Professional Documents
Culture Documents
Sokratik Sorgulama
Sokratik Sorgulama
Sokratik Sorgulama
MÖ 470-399 yılları arasında Atina’da yaşayan Yunan felsefecisi Sokrat,sokratik diyalog adı verilen
bir yöntemle herhangi bir sorunu tartışırken muhatabına doğrudan bilgileri aktarmak yerine sorduğu
sorularla ulaşmak istediği sonucu veya bilgiyi açığa çıkarırdı. Sorulan soruların hedefi kişinin
bildiklerini kullanarak yeni bir bilgiye ulaşması ya da bildiği şeylerin farkındalık alanına
getirilmesiydi.Sokrat’ın kullandığı bu yönteme göndermede bulunarak uygun ve yerinde sorular
yardımı ile kişiye yeni bir şey keşfettirilmesi veya öğretilmesine soktatik yöntem adı verilir. Bu
yöntem bilişsel terapinin bir parçası olarak görülür.(Türkçapar,2008) Peki bu yöntemin amacı nedir?
Soru sorma bilgi almada temel araç olmanın yanı sıra temel terapötik işlevlere sahiptir.Bunların
başlıcaları, soyut yakınmaları somut tekil sorunlara tercüme etmek,soruna değişik yaklaşımları
araştırarak karar vermeyi sağlamak,uyum bozucu davranışların sonuçlarını araştırmak,başta otomatik
düşünceler olmak üzere bilişleri açığa çıkarmak,çarpık ve realiteden uzak bilişlerin geçerliliğini
incelemek ve hatalarını göstermek, gerçeğe daha uygun alternatifler oluşturmaktır.Bilişsel terapide
terapi içeriğini gerçekleştirirken kullanılan sorular sokratik soru sorma denilen bir tarzda
gerçekleştirilir.Yerinde sorularla,kişinin merakı uyandırılır,kişi bildiklerinden yola çıkarak
bilmediklerini öğrenir.(Türkçapar,2008) Padesky de sokratik sorgulamanın amacını şu şekilde
belirtmiştir; danışanın düşüncelerini değiştirmek değil ,keşif için yol gösterici olmaktır(Padesky,1993)
Sokratik yöntemin temel öğeleri ‘sistematik sorgulama’, ‘tümevarımcı mantık yürütme’, ‘evrensel
tanımlamalar’dır.
Sistemetik Sorgulama
Beleği sorgulayıcı sorular, danışanları belli bilgileri hatırlamaya yöneltir.Örnek, ‘bu sorun ilk olarak
ne zaman başladı?’ ‘bu duyguyu en son ne zaman yaşadınız?’ ‘bu olduğunda ne yaptınız?’ Görüldüğü
gibi bellek soruları,danışanların bazı konuları ne kadar ayrıntılı hatırladıklarına odaklanır.
(Overholser,2003).
Dönüştürme tarzı sorular, danışanın ifade ettikleri fikirleri ya da bilgiyi farklı ancak paralel bir forma
dönüştürmelerini bekler. Örnek, ‘bunun sizin için anlamı nedir?’ ‘bundan siz nasıl bir anlam çıkartıyor
sunuz?’ ‘annen bu konuda ne derdi?’ .Dönüştürücü sorular, danışanların belli bir konuyu
anlayışlarındaki eksikleri görmelerine ve o konuyu daha doğru anlamalarına
yardımcıdır(Overholser,2003).
Yorumlamaya yardımcı sorular, danışanların veriler, genellemeler,tanımlar,değerler ve beceriler
arasındaki ilişkiyi kavramalarına yardımcıdırlar.Danışanlar,yaşamlarındaki sorunlarla ilişkili
değişkenlerin kendilerine terapist tarafından gösterilmesindense,bunları kendileri ortaya çıkardıkları
zaman daha iyi öğrenirler.Örnek, ‘size göre evliliğinizde yaşadığınız sorunlarla,iş hayatınızdaki
sorunlar arasında herhangi bir benzerlik var mı?’ ‘ bu iki sorun nasıl farklılaşıyor?’ ‘acaba ilk
evliliğinizden, şimdiki sorununuzu çözmemizde bize yardımcı olabilecek ne öğrenebiliriz?
