Cem Yalın - Körler

You might also like

Download as doc, pdf, or txt
Download as doc, pdf, or txt
You are on page 1of 23

KÖRLER

Oyun bir perde

Cem YALIN

1
KÖRLER

BİR

(Sahnede bir tek ağaç görülür. Üç kör, ellerinde sopaları,


birbirlerine tutunarak girer)
DÖRT KÖR- Haaydi hop!.. Haaydi hop!.. Haaydi hop!..
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ne zamandır yoldayız?
BİRİNCİ KÖR- Şehirden epey uzaklaştık.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Yoruldum ben. Bir mola versek.
BİRİNCİ KÖR- Daha almamız gereken çok yol var, duramayız.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Yoruldum ama, ayaklarım sızlıyor.
BİRİNCİ KÖR- Kes sızlanmayı da ayak uydurmaya çalış. Haaydi hop!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Hem böyle uygun adım yürümek zorunda mıyız?
İKİNCİ KÖR- Ne kadar da mızmızlanıyorsun. Sus artık.
(Birinci kör, yol üstünde bir şeye çarpmış gibi birden durur.)
İKİNCİ KÖR- (Birinciye çarpar) Hop!.. Ne oldu?
BİRİNCİ KÖR- Bir şey çıktı yoluma....
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ne çıktı? Baksana...
BİRİNCİ KÖR- Saçmalama...
İKİNCİ KÖR- Sopan yok mu? Yokla onunla...
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ne oldu, neden durduk.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Öndekinin yoluna bir şey çıkmış.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Haaa!... Niye dikkat etmemiş peki?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Hem sahi sopan vardı senin. Yolu kontrol etmedin mi?
İKİNCİ KÖR- Bir de güvenmiştik sana.
BİRİNCİ KÖR- Ben ne yapabilirim? Birden çıktı önüme.
İKİNCİ KÖR- Öncü olmayı sen istedin, bize ne?
KORO- Bize ne...
DÖRDÜNCÜ KÖR- Orada mı hala?
BİRİNCİ KÖR- Evet hissediyorum.
İKİNCİ KÖR- Neye benziyor?
BİRİNCİ KÖR- Ben nereden bileyim.
İKİNCİ KÖR- Canım, yokla işte... Büyük bir şey mi, ufak mı? Tehlikeli mi?
BİRİNCİ KÖR- (Sopasıyla yoklar) Anlaşılmıyor. Ama orada, varlığını
hissediyorum.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ne yapıyor?
BİRİNCİ KÖR- Duruyor öylece, kımıltısız.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Kokusu nasıl?
BİRİNCİ KÖR- Hiç koku almıyorum. Sesi de çıkmıyor hiç.
İKİNCİ KÖR- Ne yapacağız peki , duracak mıyız böyle?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Evet. Ne yapacağız? Düşün bir çare, karar ver, yol göster!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Yol göster, karar ver...
İKİNCİ KÖR- Karar ver, düşün bir çare
BİRİNCİ KÖR- Durun, sıkboğaz etmeyin. Düşünüyorum işte, kör müsünüz?
İKİNCİ KÖR- Yoruldum artık sorunlardan. Tükendim, gücüm yok hiçbir şeye.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Benim de!..
DÖRDÜNCÜ KÖR- Benim de!..
İKİNCİ KÖR- Hep umut ettim, düzelir diye.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ben de...
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ben de... Acıktım üstelik. İki lokma girmedi boğazımdan kaç
gündür.
2
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ne bir tas çorba veren çıktı, ne bir yudum su.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Bu kadar mı azaldı iyilik?..
ÜÇ KÖR- Haydi bul artık bir çare!..
BİRİNCİ KÖR- tamam, buldum!..
İKİNCİ KÖR- Nedir? Çabuk söyle, haydi durma!..
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ne oluyor? Bana da söyleyin.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Öncümüz bir çare bulmuş.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ne bulmuş?
İKİNCİ KÖR- Susun da dinleyin, söylüyor.
BİRİNCİ KÖR- Etrafından dolanalım!.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bravo, müthiş!.. İşte bu kadar!
İKİNCİ KÖR- Çok bilge kişisin, buluverdin işte.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Hep söylerdim zaten. İçimizde en akıllı olduğunu...
İKİNCİ KÖR- Ne iyi etmişiz sana güvenmekle.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Haydi durmayalım. Dolaşalım etrafından bir an önce.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Evet evet, bir an önce.
BİRİNCİ KÖR- Başlıyoruz öyleyse. Hazır olun. Eller omuzlara. (Hepsi birbirini
omuzlarından tutar) Hazır mısınız?
ÜÇ KÖR- Evet!
BİRİNCİ KÖR- Dikkat edin. Atıyorum ilk adımı. (Sağa doğru bir adım atar. İkinci
kör ise sola doğru yürür. Birden önündekini kaybeder. Üçüncü
kör ise geriye dönerek bir adım atar. Dördüncüyle çarpışarak
yuvarlanır. Dördü de birbirini kaybeder.)
ÜÇÜNCÜ KÖR- Heeey! Neredesin?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Beni niye bıraktınız. Kimse yok mu? İmdat!..
ÜÇÜNCÜ KÖR- Yere düştüm, yere düştüm! Neredesiniz?..
İKİNCİ KÖR- Bağırıp durmayın. Bu salak yanlış yere attı adımını.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ya da bizi bırakıp kaçtı.
BİRİNCİ KÖR- Saçmalama, körüm ben. Nasıl kaçarım?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Kaçtı mı?!. Tanrım bizi bırakıp kaçtı ha? Hain!
İKİNCİ KÖR- Ona güvenmekle hata ettik işte.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ben söylemiştim. Güvenilmez bu adama diye.
BİRİNCİ KÖR- Yeter be! Bir yere kaçtığım yok! Körüm diyorum size.
İKİNCİ KÖR- Nereden bilelim kör olduğunu? Ya bizi aldattıysan...
BİRİNCİ KÖR- Kapı gibi kör raporum var. (Cebinden bir kağıt çıkarır) Bak!
İKİNCİ KÖR- Neye bakayım salak. Kör olduğumu görmüyor musun?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ne konuşuyorsunuz öyle aranızda... yoksa?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bunlar, ikisi bir olup bizi ekmeye çalışıyor!
BİRİNCİ KÖR- Ben nereden bileyim senin kör olduğunu.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Hani hep beraber olacaktık?
İKİNCİ KÖR- Yola çıktığımızda böyle demiyordun ama...
DÖRDÜNCÜ KÖR- Şeref sözü vermiştik hani?..
BİRİNCİ KÖR- Sen de beni böyle suçlamıyordun.
ÜÇÜNCÜ KÖR- İyi günde ve kötü günde hep beraber...
İKİNCİ KÖR- Suçlarım tabii. Aklın hep katakullide.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Oysa şimdi bırakıp kaçmayı planlıyorsunuz bizi.
BİRİNCİ KÖR- Sen de üç kağıtçısın.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bu dağın başında...
İKİNCİ KÖR- Gördün mü bak, güvenmiyordun bana.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Kurda kuşa yem etmek istiyorsunuz bizi.
BİRİNCİ KÖR- Hiçbir zaman. Sen de bana güvenmedin.
İKİNCİ KÖR- Güvendim de ne oldu baksana.
3
BİRİNCİ KÖR- Ensemde hep senin soğuk bakışlarını hissettim.
DİĞER İKİSİ- İmdaaaat! Neredesiniz? (birinci ve ikinci kör diğerlerini fark eder)
BİRİNCİ KÖR- Bağırıp durmayın. Buradayız işte. Sesimizi duymuyor musunuz?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Sesinizi duyuyorum, ama sizi bulamıyorum. Neredesiniz?
(Ellerinin üzerinde emekleyerek aranır. Diğerlerinden iyice
uzaklaşır. Ağacı yakalar.) Bir ağaç sadece. (orada kalakalır)
DÖRDÜNCÜ KÖR- (Seyircilerden birini yakalar) Hah, buldum işte. (Elleriyle yüzünü
yoklar) Ama sen o değilsin. Kimsin sen?.....
BİRİNCİ KÖR- Olduğunuz yerden kımıldamayın. Daha çok kaybedeceğiz
birbirimizi.
İKİNCİ KÖR- Adımını yanlış atmasaydın...
BİRİNCİ KÖR- Ben yanlış atmadım. Sağa doğru yürüdüm.
İKİNCİ KÖR- Sola doğru yürümemiz gerekirdi.
BİRİNCİ KÖR- Hayır efendim, sağa!
İKİNCİ KÖR- Niyeymiş o?
BİRİNCİ KÖR- Ben bir şeyin etrafında dolanırken, hep sağından dolanırım.
İKİNCİ KÖR- İyi halt edersin. Asıl soldan dolanılır.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bence, önce geriye dönüp geniş bir yay çizerek dolanmalıydık.
İKİNCİ KÖR- o zaman başladığımız yere döneriz ama.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Aslında hiç yürümemeliydik. Olduğumuz yerde kalmalıydık.
İKİNCİ KÖR- Sonsuza kadar duramazdık ya.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Bir süre demek istedim. Ne bileyim, iyice emin oluncaya kadar.
BİRİNCİ KÖR- Neyden emin oluncaya kadar?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Gideceğimiz yönden demek istedim. Yeteri kadar tartışmadık.
İKİNCİ KÖR- Yola çıkarken kararlaştırmıştık her lşeyi.
ÜÇÜNCÜ KÖR- En ince ayrıntısına kadar konuşmuştuk. Ama ne oldu?
ÜÇ KÖR- Ne oldu bize böyle? (ağlaşmaya başlarlar)
ADAM- (Sessizce girer. Ağlaşan körleri görür. Her birinin yanına gider.
Birinin gözüne yanan bir mumu tutar. Ellerini ovuşturur...
Seyirciye) Çok iyi, çok iyi. İşte size dört tane kör. Ağlaşıp
duruyorlar. Başlarına ne geldiyse, bu benim acayip işime
yarayacak gibi. Havada çıkar kokusu alıyorum. (kıs kıs güler.
Üçüncü köre arkadan yaklaşır. Yavaşça omuzuna dokunur)
ÜÇÜNCÜ KÖR- (sıçrar) Ayy! (Diğerleri de sıçrayarak bağırır)
İKİNCİ KÖR- Ne oldu, ne var?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ne var, ne oldu?
BİRİNCİ KÖR- Ne oldu, ne var?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Biri omuzuma dokundu!
BİRİNCİ KÖR- Biri omuzuna mı dokundu?
İKİNCİ KÖR- Omuzuna mı dokundu biri?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Biri mi dokundu omuzuna?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Evet. Biri omuzuma dokundu!
İKİNCİ KÖR- Kim olabilir?
BİRİNCİ KÖR- Kim olabilir?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Kim olabilir?
İKİNCİ KÖR- Ben değilim, ben dokunmadım.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ben yerimden bile kıpırdamadım, ben de değilim.
BİRİNCİ KÖR- Ben hiç değilim, körüm üstelik.
İKİNCİ KÖR- Bunu ikide bir tekrarlayıp durma. Biliyoruz. Hepimiz körüz işte...
DÖRDÜNCÜ KÖR- Sanki bir tek kendisi kör.
İKİNCİ KÖR- Kullanıp duruyor bize karşı körlüğünü.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Acındırmak için kendini, aptal.
4
DÖRDÜNCÜ KÖR- O zaman kim doklundu omuzuna?
BİRİNCİ KÖR- Evet kim dokundu?
ÜÇÜNCÜ KÖR- (adam tekrar dokunur) Ayy! İşte yine dokundu.
BİRİNCİ KÖR- Kimsin sen, çık ortaya! (adam ses çıkarmaz)
İKİNCİ KÖR- Hiç ses yok!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Herhangi bir kımıltı da?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Heeey! Kimse çık ortaya!... lütfen!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Sakın demin karşına çıkan şey olmasın bu?
BİRİNCİ KÖR- Ne bileyim? Belki de odur.
İKİNCİ KÖR- Hala hiç ses duymuyorum.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Nasıl biri?
BİRİNCİ KÖR- Ne yapıyor acaba?
İKİNCİ KÖR- Ne düşünüyor?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ne yapacak bize?
DÖRT KÖR- Korkuyorum!.. (Ağlaşmaya başlarlar)
ADAM- Durun! Kesin ağlaşmayı, benim.
İKİNCİ KÖR- Kimsin sen?
BİRİNCİ KÖR- Kendini tanıt bize.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bize kötülük yapma.
ADAM- Durun canım, korkmayın. Bir şey yapacak değilim size. Kötü biri
değilim ben.
BİRİNCİ KÖR- Haaa, iyi, iyi. Yüreğimize su serptin.
ADAM- İyi de, ne oldu böyle size?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Birbirimizi kaybettik.
İKİNCİ KÖR- Birlikte çıkmıştık yola.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Yürüyorduk...
BİRİNCİ KÖR- Tempo bile tutturmuştuk. Hayyydi hop, hayyydi hop...
ADAM- Eeee?
BİRİNCİ KÖR- Sonra birden kaybettik birbirimizi.
ADAM- Neden?
İKİNCİ KÖR- Onun yüzünden!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Onun yüzünden!
DÖRDÜNCÜ KÖR- Onun yüzünden!
BİRİNCİ KÖR- Onun!...
ÜÇÜNCÜ KÖR- Onun!...
DÖRDÜNCÜ KÖR- Onun!...
ADAM- Durun durun, hep bir ağızdan konuşmayın. Tek tek.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Onun...
BİRİNCİ KÖR- Yüzünden.
İKİNCİ KÖR- Onun...
DÖRDÜNCÜ KÖR- Yüzünden.
ADAM- Sizleri pek tanımıyorum. Buralarda yabancısınız galiba.
BİRİNCİ KÖR- Evet, yabancıyız.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bıraktık yaşadığımız kenti.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Düştük yollara.
ADAM- Neden? Neden bıraktınız yaşadığınız kenti?
BİRİNCİ KÖR- Yaşanmaz oldu oralarda, gitgide kalabalıklaşıyor kent.
İKİNCİ KÖR- Kalabalıklaşıyor durmadan.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Durmadan...
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ve de artıyor her şeyin fiyatı.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Artıyor durmadan ..
BİRİNCİ KÖR- Ve çıkamaz olduk sokağa geceleri, sokak tekin değil eskisi gibi.
5
İKİNCİ KÖR- Belli değil kimin götürüleceği ya da..
ÜÇÜNCÜ KÖR- İşsiz kalacağı kimin.
İKİNCİ KÖR- Ve öldürüleceği bir gece vakti.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Belli değil vallahi.
BİRİNCİ KÖR- Kan her yerde, işsizlik, vurgun ve yalan dolan.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Dolan yalan, çıkamaz olduk artık sokağa.
İKİNCİ KÖR- Çıkamaz olduk, şöyle ağız tadıyla...
BİRİNCİ KÖR- Şöyle ağız tadıyla, bir kadehçik buzlu rakı.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Haram oldu vallahi, iki lokma şöyle keyifle...
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ne mümkün... Karar verdik çekip gitmeye
KORO- Yaşanmaz oldu buralarda, buralarda vallahi.
İKİNCİ KÖR- Arar dururuz durmadan yollarda.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ararız huzur dolu ülkeyi.
ADAM- Şanslısınız baylar, ve de bayan!
BİRİNCİ KÖR- Şanslı mıyız, neden?
ADAM- Çünkü, ben varım. Tam zamanında buradayım ve size her türlü
yardımı yapmaya hazırım. (Seyirciye) Zaten tan bu noktada;
oyun tıkanmışken hep bir adam çıkar ortaya.
BİRİNCİ KÖR- Seyirciye söylediğini duydum. Kimsin sen?
ADAM- Beeen... diyelim ki oyundaki en epik adam.
BİRİNCİ KÖR- O da ne demek? Hiç duymadım.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ben de.
İKİNCİ KÖR- Ben de.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ben de.
ADAM- Hani o, oyuna birden dalan ve de durumu toparlayan herif var
ya?
İKİNCİ KÖR- Ben körüm. Hiç oyun seyretmedim ki.
ADAM- Ah af edersin. Düşünemedim. Ya da şöyle anlatayım: Öykünün
devam etmesini sağlayan dışarıdaki kişi.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ben de körüm. Hiç öykü okumadım.
ADAM- (Bir an düşünür) Şöyle söyleyelim öyleyse: Fıkralardaki “adamın
biri” ya da.
BİRİNCİ KÖR- Bak, bunu biliyorum. Adamın bir çok zayıfmış, pijamaları tek
çizgiliymiş... (Gülerler)
ADAM- Evet, işte o adamın biri gibi biriyim ben de.
BİRİNCİ KÖR- Eh, iyi o zaman... Gerçekten de şanslıyız galiba.
İKİNCİ KÖR- Niye?
BİRİNCİ KÖR- Baksana tam birbirimizi kaybetmişken ortaya “adamın biri”
çıkıverdi. Bu bir şanstır bence.
ADAM- Üstelik de... Evet! Sıkı durun... benim sadece bir gözüm kör.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Bak, bu çok iyi. Bir gözü olmak, hiç olmamaktan daha iyidir her
zaman.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Hem sonra bize yol da gösterebilir.
BİRİNCİ KÖR- Bir dakka, bir dakka. Bu yol göstermek de neyin nesi?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Dördümüz de körüz. Onunsa bir gözü görüyor.
BİRİNCİ KÖR- Yani benim önderliğimden memnun değilsiniz?
İKİNCİ KÖR- Canım önderliğine laf etmedik. Sadece bazı yetersizlikler...
BİRİNCİ KÖR- Niye yetersizmişim? Pekala da yolumuza devam ediyorduk.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ama şimdi edemiyoruz ve de birbirimizi bile bulamıyoruz.

