Osmanli Devleti'Nde

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 17

OSMANLI DEVLETi'NDE

TEKKELER REFORMU vE MECLis.:i MEŞAYiıı'İN.


ŞEYHÜLİSLİMLIK'A BAGLI OLARAK KURULUŞU,
FAALİYETLERİ VE ARŞİVİ
3

Bilgin Aydın
M.Ü. Fen-Edebiyat Fakolıcsi Arşivcil ik Bölümü
Araştımıa Görevlisi

1. Meclis-i Meşayilı 'iıı Kuruluşu


Osmanlı Devleti'nde vakıf gelirleriyle faaliyetlerini sürdüren pek çok mües-
seseden biri de tekkelerdir. Devletin kuruluşundan itibaren gaza ve iskan hare-
ketlerinde öncü bir rol üstlenen tekkeler, ictimai hayatın şekillenmesinde Os-
manlı başkenti İstanbul'dan taşranın en ücra köylerine kadar yayılan· bir tesire
sahiptiler. Osmanlı toplumunda dini hayatın Uç sacayağı olarak nitelendirebile-
ceğimiz mekanlar; cami, medrese ve tekke, altı asır boyunca Osmanlı haki-
miyetinin yayıldığı coğrafyada ınühim vazifeler ifa etmişlerdir.

XIX. asra kadar teşkilatlanınalarında belli ölçülerde bir muhtariyete sahip


olan tekkeler, bu asrın ortalarına doğru bürokraside gelişen merkeziyetçi hare-
kete parelel olarak devlet denetimine girmeye başlamışlardır. Tekke vakıflarını
Evkaf-ı Hümayun'un denetimine sokan 122711812 tarihli bir fermanla, Osmanlı
eyaletlerinde aynı tarikata bağlı bütün tekkeler, tarikatın İstanbul asitanesi mer-
kez kabul edilerek buraya irtibatlandırılmıştır. 1 Yine aynı fermanla, meşihatı
boşalan bir tekkeye şeyh intihabında, tevcihin Şeyhülislamlık'a arz edilmesi ve
taşradaki meşihatlerin tevcihinde de merkez tekkenin görüşü alınması usulü
getirilmiştir. ~u fermanla beraber tekkeler, idari yönden Şeyhülislaınlık'ın ve
mali yönden Evkaf-ı Hümayun Nezareti'nin kontrolüne girmiştir.
Tekkelerin denetim altına alınınasında ikinci önemli adım Meclis-i Meşa­
yih'in kurulması olmuştur. Meclis-i Meşayih'in varlığından bizi haberdar eden
en erken tarihli belge 1283 senesinin Receb ayına (1866 Kasıını) ait bir i·rade-

1
Başbakanlık Arşiv i (bundan sonra B.A.), Cevdet Evkaf. No: 1 1874'den nakleden İ rtan Gündüz,
Osmanlılarda Del'let-Tekke Münasebetleri, İstanbul 1989, s. 193.

İSTAN BUL ARAŞTIRMALARI, SAYI: 7, GÜZ 1998 93


B. Aydın 1 Osmanlı Devleti'nde Tekkeler Reformu ve Meclis-i Meşayih

dir. 2 Şeyhülislam Muhammed Refik Efendi'nin arz tezkiresinin ekli bulunduğu


iradeden Meclis-i Meşayih'in l 28111864 yılında kuru l duğunu fakat Evkaf-ı
Hümayun Nezareti'nin, Meclis'in meşihat tevcihlerine ait inhalarını dikkate al-
mamas ı sebebiyle faaliyete geçmediğini öğrenmekteyiz.J ŞeyhUlislam Muham-
med Refik Efendi, Sadaret'e gönderdiği tezkiresinde vaki halden şikayetçi oİ­
makta ve Meclis-i Meşayih'in tahkim ve yeniden tesisini talep etmektedir:'

Meclis'in yeniden teşkili ve vazifelerinin tesbiti maksadıyla 17 maddeyi ih-


tiva eden bir layiha hazırlanmış ve Meclis azalığına intihab olunan meşayihin
isimleri de bir pusula ile Sadaret'e takdim edilmek üzere Bab-ı Meşihat'ın tez-
kiresine eklenmi ştir. Meşihat'ın tezkiresi Sadaret tarafından Meclis-i Vala'ya
havale edilmiş ve burada Kavanin ve Nizamat Dairesi tarafından müzakere edil-
miştir. Meclis-i Meşayih için hazırlanan nizamnamenin maddeleri Meclis-i Va-
la tarafından "pek yolunda ve münasib" bulunmuş ve Meclis azaları "suleha-yı
meşayihden" o lma ları dolayısıyla uygun görülerek padişahın iradesine arz e-
dilmiştir. Pad işahın tensibini havi 7 Receb 1283/15 Kasım 1866 tarihli irade ile
Meclis-i Meşayih yeniden teşki l olunmuş ve nizamnamesi yürürlüğe girmiştir.

128511868-1869 tarihli Devlet Salnamesi'ne göre5 Meclis-i Meşayih, Yeni-


kapı Mevlevihanesi şeyh i Osman Selahaddin · Dede'nin riyasetinde azalarının
her biri farklı tarikatiara mensup beş azadan teşekkül etmişti. Sadiye, Kadiriye,
Sünbüliye, Halvetiye ve Nakşibendiye tarikatlannın birer temsilcisinin bulun-
duğu Meclis-i Meşayih'te aza sayısı 1874 yılında altıya çıkarılmış ve Rıfaiye
tarikatı da Meclis-i Meşayih'e bir aza vermiştir: 6

1875 yı lında
reis ve azaların yanısıra meşayihten olmayan bir nazır görev-
lendirilmiş, aynı zamanda müderris menşeli bir de katip tayin edilmiştir. 1891
yılında bir mukayyid de göreve başlamıştır. Aza sayısı senetere göre azalıp
artmış, 1892-1897 yılları arasında ise Meclis-i Meşayih reisliği boş kalmıştır.

2
B.A. Irade, Meclis-i VaJa, No: 25320. Bab-ı Meşihat'ın arz tezki resi, Sadaret tezkiresi ve irade,
Cahit Baltacı· tarafından neşredilmiştir (İslôm PaleograJYası-Diplomatik Arşivcili/c, Marmara
Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Yayınları, No: 28, Istanbul 1989, s. 299-300, 474). Belgenin
değerlendirilmesi için bkz: Gündüz, Devlet-Tekke, s. 205-207.
J Evkaf-ı Hümayun Nezareti'nin kendi icra alanını ve nüfuzunu sınırlandıracak yeni bir meclise
karşı takındığı tavır, Meclis-i Meşayih inhalarını dikkate almamak şeklinde tezalıtir etmiş olma-
lıdır.
4
Meclis'in kuruluş gayesi Muhammed Refik Efendi'nin arz tezkiresinde "Deraliyye ve Bilad-ı
Selôse'de kôin tekıiyti ve zevôyô nıeşihatlerinden birinin inhilôli vukuunda ve bazan beynlerinde
miinaz.aa ı.ulıurwıda bi't-tahkik iktizasının icrası zınınında makam-ı aciziye ve canib-i Evkaf-ı
Hümaywı'a beyan ve i11/ıa etmek" şeklinde ifade edilmiştir. ·
s Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, istanbul 1285, s. 63.
6
Meclis-i Meşayih azalıklarının hangi dengeler dikkate alınarak teşkil edildiği ayn bir araştırma
konusudur.

