Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 158

KUR'AN'DA YAHUDiLER

. .
. . ;. .; . . .~· . :: ·. . ·' .
~
İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi
Kur'an Araştımıalan Merkezi Yayınlan

KlfRA#ER Yaymları: 39
Dinler Tarihi Suisi: 4

KUR'AN'DA YAHUDiLER

Editör/ Proje Sorumlusu


Prof. Dr. Ömer Faruk Harman

Yayın Koordinatörü
M. Turan Çalışkan

İmla, Translaipsiyon ve Dizin


Harnit Sancak

Kapak ve Sayfa Tasaruru


Furkan Selçuk Ertargin

Basım ve Cil d: Pasifik Ofset Ltd. Şii.


Cihangir Mah. Güvercin Cad. No: 3/1 Baha İş Merkezi A Blok Kat: 2
34310 Haramidere/İSTANBUL Tel: +90 (212) 41217 77
Sertifika No: 12027

Birinci Basım: İstanbul, Haziran 2019


ISBN 978·605-9437-33-2

e Her hakla mahfuzdur.


Yayıncının izni olmadan hiçbir yoUa çoğalnlamaz.
Kaynak gösterilmek şaroyla ikti b as edilebilir.

KURAMER
Elmalıkent Mah. Üniversite Cad. No: 4 B Blok Kat: 3 34764 Ümraniye 1 İstanbul
+90 216 474 08 6012910
www.kuramer.org
~

123

Kur'an Kıssaları B ağlamında


Yahudi (İsrail) Tarihi

Prof Dr.. Mehmet Katar


Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

A. Başlangıçtan Hz. Musa'ya Kadar


İnsanlığa hidayet rehberi olarak gönderilmiş olan Kur'an, temel inanç
meseleleri ile çeşitli konulara dair emir, kural ve ahlaki düzenlemeler yanın­
da, Hz. Muhammed'den önce gönderilen peygamberler ve bu peygamberlerin
ümmetieri hakkında da bilgi vermektedir. Bu bağlamda Kur'an'ın önemli bir
kısmı, önceki peygamberler, bu peygamberlerin gönderildiği topluluklar, bu
toplulukların ilahi emir ve yasakları kabul etme hususunda sergiledikleri tavır­
lar ve yaşadıkları olaylar üzerinde durmaktadır. Kur'an'ın bahsettiği peygam-
berler ve ümmetler arasında İsrailoğulları'na (Yahudilere) gönderilen peygam-
berler ile bu peygamberlere zorluk çıkaran, hatta onların bir kısmını katleden
İsrailoğulları'nın önemli bir yer tuttuğu dikkati çekmektedir. Bu kıssaların
içerdiği olayların ve anlatırnların bir kısmı açık ve anlaşılır olmakla birlikte,
bazı ayetleri tam olarak anlayabilmek için İsrailoğulları'nın (Yahudilerin) tari-
hini ve onlara gönderilen peygamberler ile bu peygamberlerin karşılaştıkları
zorlukları ayrıntılı bir şekilde bilmek gerekmektedir. Bu nedenle İsrailoğul­
ları'nın (Yahudilerin), ilk ata olarak kabul ettikleri Hz. İbrahim'den itibaren
yaşadıkları önemli olaylarla ilgili Kur'an-ı Kerim'de zikredilen ayetleri, Yahudi
kutsal metinlerinde g~çen bilgiler ve tarihi verilerle karşılaştırmak bu ayet!erin
daha iyi aniaşılmasına katkı sağlayacaktır.
~ Kur'an'da Yahudiler
124

Biz; Kur'an k.ıssalarının İsrailoğulları (Yahudiler) ile ilişkili olarak bah-


settiği olayların ve şahısların daha iyi anlaşılınasını sağlamaya yönelik verileri
ortaya koymayı hedef edindiğimiz bu çalışmamızda, Yahudi kutsal kitabı ya-
nında, özellikle Yahudi sözlü geleneğinde ve mitlerinde bahsedilen anlatımları
da ortaya çıkarmaya çalıştık. Böylece Kur'an'ın zikrettiği bazı hususların, Ya-
hudi kutSal kitabında veya onun yorumu mahiyetincieki Talmud'da olmasa bile,
Yahudi dilli geleneğinde genel itibarıyla bir karşılığının olduğunu ve Kur'an'ın
zikrettiği bazı hususların Yahudi toplumundaki bu yaygın bilgilere bir gön-
dermede bulunduğunu ortaya koymaya çalışuk. Bu çerçevede ortaya koydu-
ğumuz bu bilgilerin Kur'an'da nasıl yer aldığına ve Yahudi kaynaklarına kıyasla
farklılıklarına da işaret ettik. Bu farklılıkları bazen metin içerisinde bazen de
metnin akışını bozmamak için dipnotlarda vermeyi tercih ettik.

1. Yahudilerin Kökeni
Yahudiler, kökenierini Hz. İbrahim'e dayandırmaktadırlar. Onlara göre
İbrahim'in soyu; Hacer'den olan İsmaiP ve Ketura adlı kadından doğan başka
oğıılları 2 olmakla birlikte, ilk hanımı Sara'dan doğan oğlu İshak ve İshak'ın
oğlu Yakub'la devam etmiştir. Yahudi kutsal kitabına göre lakabı "Tanrı'ya
veya tanrısal bir varlığa üstün gelen" anlamındaki "İsrail"3 olan Yakub'un ise

Türkç~ Çeviri v~ Açıklamal:ınyla Tora ve Aftara, (çeviri ve Düz.enleme Moşe Farsi, Editörler:
Ylrshak Haleva vd.), İsmnbul2002, 1. kimp: Bereşir, 16/15; Louis Ginıberg, Tb~ Legeııds ofthe
f ews, I-IT (in rwo volumes) Translared from rh~ German Manuscript by Henrieroı Sıold and
Paul Radin, 2nd edi tion, (The Jewish Publication Sociecy), Philadelphia 2003, c. 1, s. 201-202;
The Book of]asher, Referred to in Book of Joshua and second Samuel, Faithfully Translated
from the Original Hebrew inro English 1840, Published by J. H. Parry and Company, Salt
Lake Cicy 1887, 16/28-36.
2 Tora ve Aftara, 1. kitap: Bereşit, 25/1-2; ayrıca bk. The Book of]asher, 25/1-2; Josephus,
The A11tiqııitics of the Jews, Gosephus, The Complete Works, Translated by William Whiston,
Nashville Tennessee USA 1998 adlı eserin içinde), 1.15.
3 Yalnıb'un lakabı olan İsrail (Yisrac:l); üsrün gelmek anlamındaki "yisr:ı" ile il:ıh, ilahi varlık
manalarındaki "el" kelimelerind.en gelmekte ve "T:ınn'ya yahut T:ınrısal bir varlığa galip gelen
kişi" anlamını taşımaktadır. Tevrat'a göre bir gece Yah.-ub'un karşısına çıkan ve sabaha kadar
güreşriği halde onu yenerneyen insan görünürnlü tanrısal bir v:ırlık ona bu la.k:ıbı vermiş ve
gerekçesini "Çünkü hem ilahi bir varlılda hem de insanlarla uğraştın ve üsriin geldin" şeklinde
iıah etmiştir. (Tora ve Afiara, 1. kitap: Bereşit (yorum kısmı), s. 252-255; Pir/u De Rabbi
Elieur, Translated and Annotared with Introduction and Indices by Gerald Friedlander, New
York 1970, s. 281-283). Tevmt'a göre bu tanrısal varlığın Yakub'a verdiği lakap, daha sonraki
dönemde Tanrı tarafindan tekrar teyit edilmiş ve ona İsrail olarak da hir:ıp edileceği belirtilmiş­
tir (Tora ve Aftara 1. kimp: Bereşit, 35/10).
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
125

on iki oğlu olmuş ve bu on iki oğuldan on iki kabile türemiştir. Yakub'un


lakabı İsrail'den dolayı da bu kabileler "İsrailoğulları" olarak adlandırılmıştır. 4
Yahudi kutsal kitabının, erken dönemde "İsrailoğulları" veya "İsrailliler",
sonraki dönemde ise bu isimle birlikte "Yahudiler" olarak adlandırılan halkın
ataları ile ilgili olarak, tarih belirtmeksizin verdiği yukarıdaki bilgileri, kutsal
metinler dışındaki tarihi kaynaklara teyit eteirmek mümkün olmamaktadır.
Bu nedenle İsrail yahut diğer adıyla Yahudi_halkının kökeni ve M.Ö. lOOO'li
yıllardan önceki tarihleri hakkında hemen hiçbir şey bilinmemektedir. 5 Ko-
nuyla ilgili olarak kutsal metinler dışında herhangi bir tarihi veri olmadığı
için bu kutsal metinlerde geçen bilgiler, Filistin ve çevresindeki ülkelerde
yaşayan halkların tarihi kayıtlarında verilen bilgilerden yararlanılarak belirli
bir dönem içe.risine yerleştirilmeye, böylece Yahudi halkının erken tarihi be-
lirlenmeye çalışılmaktadır.
Yukarıda bahsettiğimiz tarih belirleme çalışmaları çerçevesinde kaynak-
lar, M.Ö. 3000'li yılların bitimi ile 2000'li yılların başlangıcında Batı Samileri
veya Arnariler (Amurrular) olarak bilinen yarı göçebe halkların, yaşadıkları
yerlerden ayrılarak bugünkü Suriye, Filistin ve Mısır sınırlarına yöneldiğini
belirtmektedir.6 Bu insanlar Mezopotamya ve Mısır tableelerinde "habiru",
"hapiru" veya "abiru" olarak zikredilmektedir. Bu ismin, etnik bir kökenden
çok, yerlerinden olmuş göçebe insanları, dolayısıyla bir sosyo-ekonomik statü-
yü ifade etmek için kullanıldığı 7 ve aynı zamanda kısmi bir aşağılama anlamını
da içerdiği belirtilmektedir.8
Yahudi kutsal . kitabı, yukarıda bahsettiğimiz kaynakların yurdundan
kopmuş yarı göçebeler için kullandığı habiru ile ilişkili olduğu tahmin edi-
len "İbrani" ifadesini Hz. İbrahim için kullanmaktadır. 9 Bu durum, soyla-

4 Paul Johnson, A History of the Jews, G. Britain and USA 2006, s. 20.
5 Raymond P. Scheindlin, A Short History of the Jewish People, From Legendary Tımes to Modem
Statehood, USA 1998, s. 1-3; ayrıca bk. Martha A. Morrison and Stephan F. Brown, World
Religioııs]ı1daism, New York 2009, s. 22.
6 Scheindlin, s. 3-4; The Blackwell Companian to ]udaism, Ed. by Jacob Neusner - Alan J.
Avery-Peck, United Kingdem 2004, s. 23-24; ayrıca bk. Johnson, s. 10- 13.
7 Scheindlin, s. 4; Johnson, s. 13, 20.
8 Johnson, s. 20.
9 Tora ve Aftara, 1. kitap: Bereşit, 14/13. (Yahudi kutsal kitabının yorum kısmında İbrani (İvri)
adının Fırat Nehri'nın diğer tarafindan gelen anlarnındaki "ever" kelimesinden türetilmiş bir
lakap olduğu [Tora ve Aftara, 1. kitap: Bereşit (yorum kısmı), s. 80] iddiası yanında, bu kelime-
~ Kur'an'da Yahudiler
126

rını Hz. İbrahim'e dayandıran Yahudilerin yukarıda bahsedilen dönemlerde


Mezopotamya, Suriye ve Filistin coğrafyasına yerleşmeye çalışan Batı Sa-
mileriyle ilişkili olduğu kanaatini güçlendirmektedir. 10 Diğer yandan yine
Yahudi kutsal kitabında Hz. Musa'nın ağzından Yahudilerin atasının göçebe
bir Arami olduğu ifade edilmekte ve böylece Yahudilerin kökeni Aramilere
dayandırılmaktadır. 11 Yahudi kutsal kitabının Yahudilerin kökeni ile ilgili bu
ifadesi, yukarıda bahsettiğimiz Amori köken söylemiyle çakışır gibi gözük-
mekle birlikte, kaynaklarda Aramilerin M.Ö. XI. yüzyılda Suriye bölgesinde
ortaya çıkan ve kökeni büyük ihtimalle Amorilere dayanan halkların soyun-
dan geldiği ifade edilmektedir.ı2 Bu durumda Yahudi kutsal kitabında geçen,
Yahudilerin kökeninin Aramilere dayandığı ifadesinin bir çelişkiden çok,
Yahudi kutsal kitabının yazıldığı döneme ait bir adlandırmaya işaret ettiği
anlaşılmaktadır.

Kaynaklar, yukarıdaki veriler ışığında, Yahudilerin ilk atası olarak kabul


edilen Hz. İbrahim'in, M.Ö. 2000'li yılların hemen öncesinden itibaren Me-
zopotarnya, Suriye ve Filistin coğrafyasına doğru yayılmaya başlamış olan Batı
Samilerinden geldiğini ifade etmektedirler. Ancak bu verilerden Hz. İbrahim
için bir köken tahmininde bulurırnak mümkün olmakla birlikte, onun ne za-
man yaşadığını tespit etmek mümkün gözükmemektedir. Bu konuda herhan-
gi bir kesin veri olmayınca, konu ile ilgili araştırma yapanlar, Yahudi kutsal
kitabında bahsedilen Hz. İbrahim ile oğullarının, büyük ihtimalle Orta Tunç
Çağı'nda, M .Ö. 2100 ile M.Ö. 1750 tarihleri arasındaki bir dönemde yaşamış
olduğunu tahmin etmektedirler. 13

nin İbrahim'in büyük atası olan Ever'in soyundan gelenleri ifade etmek amacıyla kullanıldığı
da iddia edilmektedir. Bu ikinci izah biçimine göre Ever'in soyundan başka halklar da türemiş
olmakla birlikte Ever'in dilini konuşan İbrahim'in soyundan gelenler İvri, Ever'in soyundan
gelmekle birlikte Ararnca konuşan diğer halklar ise Arami olarak adlandırılmıştır. Tora ve
Aftara, 1. kitap: Bereşit (yorum kısmı), s. 97). .
10 Scheindlin, s. 4.
11 Bk. Toro ve Aftara, (çeviri ve düzenleme: Moşe Farsi, Editörler: Yiıshak Haleva v.dğr.), İsıan­
bul 2009, 5. kitap: Dcvarim, 2615.
12 Edward M. Cook, uArameans", Tbe Oxford Eııcyclopedia ofArcheology iıı the Near East, Editar
in Chief: Eric M. Meyers, USA 1997, c. 1, s. 185.
13 Johnson, ll; Kenneth Atkinson, RcligioıJJ of the World]ııdaism, Philadclphia 2004, s. 20, 122;
Dan Cohn-Sh~rbok,judaism: Hisıory, Bcliefand Practice, London 2003, s. 19.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsraü) Tarihi ~
127

2. Atalar Dönemi
Kaynaklar, Yahudilerin ataları olan İbrahim, İshak ve Yakub'un yaşadığı
dönemi, "Atalar Dönemi" olarak adlandırmakta 14 ve atalardan ilkinin Hz. İb­
rahim olduğunu belirtmektedir:-

a. İbrahim
Yahudilik, Hıiistiyanlık ve İslam tarafindan en büyük ata ve temel refe-
rans noktası kabul edilen İbrahim'le ilgili Tevrat'ta ve genel olarak Yahudi dini
literatüründe, ayrıca Hıristiyan kültürü ile Kur'an-ı Kerim ve sonraki İslami
literatürde diğer birçok peygambere nisbede daha geniş malfunat bulunmak-
tadır. Ancak Yahudilerin ilk ata olarak kabul ettiği ve çok önerusediği Hz.
İbrahim konusunda Yahudi kutsal kitabında yazılanlar ile Yahudi sözlü gelene-
ğinde anlatılanlar arasında ciddi farklar bulunduğu gibi, Yahudi kaynaklarında
anlatılanlarla Kur'an-ı Kerim'de verilen bilgiler arasında da benzeriikierin ya-
nında farklılıklar vardır. Bu kaynaklardaki farklar yanında, araştırmaya dayalı
eserlerde anlatılan İbrahim hakkında da farklı ve dikkat çekici bazı bilgiler yer
almaktadır.

Yahudi kutsal kitabında Hz. İbrahim, salih bir kimse olmakla birlikte,
esas itibarıyla barınacak yurt ve soyunu devam ettirecek evlat derdinde olan
biri olarak tanıtılmaktadır. Nitekim bu kaygının somut bir göstergesi ola-
rak Tevrat'ta Hz. İbrahim'in hilcl.yesinin nakledildiği yerlerde Tanrı, birçok
kez Hz. İbrahim' e, soyunu kalabalık yapacağını ve üzerinde yaşadığı toprakları
onun soyuna vereceğini vaat etmektedir. 15 Hatta Kur'an'da, ölümden sonra
tekrar dirilişin ve ahiretin kanıtı olarak zikredilen ve öldürüldükten sonra,
parçaları farklı noktalara bırakılan kuşların dirilrilmesi ile ilgili hadise, 16 Tev-
rat'ta farklı bir biçimde, İbrahim'in soyunun sayılamayacak kadar çok olacağı

14 Bk. Cohn-Sherbok, s. 19.


15 Mesela bk. Tora veAftara, 1. kitap: Ber~ir, 12/1- 7; 13/14- 17; 15/1-21; 17/1-21.
16 "Yine ''akriyle İbrahim, 'Rabbim! Ölüleri nasıl dirilteceğini göster bana' dedi. Allah da 'Yoksa
sen ölüleri diriltcceğime inanmıyor musun?' buyurdu. İbrahim, 'Elbette inanıyorum, fakat kal-
him mutmain olsun istiyorum' diye karşılık verdi. Bunun üzerine Allah şöyle buyurdu: 'Öyleyse
dön kuş yakala ve onları bir süre eğiterek kendine alışur (veya kesip parçala). Sonra her birini
bir tepeye bırak. Daha sonra onları çağır. Göreceksin ki sana çarçıbuk gelecekler. Bil ki Allah
azizdir, hakimdir"' (Bakara 2/ 260).
~ Kur'an'da Yahudiler
128

ve merkezinde Filistin'in bulunduğu geniş toprakların bu soya verileceğinin


kanıtı olarak nakledilmektedir. 17

Yukarıda ifade ettiklerimizden hareketle Yahudi kursal kitabında Hz.


İbrahim'in, sıradan insanların temel kaygılarım oluşturan beslenme, barınma
ve soyunu sürdürme gibi kaygıları yaşayan, esas mücad~lesini de bunların üze-
rine kuran kendi halinde salih bir insan olarak betimlendiği ve sadece bir yerde
onun için peygamber ifadesinin kullamldığı görülınektedir. 18 Ancak Yahudi
dini kültüründe peygamber ifadesi, Allah'tan aldığı vahyi insanlara tebliğ eden
ve bunun için çeşitli sıkıntılara göğüs geren bir vazifeyi ifade etmenin yanında,
hakkı tebliğ etmek ve gelecekten haber vermek gibi anlamlarda da kullanıldığı
için burada ~angi anlamın ön planda olduğu tam anlaşılmamaktadır. 19 Her
Mlülci.rda Yahudi kutsal kitabında Hz. İbrahim, alışılmış türden bir peyg-
amber olarak anlatılmamakta ve onun, Kur'an'da zikredilen tevhit mücade-
lesinden, putları kırmasından, ateşe atılmasından bahsedilmemektedir. Ancak
Yahudi kutsal kitabında bahsedilmeyen bu bilgiler, Yahudi sözlü geleneğini
içeren kitaplarda karşımıza çıkmaktadır.
Bu bağlamda Yahudi kaynaklarında Hz. İbrahim'in doğmasından önce,
usta bir yıldız bilimeisi olan dönemin kralı Nemrut'un (Nimrod), yıldızlardan,
bir çocuğun doğacağıru ve bunun, toplumdaki mevcut dini anlayışı yok ede-
ceğini öğrendiği, bunun üzerine nasıl bir tedbir alması gerektiğini adamlarına
danıştığı nakledilmektedir. Nemrut'un adamlarının ona, ülkede muhafızların
koruduğu büyük bir doğumevi yaptırtmasını ve bütün hamile kadınları buraya
getirtmesini, burada doğum yapan kadınların çocuklarını erkek ise öldürtme-
sini, kız ise sağ bıraktırmasını tavsiye ettikleri, Nemrut'un da bunu uyguladığı
belirtilmektedir. Bu dönemde hamile kalan İbrahim'in annesinin, hal!lileliğini
sarayda Nemtut'un hizmetinde çalışan kocasından bile saklayarak bebeğini bir

17 Yahudi kursal kimbına göre Hz. İbrahim Tanrı'dan, soyunun çok olacağı ve vaar erriği topr:ı.k­
ların soyuna kalacağının göstergesi olacak bir alarnet isremişrir. Bunun üzerine Tanrı ondan üç
düve, üç keçi, üç koç, bir kurıiru ve bir güvercin yavrusu alm:isını, kuşlar dışındakileri onadan
ikiye a}rırmasını ve her yarımı diğerinin karşısına yerleştirmesini istemiştir. Bunları yapaktan
son m İbrahim'in üzerine ağırlık çökmüş ve bir vecd hali yaşamıştır. Bu esnada Tanrı ona "iyi bil
ki senin soyun kendilerine ait olmayan topraklarda 400 yıl boyunca yabana olacak, kölelik edip
baskı görecekler... buraya ancak dördüncü nesil dönecek" demiştir (Tora ve Aftara, ı. kir:ıp:
Bereşit, 15/8-16; ayrıca bk. Josephus, Aııtiquitics, 1.10.3).
18 Bk. Tora ve Aftara, 1. kitap: Bereşir, 20/7.
19 Salime Leyla Gürkan, Yahudilik, İsranbul2008, s. 97-98.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
129

mağarada gizlice dünyaya getirdiği ve sonra da ortadan kaybolduğunun fark


edilmemesi için onu orada bırakarak evine gittiği nakledilmektedir.20
Yahudi söylencelerine göre Hz. İbrahim'in annesi, yeni doğmuş bebe-
ğini orada bırakıp gitmek zorunda kalınca, yalnız kalan bebek bir süre sonra
ağlamaya başlamıştır. Bunun üzerine Tanrı, onunla ilgilenrnesi için Cebrail'i
göndermiş ve bu melek, bebeğin sağ elinin küçük parmağından süt çıkrnasliU
sağlamıştır. Bebek İbrahim, on gün bu şe~de kendi parmağından beslenerek
hızla büyümüş ve yürüyerek mağaranın dışına çıkmıştır.21 O, dışarıya çıktık­
tan sorıra, önce yıldızları görerek Tarırı sanmış, arkasından yıldızlar kaybolup
Güneş çıkınca Güneş'in Tarırı olabileceğini düşünmüş, o da batınca çıkan Ay'a
aynı düşünceyle bakmıştır. İbrahim, daha sorıra Ay'ın dakaybolduğunu gö-
rünce bunların · hiçbirinin Tarırı olamayacağını ve bunların hareketini tayin
eden bir Tarırı'nın olması gerektiğini söylemiştir. 22 Bunun ardından Cebrail
gelerek kendisini tanıtmış ve onu bir suyun başına götürmüştür. İbrahim bu-
rada elini ve yüzünü yıkayarak rükU ve secdenin olduğu bir ibadetle Tarırı'ya
tapınmıştır. 23

20 Ginzberg, c. ı, s. 168- 169.


21 Ginzberg, c. ı, s. 170. (Hz. İbr:ıhim'in, Nemrur'un öldürme girişimi sebebiyle babası tarafindan
mağaraya saldandığı şeklindeki bir başka rivayere göre İbr:ıhim üç yaşında mağaradan çıkarı­
lınca Güneş ve Ay' ı ilk kez görmüş ve bunların Tanrı olduğunu düşünerek onlara rapınmışrır.
Ancak daha sonra bu ikisinin de barması sebebiyle bunların Tanrı olamayacağı kanaatine var-
mışur. Bk. Chroııides ofjerahnıeel or Tht Hebrtw Bible Historiale, A Collectioıı ofApocryphal aııd
Pseıtdo-Epigraphical Books Dealiııg wiıh ıhe History of the World from the Cı-eatioıı to the Deatb
offııdas ı\tfaccabeııs,. (Tr:ınslated for the Firsr Time from an Unique Manuscripr in the Bodleian
Libr:ıry by M. Gaster, Togcther wich an Inrroducrion, Critica! Nores, a Full Index, and Five
Facsimiles), London 1899, s. 73-74).
22 Kur'an'da da Hz İbrahim'in Tanrı'yı ara}rışı ve akıl yoluyla Güneş, Ay ve yıldızların Tann ola-
mayacağını idrak etmesi benzer bir anlanmla nakledilmektedir (Bk. En'5.m 6/75-78). Ancak
bu anlatımı, onun Tanrı'yı arayışından çok, toplumun gök cisimlerini Tanrı olarak algılamasına
yönelik bir eleştiri ve basic bir muhakcmeyle bile bunların Tanrı olamayacağının idrak edilece-
ğine yönelik bir izah olarak yorumlamak daha uygun gözükmektedir.
23 Ginzberg, c. 1, s. 170. (Hz. İbrahim'in doğumu ve çocukluğu ile ilgili Yahudi söylencelerin-
de geçen bu olağanüstülüklere karşın, apokrif bir metin olan Jasher kitabında ise: daha ma-
kul bir anlatım görülmektedir. Buna göre falcılar, Kral Nemrut'un önemli adarnlarından biri
olan Terah'ın çocuğunun doğduğu gün, doğudan parlak bir yıldızın çıktığını ve gökyüzünün
dört yanında dört yıldızı yutruğunu görmüşlerdir. Onlar bu gördüklerini, Teralı'ın yeni doğan
çocuğunun Nemrut'un talıonı elinden alacağının ve bu çocuğun soyunun güçlü kralları yok
edeceğinin alameti olarak yorumlamış, tedbir alması için de bu durumu Nemrur'a haber ver-
mişlerdir. Nemrur bu haberi alınca Terah'ı çağırmış-ve ondan yeni doğan çocuğunu öldürmek
için kendisine getirmesini, bunun karşılığında ona pek çok al on vereceğini söylemiştir. Terah
~ Kur'an'da Yahudiler
130

İbrahim'in, yukarıda bahsettiğimiz hızlı fiziksel gelişiminden haberi ol-


mayan annesi birkaç gün sonra eviadının ne olduğunu görmek için gizlice
şehirden ayrılarak mağaraya gelmiş, ancak onu bulamamıştır. Bunun üzerine
o, bebeğirıi vahşi hayvanların yediğini düşünerek ağlamaya başlamış ve bu es-
nada mağararun dışında İbrahim'le karşılaşmıştır. İbrahim ona niçin ağladı­
ğını sormuş, o da kralın öldürmemesi için çocuğunu gizlice mağarada doğur­
duğunu, ancak şimdi onu bulamaclığını söylemiştir. Bunun üzerine İbrahim
ona, çocuğunun ne kadar olduğunu sormuş ve yirmi günlük olduğu cevabını
alınca, o kadar küçük bir çocuğu niçin orada kendi başına bıraktığı siteminde
bulunmuştur. Annesi, çocuğu orada bırakma sebebini izah edince de İbrahim
kendisini ona tanıtrruştır. İbrahim'in annesi yirmi günlük bebeğinin yürür ve
konuşur duruma geldiğini görünce şaşkınlığa kapılrrıış, İbrahim ise bunun,
mutlak ~dret sahibi Tanrı'nın eseri olduğunu belirtmiştir. 24
İbrahim'in annesi eve giderek durumu kocası Terah'a açıklamış, o da
hizmetinde olduğu Nemrut'a durumu haber vermiştir. Nemrut çocuğun du-
rumunu öğrenince onun, uğruna birçok çocuğu öldürttüğü çocuk olduğunu
anlamış ve İbrahim'i tutuklayıp getirmeleri için büyük bir ordu göndermiştir.
İbrahim gelenleri görünce Allah'a sığınmış, Cebrail yetişerek onunla gelen-
ler arasına kalın ve karanlık bir bulut koymuştur. Böylece gelenler korkuya
kapılarak onu yakalayamadan geri dönmüş ve Nemrut'a, İbrahim'i koruyan
olağanüstü güçlerin olduğunu, bu nedenle onu yakalamaya çalışmak yerine
ondan uzak dur~ak için şehir değiştirerek Babil'e yerleşmenin uygun olduğu­
nu söylemişlerdir. Nemrut da bu tavsiyeye uymuş ve yaşadığı şehri terk ederek
Babil'e yerleşmiştir. Ancak Cebrail'in yönlendirmesi üzerine İbrahim de Ceb-
rail aracılığıyla göz açıp kapayacak kadar kısa bir anda Babil'e gitmiş ve burada
insanlıı.ra hakkı tebliğ etmeye başlamıştır. 25

bunu kabul ~tmek istemeyinc~ de öfkelener~k bunu yapmaması halinde bütün hane halkını
öldürteccğini söylemiştir. Bunun üzerine T~rah çocuğu gerirmek için üç gün mühlet ist~miş ve
üç günün sonunda hizmetçilerinden birinin yeni doğmuş çoı;uğunu kendi oğlu gibi Nemrut'a
teslim etmiştir. Oğlu İbrahim'i ise annesiyle birlikte bir mağaraya saklamıştır (B k. Tlıe Book of
]aslıer, 8/1-35; 3}Tıca bk. Chronicles offcrahmtcl s. 73). İbrahim on yaşına kadar yahut Jcrahme-
el kitabına gör~ üç yaşına kadar (bk. Cbronicles ofjeralmıtel s. 73) bumağarada kaldıkran sonra
Nuh ve oğlu Sam'ın yanına girmiş ve uzun yı Uar orada kalarak onlard:ın ilim tahsil etmiştir. İb­
rahim'in Tanrı'yı arayışı ve Güneş, Ay ve yıldızların Tanrı olabileceği ile ilgili akıl yürütmesinin
de bu dönemde gerçekleştiği ıikredilmektedir. Bk. Tlıc Book of]aslıer, 8/36-9/ı9).
24 Ginıbecg, c. ı, s. 170-171.
25 Ginzberg, c. ı, s. ı71- 172.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
131

Yahudi sözlü geleneğine göre Hz. İbrahim yirmili yaşlardayken, Nem-


rut'un putlarını satan babası hastaianmış ve ondan kendi yerine put satmasını
rica etmiştir. Hz. İbrahim, babasını kırmayarak pazara çıkmış, ancak putları
satmak yerine, onları satın almak isteyen insanları bundan vazgeçirmiştir. Hatta
o, bu putların boyunlarına ip bağlamış ve sürükleyerek pazarda dolaştırmıştır. 26
Hz. İbrahim, putlara yönelik müsamahasıı tavrını sonraki zamanlarda da
devam ettirmiş ve kimsenin olmadığı bir .ortamda, bir arada bulunan putla-
rın hepsini kırdıktan sonra en büyük puta dokunmayacak baleayı onun eline
rutturmuştur. Nemrut, putların kırıldığını duyunca fena öfkelenmiş ve zanlı
olarak İbrahim'i getirtip sorgulamıştır. İbrahim ona, bunu kendisinin yapma-
dığını, büyük putun yaptığını, baltanın da onun elinde olduğunu ve bu hususu
ona sorabileceğini söylemiştir. İbrahim'in bu alaycı cevabı üzerine Nemrut onu
zindana attırmış 27 ve yiyecek içecek hiçbir şey vermemelerini söylemiştir. Böy-
lece o, Hz. İbrahim'i aç ve susuz bırakarak öldürmek istemiştir. Ancak Tanrı,
Hz. İbrahim'i zindanda yalnız bırakmamış ve ona Cebrail'i göndermiştir. Ceb-
rail, Hz. İbrahim'in yanında kalarak, bir yıl boyunca onun yiyecek ve içecek
ihtiyacını karşılamıştır. Bir yıl sonra Hz. İbrahim'in hala hayatta olduğunu
gören ve onu aç-susuz bırakarak öldüremeyeceğini anlayan Nemrut, İbrahim'i
yakarak yok etmek istemiştir. O, bunun için büyük bir ateş yaktırarak İbra­
him'in oraya atılmasını emretmiş, ancak onu ateşe atmak için ateşe yaklaşanlar
ateşin hararetinden kendileri yok olmuşlardır. Bunun üzerine insan kılığında
gözüken Şeytan, Nemrut'a; bir mancınık yaparak İbrahim'i onunla ateşe fır­
latma fikrini vermiştir. Nemrut bunu uygulamış, ancak Tanrı'nın ateşe, "İb­
rahim'e serin olması" emrini vermesi üzerine ateş için kullanılan kütükler
tomurcuklanarak türlerine göre meyve vermiş ve burası muhteşem bir bahçeye
dönüşmüştür.28 Hz. İbrahim'in atıldığı ateşin muhteşem bir bahçeye dönüş-

26 Ginıberg, c. 1, s. 173-174; ayrıca bk. Cbro11icles ofjcrabmed, s. 71.


27 Ginzberg, c. 1, s. 174-175. (Yahudi söylencelerine göre İbralııim'in kırdığı putlar, Nemrur'a ait
putlardı. ApokrifJasher kitabın:ı.göreyse İbrahim, pud:ır meselesinde önce babasıyla r:ırrışmış
ve ona ait putları kırmışnr. Babasının şikayeti üzerine de Nemrur t:ırafından hapse :ırılmışrır.
Bk. The Book of]asher, 11/16-12/1. Jerahmeel kitabı ise İbrahim'in putları yakarak yok erriğini
ve bu hususta önce babasıyla sonr:ı d:ı onun şikayeri üzerine Nemrut ile r:ırnştığını nakleder.
Bk. Chronicleı ofjernbmul, s. 74-76).
28 Ginıberg, c. 1, s. 175-176; ayrıca bk. Talrnud, Pesahim, 118:ı. (Aynı olayın anlarıldığı apokrif
Jasher kitabında ise İbrahim'in atıldığı areşin bahçeye dönüşmesinden bahsedilmemekre, aksine
areşin bütün şiddetiyle günlerce de\•am ertiği, ancak areşin i~erisinde üç gün üç gece dolaşan
~ Kur'an'da Yahudiler
132

tüğünü gören Nemrut bunun sihir olduğunu söylemiş, ancak onun idaresinde
yer alan yöneticiler ile halk, bunun Tanrı'nın bir mucizesi olduğunu ve İbra­
him'in Tanrı'sının gerçek Tanrı olduğunu söyleyerek iman etmiştir. 29
Hz. İbrahim'in putları kırarak baltayı en büyük putun eline ruruşrur­
duğu ve alaycı bir biçimde diğer putları onun kırmış olabileceğini söylediği,
bu nedenle de ateşe atıldığı, ancak Allah'ın "ateşe serin olmasını" söyleyerek
İbrahim'i ateşten koruduğu Kur'an'da da benzer bir üslupla nakledilmektedir.30
Yukarıda bahsectiğimiz bilgilere yer vermeyen Tevrat'a göre Hz. İbrahim,
ebeveyn ve kardeşleriyle birlikte, günümüzde Irak'ın güneyinde bulunan Fırat
kıyısındaki Ur kenrinden31 Harran'a gelmiştir. O, burada bir süre yaşadıktan
sonra, 75 yaşındayken, Tanrı'nın yönlendirmesiyle, karısı Sara ve karısının kar-
deşi olan yeğeni Lut ile birlikte Harran bölgesinden ayrılarak Kenan (Filistin)
topraklarına göç etmiştirY Hz. İbrahim, Filistin'de bir müddet yaşadıktan
sonra kuraklık nedeniyle bir süreliğine Mısır'a gitmek zorunda kalmıştır. Tev-
rat'a göre o, Mısır'a yaklaştığında, karısı Sara'nın güzelliği sebebiyle Mısırlı­
ların kendisini öldürüp karısını alacakları korkusuna kapılmış ve bunun için
karısını kız kardeşi olarak tanıtmıştır. 33 Nitekim Sara'nın güzelliğini duyan
Firavun, ağabeyi sandığı İbrahim'den Sara'yı istemiş ve bunun karşılığında
ona çeşitli malları hediye etmiştir. Ancak Firavun Sara'ya yaklaşmaya kalkınca
Tanrı ona ve sarayına belalar musaHat etmiştir. Firavun bu belaların, aldığı
kadın sebebiyle meydana geldiğini, onun bir başkasının karısı olduğunu öğre­
nerek Sara'yı İbrahim' e geri vermiş ve onları ülkeden göndermiştir. 34

İbrahim'in en ufak bir biçimde etkilenmediği, onunla beraber ateşe au lan kardeşi Haran'ın ise
kalbi yeterince imanla dolu olmadığı için yanıp kül olduğu if.ıdc edilmektedir. (B k. The Book of
]asher, 12118-36).
29 Ginzberg, c. 1, s. 176.
30 Bk. Enbiya 21/57-69; ayrıca bk. Saffiit 37/85-98.
31 The Harper-Collins Bible Dictioıuıry, General Ed. by Paul J. Achtemeier, New York 1996, s.
1185-1186.
32 Tora ve Afiara, 1. kirap: Bereşit; 12/4-5; Josephus, Anriquitics; 1.7.1; ayrıca bk. Scheindlin, s.
6; Gürkan, s. 21.
33 Tora ve Afiara, 1. kitap: Bereşit, 12/10-13; Josephus, Antiquitics, 1.8.1.
34 Tora ve Afinra, 1. kitap: Bereşit, 12/14-20; ayrıca bk. Josephus, Aııtiqıtities, 1.8.1; Ginzberg, c.
1, s, 189-190; The Book of]asher, 15/16-33; Pirkcde Rabbi Eliezer, s. 189-190; Ahmed Osm:ın,
Tlıe Hebrews Pharaobs of Egypı The Seeret Lineage of the Partiare/ı ]oseph, Rochestcr Vermont
2003, s. 2 1-22. (Hı. İbrahim'in, karısı Sara'yı kıı kardeşi olarak t:ınmığı, bunun üzerine ülke-
nin kralının onu sarayına alarak yaklaşmak istediği, anc:ık Sara'nın namaza durup dua etmek
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
133

Yahudi kutsal kitabının naklettiği bu hilciyenin doğru olduğunu düşün­


memiz halinde karşımıza önemli iki sorun çıkmaktadır. Bunlardan birincisi,
Hz. İbrahim gibi onurlu bir insanın, kendi canını kurtarmak için karısını
kız kardeşi olarak tanıtıp başkasına kendi elleriyle teslim ermesinin mantıklı
gözükmemesidir. Burada onun, karısının iffetine herhangi bir hale! gelmeye-
ceği hususunda Uahl bir teminat aldığını ve bu nedenle böyle rahat hareket
ettiğini düşünsek bUe bu defa ikinci bir sorun karşımıza çıkmaktadır. Bu da
Mısır'a gittikleri dönemde epey Ueri bir yaŞta olması gereken Sara'nın, Mısır
gibi dönemin güçlü bir ülkesinin, sarayında hemen her ırktan genç ve güzel
kadına sahip olması muhtemel olan kralını çok etkileyecek kadar olağanüstü
güzel olmasın.ın makul gözükmediğidir. Yahudi· kutsal kirabındaki bilgilere
göre Hz. İbrahim, yukarıda belirttiğimiz gibi, Harran'dan ayrıldığında 75 ya-
şındaydı.3s Bu kitabın Bereşit (Yaratılış/Tekvin) 17/17 kısmında geçen ifadeye
göre Sara'nın Hz. İbrahim'den on yaş küçük, dolayısıyla da 65 yaşında olduğu
anlaşılmaktadır. 36 Bunların, hayvanlarıyla birliktekona göçe, muhtemelen ay-
lar süren bir yolculuk sonucunda Kenan topraklarına geldiği ve bir süre orada
yaşadıkran sonra, kuraklık sebebiyle Mısır'a girmek zorunda kaldığını düşü­
nürsek bu dönemde İbrahim'in muhtemelen 80'li yaşlarda, kendisinden on yaş
küçük olan Sara'nın ise 70'li yaşlarda olduğunu düşünmemiz gerekmektedir.
70'li yaşlara erişmiş ve biyolojik olarak çocuk sahibi olma ihtimali kalmadığı
için kısa bir süre sonra İbrahim' e, cariyesi Hacer'den37 çocuk sahibi olmasını
söyleyen Sara'nın/ 8 Mısır Firavununu etkileyecek kadar olağanüstü güzel ol-
ması makul gözükmemektedir. Özellikle o dönemin en büyük devletlerinden

suretiyle kr.ılın bu girişimini üç kez önlediği, Sara'ya yaklaşma girişimleri ölüm tehlikesiyle
sonianan kr.ılın bu ölüm tehlikesinin Sara'dan kaynaklandığını anladığı ve bunun üzerine onu
İbrahim'e iade eı:ı:iği hadis kaynaldarında da rivayer edilmektedir. Bk. Zeynü'd-din Ahmed b.
Ahmed b. Abdi'!- Litifi'z-Zebidi, Sahib-i Bııbfıri Mıılııasan Tecrid-i Sari/ı Tercemesi ve Şcrlıi,
Mü tercim ve Şarih: Kamil Miras, Ankara 1978, c. 6, s. 516-522; ayrıca bk. c. 9, s. 112- 113.)
35 Tora ve Aftara, 1. kitap: Bereşit, 12/4; Josephus, Anriquiries, 1.7.1.
36 Harran'dan ayrıldıklan dönemde Hz. İbrahim'in 75, karısı Sara'nın ise 65 yaşında olduğu Ya-
hudi kursal kitabının yorum kısmında açık bir biçimde ifade edilmektedir (Tom ve Aftara, 1.
ki[ap: Bereşit (yorum kısmı), s. 80).
37 Yahudi söylencderine ve apokrifJasher kirabana göre Hacer (Hacar) Firavunun kıı.ıdır. Firavun
Sara'yı eş olarak alma girişimi sırasında yaşadığı sıkıntılardan sonra kendisini aifertirmek ama-
cıyla kı.zını Sara'ya cariye olarak vermiştir (Ginıberg, c. 1, s. 190; The Book ufjasher, 15/31-32;
Pirke de Rabbi Eliezer, s. 190).
38 Tom vcAftarn, 1. kitap: Bereşir, 16/1-3; Ginzberg, c. 1, s. 201; The Book ofjasher, 16/27-36.
~ Kur'an'da Yahudiler
134

biri olan Mısır'da tanrısal bir varlık olarak görülen hük.ümdarın/ 9 ülkesindeki
ve çevre ülkelerdeki hemen her kadını eş veya cariye olarak alabilme imkanı ·
düşünülürse çok cazip gözükmeyecek bir yaşta olan Sara ile ilgili yukarıda
anlatılanların gerçekliği hususunda ciddi kuşkular doğmaktadır. Üstelik Ya-
hudi kutsal kitabı Hz. İbrahim'in, karısını laz kardeşi olarak tanıtıp başkasına
vermesi şeklindeki anlatımı, yukarıda bahsettiğimiz olaydan bir süre sonra
tekrarlamakta ve bu kez daha ileri yaşlarda olması gereken Sara'nın Gerar kralı
Abimelek'e verildiğini iddia etmektedir. 40
Yukarıda bahsettiğimiz iki ayrı olayda Hz. İbrahim'in karısını laz kardeşi
diye tanıtarak Mısır Firavununa ve Gerar Kralı Abilemek'e yüklü mal karşılı­
ğında verdiği iddiası İbrahim'in gerçekten yaptığı bir davranıştan çok, Tevrat
yazarlarının zorluklar karşısında hileye başvurulabileceğinin kanıtı olarak uy-
durdukları bir hikayeye benzemektedir.41 Çünkü çocuk doğıırarnayacak kadar
yaşlı olan Sara'nın o çağlarda inanılmaz derecede güzel olduğunu ve bu nedenle
adı geçen kralların onunla evlenmek istediklerini söylemenin mantıksızlığı42
bir yana, Hz. İbrahim'in, sıradan bir insanın bile yapmayacağı davranışı sergi-
teyerek buna rıza gösterdiğine, üstelik bu hileli evliliklerden yüklü miktarda

39 Mario Lh-tr:ıni, lsrael's History and History oflsrnel, (rranslated by Chiara Peri and Philip R.
Davies), London 2005, s. 12; ayrıca bk. Johnson, s. 31.
40 Bk. Tora ve Aftara, ı. kir:ıp: Bereşit, 20/1-18; ayrıca bk. Josephus, Antiquities, 1.12.1; Ginzberg,
c. 1, s. 216-217; The Book ofjtUbcr, 20/2-27; Pirke de Rabbi Eliezer, s. 191-192.
41 Yukarıda dile getirdiğimiz eleşririlerc rağmen bu konuyla ilgili anlanmlar hadis kaynakların­
da d:ı yer almaktadır. Riv:ıyedere göre Hı. İbrahim'in putları kırm:ıd:ın önce hasta olduğunu
söylemesi, pudarı kırdıkt:ın sonra balr:ıyı en büyük purun eline ruruşrurup onun yaptığını
söylemesi ve k:ırısını kız kardeşi ohır:ık tanırması onun üç yalanı olarak zikredilmcktedir. (Bk.
ez-Zcbidi, c. 6, s. 112-115). Ancak bu anl:ınml:ırdan özellikle ikincisinin yalan değil, purperesr
toplumun inançl:ırına }'Önelik isrihzai bir cevap olduğu ve y:ıl:ın olarak değerlendirilemeyeceği
açıknr. Bu durum İbrahim'in y:ıl:ın söylediği hususu kadar hadisin sahihliği hususunda da bir
kuşkuya neden olmakr:ıdır.
42 Yukarıda bahsecriğimiz meseleni n ahiiki boyucu bir yana bırakılacak, o dönem insanların uzun
yaşadığı ve bahsedilen yaşlarda S:ır.ı'nın güzelliğinin zirvesinde olabileceği düşünülebilir. Ancak
Yahudi kursal kimbında İbrahim'in 99, S:ır.ı'nın ise 89 yaşında olduğu bir dönemde bir oğul­
larının doğacağl ilc ilgili ilahi müjdeti aldıklarında, bu ilahi vaadi bile kuşinı ile karşıladıkları
ve in:ınmakta zorl:ındıkları haml:ınırsa eski dönemin insanl:ırının o yaşlarda gençlik ve güıel­
liklerinin zirvesinde olabilecekleri şeklindeki iddianın gerçekçi olamayacağı anlaşılır. Nitekim
Tevrat'a göre İbrahim ve Sara, aşırı derecede yaşlanmış oldukl:ırı 1·e o vakitten sonra çocuk-
l:ırının olamayacağı gerekçesiyle ilihi vaade bile şüpheyle bakmışl:ırdır (Bk. Torn ve Aftarn, 1.
kitap: Bercşir, 18/1-15). Böyle bir durumda, bu müjdeden birkaç yıl önce, muhtemelen 70'li
yaşlarının orral:ırında, orra yaş üsrü, hatra y.ışlı bir kadın olması gereken Sara'nın Firavun'u
olağanüstü etkileyecek derecede güzel olduğunu söylemek m:ıntıklı göıükmemektedir.
Kur'an K.ıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
135

mala sahip olduğuna inanmak da yine Tevrat'ta anlatılan hak ettiği savaş gani-
metini bile kabul etmeyen İbrahim43 profiliyle uyuşmamaktadır.
Yahudi kutsal kitabmda fazla dikkat çekmeyen bir hilciyeye göre birkaç
kral güçlerini birleştirerek So-dom ve Gomorra'ya saldırmış ve bu şehirleri
yağmalayarak aralarında Lut'un da bulunduğu insanları esir almıştır. Bunu
haber alan İbrahim, yeğeni Lut'u kurtarmak için, eğitimli 318 adamını alarak
yağmacıların peşine düşmüş ve onları bozguna uğratarak esir alınan insanları
ve yağmalanan mallan geri getirmiştir. B~un üzerine Sodom kralı, kurtar-
dığı malları ona vermek istemiş, ancak İbrahim, servetinde başkasınm katkısı
olduğuna dair bir söyleme neden olmamak için bu teklifi kabul etmemiştir.44
Bu hilciyede Hz. İbrahim'in, hak etse bile başkasına ait bir malı, itibarına ha-
le! getireceği gerekçesiyle istemediği söylemi, onun karıs~nı kız kardeşi olarak
tanıtıp başkasına verdiği ve bu suretle pek çok mal edindiği söylemini nakzet-
mektedir. Ayrıca bu hilciye bir başka hususu daha ortaya çıkarmaktadır. O da
Hz. İbrahim'in Tevrat'ta anlatıldığı kadar yalnız ve sıradan. bir insan değil, em-
rinde yüzlerce insanın bulunduğu bir lider konumunda olduğudur. Bu durum
onun, sıradan bir insan olmaktan çok, yukarıdaki hilciyede anlatıldığı gibi
emrinde, savaş eğitimi almış silahlı yüzlerce adamın olduğu bir klan şefi oldu-
ğu ihtimalini ortaya koymaktadır.'15 Nitekim Josephus'un naklettiği bir bilgi,
bu ihtimali desteklemektedir. Josephus'un naklettiği bu bilgiye göre, M.Ö. I.
yüzyılda yaşamış olan Şamlı Nicholas, Historia Universalis isimli kitabında,46
İbrahim adlı şahsın bir ordu ile Kaldelilerin memleketinden Şam'a geldiğini,
bir süre burada hüküm sürdükten sonra Kenan bölgesine yerleştiğini ve onun
soyunun orada çağaldığını zikretmektedirY
Yahudi kutsal kitabına göre Hz. İbrahim, Mısır'dan çıktıktan sonra,48 ço-
cuğu olmadığı ve karısı Sara'run da çocuk doğıırrna ümidi kalmadığı için,

43 Bk. Tora ueAftara, 1. kitap: Bereşir, 14/21-24.


44 Tora ve Aftnra, 1. kitap: Bereşir, 1411-23; Joscphus, Aııtiqırities, 1.9-10. 1-2; :ıyrıc:ı bk. Ginz-
berg, c. 1, s. 193-195; Tbe Book ofjasber, 16/l-19.
45 Johnson, s. 14.
46 Menahem Stern, "Nicol:ıs of Damascus", E11cydopaedia jııdaicn {E]}, Fred Skolnik: Ediıor in
chief, Michael Berenbaum: Executive ecliıor, USA 2007, c. 15, s. 251-252.
47 Bk. Josephus, Amiquitits, 1.7.1; ayrıca bk. Srern, E], c. 15, s. 252.
48 Yahudi k:ıyn:ıklarına göre Hz. İbrahim, Mısır'dan çıktıkcan sonra, çobanlar ve hayvan oclaUTta
hususunda yaşadığı bazı sıkıonlar nedeniyle ilişkilerinin bozulmaması için yeğeni Lut ile yolla-
rını ayınnış ve Lut Sodom kentine yerieşirken Hı. İbrahim Kenan copraklarında kalmıştır (Bk.
Tom ve Aftara, ı. kitap: Bereşit, 13/7-12; Josephus, A11tiquities, 1.8.3; Ginzberg, c. 1, s. 193;
Tbe Book ofjnsber, 15/34-47).
. . Kur'an'da Yahudiler
136

karısırun isteğiyle cariyesi Hacer'i almış ve 86 yaşındayken Hacer'den doğan


İsmail'in babası olmuşcur. 49 Kur'an'da Hz. İbrahim'in çocuk sahibi oluşu,
kavmiyle olan tevhit mücadelesi ve ateşe · atılma girişiminin sonrasında an-
latılmaktadır. Bu bağlamda İbrahim'in Allah'ın yardımıyla ateşte yanmaktan
kurtulduktan sonra "ben Rabbime gidiyorum" diyerek Allah'ın kendisini yön-
lendirdiği bölgeye gitmek için ülkesinden ayrıldığı ve bir süre sonra Allah'tan
"iyUerden olacak bir evlat" dilediği, Allah'ın da ona "halim bir erkek çocuğıı"
müjdelediği ifade edilmektedir.50 Hz. İbrahim'in bu niyaz öncesinde herhangi
bir çocuğıı olmadığına göre bu müjdelenen çocuğun, Yahudi kaynaklarında
Hacer'den doğduğıı ifade edilen İsmail olduğıı anlaşılmaktadır.
Yahudi kaynaklarına göre Hz. İbrahim, 99 yaşına geldiğinde, Tanrı ona,
soyunu kalabalık yapacağını ve onu birçok milletin atası kılacağıru, bu nedenle
artık ona "yüce baba" anlamına gelen Avram adıyla değil, "çok kişinin babası,
cumhurun babası" anlarnma gelen Avrarn (İbrahim) adıyla hitap edileceğini
söylemiştir. O, İbrahim'in karısı Saray'ı da kutsayacağım, bundan sonra onun
da Saray değil, "prenses" anlarruna gelen Sara adıyla çağrılacağıru ve bir yıl
sonra ondan bir oğııl sahibi olacağını haber vermiştir. O, bu ahdin göstergesi
olarak, İbrahim ve onun soyundan gelen bütün erkeklerin sünnet olması ge-
rektiğini söylemiştir.sı

Yahudi kutsal kitabında Hz. İbrahim'in hanımı Sara'nın bir çocuğunun


olacağına dair ifadeyi işittiğinde, kendisinin ve kocasının ilerlemiş yaşta çocuk
sahibi olacağına inanmakta güçlük çektiği ve güldüğü ifade edilmektedir.52 Bu
müjdeleme bahsi ve Hz. İbrahim'in hanımının bu habere inanmakta zorlana-
rak güldüğü Kur'an'da da zikredilmektedir.53
lli. İbrahim'in hanımı S:ıra'run kendilerine iletilen müjdeye inanmakta
zorlanmasına rağmen, bir yıl sonra oğıılları İshak doğmuşcur.54 İshak'ın do-

49 Bk. Tom ve Afiara, 1. kitap: Bereşic, 16/1-16; Ginıberg, c. 1, s. 201-202; The Book of]asber,
16/23-36; ayrıca bk. Talmud, Megila, 17a.
50 S5.flat 37/99-101.
51 Tora ve Afiara, l. kic:ıp: Bereşic, 17/1-21; Tbe Book of]asber, 17/16-20; ayrıca bk. Ginzberg, c.
ı, s. 202-206.
52 Bk. Tora ve Aftnra, ı. kitap: Bereşic, 18/10-15.
53 Bk. Hiıd 11171-73.
54 Torn ve Afiarn, l. kir:ıp: Bereşir, 21/1-5; ayrıca bk. Josephus, Aııtiquities, 1.12.2; The Book of
]asher, 21/1-3; Pirke De Rabbi Eliezcr, s. 232.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
137

ğurnundan bir kaç yıl kadar sonra onun sütten kesilmesi şerefine bir ziyafet
verilmiş ve bu ziyafet esnasında Sara, İsmail'in kendisiyle alay ettiğini gerekçe
göstererek Hz. İbrahim'e, İsmail ile annesi Hacer'i evden göndermesini, İs­
mail'in ileride kendi oğlu İshak ile mirastan pay almasını istemediğini be-
lirtmiştir.55 Yahudi kutsal kitabına göre Hz. İbrahim Sara'nın, kendisini üzen
bu talebini Tanrı'nın da onaylaması üzerine Hacer ve İsmail'i evden uzaklaş­
tırarak Paran Çölü'ne56 göndermiştir. O dönem en az 16-17 yaşlarında57 bir
delikanlı olması gereken İsmail ile anneslııin evden gönderilmesinde, İslam
geleneğinde anlaşıldığı gibi, onun; gittiği bölgede insanlara hakkı tebliğ et-
mesi gibi bir amaç gündeme getirilmemekte, Sara'nın onu istememesine işaret
edilmektedir. Üstelik Yahudi kutsal kitabının bu meseleyi naklinde anakronik
bir anlatım dikkati çekmektedir. Hilciyeye göre Hz. İbrahim tarafından evden
uzaklaştırılan Hacer ve İsmail'in bir süre sonra çölde suyu bitmiş, Hacer; oğ­
lunun susuzluktan ölmesine dayanamayacağı için onu küçük bir bebek gibi bir
çalı altına atmış ve biraz öteye giderek ağlamaya başlamıştır. Bunun üzerine
Tanrı'nın bir meleği onun gözünü açarak oradaki bir kuyuyu göstermiş ve ona,
çocuğu bulunduğu yerden kaldırmasını söyleyerek yetişkin bir delikanlı olması
gereken İsmail'den bir bebekmiş gibi bahsetmiştir. 58

SS Tora ve Aftara, 1. kiı:ap: Bereşir, 21/8- 10; ayrıca bk. Josephus, Antiquitics, !.12.3. (Yahudi söy-
lencelerine göre Sara'nın İsmail ve annesi Hacer'i evden uzaklaşrırmak istemesinde İsmail'in
İshak ile birlikte İbrahim'e mirasçı olmasını istememesi yanında, İsmail'in İshak'ı kaza süsü
vererek öldüreceğinden duyduğu kaygı a.~ıl sebebi teşkil ermiştir (Bk. Ginıberg, c. 1, s. 219).
Apokrif Jasher kirabı ise İsmail'in Sara ile alay ermesi ve miı-.ıs ilc ilgili rarrışmalara hiç remas
ermemekre ve İsmail'in evden gönderilmesinin sebebi olarak onun İshak'ı öldürme girişimini
gösrermekredir. BUııa göre bir gün Sara, o dönem yetişkin bir genç olan İsmail'in beş yaşlarında­
ki İshak'ı hedef alarak ok anığını görmüş ve amacının kaza süsü vererek onu öldürmek olduğunu
anlayınca İsmail ile Hacer'in e\'den gönderilmesini isremişrir. Bk. Tlıe Book of]asbcr, 21/13-16)
56 Par.ın Çölü kaynaklarda Sina Yarımadasının orra kesimlerinde, Arap Körfezinin kuıeybarısında
bir yer olarak gösterilmektedir (bk. Halman Quicksource, Bible Atlas witb Cbarts, Maps mıd
Biblical Reconstructioi!S, Inrroducrion and Te.xr by Paul H. \Vrighr, USA 2004, s. ll O, 120- 121;
Oxford Bible Atlas, Edired by Adrian Curris, USA 2007, s. 78-79).
57 Tevrar'a göre İbrahim bir yıl sonra doğacak olan İshak ile müjdelendiğinde İsmail on üç ya-
şındaydı (Tora ve A.ftara, 1. kitap: Bereşir, 17/19-25). Bu hesaba göre bir yıl sonra İshak doğ­
duğunda İsmail'in on dört yaşında olması gerekir. Tevrar'ran çıkan bu hesap apokrif Jasher
kitabında dah:ı net bir ifade ilc dile geririlmekre ve İshak doğduğunda İsmail'in on dörr y.ışında
olduğu, İshak beş yaşında iken de İsmail'in evden uıaklaşrırıldığı ifade edilmekıedir (The Book
of]asber, 21/13-16). Bu durumda evden uıaklaşrırıldığı dönemde İsmail'in on dokuz yaşında
bir delikanlı olması gerekmektedir.
SS Tora ve llftara, 1. kirap: Bcreşir, 21/1-21; ayrıca bk. Josephus, llntiquities, 1.12.3. (Yahudi kay-
naklarında bu olay anlatılırken İsmail'in bu esnada ateşli bir rahatsızlık geçirdiği için yanlarına
. . Kur'an'da Yahudiler
138

Kur'an, Yahudi kaynaklarında ifade edildiği şekilde Sara'nın isteği üzerine


Hacer ile oğlunun evden uzaklaştınldığı hususuna temas ermemekte, aksi-
ne İsmail ve annesinin evinden uzak bir yere Kabe'nin inşa edileceği bölge-
ye götürülmesini dini bir amaca yönelik olarak izah etmektedir. Bu bağlam­
da Kur'an'a göre Hz. İbrahim, hanımı Hacer ile oğlu İsmail'i bizzat kendisi
Kabe'nin temellerinin bulunduğu Mekke'ye getirmiş, tekrar geri dönerken
şöyle dua etmiştir: "Ey Rabbimiz! Ben zürriyetimden bir kısmını, senin kutsal
evinin yanında tarıma elverişli olmayan bir vadiye yerleştirdim. Bunu yaptım
ki Rabbim, namazı kılsınlar! İnsanların gönüllerini onlara meylettir ve çeşitli
ürünlerden onlara rızık ver ki şükretsinler."59
Yahudi kutsal kitabına göre İsmail ve Hacer'in gönderilmesinden bir süre
sonra Tanrı, değişik zamanlarda çeşitli vesilelerle inancını ve sadakatini sıİıadığı
Hz. İbrahim'i bir kez de oğluyla sınamış60 ve ona, sevgili oğlu İshak'ı kurban
olarak sunmasını ernretmiştir. 61 Hz. İbrahim, Tanrı'nın bu ernrini de tereddüt-

verilen suyu kısa sürede bitirdiği, annesinin de onu küçük bir çalının altına bıraktığı ifade edil-
mekte, ancak bu durum yine de konuyla ilgili metnin genelinin İsmail'i küçük bir çocuk gibi
gösreren söylemini cam olarak ortadan kaldıramamakcadır. Bk. Tora ve A{tara, 1. kirap: Bereşit
(yorum kısmı), s. 140; Ginıberg, c. 1, s. 220).
59 İbrahim 14/37.
60 Yahudi geleneğinde bazı farklılıklarla birlikte İbrahim'in on imtihandan geçtiği, bu imtihanla-
rın en ağırının ise sevgili oğlu İshak'ı kurban etme emriyle sınanması olduğu zikredilmckcedir.
(İbrahim'in imrihanı olarak gösterilen olayların listeleri için bk. Tora ve Afiara, 1. kitap: Bereşit
(yorum kısmı), s. 144-145; dah:ı geniş bilgi için bk. Pirkc De Rabbi Eliczer, s. 187-230).
61 Kur'an'da; Hz. İbrahim'in çocuğunu kurban olarak sunmakla sınandığı kıssanın nakledildiği
ayecre kurban edilmek istenen oğul un, ergenlik çağına yeni girmiş bir çocuk şeklinde nakledil-
mesi (bk. S:iff:it (37), 102) sebebiyle külrürümüıdeki geleneksel algıya göre Hz. İbrahim'in ço-
cuğunu henüz çocuk sa}'ılabilecek bir ç:ığda kurban olarak sunmak iseediği benimsenmekcedir.
Yah4di kaynaklarında ise Tanrı tar.ıfından kurban ol:ır.ık istenen çocuğun İshak olduğu ve onun
bu dönem 37 yaşında olduğu belirtilmektedir (Ginzberg, c. 1, s. 251; Pirkc De Rabbi Eliezer,
234. sayfa 8 numaralı dipnot). Tevrac'ta nakledilen bilgilerden de bu sonuca ulaşmak mümkün
olm:ıktadır. Bu bilgilere göre İshak doğduğunda Sara 90 yaşındaydı (bk. Tora ve Afta ra, 1. ki-
tap: Bercşit, 17/17; ayrıca bk. Tora ı•c .1/.fiara, 1. kitap: Bereşit (yorum kısmı), s. 139) ve o, bir
rivayece göre İshak'ın kurban edildiği ile ilgili yanlış bir bilgiyi alınca üzüntüden (bk. Tora ve
Afiara, 1. kitap: Bereşit (yorum kısmı), s. 155; Pirke de Rabbi Eliczer, s. 234), bir başka riva-
yece göre ise Ishak'ın kurban olmaktan kurtulduğunu öğrenince sevinçten, aniden fenalaşarak
ölmüştür (a}'rintılı bilgi için bk. Ginzberg, c. 1, s. 233-234). Tevrat'a göre Sara öldüğünde 127
yaşındaydı (B k. Tora ve Aftara, 1. kitap: Bereşic, 23/1). Tevrat'taki verilerden harekede İshak'ı
90 yaşında doğuran Sara, onun k'UJ'ban edilme girişimi esnasında 127 yaşında vefat ettiğine göre
İshak'ın da kurban edilme girişimi esnasında 37 yaşında olduğu anlaşılmaktadır. Josephus ise
bu yukarıdaki kaynaklardan farklı olarak İshak'ın, o dönem 25 yaşında olduğunu if.ıdc etmek-
tedir (bk. Josephus, Amiqıtitics, 1.13.2).
Kur'an Kıssaları BağDamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
139

süz yerine getirmek istemiş, ancak Tanrı kendisine bağlılığını bir kez daha kanıt­
layan İbrahim'e, İshak'ın yerine kurban etmesi için bir koç vermiş ve onu tekrar
kursayarak kalabalık bir soy ve toprak sahibi yapacağı vaadini yinelemiştir. 62
Yahudi kutsal kitabı gibi Kur' an'da da Hz. İbrahim'in çocuğunu kurban
olarak sunma lle ilgili ilaru sınavdan geçtiği ifade edilmekte, ancak kurban
edilmesi istenen çocuğun kimliği ile ilgili herhangi bir isim ıikredilmemekte­
dirY Bu nedenle tefsirlerde kurban edilmek istenen çocuğun İsmail mi yoksa
yahut İshak mı olduğu hususunda farklı görüşler yer almaktadır. 64 Ancak yine
de Müslümanlar arasında kurban edilmek istenen çocuğun İbrahim'in ilk oğlu
İsmail olduğu daha fazla kabul görmektedir. Kur'a.nı'da Hı. İbrahim'in oğlunu
kurban etme kıssasının geçtiği ayetlere bakıldığında, hiç çocuğu yokken, Al-
lah'tan salih bir evlat istediği, kendisine lütfedildiğinde de onu kurban etme-
sinin istendiği belirtildiğille göre kurbanlık oğul, Hz. İbrahim'in ilk çocuğu
İsmail olmalıdır. (Saffi.t 37/100-102).
Hz. İbrahim, "Rabbim! Bana salihlerden olacak bir evlat ver" diye dua
ettiğinde, geride bir oğlu var da bir ikincisini istiyor değildir. Çünkü Tevrat'a
da baktığımızda yaşının ilerlediğini ama kendisine varis olacak bir çocuğu ol-
madığını beyan ile Allah'tan bir oğul istemektedir (Tekvin 15/2-4). Diğer
taraftan, ileri yaşında sahip olduğu biricik oğlun kurban edilme emri, bu ağır
imtihanın şiddetine daha uygundur. Üstelik ilk doğanların Rabbe adanması
genel bir kuraldır. 65 Saftat sfuesindeki ilgili ayederin sıralamasına bakıldığın­
da, Hz. İbrahim bu imtihandan başarı ile çıkınca ona salihlerden bir peygam-
ber olarak İshak müjdelenmektedir (Saffi.t 37/103-112).
Bu bağlamda bazı kaynaklarda Hz. Peygambere, babası Abdullah ve bü-
yük atası İsmail'in kurban edilmek istenmesi sebehiyle "iki kurbanlığın oğlu"

62 Tora ve Aftara, 1. kirap: Bereşit, 22/1- 18; ayrıca bk. Josephus, Anriquitics, 1.13. 1-4; Ginıberg,
c. 1, s. 225-230; Tbe Book ofjasber, 23/l- 75. (Tevrat'a göre Tanrı'nın İbrahim'e vaat ettiği bu
kalabalık soy, Hacer'den doğmuş olan İsmail'den ve Sara'nın ölümünden sonra evlcndiği Keru-
ra'dan doğan oğullardan (b k. Tora ve Aftara, 1. kitap: Bereşit, 25/ 1-2; ayrıca bk. The Book of
jasbcr, 2511-2; Josephus, Antiqttities, 1.15) değil, asıl karısı Sara'dan doğan İshak'tan rüremiştir.
Bk. Tora ve Aftara, 1. kitap: Bcreşit, 21/12; ayrıca bk. 2515'-6.)
63 Bk. Saffat 37/101-107.
64 Ayrıntılı bilgi için bk. Musmf.ı Ünver, "Kadim Bir Rekabet Örneği: Kurban Edilmek istenen
Oğul, İshak mı İsmail mi?", Tczkire, Ocak-Şubar 2003, S}'· 30, s. 120- 125.
65 Ö. Faruk Harman, "Hz. İbrahim ve Kurban", Hz. İbrabim'i11 İzinde, İsranbul2001, s. 97-127.
~ Kur'an'da Yahudiler
140

şeklinde hitap edildiği, Hı. Peygamberin de bu hitaba sessiz kalmak suretiyle


onay verdiği ifade edilmektedir.66 Yahudi geleneği ise yukarıda belirttiğimiz
gibi doğrudan Tevrat'a dayandırarak kurban edilmek istenenin ve buna gönül-
lü biçimde rıza gösterenin İshak olduğunu ifade etmektedir.
Yahudi kaynaklarına göre İshak'ın kurban edilme girişiminden kurtul-
masından bir süre sonra67 babası İbrahim, Tevrar'ın geneline yansıyan yabancı
karşıtı tavrını açık bir biçimde
ortaya koymuş68 ve kahyası konumundaki uşağı­
na, oğlu İshak'a Kenanlılardan kız almaması ve Harran'a giderek akrabaların­
dan bir gelin gerirmesi hususunda yernin ettirmiştir. İbrahim'in uşağı bu ye-
mine sadık kalarak Harran'a gitmiş, İbrahim'in akrabasının kızı olan Rebeka'yı
İshak'a eş olarak69 getirrniştir.'0 Yahudi kaynaklarında olayların anlatımı da bu
noktadan sonra İshak üzerine odaklanmakta ve İbrahim'den sadece vefatı bağ­
lamında bahsedilmektedir. Buna göre Sara'nın ölümünden sonra Kerura adlı
kadınla evlenmiş olan Hz. İbrahim 175 yaşına kadar yaşamış ve vefat edince
karısı Sara'nın da defnedildiği Hevron'a (el-Halil) defnedilrniştir. 71

Yahudi Kursal Kitabına göre İbrahim, Keldanilerin Ur kentinde doğmuş


(Tekvin, 11/28, 31; 15/7; Nehemya, 9/7), orada Sare ile evlenmiş, daha sonra
hanımı Sare, yeğeni Lfıt ve babası Terah ile birlikte Ur'dan Harran'a göç et-

66 I:Jalôm en-Nis:iblıri, el-Musredrek ':ıle's-Sal)il)ayn, Tahk.ik: MusçafJ. 'Abdulkadir 'Ara, Beyrur


1411-1990, c. 2, s. 604, 609.
67 Bk. Ginıberg, c. ı, s. 237-238.
68 Y:ıhudi ka}'llakların:ı göre İbrahim'in yabancı karşıtlığı o derece ileri boyunadır ki onun sadık
hizmetlcirı Eliezer, İshak'a eş bulmak için gideceği Harran'da İbr.ıhim'in akrabalanndan hiçbir
kızın bunu kabul ermernesi halinde İshak'ı kendi k.ızıyla evlendirmesi ne müsaade edip etmeye-
ceğini sorunca bunu reddermiş ve uşağının yüzüne karşı onun lanedi Kenan'ın soyuna, kendi
oğlu İshak'ın ise kursanmış soya mensup olduğunu, lanet ile kursamanın birleşcmeyeceğjni
söylemiştir (Bk. Ginzbcrg, c. 1, s. 238). Ancak bunu söyleyen İbrahim, daha sonra kendisi
Kenanlı bir kadın ol:ın, dolayısıyla İbrahim'e göre lanedi soydan gelen Kerura ilc evlenerek
çelişkili bir rnvır sergilemişrir. Aslında bu durum, gerçekte Hz. İbrahim'in kendi söylemiyle
çelişen bir eylem sergücdiğini değil, aksine onun Y:ıhudi kaynaklarında ifade edildiği gibi ırkçı
bir yaklaşımı benimsemediğini, bu ırkçı yaklaşım ve söylemin sonraki dönem Y:ıhudi zihniye-
tinin bir eseri olarak ortaya çıktığını k.'lnıdamakradır.
69 Tevr.ıt'a gör~ İshak kırk yaşında evlenmiştir (Tora ve Aftam, 1. kitap: Bereşit, 25/20). Y:ıhudi
söylencelerinde İshak'ın, evlendiği zaman kırk, karısı Rebek.'l'nın ise on dört yaşında olduğu be-
lirrilmckredir (bk. Ginzberg, c. ı, s. 251). ApokrifJasher kitabında ise İshak'ın kırk, Rebeka'nın
ise on yaşında cvlcndiği ifade edilmektedir (Tlıe Book offashtr, 24140-45).
70 Tora vt Aftara, 1. kitap: Bereşit, 24. hap; The Book of]tıSbtr, 24129-45; Ginzberg, c. ı, s. 237-
241; josephus, Amiqııiries, J.16.1-3.
71 Tom vt.Afiara, 1. kitap: Bereşir, 24/1-10; Josephus,Aııriquitfn, 1.17; The Book offasher, 26/1-31.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi . .
141

miştir. Televin 11/28 ve 15/7'deki "Kaldelilerin Ur kenti" ifadesi bir ilavedir ve


bu metinler, İbrahim'in çağrıya muhatap olduğu yeri (Harran bölgesi) kendi
evi olarak nitelemektedir.72 Kitab-ı Mukaddes geleneği İbrahim'in memleke-
ti olarak Kuzey Mezopotarnya'yı, yani Güneydoğu Anadolu'ya tekabül eden
bölgeyi gösterir. 73 Bugün artık Hz. İbrahim ve ailesinin anayurdunun, içinde
Harran'ın da bulunduğu bu bölge olduğu kabul edilmektedir.74

Kur'an-ı Kerim'de Hz. İbrahim'in do~m yeri ile ilgili bilgi yoktur ancak
son ilml araşttrmalar İbrahim'in ana yurdunun, ay (Sin) külrünün merkezi
olan ve içinde Harran'ın da bulunduğu Güneydoğu Anadolu bölgesi olduğunu
göstermektedir.75
Hz. İbrahim Kitab-ı Mukaddes'te, Terah'ın oğlu, İbraniler'in atası, ina-
nanların babası ve Allah'ın dostu olarak takdim edilmektedir.76 Tevrat'ta şe­
ceresi Nuh, Sam, Arpakşad, Şelah, Eber, Peleg, Reu, Seruc, Nahor, Terah,
Abram şeklinde gösterilir (Tekvin, 11/10-26; I. Tarihler, 1/24-27). Putperest
olan Terah'ın (Yeşu, 24/2) Abcarn'dan başka Nahor ve Haran adında iki oğlu
daha vardır (Tekvin, 11/24-27). Kur'an-ı Kerim'de, Hz. İbrahim'in soyağacı
verilmemektedir, İsiarnı kaynaklarda verilen soyağacı ise Tevrat kaynaklıdır. n
Hz. İbrahim'in babasına Tevrat'ta (Tekvin, 11/26) ve diğer İbrani l<ay-
naklarda Terah ac4 verilmektedir. Yahudi Kutsal Kitabında Terah'tan sadece
soy ağacı listelerinde (Tekvin 11/24-28; Yeşu 24/2; I. Tarihler 1126-27) bah-
sedilmekte, putperest olduğu (Yeşu 24/2), Ur kentinden Harran'a göç ettiği
ve orada 205 yaşında (Simiri Tevrat'ında ise 145) vefat ettiği belirtilmektedir.
Kur'an-ı Kerim'de (En'am 6/74) Hı. İbrahim'in babası Azer diye isim-
lendi!:ilirken, Kur'an ve hadisler dışındaki İslami kaynaklarda Hı. İbrahim'in
babasından hem Azer hem de Tarih (Tarah) b. Nahor adlarıyla söz edilmek-
tedir ki, bu ikinci isim Ehl-i kitap'tan intikal etmiştir. Kur'an-ı Kerim'e göre
(Meryem 19/42) İbrahim'in babası putperesttir.78

72 L. Hicks, "Abrah:ım", IDB, I, 16.


73 C. H. Gordon, "P:ıddan-Aıam", !DB, III, 617.
74 G. E. Wright, "Biblical Archaeology", s. 41-47.
75 Ö. Fa.ruk Harman, "İbıihim", DİA, İstanbul 2000, XXJ, 266.
76 Tckvin, 11/26; G:ılatyalıl:ır'a Mekrup, 3/7-9; Yakub'un Mc:krubu, 2/23.
77 T,'\bc:ri, I, 233; Sa'lebi, 'Ara'isıı'I-Mwilis, s, 63.
78 G. Tümer, "Azcr", DİA 1991, IV, 316-317
~ Kur'an'da Yahudiler
142

Pe;,gamberliği

Kur'an-ı Kerim'de Hz. İbrahim'e vahyedildiği (Bakara 2/136; Al-i İmran


3/84; Nisa 4/163), ona sahlfeler verildiği' (A'la 87/19), insanlara önder kılın­
dığı (Bakara 2/124), Allah'ın dostu olduğu (Nisa 4/125), son derece dürüst
bir kimse, bir peygamber olduğu (Meryem 19/41), soyunun seçilip alemiere
üstün kılındığı; kitap, hikmet, büyük hükümranlık ve peygamberlik verildiği
(Al-i İmran 3/33; Nisa 4/54; Had!d 57/26), kendisine göklerin melekUrunun
gösterildiği (En'im 6/75) bildirilmektedir.

