Professional Documents
Culture Documents
Eşi̇n Yol Arkadaşin
Eşi̇n Yol Arkadaşin
Bismillahirrahmanirrahim.
Şüphesiz sabır, Allahu Teala'ya sunulan taatlerdendir, yani sabır bir ibadettir.
Bununla birlikte sabır sabra azmetmenin, hakkı ve sabrı tavsiye etmenin bir
karşılığıdır. Allah, sabretmek isteyene sabır verir, sabra azmedenin sabrını
artırır.
Dolayısıyla kadın olsun erkek olsun, Allahu Teala'ya itaat eden bir kul sabra
azmederek, sadece ama sadece Allah'a tevekkül ederek ve O'na itaat ederek
Allah'ın kendisine yeteceğini bilmelidir. Allahu Teala kuluna yeter. Bizler için
en önemli görev; kulları değil Allah'ı razı etmek, kullara değil Allahu Teala'ya
tevekkül etmektir.
Bununla birlikte insan, şüphesiz zayıftır, unutkandır. İmanlar ise kimi zaman
yeşerir, kimi zaman solar. Tabiatı böyle olan bir kul için, kendisini hakka ve
sabra teşvik eden bir yol arkadaşı büyük bir nimettir. Biiznillah, salih bir
arkadaş ile iman ve cihad yolculuğu şüphesiz hem daha kolay, hem de daha
kararlı geçer.
Subhanallah. Allahu Teala mümin erkek ile mümin kadını birbirinin "veli"si
olarak nitelemektedir. Yani birbirinin sırdaşı, yoldaşı, yardımcısı, nasihatçısı,,
destekçisi, temsilcisi, koruyanı, gözeteni, kendinden önde tutanı, seveni,
sayanı, merhamet edeni, kanatlarının altına alıp savunanı, hakkı ve sabrı
tavsiye edeni.
2
Değerli kardeşim, kişinin ailesi ve özellikle de eşi, hak konusunda kendisinin
ilk ve en önemli dostu, yardımcısı, destekçisi olabildiği gibi, Allah korusun
bu yoldaki engeli, fitnesi ve düşmanı da olabilir. Hanımı kişinin ya en yakın
dostu, sırdaşı yani velisidir ya da Allah korusun sırlarını açığa vuran, hak
konusunda tartışan ve her türlü zorluğu çıkaran muhalifidir ve hatta
düşmanıdır.
Şüphesiz günümüzde hak ehli öyle garib bir haldedir ki aynen Rasulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)'in haber verdiği gibi tüm dünya tağutları ve
kafirleri başına yiyiciler olarak üşüşmüş haldedir. Cahiliyyenin kötülüğü her
yanı sarmış, kafir sistemlerini korumak isteyen küfrün bekçileri fiziki ve
teknik imkanları ile muvahhid mücahidlerin aleyhinde her türlü faaliyete ve
muhasaraya girişmiş haldedirler. Böyle bir dönemde eşi tarafından
desteklenen, korunan bir mücahid müslümanın durumu ile, eşi tarafından
desteklenmeyen bir kişinin durumu arasında elbette çok ciddi fark olacaktır.
Allahu Teala, böyle bir dönemde hak tarafında olup, imanı, ahlakı, sabrı ve
fedakarlığı ile dinini ve hak uğrunda üzerine düşeni yerine getirmeye gayret
eden eşini destekleyen, gözeten, onun sırlarını koruyan bacılara rahmet
eylesin. Bugün İslam'ın hakimiyetinde bu bacıların rolü şüphesiz çok ama çok
büyük olacaktır. İşte bu risalenin amacı da genelde tüm kardeşlerimize ama
özelde hak konusunda azimli olan bacılarımıza bazı tavsiyeler sunabilmektir.
3
kendimize sormamız gereken önemli bir sorudur. Karı ve koca olarak
birbirimizi her türlü günah ve ahlaksızlıktan korumak, velayetin ilk ve en
önemli şartı değil midir? Eşimizin kalp ve bedenini kötülüklerden korumak,
bu velayetin görevleri arasında değil midir?
