Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 8

MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK

3.HAFTA
MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUKTA MENFAATLER

Bağlama kuralları, yabancılık unsuru barındıran özel hukuk uyuşmazlığında hâkimin


hangi devlet hukukunu uygulaması gerektiğini gösterir. Köprü vazifesi görürler. Bu
kuralların ihdas edilmesinin altında birtakım menfaatler yatar. Yani bir kanun koyucu
bağlama kuralını koyarken hangi saikle hareket etti?

Taraf menfaati

Kişinin en çok menfaatinin gözetildiği bağlama noktası gözetilir, o da kişinin milli


hukukudur. Vatandaşlık her zaman taraf menfaatini sağlamaz. İkinci planda hayat
ilişkisinin yoğunlaştığı devlete bakılır. O da yerleşim yerinin bulunduğu devlettir.
İkametgâh da belirlenemiyorsa mutat mesken hukuku da üçüncü bir yoldur.

9 ve 39 maddeler arası da kişiler ve aile hukuku uyuşmazlıklarında taraf menfaati ön


plana alınarak kişinin milli hukuku ilk bağlama noktası olarak belirlenmiş, sonrasında
sırasıyla yerleşim yeri hukuku ve mutat mesken hukuku gelmektedir.
İşlem menfaati

Benzer durumu miras hukukundaki favor testamenti kuralından görebiliriz. Bir hukuki
işleme uygulanacak olan hukuku öyle bir bağlama kuralıyla belirleyelim ki, o bağlama
kuralı uygulandığı takdirde işlem tarafların iradesine uygun biçimde ve mümkün
mertebe ayakta olsun. Şekil yönünden eksik olduğu gerekçesiyle geçersizlik ileri
sürülemesin ve bu hukuki işlem ilelebet ayakta kalsın. Amacımız budur.
7 ve 8. maddede maddi norm atfı yapan kanunlar ihtilafı kurallarıdır (hukuki
işlemlerde şekil ve hukuki işlemlerde zaman aşımı) bunlarda gösterilen devletin
maddi hukuk hükümlere uygulanır. İşlem menfaati ancak bu suretle yeni bir sabit
ülkeyi gösterecek şekilde bağlama kuralı getirilecek ve o hukuki işlemlerde ancak o
hukuk uygulanacak işlem menfaati esası sürdürülecek. Hukuki işlemlerde menfaat
dendiğinde kaçınılmaz olarak iki bağlama noktasına gideriz.

1- işlemin yapıldığı yer

2-İşlemin hükümlerinin tabi olduğu hukuk uygulanır.

Bir Fransız bir Türk, Fransa’da evlenecek. Bu kişiler Türkiye’de evlenecek olsaydı,
medeni kanun hükümleri uygulanacaktı. Fransa'da evleneceklerse bununla ilgili
uyuşmazlık hâkim önüne geldiğinde hakim işlemin yapıldığı yer veya işlemin esasına
uygulanacak, hukuka gidecek. İşlemin yapıldığı yer Fransa olduğu için o şekil
koşuluna uygun yapılacak işlem geçerli kabul edilecek veya Arabistan da yapılan 4
eşle evlilik. Türk hukuku bir eşten doğan çocuğun soy bağına ilişkin uyuşmazlık
olduğunda bu evliliklerden birini, kamu düzeni açısından kronolojik olarak ilk yapılanı
geçerli kabul eder. Fakat bu evliliklerde de miras uyuşmazlıkları olduğunda bizim
hukuk düzenini ihlal edecek bir şey olmadığı takdirde Arap hukuku dikkate alınır ve 4
eşte mirasçı sayılır. İşlemin ayakta tutulması esası her ne kadar olsa da işlemin
yapıldığı yer hukuku veya işlemin esasına uygulanacak hukuka göre geçerlidir
diyebilmem için kamu düzenine de aykırılık olmaması gerekir.

Bizde işlem menfaatini koruyan özel bir düzenleme var. Ehliyeti düzenleyen
dokuzuncu maddede bir hüküm getirilmiş ilk fıkra taraf menfaatine sağlarken, ikinci
fıkra taraf menfaatini biraz geri plana atılarak işlem menfaati göz önüne alınmış.

Örneğin 17 yaşındaki Rusya vatandaşı Türkiye’ye gelerek evlendi. Kendi milli


hukukuna ve bizim hukukumuza göre ehil değildir. Burada sorun yok ancak
Türkiye’ye geldiğinde yaşında araba aldı ve milli hukuka göre rüşt yaşı 21 diyelim
kendi milli hukukuna göre ehil değildi. Ancak yaptığı satış sözleşmesi geçerli kabul
edilecektir. Burada işlemi yapan karşı taraf da korunmuş olur.
Dokuzuncu madde her tür işlem için geçerli değildir. Aile ve Miras hukuku ile başka
bir ülkenin taşınmazlar üzerindeki ayni hakları ile ilgili iş ve işlemlere bu madde
hükümleri uygulanmaz.

