Professional Documents
Culture Documents
Farmakoloji 1
Farmakoloji 1
ECZACILIK FAKÜLTESİ
YAYINLARI NO : 54
FARMAKOLOJİ
I
FARMAKOLOJİ
i
1. Kardiotonikler 131
DtÜRETÎKLER 18°
Sınıflandırılması 18°
1. Su "O
2. Osmotik Diüretikler 181
3. Tubuluslarda Inhibisyon Yapanlar 182
4 . Indirekt Diüretikler 190
5 . Dokuların Su Tutmasını Azaltan Maddeler 190
6 . Doğal Diüretikler 190
7. Diğer Diüretikler 191
ANTlDlÜRETlKLER 191
ANTİKOAGÜLANLAR 193
KOAGÜLANLAR 2 0 4
U Y K U İLAÇLARI 2 5 0
SİNİR SİSTEMİ 9
1. Serebrospinal Sistem 10
2. Otonom Sistem 10
PARASEMPATlKOMtTETlKLER 15
Muskarinik Etki 15
Nikotinik Etki 15
1. Parasempatikomimetik Direktler 15
2. Kolin esterazın molekül yapısı 25
3. Parasempatikomimetik İndirektler (Parasempatikotroplar) 27
PARASEMPATOLİTtKLER 34
1. Asetilkolin antagonistleri 34
2. Atropa alkaloidleri 34
3. Antispasmodik ve antisekretuarlar 47
SEMPATOMÎMETtKLER 57
Sempatik Reseptörler 58
1. Alfa Reseptörler 58
2. Beta Reseptörler 58
Adrenerjik Vazokonstriktörler 78
Adrenerjik Bronkodilatatörler • • 78
Sempatikomimetik İştah Kesenler 79
Adrenerjik Vazodilatatörler 79
SEMPATOLİTlKLER • 83
1. Asetilkolinomimetikler 112
2. Asetilkolinokompetitifler 113
1. Kardiotonikler 131
4. Koroner Dilatatörler I 6 5
DİÜRETİKLER 1 8 0
Sınıflandırılması I 8 0
1. Su »0
2. Osmotik Diüretikler lgl
3. Tubuluslarda İnhibisyon Yapanlar 182
4 . Indirekt Diüretikler » ••• I 9 0
ANTlDlÜRETlKLER 191
ANTİKOAGÜLANLAR 193
KOAGÜLANLAR 204
U Y K U İLAÇLARI 250
Uyku Fizyolojisi
Uyku ilaçlarının Özellikleri •••• 251
Uyku Esnasında Vejetatif Fonksiyonlar 251
Uyku ilaçlarının Sınıflandırılması 253
(ANTİEPİLEPTÎKLER) 267
OTAKOtDLER 282
S E R O T O N l N (5 H T ) 295
ANGtOTENSÎN 299
PROSTAGLANDİNLER 301
A N T l E M E T l K L E R (Antivomitifler) 322
LAKSATİFLER 322
ANTlHELMENTlKLER 326
SEREBROSPİNAL SİSTEM:
10
4. Barbitürik Asit Türevleri 260
Akut Barbitürat Zehirlenmesi 264
Uyku İlaçlarının Denenmesi 265
(ANTİEPİLEPTlKLER) 267
OTAKOlDLER 282
S E R O T O N l N (5 H T ) 295
ANGlOTENSlN 299
PROSTAGLANDlNLER 301
A N T I E M E T İ K L E R (Antivomitifler) 322
LAKSATlFLER 322
ANTlHELMENTlKLER 326
SİNİR SİSTEMİ:
Canlının önemli bir yapısı olan bu sistem, sinir hücreleri ile akson
ve dentrit denen uzantılardan yapılıdır. Sinir hücresi içerisinde, protop-
lazma ve hücrenin yaşam fonksiyonlarına yarayan, endoplazmik re-
tikulumu, golgi aparatı yanında diğer hücrelerden ayrı nörofibriller
bulunur.
Sinir hücrelerinin akson denen uzantıları diğer sinir hücreleriyle
sinaps denen birleşmeler yaparak uzantılar sağlat, iki sinir hücresi bir-
leşim yeri gangliondur. Bu ganglion Sinaps'a göre sinir hücresi ile
ganglion arası 1.nöron preganglioner lif, gangliondan sonraki kısım II.
nöronveya postganglioner lif adı alır. Preganglioner lif myelinli post-
ganglioner lif ise myelinsizdir.
Sinir sisteminde 3 kısım göze çarpar: 1) Sinir hücreleri ve uzantı-
ları, 2) Ganglionlar, 3) Pleksus denen sinir ağları,
Sinirler çıktıkları yerden itibaren ganglionlarda diğer sinirlerle
birleşir. Ganglionlar da 1) Yertebral 2) Prevertebral olarak 2 kısımdır.
Prevertebral ganglionlaıla sinaps, birinci vertebıal ganglionlardan daha
önemlidir. Çöliak, mezenterik ve hipogastrik adlarıyla bilinen bu önem-
li ganglionlar ve diğer adlandırılmayanlar rektum, mesane, uterus ve
diğer karın içindeki organların hemen yanında bulunurlar. Sempatik
veya parasempatik sinirlerdeki ileti bu ganglionlar aracılığıyla mümkün
olur. Santral sinir sisteminin bir paıçasından (medulla spinalis) den çı-
kan ganglion önce (preganglioner) ve ganglion sonrası (postganglioner)
liflerle iletiyi sağlar. Parasempatik post ganglioner lif, sempatiklerin
aksine preganglionerden kısa, sempatiklerde ise postganglioner lif uzun
bulunur.
Sinir sistemi 2 gurupta incelenir.
1) Serebrospinal sistem
2) Otonom sistem.
1) Serebrospinal sistem de iki gurupdur. A) Santral sinir sistemi,
B) Periferik sinir sistemi. Santral sinir sistemi beyin, beyincik, pedon-
culus cerebri, pons, bulbus ve medulla sipinalisdir. Periferik Sinir
Sistemi ise Medulla spinalis'in sağ ve solundan çıkan 31 çift sinirlerdir.
SEREBROSPİNAL SİSTEM:
10
dır. Otonom sinir sisteminin innerve ettiği organlar çizgisiz (düz) kaslı
organlardır. Kalp kası da hem çizgili hem çizgisiz, tamamen özel bir ya-
pıya maliktir. Otonom sinir sistemi fonksiyon bakımından olduğu ka-
dar embriyolojik ve anatomik bakımdan da serebrospinal sistemle
yakından ilgilidir. Müstakil olarak çalışan otonom sinir sistemi, muhte-
lif periferik duyuların meydana getirdiği kortikal merkezlerdeki duygu-
larla da ahenkli çalışır. Örneğin, korkulu bir olayda kaçmak, vurmak
gibi hareketler yanında damarların daralması ile istemsiz olarak yüz
solar, kalp hızlanır. Tükrük bezlerinin az çalışmasından da ağız
kurur ve soğuk ter başlar. Bütün bu olay otonom sistem tarafından ayar-
lanır. Otonom sistem 2 kısımdır.
1
«V^O
) ( Bas ve bo-
'yun Vasomotor
3 Trakea
ve bronşlar
ç>)Mide
Karaciğer
Pankreas
,Ks İnce
^ . . v r ( ı bağırsak
® V T ^ 2 \ B ö b r e k üstü
v -
Q 'muhafazası
Böbrek
j^/Kalın bağırsak
ı/
^ . J ^ S i d î k torbası
6 pelvıc
ı Sempatik - - ( g ü r e m e organı
l Parasempatik
1
S S S
Parasympathetic
o
V
acetylcholine acetylch9lıne
ganglion'da ganglion" da
ve son organda
ı - e norepinephrine'
Son organ'da
Stımu latiorı
Sitimu lat ion
1
SEMPATİK PARASEMPATİK
ORGAN UYABILMASI UYABILMASI
f Membran
* Niktitans Kasılma (-)
K o y u muhtelif maddele-
Tükrük ri içeren tükrük Sulu tükrük
Uterus Kasılır
1
PARASEMPATİKOMİMETİKLER
Kolinerjik postganglioner liflerin stimüle edilmesi sonucu meydana
gelen maddeyi (asetilkolini) taklid ederek etkiyen maddelerdir. Koli-
nerjik postganglioner lif ucunda hasıl olan madde acethylcholin'dir.
Parasempatikomimetiklerin etkisi de asetilkolinin etkisi olur. Asetil-
kolin'in düz kaslarda iki cins etkisi görülür. Muskarinik ve Nikotinik
denen bu etkiler şunlardır.
Muskarinik Etki:
Kalp üzerine kronotrop ve inotrop negatif etki, damar üzerine
vazodilatör etki,
Barsak, bronş ve diğer düz adelede tonüs ve peristaltizm artması ve
spazmla sonuçlanma,
Göz üzerine miyotik etki ve göz içi basıncı azalması,
Terleme dahil bütün sekresyonu arttırıcı etki.
Nikotinik Etki:
Asetilkolinle meydana gelen ve bazı durum ve şartlarda, atro-
pinle giderilemeyen adrenalin'ın sempatikomimetik etkisidir. Bu da
hipertansiyon, kalbin hızlanması, midriaz ve diğer sempatik etkilerdir.
Asetilkolin kalp çalışmasına, negatif kronotrop (yavaşlatıcı) ve ne-
gatif inotrop (kontraksiyon azaltıcı), EKG da (-P) ile PR uzaması ya-
par. Yüksek doz asetilkolin ise dissosiasyon orikulo ventriküler mey-
dana getirerek atrium ve ventrikül ayrı ayrı çalışır.
Parasempatikomimetikler, direk veya endirek etki gösterenler ola-
rak iki grupta incelenirler.
1 - Parasempatikomimetik Direktler:
Bunlar doğrudan doğruya reseptör üzerine etkirler. Bunlar da iki
grupta incelenirler: A- Etkileri kesin izah edilemeyenler, (Muscarin,
Pilocarpin, Arecholin gibi)
B- Kuarterner amonyum radikali taşıyan ve bu yolla reseptöre et-
kiyenler: (Cholin, acetylcholin, betamethylcholin, urocholin, carbachol,
oxypropanium iodür, furtretonium iodur gibi)
1
dece düz kas üzerine etkir. Bugün tedavide değeri yoktur. Ancak bunu
yiyenlerde terleme, salivasyon, bronchospazm, myozis, diare karın ağ-
rıları gibi muskarinik belirtiler görülür. Muskarin direk parasempa-
tikomimetiklerdendir.
CH 3
M u s c a r i n e
î ' C ^ J î — N ,
d
H H
Filo kirpin
2 - Pilocarpin:
ÂRECHOLINE
3 - Arecoline:
Noix d'arec in alkaloididir.
Parasempatikomimetik etkisi vardır. Bugün tababette kullanılmaz.
Ancak veteriner tababette antihelmintique özelliğinden dolayı kullanı-
lır. Bu etkisi barsakların peristaltizmini arttırması ile görülür. Ayrıca
myosis yapar. Bu etkisinden dolayı glaucom hastalığında, collyre ha-
linde kullanılabilir.
4 - Tremorin:
Tremorin, periferik kolinerjik etkili ve salivasyon, göz yaşarması,
myosis, bradikardi ve diare yapar. Santral etkiyle de, tremblement,
rigidite, analjezi ve hipotermi yapar.
Acetylcholin'in beyinde konsantrasyonunu arttırır. Antiparken-
sonien ilaçların etkileri için yapılan deneysel incelemede kullanılır.
Quaterner Amonyum Tuzları, Quaterner Aminler :
1- Kolin
2 - Acetylcholin
3 - Metacholin
4- Bethanechol
5- Carbachol (doryl) kolinesteraza mukavimdir.
6- Oxaproponium iodür
7- Furtrethonium iodür
1 - Kolin:
Trimetil etil oksiamonyum tuzu olarak karaciğerde betain, methi-
onin, v.s. gibi maddelerle beraber, fosfolipid ve yağ utilizasyonu meka-
nizmasında rolü olan ve organizmada kendiliğinden teşekkül eden bir
maddedir. Bütün Vertebralılarda ve bazı bitkilerde bol bulunur. Ka-
raciğerin dejenerasyonunu korumaya yarayan ve safra ile atılan safra
asitlerinin de arasına girer. Cholin'in 3-8 gr gibi ancak yüksek dozu
ağızdan inotrop etkir.
Etkisi: Zayıf olmakla beraber bir muskarinik ve yine zayıf nikoti-
nik etkisi vardır. Aktif rol quarterner HN 4 redikalinden, kolindeki pri-
mer OH ın CH 3 COOH ile esterleşmesi ile asetil kolin olur, ve kolinden
çok fazla muskarinik ve nikotinik etki elde edilir.
Bu OH, propil ve butil gruplarının bağlanması ile propil kolin, bu-
til kolin elde edilmiştir.
2— Acetylcholin:
Organizmada motor sinir, duyu siniri ve otonom sistemin esas
maddesidir. Ayrıca asetil kolin ilkel hayvanlardan protozoerlerin silial
hareketlerini ve eritrositlerdeki gaz alışverişini ayarlar. Bunun clorür
tuzu doğal tuzundan daha stabildir. Suda daha kolay erir.
Anhydr halde muhafaza edilir ve istendiği zaman kullanıla.
Oıganizmada asetilkolin 3 halde bulunul.
A - Stok (depo) şekil: İstirahat halindeki asetil Kolindir. Asetil
kolin bir proteine bağlı olarak bir kilit içindeki anahtar şeklinde stok
halde durur.
B - Organizmada bir istek, arzu doğunca bu stok asetil kolin libere
edilip serbest hale geçer ve başka bir reseptör proteine nakledilir. Bu
faz, aktif fazdır.
Bu Fazda asetil kolin depolarizasyon yapar ve bu depolarizasyon
la da organ Kontraksion yapar. Veyahut bu salgı gibi başka bir fonksiyon
olarak da gözlenir.
Mesela göz sekıesyonu artması gibi. Bundan sonra kolin esterase
enzimi asetilkolini kolin ve CH 3 COOH e parçalar.
C - Sentez Fazı: Bu fazda tekrar asetil kolin teşekkülü için kolin ve
asetik asid, CO-carboxyllase, Co-enzim-A, Vit B ve A.T.P. yardımı ile
konjuge edilir. Bu işlem kolin asetilaz enzimi ile olur. Teşekkül eden ase-
til kolin organizmada çeşitli yerleıde tekrar kullanılır.
A cet at + C o e n z y m A Acetylfhiokinag • AT P A c e t y l c o e nzym A
Sinirin excitasyonuyla
Acetylcholine
Acetyl Cholinestraz
Chotine * VAcstet
,/ C H 3 O
CH3COO + OH.CHj CHj- N—CH3 CH2.C.0-CH I'ij-NtCHg^
Acetat Choline \cH,
Acetylcholine
KOLÎNERİİK İLETİ
(TRANSMİSYON)
Acetylcoenzym A
Cholin
Acetylcholin
AXON
Vesiküller
Mi
Birinci membran. _Şinır ucu
son kısmı
Acetylcholin
M2 POST SİN APT IK ARALIK
İkinci membran
H 3 C - 9 N - C H 2 C H 2 — 0 - C — C H 3
/ o
m c r
7A°
Acetytcholine
Acetylcholin Analogları:
Urecholine
Methanechol:
Bu yeni madde'nin özelliği: Pseudocolinesterase asetil kolin ve
butryl kolini parçaladığı halde, doku ve sinir uçlarında ve hematilerde
bulunan hakiki kolin esteraz ise asetil kolin ve metacolin'i parçalar.
Butryl kolin ve beta methyl kolinde muskarinik etki daha fazladır.-
Bunun CI ve Br tuzları mevcuttur. 50-200 mg dozda tablet şeklinde
30-50 mg. dozda da injectable ampul şeklinde kullanılır.
+
( C H 3 Î 3 N . C H 2 - C H — 0 - C 0 - C H 3
CH 3
Metakolin
( C H 3 ) 3 N-CHj. CH . 0 . CO . N H 2
Urekolin
llrecholine (Bethanechol):
Carbamınoyl Choline:
Renksiz suda eriyen kristal tozdur. Cholin'in carbamic asitle esteri-
dir. Bu da £.cetyl choline tarzında ve methacholine'den daha üstün etkir.
Kolin esteraza mukavimdir Ticarette Doryl adıyla satılır.
Doryl'in 0.25-0.50 mg lık ampullerinden cilt altı zerkinden sonra,
yüz ve boyun damarları genişler, ter, salya artar.
Post operatuar barsak atonisi, mesane atonisinde, uriner retansi-
yonu kaldırmak için diğerlerinden daha çok kullanılır. Kullanılışında
yan tesirler görülebilir. Doz 1-4 mg dır. Bethanectol'un metilsiz halidir.
Furtretonium İodure
3 mg. dozda mesane atonisine karşı injeksiyon suretiyle kullanılır.
Acetylcholine
nys;;;k fcutuo Escsrûzik kutup
jT
4 , 7 A®
K2—
CH3 0
ch 3 — N CH' . CH-> • 0 C—CH-
CH3
/ 7A°
-- 7A — - -
Neostigmin (Prostigmin)
/ A /
o—c
\
N (
91 % H 5
4H5
AMBENONİUM CHLORİDE (Mytelase)
1 - Prostigmin (Neostigmin)
2 - Pridostigmin (Mestinon)
3 - Mytelase (Ambenonium HCI)
4 - Edrophonium (Tensilon)
Bu maddeler kolinesteraz'a reversibl etkir. Barsak üzerine etkileri
ESERÎN'den fazladır. Kalp üzerine etkileri ise eserin'den zayıftır.
\N O—H
CH 3 / CH 3 H
I
\ j j _ o y
Edrophoniunn (Tensilon)
Eserin (Physostigmin) ile Neostigmin'in farkları şunlardır:
1 - Neostigmin, quaterner N derivesidir.
2 - Neostigmin ve physostigmin kolinesteraz inhibitörüdür, fakat
neostigmin iskelet kasını ve sempatik ganglionları uyarıcıdır.
Neostigmin'in Kullanıldığı Yerler:
1 - Kürar'a karşı sinir ucundan asetilkolin liberasyonu sağladığın-
dan kürar antagonistidir.
2- Kolinesteraz inhibisyonu gidericidir.
3- Çizgili kastaki plak motıis'i direk olarak uyarıcıdır.
4- Atonik barsak faaliyetlerini giderici olarak etkir.
5- Paroxistik laşikardiye karşı kullanılır.
Prostigmin (Neostigmin) 15 mg. Hidrobromat tabletleri ağızdan,
0.5-1 mg. lık injektable ampulleri injeksiyon için kullanılır.
Neostigmin ağız yolundan alınsa mide-barsak kanalından iyi ab-
sorbe olmaz ve SSS ne ulaşıp etki gösteremez. Enzimin her iki bölge-
sinede asetilkolin gibi etkir ve onunla yarışır. Ve enzim tarafından ase-
tilkolinden bir milyon defa daha az tahrip edilir.
Myastenia Gravis: Deneysel kürar zehirlenmesi denen bu hastalık,
adele yetersizliği ile kendisini belli eder. Bu hastalığa yakalanan kim-
senin ayakta iken anlaşılması imkansızdır. Ancak çömelip oturması
istendikten sonra şahsın kas yetersizliğinden ayağa kalkmadığı görü-
lerek teşhis edilebilir. Bu hastalıkta ayrıca şu belirtiler görülür.
1- Ptosı's, 2 - Bulanık görme, 3 - Yutma ve konuşma güçlüğü. Bu
hastalığın etiolojisi karanlıktır. Sebepler arasında Thyms guddesinin
çocuklukta büyük halini yetkin kimsede küçülmesi kaybolması bekle-
lenirken bu hastalarda büyük olarak kalması neticesi bu guddenin kü-
rar tarzında madde çıkararak zehirlenmeye neden olduğu düşüncesi yer
alır. Bu tarz zehirlenmeden dolayı asetilkolin'in kasa etkiyemediği ve
kürar etkisi ile kas kontraksiyonunun imkansızlığı kabul edilir.
Tedavisi önemli bir hastalık olan MYASTHENlA GRAVİS'e karşı
birçok ilaçlar denenmiş ve en önemli olanlar şu tarzda saptanmıştır.
1) Pridostigmin Bromid (Mestinon)
Myastenia gravis tedavisinde kullanılması yanında 1 - Antikürar
etkili 2 - Miotik, 3 - Kuvvetli Antikolinesteraz etkilere de sahiptir. Ay-
rıca Neostigmin'den daha az toksiktir.
Prydostigmin, 2 mol prostigminden elde edilir. 1 / 4-1 / 2 mg. doz-
da kullanılır.
2) Mytelase/Ambenonium HCL
Myasteniye karşı kullanılır. Kolinesteraz inaktivatörüdür.
3) Edrophonium HCI (Tensilon)
1 - Neostigmin'den çabuk 2 - Neostigminden kısa etkilidir. Enzimin
anyonik bölgesiyle etkileşir.
Kullanılması: 1 - Kürar'a karşı tedavi edici olarak, 2 - Myastenie
teşhisine yardımcı olarak kullanılır.
Yan etki: Kullanılması esnasında, bulantı, kusma gibi gözlenen yan
etkiler atropinle giderilebilir.
PARASEMPATİKOTROP D İ Ğ E R İLAÇLAR:
NO 2
C2H5O
Parathion (Nitrcstimmium)
Ecothiopate: Organik fosforlu madde. Kuaterner amonyum bile-
şiği, enzim'in hem esterazik ve hem anyonik iki kısmına da etkir.
Glokom'a karşı kullanılır uzun süre kullanılırsa katarakt yapar.
Arme chimiqe: HARP GAZLARI: Bunların kullanılması yasak-
lanmıştır. Kullanıldığında muskarinik etkiler görülür. Sarin veya sinir
gazı (gaz nervin) denen harp gazlarından olan bu gaz da organik fos-
forlular gibi kolinesteraz inhibisyonuyla etkir. Maske kullanılarak filt-
reyle havayı temizleyerek korunulur. Bu gazlar Uçucu likitlerdir.
CH 3 F CH = N O H
Sarin N
l
\
( R A M )
CH2 — C H — C H . 0 H
i i i! |
N.CH 3 CHO — C — C — CHJOH
C H 2 — C H CH 2 C 6 h 5
Hyoscyamin (S c o p ine)
Hyoscyamin:
Jusquiame (Hyoscyamus niger) Hyoscyamin atropa belladona ile
Datura bitkisinde Scopolamin ile beraber bulunur. Atropin ile aynı et-
kilere malik fakat Atıopin'den 2 defa daha etkili ve toksiktir. Scopo-
lamin (Hyoscin), Scopin ve tropik asidin esteridir.
Beladon Alkaloidi Kimya Yayışı: Atropin, tropanol (hydroxytro-
pan)ın tropik asidle esterleşmesinden elde edilir.
H
!
HOOC-C-CH2OH
Tropik a s id
o
İSE fi
/A
HOHJC 0 ÇH2-~ ÇH — •CH-
ÇH—C—0—ÇH * N-CH3
CHJ-— CH • •CH2
/ \
Troplne
Trop:c acid
(Organic aciciî (Amîno alcohot)
ATROPINE
H2C -CH—ÇH 2
• CH 3 CHOH
H2 C - — - C H — — C H 2
Tropine
Atropin eşit oranda d,l hyoscyamin karışımıdır. Solanaceselerden
ekstraksiyonla elde edildiği gibi sentetik olarak da yapılır. Ekstraksiyon-
la elde edilen baz atropin ise kristalize olarak elde edilir. Bu suda az
eridiğinden bunun sülfat tuzu kullanılır. Atropin sülfat renksiz veya be-
yaz kristaldir. 0.5 ml. suda veya 5 ml alkolde erir. Atropin, peros veya pa-
renteral vücuda girdikten sonra dokularda atropin esteıaz tarafından
hidrolize olur. Hidroliz neticesi tropanol ve in aktif asid meydana gelir.
Hidrolizin keçi ve tavşan gibi hayvanlarda çabuk ve çok olması Atro-
pin esterazın bu hayvanlar da çok olmasındandır. Bundan dolayı bu
hayvanlar da Atropin'in insan öldüren dozu dahi etkisizdir.
ATROPİNE
Atropin 3 Etkiye Maliktir:
Atropin Semptomatolojisi
Burada mydrias 1 / 2 saat gibi kısa bir süre sonra geçer. Bu madeler
şunlardır:
H2Ç—CH—CH^ OH
N-CHo C H - O - C O - C —
\ ! I \ = /
f-^C — C H CH2 H
Hematropine
H 9 C 4\ O
n + / C H 3
N-C-0-CH2CH2-N-C2H5
H 9CA CH-
CH 3
/
H - C - 0 - C H 2 C H 2 - NI
\C H 3
CYCLOPENTOLAT E HYDROCHLORIDE ( C y c V o g y l )
0 / C H 2" C H 3
C H TJ - C H1T - C H LO — C H - C - 0 - C I -2 U - C H2O — N
1 \ HCI
C H 2 . CH 3
PROPİVANE
9 „ /C2H5
^CH-C-0-CH2CH2-N
x 2 H 5
1 - Ganglionik
2 - Postganglionik
3 - Nöromusküler
c H 3
9 +'C;H CCH3
•CH-C-O-CH2-CH2-N-CH3
XCH CCH 3
•CH3
Probantin
6 - Probantin, bantin gibi antikolinerjiktir. Onun aynı endikasyon-
larda ve 15 mg. 30 mg. X 2-3 defa dozda kullanılır.
CH-C-O-CH2CH2-N-CH3
x c 2 H 5
Methanthelme bromıde
(Banthine)
9 • > / c 2 H 5
H O - C - C - O - C H 2 CH 2 ~ N - C H 3
C2H5
fi
f\ = 4
p / C 2 %
CH-C-O-CHGCH^—N
r\
ÂDİPHENİNE CTrsscntins)
9 - Isopropamid (priamide) Uzun süre etkili majör parasempato-
litik'dir. Histaminin yaptığı mide sekresyonunu azaltır. 3-9 mg. dozda
kullanılıı.
,CH3
CH
+/ CH,
HoN-C 0 - C - C H , C H? - N - C H 3 J
Trihexyphenidyl (Artane)
10- Trioksifenedil (artane) Parkinsona karşı kullanılır, Ayrıca
parasempatolitik etkisi de vardır. Dozu 2-5 mg. dır. Amfetamin Artan'ın
etkisini artırır. Bantin, Probentin, antrenil, primid, atropinin etkilerini
de gösterdiklerinden glokom, prostat hipertrofisi ve ağır kalp haftalık-
larında (taşikardide) kullanılmaz.
/ \
AMINOPENTAMIDE SULFATE (Centrine)
0
ıı
HO-C-C-O
N-CH3
\ / C2H5
H 9 C
CH- CH2 O CH2OH
I I
/CH3
N
\
N0- CH 3
H2C CH CH —0 — C
Meîhylaîropin nitrate
•CHO
Dîcyclomîne HCl (Bentyi)
TRAL
o
, İt
HO-C-C-O
N-CH3
XCH3
& H 5
/
H-C-O-CH2CH2-N
\
C2H5
CARBATRİNE ( Pavatrine )
/ \
C2H5
/
H-CH^C^-N
\
CjHg
\ //
DIETHAZ5NE HYDRÛCHLORIDE (D-iparcoL)
13- Pipenzolate methyllbıomide: (piptal) Muskarinik blokaj yapı-
cıdır. 5-10 mg. dozda 3-4 defa kullanılır. Atropin'in toksik etkilerini gös-
terir.
14- Trihexyethyl iodide (pathilon) Atropinden zayıf etkilidir. Mus-
karinik blokaj yapıcıdır, dozu 3-4 dtfa 25-50 mg. dır.
H0H 2 C v 0 ÇH3 ^ H g
AMPROTROPINE (Syntropan)
SEMPATOMİMETİKLER
H H H
etki
Adrenalin R — (CH3)
Noradrenalin R—H ^
Isoprenaline R—C3H7 [ff*^
Önceleri sempatinle çalışılırken gözlenen farklı iki etkiyi farklı iki
sempatin ortaya çıkardığı kabul edilerek bu suretle sempatin E'(Eksi-
tan) ve I (İnhibitör, inbjbisyon yapıcı) olarak iki sempatinden bahse-
dildi. Sempatin E, kalp ve damarlara eksitatör rol oynar. Sempatin I ise
inhibitör rol oynar. Sonraki gözlem ve araştırmalar la Sempatin E ve I
yerine farklı etkinin farklı reseptörlerden ileri geldiği iddia edildi. Bu su-
retle ortaya çıkan reseptör teorisi bugün daha uygun geldiğinden, olay
reseptörlerle izah edilmektedir. Bronş, barsak gevşemesi ile diğer kastırı-
cı etkiler de bu tarz izah edilmektedir. Burada adrenalin az dozda beta
reseptöre etkir ve az doz damar genişletir, Yüksek doz ise alfa reseptöre
etkiyerek damar daralması ve kalp hızlanması yapar. Noradrenalin yal-
nız alfa reseptöre, izopropil-noradrenalin ise yalnız beta reseptöre etkir.
Bu şekilde iki reseptör olduğu alfa reseptörü bloke edici ergotamin, di-
beıızyline, dibenamin gibi maddelerin verilmesinden sonra yalnız bronş
genişlemesi gibi beta reseptör etkilerinin devam etmesinden alfa reseptör
etkilerinin ortadan kaldırılıp, bloke edildiği ve beta blokörlerinin veril-
mesiylede, beta reseptör etkilerinin giderildiği gözlenmektedir.
I ) {. I
3 AMiNO ASİD 3 PİR0KATE5İK AMİN
Kateşölamin Sentezi:
Adrenalin:
HO
Etkileri:
Santral sinir sistemine etkisi: Adrenalin sinir sisteminde sempatik
santral etkiler gösterir. Ağrı, bazı şahıslarda asabi titreme, husursuz-
luk, anksiyete ve bazı hayvanlarda yüksek dozda konvülziyon meydana
getirir.
Trihydrosy N - meîhylir.dol
AORESÖCHSOME
NOR A D R E N A L İ N YAPIMI VE
ÎNHİBiTÖRLERİ
DEPOLANMASI
67
2 - Narkoz esnasında zuhur eden kalp damar yetersizliğinden olan
senkoplara karşı uzun iğne ile değrudan doğruya ventrikül içine (int-
rakardiak) kalbe verilir.
3 - Şok anaflaktik, kriz nitritoid, serum hastalığı gibi durumlarda
kullanılır.
4 - Astım bronşiyalde cilt altı zerki yapılır.
5 - Hipnotik zehirlenmesine karşı refleksler gelinceye kadar am-
fetamin sülfat injekle edilir. (5-10 mg).
6 - Quinke ödeminde ve diğer allerjik durumlarda adrenalin kul-
lanılır.
7 - Gözde dekonjestionnant ve midriatik olarak kullanılır.
8 - Genel olarak hipotansiyona karşı kullanılır.
Noradrenalin:
68
Levarterenol Bıtartrate (norepinephrine
Levo - arter enol; Levophed )
OH
ı
HO CH-CH2—NH2
HO
69
6 - Hiperglisemi adrenalinde fazla, noradrenalinde azdır. Memb-
rana niktitans adrenalinle kasılır, noradrenalinle hafif eksitasyon gös-
terir.
Levarterenol Bitartrate (Levophed Bitartrat): Beyaz kristal tozdur.
Suda kolay erir. Akut tansiyon düşmesine neden olan tıavma, hemo-
raji, santral vazomotor depression ve myokard infarktüsü gibi hallerde
tansiyonu çabuk yükseltici olarak kullanılır. Toksisite bakımından epi-
nefrinden daha emniyetlidir. IV Levarterenol, epinefrinin yaptığı taşi-
kardi yerine bradikardi meydana getirir. Bradikardi, atropin önceden
verilmek suretiyle bloke edilebilir, giderilebilir. Levarterenol de epinefrin
gibi siklopropan anestezisindeki myokardda aritmi ve ventriküler taşi-
kardi yapar. Levarterenol IV tatbik edilir. Serum fizyolojik veya % 5
lik dekstroz, plazma veya kanla sulandırılarak damara zerk edilir. Tan-
siyonun birden yükselmemesi için 2-5 dakikada bir tansiyon ölçülür.
