Ozbek Nadir Istisna Hali Devletsiz Abdul

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 8

“İSTİSNA HALİ”: “DEVLETSİZ”,

“ABDÜLHAMİDSİZ”
OSMANLI-TÜRKİYE TARİHİ
DOSYA

YAZMANIN İMKA^ NLARI


nadir özbek
Devlet kavramının ve II. Abdülhamid soyutlamasının, son dönem Osmanlı politik
pratiğini bütün teferruatıyla inceleme ve açığa çıkarma imkânını sınırladığı
fikrindeyim. Alternatif bir tarih tahayyülünün öncelikle söz konusu soyut
ikamelerden kurtulup, tarihsel momentleri somut tarihsel aktörlerin karşılıklı
konumlanışları ve ilişkileri olarak, toplumsal hayatın her zerresinde cereyan eden
eşitsizlik ilişkileri ve bu eşitsizlikleri yeniden üretme stratejileri olarak incelemesi
gerektiğini düşünüyorum. Son dönem Osmanlı tarihini devletsiz ve Abdülhamidsiz
yazmanın kavramsal-politik olanaklarını yaratmak zorundayız.

İşçi sınıfı
meskenleri, 2004 yılında TALİD dergisinin daveti rih dergisinin daveti üzerine Abdül- dönüşümler Osmanlı-Türkiye tarih-
İstanbul, 1906 üzerine II. Abdülhamid Dönemi ta- hamid dönemi tarihçiliğini yeniden çiliğini, özel olarak da II. Abdülhamid
Alan Duben ve Cem rihçiliği üzerine bir değerlendirme değerlendiriyorum. Söz konusu süre dönemi tarihçiliğini nasıl etkiledi?
Behar. İstanbul
Haneleri (İstanbul: yazısı kaleme almıştım.1 Aradan on zarfında dünya ve Türkiye siyasetin-
İletişim Yayınları,
1996) beş yıl geçti; bugün, Toplumsal Ta- de ne gibi dönüşümler yaşandı? Bu 11 Eylül sonrası süreç ve Irak Savaşı
Amerikan siyasetinin emperyal ni-
teliklerini iyice belirginleştirirken,
Avrupa alternatif demokratik bir
medeniyet olarak tahayyül edilmiş
ve bu modelin Türkiye’nin siyasi is-
tikametine yön vermesi beklenmişti.2
Avrupa’nın sömürgeci savaşlar, soy-
kırım, ırkçılık ve yabancı düşmanlı-
ğıyla dolu yakın tarihi ve günümüzde
toplumsal adalet ve eşitlik vaadin-
den bütünüyle uzaklaşmış gerçekliği
görmezden gelinerek oluşturulan
hayali Avrupa modeline parlamenter
demokrasi, hukukun üstünlüğü, in-
san hakları gibi siyasal ilkelerin tem-
sili vasfı da yüklenmişti. Ancak bu il-
lüzyonların dağılması uzun sürmedi.

İçinde bulunduğumuz dönemi, ev-


rensel bir eğilim olarak, otoriter
46 devletçiliğin hakim hale geldiği, güç-
ler ayrımı ilkesinin bir kenara itildiği,
TOPLUMSAL TAR‹H 301 OCAK 2019
yasamanın yürütmeye tâbi kılındığı, yim demokratikleşme yönünde kısmi uzamın iki farklı yüzeyi veya bir sar- Kızanlık.
Şehrin Türk-
soyut ve evrensel hukuk normlarını sapmalar olmakla birlikte “istisna ha- kacın iki ucu olmaktan çok, Moebius Bulgar komitesi
temel alan bir yönetim tarzının ye- linin” Osmanlı-Türkiye tarihinin fark- şeridi metaforunda olduğu gibi aynı tarafından
rini keyfi nitelikli kanun hükmünde lı dönemlerinde siyasal rejimlerin ge- düzlemde yer alan bir ve aynı olgu idama mahkûm
edilen iki
kararnamelerle işleyen bir yönetim nel niteliği olduğunu ortaya koyuyor. olduklarını vurguluyor. başıbozuğun
tarzının aldığı, hukukun üstünlüğü Sanki Türkiye’nin tarihsel gerçekliği Pazar
caddesinde
fikrinin bütünüyle tasfiye edildiği, Benjamin’in Tarih Kavramı Üzerine Otoriterleşme eğilimi gösteren siya- asılması
liyakat ilkesinden uzaklaşmış himaye Tezler’deki ifadesiyle “‘olağanüstü si-anayasal rejimi politik mücade- Le Monde Illustré,
ve iltimasa dayanan idari-bürokra- halin’ istisna değil kural” olduğu tes- leyle demokratik bir eksene doğru 12 Mayıs 1877
tik bir yönetim tarzının yükseldiği, pitini doğruluyor.3 Benjamin’in söz kaydırabilir miyiz? Keyfi hukuk-dışı
siyasi temsilin imkânsız hale geldiği konusu tezlerinin 1930’ların olağa- güç ile hukukun üstünlüğü ilkesinin
ve kitle partilerinin geleneksel işlev- nüstü koşullarının etkisinde yazıldığı belirleyici olduğu rejimleri katego-
lerini yerine getirmekten uzaklaştığı düşünülebilir. Ancak 75 sene sonra rik olarak ayrıştırmak mümkün mü?
bir dönem, bir “istisna hali” dönemi Agamben de Benjamin’in tespitini E. P. Thompson’un 1970’lerin refah
olarak nitelemek mümkün. uzun dönemli tarihsel bir perspek- devleti kapitalizmi koşullarında ifa-
tiften ele alarak, istisna halinin mo- de ettiği üzere, hukukun üstünlüğü
Türkiye’nin içinde bulunduğu bu is- dern Avrupa toplumlarında siyase- ilkesi, bütün siyasal ve ideolojik de-
tisna hali II. Abdülhamid dönemini tin genel bir niteliği olduğu tespitini formasyonlarına rağmen, toplumsal
mi çağrıştırıyor? Ya da Balkan Sava- yapıyor. İstisna hali, yani hukuk yo- çelişkileri idare etme ve uzlaştırma
şı ve Birinci Dünya Savaşı yıllarının luyla hukukun dışına çıkmak, Birinci yönünde insanlığın tarihsel süreç
İttihatçı rejimini mi? Yoksa 1930’lu Dünya Savaşı’ndan, hatta Fransız içinde geliştirdiği paha biçilmez or-
yıllar erken Cumhuriyet döneminin Devrimi’nden bu yana kalıcı bir ni- tak kültürel değeri midir?5 Ya da, tam
tek parti diktatörlüğünü mü? 1950’li telik kazanıyor ve tedrici bir şekilde aksine, Agamben’in 2000’li yıllarda
yıllar Demokrat Parti iktidarının git- gelişerek temel yönetim paradigma- neoliberal kapitalizmin toplumsal
tikçe otoriterleşen yönetim tarzını sı haline geliyor.4 Daha da önemlisi eşitsizlikleri derinleştirdiği koşullar-
mı? Veya 1960, 1971, 1980 darbelerini Agamben, istisna halini tanımlamak da ileri sürdüğü üzere, yeni “saf” bir
takip eden askeri rejim dönemlerini için içerisi ve dışarısının birbirini dış- hukuk, ancak hukuk ve hukukla kir-
mi? Ya da Türkiye’nin en karanlık on lamadığı ancak birbiriyle hemhal ol- lenmiş siyasetin ortak uzamının dı-
yıllarından biri olan ve binlerle ifade duğu bir belirsizlik düzleminin gerekli şına çıkılarak, Benjamin’in ifadesiyle
edilen faili meçhul cinayetlerle taç- olduğunu vurguluyor. İstisna hali ile “gerçek bir olağanüstü hal yaratıla- 47
lanmış 1990’ları mı? Tarihsel dene- hukukun üstünlüğü durumlarının bir rak” mı olanaklı kılınabilir?6
DOSYA

