Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 27

İslam Mezhepleri Tarihi

Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat – I


Giriş
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat
İsimlendirme

 Sünnet kelimesi sözlükte “davranış, yol, gidiş” gibi anlamlara gelmektedir.


Allah’ın sünneti (kanunu, davranışı) anlamında “Sünnetullah” olarak
Kur’an’da geçmektedir.
 Hadis ilmi açısından ise, Hz. Peygamber’in söz, fiil ve takrirlerine sünnet
denilir.
 Ehl-i Sünnet ise, Hz. Peygamber’in sünneti ile sahabe ve tabiun neslinin dini
anlama biçimlerini takip eden ve onların yolundan yürüyenleri ifade eden
bir kavramdır.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat
İsimlendirme

 Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in isimlendirilmesinde 73 fırka rivayeti de önemli rol


oynamıştır. Bu rivayete göre İslam ümmeti 73 fırkaya ayrılacak bunlardan
birisi cennete gidecektir. Cennete gidecek fırka “cemaat” ehlidir.
 Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat terkibinde yer alan cemaat, ümmetin birliğini ifade
eder.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat
Kavram Tahlili
 Ehl-i Sünnet, Ehl-i sünnet ve’l-Cemaat, Sünni gibi farklı ifadeleri olan söz
konusu kavramın kim tarafından, ne zaman ve hangi amaçla söylendiği net
değildir.
 Bununla birlikte “sünni” ifadesi ilk olarak Said b. Cübeyr’den (95/714) gelen
bir rivayette geçmektedir.
 Darimî’de geçen rivayete göre “Ehl-i Sünnet” terkibi ilk olarak Hasan el-Basri
(110/728) tarafından dile getirilmiştir.
 Yazılı literatürde “Ehl-i sünnet ve’l-Cemaat” ifadesi ilk kez Ebu’l-Leys es-
Semerkandi’nin (378/898) Şerhu’l-fıkhi’l-Ekber isimli eserinde rastlanır.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat
Kavram Tahlili
 Ahmed b. Hanbel (241/855) ise ”Ehlu’s-Sünne ve’l-Cemaat ve’l-Asar”
şeklinde bir ifadeyi kullanmaktadır.
 İbn Kuteybe (276/889) ise eserinde sadece “Ehlu’s-Sünne” terkibine yer
vermektedir.
 Eşari ise Makâlâtu’l-İslamiyyîn isimli eserinde muhtelif yerlerde “Ehlu’l-Hadis
ve’s-Sunne”, “Ehlu’s-Sunne ve Ashabu’l-Hadis”, “Ehlu’s-Sunne ve’l-İstikame”
ifadelerine yer vermektedir.
 “Cemaat” kavramı ise ilk olarak Muaviye ile Hz. Hasan arasındaki sulhu
simgeleyen H. 41 yılı için kullanılmıştır. Bu yıla “cemaat yılı” denir.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat
Kavram Tahlili

 Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat, kendisi dışındakiler tarafından da bazı


isimlendirmelere muhatap olmuşlardır.
 Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat dışında yer alan zümreler (Hariciler, Şia, Mutezile
vs.) Ehl-i Sünneti;
 Boş sözleri toplamak ve nakletmek anlamında Haşviyye,
 Allah’ı insanlara benzetmek anlamında Müşebbihe,
 Allah’ı cisme benzetmek anlamında Mücessime,
 İnsan fiillerini Allah’a nispet edenler anlamında Mücebbire olarak
tanımlamışlardır.
 EHL-İ SÜNNET VE’L-CEMAAT’İN TARİHİ KIRILMA EVRELERİ

 Tarafsızlar Grubu (Hz. Ali Dönemi Olaylarına Karşı Duruş – Umumi Dini Hareket –
Merkezi Zümre)

 İlk Temsilcileri (Hasan el-Basri, Said b. Cübeyr vd. - H. 2. Asır Başları)

 Ehli Sünnet ve’l-Cemaat’in Oluşumunda Temel İki Zihniyet:


 Ehl-i Rey (Dini anlamada nakil gibi akla da önem verenler)
 Ehl-i Hadis (Dini anlamada nakili esas alanlar)

 Selef Uleması / Ehli Sünnet-i Hassa


 (Sünni Fıkıh Ekollerinin [Hanefilik-Şafiilik-Malikilik-Hanbelilik] İlk Temsilcileri) H.2-3.Asırlar

