Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 19

TC.

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ
FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ

HIST 405

TÜRK DESTAN VE EFSANELER

DEDE KORKUT HİKAYELERİNDEN ‘BEĞİL OĞLI


EMRENÜN BOYI’NIN ANALİZİ

Dr.Tuğba Kuşçu

Hazırlayanlar:

Didar Saraç & Kerem Palta

2023-2024 Güz Dönemi


İçerik:

1. Sosyal Hayat

2. Maddi Unsurlar

3. Manevi Unsurlar

4. Tabiat

5. Mekan

6. Olay

7. Zaman

Hikayenin analizini yaparken, başlıca şu hususlar üzerine duruldu:

1. Sosyal Hayat:

a. Avcılık
b. Mücadele
c. Aile-Kadın-Oğul
d. Töre

2. Maddi Unsurlar:

a. Kıyafet
b. Mal ve Hediye
c. Alet ve Eşya
d. Hayvanlar

3. Manevi Unsurlar:

a. İnsanların karakteristik yapıları


b. İnanç
c. Sayı
4. Tabiat

5. Mekan

6. Olay

7. Zaman

1.Sosyal Hayat:

a. Avcılık:

Dede Korkut Kitabı'nda avcılığın, insanlar için sadece bir geçim aracı olmanın ötesinde, aynı
zamanda eğlence aracı olarak da önemli bir rol oynadığı gözlemlenir. Avcılık, göçebe insanlar
için ok atma, yay kullanma ve ata binme gibi becerilerini sergileme fırsatı sağlayarak kendini
gösteren bir vesile olarak önem taşımaktadır. Hikayede bey, maiyetindeki adamlarıyla birlikte
ava çıkar. Av sırasında yabani geyik veya boğa hedef alınır. Begil, hikayenin
kahramanlarından biri olarak, av konusunda yetenekli bir avcıdır. Avladığı hayvanın
durumuna göre, eğer semizse boğazlar; ancak zayıf ise kulağını delip serbest bırakır.

Semizse:(canlı hayvanlar için) et ve yağ bağlamış olan, besili, semirmiş.

(Üç yüz altmış altı alp ava binse, kanlu geyik üzerine yorıyış olsa, Begil
ne yay kurar idi, ne oh atar idi, buğanun sığınun boynına atar idi, çekip
turgurur idi. Aruk olsa kulağın deler idi ayda bellü olsun diyü, amma semüz
olsa boğazlar idi. Eğer bigler geyik olba kulağı delük olsa Begil sevincidür diyü
Begile gönderürler idi.)

Alp =Türk mitolojisinde, "alp" terimi, kahraman, yiğit veya cesur kişiyi ifade eder. Alp
kelimesi, Türk kültüründe sıklıkla kahramanlık, cesaret ve güç gibi olumlu nitelikleri temsil
eden bir terim olarak kullanılır. Türk halk kültüründe ve destanlarında, alp kişiler genellikle
üstün savaşçılar, liderler veya kahramanlar olarak tasvir edilir. Bu kahramanlar, olağanüstü
yeteneklere, güce ve bilgeliğe sahip olarak, halklarını koruma ve savunma görevini üstlenirler.

Geyik = Geyik bir av hayvanıdır. Göl ve nehir kıyılarında yaşayan Türk topluluklarında
bolluk, bereket, refah olarak görüldüğünü ve evlilikte de mutluluğun ve üremenin simgesi
olduğunu ifade eder.
Yay = Türk mitolojisinde "yay", genellikle savaş, avcılık ve kahramanlıkla ilişkilendirilen bir
semboldür. Yay, Türk kültürlerinde güç, cesaret, beceri ve hünerin bir simgesi olarak görülür.
Mitolojik hikayelerde ve destanlarda, kahramanlar yay kullanarak düşmanlarına karşı
mücadele ederler veya avcılıkta ustalıklarını sergilerler.Aynı zamanda, Türk kültüründe yay,
liderlik ve adaletle de ilişkilendirilebilir. Bir hükümdarın elindeki yay, güç ve otoriteyi
simgeler. Aynı zamanda, Türk geleneksel sanatlarında ve el sanatlarında da yay motifleri sıkça
kullanılmıştır.

b. Mücadele:

Bu hikayede, pek çok öyküde bulunan düşmanla mücadele teması da kendine yer bulur.
Düşman, Oğuz’a saldıracağı zaman onun zayıf bir anını kollar.

(Sözgelişi; Begil, ayağını kırıp kuvvetten düşünce bunu fırsat bilir, üzerine asker
gönderir. Savaş “Din-i Muhammed” uğruna yapılır.
Baba ne söylersin ne aydursun?
..................
Ala gözlü üç yüz yiğidin mana virgil yoldaşlığa
Din-i Muhammed yolına dürişeyim senün-içün.)

Mücadele, genellikle önce iki kişi arasında olur. Vuruşmaya


başlamadan önce iki taraf birbirine moral bozucu ve gurur kırıcı sözler
söylerler.

...oğlana kâfir soylamış, görelim ne soylamış:


Aydur:
Oğlan oğlan ay oğlan
Haramzada oğlan
Altında al aygırı aruk oğlan
Kara polat öz kılıcı gedik oğlan
Elindeki sünisi sınık oğlan
Ağ tozlu yayı gide oğlan
Yanındağı yoldaşları çıplak oğlan
Karanguluça gözleri çönge oğlan
Şökli melik sana katı pusdı
Meydandaki şol oğlanı tutun

Karusından ağ ellerin bağlan


Gafillüçe görklü başın kesün
Alça kanın yir yüzine tökün didi
Ağ sakallu Baban var ise ağlatmagıl
Yalunuz yiğit alp olmaz
Yavşan dibi berk olmaz
Kadası yetmiş kavat ağlı kavat
Kayıda dön bakalım. (s.97-98)
Begil’in oğlunun cevabı ise şöyledir:
Herze merze söyleme mere itüm kâfir
Altumda al aygurum ne beğenmezsin
Seni gördi oynar
Egnümdeki demür tonum çignüm kısar
Kara polat öz kılıcum kının toğrar
Kargu talı sünüm ne beğenmezsin
Göksün delüp göğe pırlar
Ağca tozlu katı yayum zarı zarı inler
Sadaka ohum kişin deler
Yanumda yiğitlerüm savaş diler
Alp ere korku virmek ayıb olur
Berü gelgil mere kafir dürişelüm

İki kişi arasındaki mücadele, bazen geceye kadar devam eder.

Giceye kadar cenk ide-y-idük

Çarpışma sırasında her iki taraf da askeri sonucu bekler.

Ala Göz =Türk mitolojisinde "ala gözlü" ifadesi, genellikle güzellik ve çekicilikle
ilişkilendirilen bir motif olarak kullanılır. "Ala" kelimesi, Türkçe'de "renkli" veya "beyaz"
anlamına gelirken, "gözlü" ifadesi de gözleri anlatır. Dolayısıyla, "ala gözlü" terimi, genellikle
güzel, çekici veya büyüleyici gözlere sahip kişileri ifade eder.