Kumkapı
muhacir
mahallesi, 1870
Fotoğraf
Guillaume Berggren
Agamben’in hukuk devleti ile hukuk yeni biçimlerin keza önemli farklılık- ortaya çıkarmaya çalışacağım. Son
dışı gücün bir ve aynı belirsiz düz- lar içerdiği açıktır.8 olarak, Osmanlı-Türkiye tarihçiliğin-
lemde bulundukları fikrinin modern de devlet kavramı fetişizmiyle ilgili
devlet ve siyasete ilişkin ontolojik Bu soyut siyaset teorisi ve hukuk bir tartışma açarak, tarih yazımına
bir nitelik taşıdığı, oysa bu soru- felsefesi tartışmalarını Osmanlı-Tür- ilişkin günceli (her tarihsel momen-
nun tarihselleştirilmeyi gerektirdiği kiye veya II. Abdülhamid dönemi tin kendi güncelini) ve somut tarihsel
eleştirisi tarih disiplini mensupla- tarihçiliğine nasıl uyarlayabiliriz? aktörlerin ilişkilerini esas alan alter-
rınca ve liberal siyaset teorisinden Bu uyarlama ışığında Abdülhamid natif bir perspektife ilişkin öneriler-
esinlenen politik kesimlerce olumlu dönemi tarihçiliğine ilişkin eleştiri de bulunacağım.
karşılanabilir.7 Ancak, hukukla siya- ve alternatif perspektif önerilerimiz
set arasındaki belirsiz uzam kavram- neler olabilir? Aşağıda bu meseleyi I
sallaştırmasının tarihsel yaklaşımı birbirini tamamlayan üç açıdan de-
dışlamadığını, bilakis imkân dahili- ğerlendirmek istiyorum. Öncelikle Bugün Türkiye’de siyasi sistemin
ne getirdiğini söyleyebiliriz. 1880 ve Abdülhamid dönemi tarihiyle ilgili otoriter bir çizgiye yönelişinin II.
1890’larda Osmanlı hukuk rejiminin akademik çevrelerde belirginleş- Abdülhamid dönemi istibdat rejimi-
niteliği, hukukun içinde kalarak hu- meye başlayan ve eski Cumhuriyet ni anımsatıyor olması hiç de şaşır-
kukun dışına çıkan Abdülhamid reji- ideolojisiyle ortaklıklar taşıdığını tıcı değil. Neredeyse Benjaminci bir
mi ile 1910’lu yıllarda yine aynı anda düşündüğüm bazı yeni yaklaşımlara refleksle bir tehlike anında bir başka
hukukun hem içinde hem dışında kısaca değineceğim. Burada farklı ta- tehlike anını hatırlayıvermek kuş-
varlık gösteren İttihatçı rejim önemli rihsel momentler arasındaki ilişkiyi kusuz politik bir duyarlılığın ifade-
farklılıklar arz etmekteydi. Keza, 12 bir nedensellik ve süreklilik içinde si. Ancak bu iki farklı tehlike anının
Eylül askerî rejiminin hukuk içiliği ve ilerleyen kültürel veya siyasal aşkın birbiriyle ilişkisi nedir? Son yılların
hukuk dışılığıyla, günümüz siyasi re- bir sürecin takvim-zaman üzerindeki II. Abdülhamid dönemine ilişkin en
jiminin hukuk içiliği ve hukuk dışılığı izleri olarak değerlendirmeyen bir kapsamlı çalışmasında François Ge-
arasında önemli farklar olduğu gibi. tarih perspektifine olan ihtiyaca vur- orgeon, Abdülhamid’in yaptıklarını
Amerikan hukuk rejiminin içinin bo- gu yapmak istiyorum. İkinci olarak, hem II. Mahmud’un devamı hem de
şalmakta olduğu yönündeki tespitler kendi araştırmalarımdan hareketle Mustafa Kemal Atatürk’ün haber-
hiç de yeni olmamakla birlikte, Bush Tanzimat ve II. Abdülhamid dönem- cisi olarak değerlendirmektedir.
döneminin “hukukun ihlali” yönün- lerinde hukuk devleti-hukuk dışı güç Georgeon’a göre Abdülhamid iki
deki gelişmeleriyle, Trump yöneti- ilişkisinin somut tezahürlerine ilişkin idare sistemini bir arada var etmiş-
48 minde hukuk ve siyaset ilişkisinin örnekler vererek teleolojik yakla- ti: geleneksel olan ve modern olan.
belirsiz ve bulanık düzlemde aldığı şımlardan kaçınmanın imkânlarını Geleneksel olan himaye ve iltimas,
TOPLUMSAL TAR‹H 301 OCAK 2019
modern olan ise yetkinlik ve liyakate elitlerinin hukukun üstünlüğü fikriy- ni bulmuş olan modernleşmeci Cum-
dayanıyordu. “Modernite biçimleri- le ilişkileri konusunda, daha nüanslı huriyet ideolojisinden Kemalizm’le
ni benimseyen bir idarenin yanın- bir yaklaşım ortaya koymakla birlik- bağını koparmış olması itibariyle
da, patrimonyalizm ve hısım akraba te, Selim Deringil de benzer fikirleri farklılaştığını söyleyebiliriz. Bilindi-
kayırmacılığı, yandaş kollamacılığı paylaşmaktadır. Deringil’e göre Tan- ği üzere Niyazi Berkes Tanzimat’la
(clientélisme) Ortadoğu’nun siyasi zimat reformcularının demokrasiyle başlayan batılılaşma/çağdaşlaşma
kültürü içinde serpilip gelişerek gü- ilgilendiklerini söylemek zordur. On- sürecinin II. Abdülhamid tarafından
nümüze dek ulaşmışlardır.”9 Modern ların gündeminde daha çok mutlakı- kesintiye uğratıldığını düşünüyordu.
ve geleneksel siyaset ayrımı ve gele- yetten (sultanic despotism) hukuki Tanzimat’la başlayan dönemi liberal
neksel ile modern arasındaki devi- otoriter bir rejime (legal authorita- anayasal bir yönetim zihniyetinin ge-
nimle ilerleyen tarih perspektifinin rian regime) geçiş vardır. Deringil lişimi olarak yorumlayan Şerif Mar-