 Halefiyye / Ehl-i Sünnet-i Âmme


 (Eşarilik-Maturidilik) H. 4-5. Asırlar
 EHL-İ SÜNNET VE’L-CEMAAT ŞEMSİYESİ ALTINDAKİ EKOLLER

 A. İTİKADİ EKOLLER
 Küllabiler, Eşariler, Maturidiler

 B. FIKHİ EKOLLER
 Hanefilik, Malikilik, Evzailik, Şafiilik, Zahirilik, Hanbelilik
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat
Tarafsızlar Grubu – Umumi Dini Hareket
 Hz. Peygamber’in vefatından sonra Hz. Osman’ın öldürülmesi ve Hz. Ali
döneminde yaşanan Cemel-Sıffin Savaşları ardından meydana gelen
hadiseler ve Kerbela Vakası önemli bir düşünsel kırılmayı meydana
getirmiştir.
 Bu olaylara katılanların durumu nedir? Müslüman müslümanı öldürür mü?
Öldürürse ne olur? Büyük günah işleyenin durumu nedir? Kader nedir? gibi
sorular ortaya çıkmıştır.
 Bu sorulara keskin cevaplar üreten, bedevi kitleler Hariciliği meydana
getirmişlerdir.
 Yaşanan hadiselerde Hz. Ali’nin haklılığını savunan Ali Taraftarları vardır.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat
Tarafsızlar Grubu – Umumi Dini Hareket
 Bu dönemde yaşanan olaylar karşısında tarafsız bir konum belirleyen ve
meseleleri Allah’a havale eden geniş bir kitle de bulunmaktadır.
 Tarafsızlar grubunun başını Abdullah b. Ömer çekmektedir.
 Bu kimseler hiçbir tarafı haklı ya da haksız görmüyorlar, yaşanan üzücü
hadiseleri Allah’a havale ediyorlardı.

 Cemel, Sıffin, Kerbela gibi hadiselerden sonra İslam düşüncesinde Haricilik,


Mürcie ve Şia nüvelenmeye başladı.
 Bu oluşumları “ayrılıkçı fırkalar” (Ehl-i furkat) olarak gören geniş kitleler birlik
ve cemaat vurgusu yapmaya başladılar.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat
Tarafsızlar Grubu – Umumi Dini Hareket
 Siyasi hadiseleri dini argümanlarla izah yoluna giden Haricilik, Mürcie, Şia
gibi fırkaların ilk asırda dillendirdikleri irca, kader, itizal, reca, beda, takıyye
gibi görüşlere (bidatlere) karşı Sünnet’i esas alma tavrı ortaya çıktı.
 Dolayısıyla Bidatlere karşı Sünneti, ayrılıklara karşı cemaati savunmak bir
tavır olarak belirdi.
 Ana akım/merkezi zümre Hz. Peygamber’in ve sahabenin yolu olan sünneti
ortaya koymuş ve takip etmiştir.
 Umumi dini hareket olarak da isimlendirilen bu yapı Ehl-i Sünnet ve’l-
Cemaat’in temel yapısı olup geniş halk kitlelerini içine almaktadır.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat
İlk Temsilcileri

 Umumi dini hareket olarak başlayan Ehl-i sünnet ve’l-Cemaat, Abdullah b.


Ömer, Ömer b. Abdilaziz, Said b. Cübeyr, İbrahim en-Nehai, Hammad b. Ebi
Süleyman, İbn Sirin, Mücahid, Ata b. Ebi Rebah gibi sahabe ve tabiûn
neslinden önemli şahsiyetler tarafından savunulmuştur.
 Bu ilk temsilcilerin belirli bir düşünceyi sistematik hale getirmekten ziyade
“sünnet” ve “birlik” esaslı bir dini yaklaşımı benimsediklerini söylemek
mümkündür.
 Bu kimseler, ümmeti ayrıştıran çatışmalardan kaçınmaktadır. Emevi
yönetimini çok sert biçimde eleştirmekle birlikte onlara tabi olmakta ve isyan
etmemektedirler.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat
İlk Temsilcileri

