Tekerrür Nedir

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 18

Tekerrür Nedir?

(TCK 58)

Tekerrür, daha önce işlenen bir suçun cezası kesinleştikten sonra belli bir
süre içinde ikinci bir suç işlenmesidir. Suçta tekerrür, ancak ilk işlenen
suç kesinleşmişse söz konusu olabilir. Suçta tekerrür hükümleri uygulanan
mahkum, cezasını “mükerrirlere özgü infaz rejimi” çerçevesinde infaz
eder. Tekerrür, hükümlünün ikinci kere suç işlemesi nedeniyle, ilk kez suç
işleyen bir kişiye göre daha ağır bir yaptırım sistemiyle karşılaşması için
TCK md. 58’de düzenlenmiştir.

Suçta Tekerrürün Hukuki Niteliği

Suçta tekerrür, bazı hukuk sistemlerinde maddi ceza hukuku kurumu olup
cezayı arttıran bir neden olarak düzenlenmişken bazı hukuk sistemlerinde
bir infaz hukuku kurumu olarak cezanın infaz süresini arttıran bir neden
olarak düzenlenmiştir. İster bir infaz hukuku kurumu isterse bir maddi ceza
hukuku kurumu olsun, tekerrür hükümleri uygulanan hükümlünün özgürlüğü
daha fazla kısıtlanmış olur. Türkiye’nin mevcut hukuk sisteminde tekerrür,
bir infaz hukuku kurumudur. Ancak, 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinde
tekerrür bir güvenlik tedbiri olarak da düzenlenmiştir. Tekerrürün hem infaz
hukuku kurumu olmasının hem güvenlik tedbiri olmasının yarattığı hukuki
neticelere ileride değineceğiz.

Suçta Tekerrür Hükümlerinin Uygulanma Şartları

Yargılanan bir kişinin iki kere suç işlemiş olması tekerrür hükümlerinin
uygulanması için yeterli değildir. Suçta tekerrür hükümleri belli koşulların
oluşması halinde uygulanabilir. Bu koşullar şunlardır:

1. Suçta Tekerrür ve Kesinleşmiş Ceza Mahkumiyeti Şartı

Bir hükümlüye tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için işlediği önceki


bir suçtan dolayı kesinleşmiş bir ceza mahkumiyetinin olması gerekir. Ceza
mahkumiyetinin yaptırımı hapis cezası veya adli para cezası olabilir. İlk
işlediği suç nedeniyle yargılanıp mahkum olan hükümlünün bu ilk suçunun
cezasının kesinleşmesinden sonra ikinci suçu işlemesi gerekir. Cezanın
kesinleşmesi, yerel mahkeme tarafından verilen mahkumiyet kararının
istinaf veya temyiz edilmiş olması halinde, bu kanun yollarının
tüketilmesiyle mümkün olur. İşte bu kesinleşmiş cezadan sonra ikinci bir
suç işlenmesi halinde tekerrür hükümleri uygulanır.

2. Tekerrür Uygulaması İçin Cezanın İnfazı Şart Değildir

Tekerrür hükümlerinin uygulanması için ilk suça dair mahkumiyetin infaz


edilmiş olması veya infaza verilmiş olması şart değildir, önemli olan ilk
mahkumiyetin kesinleşmesidir. Hükümlü, ilk mahkumiyetinin kesinleşmesi
üzerine cezanın infazı için teslim olmamış veya yakalanarak cezaevine
konulamamış olabilir. Hatta infazın ertelenmesi vb. gibi kişisel hukuki
nedenlerle cezasının infazı henüz başlamamış olabilir. Kanunun tekerrür
hükümlerinin uygulanabilmesi için aradığı tek kriter ilk ceza
mahkumiyetinin kesinleşmesidir. İlk ceza mahkumiyeti kesinleştikten
sonra cezanın infaz aşamasına gelip gelmediğinin hiçbir önemi yoktur.

3. Suçların Niteliğine Dair Tekerrür Şartları

Kasıtlı suçlara, kasıtlı suçlarla tekerrür hükümleri uygulanır. Taksirli


suçlara da taksirli suçlarla tekerrür hükümleri uygulanır. Kasten işlenen
suçlar ile taksirle işlenen suçlar arasında tekerrür hükümleri uygulanamaz.
Örneğin, daha önce trafik kazası neticesinde taksirle adam öldürme suçu
işleyen kişi, bu taksirli suça dair cezası kesinleştikten sonra bu kez kasten
adam öldürme suçu işlese hakkında tekerrür hükümleri uygulanamaz.
Çünkü birinci suç taksirli suç, ikinci suç ise kasten işlenen bir suçtur.

İşlenen birinci suç ile ikinci suçun vasfı aynı olmasa bile suçta tekerrür
hükümleri uygulanır. Örneğin, işlenen birinci suç dolandırıcılık suçu, ikinci
suç ise güveni kötüye kullanma suçu olsa bile tekerrür hükümleri
uygulanır. Suç vasıfları farklı olsa bile her iki suç da kasten işlenen
suçlardandır.

Ayrıca ‘sırf askeri suçlar’ ile diğer suçlar arasında da tekerrür hükümleri
uygulanamaz. Sırf askeri suçlar, Askeri Ceza Kanunu’nda tanımlanmıştır.
Bu suçlar ile kasten veya taksirle işlenen suçlar arasında suçta tekerrür
hükümleri uygulanmaz

4. Suçta Tekerrür Uygulaması için Süre Şartı

Suçta tekerrür hükümleri, birinci suç nedeniyle verilen ceza kesinleştikten


sonra belirli bir süre içinde ikinci suç işlenirse uygulanabilir. Tekerrür
hükümlerinin uygulanabilmesi için ilk suça dair cezanın kesinleşmesi
yeterli olup cezanın infazı şart değildir. Suçta tekerrür hükümlerinin
uygulanabilmesi için süre koşulu yönünden ikili bir ayrım vardır:

 Birinci suç nedeniyle verilen ceza kesinleşmiş, ancak infaz


edilmemişse; ikinci suç, birinci suçun kesinleşmesinden sonra olmak
kaydıyla, ne zaman işlenmiş olursa olsun ikinci suç nedeniyle suçta
tekerrür hükümleri uygulanır.
 Birinci suç nedeniyle verilen ceza kesinleşip infaz edilmişse, işlenen
ikinci suça tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için; 1-) Birinci
işlenen suçtan dolayı mahkum olunan hapis cezası 5 yıldan fazla ise,
birinci suçun cezasının infaz edilmesinden itibaren 5 yıl içinde ikinci
suçun işlenmesi gerekir. Birinci suça dair cezanın infazından itibaren
5 yıldan fazla süre geçmişse tekerrür hükümleri uygulanamaz. 2-)
Birinci işlenen suçtan dolayı mahkum olunan hapis cezası 5 yıl veya
daha az süreli hapis cezası veya sadece adli para cezası ise, birinci
suç nedeniyle mahkum olunan cezanın infaz edilmesinden itibaren 3
yıl içinde ikinci suçun işlenmesi gerekir. Bu halde, ikinci suç 3 yıl
geçtikten sonra işlenirse ikinci suça tekerrür hükümleri
uygulanamaz.

