Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 4

Bir bahar günüydü.

güneş bulutların arasından bir görünüp bir kayboluyor, birden çıkan rüzgar çiçek
açmaya başlayan ağaçlara hafif hafif çarpıp, çiçeklerini yere dökerek yolları, bahçeleri ,farklı renkte
çiçeklerle süslüyordu. Çiçeklerle süslü sokaklarda yürüyen, telaş içinde bir yerlere yetişmeye çalışan
insan sesleri, araba sesleri, az da olsa bu gürültüde duyulan kuş cıvıltıları gökyüzünün sessizliğini
bozuyordu. Sokaktaki araba seslerine bir de okulun zil sesi eklenerek var gücüyle gökyüzünde
yankılanmaya başladı. Bir okul günü daha bitmiş çocuklar çantalarını omuzlarına takmış, ellerinde
sabahın hafif esintisinden, soğuğundan korunmak için giydikleri ceketler ile okuldan çıkıyorlardı.
Bazıları Kendi aralarında konuşarak bazıları da düşünceli bir şekilde evlerine doğru yürüyorlardı.
Mehmet ve arkadaşları da öğretmenlerinin sınıfta bahsettiği yarışma hakkında konuşup fikir
alışverişinde bulunuyorlardı. Öğretmenleri sınıfta kurtuluş savaşıyla ilgili duygularını,düşüncelerini
kağıda yazarak dağıttığı zarfa koyup sınıfta bulunan kutuya koymalarını istedi. Beş günün sonunda
yarışma bitecek ve her sınıftaki kutuya koyulan zarflardan en çok beğenilen seçilecekti. yarışmayı
kazanan öğrenciyi ailesinden bir kişi ile Çanakkale gezisine gitmeye hak kazanacaktı.

mehmet arkadaşlarına dönerek: öğretmenimiz bizden kurtuluş savaşıyla ilgili duygu ve


düşüncelerimizi yazmamızı istedi ama biz kurtuluş savaşıyla ilgili çok az şey biliyoruz. Biraz daha
bilgiye ihtiyacımız var Bu konuda düşünmemiz lazım dedi. Mehmetin dediklerinden sonra ali hemen
söze atladı: ders kitaplarımızda kurtuluş savaşı ile ilgili biraz bilgi var onlatı okuyup öğrenebiliriz.
Kitaplarımıza bakalım önce dedi. Mehmet aliye evet bu olabilir. Kitaplarımızda yazanı okuyup
öğrenebiliriz ama daha başka bilgi edinme yolları da bulmalıyız. Bunu düşünelim yarına kadar fikirler
bulmaya çalışalım dedi. Arkadaşları başlarını sallayarak mehmeti onayladı. Daha sonra gün içinde
yaşanan diğer olaylardan bahsederek yollarına devam ettiler. Biraz ilerledikten sonra herkes yol
ayrımında vedalaşarak evlerine doğru gitti. Mehmet de tek başına eve doğru yürüyordu. Aklında
çanakkalenin hayali vardı. Kahramanlıkların yazıldığı çanakllenin hayali… Nasıl bir yer olduğunu, nasıl
güzelliklerle dolnatılmış aziz bir şehir olduğunu hayal ediyordu. Bu zamana kadar kitaplardan gördüğü
şehri görme şansı vardı, küçük de olsa bir şans… bu ödülü kazanmayı çok istiyordu. O yüzden aklında
sadece Çanakkale vardı. Daha fazla bilgi sahibi olmalıydı ama nasıl bunu düşündü durdu yol boyu. Bir
anda kendini evlerinin kapısında buldu yol ne kadar da çabuk bitmişti. Bir an şaşırdı ve bahçe kapısını
açarak eve doğru girdi. Kulübede yatan sevimli beyaz renkli boynunda kırmızı tasması olan köpeği
haylaz her gün olduğu gibi koşarak gelip mehmetin etrafında dönmeye başladı. Her zaman olduğu gibi
oyun oynamak istiyordu. Mehmet eğilerek haylazı sevdi ve onunla oynamaya başladı. Beyaz küçük
topu ileri doğru atıyor haylaz da hemen topu alıp getiriyordu. Mehmet bir yandan haylazla oynarken
bir yandan da nasıl daha fazla bilgi bulabilir bunu düşünüyordu. Biraz oynadıktan sonra haylazın
başını okşayarak üzgünüm haylaz bugün fazla oyun olmaz çok önemli işlerim var onunla ilgilenmem
lazım. Biliyor musun çanakkaleyi görme şansım var hep kitaplardan gördüğüm o muhteşem şehri
muhteşem güzellikleri görme şansım var bunun için de çok çalışmalıyım daha çok bilgi sahibi
olmalıyım dedi. Haylaz havlayarak karşılık verdi. Mehmetin aklına birden bir fikir geldi. Hızla kalktı ve
koşarak eve doğru gitti. Kapıyı aceleyle çalmaya başladı. Kapıyı annesi açmıştı. Mhemete dönerek
oğlum yavaş ne bu acele dedi. Annesi cümlesini bitirene kadar Mehmet çoktan dedesinin yanuna
gitmişti. Dedesinin yana oturup dede dede kurtuluş savaşıyla ilgili ne biliyorsun anlatabilir misin dedi.
