Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 5

Duygusal açlık ne yediğimizde aslında neyi bastırıyoruz

Genç kadın şimdi terapistlerin özel olarak düzenlendiği duygusal açlığı giderme tekniklerini deniyor.
Uzun yıllar kilo sorunları olan kadınlarla çalışan Hertfordshire Üniversitesi’den emekli ünlü profesör
ve duygusal açlık konusunda uzman olan Julia Buckroyd; açlıkla baş etmenin en kolay yolu yemek
yemeden önce kendinize anahtar kelimeyi hatırlatmak olduğunu söylüyor; “Müşterilerim sinirli
anlarında yemek yeme ihtiyacı hissettiklerinde kendilerine; ‘Neden?’ diye sormalarını istiyorum. Bu
bir nevi sakinleşmek için içinizden ona kadar saymaya benziyor.”

Bu ne anlama geliyor?

Açlığın her nedense duygusallıktan çok biyolojik olduğu düşünülür... Oysa UCLA Üniversitesi’nde
Klinik Psikiyatri alanında başarılı araştırmalara imza atan ve aynı zamanda shrinkyourself.com
sitesinin kurucusu olan Dr. Roger Gould, açlığın temelinde duygusal boşluklar olduğunu savunuyor.

“Biyolojik açlık kendini yavaş yavaş gösterir ve bir tabak sebze dahi doymanız
için yeterlidir. Duygusal açlık ise günün farklı saatlerinde kendini aşerme olarak
belli eder” diyerek duruma açıklık getiriyor ve ekliyor; “Üstelik ihtiyacınız olan besinleri değil de,
sizi duygusal sorunlarınızdan uzaklaştıracak olanları tercih edersiniz. Bazı kişiler bu hassas noktayı fark
ederken, bazıları da tuzağa düşerek kendilerini yemek yiyerek mutlu etmeye çalışıyor. Amacım kilo
sorunları yaşayanlara duygusal açlıkla biyolojik açlık arasındaki farkı öğretmek ve sorunlar karşısında
yemek yemek yerine farklı yönlere kaymalarını sağlamak.”

Peki duygusal açlıkla nasıl mücadele edilebilir? Bunu ancak mantığınızla çözebilirsiniz. Yapılan bir
araştırmaya göre Kavramsal Davranışlar Terapisi’nin duygusal acıkmaya karşı oldukça etkili olduğu
kanıtlanmış. İnsanlara psikolojik sorunları olduğu zaman çözümü kendileriyle konuşarak, bir nevi
kişisel terapi uygulayarak bulmalarına yardımcı olunan bu terapide Profesötr Buckroyd; duygusal
acıkmaya neden olan psikolojik sorunlar karşısında kendinize; ‘Bu ne anlama geliyor?’ sorusunu
sormanızı tavsiye ediyor.

Diyetisyen yardımıyla zar zor verilen kilolar bir yılda geri alınırken, Kavramsal Davranışlar Terapisi’nde
gerçekleşen konferanslar sayesinde hem sorunlarınız yüzünden aşırı yemek yemekten
uzaklaşıyorsunuz hem de diyet ile verdiğiniz kiloları kendinizi telkin ederek geri almıyorsunuz.

Bu güne kadar uzmanlar kriz anında rahatlamak ve yemekten uzak durmak için sıcak bir köpük
banyosu yapmamızı ya da dişlerimizi fırçalamamızı öneriyorlardı. Ancak sık sık açlık krizi yaşayanlar
gayet iyi bilir ki; köpük banyosu abur cuburdan uzak durmak için ne yazık ki uzun süreli bir etki
sağlamaz. Bu nedenle rahatlama aşamasında kendinizi sorgulamaya çalışmanız, sorunların köküne
inmeniz açısından da hayli başarılı sonuçlar verebilir. Neden bu kadar stresliyim?, Yemek yemek kalıcı
bir çözüm mü?, Neden yemek yiyerek kendime zarar veriyorum? gibi sorulara vereceğiniz cevaplar,
size yeni bir yol açabilir.

Moraliniz bozulduğunda hep aynı besini tüketmek mi istiyorsunuz?

Öyleyse bunun ne anlama geldiğini keşfetme zamanız geldi demektir. 2005 yılında Amerikalı
Psikoterapist Cynthia Power; 500 hastasına yemek yedikleri zaman kendilerini nasıl hissettiklerini
sorarak özel bir günlük tuttu. Araştırmasının sonunda da belli gıdaların belli durumlar neticesinde
tüketildiğini keşfetti. İşte Power’ın keşfettiği gerçekler ve nedenleri...

“Canım peynir ve tuzlu kraker çekiyor.” Bu ne anlama geliyor? “Kafam karışık ve hayal kırıklığına
uğradım.”

“Canım et ürünleri tüketmek istiyor.” Bu ne anlama geliyor? “Sinirliyim…ÖFKELİYİM”

“Canım dondurma yemek istiyor.” Bu ne anlama geliyor? “Huzura ihtiyacım var.” “Canım kahve ve
çikolata çekiyor.” Bu ne anlama geliyor? “Çok mutsuzum ve ilgiye ihtiyacım varSEVGİ ARIYORUM.”

