Urban Economy 3

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 67

KENTLEŞME, SANAYİLEŞME VE

KENTSEL EMEK PİYASASI

Ders 3
Kent Ekonomisi
MODERN KENTİN
FONKSİYONLARI

• Sanayi
• Toplama-dağıtma
• Mali-idari merkez
KENTLEŞME

• Merkezi İş zonu
• Geçiş zonu
• Konut zonları
• Sanayi zonları
MERKEZİ İŞ ZONU
• Üretim kollarının idare merkezleri buradadır. Mali ve idari
politikalarına ait kararlar burada alınır. Burası bütün şehir ve
hinterlandı için mali merkezdir.
• Her çeşit borsa, banka ve benzeri kuruluşlar burada toplanır.
• Haberleşme merkezleri burada yerleşmiştir. Havayollarının,
otobüs hatlarının terminalleri ya merkez ya da hinterlandı
içindedir.
• Merkezi iş zonu büyük otellerin, büyük mağazaların, tiyatro,
sinema, konser salonlarının, büyük yayınevlerinin, büyük
apartmanların ve birinci sınıf konutların yeridir.
MERKEZİ İŞ ZONU

• Burada yer almış her türlü kurum genişler, büyür,


uzmanlaşır ve çoğalır. Şehir ne kadar büyürse
uzmanlaşan mağazalar o kadar artar. Gelişme
sırasında bu merkezden etrafa dağılan yollar
boyunca işyerlerinin, özellikle küçük imalat
atölyelerinin yayıldığı görülür.
• Şehrin küçük zonlarında ikincil merkezler oluşur.
İkincil merkezlerin sayısı ve büyüklüğü de gene
merkezi iş alanının büyüklüğüne bağlıdır.
MERKEZİ İŞ ZONU VE BÜYÜME

• Bir kasaba şehir haline gelirken ya da bir şehir


büyürken çoğalan işyerleri merkezi iş alanına
sığamaz hale gelir ve buradan taşar. İlk taşan
dükkanlar ardiyeler, imalathanelerdir.
MERKEZİ İŞ ZONU VE BÜYÜME

• Eğer şehir hızla meydana geliyorken, şehrin iç


kapasitesi genişliyorsa bu alan bir iki sene içersinde iş
alanı ile bütünleşir, onun özelliklerini taşımaya
başlarsa, köhneleşmez.
• Fakat ticaret ve sanayinin gelişmesi yavaşlar, yani şehir
gelişme hızını kaybederse ya da gelişme şehir
içersinde yönünü değiştirirse bu bölgeden taşınanlar
ve göçenler, evlerini işyeri haline getirmediği için boş
bırakır ya da oda oda kiraya verirler.
ÇEVREDE SOSYAL YAPI

• En belirli sosyal karakteri şehrin en az gelir


sağladığı (vergi elde edilen) fakat en fazla
harcamayı yapan yer olmasıdır. Ölüm ve hastalık
oranları şehrin diğer alanlarına nispetle daha
yüksektir.
• Göç eden insanların toplandığı yerdir. Bir de
genellikle suç sayılan yollarla hayatlarını kazanan
kimseler bu alana sığınmışlardır.
KENTİN
BÜYÜMESİ/KENTLEŞMESİ
• Esas gelişme şekli olan yatay yayılma, yani
santrifüjlü dalgalar halindeki gelişme sırasında iki
ikincil hareket daha meydana gelmektedir. Birincisi
şehrin dikey olarak büyümesi yani tek aile
konutlarının yerini apartmanların, çok üniteli
konutların alması,
• İkincisi şehrin içersinde türlü şekillerde boş kalmış
arazi ve arsalara hızla bina inşa edilmesidir.
KENTİN
BÜYÜMESİ/KENTLEŞMESİ