BİRİNCİ KÖR- doğru dürüst yürüseydiniz olmazdı bu. Sizi buraya kadar kim
getirdi? Nankörler!..
6
İKİNCİ KÖR- Tamam bir şey demiyoruz. Hem önder olsun da demedik.
Sadece yol gösterebilir dedik. Senin bazı vasıfların eksik...
maalesef.
BİRİNCİ KÖR- Neymiş o eksik vasıflar?
İKİNCİ KÖR- Bana kör diyene bak. Öyle ya, buldunuz bir gözü kör birini,
harcayın bakalım şimdi beni. Hem nereden biliyorsunuz sadece
bir gözünün kör olduğunu?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Kendisi söyledi. Yalan söyleyecek değil ya. (Adama) Öyle değil
mi bayım?
ADAM- Haklısınız. Arkadaşınız da haklı. Ben olsam, ben de
kuşkulanırdım. Size bunu ispat etmeliyim. (Cebinden bir takım
kağıtlar çıkarır) İşte!
BİRİNCİ KÖR- İşte ne?
ADAM- Bir gözümün kör olduğuna dair doktor raporu, sürücü belgesi,
ticaret yapma izni vs vs... (Birinci körün eline tutuşturur) Yokla
bak. Parmaklarınla belgelerdeki soğuk damgayı algılayabilirsin.
BİRİNCİ KÖR- (Yoklar) Evet bir takım kabartılar var, damga gibi.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Gördün mü bak. Tek gözü körmüş işte. Yaptığından utanmalısın.
BİRİNCİ KÖR- Peki tamam özür dilerim. Bize yol göstereceği ne malum?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Niye göstermesin? İyi biri o. Bize yol gösterirsiniz değil mi?
ADAM- Bu sizin nereye varmak istediğinize bağlı.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Nasıl yani?
ADAM- Yani nereye gitmek istiyorsunuz? Bundan sonra yapmak
istediğiniz şey nedir?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Biz, biz bunu hiç düşünmedik.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Çok bunalmıştık...
BİRİNCİ KÖR- Ani bir kararla düştük yola.
İKİNCİ KÖR- Ben bir ara söyledim ama...
BİRİNCİ KÖR- Ne söyledin?
İKİNCİ KÖR- Tartışalım dedim. Bir program çerçevesinde hareket etmeliyiz
dedim.
BİRİNCİ KÖR- Konuşmadık mı?
İKİNCİ KÖR- Evet; ama yetersizdi. Daha doğrusu yetersizmiş, yeni anladık
bunu.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Peki siz ne önerirsiniz?
ADAM- Ben? Eee!.. seçenekler oldukça çeşitli. Mesela Batı’ya doğru
giderseniz orada büyük bir kent var. Yaşayanların tümü de kör.
En sevdiğim kenttir orası.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Neden seviyorsun?
ADAM- En iyi müşterilerim orada. Kent ahalisine mum satarım ben. Daha
başka şeylerde tabi ki...
BİRİNCİ KÖR- Mum mu? Kör ne yapsın ki mumu? (Gülerler)
ADAM- Ne mi yapsın? Ah siz körler!.. Olaya dümdüz bakarsınız hep.
Öyle ya. Işığı göremedikten sonra dimi ya. Ama bir de şöyle
düşünün. Körsün; ama evinde bir mumun var ve yanıyor!.. Nasıl?
BİRİNCİ KÖR- Eee?
ADAM- Biraz hayal gücünüzü zorlayın. (Hepsi bön bön bakar) Bakın
şimdi şuraya bir mum yakıyorum. (Mumu yakar) İşte size yanar
bir mum. Hissetmeye çalışın.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Heyy!.. Değişik bir koku alıyorum. Güzel bir koku.
ADAM- Gördün mü bak? Biraz gayret edince oluyormuş demek.
İKİNCİ KÖR- Ben hala hiçbir şey hissetmiyorum.
7
ADAM- gel, yaklaş şöyle. (Elinden tutar, muma yaklaştırır. Körün eli
yanar)
İKİNCİ KÖR- Ah!. Elim yandı.
ADAM- Evet elin yandı. İşte şimdi sen de tanıyorsun onu. Ya sen.
Alevinin nasıl yılan gibi kıvrıldığını hissedebiliyor musun?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Hayır.
ADAM- (Belinden tutar. Kıvırır)Bak işte böyle. Nasıl?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Evet, çok güzel!..
ADAM- Şimdi anladınız mı yanar bir muma sahip olmak ne demek? Bir
de bundan yoksun olduğunuzu düşleyin şimdi. Hiçbir değişiklik
yok yaşamınızda, hiçbir heyecan, hiçbir koku. Körsünüz diye
dünya nimetlerinden vaz mı geçeceksiniz?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Evet, vazgeçmemeliyiz.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Yaşamak bizim de hakkımız.
İKİNCİ KÖR- Bu güne kadar hep ezildik, ikinci sınıf vatandaş muamelesi
gördük.
BİRİNCİ KÖR- Artık yeter.
KORO- Mum yakmak körlerin de hakkıdır.
ADAM- Tabii ki hakkınız. Ama bu hakkınıza sahip çıkmalısınız.
DÖRT KÖR- Sahip çıkmalıyız.
ADAM- Evet, mum almak isteyen var mı?
İKİNCİ KÖR- Ben alıyorum. İki tane.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ben de!.. kokulusundan lütfen.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Bana üç tane ver.
BİRİNCİ KÖR- Ben bir tane istiyorum; ama en büyüklerinden olsun.
ADAM- İşte sana da en büyüğünden bir adet. Şimdi hesaplayalım
bakalım. Tek tek mi ödeyeceksiniz, yoksa hepsi bir mi?
BİRİNCİ KÖR- Nasıl yani, parayla mı?
ADAM- E tabii ki, her hizmetin küçük bir karşılığı olmalı değil mi ya?
BİRİNCİ KÖR- Ah çok haklısınız. (Cebinden biraz para çıkarır verir)
ÜÇÜNCÜ KÖR- Benim param yok ama.
ADAM- hemen vazgeçme canım. Kolaylık gösterebilirim.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Nasıl?
ADAM- Bana olan borcunu şimdilik almıyorum. Sonra bir şekilde ödersin.
İnsanlık ölmedi ya?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Çok teşekkür ederim.
İKİNCİ KÖR- Ee ne de olsa kör körün halinden anlar.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Çok doğru söyledin. Demek ki iyilik hala var bir yerlerde.
BİRİNCİ KÖR- Ve de şansımız bizim karşımıza çıkardı onu. Sizden tekrar özür
dilerim bayım.
ADAM- Beni şımartıyorsunuz?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Alçakgönüllü olmayın. Bunu hak ettiniz.
ADAM- Haydi şimdi mumlarınızı yakın özgürce. (Hepsinin elindeki
mumları yakar. Dördü de mutlu gülümser)