İlk suçtan dolayı verilen hapis cezasının infaz edilmiş olması, tekerrüre
esas sürenin başlangıcı açısından önemlidir. Ceza infaz edilmeden
tekerrüre esas süre başlamaz. Bu nedenle, birinci suça dair cezası infaz
edilmeyen hükümlü, ikinci bir suç işlediğinde tekerrür hükümlerinin
uygulanabilmesi için süre koşulu aranmaz.

5. Tekerrür Hükümleri Sadece Hapis Cezaları Hakkında Uygulanır

Tekerrür uygulanan sonuç cezanın hapis cezası olması gerekir. Adli para
cezası hakkında tekerrür hükümleri uygulanamaz.

Sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının, 5237 sayılı


TCK’nin 50/1-a maddesi uyarınca adli para cezası seçenek yaptırımına
çevrilmiş olması karşısında, tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için
tayin edilecek sonuç cezanın hapis cezası olması gerektiği gözetilmeksizin
sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesi,
bozma nedenidir (Y3CD-K.2015/11511).

01.06.2005 Tarihinden Önce ve Sonra İşlenen Suçlarda Tekerrür

5237 sayılı TCK, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiş olup halen


yürürlüktedir. Tekerrür, 765 sayılı eski TCK’da bir maddi ceza hukuku
kurumu iken, 01.06.2005 tarihinden sonra 5237 sayılı TCK ile bir güvenlik
tedbiri ve 5275 sayılı İnfaz Kanunu ile infaz kurumu haline dönüşmüştür. Bu
hukuki nitelemeler uygulamada bazı farklı sonuçlara yol açmaktadır.

 Her iki suç da, yani birinci suç (tekerrüre esas suç) ile ikinci suç
(tekerrür hükümleri uygulanacak) 01.06.2005 tarihinden önce
işlenmişse suçta tekerrür hükümleri uygulanmaz. Eski TCK
döneminde var olan sistem, yeni TCK ile ortadan kaldırılmıştır. Her
iki suç da eski TCK döneminde işlendiğinde; yeni TCK lehe olup yeni
TCK’nın tekerrür hükümlerini içeren 58. maddesi infaz hukukunu
ilgilendirdiğinden ve aleyhe de olduğundan sanık hakkında suçta
tekerrür hükümleri uygulanmaz.
 Birinci suç (Tekerrüre esas alınan suç) 01.06.2005 tarihinden önce,
ikinci suç (tekerrür hükümleri uygulanacak suç) ise 01.06.2005
tarihinden sonra işlendiği takdirde; sanık hakkında TCK md. 58
gereği suçta tekerrür hükümlerinin uygulanması önünde hiçbir engel
yoktur. Çünkü, tekerrür hükümleri uygulanacak olan suç ikinci suç
olup ikinci suç 5237 sayılı yeni TCK döneminde işlenmiştir.

Suçta Tekerrür Hükümlerinin Uygulanamayacağı Haller

 Tekerrür ve Yaş Küçüklüğü: 18 yaşından küçük çocukların işledikleri


suçlar tekerrüre esas alınmaz. Yani, birinci suç (tekerrüre esas suç)
18 yaşından küçükken işlenmiş, ikinci suç (tekerrür hükümleri
uygulanacak suç) ise 18 yaşından sonra işlenmiş olsa bile sanık
hakkında suçta tekerrür hükümleri uygulanmaz.
 Tekerrür ve Genel Af – Özel Af: Genel af, mahkumiyeti bütün hukuki
sonuçlarıyla ortadan kaldırdığından, genel affa uğramış
mahkumiyetler tekerrüre esas alınamaz. Özel af ise mahkumiyetin
tüm sonuçlarını ortadan kaldırmaz, sadece hükümlünün fiilen
cezaevinde kalmasını veya cezanın niteliğinin değişmesine yol açar.
Bu nedenle, özel affa uğrayan mahkumiyet hakkında suçta tekerrür
hükümleri uygulanabilir.
 Tekerrür ve Ceza Erteleme: 5237 sayılı yeni TCK, hapis cezasının
ertelenmesi halinde deneme süresinin iyi halli geçirilmesi halinde
cezanın infaz edilmiş sayılacağını belirtmektedir. Bu durumda, 5237
sayılı mevcut TCK döneminde verilen erteleme kararlarının gerek
deneme süresinde gerekse deneme süresinden sonra TCK 58.
maddede belirtilen süreler içinde ikinci suç işlenmesi halinde suçta
tekerrür hükümleri uygulanır. 765 sayılı eski TCK döneminde
mahkum olunan cezanın ertelenmesi halinde deneme süresi iyi halli
geçirilince mahkumiyet vaki olmamış sayılacağından, deneme süresi
bittikten sonra işlenen ikinci suç nedeniyle tekerrür hükümleri
uygulanamaz.
 Tekerrür ve Koşullu Salıverilme: Koşullu salıverilen hükümlü yeniden
suç işlerse hakkında suçta tekerrür hükümleri uygulanır.
 Eylemin Suç Olmaktan Çıkması: Suç konusu olan eylem daha sonra
çıkan bir kanun ile suç olmaktan çıkarsa, bu eylem ile ilgili tekerrür
hükümleri uygulanamaz.
 Kabahatler, kendi aralarında ve suçlarla tekerrüre esas alınamaz.
 Kasten öldürme, kasten yaralama, yağma, dolandırıcılık, uyuşturucu
veya uyarıcı madde imal ve ticareti ile parada veya kıymetli damgada
sahtecilik suçları hariç olmak üzere; yabancı ülke mahkemelerinden
verilen hükümler tekerrüre esas olmaz (TCK md. 58/4).
 Kasten işlenen suçlarla taksirle işlenen suçlar ve sırf askerî suçlarla
diğer suçlar arasında suçta tekerrür hükümleri uygulanmaz (TCK md.
58/4).
 Tekerrür ve Uzlaşma, Dava Zamanaşımı, Ön Ödeme: Uzlaşma, dava
zamanaşımı ve ön ödeme hallerinde sanık bir cezaya mahkum
olmamaktadır. Bu nedenle bu haller, sanık hakkında tekerrür
hükümlerinin uygulanmasına esas alınamaz.
 Tazyik hapsi, güvenlik tedbirleri, disiplin cezaları tekerrüre esas
alınamaz.
 Kesin nitelikteki adli para cezaları tekerrür uygulamasına esas
alınamaz.
 Hapisten çevrilen adli para cezası dışındaki “seçenek yaptırımlar”
tekerrüre esas alınamaz.

