Marlen Haushofer Duvar

You might also like

Download as pdf
Download as pdf
You are on page 1of 130
1963 ARTHUR SCHNITZLER ODULU MARLEN HAUSHOFER DUVAR ¥ 1963 ARTHUR SCHNITZLER ODULU MARLEN HAUSHOFER yazilabilirdi? insanhijaninés vn eee ale : ALMANCA ASLINDAN CEVIREN ad ERSEL KAYAOGLU" , I 2 oiecet al (Can Yayinlan: 1743 ‘Galdas Danya Edebiyats: 697, ‘Die Wand, Marien Haushofer (© Ulstein Buchverlage Gmbé, Bein ‘1068'de Claassn Verlag tarafindan baslmgtic (© Can Sanat Yayinlan Lid. St, 2005 ‘Bu eserin Rirkye yayin haklan Onk Ajans Led. $3. "aig Hop ain salar (Contemporary Buropecn Women Author Bb Katte Program’n 07201) eset yapnanmgt. ‘Pale wth he uppot ofthe Cates Programe /00F S010 of Oe Buropeon Union. Coture Programme au poe Arup Komieynvnun ma dere yrotaimekedi Yada yasalan {tetger dec ara te Komlaon bu getaran ve apt yer aan bern ‘ethve br ellnimindn sori aaa ‘hip has ben fda with apport om the European Commision. This bition efi the uu onl ef ee ote Comin am be held ‘epoutieorony we hich maybe mode ofthe formation cotaned then CAN SANAT YAYINLART ‘YAP, DAGITIO, TICARET VE SANAYI LD. STH Hlayrve Caddesi No.2, 9490 Galatasaray, Istanbul ‘Telefon: (022) 282 5675-25259 68-282 5989 Fac 25272. itp wer.canyayinlar com. ‘epova:yayinevi@eanyayinlar.com Marlen Haushofer DUVAR ROMAN ‘Almanca aslindan ceviren ERSEL KAYAOGLU CAN YAYINLARI Marlen Haushofer, 1920’de Yukan Avusturya'ya baglt Molln- rauenstein’da dogdu. Asil adi Marie Helene Haushofer’dir, Viyana ve Graz'da Alman Dili ve Edebiyati dgrenimi girdi, Dergilerde yayinlanan éykileriyle baslayan yazarlik heyati, 1952°de yayinladigi Das Funfte Jahr adh yapitiyla huz kazands. Bu yapiti Eine Handvoll Leben, Die Vergifmeinnichtquelle, Die Tapetentilr ve nihayet Haushofer‘in belki de butin dan- yada en cok okunan Duvar adh roman izledi. Wir Toten Stel- la adh dykiisiyle 1963'te Arthur Schnitzler Odald’nd ald, Haushofer, 1970'te Viyana'da oldu. Yazdigi cocuk kitaplars die sinda, saglifinda pek ses getirmeyen yapitlan, 70'U yilarda ‘kadin hareketinin ve kadin edebiyats arastirmalaninin etkisiy- Je ancak slamdnden sonra ilgi gorda, sonrasinda ise bilimicur- gu ve fantasti edebiyat gibi fark: okuma bicimleri gergeve- sinde degerlendirildi. Bugiin Haushofer adina iki yilda bir ve- rilen bir edebiyat 64010 bulunmaktadir Ersel Kayaogu, 1969'da Bursa'da dogdu. itk ve ortaokl og- renimini Almanya’da tamamladi. Daha sonra istanbul Uni- vversitesi Alman Dili ve Edebiyatt Anabilim Dah'ndan mezun oldu ve ayn boldmde doktora calismasi da yapt. Mermer Ya- liyar (Ernst Janger), Tuhaf Bir Oykti (Michael Kriger', So- Guktur Akgam Riizgdir: (Ingrid Noll), Fiyasko (mre Ker-ész), Her Guin (Terézia Mora) adh gevirileri Can Yayinlan’ndan cik- ‘a, Diger gevirileri arasinda Tanni Tasta Uyur (Rudolf Kaiser), Ig Savas Manzaralan. (Hans Magnus Enzensberger), Bahcele- rin ve Parklarin Tarihi (Hans Sarkowicz) ile Musir ve Antik Yakindogu’nun Killtur Tarihi (Egon Friedell) sayilabilir. = a ONSOZ Gisela Ulirich’ Duvar romaninin kurmaca mekan icin Marlen Haushofer her seyi degistiren bir baslangig durumu tasarlamastir, Neden belli degildir, ama ansizn patlak veren felakete gizli bir silahin, insanlari ve hayvanian yok eden, diinyaya ise zarar vermeyen bir zehrin yol ‘actigina iliskin bir tahmin yarataldr: “Kurbanlarm sa- kin goriiniglerine bakilacak olursa, aci gekmemislerdi; biitan bunlar bana bir insan beyninin simdiye kadar daganebildigi en insancil geytanlik olarak gérind- yordu.” (s. 47) Nesneler, binalar, tasitlar, savas araclart zarar gérmezken, xginlari cank organizmalarin hiicre yapilarin tahrip eden béyle bir silah.gergekten de var- ‘ir, Ama Marlen Haushofer, romanini yazdiga sirada ndtron bombasindan haberdar degildir. Kamuoyunun, gelistirildiginden ilk kez 1977 yazinda haberdar oldugu bu silahi Egon Bahr, “disiince sapkinlyginin bir simge- si” olarak adlandwacaktir. “Burada biitin bir degerier skalasi alagaga edilmeKtedir. Maddeden korunmak asil amag halini almistr; insan ikincil Onemdedin” (Vor- tweirts, Sayt 29, 21.7.1977) Betis bitinel Marlen Hausofer, Max Fisch, Matin Walser ve daha birgak rar nokia galigmaanpa animate CEN) 1 ddegin gecerli olan degerlerin sorunsallagtinimast, bir " dereceye kadar bilimkurgu edebiyatiyla bagdasmakta- chr. Kaldi ki Marlen Haushofer‘in “Nachruf zu Leb- zeiten”ma bakacak olursak, kendisi “ucuz dtopik der- ileri biiyik bir zevkle” okumaktadir. Bununla birlikte roman, bilimkurgudan dnemii bir noktada aynilmakta- ‘ir. Duvar, felaketi sansasyon olarak betimlemekten ve gelecege yonelik fantastik imge tasarmim1 bununla iligkilendirmekten kaginmr. Felaket, hayatta kalan birkac kisi icin durumu inanihr kilmaya hizmet etmektedir yalnizea, bundan boyle sirdurecekleri yasam -indirgenmis, arkaik ve bisbitn yalnz da olsa- son derece gergek olan bir danyanin icinde betimlenmektedir. Marlen Haushofer’in bunun igin bir imha silahim secmesi, ginimiiz agisindan énemsiz degildir. Romanda hayatta kalan kadini yalitan, ama aynt zamanda koruyan duvar, ayn anda hem disarida bira- kan hem de icine alan stirginin gift, anlamhhgma ilig- kin bir metafordur. Alisilms olana geri déniig mmicun degildir, yine de bir kurtulus ve sanstir bu: “Eskiyi kay- betmis, yeniyi ise kazanamamistim, kapilarim: bana kapatiyordu, ama ben var oldugunu biliyordum.” (s. 190-131) Matlen Haushofer‘in yapiunda, muhtemeten kendisinin de derinden hissettigi yalnizhgin ¢ift anlam- nhgina iliskin (‘ada”, “tuzak”, “daglar” gibi) birgok me- tafor vardir. Duvar romaninda baslangicta timidini kay- betmeyen, sonralariysa insanlarin kendisini bulmasin- dan ve geri gétiirilmekten korkan kadin, yalatilmagh1 kargisinda cift degerlikli bir durumda bulunmaktadir ‘Toplumdan uzak, dogaya yakin bir baslangici be- timleyen sirgin motifi, Robinsonad ile bir yakanhga 8 da isaret eder. Robinsonad’da oldugu gibi burada da, degigen yagam kogullari, insan. ilk Once akla gelen ve zorunlu olan seyle yetinmeye zorlar. Séz konusu olan, somut gereklilikler ve yitirilmig becerilerin yeniden hayata gecirmeyi bagarmakt. Romandaki kadimin toplumdan uzaklasmasiyla kazandigh Szgiirliigin yeri- ni dogal bir bagimlhik almaktadr. “Kafam ézgiir, iste- digini yapabilir, al onu terk etmesin yeter, kendimi ve hayvanlari hayatta tutabilmek igin gerekli olan akil.” (s. 668) Agr cahgma, akiler plantama ve titiz bir dagilim zo- runluluktur. Zarar gérmeyen bélgenin kaynaklan sinir- lichr ve israf edilmemelidir. Eskiden edinilmig bilginin ‘burada ige yaramadigi gordlmeste, buna karsilk yasa- ‘ma ve varligin sirdOrme iggidastnin, mecbur kali- nan yUk@ tagimakta yardimi olmaktadur. Bu yeni varolug, mutluluk verici bir dogal durum, bir idil degildir. Bu durum kitapta ifadesini goyle bulur: “Bir cennet yalnizca doganin diginda var olabilirdi.” (s 179-80) Kadin, hayvanlar karginda duydugu yabancil asmayi ve kendini dogayla uyum iginde hissetmeyi ancak gegici bir sire icin bagarabilir. Insan yer bul- maya ve yer olmaya iligkin doga yasasinin masu- miyetinin diginda yer almaktadir, “ormanda gercekten hhalkh ya da haksiz davranabilecek tek varhk” (S. 125) odur. Yine de bu yeni yagam bigimi, tarihin olumlu ya da olumsuz anlamda son bulmasindan bagumsiz olarak, bir Jkurtulug ve yeni bir baslangiglir, Kadin yeniden kendi gozleriyle gorebilme becerisini gelistirecektir. Duvanin ayinia bir cam olmasi tesadaf degildir. Cam geffaftir ve araya mesafe koyar. Kadinin tek basi- na varolusu, -bundan bayle kimseye yalan séylemek zorunda olmadigindan- gecmige tarafsiz gézlerle bak- ‘masini saglar. Simdi duvarla ayrilan Gnceki yagamin, yagamin yedegi oldugunu ayirt eder. Duvardan baktigt “tagtan higlik” (s. 130), kendi deneyimlerini dogrula- 9 ‘maktadr, Yabancilagmasinin ve dorup kalmasinin ke- sin sonucu olarak kendi kendini tahrip eden bir dinya- mun suretidir bu, ‘Marlen Haushofer, umutsuz bir durumun i¢inde _ hayatta kalmaya caligan bir kadim konusturmaktadir; kadin gecmisin gercekliginden uzaklagip yeni bir __gergeklik gelistirirken, kargit bir resim, bir ttopya olug- maktadi. Yikim kaginilmazdir: “Insantar kendi oyun- Jarmm oynamis ve neredeyse her defasinda kaybetmis- lerdi,(...] Disinceleri insanlardan bagka bir yOne cek- mek daha iyiydi.” (s, 198) Tarihe iliskin kotamser yak- asim, burada toplumumuzun radikal bir elestirisine dayanmaktadir. Toplumun hastahgina, esash bir sevgi eksikligi teshisi konmustur. Oysa daha iyi bir yagam igin sevgi bir sans: “Ardi arkasi gelmeyen bir dliler ordusuna kargihk insanin tek olanagi ebediyen elden kagmilmig durumda.