Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 203

İSLAMİ

DR. HASAN MERAL

BANKACILIK
VE FİNANS
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
FİNANSAL BİLİMLER FAKÜLTESİ
Neler
Öğreneceğiz?
DERS PROGRAMI

1) İslam Ekonomisinin Temel İlkeleri


2) Dünyada ve Türkiye’de İslami Finans
2) Katılım Bankacılığı
3) Katılım Sigortacılığı

İSLAMİ BANKACILIK 4) Tahvil, Bono, Sukuk


VE FİNANS
5) Borsa Katılım Endeksi
iSLAM
EKONOMİSİNİN
TEMEL İLKELERİ
TEMEL
KAVRAMLAR

Ekonomik Sistem
Bir ekonomide mal ve hizmetlerin
üretilmesi, dağıtılması, tüketilmesini
sağlayan kurumlar arası ilişkiler ağıdır.
TEMEL
KAVRAMLAR

İslam Ekonomisi
Ekonomik faaliyetlerin İslam’ın ilkeleri ve
öğretileri kapsamında düzenlenmesini ifade
eder.
TEMEL
KAVRAMLAR

İyi Borç
İyi borç bir yatırım yapmak amacıyla alınan
borçtur. Bu yatırımla amaç gelir elde etmek
veya varlıkları artırmak olmalıdır.
TEMEL
KAVRAMLAR

Faiz (Riba)
Kredinin bir koşulu olarak ve kredi süresine
bağlı olarak borçlu tarafından kredi verene
anapara tutarıyla birlikte ödenmesi gereken
prim.
İslam ekonomisinin temel ilkeleri üç
İSLAM başlıkta toparlanabilir;
EKONOMİSİNİN
o Sosyal ve ekonomik adalet
TEMELLERİ o Faiz yasağı
o Risk paylaşımı
İslam ekonomisinde adaletin üç
SOSYAL VE bileşeni bulunmaktadır;
EKONOMİK
o Fırsat eşitliği
ADALET o Ekonomik işlemlerde adalet
o Kaynakların dağılımında adalet
İslam ekonomisinde yasaklanan
FAİZ YASAĞI faizin üç temel özelliği vardır;

o Pozitif ve önceden belirlenmiş bir


ödemedir.
o Kredinin tutarına ve vadesine bağlıdır.
o Geri ödenmesi her şartta garanti edilir.
“İslam'ın faizi yasaklayarak paranın zaman
değeri kavramını inkar ettiği yaygın bir yanlış
anlaşılmadır.”
İslam ekonomisi yaklaşımı paranın
FAİZ YASAĞI zaman değerini kabul eder, ancak bu
değerin telafisinin sınırlamaları
olduğunu savunur.
Zamanın dolaylı bir ekonomik değeri
FAİZ YASAĞI olduğunun kabul edilmesi, her
duruma bu değer için tazminat
ödenmesi gerektiği anlamına
gelmez.

İslam ekonomisi yaklaşımında, satış


sözleşmeleri için zaman değeri
tazminatı ödenirken, borç verme
durumunda bu tazminat
yasaklanmıştır.
İslami sermayenin fırsat maliyeti ve
FAİZ YASAĞI paranın zaman değeri kavramı,
yatırım ve borç verme arasındaki
ayrımı gözden geçirerek net bir
şekilde anlaşılabilir.

Zaman tek başına bir getiri


sağlamaz; ancak bir ekonomik
faaliyet yürütüldüğünde kazanç elde
edilebilir.
İslam ekonomisinde paranın zaman
FAİZ YASAĞI değeri konusundaki duruş basit ve
açıktır:

Para bir değişim aracıdır ve sermaye


sahibi ancak ekonomik faaliyetten
kaynaklanan getiri elde edebilir.

Borç verme, belirli bir parasal fayda


beklentisi olmaksızın bir hayır işi
olmalıdır.
Servet, birikim yoluyla dolaşımdan
RİSK PAYLAŞIMI mahrum bırakılmamalıdır.

Servetin dolaşımda olmaması,


toplumun ekonomik yapısında bir
felç oluşturarak, ekonominin
büyümesi için ihtiyaç duyulan
kaynak akışını kısıtlar.
“İslam ekonomisi, tüm ekonomik faaliyetlerde
risk ve getiri paylaşımı ilkesine
dayanmaktadır.”
İslami paradigma, sağlıklı bir servet
RİSK PAYLAŞIMI dolaşımına izin vermek için risk ve
getiri paylaşımına dayalı bir finansal
sistem öngörür.

Burada temel amaç riski ödünç alan


sınıfta yoğunlaşmasına izin vermek
yerine piyasa katılımcıları arasında
dağıtmaktır.
Enflasyon farkı
faiz midir?
Faiz ile vade
farkı arasında ne
gibi farklar
vardır?
DÜNYADA VE
TÜRKİYE’DE
İSLAMİ FİNANS
Kayıtlara geçen ilk modern İslami
İSLAMİ banka, 1963 yılında, Mısır'ın kırsal
FİNANSIN kesiminde devlet bankalarına güveni
TARİHÇESİ olmayan insanlara hitap etmek için
kuruldu. «Mit Ghamr»

1968'de Mısır hükümeti tarafından


kapatılmıştır.

Bununla birlikte, o zamana kadar


ülkede benzer dokuz banka daha
kurulduğu için bu girişim önemli bir
başarı olarak kabul edilmektedir.
1973 petrol krizinin ardından
İSLAMİ başlayan "petro-dolar" akışı ve
FİNANSIN İslami bankacılık sektörünün
gelişimini teşvik etti ve 1975'ten
TARİHÇESİ itibaren küresel olarak yayıldı.

1975 yılında İslam Kalkınma Bankası,


üye ülkelerdeki projelere finansman
sağlama misyonuyla kuruldu.
1979 yılında ilk modern ticari İslami
İSLAMİ banka olan “Dubai İslam Bankası”
FİNANSIN kuruldu.
TARİHÇESİ 1979 yılında ilk İslami sigorta
(Tekafül) şirketi olan “Sudan İslami
Sigorta” kuruldu.

1986 yılında ilk İslami yatırım fonu


olan “Amana Gelir Fonu” ABD’de
kuruldu.

1990 yılında Malezya’da ilk ticari


amaçlı sukuk ihracı gerçekleştirildi
ve İslami bono piyasası ortaya çıktı.
İSLAMİ 1991 yılında İslami Finans Kuruluşları
FİNANSIN Muhasebe ve Denetim Kuruluşu
(AAOIFI) kuruldu.
TARİHÇESİ
1996 yılında Citibank Bahreyn’de Citi
İslami Yatırım Bankası’nı kurdu.

2002 yılında “İslami Finansal


Hizmetler Kurulu” kuruldu.

2004 yılında İngiltere merkezli


“İngiltere İslam Bankası” kuruldu.
TÜRKİYE’DE 1983 yılında Bakanlar Kurulu Kararı
İSLAMİ ile Özel Finans Kurumları
kurulmasına izin verildi.
FİNANSIN
TARİHÇESİ 1985 yılında Albaraka Türk Özel
Finans Kurumu ve Faisal Finans
Kurumu faaliyete başladı.

1989 yılında Kuveyt Türk Özel


Finans Kurumu kuruldu.

1991 yılında Anadolu Özel Finans


Kurumu kuruldu.
TÜRKİYE’DE 1983 yılında İhlas Finans Kurumu
İSLAMİ kuruldu.
FİNANSIN 1996 yılında Asya Özel Finans
TARİHÇESİ Kurumu kuruldu.

