Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 1

TEKAFÜ'

denin mümkün olduğu durumda ikisi bir- r ten söz edilemezdi. Felsefe doktrinleri ve
den yanlış olabilir, ancak ikisi birden doğru TEKAfü' dinler arasında görülen farklı anlayışlar te-
olamaz. Alt karşıt. biri olumlu diğeri olum- (.§.Sıs:::.:Jf) kafü' düşüncesi için delil teşkil etmez. Çün-
suz iki tikel önerme arasındaki karşı oluş Bütün delillerin eşit olması kü felsefe zihinsel egzersizlerden ibaret
ilişkisinden ibarettir. Zorunlu ve imkfınsız, ve hiçbir görüşün diğerini olup gerçeklere ulaşmanın yoUarına -kendi
maddede doğrulukları karşıt önermeler geçersiz kılmaması anlamında bakış açısından- ışık tutmaya çalışır. öte
gibidir. Ancak maddenin mümkün oldu- bir cedel terimi. yandan en büyük hakikati inkar eden ate-
L _J
ğu durumda biri doğru iken diğeri doğru istlerin sayısı diğerlerine oranla çok azdır.
olduğu gibi yanlış da olabilir; fakat ikisi Sözlükte kef kökünden türeyen tekMü' Hayırla şer (melekle şeytan) arasında bir ko-
birden yanlış olamaz. "iki şeyin eşit ve benzer olması" anlamı­ numda bulunan insanın zihin. irade ve gön-
içerme veya altıklık ilişkisi, tümel olum- na gelir. Tekafü' edebi sanatlarda kulla- lüne havale edilen din ise önce semavi olan
lu ile tikel olumlu ve tümel olumsuz ile ti- nıldıktan başka (bk. TEZAT) tekMüü'l-edil- ve olmayan şeklinde iki gruba ayrılmalıdır.
kel olumsuz önermeler arasındaki ilişki­ le şeklinde cedel ve münazara disiplininde Semavi olmayan dinlerin çoğu, semavi di-
den ibarettir. Her üç maddede (zorunlu, im- yer alır ve "bütün delillerin birbirine eşit nin Allah nezdinde tek ve hak olan ilam ger-
kansız. mümkün) tümelin doğruluğu veya olup bir görüşün diğerini geçersiz kılama­ çeğin büyük çapta bozulup yozlaşmış şek­
yanlışlığı tikelin de doğru veya yanlış ol- ması" diye tanımlanır. Bu tezi savunanla- lidir. Dünya nüfusunun büyük bir kısmının
masını gerektirir. Madde mümkün oldu- ra göre cedell kıyasla kanıtlanan bir iddia bağlı olduğu semavi dinler monoteist nite-
ğu takdirde tikelin yanlış olması tümelin daima başka bir cedel1 kıyasla geçersiz liğini korumakla birlikte Yahudilik ve Hıris­
yanlış olmasını gerektirir, fakat tikelin doğ­ hale getirilebilir. Tekafüü'l-edille taraftar- tiyanlık zamanla tahrife maruz kalmış. hak
ru olması tümelin zorunlu olarak doğru ol- larını Allah'ın varlığını inkar edenler, nü-
dinin son halkasını oluşturan İslamiyet ise
masını gerektirmez. yani tümel doğru ol- ilfıhl dinin ilkelerini açık biçimde ortaya koy-
büwetin gerçekliğini inkar edenler, her
duğu gibi yanlış da olabilir. Ancak çelişik muş ve ilfıhl iradenin tecellisi olarak -hiçbir
ikisini de inkar edenler, Hz. Muhammed'in
önermelerin doğrulukyorumu önermele- zaman bozulmamak üzere- on dört asır­
nübüwetini benimsemekle birlikte hangi
rin sureti dikkate alınarak yapılırken kar- dan beri devam ettirmiştir.
İslam mezhebinin doğru olduğunun biline-
şıt. alt karşıt ve altıkta önermelerin mad- İslam dininin 100 meselede bile ittifak
meyeceğini söyleyenler şeklinde gruplara
desi göz önüne alınmadan yalnızca sure- edilemeyen mezheplere ayrıldığı yolunda-
ayırmak mümkündür. Bu iddialar daha çok
tinden hareketle doğruluğu belirlenemez ki iddia da gerçekle bağdaşmamaktadır.
bazı yahudi tabip-düşünürlerine aittir. Te-
(Aristo. Kitaba 'l- 'İbare, ı. 118-120; Farabi, Yapılan istatistiklere göre müslüman nü-
kafü' taraftarlarının öne sürdüğü deliller-
Şerf:ıu'l-'İbare, s. 61, 65, 70, 73, 194, 221- fusun yalnız % 1'i din dışı olup diğerleri is-
den biri insanın doğal olarak bulunduğu
222; İbn Sina, Kitabü'ş-Şifa: Yorum Üzeri- lamiyet'in sınırları içindedir. Bunun belir-
çevreye uyum sağlayıp ailesinin dinini ka-
ne, s. 43, 47, 61). gin kanıtlarından biri, her yıl hac mevsi-
bul etmesidir. Kişi çevresinin etkisinden
