Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 81

CANLILARDA

SOLUNUM
SOLUNUM
vEnerji verici besin monomerlerinin, (Glikoz,aminoasit,
yağasiti ve gliserol) depolanmış kimyasal bağ enerjilerinin
açığa çıkarılarak metabolik enerjiye (ATP) dönüştürülmesine
SOLUNUM denir.
vSolunum hücre içinde gerçekleştirilen ve enerji üretilen bir
olaydır.

vSolunum olayında hücrede;


qATP
qIsı
qOrganik ve inorganik maddeler oluşur.
GLİKOLİZ
vGlikozun pirüvik asite kadar yıkılması olayıdır.

vSubstrat Düzeyinde Fosforilasyonda oksijen ve E.T.S. kullanılmaz.


vGlikoliz reaksiyonları, fermantasyon ve oksijenli solunum
olaylarının başlangıç reaksiyonlarıdır.
vEvrimde ortaya çıkan ilk fosforilasyon türüdür.

vGlikoz reaksiyonlarını kontrol eden kalıtsal yapı (gen) ve enzimler bütün


canlılarda benzerlik gösterir.
v Glikoliz olayının tamamı hücre sitoplazması içerinde gerçekleştirilir.
v 10 basamakta ve 10 ayrı enzim katalizörlüğünde yürütülür.
v Enzim katalizörlüğünde gerçekleştirildiği için sıcaklık ve pH
değişimlerinden etkilenir.
v O2 ‘li ve O2’siz ortamda gerçekleşir. Glikoliz esnasında CO2 açığa
çıkmaz.
v Glikozun amacı glikozu aktifleştirmek ve ve ATP sentezlemektir.
Glikozun aktivasyonu
için 2 ATP kullanılır.
GLİKOLİZ
vOksijensiz solunumun Glikoliz
reaksiyonlarında;
vHer bir Glikoz molekülü
için;
q4 ATP
q2 (NADH+H)
q2 pirüvik asit üretilir.
NET KAZANÇ = 2 ATP’ dir.
OKSİJENLİ SOLUNUM (AEROBİK SOLUNUM)

vOksijenli solunumun ilk basamağı olan glikolizde; glikoz


molekülünün kimyasal bağlarında depolanmış olan enerjinin ¼
kadarı açığa çıkarılmış, enerjinin büyük kısmı ise 2 molekül pirüvik
asitte depolanmış olarak kalmıştır.

vOksijenli solunumun ikinci basamağı olan Krebs döngüsünde,


pirüvatın CO2’ e kadar yıkımı sağlanarak pirüvatta halen depolanmış
olarak kalan enerjinin açığa çıkması sağlanır.
OKSİJENLİ SOLUNUM (AEROBİK SOLUNUM)

Asetil CoA oluşumu oksijenli solunumda karbondioksitin açığa


çıktığı ilk basamaktır.
KREBS ÇEVRİMİ
KREBS ÇEVRİMİ
v2 mol pirüvat
v(2 Asetil co.A) için ;

v4 mol CO2
v
v2 mol FADH2
v
v6 mol NADH+H
v
v16H+ Atomu ETS’ye
v
v2 mol ATP (SDF)
KREBS ÇEVRİMİ
KREBS ÇEVRİMİ

qKrebs reaksiyonları “mitokondri matriksinde” geçer.

qPirüvat, ADP, Oksijen mitokondriye geçer;


buna karşılık Karbondioksit, ATP mitokondri dışına sitoplazmaya dışarı
çıkar.

qKrebste üretilen NDH+H ve FADH2 taşıdığı elektronları ETS ye aktararak oksidatif


fosforilasyonu başlatır.

qKarbondioksit ise difüzyon ile hücre dışına bırakılır.


ELEKTRON TAŞIMA SİSTEMİ
vElektron taşıma sisteminin elektron taşıyıcı molekülleri ökaryot
hücrelerde mitokondrinin iç zarında ( krista) , prokaryot hücrelerde ise hücre
zarında bulunur.
vKrebs çemberinin devamı olan bu evreye oksidatif fosforilasyon yada
hidrojen yolu da denir.

vGlikoliz ve ve Krebs döngüsünde oluşan NDAH+H ve FADH2 deki hidrojen


atomlarının protonları ve yüksek enerjili elektronları ETS’ ye aktarılarak ATP
üretimi sağlanır.

vNAD ve FAD haline dönüşerek yükseltgenirler.


