Professional Documents
Culture Documents
23-24 Dahiliye T1 Sözlü Çözümleri
23-24 Dahiliye T1 Sözlü Çözümleri
23-24 Dahiliye T1 Sözlü Çözümleri
çok sohbet tarzında geçti tatlıydı bilemeyince terslemedi. sözlüde elime bi kağıt verdiler kan
değerleri vardı bunların tek tek aralıklarını ve neye göre sınıflandırdıklarını sordu örnek olarak
MCV morfolojik bir sınıflandırma diye söylememi bekledi .hastamın anemisi vardı mcv sine
bakarak mikrositer olabileceğini ve sebeplerini sordu , kağıtta yazan 30 yaşında kadın hasta
olduğu için mens kanamasından dolayı demir eksikliği olabileceğini söyledim ne bakarsın
dediler demir paneli dedim , ne tedavi verirsin ne kadar takip edersin diye sordu sonra öteki
soruya geçtiler.
• Yeterli yanıt: 3-4 haftalık tedavi sonrasında Hb düzeyinde minimum 2 g/dl artış olmasıdır
– Aneminin düzeltilmesinden sonra depoların dolması için ek 4-6 aylık tedavi gereklidir
2)Berna hoca adrenal kitlelerle alakalı her şeyi sordu ne testler yaparsın hangi
kriterlere bakarak malign benign diye ayırırsın dedi cevapladım . İkisi de çok tatlıydı yardımcı
olmaya çalışıyorlar genel olarak . Kendimden emin olarak cevaplar verdiğim için Bu kadar yeter
Adrenal insidentaloma
1- Lezyon boyutu
•Çoğu < 3cm altı tümörler benign •Malign olanlar genellikle >6 cm •Cerrahi için cut off 4-6 cm arasında
farklı değerler •Malignensi riski > 4cm tümörler için anlamlı olarak artmıştır
•Kontrastsız BT’de dansite ölçümü=İntrasellüler lipid içeriği= HU (Hounsfield ünitesi) •Yağ oranı arttıkça
tomografik dansite düşer (HU) •Benign kitlelerde yağ oranı yüksek, malign oluşumlarda ise yağ içeriği
düşük • Kontrastsız görüntülemelerde atenüasyonun ≤10 HU olarak saptanması lezyonun •benign olma
olasılığını oldukça arttırmaktadır (duyarlılık > %90, özgüllük %50-100).
Takip: Tanı anından sonra ilk 3 veya 6.ayda radyolojik değerlendirme yapılması ve stabil bulgular saptanması
halinde radyolojik değerlendirmenin 1-2 yılda bir tekrarlanması önerilir.
Tedavi •Uzun dönem sağkalım ve kür için tek şans tümörün total olarak çıkartılmasıdır. •Komplet rezeksiyon
yapılan hastalarda bile beş yıllık sağkalım oranı %32-48 kadardır. •Radyoterapi ancak lokal hastalıkta ve uzak
semptomatik metastazlarda uygulanır.
30 Yaşında gebeliğin 3. trimestırında hasta alt bacağı ağrıyor. Ne düşünürsün? Tanısı, testi,
görüntüleme yöntemi? Tedavisi heparin preparatı?
• PAİ 1 ve PAİ 2
Testi ve Görüntüleme Yöntemi: Derin ven trombozu bacakta kızarıklık , şişme , klinik şüphe ve
görüntüleme yöntemleri (özellikle Doppler USG) ve D-Dimer testi ile konabilir.
Pulmoner emboli tanısında ise klinik şüphe (DVT varsa, immobil hasta ise, yeni operasyon geçirdi ise,
malignite varsa) varlığında, kan gazları, D-Dimer tayini, EKG, Ekokardiografi, ventilasyon- perfüzyon
sintigrafisi, BT anjiografi ile tanı konulur.
• PT, aPTT
PC , PS ,AT düzeyleri
Tedavisi:
ANTİKOAGÜLAN SEÇİMİ
İntrapartum: DMAH
Postpartum: Warfarin
Warfarin teratojenik etkiye sahip olduğu için trombofilik annede gebelikten en az 6 hafta önce
Warfarin kesilmelidir. Gebelik esnasında DMAH ile tedavi edilmelidir (DMAH antifaktör Xa’dır ve
tedavi esnasında mutlaka hastada faktör Xa takibi yapılmalıdır). Ancak postpartum dönemde VTE riski
daha yüksek olduğu için hastaya sezaryen doğumdan 12 saat sonra vajinal doğumdan 4-6 saat sonra
mutlaka DMAH başlanmalı. En kısa sürede Warfarine geçilmelidir.
İMDAT DİLEK-BERNA ÖĞMEN
3-) Berna hoca anamnezi ve muayeneleri çok önemsiyor. Özellikle manuel tansiyon ölçümünü.
Sözlüde 2 hoca da olumlu bir tavırdaydı. Birer soru sordular. İmdat hoca vaka verdi vaka
polisitemiydi. Majör minör kriterleri, klinik bulguları vs bekledi.
AKROMEGALİ-TANI
Yaş ve cinsiyete göre IGF-I ırka göre değişebilir #normale göre yüksek olması kuvvetle akromegaliyi
düşündürür.
Rastgele bakılan BH > 0.4 g/l
OGTT’de BH supresyonunun olmaması (> 1 g/L, Yüksek duyarlı kitde > 0,4 (0,3) g/L)
#Dm tanısında kullandığımız OGTT yi ayrıca akromegaliyi test etmek için de kullanıyorz bildiğiniz gibi
yüksek Glukoz GH baskılar burda kullanılan kite göre çok duyarlı olmayanlarda 1 g/L üzerinde olması
yüksek duyarlı kitle bakıldığında ise 0,4-0,3) g/L üzerinnde olması tanıyı doğrular
Glukoz-Supresyon Testi:
Standart tanı testidir (en spesifik dinamik test)
Gece 21.00’den itibaren aç olan hastaya sabah 75 gr glukoz oral verilmesini takiben; bazalde, 30, 60,
90, 120. dak.da BH ölçümü için kan alınır.
Akromegalik hastalarda en düşük BH değeri > 1 (yüksek duyarlı kitlerde > 0,4-0,3) g/L ise tanı
doğrulanır
Sağlıklı bireylerde OGTT’de GH < 0,2 g/L
AKROMEGALİ KLİNİK
Sinsi başlangıçlı ve yavaş seyirlidir. Tanı konması uzun sürer. %80 makroadenomdur.BH fazlalığına bağlı
ve kitle etkisine bağlı semptom ve bulgular görülür.
Arkadaşlar sözlü için bu tablo yeter belki ama teorikte çok daha detaylı klinik soruları vardı. Bakmakta
fayda var. Hoca 6 sayfaya yakın klinik koymuş.
AKROMEGALİ-TEDAVİ
Birincil tedavi cerrahi tedavidir. Sonrasında medikal tedavi ve radyoterapi.
Tedavi hedefleri serum IGF-1 düzeyini yaş ve cinsiyet için normal aralığa getirmek, bası etkisinden
kurtulmak, bası etkisinden doğan hipofiz hormon yetersizliklerini ortadan kaldırmak, HT-
kardiyomyopati-DM-uyku apnesi gibi komorbiteleri kontrol altına almak, rekürrensi önlemek şeklinde
özetlenebilir.
Günümüzde ilk tedavi seçeneği transsfenoidal yolla tümörün çıkarılmasıdır.
Mortalite oranı düşüktür(<1)
Hipopituitarizm oranı yüksektir(%79)
Medikal Tedavi
Cerrahi tedavi sonrası normale dönmeyen BH ve IGF-1 düzeyleri tespit edildiğinde Cerrahinin
kontrendike olduğu durumlarda # hastanı ciddi OSAS(obstructive sleep apnea syndrome) varsa opere
edilemiyorsa çünkü bu hastaların entübasyonu zor
Tümörün çok büyük olduğu durumlarda cerrahi öncesi tümör volümünü azaltmak için #onkolojide
dendiği gibi Neoadjuvan tedavi medikal tedavi kullanıyoruz
Somatostatin analogları(Somatostatin inhibitordür GİS den ve Hipotalamusatan salınır)
Octreotid
Lanreotid
Pasireotid #daha pahalı ve ülke de endikasyonu yok ama efektif
BH Reseptör Antagonisti
Pegvisomat(değer ilk iki ilaca cevap alınmazsa kullanaha )
Dopamin Agonistleri(daha çok Prolaktima tedavisi için)
Kabergolin
Bromokriptin
Radyoterapi
Cerrahi tedavi ve medikal tedaviye yanıtsız vakalarda başvurulur!
AKROMEGALİ- Diğer Tedaviler
Akromegaliye veya uygulanan tedavilere bağlı gelişen hastalıkların tedavisini de akılda tutmak gerekir!
DM
Hipertansiyon
Hiperlipidemi
Kalp Yetmezliği
OSAS
Nefrolitiazis
Bazı Kanserler
Hipopituitarizm
Kolelitiazis
Ardından prolaktinomaya geçtik onun tedavisinde kullanılan ilaçları sordu.
PROLAKTİNOMA-TEDAVİ
Öncelik cerrahi değil medikal. 1) medikal 2) cerrahi 3) radyoterapi. Çünkü prolaktinomalar dopamin-2
reseptörleri açısından oldukça zengin.
Dopamin agonistleri vererek hastaların kocaman kitlelerini cerrahi girişim yapmadan küçültebilirsiniz.
Sadece haftada 2 gün konforlu medikal tedavi ile sağlanabiliyor.
Medikal tedavi Dopamin agonistlerinin kullanılması ve seks steroidlerinin replase edilmesiyledir.
Bütün makroadenomlar tedavi edilmelidir. Çünkü kanayabilir, kiazmaya bası yapabilir, diğer hipofizer
fonksiyonlarda bozulma yapabilir.
Çözüm Notu: İTP ile ilgili genel bilgiler sorulduğu için önemli olabilir diye hepsini koydum.
Özellikle sorulanlar kalın yazıyor.
İmmun Trombositopeni
•Önceleri idiopatik trombositopenik purpura (İTP) denirdi. Ancak olayın otoimmun nedenli
olduğunun anlaşılması ve tanıda purpuranın şart olmaması nedeni ile ‘’İmmun Trombositopeni’’
denmektedir.
# Okudu.
Onun yerine ‘Yeni tanı konmuş İTP’ kavramı kabul edilmiştir. Tanıdan itibaren ilk 3 ayı kapsar.
Persistent (inatçı) İTP: Tanıdan itibaren 3-12 aylarda olup spontan remisyona girmeyen veya tedavi
kesildiğinde remisyon da kalamayan olgular
•PLT>50000/μl ise trombositopeniye ait belirti olmaz. Eşlik eden sistemik hastalık varsa belirtiler bu
yönde olabilir. # Lenfomaya sekonderse lenfoma bulguları, SLE’ye sekonderse SLE bulguları olabilir. O
zaman sekonder İTP diyoruz. Eğer hiçbir hastalık yok ise primer, başka hastalığa bağlı gelişirse
sekonder diyoruz.
Peteşi ve Ekimoz
# Genellikle peteşi ve purpura ile gidiyor.
•Günümüz koşullarında İTP tanısını kesinleştirecek bir laboratuvar testi mevcut değildir. İmmun
trombositopeni tanısı öncelikle trombositopeni yapan diğer nedenlerin dışlanması ile konmaktadır.
# Mesela SLE’de ANA, Anti-dsDNA bakabiliyoruz. Diğer her şey dışlanarak İTP tanısı konur.
Ekstra Not: Peteşi: İğne ucu büyüklüğünde görülen 1-2 mm'lik kanamalar, peteşi olarak adlandırılır.
Purpura: Doku altında görülen 3-5 mm büyüklüğünde kanamalar, purpura olarak adlandırılır.
Ekimoz: Kanamanın büyüklüğü 1-2 cm civarında olduğunda ise ekimoz olarak adlandırılır.
İTP- Tanısal Değerlendirme
•Hastanın kanama dışında yakınması olmamalıdır.
•Splenomegali ve lenfadenopati olması sekonder ITP’yi veya altta yatan bir diğer hastalığı işaret eder.
•Tam kan sayımında izole trombositopeni olmalıdır. Uzun süreli öyküsü ve kanaması olan
hastalardademir eksikliği anemisi bulguları saptanabilir. # Lökositler, eritrositler normal,
morfolojileri normal.
•Tedavi kararı, trombosit sayısının periferik yayma ile değerlendirilmesinden sonra verilmelidir.
# Mutlaka bakılmalı çünkü bazı hastalara uzun süreli steroid verilmiş oluyor, cevap alınamayınca
dalağı alınmış, cevap alamadık diye bize geliyor. Biz bakıyoruz her yer trombosit. Yalancı
trombositopenisi var, yayma bakmamışlar.
# Okudu.
•Helicobacter pylori testi: Üre-nefes testi veya dışkıda antijen bakılması önerilebilir. Pozitif ise
eradikasyon tedavisi yapılmalıdır.
Erişkin hastalarda anamnez, fizik muayene, periferik kan incelemesi ve biyokimyasal incelemelerde
bir anormallik saptanmadıysa tanı sırasında veya izlemde kemik iliği incelemesine gerek yoktur.
# Önemli bir bilgi! Ancak primer İTP ile ilişkilendirilemeyen, başka bir hematolojik hastalık
düşündürecek bulguları olanlarda, mutlaka kemik iliği incelemesi yapılmalıdır.
# Organomegalisi varsa, lenfoma düşünüyorsak, splenomegali varsa o zaman yaparız. Yaşlı hastada
MDS düşünüyorsak yapıyoruz.
# Tanı koyduktan sonra da tedavi veriyoruz. Tedavide normalde steroid kullanıyoruz. Eğer acilse o
zaman yüksek doz steroid, IVIg ve gerekirse trombosit de veriyoruz.
İTP Tedavi
•Tr sayımı 30000-50000 /mm3 kanaması yok, başka hastalığı yok ise tedavisiz takip.
•Tr. 20000-30000 /mm3 tedavi verilmelidir (poliklinikte olabilir, ayakta) Asemptomatik, minör
*Kİ deki makrofajlarca trombositlerin fagositozunu inhibe ederek trombosit üretimini arttırır.
# Okudu.
Acil Tedavi
•Yaygın cilt, mukoza (mesela GİS), SSS kanamalarında ACİL Tedavi Endikasyonu.
•Hayatı tehdit eden durumlarda Trombosit transfüzyonu yapılır. # Mesela beyin kanaması var ise.
# Okudu.
Cevap: Trombosit sayısı 30.000-100.000/ mm3 olan veya en az başlangıç trombosit sayısının 2 katına
ulaşmış olgular
# Okudu.
Sonuçta
•Erişkin İTP tedavisinde birinci basamakta kortikosteroid, ikinci basamakta splenektomi yer alır.
# Splenektomi artık değişiyor. Sonuçta insanlar dokusunu kaybediyor ve immün sistemi baskılanıyor.
Splenektomiyi olabildiğince geciktirmeye çalışıyoruz. Araya rutiksimab ve trombopoetin reseptör
agonistlerini koyuyoruz. 6 ay 1 yılda hastalık spontan da iyileşebilir umuduyla splenektomiyi
geciktiriyoruz. Ama kitabı bilgi splenektomi.
•Bu ilaçların toksisiteleri, mortaliteleri ve uzun vade yan etkileri de göz önüne alınmalıdır.
Gebede İTP
•Bebekleri de risk altındadır. Gebeliğe bağlı trombositopeniler 70000/mm3 üstü ise Doğum ile
düzelir.
•Gebelikte 50000/mm3 altı olursa ITP düşünülmelidir. Preeklamptik kadınlarda, HELLP sendromunda
görülebilir.
•Tr sayımı 50000/mm3 üstü olanlarda normal vajinal doğum, tedavi önerilmez. 10000-30000 olanlara
mutlaka tedavi gerekir. IVIgG verilebilir.
Akut İTP
•En sık çocuklarda görülür. %75 aşı veya viral enfeksiyonu takiben izlenir.
•Prognozu iyidir.
İmmün Yıkım
•Enfeksiyonlar: HIV diğer viruslar
# Okudu.
Son kılavuzlarda düşük doz 3 haftalık tedavi ardından yavaş yavaş azaltarak kesme yönteminin kısa
süreli yüksek doz tedavi veya IVIg’e kıyasla daha uzun süreli cevap oluşturduğu belirtilmektedir.
(14). Kortikosteroidlerin en önemli komplikasyonları Cushingoid görünüm, hipertansiyon, kan
şekerinde yükselme, psikoz, peptik yakınmalar ve osteopenidir. Dört hafta kortikosteroid
kullanıldığı halde cevap yok ise, tedavi kesilmelidir.
-Berna hoca - Non keton hiperosmolar hiperglisemikle ilgili bir şeyler sordu tam
hatırlamıyorum. Diyabetin bütün komplikasyonlarını saydırdı. Ve mikrovasküler
komplikasyonlarının muayenesi nasıl olur onları da sordu. Diyabet hani organları etkiler
onu sordu. Bildiğin steroid çeşitlerini say dedi (İTPyle alakalıydı bu soru) Sonra imdat hoca
ortostatik hipotansiyonu tarif etti bildim ve çıkabilirsin dediler benim beklediğimden daha
iyilerdi herkese başarılar.
Çözüm
DİABETES MELLİTUS AKUT KOMPLİKASYONLARI
# diyabetin en önemli konusu.acil serviste en çok karşılaşacağınız diyabet komplikasyonu.
# tip 1 diyabet mutlak insülin eksikliği .beta hücrelerinden insülin sekrete edilemiyor.tip 2 diyabet
rölatif insülin eksikliği ve insülin direnci.bir hastada diyabetin akut bir komplikasyonun gelişebilmesi
için ortamda insülin eksikliği olması gerekiyor.
DKA’da ön plandaki sorun insülin eksikliği, HHD’de ise dehidratasyondur. Oluşum mekanizması
hemen hemen aynıdır. DKA’da mutlak insülin eksikliği nedeniyle lipoliz baskılanamaz, ketonemi ve
ketonüri olur.
HHD’de az miktarda insülinin bulunması lipolizi baskılamak için yeterli olduğundan, keton cisimlerinin
oluşumu gerçekleşmez.
# insülin anabolik bir hormon. Protein lipit yapımını artırıyor.ortam insülin olmazsa katabolik olacak.
Protein ve lipit yıkımı artacak. ortamdaki glukoz kullanılamayacak. Glukoz osmotik bir madde.oldugu
yere su çekiyor.hastanın serum osmolaritesinin yükselmesine neden oluyor.renal eşik değerini
geçince (180 mg/dl) idrarda şeker atmaya başlıyor.şeker giderken beraberinde su da getiriyor.hasta
cok idrar çıkarmaya başlıyor(poliüri).
KRONİK KOMPLİKASYONLAR
Makrovasküler Hastalık
❑ Diğer
Mikrovasküler Komplikasyonlar
❑ Retinopati
❑ Nefropati
❑ Nöropati • Periferal
• Otonom
KLİNİK DEĞERLENDİRME
Dilate edilmiş pupillalarda indirekt oftalmoskopi ile fundus değerlendirilir.
3. Proliferatif retinopati: Retina dolaşımında daha az fonksiyone kapillerlerin yerini yeni oluşan, frajil
kan damarları alır.
Yeni damar oluşumlarının gelişim sürecinde hemoraji ve retina dekolmanı riski yüksektir.
4. Maküla ödemi proliferatif retinopatiye bağlı traksiyonel retina dekolmanı ve neovasküler glokom
ile birlikte en önemli görme kaybı nedenidir
#Eğer bir hastada diyabetik retinopati var ve diyabetik nefropatisi yoksa onnun retinopatisini başka
bir nedene de bağlayabilirsiniz
• Böbrekler son döneme kadar büyük izlenir. (#Böbrekler genellikle bazı hastalıklarda büyük olabilir
bunlardan birisi de diyabetik nefropatinin başlangıç evresi.Başka hastalıklara örnek olarak amiloidoz
verilebilir.
DİYABETİK NÖROPATİ
#mikrovasküler komplikasyon
➢ Periferik polinöropati
➢ Distal polinöropati
➢ Fokal nöropatiler
➢ Otonom nöropati
FOKAL NÖROPATİLER
özelliktedir
3 tip;
➢ Kraniyal mononöropatiler:
➢ En sık 3. sinir felci görülür, tek taraflı gözde ağrı, diplopi ve pitoz ile karakterizedir
➢ Radikülopati
Motor Nöropati
❑ Pupiller korunmuştur.
OTONOM NÖROPATİ
➢ Klinik belirtileri
➢ Efora dayanıksızlık (#mesela diyabetik bir hastada durup dururken istirahat taşikardisinin
olması ,herhangi bir kardiyovasküler hastalığı yokken eforu tolere edememesi,2 kat merdiven
çıkamaması gibi)
➢ Ortostatik hipotansiyon (İlk belirti) (#ayağa kalkınca baş dönmesi olması)
➢ Konstipasyon
➢ Gastroparezi
➢ Erektil disfonksiyon
➢ Oynak (Brittle) diyabet (#3-4 gün kan şekeri 400 seyreder3-4 gün 70-80 seyreder)
#Tabloyu okuyor.
#Mesela diyabetik hastaların mide boşalma süresi uzayabilir,diyabetik gastroparezi ile gelebilir.Bu da
diyabetik nöropatinin bir komplikasyonudur.Mide boşalmasını hızlandıracak ilaç
verebiliyoruz.Metpamid Domperidon Eritromisin gibi.Hastaya sık sık beslenme önerebiliyoruz.
➢ El anormallikleri
o Diyabetik çerioartropati
o Diyabetik sklerodaktili
o Dupuytren kontraktürü
➢ Osteoartrit
➢ Diyabetik amyotrofi
#Avuç içindeki palmar fasianın kalınlaşmasına bağlı hastalar avuçlarını tam açamazlar, fleksiyonda
olur.
#Tekrarlayan ayak deformitelerine bağlı Charcot eklemleri dediğimiz sessiz kırıklar olur.Ve kırıklar
kendiliğinden iyileşir ve ayaklar deformatik bir görünüm alır.Böyle ayaklar özellikle diyabetik ayak
enfeksiyonları için yatkındır.Çünkü iskemi bu ayaklarda çok fazladır dolaşım yeteri kadar yoktur.O
yüzden diyabetik hastaların ayaklarına mutlaka bakmak gerekiyor.Diyabetik kemik hastalığına bağlı
bu sessiz kırıklar görülebiliyor ve diyabetik ayak gelişebiliyor.
3-Nasıl tarayacaktım?Kliniğe bir hasta geldi,Tip 2 diyabet,10 yıldır diyabet hastasıyım dedi.Şu ilaçları
kullanıyorum.Tetkiklerini istiyorum.Hedefine gelmiş mi diye biyokimyasını,HbA1C’sini
istiyorum,komplikasyonlarını taramak istiyorum.Ne zaman komplikasyon tarayacaktım?Tip 2
diyabette tanı anında, tip 1 diyabette tanıdan 5 yıl sonra başlayacaktım.
Koroner arter hastalığı için taramak istiyorum.Hipertansiyonu falan da yok.Neye bakıyorum? İstirahat
EKG ‘sine bakıyorum.Bir problem görürsem kardiyoloğa gönderiyorum.Tedavi için kan
basıncını,kolesterolünü,kan şekerini regüle edeceğim ve antitrombositik tedavi vereceğim.
Hipertansiyon için hastanın hedef kan basıncını bileceğim.140-90’ın altında istediğimi bileceğim.Eğer
iyiyse? 130-80’in altında olmasını istediğimi bileceğim.Bunun için tercih edeceğim ilaç bir
kontraendikasyon yoksa ACE inhibitörü ya da ARB olsun.
Dislipidemi için LDL’si 100’e düşsün olsun isteyeceğim.Eğer kardiyovasküler hastalığı varsa ya da
periferik? Vasküler hastalığı varsa hedef LDL 70’e düşsün diye statin vereceğim ama trigliseriti çok
yüksekse (500’ün üstü) hedef bu sefer trigliseriti düşürmek olacak onun için fibrat vereceğim.
Diyabetik nefropati için GFR hızını görmek , kreatinini görmek, mikroalbumini ölçmeyi
yapacağım.Spot idrarda albumin/kreatinin oranına bakacağım.Diyabetik nefropati taraması
nedir=idrarda mikroalbumin düzeyine bakmak.Spot idrarda albumşn/kreatinin oranu 30’un
altındaysa normal diyeceğim, 30-300 arasında ise mikroalbuminürisi var diyeceğim, 300’ün
üstündeyse makroalbuminüri var diyeceğim.Diyabetik nefropatisi var diyebilmek için bu
mikroalbuminürinin pozitifliğini yani 30’un üstünde olduğunu en az 2 kere
doğrulayacağım.Kontraendikasyonum yoksa ACE ya da ARB vereceğim.Biraz önce risk faktörleri varsa
hastayı nefroloğa göndereceğim.Yani benim tahmin ettiğimden daha fazla bir GFR’de düşüş
varsa,diyabetik nefropatisi olmasına rağmen retinopatisi yoksa ,idrarında zengin sedimenti varsa, kan
basıncını regüle edemiyorsam mutlaka hastayı nefroloğa yönlendirmem gerekiyor.
Diyabetik nöropati için hastayı mutlaka tarama amaçlı nöroluğa gönderecğim.Nöropati testlerini
yapacağım.Fokal nöropatisi mi var periferik nöropatisi mi var bakacağım.En sık nöropatisi periferik
nöropati olur.Eldiven çorap tarzında ellerde ayaklarda uyuşma karıncalanma olur.Fokal nöropati ile
gelebilir.En çok 3. Kraniyal sinir defekti ile gelebilir.Etiyolojiye yönelik tedavilere
yönlendireceğim.Otonom nöropatisi var mı dikkat edeceğim.Hasta oturur ayağa kalkarken başı
döner.Tansiyonu düşmedi, kan şekeri regüle Her seferinde yataktan kalktığında size tarif eder başım
dönüyor diyor.Ya da sürekli çarpıntı hisseder, hastanın sürekli tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları
olur.Ürologlar işeme testine gönderir,nörojenik mesanesini tespit eder.Sık sık ishal ve kabızlık atakları
olur.
Fizik tedavi kliniğine diyabet nedeniyle gelen bir hastanın aslında donuk omzunu ya da sırt ağrısını ya
da radikülopatisini aslında altta yatan diyabetin bir komplikasyonu olduğunu bilmem gerek.
Steroidlerle İlgili Notlar (Hematolojide yoktu romatolojiden aldım)
KORTİKOSTEROİDLERLE TEDAVİ
#Kortikostereoidlerle tedavi yaparken kar-zarar oranına bakmamız lazım. Bir ilacı verirken de
önce zarar vermeyeceğiz eğer yararı fazlaysa ilacı vermemiz lazım ki genellikle de öyle. Yararlı
ilaçlar, hayat kurtaran ilaçlar. Bazen hasta geliyor nörolojik tutulumu olmuş, akciğere
kanaması olmuş, ciddi bir renal yetmezlik tablosuyla. Kortizona yüksek dozlarda hatta bazen
faz şeklinde başlıyoruz. Hastanın hayatı kurtuluyor.
Kortikosteroidler
Glukokortikoid ve kortikosteroidler aynı anlamda kullanılmakta Kortikosteroid tercih edilmeli
mineralokortikoidler de var #Niye? Glukokortikoid deyince içinde mineralokortikoidler de
var. Bizim kasttestiğimiz aslında kortikostereoidler. Etki mekanizması: # 2 türlü
1-Genomik yollar #Biraz daha yavaş çalışıyor. Oral yolla, düşük doz stereoide başladık etkisini
yavaş yavaş görüyoruz.
a) Isı şok proteinleri ile şeparon oluşturmak
b) Nükleer faktör kappa B ve aktivatör protein -1 gibi transkripsiyon faktörlerinin inhibisyonu
2-Genomik olmayan yollar #Pulse tedavi verdiğimizde ortaya çıkyor ve çok hızlı bir şekilde
etkisini görüyoruz. Acil durumlar için tercih ediyoruz.
Kortikosteroidlerin Eşdeğerlik Tablosu #Çok işimize yarıyor. Hasta bazen bir kortizonu alıyor
bizim diğerine geçmemiz gerekiyor, ne kadar dozunu vereceğiz. Mesela 25 mg kortizon 20
mg hidrokortizona denk geliyor o da 5 mg prednizolon yani piyasa adıyla deltakortil, 4 mg
metilprednizolon yani prednol ( hastalar genellikle prednolü kullanır. ) o da 0.75 mg
deksametazona yani dekort diye bir ilaç bu da denktir. ( cerrahlar daha çok beyin ödemi için
kullanır çünkü daha yüksek etkili bir ilaç parenteral yolla kullanılır )
25 mg kortizon
20 mg hidrokortizon (kortizol)
5 mg prednizolon veya prednizon
4 mg metilprednizolon
0.75 mg deksametazon
Tüm steroidler aynı reseptöre bağlanmasına karşın, afiniteleri ve plazma yarı ömürleri
farklı !!!!!
Prednizon, KC’de prednizolone dönüşür
≤ 7.5 mg/gün prednizon Þ düşük doz #7.5 mg ın altındaki dozlara düşük doz diyoruz.
Bu genellikle RA’da, bağ dokusu hastalıklarında kullandığımız doz.
7.5 mg/gün; ≤ 30 mg/gün Þ orta doz #7.5 ile 30 mg arası orta doz. Bunu da
polimiyaljiyo romatika denilen bir hastalıkta kullanıyoruz. Orta dozlar çok fazla
kullanılmıyor en çok HPR(?) de kullanılıyor.
30 mg/gün; ≤ 100 mg/gün Þ yüksek doz #Bağ dokusu hastalıkları organ tutulumu
yapmışsa kullanılır. Mesela lupuslu bir hasta geldi, nefritle geldi veya nörolojik
tutulumla geldi veya akciğer tutulumu.
100-250 mg/gün dozlar Þ çok yüksek doz #Bu tedaviye yanıt vermiyorsa yani hastanın
hızlı ilerleyen bir glomerülonefriti var dozunu biraz daha yüksek vereyim dediğinizde
çok yüksek doz.
250 mg’dan fazla dozun bir veya birkaç gün verilmesi Þ pulse tedavisi #Çok yüksek
doz yerine genellikle pulse tedavi tercih edilir. Acil durumlarda artık 100 mg ın
üzerindeki dozları değil de pulse tedavileri yani non genomik yolları tercih ediyoruz.
Sık yapılan hatalar
Temel etkili ilaçlar yanında düşük doz steroid tedavisi de alan romatoloji hastasında,
zararlı olduğu gerekçesiyle steroidi kesmek
Hastaya immunsupresif ajan vermemek için, sürekli orta/yüksek doz steroid vermek
Enfeksiyon, dahili veya cerrahi acil bir tıbbi durum varlığında steroidi aniden kesmek
#Yaptığımız sık hatalar: stereoidi aniden kesmek. Hasta temel bir ilaç alıyor ( metotreksat )
aile hekimi bunu zararlı buluyor tak diye kesiyor halbuki hastanın daha o ilacı kullanması
gerekiyor. Hastayı sadece kortizonla tedavi etmeye çalışmak yani biz stereoidi köprü gibi
veriyoruz. Kortizon çok hızlı etki gösterdiği için köprü tedavimiz ama sadece bununla hastalığı
işte lupusu var, hep kortizon kullanmış öyle gelir bazen, RA elinde 16 mg prednol 10 yıldır
kullanıyor. Enfeksiyonu olan bir hastada dahili veya cerrahi acil bir durumu varsa kortizonu
aniden kesemeyiz hatta hiçbir şekilde kesmemek gerekiyor. Çünkü böyle acil durumlarda
uzun süreli stereoid almış ve aksı baskılanmış hastalarda stereoid ihtiyacı azalmayacağı gibi
aslında artacaktır bunlara preob dönemde, stres dozunda kortizon veriyoruz. ( Bunu da
unutmayalım ) Dahiliye uzmanı bir arkadaşımız böyle bir hata yapmıştı. Hastanın preob
dönemde enfeksiyonun artar diyerek tak diye kesiyor, uzun süredir kullanan ve aksı baskılı
bir hasta sonra adrenal yetmezlik tablosuna girdi. Mortal de gidebilen bir tablo.
Postural Hipotansiyon
SBP de 20mmHg, DBP de 10mmHg düşüş
Diyabet, hipertansiyon, düşük VKI ve antihipertansif ilaçlarla ilişkilidir.
# Postural hipotansiyona gelince yani ortostatik hipotansiyon dediğimiz, en ideali hasta yatarken ve
sonra ayakta ölçmek. 1 dk en az ayakta bekleyeceğiz. 1-3 dk arası 3.dk da ölçeceğz. Oturarak,
oturduktan sonra ayağa kalkarak da yapılbilir. Önce ayakta sonra oturtarak olmaz. Amaç sadece
ikisinin arasındaki fark değil çünkü. Buradaki amaç şu : Oturacak, ayağa kalktığında vücut bu durumu
kompanza edebiliyor mu edemiyor mu? Onu görmek. Ortostatik hipotansiyonu varsa hasta ne der
size? Göz kararması, baş dönmesi, hafif bir terleme, bayılacak gibi olma. Bu da yine yaşlılarda önemli
bir problemdir. En önemli sebebi HT’un tedavi edilememesidir. Aradaki fark sistolik kan basıncında
20mmHg ise .Ya da diastolik kan basıncı 10mmHg düştüyse. Ya da bu kadar düşmedi ama hasta
semptomatik olduysa yani bu tarif edilen şeyleri 3.dk da halen hissediyorsa biz buna postüral
hipotansiyon diyoruz. Antihipertansif ilaçlarla diyabetik hipertansiyon ve düşük vücut kitle indeksiyle
ilişkili. Hayat kalitesini azaltabilir.
Ertuğrul Kayaçetin - Ahmet Dirikoç
Crohn ağızdan anüse kadar tüm gisi tutabilir ve genellikle rektum korunur. ÜK’te ise başlangıç noktası
rektumdur ve yukarı doğru ne kadar tutulacağı değişkendir.
ÜK mukozal tutulum gösterir. Crohn ise bütün katları tutabilir. Transmural tutulum.
Crohn hastaları karın ağrısıyla gelir daha çok, ÜK ise ishalle gelir.
Crohn hastaları sigara içememeli, ÜK’te ise sigara bırakmak hastalığı alevlendirir.
Crohn hastalığının özellikleri:
• Crohn Hastalığı ağızdan anüse kadar tüm GIS’I tutabilen transmural atlama alanları ile karakterize bir
hastalık ( eğilim distal ince barsak ve kolon tutulumu)
• Sigara kötü prognostik faktör ( kötü seyir, daha fazla operasyon ihtiyacı, postoperatif artmış rekürens
riski)
Tedavisi
Tedavi hedefleri:
• Remisyon indüksiyonu
• Remisyon idamesi
• Hayat kalitesinin iyileştilrilmesi
• Ekstraintestinal tutulumların tedavisi
• Komplikasyonların önlenmesi (Hastalık ve tedavi kaynaklı)
Crohn Hastalığında Tedavide kullanılan ilaçlar:
• 1) Meselazin türevleri: Crohn hastalığında etkisi minimal. Sadece kolonik Crohn’da sulfasalazinin
minimal etkisi olduğuna dair metaanaliz mevcut.
Piyasa isimleri salofalk, pentasa, asacol. Mukozayı çok iyi iyileştirir. ÜK için ana ilaçtır. Ancak crohn için
yetersizdir çünkü tam kat ututlum var.
• 2) Steroidler: remisyon indüksiyonunda etkili, idamede kullanılmaz. (Öykü hoca Steroid yan etkilerinin
sözlü sorusu olduğunu söylemişti aklınızda bulunsun )
İnce bağırsakta, terminal ileumda açılır. Terminal ileum ve prkosimal kolonda etkisini gösterir. Sonra ilaç
portal ene geçip karaciğere geçer ve parçalanır. Kanda steroid etkisi az çıkar. Bunu verebilmek için
hastanın klinik olarak iyi olması lazım.
• 3) Purine analogları: Azathiopurin ve 6-Mercaptopurin. Nükleik asit metabolizması üzerine etki eder,
hücre büyümesini engeller, lenfositler üzerine sitotoksik etkileri var.
• Metotreksat: IBH’nda purine analoglarına göre daha az kullanılıyor. Ana kullanım amacı
immunojenitenin engellenmesi.
ANA İLAÇ TNF. Crohnun formasyonunda granülomlar var TNF granülom oluşumunu engeller. Latnet
tüberküloz varlığına dikkat!!!
• Biyobenzerler
Alfa 4 beta 7 reseptörleri sadece barsakta var. Yan etki profili çok düşük. Ekstraintestinalleri tedavi
edemez. Yavaş etkili.
• Rektumun tutulumu tanı için önkoşuldur. #Çok istisnai durumlarda rektum tutulumu olmayabilir.
Rektum tutulumu sonrası yukarıya doğru ilerleyen inflamasyon olarak bilin.
• Tutulu olan ve olmayan kolon segmentleri arasında keskin bir ayrım vardır. #Kolonoskopide kolayca
anlaşılır.
• Tekrarlayan ataklarla oluşan epitelyal rejenerasyon sonucu pseudopolipler oluşur.
Semptomlar: ishal, rektal kanama, kanlı ishal, mukus deşarjı, tenezm ve urgency, karın ağrısı genellikle
sol alt kadranda görülür.
• Extensive (yaygın) kolitte: kanlı diyare, karın ağrısı, kilo kaybı, ateş, ciddi kan kaybı görülebilir.
Tedavi:
Tedavinin hedefleri :
Remisyonu sağla
Önemli
Aktive olmuş her ülseratif kolit hastasında mutlaka enfeksiyöz sebepler araştırılmalıdır. ( CMV, C.Difficile,
amebiasis )
Nadir yan etkiler: hipersensitivite reaksiyonları, geri dönüşümlü sperm anormalileri, folat absorbsiyonu
defektleri.
Daha yeni 5-ASA preperatları: Topikal 5-ASA: supposituar, köpük, enema formları var, hastalığın tuttuğu
bölgeye göre kullanacağımız ilaç değişir. Hastalığın distal, sol tip ya da ekstensif olması önemlidir.
Supposituar: proctit
Köpük: proksimal sigmoid kolona kadar etki
Enema: splenik köşeye kadar etki
Sol tip kolit: oral + topical 5-ASA
Extensive kolit: oral ± topical
Distal tip ise tek başına topical verilebilir. (topical tedaviden kastedilen lavmandır.)
# ekstensif bir hastaya sadece lavman verilirse yeterli olmaz oral+ topical verilebilir topical
vermeseniz de olur.
Steroid bağımlı hastalık: (#steroidi kesemiyorsak ya da artık işe yaramıyorsa steroid bağımlı hastalık
oluşmuştur.)
1) Steroid tedavinin başlamasından itibaren 3 ayı bulduğu halde prednizolon dozunu 10mg/gün
ün altına düşürememek anlamına gelir. Ancak aktif hastalık tekrarlamamış olmalıdır.
Cyclosporine
Sadece streoid dirençli ük hastalarında cerrahiye kadarki basamak tedavisi
Tacrolimus
Refarkter ük hastalarında
Yan etkiler: Hypersensitivite reaksiyonları öemlidir!, fırsatçı enfeksiyonlarda artış( özellikle tbc) ,
(infliksimab ıv, adalimumab subkutan olarak verilir hipersensitivite reaksiyonları görülebilir tehlikelidir.)
HBV reaktivasyonu, ( Anti TNF başlamadan önce bütün hastalarda okült hepatit B var mı, hasta aşılı mı
diye bakılır!!)
İBH Tedavisinde Yeni Jenerasyon Biyolojik İlaçlar (sadece Türkiye’de olanlar ve kullanılabilenler
eklenmiş)
• anti-adezyon moleküller:
Anti-İntegrinler – Vedolizumab**** (en sık kullandığımız), Hem Crohn hastalığı hem Ü. Kolit remisyon
indüksiyonu ve idamesinde (Türkiye’de ruhsatlı ve geri ödemesi mevcut)
• anti sitokin moleküller:
IL12-23 Blokeri – Ustekinumab*** (en sık kullandığımız), Crohn hastalığı ve ülseratif kolit remisyon
indüksiyonu ve idamesinde(Türkiye’de ruhsatlı ve geri ödemesi mevcut)
• Küçük moleküller:
Pan JAK inhibitörü -Tofacitinib, Ü. Kolit remisyon indüksiyonu ve idamesinde (pulm emboli ,venöz
tromboemboli, ciddi kardiak yan etkilerle ilişkilendirildiğinden selektif JAK inhibitörleri gündeme
gelmiştir. ) # tofacitinib yan etkileri fazla olduğu için çok fazla kullanılamadı. Tromboz yapıyor kardiyak
riski var. JAK1 ve JAK2’yi inhibe edebiliyordu riskleri sebebiyle yeni selektif JAK1 inhibitörü geliştirildi.
Selektif JAK1 inhibitörü-upadasitinib (yeni onay aldı ülkemizde geri ödemesi henüz yok yakın zamanda
olacak. İlaç şu anda ülkemizde var ücretini ödeyerek almak isteyen alabiliyor ama çok pahalı ilaçlardır.)
ÜK ve Crohn tedavisinde FDA onayı var.
Destek
# Hastalar genellikle destek bir şeyler kullanmak isterler, sorarlar bilgimiz olmalı. Ancak hiçbirinin
gösterilmiş bir faydası yoktur. Kullanmak isteyenler kullanabilir bir zararı da yoktur. Tek istisna VSL 3’tür
poşitte faydası olduğu gösterilmiş.
Probiotikler: gıdalar ve gıda takviyelerinde bulunan canlı organizmalardır. ( örneğin VSL#3).
Cerrahi tedavi
Cerrahi : total kolektomi + ileal poush anal anastamoz (IPAA).
Poşit tedavisi: antibiyotikler, steroid, ( oral veya topikal) meselamine ( oral veya topikal), VSL ♯3,
immünsupresanlar ( vedolizumab) kullanılabilir.
# Cerrahi gastroenteroloji için istenmeyen bir durumdur. Mecbur kalınan durumlarda yapılır. Kalın
bağırsak tamamen çıkarılıp ileumdan bir poş oluşturulup anal kanala bağlanıyor. Birkaç basamakta
yapılır tek bir cerrahi operasyonla yapılmaz. Oluşturulan poşta inflamasyon olabilir (poşit), irritable poş
disfonksiyonu olabilir hasta rahat edemez, alışamaz. Poş dışardan görülmez.
Steroid yan etkileri: (Öykü hocanın sözlü sorusu olabileceği için eklemek istedim)
1) kutanöz ( acne, stria, yara iyileşmesinde gecikme, peteşi, eritem )
3) enfeksiyonlara yatkınlık
4) Metabolik ( su retansiyonu, büyüme geriliği, hiperlipidemi, hiperglisemi, hipertansiyon)
ÇÖLYAK
Çölyak, genetik olarak yetkın bireylerde tahıl ürünlerinde bulunan glutene karşı gelişen duyarlılık sonucu
malabsorbsiyonlar seyreden bir hastalıktır. HLA-DQ2 ve HLA-DQ8 genetik yatkınlık oluşturur.
Kilnik.
1. Klasik hastalık; malabsorbsiyon, kilo kaybı, diyare ve vitamin eksiklikleri ile seyreden olgularda
serolojik testler pozitiftir, patolojisi tipiktir, ve glutensiz diyete cevap verirler.
2. Atipik hastalık; Transaminaz yüksekliği # hastalar geliyor ki AST, ALT normalin 2 katından yüksek,
osteoporoz, infertilite, dental bulgular ve anemisi olan hastalarda seroloji pozitif olup, klasik patolojik
değişiklikler görülür.
3. Sessiz hastalık; asemptomatik kişilerde serolojik testler ve biopsi çölyak hastalığı ile uyumludur.
4. Latent hastalık; asemptomatik kişilerde seroloji pozitiftir ancak biopside villöz atrofi yoktur. #Patolog
bir sey göremiyor.
5.Potansiyel hastalık; Semptomatik kişilerde seroloji pozitiftir, biyopsi ise negatiftir.
Klinik bulgular;
GİS: ishal, karında şişkinlik, karın ağrısı, kilo kaybı, bulantı ve kusma,
Ekimoz ve peteşiler; Vit K eksikliğine bağlı, Oral: Atrofik glossit, aftöz ülserler,
Özofagus; Refrakter gastroözofegeal reflü ve eozinofilik özofajit,
Pankreas: rekürren pankreatit,
Karaciğer. Transaminaz yüksekliği, otoimmün hepatit, steatohepatit, primer bilier siroz, primer sklerozan
kolanjit görülebilir,
Malabsorbsiyon ile seyreden ishal ,kilo kaybı, ve Karın şişliği klasik bulgulardır.
Ayrıca Tip 1 diabet, otoimmün tiroid hast, sjögren sendromu, down sendromu, İBS, serebellar ataksi,
osteoporoz ve epilepsi ile birlikteliği fazladır.
İnfertilite ve düşük doğum ağırlıklı bebek nedenidir.
Hyposplenizm; Periferik yaymada Howell-Jolly cisimleri ve trombositozis görülür.
Tetani; Ca, Vit D ve Mg malabsorbsiyonu
İnce barsaklarda T hücreli lenfoma gelişme riski 300 kat fazladır ve nadiren ince barsak adeno ca
gelişimine neden olabilir.
T hücreli lenfoma eklenirse hastalar glutensiz diyete cevap vermezler.
Ekstraintestinal semptomlar;
Demir eksikliği anemisi,
Vit D ve kalsiyum eksikliğine bağlı metabolik kemik hastalığı, osteopeni ve osteoporoz.
Vit D eksikliğine bağlı sekonder hiperparatirodi,
Dermatitis herpetiformis, miyokardit, dilate kardiyomiyopati,
İdiopatik pulmoner hemosidorozis, IgA nefropatisi,
Vitamin B12 ve B1 eksikliğine bağlı periferik nöropati,
Otoimmün tiroidit, sjögren sendromu, romatoid artrit,
Osteopeni;
Yaşla artar tedavi olmayan hastaların %70’inde görülür. Osteoporoz ise hastaların 1⁄4’ünde görülür.
TİP1 VE TİP2 DM
Tip 1 DM
•Dolaşımdaki insülinin neredeyse tamamen yok olduğu, glukagonun arttığı, beta hücrelerinin tüm
insülinojenik uyarılara cevapsız kaldığı katabolik bir hastalıktır.
•Mutlak insülin eksikliği
•Otoimmün % 95 (Tip 1A)....... Otoantikor +
•Non-otoimmün %5 (Tip 1B)... Otoantikor –
Yüksek riskli HLA haplotipleri +
•<30 yaş
•Okul öncesi (6 yaş), puberte (13 yaş) ve geç adolesan dönem (20 yaş) 3 pik
Tip 2 DM
• AKŞ iki kez > 126 mg/dl
• Overweight
• Semptom yok
• İdrarda keton eser
• DİKKAT:Tip 2 DM tanısı konan
hastaların bir kısmında sekonder diyabet neden olacak bir hastalık olabilir.
• Hastaları muayene ederken ve anamnez alırken sekonder diyabete neden olacak durumlar akılda
tutulmalıdır.
Tip 2 DM
•Komplet değil relatif insülin eksikliği ve insülin direnci söz konusudur. #Onun için diyabet tanısında
insülin düzeyini kullanmıyoruz. Çünkü yüksek de olabilir.
• Patofizyoloji
•İnsülin direnci
•Beta hücre defekti
• Obezite
•Metabolik sendrom
• Genetik
•Çevresel faktörler
Tedavisi:
İnsülin
Oral antidiyabetikler
Pankreas nakli
Gen tedavisi
Metabolik Cerrahi
İlk tedavi yaşam tarzı değişiklikleri
İnsülin tedavisi
Endikasyonlar:
Gebelik ve laktasyon
Oral antidiyabetikler
Sülfonilüre
-Karbonhidrat absorbsiyonunu azaltanlar: akarboz, vogliboz, miglitol (barsak fırçamsı kenar alfa
glukozizdaz inhibitörleri)
metformin kullanamayanlaraverilir.
Karotis
Sözlüye ilk girdim girerken Ahmet hoca heyecan yapma merak etme, Muayenede iyiydin falan dedi,
aslında baya eksik yaptığım vardı ama dediğim gibi muayeneyi çok takmıyordu bence. Ertuğrul hoca
memleket lise sordu, nasılsın iyi misin vs dedi. Sınavda Ertuğrul Hocanın elinde küçük kağıtta önem
verdiği konular var ben buradan seçip sorucam dedi akut pankreatit sordu. Tanı, eytoloji (safra yolu
taşı ve alkol )özellikle post ERCPyi duymak istedi, hasta acile geldi ilk ne yaparsın dedi. İv sıvı dedim
0.9NaCl ya da ringer laktat neden peki dedi 3. Boşluklara sıvı kaçtığı ve pankreasın
mikrosirkülasyonunu yeniden sağlamak için dedim. Nasıl olabilir tarzı bir şey sordu ödematöz ve
nekrotizan dedim. Organ yetmezliği bulgularını saydırdı. Konuyu çalışmıştım tüm sorularına cevap
verince benim için tamamdır dedi Ahmet hocaya. Ahmet hoca diyabetin tanı kriterlerini say dedi.
Komplikasyonlarını sordu akut ve kronik konu başlıkları ve alt başlıklarını saydım en sonda ne
zaman tarayalım peki dedi tip1 tanı anından 5 yıl sonra, tip2 tanı anından itibaren dedim. Tamam
sen çıkabilirsin dediler çıktım. Toplam 5 dakika sürdü hocalar ben tüm sorularına direkt cevap
verdiğim için büyük ihtimalle uzatmadılar. İki hoca da gayet iyi ve tatlıydı sözlüde. Özellikle Ertuğrul
hocanın önem verdiği konular var ve hep oradan soruyor zaten. Girmeden önce çıkmışlardan bakılırsa
çok rahat geçilir bence.
CEVAPLAR:
1) akut pankreatit sordu. Tanı, eytoloji (safra yolu taşı ve alkol )özellikle post ERCPyi duymak istedi,
hasta acile geldi ilk ne yaparsın dedi. İv sıvı dedim 0.9NaCl ya da ringer laktat neden peki dedi 3.
Boşluklara sıvı kaçtığı ve pankreasın mikrosirkülasyonunu yeniden sağlamak için dedim. Nasıl
olabilir tarzı bir şey sordu ödematöz ve nekrotizan dedim.
IV. Travma
Kazalar,Ameliyatlar, ERCP
V. İnfeksiyonlar
VI. Vasküler Etkenler
VII. İdiyopatik
VIII. Otoimmün pankreatit
Safra yolları taşları ve alkol alışkanlığı akut pankreatite yol açan en önemli nedenlerdir. Etyolojiden
%65-85 arasında sorumludur. Özellikle alkol alışkanlığının fazla olduğu batı ülkelerinde alkol,
ülkemizde ise safra yolları hastalıkları ön sırayı almaktadır. Akut pankreatit etyolojisinde en önemli
gurubu koledok taşları oluşturur.
İdiopatik akut pankreatitin muhtemel nedenleri
1. Gizli safra taşı hastalığı (USG negatif)
2. Tanı konulamayan hiper trigliseridemi
3. Pankreas kanseri, ampulla tümörü
4. Safra ve pankreas kanal anomalileri
5. Oddisifinkter disfonksiyonu
6. Kistik fibrozis
Pankreas Divisium: normal popülasyonun %5-11 inde görülür. Dorsal ve ventral pankreas kanalları
arasında birleşme olmamasından kaynaklanan konjenital bir anomalidir.
Pankreas kanalını tıkayan tümör, yabancı cisim ve parazitler akut pankreatite neden olabilir.
Çoğu ilaçlar pankreatit yapabilir. Akut pankreatitle kesin olarak ilişkili olduğu bilinen ilaçların alımı
kesilince klinik belirtiler düzelmekte, ilaç tekrar alındığında ise akut pankreatit tablosu tekrar ortaya
çıkmaktadır.
Metil alkol, organik fosforlu insektisitler ve bazı tür akrep sokmaları da direkt toksik etki ile akut
pankreatite neden olabilmektedir.
Serum trigliserit düzeyinin 1000 mg/dl’nin üstünde olduğu durumlarda akut pankreatit
görülebilmektedir (%1-4).
Hiperparatiroidi de seyrek olarak akut pankreatite neden olabilir (%0.5).
Batına künt travma sonucu pankreatit, çocuklarda ve gençlerde daha sık gözlenir.
Akut pankreatit postoperatif komplikasyon olarak seyrek görülür fakat çok şiddetlidir. Özellikle
pankreas ve safra yollarını içine alan abdominal cerrahi sonucu oluşur.