94
B. Aydm 1 Osmanlı Devleti'nde Tekkeler Reformu ve Meclis-i Meşayi/ı

1902 yılında Meclis-i Meşayih nazırlığı kald.ırılmış, 1911 yılında Şeyhülislfun


Musa Kazım Efendi görevde iken aza sayısı ikiye düşürülmüştür. 7 Meclis-i
Meşayih 10 Mart 1334/10 Mart 1918 tarihinde Takvim-i Vekayi'de yayın lanan
"Meclis-i Meşayih'in Tevsii Kanunu"yla bir reis ve yedi azadan mürekkep ola-
rak daha geniş mikyasta yeniden kurulmuş~ur.8

Meclis-i Meşayih'in kuruluşunda önemli bir yere sahip o lan Şeyhü lis lfun
R~fik Efendi ile Sultan P.ı.bdülaziz'e de burada ayrıca temas etmek gerekmekte-
dir.9 Şeyhü lislam Refik Efendi, uzun müddet Şam'da kalmış ve İbn Arabi üze-
rinde tetkiklerde bulunmuştur. Refik Efendi'nin bir Nakş ibendi şeyhi olan Ab-
dülfettah .Efendi'ye müntesip olması, Meclis-i Meşayih'in kurulmasındaki ro-
lünü de daha anlaşı lı r kılmaktad ır/ 0

Devlet ricali ile tarikat erbabı arasındaki benzer bir ilişkiyi devrin padişahı
Sultan Abdülaziz ile ilk Meclis-i Meşayih reisi Osman Selahaddin Dede ara-
sında da görmek mümkündür. Mevlevi muhibbi ve aynı zamanda neyzen olan
Sultan Abdülaziz'in, Meclis-i Meşayih riyaseti için bir Mevlevi şeyh i olan
Selahaddin Dede'yi tayini dikkat çekicidir. Bu tavır Il. Mahmud'dan itibaren
Bektaşi li k'in yerine resmi bir tarikat olarak Mevlevilik'in ikame edilmesi çaba-
larına önem~i bir örnek teşkil etmektedir. 11 Sultan ll. Abdülharnid dönemi, tari-
kat ve devlet il i şkileri açısından, Osmanlı tarihinin genelinden bağımsız olarak
-incelenmesi gereken bir karakterdedir. Sultan ve tarikat şeyhleri arasındili
ilişki, bu dönemde manevi olmaktan ziyade siyasidir. Tarikat şeyh leri, Su l tan'ın
Osmanlı ve İslam coğrafyasındaki siyasi maksatlarına hizmet ettiği müddetçe
ön plana çıkıp iltifat görmüş ve Sultan'a yakın o lma şansı bulmuştur. Bu dö--
nemde gözden düşen Mevleviler, Sultan Abdülhamid'e karşı sessiz bir muhale-

7
Teşkilalla ilgili bilgiler 1868-1915 tarihli Osmanlı Devlet Salnameleri ile Mustafa Kara'nın
Tekke ve Zaviyeler (Dergah Yayınları, İstanbul 1979, s. 304-31 0) isimli eserinden alınmıştır~
8
Zeki Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, c. m, s. 430; Meclis-i Meşayih'in yeniden
teşkili Ceride-i Su.fiye'de (12 Zilkade 1336 tarih ve 147 sayılı dergi) şu şekilde haber veriliyor-
du: "Ber-mucib-i kanun yeniden teşkil buyurulmuş olan Meclis-i Meşayih-i Kirarn geçen cu-
martesi günü azasından Yanyalı Cevdet Efendi'nin kıraat eylediği aşr-ı şerif ve bir dua-yı beliğ
ile Urfa mebusu Şeyh Safvet Efendi riyaseti ile ifa-yı vazifeye başlamıştır".
9 Bu hususa dikkat çeken Mustafa Kara, Şeyhill islam, Sultan Abdülaziz ve Meclis-i Meşayih reisi

Osman Selahaddin Dede ilişkisini ayrıntılı bir şekilde incelemiştir. Bu uçlü için verilen bilgiler
sayın Kara'nın çalışmasına istinat ettirilmiştir. (Tekkeler ve Zaviyeler, s. 90-93, 304)
10
ilmiye sınıfının en yüksek temsilcileri olan şeyhülislamların, diğer devlet ricalinden farklı ola-
rak tasavvufve tarikatlarla ilgisi ayrıca tedkike değer bir husustur.
11 II. Mahmud'un Osmanlıların Balkan vilayetlerinde yaptığı seyahatlerde sUrekli M evlevi ·ayinleri

icra ettirmesi, izleri yok edilmeye çalışılan Bektaşilik'in yerine, sarayın Mevlevilik'i ön plana
çıkarma arzusunu göstermektedir. Sultan AbdUlaziz'le devam eden bu tutum, Sultan II.
Abdülhamid'in apayrı siyasi ve idari tasarrufları ve şahsiyetinin farklılığı ile de yön değiştir­
miştir.

95
B. Aytlm 1 Osman lt Devleti'utle Tekke/er Reformu ve Meclis-i Meşnyilı

fet içerisindedirler.'l Sultan'ın hal'inden sonra Mevlevilerin, Il. Meşrutiyet ikti-


darı ile olan münasebetleri, postnişinlik anlaŞmazlıkları yüzünden dalga l ı· bir
seyir izlemiştir. Tabii ki devlet-tarikat il i şkilerini sadece Mevlevilik ile sınır­
landırmak ve bu ınihver etrafında değerlendirmelerde bulunmak gerçekçi bir
yaklaşım olamaz. Fakat Tanzimat sonrası için yapılan çalışmaların çok yetersiz
olması şimdilik bu konularda sağlıklı bir değerlendirme yapma imkanı ver-
memektedir.

2. M eclis-i Meşayilı 'in Faa!iyetleri


Mer kez Tekkelerin Teşkili

Meclis-i Meşayih'in, kurulmasından sonraki en önemli faaliyetlerinden biri-


si, tekkelerin hiyerarşik olarak denetlenebilmesini sağlayacak merkezi bir sis-
temin tesisi olmuştur. Osmanlı eyaletlerindeki bütün tekkelerin denetimini he-
defleyen ve 122711812 tarihli fermanıau başlayan merkez tekke uygulaması,
Meclis-i Meşayilı'in kurulmasından sonra yeni bir şeki l alınış ve İstanbul tek-
keteri bulundukları coğrafi bölgelere göre, tarikat ayrımına gidilmeden, önce 35
merkez tekkeye bağlanmış'.~, 133411915-1916 tarihinden sonra bu sayı 15 mer-
kez tekkeyle sınırlandırılınıştır.'5 İstanbul'daki bu 15 merkez tekkenin yanısıra
beş Mevlevihane ve sekiz Nakşi tekkesi müstakil merkezler olarak kabul edil-
m i ştir. Merkez tekke uygulamasının son şekliyle beraber; istanbul dah ilindeki
tekkelerin Meclis-i Meşayih ile ınuhaberatını merkez tekkeler aracılığıyla yü-
rütınesi ve merkez kabul edilen tekkelerin diğer tekkeler üzerinde denetim
haklarının bulunması hususları 133411915-1916 tarihli Meclis-i Meşayih Ni-
zamnamesi'nin Merkez Tekaya Talimatnamesi ile kabul edilmiştir. 16