Mahsun dede torununa dönerek: oğlum bu ne acele önce bir nefes al bakalım. Öyle anlatmaya başla.
Mehmet dedesine öğretmeninin sınıfta anlattığı yarışmadan ve yarışmanın ödülünden bir çırpıda
bahsetti. Mahsun dede mehmetin bu ödülü kazanmayı ne kadar çok istediğini gözlerinden anlamıştı.
Mehmete dönerek elbette kurtuluş savaşını biliyorum bilgim de var evlat ama bu konu öyle hemen
anlatılacak bir konu değil. önce güzelce ellerini yüzünü yıka yemeğimizi yiyelim sakin sakin anlatmaya
başlayayım dedi. Mehmet dedesinin söylediği gibi ellerini yüzünü yıkadı, üzerini değiştirdi ve
mutfaktaki annesinin yanına gitti. Annesi yemekleri hazırlıyordu. Ocağın üzerinde tencerelerden
dumanlar çıkıyor, yemeklerin sıcak olduğu anlaşılıyordu. Mehmet annesine kolay gelsin anneciğim
diyerek mutfağa girdi. Teşekkür ederim oğlum. Bugün aceleyle eve girdin arkandan seslendim
duymadın acelen neydi oğlum diyerek meraklı gözlerle mehmete baktı. Mehmet annesine
öğretmeninin bahsettiği yarışmayı anlattı. Dedesinden yardım alacağını söyledi. O yüzden aceleyle
eve girdiğini söyledi. Yarışma hakkında annesiyle konuştular. Daha sonra annesine sofrayı sermekte
yardım etti. Yemekler yenildikten sonra Mehmet ellerini yıkadı ve dedesinin her zamanki oturduğu
penceresi meyve ağaçlarıyla dolu bahçeye bakan odaya girdi. Dedesi tam da tahmin ettiği gibi
sandalyesinde oturmuş bahçeyi seyrediyordu. Dedesinin karşısına bir sandalye çekti ve oraya oturdu.
Mahsun dede mehmete doğru döndü. Mehmet meraklı gözlerle dedesine bakıyordu. Hazır mısın
evlat başlayalım mı dedi. Mehmet başını sallayarak karşılık verdi. Daha sonra mahsun dede mehmete
kurtuluş savaşıyla ilgili kurtuluş savaşı kahramanları ile ilgili neler biliyorsun önce bana onları söyle
bakalım evlat dedi. Mehmet hemen düşünmeye başladı. Aklına öğretmeninin sınıfta anlattıkları geldi.
Öğretmenleri kurtuluş savaşında mustafa kemalin azminden ve başarılarından, ülkeyi savunmak için
fedakarlık gösteren kişilerden bahsetmişti. Dedesine bunları anlattı. Dedesi mehmeti dinledikten
sonra mehmete dönerek peki evlat mustafa kemal kurtuluş savaşının neresinde yer alıyor bunu
biliyor musun diye sordu. Mehmet şaşkın bakışlarla dedesine baktı ve mustafa kemal Atatürk kurtuluş
savaşının başlamasında liderlik yapmış bir liderdir dedi. Evet evlat doğru dedin kurtuluş savaşının
lideri aynı zamanda kurtuluş savaşını başlatan kişidir. Kurtuluş savaşının kalbidir diyebiliriz. Kurtuluş
savaşı ruhunu, ateşini diri tutmuş ve halkla birlikte hareket ederek bir çok başarıya imza atmış bir
liderdir. Peki evlat milli mücadele nerede başlamıştır. Bunu biliyor musun diye mehmete sordu.
Mehmet hemen atıldı evet dede tabi ki biliyorum. Öğretmenimiz sınıfta anlatmıştı. 19 mayıs 1919 da
atatürkün samsuna çıkmasıyla başladı dede. Evet evlat doğru dedin Atatürk samsuna çıktı ve kurtuluş
savaşı başladı. Halk da bu sayede cesaretlendi ve milli mücadeleye destek olmak için seferber oldu.