Modern şehirlerin büyümelerinde genel faktör olarak iki durum


söylenebilir. Birincisi göç eden nüfus, ikincisi fakat daha önemlisi
tarımsal olmayan işyerlerinin artması, uzmanlaşması ve
örgütlenmesidir. Bu iki uç dengeli şekilde arttığı kadar düzgün bir
kentleşme oluşumu gözlenir. İşyerlerinin her çeşidi ise ya kentte ya
kentin parçası olduğu bölgede sanayileşme ile mümkündür. Diğer
faaliyetler bu temele dayanarak çoğalır, uzmanlaşır ve örgütlenir.
Dolayısıyla topraktan kopup kente gelen büyük kütlelere düzenli
çalışma ve yaşama şartları temin eder.
KENTİN
BÜYÜMESİ/KENTLEŞMESİ
• Kentleşmenin en önemli unsurları sanayileşme ve
örgütleşme tahakkuk etmeyince sonsuz sayıda
küçük sanayi adı ile anılan imalat-tamirat
kurumları ortaya çıkmaktadır.
• “ Sanayi sitesi” adı altındaki kentlerin dışına
çıkarılan bu kurumların ikinci katında, yanında,
etrafında gene hemen konutlar meydana
gelmekte ve “site” gene kentin içine girmektedir.
İÇE DÖNÜK BÜYÜME VE KENT
• 1980 öncesinde Türkiye’nin genel ekonomik
dengelerini ithal ikameci sanayileşme kavramı ile
açıklayabiliriz.
• Korumacılık ithal ikameci sanayileşmenin olmazsa
olmaz koşuludur. Ancak bunun kayıtsız şartsız bir
koruma değil de seçmeci bir korumacılıktır. Üretim
için gerekli ara malların yurtdışından ithal edilmesi
gereklidir. İthalat ise, devlet tarafından
denetlenmekte, ekonominin kıt kaynağı olan döviz
rezervlerinin nasıl kullanılacağına devlet karar
vermektedir.
İÇE DÖNÜK BÜYÜME VE KENT
• Devletin üstlendiği bir diğer hayati rol, iç piyasanın
genişlemesini sağlayacak önlemleri almaktır. Bunu garanti
altına almanın temel yolu ise, geniş halk kitlelerinin alım
gücünün artmasıdır.
• Devlet bir yandan gerçek ücret artışları, diğer yandan da
refah devletine özgü düzenlemelerle iç pazarın
büyümesini sağlar. İşçi kesimine verilen sendikal haklar,
yaygın eğitim olanakları ve sağlık hizmetleri ile iş
güvencesi ve emekliliğe ilişkin düzenlemeler, azgelişmiş
ülkelerin önemli bir bölümünün ithal ikamesi döneminde
tanıştığı düzenlemelerdir.
İÇE DÖNÜK BÜYÜME VE KENT
• İç pazarın büyümesini sağlamanın bir diğer yolu
da yeni alanların pazara açılmasını sağlamaktır. Bu
da özellikle tarımda geleneksel üretim
ilişkilerinin çözülmesi ile birlikte büyük kitlelerin
kentlere akması demektir.
• İthal ikamesinin sürdürülebilirliğinin temel
koşulu, ekonomik büyümenin sürekli olmasıdır.
1980 ÖNCESİ TOPLUMSAL YAPI VE KENT

• 1980 öncesi dönemde Türkiye’de orta sınıfların


kentle oldukça kente özgün bir ilişki tarzı kurdukları
ve bu ilişki vasıtasıyla hem kentin biçimlenişi hem
de kentsel süreçler üzerinde önemli ölçüde etkili
oldukları söylenebilir. Apartmanlaşma olarak
tanımlayacağımız bu ilişki tarzının, Türkiye dışında
sadece İspanya ve Yunanistan’da ortaya çıkmış
olduğu görülmektedir.
• Apartmanlaşma olgusu, Türkiye’de kentli orta
sınıfların ortaya çıkışında ve refah düzeylerini
arttırma uğraşlarında temel bir rol oynamıştır.
1980 ÖNCESİ TOPLUMSAL YAPI VE KENT
Gecekondu Apartman

Kaçak yapı Ruhsatlı yapı

plansız planlı

altyapıdan ve temel gereksinimlerden yoksun altyapı sorunları daha yapım aşamasında


çözülmüştür

kente yeni göçenler modern orta sınıf


APARTMANLAŞMA-
GECEKONDULAŞMA
Gecekonduların aksine, apartmanlar büyük ölçüde piyasa ilişkileri
içinde üretilir. Kat karşılığı yapım olarak bilinen takas sistemi
sayesinde kentsel arsa, yapsatçının sermaye döngüsüne girmemekte,
böylelikle de yapsatçı hiçbir nakit ödemede bulunmadan konut
yapımına uygun arsa elde etmiş olmaktadır. Bu sistem içinde arsa
rantlarının çoğuna arsa sahiplerinin el koyması, giderek de tüm
dengelerin arsa sahiplerinin lehine değişmesi kaçınılmazdır.
KONUT ÜRETİMİ VE
KENTLEŞME

Yapsatçı konut üretiminin ilk ortaya çıktığı dönem 1950’li yıllardır.