12
"Medreseıü'I-Meşayih" başlıklı bir yazısında Talıirü'I-Mevlevi'nin ll. Abdülhaınid dönemi için
kullandığı ifadeler ve Yenikapı
Mevlevihanesi şeyhi Celaleddin Efendi'nin Il. Abdülhamid
hakkındaki düşünceleribize Sultan ve Mevlevilik arasındaki ilişkiler bakımından bir fikir ver-
mektedir (Ceride-i Suftye, sayı: 85, s. 384). ll. Abdülhamit ve Mevlevilerle olan münasebeti
için bkz: Mu$tafa Kara, "Tanziınat'ıan Cumhuriyet'e Tasavvuf ve Tarikatlar", Tanzimat'tan
Cımılıuriyet'e Türkiye Ansiklopedisi. c. V, s. 989; F. W. Hasluck, Bekıaşilik Tetkik/eri,
(tercüme: Ragıp Hulusi). İstanbul 1928. 132-136.
IJ Bkz: dipnot 1.
14
Gündüz, Devlet-Tekke, s.l95.
15
Istanbul Müftülüğü lVIeşihat Arşivi. Meclis-i Meşayih Oefterleri, 1334 tarihli Meşayih Defteri,
No: 1760. Ceride-i Sııfiye'nin 147. sayısında (s. 454) merke.z tekkelerle ilgili haber şu şekilde
verilmişti:
"Oaru'l-hilafeti'l-aliyye'de tekaya-yı şerifenin birer merkeze merbut olmak üzere onbeş mınıı­
kaya taksimiyle her merkezde haftada birer saat urefa-yı ümmetten birer zat taratindan mesaiik-i
sufıye hakkında mevniz-i diniyye ifası ve Meclis-i Meşayih kaleminde bi'l-umum vakfıyelerin
zabt ve kaydına ve tekaya-yı şerife için bir ihsniyat mecmuas ı tertibine karar verilmiştir."
16
Meclis-i lıt/eşayilı Nizamnamesi. İstanbul 1337, s. 7-8.

96
B. Aydm 1 Osmanlı Devleti'nde Tekkeler Reformu ve Meclis-i Meşayilı

Merkez Tekaya Talimatnamesi, her mıntıkadaki meşayihin, kendi merkezle-


rinde toplanarak, gizli oyla aralarından seçeceği iki zatı 1 tekkelerin denetimiyle
görevlendirmişti. Tal imatname gereğince bir merkeze bağlı tekkeler yoklama
ilmuhaberleri ile sürekli kontrol edilecek ve bu yoklama ilmuhaberleri merkez
tekkede muhafaza edilecekti. Senede bir kere olmak üzere umumi ve tasdildi bir
yoklama cetvelİ merkez şeyhleri tarafından Meclis-i Meşayih'a verilecekti.
Merkez tekkelerde, ehil olanlardan bir zat, haftada birer saat tarikatların gaye
ve maksatlarıyla İslam ahiakma dair vaaz verecek, merkez tekke şeyh i de ınıntı­
kası dahilindeki tekkeler.in, şeyh ve dervişlerin in ittihaclma hizmet edecekti.
Merkez tekke şeyhlerine yüklenen mesuliyetler, şeyhleri bir devlet memuru
statüsüne sokmuştu. Yerlerine vekil bırakmadan tekkelerinden ayrılamıyorlar
ve her ay mıntıkalarındaki tekkeler hakkında Meclis-i ·Meşayih)e rapor veriyor-
lardı. Merkez Tekaya Talimatnamesi, devlet dairelerinin meşayihten talep ede-
ceği ilmuhaberlerin önce merkezlerden sonra da Meclis-i Meşayih tarafından
tasdik edilmesini istemişti. Merkez tekkeler, Meclis-i Meşayih kararlarının
kendi bölgelerindeki tekkelere tebliğinden demesul tutu lmuştu.
"Şeyh-i Dergah-ı Mustafa Paşa" mühriinü havi olup Eyüp'te Cafer Paşa tek-
kesine gönderi len 7 Muharram 1297/21 Aralı k 1879 tarihli bir belge, merkez
tekkelerin muhaberatdaki yerini göstermesi bakı mından önemlidir. Belgede,
Mustafa Paşa Dergahı şeyhi, Sultan IL Abdülhamid'in iradesi üzerine, tekkeler-
de haftada üç defa zikr-i tevhide devam edilmesi emrini Cafer Paşa tekkesine
tebliğ etmektedir. Aşağıda belgenin metni görülmektedir17:
"Numara 133
Eyüb civarında Cafer P~a tekyesi
Ba-irade-i seniyye taraf-ı Meşlhat-ı İslamiye'den Meclis-i Meşayih ma'rifetiyle teka-
ya ve zevayaya varid olan emrin sOretidir
Tekaya ve zevayanın yevm-i mahsGsunda kıra'at-ı evrad-ı şerlfe ve zikr-i tevhld it-
meleri müte'amil ise de muhtac-ı beyan olmadığı üzere vell-ni'met-i bl-minnetimiz
padişahımız efendimizin akdem-i amlil ve e'azz-i ma-fi'l-bal-ı hümayunları Devlet-i
Aliyyelerinin sa'adet ve selamet kaziyyesi olup şu kaziyye-i marziyyenin istihsa-
liyçün haftada üç defa zikr-i tevhlde devam olunarak akibinde temadi-i ömr ü
ikbal-i hazret-i padişahl ve selamet-i ammeye dair ed'iye-i me'sGre tilaveti dahi im-
dad ve nusret-i gaybiye-i ilahiye olacak tevessülat-ı ma'neviyeden bulunmakla muk-
teza-yı milnlfi üzere seri'an lcabına himmet huyurulmak üzere idare-i aritanelerinde
olan tekaya ve zevayaya sür'atle iş'ar buyurmaları Meclisce tenslb olunmağın be-
yan-ı keyfiyete ibtidar olundu.
Muharrem 7sene 1297"

17
Belge Meşihat Arşivi'nde numarasız ve tasnifsiz bir zarf içerisinde bulunmuştur. Belgenin
fotokopisi makalenin sonunda verilmiştir.

97
B. Aydm 1 Osmault pev/eti'nde Tekk eler Reformu ve Meclis-i Meşayi/ı

Merkez tekkelerin, tekkeler tarihindeki rolünün daha iyi bir şekilde ortaya
konulabilmesi, hem Meşihat Arşivi'nde hem de tekke arşivlerinde yapılacak
sistematik incelemelerle mümkün olabilecektir.

Meclis~i Meşayih ' in Taşra Teşkilatı

Taşra tekkeleriyle ilgili ilk düzenlemeler n. Mahmud devrinde başlamış ve


tarikat pirinin medfun bulunduğu dergah merkez ittihaz edilerek merkez tekke
şeyhi kendi tarikatına ait diğer tekkelerin idaresinden sorumlu tutulmuştu.
133411915-1916 tarihli Meclis-i Meşayih Nizamnamesi ile İstanbul'daki tekke-
ler merk~zlere ayrılıp yeni bir' idare tesis edilince taşrada da böyle bir teşkilat­
lanmaya ihtiyaç duyuldu. Şeyhülislamlığın tesbit ettiği vilayet, liva ve kazalar-
da Encümen-i Meşayih adıyla müftü ve idaresindeki iki üyeden oluşan bir ku-
rum oluşturuldu. İki üye ulema ve meşayih arasından gizli oyla seçilecekti. Bu
iki aza mahalli meşayih ve hüsnü hal sahibi şah ı slardan oluşan bir komisyon
tarafından seçimle tayin olunuyordu.

Taşradaki meşihat imtihanları Encümen-i Meşayih


ve bir Evkaf görevlisi
tarafından gerçekleştirilirdi. Eğer meşihat adayı. imtihanı başarılı bir şekilde
tamamlarsa, mahalli kadı ilaını ve idare meclisi mazbatası ile adayın evrakı
merkeze gönderilir, merkezde önce Evkaf-ı Hümayun Cihat Kalemi'ne kaydı
yapılır, derkenar ve mazbata ile Meclis-i Meşayih'a sevkedilirdi. Meclis-i Meşa­
yih'da incelenen evrak klişeleşmiş ifadesiyle; "bu nıisüllü cllu1t-ı mah!Ulenin
tevcflu1t ve husıls-ı sa 'iresinin muharrerat-ı mahalliyesine tevfikan icrası mües-
ses olan nizanı mevzıl-ı iktizasmdan olmakla (..) ehliyet ve istihkakı muhar-
rerat-ı mezkUredennünuiyan ..." şeklinde tensib veya gerekçesi zikredilerek red-
dedilirdi.

