Professional Documents
Culture Documents
Merged (2) - Merged
Merged (2) - Merged
IX
Av. İzzettin Özkan ÖZTÜRK
-
2022/GÜZ
Tıp Etiği
• Etik, bireyin davranışlarının temelini oluşturan ahlak ilkelerinin bütünüdür. Bir
başka ifadeyle bireylerin davranış ve eylemlerinin temelini araştıran ahlak bilimine
verilen isimdir. Etik kavramı, evrensel değerleri kapsayacak şekilde kullanılmakta ve
yorumlanmaktadır.
1) Yararlılık İlkesi: Sağlık hizmetlerinde hastaya yararlı olmak, hastanın iyilik ve yararını birincil
değer olarak görmek bu ilkenin temelini oluşturmaktadır. Bu ilkenin özünde, olumlu ve yararlı
bir sonuç verecek aktif bir eylem yani tıbbi müdahale söz konusudur.
2) Zarar Vermeme İlkesi: Sağlık personelinin gereksiz bir tıbbi müdahale ile hastasına zarar
vermekten kaçınmasıdır. Yararlılık ilkesi ile paralellik göstermektedir. Yararlı olmak, zarar
vermemeyi de içerebilir ya da zarar vermemek yararlı olmak olarak da algılanabilir.
4) Adalet İlkesi: Tıbbi araç-gereçten her türlü tıbbi hizmete kadar bütün tıbbi kaynakların,
gereksinimlerine göre eşit ve dürüst bir biçimde dağıtılması gerekmektedir.
Tıp Etiği
• Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi:
3) Kusur
4) Nedensellik Bağı
Sağlık Personelinin Hukuki Sorumluluğu
( Tazminat Sorumluluğu )
a) Tedavi Giderleri: Sağlık personelinin kusurlu hizmetinin yol açtığı teşhis ve tedavi dolayısıyla yapılan
masraflardır. Bu masrafların içine hekim, ilaç, tetkik-tahlil, ameliyat, hastane, ulaştırma vb. için yapılan
harcamalar girer.
b) Çalışma Gücü Kaybından Kaynaklanan Zararlar: Sağlık personelinin kusurlu hizmeti hastanın çalışma
gücünde geçici veya sürekli kayba neden olabilir. Böyle bir durumda hasta için gelir kaybı söz konusu olur.
c) Destekten Yoksun Kalma Zararı: Hayatını kaybeden kişinin yaşarken destek verdiği kişilerin aldığı
desteğin ölüm sebebiyle ortadan kalkması neticesinde destek alanların uğradıkları zarardır. Bu zararın
tazmin edilmesi gereklidir.
d) Diğer Maddi Zararlar: Ölüm nedeniyle yapılan def’in masrafları vb. harcamalarında tazmini istenebilir.
Sağlık Personelinin Hukuki Sorumluluğu
( Tazminat Sorumluluğu )
• Manevi Zarar: Kişisel değerlerin zarar görmesine manevi zarar denir. Sağlık
Hukuku kapsamında, hastanın sağlık durumu ile ilgili bilgi ve sırların
açıklanması, cesetten izinsiz organ veya doku alınması, aydınlatılmış onayı
olmaksızın deneye tabi tutulması vb. eylemler, kişinin ruhsal bütünlüğüne
ve kişilik haklarına saldırı olarak nitelendirilir.
Kast: Hukuka aykırı sonucun, zarar veren kişi tarafından istenmesi, bilerek ve isteyerek bu amaca
yönelik bir eylemde bulunulması veya bilinmesinin gerekmesidir. Örneğin, sağlık personelinin sırf
daha fazla ücret almak için, hiç gerekli olmadığı halde, hastasını ilaçla tedavi yerine ameliyat etmesi
(sağlık personelinin uygun tedavi seçme borcuna aykırılık), kasti bir harekettir ve sağlık personelinin
hukuki sorumluluğunu doğuracaktır.
İhmal: Hukuka aykırı sonucun istenmemesi, fakat gerekli önlemlerin alınmaması, dikkat ve özenin
gösterilmemesi suretiyle haksız sonucun doğmasına neden olunmasıdır. İhmalin ölçüsü objektiftir.
Sağlık personelinin davranışı, orta seviyede, aklı başında, makul bir kişinin somut olayın durum ve
koşullarına göre alması gereken zorunlu önlemlere, harcayacağı çabaya, göstereceği özene göre
değerlendirilir. Sağlık çalışanı için kıstas, mensup olduğu kategori içinde yer alan ortalama bir sağlık
çalışanının aynı durum ve koşullarda göstereceği davranıştır. İhmalin tespitinde, sağlık personelinin
kişisel mazeretleri göz önünde bulundurulamaz. Örneğin, hekimin, hasta fazlalığı veya yorgun
olması gibi bir gerekçe kabul edilemez.
Sağlık Personelinin Hukuki Sorumluluğu
( Tazminat Sorumluluğu )
4) Nedensellik (İlliyet) Bağı: Sağlık personelinin kusuru dolayısıyla sorumlu
tutulabilmesi için, verdiği sağlık hizmeti ile meydana gelen zarar arasında bir
nedensellik bağının bulunması, bir başka ifadeyle, meydana gelen zararın hekimin
gerçekleştirdiği veya verdiği sağlık hizmetleri sonucunda meydana gelmiş olması
gerekmektedir.
1) Maddi Tazminat: Kişinin iradesi dışında malvarlığında meydana gelen eksilmenin, bir başka
ifadeyle oluşan maddi zararın, sorumlu olan kişi tarafından karşılanmasıdır/ödenmesidir.
Oluşan zarar genellikle mal veya para şeklinde tazmin edilirse de sağlık alanında sadece
parasal olarak ödenebilir.
Zararı ispat etme yükümlülüğü hastadadır. Zarara uğrayan kişi bu durumu belge, tanık,
keşif gibi her türlü yasal delil ile kanıtlama olanağına sahiptir.
2) Manevi Tazminat: Bir kimsenin kişilik haklarına yapılan haksız bir saldırı nedeniyle duyduğu
cismani ve manevi acı, ıstırap ve elem nedeniyle yaşama zevkinde azalma meydana
gelmesidir. Manevi tazminat da kişinin ilgili eylem sebebiyle çektiği acıları azaltmak
amacıyla yaptırılan ödemedir. Örneğin; hekimin kusurlu bir şekilde yerine getirdiği sağlık
hizmeti nedeniyle hayatını kaybeden kişinin yakınları, manevi zararlarının giderilmesi
amacıyla manevi tazminat isteminde bulunabilirler. Ya da kusurlu bir tıbbi operasyon
sonrasında bacağını kaybeden çocuğun anne-babası manevi tazminat isteminde bulunabilir.
Sağlık Personelinin Disiplin Sorumluluğu
• Sağlık personeli olarak hizmet verenler, hangi tür hizmeti, hangi sıfat ve unvan ile verirlerse versinler
görevlerini yerine getirdikleri sıradaki eylem ve işlemleri sebebiyle hukuki ve cezai açıdan olduğu gibi
disiplin bakımından da sorumlulukları bulunmaktadır. Disiplin sorumlulukları hem çalıştıkları kamu
kurumu hem de üyesi oldukları meslek kuruluşu ( örneğin; Türk Tabipler Birliği ) yönünden söz konusu
olabilir.
Sağlık personeli kendi nam ve hesaplarına serbest olarak çalışmayıp kamu ve özel sektörün herhangi bir
kurum veya kuruluşunda görev yapmaları halinde disiplin cezalarıyla cezalandırılmaları mümkündür.
Kamu kurum ve kuruluşundan disiplin sorumluluğu; Kamu kurum ve kuruluşundan görev yapan sağlık
personeli 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu gereğince kamu görevlisi kabul edilip bu kanunda yer alan
cezalara tabidirler. Kanunda yer alan disiplin cezaları kademe kademe şu şekildedir;
- Uyarma ( Yazılı İhtar ) Cezası: Memura, görevinde ve davranışlarında daha dikkatli olması gerektiğinin
yazı ile bildirilmesidir.
- Kınama Cezası: Memura, görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesidir.
- Kademe İlerlemesinin Durdurulması Cezası: Fiilin ağırlık derecesine göre memurun, bulunduğu
kademede ilerlemesinin 1 – 3 yıl arasında durdurulmasıdır.
- Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası: Bir daha devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan
çıkarılmasıdır.
Sağlık Personelinin Disiplin Sorumluluğu
• Disiplin Cezası Vermeye Yetkili Amir ve Kurullar:
Türk Ceza Kanununda düzenlen bazı suçların, meslek suçu niteliği taşıdığı ve özellikle sağlık personelince
işlenebilen suçlar olduğu söylenebilir. Sağlık alanında hizmet veren bütün meslek mensuplarını doğrudan
veya dolaylı olarak ilgilendiren ve bu nedenle bilinmesinden yarar görülen suçlar şunlardır:
• Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi ( TCK m. 83 ): Örneğin; hastasına yanlış bir tıbbi
müdahalede bulunarak onu tehlikeli bir duruma sokan hekim, bu yanlış tedavinin olumsuz sonuçlarını
önlemek amacıyla gereken tedbirleri almak zorundadır. Bu tedbirleri kasten ya da neticeyi göze alarak
almayan hekim TCK m. 83 gereğince sorumlu tutulabilecektir. Ya da resmi görevli olduğu halde veya acil
durumlarda hastasının ölümü için kasten tıbbi müdahaleyi yapmayan hekim yine TCK m. 83 gereğince
cezalandırılabilecektir.
• Kasten yaralama ( TCK m. 85 ): Örneğin; 17 yaşındaki hastanın acil bir durum olmadığı ve durumun
mahiyeti gerektirmediği halde kendisinin ve ailesinin aydınlatılmış onamı alınmadan apandisiti alınıyor. Bu
durumda rıza söz konusu olmadığı ve hekim bunu bilerek ve isteyerek bu ameliyatı yaptığı için kasten
yaralama dolayısıyla cezalandırılması mümkündür.
• İnsan üzerinde deney ( TCK m. 90 ): İlgili kanun maddesinde öngörülen şartlar yerine getirilmeden insan
üzerinde deney yapan ya da buna yardımcı olan sağlık personelinin insan üzerinde deney suçu sebebiyle
cezai sorumluluğu doğacaktır.
Sağlık Personelinin Cezai Sorumluluğu
1) Ülkemizde tıbbi ölüm hali beyin ölümü kriteri ile saptanmaktadır. Beyin ölümü kriteri,
İnsana insan olma özelliği veren beynin, vücudu yönetme yeteneğini tamamen ve geri
dönüşü olmayacak şekilde kaybetmesidir. Tıbbi ölüm hali dört kişilik hekimler
kurulunca ve oy birliği ile saptanır. Bu hekimlerin kardiyalog, nörolog,
nöroşirürjiyen (Beyin Cerrahı) ve anesteziyoloji-reanimasyon uzmanı olması
gerekir.
2) Hayır bulunmamaktadır. Çünkü bir kişi hayatta ve sağlıyken organ ve doku bağışında
bulunduğuna dair vasiyet ya da beyanda bulunduysa artık o hayatını kaybettikten sonra
bir başkasına organ ve doku bağışı hususunda soru sorulması gerekmemektedir.
3) Evet değişirdi. Böyle bir durumda, yanında bulunan eşi, reşit çocukları, ana veya babası
veya kardeşlerinden birisinin, bunlar yoksa yanında bulunan herhangi bir yakınının
muvafakatiyle ölüden organ veya doku alınabilir. Bu hususta ölüm anında yanında eş
varsa, artık diğer kimselerin görüşünün sorulmasına gerek yoktur. Ancak çocuklarından
orada bulunan hepsinin rıza göstermiş olması gerekir. Bir tanesinin muhalefet etmesi
halinde, organ alınamaz.
4) Aksine bir vasiyet veya beyan yoksa kornea gibi ceset üzerinde bir değişiklik yapmayan
dokuların alınması her zaman mümkündür.
VAKA II
1) Hayır değildir. Bilindiği üzere gebeliğin sonlandırılması için yasal sınır 10 haftadır. 10.
haftadan sonra yasal olarak gebeliğe son verilebilmesi için annenin sağlığını ya da
hayatını veya doğacak çocuklardan sonraki nesilleri tehlikeye atacak ağır bir sakatlık
durumunun varlığı durumunda rahim tahliyesi sağlanabilir. Olayımızda böyle bir durum
olmadığı için 12. haftada hukuken rahim tahliyesi yapılması mümkün değildir.
2) Bir kadının suç sebebiyle gebe kalması durumunda 20. haftaya kadar rahim tahliyesi
sağlanabilir. Bu sebeple evet ilk soruya vereceğimiz yanıt değişirdi.
3) Derhal müdahale edilmediği takdirde, annenin hayatını veya yaşamsal organlarından
birisini tehdit edecek acil hallerde, durumu tespit eden yetkili hekim tarafından gerekli
müdahale yapılarak rahim tahliye edilir. Bu sebeple hekimin müdahalesi hukuka
uygundur.
4) Evet vardır. İlgili durum mümkünse müdahale yapılmadan önce mümkün değilse
müdahaleden itibaren en geç yirmi dört saat içerisinde illerde Sağlık Müdürlüğüne,
ilçelerde Toplum Sağlığı Merkezi Tabipliğine bildirilir.
VAKA III
1) Hemşire A, Etik İlkelere Saygı ve Sağlık Personelinin Tarafsızlığı
yükümlülüklerine aykırı hareket etmiştir.
Organ nakline ilişkin düzenlemeler 29 Mayıs 1979 tarih ve 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması,
Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkındaki Kanun (Kısaltması: ‘’ODNK‘’)’ da ve Avrupa Konseyi
Biyotıp Sözleşmesi’nde yapılmıştır. İlgili her iki düzenlemede iç hukukumuzun önemli birer parçası
olup uygulamada organ ve doku nakline ilişkin önemli bir boşluğu doldurmuşlardır.
‘’Oto-gref‘’ adı verilen, bir kimsenin kendi dokusunun, vücudunun başka bir yerine nakli ameliyatı,
saç ve deri alınması, aşılanması ve nakli ile kan transfüzyonu (Transfüzyon: Nakil, Aktarma)
‘’ ODNK ‘’ hükümlerine tabi değildir.
Bir bedel veya başkaca bir çıkar karşılığı, organ ve doku alınması ya da satılması yasaktır.
Organ nakli ODNK ’ da, ‘’Yaşayan Kişilerden Organ ve Doku Alınması’’ ve ‘’Ölüden Organ ve Doku
Alınması‘’ olarak iki farklı başlıkta düzenlenmiştir.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
A) Yaşayan Kişilerden Organ ve Doku Alınması:
-Verici Kişinin;
-Organ ve doku vermeyi kabul etmiş olması (En az iki tanık huzurunda sözlü
olarak beyan edilip imzalanan tutanağın bir hekim tarafından onaylanması)
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
B) Ölüden Organ ve Doku Alınması:
Bu tür nakilde verici bir ceset olduğu için organ ve doku alımı açısından ölünün yaşı
önemli değildir. Kanunumuz, yaşayanlardan yapılan organ nakli bakımından 18
yaşında olma şartını öngörürken ölülerden organ nakli bakımından herhangi bir
sınırlama getirmemiştir.
1) Sağlığında vücudunun tamamını veya organ ve dokularını, tedavi, teşhis ve bilimsel amaçlar
için bıraktığını resmi veya yazılı vasiyetle belirtmişse ölüden organ veya doku alınabilir.
2) Belirtmemiş olsa dahi ölüm anında yanında bulunan eşi, reşit çocukları, ana veya babası
veya kardeşlerinden birisinin, bunlar yoksa yanında bulunan herhangi bir yakınının
muvafakatiyle ölüden organ veya doku alınabilir. Bu hususta ölüm anında yanında eş varsa,
artık diğer kimselerin görüşünün sorulmasına gerek yoktur. Ancak çocuklarından orada
bulunan hepsinin rıza göstermiş olması gerekir. Bir tanesinin muhalefet etmesi halinde, organ
alınamaz.
3) Aksine bir vasiyet veya beyan yoksa kornea gibi ceset üzerinde bir değişiklik yapmayan
dokuların alınması her zaman mümkündür.
