Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 63

27.09.

2021

Kitabın 8. Basısında önemli değişiklikler varmış onu al. Konkordato 2018 de 7101 s. Kanunla ilgili
değişiklikler olmuş. 2016 tarihli kitabı alma.

İcra ve iflas hukuku: kanun aslında bir bütün. Biz bu kanunu İsviçre federal borç için iflas kanunu’ndan
almışız. 1929 yılında almışız. Musül kanunu nöşatel kantonundan alınmaydı hatırla, federal bir kanun
değildi. Federal kanunu almışız icra iflasta. 1932 tarihinde 2004 tarihli iik’yı kabul ettik ve çok farklı bir
format olmamış ilkinden ama tabi 65, 94, 2003 ve 2004, 2018’te değişiklikler yapıldı. 2018’de İsviçre
kendi federal kanununda konkordatoya ilişkin değişiklik yapmış ve bu bize de yansıdı.

Mahkeme sonucunda hükmün gereğini ilgili kişinin yerine getirmemesi halinde onu icraya zorlama
bakımından usul hükümlerini takip ediyoruz. Birçok kara Avrupası ülkesinde usul hükümlerini takiben
icra-iflas hükümleri hmk’da yer alır ve de ayrıca iflas kanunu mevcuttur. İsviçre’de bu farklı. İcra ve
iflas aynı kanunda yer aldı. Müşterek hukukta hukuk mahkemesi davalının davayı kaybetmesi halinde
hükmü yerine getirmemesi halinde devamında icra mahkemesi olarak hareket etmekteydi; bundan
dolayı da aynı mahkemeye başvurup hükmün icrasını gerçekleştirmek mümkün olur kara Avrupası
sisteminde. Adliyemizde böyle mi oluyor peki? Hayır icra daireleri var +iflas daireleri var.

Özel hukukun infaz hukuku icra ve iflascılar oluyor diyebiliriz. Hukuki cebre ihtiyaç var mı? Plato’nun
hukuki cebre başvurulmasından rahatsız olduğunu söyledik. İnsanlığın gelişmesi, belirli bir aşamaya
gelmesi halinde hukuki cebir kullanmaktan devletin kaçınabileceğini görmekteyiz ama bugüne kadar
hukuki cebir kullanmayan bir hukuk alanın etkin olmadığını görmekteyiz. Ceza hukuku infaz
hukukunun varlığıyla etkin. Aynı husus özel hukukta da söz konusu. MK’da Tk’da hükümlerin yer
alması hakların yer alması, tek başına bir şey ifade etmiyor. Örn: açtık davayı kazandık karşı tarafın
tazminat ödemesi lazım ama ödememesi noktasında işte icra devreye giriyor.

Uluslararası hukukta hukuki cebir söz konusu pek olmadığı için etkili mk’da ya da ceza hukukundaki
gibi etkin bir şekilde hakka ulaşılması mümkün olmaz. Dolayısıyla Plato’nun görüşüne zıt bir sonuca
varıyoruz. Hukuki cebre bugün de ihtiyaç vardır ve hukuki cebir, bir hukuk disiplinini etkin hale getiren
bir husustur. Bu cebir: hukuk devleti, sosyal devlet ilkelerine uyarak ve thölere dikkat edilerek ele
alınmalıdır. Bizim kanunumuz müşterek hukukun aksine bağımsız bir icra teşkilatına dayalı olarak
görevini icra ediyor. Hukuki cebre ihtiyacımız vardır. Adliyelerde icra ve iflas dairelerine de yer
veriliyor.

Bağımsızlaşmış icra teşkilatı fikri Fransız devriminin etkisiyle ortaya çıkan bir husustur. Oradan İsviçre
almıştır. Adliyelerin içinde yer alan icra daireleri konseptinden de ileriye gidiyor artık.

İİK emredici hükümler içerir. Bu hukuk dalının kaynakları: 2004 tarihli, 1932 tarihli İİK, özel hukuktaki
bütün kanunlar (mk, bk, tk), möhuk hakkındaki kanun, bam içtihatları, yönetmelikler (konkordatoya
ilişkin hükümlere yer verilmiş özellikle)

GEÇEN SENE, yargılama hukukunda bazı ilkelere maksimler demiştik ve bunlar önemli ilkelerdi. En
önemli maksim düzeyinde ilkemiz: tasarruf ilkesi. Dava konusuna ilişkin bir ilkeydi. Talep sonucunun
belirlenmesine yönelikti. Talep sonucunun ne olacağına davacı karar veriyordu, peki icra iflas
hukukuna bunu aktarabilir miyiz? Kendi kendine icra dairesi takip yapabilir mi? Talep sonucunda daha
fazlaya ve daha farklı bir şeye hükmetmek mümkün değilken (HATIRLA: plus-minus-aliut) daha za
hükmetmek mümkündür. İcra takibi için taleple bağlılık söz konusudur. Tasarruf ilkesi icra
hukukunda geçerli. Talep sonucunun belirtilmesi gereklidir. Alacaklının ne kadar para istediğini
belirtmesi gereklidir.
Dava konusu üzerinde tasarrufta bulunma; tasarruf hakkının görünümlerindendir: sulh, kabul,
feragat, davayı açıp açmamada takdir. İcra takibinde de sonuna kadar takibi sürdürmek
istemeyebilir. Dava konusu üzerindeki bu tasarruf görünümünün icrada da söz konusu olduğunu
görmekteyiz bu durumda. Bu maksim burada da geçerli. Sulh feragat kabul yapılabilir. Davacı yoksa
hakim de yok ilkesi vardı ama artık icrada bir hakim yok, davacı da yok. İcra dairesi var ve icra takip
talebinde bulunuyoruz. İcra takip talebi bakımından alacaklının mutlaka icrayı talep etmesi gerekir.
Elektronik yoldan da harçlar ödenerek başlatılabilir icra takibi, illaki daireye gitmeye gerek yok.

Dava malzemesinin taraflarca getirilmesi ilkesinin en saf haliyle uygulandığı sistemler liberal dünya
görüşüne göre hazırlanmış usul kanunlarıydı ve araştırma ilkesini de geçen sene konuşmuştuk.
Burada, taraflarca getirilmesi ilkesi der hmk ama yanlış bir adlandırma söz konusudur neyin
getirildiğini belirtmek gerekir. Vakıa +deliller: dava malzemesidir. Bizim (hmk) kanunumuz liberal ve
bu iş tarafa aittir. Bu durumu aynen icraya uygulamıyoruz çünkü burada bir dava yok. Davaya özgü
tipik vakıaları icra takip talebinde bildirmek gibi bir mesele geçerli değildir. İcra dairesi ödeme emrini
hazırlarken, hukuki uyuşmazlık hakkında yargılama yaptıktan sonra ödeme emrini hazırlıyor. İlamlı
takipteyse zaten önceden bir yargılama yapılmış ve o ilama uyulmadığı için icraya girişiyoruz.
Araştırma ilkesi de aynı şekilde ortada bir dava söz konusu olmadığı için burada bizi ilgilendirmiyor.

Davanın süjeleri: davacı ve davalıydı. İcrada: davacı davalı yoktur. Alacaklı ve borçlu vardır.

İlamsız takipte ben gidiyorum alacaklıyım diyorum vs. karşı taraf borçlu olmuş oluyor ama haklı mıyım
henüz belli değil ki. İcra memuru bunu bilemez. Buna ek olarak adliyenin içinde icra dairelerinin
olması onların yargılama mercii olduğunu göstermez.

Aktarılmış maksim düşüncesi: acaba medeni yargılama hukukuna ilişkin egemen her ilkeyi icra
hukukuna taşır mıyız? Buna olumsuz cevap veririz.

Ahis m6.6’da hukuki dinlenilme hakkından bahsediyor ve bunun hem ilamlı hem ilamsız icrada
korunması söz konusu olmalıdır.

Şekle bağlılık ilkesi:

-icra hukukuna özgüdür

-icra takibi sırasında sıkı bir şekle bağlılık söz konusudur.

-esas bakımından haklılığa önem vermiyoruz.

-belirli bir şekle uyulması icra takibinde sonuç almak için yeterlidir.

Paraların paylaştırılmasında ilkeler:

1) Orantılı paylaştırma ilkesi: bizim hukukumuz + İsviçre hukuku.


2) Öncelik ilkesi: ilk haczi koydurmak önem taşır, önce gelen borçlu alacağını alır.

İcra memurları idarenin bir ajanıdır. Özel hukuka hizmet etsek de kamu hukukunun alanındayız.
İİK’daki çoğu hüküm zaten emredicidir. İdare hukukundan orantılılık ilkesini ödünç alıyoruz. Hacizde
şiddetli bir şekilde görüyoruz bunun örneğini. İcra işlemleri yapılırken anayasadaki sosyal devlet
ilkesine uyulması gereklidir, aynı şekilde borçluyu ve ailesini koruyan iik’da hükümler vardır. Sosyal ve
ekonomik bakımdan güçsüz olanın korunduğunu görmekteyiz çeşitli maddelerde ve bu sosyal devlet
anlayışıyla örtüşmektedir.
İİK m.82: haczedilemeyen mallara ilişkindir. Burada borçlunun çalışma hakkının korunduğunu
görmekteyiz. Burada tartışılması gereken hususlar var tabi, meslek nedir mesleğe ilişkin araç gereç
nedir mesela piyanistin piyanosunu nasıl yorumlamalıyız vb. borçlunun evinin haczedilmezliği belirli
durumlarda.

Alman anayasa mahkemesinin bir kararı var: ağır intihar riskinde bulunan bir borçlunun evine hacze
gidilmesini yaşam hakkının ihlali olarak yorumlamış ama biz bunun Türk hukukunda yansımasını
görmedik. İcranın ertelenmesi hususu bizde söz konusu olabiliyor.

Borçlunun mülkiyet hakkı: borcuna rağmen korumak gerekir mi? Hem İsviçre (mehaz) kanun hem de
türk hukukunda borçlunun mülkiyet hakkı korunur. İhale sırasındaki asgari bedelle korunmaktadır.
İleri sürülen peyin belirli bir orana ulaşması gerekli.

Karşılama prensibi: pey arttırmada belli bir oranın altındakinin kabul edilmemesi gerektiğidir.
Borçlunun malı demek ki haraç mezat satılmayacak. Eskiye oranla borçlunun mülkiyet hakkı çok daha
az korunmaktadır. 1/6 oran verildi diyelim değer olarak bu karşılama prensibine aykırı bir orandır.
Karşılama prensibi de anayasal bir hakka yönelik olarak karşımıza çıkıyor. Satış ve paylaştırma
giderlerinden bahsettik.

Evliliğin korunmasına ilişkin hükümler yer almaktadır yalnız tmk yapılırken eşler arasında takip yasağı
yer almadı. İsviçre’de halen var bu. Örn: e ile m evlendi ve m’ye 100 bin borç verdi e. Evlilik devam
ederken bu 100 bin için icrayı takibe koydum. Bu durum evliliğime nasıl yansır? Haliyle olumsuz
yansır. Bugün, eşlere ilişkin takip yasağı mk’da yer almadığı için türk hukukunda mümkün. O takip
yasağından kaynaklı olarak mevcut bir hacze iştirak etmek mümkün olabiliyor sanırım(?biraz karışık).

29.09.2021

Cebri icranın amacı: bireyin sübjektif haklarının gerçeklik temelinde elde edilmesidir.

Cebri icranın konusu: dar anlamda cebri icra dediğimiz zaman ilamsız takibin konusu sınırlıdır. Bir
paranın ödenmesi.

İlamsız takip her edimin elde edilmesine hizmet etmiyor. Bir paranın ödenmesi, alacağın elde
edilmesi söz konusu olduğunda iki tane seçenek söz konusu olucak. 1) ilamsız takibe başvurmak 2)
dava açıp ilamı alıp sonrasında ilamlı takibe başvurmak

İlamsız takip =haciz yoluyla takip. Önceden, mahkemeye başvurmadan sadece icra dairesine gitmek
suretiyle kısa yoldan alacağını elde etmek. Karşı tarafın itirazına bağlı olarak ödeme emrinin sonucu
değişir. İlgili sürede itiraz gelmezse ödeme emri kesinleşir ve hemen haciz koydurabilirim. İlamsız
takibe başvurmak her zaman kısa yoldan sonuca ulaşmak anlamında değildir, borçlunun itiraz edip
etmemesine bağlı bir durum söz konusu.

Eğer bir çocuğun teslimi, eserin meydana getirilmesi gibi şeyler ilamsız takibe konu edilemez.

Tasarruf ilkesinden bahsetmiştik; takip konusu alacağın miktarı tl cinsinden gösterilmeli. Tbk m.99/2
çerçevesinde değerlendirme yapılıyor yabancı para borcunda. Faizde de hangi tarihten itibaren
başladığı vs. bildirmemiz gerekli takip talebinde.

Kişinin elinde para alacağına dair bir ilam varsa artık ilamlı takipten bahsederiz, ilamsız takibe
başvurulmaz.

Takibin tarafları: alacaklı ve borçlu


İlamsız takibe başvurulduğunda borçlunun gerçekten borçlu olup olmadığını bilemeyiz ama ilam varsa
o artık daha güçlü bir kanıttır ve o durumda ilamlı takibe başvurmak avantajlıdır. İlamsız takipte;
alacaklı olduğunu iddia eden kişi alacaklıdır, karşı tarafta hasım olduğundan borçlu sıfatını alıyor.

Taraf ehliyeti: usul hukukunda tmk’ya göre belirliyorduk. Kim haklardan yararlanma hakkına sahipse
o taraf ehliyetine sahiptir diyorduk. O zaman hak ehliyetine sahip gk ve tk takip başlatabilirler. Mesele
bir adi şirket olduğunda ama tk’sı olmadığı için süje ve malvarlığı ayrışmamış oluyor, her bir ortağına
ayrı ayrı takip başlatmamız gerekir ya da mirasçıya takip yapılması gerekir; müteselsil sorumluluk söz
konusu olur. Zorunlu dava arkadaşlığı söz konusu oluyordu bu durumda. Gerçek kişi öldüyse artık
onun taraf ehliyeti yoktur, ölmüş kişiye takip yapılamaz. Kat maliklerinin tk’sı yoktur bundan dolayı
yönetici taraf ehliyetine sahiptir hem bizim hem de İsviçre hukukunda.

Takip başlamış ve bu sırada ölüm gerçekleşmişse takip ertelenir. Zımnen mirasçılar kabul ettilerse
terekeyi o zaman borçlular ona gidilebiliyor ve takip talebi artık mirasçıya yönlendirilmiş oluyor.
Miras-ı reddettiklerinde süresi içinde artık ona gidemeyiz.

Tk’sı olmayan malvarlığı topluluklarında müteselsil sorumluluktan bahsediyoruz.

Dava ehliyeti değil, takip ehliyeti vardır icra hukukunda.

Takip ehliyeti: fiil ehliyetine sahip olanların takip ehliyeti vardır. Fiil ehliyetiyle özdeşleştirmek
gerekiyor. Kişinin aeg’ye sahip olması, kısıtlanmış olmaması ergin olması gerekli. Tk’lar organları
vasıtasıyla haklarını kullanıyorlar. Evli kadının takip ehliyeti tamdır.

Takip arkadaşlığı: tam olarak zorunlu dava arkadaşlığına denk değil/denk getirmek zor.

Takip Türleri: 1) cüz’i takip 2) külli takip

Külli takipte, icra dairesinde başlatılan iflas yoluyla takip başlatıldıktan belirli bir aşama sonrasında
alacaklı isterse iflas davası açılmalıdır. İflas davasının sonucunda iflas kararı verilirse işte bu durum
külli takibi cüz’i takipten ayıran nokta olmuş oluyor. Yenilik doğuran dava, inşai dava kabul edilirse:
inter omnes (herkese yönelik) etki doğuruyordu. Kabul edilmezse zaten sadece bir tespit hükmünden
söz edebiliriz. Bir kimsenin adını müflise çıkarmak; asliye ticaret mahkemesinin iflas davası sonucunda
iflas kararı vermesiyle söz konusu olabilir. İnter omnes etki; asliye ticaret mahkemesinin kararını
açıkladığı anda artık söz konusu oluyor ve takibin külliliğini anlamış oluyoruz. Yani, müflisin
haczedilebilir BÜTÜN MALLARI iflas masasını oluşturuyor. Külli takipte bütün alacaklılar alacaklarını
iflas masasına yazdırabiliyorlar. Hem cüz’i hem de külli takibin içinde farklı takip türleri mevcut.

Külli takibin söz konusu olması için kritik nokta: iflasa tabi olup olmamak.

Bizim hukukumuzda hacze iştirak imkanı İsviçre hukukuna göre daha dar. İsviçre hukukunda sadece
külli takip yolu söz konusu. Bizde ikisinden birine gidebilir, özgür.

Ticaret sicilinden terkin yoluyla iflas etmekten kurtulabilir miyim hemen? Hayır İİK m.44. ttsg’deki
ilandan itibaren 1 yıl boyunca tacir hakkında takip yapılabilir. İflasa tabiliği devam edecektir bu
hükümle.

Kamu alacaklarından dolayı da iflas yoluyla takip gündeme gelebilir yeter ki borçlu iflasa tabi olsun.

Cüz’i takip:

a. Haciz yoluyla (ilamsız) takip: m.409. türk hukukunda herkes cüz’i icranın borçlusu olarak
gösterilebilir. Gerek kamu gerek özel hukuka ilişkin alacaklar konu oluşturabilir bu hacze.
6183 s. Amme alacakları hakkında kanunda özel usullerde sayılmış.
b. İlamlı takip: İİK m.24-41 +özel hükümlerde de olabiliyor
ilam veya ilam değerinde/hükmünde bir belge olduğunda başvurulması halidir ve ilamsıza
göre daha avantajlıdır. Bir belge veya o değerde bir şey yoksa zaten ilamsız takibe başvurmak
zorundayız. Mahkemeden alınmış (verme yapma yapmama) borcu içeren bir eda hükmü
varsa yani kabul edilen bir eda davası varsa konuyu oluşturacaktır. hatırla tespit hükmü ve
inşai hüküm icra edilemez. ilam ya da ilam hükmünde belgeye dayalı olarak istiyoruz.
c. Kambiyo senetlerine dayalı haciz yoluyla takip: 1988 yılıyla adeta ilamlı takibe
yaklaştırılmıştır. Bir kambiyo senedinin varlığı o alacağın varlığına ilişkin güçlü bir kanıt gibi
oluyor diye bir konferansta yorumlamışlar. Haciz yoluyla takibe göre daha hızlıdır. Senedin
aslının icra müdürüne ibraz edilmesi ve icra müdürünün birçok hususu incelemesi gereklidir.
İcra müdürü yargılama yetkisine sahip değildir ama burada araştırma yetkisini ona vermemiz
gerekir ve diyelim görevini yerine getirmedi hakkında şikâyette bulunuruz (kurum olarak).
Burada yapılan itirazın takibi tamamen durdurucu etkisi yok. İsviçre hukukunda kambiyo
senetlerine dayalı iflas yoluyla takip var sadece ama bizde haciz yoluyla da var.
d. Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip: hem geniş hem dar anlamda kullanılabilir. Geniş
anlamda kullandığımızda; rehnin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı ve ilamsız, ipoteğin paraya
çevrilmesi yoluyla ilamlı ve ilamsız olmak üzere 4 çeşidi bünyesinde barındırıyor. Dar anlamda
kullandığımızda m.23/1.2 hususunu kast etmiş oluyoruz.
DİKKAT: 23/1 VE 2 ÇOK ÖNEMLİ. Taşınır rehni sadece teslim şartlı rehninden; ipotek sadece
taşınmaz rehninden oluşmaz, daha geniş formatlıdır bize bunu gösteriyor.

Bir rehin ya da ipotek söz konusuysa; önce rehne müracaat kuralı vardır. Bankalar bu konuda
çok kurnazlar, asıl borç ilişkisini bir de kambiyo senedine bağlıyor bu durumda da kambiyo
senedine dayalı haciz yoluyla takip yapabiliyorlar. (istisna bu kurala)

04.10.21

Rehin kavramına giren hususlar: teslime bağlı rehinler, hayvan rehni, hapis hakkı, aalcak vb. haklar
üzerindeki rehin, mk. M.940 çerçevesinde rehinler, ticari işletme rehni (kanundaki rehnin paraya
çevrilmesi yoluyla takip yollarından birine başvurmayı gerektiriyor)

İmtiyazlı alacaklılar: İİK m.206/1 veya 2. Bentlerinde sayılan ve özel kanunlarda imtiyazlı olduğu kabul
edilen birtakım gruplar. İşçi alacağı imtiyazlı bir alacaktır.

Önce rehne müracaat kuralı (m.45): özellikli bir alacaklı haline getirirsem kendimi (teminatlı
alacaklı olursam)… Bu maddenin 2, 3, 4. Fıkrası ve SPK m.38/a: istisna teşkil eder. Konut finansmanı
söz konusu olduğundan önce rehne müracat kuralının bertaraf edilmesi söz konusu SPK’da. Rehinle
temin edilmiş faiz alacağı istisna teşkil eder. Taraflar aralarında asıl sorumluluğun şahsi sorumluluk,
rehinden doğan sorumluluğun ikincil sorumluluk olduğuna ilişkin anlaşma yapmışlarsa bu da istisna
teşkile eder. Rehin veya ipotek hakkından feragat etmek bu kuraldan kurtulmayı beraberinde
getiriyor. Özellikle İsviçre doktrininde m.45’in hilafına anlaşma yapılabileceği kabul edilmiştir,
zorunlu-emredici değildir yani. Taraflar rehinli ya da ipotekli malların özel takip yoluyla takibini
kararlaştırırsa bu durum geçerlilik gösterir.

Kiralara ilişkin özel takip türleri: İİK m.269-276

1) Kira bedelinin ödenmemesi nedeniyle ilamsız tahliye


2) Kira süresinin bitmesi nedeniyle ilamsız tahliye
3) Hapis hakkı
Eskiden belirli şartların sağlanması halinde kiradan doğan anlaşmazlıklara sulh hukuk aksi hale asliye
hukuk mahkemesi bakıyordu. Kira sözleşmesinden kaynaklanan davalarda genel görevli mahkeme
sulh hukuk mahkemesidir.

Kira sözleşmesinin altındaki imzanın ikrar edilmiş olması ya da noterde bir onaylama şeklinde bir kira
sözleşmesi olması ya da düzenli biçimde bir sözleşmesi olması halinde icra mahkemesinden bu takip
türlerinden birine başvurarak hızlıca tahliye kararı alabiliyoruz. Alacaklı olarak buna başvurduysam
heyecanla kira sözleşmesinin altındaki imzanın iptal edilmemiş olmasını beklerim. İmza incelemesine
icra mahkemesi normalde girer ama bu tür takip türlerinde giremiyor.

Örn: tahliye taahhüdü aldım kiracıdan ama evden çıkmıyor bu taahhüde dayalı olarak. Kira
sözleşmesinin bitmesi nedeniyle ilamsız tahliye denilen özel takip türüne başvurmanız ve bu takip
türüne göre özel ödeme emri göndertip ondan sonra tahliyeyi sağlamak mümkün. Buradaki sorun;
tahliye taahhüdü altındaki imzanın inkar edilmemesi. Eğer inkar edilirse yine bu takip türünden sonuç
almak mümkün değil.

Kanuni hapis hakkı doğduğunda; hapis hakkı talebinde bulunmak mümkün. M.23/1 uyarınca rehin
hakkının içine hapis hakkı da giriyor yani aradaki bağlantıyı kurmak önemli.

Abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan para alacağına ilişkin takip yolu: 7155 s. Kanun ile
hukukumuza girdi. Yönetmeliği de var. Bu alacakların seri bir şekilde takibini yapmak hedeflenmiş.
Elektronik yoldan takip yapıp merkezi takip üzerinden işlem yapabiliyor oradaki avukatlar. Abonelik
sözleşmesinden yararlanan kişilerin mallarını beyan etmelerini beklemeye gerek yok, sistemden
gözüküyor zaten. Hoca eleştirdi.

Takip türünü kim belirler? İsviçre hukukunda icra memuru. Türk hukukunda alacaklı belirler. Bir şeyi
alacaklı belirlerse onun sorumluluğunu icra memuru üstlenmez haliyle. O zaman İsviçre de şikayet
sebebi olabilir bu durum. Bizde şikayet durumu kambiyo senedinde ortaya çıkabiliyordu. Eksik
unsurlu gönderirse icra memuru kambiyo senedini şikayette bulunabiliriz o zaman. İcra memurunun
inceleme yükümlülüğü vardır burada. Diğer durumlarda ama alacaklının talebiyle bağlı olacaktır icra
memuru.

Örn: alacaklı elinde kambiyo senedi olmasına rağmen haciz yoluyla takip talebine başvurmuş.
Başkaları da neden böyle yaptın demiş pişman olmuş. Değiştirebilir mi? EVET. 1 defaya mahsus olmak
üzere alacaklı harçtan muaf olmak üzere takip türünü değiştirebilir. (M.43)

İCRA TEŞKİLATI

İİK m.4

Merkeziyetçi bir yapımız var. En önemli birimi icra dairesidir.

İCRA DAİRESİ: Burada çalışanlara icra memuru deniyordu eski hükümlerde sonradan icra müdürü ve
icra yardımcısı dendi. İsviçre’de icra memuru deniyor.

İcra müdürü ve müdür yardımcısı dışında başka görevliler de var mübaşir gibi. Takip talebini kabul
etmek, ilgili takip talebinin kabulünden sonra ilgili talebe ilişkin ödeme emrini hazırlamak ve takibe
giriş prosedüründeki bilumum işlemleri yapmak icra dairesinin işidir. Ödeme emrini takip talebini alan
icra dairesinin düzenlemesi gereklidir uygulamada avukatlara yazdırılabiliyormuş ama bu doğru değil.
Üçüncü kişi takip konusu borcu ödemek isterse bu ödemeleri kabul etmekle yükümlüler. İcra
dairesine verilen malları ilgili depolara kaldırılmasını sağlamak/yediemine teslim etmek, parayı
bankaya yatırmak gibi görevlerde var. Ödeme emirlerinde özel kayıt var alacaklının banka hesabı
değil, icra dairesinin hesabı ödeme emrinde veriliyor. Parayı icra dairesi için belirlenen banka
hesabına yatırıyoruz. Her işlem için tutanak düzenlemekle yükümlüdürler ve bunlar resmi belgedir.
İcra takip işlemleri yapmak sadece ödeme emri gerçekleştirmekten ibaret değildir, haczi
gerçekleştirmek, satışı gerçekleştirmek ve mülkiyetin intikali de söz konusudur.

İFLAS DAİRESİ: İflas müdür ve iflas müdür yardımcılarının görev yaptığını görmekteyiz. Asliye mahk.
Bulunduğu yerde yeteri kadar iflas mahkemesi de bulunur. İflas kararı yüze okunduktan sonra artık
iflas dairesinin görevleri başlıyor. İyileştirme hukuku diye adlandırdığımız bir sistem çok yaygın ve iflas
kararı çok geç veriliyor ve borçlunun malvarlığı kalmıyor. Malvarlığı kalmayınca azalınca da adi tasfiye
değil iflas dairesindeki tasfiyeye başvuruluyor her iş iflas dairesine kalıyor. Tasfiyeyi yapmak zahmetli
bir iş zaten. Görevleri çok fazla artmış.

İCRA MAHKEMESİ (İCRA TETKİK MERCİ): verdiği kararların çoğunluğu esas hakkında kesin hüküm
oluşturmuyor. İşlevinde bir farklılık olmaksızın biz bunlara mahkeme dedik ama halbuki mahkemeler
bir konuda yargılama yapıp hüküm tespit ettikleri zaman bu esas hakkında maddi anlamda kesin
hüküm teşkil eder. Adli gerçektir. Artık başka bir mahkeme de bu konuda dava açamaz. Mesela:
itirazın kaldırılması. İtiraz söz konusu olduğunda süresinde, takibin durdurulması söz konusu olur.
Devletin cebri icra kuvvetini kullanan kişilerin hukuka aykırı işlemlerine şikayet talepleri çerçevesinde
inceler. Mahcuz mala istihkak davalarına bakar. Bazı icra veya iflas suçlarının yargılamasını ceza
mahkemesi gibi yargılamasını yapar. Takibin iptali ve ertelenmesi taleplerini inceler. Gecikmiş itiraz
taleplerini inceler. (haklı sebebe dayalı olarak 7 günlük itiraz süresini kaçırdığımda başvurabilirim.
Örn: yoğun bakımda yattım, kalp krizi geçirdim. Gecikmiş itiraz mahkemeye yapılır.) Kambiyo
senedine dayalı takiplerde itirazın kabulü mahkemeden talep edilir.

İtirazın kaldırılması:

a) Geçici kaldırılması
b) Kesin kaldırılması

DİĞER MAHKEMELER: itirazın iptali davası.

06.10.2021

Genel mahkemelerin icra takibindeki görevinden bahsediyorduk. Özellikle iflas takibinde muhafaza
tedbirlerine hükmetmek ve iflas kararını vermek asliye ticaret mahkemesi görevidir. İflas takibi
sırasında öngörülen bazı davalara bakma (bunlar maddi hukuk tesirli kararlar) halinde görevli
mahkemeye başvurmak gerekiyor. Mesela itirazda iştirak talebinde bulunduysa davanın genel
mahkemede açılması gerekir? Tasarrufun iptali dediğimiz dava acio pavliana’da genel mahkemeye
gitmek gerekli. İflas tasfiyesi sırasında ortaya çıkan hazırlanan sıra cetveline itiraz davaları, bunlar cüzi
takipte de hacze iştirak söz konusuysa birden fazla alacaklı karşımıza çıkıyorsa söz konusu oluyor.
Dolayısıyla sıra cetveline itiraz hem külli hem cüz’i takipte karşımıza çıkabiliyor. Sıra cetveline itiraz
davaları genel mahkemelerde görülür.

İtirazın kaldırılması ve itirazın iptalinin farkına dikkat et. Borçtan kurtulma davası: bir tür menfi tespit
davasıdır.

 Sıra cetveline itiraz


 imtiyazlı hacze iştirak
 actio pavliana
 itirazın iptali gibi davaların dışında borçtan kurtulma davası
 menfi tespit davası
 bir tür sebepsiz zenginleşme davası olan ama iik’da yer alınca adı değişiyor bunun ve daha
uygundur bunu açmak normal sebepsiz zenginleşme davasına göre: istirdat davası
-hem takip öncesinde hem takip sırasında hem de sonrasında genel mahkemede dava açıp o
davaları gördürmek mümkün. İllaki icra mahkemesinde açılacak her şey diye bir kural yok.