Meşihata Tayin Muameleleri


Faaliyetleri bakımından müstakil bir yapıya sahip olan tekketerde meşihatın
intikal usulleri de teamüller çerçevesinde şekilleniyor; evladiyet ve hilafet yolu
ile şeyhlil} el değiştiriyordu. Devletin herhangi bir müdahalesinin. o l madığı bu
dahili ve derıini intikal hadisesinde en kesin tahdidi, tekke vakfiyelerinin şart­
nameleri getiriyordu. Yukarıda da atıfda bulunulan ve tekke vakıflarını Evkaf-ı
Hümayun'un denetimine sokan 1227/-1812 tarihli ferman aynı zamanda me-
şihatin intikal usullerine de ilk defa olarak müdahale etmiş, meşihat tevcihle-
rinde Şeyhü l islamlığın ve taşradaki tevcihlerde de İstanbul'daki merkez tekke-
nin görüşünün alınmasını mecburi kılmıştır.

Meclis-i Meşayih'ın kuruluşu hakkında çıkan iradede İstanbul ve bilad-ı se-


lasedeki (Üsküdar, Galata, Eyüp) tekke ve zaviyelerin meşihatlarının boşalması
durumunda bunlara şeyh tayini, Meclis-i Meşayih'ın görevleri arasında zikre-

98
B. Aydm 1 Osmanlı Devleti'nde Tekkeler Reformu ve Meclis-i Meşayilı

dilmişti.'" Meclis-i Meşayih'in kuruluş dönemlerine ait nizarnname bulunamadı­


ğı için tayin muamelelerini düzenleyen ilgili madd.eler de meçhul kalmıştır.
Fakat M~clis-i Meşayih arşivi kayıtlarından tekketere şeyh tayini muamelelerini
takip etmek mümkündür.

Meclis-i Meşayih'in kuru lmasından sonra, evladiyet. ve hilafet usulü ile tev-
cih edilmekte olan meşihat vazifesi, doğrudan Meclis tarafından kontrol edil-
meye baş lanm ıştır. Bir dergahın ıneşihatına mutasarrıf olan şeyh vefat ettiğ i
zaman meşihatın tevcihi için Meclis-i Meşayihe müracaat edi li r, eğer müracaat
eden şahıs şeybin sulbünden ise ve gerekli şartları da haizse tayin gerçekleşirdi.
Eğer ıneşihat evladiyet üzere ıneşrut olmaz ve şeyh de eviadı olmadan vefat
ederse Şeyhin mensub olduğu tarikatın halifelerinden birine görev tevcih edilir-
di. 1303/1885-18.8 6 tarihinde Meclis-i Meşayih tarafından Bab-ı Meşihat'a ve-
rilen bir takrir tayinierin şartlarını belirlemektedir:
. .
"MOcibiyle icra-yı lcabına himmetle düsruru'l-amel tutulması bii-işaret-i aliyye emir
buyurulmuştur.

Şeyhi bila-veled verat eQ.ip mahlOI kalan dergahın meşihatı hangi tarika mensub o-
lursa olsun uhdelerine tevcThini istida eden kesanın ulum-ı diniyye ve vezfuf-i tan-
kattan imtihan edilip herhangisi isbat-ı ehliyet eder ise ona ıevcih olunması Meclis-i
Meşayihce taht-ı karara alındığından ve şu halin devam ve hüsn-i cerayanı zımnında
hin-i imtihancia muktedir iki zatın mümeyyiz sıfatıyla mecliste bulundurulması bir
takım feva'idi müstelzim olacağından muvafık-ı re'y-i rezin-i isabet-karln-i hazret-i
Meşihat-penahlleri huyurulduğu takdirde düstfıru'l-amel tutulmak üzere keyfiyetin
emr u irade buyrulması babında ferman
25 Şaban 1303 tarihinde Meclis-i Meşayih nezareti tarafından makam-ı mualla-yı
Meşihat-penahiye takdim olunan takririn aynıdır" 19

Tekke vakıtlarına ait vakfıyelerin kayıt ve h ı fzı ve bunların tetkik ve dene-


timi Meclis-i Meşayih'in vazifelerindendi. Meclis-i Meşayih meşihat tevcihle-
rinde öncelikle vakfıyelerin şartl arını dikkate a l ıyor ve muamelelerini bu yakfi-
yelere istinaden yapıyordu. Evladiyet dışındaki tevcih muameleleri, icazeiname
alınış olan halifeterin icazetnamesi kontrol edilerek yapılıyor ve bu icazetna-
meler Meclis-i Meşayih tarafından _kaydediliyordu. Aşağıda bu icazetnameler-
den biri görülmektedir.

"Huleranın Esamisi: Muhyiddin Efendi


Pederleri: Şeyh Mehmed Efendi
Tarih-i tevellüdü: 1296

111
Bkz: 4 nolu dipnot.
19
lstanbul Müftülüğü Meşihat Arşivi, Meclis-i Meşayih Tezkire defteri, no: 1762, vr. 3b.

99
B. Aydml Osmanlı Devleti'nde Tekkeler Reformu ve Meclis-i Meşayilı

Hulasa: Tarikat-ı aliyye-i Kadiriyye'den Üsküdar'da Hintliler dergah-ı şerifı şeyhi


pederi Şeyh Mehmed Efendi'den tarikat-ı mezkfue erkiinıyla seyr-i sülılk ederek i-
ciizetname aldığı, milherrez iciizetnameden anlaşılmış ve 1324 tarihinde i'ta olundu-
ğu ifadesinden anlaşılmıştır. Dergiih-ı mezkfırda sakindir."20

Tekke ve zaviyelere ait bütün görevlerin tevcih ve refi, taliblerin imtihanla-


rının yapılması ve imtihan evraklarının tetkiki vazifeleri, 2 Ramazan 133115
Ağustos 1913 tarihli Tevcih-i Cihat Nizamnamesi gereğince Şura-yı Evkafa ve
Evkaf idarelerine verilmişti. Bu vazifelerin yürütülmesi İstanbul'da Meclis..:i
Meşayih ve taşrada Ereüroen-i Meşayih'in mesuliyeti altındaydı.

Meşihat'a tayin olunanların kayıtları Evkaf-ı Hümayun Cihat Kalemi'nce


tutulurdu. Meclis-i Meşayih'e havale olunan taşra ve merkez evrakı ilam, maz-
bata, mahzar, vs. evraktan müteşekkildi. İlamlar, mahalli kadılar tarafından
hazırlanır, mazbatalar, vilayet, sancak ve kazanın idare meclisleri tarafından
düzenlenirdi. Mahzarlar ise ilgili mahallin ileri gelenleri ile sakinlerinin görüş­
lerini· bildiren evraktan ibaretti. Mezkür evraklardan ilam ve rnazbatalar tevcih
yapılabilmesi için gerekliydi. Bu evraklar olmadan tayin işleri yapılmazdı.

Bir tekkenin meşihatını elinde bulunduran şeyh aynı zamanda diğer görev-
leri de yürütebilmekteydi. Bu görevler arasında imamlık, müezzinlik, kayyum-
luk vs. sayabiliriz. Meşihat vazifesinin mutasarrıf sayısı birden fazla olabilmek-
teydi. Bu durumda msif hisse adıyla iki kişi meşihata hak sahibi olmaktaydı.
Tekkelerdeki şahısların askerlikten muafiyetleri de bir kanunla düzenlenmişti.
Müşterek meşihatlardaki anlaşmazlıkların ve davaların görüldüğü yer Evkaf-ı
Hümayun Mahkeme-i Teftiş'i idi. Sonradan yürürlüğe giren Tevcih-i Cih§.t Ni-
zamnamesi ile müşterek meşihatlar kaldırılmış tevcihler sadece bir kişiye yapı­
lır hale gelmiştir.

