Professional Documents
Culture Documents
ISL410 Uluslararası İşletmecilik - Vize
ISL410 Uluslararası İşletmecilik - Vize
─
21.02.2023
Sınav: Hem makale hem slayt konularından sorulacak. Test & 2-3 soru klasik
Sunum: Sunum dersi geçmek için bir kuraldır. Örneğin; yabancı bir ülkenin pazarı ya da bir
uluslararası organizasyonu tanıtmamızı istiyor. Bunu yaparken 3-4 kişilik bir grup
oluşturarak yapmamız gerekiyor. IR bazında AB’yi bilen birisiysek AB ile ekonomik ve ticari
ilişkilerimizi açıklayacak şekilde bir sunum hazırlayabiliriz. 10-15 dakikalık bir sunum olucak.
Vize ya da Final döneminden bir tanesinde sisteme yüklenecek.
Sonrasında bu makale neden yazılmış, bu konu neden önemli, hangi yöntem kullanılmış,
amacı ve vurguladığı nokta nedir, hangi sonuca ulaşılmış?
yüzde 7,4 küçülerek 18,35 trilyon dolardan 17,0 trilyon dolara indi. Özellikle geçen
yılın ilk ve ikinci çeyreğindeki daralmalar, bu yüksek küçülmede belirleyici oldu.
Ancak 2020 yılının dördüncü çeyreğinden itibaren dünya mal ticareti yeniden
büyüme sürecine girdi.
● 164 ülkenin üye olduğu Dünya Ticaret Örgütü'nün (WTO) "2019 Dünya Ticaret
İstatistikleri" raporu bilgilerine göre, geçen 2018 yılı dış ticaretin büyüme hızının
azalmasında, dünya ihracatında yüzde 37 paya sahip Avrupa ve yüzde 35 paya sahip
Asya'daki ihracat düşüşü etkili olmuştur.
● Birçok işletmenin faaliyetlerinde ülke dışındaki işler büyük rol oynamaya
başlamıştır.
● “Global ekonomideki yerimiz nedir?” sorusunu her ülke kendisine sormaktadır.
İşletmelerin üst düzey yöneticileri uluslararası işletmecilik konusunda eğitim
almaktadır. ABD’nin 100 büyük işlt. Ceolarının %79’u Uluslararası İşletmecilik
eğitiminin gerekli olduğunu vurgulamıştır.
→İşletmeler kâr amaçlı kurulan, maddi ve beşeri unsurların bir araya geldiği yapılardır.
İşletme sahibinin tek amacı kâr elde etmektir. Her örgüt bir işletme değildir ancak her
işletme bir örgüttür.
→Örgütler ise bir amacı gerçekleştirmek üzere birden fazla bireyin bir araya gelerek
oluşturduğu bir yapıdır. Kâr amaçlı olabilir de olmayabilir de. En küçük örgütsel birim
“aile”dir. Örgütlerde de işletmeler gibi amaçlar mevcuttur ancak bu kâr amacı olmak
zorunda değildir. Sivil toplum kuruluşları kâr amaçları gütmezler.
● Dünyanın en değerli markaları ?
○ İntel, HSBC, Vodafone, Mrcedes-Benz, Shell, Volkswagen, BMW, IBM, Coca-
Cola, Volvo, Calvin Clein vb. (2016 yılı)
○ Apple Marka değeri: 128,303
○ Samsung Marka değeri: 81,716
○ Google Marka değeri: 76,683
● Bağımsız danışmanlık firması Brand Finance, 2017 için "dünyanın en değerli
markaları" araştırmasının sonuçlarına göre, 6 yıldır zirvede olan Apple, liderliği
Google'a kaptırdı
○ Google (109,5 milyar dolar); Apple (107.10 milyar dolar); Amazon (106,4).
● 2018 için hazırlanan rapora göre Dünyanın En Değerli Markaları listesinin ilk
sıralarında yer alan markalar şöyle
○ Apple (~214 $m)
○ Google (~156 $m)
○ Amazon (~101 $m)
4
● Londra merkezli Kantar araştırma şirketi, 2021 yılının en değerli 100 markasını
açıkladı. 2020 yılında Corona virüs pandemisinin etkisiyle yaşanan küresel kriz
nedeniyle birçok şirket zor günler geçirirken, bazı şirketler ise pandemi dönemi
marka değerlerini artırdı.
● 2021'in en değerli 100 markasının toplam değeri yüzde 42 artarak 7 trilyon dolara
ulaşırken, listenin art arda üçüncü kez ilk sırasında toplam marka değerini yüzde 64
artarak 683 milyar dolar olan Amazon yer aldı.
● 2021'in en değerli markalarının sıralaması şöyle
○ Amazon %64 büyüyerek 683 milyar dolar (101-2018)
○ Apple %74 büyüyerek 612 milyar Dolar (214-2018)
○ Google %42 büyüyerek 458 milyar Dolar (156-2018)
○ Microsoft %26 büyüyerek 410,27 milyar Dolar (93-2018)
○ Tencent, %60 büyüyerek 240.93 milyar Dolar
○ Facebook, %54 büyüyerek 226.74 milyar Dolar
○ Alibaba, %29 büyüyerek 196.91 milyar dolara ulaştı.
5
28.02.2023
Uluslararası işletmecilik, çoğu ülke ekonomisi için hava benzeri bir konum
kazanmıştır. Varlığı çoğu zaman fark edilmeyebilir ancak yokluğunun ciddi olumsuz
sonuçları olur. Uluslararası işletmecilik kalkınmaya katkı sağlamakta, ülkelerin
kaynaklarını daha etkili kullanmalarına yardımcı olmakta ve dünya ekonomisinde
karşılıklı bağlantı ve çok çeşitli ürünlere erişim olanağı sağlamaktadır. Bu yüzden,
hükümetler sınırlarını yabancı ticaret ve yatırıma giderek daha fazla açmak istemektedir.
