Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 6

308 KAPALI ÇARŞI

Bir gazete uzun ve kül olmuş bir gazeteydi Kapalı Çarşı


Mavi gözlü bir gazete
Kapalı Çarşı içinde bulutların en senin olanı
XXX II Sen bana Kapalı Çarşı
KAPALI ÇARŞI Şüphesiz o kadar satılan ve alınanlar var ki
Şüphesiz bir harita kırığı
Kendi yastıklarına gölge salmasın Bir yapma deniz parçasıyla kapalı Kapalı Çarşı
Çocuklarının öpüşleri onlara anlat
Onlara anlat yağmur karşılıklı yağar Sen kapalı çarşılar üstüne yağmur yağanı
Ruhların içindeki müzikle karşılıklı Yağmurun iyi ve doğru yağmadığını onlara anlat
Kapalı Çarşı içinde bir sigara SEZAİ KARAKOÇ
Bir keman kılıfı senin saçlarına sürülen yağ
Onlara anlat kadınların gözlerinin içinden geçer
Kapalı Çarşı ve Kapalı Çarşı 'ya götüren saat

Bir inci gerdanlık dumanları içinde kapkara


Anlamaya başladığı ağır ve çekilmez kelimeler içinde dağ
Senin resmin ince gerdanlığın siyah parlaklığı içinde ışıklı
Işıklı ışıksız yandan ve önden ışıksız arkadan ve içten ışıklı
Onlara anlat ki insan kelimelerden ve şiirden yaratılmadı
Tüyler içinde gelen yeni dünya
Bir sandalye kadar hür olduğu gün
Sen cuma gününün hürriyet kadar kutsal olduğunu onlara anlat
Benim aynamı küçültüp büyülten onlar
Benim aynamı aynalıktan çıkaran
Kapalı çarşılar içinde fikre ve gerçeğe
Neler neler etti anlarsın onlar
Şemsiyeler gibi
Felaketlerin en şakacısına açılıveren onlar
Kendi yastıklarına düşmesin
Dostlarının kadınları üstündeki gölgesi onlara anlat
Kapalı çarşılar içinde
Aslanların ağaç kabuğuna yazdığı şiir
Kapalı Çarşı içerisinde
Açık ve keskin yumuşak ve güzel Kur' an sesleri
Kapalı Çarşı içinde kapalı rüya çarşıları
Kapalı Çarşı içinde öfke ve af çarşıları

