Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 1

 

Kadınlar adet
dönem!nde neden
!badet yapmaz?
Soran : agdemiray3     
Tarih: 24.02.2007 - 10:57 | Güncelleme: 08.10.2019 - 16:33

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İslamiyet kolaylık dinidir. Kadınların bu


dönemlerinde kolaylık olsun diye ibadet
mükellefiyeti kalkar. Bunun illeti
Allah'ın bu şekilde emretmiş
olmasıdır; hikmeti ise temizlik ve
kolaylık yönündendir.

Adet hali ile lohusa olan kadınların bu


durumları son bulunca yıkanmaları
farzdır; cünüp olan bir kişinin yıkanması
gibi. Bunun hikmeti temizliktir. İlleti ise
Allah’ın emridir.

Bu konunun en açık delili şu ayettir:

“Sana kadınların ay halini


sorarlar. De ki: O, bir
rahatsızlıktır. Bu sebeple ay
halinde olan kadınlardan uzak
durun. Temizleninceye kadar
onlara yaklaşmayın.
Temizlendikleri vakit, Allah'ın size
emrettiği yerden onlara yaklaşın.
Şunu iyi bilin ki, Allah tövbe
edenleri de sever, temizlenenleri
de sever.” (Bakara, 2/222)

Ayrıca hayızlı ve nifaslı kadınların bu


durumları son bulunca yıkanmaları lazım
geldiğini bildiren pek çok hadis vardır. Bu
ayetin tefsirlerine ve hadis kaynaklarında
belirtilmiştir. (Bu hadis ve rivayetler için
bakınız: Buhari Hayz bölümü; Müslim,
Hayz Bölümü; İbni Kesir, Tefsir ilgili
ayetin tefsiri)

Ayrıca Peygamberimizin (asm) ve sahabe


hanımlarının uygulamaları da ayrı birer
delildir.

Kadınlar, gerek hayızlı günlerinde,


gerekse lohusalık müddeti içinde
kılamadıkları namazları kaza
etmezler. Cenab-ı Hak bir lütuf ve
kolaylık olarak kadınların bugünlerdeki
namaz borçlarını affetmiştir. Çünkü Allah
kullarına kolaylık ister, zorluk istemez.
Oysa kadın ortalama olarak ayda bir
hafta âdet görmekte ve bu durum yılda
üç ayı bulmaktadır. Yılda üç aylık kaza
namazı ise insana ağır gelir. Bu hususta
Hazret-i Âişe (ra) validemiz şu hadisi
rivayet ediyor:

Bir kadın Hz. Âişe’ye sordu:

“Hayızlı kadının hayızdan


temizlendikten sonra hayız
zamanında kılamadığı namazları
kaza etmesi gerekir mi?”

Hz. Âişe şöyle cevap verir:

“Sen Haruriyye misin


(Haricilerden misin?). Biz
Peygamberin (a.s.m.) yanında
hayız âdetini görürdük, sonra
temizlenince guslederdik.
Peygamber (a.s.m.) namazı kaza
etmemizi bize emretmezdi.” (İbni
Mâce, Taharet: 119)

Fakat oruç böyle değil, Ramazan orucu


yılda bir ay olduğundan daha sonra bir
hafta, on gün oruç kazasını yapmak pek o
kadar zor gelmez.

Hayız ve nifas hâlindeki kadından her


türlü namaz mükellefiyeti düşer.

Kadınlar hayız-nifas hâlinde oldukları


müddet zarfında, namaz kılmaları
kendilerine haram olur. Hayız ve nifas
hâlinde iken kılamadıkları bu namazları;
kadınlar sonradan kaza etmek
mecburiyetinde de değillerdir.

Cenâb-ı Hak, fazl ve kereminden onları


böyle bir mükellefiyetten afvetmiştir.
İslâm dîni gerçekten kolaylık dînidir.
Hayız ve nifaslı kadınların namaz
borçları hakkındaki hükmünde de, bu
kolaylık prensibini apaçık görmekteyiz.

Çünkü, hayız hâli kadınların her ay


mübtelâ oldukları ve bir haftaya yakın
zamanlarını meşgul eden eziyetli bir
durumdur. Bu arada pek çok vakit
namazlarını da kılamamış haldedirler.
Kadının devamlı olarak kocasının ve
çocuklarının hizmeti yanısıra, evinin
temizlik ve bakımıyla da uğraştığı
malûmdur. Bu durumda olan bir kadının,
mecburen terkettiği pek çok vakit
namazlarını sonradan kaza etmek
zorunda kalmasının, ona ne derece ağır
ve zahmetli geleceği apaçık
meydandadır.

