Sosyoloji Ödevi

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 9

EDEBİYAT FAKÜLTESİ TARİH BÖLÜMÜ

Sosyolojiye Giriş Dersi Ara Sınav Ödevi

ÖDEVİN KONUSU:
Hatay Tarihinde M.S gerçekleşen
Önemli Depremler Tarihi
Ve Kahramanmaraş Depreminin şehre
Sosyolojik ve Ekonomik Açıdan Etkileri

DERSTEN SORUMLU ÖĞRETİM ÜYESİ


Dr. Öğretim Görevlisi Harun SERPİL

HAZIRLAYAN:
Mehmet Efe ATVUR
Öğrenci Numarası: 30004706820
E-POSTA: mehmetefeatvur@anadolu.edu.tr
GİRİŞ

Hatay’ın Coğrafi açıdan önemi:


Hatay coğrafi konumu gereği Ortadoğu ve Anadolu’yu birbirine bağlayan bir köprü görevi
görürken bünyesinde bulunan İskenderun Limanı vasıtasıyla tarihi İpek Yolu’nu Akdeniz’e
bağlayan önemli bir ticaret noktasıdır.

Hatay’ın Kısa Tarihi


Bölgedeki insanoğlunun izleri MÖ 100.000’lere kadar uzanmakta tarihin en eski çağlarından
beri yerleşim yeri olarak kullanılmaktadır.
Antik Çağ’da Yamhadlar, Hititler, Mısırlılar, Urartular hakimiyeti altına giren şehir MÖ
6.yüzyılda Pers egemenliğine girmiş MÖ 333 yılında İssos mevkinde Pers İmparatoru
III.Darius’la Makedonya Kralığı Büyük İskender arasında gerçekleşen savaş Perslerin
yenilgisiyle sonuçlanmış ve Antakya Makedon Hakimiyetine girmiştir.

Büyük İskender’in ölümü sonrası komutanlarından ve Selevkoslar Devletinin kurucusu


I.Nicator şehri ele geçirerek babasının adını (Antiacheia) vermiş. Helen Krallıklarının en
güçlüsü olan devletinin başkenti yapmıştır.

M.Ö 63 yılında Romalı General Gnaeus Pompeius Magnus tarafından ele geçirilip Suriye
Eyaletinin merkezi haline geldi.
Ms.1. Yüzyılda Hristiyanlığın Kudüs dışında ilk yayılma alanı ve İsa’ya inananlara ilk defa
“Hristiyan” adının veriliği yer olan Hatay M.S.2.yüzyılda ise ticaretle zenginleşip 200.000-
300.000 nüfusun yaşadığı bir metropol haline gelmiş Roma ve İskenderiye’den sonra
imparatorluğun en önemli 3. Şehri olmuştur.

395 yılında bölünen imparatorluğun doğu kısmına bağlanan Hatay 638 yılında Arapların eline
geçip Halep vilayetine bağlanmış 969’da ise Doğu Romalılar tarafından geri alınmıştır.
Daha sonrasında 11.yüzyılda Selçukluların eline geçtikten sonra 11.Yüzyılda Haçlıların eline
geçmiştir. 1268 yılında Memlüklerce fethedilen şehir bu tarihten itibaren 1918’de ki Fransız
işgaline kadar (Memlük ve Osmanlı) kesintisiz Türk Hakimiyetinde kalmıştır. 1938’de Hatay
Devleti’nin kurulmasından sonra 7 Temmuz 1939’da anavatana katılmıştır.

Hatay’ın Jeolojik Konumu:


“ Tektonik açıdan Ölü Deniz Fayı, Karasu Fayı ve Kıbrıs-Antakya Fayı’nın karşılaştığı
noktada kurulmuş ve gelişim göstermiştir. Bu nedenle şehir 1. derecede deprem bölgesinde
bulunmaktadır. Tarihsel dönemde şehri etkileyen depremlerin Ölü Deniz Fayı’nın Gharb ve
Karasu segmentlerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Bu fay hatlarına bağlı olarak, bu bölge
tarihinde önemli depremler yaşanmış (Tablo 2) ve bu depremler neticesinde önemli can ve
mal kayıpları ortaya çıkmıştır (Korkmaz, 2006).”