MÜZİK

8
İKİ

(Körler dağınık bir şekilde sıkıntıyla otururlar. Adam ortalarda


görünmez)
ÜÇÜNCÜ KÖR- Hala yok ortalarda.
BİRİNCİ KÖR- Söylenip durma.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ama ben acıktım. Kaç saat oldu gideli!
DÖRDÜNCÜ KÖR- Bu da sıktı artık.
İKİNCİ KÖR- Böyle oturup beklemek çok sıkıcı.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Oyalanacak hiçbir şey yok. Mumlar da bitti. Ne güzeldi oysaki.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ya gelmezse?
İKİNCİ KÖR- Kim?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Beklediğimiz adam.
İKİNCİ KÖR- Niye gelmesin. Hem bize yemek getirecek.
ÜÇÜNCÜ KÖR- İyi de ya gelmezse?
BİRİNCİ KÖR- Bunu da nereden çıkarıyorsun şimdi?
ÜÇÜNCÜ KÖR- İçime bir kuşku düştü birden. Kaç saat oldu gideli.
BİRİNCİ KÖR- Kuruntu seninkisi. Gelir, gelir.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Şaşıyorum bu rahatlığına.
BİRİNCİ KÖR- Bizi bırakıp da bu dağ başında, ne geçecek eline. Hem o iyi birisi.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bunu tam olarak bilemeyiz, değil mi?
DÖRDÜNCÜ KÖR- O zaman ne diye tutturdun acıktım diye?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ay, şimdi ben mi suçlu oldum yani?
BİRİNCİ KÖR- Tabii. Acıktım diye tutturmasaydın, gitmeyecekti.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Siz de hemen atıldınız ama. Sanki siz acıkmamıştınız.
İKİNCİ KÖR- Kavga edip durmayın. Bir çare düşünelim.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Baksana hemen beni suçluyor. (Dürbünü indirir)
BİRİNCİ KÖR- Sen de dırdır edip duruyorsun. Nereden de aldık seni yanımıza?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Öyle mi beyefendi? Söyleseydiniz baştan, gelmezdik herhalde.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Yahu bırakın şu didişmeyi. Bir şeyler düşünmeliyiz. Nerede kaldı
bu adam?
İKİNCİ KÖR- Belki de gideceği yer çok uzaktır.
BİRİNCİ KÖR- Hem zamanı da tam olarak ölçemiyoruz. Belki de...
DÖRDÜNCÜ KÖR- Belki de çok olmamıştır gideli. Bize öyle uzun gelmiştir.
BİRİNCİ KÖR- Tabi ya, mutlaka öyledir. Başka ne olsun ki?..
ÜÇÜNCÜ KÖR- Hemen iyimserleşiyorsunuz. Oh, keyfiniz gıcır. Güvenilir biri
olduğu ne malum? Kalakaldık bu dağ başında, göreceksiniz bak.
BİRİNCİ KÖR- Ne yapalım peki?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bence kalkıp gidelim. (Tereddütlü ayağa kalkar. Hemen
sandalyeyi bulmaya çalışır.)
İKİNCİ KÖR- Nereye aptal? Daha birbirimizi bile bulamıyoruz.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Böyle de oturup duramayız ki.
BİRİNCİ KÖR- Çok istiyorsan sen gidebilirsin.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Demek beni başınızdan atmak istiyorsunuz. Gerçek niyetiniz
ortaya çıktı işte. Zaten beni hiçbir zaman istemediniz aranızda.
BİRİNCİ KÖR- Yahu çıldırtma adamı! Sus!.. Nereye gidebiliriz, söylesene?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Oraya!
BİRİNCİ KÖR- Orası neresi? Bir şey gördüğümüz yok ki.
ÜÇÜNCÜ KÖR- O zaman şuraya! Ya da şuraya, oraya, buraya!!! (bitkin çöker)
Off! Bilmiyorum, bilmiyorum... Galiba siz haklısınız.

9
BİRİNCİ KÖR- Ha şöyle. Sakin ol, beklemekten başka çaremiz yok.(Uzun bir
sessizlik olur)
DÖRDÜNCÜ KÖR- Benim çişim var.
İKİNCİ KÖR- Git yap.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Nereye?
İKİNCİ KÖR- Şöyle bir yere yap.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Benim aklıma bir şey geldi.
İKİNCİ KÖR- Nedir?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Deminden beri gelmezse deyip duruyoruz.
BİRİNCİ KÖR- Evet?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Gittiğini nereden biliyoruz?
BİRİNCİ KÖR- Ne demek istiyorsun? Yanii...
DÖRDÜNCÜ KÖR- Evet, ya hiç gitmediyse? Ya hala burada, yanımızdaysa. Bizi
dinliyorsa?
BİRİNCİ KÖR- Bu, bu hiç aklıma gelmedi.
İKİNCİ KÖR- Korkunç bir şey bu.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bir daha yüzüne nasıl bakarım? Aman tanrım! (Adam sesizce
girer. Konuşulanları dinler)
BİRİNCİ KÖR- Hey! Burada mısın? Buradaysan ses ver. (Beklerler) lütfen.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Sana karşı çok kaba davrandık, özür dileriz.
İKİNCİ KÖR- Kimden özür diliyorsun?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Canım, adamdan.
İKİNCİ KÖR- Burada olup olmadığını bilmiyoruz ki.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ya buradaysa. Peşin peşin özür dilememiz daha etkili olmaz mı?
BİRİNCİ KÖR- Evet. Bu doğru. Sizden çok özür dileriz bayım.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Asıl niyetimiz bu değildi, inanın.

