Professional Documents
Culture Documents
Nehir Tiyatro Örneği Olarak Ahmet Turan Oflazoğlu'Nun Genç Osman, Iv. Murat, Deli İbrahim Ve Kösem Sultan Tiyatrolari
Nehir Tiyatro Örneği Olarak Ahmet Turan Oflazoğlu'Nun Genç Osman, Iv. Murat, Deli İbrahim Ve Kösem Sultan Tiyatrolari
net/publication/377695399
CITATIONS READS
0 26
1 author:
Mehmet Güneş
Marmara University
78 PUBLICATIONS 30 CITATIONS
SEE PROFILE
All content following this page was uploaded by Mehmet Güneş on 25 January 2024.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN
YÜZÜNCÜ YILINDA TÜRK EDEBİYATI
Elginkan Vakfı
6. Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Kurultayı Bildirileri
25-26-27 Ekim 2023
Editörler
Şükrü Halûk Akalın
S. Dilek Yalçın-Çelik
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN YÜZÜNCÜ YILINDA TÜRK EDEBİYATI • 145
Mehmet GÜNEŞ1*
Özet
Turan Oflazoğlu’nun IV. Murat, Deli İbrahim, Kösem Sultan nehir tiyatroları
Türk tiyatro tarihlerinde üçleme olarak geçer. Bu tiyatrolarda söz konusu edilen
tarihî süreçten öncesini konu alan yine Kösem Sultan’ın üvey oğluna odaklanan
Genç Osman piyesini de bu nehir tiyatrolara dâhil edip bu seriyi dörtleme olarak
da nitelendirmek mümkündür. Oflazoğlu her ne kadar Genç Osman piyesinde çok
fazla öne çıkarmasa da onun Kösem Sultan Devri’ni birden çok eserde işlemesi
rastlantısal değildir. Bu dönem, Osmanlı İmparatorluğu’nda siyasi ve idari anlamda
önemli bir süreçtir. Oflazoğlu’nun bu tiyatrolarında didaktizmden çok, estetik bir
anlatım öne çıkmakla birlikte, bu piyeslerde bir tezin ileriye sürüldüğü iddia edil-
mek istenirse bu tez şudur: İhtiraslarıyla hareket eden Kösem Sultan, oğullarının
sonunu hazırlarken imparatorluğun da sonunun hazırlanmasını hızlandırmıştır. Yeni
Türk edebiyatında “nehir roman” türüne ilişkin çalışmaların dikkati çekmesine kar-
şın “nehir tiyatro” türüyle ilgili çalışmalar ise oldukça sınırlıdır. Bu bildiride “nehir
tiyatro” türü tartışılıp Turan Oflazoğlu’nun nehir tiyatroya örnek oluşturan dörtle-
mesindeki özgün anlatım teknikleri de değerlendirilecektir.
Anahtar Sözcükler: Türk tiyatrosu, nehir tiyatro, tarihî tiyatro, Kösem Sultan
Devri.
1 *
Prof. Dr., Marmara Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Türk Dili
ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi, mgunes@marmara.edu.tr.
146 • TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN YÜZÜNCÜ YILINDA TÜRK EDEBİYATI
Giriş
Geçmişten Bugüne Nehir Tiyatro ve Nehir Tiyatro Yazarı Olarak Turan Of-
lazoğlu
metinde tartışılmasına karşın tarihî tiyatroya ilişkin kitap ve makale sayısı sınırlı
olduğu gibi tarihî tiyatro ile devir tiyatrosuna ilişkin kavramsal değerlendirme ol-
dukça azdır. Benzer durum tarihî hikâye ile devir hikâyesi; nehir tiyatro ile nehir
hikâye kavramları için de geçerlidir. Nehir roman ile ilgili kavramsal çalışmaların
yeterli sayıda olmasa da dikkatleri çekecek kadar olmasına karşın nehir tiyatro ve
nehir hikâye türlerine ilişkin kavramsal çalışma yok denecek kadar azdır. Oysaki
nehir tiyatronun örneklerine daha Antik Dönem’de rastlanmaktadır. Bu bağlamda
Euripides’in Elektra-İphigenia Auslis’te-İphigenia Tauris’te ve Sophokles’in Kral
Oidipus-Oidipus Kolonosta-Antigone oyunlarının nehir tiyatronun örnekleri oldu-
ğunu hatırlatmakta yarar vardır. Yine sözün burasında ünlü Fransız yazar Henry
Bauchau’ün Oidipus Yollarda- Antigone nehir romanını Sophokles’in nehir tiyatro-
larından hareketle yazdığını vurgulamak gerekir.
