydrochlonde (Privine)

Priscol: İmidazolinin benzil şekli, benzil imidazolin (Prisol) tama-


men adrenalin antagonisti ve histamin etkileri taşıyan damar geniş-

75
letici ve mide sekresyonunu arttırıcı bir maddedir. 0.025 gramlık tab-
letleri ve cc de 0.01 gr lık ampulleri vardır.

Diğer Adrenerjikler

1 - tsoprenalin (İsopropil noradrenalin. Aludrine): Aludrine, adre-


nalindeki N a bağlı metil yerine isopropil radikali getirilerek sentetize
edilen bu maddenin adrenalinden ayrı etkidiği, özellikle şu 3 etkiyi gös-
terdiği bilinir.

1SOPROTERONOI U»oprel)

1 - Hipotansiyon
2 - Adrenalinden daha fazla bronkodilatasyon
3 - Azalan toksisite
4 - Taşikardi

Bu görülen etkilerden, bronş dilatasyonu en önemlisi olduğundan


astım bronşial tedavisinde tablet şeklinde ağızdan 5-25 mg dozda per-
lingual, sublingual veya % 1 lik inhalasyon solüsyonu şeklinde pulve-
rizasyonla kullanılır. Perlingual (linquetler) kullanılırken. Aludrinin diğer
sempatikomimetik etkilerden (santral tremblement ve bulantı gibi)
veya periferik olan (palpitasyon ve bunun neticesi sistol kısalması)
belirtileri görülünce ve kullanan kimseye sıkıntı verince tedavi kesilir.
Bilhassa bronkodılatatör etkisinden dolayı astım bıonşial tedavisinde
kullanılır. Etkisi beta reseptörler üzerine olduğundan hazan istenmiyen

76
etkiler de meydana çıkarabilir. Örneğin brankodilatssyon yaparken taşi-
kaıdi ve taşikardi sonucu sistol'ün kısalması ve buna bağlı yetersizlikler
izlenebilir. Kalbin hızlanması (taşikaıdi) neticesi tansiyon vükselmez.
Aludrin periferik vasodilatatördür. Yüksek doz adrenalin ile her doz
noradıenalin vazokonstriktördür.

OH H
ı /
CH-CH2-NX /CH.
X CH
\CH
3
H O ^ ^
I soproterenoı
İsopı-oteronol Sulfate: lsonorin: Sublingual tablet 10 mg.
3 - Etilnorepinephrine (Butanepherine): % 2 inj. % 1 ml. de 2 mg.

NH2
H 0 C H C H C H 2 CH3

ETHYLNOREPıNEPHRıNE
4 - Methoxyphenamine (0rtoxine): 0.1 gr. lık tabletler.

CH3
1
CH 2 CHNHCH3
CH3O

METHOXYPHENAMINE

77
5 - Nylidrin HCI (Arlidrin HCI): Etkisi izoproterenol gibidir.

OH CH 3 y H
^CH-CH-N / C H 2 C ^ 2
^ ^ CH

HO
NYLİDRİN HYDROCLORIDE ( A r l i d i n )
6 - Yasodilan (îsoxuprin HCI): Beta reseptörlere etkir.
OH ÇH 3 / H
_ CH-CH-N CH,0
CH
CH3
H c N ^
ISOX PRIN E HYDROCHLORIDE (Vasodilsn)
Adrenerjik Vazok-jnstriktörler:
Sympatol (Synephrine): Tesiri adrenalinden zayıftır, fakat daha
uzundur. Bunun yanında Neosynephrine denen preparat adrenalinden
5 defa daha zayıftır. Kalbe etkimez. Ancak vazokonstriktör etkisi mev-
cuttur.

N O C H C : ; 2 *:HCH 3

SYNEPHRlî^E (Sympathol)
Adrenerjik Bronkodilatatör:
İzoprenalin (Protochylol, Cay ti ne)

OH y H

C H " C H r ^ C H C H 2

V Ch3

PROTOCHYLOL (Caytine )
78
ADRENERJİK M.S.S. STİMULANLAR:
Amphetamiue (Dextro amphetamin, Dexedrine, Metamphetamin,
Desoxyephedrine)

Senıpatikominıetik İştah Kesenler:

Phenmetrazine (Gracidine): Amfetamin yapısına benzer sempatiko-


mimetik bir maddedir. Amfetamin gibi psikostimulandır. İştah azaltıp,
zayıflatsın diye kullanılması esnasında santral etkilerinden olan
ajitasyon, uykusuzluk, hipertansiyon, palpitasyon ve baş ağrısı görüle-
bilir.

CH 3

Phenmetrazine Hydrochlonde
(Preludin)

Adrenerjik Yazodilatatörler: İzoproteranol (Nylidrin) ve İsoxup-


rin (Yasodilan) dır.

Adrenerjik maddeler'de
Titraj: İki usulde yapılır.
1 - Şimik (farmakolojik etkileri farklı olan maddelerle kimyasal
inceleme)
2 - Biolojik (demedülle edilmiş köpekte tansiyon yükseltici etkinin
aranması, dekapite ve demedülle kedide de aynı tansiyon yüksekliği-
nin gösterilmesidir).

79
Sempatikomimetiklerin Farmakolojik İncelenmesi:

1 - Atropinize ve vagotomize kedi, köpek, tavşan anesteziye ve


bilhassa deserebre edildikten sonra tansiyonun sempatomimetiklerle
yükselmesi görülerek kanaat getirilir. Cocain önceden verilerek tansiyon
yüksekliği arttırılabildiği gibi ergotamin ve yohimbin verilerek aksine
giderilebilir.
2 - Vazokonstriktör etki, pletismografik olarak böbrek volümünün
azalması ile de gösterilir. (Vena Femoralis veya kulak venasına devamlı
perfüzyonla)
3 - Pilokarpin'le husule getirilen bronkokonstriksiyonun köpek
ve kobay solunumu yazdırılırken sempatik maddenin bunu kaldırması
ile,
4 - Kuşun kafesindeki hareket ve seslerin Amfetamin verilmeden
ve verildikten sonraki hareket ve cıvıltısında yapacağı değişikliği mu-
kayese ederek kanaat getirilir.
Sempatıkomimetikleri kimyasal yapıya göre de 2 gurupta toplamak
mümkündür:

1. Kateşölamin'ler
Adrenalin, Noradrenalin, Dopamin ve benzerleri
Bu benzerleri de üçe ayırarak incelemek mümkündür.
a) Alfa stimulanlar (Vazokonstriktörler bunlar arasında: Pheny-
lephrine (neosynephrine, methoxamine (Vasoxyl), Etilefrin (effortil),
Metaraminol (Aramine) vardır.
b) Beta 1 ve beta 2 stimulanları: Mephentermine (Wyamine) Orcip-
renaline (Alupent)
c) beta 2 stimulanları: Salbutanol (ventolin) isoksupirine (Duva-
dilen) yalnız bıonş genişletir astım bronşial de kullanılır.
Beta (1) reseptörler kalp, damar ve uterusta bulunur ve buralara,
etkir. Beta (2) reseptörleri ise broşlarda bulunur ve broşlara etkilidir.

OH CH-s
I I J

HO /CH-CH-NH2

Metaraminol Bstartrate (Aramine)

80
CH H
V
C H , - Cı~ N
£ ı
C H 3^ C H 3

Mephentermıne sulfate (Wyamine)

CH2-OH
U—1 CH3
HO f \ ç H - C H 2 - N H - - C - C K 3

V- / OH CH,

Salbutamol (Ventolin)

Adrenerjik Preparatlar ve Dozları:

Adrenalin (Epinephrine): Hafif kahverengi veya beyaz kristal bir


tozdur. Suda erir, alkol ve eterde erimez. Nötral veya alkali ortamda
stabl değildir. A ğ ı z d a n dozu 0.001-0.005 gram, cilt altı 0.0005-0.002
gramdır. Adrenalin solüsyon (Solute adrenaline) % 1 liktir ve yapısı
sudur:

Adrenalin 0.1 gr
NaCI 0.8 gr.
HCI 1.1 cc
Na2S03 0.08 gr
Eau distille ad. 100 gr
Doz: 15-20 gtts: 1 gr.
Ephedrine HCI: Efedrin klorhidrat: 0.05-0.20 gr.

Amphetamin (Benzedrin): 5 mg tabletlerinde günde 3 tane.


Privin (Naphazoline chloridum): % 1 lik solüsyonu rhinitis'te kul-
lanılır.

81
İsopralin Sulfas (İsopreııalin sulfate): Peros 0.01-0.02 gr.
Epinephrinin kullanıldığı yerler yukarıda anlatıldı. Burada daha
özet olarak tekrarlanacaktır.
1 - Bronşial astım'da 1 / 1000 lik 0.1-0.5 ml cilt altı veya yağdaki
solüsyonu 1 / 500 olarak kas içi zerki uzun tesir yapar. Spray olarak
(nebulizer) 1 / 1 0 0 lük solüsyonu boğaz içine püskürtülür.
2 - Urticaire, angineurotic ödem ve serum hastalığında 0.5-1
ml 1 / 100 lük solüsyondan 1 cc deri altı veya kasa zerk edilir.
3 - Burun ameliyatlarında burun ve boğaza epinefrinli pamukla
tampon yapıldığında, damar daraltıcı ve lokal hemorajiye mani ola-
rak (epistaxise) denen burun kanamalarına karşı da kullanılır.
4 - Konjonktivitis ve blepharitislere karşı çinko sülfat, borik asit
ve epinephrinden istifade edilerek tedavide kullanılır.
5 - Akut kalp durmalarına kaışı Vena jugularis içine veya doğrudan
doğruya sağ atriyuma (sinüsün bulunduğu sahaya) tatbik edilir.
6 - Lokal anesteziklerin etkisini uzatmak için novacainin 1 /1000
lik solüsyonunun heı 5 cc için 1 damla epinephrin kullanılır.
Epinephrinle, Ephedrin Arasındaki Farklar:
Adrenalin 5-10 gama IV olarak veriluse, devamlı ola±ak ve her zerk-
ten sonra aynı derecede tansiyon yükselmesi gösterir. Kısa bir süre so-
nunda bu yüksek tansiyon normale avdet eder. Çünkü adrenalin par-
çalanır, vücutta kalmaz. Halbuki ephedrin solüsyonu IV olarak de\ analı
veıiliıse ilk önce tansiyon yükselmesi olur. ikinci defa verildiğinde de
yine yükselme olur, fakat üçüncü defadan sonra yükselme azalır. Efed-
rindeki bu hal taşililaksi denen olaydan ileri gelir. Bu vucudun ilaca
adapte olmasıdır.
Lokal anesteziklerle adrenalinin verilmesinin nedeni, lokal aneste-
ziğin vucuda girişinin adrenalinin vazokonstriktör özelliği ile yavaş-
latılmasıdır.
Adrenalin, böbrek damarları üzerine de diğer damarlardaki gibi
daraltıcı etkimesinden dolayı diürezi azaltarak etkir. Böbrekteki bu
fonksiyon onkograf denen bir apareyle ve idrar damla sayısının azalıp
çoğaldığı sayılarak ölçülür.
Adrenalin bronş kasları üzerine genişleticidir. Bundan dolayı astım
bronşialde veya deneysel olarak Histamin ve pilocarpin ile yapılan
bronkokonstriksiyon'a deneysel astım krizlerine mani olmak için de
kullanılır.

82
Tersiyer palpebra üzerine kastırıcı etkir.
Glandlar üzerine, damarları daralttığından dolayı, sekresyonu
azaltıcı olarak etkir.
Uterus üzerine değişik hayvanlarda değişik tutum gösterir. Tav-
şan ve kadın uterusunda eksitan rol oynar.
Göz üzerine midriyatik etkir. Aynı zamanda exophtalmie denen
Basedow hastalığındaki belirtiyi meydana getirir.

Çizgili kası kastırır. Bundan dolayı enerji sarfım arttırır


Sinerjik Durumu: Cocain ve benzeri maddelerle sinerjiktir. Bu etkiyi
kesin olmamakla beraber cocainin MAO üzerine inhibitör etkimesine
bağlayanlar da vardır. Ephedrin de MAO inhibitörü olarak etkir.
ANTAGONİSTLERİ: Sempatikomimetik etkisini antagonize eden,
baskı altına alabilen, azaltan sempatikolitik maddeler mevcuttur.

SEMPATOLİTİKLER

Bunlar Adrenerjik ve sempatomimetik etkinin antagonistidir. Bu


periferik bir etki olup, adrenalin gibi etkiyen sempatomimetiklerin alfa
reseptör üzerindeki vazokonstriksiyon, splenokontraksiyon, membrana
nictitansı kastırıcı etkileriyle beta reseptörlerin bronkodilatasyon ya-
pıcı ve barsakta peristalizm yavaşlatıcı olan etkilerinin inhibe edilmesi-
dir.

Bu inhibisyonda da bazen yalnız tansiyonun düşmesinin belir-


ginliğinden yani adrenolitik etkiden veya tansiyon düşmesi ile beraber
diğer alfa reseptör fonksiyonlarının da inhibisyonu görülürse sempato-
litik ve adrenolitik etkilerden bahsedilir.

SEMPATOLİTİK V E Y A ADRENOLİTİK MADDELERİN ET-


K İ L E R İ : Bunlar dopamin, noradrenalin ve adrenalinin yani kate-
şölaminlerin sentezine engel olmaz ve onları tahrip etmez. Ancak te-
şekkül eden ve mediatör şimik denen ara maddenin reseptör üzerine
fiksasyonuna ve reseptörde yapacağı değişmelere ya reseptöre girmesine
engel olarak veya onları orada bloke ederek, etkisizleştirerek engel
olur.
Sempatolitiklerin etkileri için, adrenalinin ranverse olmuş etkisini
görmekle, yani Arteria Femoralis içine verilen (Intra arterial) epineph-
rinin vazokonstriktör etkisinin yerine (hipotansiyon) görülmesi ile ye-
tinilir.

83
Sempatolitiklerden bazıları kateşolamin liberasyonunu azaltarak
etkirler. Sempatolitik etkiler iki tip deneyle incelenir.
1 - Adrenalin, noradrenalin, injeksiyonundan sonraki hipertansi-
yona sempatolitiklerin antagonist etkilerinin gözlenmesi ile
2 - Adrenalin veya Noradrenalin'in injeksiyonu yapmadan sem-
patik sinirin uyarılmasıyla çıkan adrenalinin, meydana getireceği hi-
pertansiyona sempatolitiklerin antagonist etkileri incelererek.
Burada sempatolitik etki, a) Periferik b) Santral etki olarak iki tipte
açıklanabilir. Periferik sempatolitikler; post ganglioner sinirden salı-
nan sempatikomimetik maddelerin (kateşölaminlerin) liberasyonuna,
salınmasına etkirler. Santral sempatolitikler ise preganglioner sinirdeki
kateşolamin sentez fazına etkiler. Adrenolitikler genellikle kateşolamin
liberasyonuna az etkili fakat alfa ve beta reseptöre etkilidir.
Sempatolitik madde, adrenalekıomize hayvanda, splanknik sinir
eksitasyonununun sonucu saptanan hipertansiyona mani olmalı ya hi-
potansiyon yapmalı veya tansiyonu normal seviyede tutmalıdır.
Sempatik Ganglion cervikal'in post ganglioner lifinin uyarılması ile
veya adrenalin zerk edilmesi ile membran niktitans kastırılır. Sempato-
tolitik madde uygulanmadan önce veya uygulanmadan sonra bu etkinin
kaybolup kaybolmadığı araştırılarak, sempatolitik olduğu veya sempa-
tolitik olmadığı sonucuna varılır. Buna göre yukarda yazılan her iki
olaya yani tansiyona veya membran nictitans kasılmasına etkiyen mad-
delere tam sempatolitikler yalnız birine etkiyen veya her iki etkiyi de
yavaşlatan veya olayların tabiatını değiştirenlere de tam olmayan ad-
renolitik maddeler denir.
Bu deneylerde Adrenalin ile sempatolitik maddenin belirli dozları
incelenmiştir. Epinephrinin yüksek dozlarının adrenolitik maddenin
blokajına engel olup olmadığı belirgin değildir. Esasında blokad mad-
deyle epinephrinin yüksek dozu arasında kompetitif bir antagonizma
olduğu gözlenir.
Sempatik maddelerle etkileşen alfa ve beta iki cins reseptör mev-
cuttur. Alfa reseptörler epinephrin ve norepinephrin'in eksite edici
etkileriyle, beta reseptörler Epinefrin'in inhibe edici etkileriyle etkilenir.
Beta reseptör üzerine en etkili madde isoproterenol (İsuprel) dir. Alfa
reseptörler, adrenerjik bloke edicilerle (alfa blokörler)le bloke edilir.
Beta reseptör stimulanı izoproterenolün, dichloro analcğıı olan ve DCI
adıyla bilinen sentetik maddenin beta reseptörlere doğrudan doğruya
ne inhibe edici ne de eksite edici etkiden mahrum olduğu ancak epineph-

84
rinle beraber kullanılınca epinefrinin etkidiği beta reseptörlere etkiyerek
epinefrinin bronkodilatatör etkisini ve küçük epinephrin dozunun
vazodilatatör etkisini ve diğer epinefrin etkilerini bloke ettiği saptandı.
Bu etki beta blokajı olarak adlandırıldı, bunu yapanlara da beta blokerler
adı verildi. Alfa reseptör blokajı yapan dibenzilinin etkisinin cation
exchange'ı azaltarak etkidiği gösterildi. En eski adrenerjik blokadlar
arasında ergo alkaloidleri bilinmektedir. Ergot'nun Ergotin ile ergo-
tamin alkaloidleri bunlar arasındadır. Adrenerjik blokadlar şu grup-
larda incelenirler:
Sempatolitik veya adrenolitik olarak da söylenen bu maddelere
adrenerjik blokaj yapıcı demek daba uygundur. Guruplara ayırma ince-
lemeyi kolaylaştırmak içindir.

Adrenerjik Blokaj yapıcılar veya sempatik sistem inhibitörleri:


1. Grup: Ergotamin ve dihidro deriveleri.
2. İmidazolinler, Priscolin (Tolazolin), Regitin (Phentolamine)
3. Grup: Betahaloalkil aminler, Chloroetil amin deriveleri (Di-
benamide Dibenzilin)
4 - Grup: Dibenzazepin deriveleri, İlidar: Renksiz kristal tozdur,
acı lezzetlidir. Suda %2,5 erir. İlidar, adrenalin, noradrenalin etkilerini
bloke eder, Chloroform ve Adrenalinin fibrilasyonuna karşı kalbi korur.
5 - Grup: Benzodioxanlar, Piperoxan, Prosympal
F 883: Prosympal, F 933: Piperoxan
6 - Grup: Dipbenyl deriveleri, F 1262: Dacorene
7 - Grup: Yohimbine, Corynanthine
8 - Grup: Rauwolfia alkaloidleri, Ajmalicin (Hydrosarpan, Rauba-
sin)
9 - Grup: Hydrazinophtalazine (Apresolıne)
10- Grup: Cafein ve diğerleri (Theobromin, Theofillin, Papaverin
ve sex hormonları)
11- Grup: Kateşolaminlere etkiyen sempatolitikler, Bretylium, Da-
renthine, Guanethidin, Metildopa (Aldomet).

Sempatolitikleri, doğal veya sentetik olarak da ikiye ayırabiliriz:


1 - Doğal Olanlar:
a) Ergot de seigle ve alkaloidleri
b) Yohimbine ve izomeri, Corynanthine

85
c) Rauwolfia alkaloidleri ve Ajmalicine
2 - Sentetik Olanlar:
F 883, F 933 ve diğerleri gibi.

Doğal olan sempatolitiklerin bazıları triptamin çekirdeğine malik-


tir. Bu çekirdek serotonin (5 HT) de de vardır ve bir indol derivesidir.
Yohimbin, Reserpin ve Ajmalisin ise farklıdır.

Ergot de Seigle (Secale cornutum) (Çavdar Mahmuzu) ve Alkalo-


idleri:
Ergot, Claviceps purpurea denen, Ascomycetes cinsi mantarın sc-
lerot'udur. Çavdarda bulunan bu mantar, yağmurlu, rutubetli mevsimde
de artar. Mantarın sporları, mycelium'ları böcekler ve rüzgarla her tarafa
yayılarak etkili olur. Sclerot, çavdar üzerinde parazit olan ve yeni bir
yapıdır. Esmer, siyah şekilde bitkiden kolayca farkedilir. Sclerot (skleroz,
sklera, kalınlaşma) mantarın son kuru şeklidir. Ergot triptofanın dekar-
boksilasyonundan elde edilen ve triptamin radikali türevlerinden olan
lizerjik asidi ihtiva eder.

Ergotta bulunan lysergic asidin 1 şekli d şeklinden daha aktiftir.


Orta çağda fakir halk, kıtlıklardan dolayı, çavdar mahmuzu denen
sclerotu ihtiva eden hiç temizlenmemiş veya az temizlenmiş buğdayı ve
hububatı yediğinden ergotismus denen ve epidemi yapan, ergo zehirlen-
meleri görülürdü. Ergot zehirlenmesinde: İşitme güçlüğü, sendelemek,
kas kasılma zorluğu, bulanık görme gözlenir. Bu belirtileri 3 şekilde
toplamak mümkündür.

1 - Damar Üzerindeki etkiler:

2 - Santral sinir sistemine etkiler: Deride böcek gezmesi gibi de-


ğişik duyular yanında yukarıda anlatılana ek olarak parezi (uyuşuk-
luk) ve lokal anestezi.

3 - Kaslardaki etkiler; tonik spazm.

Zehirlenme, ekstremitelerin gangrenle kuruması ve siyahlaşarak


düşmesi şeklinde neticelenir. Burada kanama olmadan ekstremite düş-
dü günden, ignis sacer (Kutsal ateş) ile kesilmiş kabul edilir ve buna iz
bırakmadığından saint Antoine ateşi de denilirdi. Bu evliyanın manas-
tırına kapananlar temiz undan yapılmış ekmek yediklerinden dışardaki
zehirlenme arazı, manastırda kalındığı müddetçe hafiflemiş veya tama-
men giderilmiş görünürdü.

86
Ergo yapısında iki Grup Madde Vardır:
1 - Ergoda bulunduğu gibi başka kaynaklarda da bulunanlar
2 - Ergonun aktif maddeleri ve yalnız ergoda bulunanlar

1 - Bu grupta inorganik maddelerle KH, gliserid, sterol, pigman,


amino asit ve amin bazları ile ayrıca kolin ve asetilkolin bulunur. Amin
bazlarından ve aminoasit dekarboksilasyonundan elde edilen histamin
ile tramin ergoda az bulunmasından dolayı az etkili olurlar. Bunlardan
başka bu grupta, bilinmeyen maddeler de bulunur.
2 - Bu grupta ergo'nun aktif maddeleri denen ergo alkaloidleri var-
dır. Ayrıca bu grupta, steroller ile bunlar arasında provitamin olan er-
gosterin de bulunur. Bütün ergo alkaloidleri adrenerjik bloke edici
değildir. Ergo alkaloidlerinin bir kısmı, vasküler baş ağrısına karşı et-
kili, bir kısmı uterusa kastırıcı, bir kısmı da hipotansif etkilidir. Bileşi-
mindeki Lysergic acid'den dolayı LSD üzerindeki çalışmalarda 5HT
(Serotonin)e karşı LSD'nin antagonistik etkisi bulununca konuya ilgi
daha artmıştır. Ergo, adrenerjik bloke edici etkisinden ve adrenalinin
presör etkisini tersine çevirmesinden dolayı kullanılır. Lysegic acid
triptamin'e yakın formüldedir. Triptamin, tri^tofanın dekarboksilasyonu
ile elde edilir. Ergot Molekülünde lizerjik asid, amino asid, prüvik asid
ve prolin olarak 4 kısım vardır.

Ergonun bilinen detaylı esas yapısı şöyledir:

1) Lysegic acid
2) Fenil alanin, leucin, valin gibi amino asidler.
3) Pyrolin
4) Prüvik, dimetilprüvik asid

Ergo; çok karışık bir maddedir. Bugün bilinmeyenler yanında özel-


likleri bilinen bazı alkaloidler taşır. Ergo alkaloidleri, suda eriyen ve
erimeyen olarak 2 ye ayrılır.

1 - Suda erimeyenler: Ergotoxin ve Ergotamin


2 - Suda eriyen: Ergometrin'dir.

Suda erimeyen Ergotoxinde: Ergocryptin, Ergocrystin, Ergocornin


olarak 3 alkaloid karışım halinde bulunur. Suda eriyen Ergometrin
İngiltere'de bu adla, İsviçre'de (Ergobasine) adıyla, Amerika' da ise
Ergonovine adıyla ve memlekete göre değişen isimlerle bilinir. Ergomet-
rin'in de aktif olmayan ve ergometrinin adlı izomeri vardır.

87
Ergotoxin izomeri Ergotoxinin
Ergocoristine izomeri Ergocristinine
Ergocornine izomeri Ergocorninine
Ergokryptine izomeri Ergokryptinine

Ergokryptin, Ergokrystin, Ergocornin alkaloid karışımı olan ergoto-


xin'in ve diğer alkaloidlerin izomerleri yukarıda yazılmıştır. Ayrıca suda
eriyen ve erimeyenler arasında mütalâa edilen Ergosin ile izomeri Er-
gosinin alkaloidleride mevcuttur. Fakat aktif değildir. Ergo preparat-
larının d şekillerini elde etmekle de yeni izomerler elde edilmiştir. Bun-
lar diğerleri kadar etkili değildir. Ergotoxin'in izomeri de Ergotoxi-
nin dir. Bunlar analiz edildiklerinde, Lysergic acid, prüvik acid, d
prolin, amonyak ve farklı bazı amino asitlere ayrılır. Bu Ergotoxin'i
teşkil eden Ergokrystin'de Lizerjik acid yanında dimetil prüvik acid
ile prolin ve lösin bulunurken Ergokornin'de ise hepsinden fazla valine
görülür. Ergotamin'de lizerjik asid prüvik acid, d'prolin, amonyak ve
aminoasid olarak da fenil alanin görülür.

Emilme ve Atılma: Suda erimeyen alkaloidler gastrointestinal ka-


naldan geç ve gayrı muntazam resorbe olur. Suda eriyenler ise kolay ve
muntazam emilir. Ergo'nun akibet ve ıtrahı kesin bilinmiyor.

0
h J m .

Ergotamin
Ergotamin ve Ergotoxin Grubunun Müşterek Etkileri:
1 - Zayıf dozlarda, damar ve uterusa sempatomimetik (insan ve
tavşanda adrenalin kastırıcı ) etkir.

88
2 - Kuvvetli dozda sempatolitik etkir (Adrenalin ranverse olur,
noradrenalin olmaz).
3 - Düz kas lifi (Fibr-lisse) üzerine myotonik (ocytocique) dır.
Bu nedenle direkt uterusa ve damara kastırıcı etkir.
Ergotamine'nin 1909 da Dale tarafından etkileri gösterilmiştir.
1 gramı, 50 cc su veya alkolde solüsyon olabilir. Bu zor erime demektir.
Ergotamin; Hidroj enlenerek dihidroergotamin elde edilir.
Santral Sinir Sisteminin Ergotamine Cevabı: Dale ve Barker 1909 da
Ergotaminin santral sinir sisteminde zayıf klonik konvülziyonlar'a
neden olduğunu ve sonra bu semptomların ataxi, stupor, yorgunluk ve
solunum merkezi felci ve hipertemi ile ölüm ile sonuçlandığını kanıt-
ladı.
Ergotamin'in sirkülasyona etkisi: Laboratuvar hayvanında, Ergo-
tamin damar içine zerkten hemen sonra hipertansiyon yapar. Kedide,
damar içi ergotamin zerki tansiyon yükseltir. Bunun, deserebre kedide
görülmesi periferik etkiyi gösterir. Bu olay nikotinlenip ganglionların
blokajı sonucu giderilir. Bunun için, Ergotamin'in etkisi ya doğru-
dan doğruya direk damar kasına etkiden veya endirekt konstriktör
sinire etkiden ileri geldiği kabul edilir. Bu daha ziyade arteri daraltıcı
direk etkiden dolayı kabul edilir. Ergot'dan sonra tekrarlanan adrena-
linle tansiyon düşer. Burada alfa reseptörlerin blokajı sonucu Adrena-
lin'in beta reseptörlere etkiyerek inhibitör veya rölaxan etkisi ortaya
çıkar. Bu tekrarlanan ergotaminle de inhibisyon olarak gözlenir. Er-
gotamin'in, IV zerkten sonra yaptığı tansiyon yükseltici etkisi, insan-
da 1-2 mg ağızdan alınmakla görülmez.

Ergotaminin gastroentestinal kanala etkisi: İnsanda ağızdan 1 mg


Ergotamin, mide boşalmasında, 16-36 saat gecikme yapar. Bu mide
kaslarına direkt depresan etkisindendir.

Ergotamin'in pupile etkisi: Küçük doz Ergotamin pupil diltasyonu


yapar. Bu iris radier kasımn konstriksiyonundan olur. Geniş doz Ergo-
tamin ise pupili daraltır. Myosis yapar.
Ergotaminin uterusa etkisi: Ergotamin'in uterusa kontraksiyon yap-
tıran etkileri, Ergometrin gibidir. Uterus tonüsü ve ritmik kontrak-
siyon kuvveti artar. IM zerkte etki oral yoldan daha fazladır. Oksi-
tosik etki 20 dakikada başlar, 1 - 2 saat devam eder. Epinephrinin muh-
telif cins uterus üzerine ayrı ayrı etkidiği bilinir. Sıçan ve kobayda gev-
şeme, tavşanda kastırma, gebe kedide kastırma, gebe olmayanda gev-

89
şeme görülmesi sempatik sinirlerin motor ve inhibitör etkilerinden ileri
gelmektedir. Ergo zayıf dozda uterus tonüsünü arttırır. Ritmik kontrak-
siyonları sıklaştırır, doz artarsa spazm yapar ve devamlı tetanik kontrak-
siyon saatlerce sürer. Uterusun Ergoya duyarlılığı olgunluğu ile ve gebe
olup olmaması ile değişir. Gebe uterus (gravid) çok hassastır. Östrojen
hormon ergo duyarlılığını arttırıcı etkir. Progesteron ise ergoya refrak-
ter kılıcıdır.

Ergotoxin grubu alkaloidler uterusa, Ergometrinden az etkilidir.


Ergotamin'in ağızdan etkisine güven olmaz. Ve 30 dakika sonra
etkir. 12-14 saat sürer. Ergometrin, Ergotaminden 2-3 defa kuvvetli
etkir. Ve Ergotaminden çabuk emilir. Tavşanda 112 milyonda 1 kon-
santrasyonda Ergometrin etkili, gebe kadına pareııteral 0.1 mg. etkili,
ağızdan 0.5 mg etkilidir. IV zerkte ise 1.5 dakikada uterusa etkilidir.
IM 2 - 4 dakikada oral yolla 4 - 8 dakikada etkir. Etki 2-4 saat sürer.
Ergotamin bakire kedi ve sıçan uterusuna eksitandır. Adrenalinin,
bakire ve gebe kedi uterusuna kontrakturan etkisi de ergo ile kaldırı-
lır.

Eskiden Ergotamin, doğumu tecil etmek için kullanılırdı. Uterusu


kastırıp, delivrance'a kurtulmaya mani olduğundan bugün kullanıl-
maz. Pospartum doğum, sonu tamamen boşalan uterusta kanamalara
engel olmak için kullanılır.

Ergotamin Tartrat (Gynergen): Migren, taşikardi paroksistik,


ile, anksiyete hallerin tedavisinde, menapoza bağlı kanama bozukluk -
luklarında tehlikeleri göz önünde tutularak kullanılır. (Syncope, spaz-
ma coronaire ile angine poitrine ve vomissement gibi).
Ergotoxin ve Ergotamin'in hidrojenlenmiş deriveleri:

Dihidroergotamin: 2 mg dozda migrende göllenmeye mani olucu,


vazokonstriktör etkiden dolayı kullanılır. Ergotoxindeki (Ergokornin,
Ergoksristin, Ergokriptin karışımı alkaloidlerin) hidrojenlenmiş derive-
leri olan Hyderjin, vazodilatatör, hipotansör ve bradikardizandır.
3 mg dozda perilerik damar bozuklukğunda kullanılır.

Ergotamin ve Ergotoxin, sempatolitik ve myotoniktir. (Oksi-


tosik). Dolaşım sistemindeki anlatılan periferik etki ile damardaki vazo-
konstriktör etki vazomotor sinir kesilince yine görülür. Bu damar ka-
sına direkt etkidendir.
Ergotamin ve ergotoxin devamlı alınınca gangren görülür. Bu de-
vamlı damar sıkışması neticesi, besleııememek ve endotelyumun

90
zedelenmesinden olan hyalin trombustan olur. Ergotamin'in horoza
2-3 mg zerki horoz ibiğine morartıcı etkir ve gangren olur. Köpekte
20 mg. gangren yapmaz, insanda uzun kullanılma sonucu gangren gö-
rülür.

Ergometrinin, damardaki vazokonstriktör etkisi hafiftir. Büyük


dozları SSS de tremor, mydriaz ve taşikardi yapar. Gangren yapması
hemen yoktur. Ergotamin ve bu seri alkaloidler az dozda sempatomi-
metik etkir. Damar düz lifleri üzerine ergo'nun direk etkisi ile olur.
Ergot kuvvetli doz adrenalin'in hipertansiyon yapıcı etkisini ranverse
eder. Bu 1905 de kedi arteri üzerinde gösterildi. Bu olay arter çeperinde-
ki alfa reseptörlerin ergo ile blokajından ileri gelir.

Ergo ile alfa resptörün blokajı olunca verilen adrenalinle beta


reseptörler uyarılır bunun sonucunda tansiyon düşer. Adrenalinden fark-
lı olarak Noradrenalin, ergonun kuvvetli dozuyla bile ranverse olmaz.
Ergonun tekrarlanan dozları, trombos ve neticede gangren yapar.

Ergometrin Alkaloid Grubu:


Ergotoxin ve ergotaminin aksine Ergobasine (Ergometrin), sem-
patolitik etkiden mahrum fakat uterusa diğerlerinden çok etkilidir.
Tartarat metliyi ergobasine (Methergine) gibi, ergobasin'in metilli
deriveleri de uterus üzerine çok aktiftir. Bunların toksisiteleri de Er-
gotamine nazaran 2-4 defa azdır. Ergometrin ve Methergine oxytocique
etkir. Bu nedenle obstetrik kanamalara karşı kullanılır.
Ergotamin, adrenalini ranverse eder. Aynı zamanda adrenalinin,
hiperglisemiant etkisini de ranverse eder. Ergometrin ise sempatolitik
etkimez. Adrenalini ranverse etmez. Aksine sempatomimetik gibi
mydriaz yapıcıdır. İzole tavşan barsağmı gevşetici etkir. Kurbağa ba-
cağına parfüzyonla vazokontriksiyon yapar.
Kronik zehirlenme: Total 10 mg. ergotaminden sonra, önce 1. Şekil
zehirlenme el, ayak kaşınması, parastezi, gangren sonra 2. Şekil Ergo-
tismus konvülzivus, şiddetli ağrılı epilepsiye varan konvülsiyon, kontrak-
siyona varan adele atrofisi, el, ayak morarması, karın alanında hissiz-
likle beliren zehirlenme görülür.
Akut Zehirlenme: Kusma, diare, deride kaşınma, uterusta kanama,
abort, kollaps konfüzyon mental ve durdurulamayan susuzluk yapar.
Tedavi: Ergotismus yapan preparatlarm kesilmesidir. Damar ara-
zına karşı nitrit, papaverin hiderjin verilir.

91
Preparat:
1 - Poudre Secale corııutum (Ergot de seigle) Çavdar mahmuzu.
1-5 gr. kurutulmuş sclerottur.
2 - Ext. fluide de ergot de seigle: 50 gtt: 1-3 gr. verilir. Etkisi ergo-
metrin yönünden beklenerek kullanılır.
3 - Ergotine de Bonjean: 1-4 gr. su ile yapılan bal kıvamlı ekstre-
dir.
4 - Ethan sulfonate de Ergotoxine: 1-3 mg. renksiz, kokusuz
kristaldir. Suda az erir.
5 - Tartrate d'ergotamine: 1 / 4 mg. Renksiz veya beyaz kristaldir.
500 kısım suda erir.
Tartarat d'ergotamin (Gynergene) denen 1 mg. lık drajeleri, 0.5
mg. lık ampulleri mevcuttur. Damlası 15 gtt: 1 cc: 1 mg. ergotamin.

6 - Bellergal tabletlerinde:
Bellafolin 0.0001 gr
Ergotamin 0.0003 gr. gr.
Luminal 0.02 gr. bulunur.

7 - Ergometrin (Ergonovin): 0.001-0.002 gr. Renksiz kristaldir,


suda az erir, hafif acıdır.
8 - Ergometrin maleate: 1 / 4 - 3 / 4 mg. beyaz, sarımsı tozdur. 36
kısım suda erir. Ergometrin maleate injectable: Basergine, 1 ml: 0.25 mg.
9 - Metil ergometrin tartrat (Metergine): Ergometrinden 2 defa
daha etkili, etkisi 2-8 saat sürer. 1 cc: 30 gtts: 1 / 4 mg. ergometrin bu-
lunan damlası vardır. Metil ergometrin maleate 1 / 4 - 1 / 2 mg. ampul
10- LSD 25 (Lysergamide, Lysergid): Kuvvetli halusinojendir.
Psikodisleptikler arasında anlatılır. Serotonin antagonistidir. LSD alı-
nınca, ani olarak gülme yapar. Ruhsal, psişik duruma etkir.
Ergo Kullanılması: Pospartum boşalan uterus damarım sıkıştırıp
kan durdurucu veya metroraji ve menorajide kan kesicidir.
1 - Migrende tedavi edici olarak kullanılır. Migren, bulantı, kusma
ve periodik baş ağrısı ile görülür. Bu belirti sempatolitik e+kid n değil
arter pulsasyonun artmasından olur. Damarda kontraksiyon yapar.
Ağrı giderici olarak ergotamin tabletlerinden (1 mg) 1-5 tane alınabilir.
Haftada 10 tablet alınırsa, gangren olabilir. Migıende dihidroergotamin
iyidir.

92
2 - Ergotamin, kaşıntılara iyi gelir ancak sebebi belli değildir.
Karaciğer bozukluğu olan kişilerde kullanılamaz.

Kontrendikasyon: Gebeliğin, son periyodu, koroner hastalığı, ikter,


arteryosklerozdur.

Peros 0.5 mg.


Parenteral 0.2 mg dozda kullanılır.
Ergo alkaloidinin hidrojenli türevi Hyderginde sempatolitik ve ad-
renolitik etki fazla, düz adele ve uterusa etki çok azdır.

RAUWOLFÎA SERPENTİNA ALKALOİDLERİ:

Apocyanace familyasından ve Bernard Rauwolf tarafından ince-


lenen birçok alkoloidlere sahip bitkidir.
Tarihçe: Bu bitki Hindistanda ilk önceleri, ajite, etrafına saldıran
delilere sakinleştirici olarak, uykusuzluğa karşı uyku sağlayıcı olarak
ve dysanteri form ishallere karşı kullanılmıştır.
Belirli etkileri: Rauwolfia serpantina bitkisinin köklerinden elde
edilen alkaloid, sedation, bradycardie, myosis ve hipotermik etkir.
Rauwolfia bitkisinde bugün 3 grup alkaloid bulunduğu kabul edilmek-
tedir.
1 - Grup alkoloidler: Sempatolitik etkili (Ajmalicin ve Ajmalinin)
2 - Grup alkoloidler: Sedatif etkili. (Reserpin ve Recinnamin)
3 - Grup alkoloidler: Non Spesitik ve etkileri henüz bilinmeyen:
aj malin, Rauwomitin gibi alkaloidler.

C H 3 0 0 C / V / 0

Ajmalisin
93
1 - Grup alkoloidler'e Ajmalİcine, buna R A U B A S Î N E = H Y D R O -
SARPANE adlarıda verilir. Ajmalİcine, az toksikdir. Hipotansör
etkilidir. Kalpte atım hacmi ve atım sayısı artırır.
Etkileri: 1-Köpek ve kedide adrenalinin kalbe etkisini ranver-
se eder.
2 - Kedide yüksek doz verilince noradrenalinin etkisini süprime eder.
Fakat Adrenalin'in hyperglycemiant etkisine engel olmaz.
Kullanılışı: Raynaud, Buerger hastalığı gibi damar daraltıcı
hastalıklarda, koroner damar darlıklarında, vasodilatatör ve spazm
giderici olarak 3-6 mgr. dozda kullanılır.

Reserpine(Serpasîl)

2 - Grup alkaloidler:

Reserpine: Reserpine Rauwolfia bitkisi köklerinden elde edilir.


Dokuda adrenerjik sinir uçlarındaki depolardan ııoradrenaline, 5HT
(Serotonine) ve dopamine tüketir.
Ayni zamanda sinirin ııoradrenaline uptake ini (Yakalamasını)
da azaltır. Böylece sempatik etkisizlik ve bunu takiben sempatik etkinin
yokluğuyla endirek parasempatik etki yaratmış olur. Reserpine'in
trankilizan etkisi beyinde kateşölamin tüketmesiyle izah edilir. Reser-
pin'in noradrenalin ve serotonin boşalması serotoninin (5HT) in in-
hibitörü olan paraklofenilalanin ile Noradrenalin inhibitörü metilparati-
rozin den sonra bu maddelerin yokluğundan reserpin'in boşaltıcı etki-
sinin görülmezliğiyle de ispatlanır. Reserpine, vazodilatatör etkilidir.
Bundan dolayı burun damarlarında da genişleme yaptığında burunun

94
şişmesi sonucu burun tıkanması ile boyun, yüz damarları genişletti-
ğinden boyun yüz kızarması yapar. Mide barsak çalışmasını hızlandırır.
Barsak faaliyetinin artması sonucu diare görülür. Mide salgısını artırıcı
etkisiyle mide, duodenumda ülserler meydana gelir.

Santral Sinir Sisteminde ruhsal depresyon ile erkeklerde, sempatik-


lerin yarattığı ejekülasyon olayını giderir, Reserpin iştah açıcı etkidi-
ğinden şişmanlatır.

Yan Etkileri: Mental depresyon, suicıdal tendens (İntihara teşeb-


büs) yaratır. Bilhassa 0.3 mgr. dan fazla dozlarda bu görülür.

Birikicidir. DOZ: 0.1-0.25 mg. dozda ve tek doz olarak kullanılır.

Recinnamine: trimetoxycinnamique asidin metil reserpat esteridir.


Fazla kullanılmaz.

3 - Grup alkaloidler aj malin ve Rauwomitin etkileri spesifik ol-


madığından kullanılmazlar. Reserpin'in yarı sentetik Deserpidin ve
sirosingopine adlı türevleri de mevcuttur. Günde Reserpidine 0.1-1.0
mgr. sirosingopine 0.5-3 mg dozlarda tansiyon yüksekliğine karşı kul-
lanılabilir.

Etkileri: Santral olmaksızın periferik kateşolamin depolarını tü-


ketmek suretiyle olduğu kabul edilir.

F 883= PROSYMPAL

Sentetik Sempatolitikler:

1930 yılında Fransada FOURNEAU ve arkadaşları tarafından ve


Almanya, Japonyada da sentetik deriveler incelenmiştir. Prosympal
F.883 önce kısa süreli hipertansiyon etkili sonra, devamlı hipotansör

95
etkilidir. Sempatikleri inverse etmez. Süprime eder. Fakat adrenalinin
damardaki etkisini, tavşan uterusundaki, kobay ileumundaki etkilerini
ranverse eder. Adrenalin ve chloroform'un kalpte fibrilasyon yapıcı
etkilerini giderir.
Doz: 50-200 mg. dozda ağız yoluyla veya cilt altı injektion şekliyle
angine pectoriste tavsiye edilmiştir.

1 - Benzodioksanlar:
Piperoxane (F.933)= Benodanine, bu madde adrenalin'i suprime
eder. Ranverse etmez. Bu da tansiyon düşürücü olarak ve bilhassa
pheochromocytome teşhisinde kullanılır. Yalnız Feokromositom'da
zerkten 5 dakika sonra tansiyon 50 mm. Hg. düşer, ve yarım saat sonra
normal seviyeye ulaşır. Esansiyel hipertansiyonda ise düşmez.
2 - Diphenyl deriveleri: Dacorene F. 1262

F 1262 = DACORENE
Zayıf sempatolitiktir. Adrenalini inverse etmeden azaltır. Kalbe
kinidin gibi antifibrilan etkir, myokard'a depressan etkimez.
D o z = (150-200) mgr. dozda, anjin pektoris, myocard infarktusunda
kullanılır.
3 - Chloro ethylamine Deriveleri: DlBENAMlNE, beyaz kristal
toz, suda erimez. Asid veya propylen glykolde erir. Hipotansör ve An-
tihistamininiktir. Glokomda myoz yaratarak göziçi basıncını düşürür.

C 1 6 H 1 8 C ı N . HCı
Dibenamine hydrochloride

Doz: 4 - 6 mg / Kg. dır. I.V. verilir. Ağız yoluyla 10-30 mg. dozda
kullanılır.
Dibenzyline: Dibenaminden daha fazla sempatolitiktir. Phenoxy-
benzamine kimya yapısındadır. Suda güç erir. 10 mg. lık kapsüllerden;

96
/ C H 3
tt V - 0 — C H 2 - C H ^

N-CH2-CH2-CI

o CH2

Phenoıy benzarnine ( D i b e n z y l i n )
Doz: 20-200 mg. dozda kullandır.
4 - tmidazoline Deriveleri: Bunlar 2 tanedir.
A - Tolazoline=Priscol (Benzyl ÎMİDAZOLlNE)
B - Phentolamine (Regitine)

HN—- 1

Phentolamine (Regitine)
Priscol=Tolazoline, hu madde sempatikomimetik madde olan PRİ-
VİN=Naftazolin'e benzer yapıda, fakat etkisi privin'in zıttıdır, yani
sempatikolitikdir. Priscol, suda erir, beyaz, kristal tozdur. Arter geniş-
leticidir. Adrenalinin etkisini renverse eder. Bu etki alfa reseptörü bloke
eder. Damar genişlemesinden dolayı Raynaud hastalığı ve donma neti-
cesi olan damar daralmalarına karşı ve glaucom'da myotik etkisi için
kullanılır. Ayrıca, mide barsak üzerine atropinle giderilen kolinerjik
etki gösterir. Mideye Histaminin yaptığı mide sekresyonu artırıcı etki-
sinden mide asit salgısını incelemek maksadıyla histamin yerine kul-
lanılır.
Doz: 25 mg. lık tabletleri cc % 1 lik anıp. leri vardır. Oral yolla
25-75 mg, cilt altı. IM 10-20 mg. collyr % 0.5 dozda kullanılır. Phento-
lamine (Regitine), adrenalini ve nadiren noradrenalini ranverse eder.
Bazan yan etki olarak burun tıkanması, tachycardie ve ortostatik hi-
potansiyon yapabilir.

97
H3 C OOC*'
. . OH
YOHİMBİNE
Feokromositom teşhisinde kullanılır. 15-30 dakika süren tansiyon
düşmesi yaparsa feokromositom'dur. Doz: 16-120 mg. ağız yolundan,
10-20 mg. cilt altından kullanılır.
Phentolamine Metan sulfonate: (Regitine metansulfonat) 5-10
mg. dozda damar genişletici olarak kullanılır.

5 - Corynanthine ve Yohimbine:
Corynanthe yohimhe, bitkisi kabuklarından elde edilir. Yo-
himbine ve corynanthine olarak bulunan bu 2 izomer de vazodilata-
tördür.
Yohimbine: Sıcak memleketlerde görülen seksüel fonksiyon azal-
masında kullanılmıştır. Etkisi sempatikleri inverse etmeden süprime
ederek gözlenir. Bu suretle sempatiklerin bronş, barsak üzerindeki et-
kilerini ve tavşan uterusundaki excitan etkilerini ranverse eder. Damar
genişletici olarak daralmalara karşı ve galactogene olarak kullanıla-
bilir.
Afrodizyak etkisi, jenital organlara kan hücumuyla meydana gelir.
Preparat: Chlorhydrate de yohimbine, acı, toz suda erir.
D O Z : 0.C2-0.06 gr. dır Fakat 0.005 mg. lık. tabi. lerden birkaç
tane yeter dozdur. Corynanthinede yohimbin'in izomeri olarak onun
etkidiği alanlarda ve aynı dozda kullanılır.
Acetylcorynanthine Corynanthinden daha fazla sempatolitiklir.
6 - Hidralazin veya Hydrazino phtalazine (Apressoline) ile D İ H Y -
DRALAZİNE (NEPRESSOL) bunlar sempatolitikdir. Fakat ranver-

98
se etmezler. Apressoline, santral hipotansördür. Hipotansiyon yanında
taşikardi yapar. Ayrıca baş ağrısı, bulantı kusma gibi yan etkiler de
yapabilir. Bu etkiler beta mimetik etkiler olarak kabul edilir. Direk düz
kas gevşeticidir. Arteryel gevşetir. Bu etki hafif beta reseptör stimu-
lasyonundandır. Yazodilatör etkisini propranolol kısmen kaldırır. Hipo-
tansör etkiyle böbreğe az kan gitmesi beklenirken, böbrek damarların-
da da genişleme yaparak diüreze yardım eder. Bundan dolayı glomer-
ülonefritik hipertansiyona ve diğer böbrek yetersizliği sonucu meydana
gelen hipertansiyona karşı tercihen kullanılır.

HCL

NH-NH2

APRESOLIN (Hidralazin HCI)


Doz: 4 defa 25 mg. dır, doz artarsa yukarda yazılı yan etkilere ve
ayrıca myokard iskemisine, lupus eritamatosus'a ve Artritlere sebep
olabilir. İlaç kesilirse bu belirtiler kaybolur. Dihydralazin (Nepressol)
da Apressolin'in etkisindedir. Aynı dozlarda kullanılır.
T- Diazoksid: Tiazid grubu diüretik kimya yapısındadır. Hipo-
tansiyon yapar. Refleks yolla taşikardi ve kalp atım hacmini yükseltir.
Diazoksid, Na reabsorbe eder, antidiuretik etkir. Bunların retansi-
yonu ise hipertansiyon yapabilir. Ayrıca tiazid'lerin diüretik etkisini
antagonize eder. Fosfodiesteraz enzimini inhibe ederek ve insulin azal-
tarak hiperglisemi yapabilir. Gerektiğinde kullanılır. Hipoglisemi de
IV, olarak 150-300 mg. dozda uygulanabilir.

8 - Sodyum Nitroprussiat
Arteryol düz kaslarına genişletici etkir. 50 mg. dozda % 5 lik 1
litre serum glucosede eritüerek tansiyon krizlerine karşı dakikada 5-10
damla olarak uygulanır. Uzun süre kullanılamaz, bulantı kusma yapar.
9 - Sempatolitik etkili, metylxanthinler (cateine, teobromine, thf-
ophylline) de bulunur.
10- Papaverine ve seks hormonları: Burada damar genişleticidir.
11- Veratrum alkaloidleri Veratridine ve protoveratrine A ve B
olarak, veratrum viride ve veıatıum <dbum bitkisinin kök ve rizomla-

99
rindaki alkaloidlerdir. Refleks yolla hipotansör etkilidir. İnsanda 1-2
mg. Hipotansiyon ve bradikardi yapaı. Kusmada görülebilir. Etki, kalp
ve aorttan kalkan BEZOLD-» Jarisch eftect denen reflexle hasıl olur.
Hipotansiyon efedrinle giderilir, bulantı kusma da Atıopinle giderildi-
ğinden reflekste vagusun rolü ve Acetylcholin'in etkisi düşünülür.
DOZ: Günde 4 defa 2-4 mg. dır.
12- Kateşolamin bağlanmasına veya açığa çıkmasına etkiyen
antihipertansıfler. Metil Dopa (Alıa-metil DOPA), etkisi münakaşa-
lıdır. Dopa dekarboksilaz enzimini inhibe ederek Dopa'dan sonraki
meydana gelecek, DOPAMİN, Noradrenalin ve adrenalin teşekkülünü
yani kateşolamin sentezini bloke ederek sempatolitik etkidiği kabul edi-
lir. Bu düşünceye itirazlar vardır. Fakat Alfa dopanın beyin Noradre-
nalin ve 5 HT (Serotonin) konsantrasyonu düşürdüğü de bir hakikattir.
DOZ: Günde 3 defa 0.5-1 gr. dır.
13- Guanetidine (İsmeline), Kateşolamin veziküllerine noradre-
nalin bağlanmasını azalttığı kabul edilir. 10 mg. ve yükseltilerek 200-
300 mg dozda verilebilir.

^ N H
— CHj-CHJ-NH-C

J
Guaftethidine ( İ s m e l i n )

14- Bethanidine, guanetidin gibi etkir, fakat böbrekten çabuk


atıldığından etkisi daha kısadır. 6-8 saat arayla alınır.
15- Debrisoquine sülfat (Declinax) guanetidin ve bethanidin'e
benzer etkilidir. Ağızdan alman debrisokinc noradrenalin tüketimi yap-
madan adrenerjik nöronda blokaj yaptırır. I.V. debrizokin, tansiyon
yükseltir. Bu olay sinir uçlarından noradrenalin çıkartarak olduğu ka-
bul edilir.
16- Quanoxan: Guanetidin gibi etkilidir.
17- Bretylium Tosylate (Darenthine) sinirlerden kateşöl salgı-
lanmasını bloke eder, azaltır, kateşöl mühtevasını tüketmez. Yan et-
kileri çoktur. Yüksek dozu hipertansör, daha yüksek dozu kürarizan-
dır, 0.20 gr.'ı hipertansördür, günde 3 defa verilebilir. Bazı hallerde
dyspne, diare, kas yetersizliği yapabilir.

100
H2NHC=NCH3

RİHCH,

DBETHANİD'INE

/ — \

OjN—^ y-CHCH2NHCH(CH3)2

JNPEA (NÎFENALOL)
H 3 OCH 2 CH 2 Hf N yOCH 2 ÇHCH 2 NHCH(CH 3 ) 2

\=J OH
Metoprolol

CH-
\hnhch2ch(oh)ch2-o-/' \-ch 2 -cnh 2

CH- / \ = / O
ATENOLOL

NH
- C -NH2

kJO
OEBRİSOGLUİNE (DECLİNAX )
Cl
MU NH

Clonidine ( C r . U p r e s )

101
18- Klonidin: îmidazolin derivesidir. Alfa adrenerjik reseptörleri
bloke eder. Largactil gibi sedasyon sağlar. Vagusa etkiyerek bradikardi
yapar. Yan etki, sedasyon ve tükrük salgı azalmasıdır. Uzun süre kul-
lanılırsa tachyphlaxie basıl olur. DOZ: 75 gama 1-1,5 mg. dır.
19- Hydergine, Ergot alkaloidlerinden ergotoxin grubundaki,
ergokristin ve ergokriptin'in hidrojenli derivesidir. 3 mg. dozu hipo-
tansiyon ve bradikardi yapar. Hipotansiyon alfa reseptörleri bloke et-
mesinden ileri gelir.
20- Alfa adrenerjik reseptör blokerleri: Yukarda yazılan phenoxy-
benzamin (Dibenzyline) ve diğerleri vardır. Bunlar aıasmda phentola-
min HCI (Regitin) hem 50 mg dozla tedavi için hem de 5 mg I m, I v
dozla feokromositom teşhisi için kullanılır.
21- Beta reseptör blokerleri: (Propranolol) Beta reseptörüne negatif
inotrop etkiyle kalp debisini azaltıp yüksek tansiyonu azaltabilir, fa-
kat bunun yanında alfa reseptör etkisiyle tansiyon artması da yapabilir.
Etkisi bugün münakaşalı olan bu durumda propranolol hipertansiyonda
kullanılmaktadır. Ancak başka yan etkileri de beklenir. Beta blokerler
(Propranolol) yalnız taşikardide ve bunun yaptığı sistolik hipertansi-
yon ve taşikardiyi normokardiye değiştirerek hipotansif etkirler.

y H /CH 3
0 C H , - C — C H ™ N-CH
^ ı 4 \
OH CH 3

Propranalol (INOERAL)

22- Dibenzazepin derivelerinden Azepetin fosfat: 25 mg. Iık tab-


letleriyle ve 2 mg. Iık sublingual tabletleriyle hipotansif etkili olarak
da kullanılabilir.

Azapetine (ilidar)
102
Adrenerjik bloke ediciler ve Hipotansörler şu tarzda şematize edilebi-
lirler:
1 - Vazodilatatörler: Nitritler
2 - Sempatikolitikler:
a) Periferik etkili: Benzodioxan, dibenamine, Regitine

b) Ganglioplejikler: Tetraetilamonyum, Hexathonium, Pentamet-


bonium,

c) Hem santral, hem periferik etkili: Hydergin.

3 - Santral etkililer: a) Reflex yolla etkiyen: Veratrum alkaloidleri.

b) Direkt santral etkililer: Apresolin, Rauwolfin serpentina alko-


loidleri

23- Monoamin oxydase İnlıibitörleri: Bunlar reserpinden veya diğer


benzer etkililerden sonra meydana gelen depresyonu giderici olarak
kullanılırken yan etki olarak gösterdikleri ve etki mekanizması karı-
şık olan hipotansiyon dan dolayı bazı durumlarda Hipotansif olarak kul-
lanılırlar. Bunlardan Pargilin HCI, orta derece hipertansiyonda günde
3-4 defa 25 mg, 50 mg. verilebilir.

2 4 - Ganglion blokerleri: Sempatik ganglionları bloke ederek, tan-


siyon düşürebildiği gibi parasempatik ganglionları da bloke etmeleri
neticesi, birçok yan etkiler ortaya çıkarılırlar, bu yan etkiler arasında:

Konstipasyon, ortostatik hipertansiyon, miksiyon güçlüğü (İdrar


birikmesi), görme kusurlaıı ve bilhassa erkekte empotens önemlidir.

Ganglion blokerleri diğer ilaçlardan istifade edilmeyen tansiyon


yüksekliğine karşı veya hipertansiyon krizinde kullanılabilir. ANSOL-
YSEN (Pentolinium tartrate) günde 40-400 mg. dozda ağız yoluyla,
kas içi 10-50 mg. dozlarda IV olarak 10-50 mg. çok yavaş olarak veri-
lebilir. ARFONAD (Methi-o-plegium) 0.1-0.2 m g / K g . dozda Intra-
venöz.

Mecamilamin (tnversin) yalnız ağız yoluyla günde 2.5-30 mg. dozda


kullanılır. Hipotansörleri şu tarzda sıralayabiliriz:

1 - Alfa adrenerijik blokaj yapıcılar: Efektör organdaki etkiyi


bloke ederler. Dolayısıyla Adrenalin ve Noradrenalinin vasokontorik-
tör etkisini bloke ederler. Phentolamin (regitin) ve Pheııoxybenza-
min (Dibenzilin) gibi

103
o
II

HC CH

ÇH — HCX 7CH2 CH- •CH'

A
CH-

2
CH-?—H 2 C S 0 2 — C H 2 - C — C —CH
CH:
CO- CH-
Trimetaphan d - Camphor Sulfonate

2 - Beta adrenerjik blokaj yapıcdar:

3 - Ganglion Blokadları: Laboratuvarda deneysel olarak postural


hipotansiyon yapıcı olarak kullanılırlar.

4 - Guanethidin (tsmelhı): Sempatik sinir uçlarından noradrena-


lin liberasyonunu önler

5 - Metyldopa (Aldomet): Bu da Guanethidin gibi hipotansör ola-


rak kullanılır. Reserpin gibi etkir. Uzun süre kullanılırsa taşiflaksi ya-
par. Bu zaman ilaç değiştirilmelidir. Metil dopanın etkisi tartışmalıdır.
Alfa metildopa beyin noradrenalin ve serotonin seviyesini düşürür.
Doz: Günde 3 defa 0.5-1 gr. dır.

Yan etkisi: Sedasyon, ortostatik hipotansiyon, ejakülasyon bozuk-


luğu.

6 - Reserpin ve benzerleri: Orta derecede hipotansördür. Dopa ile


organda noradrenalin tüketimini sağlar veya dopanın yakalanmasını
bloke eder.

7 - Bazı MAO inhibitörüde hipotansördür. Yalnız pargylin (Eutonyl)


hipotansördür. Diğerleri S.S.S. stimülanıdır.

104
8 - Veratrum alkaloidleri: Bunlar vagal etkiyi arttırarak etkir. Na-
dir kullanılır.
Sempatik sistem inbibitörleri, kısaca;
1 - Alfa ve beta adrenolitikler (alfa, beta reseptör blokerler)
2 - Guanethidin ve diğerleri gibi Noradrenerjik sinir uçlarında blo-
kaj yapıcıdırlar (Periferik antisempatikler)
3 - Santral etkili antisempatikler (metildopa, clonidin)
1 - Alfa blokerleri, a) Phenoxybenzamine (Dıbenzyline) Non Kom-
petitif blokad'dır. İrreversibl etkilidir. Reseptör ve antagonist'in bağ-
lanması kovalan bağlanmadır.
b) Ergotamin, alfa blokajı yaparak etkir, etki reversibl'dir.
c) Phentolamine (Regitine), Kompetitif inhibisyon yapar. Kısa süre
etkilidir.
d) Tolazoline (Priscol), Regitin gibi etkilidir. Santral hipotansıf et-
kilidir. Ayrıca Clonidin'in hipotansör etkisine antagonist etkilidir.

e) Yohimbin, afrodizyakdır.
Beta Blokerler: Vazodilatasyon, bronkodilatasyon, kalp stimulas-
yonunu önlerler. Aynı zamanda Adrenalin ve izoprenalinle artırılmış
olan fakat Noradrenalinle de kısmen artırılmış olan kan şeker seviye-
sini (Hiperglisemi) yi de önlerler.
Fenil etil amin Deriveleridir. Adenil siklazı bloke ederek kompe-
titif antagonist etkirler. Non Spesifik Etkileri arasında şu üç özellik gös-
terilir:
1 - Kinidin gibi antifibrilan etkir.
2 - Zayıf antihistaminikdir.
3 - Lokal anestezik etkilidir.
Beta blokör maddeler: Bunlar arasında DCI dikloroizoproterenol,
izoproteronol analoğu olarak bulunmuştur. Netbalid, pronethalol,
bunun preparatlarıdır. DCI uzun süre kullanılınca timus sarkomu ya-
par bu nedenle aşağıdaki yeni maddelerin sentezi yapılmıştır. Bunlar
arasında:

1) Propranolol (İNDERAL): beta (I) ve beta (2) blokörüdür.

a) Lokalanestezik.

b) Kinidin etkili.

105
c) Anksiyete azaltıcıdır. Depressif etkilidir. Parkiıısonda tremoru
önler.

d) Bronkokonstriktördür.

e) Adrenalin hiperglisemisini azaltır.

DOZ: Günde 3 defa 10-50 mg. dır.

Kinetik: Oral yolla alınır. Serumdaki konsantrasyonu karaciğe-


rin sağlıklı veya sağlıksız olmasıyla değişir. Böbrekten çabuk atılır.
(4 saatte glukuronik asidle bağlı olarak vücudu terkeder).

Yan etki: Bulantı, kusma, yorgunluk, mental gerginlik, hallusinas-


yon, parestezi, sindirim bozuklukları, allerji.

2 - Praktolol (ERALDİN):

İnderalden farklıdır. Lokal anestezik değildir. Fakat kinidin et-


kisi de yoktur.

Doz: 50-200 mg. 3-4 defa tekrarlanabilir.

3 - Oksprenolol (Trasicor):

Kinidin etkisi zayıftır. Dozu: 3-4 defa 20-30 mg. dır.

4 - Alprenolol (APTİN) (Gubernal)

.CH2CH=CH2

o
OH
^-OCH2ÇHCH2NHCH(CH3)2 CHjSC^NH I
CHCHjNHCHCCHJJJ,

APTİN (ALPRENOLOL) S0TAL0L

Inderal'e eşit etkilidir. Doz: 3 - 4 defa 25-50 mg. dır.

5 - Pindolol (Visken):

Lokal anestezik etkilidir. Doz: 3-4 defa 2-10 mg. dır.

106
CH3\
CHNHCH 2 CH(0H)CH 2 0 NHCCK3
CH3
PRACTOIOL (Eraldine)

•CH2
\
N-CH2CH2CI

O ch2/
DI BE NAMINE
H

OCH2CHCH2NHCH(CH3)2
OH
VISKEN (PINDOLOL)
Ayrıca Soptalol. Porcinol, Inpea, Metoprolol, (Loprcsor), Atenolol.
(Tenormin) da vardır.

Beta Bloker Kullanılma Yerleri:

1) Angina pektoris nöbetlerini önleyicidir.

2) Kinidin tarzında etkilerinden dolayı antiaritmikdir.

3) Hipertansiyonda kalbi yavaşlatarak etkili olabilir, fakat kesin


bir etki göstermez.
4) Feokromositom teşhisinde kullanılır.
5) Tirotoxicos'da tremor azaltır.

Aşırı Dozdan Olan Yan Etkiler:

Sinusal A.Y. blok yapar.


Hipoglisemi yapar (İnsulin ve OAD alanlarda daha önemli)
Astım bronşial de daha belirgin bronkokonstriksiyon yapar.
Sersemlik, yorgunluk yapar.
Tansiyon yükselterek feokromositomda zararlı olur.

107
Kontrendikasyonları: Kalp yetersizliği, astım broıışial, A.Y bloku,
MAOI alınırken hipotansiyon yapar.

Sempatolitiklerin Farmakolojisi:

1) Surrenalektomize kedide, N.Splanknikus Exitasyonundan olan


hipertansiyonu gidermek suretiyle

2) Membran niktitansda incelenir.