 İlk temsilcilerin üzerinde ittifak ettikleri ve Ehl-i Sünnet’in omurgasını oluşturan ana
ilkeler şunlardır:
 1. Hz. Peygamber’den sonra halife Ebu Bekir olup sırasıyla Ömer, Osman ve
Ali’dir. Bu sıralama aynı zamanda fazilet sıralamasıdır.
 2. Cemel ve Sıffin’e katılanların hesabı Ahiret gününe kalmıştır.
 3. Sahabe tekfir edilemez.
 4. Ehl-i Kıble tekfir edilemez.
 5. Büyük günah işleyenin durumu Allah’a havale edilir.
 6. Şefaat ve kabir azabı haktır.
 7. Kıble ehlinin cenaze namazı ne olursa olsun kılınır.
 8. Cemaatten ayrılmamak gerekir.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat
İlk Temsilcileri – Hasan el-Basri
 Bu hareketin ilk fikri temsilcisi ise Hasan Basri’dir. Onun Ehl-i Sünnet’in
oluşumuna önemli katkısı vardır.
 Hasan el-Basri 21/642 yılında Medine’de doğdu. 110/728 yılında Basra’da
vefat etti.
 Babası Enes b. Malik’in halasının azadlı kölesi, annesi ise Hz. Peygamber’in
eşi Ümmü Seleme’nin azadlı kölesidir.
 Bundan dolayı Hasan el-Basri’nin yetişmesinde Ümmü Seleme’nin çok
büyük katkısı vardır.
 Yetmişi Bedir gazisi yüzden fazla sahabi ile bizzat görüşmüş, onlardan ilim
almıştır. Enes b. Malik ile bağı ise oldukça önemli olup ondan ilim
öğrenmiştir.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat
İlk Temsilcileri – Hasan el-Basri
 Hz. Ali’nin halife olması üzerine Basra’ya gitmiş, orada ilimle meşgul
olmuştur.
 Emevi yönetimini özellikle de Haccac’ı sert biçimde eleştirmiş, ancak onlara
karşı isyanı da doğru bulmamıştır.
 Halife Ömer b. Abdilaziz ile dostluk kurmuştur.
 Ömrü boyunca Müslümanların birliği ve beraberliğini savunmuştur. Fitne ve
zulümden kaçınmıştır.
 Zamanındaki ayrılıkçı görüşlerden uzak durmuştur.
 Tavır ve yaklaşımları ile Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in ilk fikri temsilcisi olarak
görülmektedir.
Ehli Sünnet ve’l-Cemaat Şemsiyesi

 Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat, doğuşundan günümüze kadar hiçbir zaman


yeknesak, ahenkli, insicamlı bir yapı olmamıştır.
 Bu yapı içinde Küllabiler, Kalanisiler, Eşariler, Maturidiler gibi itikadi ekoller;
Hanefilik, Malikilik, Zahirilik, Şafiilik, Hanbelilik gibi fıkhi ekoller bulunmuştur.
 Dolayısıyla Ehl-i Sünnet tek bir mezhep değil içinde farklı ekollerin bulunduğu
bir mezhep şemsiyesidir.
 Ehl-i Sünnet’in geniş bir kesimi kapsıyor olması doğal olarak farklı ekollerin
ortaya çıkışına zemin hazırlamıştır.
 Bu ekollerin bir kısmı itikadi veya fıkhi mezhep hüviyetine büründü bir kısmı
ise tarihsel süreçte kayboldu.
Ehli Sünnet ve’l-Cemaat’in Oluşumunda
Temel İki Zihniyet
 Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat içindeki söz konusu farklılaşmaları öncelikle bir
zihniyet ayrımından ele almak gerekir.
 Bu zihni ayrım zaman içinde kurumsal mezheplerin oluşmasına neden
olmuştur.
 Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat, özellikle de Hicri 2. asrın başından itibaren «REY»
ve «HADİS» taraftarları olarak ayrıldı.
 Bu temel ayrım dinin hangi koşullar çerçevesinde anlaşılması ve
yorumlanması gerektiği üzerine kuruludur.
 Ehl-i Rey ve Ehl-i Hadis bir mezhep olmaktan ziyade Ehl-i Sünnet içindeki
zihni bir farklılaşmanın sonucudur.
 Buna bağlı olarak Ehl-i Rey veya Ehl-i Hadis şemsiyeleri altında mezhepler
ortaya çıkacaktır.
Ehl-i Rey