(Overholser,2003).’
Uygulamaya dönük sorular, danışanlardan bazı bilgi ve becerilerini belli bir soruna uygulamarını
bekler.Dolayısıyla bu da onların o soruna uygun becerileri belirlemeleri,seçmeleri ve uygulamaları
anlamına gelir.Örneğin, ‘Bu sorunu çözmek için neler yaptınız?’ ‘Sorunu düzeltmek için daha başka
neler yapabilirsiniz?’ ‘ Bu değişiklikleri nasıl sağlamayı düşünüyorsunuz?’Burada amaç belirli bir
problemi çözmek için danışanı gerekli adımlara yönlendirmek değildir.Bu sorular aracılığı ile arzu
edilen,danışanın daha önce tartışılmış olan konuları ve onlardan elde edilen bilgileri hatırlaması ve bu
bilgileri yeni sorunlara kendi başına uygulayabilmesi için pratik yapmasıdır.Sorular, danışanların zaten
sahip oldukları bazı bilgileri bilinçlerine çıkarmaları ve bunları o sıradaki yaşam sorunlarına
uygulamaları için araç olmaktadır(Overholser,1991;aktran; Overholser,2003).
Analize yardımcı sorularla hedeflenen, danışanların belirli bir yaşam sorununu alt sorunlara ayırarak
çözmeleridir.Analiz sonuçlarının öğretmeye çalıştığı beceri, belirli bir konunun mantıksal sonucunu
bulmak için kullanılan düşünce süreçlerinin neler olduğunun bilincine varılmasıdır.
(Overholser,2003).Analize yardımcı sorular,ulaşılan sonuçların mutlaka yeterli kanıta dayalı olmasını
vurgulayarak(Sanders,1966;aktaran;Overholser,2003),mantıksal düşünmeyi ve objektifliği
sağlamalıdır.Sistematik bir sorgulama biçimi,danışanların inançlarının altındaki yetersiz kanıtları yada
mantıksal tutarsızlıkları fark etmelerine yardımcı
olur(Overholser,1991;aktaran;Overholser,2003).Örnek sorular; ‘Sizce bu soruların nedeni ne olabilir?’
‘Haklı ya da haksiz olduğunuzu neye göre söyleyebilirsiniz?’ ‘Bu sorunu çözmeye yardımcı koşullar
neler olabilir?’ ‘ bu sorun hangi koşullarda kötüye gidebilir?’
Senteze dönük sorular, yaratıcı ve açıcı düşünce tarzını kullanarak sorunlarını çözmeleri için
danışanları cesaretlendirir.Terapistin sorduğu soru konuşulan konuda çok sayıda olası yanıt olabileceği
mesajını vermelidir. ‘Bu duruma daha başka hangi şekillerde bakılabilir?’Ayrıca,danışanlar için her
türlü bilgi kaynağı da belirlenerek,bunlardan bir bütüne doğru sentez yapılmasına yardımcı
olunmalıdır.Bu yüzden senteze dönük sorular genellikle, tümevarımcı akıl yürütme şeklini
kullanarak,dağınık durumdaki bilgileri anlamlı bir bütün içinde birleştirmeye çalışır.Bu tür
soruların,zihindeki çeşitli bilgilerin toplanıp bir sentez oluşturulmasına yardımcı olmak için evrensel
tanımlamalar kullanılarak sorulmasında yarar vardır.Örneğin, meslek seçimi ile ilgili çelişkili
duyguları olan bir tıp öğrencisine, ‘Doktor olmanın senin için anlamı ne?’ gibi bir soru
sorulabilir(Overholser,2003).
Sokrat tarzı soruların çoğunun içeriği, danışanların problemlerini kendi başlarına ve rasyonel biçimde
çözebilmeleri için beceri geliştirmelerine yardımcı olacak şekildedir. Overholser(1987) ,sokratik
yöntemin problem çözme yaklaşımıyla birleştirilebileceğini önermektedir.Bu bütünleştirme sayesinde
danışanların,problem çözme sürecinin , ‘tanımlama’, ‘çözüm seçenekleri üretme’, ‘karar verme ve
uygulamadan’ ibaret olan aşamalarını sistematik sorular aracılığı ile öğrenmeleri de
sağlanabilir(Overholser,2003).