Ceza Hukukunda Suçta Tekerrürün Sonuçları


Suçta tekerrür, sanığın işlediği ikinci suç nedeniyle daha ağır bir yaptırımla
karşılaşmasına yol açar. Suçta tekerrür halinde sanık aleyhine ceza
hukuku ve infaz hukuku alanında üç hukuki sonuç gerçekleşir:

 Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi Uygulanır: Suçta tekerrür hükümleri


uygulanan hükümlüye 5275 sayılı İnfaz Kanunu’nun 108. Maddesinde
düzenlenen “mükerrirlere özgü infaz rejimi” uygulanır. Mükerrirlere
özgü infaz rejimi, hükümlünün cezaevinde daha fazla kalmasına yol
açar. Mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulandığında hükümlünün ne
kadar süreyle cezaevinde kalacağı aşağıda ayrı bir başlık altında
incelenmiştir.
 Seçimlik Cezalardan Hapis Cezasına Karar Verilir: Tekerrür halinde
işlenen ikinci suçun (tekerrür hükümleri uygulanacak suç) cezası
seçimlik olarak hapis cezası veya adli para cezası olarak
öngörülmüşse, hapis cezasına hükmedilir. Hükmedilen hapis cezası
adli para cezasına çevrilemez (TCK md. 58/3).
 Denetimli Serbestlik Tedbiri Uygulanır: Tekerrür halinde cezanın
infazından sonra gelmek üzere hükümlü “Denetimli
Serbestlik” tedbiri uygulanmasına karar verilmelidir (TCK md. 58/6).
Mahkeme sadece denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar
vermelidir. İnfazdan sonra ne kadar süreyle denetimli serbestlik
tedbirinin uygulanacağına, infaz aşamasında koşullu salıverme kararı
veren mahkeme tarafından kararlaştırılması gerekir.

Yerel mahkeme tarafından koşulları oluştuğu halde tekerrür hükümlerinin


uygulanmasına karar verilmediği takdirde, aleyhe temyiz de yoksa, sanığın
kazanılmış hakkı doğar.

Suçta Tekerrür Hükümleri Nasıl Uygulanır

Suçta tekerrür hükümleri uygulanan kişiye uygulanacak infaz rejimi


aşağıda anlatılacağı üzere “mükerrirlere özgü infaz rejimi”dir. Ancak,
hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanan hükümlünün cezaevinde
koşullu salıverilme süresi, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından daha
fazla olamaz (5275 sayılı İnfaz Kanunu md. 108/2).

Suçta tekerrür hükümlerinin nasıl uygulanacağına örnek vermek gerekirse;


ilk işlediği suç nedeniyle 9 ay hapis cezası, daha sonra işlediği yaralama
suçu nedeniyle de 6 yıl hapis cezasına mahkum edilmiş hükümlü hakkında
tekerrür ile ilgili diğer koşulların da oluştuğunu varsayalım. Tekerrür
hükümleri uygulanmasaydı hükümlü cezasının 1/2’si olan 3 yılı cezaevinde
geçirdikten sonra koşullu salıverilme hakkı kazanacaktı. Tekerrür
hükümleri uygulandığında ise cezasının 2/3’ünü, yani 4 yılını cezaevinde
geçirdikten sonra koşullu salıverilme hakkı kazanır. Ancak, 5275 sayılı
yasanın 108/2 maddesi gereği, tekerrüre esas alınan ilk mahkumiyetin ceza
miktarı 9 ay olduğundan, hükümlünün koşullu salıverilmesi için 4 yıl değil,
3 yıl 9 ay cezaevinde kalması yeterli olacaktır.
Tekerrür ve Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi

Suçta tekerrür halinde, işlediği ikinci suçtan dolayı hükümlü hakkında


mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanır. Mükerrirlere özgü infaz rejimi 5275
sayılı İnfaz Kanunu’nun 108. Maddesinde ayrıntılı bir şekilde
düzenlenmiştir. 5275 sayılı İnfaz Kanunu’nun 108. maddesine göre;

Tekerrür hâlinde işlenen suçtan dolayı mahkûm olunan;

a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının otuzdokuz yılının,

b) Müebbet hapis cezasının otuzüç yılının,

c) (Ek:14/4/2020-7242/49 md.) Birden fazla süreli hapis cezasına


mahkûmiyet hâlinde en fazla otuziki yılının,

d) Süreli hapis cezasının üçte ikisinin,

İnfaz kurumunda iyi hâlli olarak çekilmesi durumunda, koşullu


salıverilmeden yararlanılabilir. (Ek cümle:14/4/2020-7242/49 md.) Ancak,
koşullu salıverilme oranı üçte ikiden fazla olan suçlar bakımından tabi
oldukları koşullu salıverilme oranı uygulanır.

(2) Tekerrür nedeniyle koşullu salıverme süresine eklenecek miktar,


tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamaz.

(3) İkinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması durumunda, hükümlü


koşullu salıverilmez. (Ek cümle:14/4/2020-7242/49 md.) Hükümlü hakkında
ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanacağı hükümde belirtilir.

(4) İnfaz hâkimi, mükerrir hakkında cezanın infazının tamamlanmasından


sonra başlamak ve bir yıldan az olmamak üzere denetim süresi belirler.

(5) Tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde, koşullu salıverilmeye


ilişkin hükümler uygulanır.

(6) İnfaz hâkimi, mükerrir hakkında denetim süresinin uzatılmasına karar


verebilir. Denetim süresi en fazla beş yıla kadar uzatılabilir.

(7) (Ek: 18/6/2014-6545/82 md.) Cezanın infazı tamamlandıktan sonra


devam eden denetim süresi içinde, bu madde hükümlerine göre kendilerine
yüklenen yükümlülüklere ve yasaklara aykırı hareket eden mükerrirler,
infaz hâkimi kararı ile disiplin hapsine tabi tutulur. Disiplin hapsinin süresi
on beş günden az ve üç aydan fazla olamaz.

(8) (Ek: 18/6/2014-6545/82 md.) Çocuğa karşı işlenen bir suçtan dolayı
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya müebbet hapis cezasına
mahkûmiyet hâlinde birinci fıkradaki koşullu salıverilme süreleri uygulanır.
(9) (Ek: 18/6/2014-6545/82 md.) Birinci fıkradaki koşullu salıverme süreleri,
26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 102 nci maddesinin
ikinci fıkrasında tanımlanan cinsel saldırı suçundan, 103 üncü maddesinde
tanımlanan çocukların cinsel istismarı suçundan, 104 üncü maddesinin
ikinci ve üçüncü fıkrasında tanımlanan reşit olmayanla cinsel ilişki
suçundan, 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde
imal ve ticareti suçundan dolayı hapis cezasına mahkûm olanlar hakkında
da uygulanır. (Ek cümle:14/4/2020-7242/49 md.) Ancak, süreli hapis cezaları
bakımından koşullu salıverilme oranı, dörtte üç olarak uygulanır. 188 inci
madde hariç olmak üzere bu suçlardan dolayı hapis cezasına mahkûm
olanlar hakkında, cezanın infazı sırasında ve koşullu salıverildikleri
takdirde denetim süresi içinde, aşağıdaki tedavi veya yükümlülüklerden bir
veya birkaçına infaz hâkimi tarafından karar verilir:

a) Tıbbi tedaviye tabi tutulmak


b) Tedavi amaçlı programlara katılmak
c) Suçun mağdurunun oturduğu ve çalıştığı yerleşim bölgesinde ikamet
etmekten yasaklanmak
d) Mağdurun bulunduğu yerlere yaklaşmaktan yasaklanmak
e) Çocuklarla bir arada olmayı gerektiren bir ortamda çalışmaktan
yasaklanmak
f) Çocuklar hakkında bakım ve gözetim yükümlülüğünü gerektiren faaliyet
icra etmekten yasaklanmak

(10) (Ek:18/6/2014-6545/82 md.) Dokuzuncu fıkra hükümleri çocuklar


hakkında uygulanmaz.