-kiraya ilişkin takiplerde bir sürü karar var: KİTAPTAN OKU

Diğer Organlar: eğer adi tasfiye söz konusuysa iflasta alacaklılar toplanmaları var. Çağrı üzerine
toplanıyorlar alacaklılar. İflas masasındaki malvarlığı belirli bir seviyenin üzerine çıkarsa tasfiye
komplike bir hale geleceğinden dolayı çeşitli organlarla karşı karşıya kalıyoruz bu tasfiye
usulünde. Bunlar: birinci alacaklılar toplanması, ikinci alacaklılar toplanması ve en önemlisi iflas
idaresidir. İflas idaresi: resmi organ görüşüne göre devletin cebri icra kuvvetini kullanır. İflas
idaresi ve iflas dairesi aynı değil dikkat! İflas idaresinde konkordato komiserleri vs var artık
tesadüfen seçilmiyorlar. Konkordato komiseri: konkordato mühletinde karşımıza çıkıyor,
atanıyorlar. Geçici ve kesin olarak ikiye ayrılıyor. Sürekli hizmet vermek gerekiyormuş. İflas
ertelemesi kurumunun ilga edilmesinden sonra daha popüler oldu. Tasfiye konkordatosu: bir
organ daha var: Konkordato tasfiye memuru. Her konkordato tipinde karşımıza çıkmaz
konkordato tasfiye memuru. Yeniden yapılanma: karşımıza kayyum çıkabiliyor. Amerikan federal
kanunu. Bir iyileştirme hukuku kurumu, malvarlığı parçalanmasın işletmeler ayakta kalsın diye bir
tipleme. Tam adı ; “sermaye şirketleriyle kooperatiflerin uzlaşma suretiyle yapılanmasıdır”. İflas
bürosu: adi tasfiyede 1. Alacaklar toplantısında reylerin geçerli olup olmadığına bakar. Basit
tasfiyede yok adi tasfiyede var.

Borç için takip prosedürü: tasarruf ilkesi uygulanıyordu, icra memuru kendi kendine veya
kendiliğinden takip başlatamaz, bunu talep edemez. Yani davacı varsa hakim vardır ilkesinin
burada da olduğunu söylüyoruz. 7155 s. Kanun (aspay) elektronik yoldan takip talebinde
bulunmak çok kolaylaştırılmış. Devletin cebri icra kuvvetinden faydalanılıyor. Not: türk
hukukunda ödeme emri haciz tehdidini içerir, İsviçre hukukunda önce ödeme emri gönderilir
sonrasında uyulmazsa iflas tehdidi gönderiliyor.

1. Takip talebi
2. Ödeme emri
3. Ödeme emrine İtiraz
4. İtirazın bertaraf edilmesi (bertaraf etmedikçe haciz isteme yetkisi gelmez. Eldeki
belgelerin kuvvetine göre hangisine başvurulacağı değişebiliyor sanırım.)
a. İtirazın kaldırılması
b. İtirazın iptali (konusuna göre genel veya özel mahkemeden istenir)

Kambiyo senetlerine dayalı haciz yoluyla takipte prosedür:

1. Takip talebi
2. Ödeme emri
3. İtiraz (itiraz, takibi durdurmadığı için borçlunun itirazın kaldırıldığının kabulüne ilişkin kararı
getirmesi gerekiyor. Borçlu harekete geçiyor çünkü alacaklı avantajlı burada.)
4. İtirazın kabulü (bertaraf edilmesi safhası yoktur.)

ŞİKAYET

Kendine özgü bir kanun yoludur. Devletin cebri icra yetkisini kullanan organlardan bahsettik
(konkordato memurları, icra dairesi müdürleri, iflas idaresi, yeniden yapılandırma). Bu organların
yapmış olduğu hukuka aykırı işlemler olabilir ya da bir işi sürüncemede bırakmaları söz konusu
olabilir. Haciz talebinde bulundum bunu gerçekleştirmiyor. Bu tarz durumlarda, o organ aleyhine
şikayete başvurabiliyorum. Hukuka aykırı durumun yeniden tesisine hizmet ediyor. Ama dikkat! :
asliye tic mahk konkordato mahkemesi olarak görev yaptığı için konkordato komiserliğini asliye tic
mahk şikayet edebiliriz. Normalde şikayet mahkemesi icra mahkemesidir. İcra daireleri denetleme
organıdır zaten ki icra dairelerinin bulunduğu mahkemeye şikayet talebinde bulunulur. Alacaklılar
toplanmasında da şikayette bulunabiliyoruz.

İİK m.16’da şikayet sebepleri sayılmış. Kural olarak icra mahkemesine şikayette bulunulur. Aksi
kanunda düzenlenmediği sürece.

f1: bu maddeye dayalı şikayette bulunmak için 7 günlük hak düşürücü süre kaçırılmamalıdır.
Öğrenme tarihinden itibaren başlar bu süre.

a) kanuna aykırılık. Hukuka aykırılık olarak ele alıyoruz sadece iik’da olanlar değil. Emekli
maaşlarının haczedilemeyeceğine dair kanun sg kanununda düzenleniyor, bu durumda bir
haciz gelirse emekli maaşına bu iik’da düzenlenmiyor buna bakamayız denemez ve bu durum
kamu düzenine aykırılık da teşkil ediyor (aşağıda bahsettik) . AY’ye aykırı bir tutum da olabilir.
Ahis’e aykırılık da şikayet sebebi oluşturabiliyor, ülgener kararı-davası KİTAPTA OKU.
b) Hadiseye uygun olmama: devletin cebri icra yetkisini kullanan organ takdir hakkını yanlış
kullanmışsa bu bir şikayet sebebidir. Kanunun ilgili organa takdir hakkını verdiği durumlarda
söz konusudur bu.

f2: süresiz şikayet hakkı.

a) sürüncemede bırakma:
b) hakkı yerine getirmeme: 3. kişi borçlu yerine ödeme yapmak isteyebilir, bunu kabul etmemesi
hali buna örnek oluşturur.

Yargıtay kararlarıyla ortaya çıkan kamu düzenine aykırılık hallerinde de şikayet söz konusu
olabilmektedir. Bu kanunda düzenlenmemiştir. Yargıtay kararlarında görüyoruz. Bazen kanuna
aykırılıktan daha elverişli olabilir bunu tercih etmek. Kamu düzenine aykırılık sayılan bir kanuna
aykırılık söz konusuysa o zaman süresiz şikayet hakkı doğar. Örn: ödeme emri gönderilmeden hacze
gidilmesi. Örn: kendi kendine ihkakı hak durumu. Ağır bir hak ihlaliyle karşı karşıyaysak.

Taraf ehliyetiyle takip ehl sahip kişi hukuki eğer hukuki menfaati bu işlemle ihlal edilmişse şikayette
hukuki menfaati vardır olarak kabul ediliyor. Şikayetin pasif tarafına gelince, isviçra hukukuyla
farklıyız. İsviçre hukukunda: şikayetin pasif tarafı, devletin cebri icra yetkisini kullanan o işlemi yapan
organdır. Türk hukukunda: hasımsız olarak görülüyor. İcra dairesinin şikayette taraf olmadığı
görülüyor. İlgili organdan savunma isteme yoluna gidilmiş, isviçre hukukuna yaklaşmışız biraz. Kamu
düzenine aykırılık hali; eğer tarafların ya da 3. Kişilerin menfaatin, korumak için getirilmiş bir emredici
hükme açık aykırılık varsa, kamu düzenine aykırılık olarak kabul edilir bu. Artık bu durum hukuka
aykırılığın üzerinde bir şikayet sebebi oluşturur. Örn: üst sınır ipoteğinde limitin aşıldığına dair şikayet

Yetkili icra mahkemesi icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesidir. Bu kuraldan ayrıldığımız nokta:
istinabe suretiyle hacizde haczi gerçekleştiren icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesidir.

11.10.2021

Şikayet ve şartlar:

Madde 16 – (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.) Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna
olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya
hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu
muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.
Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman
şikayet olunabilir.

Diğer mevzuatlardaki bir aykırılık kamu düzeninden dolayı olursa süresiz şikayet hakkı söz konusudur.

Yetkili icra mahkemesi: kural olarak işlemi yapan organın bağlı bulunduğu mahkemedir. DİKKAT
Ayrım: istinabe suretiyle işlem yapıldığında, haczi gerçekleştiren icra dairesinin bağlı bulduğu
mahkemeye gideriz.

DİKKAT: icra mahkemesine başvuruyoruz. İCRA DAİRESİNE DEĞİL! Daireye başvurduğunda 7 günlük
süre geçti diyelim geçmiş olsun mahkemeye gitmen gerekirdi. İcra dairesine yapılan şikayet geçerli
değildir. Şikayet harca tabidir, başvuru harcını ödemek gereklidir. Yargıtay’ın verdiği kararlarda; eğer
harç yatırılmadıysa süre verilmesi ve o süre içinde hala yatırılmadıysa o zaman başvurunun reddi
gerekir diyor.

Şikayet prosedürü diyoruz; atipik bir kanun yoludur. Dava yolu değildir. Basit yargılama usulü vardır.
Dosya üzerinden de inceleme yapılabilir. Duruşma yapılıp yapılmayacağı icra mahkemesince takdir
edilir. Dosya üzerinden incelemeye karar verilirse 10 gün içerisinde bu başvuruyu sonuçlandırmak
zorunda olduğundan genellikle duruşma kararı alıyorlar. Süre baskısından kurtulmak için genelde
duruşma yapılıyormuş ama duruşma yapılması opsiyoneldir.

Örn: gerektiğinden fazla mala haciz konduğunu düşündük ve bu konuda şikayette bulunduk. Kamu
düzenine aykırılığı re’sen incelenebilinir mi? Türk hukukunda incelenmesine izin veriliyor ama İsviçre
hukukunda tasarruf ilkesinin geçerli olduğunu görüyoruz. Türk doktrininde; şikayet sebepleriyle bağlı
değil, başka bir sebeple de bozabilir. Burada araştırma ilkesi geçerlidir deniyor. Deliler de serbestçe
değerlendiriliyor.

Şikayet Talebinde Bulunmak Takibi Nasıl Etkiler? İtirazda olduğu gibi şikayet takibi durdurabilir mi?

Kendiliğinden takibi durdurmaz. Bu yönden itirazdan farklıdır şikayet. Ki itiraz icra dairesine yapılır
ama şikayet icra mahkemesine yapılır. Şikayet; sebebine bağlı olarak sonuçlar doğurur ve mahkeme
durdurma kararı verebilir tabi, durumun ağırlığına bağlı. Şikayet talebi kabul edilmeye de bilir. Şikayet
hakkında verilen kararın istinaf edilmesi: İİK m.363 ve 364

Şikayet hakkında verilen karar kesin hüküm etkisi teşkil eder ama esas bakımından maddi anlamda
kesin hüküm etkisi doğurmaz.

Devletin cebri icra kuvvetini kullananların sorumlulukları:

1) Hukuki sorumluluk:
(İİK m.5 ve davanın adalet bakanlığına açılması gerekli. Dava adli yargıda görülüyor,
idari yargıda değil. Görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Zararın
öğrenilmesinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre söz konusu. Konkordato
komiserlerinin sorumluluğu buraya tabi olmadığından istemeyenler olmuş.)
2) Cezai sorumluluk:
(Örneğin zimmete para geçirme durumu, genel ceza yargısına tabi.)
3) Disiplin sorumluluğu:
(Şikayet üzerine veya re ’sen soruşturma açılabilir.

İİK m.10: işlem yapma yasağı

İİK m.11: kendi kendisiyle akit yapma yasağı


İik m.6: devletin zimmet sorumluluğu. Zimmete geçirilen para aynen hazineye ödenir.

İİK m.50: gönderme yapıyor mülga eski hmk m.9’a. oradaki yetki kuralları*

Maddi hukuk sözleşmesine konulan yetki clause’u icra dairelerini etkiler mi? İsviçre hukukunda buna
verilecek cevap olumsuz, sadece davadaki yetki kuralları saptanıyor. Bizde icra daireleri için de bu
yetki şartları geçerli. Örn: HMK’daki yetki kurallarına göre yetkili olmayan Bakırköy adliyesini davalar
için yetkili kıldım, Bakırköy icra dairelerinin yetkisinden bahsedebiliriz. Re’sen icar dairesinin
yetkisizliğini gözetmesi söz konusu değil. Tabi bu durum kesin yetkinin söz konusu olmadığı hallerde,
yetkinin kararlaştırılabildiği bir durumda geçerli.

Genel takip yeri? Genel yetki kuralı? Hmk m.9: borçlunun yerleşim yeri

Dikkat!: özel yetki kuralları genel yetki kurallarını bertaraf etmez. Özel yetki kuralları genel yetkinin
yanı sıra hangi icra mahkemelerinin yetkili olacağını belirliyor.

İlamsız takibin kaynağı genellikle sözleşmeden doğmaktadır. Özel takip yeri: İİK m.10

Talep haksız fiilden kaynaklanıyorsa: HMK m.16’dan yararlanabiliriz. Haksız fiile ilişkin talepler icra
takibine konu olabilir evet ama itirazdan sonra biraz iş çetrefilleşiyor. İtiraz söz konusu olmazsa, takip
kesinleşir alacağımı alırım.

Türkiye’de yerleşim yeri olmayanlara karşı takipte HMK m.9 geçerli. Oturduğu yer icra dairesi.

HMK m.15: sigorta sözleşmelerinden doğan durumlar. 1. Fıkra ve 3. Fıkra: özel yetki kuralıdır. 2. Fıkra
kesin yetki kuralıdır.

Bir yerde geçici olarak oturanlara karşı takibin yapılması halinde de özel bir takip kuralı söz
konusudur: HMK m.8. icra takibi için bu hususu göz önünde bulundurmalıyız.

Kesin yetki kuralı genel yetki kurallarını bertaraf eder. Sadece hmk ile sınırlı değildir bu kurallar.
Örn: HMK m.15/2, m.11, m.12

Yetki kurallarında emredicilik; İsviçre hukuku icra dairelerinin yetkisi emredicidir diyor. Bizim
kanunumuz aynı şeyi düşünmüyor, aksi öngörülebilir diyor.

Yetki sözleşmesi veya şartının HMK m.18’e uygun olması gerekir.

Yetki itirazı (takip hukukuna ilişkin): usule ilişkin bir itirazdır. Süre, tebliğden itibaren 7 gündür.

13.10.2021

Yetki itirazının hükmü nedir? Takip hukukuna ilişkin bir itirazdır dedik. Takibi durdurucu etkisi vardır.
Hangi yollarla bertaraf ediliyor? Bir görüşe göre yalnız itirazın kaldırılması yoluyla bertaraf edilebilir,
mahkemede itirazın iptali talep edilmez. İkinci bir görüşe göre; sadece yetkiye itiraz edilmiş olsa bile
itirazın kaldırılması da istenebilir, mahkemede itirazın iptali de talep edilebilir.

SÜRELER:

İİK m.20: sürelerin emredici olması. Aksi sözleşmeyle düzenlenemez. Borçlunun korunması +
alacaklının da bir an önce alacağını alması sağlanıyor.

Örn: ödeme emri gönderiliyor, 7 günlük itiraz süresi var. Bu süre geçmeden yapılan haciz geçerli değil
ama borçlunun feragati söz konusu olursa geçerli olacaktır. Kendi lehine olan süreden feragat etmesi
gerekir. Bu feragat 3. Kişilere etki etmez.
Takip Hukuku Süreleri:

1) Hak düşürücü süreler: muhataplar taraflar ve üçüncü kişilerdir. Belirli bir işlemin belirli bir
sürede yapılmasını öngörür. Kanundaki çoğu süre böyledir. Ödeme emrindeki süre 7 günlük
hak düşürücü süreye sahipti, iflas talep etmek için bir yıllık sürenin öngörülmesi, 2012’den
itibaren taşınırlar için altı ay taşınmazlar için bir yıllık satış isteme süreleri vardır, haciz
isteminde belirli bir süre olması. İİK m.16/1 ve 2. İtirazın geçici kaldırılmasından sonra borçtan
kurtulma davasının açılmasında 7 günlük süre var. Actio pavliana: 5 yıllık süre
2) Düşünme süreleri: muhataplar taraflar ve icra organları. Belirli bir süre geçmeden ilgili işlemi
yapmamak. Örn: ödeme emrine itiraz süresi geçmeden haciz kondurulamaz.
3) Düzenleyici süreler: bu sürelerin muhatabı icra organlarıdır. Bunlara uyulmaması halinde
şikâyet sebebi yapılabilir. Bu süreye riayetsizlik kendiliğinden iptal konusu olmuyor. Örn:
iflasta tasfiyenin kanunda öngörülen sürede yapılmaması. Yapılan tasfiye hükümsüz değil ama
birisi şikayet edebilir süresi içinde yapılmamasını.
4) Durum belirten süreler: bunların muhatabı yoktur. Bir durumu belirliyorlar. Örn: bir hukuki
durumu belirliyor. Geriye doğru süreler vardır ve buna şüphe dönemi süreleri: iik m.278, 279,
280’de kanun koyucu ayrı ayrı belirtmiş.

Maddi Hukuka İlişkin Süreler

-istirdat davasındaki süre

-icra organının verdiği zarardan dolayı ihtiyati haciz nedeniyle, tazminat davası açılmasına ilişkin
1 ve 10 yıllık süre

Tahiller ve Talikler (iik m.51-56)

-İsviçre’de her mevsimde geçerli olan belirli bir zaman diliminden bahsedilmiştir. Bizde belirli bir
saat olmadığından doktrinde eleştiri konusu olmuş bu.

Madde 51 – (Değişik: 18/2/1965-538/24 md.) Güneşin batmasından bir saat sonra ile güneşin
doğmasından bir saat önceye kadarki devrede (Gece vakti) ve tatil günlerinde takip muameleleri
yapılamaz. Ancak, gece iş görülen yerlerde gece vakti hasılat haczi mümkündür. Tatil günlerinde
haciz ve tebligat yapılabileceği gibi muhafaza tedbirleri de alınaahajbilir. Borçlunun mal kaçırdığı
anlaşılırsa gece vakti dahi haciz yapılması caizdir.

Bir borçlu hakkında kanunda gösterilen sebeplerden dolayı icra talik edilmiş veya konkordato için
mühlet verilmiş ise, o borçluya karşı takip muamelesi yapılamaz.

İcra takip işlemleri gece ve tatil günleri yapılamaz o zaman. İcra takip işleminin en başında haciz
geliyor. Diyelim bir gazino var, orası için bu gece vakti sınırlaması geçerli değildir. Diyelim ki
kocaman bir fabrika ve akşam oldu, o zaman hacze devam edebiliriz bu durumda bu maddeye tabi
olunmaz.

İcra takip işlemi:

 Bir icra organı tarafından yapılmış olması gerekli.


 Borçluya karşı yapılmış olması gerekir.
 Borçlunun hukuki durumuna müdahale edilmiş olması gerekir.
 Alacaklıyı hedefine yaklaştırması gerekir.
Örn: ödeme emri, paraya çevirme ve Örnek olamayacak olanlar: takip talebi (bir icra organı
tarafından yapılmıyor), paraların paylaştırılması, ihtiyati tedbir?

Talikın müddetlerin cereyanına tesiri:

Madde 56 – (Değişik: 18/2/1965-538/28 md.) Takip talikleri esnasında müddetlerin cereyanı durmaz.
Müddetin nihayeti bir talik gününe rastlarsa müddet talikin bitiminden sonra bir gün daha uzatlır.
HAFTASONLARINI DA SAYARIZ AMA SON GÜN TATİL GÜNÜNE DENK GELİRSE +1 GÜN UZATIRIZ.

Talikler (Ertelemeler)

1) İİK m.52: aile üyesinin ölümü


2) İİK m.53: tereke borçlusu
3) İİK m.54: tutukluluk ve hükümlülük
4) İİK m.54/a: askerlik
5) İİK m.55: ağır hastalık
6) Fevkalade hal

Tebligat: icraya maruz kalacak kişinin savunma hakkını tebligatla sağlıyoruz aslında o yüzden önemli
bir durum. Borçlunun hakkını savunmasına imkân veriyor. Tebligat kanunu ve tebligat kanununun
uygulanmasına yönelik yönetmelik var. Harç + tebligat giderlerinin peşin ödenmesi. Tebligat, bilinen
son adrese yapılır. Mernis sisteminde görülen adrese yapılan, yani son adrese yapılan tebligat
geçerlidir. Usulsüz yapılan tebliğ bir şikâyet sebebi oluşturur ama kendiliğinden geçersizdir diyemeyiz.
Öğrenilmiş olduğunda geçerli hale gelir çünkü. Bilinen en son adrese yapılır tebliğ. Haber kağıdının
kapıya yapıştırılmasıyla o gün tebligat yapılmış sayılacaktır. İlgili kişinin gidip muhtardan alması
gerekir. Hiçbir adres bulunamazsa ilanen tebliğ yapılır bu en son başvurulacak yoldur. İlan haneye
asma kalkmıştır. Tebligat usulsüzlüğe rağmen öğrenildiğinde ayakta tutulabilir. İcra mahkemesi
usulsüz tebliği kendiliğinden göz önünde tutamaz. Yabancı bir ülkeye yapılacak tebliğ, o ülkenin yetkili
makamları aracılığıyla yapılır. Türk vatandaşı olanlar hakkında konsolosluğa vs de gidilebilir.

18.10.2021

Elektronik yoldan tebliğ yapma zorunluluğu bulunan kişiler: tebligat kanununda yapılan değişiklikle
oldu. 7101 s. Kanunla yapılan değişiklik. Avukatlara yapılacak tebliğler artık elektronik yoldan oluyor.
Özel kanunla kurulmuş kamu kurumları, dernekler, vakıflar, sermayesinin %50’sinden fazlası kamuya
ait ortaklıklar, baro siciline kayıtlı avukatlar, bilirkişiler, arabulucular, noterler bu zorunluluğa tabi
kişilerdendir.

Elektronik adrese postanın ulaştığı tarihi izleyen beşinci günde tebliğ yapılmış sayılır.

Takip Masrafları: icra harçları, icra giderleri, vekalet ücreti, bazı durumlarda mahkeme masrafları.

 İcra harçları:

1. Başvurma harcı: ilamsız takiplerde peşin harç olarak da alınır

2. Tahsil harcı: çeşitli oranlardadır. %4,55, %9,10 %11,38. Alacak, hacizden önce elde
edildiyse %4,55. Satışa ihtiyaç duyulmayan fakat haczin gerçekleştiği durumda %9,10.
Alacağı elde etmek için bütün aşamaları kullandıysam %11,38. İcra dairesini ne kadar
meşgul edersem o kadar yüksek ödüyorum gibi düşün.

3. Cezaevi harcı: %2. Haksız çıkana yükletilmez.


 Vekalet ücreti: haksız çıkana ödetilir. Bir kısmını karşı tarafa yükletiyoruz gerek
yargılama gideri gerekse takip gideri olarak yükletiliyor.
 İcra giderleri: posta giderleri, tebligat giderler, ilam masrafları peşin olarak alınır.
Alınmadığı takdirde işlem gerçekleşmez. Adli yardım kurumu parası olmayana
yardımcı oluyor, HMK m.334 vd. hükümler. Taraf eğer muhtaçsa adli yardım talebi
kabul edilebilir o maddedeki şartların sağlanması halinde. Adli yardım talebi icra
mahkemesine yöneltilir.

Giriş muhakemesi safhaları: takip talebi, ödeme emri, itiraz, itirazın bertaraf edilmesi

TAKİP TALEBİ: Bir icra takip işleminin özelliklerini taşımaz! ama davacı yoksa hâkim yok hususu
burada da geçerli. Ödeme emrinin gönderilmesi için hukuka uygun takip talebinde bulunmak gerekli.
Yazılı, sözlü veya elektronik yoldan yapılabilir.

İİK m.42’de ilamsız takibin, rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip ve iflas yoluyla takibin konusu
belirlenmiştir.

Para borcu ve teminat için takip:

Madde 42 – Bir paranın ödenmesine veya bir teminatın verilmesine dair olan cebri icralar takip
talebiyle başlar ve haciz yoliyle veya rehnin paraya çevrilmesi yahut iflas suretiyle cereyan eder.

(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/8 md.) Yabancı devlet aleyhine ilamsız takip yoluna başvurulamaz.

(Ek fıkra: 15/8/2017-KHK-694/8 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/8 md.) İdari yargının görev
alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulamaz.

Bu maddede kastedilen para alacağı türk parasıdır ama yabancı para alacağını vade ya da takip
tarihindeki kura göre türk parasına çevrilerek istenebilir. türk parası karşılığını istemek gerekli. Ayrıca
BK uyarınca vade ya da fiili ödeme gününden birini seçtiğimi belirtmek mümkün. Takip talebiyle
karşılaşan icra müdürü 3 gün içinde ödeme emri düzenlemek zorundadır. ASPAY’ya yönelik (abonelik
sözleşmelerinden kaynaklanan para alacaklarına yönelik) takip başlatmak gerekirken, ilamsız takip
başlatılırsa bu talebi kabul etmek zorunda değiliz. ASPAY’a göre takip yapılması gerekirdi kanun böyle
diyor. O kurumun avukatlarına genişletilmiş yetkiler verilmiş. ASPAY’da elektronik takip talebi
yapılıyor ve merkezi takip sistemi denilen bir sistem var. ASPAY’da normal genel takip talebine kıyasla
çok daha detay söz konusu.

Takip talebinin nitelikleri/bulunması gerekenler:

Takip talebi ve muhtevası:

Madde 58 – (Değişik: 18/2/1965-538/30 md.) (Değişik birinci fıkra: 2/7/2012-6352/9 md.) Takip
talebi icra dairesine yazılı veya sözlü olarak ya da elektronik ortamda yapılır.

Talepte şunlar gösterilir:

1. (Değişik: 2/7/2012-6352/9 md.) Alacaklının ve varsa kanuni temsilcisinin ve vekilinin adı, soyadı;
alacaklı veya vekili adına ödemenin yapılacağı banka adı ile hesap bilgileri; varsa Türkiye Cumhuriyeti
kimlik numarası veya vergi kimlik numarası; şöhret ve yerleşim yeri; alacaklı yabancı memlekette
oturuyorsa Türkiye’de göstereceği yerleşim yeri (Yerleşim yeri gösteremezse icra dairesinin bulunduğu
yer yerleşim yeri sayılır.);
2. (Değişik: 2/7/2012-6352/9 md.) Borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı, soyadı, alacaklı
tarafından biliniyorsa Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası veya vergi kimlik numarası, şöhret ve
yerleşim yeri;

Bir terekeye karşı yapılan taleplerde kendilerine tebligat yapılacak mirasçıların adı, soyadı, biliniyorsa
Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası veya vergi kimlik numarası, şöhret ve yerleşim yerleri;

3. (Değişik: 17/7/2003-4949/12 md.) Alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarı ve faizli
alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın
hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizi;

4. Senet, senet yoksa borcun sebebi;

5. Takip yollarından hangisinin seçildiği;

Alacak belgeye dayanmakta ise, belgenin aslının veya alacaklı yahut mümessili tarafından tasdik
edilmiş, borçlu sayısından bir fazla örneğinin takip talebi anında icra dairesine tevdii mecburidir.

Alacaklıya takip talebinde bulunduğuna ve verdiği belgelere, talep ve takip masraflarına dair bedava
ve pulsuz bir makbuz verilir.

Bu maddeye ilişkin notlar: 1’deki banka hesap bilgisi ödeme emrindeki gibi icra dairesine ait değil
karıştırma. Alacaklının banka hesap no’sundan bahsediyoruz burada. 3’de; hocanın kabul ettiği görüşe
göre temerrüde düşme tarihi takip talebi tarihi değildir. İsviçre’de ödeme emrinin gönderildiği
tarihtir. 4: alacak bir senede dayanıyor olabilir. Haksız fiil örneğinde arabalar otoparkta çarpıştığında
ilamsız talebe konu olabiliyordu, senede tabi olmak zorunda değil o zaman. Senet varsa tebliği
zorunlu tabi. 5: takip yolunu alacaklı seçiyor, türk hukukunda.

!!!: Madde 42; takip talebiyle takibin başladığını kabul ediyor. Oysa, mehaz ödeme emriyle takip
başlar diyor. Temerrüt faizinin başlaması için önemli bu durum. Hocaya göre ödeme emrinin tebliğ
edildiği tarihten itibaren başlar. Yargıtay, zamanaşımının kesilmesinde takip talebiyle birlikte
zamanaşımının kesildiğini, sonraki her icra takip işleminde kesildiğini söylemiş. Madde 42’yi lafzen
uygulamış.

İsviçre’de ücrete ilişkin bir hususun yeterince detaylandırılmaması hali ödeme emrinin iptaline sebep
olarak sayılmaktadır. Yargıtay’ın çeşitli kararları var: bazıları belgenin ibrazı zorunlu olsa da sebep
yoksa borcun sebebinin gösterilmemesi önem taşımaz diyen var. 12. H.d’de; sebebe dayanmayan bir
takipte sebebin gösterilmemesi ödeme emrinin iptali için bir sebeptir, şikayet edilebilir demiş.

ÖDEME EMRİ
Alacağın ve masrafların ödenmesi istenir, aksi halde cebri icraya gidileceği belirtilen bir ilk icra takip
işlemidir. Doğrudan doğruya iflas hallerinde, ilk icra takip işlemi olması durumuna istisna vardır ve
başka durumlarda da istisnalar söz konusudur, mutlaka her durumda ödeme emri gönderilir diye bir
şey yok o zaman. Doğrudan haczin istendiği haller söz konusu olabiliyor.

Bir icra takip işlemidir. (takip talebinin aksine) Ödeme ermini düzenleme yükümlülüğü karşısındadır
icra müdürü reddedemez, bazı durumlar dışında. Yükümlü olmadığı duruma örnek; abonelik
sözleşmesine ilişkin bir alacak merkezi takip sistemi üzerinden takip edilmemiş de icra dairesine gelip
takip edilmişse, o zaman ödeme emri düzenlemekle yükümlü değildir icra müdürü. Her ödeme emri
aynı değil, takip türüne göre değişiyor ödeme emirleri. Örn: ..nolu ödeme emri. 3 gün içinde
hazırlayıp bunu göndermek zorundadır icra müdürü.

20.10.2021
Ödeme emrini işlemeye başlamıştık.

Ödeme emri karşısında borçlunun davranışları: borçlu, ödeme yapabilir. Ödeme emrine itiraz
edebilir. Mal beyanında bulunabilir. Hiçbir şey yapmaz. Şikâyette bulunabilir (yanlış ödeme emri var
diyebilir, usulsüz diyebilir ama kendiliğinden hâkimi durdurmaz şikâyet. Takibin ertelenmesine
yarayabilir bu şikâyet sebebi ciddi görülürse.)