Kapalı Çarşı 'ya gittiğin zaman


Bir yangın sonrasının gazetelerini okudun
310 KAPALI ÇARŞI

Şemsiyeler gibi
Felaketlerin en şakacısına açılıveren onlar
mısralarının manası açıktır.
Kendi yastıklarına gölge salmasın
Çocuklarının öpüşleri onlara anlat
Kendi yastıklarına düşmesin
XXXII
Dostlarının kadınları üstündeki gölgesi onlara anlat
KAPALI ÇARŞI
mısraları, kanaatime göre "onlar"ın aile ahlakı karşısındaki tutumlarıyla ilgili bir tel­
"Kapalı Çarşı" şiirinde anlatılmak istenen duygu ve düşünce İkinci Yeni akımı­ mihi ihtiva ediyor. Daha önce tahlil etmiş olduğumuz bazı şiirlerde görüldüğü üze­
na mensup şairlerde olduğu gibi, doğrudan doğruya değil, dolaşık ve müphem bir şe­ re, Marksist şairler cinsi sahada tam bir serbestiye taraftardırlar. Sezai Karakoç eski
kilde ortaya konulmuştur. Fakat Sezai Karakoç hayat görüşü bakımından ne bu akı­ ahlak kaidelerine bağlıdır. "Ötesini Söylemeyeceğim"' başlıklı uzun ve kapalı şiiri­
ma, ne de aynı üslubu kullanan ve çoğu Marksist olan gruba dahildir. nin arkasında da cinsi ve ahlaki bir problem vardır. Burada bahis konusu olan şahıs,
Onu umumi bir ideoloj i veya temayüle bağlamak istersek milliyetçi, dindar, "bay yabancı" ve "medeni adam" diye adlandırılıyor. "Kapalı Çarşı" şiiri de turist­
muhafazakar zümreye sokabiliriz. Bu zümreye mensup şairlerden çoğu, yanlış bir lerin akın ettikleri İstanbul 'un meşhur şark pazarı ile ilgili olduğundan, bahis konu­
görüşle İkinci Meşrutiyet'ten sonra gelişen halk edebiyatı geleneğine bağlı, vezinli, su "onlar"ın yabancılar olduğu düşünülebilir. Fakat orada:
kafiyeli ve açık üsluplu şiirler yazmakta ısrar etmişlerdir. Onlarda öyle bir kanaat Tüyler içinde gelen yeni dünya
hasıl olmuştur ki, bu dış şekil ve ifade tarzıyla milliyetçilik arasında zaruri bir mü­
nasebet vardır. Estetik bakımdan müdafaasına imkan olmayan bu görüş, Türkiye' de mısraından başka yabancılarla alakalı bir telmih yoktur. Ben bu mısraı şiirdeki diğer
çok kuvvetli olan milliyetçi ve dindar zümrenin zamana göre değişmesi icap eden telmihlerle birleştirerek "yeni bir dünya nizamı" kurmak iddiasında olan Marksist­
ifade tarzını, muayyen bir şekil içinde dondurmuştur. Halbuki batıda Marksistlerin lere daha çok yakın buluyorum.
bol bol istifade ettikleri yeni üslup akımlarını yaratanlar umumiyetle hayat görüşü Onlara anlat ki insan kelimelerden ve şiirden yaratılmadı