problemlerini şimdilik bir kenara bu geçişin akamete uğramasının so- din, anayasanın askıya alındığı 1878
bırakalım. Georgeon’un Abdülhamid rumluluğunu yine Abdülhamid’in si- sonrası dönemi benzer bir şekilde
dönemini tarihselleştirmeye dönük yasetine bağlamaktadır.11 Noémi Lévy bu sürecin kesintiye uğraması olarak
bu çabasında, modernleşme paradig- 1876 sonrası süreçte örfi idarenin yorumlamıştı. Aslında hayli geniş bir
masından beslenen kültürcü bir yak- Osmanlı hukuk sistemine ve siyasi yelpazeye sahip söz konusu modern-
laşımın, kendi başına bir varlık ola- pratiğine yerleştiği ve İkinci Meşruti- leşmeci tarih anlatısına göre modern
rak tarih boyunca yaşama kabiliyeti yet döneminde bu eğilimin gelişerek anayasal hukuk devletinin oluşum
gösterebilen Ortadoğu veya Osmanlı kalıcı hale geldiği tespitini yaptığı süreci, bütün iniş çıkışlarıyla birlikte,
siyasi kültürü şeklindeki bir soyutla- çalışmasında, her ne kadar Tanzimat Abdülhamid’in devrilmesini mütea-
manın ne kadar kilit bir rol oynadığı dönemine bir gönderme yapmasa ve kiben İkinci Meşrutiyet ve Cumhu-
açıktır. Edhem Eldem ise eşitlik ve II. Abdülhamid’in şahsına kuruculuk riyet dönemlerinde devam etmişti.
adalet ilkelerine yabancı söz konusu vasfı atfetmese de, II. Abdülhamid Kemalizmle bağını koparmış yeni
geleneksel Osmanlı siyasal kültürü dönemini Türkiye’deki olağanüstü Sonderweg tezlerinde ise siyaset ve
kavramsallaştırmasını dışlamamakla hale mütemadiyen meyyal siyaset ve hukuk rejiminin otoriter niteliği ba-
birlikte, Türkiye siyasetindeki güncel hukuk rejiminin kurucu dönemi ola- kımından Abdülhamid döneminden
anomalilerin kaynakları bakımından rak nitelediğini söyleyebiliriz.12 günümüze sürekliliğin altı çizilmiş-
Abdülhamid’in şahsına daha büyük tir. Çağlar Keyder ise bir zamanlar
bir kuruculuk vasfı atfetmektedir. Belki de haksızlık yapmayı göze ala- Türkiye’nin politik sorunlarının kö-
Abdülhamid “… tedrici olarak … ken- rak kısaca özetlediğim bu yaklaşım- kenini daha da uzak bir geçmişte
di ‘paralel’ devletini kurmak uğru- larda yeni bir Türk Sonderweg (Özel/ Asya Tipi Üretim Tarzında, “devlet
na, oluşmaya başlamış olan modern Ayrı Yol) tezinin izleri mi var? Yani sınıflarının” hakimiyetindeki ceber-
devletin içini boşaltarak onu adeta günümüzün politik sorunlarının ne- rut devlet geleneğinde arıyordu. Ya
yıkmaya koyulmaktadır, bu amacın- denlerini bugünde değil de geçmişte da Feroz Ahmad’ın Türkiye’deki de-
da da büyük ölçüde başarı sağlamış- arayan bir özcü yaklaşımla mı karşı mokrasi sorunlarını Osmanlı döne- Balkan Savaşı,
Edirne’de
tır. Abdülhamid’in bugün hala payla- karşıyayız? Bu yeni tarih yorumu- minden veya özellikle İttihatçılıktan muharebe
şılamayan siyası mirası, maalesef bu nun, Niyazi Berkes’te ve hatta Şerif gelen askerî otoriter vesayet gelene- meydanı
içi boş devlet yapısını Türk siyasi ha- Mardin’de en kristalize olmuş ifadesi- ğinde araması gibi. Bizzat Keyder’in Library of Congress
yatının temel olgularından biri ola-
rak hayata geçirmiş olmasıdır. Bugün
yaşadığımız sorunların temelinin bu-
rada yattığını anladığımız takdirde,
siyasi ve toplumsal huzurun gereği
olan eşitlik, demokrasi ve hukuk dev-
leti kavramlarının oluşması ve otur-
ması büyük ölçüde kolaylaşacaktır.”10
Eldem’e göre Tanzimat döneminde
kısmen de olsa modern hukuk dev-
letinin temelleri atılmış, ancak Adül-
hamid dönemine gelindiğinde “yirmi
sene içinde kör topal da olsa ortaya
çıkmış olan eşitlikçi süreç bir anda
yok edilmiş ve kökünden kazınmıştır.
Abdülhamid kendine otokratik bir ik-
tidar zemini oluşturmayı başarmış ve
bunu yaparken de Tanzimat elitinin
oluşturmaya çalıştığı hukuk devletini 49
fiilen ortadan kaldırmıştır. Tanzimat
de ifade ettiği üzere 2000’lerde ge- bugünde o bugüne ait bir gerçeklik görüyoruz. Oysa aynı Cevdet Paşa,
leneksel devlet sınıfları iktidarlarını veya tarihsellik kazanan bir olgu ola- Bosna dönüşünde mülkî amir ola-
kaybetti, askerî vesayet son buldu; rak kavramsallaştırmanın modern- rak başına geçtiği Kozan Türkmen
ancak günümüzde Keyder’in beklen- leşme paradigmasından kurtulmanın boylarının yerleşik hayata ve Tan-
tisinin aksine istisna hali daha da de- yegâne imkânı olduğunu düşünüyo- zimat düzenine geçirilmelerini he-
rinleşti ve kalıcı hale geldi.13 rum. Benjamin’i takip ederek bugü- defleyen fırka-i ıslahiye operasyonu
nün geçmişle ilişkisini, yani alterna- sırasında padişah iradesine direnme
Türkiye’nin şu anki siyasi rejim so- tif bir tarih perspektifini, bir sürekli- eğilimi gösteren boylara karşı döne-
DOSYA

