Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 164

1.

Bölüm
Adı : Aşka Dönüş
Yazar: Fatih Murat Arsal

Aydan kızının saçlarını düzelttiği sırada, otel odasının kapısı çaldı. Genç kadının gözleri kapıya
yöneldi. Kalbi deli gibi atmaya başlamıştı o anda. Sabahtan beri her kapı çalışında bu hissi
yaşıyordu. Ne yazık ki kapıya önceki gelenler sadece otel görevlileri ile ağabeyi Ataman
olmuştu.

“Babam geldi anne!” dedi kızı heyecanla. Saçlarını savurarak kapıya doğru koştu. Aydan ise
onu engelleyecek bir şey yapamamıştı. O da aynı ümitle kapıya bakıyordu.

Küçük kız kapının kolunu tuttuğu gibi kolayca çevirdi. Kapı ona göre biraz büyük ve ağırdı.
Ama heyecanla açması çok sürmemişti. Gözleri kapının ardında dikilen adamdaydı.

Aydan nefesini tutmuştu. Kapı açılırken onun da koyu gözleri kapının ardındaki adama
yönelmişti. Hiç kıpırdamadan duran adamı tanıması uzun sürmedi.

“Baba!” diye sevinçle bir çığlık attı küçük kız. Ve ardından da haftalardır görmediği babasının
kucağına doğr u attı kendisini.

Uzun boylu bir adam için oldukça seriydi. Kızın ani hareketini kolayca karşılamış ve kolayca
kucağına alıvermişti. Sert hatlı yüzü yumuşamıştı bir anda. Aydan‟ın o çok sevdiği delici koyu
mavi gözleri yumuşamıştı. O erkeksi gözlerin bir zamanlar kendisine de böyle sevgiyle baktığını
hatırladı. Güzel, ilgi dolu günlerdi.

O günleri hatırlamak içini bur ktu. Her şey değişmişti artık. Hem de çok önceden...

Bunu ispatlamak ister gibi genç adamın bakışları karısına yöneldi. Neredeyse buz gibi, sevgisiz
bakışlardı bunlar...

Özlemle kocasını süzdü. Gerçekten bu kadar uzun ve yapılı bir adam olduğunu unutmuştu.
Otuzlarına yaklaşmıştı onunla tanıştığında. Oysa şimdi otuz beş yaşında, olgun bir er kekti.
Şakakları hafif kırlaşmıştı. Ah! Ne kadar yakışıklı olduğunu unutmuştu! O kadar uzun zaman
geçmişti ki!

Adam hafifçe başını eğdi. “Merhaba!” dedi gerçekten de kuru bir sesle. Genç kadın kapıya
doğru yür üdü. Onun tam karşısında durup başını kaldırdı. Siyah saçları geriye doğru döküldü
özgürce.

“Merhaba!” dedi onu gördüğünde heyecanlandığını gizleyen bir sesle. “Hoş geldin! Gelsene !”

Adam kararsız gibiydi. Odadan içeriye girmeye belli ki hiç niyeti yoktu. “Girmesem daha iyi!”
dedi ona. “Hazırsanız inelim!”

“Lütfen gel! Daha makyaj yapmadım!”

Genç adamın mavi gözleri kısıldı bir an için. Karısının güzel yüzünde gezindi. Bu esmer güzeli
kadının aslında hiç makyaja ihtiyacı yoktu. Tek bir ruja bile!..

İsteksizce içeriye doğru bir adım attı. Dudaklarını yeniden kızının yanağına dokundurur ken, bir
yandan da onun bıcır bıcır konuşmalarını dinliyordu. Ancak gözleri geniş otel odasının
içindeydi. Sanki karısına bakmamaya özen gösteriyordu.

“Baba! Burası öyle güzel ki! Sen gerçekten de burasının sahibi misin?”

“Evet! Beğendin mi?”


“Çok güzel!” dedi kız uzatarak. “İyi ki annem sana sürpriz yapmak istedi!”

Genç adamın bakışları karısına döndü bu sefer. Donuk bir sesle mırıldandı. “Sürpriz oldu
gerçekten!”

Aydan huzursuzca gülümsedi. Onun gerçekten de hiç memnun olmadığını anlayabiliyordu.


Ama başka çaresi kalmamıştı. Kocasını geri kazanabilmek için bundan başka yapabileceği bir
şey yoktu.

Genç adam kızını yere indir di. Ona gülümsedi içten bir sevgiyle. Karısına baktığı gibi
bakmıyordu. Soğuk gözleri bir an için ışıltılı olmuştu.

Hadi sen aşağıya in! Orada seni bekleyen bir abi var... Ata bindirecek seni! Ne dersin?”

“Sahi mi?” diye bağırdı çocuk. “Gerçekten mi?”

“Evet! Hadi koş!” Eliyle uzun siyah saçlarını karıştırdı. “Ama yemek için havuzun yanına
geleceksin on beş dakika sonra. Biz annenle orada oluruz!”

“Tamam!” Kız yerinde zıplayarak el çırpıp duruyordu. Sonra uzun saçlarını savurarak kapıya
koştu. Ata binmek için yan tarafta bulunan ahıra gideceğini çoktan öğrenmişti. Otele daha
girdikleri ilk anda yandaki at ahırını görmüştü. Antalya‟nın bu bölgesinde bir kaç tane at çiftliği
şeklinde otel vardı. Birisi de babasının oteliydi.

İkisi odada bir başlarına kalmışlardı artık. Genç adam duruşunu dikleştirdi. Geniş omuzları
gerildi. Aydan‟ın o çok iyi bildiği atletik göğsü meydana çıktı. Soğuk bakışları karısının
gülümseyen yüzüne döndü. Kalın kaşları çatıldı. Bir iki saniye sessizce birbirlerini süzdüler.
Sonunda genç adam yavaşça sordu.

“Buraya neden geldiniz?”

Bu işte en önemli soruydu! Ve cevaplaması en zor soru! Tabii ki Aydan ona gerçeği
söyleyemezdi! Kendisine inanmayan, güvenmeyen bir adama gerçeği söylese bile ne değişirdi
ki? Yine inanmayacaktı. „Seni seviyor um‟ mu diyecekti? „Kocamı geri istiyorum!‟ mu diyecekti?

İç çekti. Ah Salih! Nasıl da bu hale düşmüşlerdi?

“Nilay... seni... çok özlemişti!” dedi mecburen. Yutkunmuştu attığı yalandan. Kızlarının babasını
özlemesi yalan değildi elbette. Ama en çok genç kadın özlemişti kocasını. Kızı Nilay‟ın
ilgilenecek başka yakınları vardı. Dayısı Ataman, dedesi, anneannesi... Ama onların yakınlığı
bile Aydan‟ı mutlu edemiyor du ar tık. Tek istediği kocasıydı. Ona yakın olmak her şeyde n
önemli gelmişti bir anda.

“Sizin gelmenize gerek yoktu nu kadar yolu! Ben gelir onu görür düm!” diye mırıldandı genç
adam.

“Benim gelmemden hoşlanmadın yani?” dedi genç kadın kırıldığını belli etmemeye çalışarak.

Genç adam ellerini cebine soktu. “Hayır !” dedi ifadesiz bir sesle. “Hoşlanmadım!”

“Üzgünüm!” Dudakları titremeye başlamıştı elinde olmadan. Göz pınarlarının dolmaması için
elinden gelen çabayı gösteriyordu. “Benim için de... değişiklik olur... demiştim!”

Sesi titremişti biraz. Ama genç adam bunu far k etmedi. Başını eğdi ilgisiz bir şekilde.
“Anladım!” dedi kısa bir cevapla. “Makyajını yap da gidelim! Otel personeli karımı yanımda
görmek için çıldırıyor anladığım kadarıyla. Size özel masa donatmışlar !”

“Salih!..” diye fısıldadı Aydan. Ama gerisini getiremedi.


“Efendim?” Genç adamın bir kaşı kalkmıştı. “Benimle gözükmekte bir sor unun varsa yemeği
burada yiyebiliriz?”

“So..Sorun mu?” diye kekeledi genç kadın. “Neden öyle olsun ki?”

“Eskiden yanımda gözükmekten pek mutlu olmazdın?” Sesi o kadar ifadesizdi ki! Bu kadar
ruhsuz bir tonun bir bıçak gibi genç kadının yüreğini kesmesi çok ilginçti. Belki de sözlerinin
ardındaki gerçekler... çok acıtıcıydı!

“Ben... o zamanlar... çok gençtim!”

Adamın dudağı umursamazca kıvrıldı. “Çok da eski değil canım!” Bir an hatırlamasını bekler
gibi durakladı. “Sadece birkaç yıl öncesiydi.”
2. 2. BÖLÜM

AġKA DÖNÜġ / FATĠH MURA T ARSA L

Adamın dudağı umursamazca kıvrıldı. “Çok da eski değil canım!” Bir an hatırlamas ını bekler
gibi durakladı. “S adece birkaç yıl öncesiydi.”

“Seninle aylardır görüĢmüyoruz ve bana böyle kötü davranıyorsun!” dedi Aydan suçlarcas ına.
Kırılmamak için elinden geleni yapıyordu. “Geldiğim için özür dilerim ama gelmeyi istedim iĢte.
Kızımla ve abimle birlikte olurum hiç değilse dedim!” Derin bir nefes aldı. Usulca ekledi.
“Kocam bana kötü davransa bile... sevdiklerimle olmak istedim!”

“Sana niye kötü davranayım ki?” dedi genç adam aldırmayan bir tonla. “Ben o zamanları
çoktan aĢtım art ık!”

Aydan‟ın yüreği sıkıntıyla yanıyordu. Aklında aylardır var olan bir soruyu sordu çekinerek.
“BaĢka bir kadın mı var?”

Genç adamın koyu mavi gözleri kısıldı. “Kimden baĢka?” diye karĢı soru sordu.

“Benden... baĢka!”

Genç adamın dudakları alayla kıvrıldı. “Sen hayat ımda var mıydın ki?”

“Yok muydum? Ka..karınım!” Acısını belli etmemeye çalıĢ ıyordu. Belli ki baĢka bir kadın vardı.
Bunu hissetmiĢti.

“Seninle ayrıldığımızda birbirimize sadık kalacağız diye bir söz vermedik! Senin için zaten
gerek de yoktu!” dedi genç adam sert bir tonla.

Salih‟in neyi kastettiği o kadar belliydi ki. Genç kadın utançla baĢ ını eğdi. “O... O bir hat aydı!”

“Kesinlikle!..” diy e onayladı genç adam.

“O halde neden benden boĢanmadın?” diye minik bir isyanla sordu Aydan.

“Kızım için tabii ki!” dedi Salih. Gözleri iyice lacivert olmuĢ tu.

“Böyle ne değiĢti ki? Bizden ayrı yaĢıyorsun? Nilay seni haftada bir bile göremiyor!”

“Daha küçük ! Bu ayrılığın farkında değil o... Ama boĢanmıĢ olsaydık bunun fark ında olacakt ı.”
Genç adamın katı hali Aydan‟ın artık alıĢmıĢ olduğu bir haldi. Onu arada sırada görebilmiĢti bu
dört yıl içinde. Aslında s ık sık gelip kızını görüyordu. Aydan‟ı görmemek için ise evden içeriye
bile girmiyordu. Bazen bir Ģekilde karĢılaĢıyorlardı kapı ağzında iĢte! Ve genç kadın onu her
görüĢünde de daha sert ve acımasız bulm uĢtu. Belli ki artık... Aydan‟a olan sevgisini yenmiĢti!
Belli ki artık... kocası onu sevmiyordu.
Oysaki ilk tanıĢtıkları aylarda... ne kadar da âĢ ık bir adam gibi gözükmüĢtü!

Ve kahretsin ki bu aĢk Aydan‟ı o zamanlar çok sıkmıĢt ı! Hiç mutlu etmemiĢti.

“Buraya gelmemden... o yüzden mi memnun olmadın?” diye sordu sıkıntıyla.

“Hangi yüzden?”

“Bir kadın mı var... hayatında?”

“Bu seni ilgilendirmez Aydan! Ben sana sevgilinle aranızdaki durumu soruyor muyum?”

Genç kadın kıpkırmız ı oldu. Ne diyeceğini bilemeden durdu öylec e. Gözlerini kırpıĢtırmıĢtı bu
cümleye inanamadan. Sonra çaresizce baĢ ını eğdi. “Benimle art ık hiç ilgilenmiyorsun değil
mi?” diye fıs ıldadı. “Hiç umurunda değilim!”

“Allah aĢkına!” diye homurdandı genç adam. “Eskiden ne hay atımdaki kadınlar ne de baĢka
bir Ģey umurunda olmazdı. Sana dokunmayayım yeterdi. ġimdi neden bunları konuĢuyoruz?
Neden böyle saçma bir mevzuy u bana soruyorsun?”

“Kızımız... büyüyor artık !” dedi Aydan acıyla. Ġçindeki acıy ı dıĢa vurmamak için elinden gelen
çabayı gösteriyordu. AnlaĢılan aradan geç en yıllar kocasında kendisinde olduğu gibi olumlu
etkiler bırakmamıĢtı. “B u iki günde... sevgilini... ona göstermezsin herhalde değil mi?”

“E vet ! Büyüyor!.. Görse de sorun olacağını sanmam!”

Onun acımasızlığı Aydan‟a dayanılmayacak bir iĢkence gibi geliyordu. “Ama hâlâ bir çocuk o!
Sen onun kahramanısın!” dedi isyanla.

Genç adam sessizce süzdü onu. Sonra iç çekti. Yandan ayrılmıĢ gür saçlarını s ıvazlamıĢtı
öylesine. “Kız ıma sevgilimi getirip tanıĢtıracağımı mı sanıyorsun?” dedi sonra alaycı bir
acımas ızlıkla. “Ben sen miyim? TanıĢtıracağım kadın ancak evleneceğim kadın olur ve bu da
Ģimdilik imkânsız. Henüz boĢanmadığımızı göz önüne almasak bile, ikinci bir evlilik yapmayı
hiç düĢünmüyorum. Kafan rahat olsun. Madem geldin, burada eĢim olarak hürmet
göreceksiniz. Kızımız da çok eğlenecek. Sen de Turgut ile birlikte iyi vakit geçirirsin umarım.”

Ve bu sözler çok ciddiydi. Genç kadın sevdiği adamın yüzüne bak ıp kalmıĢtı. AnlamıĢtı ki
Salih hâlâ yalnız dı. Onu yalnızlığa terk ettiği yıllardan beri, hayat ında hiçbir değiĢiklik
olmamıĢtı. Bir kadına bağlanamayacak, sevemeyecek, katı bir erkek yaratmıĢtı bilmeden.
Yıllar öncesinin neĢeli, sevdiği için türlü fedakârlıklar yapan, sevdiği gözlerinden bile belli olan
âĢık adamı gitmiĢti.

“Ya sen?” diye sordu toparlanmaya çalıĢarak.

“Ne olmuĢ bana?”

“Sen... yanımızda olmayacak mısın?”

“ĠĢlerim var!” dedi genç adam. “Meraklanma! Ġstemediğini biliyorum. Çok fazla görmezsin
beni!”

Hâlbuki onu görmeyi o kadar çok istiyordu ki! Bunu genç adama nas ıl belli edecekti? Abisi
Turgut‟u severdi. Kızı ile birlikte olmak da elbette güz eldi! Ama o olmayınca... bir Ģeyler eksik
olacaktı iĢte! Salih onu nasıl da özlemle beklediğini bilemezdi ki! Ġstanbul‟a Nilay‟ı görmek için
evlerine her geliĢinde kapıda onu öyle bir heyecanla beklemeye baĢlamıĢtı ki! Her geçen
günde, haftada ve ayda... gözleri kapıda... kocasını bekler olmuĢtu! Kalbinde deli gibi atan bu
heyecanı sağlayan adamı bir iki saniye görmek bile yeterli gelmiĢti çoğu zaman!

Onun sevgisini kaybettikten sonra ona âĢık olmas ı... ne kadar da ironikti!
3. 3. Bölüm

Adı :AĢka DönüĢ


Yazarı : Fatih Murat Arsal

Onun sevgisini kaybettikten sonra ona âĢık olmas ı... ne kadar da ironikti!

“Seni görmek... beni rahatsız etmez!” dedi usulca.

Genç adamın delici bakıĢları alayla yumuĢadı biraz. “Bak sen! Ciddi misin bu konuda?”

“Alay etme lütfen! Benim... düĢünmediğim bir Ģey... söylediğimi gördün mü?”

Genç adamın duruĢ u değiĢti. Aydan‟ın bir zamanlar kendisine söylediği kötü sözler aklına
gelmiĢti. O sözlerin hâlâ acı vermesi ne garipti. Neredeyse hissettiği acı yüzünden lacivert
gözlerini yumacaktı. “Görmedim...” dedi acıs ını gizleyerek.

“E vet !” Kendisini savunmak için söylediği son sözlerin, genç adama geçmiĢi hat ırlatt ığını
hissetmiĢti. O da hatırlamıĢtı yine birçok Ģeyi... Hiç unutmamıĢtı ki! “Ama sanırım sen beni
görmekten... hiç memnun değilsin!” dedi fısıltıyla.

“Birbirimizin kalbini daha fazla k ırmayalım Aydan!” dedi genç adam aldırmaz görünerek. “Artık
bu konuları konuĢmak istemiyorum!”

Genç kadın ona doğru sokuldu. Artık birbirlerine çok yakın duruyorlardı. Genç adamdan
yayılan erkeksi parfümü algılay abiliyordu. Gözlerini onun geniĢ bedenini saran siyah
gömleğinin üst düğmesine dikmiĢti. Bir miktar tüy seksi bir biçimde yakasının aras ından
gözüküyordu.

Bütün bedeni delicesine bir gerginlikle doldu. Bu... Bu kopkoyu bir cinsel gerginlikti. Yıllardır bir
erkekle beraber olmamıĢtı. Kocasıyla yaptıkları son seviĢmede bile ona karĢı böylesine koyu
bir istek duymamıĢtı. Salih‟in bedenini her zaman beğenmiĢti. Bunu kendisinden o zamanlar
neden gizlediğini bilmiyordu. Onunla seviĢtiğinde sevmediği bir adamla seviĢtiğini düĢündüğü
için hep bir Ģeyler eksik kalmıĢtı. E vet, çok zevk almıĢtı... Evet, bir kadın olmanın tüm
güzelliğini yaĢamıĢtı ama bunu yapanın hep baĢka bir erkek olduğunu düĢlemiĢti...

Zaten kaç kere seviĢmiĢti ki?..

BakıĢları yukarıya kaydı. Uzun boylu bir kadın olmas ına rağmen, kocası ondan çok daha
uzundu. BakıĢları karĢ ılaĢtı. “Ama artık konuĢsak... daha iyi olmaz mı?” diye ona itiraz etti .
BakıĢlarındaki arzuy u gizlemeye çalıĢtı. Böylesine ilgisiz bir adama karĢı duyduğu arzu utanç
vericiydi aslında.

“Demek buraya konuĢmak için geldin?” diye sordu Salih.

Genç kadın onun mesafeli gözlerinden gözlerini alamıyordu. O böyle baksa da seviyord u onu!
O kendisinden nefret etse de seviyordu onu... Sevgi ne kadar da hain bir duyguydu! Hayat ı
boyunca iki erkeği sevmiĢti! Ve her ikisinin de sevgisine sahip olamamıĢt ı!

Hayır! Bu doğru değildi.

Salih sevmiĢti onu! Bundan emindi. ġımarık bir çocukken bu sevgi hiç umurunda değildi. Ama
Salih yine de sevmiĢti onu! Tüm hatalarına rağmen! Tüm Ģımarıklıklarına rağmen! Onu
parmağında oynattığını fark etmesine rağmen! BaĢka... BaĢka bir erkeği sevdiğini bilmesine
rağmen!..

“Bu... Ģekilde... yaĢamaktan yoruldum!” dedi yavaĢça.

Genç adamın kaĢları çatıldı. O da karısının güzel yüzünü süzdü bir an. Güz el kavisli kaĢlarını,
biçimli burnunu, iri gözlerini inceledi... Eskiden bakmaya doy amadığı o güzel gözlerinde,
öpmekten bıkmadığı tatlı dolgun dudaklarında garip bir ifade vardı. Anlayamadığı bir Ģey!..
AlıĢık olmadı bir durumdu bu!

Alaycı... deli dolu... korkusuz o genç kız gitmiĢ gibiydi o anda. Onun ne korkusuz olduğunu, ne
kadar inatçı ve kararlı olduğunu çok iyi bilirdi. Yıllarca baĢka bir erkeği sevecek kad ar
korkusuz, onu bekleyecek kadar inatçı ve kalbini baĢkasına açmayacak kadar kararlıydı.

“Ne istiyorsun?” diye sordu genç adam. Belki de artık sona gelmiĢlerdi. Belki de Aydan artık
bu saçma evliliği bitirmek istiyordu. Nilay da yeterince büyüdüğüne göre bunu istemesi
normaldi. AnlaĢmaları bu Ģekildeydi... Genç kadının sessizliği üzerine merakla sordu.
“BoĢanmak mı?”

Aydan‟ın nefesi kesildi iyice. O kadar rahat sormuĢtu ki bu soruy u. Onun boĢanmaya hazır
olduğunu hissetti. ġu anda „evet‟ dese, herhalde hiç ikiletmeden bu isteği kabul edecekti.

Genç kadının sessizliği üzerine Salih hafif bir nefes aldı.

“Bunun için buraya kadar gelmene gerek yoktu ki!” dedi donuk konuĢmas ı devam ederek.
“Telefonda söyleyebilirdin bana!”

“Saçmalama lütfen!” dedi genç kad ın. Bu yabancı ile anlaĢmak gerçekten zor olacaktı.
“Çoc uğum, babasını görmek istedi. Ataman da iĢi için buraya gelinc e... biz de gelmek istedik!”

“Yani?..” diye sordu genç adam yine merakla.

“Yani‟si Ģu... Benim bu iki günde yüzmek ve biraz eğlenmekten baĢka bir Ģey yapmaya niyetim
yok. Hele sıkıcı boĢanma konusundan bahsetmek hiç istemem!”

Genç adamın bir kaĢı kalktı hafifçe. Bu hareketi çok severdi Aydan. Ama Ģimdi nedense bu
alaycı ve acıt ıcı geliyordu. “Henüz boĢanmak istemiyorsun yani?..”

Genç kadın yutkundu. “E vet!.. Ben... henüz boĢanmak istemiyorum! Daha erken...”

Aslında daha çok erkendi. Özellikle ömrünün tüm geri kalan y ıllarını onunla geçirmek istediği
düĢünülürse... Bu sefer hata yoktu. O hayatının tek erkeğiydi. O birlikte yaĢlanmak istediği
adamdı. Belki ikinci bir kere kendisini sevmeyen bir adama âĢık olmuĢtu ama art ık yapacak bir
Ģey yoktu. Demek ki kaderi böyleydi. Komikti ama sanki tarih tekerrür ediyordu. Fakat bu sefer
onu içine düĢtüğü çıkmazdan kurtaracak koyu mavi gözlü bir kahr aman yoktu yanında...

“Ne için erken?..” diye acımasızca sordu genç adam. BaĢını hafifçe eğmiĢti. “Nilay‟ın
babasının ben olmadığımı öğrenmesi için mi?”
4. 4. Bölüm

Genç kadın olduğu yerde sars ıldı bir an. Güzel gözleri ac ıyla süzülmüĢtü. Gözlerini kaçırdı o
alaycı ve acımasız bak ıĢlardan. Geriye doğru bir adım attı.

“Çok ac ımas ız... olmuĢsun!” dedi baĢı önde. Uzun saçları yüzünü kısmen örtecek Ģekilde öne
dökülmüĢtü. Gür ve kalın saçlardı. Bir zamanlar Salih‟in okĢamaya doyamadığı ıĢ ıltılı ve
parlak saçlardı...

Genç adam ona aldırmadan döndü. Balkona doğru yürüdü. “Makyajını bitir de gidelim!” dedi
kuru bir sesle. “Turgut bizi beklemekten sıkılacak!”

Ondan bir cevap beklemeden çıkmıĢtı balk ona. Gözlerini etrafta gez dirdi. Nilay‟ın nerede
olduğunu anlamaya çalıĢıyordu. ġu ana kadar ahırdan çıkmıĢ olmalıydılar. Bulunduğu yerden
bahçedeki çitle çevrilmiĢ alan gözüküy ordu. Amerikan tarzı çitlerle çevrelenmiĢ dikdört gen
Ģeklinde geniĢ bir alandı. Zemini topraktı. Otelin özel ahırında altı tane güzel at besleni y ordu.
Emekli olmuĢ yarıĢ atlarıydı bunlar. Uysal ve üzerlerine binilmesine alıĢkınlardı. Otel
müĢterileri bu çitle çevrili alanda günün belli saatlerinde at a binebiliyorlardı. Özellikle çocuklar
atlara binmeye bayılıyordu.
Dikkatle bakınca toprak alandaki iki attan birisinde kız ı Nilay‟ın olduğunu gördü. Küçük kızın
neĢesi çok açıktı. Heyecanlı olduğu, arada sırada k ıkırdamasından belli oluyordu. At bakıcıs ı
Cemal de kız ı ile aynı neĢeye sahip birisiydi. Ona dizginleri nasıl tutması gerektiğini ve ata
nasıl davranmas ı gerektiğini anlatırken, aynı Nilay gibi keyifliydi.

Çocuğun emniyette olduğunu görünce rahatladı. Bir süre onu seyretti. Asık suratını farkında
olmadığı bir gülümseme kaplamıĢtı. Kızını neredeyse yirmi gündür görmemiĢti. Onun ne kadar
büyüdüğünü hemen fark edebiliyordu. Yetenekli olduğu da kesindi. Art ık dizginleri sıkıca
tutarak atını yönlendirmeye baĢlamıĢtı bile... Üstelik de bu onun ilk ata biniĢiydi.

“Ben hazırım!” diye bir ses duydu arkas ından. Acele etmedi hiç. Birkaç saniye daha kızı nı
seyretti. Sonra yavaĢça döndü. Karıs ına baktı.

Aydan haz ırlanmıĢtı.

Onun ne kadar güzel olduğunu unutmuĢtu... Kızını görmek için Ġstanbul‟a gittiği günlerde bile
onu görmemek için özel çaba harc ardı. Onu görmemek, sızlayan kalbine iyi geliyordu.
Zamanla alıĢmıĢtı karıs ının olmayıĢ ına... Onsuzluğa... Daha evvel hiçbir kadını sevmemiĢti.
ġu anda da bir kadını sevmiyordu. ġükür ki kurtulmuĢtu o aptalca aĢk sevdasından. Kadınlarla
olan iliĢkilerinde artık daha ak ıllı oy nuyordu. ÂĢık olmak yoktu. Bir kadın âĢık bir erkeği çok
güzel parmağında oynat abiliyordu. Bir daha asla aynı hataya düĢmeyecekti. Bir daha asla âĢık
olmayacaktı. Kadınlarla olan yakınlığı cinselliğin ötesine geçemezdi.

Yine de karıs ının... çok güzel olduğunu kabullendi.

Bu zaten zor bir kabulleniĢ değildi. O grimsi yeĢil gözlerin bir benzerini daha önce hiç
görmemiĢti. Yüzlerce güzel turist görmüĢtü ama hiç birisinde bu esmerin bakıĢlarındaki
etkileyici anlamı yakalay amamıĢtı. Upuzun kirpikleri ile herhangi bir erkeğin kalbini rahatlıkla
deĢebilirdi. O sivri burnunun inatçılığını çok iyi bilirdi. Hafif bir rujla süslenmiĢ Ģımarık
dudaklarının lezzetini de... Seksi elmacık kemikleri sivri yüzüne her zaman çok yakıĢırdı.
Özenerek yarat ılmıĢ olan özel bir güzelliğe sahipti...

O güzel gözlerdeki bakıĢ ın anlamını kavrayamadı. Acı bir Ģekilde bak ıyordu sanki?

Saçmalıyordu! Aydan pek bir Ģeyden ac ı duyabilecek bir kadın değildi. Acımas ız,
öfkelendiğinde önündeki her Ģeyi yerle bir etmeyi seven, vahĢi bir kadındı. Uzun zaman önce
kendi sevgisini de yerle bir etmiĢti. Evet, biraz büyümüĢtü ama bu bir Ģeyi değiĢtirmez di.
Ġçinde o vahĢi kadın hâlâ bir yerlerde gizleniyor olmalıydı. En olmadık anda yine onu
acımas ızca tırmalayabilecek vahĢi bir kediydi o.

“Nas ıl olmuĢ um?” diye sordu Aydan. Kocasının ifadesiz, sert bakıĢları yüreğini burkmuĢtu! Hiç
mi sevmiyordu artık? Bu bakıĢlarda neden sevginin zerre kadar bir k ırınt ısı yoktu?

“Güzel!” dedi adam k ısaca. Aydan‟ın üzerindeki mor bluz ve beyaz pant olon inc e vücudunu
daha da aç ığa çıkarmıĢtı. Altı yaĢında bir kız çocuğuna sahip olgun bir anne gibi durmuyordu.
Yıllar ona kötü davranacağına adeta büyük ödülle onurlandırmıĢtı.

“O kadar mı?”

“Anlamadım?”

Genç kadın yutkundu. “Hiç...”

Salih kapıya doğru yöneldi. “Peki... Gidelim hadi!”

Asansöre gerek yoktu. Otel değiĢik bir Ģekilde tasarlanmıĢtı. Çok geniĢ bir alana kare Ģeklinde
dizayn edilmiĢti. Zemin dâhil üç katlıydı. Odaların tamamı lükstü ve tümünün bir tarafı ortadaki
ağaçlıklı alana bakıyordu. Bu geniĢ alanda her türlü faaliyetin yürütülebileceği ve at alanının
da bulunduğu bölümler vardı. Çevrenin çoğunluğu yeĢillikti. YeĢilliklere kaplı alandan birisi de
yemek yenen kıs ımdı. Birçok masa o dev gibi palmiyelerin altına yerleĢtirilmiĢti. GörünüĢe
bakılırsa da tüm otel tıka basa doluydu.

“Otelin... çok güzelmiĢ!” dedi genç kadın. Doğal taĢlardan yapılmıĢ merdivenlerden aĢağıy a
iniyorlardı. Ġlk kez gelmiĢti buraya. Genç adam sesini çıkarmayınca, onun konuĢmak
istemediğini anladı. “A ramızın bozulmasının iyi yanı... çok baĢarılı bir iĢ kurman olmuĢ
sanırım?”

Salih yan gözle ona baktı. “Bunun için teĢekkür mü etmem laz ım?”

Genç kadın omuz silkti. “Öylesine söyledim! Ama oteli gerçekten sevdim. Çok sevimli!” Genç
adam yine cevap vermemiĢti. Aysun onun bu suskun halinden hoĢlanmıyordu. Eskiden daha
neĢeli, daha sıcaktı! Birkaç yılda insan bu kadar değiĢir miydi? “Ġyi kazanıyorsun anlaĢ ılan?”
dedi onu iğnelemek için. Ġğnelerse belki biraz canlanırdı.

“Senin için hâlâ fakir bir koca sayılırım!” diye mırıldandı Salih.

Genç kadının aklına geçmiĢte söylemiĢ olduğu sözler geldi. Dudaklarını sıktı. Ah! Ne ac ımas ız
bir adamdı bu! “B unu hat ırlatmak zorunda mısın?” diy e cansız bir sesle sordu.

Salih ise ters ve aldırmaz bir tonla mırıldandı. “Fakirliğimden utanmıyor muydun?”
5. 5. Bölüm

Adı : AĢka DönüĢ


Yazar : Fatih Murat Arsal

Salih ise ters ve aldırmaz bir tonla mırıldandı. “Fakirliğimden utanmıyor muydun?”

“Çok gençtim ben...” diye fıs ıldadı Aydan.

“Benden de utanıyordun!”

“Senden... hiç utanmadım!” YürüyüĢünü kesmiĢti. Durup kocas ının eriĢilmez yüzüne bakt ı.
E vet, ondan hiç utanmamıĢtı. O yıllar önce de çok yakıĢıklıydı. Zaten onunla evlenmesinde ilk
sebep bu değil miydi? ġu kırlaĢmıĢ Ģakakları ile gençliğindeki halinden bile yakıĢıklı olmuĢtu.
Hangi kadın böylesine çekici bir kocaya sahipk en ondan utanabilirdi ki?

Salih de durdu. Asık suratı ile onu süzdü bir an. “Yalan söylemek sana hiç yakıĢmıyor Aydan!”
dedi sonra kuru bir sesle. “B enim sevdiğim eski Aydan tüm Ģımarıklığına, tüm vahĢiliğine
rağmen çok dürüsttü. Aklındakini söylemekten çekinmez di. Benden utandığını, ömrün
boyunca Mert‟i seveceğini söylemedin mi?”

Genç kadın yutkundu. “Ben... Ben o zaman onları söylediğimde... sana çok kızgındım! Sen
Mert‟i yumruklamıĢtın! Onun ağz ından burnundan kan geliyordu!”

“Ġlk o vurdu bana!”

“O senden kısa ve daha çelimsizdi!”

“Karıma göz koyacak kadar cesurdu!”

“Öldürec ektin az kalsın!”

“Ama öldürmedim!” dedi genç adam buz gibi bir sesle. “Karımın eski sevgilisi ile beni
aldatmas ına izin mi vers eydim!”

Aydan o günü unutmuyordu. Salih‟in de unutmadığı kesindi. “Ben... seni... hiç aldatmadım!”
dedi yavaĢça. BakıĢlarındaki yalvarıĢı Salih görmedi. Çünkü gözleri ilerideki bir noktadaydı.
“Yemin ederim!”
Genç adam aldırmazca mırıldandı. “Bunun bir önemi var mı art ık! Zaten ben ne gördüğümü
biliyorum!”

“Salih!..”

“Gidelim mi? Ataman sıkılmıĢtır bence!”

“Bence ağabeyim biraz bekleyebilir!” dedi genç kadın inatla. Gözleri ıĢıldamıĢtı bir an. Ve o
anda da yıllar öncesinin öfkeli kadınına benzemiĢti.

YEDĠ SENE ÖNCE...

Genç kız gülerek merdivenleri iniyordu. Önünd e koĢan arkadaĢına yetiĢmeye çalıĢıyordu.
ArkadaĢ ı son basamağı inip pansiyonun bahçeye açılan koridoruna döndü. Gözden kayboldu.
Uzun bacakları ile onu takip eden Aydan da son basamağa zıpladı. Biraz daha gayret etse
önde koĢan Melike‟ye yetiĢebilirdi aslında. O cadının saçlarını tutup yolacaktı. Niyeti buydu.
Sonra saçlarının alt ındaki beynine eriĢecekti. Kör balta ile o yamuk kafatasını parçaladıktan
sonra tabi...

Ne olduğunu anlamadan, köĢeden dönen bir adama çarpıverdi...

Adam çok uzun boylu ve iri yapılıydı. BaĢını çevirmiĢ, yanından koĢarak geçen Melike‟ye
bakıyordu. Çünk ü bir saniye önce ona çarpmaktan zor kurtulmuĢtu. KoĢarak giden kızın
ardından bakarken, bir baĢka kızın daha üzerine adet a yapıĢacağını hes aplayamamıĢtı.

Uzun ve zayıf kızın çarpması ile geriledi bir adım. Sırt ı duvara yaslanırken, düĢmemesi için
kızı incecik belinden yakalayıverdi. Gerçekten de ç ığlık atan Aydan, gülmeyi kesmiĢ
düĢmemek için çarptığı adama sımsık ı sarılmıĢtı. Canı acımıĢtı hatta... Ayakları yerden
kesilince düĢeceğine emindi. Oysa iri eller ile bir kuĢ gibi tutulup havay a kaldırılıvermiĢti.

“Ay!” diye bağrıĢ ı yankılanınca Melike de koĢmay ı bırak ıp geri dönmüĢtü. ArkadaĢı Aydan‟ın
bir bebek gibi kucaklanmas ı aslında komik bir görünüm sayılabilirdi. Ama Melike‟de olmayan
ve Aydan‟a ait olup her zaman k ıskandığı o dik göğüslerinin yapıĢtığı adamı görünce gülmesi
biraz dondu. Bu kadar yakıĢıklı bir adamın kollarında olmak o kadar komik olamazdı. Olsa
olsa heyecan verici olurdu.

Aydan ise adamın yüzüne o kadar yakındı ki, yakıĢıklılığından ziyade, koyu mavi gözlerindeki
ayıplayan ifadeyi görebiliyordu.

NeĢeyle kık ırdadı. On sekiz yaĢının verdiği tüm hayat dolu güzelliği yüzüne yans ımıĢtı.
“Pardon! Pardon!” dedi kıkırdamas ını bastırmaya çalıĢarak! Havada kalan ayaklarını ile
debelenmenin anlamı yoktu. Üstelik o da bir cankurtaran gibi kollarındaki adamın omuzlarına
sarılmıĢtı. Göğüslerinin ona sürtünerek yere indirildiğinde, küçük ellerini kalın kollardan çekti.
Belindeki eller de onu hemen serbest bırakmıĢtı.

“Ġyi misin?” diye mırıldandı adam. Kalın ve gerçekten pürüzsüz bir sesi vardı. Genizden
geliyordu.

“Uf! Ġyiyim, iyiyim! Biraz kolum acıdı sadece. ” Göğsü de ac ımıĢtı biraz ama bunu ona
söyleyecek değildi elbette. “Siz iyi misiniz?” dedi neĢeli yüz ifadesini hiç bozmadan. Kocaman
grimsi gözleri adamın gözlerine baktı öylesine. Ama onun yakıĢ ıklılığını yine fark etmedi.
Çünk ü bunun önemli bir sebebi vardı. Çünkü o bir baĢka erkeğe deli gibi âĢıktı.

“Sorun yok!” dedi adam da gülümseyerek. “Ben de iyiyim!” Sonra yanla rına gelen Melike‟ye
çevirdi bakıĢlarını. Melike kaçmaktan vazgeçmiĢ, gülen kahverengi gözleriyle adamın yüzüne
bakıyordu.

“Allah korudu!” dedi Melike sıcak bir tavırla. “K ötü çarpıĢtınız !”


“E vet ! Ama neyse ki düĢmedik!”

O sırada Aydan da yere bak ıyordu. ÇarpıĢma esnasında elinde telefonu vardı. “Ama
telefonum düĢmüĢ !” dedi genç kız canı sık ılmıĢ bir Ģekilde. Yerde duran telefonu birkaç
parçaya dağılmıĢtı. Eğilip aldı. Uzun boylu adam da eğilip köĢeye savrulan pilini almıĢtı. Genç
kız parçaları toparlay ıp bir aray a getirdi. Hemen açma düğmesine bastı. Ancak ekranda
herhangi bir canlılık belirtisi gözükmeyince yüzü asıldı biraz. “ÇalıĢmıyor!..” dedi hayal
kırıklığıyla.

Genç adam da uzanıp telefonu onun elinden almıĢt ı. O da açma düğmesine bastı ama
gerçekten de telefonda herhangi bir hay at belirtisi gözükmedi.

“Tanıdığım bir telefoncu var! Ġsters eniz ben tamir ettirebilirim! Ne de olsa suçun yarısı bende!”
dedi adam gülümsey erek.

Aydan ona bakmadan telefonu geri aldı. “Gerek yok! Yenisini alırım!” dedi aldırmaz bir
ifadeyle. “Sadece önemli bir telefon bekliyordum!” Yüzü as ılmıĢtı bu sefer ciddi olarak. Gözleri
Melike‟ye döndü. “Mert arayacaktı!” dedi yavaĢça.

“Aldırma! Beni arar!” dedi Melike‟de...

“Senin numaranı bilmiyor!”

“Biz ararız onu!”

Aydan iç çekti. “Komik gelecek ama... ben de onun numarasını ezbere bilmiyorum!
Telefonumda kayıtlıydı!” BaĢ ını kaldırdı. KarĢısında sessizce bekleyen adama baktı. Bu
adamın da boyu ağabeyi Turgut kadar uzundu. Sık siyah saçları k ısaydı. Yandan öylesine
taranmıĢtı. “Bu yak ınlarda... bir telefoncu var mı? Biliyor musunuz?”

Adam dudak kıvırdı hafifçe. “Ben de artık pek bilmiyorum. Bir süredir askerdey dim. Daha yeni
terhis oldum. Sekiz ayda epey değiĢmiĢ buraları. Zaten bugün Pazar... Açık telefoncu bulmak
imkânsızdır.”

Genç kız hayal kırıklığı ile iç çekti. Erkek arkadaĢı Mert ile nasıl görüĢecekti Ģimdi? Tam on
saattir onunla konuĢmamıĢtı! Çok özlemiĢti zaten! Onu göremes e de telefonla konuĢmak iyi
geliyordu.

“Sim kartları değiĢtirebilirsiniz!” dedi genç adam gülümseyerek. “Benim telefonum olsaydı
verirdim ama maalesef yok. ArkadaĢınızınki ile değiĢtirirseniz, belki telefon da açabilirsiniz !”

Aydan‟ın gözleri yeniden ıĢıldadı. Heyecanla arkadaĢına baktı. “Bu doğru!” dedi yeniden
neĢelenmiĢ sesiyle. “Bir an üzüntü den aklıma gelmedi. Çabuk telefonunu ver bana!”

Melike kendi telefonunu ona uzat ırken, bakıĢlarını yeniden genç adam çevirmiĢti. Aydan kadar
uzun ve güzel olmasa da, Aydan‟ın bir sevgilisi olduğuna göre bu adama ilgi göstermek kendi
hakkıydı.

Elini uzattı. “Ben Melike!..” dedi ona. Ġnce ve güzel yüzünde gerçekten de sıcak bir ifade vardı.
Adamın gülen lacivert gözleri bu sevimli, ufak tefek kızı süzdü. Sonra o da elini uzattı.

“Ben de Salih...” Elleri birbirine kenetlenirken de yavaĢça ekledi. “Bu pansiy onun sahibinin
oğluyum!”
6. 6. Bölüm

Adı : AĢka DönüĢ


Yazar : Fatih Murat Arsal
“Ben de Salih...” Elleri birbirine kenetlenirken de yavaĢça ekledi. “Bu pansiyonun sahibinin
oğluyum!”

“Gerçekten mi? Siz Yasemin Hanım‟ın oğlu musunuz?” Gözleri genç adamın y üzünde daha
dikkatle gezinmiĢti. “Çok benzemiyors unuz !” dedi sonra.

“E vet, öyle derler. Babama benzemiĢim sanırım!”

“Az önce olanlar için kusurumuza bakmay ın. Koridorda size çarpacaktım az kalsın!”

“Önemli değil!”

Genç kız iç çekti. Ama keĢke Aydan yerine o çarpmıĢ olsaydı bu iri adama. Daha ilk anda ilgi
duyulacak kadar yakıĢ ıklıydı. Özellikle o koyu mavi gözlerine çok yakıĢan gülümsemesi can
alıcıy dı. Cildi pırıl pırıldı. Dudakları bir erkeğe göre dolgundu. KöĢeli çenesi ile çok uyumluydu.

Aydan o sırada telefonun simini değiĢtirmekle meĢguldü. Zorlanınca arkadaĢına baktı. “Ben
bahçeye gidiyorum. Masada değiĢtireyim yoksa az sonra bu da kırılacak!” dedi.

“Tamam...” Aydan‟ın bir Ģey demeden gitmesi üzerine Melike genç adama gülümsedi.
ArkadaĢ ının kabalığını affettirmek ister gibiydi. Elini uzattı yeniden. “TanıĢtığımıza memnun
oldum. Biz beĢ gün daha buralardayız !”

“Öyle mi?” Genç adamın kalın kaĢları çatıldı bir an. “ġu tüm Akdeniz‟i gezen grup siz misiniz
yoksa?”

Melike kıkırdadı. “E vet ! Çok eğlenc eli bir Ģey.”

“BeĢ yıldızlı oteller varken neden pansiyonlarda kalıyorsunuz ki?” diye sordu genç adam. Ona
ilginç gelmiĢ gibi gözleri farklı bakmay a baĢlamıĢtı. “Hepinizin çok zengin olduğunuzu
duydum!”

Onların zenginliğinden bahsederken ezilmemiĢ, abartmamıĢ, kıskanç bir tavır takınmamıĢtı.


Öylesine yalın bir Ģekilde sormuĢtu ki, aslında sorduğu Ģeyi merak ettiği belliydi.

“ĠĢte asıl eğlenceli olan Ģey bu!” dedi Melike de. NeĢeyle kık ırdamıĢtı yine. “Otellerde hiç
eğlence yok. Böyle dolmuĢlarla otobüslerle gezip canımız ın istediği yerde kalmak çok güzel.
Hem ilginç olan baĢka Ģeyler de oluyor. Mesela iri yarı bir yak ıĢıklıyla çarpıĢabiliyoruz!”

Genç adam gülümseyerek onayladı. “E vet ama arkadaĢın hiç memnun olmadı sanırım...”

Genç kız omuz silkti. “BoĢ ver Aydan‟ı... Eminim bir baĢkasına âĢ ık olmasaydı Ģimdi benim
yerimde o duruyor olurdu!”

“Senin sevgilin yok mu?” diye ciddi bir Ģekilde sordu Salih. Dudakları gülümsüy ordu belki ama
sorusu ciddiydi.

“Artık yok!” dedi genç kız neĢeyle. “Neyse ki bir ik i ay önce kurtuldum. Senin var mı peki?”

Genç adam bu sefer sesli bir Ģekilde güldü. “Askerden yani geldim. Aylardır gördüğüm tek
güzel kadın olduğunuzu söyleyebilirim!”

Melike‟nin gözleri ıĢıldadı. Bir eli farkında olmadan uzun sarı saçlarına gitti. Esasen çok
sarıĢ ın değildi ve saçlarının rengini açmak için doğal bir serum kullanıyordu. O yüzden rengi
hiç sırıtmıyordu.

“TeĢekkürler...” dedi memnun bir sesle. “GörüĢür müyüz yine?”

“Sanırım... Artık buradayım.”


“Güzel! Ben de...”

“Güzel...”

Genç kız neĢeyle bahçeye ç ıkmıĢtı. Pansiyonun büyükçe bir bahçesi vardı. Ġyi de müĢterisi
vardı doğrus u. Gözleri ile bahçedeki masaları inceledi. Sonra ileride ark adaĢ ını gördü. Bir
köĢedeki iki kiĢilik masada oturuyordu. Onun yanına gitti keyifli bir tavırla. Aydan telefonla
konuĢuyordu. Tepesine dikilen Melike‟nin neĢeli yüzüne öylesine baktı. KonuĢmasına devam
ediyordu.

“Ne zaman geliyorsun?” Susup dinledi bir an. “Tamam... Bekliyoruz. Daha beĢ gün buradayız
zaten!”

Aydan telefonunu kapat ıp masanın üzerine bıraktı.

“Mert mi?” diye sordu Melike.

“E vet... Ġyi ki simi değiĢtirmiĢim.” Memnun bir Ģekilde güldü. “Tam değiĢtirdim, beni aradı.
Ġnanılmaz bir rastlant ı. O iri herif yüzünden az kalsın onunla konuĢamayacaktım!”

“Adamcağıza çarpan sendin canım.”

“Onda da sen suçlusun canım! Sen kız dırdın beni! Yine de o daha dikkatli olmalıydı.
KoĢuĢturma seslerimizi duymuĢ olmalıydı.”

“AptallaĢma! DüĢmene de engel oldu hem! Ben düĢmemen için seni nasıl tuttuğunu gördüm.”

Aydan da güldü o anı hatırlayınca. “Hakikaten ya! Değil mi? Adam hiç de boĢ değil. Beni bir
bebek gibi tuttu, kaldırdı. Mert beni iki saniye öyle tutamaz!”

“Senin Mert‟in kofti canım. K ız sporları yapıyor. Gittiği spor salonuna ben de üy eyim. Halter
kaldırmaktan ziyade etraftaki kızları kesiyor!”

“O benden önceydi! K ıskanma Ģimdi! Çok yakıĢıklı!”

Melike dudak kıvırdı. “Hiç de tipim değil. Ben boylu poslu adamlardan hoĢlanırım!”

“Git ya! Yalan söyleme! Ayrıldığın son sevgilini bilmeseydim bile, lisede çıktığın çocuk da
ortada. Senden bir santim uzundu. Benden kısaydı! Kandırma beni! Ne zaman baĢladın boylu
poslu adamlardan hoĢlanmaya?”

Melike yalandan iç çekti! “Az önce canım... Az önce! Bu Salih var ya, gerçekten de bana çok
farklı geldi! Adamın gözleri bile çok güzel! Lacivert yemin ederim!”

“Ha ha! Saçmalama kızım ya! Lacivert göz mü olur? Koridor loĢ diye öyle görmüĢsündür.”
Birden iĢaret parmağını tehdit eder gibi kaldırdı. Güzel gözleri ciddileĢmiĢti. “Bana bak! Sak ın
âĢık olayım falan deme! Baban basit bir pansiyonun basit sahibesinin basit oğl u ile
kırıĢtırmandan hiç hoĢlanmayacaktır!”

“Püf! Bırak Ģimdi babamı! Sen neden durduk yere aĢağılıyorsun ki Salih‟i?.. Hem annesi de
harika bir kadın!”

“Ġnsan olarak harika olabilir! Buna bir Ģey demiyorum!” diye onayladı genç kız. Ama sonraki
konuĢmas ında sesi kesindi. “Fakat o adam sana göre değil! Allahım ya! Benden bir yaĢ
büyüksün ama hâlâ onüç yaĢımızdaki gibi davranmaya çalıĢıyorsun. Neden bu tatilimiz
boyunca gördüğün her basit adama tutulma meylindesin sen?”
7. 7. BÖLÜM

Adı : AĢka DönüĢ


Yazar: Fatih Murat Arsal
“Fakat o adam sana göre değil! Allahım ya! Benden bir yaĢ büyüksün ama hâlâ on üç
yaĢımızdaki gibi davranmaya çalıĢ ıyorsun. Neden bu tatilimiz boyunca gördüğün her basit
adama tutulma meylindesin sen?”

Melike‟nin cevap vermesine fırs at olmadan yanlarına iki kız daha yanaĢtı. Birisi hafif toplu,
Melike gibi gerçek sarıĢındı. Bengü isimli bu arkadaĢının en önemli kusuru uykuya olan
düĢkünlüğüydü. Yanındaki kısa kahverengi saçlı ġeyda ise grupt a en geç hazırlanma
rekorunu elinde tutuyordu. Çok güzel değildi aslında. Belki de o yüzden güzel vücudunu öne
çıkaracak seksi Ģeyler giymeyi seviyordu. Hazırlanmasına özel önem verirdi. ġu anda da
incecik askılı bir bluz ile daracık bir Ģort giymiĢti. Sarı bluzundan göğüs uçları gözükmesine
rağmen buna aldırmadığı aç ıktı.

“Hey !” dedi Bengü merakla. “Ne oldu? Neyi paylaĢamıyorsunuz?”

Bengü‟ye öylesine bakan Aydan bir Ģey söylemedi önce. Ancak Melike‟nin de suskun kalması
üzerine kısaca “Yok bir Ģey!” dedi. “Sadece arkadaĢımız Melike yine âĢ ık olmaya
hazırlanıyor!”

ġeyda kıkırdadı. “Yine mi?” NeĢeli kahverengi gözleri alayla arkadaĢına dönmüĢtü. “On günde
bu kaçınc ı? Dördüncü mü beĢinci mi?”

“Bir yerden sonra saymay ı bıraktım art ık!” dedi Aydan hafif alaycı bir tonla. Aslında arkadaĢını
kırmak istemezdi. Melike en yakın arkadaĢlarından birisiydi. Diğer ikisini de sevmesine
rağmen en özel sırlarını sadece ona açardı. Aynı Ģekilde Melike de tabii... Bu yüzden onu
kırmamak için sesini tatlı bir hale getirmiĢti. Alaycılığını sevimli bir Ģekle sokmaya çalıĢmıĢ tı.

“Hiç de bile kimseye âĢık olmadım!” diye homurdandı Melike. Aydan‟a yalandan öfkeli bir
bakıĢ atmıĢtı. “Sizi esefle kınıy orum kızlar. Önceki çocukların hepsi hoĢtu ama hiç birisine âĢık
falan olmadım. Telefon numaralarını bile almadım. Hatta numaramı isteyen birisine yanlıĢ
numara verdim!”

Aydan güldü. “E vet! Bak o komikti! ġimdi de cici kız ol ve o çam yarmas ını aklından çıkar!”

“Çam yarmas ı kim?” diye ilgiyle sordu ġeyda. “Merak ettim Ģimdi. Siz en son odadan çılgın
gibi çıktığınızda dünyada geri kalan her Ģey normaldi. Hangi arada bir çocuk gördünüz?”

Aydan dudak kıvırdı önemsemezce. “Ne çocuğu ya? Basbayağı kocaman adamdı.” KaĢlarını
çattı hafifçe. “YaĢ ı yirmi beĢ vardı değil mi?” diye sordu arkadaĢ ı Melike‟ye.

“Eh iĢte!” dedi genç kız memnuniyetsiz bir sesle.

“Belki daha bile fazladır.”

“Nereden gördün ki?” diye homurdandı Melike. “Y üzüne bile bakmadın adamın? Askerden
yeni geldiğine göre belki daha bile gençtir!”

“Sanmam! Sekiz ay askerlik yapmıĢ! Demek ki kısa dönem?.. Bence ot uz bile olabi lir. Senden
on yaĢ büyük birisini ne yapacaksın? Ġleride bastonunu mu taĢıyacaksın?”

Melike yalandan güler gibi yapt ı. “Ha ha! Çok komiksin! Güldüm bak! Adamdan hoĢlandım
diye hemen evlilik hayalleri kurmuĢ um gibi konuĢma benle! Ben sadece adamın çok yakıĢıklı
olduğunu söylüyorum.”

“Basit birisiydi...” diye yalandan inat etti Aydan. YeĢile çalan gri gözleri gülüyordu.

“Çok nazikti!..”

“Senden çok uzundu!..”


“Atletikti!” Aydan bir Ģey daha söyleyec ek gibi olunca Melike elini kaldırıp onu susturdu.
“Tamam! Yet er! Uzatma artık. Yoksa bu sefer o havalı saçlarını ben yolacağım!”

Bengü iç çekti. “Öf! Tamam! S ıkıldım zaten tartıĢmanızdan. Acıktım ben... ġu yakıĢıklıy ı
yemek yerken konuĢsak olmaz mı? Bugün o ev yemekleri yapan yere gidelim. Canım fena
halde kabak dolma çekti dün! Tok olmasay dım girip yiyecektim!”

“Yalancı!” dedi üçü birden. ġeyda devam ettirdi ak ıllarındaki cümleyi. “Biz engel olduk sana.
Engel olmasaydık o bir buç uk porsiyon balığın üzerine bir de gidip dolma yiyecektin! Allah bilir
daha baĢka neler de yiyecektin! Bu tatilde iyice kilo aldın sen!”

“Seviyorum k ızım ne yapay ım! Hayat ın anlamı yemek yemek !..”

“Filozofumuz konuĢtu! S aygı duyun!” dedi Aydan gülerek. “Hadi gidelim o zaman! Benim de
canım çekti o dolmadan vallahi! Ve cacık istiyorum ben...”

Pansiyonun yeri, Kemer‟in merkezine yakın bir caddedeydi. Antalya‟nın bu güzel turistik ilçesi
Ağustos ayının tüm hareketliliğine sahipti. Merkeze yürüyerek gitmek ve bir aile lok antasında
ev yemekleri yemek çok vakitlerini almadı. Yemekten sonra çıkıp iĢlek caddesi boy unca
yürüyerek gezindiler. Dört genç kızın her birinin kendince bir çekiciliği vardı. O yüzden güzel
kız görmeye alıĢmıĢ Kemerli gençler ve esnaflar bile onlara bakmaktan geri kalmıyorlardı.
Hatta sarıĢınlıklarından dolayı onları yabancı turist sananlar çok olmuĢtu. Aydan‟ı ise birkaç
kiĢi esmer Ruslara benzeterek Rusça konuĢmaya çalıĢmıĢtı.

Böyle gezmek gerçekten eğlenc eliydi. BeĢ yıldızlı otellerde bu zevki alamıyorlardı. Hepsi de
on sekiz yaĢını doldurdukları için ailelerinden ç ok zorlanmadan izin alabilmiĢlerdi. Aydan bir ay
sonra on dok uzuna giriyordu. Tabii ki yine de tamamen bağımsız değillerdi. Hepsi de ailelerini
arıyorlardı sıklıkla. Özellikle Aydan ağabeyi Ataman‟ı her gün arardı. Ağabeyi bu geziye izin
vermiĢti ama sıkça arama konusunu da Ģart koĢmuĢtu. Aydan zaten onu arama konus unda
hiç sıkıntı duymuyordu. Ataman gibi bir ağabeye sahip olmak herkese nasip olmazdı. Onunla
konuĢmaktan hep hoĢlanmıĢtı. Pırlant a gibi bir kalbi vardı Ataman‟ın...

Geç olmasına rağmen bir telefon bayisinin aç ık olduğunu görünce çok sevinmiĢti Aydan. Bu
tam bir sürprizdi. Hemen içeriy e girdi. Ġki tane eleman vardı. O uzun adama kızdı yine. Bir de
Pazar günü aç ık telefoncu olmaz demiĢti! Vardı iĢte! Tamir ettirmekle uğraĢamazdı hiç. BeĢ
dakika sonra elinde yeni telefonu ile dıĢarıy a çıkmıĢtı. Eskisinin bir model üstü ve beyaz renkli
olanıydı. Güzel yüzünde ise keyifli bir ifade vardı. Telefonsuzluk gerçekten zordu. Özellikle
alıĢınca...

Deniz kenarı boy unca çay bahç eleri dizilmiĢti. Denize yak ın olan masalar çoktan tutulmuĢtu
tabii. Ortalarda boĢ bir mas a bulduktan sonra serin mey ve suyu içerek muhabbet ettiler bir
süre. Ġri yarı adamı unutmuĢlardı o anda. Aydan‟ın yeni telefonu dikkatlerini dağıtmıĢtı. Genç
kız sim kartını yeni telefonuna takmıĢtı bile. Eski telefonuna çok benzediği için öğrenme
zorluğu da çekmeyecekti. Sadece eski telefonunun hafızas ında kalan birçok numara
kaybolmuĢtu. Bu biraz sorun olabilirdi.

Pansiyona geri döndüklerinde gecenin neredeyse ikisi olmuĢtu. Ancak bahçesindeki s erin
masalarda hâlâ oturan baz ı müĢteriler görülüyordu. Kimisi okey oynuyordu kimisi tembel bir
Ģekilde kısık sesli televizyonu izliyordu. Duvarlardan birisine ise bir sedir iliĢtirilmiĢti. Gündüz
de gölge olan bu yumuĢak sedirde uzun oturmak çok keyifliydi. Ġki gün önce buraya gelmiĢ
olan Aydan bir iki kere denemiĢti. Hele yan tarafında bulunan güllerin kokusu içinde çay
içerken kitap okumak bir baĢka güzeldi.

Bu sefer o sedirde iki kiĢi oturuyordu. Aralarında yarısı dolu çay bardakları vardı. Birisi
pansiyonun sahibi Yasemin Hanım‟dı. Diğeri de elbette oğlu... Melike o tarafa yönelince, diğer
üçü de mecburen onu takip ettiler. ġeyda genç kıza sokulmuĢtu.

“Bu kim?” diye sordu fıs ıldayarak. “Bahsettiğiniz o çocuk mu?”

“Çoc uk deme Ģuna!” diye tersledi Ayda n.


“Yerim ben bunu be!” diye iç çekti ġeyda.

“Sıraya geç! Melike parçalar seni!” Genç kız da yol boyunca gözlerini kısarak genç adamı
süzdü. Tüylü bacaklarını meydanda bırakan bir Ģort giymiĢti. GeniĢ göğsünü saran beyaz
tiĢörtü, loĢ bahçede atletik bedenini daha da ortaya çıkarmıĢtı. Gözlerini kol kaslarından
ayırmaya çalıĢtı. Neyse ki gerçekte de böyle güçlü bir adamdı. Yoksa o çarpıĢmada fena
halde yere düĢecekti. O konuda adamın ataklığını takdir etmek gerekiyordu. ġimdi Ģöyle
tembel tembel oturmuĢken bile hemen fırlayabilecek gergin bir bedene sahipti.

Ġsteksizce kabullendi. E vet, basit birisiydi belki ama... fena da değildi doğrus u!

Özellikle bahçenin hafif ıĢığında kısmen gölgede kalan yüzü çok yakıĢıklıydı. KöĢeli çenesi,
doğululara benzeyen kemikli burnu ve gülen gözleri ile sandığından daha çekiciydi. Bunu fark
etmek için Melike gibi azgın olmaya gerek yoktu...
8. 8. BÖLÜM
Adı: AĢka DönüĢ
Yazarı : Fatih Murat Arsal

Özellikle bahçenin hafif ıĢığında kısmen gölgede kalan yüzü çok yakıĢıklıydı. KöĢel i çenesi,
doğululara benzeyen kemikli burnu ve gülen gözleri ile sandığından daha çekiciydi. Bunu fark
etmek için Melike gibi azgın olmaya gerek yoktu...

Eh iĢte... Belki Mert kadar yakıĢ ıklı sayılabilirdi. Ondan epey uzun ve iriydi. Sulak yerde
yetiĢtiği belliydi. Adamın gülümsey en gözlerini süzdü. O gözler gerç ekten koyu mavi gibi
duruyordu. Lacivert !.. Ġlginç ! Hatta bu loĢ ortamda neredeyse siyah gibi denebilirdi. Ama sıcak
ve keyifli bakıĢlardı onlar. Kendisinden emin yetiĢkin bir erkeğin bak ıĢlarına s ahipti. Aydan bu
tip erkekleri tanımaya baĢlamıĢtı artık. BakıĢlarıyla bile çapkınlık sınırlarını zorlayan, bakıĢları
ile kadınları dizlerinin üzerine düĢüreceğini sanan uyuz tiplerdi. Ancak bu adam farklıydı.
Gerçekten de gözlerinde öz el bir özgüven vardı. Düny a umurunda değil gibiydi. Çapkınlıktan
uzak, doğal... Ama yine de çarpıcı! Ve o gözler Melike‟nin üzerine kilitlenmiĢti.

Melike gülümseyerek ana oğulun karĢ ısında durdu. “Selam!” dedi gençliğinin verdiği
pervas ızlıkla. Önce Yas emin Hanım‟a gülücük atmıĢtı. Sonra da yak ıĢıklı oğluna... “Çay mı
içiyorsunuz?” gibi bilimsel bir soru bile sormuĢtu hatta.

Yasemin Hanım ellisini geçmiĢ olmasına rağmen, kısa kır saçları, yanık cildi, mavi gözleri ile
oldukça alımlı bir kadındı. Oğluna benzeyen tek yeri gözleriydi. Ama daha açık renk maviydi...
Boyu o kadar uzun değildi. Ufak tefekti. Narin kemikleri vardı. KonuĢmas ı ise her zaman nazik
ve güzel bir Türkçe içeriyordu.

“E vet... Siz de içer misiniz?” diye sordu kadın gülümseyerek.

Melike bir an arkadaĢlarına baktı. Saat geç olmas ına rağmen kimsenin yatmaya niyeti yoktu
aslında. Tatil yerlerinde sabaha kadar oturmak, gecenin serinliğinden faydalanmak daha
keyifliydi. O sırada yapılan sohbetlerin tadına doyum olmuyordu.

“Ben içerim!” dedi hemen yan taraftaki bir sandalyeye oturarak. Aydan ve diğer kızlar
birbirlerine baktılar bir an. Sonra onlar da birer sandalyeye ot urdular. Ortalarında plastik bir
masa vardı. Onlar sandalyelere ot urunca geceleri müĢterilerle ilgilenen yardımc ı kız hemen
yanlarına yanaĢtı. Çay sipariĢlerini alıp geri döndü.

“Açık bir telefoncu buldum!” dedi Aydan biraz meydan okur bir tavırla. Gözleri Salih‟in esmer
yüzündey di. Genç adamın bakıĢları masanın üzerindeki rengi ve modeli değiĢmiĢ telefondan
onun yüzüne çevrildi. Gözleri bir an için çarpıĢt ı.

“E vet ! Gördüm! ġanslıs ınız!” dedi gülümseyerek.

“Telefon piyasas ı çok iyi! Ġyice canlandı!” dedi Yas emin Hanım da. “Geceleri bile açık birkaç
yer var art ık!”
“Oğlunuz bulamayacağımı söyledi de!”

“Ben askere gideli epey değiĢiklik olmuĢ!” dedi genç adam. “Kemer hızla geliĢiyor!”

“Güzel bir ilçe ama Ben KaĢ‟ı daha çok sevdim!” dedi ġeyda. “Doğas ı daha vahĢi...”

Genç adamla muhabbet olsun diye konuĢtuğu belliydi. Aynı zamanda kavgacı Aydan‟ın bir hır
gür çıkarmas ını da engellemeye çalıĢ ıyordu. Salih sakin bir Ģekilde gülümsemiĢti bu kiĢisel
tespit sırasında. Aydan‟ın iğneleyici tavrını önemsememiĢti. O sırada çaylar önlerine getirildi.
Tertemiz cam fincanların içinde pek çekici gözüküyorlardı.

Melike çayından bir yudum alıp Salih‟e doğrudan sordu. “Askerliğinizi nerede yaptınız?”

Genç adam pek önemsemezce cevap verdi. “Orada burada...”

“Daha çok nerede?” dedi Aydan alaycı bir tonla.

Salih‟in gözleri ıĢ ıldadı bir an. Ona bakan bakıĢlarında tatlı bir tehlike kıvılc ımı belirmiĢti.
“Dağlarda...” dedi sonra.

“Asteğmen olarak mı yapt ınız?” diy e sordu Melike gülümseyerek. Ancak bir an için Aydan‟a
öfkeyle bakmıĢtı.

“Hay ır...” dedi genç adam. “Kısa dönem.”

“Asıl mesleğiniz ne?”

“Ben inĢaat mühendisiyim.”

Kızların hepsi ilgiyle bakmıĢtı genç adama. Aydan bile... SöyleniĢi çok havalıydı gerçi ama
acaba bu mühendislerin iĢ alanı tam olarak neleri kaps ıyordu?

“Bina mı yapıyorsunuz?” diye sordu Melike.

“Sayılır. Daha çok proje çizimi falan...”

“Çizimlerden hiç anlamam!” dedi Bengü. Sarı saçlarını havalı bir Ģekilde ittirdi. “Harita üzerinde
Ankara‟y ı bile bulamam!” Sonra da neĢeli bir Ģekilde kıkırdadı. Onun pervasız konuĢması
diğerlerini de gülüms etmiĢti. Aydan gözlerini genç adama çevirdi.

“Tesisattan anlar mısınız bari mühendis bey?” dedi elinden geldiğince nazik bir sesle. Ama
sesindeki alaycı vurgu istenirse hissedilebilirdi.

“Her erkek kadar...” dedi genç adam. Sorusunun sebebini merak eder gibi gözleri hafifç e
kısılmıĢtı bu sefer.

“Odamdaki banyo çeĢmesi tıplayıp duruyor da...” dedi genç kız yavaĢça. “Gece boyunc a sanki
beynime damladı. Altına koyduğum tas da bir süre sonra davul etkisi yapmaya baĢladı!”

“Hay Allah!” dedi Salih‟in annesi. “Ben onu biliyordum. O tesisatçıyım diye geçinen Mahmut bir
türlü gelip bakmadı çeĢmeye!” Ġç çekti üzüntüyle. “Gerçekten üz günüm kızım. Kimsenin
sözüne güven olmuyor.”

Genç adam ise kısa bir an duraklamıĢtı. Sonra bardağının içindeki çayı iri bir yudumla bitirdi.
BoĢ bardağı masanın üzerine bıraktı. Esnek bir leoparın kıvraklığı ile ayağa kalktı.

“Siz buradayken ben gidip bir bakay ım hemen...” dedi.

Onun oradan uzaklaĢacak olması elbette Melike‟nin hiç hoĢuna gitmemiĢti. Yine Aydan‟a ters
bir bak ıĢ attı. Ama genç kız onun bakıĢ ına ilgisiz bir alaycılıkla karĢılık verdi. Ġri bedeniyle
aralarından geçen adamın arkas ından baktı sonra. Salih gözden kaybolunca da çay ından bir
yudum aldı. Gerçekten de gece o ses onu biraz rahatsız etmiĢti. Ama o gün yüzmekten ve
gezmekten o kadar yorulmuĢtu ki sadece bir dakika sonra uykuya dalmıĢtı bile. Öğlene kadar
da uyanmam ıĢtı.

“Sen üzülme Yasemin abla, ” dedi Salih‟in annesine. Onu rahatlatmak istemiĢti her nedense.
Yüzü üzgün gözüküyordu. “Çok da rahatsız olmadım!” dedi gülümseyerek.

“Gerçekten mi?”

“E vet...”

“Olsun! Üzgünüm yine de...”

“Sorun değil!” Genç kız daha tatlı bir Ģekilde gülümsedi ona. Bu kadından hoĢlanmıĢtı. Ufak
tefek yapısından bu devin çıkmas ı ilginçti. Aslında kendi ağabeyi ile aynı boyday dı. Genellikle
o eriĢilmez ağabeyi gibi bir erkek görmek zordu. Çapkın Turgut Ataman Çeliker‟in kız kardeĢi
olmak da zordu! Önünde onun gibi yakıĢıklı ve etkileyici bir örnek varken, aslında erkekleri
beğenmek imkânsız gibiydi. Yine de beğenmiĢti iĢte! Üstelik de ağabeyinden taban tabana zıt,
kendi boy unda, zayıf bir çocuğa âĢık olmuĢtu. Mert Ģimdi ne yapıyordu acaba?

“Salih beceriklidir. O halleder Ģimdi!” dedi Yas emin Hanım.

Aydan‟ın aklına birden önemli bir Ģey geldi. Gözleri irileĢti hafifçe!

Aman Allahım!

AkĢam odadan acele ile çıkmıĢtı. Bu çatlak Melike‟nin peĢinden koĢarken kapıy ı çekmiĢti
elbette ama yatağın üzerinde unuttuğu bir Ģey vardı!

Ġç çamaĢırları!

Zaten Melike‟nin peĢinden koĢma sebebi de buydu! Birkaç tane iç çamaĢırı denemiĢti. O
ġeyda gibi rahat değildi. Göğüsleri gözüksün istemezdi. Üzerine giydiği ince tiĢörtün rengine
en uygun sutyeni denerken gelmiĢti arkadaĢı. Önce onu kızdırmak için elinden geleni
yapmıĢtı. Sonra da neredeyse saydam olan bir sutyen ve külotu görmüĢtü çekmecede.

“Bunlar Mert için mi?” demiĢti alayla.

“Saçmalama!” diye cevaplamıĢtı Aydan.

“Bunları niye yanına aldığını söylersen saçmalamayacağım!” demiĢti Melike de gülerek.


“Bence bunları giymene bile gerek yok. UğraĢtırma çocuğu! Yok gibiler zaten!” Külotu havaya
kaldırıp gerdirmiĢti hafifçe. Arkadan vuran ıĢıkla duvardaki yağlı boya tablo canlılığından hiçbir
Ģey kaybetmeyecek kadar net gözüküyordu.

Aydan onun elinden iç çamaĢırlarını almak isterken epey hırlaĢmıĢlardı. GülüĢmeleri ve


çığlıkları yan odalardaki arkadaĢları tarafından bile duyulmuĢtu. Sonunda Melike çareyi
elindekileri yatağa fırlatıp kaçmakta bulmuĢtu. Say dam kırmızı Ģeyler beyaz yatağa
düĢtüğünde, Aydan da kapıy ı ardından çekerek onun ardından koĢmaya baĢlamıĢtı. ĠĢte öyle
çarpmıĢtı pansiyonun sahibinin oğluna...

Ve tabii Ģimdi bu adam kendi odasına gidiyordu!

Yatağın üzerindeki saydam iç çamaĢırlarını h emen görecekti. O mavi gözler fazla keskindi. Ġçi
ürperdi. Ya eline alırsa? Ya filmdeki sapıklar gibi koklamaya kalkars a!

Garip!
Kasıklarında adlandıramadığı bir sızı baĢ gösterdi o anda. Bunu endiĢe zannederek yerinden
kalktı aceleyle. Gözlerini kırpıĢt ırmıĢtı telaĢla... “Affedersiniz ya! Ben... Ben de gideyim de... bir
iki eksik Ģey var, onu da göstereyim,” dedi doğal olmasına çalıĢtığı bir sesle. ġimdi adam
resepsiyona varmıĢ, oda anahtarını almıĢ olmalıydı. O daha kapıyı açmadan yetiĢmeliydi!

Onun telaĢını pek kimse anlamadı. Melike yüzünü düĢürdü biraz. “Çabuk gelin!” dedi sadece.

“Olur! Musluğun çevresini çarĢ afla dolar geliriz!” dedi Aydan biraz ters bir sesle. “K ızım!
Tesisat ustası mıyım ben! Ne zaman biterse o zaman geliriz!”

“Oyalanmay ın iĢte!”

Aydan ters bir bakıĢtan sonra sakince döndü. Telefonunu elinde sıkı sık ı tutarken telaĢını belli
etmiyordu. Ancak binadan içeriye girince koĢmay a baĢladı. Merdivenleri ikiĢer ikiĢer çıkarken
düĢmemek için de çaba harc ıyordu. Kendi odas ının bulunduğu ta rafa döndüğünde
korktuğunun baĢına geldiğini gördü. Oda kapıs ının önündeydi Salih. Kapıyı açmıĢtı hatta. Bir
elinde mavi bir tamir çantası vardı. O içeriye girdiğinde genç kız ancak kapının ağzına
yetiĢebilmiĢti.

Nefesini sakinleĢtirmeye çalıĢarak onun arkasından odasına girdi. Yine de acele etmiĢ olduğu
belliydi. Nefesi hızlanmıĢtı çünk ü. Arkasındaki hareketi hisseden Salih ĢaĢırmıĢ bir tavırla
baĢını çevirdi. Kızın yutkunurken zor tuttuğu göğüs hareketlerini süzdü bir an. Dik göğüsler
ince kumaĢın altından minik hareketlerle havalanıp iniyordu.

Genç adamın bir kaĢı kalktı... Gözlerini zorlukla o çekici tepelerden ayırmıĢt ı. Uzun zamandır
bir kadına dokunmayan bir erkek olarak içinde aniden geliĢen dürtü hiç utanç verici değildi.
Onlara dokunmayı çok istemiĢti o anda...

Ama tabii pek çok yönden imkânsız ve yanlıĢtı.

“Hay ırdır?” dedi gülümseyerek. Dikkatini toplamaya çalıĢıyordu. “KoĢarak niye geldin? Bir Ģey
mi var?”

Aydan‟ın gözleri hafifçe yatağa kaydı. Saydam külot yatağın üzerindeydi. Ama sutyen yere
düĢmüĢtü. Melike‟nin peĢinden koĢarken bunu fark etmemiĢti. Salih tam da onları görecek
Ģekilde belli bir açıda duruyordu.

“Eee...” dedi ne diyeceğini bilemeden. Sonra aklına gelen en yakın mazereti söyledi. “B elki...
arızayı bulamazs ın dedim!”

Genç adam öylesine duruyordu. Sonra bir kaĢı hafifçe kalktı. “Bulurdum sanırım!” dedi
yavaĢça. “Banyo bir tane var!”

“E vet...” dedi Aydan çaresiz. Yerinden kıpırdamadan yatağın üzerindeki ve yerdeki halıda
duran o seksi Ģeyleri nas ıl alabilirdi ki? “Doğru!” diye fısıldadı bir suçlu gibi.

Salih ondaki garipliği kıs ılmıĢ gözlerle süzdü bir an. Sonra ne olduğunu anlamadan önc e
doğru çıktı. Bany oya yöneldi. Ġlk adımı yerdeki çamaĢ ıra çok yaklaĢmasını sağlamıĢtı. Ve tabii
ki hemen görmesini de... Ona basmamak için dikkatli bir Ģekilde duraklamıĢt ı.

Doğal bir tavırla yerdeki saydam Ģeyi alması, Aydan‟ın nefesinin kesilmesine sebep oldu.
Uzun parmaklar kumaĢ ı tuttuğunda öne doğru çıkt ı. “Hay ır!” dedi ac ele ile. “Bırak onu!”

Genç adam onun telaĢı üzerine ĢaĢ ırdı biraz. Ancak elindeki seksi iç çamaĢırı parmaklarının
aras ından yırtılırcas ına çekilip alındığında gülümsedi.

“Bunun için mi koĢturdun peĢimden?”

Genç kız çamaĢırı avucunda top yaptı. Neredeyse kaybolmuĢtu. O kadar küçüktü. Bir heves
edip onu almıĢ olduğuna o kadar piĢman olmuĢtu ki o an!
“Sana ne!” dedi biraz kaba bir tavırla.

Genç adam bu sefer yatağın üz erindeki sutyeni aldı. Alaycı bir tavırla havaya kaldırıp baktı.
Aynı Melike‟nin yapmıĢ olduğu gibi arkas ını görecek Ģekilde tutmuĢtu. Aydan‟ın uzanıp onu
almak istemesi üzerine minik bir harek etle atağını savuĢturdu. Genç kızın eli boĢa düĢmüĢtü.
Genç adam sutyeni indirip ona geri uzattı.

“Al!” dedi sonra. Aydan‟ın kızardığını görebiliyordu. Çocuksu bir küslükle sutyeni alan Aydan
onu da avucunda top yapmıĢtı. Genç adam biraz suçlarcasına mırıldandı. “B u tip Ģeyleri
giymek için senin yaĢın küçük değil mi?”

Aydan sinirli bir Ģekilde diĢlerini sıkmıĢtı. “Sanırım az önce sana ne demiĢtim? Sen kendi iĢine
bakar mısın?”

“Kaç yaĢındasın?”

“Sen manyak mısın ya? Sana ne?”

“On alt ı? On yedi?”

“On alt ı olsam bile bunları giyebilirim! Seni niye ilgilendiriyor anlamıyorum!”

“Derslerinle ilgilenec ek bir çağdayken herhangi bir erkeğin göz zevki için bunları giymen doğru
mu sence?”

“Saçmaladığının fark ında mısın? Sence ille de erk ekler için mi giyilir böyle bir Ģey?” Aydan
öfkeden k ızarmıĢtı bu sefer.

“Ya ne için? Bu çamaĢırların yapılıĢ amac ı belli!” Genç adam onun öfkeli gözlerine bakıyordu
gülümsey erek. Aydan‟a doğru biraz sokuldu. GeniĢ omuzları ve etkileyici fi ziğiyle ürkütücü
olmuĢtu bir anda. “Bak!” dedi yavaĢça. Sesi bir ağabey gibiydi o anda. “Zengin kızların böyle
fantazileri olduğunu duymuĢtum ama... sana bir büyüğün olarak önerim, cinsel tecrübeler için
çok acele etmemen!”

“Cins el tecrübeler mi? diye hay retle ve öfkeyle fısıldadı Aydan. Genç adam baĢını sallay ınca
da güzel gözleri iyice alevlendi. “Bana bak! Sen kim oluyorsun ki benimle böyle
konuĢuyorsun?”

“Senden daha tecrübeli bir adamım en azından!”

“Anladığım kadarıyla böyle Ģeyleri giyen çok kız arkadaĢ ınız olmuĢ Salih Bey !” dedi Aydan
sinirle. “Ama tecrübelerinizi ve önerilerinizi kendinize saklayın!”

“Sevgilin seni bunun içinde görünce ne olacak biliyorsun değil mi?”

“Allahım!” Aldığı öfkeli nefes ile göğüsleri yine havalanmıĢtı. Adamın bak ıĢları o yuvarlaklar
üzerine kaydı. Genç kız bu bak ıĢları fark etmiĢti elbette. Sinirle ayağını yere vurdu. “Bakma
bana öyle! YaĢım küçük diye uyarmayı biliyorsun ama kendin bakmayı ihmal etmiyorsun!”

Genç adam güldü. “Haklısın! Affedersin gerçekten!” Gözleri nin içi de gülmüĢtü. BaĢını iki yana
salladı kendisine inanamıyormuĢ gibi. “Haftalardır bir kadına dokunmadım! Seni uy armayı çok
doğru bulsam da, çekici bir kız olduğunu da görmezden gelemem! Sana tavsiyem Ģimdi
önümden çekil de iĢimi yapayım! Sonra sanırım ya dıĢarıya çık ıp tecrübeli bir kadın bulacağım
ya da soğuk bir duĢa ihtiyacım olacak!”

“Ne halin varsa gör!” dedi Aydan. Onun önünden öfkeyle uzaklaĢmıĢtı. A vucunda sıkıĢmıĢ
olan çamaĢırlarını çekmecesine tıktı acele ile. Bir an durup derin bir nefes aldı. SakinleĢmeye
çalıĢıyordu. Elleri çekmecenin üzerindeydi. Bir iki saniye sonra çekmeceyi sertçe kapat ıp
döndü. Salih banyonun içine girip gözden kaybolmuĢtu bile.
Banyodan gelen t ıkırt ıların eĢliğinde, odanın içinde tur attı biraz. Genç adamın sesi gelmiyordu
ama muslukla uğraĢtığı çıkardığı diğer seslerden belliydi. Sonra dayanamadı. Öfkeli bir
Ģekilde bany oya yürüdü. Kapısında durdu. Salih lavaboya doğru eğilmiĢti. ÇeĢmeyle
uğraĢıyordu. Genç kız ellerini kavgaya hazır bir Ģekilde beline dayadı.

“On sekiz yaĢındayım ben!” dedi öfkeyle.

Genç adam yan gözle ona baktı. Buna pek inanmamıĢ gibiydi. Sonra umursamadan sordu.
“Yani?”

“Ġki gün sonra yaĢ günüm hatta! On dokuz olacağım!”

Genç adam çalıĢmayı bırakıp gözlerini kıstı. Sonra alaycı bir Ģekilde mırıldandı. “Yine de
küçüksün!”

“Az önce göğüslerime öyle bakmıyordun ama?” dedi Aydan onu suçlayarak.

“Sebebini aç ıkladım!” dedi genç adam. Yeniden iĢine dönmüĢtü. “Ama yaĢını söylediğin için
teĢekkür ederim. Biraz suçluluk duymadım değil... Ġçimi rahatlattın!”

“E vet ! Güzel! Ben reĢitim yani! Ġstediğim gibi giyinirim!”

“KuĢkusuz...” Genç adam musluğu tamir etmiĢ, bir anahtarla sıkmay a baĢlamıĢtı. “Yine de
erkek arkadaĢını etkilemek için bunlara ihtiyacın yok! Çoğu erkek için önemli değildir.”

“Pöh! Saçma! Sen erkek arkadaĢım olsaydın bundan hoĢlanmaz mıydın?” diye öfkeli bir
merakla sordu Aydan.

“Hay ır!” Doğrulup gülümsey en gözlerle ona baktı. “Zaten iki saniye sonra çıkaracağım bir Ģeyi
giymeni çok seksi bulmazdım sanırım.”

“Ama sen de görmüĢsün böyle giyinen kadınlar?”

Genç adam ellerini cebine soktu. DüĢünceli bir gülümseme ile onu süzdü bir iki saniye. “E vet,
gördüm!” dedi sonra yavaĢça. “Beni tahrik etmek için saydam çamaĢ ırlarla dans etmelerine,
önümde gezinmelerine gerek yoktu aslında! Onlars ız karĢımda durdukları zaman... daha etkili
olduğuna emin olabilirsin!”

Aydan elinde olmadan kızardı. Gözlerinin önünde bir manzara canlandı her nas ılsa. Yatakta
sırt üstü yatan ve keyifle genç kızı seyreden iri bir adam... Çıplak göğüsleri ile ona karĢ ı
yavaĢça yaklaĢan bir Aydan... Göğüslerine doğru uzanmak için sabırsızlanan eller ve Ģu
kahrolası alaycı keskin dudaklar...

YutkunmuĢtu adeta! Göğüs uçları o kadar hızla sertleĢmiĢti ki ĢaĢkınlıkla baĢ ını eğdi. Ġç
çamaĢırına ve tiĢörtünün ince kumaĢına rağmen altında kalan tepeciklerin kolayca
gözüktüğüne adı gibi emindi. Hemen kollarını göğsünde kavuĢturdu.

“Çok... terbiyesizsin!” dedi yavaĢça. “Birlikte olduğun kadınların nasıl giyindiği beni hiç
ilgilendirmiyor!”

“Öyle konuĢmak zorunda bıraktın beni!” diye mırıldandı genç adam.

“Suç bende mi yani? Hem sen centilmen bir erkek olsaydın ortadaki çamaĢ ırlarımı görmezden
gelirdin!”

Salih onun suçlamas ına pek aldırmamıĢ gibiydi. Sessizdi. Sonra meraklı bir Ģekilde baĢını
eğdi. Aklında ciddi bir soru olduğu belliydi. Biçimli dudakları kıpırdandı.

“Peki sevgilin... seni bu saçma iç çamaĢırlarınla... veya onlarsız... gördü mü hiç?” diye ilginç
bir soru sordu.