1999 yılında Özel Finans Kurumları


4389 sayılı Bankalar Kanunu
kapsamına dahil edildi.
TÜRKİYE’DE 2001 yılında İhlas Finans
İSLAMİ Kurumu’nun faaliyeti Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu
FİNANSIN tarafından durdurulmuş ve
TARİHÇESİ bankacılık ruhsatı iptal edildi.

2001 yılında Faisal Finans Kurumu,


Family Finansa dönüştü. Özel Finans
Kurumları Birliği kuruldu.
TÜRKİYE’DE 2005 yılında 5411 sayılı Bankacılık
İSLAMİ Kanunu ile sektördeki kuruluşların
FİNANSIN unvanı "Özel Finans Kurumu" yerine
"Katılım Bankası" şeklinde
TARİHÇESİ değiştirildi.

2005 yılında Anadolu Finans ile


Family Finans birleşerek Türkiye
Finans oldu.

2009 yılında ilk Tekafül şirketiolan


Neova Sigorta kuruldu.
TÜRKİYE’DE 2011 yılında Kuveyt Türk ilk özel kira
İSLAMİ sertifikası ihracını gerçekleştirdi.
FİNANSIN
2011 yılında Borsa İstanbul’da
TARİHÇESİ faaliyet göstermek üzere Katılım
Endeksi oluşturuldu.

2012 yılında Hazine Müsteşarlığı ilk


kamu kira sertifikası ihracını
gerçekleştirdi.
TÜRKİYE’DE 2014 yılında Katılım Endeksine
İSLAMİ Dayalı Borsa Yatırım Fonu kuruldu.
FİNANSIN
2015 yılında Ziraat Katılım Bankası
TARİHÇESİ ilk kamu katılım bankası olarak
kuruldu.

2015 yılında Hazine ve Maliye


Bakanlığı bünyesinde Faizsiz Finans
Koordinasyon Kurulu kuruldu.

2015 yılında KT Portföy ve Albaraka


Portföy kuruldu.
TÜRKİYE’DE 2016 yılında Vakıf Katılım Bankası
İSLAMİ ikinci kamu katılım bankası olarak
FİNANSIN kuruldu.

TARİHÇESİ 2018 yılında TKBB bünyesinde,


“Merkezi Danışma Kurulu” kuruldu.

2019 yılında Türkiye Emlak Katılım


Bankası üçüncü kamu katılım
bankası olarak kuruldu.
2021 yılında Cumhurbaşkanlığı
TÜRKİYE’DE Finans Ofisi bünyesinde Katılım
İSLAMİ Finans Dairesi Başkanlığı kuruldu.
FİNANSIN
2021 yılında TCMB bünyesinde
TARİHÇESİ Katılım Bankacılığı Müdürlüğü
kuruldu.
DÜNYADA
İSLAMİ FİNANS
PAZARI
DÜNYADA
İSLAMİ FİNANS
PAZARI
DÜNYADA
İSLAMİ FİNANS
PAZARI
DÜNYADA
İSLAMİ FİNANS
PAZARI
DÜNYADA
İSLAMİ FİNANS
PAZARI
DÜNYADA
İSLAMİ FİNANS
PAZARI
DÜNYADA
İSLAMİ FİNANS
PAZARI
DÜNYADA
İSLAMİ FİNANS
PAZARI
DÜNYADA
İSLAMİ FİNANS
PAZARI
DÜNYADA
İSLAMİ FİNANS
PAZARI
TÜRKİYE’DE
KATILIM
BANKACILIĞI
PAZARI
TÜRKİYE’DE
KATILIM
BANKACILIĞI
PAZARI
TÜRKİYE’DE
KATILIM
BANKACILIĞI
PAZARI
TÜRKİYE’DE
KATILIM
BANKACILIĞI
PAZARI
TÜRKİYE’DE
KATILIM
BANKACILIĞI
PAZARI
TÜRKİYE’DE
KATILIM
BANKACILIĞI
PAZARI
KATILIM
BANKACILIĞI
Türkiye’deki Katılım Bankacılığının
KATILIM uygulama esasları iki ana başlıkta
BANKACILIĞI incelenecektir.

• Fon toplama (mevduat)


• Fon kullandırma (kredi)
Mevduat
Bankalar insanların paralarını
BANKA koruyan, taşıyan ve nemalandıran
HESAPLARI kuruluşlardır. Gerçek olsun tüzel
olsun bütün şahısların banka
hesaplarına ihtiyacı bulunmaktadır.

Bu hesaplar bir anlamda vatandaşın


kasası durumundadır. Para
transferlerinin önemli bir bolümü̈
artık tamamen banka hesapları
üzerinden gerçekleştirilir.
Mevduat bankalarında yerli para,
VADESİZ yabancı para yada altın ve gümüş̧
MEVDUAT gibi madenler üzerinden vadesiz
HESAPLARI hesaplar açılabilmektedir.

Bu hesaplar herhangi bir faiz


ödemesi içermez.

Bu hesaplardaki mevduatın banka


tarafından işletilmesinden
kaynaklanan kâr ya da zararın
tamamı bankaya aittir.
Vadesiz mevduat hesaplarının
VADESİZ açılmasının temel amacı mevduatın
MEVDUAT korunması ve istenildiğinde
HESAPLARI ulaşılabilmesidir.

Bankalar vadesiz mevduatın belli bir


bölümünü Merkez Bankası’na yatırır,
şubelerinde müşterilerinin taleplerini
karşılamak üzere nakit bulundurur
ve ATM cihazlarına belli miktarda
para koyarlar.
Bankalar vadesiz mevduatın önemli
VADESİZ bir bölümünü faizli işlemlerde
MEVDUAT değerlendirirler.
HESAPLARI
Faizli krediler verir, repo ve ters repo
gibi işlemler yapar, bankalar arası
piyasada faiz karşılığı borç alıp verir
ve faizli tahvil ve bono alıp satarlar.
Tüm bu işlemlerde vadesiz
VADESİZ mevduatları da kullanırlar. Bu faiz
MEVDUAT gelirlerinin tamamını kendi kârları
HESAPLARI sayarlar. Yani bu faiz gelirini
mevduat sahipleriyle paylaşmazlar.

Bu bakımdan vadesiz mevduatların


önemli bir bolümü̈ banka tarafından
kullanıldığı anda borca dönüşür
diyebiliriz.
Katılım bankalarında açılan özel cari
KATILIM hesaplar, mevduat bankalarındaki
BANKASI CARİ vadesiz hesaplar gibi kısmen borç
HESAPLARI kısmen emanet sayılır.

Katılım bankası hesaba yatırılan


tutarı tazminle mükellef olduğundan
ve söz konusu fonu büyük oranda
işletme özgürlüğüne sahip
olduğundan hesap borç
hükmündedir.
Ancak bankanın hesaplara yatırılan
KATILIM parayı tamamen kullanamaması,
BANKASI CARİ Merkez Bankası’nda bir kısmını
HESAPLARI zorunlu karşılık olarak tutması,
hesap sahiplerinin her istediklerinde
paraya ulaşabilmeleri için
şubelerinde, muhabir bankalarda ve
ATM’lerde para tutması söz konusu
tutarın kısmen emanet olduğunu
gösterir.
Katılım bankası bu hesaplara faiz ya
KATILIM da kar payı ödemesi yapmaz. Hesap
BANKASI CARİ açılırken şart koşulmaması,
HESAPLARI mevzuatın izin vermesi ve katılım
bankasının örf haline getirmemesi
halinde bazı ek ödemeler yapabilir.

Çünkü̈ borçlunun kendi isteğiyle


alacaklısına hediye vermesi
İslamiyet'te hoş görülen bir
davranıştır.
Yine bire bir şart koşulmamak
KATILIM kaydıyla katılım bankaları özel cari
BANKASI CARİ hesap sahiplerine bankacılık
HESAPLARI hizmetlerinde avantajlar
sağlayabilirler.