Perfüzyonun damar dışına kaçması dokuda nekroz yapar. Nekroza kar-
şı Phentolamine (Regitine) iyi gelir. Levarterenolde lokal anestezi için
vazokonstrüktör etkiden istifade edilerek kullanılır.
SEMPATÎKOTROPLAR:
Amin oksidaz enzimi üzerine etkiyerek, onun etkisini azaltıp,
sempatik maddenin yıkılmasına mani olmak suretiyle etkili olduğu ka-
bul edilir. Sempatikotroplar arasında:
1 - Tir amin
2 - Efedrin
3 - Amfetamin, bulunur. Bunlar kateşolamin salgılanmasını art-
tırır.
OH
TYRAMINE
70
nir yenmesi hipertansiyon yapar. Tedavisi alfa adrenolitiklerle (Ergo
türevleri) yapılır.
OH ÇH 3 H
EPHEDRİN
Efedrin damardan daha fazla kalp üzerine etki gösterir. Zayıf va-
zokonstriktör etkisinden ancak dekongestionant olarak kullanılır.
Efedrin'de yalnız zayıf vazokonstriktör etki vardır. Adrenalinde ise
bazen vazodilatatör bazen vazokonstriktör olmak üzere ikili etki vardır.
71
3 - Koronerler üzerine adrenalin gibi dilatatör etkir.
4 - Bulbustaki solunum merkezini eksite ederek solunum düzen-
sizliğini giderir.
5 - Gözde midriyaz yapar. Sistemik uygulanmasından sonra gö-
rülen midriyaz, glaucomdaki göz içi tansiyonuna etkimez ise de yine
ihtiyatlı olmak gerekir.
6 - Bronkodilatatördür. Bunun için astım bronşial ve solunum
yetersizliğinde kullanılır.
7 - Taşifilaksi yapar.
8 - Allerjik hastalıklarda belirtileri önleyici bilhassa yerel kızar-
tılarda dekongestionant etkir.
9 - Spinal anestezide, procain veya başka anestezikler hipotansiyon
yapabilir. Bunu önlemek için efedrin ve lokal anesteziklerle beraber
verilir.
10- Sinir-Kas preparatında, efedrin antikürarizan olduğundan,
myastenia gravis'te, neostignJne yardımcı olarak kullanılır.
Kullanılışı: Tansiyon düşmesi hallerinde vazokonstriktör olarak
kullanılır.
Kontrendikasyonu, Hipersansitivite, hipertansiyon, hipertroidizm"-
dir. Siklopropan anestezisinde kontrendike değildir.
Allerjik burun nezlesi veya burundaki iltihabi durumlara karşı dam-
la veya ağızdan tablet halinde ve yine başka allerjik hastalıklarda (as-
tım) kullanılır. Yerilme esnasında taşifilaksinin hatırlanması gerekir.
Bu olay vazokonstriktör ve bronkodilatatöı etkide daha çok görülür.
Bu takdirde aynı etkiyi elde etmek için doz arttırmak gerekir.
72
CONHNHCH2 CH2 CONH-CHJ CÇHÇ
CH2CH2 CH2N(CH3>2 « O
CONHNHCHj"
O '
İMİPRAMİNE MARPLAN US0CAR80XAZID) NİALAMIT
Amfetaminin Etkileri:
1 - Kardiovasküler: Tansiyon yükseltir. Kalbi yalnız bradikardide
hızlandırır.
2 - Düz kasa etkisi: Bronş gevşetici, mesane sfinkterini ise kasıcı
etkir.
3 - Santral sinir sistemine: Anoroksijenik (iştah kesicidir) Yor-
gunluk azaltır. Motrisite (hareket gücü) artar.
73
letici ve mide sekresyoııunu arttırıcı bir maddedir. 0.025 gramlık tab-
letleri ve cc de 0.01 gr lık ampulleri vardır.
H N
T0LAZ0LIN (Prıscol)
Diğer Adrenerjikler
OH H
1S0PR0TER0N0L U»oprel)
1 - Hipotansiyon
2 - Adrenalinden daha fazla bronkodilatasyon
3 - Azalan toksisite
4 - Taşikardi
76
<0 O
CONHNHCH2CH2 CONH-CHJ CflHj
CONHNHCHf
CH2CH2 CH2N(CH3)2
İMİPRAMİNE MARPLAN lIS0CARB0XAZ1D) NİALAM1T
Arofetaminin Etkileri:
1 - Kardiovasküler: Tansiyon yükseltir. Kalbi yalnız bradikardide
hızlandırır.
2 - Düz kasa etkisi: Bronş gevşetici, mesane sfinkterini ise kasıcı
etkir.
3 - Santral sinir sistemine: Anoroksijenik (iştah kesicidir) Yor-
gunluk azaltır. Motrisite (hareket gücü) artar.
73
falık yüksek doz almakla da olabilir. Bu kronik etkiden farklı boyut-
larda bir belirtidir. Santral solunum merkezi eksitasyonu, hipertemi,
hipertansiyon ve midriyazdan ileri gelen sıkıntılar doğurur. Tehlikesi
toksikomanojen olmasıdır. Alışkanlık yapar. Depressif psikozlar ile
asteniklerin tedavisinde uyarıcı etkisinden faydalanılır. Analjezik
hipnotiklerde görülen hipnozu giderici olarak kullanılır. EEG ile uykuyu
kısalttığı görülür. Parkinsonluda, atropinik türevleıle birlikte verile-
bilir. Hipotansiyona karşı ve rinofarinjit halinde sempatomimetik et-
kisinden dolayı kullanılır.
Phenylpropylmethylamıne
Hydr-ochlorı de ( Vonedrîne)
Synephrine (Sympatol): Metilaminoethanol oksifenildir. Neosy-
nephrine (Metosympatol) dur. Bu iki izomer, adrenalinden dayanıklı ve
daha uzun etkilidir. Fakat etkisi daha zayıftır. Sympatol atım hacmini
%30 arttırır. Bu bakımdan Digital tipinde bir tonikardiaktır. Ventri-
kül eksitabilitesini IV yapılsa dahi arttırmaz.
74
konstriktördür. Synephrine (Sympatol) gibi toııikardiak değildir. Neos-
ynephrine dekongestionant, gözde mvdriaz için lokal olarak da kul-
lanılır.
HOCHCH2NHCH3
OH
Feni lefri n
Veritol: Etkisi simpatole benzer. Ancak periferik vazokonstriksi-
yon yapmaz. Kan basıncını arttırır, bu etkisi de atım hacmini arttır-
mak/a olur.
NHCH 3
CH 2 CHCH 3
OH
VERITOL
Napthazoline (Naphozoline naphtyl imidazolin, Privine): İmida-
zolin bileşiğidir, Efedrin'e benzer sempatikotrop etkilidir. Mukozalar
üzerinde yaygın vazokonstriktör etkidiğinden KBB ve göz hekimli-
liğinde Klorhidrat veya nitrat tuzunun % 1 lik solüsyonu mukoza şiş-
liğini giderir. Aynı zamanda kuvvetli antihistaminiktir. Uzun zaman kul-
lanılırsa, atrofik rinitis yapar.
75
letici ve mide sekresyonunu arttırıcı bir maddedir. 0.025 gramlık tab-
letleri ve cc de 0.01 gr lık ampulleri vardır.
Diğer Adrenerjikler
1SOPROTERONOI U»oprel)
1 - Hipotansiyon
2 - Adrenalinden daha fazla bronkodilatasyon
3 - Azalan toksisite
4 - Taşikardi
76
etkiler de meydana çıkarabilir. Örneğin brankodilatssyon yaparken taşi-
kaıdi ve taşikardi sonucu sistol'ün kısalması ve buna bağlı yetersizlikler
izlenebilir. Kalbin hızlanması (taşikaıdi) neticesi tansiyon vükselmez.
Aludrin periferik vasodilatatördür. Yüksek doz adrenalin ile her doz
noradıenalin vazokonstriktördür.
OH H
ı /
CH-CH2-NX /CH.
X CH
\CH
3
H O ^ ^
I soproterenoı
İsopı-oteronol Sulfate: lsonorin: Sublingual tablet 10 mg.
3 - Etilnorepinephrine (Butanepherine): % 2 inj. % 1 ml. de 2 mg.
NH2
H 0 C H C H C H 2 CH3
ETHYLNOREPıNEPHRıNE
4 - Methoxyphenamine (0rtoxine): 0.1 gr. lık tabletler.
CH3
1
CH 2 CHNHCH3
CH3O
METHOXYPHENAMINE
77
5 - Nylidrin HCI (Arlidrin HCI): Etkisi izoproterenol gibidir.
OH CH 3 y H
^CH-CH-N / C H 2 C ^ 2
^ ^ CH
HO
NYLİDRİN HYDROCLORIDE ( A r l i d i n )
6 - Yasodilan (îsoxuprin HCI): Beta reseptörlere etkir.
OH ÇH 3 / H
_ CH-CH-N CH,0
CH
CH3
H c N ^
ISOX PRIN E HYDROCHLORIDE (Vasodilsn)
Adrenerjik Vazok-jnstriktörler:
Sympatol (Synephrine): Tesiri adrenalinden zayıftır, fakat daha
uzundur. Bunun yanında Neosynephrine denen preparat adrenalinden
5 defa daha zayıftır. Kalbe etkimez. Ancak vazokonstriktör etkisi mev-
cuttur.
N O C H C : ; 2 *:HCH 3
SYNEPHRlî^E (Sympathol)
Adrenerjik Bronkodilatatör:
İzoprenalin (Protochylol, Cay ti ne)
OH y H
C H " C H r ^ C H C H 2
V Ch3
PROTOCHYLOL (Caytine )
78
ADRENERJİK M.S.S. STİMULANLAR:
Amphetamiue (Dextro amphetamin, Dexedrine, Metamphetamin,
Desoxyephedrine)
CH 3
Phenmetrazine Hydrochlonde
(Preludin)
Adrenerjik maddeler'de
Titraj: İki usulde yapılır.
1 - Şimik (farmakolojik etkileri farklı olan maddelerle kimyasal
inceleme)
2 - Biolojik (demedülle edilmiş köpekte tansiyon yükseltici etkinin
aranması, dekapite ve demedülle kedide de aynı tansiyon yüksekliği-
nin gösterilmesidir).
79
Sempatikomimetiklerin Farmakolojik İncelenmesi:
1. Kateşölamin'ler
Adrenalin, Noradrenalin, Dopamin ve benzerleri
Bu benzerleri de üçe ayırarak incelemek mümkündür.
a) Alfa stimulanlar (Vazokonstriktörler bunlar arasında: Pheny-
lephrine (neosynephrine, methoxamine (Vasoxyl), Etilefrin (effortil),
Metaraminol (Aramine) vardır.
b) Beta 1 ve beta 2 stimulanları: Mephentermine (Wyamine) Orcip-
renaline (Alupent)
c) beta 2 stimulanları: Salbutanol (ventolin) isoksupirine (Duva-
dilen) yalnız bıonş genişletir astım bronşial de kullanılır.
Beta (1) reseptörler kalp, damar ve uterusta bulunur ve buralara,
etkir. Beta (2) reseptörleri ise broşlarda bulunur ve broşlara etkilidir.
OH CH-s
I I J
HO /CH-CH-NH2
80
CH H
V
C H , - Cı~ N
£ ı
C H 3^ C H 3
CH2-OH
U—1 CH3
HO f \ ç H - C H 2 - N H - - C - C K 3
V- / OH CH,
Salbutamol (Ventolin)
Adrenalin 0.1 gr
NaCI 0.8 gr.
HCI 1.1 cc
Na2S03 0.08 gr
Eau distille ad. 100 gr
Doz: 15-20 gtts: 1 gr.
Ephedrine HCI: Efedrin klorhidrat: 0.05-0.20 gr.
81
İsopralin Sulfas (İsopreııalin sulfate): Peros 0.01-0.02 gr.
Epinephrinin kullanıldığı yerler yukarıda anlatıldı. Burada daha
özet olarak tekrarlanacaktır.
1 - Bronşial astım'da 1 / 1000 lik 0.1-0.5 ml cilt altı veya yağdaki
solüsyonu 1 / 500 olarak kas içi zerki uzun tesir yapar. Spray olarak
(nebulizer) 1 / 1 0 0 lük solüsyonu boğaz içine püskürtülür.
2 - Urticaire, angineurotic ödem ve serum hastalığında 0.5-1
ml 1 / 100 lük solüsyondan 1 cc deri altı veya kasa zerk edilir.
3 - Burun ameliyatlarında burun ve boğaza epinefrinli pamukla
tampon yapıldığında, damar daraltıcı ve lokal hemorajiye mani ola-
rak (epistaxise) denen burun kanamalarına karşı da kullanılır.
4 - Konjonktivitis ve blepharitislere karşı çinko sülfat, borik asit
ve epinephrinden istifade edilerek tedavide kullanılır.
5 - Akut kalp durmalarına kaışı Vena jugularis içine veya doğrudan
doğruya sağ atriyuma (sinüsün bulunduğu sahaya) tatbik edilir.
6 - Lokal anesteziklerin etkisini uzatmak için novacainin 1 /1000
lik solüsyonunun heı 5 cc için 1 damla epinephrin kullanılır.
Epinephrinle, Ephedrin Arasındaki Farklar:
Adrenalin 5-10 gama IV olarak veriluse, devamlı ola±ak ve her zerk-
ten sonra aynı derecede tansiyon yükselmesi gösterir. Kısa bir süre so-
nunda bu yüksek tansiyon normale avdet eder. Çünkü adrenalin par-
çalanır, vücutta kalmaz. Halbuki ephedrin solüsyonu IV olarak de\ analı
veıiliıse ilk önce tansiyon yükselmesi olur. ikinci defa verildiğinde de
yine yükselme olur, fakat üçüncü defadan sonra yükselme azalır. Efed-
rindeki bu hal taşililaksi denen olaydan ileri gelir. Bu vucudun ilaca
adapte olmasıdır.
Lokal anesteziklerle adrenalinin verilmesinin nedeni, lokal aneste-
ziğin vucuda girişinin adrenalinin vazokonstriktör özelliği ile yavaş-
latılmasıdır.
Adrenalin, böbrek damarları üzerine de diğer damarlardaki gibi
daraltıcı etkimesinden dolayı diürezi azaltarak etkir. Böbrekteki bu
fonksiyon onkograf denen bir apareyle ve idrar damla sayısının azalıp
çoğaldığı sayılarak ölçülür.
Adrenalin bronş kasları üzerine genişleticidir. Bundan dolayı astım
bronşialde veya deneysel olarak Histamin ve pilocarpin ile yapılan
bronkokonstriksiyon'a deneysel astım krizlerine mani olmak için de
kullanılır.
82
Tersiyer palpebra üzerine kastırıcı etkir.
Glandlar üzerine, damarları daralttığından dolayı, sekresyonu
azaltıcı olarak etkir.
Uterus üzerine değişik hayvanlarda değişik tutum gösterir. Tav-
şan ve kadın uterusunda eksitan rol oynar.
Göz üzerine midriyatik etkir. Aynı zamanda exophtalmie denen
Basedow hastalığındaki belirtiyi meydana getirir.
SEMPATOLİTİKLER
83
Sempatolitiklerden bazıları kateşolamin liberasyonunu azaltarak
etkirler. Sempatolitik etkiler iki tip deneyle incelenir.
1 - Adrenalin, noradrenalin, injeksiyonundan sonraki hipertansi-
yona sempatolitiklerin antagonist etkilerinin gözlenmesi ile
2 - Adrenalin veya Noradrenalin'in injeksiyonu yapmadan sem-
patik sinirin uyarılmasıyla çıkan adrenalinin, meydana getireceği hi-
pertansiyona sempatolitiklerin antagonist etkileri incelererek.
Burada sempatolitik etki, a) Periferik b) Santral etki olarak iki tipte
açıklanabilir. Periferik sempatolitikler; post ganglioner sinirden salı-
nan sempatikomimetik maddelerin (kateşölaminlerin) liberasyonuna,
salınmasına etkirler. Santral sempatolitikler ise preganglioner sinirdeki
kateşolamin sentez fazına etkiler. Adrenolitikler genellikle kateşolamin
liberasyonuna az etkili fakat alfa ve beta reseptöre etkilidir.
Sempatolitik madde, adrenalekıomize hayvanda, splanknik sinir
eksitasyonununun sonucu saptanan hipertansiyona mani olmalı ya hi-
potansiyon yapmalı veya tansiyonu normal seviyede tutmalıdır.
Sempatik Ganglion cervikal'in post ganglioner lifinin uyarılması ile
veya adrenalin zerk edilmesi ile membran niktitans kastırılır. Sempato-
tolitik madde uygulanmadan önce veya uygulanmadan sonra bu etkinin
kaybolup kaybolmadığı araştırılarak, sempatolitik olduğu veya sempa-
tolitik olmadığı sonucuna varılır. Buna göre yukarda yazılan her iki
olaya yani tansiyona veya membran nictitans kasılmasına etkiyen mad-
delere tam sempatolitikler yalnız birine etkiyen veya her iki etkiyi de
yavaşlatan veya olayların tabiatını değiştirenlere de tam olmayan ad-
renolitik maddeler denir.
Bu deneylerde Adrenalin ile sempatolitik maddenin belirli dozları
incelenmiştir. Epinephrinin yüksek dozlarının adrenolitik maddenin
blokajına engel olup olmadığı belirgin değildir. Esasında blokad mad-
deyle epinephrinin yüksek dozu arasında kompetitif bir antagonizma
olduğu gözlenir.
Sempatik maddelerle etkileşen alfa ve beta iki cins reseptör mev-
cuttur. Alfa reseptörler epinephrin ve norepinephrin'in eksite edici
etkileriyle, beta reseptörler Epinefrin'in inhibe edici etkileriyle etkilenir.
Beta reseptör üzerine en etkili madde isoproterenol (İsuprel) dir. Alfa
reseptörler, adrenerjik bloke edicilerle (alfa blokörler)le bloke edilir.
Beta reseptör stimulanı izoproterenolün, dichloro analcğıı olan ve DCI
adıyla bilinen sentetik maddenin beta reseptörlere doğrudan doğruya
ne inhibe edici ne de eksite edici etkiden mahrum olduğu ancak epineph-
84
rinle beraber kullanılınca epinefrinin etkidiği beta reseptörlere etkiyerek
epinefrinin bronkodilatatör etkisini ve küçük epinephrin dozunun
vazodilatatör etkisini ve diğer epinefrin etkilerini bloke ettiği saptandı.
Bu etki beta blokajı olarak adlandırıldı, bunu yapanlara da beta blokerler
adı verildi. Alfa reseptör blokajı yapan dibenzilinin etkisinin cation
exchange'ı azaltarak etkidiği gösterildi. En eski adrenerjik blokadlar
arasında ergo alkaloidleri bilinmektedir. Ergot'nun Ergotin ile ergo-
tamin alkaloidleri bunlar arasındadır. Adrenerjik blokadlar şu grup-
larda incelenirler:
Sempatolitik veya adrenolitik olarak da söylenen bu maddelere
adrenerjik blokaj yapıcı demek daba uygundur. Guruplara ayırma ince-
lemeyi kolaylaştırmak içindir.
85
c) Rauwolfia alkaloidleri ve Ajmalicine
2 - Sentetik Olanlar:
F 883, F 933 ve diğerleri gibi.
86
Ergo yapısında iki Grup Madde Vardır:
1 - Ergoda bulunduğu gibi başka kaynaklarda da bulunanlar
2 - Ergonun aktif maddeleri ve yalnız ergoda bulunanlar
1) Lysegic acid
2) Fenil alanin, leucin, valin gibi amino asidler.
3) Pyrolin
4) Prüvik, dimetilprüvik asid
87
Ergotoxin izomeri Ergotoxinin
Ergocoristine izomeri Ergocristinine
Ergocornine izomeri Ergocorninine
Ergokryptine izomeri Ergokryptinine
0
h J m .
Ergotamin
Ergotamin ve Ergotoxin Grubunun Müşterek Etkileri:
1 - Zayıf dozlarda, damar ve uterusa sempatomimetik (insan ve
tavşanda adrenalin kastırıcı ) etkir.
88
2 - Kuvvetli dozda sempatolitik etkir (Adrenalin ranverse olur,
noradrenalin olmaz).
3 - Düz kas lifi (Fibr-lisse) üzerine myotonik (ocytocique) dır.
Bu nedenle direkt uterusa ve damara kastırıcı etkir.
Ergotamine'nin 1909 da Dale tarafından etkileri gösterilmiştir.
1 gramı, 50 cc su veya alkolde solüsyon olabilir. Bu zor erime demektir.
Ergotamin; Hidroj enlenerek dihidroergotamin elde edilir.
Santral Sinir Sisteminin Ergotamine Cevabı: Dale ve Barker 1909 da
Ergotaminin santral sinir sisteminde zayıf klonik konvülziyonlar'a
neden olduğunu ve sonra bu semptomların ataxi, stupor, yorgunluk ve
solunum merkezi felci ve hipertemi ile ölüm ile sonuçlandığını kanıt-
ladı.
Ergotamin'in sirkülasyona etkisi: Laboratuvar hayvanında, Ergo-
tamin damar içine zerkten hemen sonra hipertansiyon yapar. Kedide,
damar içi ergotamin zerki tansiyon yükseltir. Bunun, deserebre kedide
görülmesi periferik etkiyi gösterir. Bu olay nikotinlenip ganglionların
blokajı sonucu giderilir. Bunun için, Ergotamin'in etkisi ya doğru-
dan doğruya direk damar kasına etkiden veya endirekt konstriktör
sinire etkiden ileri geldiği kabul edilir. Bu daha ziyade arteri daraltıcı
direk etkiden dolayı kabul edilir. Ergot'dan sonra tekrarlanan adrena-
linle tansiyon düşer. Burada alfa reseptörlerin blokajı sonucu Adrena-
lin'in beta reseptörlere etkiyerek inhibitör veya rölaxan etkisi ortaya
çıkar. Bu tekrarlanan ergotaminle de inhibisyon olarak gözlenir. Er-
gotamin'in, IV zerkten sonra yaptığı tansiyon yükseltici etkisi, insan-
da 1-2 mg ağızdan alınmakla görülmez.
89
şeme görülmesi sempatik sinirlerin motor ve inhibitör etkilerinden ileri
gelmektedir. Ergo zayıf dozda uterus tonüsünü arttırır. Ritmik kontrak-
siyonları sıklaştırır, doz artarsa spazm yapar ve devamlı tetanik kontrak-
siyon saatlerce sürer. Uterusun Ergoya duyarlılığı olgunluğu ile ve gebe
olup olmaması ile değişir. Gebe uterus (gravid) çok hassastır. Östrojen
hormon ergo duyarlılığını arttırıcı etkir. Progesteron ise ergoya refrak-
ter kılıcıdır.
90
zedelenmesinden olan hyalin trombustan olur. Ergotamin'in horoza
2-3 mg zerki horoz ibiğine morartıcı etkir ve gangren olur. Köpekte
20 mg. gangren yapmaz, insanda uzun kullanılma sonucu gangren gö-
rülür.
91
Preparat:
1 - Poudre Secale corııutum (Ergot de seigle) Çavdar mahmuzu.
1-5 gr. kurutulmuş sclerottur.
2 - Ext. fluide de ergot de seigle: 50 gtt: 1-3 gr. verilir. Etkisi ergo-
metrin yönünden beklenerek kullanılır.
3 - Ergotine de Bonjean: 1-4 gr. su ile yapılan bal kıvamlı ekstre-
dir.
4 - Ethan sulfonate de Ergotoxine: 1-3 mg. renksiz, kokusuz
kristaldir. Suda az erir.
5 - Tartrate d'ergotamine: 1 / 4 mg. Renksiz veya beyaz kristaldir.
500 kısım suda erir.
Tartarat d'ergotamin (Gynergene) denen 1 mg. lık drajeleri, 0.5
mg. lık ampulleri mevcuttur. Damlası 15 gtt: 1 cc: 1 mg. ergotamin.
6 - Bellergal tabletlerinde:
Bellafolin 0.0001 gr
Ergotamin 0.0003 gr. gr.
Luminal 0.02 gr. bulunur.
92
2 - Ergotamin, kaşıntılara iyi gelir ancak sebebi belli değildir.
Karaciğer bozukluğu olan kişilerde kullanılamaz.
C H 3 0 0 C / V / 0
Ajmalisin
93
1 - Grup alkoloidler'e Ajmalİcine, buna R A U B A S Î N E = H Y D R O -
SARPANE adlarıda verilir. Ajmalİcine, az toksikdir. Hipotansör
etkilidir. Kalpte atım hacmi ve atım sayısı artırır.
Etkileri: 1-Köpek ve kedide adrenalinin kalbe etkisini ranver-
se eder.
2 - Kedide yüksek doz verilince noradrenalinin etkisini süprime eder.
Fakat Adrenalin'in hyperglycemiant etkisine engel olmaz.
Kullanılışı: Raynaud, Buerger hastalığı gibi damar daraltıcı
hastalıklarda, koroner damar darlıklarında, vasodilatatör ve spazm
giderici olarak 3-6 mgr. dozda kullanılır.
Reserpine(Serpasîl)
2 - Grup alkaloidler:
94
şişmesi sonucu burun tıkanması ile boyun, yüz damarları genişletti-
ğinden boyun yüz kızarması yapar. Mide barsak çalışmasını hızlandırır.
Barsak faaliyetinin artması sonucu diare görülür. Mide salgısını artırıcı
etkisiyle mide, duodenumda ülserler meydana gelir.
F 883= PROSYMPAL
Sentetik Sempatolitikler:
95
etkilidir. Sempatikleri inverse etmez. Süprime eder. Fakat adrenalinin
damardaki etkisini, tavşan uterusundaki, kobay ileumundaki etkilerini
ranverse eder. Adrenalin ve chloroform'un kalpte fibrilasyon yapıcı
etkilerini giderir.
Doz: 50-200 mg. dozda ağız yoluyla veya cilt altı injektion şekliyle
angine pectoriste tavsiye edilmiştir.
1 - Benzodioksanlar:
Piperoxane (F.933)= Benodanine, bu madde adrenalin'i suprime
eder. Ranverse etmez. Bu da tansiyon düşürücü olarak ve bilhassa
pheochromocytome teşhisinde kullanılır. Yalnız Feokromositom'da
zerkten 5 dakika sonra tansiyon 50 mm. Hg. düşer, ve yarım saat sonra
normal seviyeye ulaşır. Esansiyel hipertansiyonda ise düşmez.
2 - Diphenyl deriveleri: Dacorene F. 1262
F 1262 = DACORENE
Zayıf sempatolitiktir. Adrenalini inverse etmeden azaltır. Kalbe
kinidin gibi antifibrilan etkir, myokard'a depressan etkimez.
D o z = (150-200) mgr. dozda, anjin pektoris, myocard infarktusunda
kullanılır.
3 - Chloro ethylamine Deriveleri: DlBENAMlNE, beyaz kristal
toz, suda erimez. Asid veya propylen glykolde erir. Hipotansör ve An-
tihistamininiktir. Glokomda myoz yaratarak göziçi basıncını düşürür.
C 1 6 H 1 8 C ı N . HCı
Dibenamine hydrochloride
Doz: 4 - 6 mg / Kg. dır. I.V. verilir. Ağız yoluyla 10-30 mg. dozda
kullanılır.
Dibenzyline: Dibenaminden daha fazla sempatolitiktir. Phenoxy-
benzamine kimya yapısındadır. Suda güç erir. 10 mg. lık kapsüllerden;
96
/ C H 3
tt V - 0 — C H 2 - C H ^
N-CH2-CH2-CI
o CH2
Phenoıy benzarnine ( D i b e n z y l i n )
Doz: 20-200 mg. dozda kullandır.
4 - tmidazoline Deriveleri: Bunlar 2 tanedir.
A - Tolazoline=Priscol (Benzyl ÎMİDAZOLlNE)
B - Phentolamine (Regitine)
HN—- 1
Phentolamine (Regitine)
Priscol=Tolazoline, hu madde sempatikomimetik madde olan PRİ-
VİN=Naftazolin'e benzer yapıda, fakat etkisi privin'in zıttıdır, yani
sempatikolitikdir. Priscol, suda erir, beyaz, kristal tozdur. Arter geniş-
leticidir. Adrenalinin etkisini renverse eder. Bu etki alfa reseptörü bloke
eder. Damar genişlemesinden dolayı Raynaud hastalığı ve donma neti-
cesi olan damar daralmalarına karşı ve glaucom'da myotik etkisi için
kullanılır. Ayrıca, mide barsak üzerine atropinle giderilen kolinerjik
etki gösterir. Mideye Histaminin yaptığı mide sekresyonu artırıcı etki-
sinden mide asit salgısını incelemek maksadıyla histamin yerine kul-
lanılır.
Doz: 25 mg. lık tabletleri cc % 1 lik anıp. leri vardır. Oral yolla
25-75 mg, cilt altı. IM 10-20 mg. collyr % 0.5 dozda kullanılır. Phento-
lamine (Regitine), adrenalini ve nadiren noradrenalini ranverse eder.
Bazan yan etki olarak burun tıkanması, tachycardie ve ortostatik hi-
potansiyon yapabilir.
97
H3 C OOC*'
. . OH
YOHİMBİNE
Feokromositom teşhisinde kullanılır. 15-30 dakika süren tansiyon
düşmesi yaparsa feokromositom'dur. Doz: 16-120 mg. ağız yolundan,
10-20 mg. cilt altından kullanılır.
Phentolamine Metan sulfonate: (Regitine metansulfonat) 5-10
mg. dozda damar genişletici olarak kullanılır.
5 - Corynanthine ve Yohimbine:
Corynanthe yohimhe, bitkisi kabuklarından elde edilir. Yo-
himbine ve corynanthine olarak bulunan bu 2 izomer de vazodilata-
tördür.
Yohimbine: Sıcak memleketlerde görülen seksüel fonksiyon azal-
masında kullanılmıştır. Etkisi sempatikleri inverse etmeden süprime
ederek gözlenir. Bu suretle sempatiklerin bronş, barsak üzerindeki et-
kilerini ve tavşan uterusundaki excitan etkilerini ranverse eder. Damar
genişletici olarak daralmalara karşı ve galactogene olarak kullanıla-
bilir.
Afrodizyak etkisi, jenital organlara kan hücumuyla meydana gelir.
Preparat: Chlorhydrate de yohimbine, acı, toz suda erir.
D O Z : 0.C2-0.06 gr. dır Fakat 0.005 mg. lık. tabi. lerden birkaç
tane yeter dozdur. Corynanthinede yohimbin'in izomeri olarak onun
etkidiği alanlarda ve aynı dozda kullanılır.
Acetylcorynanthine Corynanthinden daha fazla sempatolitiklir.
6 - Hidralazin veya Hydrazino phtalazine (Apressoline) ile D İ H Y -
DRALAZİNE (NEPRESSOL) bunlar sempatolitikdir. Fakat ranver-
98
se etmezler. Apressoline, santral hipotansördür. Hipotansiyon yanında
taşikardi yapar. Ayrıca baş ağrısı, bulantı kusma gibi yan etkiler de
yapabilir. Bu etkiler beta mimetik etkiler olarak kabul edilir. Direk düz
kas gevşeticidir. Arteryel gevşetir. Bu etki hafif beta reseptör stimu-
lasyonundandır. Yazodilatör etkisini propranolol kısmen kaldırır. Hipo-
tansör etkiyle böbreğe az kan gitmesi beklenirken, böbrek damarların-
da da genişleme yaparak diüreze yardım eder. Bundan dolayı glomer-
ülonefritik hipertansiyona ve diğer böbrek yetersizliği sonucu meydana
gelen hipertansiyona karşı tercihen kullanılır.