İKİNCİ KÖR- Biz sadece aramızda gevezelik ediyorduk, öylesine...


BİRİNCİ KÖR- Sıkıntıdan oldu yani. Zevzeklik işte bizimkisi, ya...
DÖRDÜNCÜ KÖR- Hep bunun başının altından çıktı aslında.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ben sadece acıktığımı söyledim.
DÖRDÜNCÜ KÖR- “Ya gelmezse”, dedin işte!
İKİNCİ KÖR- Evet, ilk sen söyledin bunu.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ama bilemezdim ki... Lütfen efendim, biraz anlayış gösterin.
Körlük işte benimkisi... (etrafı dinler) Hiç ses yok.
BİRİNCİ KÖR- Belki de gerçekten gitti.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Siz, siz beni hep suçluyorsunuz. Boş yere özür diletiyorsunuz
bana!..
İKİNCİ KÖR- Sen de hemen paniğe kapılıyorsun.
BİRİNCİ KÖR- Böyle kuruntular içinde nasıl yaşanır ki?
ADAM- Eveeet, işte yemeklerimiz. Çok bekletmedim ya?
BİRİNCİ KÖR- Yok canım. Kuş gibi gidip geliverdiniz hemen.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Yemeği nereden getirdiniz?
ADAM- İleride bir anayol var. Oradaki lokantadan. Köfteleri güzeldir.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Köfte mi getirdiniz. Bayılırım köfteye.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ne kadar uzakta bu anayol?
ADAM- Buraya epey uzak. Yola çıktığımda siz gözden kaybolmuştunuz.
İKİNCİ KÖR- Bize mi bakıyordunuz giderken?
ADAM- Ara sıra dönüp bakıyordum; başınıza bir şey gelmesin diye..
Ama, sonra ağaçlar ve çalılar görüşümü engelledi. Sesiniz de
duyulmaz olmuştu.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Eeee...
10
BİRİNCİ KÖR- Oh, iyi iyi.
ADAM- Haydi soğutmadan yiyin köftelerinizi. (paketi açar) Yalnız, hepiniz
ortadan yiyeceksiniz. Tek paket yaptırdım mecburen. (Ellerinden
tutarak hepsini paketin başına getirir) Dikkat et, önünde büyük bir
tümsek var. Evet, bravo! Tek adımda aştın işte engeli. Sen de gel
bakayım. Otur şöyle, tamam. Siz bayan! Sizi kendi kollarımla
taşımak istiyorum, izin verirseniz.
ÜÇÜNCÜ KÖR- A, tabi. Neden olmasın? (adam kadını kucaklar) Beni
şımartıyorsunuz.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Hey! Ben ne olacağım?
ADAM- Bu benim için bir zevk. (kadını bırakır)
ÜÇÜNCÜ KÖR- Teşekkür ederim.
ADAM- Tamam, tamam geliyorum. (Dördüncü körü tutar.) Yavaş... evet
tamam. Köfteler tam önünüzde. Her birinize on tane düşüyor.
Haydi afiyet olsun.
BİRİNCİ KÖR- Siz yemiyor musunuz?
ADAM- Ben orada beklerken yedim. Teşekkür ederim.
BİRİNCİ KÖR- Yemeye başlıyoruz öyleyse, hazır olun. Haydi hop... (Körler
köfteleri yemeye başlar)
DÖRDÜNCÜ KÖR- Çok da lezzetliymiş. (Adam ağzına iki köfte atar.) Haydi hop
İKİNCİ KÖR- Sizi de yorduk oralara kadar.
ADAM- Rica ederim. (ağzına üç köfte daha atar.) Haydi hop
ÜÇÜNCÜ KÖR- Çok acıkmıştık ama. Siz de olmasaydınız.
ADAM- Rica ederim, rica ederim... Haydi hop. (Üçüncü köre) Yahu... Çok
merak ediyorum. Karşınızdakinin köfteleri birer birer yediğini
nasıl anlıyorsunuz.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Neden. Neden birer birer yemesin ki?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Köftenin lezzetli olması için, iyi yoğrulması gerekiyor.
ADAM- Bravo doğrusu. İmreniyorum aranızdaki bu güven duygusuna.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Başka çaremiz var mı? Ama şu!
BİRİNCİ KÖR- Baharatını da iyi ayarlamalı. Ne eksik, ne fazla.
ADAM- Evet! Neden sustun?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Şu deminki! Hani hep kendini öne çıkaran.
İKİNCİ KÖR- Kıymanın da iyi seçilmesi gerekiyor.
ADAM- Hangisi?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Galiba benim önümde yürüyendi. Hani, “ben söylemiştim” diye
demin ortalığı karıştırmak isteyen. İşte ona pek güvenmiyorum.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Hayvanın kürek tarafından çektireceksin kıymayı.
ADAM- Niye?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Hep azarlıyor bizi. Kendini bir şey sanıyor.
ADAM- Bak bu çok kötü. Yazık, çok yazık.
BİRİNCİ KÖR- Biraz baş eti de katmak gerekiyor. O zaman tadına doyum
olmuyor işte.
ADAM- Neyse, düzelir herhalde. O da çok korkmuş olmalı. Bir şeye
ihtiyacın olursa çekinme, söyle. (diğerlerine) Böyle kuru kuru da
gitmiyor değil mi?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Yooo, biz buna da razıyız. Haydi hop.
İKİNCİ KÖR- İçecek bir şey olsa iyi olurdu, ama...
ADAM- İyi olurdu olmasına da, tek başıma o kadar içeceği taşıyamazdım
doğrusu. Yani kapasite meselesi.
BİRİNCİ KÖR- Siz bakmayın onun böyle konuşmasına.
İKİNCİ KÖR- Niye? Yanlış bir şey söylemedim ki.
11
BİRİNCİ KÖR- Bak dostum. Biz tek başımıza yeterli kişiler değiliz. Koşullarımız
zor. Yapabileceklerimiz sınırlı. Onun için böylesi durumlarda
asgari olanaklarla idare etmesini bilmeliyiz.
İKİNCİ KÖR- Canım ben de ille de olsun demedim. Olsaydı iyi olurdu demek
istedim.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ona bu kadar yüklenmemeliyiz. Dört tane körün ihtiyaçlarını
karşılamak hiç de kolay değil.
ADAM- Yo yo yo! Meseleye böyle bakmayın. Yapabileceğim her şeyi
yapmaya hazırım. Görev adamıyım ben. Ancak dedim ya,
kapasite meselesi.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Çok haklısınız. (ikinciye) Sorun yaratıp durma da, köfteni ye.
İKİNCİ KÖR- Hepiniz de bana yükleniyorsunuz.
DÖRDÜNCÜ KÖR- (Elini atar, köfte kalmamıştır) Hey! Köfte bitti mi?
BİRİNCİ KÖR- Köfte bitti mi, nasıl olur?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ben daha yedi tane yedim.
İKİNCİ KÖR- Ben!... eee, dur bakayım; altı, sonra bir tane daha...Evet, ben de
yedi tane yemişim.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bense henüz altı köfte yiyebildim.
BİRİNCİ KÖR- Bitmiş olamaz. Buralarda bir yerlerdedir. Öyle değil mi bayım?
ADAM- Maalesef. Ortada hiç köfte kalmamış; hepsini yemişsiniz.
İKİNCİ KÖR- Nasıl olur.
ADAM- Sakın sayıları karıştırmış olmayasınız.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Kesinlikle hayır. Her lokmada tek tek saydım. Hatta sizinle
konuşurken bile... Durun bir dakika. Tabii ya, ben sizinle lafa
daldığımda bunlar fazladan yedi köfteleri. Mutlaka böyle
olmuştur.
BİRİNCİ KÖR- Bizi suçlayana bak. Nereden biliyorsun? Ben de az köfte yedim.
İKİNCİ KÖR- Ben de!
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ben de!
BİRİNCİ KÖR- Belki de sen yedin fazla köfteleri. Suçunu bastırmak için bize
iftira atıyorsun.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Hiç bile değil! Ben öyle şey yapmam.
BİRİNCİ KÖR- Ben yapar mıyım peki. Bunu mu demek istiyorsun?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Hem niye bir tek sen üstüne alındın, ha? Burada üç kişisiniz.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Beni karıştırma. Bıktım bu kısır tartışmalardan.
İKİNCİ KÖR- Üstelik de bir yabancının yanında. (adama) Ah!.. Af edersiniz.
Yani demek istedim ki... Tabi ki yabancı değilsiniz ama...
ADAM- anlıyorum sizi, anlıyorum. Keyfinize bakın lütfen; rahat rahat
tartışın. Biz arkadaş değil miyiz?
İKİNCİ KÖR- Niye böyleyiz biz?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Nasılız?
İKİNCİ KÖR- Böyle, her sorunda birbirimize düşüyoruz.
BİRİNCİ KÖR- Birbirimize düştüğümüzü de nereden çıkartıyorsun. Ortada bir
gerçek var. Ben on tane köfte yiyemedim.
İKİNCİ KÖR- Sanki ben yedim.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Kaç kerre söyleyeceğim, kalın kafalılar. Ben altı köfte yedim!
DÖRDÜNCÜ KÖR- Herkes kendini düşünüyor. Ben de eksik yedim işte.
BİRİNCİ KÖR- Peki kim yedi o zaman bu köfteleri? Uçmadı ya?
İKİNCİ KÖR- Biriniz yalan söylüyorsunuz; ama kim?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Belki de sensin.
İKİNCİ KÖR- Benim vicdanım rahat. Ben değilim, kesinlikle.