runlarının, güncel sosyal-politik iliş- lik ilişkisi olarak değil, tehlike anın- min en gelişmiş askerî teçhizatıyla
donatılmış birlikler aracılığıyla sis-
tematik bir şiddete başvurmaktan
kaçınmamıştır. Ma’rûzât ve Tezâkir
isimli eserlerinde Kozan dağlarında
Türkmen aşiretlerine karşı yürütü-
len askerî operasyonları, göçerlerin
kışlak köylerinin yakılmasını, büyük
hayvan sürülerinin telef edilmesi-
ni ve dağlara kaçan köylülerin ani
baskınlarla pusuya düşürülüp kat-
ledilmelerini güçlü bir edebi dille
anlatmıştır.15 Cevdet Paşa’nın dili,
kendisinin bu hukuk dışı gücün ic-
rasından ve ihtişamından büyük bir
keyif aldığını açıkça ve renkli bir
şekilde ortaya koymaktadır. Büyük
hukuk adamı Cevdet Paşa’nın yöne-
timindeki bu devlet şiddetinin izleri
Dadaloğlu destanlarına da yansımış-
“Halid Satım kiler içinde, yani dünya ekonomisiyle da geçmişten hatırlanan anekdotlar tır.16 Cevdet Paşa dahil dönemin Os-
(?) ve Mehmed eklemlenmiş ve her zerresinde eşit- olarak kurmak gerekir. İhtiyacımız manlı bürokratlarının siyasi esnek-
Nuri. İki
vatanperver sizlikler üreten neoliberal Türkiye olan farklı zamanların birbiri içinde liklerini başarı hanelerine yazılacak
kardeşler”. kapitalizminin topluma demokrasi, kaybolduğu zamansız bir anlatı değil, bir kabiliyet olarak nitelemek yerine,
Türkçesi gayet
kötü yazılmış adalet ve eşitlik sunmaktan yoksun her zamanın kendi tarihselliğine iti- hukukun üstünlüğü ile egemen güç
bir Meşrutiyet oluşuyla açıklanması yerine, Alman bar atfeden bir yaklaşımdır. olgularının bir ve aynı şey olduğunun
kartpostalı Sonderweg tezinin Nazi felaketini on somut görünümleri olarak değerlen-
İBB Atatürk Kitaplığı dokuzuncu yüzyılda Alman burjuvazi- II dirmenin daha isabetli olacağını dü-
sinin demokratik bir devrim gerçek- şünüyorum.
leştirememesiyle açıklaması gibi, II. Tanzimat dönemi bürokratlarının,
Adülhamid’in Tanzimat’ın sözde he- II. Abdülhamid döneminden fark- Tanzimat döneminden başka bir
deflediği hukuk devletinin gelişimini lı olarak, modern hukuk devletinin “anekdot” sunmak üzere anayasal
kesintiye uğratmasında aranmasını kurulması ve eşitlik ilkesinin hayata monarşi fikrinin en önemli temsilcisi
Türk Sonderweg tezinin yeni biçimi geçirilmesi yönünde küçümseneme- ve büyük reformcu sayılan Mustafa
olarak değerlendiriyorum.14 yecek adımlar attığı düşüncesine geri Reşid Paşa’nın kariyerine başvurabi-
dönersek, bu noktada on dokuzuncu liriz. Mustafa Reşid Paşa sadaretten
Kökleri geçmişten gelen gelenek- yüzyılın en önemli hukukçularından azledileceği 1852 yılına kadar geçen
lerin, kurumsal oluşumların, siyasi birisi olan ve dönemin birçok kanun sürede devrin en büyük Galata ban-
zihniyet ve kültürün bugünün siya- ve nizamnamesini bizzat kaleme al- kerlerinden Mıgırdıç Cezayirliyan’la
si oluşumları üzerinde hiç mi etkisi mış bulunan Ahmed Cevdet Paşa’nın birlikte büyük kamu ihalelerini kont-
yok? Kuşkusuz var, ancak bu etkiyi siyasi kariyerinden anekdotların rol etmekteydi.17 Reşid Paşa siyasi
soyut kavramsallaştırmalara tarih aydınlatıcı olacağını düşünüyorum. gücü aracılığıyla ihale karar süreç-
dışı aşkın bir canlılık vasfı atfede- Sadrazam Kıbrıslı Mehmet Emin lerini belirlerken, Cezayirliyan da
rek açıklayamayız. Tarih anlatısını Paşa’nın 1860 yılında gerçekleştirdiği kamu borçlanmasının önemli kayna-
modernleşme ideolojisinin zaman Rumeli teftiş heyetinde yer alan Cev- ğı olan dahili para piyasalarını kont-
mefhumundan bütünüyle kurtarma- det Paşa’nın Bosna’da Tanzimat’ın rol etmekteydi. Reşid Paşa ayrıca Ru-
mız gerekli. Tarihi geçmişe ilişkin yeni idari sisteminin uygulanması meli eyaletlerinde çoğunlukla eski tı-
hatırlamalar olarak bugünde yaşa- görevini icra ederken yerel eşraf ve marlardan oluşan büyük miktardaki