(11) (Ek:18/6/2014-6545/82 md.) Bu maddenin dokuzuncu fıkrasının


uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığının görüşü alınmak
suretiyle Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmelikle düzenlenir.

Ceza Hukukunda Suçta Tekerrür ve Ek Savunma

Sanık hakkında suçta tekerrür hükümleri uygulanacaksa mutlaka bu


hususa ilişkin savunmasının alınması gerekir. İddianamede tekerrür
hükümlerinin uygulanmasına dair bir iddia yoksa, sanığa duruşmada
okunan adli sicil kaydında tekerrüre esas mahkumiyetler varsa, sanık adli
sicil kaydına karşı beyanda bulunmuşsa savunma hakkını kullanmış
sayılmaktadır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/103 karar, 2013/134
karar).

Suçta Tekerrür ile İlgili Yargıtay Kararları


Müebbet Ağır Hapis Cezası ve Tekerrür Halinde İnfaz

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun


107/3-d maddesine göre “bir müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezası
toplandığında hükümlünün cezaevinde en fazla 30 yıl kalacağı, 5275 sayılı
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 108/1-b
maddesine göre “tekerrür halinde işlenen suçtan dolayı müebbet hapis
cezasının 33 yılının infaz kurumunda iyi halli olarak çekilmesi durumunda,
koşullu salıverilmeden yararlanabileceği”,

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 108/2


maddesine göre “tekerrür nedeniyle koşullu salıverilme süresine eklenecek
miktar, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamayacağı”
şeklindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde;

Hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilen


hükümlü ..’in infazı gereken bir mübebbet hapis cezası yanında süreli hapis
cezalarının bulunduğu, mevcut yasal düzenlemeye göre hükümlü hakkında
uygulanacak koşullu salıverme süresinin 5275 sayılı Kanunun 107/3-d
maddesi uyarınca otuz yıl olduğu, ancak hükümlünün mükerrir olması ve
tekerrüre esas alınan cezasının 4 yıl 2 ay hapis cezası olması nedeniyle
5275 sayılı Kanun’un 108/1-b maddesi uyarınca mahkum olunan müebbet
hapis cezasının otuz üç yılını ceza infaz kurumunda iyi halli olarak
geçirmesi durumunda koşullu salıvermeden yararlanabileceği
gözetilmeksizin, koşullu salıverme süresinin otuz yedi yıl iki ay ve bihakkın
tahliye tarihinin 49 yıl 6 ay 20 gün olarak belirlenmesinde isabet
görülmediğinden Mersin 4.Ağır Ceza Mahkemesinin 10.03.2015 tarih ve
2015/121 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulmasına karar
vermek gerekmiştir (Yargıtay 1. Ceza Dairesi - Karar: 2015/4690).

Tekerrür (TCK m.58) Hükmünün Uygulamasına Esas Mahkumiyetin


Gösterilmemesi

5237 sayılı TCK’nın “güvenlik tedbirleri” bölümünde düzenlenen ve aynı


Kanunun, 7/3 maddesinin gerek sarahati gerekse madde gerekçesinde
nitelik olarak “infaz rejimine ilişkin bir norm” olarak vasfı tayin edilen
TCK’nın 58. maddesinin, hüküm fıkrasında anılan kanun maddesinin 7.
bendindeki emredici düzenleme nedeniyle gösterilmesi zorunlu olup, kural
olarak mahkumiyet hükmünde hiç belirtilmemesi halinde 1412 sayılı
CMUK’nın 326/son maddesi gereğince aleyhe temyiz bulunmayan
durumlarda usulü kazanılmış hak kapsamında kalacağı kabul edilmekte ise
de; hükümde sadece TCK’nın 58. maddesinin uygulanmasına karar
verilmesi ile yetinilmesi ancak tekerrüre esas alınan mahkeme ilamı
ve/veya 5275 sayılı Kanunun 108/3 maddesinde yer alan ikinci defa
tekerrür hükümlerinin tatbik edilmesi tesbiti yapılmamış bile olsa,
zikredilen normun gerek güvenlik tedbiri (CGK’nın 12.12.2006 tarih 11-301-
296 sy.ilamı), gerek infaz rejimi kuralı (CGK’nın 20.05.2014 tarih 2013/6-
353, 2014/277 sy, 3. Ceza Dairesinin 25.02.2015 tarih, 4294-7344 sy.
ilamları) olması gerekse 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesindeki
düzenlemenin koruma kapsamının “ceza tür ve miktarı” ile sınırlı bulunması
(CGK’nın 11.02.2014 tarih, 70-57 sy., Dairemizin 12.01.2016 tarih,
2015/1213-2016/124 sy. kararları) karşısında, aleyhe temyiz bulunmayan
hükümde verilen hapis cezasının kanuni sonucu olarak uygulanmasında
zorunluluk bulunan TCK’nın 58/9. maddesinin infaz aşamasında resen
nazara alınması mümkün olduğundan ayrıca hükümde gösterilmemesinin
1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi kapsamında kazanılmış hak
oluşturmayacağı gözetilmelidir.

5237 sayılı TCK’nın 58/9. maddesinde, itiyadi suçlu, suçu meslek edinen
kişi veya örgüt mensubu suçluların özel tehlikeli suçlu olarak kabul edildiği
ve bunlar hakkında da mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın
infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına
hükmedileceği öngörülmektedir. Örgüt mensubu suçlu kavramı, 5237 sayılı
TCK’nın 6/1-j maddesinde; “Örgüt mensubu suçlu deyiminden; bir suç
örgütünü kuran, yöneten, örgüte katılan veya örgüt adına diğerleriyle
birlikte veya tek başına suç işleyen kişi,” olarak tanımlanmıştır.Suç işleme
eğilimleri ve kişilik özellikleri itibariyle diğer suçlulara nazaran tehlikelilik
hallerinin daha yoğun olduğunu kabul eden kanun koyucu hem toplumu bu
tehlikeden korumak hem de bu kişileri ıslah ve topluma yeniden
kazandırmak amacıyla bunlara özel bir infaz rejimi belirlemiştir. Yargıtay
Ceza Genel Kurulu ve Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre, TCK’nın
58/9. maddesi bir ceza değil, cezaya bağlı olarak uygulanacak infaz rejimi
olduğundan CMUK’nın 326/son maddesi kapsamında kazanılmış hak
oluşturmaz. Diğer taraftan, örgüt mensubu suçlularla ilgili özel düzenleme
olan 5275 sayılı Kanunun 107/4 maddesi de nazara alındığında özellikle
süreli hapis cezalarının infazı yönünden, hükümde dayanak yasa maddesi
gösterilsin ya da gösterilmesin kazanılmış haktan bahsetme imkanı
bulunmamaktadır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar : 2017/5838).