Hatay Tarihinde Önemli, Şehri Ekonomik ve Sosyolojik Açıdan Etkileyen Depremler:


M.S. 115 Büyük Antakya Depremi:
Roma’nın en iyi beş imparatorundan biri sayılan ve “Optimus” lakaplı Roma İmparatoru
Trojen M.S 113 yılında günümüzde Romanya toprakları üzerinde bulunan Daçya ülkesine
sefer düzenleyerek ülkenin büyük çoğunluğunu topraklarına katarak “Daçya Fatihi” ünvanını
almıştı. M.S 114 yılında ise Persler üzerinde düzenlediği seferle Doğu Anadolu’yu ele
geçirmiş, hemen akabinde M.S 115 yılında kışı geçirmek için o dönemde imparatorluğun en
önemli 3. Şehri olan ve “Doğu’nun Kraliçesi” unvanıyla bilinen Antakya’ya gelmişti.

İmparatorun gelişinden önce yüz bin olduğu düşünülen şehrin nüfusu askerler ve imparatoru
görmek isteyen halkında gelişiyle beş yüz bine çıkmıştı.
Aralık 115 yılından Ölü Deniz Zonu üzerinde merkez üssü Asi Nehri Vadisi olan 7.5
büyüklüğünde büyük bir deprem meydana geldi.
Depremde Antakya’yla beraber toplam dört şehir yıkılırken İmparator ve halefi Hadrianus
canlarını zor kurtardı. Senatör Marcus Pedo ise hayatını kaybetti. Depremden sonra yaşanan
artçı depremlere karşı imparator maiyetiyle birlikte Açık Hipodromda konaklamaya başladı.
Dönemin tarihi kayıtlarına göre 260 Bin insan hayatını kaybederken hayatta kalanların büyük
kısmı şehri terk etti.
M.Ö 50 yılında şehri ziyaret eden Jul Sezar’ın emriyle yapılan büyük yapılar yıkılıp
günümüze ulaşamadı.
Binlerce insan çadırlarda gecelerini geçirmeye başladı. İmparator Trojen hemen şehrin
onarımı için faaliyetlere başladı. Bu süreçte bir sene sonra öldü ve yerine halefi Hadrianus
geçti. Hadrianus tahta geçtikten sonra bir yandan tamir çalışmalarını devam ettirirken
ordusuyla şehri terk etti.

526 Antakya Depremi:


Tarihi kesin olarak bilinmese de mayıs ayının sonlarında olduğu düşünülen ve 7’nin üzerinde
olduğu deprem Doğu Roma İmparatoru I.Justinus zamanında gerçekleştikten sonra akabinde
çıkan büyük yangında şehir kül oldu. Asi Nehri’nin ortasındaki bir adacıkta yer
alan “Oktagon (sekizgen) şeklindeki tapınak” da yok olmuştu.
Seleukia (Samandağ) limanının hasar almasıyla kullanılamaz hale geldi.
Asayişin bozulduğu ortamda yağmacılar ve mezar hırsızları da ortaya çıkmıştı. Birçok insan
depremden sonra bu güruh tarafından öldürülmüştür.

Ioannis Malalas adlı Bizans tarihçisi bu olayı “Civardan ve bölgeden elleri silahlı insanlar
Antakya’ya üşüşüp, tüm zenginlikleri, altınları talan etmişler, millet birbirini doğramış.
Evlerini korumaya çalışanları da soymuşlar öldürmüşler” diye kayda geçirir.

Gençliğinde bir sirkte çalıştığı ve soylu olmadığı için dönemin tarihçilerince “Fahişe” diye
anılan İmparatoriçe Theodora şehrin imarı için hayli çalışmalar yapmış. Mikail Melek
(Archangel Michael) için şehre bir kilise de inşa ettirmiştir.