Ey Bacılar
4
Duygular ve heva ile hareket eden bazıları "cihad kadınlara da farzdır, öyleyse
onlar da sahada faal olmalıdır" gibi hak olan bir sözü alıp kendilerince
yorumlayarak kadınları, vakitlerinin çoğunu evleri haricinde geçirmeye davet
ederler. Halbuki basiret ve tecrübe sahibi bir bacı çok iyi bilir ki kendisinin
Allah'ın dinine verebileceği en büyük destek eşini cihada azmettirmesi, Allah
yolunda dine destek için cihad eden eşine, içinde huzur, sekinet, güvenlik
bulduğu bir evi hazırlamasıdır.
Şüphesiz şeytan her kişiye farklı yönlerden yaklaşır ve günaha teşvik eder.
Kimisine doğrudan günahı emreder, kimisine ise sağdan yaklaşıp bir iyiliği
yapmasını emrederek daha büyük bir iyiliği yapmasına mani olur. Basiretli ve
tecrübeli her insan bilir ki kadının yuvasına, eşine ve çocuklarına sahip çıkıp,
mücahid kocasını yuvasında desteklemesi büyük bir iyiliktir. Bu kadının
sebebi ne olursa olsun vaktinin büyük bir kısmını faaliyetler için evinin
haricinde geçirmesi ise bu büyük iyilik ile kıyaslandığında küçük kalacak bir
iyiliktir.
Allah yolunda çalışan ve çarpışan bir kardeş için en korunaklı olması gereken
yer yuvasıdır. Geride bıraktığında, bu kardeş için en fazla fitne olan yer
yuvasıdır. Kafirler için bir mücahidin aleyhine faaliyet yürütme açısından en
ciddi ve zayıf nokta da şüphesiz bu kardeşimizin yuvasıdır. Yuvası zayıf
olanın, imanı, tâkati, sabrı, sebatı, morali, güvenliği, sırları, işleri ve
faaliyetleri maalesef zayıf olmaktadır. Yuvası kuvvetli olanın ise Allah'ın
izniyle imanı, tâkati, sabrı, faaliyeti ve sırları kuvvetli olmaktadır?
5
bir Müslüman kadının cihad ve ümmeti adına ne kadar büyük bir rolü
olduğunu buradan anlarız.
Bunun en büyük delili, evinde iken kıldığı nafileleri, cihada çıkması nedeni
ile kılamayan bir müslümana, evinde yaptığı ama cihada çıkması nedeni ile
yapamadığı ibadetler nedeni ile de ecrin verilmesidir. Yani cihad kişiyi kimi
güzel taatlerden kasıtsız olarak uzaklaştırabilir.
6
İşte böyle bir durumda kişiyi dua, nafileler ve dinde tahsil edemediği ilim
yönünden destekleyecek olan şüphesiz yuvasında sünnet olan zikir ve dualar
konusunda gayretli, duaların müstecab olduğu vakitleri ısrarla gözetip bu
vakitleri dua ile geçiren, çocuklarını tağutların her türlü batıl akidesinden ve
cahiliyyenin her türlü ahlaki bozukluğundan korumak için seferber olan saliha
kadındır.
7
Aile tarafından düşmana kaptırılan sırlar genelde kasıtsız olmaktadır.
Kocasının iman ve cihadını kabul etmeyen ve bu konuda zorluk çıkaran bir
kadın bile kolay kolay gidip kendi eşini ve eşinin sırlarını düşmana teslim
etmez. Ancak kocasının iman ettiğine iman eden nice hayırlı bacılar vardır ki
maalesef kocasının sırları konusunda zayıflığı ve tedbirsiz hareketleri nedeni
ile hiç farkında bile olmadan nice sırları kaptırmış ve bir süre sonra da dolaylı
olarak kocasını kendi elleri ile zalimlerin hapishanelerine göndermiştir. Bu
gerçek maalesef birçok defa yaşanmakta ama yeterince ders alınmamaktadır.