Yapılan araştırmalara göre, yurtdışına ürün satan işletmeler, satmayan işletmelere
göre istihdama daha fazla katkı sağlamakta ve çalışanlara daha yüksek ücretler
ödemektedir. Uluslararası işletmecilik sayesinde az gelişmiş ülkelerin gelişmesi
hızlanmıştır. Çin, Hindistan, Güneydoğu Asya ülkeleri ve Doğu Avrupa ülkeleri, faal
uluslararası tacirler haline gelmiştir. Bu ülkelerdeki varlıklı vatandaşların sayısı hızlı bir
biçimde artmaktadır. Maddi kazanç açısından, pek çok gelişmekte olan ülke
ekonomilerindeki hane halkları televizyon, buzdolabı ve diğer kitlesel üretilen
7
07.03.2023
14.03.2023
● İpek Yolu tek bir yok yolmayıp zamana ve özellikle dönemin siyasi şartlarına bağlı
olarak yeniden açılan yollardan müteşekkil bir yol şebekesiydi. Tarihi İpek Yolu
güzergahları;
○ Kuzey - Batı Yolu (Karadeniz)
○ Orta - Batı Yolu (İran, Akdeniz, Roma)
○ Güney - Batı Yolu (Afganistan, İran, Hindistan)
○ Doğu Yolu (Sian)
● Çin’in yeniden canlandırmak istediği tarihi İpek Yolu, Orta Asya ülkeleri (Kazakistan,
Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan), Afganistan, Pakistan, İran ve
Kafkasya ülkeleri (Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan) arasında yer almaktadır.
● Milattan yüzyıllar önce Mısırlılar, daha sonra da Romalılar, Çinlilerden ipek satın
alırlardı. Ulaşım ise daha sonra İpek Yolu adı verilen güzergahları izleyen kervanlarla
sağlanırdı. Baharat Yolu, eski çağlarda Uzakdoğu’yu Batı’ya bağlayan ticaret
yollarından birisiydi. Baharat günümüzden binlerce yıl önce Doğu ülkelerinde
kullanılıyordu.
● Orta Çağ Avrupasında soyluların sofralarına da girince çok önemli bir ticaret
ürünü haline geldi, ama pahalı olması nedeniyle ancak varlıklı kimseler satın
alabiliyordu. Aslında tarçın, kakule, zencefil ve zerdeçalk satışına dayanan baharat
ticaretini Çinliler Milattan önce başlatmıştı. Baharat, Doğu’dan Avrupa’ya iki ayrı
yoldan gelirdi. Bunlardan birisi Orta Asya üzerinden geçen İpek Yoluydu. Ama İpek
Yolu asıl olarak eski çağlarda Çin İpeğinin Roma’ya taşındığı yoldu. Öbür yol ise
Hindistan ve Sri Lanka’dan Kızıldeniz’deki Akabe Körfezine, Yemen kıyılarına
ve Basra Körfezine gelen denizyoluydu. Bu kıyılardaki limanlarda gemilerden
boşaltılan baharat karayoluyla Fenike ve Filistin kıyılarına, Mısır’da
İskenderiye’ye ve Karadeniz’e ulaştırılırdı. Sonra yine denizyoluyla Avrupa’ya
taşınırdı.
● 1500-1850 dönemi, çeşitli bireylerin ülke dışında şanslarını denemek ve dış
ülkelerden satın aldıkları malları Avrupa’ya göndererek büyük karlar sağladığı
dönemdir. Bu dönemde tüccarlar, uzak kıtlatda yaptıkları yolculuklarda edindikleri
kıymetli madenler, ipekler, baharatlar ve esirleri ülkelerinde çok büyük karlar
getirerek satmışlardır. Bu ticaretin riskleri de büyük olmuştur. Bu tür ticari faalitetler
sonucu ortaya çıkan ilk büyük İngiliz, Fransız ve Hollanda işletmeleri günümüz
Çok Uluslu İşletmelere öncülük etmiştir. Bu dönemde toplumda mutlak hakim
güç işletmelerdir. İlk büyük ticaret işletmeleri, İngiltere’deki “British India Company”,
Hollanda’daki “Dutch East India Company” ve “The Hudson’s Bay Company”.
24 Ocak kararları olarak bilinen ekonomik istikrar tedbirleri kapsamında yabancı yatırımlar
teşvik edilmiştir.
1980 sonrası dönem serbest piyasa ve yabancı yatırım açısından önemli gelişmelerin
yaşandığı yıllardır. Özellikle kamu kurumlarının özelleştirilmesi ve devletin hacminin
küçültülmesi çalışmaları bu dönemde yoğunlaşmıştır.
24 Ocak 1980 Kararları ile ekonomik alanda ciddi bir yapılanmanın ilk adımları atılmıştır. Bu
ekonomi politikalarının hedeflenen başlıca amaçları;
Türkiye’de yabancı yatırım yapan şirketlerin, toptan ve perakende ticaret, imalat sanayi ve
gayrimenkul kiralama gibi faaliyetlerinin olduğu görülmektedir. Türkiye’de uluslararası
sermayeli imalat sanayi işletmeleri içinden birinci sırada kimyasal madde ve ürünler
imalatı vardır. Daha sonra, gıda ürünleri, içecek ve tütün imalatı ile tekstil ürünleri
imalatı diğer alt sektörlerdedir.
21.03.2023
Örgütün sınırları dışında kalan her türlü fiziksel ve sosyal faktör işletmenin dış çevresini
oluşturan birer etmendir. Bu etmenlerin başında demografik yapı, ekonomik koşullar,
siyasal koşullar, kültürel yapı, hukuki koşullar, coğrafi ve teknolojik koşullar
sayılabilir. Eğer işletme, uluslararası pazarlarda faaliyet gösteriyorsa bu etmenlerin etkileri
de farklı düzeylerde olacaktır.
Dış çevresel güçler yanında «kontrol edilebilir» çevresel güçler/iç güçler de bulunmaktadır;
iktidardaki politik partinin eğilimleri daha kolay tahmin edilebilir. Buna göre,
ürün/pazar stratejileri oluşturulabilir.
● Yabancı Çevre (Foreign environment): İşletmenin kendi ülkesi sınırları dışında
faaliyet gösterdiği, hizmette bulunduğu çevredir. Yabancı çevre faktörlerinin
işletmeye olan etkisi ve riskleri daha fazla olabilir. Yerel çevredeki bazı değişimler,
Ör. Yabancı sermayeyi sınırlama, yerel çevre için avantaj sağlayabilirken çok
uluslu işletme için büyük risk içerebilir.