İmparator Justinus ortaya çıkan hijyen sorununa karşın hamamlar ve tuvaletler inşa
ettirmiş; asayişin bozulması üzerine sert tedbirler alarak isyancılar, yağma ve hırsızlık
yapanları idam ettirmiştir.

Bu depremde 250 Bin insan ölürken şehrin üçte ikisi yok olmuş ve şehir tekrar imar
edilmek zorunda kalınmıştır.

Şehir 638 yılında İslam egemenliğine girdi ve daha sonraki dönemde Halep’e bağlandı.

24 Kasım 847 Şam Depremi:


Ölü Deniz Fay Hattı’nda gerçekleşen deprem Şam’dan Antakya’ya ve Musul’a kadar hayli
geniş bir bölgeyi kapsamış ve hayli yıkıcı olmuştur.
Şam’da Emevi Cami’nin bazı bölümleri hasar alırken minaresi de çökmüştür. Şam büyük
bir yıkım geçirmiştir.
Antakya’nın ise bütün evleri yıkılmış kale burçları ise ağır hasar almıştır. 13.Yüzyıl
tarihçisi Zehebi’ye göre bu depremde Antakya’da 20 Bin Musul’da ise 50 Bin insan
hayatını kaybetmiştir. Ayrıca deprem sonucu Asi Nehrinin yatağı değişmiş, Kel Dağı’ndan
(Yayladağ ilçesine bağlı işlevini yitirmiş bir volkanik dağ) bir parça denize düşmüştür.
Deprem sırasında halk büyük bir korkuya kapılmış akabinde ise nüfusun büyük kısmı
şehirden göç etmiştir.

Şehir 954 yılında tekrar Doğu Roma egemenliğine girdi.

1054 Antakya Depremi:


Ermeni Tarihçi ve Keşiş Urfalı Mateos (1070-1137) Vakayinamesi ’de (952-1136 dönemi
ele alır.) depremi şöyle tarif eder:
“Öğleyin 6. saatte deprem oldu. Horom meydanında yer aniden büyük bir gürültü ile çınladı
ve toprak yarıldı. Patrikle (Bizanslı) beraber 10.000 insan toprağa gömüldü…Antakya
şehrinde fenalık yapanlar toprağın yarılması ile telef oldular…”

Şehir 1085’te Anadolu Selçuklu, 1087’de ise Büyük Selçuklu egemenliğine girdi.

1091 Antakya Deprem:


“484 yılı Şaban ayının 9. gününde (26 Kasım 1091) Suriye başta olmak üzere "pek çok
ülkede" ve Anadolu'da şiddetli bir deprem olmuş ve bunlar aralıklarla devam etmişti.
Depremin merkezinin Suriye olduğu ve en çoğunun d~ bu ülkede meydana geldiği
anlaşılmaktadır. Bununla beraber deprem Antakya şehrinde de çok etkili olmuş, büyük can ve
mal kaybına yol açmış, mimari eserler ile yapılar üzerinde de aynı şekilde büyük hasara sebep
olmuştur. Birçok ev yıkılmış, enkaz aitında kalan pek çok kişi ölmüş, şehir surlarının büyük
kısmı ile 90 19 burç yıkılmıştıı6 Antakya o sıralarda Türkler ‘in elinde bulunuyordu. Bizans
devletinin Rum valisinin idaresinde iken, 1085'te Selçuklular tarafından fethedilmişti.
Büyük Selçuklu sultanı Melikşah sonradan burçların yeniden yapılmasını, tamir edilmesini
emretmiştir. Surlardan başka, şehirde bulunan kiliselerin de yıkıldığını kaydetmektedir.”
(“SELÇUKLULAR ZAMANINDA ANADOLU'DA MEYDANA GELEN DEPREMLER
sayfa 18-19” Doç. Dr. Feda Şamil ARIK)

1.Haçlı Seferi sırasında Haçlıların eline geçmiş Antakya Prensliği (1098) kurulmuştur.