Kardeşlerimden ricam bu gerçek üzerinde lütfen yeterince düşünün ve şayet
dininiz konusunda azimli iseniz kendinizi bu gerçeğe göre gözden geçirip
gerekli önlemleri alın inşaAllah.
8
Bir kadının eşini teşvik edici olabilmesi için öncelikle kendi imanının canlı ve
kuvvetli olması gerekir. Öncelikle kendi imanını ve moralini yüksek
tutabilmesi gerekir ki eşini de teşvik edebilsin, eşinin davası uğrunda
karşılaştığı her türlü zorluğa tahammül edebilsin. Yaşanmış olan birçok olay
delildir ki bir mücahidin sabrının, sebatının ve azminin en önemli enerji
kaynaklarından birisi, eşinin sabrı, sebatı ve azmidir. Yine bir mücahidin
zayıflığının, yılgınlığının ve yorgunluğunun en önemli sebeplerinden birisi de
eşinin zayıflığı, yılgınlığı ve yorgunluğudur. Allahu Teala şöyle buyurur;
Bir mücahid, geride bıraktığı eşinin sabır ve azim kokan bir mektubunu
aldığında sabırlı ve azimli olur, basireti genişleyip Allah'ın izniyle ümmet için
bir komutana dönüşür. Dolayısıyla isimleri bile bilinmeyen nice hayırlı
kadınlar, İslam komutanlarının ortaya çıkmasına, yetişmesine ve dik
duruşlarına vesiledirler. Bu da demek oluyor ki bir kadının dine yardım
maksadı ile yapılan her türlü faaliyette kocasının bedeni ile sahaya inmesi ve
faal olması mümkündür.
Hayırlı bir kadın, kocasına vereceği hizmet, destek ve tahammül ile kendi
yuvasını izzetli ve faydalı bir cihad sahasına dönüştürebilir. Fakat nefis ve
9
şeytan kimi bacıları kandırmaktadır. Allah yolunda hicret etmeyi, hatta cihad
yolculuğunda kocasına eşlik etmeyi bile arzulayıp bir çok sıkıntıyı göze alan
bazı bacılar, kendi evine, ailesine yönelik eğitimi gündem etmemekte,
yuvasını dine yardım faaliyetlerinin yürütüldüğü bir mektep ve merkeze
çevirmeyi hiç düşünmemekte, bunu hafife almakta ve hatta bazen bu konuya
tahammül bile edememektedir. Halbuki yuvalar; Cihad ve dine yardım
faaliyetlerinin yürütüldüğü bir tür merkezlere dönüştürülmeden, Allahu
Teala'ya karşı böyle bir sıdk işareti sunulmadan ve bu merkezlerde
sorumluluklar azim ile yerine getirilmeden önce, bazı fırsatları uzaklarda
aramak acaba doğru bir başlangıç mıdır?!
Çocuklar Emanettir
10
uğrunda yerine getirdiği faaliyetleri nedeniyle bu sorumluluğunu yerine
getirme noktasında kasıtsız olarak eksik davranan bir kocaya, hayırlı ve
azimli bir eş büyük destek olur. Elbette kadın yaratılışı itibari ile erkeğe göre
daha zayıftır. Çocuklar üzerinde etkili olabilmesi erkeğe göre daha zayıf
olabilir. Ama eğer gücünün yettiğini yerine getirme noktasında azmederse
Allahu Teala da onun bu azmini bereketlendirir ve çocukların terbiyesini
kendi üzerine alır. Böylece çocuklar kalplerin tek sahibi ve tek hidayet edici
Allahu Teala'nın terbiyesi ile büyür. Gayret bizden, başarı Rabbimizdendir.
11
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyor: "Kişinin bakmakla
yükümlü olduğu insanları zayi etmesi, ihmal etmesi ona günah olarak yeter."