Bu motif, Türk mitolojisinin yanı sıra Türk halk kültüründe ve edebiyatında da sıkça
karşımıza çıkar. Destanlarda, masallarda ve hikayelerde kahraman veya kahramanın sevgilisi
sıkça "ala gözlü" olarak tasvir edilir. Ala gözlü karakterler genellikle özel bir çekiciliğe,
güzelliğe, bazen de doğaüstü niteliklere sahiptirler.

Yiğit =Türk mitolojisinde "yiğit," genellikle cesur, kahraman, gözü pek, güçlü ve erdemli bir
genç adamı ifade eden bir terimdir. "Yiğitlik" kavramı, Türk kültüründe önemli bir yer tutar
ve genellikle erdemli davranışları, cesareti, cömertliği ve toplum için fedakârlığı simgeler. Bu
yiğitler, kahramanlık destanlarında çeşitli maceralara atılır, savaşlara katılır ve halklarını
korumak için mücadele ederler.

Türk mitolojisindeki yiğitlik kavramı, sadece fiziksel güç değil, aynı zamanda içsel erdemleri
de içerir. Yiğitlik, adil olma, sadakat, cömertlik gibi değerleri içinde barındırarak bir kişinin
toplum içinde saygın bir konuma yükselmesini simgeler.

Ay Oğlan ="Ay oğlan" ifadesi, Türk mitolojisinde yer alan ve genellikle ay ve güneşle
ilişkilendirilen bir sembolizmi ifade eder. Türk mitolojisinde, gökyüzüne ait unsurlar ve bu
unsurların simgeleri önemli bir rol oynar. Ay ve güneş, bu unsurlar arasında öne çıkan ve
birçok kültürde olduğu gibi Türk mitolojisinde de önemli bir yer tutan unsurlardır.

"Ay oğlan" terimi, genellikle ayın simgesel bir kişileştirmesi olarak kabul edilir. Ay, gece
gökyüzündeki parlaklığıyla dikkat çeker ve aydınlığıyla bilinir. "Ay oğlan" ifadesi, bu
bağlamda ayın eril, genç, çekici ve güzel bir şekilde tasvir edilmesini ifade eder.

Al Aygır = Aygır, damızlık erkek attır. "Al Aygır," Türk mitolojisinde kırmızı renge sahip,
güçlü, hızlı ve göz kamaştırıcı niteliklere sahip bir efsanevi atı ifade eder. "Al" kelimesi
Türkçe'de "kırmızı" veya "al" rengini ifade ederken, "Aygır" ise at anlamına gelir. Bu efsanevi
at, birçok Türk mitolojik hikayesinde önemli bir rol oynamıştır.
Al Aygır, kahramanlar için sembolik bir özellik taşıyarak hız, güç ve cesareti temsil eder.
Birçok efsanede kahramanlar, Al Aygır üzerinde düşmanlarını mağlup eder veya zorlu
maceralara atılır. At, Türk kültüründe geleneksel olarak özgürlüğü, gücü ve hızı simgeler, bu
nedenle Al Aygır, kahramanlık ve mücadele teması içinde önemli bir yer tutar.

Al Aygır'a dair hikayeler ve mitolojik öyküler, Türk kültüründe efsanevi atların taşıdığı
sembolizmi vurgular ve kahramanlık destanlarında sıkça karşımıza çıkar.

Kara Polat = "Kara Polat," Türk mitolojisinde ve destanlarında önemli bir kahraman figürünü
ifade eder. Kara Polat, "kara" kelimesiyle siyahi veya koyu renge sahip olduğunu ifade
ederken, "Polat" ise demir veya çelik anlamına gelir. Bu isim, genellikle güçlü, cesur,
yetenekli bir savaşçıyı temsil eder.

Kara Polat, Türk destanlarında ve halk hikayelerinde öne çıkan bir karakterdir. Sıklıkla
düşmanlarına karşı mücadele eden, zorlu görevleri başaran ve adil bir lider olarak tasvir
edilen bir kahramandır. Kara Polat'ın maceraları, Türk mitolojisinin zengin dokusunda önemli
bir yer tutar.

Her ne kadar Kara Polat karakteri farklı efsanelerde farklı detaylarla anlatılsa da, genel olarak
gücü, adaleti savunması ve kahramanlık nitelikleriyle bilinen bir figürdür. Kara Polat, Türk
kültüründe kahramanlık destanlarının önemli karakterlerinden biridir.
Öz kılıç ="Öz Kılıç," Türk mitolojisinde yer alan bir simge veya motif olup, genellikle
kahramanlık, güç ve adaletle ilişkilendirilir. "Öz" kelimesi Türkçe'de "kendi, özgün, gerçek"
gibi anlamlara gelirken, "Kılıç" ise kılıç, silah anlamına gelir.

Bu bağlamda "Öz Kılıç," bir kişinin içsel gücünü, cesaretini ve adalet anlayışını temsil eden
sembolik bir kavramdır. Öz Kılıç genellikle kahramanların elinde bulunan, onların gücünü ve
adalet anlayışını simgeleyen özel bir silah olarak tasvir edilir. Bu kılıç, genellikle efsanevi
veya mitolojik hikayelerde kullanılan, sıra dışı niteliklere sahip bir silah olarak anlatılır.

Yay =Türk mitolojisinde "yay," genellikle güç, cesaret, avcılık becerisi ve kahramanlıkla
ilişkilendirilen bir sembol olarak kullanılır. "Yay" kelimesi, yaygın olarak Türk kültürlerinde
avcılıkta ve savaşta kullanılan bir silahı ifade ederken, mitolojik bağlamda daha geniş
anlamlar içerebilir.

Yay, mitolojik hikayelerde kahramanların ellerinde önemli bir araç olarak tasvir edilebilir.
Aynı zamanda, yayın ok atma yeteneği, bir kahramanın cesaretini, becerisini ve gücünü
simgeler.

Ak Sakallı =Türk mitolojisinde "Ak Sakallı" ifadesi, genellikle yaşlılık, bilgelik ve saygınlık
ile ilişkilendirilen bir sembolizmi ifade eder. "Ak" kelimesi Türkçe'de "beyaz" veya "yaşlı"
anlamına gelirken, "Sakallı" kelimesi sakallı, yaşlı bir kişiyi ifade eder.

Bu ifade genellikle büyüklük, bilgelik ve liderlikle bağlantılı olarak kullanılır.