3) İzole sıçan vezikül seminalinde incelenir.

4) İzole tavşan uterusunda incelenir.

5) İzole tavşan aortu üzerindeki etkileri incelenir.

Kateşolamin bağlanma veya açığa çıkmasına (Naradrenalin de-


polanmasına veya liberasyonuna) etkiyen antihipertansiflerin özellikleri:

Böyle etkiyen antihipertansifler arasında Reserpin ve guanethi-


din vardır. Bunların alınmasında ya Noradrenalin çıkışı menedilir veya
Noradrenalin sentezi bozulur veya guanethidindeki gibi her iki meka-
nizmayla da etki görülür.

II—1) Guanethidin (İSMELİNE) periferik kateşöl tüketicidir. Baş-


langıçta noradrenalin libere ettiğinden sempatomimetik etki gösterir.
Bu nedenle IV. verilmez.

Guanethidin göz üzerinde önce midriazis sonra miozis yapar. Günde


10-20 mg verilir yarılanma 4-7 giijj.de olur.

Yan Etkisi: Nasal konjestion, kas güçsüzlüğü ve nadiren mental


depresyondur. Daha sık ortostatik hipotansiyon, diare ve erkeklerde
ejekiilasyonda inhibisyon yapar. Guanethidine SSS'ne geçmediğinden
santral etkimez lokal anestezik etkisi de ihmal edilecek kadar azdır.

Kinetiği: Ağız yolundan ve tahammül görülürse artırılarak alınabi-


lir. Barsaklardan % 50 absorbe olur. Böbrekten yavaş atılır. Bu ne-
denle etkisi 24 saat kadar görülebilir bu orta derecede etki sayılır.

II-2) Reserpine (Serpasil): Bauwolfia bitkisinin alkaloididir. Ad-


renalin, Noradrenalin ve 5HT'i dokudan açığa çıkarır, reserpin kateşö-
laminleri depo edildiği yerden tüketerek ve sinir uçlarında yapılacak
kateşölaminleıi etkisiz kılarak etkir. Ayrıca granüllerden kateşölamin-
lerin iletilmesine engel olur. MAO la inhibe olan kateşolaminleri ve 5HT'i
boşaltır.

108
II—3) Diğer Maddeler: Buıılar ismelin ve benzeri etkilidirler. Bunlar
arasında
a) Betanidin (Esbatal) 2-12 saat kadar (kısa süreli) etkilidir.
b) Debrisoqine (Declinax) 12-14 saat (orta) süreli ve Çabuk etki-
lidir.
Bunlar Noradrenalin tüketerek etkime z. MAO lerindeki gibi bazı
peynirler yenirse intolerans gösterir.
c) Bretylium Tosylat (Darenthin) Noradrenalin stokajı üzerine et-
kimez ve sindirim yolundan muntazam resorbe olmaz.

III- Santral Etkililer:


III—1) Methyldopa (Aldomet), beyindeki santral reseptörlere et-
kir. Sempatik sistem aktivitesini azaltır ve arter basıncını düşürür.

Kinetik: Barsakta % 50 absorbe olur, böbrekten değişmemiş ola-


rak atılır.
Yan etki : Santral etkiler (Sedasyon, depresyon ve ekstra piramidal
belirtiler)
Diğar Yan Etkiler: Mide barsak bozukluğu, ortostatik hipotansi-
yon, Coombs testin'in % 20 pozitifliğini (Hemolitik anemiyi) ortaya
çıkarır. Karaciğer yetersizliği yapar.

III—2) Clonidine (Catepres)


Methyldopa gibi santral alfa reseptörlere sonra periferik alfa re-
septörlere etkir. Parenteral kullanılması tehlikelidir. Ağız yolundan
verilir.
Yan Etki: Sedasyon, ağız kuruluğu, allerji'den daha önemlisi uzun
kullanıldıktan sonra kesilirse hipertansiyon krizi gösterir.

Diğer Antihıpertansörler:
1 - Vazodilatatörler: Damar düz kaslarında periferik resistansı
azaltarak etkirler
a) Dihydralazine (NEPRESOL) damar düz kaslarını paralize eder.
Refleks yolla taşikardi yapar ve bu nedenle bazen zararlı olur. Ortos-
tatik hipotansiyon yapmaz.

Kinetik: Ağız yolundan alındığında mide barsaktan absorbe olur.


Karaciğerde N-asetilasyon veya hidroksilasyon'la yıkılır.

109
Yan Etki: Damar genişlemesinden dolayı baş ağrısı lupus erita-
matosus veya Romatoid Belirtiler.
b) Diazoxide (Hyperstat): Diüretik etkiden mahrum thiazid deri-
vesidir. Damar resistansını azaltarak etkir. Damar içi IY verildiğinde
birden tansiyon düşmesi yapar ve zararlı olabilir.

HYPERSTAT
(OiazeKİde)
Yan Etki: Hiperglisemi (nedeni meçhul) ve hipertrikoz
Endikasyon: Hipoglisemide kullanılır. '

C 5 F e NgNa^O

Niprıde (Sodyum Nitroferricyanid)

c) Sodyum Nitroprussiat (Nipride) Nitrat ve Nitrit derivelerinin


direkt damar düz kasmdaki rezistans azaltması tarzında etkilidir. Per-
füzyon şeklinde kullanılır. Tansiyon kontrol edilerek verilir. Kısa süre
uygulanır. Süratle Thiocyanate teşekkülüyle solunumun durması ve
tansiyonun tekrar yükselmesi tehlikeleri vardır.

2 - Thiazid grubu diüretikler (chlorthiazid-DİURİL-ve hydrochlor-


thiazid (Hidrodiuril)
3 - Beta blokerler (Ayrı bahiste açıklandı)
4 - Ganglioplejikler.

GANGLİOPLEJİKLER (GANGLİON BLOKADLARI)

Bunlar yalnız ganglionlardaki, snapslardaki etkiyi giderir ve bura-


daki asetil kolinin etkisini önlerler. Post ganglioner lif ucundaki asetil-
koline veya sempatik sinir ucundaki adrenaline etkimezler snapslara
etkisinden dolayı snaptolitik adını da alırlar.

110
I
A c h (Nikotinik)
—--|-Hexamethonium
Postganglioner Uf

j (Stmpatolıtikler)
Ad
(Sempatik;
»Norad

(Para«cmpat6titiWler)
Parasempatik (Ach)

-Sempatolitik

A c h (Dcpaminerjk)
A
PERGANGLIONER
(Ganliyon ö n c e s i ) S i n i r lifi Hexametonium
Ach—-ı Nikotinik

•2
Ach- Muskarinik

iC
iSempatolitik
Ach jDopaminerjik
3

Ganglioplejik vermeden preganglioner lifin elektrikle eksitasyonu


ile dışardan zerk suretiyle vücuda verilen adrenalinin etkisi aynıdır. Her
iki şekilde de membran niktitans kastırılır. Ganglioplejikten sonra ise
yalnız adrenalin zerki ile kastırılır. Parasempatikler anabolik, sempatik-
ler ise katobolik etkilidir. Kolinerjik sistem, çizilen deride, bozulan or-
gan da tahribatı düzeltmek için tansiyonu düşürerek, salgı artırarak,
kalbi yavaşlatarak vücudu sakinleştirir. Adrenerjik sistem ise buna hi-
perpnö, taşikardi, hipertermi ile cevap verir. Ganglionlarda da koliner-
jik ve adrenerjik sistemin faaliyetleri asetil kolin aracılığıyla olur. Gang-
lionlardaki acetylcholin'e ve bunun etkilerine engel olan maddelere
ganglion blokadı, ganglion blokörü veya ganglioplejik maddeler denir.

Ganglioplejikleri 2 ye ayırmak mümkündür:

1—• Asetilkolinonıimetikler:
Nikotin
Lobelin
Hordenin
TMA

Etki doza göre, önce parasempatik sonra sempatik olarak ve bifa-


zik denen şekilde ve önce eksitasyon sonra depresyon olarak 2 tipte
görülür.

Parasempatik etkide, köpek arter basıncında önce hipotansiyon


(muskarinik etki) sonra hipertansiyon (nikotinik etki) gözlenir.

112
Muskarinik Etki: Hipotansiyon, bradikardi, barsak sekresyonu
artması şeklindeki etkilerdir.

2 - Asetilkolinokompetitifler:
Spartein
TEA
Metonyum (Pentametonyum, Hekzametonyun, Azometonyuro)
Ganglioplejikler sempatolitik olarak düşünülür, ganglioplejikler
sinirden akımı durdururlar. Sürrenal medullası preganlioner lifi de diğer
preganglioner lifler gibi asetil kolinle uyarılır. Ganglioplejikler farma-
kodinamik parasempatektomi ve sempatektomi yaparlar. Bu ganglion-
daki iletimi yapan asetil kolinin depolarizasyonuna mani olarak veya
devamlı depolarizasyon yaparak meydana gelir. Ganglioplejikler düz
kas ve glandların fonksiyonları ile sinir lifinin etkisini giderirler.

—Post ganglioner sempatik


Lif

Ganglioplejik Etkinin tncelcnmesi:


1 - Ganglioplejik madde preganglioner lifin eksitasyon etkilerini
kaldırmalıdır.
2 - Sempatik preganglionların eksitasyonu kedide membran nik-
titansı kasar, Ganglioplejik verilmeden önce preganglioner lifin eksitas-

113
yonu ile ganglioplejikten sonraki membran niktitans kasılması mukaye-
se edilir. Ganglioplejik verildikten sonra yine adrenalin zerki kastırıcı
etkir. Blokaj sonucu ganglionun eksitasyonu durdurulmuş iken injek-
te edilen adrenalinin direkt membran niktitansı kasmasına tekrar veri-
len TEA etkimez.

3 - Asetilkolinin muskarinik etkisi atropinle giderildikten sonra,


nikotinik etkisinin çıkması ganglion blokajı neticesidir.
4 - Kalbi hızlandıran veya yavaşlatan sinirlerden birinin etkisi-
nin kaldırılmasıyla diğerinin etki kazanması ganglion blokajından ileri
gelir.
5 - Her iki vagus kesilip suni solunumla yaşatılan köpeğe IV niko-
tin zerk edilince Hipertansiyon görülür. Ganglioplejikler bu etkiyi azal-
tır. Nikotin injekte edilecek yerde asetilkolin verilerek de nikotinik etki
görülebilir.
Sempatik gangliyonlarm incelenmesi: Kedi ganglion servikali pre-
ganglioner lifinin elektrikle eksitasyonu sonucu membran niktitansın
kasıldığı görülür. Ganglioplejik herhangi bir maddenin etkisinden sonra
yalnız adrenalin injeksiyonu kastırıcı etkisini muhafaza eder. Parasem-
patik, Vagus'un periferik ucu eksite edilince veya asetilkolin verilince
bradikardi ve hipotansiyon olur. Yani muskarinik etkir. Ganglioplejik-
ten sonra yalnız muskarinik etki bakidir. Nikotinin atropinlenmiş hay-
vanda sürrenal medullasından adrenalin çıkaran etkisi de gangliople-
jikle kaldırılır. Bundan dolayı ganglioplejiklere bazen Antinikotinikler
de denir. Ganglioplejikler:

1 - Hipertansiyona karşı tedavi edici


2 - Cerrahi müdahalede belli ve (kontrollü) bir hipotansiyon yap-
mak için kullanılır. Ganglionlarda blokaj yapan maddelerin bazıları
direk blokaj yapar bazıları da önce stimulasyon sonra blokaj yani bi-
fazik etki yaparlar.

BÎFAZİK (ÖNCE GANGLlONDA STİMULASYON, SONRA GANG-


LİOPLEJİK) ETKİ GÖSTEREN MADDELER:

1 - Nikotin:

Nikotin, tütünün ekstresi, tütünün alkaloididir, mukozadan emi-


lir. Suda erir. Köpek konjonktivası ve dil mukozasına % 1 lik 2 damla
nikotin damlatılsa köpeğin çabuk öldüğü gözlenir.

114
Kompleks etkileri: Nikotin bulbustaki vazomotor ve solunum mer-
kezi üzerine etkir. Ayrıca bronşlara ve sürrenal medüllası üzerinde de
etkileri görülür. Bu etkiler önce parasempatik sonra sempatik etkiler
olarak 2 li etkilerdir. Yani önce uyarı sonra felç olma şeklinde etkiler
gözlenir. Uyutulan köpekte 0.5 mg / Kg. nikotin IV verilince:

1 - Önce hipotansiyon ve bradikardi sonra normal hale geliş olur,


bunu müteakip;
2 - Hipertansiyon ve taşikardi sonra tekrar normal hale geliş veya
daha belirgin hipertansiyon izlenir.
3 - Hipertansiyonun, sürrenalektomi veya yohimbin ile teıs çev-
rilebilmesinden, nikotinin sürrenal medüllası üzerinden etkidiği anlaşı-
lır.
4 - Karotis sinüsündeki kemoreseptöre etkiyerek şiddetli polipnö ve
sonra apnö tarzında solunuma etkir. Bu önce uyarıcı sonra paralizan et-
kiler barsak hareketleri ile salgılar ve kaslar üzerinde de görülür. Kas-
lardaki ve bilhassa interkostal ve diyafragm kasların paralizisiyle,
yüksek dozda (respiratuvar paralizi) olur ve ölüme varabilir.

Nikotin, Nicotiana Tabacco bitkisinin alkaloididir. Ufak dozda ek-


sitan, büyük dozda paralizandır Haricen antiseptik, dahilen en şiddetli
zehirdir. Etkisi, a) gangliona b) santral sinir sistemine c) istemli çizgili
(kırmızı) kaslar üzerinedir.
0.02 mg-1 mg / Kg Nikotin verilen köpeklerde kalp yavaşlar (Bra-
dikardi). Damarlar genişler (Tansiyon düşer) Az sonra taşikardi ve bir
müddet devam eden hipertansiyon, solunumun artması, barsak peris-
taltizminin artması ve gözde midriaz görülür. Burada nikotin'in para-
sempatik ganglionlara stimulan etkiyerek asetil kolin yanında adrena-
nalin deşarjıda yaparak hipertansiyon ve diğer olaylara neden olduğu
anlaşılmaktadır. Paralizan dozu 10-30 mg / Kg dır. Nikotin ganglion-
ları bloke eder: Blokajdan sonra ilk etkinin zıddı etki görülür. 0.02-1
mg dozu insanlarda damara, düz kaslara ve kalbe etki etmez. Paralizan
etkide, paralizasyon vücutta aşağıdan yukarıya yükselir. Önce diyafram
felci sonra interkostal kasların felci bunun sonucu solunum felci ile
hayat durur.

Nikotin tedavide kullanılmaz. Ancak sinek öldüıücü olarak kul-


lanılır.
Ganglioplejikler, gangliondan gangliona iletiyi yapan asetil koline
benzer formülde ve ekserisi asetilkolin gibi quaterner amonyum radikalli

115
ve reseptöre asetilkolinden daha önce yapışarak etkiyen maddelerdir.
Ya asetilkolinomimetik veya asetilkolino kompetitif etkirler Asetil-
kolinden önce oturunca asetilkolinin depolarizan etkisini önler ve et-
kisiz bırakır.
Nikotin bir otonom ganglion üzerine % 1 solüsyon olarak konursa
ganglion felç oluı. Burada da yine önce uyarı sonra felç etme olarak iki-
li etki, bulbustaki vagus, kusma, vazomotor merkezlerinde de görülür.
Nikotin zehirlenmesinde kusma ve hipersalivasyon olur. Solunum,
sinüs karotikus'tan kalkan refleksle hızlanır. Nikotinle çizgili kaslar ka-
sılır. Nikotinle görülen konvülziyon sonra felç şekline dönüşür. Nikotin
adiüretik hormon ifrazını arttırır. Bu nedenle Diabet insipidus'ta kul-
lanılır.
I I - Lobelin: Nikotin gibi etkir. Lobelia inflata alkaloidlerindendir.
Vagus'un uçlarını felç eder Bu nedenle astımda iyi gelir. Lobelin de
otonom ganglion üzerine nikotin gibi etkir. Dolaşıma önce hipotansiyon,
bradikardi, sonra hipertansiyon yaptırır. Önemli etkisi solunum üze-
rinedir ve küçük dozda solunumu uyarır. Bu etki santral olmayıp glo-
mus Karotikum üzerine olan etkidendir. Hering siniri kesilince etki kal-
kar.

Lobelin Preparatı:
Teinture de lobeline:
Lobelin HCI: 0.01-0.03 gr Tedavide 0.001-0.002 gr kullanılır.
Herba lobeliae: 0.1-0.3 gr

Tedavide kullanılması: Solunum yetersizliğinde asfıksiya neona-


tarum'da 0.001-0.002 gr ayrıca karbon monoksid zehirlenmesinde kul-
lanılır.

I I I - Coniine: (Baldıran otu, Conium maculatum)

Alfa propil piperidindir. Etkileri nikotin etkisini hatırlatır. Solu-


num felcinin artması yanında zeka ve beyin fonksiyonlarının berrak
durması, Socrat'ın ölümü esnasında konuşmalarından insandaki et-
kileri kendi ifadesiyle anlaşılmıştır. Sindirim sisteminden kolay rezor-
be olur. Duyu ve motor sinirlerini felç eder. Önce uyuşma sonra ayak-
tan yukarıya yükselen felç, bulantı, kusma baş dönmesi, diyafram
felci ve eksitus'la sonuçlanır. Pomad olarak ağrılara karşı lokal olarak
kullanılır. Socrat o zamanki tanrı inançları dışında bilgiler vermesin-
den dolayı gençlerin ahlâkını bozuyor diye baldıran içerek ölmeye mah-

116
kûm edilir. Öğrencileri kaçmasını önerdikleri halde kaçmaz. Zevk, ça-
lışmakta değil öğrenmekte sözüyle de tanınır.

Koniin (Cicutine')dir. Cicutine Br 20-50 mg dozda analjezik an-


tispazmodik olarak astım ve yüz tiklerinde kullanılır. Cilt altı olarak
uygulanır.

Asetilkolinokompetitifler:

Bu grubda spartein ile yapısında kuaterner amonyum grubu ta-


şıyan ve sinapslarda kolinerjik reseptöre asetilkolinden önce etki gös-
teren doğal ve sentetik maddeler vardır.

Spar teine Sulfate (Tocosamine)

Spartein: (Katır tırnağı). Sparteinum scopariumdan elde edilen pi-


ridin türevi bir alkaloiddir. Kodekste Spartein'in sülfat tuzu vardır.
Spartein kalbe depressif etkir. Oluşturduğu bradikardi atropine muka-
vimdir. Spartein, kafein'in santral konvülziyonunu önler. Conium ma-
culatum gibi spartein de sinir sistemine karışık etkir. Motor sinir uç-
larını ve sempatik ganglionları felç eder. Konium'dan daha az tol sik-
tir. Fransada taşikardilere karşı kullanılır. Hipotansif ve kalbe depres-
sif etkisinden dolayı itibardan düşmüş iken son farmakolojik, klinik
çalışmalarla yeniden kullanılır hale getirilmiştir.

Kalp d a mar sistemine etkisi: Ekstra kardiak ganglioplejik etkisi


3 safhada görülür:

1 - Birden bire felç eden ganglioplejik nikotinik etkisi


2 - Myokarda direkt etki ile kontraksiyon gücünün azalması ve ne-
ticede tonüs arttırıcı etkisi
3 - Keith-Flack ve Sinüs ukdesinde depression yaparak kondük-
tibilite ve neticede eksitabilite azaltıcı etkisi

117
Sinir sistemine etkisi: înhibisyon yapar. Sino karditidien refleksi
depresse eder. Yeterli dozda ise bloke eder. Kanal raşidiene verilince lo-
kal anestezikler gibi sparteinik anestezi yapar. Yüksek dozda solunum
merkezini felç eder.

Uterus üzerine etkisi: Tonus arttırıcı, ritmik uterus hareketlerinin


amplitüdünü arttırıcı etkir.

Diüretik etkisi: Drog halinde verilince diüretik etkisi de görülmüş-


tür.
Kullanılışı: Spartein gangliplejik etkisinden dolayı kullanılmaz. An-
cak kalbe inhibe edici etkisinden digital kürleri arasında aritmileri, ekstra
sistolleri, palpitasyonu gidermede tamamlayıcı olarak, çok nadiren de
oksitozik ve diüretik olarak kullanılır.

Kalbe etkisi: 1) izolasyon, yavaşlatma (ralentit) 2) Kuvvetlendirme


(renforcement) ve 3) intizam verici (regularization) olarak vasıflanır.
Kalbi, vagus ve sempatik etkilerden korur. 0.10-0.30 gr dozda verilir.

Sentetik Ganglioplejikler:
Bu grup asetil kolin gibi quaterner amonyum özellikleri taşır. Gang-
lion sinapsları üzerine veya plak motris üzerine asetilkolinomimetik
veya kompetitif etkir.

Tetrametil Amonyum:
Muskarinik ve nikotinik etkilere maliktir. Asetilkolinomimetikdir.

Tetraetil amonyum:

Tetraetilammonium klorür

Bromür, Clorür tuzları vardır. Asetilkolin depolarizasyonuna mani


olur. Asetilkolinokompetitiftir. Az dozla da etkir. Sempatik ve parasem-
patik ganglionları bloke der. Sempatikleri bloke etmesinden damar ge-

118 >
nişlemesi yapar, müstesna olarak böbrek ve barsak damarları daralır.
Ayrıca salivasyon ve mide sekresyonu azalması yapar. Bundan dolayı
mide ülseri tedavisinde kullanılır. Ayrıca barsakta peristaltik faaliyeti
azalttığı da hatırlanmalıdır.
Genellikle hipertansiyon ve Reynaud gibi damar hastalıkları için
günde 0.2-0.5 gr. 1-2 defa kullanılabilir. IM,IV de kullanılabilir. Ağız
yolu dışında verilince görme bozukluğu, vertij (Baş dönmesi) (Bulantı),
buordonnementa d'oreille (kulak çınlaması) hatta kollaps gibi yan et-
kilerde sık görülür. Bunun için ihtiyatlı olmak gerekir, l c c : 10 0 mg TEA
bulunan ampulleri vardır. Sempatektomi yapılacak hastanın bundan
istifade edip etmeyeceğini incelemek için kilogram başına 5-10 mg IV
zerk edip hipotansiyon görülürse sempatektomi yapılır. Sentetik mad-
deler arasında methonium (CH 2 ) n 1ar da önemlidir.

Methonium: (CH?)"
n : 4 olmalıdır,
n : 4 az etkili
n : 5,6 kuvvetli ganglioplejik ve kurar antagonisti etkir.
n : 10 Kurarisan (dekametonyum)
n : 18 Deterjan (antiseptik)
Penta methonium, Hexamethonium:

C H 3 v C H ,

C H 3 7 N < r ( C H 2 > 5 - N ; C H 3

C H 3 Cl c i CH3
Pentamethonium Chloride

?!> + / C H 3
CH3 —N — ( C H 2 ) g N-CH3

C H 3 \ H 3

Hectmethcnium

t 119
Bunlar asetilkolinokompetitif ganglioplejiklerdir. Yasküler tonüsü
azaltarak hipotansiyon yaparlar. Ortostatik durumda daha artan hi-
potansiyon yapar. Pentamctonyum, heksametonyumdan daha etkili-
dir. Methoniumlar insulin yapılan kimsede adrenalinin hiperglisemik
etkisini giderir. Hipoglisemiyi daha da arttırır ve methoniumdan sonra
hipoglisemik konvülziyon gibi alarm reaksiyonları maskelediğinden
daha zararlı olur. Heksametonyum ve pentometonyum az dozda ve be-
lirli maksatla kullanılır.

Tıpta kullanılışı: Hipertansiyon ve damar spazmlarına karşı ve tek-


rarlanan dozu azaltılarak kullanılır. Etkisi 3 saat devam eder. Mide
ülserinde kullanılışı, mideye antisekratuar ve antispazmodik etkime-
sinden dolayıdır.
Cerrahide kullanılışı: IV verilince adrenalin deşarjı ve bunun ya-
pacağı anksiete önlenir. Yatakta bakılan hastalara ve şahsa göre değişik
dozlar tatbik edilir. Ortalama doz 50-100 mg dan 0.5-1 gr a kadardır.
Kullanılırken görülen Hipotansiyon haline adrenalin, efedrin verilir.
Konstipasyon ise neostigminle tedavi edilir.

Pentamethonium (Lytensium). Hexamethonium (Hexanium):


Bu maddelerin zerkinden sonra ganglion servikal superiorun pre-
ganglioner eksitasyonu membran niktitans kontraksiyonu yapmaz.
Postganglioner stimülasyonu ise kontraksiyon yapar. Methonium tuz-
ları sinapsta asetilkolin'in antagonistidir.
(Atropin kolinerjik sinir uçlarında antagonist, kürarizanlar ise nö-
romusküler plakta antagonisttirler).
Hipotansif olarak vasküler (Rcynaüd) hastalığında ve ülser te-
davisinde dokunun kanlanmasına, iyileşmesine yardımcı olarak kulla-
nılır. Verildikten sonra hasta 1 - 2 saat yatmalı kontrol edilmelidir.

Hexamethonium Br: Tansiyon düşürmek için kullanılır. Vasodilatas-


yon yapar. Bu sempatik ganglion blokajıyla olur. 250 mg. Iık tabletler-
inden 3-4 tane verilir ve 25 mg lık kas içine yapılan ampulleri vardır.
Yan etki olarak ortostatik hipontansiyon, konstipasyon, seksüel impotens
yapar. Heksametonium tartrat 10-25 gr ve günde 3 defa verilir.

Mekanizmaları:
Servikal ganglionların pre ve post lifleri vardır. Preganglioner lif
eksite edilirse membran niktitans ile arterial tansiyon grafiği çizdirilir.
Bu halde tansiyon yükselir ve membrana niktitans da kontraksiyon ya-

120
par. Post ganglioner lif de eksite edilirse aynı etkiler görülür. Blokaj
yalnız preganglioner eksitasyonda görülür.

Ganglion blokatları hipertansiyona karşı ve parasempatik gangli-


onları bloke ettiğinden dolayı da mide ülserlerinde kullanılır.

Etkileri penta ve hexapıethoniuma benzer 10-30 mg. IV veya IM.


kullanılır.

ARFONAD (Trimethaphan camphor»ul fonate)

Trimetaphan (Ârphonad, Methioplegium): Yapısı biotine benzer,


kuaterner ammonium ihtiva etmez fakat buna yakın olan sulfonium ih-
tiva eder. Etki çabuk ve reversibldir. TEA'dan 30 defa daha etkili-
dir. Eklamsideki gibi hipertansif krizleri giderici olarak % 0.1 solüsyo-
nundan dakikada 0.15-1.5 mg dozda yavaş yavaş damara verilir. 250
mg 250 cc izotonik suyla sulandırılarak damara zerk edilir. Bazı cerra-
hi müdahalelerde hipotansif etkisinden istifade için de kullanılır. Kö-
pekte kuvvetli histamin liberatörüdür.

CH3 CH3

Pentolinium bitartarat
Pentolinium: (Ansolysen) 20 mg. verilir. Bu da Arphonad'ın kul-
lanıldığı alanda kullanılır.

121
Chlorizondamin: (Ecolid)

Mecamylamine (İnversine) dozu 5 mg dır. Sekonder amindir. Bar-


saktan kolay absorbe olur. S.S.S.ne ulaşır ve tremor, konvülziyon ik
depresyon veya mani tarzında krizler gösterebilir. Böbrekten yavaş
atılır. Bu nedenle etkisi uzundur.

cı x# C H 2 - C H 2 ~ N C j

cı -CH 2 X ©CL
e> CH 3
CI

Chlorisondamine

MECAMYLAMINE ( I N V E R S I N E )

Ganglioplejik Kullanma Özellikleri:

1 - Uygulamadan sonra ve uygulama esnasında hastanın yatması,


kontrolü gereklidir.
2 - Hipotansiyon belirtilerine (Adrenalin, efedrin yapılır)
3 - Konstipasyon, neostigmin yapılarak giderilir.
4 - İhtiyar ve kalp hastalarında ihtiyatla kullanılır.
5 - Erkeklerde impotens yapabilir.

122
DOLAŞIM ANATOMO-FÎZYOLOjtSt

ingiliz Kraliyet doktoru olan William Harwey kralın izniyle hayvanat bahçesinde vivisek-
siyon deneyler yaparak bugünkü dolaşım hakkında bilgilerimizi 1628 de göstermiştir.

Harvvey'den önce Yunanlı Galenus'a göre, kan, alınan gıdalardan meydana gelir. Kara-
ciğere gider. Buradan da damarlarla dokulara geçer, kısmen orada sarfedilir, kısmen akciğere gi-
derek hava ile karışır, kalbe gelir, kalpte de ventriküller arası delikle sol ventriküle geçip arterler
aracılığıyla vücuda dağılır, varsaydırdı.

1669 da Malpighi, kılcal dolaşımı gösterdi. Claude Bernard ve Brown Sequard vazomotor
sinirleri, merkezleri ve önemlerini anlatarak dolaşımın bugünkü bilinen ve anlaşılan hale ulaş-
mıştır.

Kalp Kası: Kalpte (S) harfi gibi kıvnntılı ve kalbin arka yüzünden karşı önyüze uzanan
spiral kaslardır. Bunlar aralarında sinsisyum yaparlar.

Kalp vt Yapısı: Kalp dört boşluktan yapılıdır. Üst boşluklar atriyum, alt boşluklar vent-
rikül adları alır. Boşluklar arasında septum denen bölmeler bulunur.

Kalp Kası (Miyokard) ! Atriyum ve ventriküllerin en kalın tabakasıdır. Bunun kalınlığı


atriyumlarda ve ventriküllerde değişmektedir. Kalınlık, kalbin yapacağı işe bağlı olarak değişir.
Atriyumlardaki kas tabakası (miyokard) 2 mm. kalınlıktadır. Sağ ventikül kası ise 4 mm kalın-
lıktadır. Bu kalınlıktaki kasın kasılma gücü ile 6-6,S cm Hg lık basınç ile Arteria pulmonalis'e ve
akciğerlere kanın itilmesi sağlanır. Sol ventrikülden çıkan aort'la kanın vücudu dolaşması 1 2 -
15 cm Hg lık basıncı gerektirdiğinden bu güç için de sol ventrikül'ün 12 mm kalınlığı yeterli gel-
mektedir.

Çizgili kas lifleri yaralanmakla çabuk harap olur. Halbuki kalp kası sinaizyum yapması ve
hem çizgisiz, hemde çizgili nitelikte olmasından kalp kas lifi kolayca harap olmaz ve sinsisyum-
dan dolayı da diğer yaralanmayan lifler yaralı yeri kompanse eder.

Kalbin Çalışması : Kalp yaşam sonuna kadar ritmik olarak ve değişmez bir düzenle çalışır,
önce atriyum kasılır (Sistol yapar), sonra ventrikül sistol yapar. Sonra atriyum ve ventrikül
beraberce dinlenir. Genel dinlenme denen atriyum ve ventrikülün beraber dinlenmesine ise pause
devri denir.

Kalp çalışması, glomus caroticumdan başlayan H E R İ N G ve A O R T çeperinden başlayan


( C Y 0 N ) siniriyle merkeze ulaşan impulslarla sinirsel duyularla ayarlanır. Bu sinirlerin uçları
aracılığıyla alınan kimyasal ve basınç değişmeleri sinirlerle vazomotor merkezlere iletilir. Bu
merkezden çıkan ve otonom sinirlerin etkileriyle kalp; sempatiklerle hızlanır, parasempatiklerle
yavaşlar. Düzenli olarak kasılma ve dinlenme şeklinde bu ritm devam eder. Atriyum kasılırken
(sistol) ventrikül ise diastolde dinlenir. Ventrikül sistol yaparken de atriyum diastole geçer,
Sonra her ikisi de atriyumlar ve ventriküller müştereken pause denen devirde dinlenirler.

Kalp Çalışmasını İnceleme Mitodları : Kalbin içine damarlar yoluyla sokulan kataterlerle
kalp çalışması kontrol edilebildiği gibi kalp, vücut dışından konan aletlerle de incelenir. Kalp
çalışmasını inceleyen aletlere kardiogıaf deııiı. Bu, küçük elektriksel çalışmaların büyütülmesi
esasına dayanır. Bu büyüten, güçlendiren aygıtlara, elektrokardiograf denir.

Kalp İçine Somla Sokularak Kalbin İncelenmesi : Narkotik maddeyle anesteziye edilmiş,
uyutulmuş bir beygirin boyun kasları açıldıktan sonra buradan vena jugularis externası ve arteria
carotis communisi bulunur. Arter ve venadan kalbe girilerek kalp çalışması incelenir. Beygirin
kalbi dakikada 40 sistol yapar.

İnsandaki 6 0 - 8 0 sistole oranla beygirde 40 sayıda sistol olması yani yavaş çalışması ince-
emeyi kolaylaştırır. Vena jugularis externadan 2 ampüllü bir sonda sokulur, ampülün biri at-

123
riyuma diğeri ventriküle yerleştirilir. Bu sondaların uçlarında meydana gelen değişmeler de isli
kâğıda (kimografa) kaydedilir.

Kalbin periyodik çalışma zamanı :

1 - Atriyum sistolü 0.15 saniye

2 - Ventrikül sistolü 0.30 saniye (0.10"gerilme 0 . 0 5 " boşalma)

3 - Diastol 0 . 3 5 " (ventrikül diastolü 0.30 saniye, genel dinlenme 0.50 saniye) Kalp denemi
de 0.30 saniyedir.

Sistul ve Diastoldeki Durum :

1 - Atriyum sistclü sonunda 0.15 saniyede ventrikül'e kan dolar.

2 - 0.30 saniyelik ventrikül sistolü esnasında (0.30 saniye ventrikül gerilir, 0.20 saniye vent-
riküller boşalır).

3 - Diastolde önce atriyum sonra ventrikül dinlenir. 0.30 saniye.

4 - 0.05 saniyede, atriyum ve ventrikül müştereken dinlenir. Pause devri.

Ariyumlara kan dolduktan sonra atriyumlar kasılıı, atriyoventriküler kapaklar açılır


ve kan ventriküllere dolar. Ventriküller kasılınca ventrikül içi basınç yükselir, arteryel damar
ağızlarındaki semilunar kapaklar açılır. Böylece aort ağzındaki ve arteria pulmonalis ağzındaki
kapaklar açılarak kan damarlara itilmiş olur.

Kalp Otomatizması

Kalp dış etken olmadan kendi kendine yaşama gücüne sahiptir. Baısaklar da kendi bün-
yelerindeki sinir sistemleriyle kendi kendine yaşarlar. Diğer organların yaşamaları ise ezel sinir
sistemi olmadığından kısa bir süre sonra kaybolur. İzole edilerek kurbağa dan çıkarılıp özel ape-
reye asılan kurbağa kalbi; içerisinde değişik oranlarda bulunan Na, K , Ca, Mg, Cl, Na H , P 0 4 ,
N a H C 0 3 , glukoz, 20°lik ısı gibi koşul ve faktörler sağlandığı zaman uzun müddet kasılmalar ve
gevşemeler gösterir, bunlar da kaydedilebilir. Bu otomatizma kalbin yapı özelliğinden doğmak-
tadır.
Kalpte, V E N A CAVA'ların kalbe dökülen ağızları arasındaki Keit-Flack veya stimüliis do-
ğuran Sinüs Düğümü de denen bir düğümden stimulus doğar. Buradan çıkan stimulus, sağ ve sol
atriyumların arasını ayıran bölümün daha ziyade sağında bulunan A S C H O F F - T A W A R A düğü-
müne iletilir. Bu düğümden çıkan ve H t s S hüzmesi denen liflerle de kalbin içindeki en küçük kas
liflerine kadar yayılarak K E İ T - F L A C K düğümünden doğan uyarı kaslara ulaştırılmış olur.
Kalbin içindeki bu ileti sistemi kalp kasında bulunan ve histolojik olarak kasdan tamamen fark-
lı bir özel yapıdır. Embriyoner ayrı bir yapı olan bu sistem kalp kasından konnektif bir dokuyla
ayrılmış olarak görülür.

Kurbağa ve daha küçük hayvanlarda da bu düğümlere benzer R E M A R K - B t T T E R - . L U D -


V İ G ganglionları (düğümleri) denen yapılar da aynen bu görevi görürler.

Kronotropi (Dakikadaki uyarı sayısı) Inotropi (Kontraksiy'on gücü) Dromotropi iletilme,


Batmo'ropi (Uyarılabilme) ve Tonotropi. kalbin tönüsü. Bunlar kalbin çalışmasında ifade edi-
lebilen güçlerdir. Bu güçler değişik canlılar için genellikle normaldir. Bazan da artar veya aza-
labilir o zaman her potense ayrı etkiyen ilaçlarla normale getirmeye çalışılır. Kalpten perifere
atılan kan ile kanda bulunan maddelerin arteryel kapillere dönüşü buradan da vena sistemiyle
kalbe gelişi dolaşımdır. Burada dokuda geçen olay da önemlidir.

Kalp Çalışması:

Venalardan atriyumlara kan dolaı, atriyumlar kasılır, atriyoventriküler kapaklar açılır,


kan ventriküllere geçer, ventrıküllerin kasılmasıyla ventrikül içi basınç yükseliı. Bu basınç da-

124
mar ağızlarındaki semilunar kapaklan açar, böylece aort ağzındaki ve arteria pulmonalis
ağzındaki kapaklar açdarak kan damarlara itilir.

Kalp Vıırumu: Sistol elle duyularak palpasvonla incelenebildiği gibi kardiografla


yazılarak da incelenir.

1. ses: Ventrikülsistolü denen ventrikül gerilmesine ait sestir. Bu A ve B olarak


yazılan iki olayın birleşmesiyle meydana gelir.

A- Ventrikül duvarı kasılma sesi.

B - Atriyo ventriküller kapaklar kapanma sesi.

Bu iki ses beraberce tek ses yapar ve en iyi apekste duyulur.

2. ses ventrikül diyastolü başında semilunar kapakların kapanmasıyla meydana gelir.


1. ses ve 2. sesin senkronluğu bozulursa seslerin çiftleşmesi olur.

Kurbağa Kalbi Çalışması: Ringer çözeltisiyle beslenen izole kurbağa kalbinde in-
celenir.

ileti:

Hücre içi ve dışında farklı iyon yoğunluğu, farklı elektrik gösterdiğinden polarizasyon yani
kutuplaşma görülür.

Uyaranlarla memnranın mevcut polarize durumu bozulur. Potansiyel farkı artar, buna
engel olucu olarak aksiyon akımı doğar.

Polarize durum zar üzerine ve hücre içine yerleştirilen duyar elektrodlarla ölçülünce 50
milivoltluk bir potansiyel (güç) ölçülür. Bu membramn sükiin potansiyelidir. Bu potansiyeli
bozan mekanik, fizik, kimyasal uyaranlarla membran zedelendiğinden elektrik uyarımı en uygun
uyaran olarak kullanılır. Elektrik uyaranı da endüksiyon akımı, galvanik veya alternatif akım
şeklinde olabilir.

Kalbin Aksiyon Akımı : Kaynağı dokularda olan elektriğe animal elektrik denir. Galvani,
siniri kas üzerine düşürmekle kasın kasıldığını gösterdi. Kesik kas üzerine tuzlu su bırakılsa yine
kas kasılır. Bunlar kasdaki, dokudaki animal elektriği gösterir. Bu (I) sükun, (2) aksiyon olarak
2 kısımdır.

Aksiyon akımı kas kasılmadan önce oluşan akımdır. Zedelenmeyen kas galvanometrede
hareket göstermez. Kas zedelenir, veya sinir ucu uyarılırsa zedelenmeyen yerden zedelenen ta-
rafa doğru akım yapar.I / 1000 volt olan bu potansiyel büyütülerek ölçülebilir.

Kalpte aksiyon akımı atriyum sistolüyle atriyumun negatif, ventrikülün pozitif olması şek-
linde başlar, sonra ventrikülün sistole girmesiyle de her taraf ııegatiflik göstererek devam eder.

Kanın Kalpte Hareketi: Periferden gelen kan venler aracılığıyla atriyumlara akar. Atriyum-
yumlann kanla dolmasından sonra atriyumlardan kan ventriküle geçer. Ventrikülün sistolüyle
atriyumlar daha da genişleyerek venalardan atriyuma kan dolması daha kolaylaşmış olur. Atri-
yumlara kanın gelmesinde en önemli faktör I N T R A P L Ö R A L N E G A T Î F B A S I N Ç tır. (Bu
basınç yeni doğan çocukla ilk solunumla oluşur), ö l ü doğan çocukta bu basınç yoktur, ö l ü do-
ğan çocuğun ölü veya canlı doğduğunu veya sonradan öldürülüp öldürülmediğini ayırmaya
yarayan metodlardaıı biridir.

Atriyumlara kanın gelmesinde önemli olan intraplöral negatif basınç her inspiriyumla ar-
tacağından nefes almakla atriyumlara dalıa fazla kan dolar. Bu suretle değişen çeşitli faktörler
etkisiyle atriyumlara kan dolduktan sonra atriyumlar kontraksiyon (kasılma) yaparak kan iti-
lir. Bu itilme atriyumlara açılan venalara olanildiği gibi ventriküllere de olur. Venalara itilme,
venalar ağızlarında kapaklar olmadığı halde az olur. Kalp içindeki artan basıncm atriyovent-
riküler kapakları açarak kanı ventriküllere itmesi venlere itmesinden daha kolay olur.

Kalp Ritmi: Dakikadaki yineleme frekansıdır. Kalp dakikada 6 5 - 8 0 atım yapar. Uyku,
aç veya tok olma, soluk alma veya verme ve tansiyonla ritm (tempo) değişir. Tansiyon yükse-

125
lirse ritm yavaşlar, düşerse hızlanır. Her sıstolde YO ce sistolik kan artere atılır (dakikada 70 na-
bız sayılırsa) 70 X 70 cc = 4.9 litre (dakika hacmidir). Starling izole kalp-akciğer preparatında
ölçülür. Kalpte frekansın 100 den fazla olması taşikardi, 60 dan az olması bradikardi adını alır.
400 civarındaki sayı flatter, 400-600 arası çalışma ise fibrilasyon adını alır.

Kalp Özellikleri: 1) Otomatizma; 2) Hep veya Hiç Kuralıdır.

1) Otomatizma: izole kalp Na, K , Ca, glukoz, N a H C 0 3 , ısı, 0 2 gibi faktörleri bir arada bu-
lunduran ringer solüsyonu ile beslenir ve kalp bununla otomatik çalışır.

Kronaksi: En küçük uyaran milivolt (Reobaz) ın iki misli uyarı verildiği zaman eksitasyon
oluşumu için geçen en kısa zamandır.

2) Hep veya Hiç Kuralı: İndüksiyon akımı kalbe verilirse, eşit kıymet altında hiç cevap
vermez, eşik uyarı üstünde ister minimal ister maksimal olsun tek cevap verir. Kalp kası ağ
(sinsisyum) yaptığından ve eşik uyaran üstündeki eksitasyonlar bütün kalp tellerini birden uyar-
dığından uyarılma şiddeti ne olursa olsun cevap aynı olur ve kasılma eşittir.

İskelet Kası: İskelet kasında eşik değer (reobaz) üstünde indüksiyon akımı verilince akım
şiddetlendikçe cevap da artar. Bu olay birbirine paralel iskelet liflerinin tek tek artaıı akımla ka-
sılmaya zorlanmasmdadır. Her akımla uyarılan kas lifi artmasından kas cevabı da artar. Kalp
kası ise uyaran eşik bulduğu zaman kasılma gösterir. Bunun üstünde uyaran daha arttırılsa uyarı
artmaz. Yaui uyaran yeterli olduğu zaman dozu fazla da olsa hep cevap görülür. Uyaran yeter-
siz ise hiç cevap vermez. Şiddetli akım çizgili kası gevşetmeden devamlı kastırır, ve tetanusa
sokar, sonunda da kas harap olur. iskelet kası yani çizgili kas tetanus olur, kalp kası ise olmaz.

Kasılma : Kalpteki protein liflerinin özelliğidir. Mekanizma komplikedir. Aktin ve miyo-


zin olarak bulunan proteinler Mg, K , ve A T P ile liflerde kasılma veya uzama yaratır. A T P nin
A D P ye dönmesi kasılmayı, tekrar A D P den A T P oluşu da gevşemeyi oluşturur.

Kalpte Refrakter Devre: Uyaranla depolarize duruma geçen kas bu durumda tekrar uya-
rılsa kasılma olmaz. Depolarizasyon başlangıcına kadar ki devreye refrakter devre denir. İlgisiz,
duyarsız devre demektir. Kalp uyarı karşısında kasılınca enerjisi bitmiş olur. Sonra gelen siti-
mulusa cevap vermez, refrakter kalır, dinlenmesi gerekir, iskelet kası 0.001 saniye, kalp kası
0.1 saniye dinlenmelidir.

Kalp Kası Mutlak Refrakter Devri: Kalp sistol safhasınday'ken en etkili uyaranla da uyarıl-
maz. Bu kalbin mutlak refrakter fazıdır.

KAPILLER- -OCKU-

Hidrostatik basınç
î>
12 mmHg 2 - 7 mmHg

P l a z m a onkotjk İnterstisiyel
basıncı • ikit onkotik
25 mm basıncı
Hg. 10mmHg.

| A r t eri ye l kapiller Venöz kapiller

126
K A P İ L L E R ve D O K U A R A S I N D A G E Ç E N F t L T R A S Y O N O L A Y I :

Arterlerin en uç dalları arteryel kapiller haline gelir, bunları da ven kapilleri takip eder.
Ven kapilleri, veniilleri ve bunlar da venleri oluştururlar. Arteryel kapillerde hidrostatik (kal-
bin itici) basıncı 32 mm. Hg.ya, iner bu itici basınca arter içindeki plazma protinlerinin 25 mm.
Hg lik suyu tutma basınçları (onkotik basıncı) engel olur. Bu suretle arter tarafından 7 mm.
Hg lık basınçla kanın sıvı kışımı ve içindeki elektrolit kapillerden dokuya itilir. Doku tarafında,
bu sızma olayım hem kolaylaştıran hem engelleyen faktörler de bulunduğundan bunlar da goz-
önüne alınarak olay şu şekilde özetlenir.

Dokuda bulunan likidin arter tarafındaki sızmaya mani olan basıncı 7 mm. Hg. dır. Bunun
yanında dokuda bulunan likit içindeki proteinlerin onkotik basıncı ise 10 mm. Hg olduğundan
bu suretle doku tarafından -3 mm.lik (negatif basınçla) kandan dokuya çeken emen basınç mey-
dana gelmektedir. Bu basınç arter tarafındaki 7 mm. H g lık iten kuvvetle ayni yönde etkime-
sinden dolayı vektörel toplama göre arter tarafından 10 m m , H g lik bir basınçla dokuya itilmiş
olur.

Yen kapillerinde ise hidrostatik basınç 12 mm. Hg ya iner, ven içindeki plazmanın onkotik
basıncı ise arter tarafındaki gibi 25 mm. Hg olarak kaldığından ven tarafında negatif 13 mm.
Hg.hk bir emme basıncı meydana gelir. Fakat bu 13 olmayıp dokuda yukarda anlatılan faktör-
lerin hesabından sonra şöyle olmaktadır. Dokuda bulunan likit proteinlerinin 10 mm. H g lık
onkotik basıncı dokudaki likit'in sızmaya karşı gelen hidrostatik basınç farkı doku tarafından
çekici 3 mm. H g lık basınç oluşturur. Ven kapilleri içindeki negatif 13 mm. Hg basıncından doku
tarafının -3 Hg lık negatif basıncı çıkarılınca ven tarafından emen çeken 10 mm. H g lık basınç
saptanır ki, bunun arter tarafından iten ve ven tarafından emen aynı basınç olduğu görülür.
Bu basınçhnn değişmeleri, dokularda ödem denen su toplanmalarını meydana getirir.

DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOPATOLOJİSİ

Canlılarda hayatın devamı, kanın taşıdığı oksijen ve gıdalarla


sağlanır. Kan ayrıca organlarda teşekkül eden metabolizma altıklarını,
atılma organlarına taşıyıp, atılacak maddelerden vücudun arınmasını
da sağlar. Böylece 0 2 nin taşınması ve metabolizma esnasında enerji-
nin kullanılıp, artıklarının atılması şeklinde özetlenebilen olay, günün
değişen koşullarıyla da ayarlanır. İstirahattaki dokuların metaboliz-
masını düzenleyen oksijen gereksinimi ile, çalışan ve fazla 0 2 le enerji
isteyen bir organizmanın gereksinimi aynı değildir. Bunun ayarlanması
gerekir. Dinlenme halinde dakikada 250 cc olan 0 2 ihtiyacı, hafif vücut
hareketleri etkisinde dakikada 1000 cc 0 2 e yükselir. Ağır kas çalışma-
larında ise bu daha da artar.
Her olayda, kavgada, münakaşada, utanmada, üzülme, donma,
üşüme veya fazla sıcak altında kalmada, rüyada veya günlük diğer olay-
ların gereğine göre 0 2 ile metabolizma maddeleri ahenkli olarak ayarla-
nır. Ağız, burun yoluyla akçiğerlere giden hava akçiğer alveolleri
etrafındaki ince kapiller sisteme geçer. Bu kapiller sistem vena pulmo-

127
nalis denen damar vasıtasıyla kanı kalbin sol atrimuna temiz kan ha-
halinde getirir. Buradan kan sol ventriküle itilir. Buradan da Aort
vasıtasıyla perifere itilir. Ye bu şekilde temiz kanla periferin organ ve
kasların oksijen ihtiyacı sağlanır. Organa giren damar arter, arteriyol
ve arter kapilleri haline geçer. Bunun karşısında ven kapilleri bulunur, ve
ven kapilleri birleşerek venülleri ve bunlar da venleri oluşturur, venler
de kirli kanı kalbin sağ atriumuna döker. Sağ atriumdan tricuspit
aracılığı ile sağ karıncığa geçer. Sağ karıncıktan kan Arteria pulmonolis
vasıtasıyla tekrar akciğerlere gönderilerek büyük ve küçük dolaşım-
la bu hayat süresince devam eder.

Dolaşım sisteminin merkez kısmında kalp, periferde ise arter ar-


teriol, kapiller, venül ve ven olmak üzere damarlar vardır. Bu sistem
bir düzen içinde çalışır. Bir aksama olursa yetersizlik görülür. Bu yeter-
sizlik ya kalpte veya damarlarda olur. Bazı hallerde her iki sistemde de
olabilir. Yetersizliği gideren ilâçlar ya kalbe etkiyen ya darmarlara
etkiyen veya her iki sisteme de etkiyen ilaçlar olabilir. Kalpteki yeter-
sizlik, romatizmadan, endokarditis lenta gibi streptokok infeksiyonun-
dan veya doğuştan kalp kapakları veyahut septumlar üzerindeki bazı
delik ye anomalilerden ileri gelir.

Kapaklarda olan arızada: Kalbin kasılma esnasında kapanması


gereken kapaklar tam kapanamaz. Ve bir sızma olur. Kalp bir emme
basma tulumba şeklinde çalışır. Kalp dakikada 60-70 dela kasılır. Bu
genellikle nabız sayısı veya kalp seslerinin sayılmasıyla izlenir. Her kasıl-
mada 60-70 cc kan perifere atılır. Bu atılan miktar kadar kan da dias-
tolde vena ağızlarından kalbe girer. Bu çalışmayı sağlayan kalb kasıdır.
(Myokard) Kalbin kendine özel otonom olan çalışma gücünü sağlar. Bu
otonom çalışma sempatik sistem ve hormonlar ile de etkilenir. Dolaşı-
mın en önemli organı kalptir. Kalp kanı çevreden emen ve çevreye iten
emme basma tulumba vazifesi gören motordur. Bu motorun itici gücü
kalp kasının gücünden ileri gelir. Kalp kası lcoronerlerden gelen kanla
beslenir, bu kas çevrenin ihtiyacına göre kanı devamlı olarak atmak için
atım sayısını ve atım hacmini artırarak cevap verir. Perifere her atı-
şında 60-70 cc kan gönderir. Dakikada 60-80 defa atarak saatte (216
litre veya 336 litre) kanı perifere gönderir ve bu insanın ömrü boyunca
devam eder. Kalp kası, kasılma gücüyle kendinden istenen işi yapmaya
çalışır. Kalp kasının özelliği, yorgunluğunu gidermesi için çok uzun za-
man istememesi, 0.08 saniye gibi bir süre dinlenmenin yorgunluk mad-
delerini atmaya yeterli olmasıdır. Kalbin sistolünden sonra kanın peri-
fere atılması kalbin işini gösterir. İş PxH formülüne göre, P: Ağırlık,

128
H : Mesafe olarak, dakikadaki 60 sistol (nabız sayısı) X 60 cc (perifere
ber sistolde atılan kan hacmi) kalbin dakika hacmini (3600 cc) verir.
Bu atılan kan hacmi kadar, venalardaki kan da kalbe emilir. Dakika
hacmi bir dakikada dolaşıma verilen kan miktarıdır. Bu aynen venalar-
dan kalbe gelen kan miktarına eşittir. Aksi halde atabildiğinden fazla
kan kalbe gelirse kalpte veya kalbe kan getiren damarlarda kan birik-
mesi, o organların şişmesi, büyümesi görülür. Vücut çalışmaları sonucu
kalbe dönen kan miktarı artar, bu zaman da kalp diyastolik hacmini
büyüterek cevap verir. Bu miyokard liflerinin uzaması, büyümesiyle
dönen kan nrktarı artar, bu zaman da kalp diyastolik hacmini büyüte-
rek cevap verir. Bu miyokad liflerinin uzaması, büyümesiyle olur. Buna
tonojen dilatasyon denir. Tonusünü ayarlar.
Eğer bu genişlemeyi zorlayan kalbin iten kuvvetinin azalması,
yetersizliği veya kalpten kan itilen atar damarların daralması veya kalp
bölmeleri arasındaki triküspid ve septum gibi yapıların anormalliğin-
den ise kalpte itilemeyen kan bakiye olarak kalır. Bu hal devam ederse
kalbin miyojen dilatasyonu yani kalp kasının genişlemesi görülür.
Kalp bu hale düşmeden dakika hacmini arttırarak bu olaya mani ol-
maya çalışır. Dakika hacmini artırmada kalbe kan getiren venalarm ağız-
larında kanın atılmaması (residü) sonucu geride biriken kan venalarda
basınç artırır. Bunun sonucu Bainbridge refleksiyle kalp atış sayısını
artırır ve sonra dakika hacmini artırarak kalpteki baskıyı gidermeye
çalışır. Bu da kalbin yedek gücünün varlığı sonucu olur. Fazla yapılan
beden hareketleriyle dakikada rahatta gereken 4 litre kan ihtiyacı
dakikada 30 litreye çıktığı zaman kalp yedek gücünü kullanır, şiddetli
kontraksiyon yapar, fazla kanı ileri göndererek ihtiyacı giderir. Kalp-
teki bu normal ve yedek kasılma gücünün önemi büyüktür. Hasta kalp
yedek gücünü kaybeder. Normal ve rahattaki insanda dakikada 1 / 4
litre olan 0 2 ihtiyacı yürüyüşten sonra dakikada 1 litreye çıkar. Bu oksi-
jen ihtiyacmı kasılma ile kalp sağlayamazsa kalp yetersiz devre girmiş
demektir. Hareketten dolayı görülen ve efor dispnesi denen durumda,
hasta göğüs kaslarını açarak, geniş nefes alaıak gidermeye çalışır. Yeter-
sizlik ilerlerse koşma, merdiven çıkma gibi faaliyetler yatakta dinlenirken
gelen yetersizlik nöbetlerine (dyspne) neden olur. Dyspne nocturne
(gece gelen nefes darlığı) astım cardiale sol kalbin yetersizliği anlamını
taşır. Burada beden ihtiyacı olan oksijenin sağlanmadığı ve atılması ge-
reken metabolit artıklarının biriktiği anlaşılır. Özellikle solunum mer-
kezinin oksijensiz kalması dyspneyi doğurur. Dyspneden dolayı kalp
yorulur. Kalbin önceleri mevcut olan kompanse etme mekanizması da
kalkınca dekompanse bir duruma girer. Kalp ileri derecede yetersiz hale

129
gelir. Bu kalp kasının yetersizliğidir. Yetersizlik gösteren kalpte, vena-
lardaki kanın birikmesiyle venaların ve organların genişlemesi, karaci-
ğer büyümesi veya venalarda duı aklaması sonucu Ven Stazı, vena ka-
lınlaşması ve ödem meydana gelir, El ve ayak şişmeleri görülür.
Kalp aerobik çalışan bir sistemdir. Bu sistemin perifere attığı kanın
ve içindeki 0 2 nin 1 / 5 oranı koronerlerden geçer. Kalp kanı ileri gön-
derememişse orta derecede oksijensizlik ve basınç düşmesi, sinüs karo-
tikus (Hering) ve arkus aorta (siyon) refleksleriyle ayarlanarak basınç
normal tutulabilir. İleri derecelerde ise bu ayarlanma olmaz. Yetersiz
kalpte dolaşım yavaşlamış olduğundan dudak, kulak memesi, parmak
uçlarında siyanoz (morluk) görülür. Bu noksan oksijenli ve fazla kar-
bondioksitli kandan ileri gelir. Arterlerde 0 2 normaldir. Venalarda ise
azdır ve bu arter ve ven arasındaki 0 2 farkı normalden büyüktür. Kalpte
yetersizlik olduğu için 0 2 ihtiyacını karşılamak üzere depolardan çıkan
kandan dolayı total kan hacmi artmıştır. Organlar az oksijen gelmesinden
dolayı fazla 0 2 tutarak vena kanı oksijen düzenini daha da azaltır. Ve
morluğu artırır. Vena stazı sonucu plazma'nm dokularda, vücut boş-
luklarında toplanmasıyla ödem de artar.
Karaciğer şişer, böbrek yeterli kan alamadığından süzme azalır.
Ve idrar hacmi de azalmış olur. Efor dispnesi denen fazla hareket so-
nucu olan dispne, rahatta iken de gelmeye başlar. Hasta ortopne halini
alır. Bütün bu kalp zayıflaması belirtileri kalbin kuvvetlendirilmesi,
perifere istenen miktarda kan atılmasıyla giderilir ve böylece yetersiz-
lik kaybolur. Kalbi yeterli yapmak da kalbin kasılma gücünü artırmak-
la olur. Kalp iyi kasılınca az kanı sık dolaştırmak olan (taşikardi)de
perifere yeter kan gelmesinden dolayı kaybolur. Kalbe güç verecek ilaç-
lara kardiyotonik denir. Digital preparatları bu gücü verirler. Normal
kalpte dakika hacmini büyütmeyen digital yetersiz kalpte kalbin ka-
sılma gücünü artırarak dakika hacmini büyütür. Kalp yetersizliği akut
veya kronik olur. Kalp otonom olmasına karşın vagus ve sempatik si-
nirler ile hormonların da etkilerine göre armonik çalışır.

Kalpte stimulus, vena cava superior ve vena cava inferior arasın-


daki sinüs düğününden (keit-flack) ukdesinden çıkar, buradan atriyum
lifleriyle A-V (atriyo ventriküler) Aschoff-Tavara nodülüne gelir. Bu-
radan sağ ve sol His demetiyle sağ ve sol ventrikül kası içine yayılır.
Bu ileti sistemindeki bozukluktan aritmiler oluşur. Bu aritmiler kalbi
yorar. Aritmileri düzeltmek için de ilaçlar vardır.
Normalde stimulusun doğuşu stimulusun iletilmesi ve buna kasın
cevap vermesi armonikdir. Beraber hareket eder.

130
Dakika hacmi, yeter miktar kanın dönmesiyle ayarlanır. Kalp
kasının yetersizliği yanında kanın periferde tutulmasından dolayı kal-
be az kan geliyorsa periferik dolaşım yetersizliğinden söz edilir. (Se-
konder cerrahi şoklar da ve vazomotor merkez lelçleıi sonucu olduğu
gibi) burada damar tonüsünü artırıcı ilaçlar ve vazomotörleri uyarıcı
ilaçlar kullanılır.

Kalp ve Damar İlaçları:


Kalbe etkileyen ve dolaşım bozuklularını gideren ilaçlardır 4
katagoriye ayrılır.

1 - Kardiotonikler Bunlar (Digital tipi yetersizlik ilaçlarıdır). Kal-


bin çeşitli potenslerine etkir. Bunların kalpteki yetersizliği giderici etki-
leri yanında, Ayrıca vasküler etkileriyle de kalb çalışması düzenlenir.
Bunlar kusma gibi santral etkiler de gösterir.
Kardiotonik ilaçların etkisi heterosid tabiatından ileri gelir. Ya
saf heterosit preparatları olarak veya heterosit yanında diğer madde-
leri de içeren ham (drog) şeklinde de kullanılır.
2 - Kalp Analeptikleri: Bunlar kollaps ilaçlarıdır. Çeşitli kimyasal
strüktür göstermesine karşın çoğu santral sinir sistemine kalp ve solu-
num (kardio-respiratuar) düzenleyici etkilidir.
3 - Antifibrilant, Kardiak Ekstabiliteyi Azaltan İlaçlar: Bunlar belli
ve sınırlı endikasyon taşırlar, fibrilasyon halinde faydalıdır. Bunlara
antiaritmiklerde denir.
4 - Koroner Dilatatörleri: Bunlar kalp damarlatını genişleterek kal-
bin çalışmasını düzenlerler.

Kardiotonikler:
Bu grubu, genellikle kalp hastaları tarafından kullanıldığından bi-
linen ve bazı Dijitalis türlerinde bulunan, digitalin (Digitoksin) hetero-
ziti ile Digitalis gibi diğer bitkilerin de içerdiği başka heterozitler oluş-
turur. Kardiyotonik heterozit içeren bitkilerin botanik kökenleri fark-
lıdır.

Kardiotonik denen ilaçlar, kardiotonik etkilerinin önemine ve te-


davide kullanılma çokluğuna göre iki gruba ayrılır.

1 - Majör kardiotonikler: Bu grupta Digitalis purpurea ve Digi-


talis lanata, Strophantus gratus, S. hispidus, S. kombe ve (Scilla mari-
tima) heterozidleri yer alır.

131
2 - Minör kardiotonikler: Bu grubta Nerium oleander, Thevetia
neriifolia, Apocynum cannabinum, Convollaria majalis, Adonis ver-
nalis bitkilerinin etken maddeleri olan heterozidler bulunur.
Apocynaceae, Scrophulariaceae, Asclepiadaceae, Liliaceae, ve
Ranunculaceae, familyaları kardiyotonik heterozit bakımından zengindir.

Kardiotoniklerin Kimyasal Yapısı:


Kardiotonikler, kardiak glikozitler veya kardiyotonik heterozid-
ler olarak da adlandırılır. Kardiak glikozitlerin formül yapısında 3 kısım
görülür.
1 - Şeker kısmı: Burada glukoz, ramnoz, digitoksoz, tevetoz, ara-
binoz ve diğer şekerler yer alır. Şeker kısmı glikozidin erimesini, miyo-
karda tutulmasını ve miyokardın güçlenmesini sağlar.
2 - Kısım Sleroid yapı: Bu kısımda CH 3 ve OH'larınyeri önem ta-
şımaktadır. Digitoksin formülünde olduğu gibi 5. ve 10. C atomuna bağ-
lı grupların, A ve B halkalarının meydana getirdiği düzleme göre cis
veya trans durumunda olması önem taşır. Cis olanlar kardiyoaktiftir.
3 - Kısım laktonik halkadır. 5 li pentagonal veya 6 lı heksogonal
olan bu kısım kardiak depresyon sağlar. Etilenik laktan halkası doyarsa
kalp üzerindeki etki kaybolur.
Aglukon (genin) molekülün şekersiz kısmıdır ve siklopentanofenan-
tren çekirdeği taşır. Glusidik gruptaki Oz'lar çeşitlidir, glukoz, rammoz
digitaksoz, simaroz ve diğerleri gibi şekerler bulunur. En çok rastlanan
metilpentozlardır. Şekersiz ve Aglukon denen Siklopentanofenantren
iskeleti kardiotonikler yanında kortikosteroidlerde, genital hormonlarda,
safra asitdlerinde, D 2 vitamininde ve kolesterolde ve kara kurbağa-
larının derisinde bulunan ve hekimlikte kullanılmayan bufotalin'de
de bulunur. Bufotalin de siklopentanofenantren çekirdeği ile heksa-
goııal bir halka da bulunur.

Farmakolojik Etkileri:
Kardiotonikler yetersizlikte kullanılır ve yetersiz haldeki kalbe et-
kiyerek şu etkileri oluşturur:
1 - Kronotrop negatif etki: Bu etkiyle kardiak ritm yavaşlar.
Bu etki hızlanma şeklinde ritm bozukluğu gösteren kalpde daha be-
lirgin gözlenir.
2 - İnotrop pozitif etki: Yeterli kontraksiyon yapamayan ventrikül
kasını kastırıcı etkir, böylece kalp kolayca kam ileri gönderir.