bakımından Marksist olmayanlardır. Bir zamanlar faşist olduğu iddia edilen Ezra
Pound, katolik Fransız şairi Paul Claudel, Amerikan menşeli dindar ve muhafazakar mısraı bahis konusu şahısların edebiyatçı olduklarını düşündürüyor.
Sezai Karakoç'u "onlar"dan ayıran en mühim özelliklerden biri din karşısında­
piyes' ve tenkit yazarı T. S. Eliot modem üslubun öncüleri ve en büyük temsilcileri­
dir. Sezai Karakoç'un şiiri bu bakımdan dikkati çekicidir. O, Cumhuriyet devrinde ki tutumudur. "Onlar" hürriyete değer vermekle beraber dine karşı saygı duymazlar.
birbiriyle çatışan iki asli temayülün ikisinden de ayrı, kendisine has bir yol tutmuş­ Şair bu tezadı belirterek ihtar ediyor:
tur. Sen cuma gününün hürriyet kadar kutsal olduğunu onlara anlat
"Kapalı Çarşı" şiiri daha ziyade sol temayüle mensup şairlere izafe olunabile­
Şairin İslamiyete saygı ve sevgiyle bağlı olduğu, şu mısraında da görülüyor:
cek, yahut muhafazakar düşünce taşıyanların onlarda buldukları bazı davranışları it­
ham eden fikirleri ihtiva eder. Şiirde müphem olarak "onlar" diye vasıtalı bir şekil­ Açık ve keskin yumuşak ve güzel Kur' an sesleri
de hitap edilen insanlar, ahlaki kıymetlere değer vermeyen, dine karşı saygı duyma­
Anlaşılması güç telmihlerle dolu olan modem şiirde kelimelerin manaları kayar.
yan, fikir ve gerçeği bozan, "felaketlerin en şakacısına şemsiye gibi açılıveren", "sa­
Bundan dolayı onları tefsir ederken kesin hükümler vermekten kaçınmak lazımdır.
tılan ve alınan" kimselerdir. Bu ithamlar kapalı bir şekilde ifade olundukları için bel­
"Kapalı Çarşı" şiirinde "Kapalı Çarşı" sözü hem Kapalı Çarşı'yı ifade ediyor, hem de:
ki okuyucuyu ikna etmeyebilir. Fakat şairin diğer şiirleri okununca, maksadının bu
olduğuna kesin bir kanaat hasıl olabilir. İlerde bu noktayı daha vazıh bir şekilde ay­ Kapalı çarşılar içinde fikre ve gerçeğe
dınlatan metinleri zikredeceğiz. Neler neler etti anlarsın onlar
Şimdilik sadece "Kapalı Çarşı" şiiri içinde kalsak dahi, şairin muayyen vasıfla­
mısralarında olduğu gibi, mecazi mana taşıyor. Bu son kullanılış şeklinde, onu "giz­
rını belirttiği "onlar"a karşı itham edici bir tavır takındığı aşikardır.
li ve dolaşık yollardan" manasına almak mümkündür.
Kapalı çarşılar içinde fikre ve gerçeğe
1 . Şahdamar, İstanbul 1 962, s. 1 1 - 1 4.3
Neler neler etti anlarsın onlar
CUMHURİYET DEVRİ TÜRK ŞİİRİ 311 3 12 KAPALI ÇARŞI