Borçlu, borcunun olduğunu biliyor ama ödeyebilecek durumda değil, itiraz takibini durdurmak için
itiraz ediyorum diyebilir borçlu ama bu çok akıllıca bir yöntem değil. Alacaklı, icra inkâr tazminatıyla
burnundan getirebilir bu haksız itirazı. Türk hukukunda İsviçre hukukundan farklı olarak; icra inkâr
tazminatı vardır.

Ödeme emrinin içeriği: takip talebindeki kayıtlar, borcun takip masrafları ile ödenmesi.

İİK m.58’de takip talebindeki kayıtlara yer verilmektedir. Ödeme emrini 3 gün içerisinde icra dairesi
hazırlar ama iş yoğunluğundan borçlunun kendisine veya vekile hazırlatıyorlar. Contra-legem bir
uygulama. DİKKAT! Alacaklının banka hesabı takip talebine belirtilmek zorundadır ancak ödeme
emrinde alacaklının banka hesabı değil icra dairesinin banka hesabına yer verilir. Kanun yoluyla haciz
yolunda takipte ve kambiyo senetlerindeki ödeme süreleri farklı. Haciz yoluyla takipte süre daha
uzun: 7 gün. Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip: 15 gün. İpotekte süre 30 gündür. Süreler
değişken o zaman*.

Borca itiraz: İtiraz süresinin 7 gün olduğu bilinir. İtiraz, borcun tamamına veya bir kısmına olabilir.
Kambiyo senetlerine dayalı takipte 5 gün.

İmzaya itiraz: Senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını düşünüyorsa borçlunun 7 gün
içerisinde bunu ayrıca ve açıkça belirtmesi gerekir. Aksi halde, senet kendisinden sağdır sayılır.
Alacaklının elinde borçlunun imzasının olduğu bir belge olmuş oluyor itiraz etmediğinde alacaklı baya
avantajlı. İmzaya itiraz olduğunda geçici kaldırma duruşması söz konusu olacaktır ve bu duruşmaya
borçlunun katılması gereklidir. Orada ona imza attırıp bakılacakmış vs. işler var. Borçlu kesin
kaldırmayı isteyemez.

Borçlu, itiraz etmez ve borcu ödemezse aynı 7 gün içinde mal beyanında bulunması, aksi takdirde
hapisle tazyik edilmesi söz konusudur. (m.74) Yani, mal beyanında bulunana kadar hapisle tazyik
edilebilir. İİK m.337/1 vardı ama AYM kararıyla, aynı eylemden dolayı iki defa kimse cezalandırılamaz
denilerek iptal edilmiştir.

Borç ödenmez, itiraza da olunmazsa cebri icraya devam edileceği ihtarında ödeme emrinde
bulunulması gerekir. Esaslı unsurların başında bu gelir.

Ödeme emri ne zaman düzenlenir? Genelde iki nüsha düzenlenir biri borçluya verilir diğeri dosyaya
takılır. Müteselsil borçlulukta da her bir kişiye ayrı ayrı ödeme emri gönderilir. Mal ortaklığı rejiminde
borçlunun eşine, Temyiz kudretine sahip olmayanlarda kanuni temsilciye, rehinin paraya
çevrilmesinde rehinli mal üçüncü kişiye aitse o zaman mal sahiplerine ayrıca gönderiliyor sanırım?

İTİRAZ:
 Icra dairesine yapılır.
 İtiraz edilmediği takdirde ödeme emri kesinleşir ve alacaklıya haciz isteme yetkisi gelir.
 Yazılı ve sözlü olarak yapılabilir. (sözlü olduğunda, takibi yapan icra dairesince imzalattırılır.)
 Borçlu, yurtdışındaysa-itiraz yapıyorsa, yurt içinde bir adres göstermelidir.
İtirazın türleri:

I.

 Borca itiraz
 İmzaya itiraz

II:

 Maddi hukuka ilişkin itiraz


 Takip hukukuna ilişkin itiraz

III:

 Borcun tamamına itiraz


 Kısmi itiraz

IV:

 Zamanında yapılan itiraz


 Gecikmiş itiraz (m. 65)

Örn: “itiraz ediyorum. İmza: borçlu nevhis deren yıldırım.” Bu geçerli mi? Borca itiraz ettiğim zaman
sebep göstermek zorunluluğu yok ancak 1965 değişikliği sonrası sebeplerle bağlılık söz konusudur
Türk hukukunda. Hocanın bu beyanıyla takibi durdururuz ama her şey bundan ibaret değil, sonradan
sebepleri değiştiremeyiz sebeple bağlılıktan dolayı. İstisnası: senet metninden anlaşılan itirazlardır
(zamanaşımı, tahrifat iddiası, vadenin gelip gelmediği). Senet metninden anlaşılmadıkça itiraz
sebepleriyle bağlılık söz konusu.

“Borcu ödedim” veya “ödedim”: borcun tamamına ilişkin.

“Cari hesaptan dolayı o miktarda borcum yoktur.” veya “Borcum o kadar değildir” yeterli bir kısmi
itiraz mıdır? İsviçre hukukuna göre bu ikisinde olduğu gibi muallak/belirsiz ifadeler söz konusuysa,
bunun kısmi itiraz olmayıp borca itiraz olduğunu kabul ediyorlar. Yani miktar belirtilmeksizin yapılan
itiraz. Türk hukukundaysa, kısmi itirazın nitelikli bir şekilde miktarın belirtilmesi şeklinde olması
gerekir. “Borcum o kadar değildir” dedim: YOK HÜKMÜNDE TÜRK HUKUKUNDA HİÇ İTİRAZ ETMEMİŞ
SAYILIR. Kanun koyucu net miktar istiyor.

İcra dairesine yaptığımız itirazı, icra dairesi içerik bakımından inceleyemez. Süresinde yapılıp
yapılmadığını, uygun şekilde yapılıp yapılmadığını inceleyebilir.

 Maddi hukuka ilişkin itiraz sebepleri: ödeme itirazı, kısmi itiraz, vadenin gelmediği,
zamanaşımına uğradığı, alacağın likit olmadığı
 Takip hukukuna ilişkin itiraz: yetki itirazı, derdestlik itirazı, takibe yetkili olmadığı (para alacağı
değilse, tahmini borçsa), fevkalade müddetin varlığı

İtiraz süresi olan 7 günlük süre ÖDEME EMRİNİN TEBLİĞİNDEN İTİBAREN BAŞLAR ve hak düşürücü
süre. Eğer usulsüz tebliğ varsa, süre öğrenme tarihinden itibaren başlayabilir. Bazı durumlarda,
zamanında itirazda bulunmak sübjektif ya da objektif sebeplerden dolayı mümkün olmamış olabilir.
İİK m.65 uyarınca gecikmiş itiraz yoluna başvurulabilir. (eski hale getirme kurumunun etkilerini
görüyoruz HMK’daki. Eski hale getirmede de bu durumdan yararlanmak için diğer bir kanuni yolun
mevcut olmaması gerekiyordu. Kendi kusurumuza dayalı eski hale isteyemiyorduk.) Burada da borçlu,
kendi kusuruna dayalı olarak gecikmiş itiraz talebinde bulunamaz. Objektif ya da sübjektif bir
imkânsızlık söz konusu olmalı. (Örn: borçlunun kalp krizi geçirmiş olması, ağır hastalık durumu ve
doktor raporunun sunulması gerekir. Ciddi bir kaza da olabilir, deprem yangın sel gibi afetler. Örn:
uzun süre ikametgahı terk etme gecikmiş itiraz sebebi sayılmaz.)

Gecikmiş itiraz bir yargılama gerektiriyor mu? İCRA MAHKEMESİNE YAPIYORUZ gecikmiş itirazı.
Engelin kalkmasından itibaren 3 gün içinde talepte bulunmak gerekli. TEK BAŞINA GECİKMİŞ İTİRAZ
TALEBİ TAKİBİ DURDURMAZ.

25.10.2021

İtirazın bertaraf edilmesi dediğimiz zaman; itirazın kaldırılması ve itirazın iptali olarak iki yol vardır.
İtirazın kaldırılması ya da iptali halinde ödeme emri kesinleşecektir.

İtirazın kesin kaldırılması: icra mahkemesinden istenir. Kısa yoldan, uzun bir davaya gerek olmaksızın
itirazın kaldırılması söz konusu olur. Bir dava değildir bu. Basit yargılama yapılır. Alacaklının elinde İİK
m.68 veya 68/b anlamında bir belge varsa bunu başarabiliyoruz. 68/b: bankalar, kredi kuruluşlarını
kesin kaldırmaya elverişli belgeleri. 68 anlamında belge dediğimizde bunlar hem numerus clausus
hem de değil. Bu belgelerin başında; kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içeren onaylama biçimindeki
noter senetleri, imzası borçlu tarafından ikrar edilmiş belgeler, resmi dairelerin ve yetkili makamların
usulüne göre ve yetkileri dahilinde verdikleri belgeler. Düzenleme biçimindeki noter senetler peki
buraya dahil mi? Bunlara dayalı olarak zaten ilamlı takip yapılabiliyor. Başka kanunlarda da kesin
kaldırmaya elverişli belgeler olduğunu görmekteyiz. Örn: kat mülkiyeti kanunundaki aidatlara ilişkin
belgeler, avukatlık kanunda baro aidatları. İflastaki haciz belgesi için daha farklı bir yöntem izlemek
gerekiyor. Borçlu tarafından kabul edilmesine bağlıdır itirazın kesin kaldırılması.

Belgede söz edilen kişinin takip borçlusu olması, itiraz etmiş olması gereklidir. Yargıtay’ın çeşitli
kararları var: bazı itiraz çeşitlerinde zımnen hukuki ilişkiyi kabul etmiş oluyor zaten. Borçlu da itirazını
her türlü delille değil 68’teki belgelerle ispat edebilir. Alacaklı hukuki ilişkinin varlığını ispat etti
diyelim, her durumda kesin kaldırma kararı verilmez. Borçlu ödedim dedi ve 68 anlamında bir
belgeyle ispat etmesi gerekir. Borçlu da İİK m.68 anlamında belgeyle itirazını ispat etmelidir, tanıkla
olmaz. Örn: bulaşık makinesi aldım taşımasında/transportation’da hasara uğramış ve kullanılamaz
halde. Burada nasıl ispatlanmalı? Bir hasar var ortada, keşif + bilirkişiye başvurabilir diyebilir miyiz?
Hayır. Burada icra mahkemesinin delilleri inceleme yetkisi sınırlıdır. İtiraz, yazılı nitelikteki belgelerle
delil olarak kullanılamayacak bir itirazsa o zaman buna rağmen, alacaklının hukuki ilişkiyi- satım
sözleşmesini ispat ettiğinden hareketle alacaklının kesin kaldırma talebini kabul edeceğiz. İtirazın
kesin kaldırılması kararları esas hakkında maddi anlamda hüküm teşkil etmiyor.

68/b şartları: kredinin (bir kısmının) kullandırılması, noter vasıtasıyla 15 gün içinde hesap özetinin
gönderilmesi gerekiyor. Borçlunun 1 ay içinde buna itiraz etmemesi halinde bu belgeler kesin
kaldırmaya elverişli belge olarak sayılacaktır?

Alacaklının elinde 68 anlamında belge var ama borçlu itirazını 68 anlamındaki belgeyle ispatlayamazsa
alacaklının kesin kaldırma talebi kabul edilir. Eğer talep varsa, borçlu haksızsa, itiraza uğrayan alacağın
%20si oranında tazminat elde edilebilir. İCRA İNKAR TAZMİNATI*

DİKKAT: İtirazın kesin kaldırılması kararının elde edilmesi, esas hakkında maddi anlamda kesin hüküm
teşkil etmediğinden borçlu, somut olaya göre genel/özel bir mahkemede açacağı davada borçlu
olmadığını iddia edebilir. Borçlu da itirazını belgelendirmiş olabilir m.68 anlamında ve alacaklının
kesin kaldırma talebinin reddi söz konusu olabilir bu durumda.
Ödeme emrine itirazın tebliğinden itibaren 6 ay: hak düşürücü süredir. Süresine kesin kaldırma talebi
söz konusu olmamışsa, talebin reddi gerekir.

Örn: borçlu elindeki belgenin m.68’e uygun olduğunu düşündü ve icra mahkemesinden kesin
kaldırma talep etti. Mahkeme de reddetti. Acaba itirazın iptalini isteyebilir mi? evet. İtirazın iptali
davası açmanın süresini kaçırmadığı sürece sıkıntı olmaz. Ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıllık
süre içinde itirazın iptali davası açabiliyorsun. Esas hakkında hüküm belirtmemiş oluyoruz daha.

Borçlu, esas bakımından haklıyım diye düşünüyorsa genel mahkemede (menfi tespit, istirdat gibi)
dava açabilir. O zaman icra inkâr tazminatının ödenmesi dava süresince ertelenebilir.

İTİRAZIN GEÇİCİ KALDIRILMASI (muvakkat kaldırma)

-imzaya itiraz söz konusuysa devrede.

-imzaya itirazda kanun koyucu kesin kaldırmayı talep etme imkânı vermiyor çünkü; dayandığı senet
tartışmalı hale gelmiş. Sahte olması ihtimali var. Daha azı veriyor/minus.

Kesin kaldırma kararı kabul edilirse icrai haciz/kesin haciz

Geçici kaldırma kararı kabul edilirse geçici haciz

-kesin haciz halinde satış istenebilir. Geçici hacizde satış istenemez meğerki kesin hacze dönüşmüş
olsun. -imzaya itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren 6 aylık sürede istenebilir.

İflasın geçici kaldırılabilmesi için belgeden sorumlu olan kişinin kimliği ile takip edilen kişinin kimliğinin
aynı olduğunun anlaşılması lazım. Adi senedin varlığı ve bu senede ilişkin geçerli bir imza itirazının
olması lazım. Geçici kaldırma talebi kabul edilirse geçici haciz koydurabilir alacaklı. Geçici kaldırma
kararının tefhim/tebliğinden itibaren 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde borçlu tarafından borçtan
kurtulma davasının açılmamış olması; geçici kaldırma kararını kendiliğinden kesin kaldırma kararı
haline çevirir. O arada eğer geçici haciz istendiyse, artık kendiliğinden geçici haciz kesin hacze döner.
Alacaklı satış isteminde bulunabilir böylece. Fakat, borçtan kurtulma davası bir tür menfi tespit
davasıdır. Her durumda borçtan kurtulma davası açmak mümkün değil. Alacağın %15’i oranında
teminatın ilk duruşma gününe kadar depo edilmesi şartı söz konusudur VE BU ÖZEL DAVA ŞARTIDIR,
BU PARAYI YATIRDIN YATIRDIN EĞER YATIRMAZSAN DAVA USULDEN REDDEDİLİR.

Davanın açılması şartı: imzaya itiraz edilmiş olmalı, icra dairesi geçici kaldırma kararı vermeli, 7 günlük
süre içinde dava açılmış olmalı ve teminatta yatırılmış olmalı.

Menfi tespit davasında: davacı (borçlu)---davalı (alacaklı). Genel hükümlere göre dava görülür.
Alacaklının yerleşim yeri mahkemesi veya takip yeri: yetki.

27.10.2021

İtirazın bertaraf edilmesi yollarından söz ediyorduk. Bunlardan ikincisi:

İtirazın mahkemede iptali: elinde icra iflas kanunu m.68/1 ve 68/b anlamında belge olmayan alacaklı.
Bununla da sınırlı değil, istersek nitelikli belgeye rağmen itirazın iptalini talep edebiliriz. Geçici
kaldırma istemeyip, imza inkarında da iptal istenebilir ama bunun amaca uygun düşmeyeceğini
söyleyebiliriz.

Genellikle itirazın iptali davasını elinde belge olmayan alacaklı gidecektir, itirazın icra mahkemesinde
kaldırılmasına oranla uzun bir yol bu.
Yargıtay kararlarındaki tartışma: acaba bir yıllık hak düşürücü sürenin sonunda itirazın iptali davası
açılırsa bu dava görülecek midir? Yoksa bu davaya alçak davası olarak mı görecektir? İki yönde de
kararlar var.

Bu davada en kritik şey: ödeme emrine itirazın tebliğinden itibaren 1 yıllık süre. Hocaya göre; bu 1
yıllık hak düşürücü süreye uyulmadan itirazın iptali davası açıldığında davanın reddi gerekir. M.67.

İtirazın kesin kaldırılması talebinin reddi söz konusu olduysa; kesin kaldırma talebinin reddinden
sonra itirazın iptali davası açılabilir, yeter ki 1 yıllık hak düşürücü süre geçmemiş olsun.

Bazen alacaklı talep sonucu kısmında hem itirazın iptalini hem de alacağın tahsilini istemiş olabilir.
(Kümülatif dava/ objektif dava birleşmesi diyoruz.) Bu durumda Yargıtay talep sonucunda denklik
olmadığından ötürü talep sonucunun denkleştirilmesini arıyor. Hangisini istiyorsun yani belirt diyor.
İtirazın iptali davası açıldığı zaman o dava sonucunda verilen hükümle ilamsız takibe gidiliyor. Alacağın
tahsilindeyse artık bir ilam söz konusu oluyor. Sırf alacağın tahsili istenmişse, talep söz konusu olsa
bile, icra inkâr tazminatını kazansa bile temin edilmez. İcra inkâr tazminatının şartları her durumda
uyuşmaz.

Yetkili mahkemenin kim olacağı hususu tartışmalı. Genel yetki hükümlerine göre olmaz diyenler var.
Davanın takip yeri mahkemesinde açılmalı diyenler var, itirazın iptali için özellik öngörülmediğini ve
genel yetki kurallarının geçerli olması gerektiğini öne sürenler de var. Genel yetki kurallarını
uyguladığımızda alacaklı davayı açtığına göre, borçlunun yerleşim yeri ve sözleşmede varsa özel yetki
kuralları, haksız fiil varsa ona ilişkin yetki kuralları uygulanır. Yargıtay genel yetki hususunun
kaldırıldığına dair bir hükme değinmiyor kararlarında ama dediğimiz gibi farklı görüşler söz konusu.
Mehazda; takip yeri icra mahkemesine yetki kazandırılmamıştır!

Görevli mahkeme: genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesiydi. Asliye ticaret mahkemelerinin
görevli olabileceği bazı mutlak ya da nispi ticari davalar da söz konusu olabilir. Özel mahkemelerin
yetkisine giren işlerde de özel mahkemeler görevlidir. (Iş mahkemesi mesela)

Eğer iki ticaret şirketi arasında görülecek itirazın iptali davası varsa burada karşımıza zorunlu
arabuluculuk çıkar mı? 4.12.2020 tarihli kararda, kitapta var, zorunlu arabuluculuk gündeme gelir
demiş. Aynı sorun iş mahkemesi veya tüketici mahkemesi bakımından da söz konusu. Borçluya karşı
itirazın iptali davası açıldıktan sonra, borçlu aleyhinde iflas kararı verilirse itirazın iptali davasının
durumu da etkilenecektir. Borçlu aleyhindeki davalar 2. Alacaklar toplantısından 10 gün sonraya
kadar durur. Artık bu davaya 2. Alacaklar toplantısından sonra kayıt kabul davası olarak devam
edilmesi gerekir.

Verilen karar, şekli anlamda ve maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder.

İCRA İNKAR TAZMİNATI: (yalnızca itirazın iptalinde değil, kesin kaldırmada da görmüştük bunu,
hükmedilebilir gerekli koşul sağlandığında)

- Talebe bağlıdır.
- Geçerli bir takip yapılmış olması
- Geçerli bir itiraz edilmesi
- Talep varsa
- Alacak likitse (yargılama olmaksızın alacağın sınırları belliyse o zaman likit bir alacak söz
konusudur.) :

Yargıtay’ın kararına göre: tüketilen elektrik bedeli hakkında elektrik abonman sözleşmesinden
kaynaklanan alacak likit.
Cari hesap sözleşmesinin borçlu tarafından bilinmesi söz konusudur bundan dolayı bunun da
likit olduğu kabul edilmelidir.
Örn: koçun otoparkında iki araba çarpıştı. Burada haksız fiil söz konusudur meydana gelen
zararın ne kadar olacağı borçlu tarafından bilinmesi mümkün değil. Yargılama neticesinde
biliniyor.
Alacağın ya da hükmedilen tazminatın eskiden en az %40’ı idi şimdi en az %20 bir oran vardır.
2012 değişikliğiyle meydana geldi.
Tartışma: sadece asıl alacak üzerinden mi tazminat alınmalı?

MAL BEYANI: alacaklının ve haczi gerçekleştirecek icra dairesinin haczedilecek malvarlığı


konusunda aydınlatılması için önemli. İİK m. 74-77. Burada tüm mallarımı beyan etmeme
gerek yok zaten, diyelim 2 bin lira borcum var o zaman 2 bin + takip masraflarını ödemeye
yetecek kadar mal beyanında bulunmam gerekir.
Borçlu ödemede bulunmaz ve ödeme emrine itiraz da etmezse 7 günlük süre içinde mal
beyanında bulun diyoruz. Aksi halde hapse gidersin. Eğer borçlu itirazda bulunursa mal
beyanında bulunma yükümlülüğü; itirazın kaldırılmasına yönelik kararın verilmesinden
itibaren 3 gün için de mal beyan etmek zorunda.
Dikkat! Kurum avukatlarında bu sistem farklıdır. Merkezi sistem üzerinden yapıyor onlar.
Mal beyanına ilişkin suçlar: süresinde mal beyanında bulunmama (m.76), gerçeğe aykırı mal
beyanında bulunma (m.338), artışı bildirmeme (m.339. hiç mal beyanında bulunmamış ya da
eksik mal beyanında bulunan, artan mal beyanını bildirmeyen kişilerde ortaya çıkıyor). İcra
mahkemesi yargılamada bulunur bu suçlarda.
Borçlunun maddi bakımdan korunması çeşitli mekanizmalarla sağlanmıştır: borçlunun
talebi üzerine; hâkim kararıyla takibin iptali veya taliki, menfi tespit davası ve istirdat
davasıdır. (İİK m.71, m.72)
-Takibin İptali ve Takibin Taliki (İİK m.71): bu dönemdeki itfa sebepleri (geniş anlamda
kullanıyor hoca) ya da süre verilmesinden kaynaklı takibin ertelenmesi yani talikinde her
durumdakiler için değildir. Belirli bir döneme ait itfa ve imhal sebeplerine dayanarak takibin
iptalini icra mahkemesinden isteyebiliriz. “Kanunda sayılan belgelerle +belirli bir döneme ait
olmak üzere”.
Belirli dönem= takibin kesinleşmesinden sonraki itfa ve imhal (süre verme) vakıaları.
İtfa kavramının sebepleri: ödeme, ibra, bağışlama, alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi
olabilir. Zamanaşımına dayanarak da takibin iptalini isteyebiliriz. Dikkat! İtfada madde 33/1a
bendindeki belgelerle ispat aranır. Sadece bir itfa sebebinin ortaya çıkması yeterli değildir.
Zamanaşımında bu nitelikli belge meselesi biraz değişik. Her icra takip işlemi zamanaşımını
kesme fonksiyonuna sahiptir. Zamanaşımı iddiası daha kolaylaştırıyor o zaman bu durumu,
nitelikli belgeye gerek yok çünkü. İcra mahkemesi basit yargılama usulüne göre inceleme
yapar. Paralar paylaştırılıncaya kadar talepte bulunulabilir. Talep kabul edilirse takip durur.
Kararın kesinleşmesiyle bütün icra takip işlemleri itfa edilmiş olur.
İİK m.71: takibin talikinden bahseder. Bu bir prosedür dava değil. Burada alacaklı borçluya
süre vermiş ama buna rağmen gitmiş haciz istemiş. Alacaklının süre vermesi vakıasının yine
nitelikli belgelerle ispatı aranır. Süre verdiğine dair anlaşmanın adi senede bağlanması ve
altındaki imzanın inkâr edilmemiş olması gerekir veya noterde onaylama biçiminde bir
senetle süre vermesi halinde icra mahkemesi, bu takibin kesinleşmesinden sonraki süre
verme olgusuna dayanarak o süre verme olgusu boyunca icra takip işlemi yapılmamasını
sağlayacaktır kararıyla. Burada bir itfa sebebi söz konusu değil, takibin kesinleşmesinden
sonra alacaklının borçluya süre verme meselesi söz konusu.
01.11.2021
Geçen hafta borçlunun maddi hukuk yönünden korunmasını ele almıştık. m.71’den sonra
türk uygulamasında son derece yaygın olan bir uygulamamız da var.
1) İİK m.71 icra mahkemesince takibin iptali ve taliki
2) Menfi tespit davası
3) İstirdat davası
m.71’de şekli bir inceleme söz konusudur. Menfi tespit davası ve istirdat davasında verilen
kararlar maddi anlamda ve şekli anlamda esas hüküm teşkil ediyor.
Menfi tespit davası: borçlu hukuku ilişkinin olmadığının tespitini istiyor. Oysa maddi anlamda
taraf teorisinde kim hak sahibiyse o davacıdır diyordu ve maddi anlamda taraf teorisi tam
açıklayamıyordu bu durumu. Oysa burada hukuki ilişkinin olmadığının tespitini istiyoruz bunu
da şekli anlamda taraf teorisi açıklıyordu. Bu teoriye göre mutlaka hukuki ilişkinin tarafı
olmak gerekmiyordu.
1965 değişikliğiyle menfi tespit davası Türk hukukuna girmiştir. İİK m.72. İsviçre’de 1994
yılında kabul edilmiştir. Menfi tespit davasının kabulü mehazda, takibin iptaline ve talikine
yol açıyor. Türk hukukunda bazı Yargıtay kararları var ama.
Menfi tespit davasında İcra takibinden önce açılma-icra takibinden sonra açılma ayrımı.
Örn: bir bononun iptali davası açacağım bunu icra takibinden sonra açmışım. Bu durumda
alacağın %15’i oranında teminat ile takibi durduramayız. Alacağın %15’İ oranında teminat ile
takibi durdurabilirim İCRA TAKİBİNDEN ÖNCE AÇILMA HALİNDE! %15 minimumdur, daha
fazla bir oranda söz konusu olabilir. İcra takibinden sonra açılması halinde %15 teminat
paranın alacaklıya ödenmesini önler.
Menfi tespit davasından bahsettiğimiz zaman üzerinde durulması gereken dikkat edilmesi
gereken husus ne tür bir ihtiyati tedbir kararı verileceğidir. Mevcut derdest takibi durdurucu
etkiyi sağlamak ancak alacağın tamamı + %15’i ile mümkündür.
Takip ve dava aynı güne rastlarsa peki? Takibin önce açıldığı kabul ediliyor. Menfi tespit
davasını kim açar? Borçlu, hukuki ilişkinin olmadığını veya ortadan kalktığını bütün yönleriyle
tartışabiliyor. Yalnız dikkat tespit davasına ilişkin hükümler icra edilebilir değildi. Tespitte
yarar yoksa dava reddedilebilir bu tespit davaları için özel bir dava şartıdır.
Bazı Yargıtay kararlarında icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında hukuki yarar
olmadığı, zaten itiraz ile takibin durdurulabileceği belirtilmektedir. Yargıtay, kambiyo
senetlerinin iptaline yönelik bir davada, dava bir tespit davası türü olduğundan zorunlu
arabuluculuk kapsamına girmediğini belirtmektedir. Aynı sorun iş mahkemeleri ve tüketici
mahkemeleri için de söz konusu. 2020 tarihli 19. Hukuk dairesinin kararında dava sebebine
değil talep sonucuna bakılacağına yer verilmiş.
Menfi tespit davasının sebebi ne olabilir: hukuki ilişkinin zaten mevcut olmadığını ortaya
koyabilir ya da borcun ahlaka aykırı olması, kanunda belirtilen şekil şartına uyulmaması, izin
veya icazetin verilmediği sebeplerle sözleşmenin doğmadığına ilişkin hususlar. Senedin
bedelsizliği ve sahteliği. Hukuki ilişki geçerli şekilde doğdu ancak sonradan ortadan kalktı;
ibra yenileme takas durumları ileri sürülebilir. Zamanaşımı biraz daha incelikli; alacağın icra
takibinden önce ya da sonra zamanaşımına uğraması arasında farklar söz konusu olabiliyor.
M.71 çerçevesinde zamanaşımına dayanarak taliki istediğimiz bir durumda menfi tespit
davası açmakta hukuki yarar olmuyor çünkü icra mahkemesinden bir prosedür çerçevesinde
takibin iptali, zamanaşımı nedeniyle istenebiliyor. Yargıtay bazı kararlarında, ödeme emrine
karşı zamanaşımı savunulmasında bulunulmamışsa artık zamanaşımı iddiasına dayanılarak
menfi tespit davası açılamayacağını kabul ediyor.
İspat yükü kime düşer? Normalde davacıdır ama burada menfi tespit davası söz konusu.
Menfi durumun ispatı pek hoşlanılan bir şey değil, kural olarak ispat yükü davalı
alacaklıdadır. Hukuki ilişkinin olduğunu ispat edecektir alacaklı.
Menfi tespit davasında yetki, icra takibi öncesi ve sonrasında davanın açılmasına göre
değişiklik gösteriyor. Takip öncesinde genel yetki kuralları geçerli. Takipten sonrası için İK
m.72/8’e bakarız özel bir yetki kuralı vardır; takibin yapıldığı yer mahkemesi ya da alacaklının
yerleşim yeri.
Davanın reddi; ihtiyati tedbir kararı verildiyse eğer bu karar kendiliğinde kalkar ve takip
devam eder. M.74/2. Yargıtay bu durumda, kendiliğinden takip devam etmez itirazın
kaldırılması ya da iptal davası açılması gerekir demiş. Burada en az %20 oranı şeklinde bir
tazminat var. Burada talepte bulunma şartı yok yalnız dikkat.
Davanın kabulü; takip durur ve icranın iadesi yoluna gidilir. Örn: satılan şeyler, haczedilen
şeyler tekrar borçluya geri döner.
İcra takibinin haksız ve kötü niyetle olması gerekir ki alacaklıyı mahkum edelim. Bu durumda
alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere borçlu lehine bir icra inkar tazminatına da
hükmedilebiliyor. Ancak davanın kabulü halinde bir de talep gerekiyor. alacaklının hem
haksız hem de kötü niyetli olması halinde, talep halinde icra inkar tazminatı verilebilir?
Eğer alacaklı alacağını elde etmişse o zaman menfi tespit davası nitelik değiştirir. Artık menfi
tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir.
İSTİRDAT DAVASI: bir sebepsiz zenginleşme davasıdır aslında. Tbk’daki şartların yerine
gelmesi halinde açabiliriz bu davayı her durumda. TBK’ya göre açılmış olan bir sebepsiz
zenginleşme davasına göre istirdat davası daha fazlasını verir. Burada kanunkoyucu belli
şartlar öngörmüştür. İstirdat davası maddi anlamda ve şekli anlamda kesin hüküm etkisi
doğuran bir davadır. İİK m.72. bu davanın zemini vardır. Genel görevli mahkeme asliye
hukuktu ve genel kuralları uyguluyoruz burada. Özel mahkemelerin de görevli olması söz
konusu olabilecektir. Yetki; takip yeri mahkemesi olabileceği gibi alacaklının yerleşim yeri
mahkemesinde de açılabilir. Davayı açan kişinin borçlu olması lazım. Parayı icra takibi
sırasında ödemesi gerekir. Cebri icra tehdidi altında ödemenin gerçekleşmesi gerekli. Ödeme
nakden de olabilir haciz konulması suretiyle de alacaklı alacağını almış olabilir. Süre; Ödeme
tarihinden itibaren 1 yıl süre içinde dava açılmalı.
Örn: ticari işletmedeki bilgisayarları hacze gittiler, birisi borçlu lehine ödeme yaptı. Sebepsiz
zenginleşme davası açabilir. İstirdat davası da açabilir ilgili sürede.
Mutlak ticari dava kapsamına girecek, TTk’da olan bir konudan kaynaklanan alacak cebri icra
tehdidi altında ödenmişse? Burada zorunlu arabuluculuğa gidilir. Ttk m.4