[..] Nigin yang yolu secmig oldu- gumuzu anlayamiyorum. Yalnizca artik ge¢ oldugunu biliyorum.” (s. 224) insanhgin kurtulugu igin cok gec olabilecegine iligkin bu digindariicd uyannm yaninda bir beklenti, yeni bir seye kars: duyulan ve deyis yerindeyse higbir mantigi olmayan miiphem bir umut vardir. Felaketle birlikte gelen degisim, gegmiste Kalan gergekligin etki- sini hala sirdirmekle birlikte, belirsiz de olsa yeni olanaklarn meydana giktigu bir ara duraktir. “Yepyeni bir sey bekliyordu nesnelerin ardinda, ama ben gore- miyordum, ginkai beynim eski vir zwvia tikabasa do- luydu ve gézlerim aligkanhgim desistiremiyordu.” (s. 130) Bilimkuurgu edebiyati ve Robinsonad’da goriilen top- lum modellerinin aksine, Marlen Haushofer insanlarin bir arada sirdiirdiigi yasam tasanlarndan kaginir. So- nugta felaketin tarihsel-nesnel bir olgu olmayabilece- Zini, aksine tiimayle éznel bir yagant clabilecegini géz 10 ontinde bulundururken, politik sistemler ve refah ku- rumlan yerine bireyin sorumluluguna basvurur: “Bel- ki de duvar aci geken bir insanin son timitsiz gabasiydt yalnizea, kagmak zorunda olan bir insanin son ¢abast, kagmak ya da gldimak.” (s. 109) Utopyaya iligkin byle éznelci bir baslangig noktasi, ancak toplumdan basbitiin cekilerek mimktin olabiir. Romanda Obir ‘kargalann uzak durdugu, kadininsa yem verdigi beyaz katga, diglanmaya iliskin bir motiftir. “Ormanda ikinet bir beyaz kargamn olfmasi] ve ikisinin birbirini bul- {masiJ"na (s. 237) yonelik arzu, bir karst nokta olarak romanin sonunda yer almaktadit. Ashnda kadinin kar- silagtida tek insan, “béyle bir varhgin cinayet islemeye ve yok etmeye devam etmesine” (s. 155) katlanamaya- afi igin ortadan kaldirma zorunlulugu duyacags kota yagamm bir temsileisidir. ‘Duvar, anaerkil dizenin kultivasyona ugramis ey- lemlerinden hareketle insanhgin devamina iliskin umudu bir paradigma degisimine baglayan ve kadina 6zg0 deger tasarumlarmdan destek alan bir titopyadir Gig, siddet ve doa dilgmam: diigtinme biciminin belir- ledigi ataerkil modelin yerini sorumluluk, tasa, sevgi, bakmak ve korumak gibi kadina ézga davranis bicim- Jeri almak zorundadir. “Butiin insanlar benim tiiriim- den olsaydi, higbir zaman bir duvar olmazch (...] Ama digerlerinin nigin hep cogunlukta olduklarim anhyo- rum, Sevmek ve baska bir varhk icin caba harcamak ‘cok yorucu bir ig ve dldarmekten ve yok etmekten cok daha zor,” (5. 155) der romandaki kadin. Yenilenme, sistemin iginden bir degisimle degil, ancak radikal bir kopusla, bir felaketle mimkandar. Die Tapetentiir adlt romaninda Haushofer syle der: “Kadinlarin politikay- la pek ilgilenmemelerinin nedeni, az cok teslimiyettir. Politika bizim tepemizden ve [.. neredeyse her zaman bizim gikarlanmuza karst yapilan bir seydir. Erkekler a c bir a wear “Ttidarda olan, onu kaybetme- -mek icin her geyi yapar, cok dogal olarak béyledir bu. ‘ktidardaki bir grubun yaptiklarin: begenmeyenler, conlan devirmeyi deneyebilir ya da bunu yapacak gtic- leri yoksa, ama boyun da egmek istemiyorlarsa, 0 za- man direnige gecmelidirler. (s. 96) “Kadinlann karsisinda digmanea duran ve onlara yabanci ve Grkiitticd” (s. 84) bir diinyada daha énce men edildigi kendine uygun yagam bigimini kadin an- cak ormanda bulur. Felaket, kimlik béliinmesine yol acmaz, bilakis kadinin kendini bulmasim: saglar. Dofia- ya yakin varolug, kadinin kendisine emanet edileni koruma, yagama devam etme ihtiyacim kargila, Er- Keklerin avlanmaktan, dogay: pervasizea somarip Uzerinde hakimiyet kurmaktan, Kontrol edilemeyen sonuclart ekolojik dengeyi bozabilecek teknik ilerleme ve icatlardan aldigi keyfi paylagmaz. Roman bununla birlikte yeni varolugun ne kadar siirecegi sorusunun yanitint agikta braku. ‘Adamin ortaya ciktiga ve kadinin iki hayvanim 6)- dardiga oykiindn sonunda kadin, yazma eylemini, an- lamsiz yok etme iegidiistine bir yanit bulmak igin son bir deneme g6rir. Monolog, kendi yalitilmishigh icinde- Ki tek dilsel ifade bicimidir. Die Mansarde adh roma- minda, “Oyle gorinilyor ki insan, aklm: kacirmak iste- miyorsa, yazmak zorundadur,” diye yazar Haushofer. Marlen Haushofer, Duvar romanunt en bagaril ro- mani olarak nitelendirir. Bununla birlikte roman, he- men baytk bir bagan elde etmemistir. Hk kez yayin- landiginda okurlar -dénemin elestirilerinin gosterdigi ‘izere- kurgulanan felaketi tuhaf ve gergekdig: bulur- Jar. imha silahlarinmn tehdidi, doganm bozulan dengesi ve bir felaketi atlatmak gibi konular, ancak roman sek- 2 senli yillarda yeniden yayinlandiginda ilgiyle alm. lan Genel biling, dogadan kopariimig yagam kogulla- nmizdan rahatsizhk duymaya baslamadan ¢ok énce, Die Mansarde (1969) adh romaninda Marlen Haushofer gunlari yazar: “Yedigimiz her geyin tadi kati. Tavugun, domuzun ve dananin tadh, su emmig stinger gibi (...} Her sey giderek pahalamyor, giderek lezzetsizlesiyor ve buna Kargilik cafeafl paketlere konuluyor. Yakinda kimsenin yemeyecegi geftalileri neye dénustardakler ni dagiinmeden edemiyor insan. Sosislerin ise séztind bile e:meyelim. Tereyaghi, eski usul tek bir ekmek dili- mi igin bitin refahimizi verirdim.” Ve: “Bayat bir tad: var yumurtalarm, hep béyle yapiyorlar, kaldi ki keyifle egelenen tavuklarin degil de, bir yerlere tkalmig ugur- suz yaratiklarm yumurtalan olduklari: égrendigim- den beri hig sagirtmiyor bu beni. Bu yumurtalar, onla- nnn 6ci, Elbette ben bu zavalli robotlann tarafim tutu- yorum. Utang duyulasi hareketimizi cezalandimak igin cok daha berbat olmahydi yumurtalarin tad.” Marlen Haushofer’in daha simdi kesfedilmesinin sugu kendisinde degil. Almanca aslindan geviren ‘Sebnem Sunar 13 — Bugin, bes kasim gin, raporuma bashyorum. Her geyi elimden geldigince titizlikle kaydedecegim. ‘Ama bugiin gergekten bes kasim m1, onu hile bilmiyo- rum. Gegen kig bazi ginleri kagurdim. Haftanin ginit- nii de belirtemiyorum. Ama sanrim bunun pek 6nemi yok. Elimdeki birkag kigik nottan yardim ahyorum; \ktigiik, ciinkd bu raporu yazacagim: hic diistinmemis- tim ve korkarim ki pek cok sey gergekte yasadigimdan fark bir yer etti bellegimde. ‘Bu eksiklik herhalde biitiin raporlarin ézelligidir, ‘Yazmayi sevdigim igin yazmyorum; aklim kagirmak istemiyorsam yazmak zorunda olugum, benim igin kendiliginden ortaya qikan bir durum oldu. Benim ye- rime disinebilecek ve bana bakabilecek kimse yok. ‘Yapayalnzim ve uzun karanbk kis aylarm atlatmaya caligmam gerekiyor. Su anda bunu isteyip istemedigi- mi bile bilmiyorum, Belki bu raporu tamamladigimda isteyip istemedigimi de bilirim. ‘Bu gorevi, aksam karanligina gézlerimi dikip kork- maktan beni alikoysun diye dstlendim, anki korku- yorum. Korku dért bir yandan tistiime cullaniyor ve ben ‘onun bana ulagip beni alt et mesini beklemek istemiyo- rum. Karanhk bastirana kadar yazacajim ve bu yeni, aligilmadik ig kafami yorgun diigiirmeli, bogaltmah ve uykuya bogmah. Sabahlardan korkmuyorum, yalnizca uzun, yari karanlik gleden sonralarindan korkuyorum. ‘Saatin kag oldugunu tam olarak bilmiyorum. Her- halde égleden sonra le geliyordur. Saati kayboldu; aver 17/2 ama daha énce de bana pek yardim1 dokunmuyordu. Kactiedk, altin bir kol saati, aslinda zamam hicbir za- ‘man dogru géstermek istemeyen pahah bir oyuncakts yalnizea. Bir titkenmez, tig de kurgunkalemim var. Ta- kenmezkalem kurumaya yz tuttu, kurgunkalemle yazmay: da hig seviyorum. Yazilanlar kéjtta yeterin- ce belirgin bigimde One cikmiyor. Narin gri gizgiler, sa- rimst zeminin Gzerinde kayboluyor. Ama baska garem yok. Eski takvimlerin arka sayfalarina ve sararmis an- tetli kagntlara yaziyorum. Mektup kagitlan, tutkulu bir koleksiyoncu ve hastalik hastasi olan Hugo Ruttlinger’ den kalma. Aslinda bu rapor Hugo ile baslayacakti, cunkil onun biriktirme hursi ve hastalik hastast yaradilis1 ol- masa, bugiin burada oturmazdim; herhalde hayatta bi- le olmazdim. Hugo