9. 9. Bölüm
Adı : AĢka DönüĢ
Yazar : Fatih Murat Arsal

Aydan irileĢmiĢ gözlerle bakıyordu Salih‟e... Soru nun anlamı ve müstehc enliği çok açıktı.
Güzel yüzü kızardı önce... Belki öfkeden belki utançtan... DiĢlerini sıktı. Elleri yumruk oldu
yavaĢça. Genç adamın gözlerinde herhangi bir ars ızlık yoktu aslında. Ama bu soruyu sormaya
da hakkı yoktu! “Sen... Sen böyle bir Ģeyi... bana nasıl sorars ın?” de di öfkeyle. “Sen kimsin
ki?” Salih sessizce onu süzdü bir an. Gözleri genç kızın yumruk yapılmıĢ ellerinden öfk eli
yüzüne kaydı. Sonra iç çekti. “Peki! Tamam, özür dilerim!” “Çok geç artık! ĠĢin bittiyse lütfen
gider misin?” “Gerçekten kötü bir niyetle sormadım!” “Ya niye sordun?” “Ben...” Genç adam ne
diyeceğini bilemez gibiydi. Sonra dürüst olmaya karar verdi. Bu hali zaten dürüst bakıĢlarından
belliydi. GeniĢ omuzlarını silkti. “Sanırım bilinç altımdan... bir erk eğin sana dok unmasından
hoĢlanmayacağım gibi bir düĢünce geçti!” dedi aç ık açık. Aydan‟ın öfkesi yerinde sayarken,
ĢaĢkınlığı bir kat daha arttı. “Ne?” dedi kaba bir sesle. “Duydun!” “Neden?” “Öyle iĢte!” dedi
genç adam hafif sıkıntılı bir tavırla. “Nas ıl iĢte?” diye üsteledi genç kız. Genç adam bir iki
saniye sessiz kaldı yine. Sonra sık ınt ılı dudakları kıpırdandı hafifçe. “Daha evvel senin kadar
güzel bir esmer görmedim! Ġçgüdüsel bir Ģey sanırım. Bu kadar genç yaĢta seksle tanıĢmıĢ
olabileceğini düĢünmek canımı sıkt ı! O inc ecik Ģeyleri bir erkeğin göz zevki için almıĢ olman
da öyle!” Aydan ĢaĢkınlıktan ona kızamıyordu bile. “Sana ne ki?” dedi gerçekten kızgın
gözükmeye çalıĢarak. “Özel hayat ım seni ilgilendirmez. Benden büyük olman bana böyle
saçma sapan sorular sorabileceğini göstermez. Sen benim ne ağabeyimsin ne de baĢka bir
Ģeyim!..” Genç adam hafif bir nefes aldı. “Haklıs ın!..” dedi yavaĢça. “Öz ür dilerim...” GeniĢ
göğsü havayla dolunca daha da etkileyici olmuĢtu. Ancak Aydan siniri ve ĢaĢkınlığı yüzünd en
buna dikkat etmedi. “Özrünü Ģimdilik kabul ediyorum! Ama bir daha kendi iĢine bakarsan iyi
olur! Sen git kendi esmerlerin ile ilgilen! Benim ne yaĢ ım, ne yattığım kiĢiler ne de baĢka bir
Ģey seni ilgilendirmez. Bilmem anlatabildim mi?” Genç adam baĢ ını salladı yavaĢça. YakıĢıklı
yüzünde ciddi bir ifade vardı. “Anladım!” “V e benimle art ık sizli bizli konuĢursanız sevinirim
Salih Bey! Sanırım sizin gibi alt kesime iyi niyetle yaklaĢmak böyle bir sonuç doğruyor. Hemen
saçmalayıp c ıvıtıyorsunuz!” Genç adam alayla gülümsedi. “Alt kesim mi?” “Ya ne? Üniversite
bitirmiĢsin ama kendini bile eğitememiĢsin daha! Bir kadınla nasıl konuĢulacağını bile
bilmiyorsun!” “Aslında iyi bilirim!” “ġ üpheliyim! ġimdi lüt fen gider misin? Bizimkilere de söyle
ben odamda kalacağım. Uyumak istiyorum. Merak etmesinler.” Genç adam önce sesini
çıkarmadı. Mavi gözlerinde gizli bir pırıltı vardı. Sanki genç kızın bu vahĢi tavrı hoĢuna gitmiĢti.
“Peki!” dedi sonra. “Söylerim...” Aydan bir adım geri çekilip yanlamas ına durdu. Onun geçmesi
ve odayı terk etmesi için yapılan açık bir davetti bu. Bu daveti doğru anlayan Salih,
malzemelerini el çantasına koydu ve onun yanından geçti. Kapıya kadar geldiğinde bir an
durakladı. Sonra baĢ ını çevirdi. Gözleri hâlâ öfkeli gözüken genç kızın üzerine ki litlendi.
“Dinle!” dedi yavaĢça. “O sorunun cevabını hâlâ merak ediyorum. Sormakla elbette hata ettim.
Ama benim özrüm aslında bunu biraz kaba bir Ģekilde sorduğum için...” “Nazikçe sorman da
bir Ģey değiĢtirmezdi!” dedi Aydan sık ılmıĢ diĢlerle. “Her türlü kaba!” “Her neyse! Ġçten
olduğumu bilmeni istiyorum. Çirkin davranmak istemedim. Sana borçlandım. Benden istediğin
herhangi bir Ģey olursa... inan bana sadece sorman yeter. Kendimi affettirmek için bir defalık
istediğin her Ģeyi yaparım.” Aydan sinirli bi r Ģekilde güldü. “Bir defalık mı? Bak sen! Hem de
Ģartın var! Aman eksik olsun! Senden bir Ģey istemem! Ne isteyebilirim ki?” Genç adam
gülümsedi. “Belli olmaz ! Ne olursa art ık...” “Belki etek giymeni isterim?” dedi Aydan ters bir
Ģekilde. “Ya da uyac ağını bilsem o saydam iç çamaĢırlarını giymeni! Ne komik olurdun!”
Öfkeliyken alay etmek de zordu. Genç adam güldü. BaĢını iki yana sallamıĢtı onun bu
imkânsız isteklerine inanmazca. “O kadar da değil. Mantıklı istekler olmalı. Mesela akĢama
kadar seni sandalla gez direbilirim... Tüm gün özel Ģoförlüğünüzü yapabilirim. ġu anda aklıma
gelmiyor ama benzer Ģeyler iĢte!” Genç kız umursamazca kaĢlarını kaldırdı. “Aman eksik
olsun! Senden bir Ģey istemem ben! Ha! Az önce gitmeni istemiĢtim ben! Belki onu yapars ın?”
Salih onun değiĢik bir kız olduğunu artık iyice fark etmiĢti. Bu esmer genç kız, güzel olduğu
kadar hem çekici bir Ģekilde vahĢi, hem de ilginç bir güzellikte öfkeliydi. Bir erkekteki savaĢma
ve onu elde etme dürtüs ünü kolayca ateĢliyordu. Sevgilisi ne kadar Ģanslı olduğunun fark ında
mıydı acaba? KuĢkusuz farkındaydı. Ve galiba bu kız da o adama fena halde âĢıktı. “Ġyi
geceler...” dedi genç adam. O cevap vermeyecekti. Bunu biliyordu. Gülümsedi. Gerçekten de
inatçı, vahĢi bir kızdı bu! O gözlerdeki bak ıĢlar dim dikti. Elindeki alet çantasını sık ıca tutarak
döndü. Askerden geldiği bu ilk günde hemen bu kadar güz el bir kızla karĢ ılaĢmas ı hiç iyi
olmamıĢtı. Salih‟in gitmesinin ardından Aydan bir süre ayakta durdu. ġaĢkındı... Bu adamın
rahatlığı da neydi böyle? Öfkeliydi! Nasıl böyle özel bir Ģey sorabilirdi? Gerçi haksız da
sayılmazdı. O saydam iç çamaĢırlarını kim görse benzer bir Ģey düĢünebilirdi. DüĢünmesinde
sorun yoktu belki ama nas ıl da rahat sormuĢtu öyle? Apt al adam! Bir de ne demiĢti? Hah!
Tamam! Onları baĢka bir erkeğin göz zevki için giymiĢ olmasından hoĢlanmadığını söylemiĢti.
Ne demekti Ģimdi bu? Onu hiç ilgilendiren bir Ģey değildi ki! Sıkıntıyla gidip odas ının kapısını
kapattı. Banyoya döndü. ÇeĢmeyi kontrol etti. Açıp kapadı birkaç kere. Gayet güzel
çalıĢıyordu. Aslında bu tip becerikli erkekleri severdi. Ağabeyi Ataman da becerikliydi. Ama
Ģansına mıdır nedir, Mert hiç becerikli bir adam değildi. Onun bir ampulü değiĢtirebilec eğinden
bile Ģüpheliydi. Her iĢini paranın gücünü kullanarak yapanlardan birisiydi. Gerekirse elektrikçi
çağırırdı, yine de kendisi değiĢtirmezdi. Onu hatırlay ınca içi ısındı. Tüm bec eriksizliğine
rağmen, tüm apt alca davranıĢlarına rağmen onu seviyordu. Ġleride onun iyi bir baba, iyi bir eĢ
olacağına inanıy ordu. Babas ının Ģirketini yönetecek kadar olgunlaĢması biraz zaman alabilirdi
belki ama neticede bir gün büyüyec ekti. Hep böyle yirmi üç yaĢında kalacak değildi ya!
E vlendiklerinde zaten kendiliğinden sorumluluk üstlenecek ve olgunlaĢmıĢ olacaktı. Önce
çekmeceye gitti. Saydam iç çamaĢırlarının bulunduğu çekmeceyi çekip açtı. Bir iki saniye
sonra elini uzattı. Önce iç çamaĢırın alt parçasını tuttu. Parmakları ile okĢarcas ına aldı
yerinden. Gözleri dalmıĢtı. Birkaç saniye sonra da sutyenini aldı eline... Bunu gerçekten de
Mert için satın almıĢtı. Sevgilisini düĢünerek almıĢ, evlendikleri gece onun için giyinmeye karar
vermiĢti. Mert‟in hoĢlanacağından, bu sefer daha iyi davranacağından emindi. Acele
etmeyecek, canını ac ıtmayacak, onun da zevk almas ını sağlayac ak Ģekilde ince düĢünceli
olacaktı. Karısının kendisi için haz ırlandığını bilecek ve mutlu olacaktı. Ġç çekti... Parmakları
çamaĢırlarını minik minik okĢarken, aklına her nas ılsa Salih geldi. O iri elleri ile nas ıl da
tutmuĢtu çamaĢırlarını! Utanmaz herif! Göğüsleri yine minik bir s ızı ile canlandı... Uçlarındaki
kıpırdanmayı hissetmemek imkânsızdı! Sanki Mert değil de... Salih göğüslerini okĢuyormuĢ
gibi hissetti o anda! Kahretsin! Saçmalıyordu! Bu çamaĢ ırları atmak farz olmuĢtu artık. Bunları
bundan sonra giyemezdi! Salih‟in pa rmaklarının dokunmuĢ olduğu bir Ģey ile kocasının
karĢısına nasıl geçerdi? Mert‟i adeta aldatmak olmaz mıydı bu? Hem zaten... yakında
göğüsleri... bunun içine sığmaz olacakt ı. Acele etmesi gerekiyordu. Mert bir an önc e
gelmeliydi. Onunla konuĢması gereken önemli bir Ģey vardı. O yüzden telefonu için öyle
endiĢe etmiĢti. Mert bir an önce gelmeliydi. Bir an önce gelmeliydi ki ona... ona HAMĠLE
OLDUĞUNU söyleyebilmeliydi.
10. BÖLÜM
Adı : Aşka Dönüş
Yazarı : Fat ih Murat Arsal

Sabah kapısının t ıkırt ısı ile uyandı. Gece boyunca zaten doğru düzgün uyuyamamıştı. Sö zde erken yatmıştı ama
tatil boyunca geç uyumaya alış mış olan bünyesi bu erkenciliğ i bir türlü kabullen memişti. Uyu masına bir engel
de o salak devdi. Aklında onun sözleri, göğüslerine takılan mavi bakışları gezin ip durmuştu. Özellikle u zun
zamandır bir kadınla birlikte olmamış aç bir erkeğ in bakışlarındaki ısı onu terk et miyordu.

Gö zlerini ovuşturarak başını çevirdi. Duvardaki saate baktı. Kadranında bir markete ait reklam olan ucuz saat,
henüz sabahın onunu gösteriyordu. Kimd i ki erkenden kapısına dayanan bu densiz?

“Kim o?” diye seslendi biraz uyku lu bir sesle.

“Benim...”

Tamam da kim? Kapının ardından gelen sesi tanımamıştı ilk anda. Esnemesini zorlukla örterek yatağından indi.
Kısa şortu fena değildi ama ince atleti ile yattığı için ü zerine bir şey alsa iyi o lurdu. Göğüsleri olduğu gibi
meydandaydı. Do labındaki ren kli gö mleklerinden birisini aldı acele ile. O sırada kap ısı yine çalın mıştı.

“Tamam! Tamam!” diye söylendi. Gö mleğ i sırt ına geçirip terliklerini sürüyerek kap ısına gitti. “Kimsin sen?”
diye sordu yine. Alnını kapıya dayamıştı. Böyle uyumak mü mkün müydü acaba?
“Mert... Açsana şu kapıyı hadi...”

Mert mi? Gö zleri yeniden duvardaki ucuz saate döndü. Bu saatte mi? Şaka mıydı bu?

Kalb i gü mbürdemişti elbette. Heyecanla kapıyı açıp gelen kişiye baktı. Gerçekten de oydu. İnanılmazdı ama
oydu işte...

Çok uzun sayılmazd ı. Bir seksen bile değildi. Sarıya yakın saçları alnına dökülmüştü. Kahverengi gözler o
saçların tonuna çok yakışıyordu. Bir erkeğe göre dudakları oldukça kırmızıydı. Çekici çenesi ve çıkık elmacık
kemikleri ile klasik b ir erkeğe göre yakışıklı değil, güzel denilebilirdi. Mesela şu Salih denen adam yakışıklıydı.
Ama Mert ondan çok daha güzel bir erkekti. Boyuna uygun ince bir vücudu v ardı. A ma iskelet gib i de zayıf
değildi. Onun ara ara spora gittiğini biliyordu. Bu g idiş gelişler arasında fiziği b iraz at letik olmuştu. Zaten Aydan
çok kaslı erkekleri itici bulurdu. Mert’in hafif kaslı ince ko lları şimd ilik hoşuna gidiyordu.

Genç adam ko llarını iki yana kald ırd ı ve gözlerini key ifle irileştirdi. “Sürpriz!” diye bağırd ı.

Aydan şaşırmıştı ama çok sürmedi şaşkınlığı. Sonra o sevdiği kollara attı kendisin i. Genç adamın dudakları
hemen onun narin boynuna kapanmıştı. Uzamış sakalları genç kızın narin tenine sürtündü hafifçe. Bir iki küçük
öpücükten sonra ayrıldılar. Aydan dağılmış gür saçlarını geriye itti elleriyle.

“Erken geld in?” dedi memnun bir sesle.

“Evet, Sabah çok erkenden bir uçak vard ı. Zaten dün tüm gece uyumadım. Arkadaşların pa rt isinden sabah dörtte
ayrılmıştım. Şoföre beni havaalanına götürmesini söyledim. Antalya’ya sabaha karşı uçak bulmak zor olmad ı.”

“İyi... Sev indim!”

“Sürpriz yaptım sana!” dedi Mert. Memnun bir halde u zanıp onun beline dolandı. Kahverengi gözleri şımarı kça
ışıld ıyordu. Kendisine çekt i. Dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu. “Nasıl? Sürpriz o ldu mu?”

“Oldu! Oldu tabii’!” dedi Aydan da gülümseyerek. “A ma keşke önceden haber verseydin!” Elleri utangaçça
saçlarına gitti. “Saçım! Başım! Yü zü mü bile y ıkayamad ım daha!”

“Olsun! Çok güzelsin!” dedi genç adam. Gö zleri Aydan’ın güzel yüzünde gezindi bir an. “Gerçekten çok
güzelsin. Ne dersin? Birlikte bir duş yapalım mı?”

“Duş mu?”

Evet!” dedi Mert tatlı bir gülü mseme ile. Elleri genç kızın ince atletine eriş miş ti. Hafifçe sırtından yukarıya
doğru sıyırdı. “Bir duş iyi gelecek! Sonra da birlikte uyuruz, ne dersin?” Çapkınca gülü msedi. “Çok yorgunum
ama uykudan önce başka şeyler de yapabiliriz.”

Avucu genç kızın incecik kemiklere sahip sırtında gezin meye başlamış tı. Atletini biraz daha çekse göğüsleri
ku maştan kurtulacaktı. Aydan ondan yayılan hafif alkol ko kusunu algılayabiliyordu.

“Dün gece parti sıkı geçmiş anlaşılan?” dedi ona. Söylediklerini duyduklarını görmezden gelmişti.

“Fena değildi işte!”

“Güzel kızlar var mıydı?”


“Hımm! Vardı b irkaç tane!” dedi genç adam. “A ma hiç b irisi senin kadar gü zel değild i!” Elleri daha da yukarıya
sıyırdığı ku maşın açıkta bıraktığ ı sırt ında gezin meye devam ed iyordu. Dudakları da yeniden boynunun çekici
çukuruna uzan mıştı. Aydan bu dokunuşlardan ve öpücüklerden hoşlanıyordu ama galiba sabahın bu saati cinsel
olarak uyarılmak için ço k erkendi. Fazla bir şey hissetmiyordu. Bir göğsünün meydana çıktığ ını an layınca
hemen kendisini geri çekip at letini aşağıya indird i.

“Uslu dur! Daha yüzü mü bile y ıkamad ım dedim sana!”

“Tamam işte! Hadi duşa!”

“Eşyaların nerede?”

“Odamda tabii! Az önce bir oda ayırttım kendime. Bir kat yukarıda! Sırık bir adam vard ı. Seni sordum. Ondan
öğrendim oda nu maranı.”

Genç kız bu pansiyonda bir tek sırık tanıyordu. Demek sabah sabah Salih ile karşılaşmışlard ı? Neyse! İyi
olmuştu. Salih h iç değilse kendisinden daha yakışıklı bir erkek arkadaşı olduğunu görmüştü. Kiminle yatıp
yatmadığıy la ilg ilen mezd i art ık.

“Sen şimdi doğruca odana!” dedi Mert’e. “Burası aile pansiyonu. Ayrıca senin geldiğini öğrenen kızlardan birisi
çat kapı içeriye girebilir.”

“Kapıyı kilit leriz!”

Aydan ayıplarcasına ona baktı. “Hah! Bu iyi olur. İstersen yattığımız da ilan edelim herkese.”

“Fena olmaz!” dedi genç adam. Arsızca gülü msemişti. “Ben bundan utanmam!”

“Ben utanırım!” dedi Aydan. “Hem b ir kere yaptık. O yüzden bunu sık sık yapıyormuşuz g ibi b ir şeyler
düşünmelerini istemem!”

“Ha bir kez ha on kez ne fark eder! Bu sefer daha güzel olacak emin ol!” Elleri yeniden genç kıza u zan mıştı.
Ama bu sefer ü zerindeki gö mleğ in aralığ ından göğüslerine uzan mıştı. Tam dokunuyordu ki Aydan geri kaçtı.

“İnşallah daha güzel o lur. Çünkü can ımı çok yaktın! Ben bir şey anlamad ım!”

“Bakireydin ne yapabilirim ki!” d iye kendisin i savundu Mert. “Aslında bakire olmana da şaşırdım. Senin kadar
rahat bir kız... ilg inç geldi.”

Aydan küs bir şekilde gö mleğ inin önünü örttü iyice. O geceyi hatırlamak istemiyordu. “Demek beni çok rahat
buluyordun?”

Mert omu zlarını silkerken esnedi. Gö zleri yatağa döndü. Dağınık b ile olsa o yatak şu anda çok rahat
gözüküyordu. “Özür dilemeyeceğim!” dedi yavaşça. “Ama masum o lmana çok sevindim.”

“Öyle mi?”

“Evet... Sen de benim için ilktin !” Dönüp yatağa doğru yürüdü. Kendisini yatağa bırakt ı. Yorgun bir insanın
yapabileceği gibi bir rahatlama sesi çıkarmıştı. “Oh! Çok güzelmiş!”

“Bence odana gitsen daha iyi olur! Kızlar gelebilirler gerçekten! Seni yatakta görünce akıllarına her şey gelir!”
Bu konuda gerçekten endişeliydi. Bakışları b ir an kapıya yöneldi. Hâlâ açıktı. Sonra g idip kapattı.

“Giderim birazdan... Hadi sen de gel!” dedi Mert uykulu b ir sesle.

“Olmaz! Hani duş alacaktın?”

“Sen de benimle o lursan alırım!”

“Olamam!” dedi Aydan sıkıntılı. “Utanırım... Belki ileride!” Hafifçe bir nefes ald ı. “Ev lenince... olab ilir!”

Mert yüzünü yastığa daha da yerleştirdi. Konuştuğunda sesi biraz boğuk çıkıyordu o yüzden. “Evlen ince mi?”
dedi yorgunca. “Kim evleniyor ki?”
10.

11. 11. Bölüm


Adı : AĢka DönüĢ
Yazar : Fatih Murat Arsal

Mert yüzünü yastığa daha da yerleĢtirdi. KonuĢtuğunda sesi biraz boğuk çıkıyordu o yüzden.
“E vlenince mi?” dedi yorgunca. “Kim evleniyor ki?”

Aydan irkilmiĢti. Gözleri irileĢti biraz. Genç adamın rahat sözleri karĢ ısında ne diyeceğini
bilemeden durdu. Sonra gülüms emeye çalıĢarak sordu. “ġak a... ġaka mı y apıyorsun?”

Genç adam ilgisizce mırıldandı. “Ne gibi?”

“E vlenme konusunda Ģaka yapıyorsun değil mi?”

Mert‟in gözleri aralandı. BaĢını hafifçe kaldırdı. “Ne Ģakası Aydan ya? Ne demek istediğini
cidden anlamıyorum! Kim evleniyor ki?”

Genç kız yatağa doğru yanaĢtı. Gözlerinde minik öfke kıvılcımları uçuĢmay a baĢlamıĢtı. O
kıvılcımlı bak ıĢlarını sevdiği adamın yüzüne dikti. “Biz tabii!” dedi ona. Sonra biraz temkinli bir
Ģekilde sordu. “Seninle... evlenmeyecek miyiz?”

Mert biraz daha doğruldu. Yorgun gözle ri ile onun yüzünü süzdü. KaĢları çatılmıĢtı. “E vlenmek
mi?” diye sordu biraz ĢaĢkınca. “Ġkimiz mi? Saçmalama ya! Ne evlenmesi?”

Aydan hâlâ onun yüzüne bak ıyordu. Hâlâ Mert‟in Ģaka yaptığını düĢünüyordu. E vet, birazdan
„Ģaka!‟ diye bağıracaktı muhtemelen. Komik olmayacaktı ama olsun!

“Mert ?” diye fıs ıldadı. “Benimle dalga geçiyorsan eğer... hiç komik değil!”

“Bence de değil!” dedi Mert. Genç adamın sesi bu sefer hakikaten ĢaĢkındı. “E vleneceğimizi
de nereden çıkardın?”

“Sen... Sen söyledin?”

Mert‟in kaĢları çatılmıĢtı. Sanki genç kıza böyle bir Ģey söyleyip söylemediğini düĢünüyordu.
Ama söylemediğinden eminmiĢ gibi baĢını iki yana salladı. “B en öyle bir Ģey söylemedim!”
dedi ona. “Buna eminim!”

“Söylemesen bile... benimle... benimle seviĢtikten sonra. .. öyle olmas ı gerekmez miydi?”
Aydan‟ın bak ıĢları gibi sesi de öfkeli olmaya baĢlamıĢt ı. Güzel gözlerindeki ıĢıklar artmıĢtı.
Elleri de iki yanda yumruk olmuĢtu.

“Allah aĢkına Aydan! Her seviĢtiğim kadınla yatsaydım eğer... bu mantıklı olur muydu senc e?”
“Her seviĢtiğin kadın mı? Öyle mi düĢünüyorsun? Beni... diğer kadınlarla bir mi tutuyorsun?”

Genç adam iç çekti. “Elbette hayır! Elbette bir tutmuyorum! S en bana göre çok özelsin. Seni
hiç birisi ile bir tutmuyorum. Ama anlamalısın ki ben evlilikten hiç bahsetmedim sana!”

“Bahsettin!” dedi Aydan sinirli bir tonla. “E vimizden... beraber yapacaklarımızdan... bahsettin!”

“Doğru!” diye onayladı Mert. “Bundan bahs ettim! Benim Ankara‟da çok güzel bir evim var.
Bunu biliyorsun zaten? Oraya sen de geldin! Ben en kısa sürede oray a yerleĢmeni istiyorum.
Orada çok güzel günler geçireceğiz seninle...”

“Se..sen ne diyorsun?” diye kekeledi Aydan.

“Yanıma taĢ ınmanı istiyorum!”

“Yanına mı?” diye sordu Aydan. Duyduklarına inanamıyordu. “S evgilin olarak mı?”

“Ya ne?” Mert o kadar doğal bir Ģekilde konuĢ uyordu ki, Ģaka yapmadığı açıktı.

“Allahım! Ben bunu yapabilir miyim sanıyorsun? Ben daha kaç yaĢınday ım ki?” Öfkesi ile
ĢaĢkınlığı birbirine karıĢmıĢtı artık.

“ReĢitsin! Kim ne karıĢacak ki? Ailen de karıĢamaz! Seni hâlâ arkadaĢlarınla birlikte evde
kalıyormuĢ gibi sanabilirler!”

“Sen delirmiĢsin!” dedi Aydan k ızgınlıkla. Neredeyse bağırmıĢtı. “A ğabeyim bunu öğrense seni
yaĢatmaz!”

“Dediğim gibi...” diye mırıldandı Mert ! “ReĢitsin! Kimse bir Ģey yapamaz.”

“Sen ağabeyimi tanımıy orsun!”

“Ondan korkmuyorum!” Bir süre onun üzgün, öfkeli yüzünü süzdü. Sonra iç çekti biraz
sıkınt ıyla. “Sana evlenmeyle ilgili tek kelime ettim mi?”

EtmemiĢti tabii! Genç kız bunu dürüstçe kabulleniyordu. Gözlerini yumdu. Yine de
duyduklarına inanamıyordu. Neler diyordu sevdiği adam? Gözlerini açtı yine. “Bakire
olduğumu bile bile... benimle seviĢince...” Sustu. Devam edemedi.

“Ne olmuĢ ki?” diye mırıldandı Mert. Yattığı yerde toparlandı biraz daha. “Bak! Hatırlarsan
eğer bakire olduğunu gerçekten bilmiyordum. Senin gibi birkaç kız daha tanıdım ben. Hiç birisi
bakire değildi.”

“Benim gibi mi?” Bu tokat gibi bir cümleydi. “B en nas ıl bir kızmıĢım?”

Mert omuz silkti kendisini savunmak ister gibi. “Anla iĢte! YaĢından büy ük gibi görünen...
giyinen... rahat kızlar!”

“Demek öyle?”

“Kusura bakma ama öyle!.. Sosyetenin Ģımarık kızı olman benim suçum değil. Çıktığın
erkekler, gittiğin partiler...”

“Ben sadece iki erkekle çıktım! Ġkisi de beni öpememiĢti bile! Beni ilk öpen sendin!”

“E vet ! Kahretsin! Bunu biliyorum ama hiç de öyle gözükmüyordun doğrusu! Hele o gece
giydiğin elbise çok seksiydi!”

“Senin... Senin için giyinmiĢtim!” dedi Aydan piĢmanlıkla! “Hem benden daha açık giyinen
kızlar vardı!”
“Mesele açık giyinmek değil... Sen çok seksiydin! Çekici... ġahane esmer bir melek gibiydin!
Tüm gece gözlerimin içine bak ıp aklımı baĢımdan aldın! Ne bekliyordun ki? O kadar güzel
kokarken, seni öpmem için adeta beni teĢ vik ederken?.. ne bekliyordun?”

“Ve o yüzden... o karanlıkta kumların üzerinde... bana zorla sahip olurken... hiç rahatsız
olmadın?” diye inledi Aydan. “Bana neredeyse tecavüz ettin!”

“O partide her Ģey çok hızla geliĢti.”

“Sana bakire olduğumu söyledim...”

“Ġnanmadığım için üzgünüm!.. Ama o kadar güzeldin ki! Seni öpmeme hiç sesini çıkarmay ınca
da...”

“Ne kadar aptalım!” dedi genç kız kızgınlıkla. “Bana zorla sahip olmana rağmen seni affettim!
Seni sev...” Sustu bir anda. Onu sevdiğini söyleyemezdi. Hayır! O kadar alç alamaz dı.
Gözlerinin içi dolmuĢtu. “Sandım ki... Sandım ki evlenec eğiz!”

“Bizimkisi doğru düzgün bir seviĢme bile değildi zaten!” diye kendisini savundu Mert. “Çırpınıp
durdun!”

“Canımı yaktın!”

“Ġlk keresinde olabilecek bir Ģey! Ġnan bana bir daha böyle canın acımaz! Tabii yine bacaklarını
öyle sımsıkı kapamaya çalıĢmazsan!”

O geceyi hat ırladı Aydan...

Parti güzel baĢlamıĢt ı... Mert‟i etkilemek için güzel kırmızı bir elbise giymiĢti. Etekleri uzundu.
Yaz günü için demode gibi durmasına rağmen, üst kısmındaki cesur kesimi ile fazlasıyla seksi
olmuĢtu. Göğüsleri gözükmese de oluğu bir erkeğin dudaklarını gezdirmek isteyeceği kadar
açıktı. Aslında üst kısmında iyi gizlenmiĢ bir sutyeni bile vardı. Diğer türlü göğüs uçlarının
gözükmesine engel olamazdı. KumaĢ incecikti. Ancak o gizli sutyen göğüslerinin üst
kavislerini saklayamamıĢtı. Mert‟in haricinde, pek çok erkeğin de açık dekoltesinden gözük en
o yuvarlaklara iĢtahla baktığının farkında değildi. Onun için önemli olan sevdiği adamın
beğenmesiydi.

Ve gerçekten Mert onu çok beğenmiĢti. Ġncecik askıların açıkta bıraktığı omuzlarını, pürüzsüz
beyaz gerdanını, göğüslerinin üst kıvrımlarını ıĢıltılı gözlerle süzüp durmuĢtu. O bak ıĢlardan
dolay ı ilk kez kendisini bir kadın gibi hissetmiĢti Aydan. Memnun olmuĢtu beğenilmekten...
Ailesinden gizlice o kıyafeti giymiĢ olduğu için hissettiği rahats ızlık yok olmuĢtu. Ağabeyi bu
konularda gerçekten sıkıntı çıkaracak birisiydi. Ama partinin olduğu gece yurt dıĢında olduğu
bir sorun çıkmamıĢtı.

Ġki haftadır çıktığı Mert‟in onu partiden uzaklaĢt ırıp deniz kenarındaki ağaçlık bir alana
götürmesine de sevinmiĢti. Onunla o gürültüden, kalabalıktan uzakta yalnız olmak çok güzeldi.
Havadan sudan konuĢacaklarını, birbirlerine sarılarak denizin ıĢıltılarını seyredeceklerini
sanmıĢtı. Hava karanlıktı. Ayın bile olmadığı karanlık bir geceydi. Yine de gözleri karanlığa
alıĢınca, denizin ve ağaçların belli belirsiz siluetleri gözükmeye baĢlamıĢtı. Ağaçların
aras ındaki kumluk kuytu bir alana oturmalarının üzerinden bir dakika bile geçmemiĢti ki Mert
ona sarılmıĢ, öpmey e çalıĢmıĢt ı.

Ġlk öpücüğünün daha romantik olmas ını isterdi elbette. Göğüslerine dokunan ellerin daha
müĢfik olmas ını da... Ama Mert‟in acelesi var gibiydi. AteĢli dudaklar kendi dudakları üzerinde
fazla oyalanmadan boynuna, oradan da göğüslerinin oluğuna kaymıĢt ı. Fena bir his değildi
böyle ateĢle öpülmek... Bir eli açık yakasından içeriye girip göğsünü sıkınca ne hissettiğini tam
bilmiyordu. Çünkü Mert onu kumların üzerine iteleyince, gerilmiĢti birden. Üzerine uzanan
ağırlık, tüm bedenini kasmasına sebep olmuĢtu.
Genç adamın adını seslenerek onu sakin olmaya davet etmiĢti aslında... Çünkü göğsünde
fazla oyalanmayan eli bu safer eteğini sıy ırmaya çalıĢmıĢtı. Bacaklarının kenarından
kalçalarına kadar okĢamaya baĢlarken, dudakları göğsünün üst kavisine kaymıĢtı. Kaliteli iç
çamaĢırı göğüslerini serbest bırakmamak için direnince de yeniden boynuna yönelmiĢti. Birkaç
saniye sonra da dudaklarına...

Ġtirazları Mert‟in sert ve ihtiraslı öpüĢleri aras ında dudaklarında kaybolduğunda, korkudan tüm
bedeni titriyor, kalbi deli gibi atıyordu. Onun ne zaman eteğini sıy ırdığını, ne zaman
bacaklarını aralamaya çalıĢtığını hatırlamıyordu. Çırpınmaları da fayda etmiyordu. Orta
boyuna rağmen oldukça ağırdı. Hem kendisi kaç kiloydu ki? Elli dört kiloluk bir genç kızın
ihtiraslı bir erkeğe karĢı koyması zo rdu.

“Lüt fen yapma! Lütfen yapma!” diye dudaklarını kaçırmaya çalıĢarak ona yalvarmıĢtı. Ona
olan tüm sevgisine rağmen böylesine saldırgan bir tavır alması kork usunu tavan yaptırmıĢtı.
Hele iç çamaĢırının biraz yırt ılarak ars ız bir elin bacaklarının arasına kaymaya çalıĢması
üzerine onu itekleyerek doğrulmaya çalıĢmıĢtı.

Ama Mert sandığından güçlüydü. “Korkma! Korkma!” diye fısıldayıp duruyordu onu ikna
etmeye çalıĢarak. Önce onu çekip üstüne almıĢtı. Sonra da dönerek alt ına k ıstırmıĢtı. “Çok
güzel olacak ! Söz veriyorum!”

“Mert ! Yapma ne olur”

“Neden?” derken bir an duraklamıĢt ı genç adam.

“Ben... Ben bakireyim!” demiĢti gözyaĢları içinde. “Korkuyorum!”

Genç adam bir an gözlerini k ısmıĢtı. Sonra gülümsemiĢti. “Beni kandıramazsın aĢkım!” demiĢti
ona. “Neden naz yaptığını anlamıyorum? Tüm gece bunu istemedin mi sen de?” Ama cevap
vermesine fırsat bırakmadan elini aĢağıya indirmiĢti. “Bunu elbette ilk olarak evimizde yapmak
isterdim ama... o kadar çekicisin ki beklemek istemiyorum hiç! Daha sonra birlikte çok daha
rahat geceler geçireceğiz seninle!”

“Mert...”

“ġiĢt!” Kapalı bacaklarını biraz zorla aralamıĢtı. Genç kız için çok yabancı bir duyguydu. Onun
fermuarını indirdiğini ve pantolonunu bile çıkarmadan kasıklarını zorladığını hissetmiĢti.
Sımsıkı kapalı bacakları üzerindeki ağırlık ve bask ı çok fazlaydı. Onunla evlenecek bile ols alar
bekâretini böyle kaybetmek istemiyordu. En azından o anda evleneceklerini düĢ ünmüĢtü.

Kasıklarındaki acı oldukça fazlaydı. Onun kemerinin ve hatta fermuarının tenine kese rcesine
yaptığı baskı bir yana, içine girmeye çalıĢan adamın ağırlığı bir baĢka sıkınt ıydı.

Neyse ki uzun sürmemiĢti...

O geceki anıların etkisinden zorlukla kurtulan genç kız, “Bana zorla sahip oldun!” diye fısıldadı.

“Ne kadar güzel olduğunun fark ında bile değildin! Çok çekiciydin! Aklımı baĢımdan aldın! Sırf
ben değil, herkes bay ılmıĢtı sana. Sen benimle o karanlığa gelince, senin de istediğini
sandım!”

“Bekâretimi pis bir kumsalda alacağını bilemezdim,” dedi Aydan öfkeyle. “Allahım! Nasıl da
kandım sana! Nasıl da benimle evleneceğini düĢündüm?”
12. 12. Bölüm
Adı : AĢka DönüĢ
Yazar : Fatih Murat Arsal

“Bekâretimi pis bir kumsalda alacağını bilemezdim,” dedi Aydan öfkeyle. “Allahım! Nasıl da
kandım sana! Nasıl da benimle evleneceğini düĢündüm?”
“Ben seni kandırmadım!” dedi Mert de biraz soğuk bir sesle.

“Öyle olsun!” dedi Aydan içinde gittikçe büyüyen kızgınlıkla. “Öyle olsun...”

Genç adam yerinden doğrulup onun yanına geldi. Gözlerinin içine baktı. “Aydan! Bu
sözlerinden hiç hoĢlanmadım. Ortada bir Ģey yokken huz ursuzluk çıkartmaya çalıĢ ıyorsun
bence!”

“Öyle bir Ģey yapmıyorum. Sadece kendi aptallığıma kız ıyorum! Peki sana bir Ģey soracağım!
Ben senin için neyim? Sana ne ifade ediyorum?”

Mert onu sakinleĢtirmek istedi. Onu kollarından tutup kendisine çekmek istedi ama Aydan bir
adım geri kaçılarak buna izin vermedi. Bunun üzerine genç adam iç çekti. “Tatlım! Güzel gözlü
sevgilim benim. Sen benim için çok önemlisin! Bunu zaten biliyorsun?”

“Bu bir cevap değil!” dedi genç kız sinirle. Beni... Beni seviy or musun?”

Mert duraklamıĢtı bir an. Sonra baĢını salladı. “S eviyorum! Elbette seviyorum!”

“Ama evlenmek istemiyorsun?”

Genç adam kızarmıĢ uykulu gözleri ile onayladı yine. “Ġstemiyorum tabii... Sen daha on sekiz
yaĢındasın! Ben de daha yirmi üç! E vlenm ek için çok genciz henüz!”

“SeviĢmek için değiliz ama?” dedi genç kız acıyla. “Benimle seviĢirk en bunun bir sonucu
olabileceğini hiç düĢünmedin değil mi?”

“Ne sonucu?” Mert onun dediklerini anlamaya çalıĢıyordu.

“Ya... Ya hamile kalsaydım?”

“Hamile mi?” Genç adam dudaklarının ucundan güldü. “Tanrı aĢkına! KomikleĢme! Ne
hamilesi? Bu mümkün mü ki?”

“Neden... olmasın?”

“AptallaĢma! Zat en içine boĢalmadım ki? O kadar da apt al değilim canım! Kendimi geri
çektiğimi biliyorsun! Üstelik o kadar çırpınıp durd un ki içine bile tam giremedim. Kan man
yoktu ortada!”

“O karalıkta bunu görmeyi mi umuyordun? BaĢarını kutlamak için görmen Ģart mıydı?”

“Aydan!” dedi Mert de sinirlenmeye baĢlay an bir sesle. “S açmalıyorsun iyice! Allah aĢkına
aklını baĢ ına topla! Buraya yanına gelmek için ne kadar çaba harcadım ben! Sen ise bana
karĢı nas ıl davranıyorsun?”

Genç kız hâlâ öfkeli bir Ģekilde bakıyordu. Mert‟in sinirlenmesi hiç umurunda olmamıĢtı. Geriye
doğru bir adım attı. Sonra bir adım daha... “Seni nasıl da yanlıĢ anlamıĢ ım!” dedi sıkılı
diĢlerinin arasından.

“Aydan?..”

“Allah belanı versin!”

Bir hamlede uzanıp kapıyı açtı ve dıĢarıya çıkt ı. Terlikleriyle ve yatak kıyafetiyle olmas ına
aldırmadan odadan uzaklaĢtı. O esnada üst kat merdivenden inen Salih ile karĢılaĢt ı. Ona ters
bir bak ıĢ atmayı da ihmal etmedi. Tüm erkekler aynıydı. Tümü!.. Hepsi de bencil ve çıkarcı!
Sevgiden uzak ve seks düĢkünü!

Salih bir iki saniye merdivenlerden koĢarak inen genç kızın ardından bakmıĢtı. Sonra baĢ ını
çevirdi ve kapının ağz ında öylece duran Mert‟i gördü. Ġki genç erkek bak ıĢtılar karĢılıklı...
Sonra Mert öfkeli bir Ģekilde döndü ve kapıyı çarparak kapattı.

Salih Ġstanbul‟dan yeni gelen bu zengin züppenin Aydan‟ın odasında ne aradığını pek
sorgulamadı. Aslında bir aile pansiyonu olarak bu tür Ģeylere pek izin vermezlerdi. E vli
olmayan çiftlerin bir odada kalmaları uygun değildi. Pansiyona kayıt yaparken buna dikkat
ediyorlardı. Ne var ki ayrı ay rı oda tutmuĢ kiĢilerin kendi odalarında yaptıklarına da
karıĢamazlardı.

Ancak Aydan‟ın haline bakılacak olursa da, az önce zevkli bir seviĢme yaĢanmıĢ olduğunu
düĢünmek zordu. Bu esmer güzeli kızın öfkesini gözlerinde görmüĢtü. Sevdiği adamın gelmiĢ
olması onu neden öfkelendirmiĢti ki? ġüphesiz gelmesi değil, yaptığı veya söylediği bir Ģey
onu bu kadar kızdırmıĢ olmalıydı.

Aydan terlikleri ile komik gözüktüğüne aldırmadan plaja doğru hızlı adımlarla yürümüĢtü. Etraf
fazla kalabalık değildi zaten. E vin içinde giyilen türden terliği kumlarda epeyce zorluk
çıkaracak gibiydi. Birden karar değiĢtirip sabah güneĢinin eriĢemediği ağaçlık alana döndü.
Oradaki bank Ģu anda gözüne çok cazip gözüküyordu. Sinirini soğutması için yeterince uzak
ve serin gibiydi. Çevresi asma yaprakları ve yabani güllerle çevrilmiĢ banka çökercesine
oturdu.

Aklında Mert‟in sözleri vardı. Elleri ile yüzünü kapattı. Mert‟in onu sevmediği açıktı. Sevdiğini
söylemiĢti ama seven bir erkek böyle davranmazdı. E vlilikten bahsetmeyi bile saçma
bulmuĢtu! Hatta komik! Bir genç kız olarak ilk erkeği ile evlenmek istemesi saçma mıydı? O
gece ilk kez olacağını söylemesine rağmen durmamıĢtı. Sonunda çırpınmay ı bırakan Aydan‟ın
üzerinden kalkması ise bir dakika sürmemiĢti. Bu kadar k ısa sürmesini o anda acı bir
mutlulukla karĢ ılamıĢtı. GözyaĢları içinde üstünü baĢını toplamaya çalıĢmıĢtı. Gerç ekten de
Mert seviĢmesinin sonunda minik kasılmalar yaĢarken kendisini geri çekmeye çalıĢmıĢ, o
yüzden iç çamaĢırı dâhil kıyafeti batmıĢtı. Rahatladıktan sonra da yanlamasına dönen genç
kızı kollarının arasına çekip saçlarından öpmüĢ, her Ģeyin art ık çok güzel olacağını, bir dahaki
seferin daha uzun ve zevkli olac ağına dair söz vermiĢti. Aydan ne bilebilirdi ki onun sadece
sevgili olmalarını istediğini? E vleneceklerinden bahsettiğini sanmıĢtı.

O yüzden teskin olmuĢtu birkaç dakika sonra. Ve Mert‟ten k endisini eve götürmesini istemiĢti.
Kimseye görünmeden arabaya binmiĢlerdi. Genç kız eve de bir hırsız gibi girmiĢti. DuĢunu alıp
temizlendikten sonra annesi ile babasının yanına inmiĢti. Kızlarının ağlayan iç düny asını fark
etmeyen annesi ve babas ı iyi geceler öpüc üğünü aldıktan sonra yine önlerindeki komedi
programını izlemeye baĢlamıĢlardı.

Yatağa uzandıktan sonra da uzun süre uyuyamamıĢtı. Mert‟in onu bırakırken gözlerinde
gördüğü Ģeyin sevgi olduğunu sanıyordu. Sevgi olmalıydı! Yoksa bir k ızın ilk erk eği olmanın
verdiği zafer duygusu muydu?

“Ġyi misin?” diyen kalın bir ses duy unca önce kıpırdamadı. Sonra ellerini yüzünden çekip
baĢını kaldırdı. Islak kirpiklerinin arasından karĢ ısındaki adama baktı. Uzun boyuyla dimdik
duran ciddi suratlı adamın Mert olmadığını çok önceden anlamıĢtı zaten. Sesini duyduğu anda
onun kim olduğunu kavramıĢtı. Onun Mert değil de Salih olması canını daha da yakmıĢt ı. Her
ne kadar ona kızgın olsa da... Mert‟in kendisinin peĢinden geleceğini ummuĢtu!

“Sana ne?” dedi biraz kabaca.

Genç adam ona doğru yanaĢtı. Yüzü gerçekten ciddiydi. Uzattığı elinde ise birkaç parç a kâğıt
mendil vardı. “Ne oldu?” diy e sordu onun kabalığına aldırmadan.

“Seni ilgilendirecek bir Ģey değil!” diye homurdandı Aydan. Yine de mendili eline almıĢtı.
Gözlerine götürerek ıslak kirpiklerini sildi. Ġzin verse gözyaĢları seller gibi akacaktı aslında.

“Söyle hadi!” diye ıs rar etti Salih. “Sevgilinle kavga mı ettin?”

“Çok zekisin!” diye alayla mırıldandı Aydan. Ama sesi acıydı.


“Neden peki?”

“Kendi iĢine bakar mıs ın?” diye öfkeyle ona çevirdi güzel gözlerini genç kız. “Ya sen neden
kendi iĢinle ilgilenmiyors un?”

“ġu anda bir iĢim yok!”

“Yalnız kalmak istiyorum!”

“Kalamazsın...” diye mırıldandı genç adam. DüĢünceli bak ıĢlarla duruyordu. Sonra kararlı bir
tavırla onun yanına oturdu. Gözleri onun yere dönmüĢ olan yüzündeydi. Aydan ağlamamaya
çalıĢarak yerdeki karınc aları izler gibi davranıyordu. Genç adam elini uzattı. Onun sivri
çenesini parmağının ucu ile kaldırdı. “Üzülme güz el kız!” dedi yavaĢça. “Sorun un her ne ise
buna bir çözüm bulabiliriz!”

Aydan öfkeli ama ıslak bakıĢları ile onu süzdü bir an. Sonra çenesini sertçe çekerek
parmağından kurtardı. Bir erkeğin ona dokunmas ına asla izin vermeyecekti bir daha.

“Bulamayız!” dedi kızgınlıkla.

“Deneriz!”

Genç kız iyice dikelip saldıracak gibi cephe aldı ona. Ellerini yumruk yapmıĢtı. Gözleri ıĢıl
ıĢıldı. “Ne yapabilirsin ki be adam?” diy e bağırdı adeta. “Bekâretimi bana geri verebilir misin?
Hamile bir kız ın bebeğine baba olabilir misin?”
13. 13. Bölüm
Adı : AĢka DönüĢ
Yazar : Fatih Murat Arsal

Genç kız iyice dikelip saldıracak gibi cephe aldı ona. Ellerini yumruk yapmıĢtı. Gözleri ıĢıl
ıĢıldı. “Ne yapabilirsin ki be adam?” diy e bağırdı adeta. “Bekâretimi bana geri verebilir misin?
Hamile bir kız ın bebeğine baba olabilir misin?”

Salih öylece kalmıĢtı. Kalın ve kavisli kaĢları çatılmıĢtı. DüĢünceli gözleri de kısılmıĢtı. Yanak
kasları oy nadı bir an. Sonra yumuĢ atılmay a uğraĢılan bir sesle mırıldandı.

“Sanmıyorum! Bunları ben yapamam...” dedi yavaĢça. Ne diyec eğini tam bilemez gibiydi.

“O halde defol git buradan!” dedi Aydan. Ama sesi hissettiği acısından dolay ı istediği kadar
sert çıkmamıĢtı. Gözlerini kaçırdı. Islak gözleri uzakta ıĢ ıldayan denize kaydı önce... Onun da
yüzeyi kendi kalbi gibi çalkant ılıydı. Kendi aklı gibi karmakarıĢıktı. Yanındaki iri yarı adamın
kıpırdamadan durması üzerine iç çekerek ona sırt ını döndü. O etkileyici mavi gözlerin
kendisine ac ıyarak bakmas ına dayanamaz dı. “Sana git dedim!”

Salih yerinden bile kıpırdamamıĢtı. Onun yaĢadığı s ık ıntıy ı, üzüntüyü içinde hissediyordu. Bu
kadar güzel bir k ızın bu yaĢta böyle bir felaketle karĢ ılaĢmıĢ olması ne kadar acıydı! Ama bu
tip bir hata tek baĢ ına yapılabilecek bir Ģey değildi. Özgür tak ılan genç kızların baĢ ına kolayca
gelebilecek bir Ģeydi aynı zamanda... Bu kızın bir yakını yok muydu? Bu yaĢta böyle bir tatile
çıkmasına nas ıl izin verebiliyorlardı?

BaĢını biraz öne kaydırarak onun gözlerini görmeye çalıĢtı. Sonra aklındaki soruyu
kesinleĢtirmek için fıs ıldadı. “Hamile misin gerçekten?”

Aydan cevap vermemiĢti. O kendisine bakmaya çalıĢt ığı için baĢını daha da yana çevirmiĢti.
ġimdi onun suçlayıcı gözlerine bakamazdı. Erkeklerin zihniyetini iyi kötü tahmin edebiliyordu.
Onlar istedikleri kadınla istedikleri gibi düĢüp kalkabilirlerdi. Ancak bir kadının masum olmasını
ve sadece kendilerine ait olmas ını isterlerdi. Bekâretini kaybetmiĢ bir kız acınacak bir Ģeydi
onlar için... Belki yine seviĢilecek, eğlenilecek ama asla evlenilmeyecek bir kız...
Salih yerinden kalkıp bankın öbür tarafına geçti. BaĢını eğip onun gözlerinin içine baktı. Onun
cevap vermemesi durumu açığa çıkarmıĢtı.

“Kimden peki? Odandaki o çocuktan mı?”

Genç kız diĢlerini sıktı. Gözleri, içlerindeki ıslaklığa rağmen bile öfkeyle yanıyordu. “S eni
ilgilendirmez !”

“Böyle dersen „baĢkasından mı‟ diye sorarım ve sanırım bu... daha da kalp kırıc ı olur!” Aydan
öfkeyle bakmaya devam edince bile geri adım atmadı Salih. Bir kaĢı havalandı. Sonra inatç ı
bir tavırla mırıldandı. “BaĢkasından mı yoksa?” dedi bu sefer Ģüpheyle. “BaĢkasından
hamilesin de sevgilin bunu öğrendiği için mi kavga ettiniz?”

Aydan ıslak kirpiklerini kırpıĢtırdı. “Ne..Ne diyorsun sen ya?”

Genç adam geniĢ omuzlarını silkti. “Önceki iliĢkilerini bilemem tabii!”

Aydan yine sinirle dikelmiĢti oturduğu yerde. Gözleri yanıyordu. “Ya! Sen many ak mısın ya!”
diye bağırdı! “Ne önceki iliĢkileri? Sen beni ne sanıyorsun? Senden daha zenginim diye
filmlerdeki Ģırfınt ılardan olduğumu mu düĢünüyors un? Gördüğüm her erkekle yatıyor muyum?
Özenip aldığım ve bir kere bile giymediğim iki kumaĢ parçası yüzünden beni nasıl
yargılayabilirsin?”

Salih sessizce onu süzüyordu. Aydan‟ın ağlamaklı hali, buna rağmen kavgacı görünümü
ilgisini çekiyordu. Oradan uzaklaĢabilirdi. Kızın içinde bulunduğu durum onu hiç ilgilendirmezdi
aslında. Onun hamile olup olmamas ı ve yattığı erkekler genç adamı niye alakadar etsindi ki?

Ama kalkmadı... Gitmek istemiyordu. Bir Ģekilde alakadar ediyordu iĢte. Korumacı içgüdüsü,
insancıl yüreği ve kısmen de olsa Aydan‟a duymuĢ olduğu erkeksi ilgi... kalkmasını engell edi.
Oradan uzaklaĢmak kolayken zor yolu seçti.

Duruma göre hayat ının en büyük hatasını... duruma göre de en doğru iĢini yaptı.

“Üzgünüm...” dedi yavaĢça. “Böyle konuĢtuğum için gerçekten üzgünüm. Konu sen olunca
gerçekten de saçma davranıyorum değil mi? ”

Aydan cevap vermedi. A vucunda buruĢturmuĢ olduğu mendili ile ıslak gözlerini sildi.
BakıĢlarını kaçırmıĢt ı yine. “Yalnız kalsam iyi olur!” dedi sonra ters bir Ģekilde. “Lüt fen beni
yalnız bırakır mısın?”

“Hay ır! Bırakamam! Seni böyle bir halde bırakamam ben!”

“Yahu anlasana be adam!” diye inledi Aydan. “Yalnız kalmak istiyorum! DüĢünmek istiyorum.
Bendeki bu Ģanssızlığın içine tükürmek istiyorum. Daha ilk seviĢmede hamile kalacak kadar
salak bir kadınla sen niye ilgileniyorsun ki?”

Salih elini uzattı. Onun yüzüne dökülmüĢ dalgalı saçlarını geri çekmek istedi. Öfkeli gözlerini
kapatma noktasına gelmiĢ bu ipeksi saçları geri çekerek onun ac ısını biraz almak istedi.
Sıkınt ısını nasıl azaltabileceğini bilmiyordu. Tek bildiği onun böyle üzülmesinden
hoĢlanm adığıydı. Ancak Aydan bu temasa izin vermemiĢti. Saçlarına ateĢ değmiĢ gibi geri
çekildi. ġu anda kimsenin ona dokunmasına dayanabileceğini sanmıyordu. Hele bir erkeğin
dokunmasına asla...

“Sorun ne peki?” diye mırıldandı genç adam. “Onu söyle bari! Bu al elade bir kavga mı yoksa
sevgilin bebeği istemedi mi? Çocuktan haberi oldu mu?”

Aydan onun gitmeyeceğini anlamıĢtı. Ne inatçı bir adamdı bu? Gözlerini onun gözlerine
çevirdi. Etkileyici gözleri ile bakan bu adama ne kadar güvenebilirdi? Neden onunla konuĢ mak
içini rahatlat acakmıĢ gibi hissediyordu? O böyle sıcak ve dürüstçe baktıkça, içinde bulunduğu
karanlıkta bir nebze ıĢık gibi görünüyordu.
“Çoc uktan... haberi yok!” dedi ona. Sesi henüz tersliğini kaybetmemiĢti.

“Neden?”

“Neden olsun ki?”

“Babası değil mi? Öğrenmek hakkı!”

Aydan öyle ters bakt ı ki, genç adam sustu. Durumu tam olarak anlamaya çalıĢıyordu. Aydan
bu sefer akan burnunu sildi. Güzel burnu kızarmıĢtı. Derin bir nefes aldı. Kendisini
toparlamaya çalıĢtı. ġimdi daha iyiydi.

“Ona söylemelisin!” dedi Salih yavaĢça. “Aranızda ne geçtiğini bilmiyorum ama ona bir çocuğu
olacağını söylemelisin!”

“Sonra ne olacak peki?” Sesi alaycıydı. Ve acı...

“E vlenirsiniz tabii!”

“Ya! E vet ! Tabii!” diy e onayladı alayla. “Ben de öyle sanıy ordum! Niye kavga ettik sanıy orsun?
O evlenmek falan istemiyor. Söyle bana! Sen... bir kez yarım yamalak seviĢtiğin kız... hamile
kalsa onunla evlenir miydin?”

“Yarım yamalak da ne demek?”

“O iĢi yatakta bile yapmadık demek!”

Salih baĢ ını eğdi hafifçe. “Anladım...” Bir iki saniye sonra devam etti. “O ilk miydi peki?”

Aydan‟ın gözleri irileĢti. “Elbette ilkti! Ne sandın ki?” S esi yeniden öfk eyle yükselmiĢti. “Sana
söyledim ya ilk olduğunu!”

“Ġyi, tamam, kızma hemen. Bana sadece ilk seviĢmenizde hamile kaldığını söyledin. Daha
önce bir erkek olup olmadığını söylemedin. ġimdi senin bekâretini o mu aldı?”

“Böyle sorunca kendimi iğrenç hissettim!”

BaĢını çevirip yeniden deniz e baktı. Dalgalar hâlâ ruhu gibi Ģiddetliydi. Üzerlerinde sörf
yapanlar ise bu dalgalardan memnun gör ünüyorlardı. Acaba kendi hırç ın ruhunda böyle
huzurla sörf yapabilecek doğru erkeği bir gün bulabilecek miydi? Hiç sanmıyordu! Bekaretini
kaybetmiĢ olmasını da önemsemiyordu artık. Belki ileride yaĢlı baĢlı ve bakire olup
olmamas ını önemsemeyecek birisini bulabilirdi! Ama ya bu çocuk? Çocuk ne olacaktı? Onu
aldırmaktan baĢka çaresi yoktu! Hangi erkek eĢi olacak bir kadını gayrimeĢru çocuğuyla kabul
ederdi ki?

“Bence ona söyle! Seninle evlenecektir. Ben olsam... evlenirdim!” dedi Salih dürüstçe.

“Öyle mi?” Ama Aydan hâlâ ona bakmıyordu. Genç adamın kendisini süzdüğünü biliyordu.

“E vet ! ġimdi git ve ona söyle! Çocuğu olacağını duyunca kesinlikle mutlu olacakt ır. Ve
kesinlikle evlenmek isteyecektir.”

Genç kız ona baktı gözünün ucuyla. Bu teskin edici sözler mantıklı gibiydi. Ama az önce
Mert‟in dedikleri aklına gelince, imkânsız olduğunu kabulleniyordu. Mert‟in evlenmeye hiç
niyeti yoktu. Ne çocuk için ne de baĢka bir Ģey için... Üstelik üstünkörü seviĢmelerinde yeterli
hazzı alamadığı ve hatta ilk olmanın delili olan kanı göremediği için neredeyse onu
suçlayacaktı.

“Sence onu zorlamalı mıyım?” diye sordu yavaĢça.


“E vlilik konusunda mı?”

“E vet...”

Genç adam düĢündü bir saniye... “Onu seviyor musun?”

“E vet... Sevmes em, böyle bir hata yapar mıydım?”

“Seks için birisini sevmeye gerek yok!” dedi genç adam Ģakacı bir tonla. Ama onun
gülümsemediğini görünce kıvrılmıĢ dudakları yeniden ciddi bir hale büründü. “Bu iĢte o da
suçlu olduğuna göre sorumluluğu almak zorunda. Bence gerekirs e evlilik için zorlamalıs ın!”

“Mutsuzluğu pahasına mı? Y ıllarca bana kızması ve nefret etmesi adına mı? Hatta
çocuğumuzdan nefret etmesi ihtimalini göz önüne alarak mı?”

“Elbette! Ya ne yapacaksın ki?”

“E vlenme olmayacağı kesin!” dedi Aydan iç çekerek. Gözleri dalmıĢt ı. Mert bu konuda kesin
taviz vermeyecekti. “Yani zorla evlilik olmayacak... O da isterse evlenirim. Ama... çocuğu
bahane ederek bunu asla yapamam. Sevdiğim adamın benden nefret etmesine dayanamam.
Birkaç gün bekleyeceğim. Aramız ın düzelmesini ve evlilik konusunda fikrinin değiĢmesini
bekleyeceğim... Çocuğu da sonra söylerim. ”

“Ya fikri değiĢmezse?..”

“O zaman... iki ihtimal kalıyor,” diye mırıldandı Aydan. Ġç çekti. Gözleri yeniden sulanmıĢtı. “Ya
çocuğu aldıracağım... ya da... ya da beni böyle kabul edec ek bir adamla... anlaĢmalı evlilik
yapacağım!”
14. 14. Bölüm
Adı : AĢka DönüĢ
Yazar : Fatih Murat Arsal

“O zaman... iki ihtimal kalıyor,” diye mırıldandı Aydan. Ġç çekti. Gözleri yeniden sulanmıĢtı. “Ya
çocuğu aldıracağım... ya da... ya da beni böyle kabul edec ek bir adamla... anlaĢmalı evlilik
yapacağım!”

Yerinden kalktı. Durdu bir an... Gözleri denizdeydi. Sabahın bu saatinde bu güzel havanın
tadını çık aracağına içi sıkıntıdan patlayacak gibiydi. Göğsündeki bask ı inanılmazdı. Bak ıĢları
kendisini süzen genç adama döndü.

“Bu konuĢtuklarımız... aramızda kalır değil mi?” diye sordu düz bir tonla.

Genç adam baĢını eğdi onaylarcas ına. Onun endiĢesini anlıyordu. “Merak etme!”

“TeĢekkür ederim!” dedi genç kız. “Ben... gidip duĢ falan alay ım. Daha yüzümü bile
yıkamadım!”

Salih onun güzel yüzünü süzüyordu. Sabahın köründe bile böyle güzel olması ilginçti. Bu
kadar üz üntüye rağmen fazlasıyla çekici görünüyordu. Genç adam garip bir dürt ü ile onu
kollarının arasına alıp sıkmak ve üz üntüsünü almak istiyordu. Bunu neden istediğini gerçekten
hiç bilmiyordu. Aydan‟ın ona karĢı zaten mesafeli davrandığının farkındaydı. Son derece dik
bir duruĢu vardı. Genç adamdan böyle bir yak ınlık istiyormuĢ gibi değildi. Yeterince güçlü ve
mücadeleci görünüyordu. Yine de o güz el gözlerdeki acı, Sali h gibi insancıl bir erkek için
görmezden gelinemiyordu.

“Bence gayet güzelsin!” dedi ona. “Sevgilin ile hemen konuĢmayacaksan birlikte kahvalt ı
yapalım mı?”

Aydan ĢaĢırmıĢtı. “K ahvaltı mı?”


“E vet !”

“Canım hiçbir Ģey istemiyor.”

“Olsun. Kafanı dağıtman adına iyi olur diye düĢünüyorum. ġurada gölgelikte yapabiliriz.” Bir an
durup yavaĢça ekledi. “Tabii belki odana gidip onunla konuĢmayı ve barıĢmayı
düĢünebilirsin?”

Genç kız pansiyon tarafına çevirdi gözlerini. YeĢillikler içindeki binada birkaç yerli t urist hariç
kimse gözükmüyordu. Onlar da ağaçların alt ına dağıt ılmıĢ masalarda kahvalt ı yapıp güne
erken baĢlamanın telaĢ ındaydı. Mert ise hiç ortada gözükmüyordu.

“PeĢimden bile gelmedi!” dedi acı bir kızgınlıkla. Kararsızdı. ġimdi odaya gidip onunla
görüĢmek istemiyordu. O odas ında olduğu sürece de yapacak baĢka bir iĢi yoktu. “Kahvaltı
için kıyafetim uygun mu?”

Genç adamın gözleri onun k ısa kollu gömleğinin aç ık önüne kaydı. Ġnce atlet diri göğüslerini
ve minik uçlarının kabarıklığını hiç gizleyemiyord u. Dümdüz göbeği de meydandaydı. Dar
Ģortu da fazla bir Ģey gizleyemiyordu doğrusu ama o Ģimdilik idare ederdi.

“Gömleğinin önünü iliklesen yeterli...” dedi yavaĢça. BaĢkasının kadınına bakmay ı sevmediği
halde böyle bir diĢiden etkilenmemek mümkün değildi.

Aydan‟ın eli hemen düğmelere gitmiĢti. O sinir ile onları iliklemeden odasından kaçmıĢtı.
Öfkesi içinde dikkatli gözler için minik bir ziyafet verdiğinin de farkında değildi. Hem zaten bir
iki saniye öncesine kadar Salih çirkin bir bak ıĢla süzmemiĢti onu... Az önceki lacivert gezinti
ise yine vücudunu ürpertmiĢti. Bu adamın böyle her bakıĢ ında hissettiği ürperti canını
sıkıyordu.

Ağaçların alt ında bir masaya yönlendirmiĢti Salih onu. “Sen otur! Ben kahvalt ını getiririm!”
demiĢti. Zaten canı sıkkın olan Aydan çok ısrar etmemiĢti. Birkaç dakika sonra Salih elinde
kocaman iki tabak ile geri dönmüĢtü. Pansiyonda aç ık büfe vardı ama elbette büyük
otellerdeki kadar çok çeĢit yoktu. Misafirlerin çoğu sabah kahvaltıs ını atlıyordu zaten. Tabağın
içinde belli baĢlı kahvalt ılık yiyecekler vardı. Aydan‟ın gözleri tabağında gezindikten sonra
ĢaĢkınca genç adam döndü. Salih aç ık büfede ne varsa onun tabağına doldurmuĢtu.

“Bunların hepsini ben mi yiyeceğim?”

“Yiyebildiğin kadar ye!” diye adeta emretti genç adam. “Gün uzun! Bekle mey ve suyu da
getireyim!”

“Hay ır ben çay içerim!” dedi genç kız. “Büyük bardak olsun! Ha, bir de açık olsun!”

Genç adam gülümseyerek uzaklaĢmıĢ, bir iki dakika sonra da elinde büy ük çay fincanlarıyla
geri gelmiĢti. Aydan biraz dalgınca çayına Ģeker attı. KarıĢtırırken aklında bebek konusunda
neler yapabileceği gezinip duruyordu.

Tabağındaki salam dilimlerini çatalıyla alıp genç adamın tabağına koydu. “Ben salam
sevmem! Sen ye!” dedi. Ardından da çok güzel görünen karpuz dilimine bat ırmıĢtı çatalını.
Ġçindeki harareti ancak o söndürebilirdi.

Sessizce kahvaltılarını etmeye baĢladılar. Bir ara Salih‟in annesi uğramıĢtı yanlarına. Yasemin
Hanım ikisinin sessizce kahvalt ı etmesinde bir gariplik görmemiĢ gibiydi. Bir iki dakika
oyalanıp ayrılmıĢtı. Ancak asıl sürpriz Mert‟in yanlarında dikilmesi ile yaĢandı. Aydan onun
geliĢini görmemiĢti. Salih ise kısılmıĢ gözlerle sarıĢın adamın yaklaĢmasını izliyordu.
Çayından bir yudum alırken Mert‟in gerçekten de yakıĢıklı olduğunu düĢündü. SarıĢın
erkeklerden hoĢlanan kadınlar için oldukça çekici birisi gibiydi. Yürüy üĢünde sabah olan
kendini beğenmiĢlik yine vardı. Ayrıca bir miktar öfke de... KuĢkusuz öfkesinin sebebi belliydi.
Sevgilisinin yanında bir erkeği görünce yüzü epey değiĢmiĢti çünkü.
“Afiyet olsun!” demiĢti Mert yanlarına vardığında.

Aydan baĢ ını kaldırdı. Gözleri genç adamın yakıĢıklı yüzünde gezindi. Mert duĢ almıĢ, tıraĢ
olmuĢa benziyordu. Üzerine beyaz bir gömlek ve beyaz bir Ģort geçirmiĢti. Gözlerinde belli
belirsiz bir kızgınlık vardı.

Aydan gözlerini Salih‟e çevirmedi ama onun rahat ını hiç bozmadığını, hiçbir suçluluk belirtisi
duymadan rahatça çayını yudumladığını gördü. Hâlbuki kendisi garip bir Ģekilde suçluluk
duymuĢtu sanki. Adeta Mert‟i bu iri adamla aldat ıyor gibi hissetmiĢti. Böyl e hissetmesini
gerektirecek hiçbir Ģey olmadığı halde hem de!

Ġkisi de bir cevap vermeyince Mert‟in gözleri Salih‟e döndü. “Bizi biraz yalnız bırakır mısın
arkadaĢım?” dedi ona.

Salih umursamadan oturmaya devam ediyordu. Sessizliği ve sakinliği aslında öyle


ürkütücüydü ki! KoyulaĢmıĢ lacivert gözler bir an için Aydan‟a çevrildi. Aydan da baĢını hafifçe
eğmiĢti. Bu gizli bir „Lütfen!‟ demekti aslında.

Salih ayağa kalktı. Ancak Mert‟in yanından geçerk en aniden kolundan tutmuĢ ve ĢaĢıran genç
adamı birkaç adım geriye kadar çekiĢtirmiĢti. TutuĢu her ne kadar yumuĢakmıĢ gibiyse de
parmaklarının gücünü Mert kolayca hissetmiĢti.

“ArkadaĢım!” diy e fısıldadı yavaĢça Salih. Aynı onun kendisine hitap ettiği gibi mesafeliydi.
BaĢını eğmiĢ, kendisinden epey kısa olan adamın gözlerinin içine dimdik bak ıyordu. “Sak ın
benim canımı sıkma! Ne yaparsan yap, canımı sıkacak Ģeyler yapma! Bu kızın ikinci kere
ağladığını görürs em... ben de senin canını sıkarım!”

Sesi buz gibi olmuĢtu. Öylesine keskindi ki, Mert önce irkilmiĢti.

“Sen de kim oluyorsun...” diye sinirli bir Ģekilde baĢlayacak oldu. Ama kolundaki pençeler bir
hay vanınkilerden hiç farklı değildi. Adeta kol kemiği kırılacak gibi acıy ınca sözleri yarım kaldı.
Yüzü acıyla buruĢtu.

“Akıllı ol!” diye fısıldadı yeniden Salih. Sonra genç adamın kolunu bıraktı. Uzun ve sakin
adımlarla yürüdü. Biraz ilerideki masay a yöneldi. Üzerindeki boĢ almıĢ tabakları ve bardakları
toplamay a baĢladı iri elleri ile. Yan gözle de onları izlemeye devam etmiĢti bu arada. Kolunu
belli etmeden ovuĢturan Mert genç kızın yanına gitti yine. Bir sandalyeye oturmadan önce
konuĢmaları duyamayacak kadar uzakta olan ama her Ģeyi görebilecek kadar yakında duran
Salih‟e ters bir bakıĢ atmay ı da ihmal etmemiĢti.

“Allah aĢkına kim bu herif?” diye sordu Aydan‟a.

“Pansiyonun sahibinin oğlu!”

“Onu sormuy orum! Sana olan yakınlığı ne?” diye ters bir Ģekilde homurdandı Mert.

“Yakınlığı mı?” Genç kızın gözleri bir an için ilerideki masay ı toplayan Salih‟e kaydı. Gözleri
kalın kollarında gezindi. Onun çekici bir adam olduğunu kabullenmek zor değildi. Biraz daha
zorlasa film y ıldızı olabilecek bir tipe sahipti. Belki Mert kadar yakıĢıklı değildi ama etkileyici
fiziği ile az önce yan yana geldiklerinde, ondan çok daha gösteriĢli durmuĢtu.

Bunu kendi avant ajına dönüĢtürebilir miydi?

“Benden hoĢlanan ve... benim de gayet çekici bulduğum bir adam iĢte!” dedi rahat bir tonla.

“Çekici mi?” Mert‟in kıs ılmıĢ gözleri yine Salih‟e çevrildi. Gerçekten de bu adamın fazla çekici
olduğunu kabullendi. Bunun öfk esi ile bakıĢları genç kıza kaydı. “Beni kıskandırmak için
diyorsan boĢuna çaba harcama derim sana! Çünkü buna hiç gerek yok. Saçma bir tart ıĢmayı
açıp beni dinlemeden kaçman zaten sinirimi bozdu! Bir de bu adamla uğraĢt ırma beni!”
“Seni dinlememi gerektirecek ne var ki?” diye sordu Aydan. “Durum gayet ortada... Ben
evleneceğimizi sanarak sana masumluğumu verdim. Sen ise benimle sadece gönül
eğlendirmek istiyormuĢsun!”

Mert‟in gözleri onun güzel yüzünde gezindi. Saçlarını bile taramadan odadan çıkt ığı halde, Ģu
makyajsız taptaze cildiyle bile o kadar güzel gözüküy ordu ki... Dudakları beyazlamıĢtı biraz.
Eskisi gibi kırmızı değildi. Büyük ihtimalle s ıkınt ısının etkisiyle öyle gözüküyordu. Ne kadar
rahat gözükse de üz üntüsü gözlerinden belli oluyordu çünkü.

Ġç çekti Mert...

“Seninle sadece gönül eğlendirmiyorum yemin ederim!..” dedi yavaĢça. “Seni ne kadar çekici
bulduğumu... biliyorsun. Seninle olmaktan, seninle gezmekten hoĢlanıyorum. Sensiz bir an
bile geçirmek istemiyorum. Yoksa bu kadar yolu gelir miydim?”

“Bu bir Ģey ifade etmiyor. Ben seni seviyorum!” dedi Aydan kuru bir sesle. “Ama senin beni
sevmediğin çok belli! Çekici bulmak... hoĢlanmak çok farklı Ģeyler!”

“Seni sevdiğimi de evlenerek mi ispat etmem lazım?”

“O ayrı bir konu! Beni sevs eydin ve bana gerçekten değer verseydin daha o gece bana
evlenme teklif ederdin!”

“Allah aĢkına Aydan! Ġnsanlar artık birbirlerini sevseler de evlenme Ģartı aramıyorlar! Hangi
çağday ız?”

Genç kız da öfkeli bakıĢlarını ona dikmiĢti. “Ben böyle yetiĢtirilmedim!” dedi ona kızgınlık la.
“Onla bula düĢüp kalkacak bir kız değilim ben. Sevdiğim adam bile olsa evlenmeden asla aynı
evi paylaĢmam! O gece... sana engel olamadım! Kendi aptallığım da var tabii! V e senin
sorumsuzluğun! Ama benden elde edebileceğin her Ģeyi zaten o gec e elde ett in!”

Mert iç çekti yine. Gözleri sıkıntılıydı. “AĢkım...” diye baĢladı ama genç kız elini kaldırıp
susturdu onu.

“AĢkım deme bana! Böyle sahte kelimelerle beni etkileyemezsin. AĢkın olsaydım ne
yapacağın belliydi.”

Genç adam baĢını salladı. “Sana söyledim! Daha çok genciz! E vlenmek için daha çok erken!
Ben bir iki ay içinde Amerika‟ya gideceğim. Orada yüksek lisans yapacağım. Bir yandan da
holdingimizin oradaki bürosunda çalıĢacağım!”

“Ne?” Aydan bunu ilk kez duyuyordu.

“Amerika‟ya yine gideceğim...” diye tekrar etti genç adam. Gözleri doğruyu söylediğini
gösteriyordu. “Hem okuduğum okulda yüksek lisans yapacağım hem de iĢ hayatına
atılacağım!” Aydan kıpırdamadan onu süzüyordu. BaĢından aĢağıya bir kova kaynar su
dökülmüĢtü sanki. “Senin de okulun var!” dedi Mert. “Ankara‟da üniversitede okuyorsun...
E vlilik çok saçma olmayacak mı böyle? Her Ģey imkânsız...”

Aydan onun sözlerini dinlemiyordu bile. “Sen... Amerika‟ya gideceğini bile bile...” diye baĢladı
duraksayarak. “Senin evinde yaĢamay ı... teklif ettin!” dedi suçlarcas ına. “Sana inanamıyorum!”

“Hemen gitmiyorum ki. Bir iki ay sonra...” diye tekrarladı Mert. “Ayrıca sık sık gelirim. Sen o
süre boy unca benim evimde kalırsın!”

“Ve tabii sen gidip geldikçe koynuna girerim?” diye ac ı içinde mırıldandı Ay dan.

“Neden konuyu böyle basit düĢünüy orsun? Birkaç yıl bu Ģekilde deneriz. Eğer bunu
becerebiliyorsak da... evleniriz! Ne dersin? Bu dönemi niĢanlılık dönemi gibi düĢün! Kimse
alelacele evlenmiyor ki!”

Aydan inanmayan bak ıĢlarıyla onu süzmeye devam ediy ordu. Mert‟in sözleri bıçak gibi
yüreğini deĢmiĢti. Ona ne diyeceğini bilemiyordu. Ama bildiği kesin bir Ģey varsa, bebek için
hiç iyi haberler yoktu. Bu ay adet görmemiĢti. Hiç bu kadar geciktiğini hatırlamıyordu.

“Diyelim ki... kabul ettim. Ya... ya bu arada... hamile kalırsam?” diye sordu yavaĢça.

Mert‟in kaĢları çatıldı. Yüzü bu soru ile düĢünc eli bir hal almıĢtı. Sonra baĢını salladı kesin bir
Ģekilde. “Bir süre bebek istemiyorum ben!” dedi ona. “Hele ki evlenmeden önce hiç
istemiyorum. Bu yaĢta anne baba olamayız.”

Aydan yine de ısrar etti. “Ya... ya kalırsam diye sordum? Bu konularda... tecrübesizim!”

“Mesele değil. Ben senin yerine dikkatle korunurum. Ama bir hat a olsa bile...” Gülümsedi ona
güven verircesine... Hiç de yavrusuna sahiplenecek olan bir baba gülüĢü değildi bu. “Öyle olsa
bile... aldırırız biz de!” dedi rahat bir tonla.
15. 15. Bölüm
Adı : AĢka DönüĢ
Yazar : Fatih Murat Arsal

“Mesele değil. Ben senin yerine dikkatle korunurum. Ama bir hat a olsa bile...” Gülümsedi ona
güven verircesine... Hiç de yavrusuna sahiplenecek olan bir baba gülüĢü değildi bu. “Öyle olsa
bile... aldırırız biz de!” dedi rahat bir tonla.

Aydan kıpırdamadan onun gözlerine bakıyordu. Mert‟in gözlerinin içinde böyle bir ihtimali
önemsemediğinin kesin belirtileri vardı. Genç adam olabilecek bir hata karĢıs ında bile baba
olmak istemiyordu.

“Anladım!” dedi yavaĢça.

Genç adam rahatlamıĢ gibi hafif bir nefes aldı. “S evindim! Ama birkaç yıl sonra ne olur
bilemiyorum tabii. ĠĢte o zaman gerçekten evlenebiliriz. Sen okulunu bi tirmiĢ olursun. Ben de
yüksek lisansımı bitirmiĢ olurum. Hatta belki seninle Amerika‟ya yerleĢiriz. Bir iki çocuk
yaparız.”

Genç kız ayağa kalktı. “Ben... böyle bir Ģeyi kabul edemem!” dedi ona kesin bir tonla.

Mert‟in yüzündeki rahatlamıĢ ifade bozuldu. “Anlamadım?” diye mırıldandı ĢaĢkınlıkla.

“Seni ne kadar sevsem de... senin sevgilin olamam. Seninle aynı evi paylaĢamam. Ben böyle
yetiĢtirilmedim. Ağabeyim bunu teklif ettiğini bile duysa bacaklarını kırar. Beni de on tane
koruma ile okula gönderir getirir. Bana olan tüm güvenini kaybederim.”

“Allah aĢkına!” diye iç çekti Mert. “Sen gerçekten...”

“Ben gerçekten...” diye onun sözünü kesti Aydan. “Seninle uz un bir gelec ek hayal ediyorum.
Ama bu Ģekilde değil. Eğer... görüĢmeye devam edersek... ve senin de beni sevdiğine
inanırsam... belki ileride evlenebiliriz. Ama bunun dıĢında bir Ģey yapamam ben!”

Mert de ayağa kalkmıĢtı. “Son sözün bu mu?” dedi biraz kızgın bir tavırla. “Beni seçim
yapmaya mı zorluyorsun?”

“Hay ır!” dedi genç kız. “Sen seçimini yapt ın zaten! Aklındakileri söyledin. Ben de söyledim
Ģimdi. Hepsi bu!”

“Ama ya evlilik ya ayrılık diyorsun?”

“E vlenmesek de ayrılacağız... Seninle aynı evi paylaĢsam da ayrılacağız. Sen çekip


Amerika‟ya gideceksin.”
“E vlenirsek de gidec eğim...” dedi genç a dam kızgınca.

“Belki... seninle gelirdim!” dedi Aydan. “Okulumu dondururdum. Veya orada bir okula
baĢlardım. Belki bu genç yaĢta... güzel bir çocuğumuz olurdu!”

Ondan vazgeçmeye haz ır değildi. Onu seviyordu. Ondan ayrı kalmamak için her Ģeyi yapardı.
Onunla gitmeyi bile göze alırdı. Hatta... hamileyse... ve Mert de istemezse... bebeği bile
aldırabilirdi.

Mert duruĢunu dikleĢtirdi. Bir iki saniye bak ıĢtılar. Sonra genç adam baĢını salladı iki yana.
“Üzgünüm...” dedi kızgınca. “S eni seviyorum... Bana inan ki seni gerçekten seviyorum. Ama...
evlenmey e henüz hazır değilim. Çok gencim. Yapmak istediğim Ģeyler var. Planlarım var.
Ailem bile zaten buna izin vermez.”

Aydan da duruĢunu dikleĢtirmiĢti. Güzel gözleri donuklaĢmıĢtı. Öfkelenemiyordu bile...


Öfkelenemeyecek kadar hayal k ırıklığı içindeydi. Onun yakıĢıklı yüzünde gördüğü dürüstlüğe
minnettardı yine de! Yalan söyleyip genç kızın aklını çelmeye çalıĢabilirdi. Onu ikna etmeye
uğraĢabilirdi. Her Ģeye rağmen içindeki âĢık kız... ikna edilmeye hazırdı aslında.

“Peki...” dedi yavaĢça. “Anladım...”

“Özür dilerim!” dedi Mert. Siniri geçmemiĢ olduğu için özrü biraz yavan kalmıĢtı. “Gerçekten
üzgünüm.”

“Anladım dedim...”

“Ne olacak Ģimdi?”

Genç kız baĢ ını çevirdi. Biraz ilerideki Salih‟e kaydı gözleri. Genç adam topladığı tabakları
içeriye götürmüĢtü. Mutfaktan çıkarken de pansiyon müĢterilerinden iki kumral kız önünü
kesmiĢti. Bir Ģeyler sordukları belliydi. Neredeyse bay gın bak ıĢlarla baktıkları Salih ise gayet
mesafeli bir Ģekilde onları dinliyordu. Dudaklar ında her zamanki gülüms emesi ile kızları daha
da etkilediğinin farkında değildi.

“Ne olacak ki...” dedi yavaĢça. “Hepimiz... hayatımıza devam edeceğiz!”

Mert de onun baktığı yöne bakınca kaĢları çat ılmıĢtı. Ġçindeki erkeklik egosu kadını olarak
gördüğü bir k ızı baĢka bir erkeğe kapt ırmaya hazır değildi. En azından bir erkek ile yarıĢmaya
hazır değildi. Son sözleri ile Aydan‟ı üzdüğünün farkındaydı. Yalan söylemek isterdi ama
yapamamıĢtı. Ġleride baĢına bela olacak bir kadın hiç istemezdi.

“Bu adamdan hoĢlanmadım!” dedi sertçe. “Çevrende gezinmesini istemiyorum!”

Aydan‟ın kaĢları kalktı hafifçe. “Bunu... hangi sıfatla söylüyorsun?”

“Daha iki dakika olmadı beni sevdiğini söyleyeli...”

“Ve cevabımı da aldım!” dedi genç kız.

Genç adam önemsemeden ısrar etti. “Bunlar saçmalık! GörüĢmeye devam edeceğiz değil
mi?”

Aydan onun duraklayarak ve merakla sorduğu soru üzerine çenesini gururlu bir Ģekilde
kaldırdı. “E vet!” dedi yavaĢça. “Elbette! Elbette görüĢmeye devam edeceğiz. Tıpkı eskisi gibi!”

Mert otomatikman tekrar etti. “Eskisi gibi mi?”

“E vet... Eskisi gibi!” Ona söyleyeceklerini söyleyebilmek için güçlü olmalıydı. Sevdiği erkeğe
karĢı dik olmak zordu ama buna mecburdu. Derin bir nefes aldı. “S eninle sevgili olmadan
önceki günlerdeki gibi... dostuz. Bana sevgilin olmamı teklif etmeden önceki gibi... görüĢmeye
devam edebiliriz kesinlikle!”

“Aydan?” dedi Mert anlamaya çalıĢ arak. KaĢları çatılmıĢtı iyice. Ona doğru bir adım attı ama
genç kız da bir adım gerilemiĢti. “Bitti mi diyorsun?”

Genç kız baĢ ını salladı. “Bitti!” Gözleri yeniden Salih‟e çevrildi. Genç adam kızlardan
kurtulmuĢ, rahatça bir yere yaslanmıĢtı. Kollarını göğsünde kavuĢturmuĢtu. Keskin bak ıĢları
ikisinin üzerindeydi. Nedense... bundan hoĢlandı. Onun koruyucu etkisi o kadar uzaktan bile
hissediliyordu. Hiçbir öz el yakınlığı olmayan bu adamın az rastlanacak bir delikanlılıkla Mert‟i
az önce nas ıl tehdit ettiğini duymuĢtu. Alçak sesle konuĢmasına rağmen duymuĢtu iĢte! Bir
erkeğin ona sadece insan olduğu için değer vermesi çok güzeldi.

“Bu kadar kolay mı?” diye sordu Mert inatla. “Aydan! Gerçekten de bu konuyu düĢünmeni
istiyorum. Biz seninle sadece sevgili değiliz artık ! Biz... Biz seninle seviĢtik!”

“YanlıĢ!” dedi Aydan soğuk bir sesle. “Sen seviĢtin! Aslında o gece bile beni sevmediğini
anlamalıy dım! Beni zorlamandan anlamalıydım. Beni avutmaya çalıĢ ırken söylediğin
sözcüklerden anlamalıydım. Ne yazık ki çok aptalım. Bu konularda hiç tecrübem yok. Artık
seçeceğim erkeklerde daha dikkatli olurum sanırım!”

Mert iyice sinirlenmiĢti. Öfkeli bir Ģekilde elini kaldırdı. “Ne halin varsa gör o halde!” dedi
kızgınlıkla. “Sak ın peĢimden de gelme artık ! Madem istemiyorsun, bir daha benimle
görüĢmeye çalıĢma!”

Genç kız yutkundu... Ama belli etmedi. “ÇalıĢmam!” dedi sadece.

Mert öfke saçan bak ıĢlarla süzdü onu birk aç saniye! Sonra da döndü ve sinirli adımlarla
uzaklaĢtı oradan. Doğruca Salih‟in olduğu yere gidiyordu. Genç adamın yanına varınca bile
Salih duruĢunu değiĢtirmedi. Genelde gülümseyen yüzü ciddiydi. Gözleri Mert‟in üzerinden hiç
ayrılmadı. Onun kötü bak ıĢlarına ise hiç aldırmadı.

“Hes abımı kes!” dedi Mert emreden bir tonla. “Bir an önce bu berbat yerden ayrılmak
istiyorum!”

Her türlü Ģeye hazırlıklı olmasına rağmen Salih ĢaĢırmıĢtı biraz. Gözleri kıs ıldı azıc ık daha...

“Ayrılıyor musun?”

“E vet !” dedi Mert. Elini cebine atmıĢtı. “Borcum ne?”

Genç adam ilgisizce mırıldandı. “Bir borcun yok!”

“Saçmalama! Odanızı kullandım. DuĢ aldım!”

“Sorun değil!” dedi genç adam. BakıĢları onun arkasından plaja doğru yürüy en Aydan‟a kaydı.
Sonra yeniden sarıĢın adama çevrildi. “Ne oldu? Sorununuzu hallettiniz mi?”