Hı. İbrahim, Tevrat'ta ilk defa nebi diye nitelenen kişidir (Tekvin 20/7).
Tevrat'a göre Tanrı, İbrahim'e hltap ederek, onu mübarek kıldığını, onu mü-
barek kılanları mübarek kılacağını, lanet edenlere lanet edeceğini, büyük mil-
let yapacağım bildirmiş, ona ve zürriyetine vadettiği topraklara gitmesini em-
retmiştir (Tekvin 1.2/1-3, 14-17; 15/7; 18/18-19). Hı. İbrahim, Yahudi d.in1
literatürüne göre putperest bir orramda tek Tanrı inancını yaymış, putperesr
olan kavmi ve dönemin kralı ile mücadele ermiş, putlara rapmanın anlamsız­
lığını anlatmış, putları kırmak suretiyle taptıkları putların zavallılığını ortaya
koymuş, bu uğurda ateşe atılmış ve yurdunu terk etmek zorunda kalmıştır.
Tevrat'ta Rab: "Çünkü İbrahim gerçekten büyük ve kuvvetli millet olacak
ve yeryüzünün bütün milletleri onda mübarek kılınacaklardır. Kendisinden
sonra oğullarına ve evi halkına salalı ve adalet yapmak için Rabbin yolunu
tutmalarını emretsin diye onu seçtim. Öyle ki ona verqiğim sözü yerine geti-
reyim" demektedir (Tekvin 18/18-19).
Kur'an'a göre de Hı. İbrahim hem kendi yürekten Allah'a teslim olmuş,
hem de eviatiarına bu inancı vasiyet etmiştir (Bakara 2/131-132). Hz. İbrahim
peygaıiıber olarak görevtendirildikten sonra, başta kendi ailesi olmak üzere
içinde yaşadığı topluluğa ay, yıldızlar ve güneşe tapmayı bırakıp tevhid aldde-
sine dönmeyi öğüdemiştir (Meryem 19/42-48).
Hı. İbrahim, peygamber olarak seçilip kavmine gönderildiğinde önce ba-
basına
hak dini tebliğ etmiş, putlara tapmanm manastılığını açıklamış (Mer-
yem 19/42-45; Enbiya 21/52-57) ve onu ikna etmeye çalışmışsa da başarılı
olamarnış, hatta babası ona çok kıımış ve tehdit etmiş79 , bunun üzerine yolları

79 Meryem·19/42-49.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
143

ayrılmıştır. İbrahim daha sonra kavmini de eline davet etmiş, ancak olumlu so-
nuç alarnarnışrır (En'am 6/80-81; Enbiya 21/5 ı -73; Şu'ara 26/70-89; Ankebut
29/16-27; Saffat 37/83-98; Zuhruf43/26-28). Kur'an'da Hz. İbrahim'in babası
için Allah'tan af dilediği, fakat bu dileğinin kabul edilmediği belirtilmekte-
dir (Meryem 19/41-50; Tevbe 9/114; Şu'ara 26/86; Mümteh.ine 60/4), zira
Kur'an-ı Kerim'e göre Hz. İbrahim'in babası "Allah düşmanı" dır (Tevbe 9/114).
Kur'an'ın özellikle ikinci ve üçüncü Mekke dönemine ait surelerinde İb­
rahim'in, babasının ve kavminin taptığı putlara karşı mücadele ettiği ve bir tek
Tanrı inancını savunduğu; gök cisirnlerine ve bunların sembolleri olan putlara
tapmanın manasız olduğunu, hiç kimseye fayda veya zarar vermesi mümkün
olmayan bu cisimlere tapmaktan vazgeçmeleri gerektiğini söylediği ifade edi-
lir. Hz. İbrahim'in ay, güneş ve yıldızları görüp önce, "Bunlar benim rabbim-
dir" demesi, daha sonra da hatıp giden şeylerin rab olamayacağını belirtmesi80,
İslami kaynaklarda onun henüz küçük yaşta iken dini bir endişe taşıdığı şek­
linde yorumlanmaktadır. Ancak bu olaydan, İbrahim'in kısa bir süre için bile
olsa gök cisimlerini gerçekten tanrı zannettiği şeklinde bir sonuç çıkarılma­
malı, bu husus, sadece kavminin dini telakkilerinin anlamsızlığını vurgulamak
için başvurduğu bir tartışma yöntemi ve muhakeme tarzı olarak kabul edilme-
lidir. Zira ay battığında söylediği, "Rabbim bana doğru yolı:ı gösrermezse ... "
sözü, güneş batınca da, "Ey kavmirn! Ben sizin ortak koştuklarınızdan uzağım"
demesi, hadisenin kavmine tevhid inancını tebliği esnasında vuku bulduğunu
göstermektedir. Aynı şekilde Kur'an'da, Hz. İbrahim'in Allah'a ölüleri nasıl
dirilttiğini sorması da aslında inandığı halde "kalbinin tatmin olması" şeklinde
olumlu bir gerekçeyle açıklanmaktadır (Bakara 2/260). Bu olay Midraş Hag-
gadol'da da kaydedilmektedir (Sidersky, s. 45-46).
Tevrat'a göre ise İbrahim'in babasıyla bu konularda hiç tartışması olma-
dığı gibi, Mezopotamya'da Kaldelilerin Ur kentinden beraberce Harran'a gel-
mişler ve baba Terah orada vefat ettikten sonra İbrahim, hanımı Sare ve yeğeni
Lut ile birlikte Kenan diyarına göç ermiştir. 81
Tevrat'ta, Hz. İbrahim'in hikayesinin nakledildiği yerlerde Tanrı, birçok
kez Hz. İbrahim'e şöyle demektedir: "Ve Rab Abrama dedi: 'Memleketinden

80 En'am 6/75-78
81 Tmarlfekvin 11/32- 12/6.
# Kur'an'da Yahudiler
144

ve akrabanın yanından ve babanın evinden, sana göstereceğim memlekete git


ve seni büyük millet edeceğim ve seni mübarek kılacağım ve senin adını bü-
yük edeceğim, bereket kaynağı olacaksın ve seni mübarek kılanları mübarek
kılacağını ve sana lanet edene lanet edeceğim ve yeryüzünün bütün kabUeleri
sende mübarek olacaktır"'; "Ve Rab Abrama dedi: 'Görmekte olduğun bütün
memleketi sana ve ebeciiyen senin zürriyetine vereceğim. Senin zürriyetini ye-
rin tozu gibi edeceğim, şöyle ki bir adam yerin tozunu sayabilirse senin zürri-
yetini de sayabUir."'82
Kur'an'da Hz. İbrahim'e ve zürriyetine belli bir bölgenin ebedl mülk ola-
rak verUeceğine dair bilgi yoktur. Sadece Hz. İbrahim ve Lut'un "bereketli kı­
lınmış" bir diyara ulaştırıldıkları anlatılmakta (Enbiya 21/71), bir başka ayette
de Hz. Musa'nın, "Ey kavmim! Allah'ın sizin için yazmıı olduğu arz-ı mukaddese
giriniz ve arkanıza dönmeyiniz; sonra hüsrana uğrayanlardan olursunuz" dediği
ancak İsrailoğulları oraya girmek istemedikleri, bunun üzerine arz-ı mukaddes'in
onlara kırk yıl haram kılındığı belirtilmektedir (Mrude 5/21 -26).

b. İshak
Yahudi ve İslam kaynaklarına göre Hz. İbrahim'in ikinci oğlu olan İshak,
yukarıda ifade ettiğimiz gibi ilahi müjdenin ardından, Hz. İbrahim'in 100,
Sara'nın ise 90 yaşında olduğu bir dönemde dünyaya gelmiştir. 83 O, Yahudi
kutsal kitabına göre Tanrı ile İbrahim'in soyu arasında yapılan antlaşmanın
gereği olarak sekiz günlükken sünnet edilmiş ve İshak adını almıştır. Sara'nın
İsmail ve annesi Hacer'i evden göndertmesiyle de İbrahim'in soyunun yega-
ne sürdürücüsü olmuştur. 84 Bir süre sonra o, yukarıda bahsettiğimiz şekilde,
Tanrı'nın emriyle kurban edilme girişimiyle sınanmış ve bu sınavdan hem o
hem de babası İbrahim başarıyla çıkmıştır. 85
Yahudi kaynaklarına göre İshak, kurban edilme girişiminden bir süre
sonra akrabası Rebeka lle evlenrniş86 ve İbrahim ile Sara'nın evliliğinde olduğu
gibi, onların da başlangıçta Çocukları olmamıştır. Bunun üzerine İshak Tan-

82 Mesela bk. Tora ueAftam, 1. kitap: Bereşit, 12/1-7; 13/14-17; 15/1-21; 17/1-21.
83 Tom uc Aftara, 1. kitap: Bereşir, 21/1-7.
84 Bk. Tom uc Aftam, 1. kirap: Bereşit, 21/12; ayrıca bk. 25/5-6.
85 Tora uc Aftara, 1. kitap: Bereşit, 22/1-18.
86 Tom ve Aftara, 1. kirap: Bereşit, 24. hap.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarilti . .
145

rı'ya yakarmış ve bir süre sonra Esav ve Yakub adlı ikiz çocukları doğmuşrur.87
Bu çocuklardan önce doğan Esav, ilk oğulluk hakkını yeterince önemsemediği
için,88 Tevrat'ın ve diğer Yahudi kaynaklarının genel üslubuna bakıldığında
ise muhtemelen yabancı hanımlarla evlenmesi sebebiyle89 İbrahim'in seçkin
soyunun devam ettiricisi sayılmamış ve bu soy, ebeveyninin sözünü dinleyerek
yabancı harumlarla evlenmeyen Yakub'ta devam etrniştir. 90

c. Yakub
Yahudi geleneğinin üçüncü ata olarak kabul ettiği Yakub, İsrail adının
kaynağı olarak gösterilmektedir. O, İbrahim ve İshak'tan gelen seçilmişliğin,
ilk oğulluk hakkını hakir gören kardeşi Esav yerine kendisinde devam ermesi
için annesiyle birlikte plan yaparak, gözleri görmez hale gelmiş olan babasını
kandırmış ve kendisini ona Esav diye tanırarak hileyle babasının kutsamasını
almıştır. Ardından, bu hileden dolayı kardeşi Esav'ın kendisine zarar vere-
ceği kaygısıyla ve yine annesinin yönlendirmesiyle Harran'a dayısının yanına
kaçmıştır. 91 Burada o, küçük kızıyla evlenme karşılığında dayısının sürülerine
yedi yıl çobanlık yapmış, ancak dayısı düğün günü, gece karanlığında, hileyle
küçük kızı yerine büyük kızını vermiştir. Ertesi gün durumun farkına varan
Yakub, dayısına bunun nedenini sormuş, o da büyük kız dururken küçüğünü
vermek gibi bir adederi olmadığını, bir hafta sonra küçük kızını da verebile-
ceğini, ancak bunun karşılığında bir yedi yıl daha çobanlık yapması gerektiğini
söylemiştir. Yakub sevdiği kızla evlenmek için bu teklifi kabul etmiş ve bir
hafta sonra dayısının küçük kızıyla da evlenmişrir.92

87 Tom ve Aftara, 1. kimp: Bereşit, 25/21-26; Ginıberg, c. ı, s. 25ı-253; Tlıe Book of]asber, 26/ı­
ı6; Pirkc De Rabbi Eliezer, s. 235.
88 Tora ve Afiara, 1. kimp: Bcreşit, 25/29-34; Ginıberg, c. ı, s. 258; ayıc:ı bk. Tlıe Book of]asber,
27112-14.
89 Tom ve Aftara, 1. kir:ıp: Bereşit, 26/34-35; 27/46; 28/J-9; Josephus, Aııtiquities, 1.18.4; Ginı­
berg, c. ı, s. 262.
90 Bk. Ginıberg, c. 1, s. 255-256.
9ı Bk. Tora veAftara, 1. kimp: Bereşit, 27/1-28/S;Josephus,Aııtiquities, 1.18.5-8; Ginzberg, c. ı,
s. 264-280; The Book of]asbl!r, 29/2-30/10; :l)'llCl bk. Pirkl! de Rabbi Eliner, s. 236-238.
92 Tora ve Aftara, 1. kiı::ıp: Bereşit, 29/15-30; Josephus, Antiquities, l.I9.4-6; Ginzberg, c. 1, s.
282-284; ayrıca bk. The Book of]asber, 30/12-3Jiı3. Oosephus Yakub'un, dayısının küçük kııı
ile bir h:ıfuı sonra değil, yedi yıl sonra evlendiğini ifiıde etmektedir. Bk. Josephus, Aııtiquiıies,
1.19.6).
. . Kur'an'da Yahudiler
146

Yakub, dayısının küçük kızını da alarak aynı anda iki kız kardeşle evle-
nince93 bu iki kız kardeş, çocuk yaparak birbirlerine karşı üstünlük sağlama ve
böylece kocalarının gözünde ayrıcalıklı konuma erişme yarışına girmişlerdir.
Bu yarışta, Yakub'un istemeden evlendiği hanımı peş peşe erkek çocukları
doğurmuş, severek evlendiği hanımı ise ilk anda çocuk doğuramayınca, kendi
adınaçocuk doğurması için hizmetçisini devreye sokmuşrur. Bunun üzeri-
ne büyük hanımı da aynı yola başvurmuş94 ve böylece Yakub'un hanımları­
nın sayısı dörde çıkmıştır. Sonradan Tanrı, çocuğu olmayan, ancak Yakub'un
özel sevgi duyduğU hanımı Rahel' e önce Yusuf'u,95 daha sonra ise Bünyamin'i
(Binyamin) evlat olarak vermiştir. 96 Böylece sonuçta Yakub'un dört hanımdan
toplam on iki oğlu ile bir kızı olmuşrur. 97
Geleneksel anlayışa göre on iki İsrail kabilesinin, Yakub'un on iki oğ­
lundan türediği kabul edilmelqe birlikte, bu kabilelerden on tanesinin soyu
doğrudan Yakub'a, iki tanesinin ise Yakub'un oğlu Yusuf'a dayanmaktadır.
Yahudi kutsal kitabına göre Yakub, kaybolan oğlu Yusuf'u, uzun yıllar sonra
Mısır'da yönetici konumunda bulunca, çok sevinmiş ve onun oğulları olan
Efraim ve Menaşe'yi kendi oğulları arasında saydığını ve onları kendi oğul­
larıyla birlikte Tanrı'nın vaat ettiği toprakların varisi yaptığını belirtmiştir.98
Muhtemelen Yahudi kutsal metin yazıcılarının muhayyilesine dayanan bu
hikayeye göre Yusuf'un yerine, onun iki oğlunun, vaat edildiğini iddia et-
tikleri toprakların mirasçıları arasına dahil edilmesiyle kabile sayısı on üçe
çıkmıştır. Ancak Hz. Musa zamanında, Musa ve kardeşi Harun'un mensup

93 Bir crk~ğin aynı anda iki kız k:ı.rdcşle evli olması Musa yasasında yas:ıkl:ınmışcır (bk. Türkçe
Çı:viri ve Açıklaın:ılarıyla Torn ve Afta ra, Çe1•iri ve Düzenleme Moşc F:ırsi, 'Edirörlcr: Yi[Shak
Hale~-.ı v.dğr., İsr:ınbul2006, 3. kirnp: Va}rikr:ı, 18/18; :ıynca bk. Talmııd, Ycv::ımor, Sb).
94 Tora ve Aftara, 1. kir-ap: Bereşit, 29/31-30/9; ayrıca bk. Josephus, .rlmiqııiti(S, 1.19.7; Ginzbcrg,
c. 1, s. 285-287; The Book ofjaslıer, 31116-17.
95 Tora ve Aflara, l. kitap: Bercşir, 30/22-24; Ginzberg, c. 1, s. 287-288; The Book ofjaslıer,
31119.
96 Tora ve Aftara, 1. kirap: Bereşir, 35/16-18; Ginzberg, c. 1, s. 318.
97 Bk. Tara ı•c Aflara, 1. kirap: Bercşir, 29/32-35/17. (Pirke De Rabbi Elil'Ur'deki anlarıma göre
Yusuf hariç Yakub'un oğulları birer ikizle dünyaya gelmiş ve ikizleri olarak dünyaya gelen bu
kızlarla evlenmişlerdir. Yusufise yine kendisi gibi tck doğan Dina'nın kızı Asenar ile evlenmiş­
tir. Bk. Pirke De Rabbi Eliezcr, s. 272-273). Bu bilginin doğru olması halinde Y.-ıkub'un on
iki oğlu yanında on iki ranc de kızının olduğu anlaşılmaktadır. Anc.ık bu kızların ikizleri ile
el'lendiği iddiası ensesr gibi ciddi bir sorunu gündeme gcrirmekıcdir.
98 Tora ve Aftnra, 1. kitap: Bercşit, 48/5-6; ayrıca bk. Ginıberg, c. 1, s. 403-405.
Kur'an Kıssalar1 Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
147

olduğu Levi kabilesine toprak verilrneyeceği, bu kabilenin mensuplarının ko-


henlik ve diğer din hizmetlerini yapmak suretiyle öteki kabHelerin Tanrı'ya
sunduktan sunulardan geçimlerini temin edecekleri söylenmiştir. 99 Böylece
İsrail'in geleneksel kabile sayısı yine on ikiye düşmüştür. 10° Kur'an'da da İsra­
iloğulları'nın on iki boya (sıbt/esbat) ayrildığı bildirilmekte ancak bu kabile-
lerin adları zikredilmemektedir. 101
Yahudi kaynaklarında yukarıda bahset~iğimiz on iki kabilenin, Yakub'un;
Ruben, Şimeon, Yehuda, Yisahar, Zevulun, Dan, Naftali, Gad, Aşer, Binya-
min ve din hizmetlerine ayrıldığı için geleneksel sayımda on iki kabile arasında
sayılmayan Levi adlı oğulları 102 ile Yusuf'un Efraim ve Menaşe adlı iki oğlu­
nun adlarını taşıdığı belirtilmektedir. 103 Ancak Hakimler Kitabı'nda yer alan
Debora'nın ezgisinde sadece Efraim, Binyamin, Makir, Zevulun, Yisahar, Ru-
ben, Gilat, Dan, Aşer ve Naftali adlı on kabile zikredilrnektedir. 104 Bu durumu,
savaşa iştirak etmeyen iki kabilenin adının zikredilmemesi olarak yorumlamak
mümkün gözükebilir, fakat bu ezgide savaşa katılmayan veya isteksiz davra-
nan kabHelerin adı ayrıca zikredilmektedir. Dolayısıyla kabile adlarının eksik
sayılmasının nedenini, savaşa katılmayanların zikredilmemeleri olarak izah et-
mek mümkün gözükrnemektedir. Daha ilginç olan ise Debora'nın ezgisipde
bahsedilen on kabile arasında yukarıda bahsettiğimiz Şimeon, Yehuda, Levi
ve Menaşe kabilelerinin adı geçmezken Makir ve Gilat adıyla iki farklı kabi-
le adının zikredilmesi ve bu kabile isimlerinin geleneksel hale gelmiş on iki
kabile arasında yer almıyor olmasıdır. Türkçe çevirilerde "Tesniye" yahut "Ya-
sa'nın Tekrarı" olarak adlandırılan Devarim'de ise bu kabileler altışar kabileden
oluşan iki ayrı gruba ayrılarak zikredilirken Yusuf'un soyundan geldiği iddia
edilen Efraim ve Menaşe kabilelerinin adlarından bahsedilmemekte, bunların
yerine müstakil bir kabile adıyrnış gibi Yusuf'un adı zikredilmektedir. 105

99 Türkçe Çeviri ve Açıkl:ımalarıyla Tora ve Afiara, Çeviri ve Düzenleme: Moşe Farsi, Editörlcr:
Yitslıak Haleva v.dğr., İstanbul 2007, 4. kirap: Barnidbar, 18/20-24; Tora v~ llfrara, 5. kitap:
Devarim, 18/1-5; Yeşu, 13/33, 18/7; ayrıca bk. Ginıberg, c. l , s. 673-674.
100 Gürkan, Yabudilik, s. 22, dn. 2.
101 Bk. A'rlf7/160.
102 Tora ue Aftara, l. kirap: Bereşit, 29/32-35/17, 46/8-25; ayrıca bk. Ginzberg, c. 1, s. 407-409,
433.
103 Tora ve Afiara, 1. kitap: Bereşir, 48/5-6.
104 Hakimler, 5/14-18; ayrıca bk. Johnson, s. 21.
105 Bk. Tora ve Aftam, 5. kitap: Devarim, 27/12- 13.
~ Kur'an'da Yahudiler
148

Yahudi kabilelerinin adlarıyla ilgili olarak yukarıda işaret ettiğimiz ka-


rışıklık, Yahudiliğin en temel söylemlerinden birini oluşturan on iki kabile
teorisinin bile çok sağlam bir cemele dayanmadığı ve belki de bu on iki kabile
sayısının çokluğu ifade ermek amacıyla sembolik olarak kullanıldığı ihtimali-
ni gündeme getirmektedir. 106 Bu bağlamda Hz. İbrahim'in kardeşi Nahor'un
çocuklarından bahsedilirken on iki ismin zikredilmesi, 107 Tanrı'nın, İsmail ile
ilgili beklentileri sebebiyle Hz. İbrahim'e, oğlu İsmail'i de soyca çok yapacağı
ve onu on iki beyin atası kılacağını belirtmesi, 108 gibi örnekler, Tevrat'ta on iki
rakamının, çokluğu sembolize etmek amacıyla kullarııldığı ihtimalini pekiştir­
mektedir. Nitekim bazı kaynaklarda, M.Ö. 3000 ile M.Ö. 1200 yılları arasını
\

kapsayan Tunç Devrinde, özellikle Anadolu ve Doğu Akdeniz kültürlerinde,


kabileleri ve soyları bu şekilde "on iki", bazen de on ikinin yarısı olan "altı"
rakamıyla109 tasnif etmenin yaygın bir uygulama olduğu zikredilm.e ktedir." 0

İsrail ulusunun on iki kabileden kaynaklandığı şeklindeki anlayışın sem-


bolik bir söylem olması kuvvetle muhtemel olduğu gibi İsrailoğulları'nın tü-
münün İbrahim, İshak ve Yakub'un soyundan türediği iddiası da gerçek bir
bilgiden çok, ortak ata arayışının bir sonucu gibi gözükmektedir. Tevrat'a göre
İbrahim, İshak ve Yakub ile bir aile şeklinde devam eden bu soy, Yakub ve
oğullarının Mısır'a yerleşip çoğalmasıyla büyük bir ulus haline gelmiştir. Son-
rasında da bu ulus, Hz. Musa döneminde Mısır'dan çıkarak Kenan (Filistin)
bölgesi sınırlarına kadar gelmiş ve Musa sonrası dönemde burayı ele geçirerek
yerleşmiştir. Ancak Tevrat'ın bu anlatımı, tarihl gerçekiere uymuyor gözük-
mektedir. Çünkü İsrailoğulları'nın henüz Mısır'da olduğu döneme ait olduğu
tahmin edilen M.Ö. XIV. yüzyıla ait Amarna Tablederi'nde, o dönem Mısır'ın
denetiı:~ünde olan Filistin bölgesindeki bazı İbranilerden bahsedilmektedir. Bu
bağlamda günümüzde Nablus olarak bilinen Şekem bölgesini idare eden uyruk
bir yerel kraldan, bu kralın Mısır'ın müttefiklerine zarar vermesi sebebiyle öl-
dürüldüğünden, uyruk krallığın ise oğullarına geçtiğinden bahsedilmektedir.

ı 06 Johnson, s. 2 ı.
107 Tora uolftam, l. kitap: B~reşit, 22/22-24.
ı 08 Tom ve Afta m, 1. kitap: Bereşit, ı 7/20, ayrıca bk. 25/16.
ı09 Hz. İbrahim'in karısı Sara'nın ölümünden sonra Ketura adlı kadın ile cvlendiği ve ondan akı
oğlunun olduğu (b k. Tora ve Afuıra, 1. kit:ıp: Bereşic, 25/1-2; Ginıbcrg, c. 1, s. 348; T/ıc Book
of]aslıcr, 25/2) şeklindeki bilgi :ıl cı r:ık:ımıyla ilgili semboliıme bir örnek olarak görülebilir.
110 Johnson, s. 21.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi . .
149

Tarihi kaynaklardan gelen bu bilgiler, İsrailoğulları henüz Mısır'dayken Şekem


bölgesinde -küçük ve uyruk da olsa- bir krallık oluşturacak kadar yoğun bir
İbrani nüfusunun bulunduğunu ortaya koymaktadırY 1
Yahudi kutsal metinleri dışında İsrail adının ilk defa geçtiği M.Ö. 1220
yılına ait Mısır Firavunu Merneptah tarafindan dikilen bir zafer kirabesinde
ise Kenan bölgesinde yaşayan bazı Kenanlı kabilelerden ve buradaki İsrailli­
lere karşı kazanılan zaferden bahsedilmektedir. 112 İsrailoğulları'nın Mısır'dan
çıktığı, ancak henüz Kenan bölgesini ele geçirmed!iği bir döneme ait olduğu
tahmin edilen bu metinlere göre Kenan bölgesinde "İsrail" olarak adlandırı­
lan ve büyük ihtimalle Mısır'dan çıkan topluluk henüz o bölgeye ulaşmadığı
için onlardan oluşmayan bir topluluk o dönemde Mısırlılarla bir mücadele
yaşamıştır.

Yukarıda belirttiğimiz hususları, İsrailoğulları'nın, Tevrat'ta ifade edildiği


gibi tümüyle Yakub'un oğullarının soyundan gelmediğine ve yine hepsinin
ortak bir Mısır tecrübesine sahip olmadığına kanıt saymak mümkün gözük-
mektedir.113 Bu durumda M.Ö. 2000'li yılların öncesinden itibaren Suriye
ve Filistin bölgelerine nüfuz etmeye çalışan yarı göçebe Batı Samilerinin bir
kısmının bu bölgelere yerleştiği, bir kısmının ise yaşanan kuraklık sebebiyle
Mısır'a göç ettiği ve bunların daha sonraki bir dönemde Mısır'dan ayrılarak
Kenan bölgesi ve çevresindeki soydaşlarıyla kaynaştığı anlaşılmaktadır. Önce-
den beri aynı dili kullanan ve birçok ortak özellikleri olan bu Sami kabileleri,
· ulus bilinci oluşturmak amacıyla diğer pek çok ulus gibi zamanla ortak bir
ata figürü oluştur!lluş ve bu çerçevede ulusal ata olarak İbrahim, İshak ve
özellikle de İsrail lakaplı Yakub figürü etrafında ulusal bir kimlik kazanmış
gözükmektedir. 114 Bu süreçte onlar, pek çok başka millet gibi, kendi kökenieri
ile ilgili kısmen gerçekiere kısmen daha kapsamlı olayların kendilerine özgü
yorumlanmasına dayanan folklorik unsurlarla süslenmiş ortak bir ata ve ortak
bir tarih anlayışı oluşturmuşlardır. 115

lll Bk. Johnson, s. 22-23.


112 Scheindlin, s. 3; Johnson, s. 25; ayrıca bk. Liverani, s. 25.
113 J. P. Peters, "The Rcligion ofMoscs",joımuıl of Biblical Literature, c. 20, No. 2, (Mass:ıchu­
sens USA 1901), s. 106- 107.
114 Scheindlin, s. 5-6.
115 Scheindlin, s. 3.
. . Kur'an'da Yahudiler
150

Yukarıda bahsettiğimiz bu folklorik unsurların yansıtıldığı Tevrat'a göre


Yahudilerin ortak ata olarak gördüğü Yakub, dayısının kızlarıyla evlenmesinin
karşılığında ücretsiz çobanlık yapma süresi dolunca, sürünün renk ve desenle-
rine göre bir lasmını ücret olarak almak üzere anlaşmışnr. Ancak bu anlaşma­
da dayı ve yeğen birbirini aldatmaya yönelik karşılıklı çaba içerisinde olmuştur.
Bu süreçte Tanrı, Yakub'un yanında olduğu ve onu desteklediği için sürünün
büyük bir lasmı Yakub'un olmuş ve dayı ile yeğen arasındaki ilişki bozulmuş­
tur. Bunun üzerine Yakub eşlerini, çocuklarını .ve sürülerini alarak dayısına
haber vermeden oradan ayrılmış ve babasının yurduna doğru yola çıkmıştır. 116
Bu esnada Yakub'un eşlerinden Rahel babasının terafirnini (aile purunu) 117 çal-
mıştır. 118 Tevrat'ta anlatılan bu hilci.ye, Yahudilerin atalarının hırsızlığı ile ilgili
ahiakl sorunun ötesinde çok daha önemli bir soruna, bu ataların monoteiı­
minin mahiyetine dikkat çekmekte ve Tevrat'ta monoteist söylemle putpe-
rest tezahürlerin zaman zaman iç içe geçtiğini ortaya koymaktadır. Üstelik
peygamber veya seçkin şahsiyerlerle ilgili putperestlik çağrışımları yapan bu
Tevrat ifadeleri tek örnek de değildir. 119
Yakub, yanındakilerle birlikte, Harran'dan babasının yaşadığı Kenan'a
doğru seyahat ederken, günümüzde Ürdün sınırları içerisinde yer alan ve do-
ğudan batıya doğru akarak Ürdün (Yarden, Erden, Şeria) lımağına karışan

116 Bk. Tom ve Aftam, 1. kimp: Bereşit, 30/25-31/21; Ginıberg, c. 1, s. 290-294.


1 ı 7 Özellikle gaiprcn bilgi almak için I.."UUl:ınılan çoğunlukla insan görünümlü l.:üçük heykelcikler
teratim olarak adlandtrılmıştır (bk. Tor:ı ve Afrara, 1. kimp: Bereşit (yorum kısmı), s. 236-239).
Bu nesneler genellikle koruyucu ro lü olduğuna inanılan birer aile puru işlevi görmüşlerdir (The
O>.ford Dicıionary of ıbe fcıuiJiı Rcligion, Edirors in Chief: R. J. Zwi Werblowslqr ~ Geoftrey
· Wigoder, New York, Oxford ı997, s. 685-686).
118 Bk. Tom ve Aftara, 1. kirap: Bereşit, 31/19-35; ayrıc:ı bk. Josephus, Aııtiqnities, 1.19.8; Ginı­
berg, c. l, s. 291-292; Pirke de Rabbi Eliezcr, s. 273-274.
1ı 9 Y:ıhudi amlarının monoreiım konusundaki hassasiyetlerini ciddi manada ıedeleyen yukarıdaki
ter:ıfim (aile puru) ilc ilgili anlatım, sadece Yakub döneminde deği l , çok daha sonraki dönem-
lerde seçkin birr:tkım Yahudi figürleri için de ıikrcdilmekredir. Bu bağlamda İslam anlayışında
peygamber ol:ır:ık görülen ünlü Yahudi kralı Davut ile ilgili anlarımda da bir aile puru bahsi
geçmektedir. Buna göre Davut, henüz kral olmadan önceki dönemde karısı Mika! vasıtasıyla
kral Saul'un (Talur) kendisini öldürmek istediğini öğrenip evden kaçınc:ı, Mika! onun k:ıçtığı
anlaşılması n diye evdeki recaiimi (aile purunu) yatağa koy-.ırak Davut'un y-.ıcakta uyuduğu izie-
nimi vermiştir (Bk. I. Samuel, 19/1 1-16). Bu hilciyede Davut'un evinde bir purun bulunması,
Davut ve ailesinin, ya da en azından karısı Mika!'ın bir şekilde putlarla ilişkili olduğunu göster-
mektedir. Bunun gerçekten böyle olduğunu düşünmek ise İslam anlayışındaki Davut imajı bir
yana, Tevr.ıt'ta anlarılan Davur imajıyla bile bağdaşmamaktadır.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
151

Yabbok Nehri 120 kıyısına gelince, suyun sığ bir bölgesinden yanındakilerin
hepsi karşıya geçmiş, ancak karanlık çöktüğü için kendisi ırmağın diğer ta-
rafında kalmıştır. Burada, ilginç ve metnin bağlarnından kopuk bir anlatımla
kimliği belirsiz bir kişi ortaya- çıkmış ve sabaha kadar Yakub'la güreşmiştir.
Ancak bunlar yenişememişlerdir. Şafak sökerken bu meçhul kişi oradan ayrıl­
mak istemiş, ancak Yakub ona kendisini kutsamadan bırakmayacağını söyle-
miştir. Bunun üzerine insan görünümünde gelen, ancak ilahi bir varlık olduğu
anlaşılan o kişi Yakub'u kursayarak ona "il3.h veya ilahl bir varlıkla uğraşarak
ona üstün gelen" anlamlarına gelen "İsrail" lakabını vermiştir. Yakub da bu
olaydan sonra "Tanrıyla yüz yüze geldiğini ve sağ kaldığını" söyleyerek bura-
ya "Tanrı'nın yüzü" anlamına gelen "Peniel" adını vermiştir. 121 Yakub'un bu
ifadesi onunla güreşenin Tanrı veya Tanrı'nın temsilcisi konumundaki bir me-
lek olduğunu ortaya koymaktadır. Nitekim Yahudi söylencelerinde Yakub ile
güreşenin Tanrı'nın baş meleği MikaiP 22 yahut Yakub'un rakibi konumunda
gösterilen kardeşi Esav'ın koruyucu meleği olan Samael (Şeytan) veya Malalı
ha-Mavet (Ölüm Meleği) olduğu belirtilmektedir. 123

3. Yusuf
Tevrat, yukarıda bahsedilen güreş hadisesinden sonra İsrail lakabını alan
Yakub'tan çok, oğlu Hz. Yusuf'un hikayesi üzerine odaklanmaktadır. Anlatı­
lanlara göre Yakub, sevdiği hanım olan Rahel'den doğan oğlu Yusuf'u diğer
çocuklarından daha çok sevmekte, diğer çocukları da bu durum sebebiyle Yu-
suf'u kıskanmaktadır. Bir gün Hz. Yusuf, Kur'an'da da zikredilen bir rüyasını 124
babasına anlatmış, ancak babası Kur'an'da belirtilenden farklı bir yaklaşım ser-
gileyerek bunu Yusuf'un, ailenin liderliğine talip olması şeklinde yorumlarnış

120 Yahudi kucsal kitabında Yabbok Irmağı olarak zikredilen akarsu, günümüzde ez-Zer~ Irmağı
olarak adlandırılmaktadır. Arnman civarında orta}':l çık:ın ve batıya doğru akacak Ürdün Irma-
ğı'na kanlan bu akarsu Ürdün Irmağı'nın doğudaki dört önemli kaynağından birini oluştur­
maktadır (Bk. The Harper-Colliııs Biblc Dictionar)', s. 476}.
121 Tora vr Aftara, 1. kitap: Bereşit, 32/23-31; Josephus, Antiq11itics, 1.20.2; Ginzberg, c. 1, s. 298-
300; ayrıca bk. Pirkr De Rabbi Eliezcr, s. 281-283.
122 Ginzberg, c. 1, s. 298-300.
123 Tora ve Aftara, 1. kitap: Bereşit (yorum kısmı), s. 252-255.
124 Yusuf 12/4.
.o Kur'an'da Yahudiler
152

ve ona tepki göstermiştir. 1 ~ Kardeşlerinin de, bu rüyaları ve babalarının ona


olan özel ilgisi sebebiyle Yusuf'a yönelik tepkileri artmış ve bir süre sonra on-
lar, kırda hayvan güderken, babalarının sonradan onlardan haber almak için
yanlarına gönderdiği kardeşleri Yusuf'u öldürmeye karar vermişlerdir. Ancak
bu kardeşlerden biri onu öldürmek yerine su bulunmayan bir kuyuya atmayı,
daha sonra bir diğeri ise onu kuyudan çıkararak oradan geçmekte olan bir
kervana sarmayı teklif etmiştir. Böylece kardeşleri Yusuf'u, Mısır'a giden bir
kervana köle olarak sarmıştır. 1 26
Yusuf'un kardeşleri onu köle olarak Mısır'a giden kervana sattıktan sonra
onun kaybını babalarına nasıl açıklayacakJarını tartışrruş ve sonunda bir oğlak
kesip kanını onun pelerinine (gömleğine) sürerek babalarına götürmüş ve Yu-
suf'un kıyafeti olan bu elbiseyi, kanlı bir şekilde yolda bulduklarını söylemişler­
dir. Yakub, Yusuf'un kanlı kıyafetini görünce, üzerindeki kan sebebiyle onu vahşi
hayvanların yediği zannına kapılmış ve gözyaşı dökerek yas tutmuştur. 127

Hz. Yakub, öldüğünü sandığı oğlu Yusuf için yas tutarken kervandaki
tüccarlar Yusuf'u Mısır'da muhafıziarın komutanına satmış, bu kişi de hizme-
tinden ve sadakatinden hoşnut .kaldığı Yusuf'a evinin bütün idaresini bırak­
mıştır.128 Bir süre sonra, Yahudi kaynaklarında da adı Züleyha129 veya Zeliha130
olarak zikredilen ve daha ilk günden Yusuf'u çok beğenen evin hanımı, baştan
çıkararak onunla beraber olmak istemiştir. Ancak Yusuf kendisine her türlü
imkanı tanıyan efendisine böyle bir şeyi yapamayacağını söyleyerek kadını red-

ı25 Bk. Tora ue ilftara, 1. kitap: Bcreşit, 37/3- I 1; Josephus, Aııtiquities, 2.2.ı-3; Gioıbcrg, c. ı, s.
329-330; Tbc Book of]t1Sbcr, 4117-ı6; Pirke de Rabbi Eliezer, s. 291. (Josephus Yakub'un, oğlu
Yusuf'un anlattığı rüyaya kı1.madığmı ve bu rüyaların, onun parlak geleceğine işaret ettiğini
aniayarak nıudu olduğunu belirtmektedir. B k. Joscphus, Aııtiqııities, 2.2.3).
126 Bk. Tom ut Aftara, ı. kitap: Bereşir, 37/4-36; Josephus, Aıııiquiıies, 2.3. 1-3; Ginzberg, c. J, s.
331-339; Tlıe Book ofjasher, 41117-42/53; Pirke de Rabbi Eliezcr, s. 292-293.
127 Tora ue Aftara, 1. kitap: Bcreşit, 37/31-35; Josephus, Aııtiquities, 2.3.4; aı•rıca bk. Ginıberg, c.
ı, s. 339-340; The Book of]a.sber, 43/5-25.
128 Tora ueAftara, 1. kitap: Bereşic, 39/1-6;Josephus,Aııtiquitics, 2.4.1; Ginıberg, c. 1, s. 349-351;
The Book af]a.sher, 44/5-1 1. (Yahudi söylencelerine göre köle olarak saulmak üıere Mısır'a
getirilen Yusuf'u muhafiı komutanı Potifar'ın (veya Potifer.ı) adamları görmüş ve onu muha.fiı
komutanının karısına mechccmişlerdir. Kadın Yusuf'u çok beğenmiş ve onu satın almasını
kocasından talep ermiş, daha sonra da kocasının izniyle adamlarını göndererek onu çok yüksek
bir li yara satın almıştır. Ginıberg, c. 1, s. 349-350; ayrıca b k. Talmud, Sotah, 13b).
129 Ginıberg, c. 1, s. 352-359.
130 The Book of]asher, 44/15-80.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
153

detmişcir. Züleyha, Yusuf'un reddine rağmen, bu sevdadan vazgeçmemiş ve


ısrarla onu baştan çıkarmaya çalışmışur. 131

Züleyha'nın Yusuf'a yönelik takımılı ilgisini, şehrin ileri gelenlerinin ka-


dınları öğrenmiş ve bunlar onün, saygın bir kadın olarak kölesine olan ilgi-
sini kınamışlardır. Bunun üzerine Züleyha bu kadınları evine davet etmiş ve
önlerine meyve koydurmuşrur. Arkasından onlar bıçakla meyvelerini soyar-
ken Yusuf'u çağırrm.ıştır. Yusuf'u gören ka~nlar onun yakışıklılığı karşısında
adeta büyülenmiş ve meyve yerine ellerini kesmiş, ancak bunun farkına bile
varmamışlardır. Züleyha onlara, sadece bir an gördükleri halde ondan bu ka-
dar etkilenerek ellerini kestiklerinin bile farkına varmadıklarını, kendisinin ise
onu her gün gördüğünü ve onu elde etmeyi istemekte ne kadar haklı olduğunu
dile getirmiş ve istediğini yapmazsa onu cezalandıracağını söylemiştir. 132
Yusuf'a aşıkolan ve onu baştan çıkarmayaçalışan kadının hikayesi Kur'an'da
da Tevrat'takine benzer bir biçimde nakledilmektedir. Bu bağlamda kadının
Yusuf'a olan takınelli ilgisinin şehrin ileri gelen kadınlarının diline düştüğü,
bunun üzerine dedikodulara içerleyen kadının, kendisini eleştiren bu kadınları
evine davet ettiği ve meyve ikramı straSında Yusuf'u onların karşısına çıkardığı,
onun güzelliği karşısında şaşkına dönen kadınların tümünün meyve yerine elle-
rini kestikleri, ancak bunun farkına bile varmadıkları zikredilmektedir. 133
Yahudi kaynaklarına göre Yusuf ile ilgili isteğini mutlaka gerçekleştirmeye
karar vermiş olan Züleyha, evde kimsenin bulunmadığı bir günü koliayarak
planını uygulamaya kalkışmıştır. Bu amaçla o, Nil sularının taştığı ve gelenek-
sel şenlikterin yapıldığı bir günde hasta gibi davranarak evde kalmış ve kimse-
nin olmadığı bir anda Yusuf'u kıyafetinden yakalayarak istediğini yaptırmaya
çalışmıştır. 134 Yusuf, Zeliha'nın bu son baştan çıkarma girişimi karşısında, bir
an için onun cazibesine kapılmış, 135 ancak tam o sırada anne-babasının görün-
tüsü gözünün önüne gelmiş ve babası onu uyarmıştır. 136 Bunun üzerine Hz.

131 Tora v~ Aftara, 1. kitap: Bereşit, 39n-ıo; Ginzberg, c.l, s. 352-354; The Book of]asber, 44/15-
26; ayrıca bk. Josephus, Anriqııiries, 2.4.2.
132 Ginıberg, c.l, s. 354-355; ayrıca bk. The Book of]asher, 44127-34.
133 Bk. Yusuf, 12/30-31.
134 Tora ve Aftara, 1. kitap: Bereşit, 39/11- 12; The Book of]asher, 44147-53; ayrıca bk. Josephus,
Alltiqııiries, 2.4.3-5; Ginıberg, c. l, s. 356-357.
135 Kur'an'da da Hz. Yusurun Allah'ın koruması sayesinde kadının kışkırunalarından uz:ık kalabil-
diği belirtilmektedir {Bk. Yusuf 12/24).
136 Ginıberg, c. 1, s. 356; ayrıca bk. Tora veAftara, 1. kitap: Bereşir (yorum kısmı), 316-319.
~ Kur'an'da Yahudiler
154

Yusuf oradan kaçmaya çal1şmış, fakat Züleyha onu layafetinden yakalamış ve


bir kılıcı boğazına dayayarak istediğini yapmaması halinde onu öldüreceğini
söylemiştir. Ancak bu tehdide rağmen, Yusuf onun dediğini yapmayarak kapı­
ya doğru koşmuş ve kıyafeti yırtılarak Züleyha'run elinde kalmıştır. 137
Züleyha, Yusuf'un evden kaçmasından sonra kendisini ne kadar büyük
bir riske attığını anlamış, bu korku ve istediğini elde edernemenin üzüntüsüyle
Yusuf'un cinsel istismar amacıyla kendisine saldırdığı ittirasında bulunmaya
karar vermiştir. Bunun için o, önce ev halkını toplayarak kocasırun kölesi-
nin kendisine saldırdığını söylemiş, kocası gelince de bu yalanı tekrarlamıştır. 138
Züleyha'nın kocası bu itharnlara inanarak Yusuf'u kırbaçlarmaya başlamıştır.
Ancak Züleyha'nın on bir aylık çocuğu, mucizevi bir biçimde dile gelerek
Yusuf'un bir suçunun olmadığını ve arınesinin, ona ifiira ettiğini söylemiş ve
olayı baştan sona bütün ayrıntılarıyla anlatm1ştır. Potifar, bu mucizevi tanık­
lık sebebiyle Yusuf'u kırbaçlarmaya son vermiş ve durumu yargıçlara havale
etrniştir. 139 Yargıçlar yırtıldığı ifade edilen Yusuf'a ait kıyafeti istemiş ve laya-
fetin önden yırtılmış olması sebebiyle Yusuf'un doğruyu söylediği ve masum
olduğu kanaatine varmışlardır. Ancak Züleyha gibi saygın bir kaclırun adının
tekelenmesine sebep olduğu için de onu hapsetmeyi uygun görmüşlerdir. 140
Kur'an ise aynı konuyla ilgili olarak kadının akrabalarından birinin, Yahudi
kaynaklarındaki ifadenin tam tersine, şayet Yusuf'un gömleğincieki yırtık önde
ise kadının, arkadan ise Yusuf'un doğruyu söylediğinin anlaşılacağını dile ge-
tirdiği ve yapılan kontrol sonucunda Yusuf'un gömleğinin arkadan yırtıldığı­
nın anlaşıldığı belirtilmektedir. 141

Haksız yere zindana atılan Yusuf, hapsedildiği yerde kısa zamanda kişiliği
ve becerisiyle kendisini sevdirerek rahat bir ortama kavuşmuştur. O bir süre
sorıra hapse atılan Firavun'un iki hizmetkarının gördükleri rüyaları yorurn-
lamış ve bunlardan birinin birkaç gün içinde hapisten kurtularak eski konu-
muna kavuşacağını, ötekinin ise ayru sürenin sonunda idam edileceğini haber

137 Ginzbcrg, s. 357; The Book ofjtıJhcr, 44153-54.


138 Tora ve Aftarn, 1. kitap: Bereşit, 39/13-19; Joscphus, Aııtiqıtities, 2.4.5; Ginzberg, c. l, s. 357-
358; The Book of]tıJber, 44155-61.
139 Ginıberg, c.l, s. 358; The Book ofjtıJbcr, 44/62-69.
140 Ginıberg, c.l, s. 358; The Book of]asher, 44170-76.
141 Bk. Yusuf 12/25-27.
Kur'an K.ıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi . .
155

vermiştir. Hz. Yusuf, affedileceğini belirttiği mahkfuna, kurtulduğu zaman


Firavun'un yanında kendisinden bahsermesini ve suçsuz yere hapsedildiğini
söylemesini rica etmiştir. 142 Ancak bu kişi kurtulduktan sonra bunu unutmuş
ve iki yıl sonra143 Firavun'un gördüğü rüyayı yorumlayacak kimsenin çıkma­
ması üzerine Yusuf'u hatıriayarak onun rüya yorumundaki malıarecini Fira-
vun'a söylemiştir. Bunun üzerine Firavun, Hz. Yusuf'u hapisten çıkartarak
rüyasını yorumlatıruş ve bu rüyarun gelece~te yaşanacak bir kuraklığa delalet
ettiğini öğrenince de onu, gelmekte olan kuraklık ve kıtlığın redbirini almak
üzere kendisinden sonraki en yetkili kişi olarak görevlendirmiştir. 1 ~
Tevrat'a göre Hz. Yusuf, ülkenin yönetiminde Firavun'dan sonraki en yet-
kili kişi haline gelince ileride yaşanacak olan kuraklık için tedbirler almaya
ve Mısır'ın bütün ambarlarını tahılla doldurmaya başlamıştır. 145 O, depolara
stokladığı bu tahılı, kuraklık başlayınca sadece Mısır halkına değil, çevre ül-
kelerden gelenlere de satmıştır. 146 Bu dönemde Kenan (Filistin) bölgesinde de
etkili olan kuraklık ve kıtlıktan Yusuf'un baba ve kardeşleri de erkilenmiş ve
Hz. Yakub, oğullarına Mısır'a giderek oradan tahıl almalarını söylemiştir. Bu-
nun üzerine Yakub'un, Yusuf ile aynı anneden olan en küçük oğlu Bünyamin
(Binyarnin) hariç, on oğlu erıak almak için Mısır'a gitmiştir. 147 Kuraklığın
bütün bölgede hüküm sürdüğünü ve kardeşlerinin de erzak almak için Mısır'a
geleceğini bilen Yusuf, adamlarına, dışarıdan gelen. herkesin ismini kendisine
bildirmelerini ve kendisi onayladıktan sonra erzak satmalamu emretmiştir.

142 Bk. Tora vt Aftara, ı. kirnp: Bereşir, 40. bap; Joscphus, Aııtiqııities, 2.5. ı -3; ayrıca bk. Ginıberg,
c. ı, s. 359-361; The Book of]mh~r, 46/2-ı4. (Hı. Yusuf'un zindan arkadaşı olan iki kişinin rü-
yasını yorumlaması ve başianna gelecekleri belinmesi Kur'an'da da zikredilmektedir. Bk. Yusuf
12/35-4ı)
143 idamdan kurrularak eski görevine dönen Firavun'un sakisi, zindanda suçsuz yere bulunan Yu-
suf'un durumunu krala hemen söylemeyi unutmuştur. Böylece Yusuf bu hadiseden sonra iki
yıl daha içeride kalarak toplamda on iki yıl hapiste k.ılmışur (Ginzberg, c.l, s. 362; The Book of
]aslıer, 46/19-20; Josephus, Aııtiquities, 2.5.4).
144 Bk. Tora ve Aftara, 1. kir:ıp: Bereşir, 41/ı-45; Ginzberg, c. l, s. 362-367; The Book ofjmhcr,
48/2-49/23; :l)'l'ıca bk. Joscphus, Aııtiqııities, 2.5.4-7.
145 Tora veAftara, 1. kic:ıp: Bereşit, 4ı/45-49; Ginzberg, c. 1, s. 369; The Book of]asher, 50n-14
(Yahudi kutsal kic:ıbına göre Hz. Yusuf, devletin Fiı-.wun'dan sonraki en önemli ismi haline
geldikten bir süre sonra On şehrinin k:ihini Potifera'nın kızı Asen:ıt ile evlenmiştir (Tora ve
Aftara, 1. kitap: Bereşir, 41/45; ayrıca bk. The Book of]asher, 49/36).
ı46 Tora veAftara, 1. kirap: Bereşir, 41/54-57; Tlıc Book of]mlıer, 50/18-31; Ginıberg, c. ı, s. 369.
147 Tora ve Aftara, 1. kitap: Bereşir, 42/1-4; The Book ofjaslıcr, 51/1-5; Josephus,Aııtiqııities, 2.6.2.
~ Kur'an'da Yahudiler
156

Böylece o, kendisine günlük olarak iletilen listeler vasıtasıyla kardeşlerinin


Mısır'a gelişinden haberdar olmayı planlarnıştır. 148

Hz. Yusuf'un Mısır'daki konumundan·habersiz olan kardeşleri babaları Ya-


kub'un Kur'an'da da zikredilen tavsiyesine 149 uyarak, muhtemelen o dönem Mı­
sır'ın başkenti olan şehre 150 farklı kapılardan girmişlerdir.'5 1 Ancak onlar, şehre
girişte isimlerini yazdırdıkran sonra, ereesi gün erıak alım noktalarına gitmeye-
cek daha önce köle olarak sattıkları ve Mısır'da olduğunu tahmin ettikleri kardeş­
leri Yusuf'u bulup kurtarmak ümidiyle şehrin değişik yerlerinde dolaşm.ışlardır. 152
Hz. Yusuf, erzak alım listesine adlarını yazdırdıktan sonra ortalıkta gö-
zükmeyen kardeşlerini şüpheli şahıslar olarak adamlarına aratrruş ve onları
buldurup huzuruna gerirtmiştir. O öncelikle, kendisini tanımayan kardeşleri­
ne, Mısır'a erzak için gelmelerine rağmen, niçin günlerdir erzak alım merke-
zine gelmediklerini sormuştur. Arkasından da, elindeki listeye göre onların,
birbirleriyle ilişkisi olmayan insanlar gibi şehre farklı noktalardan giriş yap-
tıklarını, ancak sonrasında erzak almaya gelmek yerine birbirleriyle ilişkileri
olduğunu kanıtlayan bir biçimde bir araya gelerek şehrin farklı yerlerini do-
laştıklarını, 153 dolayısıyla niyetlerinin erzak almak değil, casusluk yapmak ol-
duğunu söylemiştir. Bunun üzerine onlar casus olmadıklarını kanıdamak için
aileleri hakkında bilgi vermişlerdir. Bu çerçevede onlar, on iki kardeş olduk-
larını, en küçük kardeşlerinin babaları Yakub ile kaldığını,l 54 kendilerinin ise
daha önce kaybolan155 diğer kardeşlerinin Mısır'da olabileceği zarınıyla onunla
ilgili araştırma yaptıklarını, şehre ayrı kapılardan girmelerinin ise babalarının

ı48 Ginzbt:rg, c. 1, s. 371; Tb~ Book ofjasber, 50/32-51/8.


149 Bk. Yusuf 12/ 67.
150 Hı. Yusufun yaşadığı dönem tam olarak bilinmediği için Yahudi kutsal kitabında bahsi geçen
şehrin neresi olduğu da bilinmemektedir. Şayet Hı. Yusuf, tahmin edildiği gibi Hiksoslar dö-
neminde Mısır'da yaşadıysa bu kentin Kahire'nin kuzeyinde yer alan Tanis olması muhtemel gö-
zükmektedir. Ancak bahsedilen bu olaylar Hiksoslar dönemi öncesinde yaşandıysa bu başkentin,
günümüzdeki başkent Kahire'nin 22 km. kadar güneyinde, Nil'in batı kıyısındaki Mcmphis şehri
olması muhtemel gözükmektedir (Bk. Tora llt Aftara, 1. kitap: Bt:reşit (yorum kısrru), s. 359).
ısı Ginıbecg, c. ı, s. 372; The Book of]asher, sı/4-7.
152 Ginıberg, c. 1, s. 371; The Book of]asher, 51111-13.
153 The Book of]asbtr, 51/14-25; Ginzbt:rg, c. ı, s. 371-373.
154 Tora llt Aftara, 1. kitap: Bercşit, 42/9-14; The Book of]asbtr, 51114-32; Josephus, Amiqi~tits,
2.6.3; Ginzberg, c. 1, s. 371-373.
155 Josephus't:ı, Yahudi kutsal kitabı ve diğer kaynaklardan f.ırklı olarak Yusuf'un, "kayıp olduğu"
if.ıdesi değil, "öldüğü" ifadesi geçmekrcdir (Bk. Josephus, Antiqittits, 2.6.3).
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
157

tavsiyesi olduğunu söylemişlerdir. 156Ancak Hz. Yusuf buna ikna olmadığını,


onları tutuklatıp sadece birini serbest bırakacağını, onun da gidip bahsettik-
leri küçük kardeşlerini getirerek casus olmadıklarını ve doğru söylediklerini
kanıtlarnalarını söylemiştir. Hz~ Yusuf onları üç gün nezarette tuttUktan sonra
fikir değiştirmiş ve bu kez sadece onlardan birini rehin tutacağım, diğerleri­
ni ise ailelerinin ihtiyaç duyduğu erzakı götürüp babalarının yanında kalan
kardeşlerini getirmek suretiyle casus olmadıklarını kanıtlamaları için serbest
bırakacağını söylemiştir. Onlar bu teklifi kabul edince Hz. Yusuf, kardeşlerden
Şirneon'u rehin olarak alıkoyduktan sonra istedikleri erzakı fazlasıyla vermiş,
erzak için ödedikleri paraları ise gizlice yüklerinin içine koydurtmuş ve onları
memleketlerine göndermiştir. 157
Hı. Yakub, oğullarının bir eksikle döndüklerini görünce nedenini sormuş
ve yaşadıkları olayı öğrenince küçük oğlu Bünyamin'i onlarla göndermeyeceği­
ni söylemiştir. 158 Ancak bir süre sonra getirdikleri erzaklar tükenince Yakub'un
oğulları, küçük kardeşleri yanlarında olmadan erzak alamayacakları, bunun da
ötesinde hem kendilerinin hem de Mısır'da rehin kalan kardeşlerinin hayat-
larının tehlikeye gireceğini söyleyerek kardeşleri Bünyamin'i de kendileriyle
gönderme hususunda babalarını ikna etmişlerdir. Böylece Yakub'un oğulları
bu kez yanlarında küçük kardeşleri Bünyamin ile birlikte ikinci kez Mısır'a
gitmiş ve Yusuf'un huzuruna çıkmışlardır. 159

Hz. Yusuf burada, önce diğer kardeşlerine fark ettirmeden öz kardeşi


Bünyamin'e kendisini tanıtmış 160 ve canları pahasına koroyacaklarına dair ba-
balarına söz verdikleri Bünyamin üzerinden diğer kardeşlerinin sadakatini ve
zamanında kendisine yaptıkları kötülükten pişmanlık duyup duymadıklarını

ı56 Tlıe Book ofjaJber, 5ı/23-32; Ginzberg, c. 1, s. 372-373. (Bazı yorumlarda Yakub'un oğulları­
nın şehre farklı on kapıdan girme nedeni olarak Yakub'un cavsiyesi değil de, Mısır'da olduğunu
tahmin et[ikleri kayıp .kardeşleri Yusuf'u bulma amacı zikredilmektedir. Bk. Tora ve Aflam, 1.
kitap: Bereşit (yorum kısmı), s. 342-343).
157 Tom ve Aflara, 1. kitap: Bereşit, 42/ı6-26; Tlıe Book offasher, 51133- 50; Ginıberg, c.!, s. 374-
375; ayrıca bk. Josephus, A11tiqieties, 2.6.4. ·
158 Tora ve Aflara, 1. kitap: Bereşit, 42136-38; The Book ofjaJber, 51154-52/4; Josephus, Antiqie-
ties, 2.6.5; Ginzberg, c.1, s. 374-375.
159 Tom ve Aflara, ı. kitap: Bereşit, 43/1-15; Josephus, A11riqietiN, 2.6.5-6; Ginzberg, c. ı , s. 376-
378; The Book of J:ısher, 5217-53/1.
160 Hz. Yusuf'un huzuruna çıkan üvey kardeşlerine fark ertirmeden öz kardeşi Bünyamin'e kendi-
sini gizlice tanıttığı hususu Tevrac'ta geçmemekle birlikre, Yahudi söylencelerinde zikredilmek-
tedir. Aynı bilgi Kur'an'da da nakledilmektedir (Bk. Yusuf 12/69).
~ Kur'an'da Yahudiler
158

test etmek istemiştir. -Bunun için o, Bünyamin'e bir gerekçeyle kendisini ora-
da alıkoyacağını ve diğer kardeşlerin onu kurtarmak için mücadele etmeyi göze
almaları halinde onların kendisine yaptıklarından gerçekten pişman oldukla-
rına inanacağını, böyle yapmamaları halinde ise pişman olmadıkları sonucuna
vararak kendisini onlara tanıtmayacağını söylemiştir. 161
Hz. Yusuf, yaptığı plan çerçevesinde, fal bakmakta kullandığı değerli bir
kabını 1 62 Bünyamin'in yüküne saklatmış ve şehirden çıkarken onları durdur-
tarak kaybolan kabını onların eşyaları arasında aratmıştır. Kayıp kap, Bünya-
min'in yükü arasında çıkınca ona hırsızlığının karşılığında köle olarak kalması
gerektiği söylenmiş ve Yusuf'un evine götürülmüştür. Kardeşleri, hırsızlık it-
hamı üzerine Bünyamin'in annesinin de zamanında Laban'ın terafi.mini çaldı­
ğını hatırlatarak "hırsızın oğlu" 163 diyerek onu tartaklamışlardır. 164 Ancak onlar
kardeşleri Bünyamin'i dövmekle birlikte onu terk etmemiş ve Yusuf'a gelerek
bu kardeşlerini serbest bırakması nı, dilerse onun yerine kendilerinden herhan-
gi birini köle olarakalabileceğini söylemişlerdir. Bu öneriyi kabul etmemesi ve
kardeşleri Bünyamin'i serbest bırakmaması halinde gerekirse savaşacaklarını
ve hayadarı pahasına da olsa kardeşlerini orada bırakmayacaklarını söylemiş­
lerdir. Hz. Yusuf, Bünyamin'i kurtarma konusundaki bu çabaları karşısında
kardeşlerinin kendisine yaptıkları yanlıştan gerçekten pişman olduklarını ve
babalarına verdikleri söz gereği, suçlu bile olsa, küçük kardeşleri Bünyamin'i
orada bırakmayacaklarına ikna olarak kendisini tanıtmıştır. 165
Hz. Yusuf, kimliğini açıkladıktan sonra kardeşlerine, geçmişte kendisini
köle olarak Mısır'a giden kervana satmaları sebebiyle suçluluk hissetmemeleri-
ni, bunun ilaru planın bir gereği olduğunu, bu plan çerçevesinde hem diğer in-
sanların açlıktan ölmesini önleme hem de Yakub (İsrail) ailesinin Mısır'a daha
iyi ' koşullarda yerleşmesine öncülük etme imlcl.nını bulduğunu söylemiştir~ 166

161 Ginıberg, c. 1, s. 380-81; Tlıc Book offmher, 53/21-22.


162 Yahudi kursal kitabında bu kabın Yusuf'un şarap içmektc ve ful b:ıkmakt:ı kullandığı gümüş
bir k:ıdeh olduğu belirtilirken (Tora ve Aftara, 1. kitap: Bereşir, 44/5), Kur'an'da bunun su kabı
olduğu if.ıdc edilmektedir (Yusuf 12/70-71). .
163 Kur'an'da ise Yusufun kardeşlerinin bir k"Urgu olduğunu bilmedikleri bu hırsızlık itharnı üze-
rine Bünyamin için "eğer o çalmışsa daha önce onun bir kardeşi de çalmışrt diyerek Yusuf'un
hırsız olduğuna dair bir ifade sarfettikleri belirtilmektedir (Yusuf 12/77).
164 Ginzberg, c. 1, s. 382; Tlıe Book offasher, 53/23-27.
165 Ginzberg, c. ı, s. 382-388; Tbe Book offmher, 53/28-54/69.
166 Tora ve Aftara, l. kitap: Bereşir, 45/3-8; ayrıca bk. Josephus, Aııtiqicties, 2.6.9; Ginzberg, c. ı, s.
388-389; The Book of]as her, 54/69. (Yahudi kaynakları İsrailoğulları'nın Mısır'a y~rleşmcsini
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi <X)

159

O, bu şekilde kardeşlerine karşı herhangi bir kırgınlığı olmadığını açıkladık­


tan sonra, kıtlığın beş yıl daha devam edeceğini, Kenan'a (Filistin) dönerek
babaları Yakub'a durumu anlarmalarını ve bütün aileyi Mısır'a getirmeleri-
ni söylemiştir. Yusuf'un kardeşlerinin geldiğinden haberdar olan Firavun da
Yusuf'a ailesini Mısır'a davet etmesini ve onları Mısır'ın en güzel bölgesine
yerleştireceğini söylemiştir. Hz. Yusuf, Firavun'un onayını da aldıktan son-
ra kardeşlerini çeşitli hediyeler vererek memleketlerine göndermiş, onlar da
babalarına, Yusuf'un hayatta olduğu ve onları Mısır'a yerleşmeye davet ettiği
haberini vermiştir. 167 Yakub, oğlu Yusuf'un hayatta olduğunu ve ailesini davet
ettiğini öğrenince bu çağrıya uymuş ve bütün ailesiyle birlikte Mısır'a gitmiş­
tir.168 Böylece Yakub'un (İsrail'in) soyu Mısır'a gitmiş ve hayvancılık için en
uygun yer olan Goşen 169 bölgesine yerleşmiştir. 170
Hz. Yusuf'un, yukarıda Yahudi kutsal metinlerine göre anlattığımız h?cl-
yesi, Kur'an-ı Ker!m'de bir bütün halinde Yusuf sliresinde zikredilmektedir.
Kıssanın genel özellikleri Kur'an-ı Kerim'de de aynı olmakla birlikte Yahudi
kutsal metninde geri plana düşmüş olan dini ve ahiakl mesaj boyutu, Kur'an'da
ön planda yer almakta ve kıssa bu çerçevede nakledilmektedir.

ve zamanı gelince oradan ayrılmasını Tanrı'nın İbrahim'e yönelik v:ı:ıdinin bir gereği ol:ırak yo-
rumlamak tadı dar. Buna göre Tanrı Hz. İbrahim'e, soyundan gelenlerin kendilerine ait olmayan
bir ülkede 400 yıl yaşayacağını haber vermiştir (B k. Tora ve Aftara, 1. ltirap: Bereşir, 15/13).
Yahudi din bilginleri bu sürgün günlerinin İbrahim'in bu vızyonundan oruz yıl sonra İshak'ın
doğumuyla başladığını, Yakub döneminde de devam ettiğini ve Mısır'a gidişle yeni bir safhaya
geçtiğini iddia etmektedirler. Bk. Tora ve Aftara, 1. ltirap: Bereşit (yorum losmı), s. 367).
167 Tora ve Aftara, 1. kitap: Bcreşit, 45/9-28; ayrıca bk. Ginzberg, c. 1, s. 389-391; The Book
ofjaslıer, 54/74-106~ (Kur'an'da Hz. Yusuf'un kaybolması sebebiyle üzüntüden Hz. Yakub'un
gözlerine ak düşrüğü {Yusuf 12/ 84) ve erzak için Mısır'a gelen kardeşlerine kendisini ranıtan
Yusuf'un, gömleğini onl:ıra vererek, bunu babalarının yüzü üzerine koymalarını, bu suretle
gözlerinin açılacağını söylediği zikredilirkcn (Yusuf 12/ 93) Yahudi kursal kitabında ve tespit
edebildiğimiz kadarıyla Yahudi söylencelerinde bu bilgiye r:ıstl:ınmam:ıktadır).
168 Tora ve Aftara, 1. ltir:ıp: Bereşit, 45/25-46/7; Ginzberg, c.l, s. 391-394; The Book ofJasher,
54190-55118; Josephus, Aııtiqinies, 2.7.4.
169 İsraillilerin yerleştiği Goşcn bölgesinin yeri tam olarak bilinmemekle birlikte bucanın muhteme-
len Nil deltasının doğtı kesiminde yer aldığı tahmin edilmektedir. İsraillilerin daha sonra yapı m
işlerinde ıorl:ı çalıştırıldıkları Ramses ve Pithom şehirlerinin de bu bölgede yer aldığı kaynak-
larda zikredilmekıedir (Bk. Niels Perer Lcmche, Historiral Dictionary ofAııcient lırail, Lanham,
Maryland and Oxford 2004, s. 137; ayrıca bk. Bk. Tora ve Aftara, 1. kitap: Bereşit (yorum kısmı),
s. 366). Josephus ise Goşen adını zikrermemekte ve İsrailoğulları'nın hayvancılık için oldukça
elverişli olan Heliopolis'e ycrleşriğini iF.ıde ermektedir. Bk. Josephus, Antiquities, 2.7.6).
170 Tora veA.ftara, 1. lticıp: Bereşit, 46/31-47/12; Ginzberg, c.l, s. 394-395; Tbe Book ofjasher,
55/19-23; ayrıca bk. Sevilla-Sharon, s. 4.
~ Kur'an'da Yahudiler
160

B. Hz. Musa-Dönemi
Kaynaklarda İsrailoğulları'nın Hz. Yusuf döneminde yerleştiği Mısır'da,
ülkeyi yerli halkın değil, bir süre önce hölgeye gelerek egemen olan Hint-Av-
rupa kökenli Hiksoslarm yönettiği belirtilmektedir. Bu yönetim, onlara iyi
davranmış ve İsrailoğulları Hiksoslar döneminde rahat bir hayat sürmüştür.
Ancak M.Ö. lSOO'lü yıllarda Hiksos yönetimi yıkılınca idare Samilerden hoş­
lanmayan yerli unsurların eline geçmiştir. 171
Mısır'da hanedanın değişmesiyle birlikte o döneme kadar oldukça rahat
bir hayat süren ve Yahudi kutsal kitabına göre hızla çoğalarak büyük bir top-
luluk haline gelen172 İsrailoğulları için sıkıntılı bir dönem başlamıştır. Zira bu
dönemden itibaren Mısır yöneticileri, İsrailoğulları'nı kendileri için bir tehdit
unsuru_olarak görmeye başlamış ve nüfus olarak artmış olan bu topluluğun,
ileride yaşanacak bir savaşta düşmanla iş birliği yaparak kendilerini arkadan
vurahileceği düşüncesine kapılmıştır. ı 73 Bu sebeple onlar, İsrailoğulları'nın ya-
şam şartlarını zorlaştırarak
nüfus artışını durdurmaya, bunun da ötesinde bu
halkın yeni doğan erkek bebeklerini öldürmeye karar vermişlerdir. ı 74

Yahudi kutsal kitabına göre Firavun, İsrailoğulları'nın erkek çocuklarının


öldürülmesi için, önce bu halka mensup iki ebeyi175 görevlendirmiş ve onlara,

ı71 Moshe Sevilla-Sharon, İsrail Ulıuıımm Tarilıi, Yeruş:ı.l:ı)rirn ı981, s. 3-5; Johnson, s. 25; Sche-
indlin, s. 4-5. (Tarihi kayn:ı.kların zikmtiği bu hanedan değişikliğine karşın, Josephus dışındaki
(bk. Josephus, A11tiqıdties, 2.9.1) Yahudi kayn:ı.kları bu tür bir hanedan değişikliğine temas
etmc:mekre ve İsrailoğullan'nın, Yusuf döneminde tah[[a bulunan Firavunun rorunu zamanında
ellerindekiler alınarak köleleştirilmeye başlandığını zikrermekredir (Ginzbc:rg, c. 1, s. 465; Tbe
Book ofJaslıer, 58/1 -65/37). Bu durum Yahudi k:ıyn:ıklarının tarihi verilere uygunluk açısından
-ciddi bir güvenirlik sorunu sergilediğini k:ınıd:ırn:ı.kt:ıdır).
172 Türkçe Çeviri ve Açıklamalanyl:ı Tora ve Aftara, Çeviri ve Düzenleme Moşe F:ırsi, Edirörler:
Yicshak Haleva v:dğr., İstanbul 2004, 2. kit:ıp: Şemot, 1/7; a)'I"ıca bk. Ginzberg, c. ı, s. 465.
173 Tora veAftara, 2. kitap: Şcmor, l/8-10; Ginzberg, c. 1, s. 465-466; Tlıc Book offaslıcr, 65/1-6,
66/20.
ı74 Bk. Tora ve Afta ra, 2. kitap: Şemot, 1110-19; Ginzberg, c. ı, s. 466-469; Tlıe Book ofJasber,
65/5-66/30; Sevilla-Sharoıi, s. 6.
ı75 Yahudi söylencelerine göre Tevrar'ra adı geçen Şi&:ı ve Pua isimli İbrani ebeleri aslında Mu-
sa'nın :ınnesi Yokebed ve Musa'nın abiası olan Miryam (Meryem) idi, bu isimler de onların
lak:ıplarıydı (Talmud, Socah, ll b; Ginzberg, c. l, s. 469; ayrıca bk. Tora ve Aftara, 2. kirap:
Şernot (yorum kısmı), s. 6). Musa'nın annesinin ebelik yapması muhremel olmakla birlikte
Musa'dan sadece beş yaş büyük olan, dolayısıyla Mus:ı doğduğunda da henüz beş yaşında bir
çocuk olan abiası Meryem'in, üstelik de Musa'nın doğumundan önce, yani üç dört yaşlarında
bir çocuk iken ebelik yaptığını iddia etmek akla ve mantığ:ı aykırı gözükmektedir.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
161

İsrailli kadınların doğurduğu erkek çocuklarıru doğum esnasında öldürmele-


rini emretrniştir. 176 Ancak ebeler bu emri uygulamamış ve Firavun'un, emre
niçin uymadıkları ile ilgili sorusuna karşılık da İsrailoğulları'na ait kadınların
doğum konusunda çok yetenekli olduklarını ve kendileri henüz doğum yapa-
cak kadınların yanına ulaşmadan önce doğum yaptıklarını, bu nedenle yeni
doğan erkek çocuklarına bir şey yapamadıklan bahanesini dile getirmişlerdir. 177
Bunun üzerine Firavun, kendi halkına İsrailoğulları'nın yeni doğan erkek ço-
cuklarını suya atmalarını emretmiş ve bu iŞ için görevliler tayin etmiştir. 178
Yahudi söylencelerinde zikredilen bir rivayere göre Firavun'un, İsrailoğul­
ları'nın yeni doğan erkek çocuklarını öldürerne kararı almasına, esas itibarıyla
gördüğü bir rüya sebep olmuştur. Buna göre Firavun, İsrailoğulları'nın Mısır'a
gidişlerinin 130. yılında, bir gün rüyasında yaşlı bir adamın elinde bir terazi
tuttuğunu ve terazinin bir kefesine küçük bir İsrailli çocuğu, diğer kefesine
ise Mısır' ın bütün saygın isimlerini ve önderlerini koyduğunu, buna rağmen
küçük çocuğun olduğu tarafın ağıi" geldiğini ve karşı tarafı havalandırdığını
görmüştür. Firavun bu rüyayı, bilgeliğine güvendiği danışmanlarına anlatmış,
onlar da bunun, ileride doğacak İsrailli bir çocuğun Mısır ülkesini ve halkı­
nı yok edeceğine delalet ettiğini söylemiştir. 179 Bunun üzerine Firavun, çare
olarak ne yapması gerektiğini danışmanlarına sormuştur. Danışmanlardan,
ileride Musa'nın kayınpederi olacak olari Medyenli (Midyanlı) Reuel Yetro,
Firavun'a; Tanrı'nın İbrahim'den beri bu halkı çeşitli tehlike ve sıkıntılara karşı
koruduğunu, dolayısıyla onlara kötülük yapmayı düşünmek yerine atalarının
yaşadıkları topraklara gitmelerine izin vermesinin uygun olacağını söylemiştir.
Ancak bu öneri Firavun'un hoşuna girmemiştir. 180 Onun ardından söz alan

176 Tora ueAftara, 2. kitap: Şemor, 1/15- 16; Ta/mud, Sotah, ll b; aynca bk. Josephus, Aııtiquities,
2.9.2.
177 Tora uc Aftara, 2. kitap: Şemor, 1115- ı9; Ta/mud, So tah, I I b; Ginzberg, c. ı, s. 468-469; The
Book offasber, 66/2ı-31.
178 Tora uc Aftara, 2. kirap: Şemor, 1/22; Ta/mud, Sotah, 12a; Ginzberg, c. 1, s. 471-472; The Book
offasher, 67/51-52.
179 Ginıberg, c. 1, s. 470; The Book offasber, 67/11- 19; aynca bk. Tora ueAftara, 2. kitap: Şernot
(yorum kısmı), 6-8. Oosephus yukarıda bahsettiğimiz rüya hususuna temas ermeden, dönemin
meşhur Mısırlı bilgesinin yakında İsrailoğulları arasında bir çocuğun doğacağı ve bu çocuğun
hayana kalması halinde Mısırlıların iktitarını bitirip İsraillileri yücelteceği kehanetinde bulun-
duğunu, Firavun'un da bu ifadeler sebebiyle İsrailoğulları'nın yeni doğan erkek çocuklarının
ırınağa arılarak öldürülmesi ernrini verdiğini ıikrermekredir. Josephus, Antiquities, 2.9.2).
180 Ginıberg, c. ı, s. 470-471; Tlıe Book offasbcr, 67/21-40.
~ Kur'an'da Yahudiler
162