Ülke hep bir elden kurtarılmak için bir çok fedakarlıklar gösterildi. Kiimi yiyeceği yemeği paylaştı, kimi
giydiği kıyafeti paylaştı, kimi bu mücadelede çocuğunu feda etti. Bütün bunlar ülkenin işgalden
kurtarılması için yapıldı. Peki Mehmet milli mücadelenin kazanılmasında büyük rol üstlenen
kuvayimilliye ile ilgili neler biliyorsun. Mehmet biraz mahcup bir yüz şekliyle dedesine baktı. Şeyy
dedeciğim bu konuda fazla bir bilgim yok dedi. Dedesi gülümseyerek mehmete baktı. Üzülme evlat
öğrenirsin. Bugünlük burda kalalım yarın da kuvayimilliye hakkında konuşuruz oradan devam ederiz.
Sen de bu sayede yarına kadar biraz bilgi toplarsın dedi. Eveet dede öğretmenimize sorar kitaplarıma
bakarım. Kuvayimilliye hakkında bilgi toplarım. Dedesi mehmetin başını okşadı çok güzel düşündün
bak. Yarın yapacakların belli şimdi onları düşün yarın kaldığımız yerden devam ederiz dedi. Mehmet
dedesinin sarıldı. İyi geceler dedecim diyerek odadan ayrıldı. Odasına gidip çantasından ders kitabını
çıkardı. Kurtuluş savaşıyla ilgili bölümü açarak okumaya başladı. Biraz okuduktan sonra uykusunun
gelmeye başladığını fark etti. Hemen masadan kalktı. Çantasını yarın için hazırladı dişlerini fırçalayıp
yatağına yattı. Yarını hayal ederek uykuya daldı.

Sabah mutfaktan gelen mis kokularla uyandı. Saate baktı okula gitme zamanı yaklaşıyordu. Ellerini
yüzünü yıkayıp okul kıyafetlerini giydi. Okula gitmek için sabırsızlanıyordu. Öğreneceği daha çok şey
vardı. O sabırsızlıkla hızla kahvaltısını yaptı ve okula doğru yola çıktı. Bir yandan yürüyor bir yandan da
düşünüyordu. Bu yollarda rahat rahat yürüyebiliyordu ama kurtuluş savaşında bu mümkün değildi.
Sokaklarda insanlar özgürce yürüyemiyordu. Diyerek kurtuluş savaşı kahramanlarına ve atatürke bir
kere daha minnet duydu.
Okula gelmişti. Herkes sınıflarına çıkıyordu. Ders başlayacaktı birazdan. Mehmet de merdivenlerden
çıkıp sınıfına girdi. Dikkatini zarfların koyulduğu kutu çekti. Öğrencilerden bir kaçı kutuya zarfları
atmıştı bile. Ne kadar da çabuk yazmışlar diye şaşkınlıkla düşünmeye başladı. Uzaklardan bir ses
duyuldu. Ali mehmeti çağırıyordu. Alinin sesi mehmetin Düşüncelerden sıyrılmasını sağladı. Kurtuluş
savaşı ile ilgili bir şeyler düşünebildin mi diye sordu ali. Bahçede haylazla oynarken aklıma dedem
geldi. Dedemle kurtuluş savaşı hakkında konuştuk biraz. Kuvayimilliye kısmında kaldık dedem bana
sordu ama ben kuvayimilliyeyi bilmediğim için cevap veremedim. Sen biliyor musun kuvayimilliyeyi
dedi. Ali şaşkın gözlerle mehmete baktı o da ne ilk defa duyduğum bir kelime dedi. Alinin cümlesini
bitirmesiyle zil çaldı ve herkes sıralarına geçti. Öğretmenleri sınıfa girdi. İlk ders sosyalbilgiler dersiydi.
Herkes kitaplarını açmış öğretmenlerini dinliyordu. Leyla öğretmen kurtuluş savaşı konumuza devam
edeceğiz dedi.geçen derslerimizde atatürkten ve milli müzadele kahramanlarımızdan bahsettik.