“Seni ilgilendiren bir Ģey değil arkadaĢım!” dedi Mert ters bir tonla.

“Bu sorumun cevabını ondan da alırım!” dedi Salih gülümser gibi. “Hem de senin herhangi bir
yerini kırmama gerek kalmadan! Ama nedense senden öğrenmek istiyorum. KonuĢmanız iyi
geçmedi mi?”

“Geçmedi!” dedi Mert. Bu iri adamın tehlikeli ses tonundan ürkmemek mümkün değildi. Ama
hemen de pes etmek istemiyordu. “Ama madem çok merak ediyorsun... onunla ayrıldık!”

“Ayrıldınız mı?” Genç adamın lacivert gözleri yeniden plaja kaymıĢtı. Aydan ağaçların
aras ından kısmen gözüküyordu artık. Onun üzgün olup olmadığını düĢündü. Muhakkak ki
üzgündü. Sevgilisinden ayrılan bir kadın olmas ının haricinde... hamileydi de!
GörünüĢ e göre Mert denen bu zibidinin çocuktan haberi yoktu. O sadece ganimetini almıĢ ve
geri kalanla ilgilenmemiĢti. Sorunları Aydan‟ın üzerine yıkmıĢtı!

Peki ya Ģimdi ne olacaktı?

Bu yaĢta bir kız karnında bebekle ne yapabilirdi ki?

Acaba bu sorumsuz adama bebeği söylese miydi? Kendisini ilgilendiren bir Ģey değildi gerçi!
Ama söylemeyi istiyordu bir tarafı... Sorumluluklarını hat ırlatmak istiyordu. Gerekirse kafasına
vura vura...

Kararsızdı...

Söylerse eğer Aydan‟ın tepkisi ile de karĢ ılaĢabilirdi. ġüphesiz söylemek isteseydi Mert‟e bunu
kendisi açıklardı. SöylememiĢse eğer... mutlaka bir bildiği olmalıydı. Onun iĢine karıĢmak
doğru olmazdı. Aydan ona düĢman olabilirdi!

Fakat kesin olan bir Ģey varsa eğer... bu çocuğun bir babaya ihtiyacı vardı. Aydan‟ın da bir
kocaya...
16. 16. Bölüm
Adı : AĢka DönüĢ
Yazar : Fatih Murat Arsal

Fakat kesin olan bir Ģey varsa eğer... bu çocuğun bir babaya ihtiyacı vardı. Aydan‟ın da bir
kocaya...

O konuĢmanın ardından Mert gerç ekten de ot eli terk etmiĢti. Aydan çok üzgündü. Hem Mert‟i
kaybettiği için hem de geleceği hakkında kararsız olduğu için... ġüpheleri ise neredeyse
kesinleĢmiĢti. Hâlâ hastalanmamıĢtı.

Salih‟i gördüğü de pek söylenemezdi. Annesi onun bir iki günlük dinlenmenin ardından kendi
bürosunda çalıĢmaya baĢladığını söylemiĢti. Dediğine göre Kemer içinde inĢaat iĢleri ile
uğraĢan bürosunu geri açmıĢtı. Küçük bir yerdi ama eski müĢterileri onu hemen bulmuĢtu.
Oldukça yoğun olmalıydı ki, bir iki kere hariç Aydan ile hiç görüĢmemiĢlerdi. O görüĢmeleri de
genelde uzaktandı.

Bir akĢam deniz kenarındaki bir parkta tek baĢına oturuyordu genç kız. Canı sıkkındı. Kızları
ekmiĢti. Soğuk limonatasından bir yudum alırk en caddenin karĢıs ından hızla yürüyen Salih‟i
görmüĢtü. Beyaz bir keten pantolon ile açık mavi bir gömlek giymiĢti. Çok Ģ ık ve farklı
gözüküyordu. Elinde bir çanta vardı. Çizimler vey a projeler olmalıydı. Gözündeki gözlükler ile
daha da yakıĢ ıklı ve dikkat çekiciydi. Gülümsemediği zamanlarda onun korkutucu olabileceğini
düĢündü. Adım attıkça uzun bacakları ve atletik bedeni güneĢ ıĢığında daha da etkileyici
duruyordu.

Neden sanki böyle bir adama âĢık olmamıĢtı ki?

Paras ı olmaması hariç, gayet ideal bir erkek gibi görünüyordu. Aslında bir iki gündür Salih
aklına sık sık gelmiĢti. Onu görememek meraklanmasına sebep olmuĢtu.

Elini kaldırdı. “Salih!” diy e seslendi ona.

Genç adam bu seslenmeyi duymuĢtu. Önünden geçen araçlara dikkat ederek ondan tarafa
yöneldi. Yüzünde bir gülümseme vardı. Gölgeler içinde ot uran genç kızın yanına gelince
önünde durdu bir an. Gözlüğünü çık arıp b aĢını eğdi selamlarcas ına.

“Merhaba!” demiĢti kalın sesi ile.

“Merhaba! Nerey e? ĠĢin yoksa otursana!” Bu sıkıntılı anlarında nedense genç adamın
arkadaĢlığına, içini ısıtan o korumac ı tavrına ihtiyacı vardı.
Genç adam kararsızca Aydan‟ı süzdü. Aydan yeĢ il kumaĢ Ģortu ve sarı bluzu ile çok güzel
gözüküyordu. Bir erkeğin nefesini kesecek kadar güzeldi. Genç adam ondan etkilenmemekte
zorlanıyordu. ĠĢin doğrusu birkaç gündür ondan uzak durmak için elinden geleni de yapıyordu.
Hem özel hayatına karıĢmamak için hem de... ona karĢı hissetmeye baĢladığı ilgiyi
görmezden gelmek için... Ama kesinlikle iĢe yaramamıĢtı. O anda bu sıkıc ı günde içini
ferahlatacak daha güzel bir Ģey düĢünemiyordu. Aydan onu kesinlikle fena halde etkiliyordu.

Bir sandalye çekti. Çant asını diğer sandaly eye bırak ırken rahatça karĢıs ına oturdu. BaĢını
çevirmiĢti ve ortada gezinen garsona eliyle iĢaret etmiĢti. “Ali! Bana da bir limonata!” diye
seslendi. Ve sonra keskin ama gülümseyen gözleri yeniden genç kıza dönmüĢtü. “Ne haber?”

Aydan omuz silkti. “Hiç! Önemli bir Ģey yok!”

Genç adam onu süzmeye devam ediyordu. “Emin misin? Canın s ıkkın gibi?” Etrafına bak ındı
hızla. “ArkadaĢların nerede? Neden tek baĢınasın?”

“Onları ektim. Müzeye gideceğim dedim. Onlar da bir tur ile Olimpos‟a gittiler.”

“Sen niye gitmedin peki?”

“Ġstemedim iĢte!” Limonatas ından bir yudum daha aldı. Rujsuz kırmızı dudakları seksi bir
Ģekilde ıslanmıĢtı. Genç adam o dudakları süzdü bir an. ġu bir gerçekti ki Aydan‟ın o güzel
dudakları üzgün bir k ıvrıma sahipti.

Genç adam Ali isimli garsonun önüne getirdiği limonat asını aldı. Ġçi yanmıĢ gibi iki uzun
yudumda çoğunu bitirdi. Sonra yeniden Aydan‟a yüklendi. “Söyle hadi! Senin canın sıkkın.
Yine sevgilin mi?”

“Bir sevgilim yok artık! Ayrıldık onunla. Biliyorsun iĢte!” Genç kızın sesi kuruydu.

“Ne bileyim ben... Belki barıĢmıĢsınızdır dedim.”

“BarıĢmadık. O iĢ bitti!”

Genç adamın bir kaĢı kalktı. “Emin misin?”

“Eminim...”

“Ya çocuk?”

Aydan umursamaz bir Ģekilde omuz silkti yine. Gözleri donuktu. “Aldıracağım sanırım!”

“Öyle mi?” Genç adamın yüzündeki gülümseme yok olmuĢtu. YakıĢıklı çehresi oldukça
ciddiydi Ģimdi. “Bu konuda emin misin?”

“Ne yapabilirim ki? Onu doğuramam! Az önce bir kadın doğumcuday dım. Hamile olduğum
kesinleĢti. Doktor kürtaj yapabileceğini söyledi. ”

Genç adam arkasına yaslanmıĢtı sıkkın bir Ģekilde. Parmakları mas anın üzerinde tıngırdayıp
duruyordu. Sonra iç çekti. “Bence bunu Mert ile konuĢmalısın! Babası! Gerçeği bilmek hakkı!
Belki çocuğu aldırmanı istemez!”

“Güldürme beni!” dedi genç kız soğuk bir alayla. “Bilse önce kendisi önerirdi zaten! E vlensek
bile çocuğu istemiyormuĢ!”

Salih en kritik soruyu o anda soruverdi. “Ya sen?”

“Ben ne?”
“Sen çocuğu istiyor musun?”

Aydan nefesini tutmuĢtu bu soru ile. Günlerdir bunu düĢünüyordu. Öylesine kötü bir
durumdaydı ki... Doktor kontrolüne gitmeyi de bilerek geciktirmiĢti. Aklındaki düĢünceleri bir
düzene sokmayı istemiĢti. “Bilmiyorum!” dedi kararsızca. “Hem istiyorum hem... istemiyorum!”
dedi üzgünce. Kocaman güzel gözlerini genç adamın anlayıĢlı gözlerinden kaçırmıĢtı. “Ben...
korkuyorum!”

“Neden korkuyorsun?”

“Her Ģeyden... Onu doğurmam imkâns ız! Aileme bunu aç ıklayamam! Aynı zamanda kürtaj
olmaktan da korkuyorum! Hayatımda kendimi hiç böyle... yalnız hissetmemiĢtim!”

Genç adam uzandı. Onun küçücük elini tuttu. Ve o el buz gibiydi. Üstelik titriyordu. Üzüldü
elinde olmadan. Biraz güç vermek için hafifçe sıktı. Aydan elini geri çekmemiĢti. Salih birkaç
saniye içinde farklı bir hisle dolmay a baĢladı. Hamile ve baĢkasına âĢık bir kadına
dokunmaktan... hoĢlanmak da ne demekti? Ġğrendi kendisinden! Elini geri çekmek istedi. Ama
Aydan‟ın ince uzun parmakları da bu gücü kendi bedenine aktarmak ister gibi kıvrılmıĢtı. Genç
adamın elini tutmuĢtu bilinçsizce.

O anda yanlarında birisi belirdi.

“Salih?” demiĢti bir kadın sesi. Her ikisi de baĢlarını çevirmiĢlerdi. Elli yaĢlarına yak ın, kısa
saçlı bir kadındı. Sarıya boyalı saçları ile esmerleĢmiĢ cildi güzel bir uyum içindeydi. Açık
kahverengi gözlerinde ise sıcak bir ifade vardı. O gözler genç adamın üz erinden elini tutmuĢ
olduğu genç kıza kaymıĢtı. Ve ardından baĢını eğerek selam verdi. “Merhaba Aydan Hanım!”

Her ikisi de ĢaĢırmıĢtı. Salih elini geri çekti. Aydan da hemen elini çekip kucağına kilitlemiĢti.
Gözleri ĢaĢkınlığını gizlemeden kadını süzüyordu. “Merhaba... Tülin Hanım!” dedi ĢaĢkınca.

Salih de ĢaĢkındı elbette. O ilk ĢaĢkınlığını kolayca gizlemiĢti. Onun ĢaĢırmas ı, çok iyi bir aile
dostu olan Tülin Ablasının sanki iki âĢıkmıĢ gibi Aydan‟la onu süzmesindendi. Görünüm
gerçekten de onu gösteriyordu, bunu da fark etmiĢti istemeden. Ama Aydan‟ı tanıması ise
baĢka bir ĢaĢkınlığı yaĢamasına sebep olmuĢtu. Yoksa Aydan?.. Acaba?.. Kemer‟in en iyi
kadın doğumcusu olan Tülin Ablaya mı muayene olmuĢtu?

“Tülin Abla...” diyerek selam verdi kadına.

“Ben de biraz hava alay ım diye çıkmıĢtım!” dedi kadın. “Y orucu bir gündü. Serin bir Ģey içeyim
dedim!” Meraklı gözleri ikisi üzerinde gezinmeye devam ediyordu.

Aydan yutkundu. Gözleri Salih‟e çevrildi. Az önce muayene olmuĢ olduğu kadın doktorunu
Ģimdi karĢısında görmek ĢaĢırt ıcıydı. Üzerinde beyaz önlüğü olmadan daha genç ve daha
sıcak görünüyordu. Ve... Ve kesinlikle daha meraklı.

Kadın gülümseyen gözlerinde belirli bir azarlama ifadesi ile Salih‟e baktı. KaĢları hafifçe
çatılmıĢtı. “S alih?” dedi yavaĢça. “Yoksa?.. Yoksa bu çocuk senden mi oğlum?”
17. 17. Bölüm
Adı : AĢka DönüĢ
Yazar : Fatih Murat Arsal

Kadın gülümseyen gözlerinde belirli bir azarlama ifadesi ile Salih‟e baktı. KaĢları hafifçe
çatılmıĢtı. “S alih?” dedi yavaĢça. “Yoksa?.. Yoksa bu çocuk senden mi oğl um?”

Genç adam bu soru karĢ ısında irkilmiĢti. Gözleri bir an kadının yüzünden ay rıldı. Aydan da
ĢaĢırmıĢ gibiydi. Onun güzel yüzünün aydınlık hali yine genç adamın hoĢuna gitti. O ĢaĢkın
saf bak ıĢlarıyla gerçekten de çok güzeldi. Demek Aydan kazara Kemer‟in en iyi doktoruna
gitmiĢti ha? Birilerine en iyi kadın doğumcuyu sormuĢ olmalıydı... Ve bu kiĢinin kendi aile
dostları olmas ı hem iyi hem kötüydü. Mesleki etik olarak Tülin Abla asla sır vermez di ama
annesi ile bir arada iken sırf muhabbet olsun diye pek çok Ģeyi anlatmas ı da ĢaĢırtıc ı olmazdı.
“Nas ıl benim olabilir ki?” dedi rahat bir tavırla. “Ben daha askerden yeni geldim!”

Kadın baĢ ını salladı bilmiĢ bir yüz ifadesi ile. Bir sandalye çekip oturmuĢtu. “Hadi! Hadi! Sen
Ankara‟da askerlik yapt ın. Aydan Hanım‟ın da orada okuduğunu öğrendim. Söyle hadi! Orada
mı tanıĢtınız? Sen teskere alınca peĢinden buraya mı geldi?”

“Tülin Abla!” diye baĢladı Salih gülümseyerek... Ġmkânsız bir ĢeymiĢ gibi baĢını iki yana
sallamıĢtı.

Aynı anda Aydan da kadının adını fısıldamıĢtı. “Tülin Hanım...”

“Bunda saklayacak bir Ģey yok ki!” diyerek ikisinin de sözünü kesmiĢti kadın. Az önce masada
ikisinin nasıl el ele tutuĢtuklarını hat ırlıyordu. Gerçi kendisini görünce ayrılmıĢlardı ama iki âĢık
gibi el tutuĢtuklarını elbette fark etmiĢti. Belli ki Aydan hamile olduğunu genç adama
söylemiĢti. Bu yakıĢıklı genç de onu teselli ediyor olmalıy dı. “Yani en az ından benden
saklamanıza gerek yok!” diye ekledi.

“Ablac ım!..” diye sabırlı bir Ģekilde itiraz etti Salih.

“Ablac ım falan yok!” dedi kadın otoriter bir Ģekilde. “Bak Salih! Bu çocuk sendense eğer, onu
aldırmak yapacağın son Ģey olmalı! Zaten yaĢın otuza geliyor değil mi? Çocuk değilsin! Sana
ait bir bebeğin sorumluluğunu alabilmelisin! Neden tüm yükü bu küçük kıza bıraktın ki? Zavallı
yavrucak muayeneye bile tek baĢına geldi! Sen de gelsen ben bir Ģey demez dim ki!”

“Demezdin ama!..”

“Demezdim tabii... Fakat bu çocuğun babası olarak senin daha bilinçli olacağını sanırdım!
Sorumluluklarını üstlenmelisin! ġunu bil ki ben bu dakikadan itibaren kürtaj asla yapmam bu
kıza!”

“Elbette Tülin abla! Kesin haklıs ın ama...”

O sırada genç adamın arkasından yaklaĢmıĢ Ali isimli garson da lafa girdi. Kemer‟in en
gevĢ ek adamı olarak zaten bir süredir gözü Salih ve Aydan‟ın üzerindeydi. Doktor hanımın da
bu çiftin yanına gidip oturduğunu görünce, içecek bir Ģey isteyip istemediğini sormak için
yanlarına uğramıĢtı. Dolayıs ıyla konuĢmanın son k ısmını gayet iyi duymuĢtu. Elinde hâlâ
tutmuĢ olduğu tepsinin üzerinden konuĢmaya baĢladı.

“Ayıp ya! Salih abi! Sana ay ıp vallahi ya! Sen çocuğunu istemiyor musun Ģimdi?”

Aydan ĢaĢkındı. ĠrileĢmiĢ gözleri ile bir garsona, bir doktora ve bir de derdini bir türlü
anlatamayan Salih‟e bakıyordu. Ağz ından çıkmas ı gereken kelimeler bir türlü çıkamıyordu.

“Sen karıĢma bu iĢe Ali!” dedi Salih garsona. Sesi henüz sakindi.

Sonra bak ıĢlarını doktora çevirdi. O da biraz kötü bir bak ıĢla garsona bak ıyordu. KonuĢmaları
onun duymas ı iyi olmamıĢtı. “Sen bana da limonata getir Ali!” dedi kadın ters bir sesle. “Ve
çeneni de kapalı tut!”

Salih kontrolü eline almanın vakti geldiğinin fark ındaydı. Dudakları aralandı. “Tülin Abla!..” diye
baĢladı.

Ne yazık ki sözlerini bir türlü tamamlayamıyordu. Tepesinde inatçı bir Ģekilde dikilen garson Ali
yine homurdanmıĢtı. “Bunu sende n hiç beklemezdim abi! Delikanlı adamdın sen!” dedi açık bir
ayıplama ile. Sonra da söylene söylene uzaklaĢtı.

“Ne oluyor hiç anlamıyorum!” dedi Aydan.

Doktorun gözleri Aydan‟ın üzerine kilitlenmiĢti. “Kızım, sen bu bebeği aldırma konusunda
kesin kararlı mıs ın?”

Aydan da ĢaĢkındı. Daha bir saat önce görüĢtüğü doktorunu karĢ ısında görmesinin haricinde,
bebeğin babasının Salih sanılması ĢaĢkınlığını arttırmıĢtı.

“Ben… Ben…” Elbette kararlı değildi. Rahminde bir çocuğun varlığının üzüntüsü kadar güzel
yanlarını da keĢfetmiĢti. Belki bu çocuğu doğurmas ı imkânsız dı ama imkân olsa kesinlikle
doğururdu. Ah keĢke Mert bu son üç gün sonunda piĢman olup dönüp gelmiĢ olsaydı.

“Sanırım değilsin?” diye sordu Tülin Hanım bu sefer de…

Genç kızın gözleri ister istemez Salih‟e çevrilmiĢti. Genç adam merakla konuĢmanın gideceği
yönü keĢfetmeye çalıĢ ır gibiydi. Dudaklarında ise alaycı bir gülümseme belirmiĢti. Neden
gülümsüy ordu ki bu adam Ģimdi?

“Ben… bilmiyorum. Pek emin değilim sanırım,” dedi tereddütlü bir Ģekilde.

“Bak yavrum! Bir doktor olarak ne yapacağını elbette benim söylemem etik olmaz. Ancak bir
anne ve bu sersemin bebekliğini bilen bir aile dostu olarak bir kere daha düĢünmeni tavsiye
ederim. Eğer ailenin haberi yoksa onlara için rahat olarak durumu açıklaya bilirsin. Salih ve
ailesi bu bölgenin çok tanınan, sevilen simalarıdır.”

“Anlamadım?”

Salih gülümsemeye devam ediyordu. “Ben anladım sanırım!” dedi genç adam rahat bir tavırla.
Parmakları masanın üz erinde tıngırdıy ordu. “Sanırım bebeğin babasını evlilik için ikna etmeni
öneriyor sana!”

“Babasını mı?” Genç kız ın kafası iyice karıĢmıĢtı.

Tülin Hanım ters bir bakıĢ attı Salih‟e. “Böyle önemli bir konuda bu kadar rahat olmanı takdirle
karĢılıyorum doğrus u!” dedi ona.

Aydan iç çekti. YavaĢ yavaĢ durumu kavr amaya baĢlamıĢtı. “Tülin Hanım! Siz yanlıĢ anladınız
gerçekten!”

Kadının bakıĢları ona çevrildi. “Öyle mi?” Onun duru yüzünü süzmüĢtü bir an için. Aklına gelen
bir Ģüphe ile gözleri kısıldı. “Dur bakay ım! Yoksa ben gerçekten yanlıĢ mı anladım?”

“Kesin!” diye mırıldandı Salih.

“Sen sus!” dedi kadın ona. BakıĢları yine Aydan‟a çevrilmiĢti. “Kız ım? Yoksa sen mi?.. Yoksa
sen mi evlenmek istemiyorsun?”

Aydan da gülecekti neredeyse. Bu kadın ne kadar yanlıĢ düĢündüğünü bilse, herhalde o da


kahkahalarla gülerdi. Ġçinde bulunduğu s ıkınt ılı zamanda gerçekten de hoĢ bir yanlıĢ anlama
olmuĢtu bu… Demek bebeğin babasını Salih sanmıĢtı? E vet ! Komikti gerçekten!

Gözünün ucuyla genç adamın gülümseyen yüzünü süzdü. AkĢam güneĢi yüzüne vurmuĢtu.
Erkeksi yüzü aydınlanmıĢtı. Sert yüz kemikleri gencecik cildinin alt ından belliydi. Gerç ekten de
yakıĢıklı adamdı! Baba olac ak kadar yakıĢ ıklı! Güçlü! Güven verici…

“Bu çocuğa bir Ģans vermek istemiyor musun?” diye sordu Tülin Hanım.

“Ġstiyorum elbette!”

“Eee?”

“Daha… Daha onsekiz yaĢındayım! Bir ay sonra ondokuz oluyorum!”


“Ben ilk çocuğumu doğurduğumda onyedi yaĢımdaydım! Salih‟in annesi de onsekiz!” dedi
kadın. “Zamanın değiĢtiğini biliyorum! Ama madem bu çocuğu yapacak kadar olgunsunuz,
büyütecek kadar da olgunsunuzdur!”

“Okulum var!”

“Ne olmuĢ ki? Hem okursun hem bebeğine bakarsın! Korkutucu gibi görünebilir ama emin ol ki
anne olmak çok güzeldir.” Gözleri azarlarc asına Salih‟e döndü. “Baba olmak da öyle!”

“Belki çocuğun babası… evlenmek istemiyordur?” diye gülümseyerek mırıldandı Salih.

“Of!” diye iç çekti doktor kadın. Bu sefer o sıkıntılı bak ıyordu. “Kafamı karıĢtırdınız iyice ya!
Kim evlenmek istemiyor, kim bebeği aldırmak istiyor, artık iyice kafam karıĢtı!”

Aydan gülümsedi çekinikçe. Dolgun dudakları ac ılı bile olsa tatlı bir Ģekilde kıvrılmıĢtı. “Durum
inanın sizin sandığınız gibi değil!” dedi yavaĢça. BakıĢları azarlarcasına Salih‟e kaymıĢtı.
“Salih sizinle ĢakalaĢ ıyor sadece!”

“Yani?..”

“Yanisi Ģu… E vet, ben bu çocuğu isteyip istememe konusunda karars ızım. B ilemey eceğiniz
kadar çok korkuyorum. Aileme söyleyemem bile bunu… Asla açıklayamam… Onu doğurmak
istesem bile bir sürü engel var. YaĢımı geçsek bile evli olmadığım birisinden hamile kalmıĢ
olmamı hiç hoĢ karĢılamayacaklardır. ”

“Bu bir sorun değil ki… En kısa sürede evlenirsiniz. Ne zaman hamile kaldığına dikkat bile
etmezler.”

Aydan duraklamıĢtı. “Öyle mi?” diye sordu bilinçsizce. “AnlaĢılmaz mı?”

“Daha çok yeni… E vlenmek için gecikmezseniz bir doğum doktoru hariç kimsenin
anlayacağını sanmıyorum!”

“Tabii evlenmek için babay ı ikna edebilirse!” dedi Salih kuru bir sesle. Gülümsüyordu ama sesi
gerçekten kuruydu. O sarı züppeyi düĢününce canı sık ılmıĢtı. Ġnsan hamile bıraktığı bir kadını
nasıl terk ederdi? Anladığı kadarıyla Aydan onunla bir kere beraber olmuĢtu. Bu bir kere bile
olmuĢ olsa, sorumluluk sahibi bir erkek hamilelik konusunu da dikkate alırdı.

“Salih!” dedi Tülin Hanım adeta kızgınlıkla. “Ne biçim konuĢuyorsun sen? Bu çocuk seninse
elbette ikna olacaksın!” dönüp Aydan‟a baktı. Sanki onu da ikna etmek ister gibiydi. “Kız ım! Bu
sersem askerden de geldi! Önü gayet açık ! Gelec eği gay et parlak! Ġyi bir koca olacağına
inanıyorum! EndiĢelerin varsa eğer sana çok iyi bakacağına eminim!”

Aydan yine genç adamı süzdü. Salih ile ilgili ne endiĢesi olabilir di ki? O evlenmek için
gerçekten de iyi bir aday gibi gözüküyordu. “Ben… zaten zenginim!” dedi utangaçça. “Onsekiz
yaĢımdan beri ailemin Ģirketinde özgürce harcayabileceğim bir paya sahibim.”

Doktorun yüzü aydınlandı. Memnun bir Ģekilde Salih‟e döndü. “Gördün mü iĢte? Hali vakti
yerinde güzel bir kız… Hem de gördüğüm en güzel kız !”

“Benim de…” dedi Salih alayla. “…gördüğüm en güzel kız. Ancak…” Yeniden keyifli hale
gelmiĢti. “Ama cidden halledemeyeceğimiz bir sorun var!”

Kadın eliyle öylesine bir hareket yaptı. “Pöh! Halledilemeyecek sorun yoktur!” Duraklay ıp baba
aday ının yakıĢ ıklı yüzüne baktı. “P eki, söyle bakalım! NeymiĢ o?”

Aydan da epey uzun bir süredir Salih‟i seyredip duruy ordu zaten. Aklı karıĢıktı… Hem de
aklına gelen çok saçma bir fikir yüzünd en karıĢıktı.

Salih dudaklarını oy nattı. Tam kadına her Ģeyi açıklayacaktı. Tam „Bu bebeğin babası ben
değilim! Bu yüzden beni ilgilendirmez!‟ diyecekti ki… Tülin Hanım‟ın telefonu çaldı. Kadın eline
aldığı telefona baktı. Dikkati dağılmıĢtı.

“Pardon!” dedi ekrandaki isme bak arak. “Bir hastam arıyor! Doğumu yaklaĢmıĢ olabilir!” ayağa
kalkarak birkaç adım uz aklaĢtı oradan. Telefonu açmıĢ ve alç ak sesle konuĢmaya baĢlamıĢtı.

Aydan hâlâ Salih‟i süzüyordu. KaĢları çatılmıĢtı. Genç adam ayağa kalkan doktorun ardından
bir süre baktıktan sonra bakıĢlarını genç kıza çevirdi. Onun kendisine bak ıĢlarındaki garipliği
görünce de kalın kaĢlarından birisi havalandı.

“Ne saçma değil mi?” dedi gülümseyerek. “Bebeğin babasını ben sandı!”

Aydan cevap vermeden onu süzüyordu hâlâ.

Genç adam iç çekti. “Ne?” dedi biraz kabaca. “Ne var? Neden bana öyle bak ıyorsun?”

Aydan‟ın güz el dudakları yavaĢça kıpırdandı. Ancak hiçbir kelime dökülmedi önce… Çaba
harcarmıĢ gibi yine kıpırdandı. Ve sonunda… tatlı sesiyle çok garip bir sorunun kelimeleri
döküldü aralarından.

“Salih!” dedi yavaĢça. “Benimle evlenir misin?”

“Efendim?”
18. 18. Bölüm
Adı : AĢka DönüĢ
Yazar : Fatih Murat Arsal

“Benimle evlenmek için… ne kadar para… istersin?”

Genç adamın ĢaĢkınlığı görülmeye değerdi. KaĢları kalk mıĢtı. Gözleri genç kızın gözlerine
kilitlendi. Dudaklarındaki keyifli gülümseme yavaĢça kayboldu.

“Ne dedin sen?” diye usulca sordu.

Aydan hafifçe öne doğru verdi vücudunu… Kollarını masaya yaslayıp yüzünü iyice genç
adama yaklaĢtırdı. Kimsenin konuĢtuklarını duymasını istemiyordu. Bak ıĢlarında çaresiz bir
ifade vardı.

“Benimle… evlenir misin? diye sordum!” dedi yavaĢça.

Genç adam baĢını salladı. “Ha! Tamam! Ben de yanlıĢ duydum zannettim!”

“Salih lüt fen!”

“Ne lütfeni kızım? Saçmalama ya!” KaĢları çatıldı. “V e son söylediğin o Ģey neydi? Para mı
önerdin sen?”

“Sana… çok para veririm!” dedi Aydan onaylarcasına.

Genç adam dudak büktü hafifçe… “Hiç romantik değilsin aĢkım!” dedi minik bir alayla.

“Yemin ederim! Çok param var! Benimle evlenirsen… iĢlerini geliĢtirmen için kullanabilirsin! Bir
anlaĢma imzalarız. Evlendiğimizde para senin olur. Ġstediğin gibi harcarsın!”

“Hamile kalınca beyin hücrelerine bir Ģey mi oldu senin?”

“Salih!..” diye fısıldadı Aydan. “Ben… Ben çok korkuyorum!”

“Bence bu paray ı sevdiğin o züppey e öner kızım!” dedi genç adam biraz ters bir sesle. “Belki
çocuğun gerç ek babası ile tanıĢır!”
“O… o kabul etmez. Zaten zengin!” Ġç çekti. “Hem bebeği öğrenir öğrenmez… aldırmamı
isteyecektir!”

Genç adam onu süzdü bir saniye. “Bence de en doğrusu bu!” dedi yavaĢça. “ġansını dene!
Ona söyle! Kabul etmezse de aldırırsın. Bir Ģey kaybetmezsin. Daha çok gençsin. Yine
çocuğun olur!”

Aydan baĢ ını çevirdi. Ayakta telefonla konuĢan doktor yanlarına gelmiĢti. Her ikisini süzdü
birkaç saniye. Ġkisinin de yüzünden ciddi bir Ģey konuĢtuklarını anlamıĢtı. Konu belliydi
elbette…

“Üzgünüm! ġimdi gitmem lazım çocuklar!” dedi onlara. “Bir hastamın doğum belirtileri
baĢlamıĢ. Limonatamı siz içersiniz. Bence siz bu bebek iĢini iyi düĢünün. Yok eğer hâlâ
aldırmak isterseniz… yarın saat üçte bekliyorum Aydan Hanım. ĠĢimiz çok sürmez.”

Ġki genç de cevap vermeden ona bakmıĢtı. Salih‟in yüzü ciddi ve biraz sıkıntılıydı. Ancak
Aydan‟ın yüzü gerçekten üzgün ve hatta korku doluydu. Özellikle yarınki kürtajı düĢ ününce…

Tülin Hanım gitmeden önce dudaklarını Salih‟in kulaklarına yanaĢtırdı. “Sen de gel!” diye
fıs ıldadı kulağına. “Kürt aj psikolojik olarak insanı etkiler. Bu yaĢta bir kızın yanında birisi
olmalı! Her ne kadar senin hay ırsız olduğunu düĢünsem de en az ından sevgilisi olarak ona
destek olman gerektiğini düĢünüyorum!”

Sonra genç adamın cevap vermesini beklemeden uzaklaĢtı oradan. Zat en Salih de cevap
verecek gibi değildi. Gözleri Aydan‟ın güzel yüzündey di.

“Ne dedi sana?” diye sordu Aydan. Bu arada gars on Ali limonatay ı getirmiĢti. Ali masada
doktoru göremedi ama Salih‟in el iĢareti ile bardağı masaya bıraktı. Sonra genç adama biraz
ters bir bak ıĢ atarak uzaklaĢtı oradan.

Salih omuz silkti. “Baba olarak kürtajda yanında olmalıymıĢım…”

Aydan yutkundu. Kürtaj onu gerçekten kork utuyordu. Gözleri irileĢti yalvarırcasına. “Olur
musun?” dedi ona. Genç adam cevap vermeden duruyordu. “Lütfen ol! Ben çok korkuyorum!”
diye adet a yalvardı. Korkusu sesine yansımıĢtı.

“Ben babası değilim!” diye diretti genç adam. BakıĢlarını kaçırmak sık yaptığı bir Ģey değildi.
Gözleri denize dönmüĢtü.

Aydan‟ın baĢ ı önüne düĢtü… Gür saçları yüzünü örttü. Narin omuzları çöktü hafifçe… Salih
ona bakmasa da gözünün ucundan genç kızdaki çöküĢü görmüĢtü. Derin bir nefes aldı.
Kahretsin! Kahretsin!.. Ondaki bu hal genç adama çok dokunuyordu. Sebebini bilmiyordu ama
Aydan onu fena halde etkiliyordu. Sadece fiziki bir çekim değildi bu… Ondaki her Ģey Salih‟in
hoĢuna gidiyordu… Ona doğru adlandıramadığı bir Ģekilde çekiliyordu.

Genç kız baĢ ını kaldırdığında gözleri yaĢlıydı. O kadar kalabalığın içinde ağlamak istemiyordu
elbette. Yan mas adakiler bile ciddi bir Ģey olduğunu anlamıĢ gibi onları izlemeye
baĢlamıĢlardı.

“Sadece… birkaç ay evli kalırız !” dedi ona. Sesi acısını ve ağlamak üzere olduğunu belli eder
gibi titriyordu.

“Saçmalama kızım!”

Genç adam limonatasının kalan kısmını bir dikiĢte bitirdi. Sonra doktor Tülin için getirilene
uzandı. Ondan da kocaman bir yudum aldı. Aydan‟a karĢ ı zayıf olduğunu bilmek onun gibi
güçlü bir erkek için çok zordu.

“Sonra boĢanırs ın benden…” Aydan çocuksu bir Ģekilde derdini anlatmaya çalıĢ ıyordu.
“ĠyiymiĢ…”

“Ve zengin olursun!”

Genç adam yan gözle ona baktı. “Ailen bu parayı ne yaptığını sormayac ak mı?”

“Hes ap benim hesabım! Benim kontrolümde! Anlamazlar bile…” diye güçsüz bir sesle
mırıldandı Aydan.

Salih ise homurdanmayı seçmiĢti. “Kontrolsüzce para harcay abilmek iyi bir Ģey olmalı!”

Bu sefer yanlarında orta boylu, göbekli bir adam belirmiĢti. Salih ona baktı ifadesiz bir yüzle.
Çay bahçesinin sahibi Kubilay‟dı bu. Ondan sadece beĢ yaĢ büyüktü. Birlikte balık avına
çıktıkları çok olmuĢtu. Adamın koyu gözlerinde bir öfk e görünce ĢaĢ ırdı.

Kubilay onların önlerindeki boĢ bardakları aldı. Hatta ters bir tavırla henüz yarısı dolu bardağı
bile çekip tepsiye koydu. “Hesabı alayım!” dedi ters bir sesle. Salih onun neden öyle
davrandığını hemen anladı. Büyük ihtimalle Ģu iĢgüzar Ali gidip durumu ona anlatmıĢtı.
Kubilay da bu kızı hamile bıraktığını düĢünüyor olmalıydı. Ve evlenmek istemediğini… Çocuğu
aldıracaklarını…

“Daha ot uruy oruz !” dedi genç adam aynı terslikle.

“Olsun! Sen öde! Sana güven olmaz artık !..”

Aydan ne düĢüneceğini ĢaĢırmıĢ bak ıĢlarla iki erkek aras ındaki gerilimi izliyordu. Salih‟in bu
adamla basket topu gibi oynayacağından emindi ama genç adam kendisini tutuyordu.

Salih elini cebine sokup fazladan bir paray ı tepsinin üzerine attı. “Üstü kalsın! Ali‟ye de selam
söyle!” dedi. “O ne demek istediğimi anlar!”

Kubilay gidince de gözlerini Aydan‟a çevirmiĢti. Fakat bu sefer sanki… gözleri gülümsüyordu.

“Sayende herkes bebeğin babas ının ben olduğumu sanıyor!” dedi alaycı bir tonla. “Gec e
yarıs ına kalmaz annem de duyar!”

“Neden benim sayemde olsun?” dedi Aydan ani bir savunma içgüdüs ü ile. “Ben ne yaptım ki?”
Genç adam cevap vermeden onu süzmeye devam edince de diĢlerini sıktı. “Tüm yapacağın…
bu piçin babas ının sen olmadığını söylemekti!”

“Çok ay ıp! Ġnsan çocuğu için böyle konuĢur mu?”

“Eğlenmene sevindim! Ben korkudan ölürken alaycı olabilmen de çok manidar!”

“Ne yapmamı bekliyorsun? ġimdi kalkıp herkese bağırayım mı bu çocuk benden değil diye?”

“Ben bağırayım istersen? Nasılsa daha fazla utanç yaĢayamam!”

“Söylesene? Neden çocuğu doğurmak istiyorsun? Seni istemeyen bir adamdan olan bebeği
hem de!”

“Seni… ilgilendirmez!”

“Büyük ihtimalle seni sevmeyen bir adamdan!..”

“Susar mısın?”

“Sadece kürtajdan korktuğun için mi? Sanmam! Annelik içgüdüsü mü? Y oksa sevdiğin
adamdan sana bir hat ıra kalması için mi?”
Aydan öfkeyle ayağa kalktı. Yeniden ateĢlenmiĢ güzel gözleri ile onu yakmaya çalıĢır gibiydi.
“Üzgünüm!” dedi ona. “Seni meĢgul ettim. Gerçekten de senden istediğim aptalca bir Ģeydi!”

“Öyleydi!” dedi genç adam duru bir katılıkla.

Aydan masanın üzerindeki çantasını aldı. “Limonata için teĢekkürler!” dedi ona. Sonra baĢ ıyla
selamlayıp arkas ını döndü. Uzun bacakları ile uzaklaĢt ı. Salih onun arkasından bakmay a
devam etti. O anda yaĢının ne kadar genç olduğu belliydi. Fiziği yaĢını açıkça belli ediyordu.
Ġncecik belini çekici kalçaları çok güzel bir Ģekilde tamamlıyordu. Bu uzun ama narin bedenin
hamile olduğunu düĢ ünmek midesini burktu. Ona bir baĢka erkeğin dokunmuĢ olmas ı ve…
hatta ona sahip olması… zaten can ac ıtıcıyken… bir de bebek vardı. Hangi aptal erkek
böylesine güzel bir anne ile evlenirdi ki?

SinirlenmiĢti… Onun bakire olup olmamasını önemsemeyebilirdi. Neticede kendisi de birç ok


kadın tanımıĢtı. Zaman değiĢmiĢti artık. Onun ilk erkeği olmasa bile önemli olmazdı.
Sevebileceği bir kadında bekaret aradığı ilk özellik olmazdı. Ama bebek iĢi… baĢkaydı.
BaĢkasının bebeğinin çok ilgi duyduğu bu taze bedende geliĢmesini nas ıl izlerdi? Nas ıl içi
rahat olurdu?

Aydan yürüy erek pansiyona dönmüĢtü. Gözleri yaĢlıydı. Yapayalnızdı. Bebeği aldıracağı
kesinleĢmiĢti artık. Onu doğuramazdı. Bir baba adayı olmadığına göre ailesine bu durumu
açıklayamaz dı. Yapacak bir Ģey yoktu.

Kızlar gece yarısı gelecekti. Gezi planı öyleydi. Plaj kenarında grup partisi düzenleniyordu. O
yüzden pansiyonda kimse yoktu. Bu iyiydi. ġu anda kimse ile görüĢmek veya konuĢmak
istemiyordu.

Bir duĢ alıp pansiyonun bahçesine indi. Canı bir Ģey yemek istemiyordu. Duvar kenarındaki bir
masaya oturdu. Elinde kitabı vardı. Kaldığı sayfay ı belirleyen ayracı kenara bırakıp okumaya
baĢladı. Fark etmiyormuĢ gibi davranıy ordu ama Salih‟in geldiğini, zaman zaman ortada
gezindiğini görebiliyordu. Genç adam ondan yana öylesine bakmıĢtı fakat yanına gelmeye
çabalamamıĢtı. Mutfak tarafında takılıy ordu daha çok.

Yarım saat sonra onu yanında görünce ilgilenmiyormuĢ gibi yaptı. Güzel gri gözlerini öylesine
kaldırmıĢt ı. Niye geldiği onu hiç ilgilendirmiyormuĢ gibi genç adamın gülümsey en yüzünü
süzdü.

Salih elindeki tavayı masanın ortas ına bıraktı. O anda mis gibi kavurma kokusu genç kızın
burnundan içeriye süzülmüĢtü. “Bir Ģeyler yemelisin!” dedi rahat bir tonla. “Eminim sabahtan
beri bir Ģey yememiĢsindir!”

Aydan onun yapt ıklarını izliyordu. Bir tane çatal koymuĢtu önüne. Ayrıca bir sepet içinde taze
ekmek… bir sandalye çekmiĢti o da. Rahatça genç kızın karĢısına ot urmuĢtu. Kendi elinde de
bir çatal vardı.

“Yemedim…” diye mırıldandı Aydan.

“Oğlak kavurmas ı… Yeni piĢirdim!”

“Sen mi yapt ın?” Gözleri sebzelere bulanmıĢ et parçalarındaydı. Gerçekten güzel


gözüküyordu.

“E vet… Geldiğimden beri sana hizmet için uğraĢıyorum!”

“Yalancı!.. Ben olmasam da yiyecektin!”

“E vet… Ama Ģimdi annemle yemek varken burada olmam da biraz manidar olmalı! Ye hadi!”

ÇalıĢanlardan bir kız masaya su, domates ve soğan söğüĢ bırak ıp gitmiĢti. Genç adam
ekmeğinden bir parça koparıp kavurmanın yağına bandırdı. Sonra ay nı ekmekle tuttuğu
kavurmay ı ağzına att ı.

Aydan isteksizce bir ekmek dilimine uzandı. Bir parça kopardı. Onun gibi kabaca yiyemezdi.
Ama Salih‟in alaycı bak ıĢlarını görünce aynı onun gibi yaptı. Hafifçe yağına dok undurdu.
Sonra parmak uçlarının yağlanmas ına aldırmadan ekmeği ile bir eti kavradı. A ğz ına att ı…

Güzeldi!.. Kokusuz, yumuĢacık!.. Ekmeğe sinen yağ ağır değildi. Nefis kekik kokusuna
karıĢmıĢ et tadı…

“Beğendin mi zengin hanım? Eminim sizin evinizde marine edilmiĢ etlerden daha lezzetlileri
yapılıyordur?”

Aydan çiğnemesine devam ediyordu. “Abim de çok güzel yapar bunu!” dedi yavaĢça. “Siz
ikiniz… birbirinize… çok benziyorsunuz!”

“Hımm! Öyle mi? O kaç yaĢında?”

“Senden birkaç yaĢ küçük…”

“Sanırım öfkeli birisi? Ondan korkuyorsun?”

Aydan gülümsedi. Ağabeyini özlemiĢti birden. “Turgut At aman Çeliker benim için özel birisidir!
Bana hiç kızamaz o!”

“O halde neden ondan korkuyorsun?”

“Bana kızamaz dedim! Fakat baĢkasına kızabilir. O kızdığında onu durduracak erkek
tanımıyorum. Fizikleriniz de birbirine çok benziyor.”

Salih yeni bir parça ekmeği ağzına atmıĢtı. Gözleri kıs ıldı. “Ha! Anladım! Sen sevgilin için
korkuyorsun?” dedi alaycı bir tavırla.

“Se..Sevgilim deme Ģuna artık ya!” dedi Aydan biraz sinirle. “Ayrıldık biz!”

“Ama çocuğunun babas ı? Sanırım hâlâ sana döneceği gibi bir ümit taĢıyors undur?”

“Hay ır…”

“E vet ! Bence öyle!” Çiğnemeyi bırakıp aniden önemli bir soru sordu. “Peki diyelim ki biz
evlendik ! Olacağından değil ya, mesela diyorum. O da piĢman oldu ve sana geri döndü! Ne
yapars ın? Sen de bana pardon deyip ona mı dönersin?”
19. Bölü m
Adı : Aşka Dönüş
Yazar : Fatih Murat Arsal

“Peki diyelim ki biz ev lendik! Olacağ ından değil ya, mesela diyoru m. Mert de piş man oldu ve sana geri döndü!
Ne yaparsın? Sen de bana pardon deyip ona mı dönersin?”

Aydan bu soru karşısında şaşırmıştı. Sonra başını sallad ı. “Böyle b ir şey… olamaz sanırım!”

“Sanırsın öyle mi?”

“Ben evliyken … neden başka bir erkeğe…”

“Başka bir erkek değil o!” dedi Salih kesin bir sesle. “Senin sevdiğin adam! Çocuğunun babası!”

“Beni terk edip giden adam…”


“Ama b ir çocuğu olacağını b ilmeyen adam! Belki öğrendiğinde gelip seninle evlen mek isteyecek?”

“İstemez…” İç çekt i. “Hem bunu niye konuşuyoruz ki?”

“Evlen irsek d iye dedik ya!”

“Ama evlen meyeceğiz!” Şüpheli bakışları genç adamın ifadesiz gözlerin in içine daldı. “De ğil mi?” Salih cevap
vermeden ona bakıyordu. “E..Ev lenecek miyiz?” d iye kekeledi sonra. Kalbi gü mbür gümbür at maya başlamıştı.
“Salih?..”

“Diyelim ki evlendik…” d iye mırıldandı genç adam. Gü lü msemişti yeniden. “Yani ben böyle bir düşünceye
sıcak bakmaya karar verdim diyelim. Ben im çıkarım ne o lacak bundan?”

Aydan anlayamadığ ı bir hayal kırıklığı duydu. Salih’in b ir an için … b ir an için onunla kişisel olarak ilgilendiğin i
düşünmüştü. Ona bir insan olarak değer verdiğ ini… bir kadın olarak çekici bulduğunu d üşünmüştü. Yanıldığ ını
anlayınca epeyce bozuldu. Ancak belli et medi.

“Çok paran olacak…” dedi yavaşça. Neyse! Bu bile yeterdi. Zaten Salih’in onu sevmesini istemezd i ki! Yo ksa…
ister miydi? “Evlen meyi kabul edersen… lira karşılığı o larak bir milyon dolar civarında bir para…
ödeyebilirim.”

“İyi para!” dedi Salih gülü mseyerek. A ma nedense rakamın büyüklüğü karşısında hiç heyecanlan mış gib i
değildi. Ekmeğin i kavurmasıyla birlikte ağzına atarken gözleri onun üzerindeydi. “Senin kurtulmana karşılık
benim özgürlüğümün değeri bu mu?”

Genç kızın dudakları kıpırdadı endişeyle. “Daha mı çok istiyorsun? Üç-beş aylık b ir ev lilik için … iyi sayılır ama
biraz… b iraz daha arttırabilirim.”

“Mevzu para değil… Başka?”

“Na..Nasıl başka?” Anlamadan ona bakıyordu. “Ev … araba falan mı istiyorsun?”

Salih güldü. Mavi gö zleri ışıldamıştı. “Beni o kadar da aşağılama istersen?” dedi ona. Gözlerindeki ışık tatlı bir
şeytaniliğe bürü müştü.

“Ne demek istiyorsun peki?”

Genç adam arkasına yaslandı. Bir an karşısındaki çekici kızı süzdü. Askılı kırmızı blu zu alt ındaki dik göğüsleri
fazlasıyla cezbedici duruyordu. Her erkek gibi onları görmezden gelemiyordu. Dü mdüz midesi bir erkeğ in
ellerin i ü zerinde gezdirmek isteyeceği gibiydi. Ve o Mert salağın ın ona ait güzelliklere dokunduğunu düş ününce
midesi sürekli buruluyordu. Onun bakire olmamasını, hamile o lmasını kabulleniyordu ama y ine de hiçbir kadına
duymadığı kıskançlığı ona karşı duyuyordu.

“O…” d iye başladı yavaşça. Gülü msemesi azalmıştı. “O seksi iç çamaşırlarını… benim için de giyec ek misin?”

Aydan’ın nefesi kesilmişti. Gö zleri irileşti. Aklında onun bahsetmiş olduğu saydam iç çamaşırı gezindi. Eline
alıp inceled iği küçük şeyler… Salih on ların içinde onu görmek istiyorsa eğer?.. Eğer böyle bir şeyi istiyorsa?..

Gerçekten garipti! Ne oluyordu bu vücuduna böyle? Aklına gelen bu düşünce ile göğüsleri h ızla tepki vermişti.
Göğüs uçları anlamsız bir şekilde sertleşti. Ve kasıklarında daha önce hiç bilmediği minik bir sızı gelişti…
Rahatsızca yerinde kıpırdadı…

“Evliliğimiz içinde… seks de olacak mı?” d iye masumca sordu.

Genç adam dimd ik ona bakıyordu. Gü lü msüyordu ama ancak vahşi bir hayvanın avına bakarken göründüğü
kadar tehlikesizdi. Hiç tereddütsüz sordu. “Olmayacak mı?”

“Elbette hayır!” dedi oto matikman. Ancak genç adamın geri ad ım at ması korkusu ile hemen toparlandı.
Yut kundu. “Lütfen … o lmasın!”

“Ya kabul et mezsem?”

Genç kız çaresizce oturduğu yerde kıp ırdandı. Bu noktaya kadar gelmeleri b ile mucize iken Salih’in geri adım
atmasını hiç istemiyordu. Ancak onun istediği şey… çok uçuktu. İmkânsız değild i… A ma uçuk!.. Gö zleri kalın
kollarında, geniş göğsünde gezindi. Bu kadar harika b ir vücuda sahip olması işi ko laylaştırıyordu. Onunla
sevişebilir miydi? Emin değild i… A ma çok da zor olmazd ı! Bunu hissediyordu. En azından it ici olmazd ı! En
azından ilk keresinden kötü olmazdı. Mert ile birlikte olduğunda hem canı ço k acımıştı hem de hiçbir şey
anlamamıştı. Kendisini o kadar kasmıştı ki, Mert’in tamamen derinlere dald ığından bile şüpheliydi. Yo ksa
anlaması gerekmez miydi? Zaten bir dakika bile sürmemişti…

“Şartın buysa… kabul ediyoru m!” dedi yavaşça.

“Öyle mi? Emin misin?” Sesi alaycıydı.

“Evet dedim ya!” dedi genç kız biraz öfkeyle. A ma yine hemen kendisini toparladı. Akıllı olmalıydı.
Öfkelen memeliydi. Salih de tü m erkekler g ibi çıkarcıydı işte! Ancak bir yanı da genç adama hak veriyordu.
Elbette ki karısından, ganimet lerinden faydalanmak isteyen bir korsan gibi faydalan mak isteyecekti. “Fakat …”
Derin bir nefes aldı. “Fakat sık olmaz değil mi? Hamiley im ben …” dedi çocukça.

Genç adam bir kahkaha attı. Sonra uzan ıp bir parça daha kavurma ald ı. “Meraklan ma prenses!” dedi ona yan
gözle. “Sadece şaka yapmıştım. Evlilik isteğinin ne kadar ciddi o labileceğini anlamak istemiştim!”

“Yeterince ciddi buldun mu bari?” dedi Aydan soğuk bir kızgınlıkla.

“Evet!” dedi genç adam “Buldu m. Sanırım bu bebek için her şeyi yapacaksın. Sev mediğ in bir adamın koynuna
girmeye bile razısın.” Aydan ne olduğunu tam anlamadan ona bakmaya devam ediyordu.

“Sanırım ev lenirsek… hakkın olacak!”

“Hakmış!” dedi genç adam alaycı tavrını sürdürerek. A ma nedense içinden kızgındı. Aydan’a duyduğu
dayanılmaz ilg iye rağ men onun bebek için sevişmey i kabul et mesi canın ı sıkmıştı. Bedeninin kirletilmesine bile
razıydı! Sırf bebeği bir soyadına sahip olsun diye!

“Salih?..” Aydan ne diyeceğini bilemiyordu. “Ben … bu konuda tecrübeli değilim! Sadece bir kere… oldu. Ne
sıklıkta… nasıl yapılır bilmem! Eğer daha sık olsun dersen?..” Kesik kesik konuşmuştu.

Genç adam derin b ir nefes aldı. Başını sallıyordu iki yana. Aydan’ın neredeys e koşulsuz teslim o lmasına hem
üzülmüştü hem de canı ciddi anlamda sıkılmıştı. Üstelik kendisini de iğrenç b ir erkek g ibi h issetmişti.

“Tamam! Bu konu… uzat ılacak bir konu değil! Şaka yaptığımı söylemiştim.” Sesi kesindi. “Evlensek b ile
seninle sevişmem ben!”

Aydan farkında olmad ığı b ir hızla soruverdi. “Neden?..”

Yo ksa Salih onu çirkin mi buluyordu? Kirletilmiş? İğrenç? So kak kad ını? Kalb i sızladı… Böyle hissedeceğini
hiç düşünmezdi.

“Dediğin g ibi hamilesin!” dedi genç adam. Zo raki b ir şekilde gülü msed i. “Hamile ve başkasına âşık b ir kadın ı
kollarıma alacak kadar iğrenç birisi o lacağıma inan mıyorsun değil mi? Vücudunla ilgilen miyoru m!..”

Aydan’ın gözlerinden bir damla yaş kaydı…

İkisi de buna hazırlıklı değild i.

Salih onun sonunda evleneceği için mut lu olduğunu sandı. Sonunda çocuğuna bir baba bulmuştu. Gerçekten
sevebileceği bu güzel kadına hiç dokunamayacakt ı. Ve Aydan’ın da bunun için mutlu o lması normald i. Aydan
onu bir erkek o larak neden istesindi ki? Gö zyaşlarının sebebi bu olmalıydı.

Aydan ise neden ağladığını hiç bilmiyordu. Gö zyaşının göz p ınarlarından kay masına bile şaşırmıştı. Fakat
istenmemek… gerçekten yüreğine dokunmuştu. Onu ne Mert istemişti ne de… Salih! A ma Mert’in tavrı bile ona
bu kadar koy mamıştı. Garipti ki Salih inanılmaz bir şekilde… kalbini kırmıştı.

Elinin tersi ile gözyaşlarını sildi. “O halde?..” diye sordu çocuksu bir küslükle. İstenmeyen bir çocuk g ibiydi.

“O halde ne?” diye tekrar etti.

“O halde… ev lenecek miy iz?”

“Evet! Çocuğun için...” dedi Salih mesafeli b ir tonla…

“Bizim için!” diye fısıldadı genç kız. Sevin mişti ama kalbi hâlâ sızlıyordu.

“Biz diye bir şey olacak mı Aydan?” Bakışları merak doluydu. “Sadece bir süreliğine senin kocan olacağ ım!”

Genç kız iç çekti. Bir damla daha yaş kaymıştı yanağından. “Ben … çok gencim!” dedi yavaşça. “Evlendikten
sonra… hemen boşanmasak da… o lur.”

Genç adam o muz silkti. “Benim için önemli değil! Nasılsa sen Ankara’da ben burada olacağım. Birb irimizi
göreceğimizi bile sanmam!”

“Ya karşına… seveceğin bir kadın çıkarsa?” Gözleri genç adamın yakışıklı yüzünde gezind i. Böylesine yakışıklı
bir adamın kendisine kolayca bir kadın bulması çok o lasıydı. Hele ki burası g ibi turistik bir yerde her gününü
ayrı bir sarışın kadın ın ko llarında geçirebilirdi. Ülkeye tatil ve seks için gelen yüzlerce kadın vard ı.

“Sence bu evlilik o lursa… b irb irimizden ne beklemeliyiz?”

Genç kız onun neyi kastettiğini anlamıştı. Gö zleri kırpıştı. Gü zel damlalarla dolan kirpikleri daha da siyah
duruyordu. “Ben sana sadık kalacağım…” dedi ona yavaşça. “Senden de bunu beklemeye… hakkım yok
biliyoru m!” Derin bir nefes ald ı. Hayret! Daha evlen meden bile içinde koyu bir kıskançlık g ırtlağ ına kadar çıkıp
yüreğini daralt mıştı. “Ama kocamın … başka kadınlarla çıkmasından… hoşlanmayacağım sanırım!” Salih bir şey
demeden ona bakıyordu. “Bu yüzden … zaman zaman … benimle… o labilirsin!”
“Öyle mi?”

“Evet …” Kızarmıştı.

“Ve ara sıra sevişmemiz karşılığında, sana sadık olmamı mı bekliyorsun yani?”

Aydan yutkundu. Garipti gerçekten! Belki kadınca bir dürtüydü. Tam sebebini bilmiy ordu. Ancak Salih’in …
başka kadınlarla o lmasından hiç hoşlanmayacağını b ir anda kabullenmişti.

“Evet …” dedi y ine.

Genç adam sessizce onu süzüyordu. Sonra açık bir sıkıntıyla emrett i. “Yemeğin i ye hadi!”
19.

20. 20. Bölüm


Adı : Aşka Dönüş
Yazar : Fatih Murat Arsal

Düğünleri sadece iki hafta sonra olmuştu. Çok şatafatlı değildi. Doğrusu Aydan‟ın ailesi biraz
üzülmüştü bu dur uma. Kızlarının daha büyük bir düğün or ganizasyonu ile dünya evine
girmesini istemişlerdi. Ancak Aydan‟ın mutlu hali üzerine seslerini çıkarmamışlardı.

Salih ise genç kızın ailesi ile tanıştığında biraz sorun çıkabileceğini düşünmüştü. Ama sandığı
gibi olmamıştı. Hepsi de mükemmel insanlar dı. Kabul etmeliydi ki zenginliğin değiştirememiş
olduğu iyi ve sıcak insanlardı. Aydan‟ın annesi Makbule Hanım uzun boylu bir kadındı. Saçları
sadece şakaklarından kırlaşmıştı. Sandığından daha gençti. Yaşına göre oldukça güzel ve
alımlıydı. Er ken evlenmiş olmalıydı. Ve çocuklarına gri gözlerini veren kişi de oydu. Genç adam
kayınvalidesinden hoşlanmıştı. Ve galiba Makbule Hanım da hoşlanmıştı ki, Salih‟e bakan
gözleri her zaman sıcaktı.

Kayınpederi ise sert görünümlü ve dikkat çekici bir adamdı. Kendisinden sadece bir iki santim
kısaydı. Altmışından biraz fazlaydı. Fakat hâlâ dimdik bir bedeni, sert bir el sıkışı vardı.
Kahverengi gözleri dikkatli bir ifadeye sahipti. Zekâsını açıkça belli ediyor du. Salih
yaşlandığında onun gibi olabilmeyi umdu. Babasız büyümüş genç bir erkek için Metin Bey
gerçekten imrenilecek bir babaydı.

En çok ilgisini ise Turgut Ataman Çeliker çekmişti. Aydan‟ın ağabeyi gerçekten görülmeye
değer bir adamdı. Kendi boyunda ve böylesine atletik bir erkek görmeye alışık değildi. Sıkı spor
yapan bir görünümü vardı. İyi kesimli uzunca dalgalı saçları yüzünün iki yanına hoş bir şekilde
kıvrılmıştı. Tahmininin çok üstünde yakışıklıydı. Onda en çok hoşuna giden şey ise sürekli
gülümsemesi olmuştu. Salih de neşeli birisi olduğu için hemen ısınmıştı ona. Eğer Ataman
sürekli böyle gülümsemese, o yakışıklı yüzünde ışıldayan gri gözleri ile farklı birisi olabilirdi.
Aydan‟ın ondan hem kor kmasının hem de deli gibi sevmesinin sebebini içgüdüsel olarak
anlamıştı.

Kız isteme merasimi ve evlilik tarihinin kararlaştırılması ise çok hızlı olmuştu. Salih ve annesi
birlikte İstanbul‟a gitmişler di. Aydan bir şekilde önceden ikna etmişti zaten ailesini. Hem
okuyor olması hem de çok genç olması ailesi için bir sıkıntıydı. Fakat Aydan öylesine güzel bir
rol yapmıştı ki… Salih‟i çok sevdiğini ve yaz bitmeden evlenmek istediklerini usta bir şekilde
akıllarına sokmuştu. Aile önceleri isteksizde ama Salih yeterince olgun olduğu ve hatta
fazlasıyla gösterişli bir damat adayı olduğu için sonunda evlenmelerine izin vermişti. Aydan‟ın
ailesi asla ve asla genç adamın maddi gücünün zayıflığını sorgulamamış veya genç adamın
gözüne sokmamıştı. Salih‟in en çok çekindiği şey buydu. Doğrusu Çeliker ailesi umduğundan
çok daha far klı bir aileydi.
Salih askerden yeni geldiği için, işleri zaten öyle çok değildi. Yeni müşterilerle henüz ciddi
anlaşmalar yapmamıştı. Bu sebeple işlerini tasfiye etmesi ve Ankara‟ya yerleşmesi konusunu
ona çekinerek açmıştı Aydan. Ailesini diğer türlü ikna edemeyeceklerini söylemişti.

“Babam evlendikten sonra ne yapacağımızı sorup dur uyor. Benim okulum var senin işin...
Birkaç ay işini tasfiye etmekle uğraştığını söyleriz!” demişti genç adama. “Sonra bebek
olmasına yakın... sen de gelirsin Ankara‟ya. Sadece bir kaç ay... Olmaz mı? Doğumdan sonra
da... istersen boşanırız!”

Bunu konuştukları sırada yanlarında hiç kimse yoktu. Gece yarısı olmak üzereydi. İstanbul‟daki
evlerinin geniş bahçesindeydiler. Denizi gören plajda kumlara oturmuşlardı. Aralarında
kıyılacak olan sade düğüne sadece iki gün vardı. Salih ve annesi dört beş saat önce
gelmişlerdi.

Genç adam gülmüştü. “Evliliğimizi uzatmaya çalıştığını düşüneceğim neredeyse! Hani birkaç
aydı?”

Aydan yutkunmuştu. “Sen bilirsin tabii!” demişti zorlukla. “Anlaman zor biliyor um ama...
sanırım ben hemen boşanmak istemiyorum!”

“Neden?”

Aydan bunu nereden bilecekti ki? Aklı kar makarışıktı. “Bilmiyorum. Sanırım ba basız bir çocuk
dünyaya getirmek istemiyorum. Sen ne kadar istersen... evliliğimiz o kadar devam edebilir.
Sana daha çok para veririm. Zaman içinde... çok para kazanırsın.”

“Benim kendi işim var zaten!” demişti Salih alaycı bir sesle. “Parana ihtiyacım yo k!”

Genç kız ona bakmıştı biraz ters bir şekilde. Genç adamın hemen boşanmak istemesi nedense
onu kırıyordu. O da Salih‟i kırabilmek için küçümsercesine dudaklarını büzmüştü. “Saçmalama
lütfen! O küçücük büroda ve o küçücük çevrede ne kadar kazanabilirsin ki?”

“Ama kar nımı doyururum?”

“Bir araban bile yok! İhtiyacın olunca annenden mi borç isteyeceksin? Ben sana vereceğim
işte!”

Salih serinlemeye başlamış kumları avuçlarıyla sıkmıştı. Sonra dalgınca havaya kaldırıp hafif
rüzgâra doğru bırakmıştı.

“Bak hiç sıkıntı duymana gerek yok!” demişti Aydan. “Bu bir iş! Öyle düşün. Özgürlüğün ve
soyadın karşısında... hak ettiğini mutlaka alacaksın. Doğrusu da bu! Zaten seneye bu sıralar
doğurmuş olurum. Sonra istersen yine boşanmayı konuşuruz.”

Genç adam ona bakmıştı. Delici mavi bakışları gece karanlığında ne düşündüğünü belli
etmiyordu. “Bana nasıl güveniyorsun ki? Ya ben boşanmak istemezsem?” demişti ona.

Aydan aldırmazca omuz silkmişti. “Benim için sorun değil!” demişti. “Sana nasıl güvendiğimi
bilmiyorum ama... güveniyorum işte. Sen evli kalmak istediğin sürece kalırız. Böylece aileme
karşı utanmamış olur um. Eminim onlar bunun bir gençlik sevdası olduğunu düşünüyorlardır.
Evliliğimizin hemen son bulacağından kor kuyorlardır. Erkenden boşanırsak... onların bu
korkularını teyit etmiş olacağız.”

“Hiç tanımadığın bir adamla... evli kalmaya hazırsın yani?”

Aydan ona bakmıştı dikkatle. Evet, onu tanımıyordu. Evet, o kesinlikle bir yabancıydı! Ama
bebeğin babasından bile daha ilgili, daha fedakârdı. Elbette ona teklif etmiş olduğu paranın da
etkisi vardı. Ama Salih şu ana kadar bir kere bile ne paradan ne de bunu kesinleştirecek
sözleşmeden bahsetmemişti. Sanki gerçekten evlenmek isteyen bir adam gibi teklifsiz, rahattı.

“Yaptığın iyilik karşısında... pek çok şeye hazırdım ben!” dedi yavaşça. Bunu söylerken aklında
karı koca münasebeti vardı. Salih‟in onu istemiyor olması hâlâ can sıkıcıydı. “Sana nasıl
teşekkür edeceğimi bilemiyorum.”

“Sorun değil...”

“Ama... gerçekten... evli olmamızı istersen eğer?..”

Genç adam gülmüştü. Elindeki kumları fırlatmıştı. “Kalk hadi gidelim!.. Bizi merak etmişlerdir
şimdi,” demişti.

“İstemiyor musun?” diye soruvermişti Aydan.

Ayağa kalkan genç adam bir an ona bakmıştı. Sonra neyi sor duğunu anlamamış gibi karşı soru
sormuştu. “Ne yi?” Karanlıkta kalan yakışıklı yüzünün sadece keskin hatları belliydi.

Aydan da kalkmıştı ayağa... Bebek henüz onda hareketlerini kısıtlayacak bir etki yapmamıştı.
İncecik vücudu yine tüm güzelliğiyle duruyordu.

“İlk gece bile... bana dokunmayacak mısın ?” diye sormuştu anlayamadığı bir üzüntüyle.
Nedense üzülüyordu buna... Her genç kız gibi bir gerdek gecesi olmasını hayal etmişti. Ona ilk
kereyi öğretecek sabırlı, yakışıklı bir er keği... Evet, belki ilk keresi olmayacaktı ama... Aydan
için ilk sayılırdı. Öncekinden ne hatırlıyordu ki? Güzel olan ne vardı ki aklında? Salih sabırlıydı!
Salih yakışıklıydı! O kocası olacaktı! Ona ilk kereymiş gibi anlayışla yaklaşabilirdi. İlk keresinde
hissettiği korkuyu ve acıyı onunla hissetmeyeceğini fısıldayıp dur uyordu yüreğinde bir şey.

Hayalinde Mert‟in yerini bu uzun ve uyuz adam almıştı şimdi...

Ve günler geçip nikâh günü hızla gelmişti.

Aile içi ve bir kısım dostla olan küçük nikâh merasiminin ardından, minik bir kutlama yemeği
olmuştu. Ardından da iki genç neşeli bir görünüm ile her kese veda etmişti. Onları havaalanına
götürecek özel şoförlü arabaya binmişlerdi. Aydan uzun zamandır ilk kez bu kadar mutluydu.
Sanki tüm der tleri bitmişti. Felaket bir gönül ilişkisi, sonunda mucizevi bir şekilde olumlu bir
hale dönüşmüştü. Hamile olmanın verdiği keyif de bir başkaydı gerçekten. Hele ki uzun boylu
ağabeyinin yanında sevgili kocasının hiç ezik durmaması ve her kes tarafından sevilmesi
nedense kendi gururunu okşamıştı. Elini karnına götürmüştü kimsenin olmadığı bir anda ...

“Çok harika bir baban olacak bebeğim!” diye fısıldamıştı. Boşansalar da boşanmasalar da bu
bebek babasını olarak Salih‟i bilecekti. Çocuğuna hiçbir zaman gerçeği söylemeyecekti. Salih
bunu hak ediyor du.

Otel odasında eşyaları yan yana bırakılmıştı do ğal olarak. Bavulları taşıyan çocuğa bahşişini
veren Salih onun ardından kapıyı kapattı. Sonra dönüp Aydan‟a baktı. Yüzünde alaycılıktan
ziyade sevimli bir gülümseme vardı.

“Evet!..” dedi yavaşça. “Sonunda evlendik...”

“Evet!” dedi Aydan da... “Sonunda!”

“Karnın aç mı?”

Genç kız duvardaki saate baktı. Gece yarısı olmuştu. Uçakla gelmeleri ve oradan da taksi ile
otele varmaları uzun sürmese de zaman hızla geçmişti işte. “Bu saatte mi?” diye sormuştu
merakla.
Genç adam omuz silkti. “Gece çorbası varmış... Komi söyledi az önce. Hem de işkembe! Ne
dersin?”

“Hiç sevmem!”

“Ama bir şey yemedin yemekte. Başka şeyler de vardır eminim.”

“Peki!” dedi Aydan isteksizce. Gerçekten de İstanbul‟daki yemekte heyecandan çok bir şey
yiyememişti. “Üstümüzü değiştirecek miyiz?”

“Elbette!” dedi Salih gülümseyerek. “Tatildeyiz! Böyle kot pantolon ile gezecek değiliz. Şort ve
rahat bir ayakkabı giymek güzel olacak!”

Aydan güldü. “Sanki hiç giymiyorsun da? Daha iki gün önce Kemer‟deydin. Orada hep
öylesin!”

“Ama şimdi tatildeyiz! İçime bir heves geldi nedense!” derken sırıtıyor du genç adam. Aydan
onun yakışıklı yüzünden kaçırdı gözlerini.

“Tatil değil...” diye mırıldandı. “Balayı!”

Salih onu dinlemiyor muş gibi valizlere uzandı. Yatağın üzerine koyup fermuarlarını açtı. Za ten
kendi valizi küçüktü. Ama Aydan sanki bir yıllığına gelmiş gibi iki koca valiz getirmişti.

Genç adam kendisine siyah bermuda şor tunu ve kolsuz tur uncu tişör tünü seçti. Eli kotunun
kemerine gider ken hafifçe gülümsedi.

“Sanırım artık aynı odada soyunup giyinmeye alışmamız gerekecek!” dedi.

Aydan kızarmıştı. Hemen sırtını döndü. “Sorun değil!” dedi yavaşça. “Ben önce elimi yüzümü
yıkamak istiyorum.” Ondan kaçtığı belli olmasın diye de gayet yavaş banyoya gitti. Aynada
kendisine baktı. Artık yeni bir ha yatı vardı. Artık bir çocuk değildi. Ar tık bir kadındı. Hamileydi!
Evliydi! Ne komikti! Bir ay önce bunların olacağını hayatta tahmin etmezdi.

Mert ne yapıyor du acaba?

Evlendiğini öğrenince ne olacaktı? Üzülecek miydi? Bu kadar hızlı evlendiği için şüphelenecek
miydi? Şüphesiz kuşkulanacaktı. Ama artık ona neydi ki? Çocuğu istemeyen oydu! Evlenmek
istemeyen de oydu!

Odaya döndüğünde Salih giyinmiş, balkona çıkmıştı. Balkondan otele ait havuz ve tüm eğlence
alanları gözüküyordu. Hâlâ hareketliydi. Otelin tüm masrafını o karşıladığı için öyle çok lüks bir
oda tutmamışlardı. Otel beş yıldızlıydı ama tuttukları oda, evli çiftler için ayrılan balayı dairesi
değildi. Buna rağmen yeterince geniş ve temizdi. Elbette sadece tek bir yatağa sahipti.

O yatakta ne yapacakları ise meçhuldü. Fakat Salih‟in tavrına bakılırsa endişelenmesine hiç
gerek yoktu. Genç adam onu evlendikleri anda bile dudağından değil, kardeşçe yanağından
öpmüştü.

Genç adamın geniş sırtını, dar kalçalarını süzdü.

Midesi bilmediği bir sebeple burkulunca “Hazırım!” dedi ifadesiz bir sesle. Genç adam hemen
dönüp ona bakmıştı.

Otelin yemekhanesi çok genişti. Self servis masalarının birisi hariç tamamı kapalıydı. O bir
tanesinin üzerinde de elektrikle çalışan kocaman bir çorba kazanı var dı. İçindekinin işkembe
çorbası olduğu kokusundan belliydi. Onun haricinde, kızartılmış taze börekler ve başka ek
kahvaltılık malzemeler de vardı. Otel yönetimi geç saatte acıkanları da düşünmüştü.
Genç adam çorba içmeyi önermişse de çukur tabağına fazla bir şey koymamıştı. Aydan kadınca
bir içgüdü ile onun bilerek yemek yemeyi önerdiğini hissetti. Belli ki Aydan‟ın gerginliğinin
gitmesini, biraz rahatlamasını, bunun için de odadan çıkarmayı istemişti. Gerçekten de Aydan
o yatakta ne yapacaklarının endişesini daha içeriye girer girmez hissetmişti. Salih ile...
sevişmekten kor kmuyor du aslında. Sadece nasıl başlayacaklarını... ne yapması gerektiğini
bilmiyordu. Ya da kocasının ondan böyle bir şeyi talep edip etmeyeceğini...

Etse... hayır demeyecekti kesinlikle. Bunu ona borçluydu. Ve işin ilginç yanı... bunu istiyordu.
Kendisini istenen, arzulanan bir kadın gibi görmek istiyordu. Mer t‟in tavrından sonra buna
ihtiyacı vardı. Zaman zaman Salih‟in bakışlarında tutkulu bir ışık gör üyordu. O koyu mavi
gözlerin göğüslerinde, kalçalarında veya uzun bacaklarında gezindiğini fark ediyordu. Eğer
hamile olmasa... Salih ona daha farklı yanaşabilirdi büyük ihtimalle. Ama şimdi çor basını
yavaşça içerken, az sonra gerdeğe girecek bir kocadan çok, heyecansız bir erkek kardeş
gibiydi.

O da iki parça peynirli börek yemiş ve sıcak süt içmişti. Sonra biraz plajda yürümüşler, ellerine
almış oldukları soğuk içecekleri yudumlayarak gecenin serinliğinin tadını çıkarmışlardı. Çok
konuşmamışlardı. Havadan sudan... Odalarına döndüklerinde gecenin ikisi olmuştu.

Ve kocaman yatak davetkâr bir şekilde onları bekliyordu. Salih dişlerini fırçalayıp elini yüzünü
yıkar ken Aydan bavullarını tamamen boşalttı. O yatağa bakmadan edemiyor du. En son iç
çamaşırlarını çekmeceye yerleştirirken gözü kaymıştı yatağa... Ve elinde o saydam
çamaşırlarının olması elbette rastlantıydı. Titreyen parmakları ile iç çamaşırı tutup havaya
kaldırdı. Allahım! Ne kadar da saydam... ve davetkârdı! Bunları giyse ne göğüs uçları gizli
kalırdı ne de... bacaklarının arasında bir anda ürperen kıvrımları...

Yutkundu!

Aklı öyle karışıktı ki! Onunla sevişmeyi hem istiyordu hem de istemiyordu. Öncelikle Mert‟e
ihanet gibi geliyordu! Ama ihanet artık doğr u kelime değildi ki! Sevdiği adam ona ar tık bir
yabancıydı! Çocuğunun babası ar tık imkânsız bir er kekti. Ve şimdi bir başka yabancının
karısıydı. Her şeye hakkı olan iyi bir adama aitti. Of! Onunla sevişmeyi içgüdüsel olarak
istemese de bu konuda hiç inat etmeyecekti!

Salih içeriye gir diğinde, elinde hâlâ iç çamaşırlarını tutuyordu. Ba kışları karşılaştı. Genç adamın
gözleri kısıldı önce. Sonra alaycı bir gülümseme ile sordu. “Umarım onları giymeyi
düşünmüyorsundur?”

Onu gören Aydan far kında olmadan nefesini tutmuştu. Salih‟in üzerinde sadece siyah bir boxer
vardı. Daha evvel... bu kadar güzel bir erkek vücudu görmemişti genç kız. En azından canlı
olarak! Hemen bu kadar dibinde... Yutkunmasını zorlukla bastırdı. Kalın kollarının çekiciliğini
önceden bilse de yeni gördüğü göğüs kaslarının kıvrımlarına bayılmıştı. Bir gram bile yağ
olmayan göbek kısmındaki seksi kaslar da fazlasıyla göz alıcıydı. “Düşünüyor um!” diye karşılık
verdi soluk bir sesle...

“Hiç tavsiye etmem!” dedi Salih yatağa doğr u yürüyerek. “Zaten bu yatakta kendime nasıl
engel olacağımı bilmiyorum. Araya yastık mı koysak?”

“Salih!” dedi Aydan iç çekerek. “Be..ben doktora sordum!” dedi utanarak. Kekelemişti
utancından. Gözleri genç adamın kalçalarına kaymıştı elinde olmadan. İncecik çamaşır sımsıkı
kalçalarını fazla gizlemiyor du.

“Neyi sor dun?” Çarşafı çekip içine girmeden önce duraklamıştı.

“Hamile iken... seks yapmamda... sor un yokmuş!”

Genç adamın kaşları kalktı bir an. Sonra güldü ama hiç de neşeli değildi. “Sen şimdi doktora
bunu mu sordun?”

“Evet...” Kızarmıştı. Aslında doktora sorar ken de kızarmıştı.

“Bir sor un olmayacağını ben de biliyorum prenses!” dedi Salih biraz ters bir sesle. “Bir sürü evli
çift var. Eminim aylarca perhiz yapmıyorlardır!”

“O halde... niye beni istemiyorsun?”

“Ben öyle bir şey demedim!”

“Dedin! İstemediğini söyledin! Ama sorun yok! Kocamsı n artık!”

Genç adam yatağa girerken “Sadece kâğıt üzerinde!” dedi ona.

“Hayır! Bu gece... gerdek gecen senin!”

“Aydan!” dedi genç adam sabırsız bir sesle. “Gerdek gecem olduğunu biliyorum! Sandığının
aksine seninle sevişmek için delice bir istek de duyu yorum! Ama bunu yapamam! Beni
sevmeyen bir kadınla seviştiğim olmuştu! Bu sorun değil! Ama başkasını seven ve hamile olan
bir kadınla sevişmem ben! Bunu yapamam!”

Genç kız yumruklarını sıktı. Ne uyuz bir adamdı bu! “Sen bilirsin!” dedi biraz kızgınlıkla.
“Sadece hakkın olduğunu söylemek için...”

“Hakkım falan değil!” dedi genç adam da biraz kızgınca. “Bak sana bundan sonra ne olacağını
söyleyeyim! Bir iki hafta veya bir iki ay içinde sevgilin senin evlendiğini duymuş olacak. Önce
kızgınlıkla aldırmıyormuş gibi davranacak. Sonra da öfkesini sana kusmak için senin karşına
çıkacak. Belki de seni gör ünce seninle evlenmediği için çok pişman olacak! Öyle olacağına
eminim çünkü ben olsaydım inanılmaz pişman olur dum. Belki de o anda sen de ona gerçeği
açıklamak isteyeceksin! Hamile olduğunu ve çocuğunun babasının o olduğunu söyleyeceksin.
Belki karşılıklı olarak aşkınız yeniden canlanacak! Belki yeniden bir araya gelmek
isteyeceksiniz!”

“Bu..Bu imkânsız!” dedi Aydan gözlerini kırpıştırarak.

“Değil! Ben seninle evlenmeyi kabul ettiğim gece de böyle olabileceğini biliyordum! İnan bana
hiç de şaşırmam!” Genç adam dik bakışlarla genç kızı süzüyordu. “Ben senin çocuğun için
sadece bir kamuflajım! İleride onunla bir araya gelme imkânınız olduğunda ne olacak peki?
Benimle sevişmiş olursan bu ne kadar mümkün olur? Kendi zevkim için bir araya gelmenizi
engellemiş olurum. Çünkü inan bana... eğer seninle sevişirsek... bu evliliği sürdürmek isterim.
Bunu istersem de sevgilinin sana yaklaşmasına asla izin vermem. Canını y
21. 21. Bölüm
Adı : Aşka Dönüş
Yazar : Fatih Murat Arsal

"Çünkü inan bana... eğer seninle sevişirsek... bu evliliği sür dürmek isterim. Bunu istersem de
sevgilinin sana yaklaşmasına asla izin vermem. Canını yakarım!..”

Genç kız onun sözlerini kavramaya çalışıyordu. Salih‟in sözleri her manaya çekilebilirdi.
Özellikle son sözlerinden genç adamın ondan hoşlandığını düşünebilir miydi? Evliliği sürdürmek
istemesinin başka ne sebebi olurdu? Para mı? Hiç sanmıyor du. Genç adam bir kere bile alacağı
bir milyon dolardan veya evlilik sözleşmesinden bahis açmamıştı. Tamamen unutmuş gibi
davranıyordu. Oysaki Aydan bir noter ile görüşmüş, özel bir belge hazırlatmıştı. Bu belgeye
göre boşandıklarında Salih parasını kolaylıkla alacaktı. Tabii ki kimseye dur umu belli etmemek
kaydı ile. Genç adamın henüz bu belgeden haberi bile yoktu.
“Sana son kez söylüyorum!” dedi biraz soğuk bir sesle. Minik iç çamaşırları avucunda iyice top
olmuştu. “O benim sevgilim değil! Ona çocuğumun babası gözüyle bile bakmıyorum!”

“Ama her ikisi de gerçek benim gözümde...” dedi genç adam umursamazca. “Neyse! Önemli
değil. Geç oldu! Bırak onları da yatağa gel artık!”

Genç kız dönüp elindekileri çekmecesine geri attı. Siniri biraz hareketlerine yansımıştı. “Gerdek
gecemde olanlara bak!” dedi homur danarak.

“Evet! Haklısın! En azından gerdek gecemizde kavga etmeyebiliriz!” Salih‟in sesi alaycıydı.

Aydan içindeki sıkıntının ve eksik kalan şeyin ne olduğunu tam anlayamıyordu. Dişlerini
fırçaladıktan sonra odaya geri dönmüştü. Askılı bluzu ve şortu ile yatağa yanaştı. Hava güzeldi.
Klimayı açmalarını gerektirmeyecek kadar serindi. Gözleri ile kocaman yatağa baktı. Salih yarı
oturur yarı yatar pozisyondaydı. Gözleri televizyondaydı.

Onun iri gövdesine rağmen bile büyüktü yatak. Bir birlerine değmeden rahatça yata bilirlerdi.
Zaten adam kutsal bir bakire gibi incecik ör tüyü göbeğine kadar çekmiş kolu ile de neredeyse
bir set yapmıştı. Aydan‟ın ona dokunmamak için kendi kısmındaki ör tünün içine girmesi
yeterliydi.

Aslında Salih kendisine engel olmaya çalışıyordu. Gözleri Aydan‟ın üzerinde gezinmişti
çaresizce... Giymiş olduğu daracık şorta ve incecik bluza ne kadar lanet etse azdı! Bu çekici
kızın... seksi gözükmek için... o küçücük saydam şeyleri giymesine gerek bile yoktu. Onu daha
ilk gördüğü andan beri zaten seksi bulmuştu. Şimdi ise diri göğüsleri sürekli yutkunmasına
sebep oluyordu. Odanın zayıf ışığı altında küçük uçlarının hafif kabarıklığı rahatça
gözüküyordu. Her yönden sağlıklı bir erkek için dayanılacak manzara değildi.

Bakışlarını kaçırdı. Sessizce çalışan televizyona baktı yine. Hiçbir şey anlamadan bakıyordu.
Genç kızın yaptığı fedakârlığın farkındaydı. Aslında onunla evlenmenin karşılığı olarak ödülünü
alabilirdi. Buna yasal olarak hakkı vardı. Ödülü bu güzel vücuttu elbette! Ancak Salih bir anne
adayının zor durumundan faydalanacak kadar kişiliksiz birisi değildi. Altın tepside sunulmuş
olsa bile özünde isteksiz bir kadını asla kollarına almazdı. Belki... ileride olabilirdi! Belki Aydan
bebeği doğurduğunda ve... onu ar tık kocası olarak kabul etmeye başladığında olabilirdi! Tabii
eğer hâlâ boşanmamışlarsa!

Onun başını çevirmesi genç kızın gözünden kaçmamıştı. Şu anda her hangi bir yabancı erkeğin
plajda görebileceğinden çok daha giyinikti. Acaba Salih‟in bu tavrı ondan iğrendiği için miydi?
Az önceki sözlerini yanlış mı anlamıştı? Salih ondan hoşlanmak yerine itici mi buluyordu? Peki,
madem öyle, onunla sevişmek için delice bir istek duyduğunu niye söylemişti?

Yatağa girip başını yastığına dayadı. O da gözlerini kısık sesle çalışan televizyona çevirdi.
Ekranda güzel bir kadın spiker magazin haberlerini sunuyordu. Bir iki saniye öylece durdu.
Sonra yan gözle kocasına baktı.

“Bu gece bizim hakkımızda... daha fazla konuşmayacağım!” dedi ona yavaşça. “Bir konu hariç!
İçimi rahatsız eden bir şey var ! Belli ki seninkini de rahatsız ediyor!”

Salih de yan gözle ona baktı. Yakından o kadar güzeldi ki! Dalgalı gür saçları yüzünün iki
yanını sarmıştı. Küçük ve güzel yüzü kendisinin bile bilmediği bir çekicilikle parlıyordu.

Anlaşılan bu gece uzun olacaktı!

“Beni rahatsız eden bir şey yok!” dedi genç adam sıkıntısını gizlemeye çalışarak. Ah keşke şu iç
gıcıklayıcı parfümü burnunun deliklerine dolmasaydı!

“Olsun! Beni eden bir şey var!”


Salih bir an durakladı. Olabilecek ihtimalleri aklında sıraladı hızla. Yine de ne olduğunu tam
çıkaramadı. Aydan‟ı ne rahatsız ediyor olabilirdi ki? “Neymiş peki?” diye sordu sonra
dayanamayarak.