Uzlu (Utslu) Eyüp181 gördüğü rüya sebebiyle İsrailoğulları'na karşı uygun gör-
düğü bir redbiri almasını Firavun'a tavsiye etmiştir. En son söz· alan Beor oğlu
Büam (Balam) 182 ise İsrailoğulları'nı ateşte yakrnakla, kılıçla veya ağır işlerde
çalıştırmalda öldürmenin mümkün olmayacağını,
çünkü bu üç metodun her
birinin İsrailoğulları'nın üç at~ından birine karşı denendiğini, ancak İbra­
him'in ateşten, İshak'ın bıçaktan, Yakub'un ise ağır işlerin yükünden dolayı
ölmediğini ve Tanrı'nın desteğiyle bu zorlukları aştığını hatırlatmıştır. Bu-
radan harekede o, bu halkı, daha önce her biri bir İbrani atasında denenmiş
ve başarısız olmuş metotlarla yok etmeye çalışmak yerine, denenmemiş bir
metotla yok etmeyi önermiştir. Bu bağlamda o, İsrailoğulları'nın yeni doğan
çocuklarını suya atarak boğmayı tavsiye etmiştir. 183
Büam'ın öne sürdüğü, İsrailoğulları'nın yeni doğan erkek çocuklarını suya
atar~ yok etme fikri, Firavun'a uygun bir çözüm yolu olarak gözükmüş ve o,
bu halkın bebek bekleyen ailelerinin takibini yaparak doğacak erkek çocukları

181 Yahudi kaynaklarına göre Ar:un Nahar.llm (Meıopotamya) bölgesindeki Uz kemindcn olan ve
bu nedenle "Uzlu Eyüp" olarak bahsedilen kişi Tevrat ve Kur'an'da bahsi geçen Eyüp peygam-
berdir. Bu kaynaklar, soyunu İshak'ı n reddedilen oğlu Esav'a dayandırdıkları (Ginzberg, c. 1,
s. 451}, Hz. Yakub'un ise damadı (Robert Graves and Raphael Patai, Htbrew Myths Tbt Book
ofGcııtsis, Edited with an Introduction by Robert A. Davis, England 2005, s. 237,240} olarak
tanmakları Eyüp hakkında ikircikli bir söylem sergilemektedir. Bu çerçevede Yahudi kaynak-
larında o, bir yandan imtihan amaçlı çeşidi felaketiere sabırla katianan bir peygamber olarak
raruulırken (bk. Ginzberg, c. ı, s. 45ı-463); diğer yandan da Firavun'a danışmanlık yapan,
İsrailoğullan'nı sevmeyen (Ginzberg, c. ı, s. 470~47ı) ve onlann nüfusunu azaltmak için doğum
esnasında cheler vasıtasıyla erkek çocuklarını öldürme fikrini Firavun'a telkin eden kişi olarak
ıikredilmektedir (Ginıberg, c. 1, s. 468; Tlıe Book of]nsbı·r, 66/15-22).
182 Beor oğlu Bilam; Tevrat'a göre peygamberlik ve kehaner yanında, sihir, büyü gibi rekniklere de
vakıf olan \'C bu hususiye deriyle h.'1usama yahut lanet etme hususunda özel kabiliyeti bulunan
• bir kişiydi. O, bu öıelliğiylı- İsr.ıiloğulları'nı lanetl~mck istemiş, ancak Tanrı'nın müdah:ıl~siyle
bu amacını gerçekleştiremediği gibi istemeden de olsa onları kutsamıştır (B k. Tora ve Aftara, 4.
kirap: Bamidbar, 22-24. baplar; a>rrıca bk. The Complete \V'ho's \Vho in the Bible, ed. by Paul
D. Gardner, Grand Rapids, Michigan 1995, s. 72-73}. İsr.ıiloğulları bu lanetierne girişiminden
bir süre sonra Beor oğlu Bilam'ı ele geçircr~k öldürmüşlerdir (Tora ve Afuıra, 4. kitap: Bamid-
bar, 31/8; Yeşu 13/21). Beor oğlu Bilarn'ın adı, İslam kaynaklarına Bcl'am b. Baiıri şeklinde
geçmiş ve A'rfı.f silresinin 175-176. ayetlerinde bahsedilen kişinin Bilarn olduğu hususunda
tefsirlerde bazı iddialar dile getirilmiştir (Bk. Ömer Faruk Harman, "Bel'am b. Baiır:i", TDV
İslam Aıuikloptdisi, İsranbul 1992, c. 5, s. 389-390}.
183 Ginzberg, c. 1, s. 470-471; The Book ofJasher, 67/42-49. (Hz. Musa'nın doğduğu dönemde
M ısırlıların, İsrailoğulları'nı kurtaracak liderin yakında doğacağı kehanetiyle İsraillilerin yeni
doğan ukck çocuklarını öldürmeleri, yukarıda bahsettiğimiz Nemrut'un gördüğü bir rüya se-
bebiyle Hz. İbrahim'in doğumu öncesinde erkek çocuklarını k:ıdenirdiği söylencesiyle büyük
oranda benıeşmektedir}.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
163

yok edecek görevliler tayin etmiştir. 184 Ayrıca o, daha önce bahaneler göste-
rerek emrini uygulamayan İsrailoğulları'na mensup ebeler yerine, emirlerini
uygulayarak İsrailoğulları'nın yeni doğan erkek çocuklarını yok edecek Mısırlı
ebeler görevlendirmiştir. Firavun, emirlerine uymayan ve yeni doğan erkek
çocuklarını devlet görevlilerinden saklayan ailelerin ise çocuklarıyla birlikte
yok edilmesini emretmiştir. 185 Yahudi kutsal kitabındaki Mısırlıların İsrailo­
ğulları'nınerkek çocuklarını yok ettikleri, kadınları ise hayatta bıraktıkları,
Allah'ın onları Firavun ailesinin zulmünden kurtardığı hususu Kur'an'da da
ıikredilmektedir. 186

1. Hz. Musa'nın Doğumu ve Çocukluğu


Yahudi kaynaklarına göre Hı. Musa; Firavun'un, İsrailoğulları'nın yeni
doğan erkek çocuklarının yok edilmesi ile ilgili emrinin en katı biçimde uy-
gulandığı bir dönemde dünyaya gelmiş ve annesi onu gizlice dünyaya getir-
dikten üç ay sonra, 187 daha fazla saklayamayınca bir se pe te koyarak Nil Nehri
kıyısındaki saılık alanda suya bırakmıştır. Bebeği Firavun'un kızlarından biri
bulmuş ve onun bir İbrani çocuğu olduğunu anlamasına rağmen, evlat edin-
miştir. 188 Bebek Musa'nın, Nil Nehri'ne bırakıldığı andan itibaren başına ne

184 Ginzberg, c. 1, s. 472; The Book ofjasber, 67/50-61; ayrıca bk. Talnwd, Somh, 12:ı.
185 Ginzberg, c. 1, s. 472; ayrıca bk. Josephus, Antiquitics, 2.9.2.
186 Bk. B:ık:ı.ra 2/49; İbrahim 14/6.
ı87 Yahudi k:ıynakl:ırınd:ıki ifadelere göre Musa, normal doğum zamanından üç ay öne~, yani :ılrı
:ıylıkken (Tom ve Afiara, 2. kitap: Şemor (yorum kısmı), s. 1 ı; Talmud, Sotah, 12a; Ginıberg,
c. ı, s. 476) bir başka rivayere görcyse y~di :ıy doldukran sonra dünyaya gelmiştir (The Book of
]aslıer, 68/4). Annesi ona hamile iken v~ doğum esnasında herhangi bir :ıcı hisseım~miş ve do-
ğum anında evi bir nur kaplamıştır {T:ılmud, Sorah, ı2a; Ginıb~rg, c. 1, s. 476; ayrıca bk. Ber-
nh:ırd Heller, "Ginzberg's Legends of rhe Jews {conrinued)", The ]ewish Quarterly Review, New
Series, c. 24, No. 4, (April ı934), s. 406). Musa'nın doğumundaki olağanüstülükler bununla
sınırlı kalmamış, onun sünnedi olarak doğduğu (Toro ve Aftara, 2. kirap: Şemor {yorum kısmı),
s. ı ı; Talmud, Somh, ı2a; Ginzberg, c. 2, s. 829), Hı. İbrahim'in bebekliğindeki hızlı gelişi­
mine benzer biçimde hızla geliştiği, kısa sürede konuşup yürümeye başladığı iddia edilmiştir
(Ginzbcrg, c. 1, s. 476, c. 2, s. 829; ayrıca bk. Bemhard Heller, "Ginzbcrg's Legends of rhe
Jews (conrinued)", The]ewisb Quarterly Review, New Series, c. 24, No. 4, (April ı934), s. 406).
Bu süreçte ailesi erken doğmuş olan Musa'yı, bir bebeğin doğum ıarn:ınının ram:ırnlanm:ısına
k:ıd:ır, yani üç ay boyunca s:ıklamışrır. Annesi, normal şartl:ırd:ıki dokuz aylık hamilelik süresi
dolunca, hamüeliğini rakip eden görevliler eve gelip bebeği öldürecekleri için bebek Musa'yı
daha faı.la saklayamayacağını aniayarak suya bırakmıştır (Tora ve Afta ra, 2. kitap: Şemo[ (yorum
kısmı), s. ll; Talmud, So[ah, 12:ı-12b; Ginzberg, c. 1, s. 475-476).
188 Bk. Tora ve Afiara, 2. kimp: Şcmor, 211-10; Ginzbcrg, c. ı, s. 477-480; The Book of]asher,
~ Kur'an'da Yahudiler
164

geleceğini öğrenmek için gizlice onu gözetleyen ablası, Firavun'un kızına,


bebek için bir sütanne bulabileceğini söyleyerek çocuğun gerçek annesini sü-
tanne olarak tavsiye etmiştir. Böylece bebek Musa, ücretli sütanne niyetine
gerçek annesine teslim edilmiş ve sütten kesHclikten sonra tekrar Firavun'un
kızma getirilmiştir. 189

Yahudi söylencelerine göre Musa'nın ırmak kıyısmdaki sazlıklar arasma,


suya bırakıldığı gün ascrologlar koşarak Firavun'a müjdeyi vermiş ve baktıkları
fullardan, ileride Mısır'm başma felaket getirecek olan İsrailli çocuğun sonu-
nun suyla gerçekleştiğini haber vermişlerdir. Firavun da bu ifadelerden onun
öldüğü kanaatine varmış ve kendisine göre artık tehlike kaynağı ortadan kalk-
tığı için yeni doğan İsrailli erkek çocuklarm öldürülmesi emrine son vermiştir.
Oysa Yahudi söylencelerine göre Mısırlı ascrologların Musa'nm sonunun su
ile olduğu şeklinde gördükleri şey, aslında onun Nil'de öldüğüne değil, çok
daha sonraki dönemde, İsrail kavmi ile çöldeyken, taştan su çıkarma sırasında
Tanrı'yı yeterince kutsamadan mucize gerçekleştirmesi sebebiyle Tanrı'nın öf-
kelenmesine ve ona, vaat edilen toprakları görerneden öleceğini söylemesine
işaret etmekteydi. ı90

Yahudi kaynaklarında Mısırlıların, Hz. Musa'nın suya bırakılmasından


sonra İsrailoğulları'nın erkek çocuklarını öldürmeyi sonlandırdıkları şeklin­
deki ifadelerin doğru olup olmadığı bir yana, İsrailoğulları'nın erkek çocukla-
rını, uzun süreli ve kesintisiz bir biçimde öldürmediklerini ve bu uygulamaya,

68/12-24; ayrıca bk. Talmıtd, Sotah, 12b; Josephus, Aııtiqıtitits, 2.9.4-7; C. H. Comill, "Mo-
ses", Tbe Mo11ist, c. 20, No. 2, (USA 1910), s. ın. (Kur':ın'da bebek Musa'yı nchirdc kimin
• bulduğu bclirtilmemeklc birlikte onun evlat edinilmesinde Firavun'un kasısının edtili olduğu
ve bebek Musa'yı evlat cdinmeyi önerdiği belirtilmektedir. Bk. Kasas 28/8-9. Kur'an'ın verdiği
bu bilgi, Tevrat'a göre bebek Musa'yı Firavun'un kııırun bulduğu şeklindeki bilgiyle görünürde
çelişse bile önemli bir sorun oluşturmamaktadır. Çünkü bebek Musa'yı sud:ın Firavun'un kızı
kurtarmış olsa bile onu evlatlık edinmeyi gündeme getiren veya bu fikrin Firavun tarafından
kabul edilmesini sağlayan yine de Firavun'un hanırru olabilir. Ayrıca Mıstr hanedantarının bir
kısmında Firavunların kendi üvey, hatta öz kız kasdeşle~iyle evleome geleneğinin bulunması
Firavun eşlerinin koc:ılarryla akr:ıbalıklarının fiırklı boyutlarının olabileceği ihtimalini gündeme
getirmektedir. Bk. John Ashton- David Down, Uııwrappiııg the Pharaohs How Egyptiaıı Arebe-
ology Coııjimıs tbe Biblical Timeliııt, China 2009, s. 118).
ı89 Bk. Toro vt Aftara, 2. kitap: Şcmoc, 211-10; Ginıberg, c. ı, s. 477-480; Tbe Book ofJıuher,
68/12-24; ayrıca bk. Josephus, Aııtiqııities, 2.9.4-7; Peıers, c. 20, No. 2, s. 105.
190 Ginıberg, c. ı, s. 478; ayrıca bk. Toro ve Afta ra, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 8; Toro ve
Aftara, 4. kitap: Bamidbar (yorum kısmı), s. 394-403; Talmııd, Sotah, 12b.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
165

muhtemelen Hz. Musa'nın doğumundan kısa bir süre önce başlayıp bir süre
sonra da terk ettiklerini düşünmek makul gözükmektedir. Zira bu uygulama-
nın uzun yıllar boyu tavizsiz biçimde uygulandığını düşünmemiz halinde, ilahi
bir plan çerçevesinde hayatta kalan Hz. Musa'nın tebliğe başladığı dönemde
İsrailoğulları arasında onunla akran ve daha önemlisi de ondan genç bir tek
erkeğin bile bulunmaması ve İsrailoğulları'nın tümünün Musa'dan daha yaşlı
olması gerekirdi. Oysa bunun böyle olmadığı, Musa'nın yardımcısı konumun-
da bulunan ve onun ölümünden sonra liderliği üstlenen Nun oğlu Yeşu (Yeo-
şua) ve vaat edilen toprakları onunla birlikte göreceği belirtilen diğer isim olan
Yefunne oğlu Kalev191 gibi Yahudi kutsal kitabında isimleri zikredilen Mu-
sa'dan daha genç şahısların varlığından anlaşılmaktadır. Bundan da önemlisi
Mısır'dan çıkıştan bir yıl sonra Tanrı'nın emriyle savaşabilecek kişileri tespit
etmek için yirmi yaş ve üstü erkeklerin sayımının yapılması İsrailoğulları ara-
sında yirmi yaş üstü ve altı birçok gencin olduğunu kanıtlamaktadır. 192 Ayrıca
İsrailoğulları'nın kendilerine vaat edildiğini iddia ettikleri topraklarda yaşa­
yanlarla savaşmakta isteksiz davranmaları üzerine 'Tanrı'nın öfkelenerek Nun
oğlu Yeşu ve Yefunne oğlu Kalev hariç yirmi yaş üstündekilerin o topraklara
giremeyeceği.İıi söylemesi 193 o dönem İsrailoğulları arasında yirmi yaş üstü ve
altı pek çok kişinin bulunduğunu kanıdamaktadır.

Bebek Musa, sütanne niyetine tutulan gerçek arınesi tarafından sütten


kesildikten sonra onu evlatlık edinen Firavun'un kızına geri getirilmiş ve sa-
rayda bir Mısır prensi gibi yerişririlmiştir. 194 Hz. Musa, yetişkinliğinde kav-
miyle irtibat kurmuş ve bu dönemde bedava işgücü. olarak kullanılan soydaş-

191 Yeşu önderliğinde Filistin ropraklarının fethedildiği süreçte kendisine pay isteyen Yefunne oğlu
Kalev Hz. Musa tarafindan keşif için görevlendirildiği zaman kırk yaşında olduğunu iFade et-
mekceclir (bk. Yeşu, 14/10). Bu if.ıde onun, o dönem seksen y~larında olan Musa'dan (bk. Tora
ve Aftara, 2. kitap: Şemot, 7/7) çok sonra doğmuş olduğunu ortaya koymaktadır.
192 Bk. Tora ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar, 1. hap.
193 Tom ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar, 32/11-13.
194 Ginzberg, c. 1, s. 480-481; The Book ofjasber, 68/23-31; Josephus, Aııtiqııities, 2.9.7; Sevilla-
Sharon, 6. (Josephus, Musa'yı evlat edinen Firavun'un kızının, bir gün onu babasına götürüp
evlarlığt olarak ranıttığı nı ve onun kucağına verdiğini, çocuk ,Musa'nın da Firavun'un başındaki
tacı alarak yerlerde yuvarladığını ve üzerine bastığını, bu esnada daha önce doğacak çocuk
ile ilgili kehanette bulunan Mısırlı bilgenin onu canıyarak hemen öldürülmesini ve ona ümit
bağlamış olan İsrailoğulları'nın ümiderinin sonlandırılmasını Firavun'a tavsiye ettiğini, ancak
Tanrı'nın Fira\'lln'u bu işe isteksiz kıldığını, Firavun'un kızının ise Musa'yı alarak oradan uz.ı.k­
l~tığını belirtmektedir. Bk. Josephus, Antiquitics, 2.9.7).
~ Kur'an'da Yahudiler
166

larından birine eziyet eden bir Mısırlıyı, Kur'an'a göre istemeden,' 95 Tevrat'a
göre ise bilinçli bir şekilde öldürmüştür. 196 Hz. Musa, kurtardığı bu İsraillinin
kendisinin işlediği cinayeti dile getirmesi ve olayın Firavun'un kulağına git-
mesi sebebiyle Kızıldeniz'in öte yakasında, Arabistan yarımadasının batısında
bulunan Medyen'e kaçmışttr. 197 Hz. Musa, burada Medyen kahini Yetro'nun
yanına sığınmış ve onun kızlarından biriyle evlenerek sürülerini gütmeye baş­
lamışrır.'98 Kur'an'da da Hz. Musa'nın Medyen'e gittiği ve salih bir kişinin
yanına sığınarak onun kızlarından
biriyle evlendiği nakledilmektedir. Ayrıca
Yahudi kutsal kitabında olmayan bir bilgi olarak onun bu evlilik karşılığında
kayınpederinin sürülerine sekiz yah.ut on yıl süreyle çobanlık yapmayı kabul
ettiği de ifade edilmekte, ancak bu salih kişinin adı belirtilmemektedir. 199 Buna
rağmen Kur'an mealierinde genellikle bu kişinin Şuayb peygamber olduğu ifa-
de edilmektedir. Kanaatimizce Kur'an'ın başka ayetlerinde Şuayb'ın Medyen'e
peygamber olarak gönderildiği 200 şeklindeki ifadeler, Musa'nın yanına sığındığı
salih kişinin Şuayb olarak yorumlanmasına neden olmuştur.

195 Tahi20/40; Kasas 28/15.


196 Tom ve Aftarn, 2. kitap: Şemot, 2/11-12. (Yahudi söylencelerine göre Musa'nın bu Mısırlıyı
öldürmesinin sebebi, onun israilliyi dövmesinden çok, karısına tecavüz ermesi ve adamı da
döverek yok ermeye çalışması olmuşrur. Kısmi farklılıkl:ırla anlanlan bu hilciyeyc göre Mısırlı,
İsrailli köleri çalışmaya göndererek onun yokluğunda (b k. Ginıberg, c. ı, s. 486) veya bir başka
iddiaya görcyse İsrailliyi bağlayarak gözünün önünde onun karısına tecavüz ermiş (bk. Tbe Book
ofjasbtr, 7111-3), erresi gün de hem en ağır işe sürüp hırpalayarak hem de döverek onu orrndan
kaldırmaya çalışmışnr. Musa da bu kişinin işlediği tecavüzü melekler vasıtasıyla öğrendiği için
yasa gereği onu öldürmüştür. Bk. Ginıberg, c. ı, s. 486-487; The Book ofjasbcr, 71/1-3).
ı97 • Tora ue Aftara, 2. kitap: Şemot, 2/1 1-15; ayrıca bk. Ginzberg, c. 1, s. 493-496; The Book of
fasbcr, 76113; Sevill:ı-Sh:ıron, s. 7. (Y.ı.hudi söylencelerinde Hz. Musa'nın önce Habeşisran'a
kaçtı ğı, burada kötülere karşı yürütülen zorlu bir savaşta yer aldığı, sonuçta kral olduğu ve kırk
yıl kadar Habeş halkını yönettiği, daha sonra karşılaştığı bazı olumsuzluklar sebebiyle :ılcmışlı
yaşlarının sonlarına doğru Habeşistan'ı terk ederek Medyen'e gittiği iddia edilmektedir (Bk.
Ginzberg, c. I, s. 489-491; Tb( Book ofjasber, 72/21-76/15). Josephus ise içerisinde Hı. Musa
ve Habeşist:ın if.ıdelerinin geçtiği bu hikayeyi Hz. Musa'nın gençlik yıllarıyla ilişkilendirmekte
ve onun H:ıbeşlilcrle yapılan bir savaşta Mısır ordusuna kumanda ettiğini ve Habeşlilcri boz-
guna uğr:ıtıp en muhkem kentini ele geçirdikten sonra Mısır'a döndüğünü iddia etmektedir.
Bk. Josephus, 2.10.1-2).
198 Tora ue Aftara, 2. kirap: Şe mor, 2116-22; Ginıberg, c.l, s. 493-496; The Book offasher, 76113-
77IS ı; Josephus, Aııtiquities, 2.1 1.2; Atkinson, s. 26.
199 Kasas 28/21-28.
200 Bk. A'rif7/85; Hud 11/84; Ankebut 29/36.
Kur'an K.ıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
167

2. Peygamberlikle Görevlendirilmesi ve Firavun'la Mücadelesi


Yahud.i kutsal kitabına göre Hz. Musa, kayınpederinin sürülerini güder-
ken/0ı Sina yanmadasının güneyinde bulunan Horev'e202 gelmiş ve burada
Tanrı, yanan bir çalı içerisinde-ona hitap etmiştir. 203 Tanrı ona, Kur'an'da da

201 Kur'an mealierinde "Musa (byınpederi ile çobanlık için anlaştıkları) slireyi tamamlayıp ailesiyle
yola çıkınca..." (bk. Kasas 28/29-30; ayrıca bk. T:ıha 20/9- 10) şeklinde anlamiandırılan ayetler-
de, Hz. Musa'nın ailesiyle birlikte Mısır'a dönüş yolunda yanan çalı ile karşılaştığı ifade edilmek-
tedir. Oysa yine Kasassüresi 33. ayette Hz. Musa'nın, Allah tarafindan Mısır'a peygamber olarak
gönderilmesi söz konusu olunca, orada birini öldürdüğü için kendisine kısas uygulanmasından
korkcuğunu ifade ettiği belircilmckcedir. Bu durumda Hz. Musa'nın mealierde ifade edildiği gibi
Mısır'a giunek gibi bir amacının olmadığı, ayecce geçen "ehl" kelimesiyle de ailesinin değil, ya-
nındaki çoban arkadaşlarının kast edilmiş olabileceği ihtimali akla gelmektedir. Nicekim Yalıudi
söylencelerinde yanan çalıyı sadece Hı. Musa'nın gördüğü, çoban arkadaşlarının ise bu olaya
tanık olmadığı ifadesinin yer alması (bk. Ginzberg, c. ı, s. 502), Hz. Musa'nın yanında çoban
arkadaşlarının bulunduğunu ve Kur'an'da geçen "chf' ifadesinin de, Musa'nın ailesinden çok,
yanındaki çoban arkadaşlarına işaret ettiği ihtimalini desteklemektedir.
202 Tarihçi Josephus, Yahudi kursal ki rabının k-ullandığı Ho rev Dağı ifadesi yerine Sina Dağı ifadesini
kullanmaktadır (Bk. Josephus, Aııtiquitirs, 2.12.1). Yahudi kaynaklarına göre Hore\' ile Sina Dağı
aynı yeri if.ıde etmekte, bu nedenle de bu dağ için hem Sina hem de Horev adı kullanılmak­
tadır. Hacca Ginzberg'in Yahudi söylenceleri ile ilgili eserine göre bu dağın, Farklı özelliklerini
dile geeiren altı adı bulunmaktadır (Ginzberg, c. 1, s. 500). Yine Yalıudi kaynaklarında geçen bir
rivayere göre Sina Dağı'nın iki zirvesi bulunmakm, bunlardan büyük olan Sina, küçük olan ise
Horev olarak adlandırılmaktadır (B k. Tora ve Afcara 2. kitap: Şemoc (yorum kısmı), s. ı9). Yahudi
kaynaklarının bu yaklaşımına karşın meseleye bilimsel açıdan yaklaşan eserler, ilk vahyin alındığı
ve daha sonra İsrail kavmi ile Tanrı'nın ahitleşriği bu özel mekanın Tevrac'ca iki F.ırklı yer gibi
zikredildiğine dikkar çekmekte ve bu farklılıktan hareketle Sina ile Ho rev- isimlerinin aynı rnekina
mı yoksa farklı rnekiniara mı delalet ettiği şeklindeki belirsizliğe işaret etmektedirler (Cornill, c.
20, No. 2, s. 177). Bu meseleye temas eden J. P. Pe ters, Horev ve Sina'nın ayrı me kinlar olduğunu
iddia etmektedir. Ona göre bunlardan Horev, Filistin coğrafyasının güneyinde bulunan Edom
topraklarının giiney ucu ile Akabe Körfezi'nin doğusunda bulunan dağlık bölgeye tekabül eernekte
ve burası kuzeydeki İsrail'in geleneğine göre T.-ınrı'n ın kursal dağı olarak görülmekceydi. Nitekim
l. I.<.rallar ı9. bapta geçen anlatırnda da bunu deseekleyen ifadeler yer almaktadır. Güneydeki Ye-
huda geleneğine göreyse Sina yarımadasının güneyinde bulunan Sina Dağı Tanrı'nın kutsal mekinı
olarak görülmekceydi (Bk. Peters, c. 20, No. 2, ı ı o. sayfa 10 numaralı dipnot). İster aynı isterse
ayrı yerler olsun, Horev yahut Sina, Yahudi tarihinde Hz. Musa'nın ilk vahyi aldığı ve Tanrı ile
İsrail kavminin sözlcşciği mekin olması hasebiyle Yahudiler açısından çok önemli olması gereken
bu yer, ilginç bir biçimde zaman içerisinde unurulmuş ve bu mekanın neresi olduğu bile belirsiz
hale gelmiştir. Sina Dağı'nın Yahudiliktc olması gereken önemini yitirmesine karşın, bu mekin
Yahudilik içerisinden çık..tr.ık yeni bir din haline gelen Hıristiyanlık'ta belli bir önem kazanmış
ve Bizans imparatoru Justinian (525-565) döneminde bu dağa bir manascır inşa edilmiştir. Bu
dönemden itibaren Hıristiyan hacıların ziyaret ettiği bu dağ; "Cebel-i Musa" (Musa Dağı) veya
üzerinde bulunan Catherine Manascırı sebebiyle "C:ı.dıerine Dağı" olarak isimlendirilmiştir (Bk.
Tora ve Aftara, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 18- ı 9; ayrıca bk. C:llol Meyers, Exodus The New
Cambridge Biblr Commelltal)'• General Ed. Ben Wicheringcon lil, USA 2005, s. ı44).
203 Bk. Tora vcAftara 2. kitap: Şemot, 3. bap; Josephus,A11tiquitics, 2.ı2.ı; Ginzberg, c. ı, s. 501;
Tlıe Book ofjasher, 79/ı-4; Arkinson, s. 26.
~ Kur'an'da Yahudiler
168

ifade edildiği gibF04 · ayağındakileri çıkarması.nı, çünkü kutsal bir mekanda


olduğunu söylemiştir.205 Mekanın kutsallığı hususunda her iki dinin kutsal
metninde geçen orcak ifadeye karşın, Hz. Musa'nın görevlendirilişinde ciddi
bir farklılık ortaya çıkmaktadır. Bu bağlarnda Kur'an'a göre Allah, Firavun'un
azgınlaştığını ve gidip onu hakka davet etmesini emrederken/06 Tevrat'a göre
adeta, sadece İsrail kavminin ilahı gibi takdim edilen Tanrı, kendi kavmi olan
İsrailoğulları'nın Mısır'daki esaretini ve acılarını işittiğini dile getirmekte ve
Musa'ya "gel, halkım İsrail'i Mısır'dan çıkarmak için seni Firavun'a göndere-
yim"207 demektedir. Böylece Tevrat'a göre Hz. Musa'nın görevi, başta Firavun
olmak üzere Mısır'da yaşayanlara yönelik bir tebliğ yerine, Mısır'da yaşayan et-
nik bir topluluğun oradan çıkarılarak aralarına vaat edildiği iddia edilen Kenan
(Filistin) topraklarına götürülmesine indirgenmektedir.208
Yahudi kutsal kitabına göre Tanrı, Hz. Musa'ya, emirlerini Mısır'da ya-
şayanlara tebliğ etmek yerine, sadece İsraillileri Mısır'dan kurtarma görevini
verirken bu işi bir bakıma hileli bir biçimde yapmayı söylemiştir. Buna göre
Musa Firavun'a, İsrailoğulları'nı Mısır'dan çıkarma ile ilgili gerçek niyetini ·
söylemeyecek, bunun yerine, atalarının ilahının kendilerinden kurban istedi-
ğini, bunun için de çölde üç günlük yol giderek kurban sunmaları gerektiğini
bahane gösterecekti. Firavun'un bu izni vermesi halinde de Mısır'dan belli bir
uzaklığa götürdüğü İsrailoğulları'nı alarak bölgeden kaçacaktı. Ancak bunun
ardından Tanrı, bunun için zorlanmadıkça Firavun'un bu izni vermeyeceğini,
bu nedenle de kendisinin Mısır'da şaşılacak türden işler yapmak suretiyle Fira-
vun'u ve Mısırlıları, İsrailoğulları'nın ülkeden ayrılmasına izin vermeye mecbur

204 -TaM 20/12.


205 Tonı ve Aftara 2. kirap: Şemoc, 3/5; Ginzberg, c. 1, s. 509.
206 Taha 20/43-44.
207 Tora ve Aftara 2. kitap: Şemot, 3/10. (Kur'an'ın, Hı. Musa'nın yukarıda bahsett.iğimiz şekilde,
başra Firavun olmak üıere bütün Mısır halkına hakkı tebliğ ermek üzere gönderildiği şek­
lindeki genel yaklaşımı, üç ayen:e kısmen f:ı.rklıl:ı.şmakra ve Yahudi perspektifini yansıtır bir
y:ı.kl:ı.şım görülmehedir. Bu bağlamda söı konusu ayederde İsrailoğull:ı.rı'ru serbest bırakma ve
Mısır'da gitmelerine müsaade etme hususugündeme getirilmektedir (Bk. A'rif7/105; Taha
20/47; Şu'ara 26/17). Anc:ı.k Kur'an'ın, Hz. Musa'nın görevini t:ımml:ı.m:ı.y:ı. yönelik genel yak-
laşımından F.ırklı olan bu ifadeleri, onun muh:ı.r:ı.p aldığı kidenin, yani Yahudilerin kendilerini
canıml:ı.ma ve anl:ı.mlandırmada kullandığı üslup ve yaklaşımı kullanmayı cercih etmesi olarak
}'Orurnlanabilir).
208 Toro ve Afiara 2. kitap: Şemor, 3/7-4/23; Ginzberg, c. 1, s. 509-510; Josephus, Anriq11ities,
2.12.1; Tb.! Book of jashcr, 79/5; Arkinson, s. 26-27.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
169

bırilicağını, o zaman gelince Mısırlılardan değerli takılar ve layafetler ödünç


alarak ülkeden ayrılacaklarını söylemiştir. 209
Hz. Musa, çeşidi gerekçeler sıralayarak Tanrı'nın kendisine tevcih ettiği
bu göreve uygun olmadığını söylemiştir. 210 Bunun üzerine Tanrı ona, asasının
yılana dönüşmesi, elinin cüzzamlıymış gibi211 beyaz gözüküp sonra da normal
hale dönmesi ve Nil'in suyunu kana dönüştürebilme gibi bazı mucizeleri yap-
ma imkanı vermiştir.2 u Bunlara rağmen Musa, konuşma becerisine sahip biri
olmadığını ve hem konuşma hem de uygun dil kullanma hususunda güçlük
çeken biri olduğunu söyleyerek 213
görevi üstlenmek istememiştir. Tanrı'nın;
dili yaratanm da, insana görme, işitme ve konuşma yeteneğini verenin de ken-
disi olduğunu söylemesine rağmen, Hz. Musa mümkünse kendisinin yerine
bir başkasını göndermesini talep etmiştir. Bunun üzerine Tanrı, Musa'ya iyi
konuşmayı beceren ağabeyi Harun'un da ona yardımcı ve sözcü olacağmı söy-
leyerek Hz. Musa'yı bu göreve ikna etmiştir. 214

209 Tora ve Aftara 2. kit3p: Şemor, 3/10-22. ( Kur'an'da Hz. Mus.ı'nm öncelikli görevi, İsr:ıiloğul­
ları'nı Mısır'dan çıkarmak olmadığı gibi onun ve yanındakilerin, ülkeyi terk ederken, hileyle
Mısırlıların mallarını aldıkianna dair herhangi bir ifJde de bulunmamaktadır. Ancak, daha
sonr.ı.ki dönemde altın buz-ağıyı yaparken Mısırlılardan aldıkları mücevherleri kullandıklarını
söylcmcleri, (bk. T:ih5. 20/87-88), mahiyeti ram anlaşılmasa da İsr:ıiloğull:ın'nın Mısır'dan çı­
karken Mısırltiara ait mücevher benzeri birtakım değerli şeyleri beraberlerinde görürdüklerine
dd5.1et etmektedir. Anc:ık bu mücevherlerin, yine Yahudi kaynaklarında belirtildiği gibi Fira-
vun'un İsrailoğulları'nın peşine düşerken kendi ordusuna dağıttığı, Mısır ordusunun denizde
boğulması üzerine de İsrailoğulları'nın bu ölü askerlerden topladıklan mücevherlerden mi (bk.
Tom ve Afiara 2. kirap: Şernot (yorum kısmı), s. 167) yoksa Tevrar'm if.ıde ettiği gibi Mısırlıları
kanduarak ödünç alınan rakılardan mı yahut her ikisinden mi olduğunu tespit etmek mümkün
gözükmcmckredir).
210 Tora V( Afiara 2. kit3p: Şemor, 3/11; dah:ı geniş bilgi için bk. Ginzberg, c. 1, s. 509-514.
(Kur'an':ı göre ise Hı. Musa sadece Mısırlılardan birini öldürdüğünü ve bu nedenle ceı:ılandırı­
labileceği kaygısını dile getirerek Mısır'a girme hususunda tereddüt göstermiştir~ Kasas 28/33).
211 Kur'an'da Hı. Musa'nın elini koırnuna sokup çıkardığında elinin bembeyaz olduğu ifiıde edil-
mekte, ancak cüzzarn ile ilgili herhangi bir if.ıde gcçmcmelucdir (A'rM 7/108; Talıa 20/21).
Ancak Kasas suresinde aynı mucizeden bahsederken Allah'ın Hz. Musa'ya "elini koynuna sok.
Bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir şekilde çıksın. Korkudan açılan kolunu kendine
çek... " (K:ı.s:ı.s 28/31) ifiıdesindeki "hastalık sebebi olmaksızın" ve "korku" şeklindeki \'Ufgular
eldeki bcyazlığın, sadece: renk değişikliği değil, Yahudi k:ıyn:ıklarında geçtiği gibi cüzıam has-
ralığından kayn:ıklanan bir renk değişikliği olabileceği ihtimalini desteklemektedir).
212 Torn vt Afiara 2. kit3p: Şemor, 4/1-9; ayrıca bk. Josephus, Aıııiqııities, 2.12.3; Ginıberg, c. 1, s.
512.
213 Tora ve Afiara 2. kitap: Şemor, 4/10; ayrıca bk. Ginzbcrg, c. 1, s. 513; Sevilla-Sharon, s. 7.
214 Tora vcAfiara 2. kit3p: Şcmor, 4/11-17; ayrıca bk. Ginzberg, c. 1, s. 513-514.
~ Kur'an'da Yahudiler
ı70

Hz. Musa'nın yukarıda bahsettiğimiz dilinin tutulduğu hususunda Ya-


hudi söylencelerinde anlatılan ve İslam kaynaklarına da geçmiş olan ilginç bir
rivayet nakledilmektedir. Bu rivayere göre Hz. Musa, Mısır sarayında yaşadığı
dönemde, henüz üç yaşlarında bir çocukken Firavun'un tacını başından almış,
bunun üzerine Firavun, tahtında gözü olduğu gerekçesiyle onu öldürtmek is-
temiştir. O esnada orada bulunanlar da Musa'nın atası olan İbrahim, İshak
ve Yakub gibi şahısların yaptığı işleri dile getirerek onu öldürtıneyi Firavun'a
tavsiye etmiş, ama yine de konuyu başka bilge şahıslara danışmasında yarar
olduğunu söylemişlerdir. Bunun üzerine Firavun ülkedeki bilge kişileri çağırt­
mıştır. Cebrail de Musa'yı kurtarmak için insan kılığına girerek fikir danışılan
bilgelerin arasında saraya gelmiştir. O, çocuğun taca el uzatma davranışının
bilinçli olması halinde önüne getirilen altını da alacağını söyleyerek böyle bir
test yapmalarını tavsiye etmiştir. Bu öneri Firavun'a da uygun gelince, henüz
küçük bir çocuk olan Musa'nın davranışındaki amacı anlamak için önüne bir
lcise dolusu kor ile bir l.cise dolusu altın veya bir başka rivayere göre akik
taşı getirilmiştir. Musa, Cebrail'in yönlendirmesiyle önüne konulan iki parlak
nesneden kor kasesine elini uzatarak bir parça koru ağzına almış, bunun sonu-
cunda ağzı ve dili yanmıştır. Çocukluğunda yaşadığı bu olay nedeniyle de Hz.
Musa, kekeme ve konuşması tutuk bir kişi haline gelmiştir. 215
Bazı farklılıklarla İslam kültürüne de geçen216 İsrailiyata dair yukarıda­
ki bilginin gerçek olması, pek mümkün gözükmemektedir. Her şeyden önce
ağııda bu kadar kalıcı bir hasara neden olan kor parçasının ele alındığı anda
da eli yakması ve bunun sonucunda onu ele alan kişinin ağzına koymak yerine,
can havliyle atmaya çalışması daha mantıklı gözükmektedir. Aslında Hz. Mu-
sa'~ın dilinin tutuk olmasını böyle makul gözükmeyen nedenlere dayandır­
mak ·yerine onun, peygamber olarak görevlendirildiği zamana kadar hayatının
hemen hiçbir döneminde kavmi arasında uzun süreli kalmamış olmasına ve
dolayısıyla kendi ana dilini doğru dürüst öğrenip konuşamamış olmasına cia-
yandırmak daha mantıklı gözükmektedir. Nitekim o, bebeklik dönemi hariç,

ıı5 Bk. Ginıberg, c. ı, s. 482-483; :ıyrıc-.ı bk. The Book ofjasher, 70/1-31; C. Umhau Wolf, "Moses in
Christian and Isl:ımic Trndition".]ounıal ofBiblc and Religion, c. 27, No. 2, (April 1959), s. 102.
216 Bk. İbni Kesir, Hadisler/e Kur'an Tcftiri, (çev. Bekir Karl ığa - Bedreddin Çctiner), İscanbul
1991, c.!O, s. 5229; Ebü Cafer Muhammed b. Cerir cç-Taberi, Ttıberi Teftiri, (çev. Hasan
Kaya- Kerim Ayrekin), İstanbul 1996, c. 5, s. 459; Falıreddin er-Razi, Teftir-i Kcbir Mifati-
hu'l-Cayb, (çev. Suat Yıldırım, v.dğr.), Ankara 1993, c. 15, s. 497-498.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
171

dilin konuşularak öğrenildiği


çocukluk ve gençlik yıllarını, halkından ayrı,
MısırWarın arasında ve onların dilini konuşarak geçirmiş, yetişkinlik döne-
minde ise istemeden işlediği cinayet sebebiyle Mısır'dan kaçarak uzun yıllar
ülke dışında yaşamış ve muhtemelen buralarda başka dilleri öğrenip konuşmak
durumunda kalmıştır.
Yahudi kutsal kitabına göre Hz. Musa, dilinin ağırlığı ile ilgili mazereti
üzerine ağabeyi Harun'un kendisine yardımcı olarak tayin edilmesinden sonra
İsrailoğulları'nın kurtarıcılık görevini üstlenmiş ve kayınpederinin iznini ala-
rak ailesiyle birlikte Mısır'a gitmiştir. Ağabeyi Harun, onu yolda karşılamış ve
göreviyle ilgili ayrıntıları öğrenmiştir. Daha sorıra onlar İsrailoğulları'nı top-
layarak Tarırı'nın söylediklerini iletmiş ve kendilerine verilen mucizeleri sergi-
lemişlerdir. Böylece İsrailoğulları da Tarırı'nın kendilerini Mısır'dan kurtarma
planına inarırnışlardır. 217

Musa ve Harun, İsrailoğulları'nın kendilerine inanmasından sorıra Fira-


vun'un huzuruna çıkmış ve atalarının ilahının kendilerinden kurban istediğini,
bunun için de çöle üç günlük mesafeye giderek kurban kesmeleri için İsrailo­
ğulları'na izin vermesini talep etmişlerdir. 218 Yahudi kaynaklarına göre Firavun,
Musa ve Harun'a bahsertikleri Tarırı'nın kim olduğunu, hangi şehirleri idare
ettiğini, gücünün nelere yettiğini sormuşrur. Onlar, Firavun'un bu soruları
üzerine Tarırı'nın bütün evrenin tarırısı olduğunu, göklerin O'nun tahtı, yer-
yüzünün ayak eşiği olduğunu, bulutların O'nun kalkanı, şirnşeklerin ise kılıcı
olduğunu, her şeyi yaratanın, rahimlerdekini şekillendirenin, yağmuru yağdıra­
nın, bitkiyi yeriren.in, hayat veren ve hayat alanın O olduğunu219 söylemişlerdir.
Ancak Firavun kendisinin bir başkasının yaratmasına ihtiyacının olmadığını,

217 Tora ve Jlftara 2. kir::ıp: Şemot, 4/18-31; Ginıberg, c. l, s. 515-516; ayrıca bk. Tbe Book of
jnsbcr, 79/7-19; Joscphus, Amiqııitics, 2.13. 1.
218 Tora ve Aftara 2. kirap: Şemor, 5/1-3; Ginzberg, c. 1, s. 518; ayrıca bk. Tlıc Book of]nsheı·,
79/20-25,48.
219 Yahudi kaynaklarında zikredilen bu ifadeler ile benzer biçimde Kur'an'da da Firavun'un kendi-
sine tebliğ için gelen Hz. Musa'ya"Alemierin Rabbi dediğin de nedir?" diyerek, All:ıh':ı olan
inanç.sızlığını dile getirdiği, bunun üzerine Hi. Musa'nın ona "Eğer işin gerçeğini anlayan
kişile.r olsanız, (iri.r:ıf edersiniz ki) O göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan herşeyin Rabbi-
dir ... O sizin de Rabbin iz, daha önce gönderilen ar:ıl:ırınızın da Rabbidir... O doğunun batının
ve ikisinin arasında bulun:ınl:ırın Rabbidir" (Şu':ırii 26/23-28) şeklinde cevap verdiği ifade
edilmektedir.
~ Kur'an'da Yahudiler
172

kendi kendisinin yaratıcısı olduğunu,220 yağınura da ihtiyaç duymadığını, çünkü


Nil Nehri'ne sahip olduğunu ifade etmiştir. Ardından o, Musa ve Harun'un
bahsettiği Tanrı'nın adının, saray kayıtlarında bulunup bulunmadığını öğren­
mek için krallık vakayinamelerini getirtmiş ve onların bahsettiği tanrı adının,
idare ettiği halkların tanrı isimlerinin yazılı olduğu devlet kayıtlarında bulun-
madığını ifade etmiştir. Firavun, Musa ve Harun'un bahsettiği Tanrı'nın adını,
idare ettiği halkların ilah adlarının yazılı olduğu resm.l kayıtlarda bulamayınca
bilgelerini çağırtrnış ve onlara Musa ve Harun'un bahsettiği Tanrı'nın adını
duyup duymadıklarını sormuştur. Onlar da Musa ve Harun'un bahsettiği ismi
bilge bir kralın adı olarak duyduklarını söylemişlerdir.221
Firavun, Musa ve Harun'un bahsettiği ilahın adı ve kimliği ile ilgili sor-
gulamalardan sonra onlara dönerek iddia ettikleri gibi Tanrı adına geldiler ise
mucize yaparak bunu kanıtlarnalarını istemiştir. Onlar da iddialarının doğru­
luğunu kanıtlamak için Tevrat ve Kur'an'da bahsedilen asa mucizesini gerçek-
leştirmiştir. Bu bağlamda Hz. I:Iarun, Hz. Musa'nın asasını yere atmış ve asa
yılana dönüşmüştür. 222 Bunun üzerine Firavun, kendi büyücülerini çağırmış,

220 Yukarıdaki ifddelerden Fir:wun'un ilahlık iddiasında bulunduğu anlaşılmaktadır. Firavun'un bu


ilahlık iddiası Kur'an'da da iF.ıde edilmekte ve onun ülkenin ileri gelenlerine "kendisi dışında
bir ilahın varlığını kabul etmediği" belirtilmektedir (Kasas 28/38). Ancak yine de onun bu
iddiayı, politeist inancın egemen olduğu ve f.ırklı tannlara tapınılan Mısır şartlarındaki bir
tanrılık olarak anladığı ve mutlak manada bir ilahlık şeklinde dile getirmediğini kabul etmek
gerekmektedir. Nitekim sonraki dönemde Hz. Musa, Mısır'ın başına gelecek felakederin başla­
yacağını haber vermek için bir sabah erkenden Fir~vun'un yanına gidince, onu her sabah insani
ihtiyaçlarını gidermek için yalnız başına gittiği ırmak kenarında bulmuştur. Bunun üzerine
Hz. Musa ona bir ilahın, kendisinin sergilediği türden insani ihtiyaçlar içinde olmayacağını,
dolayısıyla tanrılık iddiasının yanlışlığını dile getirmiş, Firavun da kendisinin gerçek tanrı ol-
. m.;ıdığını, ancak bunu kendi halkı gibi akılsızlar karşısında savunduğunu söylemiştir (Tora ue
Aftara, 2. kir:ıp: Şernot (yorum kısmı), s. 61; Ginzberg, c.1, s. 526).
221 Ginzberg, c.l, s. 518-519.
222 Apokrif Jasher kirabında yukarıda anlatılanların sıralamasında bir f.ırklılık bulunmaktadır.
Buna göre Firavun, Musa ve Harun'dan doğruluklarını kanıtlamak amacıyl:ı önce bir mucize
gerçeklcşcirmelerini istemiştir. O, Musa ve Harun'un gerçekleştirdiği asa mucizesinden sonra,
onların bahsettiği ilahın adını saray vakayinamelerinde araştırrmıştır. Bu hususta bir bilgi bu-
lamayınca da onlara bu Tanrı'nın kimliğini, gücünü, kudretini sormuş ve yukarıdakine benzer
cevaplar almışnr (The Book of]aslıer, 79/24-51). Hı. Musa ve ağabeyi Harun'un Firavun ilc
görüşmesinde yaşanan olayların sıralaması hususunda sadece ikincil kaynaklarda değil, olayları
kronolojik bir seyre göre anlacan Tevrac'ın kendisinde de çelişkili bir anlatım bulunmaktadır.
Bu bağlamda Şemoc (Çıkış) kitabının 5. babındaki anlacıma göre Musa ve Harun, Firavun ile
görüşmelerinde İsrail'in Tanrısı carafindan gönderildiklerini belirtmiş, ancak Firavun onlar-
dan iddialarını kanıdayacak herhangi bir mucize istemeden bu ralebi reddetmiş ve sonrasında
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi <>O
173

büyücüler de Harun gibi asalarını yılana dönüştürmüşlerdir. Ancak Harun'un


yere atmasıyla yılana dönüşmüş olan asa, büyücülerin yılanlarını yutmuştur.223
Kur'an'da Hz. Musa ve Harun'un gösterdiği mucizeler karşısında Fira-
vun'un sihirbazlarının bu mucizelerin sihir olmadığını aniayarak Allah'a iman
ettiği ve Firavun'un onların el ve ayaklarını çapraz keserek öldürme tehdidille
rağmen imanlarından vazgeçmedikleri belirtilmektedir.224 Yahudi kaynaklarında
ise bununla ilgili herhangi bir bilgiye rastlanmamakta, aksine sihirbazların Hz.
Harun'dan daha fazla alarnet istediği belirtilffiektedir. Bu bağlamda anlatılanlara
göre Musa'nın yılana dönüşen asası Mısırlı büyücülerin yılana dönüşen asalarını
yurunca, Mısırlı büyücüler Hz. Harun'a, yılanların birbirini yutma davranışının
yaygın olduğunu, yapablliyorsa asaları aslına döndürdükten sonra asasıyla ken-
dilerinin elindeki asaları yutmak gibi bir mahareti sergilemesini söylemişlerdir.
Bunun üzerine Hz. Harun yerdeki yılanın kuyruğunu tutarak tekrar asa haline
döndürmüş ve bu asa oradaki sihirbazların asalarını yutmuştur. 225

Kur'an'a göre Hz. Musa ve Hz. Harun'un yaptığı açıklamalara ve göster-


dikleri mucizelere rağmen Firavun, onlara inanmamış, kendi ilahlığını dile
getirmiş ve istihza için "...Ey Haman, benim için bir ateş yakıp tuğla pişir de
bana bir kule yap; belki Musa'nın ilahına çıkar bakarırn, şüphesiz ben onun

İ.srailoğullan'nın iş yükünü arttırmıştır. Dolayısıyla buradaki anlatıma göre Musa'nın asasının


yılana dönüşmesi de bu ilk görüşmede gerçekleşmemiş gözükmektedir. Sonraki bapta, yani 6.
bapra Hz. Musa'nın görevlendirilmesi l'e şeceresi ile ilgili bilgi verilerek hikaye başa alınmakr-.ı,
7. bapta ise olay farklı bir biçimde yeniden anlatılmaktadır. Bu aniatımda 5. bapta anlatılanlar
yokmuş gibi davf:ınıla.rak Musa'nın görevlendirilmesi ve bu görevlendirmede Harun'un konu-
mu hakkında bilgi verilmekte, arkasından da bu ikilinin Firavun ile yaptığı görüşme, ilk kez.
yapılan bir görüşme gibi nakledilmektedir. Bu bağlamda Musa'nın asasının yılana dönüşmesi
mucizesi de bu görüşmede gündeme getirilmektedir (Bk. Tora ve Afta m 2. kitap: Şemot, 7/1-
13). Bu durum 5. bapr:ı gündeme getirilen görüşme ile 7. b:ıpca gündeme getirilen görüşmenin,
muhtemelen aynı görüşme olduğunu ve bunun Tevrdt'ın farklı kaynaklanna dayalı olarak tiu
şekilde metne yansıdığını göstermektedir. Kur'an'da ise Firavun ile ilk görüşmede Hı. Musa'nın
bireakım mucizeler gerçekleştirdiği, bunun üzerine Firavun'un onu sihirbaılıkb. yurtlarını el-
lerinden :ılmaya ç:ılışmakla suçladığı ve kendi sihirbaılarını getirerek yarıştırmak için Musa ile
sözlcşriği, sihirbaıların yaptığı büyü ile yılana dönen as:ıla.rının Musa'nın yılana dönüşen asası
rarafınd:ın yutulduğu nakledilmektedir (B k. TaM 20/56-70}. Dolayısıyla her iki görüşmede de
Hz. Musa'nın bazı mucizeler orr:ıy:ı koyduğu :ınlaştlmaktadır.
223 Bk. Tora veAftam 2. kitap: Şemot, 7/8-12; Ginıberg, c. 1, s. 519; The Book of]asher, 79126-38;
Josephus, Aııtiq11itics, 2.13.3.
224 Bk. Tiih:i 20/70-73.
225 Bk. Ginzberg, c. 1, s. 519-520; The Book of]tıSbcr, 79/39-42.
~ Kur'an'da Yahudiler
174

mutlaka yalancılardan olduğunu sanıyorum..."226 demiştir. Bu ayet dışmda


beş ayrı ayette daha adı geçen Harnan'ın kimliği tartışma konusu olmuştur.
Müsteşriklere göre Kur'an'da bahsi geçc;n Harnan, aslında Firavun döneminde
değil, çok daha sonraki dönemde, Yahudilerin Pers idaresinde olduğu M.Ö.
V. yüzyılda yaşamış olan bir vezirin adıdır. Onlara göre Kur'an, bir tarih ya-
nılgısıyla bu Pers vezirinin adını,227 yer ve zaman değişikliğiyle Musa döne-
minde Mısır'da yaşamış gibi zikrecrniştir. Müslümanlar ise bu eleştirilere karşı
Kur'an'da bahsi geçen Harnan'ın Pers dönemindeki Harnan adlı vezir ile isim
dışında bir orcaklığının olmadığını zikrederek Musa döneminde Mısır'da ya-
şamış olan Harnan adlı birilerinin varlığını kanıtlama arayışına girmiştir. Bu
arayışlar çerçevesinde onlar, Hz. Musa'dan çok önceki dönemlerde yaşamış
olan Harnan isimli bir şahsın varlığından hareketle bu ismin Mısır'da da kulla-
nıldığını, dolayısıyla Kur'an'da geçen Harnan'ın, müsteşriklerin bahsettiği Pers
veziri Harnan ile bir ilişkisinin olmadığını ve Kur'an'daki kullanıının doğru­
luğunu ispatlamaya çalışmıştır. Baztları ise Harnan adının şahıs ismi değil,
bir meslek veya statüyü ifade etmekte kullanılmış olması gerektiğini ve Fira-
vun'un onu muhatap alarak bir kule inşa ermesini istemesi sebebiyle Harnan
adının üst düzey bir devlet görevlisi için kullanıldığını iddia etmişlerdir. 228

Kur'an açısından bakınca yukarıdaki açıklamalardan ikincisi daha mantıklı


gözükmektedir. Çünkü Kur'an'da Hz. Musa'nın Firavun'un ailesi tarafından
evlatlık olarak alınması anlatılırken de bir Harnan bahsi geçmekte ve Firavun
ile Harnan'ın hata yaptığı zikredilmektedir.229 Hz. Musa, yıllar sonra, 80'li yaş­
larda Mısır'a peygamber olarak döndüğünde, dönemin Firavun'u, onun evlat-
lık alınması kararını veren Firavun olmadığı halde, bebekliğindeki gibi yine
Firavun ve Harnan'dan bahsedildiğine göre burada zikredilen Harnan ifadesi
de, tİpkı Firavun gibi bir şahıs adı değil, Firavun'un yakınında bulunan üst
düzey bir göreviiyi ifade etmek amacıyla kullanılıyor olmalıdır. Nitekim bu is-
min, antik Mısır'ın en önemli ilahlarından Amon'un rahipliğini yürüten kişiler
için, Amon adının önüne, muhtemelen rahip anlamına gelen "kha" ifadesinin

226 Kasas 28/38; :t}•nc:ı bk. Mü'min 40/36-37.


227 Bk. Estcr, 3-9. b:ıplar.
228 Bk. Ş:ıban Kuıgun, "H:iminn, TDV İsiilm Ansiklopedisi, İstanbul 1997, c. 15, s. 436-437; B:ıki
Adam, Ynlıudilik ve HırisriymılıkArsmdoıı Kıır'on'ııı Tartıpno/ı Koıııılan, İstanbul 2011 , s. 29-41.
229 Bk. K.ısas 28/ 8.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi <>O
175

eklenmesiyle oluşrumlduğu şeklinde iddialar bulunmaktadır. Geleneksel top-


lumlarda siyasi otoriteye muadil veya ondan hemen sonra gelen bu rahiplik gö-
revini yürüten kişinin, rahiplik yanında, mabed mimarlığı ve mabed sanaclcir-
larının liderliği gibi önemli işleri de yürüttüğü iddia edilmektedir. Dolayısıyla
burada zikredilen Harnan da, klasik toplumlarda kraldan sonraki en önemli
figürlerden biri olanmabed k.ahinini ifade etmek için kullanılıyor olmalıdır. 230
Harnan'ın kimliği
ile ilgili tartışmalar bir yana Yahudi kutsal kitabına
göre Firavun, Hz. Musa ve Harun'un bilrün çabalarına rağmen, İsrailoğul­
ları'nı tapınmaları için çöle göndermeyi kabul etmemiştir. 231 Ayrıca Musa ve
Harun'a ümit bağlayan bu insanların kurtulma ümiderini yok etmek için, iş
232
yükünü arttırmıştır. Bunun üzerine İsrailoğulları yüklerinin daha da artma-
sına neden olan Musa ve Harun'a serzenişte bulu narak onların güvenirliğin­
den kuşkuya düşmüş, Musa da bu duruma düşmelerine müsaade ettiği için
Tanrı'ya sitemde bulunmuşrur. 233 Ancak Tanrı, Musa'ya, yaptığı bu iş sebebiyle
Firavun'u cezalandıracağı ve kavmini Mısır'dan kurtararak aralanna vaat ettiği
topraklara eriştireceği sözünü· tekrarlamıştır. 234

Yahudi kaynaklarına göre Firavun'un İsrailoğulları'nın iş yükünü arttıra­


rak onları daha fazla baskı altına almasından altı afl 5 veya bir başka rivayere

230 Adam, s. 36-39; ayrıca bk. Kuzgun, DİA, 15, s. 437.


231 13k. Tora ve Aftnra 2. kitap: Şemot, 7/13; Ginzberg, c. ı, s. 520; The Book ofjasher, 79146;
Josephus,AIIriquitits, 2.13.4. (Kaynaklard:ı nakledildiğine göre, M.Ö. III.-Il. yüzyıllarda İskcn­
deri)'e'de yaşadığı tahmin edilen Art:ıp:ınus; Firavun'un bu ilk görüşmenin hemen ardından Hı.
Musa'yı ruruklay:ımk zindana anırdığını, a)'nı gece zindanın kapılarının kendiliğinden açıldı­
ğını, nöbetçilerin bir kısmının öldüğünü, bir kısmının ise derin bir uykuya daldığını, bunların
si lah larının ise parçalandığını n:ıkletmiştir. (Bunun için bk. Ginzberg, c.l, 520. sayfJ 155 nu-
maralı dipnot). Zindan kapılarının kendiliğinden açılması \'C muhafizların uyuması sonucunda
iyilerin zindandan kurtulması söylemi, yüzyıllar sonrJ, Yahudilik içerisinden çıkarak ayn bir
din haline gelen Hıristiyanlık'ta da kullanılmış \'e Perrus (Resullerin İşleri, ı2/3-29), Pavlus
(Resullerin İşleri, 16/23-27) gibi Kilise önderlerinin bu tür mucizeler vasıtasıyla zind:ınd:ın
kurrulduğu idtlia edilmiştir.
232 Tora ve Aftara 2. kitap: Şemot, 5/4-18; Ginzberg, c. ı, s. 520-52 l; Tbe Book ofjasbcr, 79152-
53; Josephus, Autiquities, 2. ı3.4. (K:ıynakJ:ıra göre Firavun Musa ve Harun'un huzurundan
aynimasından hemen sonrJ İsrailoğulları'nın günlük teslim etmesi gereken kerpiç sayısını art-
tırmış, kerpiç yapımmda kullanılan s:ım:ını ise kendi başlarına temin etmeleri k:ıran almıştır.
Ayrıca o dah:ı önce Şabat (Cumartesi) günü dinlenme hakkına sahip olan bu halkın Şab:ıt
gününde de çalışmasını zorunlu h:ıle getirmiştir Ginzbcrg, c.l, s. 520).
233 Tora ve Aftaı-a 2. kitap: Şemor, 5/19-23; Ginzbcrg, c. ı, s. 520-522; :ıyrıc:ı bk. The Book of
jasber, 79/54.
234 Tora ve Aftara 2. kitap: Şeınot, 6/ı -6; Ginzberg, c. ı, s. 52 ı; Tlıc Book ofjasbcr, 79155.
235 Ginzberg, c. 1, s. 521.
~ Kur'an'da Yahudiler
176

göre iki yıl kadar sonra236 Tanrı, Musa ve Harun'a, Firavun'la tekrar görüş­
melerini emretmiştir. Bu emir üzerine Hz. Musa ve Hz. Harun, Firavun'la
bir kez daha görüşmüş ancak İsrailoğulları'nı serbest bırakma konusunda yine
sonuç alamamışlardır. Bunun üzerine onlar, Tanrı'nın izniyle Firavun ve Mı­
sırlıları sıkıntıya ve zarara sokan birtakım felaketleri peş peşe gerçekleştirmeye
başlamışlardır. Bu bağlamda önce Harun'un, elindeki asayı Nil Nehri'ne değ­
dirmesiyle nehrin suları ve insanların içmekte kullandığı diğer su kaynakları
kana dönüşmüş,237 ardından ülkenin başına, sırasıyla önce kurbağalar, daha
sonra çeşitli haşereler, dördüncü felaket olarak da vahşi hayvanlar musaUar
olmuştur. 238 Firavun, Hz. Musa ve Hz. Harun'a, bu felaketleri kaldırmaları
karşılığında, ülke dışına çıkmadan Tanrı'ya kurban kesme izni vermeyi tek-
lif etmiştir. Ancak onlar, kaçmalarına irnlcin vermeyeceği için bu izni kabul
etmemiş ve inançları sebebiyle hayvan kurbanına karşı olan Mısırlıların buna
tepki göstereceklerini söylemişlerdir. Bunun üzerine Firavun, fazla uzağa git-
memek kaydıyla çöle gidip kurban kesmelerine izin vereceğini söylemiş, fakat
felaketin ortadan kalkması üzerine sözünden dönmüştür.239
Firavun'un, sözünden cayarak İsrailoğulları'nın gitmesine müsaade etme-
mesi üzerine, Tanrı beşinci bela olarak salgın hastalıkla Mısırlıların hayvanla-
rını telef etmiş, altıncı bela olarak insanları ve hayvanları çıban rahatsızlığıyla

236 The Book of]asber, 80/1.


237 Tora ve Aftara 2. kitap: Şe mor, 7/17-25; Ginzberg, c. 1, s. 526-527; Tbe Book of]asber, 80/3-5;
ayrıca bk. Josephus, Arıtiqııities, 2.14.1. (Nil Nehri'nin sularının kana dönüşmesini bu ırmağın
ilk çıktığı kaynağa yakın bölgede bulunan ve Nil ile ilişkili göllerin yakınındaki volkanik dağların
parlaması ve püskümükleri arıkların ırınağa k:trışmasıyla açıklayanlar olduğu gibi (bk. Barbara
J. Sverrsen, Tbe Partilig of the Sca: How Volcmıoes, Eartbquakes and Plagııcs Slıapcd tlıe StOI)' of
.Exodııs, USA 2009, s. 7), belirli sezonlarda Nil Nehri'nde yaşanan taşkınlar sebebiyle suların
renkli toprakları sürüklemesine ve bu toprakların rengini almasına dayandıranlar da bulunmak-
radır (Sverrsen, s. 6; Carol Meyers, s. 8 1). Nil Irm:ığının sularındaki fiziksel değişimi anlaşılır
birtakım nedenlo:re dayandırma girişimleri bir yana Orra Doğu halkları açısından suların kan
rengine dönüşmesinin yakında meydana gelecek felaketierin bir işareri olarak görüldüğü ve bu
nedenle Nil'in sularının kan rengine dönüşmesinin görünürdeki erkisinin öresinde bir anlam
taşıdığı ilade edilmekrcdir (Carol Meyers, s. 81). Ancak yöre· insanının suların kan rengine dö-
nüşmesi ile ilgili bu tedirgin edici anlayışına rağmen, Yahudi söylencelerinde Mısırl ı büyücüterin
de bu rür şeyleri gcrçekleştirebildiği ve bu nedenle Firavun'un kana dönüşen su mucizesinden
pek erkilenıncdiği, bunu bir sihir gibi algıladığı nakledilmekrcdir. Ginzberg, c. 1, s. 527).
238 Bk. Tora ve Aftara, 2. IGrap: Şe mor, 8/1-20; ayrıca bk. Ginzberg, c. 1, s. 527-528; The Book of
fas/m·, 80/6-22; Josephus, Aııtiquitics, 2.14.2-3; Carol Mcyers, s. 81-82.
239 Tora ve Aftara, 2. Kitap: Şemot, 8/21-28; Ginzberg, c. 1, s. 530; daha fuzla bilgi için bk. Carol
Merers, s. 83.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
177

vurmuş, yedinci bela olarak da ekinleri ve o esnada dışarıda bulunan canlıları


dolu ve şimşeklerle yok etmiştir. 240 Bu felaketlerden sonra Firavun bu kez, İs­
railoğulları'nın kaçmalarını önlemek için kadın ve çocukların Mısır'da kalması
ve sadece erkeklerin gidip kurban kesmesini önermiş, fakat Hz. Musa bütün
bireyleri ve kendilerine ait olan her şeyi yanlarında götüreceklerini söyleyerek
bu teklifi kabul etmemiştir. 241 Firavun'un inadında ısrar etmesi üzerine de
yeni felaketler dizisi başlamıştır. Bu çerçevede önce Mısır'ın başına çekirgeler
musallat olmuş, arkasından İsrailoğulları'nin yaşadığı bölge hariç, bütün Mısır
üç gün aralıksız karanlığa gömülmüştür. 242 Bunun üzerine Firavun; Musa ve
Harun'u bir kez daha çağırmış ve bu defa kadın ve çocuklarını da yanların­
da götürüp kurban kesebileceklerini, ancak hayvanlarını Mısır'da bı.rakmaları
gerektiğini söylemiştir. Hz. Musa hayvanlar olmadan kurban kesmelerinin
mümkün olmadığını ve kendilerine ait en küçük bir şeyi bile geride bırakınayı
kabullenmeyeceklerini söyleyerek bu teklifi reddetmiştir. Bunun üzerine Fi-
ravun onu huzurundan kovmuş ve bir daha İsrailoğulları'nı Mısır'dan çıkarma
talebini dile getirmesi halinde öldürteceğini söylemiştir. 243
Yahudi kutsal kitabına göre Tarırı, Firavun'un inadından vazgeçmemesi
üzerine Mısır'ın üzerine son ve en büyük felaketi getirerek insandan hayvana
her evden ilk doğanları öldürmeye karar vermiştir.244 O, İsrailoğulları'na her
ailenin bir küçükbaş hayvanı keserek bunun kanını kapılarının görünür yerle-
rine sürmelerini, bu şekilde işaretlenen evlere do kurunayacağını haber vermiş­
tir. Belirtilen zaman gelince de Tarırı, gece Mısır'da işaretli evler dışındaki her
evde, insandan hayvana kadar ilk doğanları öldürmüş, böylece bütün Mısır'da
aynı anda hemen· her evden bir can kaybı yaşanmıştır. Bu kitlesel can kaybı
üzerine Firavun, Mısır halkırun da baskısıyla İsrailoğulları'nı göndermeye razı

240 Tora ve Aftara, 2. Kitap: Şemot, 9/2-25; ayrıca bk. Ginzberg, c. ı, s. 524-525; Tlıe Book of
jrubfr, 80/30-32; Carol Meyers, 84-86.
241 Tom ve Aftara 2. kirap: Şemot, 10/8-11; Ginzberg, c. ı, s. 530-532; daha fazla bilgi için bk.
Carol Mcycrs, s. 87.
242 Tom ve Aftara 2. kitap: Şemot, ı0/12-23; Ginzberg, c. 1, 532-533; daha f:ızla bilgi için bk.
Carol Mcyers, s. 86-88. (Tevrat'ta gerçekJeşriği iddia edilen mucizeterin birer mucizeden çok
birbirini etkileyen binakım tabiat hadiselerinin neticesinde meyd:ın:ı geldiği şeklindeki teoriler
için bk. Svertsen, s. 6-8).
243 Tom vt Aftara 2. kitap: Şemoc, 10/24-29; Ginzberg, c. ı, s. 532-533; Carol Mcyers, s. 88.
244 Tora ve Aftam 2. kitap: Şe mor, ı ı/1-5; Ginzberg, c. 1, s. 533; Tlıe Book of]rulıcr, 80/41-47;
ayrıca bk. Josephus, Aııtiquities, 2.14.6.
~ Kur'an'da Yahudiler
178

olmuşrur. 245 Ancak yine de Firavun, onlara Mısır'dan tamamen gitme hakkım
değil, sadece çölde üç günlük yol gittikten sonra Tanrıianna kurban kesme ve
sonra da geri gelme izni vermiştir. 246 Zaten Hz. Musa da, Tevrat'a göre halkını,
bir daha Mısır'a dönmernek üzere oradan çıkararak acalarına vaat edildiğine
inandıkları topraklara götürmek niyetinde olmasına rağmen Firavun'dan, İsrail
kavmini, Mısır'dan bir daha dönmernek üzere götürmek için değil, onlarla
çöle giderek kurban kesrnek suretiyle tapınmak için izin istemiştir.247
Kur'an; Yahudi kutsal kitabının, İsrailoğulları'nın Mısır'dan çıkışı süre-
cinde gerçekleştiğini zikrettiği mucizelere genel itibarıyla temas etmekte, bu
bağlamda Firavun'un inkarı sebebiyle Mısır'ın başına tufan, çekirge, ürünlere
zarar veren haşerat, kurbağa ve suların kana dönüşmesi gibi bazı felaketierin
musallat edildiğini belirtmekte248 ancak her evin ilk doğan çocuğunun öldü-
rüldüğü hususuna temas etmemektedir. Kanaatimizce Kur'an, Yahudilerin
gerçekleştiğine inandığı bu mucizelerden, ürünlere veya insanların refah ve
konforuna zarar verenlerini tasdik etmekle birlikte ilahl adalet açısından sorun
teşkil edecek olan masum çocukların öldüğü iddiasına onay vermemektedir.
Bu durumda Tevrat'ın zikrettiği Mısır'daki ilkierin Tanrı tarafindan yok edil-
diği şeklindeki bir felaketin gerçekte yaşanmadığı ve Yahudi kaynaklarının,
kendi muhayyilelerinin bir ürünü olan bu olayı gerçekmiş gibi naklettiklerini
düşünmek makul gözükmektedir.