1114 Maraş Depremi:


Deprem Güneydoğu Anadolu, Adana ve Kuzey Suriye’de etkili olmuş, aralarında Antakya
ve Kilikya Ermenilerinin başkenti Sis (Kozan) şehrinin de dahil olduğu pek çok kent
yıkılmış ve o günün kayıtlarında kırk bin insan hayatını kaybetmiştir.
Tarihçi Urfalı Mateos depremin sebebini halkın, soyluların ve din adamlarının Tanrı’nın
yolundan sapıp dünya zevklerine dalmalarına bağlar. Mateos’a göre Tanrı bu depremle
insanları cezalandırmıştır.
Depremi şu şekilde anlatır: “Haç yortusunun icra edildiği Pazar günü, korkunç bir nişane
belirdi. Bunun gibi ilahi gazap ne geçmişte ne bizim zamanımızda görülmüş, işitilmişti ve ne
de kitaplarda okunmuştu. Derin bir uykuya dalmış olduğumuz sırada müthiş bir gürültü koptu
ve dünya sarsıldı. Yeryüzü şiddetle titredi, kayalar yarıldı, tepeler çatladı. Dağlarla tepeler
şiddetle çınladı. Dağlar canlı hayvanlar gibi ses çıkardı. Dağların sesi savaştaki ordunun sesi
ile aynıydı. Her şey dalgalı deniz gibi titriyordu. Bütün ova ve dağlar, sanki bakırdanmış gibi
çınladılar, ağaçlar gibi titrediler. İnsanlar ağır hasta gibi inliyordu. Her yerden haykırış sesleri
duyuluyordu. Bu felaket esnasında herkes hayatından ümidini kesti ve kıyamet gününün
geldiğini zannetti. Çünkü günlerden Pazar ve Ay da eksilmekte olduğu için kıyamet gününü
andırıyordu. Harap olan yerlerin hepsi Franklara (Antakya Haçlı Kontluğu) aitti.
Müslümanların yaşadıkları yerlere bir şey olmadı. O gece Samusa (Samsat),
Hısnımansur(Adıyaman), Keysun, Raban, Maraş şehirleri harap oldu. Maraş’ın akıbeti o
kadar feci olmuştur ki takriben 40.000 insan telef oldu. Bu çok nüfuslu bir şehirdi ve bu
felaketten kimse kurtulamamıştı. Sis (Adana) şehrinde de aynı şey vuku buldu ve sayısız
insan öldü. Her yerde birçok kilise, manastır ve köy yıkıldı. İnsanlar öldü…”

1170 Suriye depremi:


Deprem Ölü Deniz Fay Hattı’nda gerçekleşirken depremin şiddeti günümüzde 7.7 olarak
tahmin edilmiştir.

Depremi kayda geçiren Süryani Patriği Mihail depremin sebebini Hristiyanlara ibadet izni
verilmemesi, onlara kötü davranılması, bunun sonucu olarak da Tanrının bu şehri
cezalandırmasıyla açıklar ve şöyle yazar.
“ …1170 yılının 29 Haziran’ı Paulus ve Petrus yortusu gününde, saat 3’te bir zelzele oldu.
Yeryüzü denizde bir sandalmış gibi sallandı. Antakya’da nehrin kıyısında bulunan surlar
devrildi. Greklerin (Bizanslı Rumlar) büyük kilisesi tamamen yıkıldı. St. Pierre Kilisesi’nin
minberi ile muhtelif yerlerde bulunan kilise ve evler de yıkıldı. Antakya senyörü III.
Bohemund saçlarını kestirip, halkın yaptığı gibi harar giyindi ve patrikten af diledi. Trablus
şehri ile diğer şehirlerde Dımask (Şam), Hıms, Hama’da da depremler oldu. Fakat hiçbir
yerden Halep’teki kadar kötü haber gelmedi. Oradaki tahribatı ne gördük, ne işittik. Halep’te
surlar yıkılmış, yeryüzü yarılıp birçok insan toprağa gömülmüş, şehir siyah bir su ile dolup,
sayısız insan bu suda boğulmuş. Tek bir kilisenin haricinde hepsi yıkılmıştır…”

Bu depremin ardından 1615 yılındaki depreme kadar bölge sakin bir devir

You might also like