12
ÜÇÜNCÜ KÖR- (Adama) Siz, siz görmediniz mi kimin köfteleri ikişer ikişer
atıştırdığını.
ADAM- Yoo!...
ÜÇÜNCÜ KÖR-Gördüyseniz lütfen söyleyin, saklamayın bunu bizden.
ADAM- Gerçekten görmedim. Zaten seninle konuşuyorduk o sırada.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bakın, duyun işte. Ben değilmişim.
ADAM- Aslında, senin ne kadar yediğini de fark etmedim.
BİRİNCİ KÖR- Ha ha ha... Asıl sen duy. Pekala sen de olabilirsin.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ama, ben değilim. Yemin ederim.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Off! Sıkıldım bu tartışmalardan. Suçlu kimse açık açık çıksın
ortaya.
İKİNCİ KÖR- Sensin!
BİRİNCİ KÖR- Sensin!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Sensin!...
ADAM- Durun, yapmayın. Üzüyorsunuz beni. Belki de suçlu benim!
BİRİNCİ KÖR- Nasıl?!
ADAM- Yani, köftelerin sayısı aklımda yanlış kalmış olabilir. Pakete
konurken saymıştım ama...
İKİNCİ KÖR- Olabilir mi böyle bir şey?
ADAM- Neden olmasın? Unutmayın ki; benim de bir gözüm kör. Yani,
perspektif yanılması olabilir.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Evet, olabilir.
ADAM- Hem sonra köfteler de çok küçüktü.
BİRİNCİ KÖR- Evet. Bu doğru. Köfteler çok küçüktü.
ADAM- Kesinlikle eminim. Ben bir sayı hatası yaptım. Çok özür dilerim.
Boşu boşuna tartıştınız.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Sağlık olsun canım. Olur böyle şeyler.
ADAM- Yok yok! Kendimi size bağışlatmalıyım. İlk fırsatta, evet, ilk
fırsatta... Haydi barışın birbirinizle.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bağışla beni. Yok yere kalbini kırdım.
İKİNCİ KÖR- (Adam hızla diğerine döner sarılır) Sen de beni bağışla.
BİRİNCİ KÖR- (Adam bir diğerine seğirtir, sarılır) Özür dilerim.
DÖRDÜNCÜ KÖR- (Adam diğerine sarılır) Asıl ben özür dilerim.
İKİNCİ KÖR- Kaba davrandım sana.
İKİNCİ KÖR- Senden kuşkulandım. Ne korkunç!
DÖRDÜNCÜ KÖR- Bağışla beni.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Afedersin. Sen çok tatlı birisin.
BİRİNCİ KÖR- Sen de öylesin.
ADAM- Evet arkadaşlar süreniz doldu. Barış kutlanmalı. (Cebinden bir
şişe içki çıkarır) Bir yudum içkiye ne dersiniz?
BİRİNCİ KÖR- Bak bu harika.
İKİNCİ KÖR- Yemeğin üstüne de ne gider ha...
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ben pek içmem ama... Ayrılık yaratmıyayım hadi.
ADAM- Yalnız bardağım yok. Sırayla herkes şişeden içecek.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Olsun, mahsuru yok bence.
ADAM- Başla öyleyse. Arkadaşlığın şerefine.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Arkadaşlığın şerefine!(İçer)
BİRİNCİ KÖR- Dostluğun şerefine (içer)
ÜÇÜNCÜ KÖR- Sizi tanımış olmanın şerefine! (İçer)
İKİNCİ KÖR- Geleceğimizin şerefine! (İçer)
ADAM- Bana iyilik yapma fırsatı tanıyan sizlerin şerefine! (İçer)
DÖRT KÖR- İyiliğin şerefine!
13
ADAM- Dünyada o kadar azaldı ki iyilik.
İKİNCİ KÖR- (Gerinir) Tatlı bir uyuşukluk sardı her yanımı.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ne yapacağız şimdi?
BİRİNCİ KÖR- Yediklerimizi sindirelim biraz, daha sonra düşünürüz. Kentte
yaşarken, her yemekten sonra şöyle bir uzanırdım. İyi oluyor.
İKİNCİ KÖR- Ben de mutlaka kahve içerim. Ama şimdi burada nerde
bulacaksın kahveyi.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Olsaydı şimdi, ne iyi giderdi ama.
BİRİNCİ KÖR- Ben biraz kestireceğim. (Uzanır) Uyandırmayı unutmayın beni.
İKİNCİ KÖR- Ben de uzanacağım biraz.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bayım beni yerime oturtabilir misiniz?
ADAM- Tabii...
DÖRDÜNCÜ KÖR- Beni oturtacak değil ya. Tabi ki onu oturtacak. (Tetris makinesiyle
oynamaya başlar)
ADAM- Biraz laflayalım mı?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Olur laflayalım.
ADAM- Biliyor musun? İçlerinde en çok seni beğeniyorum.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ah! Teşekkür ederim. Beni utandırıyorsunuz.
ADAM- Utanacak bir şey yok. Ama sana da yakışıyor doğrusu.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Teşekkür ederim.
ADAM- Sizleri ilk gördüğümde, “işte” dedim. Birbirine sıkı sıkıya sarılmış,
dört kör insan. Aranızdaki dayanışma duygusu bir gözümü
yaşarttı. Ama sonra bu düşüncem biraz değişti.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Evet. Dışarıdan bakılınca öyle görünüyor, ama... ne bileyim. Pek
de anlaştığımız söylenemez.
ADAM- Eee, ufak tefek pürüzler her toplulukta olur.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Pek ufak tefek değil bence. Bir kere hep bana saldırıyorlar.
ADAM- Farkındayım, farkındayım. Buna izin vermemelisin bence.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Kendimi korumaya çalışıyorum; ama hepsi bir oldu mu başa
çıkamıyorum.
ADAM- Sana saldırmaları pek nedensin değil tabii ki.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Siz bir şey demek istiyorsunuz; ama pek anlayamadım.
ADAM- Diğerlerine göre daha akıllısın bir kere. Sorunları onlardan önce
fark ediyorsun. Ayrıca güzelsin de.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Teşekkür ederim.
ADAM- Bu sorunları çözemezseniz yola devam etmeniz zor.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Nasıl yani?
ADAM- Yani aranızda sorun yaratanların ikna edilmesi gerekiyor. Her
güçlükle karşılaştığınızda böyle tartışırsanız. Olmaz ki, kargaşayı
hiç sevmem.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ben de sevmiyorum kargaşayı.
ADAM- Bir topluluğun başarıya ulaşabilmesi için disiplin şart.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Haklısınız. Sizin gibi bir önderimiz olsaydı.
ADAM- Beni fazla büyütüyorsun gözünde.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Niye öyle diyorsunuz. Size rastladığımızdan beri bütün
sorunlarımızı hallettiniz. Sizin gibi kararlı, güçlü bir öndere
ihtiyacımız var bizim.
ADAM- Bilmem ki, yapabilir miyim?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Niye yapamıyacakmışsınız? Sadece bir gözünün kör olması
büyük bir avantaj.
ADAM- Diğerleri ne der buna?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ne diyecekler ki? Sizin yanınızda onların lafı mı olur?
14
ADAM- Yalnız bazı koşullarım olacak.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ne gibi?
ADAM- Ben tam yetki isterim.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Tabii ki tam yetkili olacaksınız.
ADAM- Söylediklerimi harfiyen uygulamanız gerekiyor. Yoksa sizi bu zor
durumdan düzlüğe çıkaramam.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bizi kurtarırsanız size minnettar kalacağım.
ADAM- Beni destekliyorsun yani?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Tüm kalbimle. Sizi öpebilir miyim?
ADAM- Tabi neden olmasın? (Yanağını uzatır. Kız öper.) Şimdi kendimi
daha güçlü hissediyorum..
DÖRDÜNCÜ KÖR- Öfff! Dıt dıdıt dıt. Hep aynı şey. Sıkıldım artık, gidelim bir an
önce.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Diğerleri uyuyor daha. (Adama) Uyuyorlar değil mi?
ADAM- Evet uyuyorlar.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Uyandıralım o zaman. Ben sıkıldım böyle oturmaktan.
ADAM- Ona da söylesene?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Neyi?.. Ha!. Şeyy... Şu önderlik meselesi ne olacak?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Niye? Eskisi gibi devam ederiz işte yola.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ben pek öyle düşünmüyorum. Bu işten yoruldum artık.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ne demek istiyorsun?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Yani onun öncülüğü sürekli sorunlara neden oluyor. Bize daha
güçlü biri gerek.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Nasıl güçlü biri?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Mesela, bir gözü kör birisi, bize daha iyi yol gösterebilir.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ondan mı söz ediyorsun?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Evet. Ne dersin?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Fikir olarak güzel, ama bilmem ki. Diğerleri ne diyecek bu işe?
ÜÇÜNCÜ KÖR- bir kerecik olsun kendin karar veremez misin?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Bilmem ki? Hep birlikte karar versek daha iyi değil mi? Ben
alınacak karara uyarım.
ADAM- Eveet. Bence de en doğrusu bu. Onların da fikrini almalıyız.
Böylesi daha demokratik olur.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Öyleyse hemen uyandıralım onları.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Lütfen onları uyandırır mısınız?
ADAM- (Adam diğer ikisini dürter) Haydi uyanın artık. Vakit epeyce
ilerledi.
BİRİNCİ KÖR- (Uyanır) Ha, ne?.. Çok mu uyudum?
ADAM- Yoo, çok olmadı; ama kalkma vakti.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Daha alınacak yolumuz var hem.
İKİNCİ KÖR- Güzel bir düş gördüm; ama şimdi hatırlayamıyorum.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ne yapacağımıza kısaca karar verip bir ana önce yola
koyulmalıyız.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bence, biz de o Batı’daki kente gidelim.