1960’lı yıllarda Kat mülkiyeti olarak bilinen yasada, arsa mülkiyeti ile
yapımcılık rollerinin ayrılması sağlanmış ve geniş bir kitleye sunum
yapabilen bir konut üretimi türünü olanaklı kılan koşullar yaratılmıştır.
Yapsatçılığın Türkiye’de ilk (ruhsatlı) kitlesel konut sunum türü olduğu
rahatlıkla söylenebilir.
KONUT ÜRETİMİ VE
KENTLEŞME

Yapsatçılık, enflasyon karşısında erimeyen bir birikim sağlamaktadır.


Konut piyasasında kredi mekanizmasının yaygın olmadığı 1980
öncesi dönemde yapsatçılık, vadeli ödeme kolaylığı gibi imkanlarla
başka yollarla konut sahibi olması olanaksız oldukça geniş bir kitleyi,
özellikle kentsel orta sınıfları konut ve arsa piyasasına çekmeyi
başarmış ve geniş bir orta sınıf tabanına konut sunabilmiştir.
KONUT ÜRETİMİ VE
KENTLEŞME
• İkinci Dünya Savaşı sona erdiğinde, Türkiye’nin dünya
ekonomisindeki konumu ile birlikte öncelikleri de
değişmişti. Bir önceki dönemin tersine 1950 sonrasında
devlet, piyasada oluşan dinamiklere sadece iyileştirici
sayılabilecek küçük çaplı müdahalelerde bulunmayı tercih
etmiştir.
• Devlet kentleşmenin regülasyonu alanından çekilmiştir. İlk
nüveleri 1950’li yılların başında gözlenen apartmanlaşma
olgusuna ilişkin ilk geniş kapsamlı yasal düzenleme, 1965
yılında yasalaşan Kat Mülkiyeti Kanunu’dur. 1966 yılında
çıkartılan 775 sayılı Gecekondu Kanunu’dur.
KONUT ÜRETİMİ VE
KENTLEŞME
• Gecekondu hem formel konut piyasasının hem de devletin
dışladığı kesimlere yönelik piyasa dışı bir çözüm olarak
ortaya çıktı. Kente yeni gelen, kentte tutunmaya çalışan ve
devlet ile piyasanın unuttuğu, yok saydığı kesimlerin konutu
olmuştur gecekondu.
• İlk dönem gecekonduların temel özelliği, kırdan kentin
çevresinde yer alan Hazine arazileri üzerine kendi emekleri
ile yapım sürecini gerçekleştirmiş olmasıdır. Self-help
Housing olarak bilinen konut türlerine benzemektedir. Bu
sürecin belirleyici unsuru üretilen ürünün piyasadaki değeri
değil, kullanıcıların gereksinimleridir.
KIRSAL MÜLKİYET YAPISININ
SONUÇLARI

• Kente kırdaki mülklerin elden çıkarılmadan gelinmesi, ayni gelir


transferinin sağlanması.
• Aşamalı göç: Kısa süreli köye dönme, kentteki ilişkilerin
oturtulması ile yerleşikleşme ve mevsimlik işçi olarak göçle
başlayan bir süreç.
ARAZİ İŞGALLERİ/ KENTLEŞME

• Devletin sahip olduğu arsa stoku, Hazine arazileri


üzerinde kurulan ortaklık ve siyasi patronaj
ilişkilerinin temelini oluşturur.
• Devletin sahip olduğu topraklar, ithal ikameci
sanayileşmenin yapısına uygun olarak toplumda
yeniden dağıtım mekanizmalarında önemli bir rol
oynamaktadır
• Kırdan kente göçün yarattığı büyük konut talebinin bir
bölümü gecekondulara bırakılan bu araziler ile
finanse edilmektedir.
GECEKONDULAŞMA VE
KENTLEŞME
• Ağ tipi ilişkiler ile işgücü ve konut piyasasına
girişte hemşehrilik ilişkileri belirleyici
• İlk göç edenlerin yer aldığı işkollarında
hemşehrilerinin yer alması hatta Fordist ilişkilerin
hakim olduğu sektörlere kadar uzanabilmektedir.
1980 ÖNCESİ KENTLEŞME: YUMUŞAK
VE AŞAMALI KENTLEŞME