Alp Kişisi =Türk mitolojisinde "Alp" kelimesi, genellikle yiğit, kahraman veya savaşçı
anlamına gelir. Alp kişileri, güçlü, cesur ve yetenekli savaşçıları temsil ederler. Alp kavramı,
Türk kültürlerinde destanlarda ve efsanelerde sıkça karşılaşılan bir tema olup, bu kahramanlar
genellikle toplumlarını korumak, adaleti sağlamak ve zorlu görevleri yerine getirmek için
mücadele ederler.
Demir =Türk mitolojisinde "demir" önemli bir sembol ve motif olarak yer alır. Demir,
genellikle güç, dayanıklılık ve koruyuculuk gibi pozitif özelliklerle ilişkilendirilir. Aynı
zamanda, demirin bir tür koruyucu güç olarak düşünüldüğü durumlar da vardır. Demir
nesnelerin, özellikle tılsımlı veya koruyucu özelliklere sahip olduğuna inanılır.

c. Aile-Kadın-Oğul:

Oğuzlarda aile hayatı, sıkı bağlarla birbirine kenetlenmiştir. Bu bağlar arasında sevgi,
sadakat, itaat ve yardımlaşma gibi unsurlar bulunmaktadır. Kadın, eşine karşı her zaman
sadıktır ve sıkça "Ak yüzlü" olarak tanımlanır.

Göz açuban gördüğüm


Könül verip sevdiğim

İfadelerinden anlaşıldığına göre, kadının ilk ve tek sevgilisi kendi erkeğidir. Kimi zaman
erkeği zor durumlarla karşı karşıya kaldığında fikirlerini paylaşır ve ona yardımcı olur.
Örneğin, Han'ın yanından canı sıkılmış bir şekilde evine dönen Begil'e, ava gitmesini ve belki
bu şekilde teskin olabileceğini söyler. Begil de bu öneriyi kabul eder.

Kadın, erkek kadar sır tutmayı beceremez. Begil’in karısı, kocasının avda bacağını kırdığını
öğrenir ve bu haber kısa sürede herkesin kulağına gider. Ancak Begil, bu durumu günlerce
kimseye açıklamaz. Çünkü düşmanlarının bu bilgiyi duyup kötülük yapabileceğini
düşünmektedir.Ailede önemli bir rol oynayan oğul, babasının biricik varlığıdır. Oğulun
babaya duyduğu sevgi ve saygı sınırsızdır. Babasının avda bacağını kırdığını öğrenen oğul,
babasını karşılamak üzere eve getirir ve yatağına yatırır. Ancak bunu kimseye söylemez.Oğul,
babası gibi yiğit olmayı arzular ve bu arzusunu göstermek için fırsatları değerlendirir. Kâfirin
kendisine baskın düzenleyeceği haberini alan Begil, oğlunu yardım etmesi için Bayındır
Han’ın yanına göndermek ister. Ancak oğlu, yardım çağırmayı gereksiz bulur ve düşmanı
kendi başına karşılamak istediğini söyler. Oğlunun dediği olur ve çocuk düşmanı alt eder.

d. Töre:

Önemli törenlerde, İç Oğuz ve Dış Oğuz, geleneksel olarak Bayındır Han'ın çevresinde bir
araya gelirler.

Kam Gan oğlı Han Bayındır yirinden turmuş idi. Ağ ban ivini kara
yirün üzerine dikdürmiş idi. Ala sayvan göz yüzine aşanmış idi. Bin yirde ipek
halıçası döşenmiş idi. İç Oğuz Taş Oğuz bigleri yığnak olmış idi.
... ağ alınlu Bayındır Hanun bigler bigisi Salur Kazan, kardaşı Kara
Göne, Dönebilmek Dülek Evren, Düzenoğlu Alp Rüstem, boz atlu Beyrek,
Begilün ivinde içerler idi.
Begil zafer kazanan “ağca yüzlü oğluna ağca koyun şölen” verir, yayla
ve koç hediye eder. Hediye alan kişi, yer öperek tazim eyler: Kalktı yir öpdi”

Oğuz toplumunda Bayındır Han'a itaat ve sadakat esastır. Örneğin, Begil, Han’ın isteği
üzerine obasını toplar ve sınır şehri Gence’ye gider, yıllarca düşman akınlarına karşı engel
olur. Han onu çağırdığında hemen atına atlayıp istenilen yere en kısa zamanda varır. Aynı
şekilde, bey de maiyetini gözetip korur. "Ala gözli biglerin ohşamazsın" sözünde, bu olumsuz
durumun hoş karşılanmadığı anlaşılır.

Bey, yiğitlerini alıp ava çıkmak da Oğuzların bir başka geleneğidir. Avlanan hayvanın eti
davetlilere ikram edilir ve davetliler üç gün boyunca misafir edilir, bu da bir adettir.

Kara =Türk mitolojisinde "kara" motifinin anlamı, genellikle karanlık, gizem, güç veya ölüm
gibi çeşitli sembolik anlamlar içerebilir.

Boz Atlı =Boz atlı, savaşçı veya kahraman bir figür olarak da kullanılabilir. Bu bağlamda, boz
atlı kişi, kahramanlık hikayelerinde öne çıkan güçlü bir savaşçıdır.

Koyun =Türk mitolojisinde "koyun," genellikle bereket, zenginlik ve hayvancılıkla


ilişkilendirilen bir sembol olarak kullanılır. Koyunlar, bereketin ve refahın simgeleri olarak
görülür. Sürülerin büyüklüğü, bir ailenin veya topluluğun zenginliğini gösterir. Aynı zamanda
koyunlar, geleneksel Türk göçebe kültüründe temel bir hayvan olmuş ve sürüleriyle birlikte
göçebe topluluklar için hayati önem taşımıştır.Mitolojik hikayelerde koyunlar, tanrıların
armağanları olarak da görülebilir.

Yayla ="Yayla" motifi, Türk mitolojisinde genellikle doğa, pastoral yaşam ve göçebe kültürle
ilişkilendirilir. Yayla motifi, genellikle insanların doğa ile olan uyumunu, pastoral yaşamın
güzelliklerini ve toplumun dayanışmasını temsil eder.

Koç =Türk mitolojisinde "koç" motifi, genellikle güç, bereket ve kahramanlıkla


ilişkilendirilen bir sembol olarak kullanılır. Koç, bazı geleneksel ritüel ve törenlerde önemli
bir role sahiptir. Bu törenler, bereket ve başarıyı çağırma amacını taşır.

2. Maddi Unsurlar:

a) Kıyafet:

İncelediğimiz hikâyede kadın kıyafetleri ile ilgili olarak herhangi bir tespitimiz
bulunmamaktadır. Ancak erkeklerin kaftan, cübbe, sırmalı elbise gibi giysiler giydikleri
gözlemlenmektedir.

Egnünde altun ışuk cübbesi yok


Kaftanı altından ayağın berk sardı
Erkekler savaşta zırh giyer.
Egnündeki demir tonun Begil’ündür Begil kanı
Bayındır Han, düşmanı yenen Begil’in oğluna, cübbe, çuha, sırmalı
elbise giydirir.
Oğlın aldı, Bayındır Han’ın divanına vardı. El öpdi. Padişah, Kazan
oğlı Uruz’un sağ yanında ana yir gösterdi. Cübbe, çuğa, çırgap geyürdi.
Bunun yanında hikayede kafirlerin kara elbise giydiklerinden söz
edilmektedir.
Kara tonlu kafirlere uğradun mı
Işık ="Işık" motifi, Türk mitolojisinde aydınlık, bilgelik, doğruluk, tanrısal varlıkların gücü ve
doğanın yaşamsal enerjisi gibi pozitif anlamlarla ilişkilendirilir.