HCL
NH-NH2
8 - Sodyum Nitroprussiat
Arteryol düz kaslarına genişletici etkir. 50 mg. dozda % 5 lik 1
litre serum glucosede eritüerek tansiyon krizlerine karşı dakikada 5-10
damla olarak uygulanır. Uzun süre kullanılamaz, bulantı kusma yapar.
9 - Sempatolitik etkili, metylxanthinler (cateine, teobromine, thf-
ophylline) de bulunur.
10- Papaverine ve seks hormonları: Burada damar genişleticidir.
11- Veratrum alkaloidleri Veratridine ve protoveratrine A ve B
olarak, veratrum viride ve veıatıum <dbum bitkisinin kök ve rizomla-
99
rindaki alkaloidlerdir. Refleks yolla hipotansör etkilidir. İnsanda 1-2
mg. Hipotansiyon ve bradikardi yapaı. Kusmada görülebilir. Etki, kalp
ve aorttan kalkan BEZOLD-» Jarisch eftect denen reflexle hasıl olur.
Hipotansiyon efedrinle giderilir, bulantı kusma da Atıopinle giderildi-
ğinden reflekste vagusun rolü ve Acetylcholin'in etkisi düşünülür.
DOZ: Günde 4 defa 2-4 mg. dır.
12- Kateşolamin bağlanmasına veya açığa çıkmasına etkiyen
antihipertansıfler. Metil Dopa (Alıa-metil DOPA), etkisi münakaşa-
lıdır. Dopa dekarboksilaz enzimini inhibe ederek Dopa'dan sonraki
meydana gelecek, DOPAMİN, Noradrenalin ve adrenalin teşekkülünü
yani kateşolamin sentezini bloke ederek sempatolitik etkidiği kabul edi-
lir. Bu düşünceye itirazlar vardır. Fakat Alfa dopanın beyin Noradre-
nalin ve 5 HT (Serotonin) konsantrasyonu düşürdüğü de bir hakikattir.
DOZ: Günde 3 defa 0.5-1 gr. dır.
13- Guanetidine (İsmeline), Kateşolamin veziküllerine noradre-
nalin bağlanmasını azalttığı kabul edilir. 10 mg. ve yükseltilerek 200-
300 mg dozda verilebilir.
^ N H
— CHj-CHJ-NH-C
J
Guaftethidine ( İ s m e l i n )
100
H2NHC=NCH3
RİHCH,
DBETHANİD'INE
/ — \
OjN—^ y-CHCH2NHCH(CH3)2
JNPEA (NÎFENALOL)
H 3 OCH 2 CH 2 Hf N yOCH 2 ÇHCH 2 NHCH(CH 3 ) 2
\=J OH
Metoprolol
CH-
\hnhch2ch(oh)ch2-o-/' \-ch 2 -cnh 2
CH- / \ = / O
ATENOLOL
NH
- C -NH2
kJO
OEBRİSOGLUİNE (DECLİNAX )
Cl
MU NH
Clonidine ( C r . U p r e s )
101
18- Klonidin: îmidazolin derivesidir. Alfa adrenerjik reseptörleri
bloke eder. Largactil gibi sedasyon sağlar. Vagusa etkiyerek bradikardi
yapar. Yan etki, sedasyon ve tükrük salgı azalmasıdır. Uzun süre kul-
lanılırsa tachyphlaxie basıl olur. DOZ: 75 gama 1-1,5 mg. dır.
19- Hydergine, Ergot alkaloidlerinden ergotoxin grubundaki,
ergokristin ve ergokriptin'in hidrojenli derivesidir. 3 mg. dozu hipo-
tansiyon ve bradikardi yapar. Hipotansiyon alfa reseptörleri bloke et-
mesinden ileri gelir.
20- Alfa adrenerjik reseptör blokerleri: Yukarda yazılan phenoxy-
benzamin (Dibenzyline) ve diğerleri vardır. Bunlar aıasmda phentola-
min HCI (Regitin) hem 50 mg dozla tedavi için hem de 5 mg I m, I v
dozla feokromositom teşhisi için kullanılır.
21- Beta reseptör blokerleri: (Propranolol) Beta reseptörüne negatif
inotrop etkiyle kalp debisini azaltıp yüksek tansiyonu azaltabilir, fa-
kat bunun yanında alfa reseptör etkisiyle tansiyon artması da yapabilir.
Etkisi bugün münakaşalı olan bu durumda propranolol hipertansiyonda
kullanılmaktadır. Ancak başka yan etkileri de beklenir. Beta blokerler
(Propranolol) yalnız taşikardide ve bunun yaptığı sistolik hipertansi-
yon ve taşikardiyi normokardiye değiştirerek hipotansif etkirler.
y H /CH 3
0 C H , - C — C H ™ N-CH
^ ı 4 \
OH CH 3
Propranalol (INOERAL)
Azapetine (ilidar)
102
Adrenerjik bloke ediciler ve Hipotansörler şu tarzda şematize edilebi-
lirler:
1 - Vazodilatatörler: Nitritler
2 - Sempatikolitikler:
a) Periferik etkili: Benzodioxan, dibenamine, Regitine
103
o
II
HC CH
A
CH-
2
CH-?—H 2 C S 0 2 — C H 2 - C — C —CH
CH:
CO- CH-
Trimetaphan d - Camphor Sulfonate
104
8 - Veratrum alkaloidleri: Bunlar vagal etkiyi arttırarak etkir. Na-
dir kullanılır.
Sempatik sistem inbibitörleri, kısaca;
1 - Alfa ve beta adrenolitikler (alfa, beta reseptör blokerler)
2 - Guanethidin ve diğerleri gibi Noradrenerjik sinir uçlarında blo-
kaj yapıcıdırlar (Periferik antisempatikler)
3 - Santral etkili antisempatikler (metildopa, clonidin)
1 - Alfa blokerleri, a) Phenoxybenzamine (Dıbenzyline) Non Kom-
petitif blokad'dır. İrreversibl etkilidir. Reseptör ve antagonist'in bağ-
lanması kovalan bağlanmadır.
b) Ergotamin, alfa blokajı yaparak etkir, etki reversibl'dir.
c) Phentolamine (Regitine), Kompetitif inhibisyon yapar. Kısa süre
etkilidir.
d) Tolazoline (Priscol), Regitin gibi etkilidir. Santral hipotansıf et-
kilidir. Ayrıca Clonidin'in hipotansör etkisine antagonist etkilidir.
e) Yohimbin, afrodizyakdır.
Beta Blokerler: Vazodilatasyon, bronkodilatasyon, kalp stimulas-
yonunu önlerler. Aynı zamanda Adrenalin ve izoprenalinle artırılmış
olan fakat Noradrenalinle de kısmen artırılmış olan kan şeker seviye-
sini (Hiperglisemi) yi de önlerler.
Fenil etil amin Deriveleridir. Adenil siklazı bloke ederek kompe-
titif antagonist etkirler. Non Spesifik Etkileri arasında şu üç özellik gös-
terilir:
1 - Kinidin gibi antifibrilan etkir.
2 - Zayıf antihistaminikdir.
3 - Lokal anestezik etkilidir.
Beta blokör maddeler: Bunlar arasında DCI dikloroizoproterenol,
izoproteronol analoğu olarak bulunmuştur. Netbalid, pronethalol,
bunun preparatlarıdır. DCI uzun süre kullanılınca timus sarkomu ya-
par bu nedenle aşağıdaki yeni maddelerin sentezi yapılmıştır. Bunlar
arasında:
a) Lokalanestezik.
b) Kinidin etkili.
105
c) Anksiyete azaltıcıdır. Depressif etkilidir. Parkiıısonda tremoru
önler.
d) Bronkokonstriktördür.
2 - Praktolol (ERALDİN):
3 - Oksprenolol (Trasicor):
.CH2CH=CH2
o
OH
^-OCH2ÇHCH2NHCH(CH3)2 CHjSC^NH I
CHCHjNHCHCCHJJJ,
5 - Pindolol (Visken):
106
CH3\
CHNHCH 2 CH(0H)CH 2 0 NHCCK3
CH3
PRACTOIOL (Eraldine)
•CH2
\
N-CH2CH2CI
O ch2/
DI BE NAMINE
H
OCH2CHCH2NHCH(CH3)2
OH
VISKEN (PINDOLOL)
Ayrıca Soptalol. Porcinol, Inpea, Metoprolol, (Loprcsor), Atenolol.
(Tenormin) da vardır.
107
Kontrendikasyonları: Kalp yetersizliği, astım broıışial, A.Y bloku,
MAOI alınırken hipotansiyon yapar.
Sempatolitiklerin Farmakolojisi:
108
II—3) Diğer Maddeler: Buıılar ismelin ve benzeri etkilidirler. Bunlar
arasında
a) Betanidin (Esbatal) 2-12 saat kadar (kısa süreli) etkilidir.
b) Debrisoqine (Declinax) 12-14 saat (orta) süreli ve Çabuk etki-
lidir.
Bunlar Noradrenalin tüketerek etkime z. MAO lerindeki gibi bazı
peynirler yenirse intolerans gösterir.
c) Bretylium Tosylat (Darenthin) Noradrenalin stokajı üzerine et-
kimez ve sindirim yolundan muntazam resorbe olmaz.
Diğer Antihıpertansörler:
1 - Vazodilatatörler: Damar düz kaslarında periferik resistansı
azaltarak etkirler
a) Dihydralazine (NEPRESOL) damar düz kaslarını paralize eder.
Refleks yolla taşikardi yapar ve bu nedenle bazen zararlı olur. Ortos-
tatik hipotansiyon yapmaz.
109
Yan Etki: Damar genişlemesinden dolayı baş ağrısı lupus erita-
matosus veya Romatoid Belirtiler.
b) Diazoxide (Hyperstat): Diüretik etkiden mahrum thiazid deri-
vesidir. Damar resistansını azaltarak etkir. Damar içi IY verildiğinde
birden tansiyon düşmesi yapar ve zararlı olabilir.
HYPERSTAT
(OiazeKİde)
Yan Etki: Hiperglisemi (nedeni meçhul) ve hipertrikoz
Endikasyon: Hipoglisemide kullanılır. '
C 5 F e NgNa^O
110
I
A c h (Nikotinik)
—--|-Hexamethonium
Postganglioner Uf
j (Stmpatolıtikler)
Ad
(Sempatik;
»Norad
(Para«cmpat6titiWler)
Parasempatik (Ach)
-Sempatolitik
A c h (Dcpaminerjk)
A
PERGANGLIONER
(Ganliyon ö n c e s i ) S i n i r lifi Hexametonium
Ach—-ı Nikotinik
•2
Ach- Muskarinik
iC
iSempatolitik
Ach jDopaminerjik
3
1—• Asetilkolinonıimetikler:
Nikotin
Lobelin
Hordenin
TMA
112
Muskarinik Etki: Hipotansiyon, bradikardi, barsak sekresyonu
artması şeklindeki etkilerdir.
2 - Asetilkolinokompetitifler:
Spartein
TEA
Metonyum (Pentametonyum, Hekzametonyun, Azometonyuro)
Ganglioplejikler sempatolitik olarak düşünülür, ganglioplejikler
sinirden akımı durdururlar. Sürrenal medullası preganlioner lifi de diğer
preganglioner lifler gibi asetil kolinle uyarılır. Ganglioplejikler farma-
kodinamik parasempatektomi ve sempatektomi yaparlar. Bu ganglion-
daki iletimi yapan asetil kolinin depolarizasyonuna mani olarak veya
devamlı depolarizasyon yaparak meydana gelir. Ganglioplejikler düz
kas ve glandların fonksiyonları ile sinir lifinin etkisini giderirler.
113
yonu ile ganglioplejikten sonraki membran niktitans kasılması mukaye-
se edilir. Ganglioplejik verildikten sonra yine adrenalin zerki kastırıcı
etkir. Blokaj sonucu ganglionun eksitasyonu durdurulmuş iken injek-
te edilen adrenalinin direkt membran niktitansı kasmasına tekrar veri-
len TEA etkimez.
1 - Nikotin:
114
Kompleks etkileri: Nikotin bulbustaki vazomotor ve solunum mer-
kezi üzerine etkir. Ayrıca bronşlara ve sürrenal medüllası üzerinde de
etkileri görülür. Bu etkiler önce parasempatik sonra sempatik etkiler
olarak 2 li etkilerdir. Yani önce uyarı sonra felç olma şeklinde etkiler
gözlenir. Uyutulan köpekte 0.5 mg / Kg. nikotin IV verilince:
115
ve reseptöre asetilkolinden daha önce yapışarak etkiyen maddelerdir.
Ya asetilkolinomimetik veya asetilkolino kompetitif etkirler Asetil-
kolinden önce oturunca asetilkolinin depolarizan etkisini önler ve et-
kisiz bırakır.
Nikotin bir otonom ganglion üzerine % 1 solüsyon olarak konursa
ganglion felç oluı. Burada da yine önce uyarı sonra felç etme olarak iki-
li etki, bulbustaki vagus, kusma, vazomotor merkezlerinde de görülür.
Nikotin zehirlenmesinde kusma ve hipersalivasyon olur. Solunum,
sinüs karotikus'tan kalkan refleksle hızlanır. Nikotinle çizgili kaslar ka-
sılır. Nikotinle görülen konvülziyon sonra felç şekline dönüşür. Nikotin
adiüretik hormon ifrazını arttırır. Bu nedenle Diabet insipidus'ta kul-
lanılır.
I I - Lobelin: Nikotin gibi etkir. Lobelia inflata alkaloidlerindendir.
Vagus'un uçlarını felç eder Bu nedenle astımda iyi gelir. Lobelin de
otonom ganglion üzerine nikotin gibi etkir. Dolaşıma önce hipotansiyon,
bradikardi, sonra hipertansiyon yaptırır. Önemli etkisi solunum üze-
rinedir ve küçük dozda solunumu uyarır. Bu etki santral olmayıp glo-
mus Karotikum üzerine olan etkidendir. Hering siniri kesilince etki kal-
kar.
Lobelin Preparatı:
Teinture de lobeline:
Lobelin HCI: 0.01-0.03 gr Tedavide 0.001-0.002 gr kullanılır.
Herba lobeliae: 0.1-0.3 gr
116
kûm edilir. Öğrencileri kaçmasını önerdikleri halde kaçmaz. Zevk, ça-
lışmakta değil öğrenmekte sözüyle de tanınır.
Asetilkolinokompetitifler:
117
Sinir sistemine etkisi: înhibisyon yapar. Sino karditidien refleksi
depresse eder. Yeterli dozda ise bloke eder. Kanal raşidiene verilince lo-
kal anestezikler gibi sparteinik anestezi yapar. Yüksek dozda solunum
merkezini felç eder.
Sentetik Ganglioplejikler:
Bu grup asetil kolin gibi quaterner amonyum özellikleri taşır. Gang-
lion sinapsları üzerine veya plak motris üzerine asetilkolinomimetik
veya kompetitif etkir.
Tetrametil Amonyum:
Muskarinik ve nikotinik etkilere maliktir. Asetilkolinomimetikdir.
Tetraetil amonyum:
Tetraetilammonium klorür
118 >
nişlemesi yapar, müstesna olarak böbrek ve barsak damarları daralır.
Ayrıca salivasyon ve mide sekresyonu azalması yapar. Bundan dolayı
mide ülseri tedavisinde kullanılır. Ayrıca barsakta peristaltik faaliyeti
azalttığı da hatırlanmalıdır.
Genellikle hipertansiyon ve Reynaud gibi damar hastalıkları için
günde 0.2-0.5 gr. 1-2 defa kullanılabilir. IM,IV de kullanılabilir. Ağız
yolu dışında verilince görme bozukluğu, vertij (Baş dönmesi) (Bulantı),
buordonnementa d'oreille (kulak çınlaması) hatta kollaps gibi yan et-
kilerde sık görülür. Bunun için ihtiyatlı olmak gerekir, l c c : 10 0 mg TEA
bulunan ampulleri vardır. Sempatektomi yapılacak hastanın bundan
istifade edip etmeyeceğini incelemek için kilogram başına 5-10 mg IV
zerk edip hipotansiyon görülürse sempatektomi yapılır. Sentetik mad-
deler arasında methonium (CH 2 ) n 1ar da önemlidir.
Methonium: (CH?)"
n : 4 olmalıdır,
n : 4 az etkili
n : 5,6 kuvvetli ganglioplejik ve kurar antagonisti etkir.
n : 10 Kurarisan (dekametonyum)
n : 18 Deterjan (antiseptik)
Penta methonium, Hexamethonium:
C H 3 v C H ,
C H 3 7 N < r ( C H 2 > 5 - N ; C H 3
C H 3 Cl c i CH3
Pentamethonium Chloride
?!> + / C H 3
CH3 —N — ( C H 2 ) g N-CH3
C H 3 \ H 3
Hectmethcnium
t 119
Bunlar asetilkolinokompetitif ganglioplejiklerdir. Yasküler tonüsü
azaltarak hipotansiyon yaparlar. Ortostatik durumda daha artan hi-
potansiyon yapar. Pentamctonyum, heksametonyumdan daha etkili-
dir. Methoniumlar insulin yapılan kimsede adrenalinin hiperglisemik
etkisini giderir. Hipoglisemiyi daha da arttırır ve methoniumdan sonra
hipoglisemik konvülziyon gibi alarm reaksiyonları maskelediğinden
daha zararlı olur. Heksametonyum ve pentometonyum az dozda ve be-
lirli maksatla kullanılır.
Mekanizmaları:
Servikal ganglionların pre ve post lifleri vardır. Preganglioner lif
eksite edilirse membran niktitans ile arterial tansiyon grafiği çizdirilir.
Bu halde tansiyon yükselir ve membrana niktitans da kontraksiyon ya-
120
par. Post ganglioner lif de eksite edilirse aynı etkiler görülür. Blokaj
yalnız preganglioner eksitasyonda görülür.
CH3 CH3
Pentolinium bitartarat
Pentolinium: (Ansolysen) 20 mg. verilir. Bu da Arphonad'ın kul-
lanıldığı alanda kullanılır.
121
Chlorizondamin: (Ecolid)
Cî
cı x# C H 2 - C H 2 ~ N C j
cı -CH 2 X ©CL
e> CH 3
CI
cı
Chlorisondamine
MECAMYLAMINE ( I N V E R S I N E )
122
DOLAŞIM ANATOMO-FÎZYOLOjtSt
ingiliz Kraliyet doktoru olan William Harwey kralın izniyle hayvanat bahçesinde vivisek-
siyon deneyler yaparak bugünkü dolaşım hakkında bilgilerimizi 1628 de göstermiştir.
Harvvey'den önce Yunanlı Galenus'a göre, kan, alınan gıdalardan meydana gelir. Kara-
ciğere gider. Buradan da damarlarla dokulara geçer, kısmen orada sarfedilir, kısmen akciğere gi-
derek hava ile karışır, kalbe gelir, kalpte de ventriküller arası delikle sol ventriküle geçip arterler
aracılığıyla vücuda dağılır, varsaydırdı.
1669 da Malpighi, kılcal dolaşımı gösterdi. Claude Bernard ve Brown Sequard vazomotor
sinirleri, merkezleri ve önemlerini anlatarak dolaşımın bugünkü bilinen ve anlaşılan hale ulaş-
mıştır.
Kalp Kası: Kalpte (S) harfi gibi kıvnntılı ve kalbin arka yüzünden karşı önyüze uzanan
spiral kaslardır. Bunlar aralarında sinsisyum yaparlar.
Kalp vt Yapısı: Kalp dört boşluktan yapılıdır. Üst boşluklar atriyum, alt boşluklar vent-
rikül adları alır. Boşluklar arasında septum denen bölmeler bulunur.
Çizgili kas lifleri yaralanmakla çabuk harap olur. Halbuki kalp kası sinaizyum yapması ve
hem çizgisiz, hemde çizgili nitelikte olmasından kalp kas lifi kolayca harap olmaz ve sinsisyum-
dan dolayı da diğer yaralanmayan lifler yaralı yeri kompanse eder.
Kalbin Çalışması : Kalp yaşam sonuna kadar ritmik olarak ve değişmez bir düzenle çalışır,
önce atriyum kasılır (Sistol yapar), sonra ventrikül sistol yapar. Sonra atriyum ve ventrikül
beraberce dinlenir. Genel dinlenme denen atriyum ve ventrikülün beraber dinlenmesine ise pause
devri denir.
Kalp Çalışmasını İnceleme Mitodları : Kalbin içine damarlar yoluyla sokulan kataterlerle
kalp çalışması kontrol edilebildiği gibi kalp, vücut dışından konan aletlerle de incelenir. Kalp
çalışmasını inceleyen aletlere kardiogıaf deııiı. Bu, küçük elektriksel çalışmaların büyütülmesi
esasına dayanır. Bu büyüten, güçlendiren aygıtlara, elektrokardiograf denir.
Kalp İçine Somla Sokularak Kalbin İncelenmesi : Narkotik maddeyle anesteziye edilmiş,
uyutulmuş bir beygirin boyun kasları açıldıktan sonra buradan vena jugularis externası ve arteria
carotis communisi bulunur. Arter ve venadan kalbe girilerek kalp çalışması incelenir. Beygirin
kalbi dakikada 40 sistol yapar.
İnsandaki 6 0 - 8 0 sistole oranla beygirde 40 sayıda sistol olması yani yavaş çalışması ince-
emeyi kolaylaştırır. Vena jugularis externadan 2 ampüllü bir sonda sokulur, ampülün biri at-
123
riyuma diğeri ventriküle yerleştirilir. Bu sondaların uçlarında meydana gelen değişmeler de isli
kâğıda (kimografa) kaydedilir.
3 - Diastol 0 . 3 5 " (ventrikül diastolü 0.30 saniye, genel dinlenme 0.50 saniye) Kalp denemi
de 0.30 saniyedir.
2 - 0.30 saniyelik ventrikül sistolü esnasında (0.30 saniye ventrikül gerilir, 0.20 saniye vent-
riküller boşalır).
Kalp Otomatizması
Kalp dış etken olmadan kendi kendine yaşama gücüne sahiptir. Baısaklar da kendi bün-
yelerindeki sinir sistemleriyle kendi kendine yaşarlar. Diğer organların yaşamaları ise ezel sinir
sistemi olmadığından kısa bir süre sonra kaybolur. İzole edilerek kurbağa dan çıkarılıp özel ape-
reye asılan kurbağa kalbi; içerisinde değişik oranlarda bulunan Na, K , Ca, Mg, Cl, Na H , P 0 4 ,
N a H C 0 3 , glukoz, 20°lik ısı gibi koşul ve faktörler sağlandığı zaman uzun müddet kasılmalar ve
gevşemeler gösterir, bunlar da kaydedilebilir. Bu otomatizma kalbin yapı özelliğinden doğmak-
tadır.
Kalpte, V E N A CAVA'ların kalbe dökülen ağızları arasındaki Keit-Flack veya stimüliis do-
ğuran Sinüs Düğümü de denen bir düğümden stimulus doğar. Buradan çıkan stimulus, sağ ve sol
atriyumların arasını ayıran bölümün daha ziyade sağında bulunan A S C H O F F - T A W A R A düğü-
müne iletilir. Bu düğümden çıkan ve H t s S hüzmesi denen liflerle de kalbin içindeki en küçük kas
liflerine kadar yayılarak K E İ T - F L A C K düğümünden doğan uyarı kaslara ulaştırılmış olur.
Kalbin içindeki bu ileti sistemi kalp kasında bulunan ve histolojik olarak kasdan tamamen fark-
lı bir özel yapıdır. Embriyoner ayrı bir yapı olan bu sistem kalp kasından konnektif bir dokuyla
ayrılmış olarak görülür.
Kalp Çalışması:
124
mar ağızlarındaki semilunar kapaklan açar, böylece aort ağzındaki ve arteria pulmonalis
ağzındaki kapaklar açdarak kan damarlara itilir.
Kurbağa Kalbi Çalışması: Ringer çözeltisiyle beslenen izole kurbağa kalbinde in-
celenir.
ileti:
Hücre içi ve dışında farklı iyon yoğunluğu, farklı elektrik gösterdiğinden polarizasyon yani
kutuplaşma görülür.
Uyaranlarla memnranın mevcut polarize durumu bozulur. Potansiyel farkı artar, buna
engel olucu olarak aksiyon akımı doğar.
Polarize durum zar üzerine ve hücre içine yerleştirilen duyar elektrodlarla ölçülünce 50
milivoltluk bir potansiyel (güç) ölçülür. Bu membramn sükiin potansiyelidir. Bu potansiyeli
bozan mekanik, fizik, kimyasal uyaranlarla membran zedelendiğinden elektrik uyarımı en uygun
uyaran olarak kullanılır. Elektrik uyaranı da endüksiyon akımı, galvanik veya alternatif akım
şeklinde olabilir.
Kalbin Aksiyon Akımı : Kaynağı dokularda olan elektriğe animal elektrik denir. Galvani,
siniri kas üzerine düşürmekle kasın kasıldığını gösterdi. Kesik kas üzerine tuzlu su bırakılsa yine
kas kasılır. Bunlar kasdaki, dokudaki animal elektriği gösterir. Bu (I) sükun, (2) aksiyon olarak
2 kısımdır.
Aksiyon akımı kas kasılmadan önce oluşan akımdır. Zedelenmeyen kas galvanometrede
hareket göstermez. Kas zedelenir, veya sinir ucu uyarılırsa zedelenmeyen yerden zedelenen ta-
rafa doğru akım yapar.I / 1000 volt olan bu potansiyel büyütülerek ölçülebilir.
Kalpte aksiyon akımı atriyum sistolüyle atriyumun negatif, ventrikülün pozitif olması şek-
linde başlar, sonra ventrikülün sistole girmesiyle de her taraf ııegatiflik göstererek devam eder.
Kanın Kalpte Hareketi: Periferden gelen kan venler aracılığıyla atriyumlara akar. Atriyum-
yumlann kanla dolmasından sonra atriyumlardan kan ventriküle geçer. Ventrikülün sistolüyle
atriyumlar daha da genişleyerek venalardan atriyuma kan dolması daha kolaylaşmış olur. Atri-
yumlara kanın gelmesinde en önemli faktör I N T R A P L Ö R A L N E G A T Î F B A S I N Ç tır. (Bu
basınç yeni doğan çocukla ilk solunumla oluşur), ö l ü doğan çocukta bu basınç yoktur, ö l ü do-
ğan çocuğun ölü veya canlı doğduğunu veya sonradan öldürülüp öldürülmediğini ayırmaya
yarayan metodlardaıı biridir.
Atriyumlara kanın gelmesinde önemli olan intraplöral negatif basınç her inspiriyumla ar-
tacağından nefes almakla atriyumlara dalıa fazla kan dolar. Bu suretle değişen çeşitli faktörler
etkisiyle atriyumlara kan dolduktan sonra atriyumlar kontraksiyon (kasılma) yaparak kan iti-
lir. Bu itilme atriyumlara açılan venalara olanildiği gibi ventriküllere de olur. Venalara itilme,
venalar ağızlarında kapaklar olmadığı halde az olur. Kalp içindeki artan basıncm atriyovent-
riküler kapakları açarak kanı ventriküllere itmesi venlere itmesinden daha kolay olur.
Kalp Ritmi: Dakikadaki yineleme frekansıdır. Kalp dakikada 6 5 - 8 0 atım yapar. Uyku,
aç veya tok olma, soluk alma veya verme ve tansiyonla ritm (tempo) değişir. Tansiyon yükse-
125
lirse ritm yavaşlar, düşerse hızlanır. Her sıstolde YO ce sistolik kan artere atılır (dakikada 70 na-
bız sayılırsa) 70 X 70 cc = 4.9 litre (dakika hacmidir). Starling izole kalp-akciğer preparatında
ölçülür. Kalpte frekansın 100 den fazla olması taşikardi, 60 dan az olması bradikardi adını alır.
400 civarındaki sayı flatter, 400-600 arası çalışma ise fibrilasyon adını alır.
1) Otomatizma: izole kalp Na, K , Ca, glukoz, N a H C 0 3 , ısı, 0 2 gibi faktörleri bir arada bu-
lunduran ringer solüsyonu ile beslenir ve kalp bununla otomatik çalışır.
Kronaksi: En küçük uyaran milivolt (Reobaz) ın iki misli uyarı verildiği zaman eksitasyon
oluşumu için geçen en kısa zamandır.
2) Hep veya Hiç Kuralı: İndüksiyon akımı kalbe verilirse, eşit kıymet altında hiç cevap
vermez, eşik uyarı üstünde ister minimal ister maksimal olsun tek cevap verir. Kalp kası ağ
(sinsisyum) yaptığından ve eşik uyaran üstündeki eksitasyonlar bütün kalp tellerini birden uyar-
dığından uyarılma şiddeti ne olursa olsun cevap aynı olur ve kasılma eşittir.
İskelet Kası: İskelet kasında eşik değer (reobaz) üstünde indüksiyon akımı verilince akım
şiddetlendikçe cevap da artar. Bu olay birbirine paralel iskelet liflerinin tek tek artaıı akımla ka-
sılmaya zorlanmasmdadır. Her akımla uyarılan kas lifi artmasından kas cevabı da artar. Kalp
kası ise uyaran eşik bulduğu zaman kasılma gösterir. Bunun üstünde uyaran daha arttırılsa uyarı
artmaz. Yaui uyaran yeterli olduğu zaman dozu fazla da olsa hep cevap görülür. Uyaran yeter-
siz ise hiç cevap vermez. Şiddetli akım çizgili kası gevşetmeden devamlı kastırır, ve tetanusa
sokar, sonunda da kas harap olur. iskelet kası yani çizgili kas tetanus olur, kalp kası ise olmaz.
Kalpte Refrakter Devre: Uyaranla depolarize duruma geçen kas bu durumda tekrar uya-
rılsa kasılma olmaz. Depolarizasyon başlangıcına kadar ki devreye refrakter devre denir. İlgisiz,
duyarsız devre demektir. Kalp uyarı karşısında kasılınca enerjisi bitmiş olur. Sonra gelen siti-
mulusa cevap vermez, refrakter kalır, dinlenmesi gerekir, iskelet kası 0.001 saniye, kalp kası
0.1 saniye dinlenmelidir.
Kalp Kası Mutlak Refrakter Devri: Kalp sistol safhasınday'ken en etkili uyaranla da uyarıl-
maz. Bu kalbin mutlak refrakter fazıdır.
KAPILLER- -OCKU-
Hidrostatik basınç
î>
12 mmHg 2 - 7 mmHg
P l a z m a onkotjk İnterstisiyel
basıncı • ikit onkotik
25 mm basıncı
Hg. 10mmHg.
126
K A P İ L L E R ve D O K U A R A S I N D A G E Ç E N F t L T R A S Y O N O L A Y I :
Arterlerin en uç dalları arteryel kapiller haline gelir, bunları da ven kapilleri takip eder.
Ven kapilleri, veniilleri ve bunlar da venleri oluştururlar. Arteryel kapillerde hidrostatik (kal-
bin itici) basıncı 32 mm. Hg.ya, iner bu itici basınca arter içindeki plazma protinlerinin 25 mm.
Hg lik suyu tutma basınçları (onkotik basıncı) engel olur. Bu suretle arter tarafından 7 mm.
Hg lık basınçla kanın sıvı kışımı ve içindeki elektrolit kapillerden dokuya itilir. Doku tarafında,
bu sızma olayım hem kolaylaştıran hem engelleyen faktörler de bulunduğundan bunlar da goz-
önüne alınarak olay şu şekilde özetlenir.
Dokuda bulunan likidin arter tarafındaki sızmaya mani olan basıncı 7 mm. Hg. dır. Bunun
yanında dokuda bulunan likit içindeki proteinlerin onkotik basıncı ise 10 mm. Hg olduğundan
bu suretle doku tarafından -3 mm.lik (negatif basınçla) kandan dokuya çeken emen basınç mey-
dana gelmektedir. Bu basınç arter tarafındaki 7 mm. H g lık iten kuvvetle ayni yönde etkime-
sinden dolayı vektörel toplama göre arter tarafından 10 m m , H g lik bir basınçla dokuya itilmiş
olur.