Oflazoğlu’nun eserlerine bir bütün olarak bakıldığında Bizans Düştü Fatih piye-
sinde İstanbul’un fetih süreci anlatılırken savaş sahneleri ve halkın Fatih’e bakışını
daha çarpıcı bir dille anlatmak için “koro”ya yer verilmiştir. Oflazoğlu’nun portre-
sine odaklandığı bir diğer şahsiyet de Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Cem Sultan’dır.
Cem Sultan piyesi kurgu bakımından çoğu yönüyle antik tiyatroları andırır. Ofla-
zoğlu, Cem’in trajedisini yansıtırken şiirden/şiirsel üsluptan yararlanır. Yavuz Selim
piyesinde de Yavuz Sultan Selim’in tahta çıkış sürecine, babası ve kardeşleriyle
yaşadığı taht kavgalarına yer verdiği gibi oğlu (Kanuni Sultan) Süleyman’ı tahta
hazırlayışı da ayrıntılı olarak işlenir. Kanunî Süleyman adlı tiyatrosunda tamamen
Kanuni’ye ve seferlerine odaklanırken Sinan piyesinde ise Mimar Sinan’ın abidevi
eserlerini, özellikle de Süleymaniye Külliyesi’ni inşa ediş süreciyle birlikte Şehzade
Mustafa’nın katledilişine geniş yer verir. Oyunda özellikle Mihrimah Sultan’ın tep-
kisel nitelikli tiratlarının çok çarpıcı olduğunu vurgulamak gerekir. III. Selim Kılıç
ve Ney piyesinde III. Selim’in padişah kimliğinin yanı sıra müzisyenliği de işlenir.
III. Selim’in devrin müzisyenleriyle ilişkisi, genç yeteneklerin gelişmesinde nasıl
öncü olduğu Sadullah ve Mihriban gibi kişilere odaklanılarak oldukça özlü bir anla-
tımla işlenir. III. Selim’in muhalifleri/değişim karşıtlarıyla ilişkisi, elçilerle arasında
geçen diyaloglar da özlü biçimde yansıtılır. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılma süreci,
Nizam-ı Cedid’e eskicilerin bakışı vb. döneme özgü sorunlar kurgusal metnin es-
tetik dokusunu bozmayacak biçimde tartışmaya açılır. Bu piyeste dikkati çeken bir
diğer husus da III. Selim ile yine yenilikçiliğin sembolü olan II. Mahmut arasındaki
yakınlıktır. Yazar, onların arasındaki samimiyeti daha belirgin biçimde yansıtmak
için diyaloglara geniş yer verir. Nitekim Oflazoğlu Yine Bir Gülnihal Dede Efendi
piyesinde de II. Mahmut’un reformlarına ve onun başta Dede Efendi olmak üzere
devrin musikişinaslarıyla ilişkisine de geniş yer verir. Oflazoğlu bu piyeste esere
adını veren Hammâmizâde İsmail Dede Efendi’ye odaklanır. Dede Efendi’nin eşiy-
le ilişkisi, gönül maceraları ve bestelerinin oluşum aşamaları şiirsel bir anlatımla
aktarılır. Bu piyeste en çarpıcı hususlardan biri ise müzik ile değişim/modernleşme
arasında doğrudan kurulan bağdır. Mütarekeden Büyük Taarruza ve Atatürk adlı
tiyatrolarında ise Millî Mücadele ve yeni Türk devletinin/Türkiye Cumhuriyeti’nin
150 • TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN YÜZÜNCÜ YILINDA TÜRK EDEBİYATI