“Mert‟ten hamile olmamın haricinde...” diye başladı Aydan yavaşça. Nasıl toparlayacağını
bilemediği kelimeleri var dı. “...sanırım onun bana dokunmuş olması... seni tiksindiriyor değil
mi?”

“Tiksindiriyor mu?” diye biraz şaşkınca sordu Salih. Sonra kaşları çatıldı. “Saçmalıyorsun!”

Aydan yattığı yer de oturur pozisyona geçip ona doğr u döndü. “Yalan söyleme!” dedi öfkeyle.
“Siz erkeklerin mantıkları bellidir ! Kadınınızın ilk erkeği olmayı istersiniz hep!”

“Sen benim kadınım değilsin!” diye homur dandı Salih.

“Ama senin karınım değil mi?”

“Seninle evlenir ken ben durumun ne olduğunun farkındaydım prenses!” dedi Salih.

“Olsun! Bilmek farklı! Bir iş anlaşması yaptık aramızda. Kabul edilebilir bir şey belki. Ama sıra
bana dokunmaya gelince... bunu bilmek seni rahatsız ediyor! Bana başka bir er keğin
dokunmuş olması!..”

“Hayır!” dedi Salih yeterince ters bir sesle.

“Evet!” dedi Aydan inatla. “Otelde o saydam çamaşırları bulduğunda bana baktın! Bana
bakarken gözlerini göğüslerimden kaçırmadın! Fırsatını bulsan dokunacak gibiydin! Ama şimdi
evliyiz! Bir fırsatın var ve sen benden kaçıyorsun! Değil göğüslerime dokunmak... onlardan
gözlerini kaçırıyorsun! Sana bu kadar mı iğrenç geliyorum? Onlara başkasının dokunduğunu
bilmek mi seni rahatsız ediyor?”

Genç adamın bakışları istem dışı bir şekilde genç kızın göğüslerine kaydı. Ah Aydan bir bilse!
Ah şimdi onlara dokunmamak için ne kadar çaba harcadı ğını bir bilse! Onları kokusunu içine
çekerek uzun uzun öpmek ne harika olur du!

Kahretsin! Yapamazdı! Bakışlarını yine kaçırdı! Aydan yine görmüştü bunu.

“Bak! Gördün mü?” dedi suçlarcasına.

“Sabahın üçünde bunları konuşmak zorunda mıyız?” diye sordu Salih dişlerini sıkarak. Aydan
böyle durdukça... her an onu kollarının arasına alıp öpebilirdi! Ve daha fazlasını da yapabilir di!
Bu kız ateşle oynuyordu!

Ve ne anlatmaya çalışıyordu?

“Değiliz!” dedi Aydan alaycı bir öfkeyle. “Başka şeyler yapabilirdik belki ama sen kendi
kuruntularınla uyumak niyetindesin!”

“Canımı sıkmaya başlıyorsun!” dedi genç adam dişlerinin arasından. Yanak kasları hafifçe
dalgalanmıştı. Aydan bunu gördüyse de geri adım atmadı.

“Peki tamam! Sana sadece tek bir şey söyleyeceğim!” dedi ona dik dik bakarak. “Evet,
hamileyim! Evet, ilk erkeğim sen değilsin! Ama yemin ederim ki Mer t bana doğru düzgün
dokunmadı bile! Ne göğüslerime... ne de başka bir yerime! Her şey zaten bir iki dakika içinde
oldu.”

Salih kısılmış gözlerle onu süzüyordu . Konuşmuyordu... Öylesine bakıyordu. Ne düşündüğünü


anlamak imkânsızdı.
“Sutyenimi bile çıkaramadı...” diye ekledi Aydan. “Heyecandan çok acele ediyordu!”

“Daha fazla dinlemek istemiyorum!” dedi genç adam.

“Alttaki iç çamaşırımı çıkarmaya da gerek duymadı...”

“Aydan!”

“Nasıl yaptı bilmiyorum. Belki yana sıyırmıştır...” diye öfkeyle devam etti genç kız

“Allahım! Aydan!” dedi Salih gerçekten sıkıntılı bir şekilde. Öfkesi artık gırtlağına kadar
gelmişti. Öfkesi Aydan‟a değildi. İlk cinsel tecrübesinde bile bu güzel kızı harcayan, ona hak
ettiği güzelliği sunamayan Mert‟eydi. “Bunları dinlemek zor unda değilim!”

“Hayır! Zorundasın! Ben anlatmak istiyorum! Sana garip gelecek ama bir er keğin cinsel organı
neye benzer onu bile tam olarak bilmem ben! Hiç de meraklısı değilim. Gördüğüm birkaç resim
var sadece! Yeni Mer t bana engin bir tecr übe vermedi... Şu ünlü ilk acıdan başka!”

Salih sessizdi. Sonra derin bir nefes aldı. “Aydan!” dedi yavaşça. “Bunlar... benim için hiç
önemli değil!”

Genç kız gözlerini kırpıştırdı. Ağlamamak için kendisini zor tutuyordu. “Yani... her halükarda...
senden iğrenirim mi diyorsun?” Sesi çocuksu bir acıyla doluydu. Her genç kız gibi evliliğinin ilk
gecesinin güzel olmasını arzuluyor du. İçindeki çocuk ve hatta gelişmeye başlayan ka dınsı yanı
bunu çok istiyor du! İlk gecesi böyle mi olmalıydı?

Salih kaşlarını çatıp öfkeyle yerinde doğruldu. Örtü üzerinden yağsız göbeğine kadar kaymıştı.
Şimdi yüz yüze bakışıyorlardı.

“Saçmalıyorsun gerçekten de!” dedi ona öfke ile.

“Saçmalamıyor um!” Aydan‟ın öfkeden dudakları titriyor du. Belki de ağlamamak için harcadığı
çabadan! Her ne ise, titriyordu işte! İnanılmaz çekici bir şekilde titriyordu... Öfkeliydi!
Üzgündü!

Salih gözlerini o dudaklardan ayırmak istese de bunu kolayca yapamadı. Deli gi bi öpmek
istediği bu dudaklar tam bir baş belasıydı. Zorlukla genç kızın gözlerine çevirdi gözlerini. “Ne
istiyorsun?” diye sor du sonra yavaşça... Sakinleşmişti birden. Onun gözlerinde gördüğü şeyleri
çözemediği için mecbur kalmıştı sormaya.

Aydan ne istediğini biliyordu ar tık. Ama buna cesaret bulması zor du. Salih onu kesin
reddedecekti!

Elini uzattı. Titriyordu biraz... Genç adamın iri elini tuttu yavaşça. Sonra çekti... Sol göğsüne
doğru götürdü. Genç adamın eli kasılmıştı. Avucunun altındaki sert kıvr ımları hissetmemesi
mümkün değildi. Bu incecik kumaş pek yararlı bir koruma sağlamıyordu.

“Dokun bana!” dedi Aydan. Onun da öfkesi sönmüştü. “Bir daha olmasa bile... bu gece dokun
bana! Yaşlandığımda... düğün gecemde kocamla olduğumu hatırlayabileyim!”

Genç adam tüm gücüyle direniyordu. “Çok büyük... hata yapıyorsun!” dedi karısına.

“Belki!..”

Elini geri çekti genç kız. Genç adamın avucu hâlâ göğsünde kalınca daha da cesaretlendi.
Diğer elini uzattı. Önce genç adamın göğsüne dokundu... Parmakları teninde gezindi. Bunu
Mert‟e yapamamıştı. Güzel bir şeydi. Sert ve sıcaktı... Titreyen parmak uçları karnındaki
kıvrımlar da uçuştu. Sonra usulca iç çamaşırının kenarına geldi.

“Yapma!” dedi Salih... Yutkunmuştu hafifçe. “Bunu yaparsan... kendime artık... engel
olamam!”

İnce parmaklar bir an için duraklamıştı. Sadece bir an için... Sonra kumaşın içine doğru
yöneldi. “Olmak zorunda... değilsin!” dedi Aydan. Kalbi çılgın gibi atmaya başlamıştı. Mert ile
yaşadığı korkunun zerresini duymuyordu. Çok... çok daha fazla heyecanlıydı ama asla kor ku
değildi bu. Göğüs uçları sertleşmişti. Kasıklarında sürekli bir ürperti başlamıştı. Nefes almak
bile zor gibiydi. Demek insanlar o yüzden seks esnasında kalp krizi geçirip ölüyorlardı! Aman
Allahım! Bu ne büyük bir heyecandı!

Çok daha sert ve sıcak bir şeye parmakları değince... bakışları karşılaştı. “Ben... bunu da hiç
yapmadım!” dedi kocasına utançla. Kızarmıştı ama elini geri çekmedi. Genç adamın karşı
koymasını, elini çekip sırtını dönüp yatmasını bekliyordu aslında. Ancak Salih‟in cevabı başka
türlü oldu. Kontrol edemediği bir vücut uvzu vardı. Aydan‟ın avucunda gerilen, sahibinin
çaresizliğini görmezden gelen bir istek abidesi...

Genç adamın da parmakları kıpırdadı yavaşça... Avucunun altındaki göğsün üzerinde gezindi
hafif bir baskıyla. Her saniye daha da geç olduğunun, geri dönülemez bir noktaya geldiklerinin
ikisi de farkındaydı. İri avucu bluzunun eteğine kaydı. Meydanda bıraktıklarına hayranlıkla
bakarak yukarıya doğru sıyırdı. Olgunlaşmasını yeni tamamlamış beyaz göğüsler özgürce
meydana çıktı. Genç adamı tahrik edercesine sallandı pembe uçları... Bikinisinin gizlediği
kısımlar hariç teni tatlı bir bal rengiydi. Güneşte fazla kalmadığı belliydi. .

Genç adam güneşin bıraktığı hafif izler de gezdirdi parmaklarını...

“Belki plajda... çıplak güneşlensem daha iyi olur? Değil mi?” diye sordu Aydan. Sesinde minik
bir muziplik vardı. Oysa heyecanını gizlemeye çalışıyordu.

“Bunları ilk gören bensem... son gören de olmak isterim!” dedi genç adam gülümseyerek. Bu
sefer bluzu tamamen çıkarmak istemişti. Elini geri çeken Aydan, kollarını kaldırarak ona yardım
etti. Yatağa sırt üstü yatırıldığında ise bir an için gerilmişti.

“Kor kma!” dedi genç adam yavaşça.

“Özür... dilerim!”

“Özür de dileme!” Dudakları önce boynuna kaydı. Ya n durarak genç kızı altına hapsetmişti.
Ancak canını acıtmayacak şekilde hafif bir baskı yapıyordu. Aydan‟ın gözleri bilinçsizce kapandı.
Bunların hiç birisini Mer t ile yaşamamıştı. Belki de Salih‟in hiç acelesi olmadığı içindi. Tembelce
gezinen dudaklar boynunun her kıvrımını keşfediyordu adeta. Genç kızın vücudu bilinçsiz bir
şekilde kıvrılmıştı. Beli kavis yapmış, göğüsleri kendisini sıkan avuçlara doğru yükselmişti.
Kulak memeleri minik minik dişlenince inlememek için kendisini zor tuttu. Demek sevişmek
buydu? Güzeldi hakikaten!

Sakalı uzamış çenesi göğsünün hassas derisine değdiğinde bir an için gözlerini araladı. İki
göğsü de genç adamın avucunda gezinip dur uyordu. Ama sertleşen uçları istekli dudaklarla
hoyratça kavranınca yeniden gözlerini kapattı. Vücudunu saran ür pertilerin yerleri karışmaya
başlamıştı ar tık. Genç adamın dudakları işine devam ederken bir eli de şor tunu aşağıya doğru
sıyırmaya başlamıştı. Mert gibi aceleci değildi. Açıkta bıraktığı her yeri okşamaya devam
ederek sıyırıyor du.

Aydan önce utanır gibi oldu... Ama sonra bacaklarını araladı. Aralanan kısma kayan utanmaz
parmaklara engele olamadı. Elinde olmayan bir tepkiydi bu. Genç adamın parmakları belli
belirsiz bir baskı yapıyordu. Her kıvrımını keşfetmeye çalışır gibiydi. Genç kızı daha fazlasını
istemeye zorluyordu adeta... Ve istediğini de kolayca elde etti. Aydan kalçalarını istemsizce
hareket ettirmişti. Nereye dokunacağını bilen parmaklara doğr u kaldırmıştı. Böylece daha da
fazlasını istediğini belli etti.

Daha fazlasının zevk dolu bir işkence olacağını bilemezdi. Göğüslerinden aşağıya kayan,
oradan da göbeğini öpmeye başlayan dudaklar gerçekten usta bir işkenceciydi. Arada sırada
dilinin ıslak baskısını da hissediyor du. Bu kötü ikili sızlamaya başlayan kasıklarına kayar ken
nefesini tuttu. Oldukça aydınlık bir odada kendisine yapılan bu şey fena halde utandırıcıydı.
Ama genç adamın lambayı kapatmak gibi bir niyeti yoktu. Bu incecik taze bedeni tadarken en
ince ayrıntısına kadar görmek istiyordu.

Aydan çaresizdi... Aydan vahşice ele geçirilmişti. Aydan kıvranmasına, arada sırada
dudaklarından dökülen inlemesine engel olamıyor du. Kocasının kısa ama gür saçları yolmamak
için kollarını iki yana açmıştı. Yatağın örtülerini sımsıkı tutmuştu. Hatta minik kasılmaları
başlamıştı. Bir şeylere hazır olduğunu biliyordu ama neye hazır olduğundan emin değildi.
Birleşecekleri anın yaklaştığını hissetse de, ilk tecrübesinden dolayı buna pek hevesli değildi.
Acaba hep böyle devam etseler olur muydu?

Ama sonra bunun genç adama haksızlık olduğunu hissetti. Onun kendisine yaptığı şeyin
aynısını o genç adama kendi dudakları ile yapamazdı ki? Yoksa... yapabilir miydi?

Kocasının rahatlamak için onun kendi bedeni ile birleşmesi gerektiğini biliyordu. Fakat az önce
elinde hissettiği şeyin kendi narin be denini zorlayacağından da kesinlikle emindi. Korkuyor du...
Heyecanla karışık bir kor kuydu bu! Hem istiyordu hem istemiyordu.

Genç adam dudaklarını geri çekip önce göbeğine, oradan da diri yuvarlakların üzerine kaydırdı.
Aydan‟ın tahmin ettiği şeyi yapmaya niyetlendiği belliydi. En sonunda alınları birbirine değecek
şekilde bir pozisyonda durdu. O ana kadar hiç öpüşmemişlerdi. Kasıklarında şimdi yumuşak
dudakların yerine daha ser t bir baskı vardı. Evet! Bu da fena değildi doğrusu!

Peki Mert‟den neden böyle bir zevk almamıştı ki?

“Hâlâ... durabilirim!” diye fısıldadı Salih çatallı bir sesle. Genç kız, en hassas yerindeki baskının
kontrollü gücünü hissetti. Kocası kalçasını biraz bastırsa... her şey sona erecekti.

Canı acıyacak mıydı yine?

Büyük ihtimalle!

Ancak baskının verdiği zevk ve ürperti dayanılmazdı. Genç adamın mavi gözlerine doğru açtı
gözlerini. Parmakları genç adamın sırtına ne zaman kaymıştı? Bacakları ne zaman davet
edercesine onu kucaklamıştı? Ürperen göbeğinde onun sert karnını, göğüslerinde hafif
baskısını hissediyor du. Bu şekilde inanılmaz bir hissin içine girmişti. Birisine ait olmak güzeldi.
Tarif edilemez bir güç ve güven hissediyordu yüreğinde.

Kalçalarını ona doğr u hafifçe hareket ettirirken parmak uçları da kocasının beline kaydı. C evap
olarak ilk hareketi kendisi yapmıştı. O kadar hazırdı ki, ilk giriş sandığından kolay ve daha az
acılı olmuştu. Mert ile olana hiç benzemiyordu. Acısı ile azıcık inler ken bir an için genç adamı
durdurmuştu. Sonra da elleriyle çekiştirmişti genç adamı... Bu harikaydı!

Zevkle kapanmış gözlerini araladı...

“Artık... durabilir misin?” diye fısıldadı gücünün farkında olarak. Salih‟in gergin baskısı ve daha
fazlasını isteyen vücudu cevabı zaten veriyordu. Genç adam kendisini biraz geriye çekti. Sonra
kesin bir cevap olarak güçlü bir şekilde bastırdı...

Aydan inledi.

Bunların hiç birisini Mer t ile hissetmemesi ne garipti? Şimdi içindeki gücü kolayca hissediyordu.
Baskısını, ısısını... Mer t‟te ise acı verici bir baskıdan fazlasını hissetmemişti!
Ve Salih ona hayal edebileceğinden çok daha fazlasını verdi. Daha fazla zevk, daha fazla
hakimiyet... Hiç acele etmeden çalıştı üzerinde. Belki de bilinçsizce ona ilk tecrübesinin kötü
etkisini unutturmaya çalışıyor du. Çok uğraşmasına gerek kalmamıştı. Aydan çoktan hazırdı.
Tırnaklarını sır tına batırarak ona hazır olduğunu belli etmişti zaten. Ama Salih hiç oralı olmadı.
İşkence eden temposunu bozmadı. Baskısını hızlandırmadan son ana kadar devam etti.

Genç kızın Mer t‟in aşkıyla dolu olan kalbi vicdanını dürtüp duruyor du. Bunları yapan Salih değil
o olmalıydı aslında. Ancak Mert hayatının en büyük hatasını yapmıştı. Tıpkı Aydan gibi... Ve
şimdi bu hatanın sonucunu zevkli bir yolla da olsa Aydan ödüyordu. Bu kadar istekli olmasının
sebebi belki de... Mer t‟ten inti kam almak istemesiydi. Onun kaybettiklerini Salih‟e sunmak...
vicdanını sızlatsa da... kalbini rahatlatıyordu.

Bir anda gözleri kocaman açıldı... Aklındaki her şey yok oldu. Ne Mer t ne de onun sayesinde
kazandığı der tleri kaldı. Sadece ve sadece bu iri adam, onun hızlanan temposunun verdiği
dayanılmaz zevk vardı. O anda ölmeyi isteyecek kadar büyük bir patlama tüm vücudunu sardı.

Şu kesindi ki, artık gerdek gecesini ömür boyu bir pişmanlık olmaksızın hatırlayacaktı.
22. 22. Bölüm
Adı : AĢka DönüĢ
Yazar : Fatih Murat Arsal

Aydan sabah uyandığında, olan biteni bir anda hatırlamıĢtı. Tatlı tatlı gerinmesi yarım kaldı.
Önce gözleri kocaman oldu... Sonra bakıĢları hemen aĢağıya kaydı. Çıplak göğüslerini
görmek onu ĢaĢ ırtmamıĢtı. Biraz doğrulunca da göbeğini ve bac aklarına sarılmıĢ çarĢafı
gördü.

Yan tarafta duran uzun boylu adamı görmesi ise onu ĢaĢırtmaktan ziyade ut andırmıĢtı.
Bacaklarının aras ından kalçalarına dolanmıĢ örtüyü çekip göğüslerini örtmesi imkânsızdı.
Kaldı ki zaten genç adam uzun zamandır onu seyrediy or gibiy di. Hatta... Hatta gece olanları
hatırlayınca, seyrettiği Ģeylere yaptıkları da aklına gelivermiĢti. Vücudunun her santimi onun
dokunuĢlarının, öpüĢlerinin titret en etkisini tatmıĢtı. Gizleyeceği bir yeri kalmamıĢtı. Yine de
göbeğinin altı inc e örtüye dolandığı için memnundu.

“Günaydın...” dedi yavaĢça.

Bilinçsiz bir Ģekilde yandaki kuĢtüyü yastığı alıp göğüslerini örtmüĢtü.

“Günaydın!” dedi Salih de... Ancak her zamanki gibi gülümsemiyordu. BakıĢları ciddiydi.

Aydan ne diy eceğini bilemiyordu. Dün gece olanların hepsi bir bir aklına geliyordu. Aklına
geldikçe de inanmakta zorluk çekiyordu. Genç adamı açıkça tahrik etmiĢti. Onu açıkça
seviĢmeye zorlamıĢt ı. Yaptığına inanmakta gerçekten zorlanıyordu.

PiĢman mıydı? Hayır...

Utanıyor muydu? E vet...

Gözleri çoktan tıraĢ olmuĢ ve giyinmiĢ kocasındaydı. Bol bir gömlekle kaslı bacaklarını
gösteren bir Ģort giymiĢti. Genç kadın ayaklarını çekerek hafifçe ondan yana döndü.

“Bir... sorun mu var?” diye sordu yavaĢça.

“Birden fazla var!” dedi genç adam. Bir sandalye çekip yatağın karĢ ısına oturdu. Genç kadın
huzursuzca kıpırdanmıĢtı. BoĢta kalan eli saçlarına gitti önce. DağılmıĢtı elbette! Acaba nas ıl
görünüyordu? Sonra eli örtüye gitti. Daha fazla yerini örtmesi için çekiĢtirdi biraz. BoĢunaydı
tabii.

“Utanıyor musun?” diye sordu Salih hafif bir gülümseme ile.


Aydan yutkundu. “Beni çıplak gören tek kiĢisin... Utanıyorum tabii. Annem bile yıllardır
görmedi.” Genç adam sessizce onu izlemeye devam ediy ordu. Onun inanmadığını sanan
Aydan çocuksu bir ıs rarla mırıldandı. “Yemin ederim! Mert bile... görmedi!”

Genç adam baĢını salladı. Hafif bir nefes almıĢtı. “Buna inanırım!” dedi yavaĢça. Gözleri
kısılmıĢtı. DüĢünceli bir hali vardı. “Sanırım o senin sandığından bile daha az Ģey yapmıĢ
sana!”

“A..Anlamadım?..” diye kekeledi Aydan.

Salih sessizce durdu bir iki saniye. Sonra eli ile yatağı iĢaret etti. “Cevap orada...”

Genç kadın bir an onun ne demek istediğini düĢündü. Sonra hafifçe toparlanıp üzerinde
oturmuĢ olduğu bey az çarĢafa baktı. Ġlk anda dikkatini çekmemiĢti ama dizlerinin bulunduğu
kısımda bir leke görünce irkildi. Bir kaç santim geriye kaydı. Sonra gözleri irileĢti. Bu pembelik
de neydi?.. Elindeki yastığı dehĢetle kenara att ı. Hemen kasıklarına dolanmıĢ örtüyü
çekiĢtirmeye çalıĢtı. “Aman Allahım!” diye küçük bir çığlık katmıĢtı o anda. Örtüyü de çekip
atınca doğrudan bacaklarının arasına baktı. O anda hiç de utanacak bir hali yoktu. “Aman
Allahım!” diye tekrar etti. “Bu ne?”

Genç adam da onun bac aklarının aras ına bakmıĢt ı. Bir doktorun bak abileceği kadar bilimsel
bir bak ıĢtı. Belirgin bir kanama gözükmüyordu. Dün gece seviĢtikten sonra ikisi de birbirlerine
sarılıp uy uyakalmıĢlardı. Düğün gününün tüm yorgunluğu ve stresine, uzun seviĢmelerinin
verdiği yorgunluk da kat ılınca, uyumaları ĢaĢırt ıcı değildi zaten.

Genç kız eli ile yokladı... Hayır! Bir kanamas ı falan yoktu. Parmaklarına bir Ģey bulaĢmamıĢtı.
O halde yatak çarĢafındaki pembelik de neydi? Çok fazla değildi? Bir iki damla... Ama?.. Yine
de?..

BakıĢları genç adama kaydı. ġaĢkındı! Genç adam onun sıkıntısını anlamıĢ gibi baĢını salladı.
“Meraklanma! DüĢük olsaydı eminim daha çok kanardı!” dedi ciddi bir sesle. Aydan‟ın
rahatlamas ı için bu cümle de yeterdi.

“Pe..peki neden?” diye sordu Aydan çocukça bir merakla... Sonra çırılçıplak durduğunu fark
edince uz anıp örtüyü üzerine çekti. Fakat bu sefer çok acele etmemiĢti. Acemi bir bakire gibi
davranmas ı saçma olurdu. Kocas ını bu tavrı ile kızdırabilirdi. Zaten adam her yerini görmüĢtü.

“Bunu ben de sabahtan beri düĢünüyorum!” dedi Salih. “Sen uyurken fark ettim bu kanamayı...
Sonra bir doktor ark adaĢ ımı aradım!”

Genç kızın aklına hemen onun arayabileceği birisi gelmiĢti. “Tülin Hanım mı?” diye sordu
utanarak.

“Hay ır! Bu konuyu ona anlatamam! Senin ilk erkeğin olduğumu ve bebeğin benden olduğunu
sanıyor hat ırlarsan?” Genç adamın sesi biraz alaycı olmuĢtu.

“Anladım... Ne için aradın arkadaĢını?”

“Neden kanama olduğunu merak ettim. Gece fark etmemiĢtim. Sabah görünce önc e korktum...
Ben de ilk anda düĢük olabilir diye düĢündüm. Fakat kanama çok azdı. Yok gibi bir Ģey. Sonra
aklıma baĢka bir Ģey geldi. Gece fark ettiğim ama önems emediğim baĢka bir detay !”

“NeymiĢ o?” KaĢları çatıldı hafifçe. “S akın benim tedavi görmesi gereken azgın bir kadın
olduğumu söyleme! Tedavi olmamı falan istiyorsa n eğer?..”

Genç adam güldü. “Saçmalama ya!” diyerek onun sözünü kesti. “Ne alakası var? Tabii ki
onunla ilgili değil!”

“Gece... çok istekli olmamın dıĢında... ne fark ettin ki peki?” Genç kadının sesi küs gibi
çıkıyordu.

“Ġlk birleĢme anımızda... kasıldın! Canın ac ıdı...”

Aydan bir Ģey anlamamıĢtı. Güzel gözleri merakla bak ıyordu. “Anlamadım?..” dedi sonra.

“Normalde ac ımaması laz ımdı!”

“Öyle mi?” Gözünün önünde genç adamın çıplak hali canlandı. Ve heyecanlanmıĢ erkeklik
organını düĢ ününce sanki acıması daha doğal gibi gelmiĢti.

“E vet...” diye onayladı genç adam uzman bir görüĢle.

“Ama zaten çok acımadı ki!” K ızarmıĢtı biraz. “Sadece... ilk anda... hafif acıdı!”

Genç adam gülümsedi. “E vet... Doktor arkadaĢıma bunu da sordum tabii!”

Onun rahat tavrı Aydan‟ı iyice meraklandırmıĢtı. “Ne dedi peki?” diye çatlak bir sesle sordu.

Genç adamın cevabı hiç de beklediği Ģey değildi. Salih sanki önemsiz bir ĢeymiĢ gibi
söyleyiverdi. “Senin bakire olduğunu söyledi...”

“Ne? Ne?” ĠrileĢmiĢ gözlerinin ifadesi ve gülmek üzere olan dudakları, ĢaĢkınlığını çok iyi
yansıtıyordu. Sonra açıkça güldü. “ġak a mı bu? SaçmalamıĢ ! Ona hamile olduğumu söyledin
mi?”

“Söyledim...” Omuz silkti. “Olabilir dedi!”

“Ne demek olabilir?”

“Sana bir Ģey sormak istiyorum. Ġyi düĢün... Ġlk keresinde korktuğunu ve canının acıdığını
söylemiĢtin sanırım? Ama dün gece seninle birleĢtiğimizde de canın acıdı... Benzer bir acı
mıydı?”

Aydan gözlerini kırpıĢtırdı. Ne diyeceğini bilemiyordu. Hat ırlamaya çalıĢıyordu. “Hay ır...” diye
mırıldandı sonra. “B en... kendimi kasmıĢtım... Onun zorlaması yüzünden canım çok yandı.
Pantolon fermuarı ve kemeri de etime batıyordu. Yani tam... tam hatırlamıy orum! Hem bir iki
dakika sürdü...”

Genç adam baĢını salladı. “Dün gece hissettiğin gibi... hissettin mi?”

Aydan hafifçe kızarmıĢtı. “Nas ıl yani?”

“Açık olmak gerekirse... ben içindeyken... hissettiğin Ģeyleri onunla da hissettin mi?”

Genç kadın iyice kızarmıĢtı. “Ne bileyim ben?” Sustu bir an. “Seni içimde hissettiğim gibi
hissetmedim onu... Zaten içime girmek için bastırırken canım çok acıyordu. Keyif alacak halde
değildim. Korkuyordum...”

“Beni hissettin ama değil mi? Ġçinde?”

“Saçmalama! Tabii ki hissettim!” Onun aç ık bacakları aras ındaki sert hareketleri aklına
gelince, kasıkları bir anda yeniden sızlamıĢtı. “O Ģey... hiç de küçük değil!” diye masumca
ekledi. Genç adam sessizce durunca Aydan‟ın kaĢları kalktı. “Ne olduğunu anlamadım Ģimdi
ben? Salih? Ne düĢünüyorsun öyle bana bakarak?”

“Bence durum Ģu...”dedi genç adam yavaĢça. “Mert seninle seviĢmek istedi. Ġç çamaĢırını bile
çıkarmadığını söylemiĢtin. Bence sana sahip olamadı bile... Sen bacaklarını kasıp kapat ınca,
cinsel organı fazlasıyla tahrik oldu. Tam giremese bile boĢalmas ına engel olamadı...”
“Za.. Zaten hamile kalmamam için... kendisini çekip dıĢarıya boĢ aldığını söylemiĢti!”

Genç adam o manzarayı gözünün önüne getirmemek için epey çaba harcadı. DiĢlerini sıkmıĢtı
hafifçe. “Her neyse! Özetle sevgili karıcığım... sen dün geceye kadar bakireydin!”

Aydan‟ın dudakları k ıvrıldı iyice. “Güldürme beni ya! Hamileyim ben! Hamile!”

“Olabilir! Bu olabilirmiĢ...”

“Ne olabilirmiĢ?”

“Bakire iken hamile kalınabilirmiĢ...”

“Saçma!”

“Bilemem! Doktor öyle diyor. Birkaç spermin içeriye girmesi yeterli!” Aydan sessizce
duruyordu. Salih bir kaĢını kaldırdı. “ĠĢiniz bitince... temizlendin mi?”

“Temizlenme mi? Ne temizlenmesi?” dedi Aydan ters bir sesle. “BeĢ yıldızlı bir plaj değildi
oras ı doğrus u... Giysilerim yırtılmıĢtı. Üstüm baĢ ım kumdu. Giyinip hemen eve döndüm. E vde
temizlenebildim.”

Genç adam baĢını salladı. “Anladım... Durum bu iĢte! AnlaĢılan üzerine bulaĢan spermlerden
bir tanesi çok ĢanslıymıĢ!”

Genç kadın yeniden çarĢaftaki lekelere baktı. Buna inanmak ne zordu? Olabilir miydi? Ne
kadar da karıĢmıĢtı iĢler! Sevdiği adama bekâretini verdiğini ve ondan hamile kaldığını
sanırken, sadece kendisini kurt armak için evlenmiĢ olduğu bir baĢka adama gerçek
masumluğunu altın tepside sunmuĢtu! Çok da masum sayılmazdı ya! Neyse!

DüĢünceli bir Ģekilde ona baktı. “Hiç değilse...” diye baĢladı. Sustu kelimelerini toparlamak
için. “Eğer gerçekten buna inanıyorsan, hiç değilse bu evlilikte... paranın dıĢında... kazandığın
bir Ģey daha oldu!”

Gözleri Salih‟in gözlerindeydi. Genç adamın irkildiğini gördü. Öyle çok değildi. Ama irkilmiĢti
iĢte. Gülümsemesi yavaĢça yok oldu. Kopkoyu mavi gözlerindeki ıĢ ık söndü. Yüz kasları
donuklaĢmıĢtı.

A
23. ydan onu kırmak istememiĢti. Ama kırdığını hissetti.
24. BÖLÜM
Adı : AĢka DönüĢ
Yazar : Fatih Murat Arsal

DüĢünceli bir Ģekilde ona baktı. “Hiç değilse...” diye baĢladı. Sustu kelimelerini toparlamak
için. “Eğer gerçekten buna inanıyorsan, hiç değilse bu evlilikte... paranın dıĢında...
kazandığın bir Ģey daha oldu!”

Gözleri Salih‟in gözlerindeydi. Genç adamın irkildiğini gördü. Öyle çok değildi. Ama
irkilmiĢti iĢte. Gülümsemesi yavaĢça yok oldu. Kopkoyu mavi gözlerindeki ıĢık söndü. Yüz
kasları donuklaĢmıĢtı.

Aydan onu kırmak istememiĢti. Ama kırdığını hissetti.

Aydan‟ın sözleri üzerine Salih duruĢunu değiĢtirmiĢti. “Bekâretin... çok umursadığım bir
Ģey değildi,” dedi kuru bir sesle.

Yüzü ciddi, sözleri kesindi. Bu sefer Aydan irkildi. Onun irkilmesi daha görünürdü. Gözleri
Salih‟inkilerin aksine, öfkeli pırıltılarla doldu bir anda.
“Kocam olarak... bu... önemsiz bir Ģey mi sence?” diye sordu sinirini belli eden bir sesle.

“Bizim evliliğimiz sevgi üzerine değildi,” dedi genç adam aynı ifadesiz ses tonuyla. “Senin
dediğin gibi, evliliğimiz karĢılıklı anlaĢmaya dayalıydı. Benim için maddiyat... senin için bir
koca ve bebek... üzerineydi. Bakire olup olmaman beni niye ilgilendirsin ki?”

Aydan neden sinirlendiğini... dahası... üzüldüğünü anlayamıyordu. DuruĢu gerginleĢti.


Ġnce boynu zarif bir Ģekilde dikleĢti. “Ġlgilendirmiyor mu?”

“Ġlgilendirmeli mi?”

“Önce ben sordum!” dedi genç kadın öfkeyle. “Bana neden böyle trip yapıyorsun ki? Ben
sana kötü bir Ģey söylemedim. Ben sana hakaret etmek istemedim. Öylesine bir Ģey
söyledim. Ben zaten bakire olduğumun farkında bile değildim. Sen söylemesen
anlamazdım!”

“Evet, seviĢmesek ben de anlamazdım!” dedi genç adam. “Ben senin masum olmad ığını
bilerek ve hamile olduğunu bilerek evlendim... Dolayısıyla gerisi çok önemli değil.”

Aydan sessizce duruyordu. Onun sözleri canını acıtıyordu. Söylediği her Ģey doğruydu
elbette. Ama yine de bunu böyle açıkça söylemesi, genç kadını üzüyordu. Vücudun u
tutan örtüyü parmakları arasında iyice sıkıĢtırmıĢtı. “Ya... ya hamile... değilsem?” diye
fısıldadı.

“Böyle bir Ģey olma ihtimali yok,” dedi genç adam.

“Neden? Midem bile bulanmıyor daha!” diye itiraz etti Aydan. Bu gerçek birkaç gündür
aklını meĢgul edip duruyordu. Hamile olmamaktan korkuyordu. Kendisini o kadar
hazırlamıĢtı ki! Bu bebeği istiyordu. Bu bebek için hiç tanımadığı bir adamla evlenmiĢti!
Onunla seviĢmiĢti! Daha tanımıyordu Salih‟i... Görünürde iyi birisi gibiydi! Ama ya
filmlerdeki gibi sonradan kötü bir karaktere dönüĢürse?.. Ya ileride kötü kiĢiliğini ortaya
çıkarırsa? Belki de servet avcısı bir playboydu? Bu yakıĢıklılıkla bu çok mümkündü.

“Adet geçirdin mi peki?” diye sordu Salih onun düĢüncelerinden habersiz.

“ġey... Son bir aydır hayır.”

“Yaptırdığın kan testinin de yanlıĢ olacağını sanmıyorum. Kemer‟deki nüfusun yarısı Tülin
ablanın eline doğmuĢtur. Kazara bile olsa hamilesin. Ama yine de istersen eğer, bir
doktora gidip bir test daha yaptırabiliriz.”

“Birlikte mi?”

“Birlikte tabii!”

Genç kadın omuz silkti. “Tamam... Olur. Eve geri dönünce gideriz.” Bir an durdu. “Eve...
birlikte döneceğiz, değil mi?”

Genç adam oturduğu yerden kalktı. Gözlerindeki neĢe hâlâ yerine gelmemiĢti. “Birlikte
döneceğiz sanırım. BaĢka nasıl olabilir ki? Sonra ben yine Kemer‟e döneceğim.”

AnlaĢmaları böyleydi. Ġkisi de biliyordu bunu... Çok uzun konuĢmamıĢlardı bu meseleyi.


“Doğuma kadar... boĢanmayacağız değil mi?” diye yine de teyit etmek istedi.

“Öyle konuĢmuĢtuk,” dedi genç adam.


“Tam cevap vermemiĢtin.”

“Aksini söylemedim. Bebek oluncaya kadar boĢanmayız. Sen nasıl istersen öyle olur.
Benim de özgür kalmak için bir acelem yok zaten.”

“Güzel...” Gülümsemeye çalıĢtı Aydan. Hâlâ onun az önceki sözlerinin sıkıntısını


yaĢıyordu. Demek bakireydi? Demek Mert o heyecan içinde iĢini tam halledememiĢti.
Gerçi Aydan da kendisini kasıp durmuĢtu o gece... Dün geceden çok farklıydı o gece.
Ödü kopmuĢtu. Hiç istememiĢti. Oysa dün gece farklıydı. BaĢlangıçtaki sebebi, ilk
gecesinin unutulmaz olmasını istemesiydi. Ama sonradan o sebebe dayanarak yaptıkları
çok güzeldi. Salih‟in ona yaptıkları da çok güzeldi. Hiç korkmamıĢtı. Hâlâ bakire olduğunu
bilse korkar mıydı acaba? Hayır! Sanmıyordu. Salih‟in Mert‟den çok daha tecrübeli olduğu
ve ne yapacağını çok daha iyi bildiği kesindi. Yoksa nasıl onu böylesine baĢtan
çıkarabilirdi ki?

Peki?.. Acaba?.. Bu gece yine?..

Göğsündeki örtüyü iyice sıkıĢtırdı. Garipti ama... hem istiyor hem de istemiyordu. Sakin
kafayla düĢününce bu evliliğin bir anlaĢma olduğu aklına geliyordu. Hâlâ Mert‟i severken
baĢka bir erkekten zevk alması ve yine seviĢmeyi istemesi de ne saçma bir Ģeydi?

“Evet, güzel...” diye onayladı Salih. Ayakta kule gibi dikilmiĢti. Elleri Ģortunun
ceplerindeydi.

“Evli kaldığımız sürece... çok iyi para... kazanacaksın!” dedi Aydan. Bu iĢi böyle
düĢünmek daha çok iĢine geliyordu. “Bir... Bir sözleĢme hazırlattım. Senin menfaatine...
Söz verdiğim paranın yarısını hemen vereceğim sana. Kalan yarısını da boĢanınca...
Bebek doğunca da, yine konuĢuruz seninle. Her sene için aynı miktarda parayı sana
vermeyi düĢünüyorum.”

Genç adamın gözleri kısıldı. “Çok cömertsin!” Sesinde hafif bir alay vardı. Aydan bunu
anlamadı.

“Böyle düĢünmene sevindim. Ġyi para olduğunu kabul etmelisin. Seninle evli kaldıkça çok
kazanacaksın.”

“Hımm. Güzel. Demek uzun süreli bir evliliğe de hazırsın?”

Genç kadın omuz silkti. “Sorun değil! Nasılsa artık aĢk dolu... mutlu bir evlilik beklentim
kalmadı. Sen boĢanmak istemezsen uzun bir süre, ben de istemem... Yeter ki çocuğum
ve ailem gerçeği bilmesin.”

“SözleĢmede bu da var mı?”

“Evet...” Örtünün vücudunu açıkta bırakmasını engellemeye çalıĢarak yataktan indi.


Sarındığı o örtü ile bile çok güzeldi. Gidip dolaptan pahalı kol çantasını aldı. Ġçini açtı.
Genç adama bir zarfın içindeki sözleĢmeleri uzattı. “Üç nüsha! Birisi noter için. Üçünü de
imzalayacaksın. Ben imzaladım!”

Genç adam gülümsedi. Ġçine düĢtüğü duruma inanamıyordu. Karısının uzattığı kalınca
zarfı aldı. Ġçindeki katlanmıĢ kâğıtları çıkardı. Üzerindeki metin çok uzun değildi. Hızla göz
attı. Sonra baĢını salladı.

“Aynen söylediğin gibi yazılmıĢ,” dedi.

“Evet. Bana yaptığın iyiliğin karĢılığını alman gerektiğini düĢündüm.”


“Burada sen istediğin zaman hemen boĢanacağımız ve baĢka hiçbir ek Ģey talep
etmeyeceğim yazılı?”

“ġey... Yeterince ödeme... yapacağım. YanlıĢ anlaĢılmalar olmasın diye bu...”

“Ben parayı sormuyorum. Ben isteyince değil de... sen isteyince mi boĢanacağız?”

Aydan belli etmeden yutkundu. “Ben... Ben iĢveren durumunda oluyorum ya?.. Ondan!
Senin de istediğin bir an gelirse, boĢanmayı yine her zaman için düĢünebiliriz.”

Salih gerçekten gülmüĢtü bu sefer. GülüĢü keyifliydi. Kâğıtları bir kenara koydu. Ellerini
yeniden ceplerine soktu. Gözleri neĢeliydi. “Dur Ģimdi özetleyelim. Ben çocuk hakkında bir
Ģey söylemediğim sürece bana iyi bir ödeme yapacaksın. Diğer türlü hakkım yanacak.
Ayrıca evli olduğumuz sürece bana ödeme yapacaksın. Sen istediğin zaman da
boĢanmamıza hayır demeyeceğim. Hangi Ģartlar altında boĢanırsak boĢanalım, senden
ek bir Ģey talep edemeyeceğim öyle mi?”

“Evet...” diye fısıldadı Aydan. “Çok mu... katı olmuĢ?” Güzel gözleri irileĢmiĢti.

“Hayır! Normal bir Ģey! Bana güvenmemekte haklısın. Ama unuttuğun bir Ģey var?..”

Genç kadın onun bir adım kendisine yaklaĢması ile hafifçe irkilmiĢti. Böyle uzun ve güçlü
görünümlü iri bir adama karĢı durmak zordu. “Ne..NeymiĢ o?” diye kekeledi adeta.

“Bu tip anlaĢmalar evlenmeden önce imzalatılır prenses? Kimse sana bu konuda bir Ģey
demedi mi?”

Aydan nefesini tutmuĢtu. “Ne demek... istiyorsun?”

Genç adam onun örtüsüne doğru uzandı yavaĢça. Parmakları göğsünün üst
kenarındaydı. Tenine dokunmaya baĢlamıĢtı. “Demek istediğim Ģu... Evlenmeden önce
imzalatsaydın, her konuda sana bağımlı olurdum. Ama artık evlendik! ġu anda
imzalamazsam eğer... bana karĢı hiçbir yaptırımın yok!” Sesi eğlenceliydi. Gözleri de
alaycı. “BoĢanmak istemezsem eğer, senin her Ģeyinin yarısına sahip olurum! Kanunlar
böyle! Bunu biliyorsun değil mi?”

Aydan‟ın yaĢadığı Ģoka aldırmazmıĢ gibiydi. Genç kadın ne diyeceğini bilemiyordu.


“Ama... Ama imzalatmak için hiç... vakit olmadı ki!” diye kendisini savundu. “Seninle sözlü
olarak konuĢmuĢtuk! Böyle olacağını biliyordun? Sana söylemiĢtim!”

Salih yumuĢak bir çekiĢle örtüyü onun elleri arasından çekip aldı. Aydan çaresizdi. Artık
çıplaktı. Salih biraz daha yanaĢtı ona... NeĢeli gözlerinde Ģeytani bir ıĢıltı vardı. Yere
düĢen örtünün ardından iri avucu yavaĢça dik göğüslerinden birisine kapandı. Hafifçe
sıktı. Aydan karĢı bile koyamadan ona bakıyordu. Kocasının biraz daha sokulmasına sesi
çıkmadı. Çıplak beline dolanan el sahipleniciydi. Göğsünü okĢayan el de kalçasına gelip
ince bedenini hafifçe çekiĢtirince, kasıkları onunkine yapıĢtı.

“Evet konuĢmuĢtuk...” diye onayladı genç adam. Kalçasını okĢarken daha da bastırdı.
BakıĢları ıĢık doluydu.

“Doğru...” Kasıklarının aniden sızlamaya baĢlaması ve göğüslerinin heyecanla gerilmesi


mantıklı mıydı? Hem de kafası bu kadar karıĢıkken! Salih‟in söylediklerini anlamaya
çalıĢıyordu ama çıplak bedenine değen bu sert vücut... düĢünmesini zorlaĢtırıyordu.
“Evet, konuĢmuĢtuk...” diye otomatikman tekrar etti.

Genç adamın dudakları hafifçe yaklaĢtı. “Ama her Ģey... dün geceden önceydi!” dedi
sevimli bir alayla. “Ben karımın bu kadar seksi ve... masum olduğunu bilmiyordum.”
“Ne..Ne demek istiyorsun?” diye kekeledi Aydan.

“Anlamadın mı?”

“Sadece... güvenimi... sarsacakmıĢsın gibi... hissediyorum!” Genç adamın iki eli birden
kalçalarından çekiĢtirince nefesi kesildi. Kasıklarındaki baskı korkunç bir Ģekilde
vücudunun her bölgesini etkilemeye baĢlamıĢtı. Öyle ki onun sözlerinden yeterince
korkup, yeterince sert tepki bile veremiyordu.

“Bu kadar ateĢli ve zengin bir karım varken, neden boĢanmak isteyeyim ki?”

Aydan kızardı hızla... AteĢli mi? Nedense zenginlikle ilgili kısma dikkat bile etmemiĢti.

“Ġğrençsin!” dedi sinirli gözükmeye çalıĢarak. Genç adamın dudakları gittikçe yanaĢmıĢ
mıydı ne? Çok yakındı! Dün gece onunla öpüĢmemiĢlerdi. Onu Mert‟den baĢka öpen
olmamıĢtı. Kalbi deli gibi atmaya baĢlamıĢtı. Bu adam ne yapmaya çalıĢıyordu. Bu
pozisyonda... bu baskı altında... aklını toparlayamıyordu ki! “AteĢli falan değilim!” diye
kendisini savundu. “Hepsi senin marifetin!”

“Kendi cesaretini de yabana atma!” dedi genç adam. Dudakları iyice yanaĢmıĢtı. Genç
kadının tüm vücudu ısınıvermiĢti birden. Ona yapıĢmıĢ olan beden inden ümidi kesse iyi
olurdu. Salih bunu nasıl beceriyordu? Kalçalarındaki maharetli elleri miydi buna sebep?
Yoksa o güçlü bedeninden yayılan erkeksi koku muydu? DuĢ alıp sinekkaydı tıraĢ olmuĢ
bir erkeğin ne kadar çekici olabileceğine hiç dikkat etmemiĢti.

“SözleĢmeyi... imzalamayacak mısın?” diye sordu Aydan. Bir aslanın oyuncağı olan küçük
bir ceylan gibi hissediyordu kendisini. Sorusu bile yeterince güçlü değildi.

“Belki... imzalamam!” dedi genç adam.

“Ama... Ama söz verdin?”

“Dün gece seni uyardım!” dedi Salih dudaklarını biraz daha yaklaĢtırarak. “Bir
sözleĢmenin vaat ettiklerinden çok daha fazlasını istiyorum belki artık!”

Genç kadın onun kollarını tutan ellerini geri çekmeye çalıĢtı. Ama ince beli öyle kıvrılmıĢtı
ki, ona tutunmaktan baĢka Ģansı yoktu. Çaresiz dudaklarını ondan uzak tutmak istedi.
Ancak büyülenmiĢ gibiydi.

“Yapamazsın...” diye fısıldadı.

“Yaparım...” dedi Salih yumuĢakça. Dudakları arasında sadece birkaç milimetre kalmıĢtı.

Ve... Kocası tarafından ilk kez öpüldü...

Bir gece önceki o ateĢli dakikalarda bile... Salih ona saygı göstermiĢ... öpmemiĢti. Aydan
da aralarındaki Ģeyin sadece seks olmasını arzulamıĢtı. Bir öpücük talebi olmamıĢtı.
Fakat Ģimdi... dolgun dudaklarına değen dudakların yumuĢak baskısı... itiraz edebileceği
bir Ģey değildi. Kendisi yüzünü bile yıkamamıĢken onun böyle tertemiz olması ve mis gibi
kokması çok hainceydi. Elinde olmadan dudakları aralandı. Bunu beyni değil, bir erkeğin
güçlü kollarında eriyen vücudu emrediyordu. Böyle düĢünmek daha iyiydi.

Elleri yavaĢça kalktı. Genç adamın geniĢ omuzlarından, ensesine doğru kısa bir yolculuk
yaptı. Kendi bedenini ona otomatikman yapıĢtırırken, genç adamın bedeninden destek
alıyordu.
Genç adam dudaklarını geri çektiğinde, Aydan‟ın dudaklarında onun diĢ macununun
ferahlatıcı tadı vardı. ĠnĢallah kendi nefesi de temizdi! Sağlıklı diĢlere sahip olduğu için
dua etti. Yine de rahatsızdı.

“Salih...” diye fısıldadı.

“Evet?” Genç adamın sesi keyifliydi. Çapkın bir eli yeniden göğsüne kapanınca Aydan
derin bir nefes aldı. “Sabah sabah bile seviĢme isteği uyandıran bir kadından niye
boĢanayım ki?” diye ekledi yavaĢça.

“DuĢ bile almadım daha!” diye itiraz etti Aydan. “Temizlenmeliyim! Böyle seviĢemeyiz...
SözleĢmeyi halletmeden zaten... seviĢemeyiz!”

“Komik olma prenses. SözleĢme olsa da olmasa da seninle sürekli seviĢmek, artık
engelleyemeyeceğim bir istek...”

“Halledeceğimiz Ģeyler var! Ben fikrinin olumsuz yönde değiĢeceğini bilseydim... dün gece
seninle seviĢmeyi istemezdim!” Neden böyle yavan, böyle zayıf bir sesle konuĢuyordu ki?
Aslında bedeni onun biraz daha devam etmesini istiyordu. Daha fazlasını arzuluyordu. Bir
önceki gece yaĢadıklarının bir kerelik olup olmayacağını düĢündü. Ama öyle bir Ģey
olsaydı, Ģu anda da böyle ateĢle yanıyor olmazdı. Göğüs uçlarını okĢayan parmakların
yerini onun erkeksi dudaklarının almasını hayal etmezdi.

“PiĢman mısın?” diye sordu Salih.

“Ġlk gecem olarak hayır! Ama sen böyle konuĢunca... beni korkutuyorsun. Aramızda bir
anlaĢma yaptık. Sadece ve sadece bebek için...” Genç adam onu süzüp duruyordu.
Aydan derin bir nefes aldı. “Salih... Bakma öyle! AnlaĢmamız hâlâ geçerli değil mi? O
sözleĢme olsa da olmasa da sen sözlerini tutarsın değil mi? Her Ģey konuĢtuğumuz gibi
olacak değil mi?”

Ne kadar da çok soru sormuĢtu. Salih onun içindeki endiĢeyi, çocukça korkuyu çok iyi
anlıyordu. Aslında amacı Aydan‟ı biraz korkutmaktı. YaĢına göre fazlasıyla dik baĢlı ve
burnu havadaydı. Birazcık burnunu sürtmek istemiĢti. Yoksa genç adamın gerçekten de
anlaĢmaya ihtiyacı yoktu. Aydan‟a bir söz vermiĢti ve sözünü mutlaka tutacaktı. O istediği
zaman boĢanacaktı. Bu kesindi...

Fakat atladığı bir Ģey daha vardı!

Aydan‟a olan hisleri...

Bu güzel gözlere bakarken içi sürekli ürperiyordu. Kollarının arasındaki çıplak bedeninin
verdiği ürpertiyi hesaba katmıyordu bile. Bu gencecik kadın büyük bir hızla genç adamın
kalbinin derinliklerine doğru yolculuk yapıyordu. Engellenemez bir hızla ilerliyordu hem
de... Salih de korkuyordu aslında. Hayatında bir kadından korktuğu hiç olmamıĢtı. Ancak
Ģimdi bu seksi esmerden korkuyordu. Vakti gelince ondan ayrılabilecek miydi?

Bu sefer derin bir nefes alan Salih oldu. BaĢka bir erkeğe âĢık olan bu kadın... zamanla
onu sevebilir miydi?

Böyle aptalca davranırsa, onu korkutursa ve... güvenini zedelerse bu biraz zordu tabii.
Ama elinde değildi. Onun Ģımarıklığını biraz kırmak istemiĢti.

Ellerini geri çekip ondan bir adım uzaklaĢtı. Aydan önce bu uzaklaĢmanın sebebini
anlamamıĢ gibi durdu. Kendi talebi olmasına rağmen hoĢlanmamıĢtı uzaklaĢmasından.
Salih‟in düĢünceli gözlerini görmüĢtü bu arada... Yere eğilip örtüyü yeniden aldı.
Vücuduna sararken kocasının masadaki kâğıtlara doğru uzandığını gördü. Genç adam bir
an elindeki kâğıtların üzerindeki yazılara göz attı. Sonra masanın üzerinde duran otele ait
kalemi aldı.

“Peki!” dedi yavaĢça. Yan gözle karısına bakmıĢtı. BakıĢları yine sevimli, yine hafif bir
alayla doluydu. “Seni biraz korkutmak istemiĢtim prenses. Ama bu kadar korkacağını
düĢünmemiĢtim.”

“Korkuttun!” diye fısıldadı Aydan.

Genç adam kâğıtlara imzasını atıp ona uzattı. “Korkma!” dedi sonra duru bir sesle.
“Sandığının aksine ben de evli kalmak istemem. Uzun süreli olarak Ģımarık bir prensesin
para için tutulmuĢ kocası olmaya dayanabileceğimi sanmıyorum. Sen istediğin her an
boĢanabiliriz!”

Aydan elini uzattı. Parmak uçları titriyordu! Ama öfkeden! Kâğıtları almak yerine, o anda...
Salih‟in üzerine atlayıp... onu gırtlaklayabilirdi! Her sözü neden bu kadar yaralayıcı
geliyordu ona? Bu adam ne yapıyordu kendisine?..
25. 24. Bölüm
Adı : AĢka DönüĢ
Yazar : Fatih Murat Arsal

Kâğıtlardan birisini ona geri uzattı. “Bu senin!” Can sık ıntıs ından sesi soğumuĢtu. Kâğıdı alan
kocasını izledi bir iki saniye. Genç adam aldığı kâğıdı yine katlayarak dolaptaki bavulunun
içine öylesine at ıvermiĢti. Genç kadın diĢlerini sıktı.

“Bir hesap numarası verirsen... paranın hesabına havale edilmesini de sağlarım!” dedi
yavaĢça.

Genç adam yan gözle ona baktı. “Tamam! Veririm sonra,” dedi aldırmaz bir tonla. “Ama önce
karnımız ı doyursak iyi olur. Saat epey geç oldu ve ben ac ıktım. DuĢ unu al da çıkalım...”

Genç kadın baĢını eğdi. Salih‟in bu tavrında onu rahats ız eden bir Ģeyler vardı. O değiĢik bir
adamdı. Ondan bazen hoĢlanıyordu bazen de hiç hoĢlanmıyordu. Ama kesin olan bir Ģey
vardı ki, yataktaki beraberlikleri sık ıntılı olmayacaktı. Vücudu ondan hoĢlanıyordu... Ona
kolayca tepki veriyordu.

Örtüsüne iyice sarınarak geriye doğru bir adım att ı. Hâlâ heyecanlı olan vücuduna söz
geçirmek için bir duĢ galiba iyi gelecekti. “Birazdan hazır olurum,” diyerek banyoya yöneldi.

Gerçekten de gençliğinin etkisi ile onbeĢ dakika içinde haz ırlanmıĢtı. Saçlarını kurutmaya
gerek görmedi. Askılı kırmızı bluzu ve sarı Ģortu ile çok seksi bir halde genç adamın
karĢısında durunca, Salih‟in gözleri ıĢ ıldamıĢtı bir an için. Onun beğenisi barizdi. Aydan
bundan haz aldı nedense... Beğenilen bir kadın olmak güzeldi. Hamileliği ilerleyince böyle
seksi olamayacaktı nas ılsa.

Açık büfede yedikleri yemekten sonra birlikte yüzmeye gittiler. Plajda en arkalarda, oldukça
sakin bir bölgede güzel bir yer bulmuĢlardı. ġemsiyenin alt ında geçen birkaç saat oldukça
dinlendiriciydi. Arada sırada gidip yüzüyorlar, sonra da gelip kitap okuyorlardı. Genç kadın
kocasının bir kere bile önlerinden geçen alımlı kızlara bakmadığına dikkat etti. BaĢı önünde
dikkatle kitabını okuyordu. Elinde olmadan onu seyrediyordu. Bunu her fark ediĢinde de kendi
kendisine kız ıyordu. Fakat her zaman böyle atletik, çekici bir erkek görmek mümkün değildi.
Bu etkiyi, çevresinde onu süzen kızlardan da hissediyordu zaten.

Gün güzel geçince, gecenin de güzel geçmesi garanti gibiydi. Yemek için ayrı ayrı duĢ alıp
giyindiler. Birbirlerini seven yeni evli bir çiftten tek farkları, birbirlerini sevmeyen yeni evli bir çift
olmalarıy dı. Yoksa Salih durumu gayet iyi kurtarıyordu. Mesela her hangi bir yere girip
çıkarken ona yol verip centilmen bir erkek gibi davranıyordu. Kalabalık içinde iri gövdesiyle
ona yol aç ıyordu. Masaya otururken sandalyesini tutuyor ve âĢık bir kocadan geri kalmayacak
Ģekilde gözlerinin içine bakıyordu. Doğrusu her Ģey mükemmeldi. Aydan da kendisini kasmayı
bırakmıĢt ı. O da ona karĢı daha yakındı. Yemekten sonra animasyon izlemiĢlerdi birlikte. Çok
gülmüĢtü genç kadın. Hatta gülerken sık sık kocasına sokulmuĢtu. Animasyon ekibi gerçekten
de insanları eğlendirmeyi iyi biliyordu.

Daha sonra ellerinde içeceklerle plaja inmiĢlerdi. Kendileri gibi bir sürü çift vardı. Hatta
çocuklarıyla o romantizmi yaĢamaya çalıĢ anlar bile vardı. Aydan bileklerine kadar suya girdi
hemen. Ġçeceğini keyifle yudumlarken, yıllardır bu kadar güzel bir gün geçirmediğini
düĢünüyordu. Gözleri denizdeydi. Arkas ında yerde ise kocası oturuyordu. Ayaklarını bir süre
ılık suda tuttuktan sonra o da kocas ının yanına oturmuĢtu ve otelden gelen romantik müziği
dinlemeye baĢlamıĢlardı.

“KeĢke burada üç günden fazla kalabilseydik !” dedi kocasına.

“Niye?”

“Ne bileyim...” dedi genç kadın. “Güzel bir gün geçirdim. Ve gece...”

“Ġstersen kalabiliriz...” diye onayladı genç adam. Sonra Ģakayla mırıldandı. “Ama sonra sık ılma
benden?”

“Sıkılma değil de...” Karars ızca onun gözlerine bak ıyordu. “Gitmemiz laz ım. Okul açılıyor.
Kendimize ev bakmamız, yeni eĢyalar almamız lazım. Kızlarla kaldığım evden ayrılmalıyım.”

Genç adam anlamıĢ gibi baĢ ını eğdi. “Aslında...” dedi düĢünceli bir sesle. “Aslında bir süre
daha arkadaĢlarınla kalabilirsin.”

“Neden?”

“Senin hamile halinde tek baĢ ına yaĢayacak olman... kafamı kurc alıyor!”

Aydan güldü. “Ne?” Genç adam cevap vermeyince de onun ciddi olduğunu anladı. “Mert
açısından mı böyle konuĢuyorsun?”

Salih‟in kaĢları çatıldı. “Mert de aklımdaki bir sorun... Ama asıl düĢündüğüm bu değil. Senin
yaĢında bir kız ın tek baĢ ına yaĢaması pek güvenli değil! Hem de hamile ise!”

“Saçmalama!” Genç kız biraz pervasız olmaya çalıĢarak yeniden güldü. “YaĢımda bir Ģey yok.
Hamileliğim ise daha üç beĢ ay sorun yaratmaz sanırım. Aralarda sen de gelir gidersin. Yoksa
ailem Ģüphelenir.”

“Ne kadar sıklıkla gelmemi istersin?”

Aydan düĢünür gibi yapt ı. Aslında onun gitmesini pek istemiyordu. Öyle ki kendisini gerçekten
evli bir kadın gibi hissediyordu. Kocasının sürekli yanında olmasını istiyordu. Fakat
anlaĢmaları böyle değildi. Bu evlilik gerçek bir evlilik hiç değildi... En azından baz ı yönlerden
gerçek olması, bunun bir anlaĢma olmasını değiĢtirmiyordu.

“Ayda bir olsa yeterli... Belki bayramlarda veya öz el günlerde dah a sık olur. Sorun olur mu
senin için?”

Genç adam elindeki mey ve suyunu yudumlamıĢtı yavaĢça. “Niye sorun olsun?” dedi sakin bir
sesle. “Çekici karımı görmek güzel olacak.”

Aydan‟ın dudakları k ıvrıldı. Gözleri karanlığa rağmen ıĢıldamıĢtı. O gec e neĢeliydi genç kadın.
Tüm günün ve hatta önceki gec enin verdiği keyif ile güzel yüzü gülüyordu. “Beni çekici buluyor
musun?”

Genç adam onu süzüyordu dikkatle. “Fazlasıyla...” dedi o da gülümseyerek.

“Sadece vüc udumu mu?” diye biraz iğneleyerek sordu genç kadın.
“Onu da çok beğendiğimi söylemeliyim.”

“ġiĢmanlayacağım yakında...”

“Yine de çok güzel olacaksın!” dedi genç adam kesin bir sesle.

Aydan bir süre onun bakıĢları ile çarpıĢtırdı bak ıĢlarını. Sonra iç çekti. Balayı için buradaydı.
Balayı için buradaysa yapmayı düĢ ündüğü Ģey çok da yanlıĢ bir Ģey sayılmazdı. Belki biraz
utanç vericiydi ama yanlıĢ değildi...

YavaĢça ayağa kalktı. Salih merakla onu süzüyordu. Genç kadın elini ona doğru uz attı. “O
halde...” dedi yavaĢça. “Vücudum henüz güzelken ve tatildeyken... bunu değerlendirmeye ne
dersin?”

KızarmıĢtı biraz. Neyse ki loĢtu her yer. Küçük elini saran iri elin güc ünü hissetti. Salih
ağırlığını ona vermeden doğruldu. Elini bırakmamıĢtı. YavaĢça karıs ına yanaĢtı. Diğer eli
beline dolandı. Aydan çok itiraz etmeden sokuldu ona.

“Emin misin?” diye sordu genç adam. “B u bir anlaĢma değil miydi?”

Aydan ona daha da yanaĢtı. Göğüsleri değiyordu Ģimdi sert vücuduna. “AnlaĢıy oruz ya?” dedi
muzip bir sesle. “Balayında... yapılabilecek her Ģeyi yapmak istiyorum. Sonra yine iki yabancı
olabiliriz...”

O gece ve sabaha karĢı olan seviĢmeleri, genç kadın için yeni tecrübelere yelken açmak
demekti. Canı hiç ac ımamıĢtı. Artık acımayacağını keĢfetmiĢti. Fazlasıyla istekliydi. DeğiĢik
pozisyonlarda seviĢilebileceğini de öğrenmiĢti.

Ve nedense bu sefer aklına Mert pek gelmemiĢti. Sadece kocasının kollarında uyumadan
önce aklına gelmiĢti sarıĢın yakıĢıklı genç... ġimdi Salih‟in değil de onun kollarında olabilirdi.
Her Ģey ne kadar da garipti. Hayat ne kadar da sürprizlerle doluy du. Salih‟den çekici bir erk ek
olarak hoĢlanıyordu. Cinsel güc ünün etkisini kabul ediyordu. Fakat kalbi hâlâ Mert‟i anınca
sızlayıp duruyordu.

Balayı bittiğinde, gerçekten de piĢman olduğu çok az an olmuĢtu. Mert‟i çok az hatırlamıĢtı.
Bunu Salih‟e olan saygıs ından dolay ı yapmaya çalıĢıy ordu. Kocasının ilgisinin gerçekliğinin
farkındaydı. Salih‟in sözlerinde belirgin bir değiĢiklik yoktu ama davranıĢları gerçekten
koruyucuydu. Kollayıcıy dı... Hatta neredeyse sevgi doluydu.

Ankara‟ya gittikleri ilk birkaç gece yine bir otelde kaldılar. Satın almak için ev aramaya
baĢlamıĢlardı. Salih bulacakları evin güvenliği olan bir sitede olması konusunda ısrar etmiĢti.
Aydan da karĢı değildi. Ve dört binalık bir sitede, güzel bir daire bulmaları uzun sürmemiĢti.
Fiyatı Aydan için bile biraz pahalı sayılırdı. Ancak satın almak için ısrar etmiĢti. Çevresindeki
yeĢilliği, park alanı, yüzme havuzu ile elit bir yerdi. Okuluna da çok yakındı.

KomĢuları ise gayet zengin insanlardı. Bu sitede yer alabilmenin baĢka türlüsü mümk ün
değildi zaten. Hatta karĢ ı komĢusu hemen kapıda belirip hayırlı olsun demiĢti. Yanında kocası
da olunca, Salih de kapıya ç ıkmıĢtı. Aydan, Salih‟i onlara kendi iĢine sahip bir mühendis
olarak tanıtmıĢtı. Yalan değildi elbette ama biraz abartmıĢ olabilirdi. Amacı Salih‟in bu zengin
insanların karĢıs ında ezilmemesiydi. Zengin bir kadınla evli olan, fakir bir adam gibi
gözükmesini arzulamamıĢtı. Fakat Salih‟in yüz ifadesinin değiĢtiğini gözünün ucuyla fark
etmiĢti. Belli ki Salih olduğunun dıĢında gösterilmesinden hoĢlanmamıĢtı.

Satın alma iĢlemi aynı gün içinde sonuçlanırken, eĢyaların alınması da aynı sürede
tamamlanmıĢtı. Ve dördünc ü günün sonunda evleri haz ırdı. Oturma odas ı olarak düĢünülen
odanın ortas ında durmuĢlar, etraflarına bak ınıyorlardı. Nedense Aydan heyecanlıydı. E vli
olduğuna zaman zaman inanmadığı oluyordu. Hay al gibi geliyordu. Ancak Ģimdi sanki her taĢ
yerine ot urmuĢ gibiydi. Bir evi ve... bir kocası vardı artık.
O gece son kez birlikte oldular. Salih‟in Kemer‟e dönmesi gerekiyordu. Ciddi bir iĢ anlaĢması
yapacaktı. MüĢterisi iki gündür onu bekliyordu. Aydan onun gidiĢini duymamıĢtı. Yorucu bir
gece geçirmiĢti. Sadece gözünün kenarına konan öpücüğü hisseder gibi olmuĢtu.
Gülümseyerek yatakta dönmüĢtü. Uyandığında bu öpücüğün gerçek olduğunu hatırlamıĢtı.
Kocası gözlerini öpmeyi çok seviyordu. Bu kesindi. Birlikte oldukları kısa sürelerde bu sıcak
öpücüklere alıĢmıĢtı. Ama bir süreliğine bunlara veda etmesi gerektiğini de biliyordu. Hatta
artık kendisini biraz toparlamas ı daha mı iyi olurdu ne? Bu evliliğe kendisini fazla mı
kaptırmıĢtı? Galiba fazla gerçekçi olmuĢtu.

Salih‟in gidiĢi ile yalnızlığa alıĢmak gerçekten zor olmuĢtu. Genç adam onu üç dört günde bir
arıyordu. Kısa konuĢmalardı ama seri sorularla istediği cevabı alıyordu. Her seferi nde
Aydan‟ın iyi olduğunu öğrenip rahatlıyordu.

Okul da baĢladığı için yorucu bir tempo baĢlamıĢtı genç kadın için. Dersleri hızlı bir Ģekilde
ağırlaĢmıĢtı. Derslerin yoğunluğu içinde, evde yiyecek malzemesinin tükenmeye baĢladığını
fark etmemiĢti. Bir gün bir boĢluk bulup markete gitti. Aklı Salih‟teydi. Onu görmeyeli de üç
hafta olmuĢtu. Acaba telefon açtığında gelmesini istese miydi? E vde yalnız baĢına kalmak
zaman geçtikçe sıkıcı olmaya baĢlamıĢtı.

Markette gez erken elini karnına götürdü. O gün biraz karnı ağrıy ordu. ÜĢütmüĢ müydü acaba?
Gerçi havalar hâlâ sıcakt ı ama geceleri serinlik baĢlamıĢtı. Üstelik yatağı da oldukça boĢ ve
soğuktu. Mert‟i düĢündü farkında olmadan. Elinde değildi. Ondan bir daha haber alamamıĢtı.
Onun ne yapt ığını, neden kendisini hiç aramadığını merak ediyordu. Tabii hevesini alıp
bırakmıĢt ı iĢte! Ne olacaktı ki!

Hem bulantısının olmas ı hem de karnının ağrımas ı garipti. Bulant ıları baĢlayalı birkaç gün
olmuĢtu. Nihayet diye sevinmiĢti. Ama karnının ağrımasına üĢütmesinin dıĢında bir mazeret
bulamıyordu. Ne zaman üĢütmüĢ olabileceğini de hatırlamıyordu. Ġlginç bir ağrıydı. Sanki adet
geçiriyor gibi hissetmiĢti.

Market arabasındaki ağır poĢetleri kendi arabasının bagajına koyarken ağrıs ı iyice artmıĢtı.
KaĢları çatıldı. En iyisi bir ağrı kesici almaktı. Bir an önce eve gitse iyi olurdu.

Hava karardığı için, caddeler ıĢ ıl ıĢıldı. Fakat Aydan gittikçe artan ağrısı yüzünden bu güzelliği
görecek halde değildi. DiĢlerini sıkmıĢt ı. Direksiyonu tutan parmakları kasılmıĢtı. Ne olduğunu
gerçekten anlamıyordu. Ve gerç ekten endiĢelenmeye baĢlamıĢtı. Sabahtan beri baĢlayan sız ı
neredeyse üç dört kat artmıĢtı. Acaba apandisit ağrıs ı böyle bir Ģey miydi?

E ve geldiğinde baĢka bir rahatsızlığı da baĢlamıĢtı. Kasıklarında adet dönemlerindeki gibi bir
ıslanma vardı sanki. Tamam da bu neydi? PoĢetleri odanın ortas ına bırak ırken hızlı adımlarla
banyoya yöneldi. Bir yandan da kot pantolonunun düğmesini ve fermuarını çözüyordu. Aklı
karıĢ ıktı. Kalbi deli gibi sıkıĢmıĢtı. Pantolonu çıkarıp bir kenara fırlatırken gözleri karĢıdaki boy
aynasındaydı. Daha ilk anda ne olduğunu farketti... Aynadan açıkça gözüküyordu! Beyaz
küçük iç çamaĢırının ön kısmında ciddi bir lekelenme vardı. Kırmızıya yakın, pembemsi bir
leke...

Aman Allahım!

Adet mi geçiriyordu? Ama... ama bu imkâns ızdı. Zat en adetleri hiç böyle ağrılı olmazdı ki!
Ayrıca daha Salih buradayken yine kan kontrolüne gitmiĢti. Buradaki doktor da hamile
olduğunu teyit etmiĢti. Hormonlarının biraz yüksek olduğunu bile söylemiĢti hatta. Hamile
olduğu kesindi! Peki neden adet geçiriyor gibiydi? Üstelik ağrısı ondan çok daha fazlaydı.

Yeni bir kramp ile irkildi. Yüzü buruĢtu. Bu acılı kanamanın baĢka bir sebebi daha olabilirdi.
Aklına gelen diğer ihtimal çok korkutucu, çok can acıtıc ıydı...
26.
“Sanırım... düĢük yapıyorum!” dedi endiĢeli bir yüzle esmer hemĢireye. Kısa siyah saçlı,
tombulca, güzel bir kadındı. Aydan‟a bakan ilgili gözleri hemen mesleki bir otomasyona
dönüĢtü. Onu yandaki rahat koltuklardan birisine yönlendirdi.
“Hemen böyle buyurun... Ben doktora haber vereyim,” dedi ilgiyle.

Ġki dakika sürmemiĢti ki çağırdığı doktor geldi. Ellilerinde gözüken, çok zayıf ve ifadesiz
yüzlü bir kadındı. Zayıf telli saçlarını ensesinde toplamıĢtı. Kendisini Doktor ġermin olarak
tanıtmıĢtı. Bir iki kısa sorudan sonra uzun boylu bir hasta bakıcıya iĢaret etti. Tekerli
sandalye zaten bir kenarda mevcuttu. Aydan‟ın oturmasına yardım eden hastabakıcı,
sandalyeyi doktorun ardından muayene odasına götürmeye baĢladı. Özel hastanenin
kadın doğum ünitesi epey ilerideydi. Sonunda odaya girdiklerinde, Aydan‟ın kalbi deli gibi
atıyordu. Kendisini hem ameliyat olacakmıĢ gibi heyecanlı hissediyordu hem de bebeği
için üzülüyordu. Ġçindeki sıkıntı ona bebeğine bir Ģey olduğunu fısıldayıp duruyordu.

Doktorun muayenesi normalden uzun sürmüĢtü. Son derece modern Ultrason cihazının
gösterdiklerinden hiçbir Ģey anlamayan Aydan merakla hem cihaza hem de doktorun
ifadesiz yüzüne bakıp duruyordu. Vücudunda gezinen aletin soğukluğu kramplarını biraz
daha almıĢtı sanki. Acısı iyice azalmıĢtı.

Sonunda dayanamadı. “Ne var?” diye sordu endiĢeyle.

Kadının kaĢları çatılmıĢtı. “Bakıyorum...” dedi biraz kuru bir tonla. Gözlerini bir an için bile
ekrandan ayırmamıĢtı. Bir dakika kadar sonra elindeki tarama cihazını monitörün
kenarında bir yere taktı. DüĢünceli bir Ģekilde elindeki eldivenleri çıkardı.

“Ne oldu?” diye sordu Aydan endiĢe ile... Doktor ġermin‟in kendisine uzatmıĢ olduğu
havlu peçeteleri almıĢtı ama karnının üzerindeki jöleyi silmeyi unutmuĢtu.

“Çok ilginç!” dedi kadın. Gözleri hâlâ kısıktı. Aydan iyice huzursuz olmuĢtu.

“DüĢük mü?” diye sordu üzüntü ile.

Kadın baĢını eğip bir iki saniye düĢündü. Sonra yavaĢça doğruladı. “Evet, üzgünüm ama
düĢük baĢlamıĢ gibi...”

Aydan‟ın gözlerinin kenarından bir damla yaĢ süzüldü. Demek doğruydu? Hisleri onu
yanıltmamıĢtı. O kanın baĢka ne sebebi olabilirdi ki? Demek düĢük yapıyordu? Demek
uğruna her Ģeye katlandığı bebeği gidiyordu. Onun için bir yabancıyla evlenmiĢti! Hiç
tanımadığı bir adamla...

Doktor ona bakıp gülümsedi. “Üzülme hemen...” dedi. “ġanslısın...”

Aydan bir Ģey anlamamıĢtı. Eli ile yanaklarını silerken anlamadan ona bakıyordu. “ġanslı
mıyım?” diye sordu. “ġanslı mıyım? Bebeğimi kaybediyorum!”

Kadın onayladı acımasızca. “Evet...” Ardından eklediği cümle inanılmazdı. “Bebeklerinden


birini kaybediyorsun!”

“Ne?”

“Ġkiz bebek bekliyormuĢsun kızım! Bunu bilmiyor muydun?”

Genç kadının gözleri irileĢmiĢti. Islak kirpiklerinin arasından bakan acılı gözleri, içlerindeki
nem yüzünden ıĢıl ıĢıldı. “Ha..Hayır!” diye kekeledi. “Ġkiz mi?”

“Evet, ikiz ama?..”

Doktorun susması Aydan‟ı iyice endiĢelendirmiĢti. “Ama ne?” dedi biraz sinirlice. Ġçindeki
acı ile yanıp duruyordu zaten. “Lütfen neler olduğunu anlatabilir misiniz?”
“Aslında ben de... ilk anda ĢaĢırdım. Meslek hayatımda böyle bir duruma sadece üç kere
denk geldim. Son sekiz yıldır görmemiĢtim.”

“Neden bahsediyorsunuz?”

Kadın gülümsedi. Ciddi yüzü yumuĢayınca daha sıcak bir ifadesi olmuĢtu. “Ultrasonda iki
kese gördüm. Daha önce ultrasona girmiĢ miydin?”

“Hayır!”

“Kan tahlili ile mi belli oldu gebeliğin?”

“Evet! Ne olduğunu söyler misiniz?”

“Söyleyeceğim. Bak Ģimdi! Bebeklerden birisini düĢürüyorsun... Durum bunu gösteriyor.


Kese yerinden kaymıĢ ve parçalanmıĢ. Maalesef onun için ümit yok.”

Aydan inanmazca kadını süzüyordu Ģimdi. Aklı almıyordu! Ġkiz mi? Mert o gece o kadar
beceriksizken onu ikiz bebeğe hamile bırakmayı nasıl becermiĢti?

Aydan yutkundu. Ne diyeceğini, nasıl bir tepki vermesi gerektiğini bilemiyordu. Sevinsin
mi üzülsün mü ĢaĢırmıĢtı! Demek bebeği ikizdi? Demek birisi düĢmeye baĢlamıĢtı... Ama
o zaman?..

“Ya... ya diğeri?” diye korkarak sordu.

“Onun durumu iyi görünüyor.”

“Emin... misiniz?” diye aynı korkuyla teyit etmeye çalıĢtı.

“ġu anda öyle...”

“Ġnanamıyorum!” diye fısıldadı. Gözleri karnına gitmiĢti. Üzeri hâlâ jöleli duran karnında
hiçbir değiĢiklik yoktu. “Demek... ikizmiĢ?”

Kadın baĢını salladı. “Ġnanmayacak bir Ģey yok! Ġnan! Rahminde iki bebek oluĢmuĢ. Bu
normaldir. Ġkiz gebelik her doksan kadından birisinde gözükebilir. Ama sana
inanamayacağın baĢka bir Ģey söyleyeceğim kızım...”

Aydan baĢını kaldırdı. “Ne? Ne söyleyeceksiniz?” diye sordu endiĢe ile. BaĢka ne aksilik
olabilirdi ki?

“Bak Ģimdi...” diye sabırla açıklamaya çalıĢtı kadın. “Her kadının her ay bir tane yumurtası
olgunlaĢır. Bunu biliyorsundur. Hamile kalmaya müsait tek yumurta döllendiğinde, bir
bebek oluĢmaya baĢlar. Fakat bazen embriyo zaman içinde bölünebilir. ĠĢte o zaman tek
yumurta ikizi olur.”

“ġimdi anladım!” dedi Aydan. Demek Mert‟in Ģansı buradan geliyordu. Tek bir defada ikiz
olmasını buna borçluydu herhalde? “Benim ki öyle mi oldu?”

“Hayır! Anladığını sanmıyorum kızım. Seninki böyle bir Ģey değil. Ġkiz olmasının bir baĢka
Ģekli de çift yumurtanın döllenmesidir. Vücutta bazen aynı anda birkaç olgun yumurta
olabilir. Mesela tüp bebek tedavisinde de zaten ilaçlarla çok sayıda yumurtanın
olgunlaĢması sağlanmaya çalıĢılır. Sonra bu yumurtalar alınıp aĢılama yapılır. Sonuçta da
mümkün olduğunca fazla döllenmiĢ yumurta elde edilerek sağlıklıları anne rahmine geri
konur!”
“Hiçbir Ģey anlamadım! Bizimkisi... tüp bebek değil ki!” Azıcık kızarmıĢtı. “Normal yoldan
olan...” Suni olarak değil de cinsel bir iliĢki ile elde edilen bir üründü onun çocuğu... Fakat
garip ki aklına Mert değil, Salih ile olan birlikteliği gelmiĢti. Saçmaydı ama akl ı bir anda
onunla olan sağlıklı cinsel iliĢkisine kaymıĢtı. Kadın doktora bahsettiği Ģey de buydu.

“Anladım... Öyle olduğuna eminim.” Kadın gülümsedi. “Neyse, sonuçta sendeki ikiz bebek
de böyle bir Ģekilde oluĢmuĢ. Çift yumurta ikizi diyebiliriz...”

“Diyebilir miyiz?” Genç kadının kaĢları kalkmıĢtı. Karnındaki sancı çok azalmıĢtı ama
zaten bunu fark edemeyecek kadar karıĢık duygular içindeydi. “Tam olarak diyemiyor
muyuz?.. Neden benim gebeliğim en son sekiz sene önce karĢınıza çıktı ki? Madem
doksanda bir gibi yüksek bir oran?” Korkuyla ekledi. “Yoksa... korkunç bir durum mu var?”

Bu sefer kadın açıkça güldü. Artık ciddi yüzü iyice neĢeli olmuĢtu. Belli ki Aydan‟ın hali,
masumluğu, gençliği ve içinde bulunduğu durum onu etkilemiĢti.

“Hayır korkunç bir durum yok. Ġlginç bir durum var!”

“Nedir? Lütfen iĢkence etmeyin de söyleyin! Yalvarırım! Gerçekten çok korkuyorum!”


Korkusu, merakı, endiĢesi gözlerinden açıkça gözüküyordu zaten. Eli uzanıp kadının elini
yardıma muhtaç bir Ģekilde tutmuĢtu. Doktor elini geri çekmedi.

“ġimdi kızım... ġöyle bir durum daha var. Bazen bir yumurta döllenebilir. Bu normal
döllenmedir. Bunun akabinde diğer yumurtalar bir dahaki sağlıklı adet geçirme dönemine
kadar beklerler. Doğumdan sonraya kadar yani... Rahimde kazara birden fazla olgun
yumurta var ise, onlar da vücuttan genellikle atılır.”

Aydan hâlâ anlamadan bakıyordu. Doktor derin bir nefes aldı.

“Bazen de bir yumurta döllense bile sağlıklı bir baĢka yumurta... rahimde Ģanslı bir baĢka
spermciği bekliyor da olabilir. Çok enderdir ama olabilir iĢte...”

Aydan hâlâ anlamadan bakıyordu. Bu sefer gözlerini de anlamazca kırpıĢtırmıĢtı. Doktor


ġermin devam etti.

“ġöyle ki... bir bebeğe hamile iken... iki ay sonra bir baĢka bebeğe hamile kalabilen
kadınlar görülmüĢtür. Bunlara da ikiz denir!”

Aydan çatlayacaktı artık. Parmakları kadının bileğini hafifçe sıktı. Kalbi ise deli gibi
atıyordu. Zeki beyni deli gibi çalıĢmasına ve onun söylediklerini değerlendirmesine
rağmen... yine de emin olamıyordu.

Doktor ġermin kesin olarak son cümlelerini söyledi.

“Sen iki kere hamile kalmıĢsın kızım... ġu an düĢürdüğün ilk hamileliğinden! Rahminde
tutunmuĢ olan daha küçük bir kese... O ilkinden çok sonra döllenmiĢ olmalı! Sanırım bir
ay kadar sonra. Sen, kocanla girdiğin bir iliĢkide daha... ikinci kere hamile kalmıĢsın!”
27. Aydan hiçbir şey anlamamış gibi bakmaya devam ediyordu. Anlamıştı anlamasına ama... ama
o kadar şaşkındı ki! Doktor Şermin‟in gülümseyen gözlerine bakar ken nefes almayı bile
unutmuştu adeta. Onun şaka yapıp yapmadığından emin olmaya çalışıyordu. Böyle bir konuda
şaka yapılabilir miydi?

“İkinci kere mi?” diye bir sor u döküldü dudaklarının arasından.

“Evet...” dedi kadın. “İkinci bir hamilelik daha gerçekleşmiş.” Aydan‟ın gözlerine bakarken
konuşmasına devam etti. “Yani çok şanslısın. Evet, ilk bebek konusu üzücü biraz. Ama bu
ikinci bebek için hâlâ ümit var.”
Genç kadın sessizdi. İnanamıyordu. O halde bu ikinci bebek? Bu ikinci bebek?..

“Siz... farklı bir gecede mi hamile kaldığımı söylüyorsunuz?” diye sor du yine de. Emin olmak
istiyor du. “İlk gece beni hamile bırakan o spermler...”

“Hayır! İmkansız!” diyerek onun sözünü kesti kadın. Onun neyi sorduğunu anlamıştı. “Bir
spermin ömr ü bellidir. Üç gün yaşayabilir en fazla. O da sadece en sağlıklı olanları... Sen uzun
süre sonra bir başka ilişkide hamile kalmışsın canım.”

Aydan kar nına giren yeni bir ağrı ile hafifçe yüzünü buruşturdu. Doktor bunu fark etmişti.

“Öncelikle şu durumunu ele alalım. Bence seni bu gece burada yatırsak iyi olur kızım!” dedi
ona. “Eve gitmeni tavsiye etmem. Kontrolümüz altında olursa iyi olur. Vücut genelde hepsini
atar ama bazen içeride bir parça da kalabilir. İnşallah kür tajlık bir dur um olmaz!”

Kür taj kelimesini duyunca Aydan‟ın gözleri irileşti. “Öyle olursa... diğer bebeğe?..” diye başladı .

Doktor başını salladı. “Merak etme. Onu korumak için elimizden geleni yapacağız. Yatıralım mı
seni bu gece?”

Aydan başını salladı. “Evet... Tamam!”

“Güzel...”

Kadın yerinden kalkmıştı. Aslında Aydan‟a bakan gözleri, orada kendi kızını görüyordu. İki oğlu
ve bir kızı vardı. Kendi kızı biraz daha kumral olmasına rağmen yüz ifadeleri ve çocuksu
mimikleri birbirine çok benziyordu. Bu esmer güzelinin de yaşının çok büyük olduğunu
sanmıyordu.

“Kaç yaşındasın?” diye sordu Aydan‟a.