● Uluslararası Çevre (International environment): Yerel ve uluslararası çevre ile
uluslararası organizasyonları, (entegrasyonlar, işbirliklerini), uluslararası hukuk
kurallarını kapsamaktadır. Örneğin, 1990 yılında Körfez savaşı, Amerika’nın
ambargo uygulaması, ülke ekonomileri ve çok uluslu işletmeleri etkilemiştir.
Uluslararası çevre içerisinde yer alan uluslararası entegrasyonlar ve işbirlikleri üç
grupta incelenebilir;
○ Dünya Çapında Organizasyonlar; Dünya Bankası
○ Bölgesel Ekonomik İşbirlikleri; Ör.NAFTA, AB
○ Endüstri Anlaşmaları; Ör.OPEC
28.03.2023
● ABD’de 2006 – 2012 yılları arasında başlatılmış olan tüm teknoloji ve mühendislik
şirketlerinin dörtte birlik bölümünde en az bir göçmen ortak olarak bulunmaktadır.
● Tüm ABD ihracatçılarının %97'sinin 500'den fazla çalışanı var
● Tüm küçük ve orta ölçekli Alman şirketlerinin %98'i uluslararası pazarlara katılıyor.
döneminde yoksulluk oranı yarı yarıya inmiş, aşırı yoksulluk oranı daha da
hızlı düşmüştür
Yaşanan Değişimler
● Daha çok kadın ve birbirinden farklı birey örgütlere iştirak ediyor,
● Kurumsal küçülme ve geçici personel istihdamı çalışanlarla işverenler arasındaki
bağı koparıyor,
● Küresel rekabet, çalışanların daha esnek ve hızlı değişimlerle başa çıkmalarını
gerektiriyor.
● Küresel durgunluk, yarın için endişe getiriyor.
● Ekonomik baskılara cevap verebilmek;
○ 2008 yılında ABD ekonomisi durgunluğa girdiğinde neredeyse tüm dünya
durgunluğa girmişti. İşten çıkarma, işini kaybetme, işini korumak için daha
düşük ücretle çalışma vs. yaşanmıştı.
● Ekonomik koşulların zorlaştığı dönemlerde etkili yönetimin itibarı artar.
○ İşletme büyürken, onu herkes yönetebilir. Ancak zorlu dönemlerde bu çok
zordur. «Kötü zamanlarda iyi ve kötü yönetim arasındaki fark, hayatta kalmak
ile iflas etmek arasındaki farktır»
○ Entreprise Rent-A-Car, 51 yıllık tarihinde hiç işçi çıkarmamış, 2001-2002 11
Eylül saldırıları sonrasında bile. Ancak 2008-2009 döneminde 1000 kişi
çıkarmak zorunda kalmış, Gentex Corp. yöneticisi, işten çıkarma politikamız
bile yoktu diyor.
26
● Farklı bir ülkeye gitme ihtimaliniz vardır ve burada farklı ihtiyaçlar, farklı tutumlar ve
özlemle baş etmek zorunda kalabilirsiniz,
● Farklı kültürlerden insanlarla çalışmanız halinde onların kültürlerinin, dinlerinin,
coğrafyalarının kendilerini nasıl şekillendirdiğini bilmeniz ve yönetim şeklinizi onlara
uydurmanız gerekir.
● Çalışanları yönetmek her zaman zordur. Kötü dönemlerde yönetmek, iyi
dönemlerde yönetmekten çok farklı yaklaşımlar gerektirebilir.
● Dünya küresel bir köy haline gelmiş, yöneticilerin yaptıkları işin tanımı değişmiştir.
● Örgütler için en büyük zorluklardan birisi, farklı olan insanlara adapte olmaktır.
Bu zorluğa işgücü çeşitliliği deniyor.
● Küreselleşme, farklı ülkelerden insanlar arası farklılıklara odaklanıyor. Bütün
ülkelerde sayısız çeşitlilik (ırk, dil, din, cinsiyet, yaş, eğitim seviyesi, fiziksel ve
psikolojik beceri vs.) ve göçmen var. Bütün bu işgücü çeşitliliğini yönetebilmek
küresel bir sorundur.
Türkiye’nin, 2014 yılında Batı Asya Bölgesi’nin en fazla doğrudan yatırım çeken ülkesi
olması, ülkemizin uluslararası yatırımcılar nezdindeki güvenli liman vasfına ve Türkiye’nin iş
ortamı anlamında da uluslararası konjonktüre gösterdiği uyuma işaret etmektedir.
Dünya’da uluslararası doğrudan yatırımlar (UDY) 2016 yılında zayıf ekonomik büyüme ve
çok uluslu şirketlerin kararlarını etkileyecek nitelikte makroekonomik adımları da içeren
bazı politika riskleri sebebiyle %2 oranında hafif bir şekilde azalarak 1,76 trilyon ABD
Dolarına gerilemiştir.
Özellikle son iki yüzyılda araştırmacılar tarafından ortaya atılan teoriler, «Klasik
Uluslararası Ticaret Teorileri» olarak bilinmektedir. Bunlara bakmadan önce,
endüstriyel devrim öncesinde ekonomik ve siyasal bir doktrin olan Merkantilizme
bakmak gerekir.
Merkantilizm
28
Klasik Teori öncesi dönem genellikle 1500- 1850 yılları arası Colomb ve
arkadaşlarının denizlere açılmasıyla başlayan ve 1850’lerde Sanayi devrimi ile son bulan
dönemdir. Bu dönemde ticaret, çoğunlukla denizcilik bilgisi ve becerisi ile şekillenmiş ve
önem kazanmıştır. İpek ve baharat yollarının güzergahında olan birçok ülke zenginleşmiştir.
Bu dönemde bireyler, ülkeleri dışından satın aldıkları malları Avrupa’ya göndererek büyük
kârlar sağlamışlardır. Bu dönem, tüccarların uzak kıtalarda yaptıkları yolculuklarda
edindikleri kıymetli madenler, ipekler, baharatlar ve esirleri ülkelerinde çok büyük
kârlar getirerek sattıkları dönemdir. Bu dönemin ticaretinde riskler de büyük olmuştur.