4) Ölü kimse, sağlığında kendisinden ölümünden sonra organ veya doku alınmasına karşı
olduğunu belirtmişse organ ve doku alınamaz.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
10) Cinsel Sağlığa İlişkin Müdahaleler
NPHK ‘ da öngörülen haller dışında gebeliğin sona erdirilmesi mümkün değildir. Bir başka
ifadeyle, gebeliğin sona erdirilmesi yasada kesin kurallara bağlanmıştır.
Annenin sağlığı açısından tıbbi sakınca bulunmadığı takdirde, gebeliğin 10. haftası doluncaya
kadar istek üzerine gebeliğe son verilmesi mümkündür.
Gebelikte 10 haftalık süre dolmuş ise gebeliğe son verilebilmesi için gebeliğin;
- Doğacak çocuk ile onu takip edecek kuşaklar için ağır maluliyete ( sakat olma durumu )
neden olacağı;
Görüldüğü üzere NPHK, gebeliğin sona erdirilmesi için hem süre öngörmüş hem de tıbbi
tehlikenin bulunması halinde kürtajın yapılabilmesi ilkesini benimsemiştir.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
TCK m. 99/6 ‘ da yer alan ‘’ Kadının mağduru olduğu bir suç sonucu gebe
kalması halinde, süresi 20 haftadan fazla olmamak ve kadının rızası
koşuluyla, gebeliği sona erdirene ceza verilmez. ‘’ hükmü NPHK’ da ki 10
haftalık süre sınırına bir istisna getirerek bu süreyi 20 haftaya yükseltmiştir.
Örneğin, tecavüze uğraması sonucu hamile kalan mağdur kadınlar için,
yasal gebeliği sona erdirme sınırı 20 haftaya yükseltmiştir.
Derhal müdahale edilmediği takdirde, annenin hayatını veya yaşamsal
organlarından birisini tehdit edecek acil hallerde, durumu tespit eden
yetkili hekim tarafından gerekli müdahale yapılarak rahim tahliye edilir ve
durum müdahale yapılmadan önce ve bunun mümkün olmadığı hallerde
müdahaleden itibaren en geç yirmi dört saat içerisinde illerde Sağlık
Müdürlüğüne, ilçelerde Toplum Sağlığı Merkezi Tabipliğine bildirilir.
Gebeliğe son verilmesi hususunda gebe kişinin rızasının alınması zorunlu
olduğundan gebe kadının izni gerekmektedir. Şayet ilgili kimse küçükse,
kendisi ile birlikte velisinin de rızası aranır. Bununla beraber yine gebe kişi
evli ise ayrıca eşinin de rızasına ihtiyaç vardır.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
11) Cinsiyet Değişikliğine İlişkin Müdahaleler:
Cinsiyet değişikliği, cerrahi müdahale sonucunda erkeğin kadın ve kadının erkek cinsiyetine
dönüşmesidir. Bu operasyon sonucu kişinin daha önce sahip olduğu cinsiyet özellikleri
tamamen değişir ve karşı cinsin görünümünü kazanır.
- Evli olmaması;
- Transseksüel yapıda olup, cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı açısından zorunlu olduğunu bir
eğitim ve araştırma hastanesinden alınacak resmi sağlık kurulu raporuyla belgelemesi;
zorunludur.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
12) Yapay Döllemeler (Aşılama):
Yapay dölleme, erkek spermlerinin cinsel ilişki dışındaki bir yöntemle kadının
rahmine yerleştirilmesidir. Döllemeler, evlilik birliği içinde yapılıp yapılmamasına
göre iki çeşittir. Evlilik birliği içerisinde yapılan döllemeye ‘’ Homolog Dölleme ‘’ ,
evlilik dışında yapılan döllemeye ise ‘’ Heterolog Dölleme ‘’ denmektedir.
Yapay dölleme konusu ülkemizde ‘’Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezi Yönetmeliği‘’
ile düzenlemeye tabi tutulmuştur. İlgili düzenlemeye göre, ülkemizde yalnızca
homolog döllemeye izin verilmiştir. Bu kriterlere göre, üremeye yardımcı tedavi
uygulanacak olanların;
- Evli çift olması;
- Sadece kendilerine ait üreme hücrelerinin kullanılması;
- Eşlerin yönetmelikte öngörülen tedavi yöntemleri dışındaki mevcut tedavi
yöntemleri ile çocuk sahibi olamadıklarını belgelemesi;
zorunludur.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
13) Embriyon Nakilleri (Tüp Bebek):
Dış ortamda döllendirilen kadın ve erkek üreme hücrelerinin, belli bir süre sonunda kadının rahmine
yerleştirilmesine, embriyon nakli denir. Doğal yoldan çocuk sahibi olamayanlar için, erkek spermi ile
kadından alınan yumurta hücresi, laboratuvar ortamında döllendirilip, belli bir gelişimden sonra kadının
rahmine yerleştirilmekte ve kadının çocuk sahibi olması sağlanmaktadır.
Ülkemizde embriyon nakli işlemleri ‘’ İnvitro Fertilizasyon ve Embriyo Transferi Merkezleri Yönetmeliği ‘’
uyarınca yürütülmektedir.
-Kadının 35 yaşını geçmemiş olması gerekmektedir. Ancak bilim kurulunca karar verilmesi durumunda
daha büyük yaştaki kadınlar için de uygulama yapılabilmektedir.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
İnvitro Fertilizasyon ve Embriyo Transferi Merkezleri Yönetmeliği uyarınca,
anne ve babadan alınan yumurta ve spermlerle elde edilen embriyoların
dondurularak saklanması da mümkündür.
Dondurulmuş embriyolar,
- Tarafların boşanması durumunda ise yok etme işlemi derhal değil ancak
MAHKEME KARARININ KESİNLEŞMESİ üzerine gerçekleştirilir.
Sağlık Hukuku Dersi Notları
VI
Av. İzzettin Özkan ÖZTÜRK
-
2022/GÜZ
Tıbbi Müdahale
• Tıbbi Müdahale; tıp mesleğini yerini getirmeye yetkili
kişi tarafından, tedavi etme amacına yönelik olarak
hastalıkları önlemek veya iyileştirmek amacıyla
gerçekleştirilen her türlü tıbbi nitelikli faaliyettir.
Tıbbi müdahalenin, hastalar üzerinde yaratabileceği muhtemel olumsuz etkiler sebebiyle tıbbi
müdahalede bulunma yetkisi kanun koyucu tarafından yalnızca sağlık personeline verilmiştir.
Buradaki temel amaç öncelikle bireyin sonra toplumun ve kamu düzeninin korunmasıdır.
Hastanın, tıbbi müdahale konusunda acil durumlar hariç olmak üzere hekim ya da sağlık
personeli dışında bir başka kişiye yetki vermesi hukuken geçersizdir. Örneğin; TCK m.
101/II‘de düzenlenen kısırlaştırma suçunda; rızaya dayalı olsa dahi, kısırlaştırma eyleminin
yetkili olmayan bir kişi tarafından işlenmesi suç olarak düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere rıza
tek başına, ilgili eylemi hukuka uygun kılmamakta ayrıca fiilin yetkili kişi tarafından
gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Zorunluluk hallerinde (acil durumlarda) sağlık personeli olmayan bir kimsenin gerçekleştirdiği
tıbbi müdahalede hukuka uygun sayılabilmektedir. Örneğin; boğazına tıkanan bir yabancı
cisim yüzünden nefes alamayan ve boğulmak üzere olan bir kimseyi kurtarmak amacıyla soluk
borusunda kesici/delici bir alet yardımıyla delik açan kişi, tıbbi müdahalede bulunmuş
sayılmaktadır. Tıbbi müdahalede bulunma yetkisi olmaması nedeniyle eylemi esasen hukuka
aykırı olacaksa da zorunluluk hali dolayısıyla, yaptığı tıbbi müdahale nedeniyle
cezalandırılmayacaktır. Bu tip istisnai durumlar dışında sağlık personeli olmayan kişilerin
yaptığı tıbbi müdahaleler nedeniyle cezai sorumlulukları bulunmaktadır.