Bu ikisi arasında organik bir bağ var aslında. İkisi de eski hale getirmeye yönelik davalar.
Sebepsiz zenginleşme davası. Burada serbest iradeyle hatalı olarak ödeme değil, cebir tehdidi
altında ödeme söz konusudur. ispat açısından borçlu daha şanslı.
03.11.2021

Alacaklı bakımından mutlu sona geldik, konumuz haciz 😊

Haciz: haciz isteyebilmek için derdest bir takip olması ve ödeme emrinin kesinleşmiş olması
gerekir. Ödeme emrinin kesinleşmesi çeşitli faraziyelere göre olabiliyor; İtiraz hiç etmemiş
olabilir, itiraz etmediğinde 7 günlük sürenin sonunda ödeme emri kesinleşmiş oluyor, ödeme
emrine itiraz söz konusuysa seri ve hızlı bir yargılama söz konusu. Kesin kaldırma kararı elde
edilebilirse kısa süre içerisinde ödeme emri kesinleşecektir. İtirazın iptali davası açmak
zorunda kalırsa; ki senede bağlanamayacak alacaklar da icra takibine konu olabiliyordu. Bazı
alacaklar zaten niteliği itibariyle senede bağlanamıyor ve bu durumda genel ya da özel
mahkemede itirazın iptali davası açmak gerekecektir. İtirazın iptali kararını almak kesin
kaldırılması kararını almaktan daha uzun sürer.
Ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıllık sürenin geçmemiş olması aranır. İtirazın iptalini
istedim, ödeme emrinin üzerinden 1 yıldan fazla geçti alacaklı mağdur olmaz mı diye
düşünebiliriz ama burada 1 yıllık sürenin hesabında kesin kaldırma prosedüründe ve itirazın
iptalindeki süreler hesap edilmez.
Hacizden önce taksitli ödeme sözleşmesi yapılması halinde ise bu sözleşmenin ihlaline kadar
1 yıllık sürenin hesabı yapılmaz. 1 yıllık süre içinde haczi gerçekleştiremezsem? O zaman,
haciz isteme hakkı düşer. Dosya işlemden kaldırılır. Dikkat burada takip düşmüyor.
Haciz talebi yazılı ya da sözlü yapılabilir. Sözlü yapıldıysa tutanağa geçirilip altı imzalattırılır.
7155 s. Kanunla getirilen özel bir takip türü: abonelik sözlemlerinde kaynaklanan takiplerde
merkezi takip sistemi üzerinden alacaklı vekili olan kurum avukatı takip talebinde
bulunuyordu. Mts üzerinden borçlunun iade istemesi gibi bir şey söz konusu değil. Mal
beyanında malların elektronik yoldan takibi söz konusu olabiliyor. Bu
Haciz talebi geri alınabilir. Geri alınan talep, süresi içindeyse, yenileme talebiyle tekrar
gündeme kaldırılabilir. Yenilenmezse dosya işlemden kaldırılır.
Yetkili icra dairesi: takip yeri icra dairesidir. Bazen taşınır mal ya da taşınmaz mal takip yeri
icra dairesinin sınırları dışında olabilir; 2 seçenek var. 1) istinabe suretiyle taşınmazının veya
otomobilin bulunduğu yer icra dairesinden ona haciz talebinde bulunmak. 2) yazı sicil
müdürlüğüne, tapu sicil müdürlüğüne yazı yazılarak bunun haczini gerçekleştirmek de
mümkün. İstinabe suretiyle haciz istenirse ve haczi gerçekleştiren icra dairesi şikayet konusu
olabilecek bir haciz işlemi gerçekleştirdiyse, o zaman istinabe olunan icra dairesinin bağlı
bulunduğu icra mahkemesine şikayette bulunmak gerekiyordu.
Haciz nedir? Haciz, el koyma demektir. Her durumda fiilen el koyma gerekir mi? özellikle
taşınır mallar için bu önemli. Taşınırları ikiye ayırarak incelemek gerekir bu durumda. El
koyma demek, her taşınırın mutlaka icra dairesinin uhdesine geçmesi ve daha sonra
yediemine bırakılması anlamına gelmiyor. Mesela; para, mücevher, kambiyo senedi, altın gibi
madeni paralara gerçekten fiilen el koyma gerekiyor. Onun dışındaki taşınır mallarda
alacaklının iradesinin çok büyük önem taşıdığını görmekteyiz. Alacaklı vekili izin verirse
borçlunun elinde bırakılabilir o ilgili mallar hacze rağmen, tutanağa geçirilecektir tabii ama
eğer el konulması mutlaka gerekli taşınır mallardan değilse borçluda kalıyor. Sonra
yediemine bırakılır. Alacaklı güvenmiyorsa ya da titizse vs yediemine bırakmak istemeyebilir.
Alacaklı bakımından her durumda avantajlı değil o zaman, yediemin masraflarına
katlanmamak için borçlunun zilyetliğinde kalmasını isteyebilir. Malların saklanması için de yer
masrafı vs olacak sonuçta. Fiili haciz olduğunda muhafaza giderleri de devreye girecektir
çünkü.
Haciz ayni hak doğurur mu? Alman Avusturya hukuku ile bazı abd eyaletlerinde haciz ayni bir
hakkın doğumuna yol açıyor. Buna haciz rehin hakkı denir. Ayni hak söz konusu olduğunda
bir öncelik, rüçhan hakkı da söz konusu oluyor çünkü. Haciz bir ayni hak doğuruyor dediğimiz
zaman eşya hukukuna yaklaşıyoruz. Bizim hukukumuzda ve İsviçre hukukunda, öncelik
prensibi geçerli değildir. İlk haczi gerçekleştiren lehine bir hak doğması söz konusu değil o
zaman. İsviçreliler ne haciz rehin hakkı doğuran sistemi ne de bütün alacaklıları rehnedilir
ilgili mal ve hepsi eşittir sistemini kabul etmiştir, hacze iştirakte detaylı işleyeceğiz. Orantılı
paylaştırma ilkesi geçerli o zaman türk ve İsviçre hukukunda.
Haczedilemeyen mallar İİK’da sayıldığı gibi başka kanunlarda da sayılmıştır, haczi kısmen
mümkün olan mallar da vardır. Malın haczedile bilirliği icra müdürlüğü tarafından tespit
edilecektir. Taşınır rehinleri için İİK m.88/1.
En çok haciz konan şey nedir? Bu problemi de tartışacağız. Doğrudan gayrimenkulün haczini
talep ederim garanti olsun mantığı tartışmalı. En çok maaş ve ücrete haciz koymak pratik
oluyormuş. Maaş ve ücret haciz m.89 çerçevesinde haciz ihbarnameleri gönderilerek
gerçekleştiriliyor. Maaş ve ücreti ödeyene kuruma yazı yazılarak haciz ihbarnameleri
gönderilebiliyor. Malın niteliğine göre değişen çeşitli haciz formları var.
Borçlu hacizde bulunmak hakkına sahip. Ancak orada bulunma yükümlülüğü yoktur. Fiilen bir
malı hacze gidiyorsak icra dairesindeki müdür, müdür yardımcısını, katibi almamız lazım.
Hoca adliyedeki minibüsü ayarlamak lazım diyor :D alacaklı vekili olmadan olmazmış.
Borçlunun malı kaçırmasını önlemek için; haciz, borçluya önceden bildirilmez. İsviçre’deki
bildirme hükmünü almamışız. (Yerleşim yeri değiştirmeyince borçlu o eve sonradan gelen kişi
için sorunlar olabiliyor, hocanın başına gelen anılar.)
Eskiden konut dokunulmazlığının ihlaline pek de önem vermiyorlarmış hacizde, çilingirle eve
dan diye girme halleri vs olabiliyormuş. AY’deki değişiklik çerçevesinde konut dokunulmazlığı
net bir şekilde ifade edilmiştir. Ne zaman ihlal gerçekleşir daha net düzenlemeler söz konusu.
m.21’de cmk’yı öngörerek mi düzenlendi yoksa haciz işlemlerini de kapsamakta mı?
tartışmalı.
m.80: borçlu, kilitli yerleri haciz işlemi sırasında açmakla yükümlü, malvarlığına ilişkin bilgi
vermekle yükümlü. İcra memuru yükümlülüklerini yerine getirmeye borçluyu zorlayabiliyor.
Bazen kolluk kuvvetinden de yararlanılabiliyor. Örn: gece işletilen bir bara gidiyoruz. Zabıtada
gelebilir, haciz gününden önce zabıtaya haber veririz.
Haciz mahallinde tutanak tutulur ve hiç mal bulunmazsa mal yoksa orada, kanuna göre
tutanak haciz vesikası hükmündedir. “teselli armağanı” İİK m.143. Yargıtay: hiç mal
bulunamamışsa, haciz tutanağı geçici haciz vesikası hükmündedir demiştir. Gidilmiş, tam
alacağa yetecek kadar mal bulunamamışsa haciz tutanağı geçici haciz vesikası hükmündedir.
Yargıtay alacağa yeterli mal bulunamamasıyla hiç mal bulunamamasını aynı kefeye
sokmuştur.
Haczin konusu mallar neler olabilir?
-hukuken borçlunun sahip olduğu mallar.
-ekonomik değere haiz olması gerekli. (Paraya çevrilebilir olması demektir)
-haczedilebilir bir mal olmalıdır. (Bazı malların özel kanunlardaki düzenlemelere göre,
hacizleri yasaklanmıştır. Örn: İİK m.82, devlet malı haczedilemez.)
10.11.2021
Geçen ders haciz tutanağından söz etmiştik. Türk hukukunda bir gün önceden haczi bildirme
zorunluluğu yoktur İsviçre hukukunun aksine. Borçlunun olmadığı bir anda haciz yapılabilir.
Haciz tutanağının içeriği; haczin hangi icra dairesinde gerçekleştirildiği, hacze konu olan
mallar ne nitelikleri, haciz kim gerçekleştiriyor. Haczin yapıldığı yerde bulunanların isimleri.
M.102. haciz tutanağı resmi bir belgedir, m.143.
Muhammen değer: malın tahmini değeri demektir. Bu değer icra müdürü tarafından malın
haczi gerçekleştirilirken saptanır ve bu tutanağa geçirilir. Bazen öyle mallar vardır ki,
değerleri tam olarak saptanamaz icra hukukuna göre ve bu durumda bilirkişinin yardımı
devreye girer, tahmini değer bulunmaya çalışılır. Taşkın haciz gerçekleşmemesi için, mallara
doğru şekilde değer biçmek için tahmini değer önemlidir. Bulduğumuz her mala haciz
koymak uygun değildir. Ölçülülük ve orantılılık ilkesi uyarınca alacaklının alacağına yetecek
kadar mala el koyduktan sonra hacze devam edilmemesi gerekir. Tahmini değer karşılama
prensibi açısından da önem taşır.
Karşılama prensibi; mal ihale edilirken asgari oranı belirleyen değerdir. Bir mal kaça satılır
sorusunun cevabında muhammen değerin belirli bir yüzdesi alındığı için muhammen değerle
bağlantılıdır. Fakat kanun koyucu olası değişiklileri hesaba katarak ikinci bir değer biçilmesini
de öngörmüş. Genellikle haciz tutanağındaki değerlemeyle yetiniyor icra müdürleri.
Borçlunun mülkiyet hakkı hem ahis hem de ay açısından önem taşıdığından muhammen
değer çok yeterli olmayabiliyor.
İstihkak iddiaları da haciz tutanağında yer alır. Haciz esnasında orada bulunan borçlu
tarafından da ileri sürülebileceği gibi, orada bulunan alacaklı tarafından da ileri sürülebilir.
İstihkak iddiasının başında mülkiyet iddiası gelmektedir. Örn: o mal teyzeme ait diyor borçlu,
üçüncü kişinin mülkiyet ya da başka bir ayni hakkı söz konusudur diyerek haczi tartışmalı hale
getiriyor. Üçüncü kişi tarafından da istihkak iddiası ileri sürülebilir. Buna örnek: teyzesinin
evinde yaşayan öğrencinin bir sürü borç yapması halinde bu mallar benim diyebilir teyzesi ve
istihkak iddiasında bulunmuş olur. İstihkak iddiası ileri sürüldüğünde o mal çekişmeli hale
geliyor. Ele alınacak başka mallar varsa peki? Çekişmesiz diğer mallar?
İsviçre’de önceden haczi haber verme söz konusuydu. Türk hukukunda ödeme emrinin haciz
tehdidini içermesi söz konusudur, önceden haber vermiyoruz yarın müsaitseniz hacze
geleceğiz diye.
Gıyapta yapılan hacizlerde, yani alacaklı ve borçlu yoksa, haciz tutanağı alacaklı ve borçluya
tebliğ edilir sonradan. Buna 103 davetiyesi denir. Bu davetiye gönderilmediyse satış
istenemez, haczin usule uygun bildirimi olmamış olur. Orada olunmamak haczi geçersiz
kılmaz ama. Bu davetiyenin alınmasından 3 gün sonra hacze ilişkin iddialarda bulunmak
mümkündür.
m. 143 haciz tutanağının sonuçlarını düzenliyor. Faraziyelerde ayrım yapmaktadır. Hiç mal
bulunmaması halinde kesin haciz vesikası hükmündedir. Mallar yetersizse geçici haciz
vesikası hükmü söz konusudur. (m.102 ve 143’ü ayır, ikisi farklı düzenleme.) dikkat: Yargıtay
hiç mal bulunmamasında dahi geçici haciz vesikası hükmünde saymaktadır. Haciz vesikası
kesin haciz vesikası hükmünde sayıldığında avantajlı bir durum oluyor. Geçici haciz vesikası;
sadece iptal davası hakkı veren bir belge olarak karşımıza çıkmakta.
Hacizde tertip kuralı:
İsviçre’de sırasıyla hangi mallara haczin yapılacağında çok açık bir düzenleme vardır. önce,
çekişmesiz mallar ve onlardan da haklar, taşınırlar, sonra taşınmazlar. Bunlar da
karşılamazsa, çekişmeli mallara geliyor sıra. Mehazdaki gibi açık bir düzenleme, sıralama türk
hukukunda söz konusu değildir. Sadece m.85’te haczi koyan memur, borçluyla alacaklının
menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükelleftir.
Alman aym’sinin bir kararında, boşanan eşlerden biri diğerinin ortak taşınmazdaki payına
haciz koydurmuş diğer malları olmasına rağmen ve bu mülkiyet hakkına aykırı
değerlendirilmiştir. Zor duruma sokmuş karşı tarafı. Türk hukukunda, hacizde tertip kuralını
almadığımıza göre istediği noktadan yerden hacze başvurabilir diyenler varmış ama aksini
diyenler de var. Hocaya ve bazı yazarlara göre m.85 son dikkate alınmalıdır ve menfaatler
gözetilmelidir diyor.
Eklentiler (teferruat)ve bütünleyici parçalar (mütemmiz cüz): bütünleyici parçalar
taşınmazın haczine dahil sayılırken, eklentilerin taşınmazdan ayrı haczi söz konusudur.
Yargıtay kararlarında neyin eklenti neyin bütünleyici parça olduğu karşımıza çıkıyor.
Asansörün haczine izin vermemiş onu dahil saymış. Akaryakıt istasyonundaki pompalar
mesela ayrılabilirdir demiş ayrı haciz geçerlidir. Taşınmaz haczedildiğinde, o taşınmazdaki
semereleri de kapsar.
İntifa hakkı haczi: mümkündür, şahsa bağlı olmamalıdır bu hak, koşulu bu. M.83 izin verse de
intifa hakkının kısmen hacze konu olması söz konusudur. Devredilebilir olmalıdır.
Şirket hisseleri de hacze konu olabilir. Kolektif komandit aş vs. m.94’de haczine izin
verilmiştir. Pay senetlerine fiilen el konulabilir. Haciz icra müdürü tarafından gerçekleştirilir
ve şirket yetkili organlarına bildirilir. Şirketin kar payı dağıtması haline o kar paylarına el
konulması söz konusu olabilir ama her durumda da kar payı dağıtılmayabilir. Kar payından
alacak alınamazsa tasfiyeye gidilecektir. M.94’de elbirliği mülkiyeti paylarının haczinden söz
etmektedir. Yani; mirasçıların miras hisseleri ve adi ortaklık hissesi. Tmk’da paylı mülkiyet
hissesini devredilebilir ve rehin edilebilir, alacaklılar tarafından haczedilebilir olduğundan
açıkça bahsetmiştir. Oysa elbirliği mülkiyeti payı, ortaklık payı gibi tek başına haczedilip
satılma fonksiyonuna sahip olmadığından nama ya da hamiline yazılı pay senedi çıkarmamış
şirketler nasıl hareket ediyorsa öyle hareket edilmesi gerekir elbirliği mülkiyetinde.
Dolayısıyla el birliği mülkiyeti payı haczediliyor ve eğer hukuki semereler varsa bunlardan
faydalanılarak alacağın tatmini yoluna gidiliyor.
Örn: bir tarla var ve mülkiyeti z’ye ait. Borçlu y var (yarıcı). Tarlanın üzerindeki ürüne haciz
y’ye aitse peki? M.84 uyarınca kanun koyucu, yetişmemiş mahsullerin haczine imkân
vermiştir ama belli koşulları vardır. “En çok 2 ay evvel haczedilebilir, gereken toplamanın
gereksiz yere olmaması için.” Diyelim ki hem tarla hem ürünler aynı kişiye ait ve o kişi borçlu,
ikisine de m.83 uyarınca haciz konabilir.
Madde 82: tamamı haczedilemeyen mallar. burada daha önce belirttiğimiz, devlet malları ile
özel kanunlarda haczi caiz olmadığı gösterilen mallar. Devlet mallarının tamamına haciz
konulamıyor hukukumuzda. Bizdeki bu durum uzun yıllar tartışılmadı. Devletten alacağı olan
kişiler ile bir gerilim söz konusu oldu. Aym devletçi bir ruh sergilemiş ve kamu düzenine atıf
yaparak bu hükmü ay’ye aykırı bulmamış. Bazı özel ve kamu kuruluşlarında haczedilemez
mallarını çeşitli yasalarda belirtmiştir. Belediye kanunu m.15 hükmü uyarınca, belediyenin
proje karşılığında elde ettiği gelirleri şartlı bağışlar. Kamu hizmetinde fiilen kullanılan mallar
ve belediyenin vergi, resim, harç gelirleri haczedilemez. Farklı olarak, Alman hukukunda
devlete ait müzeler ve sanat eserleri, devlete ait kütüphanedeki kitaplar sayılmıştır.
Avusturya’da verilmiş bir kararda makam aracının haczi söz konusu olabilir demiş. Yargıtay:
belediyenin encümeninin tahsis kararını tek başına yeterli bulmuyor ve o aracın/eşyanın
fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmamasına bakıyor. Maddenin 2. Bendinden
bahsediyoruz. 2012 de değişiklik yapılmış bu bentte. Ekonomik faaliyetin sermayesinden
ziyade bedeni çalışmasına dayanan ibaresi. Örn: ayakkabı tamircisinin dikiş makinesi
haczedilemez, bedeni çalışma ön plandadır ve mesleki alettir. Örn: Bir kafedeki 1000 euroluk
espresso makinesinin kriterinde mesleki alet saymayacağız. Bent 3: borçlu ve aynı çatı altında
yaşayan aile bireyleri için lüzumlu ev eşyasından bahsedilmektedir. Hariç bırakılanlar da söz
konusudur. aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla kullanılması da bunlardan biri. Örn:
gazlı ocak ve elektrikli ocak var. Bu durumda ikinci elektrikli ocağa el koyarız. Lüzumlu ev
eşyasından 2 tane varsa bunlardan 1’i haczedilebilir. Bend 4: Traktörlere de haciz konuluyor.
Borçlu çiftçiyse dediği için geçimini münhasıran çiftçilikten kazanan kişileri kastediyor.
Yargıtay mesela piyanistin piyanosuna haciz konmasını uygun bulmuş.
İİK m.82 ve m.83’den bahsetmiştik. 83’ü sonra detaylı inceleyeceğiz.
Madde 82’de sadece borçlu değil ailesinin geçimi içinde geçerli olan zaruri şeyler sayılmış.
Avukatın kitabı, hard diski, bilgisayarı mesleki eşya sayılır.
Acaba bir servis minibüsüne 82/4.bent anlamında haczi mümkün değil midir? Hayır, küçük
nakliye erbabına girmiyormuş. 5.bent: isviçreye özgü bent demişti hoca oradaki pastoral
yaşamdan kaynaklı. Bent 6: borçlunun ve ailesinin hacizden itibaren 2 aylık yemek ve
yakacakları. Burada mayıs ayında haciz yapıldıysa ertesi aylar yaz olduğundan hepsine haciz
konabilir. Diyelim ki eylül, o zaman olmaz. 7. Bent: sebze meyve yetiştiricileri için
öngörülmüştür. Lüzumlu olan bağ bahçecilik için alet edevat haczedilemeyecektir. Bent 8:
tbk’ya bağlanmış. Bent 9’a örnek: deniz altında çalışan ordu mensuplarına ait dalış tazminatı
var. (Uzun süre denizin altında kalma vs) havacı astsubay subaylar için öngörülmüş dalış
tazminatı ikramiye gibi şeylerin haczedilemezliğinden bahsedilmiş. Bent 11: vücuda verilen
zarardan dolayı hükmedilen tazminatın haczedilememesi. BENT 12**önemli: borçlunun
haline münhasır evinin haczedilememesi (borçlunun sosyal ve ekonomik durumuna uygun
ev). Bu evde bizzat oturması da gerekmez, yazlık kışlık olması önemli değildir.
Kanun koyucu uyarınca; 2,4,7 ve 12. Bentlerde sayılan malların kıymetinin daha fazla olduğu
anlaşılırsa, bedelinden haline münasip kısmı ayrılıp borçluya verilir. Örn: tek başına yaşayan
kişi 3 odalı kendisine ait bir evde oturuyorsa ve ev haline münhasır bir evse. Bu ev gene de
haczedilebilir. 12. Bentte haczedilemez kaydı olmasına rağmen, durumun şartlarına bakarız.
Bir kısmını ona verip hacze dayalı satıştan borcunu öderiz.
Yargıtay kararında: bilirkişi raporu uyarınca ilgili taşınmazın 79239 tl edeceği borçlunun aynı
sitedeki bir evi 70 bin tl’ye satın alabileceği tespit edildiğinden taşınmazın satılarak borçlunun
kendisine haline münasip bir ev alması için 70 bin liranın verilmesine ve artan 9 bin liranın
alacaklıya ödenmesini uygun bulmuş ve haczi doğru bulmamış.
Haline münasip ev henüz inşa halinde de olabilir. Çocuklar da uygulamada birlikte
düşünülmek zorunda. Kaç çocuk var evde kimler yaşıyor vs. 2,4,7 meselesi mesleki aletlere
de uygulanmaktadır. Çok pahalı mesleki aletlerde de bir kısmının borçluda kalıp geri kalan
kısmın-paranın alacaklıya verilmesi prosedürü uygulanabilmektedir.
13. bent: yeni bir bent. Öğrenci burslarından söz etmektedir. Tamamı haczedilemeyen mal ve
haklardandır. Öğretide vakıflar tarafından verilen burslarda bu kapsamda olmalı diye
değerlendirme yapılmış. Bunun dışında, özel okullar ile özel öğrenci yurt vb kurumların
taşınır ve taşınmazlarının haczine ilişkin özel düzenleme amme alacaklarının tahsili hak…
kanunda düzenleniyor. Burada öğrenim süresi içinde haciz yapılmayacağı, eğitim ve
öğretimin sonunda yapılmasına ilişkin düzenleme mevcuttur. Vakıf üniversitelerine ilişkin bir
karar: devlet mallarının haczedilemeyeceğine ilişkin kuralın kendilerine uygulanması
gerektiğini savunmuş. Kamu hizmetine tahsis edilen mallar hacze konu olamaz, bizde ktk’yız
demiş. Acaba 1. Bente tabi olmalılar mı diye çok tartışma yaşanmış. Genel bütçeye dahil
olmadıklarından devlet malı sayamayız diyor hoca. Kararda da, kamu hizmetine tahsisli
malların haczedilemeyeceği ve onların ktk olmasına dayalı düşünceyi kabul etmemiş.
Bunların devlet tk’sı içinde yer alan genel bütçe içinde idare edilen mallardan olmadıkları
kabul edilmiş.
Madde 82’ye aykırılık söz konusu olduğunda neye konu olur bu? Şikayete konu olur. Şikayet
sebebi olarak kanuna aykırılık mı kamu düzenine aykırılık mı var peki? Bu tartışmalı. Salt
m.82’ye aykırılıktan kanuna aykırılık olarak görebileceğimiz gibi, kamu düzenine aykırılık
olarak da görebiliriz haczedilmemesi gereken mal haczedilmiş. İkisinin farkı: şikâyet süresine
ilişkin. M.16 uyarınca öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük hak düşürücü süre içinde şikayet
edilmesi gerekir, diğeri de süresiz şikayete tabidir zaten.
HACZEDİLMEZLİKTEN FERAGAT
İik’da düzenlenmiştir. Haczedilmez mallar arasındaysa, bunların haczedilmezliğine ilişkin
önceden yapılan anlaşmalar geçerli değil. Hakkımızda bir icra takibi semeresiz kalırsa
aleyhimizde aciz vesikası düzenlenir. Bir borçlu aleyhinde aciz vesikası düzenlenirse ben bir
sicile girmiş oluyorum. Kredi alabilmeli etkiler bu durum mesela. Haline münasip evin
haczedilmezliğinden önceden vazgeçmek mümkün değildir. Sonradan vazgeçebilirim çünkü
bir icra takibinin semeresiz kalmasını önleyebilirim böylece. ÖNCEDEN FERAGAT GEÇERLİ
DEĞİL.
Haczin kapsamı: takip talebinde talep sonucu kısmı vardır. ne kadar mala haciz konacak.
Takip talebindeki alacağın miktarı, istenen faiz, faize işletilen masraf vs. bunları karşılayacak
miktarda mala haciz konuyor. Borçlu kıymet takdirine itiraz edebilir, alacaklının da bu imkanı
vardır.
Muhafaza tedbirleri: haciz gerçekleştiğinde icra müdürlüğünün bir dizi muhafaza tedbirine
hükmetmesi gerekir. Menkul malların haczedilmesini görmüştük (kıymetli evrak, takı, para)
bunlara hemen el koymak gerekiyordu borçluya bırakamayız bunu m.88’e göre. 2000 tarihli
bir Yargıtay kararı da bu yönde. Kanunda mutlaka el konulması gerekmeyen taşınır mallar da
var bunlar borçluda kalabilir ama alacaklı istemezse muhafaza tedbiri gerekecektir.
Gayrimenkul hacizlerinin fiilen gerçekleşmeyeceğini de biliyoruz. Bazı durumlarda fiili hacze
gidilir bazen ilgili yazıyla bildirilir ve bunun tapu siciline bildirilmesi bir muhafaza tedbiridir.
Gayrimenkul haczinde haczin kiracılara bildirilmesi de bir muhafaza tedbiridir. Atipik bir
durum olan yetişmemiş mahsullerin haczinden söz etmiştik. En çok 2 ay evvel yapılabiliyordu.
İcra müdürünün muhafaza tedbirine hükmetmesi gerekir m.93 uyarınca. İntifa hakkı
haczinde de ilgili 3. Kişilere ihbarın yapılması gerekiyor. Şirket hissesi nama ya da hamile
yazılı bir senede bağlanmadıysa, doğrudan pay senedine değil şirket hissesine haciz konar
m.94’de bahsediyor bundan ve orada da bir muhafaza tedbiri olarak şirkete bu haczin
bildirilmesi ve deftere işlenmesi gerektiğini söyleriz.
Haczin etkileri:
Alacaklı bakımından; alacaklı hacizle ne tür bir hak elde ediyor?
- Haciz, türk ve İsviçre hukukunda bir rüçhan hakkının doğumuna neden olmaz. Alman
hukukunda ise rehin hukukuyla paralellik vardır. Hacizlerde öncelik hakkı doğumu söz
konusu olur, “haciz rehin hakkı” diyorlar. Amerika’nın bazı devletlerinde de bu görüş
mevcut. (orada federal icra yasası yoktu hatırla) Avusturya hukukunda da öncelik
prensibi uygulanmaktadır. Alacaklı alacağını satış bedelinden alma hakkını elde eder
hukukumuzda.
Borçlunun hukuki durumu:
-iik m.86.
-haciz bir tasarruf sınırlaması getirir mi? evet. Haczedilen mallar üzerinde hangi
işlemler yasaklanmıştır? Tbk’da borçlandırıcı işlem ve tasarruf işlemi olarak ayrım yapmıştık.
M.86’da da tasarrufun yasaklanmasından söz edilmektedir. O zaman borçlu borçlandırıcı
işlemini yapabilecektir, tasarruf işlemini yaparsa nispi hükümsüzlük söz konusu olur. İşlem
batıldır diyemeyiz tasarruf işlemi yapıldı diye. Kanun koyucu iyi niyetli iktisap ve iyi niyet
kurallarına aykırı iktisap olarak iki ayrım yapmış. Üçüncü şahsın iyi niyet kurallarına
dayanarak iyi niyetli iktisap ettiği haklar geçerlidir diyor. İyi niyet kurallarına aykırı iktisap
nispi hükümsüzlüğe yol açar. TAŞINMAZ HACİZLERİNDE SÖZ KONUSU OLMAZ. Tapuda
hacizler hanesi var zaten haczin fekki olmadan tapuda işlem yapılması mümkün değildir.
Çoğu taşınır için böyle bir sistem yok ama.
Üçüncü şahısların hacizde hukuki durumu:
Diyelim üçüncü kişinin elinde borçluya ait bir mal var. Örn: bankadaki mevduat hacizleri
Bankadaki mevduatta mesela doğrudan fiili haciz gerçekleştirilebilir icra müdürü tarafından.
Madde 89’a göre haciz ihbarnamesi gönderilebilir. 3. Kişinin elinde olan borçluya ait
motosiklet de olabilir saklasın kullansın vs diye. Bu noktada 3. Kişinin elinde ama mülkiyet
borçluda.
Dikkat!: borçlunun maaş ve ücretine haciz de işveren 3. Kişi durumundadır. M.83’te maaş ve
ücret haczi kısmen hacze tabidir diyor. Kısmen hacze caiz kısmen değil. Maaş ve ücrete haciz
konduğunda haczin ne miktar alacak için konduğunu, maaşın ne kadarına konduğunu icra
müdürünün takdirine bırakırız. M.83’e göre her hâlükârda yani takdir hakkı yok ¼’e haciz
konur diyor. (isviçre’den farklı olarak) işverene haczi ve haciz olunan miktarı bildirecek.
İşveren de kesinti yapıp gerekli miktarı icra dairesine gönderecek. Kalan miktarı ödeyecek
çalışanına.
1968 değişikliğine dikkat*, bir haciz için yapılan kesinti bitmedikçe ikincisi için kesinti
yapılmaz, ikinciye geçilmez. İkinci alacaklının haczi için kesinti yapılamaz. (İlk hacze koşan
ödüllendiriliyor o zaman) haczi ilk gerçekleştirenin rüçhan hakkı doğuyor o zaman. Maaş ve
ücret haczinde önemli bir nokta bu. Kanun koyucu, intifa hakkı haczinde de buna gönderme
yapıyor çünkü m.83 intifa hakkından bahsetmektedir. Dolayısıyla intifa hakkı da kısmen haczi
caiz mallardan sayılıyor. M.83’te tekavüt aylığı deniyor, bu emekli aylığıdır. Hoca emekli
aylıklarını diğerleriyle bir tutup kısmen haczinin gerçekleştiğini düşünmeyin dedi. Çünkü özel
kanunlarda bunların haczedilemeyeceğine ilişkin hükümler varmış ve emekli aylıklarının
tamamı haczedilemez diyormuş. Eskiden ssk kanunu çerçevesinde düzenleme varmış bunun
yerini sonradan sosyal güvenlik kanunu aldı. (3 tanesinin yerini bu aldı) sgk’da zaten emekli
aylıkları haczedilemez diyor. Eskiden emekliler kısmen hacze konu oluyormuş. Demek ki özel
kanunlarda da haczedilememeye ilişkin düzenlemeler söz konusudur.
22.11.2021
Borçlunun 3. Kişideki malı veya hakkının nasıl haczedileceğini bu derste görücez. Tek yöntem
m.89 değil ama sıklıkla buna başvuruyoruz. Bankadaki mevduattaki para mesela borçlunun
alacak hakkını oluşturur. Banka 3. Kişi konumundadır. M.106 çerçevesinde doğrudan
bankaya gidip mevduattaki paranın menkul hükümlere göre doğrudan el konularak haczi
mümkün olabildiği gibi; fiili haciz yapmak yerine haczi gerçekleştirip ihbarnameler
göndermek suretiyle de haciz gerçekleşebilir yani m.89’a göre. M.89 kapsamına sadece
bankadaki borçluya ait mevduattaki paralar girmez ama en sık uygulama şekli bu yönde. 89
ihbarnamelerinin gönderilmesi*
İhbarnameler bir tür muhafaza tedbiridir. Borçlunun 3. Kişideki hakkı bir alacak hakkı olabilir.
Borçlunun 3. Kişideki bir motosikleti de 89 ihbarnamesi yoluyla istenebilir. Önemli olan malın
tesliminin gerçekleştirilmesidir. İhbarnameler yoluyla haczedilen mal 3. Kişiye
bildirilmektedir.
89 mafyası: 1989’da değişiklik yapılmıştır. Değişiklik öncesinde bankadaki mevduat
haczedilmekte ve bu husus, 1. Haciz ihbarnamesinde bildirilmekteymiş. Bununla mücadele
için günümüzde 2 değil 3 tane haciz ihbarnamesi düzenlenmektedir. Eğer 106’ya göre haciz
gerçekleşmezse; bankadaki mevduat ya da 3. Kişideki mal haczediliyor. Daha sonra haciz
ihbarnameleri gönderiliyor. (şu bankada şu kadar mevduatla paraya adınıza haciz konmuştur
7 gün içinde itiraz etmezseniz yaptırıma tabi olursunuz, borç zimmetinize sayılır).
Bankadakiler bunu savsakladığında ve 7 gün içinde itiraz etmediklerinde haliyle haczin
yaptırımına tabi olurlar, ancak 2. Haciz ihbarnamesiyle kendilerine tanınan hakları
değerlendirebiliyorlardı. (15 gün içinde menfi tespit davası açıp bu hususu icra dairesine
bildirmek) bankadaki görevlilerin meşgul olmasından doğan boşluktan dolayı, 89 mafyası,
aslında olmayan bir mevduata ya da fazla mevduata vs. ödemek zorunda kalıyorlardı.
Hem türk hem İsviçre hukukunda var 1. Haciz ihbarnamesi.
İkinci haciz ihbarnamesi ve üçüncü haciz ihbarnamesi.
1. Ve 2.’nin içeriği benzerdir. 7 günlük hak düşürücü süre içinde itiraz etmeyip
borçlunun zimmetinde sayılmasını önlemek adına 2. Bir itiraz hakkı verilmiş.
Zimmette sayılan borcun ödeyemeyeceği ya da itiraz edebilmesi sağlanıyor 2. İle. Bu
hususlar artık genel müdürlüklerce takip ediliyormuş bankalarda. Eğer itiraz edilmez,
borç da ödenmezse artık borcun zimmetinde sayılacağına ilişkin 3. Bir haciz
ihbarnamesi gönderiliyor, bunun tebellüğünden itibaren 15 gün içinde menfi tespit
davası açılabilir ve 20 gün içinde dava açtığına ilişkin yazıyı icra dairesine teslim
etmesi gerekiyor. Bu noktada açılan menfi tespit davasının buradaki özelliği: takip
borçlusunun borçlu olmadığını…yazamadım. Her durumda 3 ihbarname gönderilir
diye bir şey yok. 1.den sonra ödeme veya itiraz söz konusu olabilir.
Menfi tespit davası istirdat davasına dönüşürse, istirdat takip alacaklısından değil
takip borçlusundan istenecektir. Eğer 3. Kişi gerçeğe aykırı beyanda bulunursa icra
mahkemesi tarafından cezalandırılır. 357, 358.
Menfi tespit davasında yetkili mahkeme: takip yapıldığı yer veya davacı 3. Kişinin
yerleşim yeri mahkemesidir.