Merkantilizm, feodalitenin yerine ulus devletlerin kurulmakta olduğu bir döneme ait
görüşleri yansıtmaktadır. Bu anlayışa göre, bir ulusun zenginliği, altın, gümüş gibi değerli
sahip olunan madenlerin miktarına bağlıdı. Temel ilke, devlet denetimi altında ülkeye
değerli maden girişini sağlayacak dış satımı arttırmak, maden çıkışına sebep olan dış alımı
ise sınırlamaktır.
Bir ulusun zenginliği, sahip olunan değerli maden stoklarının miktarı ile
ilişkilidir. Merkantilist anlayışta; Ülkelerin zenginleşmesi için diğer bir ülkenin
fakirleşmesi gereklidir, Bir ülke diğer ülkelerin aleyhine çalışırsa istediği değerli
madenlerden oluşan kaynak birikimini sağlayabilir, Bu ilkeler, ülkelerarası ticarette bir
uyumu değil, çatışmayı getirir.
Mutlak üstünlükler Teorisi, serbest piyasa koşullarında her bir ulusun, hızlı ve verimli
olarak üretebileceği bir üründe uzmanlaşması gerektiğini savunmaktadır. Üretilenlerin bir
kısmı, başka yerlerde daha hızlı ve verimli üretilen malların karşılığını ödemek üzere ihraç
29
edilmelidir. Bu teoriye göre, belirli bir malın üretiminde bir ülke mutlak maliyetler
yönünden öbür ülkeye göre üstünlüğe sahip olsa da, bu iki ülke arasındaki ticaretten
ülkeler yarar sağlayacaktır. Bu tür ilişki, her iki ülkenin de refahını arttıracaktır.
Teoriye göre, üretilen bu mallar, işçilerin aynı sermaye araçları ile çalışmaları
durumunda hangisini daha verimli ya da daha ucuza ürettiklerine göre
kıyaslanmaktadır. Buna göre İngiltere Almanya’ya pamuk ihraç edip, tahıl ithal etmelidir.
İngiltere’nin kumaş üretimindeki üstünlüğü 8 kat, içecek üretimindeki üstünlüğü ise 2 kattır.
Mutlak Üstünlükler Teorisine göre bu şartlarda dış ticaret yapılmamalı, her iki malı
da ülke, kendi sınırları içinde üretmelidir.
30
Mukayeseli Üstünlükler Teorisi’ne göre, İngiltere kumaş üretmeli, içeceği ise Portekiz’den
ithal etmelidir. İngiltere kumaş üretiminde, Portekiz içecek üretiminde uzmanlaşmaya
gitmelidir. Sonuç olarak, karşılaştırmalı üstünlükler olsa da her iki ülke de dış
ticaretten kazançlı çıkar.
Faktör Donanımı Teorisi’ne göre, bir ülke en fazla sahip olduğu üretim faktörünü
göreceli olarak yoğun biçimde kullanan malları ihraç; en az sahip olduğu üretim
faktörleriyle üretilen malları ithal ederse dış ticarette başarı sağlayabilir. Örneğin,
Türkiye ve Almanya Tekstil ve Otomotiv sektöründe karşılaştırılabilir. Türkiye üretim
faktörlerinde emeğe, Almanya ise sermayeye sahiptir. Tekstilin emek yoğun, otomotivin
sermaye yoğun olduğu düşünülürse, bu teoriye göre Türkiye tekstilde, Almanya otomotivde
mukayeseli üstünlüğe sahip olacaktır.
Leontief Teorisi’nin, bir Amerikan işçisinin bir yabancı işçiye kıyasla üç kat daha
verimli çalıştığını söylemesi Mukayeseli Üstünlükler Teorisi’nin varsayımına tamamen ters
düşmüştür. Bu varsayım gereği emek ile sermayenin iki ülkede de aynı verimliliğe
sahip olması gerekmektedir.
Mukayeseli Üstünlükler Teorisi’nin en önemli yorumlarından bir diğeri, malın her iki
ülkede aynı teknoloji ile üretildiği varsayımıdır. Leontief tarafından bu varsayımın
31
sarsılması, Heckscher ile Ohlin’ den sonraki dış ticaret kuramlarına teknoloji boyutunun
eklenmesi gerekliliğini ortaya koymuştur.
Görüldüğü gibi, 1 milyon dolar değerindeki ihraç malı üretmek için geçerli olan emek, aynı
değerde ithalat ikamesi mallarının üretimi için gerekli emekten daha fazla.
Leontief’in bulguları, Amerika’nın emek yoğun mallar ihraç edip, sermaye yoğun
mallar ithal ettiğini göstermiştir. Oysa dünyanın en zengin sermaye stoğuna sahip
Amerika, sermaye yoğun mallar ihraç edip, emek yoğun mallar ithal etmeliydi.
● Teknik yenilik ve faydalı ürünler üretmek için büyük ölçekli sermaye ve kalifiye işçilik
gereklidir,
● Ürünün kendisi ve üretilme metotları önemlidir.
Yenilik Evresi: Bu dönemde yeni ürün yaşama geçirilir. AR/GE için kalifiye işçilik gereklidir.
Üretici için talebin fiyat esnekliği oldukça düşüktür. İkame malların pazara girmesiyle
esneklik yükselecektir.
Gelişme Evresi: Bu dönemde ürün üretime hazır hale gelmiştir. Pazara yeni ikame mallar
girmeye başlamış, talebin fiyat esnekliği de giderek yükselmiştir.
● İki ülke
● Tek bir mal üretimi
● Tek girdi (emek) kullanımı
● Firmalar için içsel pozitif ekonomiler söz konusudur. Üretim kapasitesi arttıkça
ortalama maliyetler azalmaktadır. Firmaların maliyet fonksiyonu doğrusaldır.
● Tekelci rekabet piyasası söz konusudur. Piyasaya giriş çıkış serbest ve uzun
dönemde normal üstü kâr yoktur.
● Firmalar sıfır maliyetlerle ürün farklılaştırması yapmaktadır.