Tıbbi Müdahalenin Hukuka
Uygunluk Şartları
B) Hastanın Aydınlatılmış Rızasının Alınması:
Hasta aydınlatılmış, rızası alınmış ve ilgili tıbbi müdahale yetkili bir sağlık
personeli tarafından gerçekleştirilmiş olmasına rağmen, müdahale özensiz
bir biçimde tıp biliminin gereklerine aykırı şekilde yapılmışsa sağlık
personelinin tıbbi faaliyeti hukuka aykırı olacak ve gerek maddi ve manevi
tazminat gerekse kast/taksir dolayısıyla cezai sorumluluğu doğacaktır.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
1) Teşhis Koymak Amacıyla Gerçekleştirilen Tıbbi Müdahaleler:
Bir sağlık personeli ile hasta arasında hukuken geçerli bir tedavi sözleşmesi
kurulduktan sonra taraflar arasında ilişki genellikle şu şekilde gerçekleşir: Sağlık
personeli öncelikle hastasından anamnez (hastanın öyküsü) alır. Sonrasında fiziki
muayene yapılır ve devamında şayet ihtiyaç duyulursa laboratuvar vb.
muayenelere başvurulur. İşte teşhis amacıyla gerçekleştirilen bu tıbbi müdahaleler
neticesinde varılan sonuca göre uygun olarak tedavi planlanmakta ya da hasta
izlem altında tutulmaktadır.
Tıbbi müdahaleler teşhis veya tedavinin yanı sıra hastalıklardan koruma amacına da
yönelmiş olabilirler. Bireyleri henüz ortaya çıkmamış ancak gelecekte ortaya çıkma
olasılığı bulunan bedensel ve ruhsal zararlar ve hastalıklardan uzak tutmak üzere
gerçekleştirilen faaliyetler koruma amacına yöneliktir.
İşte böyle hallerde hekimin hastada, tanıya ve tedaviye yönelik gerekli müdahaleleri
planlarken, aynı zamanda mevcut durumu tespit ve kayıt altına alması kanundan
kaynaklanan tespit amacıyla gerçekleştirilen tıbbi müdahalelerdir.
Örneğin, 22 yaşında öğrenci olan bir kişi, okul çıkışında kimliği belirsiz bir grup
tarafından saldırıya uğramış ve yaralanmıştır. Çevredekilerin yardımıyla hastaneye
götürüldüğünde tedavisinin yapılmasıyla birlikte saldırı sonrasında vücudunda
meydana gelen değişikliklerin tespiti için doktordan darp raporu talep edebilir ya da
doktor kendi inisiyatifiyle darp raporu düzenleyebilir. Böyle hallerde bu raporun
düzenlenmesi kanundan kaynaklanan tespit amacıyla gerçekleştirilen tıbbi
müdahalelere bir örnektir.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
5) İlaç İle Gerçekleştirilen Tıbbi Müdahaleler:
İlaç, belli bir hastalığın tedavisi için kullanılan maddeyi ifade eder. İlaçlar konusunda araştırma
yapan, ilaçların etkisini ve kullanışlarını konu alan bilim dalına ‘’ Farmakoloji ‘’ denir. İlaçları
kendi içinde ikiye ayırmak mümkündür.
a) Farmakolojik Etkili İlaçlar: İçerisinde tedaviye yönelik farmakolojik etkiye sahip unsur
barındıran ilaçlara farmakolojik etkili ilaç adı verilir. Bu ilaçlar kendi içerisinde Geleneksel
İlaçlar ve Yeni İlaçlar olarak ikiye ayrılabilir. Gelenek ilaç, tedavinin uygulandığı anda tıp
bilimince genel olarak kabul edilmiş ve sürekli bir kullanıma kavuşmuş geleneksel ilaçlardır.
Yeni ilaçlar ise tıp bilimi tarafından henüz tanınmamış ve kabul görmemiş bu sebeple genel bir
uygulama kazanmamış ilaçlardır.
b) Farmakolojik Etkisi Olmayan İlaçlar: Farmakolojik etkiye sahip hiçbir unsur içermeyen
başka bir deyişle tedavi edici etkisi olmayan maddelere plasebo denir. Bu maddeler hem
tedavi amacıyla hem de klinik ilaç araştırmaları alanında kullanılabilmektedir. Ayrıca plasebola
ruhsal hastalıkların tedavisinde de kullanılabilir. İçinde etkin madde bulunmadığından,
herhangi bir yan etki yapması söz konusu değildir.
Örneğin; hastayı hipnoz yoluyla tedavi etme yöntemi olan hipnoterapi, psikoloji ve
tıp bilimi alanında uzmanlaşmış kişiler olan hipnoterapistler tarafından
uygulanabilmektedir. Bu alanda eğitim almamış bir başka deyişle yetkili olmayan
kişilerin uygulayacakları hipnoterapi hukuken geçerli olmayacak ve bu kimselerin
gerek hukuki gerekse cezai sorumlulukları doğacaktır.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
7) Estetik Amacıyla Gerçekleştirilen Tıbbi Müdahaleler:
Estetik amacıyla gerçekleştirilen tıbbi müdahaleler, hastaların bedenlerinde doğuştan var olan
ya da sonradan meydana gelen şekil bozukluklularının düzeltilmesi/tedavi edilmesi amacıyla
gerçekleştirilen tıbbi müdahaleler ya da hastaların sahip oldukları dışında talep ettikleri daha
farklı bir dış görünüşe kavuşmak amacıyla tamamen estetik kaygıyla gerçekleştirilen tıbbi
müdahaleler olarak karşımıza çıkar.
a) Kişinin bedeni üzerinde doğuştan var olan ya da sonradan meydana gelen şekil
bozukluklarını (deformasyon) gidermeyi amaçlayan onarıcı estetik müdahaleler:
Bu amaçla gerçekleştirilen müdahalelerde temel amaç hastada doğuştan var olan ya da
sonradan meydana gelen bozuklukların düzeltilmesidir. Örneğin, deviasyon bulunan ya da
kırılan bir burnun ameliyat edilmesi bu amaçla gerçekleştirilen bir tıbbi müdahaledir.
Onarıcı müdahale niteliğinde olmayan doğrudan estetik amaçla yapılan estetik operasyonlar
hususunda uygulamada farklı görüşler mevcuttur. Bazı hukukçular estetik cerrahiyi, sırf güzel
görüntü sağlamak amacıyla yapılan müdahaleler olarak tanımlamaktadır. Zira, estetik
cerrahide ne tedavi, ne koruma ne de acı dindirme amacı bulunmaktadır. Bu görüşe karşı
olarak bazı hukukçularda böyle bir tıbbi müdahalenin, fiziksel görünümünden memnun
olmayan kişilerin ilgili cerrahi operasyon sonrasında psikolojik durumu üzerinde olumlu
yönde etkisi olacağını ve bunun bir çeşit tedavi olduğunu savunmaktadır.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
8) Tıbbi Deneme ve Bilimsel Araştırmalar:
Tıbbi denemeler, insan bedeni üzerinde daha önce uygulanmamış olan ve etkileri kesin olarak bilinmeyen
yeni bir yöntemin ya da ilacın tedavi veya bilimsel amaçla uygulanmasıdır. Tıbbi denemeler tıbbın gelişimi
üzerinde son derece etkili ve önemlidir. Tıbbi denemeleri, tedavi amaçlı tıbbi denemeler ve bilimsel amaçlı
tıbbi deneyler şeklinde iki gruba ayırmak mümkündür.
a) Tedavi Amaçlı Tıbbi Denemeler: Bu gruba giren denemeler, laboratuvar ve hayvan denemeleri gibi
belirli aşamalardan olumlu sonuçlarla geçildikten sonra, yeni bir tedavi yönteminin veya yeni bir ilacın,
hasta kişi üzerinde ve onun tedavi edilmesi amacıyla yapılan uygulamalardır. Buradaki temel amaç,
hastanın bedensel veya ruhsal sorununun ortadan kaldırılmasıdır. Tedavi amaçlı tıbbi denemelerin hukuken
geçerli olması için bazı koşulların bulunması gerekmektedir. Bu koşullar şunlardır:
>> Hekimin denediği tedavi usulü veya ilaç, tıp biliminin kurallarına ve ilkelerine uygun olmalıdır.