Bilgelik ve Aydınlık: Işık, mitolojide bilgeliği ve aydınlığı temsil eder. Aydınlık, insanlığın
karanlıkta olanı anlaması ve bilgeliğe ulaşması için bir sembol olabilir.

Tanrısal Varlıkların Gücü: Tanrısal varlıklar genellikle ışıkla ilişkilendirilir. Tanrıların aydınlık
ve doğanın kontrolü üzerindeki gücü, mitolojik hikayelerde çeşitli şekillerde ifade edilir.

Doğa ve Yaşam Enerjisi: Işık, doğanın canlılığını ve yaşam enerjisini sembolize eder.
Günışığı, bitki örtüsünün büyümesi ve canlıların hayat bulması için gerekli olan enerjinin bir
kaynağıdır.

Doğru Yol ve Adalet: Işık, mitolojide doğru yolu, adalete ve erdeme işaret edebilir. Aydınlık,
dürüstlüğü ve doğruyu görmeyi simgeler.

Cübbe = "Cübbe" genellikle güç, otorite ve saygınlıkla ilişkilendirilen bir giysi olarak
görülebilir. Cübbe, özellikle liderler, hükümdarlar veya bilge kişilikler tarafından giyilen bir
tür uzun, akıcı bir üst giysi olarak tasvir edilir.

Cübbe, kişinin toplum içindeki konumunu ve statüsünü gösteren bir sembol olarak kabul
edilebilir. Bu giysi, özellikle otorite sahibi olan kişilerin üzerinde görüldüğünde, bu kişilerin
liderlik, bilgelik veya başka bir konuda yüksek bir statüye sahip olduklarını ifade
edilir.Kahramanlar veya tanrısal varlıklar tarafından giyilen cübbeler, genellikle bu
karakterlerin özel güçlerini, bilgeliğini veya liderlik yeteneklerini simgeler.

Kaftan ="Kaftan," genellikle statü, otorite, güç ve saygınlıkla ilişkilendirilen geleneksel bir
giysi olarak görülebilir. Kaftan, tarih boyunca Türk kültürlerinde özel günlerde veya özel
durumlarda giyilen uzun, akıcı bir üst giysi olarak tasvir edilir.Kaftan, liderler, hükümdarlar,
beyler veya bilge kişilikler gibi otorite sahibi kişiler tarafından giyilen bir sembol olabilir. Bu
giysi, giyen kişinin toplum içindeki konumunu ve statüsünü vurgular. Aynı zamanda kaftan,
kişinin sahip olduğu gücü, liderlik yeteneklerini veya özel bir niteliği simgeleyebilir.

Zırh ="Zırh" motifi, genellikle güç, direnç, savaşçılık ve koruma gibi anlamlarla
ilişkilendirilir. Zırh, savaşçıların giydiği koruyucu bir zırhı ifade eder ve savaşçının fiziksel
olarak korunmasının yanı sıra simgesel anlamlar da taşır.Fiziksel koruma,Güç ve
Cesaret,Savaşçının kimliği,Mitolojik tıslımları içerir.

Demir = Türk mitolojisinde "demir" önemli bir sembol ve motif olarak yer alır. Demir,
genellikle güç, dayanıklılık ve koruyuculuk gibi pozitif özelliklerle ilişkilendirilir. Aynı
zamanda, demirin bir tür koruyucu güç olarak düşünüldüğü durumlar da vardır. Demir
nesnelerin, özellikle tılsımlı veya koruyucu özelliklere sahip olduğuna inanılır.

Kan = "kan" motifi, genellikle yaşam, güç ve soy bağlantısı gibi anlamlarla ilişkilendirilir.
Kan, bir varlığın hayatının sembolüdür.

Çuha =Keten giysi

Kara elbise = Kara renk genellikle karanlık, gizem ve ölümle ilişkilendirilir. Aynı zamanda bir
yandan da olgunluk, bilgelik ve saygınlıkla bağdaştırılabilir. Örneğin, bir karakterin kara
elbise giyiyor olması, onun ciddiyetini, gücünü, bilgeliğini veya belki de ölümle olan bir
ilişkisini simgeliyor olabilir.

b. Mal ve Hediye:

Göçebe medeniyetini yaşayan Oğuzların serveti genellikle hayvanlardan oluşur. İncelediğimiz


hikayede, konuyla ilgili olarak şu gözlemleri yapabiliriz:

Bayındır Han, huzuruna gelen Begil’e kaftan ve harçlık verir, at hediye


eder.
Han dahı Begil’i konukladı, yahşı at, kaftan, vafir kılıç virdi.
Begil zafer kazanan oğluna çeşitli hediyeler verir, gelin getirir.
Karşı yatan kara tağdan oğlana yaylak virdi. Kara koçu yüğrük atdan
tavla virdi.Ala gözlü oğlına al duvaklı gelin aldı.

Oğuzlar, zafer kazandıkları düşmanlarını haraca bağlarlar. Düşmanlar, her yıl altın akçe
şeklinde haraç gönderirler. Ancak bir seferinde, bu geleneksel haraç yerine at, kılıç ve çomak
gibi şeyleri gönderirler.

Yahşi at = "Yahşi at" motifi, genellikle güzellik, kudret, dayanıklılık ve özel niteliklere sahip
bir atı ifade eder.

Kara koç = "Kara koç" motifi genellikle özel güçlere, kutsal niteliklere ve ritüellere sahip olan
bir varlık veya sembolü temsil eder. Kara koç, bir kahramanın rehberi, bir tanrısal varlığın
gönderisi veya özel bir misyonun taşıyıcısı olarak da görülebilir. Bozkır kültürün de de
küçükbaş hayvanlar bir hayli önemlidir.

Al duvaklı gelin = "duvaklı gelin" motifi genellikle bir arketip olarak kullanılır. Duvak,
gizemi ve kutsallığı simgelerken, gelinlik ise saf, temiz ve yeni bir başlangıcı temsil edebilir.
Kırmızı renk (al), Türk kültürlerinde bereket, güzellik ve aşkla ilişkilendirilmiştir. Bu nedenle,
"al duvaklı gelin," kutsal ve güzel bir varlığı veya sembolü temsil eder.

Altın = "Altın" motifi genellikle zenginlik, kutsallık, değer ve bereketle ilişkilendirilir. Altın,
dayanıklılığı ve bozulmazlığı nedeniyle ebediyet ve sonsuzluğu temsil eder.

Akçe = "Akçe" motifi genellikle ödül, adalet, değer ve özel niteliklere sahip bir öğeyi ifade
eder. Örnk: Osmanlı döneminde kullanılan bir para birimi olduğu için, akçe ekonomik
zenginliği ve refahı temsil eder.

