Professional Documents
Culture Documents
Göçmen Kaçakçılığı Suçuna Ilişkin Kararlar
Göçmen Kaçakçılığı Suçuna Ilişkin Kararlar
KARAR II.
Yargıtay 18. CD.’nin 29.3.2017 tarihli ve 2017/980 E., 2017/3450 K. sayılı kararı:
“Göçmen kaçakçılığı suçunun niteliği ve korunan hukuki yararı dikkate alındığında,
göçmenlerin suçun yasal mağduru olmaması ve suçun konusunu oluşturmaları nedeniyle
sanıklar A, B, C, D, E ile F hakkında farklı tarihlerde gerçekleştirdikleri göçmen kaçakçılığı
eylemlerinden dolayı ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, sanıkların aynı suç işleme kastı
ile farklı zamanlarda birden fazla kez bu suçu işledikleri kabul edilerek TCK'nın 79/1-a
maddesi uyarınca belirlenen temel cezada, TCK'nın 43. maddesi uyarınca artırım yapılarak
eksik ceza tayin edilmiş ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,...”
Soru 1. Suçun bir unsuru olarak “mağdur” kavramının ne anlama geldiğini göz önünde
bulundurarak göçmen kaçakçılığı suçunun mağdurunu belirleyiniz.
Soru 2. Bu çerçevede yukarıda verilen kararları da göz önünde bulundurarak göçmen
kaçakçılığı suçunun mağdurunu tespit ediniz.
KARAR III.
YCGK’nın 05.04.2011 tarihli ve 2010/8-204 E., 2011/39 K. sayılı kararı: “Sanığın,
Yunanistan'a gitmek üzere ülkemize yasa dışı yollardan giren Pakistan uyruklu 14 göçmeni,
İstanbul İli Eminönü İlçesinde kendisine ait evde maddi menfaat karşılığı barındırdığı ve
9.11.2008 tarihinde kolluk görevlilerince bu göçmenler ile kendilerine yiyecek getirmekte
olan sanığın yakalandığı anlaşılmaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 25.12.2007 gün ve
149-277, 05.02.2008 gün ve 234-16, 15.4.2008 gün ve 33-83 ile 10.2.2009 gün ve 221-20
Sayılı kararlarında da açıklandığı üzere;...Seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenen
göçmen kaçakçılığı suçu, yasa maddesinde öngörülen; göçmenin yasal olmayan yollardan,
"ülkeye sokulması", "ülkede kalmasına imkan sağlanması" ya da "yurt dışına çıkartılmasına
imkan sağlanması" suretiyle işlenebilmektedir. Bu seçimlik hareketlerden, "yurt dışına
çıkmaya imkan sağlama" bakımından netice, ülke karasuları, hava sahası veya kara
sınırlarının dışına çıkılmasıyla gerçekleşmektedir. Bu koşullar gerçekleşmedikçe, eylemin
kalkışma aşamasında kaldığının kabulü zorunludur. Yasal olmayan yollardan yurt dışına
çıkartılmak istenen bir göçmenin, bu amacın gerçekleştirilmesi için geçici olarak bir evde,
otelde vb... saklanması eylemi, "yasal olmayan yollardan ülkede kalmaya imkan sağlama"
şeklindeki seçimlik hareketi değil, "göçmenin yurt dışına çıkartılmasına imkan sağlanması"
biçimindeki seçimlik hareketin kapsamında değerlendirilmelidir. "Ülkede kalmaya imkan
sağlama", başka bir ülkeye gitme amacı bulunmayan ve ülkemizde sürekli olarak kalmak
isteyen göçmenlerin yasal olmayan yollardan ülkede kalmalarına imkan sağlamaya yöneliktir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Somut olayda, amaçları
yasal olmayan yollardan Yunanistan'a geçmek olan ve bunun için ülkemizde bulunan
göçmenler, Türk kara sınırları içerisinde İstanbul İli Eminönü İlçesinde yakalandıklarına göre,
göçmen kaçakçılığı suçu kalkışma aşamasında kalmıştır.Bu itibarla, olayda sanığın eylemini
hatalı bir şekilde "göçmenlerin ülkede kalmasına imkan sağlama" olarak kabul eden ve suçun
tamamlandığı gerekçesiyle kalkışmaya ilişkin hükmü uygulamayan yerel mahkeme direnme
hükmünde isabet bulunmadığından bozulmasına karar verilmelidir.
KARAR IV.
Y. 9. CD.’nin 26.02.2013 tarihli ve 2012/5789 E., 2013/3031 K. sayılı kararı: “TCK’nın
79. maddesinde düzenlenen göçmen kaçakçılığı suçunun oluşabilmesi için failin yasal
olmayan yollardan bir yabancıyı ülkeye sokması ya da yabancının ülkede kalmasına veya
Türk vatandaşı ya da yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağlamasının gerektiği, Somut
olayda; Sanığın dosya kapsamına uygun iddia ve kabul edilen eyleminin Yunanistan’dan
aldığı yabancı uyruklu şahısları yasal olmayan yollardan Avrupa’nın diğer ülkelerine
götürmekten ibaret eyleminin, TCK’nın 79. maddesinde düzenlenen göçmen kaçakçılığı
suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden, sanığın beraatı yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan,
hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 26.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar
verildi.”