3. Mısır' dan Çıkış ve Tanrıyla Ahitleşme Süreci


Yahudi kutsal kitabına göre Mısır'ın ilk dogan erkek çocuklarının gece-
nin bir vaktinde ölmesi üzerine Firavun, Musa'yı aceleyle çağınmış ve daha

245 Bk. Tora ve Aftara 2. kirap: Şemor, 12/J-38; ayrıca bk. Ginzberg, c.1, s. 534-539; Tlıc Book
ofjnsh<-r, 80/41-58; Joscphus, Amiquities, 2.!4.6. (Yahudi kutsal kitabına göre Mısırlıların ilk
doğ".ı.n çocuklannın ölümü ve İsrailoğulları'nın ilklerinin kurtuluşu Yahudi takviminin Nis:ın
(Abib) ayının on beşinci gecesinde gerçtideşmiş \·e aynı gece İsrailoğulları'nın Mısır'dan çık­
malarına izin verilmiştir (Bk. Tora ve Aftara 2. ltir:ıp: Şemor, 12. bap; ayrıca bk. Ginzberg, c.!,
s. 541). Bu nedenle Yahudilere göre Nisan ayı Yahudi r:ıkvimdelti ayların b;ı.şl:ıngıcı, bu ayın on
beşi ise Mısır'd:ılti felakerren kendi ilk doğan çocukJarının kurruluşu ve bunun anısına yapılan
mayasız yi}'CcekJcrin yenildiği se Itiz günlük tisıh kutlarnalarına remel reşkil ermiştir Bk. Tora 11e
Afiam ı. kir:ıp: Şemor, 12. bap; Ginzberg, c.!, s. 534-536; Arkinson, s. 28).
246 Ginıberg, c.J, s. 548-549; ayrıca bk. The Book ofjnsber, 81111-14.
247 Tora ve Aftartı ı. ltirap: Şe mor, 5/1, 3; Ginzberg, c.l, s. 519; The Book ofjasber, 79/47-48.
248 Bk. A'roif7/J33.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihl ~
179

önce vermediği izni vererek kurban kesrnek üzere hemen Mısır'dan gitmelerini
söylemiştir. 249 Bunun üzerine Musa, İsrailoğulları'na Mısır'dan çıkış için sabah
Ramses'te toplanmaları haberini iletmif50 ve sabah henüz hamurları maya-
Janmamışken Mısır'dan çıkmışlardır. 251 İsrailoğulları, Firavun'un izin vermesi
üzerine Mısır'dan çıkarken kendilerine ait olan her şeyi almalarının yanında,
Tanrı'nın emriyle Mısırlıların mücevher ve değerli kıyafederini ödünç bahane-
siyle alarak ülkeden aynlrnışlardır. 252

Yahudi kaynaklarında Hz. Musa ve yıÜıındakilerin sabah yola çıktığı ifa-


de edilirken Kur'an'da Yahudi kaynaklarındakinden farklı olarak Hz. Musa ve
inananların gündüz değil, gece vakti yola çıktığı ifade edilınektedir. 253 Ancak
Kur'an'da zikredilen bu gece yola çıkma ifadesinin, Mısır'dan ayrılmalarından
kısa süre sonra, geri dönmeyeceklerini anlayınca, İsrailoğulları'nı geri getirmek
için peşlerine takılan Firavun ve ordusunu gören İsrailoğulları'nın kamp kur-
dukları yeri terk ederek bütün bir gece onların önünden kaçmaya çalıştıkları ve
denizin yarıldığı254 zamana işaret ermesi daha muhtemel gözükmektedir. Ayet-
lerdeki ifadelerin bu şekilde anlaşılması halinde bu hususta iki metin arasında
herhangi bir fark kalmamaktadır.
Yahudi kutsal kitabına göre Mısır'dan çıkış esnasında İsrailoğulları'nın sa-
yısı, kadınlar ve çocuklar hariç, altı yüz bin erkekten oluşmaktaydı. Ancak 255

bazı kaynaklara göre bu göç edenler Mısır'daki İsrailoğulları'nın beşte birini

249 Tora ve Aftara 2. kir-ap: Şemot, 12/29-32.


250 Tora ve Aftara 2. küap: Şemot (yorum kısmı), s. l 19.
251 Torıı ve Aftara 2. kitap: Şemor, lV34-36. {Sayılar Kitabı d a İsrailoğulları'nın gündüı \"akti ve
bütün Mısırlıların gözü önünde lviısır'dan çıktığını ifiıde ermekredir. Bk. Tora vt Aftara, 4.
kitap: Bamidbar, 33/3).
252 Tora ve Aftara 2. kitap: Şemot, 12/35-37; ayrıca b k. Ginzberg, c. I, s. 540; Tbe Book ofjas-
lıer, 80/59-61; Josephus, Anriqıtiries, 2.14.6; Carol Meyers, s. 92. (Tevrat'a göre Hz. Musa,
Mısır'dan çıkış esnasında Yusuf'u n kemiklerini de yanında götürmüştür (bk. 1ora ve Aftara
2. kiıap: Şemoc, 13/19; Ginzberg, c.!, s. 545-546; Tlıe Book offasber, 80/62; Carol Meyers, s.
112), Apokrif Jasher kitabına göre ise sadece Yusuf'un kemiklerini değil, İsmiloğull:ırı bütün
ölmüşlerinin kemiklerini yanlarına alarak Mısır'dan ayrılmLşlardır. The Book ofjasber, 80/63).
253 Bk. T:ih:i 20/77; Şu':ır:i26 52; Duh:in 40/23.
254 Tora ve Aftara 2. kitap: Şemm, 14/5-21.
255 Tom ve Aftara 2. kitap: Şernot (Sayılar), 12/37; Sayılar l/46'ya göre 603550, Sayılar 26/5l'e
göre de 601730) ayrıca bk. Ginzberg, c. 1, s. 542; Tbc Book ofjasher, 81/l; Carol Meycrs, s. 100.
(Joscphus aln yüz bin rakamının sadece savaşabilecek çağdaki erkeklerin sayısı olduğunu ifJdc
ermektedir. Bu yaklaşıma göre sava.ş çağını geçmiş y:ışlı erkeklerin de eklenmesiyle erkeklerin
bu sayısının daha da artması gerekmektedir. Bk. Josephus, Aııriqıtities, 2.!5.1)
~ Kur'an'da Yahudiler
180

oluşturmaktaydı. Geriye kalan be.şre dörtlük kısım ise Tanrı'nın kavmi olmayı
hak edecek ruhi ve ahiili olgunluğu sergileyemediği, yani Hz. Musa'nın teb-
liğine inanmadığı için Mısır'dayken Tanrı tarafından yok edilmiştir. Bunların
henüz bir tercih yapma aşamasında olmayan çocukları ise Musa'ya inanan İs­
railoğulları tarafindan evlatlık alınarak Mısır'dan çıbrılmıştır.256 Bu durumda
yukarıda belirtilen yetişkin erkeklerin sayısına kadın ve çocuklar yanında öl-
düğü iddia edilen kişilerin çocuklarının da dahil edilmesiyle İsrailoğulları'nın
toplam sayısının üç dört milyon civarında olması gerekmektedir.
Bazı araştırmacılar, Yahudi kutsal kitabının verdiği rakamları olağan dışı
görmekte ve bunun, bahsi geçen metnin sık sık başvurduğu abartılı anlatırnın
bir yansıması olduğunu düşünmektedir. Nitekim bu abartılı üslupla Mısır'dan
çıkışın anlatıldığı kitabın başında İsrailoğulları'nın Yusuf'tarı sonraki dönemde
hızla çoğalarak Mısır'ı doldurup taşıracak kadar arttığı ifade edilmektedir. 257 Bu
ifadede açık bir biçimde görülen abartılı anlatım Mısır'dan çıkanların sayısına
dayansıtılmış gözükmektedir. Ayrıca Mısır'dan çıkan erkekler için kullanılan
"altı yüz bin" sayısı, daha önce on iki İsrail kabilesi bağlamında bahsetciğirniz
gibi Akdeniz ve Anadolu coğrafyasında çokluğu ifade etmek için kullanıları
altı ve on iki gibi rakamlar ile bu rakamların kadarı yahut yüzle çarpımı şek­
lindeki bir kullanuru çağrıştırmaktadır. 258 Nitekim Firavun'un, geri dönmeleri
şartıyla Mısır'dan çıkmalarına izin verdiği İsrailoğulları'nın geri dönmeyece-
ği haberini alınca, onların peşine takılırken "seçme altı yüz savaş arabasının
yanı sıra Mısır'ın bütün savaş arabalarını sürücüleriyle birlikte yanına aldığı"259
şeklindeki Tevrat ifadesi de altı ve on iki rakamları ile bu rakarnların katları

256 • Tom ve Aftara 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 139. (ApokrifJ:ısher kir:ıbı herhangi bir r:ık:ım
belirtmemekle birlikte yukarıdaki bilgiyi destekleyerek Mısır' ı üç günlük karanlığın k:ıpladıği dö-
nemde Hı. Musa ve Harun'a iman etmeyen ve çölde hclak olacakları kaygısıyla Mısır'dan çıkmayı
reddeden birçok İsraillinin öldüğünü ve bunların, Mısır'ın diğer kesimlerini karanlığın kapladığı
üç günlük dönemde İsrailliler rarafindan gömüldüğünü if.ıde ermekredir (Bk. Tbr Book ofjasher,
80/36-39). İsrailoğulları'nın bir kısmının, daha Mısır'da iken Hı. Musa'ya inanmadığı \'C bu
nedenle Tanrı tarafından yok edildiği rivayeti, bu bilginin doğru olup olmadığı bir raraf.ı, Hı.
Musa'nın sadece İsrailoğulları'nı Mısır'dan çık.ırmak için gönderildiği ve onun davranışlarında,
dini bir tebliğden çok bir ulusun kurtarı lmasının öncelikli olduğu şeklindeki anl:ıyışın yanlışlığını
orraya koyma.kra ve meselenin öıünde bir inanç hususunun bulunduğunu kanırlam:ıktadır).
257 Tora ve Aftara 2. kitap: Şemor, J/7; ayrıca bk. Ginzberg, c.!, s. 466, 468; Tlıe Book of]as/ıer,
66110; Oırol Meyers, s. 100.
258 Johnson, s. 21.
259 Tora ve Aftara 2. kitap: Şemot, 14/7.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
ısı

hususundaki kanaacimizi desteklemektedir. Çünkü bütün savaş arabalarının


alındığı bir ortamda ayrıca altı yüz savaşarabası ifadesinin kullanılması, kafa
karışıklığına neden olmakta ve bu altı yüz ifadesinin metnin kaleme alındı­
ğı dönemde sayısal çokluğu yahut bir askeri birlik türünü ifade etmek için
kullanılıyor olabileceğini çağnştırmaktadır. Nitekim metinde İsrailoğulları'nın
donanımlı, yani silahlı260 ve "ordu" halinde çıktıklarıuı şeklindeki ifadeler de
yukarıda bahsettiğimiz rakamın sayısal çokluğu veya askeri bir yapıyı ifade
etmek amacıyla kullanıldığı kanaatini desteklemektedir.
Yahudi kursal kitabının, İsrailoğulları'nın Mısır'dan çıkış esnasındaki sa-
yısı ile ilgili zikrertiği abartılı rakam, birçok bilim adamı tarafından inceleme
konusu yapılmış ve eleştirilmiştir. Bu eleştirileri yapanlar, metinde zikredi-
len büyük sayıların, her şeyden önce, Yahudi kutsal kitabında yer alan ve İs­
railoğulları'nın aılığını ifade eden başka birtakım ifadelerle çeliştiğille işaret
etmektedir. Bilim adamlarının kanıt olarak zilerettiği bu metinlerde İsrailo­
ğulları'nın bütün halkların en küçüğünü oluşturduğu262 kendilerine vaat edi-
len topraldarı dolduramayacak kadar aı oldukları ve Tanrı'nın onların aılığı
sebebiyle bölgenin bir anda başıboş kalıp harap hale gelmemesi için oradaki
halkları kademeli bir biçimde onların önünden kovacağı ifadeleri yer almakra-
dır.263 İsrailoğulları'nın sayısal aılığını dile getiren bu ifadeler, Mısır'dan çıkış
esnasındaki sayının abartıldığına ciddi bir kanıt oluşturmaktadır. İsrailoğul­
ları'nın sayısı ile ilgili abartılı ifadeler sadece Yahudi kutsal kitabının farklı
yerlerindeki birtakım ifadelerle değil, Kur'an'da Firavun'a isnat ile bir ifadede
de dile getirilmekre ve bu bağlamda onun, İsrailoğulları'nın sayısının ciddiye
alınmayacak kadar aı olduğunu belirttiği zikredilmektedir. 264

260 Tora ue Aftartı 2. kitap: Şemot, 13/J 8. (Y:ıhudi kutsal kitabında geçen "donanımlı" iF.ıdesini
Yahudi bilginleri İsr.ı.iloğullan'nın silahla donanmış biçimde çıkm:ısı olarak yorumlarken (bk.
Toro ue Aftara 2. kitap: Şernot yorum kısmı, s. 139) Josephus İsrailoğulları'nın Mısır ordusu
rar:ıfından deniı kıyısında kısmıldığında savaşmak için herhangi bir silahlarının bulunmadı­
ğını (bk. Josephus, Amiqııities, 2.15.4) ve İsrailoğulları'nın d:ıha sonra denizde boğulan Mısır
ordusunun silahları ile silahlandıklarını (bk. Josephus, A11ıiqııities, 2.16.6) iF.ıde ederek genel
yorum lardan farklı bir tavır se·rgilemektedir.
261 Tom ue Aftara 2. kitap: Şemot, 12/41.
262 Tora ve Aftara 5. kitap: Dev:ırim, 7/7.
263 Tom ue Aftara 2. kitap: Şemot, 23/29-30; 5. kitap: Devarim, 7/22; ayrıca bk. 2. kitap: Şcmor
(yorum kısmı), s. 292.
264 Bk. Şu'aci 26/54.
~ Kur'an'da Yahudiler
182

Bilim adam1arJ Yahudi kursal kirabından çıkardıkları bu kanıtları yanında


arkeolajik bulgulardan elde edilen verilere de işaret eernekte ve İsrailoğulları'nın
bölgede devlet kurduğu dönemde, diğer topluluklar dahil, bütün Kenan (Fi-
listin) bölgesinin nüfusunun 150.000 civarında olduğunu ifade ermektedirler.265
İsrailoğulları'nın bölgeye gelmelerinden uzun bir süre sonra, doğal olarak nü-
fuslarının daha da artmış olması gereken bir dönemde, üstelik Kenan bölgesi-
nin diğer sakinlerinin önemli bir kısmı da hala bölgede yaşıyorken, bölgenin
roplam nüfusunun Mısır'dan çıkış esnasındaki yetişkin erkek nüfusunun dörtte
biri kadar olduğu şeklindeki tespider, Yahudi kaynaklarında zikredilen rakam-
ların gerçeklerden oldukça uzak, hayali sayılar olduğunu ortaya koymaktadır. 266

İsrailoğulları'nın Mısır'dan çıkış dönemindeki sayılarının abartılı olduğunu


düşünen bilim adamları bunun nedenleri ve İsrailoğulları'nın gerçek sayıları
hususunda birtakım tahmin ve tespitlerde bulunmuşlardır. Bu çerçevede bazı
bilim adamları İsrailoğulları'nın, teolojik amaçlı verilen bu hikayelerdeki ra-
kamları, eski Ortadoğulu halklarda yaygın görüldüğü gibi bilinçli bir biçimde
alıarttığını iddia etmektedir. 267 Daha yaygın bir kanaare göre ise bu hata, me-
tinde geçen ve "bin" olarak anlaşılan "elf" kelimesinin yarılış anlaşılmasından
kaynaklanmaktadır. Buna göre Yahudi kutsal metninde bin olarak anlamiandı­
rılan "elf" kelimesinin, rakam olarak bin anlamı yanında aile, grup, sülale ve on
kişiden oluşan askeri manga gibi anlamları da bulunmaktadır. 268 Bu anlamlar-
dan on kişilik manga veya sülale gibi anlamlardan birinin esas alınması halinde
yirmi yaş üstü erkeklerin toplam sayısı 600 manga, yani 6000 yahut 600 sülale

265 Magen Broshi -lsr:ıel Finkclsrein, "The Population of Palesrine in lron Age n", Bullerili ofthe
Aııuricmı Schools of Orieııral Rmnrrb, No. 287 (Augusr, 1992), s. 55-56.
26(). Arkeotojik bulguların ortaya koyduğu bu rakamlar, sonraki dönem tarihi kaynaklar tarafından
da destdclenmekte ve bölgenin nüfiısunu gösteren bynaklarda Kenan (Filistin) bölgesinin,
XX. yüzyıla k:ıdar hiçbir ıam:ın Mısır'dan çıkış esnasında zikredilen 600.000 yetişkin erkek
sa)•ısının doğal sonucu olarak ima edilen üç milyon büyüklükteki bir nüfiıs yoğunluğuna eriş­
medi~ görülmektedir. Bu bağlamda bölge nüfiısunun Bizans idaı-csinde bir milyonun biraz
üzerine çıkoğt, sonraki dönemlerde bu rak:ıml:ır:ı bir daha crişilmediği ve XIX. yüzyılın so-
nunda Osmanlı idaresinde bile bölge nüfusunun 350.000 civarında olduğu if.'lde edilmektcdir
(Broshi - Finkclsrein, No. 287, s. 56).
267 Bk. Eryl W. D:ıvies, "A M:ıthcm:ıtical Conundrum: The Problem of the Large Numbcrs in
Numbers I :ınd XA'Vl", l't-ıııs 1i:srnmemwıı, c. 45, Fas. 4 (October 1995), s. 467; ayrıca bk.
Colin J. Humphrcys, "The Number ofPeople in che E.xodus from Egypt: Decoding M:ıthe­
marically the Very Large Numbcrs in Numbcrs I and XXVI", Vcıus Testammtıtın, c. 48, Fas. 2
(April 1988), s. 199.
268 Humphreys, c. 48, Fas. 2, s. 198-199.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi H
183

şeklinde anlaşılması mümkün olmaktadır. Bu durumda mevcut sayıya yaklaşık


aynı oranlarda kadın ve çocukların da eklenmesiyle İsrailoğulları'nın toplam
sayısı milyonluk rakamların aksine ancak 20.000'li rakamlara ulaşmaktadır.269
Yukandaki makul hesaplamalara rağmen Yahudi kutsal kitabının abartılı
rakamlarla ifade ettiği Mısır'dan ayrılanların sayısı, İsrailoğulları'yla da sınırlı
kalmamış ve değişik halklardan pek çok kişinin onlarla birlikte Mısır'dan çık­
tığı ifade edilmiştir.ı;o Metnin yorum kı~mında, başta Mısırlılar olmak üzere
farklı
etnik kökeniere mensup bu insanların sayısının bir milyon civarında
olduğu ve bunların Musa'nın getirdiği yasayı benimseyerek İsrailoğulları'yla
birlikte ülkeyi terk ettikleri belirtilmektedir.271 Bu bilgi, Hı. Musa ile birlikte
ülkeyi terk edenlerin önemli bir kısmının, İsrailoğulları olarak adlandırılan
etnik toplulukran olmadığını açık bir biçimde ortaya koymaktadır. 272 Bu du-
rum, Yahudi kutsal kitabının baştan beri beı:imlediği, Hı. Musa'nın, sadece
İsrailoğulları'nı kurtarmak üzere Mısır'a gönderilen ve başkalarına herhangi
bir tebliğde bulunmadığı ima edilen ulusal bir kurtarıcı olduğu anlayışından
çok, Kur'an'ın tasvir ettiği hakkı tebliğ eden bir peygamber olduğu gerçeğine
uygun düşmektedir. Çünkü Hz. Musa, Yahudi kutsal kitabının berirolediği
gibi sadece İsrailoğulları'nı Mısır'dan kurtarmak ve onlar dışında kimseye teb-
liğde bulunmamak gibi bir davranışı sergiiemiş olsaydı; farklı etnik kökenie-
re mensup insanlar, özellikle de egemen sınıfa mensup Mısırlılar, yurtlarını
ve rahat hayatlarını terk ederek sadece kendilerini kurtarmak amacında olan
İsrailoğulları'yla birlikte sonu belirsiz bir maceraya atılmazlardı. Bu gerçeğe
rağmen Yahudi kaynakları Mısır'dan ÇLkışı Tanrı'nın İsrailoğulları'na yönelik
bir kurtarma operasyonu gibi yansıtmaktadır.

269 Humphrcys, c. 48, Fas. 2, s. 211.


270 Tora ve liftam 2. kitap: Şemot, 12/37-38; Ginzbcrg, c. l, s. 542; The Book ofjaslıcr, 8 1/2; ayrıca
bk. Carol Meyers, s. 100.
271 Tom ve liftam 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 121 (Yahudi kutsal kitabı genellikle nüfus
bilgilerini verirken kadın ve çocuklar yerine sadece yetişkin erkeklerin sayısını vermektedir.
Nitekim Mısır'dan çıkışran bahsederken de İsr.ıiloğullan'nın sayısı için "kadınlar ve çocuklar
hariç, altı yüz bin erkek" ifadesini 1--ullanmakradır. Aynı yaklaşımla İsrailoğulları'yla birlikte
Mısır'dan çıkan yabancıların sayısını belinmek için zikredilen bir milyon rakamı da sadece er-
kekleri ifade etmek için kullanılmış ise kadın ve çocukların bu rakama eklenmesiyle Mısır'dan
çıkan farklı kökenierden insaniann sayısının İsrailoğulları'nın sayısından dah:ı fazl:ı olabileceği
ihtimali ortaya çıkmakladır).
272 Carol Meyers, s. 100.
. . Kur'an'da Yahudiler
184

Yahudi kaynaklarının, baskı karşısında çaresiz kalan inananların hicreti de-


ğil de, bir ulusu kurtarma ve kendisine vaat edilen topraklara götürine faaliyeti
olarak algıladıkları Mısır'dan çıkışın zamanı tam olarak bilinmemektedir. Bu
hususta hem Yahudi metinlerinde verilen bilgiler hem de konuyla ilgili araştır­
maya dayalı kaynaklar arasında ciddi farklar bulunmaktadır. Her şeyden önce,
Mısır'dan çıkış zamanının tam olarak tespit edilebilmesi için Yakub ve oğulla­
rının Mısır'a gidiş zamanının ve orada ne kadar kalındığının tam olarak tespit
edilmesi gerekmektedir. Ancak bu iki husustan birincisi hakkında herhangi
bir bilgi bulunmamakta, ikincisi, yani Mısır'da ne kadar kaldıkları hususunda
ise çelişkili bir anlatım yer almaktadır. Bu bağlamda Yahudi kutsal kitabının
Bereşit (Tekvin/Yaratılış) bölümünde, Tanrı'nın, Hz. İbrahim'e, İsrailoğulla­
rı'nın Mısır'da kalacakları süreyi kast ederek, soyunun 400 yıl kendilerine ait
olmayan copraklarda sürgün kalacağı bilgisini verdiği ifade edilirken273 çıkışın
anlatıldığı Şernot (Çıkış/Mısır'dan Çıkış) bölümünde, İsrailoğulları'nın Mısır'da
430 yıl kaldığı belirtilerek274 bir çelişki sergilenmektedir. Yine aynı şekilde Hz.
İbrahim' e, soyunun sürgünden ancak dört nesil sonra döneceği ifade edilir-
ken;275 Tarihler bölümünde, Mısır'dan çıkış sürecinde Hz. Musa'nın yardımcısı
konumunda bulunan ve ondan sonraki dönemde liderliği üstlenen Yeşu'nun şe­
ceresinde zikredilen isimlere göre sürgünde on neslin geçtiği anlaşılmaktadır.276
Yahudi kutsal kitabının, yukarıda işaret ettiğimiz birbiriyle çelişen verileri
sebebiyle Mısır'dan çıkışın tarihini Yahudi kutsal metinlerden çıkarmak müm-
kün göziikmemektedir. Bu konuyu bilimsel olarak ele alan araştırmalarda da
Yahudi kutsal kitabının verileri ve kronolojisi ile çevre coplurolara ait birtakım
tarihi eserler karşılaştırılarak bir sonuç elde edilmeye çalışılmakta, ancak yine
üz~rinde uzla.şılan bir tespit yapılamamakta ve Mısır:dan çıkışın tarihi olarak,

273 Tora ueAftara 1. kitap: Bcreşit, 15/13; ayrıca bk. Ginzberg, c.1, s. 515; C-u-ol Mc:ycrs, s. 100.
274 Tora uc Afiara 2. kitap: Şemor, 12/40-41; ayTıca bk. Carol Meycrs, s. 100 (İsrailoğulları'nın
Mısır'da kalış süresinin tespitinde yukarıda işaret eniğimiz belirsizlikler yanında, Yahudi l..-ursal
kitabının yazıldığı dönemlerde kullanılan Yahudi takviminin karneri sisteme dayalı olduğunu
ve k:ımcri hesaba dayalı bir takvimdeki gün sayısının güneş siscemine dayalı takvime göre on
bir gün daha az olduğunu da unutmamak gerekmektedir. Bu nedenle kamer! sisteme dayalı
takvimdeki yıl sayısını güneş rakvimindeki yıl hesabına uydurmak için oruı küsur yılda bir yıl
eksik hesaplamak gerekmektedir).
275 Tom ut Afiara ı. kitap: Bere~ir, 15/16.
276 Yahudi kursal kitabının Tarihler bölümünde Yusuf'un oğlu Efuıim'in soyundan bahsedilirken
EIT:ıim'den Musa'nın yardımcısı Yeşu'ya kadar on nesil sayılmaktadır (1. Tarihler, 7/22-27).
Kur'an K.ıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
185

genellikle M.Ö. 1500'lü yıllardan M.Ö. 1200'lere kadar uzanan farklı tarihlere
işaret edilmektedir. Bu birbiriyle çelişen bilgilerden İsrailoğulları'nın Mısır'da
ne kadar kaldığını ve hangi tarihte buradan ayrıldığını tam olarak tespit etmek
mümkün gözükmemekle birlikte, konuyla ilgili kaynakların çoğu, Hz. Musa ön-
derliğindeki çıkışın M.Ö. XIII. yüzyılda, gerçekleştiğini tahmin etmektedirler.277

İsrailoğulları'nın M.Ö. XIII. yüzyılda Mısır'dan çıktığı tahminini be-


nimseyenler, İsrailoğulları'na M.Ö. 1305 .- M.Ö. 1290 yılları arasında hüküm
sürdüğü tahmin edilen I. Seti tarafindan Avaris'teki Seti tapınağının ve muh-
temelen M.Ö. 1290- M.Ö. 1224 tarihleri arasında hüküm süren II. Ramses
tarafindan da yeni başkent Ramses'in inşa ettirildiğine işaret etmektedirler.278
Bu bilgiler, Yahudi kutsal kitabında geçen İsrailoğulları'nın, Pithom ve Ram-
ses şehirlerini inşa etmeye zorlandıkları279 şeklindeki ifadelerle kısmen uyuş­
maktadır. Kaynaklara göre bu dönem yoğunlaşan inşa faaliyetleri sebebiyle
köleler üzerinde büyük bir baskı kurulmuş ve bu baskı, kargaşalara, hatta yer
yer ayaklanmalara sebep olmuştur. II. Ramses zamanında yoğunlaşan bu kar-
gaşalar sonucunda İsrailoğulları, muhtemelen M.Ö. XIII. yüzyılın ortalarına
doğru II. Ramses dönerninde280 veya onun halefi Merneptah zamanında Mı­
sır'dan kaçmıştır.281 Bütün bu tahminler ışığında İsrailoğulları'nın Mısır'dan
çıkışının -kesin olmamakla birlikte- M.Ö. XIII. yüzyıl içerisinde gerçekleştiği
genel kabul görmektedir.
Son dönemlerde yapılan bazı çalışmalarda ise İsrailoğulları'nın Mısır'dan
çıkışının M.Ö. XIII. yüzyıl yerine, M.Ö. XV. yüzyılda gerçekleşmiş olabileceği

277 lsrael Finkelstein - Aınihai Mazar, The Qııcst for the Histarical Isracl Debating Arcbaeology and
the History of Early Isracl, Edired by Brian B. Schmidr, USA 2007, s. 51-52; Scheindlin, s. 5;
Johnson, s. 25-26.
278 Scheindlin, s. 5; ayrıca bk. Johnson, s. 25.
279 Tora ue Aftara 2. kitap: Şemor, 1/1 1.
280 Scheindljn, s. 5; ayrıca bk. Morrison-Brown, s. 25.
281 Johnson, s. 25; Cornill, c. 20, No. 2, s. 171; Lawrence T. Geraty, "Exodus Dares and The-
ories", Israel Exodııs in Tmıısdisdplinary Perspectiue, Text, Arheology, Cıılwre, and Geosdcııce,
Edirors: Thomas E. Levy, Thomas Schneider, William H. C . Propp, Swirzerland 2015, s.
58-59. (Johnson'un Mısır'da köleler üzerinde büyük baskının kurulduğu bir dönernde kölelerin
ayaklandığı ve kölcleştirilcn halklar arasında yer alan İsrailoğulları ve onların mürrefiki konu-
munda bulunan diğer inanırların bu ar.ıklanma döneminde kargaşadan yararlanarak Mısır'ı terk
etmiş olabileceği iddiası Yahudi söylencelerinde zikredile n bir bilgi tarafından da bir oranda
desreklenmektedir. Bu bilgiye göre İsrailoğulları'nın çıkışı sürecinde Mısır'ın deneriminde bu-
lunan diğer halkların önemli bir kısmının da vergiler sebebiyle ayaklandığı if.ıde edilmektedir.
Ginıberg, c.l, s. 549).
~ Kur'an'da Yahudiler
186

iddiaları dile getirilmektedir. Bu iddiaları dile getirenler, Mısırlıların çıkış ön-


cesinde, düşmanla iş birliği yapacaklan kaygısıyla İsrailoğulları'na baskı yaptık­
larını, iddialarına kanıt olarak göstermekte ve bunun, ülkede düşman istilası
kaygısının baskın olduğu bir döneme işaret etmesi gerektiğini belirtmektedir-
ler. Oysa İsrailoğulları'nın Mısır'dan çıkış zamanı olarak gösterilen IL Ramses
dönemi, Mısır'ın oldukça güçlü olduğu, dolayısıyla işgal kaygısının bulunma-
ması gereken bir dönemdi. Böyle bir dönemde işgal ve işgalcilerle iş birliği
gibi kaygıların olması mantıklı olmayacağına göre, İsrailoğulları'nın Mısır'dan
çıkışı, Mısır'da yabancı yönetimin sonlandırıldığı, ancak yabancı işgali ile ilgili
kaygıların henüz bitmediği bir dönemde, yarıi M.Ö. lSOO'lü yılların ortaların­
da, Hiksosların Mısır'daki egemenliğine son verilmesinden sonraki dönemde
olmalıdır. Bu da M.Ö. lSOO'lü yılların sonları ile M.Ö. 1400'lü yılların başla­
rına,özellikle 1483-1450 yılları arasında hüküm süren III. Tutmose dönemine
tekabül etmektedir.282 Ayrıca dönemin Firavun'u Tutmose'un (I. Thutmose,
Thothmes, Thutmosis veya Tuthmosi) adı örneğinde olduğu gibi bu dönemin
Mısır'ında hanedan mensupları tarafından yoğun bir biçimde isimlerde kulla-
nılan "mose" eki ile Mısır sarayında evlatlık olarak yetiştirilen ve muhtemelen
bir Mısırlı adı alan Mose (Musa) adı arasındaki ortaklık da bu iddiayı des-
tekleyen bir kanıt olarak gösterilmektedir.283 Yukarıdaki açıklamalar ışığında
İsrailoğulları'nın, M.Ö. XV. yüzyılın ilk yarısında, Firavun m. Tutmose zama-
nında Mısır'dan çıkmış olabilecekleri ihtimali de göz önünde bulundurulması
gereken ciddi kanıtlar içermektedir.

a. Bulut ve Ateı Sütunlarının İsrailoğulları'na R ehberlik Etmesi


· Yahudi kutsal kitabına göre Mısır'dan çıkış sürecinde Tanrı, öncesinde
olduğu gibi çeşitli mucizelerle İsrailoğulları'nı destekiemiş ve onlara rehberlik
etmiştir. Bu bağlamda Tanrı'nın onlara öncülük ettiğinin ve onların yanın­
da olduğunun alarneti olarak gündüz bir bulut sütunu, gece ise ateş sütunu
yolculukları süresince İsrailoğulları'nın önünde ·gitmiş ve onlara yol göster-
miştir.284 Onlar da Tanrı'nın aralarındaki mevcudiyetinin göstergesi olarak

282 Gerary, s. 55-58; Adam, s. 22-39.


283 Adam, s. 39-40.
284 Tora utAftara 2.löcıp: Şemot, 13/21-22; ayrıca bk. Ginzberg, c. ı, s. 542; Carol Meyers, s.
ı ı l-ll2.
Kur'an K.ıssalan Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
187

gördükleri bu bulut ve ateş sütunu hareket ettiği sürece yürüyüşlerine devarn


etmiş, bunlar durduğunda ise mola vermiş ve bulutun gölgesinde, güneşin
etkisinden korunmuşlardır.285
Söylencelere göre Mısır'aan çık.ışta Tanrı İsrail kavmini sadece bir bulut
ve ateş
sütunu ile değil, yedi ayrı onur bulutuyla her yönden kuşatmıştır. Bu
bulutlardan dördü İsrail kavmini dört yandan çevrelemiştir. İki tanesi onları
üstten ve alttan korumaya almış, bu çerçeyede üstte olan güneşin ışınlarından,
alttaki ise dikenlerden ve yılanlardan korumuştur. Bulutların sonuncusu da
onların önünden giderek çukurları yükseltmiş, yükseltileri düzlerniş ve yol
göstermiştir. Gece ise bulut sütununun yerini ateş sütunu almıştır. Böylece
onlar çölde dolaştıkları sürenin neredeyse tamamı boyunca bu şekilde bulut
ve ateş direklerinin kılavuzluğu ve korumasında kalmıştır. 286 Ancak bu bulur
ve ateş sütunları sadece İsrail kavmini korumak için onların üstünde durmuş,
onlarla birlikte Mısır'dan çıkan ve aynı inancı benimsediği anlaşılan karışık
halk bu bulutların kapsadığı alanın dışında kalmıştır. 287
Bulut ve ateş sütunları, İsrailoğulları'nın Tanrıyla ahitleşme ve Tanrı'nın
meskeni olan Buluşma Çadırı'nın oluşturulması sürecinde de etkin bir bi-
çimde gözükmüş ve Tanrı'nın oradaki mevcudiyetinin kanıtı olarak Buluşma
Çadırını kaplarnıştır. 288 Yahudi kaynaklarında ifade edilen türden ayrıntılara
değinilmemekle birlikte Kur'an'da da bulutun, İsrailoğulları'nın üstüne gölge
saldığı Bakara ve Acraf sılrelerinde zikredilmektedir. 289

Yahudi kaynaklarına göre önlerinde giden bulut ve ateş sütunları ile Tan-
rı tarafindan yönlendirilen bu topluluk, doğrudan Kenan (Filistin) bölgesine
giden ve güzergah boyunca Mısırlılara ait kalelerin bulunduğu kuzeydoğu yö-
nündeki ana yola yönelmemiş, tersi istikamete, karşılarına hemen hiç kimse-

285 Bk. Tora ve Afta m, 2. kirap: Şemor, 40/37-38; Ginzberg, c. 1, s. 686-687.


286 Yahudi kursal kitabında yer alan yoruma göre, yukarıda bahsettiğimiz biçimde, İsrailoğulları'nı
koruma alrma alarak her yönden koruyan, yolculuklarında. kılavu:ı.luk eden, mala yerlerinde ise
Buluşma Çadırı ve Ahir Sand ığı'nın üzerinde yoğunlaşan onur bulutları, Harun'un ölümünden
sonra onları terk etmiştir. Bu noktadan hareketle onlar bu bulutların Harun'un harırına kendi-
lerine verilmiş olduğu yorumunu yapmışlardır. (B k. Talmıtd, Roş Haşana 3a; Taanith, 9a; Tora
ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar (yorum kısmı), s. 412- 413.
287 Bk. Ginzberg, c.l, s. 542.
288 B k. Tora ve Aftara, 2. kitap: Şemot, 40/34-38.
289 Bk. Bakara 2/57; A'cif7/160.
~ Kur'an'da Yahudiler
188

nin çıkmayacağı güneydoğu yönüne doğru hareket etmiştir. Yahudi kaynakları


İsrail kavminin bu yöne yönlendirilmesinin nedenini, çı.kışran hemen sonra
düşman askerleriyle karşılaşarak korkuyla tekrar Mısır'a dönmelerini önlemek
amacıyla alınan bir tedbir olarak ifade etmektedir. 290

b. D enizin Yanlması ve Firavun ile Ordusunun Denizde Boğulması


İsrailoğulları Musa ve Harun'un önderliğinde Mısır'dan · çıktıktan sonra
bulut ve ateş sütunları eşliğinde üç günlük yol gittikten ~onra konaklamış ve
bir süre orada oyalanrnıştır. Bu süreçte başlangıçta onlara izin vermeyen, ancak
çeşitli felaketlerden sonra sadece üç günlük yol giderek çölde kurban kesme
ve ardından geri dönme şartıyla onlara müsaade eden Firavun, casusları vasıta­
sıyla İsrailoğulları'nın Mısır'a geri dönmek niyetinde olmadığını öğrenmiştir.
Bilnun üzerine o, onları geri getirmek için ordusunu toplayarak peşlerine düş­
müş ve İsrailoğulları'nı denize yakın bir noktada kıstırrnıştır. 291
İsrailoğulları Firavun ve ordusunu görünce paniğe kapılmış ve kendile-
rine önderlik eden Musa'ya serzenişte bulunarak bu durumu önceden tah-
min ettikleri için Mısır'dan çıkmak yerine, kölelik etmeyi tercih ettiklerini,
ancak Musa'run kendilerini, kurtulacaklarına inandırarak çölde yok olmaya
getirdiğini söylemişlerdir. 292 Bunun üzerine Musa onlara, Tarırı'nm kendileri
için savaşacağını ve O'nun sayesinde kurtulacaklarıru söyleyerek korkmamaları
telkininde bulunmuştur.293
Kur'an'da da İsrailoğulları'nın Firavun ve ordusunu yakınlarında görünce
yakalandıkları kaygısma kapıldıkları, ancak Hz. Musa'nın Allah'ın kendileriyle
bera~er olduğunu ve kendilerine ~tuluş için yol göstereceğim belirttiği ifade
edilmektedir.294
Yahudi kutsal kitabına göre Firavun ve Mısır ordusunun yaklaşması üze-
rine İsrailoğulları'nın önünde giden Tanrı'nın meleği ve bulut direği yer değiş-

290 Tora veAftara 2. kitap: Şemot, 13/17-18; ayrıca bk.Josephus,Aııtiqııiıic.ı, 2.15.3; C:ırol Meycrs,
s. lll; Schcindlin, s. 7.
291 Tora veA.ftara 2. kitap: Şemot, 14/1-9; Ginıberg, c. 1, s. 548-550; The Book of]asher, 81/7-24.
292 Tora ve Aftara 2. kitap: Şemot, 14/10-12; ayrıca bk. Josephus, Antiqııities, 2.15.3-4; Ginzberg,
c. ı, s. 550.
293 Tora I){!Aftara 2. kitap: Şemot, 14/13-14.
294 Bk. Şu'ari 26/61-62.
Kur'an K.ıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
189

tirerek arkaya geçmiş, böylece Mısır ordusunun İsrailoğulları'na kavuşmasına


izin vermemişti!. Ateş sütunu ise İsrail'in önünde giderek onlara yol gösterme-
ye ve aydınlatmaya devam etmiştir. 295 Bu şekilde bir süre daha ilerleyen İsrai­
loğulları, gecenin sabaha yakın bir vaktinde deniz kıyısına geldiklerinde deni-
zin yarılması mucizesi gerçekleşmiştir. Ancak Yahudi kutsal kitabında, birkaç
cümle ara ile peş peşe verilen bilgilerde, bu mucizenin nasıl gerçekleştiği hu-
susunda çelişkili bir anlatım görülmektedir. Bunlardlan birincisinde Tanrı, Hz.
Musa'ya asasının olduğu elini deniz üzerine· uzatmasını, bunu yapınca suların
yarılacağını ve İsrailoğulları'nın oradan geçeceğini söylemiştir. 296 Bu ifadeden
denizin birdenbire ortadan ikiye yarıldığı ve açılan yerden İsrailoğulları'nın
geçtiği anlamı çıkmaktadır. Birkaç cümle sonra ise Musa'nın elini denize doğ­
ru uzatmasıyla birlikte kuvvetli bir doğu $garının çıktığı ve Tanrı'nın bütürı
gece bu rüzgarla denizi geriye doğru iterek deniz yatağını kuru zemin haline
getirdiği ifade edilmektedir.297

Yahudi kutsal kitabının deniz sularının yarılması ile ilgili olarak dile getir-
diği anlatımların ikincisinde, birinci anlatımdaki olağanüstü yarılmadan daha
farklı ve gelgit şeklinde gerçekleşen bir tabiat hadisesinin meydana geldiği
anlaşılmaktadır. Bu gelgit neticesinde rüzgarın geriye doğru ittiği ifade edilen
suların azalmaya başlamasıyla deniz tabanının yüksek noktalarının açığa çıktı­
ğı, geçiş imkartı veren bu yüksek yere kıyasla diğer yerlerdeki suların ise İsra­
iloğulları'nın geçtiği yerin iki tarafında var olmaya devam ettiği düşünülebilir.
Bu ikinci ihtimal, daha önce başlarına gelen olağandışı onca şeye rağmen Mı­
sırlıların niçin tereddüt etmeden İsrailoğulları'nın peşinden denize girdiğini de
açıklamaktadır. Allcak bu ifadeden, hemen sonraki cümlede İsrailoğulları'nın

295 Tora ve Aftara 2. kitap: Şemot, 14/19-20.


296 Tora ve Aftara 2. kitap: Şemot, 14/16; daha geniş bilgi için bk. Ginzberg, c. 1, s. 553-554; The
Book of]asher, 81/36; Josephus, Antiquities, 2.16.1-2. (Yahudi söylencelerinde suların on iki
yerden ayrı ayrı yarıldığı (Ginzberg, c.l, s. 555-556, c. 2, s. 829; The Book ofjasher, 81/36-38;
Pirke de Rabbi Eliezer, s. 330), bu ayrılan suların insanların üzerinden birleşerek kubbe yaptığı,
cam gibi şeffuf gözüktüğü ve bu tuzlu sulardan İsrailoğulları'nın susuzluğunu gidermek için
tatlı su çık1:ığı türündenefsanevi anlatımlar bulunmaktadır (Ginzberg, c.l, s. 555-556). Suların
on iki yerden ayrılarak her kabile için ayrı geçiş imlci.nı verdiği bazı İslam kaynaklarında da yer
almaktadır Mesela bk. eç-Taberi, c. 1, s. 209}.
297 Tora ve Aftara 2. kitap: Şemot, 14/21; Ginzberg, c. 1, s. 554-555. (Yahudi söylencelerinde Hz.
Musa'nın asasını suyun üzerine uzatmasına rağmen, suyun söz dinlemedi ği ve ancak ilahi kud-
retin Musa'nın yanında olduğuna dair bir işaret gördükren sonra ürkerek isteneni yaptığı iliı.de
edilmektedir. Ginzberg, c. 1, s. 554; Pirke de Rabbi Eliezer, s. 329-330}.
~ Kur'an'da Yahudiler
190

geçişi esnasında suların onların sağında ve solunda duvar gibi durduğunun


zikredilmesi bu izah biçimini zora sokmaktadır. Yine de bu ifadelerde daha
önce İsrailoğulları'nın nüfusu ile ilgili ifadelerde olduğu gibi bir abartının ol-
duğunu kabul etmemiz halinde mucizevi bir med-cezir hadisesinin yaşandığını
düşünmek daha makul gözükmektedir. Suların nasıl yarıldığı veya çekildiği ile
ilgili tartışmalar bir yana, İsrailoğulları suların çekilmesiyle oluşan yerden yol
bularak denizden geçmeye başlayınca Firavun ve adamları da onları yakalamak
için açılan yerden denize girmiştir. Ancak İsrailoğulları denizden geçcikten
sonra, Tanrı Musa'ya, denizin sularını birleştirmek üzere elini tekrar uzatması­
nı emretmiş ve Musa bunu yapınca sular, Mısır ordusunun üzerine kapanarak
hepsini yok etmiştir.298
Yahudi kutsal kitabında olduğu gibi Kur'an'da da Firavun ve ordusundan
kaçan İsrailoğulları'nın deniz kıyısına geldiği ve burada Allah'ı.n Hz. Musa'ya
asasıyla denize vurmasını emrettiği, bunu yapınca suların yarıldığı ve İsrailo­
ğulları'nın orcaya çıkan zeminden geçtikleri ifade edilmektedir. İsrailoğulla­
rı'nın denizden geçtiğini gören Firavun ve ordusunun da denizde açılan bu
yola daldığı, ancak denizin birleşmesiyle Firavun ve ordusunun suda boğuldu­
ğu zikredilmekcedir.299

' Bazı kaynaklarda İsrailoğulları'nın peşine düşen bütün Mısırlıların, Fira-


vun hariç, denizde boğulduğu, Firavun'un ise olanları görünce. Allah'a iman
ettiği, hemen arkasından Cebrail'in gelip boynuna zincir vurarak ona elli gün
boyunca sular altında eziyet ettiği, sonrasında onu Ninova kralı yaptığı, ni-
hayetinde de cehennemin kapısına bıraktığı ifade edilmektedir. Firavun'un
hala o kapıda durduğu ve cehenneme giden krallara, niçin kendisinden ibret
almadıklarını sorduğu nakledilmektedir. 300 Kur'an'da ise Firavun'un boğulmak
üzere iken iman ettiği, ancak bu imanın anlamı.nın olmadığı dile getirilmekte
ve arkasından gelecek nesillere ibret ~lması açısından bedeninin kurtarılacağı

298 Tora u~ Aftara, 2. kitap: Şemot, 14/5-30; ayrıca bk. Josephus, Amiquities, 2.16.3. Oosephus,
denizin }~ırılan sulannın Mısırlıların üzerine kapanmasının ötesinde, şiddedi bir yağmur ve
linınan ın da pathdığını, şimşekler ve yıldırımların yağdığını ve Mısır ordusunun ilahi öfkenin
bütün belirtilerini taşıyan bu felaket ortamında tümüyle yok olduğunu if.ıde etmektedir. Bk.
Joscphus, Aııtiquities, 2.16.3).
299 Bk. Şu':ırl26/63-66; ayrıca bk. Bakara2/50; A'rif7/136; EnF.ll8/54; Yunus 10/90; İsra 17/103;
Tihi 20/77-78; K:ısas 28/40; Zuhruf 43/55; Duhin 44/23-24. Ziriyat 51/40.
300 Ginıberg, c. !, s. 560; ayrıca bk. The Book offasher 81/40-41.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
191

ifade edilmektedir. 301 Kur'an'ın bu ifadeleriyle Yahudi söylenederindeki anla-


tım arasındaki benzerlik, Kur'an'ın Yahudiler arasındaki algıya işaret ettiğini ve
belki de benimsenen bir görüşü dillendirdiğini çağrıştırmaktadır.
Yahudi kutsal kitabında bahsi geçen ve insanlık tarihinin en büyük muci-
zelerinden birinin gerçekleştiği denizin hangisi olduğu açık bir biçimde bilin-
memektedir. Metnin orijinalinde İbranice "yam suf"/02 "kamış denizi" olarak
ifade edilen303 bu denizin, mahiyeti ve günÜf!iÜzde nereye tekabül ettiği bilin-
memekte, ancak bu hususta çeşitli tahminler dile getirilmektedir. Bazı kay-
naklarda buranın, Nil Nehri'nin farklı koliara ayrıldığı deltanın kuzey veya ku-
zeydoğu kesimlerinde bulunan bir su kitlesi olduğu tahmini dile getirilmekte
ve bu bağlamda Akdeniz ile bağlantılı Manzale304 yahut Sirbonis göllerinin
adı zikredilmektedir.305 Denizin yarılması hadisesinin bu iki gölden birinde
gerçekleşmiş olabileceği ihtimali yanında Ballah Gölü, Timsah Gölü yahut
bölgedeki diğer göllerden veya bataklık alanlardan birinde yaşanmış olabile-
ceği de ifade edilmektedir.306 Yahudi kutsal kitabının özgün metninde "kamış
denizi" anlamına gelen "yam suf" ifadesi Septuagint ve Vulgate çevirilerinde,
"kızıl deniz" olarak tercüme edilmiş 307 ve muhtemelen bu çeviriterin etkisiy-
le denizin yarılması hadisesinin, Kızıldeniz'in Süveyş Körfezi'nde veya Akabe
Körfezi'nin kuzey kesimlerinde gerçekleştiği anlayışı yaygın kabul görmüştür. 308
Fakat Nil deltasından ayrılan İsrailoğulları'nın gitmek istedikleri Kenan top-
raklarına güneyden dolanarak gitme planiarına rağmen, Kızildeniz'e erişecek
kadar güneye inmeleri pek mantıklı gözükrnemektedir. Ayrıca Kızıldeniz'de
kamış yetişmediği, dolayısıyla bu deniz veya bu denizin yukarıda adı geçen iki
körfezi için "kamış denizi" türü bir ifadeyi kullanmanın mantıklı olmayacağı

301 Yunus 10/90-92.


302 Tora ve Afta ra, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 136; Carol Meyers, 112; Glen A. Frirz, The
Losı Sca of Exodu.s: A l'ı1odmı Gcographical Aııalysis, USA 2007, s.·123; Davies, s. 70.
303 Bk. Tora ve Aftara, 2. kitap: Şemot, 13/18; Yeşu, 2/10, 4/23, 24/6; Mezmurlar, 136/13- 15; ay-
rıca bk. G. I. Davies, Tbe Way oftlıe Wilderness A Geographical Stııdy ofıbe Wıldenıess ltiııeraries
in the Old Testament, Cambridge University Press, New York 2009, s. 70.
304 Tom veAftara, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 136, 141; Frirz, s. 128-130; Davies, s. 71.
305 Tora ve Aftara, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 136, 141; Davies, s. 71; Frirz, s. 130-132;
Johnson, s. 26.
306 Frirz, s. 132- 148; Johnson, s. 26; Davies, s. 71.
307 Davics, s. 70-71; Carol Meyers, s. 112.
308 Carol .Meyers, s. 112; ayrıca bk. Tora ve Aftara, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 140-141;
Johnson, s. 26.
~ Kur'an'da Yahudiler
192

belirtilmekcedir. 309 Oysa Yahudi kutsal kitabında kamış denizi ifadesinin kul-
lanılması, suların yanlması mucizesinin, kamışların yoğun olarak bulunduğu,
fazla derin olmayan bir göl veya kısmen .bataklık olan bir bölgede gerçekleştiği
ihtimalini güçlendirmektedir. Buna rağmen günümüzde suların yarılması mu-
cizesinin genellikle Süveyş Körfezi'nin kuzey kesimlerinde gerçekleştiği daha
yaygın kabul görmektedir. 310

Yukarıda bahsettiğimiz mucizenin nerede ve nasıl gerçekleştiği ile ilgili


soruların tümünü net bir şekilde cevaplamak mümkün gözükınediği gibi bu
mucize ile ilgili olarak Yahudi kaynakları dışında başka herhangi bir kaynakta
bir bilgiye de rasclanmamaktadır. Özellikle de bu mucizelerin asıl mağduru
olan ve "ilklerin ölümü" ile her evin ilk erkek çocuğunu, denizin yarılması
hadisesiyle de krallarını ve ordularını kaybeden Mısırlıların bu derece büyük
iki felaketi tarihi kayıtlarında zikretmemiş olması gerçekten çok ilginç gö-
zükmektedir. Peş peşe yaşanan bu iki felaketin, Mısır kaynaklarında zikre-
dilmemesini belki de Mısır'dan çıkışın, İsraillilerin hayatında yer ettiği kadar
Mısırlıların hayatında yer etmeyişi311 yahut Yahudi kaynaklarının zikrettiği ka-
dar olağanüstü gelişmelerin gerçekleşmeyişiyle izah etmek mümkün olabilir.
Çünkü İsrail halkı açısından Mısır'dan çıkış süreci ve bu süreçte yaşananlar,
İsrailoğulları'nın bir ulus olarak tarih sahnesine çıkışını ifade etmekte, bu ne-
denle de yaratılışla yer değiştiren çok özel bir hatıra düzeyinde görülrnektedir.312
Meseleye bu açıdan bakınca İsrailoğulları'nın bazı olaylara, kendileri için ifade
ettiği önem sebebiyle zaman içerisinde farklı boyudar ve anlamlar yüklemiş
olabilecekleri ihtimali akla gelmektedir.

_c. Tann'nın İsrailoğu/lan'na Çölde Man ve Bıldırcın Eti Vermesi


İsrailoğulları, peşlerine takılan Mısır ordusunun denizde yok olma-
sından sonra deniz kıyısından ayrılmış ve değişik noktalarda konaklayarak313
Mısır'dan çıkıştan tam bir ay sonra Sina yarımadasının güney kısmında yer

309 Carol Meycrs, s. 112; Fritz, s. 124.


310 B k. Tom ve Afta m, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 136.
311 Morrison-Brown, s. 25.
312 Johnson, s. 26.
313 Bk. Tora ve Afwa, 2. kitap: Şemor, 15/22-27; Ginz.berg, c. 1, s. 566-567; Tlıe Book of]asber,
81145-46.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
193

alan Sin Çölü'ne 31 ~ varmışlardır. 315


Buraya vardlklarında Mısır'dan yanlarına
almış oldukları erzaklar tükenmiştir. Bunun üzerine onlar, açlıktan ölecek-
leri endişesiyle Hz. Musa ve Hz. Harun'a söylenmeye başlamış ve bu şekilde
açlıktan ölmektense Mısır'da tok karnına ölmeyi tercih ettiklerini ifade et-
mişlerdir. Bunun üzerine Tanrı, Hz. Musa'ya, İsrailoğulları'na sabah man,
akşam ise et yiyecekleri müjdesini vermesini söylemiştir. 316 Bu müjdenin
hemen ardından deniz tarafindan bıldırcın sürüleri İsrailoğulları'nın bulun-
dukları bölgeye gelmiş ve İsrailoğulları oldukça alçaktan uçan bu bıldırcınları
toplayarak et ihtiyaçlarını karşılamışlardır.m

Yahudi din bilginleri İsrailoğulları'na yiyecek olarak verilen bıldırcın eti-


nin, man gibi sürekli olup olmadığına dair farklı görüşler serdermektedir.
Bazıları etin de man gibi yolculuk boyunca her gün verildiğini iddia ederken,
bazıları bunun belli aralıklarla, hatta sadece bir kez verildiğini iddia etmekte-
. dir. 318
Kanaatimizce Yahudi kutsal kitabının, çöl hayarının sonraki dönem-
lerini anlatan kısımlarında İsrailoğulları'nın, her gün man yemekten şikayet
ederek salatalık, soğan, sarımsak gibi şeyler yanında özellikle et istemesi üze-
rine Tanrı'nın yine bıldırcın sürülerini bölgeye yönlendirdiğinin belirtilmesi,319
etin dönemsel olduğunu ve İsrailoğulları'nın her gün et yeme imlcinına sahip
olmadığını ortaya koymaktadır.

Yahudi kutsal kitabına göre Tanrı, İsrailoğulları'na bıldırcın sürülerini


gönderdikten hemen sonra gece man yağdırmış ve İsrailoğullan sabah kalk-
tıklarında gökten yağdırılan man ile karşılaşmışlardır.320 Bazı Yahudi din bil-

314 Kaynaklarda Sin Çölü'nün Sina Y:ınm:ıd:ısı'mn Süveyş Körfeıi.'nin doğusun:ı doğru olan kısım­
da, körfeı.in kuıeyinden güneyine doğru uıanan düı.lük alanın güney kısmı olduğu ifade edil-
mektedir (Tom ue Aftara, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 166-167). Bu yerDebbcter-Ram le
olarak bilinmektedir (Tora ul! Aftam, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 171; G. I. Davies, Tbc
Way of the Wildcnıcss A Geographical Study of che Wildcnıess ltiııeraries iıı the Old Tesuıment,
Cambridge University Press, New York 2009, s. 84).
315 Bk. Tora ue Aftara, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 171; The Booh of]asher, 81/47.
316 Bk. Tora ucAJtarn, 2. kir:ıp: Şernot, 16/1-8, 11-12; :ıyrıc:ı bk. Ginzberg, c. 1, s. 569.
317 Bk. Tom uc Aftara, 2. kitap: Şemot, 16/2-13; Ginıberg, c. 1, s. 573; Josephus,Antiqıtities, 3.1.5.
318 Tora ve Aftara, 2. kirap: Şernot (yorum kısmı), s. 174; Tora Aftara, 4. kitap: Bamidbar (yorum
kısmı), s. 217.
319 Bk. Tora Aftara, 4. kir:ıp: B:ımidbar, 11/1-34. (Tevrat':ı göre Tann İsrailoğulları'nın ikinci kez ct
isteğini karşıladıktan hemen sonra, bu istekleri nedeniyle onları şiddedi bir bir biçimde ceıalan­
dırmışnr. Tora ue Aftara, 4. kitap: Bamidbar, 11/33-34; ayrıca bk. Josephus, Antiqıtities, 3.13).
320 Tora ve Aftara, 2. kitap: Şemot, 16/2-13; Ginzberg, c.!, s. 569-573; Josephus,Antiqıtitics, 3.1.6;
~ Kur'an'da Yahudiler
194

ginleri Tanrı'nın İsrailoğulları'na yiyecek olarak verdiği man'ın, Mewıurlarda321


işaret edildiği gibi meleklerin yahut kudretli varlıkların yiyeceği olduğunu,
Tanrı'nın nurundan yaratıldığını ve insanların yiyebileceği samurlaşmış bir
nesne olduğunu iddia ecmektedir.322 Bu özel yiyeceğin şekilsel olarak kişniş
tohumu gibi yuvarlak, ancak sarımtırak renkli olan kişnişten farklı olarak, inci
gibi beyaz/23 pul gibi ince yahut yapışkan özellikte bulunduğu324 ve kırağı ta-
bakası gibi yeryüzünü kapladığı ifade edilmektedir.325 Yahudi kutsal kitabının
man'ın yağdırıtmasını nakleden ilk kısmında man'ın çiy tabakasının üstüne
yağdığı ve çiy tabakasının kalkmasından sonra ortaya çıktığı ifade edilirken326
bir başka kısımda gece önce çiy düştüğü sonra manın onun üstüne yağdığı
belirtilmektedir.327 Yahudi din bilginleri bu ifadelerden hareketle man'ın hem
altına hem de üstüne çiy yağdığını, hatta öncesinde rüzgarın çölün kumlarını
düzlediğini, yağmurun bu kumları yıkarlığını ve arkasından manın adeta bir
kuru içindeki mücevher gibi çiylerin arasında muhafaza olacak biçimde yağdı­
ğını ifade etmektedirler.328

Yahudi kaynaklarına göre gece çiy ile alttan ve üstten kaplı olarak yağan
man, gündüz güneşin erkisiyle çiyin erimesinden sonra ortaya çıkıyor ve İs-

ayrıca bk. The Book offaıber, 81/48. (Tanrı'nın İsr:ı.iloğulları'n:ı yiyecek olarak verdiği m:ırun,
adı ve mahiyeti konusunda Yahudi kucs:ıl merni ve yorumunda çeşitli açıklamalar bulunmak-
tadır. Bu açıklamalara göre man adının kökeni ilc ilgili farklı görüşler bulunma1.'1:adır. Birinci
görüşe göre bu kelime yiyecek hazırlamak anlamına gelen "lemanot" fiiliyle bağlantılı olarak
"yiyecek" anlamına gelmektedir. İkinci bir görüşe göre ise bu kelime "ne" anlamına gelen "ma"
kelimesinden gelmektedir. Bu görüşü s:ıvunanliıra göre bu kelime Eski Mısıı dilinde "nedir bu"
anlamına gelen "ma nu" şeklinde söylenmekreydi. Üçüncü bir görüşe göreyse bu kelime "he-
diye" anlamına gelen "mana" kelimesinden gelmekte ve Tanrı'dan İsrail kavmine gelen hediye
anlamında kullanılmakraydı (Tora ve Aftara, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 177).
321 .Bk. Mezmurlar, 78/23-25.
322 Talmud, Yom:ı, 75b; Tora ve Aftara, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 173, 180; Ginıberg, c.
1, s. 570.
323 Tora veA.ftara, 2. kitap: Şcmot, 16/31; Tora lltA.ftara, 4. kirap: Bamidbar, 11/7; Talmııd, Yom:ı,
75a.
324 Tora ve Aftara, 2. kirap: Şemoc (yorum kısmı), s. ı 74.
325 Tora ve Aftora, 2. kirap: Şemor, 16/14; Josephus, Amiquitifi, 3. 1.6.
326 Bk. Tom :J( Aftara, 2. kitap: Şemor, 16/14.
327 Tom ve Afiara, 4. kitap: Bamidbar, 11/9.
328 Talmud, Yoma, 75b; Tora ve Aftara, 2. kitap: Şemoc (yorum kısmı), s. 172, ı 74; Tora ve Aftara,
4. kitap: Bamidbar (yorum kısmı), s. 203; Ginzberg, c. 1, s. 570. (Yahudi kaynaklan Şabat
gününde sofr:ı.y:ı konan iki ekmeğin :ıln:ıı'ı ve üstren örtülerle kapatılmasının da manın :ılnan
ve üstten çiy ile kaplı olarak verilmesini h:ırulatmaya yönelik bir uygulama olduğu ifade etmek-
tedir. Bk. Talmııd, Şabat, 117b; Tora veA.ftara, 2. kirap: Şemor (yorum kısmı), s. 174, 179).
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
195

railoğulları, aile bireylerinin sayısına göre belli bir ölçüde manı topluyordu.
İnsanlar fazla da toplasa az da toplasa evlerine götürüp kontrol ettiklerinde
aile bireylerinin sayısına yerecek miktarda man topladıklarını, kimsenin fazlası
veya eksiğinin olmadığını görüyordu. 329 İhtiyaç fazlası olan ve toplanmayan
manlar ise öğlene doğru ısınarak eriyordu.330 Toplanan manların ise günlük
olarak tüketilmesi ve ertesi güne saklanmaması gerekiyordu. Bunun yapılma­
ması halinde saklanan man kurtlanıyordu. 331 Ancak Cuma günleri iki günlük
man toplanıyor ve Şabat (Cumartesi) günü man yağmıyordu. Şabat için Cuma
gününden toplanan manlar ise ertesi güne bozulmadan kalıyordu.332
İsrailoğulları, günlük olarak topladıkları man'ı yemek olarak pişirmekce
yahut öğütüp, bir ifadeye göre ballı gözlemeye,333 bir başka ifadeye göre ise
yağlı pideye benzer tadı olan pideler yapmaktaydı. 334
Yahudi din bilginlerine
göre insanlar, eşsiz bir lezzete sahip olan man'da, adeta bir bebeğin annesinin
sütünden aldığı türden her türlü besini ve tadı almaktaydı. Bazılarına göre
man'da salatalık, karpuz, soğan, sarımsak ve pırasa gibi ağız kokusu veya şiş­
kinlik yapan yiyecekler dışmdaki her yiyeceğin tadı bulunmaktaydı; bazılarına
göre ise manda bu sayılan beş yiyeceğin de tadı hissediliyordu ancak bunlar
fiziksel olarak yenmiş gibi hissedilmiyordu. 335

Yahudi din bilginlerine göre nurdan yaratılan ve meleksi varlıkların yiye-


ceği olan man, insana oldukça yararlı bir besindi ve tümüyle vücut tarafından
emilip dışarıya herhangi bir arık çıkmıyordu. 336 Yorumlara göre İsrailoğulları

329 Tora vt Aftara, ı. kitap: Şemot, 16/16-18; Tora ve Aftarn, 2. kir:ıp: Şernot (yorum kısmı), s.
ı76-177; Ginıberg, · c. 1, s. 57ı; ayrıca bk. Joscphus, Anriqııities, 3.1.6.
330 Bk. Tora vt Aftam, ı. kitap: Şernot, 16/ıl; Tora vt Afta m, 2. kirap: Şernot (yorum kısmı), s.
176; Talmud, Yoma, 76a; Ginzberg, c. 1, s. 571.
331 Bk. Tora vt Afta ra, ı. kitap: Şemot, 16/19-ıO; Tora vt Aftara, 2. kir:ıp: Şernot (yorum kısmı),
s. 177; Josephus, A11ıiquitics, 3.1.6; ayrıca bk. Ginzberg, c. ı, s. 572.
332 Bk. Tora vulftara, 2. kitap: Şemot, 16/ı2-26, 29-30; Talmud, Şabat l17b; Ginıberg, c. ı,
s. 571-572. (Şabat ile ilgili düzenlemeye ve o gün bu yiycc~ğin olmayacağı ile ilgili talimata
r:ığmen İsrniloğull:ırı'nın bir kısmının ilk Şabat gününde yasağı çiğneyerek man toplamak için
ar:ıziye çıktığı ve bu nedenle Tanrı tarafından azarlandığı ifade edilmektedir (Bk. Tom ve Aftara,
2. kitap: Şemot, ıG/27-30; Ginzberg, c. ı, s. 572).
333 Bk. Tora ve Aftara, 2. kitap: Şemot, 16/31; Tora ve Aftara, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s.
174-180; Talm11d, Yoma 75a; ayrıca bk. Josephus, Allriq~tities, 3.1.6.
334 Tora vt Aftara, 4. kitap: Bamidbar, 1118; Talm11d, Yoma 75a.
335 Bk. Tora ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar (yorum kısmı), s. 198-201; Talm1td, Yoma, 75a.
336 B k. Tora vt Aftara, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. ı73; Bk. Tora ve Afta ra, 4. kitap: Bamid-
bar (yorum kısmı), s. 201, 4ı6; Talmud, Yoma, 75b; Ginıberg, c. 1, s. 570, 694.
~ Kur'an'da Yahudiler
196

daha sonra farklı yiyecekler istedikleri dönemde man yemekren adeta kuru-
duklarım337 veya bu cisimsiz ekmeği yemekten bıktıklarını338 dile getirirken de
yedikleri mandan herhangi bir atığın çıkmadığım söylemek istemişlerdir. Bu
yorumlara göre Yahudi kutsal kitabında tuvaler ihtiyacı için yer kazılması ve
daha sonra üstünün örtülmesi339 ile ilgili emir de herhangi bir atık bırakmayan
man sebebiyle değil, çevre halklardan aldıklan diğer yiyeceklerin oluşturduğu
atık sebebiyledir.340

Yahudi kutsal kitabına göre Tanrı, İsrailoğulları'nın çölde kaldıkları kırk


yıl boyunca günlük yiyecek olarak gökten man yağdırmaya devam etmiş, bu
halkın Yeşu önderliğinde Ürdün (Yarden, Şeria) lımağını geçerek vaat edilen
topraklara girmesi ve bu toprakların ürünlerinden yemeye başlamasıyla birlikte
maru kesıniştir. 341 Kur'an'da da İsrailoğulları'nın Hz. Musa önderliğinde Mı­
sır'dan çıktıkları ve çölde kaldıkları dö~emde ~~~'ın onlara man (kudret hel-
vası) ve bıldırcın eti verdiği ve onları bulutla gölgelediği ifade edilmektedir.342
Yahudi ve İslam kaynaklarına göre Allah'ın İsrailoğulları'na balışettiği nimet-
ler man ve bıldırcın etiyle sınırlı kalmamış ve bir süre sonra, suyun olmadığı
bir bölgeye varınca, içmeleri için Hz. Musa vasıtasıyla kayadan su çıkarmıştır.

d. Hz. Musa,nın Kayadan Su Çıkarması

İsrailoğulları Hz. Musa ve Harun'un önderliğinde Sina yarımadasının


güneyine doğru ilerlerken Sin Çölü'nden sonra Sina'ya yakın bir noktada bu-
lunan Refidim343 denilen yerde konaklarruşlardır. 344 İsrailoğulları burada su
bulunmadığı için susuzluktan ölecekleri kaygısına kapılmış ve bu hususta Hz.
Musa ile tartışarak ona, hem kendilerini hem de hayvanlarını susuzluktan

337 Tora ve .Afiara, 4. kimp: B:ımidbar, 1116.


338 Tora ve Afiara, 4. kitap: B:ımidbar, 21/5.
339 Tora ve Afiara, 5. kimp: Devarim, 23/13-14.
340 Tora Afi.ıra, 4. kitap: Bamidbar (yorum kısmı}, s. 416; Tnlmııd, Yoma, 75b.
341 Yeşu, 5/12; ayrıca bk. The Book of]asher, 81/48-49; Ginıberg, c.1, s. 844; ayrıca bk. Josephus,
Aııtiqııitie;, 3. 1.6.
342 Bakara 2/57; A'rif7/160; ayrıca bk. Taha 20/80.
343 Re6dim'in Sina Dağı'nın 18 km kadar batısındaki Vadi ReF.ıyar olduğu iddia edilmektedir (Tora
ve Aftara, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 185).
344 Toro 11e Afiara, 2. kitap: Şemot, 17/1; Josephus, Antiquiıies, 3.1.7.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
197

öldürmek için Mısır'dan çıkararak buraya getirdiği eleştirisinde bulunmuşlar­

dır. Bunun üzerine Hz. Musa Tarırı'ya yalvarmış ve su bulmaısa bu insanla-


rın kendisini taşİayacağını söylemiştir. Hz. Musa'nın yalvarması üzerine Tarırı
ona, İsrail halkının ileri gelenlerini yanına alarak kendisinin işaret ettiği bir
kayanın yanına gitmesini .ve asa ile vurarak ondan su çıkarmasını söylemiştir.

Hz. Musa Tanrı'nın emrettiği biçimde davranmış ve O'nun işaret ettiği kayaya
vurarak oradan su çıkarrnıştır. 345 Hz. Musa kayadan su çıkardığı bu yeri, İs­
railoğulları'nın kendisiyle tartıştığı ve Tarırı'yı sınadıkları yer olması sebebiyle
"sınama" ve "tartışma" anlamlarına gelen "Masa" ve "Meriva" adlarıyla ad-
landırmıştır.346 İsrailoğulları'nın çölde susuz kalmaları üzerine Hz. Musa'nın,
Allah'ın emriyle asasıyla kayaya vurduğu, kayadan mucizevi bir biçimde on
iki su gözesinin açıldığı ve İsrailoğulları'nın bu sulardan içerek susuzluklarını
giderdiği Kur'an'da da zikredilmektedir. 347

Kaynaklarda Hz. Musa'nın su çıkardığı bu kayanın İsrailoğulları'nın Mı­


sır'dan çıkışından itibaren kırk yıl sürecek olan çöl hayatı boyunca onların su
kaynağı haline geldiği ve onlarla birlikte yolculuk yaptığı iddia edilmektedir.
İsrailoğulları'yla birlikte konup göçen bu su kaynağının, Hz. Musa'nın abiası
Meryem'in hatırına verildiği348 "Meryem'in çeşmesi (kuyusu)" olarak adlan-
dırıldığı ifade edilmektedir. iddialara göre bu çeşme (kuyu), İsrailoğulları'nın
kırk yıllık çöl sürgünü hayatının son yılında Meryem'in ölümü üzerine orta-
dan kaybolmuştur. 349 Bunun üzerine de İsrailoğulları yine susuzluk sıkıntısı
çekmeye başlamış ve bir önceki defa yaptıkları gibi Hz. Musa ve Harun'a
karşı söylenmeye ve onlarla tartışmaya başlamışlardır. Onlar, bu ikinci susuz-
luk hadisesinde de bir önceki olayda olduğu gibi liderleri Musa ve Harun'u
kendilerini ve hayvanlarını çölde susuzluktan öldürmek için mi Mısır'dan
çıkardıkları eleştirisinde bulunmuşlardır. 350 Halkın tepkisi üzerine Hz. Musa

345 Tora ue Aftara, 2. kitap: Şemot, 17/2-6; Tora ue Aftara, 2. kirap: Şernot (yorum kısmı), s. 184-
186; Ginıberg, c. 1, s. 575; Josephus, Aııtiqııities, 3.1.7.
346 Tora ueA.ftara, 2. kitap: Şemot, 17/7; Tora ueA.ftara, 2. kirap: Şernot (yorum kısmı), s. 187;
Ginzberg, c. 1, s. 575.
347 Bk. Bakara 2/60; A'rif7/160.
348 Talnıııd, Ta'anith, 9a; Ginzberg, c. I, s. 573.
349 Tora ue Aftara, 2. kitap: Şemor (yorum kısmı), s. 184; Ginzberg, c. 1, s. 576.
350 Tora uc Afta ra, 4. kitap: Bamidbar, 20/2-5; ayrıca b k. Ginzberg, c. l, s. 732.
~ Kur'an'da Yahudiler
198

ve Harun, Buluşma Çadırı'nın önüne gelerek Tanrı'ya yakarmıştır. Tanrı da


onlara İsrail'in ileri gelenlerini yanlarına alarak kayalıkla konuşmalarını ve
kayanın su vereceğini söylemiştir. Hz. Musa, Harun'u yanına alarak onlara
"dinleyin ey asiler, size bu kayadan su çıkaralım mı?" dedikren sonra asasıy­
la kayaya iki kez vurmuş ve kayadan İsrailoğulları'nın ihtiyacını karşılayacak
suyu çıkarmıştır. 351
Yahudi kutsal kitabında ikinci kez kayadan su çıkarma hadisesinin ya-
şandığı yer ilk mucizenin yaşandığı bölge gibi "Meriva" olarak adlandırılmış,
ancak bu mucizenin sonunda Tanrı, Hz. Musa ve Harun'a kızarak kendisine
(gereken düzeyde) inanç oluşturmadıkları için352 onların da vaat edilen toprak-
ları göremeyeceklerini söylemiştir. 353 Bu iki olay arasındaki büyük benzerlik ve
her iki yerde de bu şekilde çıkan suların "çekişme" anlamına gelen "Meriva"
adıyla adlandırıldığının ifade edilmesi, bu iki farklı olayın aslında tek bir olay
olduğu ve bunun Yahudi kutsal kitabını oluşturan farklı kaynaklar sebebiyle iki
farklı olaymış gibi nakledildiği ihtimalini akla getirmektedir.