Bu hesapların varlığı ve hesap


sahiplerinin bankaların çeşitli
hizmetlerinden yararlanmaları
yaygın ihtiyaç haline gelmiştir.
Cari hesap sahiplerinden alınacak
KATILIM vekâletle fatura, vergi ve harç̧ türü̈
BANKASI CARİ ödemelerinin banka tarafından takip
HESAPLARI edilmesi ve ödemelerin yapılması
mümkündür.

Bu tür ödemeler karşılığında ücret


alınabileceği gibi ücret alınmaksızın
bu tür hizmetler de verilebilir.
Cari hesapta para yokken de katılım
KATILIM bankası bu ödemeleri yapabilir.
BANKASI CARİ Ancak hesap sahibine verdiği borç̧
HESAPLARI karşılığında faiz alamaz, vekâlet
ücreti alabilir.

Bu ücret maktu olabileceği gibi


ödenen meblağa göre oransal da
olabilir. Fakat bu faiz için hile
olmamalıdır.
“Katılım bankası, müşterinin kullanmış̧ olduğu
borç için enflasyon farkı tahsil edebilir.”
Kazancı tamamen dinin
KATILIM onaylamayacağı islerden olan kişi ve
BANKASI CARİ kuruluşların paraları özel cari
HESAPLARI hesaplara alınmamalıdır.

Zira bu durumda tümüyle haram olan


bir gelirden bankanın kazanç
sağlaması söz konusu olur.
Banka parayı geri çevirme hakkına
KATILIM sahip değilse söz konusu parayı
BANKASI CARİ kullanmamalıdır. Kullanır ve gelir
HESAPLARI elde ederse bu gelir sosyal projelere
aktarılmalıdır.

Zira söz konusu gelir banka için


meşrû olmaz ancak başkaları için
meşrudur.
Katılım bankaları müşterilerinin
KATILIM talepleri doğrultusunda altın ve
BANKASI gümüş̧ hesapları açabilmektedirler.
KIYMETLİ Bu hesaplarda belirli ayardaki altın
ve gümüş̧ birikimi yapılabilmektedir.
MADEN DEPO
HESAPLARI Müşterilerin talebi halinde bütünüyle
veya belli ağırlığa ulaşması halinde
altın ve gümüşün fiziki teslimi
yapılmakta ya da talep edilen günün
fiyatından altın ve gümüşün değeri
iade edilmektedir.
Katılım bankaları uluslararası
KATILIM bankalardan ya da yerel altın satan
BANKASI kurumlardan altın alırlar. Bu altınları
KIYMETLİ satıcı bankaların ya da yerel
kurumların kasalarında tutarlar.
MADEN DEPO
HESAPLARI Müşterilerinin talepleri oldukça altın
ve gümüşlerini müşterilerine
satarlar. Bu durumda kasada duran
altın ve gümüş müşterilerinin olur.
Bu alınan satılan değerli madenler
KATILIM fiziken kasalarda mevcuttur.
BANKASI
KIYMETLİ Müşteriler transfer maliyetlerini
karşılamaları durumunda bu
MADEN DEPO madenleri fiziken teslim alabilirler.
HESAPLARI
Katılım
bankaları hesap
işletim ücreti
alabilir mi?
Katılım
bankaları maaş
promosyonu
verebilir mi?
Mevduat bankaları vadeli mevduat
VADELİ toplarken piyasadan borç alırlar. Bu
MEVDUAT bakımdan mevduat sahibi ile banka
HESAPLARI arasındaki ilişki borçlu alacaklı
ilişkisidir.

Herhangi bir ticari ortaklık yapmış


değillerdir. Alacaklı konumundaki
mudi, bankanın kâr ya da zararına
ortak değildir.
Yatırdığı mevduatın nerelerde
VADELİ değerlendirileceğine de karışamaz.
MEVDUAT Dolayısıyla vadeli mevduattan elde
HESAPLARI edilen bütün kâr ya da zarar bankaya
aittir.

Bununla birlikte mevduat bankaları


vadeli mevduat hesaplarına fâiz
ödeme taahhüdünde bulunurlar.
Bu hesaplara hangi vade için ne
VADELİ kadar faiz ödeneceği hesap açılırken
MEVDUAT banka tarafından mudiye bildirilir.
HESAPLARI
Faiz ödemesi bankanın dönem
içindeki kâr ya da zararıyla bağlantılı
da değildir.
VADELİ
MEVDUAT
HESAPLARI
Bu hesaplara para yatıranlar, katılım
KATILMA bankası ile kâr zarar ortaklığı yapmış
HESAPLARI olmaktadır.

Katılım bankası hesap sahibi


tarafından kendisine emanet edilen
sermayeyi dinen meşru alanlarda
işletmekte ve elde ettiği kârı
başlangıçta tarafların anlaştıkları kâr
paylaşım oranına göre
paylaştırmaktadır.
Hesap sahibine belli miktarda kâr
KATILMA taahhüdünde bulunulmamakta, kâr
HESAPLARI edildiği takdirde kârın ne kadarının
hesap sahibine ne kadarının bankaya
kalacağı tespit edilmektedir.
“Katılma hesapları mudârabe sözleşmesi
(emek sermaye ortaklığı) çerçevesinde
açılmaktadır. Buna göre banka ile hesap sahibi
arasındaki ilişki borçlu alacaklı ilişkisi olmayıp
ortaklık ilişkisidir.”
Katılım bankasının kasıt, kusur ya da
KATILMA şarta muhalefeti yoksa parasal zarar
HESAPLARI aslında tamamen katılma hesabı
sahiplerinin olmalıdır.

Ancak mevzuat gereği katılım


bankaları kâra katıldıklarının asgarî
yarısı kadar bir oranla zarara da
katılmaktadırlar.

Bunun gerekçesi katılım bankasının


zarar etmesi halinde mutlaka bir
kusurunun olduğu düşüncesidir.
Vadeli hesaplar
ile katılım
hesapları
arasındaki
farklar nelerdir?
KATILMA
HESABI vs.
VADELİ HESAP
KATILMA
HESABI vs.
VADELİ HESAP
KATILMA
HESABI vs.
VADELİ HESAP
Mudârabe akdinde sermayenin nakit
KATILMA olması asıldır. Buna göre
HESAPLARI mudârabede paraların sermaye
olması temel kuraldır.

Bu bakımdan katılma hesapları


istenilen döviz cinsinde açılabilir.
Günümüzde ağırlıklı olarak TL, USD
ve EURO için ayrı katılma hesapları
oluşturulmaktadır.
BDDK tarafından belirlenen
KATILMA çerçevede katılım bankaları 1, 3, 6, 12
HESAPLARI aylık vâdelerde katılma hesabı
açabildikleri gibi kırık vâdeli (35 gün,
42 gün vb.) katılma hesapları da
açabilirler.

Nakit olmayan varlıklar da değeri


tespit edilerek mudârabede sermaye
kabul edilebilir.
Altın ya da gümüş katılma hesapları
KATILMA da olabilir. Bu hesaplara işletmeden
HESAPLARI kaynaklanan kâr dağıtılabilir.
İşletilecek altın ve gümüş sermaye
sahibinin aksine bir şartı yoksa
başka bir para birimine çevrilerek de
işletilebilir.
Katılma hesaplarında kâr ve zarar,
KATILMA Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
HESAPLARI Kurumu (BDDK) tarafından
belirlenerek yayımlanan
yönetmelikte gösterilen tarzda
hesaplanır ve katılma hesabı
sahiplerine dağıtılır.
Katılma hesaplarına dağıtılacak kâr
KATILMA ya da zarar belirlenirken, hesabın
HESAPLARI açılması, kurumca işletilmesi ve
sonunda kâr veya zarar ilavesiyle
çekilmesi safhalarında, şu değer
ölçüleri kullanılır: birim değer, hesap
değeri ve birim-hesap değeri.
Örnek verilecek olursa A, B ve C
KATILMA şahıslarının henüz yeni fon kabulüne
HESAPLARI başladığı için birim değeri 100 olan
bir katılım bankasına sırasıyla 1000
TL, 4950 TL ve 4050 TL yatırdığını
düşünelim.