Örgüt Mensubu Suçlu Hakkında TCK m.58 Mahkumiyetin Kanuni Sonucudur

TCK.nın 58/9. maddesinin 9. fıkrası; “Mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve


cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin, itiyadi suçlu, suçu
meslek edinen kişi veya örgüt mensubu suçlu hakkında da uygulanmasına
hükmedilir.” şeklinde düzenlenmiştir. TCK.nun 6. maddesinin (j) bendinde;
“Örgüt mensubu suçlu deyiminden; bir suç örgütünü kuran, yöneten, örgüte
katılan veya örgüt adına diğerleriyle birlikte veya tek başına suç işleyen
kişi, anlaşılır.” hükmü yer almaktadır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.02.2014 tarih ve 2013/7-399 Esas,


2014/58 Karar sayılı kararında “Özel tehlikeli suçlular düzenlenmesine ilk
kez 5237 sayılı TCK.da yer verilmiş olup, kanun koyucu itiyadi suçlu, suçu
meslek edinen kişi ve örgüt mensubu suçluyu özel tehlikeli suçlu olarak
kabul etmiştir. Özel tehlikeli suçlular bakımından, mükerrerliğin şartları
oluşmaksızın mükerrirlere özgü infaz rejimi ve cezanın infazından sonra
denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması esası getirilmek suretiyle,
cezanın özel önleme amacı ön plana çıkarılmıştır. Söz konusu kişilerin özel
tehlikeli olarak kabulünün sebebi ise diğer suç faillerine göre suça
eğilimlerinin yüksek olmasıdır.

İtiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi ve örgüt mensubu suçluluk


hallerinden birinin varlığı mahkemece tespit edildiği takdirde, hükümde bu
durumun açıkça belirtilip, mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve denetimli
serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi gerekmektedir.”
denilmiştir. Anılan Ceza Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere;
mahkemece sanığın örgüt mensubu olduğunun tespit edilmesi halinde
TCK.nun 58/9. maddesi uyarınca hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin
uygulanmasına ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin
uygulanmasına karar verilmelidir.

5237 sayılı Kanun’un 58/9. maddesinin, örgüt mensubu suçlu hakkında


mükerirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli
serbestlik tedbirinin uygulanmasına hükmedileceği hükmünü içerdiği,
anılan hükmün örgüt mensubu olma suçundan mahkumiyetin kanuni
sonucu olarak uygulanan infaza ilişkin bir düzenleme olduğu ve kazanılmış
hakka konu edilemeyeceği gözetildiğinde suç işlemek amacıyla örgüt
kurma suçundan mahkum olan sanık hakkında anılan maddenin
uygulanması konusunda her zaman bir karar verilmesinin mümkün olduğu
anlaşıldığından itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanlış gerekçe
ile itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 8. Ceza
Dairesi - Karar : 2017/6408).

Kesin Nitelikteki Adli Para Cezası Tekerrüre Esas Alınmaz

Sanığın tekerrüre esas alınan hükümlülüğünün, 5237 Sayılı TCK’nın 203.


maddesi gereğince, doğrudan tayin edilen 3.000 TL adli para cezası olup,
5320 Sayılı Kanunun 8. maddesinin 1. fıkrası ve 1412 Sayılı CMUK’nın 305.
maddesinin 2. fıkrası uyarınca kesin nitelikte olduğunun ve aynı maddenin
son fıkrası gereğince tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi
hukuka aykırıdır (Yargıtay 10. Ceza Dairesi - Karar: 2014/5367).

Adli Sicil Kaydında Ertelemeli Ceza Hükmü ve Tekerrür Şartları

Sanığın dosyadaki adli sicil kayıtlarına göre kesinleşen cinsel saldırı


suçundan 2 yıl hapis cezasını içeren erteli ilamının bulunduğu, bu ilamda 2
yıl denetim süresi öngörüldüğü ve ilamın cezanın ertelnemiş olması
nedeniyle TCK’nın 51/8 maddesi gereğince 01.12.2011 tarihinde infaz
edilmiş sayılacağı ve bu tarihten itibaren TCK’nın 58. maddesinde belirtilen
yasal 3 yıllık süre içerisinde sanığın 09.04.2013 tarihinde atılı suçu işlediği,
bu nedenle Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin bu ilamının tekerrüre
esas olduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykıdırır
(Yargıtay 2.CD - Karar: 2016/6397).

Ek Savunma Verilmeden Tekerrür Hükümleri Uygulanamaz


Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2012/3-153 Esas ve 2012/179 Karar sayılı
kararında da vurgulandığı üzere, tekerrüre esas oluşturacak nitelikte
hükümlülüğü bulunan sanık hakkında 5237 Sayılı TCK’nın 58. maddesinde
düzenlenen ve güvenlik tedbirleri arasında sayılan tekerrür hükümlerinin
uygulanmasını gerektiren durumun, ilk defa duruşmada ortaya çıkan bir hal
olmadığı, tekerrür hükümlerinin, önceden işlenen suçtan dolayı verilen
hükmün kesinleşmesinden sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde
uygulandığı, buna göre, sanığın, önceden işlediği bir suçtan dolayı
hakkında bir mahkumiyet kararı verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini,
kısacası sabıkalı olduğunu bildiğinin kabul edilmesi gerektiği dikkate
alınarak, sorgusu yapılan sanığın yüzüne karşı adli sicil kaydının okunmuş
olması halinde, yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda, ayrıca
TCK’nın 58. maddesi gereğince ek savunma verilmesinin gerekmediği,
somut olayda ise, 21.03.2011 tarihli talimat duruşmasında, sorgusu yapılan
sanığın adli sicil kaydının okunmadığının anlaşılması karşısında, sanığa,
adli sicil kaydının okunup diyecekleri sorulmadan ve adli sicil kaydında yer
alan tekerrüre esas ilamın kendisine ait olup olmadığı yönünde ek savunma
hakkı tanınmadan hüküm kurmak suretiyle 5271 Sayılı CMK’nın 226.
maddesine muhalefet edilmesi hukuka aykırı olup bozma nedenidir
(Yargıtay 15. Ceza Dairesi - Karar: 2016/4175).