50 yan, ancak farklı bugünlerin kendi ahaliye karşı son derecede uzlaşmacı araziyi iktidarını da kullanarak özel
güncellikleriyle eklemlenerek her ve müzakereci bir tutum takındığını çiftliklerine katmayı başarmıştı.18
TOPLUMSAL TAR‹H 301 OCAK 2019
Cezayirliyan, Reşid Paşa’nın sadare- olan geniş köylü yığınlarının şiddet sağlanabileceği kanaatindeydi. Olay- Tırnovalı
Türk muhacir
ti döneminde kamu borçlanmasının ve kanla bastırılan bütün bu kal- lar Ahmed Zeki Paşa’nın öngördüğü kafilesinin
en önemli yerli finansörleri arasın- kışmaları ve isyanları, aslında Halil doğrultuda ilerledi. Osmanlı siyaseti- Şumnu’ya gelişi
daydı. Reşid Paşa ve Cezayirliyan İnalcık’ın Niş ve Vidin örneklerinde nin Ahmed Zeki Paşa’nın öngördüğü The Illustrated
London News, 1 Eylül
oluşturdukları yerli oligarşik ittifak ayrıntılı bir şekilde gösterdiği üzere çizgide ilerlememesi imkân dahilinde 1877
sayesinde kamusal gelir ve servetin en azından başlangıçta vergi veya miydi? Osmanlı ekonomi-politiğinin
özel ellerde toplanması noktasında köylü isyanlarından başka bir boyut 1890’larda Ermeni ve Kürt köylüsüne,
büyük başarı elde etmişlerdi. Anado- taşımıyordu.20 Müslüman ve gayrimüslim Anado-
lu ve Rumeli köylüsünün artı ürünü- lu ve Rumeli ahalisine toplumsal ve
nün mülk edinilmesi üzerine kurulu On dokuzuncu yüzyıl Osmanlı ta- siyasal adalet sunabilmesi mümkün
Tanzimat rejiminin ve bu rejimin rihinden bir başka kesit, bir başka müydü? Abdülhamid veya dönemin
aktüel yürütücüleri olan söz konusu “anekdot” olarak kısaca II. Abdülha- paşalar zümresinin iyi veya kötü ni-
oligarşik ittifakın Osmanlı köylüsüne mid döneminde 1890’lı yıllarda doğu yetlerinden bağımsız olarak, geçimlik
adalet veya eşitlik bahşetme imkânı vilayetlerinde uygulanan Anadolu üretimle meşgul Osmanlı küçük köy-
yoktu.19 Reşid Paşa’yı 1852 yılında ıslahatından bahsedeceğim. Bu ör- lüsünün artı emeğinin temellüküne
deviren yeni paşalar zümresi, Gala- nek de yine hukuk ve hukukun dışına dayanan bir siyasal rejimin hukukla
ta bankerlerini tasfiye ederek kamu çıkan siyaset tartışmamıza ışık tutar kirletilmiş bir siyasetten başka bir
borçlanmasının yönünü Avrupa fi- niteliktedir. Abdülhamid yönetimi şey üretebilmesinin mümkün olma-
nans piyasalarına çevirdi. Bu yeni tarafından 1895 yılında Anadolu ıs- dığı kanaatindeyim.21 Gerek Tanzimat
dönemde Avrupa finans sermayesi lahatını gerçekleştirmek üzere umum gerekse II. Abdülhamid dönemle-
ve Osmanlı paşalar zümresinin itti- müfettiş olarak göreve başlayan Ah- rinde olağanüstü halin istisna değil,
fakına dayanan Tanzimat rejiminin, med Şakir Paşa, doğu vilayetlerin- norm oluşunun temelinde hiç şüp-
yine Osmanlı köylüsüne eşitlik ve de vergi adaletsizliğinin giderilmesi hesiz her zerresinde eşitsizlik üreten
adalet sunma imkânı sınırlıydı. 1820 yoluyla ahaliyle merkez arasında hakimiyet ilişkileri yatmaktaydı.
ve 1830’ların Yunan ve Sırp isyanları, güvene dayanan bir ilişkinin kurula-
1841 Niş ve 1853 Vidin isyanları, 1876 bileceğine gerçekten inanmıştı. Dör- III
Bulgar isyanı, 1890’lar sonrasının düncü Ordu’nun başında bulunan ve
Ermeni ve Kürt isyanları ve on doku- Hamidiye alaylarının da mimarı Ah- On dokuzuncu yüzyıl Osmanlı tari-
zuncu yüzyılın sayısız huzursuzluk ve med Zeki Paşa ise doğuda güvenliğin hinde siyasal bir rejim olarak istisna 51
kalkışmaları, adalet beklentisi içinde ancak askerî ve polisiye yöntemlerle halinin norm haline gelişinin toplum-
letin aslında bir görünüm, bir etki
veya algı (state effect), bu boyutuy-
la ideolojik bir olgu olduğunu açıkça
yazmıştı.28 2000’lerde antropoloji
disiplini tarafından formüle edilen
yeni devlet teorileri büyük oranda
Abrams’ın açtığı yoldan ilerleyerek
devleti kurumsal bir oluşum olmak-
DOSYA