132
3 - Dromotrop negatif etki: Digitalis ve diğer bitki heterozitleri
Hiss huzmesi liflerinde chronaxie'yi yükselebildiği kadar yükselterek
sinirdeki iletiyi yavaşlatırlar.
4 - Batmotrop negatif etki: Kasın aşırı uyarılabilme, eksitabilite
durumu giderilerek kas yavaşlar, dinlenir. Bilhassa (Digitoksin) Digi-
talin'in etkisiyle yukarda yazılı potenslerden birinin veya hepsi be-
raber görülmesiyle oluşan yetersizlikte kalp, düzenli ve yavaş çalış-
maya başlar.
Digitalin ve benzer etkililerin kalp seviyesindeki etkileri yanında,
farmakolojik bazı yan etkileri de bilinir. Bunlar diüretik düz kasa ek-
sitan, santral sinir sistemine bazan eksitan etkiler vardır.
Bazı kardiyotonikleıin uygulandıktan birkaç dakika içinde etki-
mesi istenir. Diğerleri ise genellikle etkimek için gerekli bekleme zamanı
ister. Heterozitler kimyasal yapı yanında etki süresi veya birikme ba-
kımından da fark gösterirler. Heterozitlerin her biri adı geçen 4 potense
bir diğerinden farklı etkir. Bu heterozitlerin özellikleri olarak en uza-
yan ve biriken etki beklenir.
2 - Strophantus tipi etkiyenler: Etki çabuk başlar ve çabuk geçer
akümulasyon çok zayıftır. (Ouabain, =g-Strofantozit) k-strofantozit,
tevetozit'deki etki gibi.
3 - Scilla tipi etkiyenler: Etki pek çabuk görülür ve çabuk geçici-
dir, birikme hiç yoktur. (Scillaren)

Kardiyotonik Âktivitenin Denenmesi (Saptanması):


Heterosidlerin, tedavideki kardiotonik etkileri, biri diğerine göre
karşılaştırılır ya ekivalan veya az etkili sayılarak değerlendirilir.
1 - Elektrokadiografik method: Sınırlı bir şekilde etki ortaya ko-
yabilir, vücut üzerine konan elektrodlarla alınan elektroda P Q R şe-
killeri, boyutları incelenir.
2 - izole salyangoz veya kurbağa kalbi sağ atriyumunda, kardi-
yotonik etkili maddeyle normaldeki amplitud ve ritm değişmeleri in-
celenir.
3 - Tavşan kalbinde; DRAGENDORF yöntemiyle koroner debi
ölçülür.
4 - Starling metodu denen izole kalp-akciğer preparatı ile alman
sonuçlar da önemlidir.
5 - Kedi sağ ventrikül papiller kası üzerinde heterozitlerin incelen-
mesi metodu.

133
6 - Köpek veya kedi kalp kasında izometrik kasılma veya gevşe-
me deneyi. Bu deney digitalin'in tonus artırıcı, kontraksiyon gücü arttı-
rıcı ve frekans azaltıcı etkidiğini göstermeye yarar.

7 - Kalp kası elektrikle deneysel olarak yorulduktan sonra, kalb


kuvvetlendiricilerin etkisinin incelenmesidir.

8 - Digital preparatlarını insanlar üzerinde deneme üsulü de mev-


cuttur. Fakat kalp ilaçları ile yapılan inceleme insandan insana deği-
şiklikler gösterdiğinden böyle bir metot yeterli görülmez, Digital için
aynca spektrofotometrik metotlarla da deneyler tamamlanır.

Fizyolojik dozaj: Kimyasal fraksiyonlama metodarmın yetersiz-


liğinden, digitalde biyolojik aktivite tayini gerekir. Bu metodla strop-
hantus ve Scilla heterozitleri de incelenir. Etkili madde etalonla karşı-
laştırılarak şu 4 teknikle değerlendirilir;

1 - Kurbağada öldüren doz kurbağa lenf kesesine enjekte edilerek,


kalbi durduran doz tesbit edilir.
2 - Kedide Hatcher Magnus Yöntemi: Deserebre edilmiş kedide
yavaş perfüzyonla kalp durdurucu etkinin görülmesi.

3 - Hacther dozunun köpekte yapılışı


4 - Güvercinde kusturan dozun saptanması

Digitalin (Digitoksın)
Bitkinin yapraklarından elde edilir. Yapraklarda % 0.1-0.3 kardi-
yotonik, heterozit vardır. Gerisi digitanol glikozitleri, saponozit v.s.
dir.
Yaprak, enfüzyon ve tentür yapılmak için kullanılır. Ağız yoluyla
alman digitoksin kolayca resorbe oluı. Ada soğanı ve Strophantus
heteroziteleri ise güç rezorbe olur. Resorbe oluş bakımından gitoksin
ikisinin arasındadır.

Digital (Digitoksin)
Digital tablo (1) deki gibi. Digitalis purpurea veya lanatadan elde
edilir.
Digital önceleri tüberküloz tedavisinde ve ayrıca da emetik olarak
kullanıldı. Sonra digital William Withering tarafından diüretik olarak
kullanıldı. 1870-1875 den sonra kadiotonik olarak kullanılmaya baş-
landı. Elektrokardiyografik incelemelerle etkileri daha da tanındı.

134
DİGİTALİS LANATA

1) LANATOCID A 2) LANATOCİD B 3) LANATOCİD C

Alkali hidrolizle Alkali hidrolizle


Deasetil lanatosid C

Purpurea glycosidA+ CH3 COOH Purpurea glycosıd B •CH^COOH


Deasetyl ı lanatocid A + Asetik Asit (Deasetil lanatosid+Asetik asit

PigitoKİne A s i t hidrolizle^ D ı g ; t o x j g e n ı n H Gitoxine Asit h i d r o l i z l e ^ G i t o x i g e n i n » p;r„ n f Asit hidrolizle,


3 dıgıtoxose Dıgitoxose Digo<ic|enin -
3 digıtoxose

Digipuridase enzimiyle Digipuridase enzimiyle

Purpurea glycoside A Purpurea glycoside B

DİGİTALİS PURPUREA
H30 O8-COCH3

A set i 1 d ij i t o k s i n (Asi la ni d)
Wenchebaeh, Nativell ve Stoll bugünkü bildiğimiz etkilerini ve özellik-
lerini gösterdiler. Kodekste Digitalis lanata ve Digitalis purpurea şek-
linde 2 digital türü kayıtlıdır.

Bu scrophulariaceae familyasındandır. Bir çok başka digital türleri


de muvcuttur. Digitalis ferruginea, Digitalis orientalis ve diğer digita-
lisler gibi. En denenmiş ve hakkında bilgi edinilmiş türler Digitalis
purpurea ve Digitalis lanatadır.

136
Digitalis purpurea çiçeği erguvan renklidir. Yaprağının üst yüzü
tüysüzdür, alt yüz soluk renkli ve tüylüdür. D.Lanata yaprakları ise
sadece kenarları tüylü, kendisi tüysüzdür. Digitalis purpurea digitalis
lanatadan 4 defa daha az zehirlidir. D.purpurea ve D.lanata Digitalin
veya Digitoksin denen glikozit içerir. Digitalin 1869 da Nativelle tara-
fından; sonra digitoksin ismi verilen madde Schmiedberg tarafından
bulunmuştur. Daha sonra da bu iki maddenin aynı olduğu saptanmış-
tır. Arnaud 1888 de Digitalis yapraklarından tabloda gösterdiği şekilde
saf glikozit elde etmiştir.

Digitalis tablosu (135.) sahifededir.

Digitalis serisi droglar ve glikosidleri lokal temas yerlerini tahriş


ederler. Mukozalardaki bu irritasyon, sonra duyu siniri felciyle sonuçla-
nır. Gözde küçük konsantrasyonlar, kızartı, şiddetli ağrı, akut enfla-
masyon belirtisi gösterir. Dilde acılık ve yakıcı ağrı yapar. Deride birşey
yapmaz. Deri altına injeksiyonu bariz enflamasyon ve aseptik apse ya-
par.

Digitalinin Farmakolojik Etkileri:

Giderek artan digitalin dozu 3 devrede izlenir:


1 - B ekleme devresi: Bu digitalin'in miyokarda tesbit edilmesi fazı-
dır. Sakin bir fazdır. Digital, yıkama (lavaj) veya yıkılma ile miyokard-
dan uzaklaşmaz. Bu uzaklaştırılamaz olma digitalde tekrarlanan doz-
larla görülen birikme olayının prensibidir.
2 - Faydalı Devre: Tedavide aranan faz budur, kalpteki esas dört
potense etkisini gösterir.
A) Kronotrop Negatif Etki: Ritmin yavaşlaması ve diastol'ün
uzaması ilk fenomendir. Kalp iyi dolar. Bu etki önce sinüs caroticus-
tan kalkan refleksle ve vagus stimulasyonu sonucu olur. Sonra kalp kası-
lifine digitalin doğrudan doğruya etkimesinden dolayı devam eder.
Atropin bu devrede etki etmez.
B) Inotrop Pozitif Etki: Kalp kasında sistolik kontraksiyon gü-
cünün artması fazıdır. Bunun nedeninin kesin açıklanması yapılamamış-
tır. Kalp kası 0 2 konsommasyonunu artırmadan metabolizmasında de-
ğişme yaparak kasılma gücünü artırır ve bu suretle kalp iyi boşalır.

C) Dromotrop Negatif etki: Digital Keith-Flack düğümünden baş-


layan ve ventriküle ulaşan iletide oriküloventriküler depresyon yapar.
Bu depresyon önce vagustan ileri gelir. Sonra kalpteki ileti yavaşla-

137
masıyla devam eder. Stimulusun aurikülden ventriküle iletilmesi ge-
cikir ve bu gecikme uzarsa disosiyasyonla sonlanır. Buna (Disosiyas-
yon aurikülo-ventriküler) denir.

E) Batmotrop Negatif Etki: Kasın uyarılmasmdaki depresyon-


dur. Bu faydalı devrede gözlenir. Biraz kuvvetli dozla ise inverse edilir
ve fibrilasyona gider.
Bu 4 etki deney hayvanlarında gözlenir, insanda kalp yetersizse
bu etkiler yine görülür, normal insanda ise bu etkiler görülmez. Kate-
terizm gibi yeni yöntemler; hemodinamik bozukluklar gösteren kalpteki
debi değişmelerini ve diğer yetersizlik nedenlerini inceleme teknikleri-
dir. Deneyler, asistoli şeklinde kalp yetersizliği belirtisi gösterenlerde
yapılarak ilâç etkinliğini daha açık ortaya çıkarır.

3 - Toksik Devre: Doz arttıkça ritm yavaşlar ve kalp güçlü kontrak-


siyon yapar. Batmotrop negatif etki süratle pozitif olur ve kalbin hız-
lanması önce ritmik sonra ekstra sistollerle görülür. Yagal eksitasyon
ventrikül seviyesinde etkisizdir. Bu etkisizlik sonucu taşikardi ventrikü-
ler olur, daha sonra da taşikardi öldürücü ventriküler fibrilasyonla
sonlanır. EKG'de digital etkisiyle P Q uzaması görülür.

Otonom sistemin önemli maddesi olan asetilkolinle kalp ilaçlarının


ilişkisi bilinir. Asetilkolin barsakları hızlandırıcı, pupili (göz bebeğini)
daraltıcı, kalpte yavaşlatıcı etkidiğinden, digital heterozitlerindeki
yavaşlatıcı ve diğer etkiler de Asetilkolin'le ilişkisine bağlanır.

Diğer Etkileri:
1 - Asetilkolin liberasyonu yapar.
2 - Yeya Kolinesteraz'ı inhibe eder
3 - Adenozintrifosfatın fazla enerji vermesini sağlar

4 - Aktomiyozin'den kas kasılmasında rolü olan Aktin veya Mi-


yozin yapımını sağlar,

Emilim-Atılım:
Ağızdan alınınca midesalgısınm digital'e etkisi yok kabul edilir.
Digitoksin ağızdan alınınca çabuk ve tam emilim olur, 6-8 saatte re-
zorbsiyon tamamlanır. Karaciğerde tahrip olmaz. Digitalin rektumdan
da emilir. Ağızdan alınmadığı ve rektumdan verildiği zaman V.Hem-
orroidalis inferior, V. Hemorroidalis medius ve V.Hipogastrika vasıta-
sıyla karaciğere uğramadan genel dolaşıma geçer.

138
Digitalin rezorbe olduktan sonra albuminlere bağlanır ve bunlarla
taşınır. Ouabain, Cedilanid gibi preparatlar albuminlere bağlanmaksızm
etkidiğinden, akut yetersizliklerde ve injeksiyon yoluyla kullanılır.
Digitalden ayrı olarak Ouabain, digitoxin gibi glycosidler damara
verilince etki 15 dakikada başlar, bir saatte tamamlanır. Kas içine veril-
mesinden injeksiyon yerinde ağrı ve nekroz yapar ve kasda ilâç harap
olur.
Digitoksin ve lanatosid A serum albumin'e yapışır, serum albumin
doymadan kalp üzerine etkimez. Ouabaine ve cedilanid serum albu-
mine bağlanmadığından, albumin'e absorbe olmadan etkidiğinden etki
diğerlerinden çabuk görülür.
Radyoaktif digitoxinle yapılan araştırmalarda glikozidin, kalp,
böbrek, karaciğer ve iskelet kasları üzerine oturduğu görülür. En fazla
kalp kasma oturur. Digitaloidler ise kalpte daha hafif tutulur. Digita-
lin'in akibeti bilinmez, vücuttan yavaş ıtrah edilir. Halbuki strofantin
glikosidleri çabuk ıtrah edilir. Birikmez, Digital birikici bir ilaçtır.
Kümülasyon olur ve ilaç bırakıldıktan sonra birkaç gün daha etkisi de-
vam eder. Glikosidler arasında en çok biriken dijitoxindir. Biriken ve
birikmeyenlerin ikisi ortası ise digoxindir.

Tolerans: Yılan ve kara kurbağa, adi kurbağaya nazaran daha az


duyarlıdır. Fare de insandan daha az duyarlıdır. İnsanda uzun zaman
alınmasına rağmen tolerans olmaz.

Digitalin'in genel etkileri:


1 - Yetersiz kalbe ve elektrolitlere etkisi:
a) K uzaklaştırıcıdır.
b) Yetersizlikte diüretik, Natrium ve diğerlerinin uzaklaştırıcıdır.
2 - Kan Basıncına Etkisi: Hayvanda yüksek doz digital, basınç
yükseltir. Splanknik damarları daraltır. Böbrek damarı ise genişler.
3 - Kusturucu Etki: Direk veya refleks yolla kusma merkezinin
uyarılmasından ileri gelir.
4 - Toksik Etkileri: Bulantı, kusma, diyare, karın ağrısı, sarı gör-
me, kalpte ritm bozukluğu ile bradikardi, bigemine nabız extrasistol
ve alternan nabız gibi belirtilere neden olur.
Birikmeye müsait oluşu başlıca mahzurudur. Massif digitalizasyon
esnasında sık görülen gastro entestinal bozukluklar ile nadiren diare,
fakat sık olarak karın ağrısı görülür. Bol tükrüklü kusma olur. Kalpte

139
görülen belirtilerden ventriküler ekstrasistol, bigemine nabız EKG de
daha aşikar görülür. EKG de ST izoelektrik hattın altına inince tedavi
kesilir. Ventriküler taşikardi ve kollapsla olan ventriküler flatter veya
fibrilasyon yanında öldürücü baş ağrısı, yorgunluk hissi gibi S.S.sis-
temi belirtileri çok nadirdir. Daha nadir olarak endokrin sisteme etki-
yerek jinekomasti de yapar.

ST'nin izoelektrik hattın altına geçmesi T nin (—) negatif olması,


digitalin intoksikasyonunda görülür. Bu hal hypopotasemi denen K,
azlığı tablosunda da aynen görülür. Digital intoksikasyonu denen bu
tabloda ilâç hemen kesilir, K tuzları verilir.

Hiperpotasemide sivri T 1er görülür. Ca++ ise dıgitale sinerjik etkir


ve digital gibi C a + + da sistolü artırır. Yani digitallenmiş bir hastaya
Calcium verilmez. Digital preparatları içinde saponinler de bulunur.
Bunlar erimeyi ve kolayca kalbe bağlanabilir bir preparat haline gel-
meyi sağlar.

Dijital İndikasyonları:

1 - Yetersiz kalpte en iyi ilaçtır. (Yetersizlikte Konjesyon, epans-


man ve oliguri vardır).
2 - Sol kalp yetersizliği ile olan had akciğer ödeminde de faydalıdır.
3 - Kardiak yetersizlik görülmeden aritmilerde, oriküler taşikardide
(kinidinle beraber veya yalnız digital) gereklidir.
Dijital Kontrendikasyonları: Miyokarditsiz kollaps yapan enfek-
siyonlarda, myokardı tutmayan valvülit, ventriküler taşikardide fib-
rilasyona gidebileceğinden parsiyel orikülo ventriküler blokla, infark-
tüsten sonra kalp yetersizliği ve şokta kontrendikedir.

Digital Yan Etkileri: Genellikle zayıf belirtilerdir.

1 - Kalple ilgili yan etkiler: a) Kardiyotonik, tansiyon arteryeli


bilhassa deney heyecanlarında yükseltir, b) Diüretik etki (Normal
kimselerde değil) asistoliklerde, ödemlilerde görülür ve bu sirkülasyonu
arttırarak olur.
2) Kalple ilgisi olmayan etkiler: Digitalin düz kas üzerinde (mide,
barsak gibi) eksitan etkir, tedavi dozu digital splanknik damarlarda
vazokonstriksiyon yapar. Böbrek damarlarında ise genişleme yapar.
Yüksek dozları sindirim kanalını, mideyi eksite ederek kusturur.
Mide barsak peristaltizmini arttırır ve böylece diyare yapar.

140
Digitalin'in Dozu:
Digitalin verildiği vakit "doyurma dozu" denilen bir dozun sağ-
lanması gerekir. Digitalin'in en sıkı bağlandığı kas, kalp kasıdır. Buraya
özel şimik affinite gösterir.
Digitalin, alkolde erir, suda az erir. genellikle Ağız yolundan, nadi-
ren de rektal yoldan verilir. Akut yetersizlikte Ouabain, cedilanit,
Lanatocide (ÎV) yapılır. Kronik yetersizlikte Digitoxin ve Gitoxin
kullanılır. Solüsyon halinde ve sol. de digitalin Nativelle adı altındaki
preparatı kullanılır. 1 cc.ü 50 damladır. 50 damla 1 mg. digitalin
içerir. İnsan 1.2-1.8 mg'la digitalize edilebilir. Bu doyurucu dozdur.
Üzerine her gün 5 damla veya 0.1 mg digitalin eklenir. Digitalde iki
dozdan bahsedilir.

1. Doz: Dose d'attaque (Hücum dozu)


2. Doz : Dose entretiene (Günlük devam dozu)

Hücum dozuyla 1. gün 3 defa xx damla


2. gün 3 defa x damla verilerek toplam 90 damla digitalinle digi-
talizasyon yapılır.
Bundan sonra hergün 5 damla verilerek devam dozuyla devam edi-
lir.
Ca digitale sinerjiktir. Yani sistolü kuvvetlendirir, diastole etki et-
mez. Fazla Ca verilirse atrium ve ventrikül dissosiasyonu görülür.
Yani Atriyum ile ventrikül ayrı ayrı çalışır. Atrium 400 ventrikül 100
kontraksiyon yapmaya başlar. Digitalin'in daha yüksek dozuyla extra-
sistoller, nabız ritm ve sayı değişmeleri, (nabızda önce artma sonra azal-
ma) gözlenir.
Digitalin alındığı zaman P R mesafesi uzar, S T negatif veya düz
olur.

Digitalinin Galenik Preparatları:


1 - Dijital yaprağı: 1.2-1 gr.
2 - Dijital tentürü: Türkiyede kullanılmıyor.
3 - Dijitaline: Çok şiddetli acı lezzetli, beyaz kristalize toz, suda
erimez, alkolde erir 1 cc. : 50 damladır: 1 mg dijital içerir.
Dijitalin 1 K, alkol 485 K, gliserin, 444 K, Ad, 1000 K, su, Bu
suretle de sol dijitalin kristalize (Nativelledeki gibi) solüsyon şekli elde
edilir.

141
Kullanış Yolu: Genellikle ağız yolu tercih edilir. IV yola ancak is-
tisnai hallerde baş vurulur. IM irritandır. normal yol ağız yoludur.
Dozaj: 1 gr, pudr digital, 1 mg. digitalindir, IV yolla Ouabain, Di-
goxine ve Cedilanid verilir. Rektal yolla verilince kusma önlenir.

Lanata Preparatları

Digilanid 1 cc: 30 gtts da 0,5 mg Digilanid mevcut bunun 0.2 mg ı


0.1 gr yaprak veya 10 mg digitalindir.
Lanatozit C: Cedilanid 1 ccü 30 damladır, 30 damlada 0.25 mg la-
natosid C vardır bu 0.1 gr yaprak dır. Doyurma 6 mg. la yapılır.

OH

0- C 1 8 H 3 1 0 9 DİGOKSİN
Digoxin: (Lanoxin) 0.5 mg-1 mg dozda uygulanır. Fazla dozla
bigemine nabız, ve (kusma) görülür. Ağız yoluyla veya I.V. verile-
bilir.
Deslanoside (cedilanid D), Digoxin'e benzer etkilidir. Ağızdan baş-
langıç doz 6-8 mg, devam dozu 1 mg. dır. Intravenöz verilir. Dozu:
ağız yoluyla başlangıç 6 mg, devam dozu 0.5 mg. dır.

Digıtaloidler: Digitaloidler (dijital benzeri etkililer) şunlardır: Strop-


hantuslar, Scilla maritima, Adonis vernalis, Apocynum Cannabinum,
Convaliaria (Maialis), Neriumoddorum (daneleri tüylü olmasından ko-
lay tanınır).

Strophantuslar: Strotantusların 1. Gratus, 2. Hispidus, 3. Kombe


olarak 3 türü vardır. Strophantus tropik bölgede yetişir. Afrikada
zencilerin kullandığı bir ok zehiridir. Apocyanaceae familyasından bir
bitkidir. Tohumları tıpta kullanılmaktadır. Kalp üzerine digital gibi
etkir. Siklopentanofenantren halkası taşır.

142
c
24h41°14 DESLANOSIDE (Cedilanid D)

143
Bunun da 5 li laktonik halkası vardır.

1 - G.Strophantin, S.gratus'tan elde edilir. Bir glykosiddir. Bir


adı da ouabaindir. Arnaud tarafından Acocantera ouabaio bitkisi odu-
nundan 1888 de elde edilmiştir. Canlı organizmada digital gibi birike-
rek etkimez. Akut (çabuk) etkisi olan ve çabuk atılan bir maddedir.
Digital ise ancak belirli konsantrasyondan sonra etkir.

0
OH
9bh11°4 Ouabaın (G.Strophanthin)
Ağız yoluyla güç ve düzensiz resorbe olur. Dozu 1 mg-5mg. dır.
0.001 gm ;;rodosie (bir defada verilen en yüksek doz), 0.005 gr Prodie
(1 günde verilen en yüksek dozdur). Fakat 1 / 4 m g - 1 / 8 mg olarak kul-
lanılır. Vücuttan 24 saatte atıldığından dolayı birikici etkimez. Digita-
linden sonra verilirse bunun etkisini çok artırır.
Ouabain'in şekerli kısmı Ramnoz'dur. Aglykon kısmı g-strofanto-
genoldur. Ouabain acıdır. Hydrolisle, ramnoz ve g-strofantogenol'e
ayrılır. Ağızdan alınırsa irritandır, alkol ve suda erir.
Ouabain'in Farmakolojik Etkisi: Digitalden daha toksiktir. Sindi-
rim kanalında hidrolize olur, beklemeden ve kalp kasında birikme fa-
zını gerektirmeden kalpte etkisini gösterir.
1 - Kronotrop Negatif Etkisi: Digitalden daha azdır. Tedavi do-
zuda bu negatif kronotrop etki görülmez. Bradikardi oluşumunun va-
gus yolundan olup olmadığı tartışmalıdır.

2 - İnotrop Pozitif Etki: Bu ouabain'in en önemli etkisidir. Etki


myokard liflerine direk etki ile olur. Ve tonus artması da bununla pa-
ralel gider. İnsan papiller kası üzerindeki deneylerde ouabain'in dias-
tolik tonusu arttırdığı gösterilmiştir. İnotropik (kasılma) gücünün art-
masıyla, kalbin kanı itme gücünün artması sağlanır.

144
3 - Dromotrop negatif etkisi: Digitalinde görülen etkiden daha
hafiftir.

4 - Batmotrop negatif etki: Digitalden daha etkilidir. Eksita-


biliteyi azaltır. Kinidin gibi refrakter periodu uzatır. Fibrilasyon oıi-
küleri azaltır. Ouabainin arter tansiyonuna, diüreze, düz kaslara et-
kisi ise digitalden daha azdır.

5-kombe'den elde edilen maddenin esas şekli k-strofantozitdir.


Bundan 1 glukoz çıkarılınca K-strofantin beta elde edilir. Bundan si-
maroz ve glikoz çıkarsa strofantidin elde edilir. K-strofantosidden 2
glikoz çıkarsa simarin olur. Bundan simaroz çıkarsa sinofantidin elde
edilir ve 2 glukoz beraber çıkarsa strofantidin meydana gelir.

Strofantus kombede 3 glikosid vardır. Bunların özellikleri şun-


lardır:

1) Simarin suda güç, kloroformda kolay erir.


2) k-Strofantin beta kloroformda güç, suda kolay erir.
3) k-Strofantozit kloroformda erimez, suda erir.

Bunların geninleri strofantidindir. Bunlar glikoz sayılarıyla bir-


birinden ayrılırlar.

En etkilisi y-k-strofantozit: Bu ouabainden de etkilidir. Ticarette


strofantozid adlı 0.25-0.50 mg lık ampulleri bulunur.

Strofantus'un heterozitlerinin sindirim kanalından rezorbsiyonu


güç ve düzensiz olduğundan ağız yolundan az kullanılır.

Ouabain'in Tedavide Kullanılması: Had akciğer ödemi, kalp ye-


tersizliği, supraventriküler paroksistik taşikardi ve bazı tip aritmi-
lerde tonikardiaklar kullanılır.

Digitalin etkisiz kaldığı zaman ouabain kullanılır ve digital re-


aktive edilir. İleri böbrek yetersizliği ve myokardın cevap verme ye-
tersizliği halinde kullanılması ihtiyatlı olmayı gerektirir.

Kullanılma Tarzı: Standart strofantus tentürü, 1 cc de 3 mg ou-


abaine bulunur, fakat az kullanılır. Ouabain her zaman IV olarak
5 - 7 dakikada damara zerkedilir. 1 / 4 mg lık ampulden günde 1-2 defa
tekrarlanır. IM yapılmaz kasa oturur, ağrılıdır, irritandır. İrritasyon nek-
rozla sonuçlanır. Ağız yolundan etkisi, ağır ve düzensizdir. Büyük kıs-

145
mı sindirim sisteminde harab olur. Kasa yapılan ouabain preparatları
da vaıdır.
Kalpteki faydalı etkileri bilinen Ouabain, yerinde kullanılmadığı
takdirde çok zararlı olabilen bir ilâçtır.
Scilla Maritima (Ada soğanı) ve Sillaren:

CG H 1 0 0 3 - 0 - c 6 H t l 0 5 SCİLLAREN
Bu drog, bitkinin kesilmesi ve kurutulması sonucu toz haline getiri-
lerek kullanılır. Ekstresi, tentürü yapılarak veya sirkeli hale getirilerek
(Vinaigre de scille) veya Oxymelle scillitique denilen merhem şeklinde
kullanılır.
Scillaıen prepatlarında lakton halkası hekzagonaldir.
Soğan kesilmiş olarak 1 / 2-1.5 gr kullanılır. Tozu 10-15 cgr, ekst-
resi 20-50 cgr. dozda kullanılır.
Scilla maritima içinde, Scillaren A ve B denilen 2 glikosid vardır.
Scillaren B'nin 0.8 mg dozu 0.10 gr digital yaprağına tekabül eder ve
5 gtt. digital solusyonuna denktir. 20 damlası (1 cc) dür. Oral şekli 0.8
mg Scillaren B ihtiva eder. 0.8-1.6 mg dozlarda kullanılır.
Ampulleri 1 / 2 mg. lıktır. Digitale tahammülü olmayanlara verilir.
S. hispidus'un etken maddesi yoktur.
Scilla maritima (ada soğanı) Scilla bulbus, Akdeniz kumsal ha-
valisinde bol bulunur. Mısır'da bol bulunduğundan dolayı Hipokrat ilk
defa kullanmıştır. Soğan gibi tabakaları birbiri üzerine sanlıdır. Ta-
bakalardan şerit gibi kesilen kısımlar kurutularak kullanılır. Mısır'da
bir mabette eski kullanılışını tarif eden reçete formülü ve tarifi vardır.
Eskiden kullanılan, sonra unutulan bu preparat, 1918 den sonra yeni-
den kullanılmaya başlandı.

146
Kimyasal Yapısı: İsviçreli kimyager Stoll'un araştırmalarından
sonra scillaren A ve B yanında Scille'de birçok heterositler gösterildi.
Enzimler scille'i scillarden'e hidrolize eder. Yapıda siklopentanofenan-
tren halkası ile altılı (hekzagonal) laktonik halka bulunur.
Farmakolojik Etkileri: Kedide IV zerki digitalden daha zehirli-
dir. Scillaren, kalp üzerinde digital ile ouabain arasında etkir. Myo-
karda oturur. Kısa bekleme süresinden sonra etkir. Kalbe digital gibi
etkisinin yanında, sindirim sistemi düz kasına da etkiyerek kusma ve
bulantı yapar. Bronş salgısını artırıcı (ekspektoran) etkir. Diüretik
etkisi de digitalden fazladır.
Tedavide Kullanılması: Scillaren A hakiki majör kardiotonikler gi-
bi etkir.
Endikasyonları: Diüretikdir. Bu etki kardiak, nefritik veya diğer
renal ödemlerde açıkça görülür. Ayrıca ekspektorandır. Diürez kür-
leri arasında digital kesilirse, tedaviyi devam ettirici olarak scille veri-
lir veya digital ve ouabain'e intolerans hallerinde kullanılır.
Kullanma Tarzı: Poudre de scille 0.10-0.50 gr. Teint de scille ve ekst
de scille az kullanılır. Oxymel scilletigue de nadir kullanılır.
Scillaren A 1 - 2 - 4 mg dozda ağızdan veya 1 / 4 - 1 / 2 mg doz da
IV kullanılır.

Minör Kardiotonikler:
Adonis Vernalis: Adonidosid ve adonivernosid heterositleri içerir.
Adenidosit'in etkisi ouabain'e, adonivernosid'in etkisi de digitale benzer.
Adonivernosid de ayrıca diürez artırıcı, düz kası eksite edici, sedatif
ve antikonvülzan etkiyen ve bulbustaki solunum merkezine etkiyerek
solunum amplitidünü artırıcı, fakat solunum hareketlerini yavaşlatıcı
diğer etkileri de vardır.

Adonis heterositleri, hiposistolide endikedir. Adenidosid suda erir.


IV olarak 1-1.5 gr dozda 2-3 defa kullanılır. Adenivernosid suda eri-
mez ağızdan 1-5 gr dozda kullanılır.
Chanvre du canada: Apocynum cannabinum rizomudur. Bundaki
tek heterozit simarosiddir. Odemli vakalara iyi etkir. Yalnız IV ola-
rak 0.5 mg dozda 5 - 6 gün kullanılır.

Muquet:
Muquet (inci çiçeği) Convallaria majalis, Liliacelerdendir. 3 hetero-
sit içerir.

147
1 - Convallarosid. Purgatif etkilidir. 2 - Convallatoxoid 3 - Con-
vallamarosid. Convallatoxoid kardiotonik etkilidir.
Muquet'nin farmakolojik etkileri az tanınır. Digital gibi inotrop
pozitif ve kronotrop, batmotrop negatif etkir.
Extrait de muquet olarak convallomarosidden zengin ekstresi,
1-2 gram dozda kullanılır.
Laurier Rose: Bunun en önemli heterositi Oleandrosiddir. Olduk-
ça çabuk görünen kronotrop negatif etkiye maliktir. Birikme olmaz,
çabuk elimine edilir.
Tevetosid: Thevetia neriifolia: Tevetosid kuvvetli yetersizlikte
kullanılır. Bu esnada kolik ve diareler yapabilir. 2 mg la IV hücum dozu
sonra 1-3 mg la ağızdan devam edilir.

SANTRAL SİNİR SİSTEMİ VE ANALEPTİKLER

Bunlar 3 grupta toplanırlar:


1 - Ensefale uyarıcı etkiyenler,
2 - Bulbusa uyarıcı etkiyenler (Solunum analeptikleri),
3 - Medulla Spinalise uyarıcı etkiyenler,

1 - Ensefale uyarıcı etkiyenler: Bu grupta psişiatri alanında görü-


len belirtileri giderici olarak kullanılan psikoleptikler, nöroleptikler
vardır. Bunlara psikoanaleptikler de denir.

Psikoanaleptik etkili maddeler arasında; kafein, amfetamin,


pipradol, pervitin (Vonedril) vardır. Vonedril, amfetamin gibi santral
etkilidir. Sempatomimetik etkisi efedrin'e yakındır. Bunların en önce
kullanılanı kafein'dir. Kafeinin küçük dozları düşünme ve fikirlerin
bağlanmasını kolaylaştırır. Uykuyu azaltır. Kafein gibi amfetamin de
yorgunluk giderici ve ansefalik stimülanlardandır. Bu grupla, çeşitli
etkilerinden dolayı başka gruplarda incelenecek değişik maddelere de
rastlanır. Örneğin, timoanaleptiklerden imipramin (tofranil) ile ipro-
niazid (marsilid) ve psikodisleptik, psikoanaleptikler kendi özel grup-
ları altında incelenirler. Kokain ve meskalinin başlangıçtaki etkileri
farmakologlar tarafından kaıeinin uyarıcı etkilerine benzetildiğinden
genellikle kokain ve meskalin bu grupta incelenir.

148
Kafein ksantin türevlerindendir. Ksantin türevleri arasında ka-
fein, teofillin ve teobromin bulunur. Kafein 1,3,7 trimetil ksantindir.
Teobromin 3,7 dimetil ksantin, Teofillin de 1,3 dimetil ksantindir. Bun-
lar purin türevleridir.

.
I
3
C H

Kafein
"N
A
:5 ı
CH 3
Teobromn
o<
-s
Niketamid
(CORAMINE)

Kafein:

Kafein, Coffea arabica denen maddede % 1 oranında bulunur.


Keyif verici olarak etkir. Thea chinensis (çay) da kafein ve teofillin
vardır. Theobroma cacao ve cola da kafein içermektedir.

Kafein santral sinir sistemi eksitanıdır. Bu sistem beyin, bulbus


pons ve medulla spinalisten ibarettir. Bulbusta vagus, vazomotor,
Solunum merkezleri gibi merkezler vardır. Bunlardan solunum
merkezinin kafeinle uyarılması sonucu solunum hızlanır. Bu ne-
denle hipnotik zehirlenmesinde görülen solunum merkezinin depres-
yonunu gidermek için kafeinden faydalanılır. Kafein ağız yoluyla veya
injeksiyonla vücuda girdiğinde kolayca absorbe olur ve vücutta kan-
da dolaşarak her yere ulaşır. % 80 üre halinde, geriye kalanı da ya ol-
duğu gibi veya CH 3 leri yok olmuş (demetile) halde vücuttan atılır.
Ürik asit haline dönmez.

Kafein yüksek dozda motor alana uyarıcı etkiyerek konvülziyon


yaptırır. Fazla kahve içilince görülen huzursuzluk ve uykunun kaçması
gibi belirtiler diğer merkezlerdeki uyarıcı etkilerinin sonucu ortaya çı-
kar.
1) Resorbe olan kafein santral sinir sistemine etkir. Eğer yüksek
doz verilmişse kortekse etkir ve konvülzif hareketlere neden olur. Bu
konvülziyonlar önceleri klonik tipte iken, sonra medulla spinalisin eksite
edilmesiyle tonik tip konvülziyonlar denen sürekli kasılmalara döner,
insanda kafein'e alışmayanlarda ve yüksek doz kafeinle huzursuzluk ve
baş ağrısı gözlenir. Daha sonraları vücutta objektif titremeler, açıkça
farkedilen konvülziyonlarla, kulakta sesler duyulmasıyla belirlenen işit-

149
me hezeyanları yanında bilinç (şuur) kaybı gibi sübjektif ve objektif
belirtiler gözlenir.
2) Yeterli miktar kafein alınırsa düşüncenin açıklığı görülür.
Miktar artarsa psişik ve duyu alanına etkir. Yorgunluk hissi, uyku
kalkar, dikkati toplama yeteneği olduğu gibi kalır. Sonra yine huzur-
suzluk, yerinde duramaz olmak (restlessness) gibi etkiler görülür.
3) Kardiyovaskülar sistem üzerinde önemli etkiler gösterir. Kal-
be, 4 potensden kronotrop hariç üçüne pozitif etkir. inotrop pozitif
etki, myokard eksitasyonundan ileri gelir. İnotrop pozitif etkiyle kalp
kasının sistol yapma yeteneği artar. Dromotrop pozitif etki iletimin,
badmotrop pozitif etki ise eksitabilitenin artmasıdır Böylece EKG
değişiklikleri gözlenir. Yüksek dozda aritmi görülür. Yine yüksek
dozda kronotrop pozitif etki de gösterir, fakat vagus ve vazo- motor
sistem üzerine de eksitan etkidiğinden kalp yavaşlar. Bu suretle kafe-
inin kalp üzerindeki merkezi ve periferik antagonist etkileri sonucu
santral Vagus merkezindeki etkiyle meydana gelen bradikardi, perife-
rik ve sinus'e etkiyle olan kronotrop pozitif etki çoğu kez bu iki etkinin
bileşkesi olarak bazan etkisizlik, bazen de taşikardi şeklinde gözlenir.

Kafein sistolü artırır, diastole etkimez.


4) Damarlara Etki: Kafeinin vasküler sistem üzerindeki etkilerin-
de de kalpteki gibi bir zıtlık görülür. Kafein damar kaslarını direkt et-
kiyle genişletir. Aynı zamanda bulbustaki vazomotor merkezden ise da-
raltıcı etkir. Tedavi dozunda genişletici etki üstün görülür. Ve etki,
tedavi dozlarında vazodilatasyon olarak gözlenir. Bunun sonucu kalp
beyin ve böbrek damarları genişler. Beyin damarlarının genişlemesi ile
de baş ağrısı olabilir. Kafein yüksek dozlarda damar basıncını düşürür.

5 - Böbrek damarlarının genişlemesi: Bir organa kan getiren damar


afferant, götüren damar efferant adı alır. Bunlara arter veya ven de de-
nir. Böbrekte, glomerülde hem afferan ve hem efferant damar arterdir.
Böbrekteki süzülme işi glomerülde arterlerde olur. Burada tubulus-
lara geçen süzülmüş maddelerin (üre, potasyum ve diğer elektolitler)
bir kısmı tubuluslardan abzorbe olur. Geriye yalnız su kalır. Bunun da
bir kısmı tekrar A D H (Adiüretik hormon) aracılığıyla emilir. Geriye
kalan 1,5 İt. kadar su idrar olarak atılır. Halbuki bu, günde 180 litrelik
kanın filtrasyonuyla meydana gelmektedir.
Kafein diüretik etki eder. Bu artma afferant damarların genişle-
mesi sonucu olur. Bu suretle böbreğe fazla kan gelmesi sağlandığından
filtrat da fazla olur.

150
Ayrıca çalışan glomerül sayısını arttırarak (normalde hepsi çalış-
maz) veya reabsorpsiyonu azaltarak da diüretik etki görülebilir.

6— Koroner damar üzerine genişletici etkisi: Bu etki normal do-


zun üzerinde oluşur. Teofillin spesifik olarak koroner genişleticidir. Te-
ofilin'in bu etkisi kafeinden çok fazladır. Bu etki teobrominde yoktur.
Teofilin santral sinir sistemine etki etmez. Aminofillin (teofillin etilen-
diamin) kalbe stimulan, koronere dilatatör etkir.

7 - Bronşlara genişletici etkir: Bundan dolayı bronşiyal asthım


olayında bronşları genişletmek için kullanılır. Bronşiyal astım sebebi
bilinmemektedir. Yalnız mediatör şimik maddelerden histamin'in bu-
rada önemli rol oynadığı ve histamin etkisiyle bronş düz kaslarının ka-
sılması sonucu, hastanın yeterli solunum yapamadığı bilinir.

Ayrıca çeşitli nedenlerle astmoid krizler de meydana gelebilir. Akut


tedavide kafein ve özellikle aminofillin kullanılır.

8) Kafeindin çizgili kaslara etkisi: Kafein çizgili kasın asetilkoline


duyarlığını artırır. Asetilkolinin kas kastırmayan küçük dozları yanında
kafein beraber verilirse kasın kasıldığı görülür. Bu kafeinin asetilko-
line olan duyarlığı arttırmasındandır. Teobromindeki kontraksiyon gü-
cü kafeinden fazladır. Kası aşırı derecede kontraksiyona sokar. Bu ha-
le rigor denir.

9 - Düz kasa etkisi: Düz kasda kafein spazm kaldırıcı etkir. Bun-
dan dolayı safra kesesi ve barsak spazmlarında antispazmodik olarak
kullanılır. Aynı nedenden dolayı bronşial astım tedavisinde de etkili
olmaktadır.

10- Bazal metabolizmayı % 10-30 arttırır.

11- Anormal solunumlardan Cheyne-stokes tipi solunumu normale


döndürür.

Anormal Solunumlar Şunlardır:

a) Cheyne-stokes solunumu: Üremi komasında görülür. Solunu-


mun önce durması sonra yavaş yavaş hızlanması, yine durup hızlanma-
ması şeklinde periyodisite gösteren patolojik solunumdur. Solunum
hızlandığı zaman pupil daralması da olur.

b) Kusmaul solunumu: Diafcet komasında, asidozda görülür. De-


rin inspiryum ve ekspiryumıın birbirini izlediği solunum tipidir.

151
c) Biot tipi solunum: Menenjitlerde görülen tiptir. Küçük boyut-
larla inspirium, ekspiriyum ve duraklamaların görüldüğü özel bir solu-
num tipidir. Kafein bu tiplerden yalnız ilkine etkimektedir.
12- Kafein ısı merkezine etkiyerek vücut ısısını bir derece kadar
yükseltir.
Toksisitesi: Kafein fazla alınırsa veya duyar olanlarda normal doz-
da eksitan etkisi belirginleşir ve huzursuzluk, uykusuzluk, hallusinas-
yon (hezeyan) yanında göğüste çarpıntı, palpitasyon veya palpitasyo-
nun nabız fazlalığı ile görülmesi olan taşikardi görülür.

Zamanla yinelenen kafein'e karşı bir tolerans meydana gelir. Bu


tolerans kafein'in sinir sistemi üzerindeki etkisinde görülmez. Tolerans
yalnız periferik etkilerde görülür. Kafein zehirlenmelerinde barbituıat-
lar kullanılır. Bunların kısa ve çabuk etkili olanları tercih edilir.

Preparatları: Kafein renksiz, parlak, acı lezzetli billurlardır. Doz:


0.25-0.50 gr.

Benzoat de kafein et de Na ( % 38 kafein içerir) 1-3 gr verilir.


Salicylate de kafein et de Na ( % 40 cafein içerir) 1-3 gr verilir.
Citrate de kafein et de Na 1-2 gr verilir.
Solution injectable de kafein 25-0.50 gr.
Theobromin 1-4 gr.

AMINOPHYLLINE (theophylline ethylenediamine)


0 H

CH 3
Salicylate de soude et de theobromin (Diüretin)dir. ( % 44 theobro-
min içerir. Doğu 1.5-6 gr.
Aminophyllin (Teofillinin etilendiamin içindeki solüsyonudur)
0.40-1.20 gr. veya
Euphyllin-Theophyllin 0.35-1.05 gr. ampuller halinde mevcuttur.

152
THEOPHYLLINE - METHYLGLUCAMİNE (Glucophylline)

Tedavide kullanılışı:
1 - En önemli etkisi diüretik oluşudur. Bundan dolayı ödemli has-
talarda veya anazarka halinde tek olarak verilebildiği gibi diğer diüre-
tiklerle beraber de verilebilir.
2 - Miyokard stimülamdır. Kronik kalp yetersizliğinde kullanılır.
Miyokard birçok hastalıkların ve toksinlerin etkisiyle zayıflar. Bu za-
yıflamaya karşı ağız yoluyla veya parenteral yolla kafein veya benzer
etkili preparatlar verilir.
3 - Bronşial astım tedavisinde statüs astmatikusta aminofillin ya-
pılır. Cheyne-stokes tipi denen anormal solunum, beynin oksijensiz
kalması sonucu kendini gösterir. Kafein, bu solunumun tipik gidericisi,
düzenleyicisidir.
4 - Kafein, alkol entoksikasyonlarında meydana gelen kalp, şuur
bozuklukları, yetersilikleıine karşı stimulan etkilidir.
5 - Mide asit salgısını kontrol eder. Mide tübajında histamin ve pris-
kol gibi kafein de kullanılır.*

K Â F U R (Camphre).
Cinnamonum camphora'dan elde edilir. Pinen türevidir. Bitkinin
kabuk veya odun kısmının distilasyonu ile hazırlanır ve bu şekilde kul-
lanılır. Huile camphre injectable forte ( % 20 lik) ile % 10 luk normal
yağlı solüsyonları mevcuttur.
Ağız yoluyla ve diğer yollarla vücuda girdiği zaman stimulan ve
karminatif etkir. Karminatif etki mideden spazm kaldırarak gaz çıkarıcı
etkisidir. Önce soğukluk, solukluk meydana getirir. Sonra bu kırmızı-
lık ve ısınmaya döner. Romatizma gibi hastalıklarda ağrılı eklemlere
sürülür. Eskiden bite karşı, özel kokusu nedeniyle koruyucu olarak
kullanılırdı. Santral sinir sistemi üzerine de stimülan etkir.

153
Kardiovasküler sisteme etkisi yoktur. Ancak koldan yapıldığı vakit bu-
radan kalkan ağrı duyusu beyne iletilir. Bunun sonucu refleksle kalpte
bir çarpıntı meydana gelefcilir. Bu endirekt bir olaydır. Yüksek dozda
alınırsa konvülsiyon meydana gelir. Bu konvülziyonlar epileptiform
veya delirium tarzında görülür.
Mentol:
Mentol de eskiden bu amaçlar için kullanılırdı.

ANALEPTİKLER V E Y A SOLUNUM A N A L E P T İ K L E R İ :

Bulbusa etkiyenler: Analeptikler, ateşli bazı hastalıklar esnasında


meydana gelen; santral, vazomotor veya solunum yetersizliğinden olu-
şan fizyolojik bozuklukları gidermek için kullanılan ilaçlardır. Morfin
kullananlarda, alkol, CO zehirlenmesinde veya travma sonucu bulbus-
taki solunum ve vazomotor merkezlerde depresyon meydana gelir.
Vazomotor merkezler, dolaşmakta olan kanla bunun çeperi olan damar
duvarı ilişkisini, gerginliğini sağlar ve damarları belirli bir tonusta
tutar. Bu vazomotor sistemin otonomik fonksiyonudur. İsteğe bağlı
değildir.
Solunum merkezi, kanda biriken C 0 2 i atma, 0 2 i sağlama ve so-
lunumu belirli bir ritm içinde devam ettirmekle görevlidir. Solunum
ve çok önemli olan vazomot 'r merkezler çeşitli fizyolojik olaylarla ve-
ya aşırı doz ilaçla etkilenerek solunumsuzluğa dönüşebilir ve hayatı
tehdit etmeye başlar. Bu vazomotor merkezlerle solunum merkezi
yetersizliğinden ileri gelir. Bu durumda solunum ve vazomotor merkez-
lerin stimülaııları kullanılır. Bu suretle bayılmış, şuurunu kaybetmiş,
nabzı, tansiyonu düşmüş, yüzü soluklaşmış ve üşüme, titreme belirti-
leri gösteren ve dolaşım bozuklukluğundan ileri gelen bu durumu gi-
derici önemli önlemler alınır. Peros veya parenteral yolla organizmayı
kuvvetlendirici solunum ve vazomotor merkezlere etkiyen analeptikler
denen maddeler gereklidir. Bunlar arasında leptazol, koramin, me-
jimid, daptazol, pikrotoksin, etamivan ve benzer etkililer önemlidir.
Bunların uygulaması yanında % 5 C 0 2 ve % 95 0 ? karışım halinde kar-
bojen gaz adıyla intoksikasyonlardan sonra görülen solunum merkezi
felcini gidermek için dakikada 8 litre olmak üzere buruna verilmek su-
retiyle 0 2 ve C 0 2 karışımı gaz kullanılır.
Analeptikler: 1-Leptazol (Cardiazol, Pentetrazol, Pentametilen
tetrazol, Metrazol): Leptazol, ağız yolu, cilt altı, kas içi, gerekirse damar

154
içi gibi yollarla verilebilir, kolay rezorbe olur ve her yerden aynı etkileri
sağlar.

8 9 K!

Leptazol
Farmakolojik Etkisi: Santral sinir sistemine eksitan etkir. Bu etki
önce orta beyin veya bulbustaki merkezlerde sonra artan dozla motor
merkezlerde izlenir. Motor merkez eksitasyonu klonik konvülziyonlara
neden olur. Bu epileptik hareketlere benzer. Tavşan ve farede de kon-
vülziyon yapar. Konsantrasyon çok artarsa eksitan etki medulla spi-
nalise iner. Buradan çıkan sinirlerin sonlandığı kasların devamlı ve şid-
detli uyarılmasına neden olur. Bu şiddetli kasılmalar tonik kasılmalar-
dır.
Leptazol hipnotiklerin yaptığı depresyonu giderir. Örneğin pa-
raldehid'in yaptığı depresyon leptazol ile eksitasyona çevrilir.

Kandaki konsantrasyonu 5-20 mg. olunca konvülziyonlar görülür.


Konvülziyon deneysel olarak yapılabilir. Bu nedenle şizofreni (erken
bunama) hastalığının psikolojik çöküntüsünü ortadan kaldırmak için
leptazolün eksitan (burada konvülzif) etkisinden yararlanılır. Haftada
2 kez konvülsiyon tedavisi başka deyimle kardiazol (Leptazol) şoku da
denen bu tedavi yeterlidir.
Leptazol Preparatları: Tetrazol (Leptazol); Beyaz kristal tozdur.
Suda kolay erir, ağız yolu ile alman ve enjektabl preparatları vardıı.

Solute enjectable de leptazole ( % 10 luk) ampuller içinde bulunur.


Cilt altı, IM, IV yapılır. 10-15 cgr. dozda kullanılır.
CO zehirlenmesinde, santral olarak oluşan vazomotor merkez ye-
tersizlikleri ve travmatik solunum merkezi yetersizlikleri veya mor-
finle, zehirlenmelerde, narkoz esasında meydana gelen solunum yeter-
liklerinde 0.1 gr. aşmayan dozlarda kullanılır. Gerekirse her 3-6 saatte
bir hastanın durumu, nabız, tansiyon ve periferin ısınmış olma hali kont-
rol edilerek parenteral veya peros yinelenebilir.

155
2 - Coramine (Nicetamide, Nikotinik asit dietilamid) Koramin:
Santral sinir sistemi üzerine, solunum ve vazomotor merkezlere
uyarıcı etki yapar. Bu uyarmadan morfin veya uyku ilaçları ile oluşan
depresyona karşı bazan zorunlu olarak yararlanılır.
Kemoreseptör denen duyar hücreler 0 2 azlığına ve C 0 2 fazlalığına
ve ayrıca kan basıncına duyarlıdırlar. Bu duyular Hering sinirleri veya
Aort'dan gelen Cyon siniri aracılığıyla bulbustaki ve santral sinir sis-
teminin diğer kısımlarındaki vazomotor merkezlere ulaşır. Bu suretle
C 0 2 azlığı veya basınç değişmeleri duyulur.
Niketamid'in leptazolden farkı, niketamidin önce glomus karo-
tikum adı verilen kemo-reseptörlerin bulunduğu bölgeye etki etmesi
ve buradan kalkan refleksle de merkeze etkimesidir. Leptazol ve mor-
fin ise doğrudan doğruya sinir sistemindeki merkeze, vazomotor ve
ağrı merkezi gibi merkezlere etkir. Bu nedenle koramin solunum ve va-
zomotor merkez depresyonunda kullanılır. Ağız yoluyla veya enjektabl
olmasından başka yollarla da verilebilir. Koraminde leptazolden daha
geniş bir güvence alanı mevcuttur.
% 25 lik solüsyonunun 1 cm 3 u 30 damladır ve ağız yoluyla bay-
gınlık, bilinçsizlikle kendini kaybetme gibi hallerde 0.25-0.75 gr. ve-
rilir.
(Injektabl niketamid solüsyonu) IV, IM ve subkütan olarak verilir.
IV koramin akut yetersizliklerde kullanılır. Akut olmayan yetersiz-
liklerde veya injeksiyonu gerektiren bir durum yoksa ağızdan verilir.
Lipotimie denen baygınlık hallerinde IV veya IM olarak verilir.

Kullanıldığı yerler:
a) İnatçı hıçkırık olaylarında,
b) Vazomotor ve periferik yetersizlik sonucu gözlenen el, ayak
soğuması gibi dolaşım yetersizliği belirtilerine karşı.

c) Solunum yetersizliğinde.
d) Niketamid organizmada nikotinik aside parçalanır. Bu yüzden
niketamid nikotinik asidin kullanıldığı Pellegra hastalığında da kulla-
nılabilir. Bu hastalığa DDD semptomu da denir. Burada diare, dermati-
tis ve demans belirtileri vardır. Pellegra PP vitamini yetersizliği sonucu
oluşan metabolizma bozukluğudur. Fazla mısır yiyenlerde görülür.
Buna karşı PP (Pellegra preventive) faktörü veya koramin verilir.
e) Bitkinlik, yorgunluk olaylarında kullanılır.

156
o

OCH
Arnifenazol
Etami van (DAPTAZOLE)
Pikrotoksin

3) Pikrotoksin:
Doğu Hindistanda yetişen Anamyrta coeulus'dan elde edilir. Bu
bitkiden elde edilen madde alkaloid değildir. Azot içermez. Vücutta
metabolizması, yıkılması açıklığa kavuşmamıştır. Santral sinir siste-
minde eksitan etkir. Korteksi eksite ederse klonik konvülziyonlar gö-
rülür. Bulbustaki solunum ve vazomotor merkezlere etkimesinden do-
layı da solunum yetersizliği ve periferik tansiyon düşmesi ile görülen kol-
laps, şok gibi anormal durumlara karşı kullanılır.
Ayrıca yine bulbusta vagus merkezini eksite ederek kusturucu ıol
oynar. Vücuda ber yolla verilebilir. Çabuk etkimesi için IV verilir.
Vücutta çabuk yıkılır ve böbrekler yolu ile atılır. Pikrotoksin parça-
lanınca pikrotoksinin ve pikrotin'e ayrılır. Pikrotoksinin aktif, pikro-
tin ise aktif değildir. Pikrotoksin, morfin veya hipnotik ilaçların yap-
tığı depresyonu gidermek için kullanılır. Barbituratlarm etkisiyle olu-
şan solunum yetersizliği veya felci pikrotoksinle hemen giderilir.
Pikrotoksin, hipnotiklerin öldürücü dozunu ( L D 5 0 yi) azaltır. So-
lunum merkezine direkt etkidiğinden solunumu hemen düzenler.
Pikrotoksin renksiz kristallerdir. Ancak 30 kısım suda erir. Genellik-
le 0.001-0.002 gr. dozda verilir. (0.003-0.006 gr. da olabilir). Çok ze-
hirli bir maddedir. Genel anestezik, hipnotikler veya çeşitli etkenlerden
ileri gelen solunum merkezi depresyonlarına karşı kullanılır.
Adı geçen mentol, pikrotoksin ve kafur'dan başka efedrin, am-
fetamin, metil amfetamin, lobelin ve aşağıda yazılı olan maddeler
de santral sinir sistemi stimülanlarıdır.

4 - Mejimid: MEGİMİD (metil-3-etil-glutarimid, Bemegrid)


Uyku ilaçları (özellikle barbitüratlar) ve genel anesteziklerle mey-
dana gelen depresyonlarda etkilidir. Uyku ilaçları ile zehirlenen hastayı

137
normal hale getirmek için antidot olarak kullanılır. Hipnotik zehirlen-
mesinde solunum merkezi depresyonundan dolayı ortadan kalkan so-
lunumu normal hale getirir. Dozu: 50 mg dır.

H
Bemegrid
(MEGİMİDE)
Daptazol: (Diaminofeniltiazol)

Solunum merkezi depresyonunu gidermek için kullanılır. Morfin


depresyonlarında da kullanılır. Bu yönden daptazol, morfin'e antago-
nist ve antidot etkili olur.
Megimid'le sinerjiktir. Hastada şuurun (bilinç) geri dönüşüne ka-
dar her 3-5 dakikada bir 50 mg Megimide, 15 mg. Daptazol karışımı
zerk edilir. İki saat'te 1 gr. kadar Megimide, 0.3 gram kadar Daptazol
verilmiş olur.
Ethamivaıı: Beyaz tozdur. Suda az erir. Yeni bulunan bir prepa-
rattır. Vanilik asid türevidir. Akciğerlerde TBC dan veya tümoral bo-
zukluktan ileri gelen hipovantilasyon ve solunum yetersizliğine karşı
kullanılır. Uyku ilacının zararlı etkisi ile oluşan lıipovantilasyonda da
diğer ilaçlara yardımcıdır. Etamivan bu yardımcı, solunum düzenle-
yici etkisini direkt solunum merkezine etkiyerek gösterir. % 5 Gliikoz
solüsyonu ile karıştırılarak 250 cc volüm de IV olarak dakikada 7-10 mg
doz hesabiyle verilir. 20-60 mg lık tabletleri de vardır.

SANTRAL SİNİR SİSTEMİNE MEDULLER E T K İ Y E N


ANALEPTİKLER:

Striknin: Sarmaşık cinslerinden olan strychnos nux vomica veya S.


ignatia bitkisinden elde edilir. Bu bitki striknin yanında ayrıca brusin
alkaloidi de içermektedir. Brusin'in farmakolojik etkisi striknin'den
daha azdır.
Striknin suda erimez. Beyaz bir tozdur. Sülfat halinde kullanılır
ve suda 1 / 3 5 oranında erir. Brusin ise suda hiç erimez. Striknin vücuda
her yolla girebilir. Vücuda girdikten sonra plazma, eritrositler içine ve
organlara homojen olarak yayılır. Birçok maddelere karşı tam veya kıs-
men bir alışma olabildiği halde striknin'e alışma olmaz. Çok acı bir mad-
dedir. 11 100.000 çözeltisi dahi acılığını korur. Acılığından dolayı mide
sekresyonunu artırmak için kullanılır. Bunun için iştah ilaçları ve or-
ganizma tonikleri sınıfına da girer. Rezorbe olduktan sonra sinir sis-
temine, en önemli olarak medulla spinalis'e etkir.

Striknin'in Medulla Spinalis'e Etkisi:

Kurbağaya striknin zerkedilince, kurbağa sert ve gergin durumda


kalır. Kurbağanın medulla spinalis ön kordonundan çıkan motör si-
nirler kesilirse bu gerilme kalkar. Bunun için kasılma, gerilme olayının
kasdan ileri gelmediği, sinir kesilmesinden sonra gevşeme görülmesinden
anlaşılır. Yine medulla spinalis'in arka kordona giren sinirleri de ke-
kesilince veya kurbağanın derisi kokainlenince kasılmanın azaldığı,
yani kasılma işinde periferiden gelen sinirlerin duyu almasının da rol
oynadığı ancak yalnızca duyu sinirlerinin tek başına etkili olmadığı
anlaşılır. Bundan dolayı striknin konvülziyonunun nedeni periferik
değildir. Ayrıca kurbağa deserebre (Decapite) edilirse yani baş kısmı
kesilir ve beyindeki I. Nöronun, medulla spinalisteki II. nörona etkisi
kaldırılırsa reflekslerde azalma olmaz. Tersine artma görülür. O halde
striknin perifer yolu ile etkimeyip santral etki gösterir ve yer olarak da
medulla spinalis'e etkilidir. Periferden kokainlemekle uyarı alınmazsa,
kökler kesilirse, medulla spinalise uyarı iletilmez olur. On kökler kesi-
lirse kasın kasılması emri yine medulladan kasa ulaştırılamamış olur.
Bu suretle striknin'in etki yerinin medulla spinalis ve buradaki interme-
dier nöronlar olduğu anlaşılır. Intermedier nöronlar duyu siniriyle,

159
motor sinirler arasında bağlantı sağlayan ve ayrıca medulla spinalisin
bütün katları arasında da haberleşmeyi sağlayan nöronlardır. Strik-
nin (striknin zehirlenmelerinde görüldüğü gibi) intermedier nöronların
uyarılma ve iletim güçlerini artırıcı etkir. Bu nedenle periferik impuls-
lar hızla medulla spinalise ulaşır, buradan çıkan motor kastırıcı emir-
lerin artan ileti gücüyle süratlenerek, şiddetlenerek ve cevap verdiıici
olarak kasa ulaşır. Kaslar kasılır. Aynı sebepten eksitasyon interme-
dier nöronlarla, medulla spinalisin her katına da ulaşır. Bundan dolayı
bütün vücut gerilmiş olur. Striknin zehirlenmesinde protagonist kasın
kasılması agonistle beraber görülür. Kurbağanın cildi kaldırılarak Co-
lumna vertebralis'deki kemikler arasına boşluk açılsa ve buraya strik-
nin damlatılsa yine kasılma görülür. Yani hangi yolla medulla spina-
lis'e striknin ulaşsa etki görülür.
Striknin, santral sinir sisteminde ufak dozlarda da uyarma yapar.
Bu uyarma medulla spiııaliste ıefleks artması ile kendini gösterir. Bu
refleks olayı bazı kimselerde çok fazladır. Striknin'in kesin etki yeri,
medulla spinalis ve bunun intermedier nöron (ara-nöron) denen kısmı-
dır.
Zehirlenme: Zehirlenmede aşırı uyarılmalar izlenir. Özellikle görme
merkezinin aşırı uyarılmasıyla görmenin arttığı özellikle mavi ışığın
çok görülmesiyle çevrenin mavi görüldüğü gözlenir. 30-40 mg. lık çok
yüksek dozla zehirlenmede zehirlenen kimsede en küçük ses, küçük gü-
rültü ve uyarılara bile büyük reaksiyon görülür. Bu durum tetanoz de-
nen hastalıktaki gibidir. Hasta, opistotonus denen tahta gibi düz ve sert
bir durum gösterir. Sonra vücut kaslarının sertleşmesi birbirini izler. Ye
son olarak diyafram kasının felci ve çalışmazlığıyla solunum yetersiz-
liğinden ölüm meydana gelir. Bu olay santral sinir sisteminin ve özel-
likle medulla spinalisin aşırı uyarılmasından ileri gelir. 0.006-0.018 gr.
lık terapötik doz aşıbrsa bulbustaki vazomotor ve solunum merkezler
iflas eder. Bunun için solunum uyarıcısı olarak ancak diğer maddeler
bulunmadığı hallerde ve bildirilen dozda striknin kullanılmalıdır.

Solunuma Etkisi: 1-2 mg. m solunuma etkisi yoktur. Ancak kon-


vülzif dozlar respiratuar eksitandır. Bundan dolayı striknin solunum
stimülanı olarak çok nadiren kullanılır.
Dolaşıma Etkisi: Vazomotor merkezlere etkiyerek splanknik
alanda (karın içi) vazokonstriksiyon yapar.
Zehirlenmede Tedavi: Hasta ışıksız, sessiz, sakin bir yere yatırılır.
Tablo daha hafifse hastaya eter koklatmak, gevşeme ve rahatlık vere-
bilir. Ajite bir hasta ise kloralhidrat verilerek sakinleştirilir.

160
Preparatları:
1 - Extrait de noix vomique: 0.05-0.1 gr.
2 - Teinture de noix vomique 2-6 gr. 54 damlası 1 cc
3 - Striknin sülfat 6-18 mg.
4 - Striknin nitrat 6-18 mg.
5 - Strychni semens % 2.5 alkaloid içeren 0.1-0.3 gr. verilir.
Kullanddığı yerler:
1 - Acı olduğu için striknin iştah açıcı olarak kullanılır.
2 - Tonik olarak kullanılır.
3 - Görme zayıflığı ve bulanık görme halinde (amblyopiede) gör-
meyi arttırmak için kullanılır.
4 - Hipnotiklere antagonist etkisi için sık sık kullanılmakta, ancak
bu kullanma belirli bir esasa dayanmamaktadır. Striknin intermedier
nöıon blokadlarının (mephenesin) antagonistidir. Aynı zamanda acı
olmasından stomaşik olarak da kullanılır.
Toksisite Belirtisi: Anksiyete, solunum sıkıntısı, kas kasılmaları,
çene sıkışması (trismus) ve nabız yavaşlamasıdır. Asfiksi olayında aıı-
tidot olarak 4 gr. kloral veya yeterli dozda barbituratlar verilir.

Striknin zehirlenmesinde kedide deserebıasyon ttkiyi arttırır.

ANTİ A R İ T M İ K , ANTİFİBRİLANLAR
Bunlar, bozulan kalp ritminin normal hale gelmesini sağlar. Bitm
bozukluğu sinüsal etkiden kalp atım temposu değişmesiyle, flatter veya
fibrilasyon şeklinde olabilir. Bu grub ilaçlar arasında, kinidin ve ben-
zer etkililer vardır.