Evladiyet usulünün tarikatların


ictimai mevkilerini ve itibarlarını zedeledi-
ğini düşünen bazı şeyhler, Meclis-i Meşayih'in tesisinden sonra bu usulün kal-
dırılmasını gündeme getirmişler ve bununla ilgili olarak tasavvufi yayın or-
ganlarında bazı görüş ve hatıratlar yayınlanmıştır. Özellikle bunlardan Tahi-
rü'l-Mevlevi'nin doğrudan şahidi olduğu bir vaka, bir Mevlevi şeyhi olan Cela-
leddin Efendi'nin evladiye usulü ve tarikatların yozlaşması hakkındaki gö-
rüşlerini tesbit etmesi ve bir Medresetü'l-Meşayih kurulmasını talep etmesi
bakımından oldukça dikkat çekicidir.21 Ceride-i Sufiye'nin Medresetü'l-Meşayih
hakkındaki görüşleri daha farklıdır. Bu husustaki haberleri değerlendiren Ceri-

20
istanbul Müftülüğü Meşihat Arşivi, Meclis-i Meşayih Tezkire defteri, no: 1761, vr: 6a.
21 Tahirü'l-Mevlevi, "Medresetü'l-Meşayih dolayısıyla bir hatıra", Ceride-i Sıifiye, sayı: 85, s. 384.
Bu yazının metni Ek1'de verilmiştir. Medresetü'l-Meşayih'i faydalı bir teşebbüs olarak gören
"müntesibin-i tarikatdan" Hüseyin Hüsnü Efendi'nin görüşleri için bkz: Ek2.

100
B. Aydm 1 Osmanlt Devleti'nde Tekkeler Reformu ve Meclis-i Meşayilı

de-i Sufiye'ye göre; "Tasavvufun mektebi olamaz" .22 Medresetü'l-Meşayih , bu


görüşlerin serdediirliği dönemde yeterince tartışılmadığı gibi gerçekleşmemiş
bir teşebbüs olarak tarihe mal olmuştur .

Meclis-i Meşayih'in,Mevlevi ve Halidi halifeterin şeyhliğe tayini hakkında,


tartışı l an bazı kararları da olmuştur. Bu ·m üdahaleler taı;ikat çevrelerince siyasi
tavırlar olarak değerlendirilmiş ve yersiz bulunmuştur.21 Melis-i Meşayih'in
şeyhli kten azietmeyle ,ilgil i bir uygulaması görülmemekle beraber, Tevcilı-i
Cilıtıt Nizamnamesi Evkaf-ı Hümayun Nezareti'ne bağlı Şura-yı Evkafa, şeyh-
likten azietme yetkisi vermiştir.u ·

Tekkelerin Mali Durumu


OsmanlıDevleti'nin kuruluş dönemlerinde tekkelere çeşit l i mali muafiyetler
verilmişti. Tekketere tahsis edilen arazilerden vergi alınmaz ve tekke etrafında
yerleşen halk da bu muafiyetler neticesinde kısa zamanda küçük yerleşim mer-
kezleri kurarl ardı. Bu, ilk dönemlerde devletin planlı olarak teşvik ettiği bir
iskan metoduydu. Fatih İstanbul'u fethettikten sonra devlet teşekkülünü ta-
mamlamış olmakla malikane toprakların yanısıra vakıf arazilerinin de büyük bir
kısmını devletleştirdi. Fatih devrinden sonra tesis edi len zaviye ve tekkelerin
vakıf gelirlerinin yanısıra devletten aldığı tahsisatlar da vardı. Vakıflar, vakıf
kurucusunun tayin etmiş olduğu şartlar doğrultusunda yönetilirdi. Bu yönetim,
devletten bağımsız olarak yine vakıf kurucusu tarafından belirlenir ve vakfın
başında bir mütevelli bulunurdu. Osmanlı yenileşme hareketleri sonucunda ilk
olarak vakıftarla ilgili bir nezaretin kurulmuş o lması dikkat çekicidir. Vakıfları
denetim altına alan Evkaf-ı Hümayun Nezareti vakı f mütevellilerinin tayinle-
rinden vakıf hesaplarının kontrolüne kadar vakıflara pekçok hususta müdahele
edebilmekteydi. Pekçok alanda tekkeler de bu denetim mekanizmasının içine
girmiş olmaktan dolayı şikayetçi idiler. Tekkelerin mali alandaki s ı kıntı ları
başlıca şikayet konusunu teşkil ediyordu. Meclis-i Meşayih'in ifadesiyle Eykaf-ı
Hümayun Nezareti'ne Şeyhülislamlıktan gönderilen bir tezkirede tekkelerin
tahsisatiarını almakta karşılaştıkları sıkıntılar şu şekilde dile getirilmekteydi:

"Evkaf-ı HümayOn Nezaret-i Celilesine


Bi'l-cümle tekaya ve zevayada muklm meşayih ve dervişan ve ayende. ve riiven-
degana it'am-ı ta'am olunmak üzere hasenat ve meberrat-ı saltanat-ı seniyyeden

11
Ceride-i Sufıye, sayı: 82, s. 358. Yazının metni için bkz: Ek3.
ıı Sadık Albayrak, Türkiye'de Din Kavgası, İleri Sanat Matbaası, İstanbul 1973, s. 203-210.
14
Ceride-i Ilmiye'nin "ŞOra-yı Evkafın ref-i cihata dai r mukarreratı" başlığıyla yayınladığı bir
haberde Aksaray'da Hindular Dergahı şeyhi Aziz Efendi'nin "sıfatıyla gayr-ı mUtenasib ahval-i
gayr-ı meşn1ası" sebebiyle 1333/1914-1915 tarihinde şeyhlikten aziedildiği bildirilmektedir.
(Safer 1333, aded: 8, s. 527-528).

101
B. Aydm 1 Osmanlı Devleti'nde Tekk eler Reformu ve Meclis-i Meşayilı

ma'dun bulunmak üzere ta'yin ve tahsis olunan ma'lumu'l-mikdar erz ve erzak-ı


sairenin Hamidiye imaret-i celilesinden ahzında müşkilat-ı aziine çekilmekte oldu-
ğundan ve erzak-ı mezkfire ise fukara ve dervişanın esbab-ı i'aşelerine medar-ı külli
bulunduğundan ve bugünlerde peyderpey vukua gelen şikayata ba'de meydan veril-
memek için usulüne tevfikan erzak-ı mezkfirenin i'tasıyla muktezasının ifiisı husu-
sunda lazım gelen me'murlarına emr u irade buyrulması re'y-i ali- i nezaret-penahl-
lerine mütevakkıf olmakla ol-babda emr u ferman hazret-i men-lehü'l-emrindir." 25
Yine aynı defterde parası maliye hazinesinden ödenmek üzere Nizamiye.
nan-ı aziz idaresinden verilen ekmeğin tekkelere göre dağılımını gösteren bir
liste mevcuttur. Bu listede tekkelerin günlük olarak alacağı ekmek miktarı tesbit
edilmiştir. Ayrıca Ramazan ayına mahsus olmak üzere Sultanahmet civarında
Mehmed Paşa tekkesi fukarasına taamiye olmak üzere dağıtılan erzak listesi ve
tekkelere yıllık olarak verilen et miktarları da yine burada kaydedilmiştir.