Kılıç = "Kılıç" motifi genellikle cesaret, güç, koruma ve adaletle ilişkilendirilen bir sembol
olarak görülür. Kılıç, bir liderin otoritesini ve liderlik yeteneklerini ifade edebilir. Bir liderin
elindeki kılıç, onun liderlik rolündeki gücünü ve kararlılığını vurgular.
c) Alet ve Eşyalar:

Hikayede bahsedilen alet ve eşyalar genellikle savaşla ilişkilidir. Kılıç, miğfer (ışuk), ok,
okluk, yay, mızrak, gürz, kalkan gibi savaş gereçleri ön plandadır. Ayrıca, bir yerde ipek
halıdan da bahsedilmiştir.

Bin yerde ipek halıçası döşenmiş idi.


Kara polat öz kılıcun mana virgil.
Kara polat öz kılıcı gedik oğlan
Kargu talı sününi mana virgil.
Ağ yeleklü ötkün ohun (= Ak tüylü delici ok) gide oğlan.
Ağ tozlu yay (=Ak kirişli yay) gez çıkarup
Haman bilüginden (okluğundan) gez çıkarıp
Egnünde altun ışık(miğfer, tolga) cübbesi yok
Altı perlü gürzünü ele aldı
Oğlan kalkanını gürzek karşı tutdı.
Kalkanın uvattı, tuğulgasını boğradı.

Miğfer = "miğfer" motifi genellikle savaşçılık, güç, koruma ve liderlikle ilişkilendirilen bir
sembol olarak görülür. Miğfer, savaşta başın korunması ve savaşçının kimliğini gizleme
amacıyla kullanılan bir zırh parçasıdı. Miğfer, savaşçının savaş becerilerini ve gücünü temsil
eder. Bir kişinin miğfer takması, savaşa hazır olduğunu ve güçlü bir savaşçı olduğunu gösterir.

Mızrak = "mızrak" motifi genellikle savaşçılık, cesaret, güç ve koruma gibi anlamlarla
ilişkilendirilen bir semboldür. Mızraklar, savaş ve avcılıkta kullanılan temel silahlardan
biridir.

Kalkan = "kalkan" motifi genellikle koruma, savunma, güvenlik ve savaşçılık gibi anlamlarla
ilişkilendirilen bir semboldür. Kalkanlar, savaş ve çatışma durumlarında savaşçıları korumak
için kullanılan temel araçlardan biridir. Kalkanlar, savaşta birlik ve dayanışmayı simgeler.
Savaşçılar genellikle birbirlerini kalkanlarla korur, bu da bir topluluğun birlik içinde olma
gücünü vurgular.

İpek = "ipek" motifi genellikle zenginlik, lüks, güzellik ve değerle ilişkilendirilen bir sembol
olarak görülebilir. İpek, tarih boyunca değerli bir malzeme olarak kabul edilmiştir. Bu
nedenle, ipek motifi genellikle zenginlik, lüks ve refahı simgeler.

Gürzü = "gürz" motifi sıklıkla savaş, güç veya liderlikle ilişkilendirilmiştir.

Kargı = "kargı" motifi genellikle savaş, savaşçılık ve güçle ilişkilendirilen bir sembol olarak
görülür.

d. Hayvanlar:

"Begil Oğlı Emrenin Boyı"nda at, boğa, koç, şahin, yabani geyik gibi hayvanların adları
geçmektedir. Boğa ve geyik, av hayvanları oldukları için hikayede bahsedilmiştir. Şahin ise
benzetme unsuru olarak kullanılmıştır.
Sıçrayıp şahin gibi kafirin boğazın ele aldı.
Begil oğluna koç hediye eder, akça koyunu şölenlik verir.
“Kara koçu yigrük atdan tavla virdi. Ağça yüzlü oğlına ağça koyun
şöleni virdi.

Hikayede en çok at ve aygırdan bahsedilmektedir. Bu durum, göçebe kültüründe atın ne kadar


önemli bir hayvan olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Zaferin kazanılmasında, kahramanın
yanı sıra atın da büyük bir rol oynadığı görülmektedir. Hatta bazen at, kahramandan daha
fazla etkide bulunabilir. Örneğin; Begil’in avdaki başarısını Kazan Han, ata bağlar.

Kazan big aydur: Bu hüner atun mıdır, erün midür? Hanım eründür
didiler. Han aydur: Yok, at işlemese er öginmez, hüner atundur didi.

Oğuzların hayatında iyi cins at önemli yer tutar. Atın doğumu, bakımı,
büyütülmesi maharet ister. Zamanla insanla at o kadar kaynaşır ki, yeri
geldiğinde at sahibini tehlikelerden haberdar eder.

Al aygır kaçan kim yağı kohusın alsa ayağın yire döger idi, tozı göge
çıkaridi.
Boğa = "boğa" motifi genellikle kuvvet, güç, bereket ve doğurganlık gibi anlamlarla
ilişkilendirilir. Boğa, bereket ve bollukla da ilişkilendirilir. Toprağı sürerken veya tarım
faaliyetlerinde kullanılan bir araç olarak, boğa bereketin sembolü olabilir.

Şahin = "şahin" motifi genellikle hız, keskin görüş, özgürlük ve kahramanlık gibi anlamlarla
ilişkilendirilir.

Yabani Geyik = "yabani geyik" motifi genellikle doğa, özgürlük, hız ve kutsal bir varlık gibi
anlamlarla ilişkilendirilir.

Akça Koyun = "akça koyun" motifi genellikle zenginlik, bereket ve bollukla ilişkilendirilir.

Şölen = "şölen" motifi genellikle kutlama, birlik, dayanışma ve topluluk içindeki olumlu
ilişkileri simgeler. Şölen, insanların bir araya gelip birbirleriyle iyi ilişkiler kurdukları bir
ortam sunar. Dostluk, samimiyet ve iyi niyet, şölen motifiyle bağlantılı olabilir.

Atın sahibini tehlikeden haberdar etmesi hususunda Aldülkadir İnan,


“Eski Türk Dini Tarihi” eserinde şunları söylüyor:

“Sahibini uyandırma, uyarma motifi aşağı yukarı bütün Türk


destanlarında vardır. Kazakların Er Targın destanlarının kahramanı Targın’a,
Tarlan adlı atı düşmanın yaklaştığını haber veriyor. Yine Kazak
kahramanlarından Kütübar Batır’ın kızıl atı düşmanın geldiğini sahibine haber
vermek için dövünür, toprağı havaya kaldırırdı.”

Abdülkadir İnan, aynı eserinde at konusunda bizlere şu bilgileri veriyor:

Dede Korkut hikayelerinde, bütün Türk destanlarında olduğu gibi at,


kahramanın en yakın arkadaşıdır. Kahramanlar öldükten sonra bile atlarından
ayrılmak istemiyorlar. Eski Türkler ölen kahramanlarını silahları ve savaş
atlarıyla beraber gömüyorlardı. İslamiyet’in kabulünden sonra ise, atını
boğazlayıp aşını vermekle yetindiler.