BİBLİYOGRAFYA : minde milyonlarca hacı adayının Kabe'de
kurtulup başka bir gerçekle karşılaşma
Aristo. Kitiibü'l-Ma/j:üla.t (en-Naşşü'l-kamil ve Arafat'ta bir araya gelmesi ve aynı ima-
li-Mant*i Aristü içinde. nşr. Ferid Cebr). Beyrut imkanı bulsa dünya ve ahiret mutluluğu
için onu benimseyecektir. İkinci delil dün- mın arkasında namaz kılmasıdır. İman
1999, ı, 76-78, 82-85; a.mlf., Kitabü'l-'İbare(ae.
içinde), 1, 118-120; İbnü'l-Mukaffa'. el-MantılJ: {İbn esasları ve ibadetlerin dışındaki konular-
yada birçok dinin ve bu dinler içinde bir-
Bihri'z. l;fudüdü'l-mant* içinde. nşr. M. Taki Da· da, hatta iman ve ibadete ilişkin bazı tfili
çok mezhebin bulunmasıdır. Şayet deliller
nişpejüh), Tahran 1357 hş., s. 36-43, 45; Farabi, meselelerde mezheplerin kendilerine öz-
Şerl).u'l-'İbare {nşr. W. Kutsch-S. Marrow), Bey- gerçeğin bilinmesini sağlasaydı ne ayrı bir
gü anlayışları müslüman toplumların psi-
rut 1986, s. 61, 65, 68, 70, 73, 194, 200-201, din ne de her dinde ayrı mezhep olurdu.
kolojik ve sosyolojik özelliklerinin ürünü olup
221-222; a.mlf., Kitabü'l-Ma/j:ülfi.t(el-MantılJ:'in­ İslam mezheplerinin bile kendi araların­
de'l-Ffirabi içinde, nşr. Refik el-Acem), Beyrut dini zedeleme niteliği taşımaz. insan haya-
da 100 meselede ittifak ettikleri söylene-
1986, 1, 118-121; a.mlf.• Kitiibü'l-'İbare (a.e. tını onun teneffüs ettiği hava gibi saran
içinde). ı, 149-153; İbn Sina, eş-Şifa' el-Ma/j:ülfi.t mez. Aynı şey felsefi doktrinler için de ge-
dinin anlaşılıp yaşanmasında sözü edilen
{nşr. Ahmed Fuad el-Ehvani'), Kahire 1959, s. 241- çerlidir. Asırlardan beri filozoflarla kelam-
farklılıklann tabii görülmesinde yadırga­
242, 244-245, 247-249, 253, 258-259; a.mlf.• cılar tarafından birçok delilin ileri sürül-
Kitabü 'ş-Şifi'i.: Yorum Üzerine {trc. Ömer Türker). nacak bir şey yoktur (aynca bk. İbn Hazm.
mesine rağmen insanlar aynı inanç ve dü-
İstanbul 2009, s. 40-48, 60-61; a.mlf.• en-Necat V, 252-270).
şünce üzerinde birleşememiştir. Sazan bir
{nşr. M. Taki DanişpejGh), Tahran 1364 hş., s. 24-
Mantık ilminde de kullantlan tekafü' "kav-
25; İbn Hazın, et-Ta/j:rfb li-1).addi'l-mantılJ: (Re- mezhebin, bazan da bir diğerinin delili kuv-
sa'ilü lbn l;fazm el-Endelüsi içinde, nşr. ihsan ramların ve hükümlerin birbirine benzer
vetli olabilmektedir. Bu da her delilin kar-
Abbas). Beyrut 1983, iV, 178-181, 200-201; veya eşit olması" diye tanımlanır ve bu-
şısındaki delille eşit konumda bulunduğu­
Behmenyar b. Merzüban, et-Tal).şfl {nşr. Murtaza nunla iki kavramın veya hükmün anlam-
Mutahhari'), Tahran 1996, s. 78-80; Esirüddin el-
nu ve gerçeği kanıtlamakta yetersiz kal-
ların düzenlenmesinde ve pratik sonuca
Ebheri, Keş{ü'l-1).a/j:a'i/j: fi tal).nn'd-de/j:a'i/j: {nşr. dığını göstermektedir.
götüren yöntemde herhangi bir farklılık
Hüseyin Sanoğlu), İstanbul 2001, s. 83-86; Ali b. Tekafü' düşüncesi çeşitli yönlerden eleş­
Ömer el-Katibi. eş-Şemsiyye {nşr. Mehdi Fazlul- arzetmemesi kastedilir.
tirilmiştir.Her şeyden önce nesne ve olay-
lah), Darülbeyza 1998, s. 218; İlhan Kutluer, "Se- BİBLİYOGRAFYA :
merkandi, Muhammed b. Eşref', DIA, XXXVI, ların gerçekliğini belirleme yolunda yapı­
İbn Hazın. el-Faş! {Umeyre). V, 252-270; Ta-
477. IAl lan istidlallerin ve bu sırada kullanılan de- kıyyüddin İbn Teymiyye, Der'ü te'aruzi'l-'a/j:l ve'n-
~.J Aı.i DURUSOY
lillerin tamamının geçersizliğini ileri sür- na/j:l {nşr. M. Reşad Salim), Riyad 1400/1980,
mek mümkün değildir. Gerçek bundan iba- il, 218; İbn Kemal, er-Risaletü'l-münire, İstanbul
r ret olsaydı hukuk, düşünce ve dolayısıyla 1308, s. 28; el-Mu'cemü'l-felse{i, Kahire 1399/
TEKAfü' 1979, s. 53; Cemil Salfua, el-Mu'cemü'l-felse{i,
bilim alanında hiçbir hakikat ortaya çıkmaz,
(bk. TEZAT). Beyrut 1982, I, 331. IAl
L _J düşünce ve bilimin ürünü olan bir teknik- ~ YUSUF ŞEVKİ YAVUZ

335

You might also like