>> Hekim, denemenin etkileri ve sonuçları hakkında hastaya ayrıntılı bilgi vermeli ve hastanın aydınlatılmış
onamını almalıdır.
>> Hekim, denemenin yapılacağı hastayı tüm yönleriyle ayrıntılı olarak incelemeli ve denemenin olumsuz
etkilerini önlemek için her türlü özeni göstermelidir.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
b) Bilimsel Amaçlı Tıbbi Denemeler:
1) Ülkemizde tıbbi ölüm hali beyin ölümü kriteri ile saptanmaktadır. Beyin ölümü kriteri,
İnsana insan olma özelliği veren beynin, vücudu yönetme yeteneğini tamamen ve geri
dönüşü olmayacak şekilde kaybetmesidir. Tıbbi ölüm hali dört kişilik hekimler
kurulunca ve oy birliği ile saptanır. Bu hekimlerin kardiyalog, nörolog,
nöroşirürjiyen (Beyin Cerrahı) ve anesteziyoloji-reanimasyon uzmanı olması
gerekir.
2) Hayır bulunmamaktadır. Çünkü bir kişi hayatta ve sağlıyken organ ve doku bağışında
bulunduğuna dair vasiyet ya da beyanda bulunduysa artık o hayatını kaybettikten sonra
bir başkasına organ ve doku bağışı hususunda soru sorulması gerekmemektedir.
3) Evet değişirdi. Böyle bir durumda, yanında bulunan eşi, reşit çocukları, ana veya babası
veya kardeşlerinden birisinin, bunlar yoksa yanında bulunan herhangi bir yakınının
muvafakatiyle ölüden organ veya doku alınabilir. Bu hususta ölüm anında yanında eş
varsa, artık diğer kimselerin görüşünün sorulmasına gerek yoktur. Ancak çocuklarından
orada bulunan hepsinin rıza göstermiş olması gerekir. Bir tanesinin muhalefet etmesi
halinde, organ alınamaz.
4) Aksine bir vasiyet veya beyan yoksa kornea gibi ceset üzerinde bir değişiklik yapmayan
dokuların alınması her zaman mümkündür.
VAKA II
1) Hayır değildir. Bilindiği üzere gebeliğin sonlandırılması için yasal sınır 10 haftadır. 10.
haftadan sonra yasal olarak gebeliğe son verilebilmesi için annenin sağlığını ya da
hayatını veya doğacak çocuklardan sonraki nesilleri tehlikeye atacak ağır bir sakatlık
durumunun varlığı durumunda rahim tahliyesi sağlanabilir. Olayımızda böyle bir durum
olmadığı için 12. haftada hukuken rahim tahliyesi yapılması mümkün değildir.
2) Bir kadının suç sebebiyle gebe kalması durumunda 20. haftaya kadar rahim tahliyesi
sağlanabilir. Bu sebeple evet ilk soruya vereceğimiz yanıt değişirdi.
3) Derhal müdahale edilmediği takdirde, annenin hayatını veya yaşamsal organlarından
birisini tehdit edecek acil hallerde, durumu tespit eden yetkili hekim tarafından gerekli
müdahale yapılarak rahim tahliye edilir. Bu sebeple hekimin müdahalesi hukuka
uygundur.
4) Evet vardır. İlgili durum mümkünse müdahale yapılmadan önce mümkün değilse
müdahaleden itibaren en geç yirmi dört saat içerisinde illerde Sağlık Müdürlüğüne,
ilçelerde Toplum Sağlığı Merkezi Tabipliğine bildirilir.
VAKA III
1) Hemşire A, Etik İlkelere Saygı ve Sağlık Personelinin Tarafsızlığı
yükümlülüklerine aykırı hareket etmiştir.
1) Yararlılık İlkesi: Sağlık hizmetlerinde hastaya yararlı olmak, hastanın iyilik ve yararını birincil
değer olarak görmek bu ilkenin temelini oluşturmaktadır. Bu ilkenin özünde, olumlu ve yararlı
bir sonuç verecek aktif bir eylem yani tıbbi müdahale söz konusudur.
2) Zarar Vermeme İlkesi: Sağlık personelinin gereksiz bir tıbbi müdahale ile hastasına zarar
vermekten kaçınmasıdır. Yararlılık ilkesi ile paralellik göstermektedir. Yararlı olmak, zarar
vermemeyi de içerebilir ya da zarar vermemek yararlı olmak olarak da algılanabilir.
4) Adalet İlkesi: Tıbbi araç-gereçten her türlü tıbbi hizmete kadar bütün tıbbi kaynakların,
gereksinimlerine göre eşit ve dürüst bir biçimde dağıtılması gerekmektedir.
Tıp Etiği
• Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi:
Tıbbi müdahalenin, hastalar üzerinde yaratabileceği muhtemel olumsuz etkiler sebebiyle tıbbi
müdahalede bulunma yetkisi kanun koyucu tarafından yalnızca sağlık personeline verilmiştir.
Buradaki temel amaç öncelikle bireyin sonra toplumun ve kamu düzeninin korunmasıdır.
Hastanın, tıbbi müdahale konusunda acil durumlar hariç olmak üzere hekim ya da sağlık
personeli dışında bir başka kişiye yetki vermesi hukuken geçersizdir. Örneğin; TCK m.
101/II‘de düzenlenen kısırlaştırma suçunda; rızaya dayalı olsa dahi, kısırlaştırma eyleminin
yetkili olmayan bir kişi tarafından işlenmesi suç olarak düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere rıza
tek başına, ilgili eylemi hukuka uygun kılmamakta ayrıca fiilin yetkili kişi tarafından
gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Zorunluluk hallerinde (acil durumlarda) sağlık personeli olmayan bir kimsenin gerçekleştirdiği
tıbbi müdahalede hukuka uygun sayılabilmektedir. Örneğin; boğazına tıkanan bir yabancı
cisim yüzünden nefes alamayan ve boğulmak üzere olan bir kimseyi kurtarmak amacıyla soluk
borusunda kesici/delici bir alet yardımıyla delik açan kişi, tıbbi müdahalede bulunmuş
sayılmaktadır. Tıbbi müdahalede bulunma yetkisi olmaması nedeniyle eylemi esasen hukuka
aykırı olacaksa da zorunluluk hali dolayısıyla, yaptığı tıbbi müdahale nedeniyle
cezalandırılmayacaktır. Bu tip istisnai durumlar dışında sağlık personeli olmayan kişilerin
yaptığı tıbbi müdahaleler nedeniyle cezai sorumlulukları bulunmaktadır.
Tıbbi Müdahalenin Hukuka
Uygunluk Şartları
B) Hastanın Aydınlatılmış Rızasının Alınması:
Hasta aydınlatılmış, rızası alınmış ve ilgili tıbbi müdahale yetkili bir sağlık
personeli tarafından gerçekleştirilmiş olmasına rağmen, müdahale özensiz
bir biçimde tıp biliminin gereklerine aykırı şekilde yapılmışsa sağlık
personelinin tıbbi faaliyeti hukuka aykırı olacak ve gerek maddi ve manevi
tazminat gerekse kast/taksir dolayısıyla cezai sorumluluğu doğacaktır.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
1) Teşhis Koymak Amacıyla Gerçekleştirilen Tıbbi Müdahaleler:
Bir sağlık personeli ile hasta arasında hukuken geçerli bir tedavi sözleşmesi
kurulduktan sonra taraflar arasında ilişki genellikle şu şekilde gerçekleşir: Sağlık
personeli öncelikle hastasından anamnez (hastanın öyküsü) alır. Sonrasında fiziki
muayene yapılır ve devamında şayet ihtiyaç duyulursa laboratuvar vb.
muayenelere başvurulur. İşte teşhis amacıyla gerçekleştirilen bu tıbbi müdahaleler
neticesinde varılan sonuca göre uygun olarak tedavi planlanmakta ya da hasta
izlem altında tutulmaktadır.
Tıbbi müdahaleler teşhis veya tedavinin yanı sıra hastalıklardan koruma amacına da
yönelmiş olabilirler. Bireyleri henüz ortaya çıkmamış ancak gelecekte ortaya çıkma
olasılığı bulunan bedensel ve ruhsal zararlar ve hastalıklardan uzak tutmak üzere
gerçekleştirilen faaliyetler koruma amacına yöneliktir.