Bunların hesap değeri, yatırılan


meblağların birim değere
bölünmesiyle bulunur.
Buna göre hesap değerleri sırasıyla
KATILMA 10 TL, 49,5 TL ve 40.5 TL’dir. Birim
HESAPLARI hesap değerleri ise ilk gün için
yatırılan tutarlarla aynıdır.

Çünkü henüz bu tutarlar banka


tarafından işletilip kâr ya da zarar
elde edilmemiştir. Fonun işletilerek
6250 TL kâr ettiğini farzedelim.
Bu durumda banka ile hesap sahibi
KATILMA arasındaki kâr paylaşım oranı %
HESAPLARI 20’ye % 80 ise banka 1250 TL kâr
alma hakkı elde edecektir.

Hesap sahiplerine ise kalan 5000 TL


kâr dağıtılacaktır. Artık fonun toplam
değeri 15.000 TL’dir. Bu durumda
birim değer 150 olur.
Birim değer ile her bir hesabın hesap
KATILMA değeri çarpılırsa hesap sahibinin hak
HESAPLARI iddia edebileceği tutar olan birim
hesap değeri bulunmuş olur.

Bu örnekte A, (10x150) 1500 TL, B,


(49,5x150) 7425 TL ve C de
(40,5x150) 6075 TL alacaktır.
Emek sermaye ortaklığı (mudârabe)
KATILMA akitlerinde kâr paylaşımı sözleşme
HESAPLARI yapılırken taraflar arasında
gerçekleşen anlaşmaya bağlıdır.

Taraflar oluşacak kârın hangi


oranlarla pay edileceğini baştan
belirlerler. Bu oranların değişimi de
tarafların anlaşmasına ve rızasına
bağlıdır.
Katılma hesapları vâdeli akitler
KATILMA olduğu için hesap açılırken yapılan
HESAPLARI anlaşma vâdenin sonuna kadar
geçerlidir.

Bu vâdenin kâr paylaşım oranı ancak


tarafların rızasıyla değiştirilebilir.
Ancak bu vâde içerisinde bankanın
tek taraflı olarak kâr paylaşım
oranını değiştirerek sonraki
dönemler için uygulanmak üzere kâr
paylaşım oranını ilan etmesi
mümkündür.
Ortaklıklarda kâr paylaşım oranları
KATILMA tarafların anlaşmalarına bağlı
HESAPLARI olduğundan bir şirkete ortak olan
taraflar aynı oranda sermaye
koysalar bile farklı sâiklerle farklı
oranlarda kâr payı alabilirler.

Katılma hesaplarında da durum


aynıdır. Katılım bankası kendi
hesaplarını yaparak farklı hesap
gruplarına farklı kâr paylaşım
oranları tespit ederek ilan eder.
Bankanın böylesi bir tasarrufta
bulunma hakkı vardır.
Katılım hesapları
zarar edebilir
mi?
“Katılım bankaları katılma hesaplarına
dağıtacakları kâr paylarını istedikleri gibi değil
murâbahadan gelecek kârlara göre
belirlemektedirler”
Kredi
Bankaların aslî fonksiyonu
BANKA piyasadan topladıkları mevduatı ve
KREDİLERİ sermayeyi çeşitli gerekçelerle
finansman ihtiyacı duyanlara kredi
şeklinde ya da farklı finansal
yöntemlerle kullandırmaktır.

Mevduat bankaları mevduatı


toplarken piyasaya fâiz ödeme
taahhüdünde bulunduğundan,
topladıkları mevduatın maliyeti ile
kullandırdıkları kredilerin gelirleri
arasındaki farkı kâr olarak görürler.
Katılım bankaları ise katılma
BANKA hesaplarında fonu kâr zarar ortaklığı
KREDİLERİ esasına göre topladıklarından fon
toplama aşamasında belirli bir
maliyete katlanmazlar.

Bununla birlikte hesap sahipleri


bankacılık piyasasında mevduatlara
dağıtılan getirilere yakın bir getiri
beklentisi içinde olduklarından
katılım bankaları bunu sağlayacak en
uygun finansal ürünlerle kazanç
sağlamaya çalışırlar.
Fâizli bir bankaya, mevzuata uygun
FAİZLİ KREDİLER olmak kaydıyla her ne sebeple olursa
olsun kredi almak üzere
başvurulabilir.

Banka kredi müşterisinin krediyi geri


ödeme kabiliyeti olup olmadığını
araştırır ve uygun gördüğü
müşterisine krediyi verir. Bu kredinin
gerekçesi ihtiyaç, konut, araç veya
nakit olabilir.
Fâizli banka için önem arzeden husus
FAİZLİ KREDİLER müşterisinin borcunu ödeme
kabiliyetidir.

Öncelikle müşteri almak istediği malı


belirler. Fâizli bankadan kendisine
borç vermesini ister.

Fâizli banka müşterinin ödeme


kabiliyetini araştırır. Uygun bulursa
banka müşteriye borç verir. Fâiz ve
anaparasını belli vâdede geri ister.
FAİZLİ KREDİLER
Katılım bankalarında finansman
KATILIM daha çok murâbaha ile sağlanır.
BANKALARINDA
FİNANSMAN Buna göre malı taksitle almak
isteyen bir kişi veya şirket, satıcıyla
satış sözleşmesini tamamlamadan
önce katılım bankasına gelerek söz
konusu malın kendisine taksitle
satılmasını (murâbaha) ister.

Bir anlamda bankaya sipariş verir.


KATILIM
BANKALARINDA
FİNANSMAN
Bir şahıs yada şirket katılım
KATILIM bankasından murabaha talep
BANKALARINDA ettiğinde banka öncelikle söz konusu
FİNANSMAN talebin katılım bankacılığı ilkeleri
bağlamında gerçekleştirilip
gerçekleştirilemeyeceğini araştırır.
Katılım bankası öncelikle taksitle
KATILIM alınmak istenen malın gerçekten var
BANKALARINDA olup olmadığını kontrol eder.
FİNANSMAN
Mal niteliği taşımayan vergi, ceza,
harç, ücret veya borçlar katılım
bankaları tarafından murabaha
yapılamaz.
Katılım bankası malın varlığını tespit
KATILIM ettikten sonra, malın satılabilir olup
BANKALARINDA olmadığını araştırır. Katılım bankaları
FİNANSMAN aracılığıyla kamuya zararlı malların
satışı yapılamaz.

İçki, sigara, kumarhane malzemeleri


vb. mallar murabahaya konu olamaz.
Katılım bankaları sonraki aşamada
KATILIM malın taksitli alım satıma uygun olup
BANKALARINDA olmadığını kontrol eder. Katılım
FİNANSMAN bankacılığı esaslarına göre ”para”
olarak değerlendirilen mallar taksitle
satılamaz.

Örneğin döviz ve külçe altın peşin


olarak satılabilir ancak taksitli olarak
satılamazlar.
“Katılım bankaları para niteliği taşıyan şeyleri
veresiye satamaz”
Katılım bankaları söz konusu malın
KATILIM Murabaha işlemi öncesinde alıcının
BANKALARINDA üzerine geçip geçmediğine bakar.
FİNANSMAN
Banka malı satıcıdan alıp müşteriye
satacağı için müşteri ile satıcı kendi
aralarında satış sözleşmesi
yapmamış olmalıdır.