Yahudi kursal kitabına göre Refidim'de yaşanan kayadan ilk su çıkarma


mucizesinden sonra İsrailoğulları aynı bölgede Amalek kavminin saldırısına
uğramış ve burada bir başka ilahi gelişme sayesinde bu düşman yok edilmiş­
tir. Bu savaşta Hz. Musa'nın öğrencisi Yeşu önderliğindeki İsrail savaşçıları
Amaleklilerle çarpışırken Musa sihirsel bir uygulamada bulunarak asasının
bulunduğu elini savaş boyunca yukarıda tutmuş ve bu suretle düşmanın boz-
guna uğramasını sağlamıştır. 354 İsrailoğulları savaşın ardından bir süre daha bu
bölgede kaldıktan sonra buradan ayrılarak Mısır'dan çıkışlarının üçüncü ayın-

351 Bk. Tom ve Aftam, 4. kitap: Bamidbar, 20/6-11; Ginıbcrg, c. 1, s. 731-734.


352 Yahudi din bilginleri yukand~i ifadeyi, &rklı biçimlerde anlamakrodır. Bu bağlamda ifadenin,
Musa ve H:ırun'un, kayadan su çıkarma hususunda halkın önünde Tanrı'ya yererince güvenme-
di Ideri, O'nu yeterince k-utsal kılmad.ıklan, O'na isyan eniideri yahut İsrailoğulları'nın Tanrı'ya
güveomesini sağlayamadıklan için Tanrı'nın öfkesini çekcikleri şeklinde f.ırklı izahlar yapıl­
makrodır. Tora ve Aftara'da bu izahlardan sonuncusu tercih edilmektcdir (B k. Tora ve Aftara, 4.
kitap: Bamiribar (yorum kısmı), s. 398).
353 Bk. Tora veAftara, 4. kitap: Bamidbar, 20/1-13; Tora vcAftam, 4. kirap: Bamidbar (yorum
kısmı), s. 392-401; ayrıca bk. Ginzberg, c.1, s. 731-735. -
354 Bk. Tom ve Aftara, 2. kitap: Şemot, 17/8-16; Ginıberg, c.l, s. 577-581; Josephus, Antiquities,
3.2.1-4; ayrıca bk. Meyers, s. 133-135.
Kur'an Kıssalan Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
199

da355 Sina Yanmadası'nın güneyinde olduğu tahmin edilen, ancak günümüzde


yeri tam olarak bilinemeyen356 Sina Dağı'na varmıştır. 357

e. Ahitlejme Süreci ve İsrailoğul/an'nın Tann'yı Görmek İstemeleri


İsrailoğullan Sina'ya vardıklarında, Tanrı Hz. Musa vasıtasıyla onlara,
bütün dünyanın hakitninin kendisi olduğunu, emirlerini yerine getirmeleri
şartıylabütün topluluklardan daha değerli bir halk olacaklarını söylemiştir.
Hz. Musa, Tanrı'nm bu ifadelerini İsrail halkının ileri gelenlerine nakletmiş
ve onlardan bu emirlere uyacakları vaadini almıştır. 358 Ancak Yahudi kutsal
kitabında, İsrailoğulları'run Tanrı'nın emirlerine itaat edecekleri ile ilgili ifa-
denin hemen sonrasındaki c~lede dikkat çekici bir ayrıntı bulunmakta ve
bu ayrıntıdan İsrailoğulları'nın itaat vaadinin tereddütsüz ve şartsız olmadığı
anlaşılmaktadır. Bahsettiğimiz ifadede Tanrı'run bu1ut içerisinde Hz. Musa'ya
hitap edeceği, halkın da bu hitabı duyacağı belirtilmekte ve hemen devamında
"Moşe halkın bu konudaki sözlerini Tanrı'ya anlattı"359 denilmektedir. Met-
nin akışı içerisinde zikredilmeyen "halkın bu konudaki sözlerinin" mahiyeti,
Yahudi kutsal kitabının yorumunda karşımıza çıkmaktadır. Bu yoruma göre

355 Yahudi k:ıynakları üç ay ifadesinin tam üç ay şeklinde aniaşılmaması gerektiğini dile getir-
mektedirler (Bk. Tora ue Aftara, 2. kitap: Şernot (yorum .kısmı), s. 205). Çünkü bu iF.ıdcyi
söylendiği biçimiyle esas aldığımızda, "üçüncü ayda" ifadesini, üçüncü ayın başlangıcı şeklinde
aniasak bile, Mısır'dan çıkıştan itibaren en :ız iki aylık bir zamanın geçtiğini, yani karneri sim:-
me göre 59-60 günlük bir sürenin tamamlandığını k:ıbul ermek gerekmektedir. Oysa yine aynı
kaynaklarda Mısır'dan çıkışın ellinci gününde Tora'nın alındığı ifade edilmektedir (B k. Tora ue
Aftara, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 204). Kaynaklar bu durumu, Mısır'dan çıkışı n Yahudi
takvimindeki Nisan (Abib) ayırun 15. gününde gerçekleştiği (Toro uc Aftara, 2. kitap: Şernot
(yorum kısmı), s. 142), dolayısıyla hesaplamanın da bur.ıdan başlatılması gerektiği şeklinde
ifade etmektedirler. Bu ayrınorun hesaba katılması halinde çıkışın gerçekleştiği Abib (Nisan)
ayının ortasından sonuna kadar olan y:.ıklaşık ı4-15 günlük süreye, çıkışran sonraki ikinci ay-
. dan da 29-30 günün eklenmesiyle üçüncü ayın başına kadar 43-45 günlük bir sürenin geçtiği
şeklinde bir hesap k:ırşımıza çıkmaktadır. Bu durumda da "çıkışın üçüncü ayında" ifadesi ile
"çıkıştan elli gün sonra Tora'nın alındığı" şeklindeki ifadeler arasındaki görünür çelişki ortadan
kalkmaktadır.
356 Davies, s. 63-69.
357 Tora ve Aftara, 2. kitap: Şemot, 19/1-2; Tbc Book of)asher, 82/1-3; Charles Foster Kent, A
History oftbe Hcbrcw Pcople, From tbe Settlmıeııt in Canaaıı to the Divisioıı ofthe Kingdom, New
York 1907, c. 1, s. 37.
358 Tora ue Aftara, 2. kitap: Şemot, ı 9/5-8.
359 Tora ve Aftara, 2. kitap: Şemot, ı 9/9.
~ Kur'an'da Yahudiler
200

İsrailoğulları Tanrı'ya itaat edeceklerini söylemekle birlikte, Hz. Musa'nın;


peygamberlerin vahiy alma anındaki sıkıntıları ve kursalla temasın getirdi-
ği zorlukları hissetmeden, rahat bir biçimde Tanrı'dan vahiy alması sebebiyle
onun Tanrı'dan vahiy aldığı hususunda kuşkular taşımakta ve Tanrı'nın ona
hitap etmesine bizzat tanık olmak istemektedirler.360 Bu bağlamda onlar, Tan-
rı'nın nurunu tecrübe etmek (Tanrı'yı görmek) ve O'nu duymak istediklerini
ifade etmektedirler.361
Hz. Musa'nın, İsrailoğulları'nın isteğini Tanrı'ya ilettiği, bunun üzerine
Tanrı'nın, ona, insanlara bedenlerini ve kıyafetlerini arındırarak üç gün son-
rasındaki kutsal ana hazırlanmaları talimatını vermesini emrettiği ifade edil-
mektedir. Aynı yorumun devamında, aslında halkın sadece Tanrı'nın hitabına
tanıklık etme talebiyle yetinmediği ve kendilerine de hitap edilmesini istediği
ifade edilmektedir. Çünkü onların, Tanrı'nın Musa'ya hitabına tanıklık et-
mekle yerinmeleri ve kendilerine de hitap edilmesini istememeleri halinde üç
günlük bir arınma süresine ihtiyaçlarının olmayacağı belirtilmektedir.362
Yahudi kutsal kitabına göre Tanrı üç gün sonra şimşekler, yıldırımlar,
gök gürültüleri, sarsıntılar, ateş ve duman içerisinde dağa tecelli etmiştir. İs­
railoğulları, Tanrı'yı işitmek, O'nun nurunu tecrübe etmek istemelerine rağ­
men, karşılaştıkları bu ürkütücü tablo nedeniyle ölecekleri korkusuyla, dağın
eteğinde, yaklaşmalarına izin verilen alana kadar yaklaşmaktan bile kaçınarale
durmuş ve Tanrı'nın kendileriyle konuşmasını istememiştir. Bunun üzerine
Musa, dağa, Tanrı'nın yanına çıkmıştır. 363 ·

360 Tora ve A.ftara, 2. kitap: Şe mor (yorum kısmı), s. 210-211.


361 · ı:ora ve Afta ra, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 210-211; ayrıca bk. Ginzberg, c. .1, s. 597.
362 Tora ve A.ftara, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı),_ s. 210. (Bazı Yahudi kaynaklarında İsrailo-
ğulları'nın Tanrı ile ahitleşmesinden önce gerçekleştirdiği üç günlük rirüel temizlikren daha
önceki süreçte Tanrı tarafından fiziksel ve manevi açıdan Tera'yı kabule hazırlandıkları belirril-
mekredir. Buna göre Mısır'dan çıkışra İsrailoğulları'nın önemli bir kısmı köleliğin zor şartları
sebebiyle sakat veya hasta durumdaydı (Ginzberg, c. ı, s. 674-675). Tanrı, kusursuz kitabı
Tera'yı hasr:ılıkların ve sakatlıkların yaygın olduğu bir topluina vermek istemediği için İsrai- ·
!oğulları arasındaki bütün sakatlıkları ve hastalıkları onadan kaldırmış ve fiziki açıdan sağlıklı
bir toplum oluşrurmuştur (Ginzberg, c. ı, s. 591, 674-675; ayrıca bk. Tora ve Afrara 2. kitap:
Şernot (yorum kısmı), s. 237). Aynı zamanda bu toplumu manen de arındırıp yücelterek To-
ra'yı kabule hazır hale getirmiştir. İsrailoğulları, ahitleşmeden kısa süre sonra Altın Buzağı'ya
tapınınca toplumu terk etmiş olan hastalık ve sakarlıklar geri dönmüştür. (Ginzberg, c. 1, s.
591, 674-675).
363 Tora ve A.ftara, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 234, 236.
Kur'an K.ıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
201

Hz. Musa'nın dağa çıkmasından sonra Tanrı onunla halkın da duyacağı


biçimde konuşmuş364 ve On Emri vermeye başlamıştır. Bu emirlerin verilişi sı­
rasında Tanrı'nın sesini duyan halk büyük bir korkuya kapılmış ve iddiaya göre
her emirde kilometrelerce geriye savrulmuştur. 365 Bir rivayere göre her emirde,
bunu duyanların ruhu bedenlerini terk etmiş, Tanrı onları tekrar dirilcerek
geri getirmiştir. Bu nedenle de onlar, bir daha dirilmemek üzere ölecekleri
hususunda büyük bir korkuya kapılrruşrır.366 Bir başka rivayere göreyse ruhları
bedenlerini terk etmemiş, ancak terk etmehill eşiğine gelerek onları oldukça
zayıf düşürmüştür. 367 İddiaya göre bu esnada onların ruhlarının bedenlerini
terk etmemesi için Tanrı her ferde ikişer melek göndermiş, bunlardan bir ra-
nesi o kişinin rurmakta zorlandığı başını tutarak Tanrı'nın ihrişamını görme-
sini sağlarken diğeri de kalbinin üstüne elini koyarak ölmemesini sağlamıştır. 368
Yahudi kutsal kitabında yer alan yoruma göre İsrailoğulları On Emrin
ilk ikisini, Yahudi söylencelerine göreyse tamamını Tanrı'dan duydukran son-
ra daha fazlasını kaldıramayacakları ve hayatta kalamayacakları korkusuyla
Musa'nın aracılığını istemişlerdir. 369 Bu amaçla onlar Hz. Musa'ya, Tanrı'nın
görkemine tanık olduklarını, sesini işittiklerini, ancak O'nu daha fazla işir­
meye rakaderinin olmadığını ve ölmek istemediklerini, bunun için Musa'nın
Tanrıyla görüşüp O'nun emirlerini kendilerine iletmesini isremişlerdir. Tanrı
onların bu isteğini kabul etmiş ve emirlerini Musa aracılığıyla iletmiştir. 370 Bu

364 Yahudi kuı:sal metninde Tanrı'nın Hz. Mus:ı ile akr.uııyla konuşur gibi yüzyüze görüşrüğü,
bunun Tanrı ile Musa arasınd:ılti iletişim biçimi olduğu ifade edilmektedir (B k. Tora ve Afta m,
2. ltirap: Şemot, 33/11). Bu ifadenin yorumunda Hz. Musa'nın diğer peygamberlerden farklı
olarak bir :ıracıya ihtiyaç duymadan Tanrıyl:ı ilti insanın karşılıklı konuşması gibi konuştuğu ve
bu konuşma sebebiyle bilincinin etltilenmediği, kursalla rern:ısın getirdiği herhangi bir eritiyi
yaşamadığı belirtilmektedir (To ra ve A.ft:ır:ı, 2. ltirap: Şemoc (yorum kısmı), s. 44 1). Kur'an'da
da Yahudilerin :ışi na olduğu bu söylem dillendirilmiş ve Allah'ın Hz. Musa ile :ıracısız doğrudan
konuştuğu if~de edilmiştir (Bk. Nisa 4/163).
365 Tom ve Afiarn, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 234-237.
366 Tom ve Aftara, 2. ltitap: Şernot (yorum kısmı), s. 234-237; Torn ve Aftam, 5 ltitap: Devarim
(yorum kısmı), s. 121.
367 Torn ve Aftara, 5 kitap: Devacim (yorum kısmı), s. 121.
368 Ginzberg, c. 1, s. 603.
369 Tora v~Afinra, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 216,237; Ginzberg, c. l, s. 610-611. Qosep-
lıus'ta ise İsrailoğulları'nın;uon Emri" Tanrı'dan duymaktan memnun oldukları, ancak trtesi
gün Musa'ya gtlerck diğer emirleri kendisinin :ılıp getirmesini istedikleri ifade edilmtkttdir.
Bk. Josephus, Antiqttities, 3.5.6).
370 Tora ve Aftara, S kitap: Devari m, 5/21-25; ayrıca bk. Tora ve Aftara, 2. kitap: Şemot, 20/15-16;
Ginzberg, c. 1, s. 610-611.
~ Kur'an'da Yahudiler
ıoı

bağlamda Hz. Musa Tanrı'dan, başta On Emif371 olmak üzere inanç, ibadet ve
toplumsal yükümlülükler ile ilgili emir ve yasaklar almış ve kavmine bunla-
ra uyup uymayacaklannı sormuştur. Onlar bu emir ve yasaklara uyacaklarını
söyledikten sonra, Hz. Musa bütün bu emir ve yasakları cabledere yazmış ve
boğalar kestirip kanlarının yarısını sunağa akıtmış yarısını da leğenlerde top-
layarak halkın üzerine serpmiştir. Böylece Tanrı ile İsrail kavmi arasında özgür
irade ile benimse~en ve kanla kursanan bir ahir yapılmıştır. 372
İsrailoğulları'nın, Yahudi kutsal kitabının yorum kısmında dile getirilen,
Musa'nın Allah'tan vahiy aldığı hususundaki kuşkuları ve bu kuşku sebebiyle
de Allah'ı görmek istemeleri, O'nu görmeden Musa'ya iman etmeyeceklerini
dile getirmeleri Kur'an'da da zikredilmektedir. Bakara slıresinde anlatılan olay-
da İsrailoğulları'nın Allah' ı görme hususundaki ısrarları sebebiyle bakıp durur-
ken onları yıldırırrun çarptığı ve ölümlerinin ardından Allah'ın onları dirilttiği
if.ıde edilmektedir.373 Kur'an'ın bu ifadeleri, Yahudi kaynaklarında on emrin
verilişi esnasında Tanrı'nın hitabını işiten İsrailoğulları'nın her emir esnasında
ölüp tekrar dirildikleri yahut ölecek gibi oldukları ve meleklerin desteği saye-
sinde ölmedikleri şeklindeki bilgilerle büyük oranda uyuşmaktadır.

f. Dağın İsrailoğulları'nın Tepesine Kaldırılması


Yukarıdaki ifadelerde H z. Musa'nın On Emri almadan önce İsrail kav-
minin ileri gelenlerine,374 emirleri aldıktan sonra da toplumun tümüne Tan-
rı'nın emirlerini tutup tutmayacakları hususunu sorduğu ve onlardan Tanrı'nın
emirlerine itaat edecekleri sözünü aldığı belirtilmektedir.375 Bununla birlikte
Talmud'da Tanrı'nın, Sina Dağı'nı yerinden söktüğü ve tehditkar bir biçimde,
bir kapak gibi onların tepesinde tutarak emirlerini kabul etmemeleri halinde
buranın onlara mezar olacağını söylediği belirtilmekredir.376

371 Tora ve Aftara, ı. kitap: Şemoc, 20/1-17; ayrıca bk. Tbe Book ofjasbtr, 82/6-8.
372 Torn vi! Aftam, 2. kitap: Şemot, 24/3-8; aynca bk. Ginıbcrg, c.!, s. 598.
373 Bakar.ı 2/55-56.
374 Tora ve Aftara, 2. kitap:Şemot, 19/7. (Yahudi söylenceleri ne göre Hı. Musa Tor.ı'yı almadan
önce sadeec coplurnun ileri gelenlerine değil, diğer bireylerine de söylemiş ve onlardan itaat
sözü almıştır. Ginıberg, c. 1, s. 597).
375 Tora ve Aftara, 2. kitap: Şemoc, 24/3; Ginzberg, c. 1, s. 598.
376 Bk. Tora ve Afta m, 2. kitap: Şemor (yorum kısmı), s. 217; Talmııd, Şabat 88a; Talmııd, Avoda
Zara, 2b; Ginzberg, c. 1, s. 600.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi *
203

Yahudi din bilginleri, atalarının bu emidere memnuniyetle itaat edecek-


lerini belinmesine ve herhangi bir itirazda bulunmamasına karşın yapılan bu
tehdidin nedenini anlamanın zor olduğunu ifade etmektedirler. Bazıları Tanrı
ile İsrail arasındaki ilişkide sadece sevginin değil, aynı zamanda korku ve çe-
kinmenin de gerekli olduğunu, dolayısıyla dağın kaldırılmasıyla yapılan teh-
didin, sağlam bir ilişkide bulunması gereken korku unsurunu tamamlamak
için gerçekleştirildiğini zikrederek bunu açıklamaya çalışmaktadır. Bu izah
biçimine göre evlilik örneğindeki gibi sağlam bir ilişkide, sadece sevgi değil,
sevdiğini kaybetme korkusu olarak izah edilebilecek bir korku ve çekinmenin
de bulunması gerekmektedir. Nitekim Tanri ile İsrail kavminin ahideşmesi,
sembolik olarak evlilik ilişkisine benzetilmekce ve korkutma amacıyla İsra­
iloğulları'nın tepesine kaldırılan dağ, evlilik merasiminde kadın ile erkeğin
altında durduğu hubba'ya benzetilmektedir. Ancak Tanrı'nın, tehdit amacıyla
dağı İsrail kavminin üstüne kaldırmasını, Yahudi din bilginlerinin yaptığı gibi
evlilikteki saygı ve korku gibi gerekçelerle izah etmeye çalışmaktan çok, ilalll
emirleri kabul hususundaki itirazları ortadan kaldırmaya yönelik bir girişim
olarak görmek daha mantıklı gözükmektedir. Nitekim bir başka rivayere göre
İsrailoğulları, Yazılı Tora'yı kabul etmekle birlikte Sözlü Tora'yı kabul etmek
istememiş, Tanrı da, bu tavırlarından vazgeçip Sözlü Tora'yı da kabul etmeleri
için üzerlerine Sina Dağı'nı kaldırmıştır. 377
Yukarıdaki ifadelerden, ister Yazılı Tora'yı isterse Sözlü Tora'yı kabul et-
meye yönelik olsun, İsrailoğulları'nın Tanrı ile ahideşirken, Yahudi kaynakla-
rında iddia edildiği gibi hevesli olmadıkları ve bu emirleri ilahi tehdit karşı­
sında kabul ettikleri Kur'an'da da belirtilmekte ve Tanrı'nın, Tur'u tepelerine
kaldırarak emirlerini kabul etmemeleri halinde onları dağın altında yok et-
mekle tehdit ettiği ifade edilmektedir.378

4. İsrailoğullan'nın Buzağıya Tapınınası


Yahudi kutsal kitabına göre Hz. Musa, kavmi ile Tanrı arasında gerçekle-
şen ahitleşme olayından sonra ağabeyi Harun ile abiası Meryem'in oğlu Hur'u
onların başına idareci tayin etmiş ve yardımcısı Yeşu ile birlikte Tanrı'nın

377 Tora ı>e Aftara, 2. kitap: Şe mor (yorum kısmı), s. 217.


378 Bk. Bakara 2/63, 93; Nisa 4/154;
. . Kur'an'da Yahudiler
204

i
emirlerini almak üzere tekrar dağa, Tanrı'nın huzuruna çıkarakl79 kırk gün,
kırk gece orada kalmışrır. 380 Kur'an'da da Hz. Musa'nın kavminin sorumlulu-
ğunu ağabeyi Harun'a bırakarak emir ve.yasakları almak amacıyla oruz günlük
bir süre için dağa çıktığı, ardından bu sürenin kırk güne tamamladığı ifade
edilmektedir. 381
Yahudi kursal kitabında Kur'an'ın işaret ettiği türden bir ilave süre söz
konusu olmasa da, muhtemelen Kur'an'da zikredilen ilave süre sebebiyle, Hı.
Musa'nın önceden belirttiği günde dağdan dönmemesi üzerine aşağıda bekle-
yen kavmi, onun başına bir şey geldiğini düşünmüştür. Yahudi kaynaklarında
anlatılanlara göre bunda, Şeycan'ın sihirsel bir metoda Hı. Musa'yı onlara
ölmüş gibi göstermesinin önemli bir payı olmuştur. Çünkü Şeytan, sihirsel
bir uygulamayla Hı. Musa'nın döneceği gün ve saatte dönmemesi üzerine
kaygıianmış olan İsrailoğulları'na, onu gökyüzünde bir taburra ölü gibi gös-
termiştir. Bunun üzerine onların bir kısmı, özellikle İsrailli olmayan diğer
halklar, Mısırlı Yeyunos Uannes) ve Yombros Uambres) isimli sihirbazların
öncülüğünde, başlarına lider olarak bırakılmış olan Harun'a ve Meryem'in
oğlu Hur'a giderek Musa'nın başına bir hal geldiğini ve kendilerine bir ilah
yapmasını istemişlerdir. 382

Liderlerinden bir ilah tasviri isteyen bu kitle, kendilerine sert tepki gös-
teren Hur'u ve bazı ileri gelenleri öldürmüş ; Harun'a gelerek isteklerini yerine

379 Kur'an'da Hı. Musa'nın Allah'ın emirlerini almak. için dağa çıkmakca acele eniği ve Allah'ın
ona, huıur:ı gelmek için niçin acele ettiğini sorduğu, Musa'nın da ilahi rııayı kaz:mmak için
acele eniği cevabını verdiği, bunun üzerine AUah'ın, İsr:ıiloğulları'nın Samiri öncülüğünde put-
peresdiğe düştüğü haberini verdiği iliıdı: edilmektedir (bk. Taha 20/83-85). Legcnds ofj~ws adlı
. eserde de Hı. Musa'nın Tora'yı almak için Sina'ya çıkmakra acele ettiği belirtilm~ktcdir (Bk.
Ginzberg, c. 1, s. 620).
380 Tora ve Aftara, 2. kitap: Şemot, 24/12-18.
381 A'r.if7/142; ayrıca bk. Bakara 2/51.
382 Tora ve Aftara, 1. Kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 418; Ginıberg, c. 1, s. 620. (Kur'an'a göre
İsrailoğulları Hı. Musa dönemindeki bu putperestlik girişimlerini her vesileyle scrgilemiştir.
Bu bağlamda onlar ve lviısır'dan çıktıkran sonra gördükleri bir k:ıvmin putlara tıpınmasın­
dan etkilenerı:k aynı tür pudarı kendileri için de }".ıpmasını Musa'dan istemişlerdir. Hz. Musa
bu talebi cahillik olarak değerlendirmiş ve insanların tapındıkları bu tür şeylerin yok o lmaya
mahkum olduğunu belirtmiştir (Bk. A'raf7/138-140). Uri Rubin'e göre Kur'an'ın bahsettiği
bu hadise Bamidbar 25/1-8'dc bahsedilen İsrailoğulları'nın Moav kabilesinin kadınlarından et-
kilenerek onların ilahlarına taptoması hadisesini çağnştırmaktadır (Bk. U ri Rubin, "Tr:ıditions
in Transformatioo. The Ark of me Covenant and me Golden Calf in Biblical and lslarnic
Historiogr:ıphy", Orieııs, c. 36, (2001), s. 201).
Kur'an Kıssalan Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi H
205

getirmemesi halinde onu da öldüreceklerini söylemişlerdir. Harun bu teh-


ditten korktuğu için değil, hem İsrailoğulları'nın peygamber veya din ada-
mı öldürmek gibi büyük bir günaha düşmesini önlemek hem de daha büyük
bir fitneye neden olmamak için bu calebe açıktan karşı koymarruşnr. Ancak
elinden geldiğince ağır davranarak Musa'nın dönüşüne kadar onları oyalamaya
çalışrnışnr. 383

Harun, Musa'nın dönüşüne kadar zaman kazanmak amacıyla kendisinden


ilah tasviri isteyenlerden yapacağı putun malzemesi olarak kadın ve çocukla-
rın altın takılarını getirmelerini istemiştir. O, kadın ve çocukların, takılarını
vermeye razı olmayacaklarıru, verseler bile istekli bir biçimde yapmayacakları
için işi ağırdan alacaklarını ve bu suretle Musa'nın dönüşüne kadar kendisine
zaman kazandı~acaklarını ümit etmiştir. Ancak kadınlar ve çocuklar takılarını
vermeyince erkekler kendi küpelerini Harun'a getirmişlerdir. 384 Bunun üzerine
o da, daha fazla oyalama şansı olmadığı için bu altınları eriterek bir tasvir yap-
mıştır. Ortaya çıkan bu tasviri görenler, diğer insanlara "sizi Mısır'dan çıkaran
Tanrınız budur" demiştir. 385 Bu ifadelerin ardından Harun, buzağı heykelinin
önünde bir sunak yapmış, ertesi günü kurbanların sunulacağı bayram günü
ilan etrniştir. 386 Kur'an'da ise Harun'un İsrail kavminin ilah tasviri yapma gi-
rişimini, Yahudi kutsal kitabında ifade edilen pasif tutumun aksine, aktif bir
biçimde önlemeye çalıştığı, bu hususta onlara nasihatte bulunduğu, ancak Sa-
mir! adlı şahsın yaptığı altın buzağı heykeline tapmaktan vazgeçiremediği ifade
edilmektedir. 387
Yahudi kayn~arında Harun'un istemeden yaptığı ilah tasvirine biçim
vermeyi düşünmediği, ancak sihir yapma kabiliyeri bulunan bazı şahısların
yaptığı sihirle, bir başka iddiaya göre ise İsrailoğulları'ndan Mikha adlı şahsın
eritilen takıların içine attığı, üzerinde boğa sureti olan bir tabietin altın buzağı
tasvirini şekillendirdiği ifade edilmektedir. Bu iddialardan birincisine göre ilah

383 Tora ue Aftara, 2. Kitap: Şernot (yorum lasmı), s. 418; Ginıberg, c. 1, s. 620; ayrıca bk. Pirkc
de Rabbi Eliczer, s. 353-354.
384 Bk. Toro uc Aftara, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 416-419; Ginıberg, c. 1, s. 620-621;
ayrıca bk. Pirke de Rabbi E/iner, s. 353-354.
385 Tom ue Aftara, 2. kitap: Şemor, 32/4.
386 Tom uc Aftam, 2. kitap: Şemor, 32/2-6; ayrıca bk. Tora ue Aftara, 5. kitap: Devarim, 9/12-20;
Rubin, c. 36, s. 197.
387 Bk. Tahil0/85-91.
~ Kur'an'da Yahudiler
206

tasviri talebine öncülük eden Yeyunos üannes) ile Yombros üambres) isimli
Mısırlı sihirbazlar Harun'un ateşe attığı mücevherleri sihirle konuşan buza-
ğıya dönüştürmüştür. 388
İkinci rivayere göre ise İsrailoğulları'na mensup olan
Mikha adlı şahıs, Altın Buzağı heykelinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu
kişi Mısır'dan çıkış esnasında Hz. Musa'nın, Hz. Yusuf'un Nil Nehri'nin bilin-
meyen bir noktasına saklanmış olan taburunu bulmak için üzerinde "yüksel,
boğa" ifadesi olan bir tabieti nehre attığını ve bu tabler sayesinde tabutun su
yüzüne çıktığını görmüştür. O, sihirli gücüne tanık olduğu bu tableri alıp sak-
lamış, Harun'un altınları ateşe attığı anda onu ateşe atarak eriyen maddenin
boğa şeklini almasını ve canlanmasını sağlamıştır. 389 İslam sonrası dönemde,
IX. yüzyılda.kaleme alındığı tahmin edilen Pirke de Rabbi Eliezer adlı eserde
ise Harun'un kendisine getirilen takılar içerisinde yer alan ve üzerinde boğa
tasviri olan tableri de ateşe attığı ve bunun buzağı heyketine dönüştüğü, Şey­
tan'ın da onun ·içine girerek böğürdüğü ifade edilmektedir.390

Yukarıda bahsettiğimiz Mikha'nın, üzerinde boğa figürü bulunan tabieti


ateşe atarak eriyen altına buzağı şeklini vermesi ile Kur'an'da Hz. Musa'nın
ilalll emirleri almak üzere dağa çıkmasından sonra altın buzağıyı yaptığı zik-
redilen Samiri'nin elçinin bastığı yerden bir avuç toprak alarak ateşe attığı ve
bu suretle altın buzağıyı şekillendirdiği şeklindeki ifadeleri arasında, yapılan
391

eylem açısından kısmi bir benzerlik bulunmaktadır. Ancak Samir! ismi ile
Mikha ismi arasında herhangi bir benzerlik bulunmamaktadır. İsim konusun-

388 Tora ve Aftara, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 421.


389 Tora uc Aftara, 2. kitap: Şemor (yorum kısmı), s. 421. (Legends of jcws adlı eserde ise Hz.
~lusa'nın Hz. Yusuf'un taburunu çıkarmak için her birinin üzerinde ayrı bir \'arlığın tasviri bu-
lunan dört gümüş rablee hazırladığı, bunlardan üç tanesini kullanınca Yusuf'un taburunun su
yüzüne çıktığı, bu nedenle üzerinde boğa tasviri olan son tabieti kullanma ihtiyacı kalmayınca
onu orada bulunan bir kadına emanet ettiği sonra da geri almayı unurruğu, bu rablerin Harun'a
getirilen süs eşyası arasında bu lunduğu ve beraber eritildiği merailere buzağı şekli vererek bu-
zağıp canlandırdığı iddia edilmektedir. Ginzberg, c. 1, s. 621).
390 Pirke de Rabbi Eliezer, s. 354-355. .
391 Bk. T:lhii 20/85-96. (Semerkandi refsirinde, Samiri'nin annesinin, İsrail çocuklarının Fira-
vun'un emriyle öldürü ldüğü dönemde çocuğunu gizlice mağarada dünyaya getirdiğini ve onu
orJda sakladığın ı, Cebrail'in onu burada koruyup büyürcüğünü, Mısır'dan çıkış esnasında Ceb-
rail'i n de orada olduğunu ve Samiri'nin onu görüp tanıdığını ve onun atının ayak izinden bir
avuç toprak alarak aceşe atmak suretiyle buzağı heykelini c:ınlandırdığını iddia etmektedir.
Ebu'!- Leys ScmerJi:andi, BaiJnı'/-'Ulimı, Thk: 'Ali Mu~ammcd Mu'avvi~, Bcyrut 1993, c. 2,
s. 352).
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi H
207

da bir benzerlik aranması halinde belki, Kur'an'da geçen Samir! adı ile ilah tas-
viri talebine öncülük eden ve bir rivayere göre sihirle buzağı tasvirini meydana
getiren Mısır asıllı iki sihirbazdan Jambres'in adı arasında kısmi bir benzerlik
kurulabilir. Ancak böyle bir çağrışımdan hareketle Kur'an'da geçen Samiri'nin392
Jambres olduğunu iddia etmek zor gözükmektedir.
Altın Buzağı tasvirini kimin yaptığı hususunda Yahudi ve İslam metin-
lerindeki farklılık bir yana Hz. Musa, daha henüz dağdan inmeden, Tanrı'nın
haberdar etmesiyle kavminin yoldan saptığını öğrenmiş393 ve aşağıya inip kav-
mini puta tapar bir halde görünce Tanrı'mn emirlerini içeren tilş cablederi
elinden atarak kırmıştır.394 O, halkın taptığı altın buzağıyı ateşte yakmış, sonra

392 Yukanda belirrriğimiz gibi Yahudi kaynaklannda Hz. Musa zamanında yapılan alrın buzağı
heykcline öncülük eden bir Samiri bahsi geçmese de Samiri adıyla ilişkili Samiri~-e bölgesi ve
Samiri>•e halkının Musa'dan sonraki dönemde altın buzağı heykclini ilah edinmesi arasında bir
ilişki bulunmakradır. Osrelik bu ikinci buı:ığıya tapınma h:ıdisesi birincisine kıyasla çok uzun
süre, iki yüzyı l k:ıdar devam ermişrir. Buna göre Hz. Süleyman'dan sonraki dönemde, M.Ö.
920'lcrde devierin ikiye bölünmesiyle orc:ıya çıkan ve İsrailoğulları'nın çoğun luğunu o luşruran
kuı.eydeki İsrail Devleri'ndc, Kral Yeroboam kendi halkının, güneydeki Yehuda'nın başkenri
Kudüs'ce kalan Süleyman Tapınağı'na gitmesini ve bu sureric Yehuda Devleri'nin etkisine gir-
mesini önlemek amacıyla Dan ve Be}•rel kentlerine tapınaklar yaptırmış ve bu tapınaklam altın
buzağı h~ykeli koydurmuşrur. O bu heykclleri bur:ıyJ koydururken de rıpkı Hı. Musa dönemin-
de yJpılan buz:tğının yJpımı sonr:ısınd:ı söylendiği if.ıde edilen cümleyi rekrarlayar:ık halka "İş re
sizi Mısır'dan çıkaran ilahlarınız" demiştir (Bk. I. Krallar 12/25-33; Rubin, c. 36, s. 198; daha
geniş bilgi için bk. Moses Aberb:ıch :ınd Leivy Smolar, "Aaron, Jeroboam, and rhe Golden
Cakes", ]ounıal of Biblical Lit<·ratııre, c. 86, No. 2 Qune 1967), s. 129-140). Tevr:ıt'r:ı geçen
bu ikinci defa buıağıy:ı r:ıpınma hadisesi M.Ö. 920'lerde başlamış ve İsrail Devlerinin Asur
r.trafindan yıkıldığı .M.Ö. 722 tarihinden bir süre önce M.Ö. 700'1ü yılların orıal:ı.rında tarih
sahnesine çıkan Hoşe:ı zamanına, h:m:ı muhtemelen Asur istilası na bd:ır devam ermiş gözük-
mektedir. Nitekim M.Ö. 700'lü yılların ortalarında yaşadığı tahmin edilen Hoşea peygamberin
İsrail Devleti'nin merkezi olan Samiriye bölgesinin halkına, günahları sebebiyle başlarına gele-
cek olan işgal ve yıkım tehlikesini h:ırırlarar:ık ellerindeki insan yapımı buzağı purunu atmaları
çağrısı yapması bunu kanıdamaktadır (Bk. Hoşca, 8/5-6; ayrıca bk. 10/5). İsr.ıiloğullan'nın
Hz. Musa ve sonmsındaki dönemlerde sık sık gündeme gelen buz:ığıya r:ıpınmal:ırı, Kur'an
r:ır:ıtindan "inkirl:ırı sebebiyle buzağı sevgisinin onların kalplerine sindirildiği..." (Bakar:ı 2/93)
eleştirisiyle gündeme getirilmiştir.
393 Tora veAftara, 2. kitap: Şemor, 32/7-10; Tora veAftara, 5. kitap: Devarim, 9/12; Ginzberg, c.
1, s. 622; Pirkc de Rabbi Elieur, s. 355; Richard Ellior Friedman, Kitabı ı\4ukııddesi Kim Yazdı,
Çev. Muhammcr Taı-Jkçı, İstanbul 2005, s. 98.
394 Tora vcAftarn, 2. kitap: Şemor, 32/19; Toro vcAftara, 5. kirap: Devarim, 9/17; Ginzberg, c. 1,
s. 625; Friedman, s. 99; Rubin, c. 36, s. 197. (Bir peygamberin, kavminin bir kısmı purpcresr-
liğe düşmüş ols:ı bile Tanrı'dan aldığı tabietleri kırmış olması açıklanması ıor bir durum olarak
gözükmektedir. Yahudi kaynaklan da bu izahı zor hususu çeşitli ihrimallcrle açıklamaya çalış­
makr:ıdırl:ır. Bu ihtimaliere göre Musa bu rablerleri insanların liyaraksizliği nedeniyle rahur
. . Kur'an'da Yahudiler
208

roz haline getirerek suya serpmiş ve bu suyu halka içirtmiştir. 395 Kur'an'a göre
de Hz. Musa, Samiri'ye ilah diye tapındığı buzağı heykellni yakarak un ufak
ettikten sonra tozlarını suya savuracağını söylemiş ve onu kovmuşrur. 396
Yahudi kaynaklarında yer alan yorumlara göre altın buzağı tasvirinin toz
haline getirildikten sonra suya karıştırılarak insanlara içirilmesinin amacı bu-
zağı heykeli hususunda açık bir tavır sergilemeyen ve dolayısıyla putperestli-
ğe eğilim gösterip göstermediği bilinmeyen insanları ilahi testten geçirmek-
tL Hz. Musa Sina'da Tanrı ile ahirleşerek adeta eşler arasındaki evlilik akdi
gibi bir söıleşmeyi kabul eden ve bu nedenle Tanrı'ya sadık kalması gereken
İsrailoğulları'nın sadakat veya sadakatsizliğini test etmek için, kocasına karşı
sadakatsizliğinden kuşku duyulan, ancak hakkında açık kanıt bulunmayan ka-
dınlara karşı uygulanan testi uygulamıştır. 397 Bu testte, kadının sadakat veya
sadakatsizliğini ortaya çıkarmak amacıyla bir miktar suya, Buluşma Çadırı'n­
dan alınan biraz toprak ve Tora cümlelerinin yazılı olduğu bir parça metin ko-
nur ve metnin yazılarının suyun içerisinde eritilmesinden sonra bu su kadına
içirilirdi. Kadının kocasına karşı sadakatsizlik etmiş olması halinde bu suyun
karnını şişirerek onu öldüreceğine inanılırdı. 398 Burada da eritilip toz haline
getirilen altın buzağının tozları suya karıştırılarak gönlünde sadakatsizlik bu-
lunan ve buzağıya tapınma eğilimi gösteren gizli putperesderin helak edilmesi
amaçlanmıştır. 399

Tanrı, İsr:ıiloğuUm'nı li}•:ı.k:usiz gördüğü ve tableeleri kırm:ısını emrmiği için kırmıştır (Bk.
Tora vt Afiarn, 2. kitap: Şernot (yorum losmı), s. 428-419; ayrıca bk. Ginı.berg, c. 1, s. 625).
Bir başka riv:ıyete göre ise bu cableder normal şanlarda bir insanın uşıma k:ıp:ısitesinin çok
üstündeydi, ancak üzerindeki ilahi ifadeler sebebiyle bunlar Musa'ya herhangi bir ağırlık y:ıp­
mıyorlardı. Fakat tabieder halkın putperesdiğiyle karşılaşınca bunların üzerindeki ilahi ifadeler
gökyüzüne kaçmışar. Bunun üzerine Hz. Musa t:ıblederin ağırlığını t:ışıyam:ıı. h:ıle gelmiş ve
on ları elinden bırakmak zorunda kalmıştır (Bk. Tora ve Afiarn, 1. kirap: Şernot (yorum losmı),
s. 429; Pirke de Rabbi Eli<zcr, s. 355-356).
395 To ra ve Aftara, 2. kitap: Şemot, 32/20; Talnııtd, Avoda Zar:ı, 44a; ayrıca bk. Ginzberg, c. I, s.
626; Friedman, s. 157.
396 T:ill:i 20/97.
397 Tora llt Afiara, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 428; Talmud, Avoda Z'U':l, 44a.
398 Bk. Tora ve .tlfiara, 4. kitap: Bamidbar, 5/12-31.
399 Tora ve Afiara, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 428; Talmud, A\•oda Z:ır:ı, 44:ı. (David Fr:ınkel
:ıl tın buı.ığı heykelinin ateşte y:ıloldıktan sonra öğürülerek toz haline geeirildiği ve suya karıştı­
rılarak halka içirildiği şeklindeki Tevr:ıt ifadesinin sorunlu olduğunu, konuyu anlatan 19. ve 20.
cümlelerdeki kelimelerde bir kaydırman ın olduğunu ve :ıslınd:ı toz haline getirilip h:ılk:ı içirilcn
şeyin altın buıağı heykeli değil, önceki cümlcde Musa'nın öfkeyle yere çalacak kırdığı tablctlc-
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
209

Yahudi kutsal kitabına göre Hz. Musa altın buzağı heykelini parçalayıp
onun tozlarını İsrailoğulları'na içirdikten sonra Harun'a çıkışrnış ve niçin böyle
büyük bir günahı halkın başına getirdiğini sormuşrur. 400 O da halkın kötülüğe
eğilimli olduğunu, kendisinden önlerinde gidecek bir ilah casviri istedikleri-
ni,401 kendisinin de onları oyalamak amacıyla402 altın isteyerek ateşe attığını,
ateşe atılan bu metallerden buzağı heykelinin şekillendiği cevabını vermiştir. 403
Kur'an'da da Hz. Musa'nın, ağabeyi Harun'un yakasım çekişcirdiği ve ona ni-
çin onların sapmasına izin verdiği konusunda hesap sorduğu gündeme get.iril-
mektedir. Harun'un ise buna cevap olarak, kavminin putperesdik girişimini
önlemeye çalıştığı ve onları açıkça uyardığı, ancak uyarılarını dinlemeyince,
firne ve çatışmaya neden olmamak ve bu nedenle Musa'dan azar işiernernek
için altın buzağı meselesini zora başvurarak önlemeye çalışmadığını söylediği
belirtilmektedir.404 Ancak Kur'an'a göre Hz. Harun, altın buzağıyı yapmaktan
dolayı değil, bu günahı engeliernekte başarısız olması sebebiyle Hz. Musa ta-
rafından eleştirilmektedir.

Yahudi kutsal kitabında anlarılanlara göre Hz. Musa altın buzağı güna-
lıma açık bir biçimde bulaşmış olanları yok ermek amacıyla Tanrı'nın yolunda
olanları kendi yanında toplanmaya çağırmış ve bu çağnyla etrafında toplanan
Levioğullarına altın buzağıya tapınanların tümünü öldürmelerini emretmiş­
tir. Bu emir üzerine Levi kabilesi mensupları altın buzağı hadisesinde diğer
insanların gözü önünde açıkça putperestliğe düşen ve uyarıldıkları halde bu
tavırlarından vazgeçmeyenlerden oluşan40s üç bin kadar kişiyi öldürmüşlerdir. 406

rin mzu olduğunu iddia ermekredir. Yazar bu iddiasını, Te"r.ı.t'raki bir uygulama)•la kanıdamaya
çalışmakta ve kocasına sad:ık:ırsizliğindcn şüphe edilen kadının sadakar veya sad:ık:ırsizliğini be-
lirlemek için kahinin huzurunda içerisine tapınağın toprağı ve üzerinde Tora cümlclcrin yazılı
olduğu bir parça parşömenin eririlmesiyle hazırlanan suyun içirilmesi ni (B k. Tora ve Aftara, 4.
kirap: Bamidbar, 5/12-29) örnek göstermektedir. Bk. Da"id Frankel, "The Desrruccion of the
Golden Calf: A New Solution", Vetıts Testamentımı, c. 44, Fas. 3, Quly 1994), s. 335-336)
400 Torn vcilftara, 2. kirap: Şemoc, 32/21; ayrıca bk. Tora l'e Afı:ara, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı),
s. 428, 431; Pirke de Rabbi Eliczer, s. 356.
401 Torn ve Aftara, 2. kitap: Şemot, 32/22-23.
402 Tora ve Aftara, 2. Kirap: Şemor (yorum kısmı), s. 418; Ginzberg, c. 1, s. 620; ayrıca bk. Pirke
d~ Rabbi Eli~ur, s. 353-354.
403 Tora ve Aftara, ı. kiı:ıp: Şemor, 32/24.
404 Bk. Tihfı ı9/90-94.
405 Tora ve Aftara, ı. Kitap: Şemor (yorum kısmı), s. 4 18; ayrıca bk. Ginzberg, c. 1, s. 626.
406 Tom ve Aftara, 2. kic:ıp: Şemot, 32/26-29; ayrıca bk. Ginzberg, c. 1, s. 626. (Yahudi kaynakla-
~ Kur'an'da Yahudiler
210

Kur'an'da ise İsrailoğulları'nın altın buzağıya tapınmalarından bahsedilirken


Hz. Musa'nın kavmine "Ey kavmim, sizler buzağıyı ilah edinmekle kendinize
yazık ettiniz. Gelin, yaratıcınıza tövbe ·edin de nefislerinizi öldürün..."407 şek­
lindeki ifade, genellikle "nefısleri ıslah etmek" olarak anlaşılmaktadır. Ancak
bu ayetin, Yahudi kutsal kitabında zikredilen kıral hadisesinin doğru olması
halinde, putperestliğe bulaşanların öldürülmesi şeklinde anlaşılması mümkün
olmaktadır. Bu durumda ayette geçen "tövbe edin ve nefislerinizi öldürün" ifa-
desinin ilk kısmının, altın buzağının yapılmasına ve putperestliğe düşülmesine
destek olmamakla birlikte engel de olmayarak seyirci kalanlara, ikinci kısmı­
nın ise putperestlik eylemine aktif bir biçimde karışanlara yönelik olduğu ve
onların öldürülmesi hükmünü içerdiğini anlamak gerekmektedir.
Yahudi kutsal kitabına göre Levioğullan altın buzağı günahına bulaşa­
rak putperestliğe düşenleri öldürmüş, ancak Harun'a dokunmamışlardır. Bu
durum Yahudi kutsal kitabında yazılanın aksine Hz. Harun'un altın buzağı­
nın yapılması ve ona tapınılması ile doğrudan bir ilgisinin olmadığını ortaya
koymaktadır. Aksi takdirde bir peygamber olarak Hz. Musa'nin, putperestlik
gibi büyük bir günaha bulaşanların tümünü öldürtürken, o işin uygulayıcısı
olan kişiyi, sırf kendi ağabeyi diye hayatta bırakması mümkün olmazdı. Bir
an için Hz. Musa'nın ağabeyine kıyamayarak böyle bir yaniışı yapmaya kalk-
tığını düşünsek bile onu gönderen iradenin, yani Tanrı'nın böyle bir yanlışa
izin vermeyeceğini düşünmek gerekmektedir. Ayrıca Hz. Musa'nın böylesi bir
adaletsizliği yapması halinde onu önder olarak kabul eden insanların bu yanlışa
rıza göstermesi ve bundan sonraki süreçte onu adil bir lider olarak görmesi de
beklenemezdi. Gerçi Yahudi kutsal kitabının başka bir kısmında Tanrı'nın bu
gün~h nedeniyle Hz. Harun'a da öfkelendiği ve onu yok etmek iştediği, fa-
kat Hz. Musa'nın yakarmaları sonucunda onu bağışladığı ifade edilmektediİ-.408

rı nda yapılan yorumlara göre altın buzağı günahına açıkça karşı çıkan ve Musa'nın yanında yer
alan Levililer dışındaki İsrailoğulları üç gruptan oluşma.kraydı. Bunlardan uyarıldıkları halde
açık açık putperesdiğe düşen ve buzağıya tapınan birinci grup kılıçran geçirilmiş, buzağıya
t:ıpındıkl:ırı görülen, ancak uyarı lmamış olan ikinci grubu da salgın hasralık yok etmiştir. Put-
pcrestliğe meyledip etmedjği bilinmeyen geniş kjtleler ise Musa'nın }'llkarıda bahseniğimiz
sadak.·u resti içeren SU}'U içerek durum ların ı nedeştirmişlerdir. Bunlardan günaha meyledenler
içtikleri suyla ölmüş, diğerleri ise etkilenmemiştir. B k. Tora ve Afta ra, 2. kitap: Bereşit (yorum
kısmı), s. 428; Ginzberg, c. 1, s. 626).
407 Bakara 2/54.
408 B k. Tora ve Aftara, 5. kitap: Devari m, 9/20.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi H
211

Ancak Tanrı'nın, altın buzağı günahı sebebiyle Harun'a bu şekilde öfkelerr-


mesi ile aynı günah nedeniyle bütün İsrail kavmine öfkelerrmesi ve onları yok
etmek istemesi arasında bir benzerlik bulunmaktadır. Nitekim Yahudi kutsal
kitabında Tanrı'nın, altın buzağı günahı sebebiyle önce bu günaha bulaşmamış
olanlar da dahil bütün kavmi yok etmek istediği, ancak Musa'nın yakarmaları
sonucunda bu işle doğrudan ilgisi olmayanları affettiği409 göz önünde bulundu-
rulursa, Tanrı'nın Harun'a olan öfkesinin, onun bu günaha iştirak etmesi sebe-
biyle değil, diğer İsrailliler gibi onu önlemekte başarısız olmasıyla ilgili olduğu
anlaşılır. 410 Dolayısıyla bu ifadelerden Harun'un, buzağı heykelinin yapımında
bir katkısı olmayan, ancak onu engeliernekte de yeterli çabayı gösteremeyen
diğer İsrailliler gibi dolaylı olarak sorumlu görüldüğü şeklinde bir anlam çı­
karmak gerekmektedir. Nicekim Yahudi kutsal kitabının, Yahudi tarihinin
daha sonraki dönemlerini anlatan kısırnlarında bu günah, İsrail'in atalarının
genel bir günahı olarak zikredilmekce, Harun'un adı ise geçmemektedir.411
Yukarıda ifade ettiklerimiz yanında "altın buzağı" hadisesinden hemen
sonraki süreçte Tanp'nın, Yahudilik'teki en saygın dini görev olan kohenliği
Harun ve soyuna cevdi etmesi de412 altın buzağının yapımı meselesinde Ha-
run'un maslİm olduğıınu kanıclamakcadır. Tanrı'nın, putperesdik günahına
düşen insanları yok ettirirken -kavminin baskısıyla da olsa- putperestliğe ön-
cülük eden birini kendisine yönelik ibadet ve ayinlerde topluma önderlik ede-
cek kohen olarak görevlendirmeyeceği düşünülürse altın buzağıyı Harun'un
yaptığı ile ilgili ifadelerin bir kurgudan ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Bu
kurguyu muhtemelen, Yahudi kutsal kitabının tekrar yazıldığı dönemlerde,
kohenlik kurum~nu elinde bulunduran Harun sülalesine tepki duyan birileri
metne dahil etmiştir.413
Yahudi kutsal kitabının altın buzağı günahını anlatan kısmındaki ilginçlik,
buzağıyı yapanın Hz. Harun olduğu şeklindeki iddia ile sınırlı kalmamakta ve
olayın genelinde çelişkili bir anlatım ve açık bir kavram kargaşası bulunmak-

409 Bk. Tora ve Aftara, 2. kitap: Şe mo c, 32/9-14; Tora ve Aftara, 5. kitap: Devari m, 9/13- ı9; Pirkc
de Rabbi Eliezer, s. 357-358; Ginzberg, c. ı, s. 627-628.
410 Bk. Tora vc Aftnm, 5. kitap: Devarim (yorum kısmı), s. 200-201.
4ı 1 Bk. Mezmurlar, 106/18-22; Nehemy.ı, 9/16-19.
412 Bk. Tora vc Aftara, 2. kitap: Şemoc, 40/ı 1-15; Ginzberg, c. ı, s. 649-650.
413 Bk. Friedman, s. 98-107.
~ Kur'an'da Yahudüer
212

tadır. Bu bağlamda Şernot (Çıkış) 32. bapta İsrailoğulları'nın altın buzağıya


tapması, Hz. Musa'nın Sina'dan dönerek bu günaha karışanları öldürtmesi an-
latıldıktan sonra konu; Tanrı'nın Hz. Musa'ya İsrailoğulları'nı oradan alarak
vaat edilen topraklara görürmesi talimacıyla bitirilmektedir. Sonraki babın ilk
altı cümlesi, önceki babın bitimini destekleyecek bir söylemle Musa'ya halkını
alarak oradan gitmesi talimatı)rla başlamakta ve Tanrı'nın artık onların arasın­
da durmayacağı ile devam etmektedir. Metnin bu babında İsrailoğulları'nın
ereğinde bulunduğu dağın adı, önceki haptan farklı olarak Sina değil, Horev
şeklinde zikredilmektedir. Ancak metindeki çelişki veya farklılık bununla sırur­
Lı kalmamakta, yedinci cümleden on birinci cümle sonuna kadar olan kısımda
İsrailoğulları'nın oradan ayrıldığını ve artık başka bir yerde olduklarını çağrış­
tırarı birtakım ifadeler yer almaktadır. Bu çerçevede Hz. Musa'nın "Buluşma
Çadırı"nı, her zaman halkın çadırlarının biraz ötesine kurduğu ve Tanrıyla gö-
rüşmelerini burada yaptığı, diğer insanların da buraya gelerek meselelerini Mu-
sa'ya anlattıkları belirtilmektedir. Ancak on ikinci cümleden itibaren. anlatım
değişmekte ve İsrailoğulları'nın hala Sina'nın eteklerinde olduğu bir bağlama
dönülmektedir. Bu çerçevede Hz. Musa'nın Tanrı'nın görkemini, yani Tanrı'yı,
görmek istemesi ve bu isteğe aldığı cevap anlatılarak hap bitirümektedir.~ 14 34.
bapta ise aradaki 33. babı anlamsız hale getirecek bir anlatım yer almakta ve
altın buzağı günahı sonrasında Tanrı'nın, Musa'ya yeniden iki taş rabler alarak
dağa gelmesini emrettiği ifade edilmektedir. Üstelik burada dağın adı önceki
bapta zikredilen Horev'den farklı biçimde Sina olarak zikredilmektedir.415

5. Hz. Musa'nın Tann'yı Görmek İsternesi


·Yahudi kursal kitabına göre Hz. Musa altın buzağı günahından sonra dağa
tekrar gidişinde Tanrı'nın görkemini görmek istemiştir. Bunun üzerine Tan-
rı, ona, bir insanın Tanrı'yı görüp de yaşayamayacağını, ancak onu bir kaya
oyuğuna koyarak önünden geçeceğini, bu geçiş esnasında korumak amacıyla
onu bir biçimde perdeleyeceğini, fakat kendisini arkadan görebileceğini ifade
etmiştir. 4 16 Yahudi kutsal kitabının yorumunda bu perdelemenin bir beşerin

4 14 Bk. Tora ve Aftara, 2. kitap: Şemor, 33/12-23.


4 15 Tora veAftara, 2. kitap: Şemor, 34/1-2.
416 Bk. Tora ve Aftara, 2. kitap: Şernot 33/ 18-23; ayrıca b k. Talmud, Berakhot 7:ı; Ginıberg, c. 1,
s. 630.
Kur'an K.ıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
213

kaldıramayacağı ilahl ihtişamın, Hz. Musa'yı yok ermesinden korumaya yöne-


lik olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca metinde geçen "Tanrı'nın yüzünü gör-
mek" ve "O'nu arkadan görmek" ifadelerinin de sembolik olduğu belirtilmek-
tedir. Bu sembolik anlatımda. Tanrı'nın yüzünü görmekten maksadın, O'nu
beşer algısının ötesinde, eksiksiz anlamak olduğu, ancak bunun insanlar için
mümkün olamayacağı, arkadan görmekten maksadın ise O'nu daha belirsiz bir
algıyla anlamak olduğu, Musa'nın Tanrı'yı böyle gördüğü ifade edilmektedir. 417
Kur'an'da da Hz. Musa'nın Allah'ı görmek istediği ve Allah'ın ona, kendisini
görmeyeceğini, ancak dağa eecelli edeceği ve dağ yerinde k.alı..rsa Musa'nın da
görebileceğini söylediği ve dağa tecelli edince dağın parçalandığı, Hz. Musa'nın
baygın düştüğü ve kendine gelince Allah'a tövbe ettiği ifade edilmektedir. 418

Yahudi kursal kitabına göre Hz. Musa, Tanrı'yı görme isteğiyle ilgili tec-
rübeden sonra Sina'da (veya Horev'de) Tanrı'dan çeşidi din! kural ve düzenle-
meler yanında Tanrı'nın meskeni olarak telakki edilen Buluşma Çadırı'nın ve
kohenlik kurumunun tesis edilmesi ile ilgili emirler almış ve bunları yerine
getirmiştir. 419 Bu çerçevede Mısır'dan çıkışınikinci yılının ilk ayında Buluşma
Çadırı oluşrurulmuş, 420 Ahit Sandığı onun içine konmuştur. Bunun ardından

417 Bk. Tora ve Aftam, ı. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 446-447.


418 Bk. A'rif7/143.
419 Bk. Tora ve Aftara, ı. kir.ıp: Şernot 35-40 bapbr. (Yahudi kutsal kitabına göre Hı. Musa Tanrı
ile yaptığı bu ikinci görüşmeden sonra yüzü nura dönüşmüş bir biçimde dağdan dönmüştür. Bu
gelişmeden sonra o Tanrı ile yapnğı görüşmelerden döndükten sonra İsrailoğulları'nın karşısına
çıktığında yüzüne peçe r.ıkmışrır. Bk. Tora ve Aftara, 2. kitap: Şernot 34/29-35).
420 Bk. Tora ve Aftam, ı. kitap: Şernot 40/17. (Hı. Musa, İsra.iloğulları'nın Sina'da bulunduğu bir
yıllık sürede Tan'rı'nın emriyle Ahit Sandığı'nı ve Buluşma Çadırı'nı hazırlamanın yanında bu
çadırda göre1• alacak din adamları için kohenlik kurumunu tesis etmiş, aync.ı ibadet 1·e ritücl
temizlik kurallarını belirlcmiştir. Bu bağlamda o, ritüel temizlik amacıyla oldukça ilginç bir
uygulamayı hayara geçirmiştir. Bu ilginç ritücl temizlik uygulamasında genç ve herhangi bir
işte çalışrırılmamış kızıl bir inck, yerleşim alanı dışına çıkarılarak Buluşma Çadırı'nın k:ırşısı­
na gelecek bir noktada kohenler nezaretinde kesilmiş, kohen hayvanın kanını avucuna alarak
Buluşma Çadırı'na doğru yedi kere serpmiş ve sonrasında hayvanın bütün olarak yakılması
ile elde edilen kül, ritüel arınma suyu·na küçük miktarlarda k.ı.rıştırılarak kullanılmıştır (Bk.
Tora ve Afi:.ara, 4. kitap: Bamidbar, 19/1-9; ayrıca bk. Talmud, Yom.ı, 2a; 42b). Josephus ise
arınma külü elde etmek amacıyla yapılan bu uygulamanın Mısır'dan çıkışın ilk yılında değil,
kırkıncı yılında Meryem'in ölümünden sonra gerçekleştirildiğini belirtmektedir (bk. Josephus,
Aııriquitics, 4.4.6-7). Yahudi kutsal kitabının ritücl temiılikte k-ullanılacak h.-ülün elde edilmesi
amacıyla bu şekilde kesilip yakıldığını belirttiği inek bahsine benzer bir hadise de Kur'an'da
zikredilmektedir. Bu bağlamda Bakara süresinde genç ve herhangi bir işte çalışurılmamış bir
ineğin kesilmesinin emredildiği, İsrailoğulları'nın bu emri yerine getirmernek için işi yokuşa
sürerek inekle ilgili lüıumsuz ayrıntıları sorduldan I'C sonuçta bu emri güç bela yerine getir-
~ Kur'an'da Yahudiler
214

çadırın üstünü bulur kaplamış, geceleri ise onun içinde ateş olmuşrur. 421 Bu-
luşma Çadırı'nın üstünü kaplayan bulut orada durduğu müddetçe İsrailoğulları
o bölgeden ayrılmamış, bundan sonraki yolculuklarını da bulut direğinin ha-
reketlenmesine göre belirlemişlerdir. 422

6. İsrailoğullan'nın Çöl Hayatı ve Bu Süreçte Yaşanan Olaylar


İsrailoğulları Sina Dağı'nın olduğu bölgede bir yıl kadar kaldıktan sonra
Mısır'dan çıkışın ikinci yılının ikinci ayında, Buluşma Çadırı'nın bulunduğu
yerin üstünde duran bulutun hareket ederek ilerlemesi üzerine oradan ayrılma
zamanının geldiğini aniayarak Paran Çölü olarak adlandırılan bölgeye, yarıma­
danın kuzeyine doğru ilerlernişlerdir.423 Bu yolculuk esnasında da Mısır'dan çı­
kış anından itibaren kendilerine refakar eden ve Tanrı'nın aralarındaki mevcu-
diyetinin iki özel alarneri olarak relakki edilen bulur direği gündüz, ateş sütunu
ise gece onlararefakat ermeye devam etmişrir:U4 Bu özel koşullara rağmen İsra­
iloğulları bir süre sonra yiyecçk konusunda serıenişte bulunmaya başlamışlardır.

a. İsrailoğullan,nın Çölde Farklı Yiyecekler isteyerek Sızianmalan


Yahudi kutsal kitabına göre İsrailoğulları, Tanrı ile ahideşmelerinden
bir süre sonra, her gün man yemekten bıktıklarını söyleyerek serıenişte bu-
lunmaya başlamışlardır. Bu bağlamda önce aralarındaki karışık halk, sonra da

dikleri nakledilmekredir. Ancak Kur'an'da bahsi geçen ineğin renginin s:ırı olduğu ve kesitme
amacının da F.ıili meçhul bir cinayete kurban giden kişiye o ineğin bir uıvuyla vur:ırak o kişiyi
canlandırmak ve cinayetin F.ıilini bulmak olduğu ifade edilmekrcdir {Bk. Bakara 2/67-73). İl-
• ginç olan husus ise Yahudi kursal kir.ıbında f.ıili meçhul cinayetierin çözülmesinde de yine bir
düvenin kullanılmasının gerekriğidir. Buna göre )•erleşim alanlarının dışında cinayete kurban
girmiş birinin cesedinin bulunması halinde, cin:ıyer mahalline en yakın şehrin ileri gelen-
lerinin, genç bir düve)•i ranma elverişli olmayan dik bir b:ıyır:ı görürerek ensesini \'llrm:ıl:ırı
ve cinayetle bir ilgilerinin olmadığını dekiare ederek o düvenin üzerinde ellerini yıkamaları
erneedilmektedir (Tom ve Aftarn 5. kitap: Devarim, 2111 -8; Tnlmııd, Sorah, 44b, 45b-46b). Bu
uygulama, Kur'an'daki anianma ram benıemese de f.ıili meçhul cinayete kurban giden kişinin
f.ıilini bçlirlemede yine genç bir inek kullanılmakta ve bu durum Bakara slıresinde anlarılan
f.ıili meçhul cineyarin failinin bulunması için inek kesilmesinin emredildiğinin naklcdilcliği
ayerlerle kısmi bir benzerlik taşımaktadır.
421 Bk. Tora ve Aftnra, 2. kitap: Şernot 40/34-38.
422 Bk. Torn ve Aftarn, 2. kir:ıp: Şernot 40/37-38; Ginıberg, c. 1, s. 686-687.
423 Torn veAfıarn, 4. kir:ıp: Bamidbar 10/11-12.
424 Tora ve Aftara, 4. kitap: Bamidb:ır 14/14; Nehemya, 9/19.
Kur'an K.ıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi +O
215

onların etkisiyle425 bütün İsrailoğulları, man yemekten adeta kuruduklarını,


et istediklerini, Mısır'dayken yedikleri balıkları, salatalıkları, karpuzları, pı­
rasaları, soğanları, sarımsakları özlerliklerini söyleyerek ağiaşmaya başlamış­
lardır.426 Talmud'da onların, vücutları tarafından emilen ve herhangi bir atık
bırakmayan 'man'ın bu durumundan da şilcl.yet ettikleri ve onun vücudarının
bir yerinde depolandığını, bir gün karınlarını patiaracağını düşündükleri ifade
edilmektedir.427
İsrailoğulları'nın man yemekten bıknkları ve Hz. Musa'ya gelerek tek tür
yiyeceğe katlanamayacaklarını, kendileri için sebze, kabak, sarımsak, merci-
mek ve soğan türü yiyecekler vermesi için Allah'a yalvarmasını ondan istedik-
leri Kur'an'da da belirtilmekte ve onların bu isteği eleştirUmektedir:U8 Ancak
Kur'an'da onların et istedikleriyle ilgili bir ifadeye rasdanmamaktadır. Oysa
Yahudi kutsal kitabına göre İsrailoğulları'run farklı yiyecek talebiyle ağiaşma­
Iarının esas nedenini et isteği oluşturmuştur. Nitekim onların bu farklı yiye-
cek isteklerinin hemen devamında Hz. Musa'nın Tanrı'ya serıenişte bulunarak
onca insanı doyuracak eti nereden bulacağını sorması, sorunun özellikle et ta-
Iebinden kaynaklandığını karudamaktadır. 429 Bu durum İsrailoğulları'nın Mı­
sır'dan çıkaktan sonra vatansız dolaşırken her gün man ve et yediği şeklindeki
söylemin et ile ilgili kısmının doğru olmadığını ortaya koymaktadır.
Hz. Musa'nın İsr~loğulları'nın yükünü taşımakta zorlandığı hususundaki
bu serzenişi üzerine Tanrı, İsrail kavminin ileri gelenlerinden yetmiş kişiyi
ona yardımcı olarak görevlendirmiş ve ertesi gün, bir ay boyunca, tiksininceye
kadar et yiyecekleri haberini vermiştir. 430 Tanrı'nın bu vaadinden sonra, bir
rüzgar deniz tarafındaki bıldırcın431 sürülerini önüne katarak İsrailoğulları'nın

425 Tom ve Aftara, 4. kit:ıp: B:ımidbar (yorum kısmı) s. 198-200.


426 Tora ve Aftara, 4. kirnp: Bamidbar ı ı/4-6; Ginzbcrg, c. 1, 693.
427 Talmud, Yoma, 75b; ayrıca bk. Tora ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar (yorum kısmı) s. 201; Ginz-
bcrg, c. 1, s. 693-694.
428 Bakar:ı 2/61.
429 Tom ve Afta m, 4. kiı:ıp: Bamidbar, lll ı 1-15; ayrıca bk. Ginzberg, c. ı, s. 694.
430 Tomı;e Aftara, 4. kitap: Bamidb:ır, ll/ı6-25.
431 Yahudi k-ursa) kitabında bu gelen k'UŞ sürülerinin sülün oldu.ğu ıikredilrnektcdir. Ancak metnin
açıklamasında İbranice "selavn olarak :ıdlandınl:ın bu kuşların "sülün ya da bıldırcın olduğun belir-
tilmektedir (Bk. Tora vr Aftara, 4. kitap: Bamidbar (yorum kısmı), s. 217). Kaynaklarda bıldıron­
lann sülüngiller .F.ımilyasının bir alt rürü olduğu iF.ıde edildiği için biı de Yahudi k-ursa! kitabının
bu kısmında sülün kelimesi yerine gelenekte yaygın biçimde bilinen bıldırcın adını esas aldık.
. . Kur'an'da Yahudiler
216

bulunduğu bölgeye getirmiş ve onlar çok alçaktan uçan bu kuşları toplayarak


uzun süreli et ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Ancak bunun hemen ardından
Tanrı, et ve farklı yiyecekler isteyerek kendisini öfkelendirmiş olan bu insanları
yok etmiştir. 432 Yahudi kutsal kitabının yorumuna göre burada yok edildiği ifa-
de edilenler, muhtemelen farklı yiyecek içecek talebine öncülük eden ve söy-
lemleriyle halkı kışkırtanlardır ve Tanrı onları eti verdiği ilk günde şiddetli bir
salgın ile yok etmiştir. 433 Ancak Yahudi kutsal kitabına göre İsrailoğulları'nın
karşılaştığı bu mucize ve arkasından yaşadıkları felaket, onların davranışlarını
değiştirmemiş ve kısa bir süre sonra bu halk, kendilerine vaat edildiğini iddia
ettikleri toprakları ele geçirmek için savaşmaktan kaçmarak yeni bir sıkıntı
çıkarmıştır.

b. İsrailoğulları'nın, Kendilerine Vaat Edildiğini İddia Ettikleri


Topraklar İçin Sava;tan Kaçınmaları
İsrailoğulları Sina Çölü'nden kuzeye doğru ilerlerken yarımadanın doğu
bölgesinde, Akabe Körfezi'nin kuzeybatısında yer alan Paran Çölü'ne, bugünkü
İsrail'in güney sınırlarına gelmişlerdir.434 Hz. Musa burada, her kabileden bir
kişiyi seçerek bunları, kendilerine vaat edildiğine inandıkları Kenan toprakları
ve orada yaşayanlar hakkında bilgi toplamaya göndermiştir.435 İstihbarat ve ke-
şif amacıyla yola çıkan bu kişiler kırk gün boyunca bölgenin değişik yerlerini
dolaştıktan sonra geri gelmiş436 ve ikisi hariç, diğerleri bölgenin çok verimli,
ancak savunma açısından da çok sağlam durumda olduğunu, üstelik devlerin437

432 Tora ve Afla ra, 4. kitap: Bamidbar, 11/31-33; ayrıca bk. Josephus, Aııtiqıtities, 3.13.
433 Tora ue Aflara, 4. kitap: Bam id bar (yorum kısmı), s. 216-219.
434 Bk. Tora ve Aflara, 4. kitap: Bamidbar, 12/16; ayrıca bk. Ginzberg, c. 1, s. 707; Tbc Book of
jasbcr, 83/33.
435 Bk. Tora ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar, 13/1-20; Ginzberg, c. l, s. 704; Tbc Book ofjasbcr,
83/34-35; Josephus, Alltiqııities, 3.14.1-2.
436 Bk. Tora ve Afiara, 4. kitap: Bam id bar, 13/21-26; Talnıııd, Sotah, 34b; Ginzberg, c. 1, s. 708;
Tbe Book vfjasber, 83/36; Josephus, Aııtiqıtities, 3.14.2.
437 Yahudi kaynaklarında yer alan mitolojik anlatırnlara göre Hz. Musa'nın keşif amaçlı gönderdiği
on iki kişi, günümüzde Arapların el-Halil, İbranilerin ise Hevron olarak adlandırdığı Kiryac
A.ı:ba'da devierin neslinden gelen Anak ve üç oğlunu görmüştür. İddiaya göre Enoh zamanında
düşmüş olan Şamhaıay ve Azael gibi meleklerin (Tom ve Afiara, 4. Kitap: Bamidbar (yorum
kısmı), s. 247) insan kızlarıyla evlenmesi sonucunda orraya çıkan bu yarı melek, yarı insan özel-
liklerine sahip (Ginzberg, c. 1, s. 708) dev nesli, önceleri "düşmek" anlamıyla ilişkili olan Nefi-
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
217

neslinden insanların orada yaşadığını ve o toprakları ele geçirmenin mümkün


olmadığını söylemişlerdir. 438 Keşif grubunun azınlıkta kalan iki üyesi, Nun
oğlu Yeşu ile Yefi.ınne oğlu Kalev'in düşmanı yenebilecekleri ile ilgili ifadeleri
ise ciddiye alınmamıştır.439
İsrailoğulları, keşif grubunun çoğunluğunun Kenan (Filistin) toprakla-
nnda yaşayanlarla ilgili söyledikleri abartılı ifadelerden korku ve ümitsizliğe
kapılmış ve onlarla başa çıkamayacaklarına inanmışlardır. İsrailoğulları bu
ümitsizlik ve korkuyla ağlaşmaya başlamış440 ve Hz. Musa'nın peşine takılıp
buralara gelmek yerine, Mısır'da veya çölde ölmüş olmayı temenni ettiklerini
söylemişlerdir. İsrailoğulları bu düşüncelerle Hz. Musa ve Harun'un karşısına
çıkarak Tanrı'nın maksadını sorgulamış ve düşmanın kılıcıyla ölmek için Tan-
rı'nın kendilerini niçin buraya getirdiğini sormuşlardır. Arkasından da onlar
bu şekilde düşmanın kılıcıyla ölüp kadın ve çocuklarının düşmana esir düşme­
si yerine Mısır'a geri dönmeyi gündeme getirmişlerdir.441
İsrailoğulları'nın düşmanla savaşma hususundaki korkusu üzerine, keşif
grubunun çoğunluğundan farklı konuşan Nun oğlu Yeşu ve Yefunne oğlu Ka-
lev onları cesaredendirmeye çalışmıştır. Bunlar İsrailoğulları'na, Kenan top-
raklarının yaşamaya çok elverişli olduğunu, savaştan kaçmamaları ve Tanrı'nın
rızasına uygun davranmaları halinde oradaki halkları rahatlıkla yenebilecek-
lerini söylemişlerdir. Ancak İsrailoğulları onları dinlemek yerine taşlayarak

lim adıyla adlandınlmıştır. Sonraları eski güçlerinden bir kısmını kaybettikleri için Anaklılar ve
Rafalılar olarak adiandırılan bu devasa yararıkların diğer insanlara kıyasla inanılmaz büyüklükte
olduğu iddia edilmiştir (Tora ve Aftara, 4. Kitap: Barnidbar (yorum kısmı), s. 246-247).
438 Bk. Tora ve Afta m, 4. kitap: Bamidbar, 13/27-33; Talmud, Sotah, 35a; Ginzberg, c. l, s. 709-
710; aynca bk. The Book of]asber, 83/36-38; Josephus, Antiquities, 3.14.2.
439 Talmud, Sotah, 35a; The Book of]asber, 83/37-39; Ginzberg, c. I, s. 710; ayrıca bk. Josephus,
Antiquities, 3.14.4.
440 Bk. Tora veAftara, 4. kitap: Barnidbar, 14/ı; Talnıud, Sotah, 35a; Ginzberg, c. ı, s. 711-712;
Josephus, Antiquities, 3.14.3. (Yahudi kaynaklarında dile getirilen yorumlarda İsrailoğulları'nın
Ab ayının 9. gecesinde ağlaştıkları Tanrı'nın da onların bu sebepsiz ağlaşmalarına kızarak o ta-
rihi Yahudilerin nesiller boyunca ağlaşacakları bir sıkıntı zamanına dönüştürmeye karar verdiği
ifade edilmektedir. Bu bağlarnda çölde geçen kırk yıl boyunca her Ab ayının 9. gününde bin-
lerce İsrailli ölmüş, sonraki dönem Yahudi tarihinin önemli felakerleri de genel olarak bu tarihe
denk gelmiştir (Bk. Tora ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar (yorum kısmı), s. 258-259; Talmud,
SQ[ah, 35a; ayrıca bk. Ginzberg, c. ı, s. 7ı2-715).
441 Tora ve Aftara, 4. kitap: Barnidbar, ı4/ı-4; Ginzberg, c. ı, s. 71ı-712; ayrıca bk. Josephus,
Antiqııities, 3.14.3.
. . Kur'an'da Yahudiler
2ı8

öldürmeye kalk.ışmışlardır.442 Bunun ardından Hı. Musa İsrailoğulları'nı oraya


kadar çeşidi mucizelerle getiren Tanrı'nın bu toprakları ele geçirmede de mu-
cizelerle kendilerini destekleyeceğini· dile getirmiştir. Ancak onlar, Hz. Mu-
sa'nın işaret ettiği mucizelere rağmen buna inanmamış ve o topraklarta ilgili
olumsuz haber getiren kişilere ınanacaklarını söylemişlerdir. 443
Yahudi kaynaklarına göre İsrailoğulları'nın, peygamberleri Musa'ya ve
Tanrı'ya karşı inançsızlık boyuruna varan güvensizliği üzerine Tanrı, İsrail kav-
mini yok etmek istemiş, ancak Hz. Musa'nın yakarışiarı karşısında bundan
vazgeçmiştir. 444 Fakat yine de onları tamamen cezasız bırakmamış ve halk ara-
sında yanlış bilgi yayarak korkuya neden olan kişiler dillerinden kaynaklanan
bir rahatsızlıkla hemen ölürken,445 düşmanı yenebileceklerini dile getiren iki
kişi hariç, savaşmaktan korkan yetişkin neslin tümünü de çölde yok oluncaya
kadar, kırk yıl boyunca vaat edilen topraklara girerneme cezasına çarptırmıştır.446
İsrailoğulları'nın, kendilerine vaat edildiğini iddia ettikleri topraklar
için mücadele etmekten kaçındığı ve bu nedenle kırk yıl varansız dolaşmalda
cezalandırıldığı Kur'an'da da anlatılmaktadır. Miide slıresi 20-26. ayetlerde
nakledilen bu hikiyeye göre İsrailoğulları, Hz. Musa'nın uyarılarına karşın o
bölgede yaşayan güçlü halklardan korktuklarını ve onlarla savaşmayacaklarını

442 Tora ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar, 14/6-10; Ginıbcrg, c. ı, s. 712; ayrıca bk. Joscphus,Aıııiqıı­
iıits, 3.14.4.
443 Ginıberg, c. ı, s. 712.
444 Tora ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar, 14/11-20; Josephus, Aııtiquitits, 3.15.ı; Ginıberg, c. ı, s.
714.
445 Tora ve Aftara, 4. kitap: Bam.idbar, 14/36-37. (Yahudi kaynaklarında anlatılanlara göre bilgi top-
lamak amacıyla Kenan topraklarına gönderilen ve dönüşte halkın paniklemesine neden olan bir
söylemi benimseyen keşif grubwıa mensup on kişinin dili, yaptıkları dedikodwıun cezası olarak
göbcklerine kadar uıamış ve bwılar dillerinden başlayan kurdanma ile ölmüşlerdir. Bk. Tora ue
Aftara, 4. kitap: Bamidbar (yorum losmı), s. 276; Talmud, Sorah, 35a; Ginzberg, c. 1, s. 716).
446 Tora ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar, 14/21-24; Tlıc Book offasher, 83/41-42; Ginıberg, c. 1,
s. 714. (İsrailoğulları Tanrı'yı öfkelendirmeleri ve bu nedenle yetişkin neslin, kendilerine vaat
edildiğinc inandıkları topraklan görmemekle ceıalandı~lmalan üzerine pişmanlık duyguswıa
k:tpılmış ve kendilerini aifertirmek amacıyla düşmanla savaşmaya karar vermiJierdir. Ancak
Tanrı, onları bu savaşta desteklerneyeceği için savaşınamaları gerektiğini bildirmiş ve Musa'ya
halkını Kmldeniz yolunu rakip ederek çöle götürmesini söylemiştir. Buna rağmen İsrailoğul­
ları Tanrı'nın kendilerini :ıffermesi ve sav:ışt:ı düşmana karşı desteklemesi için pişmanlıklarını
dile getirmelerinin yererli olacağı ıannına kapılarak Tanrı'nın onaylamadığı bir savaşa girişmiş,
bu savaşın sonunda büyük bir bozguna uğramışlardır. Bk. Tora ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar,
14/39-45; Gimberg, c. 1, s. 716; ayrıca bk. Josephus, Aııtiquitits, 4.1.1 -2).
Kur'an K.ıssaları Bağlamında Yahudi {İsrail) Tarihi ~
219

söylemişlerdir. Yahudi kaynaklarında keşif heyeti arasında olduğu ifade edilen


iki salih kişi ise düşmanın üzerine gitmeleri halinde galip geleceklerini söy-
lemiş, ancak etkili olamamışlardır. İsrailoğulları bu iki kişiyle birlikte pey-
gamberleri Hz. Musa'yı da dinl'ememiş ve ona "sen ve Rabbin onlarla savaşın"
diyerek savaşmaktan kaçınmışlardır. Bunun üzerine Tanrı, kırk yıl boyunca o
topraklara girmeyi onlara yasak kılmışnr.447 Ancak Yahudi kutsal kitabına göre
bu ceza da, onların gerekli gereksiz serze~işlerine ve peygamberlerine isyan
etmelerine engel olamamış ve bir süre sonra Korah' ın peşine takılan bir grup
Hz. Musa ve Hz. Harun'a başkaldırmıştır.

c. Korah (Karun) ve Yandaılannın İsyanı


Yahudi kutsal kitabındaki anlatıma göre Koralı (Karun) ve yandaşlarının
isyanı, İsrailoğulları'nın diğer isyanları gibi yiyecek, içecek eksikliği yahut sa-
vaşmaktan korkmaları gibi somut bir problemden çok, doğrudan doğruya Hz.
Musa ve Harun'un liderliğine yönelik olmuştur. Bu isyana katılanlar, esa5 iti-
barıyla Hz. Musa ve Harun'un llderliğini kabullenememenin ve bunların yaptı­
ğı düzenlemelerle mevcut statülerini kaybetmenin yahut kendilerini layık gör-
dükleri birtakım makamları elde edernemenin öfkesiyle hareket etmişlerdir.
Dolayısıyla mevcut durumdan hoşnut olmayan bu kişilerin isyanı tek olaya da-
yalı olarak değil, kademe kademe gelişmiş ve uygun ortamda patlak vermiştir.