3. Meclis-i Meşayilı A rşivi


Meşihat Arşivi'nde Meclis-i Meşayih'a
ait arşiv malzemesi; Meclis-i Meşa­
yih defterleri, Meclis-i Meşayih evrakı
ve şeyhlere ait terceme-i hal varakala-
rından teşekkül etmiştir. Bunlardan sadece defterler tasnif edilmiş o lup bu def-
terler, "Meclis-i Meşayih Defterleri" başlığı altında ve ı 732-ı 783 genel nurpa-
ralar arasında kayıtlı bulunmaktad;r. Meclis-i Meşayih defterleri ayrıca kendi
aralarında; müzekkire defterleri, ;kürsü meşayihi defterleri, makbuz defterleri,
mukarrerat zabıt defter/eri, vari~ defterleri, karar hülasa defterleri ve müte-
ferrik defterler olmak üzere tasnif ~dilmiştir.

Meclis-i Meşayih defterleri arasında en önemli grubu oluşturan müzekkire


defterlerinden bazıları, ebatları · ve defter cinslerinin farklılığm dolayısıyla ilk
tasnif çalışınaları esnasında üç farklı seri içine dağıtı lmıştı. Yap ılan incelemeler
sonucunda bunların aynı mahiyette defterler olduğu an l aşı l mış fakat genel nu-
maraları verildiği için bu defterler tek bir seride toplanamamıştır. Müzekkire
deft~rlerinin en eski tarihiisi olan ı 762 numaralı defter, 23 Receb 1296 [13
Temmuz 1879]-10 Muharrem 1304 [8 Ekim 1886] tarihleri arasındaki Meclis-i
Meşayih kaı'arlarını ihtiva etmektedir.26 Bu defter "Meclis-i Meşayih inukarrerat

25 istanbul MUftUiugu Meşihat Arşivi, Meclis-i Meşayih Tezkire defteri, no: 1762, vr. 13a.
16 Meclis-i Meşayih kararlarını ve bazı yazışmaları ihtiva eden bu defter, diger mUzekkire def-
terlerinden farklı olarak temize çekilmiş ve özen li bir şekilde ciltlenmiştir. Defter, 27x 18 eba-
dında, ebrulu karton ciltti olup Meclis-i Meşayih soğuk damgasını taşımaktadır. Defterin iç
kapağına yapıştırılmış bir etiket üzerinde şu ibare butunmaktadıf: "fı-yevmi 19 Şabanü'l-muaz­
zam sene t 296. Ceride-i zübde-i hal-i saadet meyyal-i nehabet-mellil-i Meclis-i Meşayih". Def-
terin ilk dokuz varağı bir tezkire kaydı haricinde boş olup numaralandırılmamıştır. Numara-
landırılmayan bu kısmın ikinci varağında "fihrist~i hususat-ı Meclis-i Meşayih" ibaresi ve
UçUncU varağında ise bir tezkire kayıtlı bulunmaktadır.

102
·B. Aydm 1 Osmmılı Devleti'nde Tekkeler Reformu ve Meclis-i Meşnyilı

zab ıt ve müzekkire defterleri" başlığı a ltında kaydedi lmiştir. Bu defterin kro-


nolojik olarak devamı olan seri, 1769-1777 numaralar arası nda kayıtlı bulun-
maktadır ve 1304/1886-1887, 1325/1907 hicri tarihleri arasına ait dokuz adet
defterden .teşekkül etmiştir. Müzekkire defterlerinin tarih itibarıyla son grubunu
oluşturan seri ise rumi 1326/1910-1911, 1338/1922 tarihleri arasına aittir ve
1734-1747 genel numaralar arasında kayıtlı 14 adet defterden müteşekkildir.

. Meclis-i Meşayih defterleri aras ında tasnif edilen bir diğer defter grubu ise
İstanbul'daki selatin camilerinde vaaz veren şeyhterin isim lerinin kayıtlı bulun-
duğu kürsü meşayihi defter/eridir. 1748-1750 genel numaralar arasında kayıtlı
olan bu defterlerin ilk ikisi 1328/191 O ve sonuncusu 133311915 hicri tarihlerine
aittir. Meclis-i Meşayi h'a gelen evrakın kayıt muamelelerini' gösteren makbuz
defterlerinden ise ancak dört tanesi mevcut olup bunlar l 751-1754 numaralar
arasında kayıtlıdır. Meclis-i Meşayih kararlarının kaydedildiği dört adet defter
ise Meclis-i lı1eşayih mukarrerat zabıt defterleri o larak isimlendirilmiştir. Bu
defterlerden üç tanesi 1755- ı 757 genel numaraları arasında, bir tanesi ise 1761
nurnarada ve "Meclis-i Meşayih mukarrerat zabıt ve müzekkire defterleri" baş­
lığı al tında kaydedilmişti r. Meclis-i Meşayi h'a gelen evrakın özetleriyle birlikte
kaydedildiği varide defterlerinden iki tanesi mevcut olup bunlar 1758 ve 1759
genel numaralarında kayıtlıdır. Meclis-i Meşayih kararlarının özetlerinin kay-
dedildiği defterler Meclis-i Meşayih karar hülasa defterleri şeklinde isimlendi-
rilmiştir. 1763- ı 768 genel numaraları arasında kayıtlı olan bu defterler
1300-1341 tarihleri arasına ait olup düzen li bir seri teşkil etmektedir.

Bunların dışında · müteferr ik o larak nitel endirebileceğimiz bazı defterler da-


ha vardır ki Meclisi'n düzenli ve sürekli faaliyetlerinin bir kaydı o lmayıp belli
konulara münhasıran hazırlanmışlardır. Bu defterlerden 1778 numaralı defter
taşraya gönderilen şeyh lere, 1779 numaralı defter ise tekke vakfıyelerine aittir.
1780-1783 numaralı defterler ise tekke ve şeyh lere ait muhtelif kayıtları ihtiva
etmektedir.

103
Ek. I

MEDRESETÜ'L-:MEŞAYİH DOLAYISIYLA BİR HATIRA

Ale'I-ekser üzerinde hoca hakkı bulunmaksızın yetişen ve çoğu mahza


şeyhzade olduğu için -"Sen bundan evvel kitap okur değildin; hala da elinle .
yazı yazmıyorsun ... " [Ankebut 29/48. Metinde Arapçası var] mazhariyetinde i-
ken- maldm-ı hilafet ve mesned-i meşihata erişen eviad-ı meşayihin ta'lim ve·
terbiyesi zımnında EvkafNezaı:et-i celilesince Medresetü'l-meşayih namıyla bir
mekteb te' sisine teşebbüs olunduğunu gazeteler yazıyor. Cilıat nizarnname-i
musibine bir tetimme-i muhıkka olan şu teşebbüsü, halisane takdir ile müte-
şebbislerini tebrik eylediğim sırada buna dair sekiz on sene evvel cereyan eden
bir mükalemeyi hatırladım. Belki müteşebbislere faidesi olur fikriyle ber-vech-i
ati yazmayı münasib gördüm.
Yenikapı Mevlevihanesi'nde bulunuyordum. Karlirihane ve merkez şeyhleri
Ahmed Efendi merhumlar, sahib-i makam Şeyh Celaleddin Efendi hazretlerini
ziyarete gelmişlerdi. Yanlarında yine meşayihden bir zat vardı ki mürur-ı zaman
ile bugün hüviyetini tayin edemeyeceğim. Sohbet esnasında tekaya ve zevaya-
nın indiras-ı ma'nevisinden bahs olunuyor, müntesibtn-i tarikatm kısm-ı külli-
stnde neşve-i haklkatle zevk-i ma'rifetin hernan ma'dumiyetine hüküm verilecek
haller görtildüğüne dair teessüfler ediliyordu.
Bu mebahisin ka'il-i müteessifi, yine o meclisin mütekellirn-i vahdesi olan
Şeyh Celaleddin Efendi idi. Diğerleri arif-i müşarun-ileyhi tasdilde beraber: "-
Ne yapalım, iş bir kere çığırından çıkmış!" gibi sözler söylüyorlardı. Aziz-i
merhum ki nerede olursa olsun ve kime karşı bulunursa bulunsun düşündüğünü
söylemekten çekinmez, "Dil uzatanın levminden korkmaz" [Maide 5/54. Me-
tinde Arapçası var] tecellisinin mazhar-ı etemmi bir zat-ı muazzez idi: Muha-
tablarının mütevekkilane olmaktan ziyade lakaydane bulunan mütereddid ce-
vablarına karşı:

-Yoo efendiler! Kiminiz Meclis-i Meşayih'in reisi, kiminiz de azasısınız, bu


hususda size yakışan "ne yapalım?" deyip geçmek değil, "niçin olmuş?" diye
sormak ve çare-i izalesini bulmaktır.