Murabaha işleminden önce faturası


düzenlenmiş işlemlerin alım satımı
yapılamaz.
Katılım bankası alım satım işleminin
KATILIM gerçek olup olmadığını da inceler.
BANKALARINDA Gerçek olmayan alım satımlarda
FİNANSMAN katılım bankaları devreye girmez.

Hatta gerçek olma ihtimali zayıf olan


işlemleri de reddeder. Çünkü katılım
bankaları kreditör değildir.
Katılım bankaları kurumsal
KATILIM taleplerde satıcı firmalara sipariş
BANKALARINDA formu gönderir. Bu formda malın
FİNANSMAN katılım bankası aracılığıyla satın
alındığı bilgisi ve faturanın müşteri
adına kesilmesi isteği yer alır.

Ayrıca katılım bankası müşteriye


malı satıcıdan kendi adına teslim
alması için vekalet verir.
Katılım bankaları bireysel işlemlerde
KATILIM müşteriye malı banka adına alması
BANKALARINDA için vekalet verir.
FİNANSMAN
Müşteri bu vekalete dayanarak malı
satıcıdan alır. Banka müşteri malı
teslim aldıktan sonra satıcıya mal
bedelini öder.
Katılım
bankalarında
kredi kartları
nasıl çalışır?
ÖRNEK SORULAR
Soru 1.

İslam
ekonomisinin
temel ilkeleri
nelerdir?
Soru 2.

İyi borç nedir?


Kötü borç ile
arasında hangi
farklar vardır?
Soru 3.

İslami finans
sisteminin
dünyadaki
gelişim sürecini
açıklayınız.
Soru 4.

Katılım
bankacılığının
Türkiye’deki
gelişim sürecini
açıklayınız.
Soru 5.

Vadesiz
hesaplarla, özel
cari hesaplar
arasında hangi
farklar vardır?
Soru 6.

Katılım
hesaplarıyla,
vadeli hesaplar
arasında hangi
farklar vardır?
Soru 7.

Katılım
hesaplarında kar
zarar hesabı
nasıl yapılır?
Soru 8.

Katılım
bankacılığında
murabaha modeli
(vadeli satış)
nasıl çalışır?
Soru 9.

Katılım
bankacılığının
dünyadaki ve
Türkiye’deki
durumunu
karşılaştırınız.
KATILIM
SİGORTACILIĞI
Türkiye’deki Katılım Sigortacılığı
KATILIM uygulama esasları iki ana başlıkta
SİGORTACILIĞI incelenecektir.

• Sigortacılık
• Bireysel Emeklilik
Sigortacılık
İnsanlar tarih boyunca hayatlarını
SİGORTACILIK etkileyecek risklere karşı önceden
tedbirler alma ihtiyacı
hissetmişlerdir.

Bu ihtiyaç̧ sebebiyle aile bireyleri,


kabile ve aşiret üyeleri ya da milleti
teşkil eden unsurlar arasında birlik
ve dayanışmayı tesis için faaliyetler
yürütmüşlerdir.
Sigorta sayesinde insanlar ellerinden
SİGORTACILIK kayıp gitmesinden endişe ettikleri
varlıklarını yerine koyma ya da
onarma ve yenileme imkânı elde
ederler.

Bu amaçla kaza, yangın, deprem, sel,


terör, fırtına, hastalık, ihtiyarlık ve
ölüm gibi risklere karşı önceden
hazırlık mahiyetinde sigorta
sözleşmeleri düzenlenebilir.
Sigortacılığın temelde iki türü
SİGORTACILIK bulunur.

Bunlardan ilki olan sosyal


sigortalarda devlet, vatandaşlarını
kaza, hastalık, deprem, ihtiyarlık,
kimsesizlik ve işsizlik gibi durumlar
için sigortalar.

Böylece toplum içinde riske maruz


kalarak mağdur duruma düşenlere
yardım edilerek toplumsal
dayanışma sağlanmış olur.
Sigorta primleri devlet tarafından
SİGORTACILIK zorunlu olarak toplanır.

İnsanlar belli bir dönem sigorta primi


yatırdıkları takdirde sigorta
sözleşmesinde belirlenen risk
gerçekleştiğinde devletten söz
konusu yardımı almayı hak ederler.

Bugün itibariyle emeklilik sistemi ve


sosyal güvenlik kapsamında
yürütülen sağlık hizmetleri bu
kapsama girer.
İkinci sigorta türü ise özel
SİGORTACILIK sigortalardır.

Riske maruz birey ve şirketlerin


belirli bir prim karşığında sigorta
şirketleriyle anlaşması ve risk
gerçekleştiğinde şirketten tazminat
alması şeklinde işler.

Bu sigorta uygulaması riskin


bireylerden sigorta şirketlerine
transferi esasına dayanmaktadır.
Özel sigortaların çalışma modeli ikiye
SİGORTACILIK ayrılır;

1 - Risk transferi (geleneksel


sigortacılık)

2- Risk paylaşımı (kooperatif


sigortacılık, katılım sigortacılığı, eşler
arası sigortacılık)
Sigortanın gündeme geldiği ilk
SİGORTACILIĞA dönemlerde İslâm alimleri sigorta
İLİŞKİN konusunda çekinceli bir tavır
TARTIŞMALAR takınmışlardır.

Sigorta sözleşmesinin başkasının


malını haksızca yemek olduğunu,
faiz içerdiğini, kumara benzediğini,
taraflar için belirsizlikler ihtiva
ettiğini ve kadere rızaya aykırı
olduğunu savunan yorumlar
yapılmıştır.
Bir dönem sonra bazı İslâm âlimleri
SİGORTACILIĞA sigortanın bir ihtiyaç olduğundan ve
İLİŞKİN sigortanın işlevini görecek İslâmi bir
TARTIŞMALAR alternatif sigortacılık sisteminin
kurulabileceğinden hareketle İslâmi
sigortacılık üzerine çalışmalar
yapmışlardır.
İslâmi sigortacılıkta temel yaklaşım
KATILIM toplanan primlerin katılımcıların bir
SİGORTACILIĞI anlamda şartlı bağışı diğer anlamda
(TEKAFÜL) ortaklık sermayesi sayılması ve bu
primlerin İslâm’a uygun alanlarda
değerlendirilmesi şeklindedir.

Bu sigortacılığa tekâfül ya da
Türkiye’de katılım sigortacılığı ismi
de verilir.
Geleneksel sigortacılıkta sigortalı ile
KATILIM sigortacı arasında karşılıklı
SİGORTACILIĞI sorumluluklar yükleyen bir akit söz
(TEKAFÜL) konusudur.

Sigortalı primini verecek sigortacı da


poliçe şartları çerçevesinde
gerektiğinde tazminat ödeyecektir.
Toplanan primler tazminatlara
KATILIM yetmez ise sigortacı zarar etmiş
SİGORTACILIĞI olmaktadır.
(TEKAFÜL)
Buna karşın toplanan primler ödenen
tazminatlardan fazla ise sigortacının
kârıdır.