Mehmet Kaplan, Türk Edebiyatı Üzerine Araştırmalar I, adlı eserinde


hayvanlarla ilgili olarak görüşlerini şöyle açıklar:

Göçebeler, ehli hayvanları beslemekle ve avcılıkla geçinirler. Bu


medeniyet tarzında, hayvanların sadece bir geçim vasıtası olmakla kalmayarak,
sosyal hayatın diğer sahalarına da tesir ettiği görülüyor. O, ekonomik hayatın
esasını teşkil ettiği gibi kültür hayatında da merkezi bir rol oynuyor.”

3. Manevi Unsurlar

a. İnsanların karakteristik yapıları:

Dede Korkut Kitabı’ndaki diğer


hikayelerde olduğu gibi Begil Oğlı Emrenün Boyı’nda da kişiler atıyla,
kılıcıyla, ok atmasıyla, yay kurmasıyla övünür.

Çün av yarağı oldı, kim attın öger, kim kılıcın, kim çeküp oh atmağın
öger.

Hikayedeki karakterler gururludur ve gururlarına dokunulduğunda tepki göstermekten


çekinmezler. Örneğin, avda gösterdiği başarıların küçümsenmesi, Begil'i derinden etkiler. Bu
durum üzerine, Begil hemen Han'ın katından ayrılarak kendi evine yönelir.

Erkek karakterler genellikle basiret sahibidirler ve sırlarını iyi saklayabilirler. Diğer yandan,
kadınlar genellikle gelecekteki olayları önceden kestiremeyebilirler. Begil, ayağının kırıldığını
karısından gizler; çünkü bu sırrın düşman tarafından bilinmemesi önemlidir. Karısı ısrar etse
de, Begil hastalığını bahane eder. Ancak, maalesef düşman bu durumu öğrenir ve saldırı
düzenler.

Oğul, babaya özenir. Yiğit olduğunu ispatlamak için fırsatları


değerlendirir. “Kara donlu kafir”le karşılaşır onu yener. Babası bunun üzerine
oğlunu mükafatlandırır.
Düşman ise zalimdir. Yenemediği Oğuzları, zayıf anlarını gözleyerek,
gafil avlayarak yenmeyi düşünür.

b.İnanç:

Dede Korkut Kitabı'nda, Müslüman bir Oğuz toplumu ile karşılaşmaktayız. Bu toplumun
inançları son derece saf ve samimidir. Mücadelelerini genellikle "Din-i Muhammed" için
sürdürürler. Zor durumda kaldıklarında, "âlemleri yokdan ver iden" (s. 99) Allah'a sığınıp
O'ndan yardım dilerler.

...oğlan zebun oldı. Allah Ta’alaya yalvarıp soylamış görelim niçe


soylamış:
Aydur:
Yücelerden yücesin yüce Tanrı
Kimse bilmez niçesin görklü Tanrı
Sen Adem’e tac urdun
Şeytana la’net kıldım
Bir suçtan ötürü dergahtan sürdün
İbrahim’i tutturdun
Hanam göne çolgadun
Götürüp oda atturdun
Odı bostan kıldun
Birligüne sığındum
Aziz Allah hocam mana meded. (s. 99)
Buna mukabil kâfirler ise putperesttir.

Hikayenin düzüp koşucusu olan Dede Korkut, hikayenin sonunda


ortaya çıkar ve Allah’a şöyle yakarışta bulunur:
Yöm vireyim hanum: Yirlü kara tağlarun yıkılmasun, kölgelüçe kaba
ağacun kesülmesün, Allah viren ümidün üzilmesün, günahunuzı adı görklü
Muhammed’e bağışlasun hanum hey? (s. 100)
Oğuzlardaki inanca göre, “padişahlar Tanrınun kölgesidür, padişahına
asi olanun işi rat gelmez.” (s.94)

Tanrı = Tanrılar, doğa olaylarını kontrol eden güçler olarak kabul edilir. Güneş, ay, yağmur,
rüzgar gibi doğa olayları tanrıların etkisi altında gerçekleşir. Tanrılar, insanların kaderini
belirleyen varlıklar olarak düşünülür. Hayatın zorlukları, başarıları, sevinçleri ve acıları,
tanrıların insanların yaşamına müdahale etmesiyle ilişkilendirilebilir.Ana karakterdir.

Taç = "taç" motifi genellikle liderlik, güç, otorite ve özel statüyü simgeler. Taç, genellikle bir
liderin başında taşıdığı bir sembol olup, yönetimdeki yetki ve saygınlığı temsil eder.
hükümdarlık hakkının miras yoluyla geçtiğini simgeler. Taç, hükümdarlık zincirinin bir
parçası olarak kabul edilir.

Şeytan = "şeytan" motifi, genellikle kötülük, başkaldırı, tuzaklar ve insanları kötü yönde
etkileme gibi olumsuz öğelerle ilişkilendirilir. Şeytan, genellikle kötülüğün ve günahın
simgesi olarak kabul edilir. İnsanları doğru yoldan sapmaya, hatalara düşmeye ve günah
işlemeye teşvik ettiği düşünülür.

Ağaç = ağaç motifi, genellikle yaşamın sembolü, doğanın gücü, dünya ağacı ve insanın
ilişkisi gibi bir dizi anlamla ilişkilendirilir.

Yaşam ve Doğurganlık: Ağaç, yaşamın sembolü olarak kabul edilir. Sürekli yeşil kalması,
büyümesi ve meyve vermesi, doğanın yaşam döngüsünü temsil eder. Bu nedenle ağaç,
doğurganlık ve bollukla ilişkilendirilir.

Dünya Ağacı: Türk mitolojisinde dünya ağacı kavramı vardır. Dünya ağacı, gökyüzü, yeryüzü
ve yeraltı dünyalarını birbirine bağlayan bir ağaç olarak düşünülür. Bu ağaç, evrenin
merkezinde yer alır ve kozmik dengeyi temsil eder.

Bağlantı ve Köprü: Ağaçlar, toprak ile gökyüzü arasında bir bağlantı olarak düşünülebilir.
Kökleri toprak altında, dalları ise gökyüzüne uzandığı için ağaçlar, bu iki dünya arasındaki
köprüyü temsil eder.
Hakimiyet ve Güç: Mitolojik hikayelerde bazen büyük ve güçlü ağaçlar, toplulukların veya
tanrıların gücünü temsil edebilir. Bu ağaçlar, hükümetin veya kozmik düzenin simgesi olabilir.

Sakral ve Kutsal Yerler: Ağaçlar, bazı kültlerde sakral ve kutsal kabul edilir. Ağaç altları,
ibadet yerleri veya ritüel alanları olarak kullanılabilir.

Efsanevi Yaratıklar: Bazı mitolojik hikayelerde ağaçlar, efsanevi yaratıkların yaşadığı veya
onlarla ilişkilendirildiği yerler olarak tasvir edilebilir.