Adli Para Cezası Hakkında Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi Uygulanamaz

5237 sayılı TCK’nın 58/6. maddesinde tekerrür halinde hükmolunan cezanın


mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirileceği ve ayrıca mükerrir
hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin
uygulanacağı, öngörülmektedir. Aynı Yasa’nın 7. fıkrası uyarınca da
hükümlülük kararında bu durumun belirtilmesi gerekmektedir. Mükerrirlere
özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbirlerinin yer aldığı 5275 sayılı
Kanun’un 108. maddesinde ise, yalnızca mükerrirler hakkında tayin olunan
özgürlüğü bağlayıcı ceza olan hapis cezalarının ne şekilde infaz edileceği
belirtilmiş olup, bu maddede adli para cezasının infazı konusunda
herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 106. maddesinde adli para
cezasının infazı düzenlenmiş olup, bu maddede mükerrirler hakkında
hükmolunan “adli para cezasının” infazına ilişkin bir düzenlemeye yer
verilmemiştir. Bu durumda, 5237 sayılı TCK’nın 58, 5275 sayılı Kanun’un
106, 108. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, sanık hakkında adli para
cezasına hükmedildiği için, hükümlülük kararında, mükerrirlere özgü infaz
rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin
uygulanacağının belirtilemeyeceği sonucu ortaya çıkmaktadır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle sanık hakkında hükmolunan cezanın niteliği


itibariyle 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin 6. fıkrası uyarınca
mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilemeyeceği
gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 2.
Ceza Dairesi - Karar:2007/4396).
Tekerrür Halinde Denetimli Serbestlik Tedbiri

5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108/4,,


5,, 6. fıkralarında “Hakim, mükerrir hakkında cezanın infazının
tamamlanmasından sonra başlamak ve bir yıldan az olmamak üzere
denetim süresi belirler. Tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde,
koşullu salıverilmeye dair hükümler uygulanır. Hakim, mükerrir hakkında
denetim süresinin uzatılmasına karar verebilir. Denetim süresi en fazla beş
yıla kadar uzatılabilir.”hükmünü düzenlemiştir. Buna göre denetim süresini
belirleme ve gerektiğinde uzatma görevi, hükmü veren mahkemeye değil,
hükümlünün infaz aşamasındaki davranışlarını da değerlendirerek koşullu
salıverme ile ilgili kararı verecek mahkemeye aittir. Buna göre; hüküm
kurulurken mükerrir olan sanık hakkında TCK’nın 58/7. maddesi uyarınca
“mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra da denetimli
serbestlik tedbirinin uygulanmasına” karar verilmesiyle yetinilmesi
gerekirken, denetimli serbestlik tedbirinin süresinin de belirlenmesi
hukuka aykırıdır (Yargıtay 13. CD. - Karar: 2017/531).

Koşullu Salıverme Kararı Veren Mahkeme Tekerrür Halinde Denetim Süresi


Belirlemelidir

5275 sayılı Kanunun 108. maddesinin 4. fıkrasında “Hakim, mükerrir


hakkında cezanın infazının tamamlanmasından sonra başlamak ve bir
yıldan az olmamak üzere denetim süresi belirler.” 5. fıkrasında “Tekerrür
dolayısıyla belirlenen denetim süresinde, koşullu salıvermeye ilişkin
hükümler uygulanır.” 6. fıkrasında “Hakim, mükerrir hakkında denetim
süresinin uzatılmasına karar verebilir. Denetim süresi en fazla beş yıla
kadar uzatılabilir.” hükümleri mevcut olmakla, takdire yer olmaksızın amir
hüküm gereği hükümlünün hapis cezasını tamamladığı tarihinden itibaren
bir yıldan az olmamak üzere denetim süresi belirlenmesi gerektiği
gözetilmeden, merciince itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar
verilmesinde isabet görülmemiştir (Yargıtay 1.Ceza Dairesi -
Karar:2017/1459).

Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejiminde Denetim Süresi Nasıl Belirlenir?

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 58/6. maddesinde, tekerrür hâlinde


hükmolunan cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirileceği ve
mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin
uygulanacağı belirtilmiş, 5275 sayılı Kanunun 108. maddesinin (4), (5) ve
(6). fıkralarında yer alan “Hakim, mükerrir hakkında cezanın infazının
tamamlanmasından sonra başlamak ve bir yıldan az olmamak üzere
denetim süresi belirler. Tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde,
koşullu salıverilmeye ilişkin hükümler uygulanır. Hakim, mükerrir hakkında
denetim süresinin uzatılmasına karar verebilir. Denetim süresi en fazla beş
yıla kadar uzatılabilir.” şeklindeki düzenleme uyarınca da koşullu salıverme
ile ilgili kararı verecek olan mahkeme tarafından bir yıldan az olmamak
üzere denetim süresinin belirleneceği ve denetim süresinde de koşullu
salıverilmeye ilişkin hükümlerin uygulanacağı hüküm altına alınmış olup,
somut olayda mükerrir olan sanık hakkında cezasının infazından sonra
anılan Kanunun 108/4. maddesi gereğince denetim süresinin
belirlenmesinin zorunlu olduğu, 5275 sayılı Kanunun 107/6. maddesinde yer
alan düzenlenmenin ise koşullu salıverilen hükümlünün tâbi tutulacağı
denetim süresine ilişkin olduğu gözetilerek itirazın kabulüne karar
verilmelidir (Yargıtay 1.Ceza Dairesi - Karar:2017/1500).

Esas Kararı Veren Mahkeme İnfazdan Sonraki Denetimli Serbestlik Süresini


Belirleyemez

5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108/4,,


5,, 6. fıkralarında “Hakim, mükerrir hakkında cezanın infazının
tamamlanmasından sonra başlamak ve bir yıldan az olmamak üzere
denetim süresi belirler. Tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde,
koşullu salıverilmeye dair hükümler uygulanır. Hakim, mükerrir hakkında
denetim süresinin uzatılmasına karar verebilir. Denetim süresi en fazla beş
yıla kadar uzatılabilir.”hükmünü düzenlemiştir. Buna göre denetim süresini
belirleme ve gerektiğinde uzatma görevi, hükmü veren mahkemeye değil,
hükümlünün infaz aşamasındaki davranışlarını da değerlendirerek koşullu
salıverme ile ilgili kararı verecek mahkemeye aittir.

Buna göre; hüküm kurulurken mükerrir olan sanık hakkında TCK’nın 58/7.
maddesi uyarınca “mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından
sonra da denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” karar verilmesiyle
yetinilmesi gerekirken, denetimli serbestlik tedbirinin süresinin de
belirlenmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 13. Ceza Dairesi - Karar: 2017/531).