(…)
(…)
152 • TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN YÜZÜNCÜ YILINDA TÜRK EDEBİYATI
Vaktiyle Bizans onu ihmal etti: Bizans bitti.” (Oflazoğlu, 2017, s. 62)
Kendisini her bakımdan devletin sahibi ve en etkili gücü olarak gören yeniçe-
riler, Tokat’tan kalkıp Sultan II. Osman’la görüşmeye gelen köylüleri de aşağılar,
onlara engel olurlar. Onların küstahlığına, kibrine karşın Sultan II. Osman kimliğini
gizleyip köylülerle konuşur. Köylülerden birinin “Burada sözü geçen padişah değil
mi?” şeklindeki imalı sözüne “Burada o kadar çok kişinin sözü geçer ki…/Padişahı
sizinle baş başa bırakmaz onlar.” (Oflazoğlu, 2017, s. 125) şeklindeki sözleriyle kar-
şılık veren Genç Osman, kendisinin ne kadar aciz ve yalnız bırakıldığına işaret eder.
Yeniçeri Ocağı ve sipahiler kadar sarayın birçok mensubu kendini devletin yegâne
temsilcisi sanmaktadır.
Turan Oflazoğlu IV. Murat tiyatrosunda da halkın temsilcisi, toplumun sesi ola-
rak İstanbullu, köylü, Anadolulu vb. kişilerle birlikte eşkıyalara da yer verir. Otorite
boşluğunu fırsat bilen eşkıyalar sadece Anadolu’da değil İstanbul’da dahi soygun
ve katliama başlamışlardır. Piyeste Dilfigâr adlı kadın mağduriyetini bizzat kendisi
aktarır:
“Dün gece eşkıyalar bastı evimi.
Kocam bir iş için İzmit’e gitmişti.
İki çocuğumla yapayalnızdım evde.
(…)
İkisine de kıydılar. Sonra da…
(…)
Bu sabah eve dönen kocam sokağa attı beni.” (Oflazoğlu, 1999, s. 21)
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN YÜZÜNCÜ YILINDA TÜRK EDEBİYATI • 153
Dilfigar’ın maruz kaldığı durumu duyan Sultan Murat, lekenin ona değil pa-
dişahın namusuna sürüldüğünü söyleyerek onu sarayın himayesine alır. Oflazoğlu,
IV. Murat’ın bu tavrıyla onun da tebaasına yaklaşımının ağabeyi Genç Osman ile
benzer olduğunu gösterir. IV. Murat’ın iktidarı süresince İstanbul ve Anadolu halkı,
eşkıyaların zulmünden sürekli şikâyete gelir, Sultan Murat da sorunları çözmeye
çalışır.
IV. Murat kahve, tütün, alkol gibi keyif verici maddeleri yasakladığında tebdil-i
kıyafetle, farklı kimlikle yine halkla iletişimi devam ettirir. Bu tiyatroda da IV. Mu-
rat ile Bekri Mustafa arasında geçen diyaloglara geniş yer verilmiştir. Bekri Mustafa
çoğu zaman karşısındakinin Sultan Murat olduğunun farkında olmadan sohbet et-
mektedir. Halka keyif verici maddeleri yasaklayan Sultan Murat, kendisi de kimli-
ğini gizleyerek meyhaneleri dolaşarak içmektedir. Tiyatroda Sultan Murat’ın eğlen-
ceye düşkünlüğü Revan’dan getirdiği Emirgûne’nin bugün Emirgân olarak bilinen
mekânında ve Boğaziçi’ndeki eğlencelerle de yansıtılmıştır.