Yahudi kutsal kitabının anlatırnma göre Korah ve yandaşlarını isyana gö-


türen süreçte Hz. Musa'nın yaptığı birtakım düzenlemeler etkili olmuştur.
Bu bağlamda o, Ta.tırı'dan aldığı emirler doğrultusunda daha önce her ailenin
ilk erkek çocuğunda (behor) bulunan dini pratikleri icra yetkisini onlardan
alarak kendi kabilesi olan Levililere vermiştir. 448 Hz. Musa bu dini pratiklerio
en önemlisi olan kurban sunma ve diğer birtakım ayinleri yapma görevini
ise kohen (lclhin) olarak kursadığı ağabeyi Harun ile oğullarına bırakmış,449

447 Bk. Miide 5/20-26.


448 Tora ve Aftara, 4. kitap: Bamidb:ır, 3/12; 18/6, 8. (Yahudi kuts:tl kitabında y:ıpılan yoruma
göre daha önce her ailenin ilk erkek çocuğu na ait olan Tanrı'nın hizmetinde (Tapınak hizmet-
lerinde) buluruna hususu, alun buzağı günahı na engel olmadaki isteksizlikleri ve yetersizlikleri
nedeniyle onlardan alınarak bu günaha bulaşmayan ve Musa'nın çağrısına uyarak putperestliğe
düşenierin ceı:ılandırılm:ısında aktif bir biçimde rol :ılan Levi kabilesine verilmiştir (B k. Tora
ve Aftara, 2. kitap: Şernot (yorum kısmı), s. 433; 4. kitap: Bamidb:ır (yorum kısmı), s. 38).
449 Tora vcA.ftara, 2. kitap: Şemot, 40/12-16; 4. kitap: Bamidb:ır, 3/10; Ginıbcrg, c. 1, s. 719.
~ Kur'an'da Yahudiler
220

Toplanma Çadırı ve Ahir Sandığı ile ilgili hizmetleri yapmakla yükümlü olan
Levilileri450 ise bunların emrine vermiştir. 451 Böylece o, kendi konumundan
sonraki en önemli makamı ağabeyi Harun ve soyuna diğer din hizmetlerini ise
kendi kabilesi olan Leviiiiere vermiştir.
Hz. Musa, dini önderlik ile ilgili düzenlemeler yanında toplumsalliderlik
hususunda da düzenlemeler yaparak kabile ve boy liderlerini belirlemiştir. Bu
çerçevede o Levi kabilesinin bir boyu olan ve kendi sülalesini oluşturan Ke-
hatoğullarının liderliğini, daha kıdemli olan ve bu hususta beklentisi bulunan
amcasının oğlu Korah yerine, bir diğer amcasının oğlu olan Elitsafa.n'a ver-
miştir. Bu düzenleme, Kehacoğulları liderliğinin kendisinin hakkı olduğunu
düşünen amcasının oğlu Koralı'ın tepkisine neden olrnuşrur.452

Hı. Musa'nın atamalarına tepki gösteren Korah, Musa ve Harun ile aynı
soydan gelmenin getirdiği saygınlık yanında, Kur'an'da da ifade edilen olağa­
nüstü büyük bir serverin sahibiydi.453 Yahudi kaynaklarında onun bu serveti,
Mısır'dan çıkış sırasında Firavun'un gizli hazinesini yağmalayarak elde ettiği ve
bu hazinenin anahtarlarının üç ~ katır454 tarafından taşındığı ifade edilmek-
tedir.455 Bu servet ona, büyük bir kibir duygusu456 ve her alanda ön planda olma
isteği veriyordu. Korah bu konumuyla Musa ve Harun'un liderliğini bile zor
kabulleniyor ve en azından kendi sülalesinin liderliğini en tabii hakkı olarak
görüyordu. Hz. Musa, Koralı'ın bu beklentisini de boşa çıkararak, mensubu

450 Tora ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar, ı6/9; ayrıca bk. 4. kitap: B:ımidbar (yorum kısmı), s. 320-
323.
451 Tora ve Aftara, 4. kir:ıp: Bamidbar, 3/9.
452 Tora veAftara, 4. kitap: Bamidbar (yorum kısmı), s. 312-313; ayrıca bk. Ginzberg, c. 1, s. 718.
• (Korah'ın isyana kalkışmasında kansmın da özel bir rolünün bulunduğu ve onu Hz. Musa'ya
karşı kışkımığı if.ıde edilmektedir. Rivayere göre Hz. Musa, bütün Levililer gibi Korah'ı da
k-utsamış ve bu çerçevede onun saçlacmı ve vücudundaki tüyleri araş ertirıniştir. Karısı bunu
eleştiri konusu yapmış ve Musa'nın Korah'ı aşağılarnak için bu hareketi yaptığını iddia ederek
onu kışkırrmıştır. Talmıtd, Sanhedrin, 11 Oa; Ginzberg, c. ı, s. 7ı 9}.
453 Kasas 28/76, 78-79.
454 Kur'an'da, Karun'un hazinelerinin anahtarlarını eaşımanın bile güçlü bir topluluğa ağır geleceği
ifiıde edilmekte, böylece Yahudi kaynaklarındaki anlatım destckJenmekredir (bk. Kasas 28/76).
455 Talmıtd, Sahnedrin, llOa; Ginzberg, c. 1, s. 718. (Yahudi kaynaklarındaki rivayere göre Korah,
Mısır'dan çıkış esnasında, Hz. Yusuf'un Mısır'daki bolluk yıllarında biriktirecek kıtlık yılla­
rında saruğı ta!ulın parasıyla Firavun için oluşturduğu üç büyük hazineden birini bulmuş ve
yağmalamıştır. Bk. Talmıtd, Pesahim, 119a; Talmııd, Sanhedrin llOa; Tora ve Aftara, 4. kirap:
Bamidbar (yorum kısmı), s. 312; Ginzberg, c. ı, s. 718).
456 Kasas 28/76, 78.
Kur'an Kıssalan Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi H
221

oldukları sülalenin liderliğini bir başkasına verince Korah buna tepki duymuş
ve Uk firsatta kendisi gibi beklemileri bulunan kişileri, özellikle konumlarını
Levililere kaptıran insanların bir kısmını yanına çekerek başkaldınruştır.457
Korah, yanına çekmeyi başardığı İsrailoğulları'nın ileri gelenlerinden 253
kişi ile birlikte Musa ve Harun'un karşısına çıkmış ve onları her konuda ken-
dilerini ön plana çıkararak toplumun diğer fertlerini önemsememekle itharn
etmiştir.458 Hz. Musa, Korah ve yandaşlarının, Harun ve oğullarının kohen
olarak kutsanmasına yönelik itiraz ile som~tlaştırdıkları eleştiriler459 karşısın­
da, bu atamanın kendi iradesi değil, Tanrı'nın iradesi olduğunu ifade etmiştir.
Ancak Hz. Musa'nın bu ikna çabaları sonuç vermemiştir. Bunun üzerine o,
Harun'un kohen olarak at.anmasının Tanrı'nın isteği olduğunu kanıdamak için
ertesi gün onları Tanrı'nın huzurunda, Harun'la buhur sunmaya ve kimin su-
nusunun kabul edildiğini tecrübe ermeye çağırıruştır.460
Ertesi gün Korah ve yandaşları buhur sunmak için geldiklerinde Tanrı;
Hz. Musa ve Harun'a isyanın elebaşları konumund!a bulunan Korah, Abiram
ve Darhan'ın çevresinde bulunan herkesin onlardan uzaklaşmasını söylemiş,
hemen arkasından yer yarılarak bu kişileri aileleri ve bütün mallarıyla birlikte
yutmuşrur.461 Bunun ardından buhur sunmak için gelen ve bu suretle Ha-
run'un seçilmesinin ilahi irade ile olmadığını kanıtlamaya çalışan 250 kişiyi ise
Tanrı'dan gelen bir ateş yakıp kül etmiştir. 462 Ertesi gün İsrailoğulları'nın bir
kısıru, bu isyancıların Tanrı tarafindan yok edilmesine tepki göstermiş ve bun-

457 Tora ve Aftara, 4. kitap: Baınidbar, 16/ı-2; ayrıca bk. Talmııd, Sanhedrin 110a; Ginzberg, c. 1,
s. 718-719.
458 Tora ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar, 16/3; ayrıca bk. 4. kitap: Bamidbar (yorum kısmı), s. 3ı6-
317; Talmud, S:ınhedrin, llOa; Ginzberg, c. 1, s. 719; Josephus, Aııtiquities, 4.2.2-4.
459 Yahudi bynaklarında Koralı'ın eleştirilerinin, sadece Harun ve oğullarının kohen olarak aı::ı.n­
masına değil, aynı zamanda Musa'nın liderliğine \'e dini konulardaki t:ıllmarlarına yönelik ol-
duğu iddia edilmektedir. Bu iddialar.ı göre Koralı bazı dini emir ve k-ural.ların anlamsızlığını
kanıdamaya çalışarak bunların kaynağının Tanrı değil, Musa olduğunu ispatlamaya çalışmıştır
(Tora ve Aftarn, 4. kitap: Bamidbar (yorum kısmı), s. 314, 317; ayrıca bk. Ginzberg, c. ı, s.
719). Ayrıca o, İsrailoğulları'nın gelirlerinin bir kısmını kohenlik kurumuna ödemesini de adil
bulmamış ve buna yönelik sert eleştirilerde bulunmuştur (bk. Ginıberg, c. ı, s. 720-721}.
460 Tora ve Aftnrn, 4. kirap: Bamidbar, 16/5-17; Josephus, Aııtiqıtities, 4.2.4; Ginzberg, c. 1, s. 722.
461 Tora ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar, 16/23-33; Talmud, S:ınhedrin, llOa; Ginıberg, c. 1, s. 724-
725; ayrıca bk. Tbt Book ofjasher, 8412.
462 Tora ve Aftara, 4. kitap: Barnidbar, 16/35; aynca bk. Talmııd, Sanhedrin, llOa; Ginzberg, c. 1,
s. 725.
. . Kur'an'da Yahudiler
222

lar Hz. Musa ve Harun'u İsrailoğulları'nın ileri gelenlerini yok etmekle itharn
etmişlerdir. Bunun üzerine Tanrı bu tepkiyi gösterenleri bulaşı o hastalıkla yok
etmiş ve ancak Harun'un sihirsel birtakım uygularnaları sonucunda bu salgın
hastalık sona ermiştir. 463

Yahudi kutsal kitabına göre yukarıda bahsettiğimiz felaketler bile Harun


ve soyunun Tanrı tarafından kohen olarak seçildiği hususunda İsrailoğulları'nı
yeterince ikna etmemiş olmalı ki, Tanrı, Hz. Musa'ya bu hususta yeni bir test
yapmayı emretmiştir. Bu çerçevede Tanrı, Musa'ya İsrail kabilelerini temsilen
her kabileden bir asa ile Levi kabilesini temsilen Harun'dan alacağı asayı Bu-
luşma Çadırı'na getirerek Ahit Sandığı'nın önüne koymasını emretmiştir. O,
seçtiği kişinin asasının tomurcuklanıp çiçek açacağını, bunun da Tanrı'nın bu
iş için kimi seçmiş olduğunu açık bir biçimde ortaya kayacağını belirtmiştir.
Ertesi gün Hz. Musa Buluşma Çadırı'na girdiğinde Harun'un asasının filiz-
lenip çiçek açtığını ve badem verdiğini görmüştür. O, Harun'un bu asası ile
birlikte diğer kabile temsilcilerinin de asalarını halkın karşısına çıkarmış ve
her kabile kendi asasını görüp almıştır.464 Bunun ardından Tanrı, Hz. Musa'ya,
Harun'un çiçeklenip badem veren asasını ileride benzer isyanlara engel olma-
sı amacıyla hatıra olarak Ahir Sandığı'nın önüne koymasını söylemiştir. Hz.
Musa da bu emri yerine getirmiştir. 465

463 Tora vcAfiarn, 4. kimp: Bamidbar, 17/6-14; Ginzberg, c. 1, s. 729.


464 Tora ve Afiara, 4. kimp: B:ırnidbar, 17/16-24; Josrphus, Aııtiquities, 4.4.2; Ginıberg, c. 1, s.
730.
465 Tora veAfiara, 4. kimp: B:ırnidbar, 17/25-26; Ginıberg, c. 1, s. 730. {Tevr.ıt'ta yrr alan pek çok
hikiyede olduğu gibi Korah {Karun) ve yandaşlannın isyanında da iki furklı versiyona dayalı
çelişkili bir anlatım görüntüsü bulunmaktadır. Bamidbar (Sayılar) kitabının 16. babında yer
:ılan birinci anl:ınmd:ı Mus:ı ve Harun'un liderliğine karşı çı~an ve bunu Harun'un kohcnliğine
itir:ızla somudaşcıranlar, kohenliğin kimin hakkı olduğunu anlamak için Harun'la birlikte Tan-
rı'nın huzurunda buhur sunma restine çağn!mışlardır. Bu süreçte Harun'un kohenliğine karşı
çıkanların hepsi ilahi müdahale ile yok olmasına ve itiraz eden hiç kimse kalmaması na rağmen,
(bk. Tora ve Afiara, 4. kitap: Barnidbar, 16/1-35) ikinci anlauma göre Tanrı'nın emriyle ko-
benliğin kimin hakkı olduğunu kanıtlamak için bir de asa trsti yapılmış ve bu test sonucunda
Harun'un asası çiçek!enmişrir. Bk. Torn ve Aftnra, 4. kitap: B:ırnidbar, 17/16-25. Her şeyden ·
önce, bir yaniışı düzelrmeye yönelik ecdbirlerde h:tfif olandan ağır olana doğru seyreden bir
uyarı ve ceza siscemi olması gerekirken burada cersi sergilenmişrir. Bu çerçevede itirazcı l:ırı ikna
aınncıyla sergilenen ilk repkide sorun çıkaranların hepsi yok edilirken, sonraki uygulamada ise
kimseye ıar:ır vermeyen bir rest ile Harun'un haklılığı kanıtlanmıştır. Şayet bu iki bapra yer alan
anlaurnJar aynı kaynağa :ıit arılaomlar olsaydı karı:ıatimizce önce hafif ve kimseye ı:ırar vermeyen
asa restinin yapılması, itiraz edenlerin ise sonraki buhur resti ile yok edilmesi manrık!ı olurdu.
Ayrıca mantık kurallarına bakmadan Yahudi kursal kirabındaki bu anlatım seyrini esas almamız
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
223

Yahudi kaynaklarında anlatıldığı kadar ayrıntılı olmamakla birlikte Kur'an'da


da Hz. Musa'nın kavminden olduğu ifade edilen Karun'un adı;466 Firavun ve
Harnan ile birlikte inlclrcılar arasında zikredilmekte,~67 onun büyük bir servete
sahip olduğu, bu servet sebebiyle kibre kapıldığı,468 bu nedenle eviyle birlikte
yerin dibine geçirilerek469 diğer kötüler gibi helak olduğu belirtilmektedir.470

d. Meryem ve Harun'un Vefatı

İsrailoğulları kendilerine vaat edUdiğine inandıkları topraklara, yetişkin


ilk nesil yok oluncaya kadar kırk yıl boyunca girerneme cezasına çarptırıldıktan
sonra, çölde göçebe bir hayat sürmüş ve bu sürenin sonlarına doğru Mısır'dan
çıkan yetişkin nesilden hemen hiç kimse kalmamıştır. Yahudi kutsal kitabı
Mısır'dan çıkışın ilk iki yılından sonraki süreç hakkında bilgi vermemekte,
aradaki yaklaşık otuz yedi yıllık dönemi atlayarak vatansız dolaşmalarının son
yılına gelmektedir. 471 Kırk yıllık sürenin son yılında İsrailoğulları, günümüzde
İsrail'in güneydoğu bölgesinde bulunan Zin (Tsin) Çölündeki472 Kadeş'e473 gel-
mişlerdir. Meryem burada ölmüş ve arkasından halk arasında susuzluk prob-

halinde önceki bapta bahsedilen buhur testi ile kohenliğin Harun'un hakkı olduğu kanıdandığı
ve buna itiraz edecek kimse de kalmadığı için, asa testi geccksiı: bir uygulama haline gelmektedir.
Bu durumda Korah'ın isyanıyla ilgili hikayede isyanı bastırmaya yönelik olarak dile getirilen iki
ayrı uygulamanın farklı iki geleneğe ait anlanml:ır olduğu ihtimali ortaya çıkmaktadır).
466 Kasas 28/76.
467 Bk. Mü'min 40/23-24; Ankebur 29/39.
468 Kasas 28/76, 78-79.
469 Kasas 28/8 ı.
470 Ankebut 29/39.
471 Tom ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar (yorum kısmı), s. 390; ayrıca bk. Tora ve Aftam, 5. kitap:
Devarim, 2/14.
472 Zin Çölü'nün Ölüdeniz'in güney bausında yer alan bölge olduğu rahmin edilmektedir. Bu
bölgenin daha büyük bir çöl olan Par:ııı Çölü'nün bir cüıünü oluşturduğu tahmin edilmektedir
(Tora ve Aftara, 4. Kitap: Bamidbar (yorum kısmı), s. 390-393.
473 Kadeş olarak ıikredilen bu yerin, İsrailoğulları'nın daha önce keşif amaçlı olarak Kenan toprak-
lanna on iki kişiyi gönderdikleri ve soncasında da savaşmak isremedikleri yer olan Kadeş Barnea
ile aynı yer olup olmadığı hususunda farklı görüşler bulunmaktadır. Yahudi kutsal kitabının
yorum kısmında burada zikredilen Kadeş'in daha önceki Kadeş Barnea<lan furklı biryer olduğu
ve bunun, günümüıde Ürdün'de bulunan antik Petca kenti veya Tel Kadir:ır denen yer olduğu
zikredilirken (b k. Tom ve Aftara, 4. kirap: Bamidbar (yorum kısmı), s. 393), Ginzberg'de bu-
ranın İsrailoğulları'nın savaşmakran korkarak kırk yıl çölde dolaşma ceıasına uğradıkları Kadeş
Barnea olduğu ifade edilmektedir (Ginzberg, c.l, s. 731).
~ Kur'an'da Yahudiler
224

lemi başlamıştır.474 :Şunun üzerine Hz. Musa daha önce yaptığı gibi kayadan
su çıkarma mucizesini ikinci kez tekrarlamışttr. Ancak bu ikinci mucizenin
gerçekleştirilmesi sürecinde, mahiyeti net bir biçimde ifade edilmernekle bir-
likte475 Hz. Musa ve Harun Tanrı'yı öfkelendirecek bir davranışta bulunmuş,
bunun üzerine Tanrı "kendisine gereken inancı oluşturmadıkları" gerekçesiyle
Musa ve Harun'un da İsrailoğulları'na vaat edilen toprakları göremeyeceğini ve
Mıstr'dan çıkan ilk nesil gibi çölde öleceklerini söylemiştir. 476
Hz. Musa ve kavmi Zin (Tsin) Çölünden kuzeye doğru gitmek için Ölü-
deniz'in güneyindeki topraklara egemen olan Edomlulardan Kenan toprakları­
na geçiş için izin istemiş, ancak Edomlular buna izin vermemiştir. Bunun üze-
rine İsrailoğulları, ataları Yakub'un kardeşi Esav'ın soyundan gelen ve Yahudi
kutsal kitabında savaşınamaları gereken halklar arasında sayılan Edomlularla
çatışmak yerine Edom copraklarının doğusundan dolaşarak he~efledikleri böl-
geye ulaşınaya karar vermiştir.477 Ancak henüz bu bölgeden ayrılmadan Ha-
run'un öleceği haberi Tanrı tarafından Hz. Musa'ya iletilmiş ve Hz. Harun,
Edom sınırındaki Or (Hor) Dağındam vefat etmiştir. 479 İsrailoğulları Harun
için burada oruz gün yas tutmuş, onun yerine ise oğlu Elazar geçmiştir.480
Yahudi kaynaklarına göre Hz. Harun'un ölümü üzerine, onun hatırına ve-
rilmiş olan ve o zamana kadar İsrailoğulları'na kılavuzluk eden onur bulutları/
bulut direği ortadan kaybolmuştur. Kenan topraklarının güney sınırında bu-

474 Tora ve Aftara, 4. kitap: B:unidbar, 20/1-2; Ginı.bc:rg, c. 1, s. 731; aynca bk. Tlıe Book ofjasher,
84/24.
475 Hz. Musa ve Hz. Harun'un hatasının ne olabileceği ile ilgili farklı yorumlar için bk. Tora ve
Aftara, 4. kitap: Barnidbar (yorum losmı), s. 398-403.
476 • Tora ve Aftara, 4. kimp: Barnidbar, 20/12; Ginzberg, c. 1, s. 734.
477 Tora ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar, 20/14-21; Ginzberg, c.J, s. 735-736; aynca bk. The Book ,of
]asher, 84/25-28; Josephus, Aııtiqııities, 4.4.5.
478 Or Dağının yeri konusunda .F.ırklı rivayerler bulunmaktadır. Yahudi kutsal kitabında nakledilen
bu rivayetleeden birincisine göre Or Dağı, Ölüdeniz'in 92 km güneyindeki antik Pctra kentinin
yakınında bulunan ve günümüzde "Cebel Nebi Harun" (Harun Peygamber Dağı) olarak adlan-
dırılan yerdir. Bir başka rivayere göre ise burası, Ölüdeniz'in kuzeybatısında bulunan günümüzde
Cebel Macra yahut Cebel Akar olarak adlandırılan dağdır (Tora ve ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar
(yorum kısmı), s. 408). Josephus ise Or Dağının adını zikretmemekte ve Harun'un bugün Pctra
olarak bilinen bölgede öldüğünü ifade etmektedir (bk. Josephus, Antiqııities, 4.4.7).
479 Tora ueA.ftara, 4. kitap: Bamidbar, 20/14-28; The Book ofjasher, 84/ 29-32; Ginzberg, c. ı, s.
739-742.
480 Tora uc Aftara, 4. kitap: B:unidbar, 20/26-29; Ginıberg, c. ı, s. 741-743; Josephus, Aııtiqııities,
4.4.7-4.5.1.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsraU) Tarihi ~
225

lunan Arad481 site devletinin kralı bu durumu görünce İsrailoğulları'nın Tan-


rı tarafından sağlanan özel himayeden mahrum kaldıkları zannına kapılarak482
onlara saldırmış ve onların bir kısmını esir almıştır. Ancak daha sonra İsrailo­
ğulları bu şehri ele geçirmeleri halinde insanlarını öldürüp mallarını tapınağa,
yani Tanrı'ya adayacakları vaadinde bulununca Tanrı onlara bu imlclnı vermiş
ve İsrailoğulları düşmanı yok ederek şehri ele geçirmişlerdir.483

e. İsrailoğullan'na Yılaniann Musallat Olması


İsrailoğulları Arad halkı Ue yaptıkları mücadeleden sonra, Edom toprak-
larından kuzeye doğru geçme izni alamadıkları için bu ülkenin güneyindeki
çölden doğuya doğru ilerleyerek Edom'un doğu sınırına ulaşmayı ve buradan
kuzeye doğru ilerlemeyi hedefl.emişlerdir. Ancak bu süreçte Edom'un güne-
yindeki çölde çeşitli sıkıntılarla karşılaşmışlardır. Bunun üzerine onlar Hz.
Musa'ya çölde ölmek için kendilerini Mısır'dan çıkardığını, bulundukları yerin
yaşamaya elverişli olmadığını, su ve ekmeğin bile bulunmadığını ve sürekli
man denilen biçimsiz ekmeği yemekren gına geldiğini söyleyerek tepki gös-
termişlerdir. Bunun üzerine Tanrı onlara yılanları musallat etmiş ve bu yılanlar
birçok kişiyi sokarak öldürmüştür. 484
İsrailoğulları yılanların musallat olması üzerine hatalarını aniayarak piş­
man .olmuş ve Musa'dan kendilerine yardımcı olmasını istemişlerdir. Bunun
üzerine Tanrı, Hz. Musa'ya bakırdan485 bir yılan sureti yaparak onu bir dire-
ğin tepesine yerleştirmesini, yılanların sokarak zehiriediği insanların bu yı-

481 Yahudi kaynaklarında Arad'lO Negev Çölü bölgesinde Ölüdeniz'in güneybarısı ile Beer Şeva
arasındaki Tel Arad olduğu ifade edilirken (Tora ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar (yorum kısıru),
s. 412); Kenan topraklarında iki Arad'ın bulunduğu, bunlardan burada bahsi geçenin Arad Ye-
ruham olduğu, diğerinin ise Arad Rahat adını taşıdığı iddiası da bulunmaktadır (Tora ve Afta ra,
4. kitap: Bamidbar (yorum kısmı), s. 414).
482 Tora ve Aftara, 4. kirap: Bamidbar (yorum kısmı), s. 412-413; Talmud, Ta'anith, 9a; Rosh
Hashana, 3a; Ginzberg, c. 1, s. 745-746.
483 Tora veA.ftara, 4. kicap: Bamidbar, 21/1-3; Talmud, Ta'anith, 9a; Rosh Hashana, 3a; Ginzberg,
c. 1, s. 745-746; ayrıca bk. T/ıe Book of]aslıer, 85/1-8.
484 Tora ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar, 21/4-6; ayrıca bk. Ginıberg, c. 1, s. 747-748.
485 İbranice Tora'nın Türkçe çevirisinde bu yılan tasvirinin bakırdan yapıldığı ifade edilirken (bk.
Tora veA.ftara, 4. kitap: Bamidbar, 21/9), aynı metnin Türkçe çevirisi olan, Hıristiyanların esas
aldığı Kitabı Mukaddes'te bu yılanın runçtan yapıldığı ifade edilmektedir (B k. Sayılar, 2119).
~ Kur'an'da Yahudiler
226

lan suretine486 bakmaları halinde ölmeyip yaşayacağıru söylemiştir. Hz. Musa


kendisine söyleneni yapmış, böylece Tanrı'ya ve Hz. Musa'ya karşı söylenerek
günaha düştükleri için yılanlar tarafından sokulan İsrailoğulları bu bakır yılan
tasvirine bakarak hayatta kalmıştır. 487

7. İsrailoğulları'nın Ölüdeniz'in Kuzeydoğusunu Ele Geçirmesi


İsrailoğulları Edom Krallığının güneyindeki çölden bu ülkenin doğu sı­
nırlarına ulaştıktan sonra, oradan kuzeye doğru ilerlemişlerdir. Bunlar Edom
Krallığı'nın doğu sınırlarından, bu ülkenin topraklarını ihlal etmeden kuzeye
doğru ilerlemişlerdir. İsrailoğulları Edom'un kuzeyinde Ölüdeniz'in ise gü-
neydoğusunda bulunan Moav Krallığı'nın da sınırlarıru ihlal etmemeye ça-
lışmış488 ve bu ülkenin doğu sınırlarından kuzeye doğru ilerleyerek Moav ile
onun kuzeyinde yer alan Emorluların (Amorlular) arasındaki sınır bölgesinden
geçerek Ölüdeniz'in kuzeydoğusuna yerleşmişlerdir. Bu süreçte onlar, karşıia­
rına çıkan Emorlu (Amorlu) Sihon ve Og489 gibi fizik olarak güçlü ve heybedi
krallar başta olmak üzere bazı yerel kralları ve ordularıru bozguna uğratmış

486 Hı. Musa'nın Tanrı'nın emriyle y:ıprığı bu bakır yılan r:ısviri yılan sok.malannd:ıki iyUeştirme
özelliği nedeniyle Musa'dan sonr.ı.ki dönemde tapınım objesi ha.line getirilmiş ve on:ı da buhur
sunulmuştur. II. Krallar, 18/l-4'de if:ıde edildiği gibi yüzyıllar sonra Yehuda kr:ı.lı Hizkiya,
Nehuştan olarak adlandırılan bu bakır yılan suretinin kursall:ıştırılarak tapınım objesi haline
geldiğini görünce putperesdilde mücadele kapsamında bu sureti parçalatıp yok etmiştir (Tora
ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar (yorum kısmı), s. 420-421; Talmud, Avoda Zara, 44a).
487 Tom ve Aftara, 4. kirap: Bamidbar, 21/4-9; Ginıberg, c. 1, s. 747-748.
488 Yukarıda, Bamidbar (Sayılar) kitabında İsrailoğulları'nın Edom topraklannın doğu sınırlarını
• oluşturan çölden 1..-uzeye do~, Moav ve Ammon sınır bölgesinden Ölüdeniz'in kuzeydoğusu­
na geldikleri if:ıde edilmektedir. Aynı kirabın 33. babında ise İsniloğullan'nın göç güze.rgahı
tekrar edilirken bu keı F.ırklı bir rora çizilmekte ve onların Edom ve Moav topraklarından
kuzeye do~ ilerleyerek Ölüdeniz'in kuıeydoğusWl:t eriştiideri belirtilmektedir (Bk. Tora v~
Aftara, 4. kitap: B:ımidbar, 33/41 -49).
489 Yahudi kutsal kitabında Og'un dört-beş metre civarında boyu bulunan demirden bir yatağının
olduğu ifade edilmekrc (Tora veAftara, 5. kirap: Dev:ıri~, 3/11) ve bu if:ıdeden hareketle onun
üç-dön metre boyunda olağandışı bir insan olduğu yorumu y:ıpılm:ıkr:ıdı r (Bk. Tom ve Aftam,
5. kitap: Devarim (yorum kısmı), s. 54-55). Yahudi kaynaklarında ise bu boy meselesine Sihon
da dahil edilmekrc ve konu iyice abartılarak Sihon ve Og adlı krallarla ilgili akıl ve mantıkla
bağaşmayan efsanevi aniarımlar nakledilmektedir. Bu anlacım lara göre bu iki kr:ı.l, düşmüş me-
lekler ile insan soyundan kadınların ilişkisinden dünyaya gelmiş bir neslin son temsUcUeriydi
(Tom ve Aftara, 4. kirap: Bamidbar (yorum kısmı), s. 440; ayrıca bk. Talmıtd, Nidda, 61:ı kısmı
48 numaralı dipnot; Ginıberg, c. 2, s. 751, aynca 752. sayfa 667 numaralı dipnot).
Kur'an Kıssaları Bağlaımında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
227

halklarını ise tümüyle yok etmiştir. 490 Böylece İsrailoğulları Kenan toprak-
larına girmeden önce, günümüz Ürdün coğrafyasımn kuzeybatı kesimleri ile
Suriye'nin güney kesimlerine tekabül eden toprakları, Ölüdeniz'in kuzeydoğu
kesimleri ile Ürdün (Yarden, Eı:den, Şeria) lımağının doğusundaki yerleri ele
geçirmişlerdir. 49 ı

Yahudi kutsal kitabına göre İsrailoğulları'nın kısa zamanda önemli bir top-
rak parçasını ele geçirmesi Moav kralı Tsipor oğlu Balak'ı tedirgin etmiş ve o,
bu halkı durdurmak için sihir/büyü konusunda etkW bir isim olan Beor oğlu
Bilarn'dan yardım istemeye karar vermiştir. Balak bu amaçla Suriye taraflarında
yaşayan Bilam'a elçiler göndermiş ve ondan bölgeye gelerek İsrailoğulları'nı
lanetlemesini istemiştir. Ancak Tanrı bu şahsa rüyasında gözükerek bölge-
ye gitmemesini ve İsrailoğulları'nı lanedememesini istemiştir. Bunun üzerine
Bilarn gelen elçilerin teklifini reddetmiştir. Buna rağmen bir süre sonra Ba-
lak, yeni elçilerle ona daha büyük maddi tekliflerde bulunarak İsrailoğulları'nı
lanetierne isteğini yinelemiştir. Balak'ın bu ikinci teklifi ve ısrarı nedeniyle
Tanrı, Bilarn'a oraya gitmesini, ancak İsrailoğulları'nı lanetlernek yerine, ken-
disinin söyleyeceği şeyi yapmasını söylemiştir. 492 Bunun üzerine Bilam, Moav
topraklarına gitmiş, ancak onların beklentisinin aksine davranarak Tanrı'nın
yönlendirmesiyle lanetlernek yerine, istemeden de olsa, İsrailoğulları'nı kutsa-
mış ve onların galip geleceğini söylemiştir. 493

490 Tom ve Aftara, 5. kitap: Devari m, 2/31-3/11.


491 Bk. Tora veA.ftara, 4. kitap: Bamidbar, 21/10-22/1; Ginzberg, c. 2, 751-755; ayrıca bk. The
Book offasber, 85112-32; Kenr, c. 1, s. 39; Scheindlin, 7.
492 Bk. Tora ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar, 22/1-35; Josephus, Antiqııities, 4.6.2- 3; ayrıca bk. The
Book ofjasher, 85/34-50. (Yahudi kursal kir:ıbına göre Bilam, Moav kralı Balak'ın ikinci kez da-
veri ve Tanrı'nın da gitme izni vermesi üzerine eşeğine binip yola çıkmıştır. Ancak Yahudi kutsal
kitabı metnin devamında önceki iF.ıdeyle çclişkiye düşmekte ve bu kez Bilarn'ın Balak'ın dave-
tine uymasının Tanrı'yı öfkelendirdiğini, bu nedenle Tanrı'nın bir meleğinin, Bilarn'ın eşeğinin
önünü yalınkılıç bir biçimde kestiğini iddia etmektedir. Melek görünmez durumda olduğu için
Bilarn onu görememiş, ancak eşek, meleği gördüğü için yola devam ermek istemeyerek birkaç
kez yoldan sapmışrır. Bu sapmalar sırasında Bilarn her deliısında eşeğini dövmüşcür. Bu olay
üçüncü defa rekrarlanınca, eşek dile gelerek niçin kendisini dövdüğünü sormuşrur. Bu esnada
Tanrı Bilarn'ın da meleği görmesini sağlamış ve melek ona İsrailoğulları'na kesinlikle lanet
etmemesi gerektiği uy.ırısında bulundukcan sonra girmesine izin vermiştir. Bk. Tora vt Aftara,
4. kitap: Banlidbar, 22/20-35; Josephus, Aııtiqııities, 4.6.3).
493 Bk. Tora ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar, 22-24. baplar; Ginıberg, c. 2, s. 758-776; Josephus, An-
tiqııities, 4.6.4-6; ayrıca bk. Tbe Complete Wlıos \'i7bo iıı rbc Bible, s. 72-73. (Yahudi kaynakları
Tanrı'nın engellemesi sebebiyle Bilarn'ın İsrailoğulları'na lanet edemediğini, ancak Barnidbar
~ Kur'an'da Yahudiler
228

Bilarn'dan gelecek lanet tehlikesinin ortadan kalkmasından sonra Hz.


Musa, Ürdün (Yarden, Erden) lımağının doğu kesiminde ele geçirilen top-
rakları, buraya talip olan bazı İsrail kabileleri arasında paylaşcırmış494 ve artık
sıra, İsrailoğulları'nın asıl hedefi olan Filiscin coğrafyasının ele geçirilmesine
gelmiştir. Ancak Yahudi kutsal kitabına göre Hz. Musa, daha önce kayadan
su çıkarırken İsrailoğulları'nın Tanrı'ya yeterince inanmasını sağlamadığı (ya-
hut O'na yeterince güven duymadığı) ve bu nedenle Kenan topraklarına gir-
memekle cezalandırıldığı için495 Tanrı, ona, o topraklara girmeden öleceğini
söylemiştir. Hz. Musa Kenan topraklarına girmeyi çok istediği için Tanrı'ya ıs­
rarla yalvarmış, ancak onun bu yalvarmaları sonucu değiştirmemiş, hatta ısrar
etmesi Tanrı'yı öfkelendirmiştir. 496 Hz. Musa Tanrı'nın kararını değiştireme­
yeceğini anlayınca İsrailoğulları'na, yüz yirmi yaşına geldiğini,497 Tanrı'nın sözü
gereği Kenan topraklarına giremeyeceğini, kendilerine bundan sonra Yeşu'nun
liderlik edeceğini söylemiş ve Yeşu'yu lider olarak tayin etmiştir. 498 Hz. Musa,
Yeşu'yu lider olarak tayin ettikten sonra İsrailoğulları'na uyarılarda bulunmuş,
ilave birtakım yasaları tebliğ etmiş, Tanrı'nın İsrailoğulları'yla yapmış olduğu
ahdi yenilemiştir.499 Arkasından da Tanrı'nın yasasını, yani Tora'yı (Tevrat'ı)
yazarak Levililere ve İsrail ileri gelenlerine teslim etmiştir. 500

(Sayılar), 31/8-16 kısmında nakledilen :ınlarımdan hareketle onun, İsraillileri günaha sürükle-
yerek T:ınn'nın gazabına uğraun:ık için Moav kadınlarını İsr:Ullilerle ıin:ıya teşvik ettiğini ifade
ermekredirler (Talınud, Sanhedrin, 106a; Josephus, Antiqıtities, 4.6.6; Ginıberg, c. 2, s. 778;
The Complm Wlıos \\7bo iu tlıe Bible, s. 73). Yahudi kaynaklarında geçen ve Yahudiler arasında
yaygın bir kabul gören bu anlayış, Yahudilikren çıkarak ayrı bir din haline gelen Hıristiyanlığa
• :ıit Yuhanna'nın Vahyi adlı metinde de görülmektcdir (Bk. Yuhanna'nın Yahyi, 2/14).
494 Yahudi kutsal kir:ıbına göre Hı. Musa Ürdün lımağının doğu yakasındaki copraktan Ruben ve
Gad kabileleri ile Hı. Yusuf'un soyundan gelen Menaşe kabilesinin iki ana grubundan birine
vermiştir (Bk. Tora ve Afta m, 4. kitap: B:ımidbar, 32. bap; 5. kitap: De1'atim, 3/12-22, 29/7-8;
Tbe Book of]nsber, 89/52; Josephus, Autiqııities, 4.7.3).
495 Bk. Tora ve Aftara, 4. kir:ıp: B:ımidbar, 20/2-13, 27/14; Ginı.berg, c. 1, ~- 731-735.
496 Tora ve Aftara, 5. kitap: Devarim, 3/23-26.
497 Bk. Tora ve Aftara, 5. kitap: Devarim, 31/1-2.
498 Bk. Tora ve Aftara, 4. kitap: B:ımidbar, 27/18-23; 5. kitap: Devarim, 3/27-28; 31/3-8; ayrıca
bk. The Book ofjasher, 87/1; Ginıberg, c. 2, s. 788-789, 810; Johnson, s. 43. (Böylece Yeşu
önceden beri sürdürdüğü ordu komutanlığı yanında peygamberlik konumuna da erişmiştir.
Johnson, 43).
499 Tora veAjiara, 5. kitap: Devarim, 29-30. baplar; ayrıca bk. Josephus, Aııtiquities, 4.8.1- 3.
500 Tora ve Aftara, 5. kitap: Del'atim, 31/9; ayrıca bk. Ginzberg, c. 2, s. 812.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi . .
229

8. H z. Musa'nın Vefatı
Yahudi kutsal kitabına göre ölüm vakti gelen Hz. Musa, Tanrı'nın emriyle
Ölüdeniz'in kuzeydoğusunda bulunan Nevo Dağı'na çıkmıştır. Burada Tanrı,
ona, bütün Kenan coğrafyasını,-Yahudilerin kendi atalarına söz verildiğini id-
dia ettiği toprakları göstermiş, ancak kendisinin o topraklara girmeden ölece-
ğini belirtmiştir. 501 Tanrı'nın emri üzerine Musa orada ölmüş502 ve Tanrı onu
gömmüştür. 503 Mezarının yeri ise bilinmem~ktedir. 504

Başta Talmud olmak üzere çeşitli Yahudi kaynaklarında Hz. Musa'nın ru-
hunu, ölüm meleğinin değil, bizzat Tanrı'nın aldığı ifade edilmektedir. Buna
göre Hz. Musa miraca çıktığı dönemde cennet ve cehennem gibi yerler yanın­
da değişik melekleri de görmüş ve ölüm meleğinin ürkütücü görüntijsü se-
bebiyle ruhunun onun tarafindan alınmamasını Tanrı'd3:0 dilemiştir.505 Ölüm

501 Tora ve Afiara, S. kir:ıp: Devarim, 34/1-4; Ginıberg, c. 2, s. 813-814.


S02 Tora ve Afiara, S. kir:ıp: Dev:ırim 34/6; The Book ofjasber, 87/9-ıO. (Yahudi din bilginleri
Tora'nın; Mus:ı'nın vef:ıt ettiğini belinen ifadesinden başlay:ır.ık mernin sonuna kadar olan son
sekiı cümlesinin kim rarafindan kaleme alındığını rartışmışlardıc. Bunlardan bir kısmı geçmiş
ıarnan kipiyle 'Musa orada öldü" şeklindeki ifadeyi Musa'nın yazmış olamayacağını \'C bu son
sekiz cümlenin Yeşu r:ırafından kaleme alındığını iddia ederken, çoğunluk buna karşı çıkmış
ve bu if:ıdeleri de Musa'nın yazdığını savunmuşrur. Bunlara göre eksik bir Tora'yı Leviiiiere ve
İsrail ileri gelenlerine teslim etmesi mümkün olamayacağın-a göre bu son kısmı da kesinlikle
Musa kaleme almıştır. Talmud'taki bir if:ıdcye göre Hı. Musa Tora'yı yazarken Tanrı'nın söy-
lediği her if:ıdeyi bir kez de kendisi için tekrarlamış ve sonra yazmıştır. Tartışılan bu son sekiz
cümleyi ise Tanrı söylemiş, o da tekrarlamadan gözyaşlarıyla yazmıştır (Talmud, Baba Batra,
lSa; Tora ve Aftara, 5. kitap: Devacim (yorum kısmı), s. 818, 821). Bazı din bilginleri "gözyaş­
lanyl:ı yazdı" if:ıdesini Mus:ı'nın gözyaşlarını kontrol ederneyerek ağlaması olarak yorumlarken
bazıları da gözyaşfarını kullanarak memi kaleme aldığı şeklinde anlamaktadır (Tora ve Afiara,
5. kitap: Devatim (yorum kısmı), s. 818).
503 Tora ve Afta ra, S. kitap: Devarim, 34/6; Talmıtd, Sor:ıh, 13b-14a; Sanhedrin, 39a; Ginıberg, c.
2, s. 832. (Yahudi kursal kitabında Musa'yı kimin gömdüğü açık bir biçimde ifade edilmemek-
tedir. Metindeki bu muğlaklık sebebiyle din bilginlerinin çoğunluğu bunu; Musa'yı Tanrı'nın
gömdüğü şeklinde anlarken, bazı din bilginleri Musa'nın bir mağaraya girerek kendi demini
yaptığı yorumunda bu lunmakra, bazıları ise onun melekler tatrafından defnedildiğini savunmak-
tadır (B k. Tom ve Afta ra, 5. kitap: Devacim (yorum kısmı), s. 820-821; Ginzberg, c. 2, s. 832
dn. 952).
504 Tora ve Afiam, 5. kitap: Dev:ırim, 34/S-6; Talmud, Sor:ıh, 13b-14a; Ginzberg, c. 2, s. 832;
aynca bk. Cornill, c. 20, No. 2, s. 183-184.
505 Ginıberg, c. 1, s. S04, c. 2, s. 831. (Yahudi söylencelerinde Hz. Musa'nın bu dileğine rağmen
vef:ıt vakti gelince Tanrı'nın, onun ruhunu kabıermesini sırasıyla Cebrail ve Mikail'den istediği,
ancak her iki meleğin de Musa gibi bir insanın ruhunu alamayacakları gerekçesiyle bu görevi
yapmaktan kaçındığı belirtilmektedir. Bu iki meleğin kaçınması sebebiyle Tanrı'nın bu keı,
melek Zagıagel'i Musa'nın ruhunu almaya göndermek isıediği (Ginzberg, c. 2, s. 828), ancak
~ Kur'an'da Yahudiler
230

zamanı gelince Hz. Musa bu duasını Tanrı'ya hatırlatmış, Tanrı da bu dileğini


kabul ederek onu ölüm meleğinin eline bırakmamış ve ağzından öperek onun
ruhunu acısız bir biçimde almıştır. 500 Yine yapılan bu yorumlara göre Hz. Mu-
sa'nın dünyevi görevi bitmiş olmakla birlikte Tanrı katında hizmet etmeye de-
vam ettiği, 507 bedeninin ise çürümediği ve ilkgünkü gibi taıeliğini koruduğu
ifade edilmektedir.508

C. Yeşu Dönemi ve Kenan (Filistin) Topraklarının


Ele Geçirilmesi
Yahudi kaynaklarına göre Hz. Musa'nın vefatından sonra İsrailoğulları
onun için bir ay yas rutmuş,S09 daha sonra Yeşu liderliğinde Ürdün Irmağı­
nın batısına, Kenan topraklarına geçmeye hazırlanmışlardır. İsrailoğulları'nın
Kenan topraklarına yönelik bu fetih sürecinin başında Tanrı, daha önce Hz.
Musa'yı desteklediği gibi onu da sürekli destekleyeceğini söyleyerek Yeşu'yu
cesaretlendirmişsıo ve gerçekleştirdiği mucizelerle onu adeta ikinci bir Musa
gibi takdim etmiştir. Bu bağlamda Hz. Musa'nın İsrailoğulları'na liderlik etti-
ği dönemde gerçekleşe n dikkat çekici hadiseler Yeşu'nun hayatında da büyük
oranda tekrarlanmıştır. Örneğin ilk vahiy esnasında Hz. Musa'ya, kutsal top-

meleklerin yazıcısı ve Musa'ya Tora'nın sırlarını öğreten Zagzagel'in de (Ginzberg, c. 2, s. 801,


811) kendisiyle Musa arasında hoca calebe ilişkisi olduğunu ve bu işi yapamayacağını söylediği
zikrcdilmckrcdir. Hilciyeye göre bu üç meleğin Musa'nın ruhunu almakran kaçındıklarını gören
ölüm meleği Samael (Şeytan) bu işi yapmaya ralip olmuşrur. Ancak Hz. Musa, elinde kılıç ile
karşısına çıkan Samael'e ruhunu resJim etmeyeceğini söyleyecek onu kovmuştur. Sarnacl eli boş
dönünce Tanrı onu aıarlamış ikinci def.ı göndenniştir. Hı. Musa ikinci kez karşısına çıbn S:ı­
macl'i elindeki asa ile dövmüş, yüzünün nuruyla bir şey görmez hale getirmiş ve ancak Tanrı'nın
Sam:ıcl'i öldürmemesi, çünl,.-ü onun düny.ı için l:ııım olduğu şeklindeki iF.ıdesi üzerine bırdkmış­
tır (Ginzberg, c. 2, s. 828-830). Yahudi söylencelerinde anl:ınlan bu hikaye, hadis J..iiUiyaMda
geçen Hı. Musa'nın ölüm meleğini dövdüğü şeklindeki rivayede benzerlik taşımaktadır (Bu
hadis ve yorumları için bk. Enbiya Yıldırım, "Hz. Musa'nın Ölüm Meleğini Tokndaması -Bir
Rivayecin Tahlili-", C. Ü. İlabiyat Fakiilwi Dergisi, XIIJJ2, Sivas 2009, ss. 21-37).
506 Moed Karan, 28a; Baba Batra, 17a; Tom ve Aftara, 5. kirap: Dev.arim (yorum kısm ı), s. 821;
Ginzberg, c. 2, s. 331-832.
507 Talmııd, Sot:ah, 13b; Josephus, Aııtiqııiıies, 4.8.48; Ginzberg, c. 2, s. 832.
508 Talmııd, Baba Barr:ı, 17a; Toro ve Afta ra, S. kitap: Devacim (yorum kısmı), s. 821; Ginıberg, c.
2, s. 832.
509 Tora ve Aftara, 5. kitap: Devarim, 34/8; The Book of]asber, 87/11; :ıyrıc:ı bk. Josephus, Aııtiqıı­
ities, 4.8.49.
510 Yroırıa {Tiirkçe Çeviri ueApklanwlmıyla}, (Çeviri ve Düzenleme Moşe Farsi, Editörlc:r: Yicshak
Haleva v.dğr.) İstanbul2015, 115-9; ayrıca bk. 3/7; Tlıe Book of]asber, 8811-4.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi {İsrail) Tarihi ~
231

raklarda olduğu ve ayağındakileri çı.karması emredildiği gibi511 Yeşu'ya da kutsal


topraklar üzerinde olduğu ve ayağındakileri çıkarması gerektiği söylenmiştir. 512
Yeşu ile selefi Hz. Musa arasında kurulan benzerlikler, yukarıdaki örnek-
lerle sınırlı kalmamış ve Yeşu hemen her uygulamasıyla Hz. Musa'yı çağrış­
tırmıştır. Bu çerçevede Hz. Musa'nın savaş esnasında yaptığı türden sihirsel
birtakım uygulamaları Yeşu da yapıruş 513 ve yine Hz. Musa gibi514 o da vefatma
yakın bir dönemde İsrailoğulları'yla ahdi yenileyip halka uyarılarda bulunmuş­
tur.515 Kanaatimizce, önemli bir kısmı, İsrailoğulları nezdinde Yeşu'ya say-

gınlık kazandırmak516 ve bu suretle Musa gibi bir liderin vefarıyla toplumda


oluşan boşluğu doldurmak amacıyla kurgulanmış olan bu benzerlikler, çeşitli
mucize anlatımlarıyla da desteklenmiştir. Bu bağlamda anlarılan mucizelere
göre Tanrı'nın meleği, Eriha'yı kuşattıkları esnada, destek amacıyla Yeşu ile
görüşmüş517 şehrin surları kendiliğinden yıkılmış, sı.s bir başka savaşta ise düş­
man ordularının üzerine öldürücü dolu yağmıştır. 519 Yıne Hz. Musa ve yanın­
dakilerin önünde denizin yarılmasına520 benzer biçimde Yeşu ve yanındakile-

5 ı ı Tora ue Afiara 2. kirop: Şemot, 3/5; Ginıberg, c. 1, s. 509.


512 YtoJııa, 5/15; ayrıca bk. Ginzberg, c. 2, s. 844.
513 İsniloğullan Mısır'dan çıkcıktan kısa bir süre sonro Sina'y~ varmadan önce, Rdidimöe Amalekli-
lerle savaşmak zorunda kalmıştır. Hz. Musa'nın görevlendirdigi Yeşu komutasındaki İsroiloğulları
Amaleklilerle savaşırken Hz. Musa birtakım güçleri barındırdığınainanılan asasını sürekli havada
tutmuş ve asa ha1•ada turulu olduğu sürece İsrailoğulları düşmana üstün gelmeye devarn etmiş­
tir. Hı. Musa'nın yorulup kolunu aşağı indirdiği anda ise düşman galebe çalmaya başlamıştır.
Bunun üzerine Musa'nın yanında bulunan Harun ve Hur onun asa tutan kolunu havada ruC3fak
düşmanın yenilmesini sağlamışlardır (Tor-J ve Afuıra, 2. kitap: Şemot, 17/8-13). Yeşu'nun da
Hz. Musa'nın, bu.yaprığını hatırlatır bir biçimde, Ay şehrine yönelik saldırı esnasında Tanrı'nın
talimanyla elindeki kargıyı şehr~ doğru uıatnğı ve şehrin bütün halkı yok edilineeye kadar kargı
tuf3n elini aşağıya indirm~diği ifade edilmektedir (}'eojlta, 8/18-26). Nit~kim Yco~ua kirabının
yorum kısmında d:ı bu benıerliğe dikkat çekilmektedir (Yfoıııa (yorum kısmı), s. 105).
514 Tora ve Aftara, 5. kirop: Devari m, 29-31. baplar.
515 Yeo1ıta, 23-24. b:ıplar; The Book of]asher, 90/32-37.
516 Yahudi k-utsal kitabında geçen "Rab, o gün Yeşu'yu bütün İsrail halkının gözünde yüceltti ve
ona yaşarnının tüm günlerinde, Musa'ya duydukları saygı ~eklinde saygı duydular." (Ycojlıa,
4/14) ifadesi Yeşu'ya İsrailoğullan neı.dinde Musa'nınkine benı.er saygınlık kazandırma çabala-
nnın büyük onnd:ı başarılı olduğunu göstermektedir.
517 YfoJıta, 5/13-14; Ginıberg, c. 2, s. 844.
518 Bk. Yeofıta, 6/2-20; The Book of]asher, 88/13-21; Josephus, Aııtiqııiıies, 5.1.5-6; ayrıca bk.
Talmud, Berakhor, 54b; Johnson, s. 43.
519 Ytojıta, 10/11; The Book of]asher, 88/61; Ginzberg, c. 2, s. 848-849; Josephus, Aııtiqııitirs,
5. 1.17.
520 Tora ue Afiara, 2. kitap: Şemor, 14/16-28; Tbe Book ofjasber, 81/36-40; Ginzberg, c. 1, s. 553-561.
~ Kur'an'da Yahudiler
232

rin önünde de Ürdün Irmağının suları yarılmıştır. 521 Bütün bunların ötesinde
Yeşu'nun dilemesiyle, Hz. Musa'ya bile nasip olmayan bir biçimde, Güneş ve
Ay'ın hareketleri bir süreliğine durmuşrur. 522
Yahudi kaynaklarına göre yukarıda bahsettiğimiz türden olağanüstülük­
lerle Tanrı tarafından açıkça desteklenen Yeşu, fetih için Kenan topraklarına
geçmeden önce, bu topraklardaki ilk hedef olarak belirlediği Eriha şehrine,
istihbarat amacıyla adam göndermiş ve onların getirdiği olumlu haber üze-
rine harekete geçmiştir.523 O, İsrailoğulları'na; üç gün sonra Ürdün lımağını
geçeceklerini524 ve kendilerine kılavuzluk eden Ahir Sandığı'nı taşımakta olan
kohenleri (lcih.inleri) belli bir mesafeden takip etmelerini söylemiştir. 525 Ye-
şu'nun talimatıyla yola çıkan İsrailoğulları Ürdün Irmağı kıyısına gelince, Ahit
Sandığı'nı taşıyarak toplumun önünde giden kohenler ırınağa adım attıkları
anda ırmağın suları, önünde set varmış gibi mucizevi biçimde kesilmiştir. 526
Ahir Sandığı'nı taşıyan kohenler ırmağın kuruyan zemininde beklerken bütün
İsrailoğulları ırmak yatağından geçmiş, ardından kohenler de ırmağın yata-
ğından ayrılarak Kenan topraklarına geçince sular tekrar akınaya başlamıştır. 527

521 l'eo,nıa, 311 1-4118; Tafmud, Sot:ıh, 35a; Ginz.berg, c. 2, s. 843.


522 Yeo1ııa, 10/12-14; Tnfmud, Avoda Zar.ı, 25a; The Book ofjasber, 88163-65, 89/8; Ginzberg, c. 2,
s. 849. (Yahudi kutsal kitabında Tanrı'nın Yeşu'nun isteğini yerine getirdiği günün bir benzeri-
nin olmadığı ve olmayacağı iFade edilmekle·birlikrc Yahudi söylencelerinde Musa'nın da Sihon
ve Og kralla.r:ı ile mücadele ederken Gün~ ve Ay'ın durmasını emrertiği ve bunun gerçekleştiği
iFade edilmektedir. Gioz.berg, c. 2, s. 8ı9; The Clıroııicles offeralımul, s. 138).
523 Yeo1ua, 2. bap; Ginzberg, c. 2, s. 84ı-843; The Book offaslıer, 8817-9; ayrıca bk. Joscphus,
Aııtiquities, 5.1.1-2.
524 Yeopın, lll 1; The Book ofjnsher, 8815-6.
525 YtOjiiD, 3/3-4.
526 Jos_ephus, ırmağın suyunun ramamen kesilmediğini, ancak büyük oranda azalarak diP,teki kum-
ların gözükeceği hale geldiğini ve bu durumun, İsrailoğulları'nın tümü geçip de Levili rahipler
ırmakran çıkıncaya kadar böyle devam ettiğini, sonrasında suyun miktan ve akış hızının eski
haline döndüğünü ifade erenektedir (Bk. Josephus, Anriqııities, 5.1.3).
Sı7 Yeopıa, 3/13-4/10; Ginzberg, c. ı, s. 843; Rubin, 198; ayrıca bk. Tafmıtd, Sor:ıh, 35a. (Yahudi
kaynaklarına göre Ahir Sandığı'nı taşıyan kohenler Ürdün lımağına adım atınca ırmağın suları
kesilerek bir süruo gibi yukarıya yükselmiş ve Yeşu bur.ıda Taıirı'nın Kenan topraklarını onlara
yurr olarak verme şartlarını açıklamıştır. O, bu şartları kabul erenemeleri halinde ırmağın sula-
rının İsrailoğulları'nın üsrüne ineceğini ve onları oracıkra boğacağını söylemiştir. Ginzberg, c.
ı, s. 843; ayrıca bk. Talmud, Sorah, 34a; Yeo}ltn (yorum kısmı), s. 47). Bu iFadeler, İsrailoğul­
ları'nın Hz. Musa önderliğinde Sina'da Tanrı ile ahirleşmeleri sürecinde dağın onların tepesine
kaldırılması ve Tanrı'nın iseeklerine riayet erenemeleri halinde dağın üstlerine indicilerek yok
edilecekleri (bk. Tora ve Aftara, ı. kirap: Şernot (yorum kısmı), s. 217; Tafmud, Şabar 88a;
Tnfmııd, Avoda Zara, Zb; Ginzbcrg, c. 1, s. 600) iFadesiyle büyük oranda benzeşmekrc ve bu
nedenle de önceki olaydan uyarlanmış iılcnimi vermektedir.
Kur'an K.ıssalan Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi H
233

Yahudi kaynaklarındaki anlatıma göre Yeşu önderliğinde Ürdün Irmağı­


nın batısına geçen İsrailoğulları, 523 geçiş güıergihları üzerinde bulunan Eri-
ha529 ve Ay şehirlerinden530 başlayarak Kenan topraklarının birçok yerleşim
yerini peşpeşe ele geçirmiştir. Bu fetih sürecinde Tanrı, daha önce Hz. Musa
zamanında vaat ettiği531 gibi, İsrailoğulları'yla karşılaşan bütün ulusların on-
lar karşısında korku ve dehşete düşmesini sağlamış ve bu dehşet duygusunu
arttırmak amacıyla Hz. Musa'nın mücadele ettiği Sihon ve Og adlı krallara
yaptığı gibi532 bölge insanı üzerine eşek arılarını salmıştır. 533 Hatta Tanrı, bun-
larla da yetinmeyerek bazı savaşlarda Yeşu'ya taktik vermiş ve -Yahudi kutsal534

kitabınınifadesiyle-onlarla birlikte düşmana karşı savaşmıştır. 535

Yahudi kutsal kitabına göre İsrailoğulları'na yönelik bu destek çerçevesin-


de Tarın, onların ele geçirmek istediği ilk şehir olan Eriha'nın fethi öncesinde
meleğini yardıma göndermiş536 ve yedi günlük bir kuşatma sonunda şehrin
surları kendiliğinden çökmüştür. 537 Yine bu ilahi yardım sebebiyle Emorlu

528 İsrJiloğulları Ürdün lımağını geçtikten sonra Gilgal'ı karargih edinmiştir. Onlar burada, çöl-
de \'aransıı. dolaştıkları dönemde doğan ve çöl şartlan nedeniyle sünnet edilmemiş olan tüm
erkekleri sünnet etmiş (Yeopıa, 512-8; Ginıberg, c. 2, s. 843-844), birkaç gün sonra da Fısıh
bayramını kutlamış ve bölgenin ürünlerinden yemişlerdir. Bu fısıh kudamasıyla birlikre; bir
iddiaya göre Hz. Musa'nın vefat.ınd:ı.n itibaren sona eren (Talnıud, Ta'anith, 9a; Ginıberg, c.
1, s. 573), bir başka iddiaya göreyse Kenan toprnklarındaki ilk fısıh:ı kadar düzenli bir biçimde
kırk yıl boyunca yağmaya devarn eden m:ın yağışı sona ermiştir (YeoJua, 5/10-12; Josephus,
Aııtiquities, 5.1.4; ayrıca bk. The Book ofjasher, 88/11-12; Ginıberg, c. 2, s. 844).
529 Bk. }'eopıa, 6. bap; Tbe Book ofjasher, 88/13-23;]osephus,Aııtiquitics, 5.1.5-8; Ginıberg, c. 2,
s. 845; Johnson, s 43; Scheindlin, s. 7.
530 Bk. Yeojlın, 811-29; The Book of jasher, 88/25-48; Josephus, Auriquirics, 5.1.12-15. (Yahudi
kutsal kitabına göre İsrailoğulları'nın Ürdün lımağının barısında ele geçirdiği ilk roprnklar,
ilginç bir biçimde yüzyıllar önce Tanrı'nın vaadi üzerine Harran'dan bölgeye göç eden Hz.
İbrahim'in de ilk yerleştiği topraklardır. Tevrat'a göre Hz. İbrahim, kuzeyden bölgeye giriş
yaptıkran sonra Şekem'de bir sunak yapmış, daha sonra da çadırını Beytel ile Ay kenti arasına
kurmuştur (B k. Tom ııe Aftara, l. kitap: Bereşir, 12/6-8). Bu ilginç paralellik, bu iki hadiseden
çok daha sonraki dönemde, Eır.ı zamanında k:ıleme alınan kursal metnin belirli bir anlayışa
göre kurgulandığı ve Hz. İbrahim'in Kcnan'a göç güıergahı ile Yeşu dönemindeki fetih süreci-
nin birbiriyle uyumlu hale getirildiği izlenimini \·crmekredir).
531 Tora ue Afta m, 2. kitap: Şemor, 23/27-28, 5. kitap: Devarim, 2/25.
532 Yeoşııa, 24/12; Talmud, Sotah, 36a.
533 Talmud, Sot:ıh, 36a; ayrıca bk. Ginzberg, c. 2, s. 755.
534 Mesela bk. YcOJIIa, 612-5; 11/6-9; Tbc Book ofjaslıer, 38/14-22, 89/42; Josephus, Aııtiquities,
5. 1.18.
535 Bk. Yeo1ıta, 10142.
536 Yeo1ııa, 5/13-15; Ginıberg, c. 2, s. 844.
537 Yeoşııa, 6/20; Josephus, Aııtiquitics, 5.1.5-6; ayrıca bk. Johnson, s. 43; Rubin, s. 198-199.
~ Kur'an'da Yahudiler
234

(Amorlu) beş site devletinin bir araya gelmesiyle oluşturulan büyük düşman
ordusunun üzerine, çaaşmada ölenlerden daha fazla zayiar verdiren bir dolu
yağrruşnr. 538 Bu felaketle bozguna uğrayan düşman ordusunun ramamen yok
edilebilmesi için zamana ihtiyaç duyan Yeşu'nun duasıyla Güneş ve Ay bir gün
boyunca yerinden hareket etmemiş ve böylece İsrailoğulları, gecenin karan-
lığında kaçıp saklanma irnlcinı kalmayan düşmanı gündüz gözüyle topyekUn
yok etmek için gerekli zamanı elde etmiştir.539 Tanrı'nın bu tür destek ve yar-
dımlarıyla Yeşu önderliğindeki İsrailoğulları, sonraki savaşlarda da hep galip
gelmiş ve böylece yedi, 540 hatta bir rivayere göre beş yıP41 gibi kısa bir sürede
Kenan topraklarında hükümran olan otuz bir kralı bozguna uğratmışlardır. 542
Böylece Kenan topraklarında, kalelerine çekilenler ve bölgede bu şekilde varlı­
ğını sürdürenler dışında543 herhangi bir güç kalmamış ve savaş sona ermiştir. 544

Savaşın sona ermesinden sonra Yeşu, Kenan coğrafyasını, daha önce Ür-
dün Irmağının doğusunda pay almamış olan kabileler arasında kurayla pay-
laştırmış, böylece her kabile kendisine verilen topraklara yerleşmiştir. 545 Yeşu
toprak paylaşımı ve yapması gereken diğer işleri tamamladıkran sonra tıpkı
Hz. Musa gibi İsrailoğulları'nın Taruıyla olan alıdini ve bu ahde riayet etme-
leri gerektiğini vurguladığı bir veda konuşması yaprruş ve topluma yönelik
uyarılarda bulunmuşrur. 546
İsrailoğulları da bu uyarılara uyacakları ve Tanrı'nın
yolundan ayrılmayacakları hususunda ona söz vermiş ve bu suretle Tanrıyla

538 Yto}ıta, ı ol ı 1; Johnson, s. 44; The Book ofjasber, 88/55-61; aynca bk. Talmıtd, Berakho[, 54b;
Ginzberg, c. ı, s. 848-849.
539 Y~ojua, IO/ıı- 14; Tbc Book ofjrulıcr, 88/63-65; Josephus, Amiqıtities, 5.1.17; :ıyrıc:ı b k. Tal-
. mud, Avoda Z:ır:ı, ıs:ı; Gim.berg, c. ı, s. 849; Johnson, s. 44.
540 B k. Yeojlla (yorum kısmı), s. ı95-196; Talmud, Arahin, 13:ı; Ginzberg, c. ı, s. 85 l-85ı; Sche-
indlin, s. 7.
54ı Tlıe Book offas/.ter, 89/54; :ıyrıc:ı bk. Joscphus, Aııriqıtiric;, 5.1.19.
54ı YeoJiın, 1217-24; Tbe Book ofjasher, 89/5ı;Joscphus,.rlıııiqrtiıirs, 5.l.ıO; Gin1.berg, c. ı, s. 846,
850. (Yuhrıda geçen oruz bir kral ifadesi, o dönem Kcn:ın bölgesi ve çevresindeki krallıkların
çoğunun küçük birer site devleti olduğu ve bunl:ırm sadece bir iki kas:ıb:ı ile çevresindeki mp-
r:ıkl:ırd:ın ibare[ olduğu gerçeği göz önünde bulundurularak değerlendirilmelidir. Bk. Yeo11ta
(yorum kısmı), s. ı o; Kc m, c. ı, s. ı8).
543 Joscphus, Aııtiquities, 5.1.19.
544 Yeopta, 1llı3; ayrıca bk. The Book ofjruher, 89/54.
545 Ycoıua, ı llı3; The Book ofjasber, 89/53. Toprakların p:ıylaşımıyla ilgili ayrıntılı bilgi için bk.
Yeo,ma, 14-19. bapl:ır; Ginzbcrg, c. ı. s. 851-852.
546 Bk. Yeo!tta, ı3-24. bapl:ır; Tlıe Book ofjasher, 90/32-37.
Kur'an K.ıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
235

olan antlaşmalarını yenilernişlerdir. 547 Yeşu Kenan topraklarını fethedip İsrail


kabileleri arasında paylaştırdıktan bir süre sonra vefat etmiş548 ve böylece İsra­
iloğulları tarihinde M.Ö. 103Ö'lu yıllara kadar devam edecek olan "Hakimler
Dönemi" başlamıştır. 549
Yukarıda, Yahudi kutsal kitabına dayalı anlatırnda İsrailoğulları'nın Kenan
topraklarını çok kısa zamanda ve ciddi bir sorun yaşamadan, hatta bazı yorum-
lara göre bir günahtan dolayı Ay şehrinde ~erilen zayianan başka herhangi bir
can kaybı olmadan550 ele geçirdiği iddia edilmektedir. Yeoşua (Yeşu) kitabının
ilk on iki babında yer alan bu anlatıma göre Yeşu önderliğindeki İsrailoğulları
kısa bir zaman içinde peşpeşe yaptıkları üç savaşla bütün Kenan halklarını dize
getirmiş ve Kenan topraklarını ele geçirerek kendi aralarında taksim etmiştir.
Bu kitabın geri kalan on iki babında ise ikinci bir anlatım yer almaktadır. Bi-
rinci anlatımın gölgesinde kalan bu ikinci anlatıma göre Kenan topraklarına
yönelik fetih girişimi ilk on iki bapta yansıt.ıldığı gibi kısa zamanda elde edilen
mutlak bir zafer şeklinde olmamış ve Yeşu döneminde bu toprakların ancak
belli bir kısmı ele geçirilmiş tir. 551 Nitekim bu kitabın farklı bir anlatımı dile
getiren kısmının hemen başında Yeşu'nun yaşlandığı dönemde Kenan toprak-
larının tamarnının henüz fethedilmediği ve fethedilecek daha çok yer bulun-
duğu ifade edilmektedir.552 Bir başka ifadede ise henüz Kenan topraklarından
pay almamış yedi kabileden bahsedilmekte ve Yeşu'nun bu kabileleri, payiarına
düşen yerlerde yaşayan halkları oralardan çıkararak onların topraklarına yerleş-

547 Bk. YeoJita, 24/(-27; Tlıe Book of]asber, 90/36.


548 YeoJııa, 24/29-30; Hakimler, 2/8-9; The Book of]aslıer, 90/47; Ginıberg, c. 2, s. 852.
549 Morrison-Brown, 32; aynca bk. Johnson, s. 45.
550 Yeofıta (yorum kısmı), s. 144; Tora ve Aftara, 5. kitap: Devarim (yorum kısmı), s. 427. (İsrai­
loğulları Tanrı'nınemriyle yaptıkları savaşlarda T.-ınrı'nın da kendileriyle birlikte düşmana karşı
savaşrığına
ve kendilerini koruduğuna inanmakt:ıdır. Bu nedenle onlar bu tür bir savaşta can
kaybı bir yana, savaşa katılanların tek bir tel saçına bile zarar gelmeyeceği anl:ıı'ışını bcnimse-
mekredirler. Tora ve Aftara, 5. kitap: Devari m (yorum kısmı), s. 427).
551 Joseplıus, Antiq11ities, 5.1.20; Scheindlin, s. 7; Johnson, s. 43.
552 YtoJiıa, 13/1; Tlıc Book ofjasber, 90113; Joscphus, A11riquitics, 5. 1.20. (Hakimler döneminde
Debora ve Barak'ın mücadele etriği Kenan kralı Yavin \'C onun komutanı Siscra'dan bahsedilir-
ken bunların denetimindeki mürrefik Kenan ordusunun Yeşu'nun toplarnda alr ettiw kralların
sayısı kadar olduğu, Yeşu'nun oruı bir kralı yendiği, bölgede varlıklarını devam eniren oruz bir
kralın ise Siscra'nın kornurasında İsrailoğulları'na saldırdığı ıikredilmekredir (Ginıbcrg, c. 2,
s. 868). Bu ifadeler, Yeşu'nun Kenan coğrafyasının en fazla yarısını ele geçirdiğini, geri kalan
yarısının ise Kenanlıların elinde kalma}ı:ı devam ettiğini göstermektedir).
~ Kur'an'da Yahudiler
236

meye teşvik ettiği ifade. edilmektedir.m Bu ifadeden iki husus anlaşılmaktadır.


Bunlardan birincisi İsrail kabUelerinin büyük bir kısmının Yeşu döneminde
henüz toprak sahibi olmadığıdır. Özellikle on iki kabileden iki buçuğunun
Ürdün Irmağırun doğu tarafına yerleştiği için zaten hesaba katılmadığını ve
pay alması gerekenierin sadece dokuz buçuk kabileden oluşruğunu554 düşün­
düğümüzde, pay almamış yedi kabüe sayısının büyük bir rakam olduğu, bu sa-
yıdan da Kenan topraklarının önemli bir kısmının Yeşu döneminde henüz ele
geçirilemediği ortaya çıkmaktadır. Yukarıdaki ifadeden anlaşılan ikinci husus
ise Yeşu döneminde Kenan topraklarının İsrail kabUeleri arasında paylaşımıyla
ilgili kuranın, henüz ele geçirilmemiş toprakları da kapsadığıdır. 555 Ayrıca Yeşu
sonrasını anlatan Rilimler Kitabı'nda bölgede farklı halkların yaşadığı ile ilgili
ifadeler de556 Kenan topraklarının Yeoşua (Yeşu) kitabının ilk kısmında ifade
edildiği gibi kısa zamanda ve soru~suz bir biçimde ele geçirümecJ!ğini açık bir
biçimde ortaya koymaktadır.
Konuya tarihi ve arkeolajik kaynakların ışığında objektif yaklaşanlar açı­
sından daha gerçekçi gözüken yukarıdaki ikinci anlatıma göre İsrailoğulları,
Kenan topraklarına, bölgenin merkezi bir otoritenin denetiminde bulunmadı­
ğı istikrarsız bir dönemde yerleşmeye çalışmışlardır. Bu kaynaklara göre Kenan
bölgesi önceki yüzyıllarda Mısır, Asur ve Hitit gibi güçlü imparatorlukların
geleneksel nüfuz alanında iken İsrailoğulları'nın bölgeye geldiği M.Ö. ikinci
bin yılın son çeyreğinde bahsi geçen devletlerin bu otoritesi kaybolmuştur.
Kenan ve çevresinde ortaya çıkan bu otorite boşluğundan yararlanan Aramiler
Suriye taraflarına, Fenikeliler, Lübnan civarlarına İsrailliler ve Filisriler ise Ke-
nan bölgesine nüfuz ermeye çalışmış ve bu amaçla bölgenin yerli unsurlarıyla
müca~ele etmeye başlamışlardır. 557 Bu süreçte İsrailoğulları da medeniyer ve
teknoloji açısından kendilerinden daha üstün halkların yaşadığı bu toprak-
ların, kısmen daha az meskıln olan merkezi dağlık kesimlerini ele geçirmiş,S 58
ancak kendilerinden daha güçlü ve kalabalık olan toplulukların yaşadığı ova

553 Yeojua, 1812-10.


554 Josephus, Alltiquities, 2.1.22-23.
555 Bk. Yt:o}lta ~·orum kısmı), s. 246; Josephus, Antiquities, 5.1.23-24.
556 Hakimler, 1-2. baplar.
55i Morrison-Brown, s. 32.
558 Johnson, s. 43.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
237

bölgeler ile kıyı kesimini ele geçirememişlerdir. 559 _Bu nedenle İsrailoğulla­
rı'nın Kenan topraklarının sakinleri ile mücadelesi ve bu coprakları ele geçir-
me çabaları Yeşu'dan sonraki dönemlerde de devam ermiş ve yüzyılları bulan
uzun bir mücadele sürecinde gerçekleşmiştir. Öyle ki bu coğrafyanın merkezi
konumunda bulunan Kudüs bile Yeşu döneminden çok sonra, M.Ö. 1000 yılı
civarında Kral Davut zamanında ele geçirilmiştir. Bu durum, Kenan coğrafya­

sının, kısa zamanda değil, M.Ö. 1200'lü yıllardan başlayarak birleşik bir İsrail
Krallığı'nın kurulduğu M.Ö. lOOO'li yıllara kadar,, iki yüzyılı aşan uzun bir
zaman dilimindekademeli bir biçimde ele geçirildiğini ortaya koymaktadır. 560
Yahudi kursal kitabının, yukarıda işaret ettiğimiz çelişkili ifadeleri, sadece
Kenan bölgesinin ele geçirilme süreciyle sınırlı kalmamakta, bölgenin eski
sakinlerine yönelik tutumun nasıl olması gerektiği hususunda da çelişkiler
görülmektedir. Bu çerçevede Yahudi kursal kitabında Tanrı'nın onlara, Ke-nan
bölgesi sakinleriyle hiçbir şekilde antlaşmamalarını ve bölgede yaşama hakkı
vermemelerini emrerriği ifade edilirken, "yaşama hakkı vermeme" kapsamında
ne yapmaları gerektiği hususunda çelişkili bir söylem sergilenmektedir. Bu
bağlarnda Yahudi .kutsal metninde İsrailoğulları'nın hem bu halkları kesin-
likle yok etmeleri gerektiği,561 hatta bizzat Tanrı'nın bu halkları yok edeceği
ifade edilirken hem de yok etme söyleminden farklı olarak, onları yaşadıkları
topraklardan kovmaları gerektiği dile getirilmektedir.562 Hatta yok etme söy-
lemindeki gibi bu halkları kovma işini de Tanrı'nın yapacağı, 563 ancak O'nun bu
kovma eylemini, Kenanllların terk edeceği yerleşim yerleri bir anda ıssız kalıp
vahşi hayvanların istilasına uğramasın diye kademeli bir biçimde, yani İsrailo­
ğulları bölgeye yayıldıkça, azar azar yapacağı ifade edilmektedir.564

Yahudi kutsal kitabına göre Tanrı, İsrailoğulları'nın Kenan halklarını


ülkeden kovma (yahut yok etme) emrine uymamaları ve onların bölgedeki
varlığına izin vermeleri halinde, başlangıçta bu kabileler için tasarladığı olum-
suzlukları İsrailoğulları için yapacağını, kovmadıkları bu halkların sıkıntı kay-

559 Scheindlin, s. 7; ayrıc:ı bk. Yeoşua, 1311-7, 17/16, 18.


560 Johnson, s. 45; ayrıca bk. Scheindlin, s. 513.
561 Tom vcAfiara, 2. kitap: Şemot, 23/20-23; 5. kitap: Devarim, 7/1-11, 16-17.
562 Tom l'eilfiarn, 4. kit~p: Bamidbar, 33/51-53.
563 Tom vcAfiara, 2. kitap: Şemor, 33/1-3, 34/11-16; 3. kitap: Vayikra, 20/22-24.
564 Tora ve Afiara, 2. kitap: Şcmor, 23/24-33; 2. kitap: Şemor (yorum kısmı), s. 292; 5. kitap:
Devarim, 7/18-26.
~ Kur'an'da Yahudiler
236

meye teşvik ettiği ifade edilmektedir.m Bu ifadeden iki husus anlaşılmakcadır.