Yen kapillerinde ise hidrostatik basınç 12 mm. Hg ya iner, ven içindeki plazmanın onkotik
basıncı ise arter tarafındaki gibi 25 mm. Hg olarak kaldığından ven tarafında negatif 13 mm.
Hg.hk bir emme basıncı meydana gelir. Fakat bu 13 olmayıp dokuda yukarda anlatılan faktör-
lerin hesabından sonra şöyle olmaktadır. Dokuda bulunan likit proteinlerinin 10 mm. H g lık
onkotik basıncı dokudaki likit'in sızmaya karşı gelen hidrostatik basınç farkı doku tarafından
çekici 3 mm. H g lık basınç oluşturur. Ven kapilleri içindeki negatif 13 mm. Hg basıncından doku
tarafının -3 Hg lık negatif basıncı çıkarılınca ven tarafından emen çeken 10 mm. H g lık basınç
saptanır ki, bunun arter tarafından iten ve ven tarafından emen aynı basınç olduğu görülür.
Bu basınçhnn değişmeleri, dokularda ödem denen su toplanmalarını meydana getirir.
127
nalis denen damar vasıtasıyla kanı kalbin sol atrimuna temiz kan ha-
halinde getirir. Buradan kan sol ventriküle itilir. Buradan da Aort
vasıtasıyla perifere itilir. Ye bu şekilde temiz kanla periferin organ ve
kasların oksijen ihtiyacı sağlanır. Organa giren damar arter, arteriyol
ve arter kapilleri haline geçer. Bunun karşısında ven kapilleri bulunur, ve
ven kapilleri birleşerek venülleri ve bunlar da venleri oluşturur, venler
de kirli kanı kalbin sağ atriumuna döker. Sağ atriumdan tricuspit
aracılığı ile sağ karıncığa geçer. Sağ karıncıktan kan Arteria pulmonolis
vasıtasıyla tekrar akciğerlere gönderilerek büyük ve küçük dolaşım-
la bu hayat süresince devam eder.
128
H : Mesafe olarak, dakikadaki 60 sistol (nabız sayısı) X 60 cc (perifere
ber sistolde atılan kan hacmi) kalbin dakika hacmini (3600 cc) verir.
Bu atılan kan hacmi kadar, venalardaki kan da kalbe emilir. Dakika
hacmi bir dakikada dolaşıma verilen kan miktarıdır. Bu aynen venalar-
dan kalbe gelen kan miktarına eşittir. Aksi halde atabildiğinden fazla
kan kalbe gelirse kalpte veya kalbe kan getiren damarlarda kan birik-
mesi, o organların şişmesi, büyümesi görülür. Vücut çalışmaları sonucu
kalbe dönen kan miktarı artar, bu zaman da kalp diyastolik hacmini
büyüterek cevap verir. Bu miyokard liflerinin uzaması, büyümesiyle
dönen kan nrktarı artar, bu zaman da kalp diyastolik hacmini büyüte-
rek cevap verir. Bu miyokad liflerinin uzaması, büyümesiyle olur. Buna
tonojen dilatasyon denir. Tonusünü ayarlar.
Eğer bu genişlemeyi zorlayan kalbin iten kuvvetinin azalması,
yetersizliği veya kalpten kan itilen atar damarların daralması veya kalp
bölmeleri arasındaki triküspid ve septum gibi yapıların anormalliğin-
den ise kalpte itilemeyen kan bakiye olarak kalır. Bu hal devam ederse
kalbin miyojen dilatasyonu yani kalp kasının genişlemesi görülür.
Kalp bu hale düşmeden dakika hacmini arttırarak bu olaya mani ol-
maya çalışır. Dakika hacmini artırmada kalbe kan getiren venalarm ağız-
larında kanın atılmaması (residü) sonucu geride biriken kan venalarda
basınç artırır. Bunun sonucu Bainbridge refleksiyle kalp atış sayısını
artırır ve sonra dakika hacmini artırarak kalpteki baskıyı gidermeye
çalışır. Bu da kalbin yedek gücünün varlığı sonucu olur. Fazla yapılan
beden hareketleriyle dakikada rahatta gereken 4 litre kan ihtiyacı
dakikada 30 litreye çıktığı zaman kalp yedek gücünü kullanır, şiddetli
kontraksiyon yapar, fazla kanı ileri göndererek ihtiyacı giderir. Kalp-
teki bu normal ve yedek kasılma gücünün önemi büyüktür. Hasta kalp
yedek gücünü kaybeder. Normal ve rahattaki insanda dakikada 1 / 4
litre olan 0 2 ihtiyacı yürüyüşten sonra dakikada 1 litreye çıkar. Bu oksi-
jen ihtiyacmı kasılma ile kalp sağlayamazsa kalp yetersiz devre girmiş
demektir. Hareketten dolayı görülen ve efor dispnesi denen durumda,
hasta göğüs kaslarını açarak, geniş nefes alaıak gidermeye çalışır. Yeter-
sizlik ilerlerse koşma, merdiven çıkma gibi faaliyetler yatakta dinlenirken
gelen yetersizlik nöbetlerine (dyspne) neden olur. Dyspne nocturne
(gece gelen nefes darlığı) astım cardiale sol kalbin yetersizliği anlamını
taşır. Burada beden ihtiyacı olan oksijenin sağlanmadığı ve atılması ge-
reken metabolit artıklarının biriktiği anlaşılır. Özellikle solunum mer-
kezinin oksijensiz kalması dyspneyi doğurur. Dyspneden dolayı kalp
yorulur. Kalbin önceleri mevcut olan kompanse etme mekanizması da
kalkınca dekompanse bir duruma girer. Kalp ileri derecede yetersiz hale
129
gelir. Bu kalp kasının yetersizliğidir. Yetersizlik gösteren kalpte, vena-
lardaki kanın birikmesiyle venaların ve organların genişlemesi, karaci-
ğer büyümesi veya venalarda duı aklaması sonucu Ven Stazı, vena ka-
lınlaşması ve ödem meydana gelir, El ve ayak şişmeleri görülür.
Kalp aerobik çalışan bir sistemdir. Bu sistemin perifere attığı kanın
ve içindeki 0 2 nin 1 / 5 oranı koronerlerden geçer. Kalp kanı ileri gön-
derememişse orta derecede oksijensizlik ve basınç düşmesi, sinüs karo-
tikus (Hering) ve arkus aorta (siyon) refleksleriyle ayarlanarak basınç
normal tutulabilir. İleri derecelerde ise bu ayarlanma olmaz. Yetersiz
kalpte dolaşım yavaşlamış olduğundan dudak, kulak memesi, parmak
uçlarında siyanoz (morluk) görülür. Bu noksan oksijenli ve fazla kar-
bondioksitli kandan ileri gelir. Arterlerde 0 2 normaldir. Venalarda ise
azdır ve bu arter ve ven arasındaki 0 2 farkı normalden büyüktür. Kalpte
yetersizlik olduğu için 0 2 ihtiyacını karşılamak üzere depolardan çıkan
kandan dolayı total kan hacmi artmıştır. Organlar az oksijen gelmesinden
dolayı fazla 0 2 tutarak vena kanı oksijen düzenini daha da azaltır. Ve
morluğu artırır. Vena stazı sonucu plazma'nm dokularda, vücut boş-
luklarında toplanmasıyla ödem de artar.
Karaciğer şişer, böbrek yeterli kan alamadığından süzme azalır.
Ve idrar hacmi de azalmış olur. Efor dispnesi denen fazla hareket so-
nucu olan dispne, rahatta iken de gelmeye başlar. Hasta ortopne halini
alır. Bütün bu kalp zayıflaması belirtileri kalbin kuvvetlendirilmesi,
perifere istenen miktarda kan atılmasıyla giderilir ve böylece yetersiz-
lik kaybolur. Kalbi yeterli yapmak da kalbin kasılma gücünü artırmak-
la olur. Kalp iyi kasılınca az kanı sık dolaştırmak olan (taşikardi)de
perifere yeter kan gelmesinden dolayı kaybolur. Kalbe güç verecek ilaç-
lara kardiyotonik denir. Digital preparatları bu gücü verirler. Normal
kalpte dakika hacmini büyütmeyen digital yetersiz kalpte kalbin ka-
sılma gücünü artırarak dakika hacmini büyütür. Kalp yetersizliği akut
veya kronik olur. Kalp otonom olmasına karşın vagus ve sempatik si-
nirler ile hormonların da etkilerine göre armonik çalışır.
130
Dakika hacmi, yeter miktar kanın dönmesiyle ayarlanır. Kalp
kasının yetersizliği yanında kanın periferde tutulmasından dolayı kal-
be az kan geliyorsa periferik dolaşım yetersizliğinden söz edilir. (Se-
konder cerrahi şoklar da ve vazomotor merkez lelçleıi sonucu olduğu
gibi) burada damar tonüsünü artırıcı ilaçlar ve vazomotörleri uyarıcı
ilaçlar kullanılır.
Kardiotonikler:
Bu grubu, genellikle kalp hastaları tarafından kullanıldığından bi-
linen ve bazı Dijitalis türlerinde bulunan, digitalin (Digitoksin) hetero-
ziti ile Digitalis gibi diğer bitkilerin de içerdiği başka heterozitler oluş-
turur. Kardiyotonik heterozit içeren bitkilerin botanik kökenleri fark-
lıdır.
131
2 - Minör kardiotonikler: Bu grubta Nerium oleander, Thevetia
neriifolia, Apocynum cannabinum, Convollaria majalis, Adonis ver-
nalis bitkilerinin etken maddeleri olan heterozidler bulunur.
Apocynaceae, Scrophulariaceae, Asclepiadaceae, Liliaceae, ve
Ranunculaceae, familyaları kardiyotonik heterozit bakımından zengindir.
Farmakolojik Etkileri:
Kardiotonikler yetersizlikte kullanılır ve yetersiz haldeki kalbe et-
kiyerek şu etkileri oluşturur:
1 - Kronotrop negatif etki: Bu etkiyle kardiak ritm yavaşlar.
Bu etki hızlanma şeklinde ritm bozukluğu gösteren kalpde daha be-
lirgin gözlenir.
2 - İnotrop pozitif etki: Yeterli kontraksiyon yapamayan ventrikül
kasını kastırıcı etkir, böylece kalp kolayca kam ileri gönderir.
132
3 - Dromotrop negatif etki: Digitalis ve diğer bitki heterozitleri
Hiss huzmesi liflerinde chronaxie'yi yükselebildiği kadar yükselterek
sinirdeki iletiyi yavaşlatırlar.
4 - Batmotrop negatif etki: Kasın aşırı uyarılabilme, eksitabilite
durumu giderilerek kas yavaşlar, dinlenir. Bilhassa (Digitoksin) Digi-
talin'in etkisiyle yukarda yazılı potenslerden birinin veya hepsi be-
raber görülmesiyle oluşan yetersizlikte kalp, düzenli ve yavaş çalış-
maya başlar.
Digitalin ve benzer etkililerin kalp seviyesindeki etkileri yanında,
farmakolojik bazı yan etkileri de bilinir. Bunlar diüretik düz kasa ek-
sitan, santral sinir sistemine bazan eksitan etkiler vardır.
Bazı kardiyotonikleıin uygulandıktan birkaç dakika içinde etki-
mesi istenir. Diğerleri ise genellikle etkimek için gerekli bekleme zamanı
ister. Heterozitler kimyasal yapı yanında etki süresi veya birikme ba-
kımından da fark gösterirler. Heterozitlerin her biri adı geçen 4 potense
bir diğerinden farklı etkir. Bu heterozitlerin özellikleri olarak en uza-
yan ve biriken etki beklenir.
2 - Strophantus tipi etkiyenler: Etki çabuk başlar ve çabuk geçer
akümulasyon çok zayıftır. (Ouabain, =g-Strofantozit) k-strofantozit,
tevetozit'deki etki gibi.
3 - Scilla tipi etkiyenler: Etki pek çabuk görülür ve çabuk geçici-
dir, birikme hiç yoktur. (Scillaren)
133
6 - Köpek veya kedi kalp kasında izometrik kasılma veya gevşe-
me deneyi. Bu deney digitalin'in tonus artırıcı, kontraksiyon gücü arttı-
rıcı ve frekans azaltıcı etkidiğini göstermeye yarar.
Digitalin (Digitoksın)
Bitkinin yapraklarından elde edilir. Yapraklarda % 0.1-0.3 kardi-
yotonik, heterozit vardır. Gerisi digitanol glikozitleri, saponozit v.s.
dir.
Yaprak, enfüzyon ve tentür yapılmak için kullanılır. Ağız yoluyla
alman digitoksin kolayca resorbe oluı. Ada soğanı ve Strophantus
heteroziteleri ise güç rezorbe olur. Resorbe oluş bakımından gitoksin
ikisinin arasındadır.
Digital (Digitoksin)
Digital tablo (1) deki gibi. Digitalis purpurea veya lanatadan elde
edilir.
Digital önceleri tüberküloz tedavisinde ve ayrıca da emetik olarak
kullanıldı. Sonra digital William Withering tarafından diüretik olarak
kullanıldı. 1870-1875 den sonra kadiotonik olarak kullanılmaya baş-
landı. Elektrokardiyografik incelemelerle etkileri daha da tanındı.
134
DİGİTALİS LANATA
DİGİTALİS PURPUREA
H30 O8-COCH3
A set i 1 d ij i t o k s i n (Asi la ni d)
Wenchebaeh, Nativell ve Stoll bugünkü bildiğimiz etkilerini ve özellik-
lerini gösterdiler. Kodekste Digitalis lanata ve Digitalis purpurea şek-
linde 2 digital türü kayıtlıdır.
136
Digitalis purpurea çiçeği erguvan renklidir. Yaprağının üst yüzü
tüysüzdür, alt yüz soluk renkli ve tüylüdür. D.Lanata yaprakları ise
sadece kenarları tüylü, kendisi tüysüzdür. Digitalis purpurea digitalis
lanatadan 4 defa daha az zehirlidir. D.purpurea ve D.lanata Digitalin
veya Digitoksin denen glikozit içerir. Digitalin 1869 da Nativelle tara-
fından; sonra digitoksin ismi verilen madde Schmiedberg tarafından
bulunmuştur. Daha sonra da bu iki maddenin aynı olduğu saptanmış-
tır. Arnaud 1888 de Digitalis yapraklarından tabloda gösterdiği şekilde
saf glikozit elde etmiştir.
137
masıyla devam eder. Stimulusun aurikülden ventriküle iletilmesi ge-
cikir ve bu gecikme uzarsa disosiyasyonla sonlanır. Buna (Disosiyas-
yon aurikülo-ventriküler) denir.
Diğer Etkileri:
1 - Asetilkolin liberasyonu yapar.
2 - Yeya Kolinesteraz'ı inhibe eder
3 - Adenozintrifosfatın fazla enerji vermesini sağlar
Emilim-Atılım:
Ağızdan alınınca midesalgısınm digital'e etkisi yok kabul edilir.
Digitoksin ağızdan alınınca çabuk ve tam emilim olur, 6-8 saatte re-
zorbsiyon tamamlanır. Karaciğerde tahrip olmaz. Digitalin rektumdan
da emilir. Ağızdan alınmadığı ve rektumdan verildiği zaman V.Hem-
orroidalis inferior, V. Hemorroidalis medius ve V.Hipogastrika vasıta-
sıyla karaciğere uğramadan genel dolaşıma geçer.
138
Digitalin rezorbe olduktan sonra albuminlere bağlanır ve bunlarla
taşınır. Ouabain, Cedilanid gibi preparatlar albuminlere bağlanmaksızm
etkidiğinden, akut yetersizliklerde ve injeksiyon yoluyla kullanılır.
Digitalden ayrı olarak Ouabain, digitoxin gibi glycosidler damara
verilince etki 15 dakikada başlar, bir saatte tamamlanır. Kas içine veril-
mesinden injeksiyon yerinde ağrı ve nekroz yapar ve kasda ilâç harap
olur.
Digitoksin ve lanatosid A serum albumin'e yapışır, serum albumin
doymadan kalp üzerine etkimez. Ouabaine ve cedilanid serum albu-
mine bağlanmadığından, albumin'e absorbe olmadan etkidiğinden etki
diğerlerinden çabuk görülür.
Radyoaktif digitoxinle yapılan araştırmalarda glikozidin, kalp,
böbrek, karaciğer ve iskelet kasları üzerine oturduğu görülür. En fazla
kalp kasma oturur. Digitaloidler ise kalpte daha hafif tutulur. Digita-
lin'in akibeti bilinmez, vücuttan yavaş ıtrah edilir. Halbuki strofantin
glikosidleri çabuk ıtrah edilir. Birikmez, Digital birikici bir ilaçtır.
Kümülasyon olur ve ilaç bırakıldıktan sonra birkaç gün daha etkisi de-
vam eder. Glikosidler arasında en çok biriken dijitoxindir. Biriken ve
birikmeyenlerin ikisi ortası ise digoxindir.
139
görülen belirtilerden ventriküler ekstrasistol, bigemine nabız EKG de
daha aşikar görülür. EKG de ST izoelektrik hattın altına inince tedavi
kesilir. Ventriküler taşikardi ve kollapsla olan ventriküler flatter veya
fibrilasyon yanında öldürücü baş ağrısı, yorgunluk hissi gibi S.S.sis-
temi belirtileri çok nadirdir. Daha nadir olarak endokrin sisteme etki-
yerek jinekomasti de yapar.
Dijital İndikasyonları:
140
Digitalin'in Dozu:
Digitalin verildiği vakit "doyurma dozu" denilen bir dozun sağ-
lanması gerekir. Digitalin'in en sıkı bağlandığı kas, kalp kasıdır. Buraya
özel şimik affinite gösterir.
Digitalin, alkolde erir, suda az erir. genellikle Ağız yolundan, nadi-
ren de rektal yoldan verilir. Akut yetersizlikte Ouabain, cedilanit,
Lanatocide (ÎV) yapılır. Kronik yetersizlikte Digitoxin ve Gitoxin
kullanılır. Solüsyon halinde ve sol. de digitalin Nativelle adı altındaki
preparatı kullanılır. 1 cc.ü 50 damladır. 50 damla 1 mg. digitalin
içerir. İnsan 1.2-1.8 mg'la digitalize edilebilir. Bu doyurucu dozdur.
Üzerine her gün 5 damla veya 0.1 mg digitalin eklenir. Digitalde iki
dozdan bahsedilir.
141
Kullanış Yolu: Genellikle ağız yolu tercih edilir. IV yola ancak is-
tisnai hallerde baş vurulur. IM irritandır. normal yol ağız yoludur.
Dozaj: 1 gr, pudr digital, 1 mg. digitalindir, IV yolla Ouabain, Di-
goxine ve Cedilanid verilir. Rektal yolla verilince kusma önlenir.
Lanata Preparatları
OH
0- C 1 8 H 3 1 0 9 DİGOKSİN
Digoxin: (Lanoxin) 0.5 mg-1 mg dozda uygulanır. Fazla dozla
bigemine nabız, ve (kusma) görülür. Ağız yoluyla veya I.V. verile-
bilir.
Deslanoside (cedilanid D), Digoxin'e benzer etkilidir. Ağızdan baş-
langıç doz 6-8 mg, devam dozu 1 mg. dır. Intravenöz verilir. Dozu:
ağız yoluyla başlangıç 6 mg, devam dozu 0.5 mg. dır.
142
c
24h41°14 DESLANOSIDE (Cedilanid D)
143
Bunun da 5 li laktonik halkası vardır.
0
OH
9bh11°4 Ouabaın (G.Strophanthin)
Ağız yoluyla güç ve düzensiz resorbe olur. Dozu 1 mg-5mg. dır.
0.001 gm ;;rodosie (bir defada verilen en yüksek doz), 0.005 gr Prodie
(1 günde verilen en yüksek dozdur). Fakat 1 / 4 m g - 1 / 8 mg olarak kul-
lanılır. Vücuttan 24 saatte atıldığından dolayı birikici etkimez. Digita-
linden sonra verilirse bunun etkisini çok artırır.
Ouabain'in şekerli kısmı Ramnoz'dur. Aglykon kısmı g-strofanto-
genoldur. Ouabain acıdır. Hydrolisle, ramnoz ve g-strofantogenol'e
ayrılır. Ağızdan alınırsa irritandır, alkol ve suda erir.
Ouabain'in Farmakolojik Etkisi: Digitalden daha toksiktir. Sindi-
rim kanalında hidrolize olur, beklemeden ve kalp kasında birikme fa-
zını gerektirmeden kalpte etkisini gösterir.
1 - Kronotrop Negatif Etkisi: Digitalden daha azdır. Tedavi do-
zuda bu negatif kronotrop etki görülmez. Bradikardi oluşumunun va-
gus yolundan olup olmadığı tartışmalıdır.
144
3 - Dromotrop negatif etkisi: Digitalinde görülen etkiden daha
hafiftir.
145
mı sindirim sisteminde harab olur. Kasa yapılan ouabain preparatları
da vaıdır.
Kalpteki faydalı etkileri bilinen Ouabain, yerinde kullanılmadığı
takdirde çok zararlı olabilen bir ilâçtır.
Scilla Maritima (Ada soğanı) ve Sillaren:
CG H 1 0 0 3 - 0 - c 6 H t l 0 5 SCİLLAREN
Bu drog, bitkinin kesilmesi ve kurutulması sonucu toz haline getiri-
lerek kullanılır. Ekstresi, tentürü yapılarak veya sirkeli hale getirilerek
(Vinaigre de scille) veya Oxymelle scillitique denilen merhem şeklinde
kullanılır.
Scillaıen prepatlarında lakton halkası hekzagonaldir.
Soğan kesilmiş olarak 1 / 2-1.5 gr kullanılır. Tozu 10-15 cgr, ekst-
resi 20-50 cgr. dozda kullanılır.
Scilla maritima içinde, Scillaren A ve B denilen 2 glikosid vardır.
Scillaren B'nin 0.8 mg dozu 0.10 gr digital yaprağına tekabül eder ve
5 gtt. digital solusyonuna denktir. 20 damlası (1 cc) dür. Oral şekli 0.8
mg Scillaren B ihtiva eder. 0.8-1.6 mg dozlarda kullanılır.
Ampulleri 1 / 2 mg. lıktır. Digitale tahammülü olmayanlara verilir.
S. hispidus'un etken maddesi yoktur.
Scilla maritima (ada soğanı) Scilla bulbus, Akdeniz kumsal ha-
valisinde bol bulunur. Mısır'da bol bulunduğundan dolayı Hipokrat ilk
defa kullanmıştır. Soğan gibi tabakaları birbiri üzerine sanlıdır. Ta-
bakalardan şerit gibi kesilen kısımlar kurutularak kullanılır. Mısır'da
bir mabette eski kullanılışını tarif eden reçete formülü ve tarifi vardır.
Eskiden kullanılan, sonra unutulan bu preparat, 1918 den sonra yeni-
den kullanılmaya başlandı.
146
Kimyasal Yapısı: İsviçreli kimyager Stoll'un araştırmalarından
sonra scillaren A ve B yanında Scille'de birçok heterositler gösterildi.
Enzimler scille'i scillarden'e hidrolize eder. Yapıda siklopentanofenan-
tren halkası ile altılı (hekzagonal) laktonik halka bulunur.
Farmakolojik Etkileri: Kedide IV zerki digitalden daha zehirli-
dir. Scillaren, kalp üzerinde digital ile ouabain arasında etkir. Myo-
karda oturur. Kısa bekleme süresinden sonra etkir. Kalbe digital gibi
etkisinin yanında, sindirim sistemi düz kasına da etkiyerek kusma ve
bulantı yapar. Bronş salgısını artırıcı (ekspektoran) etkir. Diüretik
etkisi de digitalden fazladır.
Tedavide Kullanılması: Scillaren A hakiki majör kardiotonikler gi-
bi etkir.
Endikasyonları: Diüretikdir. Bu etki kardiak, nefritik veya diğer
renal ödemlerde açıkça görülür. Ayrıca ekspektorandır. Diürez kür-
leri arasında digital kesilirse, tedaviyi devam ettirici olarak scille veri-
lir veya digital ve ouabain'e intolerans hallerinde kullanılır.
Kullanma Tarzı: Poudre de scille 0.10-0.50 gr. Teint de scille ve ekst
de scille az kullanılır. Oxymel scilletigue de nadir kullanılır.
Scillaren A 1 - 2 - 4 mg dozda ağızdan veya 1 / 4 - 1 / 2 mg doz da
IV kullanılır.
Minör Kardiotonikler:
Adonis Vernalis: Adonidosid ve adonivernosid heterositleri içerir.
Adenidosit'in etkisi ouabain'e, adonivernosid'in etkisi de digitale benzer.
Adonivernosid de ayrıca diürez artırıcı, düz kası eksite edici, sedatif
ve antikonvülzan etkiyen ve bulbustaki solunum merkezine etkiyerek
solunum amplitidünü artırıcı, fakat solunum hareketlerini yavaşlatıcı
diğer etkileri de vardır.
Muquet:
Muquet (inci çiçeği) Convallaria majalis, Liliacelerdendir. 3 hetero-
sit içerir.
147
1 - Convallarosid. Purgatif etkilidir. 2 - Convallatoxoid 3 - Con-
vallamarosid. Convallatoxoid kardiotonik etkilidir.
Muquet'nin farmakolojik etkileri az tanınır. Digital gibi inotrop
pozitif ve kronotrop, batmotrop negatif etkir.
Extrait de muquet olarak convallomarosidden zengin ekstresi,
1-2 gram dozda kullanılır.
Laurier Rose: Bunun en önemli heterositi Oleandrosiddir. Olduk-
ça çabuk görünen kronotrop negatif etkiye maliktir. Birikme olmaz,
çabuk elimine edilir.
Tevetosid: Thevetia neriifolia: Tevetosid kuvvetli yetersizlikte
kullanılır. Bu esnada kolik ve diareler yapabilir. 2 mg la IV hücum dozu
sonra 1-3 mg la ağızdan devam edilir.
148
Kafein ksantin türevlerindendir. Ksantin türevleri arasında ka-
fein, teofillin ve teobromin bulunur. Kafein 1,3,7 trimetil ksantindir.
Teobromin 3,7 dimetil ksantin, Teofillin de 1,3 dimetil ksantindir. Bun-
lar purin türevleridir.
.
I
3
C H
Kafein
"N
A
:5 ı
CH 3
Teobromn
o<
-s
Niketamid
(CORAMINE)
Kafein:
149
me hezeyanları yanında bilinç (şuur) kaybı gibi sübjektif ve objektif
belirtiler gözlenir.
2) Yeterli miktar kafein alınırsa düşüncenin açıklığı görülür.
Miktar artarsa psişik ve duyu alanına etkir. Yorgunluk hissi, uyku
kalkar, dikkati toplama yeteneği olduğu gibi kalır. Sonra yine huzur-
suzluk, yerinde duramaz olmak (restlessness) gibi etkiler görülür.
3) Kardiyovaskülar sistem üzerinde önemli etkiler gösterir. Kal-
be, 4 potensden kronotrop hariç üçüne pozitif etkir. inotrop pozitif
etki, myokard eksitasyonundan ileri gelir. İnotrop pozitif etkiyle kalp
kasının sistol yapma yeteneği artar. Dromotrop pozitif etki iletimin,
badmotrop pozitif etki ise eksitabilitenin artmasıdır Böylece EKG
değişiklikleri gözlenir. Yüksek dozda aritmi görülür. Yine yüksek
dozda kronotrop pozitif etki de gösterir, fakat vagus ve vazo- motor
sistem üzerine de eksitan etkidiğinden kalp yavaşlar. Bu suretle kafe-
inin kalp üzerindeki merkezi ve periferik antagonist etkileri sonucu
santral Vagus merkezindeki etkiyle meydana gelen bradikardi, perife-
rik ve sinus'e etkiyle olan kronotrop pozitif etki çoğu kez bu iki etkinin
bileşkesi olarak bazan etkisizlik, bazen de taşikardi şeklinde gözlenir.
150
Ayrıca çalışan glomerül sayısını arttırarak (normalde hepsi çalış-
maz) veya reabsorpsiyonu azaltarak da diüretik etki görülebilir.
9 - Düz kasa etkisi: Düz kasda kafein spazm kaldırıcı etkir. Bun-
dan dolayı safra kesesi ve barsak spazmlarında antispazmodik olarak
kullanılır. Aynı nedenden dolayı bronşial astım tedavisinde de etkili
olmaktadır.
151
c) Biot tipi solunum: Menenjitlerde görülen tiptir. Küçük boyut-
larla inspirium, ekspiriyum ve duraklamaların görüldüğü özel bir solu-
num tipidir. Kafein bu tiplerden yalnız ilkine etkimektedir.
12- Kafein ısı merkezine etkiyerek vücut ısısını bir derece kadar
yükseltir.
Toksisitesi: Kafein fazla alınırsa veya duyar olanlarda normal doz-
da eksitan etkisi belirginleşir ve huzursuzluk, uykusuzluk, hallusinas-
yon (hezeyan) yanında göğüste çarpıntı, palpitasyon veya palpitasyo-
nun nabız fazlalığı ile görülmesi olan taşikardi görülür.
CH 3
Salicylate de soude et de theobromin (Diüretin)dir. ( % 44 theobro-
min içerir. Doğu 1.5-6 gr.
Aminophyllin (Teofillinin etilendiamin içindeki solüsyonudur)
0.40-1.20 gr. veya
Euphyllin-Theophyllin 0.35-1.05 gr. ampuller halinde mevcuttur.
152
THEOPHYLLINE - METHYLGLUCAMİNE (Glucophylline)
Tedavide kullanılışı:
1 - En önemli etkisi diüretik oluşudur. Bundan dolayı ödemli has-
talarda veya anazarka halinde tek olarak verilebildiği gibi diğer diüre-
tiklerle beraber de verilebilir.
2 - Miyokard stimülamdır. Kronik kalp yetersizliğinde kullanılır.
Miyokard birçok hastalıkların ve toksinlerin etkisiyle zayıflar. Bu za-
yıflamaya karşı ağız yoluyla veya parenteral yolla kafein veya benzer
etkili preparatlar verilir.
3 - Bronşial astım tedavisinde statüs astmatikusta aminofillin ya-
pılır. Cheyne-stokes tipi denen anormal solunum, beynin oksijensiz
kalması sonucu kendini gösterir. Kafein, bu solunumun tipik gidericisi,
düzenleyicisidir.
4 - Kafein, alkol entoksikasyonlarında meydana gelen kalp, şuur
bozuklukları, yetersilikleıine karşı stimulan etkilidir.
5 - Mide asit salgısını kontrol eder. Mide tübajında histamin ve pris-
kol gibi kafein de kullanılır.*
K Â F U R (Camphre).
Cinnamonum camphora'dan elde edilir. Pinen türevidir. Bitkinin
kabuk veya odun kısmının distilasyonu ile hazırlanır ve bu şekilde kul-
lanılır. Huile camphre injectable forte ( % 20 lik) ile % 10 luk normal
yağlı solüsyonları mevcuttur.
Ağız yoluyla ve diğer yollarla vücuda girdiği zaman stimulan ve
karminatif etkir. Karminatif etki mideden spazm kaldırarak gaz çıkarıcı
etkisidir. Önce soğukluk, solukluk meydana getirir. Sonra bu kırmızı-
lık ve ısınmaya döner. Romatizma gibi hastalıklarda ağrılı eklemlere
sürülür. Eskiden bite karşı, özel kokusu nedeniyle koruyucu olarak
kullanılırdı. Santral sinir sistemi üzerine de stimülan etkir.
153
Kardiovasküler sisteme etkisi yoktur. Ancak koldan yapıldığı vakit bu-
radan kalkan ağrı duyusu beyne iletilir. Bunun sonucu refleksle kalpte
bir çarpıntı meydana gelefcilir. Bu endirekt bir olaydır. Yüksek dozda
alınırsa konvülsiyon meydana gelir. Bu konvülziyonlar epileptiform
veya delirium tarzında görülür.