(Ebu Davud)
Şayet bir baba: “Çocuklarımı bu tür ortamlardan uzak tutmama eşim, annem,
babam, akrabalarım vs. engel oluyorlar, ben birşey yapamıyorum, elimden
gelen birşey yok.” diyorsa, biz bu kişiye Rasulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem'in) şu hadisini hatırlatırız: "Her kim insanlar öfkelense bile Allah'ın
rızasını tercih ederse, Allah insanların ona vereceği sıkıntıyı giderir (ve ondan
razı olur). Her kim de Allah'ı öfkelendirerek insanları hoşnut etmeye çalışırsa,
Allah onu insanlara havale eder (ne insanlar ve ne de Allah ondan razı
olmazlar)," (Tirmizi süneninde rivayet etmiştir.)
Evet, Allahu Teala dilerse çıkarır. Dilerse, ölüden diriyi çıkarması gibi. Ama
bunlar istisnai durumlardır ve Allah'ın bilgisi haricinde kimsenin
bilemeyeceği şeylerdir. Sünnetullah'ta asıl olan kişinin çevresinden
12
etkilenmesidir. Her kim kendisinin ve çocuğunun ebedi cennetini, böylesi,
kimsenin bilemeyeceği istisnai durumlara bağlamak isterse ona diyecek bir
sözümüz yoktur.
13
bu faaliyetler konusunda nefis ve şeytanın mantık oyunlarına aldanmaz ve
azmederse Allahu Teala onun bu azmini bereketlendirir ve dinine,
zannettiğinden ve burada açıklanandan çok daha büyük yardımlarda
bulunabilir. Allahu Teala bu manada ümmetin hanımlarına hidayet eylesin,
onları hakka ulaştırsın, hak konusunda basiretlerini açsın ve onlara bu
faaliyetleri kolaylaştırıp, onlardan kabul eylesin. Allahumme Âmin.
Bil ki yuvan genelde senin şeklini alır. Eğer senin için Allah katında yazılan
bir imtihan yoksa, sen ne isen yuvan da o olur. Nice kardeşler vardır ki Allah
14
yolunda amel kapıları sonuna kadar kendilerine açılmışken, ellerinde maddi
ve manevi birçok imkan ve fırsat varken, Allahu Teala tarafından dini
uğrunda kullanılması için emaneten verilen bu imkan ve fırsatların hakkını
vermemekte, hâlâ Allah yolundan geri durmakta, çekingen kalmakta, rahatı
tercih etmekte, bazen çalışır gibi yapmakta ama tabiri caizse oyun oynamakta,
nefsine hoş gelen işlerle uğraşmakta, gezilerde, yeme içmelerde, pikniklerde
vakit geçirmekte, hatta bazıları insanların rızasını Allah'ın rızasına tercih
etmekte, insanların öfkesini Allah'ın öfkesinden daha şiddetli görmekte ve
sonra da yuvasının iman ve cihad konusunda eksik olduğundan dert
yanmaktadır. Bu kardeşlerimiz aslında kendi ektiklerini biçmektedirler ama
farkında değillerdir.
Bir yuva, bir kadın, bir çocuk genelde ne verirsen yani senden ne görürse, ne
kadar emek harcanmış ise ancak o kadarını verir. Kardeşim! Yuvanda, eşinde
ve çocuğunda gördüğün bir eksik, bir musibet varsa önce samimi olarak
kendini hesaba çek. Sen kendini hesaba çekip düzeltirsen ve bu konuda sadık
olursan Allahu Teala da senin emanetlerini zayi etmez. Ama sen Allah'ın
emanetini zayi edersen, misli ile karşılık bulursun. Bugün dinine yardım
edebilecek şer'i, siyasi veya teknik konularda nice ilim, imkan ve meslek
sahibi kardeşlerimiz var ki, bu ilim ve mesleklerini ya tamamen dünyalık mal
kazanmak için kullanmakta ya da dini için isteksizce sadece birkaç saatini,
kısıtlı az bir vaktini ayırmaktadır. Bil ki bu büyük bir ihanettir ve bu ihanetin
karşılığını bulacağın ilk yer kendi yuvandır. Allahu Teala bizleri ıslah eylesin.
15