• Devletin birleştirici rolü ve toplumun hangi kesimlerinin refah


düzeyinin ne hızla geliştirileceğine devletin karar vermesi
• Sınıflararası geniş tabanlı uzmanlaşmalar (1970’lerin ortasında kriz
ile bozulan ekonomik dengelerle ortadan kalkar) orta sınıflara
yönelik yapsatçılık ve altsınıflara yönelik gecekondu sistemi
1980 SONRASI KENTLEŞME
DİNAMİKLERİ VE EKONOMİK
BÜYÜME
• Dışa Açık Büyüme Rejimi
• Gerçek ücretlerdeki düşüş ile refah düzeyinde
yaşanılan bozulmalar. Gelir dağılımı eşitsizliği
açısından Gini katsayısı örneğinden yola çıkarsak
1978’de 0.38’den 1984 yılında 0.43’e 1994’de ise
0.58’e yükselmiştir.
1980 SONRASI KENTLEŞME DİNAMİKLERİ VE
EKONOMİK BÜYÜMEDE KENTSEL RANTLARIN
PAYLAŞIMI
• Kentin çeperinde eskisinden çok farklı yöntemlerle
ve ilişkilerle var kalmaya çalışan ve bu uğurda daha
önceden yapmayı tasavvur bile edemeyeceği çok
şeyi yapmaya hazır kent yoksulları
• Kooperatifler yoluyla kentteki paylaşımdan pay
almaya çalışan ve kent çeperindeki geniş
arazilerden pay isteyen orta sınıflar
• Kentin “prestijli” alanlarında özel güvenlik sistemleri
ile korunan üst sınıflar
1980 SONRASI KENTLEŞME
DİNAMİKLERİ VE EKONOMİK
BÜYÜME
• 1980 sonrası Türkiye’de kentleşme süreçleri “küçük
sermayenin kentinden büyük sermayenin kentine geçiş”
olarak tanımlanmaktadır.
• 1980 sonrası kentleşmede tüccar sermayesinin oynadığı rol
ve spekülatif karını arttırma çabası giderek lüks, pahalı
konut üretmek anlamına gelmektedir. 1980 sonrasında
küçük mülkiyetin hakim olduğu arsa piyasalarının yarattığı
baskılarla baş edemeyen ve toprak rantının önemli
bölümünü arsa sahibine kaptıran küçük sermaye, kendi
dinamizmini yok eden stratejileri benimsemek durumunda
kalmıştır.
KONUT ÜRETİMİ VE BÜYÜME

• Konut sektörüne girmeyi deneyen yeni sermaye


kesimlerinin amacı yapsatçılığın (daha önceki
dönemde) yapamadığını yaparak, toprak
mülkiyetini ele geçirmek ve rantların daha büyük
kısmına el koymayı amaçlamaktadır.
• Böylece 1980 sonrasında farklılaşma dinamikleri
hızlanır ve üst gelir grupları ile orta sınıflar
arasında kentsel ayrışma (kent içindeki mekanların
hızla birbirinden ayrışması) sözkonusu olur.
KENTLEŞME VE BÜYÜME

• Formel kesimde kentlerde en belirgin dönüşüm küçük


üreticilerin konut üretimden aldığı payın azalmasıdır.
Ucuz arsaları tercih eden ve kentlerin
desantralizasyonu sürecini hızlandıran kooperatifçilik,
1980 sonrasındaki dönem konut üretiminden aldığı
payı arttırmıştır.
• Bu dönemde ayrıca kamu kurumlarının ve yeni açılan
üniversitelerin kent dışında yer seçmesi ve özel araba
kullanımın hızlı artışı, 1990’lardan itibaren başlayan
AVM yapımı aşamalı bir kentsel büyüme eğilimini
hızlandırmıştır.
KENT DIŞI ARAZİLER/ BÜYÜME

• Kent dışındaki arazilerin topluca imara açılması ve


büyük şirketler eliyle hızlanan konut yapımları
kentlerin çepere doğru yayılmasını hızlandırmış ve
ucuz arsaları imara açan şirketler büyük karlar elde
etmiştir.
• Kıyı alanlarının turizme açılması ve ikinci konut olarak
yazlık yerleşimlere açılması üst ve orta gelir grupları
için bir yatırım alanı yaratmıştır. 1984-89 döneminde
Toplu Konut Fonu kaynaklarının üçte biri ikinci
konutların finansına kaymıştır.
Kent Ekonomisinde
Çalışma Hayatı
EMEK KAVRAMI VE KENT
EKONOMİSİ

Mekânsallık: Çalışma hayatında birbirinden çok farklı


toplumsal ve mekansal kurguları olan ekonomik faaliyetlerin
birlikte devam edebileceği

Benzer iş pratiklerinin aynı zamanda farklı toplumsal ve


mekansal örgütler içinde sürdürülebileceğini ve hatta zaman
zaman birbirleriyle çatışan iş mekanları oluşturması
ÇELİŞKİ MEKANLARI

Toplumsal mekanın çeşitli dinamikler üzerinden farklı düzeylerde


Örn: Elektronik ve bilgisayar sektörü denilince akla gelen ÇUŞlar ve
küçük ölçekli hanlar (Kadıköy Yazıcıoğlu İşhanı)

Uluslararası Şirketlerin yarattığı yeni işbölümü.