Mentol:
Mentol de eskiden bu amaçlar için kullanılırdı.
ANALEPTİKLER V E Y A SOLUNUM A N A L E P T İ K L E R İ :
154
içi gibi yollarla verilebilir, kolay rezorbe olur ve her yerden aynı etkileri
sağlar.
8 9 K!
Leptazol
Farmakolojik Etkisi: Santral sinir sistemine eksitan etkir. Bu etki
önce orta beyin veya bulbustaki merkezlerde sonra artan dozla motor
merkezlerde izlenir. Motor merkez eksitasyonu klonik konvülziyonlara
neden olur. Bu epileptik hareketlere benzer. Tavşan ve farede de kon-
vülziyon yapar. Konsantrasyon çok artarsa eksitan etki medulla spi-
nalise iner. Buradan çıkan sinirlerin sonlandığı kasların devamlı ve şid-
detli uyarılmasına neden olur. Bu şiddetli kasılmalar tonik kasılmalar-
dır.
Leptazol hipnotiklerin yaptığı depresyonu giderir. Örneğin pa-
raldehid'in yaptığı depresyon leptazol ile eksitasyona çevrilir.
155
2 - Coramine (Nicetamide, Nikotinik asit dietilamid) Koramin:
Santral sinir sistemi üzerine, solunum ve vazomotor merkezlere
uyarıcı etki yapar. Bu uyarmadan morfin veya uyku ilaçları ile oluşan
depresyona karşı bazan zorunlu olarak yararlanılır.
Kemoreseptör denen duyar hücreler 0 2 azlığına ve C 0 2 fazlalığına
ve ayrıca kan basıncına duyarlıdırlar. Bu duyular Hering sinirleri veya
Aort'dan gelen Cyon siniri aracılığıyla bulbustaki ve santral sinir sis-
teminin diğer kısımlarındaki vazomotor merkezlere ulaşır. Bu suretle
C 0 2 azlığı veya basınç değişmeleri duyulur.
Niketamid'in leptazolden farkı, niketamidin önce glomus karo-
tikum adı verilen kemo-reseptörlerin bulunduğu bölgeye etki etmesi
ve buradan kalkan refleksle de merkeze etkimesidir. Leptazol ve mor-
fin ise doğrudan doğruya sinir sistemindeki merkeze, vazomotor ve
ağrı merkezi gibi merkezlere etkir. Bu nedenle koramin solunum ve va-
zomotor merkez depresyonunda kullanılır. Ağız yoluyla veya enjektabl
olmasından başka yollarla da verilebilir. Koraminde leptazolden daha
geniş bir güvence alanı mevcuttur.
% 25 lik solüsyonunun 1 cm 3 u 30 damladır ve ağız yoluyla bay-
gınlık, bilinçsizlikle kendini kaybetme gibi hallerde 0.25-0.75 gr. ve-
rilir.
(Injektabl niketamid solüsyonu) IV, IM ve subkütan olarak verilir.
IV koramin akut yetersizliklerde kullanılır. Akut olmayan yetersiz-
liklerde veya injeksiyonu gerektiren bir durum yoksa ağızdan verilir.
Lipotimie denen baygınlık hallerinde IV veya IM olarak verilir.
Kullanıldığı yerler:
a) İnatçı hıçkırık olaylarında,
b) Vazomotor ve periferik yetersizlik sonucu gözlenen el, ayak
soğuması gibi dolaşım yetersizliği belirtilerine karşı.
c) Solunum yetersizliğinde.
d) Niketamid organizmada nikotinik aside parçalanır. Bu yüzden
niketamid nikotinik asidin kullanıldığı Pellegra hastalığında da kulla-
nılabilir. Bu hastalığa DDD semptomu da denir. Burada diare, dermati-
tis ve demans belirtileri vardır. Pellegra PP vitamini yetersizliği sonucu
oluşan metabolizma bozukluğudur. Fazla mısır yiyenlerde görülür.
Buna karşı PP (Pellegra preventive) faktörü veya koramin verilir.
e) Bitkinlik, yorgunluk olaylarında kullanılır.
156
o
OCH
Arnifenazol
Etami van (DAPTAZOLE)
Pikrotoksin
3) Pikrotoksin:
Doğu Hindistanda yetişen Anamyrta coeulus'dan elde edilir. Bu
bitkiden elde edilen madde alkaloid değildir. Azot içermez. Vücutta
metabolizması, yıkılması açıklığa kavuşmamıştır. Santral sinir siste-
minde eksitan etkir. Korteksi eksite ederse klonik konvülziyonlar gö-
rülür. Bulbustaki solunum ve vazomotor merkezlere etkimesinden do-
layı da solunum yetersizliği ve periferik tansiyon düşmesi ile görülen kol-
laps, şok gibi anormal durumlara karşı kullanılır.
Ayrıca yine bulbusta vagus merkezini eksite ederek kusturucu ıol
oynar. Vücuda ber yolla verilebilir. Çabuk etkimesi için IV verilir.
Vücutta çabuk yıkılır ve böbrekler yolu ile atılır. Pikrotoksin parça-
lanınca pikrotoksinin ve pikrotin'e ayrılır. Pikrotoksinin aktif, pikro-
tin ise aktif değildir. Pikrotoksin, morfin veya hipnotik ilaçların yap-
tığı depresyonu gidermek için kullanılır. Barbituratlarm etkisiyle olu-
şan solunum yetersizliği veya felci pikrotoksinle hemen giderilir.
Pikrotoksin, hipnotiklerin öldürücü dozunu ( L D 5 0 yi) azaltır. So-
lunum merkezine direkt etkidiğinden solunumu hemen düzenler.
Pikrotoksin renksiz kristallerdir. Ancak 30 kısım suda erir. Genellik-
le 0.001-0.002 gr. dozda verilir. (0.003-0.006 gr. da olabilir). Çok ze-
hirli bir maddedir. Genel anestezik, hipnotikler veya çeşitli etkenlerden
ileri gelen solunum merkezi depresyonlarına karşı kullanılır.
Adı geçen mentol, pikrotoksin ve kafur'dan başka efedrin, am-
fetamin, metil amfetamin, lobelin ve aşağıda yazılı olan maddeler
de santral sinir sistemi stimülanlarıdır.
137
normal hale getirmek için antidot olarak kullanılır. Hipnotik zehirlen-
mesinde solunum merkezi depresyonundan dolayı ortadan kalkan so-
lunumu normal hale getirir. Dozu: 50 mg dır.
H
Bemegrid
(MEGİMİDE)
Daptazol: (Diaminofeniltiazol)
159
motor sinirler arasında bağlantı sağlayan ve ayrıca medulla spinalisin
bütün katları arasında da haberleşmeyi sağlayan nöronlardır. Strik-
nin (striknin zehirlenmelerinde görüldüğü gibi) intermedier nöronların
uyarılma ve iletim güçlerini artırıcı etkir. Bu nedenle periferik impuls-
lar hızla medulla spinalise ulaşır, buradan çıkan motor kastırıcı emir-
lerin artan ileti gücüyle süratlenerek, şiddetlenerek ve cevap verdiıici
olarak kasa ulaşır. Kaslar kasılır. Aynı sebepten eksitasyon interme-
dier nöronlarla, medulla spinalisin her katına da ulaşır. Bundan dolayı
bütün vücut gerilmiş olur. Striknin zehirlenmesinde protagonist kasın
kasılması agonistle beraber görülür. Kurbağanın cildi kaldırılarak Co-
lumna vertebralis'deki kemikler arasına boşluk açılsa ve buraya strik-
nin damlatılsa yine kasılma görülür. Yani hangi yolla medulla spina-
lis'e striknin ulaşsa etki görülür.
Striknin, santral sinir sisteminde ufak dozlarda da uyarma yapar.
Bu uyarma medulla spiııaliste ıefleks artması ile kendini gösterir. Bu
refleks olayı bazı kimselerde çok fazladır. Striknin'in kesin etki yeri,
medulla spinalis ve bunun intermedier nöron (ara-nöron) denen kısmı-
dır.
Zehirlenme: Zehirlenmede aşırı uyarılmalar izlenir. Özellikle görme
merkezinin aşırı uyarılmasıyla görmenin arttığı özellikle mavi ışığın
çok görülmesiyle çevrenin mavi görüldüğü gözlenir. 30-40 mg. lık çok
yüksek dozla zehirlenmede zehirlenen kimsede en küçük ses, küçük gü-
rültü ve uyarılara bile büyük reaksiyon görülür. Bu durum tetanoz de-
nen hastalıktaki gibidir. Hasta, opistotonus denen tahta gibi düz ve sert
bir durum gösterir. Sonra vücut kaslarının sertleşmesi birbirini izler. Ye
son olarak diyafram kasının felci ve çalışmazlığıyla solunum yetersiz-
liğinden ölüm meydana gelir. Bu olay santral sinir sisteminin ve özel-
likle medulla spinalisin aşırı uyarılmasından ileri gelir. 0.006-0.018 gr.
lık terapötik doz aşıbrsa bulbustaki vazomotor ve solunum merkezler
iflas eder. Bunun için solunum uyarıcısı olarak ancak diğer maddeler
bulunmadığı hallerde ve bildirilen dozda striknin kullanılmalıdır.
160
Preparatları:
1 - Extrait de noix vomique: 0.05-0.1 gr.
2 - Teinture de noix vomique 2-6 gr. 54 damlası 1 cc
3 - Striknin sülfat 6-18 mg.
4 - Striknin nitrat 6-18 mg.
5 - Strychni semens % 2.5 alkaloid içeren 0.1-0.3 gr. verilir.
Kullanddığı yerler:
1 - Acı olduğu için striknin iştah açıcı olarak kullanılır.
2 - Tonik olarak kullanılır.
3 - Görme zayıflığı ve bulanık görme halinde (amblyopiede) gör-
meyi arttırmak için kullanılır.
4 - Hipnotiklere antagonist etkisi için sık sık kullanılmakta, ancak
bu kullanma belirli bir esasa dayanmamaktadır. Striknin intermedier
nöıon blokadlarının (mephenesin) antagonistidir. Aynı zamanda acı
olmasından stomaşik olarak da kullanılır.
Toksisite Belirtisi: Anksiyete, solunum sıkıntısı, kas kasılmaları,
çene sıkışması (trismus) ve nabız yavaşlamasıdır. Asfiksi olayında aıı-
tidot olarak 4 gr. kloral veya yeterli dozda barbituratlar verilir.
ANTİ A R İ T M İ K , ANTİFİBRİLANLAR
Bunlar, bozulan kalp ritminin normal hale gelmesini sağlar. Bitm
bozukluğu sinüsal etkiden kalp atım temposu değişmesiyle, flatter veya
fibrilasyon şeklinde olabilir. Bu grub ilaçlar arasında, kinidin ve ben-
zer etkililer vardır.
OCH.
'3
CH0H
Kinidin
161
a) Kinidin:
Kına kına ağacı kabuğundan elde edilen bir alkoloiddir. Kinin gibi
sıtmaya karşı da kullanılır. Fakat bu etkisi kininden çok zayıftır. Kinin
gibi protoplazma zehiridir. Enzim inhibitörüdür. Organizmadaki olay-
larda önemli rol oynayan enzimleri bloke eder. 1913 de Wenchebach,
atrium fibrilasyonu ile müracaat eden bir hastaya kininin iyi geldiğini
açıklamıştır.
1918 de Frey bu özelliğin yalnız kininde olmayıp kinidinde de ol-
duğunu açıklamıştır.
Kinidin, kininin izomeri olup dekstrojir'dir.
Kinidin stimulus naklini bloke eder. Yalnız (—) dromotrop etki
eder.
Ağız yoluyla alınır, atılımı barsaklarla ve idrarla olur.
162
c2H5
co-nh-ch2ch2-n^
Prokai namid
b) Prokainamid:
c) Lidokain:
İnfarktüs'ten sonraki ve diğer ventrikül fibrilasyonuna etkilidir. İle-
timin yavaşlamasına veya kalp kontraskyionuna etkimez. Önce tek
doz intra venöz yapılır sonra perfüzyonla devam edilir.
Aşırı Dozajı: Tremor, konvülziyon yapar.
d) Fenitoin:
Dijitalden ileri gelen aritmilerde çabuk etkili olarak ağız yolundan
plazmada ml de 10-20 mikrogram dozda verilir.
e) Beta Blokerler:
Kinidin benzeri etkiyle refrakter periyodu uzatarak ve iletiyi ya-
vaşlatarak antiaritmik etki gösterdiklerinden kullanılırlar.
f) Verapamil:
Bu madde myokarda kalsium'un girmesini önler. Supraventrikü-
ler paroksistik taşikardilere karşı kullanılır. IV uygulanır.
g) Spartein:
Katır tırnağı: Sparteiunum (Scoparium) dan elde edilir. Spartein'in
S 0 4 t u z u kullanılır. Taşikardilerde kalp atım sayısının 100—120 veya daha
fazla olduğu zamanlarda stimulusun naklini bir yerde bloke ederek bra-
dikardi yapar. Bu bradikardi atropinle giderilemez. Bu hücrenin dep-
resyonu ile meydana gelir. 0.1-0.3 gr. verilir. Conium maculatum gibi
santral sinir sistemini deprese eder ve sinir uçlarını da felçeder.
163
K O R O N E R GENİŞLETİCİLER YE (ANGOR NÖBETİNE
K A R Ş I KULLANILANLAR) DÜZ KAS GEYŞETlCİLER:
Düz kasların bulunduğu organlarda kas gevşemesi çeşitli madde-
lerle yapılır. Örneğin:
164
ressanlar (parasempatikolitikler) vardıı. Kalpte koronerlere parasem-
tikler ise daraltıcı etkirler.
KORONER GENİŞLETİCİLER:
Nitritler: Genel formülleri-N-O alkildir. Damarların düz kaslarında
oluşturdukları tonüs azaltıcı etkiyle damar genişletirler. Koroner
damarları üzerine ksantin derivelerinden aminofillin, teofillinle kateşö-
laminler de genişletici etkir. Amino adrenerjik blokatların da damar
genişletici etkileri bilinmektedir. Bu etkinin yanında adrenalin miyo-
kard üzerine eksitan etki gösterir. Bunun için kateşölaminler ideal
koroner genişletici değillerdir. Papaverinin de koronerlere dilatör et-
kisi vardır. Nitratlarda ise dilatatör etki yoktur. Bakteriler tarafından
N 0 2 , N 0 3 haline gelerek ve dozun fazlalığına göre tansiyon düşüklüğü
ve senkop meydana gelir.
165
c) Periferik damarların genişlemesiyle terleme ve bunun sonucu
hipotermi görülür.
d) Mide salgısı artması
e) Methemoglobinemi yapabiliı.
Toksisite: Aşırı dozlarla görülen başağıısı, yüz kızarması, palpi-
tasyondur.
Kullanılması: Angin pektoris ağrılarına karşı kriz esnasında kul-
lanır. Aynı zamanda safra kesesi veya uriner spazmlara karşı da et-
kilidir. Hipertansiyonda ve angina pektoris önlenmesinde profilaktik
kullanılması ise güvenli değildir.
tyl Nitrit
ÇH2-NO2
166
Arnyl Nıtrıte
ÇH2-NO2
ÇH 2
CH-CH.
I o
CH 3
dir. Sarı yağ kıvamında sıvıdır, hava ve ışıkta değişir, hozulur, pat-
layıcıdır. Bunun için renkli ampulde saklanır. Piramit şeklindeki am-
pullerde bulunur. Mendil arasında kırılarak hemen koklanan kokusun-
dan istifade edilir. Ağız yoluyla alındığı zaman midede parçalanarak
etkisiz olduğundan, kırılarak ve İNHALASYONLA kullanılır. 1-2 sani-
yede göğüsteki prekordial ağrıyı keser. Suda çözülmez, alkol ve kloro-
formda erir.
Glyceryl Trınıtrate(Nitroglycerin)
C H 2 - 0 — N Û 2
CH — 0 — N 0 2
CH2~O-NO2
Nitrogiliserin: 60 damlası 1 cc: 1 gr dır. 0.1-0.4 gr. yani 6-25 damla
olarak kullanılır. Dinamitin esas maddesidir. % 99 alkol % 1 nitroglise-
rin halinde kulıanur. Damla, tablet, draje şekilleri vardır. Dil atın-
dan alınır. Bazen beyin damarları genişlemesinden dolayı baş ağrısı
yapabilir.
Sodyum nitrit (NaN0 2 ) barsaklardan emilir, gevşetici etkir, bu etki
periferiktir. Santral etkiden kurtulan izole organlarda da gevşeme et-
167
kisi görülür. Bu deney nitritlerin periferik etkisini doğrular. Nitrit alan
bir şahıs utanma kızartısı gösterir. Yüzeysel boyun damarları yanında
beyin içi damarları ve retina damarlarını da genişletir.
Düz Kasa Etkisi: İstem dışı çalışan düz kasa nitritler genişletici et-
kir. Bronşlarda, safra kesesinde, barsaklarda ve diğer düz kaslı organlar-
da histamin, pilokarpin ve asetilkolin benzeri maddelerle veya BaCl 2 gibi
maddelerle meydana gelen kas kasılmalarını nitritler gevşemeye dön-
dürür.
168
Erythrıtyl tetranıtrate (Erytbrol
CH2-0-N02 (tetranıtrate)
C H - O - N O 2
CH —0—NQ~
I 2
C H 2 - O - N Q 2
C H 2 - 0 - N 0 2
169
MANNıTOL HEXANıTRATE
(Maxitatç ; Nitranitol)
I 2 2
N 0 2 — O — C H
N02—O—CH
H-Ç-O-NQ2
H-C-Q-NO2
CH2O—NQ2
HoC
c I
H C — 0 —N0 2
- C H
H C -
ı
NO2-O-CH
CH 2
I s o r b ı d e Dinitrate ( î s o r d i l )
Clonıtrate (Dylate)
H2-C-CI
H-Ç-O-NQ2
H2-C-O-NO2
,CHj-0-N0 2
HgCjC—CH^r O - N 0 2
x c h 2 - O - N O 2
Propatylmtrate (Etrynit)
DIPYRIDAMOLE (Persantin)
CH2CH2OH
/ * * '
, HOH?CH?C\ I Is T CH 2CH2°H
1 1 N ^ N ^ N ^ N
HOH2CH2C/ T
171
Bu 3 madde adenozinin vücuttan atılmasını azaltıp vücutta tu-
tulmasını sağlar.
Bunlar uzun etkili koroner genişleticidir. Adenosini potansiyalize
ederler.
Doz: Günde 200-600 mg ağız yoluyla alınır.
îproveratril (îsoptine): Izoptin hidrokloriddir. 40 mg lık draje ve
5 mg lık amp vardır. Uzun süre koroner genişletir. 0.120 gr. -0.24C gr
kullanılır. İzoptinde ayrıca 20 mg Luminal bulunur.
H 3C\ X ^ C H 2 Ç H - C H -
CjC> °B '
CH 3
Papaverin: 0.08-0.20 gr dozlarda kullanılır.
172
(inderal) 3 defa 30 mg, alprenolol (aptin) 3 defa 50 mg veya diğerlerinin
uygulanmasında bazen negatif inotropik etkiyle kalp yetersizliği de
görülebildiğinden dolayı, beta reseptör blokerlerinin kullanılması ih-
tiyatlı olmayı gerektirmektedir.
Genel damar genişletici yohimbin de seksüel organ damarlarını ge-
nişleterek bu organa fazla kan gelmesini, dolaşmasını ve bu organların
eksitasyonunu temin ettiğinden afrodizyak olarak kullanılır, koronere
etkimez, dozu 0.02-0.06 gr dır.
Adenosin Tri Fosfat: İsteğimiz dahilinde (volonter) çalışan çizgili
kasların ezilmesinden elde edilen sulu kas solüsyonlarının iujekte edil-
mesinden sonra tansiyon düşürdüğü gözlenmişdir. ATP'm hipotansör
etkidiği kasların ezilmesiyle de terkibindeki ATP'm meydana çı-
karak tansiyon düşmesini aşikaı yaptığı kabul edilir. Bundan dolayı
vücutta enerji kaynağı olarak daimi bulunan bir maddenin vücuda
verilmesine gerek yoktur.
Teorik olarak koroner genişlettiği ve bipotansif etkili olduğu fa-
kat pratikte kullanılmadığı bilinmelidir.
Kromonlar:
Akdenizin doğusunda bol bulunan Ammi visnaga'dan izole edilen
Khelline veya visammin; anjin pektoriste kullanılmıştır. Khellin, ure-
ter, bronş, uterus, barsak spazmlarına spazmolitik etkir. Khellinin'in
koroner damar genişletici etkisi trinitrinden azdır. Fakat teofillin veya
papaverinden fazla olan etkisi ise ağır ve uzundur. Anjin poitrin ile
böbrek, karaciğer ağrıları (kulunçlarmda) khellin ağızdan veya IM
30-300 mg dozda kullanılır. Metil 3 kromon strüktüründe olduğu bili-
linir. Ureter ve safra yolunun spastik ağrılı hallerine karşı kullanılır.
173
K Kellin
a) Beta blokerler, bunlar eforla gelen taşikardiyi önlerler. Kalp
yetersizliğinde, astımda kullanılmaz.
Arteryoskleroz aort gibi büyük tek veya buna yakın başka arter-
leri tutar. Arteryosklerozun bazı tiplerinde görüldüğü gibi arterin media
tabakasının nekrozu sonucu ANEURÎSME denen yerel damar geniş-
lemelerine de neden olduğu görülür. Damar esnekliğinin, elastikliğinin
174
bozulmasıyla sertleşen kısımların parçalanıp bozulması ve sertleşen kı-
sımların koparak yelinden ayrılması, damarın genişlemesi ve şeklinin
bozulması olarak gözlenir.
175
c o e n z y m e - A - SH
v , n ı c o t ı ni c acid
O
CH3C-S-C0A
-t
S-acetyl-
O / CoA
II /
CH 3 C-CT COOH
acetate CH 2
HOC- C-OH
J I
CH
CH2OH
mevalonik acid r.CH3
CH J
CH 2
CH 2
C-CH3
1 J
CH
ÇH2
CH 2 Desmosterol
C- CHO
n 3
CH ^ Triparanol
CH2-
Squalene
Cholesterol
Diet
Cholesterol'u
î
Sitosterol s
Linoleicacid
176
NH 2
CH CHCOOH
OH 2
Beta-sıtosterol
Deki t r c - t r i - ı y o d o t ı ronın
(DETROTHYRONINE)
177
OH
C —CH Cl
2 2 \
Trı paranol
2 - Triparanol:
Cl l rı-ıyodotıropropıomk asid
Klofıbrat ( THYROPROPIC ACİD . TRıOPRON)
178
Yan etkileri: Sindirim bozukluğu, alopesi, kas güçsüzlüğüdür.
GlomsrUl
Distal tubulus
Kollektör tüpler
Hsnle kavsi
179
DİÜRETİKLER
Diüretik İlaçlar:
180
pofiz aracılığıyla hipofiz arka lobuna duyunun iletilmesinden sonra sal-
gılanan, A D H (adiüıetik hormon)'un inhibisyonu veya ADH konsant-
rasyonunun azalması sonucu diürez oluşur.
2 - Osmotik diüretikler:
181
b.2. Laktoz: Bir litre suda 100 g eritilerek ağız yoluyla verilirse
diüretik olarak etkir. Eğer konsantrasyon daha artırılırsa laksatif etki
görülür.
b.3. Üre: Sağlam organda toksik değildir. Çabuk etkir fakat fazla
kullanılmaz. Dozu: % 50 solüsyondan 20-30 g olarak günde 2-3 defa
ağız yolundan veya 40 g i.v. verilir.
-C-O.Na
182
Cıvalı diüretikler hiç bir zaman i.v. verilmez, i.m. kullanılır. Aksi
halde kalpte fibrilasyon ve ölüm yapar. Cıvalılar böbrekleri sağlam olan-
larda kullanılır. Kullanıldıklarında bazı böbrek bozuklukları; albumi-
nuri, slendiruri, kanama gibi olaylarla ayrıca stomatitis ve aşırı duyar-
lılık fenomeni yaratarak zararlı olurlar. Ayrıca cıva zehirlenmesi de
yaparlar. Bu halde BAL (dimerkaptopropanol) kullanılır. Cıvalı ilaç
kesilir. Cıvalı diüretikler kullanılırken Na atılması sonucu bulantı,
kusma, kas güçsüzlüğü, karın ağrıları (kolik abdominal) ve koma tab-
losu görülür.
c) Sulfonamid Yapılılar:
c.l. Diamoks, asetazolamid (2-asetil amino 1, 3, 4, tiadiazol-5-sul-
fonamid).
CH 3 .C O . N H ^ / S-. SO 2 .NH 2
N—rs
Diamoks
Diamoks (Asetazolamid): 250 mg lık tabletler halinde ağız yo-
luyla alınır. Diamoks tansiyon düşürücü ilaçlarla beraber verildiğinde
damarlar genişlediğinden, damarlara dolan bol kan idrar fazlalaşması
yapar. Böylece tansiyon düşürülerek rahatlık sağlanır. Diamoks, glo-
kom ve epilepside de kullanılır. Karbonik anhidraz inhibitörü asetazo-
lamid (Diamoks) ile klortiazid, hidroklortiazid ve diğerleri enzim inhi-
bisyonu ile etkirler.
Ethoxzolamid
f
Cardra.se )
c.2. Etoksizolamid (Cardrase): Günde 125-250 mg doz birkaç kez
verilir.
183
H3COC~N
•N
SO2NH2
Methazolarnide
C [
rı
H
l A / S 0 2 ^ 2
SO2NH2
Dicnlorphenamide
(Daranide)
d) Saliüretikler: Bunlar da sulfamit türevleridir. Bu grupta aşa-
ğıda yazılı maddeler vardır:
d.l. Triazidler:
d.1.1. Klortiazid (Diüril): Doz: Günde 1-2 defa 500 mg lık tabletler.
184
NH2O2S s
02
Chlorthiaz ide
(DiuriU
MH2O2S
F î
NH202S'
xr>
0 2
Elumethiazide (Ademol)
185
d.1.6. Politiazid (Renese): Doz: 1 mg lık tabletlerden birkaç tane
verilir.
NH202S 02
Hydrof lumethiazîde (Di - A demi l)
F3C H
XX*
CH-
N H202
0 2
FrYNt
KAS-N
NH 2 O 2 S O2 CH 3
Polythiazide (Renese )
186
cı
/ V ^ HN
NH2O2S
Chlorthalidone (Hygrotone)
d.2.2. Klopamid (Brinaldix): Diüretik ve hipotansifitr.
H3CV
»CONH—Nl \
H o C 7
NM
Clopamide (Brinsldıx)
CI
11
NH2O2S" ^ ^ C O O H
Furosemide (Lasix)
e) Aminourasil türevleri:
187
oİt
c
2H5-N-
O * x N H 2
CH2~CH=CH2
A mınometradıne
( Mi ct ine, Mincard)
Triaz i ne
(Chlorazanıl)
f) Triazin ve Pteridin Türevleri: Triazin (Klorozanil) ve Pteridin
(Triamteren) bunlara örnektir. Muhtemelen aldosteron antagonisti
olarak etkirler.
Triamteren (Dyıenium)
188
f.l. Triamteren (Dyrenium): Doz ağız yoluyla 150-200 mg dır.
f.2. Tıiamteıil: Kombine bir preparattır. İçinde 50 mg triamteren
ve 25 mg hidroklortiazid bulunur. 1-4 kapsül verilir.
ALDOSTERON
CHoOH
I
C=0
•s- İlC - C H Qi
0 o
Spironolakton (Aldactone)
189
Aldosteron antagositleri ise tuz (NaCl) atıcıdır. Bunlar arasında
Spirolakton (Aldakton, Aldakton A) ve Amilorid (Midamor) vardır.
Bunlar yavaş diüretik etkiıler. Diğer ilaçlara direnç gösteren ödemlere
karşı kullanılrlar. Spironolakton 100-200 mg olarak ağız yolundan bir-
kaç kez verilir. Amilorid aldosteronun fizyolojik antagonistidir. Spiro-
nolakton gibi aynı yerlerde kullanılır.
6 - Doğal Diüretikler:
190
CO-C-CH2CH3
Ethacrynic acid
7) Diğer Diüretikler:
ANTİDlÜRETİKLER:
191
3 - Klorpropamid (Diabinese): Oral antidiyabetik (hipoglisemiyan)
bir maddedir. Böbrek tübuluslarındaki hücrelerin A D H (vazopressin)
a duyarlığını artırarak etkir. 500 mg lık tabletlerinden kullanılır.
192
ANTİKOAGÜLANLAR
Cl
Toluidine Mavisi
Toluidin mavisiyle Erlich'nin mast hücrelerinin boyanmasınd an sonra
bugün heparin'in mast hücrelerden (mast celi) salgılandığı bilinmektedir.
Heparinin ticari kaynağı: Akciğer ve karaciğer'dir.
Histamin liberatöı-leri histamin yanında heparin ve 5 HT (sero-
tonin) de salgıtlatırlar.
Heparin'in kimyasal yapısı, kesin olarak bilinmemekle beraber
mukoitin sülfirik asit veya mukoitin polisakkarid olduğu kabul edil-
mektedir. Heksoazminlerin sülfirik asit esteridir. Suda çok erir. Baryum
ve sodyum tuzları da vardır.
193
Heparin 20.000 mol ağırlıkta, asit karakterli ve negatif yüklüdür.
Kimyaca kondroitin sülfürik asit ve mukoitin sulfirik aside benzer.
Etki: Hem invivo hem invitro etkir. Protrombiııden trombin'e
dönüşe engel olur. Protamin ve toluidin mavisi heparinin (—) elek-
triksel yüklerini nötralize eder.
Emilme: Sindirim kanalında parçalanır. Parenteral I. travenöz, 10
dakikada, ciltaltı 1 - 6 saatte en yüksek düzeye ulaşır. Bugün mide barsak
salgısına resistan olan ve ağızdan alman heparin preparatları da geliş-
tirilmektedir.
Parçalanma lıeparinaz enzimi aracılığıyla olur.
Atılma: Uroheparin şeklinde idrarla atılır. Feçeste görülmemiştir.
Heparin preparat: Esmer toz 1 mg. = 100 ü dir. doz: 3000-5000
ü ve 24 saatte 24 bin ü dir. 5000 ü (45 mg) dır. 2-4 saatte bir ( l m g =
100ü) intravenöz verilebilir. Heparin sodium: 20.000 ü (180 mg) cilt-
altı yoluyla haftada 2 defa verilir.
1500 ü (15 mg) dilaltında eritilir (yemekten sonra).
Heparin standardizasyonu: 24 saat sürede 1 ml kedi kanının pıh-
tılaşmasına engel olan birim 1 ü dir. Standart tuzunun 1 mg. ı 130 ü dir.
Kullanma yeri: Trombus, emboli sonucu tromboflebit, koronerler-
de görülen damar tıkanmalarına karşı kullanılır.
Kullanılışı: I.V. olarak damla damla veya depo şeklinde bir defa-
lık en fazla 10.000-20.000 ü verilir. 4 - 6 saatte yinelenebilir.
Duyarlığın kontrol edilmesi: Heparin testi denen testin uygulanması
gerekir.
194
Depo Heparin: 40.000 ü (yaklaşık 360 mg.) 2-3 günde bir defa ve-
ya 48 saatte bir 200-400 mg. I.M. olarak verilir.
Kontrol: Koagülasyon zamanı incelenerek kontrol edilir. (Normali
4-7 dakikadır.) Bunun 3 misli süre heparin yapılanlarda normal sayı-
lır.
