Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 3

Tarih ve Müzecilik Sunum Metni

Okan Çakır/Tarih

Gertrude Margaret Lowthian Bell

Gertrude Bell, 20. yüzyılın başlarında dünya tarihinde önemli bir figür olarak
tanınmaktadır. Bell, Arap dünyasında etkili olan bir İngiliz gizli servis görevlisi olarak
bilinir ve Birinci Dünya Savaşı sırasında Orta Doğu'da çalışmalar yapmıştır. Bell, politik
çalışmalarının yanı sıra tarih ve arkeoloji alanında da önemli katkılar yapmıştır. Gertrude
Bell seyahatlerini Dünyayı iki kez dolaşarak gerçekleştirmiştir. Bu seyahatler sırasında
arkeolojik kazılar yapmış, tarihi eserlerin envanterini çıkarmış ve bunları fotoğraflamıştır.
Bell, ayrıca gittiği yerlerde günlükler tutmuş ve ailesine yazdığı mektuplarla yaşadıklarını
anlatmıştır. Bu günlükler ve mektuplar, günümüzde tarihî birer belge olarak kullanılmakta
ve o döneme dair bilgiler sunmaktadır. Asıl adı Gertrude Margaret Lowthian Bell olan
Gertrude Bell 14 Haziran 1868’de İngiltere’nin Durham şehrinde dünyaya gelmiştir. Ailesi,
üç nesildir İngiltere’nin üst sınıfında yer alan varlıklı bir aile olmasına rağmen kendisi
İngiliz toplumundaki bu seçkin çevrenin dışında kalmıştır. Üç yaşındayken annesini
kaybeden Bell’i üvey annesi büyütmüştür. Bir sanayici olan ve o dönemde diplomatik
bağlantıları kuvvetli olan babası Sir Hugh Bell kızına bu yüzden hep özel bir ilgi
göstermiştir. Küçük yaşta tutmaya başladığı günlüklerden ve yazmış olduğu mektuplardan
çocukluğunu özel eğitimler alarak geçirdiği anlaşılmaktadır. Piyano dersleri, dans dersleri
ve dil dersleri almıştır. Oxford Üniversitesi’ne girmeyi ve modern tarih bölümünü birinci
sınıf derece ile bitiren ilk kadın olmayı başarmıştır. Bell’in bununla beraber birçok meziyeti
daha vardır. İlk mesleği dağcılıktır. İsviçre’nin Alplerine tırmanan ve ardında Gertrude
Zirvesi’ni bırakan bir dağcı olma özelliği vardır. Sekiz dil bilen bir dil bilimci, Türkiye,
Suriye ve Irak’ta kazılar yapan bir arkeolog, gezdiği bütün yerlerin fotoğraflarını çeken bir
fotoğrafçı, iki kez dünyayı dolaşan bir seyyah, Ortadoğu uzmanı, İngiliz devletinin çıkarları
için çalışan bir ajan İranlı şair Hafız’ın Divan’ını İngilizce’ye çeviren bir edebiyatçı olma
gibi tüm bu vasıfları kendisinde toplayabilmiştir. 1892 yılında İran’da bir İngiliz bakan olan
dayısı Sir Frank Lascelles’in yanına giden Gertrude Bell burada elçiliğin sekreteri Henry
Cadogan ile tanışmış ve âşık olmuştur. Fakat babası, Cadogan’ı araştırmış ve onun bir
kumarbaz olduğunu öğrenince Gertrude’nin bu ilişkisine onay vermemiştir. Bundan yıllar
sonra ise esas âşık olduğu ve unutamadığı evli olan yüzbaşı Doughty Wylie ile tanışacak ve
Wylie Gelibolu’da hayatını kaybedecektir. Kimilerine göre ise bu durum Gertrude Bell’in
Osmanlı Devleti’ne düşman olmasının sebebi olarak gösterilmektedir (Aşkı uğruna
Osmanlı’yı bitiren kadın: Gertrude Bell diye daha sonraları haber başlıkları atılmıştır.
Doughty Wylie’nin ölümünden sonra Bell, Orta Doğu’ya kalıcı olarak yerleşmiştir. Gertude
Bell ile Araplar arasında sıkı bir bağ oluşmuştur ve 1915’te Lawrence ile birlikte Kahire’de
bulunan İngilizler’in Arap Bürosuna katılmıştır. Tarihte Irak’ın kurucu anası, Irak’ın
sınırlarını çizen kadın olarak anılmaktadır. TRT’nin hazırlamış olduğu Tarihin İzinde isimli
programda Gertrude Bell belgeseline yer verilmiştir ve Lawrence’ın hocası olan Bell’in o
dönemde siyasi ve diplomatik anlamda İngiltere’yi yönetenlerden bile daha öngörülü
olduğu belirtilmiştir 2015 yılı Amerikan yapımı Queen of the Desert (Çöl Kraliçesi) isimli
filmde Gertrude Bell’in hayatı anlatılmaktadır ve Bell, filmde Orta Doğu’da kralları
belirleyen çölün taçsız kraliçesi olarak tanıtılmaktadır.