ELEKTRON TAŞIMA SİSTEMİ
ELEKTRON TAŞIMA SİSTEMİ
ENERJİ ÜRETİM TABLOSU
ENERJİ VERİMİ

v38 X 7300 = 277 400


v
vOluşan Isı Enerjisi = 686 000
BESİNLERİN OKSİJENLİ SOLUNUMA KATILIM YOLLARI
vCanlılar enerji kaynağı olarak sadece karbonhidratları kullanmazlar.

vGerektiği zaman yağlar ve proteinlerde solunum tepkimelerine katılırlar.

vGliserol PGAL’e dönüşerek glikolitik yolla reaksiyonlara katılır.

vYağ asitleri COA’ya dönüşerek Krebs döngüsü reaksiyonlarına katılarak


solunuma dahil olurlar.

vYağ asitleri dört basamakta gerçekleşen beta oksidayon yolu ile 2


karbonlu bileşiğe dönüşerek Asetil Co A dan reaksiyonlara giriş yapar.
BESİNLERİN OKSİJENLİ SOLUNUMA KATILIM YOLLARI

vSolunum reaksiyonlarına girecek olan Aminoasitlerin amino grubu (NH2)


kopar ve NH3 e (amonyak) dönüşür.(Deaminasyon)

vAmonyak karaciğer hücrelerince üreye dönüştürülür.

vAmino grubu uzaklaştırılan amino asitler pirüvik asit, asetil koenzim A ve


krebs döngüsü bileşiklerine dönüştürülerek üç yoldan solunuma dahil olur.

vAmino asitlerin fazlası asetil CO A ya ordan da, ya monosakkaritlere ya


da yağ asiti ve gliserole dönüştürülür. ( fazla amino asit depo edilmez)
Beta oksidasyon
Deaminasyon
OKSİJENSİZ SOLUNUM
vOrganik bileşiklerin oksijen kullanılmadan, enzimler yardımı ile daha küçük
moleküllere parçalanması sonucu açığa çıkan enerji yardımı ile ATP
sentezlenmesine FERMANTASYON (oksijensiz solunum=Mayalanma)
adı verilir.

vFermantasyon, enerji kazancı düşük olan( 1 glikozdan 2 ATP) bir


olay olduğu için, enerji gereksinimi az olan canlıların ana solunum
yöntemi olabilir.
vBunlar ise bakterilerin bazı çeşitleri olup, sadece fermantasyon yaparak
yaşarlar. Oksijenli ortamlarda iyi gelişemezler.
OKSİJENSİZ SOLUNUM

vBu yöntem ile enerji eldesi


vbazı bakterilerde,
vmaya mantarlarında,
vomurgalıların çizgili kas hücrelerinde ve
vbazı tohumlarda gerçekleşir.
OKSİJENSİZ SOLUNUM
vFermantasyon reaksiyonlarında besinler CO2 ve H2O’ya kadar
parçalanamadığı için enerjinin büyük bir kısmı son ürünlerin kimyasal
bağlarında gizli kalır.

vBu nedenle fermantasyon ile açığa çıkan enerji oksijenli solunuma göre
daha azdır.

vHer glikoz molekülünün yıkımı için oksijenli solunum tepkimelerinde


oksijensiz solunuma oranla 19 kat daha fazla enerji elde edilir.
FERMANTASYON

vOrtamda oksijen bulunmadığında Glikoliz sonucu oluşan pirüvik


asit, asetil CoA (Koenzim A) ’ya dönüşemez.
vDolası ile bazı canlılarda glikoliz evresini son ürün reaksiyonları
takip eder ve fermantasyon gerçekleştirilir.
vSon ürün reaksiyonlarında enerji üretilmez ve tüketilmez.
vSadece NADH+H oksitlenir (yükseltgenir).
Son ürün reaksiyonları neden oluşur?
vGlikoliz evresinde açığa çıkan hidrojenler yeterli miktarda NAD+ koenzimi
tarafından yakalandığı sürece Substrat düzeyinde fosforilasyon sorunsuz
gerçekleşir.

vGlikoliz evresinde oluşan NAD+H lardan yeniden NAD+ oluşturacak


mekanizma olmaz ise hücredeki NAD+ ’lar tükenir ve glikoliz dolayısı
ile SDF ile ATP üretimi durur.
vİşte son ürün tepkimeleri NADH+H ’dan yeniden NAD+ üreten tepkimeleri
kapsar.
vBu sayede glikolizin devamlılığı sağlanmış olurken, aynı zamanda
sitoplazmada fazlası zararlı olan pirüvat ve hidrojen moleküllerinin de
birikimi engellenmiş olur.

vGlikoliz ürünü olan pirüvattan farklı canlılarda etil alkol, laktik


asit, bütanol, asetik asit gibi farklı ürünler oluşur.
vSon ürün farklılığı canlıların kullandığı farklı enzimlerden
kaynaklanır.
ETİL ALKOL FERMANTASYONU
vGlikoliz aşamasından sonra pirüvattan etil alkol ve CO2 oluşması olayıdır.

vAlkolik Fermantasyon olarak da bilinir.

vMaya hücreleri, bazı bakteriler, ve bitki tohumları oksijensiz ortamda bu


yolla enerji elde ederler.