tan çok bir görünüm, bir etki olarak


incelemiştir.29 İnsanların gündelik
deneyimlerinde devletin toplumun
dışında somut bir aktör olarak var
olduğu hissiyatının oluşmasında ru-
tin bürokratik pratikler ve siyasi ri-
tüeller ve performanslar aracılığıyla
oluşturulan imgelerin önemli bir et-
kisi olduğu fikri devlet antropolojisi
çalışmalarına yön vermiştir.30

Devlet kavramı konusunda kuramsal


Türk piyadeleri sal ve siyasal nedenlerinin tespitini 2000’lerde ise, Weberci çevrelerde ve politik bir muhasebeden hep uzak
The Illustrated engelleyen unsurlardan bir diğerinin bile, Talcott Parsons tarafından ba- durmuş ve devlet fetişizmine büyük
London News,
(Özel Savaş Nüshası) de devlet kavramı konusundaki fetiş sitleştirilmiş kurumsalcı Weber yoru- oranda sadık kalmış Osmanlı-Türki-
23 Mayıs 1877
ve bu fetişin bir türevi olarak II. Ab- muna karşı çıkılmış, Weber’in devleti ye tarihçiliğinde ise devletin, somut
dülhamid iktidarını her şeye mukte- daha çok somut toplumsal ve siyasal toplumsal ve siyasal aktörlerin iliş-
dir bir tek adam rejimi olarak tasav- aktörlerin karşılıklı ilişkilerinden iba- kileri dışında ve üzerinde kurumsal
vur etmek olduğunu düşünüyorum. ret gördüğü ve meşruiyet kavramına bir varlığa, bir öznelliğe sahip olduğu
Osmanlı-Türkiye tarihçiliğinde bunca ağırlık veren bir çerçevede ele aldığı düşüncesi hep güçlü bir yere sahip
kilit bir konuma sahip olmasına rağ- görüşü vurgulanmaya başlanmıştır.25 olmuştur. Bu durum toplumsal ve si-
men devlet kavramı, sınırlı sayıdaki Benzer bir şekilde güncel Poulant- yasal hayatta varlığını tespit ettiğimiz
istisna dışında, kuramsal bir analize zas yorumlarında da Poulantzas’ın adaletsizlik ve eşitsizlik gibi “anoma-
ve tartışmaya tabi tutulmamıştır.22 devletin toplumsal-siyasal aktörler lilerin” nedeni olarak söz konusu ha-
Devletin toplumsal ve siyasal ilişkile- arasındaki ilişkilerden bağımsız ola- yali aktörün ön plana çıkartılmasına
rin dışında ve hatta üzerinde kurum- rak ele alınamayacağını vurguladığı yol açmaktadır. Gündelik gözlemle-
sal bir varlık, kendi başına bir aktör belirtilmiştir. Bu yorumlara göre, rimizde siyaset alanının aslında bir
olarak tasavvur edilmesi, gündemi ve Poulantzas’ta devletin kurumsal bir yandan somut aktörlerin karşılıklı
kavramsal çerçevesi 1945 sonrasın- konsolidasyon olarak görünmesi ol- ilişkilerinden ibaret olduğunu kolay-
da Anglo-Amerikan akademiyasının gusunun aslında toplumsal siyasal lıkla idrak edebiliyoruz, fakat diğer
hegemonyasında ve modernleşme ilişkilerle birbirine içkin olduğu, her yandan soyut bir devlet fikrinden
paradigmasının derin etkisinde şe- iki olgunun birbirlerinden ayrı ta- kaçınamıyoruz. Bir yandan da dev-
killenen siyaset bilimi, sosyoloji ve nımlanamayacakları fikri vurgulan- let kavramını kişiselleştirme ihtiyacı
tarih gibi akademik disiplinler içinde mıştır.26 Somut aktörler arasındaki si- hissediyoruz. II. Abdülhamid dönemi
güçlü bir yere sahip olmuştur. 1980’li yasal ilişkilerin kurumsal konsolidas- tarihçiliğinde bu durumun daha be-
yılların neo-Weberci devlet teorileri yonu olarak kavramsallaştırdığımız lirgin olduğunu söylemek mümkün.
aynı yaklaşımı, yani devletin toplum- olgu bir yandan da veya aynı anda Belki de tarihçiler devlet kavramının
sal ilişkilerden özerkleşebilme kapa- gündelik hayat içinde cereyan eden soyutluğunu muhayyel bir Abdülha-
sitesi fikrini daha güçlü kavramsal te- siyasetten başka bir şey değildi.27 mid fikrinde cisimleştirmeye eğilim
mellere oturtmuştu.23 1970 ve 1980’li gösteriyor. Fakat bu muhayyele, mü-
yılların Marxist tartışmalarında da Philip Abrams 1977 yılında Poulant- temadiyen eşitsizlik ve adaletsizlik