OCH.
'3
CH0H

Kinidin

161
a) Kinidin:
Kına kına ağacı kabuğundan elde edilen bir alkoloiddir. Kinin gibi
sıtmaya karşı da kullanılır. Fakat bu etkisi kininden çok zayıftır. Kinin
gibi protoplazma zehiridir. Enzim inhibitörüdür. Organizmadaki olay-
larda önemli rol oynayan enzimleri bloke eder. 1913 de Wenchebach,
atrium fibrilasyonu ile müracaat eden bir hastaya kininin iyi geldiğini
açıklamıştır.
1918 de Frey bu özelliğin yalnız kininde olmayıp kinidinde de ol-
duğunu açıklamıştır.
Kinidin, kininin izomeri olup dekstrojir'dir.
Kinidin stimulus naklini bloke eder. Yalnız (—) dromotrop etki
eder.
Ağız yoluyla alınır, atılımı barsaklarla ve idrarla olur.

Alınan madde aynı günde atılır.


Kinidin etkileri:
1 - Refrakter periodu uzatır (dinlenme fazı uzar).
2 - (—) negatif inotrop etki ederek kailin kontraksiyonuııa mani
olur.
3- (—) Dromotrop etkir.
4- (—) Badmotrop etkir.
5- (—) Kronotrop etkir.
6- Fazla verilirse ventriküler taşikardi yapar.
7- Atrium fibrilasyonunu giderir.
8- Vagusu bloke eder, böylece kalp hızlanır.
9- Arterleri genişletip tansiyonu düşürür.
10- Elektroda P-R mesafesi uzar.
11- Q-R-S mesafesi 0.08" iken 0.12" ye uzar.
12- S-T'de değişiklikler yapar.
Kinidinin Diğer Etkileri: Az dozla antikolinerjik etkiyle taşikardi
ve periferik vazodilatasyondan hipotansiyon yapar.
Aşırı Doz: Orikülo-vantriküler blok yapar, ayrıca mide-barsak bo-
zukluğu sonucu diare ve daha önemli olarak sinkonizm denen allerjik
değişmede baş ağrısı ve duygusal yetersizlikler yapar.
Yan Etki: Ateş, ürtiker ve purpürik döküntüler.
Farmakokinetik: Ağız yolundan % 95 absorbe olur, dokularda depo
edilir. 6-8 saat vücutta tutulduktan sonra % 50 si değişmeden, diğer
kısmı yıkılarak idrarla atılır.

162
c2H5
co-nh-ch2ch2-n^
Prokai namid
b) Prokainamid:

Prokain'in amididir. Kinidin gibi etkir, ancak kinidin oriküler etkiı,


prokainamid ise daha çok ventriküler aritmilerde etkilidir.

250 mg lık tabi ve ampullerinden (intra venöz) kullanılır.


Yan etki: Lupus eritamatozus ve anaflaktik reaksiyonlar yapa-
bilir.

c) Lidokain:
İnfarktüs'ten sonraki ve diğer ventrikül fibrilasyonuna etkilidir. İle-
timin yavaşlamasına veya kalp kontraskyionuna etkimez. Önce tek
doz intra venöz yapılır sonra perfüzyonla devam edilir.
Aşırı Dozajı: Tremor, konvülziyon yapar.

d) Fenitoin:
Dijitalden ileri gelen aritmilerde çabuk etkili olarak ağız yolundan
plazmada ml de 10-20 mikrogram dozda verilir.

e) Beta Blokerler:
Kinidin benzeri etkiyle refrakter periyodu uzatarak ve iletiyi ya-
vaşlatarak antiaritmik etki gösterdiklerinden kullanılırlar.

f) Verapamil:
Bu madde myokarda kalsium'un girmesini önler. Supraventrikü-
ler paroksistik taşikardilere karşı kullanılır. IV uygulanır.

g) Spartein:
Katır tırnağı: Sparteiunum (Scoparium) dan elde edilir. Spartein'in
S 0 4 t u z u kullanılır. Taşikardilerde kalp atım sayısının 100—120 veya daha
fazla olduğu zamanlarda stimulusun naklini bir yerde bloke ederek bra-
dikardi yapar. Bu bradikardi atropinle giderilemez. Bu hücrenin dep-
resyonu ile meydana gelir. 0.1-0.3 gr. verilir. Conium maculatum gibi
santral sinir sistemini deprese eder ve sinir uçlarını da felçeder.

163
K O R O N E R GENİŞLETİCİLER YE (ANGOR NÖBETİNE
K A R Ş I KULLANILANLAR) DÜZ KAS GEYŞETlCİLER:
Düz kasların bulunduğu organlarda kas gevşemesi çeşitli madde-
lerle yapılır. Örneğin:

a) Damar düz kaslarını, vasodilatatörler, b) Bronş kaslarını, bronş


dilatatörleri, c) Mide barsak safra kesesi ve uterus düz kaslarını, antispaz-
modikler genişletirler.

Damarları daraltan faktörler arasında sempatikomimetiklerin ro-


lü büyüktür. Damar daralmasıyla her organın beslenmesi ve meta-
bolizması bozulur. Kalpte koronerlere sempatikomimetikler vazo-
dilatör etkidiklerinden koroner daralmasında parasempatikomimetikler-
in ve diğer etkenlerin rolü vardır.

Kalp damarlarının daralmasıyla vücut oksijenini sağlayan kalbin


önemli olan fonksiyonu bozulduğundan koronerlerin genişletilerek
kalbin çalışması ve oksijen noksanlığının giderilmesi gerekmektedir.
Koroner daralmasıyla görülen koroner yetersizliği göğüs önünde (pre-
cordial) ağrıyla anlaşılır. Prekordial ağrı hisseden hasta, ağrının geç-
mesine kadar yürüyemez ve hareketsiz bekler.

Genellikle düz kasları gevşetenler iki grupdur:

1 - Direk Etkililer: (Düz kasları gevşetenler)


A - Nitritler, Nitratlar
Nitritler ile organik nitratlar damar genişleticidir. İnorganik nit-
ratlar ise genişletici değildir.
a) Nitritlerde görülen damar genişlemesi, istem dışı çalışan bütün
ven ve arterlerin damar kaslarında görüldüğü gibi yine istem dışı ça-
lışan, barsak, safra kesesi ve uterus kaslarında da görülür.
b) Damar genişlemesi, her damarda aynı derecede clmaz. Nitrit-
lerden sonra bilhassa koroner, beyin içi ve deri damarlarında bariz ge-
nişleme görülür. Retina damarlarının bariz genişlemesinden de göz içi
basıncı artar.
c) Mekanizması kesin olmamakla beraber sempatik sinir uçlarına ve-
ya reseptörlere etkimediği ancak doğrudan doğruya damar düz kasları-
na etkidiği kabul edilir.
2 - Otonom sinirler üzerinden etkililer: Bunlar arasında izopro-
teronol gibi sempatik stimulanlar ile atropin gibi parasempatik dep-

164
ressanlar (parasempatikolitikler) vardıı. Kalpte koronerlere parasem-
tikler ise daraltıcı etkirler.

Farmakolojisi: Bu grup ilaçlar şu genel etkilere sahiptir:


a) Solunum mukozasından çabuk absorbe olurlar (nitrogliserin)
ve birkaç dakikada kuvvetli etki gösterirler.
b) Ağız yolundan alınınca yavaş fakat uzun etkili olurlar
c) Bütün preparatlar dokuda yıkılırlar.

KORONER GENİŞLETİCİLER:
Nitritler: Genel formülleri-N-O alkildir. Damarların düz kaslarında
oluşturdukları tonüs azaltıcı etkiyle damar genişletirler. Koroner
damarları üzerine ksantin derivelerinden aminofillin, teofillinle kateşö-
laminler de genişletici etkir. Amino adrenerjik blokatların da damar
genişletici etkileri bilinmektedir. Bu etkinin yanında adrenalin miyo-
kard üzerine eksitan etki gösterir. Bunun için kateşölaminler ideal
koroner genişletici değillerdir. Papaverinin de koronerlere dilatör et-
kisi vardır. Nitratlarda ise dilatatör etki yoktur. Bakteriler tarafından
N 0 2 , N 0 3 haline gelerek ve dozun fazlalığına göre tansiyon düşüklüğü
ve senkop meydana gelir.

Nitritlerin Genel Farmakolojik Etkileri:


1. Amil nitril inhalasyonu derhal bir tansiyon düşmesi yapar. Bu
düşme ne merkezi etkiyle ve ne de parasempatik ve sempatik etkiyle
olmaz. Bu doğrudan doğruya damar düz adelesi üzerine paralizan etki-
den ileri gelir. Hipotansiyona refleks yolla ekseriya taşikardi ve sonra
hipertansiyonla cevap verir. Miyokarda nitritlerin hiç bir etkisi yoktur.
2. Düz adeleye etkisiyle nitrilerJe barsak, bronşiol, arter ve safra
yollarının düz kasları, damarların düz lifleri daha fazla paralize olurken
diğer barsak, bronşiol, ureter ve safra yolları düz kasları damarlarının
genişlemesiyle nitritoid kriz denen hal görülür. Burada vazodilatasyon
sonucu hipotansiyon olur. Bu arsenobenzol salvarsanla da hasıl olur.
Göz içi retina damarlarının genişlemesi ise glokomda daha tehlikeli
olur. Beyin damarlarının genişlemesi sonucu beyin damarı pulzasyonu
(nabazan) ve baş ağrısı meydana gelir. Koronerlerin genişlemesiyle ise
miyokard irrigasyonu, kanlanması, sulanması sağlanmış olur.
3. Diğer Etkiler,
a) Solunum amplitüdü genişler, ritm artar.
b) Bronş genişler

165
c) Periferik damarların genişlemesiyle terleme ve bunun sonucu
hipotermi görülür.
d) Mide salgısı artması
e) Methemoglobinemi yapabiliı.
Toksisite: Aşırı dozlarla görülen başağıısı, yüz kızarması, palpi-
tasyondur.
Kullanılması: Angin pektoris ağrılarına karşı kriz esnasında kul-
lanır. Aynı zamanda safra kesesi veya uriner spazmlara karşı da et-
kilidir. Hipertansiyonda ve angina pektoris önlenmesinde profilaktik
kullanılması ise güvenli değildir.

Çabuk Etkili Preparatlar:


Trinitrin: Düz kas depressörü olduğundan dolayı gevşeticidir. Vü-
cutta bütün damarlara genişletici etkir, yüzde, göğüste, cildte kızarma
yapar, genel ve pulmoner tansiyonu düşürür. Tansiyon düşüklüğüne
hafif taşikardi ile kardiak debi azalması yandaşlık eder. Koroner debi
artar, miyokardın oksijen sarfı azalmaz. Trinitrin bronşları da genişle-
tir, mide, barsak, safra ve ureter'de de gevşeme yapar, Methemoglo-
binemi teşekkülünü artırarak siyanoza mor renkliliğe sebep olur, ağız
mukozasından alınır ve idrarla atılır.

Nitrogliserin'in 0.4 mg lık drajeleri sublingual olarak anginal ağ-


rıdan önce profilaktik veya anginal ağrıda tedavi edici olarak kullanı-
lır. Nitrogliserin % 1 solüsyondan ise 3 - 4 damla abnır. Dozu 6-24
damladır.

tyl Nitrit
ÇH2-NO2

Amil Nitrit: Nitrit D'amil:0.2 ml inhalasyon halinde kullanılır. Nit-


ritlerin izoamil alkol esteridir. 68 damlası 1 cc. dir. Meyve kokuludur.
0.2-0.5 gr. dozda kullanılır. Uçucu ve kendine has kokulu bir madde-

166
Arnyl Nıtrıte

ÇH2-NO2
ÇH 2
CH-CH.
I o
CH 3
dir. Sarı yağ kıvamında sıvıdır, hava ve ışıkta değişir, hozulur, pat-
layıcıdır. Bunun için renkli ampulde saklanır. Piramit şeklindeki am-
pullerde bulunur. Mendil arasında kırılarak hemen koklanan kokusun-
dan istifade edilir. Ağız yoluyla alındığı zaman midede parçalanarak
etkisiz olduğundan, kırılarak ve İNHALASYONLA kullanılır. 1-2 sani-
yede göğüsteki prekordial ağrıyı keser. Suda çözülmez, alkol ve kloro-
formda erir.

Vazokonstriktörlerden ileri gelen intoksikasyon belirtilerinden ko-


lik hepatik ve düz kas spazmına karşı kullanılır.
Trinitrin: Nitrogliserin midede parçalanmaz, ancak barsaktan
emilir. Dil altından ise daha çok emilme özelliği vardır. Suda erimez,
yağlı sıvıdır. Alkolde erir, tedavide alkollü solüsyonu veya drajesi kul-
lanılır. Anjin pektoriste 3-15 damla kullanılır.

Glyceryl Trınıtrate(Nitroglycerin)
C H 2 - 0 — N Û 2

CH — 0 — N 0 2
CH2~O-NO2
Nitrogiliserin: 60 damlası 1 cc: 1 gr dır. 0.1-0.4 gr. yani 6-25 damla
olarak kullanılır. Dinamitin esas maddesidir. % 99 alkol % 1 nitroglise-
rin halinde kulıanur. Damla, tablet, draje şekilleri vardır. Dil atın-
dan alınır. Bazen beyin damarları genişlemesinden dolayı baş ağrısı
yapabilir.
Sodyum nitrit (NaN0 2 ) barsaklardan emilir, gevşetici etkir, bu etki
periferiktir. Santral etkiden kurtulan izole organlarda da gevşeme et-

167
kisi görülür. Bu deney nitritlerin periferik etkisini doğrular. Nitrit alan
bir şahıs utanma kızartısı gösterir. Yüzeysel boyun damarları yanında
beyin içi damarları ve retina damarlarını da genişletir.

Baştaki damarların genişlemesi ve kafa içinde kan birikmesi sonu-


cu baş ağrrsı başlar. Retina damarlarının genişlemesiyle de göz tansiyonu
artar. Glakom hastalığında nitritler göz içi tansiyonunu daha da artır-
dığından dikkatli olmak gerekir.

Dolaşıma Etkisi: Arteriyol kapiller ve venüllerde genişleme yaparak


dolaşıma etkir. Karın içi tansiyonunu, daha etkili olarak sistolik tansi-
yonda 20-40 mm., diyostolik tansiyonda 10 mm. kadar düşme yapar.

Kalbe Etkisi: Miyokarda direkt stimulan (tkisi yoktur. Ancak si-


nüsten kalkan refleks'e etkiyerek tempo hızlanması yapabilir.

Düz Kasa Etkisi: İstem dışı çalışan düz kasa nitritler genişletici et-
kir. Bronşlarda, safra kesesinde, barsaklarda ve diğer düz kaslı organlar-
da histamin, pilokarpin ve asetilkolin benzeri maddelerle veya BaCl 2 gibi
maddelerle meydana gelen kas kasılmalarını nitritler gevşemeye dön-
dürür.

Histamin veya H substans (H maddesi) en aşikar olarak kobaylarda


bronkokostriktör etkir. Bu daralmaya da nitritler mani olur.

Nitrit Senkop'u : Nitritlerin kullanılması neticesi post arteriyol do-


laşım sahasında kanın duraklamasından dolayı venalara kanın az geç-
mesi ve kalbe az kan gelmesiyle kalpten atılan arter kanında azalma
olmasından nitrit alanlarda bayılma ve kendini kaybetmeler görülür.
Buna nitrit senkop'u denir.

Nitritlerin Toksik Etkileri: Nitritler fazla alınacak olursa methe-


moglobinemi yapar. Methemoglobin demirin 3 değerli şeklidir ve F e + + +
halinde bulunur. Halbuki hemoglobindeki demir 2 değerlidir ve Fe + +
halinde bulunur. Ve oksijen bağlamakla oksihemoglobin veya oksijeni
terkederek indirgenmiş hemoglobin olma yeteneğini gösterir. 3 değerli
demir methemoglobin olmakla methemoglobin, oksijen taşımasında
rolü olmayan engelleyici bir madde olarak zehirli etkir. Bazı ishalleri ke-
sici olarak bizmut subnitrat'ın kullanıldığı durumlarda nitratlar barsak -
lardaki bakteriler etkisiyle nitritlere dönüşerek tansiyon düşmesiyle
bayılmalara ve methemoglobinemi sonucu ayrıca solunum yetersizlik-
lerine de neden olurlar.

168
Erythrıtyl tetranıtrate (Erytbrol
CH2-0-N02 (tetranıtrate)
C H - O - N O 2

CH —0—NQ~
I 2
C H 2 - O - N Q 2

Diğer Nitrit Deriveleri:


Yavaş etkililer: Eritril tetranitrat (Eritrol tetranitrat), beyaz,
hafif sarı kristal tozdur. Higroskopiktir, suda kolay erir.
Doz: 30 mg ağız yoluyla, 5-15 mg sublingual olarak kullanır,

PENTAERYTHRITOL TETRANITRATE (Peritrate


C H 2 - 0 - N 0 2 Pentritol)
1 CH 2 -O-NO 2
c
CH;R0~N0 2

C H 2 - 0 - N 0 2

Pentaeritrol tetra nitrat (PERİTRAT-PENTRİTFORT, ERÎT-


RATFORT, NİTROPENTON-PENTRlTOL) Alkol eritrilin nitraı es-
teridir. Suda erimez, alkolde erir. Patlayıcıdır. 5 mg lık tabletleri var-
dır. Suda geç erimesi uzun etkimesine neden olur.
Doz: 10-20 mg ağızdan.
Mannitol heksanitrat (Maxitate, Nitrauitol): Doz: 15-30 mg. ağız
yolundan
İzorbid di Nitrat Doz: 10 mg. ağız yolundan
Klonitrat: Doz 0.6 mg. ağız yoluyla
Propatil Nitrat: Dozu ve etkisi kesin değildir, etkisi araştırılmakta-
dır.

169
MANNıTOL HEXANıTRATE
(Maxitatç ; Nitranitol)

I 2 2
N 0 2 — O — C H

N02—O—CH
H-Ç-O-NQ2
H-C-Q-NO2
CH2O—NQ2

HoC
c I
H C — 0 —N0 2
- C H

H C -
ı
NO2-O-CH
CH 2
I s o r b ı d e Dinitrate ( î s o r d i l )

Clonıtrate (Dylate)
H2-C-CI
H-Ç-O-NQ2
H2-C-O-NO2
,CHj-0-N0 2
HgCjC—CH^r O - N 0 2

x c h 2 - O - N O 2

Propatylmtrate (Etrynit)

DIPYRIDAMOLE (Persantin)

CH2CH2OH
/ * * '

, HOH?CH?C\ I Is T CH 2CH2°H
1 1 N ^ N ^ N ^ N
HOH2CH2C/ T

Dipridamol (Persantine) primidoprimidin derivesidir, yalnız ko-


roner genişletir, diğer damarlara etkimez ve tansiyonu, ritmi ve kardiak
debi'yi değiştirmez, Miyokardın oksijen alımını azaltmaz. 25 mg lık
drajesi, 10 mg. lık amp. leri vardır.

Etkisi: Tartışmalı olmakla beraber ATP'ın etkisini artırmak su-


retiyle etkidiği kabul edilir. Deneylerde etkili görülmesine rağmen in-
sanlarda bazen etkisizdir.

Doz: 25-200 mg peıos ve 10-60 mg IV olarak verilir.


Carbochromen (Intensain)
Hexobendine (Ustimon)
Lidoflazine (Corflazine)

171
Bu 3 madde adenozinin vücuttan atılmasını azaltıp vücutta tu-
tulmasını sağlar.
Bunlar uzun etkili koroner genişleticidir. Adenosini potansiyalize
ederler.
Doz: Günde 200-600 mg ağız yoluyla alınır.
îproveratril (îsoptine): Izoptin hidrokloriddir. 40 mg lık draje ve
5 mg lık amp vardır. Uzun süre koroner genişletir. 0.120 gr. -0.24C gr
kullanılır. İzoptinde ayrıca 20 mg Luminal bulunur.

Prenilamin (Segontine): Adrenerjik ve hipotansif maddedir.


Amfetaminin difenil propil türevidir. 15-60 mg lık drajelerdir.
Segontin-S de 15 mg Luminal vardır.
Nifedipin (Bayer 1040): Koroner genişleticidir. Çabuk etkili ol-
masına rağmen beraberinde tansiyon düşmesi ve refleks yolla olabilen
ritm ve kardiak debi artması da yaptığından kullanılırken bu özellik-
leri de gözönünde tutmak gerekir.
Aminofilin Preparatları: Difilin, öfilin, karena ampul, tablet,
supposituvar olarak uygulanırlar.

H 3C\ X ^ C H 2 Ç H - C H -

CjC> °B '
CH 3
Papaverin: 0.08-0.20 gr dozlarda kullanılır.

Papaverine, sentetik papaverindir. Direkt koroner genişletici ol-


mamakla beraber bu alanda yardımcı kabul edilir.

Koroner dilatör etkisi olmamakla beraber genel damar genişleti-


cilerden olan alfa reseptör blokerleri ile koroner yetersizliğindeki kul-
lanılması münakaşalı olan ve miyokartda oksijen sarfını azaltarak in-
farktüste kalbe faydalı olan beta reseptör blokerlerinden propranolol

172
(inderal) 3 defa 30 mg, alprenolol (aptin) 3 defa 50 mg veya diğerlerinin
uygulanmasında bazen negatif inotropik etkiyle kalp yetersizliği de
görülebildiğinden dolayı, beta reseptör blokerlerinin kullanılması ih-
tiyatlı olmayı gerektirmektedir.
Genel damar genişletici yohimbin de seksüel organ damarlarını ge-
nişleterek bu organa fazla kan gelmesini, dolaşmasını ve bu organların
eksitasyonunu temin ettiğinden afrodizyak olarak kullanılır, koronere
etkimez, dozu 0.02-0.06 gr dır.
Adenosin Tri Fosfat: İsteğimiz dahilinde (volonter) çalışan çizgili
kasların ezilmesinden elde edilen sulu kas solüsyonlarının iujekte edil-
mesinden sonra tansiyon düşürdüğü gözlenmişdir. ATP'm hipotansör
etkidiği kasların ezilmesiyle de terkibindeki ATP'm meydana çı-
karak tansiyon düşmesini aşikaı yaptığı kabul edilir. Bundan dolayı
vücutta enerji kaynağı olarak daimi bulunan bir maddenin vücuda
verilmesine gerek yoktur.
Teorik olarak koroner genişlettiği ve bipotansif etkili olduğu fa-
kat pratikte kullanılmadığı bilinmelidir.

Kromonlar:
Akdenizin doğusunda bol bulunan Ammi visnaga'dan izole edilen
Khelline veya visammin; anjin pektoriste kullanılmıştır. Khellin, ure-
ter, bronş, uterus, barsak spazmlarına spazmolitik etkir. Khellinin'in
koroner damar genişletici etkisi trinitrinden azdır. Fakat teofillin veya
papaverinden fazla olan etkisi ise ağır ve uzundur. Anjin poitrin ile
böbrek, karaciğer ağrıları (kulunçlarmda) khellin ağızdan veya IM
30-300 mg dozda kullanılır. Metil 3 kromon strüktüründe olduğu bili-
linir. Ureter ve safra yolunun spastik ağrılı hallerine karşı kullanılır.

Khelline düz kaslar üzerine genişletici, gevşetici, tonüsü azaltıcı


etkir. Bronşlara ve koronerlere de etkilidir. Koronerlere aminofilinden
4 defa daha fazla etkir. Bulantı, kusma, başağrısı yapabilir. 0.05 gr lık
tabletleri vardır. Bunlardan günde 3—4 tane verilebilir.

Anjin Pektoris, bronşial astımda ve kor pulmonale denen akci-


ğerin rahatsızlığından ileri gelen ve kalbe intikal eden bozukluklara
karşı kullanılır.

Anjin pektoris (angor) nöbetleri profilaksisi için kullanılanlar:


Bunlar kalp çalışmasını kalbin çeşitli güçlerini yavaşlatarak et-
kirler. Bunlar arasında bulunanlar:

173
K Kellin
a) Beta blokerler, bunlar eforla gelen taşikardiyi önlerler. Kalp
yetersizliğinde, astımda kullanılmaz.

b) Aminodaron (cordaronj, alfa ve kısmen beta bloküriidür, anti-


aritmikdir. Yan etki yüksek dozla A - V blok yapar. İyot içerdiğinden
tiroid yetersizliği yapar.

c) Kalsiyum antagonistleri: Bunlar miyokard hücrelerine kalsiyum


akmasını engeller. Isoptin (Verapamil), Segontin (Prenylamine), Ada-
iate (Nifedipine) bunlardandır.

ATHEROSCLEROS (ATEROSKLEROZA) KARŞI KULLANILAN


İLAÇLAR

Damar sertliği olarak bilinen, ateroskleroz, arteryoskleroz, arter-


yoloskleroz, Mönckeberg sklerozu gibi oluşumu ve adlandırılması
farklı olan bu belirti, kolesterol ve kolesterol esterlerinin arterlerin in-
timasına depolanması, bazı hallerde damar sertleştirici kalsiyum ve diğer
maddelerin de oturması sonucu meydana gelmektedir.

Kolesterolün damar sertleşmesindeki etkisine: Irk, cins, beslenme,


stres, şişmanlık, diyabet, sigara ve kanın pıhtılaşmasının artması gibi
bilinen ve bilinmeyen birçok faktör yardımcı olur. Kadınlarda erkek-
lerden az görülür.

Arteryoskleroz aort gibi büyük tek veya buna yakın başka arter-
leri tutar. Arteryosklerozun bazı tiplerinde görüldüğü gibi arterin media
tabakasının nekrozu sonucu ANEURÎSME denen yerel damar geniş-
lemelerine de neden olduğu görülür. Damar esnekliğinin, elastikliğinin

174
bozulmasıyla sertleşen kısımların parçalanıp bozulması ve sertleşen kı-
sımların koparak yelinden ayrılması, damarın genişlemesi ve şeklinin
bozulması olarak gözlenir.

Oluşumu: Çeşitli etkenlerle gelişen sertleşme olayındaki önemli iki


maddeyle ilgili teoriler vardır.

1 - Lipidlerin damara yerleşmesi teorisi: Küçük dansiteli lipopro-


teinlerinin damar intimasına oturması sonucu, damara besleyici madde-
lerle, oksijen ve diğer gazlanıl alım veriminin durdurulması ve bunun
sonucu da önlenmeyen lezyonun ilerlemesidir. Bundan dolayı diyette
yağın, kolesterolün sınırlandırılması tavsiye edilir.

2 - Kolesterol metabolizması teorisi: Yüksek birimlerinin damar


duvarına oturarak damar sertleşmesine neden olduğu teorisidir. Bu
kolesterol yapım ve yapım yerinde etkili ilaçları gösteren şemadan
izlenehilir.

Arteryoskleroz Tedavisi: Kolesterol metabolizmasının düzenlen-


mesi şeklinde olan bu tedavi üç yöntemle yapılır:

1. Yöntem: Kolesterolün kısıtlanması, kolesterol'lü gıdaların kı-


sıtlanması veya kolesterol kompetitörii sitosterol (CYTELLİN) gibi
maddeler verilerek absorbsiyon azaltılır ve kolesterol kısıtlanması ya-
pılır. Kolesterolün tam kısıtlanmasında ise vücutta kompansatris ko-
lesterol sentezi başlar. Bu nedenle tamamen kısıtlanma olmaz.

SİTOSTEROL (CYTELLİN) Preparatından günde üç defa 3 mgr.


verilir.

2. Yöntem: Kolesterolün vücuttan atılmasını hızlandırmadır.


Bu tiroid hormonu ve benzerleriyle linolenik asid ve heparin'le yapılır.
Tiroid analogları (tiroksin benzerleri) şu şekilde etkir. Hipotiroidide
kolesteıol artar. Tiroidin normal insanlarda tek olarak kolesterol üze-
rindeki etkisi açık değildir. Ancak tiroidi yeterli çalışanlarda koleste-
rolün normal seviyede kalmasından ve Hipotiroidi de kolesterol yük-
selmesi olduğundan aşağıda yazılı tiroid analogları kolesterin azaltıcı
olarak verilmektedir.

1 - Choloxin (Sod. Dextrotiroxine): Tiroksinin dekstro izomeridir.


Hem kolesterin hem de lipid azaltıcıdır. Trigliseridlerde etkisizdir.
% 50 oranında kolesterolü azaltır. Yan etkileri nadirdir. Fakat angina
nöbetleri de yapabilir. Doz: Ağız yolundan günde 2-16 mg dır.

175
c o e n z y m e - A - SH

v , n ı c o t ı ni c acid

O
CH3C-S-C0A
-t
S-acetyl-
O / CoA
II /
CH 3 C-CT COOH
acetate CH 2
HOC- C-OH
J I
CH

CH2OH
mevalonik acid r.CH3

CH J

CH 2
CH 2
C-CH3
1 J
CH
ÇH2
CH 2 Desmosterol
C- CHO
n 3
CH ^ Triparanol
CH2-

Squalene
Cholesterol
Diet
Cholesterol'u

î
Sitosterol s
Linoleicacid

Kolesterol'un vucuttaki metobilizması

176
NH 2
CH CHCOOH
OH 2

Beta-sıtosterol
Deki t r c - t r i - ı y o d o t ı ronın
(DETROTHYRONINE)

2- Detrotironin (Dekstra triiodotironin): Lipid ve kolesterol seviye-


sini düşürür, angina nöbeti de yapabilir. Doz: günde ağız yoluyla 1.5-2
mgr. dır.
3 - Tiropropik asit (Tri-iodotiropropionik asit): T 3 PROP, Trio-
pron, ürik asit ve serum kolesterolünü düşürür. Doz: günde ağız yo-
lundan 1-4 mgr. dır.
3. Yöntem: Kolesterol sentezini azaltma
Kolesterol sentezini azaltıcı kabul edilen lipotropik maddelerden
kolin, metiyonin, lesitin, inositol'un ateroskeıozda kullanılması gereksiz
görülmektedir. Fakat aşağıda yazılı bazı maddelerin faydalı etkileri de
bilinmektedir.

N i kot i nik asid


1 - Nikotinik Asit
Nikotinik asidin etkisi: a) Kolesterol yapımında gerekli olan koen-
zim A yı nikotin alır ve nikotinik asite dönüşür. Böylece koenzim A yı
tüketerek kolesterol yapımına engel olur.
b) Nikotinik asit direkt olarak damar genişleticidir. Arteryoskle-
rozda da direkt olarak damar genişleterek faydalı olur.
Nikotinik asit preparatı (NÎACtN) dir. Dozu: günde ağız yoluyla
1 mgr. dan 3-6 defa verilir.

177
OH

C —CH Cl

2 2 \

Trı paranol

2 - Triparanol:

Karaciğerde kolesterol yapımında son etapta muhtemelen desmes-


terol safhasında durdurup kolesterol yapımını azaltıı. Aynı zaman-
da kortizon ve aldosteroıı yapımını da azaltarak hipotansif etkir.

Yan etkileri: Bulantı, kusma yapar. Yüksek dozda öfori, alopesi,


saç rengi değişmesi, katarakt yapabilir. Bu yan etkilerden dolayı MER
29 adlı triparonol preparatı piyasada satıştan menedilmiştir.

Cl l rı-ıyodotıropropıomk asid
Klofıbrat ( THYROPROPIC ACİD . TRıOPRON)

Diğer Kolesterol Azaltıcılar: (Antilipemik'ler)


1 - Clofibrate: Kolesterol, ürik asit ve trigliserid azaltıcıdır. Dozu:
Günde ağız yolundan 4 defa 0.4-0.6 gr. dır. Birkaç ay kullanılabilir.
Fenoksibütirik asit türevidir. Yağ asitlerinden kolesterol veya trigli-
serid sentezini inhibe eder. Plazma trigliseridlerini kolesterolden daha
fazla inhibe eder. Böbrekten glukuronid şeklinde atılır.

178
Yan etkileri: Sindirim bozukluğu, alopesi, kas güçsüzlüğüdür.

2 - Nikotinik Asit: Kolesterol üzerine etkidiği gibi, lipemiye de etkir.


Doku serbest yağ asitlerinin liberasyonunu azaltır. Bu etki nikotinik
asit dietilamid (niketamid) de yoktur.

Preparat: (Nikotinil alkol) (ronicol)

3 - Koletiramin (Culmid): Sindirim kanalından absorbe olmayan


iyon değiştirici reçinedir. Karaciğerdeki safra tuzlarının yapım ve yı-
kımını değiştirir. Bunlardan oluşacak kolesterinin sentezine engel olur.
Yan etki: Konstipasyon ve sindirim kusurlarıdır.

GlomsrUl

Distal tubulus

Kollektör tüpler

Hsnle kavsi

179
DİÜRETİKLER

Böbreklere Etkiyen İlaçlar:

Böbrekler içinde glomerül denen, afferent arter olarak gelen ve effe-


rent arter olarak çıkan damarların oluşturduğu bir yapı mevcuttur. Vü-
cutta kalpten her defasında atılan kan 1 / 5 oranında böbrekten geçer.
Hergün normal olarak 1.5-2 litreye yakın idrar meydana gelir. İdrar
glomerül denen yumakcıklar ile bunların devamı olan tubuluslarda
toplanan damlacıklardır. Glomerüllerin yüzeyi 2m 2 , tubulusların boyu
50-60m. dir.

Süzülen maddenin % 99'u reabsorbe olur. Eger oran % 98'e inerse


şahıs günde 20 litre kadar idrar çıkarır (diabetes inspidus), günde süzü-
len sıvı 170-180 litredir. Dakikadaki idrar hacmi ise 1 cm 3 dür.
Tubulusların proksimal kısmından şeker ve diğerleri resorbe edi-
lir. Distal tubuluslarda da % 35 elekti olitler geriye resorbe edilir.

Böbreklerden atılan su miktarı, otonom sistemi ve çevre tempara-


türünün etkisine tabidir. Fazla su içilirse saatte 750 cc. idrar çıkarıla-
bilir.

Diüretik İlaçlar:

Bunlar mevcut glomerülleıden süzülmeyi ve dolayısıyla idrarı art-


tırırlar. Bu ya çalışan glomerül sayısını arttırma veya reabsorbsi-
yonu azaltma yoluyla olur veya bunlardan her iki faktörün beraber
etkisi ile de idrar miktarı artar. Süzülmede; kanın böreklere fazla
gelmesi, böbreklerin süzecek nitelik ve sayıda glomerüle sahip
olması, önemli şarttır. Kalp yetersizliği sonucu böbreklere ye-
terli kan gönderilmezse oliguri meydana gelir. Böbreklerin yetersizliği
ya idrarın azalması (oligüri) veya yok olması (anuri) şeklinde kanti-
tatif değişiklikle veya idrarın kalitatif değişiklikliğinin saptanmasıyla
belli olur. Ureterin sıkışması veya teşekkül eden taşla idrar azalması
cerrahi müdahaleyi gerektirir.

Diüretikler şu şekilde sınıflandırılır:

1 - Su: Fazla içilince diüretik etkir, diürezi kamçılar. Suyun alın-


dıktan sonra böbreklere gelip glomerüler filtrasyonu arttırmasından de-
ğil, vücuda mide yoluyla ve buradan damarlar yoluyla geçtikten sonra
intra ve ekstraselüler bölümlerdeki suyun hacım itibarıyla artmasının
ozmo-regülatör hücreler tarafından hissedilmesiyle beyin ve nöro hi-

180
pofiz aracılığıyla hipofiz arka lobuna duyunun iletilmesinden sonra sal-
gılanan, A D H (adiüıetik hormon)'un inhibisyonu veya ADH konsant-
rasyonunun azalması sonucu diürez oluşur.

Su diüretik olarak, böbrekleri sağlam olanlar tarafından kullanı-


labilir. Kalp yetersizliği ve tansiyon yüksekliği olanlarda su zararlı et-
kiyeceğinden diüretik olarak tavsiye edilmez.

2 - Osmotik diüretikler:

a) Elektrolitler: NaCI, KC1, K N 0 3 gibi nötr tuzlar.

Asidoz Yapanlar: NH4C1 organizmada NH,'e değişir, CI kısmı


yedek kaleviye bağlanır. Böylece yedek kalevi azalır ve nisbi bir asi-
doz meydana gelir. Asidoz halinde böbreğe giden anyonların reabsorb-
siyonu azalırken yanında suyu da sürüklediklerinden (osmotik dengeyi
sağlamak için) diürez oluşur. Asidoz 1-2 gün devam eder.

Asidoz halinde vücuttaki proteinlerin baz tutma yeteneği de aza-


lır. Bu halde böbreklerde damar genişlemesi görülür. Böbreğe fazla
kan gelir. Glomerüler filtrasyon artarak diürez olur.

S 0 4 iyonları reabsorbsiyonu olmadığından S 0 4 iyonları suyu da


beraberinde sürükleyerek itrah edilir. Diüretik etkir. Birdenbire olu-
şan anuri hallerinde % 6'lık S 0 4 tuzları çözeltisinden 200-250 cc. çok
yavaş (10-15 dakikada) I.V. olarak verilirse diüıez görülür. K tuzları
-KC1, KNOj, K asetat, K sitrat da aynı tarzda diüreze neden olur.
Na tuzları-NaCl ve diğer sodyum tuzları (NaN0 3 ,NaN0 2 ) de diüretik-
dir.

Osmotik Aktif Moleküller:

b) Osmotik aktif moleküllerden üre, glukoz, laktoz, mannitol,


sorbitol ve diğer metabolize olmayan maddeler su çekerek etkir. Fakat
tubuluslarda zararlı etkirler.

b . l . Glukoz: Dekstrozun % 5 lik izotonik ve % 30 luk hiperto-


nik olmak üzere iki solüsyonu vaıdır. % 5lik solüsyon kan hacmini
artırmak için kullanılır. % 30 luk serum glukoz hipertonik solüsyon ise
i.v. verilerek diürez için kullanılır. Hipertonik olan solüsyonun dilüe
olması için vücutta toplanan ödem sıvısı geri çekilerek diüretik etki
görülür.

181
b.2. Laktoz: Bir litre suda 100 g eritilerek ağız yoluyla verilirse
diüretik olarak etkir. Eğer konsantrasyon daha artırılırsa laksatif etki
görülür.

b.3. Üre: Sağlam organda toksik değildir. Çabuk etkir fakat fazla
kullanılmaz. Dozu: % 50 solüsyondan 20-30 g olarak günde 2-3 defa
ağız yolundan veya 40 g i.v. verilir.

c) Onkotik basınç üzerine etkiyenler: Dekstran, G. arabikum


d) Asidoz yapanlar: CaCl2, NH4C1 1-2 g dozda birkaç kez ağızdan
verilebilir.

3 - Tubuluslarda İnhibisyon Yapanlar:

a) Ksantin Türevleri: Bunlardan teofillin en etkilidir. Aminofil-


lin de i.m., supposituvar ve i.v. olarak verilir.

Ksantin türevleri damar genişlettiğinden böbreğe fazla kan gel-


mesi ve artan filtrasyonla diüretik etkirler.

-C-O.Na

C11 - N H - C H -CH-CH -Hq-CH


5
2 i 2
0
(Salirgan) Mersalil
b) Cıvalı Diüretikler: Reabsorbsiyonu inhibe ederler. Bunlar
cıva, kolomel ve organik tuzlardan Salirgan, Novurit, Neptal ile Esi-
dron'dur.

Salirgan, Novurit, Neptal, Gorlutin ve Sodyum merkurofillin (Mer-


cuzanthine) 1-2 ml i.v. verilir. Klormerodrin (neohydrin) ise 50-100
mg ağız yoluyla verilir.

Bunlar böbrek hücresindeki enzimleri ve bunların sulfidril grup-


larını bloke ederek reabsorpsiyonu azaltma sonucu diüretik etkir. Cı-
valı diüretiklerle amonyum klorür beraber verilirse daha fazla diüretik
etki görülür (sinerjik etki).

182
Cıvalı diüretikler hiç bir zaman i.v. verilmez, i.m. kullanılır. Aksi
halde kalpte fibrilasyon ve ölüm yapar. Cıvalılar böbrekleri sağlam olan-
larda kullanılır. Kullanıldıklarında bazı böbrek bozuklukları; albumi-
nuri, slendiruri, kanama gibi olaylarla ayrıca stomatitis ve aşırı duyar-
lılık fenomeni yaratarak zararlı olurlar. Ayrıca cıva zehirlenmesi de
yaparlar. Bu halde BAL (dimerkaptopropanol) kullanılır. Cıvalı ilaç
kesilir. Cıvalı diüretikler kullanılırken Na atılması sonucu bulantı,
kusma, kas güçsüzlüğü, karın ağrıları (kolik abdominal) ve koma tab-
losu görülür.
c) Sulfonamid Yapılılar:
c.l. Diamoks, asetazolamid (2-asetil amino 1, 3, 4, tiadiazol-5-sul-
fonamid).

CH 3 .C O . N H ^ / S-. SO 2 .NH 2

N—rs
Diamoks
Diamoks (Asetazolamid): 250 mg lık tabletler halinde ağız yo-
luyla alınır. Diamoks tansiyon düşürücü ilaçlarla beraber verildiğinde
damarlar genişlediğinden, damarlara dolan bol kan idrar fazlalaşması
yapar. Böylece tansiyon düşürülerek rahatlık sağlanır. Diamoks, glo-
kom ve epilepside de kullanılır. Karbonik anhidraz inhibitörü asetazo-
lamid (Diamoks) ile klortiazid, hidroklortiazid ve diğerleri enzim inhi-
bisyonu ile etkirler.

Ethoxzolamid
f
Cardra.se )
c.2. Etoksizolamid (Cardrase): Günde 125-250 mg doz birkaç kez
verilir.

183
H3COC~N
•N

SO2NH2

Methazolarnide

c.3. Metazolamid (Neptazene): Ağız yoluyla günde 50-100 mg


2-3 kez verilir.
c.4. Diklorfenamid (Daranide): 25-50 mg dozda ağız yoluyla bir
kez verilir.

C [

H
l A / S 0 2 ^ 2

SO2NH2

Dicnlorphenamide
(Daranide)
d) Saliüretikler: Bunlar da sulfamit türevleridir. Bu grupta aşa-
ğıda yazılı maddeler vardır:

d.l. Triazidler:

d.1.1. Klortiazid (Diüril): Doz: Günde 1-2 defa 500 mg lık tabletler.

d.1.2. Hidroklortiazid (Hidrodiüril): Doz: 100 mg dozda ağız yo-


luyla 1-2 kez verilir.

184
NH2O2S s
02
Chlorthiaz ide
(DiuriU

MH2O2S

Hydr oehlorthiaz sd€


Ircdiuril .Esidri x )

d.1.3. Flumetiazid (Ademol): Diüıilden etki farkı yoktur. Dozu


1 g olarak birkaç kez ağız yoluyla verilir.
d.1.4. Hidroflumetiazid (Di-Adenil): Doz: 25 mg - 5 0 mg ağız yo-
luyla birkaç kez verilir.
d.1.5. Benzhidroflumetiazid (Naturetin-K): Uzun etkilidir. 5 mg
tiazid ile 500 mg K bulunan tabletlerden birkaç tane ve-
rilir.

F î
NH202S'
xr>
0 2

Elumethiazide (Ademol)
185
d.1.6. Politiazid (Renese): Doz: 1 mg lık tabletlerden birkaç tane
verilir.

d.2. Diğer Sulf amitler:


d.2.1. Klortalidon (Higroton): Molekülündeki ftalimidin grubuyla
diğer sulfamit diüretiklerden ayrılır. Etkisi uzundur, aynı
zamanda antienflamatuvar etkir. Bulantı, kusma yapa-
bilir. Dozu: ağız yoluyla 50-100 mg günde birkaç kez verilir.

NH202S 02
Hydrof lumethiazîde (Di - A demi l)

F3C H

XX*
CH-

N H202
0 2

Bendroflumethiaz ide (Naturetin)

FrYNt
KAS-N
NH 2 O 2 S O2 CH 3
Polythiazide (Renese )
186

/ V ^ HN
NH2O2S
Chlorthalidone (Hygrotone)
d.2.2. Klopamid (Brinaldix): Diüretik ve hipotansifitr.

d.2.3. Furosemid (Lasix): 40 mg lık tabletlerden 1-2 tane kullanı-


lır.

H3CV

»CONH—Nl \

H o C 7

NM
Clopamide (Brinsldıx)

CI

11
NH2O2S" ^ ^ C O O H
Furosemide (Lasix)
e) Aminourasil türevleri:

Aminometradin (Myctine): Doz: 0.2 g 1-2 defa ağız yoluyla veri-

187
oİt
c
2H5-N-

O * x N H 2

CH2~CH=CH2
A mınometradıne
( Mi ct ine, Mincard)

Triaz i ne
(Chlorazanıl)
f) Triazin ve Pteridin Türevleri: Triazin (Klorozanil) ve Pteridin
(Triamteren) bunlara örnektir. Muhtemelen aldosteron antagonisti
olarak etkirler.

Triamteren (Dyıenium)

188
f.l. Triamteren (Dyrenium): Doz ağız yoluyla 150-200 mg dır.
f.2. Tıiamteıil: Kombine bir preparattır. İçinde 50 mg triamteren
ve 25 mg hidroklortiazid bulunur. 1-4 kapsül verilir.

g) Aldosteron: Aldosteron sürrenal korteksinde glomerüloza taba-


kasından salgılanır. NaCl(tuz) tutucudur. Hormon yetersizliği Addison
hastalığına, hormon fazlalığı ise Conn sendromu (hiperaldosteronism)
denen ödemlere neden olur.

ALDOSTERON
CHoOH
I
C=0

•s- İlC - C H Qi
0 o
Spironolakton (Aldactone)
189
Aldosteron antagositleri ise tuz (NaCl) atıcıdır. Bunlar arasında
Spirolakton (Aldakton, Aldakton A) ve Amilorid (Midamor) vardır.
Bunlar yavaş diüretik etkiıler. Diğer ilaçlara direnç gösteren ödemlere
karşı kullanılrlar. Spironolakton 100-200 mg olarak ağız yolundan bir-
kaç kez verilir. Amilorid aldosteronun fizyolojik antagonistidir. Spiro-
nolakton gibi aynı yerlerde kullanılır.

4 - İndirekt Diüretikler: Kalbin itici potensini artırmakla birik-


miş olan ödem sıvısını boşaltan ilaçlardır (digital ve diğer kardiyoto-
nik ilaçlar).

5 - Dokuların Su Tutmasını Azaltan Maddeler:

Tiroksin: Bu hormonun yetersizliği halinde miksödem denen


hastalık ortaya çıkar. Vücudun her yerinde şişme olur. Tiroid hoı-
monu verilirse dokuların su tutma veteneği kalkar ve diürez olur.

6 - Doğal Diüretikler:

Mısır püskülü : Steyle de mais


Kiraz çöpü : Pedoncule de cerise
Anason : Anise
Ardıç meyvası : Juniperi fructus
Ardıç tohumu : Baie de genievre
Resene : Fenouil
Meyan kökü : Reglisse
Hercai menekşe : Pensçe sauvage

Diüretik Espece: Anason, harcai menekşe, ardıç tohumu, meyan kö-


kü. bunlardan 10 g 1 litre sıcak suda içilir. Diüretik etkir. Uva ursifo-
lium-feuille d'ouva % 10 dekoksiyonu, diüretik ve antiseptiktir. Arbutin
ve hidrokinona ayrılarak bu etkileri gösterir.

7 - Katyon Değiştirici Reçineler:

Bunlar erimez, polikarboksilik veya sulfonik reçinelerdir. Barsakta


etkilidirler, fakat diüretik etki de gösteriıler. Ancak yan etkilerinden do-
layı sınırlı kullanılırlar.

Preparat: Korbo-Resin: Günde 3 defa 15 g verilir. Sulfonik kat-


yon değiştirici reçine Catonium 15 g dozda 3 kez verilir.

190
CO-C-CH2CH3
Ethacrynic acid

7) Diğer Diüretikler:

Etakrinik asit oksalasetik asidin doymamış ketonudur. Diüretik


ve hipotansiftir. Ağızdan kolay absorbe olur.

Doz: Edecrin adlı preparattan 50 mg birkaç defa verilir.

ANTİDlÜRETİKLER:

İdraı azaltan ilaçlardır. Bunlar arasında hipofiz arka lop hor-


monlarından olan vazopresin adı ile de bilinen polipeptid yapılı, anti-
diüretik hormon A D H en önemlisidir.

I - Antidiüretik Hormon (ADH): Hiposekresyondur ve nörohipo-


fizde toplanır. Vücutta, böbreklerdeki kollektör tüplere adenil siklaz
enzimi yoluyla, tüplerin permeabilitesini artırarak reabsorpsiyonu sağ-
lar. Böbreklere gelen ve filtre olan suyun % 99 u A D H ile reabsorbe
olur. Bu polipeptidin yarılanma süresi kısadır, yıkıldıktan sonra yeni-
lenerek devamlı etkir. Yapılma kusuru veya bilinmeyen nedenle et-
kisiz olunca diabetes inspidus denen hastalık meydana gelir. Bu hasta-
lıkta reabsorpsiyon % 99 dan % 98 e inmiş kabul edilir. Günlük atılan
idrarın birimi 10 litreden fazla olur. Bu duruma karşı şu sentetik vazo-
prcsinler kullanılır:

1) Lypressin (Lizin-8-vazopressin): Burundan enfiye tarzında kul-


lanılır.

2) Desmopressine: Uzun etkilidir, aşırı dozlarında dilüsyondan do-


layı hiponatremi görülür.

191
3 - Klorpropamid (Diabinese): Oral antidiyabetik (hipoglisemiyan)
bir maddedir. Böbrek tübuluslarındaki hücrelerin A D H (vazopressin)
a duyarlığını artırarak etkir. 500 mg lık tabletlerinden kullanılır.

4 - Klortiazid (Diüril): Tuz atıcı bir maddedir. Bilinmeyen nedenle


veya klorpropamiddeki gibi Diürilin tubulus hücrelerinde ADH a du-
yarlığını artırarak diüretik (saliüretik) bir madde paradoksal olarak
diabetes inspidusda adiüretik etkir.
5 - Nikotin: Etki mekanizması bilinmediği halde adiüretiktir. Di-
yabetes inspiduslu hastalara bu nedenle sigara içmeleri tavsiye edilir.

192
ANTİKOAGÜLANLAR

Tromboz tedavi edici, koagülasyonu önleyici maddelerdir. De-


ğişik etkilerle koagülasyon önlendiğinden dolayı bu grup ilâçlar şu şe-
kilde sıralanabilirler:
1 - Heparin ve benzerleri, 2 - Kumarin ve türevleri. 3 - İndandion
türevleri, 4 - Proteolitik enzimler, 5 - Diğer Antikoagülanlar:
Antikoagülanlar, klerifian ve lipemi azaltıcı etkiler de gösterirler.
1 - Heparin: 1906 da Howell tarafından karaciğerde bulundu.
Mc. Lean (1916) da karaciğerden elde edilen heparin'in (anlikoa-
gülan) etkisini gösterdi. Protrombinden trombin'e dönüşe engel ola-
rak pıhtılaşmayı önlediği bilinir. 1933 de Scott bütün dokularda bulun-
duğunu gösterdi. Jorpes (1935) de heparini saf halde elde etti. Murray,
Best ve Crawford (1937) deklinikde kullanılmasını tavsiye etti, bildirdi.

Cl
Toluidine Mavisi
Toluidin mavisiyle Erlich'nin mast hücrelerinin boyanmasınd an sonra
bugün heparin'in mast hücrelerden (mast celi) salgılandığı bilinmektedir.
Heparinin ticari kaynağı: Akciğer ve karaciğer'dir.
Histamin liberatöı-leri histamin yanında heparin ve 5 HT (sero-
tonin) de salgıtlatırlar.
Heparin'in kimyasal yapısı, kesin olarak bilinmemekle beraber
mukoitin sülfirik asit veya mukoitin polisakkarid olduğu kabul edil-
mektedir. Heksoazminlerin sülfirik asit esteridir. Suda çok erir. Baryum
ve sodyum tuzları da vardır.

193
Heparin 20.000 mol ağırlıkta, asit karakterli ve negatif yüklüdür.
Kimyaca kondroitin sülfürik asit ve mukoitin sulfirik aside benzer.
Etki: Hem invivo hem invitro etkir. Protrombiııden trombin'e
dönüşe engel olur. Protamin ve toluidin mavisi heparinin (—) elek-
triksel yüklerini nötralize eder.
Emilme: Sindirim kanalında parçalanır. Parenteral I. travenöz, 10
dakikada, ciltaltı 1 - 6 saatte en yüksek düzeye ulaşır. Bugün mide barsak
salgısına resistan olan ve ağızdan alman heparin preparatları da geliş-
tirilmektedir.
Parçalanma lıeparinaz enzimi aracılığıyla olur.
Atılma: Uroheparin şeklinde idrarla atılır. Feçeste görülmemiştir.
Heparin preparat: Esmer toz 1 mg. = 100 ü dir. doz: 3000-5000
ü ve 24 saatte 24 bin ü dir. 5000 ü (45 mg) dır. 2-4 saatte bir ( l m g =
100ü) intravenöz verilebilir. Heparin sodium: 20.000 ü (180 mg) cilt-
altı yoluyla haftada 2 defa verilir.
1500 ü (15 mg) dilaltında eritilir (yemekten sonra).
Heparin standardizasyonu: 24 saat sürede 1 ml kedi kanının pıh-
tılaşmasına engel olan birim 1 ü dir. Standart tuzunun 1 mg. ı 130 ü dir.
Kullanma yeri: Trombus, emboli sonucu tromboflebit, koronerler-
de görülen damar tıkanmalarına karşı kullanılır.
Kullanılışı: I.V. olarak damla damla veya depo şeklinde bir defa-
lık en fazla 10.000-20.000 ü verilir. 4 - 6 saatte yinelenebilir.
Duyarlığın kontrol edilmesi: Heparin testi denen testin uygulanması
gerekir.

194
Depo Heparin: 40.000 ü (yaklaşık 360 mg.) 2-3 günde bir defa ve-
ya 48 saatte bir 200-400 mg. I.M. olarak verilir.
Kontrol: Koagülasyon zamanı incelenerek kontrol edilir. (Normali
4-7 dakikadır.) Bunun 3 misli süre heparin yapılanlarda normal sayı-
lır.
Heparin Ântagonistleri: Bunlar yüksek bazik bileşiklerdir. Heparinin
asit özelliğini vücutta nötralize ederler. 100 ü heparin için 1-15 gr.
protamin zerki veya kan transfüzyonu yapılarak heparin kanaması
önlenir. Protamin yüksek dozda verilirse şok yapabilir. Heksadimetrin
ise yapmaz. Blutene (Toluidine mavisi) ise ağız yolundan da verile-
bilir. Toluidin mavisi dozu, ağız yolundan günde 0.2-0.3 gr. intra-
venöz doz, yavaş olarak 5 mg / kg dır. Heksadimetrin bromür (polybre-
ne) yapılan heparinin her mg'ı kadar ve 1 mililitrede 1 mg doz'da intra-
venöz 15 dakikada zerkedilir.

HEXADıMETHRıNE Brom ide CPolybrene)

/ İH3
— ^ C H 2 > 6 — N —(CH 2 >3—N ]

\ CH3 CH 3
Ti

—0-CHo -CH9 - 0 - -CH2


—C -0

S \ \
V0H

HO OH OH OH 1)H

vOH
HO OH -•EKSTRAN-

195
Heparin Benzerleri: (Dekstransulfat): 40.000-500.000 mol. ağırlıkta
maddedir. Heparin gibi lipemiyi azaltır. Antikoagülan etkisi de vardır.
Etkisi 1 / 7 heparindir.

r- CCOH

ALJiNiK ASİT
Paritol (aljinik asit sülfat): Heparinden 7 kez zayıf etkilidir. Şok'a
benzer reaksiyon yapar.

COOH COOH
1

H
-o -H C-H
¥ I
»i 1

-o-c—c— c—c—o—c-c—c—c-o-
I I I I İ l l i
H OH OH H H OH OH H n
PEKTIN

Treburon (pektin sülfat): Heparinden 3 defa az etkilidir. Diyare,


alopesi yapabilir.
Hemoklar: Pentosan'ın sulfirik poliesteridir. Antikoagülan değil,
klerifiandır. Muskular veya ağızdan 100 mg. olarak verilir.
Heparinin lipoproteinlere etkisi: Büyük moleküllü beta lipopro-
teinler küçük moleküllü alfa lipoproteinlere çevrilir.
Lipemiyi azaltıcı klerifiyan faktördür. Büyük lipoproteinlerin mo-
lekülleri aterom yapıcı kabul edilir.
Klerifian (clearing) faktörle aterom (damar tıkacı) yapımı azalır.
Bu etki bazı heparin benzerlerinde de vaıdır.
Emilme: Ağız yolundan parçalandığından injeksiyon suretiyle IV,
IM yolla verilir. Sentetik heparin benzerleri olan THREBURON,

196
paritol, dekstran sülfat, antikoagülan ve klerifian etkisinden do-
layı oral yolla veya IM verilir. Tolüidin mavisi ve protaminin ikisi de
antikoagülandır ve klerifriyan etkiye do antagonisttirler.
Arterioskleroz oluşmuşsa heparin'in klerifian etkisi görülmez. An-
cak skleroz oluşumuna engel olur.

COUMARİN
2 - Kumarin Türevleri: Bunlar protrombin sentezine engel olur-
lar. Suda erimez 25-50-100 mg. tablet halinde ağızdan alınır. 1933-
1940 da Link, bishidroksikumarin'i izole etti ve toksik etkilerini göster-
di. 1949 da Butt ve Ailen tıomboz tedavisinde kullandı.

E T H YLB1SC0UMACETATE <Tromexan)

COOC2H5
Bis-hidroksi kumarin (di kumarol, dikumarin) ile (etil bis-kumase-
tat) (tromexan) 150-300 mg. tablet halindedir. Marcoumar, "Warfarin
sodium (Coumadine, Anthrombin) gilbi preparatlırı da vardır. Doz ağız-
dan 50-60 mg. ile başlanır. 10 mg'la devam edilir. Syntrome (Akeno-

197
H OH
BISHYDROXYCOUMARIN (dicoumarin. Dicumarol)

ONa XH2COCH3
WARFARIN SODİUM (Coumadin: Ath.rombin)

•o^o

Acenocoumarin (Sîntrom)

198
kumarin) da kumarin türevidir. Dozu ağızdan önce 15-25 mg. la baş-
lanır, 1-2 mg. la devam edilir.

Bunların etkileri ani değildir, 2-3 gün sonra başlar fakat sürekli et-
kir. Bunlar protrombin sentezine engel olarak etkir. Hipoprotrombi-
nemi yapar. Prokonvertini inhibe eder. Aktivite yalnız invivodur.
Invitro etkimez, etkisi büyük bir olasılıkla K vit ile kompetisyon
suretiyle olur. Bu maddelere antagonist K vitaminidir.

Kumarol yonca yiyen hayvanlarda kanama görülmesi sonucu


bulunmuştur. Bunların sadece antikoagülan etkileri vardır. Invitro
etki görülmez. Ancak invivo ve canlı olan organizmada etkirler. Sik-
Jokumaıol (kumopiran) dozu: ağızdan 1 gr. başlanır, 25-50 mg'la de-
vam edilir. Bu grup antikoagülanların toksik etkileri:

Cyclocumaro!
Kusma, bulantı, ishal, ürtiker, hematuri, hemorajidir. Bu grubun
kullanılma alanı tromboflebit, pulmoner emboli ve koroner trombozu-
dur.

3 - îndandion Türevleri: Bunlar da kumarin türevleri gibi protrom-


bin sentezine engel olur, ağız yoluyla alınır. Yavaş, uzun etkilidir.

Toksisiteleri: Hemoraji ve sansitivite artması ile yapabilirler.

199
İNDANDİON

Phenindione(Danilone)
Preparat: Danilon (danilone) (2-fenil 3-indandion) ve dipak-
sin bunlardandır. Bunlar yalnız protrombin sentezine engel olur.
(kumarin gibi) ve lipemie'ye etkisi yoktur. Antagonistleri K vitamini-
dir. Kontrol protrombin zamanının incelenmesiyle yapılır. Doz: 100-150
mg. ağız yoluyla başlanır, 25-50 mg. la devam edilir. Difenadion (Di-
paxin) 20-30 mg. la ağız yoluyla başlanır, 15 mg. la devam edilir. Ani-
sindione (Mirodon) fenindion'a benzer etkilidir. 300 mg. la başlanır.
Bromindion (Halinone) uzun etkili fenindion türevidir. Doz, ağız
yolundan 10-15 mg la başlanır, günde 2-3 mg veya her 3 gün için 6
mg'la devam edilir.

4 - Protein eritici (Proteolitik) enzimler:


Enzimlerin pıhtıyı, cerahati erittikleri ve iltihapta şişlik yanında-
ki diğer etkileri de azalttıkları bilinir. Bu enzimler insandan, diğer

200
Diphenadione(Dipaxin)

OCH'

ANISINDIONE (Miradon)

BROMINDIONE (Halinone)
201
Kullanılması: Hipedermoklisis için absorbsiyon hızlandırıcı olarak
kullanıhı.
Preparat: Hyaluronidase (Alidase, Diffusioıı)
Doz: 150 ü olarak kullanılır.

V— Diğer antikoagülanlar: Laboratuvarda kullanılan sitrat, ok-


salat benzeri antikoagülanlar.

KOAGÜLANLAR - PIHTILAŞTIRICILAR - HEMOSTATİKLER

Koagülasyon (Pıhtılaşma):

Kanamanın durması kendiliğinden olan ve bugün için bilinen 13


faktör yardımıyla gelişen bir olaydır. Bu faktörler şunlardır:

Faktör 1 - Fibrinojen
II - Protrombin
III - Tbromboplastin
IV - Kalsiyum
Y - Proakselerin
VI - Akselerin
YI I - Prokonvertin, Konvertin
VIII -.Antihemofilik globulin A (Prothrombokinase)
IX - Plazma Tromboplastin Komponent (Christmas)
(Antihemofilik globulin B)
X - Stuart
XI - Plazma Tromboplastin Antesedant (Rosenthal)
(Protrombo plastik C faktör)
X I I - Hageman
X I I I - Fibrin Stabilizan Faktör

Tromboplastin (Trombokinaz) 167.000 mol ağırlıkta, lipopro-


tein enzimidir. Kanda, dokuda, sütte, tükrükte, idrarda bulunur, Câ + + .
yanında protrombini trombine değiştirir.

Protrombin, 170.000 mol ağırlıktadır. K vitamininden karaciğerde


yapılır. Dikumarin bu yapıma engel olur.

Tıombin 90.000 mol ağırlıktadır.

204
I- Protrombin aktivatörünün teşkili:
(Tromboplastin + Ca++)

II- Aktivatör etkisiyle


PROTROMBİN'DEN Trombin teşkili

III- Trombin etkisiyle •> FİBRİNOJENDEN

FİBRİN OLMASI
IV- F İ B R İ N O L İ Z İ N ( P L A Z M İ N ) etkisiyle fibrinin erimesi (lizizi)

Fibrinolizin (Plazmin.) fibrin eritici enzimdir. Hücre yıkılması so-


nucu hücreden çıkan enzimle veya streptokinaz, ürikaz gibi enzimlerle
aktive edilir.
Antifibrinolizin ise plazmada bulunan başka bir enzimdir. Bazı
enfeksiyonlarda ve kanserde plazmada artmış olarak bulunur.
Koagülanlar: Kullanılış ve etki şekline göre, sistemik ve lokal ola-
rak ikiye ayrılırlar.
1 - Sistemik koagülanlar: Bunlar, ağız yoluyla veya injeksiyonla vü-
cuda girdikten sonra kanamayı bilinen faktörler (etkenler) yoluyla dur-
dururlar.
A - Kalsiyum Preparatları: Eskiden beri bilinen kanama durduru-
culardandır. Etkinin damar permeabilitesine (poruslarda geçirgenliği
azaltarak) olduğu kabul edilir.

9|H 3-
€ H-C H=C-(C H K H-(C H)-C H-(C H )~C H
2
0
Vitamin K (Phytonadione)
'1

205
B - K vitamini: genellikle yağda eriyen bir vitamin olmasına kar-
şın suda eriyen türevleri de yapılmıştır.
1935 de DAM tarafından alfalfadan izole edildi. 1938 de Thayer
tarafından kimyas&l yapısı, Butt tarafından 1938 de klinik kullamlması
açıklandı.
Kimyasal yapısı: Naftakinon türevleridir. Yeşil sebzelerde ve hay-
vansal gıdalarda doğal olarak bulunur. Sentetik şekli Menadion'dur.

Etkisi: Karaciğerde, gerekli enzimlere prostetik grup sağlayıp prot-


rombin oluşumunu kamçılamak suretiyle olur.
Kullamlması: Hipopıotrombinemi yapan kumarin tipi antikoagü-
lanların yaptığı kanamalara karşı kullanılır.

MENAD10NE

MENADSONE SODIUM
BİSULFİTE (HYKİNONE)
206
Preparat: Menadione'dur. Dozu oral 1 mg. dır.
Menadion sodyum bisulfit (Hykinon) suda eıir.
Doz: 1-2 mg, cilt altı veya damar içi yapılır.
Menadion sodyum difosfat (Synkavite) suda erir.
Doz: Ağız yoluyla cilt altı veya damardan 3-6 mg dır.

Menadıone Sodıum Dıphosphate


NaO .ONa (Synkavite)
0-P=0

0-P=0

Phytanadione (Yit K, Mephyton)


Doz: Intramusküler 5-50 mg. dır.
C - Kan'dan elde edilen antikoagülanlar:

a) Antihemofilik Globulin: Noksanlığı hemofili yapar. Trombop-


lastin oluşumuna yardım ederek kanamayı durduıur.
Preparat: Antihemofilik Globulin dozu intravenöz olarak 200
mg. dır.
b) Human Fibrinojen: Fibrinojen azlığı veya yokluğu sonucu gö-
rülen kanamalara karşı kullanılır.

Doz: 2 - 6 mg, damar içi yapılır.