● Her firma kendi farklılaştırdığı ürün üzerinde belirli derecede tekel gücüne sahiptir.
Ancak piyasaya serbest giriş olması tekel karlarını sıfırlar.
● Ülkelerin teknoloji yapıları ve tercihleri özdeş olup büyüklükleri farklı olabilir.
● Ülkeler arasında endüstri-içi ticaret söz konusudur.
● Tüketiciler çok sayıda fonksiyonları ürün çeşitliliğine göre artmaktadır.
33
B) Monopolcü Rekabet Teorisi: Yeni olan bu teori, bir malın değişik türlerinin, neden
hem ihraç hem de ithal edilmekte olduğunu açıklamaktadır. Ölçek ekonomisinde
uzmanlaşmaya gidilen sanayi dallarında belirli mal türleri üretilir, ihraç edilerek dışarıdan
değişik türler sağlanır. Gerçek dünyada ülkeler, hem endüstriler arası hem de endüstri
içi mallar alanında ticaret yaparlar. Bu hipotezden çıkan sonuçlara göre bir ülke
mukayeseli üstünlüğe sahip olduğu endüstri dallarında net olarak bir ihracatçı
durumundadır. Fakat bu endüstri ürünlerinden bazılarını da dışarıdan ithal ederler. Benzer
biçimde ülkenin mukayeseli üstünlüğe sahip olmadığı endüstrilerdeki ürünleri yurt
dışına ihraç etmesi de söz konusu olabilir. Yine monopolcü rekabet hipotezine göre,
ülkeler faktör donanımı bakımından ne derece birbirlerine benzerlerse aralarındaki
ticaretin o kadar büyük bir bölümü endüstri içi nitelikte olur. Ör. Avrupa Birliği
34
1.Üretim faktörleri: Bir ulusun üretim faktörleri, diğer uluslarla belirli endüstrilerde
rekabet etmesini sağlar. Üretim faktörleri uluslararası ticarette rol oynayan önemli
faktörlerin başında gelmekte.
2.Talep Durumu: İşletmeler öncelikle ulusal pazarlarda rekabet koşullarıyla başa çıkmak
zorundadırlar. Özellikle yüksek rekabet olan sektörlerde ayakta kalabilen işletmeler
uluslararası pazarlarda daha dayanıklı olacak ve rekabet koşullarında daha kolay
mücadele edebilecektir.
11.04.2023
nedeni, uluslararası çevrenin çok karmaşık ve hızla değişen bir yapıya sahip
olmasıdır. Ulusal/yerel işletmelerle uluslararası işletmeler arasında bilginin önemindeki
farklılığa neden olan değişkenler dört temel başlık altında toplanabilir;
Yeni Değişkenler: Yeni ülkeler ve yeni sınırlar, yeni değişkenler demektir. Farklı para
birimleri, farklı vergiler ve vergi oranları, farklı lojistik ve taşımacılık şekilleri gibi. Ayrıca her
bir farklı ülke için farklı uluslararası ticaret yöntemleri, ihracat- ithalat, ortak girişim, lisans
anlaşmaları, franchising veya doğrudan yatırım yöntemleri tercih edilebilir. Bunların
tümünde işletme, farklı süreçler ve farklı sorumluluklarla karşılaşmak durumundadır.
Yeni Çevresel Faktörler: Her yeni ülke, farklı teknolojik, kültürel, sosyal, politik, ekonomik
sistemlere sahiptir. Yine hedef kitlenin tercihleri, gelir düzeyleri, yaş ve cinsiyet oranları gibi
demografik özellikleri birbirinden farklıdır. İşletme, bunların tümünü dikkate almak
durumundadır.
Tanımlanan Rekabetin Sınırı: İşletmeler yeni bir uluslararası pazara girdiklerinde yerel
pazarlarda karşılaştıkları rekabetten çok daha fazlasıyla karşılaşacaklardır. Ör. Bir firma
ulusal düzeyde ketçap üretirken sadece yerel ketçap üreticileriyle rekabet edecekken, uzak
doğu pazarlarında kendisini, soya sosu üreticileriyle de rekabet halinde bulabilecektir.
BİRİNCİL VERİ: İşletme özel bilgilere ihtiyaç duyduğunda gündeme gelen verileridir.
Mevcut X pazarındaki satışlarımız ne kadardır? İşgücü kalifiye midir? Ürün paketinde yapılan
değişiklik satışlar üzerinde nasıl etkili olabilir? Fiyattaki %10 değişiklik talebi nasıl etkiler?
Birincil veri elde etmede araştırma tekniğinin seçimi bir takım faktörlere bağlı
olmaktadır. Öncelikle elde edilmek istenen verinin niteliğinin belirlenmesi ve
tanımlanması gerekmektedir. Sonra veri toplama tekniğinin belirlenmesi işine
geçilebilir.
● Hükümetler
● Uluslararası organizasyonlar (OECD, IMF).
● Ticari birlikler
● Bilgi servisi yapan kuruluşlar,
● Ticari danışmanlık firmaları,
● Araştırma firmaları,
● Ticaret sanayi odaları,
● Rehberler ve gazeteler,
● Elektronik bilgi servisleri(internet),
● Diğer işletmeler
Kültürel Bilgiler: İnanç ve değerler, nüfusun eğitim ve meslek eğilimi, nüfus artış
oranı gibi.
Ekonomik Bilgiler: kişi başına düşen milli gelir, gelir dağılımı, ekonomik gelişme
oranı, para birimi, ticari politikalar, döviz olanakları gibi.
Demografik Bilgiler: nüfus ve dağılımı, konuşulan diller, yaş, cinsiyet vb. oranlar
gibi.
Ticari Bilgiler; ithalat ve ihracat rakamları, temel ithal ve ihraç ürünleri, ticaret
merkezleri, üretim işletmeleri, kredi olanakları, döviz kuru gibi.
Diğer Genel Nitelikteki Bilgiler; temel ulaşım imkanları, basın yayın araçları, ölçü
birimleri, deniz, kara, hava limanları, hükümet biçimi, siyasi istikrar gibi. olabilir.
Diğer Özel Nitelikli Bilgiler; müşteri talepleri, ihtiyaçları ve eğilimleri gibi özel
bilgiler.