kuzinim Luise'nin kocastydi ve ol- dukea varlikh bir insandh, Zenginligi bir kazan fabrika- sindan geliyordu. Bunlar yalnizea Hugo'nun trettigi ok ézel kazanlard), Bu kazanlarin egsiz olugunun ney- den kaynaklandigim ona yeteri kadar agiklatmama ragmen, ne yazik ki unuttum. Zaten konuya da katkast yok. Her neyse; Hugo o kadar varlikliydi ki, kendine ‘cok ézel bir sey satan almak zorundaydi. O da kendine avlanmayt satin ald. Ayni gekilde yaris atlari yada bir yat satin alabilirdi, Ama Hugo atlardan korkuyordu, bir gemiye ayak basar basmaz da midesi bulamiyordu. ‘Avlanmay: da yalnizca itiban igin secmisti. Kéti bir nisaneiydi, zararsiz geyikleri vurmak da onu tiksin- diriyordu. Is ortaklanm davet ediyordu, onlar da Luise ve ave! ile birlikte belirlenen vuruslar hallediyorlardh, Hugo ise o strada, ellerini gdbeginin Ustiinde birlestir- mig halde, av kogkniin éndindeki sezlongda oturup g0- neste uyukluyordu, O kadar kogusturmug ve asirt yo- rulmus oluyordu ki, bir koltuga oturdugu anda uykuya dahyordu — her yénden fazla yOklenilen, karanhik kor- kularm pencesinde, dev gibi, iriyari sigman bir adamdi. ‘Onu seviyordum ve onun ormana ve av késiktinde birkag sakin gine olan tutkusunu paylasiyordum. O koltukta uyurken benim yakinlarda bir yerde bulun- mamdan rahatsiz olmuyordu. Kisa yariiyiisler yapryor ve gehirdeki o kogusturmanin ardindan bu sessizlikten mutlu oluyordum. Saglikh, kuzil sagh, kargisina cikan her erkekle flort eden Luise ise av tutkunuydu. Bv iglerinden nefret etti- ginden, benim arada biraz Hugo’ya bakmam, ona kakao pisirmem ve sayisiz karigimlarin: hazirlamam Luise’nin ok isine geliyordu. Hugo saghét icin hastahk derece- sinde endige ediyordu; o zamanlar banu pek anlayami- yordum, clinki onun yasam bir sirek avindan ibaretti ve tek zevki glineste biraz kestirmekti. Cok citkirildim- dive igindeki caliskanhignin diginda (bunun dyle oldu- gunu varsaymak zorundaydim), kiigik bir gocuk gibi Korkaktt. Eksiksizlige ve diizenlilige bayik bir tutkusu vardi ve her zaman iki dig firgasiyla seyahat ederdi. Gaindelik esyalarin hepsinden onda birden fazla vardy; bu ona given veriyor gibiydi. Onun diginda oldukea bil- gill, gérgild. ve kota bir iskambil oyuncusuydu. Onunla biraz olsun énem tasiyan bir konuda soh- bet ettigimi hig hatwrlamyorum. Bazen bu yonde kt- ik girigimlerde bulunuyor, ama her defasinda bunlar- dan zamaninda vazgeciyordu, belki cekingenlikten ya da bu ona yorucu geldiginden yalnizca. En azindan bu benim gok isime geliyordu, ganki diger tila bu bizi yalnizea utanacak duruma sokardh (© zamanlar hep atom savaglarindan ve onlarin et kilerinden séz ediliyordu, bu da Hugo'yu av késktinde Klik bir yiyecek stokunu ve bagka Gnemli esyalari bulundurmaya yéneltti. Biitin bu girisimleri anlamsiz bulan Luise kiziyor ve bunun etrafla duyulup hirsizla- ni cekeceginden korkuyordu. Sanirm bunda hakliyd, 19 ama bu konularda Hugo kinmas: mamkin olmayan bir inat geligtirebiliyordu. Kalbinden rahatsizlaniyor ve mide kramplan geciriyordu, ta ki Luise direncinden vazgegene kadar. Ashnda bu Luise’nin umurunda da egildi zaten. Otuz nisanda Ruttlingerler beni onlarla birlikte av kogkiine gitmeye davet ettiler. O zamanlar iki yildir duldum, iki kizim artik neredeyse yetiskindi ve zama- nim istedigim gibi ayarlayabiliyordum, Fakat dzgtrli- gtimden pek az yararlaniyordum. Hep yerlesik bir do- Zam oldu, kendimi evde daha rahat hissediyordum. ‘Yalnizea Luise’nin davetlerini nadiren reddediyordum. ‘Av kdskiind ve ormami seviyor ve fc saatlik araba yol- culuguna severek Katlanyyordum. O otuz nisanda da- veti kabul ettim. Ue giin kalmak istiyorduk ve bagka bir konuk davet edilmemisti. ‘Av kg ashinda ili kath bir ahgap villa. Masif kt- ‘tilklerden inga edilmis ve bugtin bile hals iyi durumda, Zemin katta ciftik odasi tarnnda, ayni zamanda mut- fak da olan, bayik bir oturma odasi, yaninda bir yatak odast ve kiigik bir kiler var. Strafnda ahsap bir veran- danin dolandigi ist katta konuklar igin a ktigik oda bulunuyor. Bu odalardan birini, en kUcigtinil, 0 za- manlar ben kullamyordum. Yaklagik elli adim étede, dereye inen yamacta aver icin kugik bir tomruk ev var- 4i, aslinda bu yalnzea tek odah bir barakaydi, bitisi- ginde, yolun hemen kenarinda da Hugo'nun yaptrdig tahtadan bir garaj duruyor. Yani arabayla tg saat gitik ve koyde Hugo'nun ké- pegini aveidan almake igin durduk. Bir Bavyera av ké- pegi olan képeijin adi Vasak'tr ve 0 Hugo'nun maliyd gerci, ama aveinin yaninda bayamig ve onun tarafin- dan egitilmisti. Ne tuhafur ki, aver kopege Hugo'yu efendisi olarak gérmesini dgretmisti. Ama kopek Lui- se’yi kaale almiyordu, ona itaat de etmiyor ve ondan| on uzak duruyordu. Bana kargi ise kibar bir tarafsizhk ‘gdsteriyor, ama yalanimda bulunmaktan hoslamyordu, ‘Kaail-kahverengi tiiylii gizel bir hayvandi ve olaganis- ta bir av kopegiydi. Aveiyla biraz sohbet ettik ve ertesi ‘aksam Luise ile ava cikmast igin sézlesildi. Luise bir erkek geyigi vurmay1 disdndyordu; av yasag: bir ma- yista yeni sona eriyordu, Bu sohbet, kéy yerinde adet oldugu dizere, uzadi ve bunu hic anlayamayan Luise bi- le, muhtag oldugu avery1 kirmamak icin sabursizhigint dizginledi. ‘Ancak saat tige dofru av kdskiine vardik. Hugo he- ‘men arabasinin bagajindan yeni erzak: mutfagin ya- nindaki kilere tasimaya girigti. Ben ispirto ocaginda kahve pigirdim ve ikindi kahvaltisinin ardindan, Hugo uyuklamaya baslamistt bile, Luise ona bir daha koye gitmeyi Snerdi. Elbette bu safi art niyetti. Luise en azindan cok becerikli davramp hareket etmeyi Hu- go’nun saghgi igin vazgecilmez olarak gosterdi, Saat ddrt bucuga dogru onu nihayet ikna etmisti ve onu ya- nina altp zafer edasiyla gitti. Biliyordum, solugu kéy- deki meyhanede alacaklardi, Luise oduncularla ve kéy delikanhlanyla muhabbetten hoslamyordu, bu sinsi heriflerin ona kus kis gilebilecekleri hicbir zaman akh- na gelmiyordu. ‘Masadan kap kacajt topladum ve giysileri dolaba astim; bunlan bitirince evin éniindeki bankta giinese oturdum. Giizel, sicak bir ganda ve hava durumu rapo- runa gore gdkytizt acik kalacakti. Giines ladin agacla- rinin distiinde egilmis duruyor ve yakinda batmasi ge- rekiyordu. Av késkt, sarp daglarin altindaki dar bir ge- cidin sonunda, ktigak bir cukurun iginde bulunuyor. Oylece oturup son sicag yiizitmde hissederken Va- gak’in geri geldigini gordam. Herhalde Luise’ye itaat etmemis, Luise de onu ceza olarak geri gondermisti. ‘Onu azarlamig oldugunu gérebiliyordum, Yanuma gel- a1 di, bana hiiztinle bakti ve bagint dizlerime koydu, Bu halde bir stire oturduk. Vagak’: okgadim ve onu teselli edecek seyler styledim, ganki Luise’nin képege cok yanhg davrandigin: biliyordum, Gaines ladin agaclarinin arkasinda kayboldugunda hava serinledi ve mavimsi gélgeler kayrana dist. Va- gak’la eve girdim, baylk ocagi yaktum ve bir tir etli pi- lav pisirmeye koyuldum. Tabii ki bunu yapmak zorun- da degildim, ama kendim de agtim ve Hugo'nun ger- ek, sicak bir ekgam yemegini tercih ettigini biliyor- dum. Saat yedide ev sahiplerim heniiz dnmemisti. Bu zaten neredeyse miimkiin degildi, sekiz buguktan énce gelmelerini beklemiyordum. Bu nedenle képegi doyur- dum, etli pilavdan kendi payimt yedim ve ardundan gaz lambasinin igiginda Hugo'nun yaninda getirdigi gaze- teleri okudum. Sicakta ve sessizlikte uykum geldi. Va- sak sobanmn deligine geri cekilmis ve halinden mem- nun bir sekilde sessizce soluyordu. Kapiyi kilitledim ve anahtan yanima alip odama gotardidim. O kadar yor- gundum ki, nemli sozuk yorgana ragmen hemen uyku- ya daldim. Ganegin yizime vurmasiyla uyandim ve hemen Onceki akgam hatirladim. Yanumizda yalmzca bir ev anahtan oldugundan (ikineisi aveida duruyordu) Luise ve Hugo geri dintince beni uyandirmahydi. Gecelikle merdivenden asagiya kogup girig kapisinin kilidini ag- tim, Vagak sabirsizlikla ig gekerek beni kargiladi, ya- numdan gegerek digariya firladi. Yatake odasina gittim, gerci orada hig kimseyi bulamayacagimdan emindim, clink pencerede parmakhk vardi ve Hugo parmakhik olmayan bir peacereden bile gegemezdi. Yataklara ta- bil ki dokunulmamist, Saat sekizdi; kéyde kalmig olmaliydilar, Buna cok sagirdim. Hugo ky meyhanesinin misafir