ERCP sonrası %1-7 oranında akut pankreatit gelişir. Bu komplikasyonun sıklığı verilen kontrast
maddenin miktarına, yoğunluğuna ve veriliş hızına bağlıdır. Pankreatit, kontrast maddenin pankreas
kanallarında neden olduğu gerilme ve asinuslara kadar ulaşması sonucunda meydana gelir
Kabakulak, hepatit A, B, C virusları, koksaki B, EBV gibi virusların akut pankreatite neden olabileceği
kabul edilmektedir. (derste sayabilmelisiniz dedi)
c. Akut Pankreatit Tedavisi:
#Hata götürmeyen en önemli şey** Akut pankreatit vakasıyla karşılaştık yapacağımız ilk şey
3.boşlukları doldurmak, pankreasın mikrosirkülasyonunu arttırmak yani sıvı tedavisi.
✓ Ağrıyı kesmek maksadı ile Meperidin (Dolantin) 50-100 mg dozda 4-6 saat ara ile IV veya IM olarak
uygulanır.
✓ Sıvı ve elektrolit tedavisi yapılmalı, gerekirse volüm genişleticiler verilmelidir.
✓ Ağır olgularda ilk 24 saatte 10-12 litre sıvı verilmesi gerekebilir.
✓ H2 reseptör antagonistleri ve PPI sekresyonu azaltmak için verilir.
✓ Şiddetli pankreatitli hastaların bakımında iyi bir sıvı tedavisi ve elektrolit replasmanı
yapılması önemlidir.
✓ Bu hastalarda sıvı ihtiyacı çok fazladır ve yoğun bakım tedavisi gerekir.
✓ Hastanın hemodinamisi, idrar çıkışı, böbrek ve solunum fonksiyonları dikkatli bir
şekilde monitörize edilmelidir.
✓ Vital bulguları ve idrar çıkışınının (saatte > 30-60 cc) yakından takip edilmelidir,
✓ Hipoksemi varsa oksijen takviyesi zorunludur.
✓ Erken organ disfonksiyonu belirtileri gösteren hasta yoğun bakım ünitesinde takip edilmelidir.
✓ NG entübasyon ; Hafif pankreatitte rutin olarak kullanımı yararlı değildir. İleus ya da inatçı bulantı
ve kusmanın tedavisinde kullanılır.
Sıvı Resüsitasyonu
✓ İnflamatuar süreçte periton boşluğuna ve retroperitoneal alana protein açısından
zengin intravasküler sıvı ekstravazasyonu olur.
✓ Hemokonsantrasyon gelişir ve böbrek perfüzyon azalır ve BUN yükselir.
✓ Hemodinamik stabilite sağlanmalıdır.
✓ Uygun idrar çıkışını sürdürmek (saatte > 30-60 cc) böbrek yetmezliğini önlemek için büyük önem
taşımaktadır.
✓ Sıvı kaybında pankreastaki perfüzyon basıncı azalır, mikrosirkulasyon değişiklikleri pankreatik
nekroza yol açar.
✓ Normal salin ve / veya laktatlı Ringer kullanarak agresif volüm replasmanı önerilmektedir.
✓ Kabulden sonraki ilk 6 -12 saat içindeki erken agresif volüm replasmanının faydaları gösterilmiştir.
Agresif volüm replasmanı ilk 24 saatten sonra yararlı olmayabilir. (Sıvı tedavisinin önemi vurgulandı.)
Antibiyotikler
▪ Penetrasyon düzeyleri önemlidir.
▪ Pankreas dokusunda yüksek inhibitör konsantrasyonlara ulaşmalıdır.
İmipenem (#pankreası en çok seven)
Fluorokinolonlar (siprofloksasin, ofloksasin, ofloksasin),
Metronidazol,
Metabolik Komplikasyonlar
Hiperglisemi
• Ağır pankreatitte ilk birkaç gün boyunca görülür.
• İnflamatuar süreç düzelmesiyle birlikte genellikle kaybolur.
• Kan şekeri dalgalanma gösterebilir ve insülin dikkatli kullanılmalıdır.
Hipokalsemi:
• Albüminden zengin intravasküler sıvının ekstravazasyonu ile serum albümin düşüklüğü sonucu
gelişir.
• Asemptomatiktir ve tedavi gerektirmez.
• İyonize kalsiyumda azalma nöromüsküler irritabiliteye neden olabilir.
Magnezyum azalması;
• Kusma,
• İdrarda magnezyum kaybı,
• Yağ nekroz alanlarında magnezyum çökmesi.
Kardiyovasküler Destek
• KKY, Mİ, Aritmi, Kardiyojenik şok şiddetli akut pankreatitte görülen kardiyak komplikasyonlardır.
• Sıvı resüsitasyonuna iyi yanıt verir.
•Uygun sıvı resüsitasyonuna rağmen hipotansiyon devam ederse, sistemik kan basıncını korumak için
IV dopamin kullanılabilir.
• Dopamin pankreasın mikrosirkülasyonunu bozmaz.
Solunum Desteğİ- Hipoksi
• Hipoksi yaygındır ve güncel kılavuzlar akut pankreatitli tüm hastalarda nazal oksijen desteğini
önermektedir.
• Nazal veya yüz maskesi yetersizse endotrakeal entübasyon uygulanır.
d. Akut Pankreatit Sınıflandırması:
Atlanta sınıflaması:
1. Akut ödematöz pankreatit
2. Akut nekrotizan pankreatit
Hastalığın seyri;
a) Hafif; lokal komplikasyon ve organ yetmezliği yok
b) Orta; lokal komplikasyon ve/veya pankreatik sıvı koleksiyonu pankreatik nekroz, geçici organ
yetmezliği (48 saatten az)
c) Ağır; ilk 1 haftada organ yetmezliği gelişmesi
2) Organ yetmezliği bulgularını saydırdı.
1. Şok (sistolik kan basıncı < 90 mmHg)
2. Akciğer yetmezliği (PaO2 < 60 mmHg)
3. Böbrek yetmezliği (kreatinin > 2mg/dl)
4. Gastrointestinal sistem (GİS) kanaması (>500 ml /24 saat) #hastada melena var mı önemli
Şok
o Üçüncü boşluğa sıvı kayıpları,
o Kusma ve İnterstisyel pankreatik ödeme ikincil hipovolemiden kaynaklanır.
o Miyokard infarktüsü ve perikard efüzyonu
3) diyabetin tanı kriterlerini say dedi. Komplikasyonlarını sordu akut ve kronik konu başlıkları ve alt
başlıklarını saydım en sonda ne zaman tarayalım peki dedi tip1 tanı anından 5 yıl sonra, tip2 tanı
anından itibaren dedim.
#Normalde ilk prenatal vizitte (12- 15 haftadan önce) bir hiperglisemisi, diyabet tanı ve bozukluğu
olmayan ve tarama testinde açlık plazma glukozu normal olan bir gebe için ve bütün gebeler için 24-
28.haftalarda tarama yapıyoruz. Taramayı 2 şekilde yapıyoruz: tek basamaklı, çift basamaklı. *sınır
değerleri gebe olmayanlardan farklı. Tabloyu okudu.
Hoca gestasyonel ve pregestasyonel diyabet ayrımı için kafamızda bi şey oluştu mu diye sordu ve
örnek verdi: Hasta gebeliğin 6. Haftasında geldi. Kan şekeri 145, semptomu yoktu bir daha baktık 156
bulduk. Hastanın tanısı nedir? Pregestasyonel diyabet. Tip 1 mi tip 2 mi? Büyük ihtimalle tip 2.
Gestasyonel diyabeti biz daha çok tarayarak tespit ederiz.
Hasta ilk trimesterdan sonra, 18-19. Haftada geldi. Hasta çok su içiyorum halsizim diyor. Kan şekerine
baktık 215. Bu hasta gestasyonel diyabet.
#burada da yukarıda dediğimiz gibi, DNA, antijenler pozitifleşiyor yine, başta IgM pozitifti bu
nereye gidiyor kronikleştikçe IgG 'ye doğru gidiyor ve ALT değerimiz düşmeye başlıyor. Burada
kronikleşecekse DNA negatifleşmiyor, HBsAg e karşı antikor gelişmiyor antijen pozitifliği
devam ediyor, HBeAg anti-Hbe de geliştirebilir geliştirmeyedebilir. Burada bizim için ne
önemli? 6 aydan uzun süre HBsAg pozitif kalması ve DNA'nın negatifleşmemesi, bu şekilde
olunca da kronik enfeksiyondan bahsediyoruz.
• HbsAg : Yüksek
• HbeAg: Pozitif
• HBV DNA: >107 IU/mL
• ALT: Normal
• Karaciğer hastalığı: Yok/minimal
• Eski terminoloji:immuntoleran
• TAKİP
#Bir hasta örneği, bu hangi fazda bir hasta ona karar vereceğiz şimdi, AST ALT normal yani
hepatit tablosu yok kc hepatosit hasarı yok o zaman ne diyoruz hepatit değil de enfeksiyon
diyoruz. Niye enf? çünkü DNA'sı yüksek. O zaman bunun ismini koyarken ne diyoruz, HBeAg
ye de bakıyoruz pozitifmiş, "HBeAg pozitif kronik enfeksiyon"
#Bu hastalarda tedavi verirken bir sıkıntımız var, çünkü enf var ama kc'e hasar vermiyor biz
bunu ne zaman tedavi edelim? Bu hastalarda virüs konağın immün sisteminden kaçıyor. Şimdi
bu hastada kc hasarı olmadığını düşünürsek tedavi vermemize pratikte gerek yok gibi, ama bu
hastaların da HCC geliştirme riski var demiştik, bir yandan da immün sistem belki
tanıyabilecek hastalığı ve antikor geliştirecek. Bu hastaları bu şekilde 40 yaşlarına kadar takip
ediyoruz, 40 dan sonra artık immün sistem aktif hale gelip antikor oluşturmayacağını
düşündüğümüz için 40 dan sonra bu hastaları da tedavi için değerlendiriyoruz.Ama normalde
takip.
-107 IU/mL
• ALT: Yüksek
• Karaciğer hastalığı: orta/ciddi
• Eski terminoloji:immun reaktif HBeAg pozitif
• TEDAVİ VER
#Bir diğer hasta, önce hepatosit hasarı var mı bakıyoruz, AST yüksek yani var o zaman kronik
hepatit, sonra HBeAg bakıyoruz pozitif o zaman "HBeAg pozitif kronik hepatit" Bu hastada
hepatosit hasarı var yani bu hastada tedavi veriyoruz. TR de biyopsi şartı var, biyopside
fibrozis ve inflamasyonu varsa kc de o şekilde tedavi başlıyoruz bunun amacı fazla ve gereksiz
ilaç kullanımından kaçınmak. Çünkü bu hastalar ilaç başlayınca ömür boyu kullanıyorlar.
#diğer bir hasta, aslında burada bakın ALT normal, DNA da çok yüksek değil aslında burada
bir immün yanıt oluşmuş dna'yı baya bir düşürmüş ama tamamen sıfırlayamamış yani taşıyıcı
halde kalmış. Eskiden buna taşıyıcı diyorduk. Bu hastada da tedavi vermiyoruz ama bu
hastanın sıkıntısı, eğer bir immünsupresif tedavi alacaksa mesela kemoterapi alacaksa ortalık
virüse kalacak ve çoğalmaya başlayacak. O yüzden böyle durumlarda dikkatli olmamız lazım.
Yoksa gidip akut hepatit, ataklar ve kronik hepatite ilerleyebilir o yüzden bu hastaları biraz
yakın takip etmemiz gerekiyor, AST ALT nin hiç yükselmediğini bilmemiz gerekiyor.
#yani kronik hbv enf doğal seyri nasıl oluyormuş, bu fazların herhangi birinde karşımıza
çıkabiliyormuş ve fazlar birbirine dönüşebiliyormuş ama bunlar ardışık olacak diye bir yanlış
anlaşılma olmasın. Karşınıza geldiği zaman herhangi bir fazda gelebilir. Yalnız akut hepatit
geçiren hastalarda sonraki geçtiği fazı görebilirsiniz.
#Öncelikle nedir, HBV DNA'yı negatifleştirmek istiyoruz, sonra HBeAg+ hastalarda onu
negatifleştirmek ve antikor oluşumu, ALT'yi normale getirmek ve en çok istediğimiz, HBsAg
kaybı ve Anti-HBs gelişmesi.
#Bütün bu hedeflere ulaşmamıza rağmen, kc hepatosit içerisinde bu virüsün çoğalması için
gerekli CCC DNA diye bir şey var, o hepatositin dna'sına entegre oluyor ve onu henüz ortadan
kaldıracak bir tedavi seçeneğimiz yok, yani her ne kadar uğraşsak bile o hepatit B nin imzasını
tamamen vücuttan silemiyoruz.
Hastanın dna'sına bakıyoruz 20.000 üzerinde ise ve ALT de iki katının üzerinde ise buna
histolojiye bile bakmadan tedavi vermemiz gerekiyor ama TR de SUT'a göre biyopsi yaparak
karar veriyoruz.
Yine algoritmaya bakacak olursak, özetlersek, hastadan şüphelendik geldi hasta HBsAg +,
hastada kronik hepatit virüsü enfeksiyonu var hepatit bulgusu yok sadece enf bulgusu var
bunu takibe alıyoruz(HCC riski, reaktivasyon riski ve bulaştırmasın diye de eğitim veriyoruz ve
aileyi aşılıyoruz değillerse. Burada yanlış anlaşılmasın torun öpme sevme gibi bir duruma
engel yok, tuvalet bardak tabak ayırmaya gerek yok ama kişisel malzemelerin ayırılması lazım
diş fırçası tarak tıraş bıçağı vs,kan bulaş riski olan şeyler yani) Hastada siroz varsa ve dna
pozitifse dna yüksekliğine, AST ALT normal mi bakmadan tedavi başlıyoruz. orada artık hasar
görecek hepatosit miktarı az olduğu için AST ALT normal olabilir bu hastalara da tedavi
mutlaka başlıyoruz. Sadece Anti-HBc pozitif hastalara da immünsüpresif vereceğimiz zaman
tedavi yönünden değerlendiriyoruz.
TEDAVİ: Önceden hepatit B için en çok kullandığımız en güçlü silah pegile interferon alfa'ydı.
Şimdi daha güçlü etecavir tenofavir formları var elimizde, tenofavir'in de 2 formu var
tenofovir disoproksil ve tenofovir alafenamid diye. Bu ilaçları kişiye göre seçiyoruz mesela:
-PegIFa'yı genç uzun süreli ilaç kullanmak istemeyen viral yükü düşük ve AST ALT'si yüksek
olan hastalarda
- Entecavir'i daha çok yaşlı hastalarda, eşlik eden DM, HT, KAH, Hiperlipidemi gibi komorbid
durumları varsa, ilaç etkileşimi de daha az olduğu için, yine böbrek fonks daha az bozduğu
için entecaviri tercih edebiliyoruz.
-Tenofavir'i de gebelerde mesela tercih edebiliyoruz çünkü gebelik kategorisi daha iyi.
Burada sıkıntı şu ki, pegIFa belli bir süre tedavi sonrası kesilebilmesine rağmen diğer ilaçlar
ömür boyu tedavi gerektiriyor.
#Osteoporoz yapabildiği için tenofavir formları yerine entocavir tercih edebiliyoruz, yine
böbrek fonks bozulursa entecavir veya tenofovir alafenamid tercih edebiliyoruz.
#Ne zaman kesiyoruz? genellikle tedaviyi kesemiyoruz, tek şeyimiz burada HBsAg kaybolması
ve Anti- HBs oluşması o da hemen bir değerde kesmiyoruz, test tekrarı vs yapmamız
gerekiyor erken kesersek tekrar pozitifleşebilir, burada bilmeniz gereken sadece bu diğer
şeyleri çok da bilmenize gerek yok.
#Dekompanze sirozlu hastalarda mümkün olduğu kadar erken dönemde tedaviye başlıyoruz.
Antiviral tedaviye. Bu hastalarda PegIFa kontrendike arkadaşlar (Soru! aşağıdakilerden hangisi
dekompanze sirozlu hastalarda kullanılmaz cevap pegIFa) Kompanze hastayı da dekompanze
edebiliyor.
#Gebede yine mutlaka HBsAg ile tarama yapılıyor, her gebede yapılıyor. Pozitif hastalarda
DNA da bakılıyor yüksek hastalarda gebeliğin 28. haftasında antiviral tedavi başlanıyor amaç
bebeğe doğum sırasında viral yükün geçmemesi. Normal doğum yapabilirler ama bebek
doğduktan sonra mutlaka hem antikor hem aşı yapıyoruz anneyi de takip ediyoruz.
HİPERTİROİDİ: Tiroid bezinde tiroid hormon yapımının artması nedeniyle gelişen tiroid
hormon fazlalığını ifade eder.
FİZYOPATOLOJİ
1. Tiroid bezinin trofik faktörlere bağlı olarak uyarılması,
2. TSH reseptörünün sürekli aktivasyonuna bağlı olarak tiroid hormonu sentez ve
sekresyonunda artış,
3. Depolanmış tiroid hormonlarının otoimmün, enfeksiyöz, kimyasal veya mekanik nedenlere
bağlı olarak dolaşıma sızması,
4. Tiroid dışı kaynaktan endojen veya eksojen tiroid hormonunun kana geçmesi,
ETİYOLOJİ
• Hipertiroidi nedenleri:
– Graves hastalığı
– Toksik MNG (multinodüler guatr)
– Otonom toksik nodül (Toksik adenom)
– Koriyonik hormon artıșına bağlı nedenler
• Trofoblastik hastalıklar (koriyokarsinom, mol hidatiform)
• Gestasyonel hipertiroidi
– İyoda bağlı hipertiroidi (jod basedow, amiodaron kullanımı)
– Metastatik fonksiyonel tiroid kanseri
• Non-otoimmün hipertiroidi:
– TSH salgılayan tümörler
• Tirotoksikoz nedenleri:
– Tiroiditler
– Struma ovarii
– Ekzojen tiroid hormonu fazlalığı
LABORATUVAR
– sT3 ve sT4 yüksek, TSH düşüktür
– Tiroid otoantikorları (Anti-Tg ve
Anti-TPO), # otoimmün bir hastalık olduğu için
TSH reseptör antikorları (Trab) pozitiftir
– RAİ uptake artmıştır # tiroid bezinin fazla çalışmasına bağlı olarak
– USG’de tiroid glandı;
• diffüz büyümüş,
• kanlanması artmış, # Tiroid bezinde kanlanma difüzdür. Tiroid bezi gramı başına beyinle
birlikte en fazla kanlanan organlardan biridir. Ultrason yapılacak olursa doppler kan akımı
artmıştır.
• heterojendir
TEDAVİ
• ANTİTİROİD İLAÇ
• RADYOAKTİF İYOT
• CERRAHİ
• Her seçeneğin avantaj ve dezavantajı var
• Hastaya göre tedavi seçilmeli
• Gerektiğinde hastanın seçimi uygulanmalı
#Subakut tiroidit hastalığı dışında diğer tirotoksikoz hastalıklarının tedavisinde 3 adet tedavi
modalitesi vardır. 1-antitiroid ilaçlar 2-cerrahi 3-radyoaktif iyot tedavisi. Bizim antitiroid
tedavisi için ilaç olarak verdiğimiz şey metimazol ve propiltiyourasildir. Bundan 20-30 yıl önce
daha çok propiltiyourasil tercih edilirdi ancak biz şu an daha çok metimazolu kullanıyoruz.
Metizamazolun şu anda Türkiye’de thyromazol ve perizol diye piyasada iki adet formu
bulunmakta. Metimazol vePropiltiyourasil amcaoğlu yani birine karşı bir reaksiyon geliştiği
zaman diğerine de aynı reaksiyon gelişir. İkisi de karaciğer toksitesi, kemik iliği toksitesi
yapabiliyor. Ancak yapılan çalışmalar metimazole bağlı yan etkilerin Propiltiyourasil e daha az
olduğu ortaya konmuş. Dolayısıyla bizim tercihimiz Metimazol. Fakat gebelikte durum farklı.
ATA (American thyroid association) rehberi der ki ilk trimesterda Propiltiyourasil kullanılması
gerekir ancak her bebek 12 haftada kalemle çizilmiş gibi organogenezini veya gelişimini
tamamlayamayacağından bu kullanım süresini 16 haftaya çıkarılmalı. 16 haftanın sonunda
metimazole geçilir. Bu özel durumun dışında her zaman için tercihimiz metimazoldür.
#Propiltiyourasil “T4-T3 dönüşümünü de azaltır. Dolayısıyla tiroid fırtınası olan hastalarda
Propiltiyourasil tercih ederiz ama son yayınlar bu konuda metimazolün de etkili olduğunu
gösteriyor.
#Toparlıyorum bu iki ilacın (metimazol ve Propiltiyourasil) iki önemli yan etkisi var: karaciğer
nakli gerektirecek kadar karaciğer harabiyeti ve kemik iliği nakli gerektirecek kadar kemik iliği
harabiyeti. Bu etkilerini idiyosenkrazik olarak yaparlar. Yani hasta tek bir tablet kullandığımda
da yapabilir beş tablet kullandığında da yapabilir. Bu tedavi ortalama 18 ay sürer dolayısıyla
biz bu hastaları 30 45 günde bir hem karaciğer fonksiyon testlerine hem de hemogramlarına
bakmak için kontrole çağırırız. Ve hastalara diyoruz ki ateşiniz 38,5 geçecek olursa hemogram
yaptırın. Bu kemik iliği supresyonu için. Eğer gözlerin veya idrarın limon sarısı olursa (sarılığı
tarih ediyoruz) muhakkak bize başvurun. Bu da karaciğer toksisitesi için.
#T4-T3 dönüşümünü etkileyen ilaçlarımız var özellikle tiroid fırtınası için kullandığımız ilaçlar.
Propranolol, glukokortikoid ve Propiltiyourasil.
4-) Ertuğrul hoca otoimmün hepatitle ilgili her şeyi sordu. Sonrasında Behçet hastalığını ve bağırsak
tutulumunda crohn’dan ve tüberkülozdan ayrımını sordu. Perfore olmaya meyil ve zımba
görüntüsünü istiyor. Ahmet hoca çok yardımcıydı, genel olarak tiroitle alakalı sorular sordu. Fizik
muayenede Ertuğrul hoca diğer derslerde anlatılmayan sadece kendi grubuna anlattığı şeyler
soruyor dikkat edin, not tutan arkadaşınız varsa ondan alın ve tüm detaylara çok hakim olun eğer
ondan muayene sınavına girerseniz.
Otoimmün Hepatit;
Karakteristik histolojik değişiklikler (Lenfoplazmositik interface hepatit)
AST/ALT yüksekliği
IgG yüksekliği
Bir veya birden fazla karakteristik otoantikor
KLİNİK
Semptomatik
Halsizlik, bulantı ve kusma, iştahsızlık, karın ağrısı, sarılık, idrarda koyulaşma, akolik gaita
Asemptomatik (%25-34)
Hepatik ensefalopati
Hastaların
TANI
Tanısında otoantikor pozitifliği
Transaminaz artışı
IgG yüksekliği
Biyopside interfaz hepatitis varlığı
Transaminaz ve IgG yüksekliği ile histolojik bulgular ve siroz varlığı ya da yokluğu arasında bir
paralellik yoktur
1. İlk basamak tedavideki ilaçlar
1. Steroid ve AZA
2. Budesonid ve AZA
2. İkinci basamak tedavideki ilaçlar
1. Mikofenolat Mofetil (MMF) (2x1 gr/gün)
2. Calcineurin inhibitörleri
Siklosporin A (5-6 mg/kg/gün)
Takrolimus (2x4 mg/gün)
3. Merkaptopurin
4. Biyolojik ilaçlar
Rituximab
İnfliximab
(PBK) küçük ve orta çaplı intra-hepatik safra yollarının kronik, yavaş, ilerleyici, süpüratif olmayan,
destrüktif inflamasyonu ile karakterli kolestatik bir karaciğer hastalığıdır
Mitokondri iç zarında yerleşen piruvat dehidrogenaz enzim sistemine karşı oluşan antikor
-Anti gp210
-Anti sp100
AASLD PBK tanısı koymak için şu 3 kriterden ikisinin aranmasını gerekli kılmaktadır;
-Özellikle ALP
AMA pozitifliği
Portal alanlarda granülomlar veya birikime uğramış safra asitlerinin toksik etkisine bağlı
oluşan hepatositlerdeki köpüksü dejenerasyon
Kaşıntı
Osteoporoz
Hiperkolesterolemi
Ksantomlar
Malabsorpsiyon
Vitamin eksiklikleri
Hipotiroidi
Anemi
PBK’nın tedavisinde etkinliği gösterilmiş ve onaylanmış tek ilaç: Ursodeoksikolik asit (UDKA)
UDKA yetersizliğinde
Obeticholic acid 5 mg (Semisentetik safra asidi FXR (NR1H4) agonist )
Bezafibrate 400mg (Pan-PPAR agonist)
Fenofibrate (PPARα synthetic agonist)
Kaşıntı tedavisi;
(PSK) orta ve büyük intra ve ekstrahepatik safra kanallarının sebebi bilinmeyen kronik, ilerleyici,
inflamasyon, fibroz ve darlığı ile karakterli hastalığıdır
Hastaların büyük kısmında inflamatuvar barsak hastalığı (özellikle ülseratif kolit) ile birliktelik vardır
İBH olup karaciğer biyokimyasal tetkiklerinde (özellikle serum ALP) bozukluk olanlarda PSK’dan
şüphelenilmeli
o Ateş
o Terleme
o Titreme
o Sağ üst kadran ağrısı
PSK’nın tanısı kolanjiografide karakteristik intra ve ekstrahepatik safra kanallarını tutan multiple
darlık ve dilatasyonların gösterilmesi
-ERCP
-MRCP
SEKONDER SKLEROZAN KOLANJİT
BİYOPSİ
PSK için en tipik bulgu küçük safra kanallarının fibroz doku ile obliterasyonu sonucu oluşan “soğan
zarı” görünümüdür
Ayırıcı Tanı
Crohn hastalığı
Ülseratif kolit
Tbc
Lenfoma /ileoçekal tümör
NSAİİ
Ameboma
İnfeksiyonlar (E.Coli, Yersinia)
İskemik kolit
Behçet hastalığı,
Ven ve venüllerin tutulumu ise mukozal inflamasyon ile ülserlere neden olur.
Genellikle ilioçekal bölgeyi tutar. Crohn hastalığının aksine nadiren strüktür ve perianal hastalık
yapar.
Hastaların %58.3’üne cerrahi rezeksiyon yapılır, uzun dönemli izlemde cerrahi rezeksiyon yapılan
hastaların %30.6’sına tekrar cerrahi müdahale gerekmiştir.
İlk operasyonun barsak perforasyonu nedeniyle yapılması, krater şeklinde ülserlerin görülmesi ve
CRP’nin 4.4 mgr/dl’nin üzerinde olması uzun dönemde tekrar cerrahi müdahele şansını arttırır.
Tüberküloz
Ekstra pulmoner Tbc de GİS tutulumu, eklem, lenf nodu, genitoüriner sistem ve meninks
tutulumundan daha az görülür.
İleoçekal valvde yetersizliğe neden olur ve bu özelliği ile Crohn hastalığından ayrılabilir.
Mukozal örneklerin %20’sinde Tbc basili saptanabilir. PCR daha duyarlıdır (%65).
Kolon grafisinde barsak duvarında ve mukozal foldlarda kalınlaşma, stenoz, ülserler ve psödopolipler
görülebilir.
CT de ileoçekal valvde kalınlaşma, asimetrik barsak duvarı kalınlaşması ve merkezinde santral nekrozu
olan lenfadenopatiler görülebilir.
İleo-çekal valvin her iki tarafında tutulum nedeniyle çekum kontrakte görünümdedir.
Kalsifiye lenf nodları ve akciğer grafisinde Tbc bulguları, intestinal Tbc tanısı koymaya yardımcı olur.
Crohn hastalığında ülserler barsak uzun eksenine parelel lineer ülserler iken Tbc de oval ülserler
görülür.
Akciğer tüberkülozu gibi tedavi edilebilir. Tedaviye başladıktan 2 hafta sonra klinik cevap alınır.
Crohn
• Crohn vs ÜK
• Crohn vs TBC
• Crohn vs Behcet
• ÜK vs radyasyon koliti
• IBH vs divertikülit
• Crohn vs SRU
#Ayırıcı tanıda ne var; crohndan bahsediyorsak crohnla ülseratif kolit ayrılacak, İBH ile
enfeksiyöz kolit ayrılacak. Bazen zor olur, genellikle onu patolog ayırır, endoskopik olarak
kript distorsiyonu diyorsa bu İBH’dır. Ama akut yangı görüyorum, ülser görüyorum diyorsa
(zaten patolog altına yazıyor) önce enfeksiyöz nedenlere bakın. Endoskopik görüntüden de
Ana semptomlar: Karın ağrısı, kilo kaybı, bazı hastalarda ateş ve ishal.
Sigara kötü prognostik faktör ( kötü seyir, daha fazla operasyon ihtiyacı, postoperatif artmış rekürens
riski)
Fecal Calprotectin?
1) Meselazin türevleri: Crohn hastalığında etkisi minimal. Sadece kolonik Crohn’da sulfasalazinin
minimal etkisi olduğuna dair metaanaliz mevcut
3) Purine analogları: Azathiopurin ve 6-Mercaptopurin. Nükleik asit metabolizması üzerine etki eder,
hücre büyümesini engeller, lenfositler üzerine sitotoksik etkileri var.
Biyobenzerler
TİROTOKSİKOZ: Kaynağı ne olursa olsun, tiroid hormon fazlalığını ifade eden genel terimdir
HİPERTİROİDİ: Tiroid bezinde tiroid hormon yapımının artması nedeniyle gelişen tiroid hormon
fazlalığını ifade eder
Hipertiroidi nedenleri:
Graves hastalığı
Toksik MNG
Gestasyonel hipertiroidi
Non-otoimmün hipertiroidi:
Tirotoksikoz nedenleri:
Tiroiditler
Struma ovarii
Ekzojen tiroid hormonu fazlalığı
Halsizlik
Yorgunluk
Zayıflama
Sinirlilik, huzursuzluk
İnce tremor
Çarpıntı
Myopati
Terleme
Sıcağa tahammülsüzlük
Anamnez
Gebelik öyküsü
Mensturasyon düzeni
Kullandığı ilaçlar
Beslenme alışkanlıkları
Sigara öyküsü
……..
Fizik Muayene
Genel görünüm
Vital bulgular
Tiroid muayenesi
Laboratuvar
TSH
sT4 ve sT3
Tiroid otoantikorları
Tiroid USG
Tiroid Sintigrafisi
Subklinik hipertiroidi
Tiroglobulin,
Tiroid sintigrafisi,
TİROİD KRİZİ
Hipertiroidili hastada tabloya ciddi enfeksiyon, cerrahi, radyoaktif tedavi, travma, MI vb.
eklenmesiyle oluşur
38-41 derece ateş, bilinç değişikliği (delirium-koma), taşikardi, kalp yetmezliği, ajitasyon, ciddi
bulantı, kusma, ishal, sarılık ve şok ile seyreder.
Kriz, hormon seviyesi ile korele değildir, ancak çok yüksek T3 düzeyi ağır bir tirotoksikoz
tablosunun göstergesi olabilir.
TEDAVİ
Propiltiyourasil
Metimazol
Propiltiyourasil
Glukokortikoid
Propranolol
Β adrenerjik blokaj
Propranolol
Plazmaferez
Periton diyalizi
Diğer;
-Hipertermi tedavisi
o Asetaminofen, parasetamol
o Periferik soğutma
-Sıvı- beslenme
-Destekleyici tedavi
o Glukokortikoid
o Digoxin
o Diüretik
HİPOTİROİDİ
Tiroid bezinin vücudun gereksinimi için yetersiz tiroid hormon salgısı ile oluşan veya nadiren etkisizliği
sonucu ortaya çıkan klinik ve biyokimyasal tablodur Çocuklarda ve yenidoğanda büyüme ve
gelişmede gerilik ve ciddi mental geriliğe neden olur Genel olarak metabolizmada yavaşlama olur ve
bu durum tüm organ ve sistemleri etkiler
Etiyoloji
Hipofizer ve hipotalamik hastalıklar (Tümörler, infiltratif hastalıklar, cerrahi, RT, otoimmün nedenler,
vb.. )
Semptomlar
Yorgunluk, halsizlik
Uyku isteğinde artma, uyuklama
Konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık
Depresif duygu durumu
Soğuk intoleransı
Ses kısıklığı, çatallanması
Kuru ve kalın cilt
Kuru ve cansız saç, saç dökülmesi
Semptomlar
Yorgunluk, halsizlik
Uyku isteğinde artma, uyuklama
Konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık
Depresif duygu durumu
Soğuk intoleransı
Ses kısıklığı, çatallanması
Kuru ve kalın cilt
Kuru ve cansız saç, saç dökülmesi
Bulgular
o Yavaşlamış hareketler
o Yavaşlamış konuşma
o Ses kısıklığı, çatallanması
o Bradikardi
o Nabız basıncında azalma
o Hipotermi
o Kuru ve kalın cilt
o Kuru ve cansız saçlar
o Ciltte sararma
o Alopesi
o Kaşlarda dökülme
o Gode bırakmayan ödem (miksödem)
o Hiporefleksi
o Reflekslerin relaksasyonunda gecikme
o Karpal tünel sendromu
o Plevral ve perikardiyal efüzyon bulguları
o Hipoventilasyon
o Depresyon, paranoya, ajitasyon
Üst sınır:
4 mU/L Erişkin
TSH :4-10 mU/L iken sT3, sT4 normal ise: Subklinik hipotiroidi
TSH >10 mU/L iken sT3, sT4 normal ise: Ciddi subklinik hipotiroidi
Takip;
Bireysel hasta dozu; Yaşa ve kiloya göre, Kardiyovasküler sağlık durumuna göre; Hipotiroidinin ağırlığı
ve süresine göre; Birlikte olan hastalık durumları ve ek tedavilere bağlı olarak değişir.
Yaşlılarda ise (≥65-70 yaş) hedef TSH 3-6 mU/mL olarak alınabilir.
İzlemde, TSH düzeyi ölçülmemeli, hasta serum sT4 düzeyi ile takip edilmelidir.
Takiplerde sT4 değeri normal aralık ortası ve 1/3 üst sınırda olmalıdır
MİKSÖDEM
Bozulmuş termoregülasyon;
Lab
TFT
Yüksek TSH, Düşük T4,T3 & Primer hipotiroidi
Düşük TSH, düşük T4,T3 & Sekonder hipotiroidi
Biyokimya
Hiponatremi
Düşük serum osmolalitesi
Hipoglisemi
Artmış CK
Kan gazı;
Hipoksemi,hiperkapni, metabolik asidoz, respiratuar asidoz
Yardımcı Testler
PA Akciğer Grafisi
EKG
Sinüs bradikardisi
Uzun QT
Kültürler
Ali Abbas Tam-Şule Mine Bakanay Öztürk
Cevaplar :
Traube alanı: ksifoid hizasından çekilen yatay çizgi ön aksiller çizgi ve kosta yayıdır.
# Koagülasyon testlerinde
bir bozukluk oldugunda yapilacak refleks test kartsim testi. Karisim testinde %50 'den daha fazla
düzelme varsa o
zaman faktör eksikligi
düsünürüz. Öncelik
olarak faktör 8 ve 9
bakariz. Faktör 8 eksik ise hemofili A, ya da vWH düsünebilirim. Faktör 9
eksikligi ise hemofili B.
o
o
o #Bagirsaklardaki alfa glukozidaz enzimini bloke ediyor (akarboz miglitol)dedik. Demek ki
hastanin bir bagirsak problemi varsa biz bu ilaci tercih etmeyecegiz.
o #En önemli yan etkisi GiS yan etkileridir ve gaz sikayetine neden olur.
o
o
o
o Metformin yan etkileri : Agizda metalik tat,Anoreksi, bulanti, kusma,Midede yanma, kramp,
siskinlik hissi ishaldir.
o Uzun kullanimlarda B12 eksikligi
o
o
o
o
o Glitazonlar yan etkileri :
o Sivi retansiyonu → Odem, kilo artisi, anemi
o • Konjestif kalp yetersizligi (Ozellikle yogun insülin tedavisi ile birlikte kullanildiginda)
o • LDL-kolesterol artisi (rosiglitazonda daha fazla)
o • Transaminazlarda yükselme
o -KV olay (fatal ve nonfatal MI) riskinde artis yönünden bu grup ilaglar halen
sorgulanmaktadir. Rosiglitazon'un bazi meta-analizlerde Mi riskini artirdigi belirlenmistir.
2010 da rosiglitazon Avrupa ve Türkiye'de kaldirldi. (Pioglitazon'un
o sekonder KV olay riskini azalttigi gösterilmistir (PROactive calismasi)).
o -Graves oftalmopatisi olan hastalarda TZD grubu ilaclar oftalmopatiyi
o alevlendirebilir.
o
o
o
o SU'lerin yan etkileri
o #önemli
o - Hipoglisemi
o -Kilo alma
o -Hepatotoksisite-kolestatik -sarilik
o -Allerjik reaksiyon
o -Hemolitik anemi-trombositopeni agranlositoz
o -Gastrointestinal-bulanti-kusma
o -Flushing-çarpinti
o -Uygunsuz ADH sekresyonu-hiponatremi
o
o
o
o
o
o inkretin mimetikler - Yan etki
o
o -Bulanti - genellikle geçici
o -Hipoglisemi (özellikle SU ile kombinasyonda, baslangiçta SU dozu yariya inilmeli)
o -Diare
o -Kusma
o -Bas agrisı
o -Gerginlik hissi
o
o #Ozellikle GLP-1 analogu kullananlarda bulanti en önemli yan etkidir. Hastalarin bir kismi
bulanti nedeniyle yemek yiyemiyorlar ve o yüzden kilo kaybediyorlar.
o
o
o
o
o DPP-4 inhibitörleri - Yan etki
o -Nazofarenjit
o -USYE
o -Bas agrisi
o -Beyaz küre sayisinda hafif azalma
o • Aşırı duyarlilik reaksiyonlar (anaflaksi, anjioödem, Steven-Johnson Send)
o • Hepatik disfonksiyon (vildagliptin)
o • Orta derecede renal yetmezlikte sitagliptin dozu yariya indirilerek kullanilabilir.
o
o
o
o SGLT2 inhibitörleri - Avantajlari
o • Insülinden bagimsiz mekanizma
o • Diyabetin herhangi bir evresinde
o • Kilo kaybi (ortalama 2 kg kadar)
o • Düsük hipoglisemi riski
o • Kan basincinda 2-4 mmhg düsme
o • Serum ürik asit düzeyi ve albuminüride azalma
o
o
o
o
o SGT2 inhibitörleri - Yan Etki
o • Tekrarlayan Genitoüriner (özellikle kadinlarda) infeksiyonlar
o • Poliüri, sivi kaybi, hipotansiyon, bas dönmesi
o • LDL kolesterol ve (baslangiçta geçici olarak) serum kreatinin düzeyinde bir miktar yükse me
o • Sivi kaybina bagli olarak atipik (öglisemik veya hafif-orta derecede hiperglisemik)
o DKA
o
o
o
o Megaloblastik Anemi Tedavisi
o • Kobalamin - B12 vitamini, intramusküler (bazi durumlarda subkütan)
o # B12 eksikliginin tedavisi intramuskülerdir.
o - 1 mg/gün 1. hafta
o - 1 mg gün haftada 2 gün, 2 hafta süreyle
o - 1 mg gün haftada 1 gün, 4 hafta süreyle
o - 1 mg ayda bir hayat boyu idame
o • Oral
o 1-2 mg gün
o • Folat
o # Folat destegi oral verilir. Bunun parenteral formlar yok.
o - Oral yolla 1-5 mg gün tam hematolojik yanit saglanana kadar
o - Altta yatan neden devam ettigi dürece folat kullanimina da devam edilmelidir
o • Yanit 12-48 saattte baslar yant çok hizhi bashyor
o • Birinci haftanin sonunda, artmis MMA ve homosistein düzeyleri normale gelir
o • Tedavinin 2-3. günlerinde retikülosit sayis artmaya baslar ve 5-8.günlerde en yüksek degere
ulaşır
o
o
o
o Otoimmün Hemolitik Anemi Tedavisi
o • 1. basamak tedavi
o Kortikosteroidler # Otoimmün hastalklarin cogunda tedaviye kortikosteroidlerle
o baslantyor.
o • Prednizon or methyl-prednizolone 1 mg /kg/gün
o - Yanit alindiktan sonra doz azaltilir 20-30mg/gün
o Sonra azaltilarak hala remisyonda ise 3 ayda kesilir
o ー
o Steroid yan etkilerine dikkat
o Osteoporosis, Osteonekroz, kemik kiriklari (especially lomber spine), HT, Kan sekeri
yükselmesi, Cushingoid görünüm...)
o
o
o 2.BASAMAK : Bazen önce rituximab kullanyoruz, tedaviye yantsizsa veya bu tedaviden belirli
bir süre sonra niks
o ettiyse dalak operasyonu agusindan hastayı degerlendiririz.
Doğan ÖZBERK
Ali abbas tam - Şule mine bakanay Öztürk 2.soru
2-) Şule hoca: (1) Hemolitik anemiler. Türleri, tanısı, tedavisini sordu.
Ali hoca: (2) Obezite tanısı tedavisi ve bariatrik cerrahi endikasyonlarını sordu. Rastgele bir rakam
söylediğimde gelen soru: (3) Kontrast nefropatisinin açıkça anlatıldığı bir vaka sorusuydu. Risk
faktörlerini, alınacak önlemleri sordu. Profilaksi olarak kullanacağımız ilacı (n_acetilsistein) duymak
istedi.
Çözüm
1
HEMOLİTİK ANEMİLER
I. Herediter
A. Membran bozuklukları
- Herediter sferositoz
- Herediter eliptositoz
B. Metabolik bozukluklar-enzimopatiler
- G6PD eksikliği
C. Hemoglobinopatiler
- Talasemiler
II. Edinilmiş
İmmün
Otoimmün hemolitik anemiler
a) İdyopatik
a) İdyopatik
Non immün
Mekanik hemoliz (RBC fragmentasyon sendromları)
2. A-V malformasyon
e.Malign hipertansiyon
LAB BULGULARI
• Azalmış haptoglobulin
• Retikülositoz
• Sferositler, elliptositler
-2.basamak # immün mü nonimmün mü diye ayırmak için Coombs testi yani eritrositin yüzeyinde igG
antikoru var mı yok mu bunu ölçer.
• Direk antiglobulin test (DAT) (Direk Coombs testi) # Otoimmün hemolitik anemilerde direkt Coombs
testi pozitiftir.
-Primer mi ? Sekonder mi ?
• 1. basamak tedavi
– Osteoporosis , Osteonekroz, kemik kırıkları (especially lomber spine), HT, Kan şekeri yükselmesi,
Cushingoid görünüm…)
• 2.Basamak
# Uzun süredir 2. Basamak tedavi splenektomiydi. Ancak son yıllarda anti-CD20 monoklonal
– Splenektomi
• Rituximab
• Eğer steroide 3 hafta içinde yanıt alınamazsa veya yanıt için yüksek doz steroide ihtiyaç duyuluyorsa
veya steroid kesilince hastalık tekrarlıyorsa (steroid refrakter veya steroid bağımlı olgular)
2
OBEZİTE
• En çok kullanılan ve kabul görmüş yöntem beden kitle indeksi ve bel çevresinin
- Palpe edilen en alt kosta ile iliak krestin en üst noktasının ortası
TEDAVİ
• Güncel tedavi önerilerinde hedef ilk 6-12 aylık bir dönemde %10-15 kilo kaybı sağlanmalıdır.
• Davranış tedavisi
• Farmakolojik tedavi
• Cerrahi tedavi
Enerji:
• Günlük enerji alımı haftada 0.5- 1 kg ağırlık kaybı sağlayacak sekilde azaltılmalı…….
Farmakolojik Tedavi
• En az 3 ay diyet, egzersiz ve davranış değişikliği tedavisi denenmesine rağmen kilo kaybı sağlanamaz
ise
• 3-6 ayda %10 ve daha fazla kilo kaybı sağlanmışsa tekrar kilo almayı önlemek için ilaca devam
• İlk ayda 2 kg’dan fazla kilo kaybı olmamışsa ilaca cevap yok demektir ve tedavi kesilebilir
Orlistat (Thincal/Xenical)
Phentermine/Fentermin
• Sempatomimetiktir
Lorkaserin (Lorcaserin/Belviq)
• 2012 yılında kronik kilo yönetimi için onay almış selektif serotonin 2C reseptör agonisti
Liraglutide (Saxenda)
• Glp-1 reseptör agonistleri esas olarak Tip 2 diyabetin tedavisinde onaylanmıştır fakat liraglutide 3
mg obezite tedavisi için onay almıştır
• Gastrik boşalmayı yavaşlatarak ve doygunluk hissi yaratarak kilo kaybına yol açabilmektedir
Fentermin/Topiramat (Qsymia)
Naltrexone/Bupropion (Contrave)
3
Kontrast Nefropati
Hastanede yatan hastalarda görülen ABH en sık nedenlerinden birisidir
Tanımlama
Kontrast kullanımından sonra başka sebep olmaksızın yeni gelişen böbrek hasarı (serum kreatinin 0.5
mg- 1 mg/dl veya 25%-50% oranında bazale göre artması)
Hasta ilişkili
İşlem ilişkili
2. Tanı için kontrast madde kullanımı zorunlu değil ise alternatif tanı yöntemlerini kullanınız
3. Kontrast madde kullanımından önce ve sonra hastanın hidrasyonunun yeterliolduğundan emin olun
ve mümkün ise işlemden sonra ilk 72 saat yeni bir kontrast uygulamasından kaçının
4. Yüksek ozmolar kontrast madde kullanımından kaçının, izo-ozmolar veya hipoozmolar kontrast
maddeler daha uygun olacaktır
5.Hastanın kullanmakta olduğu nefrotoksik ajan var ise işlemden 48 saat önce kesin
6. Metformin işlem günü kesilmesi yeterli ancak işlemden 48 saat sonra başlayın, başlamadan önce
mutlaka böbrek fonksiyonunu değerlendirin ve serum kreatinin işlem öncesi düzeyinde ise başlayın
Günümüz verileri izotonik sodyum bikarbonat infüzyonunun Kontrast nefropatisi için koruyucu
olmadığını göstermiştir
Bikarbonat infüzyonu: pulmoner ödem, Kontrolsüz hipertansiyon (SBP>160 veya DBP >100) Sıvı yükü
riski altında olan hastalarda ASLA VERİLMEMELİ!
Doz: 1200 mg günde 2 kez/oral işlemden bir gün önce ve işlem günü
Acil kontrast verilmesi gereken hastalarda (koroner anjiografi gibi…) koruyucu oral NAC verilemeyecek
ise, işlem günü hastaya IV asetilsistein verilebilir
Ali Abbas Tam-Şule Mine Bakanay Öztürk
3-) Şule hoca vaka üzerinden anemi sorusu sordu tanımından başlayarak tüm konu hakkında soru
soruyor soru cevap şeklinde ilerliyor retikülosit anemi değerleri hangi testileri yaparız nelere bakarız
sayısal değerlerini de soruyor birimlerini de mcv ye göre ayrımını yaptırdı mikrositik olanları A
saydırdı daha sonra demir eksikliği anemisine geçti tedavisi detaylı soruyor ne veririz nasıl takip
ederiz kaç ay daha tedavi uygularız ne kadar yükselmesini bekleriz soruyor
abbas hoca vaka üzerinden insidental kitle sordu o da soru cevap şeklinde ilerledi konunun tamamını
soruyor malign benign nelere bakarız fonksiyone mi nelere bakarız değerlerini de soruyor B
hounsfield unitesi nin wash out yıkamanın ne olduğunu sordu daha sonda cushing testlerini sordu
neden tükürükten bakarız dedi serbest kortizol olduğu için ordan pka pra değerlerini sordu
şule hoca a grubundan bir sayı söyle dedi 2 dedim akut böbrek yetmezliği geldi o konunun da C
tamamını sordular genel olarak iyiler bildiğinizi anlarlarsa takılınca hatırlatmaya çalışıyorlar.
A) ANEMİ
Tanım: Anemi, hemoglobin düzeyinin yaş ve cinsiyete göre Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul
edilen normalin alt sınırının altında olmasıdır.
=> Anemi genellikle azalmış hemoglobin düzeyi ve/veya azalmış eritrosit kitlesi (hematokrit) ve/veya
azalmış kırmızı kan hücresi sayısı ile karakterizedir
• Anemi tanısını koyarken yaş, cinsiyet, coğrafi bölge ve eşlik eden hastalıklar (ör. Akciğer
hastalığı) göz önünde bulundurulmalıdır.
=> Anemi tek başına bir hastalık değil, altta yatan bir bozukluk veya hastalığın ifadesidir.
=>Anamnez, fizik inceleme, tam kan sayımı, periferik kan yayması, retikülosit # anemi incelemesinin
en başında en önemli sırayı alıyorlar. Bunları yaptıktan sonra anemilerin birçoğunun tanısını
koyuyoruz veya ön tanımız olabiliyor.
Anemide klinik semptomlar
• Tam kan sayımı (hemogram) & lökosit formülü # Aneminin teşhisini koyabilmemiz için
hemoglobin düzeyini bilmemiz lazım. Hasta soluktur, halsizdir, yorgundur, el ayası beyazdır,
tırnak dipleri beyazdır, hastanın anemik olduğundan şüphe ederiz. Bunu gösterebilmek için de
tam kan sayımı dediğimiz tetkiki yapıyoruz.
• Periferik kan yayması # Hastaların bir kısmına periferik kan yayması da yapıyoruz. Buradaki
hücreleri, eritrosit morfolojisini, beyaz kan hücrelerinin morfolojisini, anormalliğini, trombosit
sayısını değerlendirmek için.
• Retikülosit sayımı # anemilerin bir kısmını değerlendirmede çok değerli bir parametre
Retikülosit
# Retikülosit sayımı normalde otomatik yöntemlerle yapılıyor ve bize tam kan sayımı çıktısıyla geliyor.
Ama metilen mavisi boyasıyla boyanarak da bunu mikroskop altında sayabiliyoruz. Metilen mavisi
retikülosit içerisine giriyor ve RNA’ ya bağlanıyor. Koyu mavi- lacivert görüntü veriyor.
Retikülosit sayısı
• Kemik iliğinin eritropoietik aktivitesini, kemik iliğinin anemiye yanıtını, kemik iliğinin anemi
krizi) Anemide retikülosit yüzdesi aneminin seviyesine göre düzeltilmelidir Örneğin, 4 million RBC olan
bir insan için %1 retikülosit yüzdesi normal iken bu değer 2 million RBC olan hasta için düşüktür
• Mutlak retikülosit sayısı # bizim elimize geldiği zaman düzeltmeye gerek yok çünkü zaten sayım
elimize gelmiştir.
3-Kan kaybı
Kinetik Yaklaşım
Retikülosit Sayımı
• Anemik hasta:
>100.000/mcL: Hemoliz veya kan kaybına uygun eritropoetik yanıt # Yeterli kemik iliği yanıtı.
• Konjenital
– Hemoglobinopatiler
– Enzim eksiklikleri
– Membran bozuklukları
• Edinilmiş
=>Biz anemiye yaklaşırken hem retikülosit sayısı- Kİ yanıt vermiş mi vermemiş mi (kinetik)- hem de
morfolojik olarak bu eritrositler büyük mü küçük mü içindeki hemoglobin miktarı nasıl buna bağlı
olarak bakıyoruz. MCV’ye (ortalama eritrosit hacmi) göre anemiler morfolojik olarak sınıflandırılıyor.
ANEMİLER
• Tanı
• Öykü ve fizik inceleme
• Tam kan sayımı, eritrosit indeksleri (e.g. MCV, RDW)
• Retikülosit sayımı
• Periferik kan yayması
• Kemik iliği incelemesi (gerektiğinde)
-Kemik iliği aspirasyonu: Hücre morfolojisi
(Özel boyalar, akım sitometri, sitogenetik analiz, FISH ve moleküler testler)
-Kİ Biyopsisi: Yapısal
Mikrositik Anemiler
# Yani MCV nin 80 fl nin altında olduğu eritrositlerin küçük olduğu, bunların bir kısmında ortalama
eritrosit hemoglobin miktarı, konsantrasyon da düşük oluyor.
• Demir eksikliği anemi # EN SIK GÖRDÜĞÜMÜZ
• Kronik hastalık anemisi # mikrositik olarak gelebilir ama sıklıkla normositiktir
• Talasemiler
• Sideroblastik anemi
• Kurşun intoksikasyonu
• Mikrositik bir anemiyle gelen hastada aklımıza ilk en sık görülen demir eksikliği gelecek.
Demir parametrelerine bakıyoruz: serum demir,total demir bağlama kapasitesi ve ferritin.
• Hastada eşlik eden kronik hastalık anemisi mi var diye mutlaka başka parametrelere bakmak
lazım. Tabii öyküde inflamatuar bir hastalığın bulunması CRP, sedim değerlerinin yüksekliği
hastada kronik hastalık anemisi olacağını düşündüren bulgulardır: Romatoid artrit, kronik
inflamatuar bağırsak hastalıkları, behçet, sjögren gibi romatolojik, immünolojik hastalıklar,
Tüberküloz kronik kazeifike granülomatöz hastalıklar, sarkoidoz gibi kronik hastalıklar.