Örn: Ulusötesi şirketlerin farklı ülkelerdeki şubelerindeki çalışma
koşulları.
EMEK KAVRAMI VE KENT
EKONOMİSİ

Tarih boyunca neden bazı şehirler büyüyüp gelişirken, diğerleri


ihtişamlı bir dönemden sonra birden bire güçlerini kaybettiler?

Kentlerde sürdürülen üretim faaliyetlerinin yeni üretim alanlarını


tetikleyebildiklerini, yani yeni işbölümlerinin eklenmesine olanak
sağladıkları müddetçe gelişebildiğini ifade eder.
EMEK KAVRAMI VE KENT
EKONOMİSİ

Bir kentte güçlü bir işletme veya sektör olabilir, ancak bu


işletme veya sektör yeni üretim alanlarına ve
işbölümlerine olanak sağlamıyorsa, o sektörün önemi
zaman içinde azalır ve kent yavaş yavaş gücünü
kaybeder. Kentte ne tür ekonomik faaliyetler
sürdürülüyor, bunlar yeni işbölümüne, yeni üretim
alanlarına ne tür olanaklar sağlıyor sorularına
yönelmemizi teşvik ediyor.
EMEK KAVRAMI VE KENT
EKONOMİSİ

• Kentlerdeki ekonomik faaliyetlerin emek ve çalışma hayatıyla


önemli olan ekonomik faaliyetlerin gelişmesinin nihayetinde
yeni istihdam alanları açacağını ve daha geniş bir nüfusu
barındırmayı mümkün kılması.
“KENTLİK” KAVRAMI

egemen kentsel kurguların dışında farklı kesimlerden kent sakinlerinin gündelik pratikleriyle
şekillenen “kentlik” (cityness)

Kent sakinlerinin gündelik pratikleriyle, dinamik ve heterojen biçimde sürekli yeniden üretilen
bir kentlik bulunuyor. Kentin zorlukları ve sorunları bile yeni fırsatlar ve iş alanları oluşturabiliyor.
Bu yeni iş pratikleri bazen yasal düzenlemelerin içinde de olmazlar. Yaşanılan ekonomik krizlerde
veya formel kurumların dahil olmadığı alanlarda, toplumun farklı kesimlerinin kentliğin
oluşturduğu ağ ve ekonomik faaliyetler sayesinde hayatlarını sürdürebildiğini ifade ediyor.
“KENTLİK”

İstanbul’daki emeğin kendisi de ulus aşırı nitelikler taşıyor. Farklı iş


alanlarında çalışan göçmen emek profilini göz ardı etmemiz mümkün
değil. Simone’nın yaptığı çalışmalar ile kentin farklı “çeperlerinin”
kentsel analize dahil edilmesi mümkün kılınmaktadır.

Eminönü, Laleli….vs.
KENT EKONOMİSİ VE EMEK
MEKANLARI

Emeğin Vasfı

Bir Sosyal Alan Olarak Çalışma Hayatı

Enformel Sektör

Enformel Sektörde Kadın İstihdamı


EMEĞİN VASFI

Çalışma pratiği içinde kol, zihin, duyu ve duygulanım (affect) emeğinin birlikte
gelişmesi

Vasıf, çalışan tarafından genelde nitel, soyut biraz da muğlak biçimde tanımlanır.

Kendine uygun bir yer bulmak (sık sık iş değiştirmek) aynı süreç içinde gerçekleşirken
(örneğin otel, kafe ve catering işkolunda), bazı meslekler içerikleri itibariyle salt
teknik bilgiye sahip olmakla sınırlı değildir( Kuaförlük gibi).
EMEĞİN VASFI

• Vasfın, kişinin taşıdığı toplumsal kimlik ve kişilik özelliklerini


de içerdiğini ifade etmek mümkün. Dolayısıyla çalışanın
mesai-dışı sosyal hayatı onun ‘güvenilirliğini’ teyit eden bir
sosyal alan olarak iş hayatıyla doğrudan ilişkilendiriliyor.
• Örn: Otel çalışanlarının, katçıların hırsızlık yapmaması için
aynı mahalleden seçilmesi
EMEĞİN VASFI