odalaninda- 22 ki kisa yataklardan nefret ediyordu ve beni gece av kégktinde tek bagima birakacak kadar duyarstz olmaz- diasla, Ne oldugunu anlayamiyordum. Yeniden odama quap giyindim. Hava hala cok serindi ve kuragy Hu- go'nun siyah Mercedes’inin iistiinde pardyordu. Cay ‘yaptim ve icimi biraz isittum, sonra da Vasak'la birlikte kéye dogru yola ciktum, ‘Ucurumun iginin ne kadar serin ve nemli oldugu- nu pek fark etmedim, clink Rattlingerlerin bagina ne gelmig olabilecegine kafa yoruyordum. Belki Hugo kkalp krizi gecirmisti. Evhamhlarla iliskilerde genelde oldugu Gzere, onun nobetlerini artik ciddiye almiyor- uk. Adimlarm: hizlandirdim ve Vagek’: Snden gon- derdim. Sevingle haviayarak uzaklastt, Dag botlarim: giymeyi alal etmemistim ve képegin arkasindan sivri kenarh taslarin tistinde beceriksizce tokezleyerek ya- ryordum. Sonunda gecidin gikigina vardgumda Vagak’in act ve dehset iginde uludugunu duydum. Gériisi kapat- mig olan bir kashk odun yigininin yanndan déndiim, iste Vasak orada oturmus afliyordu. Againdan kurmizt tikkuriik damhyordu. Ona dogru egildim ve onu oksa- cm. Titreyerek ve inleyerek iyice yanima sokuldu. Di- lini 1sirmig ya da disini bir yere vurmug olmaliydi. Be- nimle yirimeye devam etmesi icin ona cesaretlendir- digimde kuyrugunu kistirdh, éntime gecti ve viicuduy- Ja beni geri itt. ‘Onu neyin korkuttugunu géremiyordum. Yolo noktada gecitten gikiyordu ve gérebildigim kadariyla assiz ve sakin bir bicimde sabah giinesinde uzanip gidi- yordu. istemeye istemeye képegi kenara itip tek bagi- ma yiirdlmeye devam ettim. Neyse ki onun engelleme- siyle yavaslamigtim, cUnkii birkag adin sonra alnums sert bigimde carpip geriye dogru sendeledim. Vagak yine hemen inlemeye baslad: ve bacaklari- 23 ‘ma yapigtt. Sagkin bir halde elimi uzattum ve kaygan ve soguk bir geye dokundum; havadan baska hicbir se- yin olamayacagt bir yerdeki kaygan, serin bir dirence. Gekinerek bir kez daha denedim ve yine elim bir pen- cerenin camindaydi. Sonra kiit kiit diye sesler duy- dum, bunun, kulaklanmda uguldayan kendi kalp att- sim oldugunu ancak sonra anladim. Kalbim, ben daha farkana varmadan, korkmustu. ‘Yol kenarindaki bir tomruga oturdum ve diisin- meye caligtim, Beceremedim. Sanki biitin distinceler bir anda beni terk etmis gibiydi. Vasak bana daha da yaklastt, kanl takiragd mantoma dambyordu, Onu okgadim, sakinlesti. Sonra da, dylesine sessiz ve aydin- na carpana kadar: Burada devam edemedim. Yolun di- ger tarafnda ise dereye kadar gidebildim, ancak simdi derenin biraz biriktigini ve kenarlarindan tastigint fark ettim. Ama dere az su tasiyordu. Batan nisan ku- ru geomisti ve karlarin erimesi de artik sona ermisti. Duvanin karst tarafinda (bu geye, ark var oldugunda ‘gore, duvar demeye alistim, cunki ona herhangi bir ad vermem gerekiyordu), yani diger tarafta dere yatajh ki- sa bir mesafe boyunca neredeyse kuruydu, sonra su in- ce bir serit halinde yine akmaya devam ediyordu. Her- halde su gegirgen kireg tasinm iginden kendine bir yol agmust bile. Demek ki duvar topragin cok derinine in- miyordu. Gegici bir rahatlama icimi titretti, Birikmig hk-halde-sabah-2 spanarr-yota- dei ite baktik. Ug kez daha ayaga kalktum ve burada, tig metre éniimde, yiirlimeye devam etmemi engelleyen, gortin- mez, kaygan, serin bir sey gercekten var mi diye bak- ‘tum. Bunun bir duyu yanilsamasi oldugu geldi aklima, ama tabii ki bunun bu tarden bir sey olmadhgim: biliyor- dum. Ufak bir deliligi, bu korkung gdrdinmez geyden daha kolay kabullenebilirdim. Ama kanayan azyla Va- sak vardi ve alnimda agrimaya baslayan sislik vardh ‘Tomrukta ne kadar oturup kaldigami bilmiyorum, ama diisiincelerimin, sanki bu inanilmaz deneyimle ne pahasina olursa olsun ugrasmak istemiyorlarms gibi, siirekli Gnemsiz seyler etrafinda dont durdugunu ha- ‘urliyorum, Giines yiikseliyor ve sirtimr isitryordu. Vagak ya- land, yaland: ve sonunda kanamasi durdu. Kéti yara- lanmus olamazch, Bir sey yapmak zorunda oldugumu anladim ve Va~ aka oturup kalmasins emrettim. Sona ellerimi uzata- rak gorimmez engele dikkatle yaklastim, ona dokuna dokuna yana dogru yardidiim, ta ki gegidin son kayasi- 4 jerenin arg # temiy birden bitmesi beklenemezdi, ¢iink o zaman Hugo ve Luise igin geri dénmek cok olay olurdu. Basindan beri bilingaltimda bana sikint. vermis olabilecek bir gey birden dikkatimi gekti, yol bombos duruyordu, Birileri goktandir alarm vermis olmaliya. Kéydekilerin merak iginde duvarin dnvine toplanmala- 1 dogal bir durum olurdu, Onlardan higbiri duvar fark cetmemis olsa bile, Hugo ve Luise ona garpmus olmaliy- ah, Ortada tek bir insanin bile olmamasi bana duvardan daha tuhaf geliyordu Parlak giines isiginda dgdmeye basladim. ilk ki- ik kéy evi, aslinda yalnizca bir ahgap kuliibe, hemen bir sonraki yol kivrimimin arkasindaydi. Dereyi gecip_ yamag cayirim biraz cikanca onu gérebilmeliydim, Vasak’in yanina donddm ve ona yatiturct seyler sdyledim. Gok sakindi, ashnda benim cesaretlendiril- eye daha gok ihtiyacim vardh. Vagalein yanimda ol- ‘masi benim iin birden bay bir teselli oldu. Ayakka- bilanm: ve coraplarum gikarttum ve derenin iginden gectim. Karsida duvar yamag gayirinin kenart boyunca taniyordu. Sonunda kuldbeyi gorebildim. Giines 1st 25 ignda cok sessiz duruyordu; huzur dolu, tamdtk bir g- rinta. Bir adam cesmenin basinda duruyor ve kivrik sag elini su demeti ile yiizti arasinda yari yolda tutu- yordu. Aka pakca yash bir adam. Pantolon askilart y- lanlar gibi Ostanden yere dogru sarkiyordu, gomlegi- nin kollanm da Javirmist. Ama eli yaziine varmiyor- du. Hig hareket etmiyordu. Gézlerimi kapattm ve bekledim, sonra yine bak- tum. Akca pakea yagh adam hala kiprdamadan duru- yordu. Simdi dizleriyle ve sol eliyle tas yalagim kenari- na yaslanms oldugunu da gordim, belki bu yazden devrilemiyordu. Kullbenin yaninda, icinde ay; galleri- nin ve kanh yareklerin yani sira mutfak otlarinin da retigtigi kgdk bir bahce vardh. Artik gigekleri solmus,| ‘luz, daginik bir leylak calist da vardh. Nisan neredey- se yaz kadar sicak gecmisti, burada daglarda bile. Se hirde ay: gilleri de ark solmustu. Bacadan duman| yakselmiyordu, ‘Yumrugumla duvara vurdum. Biraz acid, ama hic bir sey olmadi, Ve birden, yash adamin bagina gelmis) olan bu anlagilmaz seyden beni ayuran duvari parcala- ma istegim de kayboldu. Cok dikkatli bicimde dereden| gegerek, bir seyleri koklayan ve korkusunu unutmus| gibi goranen Vasak’n yanina déndim. Bu, dlmis bir| sivaci kuguydu. Kicik kafast ezikti ve gdgstnde kan] lekeleri vardh. O sivact kugu, ginesli bir mays sabahi bayle feci gekilde dlen cok sayida kiicik kuslardan il kiydi, Herhangi bir nedenden dolay: bu sivaci kusuny hep hatirlamak zorunda kalacagim. Ona bakarken ni. hayet kuglarin yakinan baginslan dikkatimi cekti, Bu nu, farkina varmadan Once coktandir duyuyor olmaliy, dum. Birden bu yerden yalnzca gitmek, av késkiin dénmek istedim, bu yirek sizlatan bagrigmalardan| kana bulanmig ufacik cesetlerden uzaklasmak istiyory 26 dum, Vagak da yine tedirgin olmustu ve inleyerek bana iyice sokuldu. Gegitten eve dontig yolunda hep dibim- de Kaldi, ben de onu teselli edecek seyler styledim, ‘Ona ne séyledigimi ark hatwlamiyorum, igin kayin yapraklani arasindan yesil yesil sizdigi ve solumda ufs- ik derelerin qiplak kayalardan agagiya damla damla aistaga Karanlik nemli gecitte bana Onemli gérdnen tek sey sessizligi kirmakt. ‘Vasak ve ben kétd bir durumda kalmghik, ne ka- dar. Koti oldugunu o zaman hic bilmiyorduk, Ama tt- miyle mahvolmamishk, gank iki kisiyelik. ‘Av kégka gimdi aydunbik giines 131g altinda duru- yordu, Mercedes'in tistiindeki kurag: kurumugtu ve ta- ‘ani neredeyse kuzilimst bir siyahhikta parhyordu; bir- ag kelebek kayranin listinde dteye beriye ucusuyor ve sicak ladin igneleri tath tat kokmaya bashyordu. Evin Ontindeki banka oturdum, gecitte gérdtigim her sey bana hemen tamamen gergekdisi geldi. Gergek ola- mardi, bu tar geyler olmazdh, olsa bile dajlardaki kit ik bir kéyde olmazd, Avusturya'da olmazdi ve Avru- pa'da olmazdi, Bu diigincenin ne kadar giling oldu- gunu biliyorum, ama aynen boyle dugindugiim icin bunu gizlemek istemiyorum. Gineste hig ses qkart- ‘madan oturuyor ve kelebekleri