D - Diğer Koagülanlar: Aminokaproik asit (Amicar):
Plazminojenden plazmin oluşumunu inhibe ederek etkir.
Doz: Ağız yoluyla günde 10 gram, damar içi.

207
! 2 2
C H 2 " " C H r C H 2 " N H 2

AMİNO CAPRÖIC ASID (AMÎCAR)


Etki Mekanizması ve Etkileri Şüpheli Olanlar:

Coagulen (Trombositlerden elde edilir) amp. şekliyle kas içi ya-


pılır.

Manethol (Medulla Spinalisden elde edilir) amp. olarak kas içi


yapılır.

Clauden (Koyun akciğerinden elde edilir) amp. olarak kas içi zerk
edilir.

Lokal Koagülanlar:

1 - (Okside sellüloz) (Hemopak, Oxycel)


N 0 2 li pamuk veya gaz bezdir. Yapay pıhtı sağlar.
2 - Absorbabl Jelatin: Sponge (Gelfoam)

Yara üzrine konmak suretiyle 3-5 haftada absorbe edilir. Kana-


mayı durdurur.

3 - Fibrin foam: Yara üzerinde ağ yaparak kanamayı durdurur.

4 - Tromhin (Preparatı: Tlırombase) Sığır protrombin, tıombop-


lastin ile kalsium karışımıdır. Yara üzerine konur, sızma tarzında ka-
namayı önler.

208
ANALJEZİK ANTİPİRETİKLER:

Bunlar hem yükselen vüeut ısısını düşürücü hem de ağrı kesici ol-
duklarından analjezik antipretik adıyla adlandırılırlar.
Ağrı duyusu çeşitli nedenlerden ileri gelebilir. Örneğin normal do-
kunun iltihap denen hücrelerle veya artıklarıyla dolması sonucu, do-
kunun gerilmesi, duyarlığının artması ağrı yaptığından, antiseptikler,
kemoterapötikler, antibiyotikler iltihabı önleyerek ağrı kesici rol oy-
nayabilirler. Ağrı bazan sinirsel spazmla da ilgili olabilir. Antispazmodik
ilaçların ağrıyı kesmesi veya antiseptiklerin, antienflamatuar ilaçların
bu etkileri analjezik etki sayılmaz.
Ağrı, asetilkolin, histamin, serotonin ve bradikinin ile slow reacting
substances denen kinin'lerden veya kateşolamin ve prostaglandin'ler
ile diğer etkenlerden oluşan hoş olmayan bir duyudur. Ağrıda adı ge-
çen maddenin iltihaplı dokuda fazla bulunmalarından iltihap yaptırıcı o-
lanların yanında ağrıya da neden olabileceği düşünülmüş, deneysel olarak
bradikinin köpeklerin dalak venasına zerkedilerek köpeğin davranışın-
dan ağrı meydana getirdiği ve aspirinle ağrının hafifletilmesiyle ağrı-
daki rolü gösterilmiştir.
Analjezik ilaçların birçoğu antitermik etkilidir. Bu grup ilâçların,
ateş düşürücü (antitermik) karekterleri, ateş yüksekliğinde gösteıile-
bilir. Antitermikler (ısı düşürücüler) hipotalamustaki termoreseptör-
lerin duyarlığının değişmesi ve duyarlılığın artmasıyla, oluşan piresis
denen ateş yükselmesi olayında etkilidir. Normal ısıyı düşürmez.

Isı Yükselmesi:
Isı: Mikroplar, toksinler, bakteri artığı proteinler veya başka ya-
bancı maddelere karşı vücudun doğal reaksiyonudur. Soıı incelemelerle
ısı yükselmesinde prostaglandinlerin (PG) de rolü olduğu anlaşılmıştır.
Bu değişik ısı yapıcı maddelerin 3. ventrikül'e injeksiyonundan sonra,
aspirin verilirse ısının düştüğü görülür. Bu nedenle vücut ısısına iliş-
kin olayların ısı merkezi aracılığıyla düzenlendiği anlaşılır. Prostaglan-
din zerkinden sonra aspirinin gerek ateş yükselmesini gerekse kandaki
PG seviyesini düşürdüğü gösterilmiştir. Bu olay PG'lerin ateş yapışını
ve buna karşı etkiyen aspirinin PG'lere ters etkisini kanıtlamaktadır.
Analjezik antipiretik maddelerden bazıları, enflanıasyon, iltihap
(yangı) denen olaya karşı (antienflamatoire) bir etki de gösterirler.
Analjezik antipiretiklerin bazılarında bulunan bu iltihap giderici (an-
tienflamatuvar) etki önemlidir. Antienflamatuvar etki içeren analjezik
antipiretik ilaçların verilmesi sonucu iltihabın kardinal belirtisi olan,
DOLOR, CALOR, RUBOR, TUMOR giderilmiş olur. Söz konusu
ilâçlardaki antitermik, analjezik ve antienflamatuar etkiler, birlikte
bulunabildiği gibi, yalnız analjezik veya analjezik ve antienflamatuvar
gibi ikili etki şeklinde de bulunabilir.

209
Ağrının Duyulması:
Hoş olmayan bir duyu olan ağrı duyusu kas, deri, iç organ ve eklem-
lerdeki duyu sinirleri reseptörleri aracılığı ile alınarak beyindeki ağrı mer-
kezine iletilir. Ağrı bu merkezde duyulur. Bu duyunun iletimi medulla
spinalis yanındaki spinal ganglionların sentripetal lifleri ile yapılır.
Spinal gangliona protonöron denir. Protonöron gelen duyuyu medulla
spinalise iletir. Medulla spinalisten başlayan II. yolla (spinotalamik
yolla) duyu talamusa iletilir. 3. nöron III. yol talamustan başlar. Buna
talamokortikal yol adı verilir. Bu parietal loptaki gyrus centralise, yani
korteks'e ağrı duyu merkezine ulaşır. Bu suretle duyu, ağrı merkezine
iletilmiş olur. Sinirde myelinli lifler, iletiyi myelinsiz liflerden daha hız-
lı iletirler. Myelinli (A) lifi 100 m / sani, myelinli (B) lifi 3-12 m / sani
ve myelinsiz lif 1-2 m / sani hızla duyuyu iletirler.

Ağrı duyusu medulla spinalise, oradan talamusa ve kortekse ile-


tilerek ağrı idrak edilmiş (algılanmış) olur.
Ağrı oluşumunda adı geçen biyolojik maddeler yanında şimik,
fizik, termik etkenler de rol oynar. Kontraktürün (spazm) kaldırılması
veya iltihabın tedavisiyle ağrının giderilmesi, analjezik etki değildir.
Ağrının, özellikle merkeze etkili ilaçlarla giderilmesi analjezidir.
Ağrı duyusu, duyu sinirleri, duyu yollarıyla iletilir.
insanda Duyu Yolları Şunlardır:

1 - Bilinçli Derin Duyu


2 - Bilinçsiz Derin Duyu
3 - Yüzeysel Duyu
1 - Bilinçli Derin Duyu:

Medulla spinalis'in GOLL, BURDACH hüzmeleriyle beyne ulaş-


tırılır. Bu duyular tendon, karın organları duyuları ile stereognosis
duyularıdır.

2 - Bilinçsiz Derin Duyu:

GOWERS ve FLECHSIG hüzmeleri ile beyne iletilen denge,


tönüs, koordinasyon ile ilgili duyulardır.

3 - Yüzeysel Duyu:

Dokuda oluşan ağrı, ısı vücudun deri ve dil gibi kısımlarındaki


reseptörleıiyle alınan ve beyindeki merkezlere sinirlerle iletilen duyu-

210
lardır. Bu yüzeysel duyular medulla spinalis'in Canalis Epandimalis
denen kısmının ön yüzünde çaprazlaşırlar. Sirengomiyeli denen hasta-
lıkta dokunun duyusu mevcut olduğu halde ağrı ve ısı duyusu alınmaz.

Canlılarda Isı:
Alınan gıdaların yanması, yıkılmasıyla meydana çıkan veya kas,
barsak ve diğer iç organların çalışmasıyla ve fizikokimyasal olaylar so-
nucu oluşan enerji ile vücut ısısı hasıl olur. Bu enerji sonsuz olarak te-
şekkül etmez ve bir seviyede sabitleşerek durur. Isıyı belirli tempa-
ratürde tutma olayı, meydana gelen enerjinin vücut için gerekli yeni
maddelerin yapılmasında harcanması ile veya dışkı ve solunum havası-
nın ısınması gibi ısıtma işlemlerinde harcanması sonucu düzenlenir.
Bu ayarlama olayı, orta beyindeki Corpus striatum'da Tuber Cinereum
civarındaki termorogülatör merkez tarafından yapılır. Periferden gelen
kanın sıcaklığı veya damara kalsiyum injeksiyonları veya tifo aşısı ve
pirojen maddeler gibi ajanlar bu merkez aracılığıyla ısıyı yükseltir.
Vücut da yükselen ısıyı terleme ile düşürmeye çalışır.
Bazı soğukkanlı canlılarda enerji ayarlanması olayı metabolizmanın
yavaşlatılması ile olur. Bunlar kış uykusuna yatarak vücut ısısını
düşürürler. Metabolizmayı yavaşlatma olayı, vücut ısısını düşürme
(HIBERNATION) denen teknikle gerçekleştirilerek insanlarda ameli-
yatların yapılmasında yararlanılır. Hibernasyona (kış uykusuna)
giren soğuk kanlı hayvan titremelerle ve madde kaybıyla vücut ısısını
10 °C civarına indirir. Periferdeki olaylarla ilgilenmez. Bu ilgisizlik ame-
liyatta istendiğinden, vücut ısısını indiren ve Lytic Cocteil denen Ch-
lorpromazin (Largactil), Phenergan, Pethidin karışımı kullanılarak
33° ye indirilen insan vücut ısısında, duyusuzluk ve diğer metabolik
faliyetlerinin yavaşlaması ile tam bir anestezi yapılmış olur.

Antipiretiklerin etkileri ısı merkezine direkt etkimek suretiyle olur.


Analjeziklerin etkileri de ağrı merkezine etki suretiyle olur. Bu şekilde
iki merkeze de etkiyerek ateş düşüren ve ağrı kesen ilaçlar analjezik
antipiretik ilâçlar adı altında toplanır.
Isının Fizyolojik Olarak Düzenlenmesi:
1 - Canlı, ısı metabolizmasını azaltarak veya
2 - Terlemekle ısı düşmesini sağlar.

Terleme olayı damar genişlemesi (kapiller vazodilatasyon) ile be-


raber görülür. Terleme yanında akciğer solunum havasının (ekspirasyon
havasının) ısınmasıyla da ısı kaybı sağlanır.

211
Isı merkezi, soğuk lıavada ise şu şekilde ısıyı düzenler:
1 - Isının dışarı kaybına kapiller vazokonstriktör etki engel olur.
2 - Yazokonstriksiyon olurken frisson denen titremeyle de ısı
yapımını artırarak ısınmayı sağlar.
Hipertiroidi gibi patolojik olaylarda veya belladon, kokain, dinit-
rofenol gibi kimyasal maddelerin kullanımında oksidasyonla metabo-
lik ısı artışı meydana gelir. Antipiretik analjezik veya antitermik anal-
jezikler bu tür ısı artışına etkimezler.

Ateş nedeninin bilinmeden, antipiretik analjezik maddenin kul-


lanılması sonucunda birden bire ateş düşmesiyle kollaps ve ölüm ola-
bilir.
Antipiretik analjezikler ateş meydana getiren etkenin teşhis edi-
lip bilinmesinden sonra ve buna karşıt etkili madde kullanılırken yani
spesifik tedavi uygulanırken yardımcı olarak verilirse faydalı olurlar.
Aksi halde ateşin etkeni düşünülmeden yalnız ateşin giderilmesine ça-
lışılırsa ateş düşüren ilacın etkisi kalkınca esas etkenin yarattığı ateş
ortaya çıkacağından antipiretik analjeziklerin faydası geçici olur.

Vücut ısısı yönünden canlılar 2 gruba ayrılırlar:


1 - Hemeoterm: Vücut ısısı sabit olanlar (insanlar ve diğer can-
lılar).

2 - Poikiloterm: Vücut ısısını ortama göre ayarlayanlar (kurbağa


ve sürüngenler).
Antipiretik analjezikler denen bu grupda anilin, pirazolon türev-
leri, salisik asit, çinkofen, atofan, fenil butazon, kinin zoksazolamin
ve seıüikarbazidler (Cryogenin) ve 5 hidroksiindol türevi prostaglandin
antagonisti yeni bir madde olan indometasin ile fenotiazin türevlerin-
den metiazinik asit, soripal, soridermal (Isripal) ve diğer maddeler
bulunur.

Santral sinir sistemine karışık etkiyen akonitin, kolşisin, koniin


de ağrı kesme yönünden burada mütalaa edilebilir.

Antipiretiklerin ve Analjeziklerin Farmakolojik Etüdü:

1 - Diş pulpasının köpekte elektrikle uyarılması ile meydana ge-


tirilir.
2 - Fenilbenzokinon 1,4 zerkedilirse ağrı görülür.

212
3 - Fare kuyruğuna elektrik ampulu yakından tutulursa, ampul
sıcaklığının fare kuyruğunu yakması ile rahatsızlık ve ağrı oluşturması
gözlenir.
4 - Bir elektrik ocağı üzerine konan deney hayvanı (fare) 55 °C den
fazla ısıya maruz kaldığında sıçramaya başlar. Isının 55 °C ye çıkması
ise ayrı bir kaba konulan ve kaynama noktası 55 °C olan aseto(n-etil
formiat karışımının kaynaması yardımıyla ölçülür.

5 - Fare, sıçan rektum mukozasının stimüle edilmesi ile ağrı ya-


ratılır.
6 - Fare, sıçan, kedi kuyruğunun çimdiklenmesi veya sıkılması ile
ağrı oluşturulur.
Yukarıda açıklanan tarzda ısı veya ağrı yaratan maddeler önce ilaç
verilerek ısı veya ağrının görülmemesi ile profilaktik olarak veya ateş
ve ağrı oluşumundan sonıa ilaç veıilerek ateşi ve ağrıyı giderici, yani
terapötik olarak etkili veva etkisiz olup olmadığı şeklinde değerlendiri-
lir.
Bu deneylerde yalnız hayvanlaıda görülen çekilme, kaçma, bağıl-
ına şeklindeki reaksiyonlar aranmaktadır. Ağrının algılanması v l ne tarz-
da oluşup geliştiği hayvanlardan anlaşılmamaktadır. Yani sübjektif özel-
likler bilinmektedir. Insandakinin hisleri ve ifadeleri noksan kalmaktadır.

Analjezik madde etkileri; placebo'nun aspirin gibi bilinen bir anal-


jezik maelde ile karşılaştırılarak istatistik değerlere göre aktivite veya
iııaktivite şeklinde sonuca bağlamı.
Analjezik (ağrı kesici) ilaçlar iki grupta incelenir. Narkotik ol-
mayan analjezikler ve narkotik analjezikler. Birinci grup narkotik ol-
mayan analjezikler, bağımlılık yaratmadan (toksikomanojen, toksiko-
manijen etkimeden), şuur kaybı ile narkoz yapmadan etkimeleri nede-
niyle ikinci gruptan daha sık kullanılırlar. İkinci grup, narkotik anal-
zikler ise şiddetli ağrılarda güvenilir ağrı kesicilerdir. Ancak, bunlar da
faydalı ve zararlı etkileri göz önüne alınarak kullanılmalıdır. Narkotik
olmayan (nonstupefiant) analjezikler, sedasyon ve mental gerilik
yaratmaz. Ayrıca şuur kaybı da yapmadıklarından tercih edilirler. Bun-
ların etkisi beyin korteksine olmayıp daha çok subkortikal alanadır.

Bu grup ilaçlar genellikle ağrı duyusunu ve ateşi de düşürürler.


Baş ağrısı, migren, nevralji, romatizmal ağrılar gibi etkeni bilinenler
veya orijini bilinmeyen ağrılı durumlarda ağrı kesici ilaçların ağrı
kesme özelliğinden faydalanılır. Bazan GOUT'ta olduğu gibi ürik asit

213
krislalleri oynaklarda oturarak şekil bozukluğu yapar. Bu suretle şiş-
me yanında iltihabın diğer semptomlaıı da tedavi edilirken yalnız ağ-
rının giderilmesiyle yetinilmeyip ürik asit kristallerinin de atıldığı gö-
rülür. Burada hem ateş düşürme, hem ağrı kesme hem de ürik asit
atılımı gibi çeşitli etkiler birlikte bulunur. Bu tarz faydalı etkiyen ilaç-
lar da vardır.

Antitermik analjezikleri kimyasal yapılarına veya suda erirliklerine


göre ayırmak mümkündür. Suda eriyen antipiretikler antipirin ve
piramidon'dur. Diğerleri ise suda az erirler. Diğer ayırma kimyasal
yapıya göre yapılır.

Kimyasal Sınıflama:

1 - Anilin Deriveleri:
a) Anilin: Çok kuvvetli bir antipiretiktir. Fakat çok toksiktir.
Toksisitesi hemoglobini methemoglobin haline getirmesinden ileri gelir.
% 40 oranında methemoglobin olunca ölüm görülür. Suda az eriyen anal-
jezik antipiretiklerden, asetanilid ile fenasetin vardır.

Asetanilid

NHCOCH3

b) Asetanilid: Vücuda girdiği zaman asetilparaaminofenol'e yıkılır.


Bunun da methemoglobin yapma özelliği tamamen kaybolmamıştır.
Uzun süre kullanılırsa methemoglobinemi yapar.

Doz: 0.3-1 gr. dır. Tedavide çok nadir olarak ve ancak 0.05-0.20
g dozda kullanılır.

c) Fenasetin (Asetofenetidin): Asetanilidden çok daha az tok-


sik olduğundan en yaygın kullanılan analjezik antipiretiklerdendir.
0.25-0.50 gr. dozda kaşe içersinde verilir. Doz 1 - 3 gr. dır. Suda 1 / 100
oranında erir. Beyaz kristalize bir tozdur. Analjezik etki, antipiretik
etki ile beraber görülür.

214
d) Asetaminofen (Parasetamol)

Formül: HO—C 6 H 5 —NH.CO.CH,

Fiziksel özellikleri ve kimyasal yapısı: Beyaz, kokusuz, kristalize


tozdur. Suda çok çözünür ve çok stald bir maddedir. Asetanilid ve fe-
nasetinin majör metabolitidir.
Farmakolojik etkileri: Analjezik etkisi aspirinle eşdeğerdir. Anti-
piretik etkisi ise aspirininkinden daha düşük olup antienflamatuvar et-
kisi yoktur. Beyin prostoglandin sentetaz enzimini aspirinden daha kuv-
vetli inhibe eder. Solunum, dolaşım sistemi ve asit-baz dengesi üzerine
etkisizdir. Midede irritasyon ve kanama yapar. Protrombin sentezini
etkilemez.
Yan etkileri: Methemoglobinemi yapması zayıftır. Ciltte ürtiker
gibi allerjik döküntüler ve yüksek dozda akut karaciğer nekrozu ile
böbreklerde akut tübüler nekroz yapar.
Dozaj: Tablet, eliksir, süspansiyon gibi şekilleri vardır. Doz 0.3
2.6 gramdır.

2 - Pirazolon Sınıfı:

a) Antipirin (Fenil dimetil pirazolon): Methemoglobinemi yap-


maz. Suda kolay erir. 0.5-1 gr. dozda kaşe, solüsyon, posyon olarak

kullanılır. Lokal olarak antiprin'in yoğun solüsyonları yaygın vazo-


konstriktör etkir. % 3-5 solüsyonları, hemostatik olarak kullanılır.
Süt salgısını azalttığından emziklide kontrendikedir. Anaflaktik fe-
nomenler verebilir. Bunlar arasında ciltte erııpsiyon, prurit, ödem gö-
görülür. Ayrıca nefritlilerde de kontrendikedir.

215
Antipirin Türevleri:

a) Antipirin salisilat: Analjezik ve antiromatiz mal etkir.

b) Piramidon (Aminopirin): Dimetilamino dimetilpirazolon'dur.


Antipirinden 2-3 kez daha etkilidir. Dozu: 0.5-1.5 gr. dır. Barbitu-
ratlar ile sinerjik etkir. Hipnotiklerin uyku etkisini antagonize eder.
Kemik iliğinde lökosit yapımını inhibe eder. Bu agranülasitoz'a kadaı
gider. 0.25-0.40 gr. olarak kaşede verilir. Piramidon, hipnotiklerle be-
raber verilirse analjezik etkisi kuvvetlenir. Antipirin gibi piramidon
da anaflaktik reaksiyonlar yapabilir.

Piramidon Türevleri: En önemlilerindendir ve spesialite birleşimine


girer. Bu ilaçlardan eibalgine, dial ve piramidon karışımıdır. Bundan ayrı
birçok karışım daha vardır. Örneğin: Veramon, veronal ile piramidon
karışımıdır.

e) Butazolidin (Fenil Butazon): 3-5 diokso 1-2 difenil butil pra-


zolidin'dir. Butazolidin ile İzopirin (İzopropil amino prazolon) karı-
rışımı, Tomanol adını alır.
Butazolidinin, salisilatlar gibi antiflojistik etkisi ve ayrıca aminopi-
rin gibi analjezik etkisi de vardır. Antipiretik doz: 0.60-1 gr. dır.

d) Irgapirine: Romatizma tedavisinde kullanılır. Yan etkileıi


vardır. % 15 butazolidin ve % 15 aminopirin karışımı ile hazırlanan
preparatdır. Bazı bünyeler buna çok duyarlıdır. En önemli yan etkisi
trombosilopeni yapmasıdır. (Trombositler pıhtılaşmayı sağlarlar vc
kanda milimetreküpte 100.000-300.000 olarak bulunurlar).

216
ÇH2CH2CH2CH3

PHENYLBUTAZONE (Butazolidin)

Irgapirine, ulkus ventriküli ve ulkus duodeni de zararlıdır.

e) Tanderil (Oksifenil butazon): Analjezik etkisi az fakat butazo-


lidin gibi antienflamatuar etkilidir. 100 mg lık drajeleri vardır.

OH
OKYPHNBUTAZONE (Tandearil)
217
f) Novalgin (Dipyron):

1 - Fenil -2,3 dimetil 5 pirazolan - 4 - metilaminometan sulfonat


monohidrat sodyum yapısında sentetik bir maddedir.

Ç6H5

NaS03CH2N CH :
CH3

Dı'pı'ron (Novalgine)

Kullanılması:

Analjezik, spazmolitik, antiromatizmal, şiddetli ağrılı safra kesesi


veya böbrek koliklerine karşı, kas ve mafsal romatizması, lumbago ve
nöralji'de 0.5 gr. lık tabletlerinden günde 3-4 defa 1-2 tablet, 20-40
damla, 1-2 ampul veya 1 supposituvar olarak çeşitli galenik şekillerinden
alınabilir.

Yan Etki:

Yüksek dozları, bulantı, kusma ve granulositopeni ve kan diskra-


zileri yapabilir. Kullanılırken kan kontrolü yapılmalıdır.

Hyaluronidaz: Dokularda iltihabın yayılmasını kolaylaştıran yüksek


moleküllü bir polisakkarittir. Hyaluronidaz, damar açar, yayılmayı
hızlandırır. Hyaluronik asit ise aksine hücreyi yapıştırıcı, dokuyu bağ-
layıcı özelliği olan maddedir. Aspirin ve kortizon ise antihyaluronida-
zik yani hyaluronidaza engel olucu etkir. Hyaluronidaz, hyaluronik
asidi depolimerize eder. Enzim etkisi ile damarlar genişler ve iltihap
yayılma özelliği gösterir. Salisilatlar bu yayıcı etkiye engel olarak, ön-
lemeye çalışır. Salisilat, hyaluronik asit gibi tıkayıcı ve iltihap önleyi-
cidir. Salisilat gut hastalığında ürik asit itıahını sağlar. Gut (damla

218
hastalığı) kulak memeleri ile el, ayak, parmak uçlarında ürik asit kris-
tallerinin toplanması ile oluşur. Guta karşı, salisilatlar ve probene-
sid verilir. Her ikisi de ürik asit ıtrah ettiricidir. İkisi arasında geçim-
sizlik vardır. Bu nedenle birlikte kullanılmazlar.

3 - Salisilatlar: Salisilik asit türevleridir. Doğada söğüt yaprak-


larında bol miktarda bulunur. Romatizmada, halk söğüt yaprağını
bunun için ağrılı yere sararak kullanılır. Salisilik asit haricen deride ir-
ritandır. Mukozayı da irrite eder. Göze damlatılırsa konjonktiva ve
diğer tabakaları bozar. Bu irrıtan etkisinden dolayı, keratoz denen cilt-
deki sertleşmelere (nasıra) karşı keratilitik olarak 1 / 1 0 oranında kul-
lanılır. Ayrıca antiseptik etkiden dolayı bal, bira, reçel, ve şurup için-
de küf mantarı üretmemek için kullanılır. Salisilik asid solüsyonları
Fe + + tuzlarıyla menekşe renk verir. Salisilik asit vücuda girdikten son-
ra sodyum salisilata döner.

Absorpsiyon: Ağızdan alınan salisilik asit türevleri mideyi ekşi-


tici etkir. Midede mevcut asit sekresyon üzerine eklenen salisilik asitle
sindirim yolundan çabuk emilir, kana karışır ve bunun sonucu sindirim
bozulur, ishal yapabilir. Sindirim yolundan çabuk emilir, kana karışır
ve gastroentestinal mukozayı irrite eder. İrritasyona mani olmak üze-
re bikarbonatla nötralize edilerek verilir. Salisilat, plazmanın albumin
fraksiyonuna bağlanarak vücutta gereken yere gider. Serebrospinal
sıvıya ve eklemlere ulaşır.

Sodyum solisilat 1 gr.


Sodyum bikarbonat 2 gr.
P.l paquet No: 1 günde 6 tane.

Salisilatların analjezik etkisi üstündür. Antipiretik etkileri tersine


daha zayıftır. Antipiretiklerden, etkilerinin kısa süreli olması ile ayıılır.
Ateş, terleme ile düşer. Cild üzerinden pomad olarak sürülmekle de vü-
cuda girer. Absorbe olduktan sonra plazma proteinlerine bağlanarak
taşınır, böbreklerden atılır. Atılma vücuda girmesinden 1 / 2 saat sonra
başlar.

Salisilemi denen kandaki salisilat düzeyi önemlidir. Bu seviye-


yi bulduktan sonra antiflojistik, analjezik ve antienflamatuar etkir.
Analjezik etki, ağrı merkezine santral etkiyle olur. Romatizmada ağ-
rıya karşı kullanılır. Az dozları zararlı olmadığı halde, artan dozların
kalp ve böbrekte zararları görülebilir. Romatizmada salisilatların et-
kisi, kana geçtikten sonra hipotalamus üzerinden lıipofize etkiyerek

219
ACTH çıkarmak, bunun da böbrek üstü bezine etkisiyle kortizon sal-
gılanmakla ortaya çıkar.

Salisilatların Kalbe Etkisi: Bunlar küçük dozda kalbin çalışma gü-


cünü arttırırlar. Yüksek doz toksik etkir, fonksiyonları engeller. Sad-
yum salisilat safraya etkir, salgıyı ayarlar, ayrıca protrombin sentezine
de engel olarak kanamalar yapar.

Salisilatların Santral Sinir Sistemine Etkisi: Bunlar da diğer antipire-


tikler gibi normal vücut ısısını düşürmez, ancak yüksek ısıyı düşürür-
ler. Deriden uyandırılan deneysel ağrıyı giderirler. Bu etki ağrı merke-
zindeki depresyonla olur. Periferik vazodilatasyon yapar ve radyasyonla
artan ısıyı giderek düşürürler.

Yüksek dozlarda solunum merkezine etkiyerek solunumu durdu-


rurlar. Salisilat zehirlenmesi başlangıcında solunum derin ve hızlıdır.
Diabet asidozundaki gibi kusmaul tipi solunum görülür. Ateşli has-
talıklar sırasında, kandaki su karaciğer, adele ve dokulara yayılır.
Isı düşerken bu tekrar dokulardan kana geri verilir.

Kalp ve Damara Etkisi: Normal dozlarda kalbe ve damara etkimez.


Yüksek dozda dolaşımdaki damar düz kaslarını gevşeterek vazodi-
latasyon yapar. Salisilattan sonra fibrinojen azalır. Geniş dozları pıh-
tılaşma zamanını uzatır.
Metabolizmaya Etkileri: Renal, ürik asit seviyesini alçaltarak
ürat atılımını artırır. Bunun için gout'ta iyi edici olarak kullanılır.
Yüksek doz salisilat KC de glikojen deplesycnu yapar. Yüksek salisilat
miktarı pıoteı'n katabolizmasım arttırarak C 0 2 artması yapar ve
alkaloz meydana getirir. Salisilat, diabetlide glikozuriyi azaltarak
insuline benzer etkir.

Yüksek Salisilat Dozu Yan Etkileri:

1 - Salisilizm: Baş dönmesi, kulak çınlaması, anoreksi, deride eri-


teni ve deskuamasyon'dur.

2 - Alkaloz veya asidoz görülür. C 0 2 nin birikmesi ile asidoz veya


sık sık nefes alıp C 0 2 atmakta (nisbi) alkaloz yapabilir. Asidozda al-
kali, alkalozda ise asit maddeler verilir.

3 - Kalp damar sistemine etkisi: Salisilatlar bazan kalbe uyarıcı


olarak etkirler. Kalp atımını ve işini hızlandırırlar. Aşırı dozda daha
belirginleşir ve bu da özellikle kalp hastalarında zararlı olur. Salisilatın

220
daha yüksek birimleri hipopotaseıni yaparak EKG değişmeleri ve kalp
çalışma kusurları gösterirler. Tedavi ilacın kesilmesidir.

4 - Kanamalar: Salisilat ve aspirin karaciğerde protrombin ve fib-


rinojen yapılmasını azaltarak kanamalara neden olur. Kliıik ve labo-
ratuvar muayenesinde protrombin zamanı yükselmiş bulunur. Hipoprot-
rombinemi'ye karşı K vitamini verilmelidir.

5 - Allerjik reaksiyonlar: Ciltte eıupsiyonlar olabilir. Nadiren epig-


lot, larinks ödemi ile ciddi allerjik reaksiyonlara neden olabilir.

6 - Salisilat vücuttan ürik asit itrah ettiricidir. Diğer ürik asit atıcı
Probenesid ve sulfin pirazon ile beraber verilirse bu sonuncuların ürik
asit atıcı etkisini ilaç geçimsizliği sonucu antagonize eder.
7 - Normal insanda yüksek salisilat dozu sürrenalden kateşolam.in
salgılatarak hiperglisemi ve glikozüri yapar. Tersine diabetlilerde yük-
sf k salisilat kan şekerini düşülür. Glukoz utilazasyonuııa yardım eder.

Salisilatlar, hipoprotıombinemi yaptığından dolayı kanamaya


meyil yapar. Buna menadion kullanılır.

Salisilat zehirlenmesinde 3 araz görülür.

1 - Alkaloz: C 0 2 in çok meydana gelişi (tetani yapar)


2 - Asidoz, (bikarbonat zerki)
3 - Hipoprotrombinemi (K vitamini verilir)

Zehirlenmede kusturma; parmakla veya CuS0 4 , tartarik asit, ipeka


ile yapılır

Tedavide Kullanılmaları:
1 - Aspirin: Römatik fever ve gripal enfeksiyonlara karşı kulla-
nılır.
2 - Salisilamid: Beyaz tozdur, suda erimez, alkolde erir. Mideden
emilir, böbrekten atılır. Salisilatlara duyarlı olanlara verilir.

3 - Salol, fenol salisilat


4 - Metil salisilat
5 - Sodyum salisilat
6 - Sodyum gentisat

Sodyum salisilat: Daha az antiseptik etkili beyaz biı tozdur. Di-


ğer salisilat özelliklerine de sahiptir. Cild üzerinde kullanılması halinde

221
salisilik asit gibi etkir. IV olarak kullanılır. Hemoroidlerde genişleyen
venlerin büzüşmesini sağlar. Vena içine direkt zerk edilir.
Ağızdan alındığında mide-barsak kanalı ile kolayca rezorbe olur.
1.5 saatte kanda istenen en yüksek seviyeyi bulur. Vücuttan atılması
% 50 oranında değişmeksizin olduğu gibi, geri kalanı da glikokol veya
sulfirik asit ile birleşerek olur. Ağızdan alındıktan sonra kana geçer.
Salisilatlar, plazmanın albumin fraksiyonuna bağlanır ve organizmanın
her yerine taşınır. Organizmada iltihaplı eklem alalarına ve sereb-
rospinal sıvıya yayılır.
Trombin oluşumuna engel olarak kanamalar meydana getirir. Saf-
ra temizleyici olarak safra kesesi iltihaplarına karşı kesin etkili ilâç yok-
sa salisilatlar da kullanılır. Sodyum salisilat tedavisi romatizmada
6 hafta günde 8-9 gr. alınmayı gerektirir. Bir kür esnasında mide bo-
zuklukları ve diare gibi yan etkiler görülür. Tek doz olarak fazla alınırsa
kanda seviyenin yükselmesi ile kulakta çınlama, gözde uçan sinek
hissi veren bozukluklar görülür. Böbrekleri bozarak albuminüıi yapar.
Yine böbreklere etkiyerek kanlı idrar yaptırır. Asidoza kadar götürür.
Bu da kendisini anormal solunum ile gösterir. Bazı insanlarda salisi-
latlara duyarlılık görüldüğünden ihtiyatla kullanılmalıdır. Sodyum ben-
zoat ile kombine edilmiş salisilat safra itıahmı arttırır ve safıa yollarını
temizler. 6 haftalık tedavide doz her haftada 1 gr. indirir. Salisilatlar
lavman yoluyla verilmez. Rektum mukozasını tahriş eder.

Aset i isalisilı'k
Asit
COOH

b) Aspirin: Asetilsalisilik asittir. Salisilatlar gibi etki eder. Anti-


piretik etkisi sodyum salisilattan daha az, antiflojistik etkisi ise faz-
ladır. Bazı kimselerin aspirine duyarlılığı vardır. Kulak, burun, deri ve
başka organlarda ödemler görülebilir. Aspirin rutubette kalırsa asetik
asit ve salisilik asite paıçalanır. Bu, renk değişikliği ile belli olur. Ürot-
ropin, piramidon, antipirin, Gom arabicum ile geçimsizdir. 5-6 gr.
bir defada alınırsa ölüm meydana getirmez, az toksiktir.

222
Sal isi la m id

Ö0N
c ) Salisilamid: Salisilatlar gibi etkir. Mideden rezorpsiyonla kana
geçerek böbrekten atdır. Aspirine allerjisi olanlara verilebilir. 1.0-3.6
gr. kullanılabilir. Beyaz tozdur, suda erimez, alkolde erir.

d) Metil salisilat: Dıştan, ağrılı eklem yüzüne sürülür. Sürülen


yerde konjestion (kırmızılık) yapar, bu içerdeki sirkülasyonun yüzeye
çekilmesidir.
e) Fenol salisilat: (Salol) dür. içeriğinde fenol bulunduğundan anti-
septik ve antipiretik analjezik etki birlikte görülür. Barsak ve idrar
yolu iltihaplarında 2-6 gr. alasında kaşe içerisinde verilir.
f) Sodyum Gentisat: Sodyum salisüata OH grubu ilave edilerek
elde edilir. Antiromalizmal etkisi daha azdır. Ampulleri vardır. Salisi-
latlara fazla duyarlılık gösteren kimselere verilir.

g) Kinin sülfat: 0.25-0.50 gr. dozda sıtmaya karşı spesifik etkisi


dışında antipiretik analjezik etkir.

5 - Aril Asetik Asit Türevleri:


a) İndometasin
b) İbuprofen

a) indometasin:

Analjezik, antipiretik ve antieııflaıııatuar etkilidir. Ağızdan 50-600


mg. aspirin'in ağrı kesici etkisine eşit değerde etkir. Fakat aynı birim,
aspirinden daha fazla antienflamatuar etkilidir. Yan etkileri çok ol-
duğundan osteoartrit, romatizmal artrit, ankilozlu splondilit gibi hal-
lerde kullanılmalıdır. Günde 3 X 25-50 mg. kullanılır.

Yan Etkiler:
Artan dozlarda yan etkiler görülmeye başlar. Bazan günde 75 mg.
la bile yan etkiler görülür. Mide barsak bozuklukları, kemik iliği depres-

223
ıNDOMETHACIN ( İndocin)
CH 2 COOH

c=o

yonu, kan basıncı yükselmesi, hepatit hallusinasyon ve konvülziyon ya-


pabilir. Özellikle epileptiklerde, epilepsi nöbetini sıklaştırabilir.

b) İbuprofen (Ibufinak):

Aspirinden daha kuvvetli analjezik, antienflamatuar, antipiretik-


tir. Fakat hepatotoksiktir. Günde 1 / 4 gr. dan birkaç kez verilebilir.

M E F E N A M İ C ACİÜ (Ponstan)

COOH

224
6 - Mefenamik Asit ve Türevleri:

Bu madde analjezik, antipiretik ve antienflamatuaar etkilidir. Os-


teoartrit'te de kullandır. 250 mg. aspirine eşdeğer ağrı kesici etkir.
Önce 500 mg. sonra 6 saat ara ile 250 mg. alınabilir. İyi bir ağrı kesici-
dir. Dispepsi ve diare, nadiren mide kanaması ve üre yükselmesi yapa-
bilir. idrarla albumin, eritrosit, lökosit çıkartır. Ayrıca kemik iliği dep-
resyonu ile cilt döküntüleri yapması önemli yan etkisidir.

a) Flufenamik asit: Mefanamik asitten daha kuvvetli antienfla-


matuar etkiye sahiptir. Analjezik etkisi mefenamik asitten zayıftır.
400-600 mg. dozda kullanılır.

FLUFENAMIC ACİD (Artef)

7 - Çeşitli Analjezikler:

a) Dekstropropoksifen (Darvon): Beyaz kristal tozduı, suda erir.

b) Levopropoksifen (Novrad): Darvon gibi 30-60 mg. olarak her


4 saatte ve aspirin, kafeinle beraber verilebilir.

c) Metotrimeprazin: Bu yalnız analjeziktir. Antienflamatuar, anti-


piretik değildir. 20 mg. metotrimeprazin, 10 mg. morfinin analjezik
etkisine eşdeğerdir. Largagtil gibi sedasyon ve ortostatik hipotansiyon
yaratır. Fakat antiemetik değildir. Solunumu deprese etmez. Günde 3
defa 15-50 mg. dozda kullanılır.

d) Baralgine:
Sentetik bir maddedir. Tabletinde 0.5 gr. novalgin ile 5 mg. 4
(beta - piperidino-atoksi) benzofenon-karbonik asit - ( 2 ) - metd ester
-HCI, ve 0.1 mg, 2.3 -difenil - 4 - piperidinobutiamid-brommetilat
bulunur. Ampul, supposituvar şekilleri de vardır.

225
Kullanılması:
Kolik ve kas romatizması gibi ağrılı hallerde 1-2 tablet, 2-3 sup-
posituvar, 5 cc lik ampul'den 1-2 tane kullanılabilir.
e) Cryogenin (Fr): Semikarbasid türevlerindendir. Analjezikten çok
antipiretiktir. TBC tedavisinde antibiotiklerden önce çok kullanılmıştır.
Doz: 0.25-1 gr. dır. 0.25-0.50 dozda tüberkülozda ateş düşürücü olarak
kaşe içerisinde verilir.

GOUTTE HASTALIĞI:
Damla hastalığı, nükleoprotein metabolizması bozukluğudur. Pü-
rin, adenin, guanin radikallerinin eklem yüzeyinde oturması, kulak
kıkırdaklarında yerleşmesi sonucu yerel, tahammülü olanaksız ve özel-
likle sabaha karşı artan ağrılarla karakterize bir hastalıktır. Ürik asid-
den yoksun gıda alınarak ve ürik asit salgılatıcılar verilerek bir rejim
uygulanır.

OH

Goutte (Damla, Gut) Hastalığına Karşı Kullanılan İlaçlar:


1 - Allopurinol:
Antineoplastik etkili bir ilaç olan merkaptopürin'in inaktivasyo-
nunu geçiktirerek daha uzun süreli etki göstermesini sağlamak ama-
cıyla üzerinde çalışmalar yapılırken ürik asit ıtrah edici özelliği görüle-
rek bu alana girmiştir. Günde 3 defa 100 mg. dozda kullanılır.

CH2-" CH^CHş

H00C
-so2 - N
\
Probenesid (Benemide) CH2-CH2-CH3

226
2 - Probenesid (Benemide):
Dipropil sulfamil benzoik asittir. Böbrek tüplerinden ürik asit
ıtrah ettiricidir. Penisillin ise ıtrahma engel olur. Doz: Günde 0.5 gr.
dan 2 kez alınır. Aylarca kullanılabilir.

SULFINPY RAZONE (Anturane)


3 - Sulfinpirazon (Anturan):
Antienflamatuar etkiye sahip değildir. Yalnız renal tüplerden ürik
asit reabsorpsiyonunu azaltıp, itrahını çoğaltıcı etkir. Salisilat ve sit-
ratlar bu etkisini azalttıklarından dolayı bu maddelerin beraber veril-
mesinden kaçınılmalıdır. Doz: 24 saatte 0.3-0.4 gr. dır. Kullanılması esna-
sında bol su ile sodyum bikarbonat alınarak ürat kristallerinin çöke-
rek taş teşekkülüne engel olunmalıdır.

4 - Klorobezoksazol Türevleri (Delfaxol, Zoxine):


Amino 2- kloro 5- bezoksazol kimyasal yapısındadır. Zaksazolamin
olarak da adlandırılır. Ürik asit salgılatıcıdır. Bu etkisi salisilatlarla
azaltılır. Doz: Günde ağız yolundan 0.40 gr. dır. Bol alkali ile alınması
önerilmektedir. Uzun kullanılması halinde karaciğerin kontrolü gerek-
tir.

5 - Sinkofenik asid türevleri:


Sinkofen (Atophane):
Antiromatizmal ve antigut etkilidir. Suda erimez, alkol ve sod-
yum salisilatta erir. Safra yollarına da etkir. Etkisi safra salgılatıcıdır

227
(Cologoque). Bundan dolayı karaciğer ve safra yolu, safra keseci hasta-
lıklarında kullanılır. Atopfane kimyaca fenilsinkolin karboksilik asit-
tir. Doz 0.5 gr. lık tabletlerinden 2-4 tane verilir. Birkaç günden sonra
kesilir.

6 - Âkonit ve Akonitin:

Akonitum'un yaprak ve köklerinden elde edilen çok zehirli bir


ekstredir. Kaplan boğan yumrusu (Tüber d'aconit) bahçeleri süslemek
iizere yetiştirilen, mora çalan mavi renkli bir bitkidir. 1 mg. ile şiddetli
toksik etkir. 2 mg. ile öldürür. Akonitin ağrı kesici olarak nevralji ve
ağrılı hastalıklarda kullanılır. 1 cc. 57 gts. teinture d'aconit 10-20 defa
kullanılır. Nitrat d'aconit; 0.1-0.2 mg. 2-3 defa kullanılır.

Aconit bitkisi Nappelus cinsindendir. Bunlardan elde edilen ako-


nitin suda erir. Aconiti tuber (kaplan boğan yumrusu) alkaloidi akoni-
1 in ve bunun nitratı çok zehirlidir. Akonitin cildden girmez, mukoza-
1 ardan absorbe olur. Genellikle idrar, tükrük ve feçesle atılır. Çok az
miktarı dil üzerine konunca bir kaç dakika sonra uyuşma ve dilde bat-
ma duyulur. Bu karıncalanma, faradik akım ile uyarmaya benzer. Karın-
calanma, dudak ve larinkste tahrişe, öksürüğe ve sonra ağız içinde
lokal anesteziye dönüşür. Burun mukozasına konunca az veya çok şid-
detli hapşırık krizi yaratır. Organizmaya girip kanda dolaşan akoni-
tin de aynı etkileri gösterir. Önce dil, farinkste sonra üst taraf ve onu
takiben alt tarafta ayak ve sonra parmak sinirlerinde uyuşukluk, du-
yusuzluk yaratır. Etkisi yalnız duyu sinirine değil aynı zamanda motor
sinirler üzerinde de görülür (paralizi yapar).

Trigeminus uçlarına önce eksitan sonra paralizan etkir. Tedavi


dozlarında sinir sistemi üzerine etkisizdir, fakat toksik dozlarda termo-
regülatör merkezi paralize ederek hipotermi yapar. Bulbustaki solunum
merkezine etkiyerek önce yavaşlama ve sonra solunum durması yapar.
Farmakolojik olarak akonitin kalp zehiridir. Köpek sağ ventrikülünde
fibrilasyon yapar.

228
NARKOTİK ANALJEZİKLER

Az dozları ile analjezi sağlayan bu grup maddelerin artan dozları


bilinç kaybıyla narkoz yapıcı olarak etkidiklerinden narkotik analje-
zik olarak adlandırılırlar. Bu grup analjezikleri kullanımdan sonra
sedasyon (stupor) lıali görülür. Bu nedenle morfin uyku ilacı olarak
da kabul edilmektedir. Narkotik analjeziklerin analjezik etkileri kor-
teksteki ağrı merkezine depressör etki nedeniyle görüldüğünden bu
gruba santral analjezikler de denir. Ayrıca opiaceae, opoid veya stupe-
fian adları da verilir.
Ağrılı halde iki durum söz konusudur.
1 - Kısa, uzun, şiddetli veya şiddetsiz genel bir ağımın duyulması,
2 - Ağrımn yarattığı korku, endişe ve panik.
Narkotik analjezikler ağrı eşiğini yükselterek ağrı giderirken bu
panik haline de engel olurlar.
Narkotik analjeziklerin kullanılması:
Narkotik analjezikler kolik tarzındaki ağrılara, miokard infark-
tüsü ağrılarına, kanser, yanık, kemik kırılması, adele kopması ağrılarına
karşı kullanılır. İlaç bağımlılığı (dependens) ve abstinans (ilâç özlemi)
yaratması kullanımındaki sakıncalardır. Bu sakıncaları olmadığı ve
ideal olduğu zannedilen fakat sonradan bağımlılık yaptığı anlaşılan
pentazosin (FORTALGESlG) R de ağrı giderirken solunum depresyonu
gibi istenmeyen etkilerde yapar. Bu nedenle ideal narkotik analjezik he-
nüz elde edilememiştir. İdeal narkotik ise ağrıyı çabuk ve şiddetli ke-
sici olmalı, narkoz ve iptila yapmamalı, kusma, bulantı, solunum dep-
resyonu, konstipasyon gibi yan etkiler yaratmamalıdır.
Opium ve bunun alkaloidi olan morfin analjezi yanında uyku sağ-
ladığından veya uykuyu kolaylaştırdığından bazı kitaplarda uyku ilâç-
ları arasına da alınmıştır. Bu gruba Santral Sinir Sistemi Depressanları
da denir. Bu grupta bulunanlar şunlardır:
Opium:
Papaver somniferum bitkisinin haşhaş başı (PAVOT) kısmının
yeşil haldeyken çizilerek salgıladığı özsu opiumdur. Bu özsu, koyu kes-
tane renkli, özel aromatik kokuludur.
Opium M.O. 23-79 yıllarında yaşamış Plinus tarafından tababete
sokulmuştur. 131-200 yıllarında yaşayan Galenos tarafından da çocuk-
lardaki zehirliliği araştırılmıştır. 16. yüzyılda Araplar, 17. yüzyılda Çin-
lileı tarafından tanınan opium bu dönemlerde antidiareik ve ağrı kesici
olarak kullanılmıştır. 1650 de Sydenham ve Trousseau tarafından diğer

229
özellikleri incelenmiştir. Nihayet 1817 de Serturner tarafından opi-
umdan ağrı kesici özellikte biı alkaloid izole edilmiş, bu maddeye, Yu-
nanlıların uyku ilahı Morpheus adına izafeten Morfin denmiştir.

Opium, aromatik kokulu, acı lezzetli, esmer kahverengi olması gibi


fiziksel, oksidazlar ve bilhassa gummi arabikum ile geçimsiz olması
gibi kimyasal özelliklere sahiptir. Opium en az % 10 morfin içermelidir.
Türkiye opiumu ortalama % 14 morfin içermekte olup bu oran İran,
Yugoslavya, Çin, Hint ve diğer memleket ortalamalarından daha yük-
sektir. Bu nedenle Türk afyonu tercihan Avrupa pazarlarında aranır.

Opium, antidiareik ve öksürük kesici olarak da kullanılmaktadır.


Alışkanlık yaptığından dolayı ihtiyatla kullanılması gerekir. 3 yaşın-
dan küçük çocukların opiuma aşırı duyarlığı nedeniyle, bu yaş grubun-
da, ancak çok gerekli ise kullanılmalı aksi halde kullanılmamalıdır.

Kronik zehiılenme: Öfori yanında tasarlama ve hayal gücü art-


ması yapar. Ham olarak veya saflaştırılmadan alındığında bünyesinde
bulunan alkaloidlerin karışım etkileri ile en fazla morfinin etkisi belir-
gin olarak gözlenir.

Opium'da kimyasal yapıya göre 2 cins alkaloid bulunur:


1 - Fenantren grubu alkaloidler: Morfin, Kodein, Tebain
2 - Benzilizokinolein grubu alkaloidler: Papaverin, Narkotin, Narsein

Önemli olan bu alkaloidlerden başka opiumda sayıları 25 e yükse-


len başka alkaloidler de vardır. Bunlardan fenantren grubu santral et-
kili; izokinolein grubu ise periferik etkilidir.

Fenantren grubunun kimyasal yapısı incelendiğinde bazı foımül


özellikleri ortaya çıkarılmıştır. Bu grupta,

3 - nolu karbona bağlı OH grubu (fenolik OH)


•4-5 nolu karbonlar arasındaki oksidik köprü
6 - nolu karbona bağlı OH grubu (alkolik OH)
7-8 karbonlar arasında çift bağ

9 ve 13 nolu karbonlar arasında piperidinik radikal (etenamin ra-


dikali) içerdiği anlaşılmıştır. Burada fenolik OH'ın analjezik, hipno-
tik, respiratuvar depressör, barsakta spazmodik etkidiği bilinir. Bu
OH m değişerek CH 3 olması ile analjezik, hipnotik, respiratuvar dep-
ressör etkiler azalır, öksürük kesici etki çıkar (kodein). Alkolik OH, fe-

230
nolik OH ın analjezik, respiratuvar depressör etkilerine antagonist
etkir. Her iki OH grubunun bulunuşu konvülziyon yaptırıcı etkiyi kal-
dırır. Kodeindeki gibi CH 3 gelirse konvülzif etki görülür. Hem fenolik
hem de alkolik OH ların metillenmesi ile meydana gelen tebain'de ise
konvülzif etki daha fazladır. Her iki OH emetik etkir. Biri bulunmazsa
emetik etki kalkar. Formüldeki bu radikallerin değerleri yalnız fenan-
tren çekirdeğini içeren solüsyonun injekte edilmesinden sonra morfin
etkilerinin görülmemesi ile ve ancak morfinde bulunan yukarıda yazı-
zılı kimyasal grubları ilave ederek, yani morfinin sentezinden sonra kus-
turucu, konvülzif ve diğer etkilerin görülmesiyle anlaşılmıştır.

1 - Fenantran Grubu:

Morfin:

Etkisi sinir sisteminedir. Bu etki eksitasyon ve depresyon karışı-


mıdır. Yani yukarı merkezleri deprese eder, aşağı merkezleri de eksite
eder. Burada bir dualiteden bahsedilir ve depresyon ile eksitasyon yan-
yanadır.

Canlı organizmaların ileri şekillerinden insan ile daha aşağı kurba-


ğa ve diğer canlılarda morfin farklı etkir ve ancak olgunlaşmış canlı var-
lıkların morfin'e duyarlı olduğu görülür. Kurbağa gibi varlıklar ise daha
az duyarlıdır. 20 gramlık bir kurbağayı öldürmek için 70 kg. lık inşam
öldüren morfinin dozunu vermek gerekir. Köpek, kurbağa gibi hayvan-
larda morfin önce depresyon, sonra strikninle zehirlenme gibi eksitas-
yon ve kasılma meydana getirir. Kadın ve erkeklerde de değişik etki-
ler gösterir. Morfinle sakinleştirilmeye çalışılan kadınların bazan çıl-
gınlıklar gösterdiği gözlenmiştir. Bu etki eksitasyon fazının kadınlarda

231
daha belirgin bir hal almasıdır. Kedilerde de böyledir. Yani depresyon
kaybolur, eksitasyon çoğalır. Kediyi çıldırtan bütün opium deriveleri
insanlarda alışkanlık yapar. Önemli alışkanlık yapıcılar arasında mor-
fin, dihidromorfinon, diasetilmorfin (heroin) bulunur. Kodein bir opium
türevi olduğu halde kediyi çıldırtmaz ve insanlarda alışkanlık yapmaz.

Morfin korteksteki ağrı merkezlerinde fonksiyon azalması ve du-


yusuzluk yapar. Orta beyin ve bulbusa etkir. Özellikle pupilin uzağa,
yakına ve ışığa, karanlığa uyumunu (akkomadasyon) ayarlayan III.
kafa çifti N. occulomotorius'a etkir. Morfin bu merkezi eksite ederek
pupilin küçülmesini (miyosis) sağlar. Korteks depresyonuyla hatırlama,
düşünce ve dikkatin azalması gözlenir. Daha sonra bulbus üzerindeki
merkezlere (vagus 10. kafa çifti) merkezine eksitan solunum ve öksürük
merkezine de depresan etkir. Vagusun uyarılması ile vagusun inerve
ettiği organlardan kalp üzerinde bir yavaşlama görülür. Kusma merkezi-
ne ise uyarıcı etkidiğinden kusturur. Kusma, morfinin santral eksitan
etkisidir. Ayrıca bulantı merkezinin eksitasyonu sonucunda bulantı
olur. Morfin insanda öfori yaratır. Libido ye seksüel performansı azal-
tır. İnsan, köpek, maymun ve sıçanı deprese eder, fare, domuz, at ve
kedide eksitasyon yaratır. Morfin zehirlenmesinde miyosis diğer hipno-
tiklerle olan zehirlenmelerde ise midriazis olur. Bu ayırdedici bir be-
lirtidir.

Periferik etki: Barsaklara düz kas totıusünü artırarak etkir. Bu olay


kendisini konstipasyonla gösterir. Morfine alışan (habitüe) kimselerde
ve addikt'lerde (müptela) analjezik ve respiratuvar depresör etki zaman-
la kaybolur. Fakat miyosis ve konstipasyon olayına alışılamaz.

Solunuma etkisi: Solunum merkezine etkisi depressördür. Solunum


düzensizdir. Apne-hiperpne 9] arak görülen periodik solunum, Cheyne-
Stoke solunumu veya Biot tipi solunumda görülür. Apne halinde kar-
bondioksit kanda birikir.

Vazomotor merkeze etkisi: Vazomotor merkezlere etkiyerek eksi-


tasyon meydana getirir ve bunun sonucu vazodilatasyon görülür. Mor-
finle zehirlenenlerde vücudun üst kısmı bu nedenle kırmızı olur.

Metabolizmaya etkisi: Bazal metabolizmayı % 10 azaltır. (Bazal


metabolizma uyku halindeki bir insanın kas hareketleri yapmadan kalp,
damar, barsak gibi organların çalışması için gerekli kalori miktarıdır
ve 1600-1800 kaloridir.) Morfin etkisiyle iç organların çalışmalarının
yavaşladığı anlaşılır. Morfin adrenalin salgılanması yaparak kan şe-

232
kerini yükseltir (hiperglisemi). Anus sfinkterini kasar. Farenin kuyruk
sokumuna zerk edildiği zaman kuyruk dikleşir ('Straub testi).

Öksürük merkezine etkisi: Öksürük merkezine uyuşturucu, termo-


regülatör merkeze bozucu etkir.

Endokrinolojik etkisi: Yazopressin ve adrenalin salgdanmasını arttı-


rıcı, ACTH ve TSH azaltıcı etkir. Adrenalinden dolayı kan şekerini
arttırıcıdır.

Gastrointestinal sisteme etkisi: Mide, pankreas ve safra salgılarını


arttırır. Pilor ve oddi sfinkterleıini kontraksiyona zorladığından safra
kesesinde basınç artması ve gerilme yapar. Barsak peristaltizmini azal-
tır.

Kardiovasküler sisteme etkisi: Hipotansiftir.

Diğer etkileri: Mastositlerden histamin libere eder.

Absorbsiyon, vücutta değişmesi ve atılımı: Morfin genellikle oral


veya parenteral yolla vücuda girdikten sonra kolayca rezorbe olarak et-
kir. Karaciğerde yıkılır. Mideden rezorbsiyonla doz ayarlaması güçtür.
Bu nedenle genellikle oral alınma yerine injektabl ampul şeklinde kul-
lanılır. Sülfat ve HCI tuzları vardır. Büyük kısmı böbrekler yoluyla
bir kısmı da feçes yoluyla vücuttan atılır. Vücutta yıkılması karaciğer-
de olur. Morfinin % 80 i olduğu gibi, % 20 si konjugc şekilde atılır. Glu-
kuronik aside bağlanır ve böbrek yoluyla atılıma uğrar. Atılma 3-6
günde biter. Ağız yoluyla alındığında kana karışması düzensiz oldu-
ğundan SSS ne olan etki de düzensizdir.

Yan etkileri: Bu etkiler solunum depresyonu, bulantı, kusma, ka-


bızlık, idrar retansiyonudur.
Akut zehirlenme: Koma, Cheyne-Stokes tipi düzensiz solunum
miyosis genel belirtilerdir. Straub testi ile bir derivenin Opiaceae sını-
fından olup olmadığı anlaşılabilir. 0.05 gr. toksik etki gösterir. Zehir-
lenme belirtileri görülür. 0.40 gr. ı öldürücüdür. Hamile kadınlarda pla-
sentaya ve buıadan fetusa geçer. Bu surette çocukta arızalar yapabilir.
Doğuma yakın günlerde verilmez. Fetusun solunum merkezinin dur-
ması sonucu çocuk ölür. Süt vasıtasıyla emzikli kadından geçip, geç-
mediği tam anlaşılmış değildir. Akut morfin zehirlenmesinde görülen
miyosis, letarji (uyuklama) hali, doz arttıkça solunum merkezinin dep-
resyonuyla koma, kollaps içinde ölümle sonuçlanır. Ağız yolu ile ve di-
ğer yollarla da alındığında barsaklarda daralma, konstipasyon görülür.

233
Mesane spazmı da meydana getirerek idi ar atılışını engeller, yani re-
tansiyon yapar.
Tedavi: Ağız yoluyla ve 4 saat içinde alınmışsa mide N a 2 S 2 0 3 so-
lüsyonu ile yıkanır. Önce N a 2 S 2 0 3 o dilue edilir ve mideye sonda ile veri-
lir. Bu morfini indirger. Sonra hastaya (sonda midede iken) 20 gr. MgS0 4
verilir. MgSÖ 4 ° barsak pasajının hareketini arttırarak kolayca mornifin
vücuttan atılmasını sağlar. Hastada uyuklama hali varsa karbojen
gazından ( % 95 0 2 ve % 5 C 0 2 ) dakikada 5-8 İt. verilir. Hasta dışaııdan
bazı uyarılarla da (çimdik atmak, ayaklara sıcak koyma gibi) uyarıla-
bilir. Hastadaki kollaps durumunu gidermek üzere efedrin injeksiyonu
yapılır. Bunlara rağmen hasta açılımyorsa N-Allil nor morfin (Nailin,
Nalorfin) 40 mg. deri altı yoluyla verilir. Diğer benzerleri Naloksan ve
Levalorfan'dır. Naloksan, Nallin'den 30-40 defa daha kuvvetlidir. In-
jeksiyondan sonra respiratuvar depressör etki hemen kalkar. Normal
solunum 2-4 saatte yeniden başlar. Striknin hiç bir zaman yapılmaz. Çün-
kü stıiknindeki medulla spinalisi uyarma özelliği morfinde de mevcut-
tur.

Morfinizm Tablosu:
/

Morfine karşı aşırı istek ve morfinsiz kalma korkusu içinde yaşayan


morfinist, kendisine keyif veren morfini bulmak için her çareye
başvurur. Çalma, gayri meşru yoldan elde etme, doktoru, eczacıyı,
hemşireyi kandırma veya tehdit etme gibi ahlaki düşkünlük yapar,
cinayet işleyebilir. Morfin alanda, zeka bir müddet normal kalır, sonra
karakter değişir. Morfinist daima yorgun bitkin ve ihtiyar görünür.

234
Esasen çabuk çöktürür. Bunda iştahsızlık, kabızlık, beslenmeye para ve
olanak bulamama gibi değişik etkenler de rol oynar. İştahsızlık (anore-
ksi) yapması nedeniyle (anemi) kansızlık ve her hastalığa ve özellikle
TBC ye yakalanma eğilimi görülür. Morfinmanın bacak ve kol cildinde
pikür yerleri ve apseler görülür.

Morfinmanın birden morfini kesilince abstinans sendi omu denilen


belirti görülür. Bu sendromda; ajitasyon, bulantı, kusma ve terleme gibi
SSS'ne morfinin ikinci etkisi yani stimülan etkisi ortaya çıkar. Uyku
uyuyamaz ve huzursuz olur, yeme içmeyi reddeder, şuur kaybı ve hatta
kollaps bayılma olabilir. Bu hal morfin vermekle geçer 8-10 gün süren
morfin abstinansı vücuttan tamamen morfin atılınca kaybolur. Alış-
ma (tolerans) kaybolur. Tekrar morfin almaya başlayınca, önce göster-
diği respiratör depressör, hipnotik etkiye tolerans kaybolduğundan tek-
rar yeni almış gibi zehirlenme belirtisi yapar. Tedavi psikiatri kliniklerin-
de önce morfin vererek yapılır. Tedavi süresinde morfin azaltılır ve sonra
kesilir. Yerine kodein ve sonraları uyku ilacı uygulanarak, tedavi ta-
mamlanır.

Morfinmanlardaki miyosis ve konstipasyon olayları gizlenemez,


Nailin tekıerlanarak zehirlenmeye karşı kullanıldığında Nallin'e karşı
da abstinans görülür.

Tcrapötik Dozu: 0.01-0.03 gr dır. Kodeksteki dozu 0.03-0.1 gr dır.


Morfin öfori vericidir. Hasta ağrıdan kurtulunca öfori görülür. Bu mas-
kelenmiş eksitan etkidir.

235
Kodein:

1 /100 oranında suda çözülen beyaz tozdur. Öksürük kesici bir mad-
dedir. Etkileri morfinden çok daha azdır. Fosfat tuzu halinde kullanı-
lır ve bu 1 / 3 oranında suda erir. Kolayca rezorbe olan bir maddedir.
Analjezik etkisi morfinden daha azdır. Analjezik antipiretiklerle ve-
rildiği zaman onları potansiyalize eder.

Esas öksürük ilacıdır. Alışkanlık yapmaz (uzun zaman çok yüksek


dozda kullanılırsa olabilir). Hipnotik etkisi yoktur. Bir defa da 10 cgr.
ın üzerinde alınıısa medulla spinalise eksitan etkiyerek konvülziyonlar
yaptırır.

Kodekste bir defada 0.05-0.15 gı, fosfat tuzunun ise 0.10-0.30 gr


verileceği yazılıdır. Morfin gibi feçes ve idrarla atılır, Opiumun diğer
alkaloidleri Narsein, Narkotin, Tebain, Papaverindir.

Naı-kotin (Noskapin):

Narkotik kelimesine benzer ismine rağmen narkoz yapısı etkisi


yoktur. Analjezik etkiyi potansiyalize eder.

Narsein:

Oldukça zayıf hipnotik ve analjezik bir maddedir. Az kullanılır.


Doz: 0.02-0.1 gı. dır.

236
Tebain
Tebain: (Dimetilmorfin):
Spinal konviilsion yapar, striknin gibi etkir fakat tedavide kul
lanılmaz.

Apomorfın

Apomorfin:
Fenantren grubundaki morfin'den 1 molekül su çıkarılarak elde
edilir. Beyaz veya gri bir tozdur, 50 kısım suda, 40 kısım alkolde erir.
Eter ve kloroform da erimez. Dozu 0.02-0.06 gr dır. Tedavide kusturu-
cu olarak 5-6 mg la yetinilir.
tzokinolein Grubu:
Papaverin spazmolitik etkir. BaCİ2 ve histaminin spazmına engel
olur. Hipertansiyonda arteryol genişletici etkir.

237
İzokinolein grubu düz kas üzerine genişletici (gevşetici) etki eder.
Spazmolitiktir. Asetilkolinin yaptığı kontraksiyondan çok BaCİ2 ve His-
taminin yaptığı düz kasdaki spazmı kaldırır. Damaı çeperindeki,
safra kesesindeki, ağızdan anüse kadar devam eden ve sindirim kanalı-
nı teşkil eden düz kas spazmını kaldırır. (Düz kas istek dışı olarak, çiz-
gili kas ise istekle çalışır).
Papa verin arteıyol civarındaki düz kasları gevşetici olarak etkidiğin-
den arteryol sıkışması ile kendini gösteren hipertansiyonu normal hale
getirir. Normal kimselerdeki tansiyona ise etkisizdir. Ancak yüksek
tansiyonu düşürür.
Solunum yollaıının iç yapısını teşkil eden kasların spazmıyla olu-
şan bronş spazmını da (bronkospazm) giderir ve bunun klinik görüntü-
sü olan astım bronşial'e benzer tarzdaki solunum güçlüklerinde de et-
kin olur.
Aynı şekilde safra kesesi ve mide barsak spazmlarında, kurşun ze-
hiılenmesi ile oluşan kurşun koliklerinde de spazm kaldırıcı olarak kul-
lanılır. Dozu: 0.08-0.20 gr dır. Tedavi dozu ise daha düşüktür, 0.02
gr dır. izokinolein deriveleri solunuma depressif etkidiğinden ve diğer
istenmeyen yan etkileri de gösterdiğinden sentetik yeni maddelere
geçilmiştir. Fakat bunlarla da alışkanlık olmaktadır. Papaverin peri-
ferik etkilidir. Papaverinin bu etkisi morfinden sonra görülen spazmo-
dik intestinal etkiyi, yani artan düz kas toniisünü azaltmak, gidermek
suretiyle antispazmodik etki şeklinde görülür. Bundan dolayı safra
kesesi kontrasiyonunda safra kesesi koliklerinde de kullanılır. Safra
atımına yardım eder.
Bazan ağrılar, bir yerin iltihaplanması veya mevcut bir boşluğun bir
diğer madde ile dolup baskı yapması sonucu olduğundan antibiyotikler-
le veya spazmolitik diğer maddelerle de ağrı giderilir.