Sigorta döneminde riziko


gerçekleşmez ise sigortalının ödediği
prim tamamen sigortacının
olmaktadır.
Tekâfül sisteminde ise geleneksel
KATILIM sigortaların aksine toplanan primler
SİGORTACILIĞI tekâfül kuruluşunun sigortalılara
(TEKAFÜL) vekâleten fâizsizlik esasına uygun
olarak işletmesi amacıyla bir fonda
toplanmakta ve gerektiğinde
sigortalıların birbirlerine bağışI
olarak alınmaktadır.
Bu havuzda biriken meblağ tekâfül
KATILIM kuruluşu tarafından fâizsizlik
SİGORTACILIĞI esasına göre işletilmekte ve tekâfül
(TEKAFÜL) kuruluşunun vekâlet ya da ortaklık
gibi doğal haklarının dışındaki kâr
sigortalıların primlerinden oluşan
havuza aktarılmaktadır.
Bu havuz ayrıca sigortanın gereği
KATILIM olarak hasar gerçekleşmesi halinde
SİGORTACILIĞI mağdur olan poliçe sahibinin
(TEKAFÜL) mağduriyetini gidermede
kullanılmaktadır.
Primleriyle oluşturdukları havuz,
KATILIM tekâfül kuruluşunun işletmesi ile kâr
SİGORTACILIĞI eder ise başlangıçta tekâfül
(TEKAFÜL) kuruluşuyla yaptıkları sözleşme
hükümlerine uygun olarak kârda
ortaklıkları söz konusudur.
Sigortalılar ile tekâfül kuruluşu
KATILIM arasındaki ilişki ise sigortalıların
SİGORTACILIĞI sigortadan arzu ettikleri bütün
(TEKAFÜL) teminatları sağlamakla birlikte klasik
sigortacı sigortalı ilişkisinden öte
sigortalıların fonunu onlara
vekâleten işleten vekil müvekkil
ilişkisidir.
Klasik sigortada ise ticârî faaliyet
KATILIM esastır. Sigortacı topladığı primler ile
SİGORTACILIĞI ödediği tazminatlar arasındaki farkı
(TEKAFÜL) kendisine kâr olarak alır.

Tekâfül sigortasında karşılıklı


dayanışma esastır ve amaç kâr
değildir. (?)
Tekâfül sisteminde tekâfül
KATILIM katılımcılarından (sigortalılar)
SİGORTACILIĞI toplanan fon ile sermayedarların
(TEKAFÜL) hesapları arasında tam bir ayrım
vardır.

Tekâfül fonu tekâfül kuruluşunun


mülkiyetine geçmez.
Tekâfül fonu katılımcılarına
KATILIM vekâleten işletmesi ve sözleşmede
SİGORTACILIĞI belirlenen rizikoya mâruz kalan
(TEKAFÜL) katılımcılara tazminat ödemelerini
organize etmesi amacıyla tekâfül
kuruluşuna emânet edilmiştir.

Halbuki klasik sigortada bütün


primler ile bu primlerden sağlanan
kârlar sermayedarlara aittir.
Tekâfül sisteminde katılımcılardan
KATILIM toplanan fonun işletilmesinden elde
SİGORTACILIĞI edilen kâr da kullanılarak
(TEKAFÜL) tazminatlar ödendikten ve tekâfül
kuruluşunun sözleşmeyle belirlenen
hakları verildikten sonra havuzda
kalan bakiyenin bütün katılımcılara
geri ödenmesi, tazminat almamış
katılımcılara verilmesi,
Bir sonraki dönemde indirim olarak
KATILIM kullanılması, bir sonraki döne- min
SİGORTACILIĞI hasar karşılıkları olmak üzere
(TEKAFÜL) bırakılması ya da çeşitli hayır
kuruluşlarına bağışlanması
katılımcılar ile tekâfül kuruluşu
arasında akdedilecek sözleşmede
belirlenmektedir.
Tekâfül sisteminde katılımcıların
KATILIM ödediği katılım fonları ödenen
SİGORTACILIĞI tazminatları karşılamaz ise tekâfül
(TEKAFÜL) fonunu yöneten tekâfül kuruluşu
(vekil) katılımcıların oluşturduğu
tekâfül fonuna fâizsiz borç (karz-ı
hasen) verir.
Yani tekâfül sistemine katılımcıların
KATILIM ödediği fon toplam sigorta
SİGORTACILIĞI ödemelerini karşılayamaz ise tekâfül
(TEKAFÜL) kuruluşu hiçbir fâiz almadan tekâfül
fonuna borç verir ve katılımcıların
hak ettikleri tazminatları öder.
Bu fâizsiz borç fonun daha sonraki
KATILIM gelirlerinden tahsil edilir. Klasik
SİGORTACILIĞI sigortacılıkta ise şirketlerin
(TEKAFÜL) topladıkları primler toplam tazminat
ödemelerini karşılayamayacak
duruma düşerse zarar şirkete aittir.
Tekâfül sisteminde tekâfül kuruluşu
KATILIM toplanan fonu fâizsiz işlemlerde
SİGORTACILIĞI değerlendirmek zorundadır.
(TEKAFÜL)
Fonun değerlendirileceği işlemin
fâizsiz olup olmadığına tekâfül
kuruluşu bünyesinde bulunan
danışman ya da danışma kurulu
karar verir.

Buna göre kuruluş, fâiz yerine kâr ve


kira gibi gelirler elde etmek üzere
faaliyette bulunur.
Dolayısıyla katılımcıların katkı
KATILIM paylarıyla oluşan fon katılım
SİGORTACILIĞI bankalarının özel câri ve katılma
(TEKAFÜL) hesaplarıyla, altın ve döviz alım
satımı, kıymetli maden alım satımı,
emtia alım satımı, katılım endeksine
tabi hisse senetlerinin alım satımı,
proje ortaklıkları, hazine ve özel
sektör kira sertifikalarında
değerlendirilebilir.
Tekâfül sisteminde sigorta kuruluşu
KATILIM sigortalıların fonunu işleten vekil
SİGORTACILIĞI konumundadır. İnsanlar bazı
(TEKAFÜL) eylemlerde başkalarını kendileri
namına işlem yapmaya yetkili
kılabilirler.
Buna vekâlet denilir. Buna göre
KATILIM vekâlet kişinin belli bir tasarrufta,
SİGORTACILIĞI başkasını kendi yerine koymasıdır.
(TEKAFÜL) Tekâfül sisteminde tekâfül kuruluşu
katılımcıların katkı paylarıyla
oluşturdukları fonu onlara vekâleten
fâizsizlik esasına göre işletir.
Ayrıca sigortacılığın gereği olan işleri
KATILIM yapar. Vekâlet ücretli ya da ücretsiz
SİGORTACILIĞI olabilir. Vekâlet ücreti müvekkil ile
(TEKAFÜL) yapılan sözleşme uyarınca maktu,
oransal ya da prim şeklinde
belirlenebilir.
Bu esaslar çerçevesinde tekâfül
KATILIM kuruluşunun fon yararına vekâleten
SİGORTACILIĞI yaptığı işlemler karşılığında
(TEKAFÜL) katılımcıların bilgisine çeşitli yollarla
arzedilmiş bir vekâlet ücreti alması
hakkıdır.
Bireysel emeklilik sistemi (BES),
BİREYSEL fertlerin çalıştıkları dönemde elde
EMEKLİLİK ettikleri gelirlerinin belli bir kısmını
uzun vadede tasarruf etmelerini
sağlayan, bu tasarrufların çeşitli
yatırım araçlarıyla işletilmesini temin
eden ve emeklilik dönemi geldiğinde
yaptıkları tasarrufu geri alarak refah
seviyelerini artırmayı amaçlayan bir
sistemdir.
Sisteme giriş zorunlu değil, isteğe
BİREYSEL bağlıdır. Ödenecek katkı paylarının
EMEKLİLİK miktarı, katkı paylarının ödeneceği
aracı kuruluş ve tasarrufların
yatırılacağı emeklilik yatırım fonu
katılımcının tercihine bağlıdır.
Sisteme giriş zorunlu olmadığı gibi
çıkış da yasak değildir. Yani
katılımcılar istedikleri zaman
sistemden ayrılabilirler.
Türkiye’de BES iki başlıkta
BİREYSEL uygulanmaktadır;
EMEKLİLİK
• Gönüllü Bireysel Emeklilik Sistemi
• Otomatik Katılım Sistemi
Bireysel emeklilik sistemi pek çok
BİREYSEL açıdan bireylere ve ekonomiye
EMEKLİLİK katkılar sağlamaktadır.