• İşverenler genel olarak mesleki vasfı nicel, hiyerarşik ve kontrol


edilebilir bir şekilde tanımlama eğilimdedirler. Oysa çalışan uzun
deneyimler sonucu edindikleri mesleki vasıflarını daha niteliksel
açıdan değerlendiriyorlar ve farklı anlamlar atfediyorlar. En basit
gibi görünen mesleklerde bile kol, zihin, duyu ve duygulanım
emeğinin belirli ölçülerde gelişmesi gerekiyor ve hiçbir zaman
“sadece bir işin yapılması” anlamına gelmiyor.
BİR SOSYAL ALAN
OLARAK ÇALIŞMA
HAYATI
• Çarşı, semt veya mahalle olarak var olan sosyal
alanlar
• “Piyasada tanınma” kimi durumlarda insani
meziyetler üzerinden gelişirken, ağırlıklı olarak
sözkonusu “piyasada” mesleğin tüm inceliklerine
hakim olmak ve nitelikli mal üretmek için gerekli
deneyimi kazanmış olmaktan geçiyor. Örn:
Kapalıçarşı
BİR SOSYAL ALAN OLARAK ÇALIŞMA
HAYATI

• Modern kent çalışmalarının işyeri ve konut


alanlarının birbirinden ayrı yerler olacağı
öngörüsüne ters
• İmalat atölyeleri ile bulundukları mahallelerin
oluşturduğu sosyal alan
BİR SOSYAL ALAN
OLARAK ÇALIŞMA
HAYATI
• Esnek emek kullanımı biçimi (Taşeronluk)
• Emeğin işveren karşısında güçsüzleşmesini
getiriyor
• Belirli işkollarında sürekli çalışan işçiler tam da
bu belirsizlikte kendilerini var edebilmek,
güçlenmek için “takımlar” ve dayanışma grupları
• Hemşehrilik ağı olarak değerlendirildiği için
içeriği, olası dinamikleri ve gerilimleri
ENFORMEL SEKTÖR

• a)giriş kolay,
• b)yerli kaynaklara dayanır,
• c)aile mülkiyeti yaygındır,
• d)küçük ölçeklidir,
• e)emek-yoğundur ve adapte edilmiş teknoloji kullanılır,
• f)bilgi ve beceriler formel eğitim sistemi dışında alınır,
• g)düzensiz ve rekabete dayalı pazar sözkonusudur.
ENFORMEL SEKTÖR- FORMEL
SEKTÖR BAĞLANTISI

Üretim ilişkileri bakımından, üretimin taşeronlaşması ve fason


üretim. Ucuza mal olan bu parçalar söz konusu üretim için
gerekli işgücünün sosyal güvenlik ve güvencesine ayrı bir
kaynak ayırmamakta ve sendikalarla muhatap olmamaktadır.
Örn: Türkiye’de tersane üretimi, İtalya’da otomobil üretimi…vs
ENFORMEL SEKTÖR- FORMEL SEKTÖR
BAĞLANTISI

• İstihdam düzeyinde- iş arayanlar açısından önemli olan aile


gelirlerini arttırıcı faaliyetler oldukça enformel sektöre
girmeye başlarlar.
• Örn: Ekonomik kriz dönemlerinde aile üyelerinin işgücü
piyasasına arzı artar. Bu ise formel sektörde ücret düzeyini
düşürecek etki yaratır.
ENFORMEL SEKTÖR- FORMEL SEKTÖR
BAĞLANTISI

Tüketim düzeyinde
1-küçük işletmelerde formel sektörde üretilen ürünlerin
kullanılması (ör ev-eksenli çalışan kadınların kazak
örmelerinde kullandıkları aletler, iplik, yün)
2-enformel sektörde üretilen ürünlerin alt ve orta gelirliler
tarafından daha ucuz oldukları için tüketilmeleri (ucuz mallar
ve bakıcı hizmetleri)
ENFORMEL SEKTÖR FAALİYETLERİ KENT EKONOMİSİNDE
NEDEN YAYGINLAŞMAKTA?