Problemlerin tanımlanması aşamasında sorulabilecek bir dizi soru sayesinde, belirli bir problem
alanının danışan tarafından işe-vuruk tanımının yapılmasını sağlanır.Değerlendirme soruları problemin
duygusal ve yargılayıcı yönlerinin belirlenmesinde yardımcıdır.Örneğin, ‘sizce burada sorun
nedir?’şeklindeki soru ile hangi koşulların kabul edilemez kategorisinde oldukları anlaşılabilir.Ayrıca
‘neyi başarmayı düşünüyorsunuz?’ gibi sorularda danışanın hedeflerinin somutlaştırılması ve
saptanmasında yardımcı olabilir. Hedefler belirgin,somut ve gerçekçi şekillerle tanımlanmalıdır.Daha
sonra bellek soruları sayesinde sorun alanının daha doğru ve kapsamlı değerlendirmesi
yapılabilir.Danışanı,yaşadığı soruların sıklığı,yoğunluğu ve süresi konusundaki soruları yanıtlamaya
yönelterek,dayanılmaz gibi gelen bir problemin o kadar da dayanılmaz olmadığı
gösterilebilir.örneğin; ‘bu sorun ne kadar sık ortaya çıkıyor?’ ‘olduğu zaman ne kadar sürüyor?’Analiz
soruları ayrıca,problemden hemen önce ya da hemen sonra ortaya çıkan ve problemle ilişkili diğer
koşulların saptanmasına da yardımcıdır. Böylelikle danışan, olası nedenler ve potansiyel çözümleri de
belirleyebilir(Overholser,2003).
Çözüm seçeneklerinin üretilmesi aşaması danışanların, belirlemiş oldukları sorunla baş edebilmeleri
için daha yaratıcı yeni yöntemler düşünmelerini içerir.Bu aşamada danışanların bakış açılarını
geliştirici sentez soruları,bir eylem planı oluşturmalarına yardımcı
olabilir(Bloom,1956;aktaran;Overholser,2003).Belirli bir sorun alanının nasıl yönetileceğini
öğrenebilmeleri için kendilerine uygulamaya dönük sorularla yardım edilmeye çalışılır.Bu sırada işe
yarayabilecek sorular; ‘ buna benzer bir sorunla daha önce karşılaşmış mıydınız?’ ‘o zaman nasıl başa
çıkmıştınız?’ ‘aynı çözüm yolu şimdi işinize yarabilir mi?’ ‘başka neler işinize yarabilir?’Bu tür açık
uçlu sorular danışanın, terapist bakış açısı ile sınırlı kalmayarak,çok sayıda başa çıkma seçeneği
oluşturmasına yardımcıdır.(Blank ve White,1986;aktaran;Overholser,2003)
Uygulama aşamasında da danışandan, karar verme aşamasında belirlenmiş olan bir seçeneği
uygulamaya koyması ve etkinliğini değerlendirmesi istenir.Bu aşamanın ilk basamağında ,belirlenmiş
olan çözüm yolunun eylem planını yapabilmesi için kendisine uygulamaya dönük sorularla yardımcı
olunabilir.Uygulama soruları bir eylem planını harekete geçirmek üzere
düzenlenmiştir(Bloom,1956;aktaran;Overholser,2003).Seçilmiş bir stratejinin uygulamaya konmasını
kolaylaştırıcı bu sorular arasında ; ‘pekala,şimdi ne yapmayı planlıyorsunuz?’ ‘bu işi nezaman ve
nerede yapacağınızı düşündünüz mü?’ ‘ işlerin nasıl gideceğini düşünüyorsunuz?’ ‘başarı şansınızı
arttırmanız için yapabileceğiniz başka neler olabilir?’