238
Papaverin: Antispazmodik, spazmolitik etkir. Bu antispazmodik
etkisinden ayrı olarak zayıf analjezik de etkiyebilir. Morfinden az tok-
sik olup, birikme (akkütümans) belirtileri yapmaz.

Morfin Türevleri:
Morfinin tedavide kullanılan türevleri Kodein, Dionin, Heroin'dir.
Heroin, morfin etkilerine sahipdir. Mutlaka toksikomani yapar,
heroinomani meydana gelir. Dionin ve Kodein ise morfinden daha da
az toksiktir, öksürük giderici olarak kullanılır. Başka bir morfin
türevi olan Apomorfin ise kusturucudur.

Morfin etkili ve kısmî sentezle elde edilenler:


Alışkanlık yapma ve solunumu depresse etme özelliği görülmüştür.
Bunlar:
1 - Esterleşme ürünleri
2 - Oksidasyon ürünleri
3 - Okside olmuş ve indirgenmiş maddelerin esterleşme ürünleri
olarak 3 gruptur.
I- Esterleşme Ürünleri:
a) Etil morfin (Dionin)
Etilmorfin 0.01 gr ile öföri ve uykuya meyil yapar. 0.05 gr ile
derin uyku yapar. Ağrı duyusu kalkar fakat dokunma, görme, işitme,
tat alma duyuları normal kalır.

Etilmorfin (Dionin)

239
o

b) Diasetilmorfin (Eroin)

Morfinin asetik asitle esterleştirilmesiyle elde edilir. Morfinden da-


ha fazla analjezik etkiye sahiptir. Morfinden daha fazla solunum mer-
kezine uyuşturucu etki yapar. Öföri verir, kediyi çıldırtır, insanlarda
alışkanlık yapar. Kodekste yoktur. Fakat ingiltere'de ilaçtır.

I I - Oksidasyon Ürünleri:
Okside edilerek kısmî sentezle elde edilirler.

240
a) Dihidromorfin (Dilaudid):
Beyaz kristalize bir toz olup, suda kolay erir. Opiumdan 5 defa da-
ha fazla analjezik etkiye sahiptir. Aynı şiddette solunum merkezini
depresse eder. Opium deriveleri gibi bulantı, kabızlık, kusma yapar.
Kediyi çıldırtır ve insanda alışkanlık yapar.
Ağızdan ve cilt altı injeksiyon olarak kullanılır. 2.5 mg lık tab-
letlerinden 2 tane alınır.

b) Dihidrokodeinon:
5-10 mg tablet, 2-5 mg ampullerden 2 tane alınır. Bitartarat tuzu
dikodiddir. Kodeinden daha fazla öksürük kesicidir. Kediyi çıltırtır,
alışkanlık yapar.

241
c) Dihidrokodein hidroklorür: (ökodal)
Bu da alışkanlık yapar, daha az emetiktir. 5 mg tablet, 10 mg am-
pul 1-2 tane.
III- Okside ve Redükte Olmuş Maddelerin Esterleri:

HC

N-CH3

CH 3
Metildihidro morfinon
(Metopon)
a) Metilhidromcrfinon (Metopon):

Bugün en iyi analjezik etkiye sahip ilaçtır. Morfinden 2 defa daha


analjeziktir. Solunumda depresör, alışkanlık yapıcı ve hipnotik etkisi
. morfinden daha azdır. Öfori yapmaz.

b) 3-Hidroksi-N-metilmorfinan, (Dromoran, Metorfinan):

Morfinden biıaz daha kuvvetli ve uzun analjezik etkiye sahiptir.


Metopon ve dromoran her ikisi de 2-5 mg dozlarda kullanılır.

Sentetik Stupefiantlar:

Alkolik, fenolik OH'ların fonksiyonunu yapan sentetik madde-


lerdir. Total sentezle elde edilen ve opium derivesi etkisi gösteren mad-
delerdir. 1930 dan sonra keşfedilmiştir.

1 - Petidine (Meperidine, Dolantine):

Morfin gibi analjezik etkir, fakat morfin türevlerinden farklı morfin


derivelerinde olmayan şu özellikleri gösterir:

242
CH3CH2-0-Ç

Meperidin (Petidin)
(Dolantin)
a) Atropin etkisi: Asetilkolinin yaptığı spazma antagonist etkiye-
rek kaldırır.
b) Papaverin etkisi: BaCl 2 ve hislamin spazmını kaldırır.
c) Morfin etkisi: Ağrı keser, sedasyon yapar.
Bu özellikler Straub testi ile de anlaşılabilir. Solunum üzerine dep-
ressör etkisi yoktur. Öksürük kesmez, kediyi çıldırtır. Spazmı kaldırıcı
etkisinden dolayı mide, barsak, bornş spazmlarında kullanılır. Morfinden
10—15 defa daha az etkilidir.
Bu zayıf analjezik etkisine rağmen düz kasdaki spazm kaldırıcı
etkisinden dolayı doğumlarda ağrı giderici olarak çok kullanılır. 1 cgr.
morfinin yaptığı etkiyi petidin 10 cgr ile yapar. Yan etki olarak da kus-
ma, bulantı ve nadiren de senkop yapar.

CH 3
Ketobemidon (Kliradon)

243
2 - Ketobemidon (Kliradon):
Morfin'den 2 defa daha etkilidir. Ağrı kesici özellikleri dolayısıyla
çok kullanılır. Uzun ağrılı hastalıklarda (kanser) ağrı kesici olarak veri-
lir. Alışkanlık yapar. 5 mg lık tabletleri vardır.

2 . CH-
CH3CH2C-C ?-CH2-CH- /\
CH 3

X
Methadon (Amidon)
3 - Metadon (Amidon, Fisepton):
Kediyi çıldırtır, alışkanlık yapar, vagus üzerine eksitan etkiyerek
kusmayı uyarır, kusturur.

Ç-ÇHCH2-rç
H-Î

Dekstromoramid
4 - Dekstromoramid (Palfium, jetrium, R. 875):
Tartarat tuzu kullanılır, suda erir. Böbrek ve beyine morfinden 10
defa daha etkilidir. Ağızdan alındıktan 30-60 dakika sonra analjezi

244
başlar, 6 saat sürer. Uykuyu potansiyalize eder. Antitussif'tir. Kanser
gibi muannit ağrılara karşı kullanılır. 0.005 gr. dozda 3 x 5 defa veri-
lebilir. Yan etki olarak ortostatik hipotansiyon yapabilir. Hastayı ya-
tırmalıdır. Bulantı, kusma yaparsa nalorfin'le bu belirti giderilir. Tok-
sikomani yapması daha çabuktur.

Morfinistleri morfinden uzaklaştırmak için 3-4 gün metadon ve-


rilir, sonra kodein'e geçilir. Böylece hastada morfinin uyarıcı etkisi
kalkar ve medulla spinalisteki etki de hafifleyerek iyileşir.

HO

F enazosin
5 - Benzomorfan Türevi Analjezikler: Fenazosin (Phenazocine):

Morfinden 3 defa kuvvetli analjezik olmakla beraber solunuma


depressör etkisi de fazladır.

CI

CH 3 N-CH2-CH=C
c h
3
Pentazosin

245
Pentazosin (Fortalgesic) morfinden zayıf etkilidir. Miyosis yapmaz.
Kısa etkilidir.

0
ıı
CH3CH2-C-O

CH 3 CH 3
Alfaprodin
6 - Alfaprodin (Nisentil)
7 - Fentanil: Bu da dekstramoramid gibi difenilpropilamin tü-
revidir. Morfinden 80 defa kuvvetli ağrı kesicidir. Kısa etkilidir. Pa-
renteral uygulanır. Droperidal ile beraber verilerek yalnız nörilep anes-
tezide kullanılır.

HO

,N-CH 3

Leverfan (Rasemorfan)
8 - Morfinan Türevi: Levo - Dromoran (Rasemorfan):
Morfinden 5 defa daha etkilidir. Ayrıca morfin gibi respiratör dep
resör ve alışkanlık yapıcı istenmeyen etkileri de vardır.

246
c H j c r

9 - Dekstrometorfan (Romilar):
Analjezik etkisi yoktur, öksürük kesicidir.

0
C-O-C 2 H 5

I
CH2CH2 NH2

Ani i e r idi n
10- Anileridin:
Meperidin gibi etkilidir. Ayrıca antitussif etkisi de vardır.

11- Difenoksilat:
Antidiareik olarak ağız yolu ile alınır.

Opium'un Galenik Preparatları


1— Poudre ıVopiımı: Opium tozu

Toz içindeki opium alkaloidleri moıfini potansiyalize veya aksine antagonize edebilir.
Opium, haşhaş nitkisinin çizilmesi sonucu dışarı çıkan özsudan elde edilir. Bu haldeki opium
toz şeklinde kullanılır. % 10 morfin kapsar. Doz: 0 . 1 5 - 0 . 5 0 gr dır. Pratikte 0..03-0.05 gr kul-
lanılır.

247
C H 3 c h 2 - O - Ç

ö
\
Difenoksılat
2 - Opvura Ekstresi:

Burada morfin etkisi görülür. % 20 morfin kapsar. 0.075-0.25 gr kullanılır. Pofyon, sirop,
pilul, supposituvar olarak kullanılabilir.

3 - Ektrait d ' o p i u m c o n c e n t r e (Pontapon):


% 50 morfin içerir, 3 - 1 0 cgr arasında verilir.
4 - Teinture d ' o p i u m :
38 gtts: l c m 3 % 1 morfin içerir. 2 - 6 c m 3 kullanılır.
5 - Teinture d ' o p i u m safrane (Laudanum):
% 1 morfin içerir. 35 gtts: l c m 3 lavman veya yakı olarak da kullanılır.
6 - Elisir P a r e g o r i q u e (Teinture d'opium benzoica):
% 0 . 0 5 gr morfin içerir. 50 gtts: 1 cc Bir çok defalar 1 0 - 3 0 gtts verilir.
7 - Sirop d ' o p i u m :
% 0.05 gr morfin içerir. Çorba kaşığı ile 3 0 - 1 0 0 gr verilir.
8 - Sirop de c o d e i n :
% 0.2 kodein içerir 1 çorba kaşığında 4 cgr kodein vardır.
9 - Morfin klorür:
3 - 1 0 c g r verilir,
1 0 - Kodein:
0 . 0 5 - 0 . 2 0 gr kullanılır.
1 1 - Kodein fosfat:
0.10-0.30 gr kullanılır.
1 2 - Dionin:
0 . 0 5 - 0 . 2 0 gr kullanılır.
1 3 - Dihidromorfinons (Dilaudid HCI)
2.5 mg'lık tablet ve 2 mg'lık ampul halinde bulunur.
1 4 - D i h i d r o k o d e i n o n birtartarat: (Dicodid)
5 - 1 0 mg'lık tabletler halinde kullanılır.

248
1 5 - Dihidrokodeinon Hidroklorür: (Dicodid)
5 mg'hk tabletler halinde kullanılır. 2 x 5 mg verilir.
16- Poudre Dover s
Bej renklidir. Sedatif, ekspektorandır.
1. K Poudre d'opium
l.K İpeka
8. K Laktoz içerir.
0 . 5 - 6 gr arasında kullanılır. Tedavide 0.10-0.30 gr verilir.
17- P?thidine (Dolantine):
5 0 - 1 0 0 mg lık ampulleri vardır.
1 8 - K l i r a d o n : (Ketobemidon)
5 mg'lık tabletler halinde 1 - 3 adet kullanılır.
1 9 - Methadon (Amidon):
5 mg lık tabletlerden 1 - 2 adet kullanılır.

Opium ve Derivelerinin Kullanılışları:

1 - Ağrı kesici olarak kullanılır. 1 / 2-3 saatte ağrıyı giderir.


2 - Ameliyat olacak kimselere narkotik premedikasyon olarak
verilir. Fakat bu halde pupil reaksiyonları ameliyat esnasında gözle-
nemez.
3 - Artmış olan barsak peristaltizmini yatıştırır. İshali giderir.

Kontrendikasyonları:

Kafa travmalarında, bronşial astım, ağrı bilinmeden, gebede, MAO


inhibitörleri alanlarda kullanılması morfinin depressör etkisini artırır.
Morfinin Etki Tarzı: Morfin reseptörleriyle olur. Morfin reseptörleri
1973 de açıklandı. Morfinin reseptörle bağlanması ve diğer özellikleri
kesin açıklanamadı. Reseptörlerin SSS'nde beyin ve medulla spinalisin
bilhassa heyecanlanma, sakinleşme fonksiyonlarıyla ilgili kısımlarında
bol bulunduğu, ayrıca barsaklardaki Auerbach pleksusunda bulunduğu
bilinmektedir.
Morfin Reseptörleri: Bu reseptörlere (Endorfin) ile eksojen morfin
ve türevleri etkilidir.

Endorphin denen hu maddeler son zamanlarda bulunmuşlardır.


Bunlar şu özelliklere sahiptir:
1 - Endojen morfin benzeri morfinomimetik polipeptitlerdir.
2 - Morfin reseptörlerine oturarak etkir.

3 - Tolerans, bağımlılıkk da dahil morfin'in aynı etkilerini gösterir.

249
4 - Morfin antagonisti naloksan ve benzerleriyle etkisizleşir,
antagonize olur.

iki peptid grubu, olarak bilinirler:

1 - Enkefalin'ler, küçük polipeptidlerdir. Met-enkefalin: H-Tyr-


Gly-Phe-Met-OH.

a) Kısa etkilidir, sentetik analogları ise uzun etkilidir.


b) SS de bol bulunur.

2 - Endorfin'ler: Büyük moleküllü polipeptilerdir. Örneğin beta


endorfin 92 amino asit taşır.
a) Ancak hipofizde bulunur, bu enkefalin'in stok şeklidir. Rolleri
kesin bilinmiyor
b) Enkafalin prekürsörüdür ve enkefalin depolanmasında rol oy-
nadıkları kabul edilir.

Opiyum derivelerine tahammül (tolerans):

1 - Doza ve uygulama sıklığına göre opyum derivelerine tolerans


gösterir.
2 - Miyozise ve konstipasyona tolerans olmaz.
3 - Etki tarzı bilinmez.

Bağımhlık: Alışkınlarda kesilmesiyle, diare, kusma ve terleme ile


aşırı siniı duyarlılığı., kas, mafsal ağrıları ve angoise görülür.

tııdikasyon:

1 - Infarktus, had akciğer ödemi, safra ve böbrek koliği travma ağ-


rıları gibi şiddetli ve ani görülen ağrılarında kulanılır.
2 - Kronik CA ağrılarında.
3 - Preanestezi'de, post operatuar ağlılarla doğum sonu ağrıla-
rında kullanılır.
Kontrendikasyon: Amfizem, astım gibi kronik solunum yolu has-
talıklarıdır.

250
UYKU İLAÇLARI

Az dozda sedatif, uygun dozda kullanıldığı zaman uyku sağlayan


ve yüksek dozda narkoz yapan maddelerdir.
Uyku Fizyolojisi: Uyku periyodik olarak uyanma ve dinlenme ve yi-
ne uyuma şeklinde devam eden canlıların fizyolojik olayları arasmda-
dadır. Uykusuz bir hayvan, aç hayvandan daha çabuk öldüğünden vü-
cut için uykunun önemi kolayca anlaşılır.
Yetikde EEG de alfa dalgaları saptanır; frekansı 8-12 / san. amp-
litüd 50-100 mv dur. Uykuda amplitüd azahr. Gözünü açarak dikkatini
toplarsa veya hesap yaparsa amplitüd azalır, frekans artar (frekans
15-30 /san, amptitüd 15-20 mv olur). İlaçh r doza bağlı olarak sedas-
yon, uyku ve genel anestezi yaparlar.
Uyku İlaçlarının özellikleri: Absorbsiyondaıı 1 / 2 saat sonra uyku
yapmalıdır. Uykusuzlukta bunun için çabuk etkili ilaçlar aranır.
Uyku Merkezi: Uyku, orta beyindeki bazı merkezleı tarafın-
dan düzenlenir. Bu merkezler hipotalamik bölgede 3. ventrikül arka
duvarında infundibulum ve aquaductus silvii arasındadır. Uyku mer-
kezinin verlığı 1923-1927 seneleıinde milyona yakın insanın ölümüne
sebep olaıı Encephalitis letaı-gica denen uyku hastalığından ölenlerin
beyinlerinin otopsilerinde, yukarıda tanımlanan kısımlaıda lezyon gö-
rülmesinden dolayı anlaşılmıştır. Bu bölgenin tümöıleri de uyku has-
talığı yapmaktadır. Aynı zamanda bu bölgenin elektrikle uyarılması yor-
gunluk oluşturur ve uyutur. Kalsiyum zerki, yoğurt yenmesinden veya
süt içilmesinden sonra uyku görüldüğü gibi Arteria Carotis'lerin ısı-
tılması ve bu merkeze sıcak kan gelmesi ile ele uyku görülür. Uykunun
etkeni yalnız yorgunluk maddelerinin ve toksinlerin birikmesi ise, mono-
toni neden uyutul ? Bu problem tam anlaşılmamıştır. Uyku için yer,
yatak, yastık, ışıksızlık, sessizlik gibi koşulların sağlanması gerekir. De-
ğirmenciyi gürültü uyuttuğu halde, gürültünün durması uyandırır. Ba-
zan fazla yorgunluk, yer, yatak aratmadan da uyutabilir, bu zaman dış
uyarılara duyarlık eşiği yükselmiştir.

Uyku Esnasında Vejetatif Fonksiyonlar:


Sirkülasyon, respirasyon, sudasyon, vazodilatasyon, gastrik sekres-
yon, tükrük salgısı ve uriner sekresyon ve genel deyimle bazal meta-
bolizma azalır. Şahsın çevresi ile ilgisi ve kas fonksiyonları azalır. Ref-
leksler kalkar, bunun yanında sfinkterler, maSseter ve orbikuler okuli
kasları kasılır. İnsan uykudan kaçınamaz, uyku esnasında aktivite ve
bilinç kaybı meydana gelir.

25
Uyku nörofizyolojik bir olaydır ve bazı beyin kısımlaıının uyarıl-
ması ile deneysel olarak da meydana getirilebilir. Uyku, retiküler doku
tarafından toplanan ve kortekse ulaşması gereken eksitasyon trans-
ferinin durmasıdır. Uykuda şu periyodlar birbirini izler; aynı şekilde
uyku ilaçları da bu periyodları normal uykudaki gibi kısa veya uzun
olarak oluştururlar.
1 - Hipnosis safhası: Bu safhada şiddetli uyaranla uyanılabilir.
2 - Refleks depresyonu safhası: Bilinç ve ağrı duyusu bulanık ola-
rak vardır.
3 - Sarhoşluk safhası: Bu safha narkozdaki eksitasyon perioduna
uyar, bu safhada ağrı duyusu vardır.
4 - Anestezi safhası: Bilinç tam kaybolmuştur. Kornea refleksi
yoktur. Uyku ilacı zehirlenmesinde görülen bu periodda solunum mer-
kezi felci ile ölüm olur.

Uyku ilaçlarının etki yeri ile fiziksel özellikleri:


1 - Kloral hidrat ve paraldehit kortekse, barbitüratlar orta beyine
etkir.
2 - Suda erimesi az olanlar (sulfoıılar) geç eridiğinden 1 saat sonra
etkili olurlar.
3 - Eliminasyonu geç olanlar uzun etkir. Yan zincir arttıkça eli mi -
nasyon da çabuklaşır.
Uyku ilacının üstünlüğü için gerekli şartlar:
1 - Terapötik marjı geniş olmalı (uyku dozu ile solunum merkezini
felç eden dozu farklı ve geniş olmalı).
2 - Alışkanlık yapmamalı.
3 - 24 saatten evvel elimine edilmeli.
4 - Birikmemelidir.
Farmakolojik Yöntem: Bunun için köpekte istatistik hesap yapmak,
kobay ve tavşanda ise çok duyarlı olmalarından, az dozla hemen uyku
görüldüğünden sedatif ve hipnotik ayrımı yapmak uygun değildir.
Ancak sıçan ve fare uygundur. Aynı amaçla balık, kurbağa ve kuşlaı
kullanılabilir. Sıçan ve farede şu 3 karekteri saptanabilir:
1 - Uykuya başlama zamanı
2 - Uyku süresi
3 - Uyku şiddeti.
Deney aynı cins ve aynı yaştaki 24 hayvanda yapılarak sonuçlan-
dırılır.
Uyku ilaçları genel olarak itiyat (habituation, alışkanlık) ve ipti-
la (addiction) yapabilir.

Uyku ilaçlarının sınıflandırılması:

I - Barbitürat olmayanlar:

Bunlar, iptila ve aşırı duyarlılığa (idiosenkrazi) bağlı semptomlar


yapmaması istenen ilaçların oluşturduğu gruptur.

II- Etan grubu:


A- Halojensizler: 1) Etil alkol
2) Paraldehit
3) Hidrat d'amilen
B- Halojenliler: Kloral hidrat, klorbutol (Chloreton): Beyaz iğne-
ler halindedir, suda az erir. 0.3-1.2 gr kaşeler içinde verilir.
III- Üre bileşikleri:

A- Üre
B- Ürethan, etil üıetan, üreidler
C- Barbitürik asit türevleri

I - Barbitürat Olmayan Uyku İlaçları:

1 - Tersiyer karbinoller:

a-3-metil-l-pentin-3-ol (Dormison, metilparafinol):

Acı lezzetli, hoş kokulu, kalıcı, tesirli bir maddedir. Diğer uyku
ilaçlarından faıklı olarak daha düşük dozda tesir eder (0.25-0.50 grj:

b- Etklorvinol (Placidyl):

OH
ı
HC=C-C-CH~CHCl
CH2CH3
Placidyl (Ethklorvinol)
25
2 - Piperidindionlar: Bu grupta,

a- Glutetimid (Doriden): Barsaktan absorbsiyonu gayri munta-


zamdır. Orta sürede uyku verir. Karaciğerde mikrozomal sistemi uyarır.
Tolerans ve dependens yaratır, bilhassa porfirie'de konrendikedir. Ta-
lidomid formülüne benzer yapıdadır, fakat teratojen etkimez.

C2h5

DORİDEN (Glutetimid)
b- Piritildione (Persedon)
c- Metipirilon (Noludaı-)
d- Metakualoıı (Methasedil): Tolerans ve dependens yaratır, ze-
hirlenmede depresyon veya eksitasyonlar'a neden olur. Antihistami-
niklerle beraber verilirse sedatif etki ranforse olur, şiddetlenir.

0
CH3! Â.C2H5
H-1 rC2Hc

Methypyrolon
(Neludar)
3 - Benzdiazepin türevleri:
a - Nitrazepam (Mogadon), diazepam (Valium) 5-10 mg dozda
kullanılır.
b - Fluıazepam (Dalmadorn): uyku dozu 15-30 mg dır.

25
c - Flunitrazepam (Rohypnol): Kuvvetli hipnotikdir. 1-2 mg la
uyutur.

CH2 C H 2 N(C 2 H5) 2


N-
2 HCI

Methaquanol
Flurazepam hıdroklorid

Benzdiazepinlerin riskleri: Dependens yaratır. Paradoksal santral


eksitasyon yaratır (bilhassa ihtiyarlarda).

Üstünlüğü: Dozunda en iyi hipnotiklerdir, terapotik endeksleri en


uygun olanıdır, en az risklidir.

d - Talidomid ise hipnotik analjezik etkilidir, barbitürat olmayan


fekomel ve teratojen etkili olduğundan kullanılması yasaklanmış bir
ilaçtır.

0II
X
-N
X C'

"N'
'0
d
H
Thal i d o m i d e

Talidomid barbitürat olmayan hipnotiklerdendir. Hamile kadınlar


tarafından alındığı zaman çocukların hatalı yapıda doğduğu görülmüş-
tür. Bozukluklar arasında kalbin sağ atıium ile sol atrium arasındaki
foramen ovale ile ductus arteriosus botalli'nin açık kalması gibi arıza-
lar yanında radius ve ulna kemiklerinden birinin olmaması veya kal-
ça çıkıklığı gibi belirtiler sayılabilir.

25
vetli dozları medulla spinalise depressif elkidiğinden eklampsi ve te-
tanozda veya striknin zehirlenmesinde 3-5 gramlık dozlar halinde veri-
lir. Lavman olarak verilecekse kloralin mukozaya irritan etkisini gi-
dermek için yumurta sarısı ile karıştırılarak verilir.

Sulfonal = diethylsulfondimethylmethan
C H 3 v / S 0 2 ' c 2 H 5

CH 3 SO2-C2H5
Sulfanol: Suda güç eridiğinden ağızdan 8 gr alınınca 1 saat sonra
etkisi başlar. Her gün alınınca akümülasyon olur. Yan etki olarak poli-
nevrit ve döküntüler yapar. Kloretondan daha fazla kalıcı ve zararlı et-
kir. Ayrıca lokal anestezik etkisi de vardır. Genellikle uyku ilacı olarak
kullanılır.
I I I - Üre Bileşikleri:
A - Üre: Böbrekleri sağlam kimselere üre hipnotiktir.
B - Uretan: Karbamik asidin el il esteridir.
Alınma: Ağızdan alınınca kolay absorbe olur. 1-15 dakika sonra
etki başlar. Suda k o L y eridiğinden sindirim kanalından kolayca emilir.

URETHAN
/ C j H s

0 = C

XNH2

Urethanum
Yıkılma: Üre şeklinde vücuttan atılarak olur.
Doz: 3-4 gr dır. Posyon ve kaşe içinde verilir. Bu doz kalbe ve
solunuma zararsızdır. Çocuklara 0.05gr / Kg dozda verilir. Myeloblas-
tik lösemide de kullanılır.

253
b - Üreitler:

Ürenin yağ asitleri ile meydana getirdiği bileşiklerdir.

1 - Bromadalum (Adalin): 1-3 gr

NH2
o=cv / C2H 5
N H — C O — C Br

C
2H5
B r oma d a l
2 - Bromisovalum (Bromüral): 1-3 gr

/NH2
°-cx
NH-CO-CHBrCH
\
CH
Bromisoval 3
3— Sedormid: Trombopenik purpurea yapar. Allerjik etkimesinden
dolayı az kullanılır. 1-3 gr verilir. Depresyon meydana getirmez. Bazı
yan etkilerinden, özellikle tıombosit azalmasına bağlı trombopenik pur-
purea denen kanamaya ve ölümlere neden olabilir.

N H 2
0 <
NH-CO-CH
C H - C H C H
Sedormid 2 ^ 2
25
C- Barbitürik Asit Türevleri:
Malonik asidin üre ile kondenzasyonu sonucu oluşan malonil üre-
dir. 2 nolu C atomuna S eklenirse ti o şekilleri meydana gelir. 5 nolu C
atomuna metilden başka radikal eklenerek yeni türevler elde edilir. Di-
metilli olan türevi hipnotik değildiı.

Barbituratların
Genel formülü

\1 6/

Barbitürik Asit:
Suda az erir. uyutucu etkisi yoktur.
Barbitürik asitMineral veya organik tuzları
suda çok iyi erir. Bu maddeye eklenen allil, alkil türevleriyle birçok
yeni barbitüıik asit türevleri elde edilir.

Veronal: Barbital (Dietilbarbitürik asit) Yeramon:

,0
//
/ NH—C t\ /C 2
0 H5

0
Na Barbital
260
0.30 gr uyutmak için yeterlidir. Ağızdan geç resorbe olur. Uzun
radikaller eklenirse, uyutucu etkisi ve atılmaları çabuklaşlırılır.

Luminal: Fenobarbital (Feniletilmalonilüre) (Gardenal)

I
H
Phenobarbıtal (Luminal)

0.10-0.80 gr normal dozdur. 0.01-0.02 gr dozları ile önce bir sedas-


von yapılır, 0.02-0.03-0,12 gr lık dozlarla uyku sağlanır. Orta derecede
resorbe olur. Kuvvetli doz, bulbustaki merkezlere etkiyerek, kalpte
kronotrop ve inotrop negatif etkir. Solunuma da kalpteki gibi depressif
etkir. Düz kas tonüsünü azaltır. Accoutumance (itiyat) yapar.

Luminal'in farmakokinetiği: Absorbsiyonu sindirim yolundan hızlı-


dır. Plasanter bariyeri aşdığmdan ana karnındaki çoçuğa da geçer.
Karaciğer mikrozomal enzimleriyle okside olduktan sonra glukuronik
asidle birleşerek atılır. Enzimlere etkiyerek tolerans ve diğer ilâçlarla
etkileşme yapar. % 90 değişmeden olduğu gibi idrarla, % 10 u yıkılmış,
değişmiş olarak vücutu bırakır.

Dial: (Diallilbarbitürat)

0.10-0.20 gr miktarı uyutucu etki gösterir. Ağızdan çabuk resorbe

olur.

Numal: Allilizopropilb arbitürat 'dır.

Sandoptal: 0.20 gr kullanılır. Allilizobutilbarbitürattır.

2
H
o ,SNa
N.
i r T
CH2CH2CH2CH

CH3CH2 11
O
Sodyum Tıyopental
Fanodorm: (etilsiklohekzenilbarbitiirat) 0.10 gr uyutucu dozdur.
Nembutal: (Pentobarton, Pentobarbital, etilmetilbutilbarbitürat-
tır). 0.10 gr dozda kullanılır.
Prominal: Mefobarbital (Femiton) N-metil£eniletilbaıbitürat'dır.
0.10-0.40 gr. lık miktarı kullanılır.

^f0
0,

c2H5
H
C 25>Sr/ N v c H
3
o
PROMİNAL
Evipan: Hekzobarbital (N-Metil-etil siklohekzenil metil barbitürat,
N-metilli fanodorm'dur). Katı narkotiklerdendir. 0.1 gr. kullanılır.

Evipan (Heksabarbital)
2
Tiopental: Tio-barbitrüik asittir, Nembutalin tio şeklidir.

(CH^CH* "R
NH
CH2="CHCH2' Y
Apobarbital (Numal)
Kemital: Allilsiklohekzeniltiobarbitürattır. 0.3-1 gr dozda kul-
landır. Nembutal'e S eklenmiştir. Katı narkotiklerdendir. 0.1 gr ve da-
ha yüksek dozlarda kullanılır.
Tioamital: Bu grupta bu ilaç da mevcuttur. Katı narkotik olarak kul-
lanılır. 0.30-1 gr doza çıkarılabilir. Tioamital (etilisoamil tiobarbi-
türat) 0.5 gr dozda kullanılır.

Uyku ilaçlarının kullanıldığı yerler:


1 - Uyku sağlamak için kullanılır. Birçok olaylar sonucu ve muh-
telif nedenlerden olan uykusuzluk (insomni) da kullanılır.
2 - Psişik ajitasyona mani olucudur.
3 - Epilepside konvülsiyonlara antagonisttir.
Santral sinir sistemi depressanları adını alan ve epilepsi tedavi-
sinde spesifik olarak kullanılan hidantoin ve benzerlerine uyku ilaçları
eklenerek bunların temin ettiği sakinlik arttırılır (özellikle Luminal).

Genel anestezik maddeleri potansiyelize eder. (bazal narkoz).


4 - Analjezik antipiıetikleıi potansiyalize etmekte kullanılır.
5 - Sedatif olarak kullanılır.
6 - Antihipertansif etkilidir.

7 - Barbitürat porfiride kontrendikedir.


8 - Uyku ilaçlarının 2 önemli etkisi vardır:
a) Sedatif
b) Hipnotik etkilerdir. Sedasyon, bedeni ve kısmen ruhi gerginliği
kaldırmadır. Hipnotik etki uykudur.

2
9 - Narkotik premedikation hallerinde kullanılır.
10— Boğmaca öksürüklerinde ve gebelik kusmalarına karşı uyku
ilaçları da kullanılır.
11- Doğumda ağrı giderici olarak da kullanılır.

Barbitüratlar asit reaksiyon veıir. Na tuzları şiddetli alkali reak-


siyon verir ve suda kolay erirler.
Barbitüıatlar, cilt altından irritan etkir. Onun için kas içi enjekte
ediliıleı.

Barbitüratlara ait genel bilgiler:

1 - Kısa yan zincirliler, geç absorbe olur. (dietil barbitürat, barbi-


tal gibi). Uzun zincirli Dial (diallil barbitürat). Fanodorm (etilsiklo
hekzenil barbitürat) ise 15-30 daikikada etkimeye başlar. Luminal bu
iki madde arasında etkir.
2 - Suda erimeyi kolaylaştırıcı olarak yapılan Na deriveleri her za-
man verilmez. Faydasızdır. HCI ve Na tuzu, NaCl yaparak uyku ilacı
Na suz ve tekrar erimez şekle döner.
3 - Dietil barbitürat, % 70 olduğu gibi, parçalanmadan itrah edi-
lir. Parçalanma için sikloheksenil gibi siklik halkalar kolay yıkılır.
Örneğin tio barbitürat tamamen yıkılarak atılır.
4 - Yan zincirde fenil halkası içerenler (fenobaıbital gibi) epi-
lepside uyarılma eşiğini yükselterek faydalı olur.
5 - Barbitürat IV verilince analjezi yapar. Ağız yoluyla uygulan-
dığında böyle etkimez.

Akut Barbitürat Zehirlenmesi:

Yanlışlıkla veya intihar kastı ile alınınca görülür. Şuur kaybı ve


koma olur. Dokuda anoksi yaratır. Ölüm sebebi solunum merkezi fel-
ci ve aspirasyon pnömonisidir. Anoksi, solunum ve vazomotor merkez-
leri felceder. Vazomotor felci neticesinde santral kollaps olur. Bunu pe-
riferik permeabilite artması ile lıemokonsantrasyon artması ve şok
tablosu takip eder. Kollapsa karşı noradıenalin, simpatol uygulanır.

Akut zehirlenme tedavisi:

Mide lavajı ile henüz midede olanlar atılır. Komada lavaj yapıl-
maz. Nabız, solunum, tansiyon kontrol edilir. Leptazol, kafein sodyum

2
benzoat, koramin ayrıca perifcıik etkili noradıenalin ve simpatol
yapılır. Efedrin, amfetamin (5-10 nıg IV) ve dakikada 6-8 litre 0 2
inhale edilir. Günde 1 litre Ringer veya plarma infüzyonu elektrolit ba-
lansını ayarlar. Daptazol ve megimid kornea, patella refleksleri gö-
rülünceye kadar injekte edilir. Pikrotoksin % 0.1 strum fizyolojikte so-
lüsyon yapıldıktan sonra 1-2 cc zerkedilir. Gerekiıse striknin de yapı-
lır. Pnömoniye mani olmak iizeıe de penisillin yapılır.

Kronik Zehirlenme: Barbital, fenobarbital yavaş atıldığından


birikir. Birikince devamlı asteni ve uyku bozukluğu olur. Bu bozuk uy-
kunun tanzimi için uyku ilacı alınır. Yan etki olarak deride kaşıntılı,
eritemli döküntüler ve febris olur. Öfori ve keyif versin diye alışanlar
tarafından alındığı gibi yüksek doz kullananlarda bazen zehirlenmeler
yapar. Böyle kronik zehirlenmede ilk çare ok cali ilaç kesilir. Tedavi
diğer semptomatik müdahalelerle tamamlanır.

Uyku ilâçları alışkanlık, isteksizlik ve mahmurluk hali yapabilir.


İstenmeyen etki olarak ayrıca da Eufori (eksite edilmiş olma hali) ya-
par. Öfori neticesi insan kendini iyi olmuş hisseder. Bu halin devam et-
mesi için ilacın tekrar alınmasıyla alışkanlık meydana gelir. Bu hal opi-
um ve alkaloidi olan morfinde de mevcuttur. Morfine olan alışkanlık
(toxicomaııie) dipsomanie halinde morfin alınmazsa çılgınlık, saldırma
ve diğer hayati tehlikeler görülebilir. Uyku ilacı alışkanlığında da tedavi
önce azaltılarak aynı maddenin verilmesi soma kesilmesi ile yapılır.

Uyku ilaçlarının istenmeyen ve yan etkilerini gidermek için yeni tip


uyku ilaçları aranmıştır. Bunlar barbitürat olmayan uyku ilaçlarıdır.
Bunların da öfori ve alışkanlık yapmadığı tam olarak ispat edilmiş
değildir.

Uyku İlaçlarının Denenmesi:

Her uyku ilacı önce deney hayvanları üzerinde denenir. Bulada önce
etkisi (uykuya başlama, uyku deıinliği, uyku süresi) sonra yan etkisi
olup olmadığı incelenir. Ayrıca uzun müddet kullanıldığında veya
hamile olanlarda fötusa yaptığı etkiler (teratojeni) araştırılır. Uyku ilacı
önce hayvanda damar, derialtı, kas içi, periton zarı gibi muhtelif
yollardan injekte edilerek incelenir. Uyuması veya bazı belirli refleks-
lere etkisi araştırılır. Balık akvaryumlarına konan uyku ilaçları saye-
sinde balığın vereceği cevap ve ilaçsız olan bir diğer balıkla karşılaştır-
ma yapılır. Rat (sıçan) a I.P. verilen uyku ilaçlarından sonra ince bir
tüyle kulak içine değilince refleks hafifler. Rat uyanmaz.

25
Preparatlar: ve Dozları:

Barbital (Dietilbaıbitürat) 0.5-1.5 gr


Fenobarbital (Gardcnal, Luminal) 0.40-0.0.80 gr
Fenobarbital Soluble 0.40-0.80 gr
Dial (Diallil barbital) 0.10 gr
Phanadorm (Etil sikloheksinil barbitürat) 0.20 gr
Mefobarbital: Prominal: Phemiten (Feniletil
N-metil barbitürat: Metilli Luminal) 0.10-0.20 X 2
Pentobarbital Na (Nerr.butal sodyum) 0.10 gr
Heksobarbital (Evipan) 0.5-1 gr
Heksobarbiton solubl (Evipan sodique) ' 0.2-1 gr
Tiopental sodyum 0.3-1 gr
Sommiphene gtt: 1 cc 43 gtt. 1 defa 20-40 gtt ağızdan ve IV

Barbitiiratlann Formülleri, Yapı Üzerindeki Farkları ve Adlan

Barbitürat Ticari Adı R! R2 X

Allobarbital Dial aliyi aliyi H 0


Âmobarbital Âmytal ethyl isopentyl H
0
Âprobarbital Alurate ally isopropyl H
0
Baroital Veronal ethyl ethyl H
0
Butabarbital Butisol ethyl sec-butyl H
0
Butalbital Sandoptal tllyl isobutyl H
0
Butallylonal Pernoston sec-butyl 2-bromoalljI H
0
Butethal Neonal ethyl butyl H
0
Cyclobarbital
Cyclopentyl .-»llylbarbi-
Phanodorn ethyl cyclohexen-l-yl H
0
turic acid Cylopal aliyi 2-cyclopenten-l -y 1 H
0
Heptabarbital Medomin ethyl 1 -cy clohepten-1 -yl H
0
Hexethal Ortal ethyl n-heıtyl fl
0
Hexobarbital Evipal methyl l-cyclohexen-1 -yl CH-
0
Mephobarbital Mebaral ethyl phenyl CH-
0
Metharbital Gemonil ethyl
2-methyl-
ethyl CH-
0
Methitural Neraval thioethyl 1-methy lbutyl H
s
Methohexital Brevital aliyi l-methyl-2-pentynyl CH-
0
Pentobarcital Nembutal ethyl 1-methylbutyl H
0
Phenobarbital Luminal ethyl phenyl H
0
Probarbital Ipral ethyl isopropyl H
0
Secobarbital Seconal aliyi 1-methylbutyl H
0
Talbutal
Thiamylal
Lotusate
Surital
aliyi
aliyi
sec-butyl
1-methylbutyl H
H
0
s.
Thiopental Pentotlıal ethyl l-methvlbutyl H
s
Vinbarbital Delvinal ethyl 1 -methyl-1 -buteny 1 H
0
(genel Formül sahife 260 da dır).

2
Uzun Uyku Süreliler
Fenobarbital
Mefobarbital
Metarbital

Kısa-Orta Süreliler
Amobarbital
Aprobarbital
Sodyum Butabarbital
Sodyum Pentobarbital
Sekobarbital
Heptabarbital (Medomin)
Allobarbital (Dial)

Kısa süreliler

Sodyum Tioamital
Sodyum Tiopental
Heksobarbital (Evipan)

MOTOR FONKSİYON DEPRESSÖRLERİ (ANTİEPİLEPTİKLER)

Antiepileptikler: Antikonvülzanlar

Epilepsi, Hipokrat zamanından beri tanınır. "Mal sacre = gizli


hastalık", "mal eaduque = Kısa, kısır, zamansız hastalık" veya "haut
mal = yüksek hastalık", gibi çeşitli tanımlamaları yapılan ve büyük,
küçük titremelerle (konvülziyonlarla) kendini gösteren bir hastalıktır.
5 cins olarak bilinir:
1 - Grand mal: Kulakta uğultularla (aura), değişikliklerle hasta
tarafından nöbetin önceden geleceğinin büinmesi ile tanınan şeklidir.
Tonik ve klonik konvülziyonlarla şahsı nerede olursa olsun ateşe, suya
yatırıp, bilinçsiz titremelerle hastanın kendini bilmeden yatıp nöbetin
sonuna kadar çırpınması, sarsılması, idrar, dışkı, meni boşaltması, tük-
rük, salya saçması şeklinde devam eden belirtiler kompleksidir. Etrafa
kolunu veya başını çarpmadan dolayı yaralanmalar görülür (ateşe düş-
tüğünde yanık, suya düşmede boğulma gibi). Bilinç olmadığından hasta
kurtulmaya çalışamaz, ve acı sonuçlar ortaya çıkar.

2
2 - Epilepsi epifokal (Jacksoııienme) granel mal'e benzer. Temporal,
psikomotris frontale, oksipital, paıietal şekiller gösterebilir.
3 - Petit mal: Nöbet daha kısa sürelidir. Miyoklonik kriz de denir.
4 - Ekivalan mal: Kriz psikomotris. Bu şekilde şahıs gezer, konuşur,
herşeyi yapar, fakat sonunda hatırlamaz. Hatıralarında büyük bir
kopukluk farkedilir. Ruhsal değişik etkiler şeklinde belirti yapar.
5 - Etat de mal epilepticpıe: Sık sık krizler gelmesi veya krizin devamlı
olması halidir.

Etkeni: Beynin Rolanda yarığına vakm girus presentralis'deki böl-


genin meninkslerindeki bir iltihap nedbesi veya o bölgenin kansız kal-
ması veya kanın pH bakımından asiditeye veya kaleviliğe kayması ve-
ya bilinmeyen birçok sebeplerelen dolayı epilepsi krizleri görülür.
Antiepileptikler: Bunlar epileptiklerele görülen kısmi veya genel tit-
reme veya hareketlerle görülen, yukarda bahsedilen değişik sar'a kıiz-
lerinde frekans azaltarak engel olmaya yarayan ilaçlardır. Daha genel
olarak profilaktik kullanılırlar. Antikonvülzifler, konvülziyonları ön-
ler, azaltır. Benzdiazepin'ler ve diğerleri gibi Antikonvülzivan'lar de-
yimiyle, hem profilaksi hem de tedavi ifade edilir. Genellikle, antiepilep-
tik denince, aynı adlarla adlandırılan ve profilaktik \eya tedavide
kullanılan ilaçlar ifade edilir.
Bunlar arasında 1851 elen beıi kullanılan brom.ürler başta gelir.
Sonra fenobarbital daha etkili bulunarak bromüılerin yerini almıştır.

Epilepsinin farmakodinamik deneme metodları:

Tecıübe hayvanlarımla insanlardaki epilepsi krizlerine benzer kriz-


ler kimyasal, elektrik, travmatik, akustik eksitasyonlarla ve aşağıdaki
yöntenderle meydana getirilir.
1 - Dokunun soğutulnıasıyla yalatılan eksitasyon: Meninksler üzeri-
ne karbonik kar tatbiki.
2 - Meııinksler üzerinde sikatıizasyon yapma (yapılması zor bir
metoddur).
3 - Pikrotoksin, Kokain, Prokain, Striknin, Insulin, Kafur, Leptazol,
Koıamiıı ve diğerleri gibi. İnjekte edilebilen etken maddenin injeksi-
yonundan sonra beklenen konvülziyon etkiler.
4 - Anoksenıi yaratma veya absinth (pelin otu) ile veya diğerleriyle
konvülziyon meydana getirme. Bu maksatla kolay bulunmasından tav-

2
şana IV tetrazol verilir. Tonik, klonik konvülziyon sağlanır. Tetrazol
kısa süreli, etkili ve güvenli olmasından dolayı en fazla kullanılır. Anti-
epiletik etkisi düşünülen maddenin epilepsi nöbetinde etkisi incele-
nir. Tavşana konvülzivan etkiyen tetrazol dozu, EEG da insan petit ma-
lini taklit eder.
5 - Elektrik eksitasyonuyla elektroşok yapılarak kedide, tavşan-
da, kobayda, rat (sıçan) ve fare gibi kemiricilerde kolay denenir. Elektro-
şokta temporal loba elektrotlar tatbik ediliı. Ayrıca göz üzerine, ku-
laklar arasına veya uygun yerlere alternatif cereyr.nla şiddet ve dozda
ayarlanır.
6 - Audiogen-stimulus ile sıçanda kriz yapılır. Antiepileptik mad-
de ile tonik, klonik ve diğer etaplar incelenir.

Psikomotor
Grandmal Petit mal akse

Bromürler 0- 0
Fenobarbital ++ + 0- 0
Faentoin +++ 0- -f
Trimetadion 0 +++ 0
Fenuron +' + +_j—{_
++
Amid ++ —

Pirimidin ++ — —

Şuksinimid ++ —
_
Diamoks — + —

Antiepileptikler:

A-Doğal Olanlar: Alkali ve toprak alkali bromürlerdir.

Alkali bromür: NH 4 Br, Na, K bromürlerdir.


Toprak alkali bromürler: Ca, St, Br dür.
Ayrıca serbest Br vermeyenler CHı Br (lomoform) ve bromüreidler
vardır.
Sodyum Bromür: Beyaz, kristal havada nemlenerek erir, 1-2 kısım
suda ve 16 kısım alkolde erir. Absorpsiyon: Çabuktur. Mide, barsaktan
emilir. Böbrekten yavaş atılır. 20-30 gün de tamamen atılmış olur.
Br-Cl dengesi 1 / 5 0 dir. Vücutta total 150 gr. klorür ve 3 gr. bromür
bulunur. Bromür beyin üzerine yorgunluk yapıcı etkir. Bromür, kafein,
kokain konvülziyonunu antagonize eder. Striknin'e etkimez (medullsr).
3 gr. Br. verilince Br çıkmayıp 3 gr. Klor çıkar. Böylece 1 / 5 0 olan
(3 Br / 150 Cl: 1 / 50) klor oranı sonunda Br artmış olur ve Bıomism
olur.

2
Brom deniz bitki ve hayvanlarında, deniz suyunda ve doğada bol
bulunan alkali ve toprak alkali brom tuzlarından brom açığa çıkarılma-
sıyla oluşturulur. Halbuki, (NaBr0 3 ) sodyum bromat, NaBrO (sodyum-
hipobromid), bromat, bromform, bromüreidlerde brom serbest olmadı-
ğından brom etkisi görülmez ve yalnız moleküllerinin tüm etkisi şek-
linde olur. Bromürler santral sinir sistemine motor ve bilhassa psişik
merkezlere depressör etkir. Uyutucu etkisi zayıf veya yok denecek kadar
azdır. Ancak dışarıdan gelen uyarıları azaltarak uykuya lıazıılık yapar.
Lüzumundan fazla alınırsa, kandaki brom konsantrasyonu % 50-100
mg olan optimal dozun üzerine çıkarsa apati ve sersemlik görülür. Doz
daha artarsa, 150-250 mg. la Bıomism denen brom entoksikasyonu
olur. Bu durumda şahısta uyku yoktur. Hafıza bozuklukları, hafıza
zaafı, zeka merkezi zayıflaması görülür. Bu hale çare olmak üzere bol
içilecek likit verilerek bromür atılması sağlanır. Ayrıca diüretikler de ek-
lenerek bromürlerin eliminasyonu hızlandırılır. Uzun kullanılması ge-
rekli bromür tedavisi halinde, diüretik, bol su ve klor verilir. K tuzu
yerine Na tuzu verilerek K'un birikmesine mani olunur. Bazen de ak-
sine Na tuzu su tutacağı için onun yerine K tuzu vermek gerekir. Bıo-
mürlerin 1-2 gr.ı sedatif ve antispazmodik etkir. Mukoza üzerine ve
bilhassa mide mukozasına irritan etkiyerek kusturucu veya bulantı
yapıcı etkir. Buna mani olmak için bromürler solüsyon, posyon veya si-
rop şeklinde verilir. Bromürler diğer sedatif ve antispazmodiklerle be-
raber de verilebilir. Bromürler epilepside ve hipereksitabilite olayların-
da 0.5-1 gr. dozda kullanılırlar.

Preparat: NH 4 Br, KBr, CaBr 2 , tribıom efervesan (NaBr, KBr,


StBr 2 ), NaBr (Sedobrol) ve kalsibronat'dır (kalsiyum bromidlakto-
bionat).
B- Sentetik Antiepileptikler:
Farmakolojik etki ile kimyasal yapı arasındaki ilgi:
Barbitüratların, hidantoin ve oksazolidionların antiepileptik etki-
lerinin hepsinde oıtak olan -CO-NH-CO=ıadikalinden ileri geldiği
kabul edildi. Bu iadikal açilüre ve imidde bulunur. Buna karşın piri-
mididion ve amidler bu gruba sahip olmadıkları halde yine antiepi-
leptik etkiye sahiptir. Burada sentetik antiepileptiklerde müşterek ra-
dikal -CO-NH-C= kalmaktadır. Bu ilaçlar arasında şunlar bulunur:

I- Barbitürikler:
1 - Luminal (Fenobarbital, Gardenal) ve N-metil luminal (mefobar-
bital) grand male etkilidir. Fakat petit maldeki etkileri münakaşalıdır.

20
Phenobarbital (Luminal)
Luminal verilerek tetrazol veya elektroşokla meydana getirilen,
biıbirini takip eden kasılma ve gevşemelerin meydana getirdiği kriz-
lerin eşiği yükseltilir. Grand mal ve leptazol konvülziyonuna iyi gelir.
0.10-0.20 gr. tetrazolle meydana getirilen krizler luminal verildikten
sonra 0.05 gr. tetrazolle meydana getirilemez. Luminal, epilepsili has-
tada ağızdan verilir. Luminal birden kesilirse krizler daha artar. Lu-
minal alınırken ödem adenit, erüpsiyon gibi yan etkiler görülünce doz
arttırılmaktan vazgeçilir.
2 - Mefobarbital (Prominal): Fenobarbitalin metillisidir. Onun
yerine 0.20-0.40 gr. dozda verilir. Daha az toksik fakat daha zayıf se-
datiftir. Luminal, grand mal ve leptazol konvülziyonuna iyi gelir.

II- Hidantoin Deriveleri:

Hidantoin 5 zincirli olmasına rağmen barbitürikler 6 zincirlidir.


Fenilelilhidantoin (Nirvanol) sedatiftir. Toksisitesinden dolayı terk

C H
2 5

Phenyl ethyl hydantoine


(N i r v a n o H
2
edilmiştir. Hidantoin deriveleri grand mal ve efcivalan psişik üzerine
sedatif etkir ve zeka değişiklikleri yapmadan etkilidir. Ancak can sıkı-
cı yan etkiler bu avantajı önler. Bu grupta bulunanlar şunlardır:
1 - Fenitoin (Difenilhidantoin): Elektroşokla yapılan konvülziyon-
lara mani olur. (Antisaser, Dilantin, Epanutin) Fenitoine eş isimlidir.
Fenitoin, tavşana ağızdan verilince kolay rezorbe olur. Karaciğer ve be-
yine tesbit edilir. Fenitoin, tetrazol konvülziyonlarına etkisizdir. Lu-
minal ise tetrazol şokuna etkilidir.

Diphenylhydantoın
(Phenîtoin)
Kinetiği: Doz: 0.20-0.40 gr. dozda ağızdan alınır. Plazma prote-
inlerine kuvvetle bağlanarak taşınır, vücutta beyin hücrelerine ulaşır
ve plasenta bariyerini de aşar. Kandaki oranı 10-20 mikrogram [ ml. dir.
2 - Mefenitoin (Mesantoin): Metilli Nirvanol'dür. Nirvanol, sedatif
fakat toksiktir. Elektroşok ve tetrazol konvülziyonlarıııı önler. Fakat
cilt ve kana ait birçok sekonder yan etkiler doğurur. Mefenitoin 0.60
gr. dozda kullanılır. 0.10 gr. lık fraksiyonlarda kullanılır.

Mefenitoin

2
III- Oksazolidin-dion deriveleri:

Trimetadion
Rj.R2.R3 = -CHj
0

Hidantoin analoğu gibi kabul edilen oksazolidindion radikaline


NH yerine O girer. Bu gruptan,
1 - Trimetadion: Tiritmetil 3.5.5 oksazolidindiondur. Ancak petit
male iyi fakat grand male agrave edici etkir. Sindirim sisteminden re-
zorbe olur. Itrahı yavaştır. Elektroşok ve tetrazol konvülziyon eşik-
lerini yükseltir. Tetrazol konvülziyonunu önler. Luminal uyutur. Tri-
metadion (Tridion) uyutmaz. Luminal grand male iyi, tridion ise petit
male iyi etkir. Doz: 0.30 gr. dozda 3 defa verilir.
2 - Paradion: (3,5 dimetil 5 etil oksazolidin 2,4 dion)
Rj,R 3 = — CH,
R2 = C 2 H 5
Paradion (Parametadion), trimetadiondan az etkili fakat az toksiktir.
0.30 gr. dozda 3-4 defa verilir. Tridion gibi yan etkiler gösterebilir.
3 - Suksinutin (Etosuksimid):
Petit mal için kullanılır, grand mal'de fenobarbital ve fenito-
in'le kombine edilir. Yan etki olarak bulantı, kusma, somnolens, ataksi
diskrazileri yaratır.
IV- Açiliire grubu (Asetilüre grubu):
Bu grupta fenil asetilüre (Fenuron) fenasemid bulunur.

OCx ^ 0 0
NI
H
Fenuron
2
Siklik değildir. Fenilhidantoinin açık şekildedir. Suda az erimesine
rağmen barsaktan kolay emilir. Karaciğerde metabolize olur. Petit mal
ve ekivalan malde daha fazla olmak üzere grand male de etkilidir. Hay-
vanda tetrazol, elektroşok konvülziyonlarına mani olur. Fakat toksiktir.
Ancak diğer ilâçların etkisiz kaldığı hallerde faydalı olabilir (risk göze
alınarak).

V- Amidler grubu:

N-benzil kloıopropionamid (Posedrin):

\ VCH2-NH-CO-CH2-CH2CI

Posedrin
Siklik değildir. CO-NH-CO grubu ihtiva etmez. Sindirim sistemin-
den rezorbe olur. Karaciğerde metabolize olur. Hidantoinlere yakın
antiepileptik etkisi vardır. Grand mal ve ekivalan malde etkilidir.

Doz: 0.5 gr. dozda 3 defa alınır. 2-3 grama çıkarılabilir.

VI- VI- Pirimidin deriveleri:

H 5 C 2 X c / C 6 H 5

I ı
HN ^.NH
CH 2
Pirimidin
CO-NH-CO grubu ihtiva etmez, suda az erir. Fenobarbital'den az
aktiftir. Grand male etkilidir.

Doz: 0.25 gr. dozda 3-4 defa verilir.

Yan etki: Uykuya meyil, akomodasyon bozukluğu, nistagmus.


Bu etkiler ilacı kesmeden hafifçe azaltarak giderilebilir.

2
VII- Süksinimid deriveleri:
Milontin:

ÇH3

o o

\
Milonti n
Ağız yoluyla alınır. Sindirim sisteminden kolay emilir.

Doz: 0.30 gr. 3-4 defa. Hidantoin yapıda ve onun gibi grand male
etkilidir.

Yan etki: Albuminüri, baş ağrısı, hematürü yapar. Milontin adlı


preparatı mevcuttur.

VIII- Tiyodiyazol Sulfonamıd deriveleri:

Asetazolamid (Diamox): Tiyodiazol sulfonamid

Diamox
Bu bir diüretiktir. Bu petit malde kullanılır. Karbonik anhidraz
inhibitörüdür. Beyinde C 0 2 in birikmesi kondiiksiyon süratini azal-
tır, eksitabilite eşiğini artırır ve spontan kriz deşarjlarını önler.

H2CO3 H2O+CO2
Doz: 0.25 gr. komprime 0.008 gr. 0.025 gr / kg verilir.

Hidantoin verilmesi: Fenobarbital'den yararlanılmayan vakalarda


hidantoin eklenir ve bu suretle kullanılır.

25
X I - Valproik asit (Depaltine): Yeni antiepileptiklerdendir. Kuv-
vetle bağlanır. Fenobarbital'in yıkılmasını azaltarak etkisini uzatır.
Başka bir mekanizmayla da beyin GABA konsantrasyonunu yüksel-
tir. Alopesi, trombositopeni, asidoz yapar.

PARKİNSON HASTALIĞINA KARŞI KULLANILAN


İLAÇLAR

Beyin tabanında buıunan ekstrapiramidal sisteme ait gri çekirdek-


lerden Corpus striatum'un değişikliğe, dejenereresansa uğraması ile
görülen, hap yapma tarzında hareketlerle belirlenen (paralysie agitan)
hareketlerle kendini gösteıen felç veya TREMBLEMENT DE REPOS
da denen bir hastalıktır. Burada kasların tonüsünün artması (ıijidite)
sertlik ortaya çıkar. Kas rijiditesiyle sonuçlanan ve bunun yanında tit-
reme ve parmakların para sayar hareketler yapması ile kendisini belli
eden bu hastalık, arteryoskleroz, çeşitli ansefalitleı sonucu veya kar-
bon monoksit ile mangan zehirlenmelerinde veya lifo, sifilis, tüber-
küloz'un beyindeki sekelle rinde veya bilinmeyen sebeplerle hipotala-
mik ekstrapiramidal çekirdeklerin dejeneresansıyla meydana gelir.
Nukleus ruber ve diğerleri üzerindeki globus pallidu, 'un yavaşlatıcı,
inhibe edici etkisi kalkınca bu ekstrapiramidal merkezlerin etkileri orta-
ya, artmış olarak çıkar. Korpus striatum gibi gri çekirdeklerle dopamin
seviyesinin azalması iııhibe edici etkinin azaltılmasına neden olur. Kas-
ların kasılması ile titreme ve diğer belirtiler göıülür. Kasların sertliği
sonucu, kolun açılması ve hareketi zorlaşır, yüz kaslarının kasılmasıyla
da yüz sabit, donuk bir ifade taşır.

Vücudun, kolun, parmakların istemsiz dururken titremesine kar-


şı hasta iradesiyle buna engel olmak ister. Kısmen engel olursa da bu
kendisini çok yorar.

Parkinson 3 belirtiyle karekterlenir:

1 - Titreme (Tremor)

2 - Koordinasyon bozukluğu

3 - Sialore ve Rigidite, terleme, larmoiment, (gözyaşı akması), defe-


kasyon, dışkının kaçması, miksiyon (idrar kaçırma).

2
Bu hastalık 1820 senesinde İngiliz hekimi Parkinson tarafından
açıklanmıştır. Hastalıkta, Corpus striatumu teşkil eden nukleus lenti-
formisin dejeneransı görülür. Nukleus lentiformis, dış kısmı (putamen),
iç kısmı globus pallidus olarak iki kısımdır. İç kısımdaki globus palli-
dus'un nukleus ruber ve niger üzerindeki inhibe edici etkisi kalkarsa
kas sertliği ile titreme tarzında hareketler ortaya çıkar. Globus palli-
dusun harabiyeti neticesi motor aktivitede harmonizasyon bozulur,
hareketlerde inkoordinasyon, hipertoni önce raideur sonra rijite, adele
serleşmesine döner. Kaslarda titremeler meydana gelir. Bu etkiler glo-
bus pallidus'un dopaminle sağlanan nukleus ruber üzerindeki inhibi-
tör etkisinin dopaminin azalmasıyla kalkmasından ve nukleus ruber'm
bizzat kendi başına otonom hareket etmesinden doğar. Bazan kullanı-
lan şu ilaçlardan sonra da parkinson hastalığı görülmektedir:

1 - Nöroleptikler: Dopamimerjik reseptörleri bloke ederek.

2 - Reserpin: Dopamini stok yerinden boşaltarak dopamin'in


depressör etkisini azaltarak parkinson titremelerine neden olur.

Parkinson titreme ve diğer belirtilerine karşı kullanılan Antipar-


kinsoniyen ilaçlar, globus pallidusun zayıflayan inhibitör etkisini ar-
tırarak faydalı olur.

Farmakolojik Deııeme Usulleri:

1 - 1941 de Bovet, nikotin tatbikatından sonra konvülziyonlar ve


tremblement'ler (titremeler) tesbit etti. Bunlara karşı 1-h.iyosiyamin kul-
landı. Atropin d'l-hiyosiyanıin karışımıdır. 1-hiyosiyaminin titremeleri
önleyip önlemediği incelenir.

2 - Tremoı-in (l,4-dipirolidin-2-butin): 20 m g / kg fareye ınjeksi-


yonundan 1 / 2 saat sonra sialore, tremblement, adele sertliği görülür.
Antiparkinsoniyen etkisi düşünülen ilaç önceden verilerek prevantif,
önleyici etkinin veya tremblement husule geldikten sonra verilerek
küratif (tedavi edici) etkinin olup olmadığına hükmedilir.

3 - Hipotalamus nahiyesindeki retiküler dokunun travmatik tah-


ribi sonucu deneysel olarak kas titremeleri yaptırılabilir. Bu şekilde ya-
pılan deneysel parkinson hastalığında antipaıkinson ilaç etkileri gerek
prevantif gerek küratif olarak incelenir.

2
Başlıca Antıparkinsoniyen ilaçlar:

1 - Atropin, Skopolamin

2 - Ester amin grubu: Bu grupta karamifen (panparnit) denen ilaç


bulunur. Bu madde nikotinle husule getirilen konvülziyonlara ve de-
serebre edilen sıçanlardaki rijiditeye mani olur.

Doz: 0.30-0.30 gr. dozda kullanılır.

Yan etki: Mide yanması, bulantı, kusmadır. Kontrendikasyon glo-


kom ve baş dönmesidir.

3 - Fenil amino propanol: (Fenil-l-sikloheksil-l-amino-3-propanol)


deriveleri: Bu grupta iki ilaç bulunur.

a) Triheksifenidil (Artan): Bu madde parasempatolitikdir. Uzun


kullanılırsa midriatik etki görülür. Bu önemlidir. Etkisi atropinden
az değildir. Nikotinle husule getirilen tremoru ve maymunda retikü-
ler dokuya yapılan lezyonu önler. Periferik etkisi zayıftır. Ağız yoluyla
ve dozu gerekirse artırarak kullandır.

Q HO—C-CHo C H o - N
^ )

O
TRIHEXYPHENİDYL
w
HYDR0CHL0RIDE( Artane )
Doz: 0.001-0.015 gr. olarak verilir. Atropinden az toksiktir.
Yan etki: Bulanık görme, bulantı, restlessnes (rahatsızlık), huzursuz-
luk, prostat hipertrofisi ve bunun sonucu yaşlılarda idrar retansiyonudur.

Hepatolentikular dejenerasyon (Wilson disease). Bu hastalıkta id-


rarda bakır ve amino asit artması yanında, kanda seruloplazmin azal-

2
ması, serebrum, serebellum arazları ile tremor ve KC yetersizliği gö-
rülür.

b) Prosiklidin veya Kemadrin: Artan gibi etkilidir ve aynı doz


larda kullanılır.

HO— C - C H 2 C H 2 - N

PROCYCLIDINE HYDROCHLORIDE (Kemadrin)

4 - Fenotiazin deriveleri: Bunların antihistaminik, parasempa-


tolitik, sempatolitik, hipotermisan, analjezik, hafif sedatif ve lokal anes-
tezik etkileri de vardır.

Antihistaminik olanlar ise dört tanedir:

1 - Dietazin (Diparcol): 0.25 gr komprimelerden 1.5 grama kadar


arttırılır. Uykuya meyil yapma gibi yan etkisi vardır.

CH.CH

Diethazine (Diparcol)

2
2 - Difenhidramin (Benadryl): Antihistaminik etkisi yanında
parkinson hastalığında da etkilidir. Orta derecede atropin etkisine
sahiptir.

Yan etki: Uyku eğilimi ve baş dönmesidir.