 İslam düşüncesi açısından Kufe, önemli bir merkezdir. Bu şehrin


kuruluşundan itibaren demografik yapısındaki renklilik çeşitli düşüncelerin
ortaya çıkışına zemin hazırlamıştır.
 Hz. Ömer döneminde kurulan Kufe’ye sahabenin önderlerinden Abdullah b.
Mesud gönderilmişti.
 Onunla başlayan Kufe ilim silsilesi ve düşüncesi Hammad b. Süleyman yolu
ile Ebu Hanife’ye kadar gelmekteydi.
 Kufe merkezli bu ilim tavrı başlı başına İslam’ın önemli yorum hatlarından
birisini oluşturdu.
Ehl-i Rey

 Rey taraftarı olarak bilinen kimseler genelde Hadis’te zayıf kabul edilen
Mevali kökenlilerden oluşmaktadır.
 Rey taraftarları, Kufe’nin içinde bulunduğu siyasi ve sosyal sorunları da
dikkate alarak hemen her konuya ilgilidirler.
 Rey taraftarı içinde Ebu Hanife ismi ön plana çıksa da başka kimseler de
vardır:
 Hammad b. Ebi Süleyman, Ebu Yusuf, Muhammed eş-Şeybani, Kadid b.
Cafer, Yasin b. Zeyyat bunlardan bazılarıdır.
Ehl-i Rey

 Rey düşüncesi dinin anlaşılmasında nakil gibi aklı da dikkate alan bir yapıya
sahiptir.
 İctihada açıktır. Yeni meselelere çözüm üretmek gayretindedir.
 Ebu Hanife’nin de etkisi ile Rey taraftarları, dışlayıcı bir dil kullanmamışlar,
farklı düşüncelerinden dolayı kişileri küfürle itham etmemişlerdir.
 İmanı dil ile ikrar, kalp ile tasdik olarak görmüşlerdir.
 Ehl-i Rey, İslam’ı anlama ve yorumlama açısından Ehl-i Sünnet içinde önemli
bir tavır olup Hanefilik ve Maturidilik başta olmak üzere itikadi ve fıkhi
mezheplerin meydana gelmesinde etkili bir düşünce olmuştur.
Ehl-i Hadis

 Medine merkezli olarak ortaya çıkmış olan bu zihniyet, sünnet ve nakli dinin
anlaşılmasında merkeze almaktadır.
 Rey ve akli istidlallerin gerek kalmadıkça kullanılmayacağını
savunmaktadırlar.
 Ehlü’l-Hadis, Ashabu’l-Eser, Sahibü’s-Sünne olarak da isimlendirilirler.
 Bu düşüncenin oluşumunda, Hicri ilk asırdan itibaren ortaya çıkan sorunlar
ve bu sorunlara çözüm üreten Harici, Mürci ve Şii yaklaşımların tavırlarına bir
tepki yatmaktadır.
 Ehl-i Hadis, İslam’ın anlaşılmasında farklı düşüncelerin ve ayrılıkçı
yaklaşımların tam karşısında yer aldığını iddia eder.
Ehl-i Hadis

 Ehl-i Hadis’in çözüm önerisi ise Kitap’tan sonra Hz. Peygamber’in hadisleri ve
sahabe ile tabiûnun sözleridir.
 Bu rivayetlerin toplanması ve tasnif edilmesi ile oluşan zihniyetle,
Müslümanların karşılaştığı sorunlar ortadan kaldırılabilinir.
 Hadis Taraftarları başlangıç itibariyle Medine merkezli olsa da farklı yerlerde
kendisine taraftar toplamıştır.
 Bu kimseler çoğunluklu Arap kökenlilerden oluşur. Ancak mevaliden de
bulunanlar vardır.
Ehl-i Hadis