Danışanlar belirli bir çözüm yolunu uygulamaya koyduktan sonra değerlendirme ve analiz soruları
aracığı ile ortaya çıkan sonuç değerlendirilip, danışanların başarılarından ya da başarısızlıklarından bir
şeyler öğrenmeleri sağlanabilir.Belirli bir çözüm yolu uygulandıktan sonra onu değerlendirmek üzere
sorulacak sorular şunlar olabilir; ‘sonuçtan hoşnut musunuz?’ ‘sizce işlerin bu şekilde gitmesinin
nedeni ne olabilir?’ ‘ bu tecrübeden ne öğrenebiliriz?’ ‘ Neleri farklı yapmak isterdiniz?’ ‘ böyle bir
sorun tekrar ortaya çıkarsa neler yapmayı düşünürsünüz?’ (Overholser,2003).
Özetle, problem çözme sürecine yardımcı olmak için bir dizi Sokrat tarzı sorudan yararlanılabilir.
(Overholser,2003).
Burada diğer bir sokratik sorgulama yöntemi olan tümevarımcı mantık yürütmeden bahsedilecektir.
Tümevarımcı akıl yürütme sayesinde danışanların,neyin gerçek neyin de kendi görüşleri olduğunu
ayırt etmeyi öğrenmelerine çalışılır(Gambrill,1990;aktran;Overholser,2003)Tümevarımcı akıl
yürütmedeki temel süreç, belirli bazı olaylar ya da deneyimler arasındaki benzerlikler ve farklılıkların
analiz edilerek,o tür olaylar grubu için bir genel ilke oluşturulmasını
içerir(Pellegrino,1985;aktaran;Oversholder,2003).Üç tür tümevarımcı akıl yürütme tarzı olduğu
saptanmıştır: Deneyimlerimizden yapılan genellemeler,benzerliklerin karşılaştırılmasına bağlı
çıkarımlar,seçeneklerin ayıklanması yoluyla varılan sonuçlar.
Önce terapist danışanın başlangıçta getirdiği genellemeyi destekleyen yada çürüten diğer ifadelerini
de açığa çıkarmaya çalışarak danışanın böyle bir genellemenin doğurgularını görmesine yardımcı
olmaya çalışır. Danışanın halihazırda var olan genellemelerinin zayıf kalan,geçerli olmayan yönleri
belirledikten sonra ,terapist ve danışan birlikte, danışanın hayatındaki çeşitli deneyim örneklemlerinin
ortak yönlerine dayalı,düzeltilmiş,zenginleştirilmiş ve daha kapsayıcı bir genelleme oluşturmaya
çalışırlar.Birlikte belirli anahtar kavramlarının anlamlarını yeniden
yapılandırırlar(Keeney,1987;aktaran;Oversholder,2003).Son olarak da ,oluşturulan yeni
genellemelerin geçerliği çeşitli durumlara bağlı olarak sınanır. Bu aşamada hem gerçek yaşantıya
bağlı,hem de hipotetik denemeler yapılabilir.Danışan ve terapist bu yeni genellemeyi destekleyen
çeşitli kanıtların ne kadar güçlü olduğuna bakarlar (Overholser,2003).
Evrensel Tanımlamalar
Tanımların iki yol ile aksi ispatlanır; karşıt örnek ve diğer inançlarla mantıksal
tutarsızlık(Santas,1979;aktaran;Overholser;1994).Karşıt örnekler ,örnek çeşitlerinin tanımlamaya iyi
bir şekilde uyup uymadığını test etmek için önemlidir(Gadamer,19980;aktaran;Overholser,1994).
Çünkü aşırı örnekler tanımları sıklıkla bozar(Stone,1989;aktaran;Overholser,1994).Karşıt örnekler
orijinal tanımların bırakılması veya revize edilmesi ihtiyacını gösterir.Bazen terimin karşıtını ararken
bilgi verici olabilir. Örneğin, mükemmeliyetçi bir danışan sonunda işteki performansının bütün bir
başarısızlık olmadığını ve başarı alanlarından bir tanesini içerdiğini fark eder(Overholser,1994).