Genç kadın “On dokuz...” dedi yavaşça. Önceki hafta girmişti yeni yaşına. Bir kaç okul
arkadaşıyla birlikte kutlamıştı. İşin garibi ne Mert aramıştı onu ne de Salih! Salih‟in bilmemesini
veya unutmasını doğal karşılıyordu ama Mer t‟i düşünmeden yapamıyordu. Evli bir kadın
olmasına rağmen bile Mert‟i düşünmesine engel olamıyor du. O da kendisini düşünüyor mu
acaba diye çok merak ediyor du.

Doktorun gözleri onun sol elindeki nikâh yüzüğünü görmüştü elbette. Her dikkatli kadın gibi o
zarif halkayı görmemesi imkânsızdı. Bu yaşta evlenmiş olan gençlerle çok sık karşılaşıyordu.
Çoğu çok genç ve tecrübesiz olduğu için evlendikleri ilk bir kaç günde hemen hamile kalıyordu.
Büyük ihtimalle bu çift de tecrübesizce davranmışlar dı. “Kocana haber verdin mi? O ne zaman
gelecek?” diye sordu.

Kocası? Salih?

“O... O bir iş için başka şehirde!” dedi yavaşça. “Şu anda gelmesi imkânsız!”

“Ailen?”

“Onlar da başka şehir de...”

“Hımm! Gece yanında birisi olsa iyi olurdu.”

Genç kadın başını salladı yavaşça. “Bir arkadaşım var. Onu çağırırım.” Aklındaki kiş i Melike‟den
başkası değildi elbette. Bir yere telefon açan doktor, ona oda açılması talimatını vermişti. On
beş dakika sonra ise tek kişilik odasında tek başınaydı genç kadın. Basit şeyler vardı. Kaliteli
bir yatak, bir duvar televizyonu, üç kişilik misafir koltuğu ve iki tane tek kişilik koltuk. Aslında
başucundaki elektronik aletler ve serum cihazı olmasa normal bir eve benziyordu. Sadece
yerde bir halı yoktu.

Melike‟ye telefon açmıştı. “Bu saatte çağırdığım için üzgünüm ama... mecbur kaldım!” demişti
ona. “Hastanedeyim ben! Bu gece... benimle kalır mısın?” Karşı tarafı dinledi bir an. “Yok, ciddi
bir şey değil ama hastanede yatmam lazım işte. Eve de uğrayıp bir kaç eşyamı da getirir misin?
Diş fırçası, eşofman falan... Kapıcıya haber veririm. Seni içeriye alır... Sen gelince her şeyi
anlatırım.”

Hastanenin adını ve yattığı kat ile oda numarasını söyledikten sonra telefonunu kapadı. Yattığı
yerde arkasına yaslandı. Üzerindeki kıyafetleri ile yatmıştı. Gözleri tavandaydı. Melike
meraklanmasına rağmen her şeyi anlatmamıştı ona. Aslında Salih‟e olan ilgisinin farkındaydı.
Onunla evlenince de araları hafif bozulmuştu. Tabii Aydan ona gerçeği açıklamamıştı. Fakat
anlaşılan bu geceden itibaren açıklaması gerekecekti.

İç çekti. Çok sık iç çekmeye başlamıştı. Yüreği sıkılıyor du. Neyse, gerçekleri Melike‟ye anlatınca
belki biraz rahatlar dı da... İçinde sakladığı bu sır onu boğmaya başlamıştı zamanla. Gerçi
Melike ile araları yine eskisi gibi olmuştu ama belki gerçeği öğrenirse kalbindeki son kır gınlık
tozları da yok olurdu.

Bir saat sonra gelmişti Melike. Ertesi günün Cumartesi olması ikisinin de işine yaramıştı.
Yanında Aydan‟ın istediği tüm özel eşyalar vardı. O geldiğinde tuvaletten yeni çıkıyordu Aydan.
Kanaması daha yoğundu artık. Tıpkı doktorun dediği gibi parçalar atılıyordu vücudundan. Canı
çok acımıyordu ar tık. Üzüntülüydü elbette. Sevdiği adamın bebeğini kaybetmişti. Ve sevmediği
bir yabancının çocuğunu taşıyor du şimdi! Hayat ne garipti... Hayatın kendisine göre ciddi garip
yöntemleri vardı. Her şeyini sevdiği adama verdiğini düşünürken hem bekâretini hem de
annelik ikramiyesini Salih‟e kendi eliyle sunmuştu!

Belki de Salih çok şanslı bir adamdı! Belki de Allah‟ın Salih ile ilgili ilginç planları vardı. Her şey
o kadar rastlantısal ve genç adamın çıkarına ydı ki. Ar tık onun kendisinden boşanmayı
isteyeceğini de hiç düşünemiyordu. Neticede çocuğunun gerçek babası olacaktı.

Rahat olması açısından eşofman giymeyi tercih etmişti. Eğilirken çok canı acımasa da Melike
ona yar dım etmişti. Çok merak etmesine rağme n ne olduğunu sormuyordu henüz. Aydan‟ın
anlatmasını bekliyordu. Bir hemşire de gelip tansiyonuna bakmıştı. Sonra kan alıp gitmişti.

Aydan yattığı yere yerleşmeye çalışır ken, yan gözle tek kişilik koltukta oturan arkadaşına
bakmıştı. Sonra hafif bir nefes almıştı.

“Merak ediyorsun değil mi?” diye sordu.

“Evet... Sanırım düşük yapıyorsun? Bu kadarını anladım,” dedi Melike biraz üzgünce.

“Evet...” dedi genç kadın da.

“Merak ettiğim, daha yeni evlendiniz... Ne çabuk hamile kaldın? Ne çabuk düşük oldu?”

Aydan‟ın anlatmaktan başka çaresi yoktu. Bu düşüğü ona anlatabilse bile yine hamile kalmış
olmasını gizleyemezdi. Öncekinin Salih‟e ait olmadığını şıp diye anlayacaktı.

Baştan sona... her şeyi ona anlattı. Mert ile olan ilişkisine, plaj da olan sahte sevişm eye ve
hamile kalışına kadar. Melike onun sözünü hiç kesmeden dinliyor du. Ve sonunda hamile
kaldığını nasıl far k ettiğini, Mert‟in evlenmeyi istemediğini ve doktor dönüşünde Salih ile çay
bahçesinde yaptıkları konuşmayı anlattı. Aslında Salih‟in evlenmeyi istemediğini, ona para
önerdiğini ve bunun karşılığında evlendiklerini söyledi. Aralarında noter onaylı bir sözleşme
olduğundan bahsetti.

“Sen şimdi... Salih‟le bebek yüzünden mi evlendin? Mert‟in bebeği?” diye sor du Melike
inanmazca.

“Evet...”

“Hay Allah!” dedi genç kız. “Ne kadar karışık, kötü bir durum! Ben de sana kızmıştım. Gerçi
hâlâ kızgınım. Salih‟i elimden aldın diye!”

“Mecburdum!” dedi Aydan. “Üzgünüm... Diğer türlü ailem bu kadar hızlı evlenmemize izin
vermezdi. Evleneceğim adam gösterişli birisi olmalıydı!”

“Evet...” diye dalgınca onayladı Melike. “Fazlasıyla gösterişli bir koca buldun kendine! Kim itiraz
edebilirdi ki? Bizler den bile hiç kimse bu durumu garipsemedi. Ona âşık olduğunu zannettik.
Salih çok özel, dikkat çekici birisi...”

“Öyle! O tek şansımdı!” dedi Aydan. “Ailem hiç şüphelenmedi.”

“Demek Salih de para için evlendi seninle?” diye hâlâ minik bir şaşkınlıkla mırıldandı Melike.
“Tabii başka niye evlensin ki? Kim başkasını seven ve başkasından hamile olan bir kadını ister
ki? Çok zor !”

Böyle düşününce her yönden kötü gözüküyordu. Hem Aydan‟ın yaptığı hem de Salih‟in
yaptığı...

İçindeki sıkıntıya anlam veremeyen Aydan yavaşça onayladı. “Durum bu işte!” Sonra iç çekti.
“Ama hepsi bu değil! Of! İnanamıyor um! Hayatım karma karışık oldu!”

“Neyse! Belki de onu elimden aldığın iyi oldu. Benim yerime paraya önem veren birisiyle
beraber olmak istemezdim!” Melike susup düşündü bir an. “Ve gerdek gecenizde?..” diye
başladı Melike. “Menfaat karşılığı yaptığı bu iyiliği için ona ödül mü ver din? Kendini?..”

Aydan biraz kızarmıştı. Belki de tam açıklaması buydu. Mecburen geri kalan şeyleri de anlattı.
Seksi sevdiğini atlamıştı. İlk gecelerinde kocasıyla seviştiğini anlatır ken, hâlâ bakire olduğunu
söylememişti tabii. Sadece kocası ile balayı sebebiyle bir kaç kere beraber olduklarını, sonra
birlikte Ankara‟ya geldiklerini ve şu an otur dukları eve taşındıklarını ve Salih‟in anlaşma gereği
Kemer‟e döndüğünü söyledi. Uzun zamandır da görüşmediklerini ekledi. Arada sırada açılan
birkaç telefondan başka...

“Yani şimdi her şey boşa mı gitti?” diye sordu Melike. “Salih‟le bebek yüzünden evlendin ama
bebek düşünce... evliliğiniz gereksiz mi oldu?”

“Tam olarak... değil!” dedi Aydan yavaşça. “Her şey daha da karıştı.”

Ona geri kalan şeyleri de anlattı. Doktor Şermin‟in söylediklerini... Mert‟in bebeğinin düştüğünü
ama rahminde daha küçük, daha yeni bir başka bebeğin olgunlaştığını anlattı. Bu durum
Melike‟nin gözlerinin daha da kocaman olmasını sağlamıştı. Aydan‟ın konuşması bitince
“İnanamıyor um!” diyebilmişti sadece.

“Ben de...” diye itiraf etti Aydan.

“Bebek... Salih‟in mi?”

“Kesinlikle... Ondan başka kimse olmadı ki! Mer t‟i de bir daha görmedim!”

“Ne olacak şimdi?”

“Hiç bilmiyor um!” diye mırıldandı genç kadın. Aklının karışıklığı sesine yansımıştı.

“Salih‟e söyleyecek misin?” diye ağır ağır sordu Melike.


“Sence?” Melike sessiz dur unca da Aydan başını eğdi. Saçları önüne döküldü. Bir iki saniye
sustu. “Söylemem lazım sanırım!” diye konuştu yavaşça. “Bilmek hakkı. Çocuk onun çocuğu...”

“O evli kalmak istiyor mu peki?”

Aydan başını kaldırdı. “Anlamadım?”

“Yani para için evlendiyse eğer... belki bir süre sonra boşanmayı düşünüyordur? Hani
anlaşmanız gereği? Belki bu bebek hoşuna gitmeyecek?”

Genç kadın bunu hiç düşünmemişti. Kaşları çatıldı hafifçe. “Öyle mi düşünüyorsun?” diye
mırıldandı. “Önce birkaç ay için anlaşmıştık ama sonra doğuma kadar dedik... Hatta benim
istediğim bir zaman kadar da olabilirdi. Çok... itiraz etmedi. Ona daha çok para vereceğimi
söyledim.”

“Hımm. O halde tam tersi bir durum olabilir. Belki de senden boşanmak istemez. Seninle paran
için evlendiği açık!” dedi Melike. Düşünceli gözüküyordu. “Senin ve ailenin serveti dikkate
alınmayacak bir şey değil. Eminim hakkında gerekli bilgiyi edinmiştir. Seninle evlilik bir piyango
gibiydi. Kolayca amortiyi kazandı. Ama şimdi bu bebek de olunca...” Gözleri Aydan‟ın gözleri ile
kilitlendi. Karasız gibiydi. Aklındakileri söyleyip söylememe konusunda kararsızdı. “...Bu bebek
büyük ikramiye gibi gelmesin ona?”

“Anlamadım?”

“Bence artık senden hiç boşanmak istemez!”

Genç kadın ne diyeceğini bilemeden duruyordu. Aklı Melike‟nin sözlerini mantıklı köşelere
oturtmaya çalışıyordu. “İstemesin...” dedi yavaşça. “Ben zaten... boşanmayı... pek
düşünmüyorum ki! Artık başka bir erkeği sevme gibi bir ihtimalim olmadığına göre?”

“Bilemem...” dedi Melike yavaşça. “Neticede para için evlenmiş bir erkeğe ne kadar güvenilir?”

“Beni kimseye karşı küçük düşürmedi. Benimle evlenerek onur umu kur tardı!” diye itiraz etti
Aydan.

“Evet ama para için...”

“O... sadece anlaşmamızın bir parçası!” diye yine kocasını savundu genç kadın. “Evlenmek
istemedi başlangıçta. Paramı umursadığını da hiç zannetmiyorum!” Yine de aklına evlendikleri
zaman onun söyledikleri gelmişti. „Bana nasıl güveniyorsun ki?‟ demişti şakayla karışık. Hatta
cümlelerinden birisi „Bu kadar ateşli ve zengin bir karım varken, neden boşanmak isteyeyim
ki?‟ olmuştu.

“Vallahi ben bilmem kızım. Dikkatli ol. Fakir bir adamın zengin karısından ayrılmak isteyeceğini
hiç sanmam. Belki sadece romanlarda olur... FMArsal romanlarında falan!”

“Saçmalama!” dedi Aydan. “Elimde... sözleşme var. İmzaladı.”

“Sözleşme onunla boşandığınızda ek bir şey istemeyeceği, çocuğun başkasından olduğunu


söylemeyeceği şeklinde değil miydi? Yanlış hatırlamıyorsam bana öyle demiştin?”

“Evet...”

“Ya boşanmak istemezse? Boşanmayla ilgili bir tarih var mı orada? Senin istediğin bir tarih?”

“Yok...” dedi Aydan yavaşça. Sustu bir kaç saniye. “Ama söyledim sana! Ben de boşanmayı...
düşünmüyorum ki! Mer t‟ten başkasıyla evlenmem!”
“Onu seviyor musun hâlâ?”

Genç kadının kafası karışıktı. Dalgın bakışlarla durdu bir an. Sonra onayladı. “Evet!” dedi ağır
ağır. “Evet, seviyorum. Onu unutmaya çalışıyorum ama aklımdan çıkmıyor bir türlü. Her gün
hatırlıyorum.”

“Peki! Bak, söylemeyecektim ama Mert Amerika‟dan dönmüş. Kısa bir süre için gelmiş. Geçen
gün karşılaştık. Ama orada hiç memnun değilmiş. Yeniden gidip gitmeme konusunda
kararsızmış. Seni sordu. Senin evlendiğini duyunca çok şaşırdı.”

“Öyle mi?” dedi Aydan ilgilenerek.

“Evet. Bilmiyormuş. Bu kadar aceleyle evlenmene çok kızdı. Hem de Salih ile evlendiğini
duyunca köpür dü. Ona inat evlendiğini düşünüyor.” Aydan sessizce duruyordu. Gözleri
dalgınlaşmıştı biraz. “Bence o da seni çok özlemişti,” diye devam etti Melike. “Öfkeliydi ama bir
o kadar da üzüntülüydü. Dün yine gördüm. Perişan haldeydi. Saçı sakalı uzamıştı. Seni sordu
yine...”

“Hâlâ benimle ilgileniyor mu?”

“Kesin!” diye onayladı Melike. “İyi düşün bence... Mert ile yine bir araya gelme ihtimaliniz var.
Salih gerçekten hoş ve çekici birisi... Bunu kabul ediyorum. Ama bu çocuğu ona söylersen,
belki senden hiç boşanmak istemez. Belki çocuğu kullanarak senin ve ailenin tüm mal varlığına
ortak olmak ister. Bilemezsin ki! Erkek mantığı bu...”

Melike aslında ar kadaşına kötülük etmek istemiyordu. Ama her genç kız gibi biraz fazla
heyecanlıydı ve işlerin olumsuz yanlarını düşünmek hoşuna gidiyordu. Aydan‟ı uyararak
doğrusunu yaptığını düşünüyordu.

“Sence ne yapmalıyım?” diye sordu Aydan. Kafası iyice allak bullak olmuştu. “Salih‟e onun
çocuğunu taşıdığımı söylemeyeyim mi?”

“Bence söyleme!” dedi Melike de. “Yani henüz söyleme... Acele etme. O nasılsa bu çocuğun
kendisinden olmadığını sanıyor. Bir sor un yok. Mer t ile ilgili önemli bir gelişme olmazsa ve sen
de ileride kocanla birlikte mutlu yaşayacağına inanırsan söylersin. Çocuğunuzla birlikte
hayatınıza mutlu mesut devam edersiniz. Diğer türlü... Diğer türlü boşanıverirsin olur biter!”
28. 27. Bölüm
Adı : AĢka DönüĢ
Yazar : Fatih Murat Arsal

“Ġleride kocanla birlikte mutlu yaĢayacağına inanırsan söylersin. Çocuğunuzla birlikte


hayatınıza mutlu mesut devam edersiniz. Diğer türlü... Diğer türlü boĢanıverirsin olur
biter!”

“Çocuğumun babasından mı boĢanayım?” diye sordu Aydan biraz hayretle.

Melike omuz silkti. “Sadece rastlantı ile çocuğunun babası olmuĢ birisi... Seninle paran
için evlenen bir adam! Hatta bu çocuğu Mert‟in bile sayabiliriz. Onunla evlenmemiĢ
olsaydın belki de Mert‟in çocuğu düĢmeyecekti. Belki de onunla girdiğin cinsel iliĢki
sırasında düĢtü bebek?”

“Ne ilgisi var?” dedi Aydan biraz kızgınca. “Onu kaç haftadır görmüyorum. Eğer bebek
seks yüzünden düĢecek olsaydı, bundan üç dört hafta önce düĢerdi. Kaldı ki doktora
sordum. Hamileyken cinsel iliĢkiye girmekte ciddi bir sakınca yokmuĢ.”

“Her ne ise!” dedi Melike ona aldırmadan. “Bir Ģey soracağım. Salih‟e vermeyi taahhüt
ettiğin para var ya?”

“Evet?” dedi genç kadın onun ne demek istediğini anlamadan.

“Ona hiç ödeme yaptın mı?”

“ġey... AnlaĢmamızın yarısı olan rakamı... çek olarak... verdim!” dedi genç kadın.

“Hımm!” Melike biraz düĢünür gibi yaptı. “Demek çek verdin? Bu çeki bozdurmuĢ mu
peki?”

Aydan baĢını salladı. Birkaç gün önce onu bankadan aramıĢlardı. Hesaptan önemli bir
paranın çekileceğini söylemiĢler ve bundan haberi olup olmadığını sormuĢlardı. Genç
kadın da onay vermiĢti.

“Evet...” dedi yavaĢça. “Birkaç gün önce Salih çeki bozdurmuĢ.”

Melike güldü. “Gördün mü bak? Adamın derdi para... BaĢka ne olsun ki? Hem güzel hem
de zengin bir eĢe sahip olmak gerçekten de büyük piyango gibi bir Ģey!”

Aydan sessiz kalmıĢtı. BaĢını geriye atıp yastığına yasladı. Gözleri tavanda birkaç saniye
kaldı öylece. Sonra iç çekti. “Neyse ne! ġimdi bu konuyu konuĢmak istemiyorum Melike.
Kafam gerçekten çok karıĢık. Hayırlısı ile Ģu düĢüğü... diğerine zarar vermeden bir
atlatsak!..”

Genç kadının dileği yerini bulmuĢtu. Hastanede fazla kalmadı. Ġkinci gecenin sabahında
evine çıktı. Günlerden Pazar olduğu için resmi çıkıĢ iĢlemleri ve son kontrol için hafta baĢı
bir daha gelecekti. Evine gidip dinlenmesini önermiĢti doktor ġermin. Hatta ikinci bebeğin
Ģansını arttırmak için çok gezmemesini, her fırsatta yatmasını önermiĢti.

Aydan dikkatle uyuyordu bu öneriye. Garipti ama bebek Mert‟den değil de Salih‟ten olsa
bile, ona çok değer veriyordu. Bebek sevmediği bir adamdan olsa bile genç kadın onu
seveceğini hissediyordu. Neticede kendi yavrusuydu.

Melike‟nin evde yardımcı olarak kalma teklifini kabul etmemiĢti. Tek baĢına kalabileceğini
söylemiĢti ona. Kaldı ki Melike‟nin kocası hakkında arada sırada vurdurduğu laflar da
hoĢuna gitmiyordu. Durum ne olursa olsun o adam... kocasıydı. Saygıyı hak ediyordu.
Bankadan çekmiĢ olduğu para, gizlice çekilen bir para değildi ki! Ona söz vermiĢ olduğu
paraydı. Tamamen onun hakkıydı. Elbette ki çekecekti o parayı. Hakkı olan bu çeki
bozdurmuĢ olmasını nasıl olup da paragözlüğe, sahtekârlığa bağlıyordu ki?

Yine de Melike‟nin etkisi, genç kadının aklına ve konuĢmalarına yansımıĢtı. Salih o hafta
iki kere aramıĢtı onu. Nasıl olduğunu sormak içindi. Bebeğin ve genç kadının sağlığını
ayrı ayrı sormuĢtu. Aydan bir düĢük yaptığını Melike hariç herkesten gizlemiĢti. Kendi
ailesinden de tabii. Genç adamın ilgisi karĢısında elinde olmadan soğuk konuĢmuĢtu. Bir
yanı, Mert‟in bebeğini kaybetmesini ve onunkinin kalmasını haksızlık olarak görüyordu.
Diğer yanı ise Salih‟e her Ģeyi söylemesini ve iĢi oluruna bırakmasını öneriyordu.

Ama gerçekten de kocasını tam tanımıyordu ki. O hâlâ genç kadın için bir yabancıydı. Ya
birkaç ay sonra gerçekten de kötü huyları, canavarlıkları su yüzüne çıkarsa?.. Ve
açgözlülüğü?..

Salih ise Aydan‟ın sesindeki soğukluğu, mesafeyi hissetmiĢ, sebebini anlamamıĢtı.


Gerçekten çok iĢi vardı. Kemer‟de her nasılsa büyük bir proje almıĢtı. ĠnĢaatı bir sene
sürecek bir otel projesiydi. Hem çizimini hem de projenin tüm diğer iĢlerini üstlenmi Ģti.
Yanına birisi kadın iki personel almıĢtı. Projenin kazancı da çok iyiydi. Aydan‟ın vermiĢ
olduğu çekteki rakama yakındı. Eh, bir senede o kadar büyük bir parayı helal yoldan
kazanmak gibisi yoktu. Karısının vermiĢ olduğu parayı bir türlü hazmedememiĢt i. Onun
kendisi için helal olmadığını bile düĢünüyordu.

O hafta inĢaatın birkaç resmi iĢlemi için Ankara‟ya gitmesi gerekiyordu. Ayrıca bazı
malzemeler de alması lazımdı. Gittiği zaman Aydan‟ı ziyaret edip etmemekte kararsızdı.
AnlaĢmaları gereği fazla sık görüĢmeyeceklerdi. Zaten o lüks apartmanda komĢularına
kocasını nasıl tanıĢtıracağını bile ĢaĢırmıĢtı. Aydan ondan utanıyor muydu? Utanıyordu
galiba. Utanmıyor olsa neden onu komĢularına daha farklı tanıtmıĢ olsundu ki? Neden
olduğundan daha büyük bir iĢadamı gibi göstermeye çalıĢmıĢtı?

Ah bu küçük kızlar! Onların olgunlaĢmamıĢ akıllarında bin tane tilki geziyordu. Bu


anlaĢmalı evlilikte genç kadının istediği Ģey basitti. Çocuğuna babalık edecek bir erkek...
Daha fazlası değil. Ve evet, seviĢmeleri de genç adamı hayrete düĢüren bir baĢka olaydı.
Adeta bir bonus...

Aydan‟ı bir türlü aklından çıkaramıyordu. Neredeyse her gün aklındaydı. Herhangi bir
kadına baktığı yoktu. Kime baksa, aklına genç kadının güzel yüzü, dayanılmaz
çekicilikteki vücudu geliyordu. Ona özlem duyduğunu fark etmek de ĢaĢırtmıĢtı genç
adamı.

Sonunda bu özleme dayanamamıĢtı. Kızarsa kızsın diye düĢündü. Eskisi gibi


seviĢmeseler de, hatta aynı yatakta yatmasalar da... herhalde evden de kovmazdı! Onun
kocasıydı! Ziyaret ettiği için kovalanacak değildi ya? Ayrıca son konuĢmalarında onun
sesindeki soğukluğu fark etmiĢti.

Acaba karısının canını sıkan bir Ģey mi vardı?

Mert?

O züppe aklına gelince diĢlerini sıktı. Acaba Mert ile bir daha görüĢmüĢler miydi? Çoktan
beridir hain bir kıskançlık yüreğine yara gibi yerleĢmiĢti zaten. Aydan‟ı kıskanmasına
engel olamıyordu. Genç kadının kendisine herhangi bir söz vermediğinin de farkındaydı.
Aralarındaki tek bağ, evlilik bağıydı. Fakat Salih bu evlilik müessesinin birliğine
inanıyordu. Aydan‟dan baĢka bir kadın olmamıĢtı Ģu ana kadar... Evlendiklerinden beri
ona sadıktı.

Peki ya Aydan?

Ankara‟ya gittiğinde akĢam olmuĢtu. Günlerden cumartesiydi. Elini telefonuna attı. Artık
Aydan‟ı arasa iyi olurdu. Havaalanından servis ile Ankara‟ya doğru yol alıyordu. Servis
Ģehir merkezine vardıktan sonra bir taksi ile baĢının çaresine bakacaktı. Fazla yolları
kalmamıĢtı. ĠĢlek trafik baĢlamıĢtı.

Tam karısının numarasını çevirecekti ki, telefonu bilmediği bir numara tarafından
aranmaya baĢladı. Kimseyi rahatsız etmemek için hemen açtı ve alçak sesle kısaca
“Alo?” dedi

“Alo? Salih Bey?” diye bir kadın sesi geldi karĢıdan. Genç adam bu sesi tanımıyordu.
Vurgusu güzel bir tona sahipti.

“Evet, benim?”

“Ben Eğitim Ġsteklileri Vakfı‟ndan Dilek Yalçınay... Nasılsınız efendim?”

Genç adam durumu biraz kavrar gibi olmuĢtu. “TeĢekkür ederim Dilek Hanım...” dedi
kadına. “Ġsminizi hatırladım.”
“Evet, vakfımız adına bir teĢekkür belgesi yollamıĢtım size. Ancak iki hafta sonra
vakfımızda bir davet veriliyor. Hayırsever destekçilerimizin de bulunacağı bir
organizasyon. Sizin de bu davette bulunmanı rica edecektim. Kabul ederseniz
davetiyenizi adresinize yollayacağım.”

“Ben...” Genç adam ne diyeceğini bilemedi bir an. “Ben gelemem sanırım. TeĢekkür
ederim,” dedi kadına.

“Gerçekten mi? Hiç mümkün değil mi?”

“Üzgünüm.”

“Gelmenizi çok isterdik. Vakfımıza bağıĢladığınız çek, bu güne kadar okumak isteyen
öğrencilerimize destek adına bağıĢlanan en büyük rakamlardan birisi... En azından bu
sene en büyüğü... O yüzden sizi telefonla bizzat davet etmek istedik.”

“Özür dilerim Dilek Hanım. O bağıĢı yaparken adımın gizli kalmasını rica etmiĢtim. Hâlâ
aynı düĢüncedeyim. Çok iyi iĢler yaptığınızı biliyorum. Pek çok kiĢiye eğitim hakkı
tanıyorsunuz. Burs veriyorsunuz. Bir arkadaĢım vakfınızda çalıĢıyor zaten. Her Ģeyi onun
sayesinde öğrendim. O yüzden çeki sizin vakfınızın almasını istedim... Beni mazur görün
lütfen.”

Dilek Hanım fazla uzatmamıĢtı. Israr ederek itici olunabileceğini biliyordu. “Gelmenizi çok
isterdik!” dedi yine de. “Peki, çok teĢekkür ederiz. Vakfımız size minnettar. Bunu bilin
lütfen.”

Salih gülümsedi. “Hiç önemli değil!” dedi tatlı bir sesle. “Benim için değeri olmayan bir
paraydı zaten. Ben çok daha değerli bir Ģey kazandım o parayla birlikte!” Aklında güzel
gözleri olan, uzun dalgalı saçlı bir kadın canlanmıĢtı. Parası olsa, onun her
gülümsemesine o çeklerden bir tanesini keyifle harcardı.

Birkaç nezaket dolu sözcükten sonra telefonu karĢılıklı kapattılar. Salih de aklındaki
kadını arama zamanının geldiğini düĢündü. Parmakları yavaĢça ezberindeki numarayı
basmaya baĢladı...

Aydan mutfakta oturmuĢ, isteksizce önündeki tabağına bakıyordu. Bir Cuma daha
gelmiĢti. Tek baĢına geçireceği, sıkıcı bir gece daha baĢlamıĢtı... Elindeki çatalı, piĢirdiği
sebzeli yahninin içinde geziniyordu. Yalnız yaĢamanın iyi yanı yemek yapmayı
öğrenmeye baĢlamasıydı. Gerçi bu pek de iyi bir yemek gibi olmamıĢtı ama neyse.
Dünyanın en Ģahane yemeğini bile yapmıĢ olsa, o anda canı yemek istemiyordu.

Masanın kenarında duran telefonu çalmaya baĢlayınca, gözleri merakla ekranına gitti.
Numarayı kaydetmiĢ olduğu için altında arayanın ismi yazıyordu. Kısaca bir „Salih...‟

Nedense elleri titredi. Kalbini anlayamadığı bir heyecan sardı. Çatalını bırakıp hemen
telefonuna uzandı. Açmadan önce boğazını temizledi. Daha iki gün önce aramıĢtı bu
adam! ġimdi niye arıyordu ki? Bir aksilik mi vardı? EndiĢelenmeli miydi?..

Ama heyecanının endiĢe yüzünden olmadığının farkındaydı. Salih‟in kalın sesini duymak
hoĢuna gidiyordu. Her ne kadar ona telefonda elinde olmadan soğuk davransa da, o sesi
seviyordu iĢte. Yalnızlığını alıyor gibiydi.

“Alo?” dedi Aydan yavaĢça.

“Selam...” dedi genç adam da keyifli bir tonla... “Nasılsın Aydan?”

“Ġyiyim...” diye mırıldandı genç kadın. “Sen nasılsın?”


“Hımm... Ġyiyim. Fena değil. Yoğun bir haftaydı.”

“Öyle mi? Senin için iyi mi kötü mü?”

“Para kazanmak adına iyi, yorgunluk olarak da kötü tabii... ġimdi bir yorgunluk kahvesi
olsa, gerçekten keyifle içerdim.”

Genç kadın yutkundu. Yoksa? Ellerinin titrediğinin farkında değildi. “Annen... Annen yapar
sana...” dedi yavaĢça.

“Kemer‟de olsam yapardı belki...” dedi genç adam gizemli bir sesle. “Ama baĢka
Ģehirdeyim maalesef...”

Aydan gülümsedi. Gülümsediğinin de farkında değildi. Yüzüne bir ıĢığın geldiğinin


farkında değildi... DuruĢunun değiĢtiğinin, vücudunun dikleĢtiğinin, gözlerinin bilinçsizce
dıĢ kapıya yöneldiğinin hiç farkında değildi.

“Neredesin ki?..” diye sordu yavaĢça.

“Ankara‟dayım... Sen bana kahve yapar mısın?”

Aydan bu sefer iyice gülümsedi. “Kötü kahve yaptığımı biliyorsun!” dedi ona.

“Bunu sana hiç söylemedim ki!” dedi genç adam da gülerek. “Kahve bahane zaten...
Sanırım gönül baĢka bir Ģey istiyor.”

“Sen aptal mısın be adam?” dedi Aydan yalancı bir suçlamayla. En sıkıntılı olduğu bu
gecede, yalnızlığın onu boğduğu bu gecede, Salih‟i görmek birden Ģahane bir hediye gibi
olmuĢtu. “Evine gelmek için izin mi istiyorsun yoksa? Onun için mi telefon açtın?”

“Doğrusu evet... Beni görmek isteyip istemeyeceğini bilemedim!”

Hem de çok istiyordu. Bunu da hayretle fark etmiĢti. Haftalar geçtikçe yalnızlığı ağır
gelmeye baĢlamıĢtı. En zor anlarında ona destek olan bu adamı yeniden görmeyi
istediğini fark etmiĢti. Özlenen birisinin istenebileceği kadar...

Bunu ona belli edecek değildi elbette...

“AnlaĢmamıza göre eve istediğin zaman gelebilirsin!” dedi gülümsemesini bastırmaya


çalıĢarak. “Burası senin de evin...”

“Müsaitsin yani?”

“Yanımda sevgilim var ama yollarım birazdan!” dedi genç kadın da. “Neredesin Ģimdi?”

“ġehir merkezine girdik. Servisteyim... Yirmi dakika sonra orada olurum.”

“Sen gerçekten aptalsın!” dedi Aydan da biraz hayretle. “O kadar paran var, servisle mi
geliyorsun? Bir taksiye binseydin ya? Hiç olmadı bana haber verseydin? Ben gelip alırdım
seni.”

“Hamile bir kadını, ayağıma mı getirteyim? Hiç olmaz... Geliyorum iĢte. Sorun yok...”

“Peki, bekliyorum...”

Aydan telefon kapanınca bir an ekranına bakmıĢtı. Aptal adam! O çek ile bir sürü paraya
sahip olmuĢtu. Acaba bir taksiye para veremeyecek kadar pinti miydi? Onun bu özelliğini
test edecek kadar uzun bir birliktelikleri olmamıĢtı.

Zaman yavaĢ akıyordu sanki. Aydan‟ın gözleri ikide bir duvardaki saate gidiyordu.
Sonunda kapı zili çaldı. Tam yirmi sekiz dakika geçmiĢti! Hızlı adımlarla kapıya doğru gitti.
Ellerinin titremesinin bir sebebi olmalıydı mutlaka... Belki yalnızlığını yok edecek bir
kahramanla karĢılaĢacağı içindi.

Kapı kolunu tutup yavaĢça açtı. ĠĢte, kocası karĢısındaydı!


29.
30. 28. Bölüm
Adı : Aşka Dönüş
Yazar : Fatih Murat Arsal

Kapı kolunu tutup yavaşça açtı. İşte, kocası karşısındaydı!

Geniş gövdesi ile kapının önünü tamamen kaplamıştı. Genç kadın biraz kenara çekildi. Ne
yapacağını bilemiyordu. Yalnızlıktan kurtulan mutlu bir eş gibi gülümseyip öpmeli miydi, yoksa
önceden karar verdiği gibi ona karşı biraz mesafeli mi olmalıydı?

“Hoş geldin...” dedi yavaşça. “Gelsene!”

Genç adam gülümsedi. İçeriye girip elindeki küçük el valizini bir kenara koydu. Kapıyı ardından
kendisi kapadı. Gözleri karısının üzerindeydi. Zeki mavi gözleri onun ince bedeninde gezindi.
Aydan‟ın üzerinde beyaz bir şort ile ince mavi bir bluz vardı.

“Nasılsın bakalım prenses?” dedi genç adam gülümseyerek.

Aydan da elinde olmadan gülümsedi. Daha önce Salih kadar insana pozitif duygular veren
birisiyle karşılamamıştı.

“İyiyim...” dedi o da gülümseyerek. “Sen nasılsın?”

“Çok iyi...”

“Şey... Güzel!” Araya zaman girince, ne yapacağını bilemeyen çocuklar gibi kararsız kalmıştı.

“Beni öpmeyecek misin?” dedi genç adam minik bir alayla. Aydan tereddütle dur uyor du. Sonra
elini uzattı. Asker arkadaşına uzatmış gibi bir tavrı vardı.

“Özür dilerim!” dedi ona biraz utangaçça. “Ben... sanırım... bir kocam olmasına... henüz
alışamadım!”

Salih güldü. Keyifli, rahat bir gülüştü. Uzanıp onu elinden tuttu. Önce hafifçe sıktı. Aynı onun
istediği gibi... Aynı bir dostun el sıkışı gibi... Sonra uzanıp belinden yakaladı. Ve Aydan‟ın karşı
koymasına fırsat vermeden kendisine çekiver di. Çok yumuşak, çok nazik ama bir o kadar da
kararlı bir çekişti. Aydan hiç karşı koymadı. Koyamazdı zaten. Onun gücünü en iyi bilenlerden
birisiydi artık. İnce bedeni usulca genç adama yaslandı. Ve daha yaslanır yaslanmaz inanılmaz
bir güven tüm vücudunu sardı. Eh! Bu yapıda bir adamın kollarında güven duymak normal
olmalıydı. Peki ya neden kendisini bu kadar kadınsı hissediyordu?

Dudaklarına dokunan dudaklar önce yumuşaktı. Birkaç saniye boyunca genç kadını cevap
vermeye zorladı. Aydan nasıl davranacağını hâlâ bilemiyordu. O bir yabancıydı! Ama aynı
zamanda kocasıydı! O belki para için kendisiyle evlenen, çıkarcı bir adam olabilirdi... Ama
çekici bir şeytandı da! Cinselliği ona sabırla öğreten, nazik bir öğretmendi. Ve kabul etmeliydi
ki, zor zamanlarındaki en büyük destekçisiydi.
Dudakları kıpırdandı. Bir iki saniye cevap verdi. Ancak genç adamın elleri kalçalarına kayıp
daha güçlü çekiştirmeye başla yınca... ür ktü.

Dudaklarını kaçırdı yavaşça. Genç adam üstelememişti hiç. “Salih!” diye fısıldadı genç kadın.
Gözleri önce köşeli çenesinde, erkeksi dudaklarında gezindi. Bedeni hâlâ ona yapışmış bir
halde duruyordu. Sonra bakışları genç adamın ateşli gözleri ile kesişti. “Bir süre...” diye başladı
yavaşça. “Bir süre daha ileriye gidemeyeceğiz sanırım...”

Ona yalan attığı için kızarmıştı biraz. Genç adamın gözleri kısıldı hafifçe. Ama bir şey demedi.
Öylece bakıyor du.

“Ya..yanlış anlama!” dedi Aydan biraz kekeleyerek. “Sana bir şey söylemeliyim. Geçen
haftalarda bir... düşük tehlikesi yaşadım. Biraz kanamam oldu ve doktor... biraz dinlenmem
gerektiğini söyledi. Dikkatli olmam lazımmış.”

Genç adamın yüzü değişmişti. Ama endişe ile...

“Ne?” dedi biraz sertçe. “Ne düşük tehlikesi?”

Aydan omuz silkti hafifçe. “Öyle işte!” Aklı yaptığını doğrular ken vücudu bunu reddediyordu.
Ona yaslanmak kendisini seksi hissetmesini sağlıyordu. Göğüsleri heyecanla gerilmişti. Ve
kasıklarında tanıdık bir kıpırdanma vardı.

“Neden bana haber vermedin?” dedi genç adam.

“Kendi... Kendi başıma halledebileceğim bir şeydi!” Sonra eklemeden yapamadı. “Hem senin...
başka bir adamın bebeği için endişeleneceğini... düşünemedim! Endişelenmezdin değil mi?

Salih onu ser best bıraktı. Kaşları çatılmıştı. “Neden endişelenmeyeyim ki?” dedi biraz sertçe.
“Kimin çocuğu olursa olsun neticede o da bir hayat demek! Bebek bir yana, öncelikle senin için
de endişelenirdim. Bana haber vermeliydin.”

“Neyse... Atlattım işte!” Geri çekildi. “Karnın aç mı? Yemek yaptım. Çok güzel değil ama...
idare eder işte.”

Masada iki kişi olmak gerçekten güzeldi. Aydan gerçekten memnundu bundan. Salih yemeğini
çok konuşmadan yemişti. Genç kadın ondaki durgunluğa dikkat etmedi. Genç adamın bu
kanamaya kafayı taktığını ve Aydan‟ın yanında olamadığı için üzgün olduğunu bilemezdi.

Yemekten sonra genç kadın ona önce kahve, sonra da çay hazırlamıştı. Salih ikisini de
istememişti aslında. Karısının yor ulmasını istemiyordu. Bu düşük olayı genç adamın içine ciddi
bir kor ku salmıştı. Alışık olmadığı hislerle boğuşuyordu.

Ya Aydan‟a bir şey olsaydı? Ya onu kaybetseydi?

Çaylarını bir tepside getiren karısını süzdü bir an. Aydan yanına otur unca da sesini normal
tutmaya çalışarak konuştu. “Pek kilo almamışsın!” dedi ona. “İki aylık hamile olduğun hiç belli
olmuyor.”

Aydan onun yanındaydı ama bir birlerine değmiyorlardı. Otur dukları üç kişilik modern koltuk
tam televizyonun karşısındaydı. Beyaz renklerin hakim olduğu oturma odası genellikle sade
eşyalarla döşenmişti. Her biri Ayda n‟ın ve Salih‟in zevkiydi. Özellikle yerdeki beyaz tonlu halı
genç kadının çok hoşuna gidiyordu. Üzerine uzanıp ders çalıştığı bile oluyordu. Bunu önce
Salih beğenmişti. Şimdi genç kadın da bayılıyordu.

“Evet, pek kilo... almadım daha!” dedi. Elini kar nına attı. “Bebek de kendisini pek belli
etmiyor,” diye mırıldandı. “Ufak tefek bir bebek olacak galiba... Ne de olsa... babası çok uzun
değil!”
Bunu söyler ken bir an için yüreği sızlamıştı. Çayını yudumlama bahanesi ile gözlerini kaçırdı.

“Yemene içmene dikkat ediyorsun değil mi?” diye sordu Salih. “Hamilelikte biraz kilo almak
normaldir!”

Genç kadın gülümsemeye çalıştı. “Etmeye ediyorum ama tek başına yemek... pek keyifli değil.
Neyse, sen niye geldin?”

Genç adam da çayını dudaklarına götür dü. Gözlerinde gizli bir ışık belirip kaybolmuştu. Dudağı
alaycı bir şekilde kıvrıldı. “Gelmese miydim?” diye mırıldandı yavaşça.

“Doğrusu pek beklemiyordum.”

“Sözleşme dışında mı davrandım?”

Genç kadın omuz silkti. “Ondan dolayı sormadım. Her zaman gelebilirsin tabii. Bana yaptığın
iyiliği unutmadım. Para için bile olsa... her kes yapmazdı bunu!”

Salih‟in yanak kaslarının oynadığına dikkat etmedi. Gözleri televizyona dönmüştü. Genç adam
ise çayından bir yudum daha aldı. Sıcak olduğuna aldırmamıştı.

“Bir tatil köyü projesi aldım...” dedi karısına. “Projenin halledilmesi gereken bir iki resmi işlemi
var. Gelmişken... seni de göreyim istedim.”

“İyi yapmışsın. Benim için de değişiklik oldu. Geldiğin için teşekkür ederim. Büyük bir proje
mi?”

Sesi, bu proje ile gerçekten de ilgilendiğini gösteren bir tondaydı. Genç adam başını salladı.
“Evet, altından kalkabilirsem çok iyi getirisi de olacak. İşimi epeyce büyütüp geliştirme imkânı
sağlayacak.”

“Sevindim senin adına...” dedi genç kadın. “Eminim altından kalkarsın.” Çekten elde ettiği
parayı da kullanırsa, işini önemli ölçüde geliştirebileceğini düşünmüştü o an.

Gece hızla ilerliyordu. Her ikisinin de aklında Salih‟in nerede yatacağı vardı. Aydan sonunda
uykuya yenileceğini hissetti. İzledikleri film de bitmek üzereydi. Konuşacak fazla bir şey
olmadığı için film izlemeyi tercih etmişlerdi.

Genç kadın ayağa kalktı. “Çok yorucu bir gündü. Ben... yatmaya gidiyorum,” dedi kocasının
gözlerine bakarak. “Sen... film bitince gelirsin!”

Bu açık bir mesajdı. Daha başka nasıl söylenirdi ki? Bir an duraklayan genç adam başını eğerek
onaylamıştı.

Aydan‟ın yatmak için hazırlanması uzun sürmemişti. Dişlerini fırçalamış bir halde yatağına
uzandığında, Salih‟in de oda kapısından içeriye girdiğini gördü. Daha önce de kaldığı odayı
bulması elbette zor olmamıştı. Onun küçük valizini Aydan getirmişti odaya zaten. Ve genç
adamın iki üç parça eşyasını da çıkarıp dolaba koymuştu. Banyoda bir süre oyalanan genç
adam duş almış bir halde geri döndüğünde de henüz uyumamıştı genç kadın. Onun
giyinmesini seyretti... Uzun bacaklarına baktı açıkça. Çıplak kalçalarının temiz bir iç çamaşırı ile
sarılmasını, geniş gövdesine temiz bir atletin geçirilmesini izledi.

Yutkundu. Gözlerini kaçırabilse... bu basit giyiniş belki seksi bir striptiz gibi gelmezdi! Seksi
erkek dedikleri bu olsa gerekti.

Yatağa yanaşıp örtünün içine giren adama doğru baktı. “Bazı eşyalarını... artık burada
bulundursan daha iyi olmaz mı?” dedi kocasına. “Getirip götürmekten daha rahat olur.”
Genç adam merakla sordu. “Senin için sı kıntı olmayacak mı?”

“Niye olsun?” dedi rahat bir tonla. “Kocaman dolap...”

“O manada sormadım...”

“Ne manada sorduğunu biliyorum. Merak etme. Aynı yatakta yattığımıza göre aynı dolabı
kullanmamız da beni rahatsız etmez. Hem bakarsın annem falan geliver ir. Geçen gün böyle bir
şeyden bahsetmişti. Çok meraklıdır. Senin hiçbir özel eşyan olmadığını hemen fark eder.”

“Anladım...” dedi genç adam.

Genç kadın yatağa iyice yerleşmeden önce uzanıp yan taraftaki düğmeye dokundu. Oda
kısmen karanlığa gömüldü. Bir kaç saniye öylece yattılar. Sonra Salih‟in sesi duyuldu.

“Doktor karıma sarılarak uyumamda bir sıkıntı olacağını da söyledi mi?” Sesinde tatlı bir
şeytanilik vardı adeta. Gözlerini yummuş olan Aydan çok kısa bir an düşündü. Sonra olduğu
yerde kıpırdanarak ona doğru sokuldu. Fena fikir olmadığını kabul ediyordu. Mumyalanmış
ölüler gibi yatmalarına gerek yoktu.

“Söylemedi...” dedi heyecanını yenmeye çalışarak. Kalın kolunun kendisi için açtığı boşluğa
kolayca yerleşti. Başı geniş omzunda uygun bir yer bul urken, küçük eli de genç adamın
göğsüne gitti. İnce bacaklarından birisini de onun bacaklarının üzerine atıvermişti.

Kabul etmeliydi ki böyle çok rahattı! Ve çok güven doluydu.

Tek sorun tüm bedeninin uyarılmış olmasıydı. Aklında Melike‟nin sözleri gezinmiyor olsaydı,
belki bu gece ona zevkli dakikalar geçirtebilirdi. Kendisi de bu zevkten payına düşeni alırdı.
Ancak Melike onun içine kur untu tohumlarını yerleştirmişti bir kere...

İri bir gövde tarafından sıkıca sarınmak da güzeldi. Onda baskı yapıp sıkı ntı vereceğine, garip
bir sahiplenilmişlik duygusuyla dolmuştu. Gözlerini yumdu. Adamın kokusunu içine çekerek
sakinleşmeye çalıştı. Ancak belinin kavisinde usul usul gezinen el hiç de yardımcı olmuyordu.

Uyumaları her ikisi için de biraz zaman almıştı.

Salih sabah uyandığında yanında karısını göremedi. Ancak dışarıdan gelen müzik sesi, onun
mutfak tarafında olduğunu gösteriyor du. Genç adam yataktan kalkıp saate baktı. Dokuz
olmuştu. Epey uyumuş sayılırdı. Gerçi dün gece seksi karısının onda uyandırdığı etkiyle
boğuşup durmuştu. Gece boyunca da bir kaç kere uyanmış, sonra yine zorlukla uyumuştu.
Kollarında böylesine çekici bir kadın varken ona dokunamamak gerçekten de bir eziyetti.

Tıraş olup duşunu aldı. Tertemiz giyinip mutfağa gitti. Aydan da giyinmişti. Eğilmiş fırının içine
bakıyordu o sırada. Üzerinde rahat bir kot ile çizgili spor bir gömlek vardı. Genç adam onun
yuvarlak kalçalarından gözlerini kaçırmaya çalışarak yaklaştı.

“Nedir bu?”

Aydan onun geldiğini fark etmemişti. Döndü. Gülümsedi. “Günaydın! Anneninki kadar iyi
değildir belki ama sana peynirli poğaça yaptım. Tarifini internetten indirdim.”

Genç adam gülümseyerek “Eminim güzeldir !” dedi. “Erken mi kalktın?”

Aydan da doğru düzgün uyuyamamıştı ki! En son, sabah göğüslerinin okşanması ile u yanmıştı.
Salih‟in farkında olmadan yaptığı bir hareketti ama Aydan‟ın uyanıvermesine yetmişti işte.
Sonra mücadele etmeyi bırakıp kalkmıştı.
“Evet, sebepsiz yere uyandım işte,” dedi gerçeği belli etmemek için.

“Benim yüzümden olmasın?”

Genç kadın kızardı. “Neden senin yüzünden olsun ki?” Acaba ondan cinsel olarak etkilendiğinin
farkında mıydı?

“Pek ufak tefek değilim!” diye açıklamaya çalıştı genç adam. Onun endişesinin tersine bir şey
söylemişti. “Belki rahat edemedin!”

“Aksine çok rahattım! Endişe e tmeyin Salih Bey!” dedi genç kadın gülümseyerek. “Sarılıp
uyuduğum tek erkek olarak varlığınız beni hiç rahatsız etmedi.”

“Öyle mi?”

“Öyle! Gerçekten çok rahat ettim. Gece çok üşürüm ben. Sayende ısındım. Eminim sen
ahtapot gibi bir karın olduğu için hiç memnun değilsindir?”

Genç adam gülümseyerek omuz silkti. “Bana öyle ömür boyu sarılabilirsin!”

Ömür boyu mu?

Aydan‟ın yüzündeki gülümseme hafifçe azaldı. Melike haklı mıydı gerçekten? Salih boşanmak
istemeyecek miydi?

“Ne yazık ki... ömür boyu... evli kalmayacağız!” dedi ona. “Öyle değil mi?”
31. 28. Bölüm
Adı : AĢka DönüĢ
Yazar : Fatih Murat Arsal

Kapı kolunu tutup yavaĢça açtı. ĠĢte, kocası karĢısındaydı!

GeniĢ gövdesi ile kapının önünü tamamen kaplamıĢtı. Genç kadın biraz kenara çekildi.
Ne yapacağını bilemiyordu. Yalnızlıktan kurtulan mutlu bir eĢ gibi gülümseyip öpmeli
miydi, yoksa önceden karar verdiği gibi ona karĢı biraz mesafeli mi olmalıydı?

“HoĢ geldin...” dedi yavaĢça. “Gelsene!”

Genç adam gülümsedi. Ġçeriye girip elindeki küçük el valizini bir kenara koydu. Kapıyı
ardından kendisi kapadı. Gözleri karısının üzerindeydi. Zeki mavi gözleri onun ince
bedeninde gezindi. Aydan‟ın üzerinde beyaz bir Ģort ile ince mavi bir bluz vardı.

“Nasılsın bakalım prenses?” dedi genç adam gülümseyerek.

Aydan da elinde olmadan gülümsedi. Daha önce Salih kadar insana pozitif duygular
veren birisiyle karĢılamamıĢtı.

“Ġyiyim...” dedi o da gülümseyerek. “Sen nasılsın?”

“Çok iyi...”

“ġey... Güzel!” Araya zaman girince, ne yapacağını bilemeyen çocuklar gibi karar sız
kalmıĢtı.

“Beni öpmeyecek misin?” dedi genç adam minik bir alayla. Aydan tereddütle duruyordu.
Sonra elini uzattı. Asker arkadaĢına uzatmıĢ gibi bir tavrı vardı.
“Özür dilerim!” dedi ona biraz utangaçça. “Ben... sanırım... bir kocam olmasına... henüz
alıĢamadım!”

Salih güldü. Keyifli, rahat bir gülüĢtü. Uzanıp onu elinden tuttu. Önce hafifçe sıktı. Aynı
onun istediği gibi... Aynı bir dostun el sıkıĢı gibi... Sonra uzanıp belinden yakaladı. Ve
Aydan‟ın karĢı koymasına fırsat vermeden kendisine çekiver di. Çok yumuĢak, çok nazik
ama bir o kadar da kararlı bir çekiĢti. Aydan hiç karĢı koymadı. Koyamazdı zaten. Onun
gücünü en iyi bilenlerden birisiydi artık. Ġnce bedeni usulca genç adama yaslandı. Ve
daha yaslanır yaslanmaz inanılmaz bir güven tüm vücudunu sardı. Eh! Bu yapıda bir
adamın kollarında güven duymak normal olmalıydı. Peki ya neden kendisini bu kadar
kadınsı hissediyordu?

Dudaklarına dokunan dudaklar önce yumuĢaktı. Birkaç saniye boyunca genç kadını
cevap vermeye zorladı. Aydan nasıl davranacağını hâlâ bilemiyordu. O bir yabancıydı!
Ama aynı zamanda kocasıydı! O belki para için kendisiyle evlenen, çıkarcı bir adam
olabilirdi... Ama çekici bir Ģeytandı da! Cinselliği ona sabırla öğreten, nazik bir öğretmendi.
Ve kabul etmeliydi ki, zor zamanlarındaki en büyük destekçisiydi.

Dudakları kıpırdandı. Bir iki saniye cevap verdi. Ancak genç adamın elleri kalçalarına
kayıp daha güçlü çekiĢtirmeye baĢlayınca... ürktü.

Dudaklarını kaçırdı yavaĢça. Genç adam üstelememiĢti hiç. “Salih!” diye fısıldadı genç
kadın. Gözleri önce köĢeli çenesinde, erkeksi dudaklarında gezindi. Bedeni hâlâ ona
yapıĢmıĢ bir halde duruyordu. Sonra bakıĢları genç adamın ateĢli gözleri ile kesiĢti. “Bir
süre...” diye baĢladı yavaĢça. “Bir süre daha ileriye gidemeyeceğiz sanırım...”

Ona yalan attığı için kızarmıĢtı biraz. Genç adamın gözleri kısıldı hafifçe. Ama bir Ģey
demedi. Öylece bakıyordu.

“Ya..yanlıĢ anlama!” dedi Aydan biraz kekeleyerek. “Sana bir Ģey söylemeliyim. Geçen
haftalarda bir... düĢük tehlikesi yaĢadım. Biraz kanamam oldu ve doktor... biraz
dinlenmem gerektiğini söyledi. Dikkatli olmam lazımmıĢ.”

Genç adamın yüzü değiĢmiĢti. Ama endiĢe ile...

“Ne?” dedi biraz sertçe. “Ne düĢük tehlikesi?”

Aydan omuz silkti hafifçe. “Öyle iĢte!” Aklı yaptığını doğrularken vücudu bunu
reddediyordu. Ona yaslanmak kendisini seksi hissetmesini sağlıyordu. Göğüsleri
heyecanla gerilmiĢti. Ve kasıklarında tanıdık bir kıpırdanma vardı.

“Neden bana haber vermedin?” dedi genç adam.

“Kendi... Kendi baĢıma halledebileceğim bir Ģeydi!” Sonra eklemeden yapamadı. “Hem
senin... baĢka bir adamın bebeği için endiĢeleneceğini... düĢünemedim! EndiĢelenmezdin
değil mi?

Salih onu serbest bıraktı. KaĢları çatılmıĢtı. “Neden endiĢelenmeyeyim ki?” dedi biraz
sertçe. “Kimin çocuğu olursa olsun neticede o da bir hayat demek! Bebek bir yana,
öncelikle senin için de endiĢelenirdim. Bana haber vermeliydin.”

“Neyse... Atlattım iĢte!” Geri çekildi. “Karnın aç mı? Yemek yaptım. Çok güzel değil ama...
idare eder iĢte.”

Masada iki kiĢi olmak gerçekten güzeldi. Aydan gerçekten memnundu bundan. Salih
yemeğini çok konuĢmadan yemiĢti. Genç kadın ondaki durgunluğa dikkat etmedi. Genç
adamın bu kanamaya kafayı taktığını ve Aydan‟ın yanında olamadığı için üzgün olduğunu
bilemezdi.

Yemekten sonra genç kadın ona önce kahve, sonra da çay hazırlamıĢtı. Salih ikisini de
istememiĢti aslında. Karısının yorulmasını istemiyordu. Bu düĢük olayı genç adamın içine
ciddi bir korku salmıĢtı. AlıĢık olmadığı hislerle boğuĢuyordu.

Ya Aydan‟a bir Ģey olsaydı? Ya onu kaybetseydi?

Çaylarını bir tepside getiren karısını süzdü bir an. Aydan yanına oturunca da sesini
normal tutmaya çalıĢarak konuĢtu. “Pek kilo almamıĢsın!” dedi ona. “Ġki aylık hamile
olduğun hiç belli olmuyor.”

Aydan onun yanındaydı ama birbirlerine değmiyorlardı. Oturdukları üç kiĢilik modern


koltuk tam televizyonun karĢısındaydı. Beyaz renklerin hakim olduğu oturma odası
genellikle sade eĢyalarla döĢenmiĢti. Her biri Aydan‟ın ve Salih‟in zevkiydi. Özellikle
yerdeki beyaz tonlu halı genç kadının çok hoĢuna gidiyordu. Üzerine uzanıp ders çalıĢtığı
bile oluyordu. Bunu önce Salih beğenmiĢti. ġimdi genç kadın da bayılıyordu.

“Evet, pek kilo... almadım daha!” dedi. Elini karnına attı. “Bebek de kendisini pek belli
etmiyor,” diye mırıldandı. “Ufak tefek bir bebek olacak galiba... Ne de olsa... babası çok
uzun değil!”

Bunu söylerken bir an için yüreği sızlamıĢtı. Çayını yudumlama bahanesi ile gözlerini
kaçırdı.

“Yemene içmene dikkat ediyorsun değil mi?” diye sordu Salih. “Hamilelikte biraz kilo
almak normaldir!”

Genç kadın gülümsemeye çalıĢtı. “Etmeye ediyorum ama tek baĢına yemek... pek keyifli
değil. Neyse, sen niye geldin?”

Genç adam da çayını dudaklarına götürdü. Gözlerinde gizli bir ıĢık belirip kaybolmuĢtu.
Dudağı alaycı bir Ģekilde kıvrıldı. “Gelmese miydim?” diye mırıldand ı yavaĢça.

“Doğrusu pek beklemiyordum.”

“SözleĢme dıĢında mı davrandım?”

Genç kadın omuz silkti. “Ondan dolayı sormadım. Her zaman gelebilirsin tabii. Bana
yaptığın iyiliği unutmadım. Para için bile olsa... herkes yapmazdı bunu!”

Salih‟in yanak kaslarının oynadığına dikkat etmedi. Gözleri televizyona dönmüĢtü. Genç
adam ise çayından bir yudum daha aldı. Sıcak olduğuna aldırmamıĢtı.

“Bir tatil köyü projesi aldım...” dedi karısına. “Projenin halledilmesi gereken bir iki resmi
iĢlemi var. GelmiĢken... seni de göreyim istedim.”

“Ġyi yapmıĢsın. Benim için de değiĢiklik oldu. Geldiğin için teĢekkür ederim. Büyük bir
proje mi?”

Sesi, bu proje ile gerçekten de ilgilendiğini gösteren bir tondaydı. Genç adam baĢını
salladı. “Evet, altından kalkabilirsem çok iyi getirisi de olacak. ĠĢimi epeyce büyütüp
geliĢtirme imkânı sağlayacak.”

“Sevindim senin adına...” dedi genç kadın. “Eminim altından kalkarsın.” Çekten elde ettiği
parayı da kullanırsa, iĢini önemli ölçüde geliĢtirebileceğini düĢünmüĢtü o an.
Gece hızla ilerliyordu. Her ikisinin de aklında Salih‟in nerede yatacağı vardı. Aydan
sonunda uykuya yenileceğini hissetti. Ġzledikleri film de bitmek üzereydi. KonuĢacak fazla
bir Ģey olmadığı için film izlemeyi tercih etmiĢlerdi.

Genç kadın ayağa kalktı. “Çok yorucu bir gündü. Ben... yatmaya gidiyorum,” dedi
kocasının gözlerine bakarak. “Sen... film bitince gelirsin!”

Bu açık bir mesajdı. Daha baĢka nasıl söylenirdi ki? Bir an duraklayan genç adam baĢını
eğerek onaylamıĢtı.

Aydan‟ın yatmak için hazırlanması uzun sürmemiĢti. DiĢlerini fırçalamıĢ bir halde yatağına
uzandığında, Salih‟in de oda kapısından içeriye girdiğini gördü. Daha önce de kaldığı
odayı bulması elbette zor olmamıĢtı. Onun küçük valizini Aydan getirmiĢti odaya zaten.
Ve genç adamın iki üç parça eĢyasını da çıkarıp dolaba koymuĢtu. Banyoda bir süre
oyalanan genç adam duĢ almıĢ bir halde geri döndüğünde de henüz uyumamıĢtı genç
kadın. Onun giyinmesini seyretti... Uzun bacaklarına baktı açıkça. Çıplak kalçalarının
temiz bir iç çamaĢırı ile sarılmasını, geniĢ gövdesine temiz bir atletin geçirilmesini izledi.

Yutkundu. Gözlerini kaçırabilse... bu basit giyiniĢ belki seksi bir striptiz gibi gelmezdi!
Seksi erkek dedikleri bu olsa gerekti.

Yatağa yanaĢıp örtünün içine giren adama doğru baktı. “Bazı eĢyala rını... artık burada
bulundursan daha iyi olmaz mı?” dedi kocasına. “Getirip götürmekten daha rahat olur.”

Genç adam merakla sordu. “Senin için sıkıntı olmayacak mı?”

“Niye olsun?” dedi rahat bir tonla. “Kocaman dolap...”

“O manada sormadım...”

“Ne manada sorduğunu biliyorum. Merak etme. Aynı yatakta yattığımıza göre aynı dolabı
kullanmamız da beni rahatsız etmez. Hem bakarsın annem falan geliverir. Geçen gün
böyle bir Ģeyden bahsetmiĢti. Çok meraklıdır. Senin hiçbir özel eĢyan olmadığını hemen
fark eder.”

“Anladım...” dedi genç adam.

Genç kadın yatağa iyice yerleĢmeden önce uzanıp yan taraftaki düğmeye dokundu. Oda
kısmen karanlığa gömüldü. Birkaç saniye öylece yattılar. Sonra Salih‟in sesi duyuldu.

“Doktor karıma sarılarak uyumamda bir sıkıntı olacağını da söyledi mi?” Sesinde tatlı bir
Ģeytanilik vardı adeta. Gözlerini yummuĢ olan Aydan çok kısa bir an düĢündü. Sonra
olduğu yerde kıpırdanarak ona doğru sokuldu. Fena fikir olmadığını kabul ediyordu.
MumyalanmıĢ ölüler gibi yatmalarına gerek yoktu.

“Söylemedi...” dedi heyecanını yenmeye çalıĢarak. Kalın kolunun kendisi için açtığı
boĢluğa kolayca yerleĢti. BaĢı geniĢ omzunda uygun bir yer bulurken, küçük eli de genç
adamın göğsüne gitti. Ġnce bacaklarından birisini de onun bacaklarının üzerine atıvermiĢti.

Kabul etmeliydi ki böyle çok rahattı! Ve çok güven doluydu.

Tek sorun tüm bedeninin uyarılmıĢ olmasıydı. Aklında Melike‟nin sözleri gezinmiyor
olsaydı, belki bu gece ona zevkli dakikalar geçirtebilirdi. Kendisi de bu zevkten payına
düĢeni alırdı. Ancak Melike onun içine kuruntu tohumlarını yerleĢtirmiĢti bir kere...

Ġri bir gövde tarafından sıkıca sarınmak da güzeldi. Onda baskı yapıp sıkıntı vereceğine,
garip bir sahiplenilmiĢlik duygusuyla dolmuĢtu. Gözlerini yumdu. Adamın kokusunu içine
çekerek sakinleĢmeye çalıĢtı. Ancak belinin kavisinde usul usul gezinen el hiç de
yardımcı olmuyordu.

Uyumaları her ikisi için de biraz zaman almıĢtı.

Salih sabah uyandığında yanında karısını göremedi. Ancak dıĢarıdan gelen müzik sesi,
onun mutfak tarafında olduğunu gösteriyordu. Genç adam yataktan kalkıp saate baktı.
Dokuz olmuĢtu. Epey uyumuĢ sayılırdı. Gerçi dün gece seksi karısının onda uyandırdığı
etkiyle boğuĢup durmuĢtu. Gece boyunca da birkaç kere uyanmıĢ, sonra yine zorlukla
uyumuĢtu. Kollarında böylesine çekici bir kadın varken ona dokunamamak gerçekten de
bir eziyetti.

TıraĢ olup duĢunu aldı. Tertemiz giyinip mutfağa gitti. Aydan da giyinmiĢti. EğilmiĢ fırının
içine bakıyordu o sırada. Üzerinde rahat bir kot ile çizgili spor bir gömlek vardı. Genç
adam onun yuvarlak kalçalarından gözlerini kaçırmaya çalıĢarak yaklaĢtı.

“Nedir bu?”

Aydan onun geldiğini fark etmemiĢti. Döndü. Gülümsedi. “Günaydın! Anneninki kadar iyi
değildir belki ama sana peynirli poğaça yaptım. Tarifini internetten indirdim.”

Genç adam gülümseyerek “Eminim güzeldir!” dedi. “Erken mi kalktın?”

Aydan da doğru düzgün uyuyamamıĢtı ki! En son, sabah göğüslerinin okĢanması ile
uyanmıĢtı. Salih‟in farkında olmadan yaptığı bir hareketti ama Aydan‟ın uyanıvermesine
yetmiĢti iĢte. Sonra mücadele etmeyi bırakıp kalkmıĢtı.

“Evet, sebepsiz yere uyandım iĢte,” dedi gerçeği belli etmemek için.

“Benim yüzümden olmasın?”

Genç kadın kızardı. “Neden senin yüzünden olsun ki?” Acaba ondan cinsel olarak
etkilendiğinin farkında mıydı?

“Pek ufak tefek değilim!” diye açıklamaya çalıĢtı genç adam. Onun endiĢesinin tersine bir
Ģey söylemiĢti. “Belki rahat edemedin!”

“Aksine çok rahattım! EndiĢe etmeyin Salih Bey!” dedi genç kadın gülümseyerek. “Sarılıp
uyuduğum tek erkek olarak varlığınız beni hiç rahatsız etmedi.”

“Öyle mi?”

“Öyle! Gerçekten çok rahat ettim. Gece çok üĢürüm ben. Sayende ısındım. Eminim sen
ahtapot gibi bir karın olduğu için hiç memnun değilsindir?”

Genç adam gülümseyerek omuz silkti. “Bana öyle ömür boyu sarılabilirsin!”

Ömür boyu mu?

Aydan‟ın yüzündeki gülümseme hafifçe azaldı. Melike haklı mıydı gerçekten? Salih
boĢanmak istemeyecek miydi?

“Ne yazık ki... ömür boyu... evli kalmayacağız!” dedi ona. “Öyle değil mi?”
32. “Ne yaz ık ki... ömür boyu... evli kalmayacağız!” dedi ona. “Öyle değil mi?”
Salih ona aldırmadan eğilip fırının içine bakt ı. Poğaçalar tatlı bir altın sarısı olmuĢtu bile.
PiĢmesine fazla bir zaman kalmamıĢ gibi göz üküyordu. “Kimbilir!” diye mırıldandı genç adam.
“Benim tercihim olumlu yönde...” Sonra doğruldu. Uzanıp genç kadını yumuĢakça kendisine
çekti ve gözlerinin içine baktı. Ġkisinin bedeni Ģimdi birbirine dokunuyordu. Aydan tıpk ı bir
bütünün yarıs ı gibi onu tamamladığının, genç adama sokulduğunun farkında değildi. “B u
kadar güzel bir eĢimin olmas ı doğrusu çok hoĢuma gidiyor,” dedi Salih gülümseyerek. “Sen
kolay vazgeçilec ek bir kadın değilsin!..”

Aydan ne diy eceğini bilemeden duruyordu. “Y ani?..” diye fısıldadı yavaĢça.

Salih eğilip onun kırmız ı dudaklarından hafifçe öpt ü. Gülümsemesi devam ediyordu. “Yani...
AnlaĢmamız gereği sana uyarım. Ama... sen istemediğin sürece boĢanmak gibi bir düĢüncem
yok. Sen istediğin sürece seninle evli olmak güzel olacak.”

“Güzel mi?..”

“Kesinlikle... Bedavadan bir çocuğa ve her yönden harika bir eĢe kavuĢtum. ġanslı değil miyim
sence?” Elleri kalçalarına kaymıĢtı. Aydan kalçalarında gezinen iri ellerden hoĢlanıyordu.
Kendisini kadıns ı hissediyordu. Özellikle bu baskıyla kas ıkları ona dokunmaya baĢlayınca...
“Seninle güz el bir beraberliğimiz olabilir,” dedi genç adam. “Mutlu olabiliriz.”

Aydan‟ın kafası o kadar karıĢ ıktı ki, içini saran mutluluk, huzur duygularını fark etmedi. Salih
ile olabilecek uzun süreli bir evliliğin neticelerinden korkmuĢtu bir kere. Onun bahsettiği Ģans
neyi kapsıyordu? Zengin bir eĢi mi? „Bedava‟ diyerek bu kolay kazancı mı vurgulamıĢtı? Of!
Aklı gerçekten çok karıĢıktı. Özellikle, erk eksi yanı bu kadar güçlü bir adamın kollarındaki bir
kadın için, sağlıklı düĢünmek gerçekten zordu.

“Mutsuz da olabiliriz !” dedi ona yavaĢ yavaĢ. “Ben... pek uyumlu bir kız değilimdir.” Bir an
durakladı. “Eğer bu öngörünü sadece cinsel olarak... uyumlu olmamıza bağlıyorsan...”

“O da önemli...” diyerek karısının sözünü kesti Salih. Aydan‟ın güzel kokusu burnunun
deliklerinden bey nine, hatta kalbine uzanıyordu. “...ama esas olarak... seninle mutlu olduğumu
düĢünüyorum. Senden hoĢlanıyorum. Ġleride bir gün senin de benimle olmaktan mutlu
olabileceğini umuyorum.”

“Ben... mutluyum zaten!” diye hemen itiraz etti Aydan.

“Değilsin!..” dedi genç adam bilmiĢ bir tonla. Keskin gözleri gülümsese de içinde belli bir
ciddilik vardı. “B üyük ihtimalle benim yerimde Mert‟in olmasını isterdin. Bunu anlayabilirim.
Onun çocuğunu taĢıyorsun. Ona aĢ ıksın... Benimle mutlu değilsin.”

“Mutluyum...” diye inat etti Aydan çocuksu bir bakıĢla.

“Değilsin...” dedi aynı inatla Salih. “Mutlu olmanı gerç ekten çok isterdim. Sendeki hüznü,
üzüntüyü fark etmediğimi mi sanıyorsun?”

Salih‟in bilmediği Ģeyler vardı. Melike‟nin sözleri! Aydan bunları ona söyleyemezdi ki...

“Ne bekliyorsun ki?” dedi yavaĢça. “Sana hemen... âĢık olmamı mı? Senin çocuklarını
doğurmamı mı?”

Salih baĢ ını salladı. Artık gayet ciddiydi.

“E vet... Doğru! Bunların hepsini düĢünüyorum. Hem de ciddi anlamda düĢünüyorum. Bana
hemen âĢık olmasan da ileride belki seversin diyorum... AĢk istemiyorum. O kadar Ģanslı
olamam belki. Ama evliliğimize bir Ģans verip beni sevmeye çalıĢman güzel olurdu.”

“Bu..Bunu neden istiyorsun ki?” diye sordu Aydan kekeley erek.

Salih eğilip onu bir kere daha öptü. “Bir nedeni mi olmalı?”

Aydan‟ın dudakları farkında olmadan kıpırdanıp karĢılık vermiĢti. “Olmalı tabii...” dedi. “Yani...
istemesen de bana yardım etmek zorunda kaldın. Ġyi niyetini takdir ediyorum. Seni k ırmak
istemem ama... biraz da param için evlendin benimle. Öyle değil mi? Bu yüzden mi evliliğimize
devam etmek istiyorsun?”

Salih‟in duruĢ u biraz değiĢti. KaĢları hafifçe çat ılırken güzel gözleri kısıldı. “Paran için mi?..”
diye sordu o da. Genç kadın onun sesindeki ifadenin ĢaĢkınlık mı kızgınlık mı olduğunu
anlayamadı.

“E vet...”

Salih onu serbest bırakıp bir adım geri çekildi. “Bence bu konuları konuĢmasak daha iyi...”

“Benimle param için evlendin ama değil mi?”

Genç adam sessiz durdu birkaç saniye. Karars ızdı aslında... Ne diyeceğini bilemediği ender
anlardan birisiydi. KaĢları çatılmıĢtı. Aydan‟a paras ının umurunda olmadığını nas ıl
söyleyecekti? Ondan hoĢlandığını... Hatta! Hatta!..

“Seni seviyor olamaz mıy ım?” diye sordu yumuĢakça.

Genç kadın güldü. “Saçmalama!..”

“Neden? Çok güzel bir kadınsın!”

“Yine de saçmalama lütfen! Param için evlendiğini söylesen daha mant ıklı olurdu. Doğrusu bu
değil mi? Param için?..”

Genç adam yine sessiz kalmıĢtı. Sonra baĢını salladı. “E vet...” derken yanak kasları
oynamıĢtı. “Para için tabii. BaĢka neden olabilir ki?”

Aydan hiç istemese de yüreğinde korkunç bir s ızı hissetti! Midesi de burulmuĢtu... Evet, bu
cevabı bekliyordu ama yine de... yine de... Of ya! Neler oluyordu böyle kendisine? Hiçbir
zaman karars ız, ĢapĢal bir kız olmamıĢtı! ġimdi bu adam onun öyle hissetmesini sağlıyordu.

“TeĢekkür ederim!” dedi biraz soğuk bir sesle. “Gerçekleri duymak iyi geldi...”

Salih dönüp uzaklaĢmıĢtı ondan. Masaya doğru gidip bir sandalye çekti. Masanın üz eri çeĢit
çeĢit kahvaltılıkla haz ırlanmıĢtı zaten. Karısına yardım edebileceği fazla bir Ģey yoktu.
“Güzel... O halde kahvalt ı edebilir miyiz? Bir saat sonra birisiyle buluĢmam laz ım da...”

Aydan öfkelenmiĢti. Ona belli etmemek için elinden geleni yaptı. Melike haklıydı iĢte! Salih
onunla paras ı için evlenmiĢti. Paras ı için de boĢanmak istemiyordu. Ama avucunu yalardı!
Zengin bir eĢ e sahip olmanın faydalarını göremeyecekti!

Kahretsin! Kimi kandırıyordu? Salih‟e söz vermiĢti. Evlilikleri ne kadar uzun olursa, ona o
kadar çok para vereceğini söylemiĢti. Bunu ona kendisi teklif etmiĢti. Yoksa Salih‟in böyle bir
talebi olmamıĢtı ki?

Kahvaltıları sessiz geçti. Genç adam ona birkaç kısa cümleden fazlasını kurmamıĢtı.
Genellikle havadan sudan konuĢmalardı. Zaten fazla bir Ģey yemeden kalkmıĢtı genç adam.
Aydan‟ın o kadar özendiği poğaçadan bile sadece bir tane yemiĢti. Genç kadın elinde
olmadan onun sıfır gözüken göbeğini süzdü. Bu kadar iri yarı bir adamın bir gram bile yağı
olmamas ı ilginçti. O da ağabeyi Ataman gibi sıkı spor yapıyor olmalıydı. Ağabeyi her sabah
erkenden kalkar, yaz kıĢ denizde yüzerdi. Ġstanbul‟daki evlerinin plajında yüzülebiliyordu.
Kemer‟de kaldıklarında, Salih‟in de çok erk enden denize gidip yüzdüğünü fark etmiĢti.
Balayında bile genç adam bu uzun yüzmelerini eksik etmemiĢ, fırsat buldukça epey açıklara
kadar yüzüp geri gelmiĢti.

“Ne zaman gelirsin?” diye sordu ona kapıda. Hayret! Tıpk ı evli bir kadın gibi davranıyordu!
Neden sormuĢtu ki bunu ona?
“Bilemiyorum. Epey malzeme alacağım. Senin iĢin mi var?”

“Hay ır!” diye omuz silkti genç kadın. “E vdeyim tüm gün. Ama istersen bunu al...” Elinde evin
yedek anahtarları vardı. Salih‟in avucuna bırakıp geri çekti elini hemen. “Ne olur ne olmaz...”
diye de eklemiĢti.

Genç adam anahtarı cebine atıp gülümsedi. “Beni beklemene gerek yok. Sen yemeğini yersin.
GörüĢürüz...” deyip uzaklaĢtı oradan. Aydan az kalsın ondan bir veda öpücüğü bekleyecekti!
Bu evlilik ne biçim bir Ģeydi? Bu kadar çabuk alıĢılması normal miydi? Ama küçük bir öpücük
ile iĢlerine güçlerine ayrılan çiftlerden olmay ı istemiĢti birden...

Güvenemediği bir adamdan bir sürü Ģey beklemesi çok saçmaydı!

Genç kadın için zaman epey yavaĢ geçti. Gerç ekten de bebeğin sağlığı için pek ağır iĢler
yapmıyordu. Kanepeye oturup kitap okumak daha çok iĢine gelmiĢti o gün. Ortalık zaten derli
topluydu. Arada s ırada televizyona da göz atarak kitabını okumaya çalıĢtı. Dikkatini
veremiyordu. Nihayet iyice sıkıldı... Yerinden kalkıp yemek yapmay a karar verdi. Ne yapsaydı
ki?

Kocaman bir tavuğu vardı. Onu güzelce yıkay ıp temizledi. Ġnternetten öğrendiği usulde
piĢirecekti. Bu internet iyi bir Ģeydi. AkĢam gelince Salih‟e sürpriz olurdu. Tabii gelirse... Tabii
karnı aç olursa...

Salih geldiğinde akĢam çoktan olmuĢtu. Ancak fazla da geç değildi. Dok uza yaklaĢmıĢtı.
Kapının zili çalındı önce. Sonra da kapı içinde bir anahtarın dönüĢ sesi duyuldu. Genç kadın
ayağa kalktı. Kitabını bir kenara koyup kapıya yöneldi. Genç adam içeri girince de merakla
sordu.

“Zile niye bastın ki?”

“AlıĢkanlık!” dedi genç adam pek umursamadan. “Belki duymaz korkars ın falan dedim.”

“Ya da uy gunsuz bir durumda olacağımı mı düĢündün?”

Genç adam sırıttı. “Uygunsuz olman da mümk ündü...” Gözleri ıĢıldamıĢtı. “Seni çıplak görmek
benim hoĢuma gider de belki sen rahatsız olursun?”

“E vde genellikle giyinik gez erim!” dedi Aydan biraz kızgınca. “Ya! Salih! Bazen bu tavırların
beni kızdırıyor. Gelirken izin ister gibi aramalar falan!.. Sen kocamsın. Pek çok Ģeye hakkın
var! Bu ev benim olduğu kadar senin de... Ġstediğin zaman gelip kalabilirsin! Sana anahtarı
verdim. Zili çalmana gerek yok...”

“Anladım...” dedi genç adam. “TeĢekkürler!”

“Neyse... Karnın aç mı?”

Genç adam burnunu havaya doğru kaldırdı. Hafifç e kokuyu içine çekmiĢti. “Immm...” dedi
keyifli bir tonla. “Nefis kokuyor! Tavuk mu var?”

“E vet...”

“Beni mi bekledin?”

“Karnım çok aç değildi!” diye yalan attı Aydan. “Yiyelim mi?” Hâlbuki öğlen yemeği bile
yememiĢti.

“Yiyelim...” dedi genç adam. “AcıkmıĢtım gerç ekten.”

Yemek bu sefer daha keyifli geçmiĢti. Genç adam nar gibi kız armıĢ tavuğunu yanındaki
sebzeleri ile birlikte yerken, tüm gün ne yaptığını anlatmıĢtı. ĠnĢaat için kullanılacak
bataryaların seçiminden, elektrik malzemesinde nasıl az kalsın kazık yiyeceğine kadar
anlatmıĢtı. YavaĢ, tek tek ama kesinlikle eğlenceli bir dille anlatıyordu. Anlattığı Ģeyleri
dinletmeyi bilecek kadar da etkileyici bir konuĢmas ı vardı. Aydan elini çenesine yaslayarak
onu dinlemiĢti adeta. Zamanın nas ıl geçtiğini anlamamıĢtı. O fazla bir Ģey yememiĢti. Çabucak
doymuĢtu. Ancak onun iĢtahla yemesini izlemek ve konuĢmasını dinlemek güzeldi.

O gece yine aynı yatakta ama birbirlerine dokunmadan yattılar. En azından cinsel anlamda
dokunmadan... Salih karısına sarılmıĢtı fak at ne okĢamaya yeltenmiĢti ne de öpmeye. Aydan
buna memnun olduğunu kendisine telkin edip durmuĢtu. Kabul etmeliydi ki Salih gerçekten bu
konuda hassas davranıyordu. Hem de karnındakinin kendi çocuğu olduğunu bilmeden!

O hafta sonu öylesine çabuk geçmiĢti ki, Aydan ĢaĢırmıĢtı buna. Keyifli saatlerdi. Mesela
Pazar günü, Salih öğlen yemeği için onu GölbaĢ ı‟na götürmüĢtü. Yedikleri nefis balıktan sonra
Sincan‟daki Harikalar Diyarı‟na gitmiĢlerdi. Ayda n oradaki dev heykellere bay ılmıĢtı. Buraya
gelmek hiç nasip olmamıĢtı. AkĢam yemeği ise yine dıĢarıda, Kızılay‟da yenmiĢti. Sakarya
caddesindeki self servis lokant alardan birisinde yedikleri yarım ekmeğe konmuĢ et döner,
gerçekten nefisti. Aydan eğleniyordu. Özellikle gec eyi bir sinemada kapatmak çok Ģahane
olmuĢtu.

Böylesine güzel bir hafta sonu için kocasını ödüllendirme gibi bir Ģey de aklında geliĢmiĢti.
Tabii ki... yatakta! Bu hususta hâlâ biraz çekinceleri vardı. Ama yapabilirdi. Eğer Salih son
gecelerinde ona sokulursa... izin verebileceğini düĢünüyordu. Sevmediği bir erk ek bile olsa...
neticede kocas ıydı. Bir takım hakları olduğunu kabul etmek lazımdı. Fakat bu düĢüncesini ona
açıkça söyleyemezdi tabii. Ġlk hareketin ondan gelmesi laz ımdı. Mesela bir iki öpücük verse...
Göğüslerine dok unup yumuĢakça okĢamaya baĢlasa...

Ancak o gece beklediği gibi olmadı. Yatağa yattıklarında Salih‟ten herhangi özel bir yakınlık
göremeyince gerçekten bozuldu. Yarın gidecek olan genç adamın seviĢmey e hiç niyeti yoktu .
Sadece bir çocuğa sarılır gibi sarılmıĢ, geniĢ gövdesine onu yumuĢakça çekmiĢti. Aydan da
beynindeki düĢüncelerin doldurduğu gergin bedeniyle öylece kalmıĢtı.

Bazen bu adamdan nefret ediyordu!

E vet, uzak durmasını kendisi söylemiĢti ama biraz da kendi bildiğini yapan sert bir erkek
olsaydı ya!

Zorlukla uyumuĢtu. Oysa Salih ondan çok önce, ilk birkaç dakika içinde sakin bir uykuya
dalmıĢtı bile...

Tabii bu final, diğer hafta sonları kocasını bekler durumda olmas ını engellememiĢti. Kabul
etmeliydi ki onun geliĢi sıkıcı hayatına bir renk getirmiĢti. Ancak Salih bir aya yakın bir süre bir
daha gelmemiĢti. Sık telefon açıyordu ve genellikle konuĢmas ında iĢlerinin yoğun olduğunu
söylüyordu.

Bu arada ilginç bir olay geliĢmiĢti. Salih‟in gidiĢinin haftas ında telefonu çalmıĢtı. Bunu fark
etmemiĢti Aydan. O sırada okulda dersteydi. Telefonu sessizdeydi. Kantine indiklerinde
telefondaki cevapsız çağrıy ı ve ismi görünce kalbi hızlanmıĢtı birden. Mert onu neden aramıĢ
olabilirdi ki?

Tabii ki gururundan ona geri dönüĢ yapmadı. Böylece bir daha da ondan haber alamadı.
Melike onun yine Amerika‟ya gittiğini ama kısa bir süre sonra geleceğini söylemiĢti. Aydan
ilgilenmiyor gibi davranmıĢtı ama elinde olmadan ilgileniyordu tabii.

Bir Cuma gecesi Salih yine geleceğini haber verdi. Aydan memnun oldu buna. Beklediğini
söyleyip telefonu kapattı. AkĢam için yemek yapacak vakit yoktu. Bir lokantaya telefon açıp
hazır bir Ģeyler isterdi art ık. Ama kadınsı bir dürt ü ile üzerindeki basit kıyafetleri çıkardı.
Kalçalarını ve uzun bacaklarını gösteren dar bir kumaĢ pantolon ile güzel kırmız ı bir bluz giydi.
Beklemeye baĢladı.

Sonunda evin kapı zili çalğında baĢ ını salladı. Ne gıcık bir adamdı bu! Ona anahtar vermiĢti
iĢte. Anahtarı ile açıp içeriye girsey di ya! Neden kendi evi gibi davranmıyordu?

Uzun adımlarla kapıya gitti. Zil yine çalmıĢt ı. Ya Salih değildi, ya da anahtarını unutmuĢtu.
Açmadan önce yan taraftaki boy aynas ında kendisini kontrol etti. Sadece bir saniye sürmüĢtü.
Sonra gözden bile bakmaya gerek görmeden kapının parlak koluna uzandı. Onu fırçalamadan
önce anahtarını ne yapt ığını sormalıydı belki.