Bugün de bu kahramanlarımıza devam edeceğiz ve bu konuyu bitireceğiz dedi. Mehmet hemen
parmak kaldırdı ve söz hakkı aldı. Öğretmenim kuvayimilliye nedir. Dedemle dün bu konuyu konuştuk
ama ben bilmediğim için bir şey söyleyemedim dedi. Öğretmen gülümseyerek çok güzel bir konuya
değindin Mehmet bugünkü anlatacağım konu arasında kuvayimilliye de var dedi. Sınıfa dönerek
kuvayimilliye kelimesini aralarında duyan olup olmadığını sordu. Sınıftan ses çıkmadı bunun üzerine
öğretmen anlatmaya başladı. Kuvayimilliye halkın bir topluluk oluşturarak ülkemizi savunmasıdır.
Biliyorsunuz askerler polisler var ülkeyi koruyan ama kuvayimilliye bunlardan farklı olarak halktan
kişilerdir. Yani halkın kendi kendini savunmasıdır diyebiliriz dedi. Mehmet sorusuna bir cevap
bulmuştu. Öğretmen kalan sürede dersleri anlattı. O gün Mehmet için çok hızlı geçiyordu. Diğer
dersler de birbiri arkasına devam etti ve son zil sesi de duyuldu. Herkes evlerine doğru gitmeye
başlamıştı. Mehmet sorusunun cevabını bulduğu için mutluydu. Eve bir çırpıda gitti, ellerini yüzünü
yıkadı, okul kıyafetlerini çıkardı ve dedesinin yanına gitti. heyecanla ve mutlu bir şekilde dedesine
sorunun cevabını buldum dede. Kuvayimilliye halkın kendi kendine savunmasıymış öğretmenimiz
bugün derste anlattı dedi. Mahsun dede oğlum yavaş önce gel bakalım sana şöyle bir sarılayım hemen
anlatmaya başladın Mehmet gülerek dedesine sarıldı. Ama dede ne yapayım çok heyacanlıyım bu
ödülü almayı çok istiyorum. Biliyor musun dede bugün birkaç kişi ödevini bitirmişti ben daha
başlamadım bile dede dedi. Mahsun dede mehmete dönerek endişe etme evlat yetiştireceksin. Gel
bakalım kuvayimilliyeyi de öğrendiğine göre dün yarım kalan konuşmamıza devam edelim. Mehmet
dikkatli bir şekilde dedesini dinlemeye başladı. Kurtuluş savaşında halktan bazı kişiler ön plana çıktı
bunlar kimler biliyor musun evlat. Bazılarını biliyorum dede aklıma gelenler sütçü imam, ali saip bey
ve şahin bey. Evet doğru söyledin. Bu kahramanlar ülkesini canı pahasına savunmuş kişilerdir.
Kahramanmaraşta sütçü imam, urfada ali saip bey, antepte şahin bey halkı koruyan kahramanlardır.
Düşmanlar karşısında dimdik durmuş ve ülkeyi savunmuşlardır. Bu kahramanlar gibi daha niceleri
vardır. Mesala tayyar rahmiye hanım var neden ona tayyar denildğini biliyor musun diye mehmete
sordu. Mehmet başını iki yana salladı. Mahsun dede konuşmaya devam etti. O kadar hızlı hareket
ediyormuş ki Atılgan hareketlerinden dolayı uçan anlamına gelen tayyar unvanı verilmiş. Mehmet
dedesine dönerek. Unvanının hakkını veren bir kahramanmış dede. Dedi. Evet evlatdoğru
söylüyorsun. Daha böyle ünvanının hakkını veren bir sürü kahraman var. Kurtuluş savaşı ile ilgili
bilgiler kafanda daha net bit şekilde canlandı mı evlat. Eveet dede çok teşekkür ederim artık yazmaya
başlayabilirim. Dedesine sarıldı ve kendi odasına gitti. boş bir kağıt çıkardı masanın üstüne koydu.
Yazmaya başladı. Dedesinin anlattıklarını, öğretmeninin söylediklerini, kitaptaki yazanları göz önüne
alarak yazdı. Yazma işi bittikten sonra zarfa koydu ve çantasına yerleştirdi. Çok heyacanlıydı. Geriye
sadece sonucu beklemek kalıyordu. Diğer günler de su gibi aktı geçti. Kutuya koyulan zarflar birer
birer çoğaldı ve nihayet dört gününün sonunda kutular toplandı yazılanlar okundu. Sonunda
yarışmayı kazanan açıklanacaktı. Mehmet çok heyacanlıydı. Müdürleri kürsüye çıktı kazanan kişiyi
açıkladı. Kazanan Mehmet olmuştu. Emeğinin karşılığını almış ve çok mutlu olmuştu. Ödül için de
çanakkleye dedesiyle birlikte gitti. o muhteşem şehri doya doya gezdi.

You might also like