Nifas hâli için de durum aynıdır; yirmi


gün, otuz gün, hattâ kırk gün namazını
terketmek zorunda kalan bir kadının,
bütün bu birikmiş namazları kaza
edebilmesi ne kadar meşakkatli olacağı
bedihîdir. İşte, âlemlere rahmet olan
İslâmiyet, büyük bir kolaylık olarak,
kadınların, hayız ve nifas hâlinde iken
kılamadıkları bütün namazları
afvetmiştir.

Hayız ve nifas hâlindeki kadınların


namaz kılmaları haram olmakla birlikte,
tesbih, zikir ve duada bulunmaları
câizdir. Hattâ hayız ve nifas hâlindeki bir
kadının, mümkün ise ve vakti de müsait
ise, her namaz vaktinde abdest alıp, bir
vakit namaz kılacak kadar kıbleye karşı
yönelerek oturması, bu süre içinde,
tesbih, tevhid ve tehlil ile meşgul olması
müstehab bile görülmüştür.

Bu şekilde o, hem Rabbini unutmamış ve


ibadet zevkini kaçırmamış; hem de
Allah'a ibadet hususunda -elinden
gelseydi- ne derece arzu ve iştiyak içinde
olduğunu da göstermiş olur. Bu güzel ve
temiz niyeti sebebiyle, o kadına
hayatında en güzel ve en feyizli kıldığı
namazın sevabı yazılacağı rivâyetlerden
anlaşılmaktadır. (İbn Abidin, Menhelü’l-
vâridîn min bihâri’l-feyz ale’z-Zuhri’l-
müteehhilîn fî mesâili’l-hayz)

Hayız-nifas hâlindeki kadınlara,


namaz kılmak gibi oruç tutmak da
haramdır. Ancak namazdan farklı
olarak, tutamadıkları günleri,
temizlendikten sonra kaza etmeleri
gerekmektedir. Çünkü, oruç, namaz gibi
devamlı olmayıp senede bir ay
olduğundan, kadınların tutamadıkları
birkaç günlük oruç borçlarını sonradan
kaza etmeleri, onlara pek fazla bir
zahmet ve meşakkat yüklemez. Bu
bakımdan namaz borçları afvedildiği
halde, oruç borcu baki kalmış, sonradan
kazası istenmiştir. Âişe validemiz bu
hususta şöyle buyurmuşlardır:

"Bize hayız ve nifas hâlleri


geldiğinde, Hz. Resûlüllah (asm)
tutmadığımız oruçlarımızı kazâ
etmemizi emir buyururlardı.
Kılmadığımız namazların ise kaza
edilmesini emretmezlerdi." (bk.
Neylü'l-Evtar, 1, 279-280; Sübülü's-
Selam, 1, 105)

Hayız-nifas hâlinde olan kadının


kocası ile cinsî münasebette
bulunması da haramdır. Bu halde
yapılan bir cinsî birleşme, büyük
günahlardan (günâh-ı kebâir) sayılmıştır.
Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyurulur:

"Sana kadınların hayız (âdet)


hallerini de soruyorlar. De ki: O
(hayız) bir ezâdır. Binaenaleyh siz
hayız hâlinde kadınlardan çekilin.
Temizleninceye kadar onlara
yanaşmayın." (Bakara, 2/222).

Âyette geçen kadınlara yaklaşmama


emrinin ne mânâ ifade ettiğini Enes'den
(ra) rivâyet edilen bir hadîs-i şerîf şu
şekilde açıklamaktadır:

"Yahudiler kadın hayız gördüğü vakit


onlarla birlikte yeyip içmezlerdi.
Peygamber (asm) ise bu hususta:
"Her şeyi yapın, yalnız cinsî
münasebet müstesna..."
buyurdular." (bk. Müslim, Hayz 16;
Nesaî, Tahâret, 18)

Hayız-nifas hâlinde iken kadınla cinsî


temasda bulunmak dinî yönden olduğu
gibi, tıbbî yönden de çok mahzurludur.
Kadın bu hallerde hasta hükmündedir.
Son derece itinalı bir bakıma ve temizliğe
muhtaçtır. Yorulmaktan büyük ölçüde
kaçınmalı, mümkün mertebe istirahat
halinde olmalıdır.