İKİNCİ KÖR- Daha yeni kaçtık bir kentten.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ama, bu o kent gibi değil, daha düzenli.
BİRİNCİ KÖR- Nerden biliyorsun?
ÜÇÜNCÜ KÖR- O söyledi.
İKİNCİ KÖR- Düzenli falan demedi. Sadece kent ahalisini çok sevdiğini
söyledi. (Adama) Öyle demediniz mi?
ADAM- Eee, evet. Öyle dedim. Ama gerçekten de düzenlidir orası. Rahat
edersiniz.
15
ÜÇÜNCÜ KÖR- Hem o da sık sık bizimle olur böylece. Bize yardım eder.
BİRİNCİ KÖR- Bilmem ki. Tanımadığımız, yabancı bir kent...
ÜÇÜNCÜ KÖR- Canım nereye gitsek aynı sorun var nasılsa. Değil mi?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Benim için fark etmez. Gidelim de nereye olursa olsun.
İKİNCİ KÖR- Bence de fark etmez. Yavaş yavaş hazırlanalım o zaman.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Şeyy, yalnız, yola çıkmadan şu önderlik meselesini konuşsak
diyorum.
BİRİNCİ KÖR- Yine bana laf dokunduruyorsun değil mi?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Amacım bu değil. Sen de biliyorsun ki, senin öncülüğünde bir
sürü sorun yaşadık.
İKİNCİ KÖR- Tamam, buraya kadar bizi sen getirdin. Buna bir şey dediğimiz
yok; ama yoruldun artık. Arkada daha rahat edersin.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Bizim gibi topluluklarda görev değişimi kaçınılmazdır.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Buraya kadar yaptıkların için sana teşekkür ederiz.
BİRİNCİ KÖR- Peki! Öyle olsun! Bu benim de işime gelir. Kendimize yeni bir
önder seçelim. Kim yapmak istiyor bu işi? (Kimseden ses
çıkmaz) Kimse önder olmak istemiyor mu?
İKİNCİ KÖR- Eee...Bence, bu işi yapacak olanın iyi vasıfları olması lazım.
BİRİNCİ KÖR- İyi de kim?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ben değilim bir kere.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ben, bize yardımcı olan adamı öneriyorum.
İKİNCİ KÖR- Niye?
BİRİNCİ KÖR- Niçin?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Neden?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Hepimiz de duvar gibi körüz. Onun bir gözü görüyor.
İKİNCİ KÖR- Haklı olabilirsin. Ama bunu tartışmalıyız... Aramızda yani.
BİRİNCİ KÖR- Evet doğru. Bayım bizi yalnız bırakabilir misiniz? Bir şey
tartışacağız da..
ADAM- Tabii ki. Neden olmasın.
BİRİNCİ KÖR- Gitti mi?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Gitti gitti. Ayak sesini duydum.
BİRİNCİ KÖR- Bu, iyi bir avantaj; ama olmaz.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Neden olmazmış?
BİRİNCİ KÖR- Onun avantajı, bizim dezavantajımız olabilir.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Geldiğinden beri ne kötülüğünü gördün ki?
BİRİNCİ KÖR- Hiçbir kötülüğünü görmedim. Bak, bir kere o bizden değil.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Nasıl yani?
BİRİNCİ KÖR- Yani, biz yola çıkarken sadece kendimize güvenmemiz
gerektiğini kararlaştırmıştık.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Eeee?
BİRİNCİ KÖR- Oysa şimdi kendimizi bir yabancıya terk etmemizi öneriyorsun
bize.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bu kadar iyiliğinden sonra onu hala yabancı mı görüyorsunuz?
İKİNCİ KÖR- Yabancı tabi, ya ne?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Yabancı, mabancı. Tek gözü kör mü, değil mi?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Evet, tek gözü kör.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bizi gideceğimiz yere daha çabuk vardırmaz mı? Bizi
tehlikelerden korumaz mı?
İKİNCİ KÖR- Vardırır vardırmasına da... Ya vardırmak istemezse?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Niye?
İKİNCİ KÖR- Yabancı dedim ya!.
ÜÇÜNCÜ KÖR- İçin fesat dolu senin.
16
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ya tehlikelerden korumazsa.
BİRİNCİ KÖR- Ona ne kadar güvenebiliriz ki? Köfteleri bile yanlış saydı.
İKİNCİ KÖR- Bence yeteneklerini fazla abartıyoruz.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Siz, siz onu kıskanıyorsunuz aslında. Yapamadığınız şeyleri
onun yapıyor olması çatlatıyor sizi.
BİRİNCİ KÖR- Bunu da nereden çıkarıyorsun canım. Hiç bile değil.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ya ne o zaman? (ses çıkmaz) İyi o halde. Sen devan ettir bu işi.
BİRİNCİ KÖR- İş yine dönüp dolaşıp bana kaldı. Eh! Ne yapalım, kabul
ediyorum.
İKİNCİ KÖR- Ben itiraz ediyorum.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ben de...
BİRİNCİ KÖR- Haydaaa. Niye?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Deneylerimiz senin bu işi artık yapamayacağını gösterdi.
BİRİNCİ KÖR- Sen yap o zaman!
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ben bu kadar körün sorumluluğunu alamam.
BİRİNCİ KÖR- Yahu biriniz yapın şu işi ya da bana itiraz etmeyin.
İKİNCİ KÖR- Böylesi durumlarda birinin kendini feda etmesi gerekir.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Çok doğru.
İKİNCİ KÖR- Öne geçip arkadaşlarını tehlikeye karşı koruması gerekir.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Haklısın.
İKİNCİ KÖR- Bu uğurda canla başla çalışmalıdır.
DÖRT KÖR- Bravo!
İKİNCİ KÖR- Ben kendimi bu işe hazır hissediyorum.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Olmaz! İtiraz ediyorum.
İKİNCİ KÖR- Neden?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Senin ondan ne farkın var? Hem sen çok sert davranıyorsun
bize.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Evet. Bize demokratik bir önder gerekiyor.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Şöyle sıcacık, yumuşacık.
BİRİNCİ KÖR- Sen se hep hot zot!..
ÜÇÜNCÜ KÖR- Önder dediğin sorunları hemen kavrayıp....
DÖRDÜNCÜ KÖR- Bir çırpıda halledivermeli.
BİRİNCİ KÖR- Arkadaşlarına hissettirmemeli bile.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Onların mutluluğunu her şeyin üstünde tutmalı.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Yanındakilere güven aşılamalı.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bunlar benim vasıflarım. Ben bu işe adayım.
BİRİNCİ KÖR- Olmaz. Sen kadınsın.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ne olmuş kadınsam. Hem şimdilerde kadın önder çok moda.
İKİNCİ KÖR- Kadınlar beceriksiz olur.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Halt etmişsin sen.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Gerekli durumlarda çabuk karar veremezler.
BİRİNCİ KÖR- Mantıklarıyla değil, duygularıyla hareket ederler.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Sanki sizin mantığınız bir işe yarıyor.
İKİNCİ KÖR- Tabi yarıyor. Ben bu güne kadar ayakta kalabildiysem, hep
bunun sayesinde oldu. Zaten sizinle yola çıkanda kabahat.
BİRİNCİ KÖR- Çek git o zaman!
İKİNCİ KÖR- Giderim tabi. Gidemez miyim sanıyorsunuz?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Gidemezsin. Hiçbir yere gidemezsin. Bir tek adım bile atamazsın.
İKİNCİ KÖR- Öyle bir giderim ki; aklın şaşar. Tabii varsa.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Benim aklımdan kuşku duyana bak. Herif sana eski sayıyı nasıl
kakaladı ama.
İKİNCİ KÖR- Ben yanlış adım atmam. O sizin yapacağınız bir şey.
17
DÖRDÜNCÜ KÖR- Bana hakaret ha!.. Sözüne dikkat et.
BİRİNCİ KÖR- Kesin şu şamatayı! Kim önder olacak peki?
İKİNCİ KÖR- Ben!
ÜÇÜNCÜ KÖR- İtiraz ediyorum!
DÖRDÜNCÜ KÖR- Benim için fark etmez...
BİRİNCİ KÖR- Hayır ben!
İKİNCİ KÖR- Buna da ben itiraz ediyorum.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Benim için farketmez.
ÜÇÜNCÜ KÖR- O zaman tek gözlü önder olsun!
ÜÇ KÖR- İtiraz ediyorum.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Hep itiraz, hep itiraz. Bıktım sizden.
BİRİNCİ KÖR- Sen de bizi bir yabancıya peş keş çekiyorsun!
İKİNCİ KÖR- Ölürüm de bir yabancının önderliğini kabul etmem!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Öyle mi? Bunu ona söyleyin o halde.
İKİNCİ KÖR- Ben söyleyemem, o söylesin.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ben hiç söyleyemem.
BİRİNCİ KÖR- Yok ya, enayi ben miyim yani? Beni karıştırmayın.
İKİNCİ KÖR- Sen öncümüzdün. Senin söylemen daha doğru.
BİRİNCİ KÖR- Daha demin öncülüğüme red oyu kullandın. Şimdi kıymetli mi
olduk?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Kim söyleyecek peki?
İKİNCİ KÖR- Sen söyle, ona hayransın...
ÜÇÜNCÜ KÖR- Niyeymiş?
İKİNCİ KÖR- O da sana ilgi duyuyor.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Çok kabasın!
İKİNCİ KÖR- Niye seni kucakladı da, bizi kucaklamadı o halde?
BİRİNCİ KÖR- Biz söylersek kırılabilir bize.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Hatta çok kızabilir. Ama sen...
BİRİNCİ KÖR- Kadınlığını da kullanırsan hani...
ÜÇÜNCÜ KÖR- Şimdi de kadınlığım kıymete bindi öyle mi?
İKİNCİ KÖR- Yani sana karşı daha yumuşak davranır.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Hayır efendim. Ben söylemem. Hem benim, onun öncülüğünde
bir itirazım yok.
BİRİNCİ KÖR- Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz. Kim söyleyecek peki?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Benim bir fikrim var!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Aman, fikri varmış. Sorumluluktan kaçıp kaçıp fikir üretirsin