devletin toplumsal ilişkilerden ay- zas ve Miliband’a eleştiri veya katkı üreten toplumsal ilişkilerin yerine
rışması fikrinden her ne kadar uzak amacıyla kaleme aldığı makalesinde patrimonyal devlet, ceberrut devlet,
durulsa da, özellikle “devletin görece devletin toplumun dışında ve üzerin- otoriter devlet, geleneksel devlet ve
özerkliği” tartışmalarında ifade bul- de aktörlük vasfı atfedilmiş bir özne, tek adam rejimi gibi soyut kavramla-
duğu üzere devletin, iktidar bloğunu bir şey olarak tasavvur edilmesinin, rın ikame edilmesini kolaylaştırıyor.
oluşturan sınıf fraksiyonlarının tekil aslında toplumsal ve siyasal pratiğin Özetle, devlet kavramının ve aynı şe-
çıkarlarının ötesine geçip ortak çıkarı barındırdığı çelişkilerin görülebil- kilde II. Abdülhamid soyutlamasının,
52 ifade edebilme kapasitesinde olduğu mesini engellediğini vurgulayarak, son dönem Osmanlı politik pratiğini
fikri geliştirilmişti.24 Timothy Mitchell’den çok önce dev- bütün teferruatıyla inceleme ve açığa
TOPLUMSAL TAR‹H 301 OCAK 2019
çıkarma imkânını sınırladığı fikrinde- Bu yeni literatürün Osmanlı toplu- “denk düşen bir tarih anlayışıyla” in-
yim. Alternatif bir tarih tahayyülü- munun bağrında yeşeren toplumsal celemek mümkün olacaktır. “Saf” bir
nün öncelikle söz konusu ve benzeri eşitsizlik kategorilerinin tümünü hukukun olamayışını, her zerresinde
soyut ikamelerden kurtulup, tarihsel (gelir ve servet kaynaklarına olan eşitsizlik üreten toplumsal ilişkileri
momentleri kendi gündeliklikleri uzaklık, fiziki ve beşeri coğrafya, ve bu ilişkilerin yeniden üretilmesi-
içinde ve somut tarihsel aktörlerin toplumsal cinsiyet, siyasi ve kültürel ni mümkün kılan siyasi tahakküm ile
karşılıklı konumlanışları ve ilişkileri statü, etnik ve dini kimlik farklıkları- açıklayan bir tarih yaklaşımı. Benja-
olarak, toplumsal hayatın her zerre- nın yarattığı bütün eşitsizlikler) mo- min ve Agamben’in izinde bu siyasi
sinde cereyan eden eşitsizlik ilişkileri dern-doğrusal zaman mefhumunun perspektif ve ona denk düşen tarih
ve bu eşitsizlikleri yeniden üretme dışına çıkarak kendi gündeliklikleri anlayışı—şiddet ile hukuk arasında-
stratejileri olarak incelemesi gerek- içinde tahlil etme yolunda önemli bir ki bağı, istisna halinde onu yaşama
tiğini düşünüyorum. Yani son dönem birikim oluşturduğunu söyleyebili- bağlayan bağı kesen bir siyaset anla-
Osmanlı tarihini devletsiz ve Abdül- riz.31 Ancak bu yeni külliyatın henüz yışı ile gündelik hayatın içinde tekil
hamidsiz yazmanın kavramsal-politik siyaset-devlet-hukuk kavramlarına öznelliklerin her birinin bütünü sar-
olanaklarını yaratmak zorundayız. ilişkin teorik-politik bir tartışmayı sacak alternatifler yaratma potan-
başlatabildiğini söylemek için henüz siyeline inanan bir tarih ve siyaset
II. Abdülhamid dönemiyle ilgili son erken. Bu tarz bir kavramsal-politik anlayışı—ve ancak bu bağ kesildikten
on, on beş yılda yayımlanmış çalış- yaklaşım belki de günümüzde basit- sonra “saf” bir dilden, “saf” bir şid-
malar ve henüz yayına dönüşmemiş çe hukuk devleti normlarına dönüş detten ve dolayısıyla “saf” bir hukuk-
tezler, dağınık bir görünüm sergi- çağrısı yerine, hukuk tarafından tan, yani “gerçek olağanüstü halden”
liyor olsalar da, siyasetin gündelik kirletilmemiş bir siyaset aracılığıyla bahsetmek mümkün olacaktır.32
hayatın somutluğu içinde kavram- yeni “saf” bir hukuk arayışını günde- nadir özbek
sallaştırmasını mümkün kılacak bir me getirmelidir. Böylece Abdülhamid boğaziçi üniversitesi atatürk ilkeleri
ve inkılapları tarihi enstitüsü
malzeme ortaya koymuş durumda. dönemini de bu politik yaklaşıma