Kendi milli hukukuna göre ehliyetsiz olan kişi Türkiye’ye geldi. Türk hukukuna göre
ehliyetliyse evlenme, miraç bırakma, yani vasiyetname ve ölüme bağlı tasarruf
yapamaz. Yabancı ülkenin egemenlik yetkisine bir müdahale olacağından başka
ülkede taşınmaz da edinemez.
Düzen menfaati

Temel prensibi şudur. Bir iç karar, bir dış karar ahengi göze alınır. Karar ahengi,
verilen kararların birbiriyle uyumlu olmasıdır. Kanunlar ihtilafı kuralları oluşturulurken
düzen menfaatinden hareket edilmeli ve bu çerçevede öyle kanunlar ihtilafı kuralları
oluşturulmalıdır ki, yabancı devlette bir uyuşmazlık dava edildiğinde yabancı hakim
de tıpkı Türk hakimi gibi karar versin, ikinci olarak da yabancı devlet
mahkemelerinden alınacak kararlar birbirleri ile uyumlu olsun ister A ister B ülkesinin
mahkemesinde uyuşmazlık için başvuru yapayım, ikisinde de benzer veya aynı
kararlar çıkabilsin.
Dış karar ahengi

Hukuki işlemlerde şekilde bütün devletler istisnasız olarak işlemin yapıldığı yer
hukukunu kabul ederler ister A ister B ülkesindeki mahkemeye başvurayım. İkisinde
de yapılan işlem geçerli mi? Sorusu sorulduğunda mahkeme işlemin yapıldığı yer
hukukuna bakacaktır. Böylece menfaatler zedelenmeyecektir, işte bu iki dış
mahkeme kararlarının birbirleriyle uyumlu olması sonucunu doğurur.
İç karar ahengi

A, B ile evlendi. İkisi de yabancı devlet vatandaşı bu evlilikten doğan ihtilaflar Türk
mahkemesinde dava edildiğinde boşanmak istiyorlarsa, ön sorun evliliğin
geçerliliğidir. Aynı şekilde soy bağının tesisinde, evlat edinme ve nafakada ön sorun
evliliğin geçerli olup olmadığıdır. Bu sorunlar göz önüne alınacaktır. Ön sorun olarak
tespit etmek istediğim o uyuşmazlığa öyle bir bağlama kuralı öngörülecek ki ona bağlı
olarak tartışılan meselelere gidildiğinde mahkeme tek ülke hukuku uygulayarak diğer
mevzularla ilgili alınan kararlarda ahengi sağlayacak. Yani tek mahkemenin kendi iç
kararları arasındaki ahenk iç karar ahengini oluşturur.

Dış karar ahenginde ise birden fazla mahkeme var ancak varılacak tek bir sonuç var.
Dış karar ahenginde mahkeme çeşitlense de karar tek, iç karar ahenginde tek
mahkemeye rağmen birden fazla hayat ilişkisinde varacağı nokta tek.

Gerçek bir kararın verilmesindeki düzen ahengi

Hem iç karar hem dış karar ahengi birleşsin ve gerçek bir karar hangi devletten
alınırsa alınsın tek bir uyuşmazlıkta tek bir karar alınsın. Bu da ancak milletlerarası
sözleşmenin getirilmesiyle olur.

KANUNLAR İHTİLAFI HUKUKUNUN GENEL PROBLEMLERİ


Sınavda 25 puanlık klasik bir soru gelecek buradan.

Problemler Kahn tarafından 3 ana grupta toplanmıştır.

Vasıflandırma İhtilafları,

Bağlama Noktasının Yorumlanması,

Atıf Problemi.
Bunlar tahdidi değildir. Diğerleri;

Ön Sorun

Statü Değişikliği

Kamu Düzeni Müdahalesi

Kanuna Karşı Hile

Doğrudan uygulanan kurallar

Vasıflandırma
Vasıflandırma hâkimin uyuşmazlığı çözerken uyuşmazlığı nitelendirmesidir.

Örneğin evlenme niyetinde olan farklı cinsiyetten iki kişi yüzük taktı. Bu bizim
hukukumuza göre nişanlanmadır. Ancak bu nitelendirme farklı ülkeler için farklı
anlamlara gelebilir. Bu durum da yabancı devlet hukuku yorumlanırken, oranın hâkimi
gibi hareket edip tipik unsurları belirlerken hayat ilişkisini orası nasıl adlandırıyorsa, o
adlandırmayı bulmaya vasıflandırma denir.

Vasıflandırma yalnızca milletlerarası bir uyuşmazlıkta söz konusu olacaktır. Türk


hakiminin uyuşmazlığın adını koyma işlemine vasıflandırma denir.