seyrediyordum, sant- rm bir siire de gergekten higbir sey diiginmedim. Ces- ‘meden su igmis olan Vasak yamima bankin tistiine atla- di ve bagini dizlerime koydu. Bu yakinhk gésterisine sevindim, ta ki zavall képegin bagka secenegi olmadi- f akhma gelene kadar. Bir saat sonra evin igine girip kalan etti pilav Va- sak’a ve kendime isittm, sonra zihnimin berraklasma- s1igin kahve yaptum ve bu sirada Ug sigara igtim. Bun- lar son sigaralanimdh, Bir tiryaki olan Hugo dért paketi yanlighkla paltosunun cebinde koye gotirmusti, bir sonraki savas dOnemi igin av késkiinde sigara stoku a7 depolama firsati da bulamamist, Sigaralan ictikten sonra evin iginde daha fazla duramadim ve Vasak’la birlikte yeniden gecide gittim. Képek pel hoslanma- dan pesimden geldi ve ayaklarmin dibinden aynilma- ch, Batan yolu neredeyse kosturarak yiiridiim ve odun yagini kargima ciktiginda nefes nefese durdiim. Sonra ellerimi uzatarak yavas yavas yiiriimeye devam ettim, serin duvara dokunana kadar. Ashnda bagka hicbir sey bekleyemeyecek olmama ragmen, bu kez gok ilkinden daha derindi. Dere hald birikiyordu, ama kargr taraftaki ince akant biraz geniglemigti. Ayakkabilarim: gikarttim ve suyun iginden yurameye basladim. Bu kez Vasak ceki- nerek ve istemeye istemeye pesimden geldi, Sudan korkmuyordu, ama dere buz gibiydi ve gobegime ka- dar vanyordu. Duvan gérememem beni rahatsiz edi- yordu, bu nedenle bir kucak dolusu findik dali kopart- tum ve bunlan duvar boyunca topraga sokmaya basla- dim, Bu ig bana ilk yapimasi gereken gey gibi geliyor- du ve beni o kadar cok meggul etti ki, bu sirada digtin- mem gerekmedi. Yani dallarim diizgiin bigimde topra- fa sokuyordum. Yolum simdi biraz diklesmeye basla- mshi ve yine kg evi gérebildigim o yere geldim, ‘Yash adam, cukurlagmus eli yiiztine dogru kalkig halde, hala cesmenin basinda duruyordu, Buradan g0- rebildigim ktigiik ova pargas: gisvy igindeydi ve hava altin yesili renkte titreslyor, orman kenarlarinda ise seffaflasiyordu. Vagak da gimdi adam gérebiliyordu. Oturdu, boynunu yukarya dikti ve iginden uzun kor- ‘kung bir uluma koptu. Gegmenin basndaki geyin yaga- yan bir insan olmadigim: anlamisis. ‘Ulumast beni geriyordu ve bir sey beni de onunla birlikte ulumaya zorlamak istiyordu. Sank beni parca- Jara aysracakmigeasina cekistiriyordu, Vagal’ tasma- sndan tuttum ve oradan cekip gotiirdiim. Sustu ve tit- 28 reyerek beni takip etti. Duvara dokunarak yavas yavag ilerledim ve birbiri ardinda dallan topraga soktum. Geriye baktigamda dereye kadar olan yeni simm gbrebiliyordum, Sanki cocuklar oyun oynamis gibi g6- rintlyordu, neseli zararsiz bir ilkbahar oyunu. Duvarm dbuir tarafindaki meyve afaclan cigeklerini coktan ac- mustt ve simdi parlak yesil yapraklan vardh. Duvar, dag cayirinmn tam ortasindaki bir grup karacama kadar ya- vagca yiikseliyordu artik. Buradan bagka iki kullbeye ve ovanin bir béliimine tepeden bakabiliyordum. Hu- go'nun dirbGnind unuttugum igin krzyordum. En aandan higbir insam goremiyordum, higbir eanlt yara- tik goremiyordum. Evierden duman yukselmiyordu. Felaket, benim tahminime gore, aksama dogru gercek- legmig ve Riittlingerleri daha koydeyken ya da déniis yolundayken yakalamis olmaliydh. Gegmenin bagindaki adam éliyse, ki bundan artik ‘kugku duyamazdim, ovadaki bitiin insanlarin dlmiis ol- mast gerekirdi, yalnizca insanlar da del, can olan her sey. Yalnizea cayilardaki ¢imler yagiyordu, cimler ve agaclar; taze yapraklar 1sikta parlayarak kabariyordu. ‘ki avucumu serin duvara bastiriimis halde duru- ‘yor, gézlerimi dikmig kargiya bakiyordum. Ve birden artik bagka bir sey gormek istemedim. Karacamlarin altim: egelemeye baslams olan Vagak’t cagirdim ve hep Kaguk 0 oyuncak simr boyunca, geri dondiim. Dereyi gectikten sonra da kayaya kadar sokaja dallar soktum ve sonra yavas yavag av koskiine dondam. Gecidin ye- sil, serin, alacakaranhginin ardindan kayrana ciktigi- muzda giines bize siddetle saldirdh. Vagak bu geziden si- kalmis gibi gordnuyordu ve eve kosarak sobanin deli ne saklandh. Caresiz oldugu zaman hep yaptuin gibi, bi- raz burundan solumanin ve iniltinin ardindan hemen uykuya daldi. Onu bu becerisinden dolay: kiskamyor- dum, Vagak’n uykuya dalinca, etrafina sirekli yaya o hafif tedirginligi dzledim. Ama evdeuyuyan bir képe- in olmasi, tamamen yalmz olmaktan iyiydi. Kendisi igki igmeyen Hugo av konuklar: igin kii- ik bir kanyak, cin ve viski stoku olusturmustu, Ken- dime bir bardak viski doldurdum ve mege agacindan masaya oturdum. Sarhos olmak niyetinde degildim, kafamin igindeki boguk alikhgi atmak igin caresizlik iginde bir ilac aryordum yalnizea. Viskiyi kendi viskim diye dagindigim dikkatimi cekti, demek ki yasal sa- hibinin geri dOnecegine artik inanmiyordum. Bu beni kigdk bir soka soktu. Ugancd yudumun ardindan bar- daia tiksinerek geri ittim. Bu igecek lizol iginde yumu- satilmig saman tadindaydi. Kafamda agiga kavusturu- lacak higbir sey yoktu. Gece gorinmez bir duvarn in- diginden ya da yerden bittiginden emin olmustum ve benim durumumda bunun igin bir eciklama bulmam olanaksizdi, Ne keder ne de caresizlik hissediyordum, béyle bir durumu zorla yaratmanin da anlam olmazdh. Bundan kurtulamayacagum bilecek kadar yasliydim, Benim icin en Gnemli soru, yalmzca vadinin mi yoksa bittiin Ulkenin mi bu felaketin etkisinde olduguydu. fl- Kini kabul etmeye karar verdim, ginkit 0 zaman beni birkag giin sonra orman hapishanemden kurtaracakla- ni umudumu koruyabilecektim. Bugin, sanki daha 0 zamanlar bu olasiliga inanmamisim gibi geliyor. Ama emin degilim. Bn azinden umudumu hemen yitirme yecek kadar mantkliydim, Bir sire sonra ayaklarmin ‘agridigim anladim. Ayakkabilari ve coraplar cikarttim ve topuklarimin yurdmekten su topladigimt gérdtim. Aém cok isime geliyordu, ciinkt dikkatimi bir sey ge- tirmeyen diisiincelerden baka yéne cekiyordu. Ayak- lanm yikadiktan ve topuklanima merhem siirdp yara bandi yapistrdiktan sonra av kégkiine, bana en katla- milabilir geldigi bicimde yerlesmeye karar verdim. On- ce Luise’nin yatagim yatak odasindan mutfaga ittim ve 30 “duvara yasladim, boylece odanin tamamin1, kapiyi ve pencereyi gérebiliyordum. Luise’nin yatak odasindaki postu, Vagak’in bunu yatacagi yer olarak segmesini giz- liden gialiye umarak, yatagin 6ntine serdim. Ama o bu- rnu yapmadi ve bagindan beri sobanin altindaki delikte uyudu. Bagueu dolabim da yatak odasindan getirdim. Elbise dolabin: ancak bir sire sonra mutfaga ittim. Ya- tak odasindaki panjurlan kapattim, sonra da kapiyt mutfaktan kilitledim. Ust kattaki odalan da kilitledim ‘ve anahtarlan ocagin yanundaki bir giviye astm. Batin, unlar: neden yaptigum bilmiyorum, herhalde iggiidi- sel bir davranisti. Her sey géziman Oninde olmahyd: ve kendimi saldinlara karst korumaliydim. Hugo'nun dolu ciftesini yatagan yanina astim, el fenerini de bagu- cu dolabinin istiine koydum. Onlemlerimin tamdnin insanlara karg) aluimis oldugunu biliyordum ve bunlar bana gilling geliyordu. Ama o giine kadar butun tehli- keler insanlardan kaynaklandigindan, kendimi yeni duruma o kadar cabuk uyarlayamiyordum. O giine ka- darki yagamumda tamdigim tek dUsman insands. Seya- hat saatimi ve kol seatimi kurdum, sonra da kesilmis ve kanilmis halde verandanin altunda dizili duran odun- Jani mutfaga getirip ccagin yamna dizdim. Bu arada aksam olmustu ve serin hava dagdan eve dogru esiyordu. Giines 1gigi hala kayrana vuruyordu, ‘atta bath renkler yavas yavag soguyup sertlegiyordu. Bir agagkakan ormanda takirdiyordu. Onu duydugum igin seviniyordum, onu ve kol kalinhjinda bir demet halinde tahta yalaga akan cesmenin sipirtlarint. Man- tomu omuzlanma gecirip evin Ondndeki banka otur- dum. Buradan gecide kadar yolu, aver kuliibesini, gara- ji ve onun arkasindaki koyu renkli ladinleri gorebili- yordum. Bazen gecitten adimlar duydugumu saniyor- ‘dum, ama tabii ki bu her defasinda bir yanalsamay¢h. Bir sure higbir sey dligtnmeden birkag devasa orman 31 karincasmm izledim, kagik aceleci bir gegit toreni ha- inde yanmdan geciyorlards Agackakan takirisim kesti; hava giderek daha se- rin, igik da mavimsi ve soguk oldu. Ustiimdeki bir parca gokyitzd kazal pembeye boyandh. Giines ladinlerin ardin- da