• Vergi avantajına bağlı olarak uzun


vadeli tasarrufların ülke
ekonomisine katkıları,
• Katılımcılara sağlanan güvenilir ve
şeffaf yapı,
• Uzun vadeli alt yapı yatırımlarına
BİREYSEL fon aktarımı,
EMEKLİLİK • İstihdama katkı,
• Piyasaya yönelik kısa vadeli
spekülasyonların engellenmesi ve
istikrar,
• Devletin tasarruf sahiplerine
hibeleri,
• Bireylerin ileri yaşlarında daha
kaliteli bir yaşam sürmeleri.
Tasarrufların yatırılacağı emeklilik
BİREYSEL yatırım fonlarının içeriğinde;
EMEKLİLİK
• Nakit, vadeli ve vadesiz mevduat,
• Borçlanma araçları (ters repo
dahil) ile hisse senetleri,
• Kıymetli madenlere ve
gayrimenkule dayalı varlıklar,
• Repo işlemleri,
• Vadeli işlem ve opsiyon
sözleşmeleri,
• Borsa para piyasası işlemleri yer
alabilir.
BİREYSEL
EMEKLİLİK
Fâiz hassasiyeti taşıyan bireyler için
KATILIM ise katılma hesaplarına, altına,
EMEKLİLİK katılım bankacılığı ilkelerine uygun
hisse senetlerine ve dini açıdan
uygunluk onayı alınmış sukuklara
(yatırım sertifikalarına) dayalı
emeklilik yatırım fonları da
oluşturulmuştur.
Fâizsiz bireysel emeklilikte danışma
KATILIM kurulu onayından geçmiş, alım
EMEKLİLİK satımına izin verilmiş, fâizsiz ve
katılım bankacılığı ilkelerine uygun
olduğu konusunda görüş alınmış
enstrümanlara yatırım
yapılmaktadır.
Örneğin vadeli hesaplar yerine
BİREYSEL katılma hesapları, faizli krediler
EMEKLİLİK yerine vadeli alım satımlar, tahvil ve
bono yerine sukuk ve her türlü hisse
senetleri yerine katılım bankacılığı
ilkelerine uygun hisse senetleri..
Faizsiz emeklilik yatırım fonlarının
BİREYSEL içeriğinde bulunan finansal
EMEKLİLİK enstrümanları şöyle
değerlendirebiliriz:

• Katılım bankalarında açılacak


katılma hesapları
• Katılım endeksine uygun hisse
senetleri
• Değerli madenler,
• Sukuk
Tahvil, Bono,
Sukuk
Devlet ve bazı şirketler ihtiyaç
TAHVİL - BONO duydukları finansmanı tahvil ve bono
ihracıyla karşılama yoluna giderler.
Tahvil ve bono borç senetleridir.

Bu senetler vade sonuna kadar elde


tutulduklarında belirli bir getiriyi
garanti ederler.
Vadesi 1 yıldan az olan senetler
TAHVİL - BONO bono, vadesi 1 yıl ya da daha uzun
olanlar tahvil olarak tanımlanır.

Bu senetler herhangi bir ticari işleme


dayanmamakta tamamen borç
işlemine istinat etmektedir.
Devletlerin özellikle borçlanma ve
TAHVİL - BONO piyasadaki para miktarını düzenleme
ihtiyaçları için kullandıkları temel
araç faizli hazine senetleridir.

Tahvil ya da hazine bonosu adı


verilen bu enstrümanlarla devletler,
finansman gereksinimlerini karşılar
ya da piyasadaki para miktarı
arttığında yine borçlanma senetleri
ihraç ederek piyasadan para
çekerler.
Faizli olmaları hasebiyle bu iki
TAHVİL - BONO finansal araç İslam hukuku açısından
meşru görülmemektedir.

Ancak bu iki enstrümanın işlevini


faizsiz olarak görecek İslam
hukukuna uygun finansal araçlara
gereksinim duyulduğu da
muhakkaktır.
Bu amaca yönelik olarak İslami
TAHVİL - BONO finans kuruluşları nezdinde faizsiz
olduğu iddiasıyla uygulanan ve
bugün itibariyle muazzam bir
büyüklüğe ulaşan önemli bir finansal
araç da sukuktur.
Sukuk aslında batı dünyasında
SUKUK önemli bir finansal enstrüman
sayılan seküritizasyonun
(menkulkıymetleştirme) faizsiz
alternatifidir.

Şöyle ki batı dünyasındaki


seküritizasyon uzun vadeli
alacakların likide çevrilmesini ifade
etmektedir.
1970 yılında ABD’de konut
SUKUK ipoteklerinin
menkulkıymetleştirilmesiyle
başlayan uygulama,

1985’de bilgisayar leasing


alacaklarının
menkûlkıymetleştirilmesiyle ipoteğe
dayalı olmayan varlıklara dayalı
olarak da yapılmıştır.
Görüldüğü üzere burada borç
SUKUK (alacak) satımına dayalı
menkûlkıymetleştirme söz
konusudur.

Alacakların menkul kıymete


dönüştürülerek piyasaya arzedilmesi
ise İslam hukûku açısından
problemlidir.
Bu sebeple İslami finans dünyasında
SUKUK uygulandığı şekliyle
menkulkıymetleştirme mal ya da
menfaat satım ve kiralamasına
dayanmaktadır ve şöyle tanımlan-
mıştır:
“Yatırım sertifikaları, mevcut mal, menfaat
veya hizmet ya da belirli / mevcut bir proje
veya özel bir yatırım faaliyeti halinde bulunan
varlıklar üzerinde ortak mülkiyeti ifade eder
şekilde ve birbirine eşit değerde ihraç edilen
sertifikalardır.
Bu sertifikalar (sukuk), sertifika bedelleri
tahsil edildikten, ihraç gerçekleşip halka /
yatırımcılara arz tamamlandıktan ve bunlar
ihraç edildikleri amaç için kullanılmaya
başlandıktan sonra varlıklar üzerinde eşit
değerde ortak mülkiyet ifade ederler”
Sukukun ihraç sürecinde sukuk
SUKUK yapılarına bağlı olarak çeşitli taraflar
dahil olsa da temelde üç taraf
bulunmaktadır. Bunlar;

• Özel amaçlı kuruluş,


• Kaynak kuruluş,
• Yatırımcılar.
Bu üçlü ilişkide fon talep eden taraf
SUKUK yani kaynak kuruluş, özel amaçlı
şirket aracılığıyla menkul
kıymetleştirme yoluyla fon arz eden
taraflardan fon sağlamaktadır.

Kısaca; sukuk ihraç etmek için


kaynak kuruluş, bir özel amaçlı şirket
kurar ve yatırımcılardan kaynak
toplamak bu kuruluş aracılığıyla
sukuk ihraç eder.
Özel amaçlı kuruluş, yatırımcıların
SUKUK vekili olarak hareket ederek topladığı
fonları kaynak kuruluş tarafından
temin edilen bir varlığa, projeye veya
işe (ticarete) yatırır.