Heparin Ântagonistleri: Bunlar yüksek bazik bileşiklerdir. Heparinin
asit özelliğini vücutta nötralize ederler. 100 ü heparin için 1-15 gr.
protamin zerki veya kan transfüzyonu yapılarak heparin kanaması
önlenir. Protamin yüksek dozda verilirse şok yapabilir. Heksadimetrin
ise yapmaz. Blutene (Toluidine mavisi) ise ağız yolundan da verile-
bilir. Toluidin mavisi dozu, ağız yolundan günde 0.2-0.3 gr. intra-
venöz doz, yavaş olarak 5 mg / kg dır. Heksadimetrin bromür (polybre-
ne) yapılan heparinin her mg'ı kadar ve 1 mililitrede 1 mg doz'da intra-
venöz 15 dakikada zerkedilir.
/ İH3
— ^ C H 2 > 6 — N —(CH 2 >3—N ]
\ CH3 CH 3
Ti
S \ \
V0H
HO OH OH OH 1)H
vOH
HO OH -•EKSTRAN-
195
Heparin Benzerleri: (Dekstransulfat): 40.000-500.000 mol. ağırlıkta
maddedir. Heparin gibi lipemiyi azaltır. Antikoagülan etkisi de vardır.
Etkisi 1 / 7 heparindir.
r- CCOH
ALJiNiK ASİT
Paritol (aljinik asit sülfat): Heparinden 7 kez zayıf etkilidir. Şok'a
benzer reaksiyon yapar.
COOH COOH
1
H
-o -H C-H
¥ I
»i 1
-o-c—c— c—c—o—c-c—c—c-o-
I I I I İ l l i
H OH OH H H OH OH H n
PEKTIN
196
paritol, dekstran sülfat, antikoagülan ve klerifian etkisinden do-
layı oral yolla veya IM verilir. Tolüidin mavisi ve protaminin ikisi de
antikoagülandır ve klerifriyan etkiye do antagonisttirler.
Arterioskleroz oluşmuşsa heparin'in klerifian etkisi görülmez. An-
cak skleroz oluşumuna engel olur.
COUMARİN
2 - Kumarin Türevleri: Bunlar protrombin sentezine engel olur-
lar. Suda erimez 25-50-100 mg. tablet halinde ağızdan alınır. 1933-
1940 da Link, bishidroksikumarin'i izole etti ve toksik etkilerini göster-
di. 1949 da Butt ve Ailen tıomboz tedavisinde kullandı.
E T H YLB1SC0UMACETATE <Tromexan)
COOC2H5
Bis-hidroksi kumarin (di kumarol, dikumarin) ile (etil bis-kumase-
tat) (tromexan) 150-300 mg. tablet halindedir. Marcoumar, "Warfarin
sodium (Coumadine, Anthrombin) gilbi preparatlırı da vardır. Doz ağız-
dan 50-60 mg. ile başlanır. 10 mg'la devam edilir. Syntrome (Akeno-
197
H OH
BISHYDROXYCOUMARIN (dicoumarin. Dicumarol)
ONa XH2COCH3
WARFARIN SODİUM (Coumadin: Ath.rombin)
•o^o
Acenocoumarin (Sîntrom)
198
kumarin) da kumarin türevidir. Dozu ağızdan önce 15-25 mg. la baş-
lanır, 1-2 mg. la devam edilir.
Bunların etkileri ani değildir, 2-3 gün sonra başlar fakat sürekli et-
kir. Bunlar protrombin sentezine engel olarak etkir. Hipoprotrombi-
nemi yapar. Prokonvertini inhibe eder. Aktivite yalnız invivodur.
Invitro etkimez, etkisi büyük bir olasılıkla K vit ile kompetisyon
suretiyle olur. Bu maddelere antagonist K vitaminidir.
Cyclocumaro!
Kusma, bulantı, ishal, ürtiker, hematuri, hemorajidir. Bu grubun
kullanılma alanı tromboflebit, pulmoner emboli ve koroner trombozu-
dur.
199
İNDANDİON
Phenindione(Danilone)
Preparat: Danilon (danilone) (2-fenil 3-indandion) ve dipak-
sin bunlardandır. Bunlar yalnız protrombin sentezine engel olur.
(kumarin gibi) ve lipemie'ye etkisi yoktur. Antagonistleri K vitamini-
dir. Kontrol protrombin zamanının incelenmesiyle yapılır. Doz: 100-150
mg. ağız yoluyla başlanır, 25-50 mg. la devam edilir. Difenadion (Di-
paxin) 20-30 mg. la ağız yoluyla başlanır, 15 mg. la devam edilir. Ani-
sindione (Mirodon) fenindion'a benzer etkilidir. 300 mg. la başlanır.
Bromindion (Halinone) uzun etkili fenindion türevidir. Doz, ağız
yolundan 10-15 mg la başlanır, günde 2-3 mg veya her 3 gün için 6
mg'la devam edilir.
200
Diphenadione(Dipaxin)
OCH'
ANISINDIONE (Miradon)
BROMINDIONE (Halinone)
201
Kullanılması: Hipedermoklisis için absorbsiyon hızlandırıcı olarak
kullanıhı.
Preparat: Hyaluronidase (Alidase, Diffusioıı)
Doz: 150 ü olarak kullanılır.
Koagülasyon (Pıhtılaşma):
Faktör 1 - Fibrinojen
II - Protrombin
III - Tbromboplastin
IV - Kalsiyum
Y - Proakselerin
VI - Akselerin
YI I - Prokonvertin, Konvertin
VIII -.Antihemofilik globulin A (Prothrombokinase)
IX - Plazma Tromboplastin Komponent (Christmas)
(Antihemofilik globulin B)
X - Stuart
XI - Plazma Tromboplastin Antesedant (Rosenthal)
(Protrombo plastik C faktör)
X I I - Hageman
X I I I - Fibrin Stabilizan Faktör
204
I- Protrombin aktivatörünün teşkili:
(Tromboplastin + Ca++)
FİBRİN OLMASI
IV- F İ B R İ N O L İ Z İ N ( P L A Z M İ N ) etkisiyle fibrinin erimesi (lizizi)
9|H 3-
€ H-C H=C-(C H K H-(C H)-C H-(C H )~C H
2
0
Vitamin K (Phytonadione)
'1
205
B - K vitamini: genellikle yağda eriyen bir vitamin olmasına kar-
şın suda eriyen türevleri de yapılmıştır.
1935 de DAM tarafından alfalfadan izole edildi. 1938 de Thayer
tarafından kimyas&l yapısı, Butt tarafından 1938 de klinik kullamlması
açıklandı.
Kimyasal yapısı: Naftakinon türevleridir. Yeşil sebzelerde ve hay-
vansal gıdalarda doğal olarak bulunur. Sentetik şekli Menadion'dur.
MENAD10NE
MENADSONE SODIUM
BİSULFİTE (HYKİNONE)
206
Preparat: Menadione'dur. Dozu oral 1 mg. dır.
Menadion sodyum bisulfit (Hykinon) suda eıir.
Doz: 1-2 mg, cilt altı veya damar içi yapılır.
Menadion sodyum difosfat (Synkavite) suda erir.
Doz: Ağız yoluyla cilt altı veya damardan 3-6 mg dır.
0-P=0
207
! 2 2
C H 2 " " C H r C H 2 " N H 2
Clauden (Koyun akciğerinden elde edilir) amp. olarak kas içi zerk
edilir.
Lokal Koagülanlar:
208
ANALJEZİK ANTİPİRETİKLER:
Bunlar hem yükselen vüeut ısısını düşürücü hem de ağrı kesici ol-
duklarından analjezik antipretik adıyla adlandırılırlar.
Ağrı duyusu çeşitli nedenlerden ileri gelebilir. Örneğin normal do-
kunun iltihap denen hücrelerle veya artıklarıyla dolması sonucu, do-
kunun gerilmesi, duyarlığının artması ağrı yaptığından, antiseptikler,
kemoterapötikler, antibiyotikler iltihabı önleyerek ağrı kesici rol oy-
nayabilirler. Ağrı bazan sinirsel spazmla da ilgili olabilir. Antispazmodik
ilaçların ağrıyı kesmesi veya antiseptiklerin, antienflamatuar ilaçların
bu etkileri analjezik etki sayılmaz.
Ağrı, asetilkolin, histamin, serotonin ve bradikinin ile slow reacting
substances denen kinin'lerden veya kateşolamin ve prostaglandin'ler
ile diğer etkenlerden oluşan hoş olmayan bir duyudur. Ağrıda adı ge-
çen maddenin iltihaplı dokuda fazla bulunmalarından iltihap yaptırıcı o-
lanların yanında ağrıya da neden olabileceği düşünülmüş, deneysel olarak
bradikinin köpeklerin dalak venasına zerkedilerek köpeğin davranışın-
dan ağrı meydana getirdiği ve aspirinle ağrının hafifletilmesiyle ağrı-
daki rolü gösterilmiştir.
Analjezik ilaçların birçoğu antitermik etkilidir. Bu grup ilâçların,
ateş düşürücü (antitermik) karekterleri, ateş yüksekliğinde gösteıile-
bilir. Antitermikler (ısı düşürücüler) hipotalamustaki termoreseptör-
lerin duyarlığının değişmesi ve duyarlılığın artmasıyla, oluşan piresis
denen ateş yükselmesi olayında etkilidir. Normal ısıyı düşürmez.
Isı Yükselmesi:
Isı: Mikroplar, toksinler, bakteri artığı proteinler veya başka ya-
bancı maddelere karşı vücudun doğal reaksiyonudur. Soıı incelemelerle
ısı yükselmesinde prostaglandinlerin (PG) de rolü olduğu anlaşılmıştır.
Bu değişik ısı yapıcı maddelerin 3. ventrikül'e injeksiyonundan sonra,
aspirin verilirse ısının düştüğü görülür. Bu nedenle vücut ısısına iliş-
kin olayların ısı merkezi aracılığıyla düzenlendiği anlaşılır. Prostaglan-
din zerkinden sonra aspirinin gerek ateş yükselmesini gerekse kandaki
PG seviyesini düşürdüğü gösterilmiştir. Bu olay PG'lerin ateş yapışını
ve buna karşı etkiyen aspirinin PG'lere ters etkisini kanıtlamaktadır.
Analjezik antipiretik maddelerden bazıları, enflanıasyon, iltihap
(yangı) denen olaya karşı (antienflamatoire) bir etki de gösterirler.
Analjezik antipiretiklerin bazılarında bulunan bu iltihap giderici (an-
tienflamatuvar) etki önemlidir. Antienflamatuvar etki içeren analjezik
antipiretik ilaçların verilmesi sonucu iltihabın kardinal belirtisi olan,
DOLOR, CALOR, RUBOR, TUMOR giderilmiş olur. Söz konusu
ilâçlardaki antitermik, analjezik ve antienflamatuar etkiler, birlikte
bulunabildiği gibi, yalnız analjezik veya analjezik ve antienflamatuvar
gibi ikili etki şeklinde de bulunabilir.
209
Ağrının Duyulması:
Hoş olmayan bir duyu olan ağrı duyusu kas, deri, iç organ ve eklem-
lerdeki duyu sinirleri reseptörleri aracılığı ile alınarak beyindeki ağrı mer-
kezine iletilir. Ağrı bu merkezde duyulur. Bu duyunun iletimi medulla
spinalis yanındaki spinal ganglionların sentripetal lifleri ile yapılır.
Spinal gangliona protonöron denir. Protonöron gelen duyuyu medulla
spinalise iletir. Medulla spinalisten başlayan II. yolla (spinotalamik
yolla) duyu talamusa iletilir. 3. nöron III. yol talamustan başlar. Buna
talamokortikal yol adı verilir. Bu parietal loptaki gyrus centralise, yani
korteks'e ağrı duyu merkezine ulaşır. Bu suretle duyu, ağrı merkezine
iletilmiş olur. Sinirde myelinli lifler, iletiyi myelinsiz liflerden daha hız-
lı iletirler. Myelinli (A) lifi 100 m / sani, myelinli (B) lifi 3-12 m / sani
ve myelinsiz lif 1-2 m / sani hızla duyuyu iletirler.
3 - Yüzeysel Duyu:
210
lardır. Bu yüzeysel duyular medulla spinalis'in Canalis Epandimalis
denen kısmının ön yüzünde çaprazlaşırlar. Sirengomiyeli denen hasta-
lıkta dokunun duyusu mevcut olduğu halde ağrı ve ısı duyusu alınmaz.
Canlılarda Isı:
Alınan gıdaların yanması, yıkılmasıyla meydana çıkan veya kas,
barsak ve diğer iç organların çalışmasıyla ve fizikokimyasal olaylar so-
nucu oluşan enerji ile vücut ısısı hasıl olur. Bu enerji sonsuz olarak te-
şekkül etmez ve bir seviyede sabitleşerek durur. Isıyı belirli tempa-
ratürde tutma olayı, meydana gelen enerjinin vücut için gerekli yeni
maddelerin yapılmasında harcanması ile veya dışkı ve solunum havası-
nın ısınması gibi ısıtma işlemlerinde harcanması sonucu düzenlenir.
Bu ayarlama olayı, orta beyindeki Corpus striatum'da Tuber Cinereum
civarındaki termorogülatör merkez tarafından yapılır. Periferden gelen
kanın sıcaklığı veya damara kalsiyum injeksiyonları veya tifo aşısı ve
pirojen maddeler gibi ajanlar bu merkez aracılığıyla ısıyı yükseltir.
Vücut da yükselen ısıyı terleme ile düşürmeye çalışır.
Bazı soğukkanlı canlılarda enerji ayarlanması olayı metabolizmanın
yavaşlatılması ile olur. Bunlar kış uykusuna yatarak vücut ısısını
düşürürler. Metabolizmayı yavaşlatma olayı, vücut ısısını düşürme
(HIBERNATION) denen teknikle gerçekleştirilerek insanlarda ameli-
yatların yapılmasında yararlanılır. Hibernasyona (kış uykusuna)
giren soğuk kanlı hayvan titremelerle ve madde kaybıyla vücut ısısını
10 °C civarına indirir. Periferdeki olaylarla ilgilenmez. Bu ilgisizlik ame-
liyatta istendiğinden, vücut ısısını indiren ve Lytic Cocteil denen Ch-
lorpromazin (Largactil), Phenergan, Pethidin karışımı kullanılarak
33° ye indirilen insan vücut ısısında, duyusuzluk ve diğer metabolik
faliyetlerinin yavaşlaması ile tam bir anestezi yapılmış olur.
211
Isı merkezi, soğuk lıavada ise şu şekilde ısıyı düzenler:
1 - Isının dışarı kaybına kapiller vazokonstriktör etki engel olur.
2 - Yazokonstriksiyon olurken frisson denen titremeyle de ısı
yapımını artırarak ısınmayı sağlar.
Hipertiroidi gibi patolojik olaylarda veya belladon, kokain, dinit-
rofenol gibi kimyasal maddelerin kullanımında oksidasyonla metabo-
lik ısı artışı meydana gelir. Antipiretik analjezik veya antitermik anal-
jezikler bu tür ısı artışına etkimezler.
212
3 - Fare kuyruğuna elektrik ampulu yakından tutulursa, ampul
sıcaklığının fare kuyruğunu yakması ile rahatsızlık ve ağrı oluşturması
gözlenir.
4 - Bir elektrik ocağı üzerine konan deney hayvanı (fare) 55 °C den
fazla ısıya maruz kaldığında sıçramaya başlar. Isının 55 °C ye çıkması
ise ayrı bir kaba konulan ve kaynama noktası 55 °C olan aseto(n-etil
formiat karışımının kaynaması yardımıyla ölçülür.
213
krislalleri oynaklarda oturarak şekil bozukluğu yapar. Bu suretle şiş-
me yanında iltihabın diğer semptomlaıı da tedavi edilirken yalnız ağ-
rının giderilmesiyle yetinilmeyip ürik asit kristallerinin de atıldığı gö-
rülür. Burada hem ateş düşürme, hem ağrı kesme hem de ürik asit
atılımı gibi çeşitli etkiler birlikte bulunur. Bu tarz faydalı etkiyen ilaç-
lar da vardır.
Kimyasal Sınıflama:
1 - Anilin Deriveleri:
a) Anilin: Çok kuvvetli bir antipiretiktir. Fakat çok toksiktir.
Toksisitesi hemoglobini methemoglobin haline getirmesinden ileri gelir.
% 40 oranında methemoglobin olunca ölüm görülür. Suda az eriyen anal-
jezik antipiretiklerden, asetanilid ile fenasetin vardır.
Asetanilid
NHCOCH3
Doz: 0.3-1 gr. dır. Tedavide çok nadir olarak ve ancak 0.05-0.20
g dozda kullanılır.
214
d) Asetaminofen (Parasetamol)
2 - Pirazolon Sınıfı:
215
Antipirin Türevleri:
216
ÇH2CH2CH2CH3
PHENYLBUTAZONE (Butazolidin)
OH
OKYPHNBUTAZONE (Tandearil)
217
f) Novalgin (Dipyron):
Ç6H5
NaS03CH2N CH :
CH3
Dı'pı'ron (Novalgine)
Kullanılması:
Yan Etki:
218
hastalığı) kulak memeleri ile el, ayak, parmak uçlarında ürik asit kris-
tallerinin toplanması ile oluşur. Guta karşı, salisilatlar ve probene-
sid verilir. Her ikisi de ürik asit ıtrah ettiricidir. İkisi arasında geçim-
sizlik vardır. Bu nedenle birlikte kullanılmazlar.
219
ACTH çıkarmak, bunun da böbrek üstü bezine etkisiyle kortizon sal-
gılanmakla ortaya çıkar.
220
daha yüksek birimleri hipopotaseıni yaparak EKG değişmeleri ve kalp
çalışma kusurları gösterirler. Tedavi ilacın kesilmesidir.
6 - Salisilat vücuttan ürik asit itrah ettiricidir. Diğer ürik asit atıcı
Probenesid ve sulfin pirazon ile beraber verilirse bu sonuncuların ürik
asit atıcı etkisini ilaç geçimsizliği sonucu antagonize eder.
7 - Normal insanda yüksek salisilat dozu sürrenalden kateşolam.in
salgılatarak hiperglisemi ve glikozüri yapar. Tersine diabetlilerde yük-
sf k salisilat kan şekerini düşülür. Glukoz utilazasyonuııa yardım eder.
Tedavide Kullanılmaları:
1 - Aspirin: Römatik fever ve gripal enfeksiyonlara karşı kulla-
nılır.
2 - Salisilamid: Beyaz tozdur, suda erimez, alkolde erir. Mideden
emilir, böbrekten atılır. Salisilatlara duyarlı olanlara verilir.
221
salisilik asit gibi etkir. IV olarak kullanılır. Hemoroidlerde genişleyen
venlerin büzüşmesini sağlar. Vena içine direkt zerk edilir.
Ağızdan alındığında mide-barsak kanalı ile kolayca rezorbe olur.
1.5 saatte kanda istenen en yüksek seviyeyi bulur. Vücuttan atılması
% 50 oranında değişmeksizin olduğu gibi, geri kalanı da glikokol veya
sulfirik asit ile birleşerek olur. Ağızdan alındıktan sonra kana geçer.
Salisilatlar, plazmanın albumin fraksiyonuna bağlanır ve organizmanın
her yerine taşınır. Organizmada iltihaplı eklem alalarına ve sereb-
rospinal sıvıya yayılır.
Trombin oluşumuna engel olarak kanamalar meydana getirir. Saf-
ra temizleyici olarak safra kesesi iltihaplarına karşı kesin etkili ilâç yok-
sa salisilatlar da kullanılır. Sodyum salisilat tedavisi romatizmada
6 hafta günde 8-9 gr. alınmayı gerektirir. Bir kür esnasında mide bo-
zuklukları ve diare gibi yan etkiler görülür. Tek doz olarak fazla alınırsa
kanda seviyenin yükselmesi ile kulakta çınlama, gözde uçan sinek
hissi veren bozukluklar görülür. Böbrekleri bozarak albuminüıi yapar.
Yine böbreklere etkiyerek kanlı idrar yaptırır. Asidoza kadar götürür.
Bu da kendisini anormal solunum ile gösterir. Bazı insanlarda salisi-
latlara duyarlılık görüldüğünden ihtiyatla kullanılmalıdır. Sodyum ben-
zoat ile kombine edilmiş salisilat safra itıahmı arttırır ve safıa yollarını
temizler. 6 haftalık tedavide doz her haftada 1 gr. indirir. Salisilatlar
lavman yoluyla verilmez. Rektum mukozasını tahriş eder.
Aset i isalisilı'k
Asit
COOH
222
Sal isi la m id
Ö0N
c ) Salisilamid: Salisilatlar gibi etkir. Mideden rezorpsiyonla kana
geçerek böbrekten atdır. Aspirine allerjisi olanlara verilebilir. 1.0-3.6
gr. kullanılabilir. Beyaz tozdur, suda erimez, alkolde erir.
a) indometasin:
Yan Etkiler:
Artan dozlarda yan etkiler görülmeye başlar. Bazan günde 75 mg.
la bile yan etkiler görülür. Mide barsak bozuklukları, kemik iliği depres-
223
ıNDOMETHACIN ( İndocin)
CH 2 COOH
c=o
b) İbuprofen (Ibufinak):
M E F E N A M İ C ACİÜ (Ponstan)
COOH
224
6 - Mefenamik Asit ve Türevleri:
7 - Çeşitli Analjezikler:
d) Baralgine:
Sentetik bir maddedir. Tabletinde 0.5 gr. novalgin ile 5 mg. 4
(beta - piperidino-atoksi) benzofenon-karbonik asit - ( 2 ) - metd ester
-HCI, ve 0.1 mg, 2.3 -difenil - 4 - piperidinobutiamid-brommetilat
bulunur. Ampul, supposituvar şekilleri de vardır.
225
Kullanılması:
Kolik ve kas romatizması gibi ağrılı hallerde 1-2 tablet, 2-3 sup-
posituvar, 5 cc lik ampul'den 1-2 tane kullanılabilir.
e) Cryogenin (Fr): Semikarbasid türevlerindendir. Analjezikten çok
antipiretiktir. TBC tedavisinde antibiotiklerden önce çok kullanılmıştır.
Doz: 0.25-1 gr. dır. 0.25-0.50 dozda tüberkülozda ateş düşürücü olarak
kaşe içerisinde verilir.
GOUTTE HASTALIĞI:
Damla hastalığı, nükleoprotein metabolizması bozukluğudur. Pü-
rin, adenin, guanin radikallerinin eklem yüzeyinde oturması, kulak
kıkırdaklarında yerleşmesi sonucu yerel, tahammülü olanaksız ve özel-
likle sabaha karşı artan ağrılarla karakterize bir hastalıktır. Ürik asid-
den yoksun gıda alınarak ve ürik asit salgılatıcılar verilerek bir rejim
uygulanır.
OH
CH2-" CH^CHş
H00C
-so2 - N
\
Probenesid (Benemide) CH2-CH2-CH3
226
2 - Probenesid (Benemide):
Dipropil sulfamil benzoik asittir. Böbrek tüplerinden ürik asit
ıtrah ettiricidir. Penisillin ise ıtrahma engel olur. Doz: Günde 0.5 gr.
dan 2 kez alınır. Aylarca kullanılabilir.
227
(Cologoque). Bundan dolayı karaciğer ve safra yolu, safra keseci hasta-
lıklarında kullanılır. Atopfane kimyaca fenilsinkolin karboksilik asit-
tir. Doz 0.5 gr. lık tabletlerinden 2-4 tane verilir. Birkaç günden sonra
kesilir.
6 - Âkonit ve Akonitin:
228
NARKOTİK ANALJEZİKLER
229
özellikleri incelenmiştir. Nihayet 1817 de Serturner tarafından opi-
umdan ağrı kesici özellikte biı alkaloid izole edilmiş, bu maddeye, Yu-
nanlıların uyku ilahı Morpheus adına izafeten Morfin denmiştir.
230
nolik OH ın analjezik, respiratuvar depressör etkilerine antagonist
etkir. Her iki OH grubunun bulunuşu konvülziyon yaptırıcı etkiyi kal-
dırır. Kodeindeki gibi CH 3 gelirse konvülzif etki görülür. Hem fenolik
hem de alkolik OH ların metillenmesi ile meydana gelen tebain'de ise
konvülzif etki daha fazladır. Her iki OH emetik etkir. Biri bulunmazsa
emetik etki kalkar. Formüldeki bu radikallerin değerleri yalnız fenan-
tren çekirdeğini içeren solüsyonun injekte edilmesinden sonra morfin
etkilerinin görülmemesi ile ve ancak morfinde bulunan yukarıda yazı-
zılı kimyasal grubları ilave ederek, yani morfinin sentezinden sonra kus-
turucu, konvülzif ve diğer etkilerin görülmesiyle anlaşılmıştır.
1 - Fenantran Grubu:
Morfin:
231
daha belirgin bir hal almasıdır. Kedilerde de böyledir. Yani depresyon
kaybolur, eksitasyon çoğalır. Kediyi çıldırtan bütün opium deriveleri
insanlarda alışkanlık yapar. Önemli alışkanlık yapıcılar arasında mor-
fin, dihidromorfinon, diasetilmorfin (heroin) bulunur. Kodein bir opium
türevi olduğu halde kediyi çıldırtmaz ve insanlarda alışkanlık yapmaz.
232
kerini yükseltir (hiperglisemi). Anus sfinkterini kasar. Farenin kuyruk
sokumuna zerk edildiği zaman kuyruk dikleşir ('Straub testi).
233
Mesane spazmı da meydana getirerek idi ar atılışını engeller, yani re-
tansiyon yapar.
Tedavi: Ağız yoluyla ve 4 saat içinde alınmışsa mide N a 2 S 2 0 3 so-
lüsyonu ile yıkanır. Önce N a 2 S 2 0 3 o dilue edilir ve mideye sonda ile veri-
lir. Bu morfini indirger. Sonra hastaya (sonda midede iken) 20 gr. MgS0 4
verilir. MgSÖ 4 ° barsak pasajının hareketini arttırarak kolayca mornifin
vücuttan atılmasını sağlar. Hastada uyuklama hali varsa karbojen
gazından ( % 95 0 2 ve % 5 C 0 2 ) dakikada 5-8 İt. verilir. Hasta dışaııdan
bazı uyarılarla da (çimdik atmak, ayaklara sıcak koyma gibi) uyarıla-
bilir. Hastadaki kollaps durumunu gidermek üzere efedrin injeksiyonu
yapılır. Bunlara rağmen hasta açılımyorsa N-Allil nor morfin (Nailin,
Nalorfin) 40 mg. deri altı yoluyla verilir. Diğer benzerleri Naloksan ve
Levalorfan'dır. Naloksan, Nallin'den 30-40 defa daha kuvvetlidir. In-
jeksiyondan sonra respiratuvar depressör etki hemen kalkar. Normal
solunum 2-4 saatte yeniden başlar. Striknin hiç bir zaman yapılmaz. Çün-
kü stıiknindeki medulla spinalisi uyarma özelliği morfinde de mevcut-
tur.
Morfinizm Tablosu:
/
234
Esasen çabuk çöktürür. Bunda iştahsızlık, kabızlık, beslenmeye para ve
olanak bulamama gibi değişik etkenler de rol oynar. İştahsızlık (anore-
ksi) yapması nedeniyle (anemi) kansızlık ve her hastalığa ve özellikle
TBC ye yakalanma eğilimi görülür. Morfinmanın bacak ve kol cildinde
pikür yerleri ve apseler görülür.
235
Kodein:
1 /100 oranında suda çözülen beyaz tozdur. Öksürük kesici bir mad-
dedir. Etkileri morfinden çok daha azdır. Fosfat tuzu halinde kullanı-
lır ve bu 1 / 3 oranında suda erir. Kolayca rezorbe olan bir maddedir.
Analjezik etkisi morfinden daha azdır. Analjezik antipiretiklerle ve-
rildiği zaman onları potansiyalize eder.
Naı-kotin (Noskapin):
Narsein:
236
Tebain
Tebain: (Dimetilmorfin):
Spinal konviilsion yapar, striknin gibi etkir fakat tedavide kul
lanılmaz.
Apomorfın
Apomorfin:
Fenantren grubundaki morfin'den 1 molekül su çıkarılarak elde
edilir. Beyaz veya gri bir tozdur, 50 kısım suda, 40 kısım alkolde erir.
Eter ve kloroform da erimez. Dozu 0.02-0.06 gr dır. Tedavide kusturu-
cu olarak 5-6 mg la yetinilir.
tzokinolein Grubu:
Papaverin spazmolitik etkir. BaCİ2 ve histaminin spazmına engel
olur. Hipertansiyonda arteryol genişletici etkir.
237
İzokinolein grubu düz kas üzerine genişletici (gevşetici) etki eder.
Spazmolitiktir. Asetilkolinin yaptığı kontraksiyondan çok BaCİ2 ve His-
taminin yaptığı düz kasdaki spazmı kaldırır. Damaı çeperindeki,
safra kesesindeki, ağızdan anüse kadar devam eden ve sindirim kanalı-
nı teşkil eden düz kas spazmını kaldırır. (Düz kas istek dışı olarak, çiz-
gili kas ise istekle çalışır).
Papa verin arteıyol civarındaki düz kasları gevşetici olarak etkidiğin-
den arteryol sıkışması ile kendini gösteren hipertansiyonu normal hale
getirir. Normal kimselerdeki tansiyona ise etkisizdir. Ancak yüksek
tansiyonu düşürür.
Solunum yollaıının iç yapısını teşkil eden kasların spazmıyla olu-
şan bronş spazmını da (bronkospazm) giderir ve bunun klinik görüntü-
sü olan astım bronşial'e benzer tarzdaki solunum güçlüklerinde de et-
kin olur.
Aynı şekilde safra kesesi ve mide barsak spazmlarında, kurşun ze-
hiılenmesi ile oluşan kurşun koliklerinde de spazm kaldırıcı olarak kul-
lanılır. Dozu: 0.08-0.20 gr dır. Tedavi dozu ise daha düşüktür, 0.02
gr dır. izokinolein deriveleri solunuma depressif etkidiğinden ve diğer
istenmeyen yan etkileri de gösterdiğinden sentetik yeni maddelere
geçilmiştir. Fakat bunlarla da alışkanlık olmaktadır. Papaverin peri-
ferik etkilidir. Papaverinin bu etkisi morfinden sonra görülen spazmo-
dik intestinal etkiyi, yani artan düz kas toniisünü azaltmak, gidermek
suretiyle antispazmodik etki şeklinde görülür. Bundan dolayı safra
kesesi kontrasiyonunda safra kesesi koliklerinde de kullanılır. Safra
atımına yardım eder.
Bazan ağrılar, bir yerin iltihaplanması veya mevcut bir boşluğun bir
diğer madde ile dolup baskı yapması sonucu olduğundan antibiyotikler-
le veya spazmolitik diğer maddelerle de ağrı giderilir.
238
Papaverin: Antispazmodik, spazmolitik etkir. Bu antispazmodik
etkisinden ayrı olarak zayıf analjezik de etkiyebilir. Morfinden az tok-
sik olup, birikme (akkütümans) belirtileri yapmaz.
Morfin Türevleri:
Morfinin tedavide kullanılan türevleri Kodein, Dionin, Heroin'dir.
Heroin, morfin etkilerine sahipdir. Mutlaka toksikomani yapar,
heroinomani meydana gelir. Dionin ve Kodein ise morfinden daha da
az toksiktir, öksürük giderici olarak kullanılır. Başka bir morfin
türevi olan Apomorfin ise kusturucudur.
Etilmorfin (Dionin)
239
o
b) Diasetilmorfin (Eroin)
I I - Oksidasyon Ürünleri:
Okside edilerek kısmî sentezle elde edilirler.
240
a) Dihidromorfin (Dilaudid):
Beyaz kristalize bir toz olup, suda kolay erir. Opiumdan 5 defa da-
ha fazla analjezik etkiye sahiptir. Aynı şiddette solunum merkezini
depresse eder. Opium deriveleri gibi bulantı, kabızlık, kusma yapar.
Kediyi çıldırtır ve insanda alışkanlık yapar.