Ağaçın kesilmesi = genellikle doğa ile insan arasındaki dengeyi, doğanın kutsallığını veya
birtakım ritüelleri temsil edebilir. Bu motif, mitolojik hikayelerde veya geleneksel inançlarda
çeşitli anlamlar kazanabilir. İşte ağaç kesilmesi motifiyle ilişkilendirilen bazı temel anlamlar:

Doğanın Kutsallığı ve Denge: Ağaçlar, Türk mitolojisinde doğanın kutsal bir parçası olarak
kabul edilir. Bir ağacın kesilmesi, doğanın dengesinin bozulması veya zarar görmesi olarak
algılanabilir. Bu durum, insanların doğaya saygı göstermeleri ve kaynakları sürdürülebilir bir
şekilde kullanmaları gerektiği fikrini vurgulayabilir.

Ritüel ve Adaklar: Ağaç kesilmesi, bazı geleneksel ritüeller veya adaklara bağlı olarak
gerçekleşebilir. Örneğin, özel bir gün veya etkinlik için ağaç kesmek, tanrılara adakta
bulunmak amacıyla yapılabilir.

Dönüşüm ve Yeniden Doğuş: Ağaç kesilmesi, bir dönemin sonunu ve yeni bir başlangıcı
simgeler. Kesilen ağaç, doğanın döngüsünde bir dönüşümü temsil edebilir ve bir nevi yeniden
doğuşu simgeler.

Mitolojik Hikayeler: Bazı mitolojik hikayelerde, ağaç kesilmesi motifinin özel bir anlamı
olabilir. Örneğin, bir kahramanın ya da tanrının ağaç kesmesi, bir takım mitolojik olayları
tetikleyebilir veya sembolize edebilir.

Ahiret ve Ruhlarla İlişkilendirme: Ağaçların kesilmesi, ölen ruhların öteki dünyaya


gönderilmesiyle ilişkilendirilebilir. Ağaçlar, bazen ölen ruhların mekanları veya mezar taşları
olarak kabul edilir.

c. Sayı:

Hikayede 3, 5, 9, 40, 72, 90, 100, 300 ve 366 gibi bazı sayılara rastlamaktayız. Bu sayılar
hikayede söyle yer almaktadır:

3 gün misafir olma


3 nesnenin (at, kılıç, çomak) haraç gelmesi
Avda iken ayağını kıran Begil’in 3 günde evine gelmesi
Begil evde hasta yatması ve 5 gün divana çıkmaması
9 tümen Gürcistan’ın haracının gelmesi
Allah’ın kafir karşısında güçsüz kalan Begil’in oğluna Cebrail
vasıtasıyla 40 er kuvveti vermesi
Kafirin 72 puthanesinin bulunması
Begil’in oğlunun okluğunda 90 okun bulunması
Tekür’ün 100 asker seçip Begil’in oğlunun üzerine göndermesi
Begil’in 300 yigidinin bulunması
366 alpın ava gitmesi

3= Üçlü Birlik ve Dengeli Kuvvet: 3 sayısı, genellikle birlik, bütünlük ve dengeyi temsil eder.
Üçlü birlik, zıt kutupları bir araya getirerek dengeyi sağlamak anlamına gelebilir. Bu, evrenin,
doğanın veya toplumun dengeli bir şekilde işleyişini simgeler. Doğa Olayları ve Elementler:
Türk mitolojisinde, 3 sayısı bazen temel doğa olaylarını veya elementleri simgeler. Örneğin,
gökyüzü, yeraltı ve yeryüzü gibi temel elementler üçlü bir bütünlük içinde değerlendirilebilir.

5= Doğanın Beş Elementi: Bazı mitolojik sistemlerde, beş element vardır: toprak, su, hava,
ateş ve aether (bazen eter olarak da adlandırılır). Bu beş element, doğanın temel yapı taşlarını
temsil eder ve evrenin dengesini oluşturur. Beş Yön ve Uyum: Beş sayısı, klasik Türk
kültüründe beş yönü temsil eder: doğu, batı, kuzey, güney ve merkez. Bu, evrenin ve yaşamın
beş yönlü bir uyum içinde olduğunu ifade eder.5 parmak ve insan bedeni manasına da gelir.

9= Dokuz Aylık Gebelik Süreci: Dokuz sayısı, bir bebek taşıma sürecinin tamamlanmasını ve
doğumun bir döngüsünü simgeleyebilir.

40= Dönüşüm ve Temizlik: "40" sayısı, bir dönemin tamamlanmasını ve yeniden doğuşu
simgeler. Özellikle "kırk gün" ifadesi, bir sürecin tamamlandığını ve bir dönüşümün
gerçekleştiğini gösterebilir. Bu dönem, temizlik, arınma ve yeniden başlama sürecini ifade
edebilir.

Matem ve Anma: Ölen bir kişinin ardından yapılan matem süreci genellikle "kırk gün"
boyunca devam eder. Bu süreç, ölenin ruhunun geçişini onurlandırma ve saygı gösterme
amacını taşır.

Oruç ve İbadet: İslam kültüründe, "arife günleri" olarak bilinen günlerde "kırk gün" boyunca
oruç tutma veya ibadet etme geleneği bulunabilir. Bu, dini bir ritüel olarak kabul edilir ve bu
günler özel bir anlam taşır.

72= Türk mitolojisi ve geleneklerinde bazı sayılar, dönemsel anlamlar taşıyabilir. Belirli bir
dönem, mevsim veya evrensel düzenle ilişkilendirilen "72" sayısı, bu bağlamda özel bir
dönemi veya döngüyü temsil edebilir.

90= Tamamlanmış Bir Döngü: "90" sayısı, bir döngünün tamamlandığını ve bir bütünlüğün
sağlandığını temsil edebilir. Bir dönemin sona erdiği ve yeni bir başlangıcın gerçekleştiği bir
süreci ifade edebilir.

100= Tamamlanmışlık ve Mükemmellik: "100," bir şeyin tamamlanmış veya mükemmel


olduğunu temsil edebilir. Bu, bir döngünün, sürecin veya işin başarıyla tamamlandığını ifade
eder.

300= Zorlu bir Sınav veya Görev: "300," bir zorlu sınavı veya görevi ifade edebilir. Bu,
kahramanın karşılaştığı zorlukları veya bir mücadeleyi sembolize edebilir.

366= Ancak, sayının genel matematiksel veya takvimsel bağlamlarda bir anlam taşıması
mümkündür. "366" sayısı, bir artık yılın toplam gün sayısını temsil eder, çünkü artık yıllar 365
yerine 366 gün sürer.
4.Tabiat:

Dede Korkut Kitabı'nda, göçebe bir Türk topluluğu ile karşılaşmaktayız. Bu göçebe
toplumun, tabiatla iç içe olması oldukça doğaldır. Dağlar, ormanlar, sular, kayalar, nehirler
gibi tabiat unsurları hemen her hikayede önemli bir rol oynamıştır. Bu hikayede de “Arku Bili
Ala Tağ”, “Akındılı (=Akıntılı) görklü su”, “Arkıru yatan ala tağ”, “Kara tağlar
öni...” gibi arazi parçaları muhtelif vesilelerle dile getirilmiştir.