Ayrıca hayızlı kadının dışarı yaydığı ağır


koku, erkeği kadından tiksindirmeğe de
sebeb olabilir. Bu bakımdan bu nazik
dönemde yapılacak cinsî münasebetler,
kocayı hanımından tiksindirip
soğutabileceği gibi, pek çok kadın
hastalıklarına da sebebiyet verebilir.

Meselâ: Bugün Avrupa'da kadınlarda çok


sık görülen rahim kanserlerinin mühim
bir sebebi de, ay hâlinde kadınların
kocalarıyla cinsî münasebette bulunmaya
devam etmeleri olarak tesbit edilmiştir.
Bir erkeğin hayız hâlinde olan hanımına
yaklaşması haram olduğu gibi, kadının
ona boyun eğmesi de haramdır. Eğer,
karı-koca bu halde iken, cinsî
münasebette bulunurlarsa, her ikisinin
de tövbe ve istiğfar etmeleri gerekir.
Ayrıca bir veya yarım dinar miktarında
altın veya onun bedelini de fakirlere
sadaka olarak vermelidirler. [Bir dinar,
bir miskal (4 gr.) ağırlığında bulunan altın
sikkedir].

Hayız hâlinde olan kadından yatağını


ayırmak câiz değildir. Bu tarz davranış,
Yahudilerin mezhebidir. Yahudiler ay
hâlindeki kadından yataklarını
ayırdıkları gibi; onlarla yanyana oturmaz,
beraber yemek bile yemezlerdi.
Silindikleri havluları bile ayırırlardı.
İslâmiyet bu haksız ve bâtıl âdeti
kaldırmış, ay hâlindeki kadınla yatmayı,
pişirdiği yemeği yemeyi, aynı havluya el,
yüz silmeyi mekruh dahi saymamıştır.

Hazret-i Âişe vâlidemiz şöyle buyurur:

"Ben hayızlı iken Nebî (asm)


mübarek başını kucağıma yaslar,
sonra Kur'an okurdu." (Buhârî,
Hayz, 2, 3; Nesâî, Tahâret, 173, 174)

Diğer bir rivâyet:

"Âdetli iken, kemikli eti ısırır,


sonra O'na verirdim. Alır ve benim
ısırdığım yerden ısırırdı. Yine
âdetli iken su içtiğim kabı O'na
verirdim, alır ve ağzını benim
ağzımı koyduğum yere koyar ve
içerdi." (Müslim, Hayz, 14)

Bu hadîslerden anlaşılıyor ki, hayız


hâlindeki kadınlar necis (pis) değillerdir.
Nifas hâlinde olanlar da böyledir. Bu
haller sadece birer hadestir. Yani bâzı
dinî mükellefiyetleri ifaya mâni şer'î birer
kirlilik hâlidir. Yoksa neces, yani, hakikî
pislik hâli asla söz konusu değildir.

Selam ve dua ile...


Sorularla İslamiyet

Yazar:
Sorularla İslamiyet

Kategori:
Kadın

Kadın konusunda en çok merak edilenler

Okunma sayısı : 100.000+

 BENZER SORULAR

Cuma namazı kılınan ve minberi olan


mescide kadınlar hayızlıyken girebilir mi?

Hayız ve Nifasla İlgili Hükümler:

Kadınlara Mahsus Haller

Şafi mezhebine göre kadınlara özel haller ile


ilgili hükümler nelerdir?

HAYIZ

Şafii mezhebine göre hayız, nifas (lohusalık)


ve istihaze halleri ile ilgili hükümler
nelerdir? Şafi mezhebinde aynı toprakla kaç
defa teyemmüm yapılır?

I. Farz olan gusüller:

Adet döneminde olan bir kadın, abdest


aldıktan sonra yarım saat içinde namaz
kılabilir mi?

Adetli veya lohusa kadının dinen


yapamayacağı şeyler nelerdir? Kadının adet
döneminde tırnak ve saç kesmesi
yasaklanmış mıdır?..

Hayızlı kadın Kur'an okuyabilir mi?

Fıkıh İman Esasları İnsan İslam


Metafizik Muhtelif Yaratılış
Bilimin dilinden yaratılış
Sevgililer Sevgilisi Peygamberimiz (asm)
Fıkıh Ansiklopedisi Muhtelif Hutbeler
İlmihaller İslam Ansiklopedisi
EN ÇOK OKUNAN SORULAR ►

You might also like