Bunlardan birincisi İsrail kabilelerinin büyük bir kısmının Yeşu döneminde
henüz toprak sahibi olmadığıdır. Özellikle on iki kabileden iki buçuğunun
Ürdün Irmağının doğu tarafına yerleştiği için zaten hesaba katılmadığını ve
pay alması gerekenierin sadece dokuz buçuk kabileden oluştuğunu554 düşün­
düğümüzde, pay almamış yedi kabile sayısının büyük bir rakam olduğu, bu sa-
yıdan da Kenan topraklarının önemli bir kısmının Yeşu döneminde henüz ele
geçirilemediği ortaya çıkmaktadır. Yukandaki ifadeden anlaşılan ikinci husus
ise Yeşu döneminde Kenan topraklarırun İsrail kabileleri arasında paylaşımıyla
ilgili kuranın, henüz ele geçirilmemiş toprakları da kapsadığıdır. 555 Ayrıca Yeşu
sonrasını anlatan Hakimler Kitabı'nda bölgede farklı halkların yaşadığı ile ilgili
ifadeler de556 Kenan topraklarının Yeoşua (Yeşu) kitabının ilk kısmında ifade
edildiği gibi kısa zamanda ve sorunsuz bir biçimde ele geçirilmediğini açık bir
biçimde ortaya koymaktadır.
Konuya tarihi ve arkeolajik kaynakların ışığında objektif yaklaşanlar açı­
sından daha gerçekçi gözüken yukarıdaki ikinci anlarıma göre İsrailoğulları,
Kenan topraklarına, bölgenin merkezi bir otoritenin denetiminde bulunmadı­
ğı istikrarsız bir dönemde yerleşmeye çalışmışlardır. Bu kaynaklara göre Kenan
bölgesi önceki yüzyıllarda Mısır, Asur ve Hitit gibi güçlü imparatorlukların
geleneksel nüfuz alanında iken İsrailoğulları'nın bölgeye geldiği M.Ö. ikinci
bin yılın son çeyreğinde bahsi geçen devletlerin bu otoritesi kaybolmuştur.
Kenan ve çevresinde ortaya çıkan bu otorite boşluğundan yararlanan Aramiler
Suriye taraflarına, Fenikeliler, Lübnan civarlarına İsrailliler ve Filistiler ise Ke-
nan bölgesine nüfuz ermeye çalışmış ve bu amaçla bölgenin yerli ·unsurlarıyla
mücad~le etmeye başlarruşlardır. 557 Bu süreçte İsrailoğulları da medeniyet ve
teknoloji açısından kendilerinden daha üstün halkların yaşadığı bu toprak.:_
ların, kısmen daha az meskıln olan merkezi dağlık kesimlerini ele geçirmiş,S58
ancak kendilerinden daha güçlü ve kalabalık olan toplulukların yaşadığı ova

553 Yeolua, 18/2-10.


554 Josephus, Aııtiquities, 2. 1.22-23.
555 Bk. Yto1ııa (yorum kısmı), s. 246; Joscphus, Antiquities, 5. 1.23-24.
556 Hakimler, 1-2. baplar.
557 Morrison-Brown, s. 32.
558 Johnson, s. 43.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi . .
237

bölgeler ile kıyı kesimini ele geçirememişlerdir. 559 Bu nedenle İsrailoğulla­


rı'nın Kenan topraklarının sakinleri ile mücadelesi ve bu toprakları ele geçir-
me çabaları Yeşu'dan sonraki dönemlerde de devam ermiş ve yüzyılları bulan
uzun bir mücadele sürecinde gerçekleşmiştir. Öyle ki bu coğrafyanın merkezi
konumunda bulunan Kudüs bile Yeşu döneminden çok sonra, M.Ö. 1000 yılı
civarında Kral Davut zamanında ele geçirilmiştir. Bu durum, Kenan coğrafya­

sının, kısa zamanda değil, M.Ö. 1200'lü yıllardan başlayarak birleşik bir İsrail
Krallığı'nın kurulduğu M.Ö. lOOO'li yıllara kadar,. iki yüzyılı aşan uzun bir
zaman diliminde kaderndi bir biçimde ele geçirildiğini ortaya koymaktadır. 560
Yahudi kutsal kitabının, yukarıda işaret ettiğimiz çelişkili ifadeleri, sadece
Kenan bölgesinin ele geçirilme süreciyle sınırlı kalmamakta, bölgenin eski
sakinlerine yönelik tutumun nasıl olması gerektiği hususunda da çelişkiler
görülmektedir. Bu çerçevede Yahudi kutsal kitabında Tanrı'nın onlara, Ke.nan
bölgesi sakinleriyle hiçbir şekilde antlaşmamalarını ve bölgede yaşama hakkı
vermemelerini emrettiği ifade edilirken, "yaşama hakkı vermeme" kapsamında
ne yapmaları gerektiği hususunda çelişkili bir söylem sergilenmekcedir. Bu
bağlarnda Yahudi kutsal metninde İsrailoğulları'nın hem bu halkları kesin-
likle yok etmeleri gerektiği, 561 hatta bizzat Tanrı'nın bu halkları yok edeceği
ifade edilirken hem de yok etme söyleminden farklı olarak, onları yaşadıkları
topraklardan kovmaları gerektiği dile getirilmektedir.562 Hatta yok etme söy-
lemindeki gibi bu halkları kovma işini de Tanrı'nın yapacağı, 563 ancak O'nun bu
kovma eylemini, Kenanlıların terk edeceği yerleşim yerleri bir anda ıssız kalıp
vahşi hayvanların istilasına uğramasın diye kademeli bir biçimde, yani İsrailo­
ğulları bölgeye ya}11ldıkça, azar azar yapacağı ifade edilmektedir.564
Yahudi kutsal kitabına göre Tanrı, İsrailoğulları'nın Kenan halklarını
ülkeden kovma (yahut yok etme) emrine uymamaları ve onların bölgedeki
varlığına izin vermeleri halinde, başlangıçta bu kabileler için tasarladığı olum-
suzlukları İsrailoğulları için yapacağını, kovmadıkları bu halkların sıkınn kay-

559 Scheindlin, s. 7; ayrıca bk. Yeoşua, 13/1-7, 17/16, 18.


560 Johnson, s. 45; ayrıca bk. Scheindlin, s. 513.
56 1 Tom veAftara, 2. kitap: Şemot, 23/20-23; 5. kitap: Devarim, 7/1-11, 16- 17.
562 Tora ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar, 33/5 l -53.
563 Tora ve Aftara, 2. kitap: Şemot, 33/1 -3, 34/11-16; 3. kitap: Vayik.ra, 20/22-24.
564 Tora ve Aftara, 2. kitap: Şemor, 23/24-33; 2. kitap: Şemor (yorum kısmı), s. 292; 5. kitap:
Devarim, 7/18-26.
~ Kur'an'da Yahudiler
238

nağı olacağını565 ileride de ilahi bir ceza olarak onları kovamayacaklarını ifade
ermektedir.566 Yahudi kutsal kitabının Kenanlıları kovma, yok etme ve esas
itibarıyla hiçbir şekilde bölgede barındırınama hususundaki açık uyarılarına
rağmen, aynı kitapta İsrailoğulları'nın bölge halklarıyla antlaşma yapmaya kar-
şı olmadıklarını gösteren ve bu suretle onları barındırınama emriyle açıkça
çelişen ifadelere de rastlanmaktadır. Bu bağlamda İsrailoğulları'yla antlaşma
yaparak bölgede kalmaya devam eden Givonlular567 hariç, bölgenin diğer halk-
larının "Tanrı onların kalplerini kanlaştırdığı için" İsrailoğulları'yla antlaşmaya
yanaşmadığına işaret edilmekre,S68 böylece bu halklada uzlaşmamak gerekti-
ği söylemiyle çelişkiye düşülmekredir. Kudüs Talmudu'nda, Kenan halklarına
yönelik tavır hususunda dile getirilen ifadeler ise Yahudi kutsal kitabındaki
çelişkiyi daha da görünür hale getirmektedir. Buna göre Yeşu, bölgeyi ferhe
başlamadan önce, Kenan halklarına; kendileriyle antlaşma, bölgeyi terk etme
yahut savaşma seçeneklerini surımuş, bu seçenekler karşısında Girgaşiler sa-
vaşmadan bölgeyi terk ermiş, Givon halkı antlaşma yoluna gitmiş, diğerleri ise
savaşmayı tercih etmiştir. 569

Yukarıda bahsettiğimiz durum, Yahudi kutsal kitabının dile getirdiği Ke-


nan halklarını bölgede yaşatmama, onları yok etme yahut kovma şeklindeki
söylemlerin, aslında Hz. Musa yahut Yeşu dönemlerinin zihniyetini yansıtma­
dığı ve bu ifadelerin, Yahudiliğin içe kapanma süreciyle birlikte metne dahil

565 Tom ve Aftara, 4. kitap: Bamidbar, 33/55-56.


566 Hakimler, 2/l-3. (Yahudi kutsal kitabının, Kenanlı halklar karşısındaki genel c:ıvrı yukarıda
ifade ettiğimiz gibi olumsuzken ve bunların bölgede bır:ıkılmasının ilihl ceıasının ağır olacağı
belirtilirken bir }·andan da bu halkların bir kısmının, İsrailoğulları'nın gelecek nesillerinin savaş
ve mücadele yeteneğini kaybetmemesi için ilahi bir plan çerçevesinde adeta eğitim amaçlı ola-
rak bölgede bırakıldığı iF.ıde edilmekte ve bu sur<~de bir başk:ı çelişki ortaya konmakcad ır. Bk.
Hakimler 3/1-6.)
567 Yahudi kursal kitabına göre Givonlular İsrdiloğulları'nın Eriha ve Ay şehirlerini ele geçirme-
sinden sonr:ı gerçek kimliklerini ve bölgede oturduklarını sakJa~'llt'.lk onlarla barış andaşması
yapmışur. K.ıs.ı süre sonra Yeşu önderliğindeki İsrailoğulları bu gerçeğin ve :ıldauldıklarının
F.ırkına \'3!mış, ancak Tanrı adına yemin ederek andaşma yaprıkları için bu :ım:ışm:ıya s:ıdık
k:tlmı~lardır (B k. Yroşııa, 9/3-20; Talmud, Gitti n, 46a; Joscphus, Amiquitits, 5.1.16; ayrıca bk.
Ginzberg, c. 2, s. 846). Fakat Yeşu kimliklerini sakladıkları için onları lanedeyerek köleleştir­
miş ve Mabed için kullanılan odunu ve suyu bedava ola.r:ık t:ışım:ıkJ:ı görevlendirmiştir (Bk.
Yeo1ııa, 9121-27; Talmud, Girrin, 46a; :ıyrıc:ı bk. Ginzberg, c. 2, s. 846).
568 Yeo111a, 11/19-21.
569 Bunun için bk. Yeopıa (yorum kısmı), s. 110; Tora ve Afta ra, 5. kitap: Devarim (yorum kısmı),
s. 433; Ginzberg, c. 2, s. 846-848.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
239

edildiği izlenimini vermektedir. Zaten Yahudi kutsal kitabındaki bazı ifadeler


Yeşu ve sonrasındaki dönemde, Kenan bölgesinde sadece Givonluların değil,
başka pek çok halkın da yaşamaya devam ettiğini ve bu halkların metnin diğer
kısımlarında ifade edildiği gibi yok edilmediğini yahut bölgeden sürülmediğini
göstermektedir. Sonuç itibarıyla yukarıdaki çelişkili ifadelerden, mağlup olan
bir iki topluluk bölgeyi terk etse bile,570 bölge halklarının İsrailoğulları'yla
mücadele ettikleri ve bu mücadelenin iki yüzyılı aşan bir döneme yayıldığı, sü-
recin sonunda birleşik İsrail Krallığı'nın kurulmasıyla birlikte İsrailoğulları'nın
bölgeye egemen olduğu, ancak o dönemde bile bu halkların İsrail egemenli-
ğinde kalarak bölgede yaşamaya devam ettiği anlaşılmaktadır. 571 Bu da İsra­
iloğulları'nın, Kenan topraklarını kısa zamanda değil, yüzyıllar içerisinde ele
geçirdiği gerçeği gibi, bölge halklarına yönelik tavırlarının da başlangıçta katı
bir dışlayıcılık şeklinde olmadığı, ancak zaman içerisinde değiştiği gerçeğini
ortaya koymaktadır. Bu bağlamda İsrailoğulları'run, başlangıçta yerli halkları
topye.b.'lin yok etmeye yönelik bir yaklaşırnlarının olmadığını, bir kısmı Mu-
seviliği benimseyen bu halklarla kısmen karışıp kaynaştıklarını, ancak daha
sonra Yahudiliğin millileşerek içe kapanmasıyla birlikte Kenanlıl~a yönelik
dışlayıcı tavrıı:ı belirgin hale geldiğini, Yahudi kutsal kirabındaki dışlayıcı söy-
lemin de o dönemin anlayışını yansıttığını göstermektedir.
İsrailoğulları'nın muhtemelen tarihi süreç içerisinde iyice belirginleşen
yabancı düşmanlığının, Yahudi kutsal kitabında dile getirilen acımasız savaş
hukuku söylemini etkileyip etkilemediğini tespit etmek ise mümkün gözük-
memektedir. Tespit edebildiğimiz tek husus; Yahudi kutsal kitabına göre Hz.
Musa ile Ürdün Irmağmın doğusunda başlayan acımasız savaş hukukunun
Yeşu ile birlikte Kenan topraklarında da sürdürüldüğü ve bu çerçevede, ele
geçirilen her yerde kadın, çocuk ve yaşlı ayrımı yapmadan bütün insanların
kılıçtan geçirildiğidir. 572 Hatta bazı yerlerde bu dehşet verici savaş hukuku,
hayvaniara da uygulanmış ve Eriha örneğinde olduğu gibi, sadece şehrin bütün
insanları değil, bu insanlara ait hayvanlar da yok edilmiştir. 573 Ancak sonra-

570 Bk. YL'Ofıta, 15114; Hakimler, 1118-20.


571 Bk. YtoJııa, 15163, 16/10, 17/13; Hakimler, 1/19-21, 28-35; Kenr, c. 1, s. 51-52.
572 Mesela bk. Yeo;ııa, 8122-26, 10/28,30, 32-33, 35, 37, 39-40, 11/1 1-12; :ıyrıc:ı bk. The Book of
jaJb~r, 89/30-36; Joscphus, Aııtiqııities, 5.1.7.
573 Mesela bk. YeoJııa, 6/21; The Book of]n.sbcr, 88121.
~ Kur'an'da Yahudiler
240

ki süreçte oluştuğu anlaşılan ve gerçeği yansıtmayan Kenan topraklarının ele


geçirUişi ve buradaki halkları hiçbir şekilde yaşatmama (yahut . barındırma­
ma) şeklindeki söylemlerin bir benzerinin acımasız savaş hukuku söylemini de
oluşturduğunu ve bu acımasız savaş hukuku kurgusunun sonraki döneme ait
dışlayıcı yaklaşırnın bir ürünü olduğunu düşünmek mümkün gözükmektedir.

Kur'an, Yahudi kaynaklarında ayrıntılı bir biçimde zikredilen Yeşu ve dö-


nemi ile ilgili herhangi bir bilgi nakletmemektedir. Ancak cefsirlerde, Musa
ile bilge kişinin buluşması bağlamında söz konusu edilen Musa'nın genç yol-
daşının574 Yeşu olduğu ifade edilmektedir.575

D. Hakimler Dönemi
Kaynaklara göre Yeşu döneminden itibaren Kenan (Filistin) coğrafyasının
muhtelif yerlerini denetimleri altına alan İsrail kabileleri, bir yandan ele geçir-
dikleri yerleri bölgenin eski sakinlerine karşı korumaya çalışırken bir yandan
da sınırlarını genişletmeye ve bölgeye daha fazla nüfuz etmeye çalışmışlardır.
Bu süreçte onlar göçebelikten yerleşik hayata geçmeye başlamış ve adeta iç
içe yaşadıkları Kenan halklarının kendilerininkinden üstün olan medeniyet
ve teknolojilerine adapte olmaya başlamışlardır.576 İsrail kabilelerinin Kenan
topraklarına ·yerleşme ve bölgede var olma çabasını sürdürdüğü bu dönemin,
M.Ö. XIII. yüzyılın sonları ile M.Ö. XI. yüzyılın sonları arasını kapsadığı
tahmin edilmekte ve kaynaklarda bu dönem "Halqmler Dönemi" olarak ad-
landırılmaktadır. 577

Hakimler döneminde Kenan topraklarına yerleşme ve bura~a var olma


mücadelesini sürdüren İsrail kabileleri, ortak bir idare oluşturamamış ve za-
man zaman birbirleriyle dayanışmaları söz konusu olsa bile her kabilenin kendi
başına buyruk davrandığı bir yapıyla varlığını devam ettirmişlerdir. Hz. Musa
ve Yeşu dönemlerinin aksine güçlü siyasi bir birlik ve dayanışmanın olmadığı

574 Bk. Kehf 18/60-64.


575 B k. S~mer~ndi, c. 2, s. 304-306; ayıntılı bilgi için bk. Musrafa Öztürk, "Bilge Kul- Musa Kıs­
s:ısı ve İslam Kültüründe Hızır Mitosu", 011dokıız lvfayıs Oııiversitesi İl/ibiyat Fakiiiteri Dergisi,
Samsun 2003, sy. 14- 15, s. 256-257.
576 Schcindlin, s. 8; Morrison-Brown, s. 28; ayrıca bk. Kent, c. ı, s. 39.
577 Scheindlin, s. 7; Morrison-Brown, s. 32.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
241

bu yapıda kabileler, Gilat bölgesi halkının Efraim kabilesiyle578 Binyarnin ka-


bilesinin diğer İsrail kabileleriyle savaşması örneklerinde olduğu gibi579 bazen
birbirleriyle, çoğunlukla da topraklarını ele geçirmeye çalıştıkları Kenan halk-
ları veya çevredeki diğer halkla,rla mücadele etmişlerdir. İsrail kabileleri Kenan
halkları yahut diğer çevre halklarıyla mücadelenin devam ettiği bu dönemde
sık sık kendilerinden daha güçlü olan düşmanlarla karşılaşmış, zaman zaman
işgale uğrayacak bağımsızlıklarını kaybetmişlerdir. Bu tür bir sıkınuya maruz
kalan bir veya birkaç kabile, genellikle yakınlarında bulunan diğer kabile yahut
kabileler ile ittifaklar oluşturmuş ve bunlar, "hakim" olarak adlandırılan kariz-
macik bir liderin etrafinda toplanmışlardır. 580
Yahudi kutsal kitabında İsrailoğulları'nın zora düştüğü dönemlerde toplu-
ma liderlik eden on üç kadar hakimden bahsedilmektedir. Bunların en önem-
lileri Otniel, Ehut, Debora, Gidyon, Yiftah, Şimşon581 ve bazı kaynakların
Hakirrıler Dönemi'nin son temsilcisi olarak kabul ettiği Samuel'dir.582 İsrail
halkının farklı kesirrılerine mensup olan bu hakimler arasında kardeşleri tara-
fından dışlanan ve bir dönem eşkıyalık yapan Yiftah gibi kişiler,S 83 kısır kadın­
lardan mucizevi bir biçimde dünyaya gelen ve henüz ana karnında iken Tarırı'ya
adanan Şimşon 584 ve Samuel585 gibi şahıslar ve Debora adlı kadın hakim dikka-
ti çekmektedir. Genellikle savaş ve işgal dönerrılerinde ortaya çıkan bu !iderler,
mensup oldukları kabileler yanmda kendileriyle birlikte hareket eden diğer
kabilelere, hatta zaman zaman bütün İsrailoğulları'na öncülük etmiş ve onları
Filisti, Ammon, Moav, Midyan ve Aram gibi halkların işgal ve zulmünden
kurtarmışlardır. 586 Bu düşman toplulukların isimlerinden de anlaşılacağı gibi
İsrailoğulları bu dönemde Kenan'ın yerli kabilelerinden çok Ammon, Moav,

578 B k. Hakimler, 12/1-6; Josephus, Aııtiqıtities, 5.7.11.


579 Bk. Hakimler, 19-2 1. bapl:ır; Josephus, Aııtiqııities, 5.2.8- 12; Chroııicles ofjeralmıeel, s. 180-
18 ı.
580 Morrison-Brown, s. 32; Johnson, s. 45; Scheindlin, s. 8.
581 Morrison-Brown, s. 32; :ıync:ı bk. Scheindlin, s. 8.
582 Morrison-Brown, s. 34; Nevin Red:ı, "The Qur'anic Talur (S:ıul) and rhe Risc of rhe Ancient
Isr:ıelire Mon:ırchy: An Inrerce.xrual Reading", American ]oıtmal ofIslamic Soda/ Scienccs, c. 25,
No. 3 (Summer 2008), s. 35.
583 Bk. Hakimler, 11/1-3.
584 Bk. Hakimler, 15-16. bapl:ır; Josephus, Aııtiquities, 5.8.5-12; Ginzberg, c. 2, s. 878.
585 Bk. L Samuel, 1-2. bapl:ır; Josephus, Aııtiquities, 5.10.2-3; Ginzberg, c. 2, s. 887-890.
586 Johnson, s. 46-50.
~ Kur'an'da Yahudiler
242

Aram, Midyan, Filisri gibi krallıkların saldmiarına maruz kalmış ve zaman za-
man büyük bozgunlar yaşamışlardır. İsrailoğulları'nın bu başarısızlığı özellikle
onlarla aynı dönemlerde bu topraklara gelerek Gazze ve kuzeyini denetimleri
altına alan Filistiler karşısında açık bir biçimde görülmüş ve büyük bir askeri
güce sahip olan bu halk, kendilerine yakın bölgelerde yaşayan Binyamin, Ye-
huda gibi İsrail kabilelerine büyük sıkıntılar yaşatmışlardır. 587
Yahudi kursal kitabına göre hakimierin ortaya çıktığı dönemde yaşanan
düşman saldırı ve işgallerinin temel sebebi, İsrailoğulları'nın Hz. Musa ve Yeşu
dönemlerinden sonra Tanrı'nın yolundan uzaklaşarak başka ilahiara tapınınası
olmuştur. Bu sebeple zaman zaman Tanrı onları desteklemekren vazgeçmiş ve
bölgede egemenlik mücadelesi veren değişik halkların eline bırakmıştır. An-
cak O, kavmini tamamen terk etmemiş ve her sıkıntının ortaya çıkmasından
bir süre sonra, hakim olarak adlandırılan karizmatik bir lider eliyle onları kur-
tarmışrır. Tanrı tarafindan seçilmiş olan bu hakimler Tanrı'nın ernri ve yön-
lendirmesi sonucunda İsrail kabilelerinin başına geçmiş ve düşmanla mücadele
ederek hem düşmanı yenmiş hem de toplumdaki purperesrliği sonlandırarak
toplumu monoteizme döndürmüşlerdir. Ancak Tanrı ile ilerişimde olan ve
düşmanla birlikte putperestliği de ortadan kaldırmaya çalıştığı söylenen bu
hakimierin bir kısmı Museviliğin inanç ve ahiakl öğretileriyle bağdaşmayan
davranışlar da sergilemiştir. Bu bağlamda örneğin Yiftah savaştan zaferle dön-
menin şerefine karşısına çıkan ilk kişiyi Tanrı'ya yakılacak sunu olarak sunma
vaadinde bulunmuş ve karşısına çıkan kızını kurban olarak sunmuş588 Şimşon
ise fahişelerle düşüp kalkmıştır. 589
Hakimler Dönemi'nin son temsilcisi olan Samuel'in liderliği üstlenme-
sinden_ hemen önce, M.Ö. 1050 civarında59 ° Filisrilerle yaşanan bir savaşta
Filisri ordusu İsrailoğulları'nı bozguna uğratarak aralarında dönemin başka:...
henin (.lcihin) iki oğlunun da bulunduğu binlerce İsrailliyi öldürmüş ve Ahir
Sandığı'nı ele geçirmiştir.591 Yahudi kursal kitabına göre Filisriler ele geçirdik-

587 Bk. Johnson, s. 50.


588 Hakimler, 11/30-40; Ginzberg, c. 2, s, 875-876; Josephus, .t!ııtiquiries, 5.7.10; Cbrollicles of
jembmed, s. 176-179.
589 Hakimler, 16/l; Josephus, Aııtiqııities, 5.8.11.
590 Scheindlin, s. 8-9.
591 L Samuel, 4. bap; Josephus, A11riquities, 5.11.1-2; Ginzberg, c. 2, s. 891-892; ayrıca bk. Sche-
indlin, s. 8-9.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
243

leri Ahir Sandığı'nı değişik şehir ve kasabalarına götürmüş, ancak sandığın gö-
türüldüğü her yerde ölümcül hastalıklar meydana gelmiştir. 592 Bunun üzerine
Filisti halkı bu hastalıkların İsrailoğulları'na ait Ahit Sandığı'nın sebep olduğu
bir lanetten kaynaklandığı düşüncesine kapılmıştır. Filisti liderleri ve kahinieri
toplumda oluşan bu anlayışın doğru olup olmadığını tespit etmek amacıyla bir
test yapmaya karar vermişlerdir. Bu amaçla onlar, ineklerio çektiği bir araba-
ya Ahit Sandığı'nı yükleyerek şehir dışına bırakrp_ış, arabayı çeken ineklerin,
şehre dönmesi halinde yaşanan felaketierin sandıkla bir alakası olmadığına,
İsraillilerin yaşadığı bölgeye doğru gitmesi halinde ise felaketierin sandıkran
kaynaklandığına İnanacaklarını ifade etmişlerdir. Testin sonucunda, normal
şartlarda ait oldukları yere ve buzağılarının yanına dönmesi gereken inekler,
arabayı taşıyarak İsraillilerin yaşadığı topraklara doğru gitmiştir. Böylece İs­
railoğulları bir süre önce savaşta FilistUere kaptırdıkları Ahit Sandığı'na, Sa-
muel'in liderliği üstlendiği bir dönemde tekrar kavuşmuşlardır. 593 Ahir Sandı­
ğı'nın İsraillilere geri gelmesiyle İsrailoğulları ile Filistiler arasındaki mücadele
sona ermemiş, Samuel'in liderliği sürdürdüğü yıllar ile İsrail Krallığı'nın ortaya
çıktığı dönemlerde de devam etmiştir.

E. İsrail Krallığı'nın Kuruluşu ve İlk Krallar


Yahudi kutsal kitabına göre peygamber Samuel'in yaşlandığı dönemde İs­
railoğulları ona gelmiş ve yaşlandığı için topluma liderlik edemediğini, oğul­
larının ise onun gibi adaletle hükmeernediğini söylemiş ve kendileri için bir
kral atamasını istemişlerdir. İsrailoğulları'nın, muhtemelen M.Ö. 1020 yılları
civarında594 gündeme getirdikleri bu kral talebinin sebebi olarak Samuel'in
oğullarının, babaları gibi adil yargıçlık yapmamaları ve rüşvet almaları göste-
rilmektedir. m Ancak kanaatimiıce bunun asıl- nedeni İsrailoğulları'nın, siyasi
birliklerinin bulunmadığı ve kabHelerin genellikle kendi başlarına buyruk dav-
randığı mevcut yapılanma ile monarşik bir idareye ve bu idarenin oluşturdu­
ğu düzenli ordulara sahip olan düşmanlarla mücadelede yetersiz kaldıklarını
tecrübe etmeleri olmuştur. Nitekim bu durum, Samuel'in krallığın olumsuz

592 Bk. l Samuel, 5. bap; Josephus, Antiquities, 6.1.1.


593 Bk. I. Samuel, 6. bap; Josephus, Aııtiquities, 6.1.1 -3, Ginzberg, c. 2, s. 894 dn. 34.
594 Morrison-Brown, s. 34.
595 I. Samuel, 811-5; Josephus, Antiquitics, 6.3.2-3; Ginıberg, c. 2, s. 895.
<X> Kur'an'da Yahudiler
244

yönleri hakkındaki uyarılarına rağmen, halkın kral talebindeki ısrarlarında596


ve Samuel döneminin öncesini betimleyen Hakimler Kitabı'nda görülmek-
tedir. Hakimler dönemini anlatan metnin son kısımlarında dönemin çeşitli
sıkıntılarına işaret edilirken kabileler arasında birliği ve düzeni sağlayacak bir
kralın eksikliğine sık sık vurgu yapılmakta ve dolaylı biçimde bir kral özlemi
dile getirilmektedir. 597
İsrailoğulları'nın peygamberlerine gelerek kendileri için bir kral tayin et-
mesini istedikleri Kur'an-ı Kerim'de de zikredilmektedir. Ancak Kur'an İsrai­
loğulları'nın kral isteğini, Yahudi kutsal metninin ulusçu perspektifinden fark-
lı olarak dini boyutuyla nakletmekte ve onların, peygamberlerinden kendileri
için kral tayin etmesini istemelerinin asıl sebebinin, bu kralın siyasi birliği ve
merkezi otoriteyi oluşturarak düşmanla başarılı bir biçimde cihat etmeyi sağ­
layacağı gerekçesine dayandırmaktadır. İsrailoğulları'nın bu isteği üzerine de
Talut'un (Saul) onlara kral olarak tayin edildiği ifade edilmektedir. 598

1. Saul
Yahudi kutsal kitabına göre İsrailoğulları'nın kral talebi Samuel'in hoşuna
gitmemiş ve o, krallığın onlara çeşitli yükümlülükler getireceği uyarısında bu-
lunmuştur. Bu uyarılara rağmen İsrailoğulları'nın kral isteğinde ısrarcı olmala-
rı üzerine o, Tanrı'nın bir kral belirleyeceğini söylemiş599 ve kısa bir süre sonra
Tanrı'nın, işaretiyle Binyarnin kabilesinden Saul'u, başına yağ sürmek suretiyle
kral olarak meshetmiştir. 600 Samuel başkalarının olmadığı bir ortamda yaptı­
ğı bu kursamayı bütün İsrail kabileleri önünde tekrarlayarak Saul'a meşruiyet
kazandırmak için İsrail kabilelerini toplantıya çağırmıştır. Bu toplantıda o,

596 Bk.I Samuel, 8/11-20; Reda, c. 25/3, s. 36.


597 Mesela bk. Hakimler, 1716, 18/1, 19/1, 21125; ayrıca bk. Johnson, 49.
598 Kur'an'da İsrail kavminin peygamberlerine gelerek kendilerine liderlik edecek bir kral belirle-
mesini istediği bunun üzerine T.-ılut'un (Saul) onlara, kral olarak verildiği anlatılmakra, ancak
bu peygamberin adı belircilmemektedir (B k. Bakıra 2/ 246-248). Aynı olay Yahudi kutsal kita-
bının I. Samuel olarak adlandırılan kısmında geçmektc ve burada İsrailoğulları'nın Samuel'e ge-
lerek ondan kendilerine liderlik edecek bir kral atamasını istedikleri görülmektedir (I. Samuel,
8/1-5). Buradan da Kur'an'ın adınııikrctmc gereği duym:ıdığı bu peygamberin, Samuel olduğu
anlaşılmaktadır).
599 Bk. !. Samuel, 8. bap; Josephus, Aııtiquitics, 6.3.4-6.
600 Bk. I Samuel, 9-10. baplar; Josephus, Antiquities, 6.4.1-2.
Kur'an KıssaJarı Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
245

birtakım testlerle kabileleri ve alt boyları tek tek denetimden geçirerek, Tan-
rı'nın önceden belirlemiş olduğu Saul'u bu kez onların gözü önünde seçmiş
ve onun, Tanrı'nın seçimiyle İsrail'in kralı olduğunu belirtmiştir. Ancak İs­
railoğulları'nın bir kısmı onun kendilerini kurtaracağına inanmayarak Saul'u
küçümsemiştir. 601

Yukarıda bahsettiğimiz meselede İsrailoğulları'nın Saul'u hangi gerekçeyle


krallığa yakıştırmayarak küçümsedikleri :ahudi kutsal kitabında açıkça belir-
tilmemekle birlikte, Kur'an'da daha anlaşılır bir biçimde ortaya konmaktadır.
Buna göre İsrailoğulları ismi zikredilmeyen peygamberlerine gelerek cihatta
kendilerine liderlik edecek bir kral istemiştir. Bunun üzerine peygamberleri
onlara savaştan kaçınma ihtimallerini hatıriatınca savaşma konusundaki karar-
lılıkJarını kesin bir biçimde dile getirmişlerdir. İsrailoğulları'nın bu kararlılığı
üzerine, peygamberleri onlara Allah'ın kral olarak Taluc'u seçtiğini söyleyince,
muhtemelen kabilesel nedenlerle602 kendilerinin krallığa ondan daha fazla la-
yık olduğunu, üstelik zenginlik açısından da üstün olduklarını söyleyerek bu
seçime tepki göstermişlerdir. Bu itirazlar karşısında Allah'ın Talut'a ilirnde ve
cüssede üstünlük verdiği, 603 ayrıca içerisinde Musa ve Harun'a verilmiş olan-
lardan bir kısmının bulunduğu Ahit Sandığı'nın İsrailoğulları'na geri gelmiş
olmasının onun krallığının alametlerinden olduğu ifade edilmiştir. 604

Kur' an' ın yukarıda ifade ettiğimiz tanıklığı ve Yahudi kutsalldtabında geçen


ifadeler, İsrailoğulları'nın bir kısmının, Saul'un krallığını kuşkuyla karşıladığını
ve kabullenmediğini göstermektedir. Ancak Am.monlulara karşı kazandığı za-
fer, ona kuşkuyla bakan ve krallığını kabullenmekte tereddüt eden kabilelecin

601 I. Samuel, 10/17-27; Josephus, Aııtiquities, 6.4.4-6.


602 Saul'un mensup olduğu Binyarnin kabilesinin sayısa.l olarak İsrail kabileleri arasında en az nü-
fusa sahip olduğu, Saul'un sülalcsinin ise bu kabilcnin en küçük sülalesi olduğu bizzat Saul
tarafindan dile getirilmektedir (bk. I. Samuel, 9/21; aynca bk. Reda, c. 25/3, s. 37).
603 Kur'an'ın Saul'un boyunun uzunluğu ile ilgili ifadesi Yahudi kaynaklarında da zikredilmcktc
ve diğer İsraillilerin onun, ancak omuz hizasına eriştiği belirtilmektedir (Bk. /. Samuel, 9/2,
10/23; Josephus, Antiquitics, 6.4.6).
604 Bakara, 2/246-248. (Yahudi kucsal kirabından farkl1 bir biçimde tarihi bilgi mmek gibi bir
amaç taşımayan Kur'an, Ahir Sandığı'nın Filistilerin eline geçişi ile ilgili bilgi l'crmemeklc
birlikce Sa.muel'in liderliği üstlendiği dönemde İsrailoğulları'na geri gönderilen Ahir Sandı­
ğı'nın gelişini Saul'un (Taluc) krallığının alamederinden biri olarak ıikrermektcdir. Ancak Ahir
Sandığı'nın gelişi, Saul'un kral olarak seçilmesinden epey 1.aman önce Samuel'in toplumun
liderliğini üsdendiği dönemde gerçekleşmiştir. Bk. Reda, c. 2513, s. 38).
H Kur'an'da Yahudiler
246

yahut grupların bakış açısını değiştirmiş ve peygamber Samuel'in yeni çağrı­


sıyla İsrail hbileleri Saul'un krallığını genel olarak benimsemiştir. 605 Bir süre
sonra onun, Amınonlulara kıyasla daha .güçlü konumda bulunarı ve bölgeyi
denetimleri altında bulundurarı Fllistilere karşı kazarıdığı başarı ise Filisrilerin
saflarında kendilerine karşı savaşmaya gelen İbranilerin de saf değiştirmesine
ve Saul'un krallığını benimsemesine neden olmuşrur. 606 Ancak Saul, Fllistilere
karşı yaptığı savaşın öncesinde, peygamber Samuel'in sunması gereken kurba-
nı kendisi sunarak Tarın'nın tepkisini çekmiş ve bunun üzerine Samuel ona,
Tanrı'nın, krallığı onun ailesinden alarak bir başkasına vereceğini söylemiştir. 607

Yahudi kursal kitabına göre Saul, hsti olmayarı bir davrarıışı sebebiyle
krallığın kendisinden sonra oğullarına geçmesi şarısını bybetmekle kalmamış,
bir süre sonra yaptığı bir başka yarılışla kendi krallığını bile sürdürme hakkını
bybetmiştir. Buna göre Saul Amaleklilerle savaşa giderken Samuel Peygam-
berden, düşmarıı yendikleri zamarı insarıdarı hayvarıa hdar herkesi ve her şeyi
kılıçearı geçirme talimatı almıştır. Ancak Saul, esir aldığı Amalek kralı hariç
bütün insanları ve zayıf hayvarıları öldürmesine rağmen, adarnlarının isteğiy­
le Amaleklilerin besili hayvarılarını yok etmemiş ve bunları Tanrı'ya kurban
olarak sunmak için sağ bırakmıştır. Bunun üzerine Tanrı, daha Saul savaşran
dönmeden durumu peygamber Samuel'e bildirmiş ve Saul'u kral olarak tayin
ettiğine pişman olduğunu, bu nedenle onun krallığını reddederek yeni bir kral
arayacağını söylemiştir. Peygarn~er Samuel de Tanrı'nın bu sözlerini ve öfkesi-
ni Saul'a iletmiştir. Saul besili hayvanları adamlarının isteğiyle kurban sunmak
amacıyla ve iyi niyetle yok etmediğini belirtse de Tanrı'nın kararının kesin ol-
duğunu ve bu kararın değişmeyeceğini söyleyerek onun yanından aynlmıştır. 608

Peygamber Samuel, Kral Saul'un yanından aynidıktan sonra, Tanrı onu,


Yehuda bbilesine mensup Yesse'nin (İşay) oğlunu kral olarak meshetmek üze-
re Betlehem kentine göndermiştir. Samuel, Kral Saul'dan korktuğu için Bet-
lehem'e gidiş amacını kurban kesrnek olarak açıklamış ve Tanrı'nın işaretiyle
orada Yesse'nin en küçük oğlu Davut'u Saul'un yerine müstakbel kral olarak
kutsamıştır (meshetmiştir).609 Peygamber Samuel, Davut'u kursandıktan sonra

605 I. Samuel, 11111-15; Josephus, Aııtiquiti(s, 6.5.1-6.


606 I. Samuel, 14/21.
607 I. Samuel, 13/8-14; Josephus, Aııtiquitits, 6.6.2.
608 Bk. I. Samuel, 15. hap; Josephus, Aııtiquiıies, 6.7. 1-5; aync:ı bk. Ginıberg, c. 2, s. 899.
609 l. Samuel, 16/1-13; Josephus, Aııtiquiıi(S, 6.8.1; ayrıca bk. Ginıberg, c. 2, s. 913.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
247

Tanrı'nın ruhu Kral Saul'u terk etmiş ve kötü bir ruh ona musallat olmuşrur.
AdamJarı bu körü ruhun musallat olduğu anlarda onu rahatlatması için bir çalgı
alecini iyi kullanan birini bulmayı teklif etmiş ve bu amaçla iyi bir lir çalıcısı olan
Davut'u tavsiye etmişlerdir. Böylece Davut, Saul'un isteğiyle saraya altnmış ve
kısa zamanda sevgisini kazanarak onun silah taşıyıcısı konumuna yükselmiştir. 610

Yahudi kutsal kitabının Davut'un saraya alınarak Kral Saul'un çalgıcısı ve


silahtart konumuna gelmesinden sonraki anlatımları birbiriyle çelişmekredir.
Bu bağlamda metinde, kralın yakın adamlaiından biri haline gelen Davut'un
ara ara memleketine giderek babasının sürülerine baktığı ifade edilmektedir.611
Ancak Kral Saul'un çalgıcılığı ve silahtarlığı gibi sürekli krala yakın olmayı ge-
rektiren görevleri üstlenen Davut'un, Saul'un yaşadığı Kudüs'ün kuzeyindeki
Giva kencinden,612 babasının yaşadığı Kudüs'ün güneyindeki Betlehem kasa-
basına o dönemin ulaşım vasıtalarıyla kısa süreli olarak sık sık gidip gelmesi
makul gözükmemektedir. Aynı şekilde Davut'un Saul'un hizmetine giriş çağı
ve sonrası ile ilgili söylenenler de birbiriyle çelişmektedir. Bu bağlamda Yahudi
kutsal kitabı onu, Kral Saul'un hizmetine giriş sürecinde güçlü ve cesur bir sa-
vaşçı şeklinde anlatırken613 daha sonraki dönemde Golyar'ın karşısına çıktığın­
da savaşamayacak kadar genç ve tecrübesiz olduğunu ifade ermektedir.614 Oysa
kralın silalırarı konumunda olan birinin savaşamayacak çağda olması makul
gözükmemektedir. Yahudi kutsal kitabının Davut ile ilgili çelişkili anlatımla­
rının son örneğini ise Kral Saul'un, Golyar'ın karşısına çıkan Davut'u tanımı­
yormuş gibi davranması oluşrurmakcadır. Buna göre Saul, çalgıcısı ve silahtarı
Davut'u zaten tanıyor olması gerekirken, üstelik de Golyar ile mücadeleden
hemen önce onun1a yüz yüze görüşüp bu mücadelede başarılı olup olama-
yacağını sorgulamışken, 615 Golyar'ın karşısında gördüğü Davut'u tanımıyor­
muş gibi davranması ve ordu komutanına onun kim olduğunu sorması çelişki
oluşrurmaktadır. 616 Yahudi kutsal metninin yukarıdaki çelişkili anlatımları bir
yana Davut, Filistilerle yaşanan bir savaşta Filistilerin ünlü kahramanı Golyat'ı

610 I. Samuel, 16/14-23; Josephus, Amiquitits, 6.8.2.


611 I. Samuel, 17/15.
612 I. Samuel, 15/34.
613 I. Samuel, 16/18-22; ayrıca bk. Josephus, Antiquities, 6.8.2; Johnson, s. 54.
614 I. Samuel, 17/33; ayrıca bk. Johnson, s. 54.
615 · Bk. I. Samuel, 17/25-38; Joscphus, Antiquitirs, 6.9.2-4
616 Bk. /. Sanıw:l, 17/55-58; ayrıca bk. Ginzberg, c. 2, s. 916-917.
~ Kur'an'da Yahudiler
248

(Calur) öldürmüş617 ve bunun verdiği moralle İsrailoğulları Filistileri bozguna


uğratmıştır. 618 Bu olaydan sonra da İsrail toplumunda Davut'un şöhreti hızla
artmış ve onu krallığa taşıyan süreç başlamıştır.

İsrailoğulları'nın düşmanla mücadelesi ve Davut'un Calut'u öldürmesi


Kur'an'da da zikredilmektedir. Ancak Kur'an'da bu zaferin hemen öncesinde
Talut'un (Saul) komutasındaki İsraUoğulları'nın, karşılarına çıkan bir ırınakla
imtihan olacağı ve Talut'un bu sudan içmeyen veya sadece bir avuç içenlerin
kendisiyle birlikte olacağı, buna uymayanların ise ayrılacağı şeklindeki anla-
tım619 Yahudi kutsal metninde Saul (Talut) ile ilgili olarak değil, Gidyon ile
ilgili olarak nakledilmektedir.620 Yahudi kutsal metni ile Kur'an'ın aynı olayı
farklı şahıslara isnat ermesini, Yahudi kutsal metninde yer alan hemen her

617 Bk. I Samuel, 17/39-51; Josephus, Aııtiquities, 6.9.4-5; Ginzbcrg, c. 2, s. 916. (Yahudi k-ursa!
kitabında, Bedehemli Davut'un, Filisölerin ünlü kahramanı Gadı Golyac'ı öldürmesine benzer
bir b:ışka aniarım daha bulunmaktadır. Davut'un krallığı döneminde gerçekleştiği if.ıde edilen
bu ikinci anlarıma göre; adı, memlekeri ve kayda değer savaşçılığı yanında, kullandığı ınıırağın
anormal boyuna varıncaya kadar bütün özellikleriyle Davut'un öldürdüğü Golyu ile birebir ben-
zeşen Gadı Golyar isimli şahsı, yine Davut gibi bir Betlehemli olan Yareoregim oğlu Elhanan
öldürmüştür (II. Samuel, 21/19). Bu ikinci hilciycde, öldürüldüğü söylenen Filistilinin, önceki
hikfıycde balısedilen Filistili gibi Gad ı ve adının da Golyar olması yanında, k-ullandığı mızrağın,
Davuc'un öldürdüğü Golyar'ın mızr:ığı gibi (bk. I Samuel, 1717) abaruh büyüklükte olması,
üstelik onu öldüren kişinin de Dai'Ut gibi Betlehemli olması, akıllara aynı olayın iki farklı olay-
mış gibi yansıtılmış olabileceği ihtimalini ve bu durumda hangi olayın gerçek hangisinin ise bu
gerçek olaydan uyarlanmış k-urgu olduğı.ı sorusunu getirmektedir {Bk. Kent, c. 1, s. 104).
618 Bk. I Samuel, 17. bap; Josephus, Antiquities, 6.9.5.
619 Bk. Bakara 29/249-251. .
620 Bk. Hakimler, 7/2-8; Gabriel Said Reynolds, "On che Qur'an's Ma'ida Passage and the Wan-
dcrings of the Isr:ıeliresn, Tbc Coming of the Comforter: When, Where and to Wbopı? Studies on
the Rise of Islam in Memory ofjolırı Warısbrougb, Piscaraway New Jersey 2012, s. 103. (Yahudi
kurs;ıJ kitabına göre Menaşe kabiksinin Aviazer boyuna mensup olan Gidyon, lider ol.arak or-
raya çıkıp Midyanlılar:ı karşı halka öncülük ettiğinde, Menaşe kabilesi yanında ~er, Zavulun
ve Naftali kabileleri de onun etrafında toplanmıştır (Bk. Hakimler, 611 1-35). Ancak Tanrı ona,
yanındaki ordunun çok büyük olduğunu ve bu durumda düşmanı yenmeleri halinde İsrailoğul­
ları'nın bunu kendi başarıları olarak göreceğini, oysa zaferi, kendisinin onlara balışedeceğini ve
bunun için yanındakilerin sayısını azalemasını söylemiştir. Gidyon, Tanrı'nın bu emri üzerine
savaşran korkanların dönmesini söylemiş ve askerlerinin önemli' bir kısmı· ayrılmıştır. Ancak
1:-ı.nrı askerlerin sayısının hala f.ızla olduğunu ve onları suyun başına görürmesini, orada su
içme biçimine göre ayrılması gerekenleri kendisinin belirleyeceğini söylemiştir. Gidyon bu emri
uygulayarak adamlarını suyun başına götürmüş ve 1:-ı.nrı ona suyu avuçl:ıyar:ık ağzına götüren-
Ierin yanında kalacağını, suya eğilerek köpek gibi ağızıyla içenterin ise geri dönmesi gerektiğini
belirtmiştir. Gidyon eliyle su içen üç yüz kişiyi ayırarak diğerlerini geri göndermiş (Hahimler,
7/2-8) ve bu üç yüz kişiyle büyük bir zafer kazanmıştır (Hakimler, 7/16-25; Josephus, Arıtiqıı­
itics, 5.6.4-5).
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
249

hikayenin diğer hikayelerden paralellikler taşıması ve metinler arasındaki ge-


çişliliğe dayandırarak izah edenler olduğu gibi621 Kur'an'ın meseleye yaklaşımı­
na dayandıranlar da bulunmaktadır. Buna göre Kur'an'ın Yahudi veya Hıristi­
yan kutsal metinlerinde geçen bazı olayları zaman zaman farklı yansıtmasının
temel nedeni onun, kendisinden önceki kutsal metinlerde anlatılan olayları,
tarihsel gerçekliğiyle açıklamayı hedef edinmekten çok, bu hikayelerdeki te-
mel figürleri kullanarak asıl mesajını verme~ esas almasına dayanmaktadır. 622

2. Davut
Hz. Davut'un savaşta Golyat'ı öldürmesinden sonra İsrailoğulları arasın­
daki saygınlığı hızla artmış ve bu durum Saul'un kıskançlığa kapılarak onun
ileride kendi yerini alacağı endişesine neden olmuştur. Kral Saul, bir süre sonra
Davut'a yönelik bu kıskançlık ve kuşkuyu kontrol edemez hale gelmiş ve onu
ortadan kaldırmaya çalışmıştır. Bu süreçte o Davut'u, kaza süsü vererek623 ve
tehlikeli işlere göndererek ortadan kaldırmayı planlamış/24 bu girişimlerinde
başarılı olmayınca da adamlarına açıkça onu öldürme emri vermiştir. 625 Bunun
üzerine Davut ile Kral Saul arasında bir kaçma ve kovalama süreci başlamış ve
Davut, önce ülke içinde değişik yerlere kaçarak, 626 sonrasında ise ülke dışına,
düşman konumunda bulunan Filistilere sığınarak, Saul'un kendisini öldürme
girişimlerinden kurtulmuştur.627

Davut'un adamlarıyla birlikte Filistilere sığındığı ve Filisti topraklarında


yaşadığı dönemde Filistilerle İsrailoğulları arasında yeni bir savaş çıkmış ve bu
savaşta İsrail ordusu bozguna uğratılarak Kral Saul ile üç oğlu öldürülmüşrür. 628
Davut, Filistilerle yaşanan bu savaşın sebep olduğu büyük yıkım ve otorite
boşluğundan yararlanarak mensubu olduğu Yehuda kabilesinin yaşadığı top-
raklara dönmüş ve burada Hevron (el-Halil) kentinde Yehudalılar t~afindan

621 Bk. Reda, c. 25/3, s. 32-42.


622 Reynolds, s. 103- 104.
623 I. Samuel, 18/6- 11; Josephus, Aııtiquities, 6.1 1.3.
624 I. Samuel, 18/20-27; Josephus, Antiqıdties, 6.10.1-2.
625 I. Samuel, 19/1-2, 11- 17; Josephus, Antiquities, 6.11.4.
626 I. Samuel, 18/19-27, 21/1;Josephus,Aııtiquitics, 6.11.4- 6.13.9.
627 I. Samuel, 27/1-7, 21/1; Ginzberg, c. 2, s. 918-919; Josephus, Aııtiquities, 6.13.10; Johnson, s. 54.
628 Bk. I. Samuel, 31. bap;Josephus,Arıtiqıtities, 6.14.1-9; ayrıca bk. Ginzberg, c. 2, s. 901; Kent,
c. ı, s. 136.
~ Kur'an'da Yahudiler
250

meshedilmek suretiyle kral ilan edilmiştir. 629 Aynı dönemde Saul'un adamları
da onun geride kalan oğlu İş-Boşer'i kral tayin etmişlerdir. 630 Böylece bu iki
kral arasında iktidar mücadelesi ve çarışmalar yaşaruruştır.631 Bir müddet sonra
bu iktidar mücadelesinde Davut belirgin bir biçimde öne çıkmaya başlamış ve
İş-Boşet iki yıl kadar iktidarda kaldıktan sonra kendi adamları tarafından öl-
düriilmüştür.632 İş-Boşet'in ölümünden sonra633 ona tabi olan kabilderin ileri
gelenleri Hevron'a gelerek Davut'a bağWıklarını bildirmiş ve böylece Davut,
yine Hevron'da bu kez bütün İsrail kabilelerinin kralı olarak meshedilmiştir. 634
Yahudi kay~aklarına göre Davut, yedi buçuk yıl Hevron'da Yehuda kabilesin in,
otuz üç yıl kadar da Kudüs'te bütün İsrail'in krallığını yapmış, böylece toplam-
da kırk yıl hüküm sürmüştür. 635
Davut, İsrail tarihinde eşine rastlanmayacak kadar başarılı bir krallık
sürdürmÜş, başta Filistiler olmak üzere düşman devletler ve halktarla yaptığı
savaşlardan ıaferle çıkmıştır. Böylece ülkenin sınırlarını dört bir yana doğ­
ru genişletirken636 hala ele geçirilmemiş olan Kudüs'ü de fetbederek burayı
ülkenin başkenti yapmıştır. 637 O, burada kendisi için bir saray yaptırmaya
başlamış638 ve Ahir Sandığı'nı törenler eşliğinde bulunduğu yerden Kudüs' e
getirterek hazırlanan çadıra koydurmuşrur. 639 Bir süre sonra o, peygamber
Nathan'a, kendisinin sarayda oturduğu bir dönemde Tanrı'nın sandığının
çadırda bulunmasının yakışık almadığını ve bir tapınak yapmak istediğini
söylemiştir. Narhan ise Davut'a, Tarırı'nın isteğiyle bu tapınağı kendisinin

629 ll. Samuel, 2/1-4; Josephus, A11tiquities, 7.1.2; Kenc, c. ı, s. 137-138.


630 ll. Samuel, 2/8- 10; Josephus, Alltiqııities, 7.1.3; Kent, c. 1, s. 138. (Yahudi kutsal kir:ıbında
Saul'un oğlu İş-Boşet'in adı Eşb:ıal olarak da ıikredilmehedir. Bk. 1. Taribler, 8/33, 9/39).
631 If. Samuel, 2/12-32; Josephus, Aııtiquities, 7.1.3; Kent, c. 1, s. 139-140.
632 Bk.IL Samuel, 4. bap; aync:ı bk. Josephus,Amiquitics, 7..2.1; Kent, c. 1, s. 141; Johnson, s. 54.
633 Tevrat'ta İş-Boşet'in İst:ı.il'de iki yıl, Davut'un ise Hevron'da yedi buçuk yıl krallık yaptıkları
belirtilmektedir (Bk. IL Samuel, 2110-11). İki F.ı.rklı kralın var olduğu z:ım:ın dilimi süre olarak
birbiriyle ba~daşmadığı için ortada bir çelişki bulunmaktadır. Bu durumda İş-Boşet'e tabi ol:ın
kabileleri n, onun ölümünden sonr.ı, Davut'un otoritesini hen:ıen kabul etmedikleri ve bir süre
bağımsız kaldıktan sonra D:ıvur'un krallığını kabullendikleri anlaşılmaktadır.
634 II. Samuel, 5/1-3; Josephus, Aııtiquitics, 7.2.2; Kenr, c. ı, s. 141-143; Johnson, s. 54.
635 IL Samuel, 514-5; :ıynca bk. I. Kr:ıllar, 2/11; I. Tarihler, 29/27; Josephus, Aııtiquities, 7. 15..2.
636 Kem, c. ı, s. 143-ı50, ı68; Johnson, s. 54-55.
637 IL Samuel, 5/6-9; Josephus, Aııtiquities, 7.3.1 -2; Kent, c. ı, s. 144-145; Johnson, s. 56.
638 IL Samuel, 5/1 1; ayrıca bk. Josephus, Aııtiquities, 7.4.4; Johnson, s. 57.
639 IL Samutl,6. bap; I. Tarihler, ı6/l;Josephus,Autiqııities, 7.4.2; Kenr, c. ı, s. 146;Johnson, s.
57.
Kur'an K.ıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
251

değil, yerine gelecek oğlunun inşa edeceğini söyleyerek onu bu niyetinden


vazgeçirtmiştir. 640 Ayrıca Tanrı'nın, onun soyunda krallığı daim kılacağı ile
ilgili vaadini de Davut'a iletmiştir. 641
Yahudi kutsal kitabı Davut'ü, Tanrı'nın kutsadığı, özel olarak himaye et-
tiği, yaptığı işlerde ve aldığı kararlarda özel olarak yönlendirdiği iyi bir insan642
ve yetenekli bir lider olarak tanıtırken bu vasıflarla bağdaşmayan çirkin bir is-
natta da bulunmaktadır. Bu isnada göre Da~t'un ordusu cephede Ammonlu-
lara karşı savaşırken o, bir akşamüstü sarayının darnma çıkmış ve yıkanmakta
olan çok güzel bir kadın görmüştür. Davut, bu güzel kadının kendi askerlerin-
den Hitidi Uriya'nın karısı Bat Şeva olduğunu öğrenmiştir. Daha sonra da bu
kadını sarayına getirterek onunla beraber olmuştur. Kadın, evine döndükten
bir süre sonra hamile olduğu haberini Davut'a iletmiş, bunun üzerine Davut,
kadının kocasını cepheden getirterek, çocuğu ona aitmiş gibi gösterme planı
yapmıştır. O, bu plan çerçevesinde cepheden çağırttığı Hititli Uriya'dan sava-
şın gidişatı hakkında bilgi aldıktan sonra onu evine iseirahat etmeye gönder-
miştir. Ancak Uriya, arkadaşlarının cephede sıkıntılar y~şadığı bir zamanda
evine gitmeyeceğini söylemiştir. Bir gün sonra Davut,, onu sarhoş ederek evine
göndermiş, ancak ertesi gün onun yine evine gitmed!iğini ve sarayın kapısın­
da uyuduğunu öğrenmiştir. Bunun üzerine Davut, ordu komutanına yazdığı

640 IL Samuel, 7/13; I. Tarihler, 17/1- 12; Josephus, Antiqıtitits, 7.4.4. (Tcvrat'a göre Da\'llt Ku-
düs'teki tapınağı yapmak için gerekli hazırlıkları yapmış, ancak Tarıcı ona çok k:tn dökmüş
bir savaşçı olarak tapınağı yapamayacağını, burayı oğlu Süleyman'ın inşa edeceğini söylemiştir
(B k. I. Taı-ilıler, 2216-10, 28/2-6; Josephus, Aııtiquities, 7.4.4, 7.14.2, 7.14.9; Johnson, s. 58).
Bunun üzerine o toplumun ileri gelenlerini toplayarak bunu onlara açıklamış, mabcdin planını
ve içerisinde yer alacak şeylerin nasıl olması gerektiği bilgisini Süleyman'a vermiştir (Bk. I.
Tarihler, 28/11-21; Josephus,Antiqıtities, 7.14.7- 10). Ayrıca, yapmayı tasarladığı bu mabediçin
yıllardır biriktirdiği değerli madenleri, taşları ve kişisel servetinin önemli bir kısmını bağışla­
mıştır. Davut'un bu önemli bağışından sonra İsrail ileri gelenleri de mabedin inşası için önemli
miktarlarda bağışta bulunmuşlardır. Bk. I. Tarihler, 29/1-8; Joscphus, Antiqıtities, 7.14.10).
641 II. Sanwel, 7116.
642 Y:thudi geleneği, yukarıda belirtilen olumlu özelliklere karşın, Davut'u peygamber olarak değil,
sadece iyi bir kral olarak görmekte ve onun zamanında önce peygamber Sarnuel'in, daha sonra
da peygamber Narhan'ın olduğuna işaret etmektedir. Ancak aynı geleneğin uzantısı olan Hı­
ristiyanlığın ilk ortaya çıktığı ve henüz sadece Yahudilere hitap eden bir ihya hareketi olduğu
dönemlerde Havacilerin lideri Petrus, üzerlerine Ruhu'I- Kudüs'ün inmesinden sonra Yahudi-
lere hitap ederken İsa'nın Yahudilerin beklediği Mesih olduğunu ve bunun bilgisinin Tanrı
tarafindan Davut'a da verilmiş olduğunu belinirken Davut'un peygamber olduğuna dair bir
ifude kullarırnaktadır (Remlleriıı ./;leri, 2/29-31).
~ Kur'an'da Yahudiler
ısı

bir mektubu da vererek Hititli Uriya'yı tekrar cepheye göndermiştir. Davut


mekrubunda, ordu komutanına, Hiritli Uriya'yı düşmanın en iyi askerlerinin
bulunduğu ve yoğun çarışmaların yaşandığı bir noktasına sürüp yanındaki as-
kerleri çekmesini ve böylece onun düşman tarafından öldürülmesini sağlamayı
emrermiştir. · Ordu komutanı, mektupla kendisine iletilen emre uygun hareket
ederek Hitidi Uriya'nın öldürülmesini sağladıkran sonra, ölüm haberini Da-
vut'a iletmiştir. Böylece Davut, artık kocası cephede ölmüş dul bir kadın olan
Bat Şeva'yla evlenmiş ve bu kadın, evWik öncesindeki hamileliğinden bir oğul
doğurmuşrur.Ml

Yahudi kutsal kitabına göre Davut'un, yukarıda bahsettiğimiz davranışın­


dan hoşnut olmayan Tanrı, yaptığı yanLşı anlatması için peygamber Nathan'ı
ona göndermiştir. Peygamber Nathan, Davut'a bir şehirde yaşayan biri zengin
diğeri yoksul iki kişinin meselini anlatmıştır. Zengin kişinin, gelen bir IDi-
safiri ağırlamak için kendisine ait pek çok hayvanı olmasına rağmen, onlara
kıyarnayıp yoksul kişinin tek kuzusuna göz diktiğini ve onu kesip misafire
ikearn ettiğini söylemiştir. Davut buna kızmış ve o kişinin bu yaptığı işle ölü-
mü hak ettiğini, gasp ettiği kuzunun bedelini dört kat fazlasıyla iade etmesi
gerektiğini söylemiştir. 644 Bunun üzerine Narhan Davut'a, bahsettiği o kişinin
kendisi olduğunu, Tanrı'nın ona krallığı, her türlü imkanı ve pek çok kadını
verdiğini,
ancak onun Birieli Uriya'nın öldürülmesine sebep olup hanımı Bar
Şeva'yı
alarak büyük günah işlediğini söylemiştir. Arkasından da Tanrı'nın bu
günah nedeniyle Davut'un soyuna karşı kılıcı eksik bırakmayacağım, ayrıca
başkasının karısıyla gizlice ilişkiye girmesinin cezası olarak ileride başkasının
da onun kadınlarıyla açıktan ilişkiye gireceğini, üstelik bunu yapanın aileden
birisi _9lacağını haber vermiştir. Davut suçluluğunu dile getirerek Tanrı'dan af
dilemiş, bunun üzerine peygamber Nathan ona, işlediği suç nedeniyle ölrrie-

643 Bk.IL Samuel, ll. bap; Joscphus, Antiquities, 7.7.1-2; ayrıca bk. Kenr, c. 1, s. 154-155.
644 Kur'an'da, Sad suresinde, peygamber Narhan'ın DavU['a anlattığı hikayeyle kısmi benzerlik
taşıyan bir kıssa bulunmaktadır. Bu kıssada Davut'un huı~na gelen iki kişiden biri, diğeriyle
kardeş olduklarını ve onun doksan dok-uz, kendisinin ise bir tek koyununun bulunduğunu,
buna rağmen kardeşinin bu tck koyunu da almak için taraşıp kendisini basordığıru belinmiş ve
aralarında adaletle hükmeernesini istemiştir. Davut da ona kardeşinin kendisine ait olan koyunu
almaya ç:alışmakla haksızlık ettiğini, ortaklıklarda bu tür haksızlıkların yapıldığını, ancak iman
edip salih arnel işleyenierin böyle yapmayacağını belircmişör. Sonrasında o, Allah'ın kendisini
denediğini aniayarak tövbede bulurırnuş, Allah da onun tövbesini kabul ermiştir (Sad 38/21-
24).
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
253

yeceğini, ancak Bat Şeva ile evlilik öncesi ilişkisinden doğmuş olan çocuğun
öleceğini söylemiştir. Bir süre sonra Nathan'ın söylediği gerçekleşmiş ve ço-
cuk hastalanarak ölmüştür. Daha sonra Davut'un aynı kadından Süleyman
adlı oğlu dünyaya gelmiştir.645 _

Yahudi kutsal kitabındaki ifadelere göre Peygamber Nathan'ın, Davut'la


ilgili gelecekte gerçekleşeceğini söylediği olumsuzluklar bir süre sonra peş
peşe ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu bağlamda önce onun oğullarından Am-
non, farklı bir anneden olan üvey kız kardeşi Tamar'a tecavüz etmiş, iki yıl
sonra bu kızın öz ağabeyi ve Davut'un bir diğer oğlu Avşalom intikam ama-
cıyla Amnon'u öldürmüştür. Avşalom kardeşini öldürdükten sonra, cezadan
kurtulmak için komşu ülkeye sığınrnış, daha sonra babası Davut tarafından
affedilerek ülkesine dönmüştür.646 Ancak o, ülkesine döndükten bir süre sonra
babasını devirerek yerine geçme hazırlıkları yapmış ve bu amaçla bazı kabileleri
kendi yanına çekerek Hevron'da krallığını ilan etmiştir. 647
Avşalom, etrafına topladığı isyancılarla Kudüs'ü ele geçirmek üzere yola
çıkmış, bunu haber alan Davut isyana hazırlıksız yakalandığı için Kudüs'ü terk
ederek648 Ürdün Irmağımn doğusuna geçmiş649 ve burada bir ordu toplamaya
başlamıştır. Avşalom Kudüs'ü ele geçirdikten650 bir süre sonra ordusuyla babası
Davut'un peşine düşerek Ürdün Irmağının doğusuna geçmiş ve burada Da-

645 Bk. Il Samuel, 12/1-25; Josephus, Antiquities, 7.7.3-4. (Yahudi kursal metinlerinin ll. Samuel
adlı kitabında Davut'un Bat Şeva ile evlilik dışı ilişkisinden doğan oğlunun ölümünden sonra,
artık meşru hanımı konumunda bulunan bu kadından yeni bir oğlunun doğduğu ve bu çocu-
ğun adının Süleyman konduğu belirtilmektedir (Il Samuel, 12/19-25). Tarihler kitabında ise
Davut'un çocuklarının adları sayılırken, Bat Şeva'dan dört oğlunun olduğu belirtilmekte ve
isimleri sıralanan bu çocuklar arasında, Süleyman sonuncu sırada zikredilmektedir (l Tarih-
ler, 3/5). Tevrat'ın kronolojik anlatımı esas almaya çalışnğı düşünülürse burada verilen isimler
arasından en son doğanın Süleyman olduğu sonucu çıkmakra ve bu durum ölen oğuldan sonra
Süleyman'ın doğduğu şeklindeki ifadeyle çelişmektedir. Josephus ve başka bazı eserlerde, Sü-
leyman'ın Davut'un en küçük oğlu olduğu ifadesinin geçmesi de Süleyman ile ilgili bu kanaa-
timizi desteklemektedir. Bk. Josephus, Arıtiquities, 7.14.2, 7.il4.9; Kenr, c. 1, s. 155.)
646 Bk. Il. Samuel, 13-14. baplar; Josephus, Aıztiquitics, 7.8.1-4; Kenr, c. ı, s. 156.
647 Il Samuel, 15/1-13; Josephus, Aıztiquities, 7.9.1-2; Kenr, c. .1, s. 156-157.
648 Il Samuel, ı5/14-16; Josephus, Aıztiqıtities, 7.9.2; Kent, c. ı, s. ı57.
649 Il. Samuel, 17/21-24; Josephus, Antiquities, 7.9.2, 7.9.8; Keıııc, c. 1, s. 158.
650 Avşalom, Kudüs'ü ele geçirince babasının iktidarının sona erdiğini kanıdamak amacıyla Pey-
gamber Nathan'm, daha önce Davut'a haber verdiği olayı gerçekleştirmiş ve sarayın damına
kurdurduğu çadırda babasının cariyeleriyle birlikte olmuştur (II. Samııel, 16/15-22; Josephus,
Aıztiqıtities, 7.9.5).
~ Kur'an'da Yahudiler
254

vur'un ordusuyla karşılaşmıştır. Yapılan savaşta isyancılar yenilmiş, Avşalom


ise öldürülmüştür. 651 Davut, zaferden sonra, başta kendi kabilesi Yehuda ol-
mak üzere İsrail kabilelerine, kendisine bağlı kalmaları çağrısında bulunmuş­
tur. Davut'un bu çağrısı İsrail kabileleri tarafından kabul görmek üzereyken652
bu kez önceki kral Saul'un mensubu bulunduğu Binyarnin kabilesinden Şeva
isimli kişi yeni bir ayrışmaya öncülük etmiş, ancak bu da önlenmiştir. 653
Davut, oğlu Avşalom'un ve Binyaminli Şeva'nın sebep olduğu sorunları
ortadan kaldırdıktan sonra, yaşlandığı dönemde, bir başka oğlu olan Adani-
ya'nın krallık girişimini engellemek zorunda kalmıştır. Kaynaklara göre Ado-
niya, babasının iyice yaşlandığı dönemde ordu ve komutanlar üzerinde etkinlik
oluşturmuş ve onların desteğiyle krallığını ilan ermeyi planlamıştır. Bunun
için bütün İsrail kabilelerinin temsilcilerine haber vermiş, Bat Şeva'dan doğan
Süleyman hariç, diğer kardeşlerini çağırmış ve bunların olduğu bir ortamda
kurbanlar kestirerek krallığını ilan etmiştir. AncakAdoniya'nın bu faaliyetinin
haberi, anında saraya ulaşmış ve peygamber Nathan ile Süleyman'ın annesi
Bat Şeva, onun kral olmasını önlemek için Davut nezdinde girişimde bulun-
muşlardır. Bu çerçevede Bat Şeva Davut'la konuşmuş ve onun kendisine, oğlu
Süleyman'ı kral yapacağına dair söz verdiğini söylemiştir. Peygamber Narhan
da Bat Şeva'nın sözlerini destekleyerek, Davut'a halefini açıklamasını söyle-
miştir. Bu ifadeler üzerine Davut, Süleyman'ı kral tayin etmeye karar vermiş
ve Adoniya'yı destekleyen başkahen (lcihin) Aviatar yerine, kohen Sadok'u ve
bazı ileri gelenleri çağırarak, onlara Süleyman'ı kral olarak kutsamalarını söy-
lemiştir. Bunlar da, :qavut'un calimatma uygun şekilde Süleyman' ı meshetmiş
ve krallığını ilan etmişlerdir. 654

651 II Samuel, 18/1-17;Josephus,AIItiquitics, 7.10.1-5; Kem, c. 1, s. 158-159.


652 II. Samuel, ı9/9-43; Josephus, Amiquities, 7.1 1.1-5; Kent, c. ı, s. ı59.
653 IL Samııel, 20/ı-22; Josephus,Aııtiquiries, 7.1 1.6-8; Kem, c. ı, s. 160.
654 /. Krallar, J/5-40; Josephus, A11tiquities, 7.14.4-5; Kent, c. 1, s. 170-172; Theodore H. Ro-
binson, A History of lsrael, vol. I From rlıc Exodus to the Fal/ offerıısalem, 586 B.C., United
K.ingdom 1932, s. 243. (Yahudi kutsal kitabında, Bar Şeva'nın dünyaya geriediği dört oğulun
sonuncusu olarak zikredilen Süleyman (Bk. /. Tari/ı/er, 3/5) kaynaklara, göre Davut'un da en
küçük oğludur Oosephus, Anciquities, 7.14.2) ve o, çocuk sayılacak bir yaşta rahra oturmuştur
{Bk. /. Krallar, 3/7; Ginı.berg, c. 2, s. 950).
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
255

3. Süleyman
Hz. Süleyman, babası Davut'un desteğiyle kral ilan edilince Adoniya'nın
krallık girişimini destekleyenler onu terk etmiş, Adoniya ise öldürüleceği kay-
gısıyla sunağa sığınmıştır. Bunün üzerine Süleyman, kendisine sadık kalması
ve krallık ile ilgili herhangi bir talepte bulunmaması halinde ona bir şey yapıl­
mayacağını söylemiştir. 655 Ancak o, Adoniya'ya vermiş olduğu bu sözü, baba-
sının ölümünden kısa bir süre sonra çiğnemiş ve ilk fırsatta kardeşi Adoniya'yı
ortadan kaldırtrnıştır.656 Kral Süleyman, taht konusundaki en önemli rakibi
olan Adoniya'yı ortadan kaldırdıktan sonra, onun krallık girişimini destekle-
yen önemli kişileri de saf dışı bırakmıştır. Bu çerçevede Adoniya'nın en önemli
destekçiterinden olan ordu komutanı Yoav'ı öldürtmüş/57 başkahen (kihin)
Aviatar'ı ise sürgüne göndererek yerine Sadok'u atamıştır. 658 Süleyman, bu
kişiler yanında, krallığın Yahuda kabilesinde olmasına karşı çıkan bir başka
önemli muhalif Benyarninli Şimi'yi ise Kudüs'te ik.amete mecbur tutmuş ve
onun, zorunlu bir sebeple kısa süreliğine Kudüs'ten çıkmasını affetmeyerek,
öldürtmüştür. 659

Yahudi kaynaklarına göre Kral Süleyman, kendisine muhalif olan isimleri


ortadan kaldırarak tahtını güvence altına aldıktan sonra, ülkenin güvenliği ile
ilgili tedbirlere odaklanmış ve etrafta yer alan ülkelerle barış antlaşmaları yap-
rnıştır.660 Bu çerçevede o, Mısır Firavunu'nun kızıyla evlenerek onunla müttefik
olmuş ve böylece bölgenin en güçlü ülkelerinden biri olan Mısır'dan gelecek
tehditierin önünü almıştır. 66 ı Kral Süleyman, ülkesinin güvenliğini sadece barış

655 l Krallar, 1/49- 53; Josephus, Aııtiqıtities, 7.14.6; Kenr, c. 1, s. 172.