• Hızlı kentleşme ve ya ‘aşırı kentleşme’ süreçleri


• İkinci Dünya Savaşı sonrası dönem, azgelişmiş ülkelerin
hızla kentsel topluma doğru dönüşüm geçirdikleri bir
dönem---- Kırdan kente hızlı nüfus artışı, kentlerin
gelişmiş ülkelerdekinden bile fazla şişmesi, ‘hızlı
kentleşme’ ve ‘aşırı kentleşme’ gibi nitelendirmelere yol
açmıştır.
HIZLI KENTLEŞME VE YE
‘AŞIRI KENTLEŞME’
SÜREÇLERİNİN ETKİLERİ
• kaynakları kıt olan çevre ülkelerde yeni kentsel
sorunlar
• aşırı nüfus baskısı, kentlerde zaten yetersiz olan
sermaye sorunuyla çakışınca, konut, alt-yapı,
sağlık, eğitim gibi hizmetlerin karşılanmaması,
yeni istihdam olanaklarının yaratılamaması
HIZLI KENTLEŞMENİN
İSTİHDAM ÜZERİNDEKİ
ETKİLER
• Sermaye yoğun bir gelişme izleyemeyen sanayi
nedeniyle istihdam olanakları sınırlanıyor ve
formel sektör kente göç eden kesimlerin ancak
sınırlı bir kısmının ihtiyaçlarını karşılamaya
yetmekteydi.
• yetersiz istihdam olanakları karşısında
işportacılık, seyyar satıcılık gibi kendilerine özgü
iş biçimleri geliştirir.
• Enformel sektörün kentlerde yaygınlaşması
ENFORMELLEŞME SÜRECİ
• 1979 krizi
• uluslararası işbölümünün yeniden yapılanması esnek sanayi
üretimi ve daha düşük maliyetli mal üretimini genel bir eğilim
haline getirmektedir “birikim stratejisi”
• Enformelleşme işgücü maliyetlerini düşürücü özelliklere sahiptir
• (vergiden kaçınma, uluslararası rekabete uyum sağlama, düşük ve
esnek işgücüne kavuşma)

• “ geçim stratejisi”
• ve “birikim stratejisi”
BİRİKİM STRATEJİSİ

• Birikim stratejisi olarak enformelleşme


1970’lerdeki dünya ekonomik krizi ile bazı
sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin fason
bağlantılar kurması ile gündeme gelmiştir.
• vergiden kaçınma, uluslararası rekabete uyum
sağlama, düşük ve esnek işgücüne kavuşma
GEÇİM STRATEJİSİ
• Kentlerde işsizliğe ve azalan aile gelirlerine karşın emekçi
kesimler geçim stratejileri
• Kadınların parça başı (ev-eksenli ) çalışmaya başlaması,
erkeklerin ikinci bir iş olarak işportacılık gibi mesleklerle
başlaması.
• Marjinal ve verimsiz görülen enformel faaliyetler ailelerin
yetersiz gelirlerini tamamlayan ve kriz dönemlerinde kent
ekonomisinde yaygınlaşan bir strateji aynı zamanda.
• Aile bir geçim stratejisi olarak geçimlik üretiminin boyutlarını
arttırır. Konutun bakımı, yiyeceklerin üretimi (bağ-bahçeden
alınması ve ya memleketten ucuza getirilmesi)
TÜRKİYE’DE KENT EKONOMİSİNDE
ENFORMEL SEKTÖRÜN BÜYÜKLÜĞÜ

• 1965’te kentlerdeki marjinal kesim %3.15-%57


arasında farklı hesaplamalar nedeniyle değişir
• 1980 öncesinde enformel sektör olgusu, daha çok
kente yeni göç etmiş olanların geçici faaliyetleri
olarak gözüküyordu
KENTSEL İŞGÜCÜ AYRIMI