vFermantasyon canlı hücre dışında da gerçekleşebilir. (Hamurun


mayalanması, üzüm suyunun şaraba dönmesi)
vSİRKELEŞME REAKSİYONLARI:

vOluşumun birinci aşamasında, etkin olan mayalar üzüm ve elma olmak üzere
çeşitli yaş ve kuru meyvelerde (incir, armut vb.) ve maltta (çimlenmiş arpa) bulunan
şekerleri etil alkole (etanol) dönüştürürler ki, bu dönüşüm mutlak oksijensiz
(anaerobik) bir ortam gerekmektedir.
vBu reaksiyon kimyasal olarak aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
C6 H12O6 + 2 CO2 —> C2H5OH (Etil alkol)
vİkinci aşamada ise çeşitli Acetobacter türleri, kendileri için en uygun sıcaklık
derecesinde (28 - 30 °C civarlarında) ve oksijen varlığında (hava ile temas eden bir
ortamda) etil alkolü, asetik aside parçalarlar.
v
vBu reaksiyonu da kimyasal olarak şu şekilde özetleyebiliriz:
C2H5OH + O2 —> CH3COOH (Asetik asit) + H2O
LAKTİK ASİT FERMANTASYONU
vPirüvatın laktik asite dönüşmesi sonucu oluşan fermantasyondur.
vOluşmuş olan pirüvatların her biri,NADH+H ’ların yükseltgenmesi sonucu
ortaya çıkan hidrojenleri alarak laktik asidi meydana getirir.
LAKTİK ASİT FERMANTASYONU
vMantarlar ve bakterilerin bazılarında görülen laktik asit
fermantasyonu, süt endüstrisinde, peynir ve yoğurt yapımı için
kullanılır.
vUyarı: Laktik asit ve etil alkol fermantasyonlarında NAD+ ya
aktarılan hidrojenler fermantasyon ürünlerinin oluşmasını sağladığı
için olay sonucunda H2O meydana gelmez.
vUyarı : Laktik asit fermantasyonunda, etil alkol fermantasyonunda
olduğu gibi CO2 çıkışı gözlenmez.
İNSANDA LAKTİK ASİT FERMANTASYONU

vİnsanda çizgili kas hücreleri, yeterli oksijen elde edemediğinde laktik asit
fermantasyonu yaparak enerji ihtiyaçlarını karşılar.

vAyrıca; az miktarda laktik asit, ısınma ve yumuşama


sağladığından kasların iyi çalışmasını sağlar.
vAncak; laktik asit birikimi uzun süreli ya da yoğun kas aktiviteleri
sonucunda fazla birikir ise kan yolu ile taşınarak yorgunluk ve uyku
duygusu yaratır.
vİnsanda çizgili kas hücrelerine yeterli oksijen
ulaşmaz ise laktik asit fermantasyonu ile enerji
ihtiyacı karşılanır.
v Laktik asit fermantasyonu ile kaslarda biriken
laktik asit molekülleri;
ØBir kısmı kan yolu ile beyine ulaşarak uyku
merkezini uyarır.
ØBir kısmı kan yolu ile karaciğere giderek geri
dönüşüm tepkimeleri ile sırası ile pirüvik asit,
glikoz ve glikojene dönüştürülür.
ØBir kısmı kaslara yeterli oksijen ulaşırsa
(oksijen varlığında ) kaslarda pirüvik asite
dönüşerek oksijenli solunuma katılır, su ve
karbondioksite kadar parçalanarak ATP üretilir.
İNSANDA LAKTİK ASİT FERMANTASYONU

vLaktik asit özellikle karaciğerde ve yeterli oksijen varlığında kas


hücrelerinde yeniden pirüvik asite ve glikoza dönüşerek oksijenli solunum
reaksiyonlarına katılır.
vKalp kası ağır egzersiz yapılan durumlarda laktik asiti pirüvata çevirerek
enerji üretimi için kullanır.
vLaktik asitlerin glikoza dönüşmeleri sonucu;
vKaraciğerde laktik asit önce glikoza sonra Glikojene dönüştürülerek
depolanır.
İNSANDA LAKTİK ASİT FERMANTASYONU
OKSİJENSİZ SOLUNUM HIZINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
1. Ortam sıcaklığı
Enzimlerin aktif olarak çalıştıkları sıcaklık derecelerinde fermantasyon
hızı da yüksek olur.
OKSİJENSİZ SOLUNUM HIZINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
1. Glikoz miktarı
Glikoz miktarı arttıkça solunum hızının artar, ancak solunum enzimlerinin
miktarı ile sınırlıdır.
Tüm enzimler aktive olduğunda glikoz miktarı artsa bile solunum hızı sabit
kalır.
OKSİJENSİZ SOLUNUM HIZINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
1. Son ürün birikimi

Oluşan son ürünler ortam pH'ını değiştirebileceğinden enzim etkinliği


yavaşlar.
Bu durumda fermantasyon hızı etkilenir.

You might also like