Doz: 25-50 mg. lık tabletlerinden günde 3 tane verilebilir.


3 - Orfenadrin (Disipal): Benadryl'e benzer (kimyasal bünye ve
etkiyle) 50 mg'bk tabletlerinden günde 3 tane kullanılır.
4 - Profenamin (Parsidol HCI, Etopropazin): Nikotinle meydana
getirilen konvülziyonu önler. 0.05-0.10 gr dozda kullanılır. Tremora
kaışı etkilidir. Bu dört madde antihistaminiklerdendir.

/ \
CHq /C2H5
ı J
-N
N-CH2CH \
C2H5

ETHOPROPAZINE HYDROCHLORIDE (Parsidol)


v
5 - Benztropine metansulfonat (Cogentine): 2 mg lık tabletleri var-
dır. Hem atropin hem antihistaminik etkilidir.

T / CH2—CH CH2
TH-O-CH N-CH3
!:H2-CH— CH2
/ ^
BENZTROPİN METHANSULFONATE (Cogentin)

20
Yan etki: Görme bozukluğu, ağız kuruluğu, uykuya meyil, uzun
alınınca birikmedir. Genel olarak antiparkinsoniyenlerin yan etkileri
şöyle özetlenebilir: Antiparkinsoniyen ilaçlar atropin ve antihistami-
nik etki yanında ağız kuruluğu, konfüzyon, idrar retansiyonu, glukom,
uykuya meyil, gece duyulan ağrılar ve kramplar yaparlar.
6 - Parkinson tedavisinde yeni ilaçlar: Parkinsonlularda gri çekir-
deklerdeki dopamiıı seviyesinin düşüklüğü görüldüğünden dopamin
preparatları, parkinsoııda görülen santral kolinerjik etkilere karşı kul-
lanılmaya başlamışdır. Dopamin hematoensefâlik bariyerden geçeme-
diğinden dopamin prekürsöru olan DOPA verilir. Reserpin'in kateş-
olamin (Dopamin) tüketici olduğu hatırlanmalıdır.
Dopa preparatlarının 2-16 gr arasında kullanılmasıyla parkinson
arazı giderilebilir.
Bunlar arasında:
Levodopa (L-Dopa) (Dopar, Laıodopa, Dopasoıı, Brocadopa, So-
biodopa, Speciadopa) Benserazid gibi preparatlar vardır.
Levodopa: Tremordan daha fazla rigiditeye etkilidir. 250 mg. lık
kapsülden 3 - 4 günde verilen en yüksek doz 4-8 gr. dır.
Yan etkileri: Poliüri, iştahsızlık, kemoreseptif trigger zon'daki
dopaminerjik reseptörlerin uyarılmasından bulantı ve kusma yapar,
dopaminden ileri gelen kardiak aritmi postural duruşa ait ve santral et-
kiden hipertansiyon, depresyon ve deliıium gibi farklı bozukluklar ile ko-
reik hareketler görülür. Koreik hareketler Cavalı dönsözleıin hareketini
gösteren ritmik hareketlerle görülen hastalıktır. HUNTİNGTON Cho-
ıeası ve SYDENHAM Choreası olarak Chorea'nın 3 şekli bilinir. Has-
talık ekstrapiramidal bir lezyondur. Piıidoksin etki mekanizması belli
olmamakla beraber dopa antagonistidir.

Amantadiıı HCI (Symmetrel):


Asya nezlesine karşı antiviral olarak kullanılırken sonraları par-
kinson rijiditesine ve tremoruna etkidiği görülerek ve bunun dopamin
salgılanmasından olduğu anlaşılarak etkisi öne çıkmıştır. Günde 2 X100
mg dozda kullanılır.
Yan etki: Insomni, hallusinasyon depresyon veya aşırı sinirlilik
gibi motor, psişik aktivite değişiklikleri yapar.
İncelenmekte olan diğer dopaminerjik agonistler:
1. Bunlar dopaminerjik reseptörlere direkt etkilidir.
2. Aşırı dozları zararlıdır.

2
Bunlar arasında
a- Apomorfin deriveleri.
b- Ergot derivelerinden bromokriptidin vaıdır. Bromokriptidin,
dopamineıjik reseptörleri stimüle ederek prolaktin sekıesyonunu in-
hibe ederler.

AUTACOİDLER (OTAKOİDLER)

Canlılarda bulunan hislamin gibi bazı maddelerin farmakolojik


etkileri bilindiğinden beri, canlılaıdaki bu maddelerin artmasıyla gö-
rülen patolojik olayların açıklanması kolaylaşmaktadır. Allerjik re-
reaksiyonlar denen olaylarda histaminin 10lü bilinmektedir, Histamin
yanında vücudumuzda 5 HT (5-Hidroksitriptam ; n, Enteramin, Sero-
tonin) gibi endojen aminler ile Angiotensin, Bradikinin ve Kallidin gibi
polipeptid maddeler ve yağ asitlerini içeren Prostaglandin denen bi-
yolojik ürünler de vardır. Otakoidler vücutta kendiliğinden oluşan mad-
delerdir. Bunlardan bu bilinenlerin yanında bilinmeyenlerin de rolleri
vardır. Bunlar normal dozlarda sağlıklı vücutta normal fonksiyonu
sağlarlar. Hasta vücutta ise aşırı dozdan dolayı değişikliğe neden olur-
lar.

Otakoid: kelime anlamında, (Autos=kendiliğinden ve Akos=ilaç


veya etkili madde anlamına gelen) kendiliğinden oluşan etken madde-
ler adıyla toplanan bir gruptur. Bunların etkileri, zararları, antagonist-
leri de anlaşıldığından, bu grup bugün önemli kabul edilmektedir. Ge-
nellikle farmakolojik incelemede basit bir amino asit olan glikokol (gli-
sin) ile amino butirik asidin depresör, glutamat, aspartat gibi amino-
asitlerin ise eksitatör etkidikleri bilinir.
Aminoasit kadar polipeptid yapılaıın da etkili olduğu anlaşıldı-
ğından beıi, hormonların da rolleri açıklanabilmektdir. Hormon denen,
Yunanca Hormein-harekete getiren madde olarak salgılanıp etkileri
bilinen glukoprotein veya basit proteinler olan bu maddelerin etkileri
yanında lokal hormon veya otofarmakolojik etkili ajanlar denen ota-
koid maddelerin de önemi ortaya çıkmıştır.

HİSTAMİN YE ANTİHİSTAMİNİKLER

Histamin histidin'in dekarboksilasyonuyla meydana gelir. Or-


ganlarımızın bir çoğunda inaktif halde bulunur. Yüksek organizmalaıda

2
H-C — — C — CH2-CH — NH2

i. J Ç
COOH
Hİ st idine
H

H - C = C — CHj-CHJ— NH2

C^ Hıstamıne
ı
H
ve ergot de seigle (çavdar mahmuzu) gibi ilkel organizmalarda da bu-
lunur. (Barger ve Dale 1910).

H
HC=C-CH 2 — T~NH2

HFL i FCÖOL H
t
(Histidi n) H i s 11 d i ndeka r b o ks ı laı
Orijin:

Oluşum: Gerek eksojen (gıda ile alınan) ve gerek endojen (dokular-


daki) amino asitleıden olan histidin'den histidin dekarboksilaz en-
zim etkisiyle hasıl olur. Bu karbon 14 le işaretlenmiş histidin verildikten
sonra vücutta izlenerek seyri ortaya çıkarılmıştır.

Bulunduğu yerler: Memelilerin her organında bulunabildiği gibi


bilhassa akciğer, karaciğer ve deride hayvan cinsine göre değişen oran-
larda daha fazla bulunur. Fötüste yoktur. Doğumdan sonra ve bilhassa
süt emzirmeden sonra artar. Doku histamini dokuya bağlı bulunur.
Serbest halde olsa idi insan öldürdü. Dokuda 2 cins histamin vardır.
1 - Kolayca libere olan 2 - Kuvvetli reaklifle tesbit edilebilen. Büyük

2
kısmı inaktif şeklinde bulunmasından histamin etkisizdir. Bazı bakteriler
etkisiyle histidin barsakta parçalanarak histamin olur. Histamin he-
parin, 5HT ile birlikte bulunur. Daha sıklıkla da histamin ve heparin
birlikte bulunur. Histamin kobay ileumunu kasar. Yüksek heparin-
le karıştırılıp veıilince kasılma görülmez. Histaminin, gama globuline
bağlanıp inaktif olmasına histaminopeksi denir. Histamin, salgdanırkeıı
bradikinin (slow reacting substance) ve benzerleri de salgılandığı kabul
edilir. Bu son maddelerin iltihaptaki etkileri kısmen antihistaminiklerle
giderilir.

Kinetiği, Alınma ve Atılma: Oral veya parenteral yolla vücuda gi-


rebilir. Giriş yerinden çabuk emilir. Emildikten soma sıçan ve tavşanda
arteriol daraltıcı hipertansif, insan, maymun ve köpekte damar genişle-
tici hipotansif etkir. Tansiyon düşürür.
Farmakolojik Etkiler: Tansiyon düşmesi kısa sürebilir. Kısa olması,
lıistaminaz enzimi karşısında histaminin çabuk parçalanması sonucu
etkinin kısa sürmesinden ve histamin etkisiyle sürrenal medullasından
salgılanan adrenalinle düşen tansiyonu çabuk düzenleıımesindendir.

Ayrıca histaminin etkileri şöyle özetlenebilir:


1 - Ciltteki Etkiler: Kaşıntı, döküntü ve diğer etkiler
2 - Akciğerdc astım bronşial tipi nefes darlığı yapmak
3 - Kan hücrelerine etkileri (eozinofili)

Bronşlara etkisi: Bıonkokonstıiktördür.

SS ne etkisi: Periferik sisteme etki ile kaşıntı ve yanma duyusu


yaratır.

Santral etkilerde: Sinapslarda iletici rol oynadığı var sayılır.

Deriden Emilmesi: Histamin fosfat % 0.1 solüsyonundan 1 damla


cilt altına injekte edildiği zaman injeksiyon yeri etrafında 20-30 sa-
niyede kırmızılık görülür. Bunun sebebi kapiller genişlemesidir. Bu ilk
kırmızılığın etrafında refleks yolla arteriol genişlemesinden olan ikinci
kırmızılık görülür. 1-3 dakika içinde ilk kırmızılık yerinde cilt altına
su sızması ile papül (şişme, ödem) görülür. Bu tablo trible respons
dö Loevis denen Levis'in 3 lü cevabıdır. Damaılardaki etkiler, damardaki
Hj ve H 2 reseptörüne etkisiyle açıklanır. Beyin damarlarındaki genişle-
lemeden (Hj ve H 2 üzeıindeki etkiden) başağrısı ve öelem olur. Ödem
permeabilite artırmasından ileıi gelir.

2
Mide, barsak üzerine etkisi: Midede sekıesyon arttırdığından kafe-
fein, priskol ve diğer maddeler gibi mide salgısını kontrol etmek için
kullanılır. Mide sekresyonu H 2 reseptörlüyle artar. Barsak kaslarını
kastırır, bunun sonucu diare görülür. Bu H 2 reseptörüne etkisidir.

Kalp üzerine etkisi: Histamin sürrenal medullasından kateşolamin


salgılattığından, kalbe (damarlara) sempatik etkir. Bu kalpteki H 2 üze-
line etkiyle açıklanır.
Toksikoloji: Histamin, vücutta histamin liberatöıü denen ve aşırı
dozda histamini serbest hale getiren maddelerden sonra zararlı etkiler
yapar. Histamini serbest yapıcı maddeler alasında dekstran, ovomu-
koid, polivinil prolidon, yılan zehiri ve diğer zehirler gibi toksinlerle
d-tubokürarin ve 48 / 80 denen paıa metoksifeniletilamin terkipli mad-
de ile striknin, morfin, sulfamid, penisillin, safra, tripsin, lizolesitin gibi
kimyasal maddelerle soğuk, sıcak, UV ve X ışını gibi fizik ajanlar da
bulunur. Bunların etkisiyle mastositlerin membranı erir ve buradan
alınan kanda histamin çoğalır. Bu önce deride kaşıntı ile bunun yanında
önce geçici olan hipotansiyon sonra da geçici olmayan kollaps görülür.
Histamin duyar kimselerde kafa içi damar genişlemesi ve pülzasyon
artması yaparak baş ağrısına neden olur. Fazla doz injeksiyonun sonucu
olan ve deneysel olarak gösterilebilen ve muhtelif nedenlerden dolayı
sık görülen zehirlenme halinde injeksiyon yerinde şişme, kızartı, kaşıntı
yanında baş ağrısı, yüz ve boyun kızarması, sistolik basıncın 90 mm den
aşağı olması (hipotansiyon), hızlı nabız, dispne, tiraj kornaj (bronş-
larda mukus ifraz fazlalığı ve spazmdan), kusma, diare (mide ve barsak
kasılmasından) kanlı konjonktiva yanında en önemli olarak kollapsla
eksitus görülür. Histaminin yaptığı histamin şoku denen hipotansiyon
hali yanında kanın, kapiller permeabilite artmasından dolayı kapiller -
den dışarı sızarak el, yüz şişmesi şeklinde şişlik görülür. Bu olay oluşur-
ken kanın dışarı sızması ile azalan kan hacmından, kalbe dönen kan mik-
tarı da azalarak şokun vahamet derecesi de artar. Histamin şoku yanın-
da proteinli madde zerkinden veya yılan zehiri ve arı sokması gibi ya-
bancı proteinlerin hasıl ettiği zehirlenmeleıde görülen protein şoku ile
aşı, serum uygulamasında görülen antijen-antikoı- birleşmesi sonucu
olan yine protein tabiatlı maddelerin yarattığı anaflaktik şokun ve trav-
matik şokun da bilinmesi gerekir. Anaflaksi şoku kanda histaminin art-
ması yanında heparinin de artmasına bağlı kan pıhtılaşmasında gecik-
me yaptığından, diğer şoklardan ayrılabilir. Allerji denen ve kesinlikle
izahı mümkün olmayan olaylarda, histaminin veya H substans denen
maddenin artması düşünülmektedir.

25
H Substans: Histamin, heparin, 5 HT olarak üçlü bulunur. Hista-
min kanda litıede normalde 20-50 gama dozda bulunur. Kan hücre-
lerinden lökositler ve özellikle bazofil lökositler fazla heparin ihtiva eder.
Mast hücreleri denen bir cins lökositler ise heparinle beraber histamin
de ihtiva eden hücrelerdir. Mast hücreler bazofil lökositlere benzerler.
Histaminin sebep olduğu kapiller genişlemesi sonucu kalbe az kan gel-
diğinden bunu telafi için kalp hızlanır. Bu taşikardi dahili sızmaya,
kanamaya karşı kompansatris, önleyici reaksiyondur.

Histamin etkilerinin oluşuna göre 2 cins leseptör kabul edilir:

1 - Hj reseptörleri ile ileum, bronş düz kaslarına konlraksiyon


yaptırır ve kapiller permeabiliteyi arttırır.

2 - H 2 reseptörleri ile mide salgısı artar. Kalpte taşikardi görülür.


Histaminin fizyolojik fonksiyonu: Damara etkiyerek enflamasyom n
gelişiminde rol oynar. Buna karşıt ön hipofizden ACTH salgılanır.
Bu da sürrenal korteksinden iltihaba mani olucu antienflamatuar
kortikosteroid salgılatır. Bu surettle iltihap yapacak mikrop veya ze-
hirli maddenin histamin ve benzeri maddeleri ortaya çıkarmasıyla
başlayan yangı (iltihap) denen değişmelere karşı vücut tedbirler almış
olur.

Histamin'in Patolojik Rolü: Patolojik veya deneysel olaylardan


allerji, sensibilizasyon, anaflaksi olaylarında histamin rol oynar. Aller-
jide ciltte prürit, ekzama, sindirim kanalında diaıe, kusma, solunum
yolunda astım, saman nezlesi, kanda eozinofili gibi olaylar görülür.
Bütün bu olaylardan histamin tek olarak mesul tutulanız.

Duyarlılık: Deney hayvanlarından en duyar kobay, sonra tavşan,


kedi ve köpektiı.

Histaminin Kimyasal Kontrolü: Histamin'in kromatografik ola-


rak aranmasıyla veya imidazol çekirdeğinin tespitiyle yapılır.

Histaminin Biyolojik Kontrolü:

1 - Kobay ile umunda kontraksiyon


2 - Köpekte, miele salgısının artmasının kontrolü
3 - Kedi ve köpekte hipotansiyon
4 - Duyar insanlarda Levis üçlü cevabının görülmesiyle, histamin
etkileri teyid edilir.

2
5 - Kobaylarda astım krizleri gözlenerek
Preparat: Klorhidrat ve fosfat histamin tuzları kullanılır.

Histaminin Kullanıldığı yer:


A) Teşhiste:
1 - Sinir felcini taklid eden paraplejinin, histerik veya organik ol-
duğunun teşhisi için.
2 - Gangrenli bölgenin amputasyonundan önce dolaşım kabiliyetini
ölçmek için
3 - Mide sekresyonunu ölçmek (asit, pepsin aranması için)
4 - Feokromositom teşhisinde 0.01-0.05 mg. histamin IV. zerkten
sonra 1-2 dakika içinde hipertansiyon krizi yapar.
B) Tedavide:
1 - Periferik vasküler hastalıkları damar genişleterek tedavi için
iontoforesis'le.
2 - Kronik kas, mafsal romatizmaları soncu miyalji, nevralji,
artralji, lumbago veya zonada ya ionizasyonla veya pomad şeklinde
kullanarak damar genişletmek için.
3 - Küçük dozlarla desansibilizasyon için.

ALLERJEN MADDELER

Sindirim yoluyla alınanlar Gıda: Yumurta, süt, balık, midye, is-


tiridye
İlaç: İyot, sulfam.it, barbitürikler, sa-
lisilat, penisillin.
Inhalasyonla alınanlar Hayvani tozlar: Kıl, tüy
Bitkisel tozlar : Polen, spor
înjeksiyonla alınanlar İlaç: Serum., antibiotik, lokal anes-
tezikler.
Hayvani zehir: Arı ve diğer böcek ze-
hirleri
Cilde dokunma Güzellik müstahzarları olan boyalar,
renkli maddeler, kremler.
Vücutta Histamin Kaynağı: A- Alınan gıdalardan barsak bakterileri
tarafından yapılır. Karaciğerde yıkılır.
B- Bazafil kan hücreleri olan masta-
sitler denen hücrelerden salgılanır.

2
Betazol (Histalog): Bu H 2 reseptörleri uyarır ve mide sekresyonunu
artırır. Pentag&strin'den önce mide sekresyonu inceleme testi için kul-
lanıldı. Pentagastrin gastrit denen mide sekresyon maddesinin aktif
kısmıdır. Molekül yapısında Ala-Try-Met-Asp-Plıe-NH 2 veya modifiye
N-butil-oksi-karbonilbeta şekli bulunur. Mide sekresyonunu ve pankreas
sekresyonunu kamçılar. Bu nedenle ve histamin ve Betazol'den yan etki-
leri de az olması nedeniyle 6 gama / kg cilt altı yolla injekte edilerek
tercihen kullanılır.

•CH 2 -CH 2 -NB>2HCl


-N
^ BatazoKHistalog)

Dihidroklorür
Antihistaminikler:

Antijen ve protein tabiatında olan sayılamıyaeak kadar fazla mad-


deden ileri gelen histamin ve benzerlerinin hasıl ettiği allerjik reaksiyon-
lara karşı kullanılan maddeler antihistaminiklerdir. Önceleri histamin'e
karşı kanda bulunan histaminazın kullanılması düşünülmüştür. Diami-
noksidaz da denen histaminazın yabancı bir protein (polipeptid) ol-
masından, yapacağı reaksiyonlardan ağızdan alındığında mide suyunda
etkisiz olmasından dolayı histaminaz kullanılamaz.

R 1V H H R
\ I ı /
X-C-C-N
H H X R

A nt i h i» t a miniklerin genel
f ormülu
Histaminaz domuz böbreğinden izole edilmiş anlatılan nedenlerden
başarılı olamamıştır. Histaminin yaptığı tansiyon düşmesi ve bronş
daralması reaksiyonlarına adrenalin de kullanılmış iyi gelmesine rağmen,
adrenalin özellikle bilinen antihistaminik değildir. Histamin arasında

2
aynı reseptöre otuımak için bir yarış konudur. Reseptöre antihis-
taminik madde histaminden önce oturmakla histamini etkisiz kılmak-
tadır. Adrenalin ise teşekkül etmiş tansiyon düşüklüğü veya bronş
daralmasını tamir etmektedir.
Histaminazın allerjik reaksiyonlar yapması sonucu araştırmalarla
etkili olarak etilen diamin (N-CH 2 -CH 2 -N) bulundu, bu yapıya radi-
kaller ilavesiyle çok yeni sentetik aııtihistaminikler elde edildi. Bunlar
histamine en duyar olan kobayda histamin şokuna veya insanda Levis'in
31ü cevabına (papül, ödüm husulüne, permeabilite artmasına, kızarma
husulüne) mani olduklarından antishistaminik grup olarak sımflaııdı-
dırılırlar.

Antihistaminik Maddenin Denenmesi:

1) Kilo başına 0.5 mg 1 / 2 saat önce verilen antihistaminik bronş


spazmına mani oluısa (prevention).
2 - Bir grup kobaya histamin zerkedilir beşer dakika ara ile kobay-
lara antihistaminik zerk edilir. Kobayların antihistaminik madde ile
histamin etkisinden (bronkospazm) dan kurtulup kurtulmadığı ince-
lenir.

3 - Kobaya, öldürücü dozda histamin verilmeden önce, antihisya-


minik madde verilerek, histaminin öldürücü dozuna engel olup olmadı-
ğı incelenir.
4 - Histaminin kobay ileumuna kontraksiyon yaptıran etkisine
antihistaminik maddenin engel olup olmadığı tesbit edilir.

Antihistaminik Etki Gösterenler:

F 883, F 933 gibi sentetik sempatolitikler kobay ileumu üzerine his-


tamin kontraksiyonuna antagonist etkirler. Fakat insan için bu madde-
lerin yüksek dozları toksisite gösterdiği için tedavi amacı ile kullanılmaz.
Vitaminlerden C, D vitaminleri ile ACTH ve Adrenalin histaminin da-
marladaki permeabilite artırıcı etkisine engel oıur. Antihistaminikler
ise reseptörler üzerine histaminle yarışarak etki eder. Bunlar çoğ-
ğunlukla H, reseptörüne antagonist etkirler. Bunlardan ilk bulunan
Antergandır. H, reseptörleri, damar, bronş ve barsak üzerinde bulunur,
ayrıca permeabiliteyi de artırır. Madde salgısına ise etkimez.
Antergan: Bu antazolin (antistine) e benzer formüldedir. Hista-
minin kobay öldürücü dozunu 20 mg / kg dozda önler. Yan etki olarak
sindirim sistemi bozukluğu ve baş dönmesi yapar.

2
Bildirilen hu yan etkileri olmayan maddeler elde etmek üzere ya-
pılan araştırmalar sonucu aşağıdaki antihistanıinikler elde edildi:

Neoantergan: (Mepiramine)

Mepiramine : Kobayı, histaminin 220 öldürücü dozuna karşı ve


aynı zamanda daha az zehirli olarak korur. Neoantergandan sonra bu-
lunan Benadryl (Difenhidramin) Amerikalıların bulduğu ve Anteı-
gana yakın formülde bir maddedir. Bu maddeler antihistaminik etki-
ler yanında santral sinir sistemine sedatif ve depressör etkiyerek uyuk-
lama ve dalgınlık yapar. Antikolinerjik, antispazmodik etkisinden do-
layı, rijidite ile kendini gösteren parkinsonda rijidite ve spazm giderici
olarak kullanılır. Aynı zamanda lokal anestezi de yaparlar. Benadril,
novokainden 10 defa daha lokal anestezik etkir. Benadril, göze damla-
tılınca sempatomimetik etki ile midriyaz yapar. Benadril (difenhidra-
min) in kloroteofillinle karışımı Dramamine ismi ile gebelik kusma-
larına ve ulaşım araçları tutmalarına karşı kullanılan bir preparattır.
N-CH 2 -CH 2 -N (etilendiamin) iskeletindeki N lardan biri fenotiyazin
iskeletindeki N la birleştirilerek psikosedatif veya antiparkinsoniyen
ilaçlar elde edilir. Bunların psikosedatif antiparkinsoniyen etkileri ya-
nında etilendiamin radikalinin antihistaminik etkileri de görülür. Di-
ğer fenotiyazin derivelerinde antihistaminik etki gizlidir. Yalnız Pro-
methazine (Phenergan) histaminin 1500 öldürücü dozuna karşı koruyu-
cu etkisinden başka deneysel akciğer egü ödemi husulüne mani olucu
ve sedatif etkilidir. Ayııca hipnotik, lokal anestezik etkileri de vardır.
Uyku vermesinden dolayı antihistaminik (energan) akşam alınma-
lıdır.

Sandostene: (Thenalidine) Thenopheno piperidin'dir.

Histamin'in yaptığı kapiller permeabilite artmasına azaltıcı hatta


empermeabl yapıcıdır. Antikolinerjik ve kuvvetli atropin etkilidir. Se-
datif, fakat hipnotik olmayan ve orta derecede antihistaminik etkili
bir maddedir. 0.025 gr lık tabletleri vardır.

Phenindamine: (Thephorine)

Antihistaminik etkisine sempatolitik ve parasempatolitik ve anal-


jezik etkiler de katılır. Ayrıca prometazinden farklı olarak hafifçe
eksitandır. Synopene ve Allercur, Soventol, Diparaleıı, İncidal ise yeni
antihistaminiklerdendir.

20
Phenergan (Promethazin):

Fenotiyazin radikali ihtiva eden antihistaminiktir. Çok ve uzun et-


kilidir. Kobayda histaminin letal dozunun 1000 misline tahammül etti-
rerek ölüme mani olur.
Pripelenamine (Prybenzamine): Kuvvetli antihistaminiktir.

Antihistaminiklerin Etkileri:

Histaminin düz kasta yaptığı kasılmaya, bronş, barsak spazmları-


na ve histamini (0.5 mg IV) kobaya zerkedince meydana gelecek ölü-
me, önceden antihistaminik madde verilmek suretiyle preventif, önleyici
etkisi gösterilebilir. Aynı zamanda, histaminin yaptığı damar genleş-
mesi (hipotansiyon) arazlarıyla ve ödem husulü de önlenebilir. Antihis-
taminiklerde, antianaflaktik etki de vardır. Bu önce yabancı protein
injekte edilerek lıassaslaştırılmış kobaya, aynı proteini 20 gün kadar
sonra zerketmekle oluşan anaflaktik arazların (anaflaksi şokunun) anti-
histaminik verilen ve verilmeyen kobaylarda mukayese edilmesiyle
anlaşılır. Antihistaminiklerin en etkilisi fenergandır. Sonra piribenza-
min, neoantergan, benadril ve diğerleri sıralanarak en zayıf olarak
antistin (antazolin) gelir.

Antihistaminiklerin Diğer Etkileri:

1 - Birkaçı stimülan fakat çoğu sedatiftir. Çocuklarda hipno-sedas-


yon ve öksürük kesici olarak kullanılırlar. (Oksomemazin: fenotiazin
derivesidir.)

2 - Bulantı kesici olduklarından ulaşım araçları hastalıklarına kar-


şı da etkilidirler.

3 - Hafif atropinik etki de gösterirler.

4 - Ciltte kaşıntıya karşı sürülürlerse, lokal anestezik etkilerden do-


layı faydalı olurlar.

Yan etkileri:

Bulantı, kusma, baş dönmesi, uykuya meyil, nadiren agranülos±toz


yüksek dozda psikomotor eksitasyon ve epileptıform konvülsiyonlaı -
yapar. Atropinik etkiden dolayı ağız kuruluğuna sebep olur. Nadiren
kendileri de deriye sürülürken allerji yaratabilir. Cyolizin gibi, gebelik
kusmasına karşı kullanılırken teratojen etki görülmüştür.

2
Etki Tarzı:

Antihistaminikler histamiııi tahrip etmez. Histaminle yarışarak


histaminin yapıştığı reseptörlere önceden oturup histamini açıkta bı-
rakırlar. Allerjik reaksiyonlarda, vücudu immünize etmez. Ancak semp-
tomlara karşı (semtomatik) etkir. Fenarganın etkisi 4-12 saat sürer.
Teforinde santral sedatif etki yok, aksine stimülandır.
Kinetik, Alınma ve Atılma: İsteı ağızdan, ister parenteral yolla
kolay absorbe olur. Etki 4-6 saat sürer, karaciğerde tahrip olarak atılır.

Kullanma Yeri:

Allerjik hastalıklar denen ürtiker (kurdeşen), quinke edemi, vazo-


motor rinitis, saman nezlesi, ilaç duyarlılığı, kaşıntı, serum hastalığı,
temas dermatiti, eksema dermografizm de oldukça iyi neticeler verir.
Astımda zayıf netice verir. Parkinson rijiditesine ve bulantı, kusmaya
iyi gelir. Hibeınasyonda litik kokteyl denen, fenargan largagtil, pet-
hidine karışımı vücut hararetini 33 ° ye indirerek, ameliyatı ağrısız hale
getirir.
Antihistaminikler, ağızdan 50-100 mg. dozda 3-4 defa tekrar-
lanabilir. Prurit ve diğer cilt reaksiyonlarında, multipoten antihistami-
nikleriıı antihistaminik ve lokal anestezik etkileri sinerjik etkiyerek daha
çabuk ve kolay tedavi edici olur. Saman nezlesi, quinke ödemi gibi du-
rumlarda mukozalara efedrin gibi vazokonstriktör etkili maddeler an-
tihistaminiklerle beraber verilince daha iyi neticeler abnır. Astım bron-
şial veya migren gibi allerjik veya muhtelif nedenlerden olabilen hasta-
lık veya semptomlarda etkenlerin fazla veya karışık olmasından dolayı
antihistaminiklerle diğer ilaçlar birlikte verilir. Mide salgısının hiper-
sekresyonuna antihistaminikler atropin gibi antisekretuar etkir. Anes-
teziyolojide litik kokteyl vermekle ameliyat esnasında libere edilecek
histamin ve reaksiyonlar da önlenmiş olur. Oto kullananların antihis-
taminikteki hipnotik etkiden dolayı antihistaminik almamaları tavsiye
edilir. Pomadlar antistaminik olarak iyi netice verirken bazan da tek-
rarlanan pomad sürme sonu paradoksal olarak duyarlılık yaratabilir.
Yan etkilerinden dolayı antihistaminiklerin reaksiyonları kontrol edi-
lip, denendikten sonra kullanılır.

Etki Özelliği:

1 - Antihistaminiklerin geçici olan etkileri bunların yıkılmasıyla


ve eliminasyonla kaybolur.

2
2 - Antijen-antikor birleşmesinde, histamin liberasyonuna mani ol-
mazlar.

3 - Antihistaminikler histamini tahrip etmez veya histaminazı art-


tırmazlar. Aynı zamanda organizmada birikebilirler. Tedaviyi kesmek
gerekebilir.
4 - Sempatolitik veya parasempatolitikler gibi antistaminikler de,
yalnız organı uyaran histamin'e organı duyarsız kılarlar.
Antihistaminik ve histamiııik madde arasındaki kompetisyonu
formül benzerliğine bağlamak mümkündür:

Hj Reseptörüne Etkili Aıılilıist.ıminiklc ı:


Kimyasal yapı Adı Özelliği

Kuvvetli antistamik az
Alkilamin Polaramine (deXclılorphenizamine) sedatif etkili

Antigistaminik sedatif,,
Etanolamin Benadryl (Diphenhydramine) antikolinerjik

Etilendiamine Antazoline (Antistin) (Zayıf) Antihistaminik

Antihistaminik kuvvetli,
Phenotiazine Promethazine (Pherneıgan) Sedatif

Karışık yapılılar Cyproheptadin (Periactin) Antihistaminik, Sedatif


Phenindamine (Tephorıne)
Thenalidin (Sandosten)

H2 Reseptörüne Etkiyen Antihistaminik:

Cimetidine (Tagamet):

Yeni bir maddedir. H 2 reseptörüne histaminle yarışarak etkir. Pen-


tagastrin'in stimulan etkisine de antagonisttir.

2
NCN
CHj CH2-8"CH2-CH2-NH-C-NH-CH3

I I
Cimetidine (Tagamet)

Kullanılma Yeri: Duodeııum ve mide ülserine kaışıdır. Bu tarz


etkiyen burinamid ve metilamid de vardır. Metiamid agranülositoz
yaptığmdan bugün terkedilmiştir.

/—\ CH2~CH2 ~CH2 _ C H 2 - NH - C - N H - C H 3


:N. NH S
Burimamide

CH3 | | -CH2-S-CH2-CH2-NH-C-NH-CH 3

HN N:
Met iamid

Kromoglisik asit: II t ve H 2 reseptörlerine etkimeden mastosid-


lerden histamin liberasyonuna engel olan yeni bir madde de kromog-
lisik asittir. Bunun (Lomudal) adlı prepratı, allerjik renitisleri önleyici
veya astım tedavisine yardımcı olarak kullanılır.

0 COONa

COONa

0 ' C H 2 * C H •CH2 • 0

OH

Acidc chromoqiycique (LomuJal)

2
SEROTONİNE (5HT)
Kan serumunun izole barsak üzerindeki konstraksiyon yaptırıcı

H
5-Hydroxy tryptamıne
(5 HT- SEROTONINEÎ
Serotonin, barsakta bol bulunmasından Enteramin adı da alır.
Sürüngenlerin derisinde, sümüklü böcek gibi mollüsklerin tükrük sal-
gılarında da 5 hidroksitriptamin benzeri etkili madde elde edildiğinden
Enteramin yerine Serotonin adı daha çok kullanılır.
Oluşumu: Serotonin triptofandan hasıl olur.

5 TH (5- Hydroxytriptamine)
25
Alınan 1 gr triptofandan 10 mg serotonin meydana gelir. Sentez
295. sahifedeki tablodan takip edilebilir.
Serotonin barsaktaki enterokromaffin hücrelerinde % 90 oranında
bulunur.

Ayrıca santral sinir sisteminde bilhassa kortekste az olmak üzere


beyinde de bulunur. Trombositlerde enterokromaffin hücrelerden ha-
sıl olan serotonin'in bir kısmı tutulur. Bundan dolayı bu hücrelerde de
bulunur.

Farmakolojik Etkiler:

1 - Kalp-Damar Sistemine: Doza ve denenen hayvan türüne tabi


değişik etkiler görülür.
Damarlar Üzerinde: Böbrek damarlarını daraltır. Bazı damarlarda
da önce daraltıcı sonra genişletici etkir. Ayrıca damar permeabilitesini
arttırır. Venler üzerinde ven trombozu gibi daraltıcı etkir. Kalp üzerin-
de ise inotrop ve kronotrop pozitif etkir.

Tansiyona Etkisi: Önce hipotansiyon sonra kısa süre hipertansiyon,


sonpa tekrar hipotansiyon yapar. Hipotansiyon atropinle giderildiğin-
den vagus etkisinden meydana geldiği anlaşılır. Serotinin daha çok hay-
vanlarda pulmoner damar daraltıcıdır.

2 - Düz Kaslara Etkisi: Uterus, bronş, barsak üzerinde daraltıcı


etkir. Enterokromaflin tümörlerinde bu nedenle bronş daraltıcı etki
görülür. Bronş kaslarına direkt etkiden ileri gelir. Bronşların kasılmasına
fenoksibenzamin ve lizerjic asit antagonisttir.

Sindirim Kanalına Etkisi: Barsak hareketlerini hızlandırır. Bunun


sonucu diare görülür (karsinoid'de). Ayrıca ülser yapıcı etkir. Vücuttaki
5HT'in % 90 i gastro-entestinal sistemde bulunur. Fizyolojik rolü
kesin.
3 - Allerjik Reaksiyonlara Etkisi: Kapiller permeabiliteyi arttıı-
dığından iltihapta rol oynar.
4 - Trombositlerin toplanmasını sağlar. Kanamayı önler.
5 - SSS'de uykuyu ve termoregulasyonu sağladığı kabul edilir.

Degradasyon (Yıkılması): MAO la okside olur. Sonra, aldehid re-


düktaz enzimiyle 5- OH-indol asetik aside (5HIAA) dönüşür. Karsinoid
halinde idrarla 5HIAA halinde atılır.

2
Karsinoid tümörler 5HT i fazla salgıladığı gilıi muz ve benzeri
meyvalarda da fazla 5HT olmasından yenmesinde idrarla fazla 5HT atı-
lir.
Etki Tarzı: Etkisi kompleks olmakla beıaber,

1 - Reseptörlere etkidiği, 2 - Asetilkolin, kateşolamin, histamin


ve kinin libeıasyonunu sağladığı kabul edilir.

Patolojik Etkileri:

a) Karsinoid denen barsak tümörlerinde çok salgılanır. Budadiare-


ye, astmoid dispne'lere sebep olur. Ayrıca önce kırmızılığa (damar
genişlemesinden) sonra damar daralmasıyla solukluğa neden olur.
b) Dumping sendromu denen, gastrektomi sonucu mide ve bar-
sakların çabuk boşalması ile bulantı, kusma, soğuk ter, hipotansiyon
belirtileriyle belirlenen bu sendromda ıolü vardır. Buna, sendrom'a
postpaıandial gastrektomise adı verilir.

Anti-Serotonin Maddeler:

I) Reseptörü inhibe eden ilaçlar:


a- Desernil (Methysergide), lizerjik asit içeren Ergot derive-
sidiı1. Uterustaki serotonin etkilerini önler.

COOH

TT
H
LYSERGfÇ ACİD
b- Periaktin: Siproheptadin, antihistaminik ve iştah açıcı etkir.
Binotiazin derivesidir.
c- Migristen (Dimetotiazin): Antihistaminik, antiemetik etkilidir.
II) Senteze Mani Olanlar: Paıaklorofenilalanin (PCPA): Tripto-
fandan Serotonin oluşunu engeller.

2
KİNİNLER (BRANDİKİNİN-KALLİDİN-KALLİKREİN)

Bıadikinin endojen vazodilatatör polipeptiddir. 9 amino asit


(nona.peptidden) yapılıdır. Plazmanın, alfa 2 glubulin fraksiyonundaki
bradikininojen ve kininojenden elde edilir. Bradikinin deyimi yavaş
hareket eden anlamına gelir. Bu etki kobay ileumu ve sıçan uterusunu
diğer kastırıcılardan daha yavaş kastırmasıdır.

Plazmin, tripsin ve yılan zehiri etkisiyle veya cam tüpte kanı çalka-
makla (enzimlerin aktive edilmesiyle) Bradikininojenden bradikinin
elde edilir.

Kininler (bradikinin, kallikrein, kallidin) alfa 2 globulin'lerden


enzimatik yıkılmayla elde edilen polipeptidlerdir. İltihap oluşumunda,
vılan, böcek ısırmasında veya kanama sonucu gelişen pıhtılaşma es-
nasında kanda çoğalır ve kininazla ağrının oluşumunu, bıonş kasılma-
sını, kapiller permeabilite artması gibi olayları yıkılırken ya doğrudan
doğruya ve P G leıle beraber yapar.

Bradikininin Farmakolojik Özellikleri:

1- Damar Genişletici Etkisi: İnjekte edilen bradikinin etkisiyle


kapiller genişler bunun neticesi dolaşan kan perilerde ve bilhassa yüzde
toplanarak kırmızılık ve ateş bas^nası duyusu yapar.

2 - Kapiller Permeabiliteyi Artıran Etkisi: Bu etkiyle ödem, iltihap


yapıcı ve ağrı yapıcı etkir.

3 - Kalbe Damara Etkisi: Tansiyon düşürür, bunu taşikardi ile


kalpteki debi artması takibeder. Koroner genişletir. İzole kalpde bra-
dikinin inotrop pozitif etkir.

4 - Düz Kaslar Üzerine Etkisi: Organ ve cinse göıe bradikinin'in


etkileri değişiktir. Kobay ileumu üzerine yavaş kontraksiyon yaptırır.
Kasın gevşemesi de yavaş olur.
Bronş daraltıcıdır. Bronş daralmasına karşı Aspirin ve fenilbu-
tazon antagonisttir.
5 - Bradikinin, Antidiüıetik hormon liberasyonunu stimüle eder.

Bradikinin tükrük damarlarını genişleterek tükrük salgısını artırır.

Kallikrein: Hageman Faktörü etkisiyle prekallikreinden veya


bradikinojenden oluşur ve iki şekilde bulunur.

2
A) Doku Kallikreini (Kallidin, dekapeptid)
B) Plazma Kallikreini.
Bunlara etkiyen amino peptidazlarla bunlardan, da kininler (bra-
dikinin) meydana gelir. Hangi suretle oluşursa oluşsun etkiler aynıdır.

ANGİOTENSİN:

1898 de Tigersted ve Bergman, tavşan tansiyonunu yükselten mad-


deyi böbrekten elde ettiler.

Bu iyi anlaşılamayan maddeye 1920 ye kadar " R E N İ N " adı veril-


di. 1934de Goldblatt, hipertansiyonu renal arteri daraltarak meydana
getirdi. Foreman ve Page de sempatektomize köpekte de Goldblatt'ın
tecrübesini gösterdi.

Angiotensinin, nefrektomi ve hipofizektomiden sonra ela kanda


bulunmasından böbrekle ilgisi ve renin'in aktive olmasıyla meydana
geldiği anlaşıldı. Plazmada hipertansinojen'den hipertensine döndüğü
bilinmektedir.

Angiotensin at, sığır, domuz plazmasından yarı saf elde edilip


incelendi ve termostabl, 8-10 amino asidden ibaret polipeptid olduğu
anlaşıldı.

Angiotensin 2 şekilde bulunur: Angiotensin I ve Angiotensin II.

Angiotensin II aktif şekilelir. Plazma enzimleriyle Angiotensin II


haline gelir.

Angiotensin'in etkileri:

a) Vazokonstriktör
b) 8 amino asitden ibaıet
c) Plazma alfa 2 globulin fraksiyonundan enzimle salgılanır.

Angiotensin'in Etki Tarzı:

Düz kas üzerinedir. Sıçan, kedi, köpek, kobay, tavşan uterusuna,


köpek, sıçan, kobay, kedi barsağına, idrar ve safra kesesine, bronş
kasma, izole ureter, köpek retraktör penis kasına, dorsal sülük sırt
kasma, kedi pupillasına, membran niktitans'a etkir. Bu etkiler atropin'le
de görülür. Bunun için angiotensin muskulotrop ajandır.
Ne sempatik ne de parasempatik etkiyen madele grubunda eleğildir.

2
Angiotensin düz kasa stimulan etkir, bu adrenerjik veya kolinerjik
mekanizmayla olmaz.
Angiotensin, kobay ileuınu ve sıçan uterusunda direk ve indirek
2 mekanizmayla etkir.
1 - indirek etki asetilkolin çıkararak etkir. Bu etki atropiıı'le
giderilir.
2 - Uterusu kastırıcı etki ise atropinle giderilemeyen angiotensin'in
direkt etkisidir.

Angiotensin'in Organa Etkisi:

Kardiovasküler sisteme: IV verilince tansiyon yükselticidir. Bu4-6


dakikada normale döner, pressor etki süresince bradikardi de görülür.
Deri altı, IM, IP angiotensin verilse tansiyon yükselmez. Bu yol-
dan yavaş absorpsiyon dozajı tansiyon yükseltmeye kafi gelmez. Tek-
rarlanan dozları angiotensin'de taşiflaksi yapmaz.
Angiotensinin pressor etkisi: Adrenerjik blokad veya kolinerjik blo-
kadla giderilemez. TEA, bir ganglion blokeridir. Angiotensinin pressor
etkisini arttırır. Bu etki, ganglion blokadmdan sonra epinefrin'in
artan etkisine benzer, insanda angiotensin takriben norepine frin-
den 10 kere daba pressor etkilidir. Yalnız angiotensin'in kalpteki
bradikardi yapan etkisi atropinle giderilir. Norepinefrine ve angi-
otensin'in pulmoner dolaşıma etkisi mukayese edilince norepinefrin
pulmoner elolaşıma vazokonstriktör etkidiği halde angiotensin etkimez.

Böbrekte: Normal tansiyonlu kimsede angiotensin böbrek damar


rezistansını arttırır.
Uygıdama Yolları: Angiotensin IV olarak yavaş verilir. Serum
fizyolojik veya glukoze injektabl solüsyon olarak dakikada 3-10 gr
IM ve subkütan ela verilir.
Norepinefrin'den 10 defa daha fazla vazokonstriktördür. Nor-
epinefrin 3 dakikada azami olur. Kestikten sonra 4 dakikada etkisi
biter, Angiotensin 2-6 dakikada azami olur, 2 dakikada etkisi biter.
Angiotensin taşiflaksi yapmaz. Damar dışına sızması da zararsız-
dır.

Absorpsiyon-Akibet ve Atılma:
Meçhuldür. Hipertansiyonlularda normotansiflerelen fazla angi-
otensin bulunur.

0
Preparatları:

1-1- asparagin.il 5-1- valilangiotensin oktapeptid (sentetik angioten-


sin) dir. Bir fialde 2.5 mg liyofilize toz halinde bulunur. Özel vialde 38"
F de yalnız 1 ay saklanabilmektedir.
Angiotensin'in, nonspesifik inhibitörü papaverin ve nepressol-
dur. Halen incelenen bazı oligopeptidlerin de spesifik etkidikleri bilin-
mektedir. Bunlar ya angiotensin II nin reseptöre etkisini veya an-
giotensin II ye dönüşmesini enzim üzerine etkiyerek engeller, inhibe
eder.

PROSTAGLANDİNLER:

Kurzrok ve Lieb ile Golbdlatt ve Von Euler, vesikül seminal veya


prostat sıvısının uterusu kastırdığını ve damar genişlettiğini gösterdiler.
Prostaglandinler 20 atomlu yağ asitlerinden yapılıdır. Vücutta muhte-
lit organlar tarafından da sentezi yapılır.
Kimyasal Yapısı: İsveçli Bergstrom tarafından prostanoik asit
oldukları siklik polienik yapılı oldukları gösterildi. Prostaglandinler
siklopentanik halkaya göre isimlenir. 2 OH grubu (alkol grubu) F,
bir alkol ve bir ketonlu E, çift bağlı olanlar ise A veya B prostaglan-
landin adı alır. Bunlar serileri gösterir. 1, 2, 3 rakamları ise çift bağları,
izomeri veya alt grupları da alfa ve beta gösterir. Buna göre PGE, PGF,
PGA gibi adlar alır.

Biyosentez: Dokuda veya hücre membranında arakidonik asit


gibi doymuş yağ asitlerinden komplike bir tarzda meydana gelir.

Dağılım:

a) Erkek ve kadında cinsel organ ve sıvılarında (vesikül seminal


sıvısında, amnios sıvısında, endometriumda) bulunur.
b) Santral sinir sisteminde
c) Mide, karaciğer, barsak gibi sindirim organlarında
d) PGEj, PGE 2 , PGA, böbrekte
e) Yağ dokusunda bulunur.

Farmakolojik Özellikler:

1 - Kalp-Damar Üzerine: PGE ve PGA intravenöz verilince tan-


siyon düşürür. PGF ise önce hipotansiyon sonra hipertansiyon yapar.

0
Damar genişletici etki periferik düz kas üzerine etkiden ileri gelir.
Hipotansiyonu giderici refleks yolla (inotrop ve kronotrop pozitif et-
kilerle de) kalp debisi artar.
2 - Böbrek Üzerine: PGE ve PGA, böbreğe gelen kan akımını ve böb-
rekten süzülmeyi yani diürezi artırır. Aynı zamanda Na atılışımda arttırır.

3 - Düz Kaslara Etkisi:

a) Sindirim Sistemine: Stimülan etkir. Bunun neticesi bulantı,


kusma ve diareye sebep olur. Mide sekresyonunu azaltır, ülser teşekkü-
lüne mani olur.
b) Bronşlara Etkisi: PGE bronş kaslarını gevşetir, PGF ise daral-
tır. P G E 2 ve P G E 2 bronş genişletici olarak aerosol olarak verilir. Bu
isoprenalin'den daha etkilidir. Fakat etki süresi kısadır. PGE'in bron-
kodilatatör etkisi beta adrenolitikleıle süprime edilmez.

c) Doğuma etkisi:
PGE ve PGF doğum esnasında kanda ve amnios sıvısında bulun-
masıyla uterusu kastırırken kollumu açar ve doğuma yardımcı olur.
Burada PGE, PGF den daha kuvvetlidir. Uteru»a bu kastırıcı etkisin-
den dolayı:

1 - Doğum esnasında doğumu kolaylaştırıcı


2) Doğumdan önce, düşük yaptırıcı olarak etkir.
Prostaglandin IV veya oral kullanılır. PGFa Dinoprost (Prostin
Fa) ve PGE 2 dinoproston adlı preparatları vardır.
4 - Proenflammatuar Etkisi: Prostaglandinler iltihapta ve ısı regü-
lasyonunda rol oynarlar. Aspirin ve fenilbutazon PG lerin yapımını
azaltarak iltihabı da önlemiş olur.
5 - Gözde: PG 1er göz içi baskısını arttırır. Glokomda tehlikelidir.
6 - Sinir Sistemine Etkisi: PG 1er sinapslara etkiyerek hayvanda
sedatif etki veya hareket azalması yapar.

7 - Salgılama Etkisi:
Gastrik salgılanmaela (gastrin) ve renin salgılanmasında rolü
kabul edilmektedir.
Yan Etkileri: Bulantı, kusma, ağrı, diaıe, broııkospazmdır.
PG İnhibitörleri: P G sentetaz enzimi üzerine indometasin ve sali-
silatlar inhibitör etkirler.

0
KAS GEVŞETÎCİLER:

Çizgili (istemli) kaslarda, kas kontraksiyonunun bloke edilmesi


sonucu kas gevşemesi olur. Bu gevşeme şu nedenlerden olabilir:
1 - Kas için gerekli (glikozun) monoiyodoasetik asitle parçalanma-
sının durdurulmasıyla kimyasal olarak.
2 - Kolinerjik reseptörlerin bulunduğu plakmotris'e etkiyen kiira-
rizan etkililerde görüldüğü gibi iletimin değiştirilmesiyle fiziko-kimya-
sal olarak. Bu da iki şekilde görülür:
a) Nondepolarizan (asetilkolinokompetitif etkililer) veya küra-
rimimetiklerdeki etki.
b) Depolarizan (asetilkolinomimetik etkililer) veya asetilkolino-
mimetiklerdeki etki
3 - Sinir ucunda meydana gelen asetilkolin'i enzimatik yolla etkisiz
bırakarak kas gevşemesi gizlenir.
Bu da iki tipte açıklanabilir:
a) Lokal anesteziklerle veya bazı toksinlerle, iletimin bloke edil-
mesiyle
b) Asetilkolin yapımı ve liberasivonuna etkiyen kolin asetilaz en-
ziminin blokaj'yla
4 - Mefenesin (Myanesin) ve diğerleri gibi bulbo-meduller olaıak
santral blokajla kas gevşemesi. Bu maksatla kullanılan ilaçların sınıf-
landırılması aşağıdaki tarzda da yapılabilir.
Kas Gevşeticilerin Sınıflandırılması:
A- Santral etkililer:
1 - Propandiol deriveleri:
a) Mefenesine
b) Metakarbamol
c) Karizoprodol
d) Stiramat
e) Meprobamat
2 - Benzoksazol deriveleri
a) Klorzoksazon (Paraflex)
b) Zoksazolamin (Zoxine)

0
3 - Tiazanon deri v eleri:
Kloımezanon (Trancopal)
B - Önemli diğer etkileri yanında Kas Gevşetici etkisi olanlar:

1 - Karamifen (Panparnit)
2 - Orfenadıin (Disipal)
3 - Prosiklidin (Kemadrine)
4 - Klordiazepoksid (Librium)
5 - Librium, Diazepam (Valium) GABA'minerjik sisteme etkir ve
bunun presinaptik inhibitcr etkisini kuvvetlendirir.
6 - Baklofen (Liaresal) santral inhibitör, nöron mediatörlerinden
olan GABA'nın form.ülüne benzer yapıda bir maddedir.
C- Kürar ve benzerleri gibi nöromüsküler jonksiyona etki sonucu
kas gevşetenler.
D- Dantrolene (Dantrium) gibi direkt kasa etkiyerek kas gevşe-
tenler.

SANTRAL KAS GEYŞETİCİLER:

Bunlar yeni maddeler olup, kas rijiditesi, santral kas spazmı,


Miyosit tortikolis, akut sırt ağrısı ile paralizi ajitan daki kas sıkışmala-
rına karşı etkilidir.

(Skletal-muscle relaxants) santral kas gevşeticiler, müsküler hipo-


toni yapıcılar da denen bu grup ilaçlar spinal ve mezensefalik inter me-
dier nöronlara ve bazıları da miyönöroal elemente depıessan etkirler.
Bunun sonucu spontan hareketler ile kas tonusu azalır. Bunların etki-
siyle nöromüsküler transmisyon azalmadan da bazan geçici gevşek kas
pazalizisi de meydana gelir. Sarhoşlarda görülen kas gevşetisi etkisi gibi.
Alkol ilk kas gevşeticisi olarak bilinir. Bunun gibi eter ve ben-
zer genel anestezik maddelerde kas gevşetme amacıyla kullanılır.
Fakat bunların hepsi ideal ve tam kas gevşetmezler. Araştırcılar ta-
rafından farmakolojik denenmesi yapılan, incelenen maddeler arasın-
tri-orto krezil fosfat da (TCP) vardır. Bu madde petrol ürünlerindendir.
Bu ürünü içeren tenekede bakiye kalarak içine zeytin yağı konmasıyla
zeytinyağına karışması ve yenmesi neticesi 1959 da Kuzey Afrika'da
zehirlenmeler ve zehirlenmelerden de kas gevşemeleri gözlendi. Gevşe-
melerin S.S.S. üzerine selektif depressant etkiden ileri geldiği anlaşıldı.

0
Yapılan incelemeler, benzoksazol derivelerinden benzimidozolün
de gevşetici etkidiğini ve bunun etkisinin de propandiol derivelerine
prototip (örnek) mefenesin gibi etkili olduğunu gösterdi.

Propandiol deriveleri:

A - l - a - Mephenesin (Myanesin, Tolserol): metilfenoksipropandiol


yapısındadır. Suda az eriyen beyaz kristalize toz olan mefenesin'in
tavşanlara intravenöz zerkinden sonra karın kaslarını gevşettiği gösteril-
di. Kilogram başına 50 mgr dozda verilince iskelet kasında kürar tarzın-
da felç meydana getirir. Bu felç kurardan farklıdır. Kürar nöromus-
küler blokaj yaptığı halde miyanesin intermedier nöronları bloke eder.
Mianesinde bu etkiden ayrı diğer bir etki daha vardır. Bu etki beyin ta-
banındaki nükleuslardan çıkan impulsların yayılmasına da engel olu-
cu etkidir. Bu suretle paralizi ajitanlı hastalardaki tremor ve rijiditeyi
ve teterazol konvülziyonlarını kaldırır. Aynı zamanda:

VC-OH
I
H - C - OH

Mefenezın H3C

1 - Strikninin yaptığı spinal konvülziyonlar.


2 - Tetanusdaki konvülziyonlar kalkar.
Ancak barbitüratların yaptığı kas gevşemesinde, beraber verilince
gevşemeyi artırıcı etkir. Mefenesin, barbitüratların uyku süresini de
potansiyalize eder. Yüksek dozlarda mefenesin EEG da uykudaki gibi
değişmeler yapar.

Mefenesin önceleri, analjezik, antipiretik ilâç olarak kabul edildi


ve anodin adıyla kullanıldı. Gliserolun i'enolik esterlerinin denenmesi
esnasında kobay ve tavşanda geçici felç gözlendiğinden bunun nedeni
intermedier nöıon blokajından olduğu anlaşıldıktan sonra kas gevşeti-
ci özelliğiyle kullanılmaya başlandı. Daha sonra yüksek dozların felç edici
(muscle paraliaan) olduğu da anlaşıldı.

0
Mefenesiıı'nin Etkileri:

Solunum ve Dolaşıma Etkisi: Orta dozları solunum ve dolaşıma et-


kisizdir. Yüksek dozları santral depressif etkiyle tansiyon düşürür ve
solunumu yavaşlatır.

Periferik sinirler ve kasa etkisi: Prokain gibi lokal anestezik et


kişinden bahsedilir. Fakat bu şüphelidir.

Mefenesin'ln vücuda alınışı: Mide, rektum, periton boşluğu, cilt-


altı dokular yoluyla vücuda girer. 1 saatte maksimal seviyede olur.
3 saatte etkisi azalmaya başlar.

Toksisite: Yorgunluk, kas yetersizliği ve sersemlik, baş dönmesi


yanında karaciğere zararlı etkileri de görülebilir. IV verilirse santral gör-
me ve işitme kusurları yapan yüksek doz, total paralizi ve hemoglobi-
nüri yaratır. Ayrıca gastrointestinal bozukluk meydana getirir.

Talamus ve talamus altından gelen serebral (kortikal) uyarıları veya


strikninden ileri gelen meduller konvülziyonları önler.

Multiple skleroz, parapleji, spastik kas felci ve parkinsonda 1 gram


günde 3-5 defa verilir, 1 gram Tolserol, IV tenatus konvülziyonunu kal-
dırır. Fakat yüksek dozu, hemoglobinürik nefroz yapar.

Mefenesin karbamat (Tolseram): 0.5 gr. lık tabletlerinden 1-2 gr.


dozda mephenesin yerine kullanılabilir.

H 2 -Ç-O-CONH 2
H-C-OH
I
H2-C-0
i
H3C
Mefenesin Karbomat
A - l - b - Metokarbamol (Robaxin): Beyaz kristal tozdur. Suda
%4 erir. IV kullanılır. 2-3 gr. verilir.

0
H^-C — O — CONH2

H-C-OH

H3CO

Metokarbamol
A - l - c - Karisoprodol (Soma) (Propanodiol dikarbamat): Beyaz
kristal tozdur, acı lezzetlidir. Suda az erir. 250 mg. lık kapsül, 350 mg.
tabletleri vardır. Günde 3 defada kullanılır. Analjeziklerle beraber veri-
len bir drogdur.

O Ç3 H7 CJH3 Ç
H 2 N-C- 0-CH2- C - C h ^ - O - C - NH - C H - C H 3
CH3
Karısoprodol (Rela, Soma)
A - l - d - Stiramat (Sinaxar): Karizoprodol gibi etkir. Kontraktür
halinde olan kas spazmlarında kullanılır. Analjeziklerle birlikte verile-
bilir. 200 mg. lık tabletleri vardır. Ağızdan 2-3 tablet verilebilir.

A - l - e - Meprobamat: (Equanil, Pertranquil, Miltown).


Yan etkileri: Barbitürat ve alkolü potansiyalize eder. Uyku basması,
alışkanlık ve özlem yaratır. Yüksek dozda fazla görülen bu araz her dozda

0
yapar. O zaman sinirden asetilkolin çıktığına göre ve kas da elektrikle
kasılabildiğine göre meydana gelen asetil kolinin, kasa gidemeyip resep-
töre etkiyemediği anlaşılmaktadır. Bu da nöromuskular kavşak mye-
neural elementte olmaktadır, dendi. Böylece kürar etkisinin periferik
olduğu anlaşıldı. Kürar'ın motor sinir üzerine ve aynı zamanda motor
sinirin sonlandığı kasa etkimediği ve yalnız myoneural element denen
orta (ara) kısma etkidiği anlaşılmış oldu.

Sinirden kasa geçen uyarıda şu 5 olay olmaktadır:

1 - Sinirsel akımın doğuşu

2 - Asetilkolinin veziküllerden serbest hale gelişi

3 - Plak motrisin (myeneural elementin) depolarizasyonu

4 - Kasın kontraksiyonu

5 - Myeneural elementin repolarizasyonu

Yukarda anlatıldığı gibi kürar ve benzeri etkiyen, myneural ele-


menti bloke edenler yanında, diğer kürarizan grup maddelerin ise başka
şekilde etkidiği anlaşıldığından, küraıizanlarm sınıflanması da şu şe-
kilde yapılmaktadır.

A) Depolarizasyona mani olanlar: (Asetilkolinokompetitif etkiyen-


ler) Kompetisyonla Etkiyenler:

1 - d-tubokürarin: Bu grupta bulunan tek doğal kaynaklı madde-


dir. Diğerleri sentetiktir.

2 - Gallamin (Flaxedil): Tubokürarin'den kısa süreli etkir. Gangli-


onlar üzerine ve histamin liberasyonuna kürardan daha az etkilidir. Yan
etkisi: Atropin gibi vagolitik etkir ve taşikardiye neden olur.

0
•CH^CHjN (CjH^-I.

-O-CH^CH2 N - ^ H ^ I -
t ^ > L - 0 - C H 2 - C H 2 - ' N - ( C 2 H 5 ) 3 l -

Benzkurin = Flaxedil (Gallamine)


(Benzcurini iodidum)
3 - Mytolan (Benzokinonium)

Benzokinonyum (Mytolan)
C h^ O*
<f r ^CH 2 -N-CH<H 2 <H 2 -NH-<^yNH-a^-CH 2 -CH 2 -N + - CH2-<( j)
^^ c'H c2H5
<-2hS O

4 - Dimetiltubokurarin (Mecostrin HCI)


5 - Isoksicurine
6 - Alcuronium (Alloferin) toksiferin'den geliştirilen semi sentetik bir
maddedir. Kısa süre etkilidir. Histamin liberasyonu yapmaz, az gangli-
oplejik etkili'dir.
7 - Pancuronium (Pavulon) bünyesinde 2 kuaterner azot taşıyan
steroid yapılı bir maddedir.
B) Devamlı depolarizasyon yapıcılar (Asetilkolinomimetik etkiyen-
ler):
1 - Suksinilkolin (Anectine)

9 S
(CH 3 ) 3 = N - C H 2 - C H 2 - 0 • C • CH 2 - CH 2 - c o - CH^ CH^ Na(CH 3 ) 3

Suksametonyum (Succinylchol ine)

2 - Syncurine (Dekametonyum: C 1 0 bromür) Heksametonyum gang-


liyon bloken, dekametonyum ise kürarizandır. Bu grup maddeler de
sentetikdir.
( C H ^ (CH3)3

//
N - ( C H ^ o — N

^ Br

Dekametonyum Bromid

Tubokürarin HCI:
Beyaz \eya sanmsı beyaz tozdur. Suda erir. Etki, kuaterner amon-
yum kökünden ileri gelir. Tubokürarinde 2 kuaterner amonyum kökü
aralarında 14 A° lük mesafede bulunur, d-tubokürarın, ağız yolundan
gayet yavaş absorbe olur ve absorbe olan bu doz etkimeden hemen
idrarla atılır. Bu nedenle kürar Intravenöz yolla vücuda verilir. IV ya-
pılan kürarın 1 / 3 ü değişmeden atılır, geri kalan ise etki ederken me-
tabolik değişmeye uğrar.
*

Etki tarzı: Kürar çizgili kasları felç eder. Ampulleri % 1 liktir.


1 cc de 10 mg olan kürar içeren 5 cc lik küçük şişelerde de bulunur.
IV 5-10 mg kuıar (d-tubokürarin) verildikten sonra önce göz kasların-
da ptosis görülür. Bu göz kapağı kasının felci neticesi olur. Dimetil tu-
tokürarin (Mecostin) 3 defa daha etkilidir. Göz kaslarından sonra yutma
konuşma kaslarının felci ve bunu da diyafragmanin felci takip eder. Gal-
lamine (Flaxedil), d-tubocurarin gibi 50-150 mg dozda ve aynı gaye ile
kullanılır. Isocurine, kas gevşmesi yapar. Nörolojik hastalıklardan ileri
gelen kas kontraksiyonunu giderici olarak kullanılır.
Antagonistleri: D-tubocurarin'in antagonisti, neostigmin ve edrop-
honium HCI (Tensilon) ve potasyumdur. Neostigmin ve edrophonium
IV 10-20 mg dozda verilir.
Eter, vinileter, halotan ve mekamilaminle neomisin ve bazı antibi-
biyotiklerden, hipopotasemi veya hiperkalemi gibi elektrolit bozukluğu
yapanlar kürar etkisini de arttırırlar.
Süksinilkolin grubuna ise d-tubokürarin antagonisttir. Antikoli-
nesteraz olan neostigmin, prostigmin, eserin, physostigmin, edropho-
nium ve K antagonist değildir. Kürar, myastenia gravisi taklit eder.

2
Kürar'da yan. etki: 1) Solunum felci 2) Histamin liberasyonudur.

Kurarın Tıpta Kullanılması:

1 - Cerrahide kas gevşetici, diğer genel anestezikleri potansiyalize


edicidir.
2 - Endoskopide bronş spazmını ve bunun meydana getirdiği sı-
kıntıyı giderir.
3 - Ortopedide arızalı ayağın gevşetilerek ameliyatla düzeltilmesini
sağlar.
4 - Konvülziyonlara karşı tedavide, konvülziyon şiddetini kırmak
için (Şok, insulin, kardiazol).
5 - Tetanozdaki konvülziyonlarda tedavi içine myastenia graviste
teşhis için kullanılır.

Âsetilkolinomimetikler:

Suksinilkolin (Anectine): Süklinilkolin'de iki molekül asetilkolin


bulunur. 3-5 dakikalık kısa süreli ameliyatta kullanılır ve plazma psödo-
kolinesterazı tarafından hemen tahrip olur. IV 10-30 mg histamin deşaı-
jı yapmaz. Salgı arttırır. Salgı artması atropinle giderilir. Yüksek,
aşırı dozu kasda ağrı yapar.

