Turk Aydini Ve Turk Dili

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 2

TÜRKAYDINI ve TÜRK DİLİ

m SAG
Bilim Uzmanı

ündelik hayatın yaşanılan meselelerine, özellikle dece takdir etmekten öte yapılması gereken daha farklı

G son günlerde çözüm olarak üretilen öyle dahi-


yane bir yol var ki, dilimiz söylemeye, kulağımız da duy-
ve yapıcı bir şeyler olmalı diye düşünüyorum.

Bu ülke aydınının dilini "öz-üvey" kavramları


maya pek alıştı. Az ya da çok meseleye taraftar olan etrafında tartıştığı 70'1i ve 80'1i yılların başını yaşaya-
herkesin sorumluluğu üzerinden çabucak atıverdiği, bilme/hatıriayabilme şansına sahip son kuşaktan biri
çözümüne de katkıda bulunduğuna dair vicdani rahatla- olarak, dilimize sahiplenişin ne anlama geldiğini bir kaç
mayı beraberinde getiren dahiyane, zahmetsiz ve kes- ay öneeye kadar unutmuştuk neredeyse. Aşağıdaki sa-
tirme bir yol bu. Sanıyorum "yetkilileri" her vesileyle "bu tırları okuyana kadar :".... Son zamanlarda dilimize karşı
konuda bir şeyler yapmaya" davet eden kalıplaşmış bir genel bir duyarsızlık ve umursamazlık gözlenmektedir.
cümle ile buna ilave edilmiş "vakit kaybetmeden, bir an imla ve dil yanlışları telaffuz hataları her gün gözlerimize
önce" ihtarının da vurgulandığı ikinci bir cümleden bah- batmakta, kulaklarımızı tırmalamaktadır. Bunlar yet-
settiğim hemen hatırlanacaktır. Nihayetinde bu sözlerin miyormuş gibi Batı dillerinden giren kelimeler dilimizi
gerekli gereksiz her yerde ve sık sık söylenmesinin in- yaban otu gibi sarmakta, dilimizin güzel kelimelerini
sana "ben söylemiştim" türünden bir haklılık ve gurur unutturmakta ve kovmaktadır. Gün geçmiyor ki, Batı'nın
payı çıkartari bir rahatlama ve rahatlatma payı da var. yeni bir kelimesi radyolarımızda, televizyonlarımızda,

"Söz toplumu" olduğumuz -- gazete ve dergilerimizde arzı

gerçeğine bir de etkisi her gün Türkçenin son yıllarda endam etmesin. Oralardan in-

daha artan medya" yahut uzaktan sanlarımıza ve özellikle gençle-


maruz kaldığı yabancı kelime rimize sirayet eden bu kelimeler
kumandalı, ama; kimin kimi ku-
manda ettiği pek belli olmayan yeni istilasının kaynağında "özen- salgın bir hastalık gibi her tarafı

hayat tarzı eklenince ortaya böyle sarmakta, bir yandan dilimizi


ti 11 unsurunun yattığı hatırla- zayıflatırken, bir yandan da onun
bir düşünce rehaveti çıkıyor. Bir-
birimizin fikirlerine katılmakla nırsa teşhisin sağlamlığı daha güzelliğini bozmaktadır."1 Bu du-

oluşturduğumuz düşünce genişliği ruma çözüm bulmak amacı ile


iyi anlaşılacaktır. Türk Dil Kurumu bünyesinde "ya-
ve zenginliğinin bize dokunmamak
kaydıyla bin yıl yaşama şansı olan ._ _______________
J bancı kelimelere karşılık bulma ko-

yılandan daha az tehlikeli olmadığını düşünüyorum. misyonu" kurulduğu aynı yazıda

(Gazetelerin köşelerini kapmış dilcilik heveslileri de dile getiriliyordu.


aynı!).
"Yabancı Kelimelere Karşılıklar" başlıklı bu yazı­
"Dilimize sahip çıkıyoruz" parolasıyla başlayan da iki hususu belitmeden geçemeyeceğim. ilki dilimizin
son dil hareketi örneğin işyeri adlarının Batı dillerinden
son yıllarda maruz kaldığı yabancı istilasından "özellikle
özenti ile alınışından tutun da, popüler/pop şarkılarının
gençlerimiz"in korunmasının amaçlanması. Bu "dilimize
sözlerine, aniaşılmayı değil anlaşılmamayı esas alan
sahip çıkıyoruz" hareketinin Türkçe'nin daha çok uzun
politik ve ekonomik kaynaklı kelimelere, imlamızdaki
vadeli geleceğine atıf yaptığını gösteriyor. Türkçe'nin
karmaşaya, modası geçene kadar dilimizden düşmeyen
son yıllarda maruz kaldığı yabancı kelime istilasının
eğreti kelimelere kadar ve daha ilavesi mümkün pek çok
meselesi, dilimizin şikayet kutusunda birikmiş hatta toz­ kaynağında "özenti" unsurunun yattığı hatırlanırsa teş­

