Professional Documents
Culture Documents
Sosyoloji Ödevi
Sosyoloji Ödevi
Sosyoloji Ödevi
ÖDEVİN KONUSU:
Hatay Tarihinde M.S gerçekleşen
Önemli Depremler Tarihi
Ve Kahramanmaraş Depreminin şehre
Sosyolojik ve Ekonomik Açıdan Etkileri
HAZIRLAYAN:
Mehmet Efe ATVUR
Öğrenci Numarası: 30004706820
E-POSTA: mehmetefeatvur@anadolu.edu.tr
GİRİŞ
M.Ö 63 yılında Romalı General Gnaeus Pompeius Magnus tarafından ele geçirilip Suriye
Eyaletinin merkezi haline geldi.
Ms.1. Yüzyılda Hristiyanlığın Kudüs dışında ilk yayılma alanı ve İsa’ya inananlara ilk defa
“Hristiyan” adının veriliği yer olan Hatay M.S.2.yüzyılda ise ticaretle zenginleşip 200.000-
300.000 nüfusun yaşadığı bir metropol haline gelmiş Roma ve İskenderiye’den sonra
imparatorluğun en önemli 3. Şehri olmuştur.
395 yılında bölünen imparatorluğun doğu kısmına bağlanan Hatay 638 yılında Arapların eline
geçip Halep vilayetine bağlanmış 969’da ise Doğu Romalılar tarafından geri alınmıştır.
Daha sonrasında 11.yüzyılda Selçukluların eline geçtikten sonra 11.Yüzyılda Haçlıların eline
geçmiştir. 1268 yılında Memlüklerce fethedilen şehir bu tarihten itibaren 1918’de ki Fransız
işgaline kadar (Memlük ve Osmanlı) kesintisiz Türk Hakimiyetinde kalmıştır. 1938’de Hatay
Devleti’nin kurulmasından sonra 7 Temmuz 1939’da anavatana katılmıştır.
İmparatorun gelişinden önce yüz bin olduğu düşünülen şehrin nüfusu askerler ve imparatoru
görmek isteyen halkında gelişiyle beş yüz bine çıkmıştı.
Aralık 115 yılından Ölü Deniz Zonu üzerinde merkez üssü Asi Nehri Vadisi olan 7.5
büyüklüğünde büyük bir deprem meydana geldi.
Depremde Antakya’yla beraber toplam dört şehir yıkılırken İmparator ve halefi Hadrianus
canlarını zor kurtardı. Senatör Marcus Pedo ise hayatını kaybetti. Depremden sonra yaşanan
artçı depremlere karşı imparator maiyetiyle birlikte Açık Hipodromda konaklamaya başladı.
Dönemin tarihi kayıtlarına göre 260 Bin insan hayatını kaybederken hayatta kalanların büyük
kısmı şehri terk etti.
M.Ö 50 yılında şehri ziyaret eden Jul Sezar’ın emriyle yapılan büyük yapılar yıkılıp
günümüze ulaşamadı.
Binlerce insan çadırlarda gecelerini geçirmeye başladı. İmparator Trojen hemen şehrin
onarımı için faaliyetlere başladı. Bu süreçte bir sene sonra öldü ve yerine halefi Hadrianus
geçti. Hadrianus tahta geçtikten sonra bir yandan tamir çalışmalarını devam ettirirken
ordusuyla şehri terk etti.
Ioannis Malalas adlı Bizans tarihçisi bu olayı “Civardan ve bölgeden elleri silahlı insanlar
Antakya’ya üşüşüp, tüm zenginlikleri, altınları talan etmişler, millet birbirini doğramış.
Evlerini korumaya çalışanları da soymuşlar öldürmüşler” diye kayda geçirir.
Gençliğinde bir sirkte çalıştığı ve soylu olmadığı için dönemin tarihçilerince “Fahişe” diye
anılan İmparatoriçe Theodora şehrin imarı için hayli çalışmalar yapmış. Mikail Melek
(Archangel Michael) için şehre bir kilise de inşa ettirmiştir.
İmparator Justinus ortaya çıkan hijyen sorununa karşın hamamlar ve tuvaletler inşa
ettirmiş; asayişin bozulması üzerine sert tedbirler alarak isyancılar, yağma ve hırsızlık
yapanları idam ettirmiştir.
Bu depremde 250 Bin insan ölürken şehrin üçte ikisi yok olmuş ve şehir tekrar imar
edilmek zorunda kalınmıştır.
Şehir 638 yılında İslam egemenliğine girdi ve daha sonraki dönemde Halep’e bağlandı.
Şehir 1085’te Anadolu Selçuklu, 1087’de ise Büyük Selçuklu egemenliğine girdi.
1.Haçlı Seferi sırasında Haçlıların eline geçmiş Antakya Prensliği (1098) kurulmuştur.
Depremi kayda geçiren Süryani Patriği Mihail depremin sebebini Hristiyanlara ibadet izni
verilmemesi, onlara kötü davranılması, bunun sonucu olarak da Tanrının bu şehri
cezalandırmasıyla açıklar ve şöyle yazar.
“ …1170 yılının 29 Haziran’ı Paulus ve Petrus yortusu gününde, saat 3’te bir zelzele oldu.
Yeryüzü denizde bir sandalmış gibi sallandı. Antakya’da nehrin kıyısında bulunan surlar
devrildi. Greklerin (Bizanslı Rumlar) büyük kilisesi tamamen yıkıldı. St. Pierre Kilisesi’nin
minberi ile muhtelif yerlerde bulunan kilise ve evler de yıkıldı. Antakya senyörü III.
Bohemund saçlarını kestirip, halkın yaptığı gibi harar giyindi ve patrikten af diledi. Trablus
şehri ile diğer şehirlerde Dımask (Şam), Hıms, Hama’da da depremler oldu. Fakat hiçbir
yerden Halep’teki kadar kötü haber gelmedi. Oradaki tahribatı ne gördük, ne işittik. Halep’te
surlar yıkılmış, yeryüzü yarılıp birçok insan toprağa gömülmüş, şehir siyah bir su ile dolup,
sayısız insan bu suda boğulmuş. Tek bir kilisenin haricinde hepsi yıkılmıştır…”
Bu depremin ardından 1615 yılındaki depreme kadar bölge sakin bir devir