• Hastanın ferritini normal veya artmış, serum demiri yüksek ise aklımıza coğrafyamızdan da
gelebilir Hemoglobinopatilerden talasemiler gelecektir. Bunu bulabilmek için hemoglobin
elektroforezi yapıyoruz. Protein elektroforezini beta talasemi taşıyıcılığını ekarte etmek için
yapıyoruz. Alfa talasemi için eğer herşeyi araştırdık mikrositer bir anemi var sebebini
bulamadık bu gibi durumda moleküler incelemelerle alfa telasemiyi de saptayabiliriz.
Mutasyon analizi yapıyoruz alfa talasemi için.
• Kemik iliği biyopsisi yaparak nadir görülen sideroblastik anemleri görebiliriz.
• Bazen retikülositin arttığı, hemolizin olduğu durumlarda hemoglobin bozukluklarını, herediter
hemolitik anemileri ör: homozigot beta talasemiler, hemolitik eritrositozlar, herediter
piropoikilositozlar gibi herediter hemolitik anemiler aklınıza gelecek.
Demir eksikliği anemisi
• Demir eksikliğine bağlı gelişen azalmış eritrosit yapımı ile karakterizedir. Anemilerin en sık
nedenidir. Demir, oksijen taşıyan bir pigment olan hemoglobinin en önemli elementidir.
• Yüksek riskli gruplar
⎯ Mensturasyon gören kadın
⎯ Gebelik ve laktasyon
⎯ Çocuklar
⎯ Düşük demir içeren diyet
# Demir eksikliğiyle gelmiş olan bir hastada ilk aklımıza gelen kan kaybının ekarte edilmesi olmalıdır.
Ör: okul çağı çocuklarında kıl kurdu gözden kaçabilen bir kronik kan kaybı sebebidir. Kıl kurdu
enfeksiyonuyla mikroskobik kan kaybına bağlı çocukta demir eksikliği gelişebilir. Genç reprodüktif
dönemdeki bir kadın karşımıza geldiğinde aylık menstruasyonlarla kayıp aklımıza gelecek. Erkeklerde
demir eksikliği beklediğimiz bir durum değil. Çünkü erkeklerde kronik bir kan kaybı yok. Eğer
erkeklerde demir eksikliğiyle karşılaşırsak mutlaka GİS ten gizli bir kan kaybı var mı diye araştırmamız
gerekiyor. Burada özellikle kolon kanserinin erken teşhisi sağlanabilir.
• Bir hastaya EPO tedavisi başladığımızda artmış kemik iliği aktivasyonu demir ihtiyacının
artmasına sebep oluyor buna fonksiyonel demir eksikliği diyoruz. 2 grup hastalığa EPO
tedavisi başlıyoruz: 1- kronik böbrek yetmezliği olan hastalar.2- myelodisplastik sendrom.
Düşük riskli myelodisplastik sendrom refrakter anemilerde kemik iliğini uyardığımız için
fonksiyonel bir demir eksikliği oluşabiliyor.
• Gebelik ve laktasyonda ihtiyaç artıyor
• Yetersiz beslenme vejeteryan beslenme ve daha nadiren emilim bozuklukları. Yukarda
saydıklarımızı ekarte ettikten sonra eğer hastaya verdiğimiz oral demir tedavisi yeterince ve
uygun dozda verdiğimiz halde hastada hemoglobin yükselmesi sağlayamıyorsak (demir
duodenumda emilir*) duodenumu da içeren bağırsakları etkileyen bir emilim problemi mi var
hastada? En sık çölyak hastalığı, İBH (CH, ÜK) bu gibi durumlarda hastada emilim bozukluğuna
bağlı demir eksikliği gelişebilir verdiğimiz oral demir tedavisine yanıt vermez bu hastalarda
parenteral demir vermek gerekiyor.
• Demirin emilebilmesi için midenin asiditesinin korunması lazım. Eğer bu asiditenin bozulduğu
bir durum varsa ör: yaşlı hastalar çok sık PPİ kullanır veya atrofik gastrit gibi durumlar varsa
demirin emilimi bozulacağı için demir eksikliği olacaktır.
• Otoimmün gastritler/ H. Pylori kolonizasyonu da emilimi bozan durumlardır.
• Çok nadir konjenital demir emilim bozuklukları
# Demir eksikliği ile gelen hastada solukluk, halsizlik, konjonktivalarda solukluk, el ayalarında tırnak
dilerinde solukluğun yanı sıra bazı özel fizik muayene bulguları da karşımıza çıkabilir.
• Tırnaklarda şekil bozukluğu e.g. Koilonişia # ileri ve uzun süreli demir eksikliklerinde (kaşık
tırnak)
• Ösofagusta web
Sorunun çözümünün uzamaması için normositik ve makrositik anemiler için sadece tabloları
ekliyorum. Soruda bahsedilmediği için daha detaylı açıklama eklemedim.
Demir eksikliği anemisi tedavisi
• Başlangıçta oral demir tedavisi yapılır. Oral tedavide ferröz (Fe+2) tuzlar tercih edilir.
– Hemodiyaliz
• Yeterli yanıt: 3-4 haftalık tedavi sonrasında Hb düzeyinde minimum 2 g/dl artış olmasıdır
– Aneminin düzeltilmesinden sonra depoların dolması için ek 4-6 aylık tedavi gereklidir
•Belirgin adrenal hastalık kuşkusu yok iken, çeşitli sebepler ile yapılan batın görüntüleme
yöntemleri veya abdominal laparotomi esnasında saptanan adrenal kitlelere denilir.
•Rastlantı ile saptanan adrenal lezyonların büyük çoğunluğu benign fonksiyon göstermeyen
kortikal adenomlardır
Adrenal insidentaloma
1) Malign/benign ?
2) Hormonal olarak aktif mi?
1- Lezyon boyutu
BOYUT
•Adrenal adenomların büyük bir kısmında (%70) yağ içeriği çok yüksektir.
•Benign kitlelerde yağ oranı yüksek, malign oluşumlarda ise yağ içeriği düşük
Wash-Out Paterni: Özellikle tomografi ve MR’da, damardan verilen ilacın hızlı ve kuvvetli olarak
tutulması ve sonra da yine erkenden bırakması.
1- Hiperkortizoleminin saptanması
3- Lokalizasyon
HİPERKORTİZOLEMİYİ GÖSTEREN TESTLER;
➢ 1mg DMST
•Oral 1 mg dexamethasone gece (23-24 ) Sabah 8 ‘de plazma cortizol < 1.8 μg/dL.
•Bazı ilaçlar (örn, fenitoin, rifampisin) deksametazonun metabolic klirens hızını artırabilir
•Plazma kortizolünün sirkadyen ritmi (gece yarısı <50 nmol/L [<2 μg/dL civarındadır
•Kortizolün 2.0 ng/Ml (5.5 nmol/L) olması 100% sensitivite ve 96% spesifitesi vardır
#Bir diğer testimiz tükürük kortizol ölçümüdür. KBG (kortizol bağlayıcı globulin) tükürükte yoktur. (Yani
serbest kortizolü ölçebiliyoruz) Tükürük kortizol ölçümünün de zorlukları var. Her yerde yapılabilen bir
test değildir. Hastanın sigara içmiyor olması gerekir, ağız içi enfeksiyonu olmaması gerekir, ağız
hijyeninin bozuk olmaması gerekir, alkol almamış olması gerekir. Bu gibi kısıtlamaları vardır.
• ACTH ölçümü
• Yüksek doz DMST
• Metirapon testi
• CRH uyarı testi
• IPSS+CRH testi
• Loperamid testi
PAK ve PRA
# Primer Aldosteronizm’de adı üstünde Aldosteron yüksek olacak. Ne kadar yüksek olacak?
Beklentimiz Plazma Aldosteron Konsantrasyonun 15’in üstünde olmasıdır. Peki renin aktivitesi kaç
olacak? 1’in altında bir değer bekliyoruz. Sonuç olarak Aldosteron ile Renini oranladığımızda 20’nin
üzerindeyse Primer Hiper Aldosteronizm ’den bahsedebiliriz.
C) AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ
Akut Böbrek Hastalığı (ABH) Glomerüler Filtrasyon Hızında (GFH) ilerleyici kayıp sonucu nitrojen
artık ürünlerin (üre, kreatinin) ve diğer üremik toksinlerin renal yolla atılamaması nedeni ile kanda
birikmesi ile ilişkili klinik sendromdur.
ABH, böbrek fonksiyonlarında 48 saatten fazla süren kayıp yani; serum kreatininde 0.3 mg/dl,
ve/veya %50 den fazla artış, ve/veya oligoüri (günlük idrar miktarının 500 ml den az olması)
Evreleme için kullanılan parametreler, son 1 haftada serum kreatinin de artış oranı ve idrar
volumunde değişiklik ile devam eder
EVRELEME:
ABH-Epidemiyoloji
Sıklık
Mortalite
• >65 yaş
• DM
• Siroz/Hepatik Yetmezlik
• KKY
• KBY
• Volum kaybı olanlar
• Sepsis
• Kardiyopulmoner Bypass Cerrahisi
• Nefrotoksik ajan kullananlar
ABH Etyoloji
Prerenal %55-60
Renal %35-40
Postrenal %5
Pre-renal ABH, sıklıkla hücre dışı sıvı volüm azalmasına bağlı olarak gelişir
-sistemik arteriel vazodilatasyon sonucu kalp debisinin böbrek dışı vasküler yatağa kayması (siroz,
nefrotik sendrom, sepsis
Vasküler: Atheroembolik hastalıklar, renal artery tromboembollisi, renal artery diseksiyon, renal vein
thrombosis
Intratubuler Tıkanıklık: myoglobin, hemoglobin, myelom hafif zincir, uric acid, tumor lysis, ilaçlar
• Sepsis (48%)
• Iskemi (32%)
⎯ uzamış prerenal azotemia
⎯ Hipotansiyon
⎯ Hypovolemik şok
⎯ cardiopulmoner arrest
⎯ kardiopulmoner bypass
• Direk Toksik Hasar (20%)
⎯ Exojen
Radyokontrast
Aminoglikozid
Vankomisin
Amphotericin B
sisplatn
Asiklavir
Calcineurin inhibitors
HIV meds (tenofovir)
⎯ Endojen (pigment nefropati)
Rhabdomiyoliz
Hemoliz
• Vasküler/kardiak cerrahi,
• ileri derece yanık,
• pankreatit,
• sepsis,
• kronik KC hastası
• Yoğun Bakım Ünitesinde, hastaların yaklaşık 2/3 kısmı; renal perfüzyon yetersizliği, sepsis,
nefrotoksik ajan maruziyeti gibi nedenlerin değişik oranda birleşimi sonucu ABH geçirir
ABY – Tanı yaklaşımı
• Anamnez / Öykü
• FM
• Lab
⎯ Kan (BUN / Kreatinin)
⎯ İdrar (diptick+mikroskopi)
1. ABY / KBY ayırımının yapılması
2. Postrenal ABY’nin ekarte edilmesi
3. Prerenal hastalık / ATN ayrımı
İdrar Mikroskopisi:
Faydası kanıtlanmamış olanlar:düşük doz dopamin, loop DÜ (Sadece volüm yükünde verilmeli)
- Enfeksiyon var ise etkene yönelik tedavisi mutlaka verilmeli (foley kateter ve damar yolu gereğinden
fazla tutulmamalı)
Serum Kreatinin, renal hasarda geç belirteç olabilir, serum kreatinin anlamlı artmadan ileri böbrek
hasarı olabilir
ABH da ilk yapılması gereken böbrek fonksiyon bozukluğunun etyolojisini belirlemek amaçlı hastanın
volum durumunu değerlendirmek olmalı
Tedavide temel hedef, renal perfüzyonun devamını sağlayabilmek için, yeterli hemodinamik stabiliteyi
devam ettirmek olmalıdır
Prerenal ABY
◦ Koruyucu yaklaşımlar:
⎯ RPGN
⎯ Renal ven trombozu
⎯ HÜS ve TTP
⎯ Malign HT
ABH da loop diüretik tedavisinden kaçınmak gerekir, sadece ABH da volum yükü eşlik ediyor ise
verilebilir
Natriüretikler
Atrial natriuretik peptide (ANP) diyaliz ihtiyacını azaltır ancak mortaliteye katkısı yok
Vasoaktif Ajanlar
Sıvı Fazlalığı
Pulmoner Ödemde nitratlar vazodilatatör olarak kullanılabilir. Nitrogliserin venodilatasyon yaparak sol
ventriküler dolumunu dengeler
Potasyum Bozuklukları
Serum potasyum yükselmesine neden olabilecek etkenleri hastadan uzaklaştırmak gerekir (İlaç gibi)
Beslenme:
Total Parenteral Nütrisyon tedavisine geciktirmeden başlamak gerekir ve hastanın yeterli protein
alımını sağlamak gerekir
İlaç dozları:
eGFR hesaplanmalı ve özellikle nefrotoksik ajanlar tedavide kullanılmak zorunda ise eGFR e uygun
verilmeli
Hasta renal replasman tedavisi için zamanında ve uygun aralıklar ile değerledirmeli
Kontrast Nefropati
Tanım: Kontrast kullanımından sonra başka sebep olmaksızın yeni gelişen böbrek hasarı (serum
kreatinin 0.5 mg- 1 mg/dl veya 25%-50% oranında bazale göre artması)
Serum kreatinin 3-5 günde en yüksek düzeye çıkar ve %70 i araya başka neden eklenemez ise, 7-10
gün içinde normale döner
3 hafta içinde serum kreatinin başlangıç düzeye inmemiş ise, Kronik Böbrek Hastalığına İlerler
Risk Faktörleri
Hasta ilişkili
İşlem ilişkili
Önleme ve Tedavi
1. Dehidratasyondan kaçınılmalı
2. Tanı için kontrast madde kullanımı zorunlu değil ise alternatif tanı yöntemlerini kullanınız
3. Kontrast madde kullanımından önce ve sonra hastanın hidrasyonunun yeterliolduğundan
emin olun ve mümkün ise işlemden sonra ilk 72 saat yeni bir kontrast uygulamasından kaçının
4. Yüksek ozmolar kontrast madde kullanımından kaçının, izo-ozmolar veya hipoozmolar
kontrast maddeler daha uygun olacaktır
5. Hastanın kullanmakta olduğu nefrotoksik ajan var ise işlemden 48 saat önce kesin
6. Metformin işlem günü kesilmesi yeterli ancak işlemden 48 saat sonra başlayın, başlamadan
önce mutlaka böbrek fonksiyonunu değerlendirin ve serum kreatinin işlem öncesi düzeyinde
ise başlayın
Günümüz verileri izotonik sodyum bikarbonat infüzyonunun Kontrast nefropatisi için koruyucu
olmadığını göstermiştir
Doz: 1200 mg günde 2 kez/oral işlemden bir gün önce ve işlem günü
Acil kontrast verilmesi gereken hastalarda (koroner anjiografi gibi…) koruyucu oral NAC verilemeyecek
ise, işlem günü hastaya IV asetilsistein verilebilir
Rabdomiyoliz
Özellikle iskelet kasının sarcolemma'sında kas liflerinin dağılması sonucu miyoglobin salımı
-Klinik
Laboratuvar
Kas hasarı oluştuktan 2-12 saat sonra serumda düzeyi artar, Kas hasarı sona erdi ise ve uygun tedavi
verildi ise 3-5 gün içinde kanda düzeyi azalmaya başlar
• Miyoglobinüri
• Hiperkalemi
• Hiperfosfatemi
• Hiperürisemi
• Hipokalsemi
Tanı
• Kas Bx
• Elektromiyografi
• MRI
Tedavi
Intersitisyel Nefrit
• Yaş >60
• Erkek
• Beyaz ırk
• HTN
• Sigara
• DM
• Ateroskleroz
Ateroembolik Hastalık-Laboratuvar
1. Serum biyokimyası
• Yüksek BUN, kreatinin
• amilaz,
• CPK,
2. Hematoloji
• lökositoz, trombositopeni ve eozinofili
3. Seroloji
• ESR Artar
• serum komplemanı azalır
4. İdrar (anormal fakat nonspesifik)
• proteinüri, hematüri, eozinofil
4-) Ali Abbas hoca asked about adrenal incidentaloma, the differentiation between functioning and
malignant ones using hu unit ct washout. Sule hoca asked everything about Anemia, microcytic anemia and
Iron deficiency. She asked about the optimal response after treatment for iron deficiency anemia, the most
common cause, the indications for iv iron use and the normal range values for ferritin. They then let u pick a
number and ask a random question. Mine was about a woman in her 70s having hematochezia and no
other illnesses. The answer for the most probable cause is diverticulosis. She also asked about lower gi
bleeding causes.
4-) Ali Abbas hoca who ünite ct washout kullanarak adrenal insidentaloma, fonksiyonel ve
Şule hoca Kansızlık, mikrositer anemi ve Demir eksikliği hakkında herşeyi sordu. Demir
eksikliği anemisi tedavisinden sonra optimal yanıtı, en sık nedeni, intravenöz demir
Çok kapsamllı bir soru olduğu için direkt nota bakılması daha mantıklı
Daha sonra bir sayı seçmenize ve rastgele bir soru sormanıza izin veriyorlar. Benimki 70'li
yaşlarında hematokezya hastası olan ve başka hastalığı olmayan bir kadın hakkındaydı. En
Cevap=
ile gelebilir.
✓ Kalsitonin (KT)
✓ Kromogranin
✓ Histaminaz
✓ Norotensin
✓ Somatostatin
Cerrahi=Total tiroidektomi
#Hoca sınavda bunu sorarmış. Diferansiye Tiroid Kanserlerini (PTK, FTK, Hurtle
hücreli kanser, Anaplastik Hücreli kanser) takipte tümör markeri olarak Tg bakıyoruz.
hücrelerden gelişen bir tümöre sahipse Tg ile bakmayız. Tg DTK için bakılır.
ilhami hoca
-ÜK da diffüz inflamasyon. Mutlaka rektumdan tutuluyor yukarı gidiyor. Crohnda ise rektum
korunuyor ve atlamalı alanlar oluyor. -ÜK da inflamasyon diffüs, eritem,vasküler patternin bozulması,
mukozada granülasyon, frajilite görülüyor. Crohn da yine fokal, asimetrik,kaldırım taşı görüntüsü.
Crohn da granülite ve frajilite daha az görülüyor.-ÜK da küçük ülseller, bütün mukoza hasta. Crohn da
ise aralarda sağlam mukozalar üzerinde aftözis,longitudinal uzanan ülserler. -ÜK de kolonik lümen
tübüler kolon şeklinde. Crohn da ise hastalık ilerledikçe darlıklar görülebiliyor.
-kolon tabaka katmanları
Cevap=
Dış Zar (Serosa): En dış tabaka, kolonun dış yüzeyini kaplar. Bağırsakları çevreleyen ince bir zar
tabakasıdır.
Düz Kas Tabakası (Muskularis Externa): Bu tabaka, bağırsakların hareketini kontrol eden düz
kas liflerini içerir. Düz kaslar, peristaltik hareketlerle sindirilmiş besinleri ilerletir.
Submukoza Tabakası: Bu tabaka, bağırsakların iç yüzeyini destekleyen bağ dokusunu içerir.
Ayrıca, kan damarları, lenf düğümleri ve sinir liflerini de içerir.
Mukoza Tabakası: En iç tabaka olan mukoza, bağırsakların iç yüzeyini kaplar ve besin
emilimini gerçekleştirir. Mukoza, ince bağırsakların mukozasından farklılık gösterir ve daha
kalın ve düzensiz kript adı verilen yapıları içerir.
2-) İlhami Hoca ve Salih Hocadan girdim sözlüye.
Pratik: Salih Hoca anamnezi okuttu. Nabız yerlerini ve lenf nodlarının yerlerini söyletti. Karın
muayenesini anlatmamı istedi. Traubeden bahsederken splenomegali yapan sebepleri sordu.
Sözlü:Salih Hoca vaka okudu. Halsizlik, ateş, nefes darlığı gibi şikayetleri olduğunu söyledi. Lökosit,
trombosit, hemoglobin gibi kan değerlerini saydı.(lökosit yüksek, trombositopenisi ve anemisi
vardı) (vakanın tüm ayrıntılarını hatırlamıyorum) Yapacağın ilk tetkik nedir diye sordu, periferik
yayma dedim Periferik yayma bulgularını söyledi, auer rods da vardı bulguların içinde. Ön tanı nedir
diye sordu, AML dedim. AML nin hangi alt tipini önce dışlamak isteriz tarzında bir soru sordu. (AML
M3 farklı tedavi ediliyor hatırlarsanız, ATRA ile. Bu yüzden böyle bir soru sordu.) Vakanın nefes
darlığı, ateş gibi semptomları vardı, neden olabilir diye sordu (Nötropenik ateş, hiperlökositoz gibi)
Nötropenik ateş nasıl tedavi edilir, kullanılan antibiyotik nasıl olmalı, hiperlökositozu nasıl tedavi
ederiz diye sorular sordu.
# Bu şekilde sayarak bunların oranlarını tespit ediyoruz. Hangi hücrenin ne kadar oranda bulunduğuna
bakıyoruz.
• Myeloid inmatürite genellikle vardır ve nötrofillerde Pelger hüet anomalisi (iki çekirdekli nötrofil) ve
hücre bulunmayabilir.
ekarte ettiremiyoruz.
olabilir.
• Blast stoplazmasında Auer rod (lizozomlar içinde azurofilik granüller) olması AML için patognomiktir
(primer
Antibiyotik Tedavisi
Nötropenik Ateş
Nötropenik sepsis düşünülen hastanın acil 2. basamak veya 3. basamak sağlık kuruluşuna
sevki gerekir.
Bakteriler %70-90
Fungus %5-20
Virüsler %2 - 5
Parazitler < %1
#Ayaktan tedavi de dikkat edilecek şey hastanın veya yakınlarının sosyokültürel seviyesinin verilen
antibiyotikleri evinde zamanında alabilecek seviyede olması lazım. Ya da hastanın evinin acil bir
durum karşısında hastaneye hızlı bir şekilde gelebilecek yakınlıkta olması lazım. Ya da hastanın
kusması varsa verdiğimiz dozlar boşa gidecekse onu hastanede tedavi etmeliyiz.
Başlangıçta antifungal gerekmez ancak klinik kuşku varsa, mukozit, ösafajit, pnömoni,
gibi antipsödomonal bir beta laktam ile monoterapi, kombine antibiyotikler kadar etkilidir ve
Vankomisin febril nötropenide ampirik antibiyotik tedavisinin standart bir parçası değildir.
# İlk 60 dakika içinde antibiyotikler körleme başlanır daha sonra lab sonuçlarına göre
#Bütün antibiyotik seçeneklerimizi yolun başında tüketmiyoruz çünkü hastanın tedavisi süresi içinde
hiperlökositoz tedavisi
Bunun sonucu enfeksiyon, kanamalar, halsizlik, güçsüzlük, yorgunluk vs. Bir diğeri sayının
(anlaşılmıyor) Normalde kan viskozitesi 1,4-2,1. Artık 2,1’in üzerine çıkmış oluyor. bu
durumda beyin kan akımı azalacak, akciğer, solunum yetmezliği, kalp yetmezliği, buna ait
semptom ve bulgular karşımıza çıkacak. Özellikle bu tablo lökosit sayısı 50.000 üzerinde
olduğu zaman daha sık görülmekte. Sıklıkla monositik bantlaşmalarda özellikle monositik
beklemeden hızlı bir şekilde artmış olan blastları azaltmak lazım. Bu durumda aferez devreye
giriyor. Aferezle artmış olan blastları vücut dışına alarak beyinde kalıcı hasar bırakmasını
önlemiş oluyoruz.
İlhami Hoca üst gis kanama ile gelen bir vaka anlattı. Böyle acile gelen hastaya ilk yaklaşımın ne olur
tarzında sorular sordu. Üst gis kanama nedenleri nelerdir?(en az 6 sebep saymalısınız). Bu vakada
endoskopi yaptığımızda ülser bulduk, endoskopide hangi tedavileri uygularız tarzında bir soru
sordu( klipping falan onları soruyor.)
Genç bir hasta midede yanma şikayeti ile geliyor,yemeklerden sonra artıyor. Başka bir şikayeti yok.
Bu hastaya endoskopi yapalım mı? Alarm bulgularını saydırdı.
Son olarak gastronun en iyi bildiğin konularından birini seç dedi. Akut Pankreatit dedim. Akut
pankreatitin tanısını nasıl koyarız?
Endoskopik tedavi
>Hemostatik klipping
• GİS Kanama
• Persistan Kusma
Klinik Bulgular:
Şiddetli karın ağrısı: Genellikle epigastriyum bölgesinde başlar ve sırtın arkasına yayılabilir.
Laboratuvar Bulguları:
Serum amilaz ve lipaz seviyelerinde ciddi yükselme: Akut pankreatit durumunda serum amilaz ve
lipaz enzimlerinin seviyeleri genellikle yüksektir. Lipaz, spesifik olarak pankreas hasarını gösterebilir
C-reaktif protein (CRP) ve lökosit sayısında artış: İltihaplanma belirtilerini gösteren CRP seviyelerinde
Radyolojik Tanı:
Ultrasonografi (USG): Akut pankreatit tanısında genellikle ilk tercih edilen görüntüleme yöntemidir.
Pankreasta şişme, sıvı birikimi veya taşlar gibi belirtiler tespit edilebilir.
Bilgisayarlı tomografi (BT): Şüpheli vakalarda veya komplikasyonları değerlendirmek için kullanılabilir.
Pankreasta iltihap, nekroz veya abse gibi bulguları gösteren detaylı görüntüler elde edilebilir.
3-) Salih Hoca
bilgisayardan bakim evinde kalan diye başlayıp kreatin değerleri vs vaka sorusu okudu
ne düşünürsün dedi
Akut böbrek yetmezliğinde nelere bakarsın dedi usg doppler usg silendirleri (notta olduğu gibi
anlattim)
Tedavisini sordu nedene yönelik prerenalse sivi veririm tıkanıklik varsa ona yönelik tedavi veririm vs
bir şeyler dedim en son da diyaliz endikasyonlarıni sağlıyorsa diyaliz dedim. Bir şeyler daha dedikten
sonra diyaliz endikasyonlarıni sordu.
Çözüm:
• Akut Böbrek Hastalığı (ABH) Glomerüler Filtrasyon Hızında (GFH) ilerleyici kayıp sonucu
nitrojen artık ürünlerin (üre, kreatinin) ve diğer üremik toksinlerin renal yolla atılamaması
nedeni ile kanda birikmesi ile ilişkili klinik sendromdur
• serum kreatininde 0,3 mg/dl, ve/veya %50 den fazla artış, ve/veya
• Evreleme için kullanılan parametreler, son 1 haftada serum kreatinin de artış oranı ve idrar
volumunde değişiklik ile devam eder
• Böbrek hipoperfüze kaldığı zaman, glomerüler filtrasyon basıncı ve Glomerüler filtrasyon hızı
afferent arteriolar vasodilation Eikonozoidler artar ve VD efferent arteriolar vasoconstriction
angiotensin II ilişkili Mekanizmalar ile dengede tutulur
Neden olur?
Pre-renal ABH, sıklıkla hücre dışı sıvı volüm azalmasına bağlı olarak gelişir
-sistemik arteriel vazodilatasyon sonucu kalp debisinin böbrek dışı vasküler yatağa kayması
(siroz, nefrotik sendrom, sepsis
Akut böbrek yetmezliğinde nelere bakarsın dedi usg doppler usg silendirleri (notta olduğu gibi
anlattim)
ABH-Tanı
• İdrar Bulguları;
• UNa x PCr
FENa = —————— x 100
PNa x UCr
• Kontrast Nefropati
• Akut GN
• İdrar analizi
• İdrar elektroliti
• Seroloji: ANA,ANCA, Anti DNA, HBV, HCV, Anti GBM, kriyoglobülin, kreatini
kinaz, idrar Miyoglobin
İdrar Mikroskopisi:
TEDAVİ:
• Enfeksiyon var ise etkene yönelik tedavisi mutlaka verilmeli (foley kateter ve damar
yolu gereğinden fazla tutulmamalı)
• Serum Kreatinin, renal hasarda geç belirteç olabilir, serum kreatinin anlamlı artmadan
ileri böbrek hasarı olabilir
• nephrojenik sistemik fibrosis (NSF) riski nedeni ile Godolinium bazlı kontrast madde
kulanımasından kaçınılmalı
• Prerenal ABY
• İntrinsik ABY
• Koruyucu yaklaşımlar:
• Prerenal nedenlerin uzun sürmemesi sağlanmalıdır.
• RPGN
• HÜS ve TTP
• Malign HT
• ABH da loop diüretik tedavisinden kaçınmak gerekir, sadece ABH da volum yükü eşlik
ediyor ise verilebilir
• Natriüretikler
• Atrial natriuretik peptide (ANP) diyaliz ihtiyacını azaltır ancak mortaliteye katkısı yok
• Vasoaktif Ajanlar
• Sıvı Fazlalığı
• Potasyum Bozuklukları
• Metabolik Asidoz
• Beslenme:
• Total Parenteral Nütrisyon tedavisine geciktirmeden başlamak gerekir ve hastanın
yeterli protein alımını sağlamak gerekir
• İlaç dozları:
• Hasta renal replasman tedavisi için zamanında ve uygun aralıklar ile değerledirmeli
İlhami Hoca
Baya bir söyletmeye çalıştı. Patholog bize ne söyler diye sordu. Usgde ne görürüz dedi. En son bunalrı
yaptım şimdi ne yapalım dedi. Çok fazla sey söyledigi için artık transplantasyon olur dedim. Yanlış bir
Sirozun tanımını yap hemen dedi. Fm bulgularıni saydırdı. Siroz yapan nedenleri sordu.Kc fonksiyon
testlerini nedir diye sordu. Hangisi azalır dedi albumin diğerleri ne olur dedi artar.
İntrahepatik kolestazla ilgili sorular sordu hangi hastalıklar olduğunu sordu burada çok fazla hastalık
saymamı istedi .
SİROZ
Albümin düşünce ne olur dedi? Ödem dedim tekrar. Ondan başka dedi. Bilemedim salladım biraz
elektrolit bozuklukları falan dedim. Hipoalbuminemi dememi bekliyormuş :))) . Lipidüriyi de kendi
söyledi. Sonra primer glomerular hastalıklardan ne biliyosun dedi. Saydım 4 tanesini ( MCD, FSGS,
MCD, MPGN). Tamam dedi. Sekonderlerden ne biliyosun dedi. Hatırlayamadım sorun değil dedi.
• Kortikosteroid
• Alkilleyici Ajanlar (Klorombusil veya siklofosfomit),vr/veya eş zamanlı steroid
-Klorombusil (0.2 mg/kg/gün) veya Siklofosfomit, + Steroid (ilk 3 gün IV puls 1-gr/gün
metilprednisolon verilebilir)
• Siklosporin
Mesela hiç doğum yapmamış kadın bir hastada. Veya çok yaşlı olan birinde kardiyovasküler
Yaşam tarzı değişiklikleri dedim. Mesela dedi. Düşük tuzlu ve proteinli diyet örneğini verdim. Tedavide
ne verirsin dedi. ACE inh, ARB, steroid ve endoxan dedim. Steroidin dozunu sordu kiloya 1 mg, günde
de max 60 gr veririz dedim. Tamam hocam dedi İlhami hocaya.
İlhami Hoca: İlerde komşun sana soracak sağ üst karnım ağrıyo neden olabilir ? Ya da sor bana ben
komşunum dedi. Ne sorarsın ilk ? Özelliğini sorarım dedim. Bunu mu sorarsın ilk dedi. Yok dedim.
Ne sorarsın o zaman dedi. Yayılımını sorarım deyince bir iç çekti asjdhf. Sonra yerini sorarım deyince
hah tamam dedi
( Başta sağ üst karnı ağrıyor dediği için onu sormadım ama sıfırdan anamnez alır gibi istiyormuş). Daha
sonra işte diğer soruları sordum ( Yayılımı, şiddeti, özelliği, arttıran azaltan faktörler). En son ne olabilir
dedi. Kolestaz dedim. Daha sonra derste anlattığı İntra ve Ekstra Hepatik Kolestaz hasta örneklerini
verdi. Ayrı ayrı tanılarını koymamı istedi. İlk ne istersin?
#İntra hepatik kolestazisi olan hasta parankimle ilgili olduğu için daha ılımlı bir tablo ile gelir. Sarılığı
var, hafif karın ağrısı var. Halsizliği var. Kendisinde ya da ailesinde geçirilmiş viral enfeksiyonla ilgili bir
durum var. İlaç kullanıyor.
Alkol kullanıyor.
#Extra hepatik kolestazisin fizik muayenesinde yüzeye palpasyonda hassasiyet, derin palpasyonda
defans, kitle olur. Cerrahi skarı görürsünüz.
#İntra hepatik kolestaziste fizik muayenede sirozisle alakalı bütün fizik muayene bulgularını görürüz.
Elde, yüzde, gözde, mukoz membranlarda sarılık, (sarılık sebebi wilsonsa kayser fleischer halkası)
tenar ve hipotenar atrofi, palmer eritem, spider anjiyoma,dupuytren kantraktürü, flapping tremor,
jinekomasti, pretibial ödem, çaput medusa gibi bulgulardır.
İdrar tahlili, kan tahlili. Kan tahlilinde neye bakarsın ? Hemogram, KC fonksiyon ve biyokimyasal
testleri. Sonra dedi ? USG dedim. Tamam dedi taşa bağlı dilate safra yollarını gördün ne yaparsın ?
ERCP. Bunu sormuş:
Alkol, siroz, hepatosellüler karsinom dedim. Türkiye' de en sık neden olur HBV?
deyince beynim durdu o an 2 dk sesiz birbirimize baktık. Sonra sirozun etiyolojisini say dedi.
Arada sayarken Hepatit B deyince hah bu işte deyip çıkabilirsin dedi. Teşekkür edip çıktım.
Salih hoca pamuk gibi bir insan zaten. İlhami hoca da ne anlattıysa dersinde birebir onu soruyor.
Genel olarak çok iyiler ve geçirmek için uğraşıyorlar. Başarılar
1-) İsmail hoca:
Malar rashın tanımını yaptı bu nerede görülür, SLEde
SLE Hastalarında, yüzde(burun üstü ve yanaklar) ve damakta meydana gelen kırmızı ve kelebek
şeklindeki döküntülerdir.
diskoid döküntü nasıldır?
Diskoid lezyonlar daha çok yüz, saçlı deri ve kulaklar olmak üzere güneş gören her yerde yerleşebilen
çeşitli çaplarda kırmızımsı, keskin sınırlı ve skuamlı plaklar ile karakterizedir. Lezyonların sikatris
bırakma potansiyelleri vardır
Miyozitlerde deride nasıl döküntüler olur, özel isimleri?
(Heliotrop, gottron papülleri, şal bulgusu)
Heliotrop döküntü , “V” bulgusu , “şal” bulgusu , Gotron papülleri , Tamirci eli ,Kalsinozis (özellikle
çocuklarda) , Vaskülit , Eritamatöz tırnak dibi bulguları
Sklerodermada limitli ve diffüz ayrımını nasıl yaparsın, ciltte neler görülür, limitli de nasıl diffüz de
nasıl görülür, limitlinin ve diffüzün antikorları?
Raynaud fenomeni en erken belirti/bulgulardan, erken dönemde ödem,kalınlaşma , dermal
atrofi,telenjiektazi,ülserasyon, hipo-hiperpigmentasyon , kaslifikasyon , pulpa atrofisi ,deri eklerinini
kaybı
Diffüz sistemik sklerozis: yüzde distal-proksimal ekstremitelerde ayrıca gövdede cilt tutulmuştur. İlk
3-5 yılda cilt tutumu hızlı ilerler.Bu dönemde organ tutulumları ortaya çıkar. İnterstisyel AC hast %70,
anti scl 70 %30(+) , Anti-RNA polimeraz 3 PHT%5 , Renal kriz %20(Rna Polimeraz) , 10 yıllık yaşam
%50
İnterstisyel fibrozis ve miyokardiyal fibrozis daha ağır tutulumlar var.Digital ülserler burada daha sık.
Limitli sistemik sklerozis: Cilt kalınlaşması dirsek ve diz altındadır, yüz ve boyun tutulabilir.Cilt
bulgularının ilerlemesi .çok yavaş. Anti sentromer Ab %50-90 , 10 yıllık yaşam %70
Uzun dönem komplikasyonu Pulmoner Hipertansiyondur.
CREST sendromuda limitli sklerodermadır.(kalsinozis, raynaud
fenomeni,özafagus tutulumu,sklerodaktili, telenjiektazi)
Sklerodaktili nedir?
Aşırı miktarda bağ dokusu üretilmesi sonucunda parmaklarda sertleşmedir.
Hüsniye hoca:
Tümör lizis nedir,nasıl tedavi edersin?
Tümör lizis:tümör hücrelerinin parçalanması durumdur spotan ya da tedaviye ikincil (kemoterapiyle)
oluyor
Hiperürisemi, hiperpotasemi , hiperfosfatemi , hipokalsemi + LDH yüksekliği görülüyor.
TEDAVİDE
TLS için riskli hastayı belirlemek
Agresif hidrasyon ve diürez
- intravasküler hacim - renal kan akımı - GFR ve idrar çıkışı artar
(%0.9 NaCl solüsyonu, 3 L/m2/gün İdrar miktarı >100 mL/m2/saat ve idrar dansitesi ≤1010 olacak
şekilde hidrasyon önerilir) İdrar çıkışı ve kalp yetmezliği açısından dikkat!!!
Yakın elektrolit takibi
Elektrolitler monitörize edilir
Hiperürisemi tdv : Allopürinol(300-600mg/gün) , Rasburikaz(0,1-0,2 mg/kg/gün)
***Rasburikaz ürik asit düzeyini daha kısa sürede düşürür.
İdrar Alkalinizasyonu (Sodyum bikarbonat verilebilir????: Böbrekte kalsiyum- fosfor kristalleri
oluşturup renal hasarı artırabilir)
Hiperkalemi tdv: Ca Glukonat , İnsülin-dekstroz infüzyon , Nebülize Salbutamol ( b2 adrenerjik
resesptör agonisti), Potasyum alımı önlenmeli(po,iv) , Sodyum polistiren sülfonat PO, rektal ,
hemodiyaliz
Addison tanımı,tedavisi?
Addison, primer adrenokortikal yetersizlik. Adrenal korteksin tahribatı ya da disfonksiyonu.
Tedavinin prensipleri (AKUT ADRENAL KRİZ)
*Volüm replasmanı :
-volüm azalması ve hipotansiyonu düzeltmek için 2-3 lt %0,9 izotonik salin 2-6 saatte
-Hipoglisemiyi önlemek için %5 dekstroz solüsyonu
-Hemodinamik parametreler, idrar çıkışı ve serum elektrolitlerinin yakın takibi
*Glukokortikoid uygulanması – gecikmeden yapılmalı
-Hidrokortizon ilk 24 saatte başlangıç replasmanı olarak 6 saate bir 100mg IV ( 4x100 mg)
Hemodinamik lab parametlerine göre dozu azaltıyoruz.
Suprafizyolojik dozlarda hidrokortizon yeterli sodyum tutucu etkiye sahip mineralokortikoid gerekli
değil.
Total kortizol dozu 50-60mg/güne inildiğinde, mineralokortikoid replasmanı
*Elektrolit anormalliklerin düzeltilmesi
*Eşlik eden /altta yatan nedenlerin tedavisi
İDAME TEDAVİSİ
Addison hastalında yaşam boyu Glukokortikoid ve mineralokortikoid replasmanı
Hidrokortizon ilk seçenek. 15-25 mg/gün doz 2-3e bölünür. 2/3 sabah , 1/3 akşam
Mineralokortikoid replasmanı Fludrokortizon (9a-florokortizol)
** Ateşli hastalık gibi minör stres sırasında doz x2 , Cerrahi işlemler gibi majör stres sırasında doz,
adrenal kriz dozuna arttırılmalıdır.
Sekonder adrenal yetmezlik ayrımını nasıl yaparsın?
Sözlüde İsmail hoca artrit artralji farkını sordu.artritleri sınıflandırıp örnekler vermemi istedi.Detaylı cevap
verince benim için bu kadar yeterli diyip başka soru sormadı.Hüsniye hoca insülin endikasyonlarını
sordu.diyabet tedavisindeki ilaçları sınıflandırıp hepsini söylememi istedi.diyabet gebelikle alakalı bi soru
sordu tam bilemedim hatırlayamıyorum soruyu.sistemden vaka sordu peptik ülserdi.peptik ülserin
tedavisi ve genel yaklaşımı sordu.peptik ülserden koruyacak mekanizmalarımızı sordu.
Artrit bir eklemde ağrı yanında kızarıklık, şişlik, ısı artışı ve hareket kısıtlılığı durumlarından en az birinin
eşlik etmesiyle oluşur artralji ise sadece ağrının olduğu diğer inflamatuar belirteçlerin olmadığı duruma
denir.
b) Artritlerin sınıflandırılması
SAYISINA GÖRE:
SEYRİNE GÖRE:
TUTULUM ŞEKLİ:
c)İnsülin endikasyonları:
2)Aşağıdaki bazı durumlarda tip 2 diabetes mellitus tanısı olan hastalarda insülin tedavisine geçilmesi
önerilir:
- İnsülin dışı antihiperglisemik ilaçlar ile metabolik kontrol sağlanamaması # Yani hastaya çoklu oral
antidiyabetik vermenize rağmen hedef hba1c değerine ulaşamadıysanız.
- Aşırı kilo kaybı #hasta katabolik bir süreçteyse.
- Ağır hiperglisemik semptomlar
#Peptik ülser oldu tedavisiz kaldı acile hangi komplikasyonlar ile gelir:
KANAMA (HEMORRHAGE)
– Restoration
– Endoscopic Tedavi
– Injection Methods
– Thermal Methods
– Mechanical Methods
– Combination Methods
– Surgical Tedavi
Kriterleri (ISGC-1990)
ağız yaraları
Aşağıdakilerin en az ikisi:
➢ Genital ülser
➢ Göz tutulumu
➢ Deri belirtileri
#pek çok kriter var ama en çok kullanılan uluslararası kriter. Senede en az 3 kez olan ağız aftı olmazsa
olmazdır.
Rekürren oral ülserasyon + 2 kriterin varlığı #Bu kesin tanıdır.
denir.
-Streptokok infeksiyonları
-Behçet hastalığı
-Tüberküloz
-Sarkoidoz
-İlaçlar
Oral kontraseptifler
Sülfonamidler
İodür, bromür
-Gonokok infeksiyonu
-KDH: SLE
-İdyopatik
Hüsniye hoca:
Aşağıdaki bazı durumlarda tip 2 diabetes mellitus tanısı olan hastalarda insülin
2-Peptik ülser
mesela çölyaksa
4-Karaciğer sirozu
5-İntestinal obstrüksiyon
25 mL/dakika
Gebelikte, laktasyon döneminde ve 12 yaş altı çocuklarda güvenli kullanımı için yeterli veri olmaması
nedeniyle kullanılması önerilmez
3.5-Dka tedavisi
SIVI TEDAVİSİ
Kardiyak bir sorunu olmayan ve şoka eğilimli olan hastalarda, tedavinin ilk saatinde %0.9 NaCl 1000-1500
ml (veya 15-20 ml/kg/st) verilebilir.
İzleyen 2-4 saatte, hidrasyon ve idrar durumuna göre sıvı verilme hızı ayarlanır. Serumda düzeltilmiş Na⁺
düzeyi düşük ise %0.9 NaCl aynı dozda verilebilir. Düzeltilmiş Na⁺ normal veya yüksek ise %0.45’lik NaCl
(4-14 ml/kg/st) azaltılarak verilmelidir.
Genel olarak sıvı verilme hızı ilk 4 saatte ortalama 500 ml/st’ten az olmamalıdır.
Toplam sıvı açığını 24-36 saatte yerine koymak gerekir.
İNSÜLİN TEDAVİSİ
Sürekli i.v. İnsülin infüzyonu tercih edilmelidir. i.v. insülin infüzyon dozu 0.10 IU/kg/st (veya 5-7 IU/st)’tir.
Ağır vakalarda, K ⁺ >3.5 mEq/l olduğundan emin olmak şartı ile, başlangıçta 0.10-0.15 IU/kg ile i.v. bolus
kısa etkili (regüler) insülin verilebilir.
İlk 2 saatte PG konsantrasyonunda 50 mg/dl (veya başlangıca göre %10) azalma sağlanamazsa ve hidrasyon
durumu iyi ise insülin infüzyon hızı iki katına çıkarılmalıdır.
Glisemi 250 mg/dl’nin altına indiğinde i.v. insülin dozu 0.05-0.10 IU/kg/st (veya 2-4 IU/ st)’e indirilir ve
%5-10 dekstroz infüzyonuna başlanır.
Hastanın asidoz durumu düzelene kadar, kan glukoz düzeyi 150-200 mg/dl civarında tutulacak şekilde
dekstroz ve insülin dozları ayarlanarak, infüzyona devam edilmelidir.
POTASYUM TEDAVİSİ
Sürekli i.v. İnsülin infüzyonu tercih edilmelidir. i.v. insülin infüzyon dozu 0.10 IU/kg/st (veya 5-7 IU/st)’tir.
Ağır vakalarda, K ⁺ >3.5 mEq/l olduğundan emin olmak şartı ile, başlangıçta 0.10-0.15 IU/kg ile i.v. bolus
kısa etkili (regüler) insülin verilebilir.
İlk 2 saatte PG konsantrasyonunda 50 mg/dl (veya başlangıca göre %10) azalma sağlanamazsa ve hidrasyon
durumu iyi ise insülin infüzyon hızı iki katına çıkarılmalıdır.
Glisemi 250 mg/dl’nin altına indiğinde i.v. insülin dozu 0.05-0.10 IU/kg/st (veya 2-4 IU/ st)’e indirilir ve
%5-10 dekstroz infüzyonuna başlanır.
Hastanın asidoz durumu düzelene kadar, kan glukoz düzeyi 150-200 mg/dl civarında tutulacak şekilde
dekstroz ve insülin dozları ayarlanarak, infüzyona devam edilmelidir.
BİKARBONAT TEDAVİSİ
Tümör liziste hiperürisemi, hiperfosfatemi, hiperkalemi ve hipokalsemi görülür. Ayrı ayrı bu bozukluklar
tedavi edilir.
%0.9 NaCl solüsyonu, 3 L/m2/gün İdrar miktarı >100 mL/m2/saat ve idrar dansitesi ≤1010 olacak şekilde
hidrasyon önerilir
- intravasküler hacim
Allopurinol verilir
İsmail hoca: sözlüye ismail hoca başladı. Sözlüde de hatırlamanız için yardımcı oluyor. Ayak baş
parmağında şişlikle gelen hastada neden şüphelenirsin ? Gut un sebebi nedir ne birikir?
Hiperüriseminin sebepleri ? Akut ve idame tedavisi? Allopürinolun yan etkileri? Yan etkileri
hatırlayamadım dediğimde çıkınca bir tekrar edersin önemli hekimlik için dedi.
Gut “Kralların hastalığı" veya “zengin hastalığı" # Sebebi et yiyen hastalarda sık görülmesi. Genellikle
gece başlayan akrep sokması gibi bir ağrı olur. Gut monoartrittir, intermittandır.
Gut, kronik hiperürisemi sonrası eklemler içerisinde, monosodyum ürat kristallerin birikmesine
bağlı artrit gelişimidir.
• Kandaki ürik asit seviyelerinin (erkeklerde >7 mg/dl, kadınlarda > 6 mg/dl) yükselmesi ile
kristalleşme ve eklemler, tendonlar ve çevre dokularda birikme sonucu oluşur.
• Tekrarlayan akut enflamatuar artrit atakları şeklinde görülür. Kırmızı, hassas, sıcak, şiş eklem vardır.
• Gelişmiş ülkelerde, yetişkinlerin% 1-2'sini etkiler ve erkeklerde en sık görülen inflamatuar artrittir.
#okundu.
• Ayrıca tofüs, böbrek taşı veya ürat nefropatisi gelişebilir.(kronik gut atakları olursa)
HIPERÜRISEMI
Erkekte >7, kadınlarda >6 mg/dL üzerinde ürik asit varsa buna hiperürisemi denir.
Her ürik asit yüksekliği gut demek değildir. Ancak ürik asit yüksekliği gut gelişimi için risk faktörüdür.
Asemptomatik hiperürisemi toplumda %5 oranında görülür. Bu kişilerin az bir kısmında gut görülür.
(<1/4).
# Gut, hiperürisemi farkı nedir? Hiperürisemi ürik asidin yüksek olmasıdır sadece. Gut ise ürik asidi
yüksek olan kişilerde eklem sıvısında monosodyum ürat kristallerinin birikerek inflamasyon
oluşturması ve artrit geliştirmesidir. Yani her ürik asit yüksek olan gut değildir. Ama ürik asit ne kadar
yüksekse o kişinin gut geliştirme olanağı o kadar artar. Erkekte 7 kadında 6 mg/dl üzerinde olması
hiper ürisemi olarak adlandırılır. Mesela ürik asit 9 un üzerine çıktığında bunlarda 5 yılda gut
geliştirme riski vardır. Süre uzadıkça da risk artar.
Hiperürisemi Nedenleri
*İdiopatik
*HGPRT eksikliği
#Hiper ürüseminin en sık nedeni ürik asit atılım azlığıdır. Diğerleri daha nadir.
Akut atağın ilk 12 saati içinde verilen kolşisin dozlarının karşılaştırıldığı çalışmada ; düşük dozun
(1.8mg/gün ) , yüksek doz(4.8mg/gün) kadar etkili ve daha iyi tolere edildiği gösterilmiş.
Kolşisin toksik etkisi , yaşlılarda , renal veya hepatik yetmezliği olanlarda , makrolid , CSA , verapamil ,
lipid düşürücü ajan kullananlarda artmakta
Parenteral adrenokortikotropik hormonun indometazine göre daha hızlı etkili olduğu gösterilmiş
#Kolşisin FMF'te,behçette,gutta osteoartritte kullandığımız ucuz bir ilaç. Yan etkisi lökopeni yapıp
karaciğer enzimlerini yükseltebilir. Bulantı kusma ishal yapabilir. Bazılarında alerji de yapabilir
drajesinin kırmızı bir boyası vardır Onu silip içmesini söylerseniz bu durum ortadan kalkar.
KORTİKOSTEROİDLER VE ACTH
5 gün 35mg/gün oral prednizolonun iyi tolere edildiği ve 2x500mg naproxen ile aynı etkiyi sağladığı
gösterilmiş
#Eğer hastanın yılda 2'den fazla atağı oluyorsa ,tofüsü varsa,ayak el grafisinde erozyonlar varsa atak
geçirdığini gösteren radyolojik bulgular varsa ,böbrek taşı öyküsü varsa, nefropatisi varsa bu
hastalarda beklemiyoruz. Akut atak dönemde değil düzelttikten sonra ürik asid düşürücü tedavi verilir.
Ilk anlatılan akut atak tedavisiydi ağrılı inflamasyonu azaltmak için.esas hedef ürik asidi 6 mg/dl altına
düşürmek için tedavi vermektir.Atak tekrar etmez tofüs iyileşir. Ama ilk atak olmuş ya da 3,4 yıla bir
oluyorsa onları takip etmeliyiz.
#Allopürinol yan etkisi: çok ciddi alerjik reaksiyon yapar.100 mg ile başlanması önerilir.Türkiyede
300 mg'lık var yarım 150 mg vetiyoruz biz.Alerji varsa kesmesini söyleriz.Steven johnson sendromu
gibi alerjik reaksiyon yapıp mortalite sebebi olabilir.O yüzden düşük dozda başlayıp titre edip
gideriz.800 mg'a kadar çıkılabilir. Kreatin yüksekliği varsa dozu ona göre ayarlarız.Kc enzimleri takip
ederiz. Allopürinole akut atak sırasında başlanmaz çünkü akut atak sırasımda ürik asit seviyesini
dalgalandırırsaniz atak agreve olur. atak geçtikten 2 hafta sonra başlanır.(önceden kullanıyorsa
kesmeyiz.)Bunun yanında 3-6 ay aralığinda kolşisin başlarız.kullanamayacak olanda düşük doz kortizon
verilir. Ürik asitte dalgalanma yapıp atak sıklığını artırabilir ya onu engellemek adına verilir.profilaktik
tedavi bu demektir. Ürik asid düşürücü tedaviyi ömür boyu veririz eğer kesersek yine ataklar oluşur.
Herpes labialis uçuk atağına benzetti hoca durumu benzer şeyleri söyledi.