 Hadis Taraftarları arasında şu kimseler yer alır: Malik b. Enes, Leys b. Sad, Evzai,
Süfyan es-Servi, Abdullah b. Mübarek, Ebu Ubeyd Kasım b. Selllam, İmam Şafii,
Ahmed b. Hanbel, İbn Kuteybe vd…
 Ehl-i Hadis, «Kütüb-i Sitte» başta olmak üzere çeşitli hadis koleksiyonlarını ortaya
çıkardı.
 İtikad ve kelam ile ilgili «Kitabu’l-İman» türü eserler yazdı. Bu eserlerde iman,
ibadet, akide, ahlak gibi konular bir arada yer aldı. Böylece İslam’ı bütüncül bir
yaklaşımla ele almak istediler.
 İmanı, söz-niyet-amel olarak tanımladılar. Amelleri imandan bir parça olarak
gördüler.
 Ehl-i Rey gibi Ehl-i Hadis de dini anlama ve yorumlama da bir zihniyet olup Ehl-i
Sünnet içinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Şafiîlik, Hanbelilik başta olmak
üzere çeşitli mezheplerin meydana gelmesinde etkili bir düşünce olmuştur.
Ehl-i Sünnet-i Hassa / Selef Uleması

 Ehl-i Sünnet-i Hassa da denilen Selef uleması, “sahabe ve tabiun neslinde


bulunan fukaha ve muhaddisunun yolu” olarak tanımlanmaktadır.
 Hicri 3. asırda ortaya çıkan bu zümre, Kuran ve Sünnetin yolunda olma
iddiasındadır.
 Allah ve sıfatlarını anlamada akla başvurmaksızın olduğu gibi kabul etme
tavrı vardır.
 Müteşabihler üzerinde tartışmaya girmezler.
 Ehl-i Sünnet’in ilk temsilcilerinin, fıkhi mezheplerin ilk imamlarının Selef
ulemasından olduğu söylenmektedir.
 Bu kimseler Ehl-i Sünnet’in ilk itikadi ve fıkhi düşüncesini ortaya çıkarmışlardır.
Onları takip eden kimselerin de katkıları ile Ehl-i Sünnet şemsiyesi altındaki
mezhepler oluşmuştur.
Ehl-i Sünnet-i Hassa / Selef Uleması

 İzmirli İsmail Hakkı’ya göre Ehl-i Sünnet-i Hassa’nın yolu 7 esasa dayalıdır:
 1. Takdis: Allah’ı, yüceliğine layık olmayan şeylerden tenzih etmek
 2. Tasdik: Allah’ın isim ve sıfatlarını olduğu gibi kabul etmek
 3. Aczi İtiraf: Müteşabihlerdeki muradı bilmediğini kabul etmek ve Allah’a
bırakmak
 4. Sükut: Müteşabihlerin anlamını sormamak, bu konuları konuşmamak
 5. İmsak: Müteşabih ayetlerde değişiklik yapmamak, tevilden kaçınmak
 6. Keff: Müteşabih ayetlerle kalben dahi meşgul olmamak
 7. Marifet Ehlini Teslim: Müteşabihlerin anlaşılmasında işi ehline bırakmak ve
tevile girmemek
Ehl-i Sünnet-i Hassa / Selef Uleması

 Ehl-i Sünnet-i Hassa Ehl-i Sünnet’in ilk fıkhi-itikadi temsilcilerinin tavrını esas
almakta ve bunu Selefin yolu olarak görmektedir.
 Ehl-i Sünnet-i Hassa’nın bakışı sahabe ve tabiun neslinin fitne zamanlarında
ortaya çıkan sorunlara ve çözümü zor problemlere karşı tavrını esas alır.
 Bu noktada Selefiyye’nin en önemli savunucusu Ahmed b. Hanbel’dir.
Onun görüşleri ve düşüncesi “Ehl-i Sünnet’in Fıkhi Ekolleri” başlığı altında
detaylıca değerlendirilecektir.
Ehl-i Sünnet-i Âmme / Halefiyye

 Ehl-i Sünnet-i Hassa’nın kelami konulardaki tavrına karşılık bu meselelerin


çözümüne yönelik olarak Ehl-i Sünnet içinde Hicri 4-5. asırlarda ortaya çıkan
düşünce ekolleri “Ehl-i Sünnet-i Âmme” olarak isimlendirilir.
 Bunlar içinde Eşarilik ve Maturidilik vardır.
 Söz konusu iki ekol kendi bölümleri içinde detaylıca değerlendirilecektir.
 Ancak burada önemli olan Ehl-i Sünnet içinde yaşanan kırılma ve bakış
açısının değişmesidir.

You might also like