Ardından özel amaçlı kuruluş,


dayanak varlıktan elde ettiği
gelirleri/ kârı yatırımcılara kâr payı
(temettü) ödemek amacıyla kullanır.
Kaynak kuruluş, dayanak varlığı
SUKUK sukukun vadesi geldiğinde tekrar
satın alır ve bundan gelen gelir ile
sukuk yatırımcılarına anapara
ödemesi yapılır.
Menfaat satımına dayanan
İCARE SUKUKU menkulkıymetleştirme icare sukûku
(KİRA (kira sertifikası) ismini alır.
SERTİFİKASI)
Bu finansal enstrümanda kiraya
uygun bir mala veya o malın yalnızca
menfaatine malik olan kişi, kira
konusu maldaki menfaat hakkını
menkul kıymete dönüştürerek
yatırımcılara satar
Uygulamayı daha anlaşılır kılmak için
İCARE SUKUKU şöyle bir örnek verilebilir:
(KİRA
SERTİFİKASI) Bir faizsiz finans kuruluşu ile
uluslararası deniz taşımacılığı yapan
bir şirket arasında gemi kira
sözleşmesi (leasing) yapılır.

Finans kuruluşu gemiyi satın alır ve


şirkete leasing yoluyla kiralar.
Faizsiz finans kuruluşu bu geminin
İCARE SUKUKU mülkiyetini sertifikalara ayırarak
(KİRA bunları satın almak isteyenlere satar.
SERTİFİKASI) Bu sertifikalardan alanlar, aldıkları
sertifika oranında geminin
mülkiyetine ortak olmaktadır.

Dolayısıyla bu sertifika sahipleri


geminin kiralanmasından elde edilen
gelirlere de ortaktırlar.
İcare sukuku, paranın ya da alacağın
İCARE SUKUKU karşılığı değildir.
(KİRA
SERTİFİKASI) Bu sertifikalar kira konusu olabilir
mevcut ve kesin bir malın
mülkiyetinin belli bir oranının
karşılığıdır.

Ancak bu mal kira konusu


olduğundan belli oranda bir getirisi
bulunmaktadır.
İcare sukuku alanlar işte bu getiriden
İCARE SUKUKU istifade etmeyi düşünmektedirler. Bu
(KİRA bakımdan icare sukuku, borç
SERTİFİKASI) senedleri ile hisse senedleri arasında
bir noktada duran finansal araçlardır.

İcare sukuku gayrımenkul ya da


menkul varlıklar üzerine
yapılandırılabildiği gibi nitelikleri
belirlenmiş gayrımenkuller ya da
menkul mallar üzerine de
kurgulanabilir.
İcare sukuku mülkiyeti temsil ediyor
İCARE SUKUKU ise ikinci el piyasada alım satımı da
(KİRA yapılabilir. Bu durumda sukuku
SERTİFİKASI) alanlar mülkiyette pay sahibi olurlar
ve kiracının ödeyeceği kirada
hisseleri bulunur.

Bir varlığın mülkiyetini değil de


menfaat hakkını devreden sukuklar
alacağı temsil etme potansiyeli
taşımaktadır. Zira menfaati elinde
tutanlar menfaati başkasına
kiraladıkları anda ellerindeki
sukuklar kira alacağını temsil eder
hale gelir.
Dolayısıyla böylesi sukuklar ikinci
İCARE SUKUKU elde alım satıma uygun olmaz.
(KİRA Hizmet alım satımında ise eğer
SERTİFİKASI) sukuklar hizmet taahüdünde
bulunma anlamı taşıyor ve verilen
hizmetten gelir elde edilmesini
sağlıyorsa ikinci elde alım satıma
uygun olur.

Zira hizmet bir süreçtir ve bu sürece


dahil olanlar taahhütte bulundukları
gibi gelirde de pay sahibi olurlar.
KATILIM
ENDEKSİ
Hisse senedi; bir şirketin
HİSSE SENEDİ anaparasının eşdeğer parçalarından
biridir.

Bir şirkete ait hisse senedini satın


alan kişiler o şirketin ortakları
arasına katılırlar.

Hisse senedi, şirket ile hisse sahibi


arasındaki özel ilişkiyi ifade eder.
Hisse senetlerinin sahiplerine
HİSSE SENEDİ sunduğu haklar:

• Ortaklık hakkı,
• Yönetime katılma (oy) hakkı,
• Kâr payı (temettü) ve temettü
avansı alma hakkı,
• Rüçhan hakkı (yeni pay alma
hakkı),
• Bedelsiz pay alma hakkı
• Tasfiyeden pay alma hakkı,
• Bilgi edinme hakkı
Faizsiz finans esaslarına göre hisse
KATILIM senetlerinin alım-satımı aşağıdaki
ENDEKSİ oranlara/ilkelere göre yapılmaktadır.
Bu esaslar uluslararası kabul görmüş
AAOIFI standartlarıdır.

a. Faaliyet alanına göre inceleme,


b. Finansal oranlara göre inceleme.
Ana faaliyet alanı aşağıdaki gibi olan
FAALİYET şirketlerin hisse senetlerini almak
ALANINA GÖRE katılım finans standartlarına uygun
İNCELEME değildir.

• Alkollü içki üretim ve ticareti,


• Tıbbi gayeler dışında uyuşturucu
maddelerin üretim ve ticareti,
• Kumar ve kumar hükmündeki
faaliyetler,
• Domuz ve mamullerinin üretim ve
ticareti,
• Faizli finans işlemleri,
• Para ve/veya para hükmündeki
FAALİYET varlıklar arasında yapılan vadeli
ALANINA GÖRE işlemler,
İNCELEME • Ahlaka ve İslami değerlere aykırı
yayıncılık,
• İslami değerlerle bağdaşmayan
eğlence, otelcilik vb. faaliyetler,
• Çevreye ve canlılara büyük zararı
olan faaliyetler,
• İnsan fıtratını değiştirmeye
yönelik biyolojik/genetik
faaliyetler,
• Sağlığa zararlı tütün ürünlerinin
üretim ve ticareti.
Ana faaliyet alanlarından bir veya
FAALİYET birkaçı yukarıdaki maddelerden en
ALANINA GÖRE az biriyle ilgiliyse ve şirket ana
İNCELEME sözleşmesinde faizsiz finans
ilkelerine uygun faaliyet göstereceği
yönünde bir hüküm yoksa, şirketin
hisse senedinin alım-satımının
yapılması uygun değildir.
Şirketlerin hisse senetleri aşağıdaki
FİNANSAL finansal oranlara bakılarak alım-
ORANLARA satıma konu edilir;
GÖRE
• Toplam faizli krediler / Piyasa
İNCELEME değeri < %33,

• Faiz getirili nakit ve menkul


kıymetler / Piyasa değeri < %33,

• Faaliyet alanları kısmında katılım


finansa uygun olmadığı belirtilen
faaliyetlerden elde edilen gelir /
Toplam gelir < %5,
Katılım finans ilkelerine göre yatırım
BİST KATILIM kararlarını veren bireysel ve
ENDEKSİ kurumsal yatırımcıların;

• Söz konusu ilkelere uygun faaliyet


gösteren şirketler arasından seçim
yapabilmesi,

• Şirketlerin bu alandaki
farkındalıklarının artması,

• Katılım finans sektöründeki


fonlama imkanlarından daha fazla
yararlanabilmeleri amacıyla Borsa
İstanbul tarafından kurulmuştur.
Pay senedi alım satım işlemlerinin
KATILIM haksız kazanç doğurabilecek
ENDEKSİ manipülasyonlardan ve hileli
PRESPİLERİ işlemlerden uzak olması gerekir.

Pay senetlerinin alım satımı peşin


olabileceği gibi vadeli de olabilir.

Faizli krediyle pay senedi almak


uygun değildir.
Bir kimsenin mülkiyetinde olmayan
KATILIM pay senetlerini satması (açığa satış)
ENDEKSİ uygun değildir.
PRESPİLERİ
Pay senetleri üzerinden future,
opsiyon, swap gibi türev işlemler
yapılamaz.

Pay senetlerinin ödünç pay piyasası


işlemlerine konu olması uygun
değildir.

You might also like