Kararda Tekerrüre Esas Hapis Cezası Gösterilmelidir

5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun


108/2. maddesi uyarınca, tekerrür sebebiyle koşullu salıverme süresine
eklenecek miktarın, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla
olamayacağının anlaşılması karşısında, 5237 Sayılı TCK’nın 58/7.
maddesinin uygulanma koşullarının değerlendirilebilmesi ve infazda
duraksamaya neden olmaması için, sanığın tekerrüre esas alınan önceki
mahkumiyet hükmünün birden fazla suçtan ibaret olup birden fazla cezayı
içermesi nedeniyle, bu cezalardan en ağır cezayı içeren hırsızlık suçundan
verilen hükümlülüğün denetim olanağı verecek biçimde karar yerinde
gösterilmemesi hukuka aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirmiştir
(Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar: 2016/5342).

İkinci Kez Tekerrür Hükümlerinin Uygulanacağının Kararda Belirtilmemesi

İkinci kez mükerrir olan sanık hakkında, 5275 sayılı Kanunun 108/3.
maddesi gereğince sanığın koşullu salıverilemeyeceğinin kararda
belirtilmesi gerektiği gözetilmemiş ve Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015
tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas-2015/85 karar sayılı kararı ile 5237 sayılı
TCK’nin 53. maddesindeki bazı hükümler iptal edilmiş ise de, bu hususlar
infaz aşamasında dikkate alınabileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.

Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Mükerrir olan sanık hakkında hüküm kurulurken tekerrüre esas alınan ilam
gösterilmemiş ise de; sanığın adli sicil kaydında yer alan Bakırköy 19.
Asliye Ceza Mahkemesi’nin 19.04.2012 tarih, 2012/307 esas, 2012/556
karar sayılı ilamı ile hırsızlık suçundan verilen 07.05.2012 tarihinde
kesinleşen 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezasına ilişkin mahkumiyetinin
tekerrüre esas olduğu, tekerrüre esas bu hükümde ise TCK’nin 58.
maddesinin uygulanması karşısında incelemeye konu dosyada, 5275 sayılı
Kanunun 108/2. maddesi gereğince ikinci defa tekerrür hükümlerinin
uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

Bozmayı gerektirmiş, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş


olduğundan, hükmün bu sebepten 6723 sayılı Kanunun 33. maddesiyle
değişik 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı
CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden
yargılamayı gerektirmediğinden CMUK’un 322. maddesi gereğince, sanık
hakkındaki hükümde TCK’nin 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin
paragrafın hükümden çıkartılması, yerine “Sanığın sabıkasına esas
Bakırköy 19. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 19.04.2012 tarih, 2012/307 esas,
2012/556 karar sayılı ilamı ile hırsızlık suçundan verilen 07.05.2012
tarihinde kesinleşen 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezasının tekerrüre esas
teşkil ettiği anlaşıldığından sanık hakkında cezanın infazında TCK’nin 58/7.
ve 5275 sayılı Kanunun 108/2. maddeleri uyarınca İKİNCİ KEZ
MÜKERRİRLERE ÖZGÜ İNFAZ REJİMİNİN UYGULANMASINA, cezanın
infazından sonra sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirinin
uygulanmasına” şeklindeki paragrafın eklenmesi suretiyle hükmün
DÜZELTİLEREK ONANMASINA karar verilmiştir (Yargıtay 3.Ceza Dairesi -
Karar : 2017/6316).

Örgüte Üye Olma veya Yardım Etme Suçlarının Zamanaşımı Nedeniyle


Düşmesi Halinde İnfaz

I-) Sanıklar hakkında örgüte yardım etmek, suç işleme amacıyla kurulan
örgüte üye olma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde; Diğer temyiz
itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak;

Sanıklara yüklenen 5237 sayılı TCY’nın 220/2, 220/7. maddelerinde


belirtilen suç işleme amacıyla kurulan örgüte üye olma ve yardım etmek
suçu için, anılan Yasanın 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıllık
zamanaşımının, 10.07.2007 olan karar tarihinden inceleme tarihine kadar
geçmiş bulunması, bozmayı gerektirmiş hükmün açıklanan nedenle
BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını
gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412
sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanıklar
hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE,

II-Sanık Y. hakkında suç işleme amacıyla örgüt kurma, diğer sanıklar


haklarında yağma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;

“Değerin azlığının” 5237 sayılı Yasaya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu,
Yasa koyucunun amacı ile suçun işleniş biçimi, olayın özelliği ve sanığın
özgülenen kastı da gözetilmek suretiyle, daha çoğunu alma olanağı varken
yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak da gerçekten az olan şeylerin
alınması durumunda, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanarak
uygulanabileceği gözetilmeden, somut olayda koşulları bulunmadığı halde,
150/2.maddesinin düzenleniş amacının dışında yorumlar getirilerek
cezadan indirim yapılması karşı temyiz bulunmadığından; sanıklar
hakkında “yağma” suçundan kurulan mahkumiyet kararında TCK’nın 58/6-9.
maddesi gereğince cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre
çektirilmesine karar verilmemiş olması ile infazda gözetilmesi olanaklı
bulunduğundan bozma nedeni yapılmamıştır (Yargıtay 6. Ceza dairesi -
Karar : 2017/1048)

Propaganda Suçunda Tekerrür Hükümleri

5237 Sayılı T.C.K.nın 58/9. maddesi infaz rejimi ile ilgili olup kazanılmış hak
oluşturmayacağı da gözetilerek kabule göre terör örgütünün
propagandasını yapma suçundan mahkum olan sanık hakkında anılan
maddenin uygulanması konusunda her zaman bir karar verilmesi mümkün
görülmüştür (Yargıtay 9. Ceza Dairesi - Karar:2011/3073).

Adli Sicil Kaydında Adli Para Cezası ile Birlikte Hapis Cezası Bulunması

Sanığın adli sicil kaydında yer alan tekerrüre esas mahkûmiyetinde hapis
cezasının yanısıra 80,00 TL adli para cezasının da bulunduğu ve her iki
cezanın da tekerrüre esas alınması gerektiği gözetilmeden yalnızca hapis
cezasının tekerrüre esas alınması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza
Dairesi - Karar: 2017/227).

Güvenlik Tedbirleri Tekerrüre Esas Alınamaz

Hapis ve adli para cezası dışındaki yaptırımlara dair mahkumiyetlerin


tekerrüre esas olamayacağı gözetilmeden, sanık Y.’un “7 ay 15 gün süre ile
alkollü içki satılan mahallere gitmekten yasaklanması” tedbirine dair
önceki mahkumiyeti tekerrüre esas alınıp hakkında mükerrirlere özgü infaz
rejimi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmesi
hukuka aykırıdır (Yargıtay 9. Ceza Dairesi - Karar: 2015/4502).

Hapis Cezası Seçenek Yaptırımlara Çevrilmişse Tekerrür Uygulanamaz


5275 sayılı Kanun’un 108/2. maddesi uyarınca tekerrür nedeniyle
mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanabilmesi için sonuç olarak hapis
cezasına hükmedilmesinin zorunlu bulunması, ancak sanık … hakkında
müşteki …’a yönelik hakaret suçundan hakkında hükmolunan hapis
cezasının, TCK’nın 50/1-f. maddesine göre seçenek yaptırıma çevrilmesi
karşısında, tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar : 2019/12947).