İşte böyle hallerde hekimin hastada, tanıya ve tedaviye yönelik gerekli müdahaleleri
planlarken, aynı zamanda mevcut durumu tespit ve kayıt altına alması kanundan
kaynaklanan tespit amacıyla gerçekleştirilen tıbbi müdahalelerdir.
Örneğin, 22 yaşında öğrenci olan bir kişi, okul çıkışında kimliği belirsiz bir grup
tarafından saldırıya uğramış ve yaralanmıştır. Çevredekilerin yardımıyla hastaneye
götürüldüğünde tedavisinin yapılmasıyla birlikte saldırı sonrasında vücudunda
meydana gelen değişikliklerin tespiti için doktordan darp raporu talep edebilir ya da
doktor kendi inisiyatifiyle darp raporu düzenleyebilir. Böyle hallerde bu raporun
düzenlenmesi kanundan kaynaklanan tespit amacıyla gerçekleştirilen tıbbi
müdahalelere bir örnektir.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
5) İlaç İle Gerçekleştirilen Tıbbi Müdahaleler:
İlaç, belli bir hastalığın tedavisi için kullanılan maddeyi ifade eder. İlaçlar konusunda araştırma
yapan, ilaçların etkisini ve kullanışlarını konu alan bilim dalına ‘’ Farmakoloji ‘’ denir. İlaçları
kendi içinde ikiye ayırmak mümkündür.
a) Farmakolojik Etkili İlaçlar: İçerisinde tedaviye yönelik farmakolojik etkiye sahip unsur
barındıran ilaçlara farmakolojik etkili ilaç adı verilir. Bu ilaçlar kendi içerisinde Geleneksel
İlaçlar ve Yeni İlaçlar olarak ikiye ayrılabilir. Gelenek ilaç, tedavinin uygulandığı anda tıp
bilimince genel olarak kabul edilmiş ve sürekli bir kullanıma kavuşmuş geleneksel ilaçlardır.
Yeni ilaçlar ise tıp bilimi tarafından henüz tanınmamış ve kabul görmemiş bu sebeple genel bir
uygulama kazanmamış ilaçlardır.
b) Farmakolojik Etkisi Olmayan İlaçlar: Farmakolojik etkiye sahip hiçbir unsur içermeyen
başka bir deyişle tedavi edici etkisi olmayan maddelere plasebo denir. Bu maddeler hem
tedavi amacıyla hem de klinik ilaç araştırmaları alanında kullanılabilmektedir. Ayrıca plasebola
ruhsal hastalıkların tedavisinde de kullanılabilir. İçinde etkin madde bulunmadığından,
herhangi bir yan etki yapması söz konusu değildir.
Örneğin; hastayı hipnoz yoluyla tedavi etme yöntemi olan hipnoterapi, psikoloji ve
tıp bilimi alanında uzmanlaşmış kişiler olan hipnoterapistler tarafından
uygulanabilmektedir. Bu alanda eğitim almamış bir başka deyişle yetkili olmayan
kişilerin uygulayacakları hipnoterapi hukuken geçerli olmayacak ve bu kimselerin
gerek hukuki gerekse cezai sorumlulukları doğacaktır.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
7) Estetik Amacıyla Gerçekleştirilen Tıbbi Müdahaleler:
Estetik amacıyla gerçekleştirilen tıbbi müdahaleler, hastaların bedenlerinde doğuştan var olan
ya da sonradan meydana gelen şekil bozukluklularının düzeltilmesi/tedavi edilmesi amacıyla
gerçekleştirilen tıbbi müdahaleler ya da hastaların sahip oldukları dışında talep ettikleri daha
farklı bir dış görünüşe kavuşmak amacıyla tamamen estetik kaygıyla gerçekleştirilen tıbbi
müdahaleler olarak karşımıza çıkar.
a) Kişinin bedeni üzerinde doğuştan var olan ya da sonradan meydana gelen şekil
bozukluklarını (deformasyon) gidermeyi amaçlayan onarıcı estetik müdahaleler:
Bu amaçla gerçekleştirilen müdahalelerde temel amaç hastada doğuştan var olan ya da
sonradan meydana gelen bozuklukların düzeltilmesidir. Örneğin, deviasyon bulunan ya da
kırılan bir burnun ameliyat edilmesi bu amaçla gerçekleştirilen bir tıbbi müdahaledir.
Onarıcı müdahale niteliğinde olmayan doğrudan estetik amaçla yapılan estetik operasyonlar
hususunda uygulamada farklı görüşler mevcuttur. Bazı hukukçular estetik cerrahiyi, sırf güzel
görüntü sağlamak amacıyla yapılan müdahaleler olarak tanımlamaktadır. Zira, estetik
cerrahide ne tedavi, ne koruma ne de acı dindirme amacı bulunmaktadır. Bu görüşe karşı
olarak bazı hukukçularda böyle bir tıbbi müdahalenin, fiziksel görünümünden memnun
olmayan kişilerin ilgili cerrahi operasyon sonrasında psikolojik durumu üzerinde olumlu
yönde etkisi olacağını ve bunun bir çeşit tedavi olduğunu savunmaktadır.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
8) Tıbbi Deneme ve Bilimsel Araştırmalar:
Tıbbi denemeler, insan bedeni üzerinde daha önce uygulanmamış olan ve etkileri kesin olarak bilinmeyen
yeni bir yöntemin ya da ilacın tedavi veya bilimsel amaçla uygulanmasıdır. Tıbbi denemeler tıbbın gelişimi
üzerinde son derece etkili ve önemlidir. Tıbbi denemeleri, tedavi amaçlı tıbbi denemeler ve bilimsel amaçlı
tıbbi deneyler şeklinde iki gruba ayırmak mümkündür.
a) Tedavi Amaçlı Tıbbi Denemeler: Bu gruba giren denemeler, laboratuvar ve hayvan denemeleri gibi
belirli aşamalardan olumlu sonuçlarla geçildikten sonra, yeni bir tedavi yönteminin veya yeni bir ilacın,
hasta kişi üzerinde ve onun tedavi edilmesi amacıyla yapılan uygulamalardır. Buradaki temel amaç,
hastanın bedensel veya ruhsal sorununun ortadan kaldırılmasıdır. Tedavi amaçlı tıbbi denemelerin hukuken
geçerli olması için bazı koşulların bulunması gerekmektedir. Bu koşullar şunlardır:
>> Hekimin denediği tedavi usulü veya ilaç, tıp biliminin kurallarına ve ilkelerine uygun olmalıdır.
>> Hekim, denemenin etkileri ve sonuçları hakkında hastaya ayrıntılı bilgi vermeli ve hastanın aydınlatılmış
onamını almalıdır.
>> Hekim, denemenin yapılacağı hastayı tüm yönleriyle ayrıntılı olarak incelemeli ve denemenin olumsuz
etkilerini önlemek için her türlü özeni göstermelidir.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
b) Bilimsel Amaçlı Tıbbi Denemeler:
Organ nakline ilişkin düzenlemeler 29 Mayıs 1979 tarih ve 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması,
Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkındaki Kanun (Kısaltması: ‘’ODNK‘’)’ da ve Avrupa Konseyi
Biyotıp Sözleşmesi’nde yapılmıştır. İlgili her iki düzenlemede iç hukukumuzun önemli birer parçası
olup uygulamada organ ve doku nakline ilişkin önemli bir boşluğu doldurmuşlardır.
‘’Oto-gref‘’ adı verilen, bir kimsenin kendi dokusunun, vücudunun başka bir yerine nakli ameliyatı,
saç ve deri alınması, aşılanması ve nakli ile kan transfüzyonu (Transfüzyon: Nakil, Aktarma)
‘’ ODNK ‘’ hükümlerine tabi değildir.
Bir bedel veya başkaca bir çıkar karşılığı, organ ve doku alınması ya da satılması yasaktır.