Ağızdan ve cilt altı injeksiyon olarak kullanılır. 2.5 mg lık tab-
letlerinden 2 tane alınır.
b) Dihidrokodeinon:
5-10 mg tablet, 2-5 mg ampullerden 2 tane alınır. Bitartarat tuzu
dikodiddir. Kodeinden daha fazla öksürük kesicidir. Kediyi çıltırtır,
alışkanlık yapar.
241
c) Dihidrokodein hidroklorür: (ökodal)
Bu da alışkanlık yapar, daha az emetiktir. 5 mg tablet, 10 mg am-
pul 1-2 tane.
III- Okside ve Redükte Olmuş Maddelerin Esterleri:
HC
N-CH3
CH 3
Metildihidro morfinon
(Metopon)
a) Metilhidromcrfinon (Metopon):
Sentetik Stupefiantlar:
242
CH3CH2-0-Ç
Meperidin (Petidin)
(Dolantin)
a) Atropin etkisi: Asetilkolinin yaptığı spazma antagonist etkiye-
rek kaldırır.
b) Papaverin etkisi: BaCl 2 ve hislamin spazmını kaldırır.
c) Morfin etkisi: Ağrı keser, sedasyon yapar.
Bu özellikler Straub testi ile de anlaşılabilir. Solunum üzerine dep-
ressör etkisi yoktur. Öksürük kesmez, kediyi çıldırtır. Spazmı kaldırıcı
etkisinden dolayı mide, barsak, bornş spazmlarında kullanılır. Morfinden
10—15 defa daha az etkilidir.
Bu zayıf analjezik etkisine rağmen düz kasdaki spazm kaldırıcı
etkisinden dolayı doğumlarda ağrı giderici olarak çok kullanılır. 1 cgr.
morfinin yaptığı etkiyi petidin 10 cgr ile yapar. Yan etki olarak da kus-
ma, bulantı ve nadiren de senkop yapar.
CH 3
Ketobemidon (Kliradon)
243
2 - Ketobemidon (Kliradon):
Morfin'den 2 defa daha etkilidir. Ağrı kesici özellikleri dolayısıyla
çok kullanılır. Uzun ağrılı hastalıklarda (kanser) ağrı kesici olarak veri-
lir. Alışkanlık yapar. 5 mg lık tabletleri vardır.
2 . CH-
CH3CH2C-C ?-CH2-CH- /\
CH 3
X
Methadon (Amidon)
3 - Metadon (Amidon, Fisepton):
Kediyi çıldırtır, alışkanlık yapar, vagus üzerine eksitan etkiyerek
kusmayı uyarır, kusturur.
Ç-ÇHCH2-rç
H-Î
Dekstromoramid
4 - Dekstromoramid (Palfium, jetrium, R. 875):
Tartarat tuzu kullanılır, suda erir. Böbrek ve beyine morfinden 10
defa daha etkilidir. Ağızdan alındıktan 30-60 dakika sonra analjezi
244
başlar, 6 saat sürer. Uykuyu potansiyalize eder. Antitussif'tir. Kanser
gibi muannit ağrılara karşı kullanılır. 0.005 gr. dozda 3 x 5 defa veri-
lebilir. Yan etki olarak ortostatik hipotansiyon yapabilir. Hastayı ya-
tırmalıdır. Bulantı, kusma yaparsa nalorfin'le bu belirti giderilir. Tok-
sikomani yapması daha çabuktur.
HO
F enazosin
5 - Benzomorfan Türevi Analjezikler: Fenazosin (Phenazocine):
CI
CH 3 N-CH2-CH=C
c h
3
Pentazosin
245
Pentazosin (Fortalgesic) morfinden zayıf etkilidir. Miyosis yapmaz.
Kısa etkilidir.
0
ıı
CH3CH2-C-O
CH 3 CH 3
Alfaprodin
6 - Alfaprodin (Nisentil)
7 - Fentanil: Bu da dekstramoramid gibi difenilpropilamin tü-
revidir. Morfinden 80 defa kuvvetli ağrı kesicidir. Kısa etkilidir. Pa-
renteral uygulanır. Droperidal ile beraber verilerek yalnız nörilep anes-
tezide kullanılır.
HO
,N-CH 3
Leverfan (Rasemorfan)
8 - Morfinan Türevi: Levo - Dromoran (Rasemorfan):
Morfinden 5 defa daha etkilidir. Ayrıca morfin gibi respiratör dep
resör ve alışkanlık yapıcı istenmeyen etkileri de vardır.
246
c H j c r
9 - Dekstrometorfan (Romilar):
Analjezik etkisi yoktur, öksürük kesicidir.
0
C-O-C 2 H 5
I
CH2CH2 NH2
Ani i e r idi n
10- Anileridin:
Meperidin gibi etkilidir. Ayrıca antitussif etkisi de vardır.
11- Difenoksilat:
Antidiareik olarak ağız yolu ile alınır.
Toz içindeki opium alkaloidleri moıfini potansiyalize veya aksine antagonize edebilir.
Opium, haşhaş nitkisinin çizilmesi sonucu dışarı çıkan özsudan elde edilir. Bu haldeki opium
toz şeklinde kullanılır. % 10 morfin kapsar. Doz: 0 . 1 5 - 0 . 5 0 gr dır. Pratikte 0..03-0.05 gr kul-
lanılır.
247
C H 3 c h 2 - O - Ç
ö
\
Difenoksılat
2 - Opvura Ekstresi:
Burada morfin etkisi görülür. % 20 morfin kapsar. 0.075-0.25 gr kullanılır. Pofyon, sirop,
pilul, supposituvar olarak kullanılabilir.
248
1 5 - Dihidrokodeinon Hidroklorür: (Dicodid)
5 mg'hk tabletler halinde kullanılır. 2 x 5 mg verilir.
16- Poudre Dover s
Bej renklidir. Sedatif, ekspektorandır.
1. K Poudre d'opium
l.K İpeka
8. K Laktoz içerir.
0 . 5 - 6 gr arasında kullanılır. Tedavide 0.10-0.30 gr verilir.
17- P?thidine (Dolantine):
5 0 - 1 0 0 mg lık ampulleri vardır.
1 8 - K l i r a d o n : (Ketobemidon)
5 mg'lık tabletler halinde 1 - 3 adet kullanılır.
1 9 - Methadon (Amidon):
5 mg lık tabletlerden 1 - 2 adet kullanılır.
Kontrendikasyonları:
249
4 - Morfin antagonisti naloksan ve benzerleriyle etkisizleşir,
antagonize olur.
tııdikasyon:
250
UYKU İLAÇLARI
25
Uyku nörofizyolojik bir olaydır ve bazı beyin kısımlaıının uyarıl-
ması ile deneysel olarak da meydana getirilebilir. Uyku, retiküler doku
tarafından toplanan ve kortekse ulaşması gereken eksitasyon trans-
ferinin durmasıdır. Uykuda şu periyodlar birbirini izler; aynı şekilde
uyku ilaçları da bu periyodları normal uykudaki gibi kısa veya uzun
olarak oluştururlar.
1 - Hipnosis safhası: Bu safhada şiddetli uyaranla uyanılabilir.
2 - Refleks depresyonu safhası: Bilinç ve ağrı duyusu bulanık ola-
rak vardır.
3 - Sarhoşluk safhası: Bu safha narkozdaki eksitasyon perioduna
uyar, bu safhada ağrı duyusu vardır.
4 - Anestezi safhası: Bilinç tam kaybolmuştur. Kornea refleksi
yoktur. Uyku ilacı zehirlenmesinde görülen bu periodda solunum mer-
kezi felci ile ölüm olur.
I - Barbitürat olmayanlar:
A- Üre
B- Ürethan, etil üıetan, üreidler
C- Barbitürik asit türevleri
1 - Tersiyer karbinoller:
Acı lezzetli, hoş kokulu, kalıcı, tesirli bir maddedir. Diğer uyku
ilaçlarından faıklı olarak daha düşük dozda tesir eder (0.25-0.50 grj:
b- Etklorvinol (Placidyl):
OH
ı
HC=C-C-CH~CHCl
CH2CH3
Placidyl (Ethklorvinol)
25
2 - Piperidindionlar: Bu grupta,
C2h5
DORİDEN (Glutetimid)
b- Piritildione (Persedon)
c- Metipirilon (Noludaı-)
d- Metakualoıı (Methasedil): Tolerans ve dependens yaratır, ze-
hirlenmede depresyon veya eksitasyonlar'a neden olur. Antihistami-
niklerle beraber verilirse sedatif etki ranforse olur, şiddetlenir.
0
CH3! Â.C2H5
H-1 rC2Hc
Methypyrolon
(Neludar)
3 - Benzdiazepin türevleri:
a - Nitrazepam (Mogadon), diazepam (Valium) 5-10 mg dozda
kullanılır.
b - Fluıazepam (Dalmadorn): uyku dozu 15-30 mg dır.
25
c - Flunitrazepam (Rohypnol): Kuvvetli hipnotikdir. 1-2 mg la
uyutur.
Methaquanol
Flurazepam hıdroklorid
0II
X
-N
X C'
"N'
'0
d
H
Thal i d o m i d e
25
vetli dozları medulla spinalise depressif elkidiğinden eklampsi ve te-
tanozda veya striknin zehirlenmesinde 3-5 gramlık dozlar halinde veri-
lir. Lavman olarak verilecekse kloralin mukozaya irritan etkisini gi-
dermek için yumurta sarısı ile karıştırılarak verilir.
Sulfonal = diethylsulfondimethylmethan
C H 3 v / S 0 2 ' c 2 H 5
CH 3 SO2-C2H5
Sulfanol: Suda güç eridiğinden ağızdan 8 gr alınınca 1 saat sonra
etkisi başlar. Her gün alınınca akümülasyon olur. Yan etki olarak poli-
nevrit ve döküntüler yapar. Kloretondan daha fazla kalıcı ve zararlı et-
kir. Ayrıca lokal anestezik etkisi de vardır. Genellikle uyku ilacı olarak
kullanılır.
I I I - Üre Bileşikleri:
A - Üre: Böbrekleri sağlam kimselere üre hipnotiktir.
B - Uretan: Karbamik asidin el il esteridir.
Alınma: Ağızdan alınınca kolay absorbe olur. 1-15 dakika sonra
etki başlar. Suda k o L y eridiğinden sindirim kanalından kolayca emilir.
URETHAN
/ C j H s
0 = C
XNH2
Urethanum
Yıkılma: Üre şeklinde vücuttan atılarak olur.
Doz: 3-4 gr dır. Posyon ve kaşe içinde verilir. Bu doz kalbe ve
solunuma zararsızdır. Çocuklara 0.05gr / Kg dozda verilir. Myeloblas-
tik lösemide de kullanılır.
253
b - Üreitler:
NH2
o=cv / C2H 5
N H — C O — C Br
C
2H5
B r oma d a l
2 - Bromisovalum (Bromüral): 1-3 gr
/NH2
°-cx
NH-CO-CHBrCH
\
CH
Bromisoval 3
3— Sedormid: Trombopenik purpurea yapar. Allerjik etkimesinden
dolayı az kullanılır. 1-3 gr verilir. Depresyon meydana getirmez. Bazı
yan etkilerinden, özellikle tıombosit azalmasına bağlı trombopenik pur-
purea denen kanamaya ve ölümlere neden olabilir.
N H 2
0 <
NH-CO-CH
C H - C H C H
Sedormid 2 ^ 2
25
C- Barbitürik Asit Türevleri:
Malonik asidin üre ile kondenzasyonu sonucu oluşan malonil üre-
dir. 2 nolu C atomuna S eklenirse ti o şekilleri meydana gelir. 5 nolu C
atomuna metilden başka radikal eklenerek yeni türevler elde edilir. Di-
metilli olan türevi hipnotik değildiı.
Barbituratların
Genel formülü
\1 6/
Barbitürik Asit:
Suda az erir. uyutucu etkisi yoktur.
Barbitürik asitMineral veya organik tuzları
suda çok iyi erir. Bu maddeye eklenen allil, alkil türevleriyle birçok
yeni barbitüıik asit türevleri elde edilir.
,0
//
/ NH—C t\ /C 2
0 H5
0
Na Barbital
260
0.30 gr uyutmak için yeterlidir. Ağızdan geç resorbe olur. Uzun
radikaller eklenirse, uyutucu etkisi ve atılmaları çabuklaşlırılır.
I
H
Phenobarbıtal (Luminal)
Dial: (Diallilbarbitürat)
olur.
2
H
o ,SNa
N.
i r T
CH2CH2CH2CH
CH3CH2 11
O
Sodyum Tıyopental
Fanodorm: (etilsiklohekzenilbarbitiirat) 0.10 gr uyutucu dozdur.
Nembutal: (Pentobarton, Pentobarbital, etilmetilbutilbarbitürat-
tır). 0.10 gr dozda kullanılır.
Prominal: Mefobarbital (Femiton) N-metil£eniletilbaıbitürat'dır.
0.10-0.40 gr. lık miktarı kullanılır.
^f0
0,
c2H5
H
C 25>Sr/ N v c H
3
o
PROMİNAL
Evipan: Hekzobarbital (N-Metil-etil siklohekzenil metil barbitürat,
N-metilli fanodorm'dur). Katı narkotiklerdendir. 0.1 gr. kullanılır.
Evipan (Heksabarbital)
2
Tiopental: Tio-barbitrüik asittir, Nembutalin tio şeklidir.
(CH^CH* "R
NH
CH2="CHCH2' Y
Apobarbital (Numal)
Kemital: Allilsiklohekzeniltiobarbitürattır. 0.3-1 gr dozda kul-
landır. Nembutal'e S eklenmiştir. Katı narkotiklerdendir. 0.1 gr ve da-
ha yüksek dozlarda kullanılır.
Tioamital: Bu grupta bu ilaç da mevcuttur. Katı narkotik olarak kul-
lanılır. 0.30-1 gr doza çıkarılabilir. Tioamital (etilisoamil tiobarbi-
türat) 0.5 gr dozda kullanılır.
2
9 - Narkotik premedikation hallerinde kullanılır.
10— Boğmaca öksürüklerinde ve gebelik kusmalarına karşı uyku
ilaçları da kullanılır.
11- Doğumda ağrı giderici olarak da kullanılır.
Mide lavajı ile henüz midede olanlar atılır. Komada lavaj yapıl-
maz. Nabız, solunum, tansiyon kontrol edilir. Leptazol, kafein sodyum
2
benzoat, koramin ayrıca perifcıik etkili noradıenalin ve simpatol
yapılır. Efedrin, amfetamin (5-10 nıg IV) ve dakikada 6-8 litre 0 2
inhale edilir. Günde 1 litre Ringer veya plarma infüzyonu elektrolit ba-
lansını ayarlar. Daptazol ve megimid kornea, patella refleksleri gö-
rülünceye kadar injekte edilir. Pikrotoksin % 0.1 strum fizyolojikte so-
lüsyon yapıldıktan sonra 1-2 cc zerkedilir. Gerekiıse striknin de yapı-
lır. Pnömoniye mani olmak iizeıe de penisillin yapılır.
Her uyku ilacı önce deney hayvanları üzerinde denenir. Bulada önce
etkisi (uykuya başlama, uyku deıinliği, uyku süresi) sonra yan etkisi
olup olmadığı incelenir. Ayrıca uzun müddet kullanıldığında veya
hamile olanlarda fötusa yaptığı etkiler (teratojeni) araştırılır. Uyku ilacı
önce hayvanda damar, derialtı, kas içi, periton zarı gibi muhtelif
yollardan injekte edilerek incelenir. Uyuması veya bazı belirli refleks-
lere etkisi araştırılır. Balık akvaryumlarına konan uyku ilaçları saye-
sinde balığın vereceği cevap ve ilaçsız olan bir diğer balıkla karşılaştır-
ma yapılır. Rat (sıçan) a I.P. verilen uyku ilaçlarından sonra ince bir
tüyle kulak içine değilince refleks hafifler. Rat uyanmaz.
25
Preparatlar: ve Dozları:
2
Uzun Uyku Süreliler
Fenobarbital
Mefobarbital
Metarbital
Kısa-Orta Süreliler
Amobarbital
Aprobarbital
Sodyum Butabarbital
Sodyum Pentobarbital
Sekobarbital
Heptabarbital (Medomin)
Allobarbital (Dial)
Kısa süreliler
Sodyum Tioamital
Sodyum Tiopental
Heksobarbital (Evipan)
Antiepileptikler: Antikonvülzanlar
2
2 - Epilepsi epifokal (Jacksoııienme) granel mal'e benzer. Temporal,
psikomotris frontale, oksipital, paıietal şekiller gösterebilir.
3 - Petit mal: Nöbet daha kısa sürelidir. Miyoklonik kriz de denir.
4 - Ekivalan mal: Kriz psikomotris. Bu şekilde şahıs gezer, konuşur,
herşeyi yapar, fakat sonunda hatırlamaz. Hatıralarında büyük bir
kopukluk farkedilir. Ruhsal değişik etkiler şeklinde belirti yapar.
5 - Etat de mal epilepticpıe: Sık sık krizler gelmesi veya krizin devamlı
olması halidir.
2
şana IV tetrazol verilir. Tonik, klonik konvülziyon sağlanır. Tetrazol
kısa süreli, etkili ve güvenli olmasından dolayı en fazla kullanılır. Anti-
epiletik etkisi düşünülen maddenin epilepsi nöbetinde etkisi incele-
nir. Tavşana konvülzivan etkiyen tetrazol dozu, EEG da insan petit ma-
lini taklit eder.
5 - Elektrik eksitasyonuyla elektroşok yapılarak kedide, tavşan-
da, kobayda, rat (sıçan) ve fare gibi kemiricilerde kolay denenir. Elektro-
şokta temporal loba elektrotlar tatbik ediliı. Ayrıca göz üzerine, ku-
laklar arasına veya uygun yerlere alternatif cereyr.nla şiddet ve dozda
ayarlanır.
6 - Audiogen-stimulus ile sıçanda kriz yapılır. Antiepileptik mad-
de ile tonik, klonik ve diğer etaplar incelenir.
Psikomotor
Grandmal Petit mal akse
Bromürler 0- 0
Fenobarbital ++ + 0- 0
Faentoin +++ 0- -f
Trimetadion 0 +++ 0
Fenuron +' + +_j—{_
++
Amid ++ —
Pirimidin ++ — —
Şuksinimid ++ —
_
Diamoks — + —
Antiepileptikler:
2
Brom deniz bitki ve hayvanlarında, deniz suyunda ve doğada bol
bulunan alkali ve toprak alkali brom tuzlarından brom açığa çıkarılma-
sıyla oluşturulur. Halbuki, (NaBr0 3 ) sodyum bromat, NaBrO (sodyum-
hipobromid), bromat, bromform, bromüreidlerde brom serbest olmadı-
ğından brom etkisi görülmez ve yalnız moleküllerinin tüm etkisi şek-
linde olur. Bromürler santral sinir sistemine motor ve bilhassa psişik
merkezlere depressör etkir. Uyutucu etkisi zayıf veya yok denecek kadar
azdır. Ancak dışarıdan gelen uyarıları azaltarak uykuya lıazıılık yapar.
Lüzumundan fazla alınırsa, kandaki brom konsantrasyonu % 50-100
mg olan optimal dozun üzerine çıkarsa apati ve sersemlik görülür. Doz
daha artarsa, 150-250 mg. la Bıomism denen brom entoksikasyonu
olur. Bu durumda şahısta uyku yoktur. Hafıza bozuklukları, hafıza
zaafı, zeka merkezi zayıflaması görülür. Bu hale çare olmak üzere bol
içilecek likit verilerek bromür atılması sağlanır. Ayrıca diüretikler de ek-
lenerek bromürlerin eliminasyonu hızlandırılır. Uzun kullanılması ge-
rekli bromür tedavisi halinde, diüretik, bol su ve klor verilir. K tuzu
yerine Na tuzu verilerek K'un birikmesine mani olunur. Bazen de ak-
sine Na tuzu su tutacağı için onun yerine K tuzu vermek gerekir. Bıo-
mürlerin 1-2 gr.ı sedatif ve antispazmodik etkir. Mukoza üzerine ve
bilhassa mide mukozasına irritan etkiyerek kusturucu veya bulantı
yapıcı etkir. Buna mani olmak için bromürler solüsyon, posyon veya si-
rop şeklinde verilir. Bromürler diğer sedatif ve antispazmodiklerle be-
raber de verilebilir. Bromürler epilepside ve hipereksitabilite olayların-
da 0.5-1 gr. dozda kullanılırlar.
I- Barbitürikler:
1 - Luminal (Fenobarbital, Gardenal) ve N-metil luminal (mefobar-
bital) grand male etkilidir. Fakat petit maldeki etkileri münakaşalıdır.
20
Phenobarbital (Luminal)
Luminal verilerek tetrazol veya elektroşokla meydana getirilen,
biıbirini takip eden kasılma ve gevşemelerin meydana getirdiği kriz-
lerin eşiği yükseltilir. Grand mal ve leptazol konvülziyonuna iyi gelir.
0.10-0.20 gr. tetrazolle meydana getirilen krizler luminal verildikten
sonra 0.05 gr. tetrazolle meydana getirilemez. Luminal, epilepsili has-
tada ağızdan verilir. Luminal birden kesilirse krizler daha artar. Lu-
minal alınırken ödem adenit, erüpsiyon gibi yan etkiler görülünce doz
arttırılmaktan vazgeçilir.
2 - Mefobarbital (Prominal): Fenobarbitalin metillisidir. Onun
yerine 0.20-0.40 gr. dozda verilir. Daha az toksik fakat daha zayıf se-
datiftir. Luminal, grand mal ve leptazol konvülziyonuna iyi gelir.
C H
2 5
Diphenylhydantoın
(Phenîtoin)
Kinetiği: Doz: 0.20-0.40 gr. dozda ağızdan alınır. Plazma prote-
inlerine kuvvetle bağlanarak taşınır, vücutta beyin hücrelerine ulaşır
ve plasenta bariyerini de aşar. Kandaki oranı 10-20 mikrogram [ ml. dir.
2 - Mefenitoin (Mesantoin): Metilli Nirvanol'dür. Nirvanol, sedatif
fakat toksiktir. Elektroşok ve tetrazol konvülziyonlarıııı önler. Fakat
cilt ve kana ait birçok sekonder yan etkiler doğurur. Mefenitoin 0.60
gr. dozda kullanılır. 0.10 gr. lık fraksiyonlarda kullanılır.
Mefenitoin
2
III- Oksazolidin-dion deriveleri:
Trimetadion
Rj.R2.R3 = -CHj
0
OCx ^ 0 0
NI
H
Fenuron
2
Siklik değildir. Fenilhidantoinin açık şekildedir. Suda az erimesine
rağmen barsaktan kolay emilir. Karaciğerde metabolize olur. Petit mal
ve ekivalan malde daha fazla olmak üzere grand male de etkilidir. Hay-
vanda tetrazol, elektroşok konvülziyonlarına mani olur. Fakat toksiktir.
Ancak diğer ilâçların etkisiz kaldığı hallerde faydalı olabilir (risk göze
alınarak).
V- Amidler grubu:
\ VCH2-NH-CO-CH2-CH2CI
Posedrin
Siklik değildir. CO-NH-CO grubu ihtiva etmez. Sindirim sistemin-
den rezorbe olur. Karaciğerde metabolize olur. Hidantoinlere yakın
antiepileptik etkisi vardır. Grand mal ve ekivalan malde etkilidir.
H 5 C 2 X c / C 6 H 5
I ı
HN ^.NH
CH 2
Pirimidin
CO-NH-CO grubu ihtiva etmez, suda az erir. Fenobarbital'den az
aktiftir. Grand male etkilidir.
2
VII- Süksinimid deriveleri:
Milontin:
ÇH3
o o
\
Milonti n
Ağız yoluyla alınır. Sindirim sisteminden kolay emilir.
Doz: 0.30 gr. 3-4 defa. Hidantoin yapıda ve onun gibi grand male
etkilidir.
Diamox
Bu bir diüretiktir. Bu petit malde kullanılır. Karbonik anhidraz
inhibitörüdür. Beyinde C 0 2 in birikmesi kondiiksiyon süratini azal-
tır, eksitabilite eşiğini artırır ve spontan kriz deşarjlarını önler.
H2CO3 H2O+CO2
Doz: 0.25 gr. komprime 0.008 gr. 0.025 gr / kg verilir.
25
X I - Valproik asit (Depaltine): Yeni antiepileptiklerdendir. Kuv-
vetle bağlanır. Fenobarbital'in yıkılmasını azaltarak etkisini uzatır.
Başka bir mekanizmayla da beyin GABA konsantrasyonunu yüksel-
tir. Alopesi, trombositopeni, asidoz yapar.
1 - Titreme (Tremor)
2 - Koordinasyon bozukluğu
2
Bu hastalık 1820 senesinde İngiliz hekimi Parkinson tarafından
açıklanmıştır. Hastalıkta, Corpus striatumu teşkil eden nukleus lenti-
formisin dejeneransı görülür. Nukleus lentiformis, dış kısmı (putamen),
iç kısmı globus pallidus olarak iki kısımdır. İç kısımdaki globus palli-
dus'un nukleus ruber ve niger üzerindeki inhibe edici etkisi kalkarsa
kas sertliği ile titreme tarzında hareketler ortaya çıkar. Globus palli-
dusun harabiyeti neticesi motor aktivitede harmonizasyon bozulur,
hareketlerde inkoordinasyon, hipertoni önce raideur sonra rijite, adele
serleşmesine döner. Kaslarda titremeler meydana gelir. Bu etkiler glo-
bus pallidus'un dopaminle sağlanan nukleus ruber üzerindeki inhibi-
tör etkisinin dopaminin azalmasıyla kalkmasından ve nukleus ruber'm
bizzat kendi başına otonom hareket etmesinden doğar. Bazan kullanı-
lan şu ilaçlardan sonra da parkinson hastalığı görülmektedir:
2
Başlıca Antıparkinsoniyen ilaçlar:
1 - Atropin, Skopolamin
Q HO—C-CHo C H o - N
^ )
O
TRIHEXYPHENİDYL
w
HYDR0CHL0RIDE( Artane )
Doz: 0.001-0.015 gr. olarak verilir. Atropinden az toksiktir.
Yan etki: Bulanık görme, bulantı, restlessnes (rahatsızlık), huzursuz-
luk, prostat hipertrofisi ve bunun sonucu yaşlılarda idrar retansiyonudur.
2
ması, serebrum, serebellum arazları ile tremor ve KC yetersizliği gö-
rülür.
HO— C - C H 2 C H 2 - N
CH.CH
Diethazine (Diparcol)
2
2 - Difenhidramin (Benadryl): Antihistaminik etkisi yanında
parkinson hastalığında da etkilidir. Orta derecede atropin etkisine
sahiptir.
/ \
CHq /C2H5
ı J
-N
N-CH2CH \
C2H5
T / CH2—CH CH2
TH-O-CH N-CH3
!:H2-CH— CH2
/ ^
BENZTROPİN METHANSULFONATE (Cogentin)
20
Yan etki: Görme bozukluğu, ağız kuruluğu, uykuya meyil, uzun
alınınca birikmedir. Genel olarak antiparkinsoniyenlerin yan etkileri
şöyle özetlenebilir: Antiparkinsoniyen ilaçlar atropin ve antihistami-
nik etki yanında ağız kuruluğu, konfüzyon, idrar retansiyonu, glukom,
uykuya meyil, gece duyulan ağrılar ve kramplar yaparlar.
6 - Parkinson tedavisinde yeni ilaçlar: Parkinsonlularda gri çekir-
deklerdeki dopamiıı seviyesinin düşüklüğü görüldüğünden dopamin
preparatları, parkinsoııda görülen santral kolinerjik etkilere karşı kul-
lanılmaya başlamışdır. Dopamin hematoensefâlik bariyerden geçeme-
diğinden dopamin prekürsöru olan DOPA verilir. Reserpin'in kateş-
olamin (Dopamin) tüketici olduğu hatırlanmalıdır.
Dopa preparatlarının 2-16 gr arasında kullanılmasıyla parkinson
arazı giderilebilir.
Bunlar arasında:
Levodopa (L-Dopa) (Dopar, Laıodopa, Dopasoıı, Brocadopa, So-
biodopa, Speciadopa) Benserazid gibi preparatlar vardır.
Levodopa: Tremordan daha fazla rigiditeye etkilidir. 250 mg. lık
kapsülden 3 - 4 günde verilen en yüksek doz 4-8 gr. dır.
Yan etkileri: Poliüri, iştahsızlık, kemoreseptif trigger zon'daki
dopaminerjik reseptörlerin uyarılmasından bulantı ve kusma yapar,
dopaminden ileri gelen kardiak aritmi postural duruşa ait ve santral et-
kiden hipertansiyon, depresyon ve deliıium gibi farklı bozukluklar ile ko-
reik hareketler görülür. Koreik hareketler Cavalı dönsözleıin hareketini
gösteren ritmik hareketlerle görülen hastalıktır. HUNTİNGTON Cho-
ıeası ve SYDENHAM Choreası olarak Chorea'nın 3 şekli bilinir. Has-
talık ekstrapiramidal bir lezyondur. Piıidoksin etki mekanizması belli
olmamakla beraber dopa antagonistidir.
2
Bunlar arasında
a- Apomorfin deriveleri.
b- Ergot derivelerinden bromokriptidin vaıdır. Bromokriptidin,
dopamineıjik reseptörleri stimüle ederek prolaktin sekıesyonunu in-
hibe ederler.
AUTACOİDLER (OTAKOİDLER)
HİSTAMİN YE ANTİHİSTAMİNİKLER
2
H-C — — C — CH2-CH — NH2
i. J Ç
COOH
Hİ st idine
H
H - C = C — CHj-CHJ— NH2
C^ Hıstamıne
ı
H
ve ergot de seigle (çavdar mahmuzu) gibi ilkel organizmalarda da bu-
lunur. (Barger ve Dale 1910).
H
HC=C-CH 2 — T~NH2
HFL i FCÖOL H
t
(Histidi n) H i s 11 d i ndeka r b o ks ı laı
Orijin:
2
kısmı inaktif şeklinde bulunmasından histamin etkisizdir. Bazı bakteriler
etkisiyle histidin barsakta parçalanarak histamin olur. Histamin he-
parin, 5HT ile birlikte bulunur. Daha sıklıkla da histamin ve heparin
birlikte bulunur. Histamin kobay ileumunu kasar. Yüksek heparin-
le karıştırılıp veıilince kasılma görülmez. Histaminin, gama globuline
bağlanıp inaktif olmasına histaminopeksi denir. Histamin, salgdanırkeıı
bradikinin (slow reacting substance) ve benzerleri de salgılandığı kabul
edilir. Bu son maddelerin iltihaptaki etkileri kısmen antihistaminiklerle
giderilir.
2
Mide, barsak üzerine etkisi: Midede sekıesyon arttırdığından kafe-
fein, priskol ve diğer maddeler gibi mide salgısını kontrol etmek için
kullanılır. Mide sekresyonu H 2 reseptörlüyle artar. Barsak kaslarını
kastırır, bunun sonucu diare görülür. Bu H 2 reseptörüne etkisidir.
25
H Substans: Histamin, heparin, 5 HT olarak üçlü bulunur. Hista-
min kanda litıede normalde 20-50 gama dozda bulunur. Kan hücre-
lerinden lökositler ve özellikle bazofil lökositler fazla heparin ihtiva eder.
Mast hücreleri denen bir cins lökositler ise heparinle beraber histamin
de ihtiva eden hücrelerdir. Mast hücreler bazofil lökositlere benzerler.
Histaminin sebep olduğu kapiller genişlemesi sonucu kalbe az kan gel-
diğinden bunu telafi için kalp hızlanır. Bu taşikardi dahili sızmaya,
kanamaya karşı kompansatris, önleyici reaksiyondur.
2
5 - Kobaylarda astım krizleri gözlenerek
Preparat: Klorhidrat ve fosfat histamin tuzları kullanılır.