Sultan Ahmed, Aziz Mahmud Hüdayi hazretlerinden, alemin ne ile ma'mur


ve ne ile harab olacağını sormuş, hazreti Hüdayi de "niçin ve neme lazımla"

·Hatta devr-i istibdadın en savletli zamanlarında kürsi-i tedrisi üzerinden "Yusuf kuyunun dibin-
de iken Firavun şahtı" [Metinde Farsçası var] beyt-i Mesmivi'sinj kema.I-i celadetle okumuş ve
ma'nasinı bila-fiitur huzziir-ı meclise anlatmıştır.

104
B. Aydm 1 Osmaulı Devleti'nde Tekketer Reformu ve Meclis-i Meşayilı

cevabını vermiş buyurdu.

-"Peki ne yapalım" suali tekerrür edince:

-Yapılacak pek çok şey varsa da evvelemirde ya meşihatın "evladiye" olma-


sını ilga ediniz, yahuf,i meşayih eviadına mahsus olmak Qzere bir mekteb açın ız.

. "Hakk'a yürüyen bir şeyhin oğlu, yerine geçirilmezse, ailesi tekkeden çık­
maya mecbur olur, belki de sefil, sergerdan sokak ortalarında kalır mütala'asıyla
şıkk-ı evveli kabul etmeyeceğiniz muhakkak, hiç olmazsa şıkk-ı saninin kuvve-
den fiile çıkmasınahimmet buyurunuz".

"İstanbul'da küçük büyük üçyüz bu kadar tekke var. Bunların postnişinle­


rinden üst üste ayda onar kuruş alsanız üçbin şu kadar kuruş eder. Bu para ile
mekteb binasını kiralar ve mesarif-i mübremesini ternin eyleyebilirsiniz.
Asitaneler ile si' a-i vakfı bulunan tekaya meşayihinden daha ziyade almak
da mümkündür. Açacağınız mektebin programı, devşirme usulü toplanmış
yahud bera-yı hatır tayin olunmuş kimselerden değil, tarikat ve ma'rifete intisab
ve iktisabı bulunan zevat tarafından tesbit kılınmalıdır".

"Arabi, Farisi tedrisatına ehemmiyet verilmeli, fıkıh, akaid, tefsir ile bera-
ber Fususü'L-Hikem, Fütuhô.t-ı Mekkiyye, Mesnevi-i şerif gibi kütüb-i hakayik
ok:utulmalı, menakıb-ı evliya ve ıstılahat-ı sufıye ta'lim olunmalıdır".

"Muallimine gelince: Gerek şeyh gerek derviş olsun tarikat erbabından ve


zevk-i manevi ashabından intihab edilmelidir. Malum ya, dervişlik kalden ziya-
de halden ibarettir. Ararsan ız meşayih ve dervişan arasında bu dersleri okutacak
zevat-ı fazıla bulunur. Ez-cümle Şeyh Ali Fakri Efendi'den fevkalade istifade
olunur".

"Kabul eylediğiniz takdirde ben de haftada bir iki defa gelir, acizane M es-
nevi-i şeriftedris ederim".

"Burada okuyup da etvar-ı seba kaçtır tarzında değil ciddi bir imtihan neti-
cesinde şehadetname alacak ebna-yı -meşayih, babalarının ca-nişinliği11e namzet
olmalıdır. Siz de birini meşihata intihab edeceğiniz vakit, hilafetnamesinden
evvel şehadetnamesini aramalısınız. Böyle yapacak olursanız, kahve ocakların­
da doğup meydan odalarına kadar yükselen kavli ve fı'li hurMatın önünü almış
ve şu hizmetiniz dolayısıyla hadimü'l-fukara .ünvanına hak kazanmış olursu-
nuz." cevabını verdi.

Müntesibin-i tarikat arasında bir söz caridir. "Nutkun canı vardır" derler.
Ve bu sözle urefa-yı ümmetin akval-i h~H-amizinde hakikaten bir ruh bulundu-

105
B. Aydm 1 Osman lt Devleti'nde Tekkeler Refdrmu ve Meclis-i Meşayilı

ğunu kasdederler.

Aziz-i merhum tarafından lrad edilen ve Yenikapı Mevlevihanesi'ndeki


"şeyh odası"nın dört duvarıyla abd-i acizin hafızasında akisler yapıp kalan yu-
karıdaki mütalaat da cidden canlı olan nutuklardanmış ki söylendiğinden se-
kiz-on sene sonra zindeg1-i ma'neviyetini gösteriyor ve k~lil-i mükerrerninin "O
(peygamber) hevadan söylemiyor" [Necm 53/3. Metinde Arapçası var] verese-i
kamilesinden olduğunu isbat ediyor.

Gönül isterdi ki mağfur-ı n;ıüşarun-ileyh, henüz alem-i cemale intikal et-


memiş olmalıydı da tasavvuratını şu sırada tatbike çalışan heyet meyanında
bulunmalı ve o canlı sözleri ile müzakerata hayat bahşetmeliydi.

Maksaclım bir hatıra yazmaktan ibaret olduğu ve müzakerat ve mukarreratı


bence mechul bulunduğu için Medresetü'l-meşayih heyeti hakkında bir şey
söylemeyeceğim, yalnız vaktiyle yazmış olduğum şu kıt'anın tekrarıyla şimdilik
sözüme hatime çekeceğim.

Ruh-ı müştakı uruc eyleyerek Verdi fer alem-i illiyy1ne


Biz de ihlas ile takdim edelim "Fatiha" ruh-ı Celaleddin'e
Tahirü'l-Mevlevi

Kaynak: Ceride-i Sufiye, sayı: 85, s. 383-384.

106
Ek. 2

AÇIKMEKTUP
Evkaf nazır-ı meali-müzahiri beyefendi hazretlerine
Din-i müblni İslamın tarih-i zuhurunda onun ahkam ve gavamızını bihakkın
tedkik. ve takdir ederek İslamiyetih fezailini muhit-i ictimaiyesine telkin ve
ta'mim ve onların seviye-i irfanına göre fikirlerini tenvir eylemek için tekke
namı verilen bir takım mebani-i içtimaiye tesis etmişlerdir. Erbab-ı akıl ve ke-
mal nezdinde ayin-i tarikatlarından bahsolunmayarak tekayanın dini, içtimal ve
hatta siyasi kulüpler olduğu kemal-i vüzuh ile tezahür eder. .:
İşte dini mübin-i islamı ta'mim ve hakayık ve gavamızını bilmeyenlere ta-
tim etmek üzere piran-ı izamın her biri müntesibininin derece-i irfanına ve
zamanının Icabatma göre bir noktada cem etmişlerdir ..