İşletmeler, pazar koşullarının ve artan rekabetin neden olduğu hızlı değişime ayak
uydurdukları, sürekli gelişmeyi sağlayabildikleri derecede rekabet etme güçlerini
arttırabilmektedirler. Günümüz dünyasında birey düzeyinde tüketici istekleri önceliklidir. Bu
da, pazar ve pazar dinamiklerinin devamlı izlenmesini gerektirmektedir. Bu süreç, bilgi
teknolojileri temelli pazarlama araştırmasını daha önemli hale getirmiştir.
Bilgilerin Fiilen Toplanması: Süreç içerisinde gerek duyulacak tüm veri ve bilgilerin
toplandığı aşamadır.
Bilgilerin Analizi: Verilerin nasıl analiz edileceği, herhangi bir yazılım programının
kullanılıp kullanılmayacağı ve eğer kullanılacağına karar verildiyse kullanılan
programlarla verilerin ve bilgilerin analizinin yapıldığı aşamadır.
III. Basamak: İşletme satışlarının yabancı pazarlardaki durumu. Ürün ve hizmetler nasıl
çekici hale getirilebilir?
Bilgi, toplanan, organize edilen, yorumlanan ve belli bir yöntemle etkin karar
vermeyi gerçekleştirmek amacıyla ilgili birime iletilmiş olan; belli bir amaç doğrultusunda
süreçlenen; yararlı biçime dönüştürülmüş, kullanıcıya değer sağlayan veriler olarak ele
alınmaktadır. Yani, en kısa tanımıyla bilgi, işlenmiş “veri”dir. Ör. Çin, ithalat, ihracat,
Coronavirüs ve 2020 yılı gibi ifadeler veri iken, bunların kullanıldığı «Çin’de 2020 yılında
Coronavirüs nedeniyle ithalat ve ihracat azaldı» şeklindeki bir ifade bilgidir.
c. Bilgi toplamak üzere özel bir çalışma grubu oluşturmak; İşletmeler, kendi
bünyelerinde bir çalışma grubu kurarak bilgileri birinci veya ikinci elden elde
etmeye çalışabilirler.
2. DELPHI ÇALIŞMALARI (DELPHI STUDIES): İşletmeler, olaylara dayanan verilerden
elde edilen bilginin zenginleştirilmesi için yaratıcılığa da yer veren teknikler
kullanmaktadırlar. Bunlardan biri Delphi yöntemidir. Delphi yöntemi, grup
üyelerinin yüz yüze gelmediği bir tekniktir. Uluslararası işletmeler için iyi bir
yöntemdir. Üyelerin bir araya gelme zorunluluğu yoktur. Sorulara verilen farklı
yanıtların ortalaması alınmaktadır. Delphi yöntemi, tipik olarak kendi
konusunda uzman olan iyi seçilmiş 30 katılımcı ile gerçekleştirilebilir. Örneğin,
Davranış Bilimleri, Uluslararası İşletmecilik veya iktisat bilimi konusunda uzman
bireyler bir araya gelebilirler. Delphi’nin temel amacı, alternatif gelecekleri
tanımlamaktır. Birkaç çeşit prosedür uygulanabilir ve bilgisayardan destek alınabilir.
3. SENARYO OLUŞTURMAK (SCENARIO BUILDING): Uluslararası faaliyetlerde
uzmanlar gelecekte oluşabilecek olaylar, değişimler hakkında mevcut verileri
değerlendirerek senaryo oluşturup, geleceği önceden tahmin etme yolunu
seçebilirler. Senaryo yazarken tüm olasılıkların tanımlanmasına dikkat edilmelidir.
Her türlü senaryoda farklı plan ve süreçler tercih edilebilir ve A, B planları
oluşturulabilir. Mevcut durumlara göre gerçekleştirilen planlar veya senaryolar,
geleceği önceden tahmin etmede yetersiz kalabilir. Ör. İşletmenin gelecekteki
teknolojisi üzerine senaryo yazarken şu an kullanılan teknolojinin gelecekte eskimesi
gözden uzak tutulmamalıdır. Senaryolar, tüm olasılıkları dikkate alarak
oluşturulmalıdır. Uluslararası işletmecilikte nicel verilerden daha çok nitel veriler
önem taşımaktadır. Veriler çok çeşitli kaynaklardan elde edilebilir. Nicel veriler,
sayısal verileri incelemeyi gerektirir. Nitel verileri elde etmek için işletmelerin
araştırma yapması gerekmektedir.
Satılacak mallar; Yeni bir ürün mü? Var olan bir ürünün genişletilmesi mi?
Hedef pazarlar nerede? ilk etapta yakın, daha sonra uzak pazarlar..
Uluslararasılaşmanın Aşamaları
● 1.aşama: Dış talep/ürünlere ilişkin bilgi talebi ile uluslararasılaşma başlamış olur
● 2.aşama: Dış satış yöneticisi ve ekibi/dış satıştan sorumlu bir yönetici ve ekibinin
oluşturulması
● 3.aşama: Dış satis bölümü ve doğrudan satış
● 4.aşama: Satış şubeleri ve bagli kuruluşlar/faaliyet gösterilen ülkelerde satis subeleri
veya işletmeye bağli kuruluslar kurulma aşaması
● 5.aşama: Dıs ülkelerde montaj/montaj yapılmamış ürünlerin gümrük vergileri ve
ulastirma maliyetleri, bitmis ürününkinden daha düşük olabilir.
● 6. aşama: Dış ülkelerde üretim/bu aşamaya ulaşan işletme, ülkelere göre piyasa
araştırmaları, her ülke piyasasına uygun tutundurma, dağıtım ve satış programları
geliştirmiş demektir.
Uluslararasılaşma Süreci
İthalat ve İhracat Aşaması: Bir işletmenin dış piyasalarla tanıştığı ilk adımdır. İşletmeler
neden ihracat yaparlar? Bunun temel iki sebebi olabilir.
Birincisi, yerel kaynaklardan daha ucuz girdi maliyetleri varsa bu ithalata sebep olmaktadır.
İkincisi, yerel faaliyetlerle yapılan üretimi, var olan pazarları korumak veya yeni pazarlar
elde etmek için dış pazarlara satmak amacındadır.