ALLERJEN MADDELER
2
Betazol (Histalog): Bu H 2 reseptörleri uyarır ve mide sekresyonunu
artırır. Pentag&strin'den önce mide sekresyonu inceleme testi için kul-
lanıldı. Pentagastrin gastrit denen mide sekresyon maddesinin aktif
kısmıdır. Molekül yapısında Ala-Try-Met-Asp-Plıe-NH 2 veya modifiye
N-butil-oksi-karbonilbeta şekli bulunur. Mide sekresyonunu ve pankreas
sekresyonunu kamçılar. Bu nedenle ve histamin ve Betazol'den yan etki-
leri de az olması nedeniyle 6 gama / kg cilt altı yolla injekte edilerek
tercihen kullanılır.
Dihidroklorür
Antihistaminikler:
R 1V H H R
\ I ı /
X-C-C-N
H H X R
A nt i h i» t a miniklerin genel
f ormülu
Histaminaz domuz böbreğinden izole edilmiş anlatılan nedenlerden
başarılı olamamıştır. Histaminin yaptığı tansiyon düşmesi ve bronş
daralması reaksiyonlarına adrenalin de kullanılmış iyi gelmesine rağmen,
adrenalin özellikle bilinen antihistaminik değildir. Histamin arasında
2
aynı reseptöre otuımak için bir yarış konudur. Reseptöre antihis-
taminik madde histaminden önce oturmakla histamini etkisiz kılmak-
tadır. Adrenalin ise teşekkül etmiş tansiyon düşüklüğü veya bronş
daralmasını tamir etmektedir.
Histaminazın allerjik reaksiyonlar yapması sonucu araştırmalarla
etkili olarak etilen diamin (N-CH 2 -CH 2 -N) bulundu, bu yapıya radi-
kaller ilavesiyle çok yeni sentetik aııtihistaminikler elde edildi. Bunlar
histamine en duyar olan kobayda histamin şokuna veya insanda Levis'in
31ü cevabına (papül, ödüm husulüne, permeabilite artmasına, kızarma
husulüne) mani olduklarından antishistaminik grup olarak sımflaııdı-
dırılırlar.
2
Bildirilen hu yan etkileri olmayan maddeler elde etmek üzere ya-
pılan araştırmalar sonucu aşağıdaki antihistanıinikler elde edildi:
Neoantergan: (Mepiramine)
Phenindamine: (Thephorine)
20
Phenergan (Promethazin):
Antihistaminiklerin Etkileri:
Yan etkileri:
2
Etki Tarzı:
Kullanma Yeri:
Etki Özelliği:
2
2 - Antijen-antikor birleşmesinde, histamin liberasyonuna mani ol-
mazlar.
Kuvvetli antistamik az
Alkilamin Polaramine (deXclılorphenizamine) sedatif etkili
Antigistaminik sedatif,,
Etanolamin Benadryl (Diphenhydramine) antikolinerjik
Antihistaminik kuvvetli,
Phenotiazine Promethazine (Pherneıgan) Sedatif
Cimetidine (Tagamet):
2
NCN
CHj CH2-8"CH2-CH2-NH-C-NH-CH3
I I
Cimetidine (Tagamet)
CH3 | | -CH2-S-CH2-CH2-NH-C-NH-CH 3
HN N:
Met iamid
0 COONa
COONa
0 ' C H 2 * C H •CH2 • 0
OH
2
SEROTONİNE (5HT)
Kan serumunun izole barsak üzerindeki konstraksiyon yaptırıcı
H
5-Hydroxy tryptamıne
(5 HT- SEROTONINEÎ
Serotonin, barsakta bol bulunmasından Enteramin adı da alır.
Sürüngenlerin derisinde, sümüklü böcek gibi mollüsklerin tükrük sal-
gılarında da 5 hidroksitriptamin benzeri etkili madde elde edildiğinden
Enteramin yerine Serotonin adı daha çok kullanılır.
Oluşumu: Serotonin triptofandan hasıl olur.
5 TH (5- Hydroxytriptamine)
25
Alınan 1 gr triptofandan 10 mg serotonin meydana gelir. Sentez
295. sahifedeki tablodan takip edilebilir.
Serotonin barsaktaki enterokromaffin hücrelerinde % 90 oranında
bulunur.
Farmakolojik Etkiler:
2
Karsinoid tümörler 5HT i fazla salgıladığı gilıi muz ve benzeri
meyvalarda da fazla 5HT olmasından yenmesinde idrarla fazla 5HT atı-
lir.
Etki Tarzı: Etkisi kompleks olmakla beıaber,
Patolojik Etkileri:
Anti-Serotonin Maddeler:
COOH
TT
H
LYSERGfÇ ACİD
b- Periaktin: Siproheptadin, antihistaminik ve iştah açıcı etkir.
Binotiazin derivesidir.
c- Migristen (Dimetotiazin): Antihistaminik, antiemetik etkilidir.
II) Senteze Mani Olanlar: Paıaklorofenilalanin (PCPA): Tripto-
fandan Serotonin oluşunu engeller.
2
KİNİNLER (BRANDİKİNİN-KALLİDİN-KALLİKREİN)
Plazmin, tripsin ve yılan zehiri etkisiyle veya cam tüpte kanı çalka-
makla (enzimlerin aktive edilmesiyle) Bradikininojenden bradikinin
elde edilir.
2
A) Doku Kallikreini (Kallidin, dekapeptid)
B) Plazma Kallikreini.
Bunlara etkiyen amino peptidazlarla bunlardan, da kininler (bra-
dikinin) meydana gelir. Hangi suretle oluşursa oluşsun etkiler aynıdır.
ANGİOTENSİN:
Angiotensin'in etkileri:
a) Vazokonstriktör
b) 8 amino asitden ibaıet
c) Plazma alfa 2 globulin fraksiyonundan enzimle salgılanır.
2
Angiotensin düz kasa stimulan etkir, bu adrenerjik veya kolinerjik
mekanizmayla olmaz.
Angiotensin, kobay ileuınu ve sıçan uterusunda direk ve indirek
2 mekanizmayla etkir.
1 - indirek etki asetilkolin çıkararak etkir. Bu etki atropiıı'le
giderilir.
2 - Uterusu kastırıcı etki ise atropinle giderilemeyen angiotensin'in
direkt etkisidir.
Absorpsiyon-Akibet ve Atılma:
Meçhuldür. Hipertansiyonlularda normotansiflerelen fazla angi-
otensin bulunur.
0
Preparatları:
PROSTAGLANDİNLER:
Dağılım:
Farmakolojik Özellikler:
0
Damar genişletici etki periferik düz kas üzerine etkiden ileri gelir.
Hipotansiyonu giderici refleks yolla (inotrop ve kronotrop pozitif et-
kilerle de) kalp debisi artar.
2 - Böbrek Üzerine: PGE ve PGA, böbreğe gelen kan akımını ve böb-
rekten süzülmeyi yani diürezi artırır. Aynı zamanda Na atılışımda arttırır.
c) Doğuma etkisi:
PGE ve PGF doğum esnasında kanda ve amnios sıvısında bulun-
masıyla uterusu kastırırken kollumu açar ve doğuma yardımcı olur.
Burada PGE, PGF den daha kuvvetlidir. Uteru»a bu kastırıcı etkisin-
den dolayı:
7 - Salgılama Etkisi:
Gastrik salgılanmaela (gastrin) ve renin salgılanmasında rolü
kabul edilmektedir.
Yan Etkileri: Bulantı, kusma, ağrı, diaıe, broııkospazmdır.
PG İnhibitörleri: P G sentetaz enzimi üzerine indometasin ve sali-
silatlar inhibitör etkirler.
0
KAS GEVŞETÎCİLER:
0
3 - Tiazanon deri v eleri:
Kloımezanon (Trancopal)
B - Önemli diğer etkileri yanında Kas Gevşetici etkisi olanlar:
1 - Karamifen (Panparnit)
2 - Orfenadıin (Disipal)
3 - Prosiklidin (Kemadrine)
4 - Klordiazepoksid (Librium)
5 - Librium, Diazepam (Valium) GABA'minerjik sisteme etkir ve
bunun presinaptik inhibitcr etkisini kuvvetlendirir.
6 - Baklofen (Liaresal) santral inhibitör, nöron mediatörlerinden
olan GABA'nın form.ülüne benzer yapıda bir maddedir.
C- Kürar ve benzerleri gibi nöromüsküler jonksiyona etki sonucu
kas gevşetenler.
D- Dantrolene (Dantrium) gibi direkt kasa etkiyerek kas gevşe-
tenler.
0
Yapılan incelemeler, benzoksazol derivelerinden benzimidozolün
de gevşetici etkidiğini ve bunun etkisinin de propandiol derivelerine
prototip (örnek) mefenesin gibi etkili olduğunu gösterdi.
Propandiol deriveleri:
VC-OH
I
H - C - OH
Mefenezın H3C
0
Mefenesiıı'nin Etkileri:
H 2 -Ç-O-CONH 2
H-C-OH
I
H2-C-0
i
H3C
Mefenesin Karbomat
A - l - b - Metokarbamol (Robaxin): Beyaz kristal tozdur. Suda
%4 erir. IV kullanılır. 2-3 gr. verilir.
0
H^-C — O — CONH2
H-C-OH
H3CO
Metokarbamol
A - l - c - Karisoprodol (Soma) (Propanodiol dikarbamat): Beyaz
kristal tozdur, acı lezzetlidir. Suda az erir. 250 mg. lık kapsül, 350 mg.
tabletleri vardır. Günde 3 defada kullanılır. Analjeziklerle beraber veri-
len bir drogdur.
O Ç3 H7 CJH3 Ç
H 2 N-C- 0-CH2- C - C h ^ - O - C - NH - C H - C H 3
CH3
Karısoprodol (Rela, Soma)
A - l - d - Stiramat (Sinaxar): Karizoprodol gibi etkir. Kontraktür
halinde olan kas spazmlarında kullanılır. Analjeziklerle birlikte verile-
bilir. 200 mg. lık tabletleri vardır. Ağızdan 2-3 tablet verilebilir.
0
yapar. O zaman sinirden asetilkolin çıktığına göre ve kas da elektrikle
kasılabildiğine göre meydana gelen asetil kolinin, kasa gidemeyip resep-
töre etkiyemediği anlaşılmaktadır. Bu da nöromuskular kavşak mye-
neural elementte olmaktadır, dendi. Böylece kürar etkisinin periferik
olduğu anlaşıldı. Kürar'ın motor sinir üzerine ve aynı zamanda motor
sinirin sonlandığı kasa etkimediği ve yalnız myoneural element denen
orta (ara) kısma etkidiği anlaşılmış oldu.
4 - Kasın kontraksiyonu
0
•CH^CHjN (CjH^-I.
-O-CH^CH2 N - ^ H ^ I -
t ^ > L - 0 - C H 2 - C H 2 - ' N - ( C 2 H 5 ) 3 l -
Benzokinonyum (Mytolan)
C h^ O*
<f r ^CH 2 -N-CH<H 2 <H 2 -NH-<^yNH-a^-CH 2 -CH 2 -N + - CH2-<( j)
^^ c'H c2H5
<-2hS O
9 S
(CH 3 ) 3 = N - C H 2 - C H 2 - 0 • C • CH 2 - CH 2 - c o - CH^ CH^ Na(CH 3 ) 3
//
N - ( C H ^ o — N
^ Br
Dekametonyum Bromid
Tubokürarin HCI:
Beyaz \eya sanmsı beyaz tozdur. Suda erir. Etki, kuaterner amon-
yum kökünden ileri gelir. Tubokürarinde 2 kuaterner amonyum kökü
aralarında 14 A° lük mesafede bulunur, d-tubokürarın, ağız yolundan
gayet yavaş absorbe olur ve absorbe olan bu doz etkimeden hemen
idrarla atılır. Bu nedenle kürar Intravenöz yolla vücuda verilir. IV ya-
pılan kürarın 1 / 3 ü değişmeden atılır, geri kalan ise etki ederken me-
tabolik değişmeye uğrar.
*
2
Kürar'da yan. etki: 1) Solunum felci 2) Histamin liberasyonudur.
Âsetilkolinomimetikler:
Dekametonyum: (Syncurine)
Doz ayarlaması:
H
Dantrolene (Dantrium)
Hydantoin derivesidir.
Direk çizgili kasa etkir.
Endoplazmik retikulum'da kalsiyum libere ederek etkir.
Endikasyon: Hemipleji, spastik felçlerdir.
Yan etki: Uyku, bulantı, kusma, karaciğer bozukluğu ve diyaredir.
İstemli kas çalışmasının durdurulması ve bloke edilebilme tipleri:
1 - Kasın enerji kaynağı olan glukozun monoidoasetik asille parça-
lanması durdurulursa kas için gerekli enerji sağlanamaz ve kas kasılma-
madan gevşek durur.
2 - Kolinerjik reseptörlerin plakmotris'deki kasılması önlenerek kas
gevşek kalır. Bu iki mekanizma ile açıklanır.
a) Asetilkolinokompetitif (non-Depolarizan) etkiyerek
b) Asetilkolinomimetik (Depolaıizan) etkiyerek
3 - Sinir ucunda meydana gelen asetilkolin'in etkisine ve dolayısıy-
la kasın kasılmasına engel olarak kasın gevşemesi. Bu da iki tarzda
görülür.
a) Kondüksiyonun, iletinin, lokal anestezik veya bazı toksinlerle,
blokajıyla
b) Asetilkolin yapan veya liberasyonunu sağlayan kolinasetilazın
blokajıyla
4 - Bulbomeduller blokaj yapıcılardan, Mephenesine, Myanesine,
Tolserol gibi intermedier nöronların blokajıyla da kas kasılması önlenir.
Çizgili kasların kasılmasına yukarda açıklanan tiplerden, plak matrise
etkiyerek kasılmayı önleyen kürardır.
GASTROİNTESTİNAL SİSTEME ETKİLİ İLÂÇLAR
5
HCI asid yapımı artarsa kimyasal ana maddeleri başka yöne kay-
dırarak bunun ya yapımının azltılmasma, ya meydana gelen asidi nöt-
ralize ederek, ya kolinerjik sinire antikolinerjiklerle etkimek suretiyle
sinirin salgısını azaltarak asit fazlalığı meydana getirmesini önler. Bu
suretle HCI asidin değişik yöntemlerle artan yapımı normale getirilmeye
çalışılır. Bunun aksi olan HCI noksanlığında da bunun yapımı sağlan-
maya çalışılır.
1- Sistemik Antiasidler:
2 - Yerel Ântiasitler:
Bunlar ya:>
a- Midedeki asit ortamda, hidrojeni değiştirerek veya ince barsak -
taki alkali ortama hidrojen atarak etkirler.
b- Mide mukozasında ülser, gastrit neticesi yaralı dokuya pansuman
yaparak etkirler. (Aluminyum hidroksit kolloidal gibi).
c- Zayıf antiasit olan, doğal ve midenin pansuman yaptırıcısı mü-
koitin sülfürik asit (musin) salgılatırlar (Reglisse, Bizmut subnitrat
gibi).
d- Hafif antienflamatuvar, yerel iltihabı önleyici ve sikatrizan et-
kirler (Reglisse gibi).
2.1- Aluminyum hidroksit:
2.8- Talk:
Magnezyum hidrosilikatın toz edilmiş şeklidir. Yanında az olarak
aluminyum silikat da bulunabilir. Suda, asit veya dilue alkalide erimez.
Midede pansuman yaptırıcı etkisinden dolayı 20-30 gr. ı suyla yapılan
süspansiyon şeklinde diğer maddelerin etkisizliğinde verilebilir.
2.9- Kil (IJolus alba):
Arjin, kaolen, aluminyum silikat hidratın toz şeklidir. Talk gibi etkir.
2.10- Karbon vejetal:
Toz edilmiş odun kömürü, gaz adsorbanı olarak kullanılır.
2.11- Karbon medisinal (Devai-Tıbbi karbon):
İnce toz edilmiş, kokusuz, lezzetsiz kömür adsorban olarak kullanı-
lır. Adsorbe eden kömürün atılması için ise ayrıca müshil verilir.
Burada 8 kısım HCI, 892 kısım su ve 100 kısım basit şurup bulunuı.
Yemeklerde 1 / 4-1 / 2 su bardağı içilir.
3 - Pepsin:
LAKSATİFLER
Halk arasında çeşitli sebeplerle laksatifler alınır. Bunların barsakta
kanama yapma gibi zararlı etkileri ve şiddet farkları olmasından dolayı
bilinmeleri önemlidir. Bunlar mekanizmaları açıklandığından beri me-
kanizmalarına göre sınıflandırılırlar. Etki şiddetleri farklarına göre ka-
tartik, purgatif, laksatif ve drastik gibi adlarla adlandırılırlar. Burada
barsaktan sıvının atılmasmdaki şiddet ve hız ifade edilir.
2
tik olarak adlandırılan kroton yağı (Huile de croton) ve kalomel bugün
kullanılmayan maddelerdir.
c) Fenolftalein:
OH
OH
A
PHEN0LPHTHALE1N
Kalın barsaklara stimülan etkir. Barsaktan absorbe edilir. Ve saf-
rayla barsağa atılır, tekrar barsaktan absorbe olup yine barsağa dönmek-
le (enterobepatik siklusla) etkisi uzar.
2
Cascara sagrada: Aktif maddesi kaskarin'dir. 0.25-1 gr. dozda kul-
lanılır.
Podofillin: Podophyllum peltatum rizomundan elde edilen reçine-
dir. Aktif maddesi Podofillotoksin'dir. Belladonlu podofillin hapları da
vaıdır. Bu galenik şekilde her pilül 0.03gr. podofillin ve 0.01 gr. bella-
don içerir. Bundan yatarken bir pilül alınır,
Beure de cacao (Kakao Yağı): Theobromo caeao'dan elde edilir.
29-35 0 de erir. Mekanik müshil etkisi gösterir.
Bunlar dışında laktoz, likid parafin, magnezyum sülfat, magnezyum
karbonat, magnezyum oksit, sodyum sülfat, potasyum fosfat, potasyum
sodyum tartarat, potasyum bitartarat gibi maddelerin diğer etkileri ya-
nında laksatif etkileri de vardır.
ANTİHELMENTİKLER
326
Helmitlerin yaşamları, tanınmaları bilindikten sonra bunlara karşı
tedbir alınması da kolaydır. Antihelmentik de denen etkili ilaçlarla hel-
ment mücadelesi yapılır.
Antihelmentik ilaçlarda esas, antihelmentik maddenin yalnız hel-
mente etkimesi, ev sahibi organizmaya etkimemesidir. Bunun yanın-
da şu özellikler de antihelmentiklerde aranır.
1 - Antilmentik maddenin absorpsiyonunun minimal olması
2 - Absorbe edilmişse toksisitesinin az olması
3 - Mukozalar üzerine helmentten daha az toksik olması
4 - Antihelmentik maddenin ağızdan alınınca kusma, bulantı veya
daha başka yan etki yapmaması ve ucuz olmasıdır.
tONH/S ^
OH Cl
Yomesan
330
C H
ÇHCH 2 CH 2 CH2<C2H 5
2n5
CH3
A ta brine
(Mepacrine)
tuzlu müshil alınır. İlk ilaç akşam, son ilaç 4 gün sonra sabah alınır. Etki
mekanizması bilinmemektedir. Ancak enzimlere etkidiği söylenir. Az yağ-
lı yemek yenmelidir. Toksisitede saıı göıme yapar (xantopsie). Toksik
dozda epileptiform hareketler veya SSS ve solunum depresyonu ile
öldürür.
Santonfn
B- Kenapod Yağı (Ascaridol), Oleum chemapodi anthelmentici:
Preparatlar:
Doz: ağız yoluyla günde 3 defa 200 mg. dozda alınır. Bu 5 gün veya
daha fazla da tekrarlanabilir.
jLl
CH3 H 3 C V ^ N ^ C H 3
PYRVİNİUM PAMOATE
F- Piperazin'ler:
H 2 -C-COOH
2 HO-T-COOH
HO-C~C0GH
N
H
Antepar,
Doz: Kıl kurtlarına karşı günde 1 gr/ağız yoluyla 7 gün verilir.
Askarislere karşı ağız yoluyla 2 gün 3 gr verilir.
5
Cl
CH 3
HALOXON
Papain: Bitkisel Lir enzimdir.
Trifenilmetan Deriveleri:
YARARLANILAN ESERLER
6. A.Goth., Medical Pharmacology, Principles and Concepts. 7th edition, The C.V. Mosby
Company, Saint Louis., 1974
8 - A.G. Karezmar., Int. Encyclopedia of pharmacology and Therapeuticr. Sectioıı 13 vol. Antic-
holinesteras agents Pergamon Press (1970)
Barbital 260 Corynanthine 98
Barbitürik asit 260 Cryogeııin 226
Befenium 336 Culmid 179
Bellergal 92 Curare 34, 309
Bemegrid 157 Cvclocoumarol 199
Benadryl 280
Benaktizin 48 V
2
Digitalis lauata 134 Ergotoksiıı 88
Digitalis purpurea 134 Eritrat fort 169
Digitoxin 131 Eritriltetranitrat 169
Digoksin 142 Eroin 240
Dihidrokodeinoıı 241 Es],atal 109
Dihidromorfinon 241 Eserin 15
Diisopropilflorofosfat (DFP) 32 Esidron 182
Diklorfenamid 184 Etakrinik asit 191
Dikumarin 197 Ethamivan 158
Dilantin 272 Etilalkol 256
Dilaudid 241 Etilbiskumasetat 197
Disipal 280
Ditiazanin 334 F
U
Ustimon 171
Warfarin sodyum
Ü
Üre 182, 258
Üretan 258 Yohimbin 98
Yomesan 330, 334
V
CHCH2CH2CH2K 2 5
L CO HC
A ta brine C H 3 2 B
(Mepacrine)
tuzlu müshil alınır. İlk ilaç akşam, son ilaç 4 gün sonra sabah alınır. Etki
mekanizması bilinmemektedir. Ancak enzimlere etkidiği söylenir. Az yağ-
lı yemek yenmelidir. Toksisitede saıı görme yapar (xantopsie). Toksik
dozda epileptiform hareketler veya SSS ve solunum depresyonu ile
öldürür.
c
Santonın
B- Kenapod Yağı (Ascaridol), Oleum chemapodi anthelmentici:
Ascaridol
C- Klorlu Hidrokarbon Deriveleri
2
Yan etkileri: Absorbe olmaz. Olunca narkotik etkilerle bas dönmesi,
uyuşukluk, uyuklama ve sendeleme yapar. Nadiren hepatitis yapabilir.
D- Fenol Deriveleri:
PYROGALtOL
Cl Cl
DICHLOROPHEN (Anthsphen)
2) Heksilresorsiuol: Timol'dan daha etkili, fakat lokal irritandır.
Askarislere piperazinden etkilidir. Doz: ağız yolundan lgr. dır. 1 saat
sonra tuzlu müshil gerekir.
Preparatlar:
Doz: ağız yoluyla günde 3 defa 200 mg. dozda alınır. Bu 5 gün veya
daha fazla da tekrarlanabilir.
VCH-CH-CH«CH^CH-C /S 1
1
C2H5
F- Piperazin'ler:
H
H 2 -C-CQOH
HO-Ç-COOH
HO- CH•COOH
N
H
Antepar,
Doz: Kıl kurtlarına karşı günde 1 gr / ağız yoluyla 7 gün verilir.
Askarislere karşı ağız yoluyla 2 gün 3 gr verilir.
5
Piperazin Grubu: Askaris adelesi kasılmasına yarayan suksinalların
yapılmasına engel olur. Az pahalı, az toksiktir. 75 mg / kg. doz uygun doz-
dur. Pipeıazin daha önceleri gut hastalığına karşı kullanılmıştır. Pipe-
razin sitrat, piperazm tartarat ve dietilkarbamazin 1-dietıl karbamil
4-metil piperazin (Hetıozan) adıyla piyasada satılan pıeparalı vardır,
kolay kullanışlıdır. Çocuklar Tarafından da alınması kolay oluı.
Hetrazan: Oxyurlere karşı etkisiz kalman hallerde verilir. Doz:
2 m g / k g dır. 1-3 hafta günde 3 defa verilebilir.
Hetrazan
G- Dietilkarbamazinler:
Piperazin karbamat derivesidir. Ağız yolundan absorbe olabilir,
mikrofilarialara karşı etkisi, onları inhibe etmek suretiyle görülür. Tok-
sisitesi: dermatit, bulantı, kusma, ateş ve baş dönmesi yapabilir.
Preparat, Dietilkarbamazin sitrat (HETRAZAN) Doz: günde
ağız yoluyla 3 hafta günde 3 defa 100 mg dır.
V- Befenium:
ÇH,
ı + J
C H j - î j J - C H ^ C H j - O
CH3
H
THIABENDAZOLE (Mintezol)
Halokson:
CH
HAL0X0N 3
Papain: Bitkisel bir enzimdir.
Trifenilmetan Deriveleri:
YARARLANILAN ESERLER
6. A.Goth., Medical Pharmacology, Principles and Concepts. 7th edition, The C.V. Mosby
Company, Saint Louis., 1974
Amilorid 190
B
Aminofillin 152, 172, 182
Aminokaproik asit 207 Bakır sülfat 321
Aminometradin 187 Baklofen 304
Aminopentamid 50 Bancaris 337
Aminopirin 216 Bantin 48
Amiodaron 174 Baralgine 225
Barbital 260 Corynanthine 98
Barbitürik asit 260 Cryogenin 226
Befenium 336 Culmid 179
Bellergal 92 Curare 34, 309
Bemegrid 157 Cyclocoumarol 199
Benadryl 280
r
Beııaktizin 48 V
2
Digitalis lauata 134 Ergotoksin 88
Digitalis purpurea 134 Eritrat fort 169
Digitoxin 134 Eritriltetranitrat 169
Digoksin 142 Eroin 240
Dihidrokodeinon 241 Esbatal 109
Dihidromorfinon 241 Eserin 15
Diisopropilflorofosfat (DfT) 32 Esidron 182
Diklorfenamid 184 Etakrinik asit 191
Dikumarin 197 Etlıamivan 158
Dilantiu 272 Etilalkol 256
Dilaudid 241 Etilbiskumasetat 197
Dimetilmorfin 237 Etilmorfin 239
Dimetiltübokürariıı 311 Etklorvinol 253
Dionin 239 Etoksizolamid 183
Dipaksin 200 Etopropazin 280
Diparkol 279 Etosuksimid 273
Difilin 172 Eueatropine 45
Dipiridamol 171 Euphylline 152,172
Dipyron 218 Evipan 262
Disipal 280
Ditiazanin 334 F
Diüril 184,192
Fanadorm 262
Dogmatil 322
Femiton 262
Dolantin 242
Fenasemid 273
Dopa 281
Fenasetin 214
Dopason 281
Fenazosin 245
Doriden 254
Fenilbutazon 216
Dormison 253
Feniletilhidantoin 271
Dornovac 203
Fenitoin 163, 272
Doryl 25
Fenobarbital 270
Dramamine 322
Fenolftalein 323
Dromoran 242
Fenol salisilat 223
Dyrenium 189
Fenotiyazin 279,322
Fentanil 246
F. Fenuron 273
Ecothiopate 32 Fibrinolizin 202
Edecrin 191 Filisik asit 328
Edrophonium 31 Fisepton 244
Efedrin 70, 71, 81 Fizostigmin 15,28,33
Emodin 324 Flaxedil 310
Endorfin 250 Flufenamik asit 225
Enkefalin 250 Flumetiyazid 185
Epanutin 272 Flunitrazepam 255
Epinefıin 11,58,61,81 Flurazepan 254
Equanil 307 Fujermal 327
Ergometrin 91 Furasemid 187
Ergonoviıı 92 Furtretonium iyodür
Ergotamin 88 Fuksin 338
G îpeka kökü 321
îproveratril 172
Gallamin 310
trgapyrine 216
Gardenal 370
Ismelin 100
Gliserin 325
Isoksicurine 311
Glukoz 181
îsoprenaline 76, 82
Glutetimid 254
îsopropamid 50
Guanetidin 100, 104, 108
îsoproterenol 77
İsoptiu 172, 174
II
Isorlitdinitrat 169
Halinoıı 200 Isordil 170
Halokson 337
Heksadimetrin 195
Heksaetiltetrafosfat 32
J
Heksilrezorsinol 329, 334 Jctrium 244
Hekiobarbital 262
Hetrazan 336 K
Hexamethonium 112,120
Kafein 149
Hexanium 112,120
Kafur 153
Hexobendine 171
Kallidin 298
Hidantoin 271
Kallikrein 298
Hidralazin 98
Kalomel 323
Hidraüüril 184
Karamifen 278
Hidroflumetiazid 185
Karisoprodol 307
Hidroklortiazid 184.
Kateşolaminler 57
Higrotoıı 186
Kemadrin 279
Hint yağı 322
Kemital 263
Histalog 288
Ketobemidon 244
Histamin 282
Khelline 173
Histidin 282
Kimotrıpsin 203
Homatropin 45
Kinidin 162
Human fibrinojen 207
Kinin sülfat 223
Hyaluronidase 203,218
Klonidin 102, 109
Hydergine 102
Klonitrat 169
Hykinon 207
Klopamid 187
Hyoscin 34, 43
Kloral 257
Hyoscyamin 34, 35
Kloralhidrat 257
Hyoscyamus niger 35
Kloraloz 265
Hyperstat 110
Klordiazepoksit 304, 309
Klorizondamin 122
İ
Klormerodil 182
M Nerprun 324
Niacin 177
Malaşit yeşili 338 Nifedipine 172, 174
Malathion 32 Niketamid 156
Manna 325 Nikotin 112, 114, 192
Mannitol heksaııitrat 169 Nikotinik asit 177, 179
Marcoumar 197 Nirvanol 271
Marzine 322 Nitranitol 169
Maxitate 169 Nitrazepam 254
Mecamylamine 103, 122 Nitrit d'anıyl 166
Mecostrine 311 Nitrogliserin 167
Mediamer 322 Noradrenalin 11,12,68
Mefenemik asit 225 Noludar 254
Mefenesin 305 Noskapin 236
Mefenitoin 272 Novalgine 218
Mefobarbital 271 Novatropin 45
Megimid 157 Novrad 225
Menadion sodyum bisülfit 207 Novurit 182
Menadion sodyum difosfat 207 Numal 261
o Pindolol 106
Pipenzolat 50
Obidoxime 33
Piperazin sitrat 335
Oksifenilbutazon 217
Pipcroxane 96
Oksprenolol 106
Pirivinium pamoat 334
Opium 229
Placidyl 253
Orfenadrine 280
Plazmin 202
Oxypropanium iodür 15, 25
Podophyllin 526
Poqııil 334
Ö
Polybrene 195
Ökodal 242 Polythiazide 186
Posedrin 274
P Potasyum antimon tartarat
Poudre d'opium 247
Palerol 47
Povan 334
Palfium 244
Pralidoksim 33
Pancuronium 310
Prenilamin 172
Pankreatik dornase 203
Pridostigmin 31
Panparnit 47, 278
Primidin 271
Papain 203, 338
Primperan 322
Papaverin 56, 172, 239
Pripelenamin 291
Paradion 273
Priscol 75, 97
Paraf!ex 308
Pritildion 254
Paraldehit 256
Privin 81
Parasetamol 215
Probenecide 227
Parathiaziue 322
Prochlorperazin 322
Paraijıion 32
Profenamin 280
Parsidol 280
Prokainamid 163
Pavıılon 311
Proktalol 106
Pentaerythrol tetranitrate 169
Promethazin 291
Pentametonyum 119
Prominal 271
Pentobarbital 262
Pentobarbiton 262 Propanodiol dikarbamat 307
U
W
Ustimon 171
Warfarin sodyum 197
Ü
Y
Üre 182, 258
Üretan 258 Yohimbin 98
Yomesan 330, 334
V
Z
Valiunı 254, 309
Valproik asit 276 Zoksazolamin 308