dipnotlar University Press, 1984). (Minneapolis: University of Minnesota Press,


1 Nadir Özbek, “Modernite, Tarih ve İdeoloji: 15 Ahmed Cevdet Paşa, Ma’rûzât (İstanbul: 2002), 73-89.
İkinci Abdülhamid Dönemi Tarihçiliği Üzerine Çağrı Yayınları, 1980). 25 Philipp Lottholz ve Nicolas Lemay-Hebert,
Bir Değerlendirme,” Türkiye Araştırmaları 16 Andrew Gordon Gould, “Pashas and Brigands: “Re-reading Weber, Re-conceptualizing
Literatür Dergisi, 3 (2004): 71-90. Ottoman Provincial Reform and Its Impact State-building: From Neo-Weberian to Post-
2 Çağlar Keyder, «AB ile ABD Arasında Türkiye, on the Nomadic Tribes of Southern Anatolia, Weberian Approaches to State, Legitimacy
«Memâlik-i Osmaniye’den Avrupa Birliği’ne 1840-1885” (Ph.D., University Of California, and State-building,” Cambridge Review of
(İstanbul: İletişim Yayınları, 2003), 225-46. Los Angeles, 1973). International Affairs 29, 4 (2016): 1467-85.
3 Walter Benjamin, “Tarih Kavramı Üzerine, 17 Mustafa Erdem Kabadayı, “Mkrdich 26 Peter Bratsis, “Unthinking the State:
“Son Bakışta Aşk: Walter Benjamin’den Cezayirliyan or the Sharp Rise and Sudden Reification, Ideology, and the State,
Seçme Yazılar, derl. Nurdan Gürbilek Fall of an Ottoman Entrepreneuer, “Paradigm Lost: State Theory Reconsidered,
(İstanbul: Metis Yayınları, 2001), 39-50. “Merchants in the Ottoman Empire, derl. derl. Stanley Aronowitz and Peter Bratsis
4 Giorgio Agamben, İstisna Hâli, çev. Kemal Suraiya Faroqhi and Gilles Veinstein (Paris: (Minneapolis: University of Minnesota Press,
Atakay (İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2018). Peeters, 2008), 281-99. 2002), 247-67. Peter Bratsis, “The Materiality
5 E. P. Thompson, “The Rule of Law, “The 18 Alp Yücel Kaya, “On the Çiftlik Regulation of Power and the Physics of Change: Lessons
Essential E. P. Thompson, derl. Dorothy in Tırhala in the Mid Nineteenth Century: from Henri Lefebvre, Nicos Poulantzas, and
Thompson (New York: The New Press, 2001), Economists, Pashas, Governors, Çiftlik- Peter Bratsis, Everyday Life and the State
432-42. Holders, Subaşıs and Sharecroppers (London: Paradigm Publishers, 2006).
6 Walter Benjamin, “Tarih Kavramı Üzerine,” “Ottoman Rural Societies and Economies: 28 Philip Abrams, “Notes on the Difficulty of
39-50. Halcyon Days in Crete VIII A Symposium Studying the State,” Journal of Historical
7 Ana M. Alonso, “Sovereignty, the Spatial Held in Rethymno 13-15 January 2012, derl. Sociology 1, 1 (1977): 58-89. Timothy Mitchell,
Politics of Security, and Gender: Looking Elias Kolovos (Rethymno: Crete University “Society, Economy, and the State Effect,
North and South from the US-Mexico Press, 2015). “State/Culture: State-Formation after
Border “State Formation: Anthropological 19 Nadir Özbek, “Tanzimat Devleti, Vergi Sistemi the Cultural Turn, derl. George Steinmetz
Perspectives derl. Christian Krohn-Hansen ve Toplumsal Adalet, 1839-1908,” Toplumsal (Ithaca: Cornell University Press, 1999),
and Knut G. Nustad (London: Pluto Press, Tarih, 252 (2014): 24-30. 76-97.
2005), 27-52. 20 Halil İnalcık, Tanzimat ve Bulgar Meselesi, 29 Aradhana Sharma ve Akhil Gupta,
8 Thomas Geoghegan, The Law in Shambles Doktora Tezleri Serisi (Ankara: Türk Tarih “Introduction: Rethinking Theories of
(Chicago: Prickly Paradigm Press, 2005). Kurumu Basımevi, 1943). the State in an Age of Globalization, “The
9 François Georgeon, Sultan Abdülhamid, 21 Nadir Özbek, “The Politics of Taxation and Anthropology of the State: A Reader, derl.
çev. Ali Berktay (İstanbul: Homeer Kitabevi, the ‘Armenian Question’ during the Late Aradhana Sharma and Akhil Gupta (Oxford:
2006), 510. Ottoman Empire, 1876–1908,” Comparative Blackwell Publishing, 2006), 1-41.
10 Edhem Eldem, “Osmanlı İmparatorluğu’ndan Studies in Society and History 54, 4 (2012): 30 Devlet antropolojisi alanında Türkiye’deki
Günümüze Adalet, Eşitlik, Hukuk ve Siyaset 770-97. çalışmaların bir dökümü için bkz. Berna
Üzerine,” Toplumsal Tarih, 288 (2018): 24-37. 22 Bu istisnalardan en önemlisi için bkz. Yazıcı, “Devlet Antropolojisi, “Kültür Denen
11 Selim Deringil, “”Avoiding the Imperial Marc Aymes, Benjamin Gourisse, ve Elise Şey: Antropolojik Yaklaşımlar, derl. Ayfer
Headache”: Conversion, Apostasy, and the Massicard, derl., Devlet Olma Zanaatı: Bartu Candan and Cenk Özbay (İstanbul:
Tanzimat State, “Conversion and Apostasy Osmanlı’dan Bugüne Kamu İcraatı Metis Yayınları, 2018), 51-81.
in the Late Ottoman Empire (Cambridge: (İstanbul: İletişim Yayınları, 2016). 31 Osmanlı son dönemiyle ilgili gelecek vadeden
Cambridge University Press, 2012), 28-66. 23 Michael Mann, “The Autonomous Power bu yeni literatürün burada envanterini
12 Noemi Levy-Aksu, “An Ottoman Variation of the State: Its Origins, Mechanisms and çıkarma imkânına sahip değilim. Bu
on the State of Siege: The Invention of the Results,” European Journal of Sociology 25, literatürün değerlendirilmesi ayrı bir yazının
İdare-i Örfiyye During the First Constitutional 2 (1984): 185-231. Theda Skocpol, “Bringing konusu olmayı hak ediyor.
Period,” New Perspectives on Turkey, 55 the State Back In: Strategies of Analysis in 32 Giorgio Agamben, İstisna Hâli, çev. Kemal
(2016): 5-28. Current Research, “Bringing the State Back Atakay (İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2018).
13 Çağlar Keyder, «Dilemmas of Critique,» New In, derl. Peter Evans, Dietrich Rueschemeyer, Walter Benjamin, “Tarih Kavramı Üzerine,”
Perspectives on Turkey 37 (2007). and Theda Skocpol (Cambridege: Cambridge 39-50. Harry D. Harootunian, “In the Tiger’s
14 David Blackbourn ve Geoff Eley, The University Press, 1985), 3-37. Lair: Socialist Everydayness Enters Post-Mao
Peculiarities of German History: Bourgeois 24 Paul Thomas, “Bringing Poulantzas Back In, China (Review essay on Streetlife China by
53
Society and Politics in Nineteenth-Century “Paradigm Lost: State Theory Reconsidered, Michael Dutton),” Postcolonial Studies 3, 3
Germany (Oxford & New York: Oxford derl. Stanley Aronowitz, and Peter Bratsis (2000).

You might also like