lanmaya bile başlamıştı. Aradan geçen zaman kısadır hisin sağlamlığı daha iyi anlaşılacaktır. Sadece son

gerçi, tohumlarının yeşermesi için daha zamana ve sab­ yıllarda değil bütün tarihi boyunca neredeyse özentinin

ra ihtiyaç vardır. Ancak şikayet etmekten ve bunun tam dilimize nelere malolduğunu bilmem hatıriatmama gerek
zıddında yer alan ve şikayetten pek farklı olamayan sa- var mı? Yazının devamında zikredilen, önemle altının

Güz2 _____ _ ___ ___ _ Bilge/7


çizilmesi zaruretine inandığım ikinci husus ise, şeyi kendi üsiCıbu içerisinde, içini boşaltarak 'tanınmaz­
söylenenlerin ve kurulan komisyonun "kağıt üzerinde" laştırıyor'. Korkarım çok değil, bir süre sonra güzelliğin i
kalmadığını, kurumun bu konudaki kararlılığını gösteren tarife kelime bulamadığımız pek çok şeyi, latife ol­

bir kelimeler listesinin varlığı. maksızın 'yani'li cümlelerle, kıt, daha acısı 'medya'nın
dayattığı kelimelerle anlatabilecek, mümkünse ifade et­
Yabancı kelimelere karşılık bulmak amacıyla ku­
meye mecbur olacağız.
rulduğu belirtilen komisyon, yabancı kelimeler, bunların
·kaynağı olan diller, yapıları, Türkçe karşılıkları ve örnek Belki erken bir kötümserlik bu. Hatta gönlüm, bu

cümlelerde kullanılışını ihtiva eden bir kelimeler listesini ülkede çalışan bir kurumun varolduğunu işaret eden, o,

·her ay Türk Dili'nde yayımlıyor. Bu hareketin son gazetenin en izbe köşesine sıkıştırılmış haberi
okuduğumdan be�i kötümserliğe 'gereksiz' bile demeye
yıllarda Türkçe adına yapılmış -geç de olsa- en doğru
başladı. Türk Dil Kurumu durumun öneminin farkında
hareket olduğuna inanıyorum.
olarak -bence bir zihniyet değişimi ifadesi olan- yabancı
Edebiyat Biliminde Metod adlı yüksek _lisans
dillerden kitle haberleşme araçlarının (medya dedikleri)
derslerinde, Sayır Prof. Dr. S. Tura! "fictiv" için "gerçe­ dayatımırla dilimize giren bazı kelimeler için, ayakları
ğimsili", tiction için ise "gerçeğimsi" karşılıklarını kullanır yere basan ve hemen Sakallı Celal'ın 'ilan-ı ciddiyeti'ni
ve kullandım idi. Türk Dil Kurumu'nun faaliyeti ise sis­ hatırlatan karşılıklar türetmek için girişimiere başiamış.
temli ve devamlı olacaktır. Haber güzeldi, şaşırtıcı olduğu kadar. Hele bu işe
'medya' kelimesinden başlam ık ... 2
Şubat ayı.dan bu yana devam eden bu faaliyetin
heyecan ve sevinciyle yazılmış satırlarımda bugün de Şu an yapılması gereken kanaatimce "dilimize
sahip çıkıyoruz" hareketine Türk aydınının sahip
inandığım şekliyle "zihniyet değişmesi iarak" nitelen­
çıkmasını sağlamak olmalıdır.
dirmiştim:" 'Yazı' tarihi vareden konumundan, görseilikle
eşit olmayan şartlarda yarışmak zorunda kaldığı 'medya'
çağında, sadece yaşatmak adı·na değil, yaşamak adına Dipnotlar
bir savaş veriyor bugün.... Belki bu yazıyı daha da kıy­

metiendiriyor ama, medya gun be gün yazının (ve dilin) Türk Dili. Şubat ı 994, S.506. s. ı 53
hayal sınırlarını daraltmakla kalmıyor, elini atttığı her 2 İlkyaz. Şubıt 1994. S.20, s. I

Bilge/S_ --
--
-
- • Ekim 1994

You might also like