zaten.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Dinlemek istiyor musunuz, istemiyor musunuz?
BİRİNCİ KÖR- Söyle bakalım neymiş?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Böyle birbirimizi yiyeceğimize, önce birbirimizi bulup elele
tutuşalım. Ondan sonra da hep beraber kararımızı söyleriz ona.
BİRİNCİ KÖR- Elele?
İKİNCİ KÖR- Bak bu fena fikir değil.
ÜÇÜNCÜ KÖR- O zaman bize bir şey yapamaz.
BİRİNCİ KÖR- Yine bir arada olursak, güçlü oluruz ona karşı.
İKİNCİ KÖR- Zaten başımıza ne geldiyse, birbirimizi kaybetmemizden geldi.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Peki ya sonra?
BİRİNCİ KÖR- Sonra ne?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Sonra ne yapacağız? Kim önder olacak?
İKİNCİ KÖR- Birbirimizi bir bulalım hele. Onu da o zaman düşünürüz.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Bu sorunu da çözdüm ben!
ÜÇ KÖR- Nasıl?
18
DÖRDÜNCÜ KÖR- Hepimiz birimizin öncülüğüne itiraz ediyoruz madem.
ÜÇ KÖR- Eeeee?
DÖRDÜNCÜ KÖR- O zaman elele tutuşup yan yana yürüyelim. Böylece herkes öncü
olur, hiç kimse geride kalmaz.
BİRİNCİ KÖR- Ulan çok iyi be!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Hay aklınla bin yaşa. (Havaya bir öpücük atar)
İKİNCİ KÖR- Herkes öncü, kimse arkada değil. Hiç aklıma gelmezdi doğrusu.
BİRİNCİ KÖR- İyi de ellerimizi nasıl bulacağız?
DÖRDÜNCÜ KÖR- Arayarak.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Tek gözlü bize yardım etsin.
İKİNCİ KÖR- Unut artık tek gözlüyü. Anca beraber kanca beraber.
BİRİNCİ KÖR- Aramaya başlıyoruz öyleyse birbirimizi. Dikkat edin seslerimizi
takip edeceğiz. (Dördü de ellerini öne doğru uzatarak aranır)
ÜÇÜNCÜ KÖR- Sağımda biri mi var? Varsa ses versin! (hiç ses duyulmaz)
İKİNCİ KÖR- Öne doğru yürüyorum. Önümde biri varsa kımıldamasın!
(Diğerinin yanından geçer)
DÖRDÜNCÜ KÖR- Ben bu taraftayım. Yanımda biri var mı? Elini uzatsın! (Elini
uzatır, öbür elini bulur tutar) Hah! Bir el, yaşasın bir el! Ne kadar
da sıcak? Kimin eli bu, kimsin sen?
BİRİNCİ KÖR- (Kendi elini yakalar) Ben de bir el tuttum. O zaman senin tuttuğun
benim elim.
ÜÇÜNCÜ KÖR- (Kayanın üzerinde oturmakta olan adamın eline yaklaşır. Adam
hemen ağaç yazısını çıkarır.) Hah! İşte buldum! (hayal
kırıklığıyla) Kahretsin yine ağacı tutmuşum!
BİRİNCİ KÖR- İyi de bu benim kendi elimmiş!
İKİNCİ KÖR- Nasıl olur? Ben de bir el tutuyorum, senin ki değil mi?
BİRİNCİ KÖR- Elin kaşınıyor mu?
İKİNCİ KÖR- Hayır!..
DÖRDÜNCÜ KÖR- Benimki de kaşınmıyor!..
BİRİNCİ KÖR- O zaman bu el bana ait. Çünkü feci şekilde kaşınıyor ve öbür
elimle kaşıyorum onu.
DÖRDÜNCÜ KÖR- O zaman ben de kendi elimi tutuyorum.
İKİNCİ KÖR- Allah kahretsin. Tam da bulmuşken...
BİRİNCİ KÖR- Aramaya devam arkadaşlar.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Hey! Sıkıldım artık, bir el uzatan yok mu bana? (Birden ikinci
körün eline dokunur. Yakalar eli.) İşte nihayet bir el! Yaşasın!
İKİNCİ KÖR- Bir el! Bu sefer ki gerçekten başka bir el. Kimsin sen?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Üçüncü sırada yürüyen körüm. Ya sen?
BİRİNCİ KÖR- (Üçüncüyü yakalar) İşte buldum birinizi.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Benim de yanımda biri var!
İKİNCİ KÖR- Ben ikinci körüm. Memnun oldum.
BİRİNCİ KÖR- Demek bir kişi kaldı.
DÖRDÜNCÜ KÖR- Hey, neredesiniz?
İKİNCİ KÖR- Buraya doğru gel!
DÖRDÜNCÜ KÖR- Nereye? (Ters yöne doğru yürür)
ÜÇ KÖR- Buraya!
DÖRDÜNCÜ KÖR- Beni bırakmayın, beni bırakmayın! (Başka taraflara doğru yürür)
BİRİNCİ KÖR- Haydi biraz gayret göster. Buradayız işte! Sese doğru yürü!
DÖRDÜNCÜ KÖR- Sesiniz çok zayıf. Yönümü bulamıyorum! (sesi uzaklardan
duyulur)
BİRİNCİ KÖR- Hep bir ağızdan bağırıyoruz. Daha fazla çıkmıyor sesimiz.
(Sessizlik)
19
ÜÇKÖR- Heeey! Duyuyor musun bizi? (sessizlik) Heeeeey!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Heeey! Orada mısın? (sessizlik)
İKİNCİ KÖR- Yok be. Hiç ses yok.
BİRİNCİ KÖR- Kaybettik onu.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Zavallı, ne yapar tek başına?
İKİNCİ KÖR- Salak! Sünepenin tekiydi zaten!
ÜÇÜNCÜ KÖR- İyi fikirleri vardı ama...
BİRİNCİ KÖR- Daha fazla bekleyemeyiz onu.
İKİNCİ KÖR- Ne yapacağız peki?
BİRİNCİ KÖR- Gitmemiz lazım. Çok oyalandık burada.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bi dakka, bi dakka. Az daha onu unutuyorduk!
BİRİNCİ KÖR- Ah, evet! Nasıl da unuttuk.
İKİNCİ KÖR- Çağıralım da söyleyelim bir an önce.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bir an önce.
BİRİNCİ KÖR- Af edersiniz bayım. Gelebilirsiniz.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Sizi de çok beklettik.
İKİNCİ KÖR- Hiç ses yok!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Gitti mi acaba?
BİRİNCİ KÖR- Ne iyi olur. Kurtulmuş oluruz böylece. Hey bayım hu hu!
İKİNCİ KÖR- Burada mısınız?
ADAM- (Kayanın üzerinden kalkar) Evet, buradayım.
İKİNCİ KÖR- Tüh, buradaymış.
BİRİNCİ KÖR- Şey hoş geldiniz, tekrar yani!
ADAM- Evet, tartıştınız mı aranızda?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Tartıştık ya!
BİRİNCİ KÖR- Ve bir karara vardık.
ADAM- Evet dinliyorum.
BİRİNCİ KÖR- Şey... eee.... Bizde bir değişiklik görmüyor musunuz?
ADAM- Evet! Doğru ya. Elele tutuşmuşsunuz. Bravo!
İKİNCİ KÖR- Bunu kendi başımıza başardık!
ADAM- Çok güzel, çok güzel. Yalnız dördüncü arkadaşınızı
göremiyorum.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ya zavallı. Kaybettik onu.
İKİNCİ KÖR- Biraz da kendi hatası. Bir türlü bulamadı yönünü.
BİRİNCİ KÖR- Öylece kaybolup gitti kendi karanlığında. Oysa bu fikri o
bulmuştu.
ADAM- Üzüldüm doğrusu. Ama düzen bu. Her koyun kendi bacağında
asılır. Sadece güçlüler ayakta kalabiliyor. Neyse fazla
üzülmeyin. Böylesi durumlarda bazıları geride kalır. Ama
fikirleriyle hep anılırlar.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Yine de burada olmasını çok isterdik.
BİRİNCİ KÖR- Yazık oldu, çok yazık.
ADAM- Neyse. Önümüze bakalım. Nedir bana söyleyeceğiniz karar?
BİRİNCİ KÖR- Şey... biz, biz, biz kendi başımızın çaresine bakmaya karar
verdik.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Yaaa!
İKİNCİ KÖR- Bizim için bir çok zahmete de girdiniz zaten...
BİRİNCİ KÖR- Daha fazla yormayalım dedik sizi.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bizim için yaptıklarınızı unutmadık.
İKİNCİ KÖR- Hep saygıyla anacağız sizi...
BİRİNCİ KÖR- Size daha fazla yük olmayalım diyoruz.
ADAM- Anlıyorum...
20
İKİNCİ KÖR- Yani hep yanımızda olamazsınız ya?
BİRİNCİ KÖR- Hem kendi yağımızla kavrulmayı da öğrenmeliyiz, di mi ya?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Çok da alışmıştık size ama...
ADAM- Evet, evet. Çok iyi anlıyorum sizi...
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bize kırılmadınız ya?
ADAM- Yok canım!..
İKİNCİ KÖR- Kızmadınız da, değil mi?
ADAM- Yok canım, kızacak ne var?
BİRİNCİ KÖR- Yani kısacası artık yollarımız burada ayrılıyor.
İKİNCİ KÖR- Artık birbirimize iki yabancıyız...
ADAM- Evet öyle görünüyor. Sizi kutlarım. İyi bir karar vermişsiniz.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Sizi özliyeceğiz.
ADAM- Ben de sizi özliyeceğim. Yalnız vedalaşmadan şu küçük ayrıntıyı
da halletsek.
BİRİNCİ KÖR- Hangi ayrıntıyı?
ADAM- Bir sürü şey satın aldınız benden. Yiyecekler de var sonra.
Bunları size karşılıksız vermeyi çok isterdim ama. Ben de bir iş
adamıyım. Anlıyorsunuz değil mi?
BİRİNCİ KÖR- Bakın bunu hiç düşünmedik.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Benim hiç param yok ama.
ADAM- Üzgünüm güzelim.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ama mumları alırken demiştiniz ki...
ADAM- Bedava veririm demedim ki. Sonra hesaplaşırız dedim. Şimdi de
hesaplaşma vakti.
BİRİNCİ KÖR- Ben de biraz para var. (İkinciye) Sen de çıkar paralarını.
İKİNCİ KÖR- Ben de pek fazla bir şey yok ama... (paralarını çıkarır)
ADAM- (Paraları alır) Evet, bakalım şimdi. (Defterini çıkarır hesaplar) Ah!
Maalesef paralarınız aldıklarınızın üçte birini ancak karşılıyor.
(Birincinin parmağındaki yüzüğü çıkarır) pek de kaliteli bir şey
değil ama. (Cebine atar) Neyse.
BİRİNCİ KÖR- Nasıl olur? Bir sürü para verdik size.
ADAM- Kaybolan arkadaşınızın aldıklarını da sizden tahsil etmek
zorundayım.
İKİNCİ KÖR- Bize ne canım ondan.
ADAM- Kimden alacağım peki. Zarar mı edeyim. Ben sizi tanırım.
İKİNCİ KÖR- Biri parasız, biri kayboldu. Cezasını biz çekiyoruz.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Param yok işte. Ne yapayım?
BİRİNCİ KÖR- Başka paramız yok bayım. Canımızı alacak değilsiniz ya?
ADAM- Giysileriniz!
BİRİNCİ KÖR- Giysilerimiz mi?
İKİNCİ KÖR- Başkasının borcu için giysilerimi vermem ben!
ADAM- Bunu kabul ettiğime şükredin. Giysileriniz de pek matah değil
ama.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Nasıl olur? Giysilerimiz olmadan ne yaparız?
ADAM- Bakın, bakın... beni daha fazla uğraştırmayın lütfen.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ama...
ADAM- Çıkarın! (hepsi pardesülerini çıkarır)
BİRİNCİ KÖR- Bu birinci sınıf bir pardesüdür.
ADAM- Benim için değil. Kullanılmaktan rengi solmuş. Kaça satabilirim ki
bunu.
İKİNCİ KÖR- Şey... satın aldıklarımı geri versem.