Deli İbrahim tiyatrosunda Deli İbrahim’in tahta çıkması aklıselim birçok kişiyi
tedirgin ederken keyfine/eğlenceye düşkünler içinse bayram havası esmiştir. Ofla-
zoğlu taht değişimini olumlu karşılayanların yaklaşımını iki İstanbullunun bakışın-
dan şu şekilde yansıtır:
(…)
Halktan bazıları Deli İbrahim’le gelen otorite boşluğunu olumlu gelişme olarak
görürken bazı İstanbullular ise IV. Murat sonrası oluşan boşluğun kaosa yol açma-
sından tedirgin olur:
154 • TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN YÜZÜNCÜ YILINDA TÜRK EDEBİYATI
(…)
Feraset sahibi bazı İstanbullular devleti Sultan İbrahim’in değil Kösem Sul-
tan’ın yöneteceği endişesini taşırlar. Aynı endişenin IV. Mehmet tahta çıkınca da
devam ettiğine Kösem Sultan tiyatrosunda da dikkat çekilir. Bir İstanbullu Kösem
Sultan’daki iktidar hırsını genç yaşta dul kalıp cinsel doyumu yeterince tadama-
masına bağlarlar (Oflazoğlu, 2013b, s. 21). Bu hırs öyle bir hâl almıştır ki Kösem
Sultan öz oğlunu boğdurtmuştur.
Yeniçeri Ocağı mensupları ile sipahiler çoğu zaman birbirlerini rakip olarak
görüp sevmeseler de menfaatleri söz konusu olunca birlikte hareket etmektedirler.
Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan Duraklama Devri’ne beklentilerinin üstünde za-
ferler kazanan, disiplinli hareket eden bu ordular zaman içinde çözülmeye/bozul-
maya başlar. Daha da tehlikelisi ise kişisel menfaatleri ve hırslarıyla birçok devlet
adamının katline neden olup padişahları tahttan indirirler. En acısı ise ilk olarak
Genç Osman olmak üzere padişahları tahttan indirmekle yetinmeyip katlederler.
Katliam karşısında sessiz kalınması, gerekli tepkinin gösterilmemesi, yaptıklarının
cezasız kalması onları olabildiğince şımartır, cesaretlendirir. Oflazoğlu’nun Kösem
Sultan dörtlemesinin hepsinde de Yeniçeri Ocağı’nın tavrından duyulan rahatsızlık
yansıtılmaktadır.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN YÜZÜNCÜ YILINDA TÜRK EDEBİYATI • 155
(…)
(…)
yöneteceklerini sanırlar. IV. Murat tiyatrosuna bakıldığında IV. Murat tahta çıkınca
yeniçerilere ve sipahilere karşı oldukça dikkatli davranıp ağabeyinin deneyimlerin-
den de yararlanarak onun intikamını almaya çalıştığı görülür.
şeklindeki açıklaması, onun bir yandan temkinli hareket ederken bir yandan da
devlete sarsılan/kaybolmaya başlayan itibarını yeniden kazandırmaya çalıştığının
göstergesidir. Recep Paşa’nın kendisine ağabeyinin elim sonunu hatırlatması üze-
rine, Hafız Paşa’yı azletmeyi kabul etmesine karşın canını kimsenin alamayacağını
bildirmesi de onun bir yandan temkinli bir yandan da itibarını düşünerek hareket et-
mesiyle ilintilidir. Ancak yeniçeriler “Biz almasını biliriz, padişahım!” (Oflazoğlu,
1999, s. 11) diyecek kadar pervasızdırlar.
oldukça güçlü olması da onları şımartır. IV. Murat ile askerler arasındaki tüm bu
diyaloglar göstermektedir ki hanedan ile yeniçeri ve sipahiler arasındaki çatışma/
kavgalar sert biçimde devam eder.