Doğrudan Satış ve Pazarlama Aşaması: İhracat sonrası işletmeler ikinci adımda ürünlerini
doğrudan kendileri pazarlayacak şekilde satış veya pazarlama birimleri kurabilirler.
Dışarıda Ortak Üretim Aşaması: Dış ülkelerden birinden bir ortak ile yabancı ülkede ortak
üretim yapma aşamasıdır ki bu uluslararası işletmenin en etkili adımlarından biridir.
Dışarıda Doğrudan Üretim Aşaması: Bu aşamada işletme kendi üretim tesisini, dış ülkede
ortaksız kendi başına kurmaktadır.
a. Bu tarz yatırımlar iki değişik yolla yapılmaktadır. Birincisi, ÇUİ kendi üretim
tesislerini yabancı ülkede kendisi kurma yoluna gitmektedir. İkincisi, başka bir
işletmeyi satın almaktır. Başlıca nedenler: taşıma maliyetlerinin yükselmesi,
yüksek vergi, ithalat kotaları, hükümet teşvikleri, düşük işgücü ücreti gibi çok
farklı nedenler olabilir. En önemli neden ise ev sahibi ülkede bir ölçüde politik
ve ekonomik istikrarın sağlanmış olmasıdır.
b. Ev sahibi ülkede yerel bir işletmeyi satın alma Uluslararası pazara hızlı
bir şekilde girme yöntemlerinden biridir. Örneğin: Renault satış
organizasyonları, dağıtım şebekeleri için American Motors’u satın almıştır.
c. Bir diğer yöntem ise Portföy Yatırımıdır. Portföy yatırım ülkeler arası fon
akışını ifade eder. Ev sahibi ülkede borsada satışa arz edilen hisse senedi ve
tahvillerin diğer ülke yatırımcıları tarafından alınması ülkeler arası fon akışını
ifade eder. Örnek olarak, İran bazı Avrupa işletmelerinin hisse senetlerini
satın almaktadır. 1990’lı yıllarda özellikle gelişmekte olan ülkelere yönelik
portföy yatırımları, özel sermaye akımlarının önemli bir kısmını oluşturmuş ve
özel sermaye hareketleri içerisindeki banka kredilerinin payı azalırken portföy
yatırımlarının payı artmıştır.
Uluslararası pazarlarda faaliyete geçecek işletmeler için bir takım zorluklar vardır;
● Uluslararası piyasaalrı takip etmek
● Fırsatları yakalamak ve pazar bulmak
● Potansiyel pazarlara uygun ürün geliştirmek
● Potansiyel pazarlardaki müşteri taleplerini dikkate almak
● Seyahatler, fuar ve tanıtım masraflarına katılmak
● Yasal ve bürokratik işlemleri yürütmek
Tüm bu zorluklarla birlikte, dolaylı ya da dolaysız ihracat işletmelere dış ülkelerle sürekli
bir ilişki sağlamaktadır. Kendileri doğrudan üstlenmeseler de genel olarak işletmeler ve
küçük veya ortak büyüklükteki işletmeler aracı kuruluşlardan faydalanabilmektedirler.
GLOBALLEŞME
BÖLGESELLEŞME
ENTEGRASYON VE İŞBİRLİĞİ
Tam Entegrasyon: İşbirliklerinin hepsinin birleşmesi sonucu ortaya çıkar; esas kriteri aynı
mal ve hizmet fiyatlarının her yerde aynı olmasıdır.
KÜMELENME
Uluslararası Organizasyonlar
Bölgesel Ekonomik Entegrasyonlar ve İşbirlikleri
54
Endüstri Anlaşmaları
Başlıca organları;
● Genel Kurul
● Güvenlik Konseyi
● Ekonomik ve Sosyal Meclis
● Vesayet Meclisi
● Uluslararası Adalet Divanı
● Sekreterlik
Dünya Bankası: Uluslar arası para fonu ile birlikte 1944 tarihinde ABD de toplanan
Birleşmiş Milletler Para ve Finans Konferansında kurulmuştur. Dünya Bankasının faaliyetleri
arasında, gelişmekte olan ekonomileri etkileyen krizler, acil durumlar ve savaş sonrası
rehabilitasyon ihtiyaçları önemli bir yer oluşturmuştur. Dünya bankasının temel amacı,
dünya üzerindeki açlık ve fakirliğin ortadan kaldırılmasıdır. İçinde 5 ana grup yer
almaktadır;
Uluslararası Para Fonu: 1944 yılında ABD'nin New Hampshire eyaletindeki Bretton
Woods'da kurulan ve 1947'de fiilen çalışmaya başlayan milletlerarası ekonomik
meselelerle uğraşan bir teşkilattır. Küresel finansal düzeni takip etmek, borsa, döviz
kurları, ödeme planları gibi konularda denetim ve organizasyon yapmak, aynı
zamanda teknik ve finansal destek sağlamak gibi görevleri bulunan uluslararası bir
organizasyondur.
Ödemeler Dengesi
Ödemeler dengesi bir ülke ekonomisinin en önemli göstergesidir. Ödemeler dengesi, bir
ülke ile diğer dünya ülkeleri arasında gerçekleşen ekonomik işlemleri gösteren bir
tablodur.
Ödemeler dengesi bir ülkenin bir yıllık bir dönem içerisinde dış satımlardan elde ettiği
dövizler ile dış satımlar nedeniyle borçlandığı döviz miktarını göstermektedir.
Ödemeler dengesi, yurt içinde yerleşik gerçek ve tüzel kişilerin, diğer ekonomiler ile olan
ilişkilerini üç ana piyasa açısından istatiksel olarak açıklar.
Ödemeler bilançosu, belirli bir tarihteki bir durumu gösteren bir rapor değil, belli bir
dönem boyunca gerçekleşen olayların kaydıdır. Rusya’dan bize gelen bir turist, Türk
işletmelerinden hizmet satın alır. Bu durumda Rusya Türkiye’den hizmet ithal ediyor,
Türkiye Rusya’ya hizmet ihraç ediyor demektir.