NSAİİ , kolşisin ve kortikosteroidlerin kontrendike olduğu hastalarda IL-1β bloke edicilerin etkili ve
alternatif bir tedavi olabileceği düşünülmekte
#Steroid veriyoruz zaten söylemiştik. Akut atak döneminde başında 2 tablet bir saat sonra 1 tablet
şeklinde Kolşisin verilir demiştik.Daha sonraki günler 3 ya da...(?) diye devam edebilirsiniz.
Prednizolon ya da intraartiküler steroid 5 gün demiş burda verilebilir.Teorik olarak interlökin ve
Nonsteroidler kullanılabilir.Ama benim açımdan akut atakta kolşisin ve steroiddir tedavi.
ALLOPÜRİNOL
İlaç etkileşimleri
Yan etkiler ateş, alerjik döküntü, granülomatöz hepatit, Steven Johnson sendromu, toksik
epidermal nekrolizis
Allopürinol hipersensitivitesi nadir, öldürücü İlaca 1⁄4 tablet başlanıp kademeli doz artır
#Allopürinol ilk seçenektir. Yarım tablet olarak düşük doz başlanıyor.Eğer bunu kullanıp allerji olduysa
kişi febuxostat'a geçiş yaparız.Biraz daha pahalı bu.3 ve 4.kalp yetmezliklerinde kullanımı
kısıtlanabiliyor.Bu ilaçları kullanıp fayda göremediysek ürikozüriklere
geçeriz.probenecid,benzbromarone kombine edilebilir ama türkiyede yok.Losartan Hipertansiyonu ve
gut hastalığı olanda kullanılabilir.Fenofibratta trigliserid yüksekliğinde kullanılır.ileri derece dirençli
hastalarda ürikazlar(rasburikaz,pegliticase) kullanılıyor.
Atak sırasında başlanırsa, atağı uzatabilir veya rebound alevlenmeye neden olabilir.
#Akut atak sırasında başlamıyoruz.atak geçtikten sonra başlıyoruz allopürinola rebound alevlenme
olmasın diye.
Hüsniye hoca: soruları hatırlayamadıkça şu olabilir mi şöyle bir şey vardı hatırlıyor musun diye
yardımcı oldu. Hatırlatınca anlattıkça sormaya devam etti. Hipertiroidi nedir? Fizik muayenede ne
bulursun ? Nasıl sınıflandırırsın ? RAİ uptake i artan ve azalanlar? Tedavisi? Periferde etkili olan
ilaçlar? Kilinik bulguları için( hatırlayamayınca taşikardi için dedi ) mutlaka verilmesi gereken ilaç?
HİPERTİROİDİ: Tiroid bezinde tiroid hormon yapımının artması nedeniyle gelişen tiroid hormon
fazlalığını ifade eder.
# Şimdi mesela diyelim ki bir hasta var. Hastanın gravesi var. Gravese bağlı olarak tiroit bezi fazla
çalışıyor ve kanda tiroid hormonları fazla. Bu hormonların fazlalığının sebebi tiroid bezinin fazla
çalışması. Şimdi şöyle bir hasta düşünün. Hasta hipotiroidi nedeniyle ilaç- levotiroksin kullanıyor. Ama
hasta bilerek ya da yanlışlıkla fazla miktarda ilaç almış şimdi biz bu hastanın kanına baktığımızda T4 T3
yüksek, graves olan hastanın da T3 T4 değeri yüksek. İşte sebep ne olursa olsun ister ilaç fazlalığı ister
graves, eğer hastada tiroid hormonu fazlalığı varsa buna tirotoksikoz denir ama bu hormon fazlalığı
tiroid bezinin fazla çalışmasından kaynaklanıyorsa graveste olduğu gibi buna hipertiroidi denir. Yani
tirotoksikoz kapsar hipertiroidi.
GUATR • Guatr
– Diffüz,
– Nodüler,
#Guatr, tiroid bezinin büyümesidir. Normal insanda tiroid bezi birinci şekilde görülen boyutlarda. İkinci
şekilde ise tiroid bezinin diffüz büyümesi görülüyor ve içinde nodül yok.
Buna graves hastalığı denir. Üçüncü şekilde ise tiroid bezinin içindeki nodüller yüzünden büyüdüğü
görülüyor. Buna da nodüler guatr denir. Eğer nodülsüz büyüdüyse diffüz guatr, tek nodül varsa
nodüler guatr, birden fazla nodül varsa multinodüler guatr oluyor.
GÖZ BULGULARI
• Canlı bakış
• Lid lag
# Özellikle graves olan hastalarda TSH reseptör antikorları TSH reseptörlerine bağlanır. Reseptörler
gözün arkasında da bulunur ve özellikle göz bulgularının ortaya çıkmasına sebebiyet verir. Bu graves
oftalmopatisi denen duruma yol açabilir.
• Kaşıntı
• Alopesi
• Tiroid dermopatisi
• Pretibial ödem
# Deri bulguları genellikle bu hastaların derisi sıcaktır nemlidir bu şekilde bir dermatopati dediğimiz
gibi çok sık görmemekteyiz. Tırnak bulguları yine bu hastalarda görülebilir. Clubbing görülebilir
fibrozisin artmasına bağlı olarak.
GASTROİNTESTİNAL ETKİLER
• Diyare?
• Hipoalbuminemi • Splenomegali
#Bu hastalarda bağırsak aktivitelerinde artış olur ancak diyare gibi değil. Diyare denen şeyde hastada
genellikle enfeksiyöz bir orijin vardır kısa sürelidir patlar tarzda pis kokulu bir dışkılama söz konusudur.
Burada ise tüm sistemler fazla çalışır. Dolayısıyla bağırsak hareketlerinin artması sonucu defekasyon
sıklığında artış söz konusudur. Ciddi hipertiroidisi olan hastalarda %10 olguda hepatosplenomegali
görülebilir.
KARDİYOVASKÜLER ETKİLER
• Hipertiroidide;
– Taşikardi, çarpıntı,
– Efor dispnesi
– S1 sert
– Prekordiyal ağrı
– Sistolik üfürüm
– Atrial fibrilasyon: Graves hastalığında % 10-15 oranında görülür Yaşlı hastalarda dikkat!
# Hipertiroidide önemli noktalardan biri hastalarda taşikardi görülmesi, kalp ritminin artmış olmasıdır.
Bu etkiler tiroid hormonlarının adrenerjik reseptörler üzerindeki etkisine bağlı olarak ortaya çıkıyor.
Hastanın TSH’ı baskılı T3-T4’ü normalse biz buna subklinik hipertiroidi diyoruz. Bu hastalara normalde
ilaç tedavisi vermiyoruz ancak 65 yaş üstü bireylerde subklinik hipertiroidi durumunda atriyal
fibrilasyon riski arttığı için hastanın durumuna göre yani hastanın altta yatan bir kardiyak problemi var
mı daha evvel bir ritim problemi olmuş mu olmamış mı buna göre subklinik hipertiroidi dahi olsa
tedavi başlayabiliyoruz.
TEDAVİ
• ANTİTİROİD İLAÇ
• RADYOAKTİF İYOT
• CERRAHİ
#Subakut tiroidit hastalığı dışında diğer tirotoksikoz hastalıklarının tedavisinde 3 adet tedavi
modalitesi vardır. 1-antitiroid ilaçlar 2-cerrahi 3-radyoaktif iyot tedavisi. Bizim antitiroid tedavisi için
ilaç olarak verdiğimiz şey metimazol ve propiltiyourasildir. Bundan 20-30 yıl önce daha çok
propiltiyourasil tercih edilirdi ancak biz şu an daha çok metimazolu kullanıyoruz. Metizamazolun şu
anda Türkiye’de thyromazol ve perizol diye piyasada iki adet formu bulunmakta. Metimazol ve
Propiltiyourasil amcaoğlu yani birine karşı bir reaksiyon geliştiği zaman diğerine de aynı reaksiyon
gelişir. İkisi de karaciğer toksitesi, kemik iliği toksitesi yapabiliyor. Ancak yapılan çalışmalar metimazole
bağlı yan etkilerin Propiltiyourasil e daha az olduğu ortaya konmuş. Dolayısıyla bizim tercihimiz
Metimazol. Fakat gebelikte durum farklı. ATA (American thyroid association) rehberi der ki ilk
trimesterda Propiltiyourasil kullanılması gerekir ancak her bebek 12 haftada kalemle çizilmiş gibi
organogenezini veya gelişimini tamamlayamayacağından bu kullanım süresini 16 haftaya çıkarılmalı.
16 haftanın sonunda metimazole geçilir. Bu özel durumun dışında her zaman için tercihimiz
metimazoldür.
#Toparlıyorum bu iki ilacın (metimazol ve Propiltiyourasil) iki önemli yan etkisi var: karaciğer nakli
gerektirecek kadar karaciğer harabiyeti ve kemik iliği nakli gerektirecek kadar kemik iliği harabiyeti. Bu
etkilerini idiyosenkrazik olarak yaparlar. Yani hasta tek bir tablet kullandığımda da yapabilir beş tablet
kullandığında da yapabilir. Bu tedavi ortalama 18 ay sürer dolayısıyla biz bu hastaları 30 45 günde bir
hem karaciğer fonksiyon testlerine hem de hemogramlarına bakmak için kontrole çağırırız.
Ve hastalara diyoruz ki ateşiniz 38,5 geçecek olursa hemogram yaptırın. Bu kemik iliği supresyonu için.
Eğer gözlerin veya idrarın limon sarısı olursa (sarılığı tarih ediyoruz) muhakkak bize başvurun. Bu da
karaciğer toksisitesi için.
#T4-T3 dönüşümünü etkileyen ilaçlarımız var özellikle tiroid fırtınası için kullandığımız ilaçlar.
Propranolol, glukokortikoid ve Propiltiyourasil
Antitiroid İlaçlar
Diğer Tedaviler
İyotlu ajanlar
Kolestiramin
– Kaşıntı, – Agranülositoz,
Agranülositoz riski için; hastalara “boğaz ağrısı ve ateş” olduğunda hekimini araması ve ilacı kesmesi
gerektiği anlatılmalı, bu ifade reçetesine yazılmalıdır...
• ATİ tedavisi sırasında takip başlangıçta 3-6 haftalık aralıklar ile, sonrasında 2 ayda bir TSH ve sT4, sT3
ile yapılmalıdır.
• ATİ kesildikten sonra ilk 3 ay 4-6 haftada, daha sonra 3-6 ayda tiroid hormonları takip edilmelidir.
• Hipertiroidi seyrinde lenfopeniye ve karaciğer enzim artışlarına rastlanabileceği için tedavi öncesi
kan sayımı ve enzimlerin bilinmesi yan etkilerin değerlendirilmesinde önemlidir.
# Dediğimiz gibi bu hastalarda tedavi süresi yaklaşık 18 ay tedavinin başlangıcında hastaları daha sık
ilerleyen zamanlarda daha geniş aralıklarla hastaları kontrole çağırıyoruz.
• İlaçlar kesildikten sonra hastalık tekrar nüks ederse bu defa kesin tedavi denilen radyoaktif iyot
tedavisi veya cerrahi yapılır.
• Radyoaktif iyot tedavisi ayrıca sıcak nodülü olan ve hormonları yüksek olan hastalarda da tercih
edilen bir tedavi seçeneğidir.
• Radyoaktif iyot verilmeden 3-7 gün önce ilaçlar (Propycil veya Thyromazol) kesilir ve radyoaktif iyot
aldıktan 3-4 gün sonra tekrar başlanır.
• Radyoaktif iyot alan hastaların % 80-90’nında ilk yıl içinde kalıcı hipotiroidi (tiroid bezi yetmezliği)
gelişir ve ömür boyu tiroid hormonu almaları zorunluluğu vardır.
# Radyo aktif iyot tedavisi hem graveste hem toksik nodülde hem de toksik multinodüler guatrda
kullanılıyor. Vücutta iyot tek tiroid bezinde kullanılır. Sizin verdiğiniz radyoaktif iyot eğer hasta guatr
ise diffüz olarak tutulacaktır eğer toksik nodül ise gidip toksik nodülde birikip oradaki nodülü
susturacaktır. Mesela hasta geldi gravesi var 25 yaşında kadın evli gebelik planlıyor biz bu hastaya
radyoaktif iyot tedavisi veremeyiz çünkü bir yıl gebelik düşünmemesi lazım. Ya da hastanın çok büyük
trekeaya bası yapan nodülü var biz bu hastaya da radyoaktif iyot tedavisi veremeyiz bu nodülün
cerrahi olarak çıkarılması lazım. Ya da hastanın toksik nodülü var hastaya biyopsi yaptık malignite
şüphesi var bu hastaya da radyoaktif iyot tedavisi uygulamıyoruz. Bunun ilk önce cerrahiye gitmesi
lazım. Dolayısıyla radyoaktif iyot tedavisi verirken hastaya göre davranıyoruz.
CERRAHİ TEDAVİ
– Bası bulgusu varsa (nefes darlığı, yutma güçlüğü, boyunda daralma hissi),
– Nodül varlığında,
• Ameliyat öncesi ilaç tedavisiyle hormonların normal düzeye gelmesi sağlanmalıdır. Bazı özel
durumlarda Plazmaferez ve Periton diyalizi uygulanabilir.
# Özellikle büyük guatr olanlarda kompresyon bulgusu olanlarda ve malignite şüphesi olanlardan
tercihimiz cerrahiden yanadır.
# Tiroid krizi ya da tiroid fırtınası hipertiroidinin çok abartılı bir formu. Özellikle kardiyak ve nörolojik
disfonksiyon ön planda. Bu hastalar eğer uygun bir şekilde tedavi edilmezse yıl 2023 yoğun bakım
şartları iyi olmasına rağmen mortalite oranı %20 civarı. Bu hastalarda TSH T3-T4 bakarak tiroid
fırtınası tanısı koyamazsınız. Başka bir graves hastasından hiçbir farkı yoktur. Bunun sebebi tiroid
hormonlarının bir anda çok hızlı bir şekilde yükselmesidir. Bu hiperkalsemide de böyledir. Mesela acile
bir hasta karnım ağrıyor diye gelir bakarsınız kalsiyum 13. İkinci bir hiperkalsemi hastası gelir komada,
bakarsınız onun da kalsiyumu 13. Buradaki fark ise komada olan hastanın kalsiyum düzeyi çok hızlı bir
şekilde artmıştır. Bu tiroid fırtınasının bir puanlama sistemi var. Hastanın nabız sayısı mental durumu
komada olup olmaması gibi durumları puanlayarak hastanın durumunu tiroid fırtınasında, muhtemel
tiroid fırtınasında ya da fırtınada değil şeklinde ortaya koyar. Siz de bu skalaya göre hastayı yoğun
bakıma alırsınız ya da serviste tedavi edersiniz. Bu fırtınaya giren hastaları mutlaka iyi bir şekilde
hidrate etmemiz, antitiroid tedavisine, steroid tedavisine başlamamız lazım. Eğer hastada kalp
yetmezliği varsa kalp yetmezliğinin uygun bir şekilde tedavi edilmesi lazım. Hastanın durumuna göre
eğer hızlı bir şekilde hastayı bu hormonlardan kurtarmamız gerekiyorsa plazmafereze alınması lazım.
T4-T3 dönüşümünün engellenmesi için Glukokortikoid, Propiltiyourasil, Propranolol verilebilir.
#Belki bir TUS sorusu özellikle bu hastalarda bilirubinin 3’ün üzerinde olması mortalite ile ilişkili.
Bunun dışında bu hastaları uygun bir şekilde soğutmamız gerekmekte dediğimiz gibi mortalite
%20lere dayanmakta.
Propiltiyourasil
Metimazol
Glukokortikoid
Propiltiyourasil
Propranolol
– Β adrenerjik blokaj
Propranolol
Plazmaferez
Periton diyalizi
• Diğer;
– Hipertermi tedavisi
Asetaminofen, parasetamol
Periferik soğutma
– Sıvı- beslenme
– Destekleyici tedavi
Glukokortikoid
Digoxin
Diüretik
En son sistemden bir soru açtı. Kolon kanseri kadın kemoterapi tedavi sonrasında ateşi yükseliyor ne
düşünürsün dedi? Nötropenik ateşin tanımı nedir? Tedavisinde ne verirsin? Araştırma için ne
yaparsın? Antibiyotik için kültür sonucunu bekler misin?
Ateş: Oral veya aksiller tek sefer 38.3°C ve üstü veya bir saat süreyle 38.0-38.2°C
#Evet ateş var ama bu hasta nötropeni mi? Her kemoterapi alan hasta nötropeni olacak diye bir şart
yok. Her ateşle gelen hasta da nötropeni diyemeyiz.
Nötropeni: Nötrofil düzeyi <500/mm3 veya 500-1000/mm3 olup, yakın kemoterapiyi takiben 48
saat içinde 500/mm3 altına düşmesi beklenen durumlar.
# Kemoterapinin gecikmesini ve doz azaltılmasını çok istemiyoruz. Hastanın boyuna kilosuna göre
tespit edilen kemoterapi protokol dozlarının altına inmeyi çok istemiyoruz ama nötropenisi olan veya
diğer başka problemleri olan artık kemoterapiyi kaldıramayan hastalarda bazı doz redüksyonlarına
gidebiliriz.
• Öykü
#Port kateteri var mı hastanın, bizim için önemli. Hastanın cilt altına metal para büyüklüğünde jübüler
vene gidecek bir kateter implant edilir. Artık genellikle periferik damar yolundan ziyade onkolojide
bunu kullanıyoruz. Hastalar hem çok kaşektik hem çok basamak kemoterapi alıyorlar hem de sol tarafı
korumak istiyorsak sürekli sağ taraftan kemoterapi veremeyiz. Bilateral mastektomili lenfatik direnajı
olan bir hastada periferden kemo veremeyeceğimiz için port taktırıyoruz. Kemoterapiyi buradan
vermek daha konforlu. Periferden kemoterapi verilemeyen hastalar için daha kullanışlı. Enfeksiyon
gelişirse çıkarılır, sık görülür. Portu ve infüzyon pompasını görmemizi önerdi hoca. Damaryolu
kelebeğini damaryoluna değil porta takarak veriyoruz.
#Hasta daha önce çoklu ve yüklü kemoterapiler almış olabilir veya bunun yanında bir de radyoterapi
almış olan hastalarda mortalite riski artmış olur.
Tüm hastalarda;
-Kan kültürü (varsa eş zamanlı kateter kültürü) #hasta ateş tanısını alır almaz idrar ve kan kültürü
bakılmalı
- İdrar kültürü
-Ayrıca hastanın semptom ve bulgularına göre kültür örnekleri (balgam, kateter giriş yeri, gaita, BOS )
vb. alınmalıdır
Kan Kültürleri
-Hızlı bir şekilde kan kültürü alınıp antibiyotiğin ilk dozu yapılmalıdır #ilk 1 saatte sonuç beklemeden
-Cilt florasında yer alan koag (-) stafilokok, streptokokları elimine etmek için iyi bir deri antisepsisi
uygulanmalıdır.
-Hastalardan bir defada mutlaka iki ayrı damardan kan kültürü alınmalı, kalıcı veya santral olan
hastalardan bir kan kültüründe buradan alınmalıdır.
-Nötropenik hastadan bir günde kan kültürü için alınan kan miktarı 20 ml.den az olmamalıdır
#Kan kültürünü aldık ve artık sonuç beklemeden acil bir durum olduğu için hastaya antibiyotik
tedavisinin ilk dozunu tanı alır almaz iv veya oral vermeliyiz.
4. Antibiyotik Tedavisi
Nötropenik Ateş
Nötropenik sepsis düşünülen hastanın acil 2. basamak veya 3. basamak sağlık kuruluşuna sevki
gerekir.
Bakteriler %70-90
Fungus %5-20
Virüsler %2 - 5
Parazitler < %1
Düşük Riskli Hastada Tedavi Yaklaşımı
#Ayaktan tedavi de dikkat edilecek şey hastanın veya yakınlarının sosyokültürel seviyesinin verilen
antibiyotikleri evinde zamanında alabilecek seviyede olması lazım. Ya da hastanın evinin acil bir
durum karşısında hastaneye hızlı bir şekilde gelebilecek yakınlıkta olması lazım. Ya da hastanın
kusması varsa verdiğimiz dozlar boşa gidecekse onu hastanede tedavi etmeliyiz.
Başlangıçta antifungal gerekmez ancak klinik kuşku varsa, mukozit, ösafajit, pnömoni, sinüzit;
antifungal tedavi eklenmeli.
Sefepim , karbapenem ( imipenem silastatin veya meropenem ) veya piperasilin tazobaktam gibi
antipsödomonal bir beta laktam ile monoterapi, kombine antibiyotikler kadar etkilidir ve birinci
basamak tedavide önerilmektedir.
Vankomisin febril nötropenide ampirik antibiyotik tedavisinin standart bir parçası değildir.
# İlk 60 dakika içinde antibiyotikler körleme başlanır daha sonra lab sonuçlarına göre
#Bütün antibiyotik seçeneklerimizi yolun başında tüketmiyoruz çünkü hastanın tedavisi süresi içinde
ilerde elimizdeki antibiyotiklere direnç gelişebilir
İsmail hoca siz bildikçe başıyla sizi onaylıyor, rahatlatıyor. Hüsniye hoca da bildikçe soruyor. Hüsniye
hoca sormaya devam edince İsmail hoca bence yeterli dedi birkaç kez öyle durdurdu hocayı :)
HÜSNİYE BAŞER – İSMAİL DOĞAN 5
5)Hüsniye hoca tiroiditleri sordu onları saydım daha sonra subakut tiroiditi açmamı istedi özellikleri
evrelerini soyledim daha sonra tedavisini sordu b -bloker ve Steroid dedim o soru bitti
İkinci soru İsmail hoca sordu akut batın tablosunda bir hasta öyküsü söyledi ne olabilir dedi akut
batın yapabilecek şeyleri söyledim daha sonra romatolojik aklına ne gelir dedi fmf dedim fmf le ilgili
her şeyi sordu herseyine hakim olmamızı istiyor bu konunun
Üçüncü soruda Hüsniye hoca makrositer anemi nedir diye sordu sonra kaça ayrılır hangi eksiklikler
görülür megaloblastik non megaloblastik onların kendi içinde örnekleri periferik yaymada nasıl
görünür diye sordu bitirdi.
5.a) Tanım: Tiroid bezinin inflamasyonu ile seyreden ve follikül hücrelerinin hasarına neden olan bir
grup hastalıktır.
Sınıflama
a) Akut tiroidit
b) Subakut granülomatoz tiroidit (De Quervain tiroiditi) # sonbahar aylarında karşılaşılabilir.
d) Kronik (Hashimoto)
f) Diğer tiroiditler
SUBAKUT GRANÜLOMATÖZ TİROİDİT
Ağrılı tiroid bezi hastalıklarının en sık nedenidir #en sık karşılaşacağınız hastalık budur
Diğer isimleri:
-Granulomatoz tiroidit
-Struma Granulomatoza
ETİYOLOJİ
• Viral nedenler suçlansa da belirli bir etken gösterilmiş değildir. Viral enfeksiyonların tiroid yüzey
antijenlerini
değiştirmesi ve buna karşı daha sonra gelişen bir reaktif inflamasyon olarak düşünülmekte ancak tam
etiyopatogenezi bilinmemektedir #Covid-19 hastalığından yaklaşık 2-3 ay sonra gelişen subakut
granülomatöz
• %72 olguda HLA-B 35 (+) #pratikte teşhis için HLA-B 35 istememize gerek yok ama bu bilgi teo rik
olarak
aklınızda kalmalı
• Viral sebeplerin dışında IL-2, TNF-α ve IF-α gibi sitokinler hastalığı tetikleyebilir
• Genç erişkin ve orta yaşlarda (4-5. dekadlar) hastalık sıklığı artar, ilerleyen yaşlarda ise azalır
KLİNİK
• Şikayetler viral enfeksiyonu takiben (2-8 hf) ortaya çıkar
• Tiroid bezi bölgesinde kulağa vuran, yutkunmakla artan ağrı, palpasyonla ciddi ağrı ve hassasiyet söz
konusudur
• Ağrının yanı sıra yorgunluk, artralji, myalji, subfebril ateş gibi grip benzeri semptomlar görülür
• Hafif-orta tirotoksikoz bulguları vardır. Taşikardi, tremor, sıcak intoleransı, terleme, sinirlilik, barsak
hareketlerinde artış vardır.
• Hastalığın ilerleyen döneminde olguların %50’sinde hipotiroidi bulguları vardır. Genellikle hafif
seyreder.
# hasta öyküsünde 2 3 hafta önce üst solunum yolu enf. Ya da gribal bir enf. Geçirir. Boynunda şiddetli
el dokundurtmayan kulağa vuran ateş halsizlik titremenin eşlik ettiği bir şekilde karşınıza gelebilir.fizik
muayene bulgusu ve anamnezi çok tipiktir. Eğer hipertiroidisi de varsa hastanın çarpıntısı olur.
Fizik Muayene
• Tiroid glandı büyümüş, sert, hassas
heterojenite ve azalmış
vaskülarizasyon
# siyah hipoekoik bir alan.tiroid nodülü gibi belirli bir alanı tutmayan.tiroid parankimini genellikle
tutulduğu
# viral enfeksiyona bağlı olarak tiroid bezinde bir destruksyon olur ve o sırada tiroid hormonları
perifere salgılanır ve hastayı hipertiroid olarak görürüz .hastanın tiroglobulini artmıştır.
Hipertiroidi dönemi
• Tiroid otoantikorları genellikle negatiftir ancak hafif titrelerde pozitif ve kronik tiroidit üzerine
gelişen
• US’de bezin inflamasyondan etkilenen ve ağrılı bölgelerinde lokalize veya jeneralize hipoekojen,
heterojen alanlar mevcuttur.
• Renkli Doppler ile parankimal kan akımı değerlendirildiğinde; bez vaskülaritesi artmamıştır (Graves
hastalığından farklı olarak) ve etkilenmiş parankimde hemen hemen hiç kan akımı izlenmez.
# bu dönemde radyoaktif iyot uptake i azalmıştır.ultrasonografik olarak tipik bir subakut tioridit kliniği
olmuyor bu nedenle diğer hipertiroidi nedenlerinden ayırt etmemiz gerekiyor.(toksik multinodüler
guatr,toksik nodüler guatr,toksik diffüz guatr(graves).).sintigrafi ile bu ayrımı yapabiliriz.sintigrafiyi
yaptık RAİ düşük gördük .
hasta tiroidit geçiriyor.birkaç hafta sonra ötiroid olacak sonra hipotiroid sonra tekrar normale
dönecek. RAİ yüksek olsaydı tiroidit olmayacaktı.
Ötiroidik dönem
• 2-4 ay sürebilir (%10 Hastada kalıcı hipotiroidi) #subakut granülomatöz tiroidit vakalarının %10’u
hipotiroit
Düzelme (ötiroidi)
• TFT normal sınırlarda
Tedavi
Ağrı ve inflamasyon semptomları şiddetli olan, semptomatik tedaviye dirençli vakalarda Steroid
Þ40–60 mg Prednizolon ile başlanıp 1 hafta sonra doz azaltılarak 1–3 ay içinde hafta içinde kesilmeli
# tiroiditlerde antitiroid tedavi endikasyonu yok. RAİ düşük çıkarsa tiroidit.yüksek çıkarsa diğer
hipertiroidi sebeplerine bakıcaz.
5.b) Dahili akut batın ağrıları: fmf, kurşun zehirlenmesi, orak hücreli anemi krizi, porfirialar, tabes
dorsalis. Ne ile karışır? İnferior mı ve diabetik ketoasidoz ile önemli ( Ertuğrul hocanın akut pankreatit
dersinden)
FMF:
Adlandırma
• ‘Familial Mediterranean fever (FMF)’
• Periyodik hastalık
• Periyodik peritonit
• Tekrarlayan poliserozit
• Ermeni Hastalığı
• Kendiliğinden düzelen ateş, serozit ve sinovit ile karakterize otoinflamatuvar bir çocukluk
# Aslında pediatrik romatologların daha çok görmesi gereken bir hastalık ama öyle olmuyor çünkü
Otoinflamatuvar Hastalıklar
• Kriyoprinopatiler
• PAPA sendromu
• Sarkoidoz
• Crohn hastalığı
• Gut
sorduğumda bunları bilmeniz gerek, otoimmünleri sorduğumda diğer grubu bilmeniz gerekecek.
3-Kriyopyrinopatiler
# FMF de yine tabi bunların içinde, bu hastalıklar hem otoinflamatuvar hem de periyodik ateş
sendromu hastalıkları.
# Sivas hastalığın en çok görüldüğü şehirdir. Oradan gelen hastada bir karın ağrısı ateş varsa aksi
Genetik
MEditerranean FEVer (MEFV) geni 16. kromozomun kısa kolunda klonlandı (16p 13.3)
Bu gen 781 aminoasid içeren Pyrin (Yunanca, fever/pyros)/ Marenostrin (Mare nostrum-
Pyrin fonksiyonu: Direkt veya indirekt olarak inflamasyonun down regülasyonunda rol oynar
(M694V, V726A, M680I, M694I) hastalığın sık görüldüğü etnik gruplardaki mutasyonların %
85’inden sorumludur.
➢ MEFV geninde 2080. nükleotitte (694. aminoasit) valinin metionin ile yer değiştirmesine
neden olmaktadır.
• M694V mutasyonunu taşıyan FMF hastalarında kronik böbrek yetmezliği ile sonuçlanan
# pyrin ve marenostin proteinlerine değindi, M694V mutasyonu bizim için önemli hem amiloidoz ile
ilişkili hem de eklem tutulumu ile sakroileikle ilişkili bir mutasyon. Bu mutasyonu bilmenizde fayda
var. Özellikle homozigotsa bu hastalar kötü gidiyor arkadaşlar, prognozunu olumsuz yönde etkiliyor.
• Soğuğa maruziyet
• Enfeksiyonlar
• İlaçlar (cisplatin)
• Menstrüel faz
Prodromal Belirtiler
• Abdominal gerginlik-huzursuzluk
• Miyalji-artralji
• Başağrısı
• Dispne
• Bel ağrısı
• Endişe
• Halsizlik
KLİNİK ÖZELLİKLER
AAA; periton, sinovya, deri, plevra vb. akut inflamasyonuyla birlikte olan kısa süreli yüksek ateş
Atak Tipi
Ateş
• Nadiren olmayabilir
• 38-400 C
• 12-72 saat sürer
• Kendiliğinden düşer
# Ayırıcı tanı yapmak gerekiyor, acilde çalışıyorsunuz ateşli bir hasta geliyor, FMF pek aklımıza
gelmiyor. hemen işte enfeksiyon düşünülüyor ama sorgulamak lazım FMF de çıkabiliyor.
Abdominal ataklar
• Şiddetli ataklar hafif şişkinlikle başlar, atak yoğunlaştığında defans, rebound, rijidite,
# Bazen akut batın tablosuyla gelebiliyor hastalar, cerrah hemen ameliyat ediyor boştan yere.
Artrit Atakları
Artritin Özellikleri
Kronik Form
1-6 ay- Kalıcı hasar
Aksiyel Tutulum?
Sakroiliit –spondilit
HLA B27 (-)
Sülfasalazin
# En çok akut-subakut formu görüyoruz. alt ekstemiteyi tutuyor işte mono-oligoartrit yapıyor. Aksiyal
tutulumun tedavisini spondiloartrit gibi yapıyoruz, sakroilitle geldiyse Anti-TNF veriyoruz.
Akut atak 3-5 gün içinde düzelir, tam iyileşme 1 hafta, bazen 1 ayı bulabilir
• Efüzyon sık, çok fazla ise içi su dolu torba (fluid bag)
PLEVRAL ATAK
Vakaların %5’de ilk bulgudur
• Peritonite benzer:
* Ani başlar
* Çabuk iyileşir
değerlendirilmektedir
PERİKARDİT
• % 0.5-3
DİĞER BULGULAR
• Akut orşit atağı
AKUT ORŞİT
• Çocuk ve genç yetişkinlerde bir atak çeşidi olarak son yıllarda tanımlanmış
• Tedrici başlamış (>12 saat) ateş ve skrotumda şişme ve ödem
* Viral enfeksiyon,
* Farenjit veya
• Çoğunlukla gece ve uzun yürüyüşlerden sonra genellikle alt ekstremitelerde ortaya çıkar
• Kısa ataklar 2-3 günde, uzamış ataklar ise yaklaşık 6 haftada geçer
• Uzamış ataklarda ateş, şiddetli kas ağrısı, karın ağrısı, artrit, diyare ve purpura gözlenebilir
Vaskülit
• AAA’ da PAN daha genç yaşlarda görülmekte ve perirenal hematom ile daha sıklıkla
komplike olmakta
• AAA ve PAN abdominal ağrı ve ateşe neden olur
Amiloidoz
Serum amiloid A
• Böbrek
• Adrenal bezler
• Barsaklar
• Dalak
• Akciğer
• Testislerde
• Karaciğer
• Kalp
• Gastrointestinal sistem
Amiloid Oluşumunda Risk Faktörleri
Genetik
• MEFV geni
• Seroamiloid A geni
• MICA geni
Genetik olmayan
• Etnisite
• Erkek cinsiyet
PREKLİNİK EVRE:
• Proteinüri yok, amiloid rektal veya renal bx ile belirlenir
KLİNİK EVRE:
• Renal yetmezlik
LABORATUVAR BULGULARI
Atak Sırasında
• ESR,
• CRP,
• Alfa-2 globulin,
• Fibrinojen,
• SAA,
• Haptogloblobulin,
• C3, C4
• Lökositoz
• Geçici albuminüri, mikroskopik hematüri # Hematüri de mesela çeldirici bir durum, mesela
karın ağrısı ve hematüri ile acile geldi, en çok akla gelen taş, karışabiliyor.
Ataklar Arası Dönemde
• Hafif anemi
• SAA
TEL-HASHOMER TANI KRİTERLERİ
MAJÖR KRİTERLER
MİNÖR KRİTERLER
Majör Kriterler
• 1. Yaygın peritonit
• 4. Yalnızca ateş
• 5. İnkomplet abdominal ataklar
Minör Kriterler:
• Aşağıdakilerin inkomplet (*) atakları
• 1. Göğüs atakları
• 2. Artrit atakları
Destekleyici Kriterler:
• 2. Etnik köken
• 3. Atakların 20 yaşından önce başlaması
• 7. Geçici inflamasyonu gösteren anormal test cevabı (lökositoz, ESR, fibrinojen, SAA
proteini artışı)
# Livneh kriterlerinde bazılarını okudu çok üstüne durmadı ve biz bunları hasta geldiğinde zaten
• Şüpheli olgular
• Prognoz?
Ayırıcı Tanı
Apandisit
Divertikülit
Kolesistit
Piyelonefrit
Pankreatit
Herediter anjioödem
İnflamatuvarbağırsak hastalığı
İrritabl bağırsak sendromu
Peptik hastalık
Abdominal anjina
Renal kolik
Kolelityazis
Bağırsak tıkanması
Ovulasyon
Menstruasyon ağrısı
Endometriozis
Pulmoner embolizm
Septik artrit
• Familial cold urticaria (FCU)/ Familial cold auto-inflammatory syndrome (FCAS)/ Muckle-
Wells syndrome (MWS)/ Chronic infantile neurologic cutaneous and articular syndrome
Tedavi
• Geleneksel tedavi
– IFN-α
– Diyaliz
– Böbrek transplantasyonu
# Kolşisin olmazsa olmaz ilacımız, dirençli ise Anti-IL-1, TR de canakinumab var, anakinra yurt
Tedavi
Kolşisin
• Kolşisin dozu kiloya bağımlı değildir
• 1mg ’dan daha yüksek dozların günde iki doz olarak verilmesi önerilir
TAM REMİSYON; (% 65 )
• Fakat diğer formunda (genellikle artrit) değişiklik olmaması (PR sağlanmış ise genellikle
• Myopati, nöropati
• Lökopeni
• Gebelik süresince kullanılan kolşisinin trizomi 21’e yol açabileceği bildirilmiştir (2/91)
• Amniosentez ile takip önerilmiş
AAA’da (-)
# Gebelikte yine kullanabiliyoruz kolşisin, kesmiyoruz. trizomi 21 yapabiliyor ama kâr-zarar oranına
bakınca çok fazla yaptığı gösterilmediği için veriyoruz.
Prognoz
ÖZET
• FMF ciddi karın ağrısı, plörezi, artrit, karakteristik deri lezyonlarının eşlik ettiği epizodik
5.c)
# Makrositik bir anemiyle karşılaşmışsak yani MCV/OEH 100’ün üstünde. Bu tip anemileri
asit ve B12 eksikliğiyle olan DNA, RNA sentezindeki kusur sonucu oluşan anormal bir durum.
Megaloblastik olmayan sadece makrositik anemilerde hemoliz nedeniyle artan retikülosit sayısı-
retikülositler MCVyi büyütür çünkü daha iri hücrelerdir- alkol,KC hastalıkları, MDS ileri yaş
hastalarda sık gördüğümüz bir durum, aplastik anemi genelde normositik olur, hipotiroidizm.
İlaçlar da megaloblastik anemi yapabilir özellikle folik asit metabolizmasını bozan ilaçlar.
Megaloblastik Makrositik Anemi
hastalarda.
5. Hipersegmentasyon :
LDH yükselmesi
kalmış.
İneffektif eritropoez
# Eğer B12, Folik asit eksikliği konusunda bir tereddüte düştüğünüz bir durum olursa
(çünkü B12 labaratuardan labaratuara değişen çok güvenilmeyen bir test) metil malonik
• Pernisiyöz anemi tanısında intrinsik faktör (anti-IF A) ve parietal hücrelere (APA) karşı
otoantikorlar saptanabilir.
# İlk olarak makrositoza sebep olan ilaç kullanıyor mu? Alkol kullanımı var mı? Bu ikisine
bir kere bakıyorsunuz. Birtakım kemoterapötikler, antiviraller, antikonvülzanlar zaten
MCV’ yi yükseltiyor hafif bir makrositoz yapabiliyor. Bunları ekarte ettiniz retikülositine
bakıyorsunuz. Retikülosit artmışsa işimiz biraz daha kolay çünkü retikülositoz var
makrositoz var mutlaka hemolitik anemi ekarte edilmeli. Kan kaybı da yoksa hemoliz
testlerini yapmamız lazım. Retikülosit azalmış veya normalse B12 folik asit zaten
bakıyoruz. Düşükse B12 folik asit eksikliği diyoruz, düşük değilse diğer megaloblastik
olmayan makrositoz yapan sebepleri: hipotiroidi, alkol vs onlara bakıyoruz. B12 folik asit
eksikliği yok, retikülosit düşük veya normal makrositoza sebep olabilecek başka bir şey
bulamadıysak o zaman kemik iliğinin bir hastalığı var mı diye kemik iliği aspirasyon ve
biyopsisi yapıyoruz. En sık myelodisplastik sendromlar, aplastik anemiler, kemik iliği
infiltrasyonları olabilir. Ama sıklıkla MDS ve aplastik anemiyi ekarte etmek için
bakıyoruz.
Şükran Erten - Bahar Gürlek Demirci
1-) İkisi de çok tatlı güleryüzlü ve rahat hocalar eğer bu hocalardan girecekseniz çok şanslısınız
tebrikler.İlk başta Şükran Hoca ders seçmek ister misin yoksa ben mi sorayım dedi siz sorun hocam
dedim.
Vaka verdi ht olan ve böbrek bozukluğu olan hasta gün içerisinde çok et tüketmiş ve sağ ayak 1.
parmak şişlik olmuş ön tanı nedir dedi. Gut dedim sonra özelliklerini sordu, etyolojisini, kliniğini,
evrelerini, tedavisini her şeyi sordu. Hepsine çok net cevaplar veremesem de hocanın en çok
üzerinde durduğu evreleme ve tedavisini güzel yanıtladım. (Akut hiperürisemik atak- akut gut atağı-
interkritik gut- Kronik tofüslü gut) ilaçlar (Ksantin Oksidaz inh- ürikozürikler- ürikazlar (ilaçları tam
hatırlayamadım şimdi yazarken ilaçları bilmemizi istiyor) Bilemeyene kadar sormaya devam ediyor. En
sonunda ilaçlardan çok detay sorunca bilemedim garip bir sessizlik oluştu, aslında çoğunu bildin deyip
bahar hocaya devretti.
• GUT
• Gut, kronik hiperürisemi sonrası eklemler içerisinde, monosodyum ürat kristallerin birikmesine bağlı
artrit gelişimidir.
• Kandaki ürik asit seviyelerinin (erkeklerde >7 mg/dl, kadınlarda > 6 mg/dl) yükselmesi ile
kristalleşme ve eklemler, tendonlar ve çevre dokularda birikme sonucu oluşur.
• Tekrarlayan akut enflamatuar artrit atakları şeklinde görülür. Kırmızı, hassas, sıcak, şiş eklem vardır.
• Gelişmiş ülkelerde, yetişkinlerin% 1-2'sini etkiler ve erkeklerde en sık görülen inflamatuar artrittir.
• Ayrıca tofüs, böbrek taşı veya ürat nefropatisi gelişebilir.(kronik gut atakları olursa)
PATOGENEZ
Hiperürisemi patogenezi*:
Patoloji:
Tofüs: Dokularda monosodyum ürat kristalleri birikimidir. (periartiküler dokular, aurikula, renal
medulla)
ÜRİK ASİT ATILIMINDA AZALMA (Hiperüriseminin en sık nedeni)
• İlaç ilişkili (Tiazid, furosemid, etakrinik asit, etambutol, pirazinamid , düşük doz aspirin, siklosporin ,
takrolimus , nikotinik asit , laksatif kötüye kullanımı,etanol, levodopa, ribavirin ve IFN, teriparatide)
• Metabolik durumlar (Diabetik ketoasidoz, laktik asidoz, açlık, alkol, glikojen depo hastalığı tip 1 ,
Bartter Sendromu)
Diğer nedenler:
KLİNİK
Asemptomatik Hiperürisemi
Hiperürisemi ile ilgili epidemiyolojik ve deneysel çalışmalar HT ve vasküler hastalıkla ilişkili olduğunu
göstermektedir.
Çözünür ürat antioksidandır, fakat ürat pro-oksidan özelliğe dönüşüp endotel hücre fonksiyonlarını
etkileyebilir.
Hiperürisemi hastalarının yaklaşık %10'u yaşamlarının bir döneminde gut geliştirir. Ancak risk,
hiperüriseminin derecesine bağlı olarak değişir.
• Akut gut artriti vakaların %85-90’ında alt ekstremiteden 1.MTF’den başlar (podagra)
• İlk atak nadiren poliartikülerdir. Genelde monoartiküler olarak gelir. İlk atak anigelişir, eklem şiş,
eritematöz, ılık ve hassastır Tedavi edilmeyen gut birkaç günde iyileşir.
• Bazı hastalarda tek atak olur; fakat hastaların çoğunda 6 ay-2yıl içinde ikinci atak gelişir.
İnterkritik Gut
• Ataklar arasındaki dönemde hastada hiçbir semptom ve fizik muayene bulgusu yoktur.
• Kronik mononükleer ve dev hücrelerle çevrili monosodyum ürat kristallerinden oluşan tofüsler
vardır.
• Tofüsler, kulak heliksi , olekranon, aşil tendonu , ayak başparmağı ve çevresi,diz çevresi ve
prepatellar bursada gelişebilir
Laboratuar
Lökositoz, sola kayma, ürik asit düzeyi yüksekliği (ürik asit bazen atak sırasında normal olabilir ama
asemptomatik dönemde tekrar bakarsak yüksek olduğunu görürüz.)
Tanı
GUT TEDAVISI
Endikasyonlar:
Rabdomiyoliz-Klinik
Rabdomiyolis-Laboratuvar
• Kreatinin Kinaz >5x ULN (1500-100,000)(Kas hasarı oluştuktan 2-12 saat sonra serumda
düzeyi artar, Kas hasarı sona erdi ise ve uygun tedavi verildi ise 3-5 gün içinde kanda düzeyi
azalmaya başlar.)
• Miyoglobinüri
• Hiperkalemi
• Hiperfosfatemi
• Hiperürisemi
• Hipokalsemi
Rabdomiyoliz-Tanı
Rabdomiyoliz-Tedavi
Arkadaşlar bir de not düşmek istiyorum özellikle 2023 sözlü çıkmışlarını yazan arkadaşların bazıları
baya bi sallamış yok 10 madde saymış yok 20 madde saymış yok şöyle yardırdım hocalar hayran kaldı
vs saçmalamışlar bunlara inanmayın hiçbir öğrenci dahiliye uzmanı değil hiçbir zaman hocalar
mükemmel olmanızı beklemiyor ve sadece bilgi sahibi olduğunuzu anlamak istiyorlar ben genel olarak
çok heyecanlıydım birçok soruda tekledim hiç dert etmiyorlar hatırlayana kadar bekliyorlar hatta.
Başarılar dilerim.
ŞÜKRAN ERTEN – BAHAR GÜRLEK DEMİRCİ
2-) Muayene sınavım Şükran hocaylaydı anamnezleri okutmadı istediğiniz muayeneyi seçip yapın dedi
arada
birkaç tane soru sordu ama kolaydı ve çok rahatlatıcı bir tavrı vardı yardımcı olmaya çalıştı hep. Sözlü
Bahar Hoca
Ekstrarenal bulgular
• Yaş ve östrojen maruziyeti ile hem sıklığı hem de hepatik kist büyümesi artar
yaratdığı polikistik hastalıktır. Bize polikistik böbrek hastası geldiğinde yıllık kontrolde
böbrek ile birlikte karaciğer tutulumunu da göre bilmek için tüm abdomen usg istiyoruz.
2) Intrakranial anevrizmalar
• 8% of ODPKBH
• Genelde asemptomatiktir, boyuta bağlı olarak rüptür riski artar: anevrizma <5 mm için
böbrekse taramalıyız. Hasta majör cerrahi geçirecek çok ciddi anestezi alacak riski var
- perikardiyal effüzyon
# Bütün damarları tutup her yerde anevrizma yapa biliyor. Torakal aort
tutula bilir. Tüm kalp kapak sorunları yaşana bilir. MVP en sık görülen kalp kapak
hastalığı oluşuyor. Tüm organlarda kist oluşumlarıyla gide biliyor , GİSde bütün gis
Ekstrarenal bulgular
• Diğer bulgular
- Kist oluşumları
• Kistler nefronun tüm segmentleri ve toplayıcı tübüllerden köken almış ; renal tubullerin
#Bizim poliklinikte uğraştığımız hasta grubu bu. Yani HBsAg negatifleşip anti-HBs oluştuysa bu
hastayla uğraşmıyoruz. Buna doğal bağışıklık diyoruz zaten aşılı gibi oluyor. Kronikleşen hastaları da
burada gördüğünüz gibi fazlara ayırıyoruz. Bunun sebebi hangi grup tedavi alacak hangi grup takip
edilecek bunları belirlemek açısından, bir de yapılan çalışmalar için bu tanımların daha net olması
– USG: Normal
#iş başvurusu için yapılan tetkikte tesadüfen..., genellikle kronik hepatitler böyle tesadüfen saptanır.
• HbsAg : Yüksek
• HbeAg: Pozitif
• ALT: Normal
• Eski terminoloji:immuntoleran
• TAKİP
#Bir hasta örneği, bu hangi fazda bir hasta ona karar vereceğiz şimdi, AST ALT normal yani hepatit
tablosu yok kc hepatosit hasarı yok o zaman ne diyoruz hepatit değil de enfeksiyon diyoruz. Niye enf?
çünkü DNA'sı yüksek. O zaman bunun ismini koyarken ne diyoruz, HBeAg ye de bakıyoruz pozitifmiş,
#Bu hastalarda tedavi verirken bir sıkıntımız var, çünkü enf var ama kc'e hasar vermiyor biz bunu ne
zaman tedavi edelim? Bu hastalarda virüs konağın immün sisteminden kaçıyor. Şimdi bu hastada kc
hasarı olmadığını düşünürsek tedavi vermemize pratikte gerek yok gibi, ama bu hastaların da HCC
geliştirme riski var demiştik, bir yandan da immün sistem belki tanıyabilecek hastalığı ve antikor
geliştirecek. Bu hastaları bu şekilde 40 yaşlarına kadar takip ediyoruz, 40 dan sonra artık immün
sistem aktif hale gelip antikor oluşturmayacağını düşündüğümüz için 40 dan sonra bu hastaları da
– ALT:80
– USG normal
• HbsAg : Yüksek/orta
• HbeAg: Pozitif
-107 IU/mL
• ALT: Yüksek
• TEDAVİ VER
#Bir diğer hasta, önce hepatosit hasarı var mı bakıyoruz, AST yüksek yani var o zaman kronik hepatit,
sonra HBeAg bakıyoruz pozitif o zaman "HBeAg pozitif kronik hepatit" Bu hastada hepatosit hasarı
var yani bu hastada tedavi veriyoruz. TR de biyopsi şartı var, biyopside fibrozis ve inflamasyonu varsa
kc de o şekilde tedavi başlıyoruz bunun amacı fazla ve gereksiz ilaç kullanımından kaçınmak. Çünkü
– ALT: 30 IU/ml
– USG normal
• HbsAg : Düşük
• HbeAg: Negatif
• ALT: Normal
– Bir yıl boyunca 3 aylık seri takiplerde ALT düzeyi sürekli normal olması
• TAKİP
#diğer bir hasta, aslında burada bakın ALT normal, DNA da çok yüksek değil aslında burada bir
immün yanıt oluşmuş dna'yı baya bir düşürmüş ama tamamen sıfırlayamamış yani taşıyıcı halde
kalmış. Eskiden buna taşıyıcı diyorduk. Bu hastada da tedavi vermiyoruz ama bu hastanın sıkıntısı,
eğer bir immünsuresif tedavi alacaksa mesela kemoterapi alacaksa ortalık virüse kalacak ve
çoğalmaya başlayacak.O yüzden böyle durumlarda dikkatli olmamız lazım. Yoksa gidip akut hepatit,
ataklar ve kronik hepatite ilerleyebilir o yüzden bu hastaları biraz yakın takip etmemiz gerekiyor, AST
– USG normal
• HbsAg : Orta
• HbeAg: Negatif
• ALT: Yüksek
• TEDAVİ
#Bir diğer hasta, ALT yüksek kronik hepatit, HBe negatif, "HBeAg negatif kronik hepatit" Bu hastaya
Yani özetle, HBeAg negatif de olsa pozitif de olsa, DNA'sı yüksekse, AST ALT de yüksekse bu hasta
grubuna tedavi başlıyoruz çünkü bu hastalara biyopsi yaptığımızda hasar olduğunu görüyoruz.
#Sınavda böyle örnekler çıkabilir bu hastanın fazı hangisidir diye mesela atıyorum.
• Siroz başlamadan önce HBsAg kaybı meydana gelirse, siroz, dekompansasyon ve HCC
#Bir de HBsAg negatif faz var, bu da virüsün defektif bir virüs olmasından kaynaklanıyor. Aslında
virüs var çoğalıyor ama HBsAg üretemiyor o yüzden bizim asıl tanıda kullanığımız için göremiyoruz
peki bu hastada tanıyı nasıl koyuyoruz? Ya HBV DNA bakacağız ya da Anti-HBc IgG bakacağız.
Az önce ne demiştik eğer virüs hastada varsa ve biz immünsüpressif tedavi verirsek ne olabilir aktive
olabilir demiştik. O zaman immünsüpressif, steroid tedavisi, kemoterapi vereceğimiz hastaları neyle
Bunlarda da yine siroz, dekompanzasyon, HCC gelişebiliyor ama bu hastaların viral yükü az olduğu
Şükran Hoca
Romatoid Artritle ilgili bi soru sordu vaka üzerinden, ilaçlarını ve tedavisini duymak istedi
# Romatoid artritte kullanılan ilaçlar önemli çünkü deformite gelişmiş hastalara (günümüzde
erken tanı koyulmuşsa deformiteler görülmez) tanı koyduğumuzda klasik DMARD adı verilen
# Hedefe yönelik sentetik DMARD olarak tofasinitinib ile birlikte barisitinib ve upadasitinib
**DMARD’ları başka bir zaman anlatacağını söyledi ilaçlar hakkında genel bilgi verdi **
Etanercept füzyon protein yapısında bir antiTNF’dir. En kısa etkili antiTNF’dir granülom
hastalığında kullanılmaz. Ancak diğer antiTNF’ lere göre en az yan etki olarak tüberküloz
geliştiren moleküldür.
Sertolizumab pegile formunda olan bir antiTNF’ dir. Bu sebeple plasentadan en az geçen
formül yapısına sahiptir gebelikte TNF’ lerin hepsi B kategorisindedir ama en az geçen
DMARD’a yanıt yoksa bir üst basamakta da kullanılır. Tocilizumabın gruba özgü bir yan etkisi
vardır özellikle 65 yaş üzerinde divertiküliti olan hastalarda bağırsak perforasyon riski
hastaya vermeden önce mutlaka geçirilmiş tüberküloz sorgusu için PPD ya da Quantiferon
Özellikle aktif bir malignitesi olan hastalarda en çok melanom ve lenfomalarda mümkünse
Hastada enfeksiyon varsa ya da çok sık enfeksiyon öyküsü tarifliyorsa diğer biyolojiklere
Ritüksimab CD20 monklonal antikorudur. B hücreleri baskılayan eden bir ilaçtır. RA dışında
ANCA ilişkili vaskülitlerde endikasyonu vardır. Lupus nefritinde bazı hastalarda kullanabiliriz.