Deli İbrahim tiyatrosuna bakıldığında Sultan İbrahim tahtta iken Yeniçeri Oca-
ğı ile Kösem Sultan’ın ilişkileri karşılıklı uyum içinde olduğu için saraylı-ocaklı
çatışması çok fazla yaşanmaz. Kösem Sultan tiyatrosunda ise IV. Mehmet tahta çı-
kınca Turhan Sultan’ın sağduyulu ve sakin planları ile yeniçerilerle mücadeleye
devam ettiği görülür. Turhan Sultan, oğluna telkin ve tavsiyelerde bulunurken
Sultan II. Osman’ın rahatsız olduğu diğer önemli sorun ise “harem hayatı”dır.
O, bu uygulamaya son verip tek eşle evliliği başlatmayı istemektedir. Bu fikrini de
güvendiği kişilerle paylaşması hayatındaki baht dönüşünün başlangıcı olur. Sultan
II. Osman’ın etrafında çok eşli birçok kişi olduğu gibi çok eşlilik çok fazla istismar
edilen bir uygulamadır.
Genç Osman, hac farizasından vazgeçmek gibi önemli bir eylemi devletin gü-
venliği ve bütünlüğü için erteler. Ancak vicdanına aykırı uygulamalara asla izin
vermez. Yeniçeriler hocası Ömer Efendi’nin de içinde bulunduğu birkaç yetkilinin
katlini emredince buna karşı çıkar. II. Bilgin’in “Padişahım, verin istediklerini./Dı-
şarıdaki çok büyük topluluk.”, I. Bilgin’in “Ulu atalarınız dahi böyle durumlarda/
onların isteklerine uymuşlardır, padişahım.” (Oflazoğlu, 2017, s. 135) şeklindeki
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN YÜZÜNCÜ YILINDA TÜRK EDEBİYATI • 159
uyarı/tekliflerine de “Öyleyse ayıp etmişler ulu atalarım,/ pek kötü bir yol açmışlar./
Onlar biraz direnmeyi göze alsalardı./ ben şimdi bu duruma düşmezdim.” (Oflazoğ-
lu, 2017, s. 136) şeklindeki haklı tepkisini göstererek hem onurlu bir duruş sergiler
hem de uzun yıllardır şımartılan yeniçerilerin devlete ve halka verdikleri zarar ve
huzursuzluktan duyduğu rahatsızlığı dillendirir. Genç Osman’ın dilinden aktarılan
bu sitem aslında çoğu devlet yöneticisinin ve görevlisinin, halkın sessiz çığlığının
yankılarıdır.
Genç Osman kendisini kurban ederek asırlar sürecek büyük operasyon için baş-
langıç yapar. Onun başlattığı bu mücadeleyi yaklaşık iki asır sonra torun/haleflerin-
den II. Mahmut tamamlayacaktır.
yaptığı savaşı kaybetmiştir.” (Kacıroğlu, 2006, s. 302). Sözde yasa bürünüp karalar
giyinen Kösem Sultan, oğlu Sultan Murat’ı yaşatmaya çalışmak yerine diğer oğlu
Deli İbrahim’in tahta çıkış hazırlıklarıyla ilgilenir.
Dörtlemenin üç piyesinde Kösem Sultan önemli bir kişi olarak yer alır. Genç
Osman tiyatrosundaki Valide Sultan (I. Mustafa’nın annesi Halime Altunşah Sultan)
da ihtirasları bakımından seleflerinden Hürrem Sultan ile halefi Kösem Sultan’dan
farksızdır. Genç Osman’ın eşleri Akile ve Nevhayal’i fark ettirmeden birbirlerine
karşı kışkırttığı gibi Nevhayal’i oğlu I. Mustafa ile yakınlaştırmaya çalışır. Yeniçeri-
lerin de yönlendirmeye müsait buldukları, akıl sağlığı da yerinde olmadığı için ken-
dilerine müdahale etme olasılığı bulunmadığı için I. Mustafa’yı tekrar tahta çıkar-
mayı istediklerini bilen Valide Sultan entrikalarının içinde yer alır, Genç Osman’ın
tahttan indirilmesinde yeniçerilere yardımcı olur.