Yaşı Küçük Çocuğun İşlediği Suç Tekerrüre Esas Alınamaz

Sanığın adli sicil kaydında bulunan ve tekerrüre esas alınan ilamına konu
suçun, çocuk yaşta işlenmesi nedeniyle TCK’nın 58/5. maddesi uyarınca
tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi, bozma
nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar : 2019/11103).

Suça sürüklenen çocuğun, tekerrüre esas alınan mahkumiyeti ile ilgili


Nallıhan Asliye Ceza Mahkemesi’nden verilen ilamda TCK’nin 31/2. maddesi
uygulanmakla fiili işlediği sırada 18 yaşını doldurmadığından 5237 sayılı
TCK’nin 58/5. maddesi gereğince suça sürüklenen çocuğa, tekerrür
hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi, bozma nedenidir
(Yargıtay 3. Ceza Dairesi - Karar : 2015/2929).

Sanık …‘nun tekerrüre esas alınan Malatya Çocuk Mahkemesi’nin ….sayılı


ilamının, sanığın 18 yaşından küçükken işlediği suç nedeniyle
mahkumiyetine ilişkin olup, TCK’nın 58/5. maddesi uyarınca tekerrüre esas
alınamayacağı, sanığın adli sicil kaydına göre tekerrüre esas başka bir
hükümlülük halinin de bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında verilen
cezanın TCK’nın 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine
göre çektirilmesine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 2.Ceza
Dairesi - Karar : 2018/11604).

Adli Para Cezasına Tekerrür Hükümleri Uygulanamaz

5237 sayılı TCK’nın 58/6. maddesinde tekerrür halinde hükmolunan cezanın


mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirileceği ve ayrıca mükerrir
hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin
uygulanacağının öngörüldüğü, mükerrirlere özgü infaz rejimi ve denetimli
serbestlik tedbirlerinin yer aldığı 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunun 108. maddesinde ise, yalnızca mükerrirler
hakkında tayin olunan özgürlüğü bağlayıcı ceza olan hapis cezalarının ne
şekilde infaz edileceği belirtilmiş olup, bu maddede adli para cezasının
infazı konusunda her hangi bir düzenlemenin bulunmadığı, 5275 sayılı
Kanunun 106. maddesinde adli para cezasının infazı düzenlenmiş olup, bu
maddede mükerrirler hakkında hükmolunan adli para cezasının infazına
ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği, bu durumda, 5237 sayılı TCK’nın
58, 5275 sayılı Kanunun 106 ve 108. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde,
sanık hakkında hükmedilen kısa süreli hapis cezasının, adli para cezasına
çevrilmesi karşısında, TCK’nın 58. maddesi gereğince tekerrür
hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesinde isabet
görülmemiştir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2021/5754).

Tekerrrür ve Aleyhe bozma Yasağı

Sanık … hakkında, mağdur …’in … yerinin önünde av tüfeğiyle iki el ateş


etmesi eylemi nedeniyle kasten öldürme suçuna teşebbüsten kurulan 7 yıl
6 ay hapis cezasına ilişkin mahkûmiyet hükmünün, sanık ve müdafisi
tarafından temyiz edilmesi üzerine, Özel Dairece sanık hakkında koşulları
bulunduğu hâlde tekerrür hükmünün uygulanmamasının aleyhe temyiz
bulunmadığından bozma nedeni yapılmadığı belirtilerek, hükmün sanığın
eyleminin silahla tehdit suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi
isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği, bozmaya uyan Yerel
Mahkemece sanığın silahla tehdit suçundan mahkûmiyetine ve ayrıca
TCK’nın 58. maddesi uyarınca sanığın cezasının mükerrirlere özgü infaz
rejimine göre çektirilmesine karar verildiği, sanık müdafisi tarafından
temyiz edilen bu hükmün de Özel Dairece onanmasına karar verildiği
anlaşılan dosyada;

TCK’nın güvenlik tedbirlerine ilişkin bölümünde yer almasına rağmen


maddi ceza hukukuna ilişkin olan ve hükümlülüğün yasal sonucu olmaması
nedeniyle 5275 sayılı Kanun’un 98 vd. maddeleri uyarınca infaz aşamasında
herhangi bir karar alınması da mümkün olmayan tekerrür hükmünün,
kazanılmış hak oluşturacağı, başka bir ifadeyle aleyhe değiştirme yasağına
konu olacağı hususunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. 5275
sayılı Kanun’un 108. maddesi uyarınca, infaz rejimini etkileyen ve koşullu
salıverilme sürelerini değiştiren tekerrür müessesinin, ceza miktarı
bakımından herhangi bir değişikliğe neden olmaması, cezayı aleyhe
değiştirme yasağının, belirli istisnalar dışında sadece ceza miktarı
bakımından geçerli olması, hapis cezasının miktarı ile mükerrirlik sonucu
koşullu salıverilme süresine eklenecek miktarın toplanamayacak olması
karşısında; aleyhe kanun yoluna başvurulmayan ilk hükümde yer
almamasına rağmen daha az bir ceza belirlenen ikinci hükümde tekerrür
uygulamasının isabetli olmadığı kabul edilmelidir (Ceza Genel Kurulu
2020/139 E. , 2022/453 K.).

İkinci Kere Tekerrür Hükümlerinin Uygulanabilmesinin Şartı

5275 sayılı Kanun’un 108. maddesinin 3. fıkrasında “ikinci defa tekerrür


hükümlerinin uygulanması durumunda, hükümlü koşullu salıverilmez”
düzenlemesine yer verilmiştir. Buna göre, sanık hakkında birinci tekerrür
şartlarının oluşması nedeniyle tekerrür hükümleri uygulandıktan ve
tekerrür uygulanan mahkûmiyet kesinleştikten sonra, yeniden tekerrür
hükümlerinin uygulanmasını gerektiren bir suçun işlenmesi halinde ikinci
kez tekerrür hükümleri uygulanacak ve hükümlü artık koşullu salıvermeden
yararlanamayacaktır. Ancak, ikinci defa tekerrür hükümlerinin
uygulanabilmesi için, ilk kez mükerrirlere özgü infaz rejiminin 5237 sayılı
TCK’nın 58. maddesi kapsamında uygulanması gerekmektedir. Somut
olayda ilk mükerrirliğin, 765 sayılı TCK’nın 81. maddesi ile oluşması ve bu
suretle önceki cezanın arttırılması nedeniyle buna dayanılarak sanık
hakkında ikinci defa mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanması şartları
oluşmadığından sanık hakkında ikinci kez tekerrür hükümlerinin
uygulanamayacağının gözetilmemesi, bozma nedenidir (Yargıtay 10. Ceza
Dairesi 2022/11004 E. , 2022/9302 K.)

Suçta tekerrür, özellikle mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanması


nedeniyle savunmayı yapan ceza avukatı tarafından dikkatlice
değerlendirilmesi gereken bir kurumdur.

You might also like