21
ADAM- Müessesemizde satılan mal geri alınmaz. Üstelik de kullanılmış.
Çıkarın! (Gömleklerini çıkarırlar)
İKİNCİ KÖR- Ne kadar kullandık ki. Bir kere ancak baktım dergiye.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ben de hiçbir şey göremedim o dürbünle.
BİRİNCİ KÖR- Fener de, pusula da pek bir işime yaramadı zaten!
ADAM- Bunu alışveriş yararken düşünecektiniz.
İKİNCİ KÖR- Bir kolaylık düşünemez misiniz?
ADAM- Peki ben bunları sonra nasıl satacağım?
BİRİNCİ KÖR- Canım, nasıl olsa körlere satıyorsunuz. Nereden anlayacaklar
kullanılmış olduğunu?
ADAM- Ben namuslu bir iş adamıyım bayım. Bunu duymamış olayım.
Çıkarın! (Pantolonları ve eteği çıkarırlar) Evet bu kadar yeter.
Pabuçlarınız ve şapkalarınız kalabilir. Temizlemesi zor oluyor.
Sizinle iş yapmak bir zevkti. Umarım yine karşılaşırız. Hoşça
kalın. Size iyi yolculuklar.
BİRİNCİ KÖR- Şey batı ne tarafta onu gösterin bari?
ADAM- Pusulanı kullanmanın tam vakti dostum. İyi şanslar. (Gülerek
çıkar)
BİRİNCİ KÖR- Pusulanı kullanmanın tam vakti. Hıh! Soyguncu ne olacak.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Üşüyorum ben!(Diğerlerine sokulur)
İKİNCİ KÖR- Böyle don gömlek kalakaldık ortada.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Üstelik acıktım da ben!
İKİNCİ KÖR- Hah! Bir senin açlığın eksikti.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ne bağırıp duruyorsun bana?
İKİNCİ KÖR- Senin yüzünden bütün bu olanlar!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Niye hep beni suçluyorsun?
BİRİNCİ KÖR- Bırakın vızıldanmayı da bir an önce gidelim buradan.
İKİNCİ KÖR- Hemen azarlama! Hem artık öncü değilsin.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Hiç kimse öncü değil.
BİRİNCİ KÖR- Tamam tamam, anladık. Atıyoruz ilk adımı. Hazır olun!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Hangi adımla başlıyoruz?
BİRİNCİ KÖR- Sol!
İKİNCİ KÖR- Hayır sağ!
BİRİNCİ KÖR- Karıştırma ortalığı yine!
İKİNCİ KÖR- Benim de artık senin kadar söz hakkım var! Sağ!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Niye sadece ikiniz karar veriyorsunuz. Benim de söz hakkım var.
İKİNCİ KÖR- Sen kadınsın.
ÜÇÜNCÜ KÖR- N’olmuş kadınsam. Kör müyüm değil miyim?
BİRİNCİ KÖR- Körsün...
ÜÇÜNCÜ KÖR- Bu da hepimizi eşit kılıyor.
İKİNCİ KÖR- Peki ne yapalım istiyorsun?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Demokratik bir şekilde oylama yapalım.
BİRİNCİ KÖR- Bana uyar.
İKİNCİ KÖR- Bana da.
BİRİNCİ KÖR- Benim eski öncü olarak iki oy hakkım olmalı.
İKİNCİ KÖR- Olmaz öyle şey!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Nerede görülmüş eski öncüye iki oy hakkı! Hadi kadın olsan
neyse.
İKİNCİ KÖR- Hem niye yine sen komut veriyorsun?
BİRİNCİ KÖR- Ya kim verecek?
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ben!
BİRİNCİ KÖR- Olmaz. Sen yapamazsın.
22
İKİNCİ KÖR- İtiraz ediyorum. Komutu ben vermeliyim.
BİRİNCİ KÖR- Sen nasıl komut verirsin? Öncü değilsin ki!..
İKİNCİ KÖR- Sen de öncü değilsin. Sen de veremezsin!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ne biçim iş bu? Yine başladığımız yere döndük.
İKİNCİ KÖR- Yetersiz birinin bana komut vermesini reddediyorum!
BİRİNCİ KÖR- Ben de senin her şeyini reddediyorum!
İKİNCİ KÖR- Reddet, bana ne. Zaten elin buz gibi! (Elini bırakır)
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ya seninki? Sanki seninki çok sıcak! Buzdağı kadar soğuksun
işte. (elini bırakır) İkiniz de soğuksunuz! (öbür elini de bırakır)
İKİNCİ KÖR- Ne haliniz varsa görün. Ben başımın çaresine bakarım!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ben bakamam sanki!
BİRİNCİ KÖR- Bir daha da ortak bir şey yapmaya kalkışmayın benimle. İkinize
de güvenmiyorum.
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ben çok güveniyorum sanki.
İKİNCİ KÖR- Kentteyken de başımızı az belaya sokmadın!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Sizinle yola çıktığım için aptal olmalıyım.
BİRİNCİ KÖR- Asıl ben sizi yanıma aldığım için aptal olmalıyım. Halinize
acımıştım.
İKİNCİ KÖR- Sen kendine acı salak! Bir boku beceremedin!
ÜÇÜNCÜ KÖR- İkiniz de içten pazarlıklısınız! Zaten diğerinin kaybolması için
bilerek sesinizi az çıkardınız!
İKİNCİ KÖR- Ne demek istiyorsun sen ha, ne demek istiyorsun!
ÜÇÜNCÜ KÖR- İsteseydiniz daha çok bağırabilirdiniz!
BİRİNCİ KÖR- Sen de bağırabilirdin!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Ben bağırdım. Siz ikiniz az bağırdınız!
İKİNCİ KÖR- Asıl sen bağırmadın!
BİRİNCİ KÖR- Zaten ondan hep nefret ediyordun!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Sen de benden nefret ediyordun. Bizi de bu duruma sen
düşürdün, bunak!
İKİNCİ KÖR- Bana bunak diyene bak. Kör baykuş!
BİRİNCİ KÖR- Asıl senin yüzünden oldu leş kargası!
ÜÇÜNCÜ KÖR- Çıkarcı!
BİRİNCİ KÖR- Domuz!
İKİNCİ KÖR- Hain! (Üçü de başka noktalara doğru bağrışarak dağılır)
DÖRDÜNCÜ KÖR- (Uzak bir köşede görünür. Üzerinde bir don ve fanila vardır.)
İmdat! Beni bırakmayın. Neredesiniz? (bağırışlar içinde
darmadağın olurlar)

IŞIK SÖNER

23

You might also like