Sen bana Kapalı Çarşı Bu kadın hayali, aşk ve ahlak temi ile ilgili olarak birinci parçada da vardır:

mısraında aynı kelime "esrarlı, anlaşılmaz bir alem" diye tefsir edilebilecek bir Onlara anlat kadınların gözlerinin içinden geçer
üçüncü manaya doğru kayıyor. Mana kaymaları, daha başka örneklerde de görüldü­ Kapalı Çarşı ve Kapalı Çarşı 'yı götüren saat
ğü üzere, modem şiirin en mühim üslup özelliklerinden biridir. Bu gibi ifadeleri ma­ Başka bir mısrada şair "sen" diye hitap ettiği kadını, Kapalı Çarşı'ya benzet-
nalandırırken, kullanıldıkları yere göre tefsir etmek lazımdır. mişti:
Şiirin başlığı "Kapalı Çarşı" olmakla ve metinde sık sık bu sözü kullanmakla
Sen bana Kapalı Çarşı
beraber, şairin asıl maksadı, Kapalı Çarşı'yı tasvir etmek değildir. Daha önce Orhan
Veli Kapalı Çarşı'yı objektif olarak tasvir eden bir şiir yazmıştır. Behçet Necatigil'in Birinci parçada yine kadın ve aşk ile ilgili şu mısraları görüyoruz:
bir kitabının adı da Kapalı Çarşı' dır. Daha birçok şair, Kapalı Çarşı' dan bahsetmiş­ Onlara anlat yağmur karşılıklı yağar
tir. Bunun sebebi öyle sanıyorum ki, burasının eskiyi ve Şark ' ı kuvvetle hatırlatma­ Ruhların içindeki müzikle karşılıklı
sı, bundan dolayı da sembolik bir mana taşımasıdır. Onun karşısında alınan tavır, ya­
zarın mazi ve tarih karşısında aldığı umumi tavırla ilgilidir. Ahmet Hamdi Tanpınar, "Onlar" laubali, saygısız ve sahte davranışlarıyla şairin yücelttiği kıymetleri
Huzur adlı romanında Kapalı Çarşı 'yı geniş olarak tasvir etmiş, onda bizim tarihi­ adeta ayakları altına almış oluyorlar.
mizin bir cephesini görmüştür. "Sultan Ahmet Çeşmesi"2 adlı şiirinden anlaşılacağı Şiirin muhtelif unsurlarını birleştirmek suretiyle yapmaya çalıştığım bu tefsir­
üzere, Sezai Karakoç din ile beraber tarihe karşı da saygı duyar. den tamamıyla emin olmadığım için kısaca şairin diğer eserlerini de gözden geçir­
mek istiyorum.
Ben o kanlı kızgın
Sezai Karakoç'un Marksizm karşısında almış olduğu menfi tavır Polonya ve
Gözyaşlarıyım çeşmenin
Macaristan ihtilalinden bahseden "Kan İçinde Güneş" adlı şiirinde açıkça gözükür
mısralarıyla biten bu şiirde bizim mimarimizle Hıristiyan mimarisini (Ayasofya) (s. 23). Şair, Komünist Rusya'ya karşı başkaldıran Polonya'yı sevgi ile selamlar:
karşılaştırır:
Polonya Polonya sana günaydın
Önünde dokuz minare Karanlıklardan çekip kaderini
Aynalar kadar aydınlık yüreği İlk aydınlığa çıkardın
Kilise öte yanında yara bere
İçinde kendini sessiz bir oluşa bırakıyor Macar ihtilalini de şu mısralarla yüceltir:
Değiştiriyor deri Peşte bir kan çemberi
"Kapalı Çarşı" şiirinde Kapalı Çarşı'ya bizim eski medeniyetimizi temsil eden Işıklı çemberler içinde ölüler
bir mana vermek mümkündür: Konuşturuyorlar sfenksleri
Öğretiyorlar kelimeyi doğan
Kapalı Çarşı içinde kapalı rüya çarşıları Çocuklara kutsal kelimeleri
Kapalı Çarşı içinde öfke ve af çarşıları Kelime en güçlü silahtır
mısralarında Kapalı Çarşı'nın taşıdığı mana genişliyor ve derinleşiyor. Tutar şehri ve insanı
"Onlar"ın davranışlarıyla Kapalı Çarşı'nın sembolleştirdiği mana arasında bir
Bu mısralar gösteriyor ki, Sezai Karakoç, "Ötesini Söylemeyeceğim" adlı şi­
tezat vardır. Bu tezat, şairin "sen" diye hitap ettiği bir kadın hayali uyandıran mısra­
irinde kötü maksatlı bir tefsircinin zannedebileceği gibi, "Bay yabancı"ya sırf ya­
larda daha belirli ve kuvvetlidir. Burada Kapalı Çarşı 'yla ilgili bir varlık -kadın ve
bancı olduğu için düşman değildir. O, Cezayirlilerin istiklal savaşlarına karşı da sev­
inci gerdanlık- idealize edilir:
gi ve alaka duymuştur.3 Beni, "Kapalı Çarşı"da "onlar"ı Marksistler diye tefsire gö­
Bir inci gerdanlık dumanlan içinde kapkara türen, Karakoç 'un ahlak ve din duygularıyla beraber, bilhassa Polonya ve Macar ih­
Anlamaya başladığı ağır ve çekilmez kelimeler içinde dağ tilalleri karşısında almış olduğu sarih tavırdır. Cezayirlilerin istiklal savaşı kendi iş­
Senin resmin ince gerdanlığın siyah parlaklığı içinde ışıklı lerine geldiği için konuşan Marksist Türk şairleri, komünist Rusya 'nın Polonya ve
Işıklı ışıksız yandan ve önden ışıksız arkadan ve içten ışıklı Macaristan' da giriştiği insanlık dışı hareketler karşısında susmuşlardır.

2. a. e. , s . 2 1 -22. 3 . Bk. "Kutsal At", a. e. , s. 28.