“Bol miktarda mısır gevreği tüketmek istiyorum.” Bu ne anlama geliyor? “Çok stresliyim.”

“Canım pasta yemek istiyor.” Bu ne anlama geliyor? “Kendimi yalnız hissediyorum.”

KAHVE TÜKETMEK:KEYİFSİZLİK- TÜKENMİŞLİK

CİPS YEMEK:ÖFKE

EKMEK: ÖZ GÜVEN

Bir yiyeceği yasaklarsanız, takıntı hâline getirirsiniz


Yiyecekleri ne kadar yasaklarsanız, aşırı yeme riskiniz o kadar artar. Yemekleri normalleştirmek bir
öncelik olmalıdır. Yediğinizi kusmak gibi davranışlar, işlevsel olmayan yeme alışkanlıklarını güçlendirir,
kontrol dışı yemeyi teşvik eder ve kişinin sağlığını tehlikeye sokar.

Bazı gıdaların yasaklanmasının bir takıntıya yol açtığını gösterelim. Size daha sonra hatırlamamanız
gereken bir söz söyleyeceğim. “Odada sarı bir kelebek var.” Tam tersi bir etkiye sahip
olduğunu görüyor musunuz? Hatırlamamanızı söylüyoruz ama elinizde olmadan sarı kelebeği
düşünüyorsunuz. Bu bilinç dışı olan bir şey. Bilinçaltınız vücudunuza rehberlik eder, duyularınız
tarafından alınan bilgileri yorumlayıp saklar.

dondurma yiyen çift

Bilinçdışına dair bir şey de metin ya da harf yerine semboller ve resimler yoluyla çalışmasıdır. Bu,
bilinçdışının olumsuz terimleri işlemediği anlamına gelir. “Patates kızartması yememeliyim”
dediğimizde bilinçaltımızda sadece patates kızartması imgesi olacaktır. Bu yüzden patates yemek
isteriz. Bu her zaman olmamasına rağmen, beynimizin çalışma şeklinden dolayı belli bir olasılık vardır.

Duygusal yeme
Sakinleşmek için yemekleri kullandığımızda duygusal olarak yemek yeriz. Öyle ya da böyle, kilo ve
bedeniniz hakkında endişeleriniz varsa, daha derin bir şeyi saklıyorsunuz demektir. Bu durumda
yiyecekler, bizi büyümemekten alı koyan, çözülmemiş endişelerin kısır döngüsüne dönüşür.

Her organ bir çeşit duygu üretir. Yediğiniz belirli yiyecekler belirli
duygulara yol açar. Bu, her bir yiyeceğin farklı organlara “saldırması”
nedeniyle olur. Alkol gibi karaciğerimizi tıkayan şeyler tüketirsek, can
sıkıntısı, öfke, saldırganlık ya da sabırsızlık gibi davranışlar yaşamamız
muhtemeldir.

Duygusal problemleri olan insanların çoğu zaman daha iyi hissetmek için yemeğe yönelmelerinin
sebebi, birçok yiyeceğin triptofan içermesidir. Triptofan, serotonin salınımını tetikleyen
bir amino asittir. Düşük seviyelerde serotoninin depresyon ve takıntılı
davranışlarla ilişkili olduğu düşünülmektedir.

Serotonin eksikliğinin, üzüntü ve sinirlilik de dahil olmak üzere vücudunuz üzerinde olumsuz etkileri
vardır.
Vücudunuz triptofan üretmediğinde, bunu yediğiniz yiyeceklerden alırsınız. Bu nedenle, bu amino asit
bakımından zengin besinler doğal antidepresan görevi görür.

Uzmanlara göre, duyguları düzenlemenize en iyi yardımcı olan yiyecek grubu


tahıllardır. Bunlar, sinir sisteminizi doğrudan etkileyen B vitamini açısından
zengindir. Düzenli tahıl tüketiminin anksiyeteyi azalttığı gösterilmiştir.
22********

Açlığınız duygusal mı yoksa biyolojik mi?

Gerçek açlık hissi tamamen biyolojik ve etkisini yavaş yavaş gösteriyor. Duygusal açlık ise tamamen
psikolojik sorunlar üzerinden şekilleniyor. Şayet ikisi arasındaki farkı anlamakta zorluk çekiyorsanız,
aşağıdaki yorumları dikkatle incelemeniz yeterli…

Biyolojik açlık NASIL FARKEDİLİR?

Yavaş yavaş ortaya çıkıyor.

Sebzeden meyveye her türlü besinle yok etmeniz mümkün.

Boyun altından başlayan bölgede etkisini gösteriyor (Karın guruldaması gibi...)

Öğünlerden birkaç saat sonra başlıyor.

Yemek yedikten sonra tamamen kayboluyor.

Tatminkârlık sağlıyor.

Duygusal açlık NASIL FARKEDİLİR?

Bir anda ortaya çıkıyor.

Genellikle belli yiyeceklere yöneliniyor.

Boyun üstündeki bölgelede etkisini gösteriyor. (Çikolata yemeyi hayal etmek gibi...)

Son yediğiniz öğün ile hiçbir bağlantısı bulunmuyor.

Tok olmanıza rağmen yemeğe devam etmek istiyorsunuz.


Pişmanlığa neden oluyor.

You might also like