Mehaz: 3. Kişi haczedilen mala ya da hakka itiraz ederse bu çekişmeli mal olarak kabul
edilir, Türkiye’de ise farklı sonuçlara varıyormuşuz. (kayıtta bağlantı koptu)
-icra memuru mutlaka haciz tutanağı tutmak durumundadır haczi gerçekleştirirken ve
bu tutanağın orada bulunan alacaklı ve borçlu tarafından imzalanması gerekiyor.
Haczin tarihi, günü, saati, malların nelerden ibaret olduğu, tahdidi değer, borçlunun
ya da 3. Kişinin istihkak iddiaları (varsa tabi, örn: anneanneme ait bu eşya). Borçlu 3.
Kişi lehine bu istihkak iddialarında bulunabileceği gibi, 3. Kişinin haklarını beyan edip
tutanağa geçirebileceği gibi orada bulunan 3. Kişi de malın kendisine ait olduğunu ileri
sürebilir. Haczin gerçekleşmesi için malın öncelikle borçluya ait olması lazım; AMA
İSTİHKAK İDDİALARINA RAĞMEN DE MALIN HACZİ SÖZ KONUSU OLABİLMEKTEDİR.
Haciz tutanağına istihkak iddiaları, alacak miktarı ve varsa faizler, alacaklı ve
borçlunun adı-soyadı yazılır. Dikkat! Taşkın haciz olmamalı. Uygulamada ne kadar
görmesek de satış öncesinde bir tekrar muhammen değer hesaplanması gerekir
aslında.
Gayrimenkul hacizlerinde çok detaylı bilgiler yer alır genelde. (seramik döşeme, ahşap
döşeme vs.) malın özellikleri doğru belirtilmeli.
Haczin fiiliyatta alacaklının veya borçlunun olmaması hallerinde gerçekleşmesi zor
ama diyelim ki orada değiller, 103 davetiyesi gönderilmesi gerekir. Bu davetiyenin
gönderilmesiyle haczin gerçekleştirilmesinin anının bağlantısı yok. İsviçre hukukunda
olduğu gibi hacizden bir gün önce borçluya haber verilmesi durumu söz konusu
olmadığından borçlu yokken de haciz gerçekleşebilir ama 103 davetiyesi gönderilmesi
gerekli sonrasında mutlaka. Orada bulunmayan borçlunun ya da alacaklının
görüşlerine başvurulur bu davetiyeyle. Mesela istihkak iddiasında bulunabilir. Bunun
3 gün içinde beyan edilmesi gerekir öğrendikleri andan itibaren.

m.102 ve m.105’i değerlendirdiğimizde, hiç mal bulunmaması halinde kanunkoyucu


ne olarak değerlendiriyordu bunları: Yargıtay kesin aciz vesikası hükmündedir diyor
madde 105 uyarınca. Yargıtayla pozitif kaynaklar örtüşmüyor!
Yeterli mala haciz konulmaması halinde; haciz tutanağı geçici aciz vesikası
hükmündedir.
Kesin aciz vesikası veya geçici aciz vesikası fark eder; geçici aciz vesikası sadece iptal
davası açmakla oluyor. Yani actio pavliana dediğimiz davanın geçici aciz vesikasıyla da
açılması mümkün. Kesin aciz vesikasının inanılmaz faydaları var halbuki. Örn: mal
ortaya çıktığında direkt onu haczedebilirim, her seferinde ödeme emri çıkartmaya
harç ödemeye gerek yok.

İSTİHKAK: bir mala haciz koymak için ekonomik değere haiz olması gerekiyordu (salt
manevi değere sahip mallara hacze konu edilemez), haczinin yasaklanmamış olması
gerekiyordu. Devredilmez nitelikteki haklar ve mallar haczedilemiyordu. EN ÖNEMLİSİ
MALIN BORÇLUYA AİT OLMASI GEREKİYORDU. Üzerinde istihkak iddiası olan mallarda
da haciz söz konusu olabilir. Bu iddia her zaman iyi niyetli bir şekilde ileri sürülmemiş
olabilr. ÇEKİŞMELİ MALLAR SONA BIRAKILIR AMA HİÇ HACZE KONU OLMAZ DEĞİL.

İstihkak iddiası: bu mal bana ait değil, anneanneme aittir. Bunu 3. Kişi de diyebilir
borçluda. Kanunda oldukça dar bir istihkak iddiası tanımı söz konusudur. İİK M.96/1.
Mülkiyet ve rehin hakkından bahsediyor madde. Öğretide tanım bu kadar değil.
İsviçre’de daha geniş. Borçlu; mülkiyet hakkı, rehin hakkı, sınırlı ayni haklar, malın
iadesine yönelik şahsi haklar, hapis hakkı, kuvvetlendirilmiş şahsi haklar, istihkak
iddiası konusu olan haczedilen mallar dışındaki çeşitli rehin hakları vs söz konusu
olabilir.

Kişi kendi malı üzerinde haczin gerçekleştiğini öğrenmesinde itibaren 7 gün içinde icra
mahkemesinde doğrudan maçhuz mal istihkak davası açabilir. Genellikle uygulamada
bu yöntem söz konusu. Fakat, haciz gerçekleşmiş ve 103 davetiyesiyle kişi
öğreniyorsa bu durumu ve istihkak iddiasında bulunduysa, çeşitli seçenekler
gündeme gelebilir. Örn: 3. Kişi oradadır, o mal benim demiştir. Alacaklıda bunu kabul
etmiştir haciz esnasında, istihkak iddiası kabul edilmiş. Bu durumda haciz kalkar ama
tabi uygulamada genelde alacaklı olur demez bu duruma.

Maçhuz mala istihkak davasında en kritik sorun: mal kimin elindeyken haczedildi?
1. Olasılık: borçlunun elindeyken.
2. Olasılık: borçlu ile 3. Kişinin elindeyken (aynı evi veya işyerini birden fazla kişinin
paylaşması)
3. Olasılık: 3. Kişinin elindeyken
Olasılıklarda zilyet kavramından yararlanacağız. Bir mal kimin elindeyse, o kişinin
mülkiyetindedir şeklinde bir karine oluştururdu hatırla. 2. Olasılık, 3. Kişi için dezavantajlı bir
durumdur. Çünkü mal ikisinin de olduğu yerde olmasına rağmen, mülkiyetin borçluya ait
olduğuna dair kuvvetli bir karine doğmuş oldu. 3. Olasılık: davada taraf rollerinin dağıtılması
açısından önemli, yani kimin davacı olacağı açısından önemli. İstihkak iddiasına haciz
gerçekleştikten sonrada başvurabiliyorduk ama burada önemli olan bu iddiaya itiraz edilip
edilmemiş olmasıdır. İtiraz edilmişse artık 3. Kişinin maçhuz mala istihkak prosedürü içinde
olacağını söyleriz. İtiraz edilmediyse zaten haciz kalkar. Elde bulundurma=fiilen elde
bulundurma. Yani haciz anında fiilen kim kullanıyor malı* tabi bunlar taşınır için.
Gayrimenkullerde tapuda üstün hak kimin belirleniyormuş. Maçhuz mala istihkak
davasının hak düşürücü süresinde açılması gerekir aksi halde istihkak
iddiasından vazgeçilmiş kabul edilir. İlk 2 olasılık 3. Kişi için pek parlak değil
çünkü bu davayı süresinde açmayı gerekiyor. 3. Olasılıkta ise davacı: alacaklı.
Mülkiyet karinesine bağlı olarak dava taraf rollerini dağıtıyoruz o zaman.
I. Hazırlık aşaması
Icra dairesi, icra mahkemesine dosyayı gönderir. Mahkeme 2 türlü
karar verebilir. Takibin ertelenmesi veya takibin devamı. Bunlar bir tür
ihtiyati tedbirdir. (iyi ifade edilmemiş kanunda, burada satışın
ertelenmesine vs aslında karar veriliyor.)
II. Takibin ertelenmesi veya takibin devamına ilişkin kararın
bildirilmesinden itibaren 7 güç içinde 3. Şahsın maçhuz mala istihkak
davası açması gerekir. m.97: itiraz ederlerse buradaki prosedür söz
konusu olacaktır. Bu karardan sonra, maçhuz mala istihkak davası
açılması gerekir.