Kapıy ı çekip açarken bir yandan da söyleniyordu. “Anahtarın varken neden kendin
açmıyors un?” Sesi kızgın değildi. Sadece minik bir iğneleme vardı.

KarĢıs ındaki genç adam gülümseyerek cevapladı.

“Eğer bir anahtarım olsaydı kesin açardım!” Sarı saçları arkasındaki ıĢ ıkta parlıyordu. Açık
kahverengi gözlerinde keyifli bir ton vardı. “Belki de bir tane edinmeliyim senden?..”

Aydan donup kalmıĢtı. ĠrileĢmiĢ gözlerle karĢ ısındak i ort a boylu adama baktı. Yerinde sallandı
bir an...
Aydan donup kalmıĢtı. ĠrileĢmiĢ gözlerle karĢ ısındaki ort a boylu adama baktı. Yerinde sallandı
bir an...

Mert!

“Sen!..” dedi ĢaĢkınca. Sonra elinden geldiği kadar toparladı kendisini. “Ne iĢin var burada?”

Genç adam bir kaĢ ını kaldırdı. “Ne iĢim mi var? Seninle iĢim var tabii. Ġçeriye almayac ak mısın
beni?”

Aydan onun rahatlığına inanamıyordu. KaĢları hafifçe çat ıldı. “Ġçeriye mi? Neden içeriye
alayım ki seni?”

“KonuĢmak için elbette. KonuĢmamız lazım...”

“KonuĢacak bir Ģey yok!” dedi Aydan. Mert‟in bak ıĢları onun vücudu üzerinde gezinmiĢti
hızlıc a... Genç kadın elini hafif belirginleĢmeye baĢlamıĢ göbeğine götürmemek için zor tuttu.

Mert bir adım öne çıktı. Aydan‟a baktı özlem dolu gözlerle. “Bence var... Aydan! Seni çok
özledim! Yemin ederim seni çok özledim! Aylardır aklımdan çıkmıyorsun!”

“Belli!” dedi genç kadın soğuk bir sesle. “Bir kere bile telefon açmadın!”

“Ne yapabilirdim ki?” dedi genç adam. Sesi çaresizdi. “E vlenmiĢtin...”

“E vlenmeden önce de açmadın!” dedi Aydan suçlarcasına. “Çekip gittin! Hevesini aldıktan
sonra artık umurunda olmadım.”

“ġunu Ģöyle deme!” dedi Mert biraz üzgünce. “Ne hevesi? Sen öyle bir k ız mısın? Ama... Ama
olmadı iĢte!”

Aydan yüzünü iyice ifadesizleĢtirmiĢti. “Sorun değil art ık Mert ! Gerç ekten köprünün alt ından
çok sular aktı. Her Ģey değiĢti. Buraya gelerek ne söylemek istemiĢsen söyle ve git...”

“Ġçeriye almayac ak mısın?”

“Hay ır!” dedi genç kadın. Kapıy ı tutan parmakları kasılmıĢtı. “ĠĢin aslı kocam geliyor. Onu
bekliyordum. Seni nasıl aldılar ki siteden içeriye?”

Genç adam iç çekti. “Burada bir aile dostumuz kalıyor. Yan blokta. Onun adını vererek girdim
içeriye...”

“E vimi nasıl öğrendin?” diye sordu Aydan. Ancak daha soruyu sormadan cevabını tahmin
etmiĢti.

“Melike söyledi!” dedi genç adam. “Bu öğlen onunla aç ık açık konuĢtum. O da bana her Ģeyi
anlattı...”

Aydan hafifçe beyazlamıĢtı. Güzel ıĢılt ılı gözleri genç adamın yüzünde gezindi bir an. Sonra
usulca sordu. “Her Ģeyi mi?”

“Her Ģeyi?”

“Neyi mesela?” Rahat olmaya çalıĢ ıyordu. Gözü onun omzunun arkasına kaydı. Salih‟in her
an gelebileceğini de biliyordu. Bir sıkıntı olmamas ı için Mert‟in hemen buradan gitmesi lazımdı.
Aksi gibi karĢı komĢu da evde değildi.

“Onunla hangi Ģartlarda evlenmiĢ olduğunu mesela...”

Aydan gülümsemey e çalıĢtı. Umursamaz gibi davranmak en iyisiydi. “Bu bir sır değil ki!” dedi
rahatça. “Senden sonra beni seven bir erkek buldum ve bunu değerlendirdim. Bana değer
veren ve sadece seks için benimle birlikte olmayan bir kocaya sahip olmak harika bir duygu!”

“Ama onu sevmiyorsun!” dedi genç adam sertçe.

“Ama o beni seviyor!” dedi Aydan da.

Bu Ģekilde kendisini savunmak çok kolay gelmiĢti. Ve gerçekçi!.. DüĢünüyordu da... bu galiba
gerçekten de doğruydu. Salih‟in tavırları aklında gezinmiĢti hızla. Gözlerindeki sevgi pırıltılarını
hatırlamıĢtı. Genç kadının en sert sözlerine rağmen bile gülümseyerek cevap vermesi, onu
çocuğu ile kabul etmesi, çocuğun baĢkasından olduğunu düĢünmesine rağmen bunu
kabullenmesi baĢka neyin ispatı olabili rdi ki? Her hafta birkaç kere arar, önce genç kadını
sonra da bebeğin durumunu sorardı. Özellikle bulant ılarının olduğu dönemde sıkça aramıĢt ı.
Bu biraz sıkmıĢtı aslında Aydan‟ı... Hatta bunu ona belli etmiĢti. „Alt tarafı hamileyim!‟ demiĢti
biraz kızgınca. „Bu kadar sık aramasan da olur!‟

Aslında k ızgınlığı ona gerçeği söyleyememesinden kaynaklanıyordu. Genç adam daha


çocuğun kendisinden olduğunu bilmeden bu kadar ilgili davranıyordu. Bir de bilseydi ne olurdu
kimbilir!

Ve bu sözlerinin ardından Salih aramalarını haftada bir ikiye düĢürmüĢtü yeniden. Bebeği de
sadece Aydan bir Ģey söylerse soruyordu. Fakat her zaman kibar, her zaman sevecendi.

“O seni değil paranı seviyor!” dedi Mert biraz acımas ızca.

Aydan onun pek çok Ģeyi bildiğini artık anlamıĢtı. Acaba Melike ona ne kadarını anlatmıĢtı?

“Bak!” dedi yavaĢça. Gözü yine onun omuzu üzerinden arkaya kaymıĢtı. Uzun koridorun
dibindeki asansörde henüz bir hareket yoktu. “Bu konuyu seninle tart ıĢacak değilim. Buraya
niye geldiğini bilmiyorum ama gitsen iyi olur. Birazdan Salih gelecek ve seni burada görünce
eminim bundan hiç memnun olmayacak !”

“O çam yarmas ından korkmuyorum!” dedi Mert cesur bir sesle.

“Ben kork uyorum!” dedi Aydan sık ıntılı bir sesle. “Mert ! Git buradan! Lüt fen! Ġnan bana sana
kötü bir Ģey yapar! Canını yakar!”

“Kendimi korumasını bilirim!” dedi Mert. Hâlâ inatçı bir bakıĢla duruyordu karĢ ısında. Elini
uzatıp Aydan‟a dokunmaya çalıĢtı. Ancak genç kadın kolunu geri çekerek buna engel oldu. ġu
anda buna hazır değildi. Onun kendisine dokunmas ı ile ne hissedeceğini bilmiyordu. Ona olan
aĢkının yeniden depreĢmesinden ürküy ordu. Mert ise onu süzüyordu biraz Ģüphe ile. “Ayrıca
onun geleceğini de hiç sanmıyorum!” dedi yavaĢça. “Bana yalan söyleme! Melike onun buraya
pek gelmediğini söyledi! E vliliğiniz kâğıt üzerindeymiĢ! ”
“Melike saçmalamıĢ !” dedi Aydan biraz kızgınlıkla. Bu Melike ile konuĢsa iyi olurdu. Acaba
daha neler anlatmıĢt ı? Her Ģeyi mi? Ya?.. Ya bebeği?...

“Öyle mi?” Mert bir adım daha attı. “Onunla kâğıt üzerinde evlenmedin mi?” dedi derin bir
sesle. BakıĢları keskinleĢmiĢti. “E vlenmeniz için ona para vermedin mi?”

“Mert...”

“Çoc uğumuza baba olmasını istemedin mi?”

Aydan donup kalmıĢtı. Aman Allahım! Bunu da söylemiĢti demek? Bunu nasıl yapardı?
Melike‟ye güvenmiĢti. Ona her Ģeyini anlatmıĢtı. Aklı almıyordu bu boĢ boğazlılığı...

Kendi ĢaĢkınlığı içinde donup kalırk en, ilerideki asansörün hareket ettiğini görmedi. Çıkardığı
sesi de duymadı. Tek duyduğu kendi kalp atıĢlarıydı. Damarları yanıyordu adeta... Bütün
vücuduna korkunç bir ıs ı yayılmıĢtı.

“Melike‟nin sana ne anlattığını bilmiyorum ama... çocuk senin değil,” dedi dürüstçe. Her Ģey ne
kadar da karıĢmıĢtı. “Çocuk Salih‟in!..” diye ekledi yutkunarak.

“BoĢuna yalan söyleme!” dedi genç adam ısrarla. “Bana otelde söylemeye çalıĢ tın aslında...
Dikkat etmemiĢtim o anda. Yorgundum! Sen evlenmek istiyordun! Kafam karıĢ ıktı! E vlenmeye
hazır değildim! Baba olmaya hazır değildim!”

“ġimdi haz ır mısın ki?” diye sordu genç kadın. “Ne değiĢti iki üç ayda? Hiçbir Ģey!”

“Ben değiĢtim!” dedi Mert. “Yemin ederim! Amerik a‟ya gittim ama aklım hep sendeydi.
Görmüyor musun ne kadar zayıfladım? Yemek bile yiyemiyorum. Hep seni düĢ ünüyorum.
Aklımdan çıkmıyorsun. Ben de daha fazla dayanamay ınca, ilk fırsatta buraya geldim. Ama...
Ama evlendiğini öğrendim. Hayatımın en büyük Ģokuydu.”

“Dinlemek istemiyorum!” dedi genç kadın. Nedens e Mert‟in bu itirafları içinde hiçbir mutluluk
kırıntıs ı oluĢturmamıĢtı. Belki de çok kırıldığı içindi...

“Dinlemelisin!” diye ısrarla devam etti Mert. Bu sefer uzandığında genç kadın kaçamadı. Daha
da geri kaçarsa Mert‟in içeriye girmesi mümkün olacaktı. Adamın parmakları onun elini
tutmuĢtu. Hatta sevgi ile sıkmıĢtı adeta. “Melike bana karnındaki çocuğun babasının ben
olduğunu söyleyince... inanmay acaksın ama çok sevindim. Ona baba bulmak için o adamla
evlendiğini söyledi. Buna gerçekten çok üzgünüm. Kendimi nas ıl affettireceğim bilemiyorum.
Hem maddi hem manevi olarak zarara girmene sebep oldum.”

Arkadaki asansör bulundukları kata gelmiĢti. Küçük bir ses çıkararak kapıs ı yavaĢça açıldı...

Her ikisi de dönüp arkay a bakmıĢtı. Açılan kapıdan yüzünde doğal gülümsemesi ile uzun
boylu bir adam ç ıktı.

Derin lacivert gözlerdeki keskinleĢme on metre uzaktan bile görülebiliyordu. Aydan


korktuğunun baĢına geldiğini anladı. O gözler önce ikisi üzerinde gezinmiĢti. Sonra Mert‟in
eline kaydı. Karısının elini tutan eline...

Aydan hemen elini geriye çekti ama geç kaldığını biliyordu. Durumu ona aç ıklayabilirdi elbette.
Fakat bundan daha önemli bir konu vardı ki, ikisi arasındaki olas ı bir tart ıĢmaya Ģahit olmak.
Mert‟in geri adım atmayacağı kesindi. Hiç değilse Salih gereksiz yere bir erkeklik
göstermeseydi!

Salih uzun ama tehlikeli adımlarla yanaĢtı onlara doğru. Gözleri kısılmıĢtı. Gülümseyen yüzü
çoktan gitmiĢti. Garip ki elinde bir deste kırmız ı gül vardı... O desteyi sevgili karısı için almıĢtı.
Onu mutlu etmek için... Yeni hamile kadınların sinirli olabilec eğini ok umuĢtu bir kitapta.
Karıs ının sık telefonla araması ile ilgili sözlerini o yüzden çok da önemsememiĢti. KırılmamıĢtı
ona. Sadece daha sık aramamaya çalıĢmıĢtı. Oysa Ģimdi gördüğü manzara onu her Ģeyden
daha fazla kırmıĢtı. YaralamıĢtı... ÖfkelendirmiĢti...

Çiçek demetini Ģimdi bir sopa tutar gibi tutuyordu. Ġkisinin yanına yanaĢtıktan sonra durdu. Bir
iki saniye Aydan‟ın yüzüne baktı. Sonra Mert‟e çevirdi bak ıĢlarını... Kalın kaĢları çat ılmıĢtı
iyice. Telefonda Aydan‟ın Ģaka yapt ığını zannetmiĢti ama demek ki gerçekten de karısı
sevgilisini evinde ağırlamıĢtı.

Ġçini saran kıskançlığa, sızıya dayanmak çok zordu...

Ne diyeceğini bile bilmiyordu. Karısına sahip çıkacak kadar erkekti. Ancak Aydan‟ın bunu
istemeyeceği kesindi. Acaba ne kadar zamandır buluĢuyorlardı? Kaç kere seviĢmiĢlerdi? Bu
komedi evlilik her ikisi için de iyi bir kamuflaj mı olmuĢtu?

“YanlıĢ bir zamanda mı geldim?” diye sordu tehlikeli bir tonla. “Özel bir anı bölmedim ya?”

Mert her ne kadar cesur gibi dursa da, Salih ile karĢı karĢıya olmak gerginleĢmesine sebep
olmuĢtu. Ondan en az on küsur santim uzun gibi görünen bu adam sadece uzun olmakla
kalmıyordu. Oldukça iri yapılıydı da... Her delikanlının onun karĢısında dik durması zordu.
Fakat Aydan‟ın yanında olması, Mert‟i olduğundan daha cesur yapmıĢtı. Sevdiği kadının
yanında korkak bir erkek gibi davranamazdı. Hem ortada bir Ģey yoktu ki! Salih de üzerine
saldırmadığına göre, her Ģey konuĢ ularak halledilebilirdi.

“Doğrusu böldün!” dedi cesur bir diklenme ile. Aslında Aydan‟a inanmamıĢtı. Salih‟in
geleceğini söylediğinde demek doğruyu söylemiĢti? Demek onun için böyle süslenmiĢti? Böyle
güzel olmuĢtu? Ġçindeki kıskançlık en az Salih‟in hissettiği kadardı.

“Hiçbir Ģeyi bölmedin!” diye elinden geldiğince sakin bir tonla yalanladı Aydan. Sakin olmazsa
her Ģeyin patlayacağından emindi. Hem de kendi elinde patlayac aktı. “Mert de... gidiyordu!”
diye ekledi.

“Hiçbir yere gitmiyorum!” dedi Mert inatla. Bir Aydan‟a bir Salih‟e baktı. “Çocuğum hakkında
konuĢmadan bir yere gitmem!”

Salih‟in duruĢ u biraz değiĢti. “Çocuğun mu?” diye sordu fark ında olmadan. Mert alaycı bir
bakıĢla ona dönmüĢtü.

“E vet ya! Ne sandın? Çocuğum tabii! Benim çocuğum! Aydan ile benim çocuğumuz !
Öğrenmeyeceğimi mi sandın? Üç beĢ kuruĢ paraya çocuğuma da sahip olabileceğini mi
sandın?”

Genç adam diĢlerini sıkmıĢt ı. Elindeki çiçeği bir kenara fırlat ıp ona doğru bir adım attı. “Canını
Ģuracıkta almadan çekil git!” dedi diĢlerinin arasından. Ama Aydan önce davranıp ikisinin
aras ına girmiĢti. Elleri kocasının göğsüne yaslayıp daha fazla ilerlemesini engelledi.

“Salih!” dedi biraz sertçe. Ona sert davranmazsa durmayacağını hissediyordu. “Dur lüt fen !”

Genç adam ona çevirdi bir an bakıĢlarını. DurmuĢtu ama gözleri yanıyordu. Genç kadın o
bakıĢlardaki güvensizliği hissetti. Neye karĢı güvensizlikti ki bu? Ama genç adamın sözlerinin
ardından, bu güvensizliğin sebebini hemen anladı.

“Bu sersem ile ne kadar zamandır buluĢuyorsunuz?” diye sordu öfkeli bir sesle. “Beni ne kadar
zamandır aldatıyors unuz?”

“Ne?” Aydan da irkilmiĢti. Genç adamın böyle bir Ģey düĢüneceğini hiç tahmin etmemiĢti.
Mert‟in evden çıktığını mı zannetmiĢti? O yokken Mert ile buluĢtuk larını ve... ve seviĢtiklerini
mi?

Bu soru genç kadını kızdırmıĢtı. Salih ona bunu nasıl sorardı? Onu hiç aldatmamıĢt ı ki!
Aldatmazdı da... O kadar alçak bir kadın mıydı? Mert‟i ne kadar severse sevsin... onun kocas ı
o değil miydi? Salih‟ten baĢkasına asla teslim olmazdı artık! AĢkından ölse bile kocas ı varken
evli olmadığı bir erkeğe bedenini asla vermezdi. Mert‟e bile...

Salih göğsündeki elleri bileklerinden yakaladı. Farkında olmadığı bir sertlikle tutup göğsünden
uzaklaĢtırmıĢtı. “Art ık ikiniz arasında bir engel kalmadı sanırım? O evlenmesine gerek
kalmadan sana ve çocuğuna kavuĢtu! Sen de değerli sevgiline!”

“Sa..Salih!”

“Sonunda onun için o değerli çamaĢ ırlarını giydin mi?”

“Sen... Sen ne diyorsun?”

Genç adam biraz tiksinerek bıraktı bileklerini. “Sana söylemiĢtim! Bana söyleseydin bu pisliğe
dönmene izin verebileceğimi söylemiĢtim. Beni aldatmana gerek yoktu! Ben çeker giderdim!”

Genç kadın öfkeden kıpkırmızı olmuĢtu. Bunu nas ıl düĢünürdü? Salih bu sözleri nasıl
söylerdi? Bunu hak etmemiĢti ki! “Ben seni ald...” diye isyan eden cümlesine baĢladığı anda
Mert öne atıldı.

“Demek fazla olduğunun farkındasın? Hiç değilse bu iyi! Senin Aydan ile iĢin kalmadı art ık!
Çekil git! Aramız dan çık !” Küçüms er bir öfkesi vardı onun da. Salih‟in yanak kasları oy namıĢtı.
Aydan‟a çevirdiği bak ıĢları gerçekten kızgınlık ve daha da fazlas ı... acı doluy du.

Genç kadın bir an ters ters Mert‟e bakt ı. Ne diyeceğini, ne yapacağını bilemiyordu. Bu apt al
Mert‟e mi kızsaydı yoksa kendisini resmen aldatmakla suçlayan kocas ına mı saldırsay dı!

“Salih...” dedi sakin olmaya çalıĢtığı bir sesle. O an ortam gerçekten çok gerilmiĢti. Üçü de
barut fıçısı gibi dolmuĢtu. Minicik bir kıvılcıma bakardı patlama... “Ġçeri geç de konuĢalım. Bu
durum kapı önünde ayaküstü konuĢulacak bir konu değil!” dedi onu yönlendirmeye çalıĢarak.
Bir yandan da ac ıyan bileğini ovuyordu.

“AĢk yuvanıza girmek istediğimi sanmıyorum!” dedi genç adam. Sesi tersti. O sevgi dolu
bakıĢ ı, yumuĢak ses tonu gitmiĢti.

“Aptalca konuĢma lütfen!” dedi Aydan sinirle.

“Bence hemen defolup gitsen daha iyi olur!” dedi Mert yine araya girerek. “Bu sözde
evliliğinizden kazandığın kadar kazanmıĢsın zaten! Ben de sana para vereceğim. Hem de ne
kadar istersen! ġimdi çekil git hayatımızdan!”

Salih ani bir hareketle dönüp Mert‟in yakasına yapıĢtı. Ġri elleri ile onun ayaklarını adeta yerden
kesmiĢti. Ġki yakıĢıklı yüz birbirine çok yaklaĢmıĢtı artık. Ġki öfkeli ve çekici adamın bu
pozisyonu Aydan‟ı endiĢelendirdi.

“Hay ır Salih!” dedi minik bir çığlıkla. Kocas ının kalın kollarına as ıldı bırakması için ama çabası
boĢunaydı. Çelik gibi kollar hem Aydan‟ın çekiĢtirmesine hem de Mert‟in direncine karĢ ı
koyacak kadar güçlüydü. Mert boĢuna debeleniyordu.

“Seni ahlaksız böcek !” dedi genç adam kendisini zor tuttuğunu belli eden bir tonla. “Paranın
her Ģeyi satın alabileceğini mi sanıyorsun?”

Mert çırpınmas ını kesti. Salih‟in bileklerini tutmuĢtu ama bir türlü yakas ından ay ıramıy ordu.
“Seni satın almıĢ ya!” dedi tükürürc esine. “Ama sana minnettarım aslında! Bu kadar zaman
içinde çocuğumu sahiplenip Aydan‟ın zor duruma düĢmesini engelledin. O yüzden bunu
ödüllendireceğim. Aydan‟ın sana verdiği paranın aynısını ben de vereceğim!”

Salih yutkundu açıkça... Öfkeyle ve acıyla yutkunmuĢtu. Sonra tiksintiyle Mert‟i ittirdi. Adeta
fırlattı. Mert arkasındaki duvara çarpıp sekti. Dengesini zor kavuĢmuĢtu. Yakasını düzeltmeye
çalıĢırken, Aydan yine S alih‟in önüne geçti.
“Salih! Yapma ne olur!”

Genç adam oldukça sakin bir bakıĢla onu süzdü. Kendisini toparlamıĢ gibiydi. Ama yanak
kaslarının oynaması içindeki kaynayan yanardağı belli ediyordu.

“Ne senin... ne de onun parasını istiyorum!” dedi keskin bir sesle. Gözleri karıs ının öfkeli,
çaresiz gözlerinin içindeydi. “Ne zaman istersen boĢanabiliriz! Söylemen yeterli! Senden haber
bekleyeceğim!” Yan gözle toparlanmas ını sürdüren Mert‟e baktı. “Umarım bu kendini
beğenmiĢ züppe ile mutlu olursun!”

Mert irkilmiĢti. O anda ne yaptığını bilemeden Salih‟in önüne geçti. Aydan‟ı hafifçe ittirmiĢti.
Sağ kolunu kaldırdı. Yapt ığı sporların faydasını Ģimdi görmenin tam zamanıydı. Fiziğine göre
iri olan yumruğu Salih‟in surat ında patladı. “Züppe sensin!” diye bağırmıĢtı bir yandan da!
Ardından gerilip aynı yumruğu ile bir tane daha vurdu genç adamın surat ına... Salih‟in ilk
ĢaĢkınlıkla yediği iki yumruk, dudağının patlamasına sebep olmuĢtu. Ancak sadece iki adım
gerilemiĢti. Koca bedeni durdu bir an gergince. Sonra masmavi gözleri kısıldı. KanamıĢ
dudağı kıvrıldı.

“E vet...” dedi yavaĢça. “ĠĢte bu iyi oldu!”

Mert daha ne olduğunu anlamadan Salih‟in ilk yumruğu onu yine duvara yapıĢtırmıĢt ı. Onun
saldırdığına dikkat bile edememiĢti. O kadar hızlı ve sert bir yumruktu ki, elleri havada
kalakalmıĢtı. Çene kemiği dağılacak zannetti. Ağzının içindeki diĢleri yanağını kesti. Ancak
duvara çarpıp yine öne sendeleyince, açık ellerinin arasından önc e karnına bir yumruk yedi.
Midesi gırtlağından çıkacak kadar acıy ınca, acı dolu bir ses çıkardı. Ancak üçüncü yumruk
tam burnunun üz erinde patladı. Burnunun çıt ırdamasını, olay ı dehĢetle izleyen Aydan bile
duymuĢtu. ĠrileĢmiĢ gözlerle bakıy ordu. Engel olamay acağı bir mücadele vardı ortada.

Mert yine duvara yapıĢtı... PeriĢan bedeni yere doğru kaymak üzereydi. Burnundan oluk oluk
kan geliyordu. YakıĢ ıklı yüzü kana boyanmıĢtı. Ama Salih‟in onu bırakmaya niyeti yok gibiydi.
Onu yakasından tuttuğu gibi yine ay ağa kaldırdı. Koca yumruğu havaya kalktı. Bu vuruĢ her
ikisi için de kötü olabilirdi! Mert neredeyse kendisinden geçmek üzereydi.

Aydan hızla atıldı!

“Salih! Yapma!” Onun havadaki kolunu yakalamıĢt ı. “Hay ır!” diye çığlık attı.

Kapı önündeki bu hareketliliğe kimse çıkmamıĢtı. Kat komĢusunun evde olmadığını biliyordu
zaten. Bu iki adamın mücadelesine engel olacak, Salih‟in öfkesini dizginleyecek kendisinden
baĢka kimse yoktu.

Salih duraklamıĢtı.

“Allah aĢkına yapma!” dedi yine Aydan. Sevdiği adam için mi üzülsün, sevmediğini düĢ ündüğü
bu adam için mi endiĢelensin karar veremiyordu. Salih, Mert‟i bir yumrukta öldürec ek kadar
öfkeli gözüküyordu. Bu ne feci bir durumdu? Ne yapacaktı? “Lanet olsun sana!” diye bağırdı.
“Ne yapıy orsun sen? Görmüyor musun o ne durumda?” Gözlerinden us ul usul yaĢ aktığının
farkında değildi. Genç adamın gözleri o yaĢlarda gezindi bir saniye kadar.

Aydan‟ın sevdiği adam için ağladığını anladı. Bu rezil herif ne olursa olsun onun sevdiği
adamdı. Nasıl da umutlanmıĢtı? Aydan‟ın bir gün onu sevebileceğini, çocuğunun babası
olabileceğini nasıl da düĢünmüĢtü? Ne aptal bir herifti! Bir iki ayda aĢk ölür müydü? Aydan
aĢkını hemen öldürecek kadar güçsüz bir kadın mıydı?

Ama aldatmasına ne gerek vardı ki? Söylemesi yeterliydi! BoĢanmak istemesi yeterliydi.
Ondan bunu dürüstçe söylemesini beklemek hakkı değil miydi?

Ġri eller bıraktığı anda, Mert yere yığıldı. Baygın değildi ama ayakta duracak gücü yoktu.
Ellerini zorlukla burnuna götürmüĢtü. Akan kanı durdurmas ı mümkün değildi. Dizlerinin
üzerinde doğrulmay a çalıĢırken Salih daha sakin bir halde geri adım attı. Bütün gerçek
beynine dank etmiĢti artık. Gerçek olamayacak hayallere sahip olduğunu anlamıĢtı.

Aydan onu asla sevmeyecekti. Karnında taĢıdığı çocuğunun babası hayatlarında olduğu
sürece... Salih‟in hiç bir Ģans ı yoktu.

“Onu hâlâ seviyor musun?” diye sordu ağır ağır.

“E vet ! Lanet olas ı! E vet, seviyorum!” dedi Aydan öfkeyle. Elinin tersi ile gözyaĢlarını sildi.
Burnunu çekti çocuk gibi. Ama öfkesi hâlâ yerindeydi. “Onu ömrümün sonuna kadar
seveceğim belki! Ama bu bir Ģey değiĢtirmez! Ben senin karınım...”

Genç adam sessizce durdu birkaç saniye. Sonra kanlanmıĢ dudağı kıpırdadı. “Bu kolayca
halledilebilecek bir sorun!” dedi sonra yavaĢça. Acı dolu gözleri karıs ının ıslak gözlerindeydi.
“Telefonumu biliyors un!” dedi soğuk bir sesle. “BoĢanmak için ararsın!”

Aydan yutkunmuĢtu. BoĢanmak mı?

Bunu istiyor muydu ki? Yerde yatan Mert için hiçbir üzüntü duymaması... ne kadar da garipti!

Ve dönüp giden kocas ının ardından bakarken... gözyaĢlarının engellenemez bir Ģekilde
yanaklarından kayması... daha da garipti!

Onu kaybettiğini anlamıĢtı. Önemsemediğini söyledi kendi kendisine... Önemseyecek ne vardı


ki?

Ama onu yıllar boyunca kaybedeceğini hiç bilemezdi! Onu zaman içinde özleyec eğini,
seveceğini bilemezdi. Kızını görmeye geldiğinde beĢ dakika olsun yakıĢıklı çehresine
bakabilmek için heyecanla kapıya koĢacağını hiç tahmin edemezdi. Çok gençti... Çok
tecrübesizdi. Kalbinin fıs ıltılarını tanıyamayacak kadar acemiydi.

Aydan geçmiĢin ağırlığı ile otelin avlus unda yürüy ordu Ģimdi... Yıllar önc e olanlar aklından
hızla geçmiĢti. Salih‟in yanında sessizce yürürken, yanlarına koĢan k ızına elini uzatt ı. Nilay
neĢeli bir Ģekilde ata nas ıl bindiğini anlatmaya baĢlamıĢtı. Annesinin elini bırak ıp hayatında
gördüğü en yakıĢıklı babanın elini tuttu. Sınıftaki arkadaĢlarına hep babasını anlat ırdı. Bir
resmi vardı çantas ında babas ının... Onu gösterirdi ark adaĢlarına... Çocukluk iĢte! Gurur
duyardı babasıyla...

Aydan kocasına bakt ı yan gözle...


Salih‟in yüzü yumuĢamıĢtı yine... Kızını dinlerken yıllar önce Mert‟in yumruğu ile patlayan
dudağı gülümseyerek kıvrılmıĢtı. Elbette o yara çoktan iyileĢmiĢti. Ama Salih‟in kalbindeki
yara, yüreğindeki yara, belli ki geçen yıllara rağmen iyileĢmemiĢ ti!
33. Salih‟in yüzü yumuĢamıĢtı yine... Kızını dinlerken yıllar önce Mert‟in yumruğu ile patlayan
dudağı gülümseyerek kıvrılmıĢtı. Elbette o yara çoktan iyileĢmiĢti. Ama Salih‟in kalbindeki
yara, yüreğindeki yara, belli ki geçen yıllara rağmen iyileĢmemiĢti!

Yemek masalarının çoğu ağaçlarla kaplı geniĢ bahçedeydi. Çimlerin üzerlerine aralıklarla
yerleĢtirilmiĢti. Masaların tamamına yakını doluydu. Havuzun kenarında da birkaç masa vardı.
Havuz zemininin değiĢen ıĢıkları ile güzel bir manzara sunuyordu orada oturanlara...
Masalardan bir tanesi boĢ sayılırdı. Uzun boylu olduğu uzaktan bile belli olan bir adam tek
baĢına o mas ada ot uruy ordu. Yan masadan kendisini süzen genç kızların farkında değil
gibiydi. Sevimli gri gözleri dalmıĢtı. Uzun parmakları masanın üz erindeki bardakla öylesine
oynayıp duruyordu.

Aydan ağabeyi Ataman‟ın epey bir süredir böyle dalgın olduğunun farkındaydı. Kendi derdine
rağmen bile, onun düĢünceli olduğunu görebiliyordu. Ve içinden bir ses diyordu ki, bu hiç de iĢ
ile alakalı bir konu değildi. Ağabeyinin hali tavrı tamamen farklı bir Ģeyi iĢaret ediyordu. Bu
belirtileri iyi bilirdi. Çünkü kendisi de uzun bir süre önce benzer bir hastalığa yakalanmıĢtı.

AĢk hastalığı!..
Ataman âĢık mıydı acaba?

Onların geldiğini gören Ataman, duruĢunu hafifçe değiĢtirdi ama ayağa kalkmadı. EniĢtesi ile
zaten yirmi dakika önce görüĢmüĢtü. Gülüms eyen gri gözleri yeğeninin üzerine çevrildi. Küçük
kızın ne kadar mutlu olduğu belliydi. Babasının elini sıms ıkı tutmuĢtu.

Eh, bir çocuk için anne babasını bir arada görmekten daha güzel ne olabilirdi?

Nilay masaya yaklaĢınca bu sefer day ısının kollarına atmıĢtı kendisini. Onun kucağına
yerleĢirken, yakıĢ ıklı dayısına ata nasıl bindiğini, dizginleri nasıl tuttuğunu, at ın nasıl
zıpladığını anlatmaya baĢlamıĢtı bile.

“Ama yarın sabah yine bineceğim, değil mi baba?” diye sordu küçük kız Salih‟e. “Ayrıc a
öğleden sonra dörtte de binebilirmiĢim.”

“Tabii ki!” dedi genç adam keyifli bir gülümseyiĢle. “Sen istediğin zaman binebilirsin. Sana
biraz torpil yapabilirim!”

Nilay neĢeli bir Ģekilde kıkırdamıĢtı. Ve Aydan da güldü... Çocuğunu böyle neĢeli görmek ne
güzeldi.

Salih karısının oturması için sandalyeyi nazikçe çekmiĢti. Fakat o oturduktan sonra onun
yanına oturacağına gidip karĢ ısına, Ataman‟ın yanına yerleĢmiĢti. Genç kadın bunu fark
etmiĢti tabii hemen. Olsun! Hiç değilse bu sefer kocasının çekici yüzünü seyretmiĢ olurdu. Her
ne kadar kızına bakarken ki gibi sıcak bakmasa da...

“Ben de binebilir miyim?” diye sordu Aydan biraz merakla.

“BeĢ tane at ımız var!” dedi Salih doğal bir sesle. “Oteldeki tüm müĢterilerimiz binebilir. Sabah
ve akĢam serinliğini tercih ediyoruz genelde.”

“Sen bana öğretir misin?”

Salih‟in bir kaĢı çok hafifçe kalktı. Aydan bu hareketi öğrenmiĢti artık. „Hay ır‟ demekti bu.
“Seyisimiz var iki tane. Onlardan birisi öğretir!” diye mırıldandı genç adam.

“Ben senin öğretmeni tercih ederim!”

Onun bu doğrudan cevabı Salih‟i ĢaĢırmıĢ olmalıydı ki, bir an için durakladı. Ġkisi arasındaki
sorunu uzun zamandır bilen Ataman ise bir ona bir diğerine b akmıĢtı. “B ence de sen öğret !”
dedi Salih‟e. “KardeĢimin emin ellerde olmasını isterim. YanlıĢ anlaĢ ılmas ın ama onu
kendisinden yirmi santim kısa bir seyise emanet etmek istemem.”

Bu bir emir değil, bir çeĢit ricaydı. Bir durum tespitiydi. Ataman‟ın, eniĢtesi Salih‟i gerçekten
çok sevdiği gizli bir Ģey değildi. Aydan ile aralarına uzun süreli bir ay rılık girdiği zaman bile
Salih‟e saygı duymaktan vazgeçmemiĢti. Sorunlarının hallolacağını umuyordu. Özellikle
Aydan‟ın kocası ile ilgili her Ģeye daha fazla öz en gösteriyor olmasını görmezden gelemiyordu.
Aralarındaki sorun ne hiç bilmiyordu. SormuĢtu birkaç kere kardeĢine. Fakat Aydan hiç bir Ģey
söylememe konusunda kararlıydı.

Aydan‟ın ağabeyine bile bir Ģey anlatmamas ının bir sebebi vardı elbette. Melike olay ından
sonra ins anlara güvenini iyice kaybetmiĢti. En yakın arkadaĢ ım dediği kiĢiye bile
güvenemeyecekse, baĢka kime güvenecekti? Melike ona ailesinden bile yakın olmuĢtu çok
zaman... Sırlarını rahatça paylaĢtığı kiĢiydi. Ne yazık ki güvenini kötüye kullanmıĢtı. Mert‟e
olan biteni anlatarak her Ģeyi mahvetmiĢti. Üstelik de doğruy u anlatırken bile yalan söylemiĢti.
Çocuğun Salih‟ten olduğunu bile bile bunu aç ıklamamıĢ, Mert‟in yanlıĢ anlamas ını sağlamıĢtı.

Tabii ki sebebini sonradan keĢfetmiĢti. Her Ģey Melike‟nin Salih‟e olan ilgisi üzerine kuruluydu.
Aydan birkaç gün sonra Melike ile olan görüĢmesinde keĢfetmiĢti bunu. E vet, onun Salih‟e ilgi
duyduğunu biliyordu ama evlendikten sonra bu ilgisinin anlay ıĢla yok olacağını, arkadaĢ ının
kocasına göz koymayacağını umuyordu. Ona neden böyle bir Ģey yaptığını sormuĢtu
kızgınca...

“Siz ayrılınca, yine Mert‟le bir araya gelirsiniz diye düĢünmüĢtüm!” demiĢti Melike. Gayet
masum duruyordu. “O senden ayrılınca... periĢan olmuĢtu! Sen de onu seviyordun! Çocuk da
vardı...” diye kendisini savunmaya çalıĢmıĢtı.

“Çoc uk Salih‟indi... Bunu biliyorsun demiĢti!” genç kadın.

“Ne fark eder ki? Bunu ne Salih biliyordu ne de Mert... Sadece biz biliyorduk. Sen sevdiğin
adama kavuĢacaktın ben de...”

Aydan ilk kez onu anlamıĢtı. Gerçekten de ilk kez meselenin as ıl sebebini keĢfetmiĢti.

“Sen de?..” derken kaĢlarını kaldırmıĢtı. YutkunmuĢtu bir an için. Ġnanmak zordu ama nedense
hiç de zorlanmamıĢtı. “Salih mi?” demiĢti sonra.

Melike omuz silkmiĢti birkaç saniye sonra. “Ona çok ilgi duyduğumu gizleyemem senden...
Geçen haftalarda, iki kere gördüm onu. Birisi buraday dı. Kazara karĢ ılaĢtık. Malzeme almaya
gelmiĢti sanırım. Bir bardak çay içtik bir yerde. Geçen hafta da ben gittim Kemer‟e... Bir
akrabamızın düğünü vardı. Onu buldum çalıĢtığı yerde. Çok yoğundu ama bana bir saat kadar
zaman ay ırdı!”

Aydan hissettiği kıskançlığı bugün gibi hatırlıy ordu. Kocası... Melike ile mi görüĢmüĢtü? Ancak
bu kıskançlığı öfke zannetmiĢti o anda. Kaç gündür öfkeliydi zaten! Ġki gün hastanede yatmak
zorunda kalan Mert‟e öfkeliy di! Arkas ına bakmadan çekip giden Salih‟e öfkeliydi. Salih‟in
gözlerinin içine bakarak hâlâ Mert‟i sevdiğini söyleyen kendisine öfkeliydi...

Ama o anda Salih‟i baĢka türlü durduramazdı ki! Genç adam bir buldozer gibi Mert‟i ezip
geçecekti! Hatta onu öldürmesinden bile korkmuĢtu. Bir yumrukla ölen insanların olduğunu
duymuĢtu. Kocasının deli kuvvetini kendisinden baĢka kim daha iyi bilebilirdi ki? O sınırlı
seviĢmelerinde bile onu bir bez bebek gibi kucaklayan yapılı bedenin güc ünü hissetmiĢti.
Salih‟i engelleyemeseydi, onu durduramasaydı... belki her Ģey daha bet er olacaktı.

Tabii Salih‟in en yakın arkadaĢ ı ile iki kere görüĢmüĢ olması, bir kadın olarak Aydan‟ı daha da
kızdırmıĢt ı. Bu buluĢmaların ne kadar masumane olduğu, kocası nın bundan memnun olup
olmadığı umurunda bile değildi. O da o anda kendisini aldatılmıĢ hissetmiĢti.

“Artık benden uzak dur!” demiĢti arkadaĢına. “Seninle bir daha görüĢmek istemiyorum Melike.
Üzgünüm ama bunu sen istedin.” Sesi buz gibiydi. “Ve tabii ki kocamdan da uzak dur!”

Melike inanmazca ona bakmıĢtı. “Ama?..” diyebilmiĢti ĢaĢkınlıkla. “Mert?..”

“Aması falan yok! ġu anda Mert için ölüp bitsem bile... bizim için yeni bir imkân olamaz. Beni
gerçekten çok kırdı ve bir iki güzel lafına inanacak değilim. Ayrıc a onun beni gerçekten
sevdiğine inanmıĢ olsam bile, Ģu an için Salih‟ten boĢanmam mümkün değil. Bu durumu ne
aileme aç ıklayabilirim ne de ark adaĢlarıma...” Sesi iyice tehdit eder gibi çıkmıĢt ı. Ona doğru
bir adım atmıĢtı. Melike iyice ĢaĢkın gözüküyordu. “Çocuğumu doğuracağım. Salih de... ben
istediğim sürece kocam kalacak.”

Genç kadın o günleri yeniden hatırlay ınca hafif bir nefes aldı ciğerlerine. Ne zor günlerdi
gerçekten de. BakıĢları karĢısında oturan kocasının esmer yüzündeydi. Saçları art ık daha
uzun ve biçimliydi. Seneler önc eki gibi kısa değildi. KırlaĢmıĢ Ģakakları ne kadar da yak ıĢmıĢtı
ona. Ġnatçı çenesini süzdü. Öpmeyi bildiği kadar küs kalmayı bilen dudakları da gülümsüyordu
Ģimdi. Ah ne inatçı adamdı bu! Onu aramıĢtı bir gün sonra. Araması gerektiğini biliyordu. Onun
yere atmıĢ olduğu çiçekleri alıp mut faktaki vaz oya koymuĢtu. Kocasının böyle bir incelik
yapacağını hiç düĢünmemiĢti. Hâlâ solmamıĢ olan güzelim gülleri parmak uçları ile okĢark en,
onun telefonu açmas ını beklemiĢti.
Tam bir hayal kırıklığı idi yaĢadığı...

Salih telefonlarına çıkmamıĢtı uzun bir süre. Ama gerçekten uzun bir süreydi! Sonunda... iki
hafta sonra konuĢabilmiĢti onunla.

“Efendim?” demiĢti genç adam sakin bir tonla.

“Benim... Aydan! Telefonu kapatma tamam mı?”

“Niye kapayayım ki?” demiĢti genç adam.

“Aramalarıma cevap vermedin. Geri de dönmedin...” demiĢti Aydan üzüntüsünü belli


etmemeye çalıĢarak.

Salih aldırmazca onaylamıĢt ı. “E vet, iĢlerim vardı. Ayrıca cevap verirsem birbirimizi kırabilirdik.
Ġkimiz de sinirliydik. Bebek için iyi olmayabilirdi!” demiĢti Salih. Genç kadın onu görmese de
sesinden pek çok Ģeyin ziyan olduğunu anlamıĢtı. “Ne istiyorsun? BoĢanmak mı?” diye
soruvermiĢti genç adam ans ızın.

Aydan irkilmiĢti. “Salih...”

“Sorun değil. Ġstediğin zaman mahk emeye verebilirsin. Ben imzalarım kâğıtları...”

Kabul etmes e de onun bu umursamaz hali o anda genç kadını çok yaralamıĢtı. K ızdırmıĢtı.
Onu sevdiğinin farkında olmayan genç bir k ızdı o zamanlar. Ne kadar kötü olurs a olsun Mert‟i
sevmiĢ olduğunu da sanıyordu üstelik.

“BoĢanamay ız...” demiĢti o da ona soğuk bir tonla. “ġu anda... zamanlama uygun değil!”

“Ne zamanlamas ı?”

“Aileme bunu açıklayamam...”

Salih kısa bir an durup düĢünmüĢ gibiy di. “Anladım!” demiĢti sonra aldırmazlıkla. “Neyse!
Nasılsa sevgilinle görüĢmekte bir sıkıntı yaĢamıyorsunuz !”

Aydan nas ıl öfkelendiğini gayet iyi hatırlıyordu. Yapmadığı bir Ģey için suçlanmak çok fena bir
Ģeydi hakikaten. “Sen de Melike ile buluĢmakta bir sıkıntı yaĢamıyorsun nas ılsa?” demiĢti
öfkeyle.

“Melike mi?”

“E vet... Birkaç kere görüĢtüğünüzü biliyorum!”

“Sadece iki kere görüĢtük!” dedi Salih onu ciddiye almayan bir sertlikle. “Ġkisi de rastlantıydı.”

“Tabii! Eminim!” demiĢti Aydan öfkesini yenemeden. “Aman neyse! Bana ne! Ġstediğin kadınla
görüĢebilirsin! Ben sadece sana Ģunu söylemek için aradım... Ben... Ben seni Mert ile
aldatmadım. Senin o akĢam gördüğün Ģey tamamen tesadüf eseriydi.”

“E vet, eminim öyledir...”

Aydan diĢlerini sıkmıĢtı. “Ġster inan ister inanma... Karnımdaki çocuk hakkında da bir Ģey
diyeceğim ama Ģimdi söylemek için daha erken! V akti gelince söylerim!”

“Ne söyleyec eksin?”

“ġimdi söyleyemem! Nasılsa inanmayacaksın!”

“Dene istersen!”
“Ġnanmayacaksın!” diye inat etti Aydan. O kadar karıĢık bir konuyu telefonda nas ıl anlatabili rdi
ki? Ve onun ses tonuna bakılırs a inanmayacağı da kesin gibiydi. “Neyse! Bu konuyu geniĢ
zamanda konuĢuruz. Yine geldiğin... bir hafta sonunda...”

Bu aslında... bir davetti. Onu yine görmek istediğini belli eden, hâlâ kocası kalmas ını
arzulayan genç bir kadının gizli davetiydi.

Saatler gibi geçen uzun birkaç saniye sonra Salih donukça cevap vermiĢti.

“Bir daha gelmeyeceğim Aydan!”

Gerçekten de gelmemiĢti. Aydan onun iĢlerine gömüldüğünü duymuĢtu. Doğum yaklaĢıncaya


kadar pek sorun olmamıĢtı aslında. Ailesi ile ayrı Ģehirlerde olması iyi bir kamuflajdı. Sadece
bayramlarda seyranlarda aile ziyaretini tek baĢ ına yapmak sık ıntı yaratmıĢtı. Özellikle ağabeyi
ĢüphelenmiĢti bundan. Onun Salih‟e telefon açt ığını da öğrenmiĢti. Ama anlaĢ ılan bir Ģey
öğrenememiĢti ki bu sefer Aydan‟a sormuĢtu. Açıkça bir sorun var mı demiĢti.

“Hiçbir sorun yok abi!” demiĢti Aydan gülümseyerek. “Sadece Salih‟in çok iĢi var...”

Gerçekten de çok iĢi vardı. Deli gibi çalıĢtığını duymuĢtu. Kayınvalidesi ile de görüĢ üyordu
arada sırada çünkü. Anladığı kadarı ile kadının bu durumdan hiç haberi yoktu. Salih ile ilgili
geliĢmeleri ondan öğrenmek zor olmuy ordu.

Garson yanlarına gelmiĢti. “Ne yiyelim?” diye sordu Salih. Gözleri önce küçük kızına, sonra
karıs ına çevrilmiĢti. Nilay day ısının kucağından inip akıllı bir k ız gibi annesinin yanına
oturmuĢtu. “Çorba alalım mı önden? Balık çorbası var. Harik a olur. ”

“Harika olur!” dedi Aydan. “Çok ac ıktım... Sonra ne yiyeceğimizi de sen seç bana.” Onun
böylesine uysal olması Salih‟i huzursuz etmiĢse de sesini çıkarmadı. Gözleri kız ına kaydı.

“Ben köfte...” dedi Nilay kısaca. Sevimli çocuksu yüzü mutlulukla parlıyordu. Onun da grimsi
güzel gözleri vardı. Annesininkine çok benzeyen yüz hatları ile ileride onun kadar güzel
olacağı kesindi.

Aydan da gülümsüy ordu. Çevrelerindeki çalıĢanların bakıĢlarının fark ındaydı. Kocası için
yeterince çekici olduğunu umdu. Onun çalıĢanlarının kendisini beğenmesini arz uluyordu. Salih
hiç değilse bundan memnun olsaydı.

SipariĢler alındı ve akĢam yemeği faslı baĢlamıĢ oldu. Onlara diğer misafirlerden daha özel
davranıldığı pek hissedilmiyordu. Yine de mas aya yanaĢan her çalıĢanın gözlerindeki ilgiyi
görmemek mümkün değildi. Belli ki patronlarını çok seviyorlardı. Ve belli ki yıllar geçtikçe daha
yakıĢıklı olan adamın pek bilinmey en karısının neye benz ediğini merak ediyorlardı. Zat en
çalıĢanların aras ında onun ne kadar genç ve güzel olduğu hızla yayılmıĢt ı. Sadece daha
yakından görmek hevesiydi bu...

Yemekten sonra Nilay havuza girdi. Gece ilerlemiĢ de olsa hava ç ok sıcak ve havuzun suyu
yeterince ılıktı. Üstelik havuza giren bir kaç çift vardı. Otelde genelde yabancı turistlerin kaldığı
anlaĢ ılıyordu. Alman ve Rus ağırlıklıydı... Aydan çocuğa yakın olmak istediği için havuz un
kenarındaki masada oturmaya devam ettiler. Çay içip yüzeysel konulardan konuĢtular.
Havuzda eğlenen insanları seyretmek keyifliydi. Nilay neredeyse elli yaĢında bir çifti kendisine
arkadaĢ edinmiĢti. Balık gibi yüzdüğü için onlarla top oynayıp duruyor, neĢeyle kıkırdıyordu.
Sonradan sarıĢın bir erkek çocuğu daha ona eĢlik edince keyfi iyice artmıĢtı.

Salih birkaç kere kalkıp gitmiĢti. ĠĢ için çağrılmıĢtı. Ama çok sürmeden geri gelmiĢti. Nilay ise
havuzdan çıktıktan sonra havuz kenarında ılık su ile duĢ almıĢtı. On dakika sonra da sıkıca
sarındığı havlusu ile babasının kucağında uyuklamaya baĢlamıĢtı bile.

“Yatıralım onu...” diye mırıldandı Aydan. “AlıĢ ık değil. Çok yüzüp yoruldu!” Ayağa kalkmıĢtı.
Salih ise ne yapacağını bilemez gibi duraklamıĢtı. Genç kadın onun karar vermesine fırsat
bırakmadı. “Getirir misin?”

Salih sadece Aydan‟ın anlayabileceği bir isteksizlikle ayağa kalktı. Yüzünü geniĢ omzuna
yaslayan kızının saçlarına yüzünü gömerken mavi gözleri karanlıkta kaldı. Fakat sevgi dolu
öpücüğü kız ının baĢına bir kelebek gibi konmuĢtu. Nil ay babasına biraz daha sokularak bu
yakınlığın keyfini çıkardı.

“Ben de biraz yürüyüp sonra yatacağım...” dedi Ataman. Ayağa kalkınca en az Salih kadar
heybetli olan vücudu ortaya çıkmıĢtı. “Size iyi geceler!”

Genç kadın onun aklındakileri merak ediyordu. Yarın mutlaka ağabeyi ile konuĢmalıydı. En
azından Ģu gizemli kadının kimliğini öğrense iyi olurdu. NeĢeli ağabeyini böylesine durgun
yapan bir kadından baĢkası olamazdı. Tıpkı kendisinin Salih‟in yüzündeki gülümsemeleri
tükettiği gibi...

Odas ının kapısını kartı ile açtı. GiriĢteki kart yuvasına sokup lambay ı yaktı. Genç adam kız ını
nazikçe iç odadaki küçük yatağa bırakmıĢt ı. Ġki çocuklu aileler için tasarlanmıĢ küçük bir
odaydı. Ġçerisi cıvıl cıvıl eĢyalarla döĢenmiĢ, duvarlar rengarenk desenlerle, resi mlerle
süslenmiĢti. Bir evden hiçbir farkı yoktu. Çocuğu olan her ailenin böyle odalarda kaldığını
anlamıĢtı. Ebeveyn odas ı ise daha büy ük bir yatağa sahipti. Yerdeki halılar kaliteli ahĢap
parkenin üzerindeydi. Kirlenmesinden korkulmadan yerlere serilmiĢt i.

Aydan kızının ıslak mayosunu havuz baĢında değiĢtirmiĢti zaten. Üzerindeki Ģortu ve bluzunu
çıkarmay a gerek görmedi. Serin odada üzerine ince bir örtü çekerek odadan çıkt ı. Kapıs ını
çekip kapattı. Nilay böyle yatmaya alıĢ ıktı. Bebekliğinin ilk bir iki yılından sonra annesi ile
yatmayı bırakmıĢtı.

Genç kadın kocasının yanına doğru gitti. Genç adam balkona çıkmıĢt ı. Aydan onun yanında
durdu. Gözleri aynı onun gibi dıĢarıdaki sakin manzaradaydı. Cırc ır böcekleri hâlâ ötüy ordu.
Bardan gelen hafif yabanc ı müziğin eĢliğinde alçak sesli konuĢmalar vardı. BaĢka da bir ses
yoktu.

“ÇalıĢanların ne diyecek ?” diye sordu yavaĢça.

Salih baĢ ını hafifçe ondan yana çevirdi. “A nlamadım?”

Genç kadın hafif bir nefes aldı. Onun erkeksi çekiciliğine bu kadar yakınken, sır ım gibi
vücudunun yaydığı elektriği tüm bedeniyle hissederken, baĢka Ģeyler düĢünmek oldukça
zordu. Peki ya Salih? O yanında çekici, seviĢmeye hazır bir kadın olduğunun farkında mıydı?

“Ayrı odalarda yatmamız... onların dikkatini çekmeyecek mi?” diye sord u yavaĢça.

Genç adam Ģimdi tamamen ona dönmüĢtü. Kollarını geniĢ göğsünde kavuĢturdu. “Olabilir!”
dedi sakin bir sesle. Ne demek istediğini anlamaya çalıĢ ır gibiydi.

“Nilay da... merak eder. Küçük değil artık. Her Ģeyin farkında! Ve... Ve Ataman bizim
barıĢacağımızı sanıyor.”

Genç adamın dudakları hafifçe kıvrıldı. Ġlk kez gözlerinde Aydan‟a karĢ ı keyifli bir ıĢık belirdi.
Bir kaĢı da soru sorarcasına az ıcık oynadı. “Olabilir. Ne öneriyorsun?” diye sordu alaycı bir
tonla. “Birlikte yatmamızı mı?” “

Aydan onun gözlerinin içine dikti gözlerini. Bunu her Ģeyden fazla istediğini ona nas ıl
söyleyebilirdi ki? Yıllar içinde o kolların kendisine sarılmas ını o kadar özlemiĢti ki...

“Ben Ģaka yapmıyorum!” dedi genç kadın. Yutkunduğunu gizleyebilmesi iyi olmuĢtu. Ah! Böyle
harika bir gecede, böyle harika bir adamın yanında, romantik olmamak çok zordu. Ona
sokulup kollarını boynuna dolasa ne yapardı acaba?

“Ben de yapmıyorum!” dedi genç adam. Gözleri karıs ının diri göğüslerinde, ince bedeninde
gezindi aç ıkça. Mor bluz o güzelliklerin hiç birisini yeterince gizleyemiyordu. Doğum yapmak,
beyaz pantolonundan belli olan kalçalarına sadece daha güzel bir biçim vermiĢti. O haliyle
dünya üz erinde Aydan‟ı çekici bulmayıp arzulamayacak tek bir erkek bile olamazdı.

“Hâlâ... aynı yatakta... yatabiliriz değil mi?” diye fısıldadı Aydan.

Genç adamın gülümsemesi biraz çapk ın, biraz Ģeytani bir hal aldı. Hatta biraz da ac ımasız bir
ifade bile vardı. Belli ki Aydan‟ı her bak ımdan zorlayacaktı.

“Eğer sadece yanında yatmanın dıĢında baĢka bir teklifin olursa...” diye baĢladı yavaĢ yavaĢ.
“...bunu düĢünebilirim açıkçası!”
34. Eğer sadece yanında yatmanın dıĢ ında baĢka bir teklifin olurs a...” diye baĢladı yavaĢ yavaĢ.
“...bunu düĢünebilirim açıkçası!”

Aydan gözlerini kırpıĢırdı. Onun sözlerindeki anlam aç ıktı. Zaten ona aynı yatakta yatmayı
tekli ederken bile kalbi deli gibi at ıyordu. Oysa Ģimdi adamın vurguladığı Ģey çok daha ileri bir
fikirdi... Acımasız bir düĢüncey di. Reddetmeyi hiç istemediği bir teklifti. Aslında yıllardır özlem
duyduğu bir yakınlıktı. SeviĢmek nasıl bir Ģey, neredeyse unutmuĢtu. Kalbindeki çarpıntıyı Ģu
anda Salih duyuyor muy du acaba? Sağlıklı bir kadın olduğuna dua etti. Yoksa Ģu anda
heyecandan kalbi patlay abilirdi.

Elinden geldiği kadar sakin olmaya çalıĢtı. Yine de sesi biraz titremiĢti sanki. “Böyle bir teklifi
benim değil... senin yapman gerekmez mi?”

Salih ona doğru bir adım att ı. Dokunmadan duruyordu. Sanki eskisi gibiydi gözleri. Eskisi gibi
gülümsey en ve sevgi dolu gözler...

“Bak sen...” dedi alaycı bir tavırla. “Doğru mu anladım ben?” Bir kaĢı hafifçe kalkmıĢtı. “Ben
Ģimdi... seviĢmek istersem... engel olmaz mısın? Seninle?..”

Aydan yavaĢça düzeltti. “Karınla...”

“Kâğıt üzerinde...” dedi Salih.

“Kâğıt üzerinde pek çok Ģeyin sahibisin!” dedi genç k adın da. “Bana ait olan her Ģeyin yarısı
senin!”

“Bu yüzden mi boĢanmıyorsun? Sana ait olan Ģeyleri alacağımı mı düĢünüyors un?” Sesi hâlâ
alaycıydı. “Gittikçe zenginleĢmiĢsindir. ġirketleriniz çok büyüdü. Sen de Ģirkette çalıĢmaya
baĢladın. Önemli bir hissen var. Fena fikir değil aslında...”

Aydan onun alaycılığın fark etmezden geldi. “Bu... bu otel ile uğraĢacağına... Ġstanbul‟a
gelebilirsin. ġirkette sen de çalıĢabilirsin. Ağabeyimin sana böyle bir teklif yaptığını biliyorum.
Ortak olmanı istiyor. Haz ır bu otelin bir alıcısı da varken bunu... düĢünebilirsin benc e!”

“Neden?” diye sordu Salih az ıcık kısılmıĢ gözlerle. Gülümsemesi biraz azalmıĢtı.

“Kı..Kızına yakın olmak istemez misin?”

Genç adam yine gülümsedi. Söz konusu Nilay olunca Salih‟in direnebil eceği çok az Ģey vardı.
“Onu görüyorum zaten. Yeterince yakınız biz...” diye diretti yine de.

“Ama... yanında değilsin. Her seferinde, sen onu bırak ıp gittiğin her seferinde, seni daha çok
özlüyor.”

Ġçinden usulca ekledi. „BEN DE !‟

Salih onun sözlerini pek önemsememiĢ gibi bak ıyordu. “E vet, ben de onu özlüyorum ama...
böyle daha iyi!” dedi genç adam ac ımas ızca. “Oraya gelirsem bu komik evliliği gizlememiz zor
olur.”
“Gizleyecek bir Ģey yok ki!” diye mırıldandı genç kadın. “Herkes aramızda bir sorun olduğunu
biliyor. Ama senin gelmen herkesi mutlu eder. Babam çok hasta biliyorsun. Çok fazla ömür
biçmiyor ona doktorlar. Hepimiz ona bir Ģey olacak diye çok korkuyoruz ama o inatla ameliyat
olmak istemiyor.”

“Biliyorum... Ben de konuĢtum ama kabul etmiyor!” dedi genç adam.

“Senin de gelmen... belki onu biraz hayata bağlayabilir. ”

Daha ne diyebilirdi ki? Onunla yaĢlanmak istediğini, yıllarını onunla geçirmek istediğini daha
kapalı nas ıl söyleyebilirdi? Gururundan dolayı onu sevdiğini söyleyemiyordu. Gururu
yüzünden her Ģeyi ona aç ıklayamıyordu. Onun kırılganlığının bu kadar yıl süreceğini hiç
düĢünmemiĢti. Ankara‟da çekip gittikten sonra bile bir ümidi vardı. Onu sevdiğinin henüz
farkında değildi ama gitmesine çok üzülmüĢtü. Hele aylar geçtikçe üzüntüsü katlanmıĢtı.
Salih‟in dönmeyeceğine dair söyledikleri gerçek çıkmıĢtı. Genç adam onu ne aramıĢ ne de
sormuĢtu. Aralarındaki tek iliĢki resmi bir evlilik ile sınırlandırılmıĢtı.

Doğumdan bir ay kadar önce Salih‟i aramıĢtı yine...

“Doğumda... bulunur musun?” demiĢti ona. ĠĢlerini ayarlayabilmesi için önceden haber vermek
istemiĢti. ĠĢin doğrusu, sesini de duymak istemiĢti.

Genç adam duraklamıĢtı bir an karĢıda. Sonra her zamanki dürüstlüğü ile sormuĢtu. “Neden?”

“Ailem için... Onlar için! Lütfen. Onlara bir Ģey belli etmek istemiyorum. Tek baĢıma mücadele
etmekten yoruldum. Hiç değilse... hiç değilse doğumda yanımda ol.”

“Bunu sevgilinden istesen daha iyi değil mi?” Bu sözlerde zerre kadar bir iğneleme, genç
kadını aĢ ağılama yoktu. Açık bir ciddilikle sorulmuĢ tu. “Çocuğunun babası neticede o!”

“Salih! Çocuğumun babası sensin, ” demiĢti Aydan gözleri yaĢararak. Hamilelik onu son
zamanlarda olduğundan daha hassas yapmıĢtı. Öylesine yalnızdı ki... Kimsesi yoktu adeta.
Ailesi Ġstanbul‟da iken o koca Ankara‟da tek baĢınaydı. Koca evde bir baĢınaydı. Ne kocası
vardı ne de sevdiği bir baĢkası... ArkadaĢları ile görüĢmeyi de kesmiĢti.

“Kâğıt üzerinde!” demiĢti yine Salih. “Bence aramızdaki durumu ailene anlatabilirsin art ık.
Onlar bu bebeği dört gözle bekliyorlar. Ataman da day ı olacağı için çok heyecanlı. Yeni
konuĢtum daha. Onlar için önemli olan bebeğin kendisi. Babası ben olmuĢum, Mert olmuĢ,
onlar için o kadar önemli değil.”

“Anlatamam... Bunu yapamam henüz.”

“Neden?”

Tam nedenini sadec e Aydan biliyordu tabii. Bebek Mert‟in değildi ki! Neden böyle bir Ģey
yapacaktı? Hem aylar içinde kalbi o pislik için sızlamayı kesmiĢti. Hatta Salih‟in onu dövdüğü o
gece bile onun için o kadar üzülmemiĢti. Mecburen onu hastaneye götürmüĢtü. Kırılan burnu
zorlukla düzeltilmiĢti. Bir diĢi de hasar görmüĢtü. Dudağı içten patladığı için konuĢması bile
peltek peltek olmuĢtu. Ancak hem Aydan‟ın soğuk tavrı hem de olayın yayılmaması için
Salih‟ten Ģikâyetçi olmamıĢt ı. Merdivenden düĢtüğünü söylemiĢti görevli hastane polisine.

“Anlatamam iĢte! Bana kötü kadın gibi bakacaklar. Seni zaten çok seviyorlar. Ayrıca bu
çocuğun babası gerçekten sensin... Bunu sana aç ıklayabilirim. Ama böyle telefonda değil.
Doğuma gelebilirsen... uzun uzun konuĢuruz.”

“KonuĢacak bir Ģey yok!” demiĢti Salih kızgınca. “Oraya gelmem için böyle saçma sapan
Ģeyler söylemene de gerek yok. ġu anda bir Ģey diyemem ama... gelmeye çalıĢacağım.”

“TeĢekkür ederim!” demiĢti Aydan biraz rahatlayarak.


“Senin için değil...” demiĢti Salih de acımasız bir sakinlikle. “Ailen içi n. Ben de onları
seviyorum. Kendi annemi de üzmek istemem doğrusu.”

“O ne zaman gelecek?”

“Haftaya...”

Gerçekten de Salih‟in annesi doğumdan bir ay önc e gelmiĢti. Amacı gelinine yardım etmekti.
O sıralarda Aydan‟ın babasında bir takım sağlık sorunları baĢ göstermiĢti. Kendi annesi
onunla uğraĢ ınca, Salih‟in annesi erken gelmeyi önermiĢti. Tabii ki kabul etmiĢti Aydan.
Yapayalnız geçen günlerden sonra Yasemin Hanım‟ın varlığı bir kurtuluĢtu adeta. O kadar iyi
bir kadındı ki. Aydan onun bu olgun ve iyi kiĢiliğinin oğluna miras kaldığının fark ındaydı.
Salih‟in pek çok huyunu onda görebiliyordu. Güler yüzlü ve düĢünceliydi. Sürekli
gülümsüy ordu. Ancak bebeğin babasının Mert olduğu gibi yanlıĢ bir kanıya kapılırsa, yeterince
de sert olabilecek bir kadındı.

Salih söz vermemiĢti ama yine de gelmiĢti. Bu arada çok ilginç bir Ģey daha olmuĢtu. Mert‟in
bebeği ile Salih‟in bebeği arasında bir ay zaman farkı vardı. Genç kadın kendi doğumunun bir
ay sonra olacağını biliyordu. Böylece Salih dokuz aylık değil de, on ayda doğan bir çocuk
olamayac ağını anlardı. O zaman da ona durumu izah etmek daha kolay olurdu. Yani kendi
bebeği olduğunu...

Fakat hiç de tahmin ettiği gibi olmamıĢtı. Daha hamileliğinin sekizinci ayında iken sancıları
baĢlamıĢtı. Öyle ki, bebek dünyaya çıkmak için adeta diretiyordu. Onun geliĢiminin iyi
olduğunu her kontrolde öğreniyordu. Sürekli takip eden doktor çok memnundu aslında.
Bebeğin ultrasonda ölçülebilen boyunun normalden uz un olması da aradaki bir aylık farkı
zaten gizliyordu. Kızı olacağını öğ renmiĢti. Buna sevinmiĢti. Nedense kendi yalnızlığına bir
arkadaĢ olacağına inanmıĢtı kızının... Fakat erken doğması hiç iyi olmamıĢt ı. Sancıları aniden
baĢlayınca ürkmüĢtü. Hastaney e nasıl gittiklerini bilmiyordu. Doktor yalancı sancı demiĢti ama
o gece hastanede yatan genç kadının sabaha karĢ ı sezaryen ile doğum yapması herkese
sürpriz olmuĢtu. Kızı bir ay erken doğmuĢtu neredeyse. Her Ģey ama her Ģey... ona karĢıydı
adeta.

Fakat hiç değilse kız ı sapasağlamdı... Yeterinc e gürbüz ve ciğerleri temizdi. Fena ağlıyordu.
Ama annesinin kokusu ile tanıĢ ıp da ilk kez memesinden emmeye baĢladığında, ağlaması
hemen kesilmiĢti.

Ve bebek kucağına verildiğinde... Salih‟i de orada görmek inanılmazdı. GözyaĢları içinde


bebeğine bak arken baĢını kaldırmıĢtı ve Salih‟i hastane odasının giriĢinde görmüĢtü. Upuz un
boylu, güçlü, güvenilirdi... Kendi kocasıydı! Kucağındaki mucizenin babasıydı! O anda daha
fazla dayanamamıĢtı. Hıçkıra hıçkıra ağladığını hat ırlıyordu. Kocasının gözlerindeki gizli
soğukluğu görmemek mümkün değildi. Fakat ona muhtaçtı iĢte! Salih‟e ihtiyacı vardı.

Kızlarını ona tanıĢtırmıĢtı ağlayarak... Memesini ağz ından çekerek hafifçe çevirmiĢti. Yatağın
yanına gelen genç adam ise onun ağlaması ile ne yapacağını ĢaĢırmıĢ gibiydi. Ya da belki
annesi orada olduğu için öyle rol yapıyordu. Fakat güzel mavi gözleri kızına çevrildiğinde
inanılmaz bir Ģekilde yumuĢamıĢtı. Uzun parmakları hafifçe s ık saçlarında gezinmiĢti. Memeyi
kaybeden bebek huz ursuzca mız ıldansa da ağlamamıĢtı. Babasının dokunuĢları ile rahatlamıĢ
gibiydi. Gözleri aralanmıĢtı hafifçe. Henüz renkleri tam seçilmese de grimsi olduğu çok belliydi.

Genç kadın kayınvalidesinin uzattığı mendil ile gözlerini silerken Salih elindeki çiçek yığınını
annesine uzatmıĢtı. Gece boyunca araba sürdüğü anlaĢılıyordu. Sabahın köründe bu kadar
çiçeği nereden bulduğu da ayrı bir muammaydı elbette. UzamıĢ sakallarına, yorgun
görünümüne rağmen çok yakıĢıklıydı. Aydan ilk kez o sabah, o anda onu sevdiğini anlar gibi
olmuĢtu. Kalbi sızlamıĢtı ona bakarken...

Kocası ile ne konuĢtuklarını tam hatırlamıyordu. Henüz bir miktar uyuĢturuc unun etkisindeydi.
Ama onun ilgili bir koca gibi göründüğünün farkındaydı. Hemen kontrolü eline almıĢt ı. Hastane
personeli, doktorlar, herkes onunla muhatap oluyor, önce ona bilgi veriyordu. Ağabeyi Ataman
da gelmiĢti. Bu sefer sürpriz yaparak babas ı ve annesini de getirmiĢti. Babaları Metin Bey
biraz daha iyi görünüyordu. O zamanlar yaĢadığı rahatsızlığın beyin damarlarından birisindeki
bir sorun olduğu bilinmiyordu.

Tabii ki ev kalabalık olunca, Salih ile Aydan arasındaki sorun pek hissedilmemiĢti. Hatta
Salih‟in bebeği acemice kucağına almasındaki sevgi açıkça görülmüĢtü. Genç adam ne kadar
farkında olmasa da kendi çocuğuna elbette hemen kanı kaynamıĢtı.

O günden sonra Salih yine uzun bir süre ortadan kaybolmuĢtu. Zaten yaz tatili ile birlikte genç
adamın iĢleri artmıĢtı. Bitirdiği tatil köyünün ardından yeni birkaç projeye birden baĢlamıĢtı.
Projelerden bir tanesi kendi tatil köyünü yapmaktı. Aldığı her kuruĢu oraya yatırdığını tahmin
ediyordu. Arada sırada Ankara‟ya geldiğinin de farkındaydı. Bunlardan sadece çok azında
Aydan‟a uğramıĢt ı genç adam. Asla onun evinde kalmamıĢtı. BeĢ on dakikalık kısa ziyaretlerle
kızını görüp gitmiĢti. Aydan‟a karĢı en ufak bir sıcaklık bile göstermemiĢti. Tabii ki onların
aralarındaki bu huzursuzluk gittikçe diğerlerinin de dikkatini çekmeye baĢlamıĢtı. Aydan
nihayetinde herkese aralarının çok iyi olmadığını aç ıklamak zorunda kalmıĢt ı. Bahane olarak
da onun iĢlerini ve kendi okulunu göstermiĢti. Salih bu konuda k imseye farklı bir açıklama
yapmamıĢtı zaten. Oldukça ketum bir adamdı.

Ġç çekti...

GeçmiĢi hatırlamak sürekli yüreğini sızlatıyordu. Yıllar kaybetmiĢti. Yıllar önce onu sevdiğini
fark etseydi böyle olmaz dı. Ama Mert onun gözlerini iyi boyamıĢtı doğrusu. ġatafatlı hayatı,
göz alıc ı yakıĢıklılığı gözlerini kör etmiĢti. Ona sahip olmanın sarhoĢluğunu, aĢk ile
karıĢtırmıĢtı. ġu andaki aklı olsa ve on kalbi bulunsa, birini bile ona vermezdi.

Ama onunu birden Salih‟e vermekten zerre kadar çekinmezdi...

Genç adam kısılmıĢ gözlerle onu süzmeye devam ediyordu. Sonra baĢını salladı. “Üzgünüm!
Babanın hat ırı için bile olsa, ağabeyinin teklifini kabul edemem!” diye mırıldandı.

“Neden?” dedi Aydan adeta küçük bir isyanla. “Daha çok kazanacaks ın! Daha az
yorulacaksın!”

“Para benim umurumda değil!” dedi genç adam diĢlerinin aras ından. Belli ki o da yıllar önce
Mert‟in söylediklerini hatırlamıĢtı. “Yeterince kazanıyorum!”

Aydan dudaklarını sıktı. GeçmiĢi hatırlamak zaten içini burkmuĢtu. ġimdi kocasının bu
mesafeli tavrı da ağlama isteğini su yüzüne çıkarıyordu. Göz pınarlarının dolmadığını umdu.
Ah Salih! Ne olmuĢtu ona böyle? Kendi es eri olduğunu biliyordu ama yine de bu tavrı hak
edecek bir Ģey yapmamıĢtı ki! Onu hiç aldatmamıĢtı. Onun k ızını doğurmuĢtu. Zannettiği gibi
ondan hiç utanmamıĢtı. O asla utanılacak bir adam değildi.

“Peki... babam iyice fenalaĢ ırsa da... gelmez misin?” diye sordu zorlukla.

“Öyle bir Ģey olmay acak...”

“Ama Ģu an yatalak durumunda. Her an her Ģey olabilir!”

Genç adam düĢünceli gibiydi. KaĢlarını çatmıĢtı. Yanak kasları oynadı bir an. Sonra hafif bir
nefesle onayladı. “Bakarız...” dedi karısına. “Bir ara... birkaç günlüğüne uğrarım.”

Genç kadın gülümsemeye çalıĢt ı. “Sevindim... Bilirsin seni çok sever. ġimdi aklındaki tek Ģey
Ataman‟ın evlenmesi... O evlenmeden öleceğim diye çok korkuyor! Abim ise evlenmemek için
inat edip duruyor. ”

“Ataman akıllılık yapıyor...” dedi Salih. O gülümseme nezaketini bile göstermemiĢti. “Zorla
evlilik olur mu?”

“Bizimki gibi mi?” diye sordu Aydan içindeki acıyla.


Salih kısa bir duraklamadan sonra onayladı. “E vet, bizimkisi gibi... Neyse, bırak sen bizi! Mert
ne yapıyor? O sosyetikle görüĢ üyor musunuz? K ızını görmeye geliyor mu?”

Aydan yutkundu. Onun bu ilgisizliği yüreğine bıçak gibi saplanıyordu. Bu sefer göz
pınarlarındaki yaĢları tutamamıĢtı. Birer damla yanaklarından süzüldü. Yeniden yutkundu.

“Artık benimle hiç ilgilenmemen... çok kötü!” dedi yavaĢça. Genç adam sessizce duruyordu.
Onun gözlerinden süzülen yaĢlara bakmıĢtı dalgınca. Ama bu yaĢların bil e onun katılaĢmıĢ
yüreğini yumuĢatmayac ağını biliyordu Aydan. “Eğer benimle birazcık olsun ilgilenseydin... her
Ģeyi bilir... her Ģeyi görürdün!”

Salih baĢ ını çevirip görmey en gözlerle dıĢarıdaki manzaraya bakmıĢtı. Ġçinden bir Ģeyler
mırıldandı. Büyük ihtimalle küfretmiĢti. “Seninle ilgilenecek kiĢi ben değilim!” dedi sonra sertçe.
Gözlerini yeniden ona çevirdi. “Hiç değildim! Hiç de olmayacağım! ”

“Ama ben... ben senin olmanı istiyorum artık !” dedi Aydan ağlamaklı bir sesle. “Salih! Ben
yoruldum art ık! Tek baĢına bir çocuk bakmak ne kadar zor biliyor musun? Babasını özleyen
bir çocuğa sahip olmak... Beni çantada keklik gören erkeklerden kaçmak ! Kocasız olmak...”

“Bunları benim çözebileceğimi mi düĢünüyorsun?” diye sordu Salih. Sesi iyice ilgisizdi. “Ben i
bir daha ikna edebileceğini mi düĢünüyorsun? Sana yıllar önceki gibi yardım edebilir miyim
sanıyorsun? Çok Ģey istiyorsun! Peki diyelim ki kabul ettim! Bu sefer ne öneriyorsun? Ailene
ve çevrene iyi bir aile gibi gözükmemiz için ne verebilirsin? Daha çok para mı?”

“Salih...” diye inledi Aydan.

Genç adam birden uzanıp onu kendisine çekti. Genç kadının incecik beli kıvrılıvermiĢti. Güçlü
kolların içinde kaybolurken vücudu Salih‟in daha da geliĢmiĢ vücuduna yapıĢmıĢt ı. Genç adam
dudaklarını onun dudaklarına yaklaĢtırdı. Kızgın gözleri, gözyaĢları ile süslü yanaklarında
gezindi bir an. Sonra da kırmız ı, ruju bile olmayan çekici dudaklarında...

“Paraya ihtiyacım yok!” dedi Salih acıt ıcı bir keskinlikle. “BaĢka ne verebilirsin Aydan? Söyle
bana! BaĢka ne verebilirsin? ġu Ģahane vücudunu mu? Merak etme hiç heveslisi değilim!
Çevremde çok var...”

Aydan‟ın gözyaĢları iyice akıyordu art ık.

“Ne istersen...” dedi sonra zorlukla. Aklına o anda önerebileceği hiçbir Ģey gelmiyordu Ve genç
adamın dudaklarının bu kadar yakın olmas ı kahredici bir cezaydı.

“Ne istersem mi?” diye alaycı bir kuĢkuyla sordu genç adam.

“Ne istersen...” diye onayladı genç kadın. YenilmiĢti. Bunu anlasaydı ya artık !

Genç adam onu biraz daha kendisine çekerken iri sağ avucu kalças ına kaydı. D udakları
birbirlerine o kadar yak ındı ki... Tertemiz nefesini hissediyordu. Öfkeli mavi gözleri ıĢ ıldadı.
Biçimli dudakları kıpırdadı sonra.

Tehlikeli bir sakinlikle sordu.

“Peki ya bir çocuk istersem?..”


35. Aydan onun bu sorusunun Ģaka olup olmadığını anlay amadı. Kocaman aç ılmıĢ nemli gözleri
ile öylece bak ıyordu. Kocasının koyu mavi gözlerinde ise en ufak bir Ģaka ifadesi yoktu.
Ġçindeki pırılt ılar hınzırlıktan çok uzaktı. Gerçekçi titreĢimlerle doluydu. Yine de... bu sözler...
çok uçuktu!

Burnunu çekti çocuk gibi. “ġaka mı yapıyorsun?” diye sordu titrek bir sesle.

Genç adamın eli kalçasında gezinmeye devam ediyordu. Diğer eli de belinin ince kavisinden
tatlı bir güçle bastırıyordu. Genç kadın tüm vücudunda onun sert bedeninin ısısını
hissediyordu.

“Hay ır!” dedi Salih yavaĢça. Sesinde hâlâ gizemli bir sakinlik vardı.

Aydan yutkundu. “ġimdi mi?..”

Genç adam onun gözlerine bakmaya devam ediyordu. Hayat ında gördüğü en güzel gözlerdi
onlar. Genelde neĢeli, havai gözlerdi. Grilerin karıĢtığı gölgeler onun sert kiĢiliğini, mücadeleci
kiĢiliğini kısmen belli ediyordu. ġu anda ıslakken bile o kadar güzeldi ki! Fark etmiĢti ki, o
gözlerin acıyla dolu olması, içini hiç rahatlatmıyordu. Tıpk ı yıllar önce olduğu gibi yüreğinde
önemli bir tahribat yapıyordu. Aydan‟a karĢ ı bir savunma geliĢtirdiğini sanmıĢtı. Ancak belliydi
ki savunmas ı hâlâ pek çok açık barındırıyordu.

Elini onun kalçalarından çekmek istedi. Aklında onun sorusu vardı. „ġimdi mi?‟

Fakat bunu yapmak gerçekten zordu. Ġncecik kumaĢtan diriliklerini ve y uvarlaklıklarını kolayca
hissediyordu. Kendi göğsüne değen göğüslerin sertlikleri hiç değiĢmemiĢti. Aradan geçen
yıllara rağmen Aydan‟ın vücudu hâlâ bir genç kız gibi diriydi. Aslında olmaması için de bir
neden yoktu ki... Daha kaç yaĢındaydı bu kadın? Yirmi beĢ olmuĢ muydu?

Sonra aklına Mert geldi... Onun bu vücuda dok unmuĢ olduğu aklına geldi. Bu kadar yıl içinde
kaç kere seviĢmiĢlerdi acaba? Aydan ona verdiği zevkli tepkileri Mert‟e de vermiĢ miydi?

O sevdiği adamdı. KuĢkusuz... daha da fazlasını vermiĢ olmalıydı.

“Neden olmas ın?” dedi sertçe. Hissettiği kıskançlığı sevmemiĢti. Aydan‟ı hâlâ k ıskanıy or
olmak onu hiç mutlu etmemiĢti. Bu da sesine yans ımıĢtı. Ġri avucu okĢamayı kesti. Fakat bir
türlü kalçasından ayrılamıyordu. Bir türlü narin bedenini ken di vücudundan
uzaklaĢtıramıyordu.

Aydan‟ın cevabı aslında onu çok ĢaĢırtmamıĢtı.

“Bu..Bunu yapamay ız!” dedi genç kadın kekelercesine.

Salih gülümsedi. Ne bekliyordu ki? Onu rahatsız etmek için böyle bir Ģey istemiĢti gerçi ama...
yine de...

“Cevabını tahmin etmiĢtim zaten!” dedi. Gülümsemesine rağmen sesi soğuktu.

Genç kadın hafif bir nefes aldı. Bir an nefesini tuttu içinde. Sonra üzgünc e geri bıraktı. “Lütfen!
Anladığın gibi değil!”

Genç adamın bir kaĢı kalktı. “Ne anlamıĢ ım ki ben?” diye sordu biraz kabac a.

“Ġkimiz de ne anladığını biliyoruz! Ama yemin ederim ki... düĢündüğün gibi değil. Ben sadece...
Ģu sıralarda... çocuk yapmamızın mümkün olamayacağını söylemek istemiĢtim!”

Genç adam kendi kızgınlığı içinde onun ne demek istediğini gerç ekten anl ayamıyordu. Ondan
bir çocuk falan yapacak değildi elbette. Mert sorunu halledilmemiĢken, bir beraberlikleri olması
mümkün değildi. Genç adamın içini en çok acıtan Ģey ise, Aydan‟ın kendisini aldattığını
düĢünmesine rağmen, hâlâ ondan uzaklaĢacak bir adımı atamamıĢ olmas ıydı. Y ıllar içinde
ondan boĢanmak için güç toplamay a çalıĢmıĢt ı. Onunla hiç ilgilenmemek kolaydı. Ama
düĢünmemek... zordu. Özellikle Nilay büyüdükçe, ayrılmak daha da zor gelmeye baĢlamıĢtı.
Kendi kız ı gibi sevdiği Nilay‟a her bakıĢında yüre ği titriyordu. Onu her öpüĢünde cennet
kokusu burnundan içeriye giriyordu. Annesine olan benzerliği de ayrı dertti. Nilay büyüdükçe
genç adamın Aydan‟ı unutması imkâns ızlaĢmaya baĢlamıĢtı.

“Neden mümkün değil?” dedi kıs ılmıĢ gözlerle. “Açıkla o zaman... M adem evliliğimizi
sürdürmek istiyorsun, neden çocuk istemiyorsun? Sevgili Mert‟inden mi düĢ ünüyorsun yoksa
yine?

Aydan yutkundu. Onun sesindeki ac ı ve kıskançlık titreĢimlerini hissetmiĢti. ĠnĢallah bu


titreĢimler kıskançlık titreĢimleriydi! ĠnĢallah öfke ve nefret değildi!

“Ben Mert‟i... yıllardır görmüyorum ki!” dedi çocuksu bir sesle. Burnunu çekmeyi bırakmıĢtı
artık. Ama temiz bir mendille silebilsey di iyiydi gerçekten. Kocasının inanmayan yüz ifadesi
üzerine devam etti. “Yemin ederim ki... Onu en son üç yıl önce gördüm!”

“Yalan söyleme bana Aydan!”

“Yalan değil... Ġstersen araĢtır. Zaten beni birazcık sevseydin, ilgi duysaydın araĢtırırdın.
Benim onunla hiç iliĢkim olmadı ki...”

Çalmaya baĢlayan bir telefon konuĢmasını kesmesine sebep oldu. Salih‟i n cep telefonuydu.
Genç adam önce cevap vermeyecek gibi durdu. Gözleri hâlâ karıs ının üzerindeydi. Ama
telefonunun ısrarla çalması üzerine karısını serbest bıraktı. Cebindeki telefonu çıkarıp
ekranına bakt ı. Sonra bir iki adım uzaklaĢtı ondan...

“Efendim Bekir?” Dikkatle dinledi karĢıdakini. KaĢları çatılmıĢtı. “Peki! Tamam, geliyorum
Ģimdi.” Telefonunu kapat ıp yeniden onu merakla izleyen karısına döndü. Bir iki saniye
bakıĢtılar. “Bu konu burada kapanmadı. Ama Ģimdi gitmem lazım,” dedi ağır ağır. “Otel se rvisi
müĢterileri getirirken bir kaza olmuĢ. Önemli değil ama gidip baksam iyi olur.”

“Tamam...” dedi genç kadın uysalca.

Salih gitmek istediği halde gidemiyordu. Onun uzun ıslak kirpiklerini, Ģahane gözlerini süzdü.
Bu gece Aydan‟a karĢı neden bu kadar çekildiğini anlayamıyordu. Oysa ona elini bile sürmek
istemediğini defalarca kendi kendisine telkin etmiĢti. BaĢka bir erkeğe ait vücuda dokunmak
midesini bulandırmalıydı. Oysa... Ģu anda gördüğü Ģu masum bakıĢlı kadın... tıpkı yıllar önceki
gibi... her Ģeye değer olarak gözüküyordu.

“Ama Salih?..” dedi Aydan sonradan. Genç adam kapıya doğru yönelmiĢti o sırada. Aydan bir
iki adımda ona doğru yaklaĢtı. Kapının önünde duraklayan kocasının gözlerini içine baktı
dürüstçe.