Problemin kaynakları;

İç maddi hukuk ve yabancı maddi hukuk arasındaki sistem farklılığı,

İç maddi hukukta boşluk bulunması,

Maddi hukuk ve milletlerarası özel hukuk kuralları arasındaki sistem farklılığıdır.


Vasıflandırma Problemi 2 boyutta cereyan eder.

Dava sebebinin yorumlanması (cause of action)

Bağlama kuralının, bağlama konusunun yorumlanması

VASIF İHTİLAFLARININ ÇÖZÜMÜ


A. “Lex Fori” ye göre çözüm,

B. “Lex Causae” ya göre çözüm,

C. “Mukayeseli Hukuk” a göre çözüm,

D. “Milletlerarası Özel Hukuk” a göre çözüm,

Bizim için önemli olan a ve b

LEX FORİ’YE GÖRE VASIFLANDIRMA

Türk hukukunda bu esastır. Uyuşmazlık hakimin önüne geldiğinde örneğin bir hayat
uyuşmazlığı var diyelim bu. Uyuşmazlığı tek tek bazı unsurlarıyla not alıp olayın
özelliğini yazacak. Bu sisteme göre maddi hukuk ilişkilerinden bir tanesinin içine dahil
edecek.

Örneğin farklı cinsten iki kişi var, birlikte yaşıyorlar. Aile kurma arzusu var, ev almışlar,
birlikte yaşam kurma arzusu var. Türk hukukunda buna evlenme denir. Bu
vasıflandırmayı lex foriye göre yapmaktır. Burada hakim muhakkak kendi maddi
hukuk hükümlerinden yararlanır.
LEX CAUSAE’YE GÖRE VASIFLANDIRMA

İlk aşamada lex foriye göre vasıflandırma yapıldı ve evlenme möhukta arandı.

Evlenme anındaki milli hukuku Rusya olsun. Rus hukukuna gidilir ve evlenme, ehliyet
ve şartları bulunmaya çalışılır. Tipik unsurlardan yola çıkılarak kendime göre
adlandırdığım olayı yabancı devlet hukukunda aramaya çalışırım, orada da evlenme
diyorsa sorun yok. Başka bir şey derse o nitelendirmeyi bulmaya çalışırım. O
nitelendirme bulunup yetkilendirilen hukuk uygulanır ve vasıflandırma yapılmış olur.

Kişiler ve aile hukukuyla ilgili bir uyuşmazlık söz konusu değilse, Türk kanunlar itilafı
kurallarının gönderdiği devletin maddi hukuk hükümlerini uygulayarak uyuşmazlık
çözülür. Çözüm oranın devletinin nasıl adlandırdığını bulmaktır. Bu lex causae ya
göre sınıflandırma oluyor.

Türk hukukuna göre vasıflandırmada her kavram lex fori'ye göre adlandırılamaz, milli
hukuk terimi buna örnek verilebilir. Hakim bu terimi kendi milli hukukuna göre
vasıflandırırsa, her yabancıyı 5901 sayılı vatandaşlık kanununa göre vatandaş mı
değil mi ayrımına gidecek bu mümkün değil.

Ön mesele
Hakim bir uyuşmazlığı çözecekken çözmesi gereken bir başka uyuşmazlık çıkarsa
önce onu çözmesi gerekir.

Ön meselenin çözümünde de asıl meselenin çözümünde olduğu gibi lex fori ve lex
causae kavramları yer alır. Uyuşmazlığın esasına uygulanacak olan hukuk ön mesele
hakkında da karar verir.
Evlatlık mirasçılığı örneğin

1-evlatlık ilişkisi var mı?

2- kişi evlatlığına miras bırakabilir mi?

Biri miras, biri aile hukuku ile ilgili 2 uyuşmazlık var, ikinci sorunun cevaplanabilmesi
için ilkinin cevaplanması gerekir.

Lex foriye göre ön mesenin çözümlenmesi gerektiğini ileri sürenler, her ne kadar
miras uyuşmazlığında bir ön mesele olsa da evlatlık ilişkisi uygulanacak hukuku
hakim kendi hukukunu uygulayarak tespit eder diyerek miras hukukunu geri plana
atıyor.

Lex causae ya göre ortada bir evlatlık ilişkisi, evlatlık ilişkisinin kurulup kurulmadığı
sorusu var. Ancak mesele miras hukukundan kaynaklanır. Meseleye miras hukuku
uygulanacağı için ön meselenin çözümünde de mirasa uygulanacak hukuk cevap
versin diyor, vasıflandırma yapılırken möhukta hüküm yok ama sözleşmede hüküm
varsa o sözleşmeye göre vasıflandırma yapılır. Ortada hiç hüküm yoksa örf adet
kurallarına bakılır. Orada da hüküm yoksa. Türkiye'nin taraf olmadığı milletlerarası
sözleşmelerden kıyas yapılır. Yine çözüm yoksa hâkim bağlama kuralı yaratır.

NURSENA KARA

You might also like