24.11.2021-Vizeden önce son ders


Maçhuz mala istihkak davasına bakmaya başlamıştık. Kanunda sadece mülkiyet ve rehin
hakkından bahsettiğini görmüştük istihkaka ilişkin maddede. Doktrin Maçhuz mala istihkak
davasına konu olacak istihkak davalarını sadece rehin ve mülkiyet hakkından ibaret
görmüyor. İrtifak, hapis hakkının da dahil edildiğini görmekteyiz.
İstihkak iddiasına konu olan mal kimin elindeyken haczedildi? BUNUN ÇOK BÜYÜK BİR
ÖNEMİ VAR. Taraf rollerinin belirlenmesinde yani kimin dava açmakla yükümlü olduğunu
burada belirliyoruz. 7 günlük hak düşürücü süre içinde bu dava açılsın eğer açılmazsa ileri
süremez bu hakkını. Mal borçlunun elindeyken; borçlunun mala zilyet olmasından ötürü
mülkiyet hakkına sahip olduğunu görmekteyiz. Tutanağa geçtiyse bu ve taraflardan biri
yoksa, orada olmayan kişinin Maçhuz mala istihkak davasını açması için 103 davetiyesiyle
bildirim alması gerekir. Alacaklının kabul edip etmemesi önemli*. Maçhuz mala istihkak
davasından önce hazırlık aşaması: itiraz eidlen istihkak iddiası üzerine icra dairesinin bunu
icra mahkemesine göndermesi ve erteleme ya da devamına karar verilmesi durumu söz
konusudur.
İstihkak iddiasında bulunduğumuz 3 tane mal var diyelim. Borçlunun diğer mallarına da haciz
konmuş. Bu takibin ertelenmesi ya da devamına ilişkin karar; diğer malların satışını
ertelemez. O malın satışı erteleniyor istihkak iddiası ciddi görülürse. Takibin ertelenmesi ya
da devamına karar verilmesi hazırlık aşamasında olan bir şeydir.
Davayı kim açacak? Mal kimin elindeyken haciz gerçekleşti buna bakarız.
m.96, 97, 99.
m.97 uyarınca açılan dava, üçüncü kişinin alacaklıya açması şeklindedir. M.99 uyarınca ise;
alacaklı üçüncü kişiye Maçhuz mala istihkak davasını açar, burada artık mal 3. Kişinin elinden
alınamıyor 2012’den itibaren. Malın 3. Kişinin elinde bulunmasının demek ki kendine has bir
önemi var.
İstihkak iddiasının hukuki niteliği: (usuli) inşai dava diyenler vardır. eda davası, tespit davası
olmadığı diyenler var. İsviçre federal mahkemesi; maddi hukukta da etki doğurur, takip
hukukuna ilişkin bir inşai dava ama yine de maddi hukukta etki doğurur. Türk öğretisinde bazı
yazarlar; icra mahkemesinde görülen bu davanın dahi maddi hukuka yönelik etki taşımadığını
söyler. Davada yetkili mahkeme: takibin ertelenmesine veya devamına karar veren icra
mahkemesi. Görevli mahkeme: icra mahkemesi. İstinabe suretiyle gerçekleştiyse haciz;
istinabeyi gerçekleştiren icra mahkemesinin bulunduğu yer ya da davalının yerleşim yerinde
açılabiliyor. Maçhuz mala istihkak davası: GENEL HÜKÜMLERE GÖRE GÖRÜLEN BİR DAVADIR
BUNDA TARTIŞMA YOK. Basit yargılama usulüne tabidir ve adli tatilde de davalara bakılır. Bir
an önce incelenmelidir, hak iddiası söz konusudur. Öncelikle incelenmesi gereken bir davadır.
Borçlu bu davada hasım olarak gösterilebilir mi? duruma göre değişir. Bazı durumlarda,
alacaklının yanında 3. Kişinin açtığı maçhuz mala istihkak davasında borçlunun hasım
gösterilmesi söz konusu olabilir. Mesela 3. Kişi malın kendisine ait olduğunu iddia ediyorsa.
İtirazda bulunmamışsa 3. Kişinin hak iddiasına, o zaman dava iki kişi arasında görülür. 3. Kişi
versus alacaklı olur.
(Peki, İtirazın kesin kaldırılmasında GENEL HÜKÜMLERE GÖRE GÖRÜLEN ibaresini hoca
kullandı mı? HAYIR. Tam aksine sınırlı delillerle yargılama yapılır ve bundan dolayı yalnızca
takip hukuku yönünden etkili olur. Her delil değerlendirilemiyor. Bazı itirazlar haklı olabilir
ama bunların kesin kaldırmaya elverişli belgelerle borçlu tarafından ispatlanması; geçici ya da
kesin kaldırma prosedüründe mümkün olmadığı için yapılacak bir şey olmaz. Haklı olabilirim
ama buna rağmen alacaklının kesin kaldırma talebinin kabulü gerekir eğer hukuki ilişkiyi
kesin kaldırmaya ilişkin belgelerle ispatlıyorsa. Kanunda sayılan belgelerden biriyle ispat
gerekir. M.68/1a,b. Numerus clausus bunlar ama tabi bazı özel kanunlarda da düzenlemeler
oluyormuş.)
Özel dava şartı: geçerli bir haczin bulunmasıdır. Geçerli bir haciz yoksa 3. Kişinin dava
açmasına da gerek olmuyor.
Bazen, maçhuz mala istihkak davası açılır ve ona karşı, karşı dava olarak actio pavliana
(tasarrufun iptali davası açılabilir) bu bir karşı davadır. Actio pavliana normlade ciddi bir
davadır, genel ya da özel mahkemelerde görülmesi gerekir ama burada maçhuz mala istihkak
davası açılırsa, karşı dava olarak bunu icra mahkemelerinde açabiliyoruz. Karşı dava olarak
açılan actio pavliana: burada aciz vesikası sunmak gerekmiyor. HALBUKİ, actio pavliananın en
önemli özel dava şartı, geçici veya kesin aciz vesikası sahipliğiydi. İcra mahkemesindeki atipik
durum diyebiliriz.
Kanun koyucu bir yerde ne kadar çok karineye yer veriyorsa orada ispat güçlü çok
yaşanıyordur. Bir kanuni karineyi gördük; mülkiyet karinesi. Trafik sicilinin de bir karine teşkil
ettiğini söyleyebiliriz. Faturadaki mallarla haczedilen mallarla uyum olup olmadığını
derinlemesine incelenmesini istiyor YARGITAY. Bunun dışında tüm delillerin serbestçe
incelenmesi gerektiğinden yargıtay’ın enteresan kararları var. Örn: sırf faturayla
yetinilmemesi ev veya iş yeri haczinde tanık da dinlenmesi gerektiğini belirtmiş. Yazılı
delillerin yetmeyeceğini düşünmüş. Örn: bir adam ikinci evliliğini yapıyor sonra diyor ki bütün
mallar karıma ait diyor eve gelince hacizde. Bunu kim bilebilir? Bir bavulla mı geldi yani
adam? Bunu kim bilecek tanık bilecek. O zaman mahallinde tanık dinlenmeli, komşu
dinlensin yani. Maçhuz mala istihkak davasında o zaman tanık dinlenmelidir. Başka
karinelerde var: elmas gerdanlığın bir kadına ait olduğu kuvvetli bir karinedir, m.96 vd söz
ediyor bunlardan. M.97, somut takipte bu hüküm etkisini gösteriyor. 3. Şahıs davayı
kaybederse, alacaklı lehine tazminat ödeyecek. Dava kabul olursa ve alacaklı kötü niyetli
olursa maçhuz mala delilin %15inden az olmamak üzere 3. Kişiye tazminat ödemekle
yükleniyor. Burada eşitlik ilkesine aykırılık vardır diyen var, alacaklı lehine gereken miktarın
en az %20si oranında tazminata hükmediliyor. Üçüncü kişi davayı kazandığında, lehine
tazminata hükmedilmesinde maçhuz malın %15’i oranında hükmedilmesi kötü niyete bağlı.
HACZE İŞTİRAK
Öncelik prensibinin olduğu ülkelerde bu prosedür yok. Haciz bir rehin hakkı doğuruyorsa
hacze iştirak yoktur. İlk haczi koyduranın öncelik hakkı vardır, rüçhan hakkı doğumuna yol
açıyordu. Alman, avusturya literatüründe öncelik hakkı söz konusudur onların literatüründe
yok bu kavram. İsviçre hukukunda var.
Prior tempore potio iure: kim zaman bakımından öndeyse/önceyse, o hak bakımından daha
kuvvetlidir. Önce gelen buğdayı öğütür.
Fransız hukukuna müşterek rehin farazisi vardır, mal satılana kadar kim haciz için gelirse
onlara müşterek rehin verilir. Deadline: Malın paraya çevrilmesi anı. Orantılı paylaştırma
ilkesidir bu.
İsviçre tam Fransız hukukundaki sistemi de benimsememiş, “sınırlı orantılı ilkesi”. Hacze
iştirak kendi içinde ikiye ayrılır: hacze (adi) iştirak, hacze imtiyazlı (takipsiz) iştirak. Örn: Ali
Alır, 24.11.2021 de ilk haczi gerçekleştiriyor. Diğer alacaklılar da bu hacze iştirak talebinde
bulunabilirler, en geç paranın vezneye girmesi anına kadar. Adeta sanki külli bir alacak söz
konusu. Demek ki bir grup var: ilk haczi gerçekleştiren ve hacze iştirak eden diğerleri.
İsviçre’de; hacze adi iştirakte ilk hacizden itibaren gruplar 30 gün. 1929’da kabul edilen Türk
İİK’da hacze iştirak süresi 10 gündür. Ekonomi kötü o dönemde. Günümüzde 1932 yılındaki
İİK var, şu an 10 günlük süre yok. Zaman şartı var ama 10 günde bir oluşan yeni gruplar yok.
İİK M.206’daki sıraları anlatacak hoca. İmtiyazlı olma durumuna ilişkin hususlar çeşitli
kanunlarda düzenlenebilir. İlk haciz yapana para ilk düşmeyebilir her zaman çünkü sıralama
m.206’ya göre olucak. Grup içindeki sıralama değişebiliyor.
MİDTERM SONRASI:
29.11.2021
Hacze (adi) iştirakten söz ediyorduk. Bunun şartlarına bakıyorduk.
Paylaştırmadaki ilkeler:
1. Orantılı paylaştırma ilkesi vardı
a. saf: hacze iştirak süresi son derece geniş.
b. sınırlı: türk hukukunda +İsviçre h. Geçerli.
2. Öncelik prensibi
Hacze (adi) iştirakte sınırlı orantılı paylaştırmada isviçre’de süre: 30 gün. İmtiyazli iştirakte 40
gün. (grup sistemi deniyor buna) Türk hukukunda 10 gündü bu süreler 1929 tarihli İİK’da.
Daha sonra İsviçre’nin grup sistemi sakıncalı bulundu. İsviçre’de takip şartı ve zaman şartı
var, daha önce takip yapılmış ve kendisine haciz isteme yetkisinin gelmiş olması lazım mevcut
bir hacze katılabilmek için. Zaman şartı; en geç para vezneye girinceye kadar. Örn: hoca
borçlu, ben ilk haczi gerçekleştirdim. Türk hukukunda öncelik hakkına sahip olmam ben,
madde 100 ve 101. Hacze iştirak edenler olacak çünkü para paylaştırılacak. Türk hukukunda
isviçre’deki 30-40 günlük süreler ve 1929’daki 10 günlük süreler kalkmış durumda. İflas
hukukunda sıra cetveli sistemi var ve burada da etkisini görüyoruz.
Türk hukukundaki adi iştirak şartları: 1932’de hacze iştirak şartları çok ağırlaştırıldı
hukukumuzda. Takip şartı ve zaman şartı isviçreyle ortak şartımız. Takip yapıp haciz isteme
yetkim olmalı ki el alemin haczettirdiği mala iştirak edebileyim. Takip şartından kasıt haciz
isteme yetkisinin gelmiş olması. İtirazın iptali, kesin kaldırılması, geçici kaldırılması gibi
prosedürler olabilir. Türk hukukuna özgü şartlarımız var; öncelik ve belgelendirme şartı.
Ekonomi geliştikçe çeşitli kanunlar çevrilmiş ve hukukumuzda kabul edilmiş bundan dolayı
farklılıklar vs var. Mesela senetle ispat kuralını almışız. 1932’den sonra hacze iştirak
kurumumuz çok gelişmemiştir. Öncelik: ilk haczi gerçekleştiren alacaklının takibi ilamsız
takibe dayanıyorsa, onun takip talebinden önce hacze iştirak etmek isteyenlerin alacağının
dolmuş olması. İlamlı takipte; onun dava açmasından önce alacağın dolması gerekiyor. Her
şeyle ispat söz konusu değildir çünkü belgelendirme şartı vardır. öncelik şartında ispata
yarayan belgelerin son derece sınırlı olduğunu bize gösteriyor kanunkoyucu. Aciz vesikası
sahibiysem hacze iştirak edebilirim. Elimde ilam varsa hacze iştirak edebilirim ama ne zaman
alınmış meselesi de önemli, o noktada önceliğe bakıyoruz. “açılmış bir dava üzerine alınan
ilam” düzenleme biçimindeki noter senetleri, onaylama biçimindeki resmi senetler.
Demek ki aciz vesikası, ilam resmi senetler, düzenleme ve onaylama biçiminde noter
senetleri, resmi makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre düzenledikleri belgeler.
BUNLARI GENİŞLETEMEYİZ.
İtirazı kesin kaldırmaya elverişli belge neydi? Kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren belge. İmzası
ikrar edilmiş adi senetle iştirak mümkün değil, 1932 değişikliği o kadar sert. Orada da
muvazaa/ muvazaalı alacak olur diye buna izin verilmiyor. 1929’dan 2003’e kadar ihtiyati
hacizler bakımından, ihtiyati hacizlerin geçici iştiraki var. Her ihtiyati haciz sahibi de iştiraki
sağlamıyor belirli şartları var.
Öncelik prensibinin geçerli olmaması halinde çok fazla hacze iştirak olur ve çok fazla mala
haciz konur gibi bir görüş/endişe varmış ama böyle bir şey söz konusu değil. Bütün mallara
haciz konmuyor sonuçta, kişinin alacağına göre konuyor kalan miktara başkaları haciz
koydurtabilir zaten. Bunu ilave hacizle sağlıyoruz. Re’sen gerçekleşmez, hacze iştirak eden
alacaklıların talebiyle gerçekleşir, kaderi asıl hacze bağlıdır. Hacze iştirak edenler oldukça, o
kişilerin talepleriyle ilave hacizler gerçekleşecek. İştirak talebi; hacze ilk giden kişinin gittiği
icra dairesine yapılır. İlave haciz talep üzerine gerçekleşir.
Tamamlama haczi: satıştan sonra. İcra müdürü re’sen gerçekleştirir.
Maaş ve ücret haczi: çeşitli şekillerde olabiliyordu, 89 çerçevesinde de olabiliyordu. 1968
değişikliği söz konusudur. Bir önceki maaş ve ücret haczinin kesintisi bitmedikçe, ikincisi için
kesinti yapılamaz. Hacze iştirak faraziyesi söz konusu olmaz. Kısmi haczedilmeyen
mallardandır maaş ve ücret. Türk hukukunda ¼ her halükârda haczedilir İsviçre’de takdir
yetkisi yüksekmiş. Kesinti meselesinde, Ali’nin ilk haczi, Veli’nin ikinci haczi gerçekleştirmesi
fark ediyor demek ki. İsviçre’nin aksine hacze iştirak faraziyesi kaldırılmıştır. M.83’ü emekli
aylıklarının haczedilememesi hususuyla ayrı değerlendirmek lazım unutma sgk’da
bahsetmiştik. Yargıtay’ın kararları; Almanya’dan Fransa’dan bağlanan maaşı yasak
kapsamında kabul etmiyor. Çünkü sgk çerçevesinde bağlanmış bir emekli aylığı değildir.
Birden fazla haciz varsa sıraya konur, nereye kadar beklenir peki? Ali bütün alacağını tahsil
ettikten sonra. İlk haczin kesintisinin bitmesi gerekir.
İhtiyati haciz sahibinin iştiraki: icrai hacizlere iştirak başlıklı m.268 var. 2003 tarihli 4949 s. İİK
değişikliğiyle bir radikal değişiklik yapılmış. Örn: bir kamyona ihtiyati haciz konmuş, 2.si icrai
(kesin) haciz konmuş. İhtiyati haciz ihtiyati haciz sahibi kendiliğinden ve geçici olarak hacze
iştirak edebilir ama bu önceki haczin ihtiyati haciz olması halinde söz konusu.
Kendiliğinden iştirak: talebe gerek yok demek. Muvakkaten/Geçici olarak iştirak: hacze iştirak
geçici.
İlk haciz icrai, 2.si ihtiyati haciz ise: 268 UYGULANMAZ. Bizde 2003’ten itibaren 100.
Maddeye gönderme yapılıyor. M.206’ya göre sıra cetveli düzenlenmeli.
HACZE (TAKİPSİZ) İMTİYAZLI İŞTİRAK
iik m.101. borçluya çok yakın kişilerin hacze iştirakinden bahsediyoruz burada. Takip yapma
konusunda bir manevi imkânsızlık içindeler. Örn: eşin, evlenmeden doğan alacakları,
borçlunun çocukları velayetten doğan alacakları, vasiyette aynı şekilde, tmk reşit çocukların
alacakları için m.370, nafaka alacakları, ölünceye kadar bakma alacakları. Para vezneye
girene kadar yapabilirler. İsviçre’de ilk gruba girmek için 40 gün süre.
1. Ön prosedür: icra müdürüne hacze iştirak talebinin bildirilmesi. Bu husus borçlu ve
alacaklıya bildiriliyor. 7 günlük süre tanınır. Alacaklı veya borçlu bildirimden 7 gün
içinde itiraz ederlerse hacze imtiyazlı iştirak geçici olarak kabul edilir.
2. Dava prosedürü: bu aşama olmak zorunda değildir.
01.12.2021
Hacze iştirak:
1. (Takipli) adi iştirak
2. (Takipsiz) imtiyazlı iştirak
İmtiyazlı alacaklı ve imtiyazlı iştiraki karıştırma! M.206 bize sıra cetvelindeki düzenlemeden
bahsetmektedir. Sıra cetvelinde herhangi bir öncelik tanıyan hacze iştirak biçimi değildir
imtiyazlı iştirak. Sadece, daha önce takip yapmaksızın başkasının haczine iştirak edilebildiğini
bize gösteriyor. Takipsiz iştirak demek daha doğrudur ama kanun koyucu imtiyazlı demeyi
tercih etmiş. Hem hacze adi iştirak imkânı bulunup, İİK’daki 4 şartı sağlayan kişinin hacze
iştirak talebi kabul edilir. Onun dışında, hacze imtiyazlı olarak iştirak imkanına sahip olan
kimsenin de iştiraki söz konusu olabilir.
Ön prosedürden bahsetmiştik ve İştirak davası aşaması: bir hacze iştirak hakkı olanın, haczi
gerçekleştiren icra dairesine sözlü ya da yazılı olarak iştirak talebinde bulunması. İcra
dairesinin bu hususu alacaklı ve borçluya bildirmesi; onlara süre tanıması. İştirak talebine
itiraz edilirse iştirak geçici olarak kabul edilmiş sayılır. 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde
bu davanın açılması gerekli. İtirazın bildirilmesiyle bu 7 günlük süre başlar, basit yargılama
usulü vardır. Dava kazanılırsa iştirak hakkı doğuyor, dava kaybedilirse hacze iştirak hakkı
düşer. Bildirimden itibaren 7 günlük hak düşürücü sürede dava açılması önemli.
PARAYI ÇEVİRMEYİ ATLADIK! En son anlatacak.
Paraların paylaştırılması (midtermde’de sordu): icra takip işlemi değildir. Paraya haciz
konulunca icra müdürünce dağıtılır. Haciz çoğunlukla para konusu dışında malı teşkil ediyor
ve satış için talep gerekiyor. Paraların paylaştırılması için talebe gerek yok. Mal paraya
çevrildikten sonra ALACAKLININ TALEBİNE GEREK OLMAKSIZIN, icra müdürünün paraları
paylaştırması gerekir. Kural olarak bütün mallar paraya çevrildikten sonra dağıtılıyor paralar
ama kesin ya da geçici haciz sahibi alacaklılara muvakkat dağıtmalar söz konusu
olabiliyormuş. Grup sistemine sahip olup olmamaya göre dağıtım değişiyormuş.
İsviçre’de; ilk hacizden itibaren 30 günlük- imtiyazlı iştirakte 40 günlük süre içinde hacze
iştirak talebinde bulunanlar ilk grupta yer alırken, eğer paranın vezneye girmesi daha geç
olmuşsa birden fazla grup oluşur. (1. 30 günlük, 2. 30 günlük grup gibi) her bir grup için ayrı
sıra cetveli oluşur. Türk hukukunda hacze iştirak süresi kaldırıldığı için zaman şartı kalmıştır,
ilk hacizden paranın vezneye girmesine kadarki hacze iştirakler söz konusuysa bu bütün
alacaklılar için tek bir sıra cetveli düzenleniyor. Bunu yaparken m.206 dikkate alınır.
İsviçre’deki gibi birden fazla grup sistemi olmadığından dolayı, bazen istisnaen oluyormuş,
geçici iştirakin kesin iştirake dönüşmesi için m.100’ün şartları aranıyormuş. Aksi halde o sıra
cetvelinde yer alamıyorlar.
Kesin haciz sahibi alacaklıların bütün alacakları karşılanmış fakat haddinden fazla alacağa
haciz konduysa, m.109. amacımız borçluyu mağdur etmek değil, alacaklı alacağını aldıysa
artık geriye kalan malların satışına geçmemek gerekir.
Satış parasından öncelikle haciz için yapılan masraflar, maçhuz mala yapılan masraflar, malın
idaresi için yapılan masraflar buradan çıkarılır. Birtakım masraflar var kısaca. Somut olayın
özelliğine göre değişir tabi. İtiraz kesinleştikten sonra ödemenin kesinleşmesini gördük
mesela. Genellikle bir haciz safhası vardır ve bunu satış izler ama her zaman satış
gerçekleşmez. Paraya haciz koydurduğunda satış gerçekleşmez haliyle.
Satış parasından kim pay alır: duruma göre değişir. İlk haciz sahibinin haczine kimse iştirak
edememiş olabilir (4şartın hepsi sağlanamamış olabilir mesela). Hacze iştirak eden takip
alacaklıları söz konusu olabilir ki o zaman sıra cetveli düzenlemek gerekir. Çoğu zaman para
yeterli olmaz, tamamlayıcı hacze girişilir ve buna rağmen de yeterli miktara ulaşılamazsa ilave
hacze başvurulabilir. Bu çözüm yollarının hepsine rağmen gene de karşılayamazsak borcu, bu
durumda aciz vesikası düzenlenmesi gerekmektedir. Aciz vesikasını düzenlemeden önce
kimin ne kadar alacağını saptamak gerek. Sıra cetveli çerçevesinde dağıtmaya çalışıyoruz.
Önce sıra cetveli sonra aciz vesikası.
Çeşitli olasılıklar:
1. Paranın alacaklıların tümünün taleplerini karşılaması
2. Tamamlama hacizlerine konu olan mallarla taleplerin karşılanması
3. Taleplerin karşılanamaması ve sıra cetvelinin düzenlenmesi (iik m.140)
1932’den sonra hacze iştirak şartları zorlaştığı için, ilk hacze iştirak eden çok endişeli değil.
Mesela bir işçi alacaklısı olabilir, imtiyazlı alacaklı, bağırıyor benim hacze iştirak hakkım var
diye. Yok öyle bir şey, HACZE İŞTİRAK ŞARTLARINI YERİNE GETİRİRSEN GRUBA GİRERSİN. İlk
haciz sahibiyle, hacze iştirak edenler ve malın üzerindeki yükler (rehin, irtifak) dikkate alınır.
m.140: Haczedilen malların, alacaklıların alacak taleplerine yetmemesi halinde/zamanında
sıra cetveli düzenlenir. Sıra cetvelinde önde olmak bir garanti teşkil etmeyebilir haczedilen
mal üzerinde birden fazla ipotek söz konusu olursa mesela. Sıra cetveli m.206’ya gönderme
yapar. Aynı sırada yer alan alacaklılara eşit davranılır. Örn: 1.sırada imtiyazlı alacaklılar
kanunda birden fazla sayılmış. Aynı sırada yer alan alacaklılar, alacakları oranında eşitlikle
tatmin edilecektir. 2.sırada mesela vesayet ve vesayet ilişkisinden doğmuş alacaklılardan
bahsediyor kanun koyucu. 3. Sırada: özel kanundaki imtiyazlı alacaklılar. (sgk alacağı söz
konusu olabilir mesela) sıralar arasında öncelik ise: kim önce gelirse o avantajlı. 1.sıra tatmin
edilir, sonra 2.’ye geçilir.
Adi alacak = rehinle/ipotekle temin edilmemiş alacaktır. Adi alacaklılarında çeşitleri vardır:
imtiyazlı adi alacak ve imtiyazsız adi alacak olarak ikiye ayrılır. İmtiyazsız adi alacaklılar sona
kalanlar.
Rehinli ve ipotekli alacaklılar bu sıralardan da önce ödenir!
Eskiden Rehinli ve ipotekli alacaklıların da önüne geçen bir grup varmış. Eşyanın üzerinde
gümrük resmi ya da akar vergisi gibi vergi ya da resim söz konusuysa örn: emlak vergisi
alacağı. YAPILAN KANUN DEĞİŞİKLİĞİYLE: en önce Rehinli ve ipotekli alacaklılara ödeme
yapılır, her halükârda adi alacaklardan önce gelir. Rehinli alacaklılar rüçhanlı alacaklardır.
Bunlardan sonra gümrük vergisi ya da akar vergisi gibi alacaklar gelecektir.
SIRALAMA:
1) m.206/1’e göre rehinli/ipotekli alacaklı var mı? gümrük vergisi ya da akar vergisi gibi
alacaklar var mı?
2) 1. , 2. Veya 3. Sırada imtiyazlı adi alacaklı var mı?
3) 4. Sırada alacaklı var mı?
Pay cetveli: sıra cetveline giren her alacaklıya ne kadar ödeme yapmamız gerektiğini gösterir.
Alacaklının hesabına direkt para yatırmıyoruz işte bu yüzden. Malın üzerinde rehin ipotek var
mı vs bunlara göre durum değişiyor.
İİK m.207’den bahsetmiştik:
1.fıkra-aynı sırada olanlar arasında eşitlik söz konusu.
2.fıkra-farklı sıralar arasında eşitlik yok
Madde 206’yı okumadan final sınavına gelme.
06.12.2021
m.207: farklı sıralardakilerin birbirleriyle olan ilişkisini anlatıyor.
Sıra cetveli: İsviçre’de her grup için ayrı ayrı düzenleniyor. Türk hukukunda hacze iştirak eden
alacaklıların ve ilk haciz sahibi alacaklıların masraflarına vs yetecek kadar tutar yoksa sıra
cetvelinin düzenlendiğini görmüştük.
Satıştan sonra paraların paylaştırılması söz konusu oluyordu. Sıra cetveline ilişkin
uyuşmazlıkların paraların paylaştırılmasının önünde bazı sıkıntılara yol açtığını görmekteyiz.
sıra cetveline ilişkin şikayetler, sıra cetveline itiraz davaları ortaya çıktığı zaman sıra
cetvelindeki bir alacaklının teminat mektubu göstererek, sıra cetveli kesinleşmeden alacağını
alabilmesi durumu söz konusu olabilmektedir. Ama icranın iadesi için bir teminat mektubu
alınması kesin gereklidir bunun için. Sıra cetvelini düzenlemek alacaklılar tarafından tepkiyle
karşılanabiliyor. İstedikleri oranda alacaklarını alamayacak olabilirler vs.
Sıra cetveline şikâyet ve itiraz mümkündür:
a. Şikâyet: genel mahkemede görülmez, icra mahkemesinde görülmesi gereken bir
prosedürdür. Sıra cetveli belirsizse, uyulması gereken kurallara uyulmadıysa ve
kanuna aykırılıklar varsa o zaman şikâyette bulunuruz bu sıra cetveline karşı. (İtirazda
maddi hukuka ilişkin bir inceleme var, halbuki şikayette yok.) 7 günlük hak düşürücü
süre var.
b. İtiraz: sıra cetveline karşı itirazda bulunulduğu zaman kayıt kabul davası mı yoksa
kayıt silme davası mı açılacak? Kayıt kabul davası: Sıra cetveline karşı itiraz davasının
bir türü olan alacaklı versus icra dairesi. Kayıt silme davasında: alacaklı sıra
cetvelindeki başka bir alacaklıya karşı dava açıyor. Davacı başarılı olursa alacağını alır,
dava reddedilirse sıra cetvelinde herhangi bir değişiklik olmaz. Davacı başarılı olursa,
davalıya ilişkin pay davacıya yazılır ve alacağını alır oradan davacı, arta kalan davalı
alacaklıya kalır. Örn: ipotek koydurmuş banka benim taşınmazıma ben krediyi
ödediğim için normalde kalkması lazım ama diyelim banka öyle yapmadı, bu durumda
ipotek var gözükecek ve bu alacaklıları da etkileyecek. Buradaki ispat yükünü davalı
taşır. Bu iki dava da; sıra cetvelinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde takibin yapıldığı
mahkemede açılır, basit yargılama usulüne göre görülür. Görevli mahkeme asliye
hukuk. M.242.
Kendiniz sıra cetveline hiç kabul edilmediniz ya da alacağımın bir kısmı kabul edildi, o
zaman icra dairesine muvakkat göstererek kayıtlı sıra cetvelinde yer alması için kayıt
kabul davası açıyorum. Başka bir alacaklının alacağına ilişkin kayıt silme davası açılır.
Borç ödemeden aciz vesikası:
Bir teselli armağanı. İcra takibinin başarıyla yürütülmesi her takibi yürüten alacaklının %100
alacağını alması anlamına gelmiyor. Hiç haczedilecek mal bulunamazsa, bizatihi haciz
tutanağının borç ödemeden aciz vesikası hükmünde olacağını daha önceden görmüştük.
Ayrıca geçici aciz vesikası hükmünden de bahsetmiştik.
Semeresiz kalındığı zaman icra müdürü tarafından düzenlenen, açık kalan miktarı gösteren
bir belge. Geçici haciz koyduranlara henüz haczin akıbeti bilinmediğinden borç aciz vesikası
düzenlenip verilmez. Tam olarak ne kadarını alıp alamayacağımız ya da hiç alıp
alamayacağımız, sıra cetveli çerçevesinde düzenlenen pay cetvelinde belli olur. Sıra cetveli
öngörülerek pay defteri düzenlenir. Masraflar çıkarıldıktan sonra ve diğer alacaklılar alacağını
aldıktan sonra X kişisinin ne kadar alacağı pay cetveli düzenlendikten sonra ortaya çıkar. Pay
cetvelinde de kesinleşmiş sıra cetveli esas alınır. Mesela borçlunun haline münasip evi
haczedilemeyen mallardan ama bundan feragat edebilir. Birden fazla alacaklı aciz vesikası
verilecek haldeyse bu durumda borçlunun güvenilirliği baya zor durumdadır. O zaman
haczedilebilecek bir mal yoksa; başka bir malın satılmasını ve borcun ödenmesini
sağlayabilirim. Sonradan haczedilmezlikten feragat edilebilir. Adalet bakanlığında aciz
vesikası düzenlenen kişilerin listesi vardır ve önceden iflas, hakkında aciz vesikası düzenlenip
düzenlenmeme şeklinde şeylere bu listeye bakıp puan verir banka.
1.Geçici aciz vesikası: hükmü son derece sınırlıdır. Türk hukukunda 277 vd’da actio
pavliana (tasarrufun iptali davası) açma hakkı verilir.
2.kesin aciz vesikası: takip hukukuna ilişkin ve maddi hukuka ilişkin etkileri vardır.
Özellikle itirazın kaldırılmasında karşımıza çıktı.
Takip hukukuna yönelik olarak en önemli etkisi; İİK m.68 anlamında bir borç ikrarını
içeren belge olmasıdır. (türk hukukunda kesin kaldırmaya elverişli belgelerden sayılmaktadır)
haciz talebinde bulunabilir (vesikanın ibrazından itibaren 1 yıl süreyle ve burada ödeme
emrine başvurulmaz, direkt haciz istenir). Tasarrufun iptali davasında geçici ya da kesin aciz
vesikasının varlığı özel bir dava şartı teşkil etmektedir! Hacze iştirak imkânı verir. İsviçre’de
ihtiyati haciz talebinin sebebini teşkil ediyor böyle bir aciz vesikasının varlığı.
Maddi hukuka ilişkin sonuçlar: borç yenilenmiş olmaz, faiz istenemez (dikkat!
Sicilden terkin ettirilmedikçe alacağı ve buna ek olarak faizini ödeme şartı var. Yoksa sonsuza
kadar ismim orada kalır.), zamanaşımı 20 yıl müddetle işlemez. Avukatlık kanununda;
hakkında aciz vesikası varsa bir avukatın ve bu kaldırılmazsa sicilden, mesleğe kabule engel
teşkil eder. Aciz vesikasının verilme zorunluluğu haciz sırasında tutanakla da olabilir, pay
cetveliyle de olabilir.
KAMBİYO SENETLERİNE DAYALI HACİZ YOLUYLA TAKİP (iyi çalışın dedi hoca)
-M.168-170/b
-mehazda yoktur. Orada kambiyo senetlerine dayalı iflas yoluyla takip vardır. Eksik unsurlu
çek poliçe vs olmamalıydı.
-bu takip türü alacaklı yararına bir takip türüdür. Haciz yoluyla takipte itiraz takibi
durdururken, burada durdurmadığını görmekteyiz.
-Takip talebi-----ödeme emri ----ödeme emrine itiraz----itirazın kabulü (borçlunun bu kararı
icra mahkemesinden getirmesi gereklidir.)
-İtiraz ve ödeme süreleri kısaltılmıştır.
-Elinde kambiyo senedi olan tabi ki kambiyo senedine dayalı haciz yoluyla takip başlatmak
zorunda değil ama alacaklı akıllı hareket etmiş olmaz bunu değerlendirmemekle. Avantajlı bir
takip türü alacaklı için sonuçta. İcra müdürünün birtakım hususları inceleme yetkisi var yalnız
onu unutma. Dikkat! Şikâyet süresinin 5 gün olduğu hallerle, (yalnızca) şikâyete konu olabilen
şeyler aynı değildir. Alacaklının tahrifata yetkili olup olmadığı hususuyla, kambiyo senedinin
TTK ve Çek- kanunu çerçevesinde kambiyo senedi vasfı taşıyıp taşımadığına ilişkin
durumlarda süre kısaltılmıştır. (5 gün) Vadenin gelip gelmediği incelenmek zorunda, vade
geldi zannetti halbuki gelmemiş o zaman bu da şikâyet sebebi oluşturabilir çünkü iyi
incelenmemiş ama burada 7 gün esas alınacak (genel şikayet süresi).
08.12.2021
Kambiyo senetlerine dayalı haciz yoluyla takipten bahsediyorduk ve bunun 2 türü vardı, haciz
ve iflas yoluyla takip. İflas yoluyla takip mehazda da vardır. atipik olan ve bizde olan haciz
yoluyla takiptir, adeta ilamlı takibe yaklaştırılmış. 1965 değişikliğiyle imza dışı itirazlar
yönüyle de ilamlı takibe benzedi. 1988’de yapılan değişikliklerde imzaya itirazın da icra
mahkemesine yapılması gerekiyor.
Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibi işleyeceğiz bu konudan sonra ve bu takip türü, geniş
anlamda da kullanılabilir dar anlamda da. Geniş anlamda kullandığımızda; hem rehinin
paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı ve ilamsız takipleri hem de ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla
ilamlı ve ilamsız takipleri kapsayacak şekilde kullanıyoruz. Roma hukukundan beri gelen önce
rehine müracaat kuralı vardır. Fakat burada kambiyo senediyle rehinin paraya çevrilmesi
yoluyla takip arasında bir fonksiyonel ilişki vardır. Bu ilişki: eğer teminatlı alacaklı ile borçlu
arasındaki ilişki için ayrıca bir kambiyo senedi düzenlenmişse, teminatlı alacaklının çok
avantajlı hale geldiğini görmekteyiz. Bu hukuku ki ilişki için kambiyo senedini tesis ediyorlar ki
önce rehine müracaat kuralını bertaraf etmiş olsunlar. Dilerse rehinin paraya çevrilmesi
yoluyla takip türlerinden birini, dilerse kambiyo senedine dayalı takibe ya da haciz yoluyla
takibe başvurabiliyor. Kambiyo senedi=bono, poliçe, çek. TTK’deki koşulları taşıması
gerekir bunların.
Takip talebinde bulunurken kambiyo senedinin eklenmesi gerekir. Taraflar tacirse kambiyo
senedine yetki sözleşmesi konulursa geçerli mi değil mi: değişik Yargıtay kararları var. Biz
burada TTK’nin 775’e bakarak buradaki yetkinin kesin olduğunu kabul ediyoruz. Bazı Yargıtay
kararlarında yetki kesin kabul edilmiş bazılarında ise yetki şartını içeren kambiyo senedinin
avalistleri dahi bağlayacağı kabul ediliyor. Hoca ve Üstündağ yetkinin kesin olduğunu
düşünüyormuş azınlık kalıyor. M.775’e göre: borçlunun ticaret yerinde böyle bir yer yoksa
konutunda ibrazı gerekir. Çoğunluk görüş yetkinin kesin olduğunu kabul etmiyormuş, haciz
yoluyla takipte yetki meselesini nasıl çözüyorlarsa burada da aynı şekilde çözüyorlarmış. İfa
yeri belliyse, belli değilse m.89’a göre çözülmesinden bahsediyor. (Geçen seneki yetki
konuları önemli, bunları hatırlamamız gerekli final sınavına.)
Ödeme emri ne zaman hazırlanır: icra müdürünün yaptığı inceleme olumlu sonuç doğurursa
kambiyo senedine dayalı ödeme emri gönderilir. Kambiyo senedinin kambiyo senedi olması
için gereken vasıfları taşıyıp taşımadığı değerlendiriliyordu. Eksik unsurlu bono, poliçe, çek
varsa o zaman kambiyo senedine dayalı ödeme emrinin düzenlenmemesi gerekir. Alacaklının
kambiyo senedine dayalı takip yapma hakkının olup olmadığını da araştırmalı. Vadenin gelip
gelmediğini de incelemek zorundadır icra müdürü. TTK anlamında kambiyo senedi vasfı taşıyıp
taşımadığı ve alacaklının hakkı olup olmadığı: 5 GÜNLÜK ŞİKâYET SÜRESİNE TABİDİR. Kambiyo
senedinin aslının görülmesi sağlıklı bir değerlendirme için önemlidir. (Çekler eğer bankaya ibraz
edilmişse bankanın verdiği bir kâğıt oluyormuş bu da yeterli olabiliyormuş ama bu husus çeklerde) 10
günlük bir süre vardır ödeme emrinde. İmzanın kendisine ait olmadığını düşünüyorsa, ödeme emrinin
alınmasından itibaren 5 gün içinde ayrıca ve açıkça belirtilmesi gerekmektedir. DİLEKÇEYLE! Sözlü
yapılmaz. Münhasıran dilekçeyle icra mahkemesine yapılır. İmzaya açıkça ve ayrıca itiraz etmezsek
kendiliğinden sadır sayılıyordu, haksız yere inkarda alacağın %10’u oranında para cezasına mahkûm
edilir + icra inkâr tazminatı. (Haciz yoluyla takipte de vardı bu %10) peki imzaya itiraz edince güle
oynaya eve mi gidiyoruz? Hayır, takip durmaz çünkü itirazın bertaraf edilmesi aşaması yok. Burada
itirazın kabulüne ilişkin icra mahkemesinden karar getirdiğinde takip durabilir. İcra mahkemesi
cebri icraya devam mı yoksa duralım mı diye karar veriyor zaten.

Aynı sistem borca itirazda da var: borcun olmadığı veya borcun itfa edildiği veya mehil verildiği,
zamanaşımına uğradığı veya yetki itirazını 5 gün içinde icra mahkemesine dilekçeyle bildirmek.
Kambiyo senedinde borca itirazda süre 5 gün. İtirazın takibi durdurucu etkisi yok.

Haciz yoluyla takipteki itirazın bertarafı alacaklı tarafından yapılırken, kambiyo senedine dayalı
takipteyse bu safha yerini itirazın kabulüne bırakıyor ve bunu borçlu yapıyor.

İtiraz edilmediği ve borç ödenmediği takdirde mal beyanına davet yer alıyor ödeme emrinde, mal
beyanında bulunma ihtarı söz konusu oluyor. 5 günlük şikâyet süre, şikâyet sebebine göre
değişiyordu. Birçok hususun incelenmesi gereklidir, incelenmediğinde şikâyet sebebi oluşturuyordu
ama 5 günlük süreye tabi olanlar ayrı (önceden yazdım), bunun dışındakiler ise 7 günlük genel şikâyet
süresine tabidir.

İtirazın kabul kararı alınamazsa: cebri icrayla haciz gerçekleştirilebilir, satış yapılamıyor. İmzaya itiraz
ciddi bulunursa icra mahkemesi bir tür ihtiyati tedbir kararı verir; bu da geçici durdurmadır. Her
taleple karşılaştığında bu ihtiyati tedbir kararı verilmez. İmzanın borçluya ait olmadığı kanaatine
varırsa, borçlunun itirazın kabulüne ilişkin talebini kabul edecek ve bununla takip duracak. Bu
durumda alacaklı icra inkâr tazminatına hükmedilebilir mi? duruma göre değişen bir husus.
Alacaklının haciz yoluyla takipte olduğu gibi çok korunduğunu görmekteyiz. alacaklının haksız çıkması
yeterli değil ayrıca kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğunun anlaşılması gerekir alacaklının, bu takibi
yapmakla alacaklının. Yapılan itiraz incelemesi sonucunda imzanın borçluya ait olduğu kabul edilirse,
itirazın kabulü talebi reddedilir ve hem icra inkâr tazminatını hem de %10 alacağın oranında para
cezasını öder borçlu. İcra mahkemesinin verdiği bu kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil
etmiyor ama unutma. (Hoca sınavda sormuştu; menfi tespit davalarında icra mahkemesi görevli değil)
itirazın kabulü veya itirazın reddine karar verilebiliyor o zaman.

(ek bilgi: İlamlı takibe yaklaştırdık çünkü kambiyo senetlerine dayalı alacağın sahte alacaklar olmadığı,
dayanaklarının olduğu konusunda kuvvetli dayanağımız var demiş kanun koyucu.)

Borçlunun 5 gün içinde dilekçeyle icra mahkemesine başvurup icra mahkemesinden itirazın kabulüne
ilişkin karar getirmesi gerekiyor. M.169/a çerçevesinde bunu resmi veya imzası ikrar edilmiş belgeyle
yapmak zorunda. Eğer itirazı haklı bulursa takip duracaktır, daha sonra kararın kesinleşmesiyle dosya
iptal edilecektir. Asıl kararı vermeden önce geçici durdurma/tedbir kararı verilebilir.

KAMBİYO SENEDİNDE Bilinmesi gerekenler: ödeme süresi ne kadar, itiraz süresi ne kadar ve nereye
yapılıyor, cebri icrayı durdurmak için kimin harekete geçmesi gerekiyor ve nereye başvurulması
gerekiyor.