“Efendim?” dedi genç adam da huzurs uzca.

“Çoc uk meselesine hayır dememin sebebi... bunun imkânsız oluĢudur!”

“Anladım zaten!”

Onun ters sesi üzerine Aydan iç çekti. “Hayır! Anlamadın! Ġmkânsız çünkü matematiksel olarak
mümkün değil!” dedi genç kadın biraz öfkeyle. Kocası hâlâ öylece duruy ordu. Aydan onun zeki
birisi olduğunu biliyordu. Ama böyle apt alca bakmas ının Ģu kaza ile ilgisi yoksa eğer, aklı bir
Ģekilde ciddi olarak karıĢmıĢ demekti. ĠnĢallah o da kalçalarını okĢarken en az kendisi kadar
tahrik olmuĢtu!..

“Matematiksel mi?..” diye dalgınca tekrar etti genç adam.

“E vet... Eminim sen de sevgililerinle beraber olurken... bu matematiğe dikkat etmiĢsindir?”


Usulca ekledi. “B enim yokluğumda seviĢtiğin... kadınlarla!”

Genç adam Aydan‟ın içindeki kıskançlığın boy utunu tahmin bile edemezdi. Ama sonunda
onun ne demek istediğini anlamıĢ gibiydi. “Bunu anladım da...” dedi yavaĢça. “Öyle olmasaydı
ne yapac aktın, onu anlamadım?”

Aydan omuz silkti. Kararlı bir genç kadın gibiydi. “Dediğim gibi... Ben evliliğimi sürdürmek
istiyorum. Eğer benden bir bebek daha istiyorsan... bunu sana vermeye hazırım. Kız ımızın bir
kardeĢi olması hiç fena olmaz.”
Genç adam iyice ĢaĢırmıĢ gibiydi. “Ciddi misin sen?” diye sordu otomatikman.

Aydan baĢ ın salladı yavaĢça. “E vet... Ama bir süre daha hamile kalmam imkâns ız. On beĢ
gün kadar...”

Salih baĢ ını öne eğdi. Belki de aklından bir hesap yapıyordu. Belki de karıs ının sözlerine
inanıp inanmamaya karar veremiyordu.

“Gitmem laz ım...” dedi isteksizce. Döndü. Kapıy ı açıp çıktı. Tam otelin iniĢ merdivenlerine
yönelmiĢti ki Aydan arkasından seslendi yine alçak sesle.

“Salih...” Genç adam da durdu yine. Dönüp ona baktı. Ama bir Ģey demedi. Öylece bakıyordu.
Karıs ının ne diyeceğini merak eder gibiydi. “Bu durumda... eminim... birkaç gün sonra
hastalanacağımı da anlamıĢsındır?” Salih yine bir Ģey demeden bak ıyordu. Genç kadın iç
çekti. “Yarın gece de buradayız. Ama sonra gidec eğiz!”

Allahım! Bu adam eskiden de bu kadar odun muydu? Yoksa anlamıĢtı da yalvarmasını mı


bekliyordu? Onu neredeyse yatağına davet etmiĢti iĢte! Tüm dolambaçlı yolları denemiĢti.
Daha açık olamıyordu ki! Hem utanıyordu hem de gurur yapıyordu. SeviĢmek için bir kadının
değil de bir erkeğin öncülük etmesi gerekmez miydi?

Yıllardır seviĢmemiĢti. Sayısı bile sınırlıydı. Kaç kere seviĢmiĢti ki? Hepsi de kocasıylaydı. Bu
kadar yıl içinde Salih‟ten baĢka hiçbir erkek olmamıĢtı. Sadece Mert‟e değil, tüm erkeklere
karĢı güvenini kaybetmiĢti. Salih hariç! Ona her zaman güvenebileceğini biliyordu. O kızgınken
bile kendisini koruyacak kadar yiğit bir adamdı. Öfk esi içinde bile karıs ına sahiplenecek kadar
koca gönüllüydü. Doğuma nasıl da koĢarak gelmiĢti! BoĢanmak için hiçbir talebi olmamıĢtı.
Melike‟nin ve Mert‟in dedikleri gibi, genç kadının zenginliğinden faydalanmak için hiçbir çabası
da olmamıĢtı. Aldığı ilk çek hariç, bir daha para talebinde de bulunmamıĢtı. Kız ı Nilay ile ilgili
asla huzursuzluk çıkarmamıĢtı. Oysaki Mert öyle yapmamıĢtı...

O kavga olay ından sonra Mert‟i hastaneye göt ürmüĢtü. Bunu yapmak zorunda hissetmiĢti
kendisini. Üstelik hâlâ Salih‟e ol an cinsel ilgisi ile sevgisini birbirine karıĢt ırıyordu. Onu
sevdiğinin farkında değildi. Kocasını çekici bulurken, kalbinin Mert‟te olduğunu sanıy ordu.
Uzunca bir süre de öyle sanmıĢtı. Ta ki Salih‟in özlemi elini ayağını titretmeye baĢlay ıncaya
kadar... Yüreği onun özlemiyle acıyla sızlamaya baĢlay ıncaya kadar.

Hastanede iken Mert‟e kesin konuĢmuĢtu. “Bir daha aramızda bir Ģey olamaz Mert !” demiĢti
ona. “Sana bunu açıklamaya çalıĢtım. ”

“Beni seviyorsun sen!” demiĢti adam ĢiĢmiĢ dudakları aras ından. Burun ameliyatı yüzünden
suratı zaten morarmıĢtı.

“E vet, belki...” demiĢti Aydan. Bunu ona itiraf etmek o anda zor gelmemiĢti. Ama nedense bu
itirafın çok yavan gelmesi onu da ĢaĢırtmıĢtı. Onu seviyordu ama neden hiç üzülmüyordu?
Neden sevdiği adamın Ģu hali, içinde hiçbir acı bırakmıyordu? Neden aklı Salih‟teydi?

Kocasına nas ılsa her Ģeyi anlatabileceğinin rahatlığı ile çok acele etmiyordu aslında.
Melike‟nin, kendi kocasını elde etme planları yapacağını nereden bilebilirdi ki? GörüĢtükleri
için her ikisine de kızac ağını, kıskançlıktan çatlarken bunu sadece aldat ılma öfkesi sanacağını
bilemezdi.

“O halde görüĢmeye devam edebiliriz !” demiĢti Mert boğuk bir sesle.

“Yani?..” demiĢti Aydan yine de merakla. Ġçindeki bulanma hissi gerçekten çok güçlüydü.
Mert‟in görüntüsü mü, söylemek üzere olduğu sözleri mi bu bulantıy ı gerçekleĢtiriyordu
bilmiyordu. Ama kesinlikle karnındaki bebek değildi...

“Madem evlendin... sorun değil. Nasılsa aranız da bir Ģey yok. Ben yeniden ülkeye dönerim.
Yeniden... görüĢ ürüz !”
Genç kadın gülmüĢtü. “Bu mu yani? Bu kadar basit mi?”

“E vet... Daha iyi bir fırsat olur mu? Çocuğumuz da büyür!”

“Midemi bulandırıyorsun!” diye fısıldamıĢtı Aydan.

“O halde boĢan ondan, benimle evlen!” demiĢti Mert biraz öfkeyle. “Tamam! ĠĢte bak kabul
ettim! BoĢan ondan! E vlenelim! Çocuğumuza bakarız birlikte...”

Genç kadın onun ikna olmas ına bile sevinmediğini hat ırlıyordu. ĠĢte! Sevdiği adam evlilik teklif
ediyordu. ĠĢte! Her Ģey yoluna girec ekti! ĠĢte! Karnındaki çocuğun babas ı olmas ını hayal ettiği
kiĢi sonunda yenilmiĢti. Sonunda evlilik istediğini söylemiĢti! Ne güzeldi! Mutlu olabilirdi!

“Geç kaldın...” deyivermiĢti birden. YavaĢça ama kararlı bir Ģekilde...

“Ne?”

“Ben bunu istemiyorum!” demiĢti inatçı bir burun kaldırmayla. “Ne ailemi, ne de Salih‟i
utandırırım. Senin sevginden ölsem bile bunu yapmaz dım. Kaldı ki...” Sustu bir an. BakıĢları
öfkeyle ıĢıldamıĢtı. Ah o zamanlar ne mücadeleci, inatçı bir kadındı. Salih her Ģey gibi bunu da
yıllar içinde değiĢtirmiĢti. Kocasına yıllar içinde daha çok bağl anırken ne bu inadından ne de
vahĢiliğinden eser kalmıĢtı.

“Aydan?..”

“Kaldı ki...” diye devam etmiĢti. “Sevgim çok yara aldı sayende. Bana neredeyse zorla tecavüz
ettin. Sevgimden faydalandın. Sonra da benimle evlenmek istemeyerek kendimi kötü bir kadın
gibi hissetmemi sağladın. ġimdi de bu kötü zamanda bana el uzatabilen tek erk eği
aldatabileceğimi mi sanıyorsun? Ondan boĢanabileceğimi?”

“Saçmalama Aydan!”

“Saçmalamıyorum. Saçmalayan sensin. Senden tek istediğim art ık benden uzak durman. Bir
daha seni ne kapımda görmek istiyorum ne de çevremde. Yoksa emin ol... bu sefer kocamın
öfkesine... engel olmam.”

O gece hastanede belki baĢka Ģeyler de söylemiĢ olabilirdi. Çok kızgındı. Çok öfkeliydi.
Salih‟e de öfk eliydi aslında biraz. Onun yanlıĢ anlamasına öfkeliydi. O nas ıl öyle bir Ģey
düĢünebilirdi ki? Nas ıl Aydan‟ın namus unu sorgulayabilirdi? Her Ģey bir yana... bunu
sorgulamaya hakkı yoktu. Onu parası ile satın aldığını hatırlatıp duruyordu kendi kendisine.

Mert‟i gerçekten de bir daha görmemiĢti. Tabii birkaç yıl için. Okulu bitince, kendi Ģirketlerinde
iĢe baĢlamıĢt ı. Yoğun çalıĢmak ona iyi geliyordu. Bebeği doğunca, Salih‟i bir süre için
unutmas ı mümkün olmuĢtu. Fakat Mert‟in bebek üzerinde hak iddia edeceğini hiç
düĢünmemiĢti.

Mert çıkıvermiĢti bir gün karĢıs ına...

Saçları dökülmüĢtü epeyce. YaĢadığı hızlı hayatın izleri çizgiler ve yorgunluk olarak yansımıĢtı
yüzüne. Artık o kadar yakıĢ ıklı görünmüyordu. Epey de göbek bağlamıĢtı. YaĢından çok daha
büyük gözüküyordu.

“Çoc uğumu istiyorum!” deyivermiĢti doğrudan ona.

Tek baĢına yemek yediği lokantada onu karĢ ısında gören Aydan önce ĢaĢırmıĢtı. Sonra buz
gibi gözlerle gülmüĢtü. “Çocuğunu mu?”

“E vet ! Kız ımı! Nilay‟ı!”


Aydan onu masaya davet bile etmemiĢti. Ayakta öylece dikilip durmasına izin vermiĢti . Demek
Nilay‟ın adını da öğrenmiĢti? AraĢtırma yaptırmıĢ olmalıydı. “K omik olma!” demiĢti ona. “Nilay
senin kızın değil. Daha önce de söyledim. O Salih‟in kızı...”

“Yalan söylüyorsun!”

“Hay ır!” demiĢti kuru bir soğuklukla.

Bir süre inat etmiĢti Mert. Sonunda genç kadın bir çare olabilsin diye aklına gelen tek Ģeyi
yapmıĢtı. “B unu sana ispatlayacağım!” demiĢti. “Hem de en kesin yöntemle. DNA testi ile...”

Mert ikna olmuĢtu tabii buna. Testi yaptırmaları uzun sürmemiĢti. Para her Ģeyin yolunu
açıyordu. Tabii Mert‟in tanıdığı, güvendiği bir laboratuvarda olmuĢtu. Kız ını gezdirme bahanesi
ile evden çık armıĢtı Aydan. Mert ile bir yerde buluĢmuĢtu. Her ikisinden alınan örneklerin
sonuçlarını o da merakla beklemeye baĢlamıĢtı. Olur ya, bir sorun çıkar mı acaba diye
ürkmüĢtü. Acaba o doktor bir yanlıĢlık yapmıĢ olabilir miydi? Üstelik Nilay erken de doğmuĢtu!
Doğrusu endiĢe etmemesi mümkün olmamıĢtı.

Ve sonuç alındığında içi rahatlamıĢtı.

Bebek kesinlikle Mert‟e ait değildi. Tatlı kızının babas ı... Salih‟ti elbette!

Gözleri Salih‟in üzerindeyken, bir saniy ede geçmiĢi hatırlayıvermiĢti. KarĢısındaki iri yarı adam
yıllar içinde hiç değiĢmemiĢti. Mert gibi çökmemiĢti. Saçları biraz kırlaĢmıĢtı ama Ģimdi çok
daha yakıĢıklı, çok daha karizmatik olmuĢtu. Geçen yılla r yüzünü daha yakıĢ ıklı hatlarla
donatmıĢtı. Bu kadar çekici bir adamın kendisini beğenmemesi mümkündü tabii. Belki de Salih
artık onu çekici bulmuyordu? Bu aradan geçen yıllar içinde, kim bilir ne çekici kadınlarla
karĢılaĢmıĢtı.

Melike ile de seviĢmiĢ miydi acaba?

Ġçindeki kıskançlığa engel olamıyordu. Ona hissettiği sevgi, Mert‟e duyduğu ile
kıyaslanamazdı bile.

Salih sessizce duruyordu.

Aydan‟ın sadece hafta sonu için kızları ile birlikte geldiğini biliyordu elbette. Kabul etmeliydi ki
onların geliĢiyle içinde adlandıramadığı bir doluluk vardı. Y ıllar süren yalnızlığı hafiflemiĢ
gibiydi.

“Yani?..” dedi emin olmak için.

“Çok kötüsün!” diye fısıldadı Aydan. “Ġtiraf ettirmek zorunda mıs ın?

“Ne itiraf edeceğine bağlı...”

Genç kadın baĢını eğdi bir iki saniye. Onun bu itirafı yapmas ı zordu tabii. Hâlâ içinde biraz
inatçılık vardı. Bir iki gurur k ırınt ısı da sürünüp duruyordu. Ama çok istediği Ģeyler de vardı.
Yapmay ı çok istediği Ģeyler...

YavaĢça baĢını kaldırdı. “Eğer... erken dönersen... ve...” Sus tu. Devam etmek gerçekten
cesaret iĢiydi.

Genç adam merakla bekliyordu. “Ve?..” dedi sadece

Aydan sonunda ağz ından ne istediğini söyleyen kelimeleri usulca serbest bıraktı. “S ana bu
gece bir çocuk daha veremem belki ama... sanırım... ve eğer istersen... biraz eğlenmeni
sağlayabilirim,” dedi yavaĢ yavaĢ.
36. Salih bir Ģey demeden süzdü onu. Sonra yine hiçbir Ģey demeden döndü. Aydan ark asından
öylece baktı bir süre. Ġri gövdesinin merdivenlerden aĢağıya doğru kaybolmasını izledi. Sonra
sıkınt ısını yok saymaya çalıĢarak oda kapısını kapadı. Kendisini büyük yatağa attı. Gözlerini
tavana dikerek yattı bir süre...

Kabul etmemiĢti... Gelmeyecekti!

Ġçinden bir ses de ona moral verip duruyordu. “Hiç değilse „hayır‟ demedi!”

Of! Bu Salih ne zor bir adamdı? Gerçekten de ona nas ıl yaklaĢacağını bilemiyordu. Son silahı
olan kadınlığını da kullanmıĢtı iĢte! Genç adamın umurunda bile olmamıĢtı. Tabii niye olsundu
ki? Çevresinde bir sürü kadın vardı. Hem zengin hem yak ıĢıklıydı. ġu otelden kimbilir ne nefis
kadınlar gelip geçmiĢti. Kimbilir bunlardan kaçı Salih‟e göz koymuĢtu! Ve kimbilir kaçı o güçlü
kollarda emeline eriĢmiĢti.

Kıskançlıkla yan döndü. Ayaklarını karnına doğru çekti. Püf! KeĢke onu kandırsaydı! KeĢke
hamile kalabileceğini söyleseydi! Aptal kadın! Dürüstlüğünün tutmas ının sıras ı mıydı Ģimdi?

Mert ile son karĢ ılaĢmalarından sonra Salih‟e gerçekleri açıklamaya karar vermiĢti. Elinde bir
DNA raporu bile vardı nasılsa! Hikâyesi her ne kadar inanılmaz gibi olsa da bu rapor o gerçeği
desteklerdi.

Cesaretini topl adığı bir hafta sonu S alih‟i aramıĢtı. Bayram öncesiydi. Bayramda gelmesi için
onu çağıracaktı. Bu bir bahaneydi elbette. Salih bir iki bayram Ġstanbul‟a gelmiĢti. Ailesine
karĢı durumu kurtarmak adına ikisi arasında bir sorun yokmuĢ gibi davranmıĢtı. Tabi i Aydan‟a
inat, onun yatağında değil, yatak odasına ek olan küçük bebek odasını kullanmıĢt ı. O odadaki
üçlü kanepeyi kullanarak karyolasındaki kız ı ile birlikte uyumayı tercih etmiĢti. Orada olduğu
süre içinde neredeyse Aydan ile hiç yalnız kalmayacağı ort amlar oluĢturmuĢtu. Yatmaya bile
geç geliyordu. Ataman ile konuĢ uyordu. Az uyumayı seven ağabeyi de eniĢtesinin varlığından
değiĢik bir haz alıyor, bu sohbetlerden mutlu oluyordu.

E vet, bir bay ram öncesi onu aramıĢtı. Üç sene öncesiydi. Telefonu uzun uzun çalmıĢtı. Genç
adam cevap vermiyordu. Tam telefonu kapatacakt ı ki, sonunda karĢı taraftan aç ılmıĢtı. Tabii
konuĢanın bir kadın sesi olmas ı tam bir sürprizdi.

“Alo?” demiĢti bir kadın.

Aydan ilk anda tanıy amamıĢtı bu sesi. Hayır, Salih‟in annesi değildi. Bunu fark etmiĢti ilk
saniyede... Ġkinci saniyede ise kim olduğunu anlamıĢtı.

“Melike?” demiĢti biraz ĢaĢkınca.

“Merhaba Aydan!” demiĢti arkadaĢ ı. Tabii eski arkadaĢı! O olaydan sonra onunla bir daha
konuĢmamıĢtı. Üniversitede ara sıra karĢılaĢsalar da konuĢmamaya özen göstermiĢti.
Özellikle onun Salih‟e olan ilgisini ve iki kere görüĢtüklerini öğrendikten sonra.

Ama bu farklıydı. Melike Kemer‟de ne arıyor olabilirdi? Ve hangi cüretle Salih‟in telefonunu
açabilirdi?

Genç kadın diĢlerini sıkmıĢtı. Kalbini basan sık ınt ı dayanılacak gibi değildi. “Salih‟in telefonunu
sen niye açıyorsun?” demiĢti biraz sertçe.

“Onun biraz iĢi vardı...” demiĢti Melike doğal bir sesle.

Genç kadın saat e bakmıĢtı. Gecenin onbirinde Melike‟nin orada olması ve Salih‟in iĢinin
olması ilginçti doğrusu. “DuĢta mı yoksa?..” diye sormuĢtu hafif bir alayla. Alaycı
konuĢmasaydı eğer hissettiği acı sesinden anlaĢılabilirdi.

“Hay ır!” demiĢti Melike. “DuĢta falan değil. Hep birlikte yemek yedik. Lokantadayız...”

“Hep birlikte derken?”


“Onun annesi de var yanımızda. Daha doğrusu vardı. Biraz rahatsızlandı. Salih eve göt ürmeyi
teklif etti ama kabul etmedi. Kendisi gitmek istedi. ġimdi de Salih onu bir taksiye bindiriyor.”

Genç kadın yutkunmamak için kendisini zor tutmuĢtu. Demek kayınval idesi de art ık Aydan‟dan
ümidi kesmiĢti? Demek o da art ık Melike‟ye doğru meyletmeye baĢlamıĢtı? Tıpkı Salih gibi...

“Salih ile aranızda... bir Ģey var mı?” diye sormuĢtu yavaĢça.

“GörüĢüyoruz ara sıra!” demiĢti Melike. “Bayram için ben buraya geldim.”

Neden oras ı? Nasıl görüĢüyorlardı? “GörüĢme manasında sormadım...” demiĢti biraz


kızgınlıkla

“Nas ıl sorduğunu biliyorum Aydan. Eğer merak ediyorsan onunla ilgili ciddi planlarım var. E vli
olup olmamas ı beni ilgilendirmiyor. Ondan hoĢlanıyorum ve o ne isterse yaparım. Ne kadar
isterse yanında bulunurum. Aranızdaki anlaĢma bitip de boĢandığınızda belki evleniriz bile...”

“Ondan boĢanmayacağım!” demiĢti Aydan öfkeyle.

“Benim için fark etmez. Nas ılsa ayrısınız. Ben de buralarda bir iĢ buldum. Onu seviyorum ve o
beni istediği sürece yanında olacağım!”

“Büyük fedakârlık !” demiĢti Aydan alaycı bir dudak kıvırmayla. Oysa gözlerinin içi gülmüyordu.
“Peki, size mutluluklar dilerim!”

“Onunla konuĢmayacak mısın?”

“Gerek yok artık...” Telefonu kapatmıĢtı. Salih‟in baĢka kadınlarla olan iliĢkilerini
kabullenebilirdi. Neticede o sağlıklı bir erkekti. Ancak eskiden en yakın arkadaĢı olan kiĢi ile iĢi
piĢirmesi onu inanılmaz kızdırıyordu. Hem de her Ģeyin bozulmasına sebep olan kiĢi ile... Eğer
Melike Mert‟e cesaret vermeseydi, bebeğin ondan olmadığı gerçeğini gizlemeseydi, Salih ile
öyle kötü bir karĢ ılaĢmaları olmayacakt ı. O kötü kavga olmayacaktı.

Ama diğer yandan Mert‟i art ık sevmediğini de anlayamay acaktı belki...

Ne düĢüneceğini bilemeden kapatmıĢtı telefonunu. Fakat beĢ dakika geçmemiĢti ki Salih


aramıĢtı onu.

“Beni aramıĢsın...” demiĢti kuru bir sesle.

“E vet...”

“Bir sorun mu var?”

“Ne sorun olabilir ki?”

“Nilay ?” diye sormuĢtu genç adam yavaĢça.

“Ha, Nilay!” demiĢti genç kadın hafif bir öfke ile. “Merakla nma! Nilay iyi! Senin olmayan bir kız
çocuğu için fazla endiĢeleniyorsun?”

“Üzgünüm!” demiĢti genç adam. Sesi sertleĢmiĢti hemen. “Kendimi değiĢtiremem. Onu
sormamdan hoĢlanmadığını biliyorum ama...” Devam etmemiĢti. Sonra hafif bir nefes alır gibi
olmuĢtu. “Neyse, iyi olduğunuza sevindim. Neden aramıĢtın peki?”

“Hiç! Öylesine aramıĢtım. Bayram için gelir misin diye soracaktım ama sanırım gelmezsin.
Sevgilin ile geçirmek eminim daha keyifli olur.”

Salih duraklamıĢtı bir an. “Sevgilim mi?”


“E vet, Melike. Mutlu musunuz bari?”

“Bu seni ilgilendiriyor mu gerçekten?”

Genç kadın sanki o görüyormuĢ gibi omuz silkmiĢti. “Hiç umurumda değil. Ġstediğin kadınla
düĢüp kalkabilirsin. Aramızda birbirimize sadık kalacağız diye bir anlaĢma yok değil mi?”

“E vet, yok...” demiĢti Salih donukça. “Sen Mert ile mutlu musun bari?”

“E vet... Harik a gidiyor. Melike‟ye sormadın mı ikimiz ne kadar mutluyuz diye?” Sesi gittikçe
öfkeli olmuĢtu. “O genelde her Ģeyi bilir de... Pek sever böyle Ģeyleri konuĢmay ı.”

“Sormadım!” demiĢti Salih. Bir an duraklamıĢtı. “Aslında benim de pek umurumda değil!” diye
eklemiĢti.

“Güzel. Gerçekten güzel. Siz mutluluklar dilerim.”

Telefonu yüzüne kapatmak güzel gelmiĢti. Fakat ardından neden ağladığını uzun süre
çözememiĢti. Gidip kızına sarılmıĢtı. Küçük kız henüz annesinin ağlayıĢ ını değerlendirecek
durumda değildi. Ancak küçücük elleri annesinin yanaklarında gezinmiĢti. Bir terslik olduğunu
sezmiĢ gibiydi. Onun kokusunu içine çeken Aydan ağlamas ına bir türlü engele olamıyordu.
Salih‟i tamamen kaybettiğini anlamıĢtı artık. Bu kaybın verdiği acı ise tarif edilecek bir Ģey
değildi.

Yattığı yerde yine döndü. Otel müĢterilerinin sesleri hâlâ açık balkondan içeriye süzülüyordu.
Ama gittikçe azalmıĢtı. Gözlerini yumdu. Ah bir uyuyabilse!

Ama bedeni buna hazır değildi. Garip bir gerginlikle doluy du. Salih‟i gördüğü andan beri bu
gerginlik sürekli artmıĢtı. Adamın y ıllar içinde bu kadar yakıĢıklı ve atletik kalması haksızlıktı!
Ġnsan hiç mi yaĢlanmazdı? Saçlarındaki o birkaç beyaz tel ile nas ıl kurtulurd u?

Eli farkında olmadan göğüslerine gitti. Uçları sertleĢmiĢti. Kahretsin! Salih‟i düĢünmeyi
bırakmalıydı. Gideli neredeyse iki saat olmuĢtu. Neden uyumuyordu ki? Yeniden döndü. Bu
sefer yüzükoyun yatmıĢt ı. Fakat içinde gittikçe geliĢen arzuya karĢı koyam ıyordu.

Salih gelmiĢ miydi acaba? Belki de uyumuĢtu bile?

Yataktan kalktı. Gidip kız ına baktı. Nilay mıĢıl mıĢ ıl uyuyordu. Uzun yolculuktan sonra temiz
hava, havuzda yüzmek ve ata binmek onu yormuĢ olmalıydı.

Kapıs ını kapatıp yeniden odaya döndü.

Kapıs ı mı tıklamıĢtı?..

Gözlerini kısarak kapıya doğru gitti. Durup dinledi bir an. Hiçbir ses yoktu. Fakat bir saniye
sonra kapı yine t ıklayınc a doğru duyduğunu anladı.

“Kim o?” diye sordu alçak sesle.

“Benim Salih!”

Aydan yutkundu. Kalbindeki heyecanı tarif etmek imkânsızdı. Eli yavaĢça kapının koluna gitti.
Açtığında karĢısında gerçekten de Salih‟i görmüĢtü. Gözlerini kırpıĢtırdı. KurumuĢ dudaklarını
yaladı.

“Gelsene...”

“Hay ır, gelmeyeceğim...” dedi genç adam yavaĢça. Gözleri genç kadının üz erinde gezi ndi.
Hâlâ üzerinde akĢamki kıyafetleri vardı. “IĢığını yanık görünce... yarım kalan konuĢmamız ı
sonuçlandırmak istedim...”
“Ha.. Hangi konuĢmamız ı?” diye kekeledi Aydan.

“Ben gitmeden önce olan...”

“Bebek mi?”

“Ondan sonraki...” diye mırıldandı genç adam. Sert bakıĢlı gözleri hiç yumuĢamadan
göğüslerine doğru inmiĢti. “Nilay uyanırsa korkar mı?” diye sordu sonra alakasız bir Ģekilde.

Aydan bu sefer açıkça yutkunmuĢtu. Kızı büyümüĢtü art ık. Uyandığında çevresinde kimseyi
görmese bile bir endiĢe duy acağın ı sanmıyordu. “Hay ır...” dedi fısıltıyla. “S abaha kadar
deliksiz uyur zaten! Ne..Neden?”

Salih uzanıp onu bileğinden tuttu. “Yapmak istediğim Ģey için bu oda uygun değil!” dedi
doğrudan. Karıs ını çekip odadan dıĢarıya sürüklemiĢti. “Onun uyanıp bizi görmesini istemem.
Ve eğer seviĢirken hâlâ inliyorsan... uyanacağı kesin!”

Aydan ĢaĢkındı. DıĢarıya çekildiğinde karĢı koyamadı.

“Ne yapıy orsun?..”

“Benim odama gidiyoruz !” diye kesin bir dille konuĢtu genç adam. “Yan tarafta zaten.” Kapının
arkasındaki kilitleme diline dokunmuĢtu. Sonra da kapıyı çekti. Nilay‟ın uyandığında
korkmamas ı için lambay ı yanık bırakmıĢtı. “Bende yedek anahtar var!” dedi kuru bir sesle.

“Salih...”

“ġiĢĢt!” diye onu susturdu genç adam. Kararlı bir Ģekilde koridorun sonuna doğru yöneltmiĢti
karıs ını. Bileğinden tutan parmakları sıkıydı. Genç kadın ondan kurt ulamayacak Ģekilde
yakalandığının farkındaydı. Kurtulmak da istemiyordu aslında. Heyecandan kalbi gümbür
gümbür at ıyordu. Onlar Salih‟in odasına doğru yürürken merdivenlerden çıka n iki çalıĢan
vardı. Ellerinde servis tepsilerine bakılırsa gecenin o saatinde oda servisine çıkmıĢ
olmalıydılar. Aydan onların ifadesiz bakıĢları içindeki gizli gülümsemeyi hissetti. Kıpkırmız ı
oldu...

Kesin anlamıĢlardı!.. Kahretsin!

Bileğini kurtarmak imkâns ızdı... Koridorun iyice sonuna doğru çekti Salih onu. O taraft a
sadece bir oda kapıs ı vardı. Salih‟in odası bu olmalıydı. Genç adam cebindeki kart anahtarı
kullanarak odanın kilidini açt ı. Ġttiriverdi.

Aydan odadan içeriye sokulduğunda, Salih lambay ı diğer eliyle yakmıĢtı bile. Genç kadın
gözlerini sade döĢenmiĢ odada gez dirdi hızlıca. Bir otel odas ından çok bir eve benziyordu.
Yerdeki halıdan duvardaki resimlere kadar her Ģey zevkli ve müt evaziydi. Oturma odas ı gibi
olan kıs ımdaki her Ģey beyaz tonlarındaydı. Koltuklar çok zevkli ve rahat görünüyordu. Ama
Salih onun etrafı incelemesine pek müsaade etmedi. Yine adeta sürükleyerek diğer tarafta
görünen bir kapıya doğru götürdü. Aralık kapıyı ittirdi.

Genç adamın yatak odasıydı. Bu kesindi. Ġçerisi otelin avlusuna bak ıyor olmalıy dı. Balkondan
ve camlardan gelen ıĢıkla yeterince aydınlıktı. Krem tonlarındaki kocaman yatak düzgündü.
Bu odanın da duvarlarında tablolar vardı. Deniz ve at resimleri... Bir duvar boydan boya giysi
dolabıydı.

Salih onu yatağa doğru sürükledi. Kaba değildi. Ama kararlıydı... Bileğini bıraktıktan sonra bir
an durdu. Aydan da onun gözlerine bak ıyordu. Genç adam ellerini beline day adı. Ne
yapacağını bilemeyen karısının yüzüne baktı kısılmıĢ gözlerle. Sonra mırıldandı. “E vet !
Bekliyorum!”

Aydan‟ın gözleri irileĢti hafifçe. “Ne..Neyi... bekliyorsun?” diye sordu zorlukla.


Genç adam hiç gülümsemeden duruyordu. Sonra dudakları ac ımasızca kıpırdandı. Kuru bir
sesle açıkladı. “Beni eğlendireceğini söylemiĢtin!” dedi dik dik. Sonra ağır ağır ekledi.
“Bakalım... sözlerini ne kadar iyi tutabiliyorsun!”
37. Aydan‟ın gözleri irileĢti hafifçe. “Ne..Neyi... bekliyorsun?” diye sordu zorlukla.

Genç adam hiç gülümsemeden duruyordu. Sonra dudakları ac ımasızca kıpırdandı. Kuru bir
sesle açıkladı. “Beni eğlendireceğini söylemiĢtin!” dedi dik dik. Sonra ağır ağır ekledi.
“Bakalım... sözlerini ne kadar iyi tutabiliyorsun!”

Aydan onun ifadesiz gözlerinden ayıramıyordu bakıĢlarını. Ġçini yakıyordu o gözler... Acı
veriyordu. Sevilmediğini bağırıyordu adeta.

“Ciddi misin?” diye sordu titrek bir sesle.

Genç adamın gözlerindeki ifade değiĢmemiĢti. “Ben ciddiyim. Sen ciddi miydin peki?” diye
sordu o da katı bir sesle.

“Salih...” diye fısıldadı genç kadın. Gözleri sulanmasın diye elinden geleni yapıyordu. Böyle
olmazdı. Böyle olamazdı... En azından onun kendisine yardımcı olması gerekmez miydi?
E vliliklerinin ilk günlerindeki gibi olmasını beklemiyordu ama azıc ık da olsa çekici bir kadınmıĢ
gibi davransaydı ya! Ne bekliyordu ki ondan? Aydan‟ın tecrübesi ney di ki ? Hayat ında baĢka
hiçbir erk ek olmamıĢtı ki! Tanıdığı tek erk ek oydu! Bildiği tek vücut onunkiydi! Gerçi yıllar
içinde bildiklerini de unutmuĢtu! O kadar uzun zaman geçmiĢti ki bir erkek tarafından
öpülmeyeli... Bir erkeğin ihtiraslı ağırlığını hissetmeyeli!..

“Yalandı değil mi?” diye sordu genç adam.

Genç kadının gözlerine dimdik bakan bakıĢlarında sert bir irade vardı. Sanki hiç
gülümsememey e, yumuĢamamaya yemin etmiĢ gibiydi. Aydan yutkundu. “Her Ģeyi ben... ben
mi yapacağım?” diye sordu titrek bir sesle.

“E vet...” dedi Salih duraklamaksızın.

“Her Ģeyi... mi?”

“Yapabilirsen!..” dedi Salih.

“Sen... yardım etmeyecek misin?”

“Beni ne kadar heyecanlandırabilec eğine bağlı? Eminim yıllar içinde epeyce tecrübe
kazanmıĢsındır?”

Bu tokat gibi laf ile irkildi genç kadın. Gözleri acıyla doldu önc e. Sonra da tertemiz
gözyaĢlarıyla... Dolu dolu bakıĢlarla duruyordu kocasının karĢısında. Masum bir çocuk gibiydi.
Çaresiz bir çocuk...

Öne doğru bir adım attı. YutkunmuĢtu üzüntüyle... Sonra bir adım daha attı. Ner edeyse
gövdeleri birbirine değecekti. Ellerini kaldırdı yavaĢça. Ġki elinin incecik parmakları genç
adamın gömleğine doğru uzandı. Yazlık gömleğinin yakas ındaki düğmeye dokundu.
Titriyorlardı...

Salih onun gözlerindeki yaĢları görmüĢtü elbette. Ağır bir l af ettiğini çoktan anlamıĢtı. Ancak
içindeki öfke çok fazlaydı. AĢkına karĢılık aldıkları ise çok azdı. Ondan art ık hiç etkilenmemeyi
ne kadar da çok isterdi! Etkilenmeyeceğini ummuĢtu hep. Onu bir daha çekici bulmayacağı
konusunda kendi kendisine telkin vermiĢti. Oysa bu hiç kolay değildi. Çünkü yıllar önce
engelleyemediği bir Ģekilde sevdiği kadın Ģimdi çok daha güzeldi. Çok daha çekiciydi...

Aydan‟ın parmakları bir düğmeyi çözdü önce...


Sonra bir düğmeyi daha...

Ve düğme sayısı kadar gözyaĢı damlas ı, pürüzsüz yanaklarından aĢağıya süzüldü.

Aslında yaptığına utanmıyordu. Yapt ığı Ģeyden rahatsız olmuyordu. Ağlamas ının sebebi
baĢkaydı. Eğer her Ģey normal olsaydı, onu soymaktan, onu tahrik etmekten ve üzerine
tırmanıp tüm kadınlığını ona sunmaktan rahats ız olmazdı. Tabii her Ģey normal olsaydı.
Normal değildi ki! ġimdi kendisini sevmeyen bir adama bunu nas ıl yapabilirdi? Gözleri böyle
bakan bir adamı nas ıl memnun edebilirdi? Salih‟in iĢkence yaptığı aç ıktı. Yılların intikamını
demek böyle alacaktı?

“Senden baĢka... kimse olmadı!” dedi yavaĢça. GözyaĢları henüz hızlanmamıĢtı.

Salih bir kaĢını inanmamıĢ gibi kaldırdı? “Öyle mi? Yani ben ve Mert‟ten baĢka mı?”

Aydan‟ın gözlerinden birkaç damla daha süzüldü. Parmakları pantolonunun kemerine


yaklaĢmıĢtı. Acemi bir Ģekilde gömleğinin eteğini pantolondan dıĢarıya çekiĢtirdi. Son düğmeyi
de çözünce kocasının geniĢ göğsü meydana çıkmıĢtı. “Senden baĢka...” diye fısıldadı
zorlukla. Ağlarken titremeye baĢlayan dudakları o anda öyle güzel gözüküyordu ki. Tıpkı
öpülecek gibi! “Salih! Lütfen bunu bana yapma! Böyle durma!” dedi acı ile.

“Neden? Eskiden bunu yapmay ı severdin? En azından ben sevdiğini sanırdım,” dedi Salih
soğuk bir tonla.

Aydan durakladı. “Ama... Ama sen böyle değildin!” Birkaç damla daha yaĢ kaydı
yanaklarından. Salih‟in diĢleri sımsık ı kenetlendi. Yıllar sonra bile bu fırsatçı kadının ağlaması
kendisini rahatsız ediyordu. Aydan‟ın sırf ağlay arak ona bir sürü bir Ģey yaptırabilec eğini
keĢfetmesini istemedi. Onun ağlamasından hiç hoĢlanmıyordu. Yıllar önce de hoĢlanmamıĢtı
Ģimdi de hoĢlanmıyordu. O güzel gözlerin ne kadar cezbedici olabileceğini unutmuĢtu. Nas ıl
da kandırıc ı bakabileceğini Ģimdi hat ırlamıĢtı. Kahretsin! Bu kadın onu hâlâ etkiliyordu! Hem
de fena halde!

“Belki sayende biraz eğlenmeye baĢlarsam... eski Salih‟e benzeyebilirim!” Donuk sesini
bakıĢları da destekliyordu.

Aydan çaresizdi. Sol elinin tersi ile tertemiz yaĢlarını sildi. Burnunu çekti hafifçe. Sonra sağ
elinin parmak uçları kocasının sert, çıplak göğsüne dokundu. YavaĢça üzerinde gezindi.
Kaslarını, teninin sertliğini algıladı. ÖzlemiĢti bu kasları aslında... Bu tenin sıcaklığını...
Burnuna kadar yayılan mis gibi kokusunu...

Parmakları genç adamın pantolonunun kemerine dokundu. BaĢka çaresi yoktu. Eğer Salih
onu bu Ģekilde aĢağıl amak ve birazcık olsun rahatlamak istiyorsa... buna izin verecekti. Hatalı
olduğu yıllar vardı. Bu yıllarda kocasını unutmaya çalıĢmıĢtı. Asıl âĢ ık olduğu erkeğin o
olduğunu anlamamıĢtı. Ve büyük bir hata olarak onun çocuğunu ondan saklamıĢtı. Kendi
aptalca gururu yüzünden, çocuksu inadı ve kararları yüzünden her Ģeyi mahvetmiĢti. Bu
onlara kaç yıla mal olmuĢtu! KuĢkusuz bu y ılların acısını Salih‟in hemen unutması mümkün
değildi.

Nilay‟ın onun kız ı olduğunu nasıl söyleyecekti? Asıl sorun buy du. Tamam elind e DNA testi
vardı ama Salih kaybettiği yıllar için onu kesinlikle suçlayacaktı. Gerçi kendi kız ı olsa ancak bu
kadar severdi. Salih‟in Nilay‟a olan düĢkünlüğünü bilmeyen yoktu. Genç adam bilmeden kendi
kızını, baĢkasına ait sandığı kız ını yıllarca hep korumuĢtu. Hep sevmiĢti...

Peki ya artık Aydan‟ı hiç sevmezse?..

Bunun acısı ile gözleri iyice doldu. Engel olmadığı yaĢları yanaklarından kısa aralıklarla
süzülüyordu. Parmak uçları ise onun kemerinin tokas ını çözmüĢtü. Pantolonunun düğmesini
de çözdükten sonra fermuarına uzandı. Bak ıĢları kocasının gözlerine çevrildi. YavaĢ yavaĢ
fermuarını indirirken, parmakları titremeye devam ediyordu. Bu yapt ığını daha evvel de
yapmıĢtı ona... O zamanlar o erkeksi mavi gözlerde açık bir heyecan olurdu. A vucu onun iç
çamaĢırının içine doğru süzülürken, yine o gözlerde birazcık olsun heyecan belirtisi aradı...

Diğer türlü kendisini gerçekten de kötü bir kadın gibi hissedecekti.

A vucu sıcak, heyecanlanmıĢ bir sertlik ile buluĢtuğunda, içi birazcık olsun rahatladı. Hiç
değilse genç adam bu tepkisine engel olamıyordu. Gözleri hâlâ katı bir bekleyiĢle karıs ının
yüzüne dikilmiĢ olsa da, avucundaki sertlik yaptığı Ģeyle ilgilendiğini gösteriyordu.

Salih onun avucunun tatlı baskıs ına rağmen durumdan hiç memnun değildi. Genç kadının
ellerinin, dudaklarının titrediğinin farkındaydı. Ġstemediği bir Ģeyi yaptığı o kadar aç ıktı ki...
Kendi kendisine kızdı. Onu zorladığı için kendisine küfretti. Ona karĢı yumuĢak olmaya
korkuyordu. Yine yumuĢ arsa yine ac ı çekmekten korkuyordu. Aydan‟ı unutması zor olmuĢtu.
Yıllarını almıĢtı. Fakat görünüm oy du ki onu unutmas ı hiç mümkün olmamıĢtı.

Kahretsin! ġu yaĢlar baĢka birisi yüzünden akmıĢ olsaydı eğer... onu ak ıttıran adamı çoktan
öldürmüĢ olurdu. Onu üzen herkesi öldürebilirdi! Aydan her zaman onun için özel bir yere
sahip olmuĢtu. Ona kızdığı günlerde bile gizlice takip etmiĢti. Ataman‟ı aramıĢ, ağzından laf
almıĢtı. Bir iki bayramda veya özel günde Ġstanbul‟a giderek onun iyi olup olmadığını kontrol
etmiĢti. Nedense ona karĢı hep bir sorumluluk hissetmiĢti.

Ve küçük Nilay... Kendi kızı olsa ancak bu kadar sevebileceği o tatlı kız... Onu gerçekten
seviyordu. Mert‟in kızı olması önemli değildi. O Aydan‟ın kızıydı. Ve dolayısıyla kendi kızı! Onu
her görüĢünde daha da sevmiĢti. Ve sonunda onu dah a sık görmek için çaba harcamaya
baĢlamıĢtı. Bu çabanın içinde Aydan‟ı görmek pek yoktu aslında. Ondan kurtulmay a
çalıĢıyordu. Ataman‟dan öğrendikleri yetiyordu. Veya gittikçe büyüyen ve her Ģeyi anlatan
kızından.

Garip! Nilay hiç Mert‟ten bahsetmemiĢti!

Buna Ģimdi dikkat ediyordu. Aydan ile Mert ne zaman ayrılmıĢlardı acaba? Ayrıldıkları kesindi.
Diğer türlü Aydan neden kocasına geri dönmek isteyebilirdi ki? Nilay da zaten Mert‟i hiç
bilmiyordu.

Gözleri karıs ının ıslak gözlerinde gezindi yine çaresizce. Ona eziyet etmekle kollarına alıp
avutmak aras ında bocalayıp duruyordu. BüyümüĢtü evet... Daha da güz elleĢmiĢti evet... O
baĢkaldıran vahĢiliğini gizlemeyi öğrenmiĢti evet... Peki ama neden böyle ağlıyordu?

KuĢkusuz istemediği bir Ģeyi zorla yapıyor olduğundan...

Ani bir kararla uz andı.

Onun elini tutup iç çamaĢırının içinden çıkardı. “Bu kadarı yeterli...” dedi karısına soğuk bir
sesle. Sonra fermuarını geri çekip kemerini taktı. Aydan‟ın ıslak gözleri Ģimdi ĢaĢkınca
bakıyordu.

Genç kadın sanki göğsüne bir bıçak yemiĢ gibi olmuĢtu. Olduğu yerde donup kalmıĢtı.

“Ne yeterli?..” dedi zorlukla.

“Ġstemediğin bir Ģeyi yapmana gerek yok!” dedi Salih. Parmakları kalktı. Onun yanaklarındaki
yaĢları sildi bilinçsizce. Hassas tenini okĢarcas ına dolaĢmıĢtı parmak uçları. KaĢları çatılmıĢtı
iyice. “Seni buna zorladığım için üzgünüm...” dedi yavaĢça. “Bana yapmak istemediğim Ģeyleri
yaptırıyorsun!”

Aydan nefesini tutmuĢtu. Bir an için kocasının gözlerinde ılık bir ıĢık görmüĢtü sanki. “Beni...
istemiyor musun?” diye sordu yüreği ac ıyarak.

“ġu anda hayır...” dedi Salih. Elini geri çekmiĢti. Yüzü yine katılaĢmıĢtı. “Halletmemiz gereken
çok Ģey var...”
“Bebek... Bebek de mi istemiyorsun?”

“Halletmemiz gereken Ģeylerden birisi de bu zaten!” dedi Salih. “Bu gece için gerçekten
üzgünüm. Seni ağlatmak istemezdim!”

Üzgün müydü gerçekten? Mavi bak ıĢlarını kaçırdığına ilk kez Ģahit olmuĢtu Aydan.

Genç adam bir adım geriledi. Gidecek gibiydi. Genç kadın onun gideceğini hissetti. Hayır!
Gidemezdi! “Lüt fen!” dedi ona yavaĢça. Salih duraklamıĢtı. “Lütfen gitme!” diye tekrar etti.
“Salih! O kadar yalnızım ki! Lütfen bu gece beni yalnız bırakma!”

“Aydan! Sen ne istediğinin fark ında değilsin!”

“Fark ındayım! Art ık beni sevmediğini biliyorum ama... lütfen bu gece seninle kalayım ! Yanında
yatayım!” GözyaĢları akmaya baĢlamıĢtı yeniden. Eliyle çocukça sildi. “Lütfen...” dedi fısılt ı ile.
“Yalnız bırakma beni...”

Salih kararsızdı. Aydan‟ın sık ınt ıları olduğu açıktı. Neden yıllar sonra kocasını görmek için bu
tatil köyüne gelmiĢ olabilirdi ki? Neden evliliğini devam ettirmek istiyordu? Yalnızlık mı? O ne
demekti ki? Bir süredir Mert olmasa bile... ağabeyi Ataman vardı! Kız ı Nilay vardı! Annesi,
babası vardı...

Yalnız olduğu için mi kendi kaba tavrına rağmen ona sokulmuĢtu? Fermuarını indirip onu
tahrik edecek, istemediği seviĢmeyi ona sunacak kadar mı yalnızdı?

DiĢlerini s ıktı. Ne olursa olsun hiçbir zaman Salih kadar yalnız olamazdı! Derin bir nefes aldı.
ġu anda oradan uzaklaĢabilse... hemen uz aklaĢırdı. Yapamıyordu ne yazık ki!

“Sadece yatmak mı?” diye sordu genç adam yavaĢça.

“Sadece yatmak!” diye onayladı Aydan. “B ana yine eskisi gibi sarılırsan... çok mutlu olacağım!
Ġstemediğin hiçbir Ģey yapmazsın. Sarılsan yeter...”

“Aydan! Bu çok tehlikeli...”

“Ve sadece bana bırakmazsan... ve sen de istersen... seviĢebiliriz de!” Salih‟in sessizce
susması üzerine aceleyle ekledi. “S en de istersen tabii!”

Salih‟in baĢı hafifçe önüne düĢtü. Ne kadar istediğini Aydan asla bilemezdi. GeçmiĢte hiçbir
Ģey yapmadan, sadece onun kokusunu çekerek, hiç uyumadan karıs ının ince bedenine
sarılmıĢ halde yattığı nice saatleri vardı. Sanki daha o günlerde bile ondan ayrılacağını
hissetmiĢti. Aydan‟ın bir gün Mert‟e döneceğini biliyordu. O yüzden Aydan uyurken o pek
uyumamıĢ, sınırlı zamanının tadını çıkarmıĢtı.

BaĢını kaldırdı. “Peki!” dedi yavaĢça. “Sanırım bir gec elik... sana dayanabilirim!” Aydan‟ın
yüzünün değiĢtiğini görünce hafif bir gülümseme ile ekledi. “Çekiciliğine tabii!” Aydan‟ın
üzüntüyle gerilen yüzü bir anda aydınlanmıĢtı. GözyaĢları müc evher kadar göz alıc ı olmuĢtu.
Dolgun ve öpülmeye haz ır dudakları kocasınınkilerden daha tatlı bir Ģekilde k ıvrıldı.

“Gerçekten mi?” diye sordu çocukça. “Yani hâlâ çekici miyim gerçekten? Senin için?..”

“Kabul etmeliyim ki, her sene daha da güzelleĢiyors un!”

Aydan mutlulukla ellerini önünde birleĢtirdi. Birkaç saniye önc e ağlay an kadının bir anda bu
kadar değiĢivermesi ilginçti. Ve gerçekten çok güz el gözüküyordu.

Genç kadın aceleyle gözyaĢlarını silip döndü. Yatağın örtüsünü çekip açtı. “O halde... çok
gecikmeyelim!” diyordu bir yandan da! “Çünkü... kocama sarılmay ı... gerçekten özledim!”

BaĢını çevirdi. Bir an bakıĢtılar. Sonra Aydan mor bluzunun eteğini tutup çekti. Hiç utanmadan
çıkarıp bir kenara fırlattı. Sutyeninin altındaki diri göğüsleri göz al ıcıydı. Doğumdan sonra daha
da dolgunlaĢmıĢt ı. Henüz deniz ve güneĢ görmemiĢ teni bembeyazdı. Teninin doğal bir
beyazlığı vardı. GörünüĢte esmer bir kadın olmasına rağmen krema gibi pürüzsüz ve parlaktı.
Salih yüzünü o göğüslere yaslayıp yatmay ı ne kadar s evdiğini hemen hat ırlamıĢtı. Bunu
sevdiğini bilen Aydan da o zamanlar pek çok gece, seviĢmeseler bile iç çamaĢırı giymeden
yatardı. Kocasının onları rahatça okĢamas ına veya yanağını yaslayıp yatmasına izin verirdi.

Aydan pantolonunu da bir iki saniyede indirdi. Beyaz pantolon yere düĢünce, ince uzun
bacakları, yuvarlacık kalçaları ortaya çıkmıĢtı. Seksi iç çamaĢırları ile dayanılmayacak kadar
zorlu bir kadın oluvermiĢti.

Salih yutkundu...

Acaba yanında kalmas ını kabul ederek yanlıĢ mı yapmıĢtı? K esin!

Genç kadın yatağa girdi. Örtüyü üz erine çekmeden önce eli sutyenine gitti. Kopçasını çözüp
omuzlarından sıyırdı. Onu da bir kenara atarken, yanmaya baĢlayan mavi gözlerin fark ında
değildi. Geriye yaslanıp baĢ ını yastığa dayadı. Bir iki saniye için çıplak gö ğüsleri meydanda
kalmıĢtı. Örtüyü hafifçe çekti. Fazla değil... Uçlarını örtecek kadar. Belki bilinçliydi belki de
değil... Ama kadınsı bir fettanlıkla S alih‟i huzursuz edecek kadar bir kısmını açıkta bırakmıĢtı
iĢte.

“Geliyor musun?” diye sordu yavaĢça. Hissettiği mutluluk yüzünden gözyaĢları kaybolmuĢtu.
Sadece ıslanınca koyulaĢmıĢ kirpikleri kalmıĢtı.

“DiĢlerimi... fırçalamalıyım!” dedi Salih. Aklına oradan kaçmak için baĢka çare gelmemiĢti.
Üzerinde sadece avuç kadar bir kumaĢ parçasıyla yatan seksi bir kadına nas ıl dayanabilirdi?
Üstelik de kendi karısına...

“Tamam... Bekliyorum!” dedi Aydan sevimli bir kabulleniĢle. Örtünün alt ından göğüs uçlarının
semsert olmasını, kasıklarındaki gergin kıpırtıları fark etmemeye çalıĢ ıyordu. Özellikle yarı
çıplakken bir erk eğe yak ın olmak gerçekten fazla erotik bir histi. Fakat zevkli...

Salih diĢlerini fırçalamıĢ bir halde geri geldiğinde, aradan çok zaman geçmemiĢti. Genç adam
gömleğini sıy ırıp atmıĢtı zaten. Pantolonunu çıkarınca, o da seksi bir iç çamaĢırı ile kalmıĢtı.
Aydan gözlerini yummamak için zor tuttu kendisini... Ona baktıkça tüm bedeni kadınsı bir
dürtüyle dolup taĢıyordu.

Salih uzun adımlarla yatağa yaklaĢtı. Örtünün alt ına girerken karıs ına dokunmamaya
çalıĢıyordu. Heyecanlanmamak için elinden geleni yapıyordu. BoĢa heyecanlanmak, sağlıklı
bir erkek için sabaha kadar uykusuzluk demekti!

Bir an yan yana durdular. Sonra Aydan göz ünün ucu ile ona baktı. “Ya sen sarıl bana...” diye
baĢladı. “...ya da ben sana sarılayım. Ġstersen... eskiden sevdiğin gibi...yat!”

Salih derin bir nefes aldı. Kahretsin! Gerçekten de kahretsin! Dayanamıy ordu bu kadına!
Bedeninin hiç bir hüc resi onu dinlemiyordu. Tek söz dinleyen organı olan bey ni bile itiraz
ediyordu ona!

Hafifç e sokuldu karıs ına... Yan dönmüĢtü. Usulca örtüyü sıy ırdı. LoĢ ıĢıkta, açıkta kalan beyaz
göğüslerini süzdü bir saniye... Sonra... Sonra baĢını o tatlı sertliklerden birisine yasladı. Küçük
bir oğlan çocuğu gibiydi o an... Huzurla gözlerini yumdu. Bunu daha evvel yapmıĢ olduğu
geceler hiç aklından çıkmamıĢtı. Bir avucu otomatikman diğer göğsünü sardı. SertleĢmiĢ
ucunu hissetti avucunda. Bilinçsizce kıpırdattı avucunu... Diriliğini, baskıs ını hissetti.

Genç kadın da yaĢadığı anın huzuru, sıcaklığı, doğallığı ile gözlerini yummuĢtu. Allahım! Bunu
ne kadar da özlemiĢti. Göğsünde kıpırdamadan duran kafaya dokundu parmakları. Usulca
saçlarının arasına daldı. Nilay‟ı emzirdiği günlerde özellikle hatırlamıĢtı bu anları... Bir kocası
olduğunu hat ırlamıĢ ve onun dokunuĢlarını ne kadar özlediğini hissetmiĢti.
Salih kafasını kıpırdattı biraz... Bu koku!.. Ah bu koku ve sıcaklık !.. Bu sert temas!..

Ġmkâns ızdı! Yapmak istediğini yapmamak... imkânsızdı!

Dudakları kıpırdandı. Önce avucunda hapsettiği göğsüne kaydı. Aydan bir tepki vermemiĢti.
Sert göğüs ucunda gezindi dudakları bir süre... Dilini dokundurdu adeta acemice... DiĢleri ile
sıkıĢtırdı usulca... Acıtmaktan korkar gibi...

Aydan‟dan hiç ses gelmiyordu. Sadece usul usul kendi saçlarında geziniyordu parmakları.
Bunun bir teĢ vik olduğunu bilecek kadar tecrübeliydi genç adam. Yine de ürküyordu. Daha
fazla ileri gidememekten ürküy ordu.

BaĢını kaldırdı.

Ve Aydan onun gözlerindeki arzuyu gördü. Ġçi sevinçle doldu. Kocası ona böyle baktıkça...
genç kadın onun istediği her Ģeyi yapardı. Yeter ki böyle baksın! Yet er ki uzak ve mesafeli
olmasın!

“Uyumak zorunda değiliz !” diye fıs ıldadı yavaĢça. Kadıns ı bir boyun eğiĢ ve çekicilikle...

“Her Ģey... daha da karıĢac ak!” dedi Salih zorlukla. A vucunda tuttuğu diri kıvrımı bırakacak
gücü yoktu. Onu okĢamaya devam ederken, karısına direnmek de zordu.

“Senin için belki!” dedi Aydan. “Ben ise hayatımdaki karıĢıklıkları düz elteceğimi umuyorum!”

“Ne demek bu?” diye sordu Salih.

“BoĢ ver!” dedi Aydan. Hâlâ okĢamaya devam ettiği saçlardan bastırıp onun dudaklarını
göğsüne çekiĢtirdi. “Hadi devam et!” dedi ona. “Beni istiyorsan eğer... lütfen devam et!”

Ve Salih bu isteğe uydu. Ne olurdu ki? Karıs ıydı o! Öfke bile duysa, kendi karıs ıydı. Bu
Ģahane vücut ona aitti. Bu lezzetli ten onundu. A vucunu gezdirmeye baĢladığı düz
göbeğindeki ürperme onun içindi! A vucunun altında aç ılan pürüzsüz bacaklar onu çağırıyordu.
Tıpk ı eskisi gibi vericiydi Aydan... Ġstekli, uysal, hiçbir Ģeye itiraz etmeyen...

Bunun cesareti ile dudakları aĢağıya indi. Örtü iyice sıyrılmıĢtı. Onu çekip yere attı. Öpmesine
devam ediyordu. Sonra usul usul iç çamaĢırını çekip aldı. Gözleri bir an karıs ının gözleri ile
kesiĢti. Aydan yarı kapalı gözleri ile teslim olmuĢ bir haldeydi. Salih elinde olmadan gülümsedi.
Peki! Madem öyle, bu gecenin sonuna kadar bu harika yarat ıktan faydalanacaktı. Dudakları
yavaĢça bac aklarının kenarına dok undu. Oradan da özlemle hassas bölgesine kaydı.
Kaybettiği yılların intikamını alamazdı belki... Ama belki içindeki yaraya birazcık çare olurdu.

Aydan‟ın önc e nefesini tuttuğunu, sonra ha fifçe inlediğini duyduğunda, intikam almak fik ri
çoktan aklından ç ıkmıĢtı.
38. Aydan için de olağanüstü bir gece olmuĢtu. Zaten çok geç baĢlamıĢtı ilk seviĢmeleri... Yılların
birikimi ile yaĢadığı tatmin inanılmazdı. Ġkinci seviĢmeleri ise neredeyse ölümcüldü. Kalbi
duracak sanmıĢt ı o son noktada... Salih‟in hâlâ öfkeli olduğunu, harek etlerindeki sertlikten
hissediyordu. Ama hoĢuna gidiyordu bu sert baskı. Ġnlemelerini serbest bırakmıĢtı. Çıkardığı o
seslerin kocasını ne kadar teĢ vik ettiğini bilemezdi. Ölürces ine yaĢadığı tatminden sonra, uzun
süre kocasına sarılı kalmıĢtı. Üzerinden çekilmesini, hissettiği tamamlanmıĢlık duy gusunun
yok olmasını istememiĢti. En azından hâlâ yaĢadığına ve nefes alabildiğine emin oluncaya
kadar...

Ve sonunda uyuy up kalmıĢtı. Ne Salih‟in kalktığını, ne kendisini uzun süre seyrettiğini fark
etmemiĢti. Yüzünde memnun bir gülümseme ile uyumasına devam etmiĢti.

Uyandığında yanında kimse yoktu elbette. GerinmiĢti mutlulukla. Ama henüz çok erken
olduğunu da duvardaki pahalı saatten gör müĢtü. Egzotik Afrika temalı saat, sabahın henüz
yedisi olduğunu gösteriy ordu. Odanın içi aydınlıktı. Doğruldu yavaĢça. DağılmıĢ uzun saçları
yüzüne dökülmüĢtü. Onları geriye doğru atıp etrafına baktı.
Salih yoktu. Nereye gitmiĢti ki bu adam?

Örtüyü üzerinden at ıp çıplak olarak yataktan kalktı. Banyo olduğunu tahmin ettiği tarafta da bir
ses yoktu. Onun odada olmadığını anlaması uzun sürmemiĢti.

Balkona doğru yürüdü. Kendisini göstermemeye çalıĢ arak kenardan bakındı. Bu odadan
havuz daha rahat görünüyordu. Ġçinde yüzen kimse yoktu tabii. Ama baĢında iki erkek durmuĢ
konuĢuyorlardı. Bir tanesi otel çalıĢanıydı. Bu belliydi. Elindeki bardaktaki sıvı Ģey de klor
olmalıydı. Ölçülü bir Ģekilde doldurup havuza dökmüĢtü. Diğer adam ise Salih‟ti. Elleri
Ģortunun cebinde, adamın iĢini yapmasını izliyordu. Gür saçları hafif rüzgârda oynaĢ ıp
duruyordu.

Gülümseyerek geri çekildi.

Ona baktıkça içi sevgi ile doluyordu. E vet, o hâlâ öfkeli, o hâlâ kızgındı ama olsun... Ne yapıp
edip onu artık hayat ına geri kazandırmak istiyordu. Onsuz olmak, onsuz günler geçirmek
istemiyordu. Cesaretini toplaması uzun zamanını almıĢtı. Cesaretini kaybetmeden devam
etmek istiyordu.

Dünk ü seviĢmeleri gerçekten çok güzeldi. Öncesinde Salih belki biraz aĢağılarcas ına
zorlamıĢtı ama genç kadın evliliğini kurtarmak için ona boyun eğecekti zaten. Ağlamasına
engel olamamıĢt ı ama onun istediği her Ģeyi yapacaktı. Yapmaya kesin niyeti vardı. Salih onu
aĢağılamaktan vazgeçmemiĢ olsaydı, onurunu falan yine düĢünmeyecekti. Sonunda onun
öfkesini azalt abilsin yeterliydi... Neyse ki gece her Ģey tatlıya bağlanmıĢtı. Neyse ki genç
adam onunla, onun yatağında yatmasına izin vermiĢti. Sonras ı kolay olmuĢtu. Onun
göğüslerinde yatmay ı ne kadar sevdiğini hatırlamıĢtı hemen. Ve kadıns ı bir içgüdü ile Salih‟in
fazla direnemey eceğini hissetmiĢti.

Keyifli bir Ģekilde banyosunu yaptı. Nilay‟ın uyanacağını zannetmiyordu bu saatte. Fakat
üstünü değiĢtirmeliydi. Masanın üzerinde oda anahtar kartını görünce, onu Salih‟in bıraktığını
anladı. Yedek kart olmalıydı. Elbiselerini giyindikten sonra kendi odasına indi. Önce kızına
baktı. Üzerini açan küçük kız, hissettiği serinlikle hâlâ keyifli keyifli uyuyordu. Bany oya geçip
nemli saçlarını kuruttu hızlıca. Sonra odasında yeni kıyafetlerini giydi. Sarı tonlarında, ona çok
yakıĢan bir Ģort ve bluzdu. Bu oteldeki kadınların çok Ģık giyindiğini fark etmiĢti zaten.

Nilay da uyanmıĢtı o sırada... Ayaklarını sürüy erek odadan dıĢarıya ç ıkmıĢtı. Uykulu gözleri ile
baktığı annesi ne kadar da güzel olmuĢtu böyle? Emin olmak için gözl erini ovuĢturdu. Onu
fark edip de dönen ve “Günaydın tatlım!” diyen annesinin yüzü ıĢ ıldıyordu adeta. Çocuk kalbi
ile onun mutlu olduğunu hissetti. Acaba annesi tatilde diye mi böyle mutluydu? Acaba o da
kendisi gibi çok mu iyi uyumuĢtu? Çünkü onun uzun zamandır hiç iyi uyuyamadığını fark
edecek kadar büyümüĢtü.

Belki de babası ile olduğu için mutluydu? Eğer annesi de kendisi gibi hissediyorsa, bu saçma
bir Ģey değildi. Çünk ü küçük kız babas ını gerçekten çok seviyordu. Onun kadar uzun, yakıĢıklı
ve güçlü bir babası olduğu için gurur duyuyordu. Tek sıkıntıs ı, kreĢteki arkadaĢlarına babasını
bir türlü gösterememiĢ olmasıydı.

Annesinin keyifli hali üzerine Nilay da gülümsedi. Kollarını aç an annesinin kucağına atladı.
Uzun öpücüklerle süslenen yanağı halinden çok memnundu. Sonunda baĢ ını geriye çekip
annesinin yüzüne baktı. “Y eter artık !” dedi kıkırdayarak. “Babama kalmadı!”

“Var var... Ġkimize de yetersin sen!” dedi genç kadın. Bu sefer kız ının boynunu öpmüĢtü. Sonra
onu yere indirip poposuna vurdu. “Hadi bak alım doğru banyoya... Sonra çıkıp kahvaltımızı
yapalım. Baba erkenden kalkmıĢ bile!”

Nilay bir an yatağa baktı. Yatak örtüsü kırıĢmıĢ olmas ına rağmen bozulmamıĢtı. “Babam
burada yatmadı mı?”

“Hay ır canım!” dedi genç kadın.


Nilay çocukça dudak büktü. “Öf! Neden anne? Siz evli değil misiniz?”

“E vliyiz tabii ki kızım!”

“Öyleyse neden burada yatmadı? Siz birbirinizi sevmiyor musunuz?”

Aydan gülümsedi. Kız ı, bazı Ģeyleri fark edecek kadar büyümüĢtü gerçekten. O yaĢına göre
pek çok yönden olgun ve gerçekten çok zeki bir kızdı. “Ben babanı seviyorum kızım!” dedi
yavaĢça. Bunu açıklamak onu hiç rahatsız etmemiĢti. “Hem de tahmin bile edemeyeceğin
kadar çok seviyorum. Baban dün gece burada yatmadı. Çünkü... Çünkü dün gece ben onun
odas ında yattım. Mesele bu!”

“Gerçekten mi?” diye sordu küçük kız gözleri parlayarak. “YaĢasın!” Sonra gözlerindeki ıĢık
söndü. “Siz beni gece burada bir baĢıma mı bıraktınız?”

“Gayet güzel uyuyordun! Hem sen uyanmadan geldim bak !”

“Ġyi aman neyse! Korkmazdım zaten. Kocaman kız oldum ben!” Tavrı gerçekten büyük kızlar
gibiydi.

“Biliyorum!” Aydan gülümsemiĢti yine sevgiyle.

“ġampuanımı getirdin mi anne?”

Hazırlanıp kahvaltı için aĢağıya inmeleri çok vakitlerini almamıĢtı. Havuz baĢındaki gölgelik bir
masayı bulduklarında, yanlarına iri bir adam yaklaĢtı. Ataman‟dı bu.

“Erkencisiniz?” dedi kardeĢine.

“Sen de öyle! Nereden? Yüzmekten mi?”

Genç adam gülümsedi. Aydan onun gibi güzel gülümseyen çok az erkek görmüĢtü. Parlak gri
ve gülen gözleri ile pek çok kadının hayaliydi. Ama onun belli ki hayalinde baĢka bir kadın
vardı.

“E vet, yüzmekten!” dedi genç adam. “Otelin motorsikleti ile ilerideki bir koya gittim. Kimse
yoktu. Çok serindi su... Güzeldi.”

“Tek baĢ ına suya girip aç ılmandan hoĢlanmıyorum!”

Ataman eğilip yeğenini öpmüĢtü o arada. Gür saçları alnına dökülünce, genç kadın fark ında
olmadan uzanıp o saçları geriye itti. Ağabeyini bir çocuk gibi sevmek hoĢuna gidiyordu.
Aslında pek çok yönden çocuksu bir kalbi vardı genç adamın. Ġyilik yapmay ı seven, insanları
kırmaktan hoĢlanmayan bir yakıĢ ıklıydı.

“Merak etme! Bana bir Ģey olmaz. Siz bir Ģeyler alıp oturun, ben de duĢ yapıp on dakikaya
gelirim. Bana tost da yapar mıs ın? ġu köĢeye tost makinesi koymuĢlar. ”

“Tamam!” dedi genç kadın.

“Day ı!” diye at ıldı küçük Nilay. “Biliyor musun? Dün gece annemle babam, birlikte yattılar!” Bu
söylediğinin önemini biliyormuĢ gibi sırıtıyordu. Önden dökülmüĢ iki diĢi ile gerçekten çok
tatlıydı.

Ataman‟ın bir kaĢı kalktı. Kıpkırmızı olmuĢ kardeĢinin yüzüne baktı. Ama hiçbir Ģey demedi.
“Güzel...” dedi sadece. Dudakları hafifçe kıvrılmıĢtı. Sonra yeğeninin saçlarını karıĢtırıp
uzaklaĢtı. Aydan‟ın yanından geçerken de “Tostum bol peynirli olsun lüt fen!” dedi keyifli bir
sesle.
Aydan hafif bir nefes aldı. Kızına kızmaya gerek yoktu. Çocuk ne yaptığının bile farkında
değildi. BoĢuna çocuktan al haberi demiyorlardı. Zaten ona kızmaya vakit kalmadan Nilay
çığlık atarak koĢmaya baĢlamıĢtı. Biraz ileriden gelen babasını görmüĢtü. Genç kadın kız ının
ona olan sevgisini neredeyse kıskanacaktı. Ah! Neden Sali h görmüyordu bunu? Nilay onun
kızıydı iĢte! Neden fark etmiyordu? Kaç kere söylemiĢti. Gerçi genç adamın dikkatinin dağınık
olduğu kötü zamanlardaydı ama olsun. O zeki birisiydi. Neden anlamıyordu?

Kucağında kızı ile gelen Salih keskin bakıĢları ile Aydan‟ı süzdü. “Erkencisiniz!” dedi o da aynı
Ataman gibi.

“E vet... Ama iyi dinlendim!” dedi genç kadın kızarması devam ederek.

Nilay iki eli ile babas ının yüzünü tutmuĢtu. Meraklı bakıĢlarla onun mavi gözlerini süzdü.
“Baba! Gece annemle mi yattınız?”

Salih bir saniye için sustu. Sonra onayladı. “E vet...”

Nilay düĢündü bir saniye... “Hımm! Bebek de yapacak mısınız artık?” Sonra onun
konuĢmas ına fırsat vermeden yalvardı. “Lütfen baba! Lütfen! Bir tane erkek kardeĢim olsun.
Ona çok iyi bakarım ben. Bebeklerimi veririm!”

“Erkek çocukları bebekle oynamaz...” dedi Aydan açık büfeye doğru yönelirken. En iyi çare
oradan kaçmaktı. Mermerden yapılmıĢ iki uzun ve sabit masanın üzeri kapaklı servis tepsileri
ile donatılmıĢtı. Cam kapaklardan içleri gözüküyordu. Neredeyse yok yoktu. Arkasından gelen
kocasına çevirdi gözlerini. “Ataman‟a tost yapacağım. Sen de ister misin?”

Salih kararsız gibiydi. Kucağındaki kızını yere bıraktı. Nilay hemen eline bir tabak almıĢtı.
Birkaç otel müĢterisinin aras ından süzülüp kendisine ı vır zıvır doldurmak üzere uzaklaĢtı. Onu
arkasından bir an için izleyen Salih sonunda onayladı. “P eki, olur. Ben de isterim o halde...”

On dakika sonra ellerinde kahvaltılık malzemelerle masaya oturmuĢlardı. Büyükçe bir servis
tabağında ise iki kocaman tost duruyordu. ErimiĢ peynirler tosttan dıĢarıya taĢmıĢtı.

“Tost konusunda pek becerikli değilim sanırım!” dedi Aydan gülümsemeye çalıĢarak.
“E vlendiğimizde, Ankara‟daki evimizde de tost yapmıĢtım sana... Hat ırlıyor musun?”

Tostunu eline alıp bir ıs ırık atan Salih gözlerini karısına çevirmiĢti. “E vet...” dedi yavaĢça.
“Hat ırlıyorum. Elini yakmıĢtın!”

“Ve sen de yanan yerimi öpmüĢtün!” dedi genç kadın gülümseyerek.

“Babam romantik miydi anne?” diye sordu Nilay sütlü mısır cipsi tabağına kaĢığını daldırırk en.

“Sadece gençtim...” diye biraz homurdanırcas ına mırıldandı Salih. BaĢını çevirip etrafını
izlemeye baĢlamıĢtı.

“Romantikti kızım!” dedi Aydan da ona inat. “Baban odun gibi davranıp güzel huylarını
gizlemeye çalıĢanlar tatlı bir erkektir!”

“Sen biliyordun ama öyle değil mi anne? Romantik olduğunu yani?”

“Biliyordum tabii... Ama romantik olmasa da önemli değildi. O benim kahramanımdı!

“Gerçekten mi?” Küçük kız elinde kaĢ ığı öylece kalakalmıĢtı. Salih de tostunu çiğnemeyi
bırakıp baĢ ını karısına çevirdi. Nilay heyecanla devam etti. “Ne oldu ki? Seni kötü adamlardan
mı kurtardı?”

Aydan gülümsedi. Eğer Salih içindeki karmaĢay ı durdurabilmiĢ olsaydı, onun gözlerinde
açıkça ıĢıldayan sevgiyi görebilirdi. “Aynen öyle oldu k ızım!” dedi yavaĢça. “Beni kötü
adamlardan kurtardı ve seni verdi bana!”
Kimse bir Ģey söylemeye vakit bulamadı. Ataman uzun adımlarla yanlarına gelmiĢ ve
konuĢmay ı bölmüĢtü. “E vle konuĢtum az önce!” dedi kardeĢine sıkıntı ile. “Babam sabaha
karĢı bir kriz daha geçirmiĢ. BaĢındaki damar fena baskı yapıyor. Bu sene bu üçüncü oldu. Bir
an önce ameliyat ettirmek lazım.”

Aydan endiĢelenmiĢti. Babası gerçekten de inatçı bir adamdı. Bir türlü ameliyata
yanaĢmıy ordu. Yapılacak bir beyin ameliyatı ile bitkisel hayata girmesi ihtimali çok yüksekt i.
Bunu göze alıp çocuklarına yük olmaktansa ölmeyi tercih ettiğini söylüyordu.

“Durumu nas ıl Ģimdi?” diye sordu endiĢeli bir Ģekilde.

“ĠyiymiĢ... Hastanede yoğun bak ımdaymıĢ. Ama bilinci açıkmıĢ. Annem çok üzgün tabii.” Hafif
bir nefes aldı. “Zamanımız azalıyor sanırım.”

Salih sessizce iki kardeĢi dinliyordu. “Gidecek misiniz?” diye sordu sonra.

“Ben gitmek istiyorum. Aydan ile Nilay kalsın burada,” dedi Ataman.

“Ben de gelirim!” dedi genç kadın üzgünce. Üzünt üsü hem babasından dolayıydı hem de...
doyamadığı kocasından ayrılacağı içindi.

“Senin gelmene gerek yok. Bilinci açıkmıĢ dedim!”

“Geleceğim... Nilay yine gelir nas ılsa babas ının yanına...”

Salih de onaylamıĢtı. “Doğru... Gidip dedesini görsün. Moral olur ona... Vakit bulursam, ben de
bu hafta gelmeye çalıĢırım. ”

Aydan merakla kocasına baktı. Acaba Salih bu duruma, yani Aydan‟ın gidecek olmasına
sevinmiĢ miydi? Onun normalde babas ını çok sevdiğini bilirdi. Hastalığına üzüldüğünü de
tahmin ediyordu. Ancak karıs ının gidecek olması onu hiç rahatsız etmemiĢ gibiydi.

“Peki!” dedi Ataman. Bir bardağa su koydu. Bir dikiĢte bitirmiĢti. DüĢünceli gözüküyordu.
“Aslında babama neyin moral olacağını biliyorum!” dedi yavaĢça. “Y ıllardır benim evlenmemi
bekliyordu. Sizin gibi bir torun vermemi istiyordu. Sanırım onun istediğini yapacağım...”

“Anlamadım!” dedi Aydan meraklı bak ıĢlarla.

Genç adam dalgın daldın kardeĢini süzdü. “S ana söylemediğim bir Ģey var!” dedi sonra. Artık
açıklama vakti geldiğini biliyormuĢ gibiydi. “Bir kız var...” diye devam etti ağır ağır. “Benim
ilgilendiğim... hoĢlandığım bir kız!

“Gerçekten mi?” diye sordu genç kadın ilgiyle. Demek tahminleri doğruydu? Demek
ağabeyinin böyle dalgın olmasının sebebi bir kızdı?

“E vet,” dedi genç adam. “Ben ona evlenme teklifi yaptım. Haftaya... cevabını verecek bana.
ġirketimizin kuruluĢ yıldönümünde...”

“Ġnanmıyorum sana!” dedi Aydan hayretle. “Nasıl sakladın benden? Demek evlenme teklif
ettin?”

“E vet. Ama iĢin aslı, bende ve evlilikte pek gönlü yok. VahĢi bir esmer... Çok genç... Adı...”
Hafif bir nefes aldı. Sanki o kızı düĢ ünmek ve adını söylemek acı veriyor gibiydi. “Adı Vildan...”
diye ekledi.
39. “Vildan mı?” diye tekrarladı Aydan. “Ne güzel bir isim bu?”

“Kendisi daha güzel!” dedi Ataman sıkıntılı bir sesle.

“Sorun ne peki?”
Genç adam geniĢ omuzlarını silkti. “Sorun... beni istediğim kadar sevmemesi!” dedi yavaĢça.
“Neyse! Annem aceleye gerek olmadığını söyledi. ġu kahvaltımız ı edelim de sonra yola
çıkalım. Sen bizi havaalanına bırak ırsın değil mi Salih?”

Genç adam baĢını eğmiĢti. “Tabii...”

“ĠĢin vars a eğer?..”

“Hiçbir iĢim yok. Ben bırak ırım sizi.”

Salih‟in gözleri karısının üzerindeydi. Ve Aydan‟ın da onun üzerinde! Genç kadın ondan
ayrılacak olmasına çok üzülüyordu. Kocasını çok özlemiĢti. ġu kısacık saatlerde ona
doyamamıĢtı. Zaten ömür boyu doyacağını da sanmıyordu. Ama gitmek zorundaydı.
Hayat ının bir baĢka önemli erkeği daha zor durumdaydı.

Herk es iĢtahsızca kahvaltısını yaptı. Sadece Nilay durumun çok fark ında değildi. Erken
gideceklerine üzülmüĢtü. Ama babas ının Ġstanbul‟a gelme ihtimalini duyunca keyfi hemen
yerine gelmiĢti. Çünkü babasını orada daha çok görebilecekti.

Havaalanına giderken Aydan ve Nilay arkadaydı. Ataman ve Salih önde, kendi aralarında
konuĢuyorlardı. Havaalanına gitmeden önce uçakta yer ay ırtmay ı unutmamıĢlardı. Neyse ki
ülkenin en iĢlek havaalanında acil uçak bulmak zor olmamıĢtı.

Ġlk kontrol noktasını geçtikten sonra Salih onlarla birlikte bekleme peronuna kadar geldi.
Ataman küçük yeğenine elini uzatmıĢ ve ona at ıĢtırac ak bir Ģeyler almayı teklif etmiĢti. As lında
amacı kız kardeĢi ile Salih‟i biraz yalnız bırakmaktı. Sanki aralarında konuĢmaları gereken
birkaç Ģey varmıĢ gibi hissediyordu. En azından belki doğru düzgün vedalaĢmak isterlerdi.
Zaten uçağa alınmaları için sadece beĢ on dakikaları kalmıĢtı.

Ġki genç yalnız kaldıklarında bir an için bak ıĢtılar.

“Kurtuldun benden!” dedi Aydan kadınca bir iğneleme ile. Sesini pervasız yapmaya çalıĢmıĢtı.
Hatta Ģakacı...

Salih onu kolundan tutup daha sakin bir bölgeye çekti. Ortalıkta durup gelen geçeni
engellemek yersizdi. Sonra ellerini cebine sokup birkaç saniye dik dik karısını süzdü.

“Senden kurtulmak istediğimi de nereden ç ıkardın?” diye sordu yavaĢça.

Genç kadın omuz silkti. “Öyle hissettim. Hem bana sabahtan beri bir kere bile
gülümsemedin...”

Genç adamın gözleri kıs ıldı. “Anlamadım?”

“Anlamadığını biliyorum!” dedi Aydan. Aksine o gülümsüy ordu. “BoĢ ver... Sanırım zamanla
anlamanı sağlay acağım!”

Genç adamın bir kaĢı hafifçe kalktı. “Yine anlamadım! Sen iyi misin?”

“Değilim tabii!” dedi Aydan umursamazca. “Dün gece uzun yıllardır yaĢadığım en harika
geceyi geçirdim. Seninle seviĢmeyi özlemiĢim. Sen ne kadar memnun kaldın bilmiyorum ama
benim için çok güzeldi ve... özeldi. Bu gece sana bir bebek veremeyecek olsam da, yine
seviĢmeyi çok istiyordum. Bir dahaki sefere artık!”

Genç adam onun aç ık sözlülüğü ile neredeyse irkilmiĢti. Gözleri bir an etrafında gezindi ama
kendilerini duyacak pek kimse yoktu. Herkes bir yerlere doğru yürüyordu. Aydan‟ın rahatlığı da
bundandı.

“Sen bebek konusunda ciddi misin?” diye sordu genç adam sonra. Yine de gülümsememiĢti.
“Ciddiyim tabii...” dedi genç kadın. “Sen değil misin?”

“Doğrusu... korkup... geri adım atacağını sanmıĢtım!” diye itiraf etti Salih.

“YaĢım ilerliyor kocacığım. Ġlk bebeğimizde çok gençtim. Ġkinci çocuğum uzda da fazla yaĢlı
olmak istemiyorum!”

Salih‟in yüzü tepkisizdi. Ġfadesiz bir Ģekilde bak ıyordu. Sonra biçimli keskin dudakları
kıpırdandı. “Bunu sık tekrar etmeye baĢladın!” dedi sonra.

“Neyi? Bebek istediğimi mi?”

“O da var. BoĢanmak istemediğini anladım artık sanırım.”

“Doğru!.. BoĢanmak istemiyorum,” dedi Aydan kesin bir tonla. Sonra muzip bir Ģekilde
gülümsedi. “Senin gibi boylu poslu ve çok yakıĢıklı bir kocayı bir daha nereden bulacağım?
Millet arayıp da bulamıyor. Kadınların çıtas ını epeyce yük selten bir modelsin!”

Salih iyice ĢaĢırmıĢt ı. Elini uzatıp ciddi bir Ģekilde karısının alnına dokundu. “Sen gerçekten iyi
misin?” dedi ona ters bir sesle. “AteĢin falan olmas ın?”

“Olsa olsa biraz yorgunumdur!” dedi Aydan gülümseyerek. “Gece uyuyamadım da pek...”
Alnındaki eli yakalamıĢtı. Ġki küçük avucu ile sardı kocaman eli. Bu elin bedeninde gezindiği
anları hâlâ çok iyi hatırlıyordu.

“Sen istedin kalmayı...” diye kendisini savundu Salih.

“Biliyorum! Korkma! Seni bir Ģeyle suçlayacak değilim!”

“ġu kelimelerin hep aklıma takılıyor!” dedi genç adam yavaĢça. Sesi meraklıydı. Elini geriye
çekmeye çalıĢmamıĢtı. “Dünden beri Nilay‟dan bahsederken birk aç kere „Çocuğumuz‟ gibi bir
Ģey dedin!”

“Çoc uğumuz çünkü!..”

“Hay ır! O manada demedin!”

“Aksine, aynen o manada dedim kocac ığım!” dedi genç kadın. Gözleri bir an arkaya kaymıĢtı.
Ataman ve Nilay ileride bir yere oturmuĢlardı. Küçük kızın elinde sıvı bir içecek vardı. Diğer
elinde de gofret tarz ı bir Ģey...

Salih de dönüp baktı kızına...

Ve Nilay baĢ ını çevirdi. Öyle tatlı bir Ģekilde babas ına ve annesine gülümsedi ki, en katı kalpli
insan bile bu sevgi dolu bak ıĢlar karĢ ısında yumuĢardı. Salih‟in de yüzü yumuĢadı hemen.
Kızına gülümsedi o da... Tıpkı Aydan gibi.

“Sana açıklamaya çalıĢtım!” dedi genç kadın ağır ağır. ġimdi yeniden birbirlerinin gözlerine
bakıyorlardı. Parmakları hâlâ kocasının elini bırakmamıĢt ı ve hafifçe okĢuyordu.

“Neyi aç ıklamaya çalıĢtın?”

“Nilay‟ın kız ımız olduğunu!” dedi Aydan aniden. “Senin ve benim kızımız olduğunu Salih!”

Genç adam biraz sertçe elini geri çekti. “Bunu biliyorum Aydan!” dedi Salih. “Ama bu
kelimelerinde baĢka bir Ģeyler anlatmaya çalıĢ ıyormuĢsun gibi hissediyorum. Nilay her ne
kadar Mert‟in genlerini taĢı...”

“Salih!” diyerek kesin bir tonla onun sözünü kesti Ay dan. “Neden anlamamak için
direniyorsun? Nilay Mert‟in çocuğu değil! Nilay senin ve benim çocuğumuz... Bana inan!
Yemin ederim ki doğru söylüyorum!”

Genç adam inanmazca bakmaya devam ediyordu. Tam o anda duyulan bir anonsla ikisi de
irkildiler. Bu kendi uçaklarıydı. Ġstanbul yolcularının ikinci kontrolden geçip ilgili kapıya
gelmeleri çağrıs ı yapıyordu. Fazla vakitleri kalmamıĢtı.

“Neden böyle aptalca bir konuda yemin ediyorsun ki?” diye sordu Salih.

“Aptalca göz ükebilir... Ama gerçek! Nilay senin kız ın. Hâlâ yaĢıyors a, senin Ģu kadın doğum
doktoruna sorabilirsin. Tülin Hanım‟a...”

“Ona neyi sorac ağım ki?”