kaybolmustu. Hava durumu raporu dogra giikmisth Bunu diistiniirken araba radyosu akluma geld. Cam ya- nya kadar inikti, o kiigik siyah diigmeye bastim. Kisa bir aradan sonra narin, bos bir viziti duydum. Bir gtin “Sncesinde Luise yolculuk boyunca dans miizigi dinleye- rek beni kizdirmist. Simdi biraz mizik igin duyacagam sevingten dastip bayilabilirdim. Dagmeleri gevirdim ce- virdim; degigmedi, belki de yalnizea bu ktigiik kutunun mekanizmasindan gelen uzak narin bir viziltxydi. Daha © zaman anlamaliycim. Ama istemiyordum. Bu alette ‘gece bir seyin bozulduguna kendimi inandirmay1 yegle- dim, Siirekli yeninden denedim ve kigiik kutudan hig- bir zaman o viziltidan baska bir ses gelmedi Sonunda pes edip yine banka oturdum. Vasak ev- den gikti ve basin dizlerime koydu. Cesaretlendirilme- ye ihtiyaci vardi. Onunla konustum, 0 da dikkatle din- ledi ve inleyerek bana sokuldu. Sonunda elimi yaladi ve kuyrugunu gekinerek yere vurmaya basladh. Ikimiz de Korkuyor ve birbirimize cesaret vermeye calisiyorduk. Sesim kulaga yabanei ve gergekdisi geliyordu, ben de sesimi alcaltip bir fisiltya déndgtardim, ta ki onu ces- menin sipurtisindan ayirt edemeyene kadar. Gegme be- ni daha cok arkuitecekti. Belli bir mesafeden sesi iki uy- kulu insanm sohbeti gibi geliyor. Ama bunu 0 zamanlar hendiz bilmiyordum. Fisildamay: kestim ve bunun far- Jana bile varmadim. Mantomun altinda tstiyor ve gok- yiziiniin nasil solarak grilestigini izliyordum. Sonunda evin igine geri dénap sobay1 yaktum. Da- hha sonra Vagal’in gecide kadar gittigini ve orada hare- ket etmeden kahip bekledigini gordum. Bir sire sonra 32. geri déndai ve kafosim egerek eve geldl. Bunu izleyen fig ya da dért akgam da aynisim yaptt. Sonra artik vaz- geomis gibiydi; en anndan bunu bir daha hig yapmadi ‘Yalnizea unutt: mu, yoksa képek haliyle gergegi ben- den daha mm énce kavradi bilmiyorum. Onu etli pilav ve képek mamasiyla besledim ve taslarina su doldurdum. Onu genelde sabahlari besle- ‘iklerini biliyordum, ama tek basima yemek yemek is- temiyordum. Sonra kendime gay yaptim ve yine biyiik masaya oturdum. Evin igi simdi steak, gaz lambasimin sari igi da karanlik odunlara vuruyordu. Ne kadar yorgun oldugumu ancak simdi anlaris- ‘tm. Yomegini bitirmis olan Vagak yaruma banka atladi ve bana uzun sire dikkatle bakta. Gézleri kuzil-kah- veydi, kirkinden biraz daha koyu. Géztiniin akt ve iri- sinemli ve mavimsi parhyordu. Birden Luise’nin kipe- Bi geri gondermis olmasina cok sevindim. Bos cay fincanin: kaldirdim, teneke legene sicak su doldurdum ve yikandim, sonra da, yapacak higbir sey kalmadygindan, yattum. Panjurlani kapatmistim, Kapiyi da kilitlemistim Kisa bir stire sonra Vagak banktan atlads, yanima geldi ve elimi kokladh. Sonra kapiya gitti, oradan pencereye ve yatagima geri geldi. Onu cesaretlendirecek geyler sbyledim, sonunda, kulaga neredeyse bir insanm cikar- igi gibi gelen bir iniltinin ardmdan, ocak deligindeki uyku yerine girdi, El fenerini bir sire daha acik tuttum, sonunda Jambay1 kapattigimda oda bana zifiri Karanhk gérdn- au. Sobada yamp bitmis olan ates yere zayif,titrek bir 1gik veriyordu, bir sire sonra da bankin ve masanin hatlanm secebiliyordum. Hugo’nun uyku haplarindan birini alayim mi diye diisiindiim, ama yine de karar ve- remedim, ciinkii duymayyp bir seyleri kacuracagumdan korkuyordum. Sonra Korkung duvarin gecenin sessizli- Duvar an | inde ve karanhiginda yavas yavas yaklagabileceBi ge di aka. Ama korkamayacak kader yorgundu Ayaklanm hala agnyordu, sirtista uzanmis yattyo| dum ve bagimi ceviremeyecek kadar yorgundum. Olu biten her seyin ardindan kotii bir geceye hazirlikh of- maliydim, Ama bu diistinceyi kabullendigimde uykuypa dalmistim bile Riya gormedim ve saat altiya dogru, kuslar 6tm ye basladiginda, dinlenmis olarak uyandim. Derhal h sey yine aklama geldi, dehset iginde gézlerimi kapatt ve bir kez daha uykuya dalmaya caligtim, Tabii ki bun| bagaramadim. Gergi, neredeyse hareket etmemis olm4- ma ragmen, Vasak uyandigim biliyordu ve sevine ini- tileriyle beni selamlamak i¢in yataguma geldi. Bu d rumda ben de kalktim ve panjurlan agtim, Vagal’ d sani saldim. Hava cok serindi, gokyiiz hala soluk ma- viydi ve calilar kuragidan sinlsiklamdh. Parlak bir gti doguyordu. Birden bu aydinik mayis glintinde hayatta kald bilmek tamamen olanaksizmig gibi geldi bana. Ayrh anda o gin hayatta kalmam gerektigini ve benim igi bir kagis yolu bulunmadigin: biliyordum. Cok sess hareket etmeli ve onu atlatmahydim. Hayatimda bu $ kilde atlatmak zorunda oldugum ilk giin de degildi b Ne kadar az direnirsem, o kadar katlanilabilir olacakt Onceki gniin al:khg: kafamdan tamamen gitmist{; keskin bigimde distinebiliyordum, ne kadar keski ausinebiliyorsam iste, yalnizca dUsiincelerim duvar yaklastiginda, serin, kaygan ve hicbir sekilde agilama| bir engele carpiyor gibiydiler sanki, Duvani diigiinmd mek daha iyiyai, Sabahhgi ve terlikleri giydim, islak yolda yardy. rek arabaya gittim ve radyoyu actim. Narin, bog vial kulaga yabanct ve insan dist geliyordu, bu yuzden h men kapattim. 34 Bu alette bir seylerin lank olduguna artik inanmi- yordum. Sabahin soguk aydinhiginda buna inanmam kesinlikle mimkin degildi. © dfleden dnce neler yaptigim: artik hatirlamiyo- rum. Yalnizca bir siire, ince terliklerden igeri gegen 1s- lakhik beni arkitene kadar, kiprdamadan arabanin ya ninda durdugumu artik hatiriyorum. Belki bundan sonraki saatler, onlar: unutmam ge- rektigi kadar kétilydd; belki de onlan bir tir baygmlik iginde gecirmisimdir. Hatirlamyorum. Ancak 6gleden sonra saat ikiye dogru, Vagak’la birlikte gecidin igin- den gecerken tekrar kendime geldim. Dk kez gecidi romantik gtizellikte degil, yalnizca nemli ve karanlik buldum. Yaz ortasinda bile burast béyle kalyyor, giines 1.81 hicbir zaman zeminine kadar inmiyor. Gék giirdltild yagmurlarin ardindan orada ates semenderleri saklandiklar: taslarm aralarindan sUrdnerek cikiyor ok kez. Daha sonra, yazin, onlar1 bazen izleyebildim. Onlardan gok vardi. Cok kez bir 62- leden sonrasinda onlardan on-on bes tane gordim: Si- yah-larmizi benekli muhtegem yaratiklar, yalin gri-ye- sil kertenkele akrabalarindan cok belli gigekleri, kap- Jan cige@ini ve karmizi zambaklar1 hatirlatiyorlard: ba- na daha cok. Kertenkelelere severek dokunmama rag men, bir semendere hig dokunmadim, O zamanier, 2 Mayis'ta onlan gérmedim. Zaten yagmur da yagmamusti, onlarin var oldugunu da bilmi- yordum, Bu nemli yesil alacakaranhiktan kurtulmak igin hizh adumlarla yardyordum. Bu kez daha dona- numliydim, dag botlan, dize kadar gelen kisa pantolon ve sicak bir hirka. Manto nceki giin bir engel olustur- ‘mus, siniri dallarla isaretlerken etekleri gayirda siriin- mist. Hugo’nun dirbintiné de yanima almistum ve sirt cantasinda da iginde kalao olan bir termos sigesi ve tereyagh ekmekler vardh, Aytica kagak gakumin (kurgunkalem agmak igin| yani sira Hugo’nun keskin sustal bigagint da yanumd gotiiriiyordum. Onu kullanamiyordum, gtinki dallar kesmek igin cok tehlikeliydi, insan bununla ancak elin} yaralardi. Kendime itiraf edememe ragmen bigag ken} imi korumak igin yanumda tasiyordum. Bu, bana yah niluci bir korunma saglayan bir seydi. Daha sonra on ok kez evde biraktm. Vasak éldiginden beri yola ci Janca onu yine yarumda tagiyorum. Fakat simdi ne igi tagidigumi cok iyi biliyorum ve fndik dallarini kesme! igin ona gerek duyduguma kendimi inandrmyorun| Duvar tabii ki hala dallarm topraga sokuldugu yerdey} di ve aksam aklmdan gectigi gibi, av kogktine dogr} yaklasmamisti. Geri de cekilmemisti, ama bunu ondai zaten beklememistim. Dere normal seviyesine ulasmis} 11, goriiniige bakilirsa gevsek kayalann arasindan ken} dine bir yol kazmasi kolay olmustu. Tastan taga atlaya} ak dereyi gecebildim ve sonra oyuncak smnirim ladin} lerin yanindaki bakacaga kadar izledim. Orada taze dai} lar koparttim ve duvan igaretlemeye devam ettim. Yorucu bir ugrasti, kisa sire sonra siirekli egil mekten sirum agrmaya basladi, Ama bu isi, elimde: geldigi kadanyla, tamamlamam gerektigi dlgincesin Kendim kaptrmistm, Bw ig beni sakinlestiniyor t iizerime cdkmiig olan bu biyuk, korkung diizensizligy bir diizen esamisi getiriyordu. Bu duvar gibi