Organ nakli ODNK ’ da, ‘’Yaşayan Kişilerden Organ ve Doku Alınması’’ ve ‘’Ölüden Organ ve Doku
Alınması‘’ olarak iki farklı başlıkta düzenlenmiştir.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
A) Yaşayan Kişilerden Organ ve Doku Alınması:
-Verici Kişinin;
-Organ ve doku vermeyi kabul etmiş olması (En az iki tanık huzurunda sözlü
olarak beyan edilip imzalanan tutanağın bir hekim tarafından onaylanması)
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
B) Ölüden Organ ve Doku Alınması:
Bu tür nakilde verici bir ceset olduğu için organ ve doku alımı açısından ölünün yaşı
önemli değildir. Kanunumuz, yaşayanlardan yapılan organ nakli bakımından 18
yaşında olma şartını öngörürken ölülerden organ nakli bakımından herhangi bir
sınırlama getirmemiştir.
1) Sağlığında vücudunun tamamını veya organ ve dokularını, tedavi, teşhis ve bilimsel amaçlar
için bıraktığını resmi veya yazılı vasiyetle belirtmişse ölüden organ veya doku alınabilir.
2) Belirtmemiş olsa dahi ölüm anında yanında bulunan eşi, reşit çocukları, ana veya babası
veya kardeşlerinden birisinin, bunlar yoksa yanında bulunan herhangi bir yakınının
muvafakatiyle ölüden organ veya doku alınabilir. Bu hususta ölüm anında yanında eş varsa,
artık diğer kimselerin görüşünün sorulmasına gerek yoktur. Ancak çocuklarından orada
bulunan hepsinin rıza göstermiş olması gerekir. Bir tanesinin muhalefet etmesi halinde, organ
alınamaz.
3) Aksine bir vasiyet veya beyan yoksa kornea gibi ceset üzerinde bir değişiklik yapmayan
dokuların alınması her zaman mümkündür.
4) Ölü kimse, sağlığında kendisinden ölümünden sonra organ veya doku alınmasına karşı
olduğunu belirtmişse organ ve doku alınamaz.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
10) Cinsel Sağlığa İlişkin Müdahaleler
NPHK ‘ da öngörülen haller dışında gebeliğin sona erdirilmesi mümkün değildir. Bir başka
ifadeyle, gebeliğin sona erdirilmesi yasada kesin kurallara bağlanmıştır.
Annenin sağlığı açısından tıbbi sakınca bulunmadığı takdirde, gebeliğin 10. haftası doluncaya
kadar istek üzerine gebeliğe son verilmesi mümkündür.
Gebelikte 10 haftalık süre dolmuş ise gebeliğe son verilebilmesi için gebeliğin;
- Doğacak çocuk ile onu takip edecek kuşaklar için ağır maluliyete ( sakat olma durumu )
neden olacağı;
Görüldüğü üzere NPHK, gebeliğin sona erdirilmesi için hem süre öngörmüş hem de tıbbi
tehlikenin bulunması halinde kürtajın yapılabilmesi ilkesini benimsemiştir.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
TCK m. 99/6 ‘ da yer alan ‘’ Kadının mağduru olduğu bir suç sonucu gebe
kalması halinde, süresi 20 haftadan fazla olmamak ve kadının rızası
koşuluyla, gebeliği sona erdirene ceza verilmez. ‘’ hükmü NPHK’ da ki 10
haftalık süre sınırına bir istisna getirerek bu süreyi 20 haftaya yükseltmiştir.
Örneğin, tecavüze uğraması sonucu hamile kalan mağdur kadınlar için,
yasal gebeliği sona erdirme sınırı 20 haftaya yükseltmiştir.
Derhal müdahale edilmediği takdirde, annenin hayatını veya yaşamsal
organlarından birisini tehdit edecek acil hallerde, durumu tespit eden
yetkili hekim tarafından gerekli müdahale yapılarak rahim tahliye edilir ve
durum müdahale yapılmadan önce ve bunun mümkün olmadığı hallerde
müdahaleden itibaren en geç yirmi dört saat içerisinde illerde Sağlık
Müdürlüğüne, ilçelerde Toplum Sağlığı Merkezi Tabipliğine bildirilir.
Gebeliğe son verilmesi hususunda gebe kişinin rızasının alınması zorunlu
olduğundan gebe kadının izni gerekmektedir. Şayet ilgili kimse küçükse,
kendisi ile birlikte velisinin de rızası aranır. Bununla beraber yine gebe kişi
evli ise ayrıca eşinin de rızasına ihtiyaç vardır.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
11) Cinsiyet Değişikliğine İlişkin Müdahaleler:
Cinsiyet değişikliği, cerrahi müdahale sonucunda erkeğin kadın ve kadının erkek cinsiyetine
dönüşmesidir. Bu operasyon sonucu kişinin daha önce sahip olduğu cinsiyet özellikleri
tamamen değişir ve karşı cinsin görünümünü kazanır.
- Evli olmaması;
- Transseksüel yapıda olup, cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı açısından zorunlu olduğunu bir
eğitim ve araştırma hastanesinden alınacak resmi sağlık kurulu raporuyla belgelemesi;
zorunludur.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
12) Yapay Döllemeler (Aşılama):
Yapay dölleme, erkek spermlerinin cinsel ilişki dışındaki bir yöntemle kadının
rahmine yerleştirilmesidir. Döllemeler, evlilik birliği içinde yapılıp yapılmamasına
göre iki çeşittir. Evlilik birliği içerisinde yapılan döllemeye ‘’ Homolog Dölleme ‘’ ,
evlilik dışında yapılan döllemeye ise ‘’ Heterolog Dölleme ‘’ denmektedir.
Yapay dölleme konusu ülkemizde ‘’Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezi Yönetmeliği‘’
ile düzenlemeye tabi tutulmuştur. İlgili düzenlemeye göre, ülkemizde yalnızca
homolog döllemeye izin verilmiştir. Bu kriterlere göre, üremeye yardımcı tedavi
uygulanacak olanların;
- Evli çift olması;
- Sadece kendilerine ait üreme hücrelerinin kullanılması;
- Eşlerin yönetmelikte öngörülen tedavi yöntemleri dışındaki mevcut tedavi
yöntemleri ile çocuk sahibi olamadıklarını belgelemesi;
zorunludur.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
13) Embriyon Nakilleri (Tüp Bebek):
Dış ortamda döllendirilen kadın ve erkek üreme hücrelerinin, belli bir süre sonunda kadının rahmine
yerleştirilmesine, embriyon nakli denir. Doğal yoldan çocuk sahibi olamayanlar için, erkek spermi ile
kadından alınan yumurta hücresi, laboratuvar ortamında döllendirilip, belli bir gelişimden sonra kadının
rahmine yerleştirilmekte ve kadının çocuk sahibi olması sağlanmaktadır.
Ülkemizde embriyon nakli işlemleri ‘’ İnvitro Fertilizasyon ve Embriyo Transferi Merkezleri Yönetmeliği ‘’
uyarınca yürütülmektedir.
-Kadının 35 yaşını geçmemiş olması gerekmektedir. Ancak bilim kurulunca karar verilmesi durumunda
daha büyük yaştaki kadınlar için de uygulama yapılabilmektedir.
Tıbbi Müdahale Çeşitleri
İnvitro Fertilizasyon ve Embriyo Transferi Merkezleri Yönetmeliği uyarınca,
anne ve babadan alınan yumurta ve spermlerle elde edilen embriyoların
dondurularak saklanması da mümkündür.
Dondurulmuş embriyolar,
- Tarafların boşanması durumunda ise yok etme işlemi derhal değil ancak
MAHKEME KARARININ KESİNLEŞMESİ üzerine gerçekleştirilir.
Sağlık Hukuku Dersi Notları
X
Av. İzzettin Özkan ÖZTÜRK
-
2022/GÜZ
Sağlık Personelinin Hukuki Sorumluluğu
( Tazminat Sorumluluğu )
3) Kusur
4) Nedensellik Bağı
Sağlık Personelinin Hukuki Sorumluluğu
( Tazminat Sorumluluğu )
a) Tedavi Giderleri: Sağlık personelinin kusurlu hizmetinin yol açtığı teşhis ve tedavi dolayısıyla yapılan
masraflardır. Bu masrafların içine hekim, ilaç, tetkik-tahlil, ameliyat, hastane, ulaştırma vb. için yapılan
harcamalar girer.
b) Çalışma Gücü Kaybından Kaynaklanan Zararlar: Sağlık personelinin kusurlu hizmeti hastanın çalışma
gücünde geçici veya sürekli kayba neden olabilir. Böyle bir durumda hasta için gelir kaybı söz konusu olur.
c) Destekten Yoksun Kalma Zararı: Hayatını kaybeden kişinin yaşarken destek verdiği kişilerin aldığı
desteğin ölüm sebebiyle ortadan kalkması neticesinde destek alanların uğradıkları zarardır. Bu zararın
tazmin edilmesi gereklidir.
d) Diğer Maddi Zararlar: Ölüm nedeniyle yapılan def’in masrafları vb. harcamalarında tazmini istenebilir.