En önemli yan etkilerinden birisi hepatit B enfeksiyonudur. Taşıyıcı da olsa kor antijeni pozitif
de olsa mutlaka hepatit B açısından profilaksi vermek gerekir. Diğer nadir yan etkilerini
romatoid artritte görmüyoruz. Çok nadir olarak lupusta ve lenfomada görülür. JC virüs
yapar
Sentetik DMARD olarak adlandırılır. Gruba özgü bazı spesifik yan etkileri bulunur. JAK
inhibitörlerinde diğer gruplardan farklı olarak Herpes simplex enfeksiyonları daha sık görülür.
Özellikle 60 yaş üzerinde, yüksek kardiyovasküler riski olan hastalarda ya da daha önce
geçirilmiş derin ven trombozu, pulmoner emboli hikayesi olan hastalarda tromboz açısından
risklidir.
İlaçların hepsi genellikle benzer durumda kullanılır ama gruba özgü yan etkileri asıl kullanımı
belirleyen faktördür. Hastanın altta yatan ek başka patolojisi varsa tercih edilecek biyolojik
Abatacept(Orencia)
Kostimilasyon blokörü
Jak inhibitörü
#Türkiye’de şu an 3 tane halihazırda JAK inhibitörü var. Tofacitinibin de 2 tane biyoeşdeğeri geldi yakın
zamanda. RA’da daha çok kullanıyoruz bu ilaçları.
Behçet sordu vaka üzerinden, bağırsak tutulumu duymak istedi bütün özelliklerini anlattırdı
Mukokutanöz Lezyonlar
Oral aft
Genital aft
Deri lezyonları
Paterji testi
Artrit
Organ Tutulumu
Göz
Vasküler
SSS
Gastrointestinal
Kalp
Renal
Patolojik inceleme:
• Eritema nodozum
• Posterior üveit
• Gastrointestinal lezyonlar
Orta çaplı damarlar: Ana visseral arterler ve venleri ile ilk dalları
#okudu örnekleri. Behçet her türlü damarı tutuyor ama venleri arterlere göre daha sık
tutar.Bu da iyi bir şey çünkü arteri tuttuğunda daha mortal seyrediyor.
Entero-Behçet
SEMPTOMLAR
• İshal
• Karın ağrısı
• Kabızlık
• Karında şişkinlik
• Rektal kanama
• Bulantı/kusma
ALARM semptom/bulgular
• Ateş/kilo kaybı
• Rektal kanama/melena
• Anemi
• Akut faz yanıtı #yüksekse, hasta CRP yüksekliği ile geldiyse bu hastalarda prognoz kötü olabilir.
Ayırıcı Tanı
#Hasta size bağırsak bulgusu ile geldiği zaman , bağırsağı tutan diğer hastalıklar ; özellikle iliokolon
➢ Ülseratif kolit
➢ Tbc
➢ NSAİİ
➢ Ameboma
➢ İskemik kolit
Entero-Behçet
3-) Branş seçmek ister misin dediler. Endokrin seçtim ve numara seçtim. Vaka verdiler 30 yaşında genç
erkek kilo verme şikayeti, sırtında depigmente alanları vardı ve başka birtakım şikayetleri vardı. Hastalığı
nedir dediler. Tip 1 diyabet dedim. Neden öyle düşündün dediler çünkü genç başlangıçlı, kilo verme
şikayeti var ve sırtındaki depigmente alanlardan da otoimmun hastalıkla birlikte olduğunu anladım
peptit ve bi şeydi. Aklıma gelmedi ama hocalar biliyorusun aslında dediler söyletmeye çalıştılar.
Sonra şükran hoca ben sorayım bir de dedi. Vaka verdi. Cevap Raynaud fenomeniydi.
erken belirti/bulgulardan
Klasik faz ilerlemesi: Beyaz (iskemik), mavi (siyanotik), kırmızı
(hiperemik)
Primer tip: Başka bir romatizmal hastalık olmaksızın, 14-35 yaşlar, genç
kadınların %5-10’unda, benign
Sekonder tip: Bir romatizmal hastalıkla beraber (Skleroderma veya SLE
vb.), erkek hasta (+), anormal tırnak kapillerleri, epizodlar ile birlikte
parmak ucu ülserasyonu veya gangreni, beraberindeki hastalığın
belirti/bulguları
Raynaud Fenomeni Yapan Nedenler
1- Vazospastik
Primer RF (Raynaud Hastalığı)
Feokromastoma
Karsionid sendrom
İlaca bağlı: Ergot, metiserjid,
Primer vazospastik hastalık (migren, varyant anjina)
2- Yapısal
Küçük arter/arteriol
KDH: Scl, SLE, PM/DM, overlap
Ateroskleroz, Burger
Vibrasyon, soğuk injury
Orta-Büyük Arter
Torasik çıkış sendromları
Takayasu
3- Hemorolojik
Kryoglobulinemi, kriofibrinojenemi
Polistemi, hiperviskozite
Soğuk aglütininler
Sonra sklerodermanın her şeyini sordu. Ben skleroderma çalışmadığım için cevap veremedim hocam bu
konuya çalışamadım
dedim. Hoca derslerime geldin mi dedi. Ben de geldim sadece son haftalarda giremedim dedim. Bahar
hoca hocam yeterli mi bir daha soralım mı dedi. Şükran hoca bir daha soralım dedi. Branş seç dediler.
Hematoloji seçtim. Numara seçer misin biz mi seçelim dediler. Siz seçin dedim. Bu soru zormuş
bilemezsen kötü olmasın dediler değiştirdiler soruyu. Vaka sorusuydu. Auer Rod geçiyordu. AML dedim
hemen. Öncelikle hangi tipini ekarte etmek istersin dediler AML-M3 dedim açılımını söyle dediler. Akut
promyleblastik lösemi dedim. Neden AML- M3 dediler akut dik en önemli ölüm sebebi dedim. Başka
olabilir dediler. Lökostaz sendromu dedim. Tedavisini sordular. Lökoferez dedim, sitoredüktif tedavi
dedim. Bahar hoca kemoterapi yani dedi. Başka da aklıma gelmedi. Şükran hoca bi şeyler daha dedi
hatırlamıyorum. Genel olarak çok tatlıydı ikisi de kelimeleri soyletmeye çalışıyorlar ipucu veriyorlar.
Şükran Erten - Bahar Gürlek Demirci
4-) Bahar Hoca sistemden sordu. Önce bir ders seçmemi istedi, sonra da sayı. Ders olarak nefrolojiyi
seçtim ve bir vaka sorusu geldi.
80 yaşında erkek. Bilinen DM hastası. Opak madde verilerek akciğer grafisi çekiliyor. 48 saat başka bir
problem yokken kan üre ve kreatin seviyesi yükseliyor. Sebebi nedir? (Çok uzun bir vakaydı, her şeyi
net hatırlamıyorum. Önemli detayları yazdım.)
-Kontrast nefropati
Kontrast Nefropati
Tanımlama
Kontrast kullanımından sonra başka sebep olmaksızın yeni gelişen böbrek hasarı (serum kreatinin 0.5
mg- 1 mg/dl veya 25%-50% oranında bazale göre artması)
Serum kreatinin 3-5 günde en yüksek düzeye çıkar ve %70 i araya başka neden eklenemez ise, 7-10
gün içinde normale döner Hastaların %30 u 3 hafta içinde başlangıç kreatinin düzeyine döner
3 hafta içinde serum kreatinin başlangıç düzeye inmemiş ise, Kronik Böbrek Hastalığına ilerler
Hasta ilişkili
Diabetes mellitus
İşlem ilişkili
2. Tanı için kontrast madde kullanımı zorunlu değil ise alternatif tanı yöntemlerini kullanınız
3. Kontrast madde kullanımından önce ve sonra hastanın hidrasyonunun yeterli olduğundan emin olun
ve mümkün ise işlemden sonra ilk 72 saat yeni bir kontrast uygulamasından kaçının
4. Yüksek ozmolar kontrast madde kullanımından kaçının, izo-ozmolar veya hipo- ozmolar kontrast
maddeler daha uygun olacaktır
5.Hastanın kullanmakta olduğu nefrotoksik ajan var ise işlemden 48 saat önce kesin
6. Metformin işlem günü kesilmesi yeterli ancak işlemden 48 saat sonra başlayın, başlamadan önce
mutlaka böbrek fonksiyonunu değerlendirin ve serum kreatinin işlem öncesi düzeyinde ise başlayın
Günümüz verileri izotonik sodyum bikarbonat infüzyonunun Kontrast nefropatisi için koruyucu
olmadığını göstermiştir
Doz: 1200 mg günde 2 kez/oral işlemden bir gün önce ve işlem günü
Acil kontrast verilmesi gereken hastalarda (koroner anjiografi gibi...) koruyucu oral NAC verilemeyecek
ise, işlem günü hastaya IV asetilsistein verilebilir
-Behçet Hastalığı
➢ Genital ülser
Aşağıdakilerin en az ikisi:
➢ Genital ülser
➢ Göz tutulumu
➢ Deri belirtileri
PATERJİ TESTİ
• Giriş yerinde 24-48 saat sonra gelişen eritem - endurasyon – papül (3mm) - aseptik püstül
Behçet Hastalığı
#Etiyolojisi tam olarak bilinmiyor hem genetik hem de çevresel faktörlerden etkileniyor. Coğrafi etkiler;
İpekyolu üzerinde bulunma ve sosyoekonomik durumun düşük olması.
Etiyolojisi bilinmiyor
1) Genetik
-Poligenik hastalık
2) Çevresel faktörler
- Coğrafi
-Sosyoekonomi
Artrit Kalp
Renal
Entero-Behçet
Ayırıcı Tanı
#Hasta size bağırsak bulgusu ile geldiği zaman , bağırsağı tutan diğer hastalıklar ; özellikle iliokolon
bölgesini tutan hastalıklardan ayırt etmek gerekir.
➢ Crohn hastalığı
➢ Ülseratif kolit
➢ Tbc
➢ NSAİİ
➢ Ameboma
Spondiloartritler:
- Ankilozan spondilit
- Psöriatik Artrit
- Enteropatik spondiloartrit (İBH’ ya eşlik eden inflamatuar artrit)
1-) Nuray hoca Soru: Demir eksikliği anemisi ve talasemiyi nasıl ayırırsın? Elinde sadece hemogram
var,
Cevap: Hb, Hct, Eritrosit sayısı ile anemi tanısı koyulur, buradan demir eksikliği mi talasemi mi
anlamayız.
Eritrosit hacmine bakarız 80 fentolitre altındaysa mikrositerdir, ama talasemiler daha mikrositerdir.
Örneğin 50fentolitre.
Açıklama:
Demir eksikliği anemisi ile talasemi arasında RDW ve MCV açısından fark görülür. Kırmızı kan hücreleri
dağılım genişliği (RDW) demir eksikliği anemisinde normal değerlerin üzerinde çıkarken talasemide
normal sınırlarda görülür. Ayrıca her ikisi de mikrositer anemi olmasına karşın talasemide ortalama
eritrosit hacmi (MCV) daha düşüktür. Sağdaki tabloda geçen mentzer indeksini internetten ekledim.
MCV ‘deki farkı formüle dökmüşler ama notlarda geçmiyor. Açıklama yaparken burdan da
yararlanılabilir.
Nuray hoca Soru: ayaktan hasta geldi hipernatremisi var normal değeri nedir bu hastanınki 147, ne
Cevap: önce etyolojiyi belirleriz, hidrate falan etmeyiz bunlar doğru değil hasta acile değil pole
geliyor,
doğru cevabı tam bilmiyorum soru buradan dallanıp budaklandı ben idrar isteriz dedim dansitesini
değerlendiririz, poliüriyi nasıl anlarsın diye sordular günde kaç defa idrara çıktığını sorarım dedim,
idrar
miktarını sorardım, rengi, koyuluğu.. başka??? Gece idrara çıkıyor mu diye sorarım(bunu söyleyince
tatmin oldular)
Açıklama: Sodyumun normal değeri 135-145’dir. Hastanın hipernatremisi vardır. Bu durum su kaybına
bağlı olabilir (GİS, renal, cilt kaynaklı olabilir. Diabetes insipidus da akla gelir.) Su kaybında genellikle
hipovolemiye bağlı susuzluk hissi, bulantı, kusma, hipotansiyon, taşikardi, çökmüş göz küreleri,
mukozalarda kuruluk, bozulmuş turgor, ve daha ciddi vakalarda bilinç düzeyinde bozulma gibi
semptomlar görülebilir. İdrar sıklığını ve miktarını renal sebepler ve diabetes insipidus açısından
değerlendirebiliriz. Dİ’de gece uykudan uyandıran idrar tipik bir bulgudur.
Hipernatremi Etyolojisi
Normovolemik Hipernatremiler ( Total vücut sodyumu artmış, Total vücut suyu değişmemiş)
Renal kayıplar
Ekstrarenal kayıplar
Solunum (taşikardi)
Diğer nedenler
Hipovolemik Hipernatremi ( Total vücut suyu çok azalmış, total sodyum kaybı azalmış)
Dermal (yanıklar)
Mineralokortikoid kullanımı
Cevap: kas krampları, tetani.. görmek için ne yaparsın? Chovstek ve trasseu abkarım, nasıl bakarsın..
facial siniri perküte ederim dudak kenara çekilir, Manşonu hastanın tansiyonunun 20mmhg üstünde
üç
dakika tutarım ebe eli olur, hasta tetaniyle geldiyse trosseu bakar mısın? Baksak da olur dedim hayır
Baş ve boyun muayenesinde saçlar kaba görünebilir ve alopesi mevcut olabilir. Travma veya boyun
cerrahisi belirtileri (örn., Tiroid bölgesi üzerindeki skarlar) not edilmelidir. Perioral anestezi mevcut
olabilir ve kronik (çocukluktan beri) hipokalsemisi olan yetişkinler diş çürüğü ve mine hipoplazisi için
artmış risk altında olabilir. Göz muayenesinde subkapsüler katarakt veya papilödem görülebilir.
Solunum muayenesinde inspiratuar veya ekspiratuar wheezing mevcut olabilir. Düz kas kasılması
laringeal stridor, disfaji ve bronkospazmaya neden olabilir. Kardiyak incelemede bradikardi, taşikardi,
S3 ve kalp yetmezliği bulguları mevcut olabilir.
Özellikle kronik hipokalsemi olan hastalarda kuru cilt veya sedef hastalığı ve egzama lekeleri mevcut
olabilir. Deri yüzülmesi, kaşıntı sebebiyle oluşabilir. Dış kulak yoluna yaklaşık 2 cm ön yüzdeki yüz
siniri üzerindeki deriye dokunarak Chvostek işaretini test edin. Yüz kaslarının ipsilateral kasılması
pozitif bir işarettir. Kalsiyum seviyesine bağlı olarak, dereceli bir cevap ortaya çıkacaktır: ilk olarak ağız
açısında, sonra burun, göz ve yüz kasları ile seğirme. Toplumun % 10’una kadar hipokalsemi
yokluğunda pozitif bir Chvostek işareti olacaktır; Bu nedenle, bu test, hipokalsemi açısından
düşündürücü iken, kesin tanısı değildir.
Hastanın koluna bir kan basıncı manşonu yerleştirerek ve 3-5 dakika sistolik kan basıncının 20 mm Hg
üzerine şişirerek Trousseau işaretini test edin. Bu sinirlerin irritabilitesini arttırır ve interfalangeal
eklemlerin ekstansiyonu ve baş parmağın addüksiyonu (karpal spazm) ile el bileği ve metakarpal
falangeal eklemlerde bir fleksiyon gözlenebilir. Trousseau işareti, Chvostek işaretinden daha
spesifiktir ancak sensivitesi düşüktür.
Periferik sinir sistemi bulguları arasında tetani, fokal uyuşma ve kas spazmı yer alır. Düz kas kasılması
biliyer kolik, bağırsak kolik ve disfajiye neden olur.
Elektrokardiyogram
Hipokalsemi, primer olarak ST segmentini uzatarak QTc uzamasına neden olmaktadır. T dalgası tipik
olarak değişmeden kalmaktadır. Atriyal fibrilasyon bildirilmiş olmasına rağmen disritmiler nadirdir.
Torsades de pointes görülebilmekte fakat hipokalemi veya hipomagnezemi ile olandan daha nadirdir.
Ayrıca kalp yetmezliğine, hipotansiyona ve anjinaya neden olabilen azalmış miyokardiyal
kontraktiliteye neden olur. Kardiyomiyopati ve ventriküler taşikardi, tedavi ile tersine çevrilebilir.
Cevap: cevdet hoca en çok yaşı duymak istedi, asıl cevap yaş, benim söylediklerim ateş, kilo kaybı,
gece
terlemesi, aile öyküsü, disfaji.. alarm semptomlarını niye sorarız? Malignite açısından.
Açıklama:
Dispepsi, yemek yedikten sonra vücudun besinleri sindirmekte zorluk çekmesi sonucu midede
yanma, şişkinlik veya dolgunluk hissi ile ortaya çıkan mide rahatsızlığıdır. Başvuran kişide öncelikle
yakınmalarının ne zaman başladığı, sıklığı, yemek yeme ile ilişkisi, kişinin kullandığı ilaçlar ve
kullandığı alternatif tıp ürünleri olup olmadığı sorgulanmalıdır.
Alarm semptomlar:
— Yaşın 40’dan fazla olması
— Semptomların yakında ortaya çıkması
— Ailesel GİS malignite hikayesi
— Kilo kaybı
— Anemi
— Kanama
— İlerleyici disfaji
— Odinofaji
— İnatçı kusma
— Ateş
NURAY ÇAKMAK- CEVDET AYDIN
2-) Fizik muayene Nuray hocaylaydı. Hastam işleme gittiği için sadece anamnezi okuttu, muayene
yaptırmadı. Hastanın asiti vardı, kc kuculmustu bir de babannesi sirozmus etiyoloji ne olabilir dedi.
Dedim siroz olabilir başka deyince alkolde oluyor ama hasta alkol kullanmiyor dedim. Viral hepatit
olabilir dedi hoca babaannesinde varmış aile içi bulaş olmuş olabilir.
Nuray hoca
Kc enzimlerini sordu. Hasta sadece ALT yüksekliğiyle geldi, vitalleri normal başka bir şeyi yok, ne
düşünürsün ne istersin? USG dedim.
ALT yükselmişse bu bize hepatositlerin hasarlanıp yıkıldığını; sitozoldeki ALT’nin kana karıştığını
gösterir. USG isteriz.
Burada hoca verilen cevaba göre ilerlemiş. Non- alkolik yağlı karaciğerde ALT>AST’dir. Oran
verilmemiş.
Acile hasta geldi bilinç kapalı, yakınları epileptik nöbet geçirdiğini söyledi, sarsmayla uyanır gibi
oluyor sonra tekrar kapanıyor hastadan hangi tetkikleri istersin? Hemogram, biyokimya, tit isterim
dedim.
• Karın ağrısı
• Bulantı-kusma
• Kramplar
• Başağrısı
• Halüsinasyonlar
• Ajitasyon
• Konfüzyon
• Letarji
• Nöbet
• Anoreksi
• Ateş
• Bulantı, kusma
• Aşırı susama hissi
• Letarji
• Reflekslerde artış
• Huzursuzluk
• Konvülsiyonlar
• Koma
• İrritabilite
• Ataksi
• Nöbetler
HİPOKALSEMİ Ca < 8,5 ,ionize Ca< 2,0
Klinik Bulgular:
• Parestezi
• DTR artmış,
• Kramplar
• Güçsüzlük,
• konfüzyon,
• nöbet
• Chovestek bulgusu
• Trousseau bulgusu
• EKG ….uzamış QT
Başka neden olabilir dedi. Ordan elektrolitleri saydım sodyum, fosfat, potasyum.
125 olarak buldum ama hocamız 127 demiş, pek bir fikrim yok.
Cevdet hoca
Hasta polikliniğe hipokortizolemi ile geldi, hangi semptom ve bulguları görürsün. Başta adrenal
yetmezlik falan deyip konuya giriş yaptım çünkü aklıma hiçbir şey gelmedi bari ne olduğunu
söyleyeyim dedim. Sonra halsizliği olur dedim sevindi, herkes halsizliği atlıyor ignore ediyor dedi.
Başka dedi, yorgunluk, güçsüzlük dedim aklıma bir şey de gelmedi, sonradan tansiyonu olabilir
deyince nasıl olur dedi hiper derken öyle mi dedi, yok hipotansiyon olur dedim. Başka neyi olabilir
dedi, hipotansiyon olunca aklıma şok geldi onu söyledim evet dedi tasikardiktir dedim. Her şeyi
saydın adını da beklemiyorum ama bu tablonun adı ne diye sordu. Bir şey diyemedim. En son söyledi
adrenal krizmiş.
Sürrenal Yetmezlik
• Halsizlik
• Baş dönmesi
• Hipotansiyon
• Kilo kaybı
• Hipoglisemi
• Hiperpotasemi
• Hiponatremi
• Senkop
• Sürrenal Kriz
• Şok
# Strese cevap kortizol, tiroid hormonu, BH cevabıdır bunun yetersizliği hastada kardiyojenik şoka
kadar gidebilen hemodinamik değişikliklere, elektrolit bozukluklara yol açabilir. Halsizlik, yorgunluk,
hipoglisemi görülür. Addison hastasılığının tablosuna benzer tablo oluşur. Daha hafif formudur.
Adisonda adrenokortikal yetmezlik hem adrenal korteksin mineralokortikoid sentezlenen
glomerüloza tabakası hem de glukokortikoidlerin sentezlendiği fasiculata tabakası etkilenmiştir.
ACTH yetersizliği renal kortekste reticularis ve fasiculatayı etkiler mineralokortikoid aktiviteyi
engellemez. Bu sebeple hipofizer yetmezlikli glukokortikoid yetmezliğinde hemodinamik değişiklikler
çok ani görülmez tedavisiz bırakıldığında hastanın yaşam kalitesini, mortalitesini, morbiditesini
etkiler.
Hasta respiratuvar alkalozla geldi ne görürsün diye sordu. Mekanizmayı açıklarken o değil hastada
hangi bulgular olur dedi, takipnesi olur dedim, başka ne olur? pek bir şey diyemedim.
Respiratuar alkaloz, hiperventilasyon nedeniyle CO2'in akciğerlerden fazla atılması ile ortaya çıkan
bir durumdur. Belirtiler akut respiratuvar alkaloza bağlı beyin kan akımının azalması ile ilişkilidir.
Uyuşma, kas krampları sersemlik, bilinç bulanıklığı, baş dönmesi ve bayılma olabilir. Göğüs ağrısı,
aritmiler olaya eşlik edebilir.
Klinik bulgular: Solunumsal alkaloza yol açan hastalığın klinik bulguları solunumsal alkaloz klinik
bulgularından daha belirgindir. Kronik solunumsal alkaloz sıklıkla asemptomatiktir. Bunlarda
metabolik kompansasyon alkaleminin şiddetini azaltmaktadır. Akut solunumsal alkalozda göğüste
sıkışma, çarpıntı, baş dönmesi, ağız çevresinde uyuşukluk ve ekstremitelerde parestezi vardır.
Tetani, konvülziyon, senkop ve kas krampları daha nadirdir. Baş dönmesi ve senkop muhtemelen
hipokapniye bağlı serebral kan akımı azalması ile ilişkilidir. Kafa içi basınç artışlarında tedavi amacı ile,
kan akım hızını azaltmak için hiperventilasyon kullanılır. Alkalemiye bağlı olarak albumine bağlı
kalsiyum artar ve iyonize kalsiyum düşer, bu da parestezi, tetani ve konvülziyon oluşmasına katkıda
bulunur. Solunumsal alkaloz serum potasyum düzeyinin hafif düşmesine de neden olur. Psikojen
hiperventilasyonu bulunan hastalarda nefes daralma hissi ile hiperventilasyon daha artar ve
solunumsal alkaloz ile ilgili bulgular daha geri planda kalır.
Respiratuvar mu yoksa metabolik alkaloz mu daha benign diye sordu respiratuvar dedim kendimce
bir şeyler söyledim.
Bununla alakalı bir bilgi bulamamadım ama solunumsal alkaloz için en az müşahade gerektiren asit-
baz bozukluğu olduğuna dair bir bilgi okudum. Dolayısıyla daha benign olduğunu düşünüyorum.
Hastanın pnomonisi var respiratuvar alkaloz görülür mü? Hayır gaz değişimi bozulacagindan CO2
artar asidoz olur dedim.
SOLUNUMSAL ASİDOZ: Esas sorun yetersiz alveolar ventilasyona bağlı CO2 artışıdır (Hiperkapni)
• Ciddi pnömoni
• Pulmoner emboli
• Alt-üst solunum yolu obstrüksiyonları (astma atağı, laringspazm)
• Pnömotoraks
• Hemotoraks
• Solunum sistemi depresyonu
• Nöromuskuler hastalıklar (Guillain-Barre sendromu, Myastenia Gravis)
• Mekanik ventilasyon yetersizliği
Nuray Çakmak- Cevdet Aydın 3
3-) Hocalar gayet iyi sakin olabilirsiniz. Muayene sınavımı Cevdet hocayla yaptım anamnez
üzerinde çok durmadı, muayede periferik arter muayenesi yap dedi. Tek tek nabızları sayıp
gösterdim yeterli dedi rahattı.
1.Anamnez
– Otoimmün hastalık varlığı – Gebelik öyküsü – Mensturasyon düzeni – Kullandığı ilaçlar
– Beslenme alışkanlıkları – Yakınmalar- Sistemlerin sorgulanması
2.Fizik Muayene
– Genel görünüm – Vital bulgular(özellikle taşikardi bulgusu en sık) – Tiroid muayenesi
3.LABORATUVAR
• İlk yapılacak laboratuar testi; TSH ve sT4
• Normal TSH ve yüksek sT4 bulunması, TSH salgılayan hipofiz adenomunu veya tiroid
hormon direncini düşündürür. -NŞA’da Tiroid hormonları yükselince TSH’ı düşük bulmayı
bekleriz.-
-Subklinik hipertiroidi
Baskılanmıș TSH ( <0,5 mIU/L) ile birlikte normal T3, T4 düzeyi
4.Tiroid USG
5.Tiroid Sintigrafisi (tiroiditlerle ayırıcı tanıda önemli)
6.RAİ Up-take testi (tiroiditlerle ayırıcı tanıda önemli)
Etyoloji
• Hipertiroidi nedenleri:
– Graves hastalığı
– Toksik MNG (multinodüler guatr)
– Otonom toksik nodül (Toksik adenom)
– Koriyonik hormon artıșına bağlı nedenler
^Trofoblastik hastalıklar (koriyokarsinom, mol hidatiform)
^Gestasyonel hipertiroidi
– İyoda bağlı hipertiroidi (jod basedow, amiodaron kullanımı)
– Metastatik fonksiyonel tiroid kanseri
-Non-otoimmün hipertiroidi:
^TSH salgılayan tümörler
• Tirotoksikoz nedenleri:
– Tiroiditler
– Struma ovarii
– Ekzojen tiroid hormonu fazlalığı
Aslında burada önce böbrek yetmezliği cevabını vermemiz gerekir. Prerenal-renal ve akut-
kronik ayrımını tek bir üre kreatin değeriyle yapamayız.
Akut-kronik ayrımını hastanın 3 ay içerisinde başka bir üre kreatin değerine bakarak (eğer
normalse akut BY diyebiliriz) ya da böbrek USG’si ile yapmaya çalışırız. Kronik BH’da
böbrekleri bilateral olarak küçülmüş görmeyi bekleriz ama kronik BH’da da böbrekleri
küçültmeyen hastalıkları da unutmamak gerekir.
Ayrıca USG ile post renal sebepleri de ekarte ederiz. Herhangi bir taş vs varlığında USG de
saptayabiliriz.
Ayrıca prerenal yetmezlikte 6 saatlik hidrasyon(SF) sonucu üre ve kreatin değerlerinde düşüş
görmeyi bekleriz. Bu iyileşmeyi göremezsek renal sebepleri düşünürüz.
3. Sorumda hoca hipovolemi ile gelen hastaya yaklaşım? Nasıl anlarsın muayenede?
Turgor azalmış olur kapiller dolum zamanı uzar ağızda kuruluk olur dedim sanki daha fazla
bekledi ama söyleyemedim tansiyon düşük nabız yüksek olur taşikardi görülür dedim bunu
duymak istiyordu devamında bi şeyler dedi ama anladım yarım cevapladım gibi oldu.
Bu soruya dahiliyede genel bir cevap bulamadım o yüzden pediatri sıvı ve elektrolit dengesi
slaytından yetişkinlere uygun kısımları aldım.
Fizik muayene
• Mukozaların kuru olması: Tükrük bezi sıvı azlığı
• Deri bulguları: Turgor azalması, interstisyel sıvı azalması
• Soğuk terleme: Hipovolemiye sempatik sinir sistemi cevabı
• Kapiller dolum zamanı uzar
Klinik yaklaşım
• Vital bulgular (ısı, nabız, solunum) # ısı artar, nabız artar ve yüzeyelleşir. Solunum hızlı
veya derin olur.
• Kan basıncı #kan basıncı düşme eğilimindedir.
• İdrar volümü, dansitesi #Bu hastaların idrar volümü azalır ve dansiteleri artmış olur.
Anamnezde idrar çıkışını da sorgulayabiliriz.
• Hematokrit
4. Ve son sorum lösemi hastası 2 gün önce polikliniği gelmiş tansiyonum 17/11 hasta
letarjik ne düşünürsün? Tümör lizis.
Ve sözlüm bitti. Cevapları çok düşünerek yavaş yavaş verdim. Hocalar sakince düşünmemi
bekledi ben çok takılmama rağmen geçirdiler.
Nuray ÇAKMAK – Cevdet AYDIN
4-) İlk beni aldılar sözlüye. Kapıdan nuray hoca gel sakin ol dedi.Ben de çok heyecanlıyım hocam
kusura bakmayın dedim.Güldüler.Cevdet hoca neden heyecanlısın dedi.İlk sözlüm diyince ikincisi
olmasın o zaman dedi.Heyecanını alalım diyip günlük hayattan soru sordular.Daha sonra dedi ki en
son hangi konulara çalıştın. Ben de diyabet dedim başka dedi. Kalsiyum metabolizması Behçet gis
kanaması dedim.Tamam dediler.
Semptomlar
– Ellerde uyuşma
Bulgular
– Bradikardi – Hiporefleksi
3. Geniş IV catheters
6. Genellikle hedef hemoglobin 7-9 g/dl olmalıdır. hastada iskemik kardiyovasküler hastalık varlığında
hedef daha yüksek tutulabilir.
C:Sirkülasyon
Bu arada tansiyon ve nabzınıda kontrol ederiz tansiyon düşükse yükseltmeye çalışırız tansiyonu 100
ün üzerine nabzı da sıvı represyonuyla 100ün altına düşürmeye çalışmamız gerekir. Ekstra olarak
hemodinamik monitorizasyon yapmak da gerekir ekg sini çekmek nabız ölçümü tansion
monitorizasyona dahildir
Endoskopi öncesi başlanmadıysa Önce bolus sonra iv infüzyon şeklinde PPI başlanmalı. (80
mg bolus sonra 8 mg/hr) ve bu infüzyon 72 saat devam etmeli
Non varis sebepli üst GIS kanamalarda rutin olarak ikinci bakı endoskopi önerilmez.
Ama yüksek riskli rebleeding ihtimali yüksek hastalara yapılmalıdır.
3.Soru için Nuray hoca Behçet çalışmışsın sorayım dedi. Behçette göz tutulumu olur mu nasıl dedi.
Hipopiyonlu üveit dedim. Nasıl tutulum olur dedi. Panüveit dedim tamamdır dedi.
GÖZ TUTULUMU
➢ En sık panüveit
Son soru olarak Nuray hoca bir hasta geldi siyah gaitası varmış ilk ne sorarsın dedi. Ben dedim
melenası var. İlk melena mı dersin önce ne sorarsın dedi. Demir ilacı kullanıyor mu diye sorarım
dedim. evet dedi. Demir ilacı kaç gün sonra gaitayı siyah yapar dedi. Bilmiyordum. 4-5 gün dedim
salladım. Bir hastanın demir eksikliği anemisi olsun demir ilacı yazdın kaç gün sonra kontrole gelsin
dedi.6-7 gün sonra retikülosit krizi olur dedim. O zaman kontrole çağırırım dedim emin misin 1 hafta
sonra mı çağırırsın dedi. Yok 1 ay sonra çağıralım dedim. Ama karıştırdım. Hoca da dedi ki 1 ay mı 1
hafta mı. 1 hafta dedim yok dedi biz polde yoğunuz 1 ay sonra olsun dedi doğrudur hoca dedim.Çok
ağır bir durumda 1 hafta olabilir dedi.Ağzımdan 1 ay çıktı en azından diye düşündüm. Sonra
teşekkürler çıkabilirsin dediler. Gerçekten hocalar çok iyi. Stres yüzünden çok hata yaptığım oldu.
Sakin olmanız önemli. Cevdet hoca pole acile geldi diye soruyor hastaya yaklaşım olarak soruyor.
Nuray hoca daha ayrıntı ve direkt bilgi soruyor.Hocalar geçirmeye yönelikler.
Tanımlar
Hematemez: kan kusmak olarak genellenebilir. Gastrik asit parlak kırmızı renkli kanın rengini
koyulaştırır siyah kahverengiye çevirir (kahve telvesi diye tabir edilir)parlak kırmızı kan rengi
kanıngastrik asitle kontağının hiç veya çok az olduğunun göstergesidir
Melena: sindirilmiş kan ihtiva eden pis kokulu siyah yapışkan dışkılama.
Hematochezia: anus yoluyla taze kan pasajı diye tanımlanabilir. Melenanın aksine gaytayla karışık
olabilir
Üst GIS kanama – sebepleri
• Başlangıçta oral demir tedavisi yapılır. Oral tedavide ferröz (Fe+2) tuzlar tercih edilir.
– Major yan etki gastrointestinal 10-20%
• Parenteral (intravenöz) demir tedavisi endikasyonları
– Oral demir tedavisine intolerans
– Hemodiyaliz
– Malabsorpsiyon (Çölyak, Ülseratif kolit, Chron Hast.)
– İleri kalp yetmezliği
Hipotiroidi semptomları:
– Ellerde uyuşma
Bulgular:
– Bradikardi – Hiporefleksi
– Ciltte sararma
Rockall skoru ( endoskopik bulgularla birlikte tam bir skorlama yapılabiliyor olması
dezavantajdır)
• AIMS65 skoru
• Yüksek doz PPI infüzyonu (80 mg infüzyon sonrası 8 mg/st hızında 72 saat boyunca)
Testosteron vereceğiz.
Travma durumunda önemli sebeplerden birisi hipofiz sap kesisi ya da sapa basıdır. Hipotalamusla hipofiz
arasındaki sapın kitle etkisiyle basıya uğraması ya da herhangi bir travma sebebiyle kesilmesi (cerrahi
işlem, trafik kazası vs.) durumunda hipotalamustan hipofize uyarıcı ya da inhibe edici faktörlerin ulaşması
engellenir. Bu durum yetmezlik tablosuna yol açabilir. Ancak PRL için yetmezlik söz konusu değildir. PRL
için dopamin inhibitör etkilidir kesi ya da bası durumunda inhibitör faktör olan dopaminin ön hipofizdeki
laktotrop hücrelere geçişi kısıtlandığı için inhibisyon ortadan kalkar ve PRL hormonu miktarında yükselme
görülür diğer hormonlardan farklı olarak!
• Dopamin eksikliği;
– Hiperprolaktinemi
(# Bozulduğu durumlar da olabilir. Hipotalamusun santral sinir sisteminin bir uzantısı olarak arka hipofizi
oluşturması, aksonlardan oluşması ve depolanabilir hormonlar olması ADH ve oksitosini ön hipofiz
hormonlarından ayrıştırır.)
Panhipopitüarizm ne demek?
Evre 1: Hafif kızarıklık var ama cilt intakt/kesintisiz/ yara açılmamış. Ama yine de basınç yaralanması
diyoruz. Basınç ülseri tanımını değiştirmişler dedik ya burada ülser yok, yara yok ama basınç yaralanması
var. Bastığımız zaman solmayan bir eritem var.
Evre 2: En üstteki yüzey gitmiş, yaralanmış. Dermisin parsiyel bir kaybı var ve burada artık ülserden
bahsedebiliyorum. Çünkü ülser açık bir yaralanma.
Bir de evrelendirilemeyen var. Bunun nedeni üstünde bir nekroz dokusu olması. İskeminin göstergesi. Bu
nekroz dokusunu kaldırmadan evresini söyleyemeyiz çünkü hangi dokuya kadar gitti görmüyoruz
Kolon polibi: lümene doğru protrude olan, kolon mukozası ile kaplı doku
Genellikle asemptomatiktir ama ülsere olup kanayabilir, rektumdan protrude olabilir ya da çok büyükse
intestinal obstruksiyon sebebi bile olabilir.
2) -septik artrit
-mediastende bir haftalık aniden kitle oluştu LDH yüksek onun dışında başka bulgu yokmuş hangi kanserler
olabilir dedi 2 onkoloji kanser 1 hematoloji kanser say dedi-timoma germ hücreli tümör lösemi
-deliryum sordu
1) Septik artrit:
Tanım
• Eklem / eklem boşluğunun piyojenik mikroorganizma. infeksiyonu ile oluşan akut ve destrüktif artrit
• Yaygın olmayan hastalık, sanayileşmiş ülkelerde tahmini akut septik artrit insidansı 2-6 / 100.000 / yıl
• Bakteriyel artritin prognozu, daha iyi tedaviler bulunmasına rağmen önemli ölçüde iyileşmedi
• Hastaların% 25 ila% 50'sinde geri dönüşümsüz eklem fonksiyon kaybı gelişir
• Staphylococcus aureus, birincil nedendir ve vakaların% 37 ila%56'sından sorumludur
• Metisiline dirençli S. aureus (MRSA), tüm septik artrit vakalarının% 25'ini oluşturan bir sorundur
• Escherichia coli, Proteus mirabilis, Klebsiella ve Enterobacter gibi gram negatif organizmalar seyrek görülür ve
yaşlılarda, immün yetmezliği olan hastalarda ve intravenöz ilaç istismarcılarında daha yaygındır
• #Septik artritin reaktif artritten farkı: septik artritte sinovyumda bakteriyel bir invazyon vardır. Yani direkt
eklemin kendisinde enfeksiyon vardır. Peki bu durum nasıl olabilir? bu eklem eskiden hasarlı olabilir,
kolaylaştırıcı faktörler olabilir,hasta uyuşturucu kullanmıştır. Diyabeti vardır ,alkol kullanıyordur ,yaşlıdır gibi risk
faktörleri bunu artırabilir.En sık staf.aureus sorumludur.bazısı metisiline dirençli.Eritemli artrit grubundandır.
Eritemle artrit deyince ilk septik artriti dışlamamız gerekir.Fmf,gut,psödogut artriti gibi eritemli
artrittir.Genellikle monoartrittir.yaşlı hastalarda oligo ya da poliartrit olabilir. Yetişkinlerde en sık dizi çocuklarda
en sık kalçayı tutar.en sık hematojen yolla yayılır. Hastanın bakteriyemisi vardır bu yolla ekleme gelebilir bakteri.
Ya da kemik dokuda,yumuşak bir dokuda vardır bakteri buradan invaze olabilir.ya da delici yaralanma,trafik
kazası geçirmiştir ordan enfeksiyon kapabilir.Ya da iyatrojenik olarak ponksiyon yapılırken iğne batırılıp septik
artrit gelişebilir.
Klinik manifestasyonlar
• Septik artrit genellikle ani başlangıçlı sıcak, şiş ve ağrılı monoartrit olarak prezente olur
• Hafif ateş yaygındır, bireylerin% 40'ında yüksek ateş vardır
• Yetişkinlerde diz, çocuklarda kalça en sık tutulan eklemdir
• Septik artrit genellikle sadece bir eklemi etkiler, ancak eşlik eden sistemik hastalıklar veya sepsis varlığında
10-20 % vakada poliartikülerdir.
Gonokokalartritte döküntüler
#Böyle bir şey görürsek bu
Diz ekleminde gonokokal artrittir.seksüel
septikartrit olarak aktif kişilerde cinsel
ilişkiyidesorgulamak
gerekir.korunmasını
söylemeliyiz.gonokokal artritte
bir septikartrittir.
Laboratuar
Lökositoz, sola kayma
Akut faz reaktanları yüksekliği
Pürülan (Grup III) sinoviyal sıvı, mikroorganizma, kültür (GA durumunda Gram boyama ve kültür
sıklıkla (-))
Tanı
En önemli tanı yöntemi sinoviyal sıvı incelemesi (gros, mikroskopik ve mikrobiyolojik)
#Monoartritli gelen hastada mutlaka artrosentez yapın dememizin sebebi septik artriti ekarte etmektir. Septik
artrit de renk sarı yeşildir hücre sayısı 100.000'in üzerindedir çoğu %75 -80 civarı polimorfonükleer
lökosittir.Hızlıca gram boyama yapılır gram pozitif,negatif,kok,basil ayırt etmek için. Ampirik tedaviye hemen
başlanması gerekir eklemi ve hastayı kaybetmemek için. Kültür sonucuna göre daha sonra ampirik
tedavi daraltılabilir.
#Görüntüsü burada gözükmektedir pürülandır. Diğerlerinden farklı önemli.Klinik olarak septik artrit
düşünüyorsan o hasta septik artrittir.altın kural bu. Hoca tekrar psödogutun sıvısının resmini açtı aradakifarka
dikkat çekti.Psödoguttaki hemorajiye benziyor ama değil.Hemofililerde,travmaya bağlı hemorajiktegelebilir
sıvı bunlar farklı.
#Gram boyama yapılıyor.streptokok mu stafilokok mu ayırım yapıp tedavi başlanmalı. Yoksa eklem aşağıdaki
resim gibi oluyor.Hasta kayıp bile edilebilir sepsise girerse.
o Kesin tanı için bakterilerin gram boyama veya kültür ile tanımlanması gerekir; ancak, septik artrit
tanısıiçin altın standart, deneyimli bir klinisyenin klinik şüphe düzeyidir.
o Klinik şüphe varlığında, iğne aspirasyonu, görüntüleme rehberliği veya cerrahi artrotomi ile derhal
sinovyalsıvı aspirasyonu yapılmalıdır.
• Septik artritin değerlendirilmesinde hızlı mikroskopik analiz ve sinovyal sıvı kültürü temel tanı araçlarıdır
• ESR ve CRP gibi inflamatuar belirteçler, septik artritli hastaların erken değerlendirilmesinde kullanılır
2) -mediastende bir haftalık aniden kitle oluştu LDH yüksek onun dışında başka bulgu yokmuş hangi
kanserler olabilir dedi 2 onkoloji kanser 1 hematoloji kanser say dedi-timoma germ hücreli tümör
lösemi
# Önceden söylediğimiz gibi beta HCG’ yi AFP ve LDH ile birlikte kullanırız.
Yuksek düzeyleri gestasyonel trofoblastik hücreler ve testis yani germ hücreli tümörlerde seviyesi yükselir.
# AFP’nin ve beta HCG Herhangi bir şekilde yüksek olduğunu görecek olursanız bu size alarm etmeli ve ikisini
beraber istemelisiniz ve hastanın gerekli tarama testlerini yapmalısınız. Peki nasıl bölüneceğiz? Erkek hasta da
testiste kitle varsa bu büyük ihtimalle testiküler germ hücreli tümördür, kadın hastada hamilelikle ilişkili bir şey var
kanaması varsa bu da gestasyonel trofoblastik olduğunu düşündürmelidir.
#LDH, burada bahsetmediğim çok önemli bir tümör markerıdır. Bize vücuttaki tümör yükünü ve tümörün ne kadar
hızlı ilerlediğini gösterir. LDH, bir biyokimyasal parametredir ve her şeyden etkilenebilir, vücudun her dokusunda
da vardır ama elimizde bir malignite var ve yüksek LDH düzeyi varsa bu tümörün agresif bir tümör olduğunu,
hastanın da yüksek bir tümör yüküne sahip olduğunu gösterir. O yüzden biz LDH’yı tüm tümörlerde rutin olarak
isteriz ama spesifik bir tümör markerı değildir. Her yüksekliği de malignite değildir ama özellikle germ hücreli
tümörlerde AFP, beta hCG ve LDH’yı her zaman birlikte isteriz. ( ÇOK TEKRARLANDI!!!)
Tam kan sayımı ve çevresel kan yayması #eritrosit, lökosit, eozinofil baktık
Kan biyokimyası: Glukoz, kan üre azotu, kreatinin, laktat dehidrogenaz, ürik asit, aspartat aminotransaminaz,
alanin aminotransaminaz, alkalen fosfataz, albumin, bilirubin
#KC fonksiyon testlerine baktık çünkü vereceğimiz RT ve KT toksisitesi için gerekli. Lenfoma aktivitesi ve prognostik
özellik açısından da kan biyokimyasında laktat dehidrogenaz ve albümin önemli. Hipoalbunemi ve LDH ın yüksek
olması kötü prognostik faktör
TANI ve EVRELEME
❖ Klinik inceleme
✓ Periferik LN
✓ Dalak ve kc büyümeleri
✓ B semptomları
❖ Laboratuvar inceleme
✓ Radyoloji
✓ Kİ aspirasyon ve biopsi
✓ Lomber ponksiyon
• Hemogram, PY
• Serum LDH
• Serum B2 Mikroglobulin
AML: Laboratuvar
Biokimya:
– Lösemik hücrelerin çok hızlı turnoveri artmış metabolik durum LDH ve ürik asit artışına neden olur.
– Hipokalemi (myelomonositik ve monositik) ve hipofosfatemi gibi elektrolit imbalansı tanı anında sıktır
– Ayrıca tanı anında ve tedavi ile Hiperpotasemi, hipopotasemi, hiperfosfatemi, hipokalsemi görülebilir
Genel Tanı
• Akut ortaya çıkan ve beyin işlevlerini global olarak bozarak nöropsikiyatrik semptom ve
bulgulara yol açan tablolara deliryum adı verilir.
• Diğer sık kullanılan isimleri; "Akut Organik Beyin Sendromu", "Akut Konfüzyonel Sendrom"
# Başka bölümlerde de demanslı hastaları tanıyabilmek önemli. Deliryum ise sadece yaşlı hastada
olmaz, genç hastalarda, ameliyat sonrası, yoğun bakımlarda, servislerde çok karşımıza çıkan bir
tablo. Yaşlılarda çok sık oluyor ama gençlerde de cerrahi servislerde ve yoğun bakımlarda çok
görüyoruz. Akut olarak aklın ve bilincin bulanıklaşması, karışması.
Deliryum
# Okudu. Deliryum tek başına bir hastalık değil. Deliryum altta yatan nedenler dolayısıyla hastanın
kafasının karışması.
• Sık görülüyor
• 70 yaş üzeri dahiliye servisine yatırılan hastaların 1/3 u
• Yoğun bakımda prevalansı stupor ve koma ile kombine olunca %75 e kadar çıkıyor
• Hayatin son döneminde %85
# Hep yakalanmıyor, hayatın son döneminde %85. Yaşlılarda çok görülüyor. Çoğunlukla altta yatan
nedeni tedavi ederseniz deliryum da çoğunlukla düzelecek. Yaşılarda bazen kalıcı da olabiliyor.
• Transient olduğu kabul edilse de son çalışmalara göre haftalar ve aylar sürdüğü
gözlemlenmiştir
• Deliryumun hastaların iyileşme surecini çok güçlü ve olumsuz şekilde etkiler
• Hastanede olum riskini 10 kat artırttığı gözlemlenmiş
• Nasokomiyal komplikasyonları 3-5 kat, hastane de kalış suresini ve sonrasında huzur evine
yatışı arttırdığı bulunmuştur
# Hastanın taburcu olmasını ve iyileşmesini olumsuz yönde etkiliyor. Bazı önlemleri alırsak hastanın
kafa karışıklığını da engelleyebiliriz. Yaşlılarda özellikle demans hastalarında yer değişikliği kafa
karışıklığını arttırabiliyor. Hastayı zamana, yere ve kişiye oryante edeceğiz. Mümkün olduğunca
ağrısını keseceğiz. Düzeltebileceğimiz iyi bir bakımla deliryuma girmesini engelleyebiliriz. Ağrı,
bulantı, kabızlık, bunlar da deliryum nedeni olabilir. Ne kadar hastaya iyi bakarsak hastanın kafa
karışıklığını da o kadar azaltırız.
1- Mental durumdaki akut değişiklik ve bu değişikliğin dalgalı olarak görülmesi - baseline dan
değişmesi ve artıp azalması
# Geriatri kliniğine idrar yolu enfeksiyonu ile bir hasta yatırdınız, iki gün sonra hemşire hanım
hastanın çok bağırıp çağırmasıyla sizi çağırdı. Ajite oldu, damar yolunu çekiyor, sondasını çekiyor,
yataktan kendisini atmaya çalışıyor. Bu aşikâr bir hiperaktif deliryum. Bir de deliryumun hipoaktif
formu var. Hipoaktif formda hasta konuşmamaya yememeye kendini çekmeye başlıyor. ya da kafasının
karıştığını sizin fark edebilmeniz lazım. o idrar yoluyla yatmış hastada idrar yolu enfeksiyonu bir
deliryum sebebidir ama o hastanın yeterince yemediği için sodyumu düştü, hasta deliryuma giriyor.
Atipik prezentasyon var yaşlılarda, kafası karışarak ve tamamen sessizleşti. siz ertesi gün gittiğinizde
bir şey soruyorsunuz mırıldanarak cevap veriyor ya da kafası karışmış dikkatini toparlayamıyor, cevap
veremiyorsa bu da hipoaktif deliryumdur. Ve en çok bu gözden kaçar. Hasta yakını dikkat etmeyebilir,
hemşireler de haberleri olmadığı için bilemez. Bunun hipoaktif olduğunu bilmek lazım anlamak iççin.
%75’i de hipoaktiftir. Bizim serviste de henelde bunu görüyoruz.
Yani mental durumda akut değişiklik olacak, bu dalgalı olacak. İkindin vakti daha çok artar, akşam
üzerleri. Gündüz mental olarak daha iyi oluyorlar. İkinci olarak en önemli şey dikkat eksikliği. Bir ve
ikinin tanı koymak için olması lazım. Ve bununla birlikte bilinçlilik durumunun değişmesi ve organize
olmayan düşünce, konudan konuya atlama, anlamsız mırıldanma. Dikkat eksikliğinde bugün
günlerden ne, dün hangi gündü ya da 50’den geriye 3 eksilterek sayma gibi testlerle ölçebilirsiniz.
Daha genç hastalarda ihtiyaç olabilir. En çok felç, SVO ile karışır.
• Rakam sayma- sıralı ileri ya da geri doğru sayabilme/en azından 5 ileri 4 geri sayabilmeli
• Ay/gün - Gün ve ayları geriye doğru sayabilme
• Performansın devamlılığı-belli bir harf ya da kelime duyduğunda elini kaldırması
• Dikkatin test edilmesi- 5 tane resim gösterip daha sonra bunları 10 resmin içinden seçmesi
• MMSE- 100 de 7 çıkararak geriye doğru saymak
• Herhangi bir kelimenin harflerini (İngilizce World) geriye doğru saymak
Ayırıcı Tanı
• Demans
• Depresyon
• Akut psikyatrik sendrom
Deliryum Spektrumu
• En sık prezantasyonu?
• Ajitasyon ?
• 25%
• En sık hipoaktive ya da “sessiz” deliryum
• Miks
Nöropatofizyoloji
• Noroinflamatuar
• Noronal yaşlanma
• Oxidatif stress
• Norotransmitter yetmezlik
• Noroendokrin teorisi
• Diurnal disregulasyon
• Network bağlantı problemi
Nörotransmitter Değişiklikler
patofizyoloji var.
Nöropatofizyoloji
Risk Faktörleri
İkiye ayrılır
1- Baseline faktörler
• İleri yaş
• Altta yatan demans
• Altta yatan fonksiyonel bozukluk
• Komorbidite
• Erkek olmak
• Görme ve duyma bozukluğu
• Alkol abuse
# Diğerleri kolaylaştıran, bunlar girmesini sağlayan faktörler. Okudu. Bunları iyi bilmek lazım,
deliryuma girdikten sonra yaşlıları tedavi etmek çok zor. Önemli olan bunları çözerek deliryuma
girilmesini önlemek. Hepsi de düşünerek aklınıza gelebilecek şeyler. Tekrar okudu.