bir seyi var olmasi milmkiin degildi. Onu dallarla igaretlemere, artik bir kere var olduguna gore, onu uygun bir yer oturtmam igin bir ilk denemeydi. Yolum iki dag gayirindan, geng ladin kalturdnt iginden ve birbirine dolanmis bir ahududu agaclarn dan gecti. Gunes yamyor, dikenlerin ve kayraklarin pay caladgi ellerim kamyordu. KagGk dallan tabi ki yal nuzea cayitda kullanabiliyordum, agagh yerlerde dog diirist sopalara gerek duyuyordum; yer yer galayla di 36 varin yakimindaki agaclan da igaretliyordum. Batin bunlar beni cok oyaladi ve ancak yavas ilerledim. Ahududu agaclarmin yiksekliginde neredeyse ba- tin ova kargimda uzamyordu. Dirbanle her seyi cok acik ve keskin bicimde gorebiliyordum. Arabacinin ki- ‘gk evinin éniinde arabacinn karisi hareket etmeden gUneste oturuyordu. ‘Yiziindi géremiyordum, basini egik tutuyordu ve uyuyor gibiydi. Gozlerimden yasiar gelene ve bu gériintit bicim ve renk olarak dagilmaya baglayana kadar oraya baktim. Esigin capraz stande, basi patilerinin Ustiinde, hareketsiz bir kurt képegi ya- ‘tyordu. Oliim bu idiyse, o zaman cok cabuk ve yumusak, ne- redeyse sefkatli bir bicimde gelmisti, Belki Hugo ve Lui- se ile birlikte koye gitmig olmak daha akallica olurdu. Sonunda bu huzurlu gérdntiiden kendimi styirdim ve dallarim topraga sokmaya devam ettim. Duvar sim- di kiigilk bir su cukuruna dogru yine inmeye baslamis- +t; cukurda 1ssiz bir giftlik vards; aslinda daglarda cok- ‘ca rastlanan tarden gok kigik bir giftlik evi, duzlakte- Ki dikddrtgen ciftliklerle karglastunlamaz. Duvar,evin arkasindaki kiguk cayin béldyordu ve birelma agacinin iki dali kesmigti, Ayrica bunlar ke- silmig gibi gorunmilyordu, daha cok erimig gibiydiler, ‘erimig agacin nasil oldugu tasavvur edebilse elbette Ona dokunmadim. tki inek duvarin diger tarafin- da cayirda yatiyordu, Onlara uzun sire baktim. Bogur- Jeri kalkip inmiyordu, Onlar da Olmis olmaktan cok uyuyor gibiydiler Pembe burun delikleri artik nemli ve kaygan degil, giizel boyanmis ince taneli tag gibi go- rindyordu. Vasak bagi: cevirmig ormana dogru bakiyordu. Yine dyle korkung bigimde ulumadi, yalmzca oraya bakmyordu, sanki duvarin otesinde bulunan her seyi algilamamaya karar vermis gibiydi. Eskiden annemle 37 rin bir képegi vardi, o da buna benzer bicimde aynanin kargisinda basin ceviriyordu. ‘Bu iki Olt hayvana bakhigm sirada birden arkam- da bir inegin bogurtasind ve Vasak’in heyecan havia- masini duydum. Hizla arkama déndiim, o anda galik- lar aralandi ve disaniya, pesinde heyecanlanmig képek- le, bogtiren canh bir inek gikti. Hemen iizerime dogru geldi ve bana biitiin acisin: bagirdh. Zavallt hayvan iki giin sagilmamisti, sesi kasik ve hiriltih gelmeye basla- mist artik, Onu hemen rahatlatmaya calisum. Geng bir kizken eglence olsun diye inek sagmay: égrenmis- tim, ama bu yirmi yil Onceydi ve ark aligkanligum kaybetmistim. inek her seye sabirla katlamyordu, ona yardim et- mek istedigimi anlamigta. San siit topraga figkanyordu ve Vasak da onu yalamaya basladi. Inegin siitt coktu ve aliskin olmadijim bu hareketlerden dolayi ellerime agrilar girmisti. inek birder: sakinlesti ve kocaman ag- zim Vasak’in kahverengi bumuna yaklastirdi. Kargibik- Li inceleme olumlu sonucianmig gibi gérintyordu, linkit iki hayvan da sakinlegmis ve halinden mem- nundu, ‘Yani ormanin ortasinds, hig bilmedigim bir gaysr~ da duruyordum ve birden bir inek sahibi olmustum. inegi burada birakamayacagim acikea gériltiyordu. Ancak o anda agzindaki kan izlerini fark ettim. Tanidi- gvahinna ve insanlarina dnmesini engelleyen duvara aresizlik iginde defalarea garpmusti galiba. Bu insanlar gordmmdyordu. Felaket annda evde bulunuyor olmaliydilar. Kugilk pencerelerdeki cekili perdeler bunun akgam gergeklesmig oldugu tahmini- mi giiglendiriyordu. Cok geg saatte de degildi, ctinki yash adam elini yaziind daha hendiz yikamisti ve kedi- i yah kadin da hala evin éniindeki bankta oturuyor- du, Sabahin erken saatlerinde, hava hentiz serinken, 38 -yagh bir kadin kedisiyle evin bankinda oturmaz. Ayri- ‘ca felaket sabah yaganmis olsaydi, Hugo ve Luise cok- tan eve dénmisg olurdu. Batan bunlari digindiim ve kendi kendime boyle digincelerin benim igin hicbir deger tagimadigini soyledim hemen. Bu nedenle onlar- dan vazgectim ve biyiik agaclann altindaki fidanlarm arasinda davetkér seslenis'erle ikinci bir inek aradim, ama higbir sey kipirdamuyordu. Yalunlarda bir yerde bir sigir daha olsaydi, Vasak onu coktan bulmustu. ‘imegi dere tepe agarak eve dogru giitmekten baska carem yoktu. Boylece dallarla simiri belirleyisim ani bir son buldu. Zaten ge¢ olmustu; dgleden scnra bese geli- ‘yor, giines isifa artik kayrana yalmazca dar demetier ha- linde dagiyordu. Boylece tigimiz eve déniis yoluna koyulduk. Dal- lan sokmug olmam ve duvara dokuna dokuna ilerle- mek zorunda kalmamam iyi olmustu. Duvar ile inek ‘arasinda yavas adimlarla yirdyordum ve hayvan bir ba- ‘cagim kiracak diye siirekli endige icindeydim. Ama jinek daghik alanda ylrdimeye aliskin gibi gérdnijyordu. ‘Onu gitmem de gerekmiyordu, yalnizea duvardan gi venli bir mesafede durmasina dikkat etmeliydim. Va- sak benim oyuncak sinimmmin ne anlama geldigini anla- masti bile ve hep o giivenli mesafeyi koruyordu. Biitiin yol boyunca bir kez bile duvan diisiinme- dim, terk edilmig cocugumla o denli mesguldim. Ba- zen inek birden duruyor ve otlamaya bagliyordu, za- man Vasak onun yakinina yatiyor ve géziinii ondan ayimiyordu, Fazla uzun siirddginde ona hafifce carpi- yor, inek de itaat ederek yine harekete geciyordu. Dog- ru mu bilmiyorum, ama bundan sonraki zamanda Va- sak’in ineklere nasil davranmas! gerektigini cok iyi bil- digi zlenimine kapihyordum bazen. Sanmm avai son- baharda ineklerini gayira saldiginda Vasak'1 bazen ¢o- ban kopegi olarak kullanmis olmaliyd 39 inek tamamen sakinlesmig ve memnun gortind| yordu, iki korkung gindn ardindan bir insan bulmus| faci veren sit yaktinden kurtanimisti ve kacip gitmey| hig dlsinmiyordu. Bir yerlerde bu yeni insanin oni g6tiirecegi bir ahur olmaltydh, Umutla burnundan solu| yarak yanmda yirayordu. Biraz zorlanarak derey gectikten sonra hiziandi hatta ve sonunda zorlanara} ona adim uydurabildim. Bu arada, bu inegin bir ldtuf, ama ayn: zamand da baydk bir yak oldugunu anlamistm. Uzun arasti ma gezileri artik soz konusu olamazch. Boyle bir hayvan beslenilmek ve sagilmak ister ve yerlesik bir sahip bekler. Inegin sahibi ve tutsagiydin| ben. Ama inegi istememis olsaydim bile, onu orada bi rakmam mimkiin degildi, Bana muhtach. Kayrana vardiimizda, hava artik neredeyse karar ‘muistt, inek durdu, basin: geriye dogru cevirip hafifce vi sevingle bégiirdi, Onu aver barakasina soktum. Oradi| yalnizea iki yatakh bir ranza, bir masa, bir bank ve tug! ladan bir ocak vardi. Masay1 digar tasidim, yataklari bir tanesinin saman cuvalim yirttim ve inegi yeni ahr na gotirdim. Ahir bir inek igin yeterince genisti. Ocak} tan bir teneke kovay: aldim, suyla doldurup bos karyo: lanmn igine koydum. Hayvani oksadim, ona yeni duru: mu agikladim ve sonra ahinin mandalin: sirdiim. Kendimi neredeyse av kogktine stirdkleyemeyecel, kadar yorgundum. Ayaklarim agir ayakkabilanin igind yanyyordu ve belim agniyordu, Vasak’n yemegini ver dim ve termos gigesinden kakao ictim. Tereyagh ekmek, Jeri yorgunluktan yiyemedim. O aksam gegmede soul suyla yikandim ve hemen yataga yattim. Vagak da yor gun gordniiyordu, clink yemegini yedikten hem¢ sonra sdrdne strane sobanin altindaki delige girdi. Ertesi sabah bir 6nceki kadar dayanilmaz degildi| clink gézlerimi agar agmaz aklima inek geldi. Hemer| 40 “uyanmistim, ama aliskun olmadgim yorucu hareket- Jerden dolay1 hala bitkindim. Biraz da uyuyakalmis- ‘tim, glines 1gi@1 sari seritler halinde panjurlarin arabk- Jarindan igeri vuruyordu bile. Kalktim ve isimi yapmaya koyuldum. Av kiskiin- de bir y1gin kap kacak vardi, bir kovay1 sama kovast olarak belitleyip onunla ahura gittim. Inek yataian éniinde uslu uslu duruyordu ve yiizdinii sevincle yala- yarak beni selamladi. Onu sagdim, énceki ginden da- ha zor oluyordu, cinkd her bir kemigim aciyordu. inek sagmak olaganistit yorucu bir isti, once benim buna yenicien ahsmam gerekiyordu. Ama dogru