Sağlık Personelinin Hukuki Sorumluluğu
( Tazminat Sorumluluğu )
• Manevi Zarar: Kişisel değerlerin zarar görmesine manevi zarar denir. Sağlık
Hukuku kapsamında, hastanın sağlık durumu ile ilgili bilgi ve sırların
açıklanması, cesetten izinsiz organ veya doku alınması, aydınlatılmış onayı
olmaksızın deneye tabi tutulması vb. eylemler, kişinin ruhsal bütünlüğüne
ve kişilik haklarına saldırı olarak nitelendirilir.
Kast: Hukuka aykırı sonucun, zarar veren kişi tarafından istenmesi, bilerek ve isteyerek bu amaca
yönelik bir eylemde bulunulması veya bilinmesinin gerekmesidir. Örneğin, sağlık personelinin sırf
daha fazla ücret almak için, hiç gerekli olmadığı halde, hastasını ilaçla tedavi yerine ameliyat etmesi
(sağlık personelinin uygun tedavi seçme borcuna aykırılık), kasti bir harekettir ve sağlık personelinin
hukuki sorumluluğunu doğuracaktır.
İhmal: Hukuka aykırı sonucun istenmemesi, fakat gerekli önlemlerin alınmaması, dikkat ve özenin
gösterilmemesi suretiyle haksız sonucun doğmasına neden olunmasıdır. İhmalin ölçüsü objektiftir.
Sağlık personelinin davranışı, orta seviyede, aklı başında, makul bir kişinin somut olayın durum ve
koşullarına göre alması gereken zorunlu önlemlere, harcayacağı çabaya, göstereceği özene göre
değerlendirilir. Sağlık çalışanı için kıstas, mensup olduğu kategori içinde yer alan ortalama bir sağlık
çalışanının aynı durum ve koşullarda göstereceği davranıştır. İhmalin tespitinde, sağlık personelinin
kişisel mazeretleri göz önünde bulundurulamaz. Örneğin, hekimin, hasta fazlalığı veya yorgun
olması gibi bir gerekçe kabul edilemez.
Sağlık Personelinin Hukuki Sorumluluğu
( Tazminat Sorumluluğu )
4) Nedensellik (İlliyet) Bağı: Sağlık personelinin kusuru dolayısıyla sorumlu
tutulabilmesi için, verdiği sağlık hizmeti ile meydana gelen zarar arasında bir
nedensellik bağının bulunması, bir başka ifadeyle, meydana gelen zararın hekimin
gerçekleştirdiği veya verdiği sağlık hizmetleri sonucunda meydana gelmiş olması
gerekmektedir.
1) Maddi Tazminat: Kişinin iradesi dışında malvarlığında meydana gelen eksilmenin, bir başka
ifadeyle oluşan maddi zararın, sorumlu olan kişi tarafından karşılanmasıdır/ödenmesidir.
Oluşan zarar genellikle mal veya para şeklinde tazmin edilirse de sağlık alanında sadece
parasal olarak ödenebilir.
Zararı ispat etme yükümlülüğü hastadadır. Zarara uğrayan kişi bu durumu belge, tanık,
keşif gibi her türlü yasal delil ile kanıtlama olanağına sahiptir.
2) Manevi Tazminat: Bir kimsenin kişilik haklarına yapılan haksız bir saldırı nedeniyle duyduğu
cismani ve manevi acı, ıstırap ve elem nedeniyle yaşama zevkinde azalma meydana
gelmesidir. Manevi tazminat da kişinin ilgili eylem sebebiyle çektiği acıları azaltmak
amacıyla yaptırılan ödemedir. Örneğin; hekimin kusurlu bir şekilde yerine getirdiği sağlık
hizmeti nedeniyle hayatını kaybeden kişinin yakınları, manevi zararlarının giderilmesi
amacıyla manevi tazminat isteminde bulunabilirler. Ya da kusurlu bir tıbbi operasyon
sonrasında bacağını kaybeden çocuğun anne-babası manevi tazminat isteminde bulunabilir.
Sağlık Personelinin Disiplin Sorumluluğu
• Sağlık personeli olarak hizmet verenler, hangi tür hizmeti, hangi sıfat ve unvan ile verirlerse versinler
görevlerini yerine getirdikleri sıradaki eylem ve işlemleri sebebiyle hukuki ve cezai açıdan olduğu gibi
disiplin bakımından da sorumlulukları bulunmaktadır. Disiplin sorumlulukları hem çalıştıkları kamu
kurumu hem de üyesi oldukları meslek kuruluşu ( örneğin; Türk Tabipler Birliği ) yönünden söz konusu
olabilir.
Sağlık personeli kendi nam ve hesaplarına serbest olarak çalışmayıp kamu ve özel sektörün herhangi bir
kurum veya kuruluşunda görev yapmaları halinde disiplin cezalarıyla cezalandırılmaları mümkündür.
Kamu kurum ve kuruluşundan disiplin sorumluluğu; Kamu kurum ve kuruluşundan görev yapan sağlık
personeli 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu gereğince kamu görevlisi kabul edilip bu kanunda yer alan
cezalara tabidirler. Kanunda yer alan disiplin cezaları kademe kademe şu şekildedir;
- Uyarma ( Yazılı İhtar ) Cezası: Memura, görevinde ve davranışlarında daha dikkatli olması gerektiğinin
yazı ile bildirilmesidir.
- Kınama Cezası: Memura, görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesidir.
- Kademe İlerlemesinin Durdurulması Cezası: Fiilin ağırlık derecesine göre memurun, bulunduğu
kademede ilerlemesinin 1 – 3 yıl arasında durdurulmasıdır.
- Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası: Bir daha devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan
çıkarılmasıdır.
Sağlık Personelinin Disiplin Sorumluluğu
• Disiplin Cezası Vermeye Yetkili Amir ve Kurullar:
Türk Ceza Kanununda düzenlen bazı suçların, meslek suçu niteliği taşıdığı ve özellikle sağlık personelince
işlenebilen suçlar olduğu söylenebilir. Sağlık alanında hizmet veren bütün meslek mensuplarını doğrudan
veya dolaylı olarak ilgilendiren ve bu nedenle bilinmesinden yarar görülen suçlar şunlardır:
• Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi ( TCK m. 83 ): Örneğin; hastasına yanlış bir tıbbi
müdahalede bulunarak onu tehlikeli bir duruma sokan hekim, bu yanlış tedavinin olumsuz sonuçlarını
önlemek amacıyla gereken tedbirleri almak zorundadır. Bu tedbirleri kasten ya da neticeyi göze alarak
almayan hekim TCK m. 83 gereğince sorumlu tutulabilecektir. Ya da resmi görevli olduğu halde veya acil
durumlarda hastasının ölümü için kasten tıbbi müdahaleyi yapmayan hekim yine TCK m. 83 gereğince
cezalandırılabilecektir.
• Kasten yaralama ( TCK m. 85 ): Örneğin; 17 yaşındaki hastanın acil bir durum olmadığı ve durumun
mahiyeti gerektirmediği halde kendisinin ve ailesinin aydınlatılmış onamı alınmadan apandisiti alınıyor. Bu
durumda rıza söz konusu olmadığı ve hekim bunu bilerek ve isteyerek bu ameliyatı yaptığı için kasten
yaralama dolayısıyla cezalandırılması mümkündür.
• İnsan üzerinde deney ( TCK m. 90 ): İlgili kanun maddesinde öngörülen şartlar yerine getirilmeden insan
üzerinde deney yapan ya da buna yardımcı olan sağlık personelinin insan üzerinde deney suçu sebebiyle
cezai sorumluluğu doğacaktır.
Sağlık Personelinin Cezai Sorumluluğu