Lack of drugs -kronik kullanılan sedatiflerin bırakılması (alkol ve uyku ilaçları)/ağrı kesicilerin
yeterince verilmemesi
Intracranial -enfeksiyon, kanama, felç, tümör (nadir, yeni fokal defisit varsa düşünülmeli)
Myocardial,pulmonary -MI, aritmi, Kalp yetmezliği /KOAH akt, hipoksi # pulmoner emboli
# Bu slayt çok önemli. USMLE’de böyle kısaltmalar kullanılıyor. Hepsini okudu. Elektrolit bozukluğu
derken neyi kastediyorum? Hipoglisemi, hiperglisemi; ikisi de yapabilir. Semptom kişiden kişiye
değişiyor, hipoaktif mi hiperaktif mi olacağı da. Hiponatremi, hipernatremi, hipokalemi, hiperkalemi,
aklınıza gelen her elektrolit bozukluğu olabilir. Ya da hastanın kullandığı Parkinson ilacı gibi bir ilacın
yoğun bakımda kesilmesi, ağrı kesicilerin yeterince verilmemesi. Hastaneye yattığında gözlüğünü,
işitme cihazını getirmesini takmasını istiyoruz. Oryantasyonu bozulmasın. Aile bireylerinden birisi
başında günün vakitlerini, günleri söylesin. Perdeler açık olsun istiyoruz. Dişleri varsa dişlerini taksın.
Ben deliryum riski yüksek hastalar için evde sürekli kullandığı bir eşyasını getirmelerini söylüyorum.
Ortamı güvenli hale getirmeye çalışıyoruz.
Hasta belki idrarını yapamıyordur, globa girmiştir. Çok sık karşılaşıyoruz. Fecal impact ise çok sık kabız
olan, huzurevinde kalan yaşlılarda kabızlık nedeniyle feçes katılaşır ve tıkaç yapar. Hastaya siz üstten
laksatif verseniz bile gaita sıvılaşıp kenardan akacak yer bulur ama orada tıkaç duruyordur. Bu da karın
ağrısı yapar. Çok basit, sadece rektal tuşe ile anlaşılabilir. Bir vakada gelen yaşlı hastada mezenterik
iskemi düşünmüşler fakat fekal tıkaç çıkıyor. Abdominal muayenenin bir parçasıdır rektal tuşe. Hastanın
nerden geldiğini muhakkak sorun, huzurevlerinden gelen yaşlılarda dikkatli olun. Karın ağrısı, deliryum
sebebi olabileceği aklınıza gelsin.
Deliryum acil bir durumdur, bilmeniz lazım. Ben bu dersi çok önemsiyorum. Bir hastanın kafası
karıştıysa ben deliryum düşünürüm. Bir yaşlı var, 2 saat önce iyiydi sonra hipoaktif oldu ya da ajite
oldu, deliryum düşüneceğim. Yukardaki maddeleri tek tek gözden geçireceğim. Hemen ne
yapacaksınız, bir ilaçları kontrol edeceğiz gereksiz bir ilaç var mı, önce acilleri düşüneceğiz hemen bir
kanlarını isteyeceğiz elektrolit bozukluğu var mı, idrar, kan kültürü, enfeksiyon var mı, akciğerlerini
dinleyeceğiz. Sonra EKG bakacağız, kanda hipoksi var mı? Hemen bir parmak ucu hipoglisemi
bakacağız, hipoglisemiye mi girdi? Bir kere yaparsanız unutmazsınız.
Deliryum ve Demans
• Demans deliryum için bir risk faktör olmasına rağmen ikisi arasındaki ilişkinin iki yönlü
olduğu gösterilmiştir
• Demanslı olmayıp deliryuma giren hastaların; takip eden 1-5 yıl içinde demans olma riskinin
arttığı gösterilmiştir
# Demanslı hasta deliryuma daha çok girer. Bunu unutmayalım. Deliryuma giren bir hastanın da
sonradan demans olma riski artmıştır. Demans hastalarında kolinerjik ilaç veriyoruz. Üriner
inkontinansta antikolinerjik veriyoruz. Hatta demansta kullanılan ilaçların deliryumda da
kullanılabileceğine dair çalışmalar var.
Postoperatif Deliryum
• Yaşlı hastalarda cerrahi sonrası, en sık gelişen komplikasyonların başında deliryum gelir
• Elektif nonkardiak cerrahi sonrası %15
• Yüksek riskli prosedür sonrası %50
• Elektif cerrahi öncesi 7 risk faktörü belirlenmiş
1. İleri yas
2. Kognitif bozukluk
3. Fiziksel fonksiyonel bozukluk
4. Alkol abuse
5. Belirgin abnormal serum elektrolitleri
6. Intratorasik cerrahi
7. Aortik anerysm cerrahisi
• 0 risk faktör-%2; 1 ya da 2 risk faktör-%10; 3 ya da daha çok-%50
Değerlendirme
# Hemen ateş, ilaç değişikliği, tansiyon, hipoglisemi, hipoksi kontrol ediyoruz. Okudu.
Yaşlılıkta dış ve iç streslere adaptasyonumuz azalıyor. Çocuklar gibilerdir. Hassas ve kırılgan bir gruptur.
Fizik Muayene
• Vital bulgular
• Oksijen saturasyonu
• Genel fizik muayene
• Nörolojik muayene
• Mental durumun değerlendirilmesi
• Akut medical problemlere ya da kronik problemlerin alevlenmesine fokus olunmalı
# Okudu. Hasta SVO da geçiriyor olabilir, onu nasıl anlarsınız? Görme bozukluğu, refleksler hipoaktif
olabilir, kraniyal sinir muayenesi, kas kuvveti, gücü, asimetri var mı, güçsüzlük var mı bakmanız lazım.
Fokal bir değişiklik varsa SVO ayırıcı tanıdadır. Muayenede bunlar normalse eleriz.
Laboratuvar
• Tam kan
• Elektrolit
• Böbrek- KC fonk testleri
• Serum ilaç seviyeleri
• ABG (Arteryel kan gazı) # hipoksi
• EKG
• Chest Xray
• Gerekli kültürler
• Cerebral imaging- yeni fokal nörolojik bulgu varsa ya da kafa travması
# Okudu. Altta yatan nedenleri tedavi edeceğiz. Altta yatan önemli bir şeyi kaçırıp ölümüne bile sebep
olabiliriz. Hem de uzun süre hastanede kalmasına neden olur.
# Okudu.
# Gereksiz ya da antikolinerjik etkisi olan ilaçları kesmekte fayda var. Benzodiazepinleri yaşlılarda
tercih etmiyoruz, bunu bilin. H2 blokör kullanıyorsa onu proton pompa inhibitörleri ile
değiştirebilirsiniz. Opioidler kabızlık yapıyor, başka ağrı kesici ile değiştirebilirsiniz. Çok ağrısı varsa
kullanacağız.
• İdrar gaita fonksiyonları yakinen takip edilmeli # kabız olmayacak, idrarını yapabiliyor mu?
İkisi de problem, yapamaması da retansiyon olması da.
• İdrar kateterinden mümkün olduğunca kaçınılmalı-ACT ya da idrar retensiyonu yoksa # biz
kalp yetmezliği olan diüretik verdiğimiz hastada aldığı çıkardığı takibi yapmak için kateter
takıyoruz. İdrarı toplamak için hasta aklı başındaysa ördeğe yapmasını istiyoruz ama genelde
foley kateter takıyoruz. Ne kadar çıkardığına göre vereceğimiz diüretiği ayarlıyoruz.
• Konstipasyon engellenmeli-stool softener vs özellikle opioid kullananlarda
• Tam yatak istirahatinden kaçınılmalı -bası yarası, atelektazi riski # hastalar ne olursa olsun
mobilize edilmeli.
• Ambulasyon önemli
• Malnütrisyondan kaçınılmalı
# Okudu.
• Davranış problemlerini tedavi etmek zor ama hasta konforu ve güvenliği için önemli
• Yakın observasyon
• Oryantasyon-saat, takvim, pencere kenarı vs
• Gözlük ve işitme cihazlarını kullanmalı
• Kısıtlanma -düşme riskini artırmakla beraber, saldırgan tavırlar, kendine zarar vermesini
engeller
# Hastayı oryante etmeye devam etmeliyiz. Gün, saat, takvim, gündüz perdeler açık olsun. Gece
uyusun. Mümkünse gece tansiyon takibi yapmayalım. 11 ile sabah 5 6 ‘da ölçebiliriz. Bunları bizim
söylememiz gerekiyor. Bunlar hasta için çok kıymetli. Bazen çok ajite olan hastalar kendine zarar
veriyor, NGS’sini çekiyor, kateterini çekiyor. Biz o zaman bağlıyoruz. Buna kısıtlama diyoruz. Zorunlu
kalınca yapıyoruz, istemediğimiz bir şey. Hastanın NG’sini de çekmesi çok tehlikeli, aspirasyon
pnömonisi olabiliyor. Kâr zarar oranına göre hareket ediyoruz. Yataktan kendini atan hastalar var.
# Okudu. Yanında birinin olup ona sürekli bak hastanedesin, birazdan geçecek demek, sakinleştirmek
daha kıymetli. Her zaman işe yaramıyor.
• İlaçla kısıtlama kaza riskini, yan etkileri arttırır ve mobilitenin azalmasına neden olur
• Delusyon ve halüsinasyon varsa
• Hasta sözlü olarak sakinleştirilemiyorsa başlanabilir
• Detaylı dokümante edilmeli ve gerekliliği sık sık değerlendirilmelidir
# Deliryumun tedavisi altta yatan nedeni tedavi etmek, önlemleri almak. Ama hasta çok ajite, o
zaman semptomatik tedavi verip hastayı ve çevresini rahatlatmak için antipsikotikler kullanılabilir.
Tedavi
Tipik Antipsikotikler
# Deliryumun ilk akut tedavisinde haloperidol önemli. Kısa etkili ve birkaç kez verebiliyoruz. Atipik
antipsikotikler de kullanıyoruz, bunun detaylarına girmeyeceğim.
Atipik Antipsikotikler
• Quetiapine gibi 2.jenerasyon ilaç seçilmeli -extrapiramidal yan etkisi daha azdır
• Quetiapine (seraquel) 12.5-25 mg oral günde bir defa ya da 12 saat de bir verilir. Max 100 mg
(kırılgan yaşlılarda max 50 mg) dir.
• Sadece oral yol
• Daha az sedasyon, daha pahalı
• İdame tedavisi: Akut semptomları kontrole edebilen dozun yarısıdır.
• 2-3 gün devam edilir.
• Takip eden 3-5 günde yavaşça azaltılarak kesilir
• Eğer deliryum benzodiazepine ya da alkol yoksunluğuna bağlı ise; lorazepam gibi bir
benzodiazepinle tedavi edilir: 0.5 -2 mg IV her 30-60dk da ya da oral her 1-2 saatte verilebilir.
• Alkole bağlı ise thiamine 100 mg oral vermeyi unutmamak gerekir.
• İlaçlar yavaşça azaltılarak kesilmelidir.
# Hasta kendisine ve çevresine zarar veriyorsa semptomatik tedavi olarak antipsikotik veriyoruz.
Bunlar tedavi edici değil, kullanmak zorunda kalıyor muyuz, evet. Çoğuna da kullanıyoruz.
Hipoaktif deliryumda da uyandırmak için antipsikotik verilebileceğini gösteren çalışmalar var ama çok
kullanmıyoruz. Altta yatan nedeni tedavi etmeye çalışıyoruz.
4) CUSHING SENDROMU
CUSHING SENDROMU- TANIM
Cushing sendromu (CS) adrenal korteksten aşırı miktarda üretilen glukokortikoide
kronik olarak vücudun maruz kalması sonucu ortaya çıkar.
Cushing hastalığı (CH) ise hipofizden ACTH’nın aşırı üretilmesi nedeniyle
glukokortikoid yapımının artışı ve ortaya çıkan klinik tablonun adıdır.
Kadınlarda erkeklerden daha fazla gorülür.
# Cushing Sendromunu ilk defa Harvey Cushing tanımlamış. Tanımı nedir? Adrenal korteksten
aşırı miktarda üretilen glukokortikoide kronik olarak vücudun maruz kalması sonucu oluşan bir
klinik tablo. Cushing hastalığı nedir? Hipofizden ACTH’ın aşırı üretilmesi nedeniyle
glukokortikoid yapımının artışı ile ortaya çıkan klinik tablo. Yani aradaki fark bu. Aslında
Cushing Sendromunu biraz daha genişletip egzojen ve endojen kaynaklı glukokortikoide
maruziyet olarak gelişebilir. Çünkü Cushing Sendromunu yapan en temel nedenlerden biri
hekimlerin dışarıdan verdiği glukokortikoid ve steroid kullanımıdır.
# Neler olabilir? Cilt hastalıkları, romatolojik hastalıklar olabilir, onkolojik hastalıklar olabilir,
kemateröpiklerin yan etkilerini azaltmak için glukokortikoid desteği yapılır, beyin cerrahisi
kullanır, yani birçok alanda kullanılır. Fizyolojik dozun üzerinde glukokortikoid kullanımı, ilaç
kullanımı Cushing Sendromu’nun oluşumuna neden olabilir.
# Bir hastanın sürreneal korteks yetmezliği vardır, veya hipofizer kaynaklı glukokortikoid
yetmezliği vardır, yani ASTH’sı azalmıştır, dolayısıyla adrenal korteks uyarılamaz ve kortizol
verilemez. Bu hastanın yaşamsal aktivitelerine devam ettirebilmesi için elektrolitlerinin,
elektrolitlerinin, kan basıncının, yani hemodinamisinin normal, stabil olması, diğer vücut
fonksiyonlarının tedavisi için vermeniz gereken minimum dozdaki glukokortikoid, o hastalık
Endokrinoloji ön hipofiz hiperfonksiyone durumları 2
# Tipik Cushing kliniği. Şu kızcağızın görünümü aklınızda kalsın. Bakın ay dede yüz dendiğinde
bu yüzdeki yağ doku artışıyla birlikte yuvarlaklaşan yüz demek istiyoruz. Klinik tarama, klinik
tanı bu yüzden çok önemlidir. Hasta gelir kapıdan, dersiniz bu Cushing olabilir. Sonra tarama
testlerini yaparız gerçekten var mı yok mu diye. Tarama testlerinde evet Cushing var diye
emin olduğumuzda, o zaman tanı testi, bu Cushing var da acaba niye, acaba hipofizden mi
kaynaklanıyor? Acaba sürrenealden mi kaynaklanıyor? Acaba ektopik bir endokrin doku mu
fazla miktarda ASTH üretiyor? ve bu da böbrek üstü bezi uyarıyor? Acaba sürrenealde başkabir
patoloji mi var? Ya da acaba hasta dışardan ilaç mı kullanıyor? Tanı testleri, ayırıcı tanı testleri
de o zaman o basamakta yapılmaya başlanıyor. Görüntüleme yöntemlerinden de
faydalanıyoruz.
CUSHING SENDROMU- ETİYOLOJİ
Endokrinoloji ön hipofiz hiperfonksiyone durumları 2
# %70 Cushing Sendromu’nun nedeni hipofizer Cushing. Yani hastada Cushing varsa hemen yukarıya
lokalize olabilirsiniz. Ama tabii %30’u kaplayan diğer nedenleri de unutmamak gerekir. Burada
yüzdeliklerle birlikte Cushing Sendromu nedenleri var, bunu öğrenmenizi istiyoruz.
# Cushing Hastalığı dediğimiz zaman, ne dedik hipofize lokalize olacağız. Akromegali hastaları içinsinsi
giden hastalıktır, yıllar içinde ortaya çıkar, tümörün bası yapması bir işaret olur, hastalar o şekilde
gelir demiştim. Ama Cushing’de genelde o kitle etkisini pek görmezsiniz. Mikroadenomken hasta
genelde yakalanır. Çünkü ortaya çıkardığı tablo daha çok o kliniği oluşturur. Akromegali gibi
hastalıklarda 5-10 yıl içinde o tablo oluşmaz. O adenom çalışmaya başladıktan sonra 5-16 ay 1 sene
içinde de o tablo oluşur. O yüzden Cushing hastalarını mikroadenomken yakalayabiliriz. Ama
Akromegali hastalarında öyle bir zaman geçmesi gerekiyor, ve dolayısıyla biz onları daha çok
makroadenom şeklinde görebiliriz. Mesela ikisi arasında böyle bir fark var.
ÖZELLİKLER
Plethorea %90
Libido kaybı %90
Hipertansiyon %75
# Biraz önceki genç kızın erkek versiyonu. Biraz daha gövde belirgin. Bakın bunda da aydede yüz,
gövdesel şişmalık, santral obezite, Cushing hastalarının %95 oranında bir klinik özelliği. Aynı şekilde
aydede yüz. Yüzün büyümesi, genişlemesi, yağ doku artışı sebeplidir. Bu gövde ve baş kısmında
belirgindir. Fakat ekstremitelerde, kollarda bacaklarda, tam tersi, yüzde ve gövdede lipogenez olurken
kollarda bacaklarda kortizol etkisi ile lipoliz olur. Bu yüzden özellikle proksimal kaslarda, hem yağ, hem
kas dokuda bir incelme, zaafiyet görülür. Pletore nedir? Yanaklarda kızarıklık, cildin incelmesi ile
alakalıdır. Cilt altı dokudaki kan damarlarının belirginleşmesi ön plandadır. Sırayla listeyi okudu. En
sıklıkla görülen durumlar ve dediğim gibi hastalık başlangıcından itibaren çok hızlı gelişir.
# Burada yine bir parantez açıyorum. Dersin başında da dediğim gibi suprafizyolojik dozlarda steroid
kullanımı gerektiren hastalıklardan ve uzun süreli, 3 ay üzeri kullanacaksanız kemik erimesi ve bu tür
etkileri hemen görürsünüz. Hasta bir gelir size Cushingoik bir görünme bürünür. Steroid,
glukokortikoidler çok güzel bir ilaç grubu gerçekten ama keskin bir bıçak gibi çok dikkatli, hastaya göre
kullanmalısınız. Bir ülseratif kolit, bir chron için veriyorsanız, ya da romatolojik bir hastalık için
veriyorsanız eğer, ne zaman dozu azaltmak gerektiğini, idame dozun ne olduğunu mutlaka önceden
belirleyeceksiniz ve hastayı yakın takip etmelisiniz. Yoksa kırıkla gelen bir hastanız olur, kanamayla
gelen bir hastanız olur, geri dönüşsüz bir takın problemlerle gelen hastalarınız olur.
GLUKOKORTİKOİDLERİN ETKİLERİ
İnsülin antagonisti: KC’de glukoneogenezi uyarır, kas ve yağ dokusunda glukoz tutulumunu
engeller.
Endokrinoloji ön hipofiz hiperfonksiyone durumları 2
Kas, bağ, kemik ve deride aşırı salınımı protein yıkımını artırır, aa’ler artar ve glukagon
salınımını uyarır ve glukoneogenez uyarılır. Kan glukozunu artırır.
Extremitelerde lipolizi uyarır, yüz ve gövdede lipogenez artabilir.
Kardiyak atım volüm ve periferik direnci artırır, Na, su tutulumunu artırarak HT ve kardiyak
hipertrofi sonucu KKY
Koagülasyon ve lipit bozukluğundan dolayı arterial ve venöz tromboz riski artar.
Tarama Testleri
ACTH ölçümü
Görüntüleme
# Gene sendroma geri döndük. Biraz önceki hasta gibi bir hasta kapıdan girdi, baktınız gövdesel
obezitesi var, ekstremiteleri zayıf. aydede yüz , buffalo hump, kahverengi yağ dokusunun hipertrofisi,
bufalo hörgücü, kıllanma artışı, kolay berelenme. Bu Cushing demelisiniz, ya da gerçekten Cushing mi?
Ne yapalım? Tarama testlerimiz var, gerçekliğini anlamak için. Direk kortizole bakarak, aa bu hasta
Cushing demek pek doğru değil. Kortizol aynı zamanda bir stres hormonu. Sabahtan hasta
Endokrinoloji ön hipofiz hiperfonksiyone durumları 2
geldi, diyelim iğne korkunuz var, anında yükselir, bazal kontrol edilmiş kortizol seviyenizi yükseltir. Bu
durumda hasta Cushing değildir. Ya da açsınızdır, bir anda kan şekeriniz düşmüştür, kontroinsüliner
sistem ve kortizol de devreye girer, ve artar. Bu da bir stres. Bu durumda da Cushing değildir. O zamanne
yapıyoruz? Bazal değere bakıyoruz. Yüksek olması önemli. Ama mesela tarama testlerinden biri,
deksametazon süpresyon testidir. Daha önce de tekrarladım, yineliyorum, eğer bir kontrolsüz bir
hormon yüksekliği, sekresyonu var ise bizler endokrinde hastaya süpresyon testi yaparız. Çünkü bilirizki
kontrolsüz bir artış varsa kontolsüz bir artış varsa, biz ne kadar baskılamaya çalışırsak çalışalım o
otonomiyi baskılayamayacağız. Bir hormonal yetersizlik de varsa, atıyorum gonadlar çalışmıyor,
testisler çalışmıyor. Ne kadar uyarırsanız uyarın o testisi, testosteron salgısını gerçekleştiremezsiniz.Yani
uyarı testleri yaparız. Az çalışıyorsa uyarı testleri, çok çalışyorsa süpresyon testleri. İşte hipersekresyon
durumu var, ne yaparız? Süpresyon testi. Ne ile süprese ederiz? Ters gelecek ama
yüksek doz Deksametazon ile.
# Deksametazon nedir? Bir glukokortikoiddir. Hangi amaçla veririz? Döndük 1. Slayta. Bunlar bir aks
üzerinden, CRH, ASTH, kortizol böyle hormonlardı. CRH artar, ASTH’yı uyarır, ASTH sürreneal
korteksi uyarır, kortizol artar, üst merkeze der ki artık sekrete edilmene gerek yok. Ne oldu? Kendikendinş
durdurdu. Bir negatif feedback etkisi oldu. Bu testlerde bu negatif feedback etkisini
kullanıyoruz. Diyoruz ki dışardan yüksek doz glukokortikoid verirsek, bu aksı baskılarsak, kortizol
üretimini baskılarız. Ama ara mekanizmalarda kontrolsüz bir üretim varsa bu süpresyonu yapamayız.
# Niye Deksametazon kullanırız? Bir sürü glukokortikoid var elimizde. Prednol var, Prednozolon var,
neden deksametazon? Çünkü bu aksı en fazla süprese eden glukokortikoid. En az süprese eden hangisi?
Hidrokortizon. Hidrokortizon 1 kat baskılıyorsa, Deksametazon 17 kat süprese ediyor. O
yüzden çok güçlü bir glukokortikoid verip aksı baskılamaya çalışıyoruz.
# Tek neden bu değil. İlacı verdikten sonra kan alıp düzeye bakacağız. Eğer biz hastamıza diğer
glukokortikoidleri verirsek ölçtüğümüz o kortizol düzeyi o ilaçlar olabilir ve bize yanlış bir sonuç
verebilir. Ama deksametozon verdiğimizde lab bize sadece endojen kortizolü gösterir. Yani lab
hatasını önlemek için de deksametazonu tercih ediyoruz.
# Hastaya Cushing olabilirsin deyip 1mg Deksametozon veriyoruz. Ne zaman veriyoruz. Gece saat
23’te veriyoruz. Çünkü fizyolojik olarak hipofizer hormonların diyurnal bir ritmi vardır. Biz gece
Deksametozon’u verdiğimizde sabaha doğru ASTH artışı ile artan kortizolü bu Deksametozon ile
baskılamayı hedefliyoruz. En yüksek sabaha karşı salgılanırlar çünkü. Sabah hastanın kortizol düzeyi
1.8’in altında ise, süprese olduü, bu hastada Cushing yok deriz. İyice emin olmak için bir tarama testi
daha yapılabilir. Diyurnal ritmine veya tükrük kortizolüne bak. Bir kapla tükrğk kortizolübiriktir, sabaha
karşı artışı gözlemle. Bir artış var ise bu da Cushing’i gösterir. 24 saatlik idrarda
kortizole bakabiliriz. Bir kez daha teyit etmek adına. Kortizolde artış var ise Cushing gösterir. Bazenbu
testleri 2şer kez yapabiliyoruz. Bunlar tarama testleriydi. 1mg Deksametozon yeterli olmadığı
durumlarda 2 gün 2mg şeklinde kilosundan da referans alarak inceliyoruz.Bir test olmadı, diğerine
yöneliriz.
# Cushing Sendromu mu? Hastalığı mı? 2. Aşamada en önemli test ASTH testi. Eğer ASTH yüksek ise
hastalıktır, hipofizden fazla salınım anlamına gelir. Ya da ektopik bir Cushingdir, hioofizden değil de
başka bölgeden ektopik bir odaktan, bir nöroendokrin tümörden ASTH salgılanabilir. İkisi arasında
farklılık olarak, ektopik Cushing çok hızlı ilerler, ASTH değerleri çok yüksek olur. Değer 1000’in üzerinde
olduğunda ektopik cushing olabileceğini öngörebiliyorsunuz. ASTH’ya baktık, baskılı bulduk,Cushing
Sendromu düşünürüz. Biraz önceki aksı düşünün. CRH artar, kortizol artar, yukarıya uyarı gönderip
CRH’yı baskılar, ASTH’yı baskılar. Sürrenealde kontrolsüz bir şekilde kortizol üreten bir adenom varsa, bu
sürekli üst merkezleri periferde yeterince kortizol var, daha fazla ASTH, CRH
üretme şeklinde uyaracak. Dolayısıyla sürreneal kaynaklı Cushing’de ASTH ve CRH baskılı olacak. CRH’yı
ölçmüyoruz. Biz ASTH’yı ölçerek periferdeki hormon düzeyi hakkında bilgi ediniyoruz. Yani 2.Basamakta
yaptığımız, etiyoloji nerede? ASTH bağımlı mı? bağımsız mı? testi bize büyük oranda bize
Endokrinoloji ön hipofiz hiperfonksiyone durumları 2
yol gösteriyor. ASTH yüksek ise bize üst merkezler veya ektopik düşündürür. ASTH baskılı isesürreneale
yönleniyoruz. ASTH yüksek değilse hipofiz MR çekmenize gerek yok. Naparsınız?
Sürreneal görüntülenme yaparsınız.
# Bir test daha var. 2 gün- 8mg yüksek dozda yaptığımız bir süpresyon testi. Bunu neden yapıyoruz?
Genellikle hipofizer Cushing’de yüksek dozda Deksametozon verdiğimizde süprese edebiliyoruz. Fakat
Ektopik ASTH artışında, bronşiyal karsiyolitte (?) veya gis sistem ektopik kaynaklı adenomlarda,
mesane kanserlerinde 2 gün 8mg Deksametozon ile süpresyon salgılayamıyoruz. Bu test kısaca bize
ektopik mi hioofizer mi onun hakkında bilgi veriyor.
# Yine bulamadık diyelim. Hipofizer MR’dan bahsedeyim. ASTH’yı yüksek buldunuz. Mikroadenom
düzeyindedir dedim. Hipofiz MR’da bir şey çıkmadı, sintigrafi, PET-CT, diğer taramaları yaptırdınızbir
odak bulamadınız. O zaman ASTH’nın da yüksek olduğunu düşünerek öncelikle hipofizi ekarte
etmek için petrozal sinüs örnekleme dediğimiz bir yöntem var. Dışardan CRH vererek, kateterilasyon
yaparak, sağlı sollu hipofiz bezini uyarıyorsunuz. Adenom var ama görülmüyor. Bunun nedeni mikro
adenom olması ve korktikotrotop hücrelerinin hipofiz bezi içerisinde tam alt ve orta kesimde yer
almasıdır. Bu durumlarda petrozal sinüs örneklenmesi yapılıyor. Ayrıntısına girmenize gerek yok
sadece kafanızda bir şeyler otursun. Cerrahlara adenomun lokalizasyonu hakkında cerrahi girişim
öncesi yönlendirmek için kullanılır.
# Cushing Akremegali gibi titre alınıp tamamen kür sağlanabilecek bir hastalık değil. Daha belalı bir
hastalık. Klinik ne kadar hızlı çıkıyor, bazen dağınık hücrelerde tümörler gelişiyor.
Tedavi Seçenekleri
CERRAHİ TEDAVİ
MEDİKAL TEDAVİ
RADYOTERAPİ
CERRAHİ TEDAVİ
# Akromegalide olduğu gibi bunda da tedavi seçeneklerimiz cerrahi, medikal ve radyoterapi. İlk
seçeneğimiz cerrahi. Akromegalide de cerrahi idi. Ameliyat yapılabiliyorsa, temizlenebiliyorsa ne
güzel. Tümör gözükmedi, ektopik bir şey bulunamadığınızda, klinik çok ciddi ve ölüme gidiyorsa,
kanamalar, trombozlar geliştiyse, sürekli sürreneal uyarı var ise, hastalık söz konusu fakat odak söz
konusu değilse, bulamamışsanız eğer, yapacağınız şey Bilateral Adrenalektomi. Çok çok nadir
yapılır. Yukarda odak bulunamadı ya da ektopik odak bulunamadığında, en azından sürreneal
korteksi ortadan kaldırıp, dışarıdan mineralokortikoid veririm, yüksek dozda ihtiyacı karşılayıp, sıvı
elektrolit durumlarını kontrol edebilirim fakat çaresiz kalındığında gönderilebiliyor.
# Bazen şöyle de olabiliyor, adrenalektomiyi yapıyoruz, hastaya replasman dozunu veriyorsunuz, bir
süre sonra hastada ASTH salgılayan o odağı ortadan kaldıramadığınız için renkte bir koyulaşma
başlıyor. Hipofiz bezinde size kendini göstermeyen o adenom, zamanla büyümeye başlıyor.
Hiperpigmentasyonla beraber bir tablo ortaya çıkıyor. Aynı zamanda ASTH’nın ön maddesi, ASTH’yı
kontrol eden kortizol etkisi de ortadan kalktığı için, (ASTH’nın ön maddesi propiyodomelanokortindir)
melanosit stimüle edici hormon da ASTH kontrolsüz üretilirken fazla miktarda salınır ve
Endokrinoloji ön hipofiz hiperfonksiyone durumları 2
hiperpigmentasyon, ve hipofizde bir adenom olarak karşımıza çıkar. Bu Nelson sendromudur. Zaman
içinde gelişmiş, ortaya çıkmış, ASTH salgılayan bir tümör durumudur. Ekstrem durumlar, çok fazla
Nelson sendomu görmüyoruz. Ben 2 tane gördüm.
MEDİKAL TEDAVİ
İnefektif cerrahi
Ağır bulguları olan olgularda ciddi hiperkortizoleminin olumsuz etkilerini kontrol altına almak için
preoperatif hazırlık dönemlerinde
Metirapon
Ketokonazol
Mitotan
Etomidat
Mifepriston
Dopamin agonistleri
Kabergolin
Octreotid
Lanreotid
Pasireotide
# Tedavide eğer cerrahi ile durumu toparlayamadınız ya da cerrahiyi kontraendike edecek bir durum
var, lokalize edemediğiniz bir odak var ise medikal tedavilerden de faydalanabiliyorsunuz. Eğer
steroidin fazla miktarda yapımı ise glukokortikoidin fazla miktarda üretimi ise farklı aşamalarda
ilaçlar vererek enzim sistemini bloke ederek kortizol salgısını baskılayalım ve kliniği düzeltmeye
çalışalım. Fakat bu ilaçların da hemen hemen hepsinin pek çok yan etkisi var ve hasta kullanımı
açısından pek konforlu değil. Metirapon, Ketokonazol, Mitotan, Etomidat, Mifepriston gibi. Metirapon
artık Türkiye’de bulunmaya başladı. Ketokonozal aslında bir antifungal ama yüksek dozlarda pek çok
etkisi var kc intoksikasyonu başta olmak üzere. O yüzden pek uzun süre kullanım sağlayamıyoruz.
# Özellikle Pasirotid medikal veya cerrahi aşamalardan fayda görmemiş hastalarda kullanıyoruz.Uzun
etkili bir somatostatin analoğudur.
• Konvansiyonel fraksiyone RT
• Gama Knife
# Radyoterapi de yine tüm tedaviler yanıtsız kalındığında akromegalide olduğu gibi 5-10 sene
içerisinde başvurabiliriz. Kişiye, tümörün lokalizasyonuna göre, verilen göre, yönteme göre, işlemi
yapan kişiye göre radyoterapi de bir seçenek. Aynı akromegalide olduğu gibi panhipopitüitarizm gibi
nadiren görme kaybı gibi, hipofizde nekroz, uzun dönemde intrakraniyal kitle oluşumları şeklinde
gelişmeler görülebiliyor. Bunların da olabileceğini bilmek lazım.
tedavisiDM
Osteoporoz
Hipertansiyon
Hiperlipidemi
Kalp Yetmezliği
Nefrolitiazis
Hipopituitarizm
………….
# Tedaviler muhteşem değil. Her tedavinin yan etkisi de var. Hastanızı mutlaka tedaviyi anlatın,
avantaj ve dezavantajları hakkında bilgi verin, onu da sürece dahil edin.
# Cushing Sendromu hipertansiyona, osteoporoza, kalp yetmezliğine, böbrek taşlarına neden olabilir.
O yüzden Cushing Sendromunu hangi sebeperden dolayı tespit ederseniz edin, bu durumlar açısından
da mutlaka tarayıp tedavilerini vermeniz gerekir.
3-) Hande Selvi Öztorun hocadan ve Bülent Akıncı hocadan girdim. Muayene sınavıma Hande hoca
geldi,biraz karışık bir gündü aşırı ayrıntılı soramadı ama hastanın kullandığı ilaçları sordu, hastada yan
etkiye bağlı komplikasyon gelişmiş bunu hangi ilacın yapabileceğini sordu. (Tocilizumab akciğerde
nodül yapıyor.)Sözlüde herkesi çok uzun tuttular yarım saat 40 dakika sürdü. Ama daha çok
karşıdakine bildirmeye çalışıp yardımcı oluyorlar. Bana yaşlıda koruyucu hekimlik uygulamalarını
sordu. Aşıları ve kanser taramalarını sordu anlattım.Kuradan çektirdiler Romatoloji geldi Romatid
Artritte hangi faktörler pozitif olur dediler, RF ve anti-CCP dedim. Romatoid faktör başka hangi
durumlarda pozitif olur dediler bunu pek sayamadım ama bana söyletmeye çalıştılar. Bülent Akıncı
tümör markerlerını sordu. CA 125 neyde pozitif olur dedi. Pek sayamadım yine. Diğer markerları
saydım hangi hastalıklarda pozitif olur onları saydım. Sonrasında bitirdiler ama genel olarak
olumlulardı. Benim için güzel geçti.
Monoklonal antikor
RA da kullanılır #IV yoluyla veya subkutan formu da var şimdi. 2 yolla da kullanılabiliyor.
#Bu ilaç da covid döneminde yok a girdi. IL-6 yı bloke ettiği için makrofaj
#Bu ilaç IL-6 yı bloke ettiği için ateş, CRP yanıtı olmuyor. Enfeksiyonu olan bir hastayı atlayabiliriz ateşi
çıkmadığı için, CRP si de yükselmediği için. Dikkatli kullanmak gerekiyor.
GENEL PRENSİPLER
• 1) Taranan hastalık veya durum mortalite ve morbidite açısından önemli bir sorun teşkil
etmelidir. Kardiyovasküler hastalıklar, inme, kanserler, pnömoni, grip, kronik obstrüktif
akciğer hastalığı önemli morbidite ve mortaliteye neden olan hastalıklardır.
# Yani halk sağlığında en çok görünen hastalıklar olmalıdır. Örneğin pankreas kanseri için
tarama yapılmaz çünkü nadir. Milyonda bir görülen genetik hastalık diyelim ki Türkiye'de 85
tane görülecek. Onun için tarama yapmayalım. Önemli bir halk sağlığı olması lazım.
• 2) Taranan hastalık yeterince yaygın olmalıdır.
• Örneğin; genç erişkinlerde kolorektal kanser taraması önerilmezken, yaşlılarda sıklığın
artışına bağlı olarak tarama önerilir. Yine serviks, meme, kolorektal kanser gibi preklinik
dönemi uzun olan hastalıkları taramak daha uygundur.
# Genç yaşta kolorektal kanser, o yaşta az görüldüğü yaygın olmadığı için önerilmez
yaşlandıkça önerilir.
• 3. Erken tedavi, semptomlar ortaya çıktıktan sonra yapılan tedaviye göre daha iyi sonuç
vermelidir.
# Mesela mamografi ile tespit edilen meme kanseri, erken dönemde tespit ettiğimiz için erken
tedavisi orta ya da son evrede tespit ettiğimize göre cevap vericektir.
• Fizik muayene ve mamografi ile tespit edilen meme kanserinin erken tedavisi ile mortalite
ve morbiditeyi azaltmak mümkün olabilir.
• Over ve akciğer kanseri için tarama endikasyonu yoktur; çünkü teşhis hastalığın
prognozunu etkilemeyecektir.
# Ama over veya akciğer kanseri tespit edildiğinde genelde tespit edildiğinde ileri dönem
oluyorlar ki akciğer kanseri için tarama önerilir. Bunlar da hastanın prognozunu çok
etkilemeyeceği için yani evre 1 de tespit edilen ya da evre 4'te tespit edilen sonuçta prognoza
etki etmeyeceği için hatta hastanın hastalığından habersiz yaşadığı süreyi azaltmış olur. Bu
da anksiyeteye, depresyona sebep oluyor ve önerilmiyor.
4. Tanı koyulan hastalığın kabul edilen bir tedavisi olması gerekir.
• Örneğin; 85 yaş üstü yaşlılarda prostat kanseri tedavisine yönelik girişim uygun olmayabilir.
# Tanı konulan hastanın tedavisi yok. Mesela Alzheimer tip demans için tarama yapalım mı
herkese, BOS antikorları bakalım mı, biyobelirteç bakalım mı? Şuan demansın tedavisi yok.
Şu an demansın tedavisi yoksa orta yaşlı popülasyona bunu taramanın bir anlamı yok.
Tarayacaksınız riskli grubu tespit edeceksiniz ve erken dönem tedavi vereceksiniz ki tedavi
verebilesiniz. Tedavisi olmayan bir hastalığın taraması çok da mantıklı değil.
#85 yaş üstü PSA isterseniz ürologlar çok çok kızarlar hatta 75 yaş üstü. Sizin amacınız ne
derler prostat kanseri bulduk da ne oldu derler? Bunlar önerilmiyor.
• 5. Hastalık tanısında kullanılan test, hastalık varlığı ve yokluğu konusunda ayırım
yapabilmeli; yalancı pozitif ve yalancı negatif sonuçlar kabul edilebilir düzeyde olmalıdır.
#Yalancı pozitiflik ve yalancı negatiflik durumları var istatistik dersleri aldınız alacaksınız
göreceksiniz bunları. Bir test her zaman %100 sensitivite göstermiyor. Pozitif gösterip de
gerçekte olmayanlar var, negatif gösterip de gerçekte olanlar var. Bunların oranlarının
dengeli olması kabul edilebilir düzeyde olması lazım tarama testi için bahsediyorum.
• 6. Tarama testi makul fiyatta olmalı ve elde edilen fayda testin maliyetini haklı çıkarmalıdır.
# Komplikasyonu düşük olmalı. Kolonoskopi bir tarama yöntemi olarak kullanılıyor tanı
yöntemi olarak da kullanılır tedavi yöntemi olarak da kullanılır ama komplikasyonlarını bilip o
riski göz önüne almalısınız. Mesela akut batındaki hastaya kolonoskopi yapılmalı mı? Akut
batının sebebi herhangi bir şey olabilir, perforasyon riskiniz yüksektir, yapmamalısınız.
Kanser riskinin yüksek olduğu bireylerde tarama yapılmalıdır.
TARAMA TESTLERİ
• Yaşlılarda tarama testleriyle ilgili bazı farklılıklar vardır. Testlerin önerilmesinde hastanın
yaşından ziyade kişinin genel özellikleri dikkate alınmalıdır.
• Kronolojik yaş degil fizyolojik yaş önemli.
# Biyolojikten daha çok fonksiyonellik yaşı önemlidir. 75, 85 değil hastanın teknik durumu.
• Yaşam beklentisinin az olduğu kişilerde o yaş grubu için yapılan testler uygun
olmayabilirken; kendi yaşıtlarından çok daha genç bir fizyolojik yaşa sahip yaşlılarda ise
daha genç yaşlarda önerilen testlerin de yapılması gerekebilir.
• Ağır demans, terminal dönemdeki kanser, ileri derecede kalp yetmezliği gibi yaşam
beklentisi az olan yaşlılarda tarama testlerinin faydası azdır. Bu nedenle bu grup hastada
asemptomatik hastalık için tarama testleri önerilmez.
• Kognitif fonksiyon bozukluğu olan hastalara yapılacak testler hasta yakınları ile tartışılmalı;
tarama testi sonucunda şüphe uyandığı takdirde daha invaziv testler gerekebileceği ve
hastalık saptanırsa hangi tedavi uygulanacağı konusunda hastanın yakınları önceden
bilgilendirilmelidir.
# Hastanın oluru da önemli. Mesela şu an influenza aşısı dönemindeyiz tüm sağlık
çalışanlarına aşı öneriliyor ama sağlık çalışanı onam vermezse biz bu primer korumayı
yapamayız. Hasta onamını hastanın kendisinden almalısınız. Hasta birey yerine sağlıklı birey
de diyebiliriz. Kognitif bozukluğu olan kişinin vasisine ya da yakınlarına sormalısınız. Hasta
yakını diye bir şey yoktur medikal hukukta vasisinden onamı almanız lazım hastaya tarama
veya aşı yapmanız için.
• Koruyucu hekimlik ve tarama testlerinin planlanmasında maliyet-etkinlilik analizi önemlidir.
Bir testin veya uygulamanın maliyet-etkili olup olmadığının değerlendirilmesinde ülkenin
ekonomik koşulları göz önünde bulundurulmalıdır.
• Geriatrik yaş grubunda hipertansiyon, dislipidemi, diyabet, obezite gibi kardiyovasküler risk
faktörlerinin taranması; bağırsak, meme, prostat, serviks kanseri, tiroid fonksiyon
bozuklukları, osteoporoz, depresyon, kognitif fonksiyon bozukluğu ve bunun yanında işitme
ve görme fonksiyonlarının değerlendirilmesine yönelik taramalar önerilmektedir.
# NMT ile kognisyon fonksiyon bozukluğu taranır. İşitme ve görme fonksiyonlarını da yılda 1 kere
tarattırırız. Hasta geldiğinde mutlaka sözel olarak işitme ve görmeyle ilgili problem var mı diye
sormalıyız. 5 ve 3 metreden snellen kartları var ya da elinizde herhangi bir uygun yazılı kağıdı
okutmaya çalışırsınız. Bulanık görme, katarakt şikayetleri başlamış ise ve hasta size sıfır geliyorsa
muhakkak göz hastalıklarına göndermelisiniz. Kulak taraması da hasta zaten konuşurken belli oluyor.
Hastanızın iletişim problem yaşayıp yaşamadığını size duyup duymadığını hissedebiliyorsunuz.
Kolorektal Kanser
• Kolorektal kanserden kaynaklanan ölümlerin %75’i 65 yaş üstü kişilerde meydana
gelmektedir.
• Kolorektal kanserin erken teşhisi için bir konsensus oluşmamasına rağmen taramanın 50
yaş sonrasında, ailesinde 60 yaşından önce kolorektal kanser öyküsü bulunanlarda
taramanın daha erken yaşlarda başlanması önerilmektedir.
Amerikan Kanser Cemiyeti (ACS) ve USPSTF’nin kolorektal kanser taraması için önerileri
tablo da gösterilmiştir
# Mesela kolorektal kanserler hem sık görülür hem de erken dönemde yakalarsanız tedavi
edebilirsiniz. Kıymetli bir kanser türüdür. O yüzden 50 yaş sonrasında hiçbir şikayet yok
olmasına rağmen yapılır tarama denilen budur. Anemisi yok, kilo kaybı yok, kanser için olan
kırmızı bayraklar yok.50 yaşından sonra, muhakkak bir kez endoskopi, kolonoskopi öneriliyor
bütün popülasyona.
# Ama bir tane indeks vaka var. Mesela 40 yaşında kolon kanseri tanısı almış bir vaka varsa
ve o da sizin 1. derece akrabanızsa o zaman sizin bir dekat önceden taranmanız lazım. Yani
40 yaşında tanı konuluyorsa sizin üçüncü dekatta taranmaya başlamanız lazım. Bütün
kanserler için aşağı yukarı bu geçerlidir.
# Ne ile tarayacağız kolorektal kanseri?
Kolonoskopi mi yapalım, dışkıda
hemoglobin mi bakalım, rektoskopi mi
yapalım? Gaita da gizli kan çok değerli.
Bir kere geriatride gaitada gizli kan
herhangi bir önemi olmuyor artık çünkü
bizim yaşımıza gelenler zaten tarama
yaşını geçmiş oluyorlar. Neredeyse her
polikliniğe gelene kolonoskopi yapalım
desek doğru olmuş oluyor daha
önceden kolonoskopi yapılmadıysa
ama. Şöyle bir tarama önerisi var, yılda
bir kez dışkıda gizli kan bakılmalı ancak
şunu belirteyim onkoloji tarama dersleri
anlatacaksa onların dedikleri daha
günceldir çünkü bunlar durmadan
yenileniyor, onların dediklerini baz
alınacak.
Bir hasta kolonoskopi yaptırdı ve temiz çıktıysa elinde de temiz olduğuna dair bir belgesi
varsa o zaman 10 yıl ona bir daha tarama yapmanıza gerek yok. Rrektoskopi yapıldı
,sigmoidoskopi yapıldı 5 yıl ama mesela yılda bir kez dışkıda gizli kan istenir. Sadece ona
bağlı tarama yapılmaz.
Meme Kanseri
• Meme kanseri taramasının en etkin yolu mamografi ile taramadır. Uzun süreli takipte
mamografi ile taramanın sağkalımı artırdığı gösterilmiştir.
• Kişinin aylık periyodlarda kendi kendini muayenesi de yararlı bir metoddur; ayrıca hekim
tarafından yılda bir kez meme muayenesi yapılmalıdır.
• Ailede menopoz öncesi ortaya çıkan meme kanseri varlığı olan yüksek risk grubundakilere
30 yaş sonrasında yıllık mamografi önerilmektedir.
• 70 yaş üstü kadınlarda mamografi takibi 10 yıllık yaşam beklentisi varsa yapılmalıdır.
#Burada bir 70 yaş da ayrım verilmiş. Hastanız 70 yaşında ama 50 gibi yaşam beklentisine
dair herhangi bir negatif tutumunuz yok. Kronik terminal dönem hastalığı yok. Başka
yaşamını sonlandıracak bir sebep yok. O zaman onlara 10 yıllık yaşam beklentisi yüksek
olanlara mamografi ile takipe devam edin diyor yılda bir.
Serviks Kanseri
• Serviks kanserinin erken teşhisi hayat kurtarıcı olabilir. Bu nedenle seksüel olarak aktif
kadınlara yıllık Papanicolaou testi önerilmektedir.
• En az üç ardışık servikal sitolojik incelemesi normal olana kadar Pap smear testi
uygulanmalıdır.
# Yukardaki maddeler daha çok gençler için seksüel aktif kadınlarda yıllık önerilir.
# Peki yaşlılarda ne önerilir? Yıllık yapıldı hastaya ve ardışık 3 kere negatif geldi. Bu sonucu
görünce kesebiliyor kadın doğumcularda.
• Son 10 yıl içindeki sitolojilerin hiçbirinde patoloji olmayan 65 yaş üstü kadınlarda da
taramayı sonlandırmak uygundur.
# Durdurulur ve kadın doğuma da gönderilmez serviks ca için.
Prostat Kanseri
• Prostat kanserinin erken tanı ve tedavisinin yaşam süresini artırdığına dair yeterli kanıt
yoktur.
• Prostat spesifik antijen (PSA) testinin daha yaygınlaşmasıyla prostat biyopsi sıklığı
artmıştır. Ancak biyopsi sayesinde sessiz gidişat gösteren prostat kanseri tanısının sıklığı
artmıştır.
• ACS ise, 50 yaşın üstünde olup yaşam beklentisi 10 yıldan fazla olan erkeklere parmakla
rektal muayene ve PSA tayini ile tarama önermektedir.
# Prostat için yeterli kanıt yok bunu taramamız için. Tiroid kanseri de aynı şekildedir. Papilller
tiroid kanserinin ve prostat kanserinin surveyi de genel surveyi çok etilemeyen kanserler
olarak kabul edilir. Yani bu ne demek? Otopsi serilerinde bulmuşlar. Hasta başka bir nedenle
ölmüş. Otopsi yapıldığında tiroid papiller kanseri olduğu ortaya çıkmış hastanın. Hastayı
kanser öldürmemiş yani öldürecek bir hastalık değil o yüzden de rutin bir PSA önermiyor. 50
yaş üstünde erkeklerde, parmakla rektal muayene yine önerilmek de ama 65 yaş üstünde
pek önerilen bir şey değil.
Akciğer kanseri
• Yüksek riskli hastalarda düşük doz toraks CT 80 yasina kadar tavsiye edilir.
Eğer hasta son 15 yıldır sigara içmiyorsa ve yaşam beklentisi düşükse kesilir.
#Akciğer kanserinde yüksek riskli hastanın ne olduğunu bilmek lazım. Yüksek riskli hasta
sigara kullanımı ile ilgili bir şey. 80 yaşına kadar düşük doz CT ler ile yıllık tarama önerilir
ama hastayı siz gördüğünüzde son 15 yıldır sigara içmiyorsa ya da yaşam beklentisi için bir
akciğer kanserini taramak kadar bir beklentiniz yoksa çeşitli kronik hastalıklarda onlara
tarama yapmanıza gerek yok.
Diğer…
• Aspirin : Eger KAH riski %3 den yuksekse gunluk aspirin verilir . Gis kanama riski iyi
tartılmamlı
# Aspirin de koroner arter hastalığı riski %3'den fazla olanlara veriliyor. Kardiyoloji öneriyor,
özellikle diyabet ve tansiyon gibi vasküler hastalık yükü olanlara.
• Calcium +Vit D: 1200 mg elemental ca ( diyet ya da supplement ) + 800 IU Vit D
#Herkese Aspirin, kalsiyum, vitamin D verelim mi? Malnütrisyonda bundan bahsedilecek. 1200
miligram elemental kalsiyumu bir şekilde hastaya vermeliyiz. Bunu gıdayla mı veririz? Peynirle
yoğurtla sütle mi veririz yoksa ek supplementle mi veririz? O bizim hasta ile konuşmamıza bağlı ama
bu 1200 miligram elemental kalsiyumu ve günlük 800 internasyonel ünite D vitaminini vermezsek
kemik sağlığına yönelik çok şey kaybetmiş olursunuz ve osteoporoza yol açmış oluruz.
RV’de Laboratuvar
RF ve CCP pozitifliği
Anemi
CRP↑, ESR ↑
Beyaz küre ↑
Trombositoz
Hipergamagloblünemi
Serumda CIC
Kompleman ↓
Kriyogloblin ↑
# Tipik beyaz küre nötrofil hakimiyeti var Lökositoz, trombositoz, akut faz yüksekliği
hipokomplementemi, kriyogloblin pozitifliği görülür.
Nadiren B-ANCA pozitifliği görülebilir.
Romatoid faktörün referans aralığın (<15 IU / mL) üzerinde seyretmesi halinde şüphe duyulması
gereken rahatsızlıklar, diğer bir deyişle RF yüksekliği nedenleri şu şekildedir:
Karaciğer rahatsızlıkları
Kas iltihabı
Otoimmün rahatsızlıklar
Kan kanseri
Enfeksiyon
Sıtma
Tüberküloz
Hepatit B
β-hCG
Calcitonin
Throglobuline
# Gelelim rutin de kullandığımız tümör markerlarına. Kullanım alanları çok önemli.
Meslektaşlarımızın çoğu tümör markerlerini kanser taramasında veya kanserin tanısında kullanıyor
ama hiç de böyle bir şey yoktur. Bizim elimizde değişik polikliniklerden istenmiş bir sürü saçma sapan
tümör markerı gelir. Örneğin "Bu hastanın CA19-9’u yüksek, CA 15’i yüksek ne yapalım? " diyerekten
hastaya kanser taraması için onkoloji bölümünde değerlendirilmesi uygundur. İkisinde de onkoloji ne
bu tümör markerlarını yorumlamak zorunda ne de kanser taraması yapmak zorunda. Bunlar
onkologun görevi değildir ancak böyle bir şey olduğunda herkesin aklına kanser geliyor ve herkes
hastayı onkolojiye yönlendiriyor .