tutuglani bi- iyordum, benim igin en énemli olan da buydu. Sama- nim olmadyjindan, sajdiktan sonra inegi orman gayin- na sirdiim ve onu orada otlamast icin biraktim. Artik benden kacmayacagin: cok iyi biliyordum. Sonra nihayet kahvalti ettim, sicak sat ve Onceki giinden alma sertlesmis tereyagli ekmekler. Batan gi- ni, bunu iyi hatirhyorum, inege ayirdim. Ahir elimden geldigi kadar hazirladim; yatakhik samanim olmadigin- dan inegin altana yesil dallar serdim ve ilk gubresiyle kkulbenin yanindaki gibre yigininin temelini attim. “Ahm” kalin Kitiiklerden saglam bigimde inga edil- misti, Catun altindaki figgenin iginde ktigak bir oda vard, daha sonra buray: yatakik otla doldurdum. Ama ‘zamanlar mayista heniiz yataklik ot yoktu ve sonbaha- a kadar taze dallarla idare etmek zorundaydim. ‘Tabii ki inegi de dgnlyordum. Cok gansim var- sa bir buzagasi olacakti. Ama buna giivenmemeliydim, inegimin olabildigince uzun sire silt vermesini ancak umabiliyordum. Halé durumumu gecici bir durum olarak diigtind- yordum ya da en azindan dyleymig gibi yapmaya galisi- yordum. ‘Hayvaneilik hakkinda gok az bilgim vardi, Bir de- a fasinda bir buzajanin dogumunu izlemistim, ama bir inegin ne kadar sire hamile kaldigam bile bilmiyor- dum. Bunu bu arada bir ¢iftei takviminden dgrendim, ama bugiine kadar cok daha fazlasim égrenemedim hala ve hangi yolla daha fazla bilgi edinebilecegimi de bilmiyorum. Ahurdaki kiagiik ocagi bir ara karip cikartmak isti- yordum, ama daha sonra ise yarayacagant digiindiim. Gerektiginde alurda su isitabiliyordum. Mesay1 ve bir koltugu garaja tagidim, orada zaten bir yigin alet duru- yordu. Hugo iyi aletlere sahip olmaya her zeman énem vermisti, diirist ve dizenli bir adam olan ave da bun- larn her zaman kullanilabilir halde olmasim saglamis- tu, Hugo'nun aletlere nigin bu kadar nem verdigini bilmiyorum. Kendisi bunlara hicbir zaman elini sir- ‘miiyor, ama her gelisinde bunlara biyak memnuniyet- le bakiyordu. Bu bir kagiklik idiyse, benim igin hayirh bir kagikhkt. Halé hayatta olmami Hugo'nun hafif acayipliklerine borgluyum. {yi kalpli Hugo. Tanri onu kutsasin, kéy meyhanesinde, éntinde bir bardak limo- nata, nihayet hastaliktan ve 6ltimden korkmadan otu- ruyordur hala. Onu konferanstan konferansa kovalaya- bilecek kimse de yok ark. Ben ahirda ugragirken inek orman caytnnda otlu- yordu, Giizel bir hayvand), narin kemikli, yuvarlak hat- ve griye kagan kahverengindeydi. Galilardan yaprak- lar koparturken basin dirt bir yana dogru gevirme tarzi, nemli kahverengi gozlerle omzunun dstinden bakan zarif, cilveli geng bir kadim hatwlatiyordu bana. Inege hemen yiregim ismdi, gorinisi cok sirindi. ‘Vasak hep benim yalunlanmda dolamyordu, inege bakayor, esme yalagindan su igiyor ve calilan biraz kok- luyordu. Vine eskisi gibi o negeli kopeltti ve son giinle- rin dehsetini unutmusa benziyordu. Benim onun efen- disi olmama, en azmdan gecici olarak, aligmug gibiydi. 42 Oglen bezelye unundan corba pisirdim ve bir sigur ti konservesi agtim. Yemekten sonra stiime agir bir yorgunluk gokta. Vagak’a inege biraz g0z kulak olmasi- ni emredip uyugmus gibi, giyinik halde yataga yattm, Olup biten her geyin ardindan gézime uyku gitmeme- si gerekiyordu; ama av kdsktindeki ilk haftalarda ézel- likle iyi uyudugumu séylemeliyim, ta ki vicudum agw ise aligana kadar. Uykusuzluk cok daha sonra benim icin bir iskence olmaya basladh Saat dérde dogru uyandim. inek yatmis gevis geti- riyordu. Vasak evin dniindeki bankta oturuyor ve uy- kulu gézlerle ona bakayordu. Onun ndbetini devraldim, da arasturma gezilerine yine devam etti. O zamanlar onu géremedigimde hemen tedirgin oluyordum. Daha sonra, ona ne kadar givenebilecegimi anladigimda, bu korkuyu timiiyle yitirdim, Hava serinleyince ocaga su koyup ates yaktum. Banyo yapmaya acil olarak ihtiyacim vara ‘Akgama dogru inegi ahira gotiirdiim, onu sadam ve karyolanin icine temiz. su keydum, sonra da onu ge- ce icin yalnuz biraktim, Banyonun ardindan sabahliga sarindim, sicak sitt igtim ve dusanmek igin masanin bagina oturdum. Uzgin ya da bunalimda olmadigima saginyordum. O kadar uykum geldi ki, bagimi ellerime yaslamak zorunda kaldim ve neredeyse oturdugum yerde uyuyacaktum, Ama dusinemiyordum, bu yiizden ‘Hugo'nun polisiye romanlarindan birini okumaya ca- stim. Fakat dogra bir secim gibi granmayordu; o si- rada kiz ticaretine pek az ilgi duyuyordum. Ayrica Hu- go da sert polisiyelerinin dgiined ya da dérdiinea say- falarinda dizenli olarak uyuyakaliyordu. Belki de bun- Jar uyku ilaci olarak kullamyordu. Ben de en fazia on dakika dayandim, sonra karatlt bicimde kalktim, lambay: sondurdam, kapiyt kilitle- dim ve yattum. 43 Ertesi sabah hava serin ve kapalydh, bu da inegi igin saman bulmam gerektigini aklima getird Derenin yanindaki gayirda bir samanbk gordtig mi hatirhyordum, iginde biraz saman bulunuyor olm; s mimktindti. Hugo'nun arabasi hig isime yaramy du, Anahtan giderken yaninda gétirmiist. Ama anal tar da bir isime yaramazch, Daha iki hafta once, kuzla min silastimmasi tizerine, cok bityiik zorluklar altsn siiriicti kursunu tamamlamstm ve arabayla gegide pahasina olursa olsun gitmezdim. Garajda birkag es cuval buldum, ahirdaki isle bitirdikten sonra bunl yiklenerek saman aramaya giktim. ere gayinndaki samanlikta gergekten de biraz 8 man buldum, Onu cuvallara tiktum, sonra cuvallar bi birine baglayarak arkamdan stirdkledim. Ama cuvall; nin gakal tagh yolda nakliyeye dayanamayacaklarini sa sre sonra anladim. Bu nedenle ikisini yolun ken minda biraktim ve diger ikisini omuzlarma yukleyer av kégkiine tagidim. Garajdaki aletleri toplayip mutt}- gin yanindaki kilere yigdim, sonra geride birakty; guvallar gidip aldim ve onlar garaja bogalttim. Ogleden sonra iki kez daha, ertesi giin de yenid saman getirmeye gittim, Daha mayis bagiyai, bu 2 maniarda daglar hala epey soguk olabiliyor. Hava ya nizea serin ve hafif yagish kaldiga surece inegi daki cayirda otlatabiliyordum. Yeni hayatindan oldu ga memnun gériiniiyordu ve benim beceriksizce sa| ‘mama sabitla katlaniyordu, Bazen, sanki benim gab} Jarum: izler gibi, koca kafasim ceviriyordu, ama sak auruyor ve bana higbir zaman tekme atmiyordu; nazi ti, hatta cok kez biraz fazia coskuluydu. inegim icin bir isim diigiinditm ve ona Bella adu verdim, Bu isim bu bélgeye hig uymuyordu, ama ki ve tunilydi. Inek, adinin artuk Bella oldugunu kisa si re anladh ve ona seslendiftimde basin: ceviriyordu. E 4 adinin ne oldugunu bilmek isterdim; Geng Kiz, Greit ya da belli Gri. Aslinda bir isme ihtiyaci yoktu, ormandaki tek inekti, belki Glkedeki tek inekti. ‘Vagak da kendisine hig uymayan, buradaki halln tamamen bilgisiz oldugunu gosteren bir isme sahipti. ‘Ama eskiden beri ovada av képeklerinin ad: Vasak'ts, Gercek vagaklarin soyu coktan tiketilmisti, bu yiizden ovada kimsenin onlar hakkinda bir fikri yoktu. Belki ‘Vagak’in atalarindan biri son gergek vagagi dldirmis ve onun adim zafer édald olarak almsti. ‘Kapali hava stirekli yagmura ve daha sonra kar fir- tunasina bile cevirdi. Bella ahirda kalds ve samanla bes- lendi, bea de birden diisiinmek igin zaman ve stikanet buldum, Benim, yani Hugo’nun ajandasinda on mayis igin gu islenmis: sayam. O onmayss gercek bir kag guintiydii. Baslangicta yi- ne hemen erimig olan kar simdi tutmustu ve yazmaya devam ediyordu. Uyamp kendimi tamamen korumasiz ve teslim ol- mug hissetmemle birlikte basladh. Bedensel olarak ar- ‘tik yorgun degildim ve diistincelerimin hilcumu karsi- sinda caresizdim. On giin gecmig ve durumumda hig- bir degisiklik olmamusti, On gin boyunca kendimi ig ile uyusturmugtum, ama duvar hala oradaydi ve kimse beni almak icin gelmemisti. Artik gercekle yzlesmek- ‘ten bagka carem kalmamisti, Umudumu 0 zaman he- naz yitirmemistim, daha uzunca bir sire yitirmedim. Daha fazla yardim beklememem gerektigini kendime nihayet sylemem gerektiginde bile bu sagma umut igimde kaldh; her irl mantiga ve kendi inanigima ay. kan bir umut. Daha 0 zamanlar, on mayista, felaketin devasa bo- yutlarda oldugu bana kesin gibi gdrdntiyordu. Her sey buna isaret ediyordu. Kurtaricilarin gelmemesi, radyo- " daki insan seslerinin suskunlugu ve duvarin arkasinda

You might also like