Soru 3. Yukarıdaki kararda yapılan tartışmaları ve varılan sonuçları da göz önünde
bulundurarak, göçmen kaçakçılığı suçunun seçimlik hareketlerinin neler olduğunu ve bunların
birbirinden ne şekilde ayırt edilebileceğini açıklayınız.
Soru 4. Bu suçun yurt dışında işlenmesi halinde faillerin Türkiye’de cezalandırılıp
cezalandırılamayacağını suçun kanuni tanımını, Türkiye’nin taraf olduğu konuya ilişkin
uluslararası sözleşmeleri ve Yargıtay’ın yukarıda zikredilen kararını da dikkate alarak
açıklayınız.
KARAR V.
Y. 12. CD.’nin 04.06.2020 tarihli ve 2020/843 E., ve 2020/3054 K. sayılı kararı: “Olay
tarihinde, 19:00 ile 20:00 saat aralığında, tahmini olarak 2 metre dalga yüksekliği olan Eğri
Limanı'nın 4-5 mil güneyinde ve kıyıdan yaklaşık 3,5 mil açıklarında, olumsuz hava
koşullarına rağmen sanığın, doğrudan veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek
maksadıyla yasal olmayan yollardan 16 yabancı uyruklu şahsı Yunanistan’a götürmek üzere,
açık kimlikleri tespit edilemeyen ve hakkında Karaburun Cumhuriyet Başsavcılığının
2017/553 sayısında ayrı soruşturma yürütülen ... ile anlaştığı, sanığın kullandığı yaklaşık 6-7
metre boyunda, 2-3 metre eninde, tekne adı yazmayan, seri numarası ACN 097 370 100 olan,
150 BHP gücünde, ''Evinrude'' marka, dıştan takma motora sahip, beyaz renkli, 5 ya da 6 kişi
kapasitesi olan fiber tekne ile yabancı uyruklu şahısları Ildırı ve Karareis civarından aldığı,
seyir sırasında kapasitesinin üzerinde insan taşınması ve olumsuz hava koşulları nedeniyle su
alan teknenin, motorunun stop etmesi neticesinde alabora olduğu, teknede bulunan 9 kişinin
sağ kurtarıldığı, 5’i çocuk 2’si kadın olmak üzere 7 yabancı uyruklu göçmenin ise suda
boğularak öldüğü, teknenin alabora olması sırasında sanığın tekneden atlayarak yüzmek
suretiyle en yakın karaya ulaşarak kurtulduğu, olaya müdahale eden görevli tanıkların,
ölenlerde can yeleğinin olmadığını; sağ kurtulan göçmenlerin ise soruşturma aşamasında
verdikleri ifadelerde, sanığın seyir sırasında görevliler tarafından fark edilmemek için can
yeleklerini giymelerine izin vermediğini, bütün can yeleklerini gemideki sandığın içine
koyarak mağdurlar tarafından can yeleklerinin alınmasına engel olduğunu ve geminin batması
sırasında can yeleklerini giydiklerini beyan ettikleri olayda; dosyada mevcut 04.04.2018
tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere; tekne ile kapasitesinin üzerinde insan taşındığı,
azalan borda yüksekliği nedeniyle dalgaların ve sebep olduğu serpintilerin teknenin içerisine
kolaylıkla girebildiği, dalgaların tekneye ve dıştan takma motoruna hücum etmesi neticesinde
motorun su almak suretiyle stop etmesi sonucunda, dalgaların etkisinden kurtularak geri
dönmeye yarayacak olan yegane gücün, yani motor gücünün de ortadan kalktığı ve bunun
sonucunda tekne içerisine girmeye devam eden dalgaların sebep olduğu sular ve içerisindeki
insanların etkisiyle teknenin alabora olmasının kaçınılmaz hale geldiği, tüm bu hususlar göz
önüne alındığında; sanığın, kapasitesinin çok üzerinde insan taşıdığı teknenin, rüzgar
sebebiyle yüksekliği iki metreye varan dalgalara maruz kaldığı bir ortamda,
mağdur göçmenlerin can yeleklerini giymelerine engel olmak suretiyle, teknenin batması
ve göçmenlerin ölmesi şeklindeki muhtemel neticeyi öngörmesine ve ne olursa olsun böyle
bir neticeyi meydana getirecek harekette bulunmamakla yükümlü olmasına rağmen,
gerçekleşmesini istemediği ancak gerçekleşmesinin muhtemel olduğunu bildiği neticenin
gerçekleşmesine kayıtsız kalıp hareketini sürdürmek suretiyle neticeyi kabullendiği ve sanık
hakkında olası kastla öldürme suçunun unsurlarının oluştuğu olaya ilişkin;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma
sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık
müdafinin; sanık tarafından gerekli dikkat ve özenin gösterildiğine ilişkin temyiz itirazlarının
reddiyle, usul ve Kanuna uygun bulunan İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.02.2020 tarihli
ve 2019/314 Esas, 2020/32 Karar sayılı mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz
isteminin isteme uygun olarak 5271 sayılı CMK.nın 302/1. maddesi uyarınca ESASTAN
REDDİNE; 5271 sayılı CMK'nın 7165 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8. maddesi ile değişik 304/1. maddesi uyarınca,
dosyanın gereği için İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesine iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı'na GÖNDERİLMESİNE; 04.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”