“Bir kadının aynı anda iki çocuğa hamile kalıp kalamayacağına!” Nilay ile Ataman‟ın da
kalktığını görmüĢtü. Kendilerine doğru geliyorlardı. Acele ile cümlesini tamamlamaya çalıĢtı.
“Bak! Aynı anda demek tam doğru olmadı. Ben ilk olarak Mert‟den hamile kalmıĢtım. Tamam,
bu doğru. Tülin Hanım bunu tespit etti zaten. Ve bu yüzden seninle evlendik. Ama tam bir ay
sonra da senden hamile kaldım ben!”

Salih ilk kez içtenlikle güldü. “Saçmalama!” dedi ona. Ancak Aydan‟ın yüzündeki ciddiyeti
görünce gülümsemesi dondu. “Sen gerçekten saçmalıyorsun!”

“Sor...” dedi yavaĢça. “Tülün Hanım‟a sor. Ender de olsa durum bu. E vlendikten sonra bir
kanama geçirdim. Senin yokluğunda Mert‟in çocuğu düĢtü. Hay ır! Suçlusu sen değilsin.
Korkma! Ama gittiğim hastanedeki doktor, rahmimde ikinci bir kese daha olduğunu gördü.
Bunun çok ender bir Ģey olduğunu söyledi. Fakat imkânsız değilmiĢ.”

“Buna inanacak kadar aptal mıyım ben? Ç ocuk tam vaktinde doğdu!”

“Hay ır! Erken doğumdu!”

“Hiç de inanılacak bir hikâye değil bu!”

Aydan gülümsedi. Ağabeyi ile kızı yanlarına gelmiĢti neredeyse. Parmak uçlarında yükseldi.
Kocasının dudaklarına tatlı bir öpüc ük kondurdu.

“Bazen çok aptal olduğunu kabul etmeliyim. Göremediğin pek çok Ģey var!” dedi ona. “Ama
ben seni böyle de seviyorum.”

Salih iyice irkilmiĢti. Küçük öpücüğün haricinde, acaba Aydan son söylediği sözcüklerin
farkında mıydı? Hem de hâlâ gülümseyerek bakıyordu.

“Aklımı karıĢt ırıyorsun çünkü!” dedi sıkkın bir sesle.

“Aklını karıĢtırmayı da seviyorum!”

“Aydan! Neden böyle konuĢuyorsun?”

“Böyle konuĢmayı da seviyorum. Artık sırlarımın olmasını istemiyorum. Bana k ızacağını


biliyorum ama saklamak istemiyorum art ık. Nilay senin kızı n! Her DNA‟sında senin güzel
genlerin bulunuyor. ġimdi ona bir bak! Sana ne kadar benzediğini görmüyor musun? Senin
kadar sıc ak! Senin kadar hayat dolu...” Bir an durakladı. Sonra iç çekti. “En azından yedi sene
önceki Salih öyleydi! Beni seven harika bir adamdı!”

Ataman yanlarına gelmiĢti. Nilay da babas ının bacaklarına sarılmıĢtı. Genç adam eğilip kız ını
kucağına aldı. Yanağına bir öpücük kondurdu. ġu bir gerçekti ki, kendi kızı olup olmamas ının
bir önemi yoktu. Salih onu gerç ekten de dopdolu bir sevgiyle seviyordu. Nilay‟ın grimsi mavi
gözleri babasının lacivert gözleri ile kesiĢti.
“Baba?” dedi çocukça. “Geleceksin değil mi?”

“Gelmeye çalıĢacağım kızım!”

“Gel ne olur!” dedi kız. “Ben seni çok özlüyorum!”

“Ben de seni özlüyorum!” dedi genç adam gülümseyerek. Bir anda gençleĢivermiĢti. “Yaza
fazla bir Ģey kalmadı. Annen izin verirse buray a gelir uzun süre kalırsın. ”

Nilay hemen annesine bakmıĢtı. “Ġzin verir misin anne?” diye sordu heyecanla.

“Tabii ki!” dedi Aydan. “Hatta birlikte geliriz. Benim de iyi bir dinlenmeye ihtiyac ım var!”

Salih kızını öpüp yere indirdi. Karıs ının vurgus unu duymazdan gelmiĢti. Yolcuların çoğu uç ağa
gitmek için kontrol kapısını geçmiĢti. Fazla kimse kalmamıĢtı. Birlikte onlar da kontrol
noktasına doğru yürüdüler. Aydan kocasına döndü. Ataman ile el sıkıĢan genç adam kız ını
son kez öpüp ikisini de kapıdan içeriye yolcu etmiĢti. Sonra dönüp karıs ına baktı. Bir an
bakıĢtılar.

“Bana inanmalısın!” dedi Aydan yavaĢça.

“Sana inanırsam eğer... benden çekeceğin var!” dedi Salih de. “Kızımı benden y ıllarca
saklamıĢ olamazsın!”

“Önemli değil!” diye onayladı Aydan umursamaz bir tavırla. “Ben zaten y ıllardır çekiyorum.
Birkaç yıl daha fazla çeksem bir Ģey değiĢmez. Ama senin artık kızınla olmanı istiyorum.
Benim için olmasa bile onun için bir araya gelmemiz lazım. Ve... Ve yeni bebeğimiz için!
Oğlumuz için!”

“Oğlumuz mu?”

Aydan gülümseyerek onayladı. “Nilay öyle dedi ya!.. Erkek kardeĢ istiyormuĢ. Ben de
ümitliyim. Bu sefer oğlumuz olacakmıĢ gibi geliyor!”

Salih sessizce durdu bir an. Sonra hafif bir nefes aldı. “Cidden kafamı karıĢtırıy orsun! Mert‟e
ne oldu peki?” diye sordu aniden.

Aydan baĢ ını eğdi bir an düĢ ünür gibi. “O kim?” Sonra omuz silkti. “Üzerinden öyle uzun
zaman geçti ki artık kim olduğunu bile hatırlamıyorum. Aptalca bir gençlik aĢkıydı galiba...”

“Ne oldu diye sordum sana!”

“Bilmiyorum gerçekten! Sana her Ģeyi anlatacağım onun hakkında. Bilmen gereken her Ģeyi!
Ama telefonda olmaz. Senin gözlerine bakmalıyım. Yine görüĢtüğümüzde... onunla nas ıl
ayrıldığımız ı... anlatacağım.”

Kapıy a doğru yöneldi. Sonra durdu. Geri döndü. Çant asında bir Ģeyler arıyordu. Ardından
elinde yıpranmıĢ katlanmıĢ bir kâğıt gözüktü. Belli ki sıklıkla açılıp kapanmaktan ve çantanın
içinde saklanmaktan, kat yerleri yırtılmak üzereydi.

Kocasının yanına geldi. Yine teklifsizce uzandı. Birkaç kiĢinin kendilerini izlemesine
aldırmadan dudaklarına bir öpücük daha kondurdu. Bu sefer Salih‟in dudakları hafifç e
kıpırdamıĢtı. Aydan içinden gülümsedi. Onu sonunda elde edecekti. Bir sürü silahı vardı.
Hepsini sonuna kadar kullanacaktı. Bu yakıĢıklı adamı yine geri kazanac aktı.

Ondan uzaklaĢtığında elindeki kâğıdı kocasının eline s ıkıĢtırmıĢtı çabucak.

“Bunu oku!” dedi ona. “Bu kızımız ın sana ait olduğunu ispatlıyor. En azından Mert‟e ait
olmadığını ispatl ıyor. BaĢka da bir erkekle olmadığıma göre, sonucu sen tahmin edersin
sanırım. Aptallık yapma yine...”
Genç adam bir elindeki kâğıda bir de karıs ına baktı. Aydan gülümsüy ordu.

“Bu ne?” diye sordu.

“DNA testi...”

Salih‟in kaĢları kalktı. “Niye yaptırdın?”

“Mert bana inanmamak konusunda senden daha aptaldı. Yıllar sonra gelip çocuğu üzerinde
hak iddia etti. Mecbur kalıp yaptırdım.”

“Sonra?..”

“Hay atımdan sonsuza kadar çıktı. Zaten hiç hayatımda değildi. Ama öyle sanıy ordu. Sanırım
ben de öyle sanıyordum. ”

“Sevdiğin adamdı!”

“Hiç sevmediğim birisiydi. Sevgi farklı bir ĢeymiĢ. Bunu çok sonra anladım.”

“Ne anladın peki?” diye merakla mırıldandı genç adam.

Aydan baĢ ını salladı iki yana. “Hayır! ġimdi bunu konuĢamay ız. Burada olmaz. Ama benim de
Ģimdi sana bir sorum var.”

“NeymiĢ o?”

“Melike?”.

“Melike mi?” diye ĢaĢkınca sordu genç adam

“E vet... Ona ne oldu?”

“Bilmem!” dedi genç adam ilgisizce. “Birkaç kereden fazla görmedim. Kendisi gelip buldu beni.
Merak ettiğin Ģey sevgili olup olmadığımızsa, onu öpmedim bile!”

Aydan mutlulukla gülümsedi. Ellerini aynı keyifle önünde birleĢtirmiĢti. Yerinde zıplayacaktı
neredeyse. Yeni bir anons ile baĢını çevirdi. Bu kendi uçaklarıydı. Ataman ve Nilay hâlâ
sabırla onu bekliyorlardı.

“TeĢekkür ederim!” dedi ona. “Sana inanıy orum.”

“Öyle mi?”

“Öyle!” dedi Aydan. “E vet, inanıyorum. Kıskandığımı gizleyemem... Hem de deli gibi
kıskandım. Yine olsa yine kıskanırım. ” Bir daha mutsuz olmak istemiyordu. Manyetik kapıya
doğru yönelmeden önce, ciddi bir sesle ekledi. “Hayatında benden baĢka bir kadın olmasına
izin veremem artık...
40. “Sinan Bey! Bölmek istemem ama... izin verirseniz... bu Ģarkı eĢliğinde... karımla ben dans
edebilir miyim?”

Bu kadar olamaz dı. Aydan kalbinin yerinden çıkac akmıĢ gibi atmaya baĢladığını fark etti.
Kulakları uğulduyordu. Tek sorumlusu müzik olamazdı. Dans etmeyi bıraktı ikisi de. Genç
kadının gözleri arkay a döndü.

Hayır! Doğruydu! Gerçekten de oydu. Bu uzun ve yak ıĢıklı adam, Salih‟t en baĢkası değildi.
Bej rengi bir gömlek ile biraz daha koyu tonlarda pantolon giymiĢti. Yandan düzgünce taramıĢ
olduğu gür saçları hafifçe alnına dökülmüĢtü. Tebessüm eden yüzüyle Sinan Bey‟e bak ıyordu.
Adam da gülüms edi. Aydan‟dan ay rıldı hemen.
“Elbette!” dedi o da çabucak. Genç kadını nazik bir hareketle ona doğ ru yönlendirmiĢti. “EĢiniz
sizindir efendim!”

Aydan bu düĢünc eli, iyi adama “TeĢekkür ederim!” dedi yavaĢça. Adam ona neden teĢekkür
ettiğini anlamıĢ olmalıydı.

Kocasının güçlü kollarına sığındığında, kendisini adet a evinde gibi hissetmiĢti. Sinan Bey il e
hissedemediği tamamlanmıĢlık duygus u, Ģimdi tüm vücudunu sarmıĢtı. Artık anlamıĢtı ki,
Salih‟ten baĢka bir erkeğe ait olamazdı. Ne kadar yıl geçerse geçsin, hayat ının tek erkeği o
olacaktı.

Bir süre sessizce güzel müziğin eĢliğinde dans ettiler. KonuĢma dan, sadece birbirlerinin
varlıklarıyla yeterli bir halde dans ediyorlardı. Kendilerini süzen gözlerin farkında değil
gibiydiler. Belki de umursamıyorlardı.

Bir süre sonra “Geciktin!” dedi Aydan yavaĢça.

Salih baĢ ını eğmiĢti. Dudakları karısının Ģakağına çok yakındı. “Öyle mi?” diye sordu.
“Geleceğimi biliyor muydun?”

“Umuyordum... Ataman geleceğini söyledi ama... emin değildim tabii!”

“Son ana kadar gelmek niyetinde değildim!” Genç adamın sesi eskisi gibi sert değildi. Karıs ını
biraz daha çekti kendisine. “B u Ģarkıy ı çok severim!”

“Biliyorum!” diye fısıldadı Aydan. O da çok severdi. Burnunda genç adamın erkeksi kokusu
dolanıp duruyordu. Göğüslerinin arada sırada ona temas etmesi de çok güzeldi. “P eki... niye
geldin?”

“Gelmese miydim?” diye karĢı soru sordu genç adam. “Ġstemiyor muydun gelmemi?”

Aydan iç çekti. “Saçmalama! Ġstemeseydim... gelmeni bekler miydim?”

“Beni mi bekliyordun?”

“Tabii ki! Ataman ve Vildan KuĢadası‟na dolaĢmaya çıktılar. Epey oldu. Ama ben gitmek
istemedim. Seni bekley eceğimi söyledim!”

“Neden?”

“Bekledim iĢte!” Gözlerini onun koyu lacivert gözlerine çevirdi. “Sen niye geldin peki?”

Genç adam ne diyeceği konusunda karars ız gibiydi. Sonra dudakları kıpırdandı. “Ataman
bana niĢanlanac ağını söyledi. Bu hafta baĢı Vildan‟ı istemeye gitmenin iyi olacağını da
söyledi!”

“Ġstemek mi? Vildan‟ı mı?”

Adam baĢ ını salladı. “Eski usül... Ailesinden!”

“Ġlginç!” dedi genç kadın. “Ne antika bir çocuk bu!”

“E vet. Babanız hasta olduğu için bu görevin bana ve sana ait olduğunu söyledi.”

Genç kadının kaĢları kalktı. “Biz mi isteyeceğiz Vildan‟ı anne babas ından?”

“E vet, öyle görünüyor!”

Aydan biraz hayal kırıklığı yaĢıyordu. Çekinerek sordu. “Sen de... bunun için mi... geldin?”
Salih sesiz kaldı bir süre. Sonra yavaĢça onayladı. “E vet ! Bunun için geldim!”

Aydan üzgünce baĢını eğdi. Tüm cesareti yok olmuĢtu. Kocasını yeniden geri kazanabilmek
için, onu yeniden elde edebilmek için her Ģeyi yapabilirdi. Ama Salih‟in bu uzak, katı tavrı tüm
kararlılığını baltalıyordu. Onun sevgisini yeniden kazanamayacağını düĢünmek çok can
acıtıc ıydı.

Derin bir nefes aldı. Olsun! Geri dönmek yoktu. Mücadeleye devam edecekti. Salih mücadele
etmeye değecek bir erkekti. Üstelik karĢısında mücadele etmesini gerektirecek bir kadın da
yoktu Avantajı çoktu. Onun karıs ıydı. Onun çocuğunun annesiydi. Vücudunu hâlâ çekici
bulduğu kadındı. Çirkin de değildi! Ve bunca yıl, her Ģeye rağmen boĢanmay ı düĢünmeyen bir
adam olması ise ayrı bir bonustu.

Salih nedens e bir ekleme yaptı. “Aslında... Ġzmir‟de bir iĢim de vardı. Uzun zamandır
erteliyordum. Onun için de gelmem... iyi oldu!”

Genç kadın baĢını salladı. “Anladım!” Fakat sesindeki gizli üzüntüyü kocas ından
saklayamamıĢtı. Salih diĢlerini sıktı. Bu Aydan‟a neler oluyordu böyle? Neden böyle garip
davranıy ordu? Onun buraya geliĢini neden böyle önemsiyordu? GeliĢ sebeplerinden neden
hoĢlanmamıĢ gibiydi?

“Buraya... senin için gelmemi mi... isterdin?” diye sordu sonra yavaĢça.

Müzik susmuĢtu. Aydan gözlerini ona dikti. Dans etmeyi bırakmıĢlardı. Genç kadının gri
benekli gözleri titriyordu usul us ul. Bahçe lambaları kısa bir ara için tamamen aç ılınca,
çevrelerinin loĢluğu birden ortadan kalktı.

Aydan bu ay dınlık ortamda üzüldüğünü belli etmemeye çalıĢarak gülümsedi. “Önemli değil
bu!” dedi yavaĢça. “Önemli olan buraya gelmiĢ olman!”

“E vet !” dedi genç adam biraz acımasızca. “Kocanın yanında olmas ını istiyordun. Herkesin bizi
bir arada görmesini istiyordun. Bu isteğin de gerçekleĢti iĢte.”

“TeĢekkür ederim!”

“Niye mutlu değilsin peki?”

Aydan yine gülümsemeye çalıĢtı. “Hay ır! Mutluyum gerçekten. Gururumu... kurtardığın için
teĢekkür ederim sana! Sen her zaman... benim kahramanım oldun!”

“Kahraman ha?” Genç adam gülümsedi. Aslında onun da gülüms emesi biraz acıydı. Biraz
kenara çekilerek onu pistin dıĢına doğru yönlendirdi. “DolaĢ alım mı biraz? Hava çok güzel.”

Birlikte ağaçların arasından geçip gürültüden ve ıĢ ıktan biraz uzaklaĢtılar. Deniz hemen
önlerindeydi. Kıyı boyunca devam eden uzun bir yürüme yolu vardı. Sağlı sollu ağaçların
aras ındaki bu yoldan yürümeye baĢladılar. Sol taraflarında ise dalgaların dinlendirici sesleri
geliyordu. Bazı çiftler ise kuytulardaki gölgelere çekilerek yalnızlıklarının tadını ç ıkarıyorlardı.

“EĢyalarını ne yaptın?” diye sordu ona.

Genç adam alayc ı bir tavırla dudak büktü. “Koca otelde tek bir boĢ oda yokmuĢ. Ataman senin
odanda kalacağımı söylemiĢ resepsiyona. EĢyalarım odana ç ıkarıldı korkarım. ”

“Senin için sorun olur mu?”

Salih içtenlikle güldü. “Benim için niye sorun olsun? Otelin en güzel kadını ile yatacağım. Tabii
sen bana kanepeyi göstermezsen!”

Aydan da gülümsedi. “Saçmalama! Tabii ki benimle yatacaksın. Ben öyle olacağını biliyordum
zaten.”

“Öyle mi?”

“Tabii. Hem biliyors un ki senin kollarında uyumay ı hep sevdim.”

Genç adam durdu. Onu süzdü bir an. “Son defasında uyumaktan baĢka Ģeyler de yaptık !” dedi
yavaĢça.

“ġikâyetçi oldum mu?”

“Mert‟i severken de Ģikâyetçi değildin!” dedi genç adam canı sıkkın bir mırıldanmayla. “Bana
haklarımı hep uysalca kullandırdın. Bu konuda hakkını yiyemem!”

“Sadece hakkın diye mi sanıyorsun?”

“Ġlk gecemizde öyle demiĢtin?”

“Hay ır! Ġlk gecemin unutulmaz olmasını istediğimi söylemiĢtim. Kocamla ilk gecemizin özel
olması gerektiğini söylemiĢtim.”

“Öyle davranmasaydın... bakire kalacaktın.”

“Umurumda bile değil. O Mert‟in hakkı değildi ki! Senin hakkındı. Ve... öyle düĢünmeseydim...
çocuğumuza hamile kalmayacaktım belki.”

Salih onun güzel yüzünü, ıĢ ıldayan gözlerini süzüyordu. Aydan‟ın söylediklerinde içten olduğu
çok belliydi.

“Sana çok kızgınım aslında...” dedi yavaĢça. Gözleri kısıktı. “Nilay‟ı gizlemeni kabullenmek
çok zor!”

Genç kadın üzgünce bir nefes aldı. “Ġsteyerek... Ġsteyerek olmadı. BaĢlarda, Mert‟le olan o
kavgadan önce söyleyip söylememe konusunda karars ızdım. Hem söylemek istiyordum hem
de istemiyordum iĢte. Beni... senin hakkında kork utan biri oldu. Senin benimle paran için
evlendiğini ve bu çocuğu bilirsen... bir daha hayatımdan çıkmak istemeyebileceğini,
zenginliğimden faydalanmak isteyebileceğini söyledi.”

Genç adam sessizce duruyordu. “Mant ıklı!” dedi sonra. “Seninle paran için evlendim...”

“Hay ır! Hayır Salih! Lüt fen böyle deme!”

“Ne demeyeyim? Sen de öyle olduğunu bilmiyor mus un ki? Bana para önerdin ve bunun için
evlendik ! Hem öyle düĢünmeseydin, seni dolduran kiĢiye de inanmaz dın. Kimdi o? Melike mi?”

“E vet...” diye fısıldadı genç kadın. “Ama o benim en yakın ark adaĢ ımdı. Onan inanmam çok
normaldi.”

“Sanırım...” dedi genç adam tatsız bir sesle.

“Param için evlenmiĢ olsan bile... ben buna hiç kızmadım ki!” diye aç ıklamaya çalıĢtı genç
kadın. “Benimle evlenmeye, yardım etmey e karar vermen bile olağanüstü bir iyilikti benim için.
Yeri doldurulamayacak bir kahramanlıktı! O paray ı sonuna kadar hak etmiĢtin! Ama yine de...
Ama yine de korktum iĢte. Seni çok iyi tanımıy ordum. Ben... çok gençtim! Çocuktum daha!..”
Son cümlesi isyan niteliğindeydi.

“Ve âĢıktın!” dedi Salih. Sesi kuruydu. “Seni anlıyorum. Açıklamana gerek yok!”

“Ben Mert‟e âĢık olduğumu sanıyordum. Bunun için beni suçlayamazsın. Ve onu hemen
unutamamam çok normal!”
“Seni suçlamıyorum!”

“Fakat o zaman bile... onu hiç istemedim! Senin düĢündüğün gibi, onunla bir araya gelme
ümidi hiç taĢımadım. Seninle evlendiğim anda... onunla iĢim bitmiĢti. Benim için hayatımdaki
tek erkek sendin.”

Genç adam gözlerini denize çevirmiĢti. Ciddi ve mutsuz bir yüzü vardı. Aydan onun kolay ikna
olmayacağını anlamıĢtı. Son bir silahı vardı. Ama onu hemen kullanmay acaktı. Gerçekten de
son silahıydı o. Çaresi kalmazsa, onu sevdiğini açıkça söyleyecekti. Onun söylemesini
beklemey ecekti. Veya onun sevmesini...

“Sen Ankara‟ya geldiğin akĢam... gerçekten de yanımda kimse yoktu. Kapıyı açtığımda seni
bekliyordum aslında. Mert‟in geleceğini bilmiyordum. Melike‟den adresimi almıĢ. Bebeği
öğrenmiĢ... Çok ĢaĢırdım önce. Ama yemin ederim onunla birlikte olmadım. Hayatımda
seviĢtiğim tek erkek sensin! En azından isteyerek seviĢtiğim tek erkeksin! E n azından bana
gerçekten sahip olan tek erkeksin!”

Genç adam ona çevirmiĢti bakıĢlarını.

“Onunla... bir daha hiç seviĢmediniz mi?”

“Asla! Yemin ederim. O akĢamki olay sadece kötü bir rastlantıydı. Ama sen bana inanmayınca
ve... ve o kavga olunca... çok aptalca davrandım. Bunu kabul ediyorum. Fakat korkmuĢtum ve
hâlâ... o sersemi sevdiğimi sanıyordum. Üstelik sen ondan daha da çok sersemdin!”

Salih ona doğru yaklaĢtı iyice. ġimdi yüz yüze duruyorlardı. “Sersemdim değil mi?” diye sordu
ağır ağır.

“Fazlasıyla... Haklı gibi görünsen de... bana inanmanı isterdim. Sanırım o zaman Mert‟ten çok
sana kızmıĢt ım. Sanırım o zaman, kocam dediğim kiĢinin bana daha çok güvenmesini
beklemiĢtim.”

“Sana hep güvendim!” dedi Salih. “Ama Mert özel bir durumdu. Bir gün onun çık ıp çocuğunu
isteyeceğini, seni isteyeceğini ve senin de onu tercih edeceğini biliyordum. Bu konuda seni
özgür de bırakmıĢtım. Sadece bana söylemen yeterliy di!”

“Öyle bir Ģey olsaydı söylerdim kuĢkusuz! O beni ve dolay ısıyla bilmediği çocuğu reddettiği
anda, beni o yaĢta bir baĢıma bıraktığı anda, aslında onu sevmekten vazgeçmiĢtim. Aslında
hayatıma sevebileceğim bir baĢka Ģey çıkmıĢtı!”

“Sevgini çocuğuna yönlendirmen çok normal!” dedi genç adam onun neyi kastettiğini
anlamadan. Bahsettiği kiĢinin kendisi olduğunu bilemezdi. “Ama onu da kaybetmiĢ olmana
üzüldüm!”

Aydan iç çekti. Of! Bu adam!

“Gerçekten de bazen çok aptal oluyorsun!” dedi az ıcık kızgınca. Neden bu adam konu Aydan
olunca bu kadar kör oluyordu?

“Neden?”

“Anlamadın daha değil mi?” diye çaresizce mırıldandı Aydan.

Genç adamın kaĢları çatılmıĢtı. “Doğrusu anlamadım!”

“Peki sence neden boĢanmak istemedim hiç? Seninle boĢanıp Mert ile evlenebilirdim. Yıllar
sonra gelip bunu benden istedi çünkü!”

Salih düĢünür gibiydi. Gözleri karısının güzel yüzünde, bir Ģeyler anlatmaya çalıĢan yüzünde
gezindi. Onun çekici kokusu burnunun içinde gezinirken, hangi erkek mantıklı düĢünebilirdi ki?

“Bilemem!” dedi sık ınt ılı bir Ģekilde. “Belki de ailene karĢı ut anmamak için!”

“Belki de daha mantıklı bir sebebi vardır?”

“Benimle oynama Aydan!” S alih‟in sesi sabırsızdı. “Belki de Nilay benim çocuğum olduğu için!
Ne bileyim ben! Anlattığın hikâye çok inanılmaz ama sana inanıy orum iĢte! Nilay‟ın benim
kızım olduğunu kabul ediyorum. Senin böyle bir mucizeyi yaĢaman ĢaĢırt ıcı olsa da imkâns ız
değil sanırım. ”

“Tülin Hanım‟a sordun mu?”

“Hay ır!”

“Ama bana inanıyors un?”

Genç adam daha fazla dayanamadı. Elleri uzandı. Onu incecik belinden yakaladı. Aydan da
masumca ona sokulmuĢtu. “Sana inanıyorum tabii!” dedi genç adam. “Sen benim inandığım
pek çok Ģeyi temsil ediyorsun!”

Sesindeki gizemi anlamamıĢtı Aydan. Kendisini savunma telaĢındaydı. “Bunu Melike‟ye de


sorabilirsin! O da gerçeği biliyor. DüĢük yaptığımda o da yanımdaydı!” dedi Aydan kendisini
haklı çıkarmak için. Elleri güçlü kollara dokundu. Dudakları ise farkında olmadığı hevesle ona
doğru kalkmıĢtı. Ona böyle yakın olmak çok güzeldi. Kalp at ıĢları hızlanmıĢtı. Göğüsleri
gerilmiĢti.

“Sana inanıyorum dedim!” diye mırıldandı Salih. “Melike‟yi ne zamandır görmüy orum. Görmek
niyetinde de değilim. Ondan hiç bir zaman kadın olarak hoĢlanmadım. Ama bunları Ģimdi
konuĢmak istemiyorum. Sonra konuĢsak olmaz mı?”

“Sonra mı?”

Genç adam hafifçe baĢını eğdi. “Nilay konusu nda sana hâlâ kızgınım ama... bu gece bir
Ģekilde yumuĢayabilirim sanırım!” dedi ağır ağır. “B en onu her zaman kendi kız ım gibi
gördüğüm için benim açımdan çok Ģey değiĢmedi. Benim merak ettiğim baĢka bir Ģey var!”

Aydan dudaklarına çok yaklaĢan dudakların etkisinden kurtulamıyordu. Gözleri yarı yarıya
kapandı. “NeymiĢ... o?” diye sordu zorlukla.

“ĠyileĢip iyileĢmediğini merak ediyorum!”

Genç kadının gözleri hemen açıldı. “Ne?” diye sordu ĢaĢkınlıkla. Onun neyi kastettiğini hemen
anlamıĢtı aslında.

“O kadar ĢaĢırma! ĠyileĢtin mi iyileĢmedin mi?” Gözleri ıĢ ıldamıĢtı. “GeliĢimin hiç değilse bana
da bir faydası olması iyi olurdu!”

“Salih! Ciddi misin?”

“Hem de çok! Bu gece bu kadar güzel olmasaydın... çok daha iyi olurdu aslında!” Dudakları
dudaklarına dokundu. “Ve bu kadar güzel kokmasaydın!”

Ellerinden biri kalçasına kaymıĢtı. Ġncecik kumaĢın üz erinde gezinecekken Aydan onun elini
tutup durdurdu. Dudaklarını geri çekmiĢti. “Hey ! Dur! Burada bizden baĢkaları da var!” diye
fıs ıldadı. BaĢını yürüme yoluna çevirdi. Çok yakın olmasalar da aynı kendileri gibi yürüyen
birkaç çift vardı. Üstelik durdukları yer çok da karanlık değildi.

“Kimse aldırmaz!” dedi Salih.


“Olmaz ! ġirketten birileri olabilir. Fotoğraflarımı gazetelerde görmek de istemem doğrusu!”

“Sen iyileĢtin mi iyileĢmedin mi onu söyle!”

Genç kadın gülmemek için dudaklarını sıktı. Muzip bir yüz ifadesine kavuĢmuĢtu. “ĠyileĢtim
ama... ya konuĢacaklarımız?..” diye sordu ona.

“Saçma ama... konuĢmak istemiyorum Ģu anda. O kadar yolu sadece konuĢmak iç in geldiğim
halde konuĢmak istemiyorum. Bu kadar seksi olmasaydın belki konuĢabilirdik. Ama Ģimdi
konuĢmak istemiyorum iĢte.”

Onun ne yapmak istediği gözlerinden belliydi.

Aydan geriye doğru bir adım attı. Bir eli ile onun elini tutmuĢtu yavaĢça. Sonra ç ekti hafifçe.
“Peki! Tamam!” dedi kocasına. “Ama yarın uzun uzun konuĢacağız! Olur mu? Artık her Ģeyi
ortaya koymak istiyorum.”

“Ġzmir‟e gitmem laz ım! Dönünc e konuĢuruz söz!” diye mırıldandı Salih.

“AnlaĢtık !”

Otele kadar hiç konuĢmadan yürüdüler. Sanki birbirlerinden gizli bir Ģey yapacak olan çocuklar
gibi sessizdiler. Ayıpları ortaya çıkmas ın diye saklanacak gibiydiler. Aydan otelin bahçesine
geldiğinde onun elini bıraktı. “S en odaya git !” dedi ona. “Ben beĢ dakikaya kadar gelirim.
Oradaki insanlara veda etmem lazım. Çantam ve telefonum da orada kaldı!”

“Peki... Geç gelme!” dedi genç adam. “ġu anda senden baĢka bir Ģey düĢünemiyorken
çabucak gelsen iyi olur! GeçmiĢi tamamen aklımdan çıkarmıĢken hem de...”

Genç kadın gülümsedi. Parmak uçlarında yükselip dudaklarına bir öpücük kondurdu. “Hemen
geleceğim söz. GeçmiĢi tamamen aklından sileceğim.”

Ondan istemeyerek ayrıldığında, kalbinin atıĢları biraz düzene girmiĢti. Yine de birkaç
dakikaya kadar onun kollarında olacağını düĢünmek, hemen nabzının fırlam as ına sebep
oluyordu. Çantas ını masanın kenarında, bıraktığı yerde buldu. Çoğu kiĢi yemek bitmesine
rağmen müzik eĢliğinde bir Ģeyler içmeye, kendi aralarında konuĢmaya devam ediyorlardı.
Sinan Bey de oradaydı. Adamın yüzünde meraklı bir gülümseme vardı.

Genç kadın çant asını alırken ona “TeĢ ekkür ederim!” diye fısıldadı yine. Adam sessiz kalmıĢtı.
“Herkese iyi geceler!” dedi masada diğer oturanlara. Gülümsemesi keyifliydi. Aklında kocası
vardı...

Oradan ayrıldığında adımlarını hızlandırdı. Tam asansörün k apısında, dıĢarı çık an ağabeyi ile
karĢılaĢtı.

“Ataman? Erken gelmiĢsiniz?” dedi ona.

Adam güldü. “Sen saatin fark ında mısın? Epey geç oldu. Vildan‟ı odasına bıraktım bile. Sen
kocan gelinc e zamanın farkında olmuyorsun anlaĢılan!”

Genç kadın gülümsedi. “Aklında olsun, otelde boĢ yer olmadığı numarasına hiç inanmamıĢ!”
dedi ağabeyine.

“Hımm! Olsun. Bunun için suratıma bir yumruk yemeyeceğime eminim. Belki bir öpüc ük bile
alırım.”

Aydan güldü. “Onu bilemem ama...” Parmak uçlarında yükselip ağabeyinin yan ağına bir
öpücük kondurdu. “B en sana bir tane verebilirim!”

“Bu da olur!” dedi genç adam kendisinden memnun bir sesle. “Siz ne yaptınız bakayım?”
“Hiç! KonuĢtuk biraz!”

“Ne konuĢtunuz? Sorunlarınızı halledebildiniz mi?”

Genç kadının gözleri biraz bulutlandı. “Tam olarak değil! Of Ataman! Bu Salih kadar inatçı bir
adam görmedim hayatımda! Seni inatçı sanırdım ama o senden de beter. Ne yapsam kendimi
anlatamıyorum!”

Ataman sessizce durdu bir an. Sonra kiĢiliğinden çok daha farklı, olduğundan olgun bir
duyguyla konuĢtu. “Ona... onu sevdiğini söylemelisin Aydan!” dedi yavaĢ yavaĢ. “Sevdiğini
söyleyebilirsen belki... pek çok Ģey önemini kaybeder. Sorunlarınız her ne ise, yok olup gider!

Genç kadın sessiz kalmıĢtı bir an. Onun sesindeki titreĢimi tam anlamam ıĢtı. Acaba onun da
Vildan‟a olan aĢkında bir pürüz mü vardı? Ama hiç sanmıyordu. Vildan‟ın ağabeyine olan
bakıĢlarındaki farklılığı bir kadın olarak kesinlikle algılayabiliyordu. O küçük esmer Ataman‟ı
deli gibi seviyor olmalıy dı. Bu kesindi.

Ataman‟dan ayrıldıktan sonra, düĢünceli bir Ģekilde odasına çıktı. Kapıy ı sessizce açtı.
Ġçeriden hiçbir ses gelmiyordu. GiriĢ aydınlıktı. Süit odanın yatak odası olarak döĢenmiĢ
kısmından ise soluk bir kırmızı ıĢık geliyordu.

Kapıy ı kapatt ı. Derin bir nefes aldı. Kararlı adımlarla yatak odasına yürüdü. Aralık kapıdan
içeriye girdi. LoĢ odanın giriĢindeki kırmız ı lamba, romantik çiftler için tasarlanmıĢ olmalıy dı.
Gözlerini karanlığa alıĢtırmaya çalıĢarak kapıy ı ardından kapattı.

“Salih!” dedi kararlı bir sesle.

Genç adam sessizce yatağın içinde duruyordu. Yarı uzanmıĢ bir haldey di. Yüzü karanlıktaydı
ama geniĢ çıplak göğsü camdan gelen hafif ıĢıkta parlıyordu. Ört ü göbeğine kadar çekilmiĢti.

Bir iki adım daha öne çıktı. Onun yüzünü ve vereceği tepkiyi görmeye çalıĢarak ağabeyinin
ciddi önerisini uygulamaya giriĢti. Zaten bu en önemli silahıydı. Ve ağabeyi haklıydı. Hedefin
çevresinde dolaĢ ıp durmaktan vazgeçmeliydi artık.

“Ben... sana çok önemli bir Ģey söylemeliyim!” dedi ağır ağır.
41. “Elbette!” dedi genç adam dürüstçe. “Hem de her zaman! Bunu istemediğim tek bir günüm
bile olmadı!”

“Ya..Ya neden vazgeçmedin?” diye sordu Aydan. Kalbi deli gibi atmaya başlamıştı.

Genç adam da eğilip onun dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu. “Belki de zengin ve güzel
olduğun içindir!” dedi hafif bir iğneleme ile. “Veya sevişmeyi öğrenmeye çok istekli olduğun
içindir!”

Genç kadın biraz hayal kırıklığına uğramıştı. Onun kendisini sevdiğini söylemesini pek
beklemiyordu ama yine de... yine de ümitlenmişti işte.

“Sen de zengin ve yakışıklısın ama?” dedi yavaşça. “Neredeyse sıfırdan buralara geldin!
Eminim benden çok daha zengin ve güzel kadınlar da görmüşsündür otelinde!”

Genç adam sessiz kaldı. Bir şey demeden baktı öylesine. “Hiç birisi çocuğumun annesi değildi”
dedi sonra yavaşça.

“Sadece Nilay için mi?”

Aydan gerçekten üzülüyordu. Elinde değildi. Kıskandığı kişinin kendi kızı olmasını bile
anlayamıyordu. Bu koca adamın, bu dev yüreklinin sadece kendisine ait olmasını istiyordu.
Fakat o şansı çok önce teptiğini bilecek kadar da mantıklıydı. Şu anda Salih‟in kalbinde
kızından sonra ikinci ve hatta kendi annesinden sonra üçüncü sırada yer almaya bile razıydı. O
yüzden üzülmesine bir dizgin vursa iyi olurdu.

“Bunları sonra konuşalım!” dedi genç adam. “Ataman ve Vildan bizi beklemes inler. Hemen
duşunu al da çıkalım!”

“Tamam...” diye kabullendi Aydan. Hafif bir nefes aldı. Onunla şimdi bu kadar önemli bir
konuyu konuşmanın gerçekten de zamanı değildi. “Beş dakikada hazır olurum ben.”

Önceki gecenin güzelliğine rağmen, içinin sıkılmasına, kalbinin üzüntüyle dolmasına engel
olamıyor du. Her kadın gibi istekleri sürekli ar tıyordu. Önceden Salih‟in kollarında olmak bile
yeter diyor du. Genç adamın öfkesi azalsın istiyor du. Kızını öğrensin ve Aydan‟a da daha iyi
davransın!.. İşte bunların hepsi gerçekleşmişti. Ama doyumsuz yüreği, şimdi de kocasının onu
sevmesini istiyordu.

Onu sevdiğini söylemesine rağmen, genç adamın bu konuda tek bir kelime bile etmemiş
olması onu üzüyordu.

Gerçekten de söz verdiği gibi, hemencecik hazır olmuştu. Banyodan çıkması çok vaktini
almamıştı. Sonrasında ise Salih onun giyinişini keyifle izlemişti. Aydan bundan kısmen utansa
da beyaz yazlık eteği ve beyaz bluzunu giyerken hiç acele etmedi. Saçlarını bir genç kız gibi
atkuyruğu yaptı. Çok hafif bir makyaj, berelenmiş dudaklarına iyi gelecekti.

Nihayet kahvaltı salonuna indiklerinde, birbirlerine gerçekten çok yakışan bir çift gibiydiler.
Aydan içindeki huzursuzluğu, sevgiye olan açlığını gizlemeye çalışıyordu. O yüzden bakışlarını
sürekli kocasından kaçırmaya uğraşıyordu. Eğer ona bakarsa, genç adamın her şeyi
göreceğine emindi. Sevgiye olan muhtaçlığını, ondan duymaya ihtiyacı olduğu güzel sözleri
açıklayamazdı ki! En azından şimdi... Onu kor kutmak, kızdırmak istemiyordu. Zaten Salih‟in
sevgisini hemen kazanama yacağını da bilerek bu işe girişmemiş miydi? Er keklerin ne kadar
inatçı olduğunu ağabeyinden, babasından çok iyi biliyordu. Ve yedi yıldır ayrı kaldığı sevgili
kocasından!..

Ataman ve Vildan uzun bir masanın cama bakan tarafındaydılar. Yanlarında boş yerl er vardı.
İçi dolu kahvaltı tabaklarıyla onların yanlarına yaklaştıklarında, Ataman‟ın gülümseyişi ve
Vildan‟ın biraz meraklı bakışları ile karşılaştılar.

“Günaydın!” dedi Aydan gülümseyerek. Tabakları masaya bıraktılar. Eliyle Vildan‟a kocasını
işaret etti. “Bak Vildan... Seni eşim ile tanıştırayım. Salih... Dün akşam siz dışarıdayken geldi...
Salih, bu da Turgut‟un güzel sözlüsü... Vildan!”

Salih elinde olmadan bu esmer genç kızı inceledi. Onun da kendisini incelediğinin farkındaydı
elbette. Gerçekten de güzel bir kızdı. Ataman‟ın hak edeceği kadar güzel, zarif gör ünümlü
genç bir kızdı. Aydan‟dan sadece bir kaç yaş küçük görünüyordu. Uzun siyah saçları, beyaz
teni, küçük kalkık burnu ile katalog çekimlerindeki genç mankenleri hatırlatıyordu.

Ve Ataman‟ın yüzündeki keyifli ifadeyi görünce, kayınbiraderinin mutluluğu adına sevindi.


Ataman gerçekten mutluluğu hak edecek ender insanlardan birisiydi. Ve bu genç kızı ne kadar
sevdiğini anlamamak için kör olmak lazımdı.

Vildan elini ona gülümseyerek uzatır ken, “Memnun oldum...” demişti ağır bir şekilde. Yaşına
göre olgun bir hali vardı. Bundan da hoşlandı Salih. Hem sesi güzeldi hem de ağır, vakur bir
hali var dı.

“Ben de...” dedi içten bir gülümseme ile. İçi gerçekten rahatlamıştı. Ataman‟ın hep mutlu
olmasını diledi yürekten. Her ikisi de birbirlerine inanılmaz yakışıyorlardı. “Sizi tebrik ederim.
Bu adamın evleneceğini hiç ummazdım. Ondan ümidi kesmiştim. Ama şimdi neden fikir
değiştirdiğini anlıyorum!” dedi ciddi bir samimiyetle.
Turgut oturduğu koltuğa ka ykılmış, gülümseyen suratıyla, Vildan‟ın kızaran yüzünü izliyordu.

“Otursanıza...” dedi sonra eniştesi ve ablasına. Aydan ve Salih de boş sandalyeleri çektiler.
Kahvaltılarını yapar ken ıvır zıvırdan konuşuldu. Genelde erkekler konuşuyordu ve ağırlıklı
politika, spor ve işti. Vildan ve Aydan ise daha kadınca konuları tercih etmişlerse de arada
erkekleri dinleyerek susmayı tercih ediyorlardı.

“Sen geziye gitmiyor musun?” diye sor du Aydan. Ilıklaşmış çayından bir yudum almıştı. Gözleri
Vildan‟daydı. Genç kız başını iki yana salladı.

“Hayır...” dedi yavaşça. “Plajda uzanıp biraz dinlenmeyi düşünüyor um. Bu hafta biraz
yorucuydu.”

Aydan onun üniversitede okuduğunu ve bu haftanın final haftası olduğunu biliyor du. Kendi
üniversite yılları aklında canlandı. Yalnız başına, bebeğini büyütmeye çalışır ken okuduğu
yıllar... Bir sene uzamıştı aslında okulu... Bebeğine bakıcı tutmamakta inat etmişti. İyi ki
Salih‟in annesi sıkı sık gelip gitmişti. O tatlı kadın olmasa ne yapardı bilmiyordu.

“Sana takılabilir miyim?” diye sordu. Hiç değilse Salih‟in yokluğunda bu güzel kız ona
arkadaşlık ederdi. Yoksa aklı hep Salih‟te iken bütün gün geçmez, akşam olmazdı hiç. “Salih‟in
bir süre için İzmir‟e gitmesi gerekiyormuş. Akşam dönecek. Ben de yalnız... kalmak
istemiyorum. Sen de geziye gitmiyormuşsun!”

“Elbette!” dedi Vildan. “Harika olur. Konuşur uz...”

Kahvaltıdan sonra er kekler izin isteyerek onlar dan ayrıldı. Kızlar da odalarına çıktılar. Plaja
birlikte gitmek üzere lobide buluşmaya sözleşmişlerdi. Otelin yarısından fazlasını dolduran
şirket personeli otobüsler ile tura katılınca, plaj bomboş kalmıştı. Kolayca yer buldular. Güzelce
bir şemsiyenin altına yerleşip şezlonglarına uzandılar. İkisinin de fazla güneşlenmeye niyeti
yoktu. Gölgede kalmayı tercih edeceklerdi. Aydan zate n geceden dolayı epey yorgundu. Tatlı
bir yorgunluktu gerçi ama bunun üzerine vücudunu fazla zorlamaya gerek yoktu. Hem bu gece
için... belki yine enerji gerekirdi?..

Tüm gün boyunca iki kere denize gir diler. Genelde konuşmayı veya kitap okumayı tercih
etmişlerdi. Çevrelerinde gezinen çapkın erkeklerin hiç farkında olmadılar. Öğle yemeğine bile
gitmediler. Kendilerine aldıkları soğuk içecekler ve birer tabak patates cipsi yetmişti.

Asıl parti bu gece olacaktı. Vakit de epey ilerleyince eşyalarını toplayı p odalarına çıktılar. Her iki
kadın da birbirlerine kolayca ısınmıştı. Hem Aydan hem de Vildan bu güzel günden çok
memnun olmuştu.

Davet başlamıştı artık. Güzel bir müzik duyuluyor du. Otelin büyük avlusunda düzenlenen özel
bir gece olacaktı. Genç kadın telefonunun saatine baktı. Salih de nerede kalmıştı acaba?

Sonunda kapısı tıklandı. Nihayet gelebilmişti genç adam. Kapıyı açan Aydan bir şey demeden
baktı. Salih ise onun güzelliği karşısında duraklamıştı bir an. Mavi gözleri karısının yeşil
tonlarındaki kıyafetine gizlenen çekici vücudunda gezindi. Serbestçe omuzlarına salınan uzun
saçları ve belli bile olmayan hafif makyajı ile bir içim su olmuştu.

“Üzgünüm!” dedi yavaşça. “Geciktim...”

“Önemli değil” dedi genç kadın da. “Nasılsa yerimiz belli. Sadece merak ettim. Endişelendim...”

“Öyle mi?” Genç adam onu kendisine çekti. Elbisesini buruşturmamaya özen gösterirken,
tepesinden kıvılcımlı gözlerle baktı. “Demek merak ettin?”

“Evet! Kızar mısın buna?”


“Neye? Merak etmene mi?”

“Evet! Sana düşkün, seni sürekli düşünen bir kadın seni sıkar mı?”

Genç adam onun masumca sor duğu sor u üzerine hafifçe gülümsedi. “Henüz bilmiyorum! Bunu
hiç yaşamadım!”

“Yalancı! Kimbilir kaç tane sevgilin olmuştur! Seni seven, seni merak eden...”

Genç adam başını salladı iki yana. “Sandığın kadar çok sevgilim olmadı Aydan Hanım! Her
günümü ayrı bir güzelle geçirmedim. Sandığının aksine sana hep sadık kalmaya çalıştım!
Genelde işlerim ile ilgilenmeyi tercih ettim.”

“Gerçekten mi?” Aydan‟ın gözleri mutlulukla ışıldamıştı. “Ah Salih! Sana hiç hayır demedim ki!
Keşke yedi yıl boyunca sürekli yanımda olsaydın! Bana kızdığın zamanlarda bile gelip benim
koynuma girseydin! Sana asla hayır diyemediğimi bilmiyor musun? Haftalarca gelmeni
bekledim. Seni sevmediğimi sandığım günlerde bile bekledim... Her hafta sonu gözüm kapıda
oldu. Kulağım zilde oldu. Telefon bile açmadın bana! Ben yalvarmasam doğuma bile
gelmeyecektin!”

“Bunu istediğini nereden bilecektim ki...” diye kendisini savundu genç adam. Kapıyı ar dından
kapattı. Kimsenin dikkatini çekmek istemiyordu. “Bunları şimdi konuşamayız ama... Bir duş alıp
hazırlanayım. Sana par tiden sonra söylemek istediğim bir şey var.”

Aydan gerilmişti. “Kö..Kötü bir şey mi?” diye kekeledi.

Genç adam hafif bir nefes aldı. “Bilmiyorum... Umarım senin için de iyi bir şeydir! Ama
partiden sonra!”

“Meraktan ölürüm ama ben?”

“Bir şey olmaz. Aslında bir haber bekliyorum. O habere göre her şey belli olacak!”

“Salih! Korkutuyorsun beni!”

Genç adam eğilip onun dudaklarından öptü. Yumuşak, tatlı, uzun bir öp ücüktü. Sonra başını
geri çekti. “Kor kma! Partiden sonra...” dedi kısaca.

“Benden intikam alıyorsun değil mi?” diye fısıldadı Aydan çocuksu bir dudak bükmeyle.

Salih uzun yıllar sonra yine içten bir şekilde güldü. “Belki! Sana söylemem gereken şeyler var
ama hemen söylemek istemiyorum. Şimdi ne yeri ne zamanı... Tüm gün seni düşündüm ve bir
sonuca vardım. Kesin bir sonuç için ise o haberi beklemeliyim. Sonra ayrıntısı ile konuşup
geleceğimize karar vereceğiz!”

“Geleceğimiz mi?” Aydan gerçekten korkmuştu. Yoksa Salih?.. Yoksa ondan ayrılmak mı
istiyor du? Yoksa boşanma davası açmak için mi İzmir‟e gitmişti? Ama bugün cumartesiydi! Bu
mümkün değildi ki? Sebep neydi? Telaş içindeki aklı sürekli kötü ve olumsuz şeyler buluyordu.

“Evet, şimdi gidip hazırlanayım. Sonra konuşacağız...”

Aydan‟ın endişesi aşağıya indiklerinde de devam ediyordu. Her ne kadar Salih onu öpmüş,
gözlerinde bir kıvılcım ile bakmış olsa da, içi rahat değildi. Belki de bir kaç sevişmeden sonra
artık bu evliliğin süresinin yeterli olduğunu, boşanmanın daha iyi olacağını söyleyecekti?

Masaya oturduklarında neredeyse her kes gelmişti. Genç kadın Sinan Bey ve ailesi ile
selamlaştı. Salih de Sinan Bey ile konuşmaya başlamıştı. Bir kaç dakika sonra Ataman ve Vildan
da geldiler. Her ikisi de çok şı k gözüküyorlardı. Ve onların gelişi ile gece resmen başlamış
olmuştu.

İki ünlü sanatçı, geceyi şenlendir di. Birisi ses sanatçısıydı. Diğeri de komedyen olarak bilinen
ünlü bir sunucuydu. Gecenin son kısmında, gerçekten çok güldüler. Aydan endişesini kısa bir
süre için unutmuştu. Özellikle komedyenin yanlarına gelip önce yakışıklı enişte ile ve sonra da
Ataman ile uğraşması komik olmuştu. Tabii her iki er kek de hiç altta kalmamıştı. Salih‟in ciddi
görünümü altındaki esprili kişiliği ve neşesi aynı Ataman‟ınki gibi ortaya çıkıvermişti. Böylece
orada bulunan her kes de bu adamların sadece karizmadan oluşan bir figür olmadığını ve doğal
bir çekiciliğe sahip olduklarını görmüştü. Aydan bile içtenlikle gülmüştü.

Ve son kısımda Salih ile Aydan bir dansa başlamışlar dı. Gece boyunca yaptıkları ilk danstı.
Aydan içindeki sıkıntı yüzünden çok neşeli olamıyordu. Endişe ile beklemek aslında yıllardır
bildiği bir duyguydu. Ama şimdi tam işler yoluna girecekken sanki bir terslik olacakmış gibi
hissediyordu.

Konuşmadan yaptıkları dansın sonunda bir telefon sesi, yoğun gürültüde bile duyuldu. Salih
dansı kesti. Elini cebine attı. Ekranda yazan numaraya bakarken Aydan‟ın elinden tutarak onu
da bir kenara çekti. Ağaçların arasında sakin bir yer bulduklarında telefonunu açtı.

“Efendim?” dedi sakince. Bir süre konuşmayı dinledi. “Tamam Doğan Bey...” dedi. “Bu
durumda anlaştık o halde... Madem diğer or taklarınızla gör üştünüz, sorun yok demektir. Evet,
Tahir Bey ile telefonda yine görüştüm ben. Sizin sözlerinizi tutacağını o da sö yledi. Siz
güveniyorum. Yoksa satmaya pek niyetim yoktu.”

Gözleri Aydan‟ın güzel yüzünde gezindi. Genç kadın ne olduğunu anlamamıştı. Önce
ilgilenmemişti aslında bu konuşma ile. Ama konuşmanın içinde „satmak‟ kelimesi geçince
ilgisini çekmişti. Salih neyi satıyordu ki?

“Tamam... Umarım hayırlı olur,” diyerek konuşmasını bitirdi genç adam. Telefonunu kapattı.
Sonra yeniden karısının güzel yüzüne dikti gözlerini. Aydan merakla bakıyordu. Ama bir şey
sorup sormamaya karar verememiş gibiydi.

“Kimdi?” diye sordu sonunda. Kadınca merakı ile dayanamamıştı.

Salih cevap vermeden önce onun elinden tuttu. Deniz kenarına, gürültüden ve kalabalıktan
uzak bir yere doğru sürüklemeye başladı. “İzmirli bir yatırımcıydı!” dedi yolda giderken.
Sonunda ağaçlıklı bir yer gözüne ilişti. Altındaki bank bomboştu ve serin havanın güzelliği
karanlık ile birleşince fazla davetkâr olmuştu.

“Sen... bir şey mi satıyorsun?” diye sor du Aydan üzgünce. Salih banka oturdu ve onu kucağına
çekti. Yanlamasına onun dizlerine oturan Aydan kollarını kocasının boynuna dolamıştı.
Karanlığa alışan gözleri kocasının yakışıklı yüzündeydi. “Salih!” dedi içtenlikle. “Paraya mı
ihtiyacın var?”

Genç adam hafif bir nefes çekti içine. O da karısını seyrediyor du. Hiç gülümsemeyen yüzü
gayet ciddiydi. “Evet!” dedi sonra.

Aydan canı sıkkın bir şekilde yüzünü astı. Parmakları genç adamın ensesindeki saçları
okşuyordu. “Ne zamandan beri? Salih! Neden bana söylemedin? Madem paraya ihtiyacın
vardı... neden benden istemedin?”

“Senden isteyebileceğim bir rakam de ğildi bu!” dedi genç adam sakin bir tonla. “Ama bunu
söylemen bile güzel!”

“Salih! Ben senin karınım. Sen benim kocamsın! İyi günde kötü günde diye birbirimize söz
verdik! Sana ne kadar lazım? Lütfen söyle! Benim param yetmese bile ağabeyimden borç
alırız. O bir saniye bile düşünmez bunun için!”
“Borç mu?”

“Benimkisi asla borç olmaz. Her kur uşu senin. Ağabeyim de parasının peşine düşmez. Buna
eminim!”

Genç adamın ciddi yüzü yavaşça yumuşadı. Kucağındaki kadının samimi olduğu, gerçekleri
söylediği o kadar belliydi ki. “Benim için sahip olduğun her şeyi feda eder misin?” diye sordu
ağır ağır.

Aydan kaşlarını çattı. “Her şeyimi hem de... Pazar tesi hemen gidelim. Neye ne kadar lazımsa
çekelim. Yetmezse arabamı bile satarım. Fazla mücevherim yok maalesef. Biliyor musun
bilmem ama mücevhere fazla düşkün değilim.” Parmakları genç adamın yanağında gezindi
sevgi ile. “Sevdiğim tek mücevher nedir biliyor musun?” diye sor du sonra yavaşça.

Genç adam gülümsedi. “Hayır! Neymiş o?”

“Gözlerin!” dedi genç kadın yavaşça. “Yanımda olduğun ve gözlerime baktığın sürece, bu güzel
gözler benim için her şeyden değerli!”

“Bıkmaz mısın?”

“Bıkmak mı?” Eğilip onun gözlerinden birisinin üzerine dokundur du dudaklarını. “Bıkmak mı?
Asla...”

“Ömür boyu ama?”

Genç kadın dudaklarını geriye çekti. “Sen ne demek istiyorsun?”

“Hiç! Diyelim ki boşanmadık. Ben de ilişkimizin eskisi gibi olmasına çaba harcamaya başladım
diyelim. Hatta... yine seni sevdiğimi... söyledim.”

“Sen daha önce de söylememiştin ki!” diye itiraz etti Aydan üzgünce.

“Neyse işte! Beni sevmeye sen de devam edecek misin?”

“Seni sevdiğime inanmıyor musun?”

Salih güldü. İçtendi. “İnanıyorum!” dedi ona. “Düne kadar inanmıyordum. Dün gece de ilk
söylediğinde inanmadım. Ama sonra inandım. Sevişirken söylediğin sırada... ”

“Çok hainceydi! Çok kötüsün! Ama madem inandın, sorun değil. Mesele ne peki?”

Genç adam hafif bir nefes aldı. “Mesele... benim seni ne kadar sevdiğimi... sana nasıl
ispatlayacağım!” dedi ağır ağır.

Aydan şaşırmıştı. Öylece kalmıştı. Ne demişti bu adam ? “An..Anlamadım!” diye kekeledi. “Ne
dedin sen?” Salih sessiz kalınca onun omuzlarını hafifçe sarstı. “Salih ne dedin sen?”

“Geçen haftadan beri düşünüyorum...” dedi genç adam. Sen gittiğinden beri...”

“Ne düşünüyorsun?”

“Seni tabii ki! Ve Bizi... Nila y‟ı...”

“Salih! Böyle konuşunca yemin ederim korkuyorum,” dedi Aydan içi ürpererek. “Sanki...
ayrılacağımızı söyleyecekmişsin gibi geliyor!”

“Aslında... söylemek istediğim de bu belki!”


“Ne?” Aydan kalbine inen acı ile yutkundu. Gözleri doldu hafifçe. S alih... ayrılmak mı istiyordu?
İstediğini elde ettikten sonra, karısının onu sevdiğini öğrendikten sonra... ayrılmak mı
istiyor du? İntikamını almış olarak çekip gidecek miydi?

Salih gülümsedi. Elini kaldırdı. Bu sefer o onun yanağını okşadı. “Pişşt! Üzülücek bir şey değil!”
dedi hemen. “Sanırım ben yanlış ifade ettim.”

“Salih?..”

“Neyse işte! Geçen haftadan beri düşünüyor um. İşin aslı ondan önceleri de düşünüyordum
ama bu sefer çok ciddiydim. Senden boşanmayı çok istememe rağmen bunu bir türlü
yapamıyordum. Sana söz verdiğimi söylüyor dum kendi kendime... Sen isteyinceye kadar
boşanmayacaktım.”

“Ben hiç istemedim!” diye fısıldadı Aydan. Yanağını genç adamın sevgi dolu avucuna
yaslamıştı.

“Öyle mi? Hiç mi?”

“Asla! Mer t var ken, onu sevdiğimi sanır ken bile!.. Yemin ederim. Melike bu konuda beni
yönlendirmeye çalıştı. Mer t‟in üzgün olduğunu, pişman olduğunu söyledi. Ama çocuksu bir
tatmin duygusundan başka bir şey hissetmedim. Sen bile ona döneceğime emindin. Ama
istemedim... Garip buldum bunu ama istemedim...”

“Neden peki!”

Genç kız hâlâ üzüntüyle atan kalbi yüzünden hüzünle fısıldadı. “Senin yüzünden tabii aptal!
Sana çarptığım o günden beri aklımdan çıkmadın!”

“Sana inanmıyor um!” dedi genç adam gülümseyerek.

“Melike‟nin seninle oynaşması hoşuma gitmiyordu. O gece odamdaki musluğu o yüzden


bahane ettim.”

“Ve o iç çamaşırların aklına gelince de peşimden koştun!”

“Tabii... Hoşlansam da, tanımadığım bir adamın görmesini isteyeceğim bir detay değildi.
Ama... itiraf etmeliyim ki, pek utanmadım.”

“Kızarmıştın! Öfkelenmiştin!”

“Senin sözlerin yüzünden! Ama kendimi kadın gibi de hissetmiştim. Söylemeye utanıyorum
ama daha o gece seni cinsel olarak çekici bulmaya başladım! Göğüs uçlarım nasıl sertleşmişti
anlatamam. Gizleyeceğim diye canım çıktı!” Elini adamın kol kaslarında gezdirdi usul usul. Bir
yandan da gülümsemeye çalışmıştı. “Seninle sevişmenin nasıl bir şey olacağını hayal etmiştim
bir saniyede... Ondan sonra korktum işte kendimden.”

“Ben ise kıskanmıştım!” diye itiraf etti Salih ağır ağır. “Askerden yeni geldiğim için seni çekici
bulduğumu düşünmeye çalıştım. Ama o saydam şeyleri başka bir erkek için giydiğini, onun
sana dokunduğunu düşünmek çok kötü bir histi!”

Aydan iç çekti. “Bana kimse dokunmadı! Mert bile dokunmadı! Sadece dokunmaya çalıştı!”

“Onu senin odanda görünce de çok kıskanmıştım!” diye itiraf etti Salih!

“Hiçbir şey olmadı. Sabahın köründe beni uyandırdı ve kavga ettik zaten!”
“Ama hamile olduğunu öğrendiğimde tüm ümidim gitti.”

“O dönem... hayatımın... iyi ve kötü mucizelerle dolu ol duğu... bir dönemdi!” dedi genç kadın.
“Şimdi düşününce komik geliyor ama sanırım bunlar Allah‟ın bir planı çerçevesinde oldu.”

Onun ciddi sözleri üzerine Salih‟in gözleri kısıldı. “Plan mı?”

O günleri düşünmek Aydan‟ı biraz rahatlatmıştı. Zaten ne zaman üzülse, ne zaman morali
bozulsa o günlerdeki rastlantıları düşünür ve yeniden ümitlenmesi için bir sebebi olurdu.

“Kesinlikle bir plan... Ah Salih! Anlasana! Eğer Mert bana o gece tecavüz etmeye kalkmasaydı,
ben onun hain yüzünü göremeyecektim! Eğer o ge ce inanılmaz bir şekilde hamile
kalmasaydım, onun benimle evlenmek istemediğini anlamayacaktım! Ve eğer hamile kalmamış
olsaydım, seninle evlenmem mümkün olmayacaktı. Belki de hiç istemediğim halde Mer t ile
sevişmeye devam ederek! Çünkü hamile kalmamış olsaydım onu sevdiğimi sanacak, evlilikle
ilgili bir şey talep etmeyecektim. O şımarık halimle pansiyonunuzdan çekip gidecektim.”

Genç adam sessizce dur uyordu. Düşünüyordu. Aydan‟ın sözleri mantıklıydı. Birçok tesadüf
onları bir araya getirmişti.

“Belki de seni bırakmazdım!” dedi genç adam sıkıntılı bir sesle. “Senden hoşlanmaya
başlamıştım!”

“Hayır! Bırakırdın! Evlendiğimizde bile bana dokunmak istemedin. Sen gururlu bir erkeksin.
Başkasını seven bir kadına ilgi duymak gücüne gider di!”

“Gidiyordu zaten!” diye iç çekti Salih. Onu kollarıyla sardı sıkıca. “Çaresizdim...”

Aydan da ona sarıldı. Kocaman adamı bir çocuk gibi sardı. Sesindeki üzüntüyü hissetmişti.
“Ben de çaresizdim. Hamile olduğum kesinleşmişti. Ve sonra par kta tek başıma üzgünce
oturur ken kahramanımı gördüm. Lacivert gözlü yakışıklı adamımı... İçime huzur veren tek
kişiyi!”

“Ve bana aptalca bir evlenme teklifi sundun!”

“Çok çaresizdim!”

“Yine de aptalcaydı!” dedi genç adam. “Fakat senin üzülmen beni de üzüyordu. Hatta perişan
ediyor du. O gece sabaha kadar uyuyamadım. Dönüp durdum. Ve sabah Mert züppesinin ağzını
burnunu dağıtmamak için kendimi zor tuttum.”

“Çok şükür ki... benimle evlenmeyi kabul ettin!” dedi Aydan mutlu bir şekilde. “Hayatımın en
güzel mucizesiydi. O zaman da biliyor dum mucize olduğunu... ama yıllar geçtikçe daha özel bir
mucize olduğunu anladım. Her şey güzel rastlantılar, mucizeler yumağıydı. Seninle sevişmem,
yeniden hamile kalmam, onun çocuğunu düşürmem...” Parmak uçları kalın saçları okşadı.
“İnanılmaz şeylerdi... Anlayamadım yine de... Allah‟ın verdiği mesajları ilk anda anlayamadım.
Anlamaya başlamam için Ankara‟daki o kavganın olması gerekiyordu demek ki...”

“Bana kızmıştın!”

“Söyledim sana! Ona hâlâ âşık olduğumu sanıyordum! Sen ondan çok daha güçlüydün!
Sanırım... ben ona acımıştım da! Ama senin öyle çekip gideceğini hiç düşünmemiştim!”

“Başka şansım kalmamıştı!” dedi Salih biraz kuru bir sesle. “Onu sevdiğini biliyordum. Yine ona
döndüğünü düşündüm. Görevim bitmişti.”

“Ama ben onu hastaneye götürmekten başka bir şey yapmadım! Sonra da benden uzak
durmasını söyleyip bir daha da görmemek üzere hastaneden çıktım. Senin gerçekten
gideceğini hiç düşünmemiştim. Öyle kötüsün ki! Doğuma bile gelmeyecektin değil mi?”

Salih sessiz durunca cevabını almıştı zaten. Onun o zamanlar ne kadar kırıldığını
anlayabiliyordu.

Biraz ilerilerinden bir çift geçti. Onlar da el ele yürüyorlardı. Karanlıklar içinde oturan Aydan ve
Salih‟i fark etmemişlerdi. Zaten far k etseler bile kimsenin başka bir şeyle ilgilenmeyeceği kadar
güzel, roma ntik bir geceydi.

“Ben... sana bebeğimizi söylemeyi çok istedim,” dedi ağır ağır. “Eğer Melike beni
korkutmasaydı... belki daha da önce söylerdim. Sonra yine söylemeye karar verdiğim bir gün
oldu. Seni özlemiştim. Yalnızlıktan bunalmıştım. Sana telefon açtım. Ama Melike açtı senin
telefonunu...”

“Öylesine bir akşam yemeğiydi. Biz zaten annemle yemeğe çıkacaktık. Melike tam biz çıkar ken
geldi. Bayram için aile ziyaretine gelmişti. O da bizimle yemeğe katılsın diye annem öylesine
davet etti.”

“Hemen atlamıştır eminim!” dedi kızgınlıkla. “Ona inanamıyor um. Benim en samimi
arkadaşımdı. Sana olan ilgisi yüzünden hayatımı mahvetti. Mert‟e bebeğin ondan olmadığını
söylememiş! Hâlbuki bebeği düşürdüğüm ve senin çocuğuna hamile olduğumu öğrendiğim
gece o da yanımdaydı. Senden de bilerek Nilay‟ın senin çocuğun olduğunu gizledi.” Hafif ve
üzgün bir nefes çekti içine. “Bir ümitle... onun sana gerçeği söyleyeceğini düşündüm hep. Ben
gururumdan söyleyemiyordum ama onun vicdana gelerek söyleyeceğini ümit etmiştim. O gece
telefonda sana söyleyecektim. Seni sadece bayram için aramamıştım. Gerçeği söylemek için
aramıştım. Ama olmadı işte! Söyleyemedim... Senin telefonunu o açınca çok kıskandım. Çok
kızdım!”

“Kötü bir rastlantı olmuş!” diye mırıldandı genç adam.

“Ve sen de sonra arayıp... öyle soğuk konuşunca... iyice cesaretim kırıldı.” O günleri düşünmek
bile istemiyordu. Ne kadar cesaretini kırıldığını, ne kadar üzüldüğünü bugün gibi hatırlıyordu.
“Ama en mutlu olduğum şey... Nilay‟ı kendi kızın gibi sevmendi. Hem de bunu bilmediğin
halde!”

“Birisini sevmek için... her zaman kan bağı gerekmez!” dedi genç adam ağır ağır. “Ben onun
sana ait olmasını seviyordum. Onun için yaptığın fedakârlığı seviyordum. Bunca sene sana olan
sevgimi köreltmeye çalıştım. Boşanabilmek için kendime güç vermeye çalıştım. Ama sanırım...
yine de bir gün... sen boşanmak istersin diye... çok korktum!”

Aydan inanmazca ona bakıyordu. Gözleri dolu doluydu. “Salih!..” diye fısıldadı inanmazca.

Genç adam dudak kıvırdı. Kendisiyle dalga geçer gibiydi. “S eni sevmesem seninle niye
evlenirdim ki?” dedi yavaşça. Sonra kaşları çatıldı hafifçe. “Ha! Bir de para var tabii!”

Aydan onun alnına bir öpücük kondur du. “Böyle konuşma! Sen hiç para lafı etmedin! O para
işini ben öner dim sana! Seni ikna etmek için aklıma başka bir şey gelmemişti. Ama o parayı hiç
üzülmeden verdim sana. İşlerine kullanacağını umuyordum.” Onu yeniden öptü. Bu sefer bir
gözünün üstünden... “Salih! O parayı niye kullanmadın?”

Genç adam ir kilmişti. “Nasıl kullanmadım? Kullandım tabii. Hem de çok faydası oldu!”

Aydan nemli gözlerle bir kere daha öptü onu. Bu sefer de dudaklarının kenarındandı. “Ben...
kendin için kastetmiştim. Ben onu hiç kullanmadığını, bir vakfa devrettiğini biliyorum!”

Salih aldırmazca omuz silkti. “Dedim işte, iyi bir yerde kullandım.” Sustu bir an. “Sen nasıl
öğrendin?” Sesi azıcık sıkıntılıydı. Belli ki bu güzel davranışının öğrenilmesinden hoşlanmamıştı.
“Öğrendim işte! Aslında akıllı bir kadın olsaydım, ödemenin nereye yapıldığını yıllar önce takip
edebilirdim. Eminim o vakfa gittiğini bulabilirdim. Ama para hiç umur umda değildi. Senin ne
yaptığın da umurumda değildi. Sadece seni bana bağlamış olması, evliliğimiz için bir zemin
oluşturmuş olması önemliydi benim için!”

Ve son öpücük genç adamın dudaklarına geldi. Salih de karşılık verdi bu öpücüğe... Birkaç
mutlu ve zevkli saniyeydi.

“Para önermesen de evlenirdim seninle...” diye itiraf etti Salih.

“Gerçekten mi?”

“Tabii ki! Ama itiraf etmem gerekirse, bu benim için iyi bir sebep oldu. Yoksa sana âşık
olduğumu hemen anlayacaktın!”

“Aptal şey!” Dudakları yeniden buluştu. Genç kadının gözleri, içlerindeki damlalarla, daha çok
da mutlulukla ışıl ışıldıyordu.

Bir süre birbirlerine sarılmış bir halde sarmaş dolaş olarak oturdular. Genç kadın yanağını onun
başına yaslamıştı. Küçük öpücükler ile taçlandırıyordu o yakışıklı başı. “Salih? Para ne için
lazım?” diye sordu ona. “Aklıma Ankara‟daki ev de geldi. O hâlâ duruyor. Onu da satarız!”

Genç adam gülümsedi. “Benim için her şeyini satmaya korkmuyor musun?” diye sordu gi zemli
bir şekilde.

“Elbette hayır!” dedi Aydan içten bir sesle. Her şeyim sana feda olsun! Ama Salih! Lütfen!
Lütfen bir daha... benden uzaklaşma! Beni eskisi gibi sevmesen de... bırak senin yanında
olayım. Gelir senin yanına yerleşirim. Nilay da gelir... İstediğin çocuğu da yaparım. Ben de çok
istiyor um senden bir bebek daha!”

Genç adam başını kaldırıp onu süzdü ciddi bir ifadeyle. “Ya ailen?” diye sordu. “Annemle
baban çok üzülür oradan ayrılırsan...”

“Onlar benim mutluluğumu ister. Onlar seni sevdiğimi ve sadece seninle mutlu olacağımı
biliyorlar. Hem Ataman da evlenecek. Sanırım birlikte yaşayacaklar. Sorun olmaz yani!”

“Demek her şeyi bırakıp yanıma geleceksin?”

Aydan durakladı bir an. “İstiyor um...” dedi yavaşça. “Hem de çok. Tabii sen de... ister sen!”
Sonra onun istemeyeceği aklına gelmişti. Belki de bekâr yaşamaya alışmıştı. Merakla ve
hüzünle sordu. “Sen bizi istemiyor musun?”

Salih onun sesindeki hüznü hissetmişti. Artık onu daha fazla üzmesine gerek olmadığını
düşündü. Gerçeği açıklamanın çoktan zamanı gelmişti. Kalın kolları ile onu sıkıca sardı.
Dudaklarını önce boynuna gömdü. Sonra pürüzsüz çenesine dokundur du.

“Bundan daha fazla istediğim bir şey olamaz!” dedi kalın sesi ile. “Sence ben o kadar
karaktersiz bir adam mıyım? Seni sevmesem bu nca yıl boşanmadan durabilir miydim? Hayır!
Nilay için bile durmazdım.”

“Salih!” diye iç çekti Aydan. “Salih lütfen... benimle... oynama! İntikam alıyorsan eğer?..”

“İntikam mı? Sana kızdığım zamanlar oldu. Ama senden intikam almayı hiç düşünmedim.
Kalbini dinlediğin için senden niye intikam alayım ki?”

“Kalbim seni işaret etti yıllarca!” dedi Aydan. “Ama hep benden nefret ettiğini düşündüm!”

“Keşke edebilseydim! Ama şu anki durumumuza bakarak... etmediğim iyi olmuş diyor um!”
“Salih! Sen ciddisin değil mi? O son söylediğin sözler?.. Beni sevdiğinle ilgili olan?..”

“Evet. Çok ciddiyim. Ama senin de sana olan aşkıma inanmayacağını düşünüyordum. Bunu
yine para için yaptığımı sanmandan korkuyordum!”

“Saçmalamışsın!” dedi Aydan hüzünlü bir mutlulukla.

“Melike ve Mert seni bu yönde işlemişlerdi!”

“Olsun! Ben ta en başından beri para ile çok ilgilenmediğinin farkındaydım zaten. Çeki bile
isteksizce kabul etmiştin.”

“Neyse işte! Seni sevdiğimi gerçekten ispat etmem zordu. Belki Nilay‟ın gerçek kızım olduğunu
öğrendiğim için tavır değiştir diğimi de düşünebilirdin. Ben de bunu ispat edebilmek için bir
yöntem aramaya başladım!”

Genç kadın gülümseyerek ona sarıldı sıkıca. Kalbi mutlulukla atıyor du. Duyduklarına
inanamıyordu. Salih! Bu harika adam onu gerçekten seviyor muydu? Yine? “Sersem aşkım
benim!” dedi yarı ağlayarak yarı gülerek. “Sadece söylemen yeterliydi. Ben senin yalan
söylemeyeceğini biliyor um. Bunu bana ispat etmene gerek yoktu ki!”

“Ama aramızda hiç şüphe kalmamalıydı Aydan!” dedi genç adam. “Çünkü uzun yıllar sürecek
mutlu bir evliliğe adım atmak istiyordum. Ben de yapmam gereken en önemli şeyi yaptım!”

“Ne..Ne yaptın?”

Salih gülümseyerek onun dudaklarına bir öpücük kondurdu. “Tahmin edemiyor musun?”

“Hayır! Hiç edemiyor um. Kumar falan oynamadın değil mi? Borcun onun yüzünden mi?”

Genç adam güldü. “Kumar mı? Borç mu? Ben sana hiç borçtan bahsettim mi ki?”

“Para... Para lazım dedin ya?”

“Doğru! Ama borcum için değil. Çok şükür önemli bir para birikimim var. Otelim çok kar
ediyor. Yıllar içinde bazı taşınmaz birikimlerim de oldu.”

“E o zaman... para niye lazım ki?”

Genç adam gülümseyerek açıkladı. “Tabii ki sizin şirkete or tak olabilmek için!”

Genç kadın gözlerini kırpıştırdı. “An..Anlamadım!” diye kekeledi.

“Ataman ne zamandır şir kete ortak olmamı istiyordu. Baban rahatsızlanınca tek başına
yorulmaya başlamıştı sanırım. Doğrusu benden para bile istemedi. Sadece gelip or tak olmamı,
senin varlığından dolayı bana hisse vereceğini, zamanla hisselerimin ar tacağını söyledi. Ama
bu doğru olmazdı tabii. Hem senin yüzünden bu teklifi hiç cazip de bulmuyordum. Sonra her
şey değişti. Hiçbir şey yokken geçen hafta yine hayatıma girdin. Değişmiştin! Bana karşı olan
sözlerin, tavırların, her şeyin değişmişti. Beni çok şaşır ttın!”

“Çünkü ar tık sensizliğe dayanamayacağımı anlamıştım. Gençliğimin en güzel yılları sensiz


geçti,” dedi Aydan üzgünce. “Ve senden bir hareket beklemekten bıkmıştım!”

“Beni istemediğini sanıyor dum!”

“Yanılıyordun! Sen Nilay için her gelişinde kapıya koşuyordum. Ama senin sadece s oğuk bir
selamını alabiliyor dum. Bana gülümsemiyordun bile...”
“Her gün güzelleşen, sevmeye devam ettiğin bir kadına başka nasıl davranabilirsin ki?”

Birkaç saniye sessizce durdular. Otelden gelen hafif müzik sesleri ve inatçı cırcır böcekleri hariç
etrafları çok sakindi.

“Peki, sen şimdi bize ortak olmaya mı karar verdin?” diye sordu Aydan. “Bunun için mi para
lazımdı? Benim zaten hissem var ki!”

“Olsun! Seni sevdiğime inandırabilmem için elle tutulur bir şey yapmam gerekiyor du. Tabii
aileni de buna ikna edebilmem lazımdı. Ben de yapabileceğim tek şeyi yaptım!”

“Neyi?”

Genç adam hafif bir nefes aldı. Ama sonra dosdoğru bir şekilde açıkladı. “Ben oteli satmaya
karar verdim...”

“Ne? Ama?.. Ama?..” Gözleri irileşmişti. “Salih! Ciddi misin? O otel senin her şeyin! Yıllarca
didinip durup kazandığın bir şey!”

“Sizlerin yanında hiç önemi yok!” dedi genç adam ciddi bir sesle. “Önemli olan sizlerle birlikte
olabilmem...”

“Ama?.. Biz de gelebiliriz oraya! Ben, her şeyi bırakabilirim!”

Genç adam gülümsedi onaylayarak. “Bunu biliyor um! Buna inanıyorum! Ama doğrusu bu değil!
Sen de şirkete çok emek verdin. Orada bir kariyerin var. Nilay var. Onun okulu ve ar kadaşları
da var. Desteğe ihtiyacı olan annen var, hasta baban var. Ve gerçekten de yardıma ihtiyacı
olan, vaktini sevdiği kadına ayırmak isteyen Ataman var. Onu çok iyi anlıyorum. Çünkü otel
işim devam ederse, siz gelseniz bile ben sizinle yeterince ilgilenemem. Gecem gündüzüm belli
olmaz otelde.”

Aydan sessiz kaldı. Onun düşünceleri mantıklı olduğu kadar... ne büyük bir yüce gönüllülüktü?
Ne fedakârca düşünceler di?

“Bu sebeple...” diye devam etti genç adam. “Bu şirket organizasyonunu fırsat bilerek İzmir‟de
bir iş görüşmesi ayarladım. Birkaç kişiden oluşan bir grup, oteli almak istiyordu. Tahir Sertan
diye bir yatırımcı otelime gelip kalmıştı ve çok beğenmişti. Konu konuyu açarken
satabileceğimi söylemiştim. O da ilgilendi. Ama otel işiyle İzmir‟deki or taklarının ilgilendiğini
söyledi. Onları bilgilendireceğini söyledi. Ben de bugün atlayıp İzmir‟e gittim. Doğan ve Tamer
isimli iki işadamı ile tanıştım.”

“Ne oldu peki?”

“Kafama yatmasa, yine de satmayacaktım. Ama ikisi de ben yaşlarda, pozitif elektrik veren
kişilerdi. Otelin vizyonunu ve hizmet prensiplerini devam ettireceklerine söz verdiler. Onlara
inandım. Rakam konusunda bir iki pür üz vardı. Sonunda onu da hallettik.”

“Yani?”

“Yani... oteli sattım Aydan! Artık ağabeyine ortak olabilirim! İstanbul‟a yerleşip sizin yanınızda
bulunabilirim!”

Genç kadın nefessiz kalmıştı. Ne diyeceğini bilemiyordu. Sonra dolgun dudakları zorlukla
kıpırdandı. “Bunların hepsi... benim için miydi?” diye sordu. “Bana sevdiğini ispatlayabilmek
için mi?”

“Nilay için... Ailen için...” diye ağır ağır açıkladı Salih. “Ve en çok da senin için... Artık senden
uzak yaşamak istemiyor um Aydan. Sana yakın olmak istiyor um. Her gece kollarımda sıcak bir
kadın olsun istiyor um. Ama herhangi bir kadın değil, sevdiğim, delicesine kıskandığım, âşık
olduğum kadın olsun istiyorum. Çocuklarımın annesi olsun istiyor um.”

“Salih!”

“Evet, artık bunu açıkça söyleyebilirim. Seni seviyor um. Söyler ken kor kmuyor değilim. Yine
birbirimizi kıracak şeyler yapabiliriz. Sevgimiz yüzünden acı çekebiliriz. Ama eminim ki yine
sevgimiz yüzünden birbirimizi affedip güzelce barışabiliriz! Ben buna inanıyorum! Ben yıllarca
seni sevmekten vazgeçmedim! Ve biliyor um ki... ömr ümün sonuna kadar da
vazgeçmeyeceğim!”

Genç kadın ar tık ağlıyordu. Ama mutluluktan! Gizli gizli ağladığı geceleri, haftaları olmuştu.
Kocasına bir daha hiç kavuşamayacağını düşündüğü endişeli ayları olmuştu. Ama anlamıştı ki
birazcık cesareti olsaydı, bu mutluluğa çok daha önce kavuşabilir di. Keşke o cesaretini yıllar
önce toplayabilmiş olsaydı. Keşke onu ne kadar sevdiğini yıllar önce anlayabilmiş olsaydı.

“Ben de... seni sevmekten hiç vazgeçmeyeceğim!” dedi söz verircesine. “Salih! Ne olursa olsun
seni sevmekten hiç vazgeçmeyeceğim. Mer t‟i unutmam dakikalarımı aldı. Ama seni yıllarca...
yıllarca aklımdan çıkaramadım. Sana olan sevgim hiçbir şeyle kıyaslanamaz!”

Salih bunu biliyor du artık. Onun fedakârca yaptığı öneriler hâlâ kulaklarında geziniyor du. Genç
kadın ailesini bile terk edip onun yanına yerleşmeyi önermişti. Her şeyini satıp genç adama
vermeyi önermişti. Kariyerinden, kazandığı her şeyden vazgeçmeyi önermişti... Bundan başka
daha nasıl ispat edebilirdi ki? Üstelik de bonus olarak bir bebeğe yeşil ışık yakmıştı. Nilay‟a
kalırsa erkek bir bebeğe... Gülümsedi. Erkek veya kız fark etmezdi. Yeter ki çocuğu bu güzel
kadından olsundu. Onu her türlü severdi.

Dudaklarını uzattı. Sevgilerini mühürlemek çok zevkli olmuştu. Ve uzun... Öpüşmelerinde pek
çok duygu vardı. Sevgi, saygı, güven, fedakârlık, inanç... Adını bile koyamayacakları şeyler.
Ama geçmişin tüm acısı onlar öpüştükçe uçuşup gidiyordu. Zaten geriye pek bir şey
kalmamıştı. Kalpleri birbirlerini çoktan affetmişti. Kafalarında ise hiçbir soru işareti
bulunmuyordu artık.

Dudakları ayrıldı. Aydan olanlara inanamıyor gibiydi. Ama Salih‟in pırıltılı gözleri, kendi
yanaklarındaki mutluluk gözyaşları ve kollarında bulunduğu bu kocaman adamın güven veren
sarılışı, her şeyin gerçek olduğunu gösteriyordu.

“Öyle mutluyum ki! Hâlâ inanamıyor um!” diye itiraf etti genç kadın. “Bunun bir r üya
olmasından öyle korkuyorum ki!”

Genç adam gülümsedi. O da yıllar önceki gibi görünüyordu artık. Belki biraz daha olgun, belki
biraz daha yaşlıydı. Ama kesinlikle çok daha fazla âşıktı. Bu kadın onun hayatının ışığıydı. Onun
olduğu her yer Salih için bir cennetti.

“Kor kma! Rüya ise eğer, ben uyanır uyanmaz sana yine sahip çıkacağım. Artık benden kaçışın
yok güzel karım! Hayatının her anında, sabahında akşamında ben var olacağım. Belki seni
sevdiğimi sık sık söyleyecek cesareti bulamam! Ama sen bunu hep bileceksin! Seni sevdiğimi
her zaman anlayacaksın! Sana söz veriyorum!”

Aydan artık kuş gibi özgürdü. Bir kuş gibi mutluydu. Onun zaten Salih‟in güzel sözlerine ihtiyacı
yoktu. Hep böyle aşkla bakması, hep böyle güzelce öpmesi yeterliydi.

“Ben ise seni sevdiğimi her zaman söyleyeceğim!” dedi yavaşça kocasına. “Hiç bıkmayacağım!
Seni seviyorum! İyi ki başıma o talihsizlikler gelmiş! İyi ki seni tanımışım! İyi ki hayatıma
girmen için saçmalamışım! İyi ki geçen hafta dayanamayıp sana dönmek istemişim! Salih! Bir
daha sensizliğe dayanamam. Beni kovalasan bile yine döner sana gelirim. Aşkıma sahip
çıkarım!”
Dudakları yeniden birbirine uzandı. Elleri sevgilerini aktarıyor du birbirlerine... Müzik sesleri
kesilmişti. Cırcır böcekleri de ötmüyordu sanki. Sadece ikisi vardı. Birbirlerini sevdiklerini
kolayca ispat edebiliyorlardı.

Hayat böyleydi işte! Birisini sevdiğini ispat etmek için sevdiğini söylemek şart değildi. Aşka
dönmek için biraz çaba harcamak ve içtenlikle göstermek yeterliydi.

SON

You might also like