Recep Paşa’yı boğdurduktan sonra IV. Murat’ın yaptığı en dikkat çeken uygu-
lama, annesi Kösem Sultan’ı yakınından uzaklaştırıp hareme kapatmak olur. Sultan
Murat annesinin hırslarının farkındadır ancak onu annesine karşı uyaran sadık ca-
162 • TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN YÜZÜNCÜ YILINDA TÜRK EDEBİYATI
(…)
Kösem Sultan da oğlu Sultan Murat’ın ölümünü bir yeniden doğuş olarak gö-
rür, ilk fırsatta oğlunun haremindeki bir kadını hamile bırakıp hanedan soyunun
devamlılığını sağlamasını arzular. Turhan’ı en uygun haseki/şehzade annesi adayı
olarak görür. Şehzade Mehmet’in doğumunu büyük sevinçle karşılayan Kösem Sul-
tan, o gün hayatındaki en sert baht dönüşünü yaşadığının farkında değildir. Turhan
Sultan’ın Sultan İbrahim’i tesir altında bırakıp diğer cariyelerin gölgede kalmasın-
dan rahatsız olan Kösem Sultan, Turhan Sultan’ı büyük rakibi olarak görmeye baş-
lar. Ancak Sultan İbrahim annesinin değil Turhan Sultan’ın yanında yer alıp Kösem
Sultan’ı Topkapı Sarayı’ndan uzaklaştırır. Oldukça muhteris bir kadın olan Kösem
Sultan, Mustafa Ağa’yı Yeniçeri Ocağı’ndan uzaklaştırıp yeniçerileri de hâkimiyeti
altına alır. “Bu ülkede doğudan batıya, kuzeyden güneye,/ yalnız benim buyruğum
yürüyecek,/ yalnız benim, benim, benim!” (Oflazoğlu, 2013a, s. 110) diyen Kösem
Sultan, öz oğlu Sultan İbrahim’i boğdurtacak kadar gözünü karartır.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN YÜZÜNCÜ YILINDA TÜRK EDEBİYATI • 163
bilemeyiz şimdilik; yani, bizden önce yola çıkanların ardı sıra yürümek
Kösem Sultan zaman içinde Sultan IV. Mehmet’e nefreti artınca ve Turhan Sul-
tan’daki feraset ve duruşu da görünce taht oyunlarına kaldığı yerden devam eder.
Kısa süre içinde Sultan Mehmet’i zehirleyip yerine diğer torunu Süleyman’ı tahta
geçirmeyi planlar. Süleyman’ın annesi Dilaşub biraz saf olduğu için Kösem Sultan
devleti yine kendisi yönetebilecektir. Sultan Mehmet için düzenlenen oldukça gör-
kemli sünnet düğünü esnasında onu öldürtmeyi başaramayan Kösem Sultan, daha
sonra onun şerbetine zehir kattırarak onu öldürtmeyi planlar. Ancak bu planı ortaya
çıkınca kendisi pusuya düşürülüp katledilir. Böylece Osmanlı Hanedanı yıllardır
başında dolanan beladan kurtulur.