Etkisi: Asetilkolin reseptörleri üzerine etkir, reseptörde önce depo-


larizasyon yapar sonra reseptörü desansibilize eder. Kaslardaki gevşeme
neostigmin ve benzeri antikolinesterazlarla daha kötüye gider. Antago-
nist olarak antilkolinesterazlar kullanılmaz.
Kontrendikasyon: Hepatit olanlarda psödokolinesteraz azalmasın-
dan dolayı etki daha uzar, paralize duruma bazan hiç bir çare buluna-
maz.

Dekametonyum: (Syncurine)

1 cc de 2 mg içeren ampulleri mevcuttur. Tedavi 2-3 mg la yapılır.


Dekametonium, suksinil kolin'den daha uzun etkili fakat, tubokürar ve
benzerlerinden daha kısa etkilidir.

Doz ayarlaması:

Head drop metod: M.Rectus abdominus, tibialis, soleus, civciv öldü-


ren doz, fare diaframında kürar ile frenik sinirin kastırma gücündeki et-
kisizliğin saptanmasıyla kürarizan maddenin etkisi ve dozu tesbit edilir.
D-Dantirolenc (Dantrium) tipi direkt kasa etkiyerek kas gevşetenler:

H
Dantrolene (Dantrium)
Hydantoin derivesidir.
Direk çizgili kasa etkir.
Endoplazmik retikulum'da kalsiyum libere ederek etkir.
Endikasyon: Hemipleji, spastik felçlerdir.
Yan etki: Uyku, bulantı, kusma, karaciğer bozukluğu ve diyaredir.
İstemli kas çalışmasının durdurulması ve bloke edilebilme tipleri:
1 - Kasın enerji kaynağı olan glukozun monoidoasetik asille parça-
lanması durdurulursa kas için gerekli enerji sağlanamaz ve kas kasılma-
madan gevşek durur.
2 - Kolinerjik reseptörlerin plakmotris'deki kasılması önlenerek kas
gevşek kalır. Bu iki mekanizma ile açıklanır.
a) Asetilkolinokompetitif (non-Depolarizan) etkiyerek
b) Asetilkolinomimetik (Depolaıizan) etkiyerek
3 - Sinir ucunda meydana gelen asetilkolin'in etkisine ve dolayısıy-
la kasın kasılmasına engel olarak kasın gevşemesi. Bu da iki tarzda
görülür.
a) Kondüksiyonun, iletinin, lokal anestezik veya bazı toksinlerle,
blokajıyla
b) Asetilkolin yapan veya liberasyonunu sağlayan kolinasetilazın
blokajıyla
4 - Bulbomeduller blokaj yapıcılardan, Mephenesine, Myanesine,
Tolserol gibi intermedier nöronların blokajıyla da kas kasılması önlenir.
Çizgili kasların kasılmasına yukarda açıklanan tiplerden, plak matrise
etkiyerek kasılmayı önleyen kürardır.
GASTROİNTESTİNAL SİSTEME ETKİLİ İLÂÇLAR

Sindirim sistemi canlının vücuduna enerji sağlayan sistemdir. Ço-


ğunlukla normal olarak besinlerden enerji ağız-mide-barsak sistemindeki
sindirimle sağlanır. Ağızdan başlayan sindirimde dişler ve pityalinin
yetenekli etkisi yanında gerek salgı bezi gerek sindirim kaslarının armo-
nik fonksiyonu ile sistemin her kısmının çalışma gücünün artması ya-
nında azalması da sindirime etkir. Artan mide-barsak hareketinden dola-
yı rezorbsiyon ve kimyasal değişmeler için yeterli zaman sağlanamadı-
ğından alınan gıda hızla barsakları terkeder, gıdadan yarar yani sağlaya-
cağı enerji sağlanamamış olur. Mide-barsak hareketlerinin normalden
azalmasıyla barsak geçidinde artık, posa maddelerin geçişi yavaşlar.
Barsakta beklemek suretiyle, yıkım ürünlerinden belirli seviyede kala-
cakların seviyelerinin artmasına ve zehirli etkilerin yüksek seviyede kana
geçmesine olanak yaratılmış olur. Artan, azalan mide-barsak hareket-
leriyle olan bu değişiklikler, mide-barsak salgılarının yetersiz veya aşırı
olmasıyla da görülebilir. Mide asiditesinin artması hiperasiditeye, azalma-
sı ise hipoasiditeye neden olur. Az asidite ile gıdaların gerekli yıkılmaları
ile bunun sonucu beklenen enerji sağlanamaz. Artan hiperasiditeyle de
gereksiz ve diğer enzimleri ve ortamı yok eden zemin hazırlanıl. Bu
suretle hem asit artmasından şahsın şikayeti, ızdırabı ve bunun gide-
rilmesi çarelerinin aranması, zararı yanında hem de midedeki beklenen
değişmelerden hasıl olacak enerji (metabolik ürünler) elde edilemez.

Artan, azalan barsak hareketleri ile sindirim salgılarını normal se-


viyelere getirme sindirim sistemine etkili ilaçlarla mümkün olur.
Mide-barsak hareketlerini arttırıcı parasempatikomimetik ilâçlar
yanında bu hareketlen ve bunun yaptığı ağrıyı azaltan parasempati-
kolitikler ve narkotik analjezikler vardır.
Midedeki aşırı fonksiyondan meydana gelen ekşimeye (asit fazla-
lığına) antasid ilaçlar etkir. Bunun gibi barsakların yitirilen fonksiyonun-
dan ileri gelen konstipasyon (kabızlık) denen barsağın yavaş hareketler-
le çalışmasına kaışı da laksatifler etkilidir.

I. Artan Mide Salgısına Karşı Etkili İlaçlar:


Midede hidroklorik asid, alınan tuz, C 0 2 ve sudan midedeki fundus
hücreleri tarafından yapdır.

H2O + co2... > H 2 CO3


> NaHCOj + HCI
H2C03 + NaCl
> HCI + NaOH
H20 + NaCl .

5
HCI asid yapımı artarsa kimyasal ana maddeleri başka yöne kay-
dırarak bunun ya yapımının azltılmasma, ya meydana gelen asidi nöt-
ralize ederek, ya kolinerjik sinire antikolinerjiklerle etkimek suretiyle
sinirin salgısını azaltarak asit fazlalığı meydana getirmesini önler. Bu
suretle HCI asidin değişik yöntemlerle artan yapımı normale getirilmeye
çalışılır. Bunun aksi olan HCI noksanlığında da bunun yapımı sağlan-
maya çalışılır.

Hiperasiditeye, mide salgı fazlalığına etkili ilaçlar (Antiasitler-An-


tasitler):

Bunlar zayıf baz etki li maddelerdir. Mide sekresyonunu notralize


ettiği gibi pH yı 4-5.5 a değiştirdiğinden, mide pH sında etkili olan pep-
sin'in etkisini de inhibe ederler. Antiasitler 2 gruptur:
1 - Sistemik etkililer: Sodyum bikarbonat gibi, absoıbe olduktan
sonra alkolaz'a neden olurlar.
2 - Yerel etkililer: Bunlar insolubl olmaları veya absorbe edilme-
yen katyon olmaları nedeniyle vücuda geçemez, bulunduğu yerde etkir-
ler.

1- Sistemik Antiasidler:

Sistemik etkili sodyum bikarbonatın mide asidiyle, aşağıdaki denkle-


lemde gösterildiği gibi topik etkisi vardır. Bunun sonucu karbondioksit
çıkarır. Bu suretle, midedeki gaz, geğirmekle atılarak rahatlık sağlanır.
Soda olarak çeşitli maksatlar için yaygın kullanılan ve evlerde bulunan
sodyum bikarbonatın midedeki etkisi budur.

N ı H C 0 3 • HCI * NaCl * H 2 0 • CC^


Gaz çıkması süratli meydana gelir. Midedeki asidin nötralizayonun-
dan sonra absorbsiyonla kana ve ekstrasellüler sıvıya geçer, ayrıca id-
rarın alkalileşmesiyle idrara da geçtiği görülür. Bikarbonat midede asi-
di azaltınca hemen yeniden asit yapımını hızlandırır, kamçılar bundan
dolayı geçici bir nötralizasyon yaparken asit yapımım da hızlandırır.
Böylece önce asit azaltma, sonra çoğaltma gibi ikili etkidiğinden dolayı
iyi bir antiasit değildir. Hiperklorhidriye karşı 1-2 gr. dozda bildirilen
bu etkisine rağmen gerektiğinde kullanılır. Bu etki topik (yerel) asit gi-
derici etkidir. Bikarbonat ince barsaktan kolayca kana geçer ve meta-
bolik alkolaz yapar. Diyabet komasına kaışı 10-20 gr. dozda ağızdan
verilir. Kanda aseton, aseto asetik asit, beta oksi bütirik asit gibi mad-
delerin çoğalmasıyla ortaya çıkan asıdoz komasına karşı, bikarbonat sıs-
temik antiasit etkisiyle alkolaz yaparak engel olmaya çalışır. Pek acil
durumlarda da binde 12.5 gr. olarak 500-1000 cc. bikarbonatlı serum
damara alkaloz sağlamak, kan asidozunu nötralize etmek için verilir.

2 - Yerel Ântiasitler:
Bunlar ya:>
a- Midedeki asit ortamda, hidrojeni değiştirerek veya ince barsak -
taki alkali ortama hidrojen atarak etkirler.
b- Mide mukozasında ülser, gastrit neticesi yaralı dokuya pansuman
yaparak etkirler. (Aluminyum hidroksit kolloidal gibi).
c- Zayıf antiasit olan, doğal ve midenin pansuman yaptırıcısı mü-
koitin sülfürik asit (musin) salgılatırlar (Reglisse, Bizmut subnitrat
gibi).
d- Hafif antienflamatuvar, yerel iltihabı önleyici ve sikatrizan et-
kirler (Reglisse gibi).
2.1- Aluminyum hidroksit:

AK0H>3 • 3HCI t m i d e d e » Al C l 3 *3H20


Barsakta
Preparatları:
a- Aluminyum hidroksit jel süspansiyon (Amphogel, Creamalin):
Aluminyum hidroksit ve oksit taşır. Doz 0.6 gr. dır. Her dört saatte tek-
rarlanabilir.
b) Aluminyum fosfat (fosfoaljel): Dozu 0.8 ml. dir. Her 2-4 saatte
tekrarlanabilir. Konstipan etkilidir.
c) Aluminyum karbonat (Basaljel): Dozu 8 ml. dir. Her 2-4 saatte
tekrarlanabilir.
2.2- Magnezyum trisilikat:

M92Sİ3cfe * »2Mg* SSiOj* 2H 2 0


Doz: Her 4 saatte 1 gr. gerekirse verilebilir.
2.3- Kalsiyum karbonat:

CaC03+ 2 H + *Ca+ + H20 + CC^


Bu olay asit ortamda olur. p H 8 olunca tekrar CaC0 3 olur. Dozu
2 gr. dır. Gerekirse tekrarlanır. Konstipan etkilidir.

2.4- Magnezyum Oksit:


Süspansiyon halinde ise magnezyum hidroksidin hidratı veya (milk
of magnesia) adını alır. Bunun avantajı 1 gr. MgO in 50 mEq H + iyonunu
nötralize etmesidir. Yukarıda adı geçenlerden aluminyum hidroksit ile
kalsiyum karbonat insolubl ve konstipasyon yapıcıdır. Az solubl olanlar-
dan magnezyum tuzları ise laksatif etkilidir. Aluminyum, magnezyum
hidroksit ve magnezyum trisilikatın kolloidal şekilleri antiasit etki
yanında adsorban etki de gösterirler.

2.5 Bizmut tuzları:


Bizmutun tuzları (ağır metal tuzları) antiasit olarak etkirler. Bunlar
arasında bizmutun salisilat, sub-gallat, fosfat, bazik nitrat ve subnitrat
tuzları vardır. Bunlar nötralizan etkirler. Bizmut tuzları bazı kimse-
lerde baş ağrılarına neden olur. Ayrıca kostipasyondan şikayet edenlerle,
süt çocuklarında nitrit zehirlenmelerine neden olduklarından ihtiyatla
kullanılması gerekmektedir.

2.6- Kolloidal gümüş preparatları:


Argent colloidale, gastritlerde veya sistit, uretrit gibi iltihaplarda
yaraları topik etkiyle iyileştirir. % 0.2 lik solüsyonlar halinde kullanılır.
% 3 lük solüsyonları mukozalarda yeşil, mavi renklenmelerle belli olan ar-
jinizim denen zehirlenmelere neden olduğundan ihtiyatlı kullanılması
gerekir.

2.7- Reglisse (Meyan kökü):


Midedeki gastrit gibi yerel iltihaplanmalarda, antienflamatuvar
ve kabuk bağlayıcı (sikatrizan) etkili olarak kullanılır. Yapısındaki gli-
serizinik asidin DOCA gibi etkiyerek antienflamatuvar etkinin de mey-
dana gelen kortizondan ileri geldiği kabul edilir. Bu türde bir kortikos-
teroid etkinin ortaya çıkması ve kortikosteroidlerin birçok istenmeyen et-
kiye neden olmasından dolayı meyan kökünü ihtiyatla kullanmak ge-
rekmektedir.

2.8- Talk:
Magnezyum hidrosilikatın toz edilmiş şeklidir. Yanında az olarak
aluminyum silikat da bulunabilir. Suda, asit veya dilue alkalide erimez.
Midede pansuman yaptırıcı etkisinden dolayı 20-30 gr. ı suyla yapılan
süspansiyon şeklinde diğer maddelerin etkisizliğinde verilebilir.
2.9- Kil (IJolus alba):

Arjin, kaolen, aluminyum silikat hidratın toz şeklidir. Talk gibi etkir.
2.10- Karbon vejetal:
Toz edilmiş odun kömürü, gaz adsorbanı olarak kullanılır.
2.11- Karbon medisinal (Devai-Tıbbi karbon):
İnce toz edilmiş, kokusuz, lezzetsiz kömür adsorban olarak kullanı-
lır. Adsorbe eden kömürün atılması için ise ayrıca müshil verilir.

2.12- Karbon animal:


Odun kömüründen ayrı, kemiklerin ısıtılmasıvla elde edilen ve adsor-
ban etkili kemik kömürüdür.

II. Mide Salgısı Noksanlığım Tamamlayan İlaçlar:

Hidroklorik asit yetersiz salgılanır veya hiç salgılanmazsa, asit nok-


sanlığı ve bunun yarattığı pepsin etkisizliğine bağlı sindirimsizliğiyle
ilgili belirtiler görülüı. Proteinlerin sindirilmediği, dışkının muayene-
siyle görülebileceği gibi protein yetersizliği kan albumin fraksiyonları-
nın incelenmesiyle de görülür. En önemli olarak HCI noksanlığı bier-
mer anemisi denen demir noksanlığı anemilerine neden olur. Bu durumu
gidermek için şunlar kullanılır:

1 - Seyreltik hidroklorik asit:

Dilüe HCI, HCI in % 12.4-12.4 lık sudaki solüsyonudur. Seyrel-


tik HCI den 5 gr., 10 gr. pepsinle 100 cc. saf suda karışık bulunursa bu
solüsyondan yemeklerde bir çay kaşığı verilir.

2 - Klorhidrik asit limonatası:

Burada 8 kısım HCI, 892 kısım su ve 100 kısım basit şurup bulunuı.
Yemeklerde 1 / 4-1 / 2 su bardağı içilir.

3 - Pepsin:

Proteazları, pepton ve peptidlere yıkarak protein sindiriminde yar-


dımcı olan önemli enzimdir. 0.10 gr. pepsin, HCI asitli suda pişmiş,
ufalanmış 10 gr. yumurta akını 2-3 saatte eritir. Pepsin noksanlığıyla
protein sindirimi azalıı. Bunu telafi için koyun, keçi, sığır mielelerindeki
pepsin kurutularak kullanılır.
c) Çiııko sülfat (Sulfate de Zinc):
0.10 gr. yarını bardak suyla verilir. 0.30-0.50 gr. doza kadar arta-
bilir. % 1 lik solüsyondan 50 ml. verilir.

KUSMAYA KARŞI KULLANILAN İLAÇLAR: ANTÎEMETİKLER,


ANTİYOMİTİFLER:
Mideden gelen kusma duyularını, duyu sinirlerini anesteziye etmek
suretiyle kaldırmak mümkündür. Bunun için karbonik gaz çıkarıcı ma-
den suları, sodyum sitrat ve kloroformlu su yanında kokain, amilen ve
diğerleri gibi lokal anestezikler de kullanılabilir.
Metoklopranıid (Primperan): Trigger zon üzerinden etkir. Kusmayı
önler, uyku yapmaz. Yüksek dozları çocuklarda renal ve ekstrapiramidal
sistemde zararlı etkir. Doz: Günde 15-30 mg. verilir.
Nöroleptiklerden proklorperazin (Tementil) ile haloperidol sinir
sistemindeki diğer santral etkileri yanında trigger zon üzerine de dep-
ressif etkiyle antiemetik etki gösterirler.
Fenotiazinler, kusma ve baş dönmesini de önleyici etkirler. Bunlar
arasında Trietilperazin, Torecan, Paratiazin (Mediamer), Metopimazin
(Vogaleıı) bulunur. Somnolance (uykuya meyil) ve ekstrapiramidal
belirtiler yapabilirler. Bunun yanında etanolaminlerden Dramamin gibi
taşıt tutmalarında kullanılan ilaç da yer alır. Ayrıca piperazin türevlerin-
den Siklizin (Marzine) ve Sulpirid (Dogmatil) de antiemetiktir. Siklizin
gebelik başlangıcında alınınca malformasyona neden olmasından dolayı
kontrendikedir. Gebelik dışında alınabilir.

LAKSATİFLER
Halk arasında çeşitli sebeplerle laksatifler alınır. Bunların barsakta
kanama yapma gibi zararlı etkileri ve şiddet farkları olmasından dolayı
bilinmeleri önemlidir. Bunlar mekanizmaları açıklandığından beri me-
kanizmalarına göre sınıflandırılırlar. Etki şiddetleri farklarına göre ka-
tartik, purgatif, laksatif ve drastik gibi adlarla adlandırılırlar. Burada
barsaktan sıvının atılmasmdaki şiddet ve hız ifade edilir.

1 - İrritan veya Stimülan Laksatifler:


a) Hint yağı (Huile de Ricin, Castor oil):
Hoş olmayan lezzettedir. Ricinus communislerden elde edilir. İnce
barsakların üst kısmında hidrolize olarak çıkan risinoleik asidin irritan
etkisiyle lokal barsak motilitesi artar. Daha fazla irritan olan ve dras-

2
tik olarak adlandırılan kroton yağı (Huile de croton) ve kalomel bugün
kullanılmayan maddelerdir.

b) Antrakinon veya Emodin Alkaloidleri:

Kaskara, senna, rubarb, aloes, emodin alkaloidleridir. Bunlar alın-


dıktan 6-8 saat sonra kolonlara stimülan etkir.

c) Fenolftalein:

OH

OH

A
PHEN0LPHTHALE1N
Kalın barsaklara stimülan etkir. Barsaktan absorbe edilir. Ve saf-
rayla barsağa atılır, tekrar barsaktan absorbe olup yine barsağa dönmek-
le (enterobepatik siklusla) etkisi uzar.

2 - Şişme suretiyle Laksatif Etkiyenler:

Gerilme barsakta kuvvetli bir stimulustur. Gıdalarımız arasında


sindirilmeyen ve şişen maddeler de barsak hareketlerini arttırırlar. Bun-
lar arasında:

a) Hidrofilik kolloidler: Bunlar meyvalarm, gıdaların posalarıdır.


Kepek, agar bu suretle etkir.
b) Tuzlu Mühsiller veya Absorbe Olmayan Tuzlar: Magnezyum sül-
fat, magnezyum sitrat, magnezyum hidroksid gibi tuzlar yumuşatıcı
etkirler. Bunlar tuzlu olmaları nedeniyle barsağa suyu çekerek etkirler.

e) Yumuşatıcılar: Hastalık esnasında barsakta normalden değişen


absorbsiyo/na bağlı olarak dışkı pekişmesi olur. Bu pekişmeye engel ol-
mak için gliserin supposituvarları rektuma bırakılarak veya anal sfinke-
tere madeni yağ (vazelin) sürülerek veya dioktil sodyum sulfasüksi-

2
Cascara sagrada: Aktif maddesi kaskarin'dir. 0.25-1 gr. dozda kul-
lanılır.
Podofillin: Podophyllum peltatum rizomundan elde edilen reçine-
dir. Aktif maddesi Podofillotoksin'dir. Belladonlu podofillin hapları da
vaıdır. Bu galenik şekilde her pilül 0.03gr. podofillin ve 0.01 gr. bella-
don içerir. Bundan yatarken bir pilül alınır,
Beure de cacao (Kakao Yağı): Theobromo caeao'dan elde edilir.
29-35 0 de erir. Mekanik müshil etkisi gösterir.
Bunlar dışında laktoz, likid parafin, magnezyum sülfat, magnezyum
karbonat, magnezyum oksit, sodyum sülfat, potasyum fosfat, potasyum
sodyum tartarat, potasyum bitartarat gibi maddelerin diğer etkileri ya-
nında laksatif etkileri de vardır.

ANTİHELMENTİKLER

Helmentleıe karşı Antihelmentik ilaçlar kullanılır. Genellikle hel-


ment denen çeşitli muhtelif canlılar; insanların mide barsak kanalın-
dan giderek, ya gastroentestinal sistemde oturur ve barsak lumenini
tıkar veya kan hücreleri gibi diğer hücre ve dokulara yerleşip oturduğu
sistemlerde yerel veya salgıladığı maddelerle genel bozukluklara neden
olurlar.

Helment (makıo parazit) adıyla bilinen, canlılarda ortak yaşayan,


insan veya diğer canlılara zarar veren varlıklara karşı kullanılan ilaçlar
Antihelmentiklerdir. Bugün dünyada 800 milyon insanda helment bu-
lunduğu kabul edilmektedir. Helment, parazit, solucan veya kurt adıy-
la bilinen ve ev sahibi organizmanın zararına çalışan bu canlıların zarar-
lı etkileri şu şekilde özetlenir.

1 - Canlıda kansızlık yaratmaları,

2 - Canlıda yabancı protein reaksiyonları, yani allerji yaratmalarıdır.


Bunun dışında oinir sisteminin, solunum, üriner ve hareket sistemlerinin
arızalarını da yaratabilirler.

İnsanda gaita ile dışarı atılan yumurtalarla veya helmentin diğer


vücut parçalarıyla başkalarına yayılarak enfeksiyon denen helmintiaz'a
(helmentiazis'e) neden olur. Helmintlere etkiyen ilaçlar ya helminti öl-
dürür (Helmintisid) veya helminti barsaktan dışarı atar (Helmintifüj)
adını alır. Bazen bu iki etki beraber bulunabilir.

326
Helmitlerin yaşamları, tanınmaları bilindikten sonra bunlara karşı
tedbir alınması da kolaydır. Antihelmentik de denen etkili ilaçlarla hel-
ment mücadelesi yapılır.
Antihelmentik ilaçlarda esas, antihelmentik maddenin yalnız hel-
mente etkimesi, ev sahibi organizmaya etkimemesidir. Bunun yanın-
da şu özellikler de antihelmentiklerde aranır.
1 - Antilmentik maddenin absorpsiyonunun minimal olması
2 - Absorbe edilmişse toksisitesinin az olması
3 - Mukozalar üzerine helmentten daha az toksik olması
4 - Antihelmentik maddenin ağızdan alınınca kusma, bulantı veya
daha başka yan etki yapmaması ve ucuz olmasıdır.

Antihelmentiklerin etkimesinin incelenmesi:


1 - Helmentin bulunduğu, yaşadığı kuş, koyun ve sığır gibi hayvan-
lar üzerinde invivo denenerek etkili veya etkisizliği kıymetlendirilir.
2— In vitro olarak da etkisi hakkında hüküm verilebilir.
Antilıelm.entikleıi, helmint sınıflanmasına gc're şu şekilde gruplan-
dııabiliriz:
1 - Nematod'lar denen yuvarlak solucanlar: (Askaris lumbricoides,
Oxyuris vermicularis, Antilostona duadenale, Necator americanus,
Trichuris trichura, Stıongyloides, Stercoralis)e etkiyenler.
2 - Yassı kordela şeklinde olanlar: (Taenia saginate, Taenia solium,
Hymenolopis nana, Diphylobotıium latum) etkiyenler.
3 - Trematod'Iar: (Schistosoma hematobium, Schistosoma manso-
ni, Schistosoma japonicum, Schistosoma hepatica) etkiyenler.
4 - Filaria'lar: (Wucheraria banerofti, Dracunculus medinensis)'e
etkiyenler.
Bu sınıflandırmada bazı ilaçlar, bir gruba etkir gibi yazılırsa da di-
ğer gruplara da etkidiği hatırlanmalıdır. Örneğin Piperazin yalnız Nen-
atod'lara değil diğer gruplara da etkir.
1 - Yassı solucanlar:
Tenya Solium, tenya saginata, bortriocophalulatus, Hymenolepis
nana bunlardandır.
Bu Gruba Etkiyen ilaçlar:
Fujermal (Dryopteris Filix-Mas): Aspidium oloresin de denen fu-
jermal, yarı sıvı yeşilimsi renkli, ekşi kokuludur. Eteıli ekstresi kullanı-
lır. Erkek aspidum ribozomlarından elde edilir.
Oksijen ( 0 2 ) : Tenyalar (yassı solucanlar) anerobik yaşadıklarından
insulasyonla dakikada 100-200 cc oksijen 1 saat süre verilerek tenyaları
öldürür ancak bu ilaçlara etkisiz kaldığı zaman verilebilir.
Stannoksil: SnO, kalay oksit. Günde 2 gr. verilir. Parazitleri eritir.
Gaitada un gibi ufalanmış görülür. Karaciğer rahatsızlığı, barsak bo-
zukluğu olanda ihtayatla alınmalıdır.
Yomesan (Klorsalisilamid): klorohidroksibenzamidniklosamide. 500
mg. tabi.

tONH/S ^
OH Cl
Yomesan

Quinacrine (Mepacrine-Atebrine): Malaryaya karşı ve şizontisid et-


kisinden dolayı kullanılır. Bu arada Taenia solium, T. Saginata, Diphy-
lobotrium latum ve Hymenolepis nana tedavisinde de kullanılır. Doz:
Quinacrine hidroklorid (Atebrine), ağız yolundan 0.8 gr dır. Kusmayı
önlemek için 0.10 gr dan başlayıp 0.8 gr'a ulaşılarak verilir. Ilaçın veril-
mesinden 2 saat sonra tuzlu mushil verilir. Tenyanın baş kısmı görülme-
mişse enema (lavman) yapılır. 0.8 gr'la sarılık yapmadan parazitleri
öldürür sindirim bozukluğu, baş dönmesi yapabilir. Kontrendikasyon,
grossedir.

2 - Yuvarlak Solucanlar: Askaridler, oxyure, tricocephale ile ankilas-


tom nekator ve filariadır. Bunlara karşı kullanılanlar:

A- Santonin (Semen contra): Beyaz kokusuz tozdur. Suda az, kalevi


ortamda iyi eıir. Arthmisia synnavarum antihelmentica veya Arthemisia
maritima'dan elde edilir. Toksiktir. Ascaris, Oxiur (kıl kurdu) ların spe-
sifik ilacıdır. Çocuklara 1 cgr / yaş verilir. 2 yaşından küçüklere verilmez.
Santonin, 0,08 gr laktoz 0.25, pour un paquet No: 8. İlaç bittikten sonra

330
C H
ÇHCH 2 CH 2 CH2<C2H 5

2n5
CH3
A ta brine
(Mepacrine)
tuzlu müshil alınır. İlk ilaç akşam, son ilaç 4 gün sonra sabah alınır. Etki
mekanizması bilinmemektedir. Ancak enzimlere etkidiği söylenir. Az yağ-
lı yemek yenmelidir. Toksisitede saıı göıme yapar (xantopsie). Toksik
dozda epileptiform hareketler veya SSS ve solunum depresyonu ile
öldürür.

Santonfn
B- Kenapod Yağı (Ascaridol), Oleum chemapodi anthelmentici:

Kenopodium antilmenticum'dan elde edilir. Etkili maddesi askari-


dol'dı r. Terpenik peroksiddir. 1 gr. 50 damladır. Toksik tesiri vardır. Cil-
2) Heksilresorsiııol: Tiraol'dan daha etkili, fakat lokal irrilandır.
Askarislere piperazinden etkilidir. Doz: ağız yolundan lgr. dır. 1 saat
sonra tuzlu müshil gerekir.

Heksilresorsinol üriner antiseptik olarak tedaviye girdi. Askarislere


etkisi bulundu. Büzücü lezzetli, dilde uyuşukluk yapıcı, deriyi irrite edi-
cidir. Büyüklere 1 gı. 1-6 yaşındaki küçüklere 10 cg. / yaş veriliı. % 2
lik sulu sol. halinde 3 0 / 4 0 cc / 1 gr. lavman yapılır.

Yomesan: 2'-5-Dikloro-4'-nitrosalisilanilid; 5-kloro-N-(2'-kloro-4'-


nitrofenil) salisilamid. (Antiphen)
Doz: 2 gün arka arkaya 6 gr ağız yoluyla verilir.

E - Sianin Boyaları (Ditiazanin):


Sianin, fotoğrafçılıkta boyadır. Bünyesinde kuaterner N taşır.
Etkisi: Askaris, Strongilordes, trekosefalo üzerindedir. Sianin boyaları,
oksijen uptake'ini azaltır. Aerobik glikolizisi artırarak solucan solunum
enzimlerine etkir.
Tokisitesi: Ağızdan az absorbe edildiğinden toksisitesi azdır, çok
absorbe edilirse nefrotoksikdir. Dietazin gaitayı mavi, pirivinium ise
kırmızıya boyar.

Preparatlar:

a) Ditiazanin iyodür (Delvex):

Doz: ağız yoluyla günde 3 defa 200 mg. dozda alınır. Bu 5 gün veya
daha fazla da tekrarlanabilir.

Dithiazarîine İodide (Delvex)

b) Pirivinium Pamoat (Vanquin, Povaıı, Poquil):

Doz: Kg başına 0.5 mg / günde 3 defa 1 hafta veya 5 mg / kg tek


doz olarak kullanılır.
Ç6H5

jLl
CH3 H 3 C V ^ N ^ C H 3

PYRVİNİUM PAMOATE

F- Piperazin'ler:

Absorpsiyonu minimaldir. Tamamen parazitlere etkir. Toksisitesi


nadiren ürtiker ve bulantı, kusma, başağnsı yapar. Aşııı dozlar tremor,
hafıza kusurları yapar.

Pıeparat: Piperazin sitrat (Antepar)

H 2 -C-COOH
2 HO-T-COOH
HO-C~C0GH
N
H
Antepar,
Doz: Kıl kurtlarına karşı günde 1 gr/ağız yoluyla 7 gün verilir.
Askarislere karşı ağız yoluyla 2 gün 3 gr verilir.

5
Cl
CH 3
HALOXON
Papain: Bitkisel Lir enzimdir.

CCI 4 : Uçucu ağır sıvıdır, genel protoplazma zehiridir. Yakıcıdır.


Daha çok nelcator Americanus'lara etkilidir. Deriye sürülürse irrite eder.
Barsak mukozasını da irrite eder. Mide, barsaktan değişmeden resorbe
olur. Alkol veya yağlı yemek veya yağlı müshiller rezorbsiyonu artırdı-
ğından verilmez. CHCI 3 gibi anestezik ve irritandır. Karaciğer için çok
toxictir. Aminoasidlerin yapımına engel olur. Baş dönmesi hematuri,
ağrı, şuur kaybı görülür. 2,5 gr. bir defalık ve bir günlük dozdur. Çocuk-
lara 0,2 ml / yaş.

Trifenilmetan Deriveleri:

1 - Malaşit yeşili: Barsak solucanlarından daha çok bakteri veya


mikotik enfeksiyonlarda antiseptik etkisinden bu maksatla kulla-
nılır.

Doz: 0,05-2 % Solüsyon halinde.


2 - Fuksin: Pararosanilin klorür veya asetat, topik jermisit etki-
lidir. Oksiyürlere 5-10 mg / kg dozda ağız yoluyla verilir.

3 - Brilliant yeşili: Vert de Brillant (Malaşit yeşili G) Lokal antisep-


tik olarak kullanılır.

Doz: Solüsyon halinde 0,05 -0,1 % , merhem halinde 1-2 % kulla-


nılır.
4 - Gentiant Violet: Jansiyan Moru, Chlorhydrate de Hexamethyl
pararosanilid (Methylrosaniline chlorid): Koyu yeşil tozdur, suda erir.
Hem antiseptik hem antihelmetik etkilidir. Antihelmentik olarak stron-
giloidleıe ve oksiyürlere karşı kullanılır. Oksiyürlere en iyi piperazin etki-
mesine rağmen gentian violet de kullanılır. Adult dozu 30 mg. dır. Gün-
de üç. defada verilir ve 10 gün süre ile yemekten önce verilerek tedavi
uygulanır. Çocuk dozu 10 mgr. dir.

Yan etkiler: Bulantı, kusma, diare, karın ağrılarıdır. Dozu azaltmak-


la şikayet giderilir.

Fenotiyazinleı- de antilhelmentik etkilidir, suda erir. Oksiyüre


violet de gentian dan daha etkilidir. 4 günde verilen 7 gr. doz toksik-
tir. Hemoliz ve fotosaıısibilite yaratır.

YARARLANILAN ESERLER

1 - L.S.GOODMAN and A.GİLMAN., The Pharmacological Hasis of Therapeutics. 5th edition,


MacMillan Company., 1974

2 - Joseplı R.Dıpalma., Drill's Pharmacology in Medicine. 4 th edition. McGraw-Hill Book


Company., 1971

3 - S.Tavat, R.Garan, N. Kastarlak, S. Artunkal., Farmakoloji ve Tedavi. Hak kitabevi, İstan-


bul., 1955

4 - R.Hazard, J.Cheymol, J. Lcvy, J.R.Boissıer, P.Leclıat., Manuel de Pharmacologie. Masson


et co., 1963

5 - W.C. Cutting., Handbook of Pharmacology, 2th edition. Appleton-Centruy-Crofts, New


York., 1962

6. A.Goth., Medical Pharmacology, Principles and Concepts. 7th edition, The C.V. Mosby
Company, Saint Louis., 1974

7 - P.Lechat., Abrege de Pharmacologie Medicale. Masson et Co., 1975

8 - A.G. Karezmar., Int. Encyclopedia of pharmacology and Therapeuticr. Sectioıı 13 vol. Antic-
holinesteras agents Pergamon Press (1970)
Barbital 260 Corynanthine 98
Barbitürik asit 260 Cryogeııin 226
Befenium 336 Culmid 179
Bellergal 92 Curare 34, 309
Bemegrid 157 Cvclocoumarol 199
Benadryl 280
Benaktizin 48 V

Benemide 227 Çinko sülfat 322


Benodanin 96
Benzedrin 73,81 D

Benzhidroflumetiazid 185 Dacoıene 96


Benzodioksanlar 96 Dalmadorm 254
Benzokinonyum 311 Daııilone 200
Benzpropin metansulfonat 280 Dantrium 304
Betanechol 15,24 Dantrolene 304
Betanidin 100, 109 Daptazol 158
Betazol 288 Daramide 184
Bluteııe 195 Darvon 225
Bradikinin 298 Deprisoquine 100, 109
Bretylium 100, 109 Declinax 100, 109
Brinaldix 187 Dekstrometorfan 247
Bromadalum 259 Dekstromoramid 244
Bromindion 200 Dekstropropoksifen 225
Bromisovalum 259 Desktrotriiodotiromn 177
Burimamid 294 Delfaxor 227
Buromural 259 Delvex 334
Butazolidin 216 Dcmecarium 31
Depakin 276

c Depo Heparin 195


Camphre 153 ' Desernil 297
Carbachol 15,25 Desmopressine 191
Carbochromen 171 Detrotironin 177
Cardiazol 154 Diabinese 192
Cardrase 183 Diadenil 185
Carena 172 Dial 261
Catapres 109 Diallilbarbitürat 261
Catecholamitıe 57 Diamoks 183, 275
Cedilanid 142 Diasetilmonoksim (DAM)
Chlopamide 187 Diasetilmorfin 240
ChoIoxin 175 Diazepam 254,309
Cimetidine 293 Diazoksid 99, 110
Clofibrate 178 Dibenzilin 96
Codein 236 Dietazin 297
Cogentin 280 Difenadien 200
Coniine 116 Difenhidramin 280
Coramine 156 Difenilhidaııtion 272
Cordarone 174 Difenoksilat 247
Corflaziu 171 Digital 134

2
Digitalis lauata 134 Ergotoksiıı 88
Digitalis purpurea 134 Eritrat fort 169
Digitoxin 131 Eritriltetranitrat 169
Digoksin 142 Eroin 240
Dihidrokodeinoıı 241 Es],atal 109
Dihidromorfinon 241 Eserin 15
Diisopropilflorofosfat (DFP) 32 Esidron 182
Diklorfenamid 184 Etakrinik asit 191
Dikumarin 197 Ethamivan 158
Dilantin 272 Etilalkol 256
Dilaudid 241 Etilbiskumasetat 197

Dimetilmorfin 237 Etilmorfin 239

Dimetil tübokürariu 311 Etklorvinol 253

Dionin 239 Etoksizolamid 183

Dipaksin 200 Etopropazin 280

Diparkol 279 Etosuksimid 273

Difilin 172 Eucatıopine 45

Dipiridamol 171 Euphylline 152,172

Dipyron 218 Evipan 262

Disipal 280
Ditiazanin 334 F

Diüril 184,192 Fanadorm 262


Dogmatil 322 Feroiton 262
Dolantin 242 Fenasemid 273
Dopa 281 Fenasetin 214
Dopason 281 Fenazosin 245
Doriden 254 Fenilbutazon 216
Dormison 253 Feniletilhidantoiıı 271
Dornovac 203 Fenitoin 163, 272
Doryl 25 Fenobarbital 270
Dramamine 322 Fenolftalein 323
Dromoraıı 242 Fenol salisilat 223
Dyrcnium 189 Fenotiyazin 279,322
Fentanil 246
F, Fenuron 273

Ecothiopate 32 Fibrinolizin 202

Edecrin 191 Filisik asit 328

Edrophonium 31 Fisepton 244

Efedrin 70, 71, 81 Fizostigmin 15,28,33

Emodin 324 Flaxedil 310

Endorfin 250 Flufenamik asit 225

Enkefalin 230 Flumetiyazid 185

Epanutiıı 272 Flunitrazepam 255

Epinefıin 11,58,61,81 Flurazepan 254

Equanil 307 Fujermal 327

Ergometrin 91 Furaseınid 187

Ergonoviıı 92 Furtretouium iyodür 15,25

Ergotamin 88 îuksin 338


Trimetadioıı 273 Veramon 260
Trimetaphaıı 121 Verapamil 163
Trinitrin 166 Yeratrin 99
Trioksifenedil 50 Veridase 203
Triparanol 178 Veritol 75
Tripsin 203 Veronal 260
Tromexan 197 Visken 106
d-Tubokürarin 310, 312 Vitamin K 207
Tyramine 70 Vogalen 322
Vonedrine 74

U
Ustimon 171
Warfarin sodyum
Ü
Üre 182, 258
Üretan 258 Yohimbin 98
Yomesan 330, 334
V

Valium 254, 309


Valproik asit 276 Zoksazolamin 308
Vanquin 334 Zoksin 227, 308
OCH-
NH

CHCH2CH2CH2K 2 5

L CO HC
A ta brine C H 3 2 B
(Mepacrine)
tuzlu müshil alınır. İlk ilaç akşam, son ilaç 4 gün sonra sabah alınır. Etki
mekanizması bilinmemektedir. Ancak enzimlere etkidiği söylenir. Az yağ-
lı yemek yenmelidir. Toksisitede saıı görme yapar (xantopsie). Toksik
dozda epileptiform hareketler veya SSS ve solunum depresyonu ile
öldürür.

c
Santonın
B- Kenapod Yağı (Ascaridol), Oleum chemapodi anthelmentici:

Kenopodium antilmenticum'dan elde edilir. Etkili maddesi askari-


dol'dür. Terpenik peroksiddir. 1 gr. 50 damladır. Toksik tesiri vardır. Cil-
de sürülünce irritandır. Midede bulantı, kusma yapar. Karaciğer ve böbre-
ğe de toksik etkilidir. Bitki % 60 askaridol ihtiva eder. Zararlı etki olarak
geçici sağırlık % 20 vakada görülür. Kalbe, solunum sistemine depresan
etkir. Kalp hastalıkları ve gebelere verilirken dikkatli olmalıdır. Be-
zorbsiyon çabuk olur, alınmadan önce birkaç gün karaciğeri koruyucu
K H den bol gıda verilir. Kontrendikasyon, grosses ve böbrek, KC bozuk-
luğu halidir.

Ascaridol
C- Klorlu Hidrokarbon Deriveleri

Tetrakloretilen: CI2C = CCI 2 Berrak, renksiz sıvı, kendine özel


kokulu irritan olmayan ve az toksiktir. 0.06 ml / kg veya total olarak 5
ml, dozda sabahleyin kullanılır. Yumuşak jelatin kapsülde 5 ml. dan faz-
la verilmez, purgatif gerekmez.

Genel anestezik etkili H 2 C — CH 2 etilen ve HC = CH asetilen gibi


parazitlere de uyuşturarak etkir.
Yağ ve alkolle alınırsa absorbe olur. Etkisi Ankiloktama duodena-
le'den daha fazla Nekator amerikanus üzerindedir.

2
Yan etkileri: Absorbe olmaz. Olunca narkotik etkilerle bas dönmesi,
uyuşukluk, uyuklama ve sendeleme yapar. Nadiren hepatitis yapabilir.

D- Fenol Deriveleri:

1 - Timol: Krist alize uçucu yağdır. Bitkiden elde edilir, irritaıı


değildir. 1-5 gr. alınır. Toksiktir, konvulzionlar meydana getirir. Barsak
peristaltizmini artırır. Santral sinir sistemine önce stimülan sonra para-
lizan etkir. Direkt olarak kalbe veıilirse negatif inotrop etkir. Böbrekleri
irrite eder. Albuminüri yapar. Alkol ve yağla alınmaz, tuzlu miishil alı-
nır. 2 inci kür bir hafta sonra yapılır.

PYROGALtOL

Cl Cl
DICHLOROPHEN (Anthsphen)
2) Heksilresorsiuol: Timol'dan daha etkili, fakat lokal irritandır.
Askarislere piperazinden etkilidir. Doz: ağız yolundan lgr. dır. 1 saat
sonra tuzlu müshil gerekir.

Heksilresorsinol üriner antiseptik olarak tedaviye girdi. Askarislere


etkisi bulundu. Büzücü lezzetli, dilde uyuşukluk yapıcı, deriyi irrite edi-
cidir. Büyüklere 1 gı. 1-6 yaşındaki küçüklere 10 cg. / yaş veriliı. % 2
lik sulu sol. halinde 30 / 40 cc / 1 gr. lavman yapılır.

Yomesan: 2'-5-Dikloro-4'-nitrosalisilanilid; 5-kloro-N-(2'-kloro-4'-


nitrofenil) salisilamid. (Antiphen)
Doz: 2 gün arka arkaya 6 gr ağız yoluyla verilir.

E- Sianin Boyaları (Ditiazanin):


Sianin, fotoğrafçılıkta boyadır. Bünyesinde kuaterner N taşır.
Etkisi: Askaris, Strongilordes, trekosefalo üzerindedir. Sianin boyaları,
oksijen uptake'ini azaltır. Aerobik glikolizisi artırarak solucan solunum
enzimlerine etkir.
Tokisitesi: Ağızdan az absorbe edildiğinden toksisitesi azdır, çok
absorbe edilirse nefrotoksikdir. Dıetazin gaitayı mavi, pirivinium ise
kırmızıya boyar.

Preparatlar:

a) Ditiazanin iyodür (Delvex):

Doz: ağız yoluyla günde 3 defa 200 mg. dozda alınır. Bu 5 gün veya
daha fazla da tekrarlanabilir.

Dithiazanine İodida (Delvex)

VCH-CH-CH«CH^CH-C /S 1
1
C2H5

b) Pirivinium Pamoat (Vanquin, Povan, Poquil):

Doz: Kg başına 0.5 m g / günde 3 defa 1 hafta veya 5 mg / kg tek


doz olarak kullanılır.
PYRVİNİUM PAMOATE

F- Piperazin'ler:

Absorpsiyonu minimaldir. Tamamen parazitlere etkir. Toksisitesi


nadiren ürtiker ve bulantı, kusma, başağrısı yapar. Aşııı dozlar tremor,
hafıza kusurları yapar.

Pıeparat: Piperazin sitrat (Antepar)

H
H 2 -C-CQOH
HO-Ç-COOH
HO- CH•COOH
N
H
Antepar,
Doz: Kıl kurtlarına karşı günde 1 gr / ağız yoluyla 7 gün verilir.
Askarislere karşı ağız yoluyla 2 gün 3 gr verilir.

5
Piperazin Grubu: Askaris adelesi kasılmasına yarayan suksinalların
yapılmasına engel olur. Az pahalı, az toksiktir. 75 mg / kg. doz uygun doz-
dur. Pipeıazin daha önceleri gut hastalığına karşı kullanılmıştır. Pipe-
razin sitrat, piperazm tartarat ve dietilkarbamazin 1-dietıl karbamil
4-metil piperazin (Hetıozan) adıyla piyasada satılan pıeparalı vardır,
kolay kullanışlıdır. Çocuklar Tarafından da alınması kolay oluı.
Hetrazan: Oxyurlere karşı etkisiz kalman hallerde verilir. Doz:
2 m g / k g dır. 1-3 hafta günde 3 defa verilebilir.

Hetrazan
G- Dietilkarbamazinler:
Piperazin karbamat derivesidir. Ağız yolundan absorbe olabilir,
mikrofilarialara karşı etkisi, onları inhibe etmek suretiyle görülür. Tok-
sisitesi: dermatit, bulantı, kusma, ateş ve baş dönmesi yapabilir.
Preparat, Dietilkarbamazin sitrat (HETRAZAN) Doz: günde
ağız yoluyla 3 hafta günde 3 defa 100 mg dır.
V- Befenium:

ÇH,
ı + J

C H j - î j J - C H ^ C H j - O

CH3

Bephenium hydroxynaphthoate (Alcopar)


Kuaterner ammonyum derivesidir, ağızdan alınır, az miktaıda bar-
saktan absorbe edilir.

Genellikle toksik değildir. Kusma, bulantı yapar.


Preparat: Befenium hidraksinaftoat (Alcopar) Doz: günde ağızdan
5 mg verilir.

Tenium klosilat (Banearis) Denenmekte olan bu preparat hayvan-


lardaki parazitlerde etkili olmakla beraber insanlar için kesin sonuça
ulaşmamıştır.

THENIUM CLOSYLATE (Banearis)


YI- Diğer Antihelmentikler:

Tiabendazol (Mintezol) Yuvarlak solucanlara karşı kullanılır. Doz


ağız yoluyla 50 mg / kg dır. 24 saatte tekrar alınabilir.

H
THIABENDAZOLE (Mintezol)
Halokson:

Barsak solucanlarının kolinesteraz aktivitesini azaltır. Genellikle


intk ve koyundaki parazitlere kargı kullanılır.
CI-C2H5-0 o - ^ ^
X o ^ ^

CH
HAL0X0N 3
Papain: Bitkisel bir enzimdir.

CCI 4 : Uçucu ağır sıvıdır, genel protoplazma zehiridir. Yakıcıdır.


Daha çok nekator Americanus'lara etkilidir. Deriye sürülürse irrite edeı.
Barsak mukozasını da irrite eder. Mide, barsaktan değişmeden resorbe
olur. Alkol veya yağlı yemek veya yağlı müshiller rezorbsiyonu artırdı-
ğından verilmez. CHCI 3 gibi anestezik ve irritandır. Karaciğer için çok
toxictir. Aminoasidlerin yapımına engel olur. Baş dönmesi hematuri,
ağrı, şuur kaybı görülür. 2,5 gr. bir defalık ve bir günlük dozdur. Çocuk-
lara 0,2 mi / yaş.

Trifenilmetan Deriveleri:

1 - Malaşit yeşili: Barsak solucanlarından daha çok bakteri veya


mikotik enfeksiyonlarda antiseptik etkisinden bu maksatla kulla-
nılır.

Doz: 0,05-2 % Solüsyon halinde.


2 - Fuksin: Pararosanilin klorür veya asetat, topik jermisit etki-
lidir. Oksiyürlere 5-10 mg / kg dozda ağız yoluyla verilir.

3 - Brilliant yeşili: Vert de Brillant (Malaşit yeşili G) Lokal antisep-


tik olarak kullanılır.

Doz: Solüsyon halinde 0,05 -0,1 % , merhem halinde 1-2 % kulla-


nılır.
4 - Gentiant Violet: Jansiyan Moru, Chlorhydrate de Hexamethyl
pararosanilid (Methylrosaniline chlorid): Koyu yeşil tozdur, suda erir.
Hem antiseptik hem antihelmetik etkilidir. Antihelmentik olarak stron-
giloidleıe ve oksiyürlere karşı kullanılır. Oksiyürlere en iyi piperazin etki-
mesine rağmen gentian violet de kullanılır. Adult dozu 30 mg. dır. Gün-
de üç defada verilir ve 10 gün. süre ile yemekten önce verilerek tedavi
uygulanır. Çocuk dozu 10 mgr. dir.

Yan etkiler: Bulantı, kusma, diare, karın ağrılarıdır. Dozu azaltmak-


la şikayet giderilir.

Fenotiyazinler de antilhelmentik etkilidir, suda erir. Oksiyüre


violet de gentian dan daha etkilidir. 4 günde verilen 7 gr. doz toksik-
tir. Hemoliz ve fotosansibilite yaratır.

YARARLANILAN ESERLER

1 - L.S.GOODMAN and A.GİLMAN., The Pharmacological Jiasis of Therapeutics. 5th edition,


MacMillan Company., 1974

2 - Joseph R.Dıpalma., Drill's pharmacology in Medicine. 4 th edition. McGraw-Hill Book


Company., 1971

3 - S.Tavat, R.Garan, N. Kastarlak, S. Artunkal., Farmakoloji ve Tedavi. Hak kitabevi, İstan-


bul., 1955

4 - R.Hazarı], J.Cheymol, J. Levy, J.R.Boissıer, P.Leclıat., Manuel de Pharmacologie. Masson


et co., 1963

5 - W.C. Cutting., Handbook of Pharmacology, 2th edition. Appleton-Centruy-Crofts, New


York., 1962

6. A.Goth., Medical Pharmacology, Principles and Concepts. 7th edition, The C.V. Mosby
Company, Saint Louis., 1974

7 - P.Lechat., Abrege de Pharmacologie Medicale. Masson et Co., 1975

8 - A . G . Karczmar., Int. Encyclopedia of Pharmacology and Therapeulic. Sectioıı 13 vol. Antic-


holinesteras agents Pergamon Press (1970)
İ N D E K S

A Anectine 311, 313

Acetylcholine 11, 12, 15, 16, 20, 34 Ângiotensin 299

Adalin 259 Anileridin 247

Adalate 174 Anilin 214

Ademol 185 Anisindione 200

Adenozin trifosfat 173 Antepar 335

ADH 191 Antihemofilik globulin 207

Adifenin 49 Antipirin 215

Adonis vernalis 147 Antisaser 272

Adrenalin 11, 58,61,81, Antrasen 324

Agar 325 Antrenil 48

Ajmalisin 94 Anturan 227

Akonit 228 Apomorfin 237, 321

Akonitin 228 Apresolin 98

Alcopar 336 Aprotinin 203

Alcuronium 311 Aptin 106

Aldoktan 190 Arekolin 15,19,329

Aldomet 104, 109 Arlef 225

Aldosteron 189 Artan 278

Alfaprodin 246 Ascaridol 331

Alidase 204 Asetaminofen 215

Alloferin 311 Asetanilid 214

Allopurinol 226 Asetazolamid 183,275

Aloe 325 Asetilkolin 11, 12, l b , 16, 20, 34

Alprenolol 106 Asetofenetidin 214

Amantadin 281 Aspirin 222


Amfetamin 73,81 Atebrin 330

Amicar 207 Atophane 227

Amidon 244 Atropin 34, 36, 112, 278

Amilnitrit 166 Azepetin fosfat 102

Amilorid 190
B
Aminofillin 152, 172, 182
Aminokaproik asit 207 Bakır sülfat 321
Aminometradin 187 Baklofen 304
Aminopentamid 50 Bancaris 337
Aminopirin 216 Bantin 48
Amiodaron 174 Baralgine 225
Barbital 260 Corynanthine 98
Barbitürik asit 260 Cryogenin 226
Befenium 336 Culmid 179
Bellergal 92 Curare 34, 309
Bemegrid 157 Cyclocoumarol 199
Benadryl 280
r
Beııaktizin 48 V

Benemide 227 Çinko sülfat 322


Beııodanin 96
D
Benzedrin 73,81
Benzhidroflumetiazid 185 Dacorene 96
Benzodioksanlar 96 Dalmaflorm 254
Benzokinonyum 311 Danilone 200
Benzpropin metansulfonat 280 Dantrium 304
Betanechol 15,24 Dantrolene 304
Betaııidin 100, 109 Daptazol 158
Betazol 288 Daramide 184
Blutene 195 Darvon 225
Bradikinin 298 Deprisoquine 100, 109
Bretylium 100, 109 Declinax 100, 109
Brinaldix 187 Dekstrometoıfan 247
Bromadalum 259 Dekstromoramid 244
Bromindion 200 Dekstropropoksifen 225
Bromisovalum 259 Desktrotriiodotironin 177
Burimamid 294 Delfaxor 227
Buromural 259 Delvex 334
Butazolidin 216 Demecarium 31
Depakin 276
C Depo Heparin 195
Camphre 153 < Desernil 297
Carbachol 15,25 Desmopressine 191
Carbochromen 171 Detrotironin 177
Cardiazol 154 Diabinese 192
Cardrase 183 Diadenil 185
Carena 172 Dial 261
Catapres 109 Diallilbarhitürat 261
Catecholamine 57 Diamoks 183, 275
Cedilanid 142 Diasetilmoııoksim (DAM)
Chlopamide 187 1 Diasetilmorfin 240
Choloxin 175 Diazepam 254,309
Cimetidine 293 Diazoksid 99, 110
Clofibrate 178 Dibenzilin 96
Codein 236 Dietazin 297
Cogentin 280 Difenadien 200
Coniine 116 Difeııhidramin 280
Coramine 156 Difenilhidaııtion 272
Cordarone 174 Difenoksilat 247
Corflazin 171 Digital 134

2
Digitalis lauata 134 Ergotoksin 88
Digitalis purpurea 134 Eritrat fort 169
Digitoxin 134 Eritriltetranitrat 169
Digoksin 142 Eroin 240
Dihidrokodeinon 241 Esbatal 109
Dihidromorfinon 241 Eserin 15
Diisopropilflorofosfat (DfT) 32 Esidron 182
Diklorfenamid 184 Etakrinik asit 191
Dikumarin 197 Etlıamivan 158
Dilantiu 272 Etilalkol 256
Dilaudid 241 Etilbiskumasetat 197
Dimetilmorfin 237 Etilmorfin 239
Dimetiltübokürariıı 311 Etklorvinol 253
Dionin 239 Etoksizolamid 183
Dipaksin 200 Etopropazin 280
Diparkol 279 Etosuksimid 273
Difilin 172 Eueatropine 45
Dipiridamol 171 Euphylline 152,172
Dipyron 218 Evipan 262
Disipal 280
Ditiazanin 334 F
Diüril 184,192
Fanadorm 262
Dogmatil 322
Femiton 262
Dolantin 242
Fenasemid 273
Dopa 281
Fenasetin 214
Dopason 281
Fenazosin 245
Doriden 254
Fenilbutazon 216
Dormison 253
Feniletilhidantoin 271
Dornovac 203
Fenitoin 163, 272
Doryl 25
Fenobarbital 270
Dramamine 322
Fenolftalein 323
Dromoran 242
Fenol salisilat 223
Dyrenium 189
Fenotiyazin 279,322
Fentanil 246
F. Fenuron 273
Ecothiopate 32 Fibrinolizin 202
Edecrin 191 Filisik asit 328
Edrophonium 31 Fisepton 244
Efedrin 70, 71, 81 Fizostigmin 15,28,33
Emodin 324 Flaxedil 310
Endorfin 250 Flufenamik asit 225
Enkefalin 250 Flumetiyazid 185
Epanutin 272 Flunitrazepam 255
Epinefıin 11,58,61,81 Flurazepan 254
Equanil 307 Fujermal 327
Ergometrin 91 Furasemid 187
Ergonoviıı 92 Furtretonium iyodür
Ergotamin 88 Fuksin 338
G îpeka kökü 321
îproveratril 172
Gallamin 310
trgapyrine 216
Gardenal 370
Ismelin 100
Gliserin 325
Isoksicurine 311
Glukoz 181
îsoprenaline 76, 82
Glutetimid 254
îsopropamid 50
Guanetidin 100, 104, 108
îsoproterenol 77
İsoptiu 172, 174
II
Isorlitdinitrat 169
Halinoıı 200 Isordil 170
Halokson 337
Heksadimetrin 195
Heksaetiltetrafosfat 32
J
Heksilrezorsinol 329, 334 Jctrium 244
Hekiobarbital 262
Hetrazan 336 K
Hexamethonium 112,120
Kafein 149
Hexanium 112,120
Kafur 153
Hexobendine 171
Kallidin 298
Hidantoin 271
Kallikrein 298
Hidralazin 98
Kalomel 323
Hidraüüril 184
Karamifen 278
Hidroflumetiazid 185
Karisoprodol 307
Hidroklortiazid 184.
Kateşolaminler 57
Higrotoıı 186
Kemadrin 279
Hint yağı 322
Kemital 263
Histalog 288
Ketobemidon 244
Histamin 282
Khelline 173
Histidin 282
Kimotrıpsin 203
Homatropin 45
Kinidin 162
Human fibrinojen 207
Kinin sülfat 223
Hyaluronidase 203,218
Klonidin 102, 109
Hydergine 102
Klonitrat 169
Hykinon 207
Klopamid 187
Hyoscin 34, 43
Kloral 257
Hyoscyamin 34, 35
Kloralhidrat 257
Hyoscyamus niger 35
Kloraloz 265
Hyperstat 110
Klordiazepoksit 304, 309
Klorizondamin 122
İ
Klormerodil 182

İbufinak 224 Klormezanon 308

Ibuprofen 224 Klorozanil 188

İlidar 102 Klorpropamid 192

Inderal 102 Klortalidon 186

indometasin 223 Klortiazid 184,192

întensain 171 Kodein 236

İnversin 103 Koletiramin 179


Kolin 15,20 Mentol 154
Kolin asetilaz 34 Mepacrine 330
Kolinesteraz 25, 31,33 Meperidin 242
Kromoglisik asit 294 Mephenesin 305
Kromonlar 173 Mephenesin carbamate 306
Kroton yağı 325 Mephyton 207
Kumarol 199 Mepiramin 290
Kurar 309 Meprobamat 307
Mercuzantlıine 182
Mesantoin 272
L
Metakolin 23
Laktoz 182 Metantelin 48
Lanatozit C 142 Metakualon 254
Lasix 187 Metazolamid 184
Leptazol 154 Meterjin 92
Levarterenol bitartarat 70
Levodopa 281
N
Levodromoran 246
Levopropoksifen 225 Naphazoline 75,81
Liaresal 304 Narkotin 236
Libıium 304,309 Narsein 236
Lidoflaziıı 171 Naturetin K 185
Lidokain 163 Nembutal 262
Lobelin 112, 116 Neontergan 290
Lomidal 294 Neolıydrin 182
L S D 92 Neostişçmin 29, 33
Luminal 270 Neosvnephrine 74
Lypressin 291 Neptal 182
Neptazene 184

M Nerprun 324
Niacin 177
Malaşit yeşili 338 Nifedipine 172, 174
Malathion 32 Niketamid 156
Manna 325 Nikotin 112, 114, 192
Mannitol heksaııitrat 169 Nikotinik asit 177, 179
Marcoumar 197 Nirvanol 271
Marzine 322 Nitranitol 169
Maxitate 169 Nitrazepam 254
Mecamylamine 103, 122 Nitrit d'anıyl 166
Mecostrine 311 Nitrogliserin 167
Mediamer 322 Noradrenalin 11,12,68
Mefenemik asit 225 Noludar 254
Mefenesin 305 Noskapin 236
Mefenitoin 272 Novalgine 218
Mefobarbital 271 Novatropin 45
Megimid 157 Novrad 225
Menadion sodyum bisülfit 207 Novurit 182
Menadion sodyum difosfat 207 Numal 261
o Pindolol 106
Pipenzolat 50
Obidoxime 33
Piperazin sitrat 335
Oksifenilbutazon 217
Pipcroxane 96
Oksprenolol 106
Pirivinium pamoat 334
Opium 229
Placidyl 253
Orfenadrine 280
Plazmin 202
Oxypropanium iodür 15, 25
Podophyllin 526
Poqııil 334
Ö
Polybrene 195
Ökodal 242 Polythiazide 186
Posedrin 274
P Potasyum antimon tartarat
Poudre d'opium 247
Palerol 47
Povan 334
Palfium 244
Pralidoksim 33
Pancuronium 310
Prenilamin 172
Pankreatik dornase 203
Pridostigmin 31
Panparnit 47, 278
Primidin 271
Papain 203, 338
Primperan 322
Papaverin 56, 172, 239
Pripelenamin 291
Paradion 273
Priscol 75, 97
Paraf!ex 308
Pritildion 254
Paraldehit 256
Privin 81
Parasetamol 215
Probenecide 227
Parathiaziue 322
Prochlorperazin 322
Paraijıion 32
Profenamin 280
Parsidol 280
Prokainamid 163
Pavıılon 311
Proktalol 106
Pentaerythrol tetranitrate 169
Promethazin 291
Pentametonyum 119
Prominal 271
Pentobarbital 262
Pentobarbiton 262 Propanodiol dikarbamat 307

Pentolynium 121 Propatil nitrat 169

Pentril forte 169 Propivane 47


Propraııolol 102, 105
Periaktin 297
Prosiklidin 279
Peritrat 169
Prostaglandinler 301
Persantin 171
Prosympal 95
Persedoıı 254
Prybenzamine 291
Pertranquil 307
Pteridin 188
Pervitin 74
Pyrethre 320
Pethidine 242
Phenergan 291
Phenindamine 290
Q
Phentolamine 97 Quinacrine 330
Phenytoine 163
R
PJıytanadione 207
Pikrotoksin 157 Rasemorfan 246
Pilokarpin 15, 18 Rauvolfia alkaloidleri 93
Regitin 9• Suksiııilkolin 311, 313
Renese 186 buksinutiıı 273
Reserpin 94, 104, 108 Sülfinpirazon 227
Rhubarbe 324 Sülfonal 258
Robaksin 306 Sulpride 322
Rohympol 255 Symmetrel 281
Romilar 247 Syncurine 311, 313
Ronicol 179 Synephrine 74
Synkavite 207
S Syntrome 197
Salirgan 182
Salisilamid 222 T

Salol 223 Tagamet 293


Sandoptal 261 Talidomid 255
Sandostene 290 Tanderil 217
Santonin 330 Tebain 237
Scille 146 Tementil 322
Scopin 34 Tenium klosilat 337
Scopolamin 34, 43, 278 Tensilon 31
Sedormid 259 Tetraetilamonyum 118
Segontin 172, 174 Tetrakloretilen 332
Semen de Lin 32d Tetrametilamonyum 118
Serotonin 295 Tetrazol 155
Serpasil 108 Tevetium neriifolia 148
Siklizin 322 Thenaldine 290
Siklokumarol 199 Theobromine 152
Siııaxar 307 Teofilin 152, 182
Sinkofen 227 Thephorine 290
Siprolıeptadin 297 Thioamital 263
Sitosterol 175 Tiabendazol 337
Skopin 34 Timol 333
Skopolamin 34, 43, 278 Tiropıopik asit 177
Sodyum gentisat 223 Tolazolin 97
Sodyum nitrit 167 Tolseran 306
Sodyum nitroprussiat 99, 110 Tolserol 305
Sodyum salisilat 221 Toluidin mavisi 195
Soma 307 Torecan 322
Spartein 117, 163 Toxogenin 33
Spironolakton 190 Trancopal 304, 308
Stannoksil 330 Trasicor 106
Stiramat 307 Trasylol 203
Streptodoı-nase 202 Tremorin 19
Streptokinase 202 Triaınteren 188, 189
Striknin 158 Triamteril 189
Strophantus gratus 142 Triazin 188
Strophantus hispidus 142 Trietilperazin 322
Strophantus kombe 142 Triheiylphenidyl 278
Suavitil 48 Triiodoıiropropionik asit 177
Triraetadioıı 273 Veramoıı 260

Trimetaphaıı 121 Verapamil 163

Trinitrin 166 Veratrin 99

Trioksifenedil 50 Veridase 203

Triparanol 178 Veritol 75

Tripsin 203 Veronal 260

Tromexan 197 Visken 106

d-Tubokürarin 310, 312 Vitamin K 207

Tyramine 70 Vogalen 322


Vonedrine 74

U
W
Ustimon 171
Warfarin sodyum 197
Ü
Y
Üre 182, 258
Üretan 258 Yohimbin 98
Yomesan 330, 334
V
Z
Valiunı 254, 309
Valproik asit 276 Zoksazolamin 308

Vanquin 334 Zoksin 227, 308

You might also like