13.12.2021
Önemli bir konuya geçiyoruz.
Kambiyo senetlerine dayalı rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip.
Geniş anlamda: ipoteğin para çevrilmesi yoluyla olanı da kapsar.
Dar anlamda: sadece iik’da rehin adı altında incelenenler.
REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP
Dar ve geniş anlamı vardır. %100 eşya hukukundaki kavramlarla örtüşmüyordu
bahsetmiştik.
Rehinin dar anlamda paraya çevrilmesi yoluyla takip:
1. Ilamlı: rehin veya alacak hakkı veya her ikisi de ilama veya ilam hükmünde belgeye
bağlandıysa. Madde 23/1.
2. İlamsız: takip talebi olmadan, re’sen talebin başlamasına imkân yok. Taşınır rehini söz
konusu olduğunda rehinli alacaklının takip talebinde bulunması gerekmektedir.
M.58’deki kayıtları içermesi gerek takip talebinin. Takip talebinde rehin tesis edilen
malın ne olduğunun belirtilmesi gereklidir. Üçlü bir rehin ilişkisi varsa m.145
çerçevesinde o kişinin de adının adresinin olması gerekir, daha başka belirtilen
şeylerde var m.145’te.
Ödeme emrinde: sürelere dikkat. Ödeme emrinin tebellüğünden itibaren 15 günlük bir süre
var. 7 gün içinde itiraz olunmaz, 15 gün içinde borç ödenmezse rehinli malın satılacağı tehdidi
vardır. Burada haciz safhası yok çünkü. Burada zaten rehnin hangi mal üzerinde olacağı belli.
Rehin hakkına 7 gün içinde itiraz edilmezse artık rehin hakkını borçlu tarafından kabul edilmiş
sayılacaktır. Yalnızca rehin hakkına itiraz edilirse, alacaklı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla
takipten vazgeçip diğer malların haczini isteyebilir. Hem rehin hakkına hem borca itiraz
edilirse; burada itirazın bertaraf edilmesi de gündeme gelecektir.
Ödeme emrine itiraz edilirse, rehin hakkı itiraz dışı kalmışsa takip durur. Bu durumda itirazın
bertaraf edilmesi genel haciz yoluyla takipteki gibidir. Sadece rehin hakkına itiraz ederse,
artık ödeme emrinin alacağa ilişkin kısmı kesinleşmiş olur.
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip: ya rehin ya da alacak hakkı ya da her ikisi
birden. İlam veya ilam hükmünde belgeye bağlı olabilir bunlar. Alacaklı yine takip talebinde
bulunur. İcra emri söz konusudur ve itiraz söz konusu değildir. Bu durumda alacaklı ilgili
ödeme süresinde borcun ödenmesi aksi halde cebri icraya devam edileceği ihtarı vardır yani
rehinli mal satılacak tehdidi bu. İcranın durdurulmasına ilişkin karar getirilmezse rehinli mal
satılır. İİK m.150/h, m.149, 150/ı* gibi kategoriler var. M.150/ı kredi kuruluşları için özel bir
maddedir ve büyük bankaların zoruyla getirilmiş bir maddedir.
150/h: ipotek hakkı ya da alacak hakkı ya da her ikisi de ilama veya ilam hükmünde belgeye
bağlanmışsa, o zaman takip talebi söz konusudur. Ödeme emri yerine icra emri gönderilir!!
İlam hükmünde belge var burada.
Rehin hakkına yönelik takiplerde: 15 gün
İpotek hakkına yönelik takiplerde: 30 gün
M149: ipotek akit tablosu var kayıtsız şartsız para borcu içeriyorsa, m.149’un şartı yerine
gelmiş oluyor. Burada da icra emri gönderilir, ilamlı takip türü vardır. ödeme emri yerine icra
emri göndereceğiz. İpotek akit tablosunda ödenen taksitler ne zaman ödenmiş ne kadar
ödenmiş bunların hepsi yazılıyor. İpotek akit tablosu kayıtsız şartsız borç ikrarı içeriyor.
Burada ipotek türlerini anlamak çok önemli. Kesin borç ipoteği, karz ipoteği, ana para ipoteği:
türleri.
İpotek akit tablosu kayıtsız şartsız borç ikrarı içermiyorsa; ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla
ilamsız ve ilamlı takip söz konusu olmayıp, ödeme emrinin gönderilmesi gerekir.
Limit ipoteği= üst sınır ipoteği=azami had ipoteği
****Diyelim bin liralık kredi çektim ama hiç kullanmadım. Burada limit bin.
Limit ipoteğinde kural olarak icra emri gönderilmez ancak limit ipoteğini tesis eden alacaklı
bir kredi kuruluşuysa o durumda da aslında ödeme emri yerine icra emri gönderilmez ancak
150/ı’nın şartlarını yerine getiren bir kredi kuruluşu varsa o durumda m.149 a göre işlem
yapılır. Yani bu durumda limit ipoteğinde dahi icra emri gönderilir!
m. 33’de itfa için gerekli belgelerden bahsediyor, icranın geri bırakılması kararı için gerekli.
İpotek türü nedir bunları bil, hangi ipotek türü kesin olayda söz konusudur? bunu bilmen
gerek.
İpoteğin paray çevrilmesi yoluyla ilmasız takip: önce takip talebinde bulunmak lazım. İpotekli
mal ne, aalcak mal ne ve miktarı nedir bunlardan bahsedilir. icra müdürü akit tablosuna
baktığında kayıtsız şartsız borç ikrarı görmüyorsa, bu durumda ödeme emri gönderilecektir.
İpotek szö konusu olduğu için ödeme süresi 30 gündür, itiraz süresi 7 gündür.
İpotek hakkı itiraz konusu olmaz. Alacağın kendisine ya da miktarına ilişkin itiraz takibi
durdurur. Ödeme emrine itirazın etkisi; takibi durdurur.
150/ı: çerçeve kredi sözleşmesi var, bir limit belirleniyor ama kesinlikle kullanmak
gerekmiyor/yani zorunlu değil. Vadesinde ödenmediği takdirde hesap özeti gönderilir noter
vasıtasıyla. 8 günde itiraz edebilir buna.
Rehinli ya da ipotekli mal kendiliğinden paraya çevrilmez, satış talebinde bulunmak gerekir.

15.12.2021

Rüçhanlı alacaklar toplamının aşılıp aşılmadığına bakmamız gerek, teminatlı alacakların


toplamı..
m.206’daki son değişiklik.
Rehin açığı belgesi:
a. iik m.150/f. Geçici rehin açığı belgesidir. Rehinli ya da ipotekli mala takdir edilen
kıymetin, rehinli alacaklara yetmeyeceği anlaşılırsa; daha henüz satış yapılmadan bu açık
kalan miktar için önce rehine müracaat kuralının yarattığı sakıncalardan rehinli alacaklıyı
korumak için diğer mallara başvurma imkanı vermektedir. Biçilen değere, bunun ipoteği veya
rehni karşılayıp karşılamadığına bakıyoruz. Bu maddenin kapsamlı bir etki yarattığını
söyleyemeyiz. Alacaklının talebi üzerine geçici rehin açığı belgesi düzenlenir. Başka bir alacak
için iştirak durumu.
b. iik m.152. kesin rehin açığı belgesi burada kastedilmektedir. Rehinli alacağa/mala
bir alıcı çıkmamış olabilir, ya da mal satılır fakat alacaklı alacağını tam olarak alamaz. Burada,
önce rehine müracaat kuralından kurtuluyoruz. Diğer takip yollarına müracaat imkânı vardır.
Satışın yapılamaması halinde, satışın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl süreyle ödeme emrinin
gönderilmesine gerek yoktur. Doğrudan haciz istenebilir. Bunun dışında borç ikrarı içeren
belge niteliğinde, itirazın kaldırılmasına elverişli belgelerden sayılıyor? Kesin rehin açığı
belgesi aciz vesikasının aksine tasarrufun iptali davası açma hakkı vermez.
ABONELİK SÖZLEŞMELERİNDEN KAYNAKLANILAN PARA ALACAKLARINA İLİŞKİN TAKİP
Doğalgaz sözleşmesi, cep telefonları için yapılan tüketici sözleşmeleri, abonelik
sözleşmelerinden kaynaklı faturalardır. Rg’de 19.12.2018’de yayımlanan 7155 s. Kanunla
abonelik sözleşmesinden kaynaklanan para alacaklarına ilişkin kanun: ASPAY UYAP’ın içinde
merkezi takip sistemi (MTS) kurulmuş. İcra dairelerinin yoğunluğunu azaltmak amaçlı
kurulmuş MTS. Bir tüketici var abonelik sözleşmesinde, karşı taraf da abonelik hizmeti veren
kurum. Bu yola başvuracak kimse hizmet veren kurumdur o kurumun avukatıdır. Ben faturayı
ödeyip o parayı geri isteyemem tüketici olarak. Avusturya’daki elektronik yargılamaya ilişkin
hizmetlerden yararlanmışız ama 7155 s. Kanunda elektronik yargılamanın başlamasından
daha fazlası vardır.
Bu kanundan kaynaklı olarak abonelik sözleşmesine ilişkin ilamsız takip başlatmak için,
ŞARTLAR;
1. Bir abonelik sözleşmesi olmalıdır.
2. Takip konusu alacak bir para alacağı olmalıdır.
3. Bu para alacağının bedeli faturaya yansıtılan mal ve hizmetlerden kaynaklanması
gerekir. (Geçerli bir abonelik sözleşmesinden bahsediyoruz. Kaçak kullanımdan
kaynaklı para alacağının MTS üzerinden istenmesine imkân yok.)
4. Hizmet verenin avukatıyla bu takip istemi yapılmış olmalıdır.
ASPAY’a uygun bir takip talebi olmalı. m.4.
Takip talebi
MADDE 4- (1) Alacaklı avukatı, icra takibini başlatmak için Merkezî Takip Sisteminde yer alan takip talebini
doldurur.
(2) Takip talebinde aşağıdaki hususlar yer alır:
a) Alacaklının ve varsa kanuni temsilcisi ile avukatının adı ve soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası;
tüzel kişi ise unvanı, vergi kimlik numarası, ticaret sicil numarası ve Merkezi Sicil Kayıt Sistemi numaras ı; adresi,
telefonu ve elektronik iletişim bilgileri
12906

b) Alacaklının veya avukatının münhasıran Merkezî Takip Sistemi ile ilişkilendirilmiş hesap numarası
c) Borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı ve soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası; tüzel kişi ise
unvanı, vergi kimlik numarası, biliniyorsa ticaret sicil numarası ve Merkezi Sicil Kayıt Sistemi numarası; adresi,
biliniyorsa telefonu ve elektronik iletişim bilgileri
ç) Terekeye karşı yapılan takiplerde kendilerine tebligat yapılacak mirasçıların adı ve soyadı, Türkiye
Cumhuriyeti kimlik numarası ile adresi
d) Alacağın tutarı ve faizli alacaklarda faizin türü, oranı, miktarı ve işlemeye başladığı gün; alacak yabancı para
ise harca esas olmak üzere takip tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden Türk
lirası karşılığı, alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizli alacaklarda faizin türü, oranı, miktarı
ve işlemeye başladığı gün
e) Takip dayanağı belgelerin tarih ve numarası ile alacağın son ödeme tarihi
f) Haciz ve müteakip işlemler için yetkili icra dairesi
(3) Son ödeme tarihi belirtilen alacağa ilişkin fatura veya benzeri belgeler sisteme yüklenir. (benzer
belgelerden kastedilenin abonelik sözleşmesi olduğunu söyleriz ama bu hususta tartışmalar var. Her
abonelik sözleşmesi çok ciddi bir şekil usulüne tabi kurulmuyor halbuki, cep telefonundan da abonelik
ilişkisi kurulabiliyor sonuçta. Burada benzer belgeler ifadesi çok yerinde olmamış. Bu tarz durumlarda
belge olması gerekli mi? hocaya göre belge senet değildir. Çift taraflı imzalı belge olmasa da olur o zaman
geniş düşünebiliriz bu belge kavramını diyor hoca.)
(4) Takip talebi ikinci fıkra uyarınca doldurulduktan, ilgili belgeler taranıp sisteme yüklendikten ve takip harç
ve masrafları elektronik ortamda ödendikten sonra, güvenli elektronik imzayla onaylanır, sisteme kaydedilir ve
takip, Merkezî Takip Numarası alır. İcra takibi, sisteme kaydedilmekle başlar.

Tebligat kanununda değişiklik yapıldı; kamu kurumu, noterler, bilirkişiler, arabuluculara ve


avukatlara yapılacak tebligatların elektronik tebligat olarak yapılması gerekir.
Ödeme emri: MTS üzerinden otomatik olarak düzenleniyor, geçerli bir takip talebi varsa.
Tebliğden itibaren 7 gün içinde borcun ödenmesi gerekir. Aynı süre içinde itirazların
bildirilmesi gerekir.
Sadece yetkiye itiraz edildiğinde, yani borca bir itiraz söz konusu değilse, bu ASPAY
çerçevesinde takibi durdurmaz. Borçlunun yetki itirazında gösterdiği icra dairesinden haciz
isteyebilir.
İtirazların herhangi bir icra dairesi aracılığıyla ya da MTS ile entegre UYAP vatandaş portalı
üzerinden yapılabilir ödeme emri. Halbuki ilamsız takipte icra dairesinde sözlü ya da yazılı; ya
da kamniyo senedinde münhasıran icra dairesine itiraz yapılıyordu ama BURADA FARKLI BİR
İMKAN VERİLMİŞ.
Borç ödenmez veya itiraz olunmazsa, yetkili icra dairesi aracılığıyla cebri icraya devam
edilecek.
Ödeme emri
MADDE 5- (1) Takip talebinin sisteme kaydedilmesinden sonra sistem tarafından ödeme emri düzenlenir.
Ödeme emrinde, takip talebinde yer alan bilgiler yanında aşağıdaki hususlar yer alır:
a) Toplam borç miktarı ile takip harç ve masraflarının, tebliğden itibaren yedi gün içinde alacaklının veya
avukatının Merkezî Takip Sistemi ile ilişkilendirilmiş hesap numarasına ödenmesi gerektiği
b) Yetkiye, borcun tamamına veya bir kısmına ya da alacaklının takibat icrası hakkına dair bir itirazı varsa
bunun da aynı süre içinde beyan edilmesi gerektiği
c) Sadece yetkiye itiraz hâlinde yeniden ödeme emri tebliğ edilmeksizin alacaklının talebi üzerine, yetki
itirazında gösterilen veya mahkemece yetkili görülen icra dairesinden haciz işlemlerinin başlatılacağı
ç) İtirazların, herhangi bir icra dairesi aracılığıyla veya güvenli elektronik imza kullanılarak Merkezî Takip
Sistemi üzerinden yapılabileceği
d) Borç ödenmez veya itiraz olunmazsa yetkili icra dairesi aracılığıyla cebrî icraya devam edileceği
(2) Bu Kanun kapsamındaki takiplerde Merkezî Takip Sistemi harcı alınır; ayrıca icraya başvurma harcı ile
tahsil harcı alınmaz.
(3) Merkezî Takip Numarası alan ödeme emri ile tebliğ mazbatalı kapalı zarfa ilişkin bilgiler, sistem üzerinden
ilgili Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi (PTT) birimine iletilir.

Ödeme emri nasıl gönderilir? Duruma göre değişiyor. Tebligatın elektronik olarak yapılması
gereken kişiler vardı. Tebligat kanunu çerçevesinde gelir borçluya tebligat.
Avukatın takip talebini ilettiği icra dairesine dosyayı tarayarak gönderme zorunluluğu vardır.
Ödeme emrinin çıktısını alıp borçluya iletmek ptt’ye ait bir görev.
İtiraz: maddi hukuka ilişkin ve takip hukukuna ilişkin olarak 2’ye ayrılırdı. Maddi hukuka ilişkin
itirazların takibi durdurucu etkisini burada görmekteyiz 7 gün içinde herhnagi bir icra
dairesine itirazda bulunabilir veya güvenli imza ile uyap vatandaş portalı züerinden de itiraz
edebilir. İTİRAZ TAKİBİ DURDURUR AMA BAZILARI ASPAY’DA DURMUYOR. SADECE YETKİYEYE
İTİRAZ, DURDURMAZ!
20.12.2021
Abonelik sözleşmesinden kaynaklanan para alacaklarının takibine ilişkin ilamsız bir takip
türünü düzenliyordu ASPAY. Amaç; icra dairelerinin küçük alacaklarla meşgul olmasını
engellemek. Takip talebinde neler olduğunu önceki ders gördük, 7155 s. Kanunla getirilen
kayıtlar + m. 58.
UYAP’ın içinde MTS var. Bunun üzerinden takip talebinde bulunup harçlar vs yatırılıyor.
Dikkat! Takip talebinin icra dairesine yapılmaması gerekir. ASPAK’tan kaynaklanan taleplerde
MTS üzerinden takip taleplerini doldurmaz ve ilamsız takibe konu ederse bunun icra dairesi
tarafından reddedilmesi, eğer ödeme emri düzenlenirse bunun şikâyet yoluyla iptali gerekir.
Haciz yoluyla takibin önü kapandı o zaman! Dilerse o dilerse diğeri şeklinde olmaz. Tüketiciye
fatura üzerinden yansıtılan bir mal veya hizmetin yansıtılması söz konusudur. kaçak
kullanımlar abonelik sözleşmesinden kaynaklanan para alacağına ilişkin bir sözleşme
kapsamında olmadığından bunu dahil etmiyoruz.
Örn: bin liralık bir abonelik sözleşmesinden kaynaklanan alacak var, hizmet sözleşmesi veren
kurumun avukatının karşı tarafın birçok bilgisine haiz olur .

MADDE 11
2004 sayılı Kanunun 78 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümleler
eklenmiştir.
“Ancak, alacaklı dilerse haciz talebinde bulunmaksızın Ulusal Yargı Ağı
Bilişim Sistemi üzerinden, bu sisteme entegre bilişim sistemleri vasıtasıyla
borçlunun mal, hak veya alacağı olup olmadığını sorgulayabilir. Sorgulama
sonunda sistem mal, hak veya alacağın mahiyeti ve detayı hakkında bilgi
veremez; sadece mal, hak veya alacağın genel olarak olup olmadığı
konusunda bilgi verebilir. Borçlunun mal, hak veya alacağının varlığının tespiti
hâlinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi üzerinden de haciz talep edilebilir.”
KİRALANAN GAYRİMENKULLERİN İLAMSIZ İCRA YOLUYLA
TAHLİYESİ
1) kira bedelinin ödenmemesi sebebiyle ilamsız tahliye : burada bir kira
bedelinin ödenmemesi + taşınmazın tahliyesi isteniyorsa. Görevli
mahkeme sulh hukuk kira bedelinden bahsediyoruz burada. Sadece kira
bedelinin ödenmesi için bu yola başvurulmaz, tahliye talebinin açıkça yer
alması gerekir. M.269. kira sözleşmesi sözlü olarak yapılırsa peki? Kira
sözleşmesinin inkar edilmemesi, sözleşmeye ilişkin itiraz olmasın ki
tahliyeden yararlanalım. Yazılı kira sözleşmesinde de altındaki imzanın
inkar edilmemiş olması gerekmektedir.
Ödeme emrine ilişkin süreler TBK’ya tabidir, oradaki ödeme süreleri dikkat
alınır. Konut ve çatılı işyerlerinde 30 günlük ödeme süresi. Diğer kira
sözleşmesi tiplerinde bu süre en az 10 gündür. Hasılat (ürün) kirasında en az
60 gündür.
Adi kira ve hasılat kiraları için ödeme emri ve itiraz müddeti:
Madde 269 – (Değişik: 18/2/1965-538/109 md.) Takip adi kiralara veya hasılat kiralarına
mütedair olur ve alacaklı da talep ederse ödeme emri, Borçlar Kanununun 260 ve 288 inci
maddelerinde yazılı ihtarı ve kanuni müddet geçtikten sonra icra mahkemesinden borçlunun
kiralanan şeyden çıkarılması istenebileceği tebliğini ihtiva eder.
Bu tebliğ üzerine borçlu, yedi gün içinde, itiraz sebeplerini 62 nci madde hükümleri dahilinde
icra dairesine bildirmeye mecburdur. Borçlu itirazında, kira akdini ve varsa buna ait
mukavelenamedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse, akdi kabul etmiş sayılır.
İtiraz takibi durdurur. İtirazın tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını
istemiyen alacaklı, bir daha aynı alacaktan dolayı ilamsız icra yoliyle takip yapamaz.
Borçlar Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin kiralayana altı günlük mühletin hitamında akdi
feshe müsaade ettiği hallerde itiraz müddeti üç gündür.

Borca itiraz edilecekse süre 7 gündür. Süresinde itiraz edilmezse ödeme emri kesinleşir ve
hem tahliyenin hem de haczin istenmesi ortaya çıkar. Ödeme emrinin kesinleşmesinden
sonra 6 ay içinde tahliyenin istenmesi gerekir, kendiliğinden gerçekleşmez. İtiraz söz
konusuysa, 6 ay içinde itirazın kaldırılması ve tahliye talebinde bulunulması lazım. Bunların
talep edilmesi imzaya inkâr edilmemesi koşuluna bağlıdır. Geçici kaldırma diye bir şey burada
yok.
2) Kira süresinin (müddetinin) sona ermesi sebebiyle ilamsız tahliye: kira sözleşmesiyle
aynı gün tahliye taahhüdünün yapılmasını Yargıtay doğru bulmuyor, kabul etmiyor
geçerli kabul etmiyor taahhüdü. Daha ileride yapılmış gibi yazı alıyorlarmış bu sefer
de. Bu kira sözleşmesi ve tahliye taahhüdünün altındaki imzalar inkar edilmemelidir.
İik m.272-275. Kira süresinin bitiminde itibaren 1 ay içinde icra dairesine başvurup,
tahliye talebinde bulunmak. Yazılı bir kira ilişkisinin ve sözleşmesinin bulunması
gerekir. Kira sözleşmesinin altındaki imzanın ayrıca ve açıkça 7 gün içinde inkar
edilmemiş olması gerekmektedir. Taahhüt edilen bir tarih varsa bu tahliye
taahhüdünü ibraz ederek ve kira sözl ekleyerek konut ve çatılı işyerinin ilamsız
tahliyesini sağlamak mümkündür. İmza inkarında bulunulmadıysa icra mahkemesine
başvurulabilecektir. Diğer türlü sulh hukuk mahkemesine gideceğiz. Tahliye
taahhüdünün öngördüğü süreden 1 ay içinde icra mahkemesine başvurulması
gerekmektedir.
*Kiralayanın hapis hakkının korunması. Hapis hakkına konu olan malların defterinin tutulması
bir muhafaza tedbiridir. Hapis hakkı için defter yapılması:
Madde 270 – Kiralıyan evvelce yapılması lazımgelen icrai takibi yapmadan haiz olduğu hapis hakkının
muvakkaten muhafazası için icra dairesinin yardımını isteyebilir.

(B.K. 267, 269, 281).

Teahhurunda tehlike varsa zabıtanın yahut nahiye müdürünün de yardımı istenebilir.

İcra dairesi üzerlerinde hapis hakkı bulunan eşyanın bir defterini yapar ve rehinleri paraya çevirme
yoliyle takip talebinde bulunması için kiralıyana on beş günü geçmemek üzere münasip bir mühlet
verir.

*gecikmiş bir yıl ve işlemekte olan 6 aylık kira alacağı için kiralanan gayrimenkulde bulunan mallar
üzerinde hapis hakkı var.

Örn: 20 bin X 12 ay= 240 bin, gelecek 6 ay=120 bin toplamda 360 tl için hapis hakkımız var. Bu hapis
hakkının tesisi için icra dairesine başvuracağız. Defterin tutulmasını isteyeceğiz. Dikkat bu bir
muhafaza tedbiridir! İcra takip işlemi değildir bu defterin tutulması. İcra memurunun en fazla 15 gün
içinde takibe başvurulması gerekir. Hapis hakkı bir rehin hakkı olduğundan rehnin paraya çevrilmesi
yoluyla ilamsız takibe başvurmak gerekir.

22.12.2021

İHTİYATİ HACİZ

Sadece dava açma hakkının tanınması, bireyin sübjektif haklarını korumaz. Türk hukukunda keskin bir
ayrım söz konusudur geçici hukuki koruma dediğimizde. İhtiyati tedbirle ihtiyati haczin keskin olarak
ayrıldığını görmekteyiz. Birbirlerini kapsamıyorlar. Hmk ihtiyati tedbir ve koşullarını düzenlerken; İİK
ihtiyati haciz ve şartlarını düzenlemektedir. İhtiyati tedbirlerde ana konu; zarar görme tehlikesi
bulunması halindeki bu ihtiyati tedbir nedeninin bulunmasını gerektirir. Mukarine ispat/yaklaşık ispat
olması gerekirdi. İhtiyati tedbir nedeni dava konusudur. ihtiyati haczi anlamak için ihtiyati tedbiri
anlamak gerekir. İhtiyati tedbir kararıyla, ihtiyati tedbir nedeninin gerçeğe yakın bir şekilde ispatı
gerekir. (mukarine ispat= gerçeği yakın gösterecek şekilde ispat=yaklaşık ispat) burada ispat ölçüsü
%51 oranındaydı, geçici hukuki korumada düşürülmüştür bu oran çünkü acil bir durum söz konusu.
%50yi aşan bir kanaat olması yeterlidir. İhtiyati tedbire örnek olarak nafaka bağlanmasını verebiliriz.

İhtiyati haciz ne zaman istenir? Para alacağının garanti altına alınması. Para alacağına ulaşması
davanın sonucunu ya da takibin sonucunu beklerken tehlikeye urğayacaksa ihtiyati hacze
başvurulabilir. İsviçre hukukunda para alacakları + teminat alacaklarının garanti altına alınması söz
konusu.
Takipten önce ya da takip sırasında ihtiyati haciz talebinde bulunulabilir. Para alacağının teminat
altına alınması için gerekli şartların sağlanması gerekir. Kanun koyucu, muaccel vadesi gelmiş
alacaklarla, müeccel vadesi henüz gelmemiş alacaklara farklı şartlar öngörüyor.

İsviçre’de iik ile türk iik’sını kıyasladığımızda, m.257, vadesi gelmiş alacaklarda aranan şartlar türk
hukukunda daha hafiftir. Muaccelse; rehinle temin edilmemiş olacak ve vadesi gelmiş olacak. Alacak
hakkı = ihtiyati haciz. Alacağın muaccel olduğunun da gerçeğe yakın bir şekilde ispatlanması lazım.

Vadesi gelmemiş alacaklar için ihtiyati haciz şartları m.257’de sayılmıştır. Borçlunun muayyen
yerleşim yeri yoksa, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını kaçırmaya gizlemeye veya
kendisi kaçmaya teşebbüs ederse; veya alacaklının alacak haklarını ihlal eden işlemlerde bulunursa.

Soru: muaccel alacaklar bakımından aşağıdakilerden hangisi doğrudur? A DOĞRU

a. İsviçre hukukundaki şartlar türk hukukuna göre daha ağırdır.


b. Türk hukukuundaki şartlar muaccel alacaklar bakımından daha ağırdır.

İsviçre hukukunda; bizde sayılan ihtiyati haciz sebeplerinin de geldiğini vadenin geldiği dışında ispat
etmek zorundadır.

Vadesi gelmiş alacaklar için; muaccel olduğunun ispatı ve rehinle temin edilmemiş bir alacak
olduğunun ispatı önemli?

İhtiyati haciz koydurarak borçlunun mülkiyet hakkına zarar verme ihtimali olduğundan bir teminat
yatırılması öngörülür. Hata olması ihtimaline karşı öngörülen bir teminatın yatırılması sistemi. Yetki ve
görev bakımından dava öncesi ve dava sonrası diye ayrım var. Dava öncesinde: hmk’nın yetki ve
göreve ilişkin hususları; dava sonrasındaysa, davanın görüldüğü yer mahkemesidir.

Dava öncesinde, dava dilekçesiyle, dava açıldıktan sonra da istenebilir dedik. (D.iş dosyası dedik)
m.265. ivedi ihtiyati haciz kararı** 265 çerçevesinde 3. Kişilere de itiraz hakkı verilmiş?

İhtiyati haciz kararı verilirken dinlenilmemiş olan borçlunun ya da 3. Kişinin; mahkemenin yetkisine,
ihtiyati tedbir sebeplerine ve teminata itiraz hakkı söz konusu olabilecektir. 7 günlük hak düşürücü
süre vardır. Haczin uygulanmasında orada bulunduysa o andan; orada bulunmadıysa tutanağın
tebliğinden itibaren. İhtiyati haciz kararının icrası da gerekmektedir. Sadece kararın verilmiş olması
ihtiyati haczin ayakta kalması için yeterli değildir. İhtiyati haczin icrasını—m.267 çerçevesinde kararı
veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden istemesi gerekir. Kararın verildiği tarihten
itibaren 10 gün içinde icrasını istemek lazım.

27.12.2021

İhtiyati hacizin bazı konularını ele almıştık. Bazı durumlarda ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden
kalkıyordu; İİK m.261’deki yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde. Burada kanuni birtakım
yükümlülükler getirilmiş. Kararda öngörülen teminat yatırılmazsa ihtiyati haciz kararını alamaz ve
m.261’e göre de icrasını isteyemez. İlk önce icrasını istemesi gerektiğini ele almıştık. Teminatı yatırıp
kararı aldıktan sonra, ihtiyati haciz kararının icrasını istiyoruz ve ihtiyati haczi tamamlayan merasime
geçiyoruz. Bu merasim duruma göre değişir; dava açabileceğimiz gibi daha önce icra takibi
yapmadıysam bunu da başlatmam gerekiyor. İhtiyati haciz sırasında, aleyhinde ihtiyati haciz kararı
verilen oradaysa, ihtiyati haczin icrasından itibaren 7 gün içinde tamamlayıcı merasimi
gerçekleştirmek gerekiyor. Orada değilse, tutanak kendisine tebliğinden.

Gerek m.261 gerek m.264’teki süreler hak düşürücü sürelerdir, bu sürelere uymamak kendiliğinden
ihtiyati haczin kalkmasına yol açıyor.
Dikkat! İhtiyati haczi tamamlayan merasim olarak yapılan takipte, ödeme emrine itiraz edilebilir.
Ödeme emri itiraza uğrarsa m.264/2; bu hususun hemen alacaklıya tebliğ olacağını ve tebliğ
tarihinden 7 gün içinde alacaklının itirazın kaldırılması sağlanması yoluna gitmesi gerektiğini söylüyor
kanun koyucu. Ödeme emrine itiraz söz konusu olmazsa ihtiyati haciz icrai (kesin) hacze dönüşecektir.
Satış açısından bir fark söz konusu olur. Ne ihtiyati haciz ne de muvakkat hacizde satış talebinde
bulunma imkânı yoktur. İhtiyati haciz de satış isteme yetkisi vermez, muradımız bunu bir an önce
kesin hacze dönüştürmek ki satış yapabilelim.

m.264/2’ye davranıp davranmama ihtiyati haczin kendiliğinden kalkmasına neden olur?

m.264/3’e dikkat etmek gerekli, tamamlayıcı merasim olarak dava açılması söz konusuysa; hükmün
tebliğinden itibaren 1 ay içinde alacaklı takip talebinde bulunmalıdır aksi takdirde ihtiyati haciz
kendiliğinden kalkar.

264/son: ihtiyati haczin, icrai hacze dönüşmesi olasılıklarından bahsediyor. Takipteki ödeme emrine
itiraz etmemesi ya da itirazın kaldırılmış olması durumları.

İhtiyati haciz: alman hukukundan farklı olarak, İsviçre-türk hukukunda ÖNCELİK HAKKI yoktur. Ancak,
m.268’e göre ihtiyati haciz sahibinin iştirak hakkından bahsedebiliyoruz.

1. Haciz: a tarafından konmuş.


2. Haciz ihtiyati haciz. Burada ihtiyati haciz sahibinin iştirak hakkı var mı? 2 durumda var.
Birinci durum: ilk haciz icrai, ikinci ihtiyati haciz.
İkinci durum: ilk haciz ihtiyati haciz, ikinci kesin haciz. (m.268)

4949 s. Kanunla değişiklik yapıldı: kendiliğinden iştirak ve geçici (muvakkaten) iştirak.

100. maddedeki hacze iştirak şartları isviçre’den daha ağırdır. Bizde 1932 değişikliğiyle oldu. İsviçre’de
daha önce takipte bulunma şartı + zaman şartı aranır. Bizde ilk haczi gerçekleştiren kimseye yönelik
dönemlerden önce doğduğuna ilşkin ispat gerekiyor. Bunları da sınırlı sayıda belgeyle yapabiliyoruz.
Mesela imzası ikrar edilmiş adi senetle hacze iştirak edilemiyordu.
İhtiyati haciz sahibinin haczi kesin hacze dönüştüğünde, hacze iştirak talebinde bulunmasına gerek
yoktu. Sıra cetvelinde hop diye yer alıyordu. Araba örneğinde; ihtiyati haciz sahibi i’nin daha önce
ihtiyati haczi gerçekleştirmesi, aynı malın sonradan kesin hacze konu olması halinde onun otomatik
olarak kesin hacze iştirakini sağladığını görmüştük. Ancak, bu iştirak geçiciydi. (İsviçre’de de geçici).
Geçici iştirak kesin iştirake dönüşür: İhtiyati haciz icrai hacze dönüşürse. 2003’ten önce m.100’deki
şartların yerine gelmesi gerekir/gerekmez tartışması varmış. Şu anda bu tartışma noktalanmış ihtiyati
haciz şartlarına ek m.100deki şartları da ararız sıra cetveline girmek için. 100. Maddenin şartlarının
aranması grupların oluşmasını engelliyor aslında.