CA 125
#CA 125 o kadar değişik bir tümör markerıdır ki CA 125 dediğimizde aklımıza ilk over kanseri gelse
de seröz yüzleri tutan her türlü kanser ya da benign, malign her türlü hadise CA 125 düzeyini
yükseltir.
CA 125 over kanseri için önemli bir belirteçtir.
CA-125 over için spesifik değildir ayrıca pankreas , akciğer, meme , kolorektal, gastrointestinal
tümörler , menstürasyon , endometriosiz, gebeliğin birinci trimestrinde yükselebilir.
# Batında her türlü periton iritasyonu yapan hadise ( Gis tümörleri). plevral, perikardiyal her türlü
hadise, menstürasyon, endometriozis, gebelik gibi benign hadiseler CA125 düzeyini yükseltebilir.
# CA 125 düzeyi yüksek bir hasta geldiğinde bizim genelde yaklaşımımız primer ilk over'e bakarız ama
bu CA 125 düzey yüksekliği ile hastaya over kanseri tanısı koymayız. Dediğimiz gibi benign birçok
hadisede de düzeyi yükselir. Yani hasta akut pankreatit veya pnömoni olup CA 125 yüksekliği ile
gelebilir.
Hande Selvi – Bülent Akıncı
4-) Bülent Hoca havuzdan soru sordu. A)hastada transfüzyon komplikasyonu gelişmiş bir vakaydı.
Hangi komplikasyon olduğunu, akut kronik sınıflama, immün nonimmün sınıflama sordu.
C)yaşlılarda görülen en sık kronik hastalığı sordu, 2. en sık kroniği sordu diyabetmiş diyabet
komplikasyonları sordu nöropati dediğimde fonksiyonel inkontinans diyabet komplikasyonlarına bağlı
olur sence hangisidir dedi nöropati dedim. (fonksiyonel inkontinansı bilmediğim için kronik
hastalıklardan yola çıkarak patolojisini bulmami sağladı.)
Bülent hoca yine havuzdan soru çekti en iyi olduğum dersi sordu endokrin dedim bir sayı söyle diyor o
sayıdan çıkan soruyu soruyor. D) obezite tanımını sordu (derste söyleneni birebir istiyor).
E)Adiponektinin tanımını verip sordu.
Hande hoca h)aby sınıflama ve tanımı sordu. (burdan itibaren sorulari beraber yönettiler ve havuz
sorusu sormadılar diyebilirim.)aby den yola çıkıp birçok soru sordular. hasta idrara çıkamaz naoarsin
muayenede neye bakarsın, dehidratasyona bakarsın nerden bakarsın, elin derisinden bakarim dedim
o muayeneye ne deniyor dedi turgor tonus dememi bekledi. başka nerden bakarsın dedi ben
bilmeyince Hande hoca ağzını gösterdi, ağzı kuru mu diye bakarim vs dedim kabul etti. yine idrara
çıkamayan hasta geldi. bi sey takarsin ne takarsin sonda. sonda gecmezse ne takarsin diye sordu
bilemedim hoca da ne oldugunu soylemedi. prostattan kaynaklı kanser vs dedi nedir o dedi, glob
vezikale olacakmış. yine idrara çıkamayan hasta ama kanser ve alt extremitelerinde uyuşukluk var
naparsin ne düşünürsün dedi. bası yapıyordur kanser dedim nereye bası yapacak belki meme kanseri
dedi metastaz yapmıştır dedim, nereye yapacak diyince vertebralara olabilir dedim, hoca eee tamam
metastaz yapti ne dersin oyle mesaneye dedi nörojenik mesaneymiş. Hocalar aşırı aşırı yardımcı
oluyorlar bilemediğinizde nerdeyse cevabi soyleyecek kadar ipucu veriyorlar. güler yüzlüler hiç
endişeniz olmasın.
A)
B) İnkontinansın Semptomatik karakterizasyonu
URGE: dk-sn süren bir uyarıcı semptom ardından büyük volümlü idrar kaçağı
Detrusor hiperaktivitesi
Detrusor hipoaktivitesi
# Biz size üriner inkontinans tiplerini sayın dediğimizde sormak istediğimiz bunlar. En sık olan
kaynaktan kaynağa değişiyor, ben genellikle halktan miks görüyorum, urge yetişememe acil işeme
hissi ile gitme ve stres karın içi basıncı arttıran nedenlerle, birazdan bahsedeceğiz. Bir arada
bulunması da miks.
Eşlik eden semptomlar (ıkınarak idrar yapma, tam boşalamama, disüri, hematüri, suprapubik-
Kalıcı İnkontinans
Eğer inkontinans geçici ve fonksiyonel nedenler ortadan kaldırıldıktan sonra da devam ediyorsa alt
• Detrusor hiperaktivitesi
• Detrusor hipoaktivitesi
# Hep Emine hanım'dı şimdi aynı bulgular bu sefer Ahmet bey, erkek olduğu zaman hastamız ilk
düşünmemiz gereken prostat büyümesi olduğu için ilk bakmamız gereken postvoiding rezidü, burada
400 almış ama 200-400 arasını da hani yüksek-normal gibi almış normalde 200 üstünü de her türlü
patolojik kabul etmek lazım. Overflow'u mu var muhakkak ürolojiye gönderelim. 400'ün altı, stres
midir acaba? çok düşündürmedi o zaman üroflowmetri yaptık, normal mi anormal mi baktık.USG
dehidronefroz var mı, bası var mı vs. her yol ürolojiye çıkıyor gibi erkekte.
Hipoglisemi
KRONİK KOMPLİKASYONLAR
Makrovasküler
Hastalık
❑ Serebrovasküler hastalık
❑ Diğer
• Diyabet ve hipertansiyon
• Diyabet ve dislipidemi
• Diyabetik ayak (#Diyabetik ayak aslında makro ve mikrovasküler komplikasyon)
Mikrovasküler
Komplikasyonlar
❑ Retinopati
❑ Nefropati
❑ Nöropati
• Periferal
• Otonom
D) OBEZİTE
E) Adiponektin
engeller
• Yararlı adipokin
# yağ dokusundan en fazla salgılanan molekül, iyi bir molekül olarak değerlendirilmekte. İnsülin
duyarlılığını artırmakta, iskelet kasında yağ asidi oksidasyonu ve glikoz alımınıuyarmakta. Karaciğerden
de glukoz çıkışını azaltmakta o zaman etkisi kan şekerini düşürücüyönde olacaktır. Obezite ve insülin
direncinde azalmış olarak bulunacaktır.
f)
g)
h) Etyoloji ve Patofizyoloji
Tanımlama
Akut Böbrek Hastalığı (ABH) Glomerüler Filtrasyon Hızında (GFH) ilerleyici kayıp sonucunitrojen artık
ürünlerin (üre, kreatinin) ve diğer üremik toksinlerin renal yolla atılamaması nedeni ile kanda
birikmesi ile ilişkili klinik sendromdur
ABH, böbrek fonksiyonlarında 48 saatten fazla süren kayıp yani; serum kreatininde 0.3 mg/dl, ve/veya
%50 den fazla artış, ve/veya oligoüri (günlük idrar miktarının 500 ml den az olması)
Evreleme için kullanılan parametreler, son 1 haftada serum kreatinin de artış oranı ve idrar
volumunde değişiklik ile devam eder
ABH Etyoloji
Prerenal %55-60
Renal %35-40
Postrenal %5
böbrek yetmezliği nedeni, toplumda en sık gözüken akut böbrek yetmezliği nedeni prerenal
nedenler.
• Etiyoloji:
• Parkinson Hastalığı
• Alkolizm
• Vinkristin toksisitesi
• Tabes dorsalis
• Gece ve gündüz
• İdrar yaparken duraklama, kesik kesik idrar yapma, tam boşalmama hissi, ıkınarak idrar
perineyi muhakkak bir innervasyon var mı diye muayene ederiz overflow inkontinans düşünüyorsak)
# Mesane balon gibi şişiyor detrusor hipoaktivitesine veya obstriksiyon kaynaklı olabilir, içerde idrar
birikiyor ve damlama şeklinde idrar kaçırma oluyor. Hasta globa girer, mesanenin tamamen dolu
olması demek. Hasta için en ağrılısı overflow.
5-) A-Harf ve numara söyle dediler söyledim gastro çıktı Alt Ast yüksek 180 civarı Alp Ggt de ılımlı
yüksek 70-80 gibiydi usg normal safra yolları dilate değil ne düşünürsün intrahep kolestaz
nedenleri saydım birkaç tane anlattım sonra birkaç kan testi söyle dedi ayırıcıda otoimmün hepatit
markerları viral hepatitse seroloji toksik panel wilson genetik ya da serüloplazmin vs sonra en sık
hangisi olur
B-Nash tedavi nasıl olur yaşam tarzı vs kahve, ilaç ne verirsin somatostatin ne ağırlıklı
beslensin vs.
Yeni terminoloji: MASLD (metabolic dysfunction-associated steatotic liver disease) Nonalkolik veya
yağlı terimleri etiketliyor hissi.
Multiple-hit: ilk önce insulin direnci ve obezite arkasından infllamasyon, oksidatif stres, apoptoz ve
NAFLD:
Egzersiz : AGA haftada 150-300 dakika orta seviyede egzersiz veya 75-150 dakika ağır seviye
egzersiz öneriyor.
Kahve tüketimi
3) Medikal tedavi?
TZD: Klinik faydası var ama yan etki profili nedeniyle kullanımı kısıtlı. Nondiabetiklerde
C-Dka hasta nasıl gelir nasıl yönetirsin dka yı tetikleyenler ne olmuştur anlattırdılar,
DİABETES MELLİTUS AKUT KOMPLİKASYONLARI
Oluşum mekanizması hemen hemen aynıdır. DKA’da mutlak insülin eksikliği nedeniyle lipoliz
baskılanamaz, ketonemi ve ketonüri olur. HHD’de az miktarda insülinin bulunması lipolizi
baskılamak için yeterli olduğundan, keto cisimlerinin oluşumu gerçekleşmez.
HAZIRLAYICI FAKTÖRLER
• İnfeksiyonlar
• Yeni başlayan tip 1 diyabet (%20-25 vakada)
• İnsülin tedavisindeki hatalar (insülini kesme, doz atlama, doz yetersizliği, hatalı injeksiyon
tekniği, insülin pompasının bozulması...)
• Diyet sırasında yapılan hatalar
• Serebrovasküler olaylar
• Alkol
• Pankreatit
• Miyokard infarktüsü
• Travma, yanık
• Karbonhidrat toleransını bozan ilaçlar (kortikosteroidler, tiyazid grubu diüretikler,
adrenerjiK agonistler)
• Yeme bozuklukları (özellikle tekrarlayan DKA öyküsü olan tip 1 diyabetli genç Kızlarda kilo
alma korkusu, hipoglisemi korkusu)
Genellikle primer anyon açıklı asidoz görülür. Tedavinin ilk 8 saatinde, bazı olgularda
hiperkloremik metabolik asidoz gelişebilir. Bir kısım olguda ise mikst asidoz söz konusudur.
DKA’da ortalama 5-7 litre kadar sıvı açığı vardır.
Plazma glukoz düzeyi >300 mg/dl (gebelikte >250 mg/dl)
Ketonemi ≥3 mmol/l, idrarda keton ≥2+
Kan pH ≤7.30
Serum bikarbonat (HCO3) düzeyi ≤15 mEq/l
Serum ozmolalitesi biraz yükselmiş olmakla birlikte, yine de düşüktür (<320 mOsm/l)
Anyon açığı artmıştır (genellikle >12)
Dehidratasyon ve asidoza bağlı olarak hafif ya da orta derecede lökositoz (10.000-
15.000/mm3)
Eşlik eden infeksiyon lökositozu artırabilir.
Nadiren serum amilaz ve lipaz düzeyleri normal üst sınırın 2-3 katını aşmayacak şekilde
yükselebilir
İnfeksiyona rağmen vazodilatasyon nedeniyle pek çok vakada ateş olmayacağı
Hatta bazı kötü prognozlu hastaların hipotermik olabileceği UNUTULMAMALIDIR...
SIVI TEDAVİSİ
Kardiyak bir sorunu olmayan ve şoka eğilimli olan hastalarda, tedavinin ilk saatinde
%0.9 NaCl 1000-1500 ml (veya 15-20 ml/kg/st) verilebilir.
İzleyen 2-4 saatte, hidrasyon ve idrar durumuna göre sıvı verilme hızı ayarlanır.
Serumda düzeltilmiş Na+ düzeyi düşük ise %0.9 NaCl aynı dozda verilebilir. Düzeltilmiş
Na+ normal veya yüksek ise %0.45’lik NaCl (4-14 ml/kg/st) azaltılarak verilmelidir.
İNSÜLİN TEDAVİSİ
Sürekli i.v. İnsülin infüzyonu tercih edilmelidir. i.v. insülin infüzyon dozu 0.10 IU/kg/st (veya 5-7
IU/st)’tir.
Ağır vakalarda, K+ >3.5 mEq/l olduğundan emin olmak şartı ile, başlangıçta 0.10-0.15 IU/kg ile
İlk 2 saatte PG konsantrasyonunda 50 mg/dl (veya başlangıca göre %10) azalma sağlanamazsa ve
hidrasyon durumu iyi ise insülin infüzyon hızı iki katına çıkarılmalıdır.
Glisemi 250 mg/dl’nin altına indiğinde i.v. insülin dozu 0.05-0.10 IU/kg/st (veya 2-4 IU/ st)’e indirilir
ve %5-10 dekstroz infüzyonuna başlanır.
Hastanın asidoz durumu düzelene kadar, kan glukoz düzeyi 150-200 mg/dl civarında tutulacak
şekilde dekstroz ve insülin dozları ayarlanarak, infüzyona devam edilmelidir.
POTASYUM REPLASMANI
Genellikle önce 20-30 mEq/l K+ verilir. Başlangıçta potasyum normalden (<3.5 mEq/l) düşük ise
önce K düzeltilir, sonra insülin verilir. Replasman için genellikle bir ampulde 10 mEq K+ kapsayan
Serum K+ düzeyi 2-4 saatte bir ölçülmeli, gereken vakalarda EKG monitorizasyonu yapılmalıdır.
Serum K+ düzeyi normal ise 20-30 mEq/l, düşük ise 40 mEq/l KCl replasmanı sağlanmalı, K+
K+ desteği, hastanın durumu stabil hale gelinceye ve oral alımı başlayıncaya dek sürdürülmelidir.
İnsülin verildikçe, hücre içine geçiş nedeni ile K düzeyinin düşeceği dikkate alınmalıdır.
BİKARBONAT TEDAVİSİ
pH <6.9 ise NaHCO3 100 mmol, 400 ml su içinde ve 200 ml/st hızında verilir.
pH 6.9-7.0 ise NaHCO3 50 mmol, 400 ml su içinde ve 200 ml/st hızında verilir. 2 saatte bir pH
KETONEMİ VE KETONÜRİ
# hastanın 2+ ketonu vardır hidrate ederiz insülin infüzyonu veririz birkaç saat sonra idrarda keton
Glisemi <200 mg/dl, serum HCO3 ≥18 mEq/l ve venöz pH >7.30 olduğunda DKA düzelmiştir.
Hasta ağızdan gıda alabilecek durumda ise bazal-bolus çoklu doz s.c. insülin injeksiyon tedavisine
başlanır.
İnsülin desteğinde bir kesintiye yol açmamak için ilk s.c. insülin dozundan 1-2 saat sonraya kadar
i.v. insülin infüzyonuna devam edilmelidir.
# dka tedavisi :
sıvı verilecek , hastanın potasyumuna bakılacak ; K 3,5 altındaysa önce K verilecek, K 3,5 – 5
arasındaysa insülinle birlikte K verilecek , K 5 üzerindeyse ilk önce insülin verilecek 5 in altına
düşünce K verilecek. bikarbonat için ph bakıcaz. Ph 7 nin altındaysa bikarbonat replasmanı
yapılacak. 7 nin üstündeyse bikarbonat verilmeyecek. insülin ve K ile hastanın asidozu birkaç saat
içinde düzelicek ve ph yükselicek. altta yatan nedenin enf olduğunu varsayıyoruz ve kültür
sonucunu bekleyene kadar da ampirik antibiyotik tedavisine başlıyoruz.
KRONİK KOMPLİKASYONLAR
Makrovasküler Hastalık
❑ Serebrovasküler hastalık
❑ Diğer
• Diyabet ve hipertansiyon
• Diyabet ve dislipidemi
Mikrovasküler Komplikasyonlar
❑ Retinopati
❑ Nefropati
❑ Nöropati
• Periferal
• Otonom
E-Nefrodan bir soru sordu hoca hipernatremi vaka sorusuydu etiyolojisi yönetim. Hocalar
çok iyi yardımcı oluyorlar :)
➢Ateş
➢Bulantı, kusma
➢Letarji
➢Reflekslerde artış
➢Huzursuzluk
➢Konvülsiyonlar
➢Koma
HİPERNATREMİ TEDAVİSİ
Hasta normovolemik hale geldikten sonra hipotonik sıvılara (%0.45 NaCl, %5 dekstroz) geçilir.
SU AÇIĞININ HESAPLANMASI
140
➢Su açığının yarısı ilk 24 saat içinde, diğer yarısı ise sonraki 1-2 gün içinde verilir.
1. DİYABETES İNSİPİDUS
ADH yetmezliği veya direncine ( reseptörlerde hormona karşı duyarsızlık) bağlı olarakortaya çıkan ve
aşırı miktarda dilüe idrar (poliüri), aşırı susuzluk hissi ve aşırı su içme (polidipsi) ile karakterize bir
hastalıktır. # ADH üretim yetersizliği veya duyarsızlığı sonucu oluşur.
Etiyolojik Sınıflandırma:
Santral Dİ: ADH salgısında mutlak ya da kısmi eksiklik ( Arka hipofizde ADH salgısının yapıldığı
bölgede bir problem var demektir.)
Nefrojenik Dİ: Dolaşımdaki Normal veya yüksek ADH’na renal yanıtın olmaması ( ADH için en önemli
hedef doku böbrek toplayıcı kanallarıdır. Buradaki reseptörlerdeki ADH duyarsızlığı Dİ sebep olur)
Dipsojenik Dİ: Aşırı sıvı alımına bağlı ADH salgısının baskılanması ve diürez (su içtikten sonra
tuvalete gidiyorsanız vücudun osmolaritesi dengede demektir yeterli su almışsınızdır)
# Santral Dİ’de yerine koyma tedavisi yapılır. Hastaya göre değişebilir ama genelde sabah ve akşam
yani gündüzü ve geceyi kontrol edebilecek şekilde, hastanın kilosuna, işine vs durumuna göre doz
ayarlaması yapılarak ADH verilir.
• Su zehirlenmesi- toksikasyonu
• Dilüsyonel hiponatremi gelişir (# hem de idrarda Na atılmasına bağlı hiponatremi görülür. Fazla
suyu atmak için Na da atılır. Bu durumda sıvı dengesi sağlanmış olur ancak elektrolit dengesi
bozulmuş olur. Övolemik bir hiponatremik durum gelişmiştir. Tanı buna göre konulur.)
• Plazma volüm artış GFR artırır, Aldosteron azalır (# Tutulan fazla suyun atılması için böbrekler farklı
mekanizmalar kullanır. Örneğin Renin- Aldosteron sistemi devreye girer, aldosteron azalır.)
Sıvı kısıtlanması: Günlük su alım miktarı (oral, parenteral, metabolik üretim) günlük atılan su (idrar,
gaita, solunum) miktarının altında olmalıdır. Bu amaçla oral alımın 500-800ml azaltılması yeterli
olabilir. Bu hastalara 500-1000 ml/24 saat sıvı verilebilir.
Altta yatan patolojinin düzeltilmesi (Uygunsuz ADH gibi bir patoloji bulunursa düzeltilmeye çalışılır.)
Hipertonik salin; verilecek sodyum renal yolla atılacağından etkisi geçici de olsa gereğinde %3 salin
(513mEq/L sodyum içerir) uygulanır (Herhangi bir neden bulamadığımızda kliniği düzeltmek için
verilir. Formüle göre hesaplanarak!!)
# Bu tedaviler uygulanabilir ama çok efektif olmadığı için tercih edilmiyor. Hastanın Na dengesini
hipertonik sodyumla sağlamak en efektif tedavidir. Ancak biraz sabır ister zaman gerekir. Birdenbire
çok yoğun hipertonik Na verilemeyeceği için yoğun bakım şartlarında bu hastaların takibi gerekir.
Hemodiyaliz: Hiponatremiye eşlik eden ciddi hipervolemi kardiyak risk oluşturduğunda uygulanabilir.
# ilerleyen zamanda akut dönemdeki övolemik durum da bozulmaya başlayabilir böyle bir durumda
hemodiyaliz yapılır.
# En iyi tedavi vaptanların kullanılmasıdır. Uygunsuz ADH salınımını geriye çevirecek ilaçlardır. Ancak
pahalı ve ayaktan hastaya kullanılamadığı için seçilmiş hastalarda uygunsuz ADH sendromunda
kullanılan en efektif tedavidir.
Varis Kanaması
(# Sirozlu hastalarda en çok ölüm nedenlerinden birisi varis kanamasıdır. Bir diğeri enfeksiyonlar.
Proksimaldeki varisler daha derinden ilerliyor, distaldeki varisler daha çok mukozanın altında ilerliyor
hem de asite maruz kaldığı için daha fazla kanıyor.)
• Gastrointestinal acildir
– Varisin büyüklüğü
– Karaciğer hastalığının ileri olması ( # Bu ilerleme CHILD ve MELD gibi daha objektif skorlama
sistemleri ile saptanır. )
# Endoskopik band ligasyonu yapıp hastanın varis kanamasını durdurduk ve hastayı taburcu ettik
sonra bu programı devam ettiririz. 2-3 haftalık aralıklarla tüm varisler bitene kadar tekrar kanama
olmaması için tüm varislerine band ligasyonu yapılır. Eğer band lligasyonu yeterli kalmazsa, çok
kanama oluyorsa göremiyorsak oraya sklerozan madde enjeksiyonu da yapabiliyoruz. Fakat primer
olarak tercih edilen yöntem endoskopik band ligasyonudur. Bunların hiçbiri başarılı olamazsa balon
tamponad yapılır. 2 tane balonu olan bir nazogastrik sonda gibi düşünün ağızdan ya da burundan
yutturulur önce mide balonu şişirilip fundusa oturtulur sonra özofagus içerisinde bu balonu havayla
şişirip durmasını bekleriz. Mekanik bir tampon etkisi gibi düşünün. 24 saatten fazla tutamayız çünkü
fazla basınç mukaza üzerinde iskemik hasara sebep olabilir ve ülser yapabilir. Köprü amacı ile
kullanılan bir yöntemdir. Eğer kanama durmazsa TIPS ya da cerrahi işlem için vakit kazanmaya
çalışıyoruz.
• Akut özofagial varis kanamasında hasta endoskopi yapılmadan önce yoğun bakım ünitesinde
stabilize edilmeli
• Hb 7-8 g/dL de tutulmalı. Aggresif resusitasyondan kaçınılmalı. Çünkü portal basınçta artış tekrar
• GİS kanaması olan sirozlu hastada, proflaktik antibiyotikler (IV kinolon veya IV ceftriaxone)
verilmelidir
• Akut varis kanaması şüphesi olan tüm hastalara vazoaktif farmakolojik tedavi (octreotide,
somatostatin, terlipressin, veya vasopressin) başlanmalıdır
proflakside kullanılır
• Akut özofagial varis kanamasında endoskopik tedavi başarısız ise balon tamponad yapılmalıdır
– Beta-blokerler: Kalpdeki Beta-1 reseptörlerini bloke ederek kardiak output u azaltır. Beta-2
• Primer proflaksi :Kanama geçirmemiş hasta. NSBB (# Non Steroid Beta Bloker/ örn:Propranol)
kullanılır
• Sekonder proflaksi: Kanama geçirmiş hasta. Kombine EVL( Endoskopik Varis Ligasyonu) + NSBB
kullanılır
3. Anemilerin Sınıflaması
# Önce anemik bir birey geldiğinde bu göreceli bir anemi mi buna bakmamız lazım. Yani hastanın
eritrosit kitlesi normal mi? Azalmamıştır eritrosit kitlesi. Normal hatta artmış bile olabilir, plazma
volümü artmıştır göreceli bir anemi varmış gibi olur. Burada çok derin bir anemiyle sonuçlanmaz
zaten 2 tane fizyolojik durumumuz var: gebelikte ve kky’de hafif ılımlı düşmüş hemoglobin değeri
dilüsyonel rölatif anemidir. Böyle bir durum yoksa azalmış eritrosit kitlesi varsa geri kalanı gerçek
anemidir. Bunları da kinetik ve morfolojik olarak sınıflıyoruz.
Kinetik Yaklaşım
Retikülosit Sayımı
• Anemik hasta
>100.000/mcL Hemoliz veya kan kaybına uygun eritropoetik yanıt # Yeterli kemik iliği yanıtı.
# Retikülosit yetersiz sentezleniyor. Hep kemik iliğinde sentez için gerekli maddelerin eksikliği
Folat eksikliği
İlaç ve toksinler
Endokrin anemiler
Sideroblastik anemi
Hemolitik Anemiler
• Konjenital
• Edinilmiş
a) İdyopatik
b) Sekonder ( SLE, KLL, lenfomalar, ilaçlar)
a) İdyopatik
– Edinilmiş defektler
Mikrositik Anemiler
# Yani MCV nin 80 fl nin altında olduğu eritrositlerin küçük olduğu, bunların bir kısmında ortalama
eritrosit hemoglobin miktarı, konsantrasyon da düşük oluyor.
Talasemiler
Sideroblastik anemi
Kurşun intoksikasyonu
4.
Güldane Dilek
2-) Fizik Muayene Kamile Sılay
Hastanın anamnezinin tamamını okutmadı.Genel hasta bilgilerini sordu.Yaşli bir hastaydı ve uriner
inkontinansi vardı en sık hangisi görülür dedi urge dedim.İki kişi beraber girdik hastanın yanına .
Bana kalp muayenesini detaylı yaptırdı. Kalp odaklarını ,S1 ve S2 nin hangi kapaklardan dolayı ses
çıkardığını S3 ve S4 un ne zaman fizyolojik ne zaman patoljik görülebilecegini sordu. Arkadaşıma
akciğer muayenesi yaptırdı. Sinusleri sordu . Vibrasyo torasik arttıran azaltan faktörleri sordu , her
iki hemitoraksin eşit katılımını sordu . Raller ve ronkus un ne zaman gorulecegini sordu
Sözlü: Daha çok Didem hoca soru sordu . İki soruyu sistemden harf söyleyerek seçtim .
Çözüm:
Kalp Sesleri
Temel olarak S1 ve S2 olmak üzere iki adet kalp sesi bulunmaktadır.Birinci kalp sesi olan S1,
mitral ve triküspit kapakların kapanması sonucunda; ikinci kalp sesi olan S2 ise aort ve
pulmoner kapakların kapanması sonucunda oluşur.
Karıncıklara kanın hızla dolması anında, karıncık kaslarının titreşimleri üçüncü kalp sesini
oluşturur (S3), gençlerde normal olarak duyulabilir ancak yaşlılarda miyokard fonksiyon
bozukluğunun göstergesidir. Bu ses, Aort kapanma sesinden yaklaşık olarak 150 ms sonra
ortaya çıkar.
Dördüncü kalp sesi (S4), diyastolün sonunda atriyal sistol sırasında aktif olarak ventrikül içine
olan hızlı kan akımının ventrikül duvarına çarparak hala açık duran mitral ve triküspit
kapakları titreştirmesi nedeniyle oluşur.
Akciğer Sinüsleri
Ral akciğer oskültasyonunda genellikle inspiryum sırasında duyulan çıtırtı sesine benzeyen
anormal solunum sesleridir. Bronşit, pnömoni ve pulmoner fibrozis gibi akciğer
patolojilerinde duyulabilir, ayrıca daha nadir olmak üzere konjestif kalp yetmezliğinde de
duyulabilir.
Ronküs iletken hava yollarının inflamasyon, ödem, sekresyon, spazm veya tümöral doku ile
daralması ile ortaya çıkan seslere ronküs denir. Ana özelliği devamlı ve müzikal olmaları ve
beraberinde ekspirasyonun uzun olmasıdır. İleri derecede daralmalarda solunumun
inspirasyon fazında da duyulabilirler.
1. Soru Akut böbrek yetmezliği
Tanımını sordu ( 48 saatten uzun 3 aydan kısa kreatinin %50 artması dedim ) böbrek biyopsi
endikasyonlarini sordu ( ATN tedavisi alıp 6 haftadır iyileşmeyen, akut böbrek yetmezliği sebebi
bulunamayan , yeni nakil yapmış böbreği çalışmayan, sistemik bulguları olan dedim . Sistemik
bulgulardan kastın ne dedi ateş dedim )Glomeruler hasarda ne görülür dedi .İdrarda eritrosit görülür
renal bir sebeptir dedim. Akut böbrek hasarı ile gelen hastaya biyopsi yapana kadar nasıl yaklaşırsin
dedi. Dehidratasyon , USG , diller USG bunları anlattım .Böbrekte toksite yapan ilaçları sordu
bilemeyince çok yardımcı oldu ve NSAİİ ve ACE inhibitorlerini soylettirdi.
Çözüm:
ABY tanımı:
# Kimlere biyopsi yapıyoruz? Hastanın akut böbrek yetmezliği var ve nedenini bilmiyoruz.
ATN ama üzerinden 4-6 hafta geçmiş bu hasta düzelmiyor acaba ATN değil de başka bir
renal neden mi diye buna biyopsi yapıyoruz. Sistemik bulgular var hastanın lupusu var, böbrek
tutulumu düşünülüyorsa, hastanın multiple myelomu var böbrek tutulumu
düşünülüyorsa yani hastanın başka bir sistemik hastalığı var ama renal bulgu
düşündürüyorsa buna biyosi yapıyoruz ya da hasta böbrek nakilli ama böbrek yetmezliği
ABH-Tedavi
Serum Kreatinin, renal hasarda geç belirteç olabilir, serum kreatinin anlamlı artmadan
ABH da ilk yapılması gereken böbrek fonksiyon bozukluğunun etyolojisini belirlemek amaçlı hastanın
volum durumunu değerlendirmek olmalı
Tedavide temel hedef, renal perfüzyonun devamını sağlayabilmek için, yeterli hemodinamik stabiliteyi
devam ettirmek olmalıdır
nephrojenik sistemik fibrosis (NSF) riski nedeni ile Godolinium bazlı kontrast madde
ABY - Tedavi
Prerenal ABY
İntrinsik ABY
◦ Koruyucu yaklaşımlar:
◦ RPGN
◦ Malign HT
ABH-Tedavi
ABH da loop diüretik tedavisinden kaçınmak gerekir, sadece ABH da volum yükü eşlik ediyor
ise verilebilir
Natriüretikler
Atrial natriuretik peptide (ANP) diyaliz ihtiyacını azaltır ancak mortaliteye katkısı yok
Vasoaktif Ajanlar
#Eskiden dopamin kullanılırdı hala da bazı yoğun bakımlarda kullanılıyor. Dopamin pozitif
inotrop etkisiyle kan basıncını arttırır böylece böbrek perfüzyonunu arttırır düşüncesiyle
genelde bazı yoğun bakımcılar ve bazı cerrahlar tarafından veriliyor ama ispatlanmış,
Nefrotoksinlerden Kaçının
Fleet enema
2. Soru Endokrin seçtim 29 yaşinda 6 ay önce doğum yapmış kadın emzirme yok . TSH baskılı T3-T4
yüksek RAİ ip take düşük ne düşünürsün dedi pospartum tiroidit dedim .Hangi tedaviyi verirsin dedi
metimazol kullanmam dedim .Semptopatik tedavi veririm b blokor veririm dedim .hipotirodidi
evresinde ne verirsin dedi levatroksin veririm dedim .Pospartum tiroidit kimlwrde görülür dedi
genetik sebepler ailesi sebepler olabilir dedim başka sebep sayamadim yardımcı olmaya çalıştılar .
Hangi hastalıkla beraber görülür dedi çölyak dedim yanlış dedi endokrin hastalığı dedi bir sürü hastalık
saydım sonunda diyabet aklıma geldi ve evet dedi
Çözüm:
POSTPARTUM TİROİDİT
Tanım: Gebelik öncesi bilinen tiroid hastalığı olmayan kadınlarda postpartum ilk 1 yıl için- de
izlenen tiroidin
inflamasyonudur.
ETİYOLOJİ
Otoimmünite ile ilişkili,
Diğer otoimmün hastalıklarla birliktelik olabilir
Aile öyküsü olabilir
HLA-DR3, HLA-DR4, HLA-DR5 ile ilişkili bulunmuş
Gebelerde görülme sıklığı %1.7-16
Önceki gebeliğin sonrasında geliştiyse %75 oranında bir sonraki gebelikte tekrarlar
FM
•Tiroid glandı ağrısız, sert, küçük
•Taşikardi, ince tremor hipertiroidik dönemde olabilir
KLİNİK
Akut dönem (Hipertiroidi)
#sessiz tiroiditle hemen hemen aynı bulgular.
• 1-2 ay sürebilir
• Follikül hücre harabiyeti mevcuttur
• sT3, sT4, Tg artmıştır, TSH baskılıdır # tg artışı önemli.
• Sedimantasyon normaldir, Anti TPO %80 olguda (+)
• RAI Up-take azalmıştır
#postpartum dönemde emziren anneyse RAİ yapmıyoruz.hastanın kliniğinden
laboratuarından postpartum
tiroidit olup olmadığını anlayabiliyoruz.
Ötiroidik dönem
• TFT normal sınırlarda
• RAI Up-take azalmıştır
• 3-6 hafta sürer
Hipotiroidik Dönem
• 9-12 aya kadar uzayabilir
• %20-64 Hastada kalıcı hipotiroidi
Düzelme (ötiroidi)
• TFT normal sınırlarda
• RAI Up-take normal
Tanı postpartum ilk 1 yıl içerisinde tirotoksikoz veya hipotiroidi tespiti ile konulur.
Postpartum tiroidit açısından riskli kadınlar:
• Tip 1 diyabeti olanlar,
• Postpartum tiroidit öyküsü olanlar,
• Anti-TPO pozitifliği olanlar,
• Düşük öyküsü olanlar,
• Postpartum depresyon öyküsü olanlar,
• Aile öyküsü ve diğer otoimmün hastalık öyküsü olanlar
Bu hastalar post partum 3. ayda tiroidit açısından değerlendirilmelidir.
Tedavi
PPT’ye bağlı tirotoksikoz varlığında, destruktif bir tiroidit durumu olduğu için anti-tiroid
tedaviler etkisizdir
Çoğu zaman semptomlar tedavi gerektirmeyecek kadar hafiftir
Hasta semptomatik ise düşük doz β-bloker tedavi rahatlıkla kullanılabilir. β-bloker olarak
propra- nolol(10- 20 mg 3-4x1) veya metoprolol(25-50 mg/gün) seçilebilir
Her ikisi de anne sütüne çok az geçer ve bebekte monitorizasyon gerekli değildir
Tedavinin birkaç ay süreyle verilmesi yeterlidir
Tirotoksik fazın sonlanmasısonrasında, TSH her iki ayda bir izlenerek hipotiroidizm gelişim
durumu değerlendirilebilir
Hipotiroidi döneminde TSH>10 mIU/mL ise L-Tiroksin başlanır
Ötiroid vakalar uzun dönemde yılda bir kez TSH ölçümü ile takip edilmelidir #hipotiroidizm
riskiaçısından
Hipotiroidizm varlığında, hasta semptomatik veya TSH >10 mU/L ise geçici tiroid hormon
tedavisi düşünülebilir
Belirgin semptomatik olmayan hastalarda TSH 4-8 haftalık aralıklarla izlenebilir
Yeni bir gebelik planı olan hastalarda tiroid hormon tedavisi başlanmalıdır
Tiroid hormon tedavisi başlanan bir hastada, 6 ay içinde ilacı sonlandırma düşünülmelidir
Laktasyon devam eden, gebe ve gebelik planı olanlarda tedavi kesilmemelidir
İlaç sonlandırımı açısından hasta değerlendirilirken, %10-20 hastada kalıcı hipotiroidizm
gelişebileceği unutulmamalıdır
3. Soru Didem hoca kendisi sordu hiperkalemi tedavisini sordu .Ca glukomat insülin salbetomol
,hemodiyaliz olarak anlattım .Ca glukonat potasyumu düşürmez EKG bulgularindan dolayı veririz
dedim.Sınavım bitti . Sözlüyu geçtim
Çözüm
vücuttan uzaklaştırmaya. Gerçek tedavisi tabi ki vücuttan uzaklaştırmaktır fakat ilk önce
zaman kazanmak için hücre içerisine sokmaya çalışıyoruz. Eğer potasyumu hücre içerisine
sokup hastamızı eve yollarsak hastamız bir kaç saat içerisinde evinde ex oluyor çünkü hücre
içine giren potasyum bir süre sonra hücre dışına çıkıyor ve bu dalgalanma kardiyak aritmi
riskini daha da artırıyor. Esas tedavi vücuttan uzaklaştırmaktır. Tedavi üç aşamalıdır. İlk
olarak kardiyak intoksikasyon etkilerini ortadan kaldırmak bunun için kalsiyum veriyoruz.
giremez. Kalsiyum hiperpotasemiyi tedavi edici bir yöntem değil tamamen kalp
potasyumu hücre içine sokan tedaviler insülin replasmanı olabilir. Potasyum insülin aracılı
hücre içerisine giriyor. Hücre içerisine potasyumu sokan diğer mekanizma ise beta
adrenergic agonistler. Bu tedaviler hızlı ve dinamik olan tedavilerdir. Gerçek çözüm vücuttan
uzaklaştırmak demiştik. Bunun için bağlayıcı moleküller kullanabiliriz antipotasyum granül
gibi veya eğer böbrek fonksiyonları iyiyse diüretik kullanabiliriz ki potasyumu renal yollarla
vücuttan atalım.
potasyumu hücre içine soktuğumuz zaman hızla geri çıkma ihtimali çok yüksek ya da anürik
hasta işte o zaman hemen katater takıp diyaliz yoluyla vücuttan uzaklaştırıyoruz ama katater
takıp vücuttan uzaklaştırma işlemi için de zamana ihtiyacımız olduğundan zaman kazanmak
için kalsiyum replasmanını hızlıca yapıyoruz kalbi koruması için, insülin tedavisini hemen
başlıyoruz potasyum hücre içine girsin diye ve bu arada da kataterini takıp diyalizini
yapıyoruz.
Hiperkalemi-Kronik Tedavi:
•Hiperkalemi yapan tedavi alımı gözden geçirmeli ve alıyor ise mutlaka kesilmeli
•Tiazid diüretikler başlanabilir çünkü tiazid diüretikler loop diüretiklere göre idrarla potasyum
•Hastanın diyet alışkanlığı gözden geçirilmeli, potasyum içeriği düşük diyet önerilmeli
DİDEM ŞENER DEDE – KAMİLE SILAY
3) Sözlü için odaya gittiğimde Didem hoca sen muayenede çok iyiydin heyecan yapma falan dedi. Kaç
kardeşsin gibi sorularla samimi bir ortam oluşturdular. Çok anlayışlılardı.❤
Didem hoca muayenede karın, kalp ve solunum muayenesinin tamamını sordu. Hoca hasta başı
muayeneye önem veriyor ve sözlüdeki tavrını etkiliyor bence.
Nefroloji soruları sınavın temelini oluşturuyordu. Kendi bölümlerinden de sordular. Diğer bölümlerden
de daha temel şeylerden sordular.
Akut Böbrek Hastalığı (ABH) Glomerüler Filtrasyon Hızında (GFH) ilerleyici kayıp sonucu
nitrojen artık ürünlerin (üre, kreatinin) ve diğer üremik toksinlerin renal yolla atılamaması
serum kreatininde 0.3 mg/dl, ve/veya %50 den fazla artış, ve/veya oligoüri (günlük idrar
Evreleme için kullanılan parametreler, son 1 haftada serum kreatinin de artış oranı ve idrar
ABH Etyoloji
Prerenal %55-60
Renal %35-40
Postrenal %5
böbrek yetmezliği nedeni, toplumda en sık gözüken akut böbrek yetmezliği nedeni prerenal
nedenler.
Pre renal, Post renal Renal sebeplere ayrı ayrı örnek istediler. ( erkeklerde ve kadınlarda)
Pre-renal ABH, sıklıkla hücre dışı sıvı volüm azalmasına bağlı olarak gelişir
-sistemik arteriel vazodilatasyon sonucu kalp debisinin böbrek dışı vasküler yatağa kayması
Sepsis (48%)
Iskemi (32%)
◦ Hypovolemik şok
◦ cardiopulmoner arrest
◦ kardiopulmoner bypass
◦ Exojen
Radyokontrast
Aminoglikozid
Vankomisin
Amphotericin B
sisplatn
Asiklavir
Calcineurin inhibitors
Rhabdomiyoliz
Hemoliz
ATN-Patofizyoloji
Vasküler/kardiak cerrahi,
pankreatit,
sepsis,
kronik KC hastası
Yoğun Bakım Ünitesinde, hastaların yaklaşık 2/3 kısmı; renal perfüzyon yetersizliği,
sepsis, nefrotoksik ajan maruziyeti gibi nedenlerin değişik oranda birleşimi sonucu ABH geçirir
7. İntestinal obstriksiyon vb
B- Metabolik aciller
1. Hiperkalsemi, hipokalsemi
2. Hiperürisemi-nefropati
3. Hipoglisemi-hiperglisemi
4. Hiperkalemi, hipokalemi
5. Hiponatremi-SIADH
1. Febril nötropeni
2. Trombositopeni
3. Hemorajik sistit
4. GİS kanama,obstrüksiyon,perforasyon
#Baş boyun ve üst ekstremitenin venöz dönüşünü yapan damarın bir şekilde obstrüksiyona
uğramasıyla açığa çıkan durumdur Bu obstrüksiyon damarın kendisinden veya damarın dışından
içinden kaynaklanıyo olabilir Damar dışı denilen mesela akciğere metastaz yapmış bir tümör vardır ve
büyüyodur oraya bası yapabilir primer olarak akciğerden kaynaklı bir tümörde bası yapabilir
Diyabet tanı kriterleri nelerdir? Akut Komplikasyonları nelerdir? Hipoglisemili hasaya yaklaşım nasıl
olmalıdır? Whipple triadı söylememiz gerekiyor. (Glisemi <50 mg/dl bulunması.) Bu değeri özellikle
duymak istediler.
AKUT KOMPLİKASYONLARI
Hipoglisemi
HİPOGLİSEMİ
Her zamankinden fazla hareket etme veya yoğun egzersize bağlı olabilir
Stres İnkontinansı
• Gündüz saatlerinde
• Postvoiding residü az
• Etiyoloji:
• Parkinson Hastalığı
• Alkolizm
• Vinkristin toksisitesi
• Tabes dorsalis
• Gece ve gündüz
• İdrar yaparken duraklama, kesik kesik idrar yapma, tam boşalmama hissi, ıkınarak idrar
• Nörolojik bir hasar varsa perineal duyu, sakral refleksler ve anal sifinkter tonusu bozulur (#
perineyi muhakkak bir innervasyon var mı diye muayene ederiz overflow inkontinans
düşünüyorsak)
Romatolojik hastalıkların büyük bir kısmına detaylı bir öykü ve fizik muayene ile tanı
Romatizmal hastalıklar kas iskelet sistemini yanında deri, göz, akciğerler, kalp gibi diğer sistemleri de
etkileyebildikleri için hastanın hiçbir yakınması olmasa bile önce genel bir sistemik muayene
Herhangi bir ekleme dair yakınmayı değerlendirirken öyküden elde edilebilecek ipuçları
Eklemin hem aktif (hasta hareket ettirir), hem pasif (hekim hareket ettirir) hareketleri esnasında
eklem açıklığını kontrol edin, aktif hareketler sırasında kısıtlılığa veya ağrı olup olmadığına dikkat et
Akut yaralanma veya ağrı varsa, hasta etkilenen bölgesini sakınacağı ve eklem hareketlerini
kısıtlayacağı için eklemi değerlendirmek güç
Bu durumda önce etkilenmemiĢ bölgeyi muayene etmek, iĢinizi biraz kolaylaĢtıracaktır.
Reyhan Ersoy- Osman Ersoy
Hastam tip1 dm ve haşimato tiroiditiydi. Muayenede Reyhan hocadaydım.
Anamnezimi okuttu ve karın muayenesi yapmamı istedi. Önce 4 ve 9 kadranı saydırdı.
Hastamda karın inspeksiyonunda lipohipertrofi ve umblikus çevresinde hirşutizm vardı.
Hirşutizm tanımı ve hirşutizmde baktığımız 8 bölgeyi tek tek saydırdı.
McBurney Noktası
Krista iliaka anterior superior ile göbeği birleştiren hat 3 parçaya ayrıldığında göbekten 2/3 uzaklıktaki
noktadır. Apandisitin ağrı ve hassasiyetinin en iyi algılandığı noktadır.
Murphy Noktası
Sağda subkostal bölgede, ksifoidden ön aksiller çizgiye uzanan çizginin midklavikuler bölgeden geçen
çizgi ile kesiştiği bölge
Traube
Ksifoidden geçen yatay çizgi, sol ön aksiller hat ile kosta alt sınırı arasındaki alan
İNSPEKSİYON
• Cilt rengi değerlendirilir ( sarılık, hiperpigmentasyon-Addison,hemochromatosis)
• Kaşıntı izleri
• Batında asimetri
• Asit, kaşeksi, obezite
• Pulsatil organ var mı
• Kollateraller
• Mor strialar ( cushing)
• Beyaz strialar ( gebelik, obezite).
• Geçirilmiş operasyon skarları ( kolesistektomi , appendektomi). Operasyon yerlerinde
insizyon skarı
• Spider nevus
• Palmar eritem
• Thenar-hipotenar atrofi
• Kaput Medusa
• Cullen/Gray Turner Belirtileri
• Lipohipertrofi:Saflaştırılması az olan insülinin enjekte edildiği dokuda yağın lokalize
kaybıdır.Sürekli aynı yere enjeksiyon yapanlarda gözükür.
Hirşutizm:Aşırı terminal tüy büyümesiyle karakterize bir durumdur.
Hipotiroidik Dönem
• 9-12 aya kadar uzayabilir
• %20-64 Hastada kalıcı hipotiroidi
Düzelme (ötiroidi)
• TFT normal sınırlarda
• RAI Up-take normal
Tanı postpartum ilk 1 yıl içerisinde tirotoksikoz veya hipotiroidi tespiti ile konulur.
Postpartum tiroidit açısından RİSKLİ kadınlar:
• Tip 1 diyabeti olanlar,
• Postpartum tiroidit öyküsü olanlar,
• Anti-TPO pozitifliği olanlar,
• Düşük öyküsü olanlar,
• Postpartum depresyon öyküsü olanlar,
• Aile öyküsü ve diğer otoimmün hastalık öyküsü olanlar
Bu hastalar post partum 3. ayda tiroidit açısından değerlendirilmelidir.
TEDAVİ
• PPT’ye bağlı tirotoksikoz varlığında, destruktif bir tiroidit durumu olduğu için anti-tiroid
tedaviler
• etkisizdir
• Çoğu zaman semptomlar tedavi gerektirmeyecek kadar hafiftir
• Hasta semptomatik ise düşük doz β-bloker tedavi rahatlıkla kullanılabilir. β-bloker olarak
propra- nolol(10-20 mg 3-4x1) veya metoprolol(25-50 mg/gün) seçilebilir
• Her ikisi de anne sütüne çok az geçer ve bebekte monitorizasyon gerekli değildir
• Tedavinin birkaç ay süreyle verilmesi yeterlidir.
• Tirotoksik fazın sonlanması sonrasında, TSH her iki ayda bir izlenerek hipotiroidizm gelişim
durumu
• değerlendirilebilir
• Hipotiroidi döneminde TSH>10 mIU/mL ise L-Tiroksin başlanır
• Ötiroid vakalar uzun dönemde yılda bir kez TSH ölçümü ile takip edilmelidir #hipotiroidizm
• riski açısından
• Hipotiroidizm varlığında, hasta semptomatik veya TSH >10 mU/L ise geçici tiroid hormon
tedavisi düşünülebilir
• Belirgin semptomatik olmayan hastalarda TSH 4-8 haftalık aralıklarla izlenebilir
• Yeni bir gebelik planı olan hastalarda tiroid hormon tedavisi başlanmalıdır
• Tiroid hormon tedavisi başlanan bir hastada, 6 ay içinde ilacı sonlandırma düşünülmelidir
• Laktasyon devam eden, gebe ve gebelik planı olanlarda tedavi kesilmemelidir
• İlaç sonlandırımı açısından hasta değerlendirilirken, %10-20 hastada kalıcı hipotiroidizm
gelişebileceği unutulmamalıdır
KALICI hipotiroidizm RİSKİNİ artıran durumlar;
• Multiparite,
• US’de orta-ileri hipoekojen, heterojen parankim yapısı
• Başlangıç hipotiroidizmin ciddiyeti
• Yüksek doz tiroid hormon ihtiyacı (>50-75 μg/gün),
• Anti-TPO antikor titresinin yüksekliği
• İleri maternal yaş
Uzun dönemde PPT’ye bağlı kalıcı hipotiroidizm riski devam ettiği için bu hastalarda yıllık TSH izlemi
yapılmalıdır.
# annenin yaşı yüksekse hipotiroidi riski yüksek.sessiz tiroidit ile postpartum tiroiditi ayırt
etmek biraz zor. Hasta gebe değilse emzirmiyorsa rai ye bakıcaz. Düşükse tiroidit
Tirotoksikoz yapan durumlar rai uptake artmış ve azalmış şeklinde 5er adet.
Normal /RAİ Up-take
• GravesHastalığı
• Toksik MNG
• Toksik Adenom
• Trofoblastik Hastalık
• Gestasyonel Hipertiroidi
• TSH salgılayan hipofiz adenomu
• Tiroid hormon direnci
RAİ Up-take
• Akut Tiroidit
• Sessiz Tiroidit
• Subakut Tiroidit
• İyoda bağlı hipertiroidi
• Amiadaronun indüklediği tirotoksikoz
• İyatrojenik tirotoksikoz
• Struma ovarii
Gebelik tiroroksikozu nasıl oluşur onu sordu.
Gestasyonel hipertiroidizm, gestasyonel hipotiroididen daha az görülür. Aşikar hipertiroidizm
%0,2 oranında görülürken, subklinik hipertiroidi %1,7 oranında görülür . Gebelikte tirotoksikoz’un
ayırıcı tanısı, gebe olmayanlardaki gibidir. Bunlar: Otoimmün tiroid hastalıkları (Graves Hastalığı)
toksik adenoma veya guvatr, geçici tiroiditis (subakut, sessiz tiroidit gibi), iyodun indüklediği
hipertiroidizm ve nadiren TSH sekrete eden hipofiz tümörü veya tiroid hormon rezistansı. Ek olarak
HCG uyarısına bağlı geçici gestasyonel tirotoksikoz görülebilir. Bu durum hiperemezis gravidarum ile
birlikte olabilir. Reprodüktif çağdaki tüm kadınlarda olduğu gibi gebeliktede hipertiroidinin en yaygın
nedeni, Graves Hastalığıdır (GH). Dolaşımda TSH reseptör antikorları ve TSH reseptörlerinin aşırı
hormon üretimi ve sekresyonuna neden olmasıyla oluşur. Klinik gebelik dışında görülenle aynıdır.
Terleme, çarpıntı, yorgunluk , sinirlilik gibi.
Hhd tanı kriterleri ve tedavisi.
HİPEROZMOLAR HİPERGLİSEMİK DURUM (HHD)
Tabloya dehidratasyon bulguları hakim
• Turgor ve tonusda azalma • Yaşlanma ve demans durumuna bağlı
• Muköz membranlarda kuruluk susama hissinin azalması, böbreklerin
• Hipotansiyon idrarı konsantre etme yeteneğinin
• Göz kürelerinde çökme azalması; DKA’ya göre dehidratasyonun
• Reflekslerde artma veya azalma daha belirgin olmasına yol açar.
• Stupor • Ketozun tetiklediği kusmanın olmaması
• Hemipleji, hemiparestezi hastanın sıvı kaybı açısından
• Ketonemi/ketonüri yok çünkü az da uyarılmasını engeller.
olsa insülin rezervinin olması lipolizi • Hipotansiyon ya da hipertansif bir
baskılamak için yeterlidir. hastada normotansiyon olabilir.
LABORATUVAR
• HHD’de su ve elektrolit kayıpları DKA’ya göre çok daha ön plandadır.
• Ortalama su kaybı 8-10 litre civarındadır.
• Na+, K+, Cl-, Mg2+, Ca2+ ve fosfat kayıpları vardır.
• Katabolizma artışına bağlı olarak tiamin ve B-kompleks vitamin kayıpları olabilir.
• Başvuruda çoğu kez PG düzeyi 1000 mg/dl ve ozmolarite 360 mOsm/kg’a dayanmıştır.