CUMHURİYET DEVRİ TÜRK ŞİİRİ 313 3 14 KAPALI ÇARŞI

Bununla beraber şunu da belirteyim ki, Sezai Karakoç, "Kapalı Çarşı" şiirine dahi serbest çağrışımlar muayyen bir noktadan çıkarlar. Kaynak keşfedilince, onlar
giren tenkitçi tavrını ve muhtelif kıymetlere bağlılığını bütün şiirlerinde insicamlı ve mana kazanır. Okuyucu eseri tamamıyla anlamasa bile böyle bir münasebetin bulun­
belirli bir şekilde ifade etmez. Zikretmiş olduğum birkaç şiiri hariç, onun eserlerin­ duğunu hisseder. Serbest çağrışım metodunu en aşırıya götüren Fazıl Hüsnü'nün şi­
de ideoloj ik bir koku duyulmaz. "Kapalı Çarşı" ile "Ötesini Söylemeyeceğim" şiir­ irinde dahi durum böyledir. Bağlantısızlık duygunun kesif olarak duyulamayışının,
lerinde görülen "biz" veya "onlar" ayrılışı bütün eserlerine şamil değildir. "Şahda­ ona uygun ifadeyi bulamayışın veya kompozisyon zaafının neticesidir ki, sanatta
mar" adlı şiirinde "siz" kadar "biz" de itham edilmiştir. Onun davranışını belki de bunların hiçbiri makbul vasıflar değildir.
en iyi, bir şiirinde geçen:
SEZAİ KARAKOÇ ' A EK
Benim aşkım bin bir köşeli ah bin bir köşeli4
Sezai Karakoç, bizim daha önce bahsettiğimiz şiirlerinden sonra, hem ifade tar­
mısraı ile anlatmak mümkündür. Bazı şiirlerinde hayat karşısındaki tavrı kesin çiz­ zını geliştirdi, hem de kendisine has derin, büyük, insicamlı, geleceği olan bir dün­
gilerle belli olmakla beraber, ona tamamıyla zıt olan bu "bin bir köşeli" oluş, duy­ ya kurdu. Onun propaganda dolayısıyla adlan çok duyulan ve haksız bir şöhrete
guların belli ve muayyen temler üzerinde teksif etmesine mani olmuş gibidir. "Ka­ ulaştırılan şairlerden daha üstün bir değere sahip olduğu muhakkak. İleride, zaman,
palı Çarşı" şiirindeki: şiir ağaçlarını silkeleyince, dikkatli araştırıcıların Sezai Karakoç üzerinde duracak­
larını sanıyorum.
Benim aynamı küçültüp büyülten onlar
Sezai Karakoç, Cumhuriyet devrinde, kendi denemelerinden önce çok sapa gö­
Benim aynamı aynalıktan çıkaran
rünen bir yol tutturmuştur: Basma-kalıplar içine hapsolmuş, kurumuş, katılaşmış din
mısralarında da bu dağılma ve kendi kendisini toparlayamama temayülü ifade olun- duygusunu taze bir ilhamla yeniden diriltmiştir. Onun denemelerinden sonra, henüz
muştur. . kemallerine ulaşmamış olan pek çok genç şair, dinden ilham alan modem üsluplu şi­
Hayatta ve sanatta şahsiyetin teşekkülü için hangi şekilde ifade olunursa olun­ irler yazmıştır.
sun, temayüllerin muayyen noktalarda birikmesi şarttır. Baudelaire 'in tenkitçilerin­ Karakoç 'un son şiir kitaplarından biri Gül Muştusu adını taşıyor. 1 969 yılında
den istediği en mühim şey, dağınık gibi görünen eserlerinin arkasındaki bütünlüğü basılan 63 sahifelik bu kitabın özelliği, baştan sona kadar tek bir şiir olması, tek bir
fark etmeleri idi. Münferit şiirlerde bir odak noktası bulunması nasıl dağınık intiba­ ilhamı bütün girinti ve çıkıntıları ile geliştirmesi, göz önüne sermesidir. Kitabın bü­
ları ve çağrışımları toplayıcı bir rol oynarsa, bir şairin muhtelif şiirlerinde gizli veya tününe bir "yeniden diriliş" hissi hakimdir:
aşikar bir bütünlüğü haiz olması da o kadar ehemmiyetlidir. Biz Sezai Karakoç'un
ölen döner ve çağırır
münferit şiirlerinin çoğunda bir duygu veya fikir bütünlüğüne ulaşmakla beraber, şi­
gülün açışı gibi
irlerinin hepsini besleyen insicamlı bir hayat görüşüne rastlayamadık. Mesela, kendi bahar söylenmeye başlar
başına güzel bir şiir olan "Kara Yılan" (s. 7), onu takip eden "Kar Şiiri" (s. 9) ve eriyen karlarla birlikte
"Tahta At" ( s. 1 8) arasında belirli bir münasebet yoktur. Şairin tek bir şiirinin içinde derken kır otun diliyle
dahi, ne kadar üzerinde durulursa durulsun, asli duyguya bağlanması imkansız mıs­ fısıldar bir dirilişi ( s. 1 1 )
ralar vardır. Bunlar gelişigüzel söylenmiş sözler intibamı uyandırıyorlar. Karakoç 'un
en insicamlı eserlerinden birisi olan "Kapalı Çarşı"da bile, birçok unsurları, şiire ha­ Kitapta hemen her sayfada hayat, tazelik, güzellik, iyilik, sevgi ve barış timsa­
kim olan ana fikirlerden birine bağlamaya muvaffak olamadım. Mesela: li olan gül sembolüne rastlanır. Kitabın başka bir özelliği, şairin çocukluk hatırala­
rından Anadolu ile ilgili çağrışımların bir bayram havası içinde ışıklı fıskiyeler gibi
Kapalı Çarşı içinde bulutların en senin olanı fışkırmasıdır:

Sen kapalı çarşılar üstüne yağmur yağanı dicleyle fırat arasında


Yağmurun iyi ve doğru yağmadığını onlara anlat bir eski şehir cennet titremesi
sarı güller çevirmiş dört yanını
mısralarına şahsen bir mana veremediğimizi itiraf edelim. Şairin kendisi belki de yabancı bir şehir gibi
bunlarla bir şey kastetmiştir. Fakat bu kasıt okuyucuya intikal edememiştir. Diğer şi­ kırmızı güller yerli
irlerinde bu bağlantısızlık daha fazladır. Gayri şuurun ifadesi olan sürrealist şiirde kuzuların doğması nasıl beklenirse o ülkede
güllerin açması da öyle beklenir gün doğmadan önce
4. Körfez, İstanbul 1 959, s. 8 . bahar yağmurlan böyle güllere gebe
CUMHURİYET DEVRİ TÜRK ŞİİRİ 315 316 KAPALI ÇARŞI

iner gökyüzünden bahçelere iğde kokularında üzüm asmalarında güllerde


nişanlarda gül şerbeti içilir zengindir gülleriyle bu ülke her şeyden önce
hastalara gül şurubundan ilaç kırk yıl öteye gitseler de
gül bir yeni yıl gibi bu yerliler
yetişir evlere muştu gibi gül açar gül kapanır boyuna gönüllerinde
hızır fısıltısı say onu yaşlısıyla genciyle
baharın salavatı güller gül taşırlar dünyanın bütün ülkelerine
yeryüzüne gelerek sabahları
yataklara dökülerek bir tek denizle vapurum o ülkesiz
aşk ezanını okurlar gençlere deniz ki gelip çarpınca karaya
sanki bembeyaz güller açar dudaklarında
dicleyle fırat arasında güneş ki doğuda ay ki gökyüzünde
ipekten sedirlerinde Kur' an okunan bir işarettir bana
açık pencerelerinden gül dolan unutmamak için o ülkeyi
güneşin beyaz köpüklerinde yanmış develer çölde neyse geceleri
bir şehir bir eski kanatlar ülkesi ben de öyle saklarım anılarımda o ülkeyi
ölüm kıyısında bahar bekleyen bir kere daha doğsam orda doğarım elbet
gül ağacından tabut yapıp içine giren batsam orda batmak isterim
ülke bir güneş gibi (s. 1 9-22)
gökyüzünü deniz gibi kullanan
Bu parça Karakoç'un şiirinde serbest çağrışımla memleket havasını, çocukluk
yaz geceleri
samanyolunun bir köpük gibi koşarak hayatı ile geleceği, dünyayı, iman ve güzelliği nasıl birleştirdiğini gösterir.
dağlarına bağlarına çarptığı Parçanın bıraktığı intiba bir karışıklıktır. Fakat bu bir yıkılışın karışıklığı değil,
yıldızlarının yere yakınlığından çocukluğuna dönen ve onda ebedi hayatın sırlarını bulan bir ruhun sevinç ve heye­
fazlalaşmış akıl hastaları can çalkantısıdır.
bir gülün ölümle ilgisini Şiirin bütününe "dicle ile fırat arasında" bulunduğu belirtilen bir eski şehir gö­
gülle ölüm arasındaki sırrı rüntüsü hakimdir. Bu şehri baharda adeta gül istila eder. Burada bahar yağmurlan