Üç ana piyasa;
• Mal-hizmet piyasası
• Faktör piyasası
• Sermaye piyasası
Uluslararası işletme, sadece kendi kültürlerini göz önüne alıyor, kendi kurallarının
üstünlüğüne inanıyorsa bu durum, ETNOSENTRİK TUTUMU yansıtır.
Kültür, bir toplumun davranışlarını biçimlendiren, her topluma ayrı bir çevre olma özelliği
kazandıran, her topluma kendi şeklini veren kural ve sorumlulukların meydana getirdiği bir
bütündür. Kültür, uzun zaman önce saptanmış ve kabul görmüş davranışsal normları
kapsar. Bu normlar, tarihsel bir birikim sonucu oluşur ve içinde yaşanılan toplumun
özelliklerini bünyesinde toplayarak o toplumun kültürel mirasını oluşturur. Yapılan bir
araştırmada kültürün 160’tan fazla tanımı olduğu tespit edilmiştir. Kültür, insan
hayatındaki maddi ve manevi tüm yaşam pratiklerini içeren dinamik bir kavramdır ve
yaşama dair her ne varsa tümünü kapsayan inançlar ve değerler manzumesidir. Kültür
kişinin bakış açısını etkileyen bir kavramdır.
Kültür, bilimsel bir kavram olarak, toplumu meydana getiren fertlerin, hem kendi
aralarındaki, hem kendileri ile toplum arasındaki, hem de toplumlar arasındaki
ilişkileri düzenler. İnsan davranışları kültürün bir yansımasıdır. Kültür, insanların doğuştan
getirdikleri yetenek ve özellikler olmayıp, sonradan kazandıkları psiko-sosyal alışkanlıklar ve
çeşitli davranış kalıplarıdır.
Kültür kavramına ilk kez “insanın yaşama tarzı” anlamının yüklenmesi 1750’ li yıllara rastlar.
İlk kez Voltaire tarafından insan zekasının oluşumu, gelişimi ve geliştirilmesi anlamında
kullanılmıştır. Taylor’a göre, “kültür, bilgiyi, imanı, sanat ve ahlakı, örf ve adetleri, ferdin
bağlı olduğu bir cemiyetin üyesi olması sebebiyle kazandığı alışkanlıkları ve bütün
maharetleri içine alan karmaşık bir bütündür”
Gelenek, bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup
kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve
davranışlardır.
Günümüzde Uluslararası işletmelerde egemen olan düşünce global düşün, yerel davran
felsefesidir. Bunun için Uluslararası İşletmeler diğer kültürlerle yaşamayı
öğrenmelidir. Uluslararası işletme yönetici seçiminde, kültürel duyarlılık, farklı kültürleri
öğrenme becerisi gibi kriterler esas alınmaktadır.
57
Değerler ve Kültür
Kültürlerarası farklılıkları analiz etmek için Hofstede tarafından yapılan çalışma,40 ülkede
116 binden fazla IBM çalışanı ile gerçekleştirilmiş, toplumlarda beş değer açısından farklılık
tespit edilmiştir. Bu değerler, güç mesafesi, bireyselciliğe karşı toplulukçuluk, erilliğe karşı
dişillik, belirsizlikten kaçınma, uzun vadeye karşı kısa vadeye dönüklüktür.
● Güç mesafesi; gücün eşit olmayan bir biçimde dağılımını kabul etme derecesidir.
Bireyselci toplumlarda ben, diğerlerinde biz duygusu hakimdir. Yüksek erillik
derecesi, erkekler ve kadınlar için ayrı rollerin kabul edildiğine işaret eder.
● Belirsizlikten kaçınmanın yüksek olduğu kültürlerde insanlar, belirsizlik ve
muğlaklık durumlarından aşırı endişe duyarlar. Uzun vadeye dönük olanlar, geleceğe
bakarlar, tutumlu olmaya, sabırlı olmaya değer verirler.
Kültürel iletişim politik ve ekonomik varlıkları kapsadığında uluslararası ilişkiler sıfatını alır.
Teknoloji gelişimi, globalleşme, sosyal medya, uluslararası iletişim ve ilişkilerin gelişiminde
oldukça etkili olmuştur. Uluslararası işletmecilik, 1990’lı yıllarda çok hızlı bir şekilde
gelişmeye başlamıştır.
Kültürel öğeler, her ülkede farklı şekilde toplumu ve yaşam biçimini etkilemektedir.
Uluslararası işletmelerin kültürel farklılıklara duyarlı olmaları, gittikleri ülkede tutunmaları
açısından oldukça önemlidir.
İş ve Meslek; Çoğu toplumlarda zengin olmak, servet sahibi olmak, refah içinde yaşamak
vs. bir yaşama amacıdır. Bu konuda toplumlar arasında farklılıklar vardır. Avrupa ve Kuzey
Amerika ülkelerinde çalışma konusunda bu ahlak kurallarının etkisi büyük ölçüde
hissedilirken bazı ülkelerde çalışma sadece ihtiyaç karşılamakla eş anlamlıdır.
Protestan Ahlakı: Max Weber tarafından araştırılmıştır. Dini reformların sonucunda ortaya
çıkan Protestan ahlakının kapitalizmin yükselmesine neden olan başlıca kuralları içerdiğini
savunmuştur. İnsanların çok çalışması iyi ahlakı simgelerken, işsiz, başıboş dolanmak hoş
bir durum olarak karşılanmaz. Çalışmak, bir erdemdir.
Politik Güç
Ekonomik Güç
İşgücü
Finansal Güç
Hukuki Güç
2. Tutumlar ve inançlar
3. Maddi Kültür
4. Sosyal Kurumlar
5. Eğitim
6. Estetik
7. Din
8. Kanuni Özellikler
9. Siyasi Yapı
Dil ve Sosyal Çeşitlilik: Dil, ait olduğu toplumun kültürel özelliklerini yansıtan en önemli
unsurdur. Uluslararası işletmecilikte dil problemi faaliyetler açısından zorluklar doğurur.
Birçok ev sahibi ülkede değişik diller konuşulması, çokuluslu işletmeyi o ülkedeki
faaliyetlerinin yönetilmesi konusunda zora sokmaktadır.
23.05.2023