1899 Yılı Anadolu Gezileri

Gertrude Bell, ilk olarak gezilerine 1893 yılında Romanya’dan başlamış 1899 yılına
kadar Fransa, İtalya, İsviçre, Almanya ve İngiltere gibi Avrupa’nın çeşitli yerlerini
dolaşmıştır. Buralarda ziyaret ettiği katedraller, manastırlar, kaleler, antik kentler ve
müzelerden günlüklerinde söz etmektedir. İkinci kez seyahate çıkışı ise 1902-1903 yılları
arasındadır. Bell’in Türkiye’ye ilk kez gelişi 1 Mayıs 1899 tarihine rastlamaktadır. İlk olarak
Çanakkale’ye gelmiştir. Burada, “Minareleri ve örtülü kadınları tekrar görmekten
memnunum. Deniz boyu saatlerce gittikten sonra dik bir tepeye tırmandık, yol çok kötüydü.
Bizimle beraber atlı bir asker ve bir zaptiye vardı. Tepenin üzerinden Çanakkale Boğazı ile
Gökçeada’yı ve ötesindeki Semadirek’i, sonrasında Ilium ve Bozcaada’nın ötesindeki Truva
düzlüğünü gördüm.” şeklinde ifadeleri bulunmaktadır. Truva Antik Kenti’ni gezmiş burada
akropolün harabelerle kaplı olduğunu söylemiş, ikinci şehirden ve kare Roma duvarlarından
bahsetmiştir. “Kazıların derinliğini göstermek için harabelerin üzerinde, atık topraklardan
oluşan küçük tepecikler yükseliyor; sanki Ilium’un tepesiz kuleleriymiş gibi görünüyorlar.”
diyerek bir betimleme yapmıştır. Ertesi günü 2 Mayıs’ta Bell, Menderes Nehri’ne
gittiğinden bahsetmektedir. Aynı zamanda fotoğraflarından anlaşıldığı üzere Bell’in bu
gezisinde İzmir ve Efes’e geldiği de görülmektedir.

Arkeolojik kazılarıyla tanınan Bell, birçok önemli alanda çalışmalar yapmıştır.


Özellikle Konya'da gerçekleştirdiği kazılar, arkeoloji dünyasında büyük yankı
uyandırmıştır. Bell, Konya'daki Binbir Kilise olarak bilinen kiliseyi keşfetmiş ve bu alanda
kazı çalışmalarına katılmıştır. Bu çalışma, Kilise'nin tarihi ve kültürel önemini ortaya
koymuş ve bölgenin arkeolojik haritasının çıkarılmasına yardımcı olmuştur. Ayrıca Sille ve
Meram'da da gözlemler yapmış ve bu gözlemleri "Notes on a Journey through Cilicia and
Lycaonia" adıyla Revue Archeoîogigue'de yayınlamıştır.

Bell'in arkeolojik çalışmaları, sadece belgelenme ve keşif amaçlı yapılmamıştır.


Bunun yanı sıra, Bell'in bu çalışmaları, bölgedeki kültürel mirasın korunmasına ve yerel
halka katkı sağlamaya yöneliktir. Bell, kazılar sırasında yerel halkı eğitmiş ve kültürel
değerlere sahip çıkmalarını teşvik etmiştir. Ayrıca, yapılan kazılar ve belgelenme
çalışmaları, bölgedeki turizm potansiyelini artırmış ve ekonomik gelişmeye katkı
sağlamıştır. Bell'in arkeolojik çalışmaları, aynı zamanda politik bir amaca da hizmet
etmektedir. Bell, birinci dünya savaşı sırasında Orta Doğu'da çalışmalar yapmış ve stratejik
öneme sahip bölgelerin tespitine katkıda bulunmuştur. Özellikle petrol bölgelerini kontrol
altına almak ve bölgedeki siyasi haritayı çizmek amacıyla arkeolojiye dayalı istihbarat
bilgileri kullanmıştır.

Bell'in politik çalışmaları da dikkate değerdir. Birinci Dünya Savaşı sırasında Bell,
Orta Doğu'daki kabilelerle iş birliği yaparak Osmanlı İmparatorluğu'na karşı mücadele
etmeye başlamıştır. Ayrıca petrol bölgelerini kontrol altına almak amacıyla Irak'ın politik
haritasını çizmiştir. Gertrude Bell'in çalışmaları, Arap dünyasında büyük etki yaratmıştır.
Bell'in becerileri ve katkıları, bölgenin milliyetçilik hareketlerinde önemli bir rol oynamıştır.
Bugün Arap ülkelerinde okullarda, ders kitaplarında "Arap Uyanışı" olarak adlandırılan bu
döneme katkılarından dolayı Gertrude Bell bir kahraman olarak tanıtılmaktadır. Sonuç
olarak, Gertrude Bell'in tarih ve arkeoloji alanındaki çalışmaları büyük öneme sahiptir.
Bell'in seyahatleri, kazıları, günlükleri ve mektupları, Arap dünyasının tarihini anlamada ve
bugünün araştırmalarına temel oluşturmada büyük bir kaynaktır. Bell'in mirası hala devam
etmekte ve çalışmaları gelecekteki araştırmalara ilham kaynağı olmaya devam etmektedir.

You might also like