656 l Krallar, 2113-25; Joscphus, Aııtiquities, 8.1.2-3; Kcnr, c.. 1, s. 172- 173; Robinson, c. 1,
s. 245. (Kaynaklara göre Süleyman'a biar eden Adoniya, bir süre sonra Süleyman'ın annesi
Bar Şeva'yı aracı yaparak babası Davur'un son dönemlerinde onun hizmetine bakan Şunemli
Avişak'ın kendisine verilmesi için Süleyman'a ricada bulunmasını istemiştir. Bar Şeva, makul
gördüğü bu ralebi Süleyman'a ilermiş, ancak Süleyman, Avişak'ın istenınesini adeta krallığın
kendisinden istenmesi gibi değerlendirerek bu mlebe büyük bir öfke göstermiş ve bu nedenle
Adoniya'yı öldürrmüşrür (B k. L Krallar, 2/13-25; Josephus, Aııtiquities, 8.1.2-3).
657 L Krallar, 2/28- 34; Josephus, Aııtiquities, 8.1.4; ayrıca bk. Kenr, c. ı, s. ı73; Robinson, c. ı, s.
245.
658 L Krallar, 2126-27; Josephus, Aııtiquities, 8.1.3; ayrıca bk. Kenr, c. 1, s. ı73.
659 L Krallar, 2/36-46; Josephus, Aııtiquities, 8.1.5; Kenr, c. ı, s. ı73- ı74.
660 Kenr, c. ı, s. 179-ı80; Sevilla-Sharon, s. 20; Besalel, s. 46.
661 L Krallar, 3/1; Josephus, Aııtiqıtities, 8.2.1; Kenr, c. ı, s. 179; Robinson, c. ı, s. 246; Sevil-
la-Sharon, s. 20; Besalcl, s. 46.
~ Kur'an'da Yahudiler
256

ve ittifak antlaşmalarına bırakmamış, aynı zamanda askerlik sistemi ve savunma


anlayışında da ciddi bir değişikliğe gitmiştir. Bu çerçevede o, babası Davut'un
döneminde bir kısmı hariç, geneli kabilelerden toplanan zorunlu askerlerin
oluşturduğu ordu yerine, tamamı paralı askerlerden oluşan bir ordu teşkil et-
miş662 ve bu profesyonel ordunun donanımını da arttırarak o döneme kadar
İsrail ordusunda pek görülmeyen atlı savaş arabalarını yaygın biçimde kullan-
mıştır.663 Ayrıca o, başta başkent Kudüs olmak üzeri önemli şehirlerin surlarını
güçlendirmiş, 664 ülkenin savunma açısından önemli noktalarına sağlam kaleler
inşa ettirmiş665 ve buralara önemli miktarda askeri yığmak yapmıştır. 666

Kral Süleyman, ülkesinin askeri sistemi ve savunmasına yönelik bu faali-


yederi yanında ülke içerisinde büyük bir imar ve inşa faaliyetine girişmiştir. Bu
çerçevede o, öncelikle babasının yerini belideyip planını yaptığı, ancak iddiaya
göre Tanrı'nın emriyle yapım işini kendisine bıraktığı667 tapın~n inşa faali-
yederi için gerekli hazırlıkları başlatmıştır. Bu bağlamda inşaat işinde kulla-
nılacak taşların hazırlanması için taş ocaklannda çalışacak insanları görevlen- .
dirirken668 inşaatta kullanılacak sedir ve selvi ağaçlarının Lübnan bölgesinden
temin edilmesi için de Sur Kralı Hiram ile anlaşmıştır. 669
Kaynaklara göre Hı. Süleyman'ın inşaat malıemelerinin temini husu-
sundaki hazırlıklardan sonra, Mısır'dan çıkışın 480. yılında67° Kudüs'te, Mo-
riya Tepesindeki Tapınağın inşasına başlanmış ve bu inşa faaliyeti yedi yılda
tamarnlanmışcır. 671 Kral Süleyman, Tapınağın inşaatının tamamlanmasından
sonra Sur'dan, İsrailli bir kadının oğlu olan672 Hiram useayı getiremiş ve tapı-

662 Johnson, s. 60.


663 Robinson, c. 1, s. 248; Johnson, s. 60; Sevilta-Sharon, s. 22.
664 ·Bk.l Krallar, 9/15; Joseplıus, Aııtiquitin, 8.6.1, 8.7.7; Kenr, c. 1, s. 177-178; Robinson, c. ı,
s. 247.
665 Bk. T. Krallar, 9/15-19; Josephus, Aııtiquities, 8.6.1; Kent, c. 1, s. 177; Robinson, c. 1, s. 247-
248; ayrıca bk. Sevilla-Sharon, s. 22; Besalel, s. 46.
666 Kent, c. 1, s. 177.
667 Bk. Il Samuel, 7/2-17; Il Tarihler, 17/1-15; I. Taribler, 22/6-10; Josephus, Antiquities, 7.14.2,
7.14.9; ayrıca bk. Muhammed Güngör, Ya/mdi Celeııeğiııde Süleyman Mabedi, Ankara 20ı4, s. 29:
668 l Kralllir, 5/15-18; Josephus; Aııtiquities, 8.2.9; Güngör, s. 35.
669 I. Krallar, 5/5- 15; Josephus, Aııtiquities, 8.2.6-9; a)'Tıca b k. Robinson, c. ı, s. 253; Güngör, s. 34.
670 I. Krallar, 611; ayrıca bk. Güngör, s. 33. (Süleyman Tapınağı'nın inşaatının Sü leyman'ın iktida-
rının dördüncü yılında muhremelen M.Ö. 964 yılında arıldığı yedi yıllık inşa süresinin sonunda
M.Ö. 957 yılında tamamlandığı kabul edilmektedir (B k. Güngör, s. 33-36).
67ı I. Krallar, 6138; Josephus, Antiqııities, 8.4.ı, 8.5.1; Güngör, s. 36.
672 I. Krallar, 7/13-14; Josephus, Aııqiııities, 8.3.4.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi *
257

nağın iç tezyinatı ile ilgili işleri yaptırtmıştır. Son olarak da o, babası Davut'un
tapınağa bağışlamış olduğu altın ve gümüş eşyaları capınağa koydurmuşrur. 673
Kral Süleyman Tapınağın bütün işleri tamamlandıktan sonra İsrail kavminin
ileri gelenlerini çağırmış ve bunların bir araya gelmesinden sonra din adam-
ları ile Levililer, kesilen kurbanlar eşliğinde Ahit Sandığı'nı, Toplanma Ça-
dırı'ndan alarak Tapınakta hazırlanmış özel odaya taşımışlardır. 674 Bütün bu
işlemlerin tamamlanmasından sonra da binlerce büyükbaş ve küçükbaş hayvan
kurban edilerek Tapınağın kursanması gerçekleştirilmiştir. 675
Kral Süleyman Kudüs'teki ünlü Yahudi Tapınağının inşasından sonra, in-
şaatı on üç yıl devam eden bir saray yaptırmış, 676 ayrıca ülkenin birçok bölge-
sinde çeşidi imar ve inşa faaliyederi yürütmüştür. 677 O, bütün bu imar ve inşa
faaliyederi sebebiyle ciddi bir maddi kaynak ihtiyacı hissetmiş ve bunu karşı­
lamak için de ülkeyi on iki vergi bölgesine ·ayırarak678 ağır vergiler koymuşrur. 679
Muhtemelen toplanan bu vergilerin de yetersiz kalması sebebiyle temin etmiş
olduğu malzemelerin ve göndermiş olduğu ustaların yaptığı işlerin karşılığında
Sur Kralı Hiram'a, ülkenin Celile (Galile) taraflarındaki yerleşim yerlerini ver-
miş, ancak bu yerler Hiram tarafından kabul görmemiştir. 680 Kral Süleyman,
imar ve inşa faaliyederinde ihtiyaç duyduğu iş gücünü temin etmek için de Ya-
huda kabilesi hariç, diğer kabileleri dönüşümlü biçimde bedava çalıştırmıştır. 681
Süleyman'ın bu angarya çalışma uygulamasından İsrail kabileleri, özellikle de
ülkede yaşayan Kenanlı halklar çok kötü bir biçimde etkilenmişlerdir. 682
Kral Süleyman dönemi, İsrail Krallığı açısından sadece imar ve inşa faa-
liyetlerinin değil, madencilik, imalat ve ticaret türü ekonomik faaliyetlerin de

673 I. Krallar, 7/13-Sl; Güngör, s. S4.


674 I. Krallar, 8/1-8; Josephus, Amiquitics, 8.4.1; Güngör, s. SS.
67S I. Krallar, 8/62-64; Josephus, Aııtiquities, 8.4.S; Güngör, s. 57.
676 I. Kralinı·, 7/l; J osephus, Anriquitics, 8.5.3.
677 I. Krallar, 9/lS-24; Josephus, Aııtiqııities, 8.6.1; Kent, c. ı, s. 181- 182; Johnson, s. 60.
678 Bk. I. Krallar, 4/7-19; Kent, c. 1, s. 182-183; Robinson, c. ll, s. 255; Johnson, s. 61.
679 Bk. I. Krallar, 12/1-14; II. Tarihler, 10/1-14; Josephus, Aııtiquities, 8.8.1-2; Kenr, c. ı, s. 183;
Johnson, s. 61; ayrıca bk. Scheindlin, s. 14.
680 I. Krallar, 9/ll -14; Josephus, Aııtiquities, 8.S.3; Robinson, c. ı, s. 257. (Yahudi kutsal kitabına
göre Süleyman, Hirarn'ın beğenmediği için geri çevirdiği yirmi şehri imar etmiş ve İsraillileri
buralara yerleştirmiştir. Bk. II. Tarihler, 812; ayrıca bk. James E. Smith, 2 Cbronicles: A Com-
meııt.ary, USA 2016, s. 60).
681 I. Krallar, 5/13-14; Josephus, Aııtiquities, 8.2.9; Kent, c. 1, s. 182-183; Johnson, s. 60, 64.
682 I. Krallar, 9/20-21; Kent, c. l, s. 182; ayrıca b~. R6binson, c. 1, s. 25S.
~ Kur'an'da Yahudiler
258

yoğun biçimde gerçeleleştirildiği bir dönem olmuşrur. O döneme kadar daha


çok tarım ve hayvancılıkla uğraşan İsrail toplumu Süleyman'ın öncülüğünde
ülkenin güney kesiminde bakır madenierini işletmiş,683 yine bu bölgede Kızıl­
deniz'in Akabe Körfezi'ndeki Ezion-Gever olarak adlandırılan liman kentinde
Sur'dan gelen ustaların öncülüğünde ticari amaçlı gemi inşa faaliyetlerine baş­
lamışrır.684 Üretilen bu gemilerle deniz yoluyla o günün şartlarında olduk-
ça uzak sayılan noktalara kadar çeşitli ticari mallar taşınmış, buralardan da
değişik mallar ülkeye ithal edilmiştir. 685 Kral Süleyman sadece deniz yoluyla
yapılan ticarete önem vermemiş, aynı zamanda ülkesinin önemli ticaret güzer-
gihlarırun geçiş noktasında bulunmasını fırsata çevirerek kara yoluyla yapılan
ticaretten de önemli gelirler elde etmiştir. 686
Kral Süleyman, ülkesinin savunmasına, imarına ve ekonomik kalkınma­
sına yönelik faaliyetlerini sürdürürken bir yandan da o döneme kadar oldukça
etkin olan kabUelerin etkinliğini azaltmaya ve ulusal yapıyı güçlendirmeye çaba
sarfetmiştir. 687 Bu çerçevede o, ülkesini vergiye esas olmak üzere on iki bölgeye
ayırtrken bu ayrımda kabHelerin sınırlarını kasıtlı bir biçimde gözetmemiş ve
bu suretle kabHelerin gücünü azaltarak merkezi yapıyı güçlendirmeye yönelik
bir çaba içerisinde olduğunu açık bir biçimde ortaya koymuştur. Ancak Sü-
leyman'ın birliği sağlamaya yönelik bu girişimlerine karşın, mensubu olduğu
Yahuda kabilesi mensuplarını bedava çalışma zorunluluğundan muaf tutması,
önceki yapının devamından yana olan kabile mensuplarının, ayrımcılık yapıl­
dığı düşüncesiyle daha yoğun tepki göstermelerine neden olmuşrur. 688

Süleyman'ın ulusal birliği


güçlendirme ve merkezi yapıyı ön plana çıkar­
ma girişimleri adına yaptıkları yukarıdaki uygulamalarla sınırlı kalmamış ve o,
Kudüs'te kendi adıyla anılan tapınağı inşa ertirdikten sonra, o döneme kadar
ülkenin değişik bölgelerinde bulunan kült merkezlerini önemsizleştirmeye ve
Kudüs'teki tapınağı, ulusun yegane tapınım merkezi haline getirmeye çalış­
mıştır. Bu durum, o zamana kadar Şekem ve Beytel gibi önemli tapınım mer-
kezlerine sahip olan kuzeyli kabileleri her açıdan rahatsız ermiş ve onlar bunu

683 Johnson, s. 62; aynca bk. Schcindlin, s. 13; Sevilla-Sharon, s. 21 dn. 7; Besald, s. 46.
684 I. Kı·allar, 9/26; Josephus, Aııtiqııitics, 8.6.4; Kent, c. 1, s. 178.
685 Josephus, Aııtiqılities, 8.6.4, 8.7.2; Kent, c. ı, s. 178-179; Robinson, c. ı, s. 257; Sevill:ı-Sha-
ron, s. 20-21; Besalel, s. 46.
686 Robinson, c. ı, s. 256; Johnson, s. 61-62; :t}ırıc:ı bk. Sevilla-Sh:ıron, s. 20.
687 Bk. Sevilla-Sharon, s. 20.
688 Kenr, c. ı, s. ı82-183.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
259

merkezi yönetimin kendi güç ve etkinliklerini azaltmaya yönelik girişimlerin


önemli adımlarından biri olarak telakki etmiştir. 689
Yukarıda siyasi ve ekonomik faaliyetlerini özedediğimiz Hı. Süleyman
ile ilgili olarak Yahudi kaynaklarında çelişkili bir tavır sergilenmektedir. Bu
çerçevede Yahudi kutsal kitabı, özellikle Süleyman'ın bilgeliği hususunda pek
çok olumlu söylemi dile getirmekle beraber,690 onun yanlışlarını da belirte-
rek devletin ikiye bölünmesini Süleyman'ın günahlarına dayandırmaktadır. 691
Yahudi sözlü geleneği ise Yahudi kutsal metinlerinin ifade ettiklerinin çok
ötesine geçerek Süleyman'ı, adeta göklere çıkarmaktadır. Bu bağlamda Yahudi
sözlü geleneğinde Süleyman'ın hikmeti, 692 krallık ve zenginliğinin benzerinin
olmadığı,693 insanlar yanında hayvanlara ve cin-şeytan türünden görünmeyen
varlıklara da hükmettiği ifade edilmektedir.694 Aynı bağlamda onun bütün
malılukatın diline vakıf olduğu,695 rüıgara hükmettiği, uçan bir halıya bine-
rek kısa zamanda değişik noktalara gidip geldiği/96 melek Mikail'in kendisine
verdiği taştan yapılmış bir yüıüğü mühür gibi parmağında taşıyarak bunun va-
sıtasıyla cinleri ve şeytanları, her işinde kullandığı697 türünden pek çok efsane
dile getirilmektedir.

689 Johnson, s. 64; ayrıca bk. Sevilla-Sharon, s. 21-22; Besalel, s. 46.


690 Bk. I Krallar, 3/5- 13, 28, 4/29-34; II. Tarihler, l/7-12.
691 Bk. I Krallar, 11/1-13, 29-39; Josephus, Aııtiquities, 8.7.5-7. (Yahudi kutsal kitabında Süley-
man'ın günahkarlığı ve bu nedenle devletin ikiye bölüneceği hususundaki açık ifadeler yanında,
bazı metinlerde yer alan dotaylı iFadelerin de muhtemelen Süleyman'ın uygulamalarına yönelik
tepki nedeniyle kutsal mecinlere sakuşturolduğu izlenimi doğmaktadır. Bu bağlamda İsrailo­
ğulları'nın kral calebiyle Peygamber Samuel'e gelmeleri üzerine Samuel'in, kr:ı.llığın muhtemel
zararlarından bahs~rciği ve bu çerçevede kralın; onların oğullarını savaş arabalarını kullanan
askerler haline getireceği, yüksek vergiler koyacağı, ellerindeki verimli toprakJan alar.ık kendi
emrinde çalışanlara dağıracağı ve halkı angarya çalışmacağı türünden uyarıları (bk. I Samuel,
8/9-18) adeta Süleyman döneminde yapılanları tecrübe eden birinin ifadelerine benzemekte-
dir. Aynı şekilde Musa'nın Kitabı olarak zikredilen Tora'nın son bölümünde kralın, çok altın,
gümüş ve ar biriktirmemesi, çok ar satın almak için halkını Mısır'a göndermemesi gerektiği,
ayrıca kalbini sapcırmamaları için çok fazla kadına sahip olmaması gerektiği (B k. Tora uc Aftara,
5. Kitap: Devarim, 17/15- 17) şekJindeki ifadeler, Süleyman'a yönelik eleşciriled çağrışcırmalua
ve bu ifadelerin onun dönemindeki yanlışları eleştirrnek bağlamJnda k-utsal meme sokulduğu
izlenimini vermektedir. Robinson, c. 1, s. 241, 257)
692 Josephus, Aııtiquities, 8.2.1-2; Ginzberg, c. 2, s. 949-961; Morrison-Brown, s. 38.
693 Josephus, Aıztiquities, 8.7.5; Ginzberg, c. 2, s. 959.
694 Ginzberg, c. 2, s. 958-959; ayrıca bk. John D. Seymour, Tall's of Kiızg Salomon, London 1924,
s. 95.
695 Ginıberg, c. 2, s. 958; Seymour, s. 95.
696 Ginzberg, c. 2, s. 971.
697· Ginıberg, c. 2, s. 962-963.
~ Kur'an'da Yahudüer
260

Yahudi sözlü geleneğinde karşımıza çıkan Süleyman ile ilgili bu efsanevi


anlatımların önemli bir kısmı İslam geleneğinde de yer almaktadır. Bu bağ­
lamda Yahudi sözlü geleneğinde olduğu gibi Kur'an'da da Süleyman'ın bilgelik
sahibi olduğu, 698 hayvaniann dilini bildiği,699 insanlara, hayvanlara, cin-şeytan
türünden görünmeyen varlıklara700 ve rüzgar gibi tabiat olayiarına hükmetti-
ği701 şeklinde ifadeler yer almaktadır. Süleyman hususunda Yahudi sözlü ge-
leneği ile Kur'an arasındaki bu temel benzerlikler, ayrıntılar içeren birtakım
hikayelerde de paralellikler taşımaktadır. Bu bağlamda Kur'an'daki Nemi sü-
resine adını veren kıssada702 ve Yahudi sözlü geleneğinde Süleyman'ın, diğer
karıncalara seslenen ve gelen ordunun ayakları altında ezilmemeleri için yu-
valarına çekilmeyi söyleyen karıncanın ifadelerini anladığı nakledilmektedir.
İki anlatım arasındaki en önemli fark ise Kur'an'daki anlatımda, Süleyman'ın
tevazuyla hareket edip şükrettiği ifade edilirken, Yahudi geleneğinde onun,
kibirle davrandığı ve ancak karıncanın uyarısı sonucunda malıcup olduğunun
belirtilrnesidir.703 ·
Süleyman ile ilgili olarak Yahudi sözlü geleneği ile Kur'an'da nakledilen
bir başka benzer husus ise Sebe Meükesi ile ilgili anlatımlar etrafinda odaklan-
maktadır. Yahudi sözlü geleneğine göre Süleyman bir giin; insanlar, hayvanlar
ve cinlerden oluşan tebaası içerisinde hüthüt kuşunun eksikliğini farkederek
öfkelenmiştir. Kayıp olan hüthüt, bir süre sonra ortaya çıkarak Süleyman'a,
yeryüzünde onun krallığına tabi olmayan bir ülke olup olmadığını anlamak
için dolaşmaya çıktığını, seyahati sonucunda zengin bir şehre vardığını, bu
şehrin Sebe Kraliçesi olarak bilinen bir kadın idarecisinin bulunduğunu, hal-
kının iyi savaşçtiardan olduğunu ve Süleyman'a tabi olmadıklarını söylemiştir.
Bun~ üzerine Süleyman, Sebe Kraliçesi'ne, kendisinin bütün varlıklar alemi-
nin hükümdarı olduğunu, yeryüzünün bütün krallarının kendisini ziyaret etti-
ğini, kraliçenin de ziyaret etmesi halinde ona iyi muamele edeceğini, aksi tak-
dirde insanlar, hayvanlar ve cinlerden oluşan ordusunu onun üzerine salacağım
belirten bir mektup yazmış ve bunu hüthüde göndermiştir. Sebe Kraliçesi sa-

698 Bk. Ne ml 27115-16.


699 Bk. Ncrnl27/16-19.
700 Bk. Neml27/17.
701 Bk. Enbiya 21181.
702 Bk. Neml27/18-J9.
703 Ginıberg, c. 2, s. 971-972.
Kur'an K.ıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Ta..rihl . .
261

bah Güneş' e tapınmak için çıktığında bu mektubu almış, durumu adamlarıyla


müzakere etmiş ve önce hediyelerle bir heyet göndermiş, sonra da kendisi Sü-
leyman' ı ziyarete gitmiştir. Süleyman kraliçeyi, su üstünde oturuyormuş zannı
veren cam bir köşkte ağırlamış, .bilgeliği hususunda kendisine sorduğıı soruları
cevaplamış ve karştlıklı hediyeleşmelerle ziyaret sona ermiştir. 704

Yahudi sözlü geleneğinin 1 Süleyman'ın şöhret ve itibarını ortaya koyma


amaçlı olarak naklettiği bu hilci.yeyi Kur' an, Yahudi geleneğinde zikredilmeyen
tevhit inancı ve sonuçta Sebe Melikesi'nin Allah'a iman etmesi gibi hususları
ön plana çıkararak nakletmektedir. Buna göre Sebe Melikesi'nin ülkesini zi-
yaret eden hüthüt, insanların Güneş'e tapındığıru görerek bu durumu Süley-
man'a şikayet etmiş, Sebe Melikesi de ziyareti sonunda hakikati idrak ederek
Allah'a iman etmiştir. 705 Kur'an'ın naklettiği kıssadaki bir başka farklılık ise
Sebe Melikesi'nin gelmesinden önce, Süleyman'ın; emrindeki görünmeyen
varlıklardan biri vasıtasıyla Sebe Melikesi'nin tahtını getirtmesi ve onu tanın­
mayacak hale dönüştürmesi hususu oluşturmakcadır. 706
Kur'an'a göre Süleyman'ın emrindeki cinlerin yaptığı, yukarıdaki işle sı­
nırlı kalmamış ve bu cinler çeşitli işlerde çalışmışlardır. Bu bağlamda onlar,
Yahudi geleneğinde Süleyman'ın işlettiği belirtilen bakır madeninde cevherin
çıkarılıp arıtumasında çalışmış/07 ayrıca denizin derinliklerine. dalarak oradan
inciler çıkarnuştır. 708 Yahudi sözlü geleneğinde bu hikaye, denizin derinlikle-
rinden inci çıkarma yerine, Süleyman'ın denetim altına aldığı bir cinindenizin
derinliklerinde devasa bir kayayı çıkarması ve bu kayanın Mabed'in temelinde
kullanılması şeklinde anlatılmaktadır. 709

Süleyman ile ilgili Kur'an'da dile getirilen hususlardan biri de onun asası­
na yaslanaralc vefat ettiği, fakat bunun cinler tarafından anlaşılamadığı, ancak
bir kurdun onun asasını yemesi ve asaya dayanan Süleyman'ın yıkılmasıyla bu
durumun ortaya çıktığı ifade edilirken710 Yahudi geleneğinde bu konuyla ilgili
herhangi bir bilgiye rastlanmamaktadır.

704 Ginıberg, c. 2, s. 958-960.


705 Bk. Nemi 27/20-44.
706 Bk. Neml27/38-42.
707 Bk. Sebe' 34/12.
708 Bk. Enbiya 21/82.
709 Ginıbcrg, c. 2, s. 964.
710 Bk. Scbe' 34/14.
~ Kur'an'da Yahueliler
262

Baıı araştırmacılara göre yukarıdaki anlatımların Süleyman'ın hayatı ve


icraatlarıyla ilgisi bulunmamaktadır. Bunlara göre Süleyman ile ilgisi olmayan
bu abarulı anlatımlar, Süleyman'dan sonra; özellikle de Süleyman Tapınağı'nın
Yahudi hayatında büyük bir önem kazanmasıyla birlikte başlamış ve Yahudi-
ler, inanç ve ibadetlerinin merkezini oluşturmanın yanında, milli kimliklerini
korumanın da odak noktası olarak gördükleri Tapınağın hanisi ile ilgili bu
abartılı efsaneleri üretmişrir. 711 Süleyman'la ilgili Yahudi sözlü geleneğinin bu
abartılı ifadelerini bir yana koyduğumuzda, onunla ilgili olumsuz birtakım ifa-
delerin olduğu da görülmektedir. Bu olumsuz ifadeler kapsamında onun, bir-
çok yabancı kadınla evlendiği, 712 bu kadınlar sebebiyle ömrünün son yıllarında
ba:şka ilahiara meylettiği ve bu nedenle Tanrı'nın tepkisini çektiği ifade edil-
mektedir.713 Buna göre Tanrı, bu yaniışı sebebiyle Süleyman'ı iki defa uyarmış,
ancak o, uyarıları önemsemeyerek tavrını sürdürmüştür. Bunun üzerine Tanrı,
krallığı onun soyundan alarak başkasına vermeye karar vermiş, ancak Davut'a
verdiği sözün hatırına bu işi Süleyman'dan sonra, onun oğlu Rehovoam'ın
zamanına bırakmıştır. Yine Davut'a vermiş olduğu sözün hatırına krallığın
büyük bir kısmını almakla birlikte küçük bir kısmını onun soyuna bırakmaya
karar vermiştir. 714
Siyasi ve sosyal meseleleri reolojik bir perspektifle izah eden Yahudi kut-
sal kitabının anlatırnma göre Kral Süleyman'ın hatalarma yön~lik cezanın ilk
belirtileri bir süre sonra ortaya çıkmış ve Davut döneminde denetim altına alı­
narak uyruk haline getirilen kuzeydeki Aram halkı ile güneydeki Edom halkı
İsrail'e karşı ayaklanarak bağımsızlıklarını kazanmışlardır. 715 İsrailli olmayan

711 Kent, c. ı, s. 189; ayrıca bk. Robinson, c. ı, s. 240-241.


712 Yahudi bynaklarında Hz. Süleyman'ın, yedi yüı mnesi krall<ııı, üç yüz ranesi ise sıradan olmak·
üzere bin kadınının olduğu (/. Krallar, ıl/3), bütün bunların yanında Mısır Firavun'un kııı
ile de evlendiği zikrcdilrocktedir Uoscphus, Aııtiquiıies, 8.7.5). Ancak C. F. Kent Süleyman'ın
kadınlarının sayısının bu karlar olmadığını, bu rakamların sonraki dönembde ab:ıruldığıru.
iddia ermekrcdiı (Bk. Kenr, c. ı, s. ı82). Robinson ise eskinin Doğu coplumunda bir insanın
itibarının, hanımların çokluğu ilc değerlendirildiğini beliırerck bu abartının nedenine ışık tut-
maktadır. Bk. Robinson, c. 1, s. 24ı).
713 I. Krallar, 11/1-13; Josephus, Alltiqıtities, 8.7.5; ayrıca bk. Kenr, c. 1, s. 181-182; Robinson, c.
ı, s. 241-242, 258.
714 I. Kı·allar, ı l/2-ı3; Josephus, Antiquities, 8.7.5.
7ı5 I. Krallar, 11/14-25; Robinson, c. 1, s. 246, 259-260; ayrıca bk. Elif Akkaya, Kitabı Muluıdda
ve Kur'a11-ı Kerim Çerçevesinde Hı.. Siileyma11, (Ankara Üni. S. B. E., Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Yezi), Ankara 2013, s. 59.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
263

bu halklardan sonra, yüksek vergilerin yükünü çeken ve iktidarın nimetlerin-


den pay alamayan kuzeydeki İsrail kabileleri de huzursuzluk belirtileri sergile-
roeye başlamış ve bir süre sonra, Süleyman'ın bölgedeki idarecisi olan Efraim
kabilesine mensup Yerovoam,- bu huzursuıluğun ayaklanmaya dönüşmesine
öncülük etmiştir. Kaynaklarda Yerovoam'ın bu ayaklanmadan önce Şiiolu pey-
gamber Ahiya ile görüştüğü ve Ahiya'nın, Tanrı'nın İsrail devletinin büyük bir
kısmını Süleyman'ın soyundan alarak kendisine vereceğini söylemek suretiyle
onu ayaklanmaya teşvik ettiği, bunun üzerine Yerovoam'ın Süleyman'a karşı
ayaklandığı, ancak başarısız olunca Mısır'a kaçağı ifade edilmektedir.716 Bu
ayaklanmadan bir süre sonra da kırk yıl ülkeyi yönetmiş olan kral Süleyman
ölmüş ve yerine oğlu Rehovoam gelmiştir. 711

F. Devletin ikiye Bölünmesi ve Sonrası


Rehovoam'ın kral olmasından sonra Süleyman'dan beri devam eden yük-
sek vergilerden bıkmış olan ve kendilerine karşı ayrımcılık yapıldığım düşü­
nen kuzeydeki kabileler onu kuzeydeki Şekem kentine çağırmış ve isteklerinin
gözetilmesi halinde onun krallığını kabul edeceklerini beyan etmişlerdir. Bu
çerçevede onlar Şekem'e gelen Rehovoam ile görüşmüş ve vergilerin azaltılma­
sını istemiştir. Rehovoam, İsrail kabilelerinin bu talebini danışmanlarıyla mü-
zakere etmiş ve sonuçta herhangi bir vergi indiriminde bulunmayacağını beyan.
etmiştir. 718 Bunun üzerine Yahuda bölgesi dışında yaşayan kabileler, daha önce
Süleyman zamanında başarısız bir ayaklanmaya öncülük etmiş olan Yerovoam'ı
kral ilan etmiş ve Yahuda kabilesi ile Benyamin kabilesi dışındaki kabileler bu
krala tabi olmuşrur.719 Böylece yaklaşık yüz yıl kadar devam etmiş olan birleşik
İsrail Krallığı, M.Ö. 920'li yıllarda ikiye bölünerek kuzeyde İsrail, güneyde ise
Yahuda adıyla iki ayrı devlet ortaya çık.mıştır. 120

716 L Krallar, 11/26-40; Josephus, Aııriqııities, 8.7.7-8; Kenc, c. 1, s. 184; Robinson, c. 1, s. 271-273.
717 I. Krallar, 11/42-43; Il. Tari/ı/er, 9/30-31; ayrıca bk. Josephus, Aııriqııiries, 8.8.1.
718 I. Krallar, 12/3-14; II. Tarihler, 10/4-14; Josephus, Aııriqııiries, 8.8.1-2; Johnson, s. 64-65;
ayrıca bk. Robinson, c. 1, s. 273; Scheindlin, s. 14.
719 I. Krallar, 12/16-20; Josephus, Anriquitits, 8.8.3; ayrıca bk. Robinson, c. 1, s. 273-274; John-
son, s. 65; Scheindlin, s. 14. (Geleneksel kabule göre Süleyman'dan sonra devletin ikiye bölün-
mesi sonucunda kuzeydeki İsrail'e on kabile, güneydeki Yahuda'ya ise iki k:ıbile cabi olmuştur
(Joscphus, Anriqııitics, 8.8.3; Morrison-Brown, s. 38).
720 Bk. Johnson, s. 65.
~ Kur'an'da Yahudiler
264

Birleşik İsrail Krallığı'nın bölünmesi sonucunda ortaya çıkan iki devlet-


ten, kuzeydeki İsrail Krallığı önce Şekem, sonra Tirsa ve son olarak Samarya'ya
(Samiriye) eaşınan başkentiyle kısa ömürlü hanedanlar tarafindan sık sık el
değiştirirken, güneydeki Yahuda Krallığı, yıkıldığı döneme kadar Davut'un
soyu tarafından idare edilmiştir. 721 Ancak Asur, Babil gibi, büyük impara-
torlukların yükselişe geçtiği ve stratejik öneme sahip Filistin bölgesini kendi
denetimleri altına almayı planladıkları bir dönemde yaşanan bu bölünme her
iki krallığın da lehine olmamıştır. Çünkü bu iki krallık, bölünerek güçlerini
azaltmak ve sonrasında da sık sık birbirleriyle savaşmakla bahsettiğimiz bü-
yük imparatorlukların denecimine girmeyi kolaylaşrıracak şartların oluşumuna
katkı sağlamışlardır. 722 Böylece Asur, Babil ve Mısır gibi devletlerin boyundu-
ruğuna girerek vergi vermiş, nihayetinde de istilaya uğrayacak yıkılmışlardır.
Yahudi kutsal kitabı ise siyasi gelişmeler sonucunda meydana gelen savaşlara
ve yıkımiara farklı bir perspektiften yaklaşmış ve olup bitenlerin tümünü Tanrı
Yahve'nin yolundan ayrılmanın . cezası olarak tanımlamıştır. 723
Yahudi kutsal metninin herimiediği nibloya göre özellikle kuzeydeki İsrail
Krallığı'nda ilk kral Yerovoam'dan başlayarak724 kralların hemen hepsi Tan-
rı Yahve'nin yolunu terk ederek başka ilahların peşinden gitrniş725 Tanrı da
peygamberler vasıtasıyla onları gelmekte olan işgal ve yıkırnla tehdit etrniş­
tir.726 Ancak peygamberlerin dile getirdiği bu uyarılar etkili olmamış ve M.Ö.
722-21 yılı kışında727 Asur orduları, kuzeydeki İsrail Krallığı'nı istila ederek
İsrail halkını Asur topraklarına sürmüş bunların yerine ise Babil, Kura, Avva,
Harnar ve Sefervaim gibi şehirlerden farklı etnik kökenden insanları İsrail'in
başkenti olan Samiriye ve çevresine yerleştirrnişlerdir.728 Asur topraklarına

721 Scheindlin, s. 15.


722 Johnson, s. 65.
723 Mesela bk. L Krallar, 14/1-17; IL Krallar, 112-17; IL Taribler, 2118-20; Yeremya, 5/1-29,
6/1-30, 7/22-34, 25/4-11; Amos, 4/1-12.
724 Bk. L Krallar, 12125-33, 13/33-34; Josephus, Aııtiqııities, 8.8.4-5.
725 Mesela bk. L Krallar, 16/1-2, 12-13, 19, 25-26, 30-33; IL Krallar, 112-4.
726 Mesela bk. IL Krallar·, 17/13-23; Hojca, 112-6,5/1-15,7/1-16,8/1-14,9/1-17, 10/5- 15, 13/1-
16; ayrıca bk. Morrison-Brown, s. 42.
727 Morrison-Brown, s. 39; Johnson, s. 70; Scheindlin, s. 15.
728 Bk. IL Krallar, 17/3-24; Johnson, s. 70. (Yahudi kutsal kicabı Yahuda halkının S:ı.m:ıryalılara
olan düşmanlığının tipik bir y:ınsımasıyla Samaryalıların İsrail halkı ile bir ilişkisi olmadığını
iddia ermek için İsrail halkının tümünün sürgüne gönderildiğini ve bunların kaybolduğunu
ifade ederken, araşurm:ıcılar genellikle, İsrail bölgesi h:ılkının sadece bir kısmının sürgüne
Kur'an Kıssaları Bağlaınında Yahudi (İsrail) Tarihi H
265

sürülen on İsrail kabilesi sürüldükleri bölgelerdeki insanlarla karışıp asimile


olurken729 Samarya (Samiriye) bölgesine yerleştirilen yabancı halklar ise za-
manla museviliği benimsemiştir. Ancak güneyde kalan Yahuda halkı bunların
gerçek manada musevileşmediğini iddia ederek onları kendinden saymamış, 730
böylece musevileşen bu halk ayrı bir musevi kitlesi olan Samiri mezhebini
oluşturmuşrur. 731

Asur İmparatorluğu'nun kuzeydeki İsr~l Devleti'ni yıktığı dönemde gü-


neydeki Yahuda Devleti Asur'a vergi vermeyi kabul ederek ayakta kalmıştır. 732
Ancak bir süre sonra zayıflayan Asur İmparatorluğu yerine Babil İmparatorlu­
ğu bölgeyi denetimi altına almaya başlamış ve M.Ö. 597'de Yahuda Devleti'ne
kendisinerabi bir kral atamıştır.733 Ancak bir süre sonra bu uyruk kral Babil'e
karşı ayaklanmış, bunun üzerine M.Ö. 587-586 yılında Babil ordulan Kudüs'ü
ve Süleyman Tapınağı'nı yıkarak Yahuda halkım Babil topraklarına sürmüştür.73-4
Kur'an'da Yahudi tarihinin bu kesitiyle ilgili açık bir bilgi bulunmamakla bir-
likte, onların iki defa azgınlık derecesinde kibre kapılarak fesat çıkaracakları­
nın yazıldığı, bunlardan birincisinin zamanı gelince onları cezalandırmak üzere
güçlü kulların üzerlerine gönderildiği735 ifadesi, genellikle Kudüs'ün ve tapına­
ğın Babilliler tarafından yıkılışının işareti olarak yorumlanmakradır. 736

Yahudilerin Babil'e sürgününden yaklaşık 47-48 yıl kadar sonra M.Ö.


539 yılında bu kez Pers imparatoru Koreş (Cyrus) Babil'i yenerek Babil'in
kontrolündeki toprakların, dolayısıyla Yahudi coğrafyasının da hakimi ol-

gönderildiğini bunların yerine getirilenlcrin de bölgedeki halkla k;ırışıp k:ı.yn:ış:ı.rak Samal)':l


halkı ve Sfuniri mezhebi ni oluşrurduğunu iddia etmektedir (B k. The Oxford Dictiollat)' of the
fewi.sh Religioıı, s. 603; Johnson, s. 70-71; ayrıca bk. Scheindlin, s. 18).
729 Morrison-Brown, s. 39; Scheindlin, s. 18; Johnson, s. 70.
730 Bk. Il. Kr.ıllar, 17/24-41; ayrıca bk. Scheindlin, s. 18-19; Johnson, s. 70-71.
731 The O>.ford Dictionnry ofthcfewisb Rcligion, s. 603; Lemche, s. 228-229.
732 Scheindlin, s. 19; Sevilla-Sharon, s. 29; YusufBesalel, Yahudi Tnribi (Kronolojik Yahudi Tnri-
hi), 104 Düny:ı Yahudi Cemaati, İsrail ve Türkiye -İsrail İlişkileri, İstanbul 2003, s. 50.
733 Johnson, s. 77-78; ayrıca bk. Scheindlin, s. 19-20; Sevilla-Sh:ıroiı, s. 32.
734 Johnson, s. 78; Scheindlin, s. 20; Bes:Uel, s. 50-52; ayrıca bk. Sevilla-Sharon, s. 32; Morri-
son-Brown, s. 44.
735 İsr.i 17/4-5.
736 Hayrerdn K:ır:ıman - Mustafa Çağncı v.dğr., Kur'an Yolu (Tiirkçc Mttil ve Tqiir), Ankara
2012, c. 3, s. 463-464; :ıyrıc:ı bk. Elmalılı M. Harndi Yazır, Hak Dini Kur'nn Dili, Sadeleştircn­
ler: İsmail K:ıraçam - Emin Işık v.dğr., İstanbul c.y., c. 5, s. 289-290.
# Kur'an'da YahudiJer
266

muştur. m İdare ettikleri halidara karşı Babiliilere kıyasla daha müsamahakir


davranan Persler, Yahudilerin Kudüs ve çevresine dönmelerine izin vermiş,
hatta onları teşvik etmiştir. 738 Bunun üzel'ine Yahudilerin bir kısmı Babil'de
kalmayı tercih ederken bir kısmı da değişik tarihlerde gruplar halinde Kudüs
ve çevresine dönmüştür. 739 Sürgünden dönen Yahudiler tahrip olmuş evlerini
ve tamamen yıkılmış olan Süleyman Tapınağı'nı yeniden inşa etme çalışmala­
rına başlamış ve tapınak, öncekine kıyasla daha küçük ve daha az gösterişli de
olsa M.Ö. 516 yılında tamamlanmıştır. Böylece Yahudi tarihinde II. Mabed
Dönemi başlamıştır. 740
II. Mabed Döneminde Yahudiler, Pers idaresinde kendi dini hukuklarını
uygulayarak varlıklarını devam ettirmişlerdir. 74 ı Bu dönemde Kohen (lcihin)
Ezra, Perslerin idareci olarak gönderdiği Vali Nehemya'nın da desteğiyle dini
hukuk alanında bazı düzenlemeler yapmış ve yabancılarla evlenmeyi yasakla-
mıştır. O, toplumun başına gelen bütün olumsuzlukların yabancılarla karışıp
kaynaşmaktan kaynaklandığını dile getirmiş ve yabancılardan uzak durutma-
sını telkin etmiştir. 742 Ezra'nın telkinleriyle içe kapanmaya başlayan Yahu-
diler, M.Ö. 530'lardan M.Ö. 330'lara kadar Pers idaresinde kalmıştır. Bu
dönemde onlar, Perslerin aradığı biri dini, diğeri ise Persler adına bölgeyi
yöneten idari yönetici olmak üzere iki lider tarafından Yahudi dini hukukuna
göre yönetilrniştir. 143
Yahudiler II. Mabed Döneminde Perslerin idaresinde fazla bir sorun ya-
şamadan varlıklarını sürdürüyorken M.Ö. 330'lu yıllarda tarih sahnesine çıkan
Makedonyalı İskender bölgenin siyasi yapısını derinden etkileyecek bir deği­
şime öncülük etmiştir. O, M.Ö. 334 yılında başladığı doğu seferinde bir dizi

737 Scheindlin, s. 25; Lest~r L. GrJbbe, An Imroductioıı to Second Tcmplc ]udaism, (History and
Religioıı of ıbe ]cws in tbc Tım,· of Ntbmıiab, Tbe ı\laccabets, Hi/le/ aııd ]esııs), G. Britain 2010,
s. 3; Ali Osm:ın Kurt, Erkm Dönem l'abudi Tarihi (l'abudiligin Miman Ezra), İstanbul 2007,
s. 79; Güngör, s. 86; ayrıca bk. Se1•illa-Sh:ıron, s. 43.
738 Josephus, .Aııtiquities, 11.1.1-2; Scheindlin, s. 25; Johnson, s. 85; Morrison-Brown, s. 48;
Se,•illa-Sh:ıron, s. 43-44; Bes:ılel, s. 54-55.
739 Johnson, s. 86; Sevilla-Sh:ıron, s. 44; Bcs:ılel, s. 55; Güngör, s. 87.
740 Kurt, s. 79- 104; Jvlorrison-Brown, s. 48; SeviUa-Sh:ıron, s. 44; Besalel, s. 55.
741 Morrison-Brown, s. 48; ayrıca bk. Johnson, s. 87.
742 Bk. Ezra, 911- 10/19; Nelıcmya, 8-10. bapl:ır; Sevilla-Sh:ıron, s. 46-50; ayrıca bk. Johnson, s.
86.
743 Bk. Schcindlin, s. 33.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
267

irili ufaklı savaşı kazanarak Pers Devleti'ni yıkmış ve böylece doğuda Hindistan
içlerine, güneyde ise Habeşistan'a kadar uzanan geniş toprakları denetimi al-
tına almıştır. 744 Bu çerçevede M.Ö. 333 745 veya 332 yılında Filistin bölgesi de
İskender'in idaresi altına girmiştir. 746
İskender, bu zaferlerden kısa bir süre sonra, M.Ö. 323 yılında ölmüş ve
onun ölümüyle Hindistan'dan Habeşistan'a kadar uzanan coğrafyada büyük
bir siyasi boşluk oluşmuştur. İskender'in b.ıraktığı siyasi boşluğu komutanları
değerlendirmiş, bu çerçevede Mısır ve çevresini Ptolemy, Suriye ve Mezopo-
tamya taraflarını Seleucus (Selevkos) ele geçirerek buralarda kendi krallıkla­
rını oluşrurmuşlardır. 747 Böylece Babil işgali ve sonrasındaki siyasi gelişmeler
sırasında Filistin'den kaçarak Mısır'a yerleşmiş olan ve Helenizasyon sürecinde
daha da büyüyecek olan Mısır Yahudi Cemaati ile Filistin bölgesi Yahudileri
Ptelomelerin denetiminde/48 Babil ve çevresindekiler ise Selevkos idaresinde
kalmışlardır. 749 Ancak Ptelomeler idaresinde kalan Filistin bölgesi M.Ö. 200750
veya bazı kaynaklara göre de M.Ö. 198 yılında Selevkosların denetimi altına
girmiş751 ve bir süre sonra Yahudiler, Selevkos kralı IV. Antiochus (Antiochus
Epiphanes) zamanında ciddi bir baskıyla karşı karşıya kalmışlardır. 752
IV. Antiochus, Roma ile savaşın neden olduğu büyük bir maddi sıkıntıya
düşmüş ve idaresi altında bulunan Yahudilerin Tapınağı'ndaki altınları yağma­
lamıştır. IV. Antiochus'un yaptığı bununla da sınırlı kalmamış ve o, İsken­
der'den beri bölgeye nüfuz etmiş olan helenizasyonu zorla yaymaya ve diğer
inanışları yasaklamaya karar vermiştir. Bu çerçevede o, Yahudi kutsal metin-
lerini yaktırmış, sünnet olmayı ve başta Şabat günü olmak üzere, Yahudiliğin
kutsal gün ve dönemlerine riayet etmeyi yasaklamıştır. O, Kudüs'teki Yahudi
Tapınağı'nı da bir putperest tapınağı haline getirerek burada domuz kurban

744 Grabbe, s. 5-6.


745 Scheindlin, s. 33; Bm.lel, s. 58.
746 M. Srern, "The Period of the Second Templc", A Hircory• ofjewisb Pcople, USA 1976, s. 185;
Johnson, s. 97; Sevilla-Sharon, s. 51.
747 Stern, s. 185; Scheindlin, s. 33-34; Johnson, s. 97.
748 Scheindlin, s. 34-35; ayrıca bk. Johnson, s. 97; Srern, s. 199.
749 Scheindlin, s. 34; ayrıca bk. Stern, s. 199.
750 Stern, s. 186; Grabbc:, s. 8; Johnson, s. 97; Sevilla-Sharon, s. 57.
751 Morrison-Brown, s. 50; Scheindlin, s. 35.
752 Scheindlin, s. 36; Morrison-Brown, s. 50; Sevilla-Sharon, s. 58; Bes:ılel, s. 59.
~ Kur'~'da Yahudiler
268

errirmiştir_?SJ Bütün bu yasaklar ve baskılar üzerine M.Ö. 166 yılında Matthias


adlı bir din adamı ve oğullarıisyan etmiş ve böylece Makkabi·Ayaklanması
başlamıştır. 754
isyancı Yahudiler Matthias'ın oğlu Yuda Makkabi'nin önderli-
ğinde peşpeşe zaferler kazanarak M.Ö. 164 yılının755 Aralık ayında Kudüs'ü ve
Tapınağın denetimini ele geçirerek putperest unsurlardan temizlemişlerdir. 756
Ancak bölgenin diğer şehirleri hala Selevkos denetiminde olduğu için Mak-
kabiler, Selevkoslar'ın düşmanı olan Roma ile dirsek teması kurmuş ve onların
desteğini alarak mücadelelerine devam etmiştir.757 Bu mücadeleler sonucunda
isyana öncülük eden Haşmonaim sülalesi kaderndi bir biçimde önce bölgenin
fiili idareciliğini ifade eden başrahiplik statüsünü elde etmiş758 Selevkos baskı­
sının azaldığı bir dönemde de, M.Ö. 140 yılında, bağımsızlığını ilan etmiştir. 759
Yahudilerin Babil sürgününden itibaren ilk defa kurdukları devlet olan
Haşmonaim Hanedanlığı, Selevkoslar'ın çöküş sürecine girmesiyle birlikte
güçlenmeye başlamış ve M.Ö. 130'lu yıllar ile M.Ö. 70'li yıllar arasında gü-
cünün zirvesine erişrniştir. Bu dönemde Yahudi Devleti, sınırlarını Celile ta-
raflarına doğru genişleterek760 Simirilerin tapınağını yı.kmış/61 güneye Edom
taraflarına doğru yayılarak bölge halkını musevileşmeye zorlamıştır. 762 Ancak
M.Ö. 63 yılında Romalı General Pompey (Gnaeus Pompeius Magnus) bölgeyi
işgal ederek Haşmonaim Krallığı'nın bağımsızlığına son vermiş ve son kral IL
Hyrcanus'un krallık unvanını elinden alarak sadece ulusun başrahibi unvanını
kullanmasına izin vermiştir. 763 Romalılar M.Ö. 37 yılında bölgeyi idari açıdan
yeniden şekillendirrniş ve Büyük Herod'u buraya kral tayin etmişlerdir. 764 Ro-
ma'ya clbi bir idareci olarak tahta oruran Kral Herod büyük bir imar ve inşa

753 Scheindlin, s. 36-38; Besalel, s. 59; ayrıca bk. Morrison-Brown, s. 50; Sevilla-Sharon, s. 58.
754 Johnson, s. 104; ayrıca bk. Scheindlin, s. 38; Besalel, s. 60. ,
755 Kaynakların çoğunluğu Makk:ıbilerin, Kudüs'ü ve Tapınağı M.Ö. 164 yılında ele geçirerek
putperest unsurlardan cemizlediğini belirtirken, bazı kaynaklarda bu tarih, M.Ö. 165 yılı olarak
ifade edilmektedir (Bk. Morrison-Brown, s. 50).
756 Schcindlin, s. 38; Johnson, s. 104; Scvilla-Sharon, s. 59; Bcsalel, s. 60.
757 Scheindlin, s. 38-39; SeviUa-Sharon, s. 59-61; ayrıca bk. Joh~son, s. 105.
758 Grabbe, s. 17; Scheindlin, s. 39; Scvilla-Sharon, s. 60; Besalel, s. 60.
759 Grabbe, s. 17-18; Scheindlin, s. 39; SeviUa-Sharon, s. O; Besalel, s. 60.
760 Grabbc:, s. 18; Scheindlin, s. 39-40.
761 The 04ord Dictioııary ofthe}ewish Rtligioıı, s. 603; SCheindlin, s. 40.
762 Grabbc:, s. 18; Schc:indlin, s. 39-40;
763 Scheindlin, s. 42; Besalel, s. 61; Sc:villa-Sharon, s. 65; ayrıca bk. Grabbe, s. 20-21.
764 Schc:indlin, s. 42; ayrıca bk. Grabbe, s. 22.
Kur'an K.ıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
269

faaliyeti sürdürmüş, bu çerçevede Süleyman Tapınağı'nı da yeniden ve daha


gösterişli biçimde inşa etmiştir. 765

Roma yönetimi uyruk Kral Herod'un M.Ö. 4 yılında ölümünden sonra


Filistin coğrafyasını onun üç oğlu arasında paylaştırmış, ancak kısa süre sonra,
M.S. 6 yılında Yahudi nüfusun yoğun olduğU Yahudiye ve Simiriye bölgelerine
doğrudan Romalı bir vali atamıştır. 766 Roma'yı temsil eden ve temel fonksi-
yonları vergi topl~ak olan bu valiler, topladıkları yüksek vergiler ve yaptıkları
uygulamalarla halkın Roma yönetimine olan tepkisini arttırrruşlardır. 767 Bu
dönem kendi içinde de çeşitli gruplara ayrılmış ve birbirleriyle mücadele ha-
linde olan Yahudilerin bir kısmı, Roma aleyhtarlığıru, Roma yanlısı olduğunu
düşündükleri Yahudilere de teşmil etme boyutuna vard.ırmıştır. Bu bağlamda
bazı radikal Yahudiler, Romalı askerlere saidırmanın yanında onlarla işbirliği
yaptığını düşündüğü Yahudilere de saldırmıştır. Bu dönemde Vali Florus'un
Mabed hazinelerinin bir kısmına el koyması ve halktan büyük paralar topla-
maya kalkması isyanı teriklemiş ve böylece M. S. 66 yılında Yahudi ayaklanması
başlamıştır. 768

Yahudi ayaklanması, 70 yılına kadar etkin biçimde devam etmiş ve bu


tarihte Romalı komutan Titus, Kudüs'ü ele geçirerek, Herod'un yeniden inşa
etmiş olduğu Süleyman Tapınağı'nı yıktırrruştır.169 Kudüs çevresindeki bazı ka-

765 Gr.ıbbe, s. 23; Scheindlin, s. 43-44.


766 Oxford Bibl~ Ar/as, s. 147-148; Hayim Lapin, Rabhis as Romans: Tlıc Rabbillle Mouemc11t in
Palestiııe, 100-400 C.E., New York USA 2012, s. 11-12; Gr:ıbbe, s. 24-25; Sevilla-Sh:ıron, s.
s:
69-71; Besalcl, 62. (Romalı valilerin yönetimi M.S. 41 yılında Yahudiye ve S:unarya bölgesine
Herod'un torunu Agrippa'n ın kral aranmasıyla bir süre kesimiye uğr:unışrır. Buna göre M.S. 37
yılmda iktid:ır:ı gelen Roma imparatoru Caligula, Herod'un rorunu ve kendisinin yakın dostu
olan Agrippa'ya, dedesi büyük Hcrod'un ölümü üzerine üçe bölünen Filistin ve çevresindeki
idari :ılanl:ırın Romalı valiler tarafından id:ıre edilmeyen kısımlarının idaresini vererek onu kral
tayin etmiştir. Sonraki İmp:ıraror Claudius ise Agrippa'nın id:ıre ettiği ropr.ıklar.ı 41 yılında
Yahudiye ve S:unarya bölgesini de ilave ermiş ,.e böylece Herod'un rorunu, derlesi gibi bürün
Filistin ve çevresinin Roın:ı.'y:ı bağlı kralı olmuştur. Bk. Grabbe, s. 26.)
767 Gr:ıbbe, s. 25; Scheindlin, s. 45; Bes:ılel, s. 62-63; ayrıca bk. L:ıpin, s. 12-13. (Rom:ı adına böl-
geyi idare eden yönericileri n sebep olduğu sıkımılar yarunda merkezi yönerimin bazı söylem ve
eylemleri de Kudüs ve çevresindeki Yahudi halkının tepkilerini amırm:ıya neden olmuştur. Bu
çerçevede İmp:ıracor C:ıligula (M.S. 37-41) Kudüs'teki Tapınağa :ılrın bir büsrünün konulması­
nı ve kendisine ilah olar.ık tapınılmasını emretmiş, fakat kısa süre sonra İmp:ıraror'un ölümüyle
bu sorun f.ııla :ılevlcnmeden sona ermiş tir. Schcindlin, s. 45.)
768 Scheindlin, s. 45-46; Bcsalcl, s. 64.
769 Morrison-Brown, s. 52; Scheindlin, s. 46; Sevilla-Sh:ıron, s. 75-76; Besalel, s. 64-65; J:unes
<>O Kur'an'da Yahudiler
270

lelerin direnişi bir süre daha devam ermiş, en son Masada Kalesi'nde kuşaalan
bir grup direnişçinin M. S. 73 veya 74 yılında intihar etmesiyle ayaklanma sona
ermiştir.no Bu ayaklanma esnasında nüfusun önemli bir kısmı kadedilmiş,
kalanların ise önemli bir kısmı köleleştirilmiş yahut şehirlerini terk ederek
başka yerlere yerleşmiştir. Bu şekilde hayatta kalanlar da ağır siyasi ve ekono-
mik düzenlemelere maruz kalmJştır. Bu bağlarnda Roma yönetimi Yahudilerin
eskiden yıllık olarak Süleyman Tapınağı'na ödediği parayı, Roma'daki Jüpiter
Tapınağı'na ödenmesi gereken, Yahudilere özgü bir vergi haline getirmiştir.nı
Kur'an'da İsrailoğulları'nın uğradığı bu büyük kıyım ve Filistin coğrafyasında
meydana gelen tahribat hakkında açık bir bilgi bulunmamaktadır. Bununla
birlikte tefsirlerde İsrailoğulları'nın uğradığı bu ikinci büyük yıkımJn, onların
iki büyük taşkınlık ve günahkarlık döneminin ardından iki büyük cezalan-
dırmaya uğrayacaklarına dair Kur'an ifadelerininm işaret ettiği ikinci büyük
cezalandırma olduğu hususunda yorumlar yer almaktadır.773
Yahudi tarihinde yukarıda işaret ettiğimiz siyasi ve ekonomik alandaki
baskılar yanında diru alanda da mabedin yıkılınası sebebiyle ciddi birtakım
değişiklikler gerçekleşmiş ve toplumdaki dilli liderliği sürdüren ruhbarılık
kurumu ortadan kalkmıştır. Bunların yerini ise sinagoglar ve toplumun dini
hayatını şekillendirmede belirleyici hale gelen halıarnlık kurumu almıştLr. Bu
din adamları Yahudiliği, mabedin olmadığı bu yeni şartlara göre uyariayarak
inanç ve ibadet anlayışını şekillendirmişlerdir. 774
Yahudiliğin, dini alandaki bu düzenlemeleri ve ayakta kalma çabaları de-
vam ederken siyasi alandaki sılannlar da devam etmiş ve ı ıs- 1 ı 7 yılları ara-
sında bu defa Mısır, Libya ve Kıbrıs'taki Yahudi cemaatleri ayaklanmış, ancak
bu aya!<lanmalar da sert bir biçimde bastırılmıştır. 775 Bir süre sonra Roma

H. Charlesworth, "Christians and Jcws in the Firsr Six Ccncurics", Cbristimıity aııd Rablıiuic
jııdaism (A Parel/tl History ofTbtir Origim and Early Deı•clopmenr), Edired b)' Hcrshcl Shanks,
\\Tashingt:on 1992, s. 309; aync:ı bk. Rcuvcn Firesronc, Yahudifiği Aulomak {İbrnbim'iıı/Avra­
anı 'ııı Çocukları}, (çe1•. Çağlayan Erendağ - Lcvenr Karral), İstanbul 2004, s. 46.
770 Scheindlin, s. 46; ayrıca bk. Sevilla-Sharon, s. 76; Besalel, s. 65.
771 Scheindlin, s. 51; Sevilla-Sharon, s. 79-80.
772 Bk. İsd 17/4-7.
773 Yaı.ır,
c. 5, s. 290-291; ayrıca bk. Kar.ıman- Çağncı v.dğr., c. 3, s. 464.
774 Grabbe, s. 26-27; Scheindlin, s. 51-52; Charlesworth, s. 310-312; ayrıca bk.. Sevilla-Sharon, s.
80-81.
775 Grabbe, s. 28; Scheindlin, s. 47, 53; Sevilla-Sharon, s. 84.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
271

imparatoru Hadrian döneminde (1 17-138) Kudüs bölgesinde yapılan birtakım


düzenlemeler yeni bir ayaklanmayı tetiklemiştir. İmparator Hadrian, Kudüs'ü
yeniden inşa ederek Aelia Capitalina adıyla Jüpiter' e tahsis edilmiş bir Roma
şehri haline getirmek istemiştir. Yahudiler Kudüs'ün kursallığını ihlal ettiğini
düşündükleri bu düzenlemeye sert tepki göstererek 66-70 yılları arasındaki
isyana kıyasla daha büyük bir isyanı başlatmışlardır.776
M.S. 132 yılında başlayan bu ayaklanmaya öncülük eden Simon Bar Kosi-
ba, gösterdiği başarılı Uderlik sebebiyle halk tarafından Mesih anlamına gelen
"Bar Kohba" (Yıldız'ın oğlu) lakabını almış ve üç yıl Roma saldırılarına direne-
rek bölgeyi idare etmiştir. Ancak bu direniş fazla sürmemiş ve 135 yılında Bar
Kohba öldürülmüş, Yahudiisyanıda kanlı bir biçimde bastırılmıştır. 777 Roma
yönetimi isyan sonrasında Kudüs ve çevresindeki Yahudilerin tümünü kovmuş
ve onların Kudüs'e girmelerini bile yasaklamıştır. İsyan sebebiyle Yahudilerin
önemli bir kısmı köleleştirilerek sanlırken, kıyımdan ve köle olmaktan kurtu-
lanlar ise başta Ceüle bölgesi olmak üzere değişik yerlere göç ederek778 Yahudi
dini kurallarına yönelik etkin yasak ve sınırlamalar altında yaşamaya çalışmış­
tır.779 Bu süreçte Kudüs, Jüpiter' e tahsis edilmiş tapınağı ve "Aelia Capitolina"
adıyla bir putperest şehri haline getirilirken Yahudiye bölgesinin adı da, tarihte
bir dönem bölgede yaşamış olan Filisrilere nispecle "Suriye Filistin'i" olarak
değiştirilmiştir. 780

Hadrian zamanında Yahudi dini hayatına yönelik olarak konulan bu ya-


saklar, sonraki imparatorlar zamanında tavsarnış ve Roma idarecileri Yahudile-
rin dinlerini yaş~alarına göz yummuşlardır. Ancak Yahudi o lmayanların sün-
net olması ve Yahudiliğe geçmesi yasak kalmaya devam etmiştir. 781 Bu süreçte
Ceüle bölgesindeki Yahudiler Kudüs'teki Sanhedrin kurumunun bir benzer~i
Celüe'de oluşturmuş ve bu kurum patrik olarak adlandırılan bir idareci tara-

776 Johns~n, s. 140; Scheindlin, s. 53-54; Grabbc, s. 29; Besalcl, s. 66; ayrıca bk. Morrison-Brown,
s. 52.
777 Se,·ill:ı-Sharon, s. 85-86; Scheindlin, s. 54; Johnson, s. 141- 142; :ıyrıc:ı bk. Besalel, s. 66-67.
778 Sclıeindlin, s. 54-55; :ıyrıc:ı bk. Johnson, s. 142-143; Sevill:ı-Sharon, s. 87; Bes:ılel, s. 67;
Firesrone, s. 46.
779 Sevilla-Sharon, s. 87; Scheind lin, s. 54-55.
780 Morrison-Brown, s. 52; Scheindlin, s. 55; Sevilla-Sh:ıron, s. 86-87.
781 L:ıpin, s. 16; Scheindlin, s. 55.
. . Kur'an'da Yahudiler
272

findan yönetilmiştir. 782 Bu kurum yargıç ve diğer dini görevlileri tayin etmiş
dini takvim ve uygulamaları belirlemiştir. 783 Babil'deki cemaat ise Kudüs ve
çevresinden kaçan din adamlarının da etkisiyle Yahudilik'le ilgili eğitim öğre­
tim faaliyetlerinin önemli bir merkezi haline gelmiştir. 784 Bu çerçevede iki ayrı
bölgede sürdürülen faaliyetlerin sonucunda IV. yüzyılın sonunda Filistin, V.
yüzyılın bitiminde ise Babil Talmudları ortaya çıkmıştır. 785
Hıristiyanlığın, Roma Devleti'nin resmi dini olmasından sonra Yahudi-
liğe yönelik yeni birtakım sınırlamalar getirilmiştir. Bu çerçevede Yahudilerin
devlette önemli görevler ifa etmesi/86 Hıristiyanlarla evlenmesf87 ve Hıristi­
yan köle sahibi olması yasaklanrnıştır?88 Bu toplumsal yasaklamalar yanında
dini alanda da bazı yasaklamalar getirilmiş ve bu çerçevede yeni sinagogların
yapılmasına sınır konmuş, 789 Süleyman Tapınağı'nın tahribinden sonra Celile
bölgesinde oluşturulmuş olan Yahudi Patcikliğinin işlevi ise sonlandırılmışnr. 790
İslam'ın ortayı çıktığı dönemlerde Barı dünyasında Yahudileri Hıristiyan­
lığa zorlamak yahut İsa'nın katilleri olarak yaptıklarının utancını taşır biçimde
bırakmak şeklindeki öneriler sık sık tart.ışılmış ve Papa Gregory onların yap-
tıklarının utancıyla yaşarnalarına izin verilmesi gerektiği yönünde karar almış­
tır.791 Batıda bu tartışmaların yaşandığı dönemde ortaya çıkan İslam dini ise
Yahudiliği "Ehl-i kitap" bir din olarak kabul ettiği için Yahudileri inançlarında
serbest bırakmış ve bu dinin mensuplarına Batıdakine kıyasla çok geniş haklar
tanımıştır. Bu sayede Filistin, Babil, Mısır ve Müslümanların denetimine gi-
ren diğer bölgelerdeki Yahudi nüfusu Batıya kıyasla oldukça özgür bir ortamda
yaşama imlclnına kavuşmuştur.

782 L:ıpin, s. 20-22; Scheindlin, s. 55-56.


783 Scheindlin, s. 55-56.
784 Schcindlin, s. 57-59.
785 Charleswonh, s. 324; Sd1eindlin, s. 67.
786 Charlcsworth, s. 323; Scheindlin, s. 65; ayrıc:ı bk. Dennis E. Groh, "The Rdigion of che
Empire: Chriscianity from Conscanrine to the Arab Conquesc", Cbı·istiaııity aııd Rabbiııic Jıı­
daimı (A Pard/el History of Their Oıigiru and Early Development), Edited by Hershel Shanks,
Washingmn 1992, s. 299.
787 Groh, s. 270, 296; Charlesworrh, s. 323; Scheindlin, s. 65.
788 Schcindlin, s. 65; Groh, s. 270.
789 Groh, s. 296; Scheindlin, s. 65.
790 Scheindlin, s. 64-65; Groh, s. 296.
791 Scheindlin, s. 65-66.
Kur'an Kıssalan Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi ~
273

Kaynakça
Aherbacb, Moses and Leivy Smolar, "Aaron, Jeroboam and the Golden Calves", joıırnal of
Biblical Literatıtre, c. 86, No. 2, Uune 1967), ss. 129-140.
Adam, Baki, Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından Kur'an'ın Tartıjmalı Konulan, İstanbul 2011.
Akkaya, Elif, Kitabı Mukaddes ve Kur'an-ı Kerim Çerçevesinde Hz. Süleyman, (Ankara Üni.
Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayırnlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2013.
Ashton, John- Down, David, Unwrapping the Pbaraohs (How Egyptiaıı Arcbeology Confirms the
Biblical Time/ine}, China 2009.
Atkinson, Kenneth, Religions ofthe World ]udaism, Philadelphia 2004.
Besalcl, Yusuf, Yahudi Tarihi, (Kronolojik Yahudi Tarihi 104 Diinya Yahudi Cmıaati, İsrail ve
Türkiye - İsrail İlişkileri), Gözlem Gazetecilik, İstanbul 2003.
Broshi, Magen- Finkelstein, Israel, "The Population of Palesrine in Iron Age II", Bıılletin of
the American Schools of Orieııtal Research, No. 287 (August 1992), ss. 47-60.
Cbarlesworth, James H., "Christians and Jews in the First Si.x Cenruries", Cbristiaııity and
Rabbinic ]udaism A Parel/el History of Their Origiııs and Early Development, Edired by
Hershcl Shanks, Washington 1992.
Cohn-Sherbok, Dan, judaism: History, Beliefand Practice, London 2003.
Cook, Edward M., "Arameans", The Oxford Encycloedia ofArcheology in the Near East, Ediror
in Chief: Eric M. Meyers, USA 1997, c. 1.
Cornill, C. H., "Moses", The Moııist, c. 20, No 2, (USA 1910), ss. 161-184.
Davies, Eryl W., "A Mathematical Conundrum: The Problem of the Large Nurnbers in Nurn-
hers I and XXVI", Vttıts Testanıentum, c. 45, Fas. 4 (October 1995), ss. 449-469.
D avi es, G. I., The Way ofthe Wıldenıess A Geographical Snıdy ofthe Wıldmıess ltineraries in tbe
Old Testameııt, Cambridge University Press, New York 2009.
en-Nisabun, Hakim,. ei-Mıtstedrek 'ale's-Sa~l~ayn, Tahkik: Mustafa Abdulkadir Ara, Beyrut
1411-1990.
er-ruz!, Fa.l].reddin, Tefiir-i Kebir Mefatihu'l-Ciayb, (çev. Suat Yıldırım, v.dğr.), Ankara 1993,
c. ıs.

eç-Taberi, Ebu Cafer Muhammed b. Cerir, Taberi Tefori, (çev. Hasan Kaya- Kerim Aytekin),
İstanbul 1996, c. 5.
ez-Zebldi, Zeynuddin AJ:ırned b. AJ:ırned b. Abdullaçlf, Sahib-i Buhtlri Muhtasan Tem"d-i Sarih
Tercemesi ve Şerhi, {Mütercim ve Şarih: Karnil Miras), Ankara 1978, c. 6.
Finkelstein, Israel- Mazar, Arnihai, The Quest for the Histarical Israel Debating Archaeology and
the History of Early Israel, Edited by Brian B. Schrnidt, USA 2007.
Fircstone, Reuven, Yahııdiliği Anlamak (İbrahim'in/Avraam'ın Çocuk/an), (Çev. Çağlayan
Erendağ- Levent Karta!), İstanbul2004.
. . Kur'an'da Yahudiler
274

Frankel, David, "The Deso-uction of the Golden Calf: A New Solution", Vetııs Testamentıtm,
c. 44, Fas. 3, Quly 1994), ss. 330-339.
Friedman, Richard Elliot, Kitabı Muluıddai Kim Yazdı, (Çev. Muhammet Tarakçı), İstanbul
2005.
Fritı, Glen A., The Lost Sea ofExodıts: A Modem Geographical Aııalysis, USA 2007.
Geraty, Lawrence T., "Exodus Dares and Theories", Israel Exodıu in Traıısdisciplinary Perspecti-
ve, Text, Arheology, Cu/tım~, and Geoscieııce, Editors: Thomas E. Levy, Thomas Schneider,
William H. C. Propp, Swiızerland 2015, ss. 55-64.
Ginz.berg, Louis, The Legends of the ]ews, I-ll (in rwo volumes), Translated from the German
Manuscript by Henriem Sıold and Paul Radin, 2nd edition, (The Jewish Publication
Society), Philadelphia 2003.
Grabbe, Lester L., An Introduction to Second Temple]udaism, History and Religion ofthe]ews in
the Time ofNehenıiah, The Maccab~es, Hi/le/ and ]esıu, G. Britain 2010.
Graves, Robert and Parai, Raphael, Hebrew Myths The Book ofGmesis, Edited with an Inerodu-
ction by Robert A. Davis, England 2005.
Groh, Dennis E., "The Religion of the Empire: Chriscianity from Constantine to the Arab
Conquest", Christianity and Rabbinic ]udaism A Parel/el Histoty ofTheir Origins and Early
Development, Edited by Hershel Shanks, Washington 1992.
Güngör, Muhammed, Yahudi Geleneginde Siileymaıı Mabedi, Ankara 2014.
Gürkan, Salime Leyla, Yahudilik, İstanbul 2008.
Harman, Ömer Faruk, "Bel'am b. BaWi", TDV İslam Ansiklopedisi, İstanbul 1992, c. S.
Heller, Bernhard, "Ginıberg's Legends of the Jews (continued)", The ]ewish Quarterly Review,
New Series, c. 24, No 4, (Aprill934), ss. 393-418.
Ho/man QuickSottrce Bible Atlas witb Charts, Maps and Biblical Recoııstntctiom, Introduction
and Text by Paul H. Wright, USA 2004.
Humphreys, Colin ]., "The Number ofPeople in the Exodus from Egypt: Decoding Mathe-
matically the Very LargeNumbersin Numbers I and XXVI", Vetııs Tmanıeııtımı, c. 48,
fas. 2 (Aprill988), ss. 196-213.
İbni Kesir, Hadisler/e Kur'an Tefiiri, (Çev. Bekir Karlığa- Bedreddin Çetiner), İstanbul1993,
c.1o.
Johnson, Paul, A History ofthe]ews, G. Britain and USA 2006.
Josephus, The Antiqıtities of the ]ews, Qosephus, The Complete Works, Translated by William
Whiston, Nashville Tennessee USA 1998 adlı eserin içinde).
Karaman, Hayretcin - Çağrıcı, Mustafa v.dğr., Kur'an Yolu (Tiirkçe Meal ve Tefiir), Ankara
2012, c. 3.
Kent, Charles Foster, A History ofthe Hebrew People, From the Sm/ement in Canaan to the Di-
vision ofthe Kingdom, New York 1907, c. 1.
Kitab-ı Mukaddes (Eski ve Yeni Abit} (Tevrat ve İncil}, İstanbul 1972.
Kur'an Kıssaları Bağlamında Yahudi (İsrail) Tarihi . .
275

Kurt, Ali Osman, Erken Dönem Yahudi Taribi (Yalmdiliğin Miman Ezra}, İsranbul2007.
Kuzgun, Şaban, "Haman", TDV İslôm Ansiklopedisi, İstanbul ı 997, c. ıs.
Lapin, Hayim, Rabhis as Romans: The Rtıbbinic lvfovement in Palestine, 100-400 C.E., New
York USA 2012.
Lemche, Niels Peter, Histarical Dictionary of Aııdent İsrail, Lanham, Maryland and Oxford
2004.
Liverani, Mario, Ismel's History and History ofIsrael, (Translated by Chiara Peri and Phiüp R.
Davies), London 2005.
Meyers, Carol, Exodıts The New Cambridge Bib/e Commentaıy, General Ed. Ben Witherington
m, USA2005.
Morrison, Mardıa A. and Brown, Stephan F., World Religioıısjııdaism, New York 2009.
Osman, Ahmed, The Hebrews Pharaohs ofEgypt The Seeret Lineage ofthe Partiarch fostph, Ro-
chester Vermonc 2003.
Oxford Bible Atlas, Edired by Adrian Curtis, USA 2007.
Özrürk, Mustaf.ı, "Bilge Kul- Musa Kıssası ve İslam Külrüründe Hızır M irosu", Ondokıız Ma-
yu Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi, Samsun 2003, sy. 14-15, s. 245-281.
Perers, J. P., "The Religion of Moses", foıınıal ofBiblical Literatııre, Massachuserrs C. 20. No.
2, (USA 1901), ss. 101-128.
Pirke De Rabbi Eliezer, Translared and Annotared with Introduction and Indices by Gerald
Friedlander, New York ı970.
Reda, Nevin, "The Qur'anic Talur (Saul) and the Rise of the Ancienr Israelire Monarchy: An
Incercexrual Reading'', American foımıal of Islamic Social Sdences, c. 25, s 3, (Summer
2008), ss. 31-51.
Reynolds, Gabriel Said, "On the Qur'an's Ma'ida Passage and the Wanderings of rhe Israelires",
The Coming of the Comforter: Wbeıı, Where and to Wbom? Studies on the Rise of Islam in
nıemory ofjohn ·waıısbrough, Piscaraway, New Jersey 2012, ss. 91-108.

Robinson, Theodore H., A History of Israel, vol. I - From the Exodıts to tbe Fal/ ofjeııualem,
586 B. C., United K.ingdom 1932.
Rubin, Uri, "Tradicions in Transformarion. The Ark of the Covenanr and rhe Golden Calf in
Biblical and Islamic Historiography", Oıieru, c. 36, (2001), ss. 196-214.
Semerlp.ndi, Ebu'l-Leys, Bai}nı'/-'Ulıim, (nşr. 'Ali Mu.l)ammed Mu'avvig), Beyrur 1993, c. 2.
Scheindli.n, Raymond P., A Short History ofthe Jewish People, From Legendary Times to Modem
Statehood, U:SA 1998.
Sevilla-Sharon, Moshe, İsrail UlıtSımwı Tarihi, Yeruşalayim 1981.
Seyınour, John D., Ta/es ofKing Solomoıı, London 1924.
Stern, M., "The Period of the Second Temple", A History offewisb People, USA ı 976, ss. 185-
303.
. . Kur'an'da Yahudiler
276

Stern, Menahem, "Nicolas .of Damascus", Eııcyclopaedia judaica (EJ), Ediror in chief: Fred
Skolnik, Execurive ediror: Michael Berenbaum, USA 2007, c. 15.
The Blackwell Companian to Judaism, Edired by Jacob Neusner- Alan J. Avery-Peck, United
Kingdom 2004.
The Book of fasher, Referred to in Book of Joshua and second Samuel, Faithfully Translated
from the Original Hebrew into English 1840, Published by]. H. Parry and Company,
Salt Lake City 1887.
The Chronicles ofJerahmeel or The Hebr~w Bible Historiale, A Collectioıı ofApocryphal and Pseıı­
do-Epigraphical Books Dea/ing with the History ofthe World from the Creation to the Death
ofJudas Maccabeus, Translated for the First Time from an Unique Manuscript in the
Bodleian Library by M. Gaster, Togerher wirh an lntroduction, Critica! Nores, a Full
Index, and Five Facsimiles, London 1899.
The Harper-Collins Bib/e Dictionary, General Ed. by Paul J. Achremeier, New York 1996.
The Oxford Dictionary ofthe feıuish Religioıı, Editors in Chief: R. J. Zwi Werblowsky- Geoffrey
Wigoder, New York, Oxford 1997.
Tiirkçe Çeviri ve Açıklamalanyla Tora ve Afiara, Çeviri ve Düzenleme Moşe Farsi, Edirörler:
Yitshak Haleva v.dğr., İstanbul 2002, 1. kitap: Bere;it.
Tiirkçe Çeviri ve Açıklamalanyla Tora ve Aftara, Çeviri ve Düzenleme Moşe Farsi, Editörler:
Yitshak Haleva v.dğr., İstanbul 2004, 2. kitap: Şemot.
Tiirkçe Çeviri ve Açıklamalanyla Tora ve Afiara, Çeviri ve Düzenleme Moşe Farsi, Editörler:
Yitshak Haleva v.dğr., İstanbul 2006, 3. kitap: Vayikra.
Tiirkçe Çeviri ve Açıklamalanyla Tora ve Afiara, Çeviri ve Düzenleme Moşe Farsi, Editörler:
Yitshak Haleva v.dğr., İstanbul2007, 4. kitap: Bamidbar.
Tiirkçe Çeviri ve Açıklamalanyla Tora ve Afiara, Çeviri ve Düzenleme Moşe Farsi, Editörler:
Yitshak Haleva v.dğr., İstanbul 2009, 5. kitap: Devarim.
Tiirkçe Çeviri ve Açıklamalanyla Yeopıa, Çeviri ve Düıenleme Moşe Farsi, Editör! er: Yitshak
Haleva v.dğr., İstanbul 2015.
Ünver, Mustafa, "Kadim Bir Rekabet Örneği: Kurban Edilmek istenen Oğul, İshak mı İsmail
mi?", Tezkire, sy. 30, Ocak-Şubat 2003, s. 111-129.
Wolf, C. Umhau, "Moses in Christian and Islarnic Tradition", Journal of Bible and Religioıı, c.
27, No. 2. (Apr., 1959), ss. 102-108.
Y:wr, Elmalılı M. Hamdi, Hak Dini Kur'an Dili, {Sadeleşrirenler: İsmail Karaçam- Emin Işık
v.dğr.), İstanbul t.y., c. 5.
Yıldırım, Enbiya, "Hz. Musa'nın Ölüm Meleğini Tokadaması- Bir Ri vayetin Tahlili", C. Ü.
ilahiyat Fakiiltesi Dergisi, XID/2, (Sivas 2009), ss. 21-37.

You might also like