Bir kadın ya da bir erkek eşini aldattığında, sadece
birbirlerini değil, çocuklarını da aldatmış olur. Çocukluğumun erken evrelerine ait kopuk kopuk pek çok anım var. Annemin kokusunu hatırlıyorum mesela. Babamın işten geldiğinde beni kucaklamasını, yatak odasından gelen kıkırdamaları… Öyle devam etmesi gerekiyordu. O kadar büyük acılar yaşamak için çok küçüktüm ben. Babam işteyken annemin yaptığı telefon konuşmalarını hatırlıyorum. Aşk dolu sözler, oynaşmalar. Karşı tarafta babamın olmadığına emindim. Bu başka biriydi. Ailemizin üzerine doğru yaklaşan kara bulutlardı bu. Bizi yutacağını biliyordum.
AUDITION ÇEKİMİ İÇİN MONOLOG 2
Geçmişimde öyle şeyler var ki, üzerinde düşünmemeyi tercih
ederim. Ama hayat en acıtan anıları bile su yüzüne çıkardı. Annem hastaydı, ölmek üzereydi. Onun hayatındaki tek önemli insan bendim. Benim hayatımda da o. Ölünce ne yapacaktım? Yerine kimi koyacaktım? Ayda’yı onunla tanıştırdığımda, annem “Bu o!” dedi. “Seni ona emanet edebilirim” Daha 20 yaşındaydım. Ve yalnızlıktan korkuyordum. Aşk mı daha güçlüydü yoksa bu korku mu?! Onu bugün bile tahlil edemiyorum ya da korku aşkı besledi.
AUDITION ÇEKİMİ İÇİN MONOLOG 3
Aile insanın doğuştan sahip olduğu bir şeydir. Ben sahip
olmadım. Beni doğuran kadın, annem... O gün terk etmiş. Bir gece bile koynunda uyutmadan. Bir kere bile emzirmeden... Birsen; beni evlat edinen kadın... O bir melek. Öyle diyor kendine. Şeytan da bir melek tabii... Onu çok sevdiğimi hatırlıyorum. Beni sevmesi için yapmayacağım şey yoktu. Beklediği her şeyi verdim ona. Ki bunlar çok zor şeylerdi ama çocuklar çabuk alışır. Birsen’e kendini iyi hissettirmek görevimdi. O hep yardıma muhtaçtı, fedakârdı ve başı beladaydı. Bu belaları ona ben veriyordum. Benim canım yanıyor, insanlar ona şefkat gösteriyordu. Ah zavallı Birsen… Fedakâr ve iyi kadın...