• Merkez (vasıflı, örgütlenmiş, göreli ileri teknoloji


kullanan, süreklilik isteyen işgücü)
• Çevre (küçük çaplı üretim örgütlenmesine sahip,
teknolojisi dar ve ücretleri düşük)
• Marjinal (enformel sektörün özelliklerini taşır)
TÜRKİYE’DE KENT
EKONOMİSİNDE ENFORMEL
SEKTÖRÜN BÜYÜKLÜĞÜ
• Marjinal kavramı 1970’lerde tamamen geçerliliğini yitirir, çünkü kentle
bütünleşemeyen marjinal kitle ekonomik anlamda kentin parçası olan
enformel ekonomi için sözkonusu olamaz.
• Göç ise tek başına enformelleşmeyi açıklayamaz çünkü yerleşik ailelerin
de kriz dönemlerinde enformel istihdama yöneldiği görülmektedir.
• Merkez-çevre ayrımı iki farklı üretim yapısının söz konusu olmadığı bir
şirket ekonomisinde ( fason üretim ve taşeronlaşma uygulamalarının
yaygınlaşması ) nedeniyle bahsedilemez.
TÜRKİYE’DE KENT
EKONOMİSİNDE ENFORMEL
SEKTÖRÜN BÜYÜKLÜĞÜ (1980
SONRASI) (GEÇİNME
• STRATEJİSİ)
Gerçek ücretlerin aşındırılması, sanayi
istihdamının daralması ve yeni tüketim
kalıplarının ortaya çıkması
• Ankara, İstanbul, İzmir gibi metropollerde
kadınların enformel işlere, parça başı çalışma,
çocuk bakımı, hizmetçilik gibi daha fazla
yönelmesi oldu.
TÜRKİYE’DE KENT
EKONOMİSİNDE ENFORMEL
SEKTÖRÜN BÜYÜKLÜĞÜ (1980
SONRASI) (BİRİKİM STRATEJİSİ)
• Gerçek ücretlerin aşındırılması, sanayi
istihdamının daralması ve yeni tüketim
kalıplarının ortaya çıkması
• Otomotiv, dokuma, konfeksiyon gibi sektörlerde
şirketlerin ev ve küçük atölyelerde fason üretime
yönelmesidir. Kadınlar ve çocuklar aile
işletmeleri, atölyelerde ve evlerde enformel
kesimin ağırlıklı kısmını oluşturmaktadır
ENFORMEL SEKTÖR, KADIN
İSTİHDAMI
• cinsiyet temelinde yapılan emek piyasası
parçalanmasının mekanlara göre nasıl düzenlendiği
• Geleneksel olarak erkeklerle özdeşleşmiş, kol
gücüne dayalı işlerde (madencilik, çelik yapımı,
gemi inşası vb.) kadınların işgücüne katılım oranları
düşük iken pek çok yeni iş fırsatının olduğu ve
‘kadınlara özgü’ olduğuna inanılan işlerde (giysi,
elektrik montaj hattı vb.) ise kadınlar işgücüne daha
yüksek düzeyde katılırlar. Bu sektörler mekansal
örgütlenme stratejilerini kadın emeğine uygun
düzenlemektedir.
ENFORMEL SEKTÖR, KADIN
İSTİHDAMI

• İstanbul’da hazır giyim üreticilerinin %64’ü küçük ölçekli, 10-49


işçi çalıştıran firmalardır. Küçük ölçekli bu firmalarda istihdam
edilenlerin %70’i kadın iken, büyük firmaların konfeksiyon
bölümlerinde kadın istihdamı %85’e ulaşmaktadır.
• Kadın emeği ucuz işgücüne dayalı küçük ölçekli atölye üretimi
ile maliyetler (hem sabit hem de değişken sermaye-işgücü
maliyetleri) düşmektedir. Hazır giyim sektöründe kayıtdışılık,
ev-eksenli, ücretsiz ya da düşük ücretli kadın emeğine- ev işinin
uzantısı ve aileye katkı düzeyinde çalışan kadınlar-
dayanmaktadır.
KADIN EMEĞİ VE KENTSEL
MEKAN
• Eve yakın atölyelerde çalışma- yürüme mesafesi
veya servis ile işe gitme böylece ev işlerine ve
çocuk bakımına kadının zaman ayırabilmesi
• İşçilerin aynı mahalleden seçilmesi ile zaman ve
enerji tasarrufu sağlanması ve işçi servislerinin
etkin kullanımı (maliyetler)
GEÇİMLİK ÜCRET
POLİTİKASI VE MEKAN
• Kentsel mekanda parçalı çalışma
• Emeğin vasıfsızlaştırılması /Niteliksiz Emek
EMEK MEKANLARI VE
GEÇİMLİK ÜCRET
• Geçimlik Ücret
• Yapısal işsizlik
• İş imkanlarının mavi yakalı işçilerin hakim
olduğu sanayi sektöründen, geniş bir hizmet
sektörlerine kayması
• En düşük yaşam beklentisi/düşük eğitim
düzeyi/sağlık hizmetlerine erişimin düşmesi
OKUMA ÖNERİSİ

• Kıray, M. (2003). Kentleşme Yazıları. İstanbul:


Bağlam.
• Demir, E. (1993a). “Ekonomi Politikaları ve Kent
Emekçi Aileleri”, Birikim Dergisi, 48. Sayı: 68-77.

• Demir, E. (1993b).“İşgücü Piyasası ve Kent


Emekçi Sınıfının Yeniden Kavramlaştırılması”,
Birikim Dergisi, sayı:53.

You might also like