164 • TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN YÜZÜNCÜ YILINDA TÜRK EDEBİYATI
Sonuç
Kökeni Antik Dönem Yunan tiyatrosuna kadar giden nehir tiyatro, modern
Türk tiyatrosunda da ilgi gören tür olur. Türk tiyatrosunda birçok yazar bu türde
eserler verir. Turan Oflazoğlu’nun Kösem Sultan dörtlemesinin nehir tiyatro türüne
özgün bir örnek olduğu oyunlar dikkatle okunduğunda fark edilmektedir. Bu dört
oyun arasında organik bağ kurmak çok zor olmamaktadır. Zaten IV. Murat, Deli İb-
rahim ve Kösem Sultan oyunlarını üçleme olarak yazdığını Oflazoğlu bizzat kendisi
söylemektedir. Genç Osman oyunuyla bu üç oyun arasında organik bağ kurmak da
zorlama olmamaktadır. Her şeyden önce konu benzer olup hanedanla yeniçerilerin
mücadelesi, yeniçeri ve sipahilerin yönetime egemen olup hanedanı edilgen hâle
getirmesinden duyulan rahatsızlık ana tema/sorunsaldır. Oflazoğlu’nun birçok oyu-
nu şiirsel anlatımla yazılması, koro işlevli İstanbullu, Anadolulu vb. figüral kişilerin
kullanılması gibi anlatım unsurları bakımından benzerlik gösterir. Ancak bu dört
oyunda figüral kişilerin padişahla ilişkisi, yeniçerilere bakışı çarpıcı biçimde ben-
zerdir. Türk edebiyatında nehir tiyatro türü kapsamlı bir çalışmayla aydınlatılabilir.
Oflazoğlu’nun -her ne kadar Genç Osman piyesinde öne çıkarmasa da- Kösem
Sultan Devri’ni birden çok tiyatro eserinde işlemesi rastlantısal değildir. Bu dönem,
Osmanlı İmparatorluğunda siyasi ve idari anlamda çok önemli bir süreçtir. Ofla-
zoğlu’nun bu tiyatrolarında da didaktizmden çok, estetik bir anlatım öne çıkmakla
birlikte, bu piyeslerde bir tezin ileriye sürüldüğü iddia edilmek istenirse bu tez şu
olacaktır: İhtiraslarıyla hareket eden Kösem Sultan, oğullarının sonunu hazırlarken
imparatorluğun da sonunun hazırlanmasını hızlandırmıştır. Kösem Sultan’ın zaman
zaman menfaati gereği yeniçeri ve sipahilerle iş birliği yapmasının askerleri şımart-
tığı ve cesaretlendirdiği gibi devletin itibarını sarstığı IV. Murat, Deli İbrahim ve
Kösem Sultan oyunlarının üçünde de belirgin biçimde yansıtılmıştır. Hırsın sonunun
her zaman zarar olduğu da başta Kösem Sultan örneğinde olmak üzere birçok kişi-
nin hayat hikâyesinden kesitlerle somutlaştırılmıştır. Dört oyunda da şehzade/padi-
şahların sürekli ihanet, entrika ve ölümle karşı karşıya oldukları, kendilerinin ya da
yakınlarının en ufak hatalı söz, eylem ve tavırlarının elim sonlarını hazırlamasının
an meselesi olduğuna dikkat çekilmiştir. Genç Osman çevresindekilerin ihanetiyle
yenilgiye uğrarken IV. Mehmet ise özellikle annesi Hatice Sultan olmak üzere ya-
kınlarının feraset ve basiretiyle Kösem Sultan gibi sert bir düşmanı mağlup eder.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN YÜZÜNCÜ YILINDA TÜRK EDEBİYATI • 165
Genç Osman’ın cesur eylemi önce kendisinin elim sonunu hazırlamış, daha
sonra III. Selim başta olmak üzere birçok padişahın katline neden olsa da onun yak-
tığı meşale Sultan II. Mahmut için yol gösterici olmuştur. II. Mahmut, atası Genç
Osman’ın niyet ettiği, III. Selim’in yarım bıraktığı büyük operasyonu tamamlamış-
tır.
166 • TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN YÜZÜNCÜ YILINDA TÜRK EDEBİYATI
Kaynakça
Nutku, Ö. (1983). Gösterim Terimleri Sözlüğü, Ankara: Türk Dil Kurumu Ya-
yınları.
Oflazoğlu, Turan (1999). IV. Murat, Ankara: TC. Kültür Bakanlığı Yayınları.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN YÜZÜNCÜ YILINDA TÜRK EDEBİYATI • 167
Taner, H., And, M., Nutku, Ö. (1966). Tiyatro Terimleri Sözlüğü, Ankara: An-
kara Üniversitesi Basımevi.