• Serum Na+ düzeyi çoğu kez >140 mEq/l’dir. Ağır hiperglisemi ve hipertrigliseridemi nedeniyle
Na+, olduğundan daha düşük ölçülebilir (psödohiponatremi).# bu durum dehidratasyonun bir
göstergesidir.
• Serum K+ düzeyi, başlangıçta normal ya da yüksek olsa da sıvı ve insülin tedavisi ile birlikte
tedavisırasında azalır.
• Prerenal azotemi (hastaların ileri yaşta olması, eşlik eden sorunlar ve dehidratasyona bağlı)
gelişebilir.
• Dehidratasyona bağlı olarak orta derecede lökositoz ve hematokrit artışı görülebilir.
• Eşlik eden hepatosteatoz transaminazların yükselmesine yol açabilir.
• ’Ötiroid hasta sendromu’ nedeniyle düşük T4 ve T3 düzeylerine eşlik eden uygunsuz normal
ya da düşük TSH olabilir, ancak hasta klinik olarak ötiroidtir.
• Bazı vakalarda pankreas enzimlerinde hafif artış görülebilir.# pankreatitteki kadar olmasa da
amilaz lipaz seviyeleri yüksek olabilir.
• Kreatinin fosfokinaz (CPK) düzeyleri %25 olguda yükselir ve hatta 1000 u/l üzerine ulaşabilir.#
ciddi bir kas hasarı ve dehidratasyonun bulgusu olarak görebiliriz.
SIVI VE ELEKTROLİT TEDAVİSİ
#Sıvı replasmanına çok dikkat etmek gerekir. Çünkü çoğunlukla yaşlı hastalar olduğu için ek
hastalıkları (kardiyak yetmezlik, böbrek yetmezliği) vardır, bu yüzden mutlaka hasta monitorize
edildikten sonra sıvı replasmanı yapılmalıdır. Hastada böbrek yetmezliği varsa sonda takılarak
hastanın idrar çıkışının takip edilmesi gerekir
Tedavide en kritik unsur, replasman sıvısının seçimi ve verilme hızıdır.
Ozmolarite >320 mOsm/kg ise yarı izotonik (Ör. %0.45 NaCl) solüsyonlar tercih edilmeli, ilk saat
1000-1500 ml, 2-4 saatte 500-750 ml/st verilmelidir.
Ozmolarite <320 mOsm/kg ise izotonik sıvıya (Ör. %0.9 NaCl) geçilebilir.
Hipotansiyon düzelmezse kolloid veya pressör ajanlar kullanılabilir.
Yaşlı ve kalp sorunları olan hastalarda santral venöz basınç (SVP) izlemi ile sıvı replasmanı
yapılmalıdır.
Hastada böbrek yetersizliği varsa verilecek sıvı miktarını düşürmek gerekir.
K+ replasmanı için DKA’daki kurallar geçerlidir.5,2 den az olunca
Glisemi 250-300 mg/dl’ye düştüğünde, verilen sıvıya %5 dekstroz eklenmesi uygun olur.
Tromboembolik komplikasyonları önlemek için herhangi bir kontrendikasyon yoksa, konvansiyonel
heparin veya düşük molekül ağırlıklı heparin verilmesi önerilmektedir. #yaşlı ve yatalak hastaysa.
# Bu hastalarda dehidratasyon ve altta yatan enfeksiyonlarla birlikte tromboembolik komplikasyon
riski artar. Hem klinik nedeniyle hem de verilen tedaviler sırasında mutlaka emboli açısında dikkatli
olmalıyız.
İNSÜLİN TEDAVİSİ
DKA’daki gibi düzenlenir, regüler insüline i.v. infüzyon olarak 0.10 IU/kg/st hızında başlanır.
İlk 2 saat sonunda glisemi 50 mg/dl azalmaz ise, infüzyon hızını iki katına çıkarmak gerekir.
Kan glukoz düzeyi 250-300 mg/dl’ye ulaştığında, insülin infüzyonu yarıya düşürülür ve %5 dekstroz
verilmeye başlanır.
Osman hoca akut pankreatit tanı kriterleri ve 10 tane etyoloji saymamı istedi.
TANI
1) Pankreatit için tipik abdominal ağrı (Kuşak tarzındadır, öne doğru eğilince ve açlıkla azalır. Sırtüstü
yatma, yemek yeme, kusma ve alkol ağrıyı artırır.)
2) >3 kat amilaz ve/veya lipaz
3) Pankreatitin radyolojik kanıtları (USG safra taşı örneğin)
3 kriterin en az ikisi→ Akut pankreatit
Tanıya Yardımcı Bulgular: Grey Turner (lomber bölgelerde) ve Cullen işareti (göbek
etrafında),hipokalsemi(hem sebep hem sonuç),serum amilaz X3 artmış
Direkt grafide aşağıda belirtilen bulgular saptanabilir: (grafi olduğunu untmayın USG değil bu
bulgular)
Çocukluk yaşlarından beri varolan bir sarılık ve aile öyküsü daha çok ailevi hiperbilirubinemi
nedenlerini düşündürmelidir.(Gilbert, Crigler, Dubin, Rotor) İlaç alımı, anestezi, alkol öyküsü, sarılıklı
hastalarla temas, çalışma koşulları ( sağlık personeli ) gibi öyküde saptanan veriler tanı için çok
yardımcıdır. Bir viral prodromu düşündüren semptomlar varsa (iştahsızlık, halsizlik, miyalji) bu
genellikle viral hepatitin göstergesidir. IV ilaç kullanımı, kan transfüzyonu hikayesi veya bir enfeksiyoz
ajana maruziyet, viral enfeksiyonu düşündermelidir. Coğrafyaya göre mantar yeme öyküsü
Anamnezde ateş olması, özellikle titreme ile yükselmesi veya sağ üst kadrana lokalize karın ağrısı,
obstrüktif hastalıklara bağlı meydana gelmiş kolanjiti ( özellikle koledekolitiyazis) düşündürür. Daha
önce geçirilmiş bilier cerrahi anemnezi varsa bu da obstrüktif kolanjiti düşündürmelidir. Sarılığın
başlaması ve devam süresi de ayırıcı tanıda önemlidir. Eğer sarılık öncesi yağ intoleransı yemeklerden
sonra dispeptik yakınmalar ve sağ üst kadranda ağrı, epipgastirik ağrı gibi semptomları öyküden
öğrenirsek daha çok safra taşı olasılığını akla getirmek gerekmektedir. Sarılıklı hastanın karın ağrısı
birçok nedenle oluşur. Hemolitik krizlerde, viral hepatitlerde, sirozlarda, kolestatik sarılıklarda ve
malign olaylarda karın ağrısı olabilir. Bu tip ağrının şiddeti, lokalizasyonu ve süresi sarılıklarda ayırıcı
tanı için yardımcı olmaktadır. Bütün ipuçları şüphe ile karşılanmalıdır. Biraz önce değindiğimiz gibi
ateş ve karın ağrısı bilier obstrükisyon olmadan başka hastalarda da görülebilir. Veya daha önce bilier
cerrahi geçirmiş hastada viral hepatit gelişebilir. Tam tersi olarak da halsizlik ve iştahsızlık viral
hepatitin kesin bulgusu değildir. Ayrıca karaciğer parankim hastalığı olan kişilerde safra taşları da sık
görülebilir. Sonuç olarak bu ipuçları, fizik muayene bulguları ve ruttin laboratuar testleri ile
değerlendirildiğinde en az % 75 hastada obstrüktif veya non obstrüktif olarak ayrılabilir.Bitkisel
ürünlerle ilgili bir bilgi bulamadım ama hoca duymak istemiş.
İleri yaşlarda yeni başlayan bir sarılık daha çok malign bir olayı düşündürür.Genç yaşlarda ve
çocukluktan beri zaman zaman olan sarılık ise ailevi bir hiperbilirubinemiyi düşündürmelidir. Orta yaş
ve kadın hastada birden fazla doğum yapmışsa daha önceden de yumurta ve yağlı yemeklerle oluşan
dispeptik yakınmaları varsa bu daha çok safra kesesi taşına bağlı bir sarılığı akla getirmelidir.
İntrahepatik; viral hepatit, alkolik hepatit, ilaçlar, primer biliyer kolanjit, primer sklerozan kolanjit,
infiltratif hastalıklar (tüberküloz, amiloidoz, lenfoma, sarkoidoz) konjestif hepatopati, iskemik hepatit,
gebelik, total parenteral nütrisyon,
paraneoplastik sendromlarda görülebilir.
Ekstrahepatik; koledokolitiazis (en sık), postoperatif safra yolu darlıkları, primer sklerozan kolanjit,
kronik pankreatit, Mirizzi sendromu, parazitler (Ascaris, Fasciola) veya tümörlerde (safra kesesi, safra
yolu, armıpulla, pankreas tümörleri veya metastaz) görülebilir.
Şebnem KARAKAN - Burak BİLGİN 1
Şebnem H.
1. Gebeliğin indüklediği
• Gestasyonel ht
• Preeklamsi
• Preeklamsi + eklamsi
2. Kronik ht (önceden var olan)
• Gebelik ilerledikçe kan basıncı düşebileceğinden komplike olmayan hafif esansiyel ht yakın
takipte tutulur.
• Birinci trimestarda kan basıncı 120/80 mmHg altında olan gebede gebelik ilerledikçe kan
basıncı düşebilir.
• Sistolik kan basıncı >150 mmHg ve diastolik kan basıncı >95 mmHg olan veya hipertansiyona
bağlı organ hasarı olan gebede tedavi planlanmalı.
• Tıbbi tedavi: oral metildopa ve labetalol
Gestasyonel ht: gebeliğin 20. haftasından sonra başlayan 130/80 mmHg stündeki kan basıncı
yüksekliği. Genellikle idrarda protein yoktur ve serum ürik asit yükselmez, gebelik öncesi kan basıncı
normal. Antihipertansif tedavi endikasyonu doğar ise tedavi preeklamsi gibi planlanır. Hipokalemi
eşliğinde tuz duyarlı hipertansiyondur.
Preeklamsi: gebeliğin 20 haftasından sonra gelişen hipertansiyon ve proteinüri. Sistolik kan basıncı
≥130 mmHg ve/veya diastolik kan basıncı ≥80 mmHg. 24 saatlik idrar analizinde 0.5 gr’dan fazla
proteinüri. 20 haftadan önce preeklamsi bulguları var ise molar gebelik. (trofoblastik aktivasyon var
ama fetus yok, yalancı gebelik)
Tedavi:
Tedavi:
• Nöbet kontrolü: magnezyum sülfat: kalsiyum hücre içinde azaltarak düz kası gevşetir. Doz: 4-6
IV yükleme doz, takipte saatte 2 gr
• Hipoksi ve asidoz kontrolü
• Kan basıncı kontrolü
• Anne stabilize olduktan sonra doğum için değerlendirilir.
Burak H.
Megaloblastik:
• Folat eksikliği
• B12 eksikliği
• İlaçlar
• Inborn errors of metabolism
Non-megaloblastik:
Şebnem H.
Vaka: 18 yaşında genç kadın soğukta parmak morarması ne düşünürsün? Primer ve sekonder
sebepleri? Ve bir skleroderma çeşidinin üç kırmızı bayrak bulgusunu sormuş (bu kısım
hatırlanmıyor)
Primer tip: başka bir romatizmal hastalık olmaksızın, 14-35 yaşlarında genç kadınların %5-10’ unda
görülen benign tip.
Sekonder tip: bir romatizmal hastalıkla beraber (skleroderma veya SLE vb.), erkek hasta (+), anormal
tırnak kapilleri, epizodlar ile birlikte parmak ucu ülserasyonu veya gangreni, beraberinde hastalığın
belirti/bulguları
• Raynaud fenomeni
• Şişmiş (puffy) parmaklar
• Pozitif antinükleer antikorlar
Burak H.
Özofageal:
• Sempatomatik
➢ Tipik reflü sendromu (pirozis ve regürjitasyon)
➢ Reflüye bağlı göğüs ağrısı sendromu
• Semptom ve özefageal hasarın olduğu sendromlar
➢ Özofajit
➢ Striktür
➢ Barrett özofagus
➢ Özofageal adenokarsinom
Ekstraözofageal:
Burak H.
Özefagus normal squamöz epiteli yerine kolumnar epitelin aldığı edinsel metaplazi.
Risk faktörleri: ileri yaş, uzun süreli görh, erkek cinsiyet, sigara, obezite
2-) Sözlüde ilk şebnem hoca başladı ve tabi ki nefrodan sorarak başlayacağım dedi.
Olgu verdi ve IgA nefropatisini, bulgularını iyi kötü prognozlarını sordu. Sonrasında
Burak hoca nötropenik ateş tanımını, MASCC skorlamasını, risk faktörlerini, en
yaygın etkenini ve tedavisini sordu. Daha sonra bahar hoca 1 den 5e kadar bir sayı
söylememi istedi ve olgu verdi ötroid multinodüler guatrdı. Pemberton belirtisi de
vardı olguda ve nedir, niçin görülür dedi. Ötroid multinodüler guatrın evreleri varmış
onları sordu. Bu hastalığa neler sebep olur dedi. Ötiroid guatrın en sık sebebini,
tiroid biyopsi endikasyonlarını sordu. Daha sonra Burak hoca olgu verdi ve raynoud
sendormunu, kaç tipi olduğunu, tip1 ve tip2nin özelliklerini, kimlerde daha çok
görülür diye sordu ve tip2 sebeplerinden biri de skleroderma deyince
sklerodermanın 3 ana bulgusunu sordu.
• 2:1 erkek:kadın
• IgA nefropatisi genellikle klinik ve öykü ile şüphelenir, ancak tanısı böbrek
biyopsisi
ile konur
IgAN-Etyoloji ve Patogenez
• IgA nefropatisinde plazma polimerik IgA artar ve dolaşımda IgA içeren immün
kompleksler bulunur
başlatır
Işık Mikroskopisi
Immunflorasan Mikroskopi
• IgA, HS nefritinde daha sık görülen şekli ile kılcal damarlar boyunca da birikebilir;
IgAN'da
Elektron Mikroskopi
IgAN-Klinik Bulgular
#İdrarında kan olan bir hasta hemen doktora başvurur ve tanısını alır. Bundan dolayı
gross hematüriyi iyi prognastik faktör kabul ediyoruz . Ama çok çok masif hematüri
olursa
fibrin aktivasyonu yetişemez ve pıhtı oluşumu olur. Bu pıhtı tübülleri tıkayarak akut
böbrek
• Enfeksiyon başlangıcı ile belirgin hematüri arasında 7-14 günlük bir aralık süresine
• IgAN benign prognoza sahip olsa da özellikle 2 dekadda tanı alan hastalarada
%20-
• Nadiren, hastalar ABY kliniği ile tanı alabilir, özellikle; (# iki sebebi olabilir.)
daha kolay)
Ateş:
Oral veya aksiller tek sefer 38.3°C ve üstü veya bir saat süreyle 38.0-38.2°C
Nötropeni:
ÖZELLİK SKOR
Asemptomatik 5
Hafif semptom 5
KOAH olmaması 4
enf.geçirmemiş olması 4
Düşük riskli febril nötropenik hastalarda ayaktan oral tedavi veya kısa süreli hastane
izleminde oral veya parenteral tedaviyi takiben hastane dışı izlem önerilir
Bakteriler %70-90
Fungus %5-20
Virüsler %2 - 5
Parazitler < %1
Guatr, tiroid bezinin hastanın yaşı ve cinsiyeti için normal olarak tanımlanan
boyuttan büyük olması demektir. Ülkemiz için standart bir değer yoktur ancak genel
olarak kadınlar için 10 ml erkekler icin 15 ml’den büyük olması guatr olarak
tanımlanır.
Toplumun %10’undan fazlasında veya 6-12 yaş okul cağı cocuklarının %5’inde guatr
bulunduğunda “endemik guatr”, bu oran %5’in altında ise “sporadik guatr” olarak
tanımlanır.
Tiroid bezi yıllarca tedavisiz kalıp ciddi şekilde büyürse trakeaya, özefagusa, komşu
damar ve sinirlere bası yapabilir ve buna bağlı stridor, dispne, disfaji, disfoni, yüz ve
boyunda siyanoz gorulebilir. Bu venoz donuş bozukluğunun kolları kaldırınca
belirginleşmesine ‘Pemberton Belirtisi’ ismi verilir.
İyot Eksikliği
İyot Fazlalığı
Guatrojenler
Emosyonel stres
Oksidatif stres
Endokrin bozucular
Enfeksiyonlar
Genetik faktorler
Dishormonogenezis
Foliküler karsinom tanısı için kanserin damar veya kapsül invazyonunun gösterilmesi
gerekir
Raynaud fenomeni
En erken belirti/bulgulardan
Primer tip: Başka bir romatizmal hastalık olmaksızın, 14-35 yaşlar, genç kadınların
%5-10’unda, benign
Sekonder tip: Bir romatizmal hastalıkla beraber (Skleroderma veya SLE vb.), erkek
hasta (+), anormal tırnak kapillerleri, epizodlar ile birlikte parmak ucu ülserasyonu
veya gangreni, beraberindeki hastalığın belirti/bulguları
etiyoloji
1- Vazospastik
Feokromastoma
Karsionid sendrom
2- Yapısal
Küçük arter/arteriol
Ateroskleroz, Burger
Orta-Büyük Arter
Takayasu
3- Hemorolojik
Kryoglobulinemi, kriofibrinojenemi
Polistemi, hiperviskozite
Soğuk aglütininler
Skleroderma Organ Tutulumu
Kas-İskelet
Poliartralji/sinovit
Kontraktürler
Tendon krepitasyonu
Tuft rezorbsiyonu
Kaslarda atrofi/miyopati
Gasrointestinal Sistem
Mikroşeli/mikrostomi
Özefagus
İncebarsak
Kolon
Böbrek
Vasküler
Raynaud fenomeni
Dijital ülser/nekroz
Akciğer
İntertisiel fibrozis
Pulmoner HT
Kalp
Perikardit
Aritmiler/KKY
Myokardial fibrozis
Band nekrozu
ŞEBNEM KARAKAN-BURAK BİLGİN
3-) Şebnem hoca- kronik böbrek nedir, tanımını yap. Kronik böbrekle gelen hastada neye bakarsın?
Hangi laboratuvar değerine bakarsın ne istersin?
KBY, GFR’nin 60’ın altında olması ya da böbreğin fonsiyonlarından bir tanesinin en az 3 aydır bozuk
olması olarak tanımlanabilir. Böbreğin üniteleri olan glomerül,tübül,intertisyel alan ve vasküler
alandır. Böbrekte böbrek fonksiyon bozukluğunun göstergeleri glomerülde olan hasar göstergeleri
hangi glomerülonefrit olursa olsun farketmeksizin hematüri,proteinürü idrar sedimentinde bir
anlama gelir. Dolayısıyla hastanın en az 3 aydır proteinürisi varsa isterse GFR’si 60’ın altında
olmasın, en az 3 aydır idrar sediment anomalisi varsa yani hematürisi varsa, dismorfik eritrosit
varsa,eritrosit silendiri varsa, yine hastanın en az 3 aydır elektrolit bozukluğu varsa hiponatremi
olur, hipopotosemi olur yani herhangi bir elektrolit bozukluğu. Elektrolitlerden hangi ünite
sorumluydu? Tübüller. Dolayısı ile bu da KB nedenidir. Ya da hastadan herhangi bir gerekçeyle
biyopsi alındı ve bu biyopsinin sonucu bize kronik hasarı gösterdi. Bunu lupusu anlatırken birazdan
lupus nefritinde krosnite bulguları diye tekrar söyleceğim. Bir böbreğin glomerulu skleroza
uğramışsa,tübülleri atrofiye gitmişse,intertisyel alanı fibrozise gitmişse, glomerüler skleroz tübüler
atrofi intertisyel fibrozis bu klasik triad her zaman kronikleşme bulgusudur.Bunlar varsa radyolojik
olarak gösterilmiş yapısal bozukluklar ne demek radyolojik bozukluk? Böbreğin boyutu normalde
ne kadardı? 12 cmdi. Peki biz böbreğe KBY diyebilmemiz için biletaral böbrek boyularının kaçın
altında olması lazım? 8cm. O halde bilateral ultrasonda böbrekler 8 cmin altındaysa , ya da hasta
böbrek nakilli ise bu bize KBY dedirtiyor. Dolayısı ile kime KBY diyoruz? 3 aydan uzun süreli GFR’si
düşük ya da 3 aydan uzun süreli böbrek fonsiyonu bozuk hastaya diyoruz ama bu olmak zorunda
değil.Şunlardan herhangi biri varsa ona da KBY diyoruz.
KBY-Laboratuvar
Anemi - Eritropoetin sentezi azalmasına bağlı & KK üzerine üremik toksik etki
Azotemi – nitrogen ve yıkım ürünlerin artması-renal atılımın azalmasına bağlı Kreatinin – kas
komponenti & protein yıkım ürünü. Normalde
glomerulden filtre olur veidrar ile atılır. Serum kreatinin 3 x kat artması;
# Proteinürinin varlığı KBY’nin progresyonunu artıran faktörlerdendir. Eger hastada proteinüri varsa
ve durduramazsak bu hastanın kardiyaj(?) progresyonunu hızlandırıyor.
KBH-laboratuvar inceleme
Tüm hastalar
İdrar sedimenti
Renal ultrasonografi
Serum elektrolitleri
#Tübüler fonksiyon bozuluğu var mı görmek için istiyoruz. # Bunları ezberleyemeye gerek
yok.Beklediğimiz tetkikleri isteyeceğiz. Hastada kalsiyumu,fosforu,PTH’ı,sodyum,potasyumu nasıl
denkleyeceğiniz önemli.
#Diyelim ki 3 aydır böbrek fonsiyonunu yapamıyor.Sodyum genelde düşük olur ama normal de
olabilir.Potasyumu yüksek olur.Bunları bilmeniz gerek. Kandaki fosfor düzeyi böbrek çalışmadığı için
artar. Fosfor düzeyi artınca kalsiyum düzeyi de düşük çıkar.
#Bir arkadaşımız tümör lizise benzediğini söyledi.Hocamız da benzediğini çünkü tümöz lizisin de bir
böbrek yetmezliği sebebi olduğunu söyledi.
Akut böbreği kronik böbrekten ayıran nedir, gelen hastada neyi görürsen tamam bu kronik böbrek
akut değilmiş dersin?
3) Isosthenurik idrar yani idrar dansitesinin normal olması demek, aslında bu prerenal ile KBY2yi ayırt
ettiriyor.Hatırlarsanız prerenalde idrar ozmoloritesi çok yoğun olur demiştik. Ozmolorite ve dansite
artmış olur.Ama KBY’de böyle bir durum söz konusu değil.
4)Şimdi dersin ikinci yarısında söyleyeceğim KBY’nin komplikasyonları var. KBY hastalarında böbreğin
fonksiyonlarından bir tanesi olan EPO sentezi yapılamayacağı için anemi ortaya çıkar.
5)Bir diğer fonksiyonu D vitaminini aktif D vitaminine dönüştürmek , işte fosfor atmak olduğu için
bunlar bozuk olunca Renal osteodystrophy( ROD) ortaya çıkar. Ve periferik nöropati gözükebilir.
Kronik böbrekte tubuler hasarı anlat. (?) Gibi bir şey dedi son soruyu orda da ne demek istediğini
anlamadığım için cevaplayamadim zaten girdiğimde sinirliydi baya pek yardımcı da olmadı.
Kronik TIN ise genellikle sinsi seyirlidir. Başlangıç döneminde tubüllere ait fonksiyon
bozuklukları olmasına rağmen glomerüler filtrasyon değerinde azalma olmadan hastalığı
yakalamak zordur. Hastalığın erken dönemde tanınması çok önemlidir; çünkü kronik TIN
vakalarının önemli bir kısmı bilinen bir ilaç veya toksine bağlıdır ve bu ilaç veya toksinin
eliminasyonu ile kronik böbrek hastalığının ilerlemesi önlenebilir. Histopatolojik incelemede
interstisiyumda fibrozis, mononükleer hücre infiltrasyonu, tubüler atrofi ve dejenerasyon
vardır. Glomerüller normal değilidr ve skleroz, atrofi ve periglomerüler fibrozis izlenir. Kronik
TIN tanısı için biyopsi yapılması gerekebilir ancak biyopsinin invaziv bir yöntem olması ve
elde edilecek bilginin çoğu kez hastanın tedavisini pek değiştirmemesi nedeni ile pratikte pek
yapılmaz.
• Değişik etiyolojik nedenler ile olmakla birlikte, klinik ve patolojik tablo birbirine çok
benzer
• SDBY olan hastaların %15-30 etiyoloji KTİN
• Patoloji;
– Tutulum yeri böbrekte tübüluslar ve çevresindeki intertisiyumdur
– Tübüluslarda atrofi ve dilatasyon, etrafındaki intertisiyel alanda genişleme ve fibrozis
– Yama tarzında tutulum vardır
– Patoloji nedene yönelik spesifik bulgu göstermez
KTIN;
Etyoloji
• İlaçlar
– Analjezik nefropatisi
– Lityum
– Asiklik nukleozid inhibitörleri
– Kalsinörin inhibitörleri
– Kemoterapötikler
• Toksinler veya ağır metaller
– Kursun
– Kadmiyum
• Kr pyelonefrit ve reflu nefropati
• Hematolojik - neoplastik hastalıklar
– Multipl myelom
– Lenfoprliferatif hastalıklar
– Orak hücreli anemi
– Aplastik anemi
• İmmunolojik
hastalıklar
– Kryoglobulinemi
– Goodpasture sendromu
– IgA nefropatisi
– Renal transplant reddi
– Sarkoidoz
– Sjögren sendromu
– SLE
• Metabolik ve genetik
hastalıklar
– Kronik hipokalemi
– Sistinosis
– Hiperkalsemi,
– Hiperkalsiuri
– Hiperoksaluri
– Hiperurisemi, hiperurikozuri
• Diğerleri
– Balkan nefropatisi
– Radyasyon nefriti
– Papiller nekroz
– IBH
KTİN; Klinik
– Hiperpotasemi
– Metabolik asidoz (hiperkloremik) – Kronik böbrek yetmezliği
• İdrar konsantrasyon yeteneğinde kaybolma ve Na-volüm kaybı
• İzostenüri, poliüri ve noktüri
• < 2 gün proteinüri
• İdrar mikroskpisinde lökositler ve lökosit silendirleri
• Geç dönemde hipertansiyon görülür
• Ödem genellikle görülmez
KTIN;
• Proksimal tübülü daha çok etkileyen M. Myeloma, ağır metal intoksikasyonu gibi nedenlerle olan
KTİN; proksimal tip RTA, glikozüri, aminoasidüri, ürikozüri
• Distal tübülüsün daha çok etkilendiği kronik obstrüksiyon, amiloidoz gibi nedenler ile olan KTİN;
distal RTA, Na kaybı ve hiperpotasemi
• Medullanın daha çok tutulduğu analjezik nefropatisi, polikistik böbrek hastalığı ve orak hücreli
anemiye bağlı KTİN; idrar konsantrasyon defekti ön plandadır
Burak Hoca- Tümör lizis sendromu nedir? Tümör lizis sendromunda ne görürsün? Hangi değerlerde
#sendrom:klinik bulguların bir araya gelmesinden oluşan tablo birden fazla komponent bir araya
gelerek klinik durum oluşturuyolar
Neticede hadise şu hücre parçalanır hücre içi elektrolitler hücre dışına çıkar.
Ürik asit pürin yıkım ürünü artıyor ürik asit böbreğe çöküyor böbrek yetmezliği oluşuyor
ksantin oksidaz allopürinol ile inhibe edlirse ürik asite dönüş olmuyor zaman içinde böbrek tübülüne
çökme meydana gelebiliyor Allopurinol un birden düşürme etkiside yoktur Biz sıvı miktarını arttırırak
atmaya çalışıyoruz
Hiperürisemi – allopürinol
Rasburikaz çok sık erişkinde kullanılmıyor daha çok pediatride çünkü çocukluk çağı tümörleri daha
agresif
Hiperürisemi – Alkalinizasyon
• pH 5’te çözünürlüğü 15 mg/dL iken ,pH 7’de ürik asidin çözünürlüğü 200 mg/dL’ye yükselir
HİPERPOTASEMİ-TEDAVİ
#ritim bozukluğu yoksa insülin dekstroz infüzyona başla bu sayede hücre içine potasyum sokuyor
saatler içinde belli miktar düşürüyor
Nebülize salbutamol : 10-20mg salbutamol uygulaması (β2 adrenerjik reseptör agonisti) serum
potasyumunda 0,5-1,0 mmol/L kadar düşüş sağlayabilir
#beta 2 mimetiktir potasyumu hücre içinden hücre dışına sokar bronş dilatasyonu için kullanırız
inhaler yolla kullanılır
#sodyum polistren sülfat yani kayexalate bağırsak içi sodyumu bağlar nerdeyse hiç kullanmıyoruz
#direk hemodiyaliz vermeyiz en hızlı şartla iki buçuk saat alır o zamana kadar biz ca glukonatı vermek
durumundayız hastanın potasyumu korkunç yüksek bilinci kayık o zaman işler hızlandırılabilir tümörün
cinsine bağlı
35 cmlik burkitte diyalize mutlaka sokmak gerekir hatta günde ikiye bile çıkılabilir
Potasyum bazen saatlik bile kontrol edilir ama standart bir hastada sabah akşam kontrol ediliyor
Bazen bu metabolik değişiklik kontrolsüz oluyor bir saat içinde normal olan hasta bile kardiyak arreste
gidebiliyor
Potasyuma yaklaşım sadece tümör liziste değil genel yaklaşım ve soru gelir!
HİPERFOSFATEMİ – TEDAVİ
• Hidrasyon
6-12 saat
• İnsülin-dekstroz infüzyonu
• Hemodiyaliz
• Ca x PO4 > 60 mg/dL kristalleşme ve presipitasyon olur !
Fosfat bağlayıcıların kullanılmasınıda çok tercih etmiyoruz kronik böbrek yetmezliğinde anlatılmış Al
insan vücuda zararlı olduğu için çok fazla uzun vadede kullanmıyoruz kendine has yan etkileri var ama
akut dönemde oral kullanılabilir
Hemodiyaliz hipokalsemi daha sık oluyor böbrek tübüllerine damara kalpte ritim yoluna çökeceği için
hemen
HİPOKALSEMİ - TEDAVİ
verilir)
edilebilir.
verilmemelidir
Hastayı malabsorbsiyon sendromuyla takip ediyoruz hipokalsemi nöbetine girince her yerine aynı
anda kramp giren bir hastada telaşla CA glukonatı hızlıca vermemeliyiz kalbi sistolde durabilir en az
yarım saatte çıok korkarak 20 dkya 10dkya düşürülüyor
HİPERKALSEMİ - TEDAVİ
• Hidrasyon:
• Diüretik:
furosemid 20-40 mg IV
İnterstisyel alandaki onkotik basıncı normal tonusu sağlayan su var ishalle kusmayla yanıkla
kaybedilen su var Damardaki basıncı düzeltmek için intertisyel alandaki sıvıdan çekiliyor böyle böyle
hücreler dehidrate kalıyor
Hiperkalsemi – Tedavi
Bisfosfonatlar:#malignite
Sorunlar:
✓ böbrek yetmezliği olan olgularda doz ayarlanmalı ✓ kalsiyum düzeyini düşürücü etkisi geç başlar
Hiperkalsemi – Tedavi
• Kalsitonin:
Hiperkalsemi – Tedavi
• Osteoklast inhibisyonu ile kemik rezorbsiyonunu azaltır • Zayıf etkili bir ajandır
#kalsitonin inhaler olarak sprey formda ama çok uzun kullanılmıyor 2günde çabuk çabuk taşiflaksi
toleransı gelişiyor 2 3 günden sonra
Glukokortikoidler:
• Diyaliz
tercih edilir
#benign malign hiperkalsemi ndenleri semptom ve tedaviden net soru gelir dedi Diyaliz çok özel
durum dışında durmuyor.
Her onkoloji hastası tümör lizis sendromu olur mu? Hangi hastalarda biz tümör lizis bekliyoruz?
#burkitt diffüz büyük b bunlar sabıkalı tümörler bunlarda tümör lizis olacağını öngörebiliriz ama vena
cava superior da bu mümkün olmuyor.
Bulky 10dan yüksek olduğunda kendi kendine nekroza götürüyor
Ldh hücre yükünü gösteriyor
Hiperkalemi olan birinde ne olur, hangi patolojiler görülür? Hiperkalemiyi nasıl düzeltirsin diye
sorup basamak basamak tedavisini anlattırdı. (Bu arada Şebnem hoca sürekli araya girip önceki
soruyu bilemememle ilgili kızdı)
• Asemptomatik olabilir
• Kas güçsüzlüğü
• Parastezi
• Paralizi
#ameliyattan sonra komorbidite dikkate alınmıyor diüretik kullanılıyor hiperpotasemi oluyo hasta
ölüme gidebiliyor
#6-7 den sonra t dalgası iyice sivrileşiyor burda ip gibi ucundan tutup çektiğimizi düşünüceğiz.
QRS genişliycek p dalgası tepesi iniyo çektikçe sonunda kayboluyor QRS iyice genişliyor ritim iyice
bozuluyor miyokart hücreleri hala kardiyak output u yükseltmeye çalışıyo ca gönderip eksabiliteyi
dengeliyoruz kaçak atım azalıyor
Hiperpotasemi – Tedavi
#ritim bozukluğu yoksa insülin dekstroz infüzyona başla bu sayede hücre içine potasyum sokuyor
saatler içinde belli miktar düşürüyor
Nebülize salbutamol : 10-20mg salbutamol uygulaması (β2 adrenerjik reseptör agonisti) serum
potasyumunda 0,5-1,0 mmol/L kadar düşüş sağlayabilir
#beta 2 mimetiktir potasyumu hücre içinden hücre dışına sokar bronş dilatasyonu için kullanırız
inhaler yolla kullanılır
Hemodiyaliz
#potasyum alımının önlenmesi domatese kayısıya çok meraklıysa kısmi bir yararı oluyor ama var olanı
düşürmez
#sodyum polistren sülfat yani kayexalate bağırsak içi sodyumu bağlar nerdeyse hiç kullanmıyoruz
#direk hemodiyaliz vermeyiz en hızlı şartla iki buçuk saat alır o zamana kadar biz ca glukonatı vermek
durumundayız hastanın potasyumu korkunç yüksek bilinci kayık o zaman işler hızlandırılabilir tümörün
cinsine bağlı
35 cmlik burkitte diyalize mutlaka sokmak gerekir hatta günde ikiye bile çıkılabilir
Potasyum bazen saatlik bile kontrol edilir ama standart bir hastada sabah akşam kontrol ediliyor
Bazen bu metabolik değişiklik kontrolsüz oluyor bir saat içinde normal olan hasta bile kardiyak arreste
gidebiliyor
Şebnem hoca- Ülseratif kolit anlat. Ülseratif kolitli bi hasta nasıl gelir sana klinigini say. (Birkaç tane
söyledim yeterli bulmadı arada küçük bi ipucu verdi sonra bunu sen söylemiş sayılmadın ben söyledim
Ülseratif kolit: kolonik mukoza ülserasyonu (#kolon mukozasını tutan inflamasyon yani bir çeşit
mukozittir.)
# Bu görüntü ülseratif koliti anlatıyor diffüz tutulum var atlama yok. Mukoza tutulmuş derin ülserler
yok.
#Çok istisnai durumlarda rektum tutulumu olmayabilir. Rektum tutulumu sonrası yukarıya doğru
ilerleyen inflamasyon olarak bilin.
• Tutulu olan ve olmayan kolon segmentleri arasında keskin bir ayrım vardır. #Kolonoskopide kolayca
anlaşılır.
PATOLOJİ
• Basal plasmositlerin görülmesi çok erken evredir ve ÜK ile enfeksiyöz koliti ayırmada
faydalıdır (#sizin için detay bir bilgi)
• Kolonik kriptlerin nötrofille infiltrasyonu kriptite yol açar. İlerleyince de kript absesine.
(patolojiden gelen raporda ÜK veya Crohn yazmıyor böyle tanımlamalar yazıyor bu bulguların varlığı
ÜK olma ihtimalini arttırıyor.)
• Semptomlar: ishal, rektal kanama, kanlı ishal, mukus deşarjı, tenezm ve urgency,
• Extensive (yaygın) kolitte: kanlı diyare, karın ağrısı, kilo kaybı, ateş, ciddi kan kaybı görülebilir.
• Extensif hastalıkta: anemi, lökositoz, trombositoz, ESR yüksekliği, CRP yüksekliği görülebilir.
• Fecal calprotectin düzeyleri yüksektir. (Fecal calprotectin feçeste nötrofillerden salınan bir
proteindir. Dolaysıyla intestinal inflamasyonu gösterir.)
# Fekal kalprotektin mukozal hasarı gösterir. İntestinal inflamasyon olduğu anlamına gelir ÜK için
spesifik değildir. Crohnda da olabilir. Spastik kolonu ya da hipertiroidide görülen diyareyi inflamatuar
diyarelerden ayırt etmek için kullanılır.
Crohnla ülseratif kolit farklarını say. Crohnda tutulumla ilgili önemli bir şey var ne o dedi.
Transmural tutulum u duymak istiyormus, farklı şekilde söyleyince kabul etmiyor, tam adını istedi.
#Ülseratif kolitte rektum mutlaka tutulur. Rektumdan proksimale ne kadar tutulduğu her hastada
değişir ama rektum mutlaka tutulur. Crohn genellikle terminal ileum ve sağ kolonu tutar, rektum
genellikle korunur, rektumda bir şey görmeyiz. Crohn atlamalı giderken, ülseratif kolit hiç atlamadan
gider. Yani hasta rektosigmoid tutulumlu bir ÜK ise rektumu ve sigmoidi tamamen inflame görürüz.
Crohn transmural tutuyor, ÜK daha çok mukozanın hastalığı. O yüzden İBH’cıların ülseratif koliti
küçümseme gibi bir alışkanlığı vardır ama bazı ülseratif kolitler crohndan çok daha agresif gidebiliyor.
Her ne kadar ülseratif kolit tedavisi olabilen bir hastalık olsa da böyle olabiliyor. Tedavisi cerrahidir,
total kolektomi yapıp hastanın kolonunu çıkarırsak hastada ÜK ile ilgili bir daha sıkıntı yaşamayız. Ama
poşla ilgili, anastamozla ilgili bir sürü sıkıntı yaşayabiliriz. Chronun böyle bir tedavisi yok. (Önceki
sayfadaki tablo için)
#İkisinde de kolon kanseri riski artar. İnflamasyonun olduğu her yerde risk artar. (yine aynı tablo için)
Ülseratif Kolit tutulum şekilleri nelerdir? Tektaş tutulumun özel ismini de sordu.
• Extensif hastalıkta: anemi, lökositoz, trombositoz, ESR yüksekliği, CRP yüksekliği görülebilir.
• Fecal calprotectin düzeyleri yüksektir. (Fecal calprotectin feçeste nötrofillerden salınan bir
proteindir. Dolaysıyla intestinal inflamasyonu gösterir.)
# Fekal kalprotektin mukozal hasarı gösterir. İntestinal inflamasyon olduğu anlamına gelir ÜK için
spesifik değildir. Crohnda da olabilir. Spastik kolonu ya da hipertiroidide görülen diyareyi inflamatuar
diyarelerden ayırt etmek için kullanılır.
Burak hoca- Vaka okudu diyabetes insipidus ile ilgili. Bunun tanımını nasıl yaparız, neye bakarak
tanısını koyarız dedi.
DİYABETES İNSİPİDUS
ADH yetmezliği veya direncine ( reseptörlerde hormona karşı duyarsızlık) bağlı olarak ortaya çıkan ve
aşırı miktarda dilüe idrar (poliüri), aşırı susuzluk hissi ve aşırı su içme (polidipsi) ile karakterize bir
hastalıktır.
Günlükidrarmiktarıartmıştır50mL/kgüzeri
Etiyolojik Sınıflandırma:
Santral Dİ: ADH salgısında mutlak ya da kısmi eksiklik ( Arka hipofizde ADH salgısının yapıldığı
bölgede bir problem var demektir.)
Nefrojenik Dİ: Dolaşımdaki Normal veya yüksek ADH’na renal yanıtın olmaması ( ADH için en önemli
hedef doku böbrek toplayıcı kanallarıdır. Buradaki reseptörlerdeki ADH duyarsızlığı Dİ sebep olur)
Dipsojenik Dİ: Aşırı sıvı alımına bağlı ADH salgısının baskılanması ve diürez (su içtikten sonra tuvalete
gidiyorsanız vücudun osmolaritesi dengede demektir yeterli su almışsınızdır)
# Santral Dİ, Nefrojenik Dİ ve Dipsojenik Dİ ( sıvı alımına bağlı) ayrımı çok zordur. Anamnezle çok temel
bir ayrım yapılabilir. Hasta çok su içiyorum sık idrara çıkıyorum diyorsa ilk soracağımız soru ‘’ gece de
idrara çıkıyor musun/ kalkıp su içme ihtiyacı hissediyor musun?’’ olmalıdır. Çünkü hasta gece
uyanmıyorsa Santral Dİ ve Nefrolojik Dİ olma ihtimali çok düşüktür. Büyük ihtimalle hastada
Dipsojenik Dİ vardır yani gün içinde sıvı alımına bağlı gelişiyordur. Özellikle bazı psikolojik hastalıklarda
bu durum görülür.
# Hastada organik bir hastalık varsa Santral Dİ veya Nefrojenik Dİ gibi gece uyanması muhtemeldir.
Aksi halde Dipsojenik Dİ diyebiliriz. Anamnezde çok önemli bir soru!!!!!
# Bazal bakılan ADH değeri tanı için ayırıcı değildir. Tanıda altın standart test, sıvı kısıtlama testi ve bu
teste hastanın verdiği cevaptır. Test sonrası hastaya düşük dozda ADH verip oluşan yanıt göz önünde
tutularak hastaya tanı koyarız. Genelde bu tabloyu kullanırız ama her zaman efektif olmayabiliyor.
(İncelemenizi istiyorum!!!!!!)
Vakada çok su içiyormuş dediği için gece de idrarını fazla yapıyor mu diye sorgularız dedim onu kabul
etmedi. Niye belki gece su içip yattı yine kalkar bunun özel bir şeyi var diye sordu. Susuzluk testi
yaparız. Susuzluk testi pozitifse tanı nedir dedi. Santral diyabetes insipidus. Bu hastaya tedavisinde
ne veririz?
# Normalde Dİ hastalarında susuzluk sonucu ADH’ ın olmadığı, yetersiz olduğu ya da cevap olmadığı
için susama fonksiyonu intakt ise hasta susuzluk hisseder. Sağlıklı bireylerde su kısıtlamasında idrar
çıkışı görülmezken bu hastalarda idrar çıkışı devam eder. Sonuç olarak susuz ama su içemeyen
hastanın plazma osmolaritesi yükselir ve hastada ADH olmadığı için su emilimi olmaz idrar çıkışı
görülür. Vazokonstrüktör etki olmadığı için su kaybıyla kan basıncı düşecektir ve tamamen ADH
yetersizliği olan bir hastada bir saat içinde hem vücut ağırlığında belirgin azalma olacak hem de
hipotansiyon hatta hipotansif şok görülebilir.
# Hastayı çok iyi monitörize ederek başında mutlaka birinin bulunmasıyla, tuvalete gittiğinde bile, su
içmemesi için kontrol ederek bu testi yapıyoruz.
# Eğer hastada kilosunun %3’ünden fazlasını kaybetme durumu varsa hipotansif bir durum geliştiyse
hayati tehlike gelişebileceği için plazma osmolaritesine, idrar volümüne ve idrar osmolaritesine
bakılarak test sonlandırılır. Hastadan ADH için kan örneği alınır ve dışardan ADH verilerek tedavi edilir.
# Birinci aşamada Dİ lehine test yorumlandı. Daha sonra ADH verildi idrar konsantre edildi ve idrar
çıkışı durdu santral kaynaklı yetmezlik düşünülür. Ancak ADH verdikten sonra klinikte düzelme
olmazsa duyarsızlık olduğu düşünülür ve hastalık nefrojenik kaynaklıdır. Net bir karar veremediğimizde
ise hastanın kliniğine göre tedavisini şekillendiriyoruz.
# Ayrıntılı bir şekilde ekledim ayrıntısını öğrenmenize gerek yok genel hatlarıyla bilmek yeterli!!!!!!!
# Santral Dİ’de yerine koyma tedavisi yapılır. Hastaya göre değişebilir ama genelde sabah ve akşam
yani gündüzü ve geceyi kontrol edebilecek şekilde, hastanın kilosuna, işine vs durumuna göre doz
ayarlaması yapılarak ADH verilir.
Şebnem hoca çok gergindi, yardımcı olduğunu iddia ediyor ama kesinlikle etmiyor hatta bilemedikçe
sinirlenip daha çok tersliyor. Burak hoca aşırı yardımcı oluyor, çok ılımlı davranıyor.
4-) Şebnem hoca kuradan iki soru seçiyor ve iki sorunun biri her zaman nefroloji olur. Burak hoca da
her zaman onkolojiden 1 soru sorar (Çoğunlukla onun slaytı olan tumor markerdan) diğer soruyu da
sizden sayı istemeden kendisi sistemlerden sorar. İki hoca da bir yere kadar size yardımcı olurlar.
Önemli bir bilgiyi bilemezseniz bırakırlar. Biz 7 kişi girdik 3 kişi sorulan temel bilgileri bilemediği için
kaldı.
Nefroloji sorusu vaka sorusuydu: Siyah idrar, halsizlik, kas güçsüzlülüğü belirtileri olan 37 yaşında
erkek bir hasta. Hastalığı sordu(Cevap rabdomiyoliz hastalığı). Daha sonra lab tetkikleri, ilacı ve ilacın
ne zaman durdulması gerektiğini sordu. Şebnem hocanın ikinci sorusu da diabetes insipidus ve sidah
ile ilgiliydi. Burak hoca 65+ yaşlarında alınan aşılar ve kontrendikasyonlarını sordu. Daha sonra 65 yaş
altı alınan aşıları ve yine kontrendikasyonlarını sordu. Burak hocanın son sorusunda da tumer
markers, kullanım alanları, örnekleri ve kanser taramayı sordu.
1- Rabdomiyoliz
Rabdomiyoliz-Klinik
“Üçlü”: Kas ağrısı, halsizlik, koyu idrar
Rabdomiyolis-Laboratuvar
Kreatinin Kinaz >5x ULN (1500-100,000)
Miyoglobinüri
Hiperkalemi
Hiperfosfatemi
Hiperürisemi
Hipokalsemi
Rabdomiyoliz-Tanı
Serum Kreatinin kinaz düzeyi artması (> 5x ULN)
+ akut nöromüsküler semptom veya koyu renk idrar
Tedavi
Asıl tedavi sf
DİYABETES İNSİPİDUS
ADH yetmezliği veya direncine ( reseptörlerde hormona karşı duyarsızlık) bağlı olarakortaya çıkan
ve aşırı miktarda dilüe idrar (poliüri), aşırı susuzluk hissi ve aşırı su içme (polidipsi) ile karakterize
bir hastalıktır.
----- Dİ ve SIADH ile ilgili daha fazla bilgi için Arka Hipofiz Hastalıkları ve Tedavisi notu veya Hafta 2
136-145 sayfalarına bakınız.
https://www.google.com/url?sa=i&url=https%3A%2F%2Fgunceltipdernegi.org%2Fpdf%2F7%2Ffili
z-
demirdag.pdf&psig=AOvVaw0_9G6fTGAD3cTUZI7JtZJl&ust=1704359089995000&source=images&
cd=vfe&opi=89978449&ved=0CBQQ3YkBahcKEwjowOa_7sCDAxUAAAAAHQAAAAAQDw
Bu konuyla ilgili çok bir bilgi göremedim. İnfluenza ve pnömoni aşıları vurgulanmış. Geriatri
notlarının hepsini henüz okumadım. Eğer görürsem grupta bilgilendiririm.
https://slideplayer.biz.tr/slide/13874234/
1. Enzimler
2. Hormonlar
3. Onkofetal antijenler
Kullanım Alanları
• Oncofetal antigen
• α-fetoprotein germ hücreli tümörler ve hepatoselluler karsinom da kullanılır
• AFP ve hCG germ hücreli tümör tanı ve sınıflamasında kullanılır.
• AFP benign karaciğer hastalıkları ve hamileliktede yükselebilir **önemli
• AFP HBV ve HCV gibi yüksek riskli hastaların takibinde kullanılır.
CA 15-3
• CA 15-3 meme kanseri için önemlidir. Ancak pankreas ,akciğer , over ,karaciğer, kolorektal ,
kanserinde seviyesi yükselebilir. Bazı bening olaylar meme hastalıkları ve benign karaciğer
hadiselerinde yükselir.
• Tanıdan ziyade tedavi takibinde kullanılır.
CA 125
CA 19-9
Calcitonin
Thyroglobulin
Kanser Taramaları
Meme Kanseri
• Normal risk taşıyan 50 yaş üstü kadınların her 1-2 yılda bir tek başına mamografi veya
mamografi ve klinik meme muayenesi ile taranması, ölüm oranını% 20 ila % 30 azaltır.
• Bazı yönergeler, taramanın 40 yaşında başlatılmasını önermektedir
• Bugüne kadar bildirilen kendi kendine meme muayenesi ile hem biyopsi oranının arttığını
hem de iyi huylu lezyonların tespit edildiğini ancak çok az veya hiç evre kayması olmadığını ve
meme kanseri ölüm oranında azalma sağlamadığını gösterdi.
• Mamografi, BRCA1 veya BRCA2 mutasyonları olan kadınlar arasında meme kanserini tespit
etmede o kadar hassas olmayabilir, bunun nedeni muhtemelen bu kadınların mamografinin
daha az hassas olduğu daha genç yaşta kansere yakalanma eğiliminde olmalarıdır.
• MRI, mamografi veya ultrasondan daha fazla hassasiyete sahiptir
• Genel kullanım için istenmez yüksek maliyeti ve kanıtlanmamış hayatta kalma avantajı olduğu
için.
• Genç BRCA mutasyonu taşıyıcıları ve meme kanseri riski yüksek olan diğer kadınlar için
uygundur.
Serviks Kanseri
• Cinsel olarak aktif ve 21 yaş ve üstü kadınlar için rutin Pap testi önerilir.
• Pap testi için önerilen aralık yakın zamanda 2 ila 3 yıla çıkarıldı.
• 65 yaşında normal olursa, kadınlar daha fazla taramayı bırakabilir. HIV enfeksiyonu gibi belirli
risk faktörlerine sahip kadınlar daha sık taranabilir.
• Serviks kanserinin HPV ile ilişkisi, HPV DNA testinin serviks neoplazisini taramanın tek yolu
olarak kullanılmasına yol açmıştır. Bu, Pap testlerinin düzgün bir şekilde yapılmasının zor
olduğu kaynak bakımından fakir ortamlarda kullanım için önerilmiştir.
Kolorektal Kanser
# Hep söylüyoruz. Sadece sağlıklı !!! bireyde tarama yapıyoruz. (50 yaşından sonra (nottaki tabloya
göre)
Dışkıda gizli kan testi için yanlış pozitif sonuç oranı% 1 ila % 5'tir.
Dışkı analizinde bulunan gizli kanı olan hastaların % 10'undan daha azında kanser vardır ve yaklaşık
beşte biri ile üçte birinde adenom çıkmıştır. # Büyük bir kısmı ise benign kolon hastalıkları oluyor.
• Akciğer kanseri taramasına, göğüs röntgeni ve balgam sitolojik testi ile 1960'larda ve
1970'lerde başlanmıştır.
• Akciğer kanseri mortalite oranlarında azalma yoktur.
• Ağır sigara içenler 2 gruba ayrılarak, 1. grup BT taraması ile, 2. grup göğüs röntgeni taraması
ile karşılaştırılarak değerlendirildi.
• BT ile taranan grup için mortalitede % 20 azalma gözlendi.
• BT taraması, şu anda veya daha önce sigara içenler için( yılda 30 paketten daha fazlaysa)
önerilir.
Prostat Kanseri
• Dijital rektal muayene (DRE) ve serum PSA ölçümü yaygın olarak kullanılır.
• Prostat kanseri; lead-time bias’a, length bias’a, ve aşırı tanıya eğilimlidir.
• Tarama sırasında teşhis edilen lokalize prostat kanserlerinin% 30'undan fazlası sessizdir ve
klinik olarak önemsizdir.
• Uzman kuruluşların çoğu prostat kanseri taramasını önermiyor.
• ACS ve Amerikan Üroloji Derneği, normal risk altındaki 50 yaşından büyük erkeklere tarama
teklif edilmesini ve potansiyel riskleri ve faydaları hakkında bilgilendirildikten sonra seçim
yapmalarına izin verilmesini önermektedir.