Mantıksal tutarsızlıklar, danışan tarafından elde tutulan diğer tutumlar ile tanımların nasıl karmaşık
olduklarını göstererek tanımların aksini ispatlamak için kullanılır. Terapist danışana sorar; ‘Şayet bu
cümle gerçek olursa Onu takip eden sonuçlar neler olur?’(Taylor,1953;aktaran;Overholser,1994).Şayet
danışan herhangi bir çelişkili tanımın mantıksal uzantısına güçlü bir şekilde inanırsa ,danışan tanımı
değiştirmeye istekli olacaktır(Seeskin,1987;aktaran;Overholser,1994).Eğer açıklama herhangi bir
absürt bir sonuca sahipse ,danışan açık bir şekilde tanımlamanın değiştirilmesi gerektiğini
anlar(White,1976;aktaran;Overholser;1994).
Evrensel tanımlar , tümevarımcı düşünceye ve çeşitli unsurları birleştirmek için belirlenen örüntülere
dayanır. Çok farklı örnekler ,terimlerin belirsizliğini anlamak için geniş bir isimlendirme altına dahil
edilmiştir(Crombie,1964;aktaran;Overholser,1994) .Örneğin, yalnız bir bayan danışan hiç kimsenin
onunla ilgilenmediği konusunda şikayetçidir. Birisinin Onunla ilgilenmesinin ne anlama geldiği
sorulduğu zaman ,bayan son zamanlarda yaşadığı hiç kimsenin onun doğum gününü hatırlamadığı
spesifik bir olaya odaklanmıştır.İnsanlar ilgilendiklerini başka nasıl gösterirler diye sorulduğunda ,
bayan önceki arkadaşlarının telefon,mektup ve sık ziyaretleri ile kendisi ile iletişimde olduklarını
söyledi. Sen diğerleri ile ilgilendiğini nasıl gösterirsin diye sorulduğunda,danışan mektup
yazdığını ,teşekkür notu bıraktığını, ve telefon açtığını söyledi.Hayatında hiç önemsediğin fakat bunu
göstermediğin birisi var mı diye sorulduğunda, Danışan isteksizce olduğunu söyledi. Sonunda,
Danışana şu soruldu ‘ Sana ilgisini göstermeyen ama seni önemseyen birileri olabilir mi?’ ve danışan
bu soruya evet dedi. Böylece, danışan şunu fark etti; başka insanların onu önemsediğini ama bazen
onun ilgisini ifade etme eğiliminden farklı yolları seçebileceklerini gördü(Overholser,1994).
Toplanan çeşitli örneklerden sonra,farklı örnekler incelemek ve gerçek nitelik veya yaygın unsurları
tanımlamak için bölüştürme yapmak önemlidir. Terapist ve danışan çıkarımsamaların yüksek
seviyesini oluşturmak ve yaygın elementleri tanımlamak için örneklerin listesini sınıflandırırlar.
Böylece, bölüştürme tüm kabul edilen örneklerde tanımlanmış yaygın karakteristik gözlemleri
içerir.Örneğin, terapide duygusal yatırım yapamadığından dolayı şikayetçi olan kronik depresif ve
pesimistik olan danışan.Danışana duygusal yatırım yapmanın ne anlama geldiği sorulduğu
zaman,danışan şöyle söyledi;danışan terapide değişiklikler yaptığı zaman ,bunun çok önemli
olmadığını hissediyor,çünkü bu değişimleri yapıyor olmalıdır.Danışan kat ettiği gelişme süreci için
heyecanlanmıyor. Terapist bu terapi sürecindeki heyecanlanmanın duygusal bir yatırım mı yoksa
duygusal bir gösterim mi olduğunu? sordu.Danışan heyecanlanmanın duygusal gösterimin en iyi şekli
olduğunu söyledi.Bu aynı zamanda ne kadar daha yol gitmesi gerektiğine odaklanarak kendi
ilerlemesini minimalize ettiğini ortaya çıkarmaktadır.Terapist tekrar duygusal yatırımın tanımını
yapmasını istedi.Bu noktada,duygusal yatırımı enerji ve zamanı içerecek şekilde tanımladı. Terapist bu
tanımın terapi ile mi ilgili yoksa evet demesi ile mi ilgili olduğunu sordu.Böylece ,bu kısa tanımsal
sıralama danışanın terapi ile ilgili olan görüşlerini ve kesin sınıflandırılmış davranışlarını yeniden
gözden geçirmesi için yardımcı olmuştur(Overholser,1994).