arar gibi güllere gebedir. Bu şehirde gül hayatın her sahasına girer: Nişanlarda gül şerbeti içi­
bir gülün hesabını sorar gibi lir, hastalara gül şurubundan iliiç yapılır. İpek sedirlerinde Kur' an okunan açık pen­
şiddetli kan davalarının ülkesi cerelerden odalara gül dolar.
kadınlar büyütürler çocuklarını
bir aşı vurur gibi şahdamarlarına baharın salavatı güller
göstererek öldürülmüş babalarının yeryüzüne gelerek sabahları
kanlı giysilerini yataklara dökülerek
aşk ezanını okurlar gençlere
batısına fıratı alıp
Burada tabutlar gül ağacından yapılır.
doğusuna dicleyi
bir diriliş sfuu gibi saklayarak geleceklere Lazım gelir ki din duygusu ve güller, burada yaşayan insanlara sevgi ve barış
kurumuş bir su yatağı gibi kaynayan duygusu telkin etsin. Hayatı lirik cepheleriyle gösteren şair, onun korkunç yanlarını
üzeyr deresini da ihmal etmez. Burada şiddetli kan davaları güdülür. Kadınlar çocuklarını, "bir aşı
bir kutlu yaprak gibi vurur gibi şahdamarlarına", öldürülmüş babalarının kanlı elbiselerini göstererek bü­
doğuda sallayarak yütürler. Burası fakir bir ülkedir.
zülküfül tepesini
göğsünü vakte geren yoksul ülke zenginliği baharda çobanların kavallannda çocukların türkülerinde
zenginliği baharda çobanların kavallarında çocukların türkülerinde iğde kokularında üzüm asmalarında güllerde
CUMHURİYET DEVRİ TÜRK ŞİİRİ 317

Şair bütün varlığıyla bu ülkeye bağlıdır. Bir kere daha doğarsa orada doğmak
ve batarsa orada batmak ister.
Şair daha sayfalarca çocukluk bahçesinden fışkıran hayalleri büyük bir coşkun­
lukla göz önüne serdikten sonra, bu toprakların kendi ilhamı ile yeniden dirileceği­
ni müj deler:
son insan ölmeden önce
bir ülkü inecek bahçelere
beton ölümler arasına sıkışmış
ay verimi küçük parklara
gül tarhları gelecek
küçük parklara büyük kentlere yeniden
doğduğum kasabadan
size bir mutluluk haberi gibi
gül gelecek
kıyamet demek gülün geri gelişi demek
gül peygamber muştusu peygamber sesi
doğunun açılan alın yazısı
yırtılan kalbimin çile çiçeği
çiğ
linyit sisini dağıtan bahar sesi
benim sesim
bir kere daha duyulan ayak seslerim
tabiatı aşan alkışlarım
kağıt yakan kafam
kalem kıran yüreğim
gönlümün köleliği
muştularını
toprağa
suya
göğe
güneşe
aya
bitkilere
hayvanlara
cinlere ve meleklere
bütün insanlara
gül aydınlığı
okunan bir kitap
bir muştuyum ben (s. 29-3 1 )

Vermiş olduğumuz parçalar Sezai Karakoç 'un kendi heyecanına uygun ses to­
nunu bulduğunu, duygu ve hayallerini veren bir hayal ve ifade zenginliğine ulaştığı­
nı gösterir sanırım.

You might also like