Dağ = dağlar, genellikle doğanın güçlerini, kutsallığı, dayanıklılığı ve insanların karşılaştığı


zorlukları temsil eder. ağlar, kimi zaman insanları tehlikelerden koruyan doğal sığınaklar
olarak görülür. Dağlık bölgelerde yaşayan topluluklar için dağlar, hem koruyucu bir kalkan
hem de bir sığınak olabilir.

Orman = Doğanın Bereketi ve Hayat Döngüsü: Ormanlar, doğanın bereketini ve hayatın


döngüsünü temsil edebilir. Ağaçların mevsimlere göre değişen yaprakları, doğanın sürekli
olarak yeniden doğduğunu ve canlandığını simgeler.

Doğal Zenginlik ve Kaynaklar: Ormanlar, birçok kaynağın bulunduğu yerlerdir. Ahşap,


avlanabilir hayvanlar, bitki örtüsü gibi kaynaklar ormanların ekonomik ve kültürel önemini
vurgular.

Gizem ve Keşif: Ormanlar, gizemli ve keşfedilmemiş alanları temsil eder. Kahramanlar,


efsanevi varlıklar veya bilinmeyen tehlikelerle dolu ormanlara girerek bir sınavı geçmeye
çalışabilirler.

Korunma ve Güvenlik: Ormanlar, bazı hikayelerde kahramanların veya toplulukların korunma


ve güvenlik bulduğu yerler olarak görülebilir. Ormanın içindeki sık ağaçlar, tehlikelere karşı
doğal bir kalkan sağlayabilir.

Spiritüel ve Mitolojik Varlıklar: Türk mitolojisinde ormanlar, mitolojik varlıkların, perilerin


veya efsanevi yaratıkların yaşadığı yerler olarak tasvir edilebilir. Bu varlıklar, ormanın
gizemini ve doğal ruhunu temsil edebilir.

Bilgelik ve Hikmet: Ormanlar, bazı hikayelerde bilgelik ve hikmetin kaynağı olarak


görülebilir. Ormanın sessizliği, huzuru ve doğanın dengesi, içsel bir bilgelik ve anlayış
simgesi olabilir.

Su = Hayatın Kaynağı: Su, hayatın bir sembolü olarak kabul edilir. Canlıların yaşamı için
temel bir gereksinim olan su, bereket ve yaşamın kaynağını temsil eder.

Temizlik ve Arınma: Su, mitolojik hikayelerde sıkça temizlik ve arınma ile ilişkilendirilir.
Fiziksel temizlik yanı sıra, su aynı zamanda ruhsal temizlik ve arınma süreçlerini de simgeler.

Bereket ve Verimlilik: Su, toprağa can verir ve bitkilerin büyümesini sağlar. Bu nedenle su,
bereket, verimlilik ve bolluk sembolü olarak görülür.
Hayatın Akışı: Su, akışkan bir özelliğe sahiptir, bu da hayatın sürekli bir akışını simgeler.
Akışkanlık, değişim ve dönüşümle ilişkilidir.

Kaya = Dayanıklılık ve Kalıcılık: Kaya, doğal bir dayanıklılığa ve kalıcılığa işaret eder. Bu,
kahramanların veya önemli varlıkların geçmişteki olaylara, sınavlara veya mücadelelere karşı
direnç gösterdiğini simgeler.

Güvenlik ve Sığınak: Kayalar, bazı hikayelerde koruyucu bir rol oynayabilir. Kahramanlar
veya topluluklar, kayaların arasında sığınak bulabilirler veya kayalar onları dış tehditlere karşı
koruyabilir.

Doğanın Güçleri: Kayalar, doğanın yaratıcı ve güçlü yönlerini temsil edebilir. Dağlardaki
büyük kayalar, doğanın gücünü ve büyüklüğünü sembolize eder.

Nehir = Hayatın Akışı: Nehirler, hayatın akışını simgeler. Nehirlerin sürekli bir akışı olduğu
düşünüldüğünden, bu motif genellikle yaşamın devamlılığını ve sürekliliğini temsil eder.

Zenginlik ve Bereket: Nehir kıyıları genellikle verimli topraklarla çevrili olduğundan, nehirler
bereketi ve tarımsal zenginliği sembolize edebilir. Bu durum, topluluklar için önemli bir
kaynak olabilir.

Geçiş ve Sınır: Nehirler, genellikle iki taraf arasında bir sınır oluşturur ve karşıya geçmek,
başka bir aşamaya geçmeyi simgeler. Bu, mitolojik hikayelerde bir karakterin veya topluluğun
önemli bir değişim veya sınavı temsil etmesiyle bağlantılı olabilir.

Mitolojik Varlıkların Evleri: Nehirlerde veya gölette yaşayan mitolojik varlıklar veya efsanevi
yaratıklar, hikayelerde önemli bir rol oynayabilir. Nehirler, bu varlıkların yaşam alanları
olabilir.

Dinî ve Ruhsal Anlamlar: Nehirler, bazı mitolojilerde kutsal ve ruhsal bir öneme sahip
olabilir. Nehirlerin temizleme ve arındırma gücü, bazı hikayelerde spiritüel bir anlam taşıyabil

5.Mekan:

Tespit edebildiğimiz kadarıyla, Oğuz Türkleri'nin Gence'de yerleşik olduğunu, kafirlerin ise
Gürcistan'da bulunduğunu görmekteyiz.

6.Olay:

Begil adlı Oğuz beyinin ayağını kırması, düşmanın bunu haber alması ve saldırıya
hazırlanması sonucunda Begil’in oğlunun düşmanı mağlup etmesi olarak görülmektedir.

7.Zaman:

Begin Oğlu Emren, 15. yüzyılda yazıya geçirildiği düşünülen Dede Korkut Hikayeleri
içerisinde yer alan hikâyelerden biridir.

İnsan hayatının belirli bir evresini ele alan, Türk Edebiyatı'nın en önemli eserlerinden ve Türk
Dilinin en güzel yapıtlarından biri olan Dede Korkut Hikayeleri, kültürel açıdan bir hazine
niteliğindedir. Bu değerli eserlere sahip çıkmak, onları okumak, bilmek, öğretmek ve
yaşatmakla mümkündür. Bugün bile Dede Korkut Hikayeleri'nden çıkarılması gereken birçok
ders bulunmaktadır. Umuyoruz ki yeni nesil bu değerleri öğrenir ve sahiplenir.

Kaynakça:

ERGİN, Muharrem (1964), Dede Korkut Kitabı, Türk Kültürünü Araştırma


Enstitüsü Yayınları, Ankara.
İNAN, Abdulkadir (1976), Eski Türk Dini Tarihi, Kültür Bakanlığı Yayınları,
İstanbul.
KAPLAN, Mehmet (1976) Türk Edebiyatı Üzerinde Araştırmaları I, Dergâh
Yayınları, İstanbul.

You might also like