Muhtelif tarikatlar muhit-i içtimal ve i'tiyadat-ı mahalliye nazaran muhtelif


adab ve usule tabi' olmakla beraber cümlesi İslamiyetİn tamim ve takarrürü esa-
sına müsteniddir. Müteahhirin işbu içtimaa ayin-i tariki vesile ederek onları
celb etmişler ise de nigehban-ı dergah olan zevatın iktidar-ı ilmiye ve kemaliye-
leri matlub derecede olmaması ve metin esaslar üzerine teessüs eden tekkeler-
deki rnekasıd-ı esasiye mürur-ı zamanla zail ve yerine bir takım menati-i şah­
siyye kaim olmuştur. Şimdi ise lehü'l-hamd Medresetü'l-Meşayih namıyla evlad
ve ahfad-ı meşayih ve müntesiblni ilm ü irfandan behre-mend etmek üzere bir
daru'l-irfanın tesisini gazetelerde okudum. Cenab-ı Hak sa'y-i nezaretpenahileri-
ni meşkGr buyursun. Bu sınıf-ı aliyi doğrusu ihya ve hab-ı gafletden teshid?
buyurdunuz. Elbette ervah-ı evliya sizden hoşnuddur. Ezmine-i kadimedeki te-
kaya gibi bu mebanlyi, dini ve ictimal ve siyasi kulüpler haline irca' ile da-
rü'l-ilm ve darü'l-kemal yapılmasını mevcud olan encümene daha ziyade vukGf-ı
tammesi olan erbab-ı ihtisası celb ile müzakere huyurulması daha nati' o.laca-
ğından ve işbu tahsilin vatana hüsn-i hizmet edecek derece tenvir-i fikre hiz-
mete himmet huyurulması müsterhamdır.
Müntesibln-i tarikatdan
Hüseyin Hüsnü

Kaynak: Ceride-i Sufiye, sayı: 84, s. 377.

107
Ek. 3

MEDRESE-İ MEŞAYİH

Şehrimizde bir Medrese-i Meşayih te'sis ve küşadı hakkında EvkafNezare-


ti'nde müzakerat cereyan eylemiştir. Evkaf nazırı Hayri Bey'in riyaseti altında
akdedilen ictimada şeyhülislam-ı esbak Musa Kazım Efendi ilenezaret müste-
şarı Evliya ve Meclis-i Meşayih reisi Elif ve Meclis-i Meşayih azasından ·
Sükuti-zade Mehmed Şerifve Yenikapı Mevlevihanesi şeyhi Abdülbaki' Efendi-
ler ve Maarif Nezareti Tedrisat'-ı İbtidaiyye şube müdürlerinden Ziya, Mües-
sesat-ı İlıniye-i Vakfiye müdürü Nail ve Bursa Mebus-ı sabıkı Tahir Beğler
hazır bulunmuşlardır. Netice-i müzakerede İstanbul'da bir Medrese-i Meşayih
tesisi esas itibariyle karargir olmuştur. Bu babda istihsal etdiğimiz ma'lı1mat-ı
mütemmimeye göre bundan sonra şeyh olabilmek bu medreseden şehadetname
istihsaline vabeste bulunacaktır ve bugünki perşembe günü tekrar akd edilecek
bir ictimada bu babda müzakerata devam olunacaktır.
Ceride-i Sııfiye:
Bu ana kadar lafda kalan, irfanın muhit-i Osmanide neşrine hadim olacak
bu müessese-i ilmiyenin hayyiz-ara-yı husı11 olması cidden şayan-ı teşekkürdür.
Bu medreseye surur-ı kainatın bir zeban-ı güya olduğunu anlatabilecek ha-
kayık-amuz muallirnler vicdan-ftiruz üstadlar lazım. Evladiye üsı1l-ı sakii:ni
bizde neşr-i irfana en birinci erigel olmuştur. Evet! Talib-i ilim u irfan bir
şakird , o medrese-i muallaya girecek, fenn-i bi-zebanı ve ilm-i narlaniyi
öğrenecek. Hame-i aklın çizdiği nukuşu; midad-ı fikrin tersim ettiği sütOru ab-ı
nisyan ile yıkayacak. Yani arif-i billah olacaktı~!. ..
Çünkü ulema-yı kil ü kalin iktisab ettiği ulı1mun maverasında bir sırr u hal
vardır ki bunu ancak ulema-yı butun anlar. Bunlara zevk neşvesini bulmuş
zevk.perestan-ı Huda derler. Zevk bir nur-ı irfanlden ibaretdir ki Cenab-ı Va-
cibü'l-Vücud tecellisi ile evliya-yı kirarnının kulfibüne ilka eyler, bunda vasıta
tasawur edilemez. Binaenaleyh tasawufun mektebi olamaz. İşte o nur-ı Hak ile
batılı tefrik .;e temyize sebep olur.
Her halde bu müesseseye tayin edilecek muallirnlerin maneviyat ve ha-
kayık-ı İslaıniyeye tamamıyla aşina olmaları lazım gelir ki Evkaf Nazırı beye-
fendi hazretleri de hiç şüphesiz bu noktaları ta'mik buyuracaklardır.

Kaynak: Ceride-i Sufiye, sayı : 82, s. 358.

108
· B. Ay dm 1 Osmaıılt Devleti'nde Tekkeler Reformu ve Meclis-i Meşayilı

<J ~~ :ııı. ı ...:.~~ı.;); ~~ •• .)i} L


~ K=~-~J.._. ~L~ ~.
!l.?I<J YJt:i'jiJ ~ LIJu
J :,.~),:..

J•t.:.~~l .J.:>:} J ~j ~ ~ .)1;_,1 .:.~ı);~ _,:..;:r .i .:1·~ JI},Lis:.:.


~\..i r..ı;l !l~:ı:;ı ~l!..)~)=~! .:.•.; J, •;j_,l ~.ı1Jı .:ıL:: ~b:,; -;.~ı
...., _,1J ı ı5:. ~!.:..~ .:,.)t..._, ..:,..:t.... ı!l=:J j:lı> .:.1_,.) ~):~ \.1- Jl;Jı J\...j"!,
,.ı_,.) •.ı:> j J~ .ı.;..) c-'''~ .ı:.ö•.;j~L...:A... \d; ·~ı?~.:..;_;...:.
i
;ı,) ~·b .:..)!_ ... ;~Al!.,)~ üj-:0> Jl~l_, ·..s.) Li •.ı~~" ..;ı .l!l,\ı
,j.)~__,:•• ~)t...i d:ı:-.!_,ı ~tl~~.:!~ .:..J'...iJ ~1.1.1 ti-.) ij_,;J.; •Jj t. ~".)'
.iJ ..ı ...:ı; _r:, ~1.:.. ı.f.) ~ ıl..ıo:-1:.:.. :,_.:.>~... 'dJ\ •.)·J· ı? JJIJ .ıJ.;;;I.J!
•..1.)~1;;!., ·h' •.i.iJ ı ~lA~ O:.l' ı~l~l t.! .r" •))_,1:.;:=---uı..;:.:;.. .ıl•l.ı.;::
.:ıL:: ı:,;;(l_, ı ":'~-i: ~~:.ı~ c.!)• J.!-:. J t.;.ı .ı,l:"_,. .. ~.) ~ ~IJ)J ~~-;u'i_,l
\ i1V ~... V .~
rr:. <.f.l:lJ\ Jl.l:.,I•"-;Af


Bii irade-i seniyye taraf-ı Meşihat-i İslami'den Meclis-i Meşayih marifetiyle
tekaya ve zevayaya viirid olan emri n suretidir.
Üst yazıdan anlaşıldığına göre bu suret Meclis-i Meşayih tarafından
"Eyüp civannda Cafer Paşa Tekyesi"ne gönderilmiştir.

109

You might also like