İHTİYATİ HACZİN TEMİNAT İLE KALDIRILMASI

Hasım (aleyhinde ihtiyati haciz kararı uygulanan kişi) mahkemeden ihtiyati haczin kaldırılmasını
isteyebiliyor. İİK m.266 çerçevesinde, mahkeme karar verecek çünkü teminatın ne kadar olduğunu
söylüyor? Burada kendiliğinden kalkma yoktur, İİK m.266 hasmın teminat göstererek haczi kaldırması
söz konusudur.

Tazminat davası: ispat ölçüsü düşürülmüş müydü ihtiyati haciz yargılamasında? Yaklaşık ispat
mukarine ispat aranır. %50’yi aşan kanaat yeterlidir. İhtiyati haciz koyduran kişi haksız çıkmışsa,
borçlu veya üçüncü kişi ihtiyati haczin uygulanmasında zarar görmüşse; burada bir tazminat davası
görülebiliyor. Borçlu veya zarar gören 3. Kişi bu davayı açabilir. Hoca: kanuni sorumluluk hali.
Çoğunluk: kusursuz sorumluluk hali, borçlu ve 3. Kişinin ihtiyati haczin icrasından zarar görmüş olması
gerekir. Zamanaşımı: haksız fiile ilişkin hususları kıyasen uygularsak yeni tbk ile 2 yıl, eski bk’da 1di
biraz tartışmalı ama İİK’da 1 yıl düzenlenmektedir. İik m.259.

İLAMLI İCRA

Eğer bir para alacağı veya teminat alacağı söz konusuysa; genel haciz yoluyla dava açıp ilam alıp o
ilamı takibe de koyabilirim. Bu alternatif taşınırın/taşınmazın tesliminde söz konusu mu mesela? Bir
şeyin yapılmasına/yapılmamasına ilişkinse? Bu hususlarda; ilamsız takibe bunları konu edemeyiz.
İlamsız takibin konusu münhasıran para ve teminat alacağıydı. Bu bahsettiklerimiz için ilam ya da ilam
hükmünde belge gerekli o zaman.

İlamlar kesinleşmeden icra olunabilir mi? erteleyici etki** bir üst merciye aktarma yetkisi* karara
karşı kanun yoluna başvurulması, hükmün icrasını ertlemiyor ancak bunun istisnaları söz konusudur.

29.12.2021

İlamlı takibe başvurmak için kesinleşme beklenmez. İlama kavuşan bir alacaklı, ilamlı takibe
başvurmak için kararın kesinleşmesini beklemek zorunda değil. Hasım, mahkumiyet halinde büyük
ihtimalle temyiz yoluna başvuracaktır.

Ana kuralımız: erteleyici etkinin icranın ertelenmesini kapsamaz. Erteleyici etki, sadece kanun yoluna
başvuru halinde hükmün kesinleşmesini erteler. Karara karşı bütün yollar tüketildikten sonra
kesinleşen bir hükümle karşı karşıya kalıyoruz.

LAW304’te bu duruma ilişkin bazı istisnalardan bahsetmiştik: 1.gayrimenkulün aynına ilişkin


davalarda kararın kesinleşmesini beklemek zorundayız ilamlı takibe başvurmak için. 2.Aile hukukuna
ve kişiler hukukuna ilişkin ilamlar. (nafakaya ilişkin talepler kesinleşmeden icra edilebilir, acelesi
olabiliyor.) 3.yabancı kararların tenfizine ilişkin kararlar kesinleşmeden icra edilemez. 4.yargıtay, kira
tespitine ilişkin kararlarında kesinleşmeden icra edilemeyeceğini belirtmiş. Ceza mahkemesi
ilamlarının yargılama giderlerine ilişkin kısmı kesinleşmeden icra edilemez.

İlam niteliğinde belgeler:


İİK m.38 bunlardan bahsetmektedir. Mesela, mahkeme önündeki sulhler, kabuller, feragatler, kayıtsız
şartsız borç ikrarını içeren düzenleme biçiminde noter senetleri. İcra dairesi kefaletnameleri, temyiz
kefaletnameleri. Bunlar iik m.38’de sayılan ilam hükmünde belgeler ama ilam hükmünde belgeler
özel kanunlarda da düzenlenmiş olabiliyor. HUAK m.18/2. (hukuki konularda arabuluculuk kanunu)
arabulucunun tuttuğu tutanak kendiliğinden tek başına ilam hükmünde belge değildir isterse olumlu
olsun isterse taraflar imzalasın fark etmez. Bu belge icra mahkemesi şerh verirse oluyormuş sanırım
m.18/2. Avukatlık kanunu m.35/a’da sayılan uzlaşma tutanaklarının icra mahkemesine verilmesine
gerek yok. Noterler kanunu veya avukatlık kanunda garanti altına almak için para cezalarına
ilişkin/giderlere ilişkin kararlar varmış ve bunlar ilam hükmünde belge sayılıyormuş sanırım.

Müşterek hükümler: para ve teminat alacağına ilişkin, bir taşınırın/taşınmazın iadesi, çocuk teslimi
gibi çocukla kişisel ilişki kurulması kararları var. Son iki husus önemliymiş. 24.11.2021’de değişikliğe
uğramış. Çocuk için icra emri gönderilmesi ve 7 gün içinde çocuğun teslim edilmesi; aksi halde
çocuğun zorla alınacağı gibi çocuğu taşınır/taşınmaz bir maldan ayırt etmeyen takip türü çok
eleştiriye maruz kalıyormuş. Zor kullanmak gene de gerekiyor. Kanun değişmiş, yumuşatmışlar ama
zor kullanma durumu varmış. Klasik bir icra dairesi tarafından yürütülen takip yolu olmaktan çıktı.

-Yetki: ilamlı takip talebi her icra dairesinden istenebilir. Gayrimenkullerin tahliye ve tahsilinde
bu kurula uyulup uyulmayacağı tartışmalıdır ama ana kuralımız bu. Alacaklı, borçluya veya onun külli
veya cüzi haleflerine takipte bulunabilir. İlamın mirasçılara yöneltilmesi için bazı şartlar da gereklidir.

Hükmün icra kabiliyetinin bazı 3. Kişilere sirayeti: bu etki halefiyette var.

AHİS kararı var, türkiye’yi mahkum etmiştir: tüzünel v. Türkiye. Adil yargılanma hakkının ihlali tespit
edilmiş. İşçi ilam harcını ödeyemediğinden ilamlı takibi başlatamamış, ve haklı olmasına rağmen dava
sonucuna göre, alacağını alamamış. İşçi lehine karar verildi, harçlar kanununda değişiklik yapılmıştır
bunun üzerine. Lehine karar aşınan alacaklı, bu harcı sonradan ödeyebilir.

Aşamalar: takip talebi---İCRA EMRİ (ödeme emri değil!!) —7 gün içinde ilam hükmünde belgenin ilam
niteliğinde olmadığı hususuna şikâyette bulunabilir. Bir sonraki sahfa, haciz meğerki icranın geri
bırakılması kararı getirilmemiş olsun. İtiraz ve itiraz neticesinde takibin durması gibi bir şey söz
konusu değil. Sadece icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasına ilişkin karar getirebiliriz.

Kesinleşmeden icraya konan ilam BAM’da veya Yargıtay’da bozulursa ne olacak? Çünkü şunu gördük,
bizde kanun yoluna başvuru erteleyici etkiyi ortaya çıkarıyor fakat bu, icraya başvuruyu ertelemiyor.
Dolayısıyla istisnalara girmeyen bir konuda ilam varsa, karşı taraf istinafa ya da temyize başvurmuş
olsa da bir taraftan ilam devam ediyor. Örn: alacak davasını kazandım, 100 bin tl alacak + faizler vs
var. Burada erken ilama başvurmanın ne gibi bir riski var? Karar, kanun yolu incelemesi sonucunda
bozulursa icranın iadesi gündeme gelebilecektir. (iik m.40) istisnaya girmeyen hususları ilamlı takibe
kesinleşmeden koyabiliyoruz burada da icranın iadesi gündeme gelebiliyor. Bu durumda, bozulan
kısım hakkında icra işlemleri durur. Alacaklıya muhtira ila elde ettiği tutarı iadesi istenir. Fazla tahsil
edilen bir husus varsa, bunun faiziyle ödenmesi gerekir alacaklı tarafından.

İCRA EMRİNİN İÇERİĞİ: hükmolunan şey*** burada olamlı ve içeriği net bir şekilde ortaya konmalıdır.
Burada 7 günlük bir ödeme süresi öngörülmektedir, mal beyanında bulunması istenir eğer ödeme
yapılmazsa. Tehiri icra kararı getirilmedikçe (icranın geri bırakılması kararı) cebri icraya devam
olunacağı ihtarı yer alır. Eğer borçlu iflasa tabi bir kişiyse, iflas yoluyla takip edebileceği gibi 7 günlük
sürenin sonunda, iflas yoluyla takibe de başvurabilir. İsviçre hukukunda bir kişi iflasa tabiyse,
münhasıran onu iflas yoluyla takip zorunluluğu vardır. türk hukukunda böyle bir zorunluluk yok ama
iflasa tabi olmayan kişiye karşı türk hukukunda, kesinlikle iflas yoluyla takibe başvurulamaz ki aynı
husus İsviçre hukukunda da geçerlidir. Takip talebinde bunlardan biri seçilir.
İcranın geri bırakılması: bam’a istinaf başvurusunda bulunulmuş olabilir. Bu takdirde, istinaf
mahkemesine başvurulacak ve tehiri icra kararı istenecek. Temyiz söz konusuysa, Yargıtay’dan
yürütmenin durdurulmasına ilişkin karar talebinde bulunulacak. İstinafa başvururken ya da temyize
başvururken bu talepleri de yöneltebiliriz. Bundan sonra, icra dairesinde bu talepte bulunduğumu
belgeleyip süre isteyebilirim. İcra dairesi bu kararı getirmem için bana süre verebilir. Eğer tehiri icra
kararı alabiliyorsam; böylece ilamlı takibi bütün kanun yolu başvurusu sonuçlanana kadar ertelemiş
olabilirim ama bunun için tabi “teminat” ödenmesi gerekir. Yani: icra dairesinden süre istiyorum,
teminat karşılığında ilamlı takibe devam edilmiyor. Bu teminat özellikle gayrimenkul davalarında çok
yüksek olabiliyor. Eğer teminat paradan başka bir şeyse (kefalet, banka teminat mektubu) bunların
icra dairesi tarafından kabul edildiğine ilişkin yazı getirmem gerekir. Para dışındaki hususları icra
mahkemesi kabul etmek zorunda değildir.

Her paraya ilişkin ilam, kesinleşmeden icra edilebilir bir ilam değildir. (aile ve şahsın hukukuna ilişkin
ilamlar örneğin)

İİK m.33 ve 33a çerçevesinde icra mahkemesinden ödeme vb sebebepler veya mehil tanınması
nedeniyle tehiri icra kararı alma mekanizmasını görelim.

Hükümden önceki vakaya ilişkin (ödeme, ibra, mehil tanıma olabilir) tehiri icra kararı alınamaz. Bu
hususların iddia ve müdafanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağına kadar ileri sürmesi gerekirdi.
İcra mahkemesinin tehiri icra kararı istenmesi halinde bunu reddetmesi gerekir.

İcra emrinin hükümden sonra fakat icra emrinin tebliğinden önceki vakıalar (ibra, mehil tanıma). Bu
önceki dönemi icra emrinin tebliğinden sonraki dönemden ayırmak lazım.

Eğer hükümden sonra fakat icra emrinin tebliğinden önce bir ibra ya da mehil tanıma söz konusuysa 7
günlük süre şartına dikkat ederek İİK m.33 veya 33a’daki belgelere dayalı olarak tehiri icra talep
edilebilir. Halbuki icra emrinin tebliğinden sonraki döneme ilişkin vakıalarda bir süre sınırlaması yok,
her zaman isteyebilir.

İcranın geri bırakılması kararı için kanunda sayılan belgelerin varlığı gereklidir.

İkk m.33/1deki sınırlı sayılı belgelere dikkat!


Zamanaşımı iddialarına ilişkin m.33/a.

Menkul teslimiyse konu; takip talebinde bulunulacak. Taşınıra ilişkin ilam ortaya konacak ve bu
çerçevede icra emri hazırlanacak. Taşınırın 7 gün içinde teslim edilmesi, aksi takdirde icranın geri
bırakılması kararı ya da kanun yolu mahkemesinden yürütmenin durdurulması kararı getirilmediği
takdirde cebri icraya devam edileceği ihtarı söz konusu. icranın geri bırakılması kararı , yürütmenin
durdurulması kararı getirilmezse taşınır mal zorla alınır. Gayrimenkullerde ise m.26-29’a bakarız,
taşınmazın tahliyesi ve teslimine ilişkin hususlar var. Taşınmazın aynına taliyesine yöenlik ialmalr
istisnaya girdiğinden burada kesinleşmeyi beklememiz gerekmektedir. Kesinleşmeyi beklemeden
alacaklı ilama koyduysa şikâyet edilir. Gayrimenkullerde tehiri icra kararı alabilmek için yüklü bir
teminat göstermek gerekli. Bir de karar temyiz yoluna açıksa, ödediğim teminatı yıllar boyunca geri
alamama gibi bir durum da olabiliyor ve teminat gösteren haliyle zor durumda kalıyor.

Bir şeyin yapılmasına veya yapılmamasına ilişkin ilamların icrası söz konusu olabilir: İİK m.30

m.343: aynen ifa + tbk uyarınca tazminat haklı saklı kalır. Şahsen ifa zorunluluğu.

Yapma borçlarında kritik nokta şahsın fiilen borcu yerine getirmesi zorunlu mu? Zorunlu değil mi?
buna bakılır. Zorunlu değilse ve ihtara rağmen 7 günlük sürenin sonunda bunu yapmzsa; bilirkişiye bu
edimin karşılığı hesaplattırılıp bunun karşılığında borçlunun malları haczettirilir. 3. Kişiye yaptırılır.

İik m.25 ve 25/a zımnen yürürlükten kalktı. Çocukla ilgili husus. Bir müdürlük kuruldu ve o sayede
yapılıyor artık.

İik m.31’de irtifak haklarına ilişkin ilamların icrasından bahsediliyor, 7 günlük süre vardır burada da.

03.01.2021

Satış hükümlerine geçiyoruz, mevcut değişikliğe hoca değinecek henüz yönetmelik yürürlüğe girmedi.

Satış: talep üzerine yapılır, takip alacaklısı isteyebilir hacze iştriak eden alacaklılar da isteyebilir, borçlu
da isteyebilir. Son yapılan kanun değişikliğine göre, 24.11.2021 7343 s. Kanun değişikliği, satışta
önemli şeyler getirdi. Kural olarak satış, açık arttırma (ihale) veya pazarlık suretiyle yapılır. pazarlık
suretiyle cüzi icrada tahkimin yapılması şartların yerine getirilmesine bağlıdır, iflasta uygulama daha
geniştir. Bugün, elektronik ortamda satıştan önce kanuni süre içinde pey ileri sürme imkanı veriliyor
ihaleye katılmak için. Açık arttırma fiili olarak gerçekleştiriliyor günümüzde. Yönetmelik çıktıktan
sonra da bu hemen değişmeyecek. Yeni kanun; haczedilen malların elektronik portal üzerinden
satılacağını belirtiyor. Elektronik müzayede gibi olacak. Pilot bölgelerde bu tek sisteme geçilecek.

Satışa hazırlıktaki aşamalara dikkat etmek gerekiyor. Gayrimenkullerde daha karmaşık satış
şartnamesi söz konusu oluyormuş. İrtifak hakları, ipotek vs orada görülebilir. Satış şartnamesinin çok
iyi incelenmesi gerekir alıcı tarafından.

Menkullerde 6 aylık, taşınmazlardaysa 1 yıllık süreler vardır. Satış istemek bir süreye bağlıdır, bunlar
hacizden itibaren başlıyor. 7343 s. Kanun 6 aya bağlamış bu süreleri ayrım yapmaksızın. İcra
memurunun satışı yapması için belirli süreler vardır; menkuller talepten itibaren 2 ay
gayrimenkullerin ise 3 ay içinde satılması lazım. Satışı bu sürelerde yapamama halinde her zaman
şikayet sebebi olmayabiliyormuş yoğunluktan.

Satış için talepte bulunmak gereklidir. M.113’ göre; bazı durumlarda süre beklenmeksizin satışın
istenmesi söz konusu olabiliyor. Alacaklı talep etmeden borçlunun talebiyle de satış yapılabilir, m.
111-a. Örneğin: gıda maddeleri, muhafazası zor olan malların vaktinden evvel satışı istenebilir. 7343 s.
Kanun 111-a: burada rızai satış denen bir kurum söz konusudur, muhammen değerin %90 + satış ve
paylşatırma giderleri.

Karşılama prensibine baktığımız zaman; buna uygun olunması halinde teklif yapılır, aksi takdirde
ihalenin feshi sebebi olur. Muhammen değerin tespiti çok önemlidir, buna itiraz edilebilir.
Muhammen değerin %50si + satış ve paylaştırma giderleri. Rüçhanlı alacaklar toplamı + satış ve
paylaştırma giderleri.

Muhammen değer 200 bin tl. Üzerinde rüçhanlı alacak yoksa: 100 bin + satış ve paylaştırma gideri söz
konusu olur. Rüçhanlı alacaklar varsa, toplamı 100 bini aşarsa; diyelim 150 bin, o zaman 150 bin +
satış ve paylaştırma giderleri. Diyelim 80 bin rüçhanlı alacaklar toplamı, bu durumda 100 bini dikkate
alırız.

Menkullerde/taşınırlarda arttırmaya hazırlık safhası: ilan hazırlanır ve ilan edilir, sonra satış
şartnamesi. İlan gazeteyle yapılacaksa belirli şartlara uygun olması gerekir. ( yurd satında dağıtımı
yapılan ve 50 bin tirajını aşmış)

İlanın kanuna uygun bir şekilde yapılması gereklidir. Malın cinsi, mahiyeti, önemli özellikleri,
muhammen değeri, 1. Ve 2. Arttırma günü, yeri, saati, şartnamenin hangi günden itibaren
görülebileceği. Üzerinde birtakım haklar varsa 15 gün içinde bildirilmesinin istenmesi mümkündür.

6352 s. K. Değişikliği; elektronik ortamda önceden teklif vermeyi de getirmiştir. Birinci ihale
gününden 10 gün önce teklifler elektronik ortamda alınmaya başlanır. Muhammen değerin %20si
oranında teminat göstermek gerekiyordu 6343 s. Kanun bunu %10a düşürecek. Arttırma gününden
bir gün önce sonlandırılıyormuş teklifler.

İcra müdürü satıyorum satıyorum sattım demek suretiyle mülkiyeti geçirir. Mal bedeli ödenmedikçe
teslim edilmez alıcıya. Kural bedelin peşin ödenmesidir, alıcı süre isteyebilir çünkü yanında o kadar
para olmayabilir. Verilen süre içinde bedelin ödenmemesi üzerine icra müdürü ihaleyi re’sen kaldırır.
Bu ihalenin re’sen kaldıırlması iahelenin feshinden farklıdır. Burada mahkeme kararına gerek yoktur,
icra müdürü devrede.

Teminatın alınmasında; alıcı pey ileri sürüyor ihaleyi alıyor süresi içinde bedeli getiremeyip malın
sonraki ihalede daha düşük bir fiyatla satılmasına neden olabilir.
Alacaklar da haczedilebilir. İik m.120. bu maddeye göre 2 tane imkandan söz edebiliriz: alacaklılara
devir söz konusu. Bir alacaklıya da olabilir bütün alacaklılara da olabilir. İkinci fıkrada; hacze iştirak
eden alacaklılardan birinin burada alacağı tahsil etme ya da dava etme yetkisi söz konusu oluyor. Bu
durumda dava takip yetkisinin devri söz konusu olabiliyor KANUNİ DAVA YETKİNLİĞİ. Burada ikinci
fıkrada, ifa uğruna devir vardır. birinci fıkrada; ifa yerine devir deniyor.

Kanuni dava yetkinliği: hakkın özünü devretmeyip onun üzerindeki dava takip yetkisini alacaklıya
devrediyoruz. Görevden ötürü taraf oluyor alacaklı. İik m.94’de de var.

m.121’de şirket hisselerine ilişkin bir husus söz konusu.

Taşınmaz satışının daha özellikli olduğunu görmekteyiz. burada satışa hazırlık evresi daha şümullü.
Muhammen değer belirlenir, ilan söz konusudur, ilanın bazı ilgililere tebliği gerekir (bu yapılmazsa
birçok ihale feshedilmiş), mükellefiyetler listesi hazrlanıyor (hak iddiaları yazılır, geçirilmesi
unutulursa bunu bildirmemiz gerekir sanırım), muhammen değerin yeniden tespiti gerekir.

Gayrimenkul üzerinde hak sahibi olan oğul ama babaya tebliğ edilmiş nasıl olsa aynı evde yaşıyorlar
diye. Burada ihalenin feshedilmesi söz konusu olmuş, Yargıtay kararı.

Satışa hazırlık evresindeki hatalar, açık arttırma sırasındaki hatalar, alıcının esaslı hataya düşürülmesi
ve irade fesadının olması. Bu 4 sebebe dayalı olarak ihalenin feshi istenebilir.

05.01.2021

PAZARLIKLA SATIŞ: cüzi takipte sadece taşınırlar için söz konusu oluyor, m.119’daki şartlar varsa
tabi. İflas yoluyla takipte taşınmazların bu yolla satımı mümkün ama. Madde 119’da sayılanlar
numerus clausesdur ve taşınırlar için söz konusudur.

Hangi hallerde yapılabilir? Numerus clauses!

1. Bütün ilgililerin istemesi. (borçlu, rehinli ve ipotekli alacaklılar)


2. Borsada veya piyasada fiyatı bulunan kıymetli evraka o günün piyasa fiyatı teklif edilirse.
3. Arttırmada maden kıymetini bulmamış, altın vb. eşyalara bu fiyat teklif edilirse
4. 113/2’deki durumlar varsa (borçlunun belli durumlarda acele satış isteyebileceğini görüyoruz.
Son değişiklikte; acele satış prosedürü dışında da bunun olabileceğini; yani rızai satış kurumu
oluşturulmuştur. Burada %50 olan oran %90’a çıkıyor.)
5. Maçhuz malın tahmini değeri belli bir oranı aşmıyorsa (2021 için 6.080 tl)

Pazarlıkla satışın hukuki niteliği de önemli:

 İsviçre doktrininde: cebri işlem, özel hukuk işlemi, idari bir işlem şeklinde görüşler var.

Pazarlıkla satışın durumu-şartları hafifletilmiştir. cebri işlem ve hukuka aykırılık ile ihalenin feshi
yoluyla yapılacağını kabul ediyor.

 Türk hukukunda: özel hukuk işlemi görüşü (bunu kabul ettiğimizde normal bir satış işlemi
gibi ele alıyoruz, genel mahkeme), cebri işlemde (ihalenin feshi yoluyla bunun iptal
ettirildiğini görüyoruz.)

İki görüş de savunuluyor. Yargıtay gelgitli. Son zamanlarda özel hukuk görüşü var gibi. Pazarlıkla
satışın neredeyse hiç uygulaması yokmuş.

Taşınmazların cebri arttırma (ihale) yoluyla satılması:


 İlan
 İlan yapıldıktan sonra ilgililere bildirilmesi
 İlanın bir örneğinin ilgililere tebliği
 Mükellefiyetler listesi
 Muhammen değer biçiliyor. (kıymet takdiri. Yeni kanunda bilirkişiler tarafından yapılması
öngörülmüş.)
 Satış şartnamesi hazırlanıyor.

İlanda: satılacak şeyin muhammen değeri, cinsi, önemli vasıfları, bulunduğu yer yer alıyor. Taşınmazın
özelliklerinin ayrıntılı olarak belirtilmesi söz konusudur. haczedilen malın tahmin edilen kıymetinin
%20si oranında bir pey akçesi ya da teminat grubu getirilmesi gerektiği söyleniyor. Niye satış
şartnamesine bakıyorduk peki? İlgili mal üzerinde ipotek vs gibi bir sürü hak olabilir. Satış şartnamesi

Henüz tapuda tescil işlemi yapılmamış olsa dahi satıyorum satıyorum sattım dedikten sonra mülkiyet
geçti ve diyelim ki gayrimenkul yok oldu, yapıcak bir şey yok. Nefi ve hasar bana geçiyor.
Gayrimenkulün yok olması karşısında bir şey ileri süremem kendiliğinden yok olmuş sonuçta. Tescil
satım bedelini tamamen aldıktan sonra icra müdürünün yaptığı bir şeydir. Tapu bedeline satım
bedelini aldıktan sonra yazı yazılır; süre istediysem henüz ödemediysem tapu müdürüne yazı
yazamam.

İpotek sahibi alacaklarla, diğer ilgililere ve irtifak hakkı sahiplerine hak iddialarını ilandan itibaren 15
gün içinde bildirmeleri, aksi halde tapu siciliyle sabit olmadıkça satış bedelinden hariç tutulacakları
gibi bir hususa yer verilir. Burada dikkat etmek lazım: mükellefiyetler listesinin hazırlanmasında ilk
önce tapu müdürlüğüne yazı yazılır, tapudaki kayıtlar alınır; tapudaki kayıtlar mükellefiyetler listesine
geçer. 15 gün içinde hak iddia edenlerinde mükellefiyetler listesine iddiaları geçer. Tapu kütüğüne
şerh verilmiş şahsi haklar da geçer. Her ihtimale karşı tapuda yazıyor bildirmesem de olur diye
düşünmemek lazım. İcra müdürü ya da tapuda unutulan hususlar olabilir, hak iddiasında
bulunmazsam ben bunun sonuçlarına katlanmak zorunda kalırım. Tapuda yer almayan bir hak
iddiasında bulunuldu ve bu durumda bu hak iddiaları alacaklı ve borçluya bildirilir 3 gün içinde
itirazda bulunmazlarsa bu hak iddiaları mükellefiyetler listesine geçer/kesinleşir. Alacaklı veya borçlu
bu 15 gün içinde bildirilen hak iddialarına karşı çıkarlarsa maçhuz mala istihkaka davası çerçevesinde
görülür. Hak bildiriminde bulunan 3. Kişiye maçhuz mala istihkak davası açması için süre verilir, süre
içinde açmazsa mükellefiyetler listesinde yer verilmez. Listeye geçmesi için 3. Kişinin bu davayı
kazanması gerekir.

Mükellefiyetler listesi önemlidir çünkü muhammen değeri etkiler. Buradaki hak bildirimleriyle kıymet
takdirini etkiler. Satış şartnamesinin bir parçasıdır (cüzüdür).

Satış şartnamesi; tapu sicili hükmündedir, satış bedelinin nasıl paylaştırılacağını gösteren sıra cetveli
hükmündedir. Gayrimenkul satışlarında dikkat! : ilanda yer alan hususların ne olduğu/hazırlık
evresinin olduğu, ikincisi mükellefiyetler listesinin hazırlanması meselesi. Bu üçünü kişi ihalenin
feshini isteyemez; çünkü 7 gün içinde davayı açmadı. Hak bildiriminde bulundun ama maçhuz mala
istihkak davasını açmadın o zaman ihalenin feshini isteyemezsin.

Kıymet takdiri: 2 sene boyunca geçerlidir.

Şartnamede: mükellefiyetler listesi yer alır, tahmini değer, teminat ne kadar, gayrimenkulün
özellikleri.

Karşılama prensibine uygun bir teklif yapılırsa taşınmaz ihale edilebilir. 1. İhale için oran: malın %50si
+satış ve paylaştırma giderleri. Rüçhanlı alacaklar toplamının malın %50sini aşıp aşmamasına bağlı
olarak: aşıyorsa rüçhanlı alacaklar toplamı + satış ve paylaştırma giderleri. Aşmıyorsa; malın %50si +
satış ve paylaştırma giderleri.

İhalenin feshi: dava değildir. Şikâyet yoluyla icra mahkemesinden istenir. Maddi anlamda kesin
hükümde söz konusudur karar verildiğinde. Satış isteyen alacaklı, borçlu, pey ileri sürenler, ihaleye
katılanlar, tapu sicilindeki ilgililer isteyebilir. İstenmesinde hukuki yarar yoksa ihalenin feshi talebi
reddedilir. Talebin kabulü için bunu isteyen tarafın hukuki yararının olması gerekir/bir çıkarının
zedelenmiş olması gerekir.

İhalenin feshi sebepleri: hazırlık evresindeki hukuka aykırılıklar, açık arttırma sırasındaki hukuka
aykırılıklar (örneğin; ekonomik bütünlük arz eden malların birlikte satışa çıkarılmaması, aşkın satış
yapılması), alıcının esaslı hataya düşürülmesi (alıcının iradesinin esaslı hataya düşürülmesi. Örn:
metrekarenin yanlış çıkması), ihaleye fesat karıştırılması (gerçeğe uygun olmayan söylentiler yaymak).
İlk iki sebepte kısa süre var ve en geç ihale günü bu hatayı öğrenmiş kabul edilir kişi, diğerinde
öğrenmeden itibaren 7 günlük süre başlıyor! İhaleden itibaren 1 yıl içinde ileri sürülmesi gerekir
fesadın mesela.

Fesih talebi kabul edilmezse ret kararı kesinleştikten sonra ihale bedeli alacaklılara ödeniyor. Tapuya
tescil için tebligat yapılıyor aynı zamanda talepte bulunan kişi ihale bedelinin %10u oranında para
cezasına mahkum oluyor. Duruşmalı olarak incelenecek bir durum söz konusu, kabul kararı verilirse
mülkiyet hakkı geçmişe etkili olarak sona erer. Alıcıya ödenen hususlar da nemalandırılmış olarak iade
ediliyor. İhalenin feshi bir dava olmamasına rağmen maddi anlamda kesin hüküm etkisine sahip dedik
ama ayrıca tapu kütüğünün tashihini de istememiz lazım.

You might also like