Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 4

Adı ve soyadı: Meryem İpek No: 21011010031

Atatürk Entelektüel Biyografi

M. Şükrü Hanioğlu tarafından yazılmış olan Atatürk Entelektüel Biyografi isimli kitap, 1024
sayfadan oluşan, bağlam yayınlarının çıkarttığı, 2023 yılında Türkçe olarak baskılanmış bir
eserdir. Bu eser ile Atatürk’ün düşünceleri yaşadığı çevre, aldığı eğitim ve entelektüel,
kültürel, siyasal yaklaşımlarını Atatürk’ün düşünce ve yorumlarını anlayabilmek için yazılmış
olan bu entelektüel biyografi gerçekçi bir yaklaşım ile insanüstü kahraman etiketlerinin
dışında kalmaya çalışmıştır. Kurucu Atatürk’ün başlarda biyografileri yabancı ülkeler
tarafından kaleme alınmaya başlanmış sonraları Türk tarihçileri de yazmaya ve
tarihselleştirilmeye başlanmıştır. Atatürk’ün içinde yaşadığı farklı etnikleri barındıran Selanik
Tanzimat ile Osmanlıya gelen reform hareketi sonucu Müslümanlar arasında gerici ve
gelenekçi yenilik karşıtı bir grup ile daha batılı kendilerini seçkinler olarak gören bir grup
içinde ayrılmıştı. Bu ayrılık Selanik’teki eğitim içinde kendisini göstermiş gelenekçi ile
değişim yanlıları arasında bir tartışmaya yol açmıştır. Avrupa ile ortaya çıkan alla Fransa
akımı daha Osmanlı içindeki gelenekçi kesimi rahatsız etmişti. Bu akımın etkisi toplumun
farklılaşmasına ve gayrimüslimler ile Müslümanlar arasında çatışmalara sebebiyet vermiştir.
Selanik’in içindeki bu farklı uluslar değişimi hızlandırmış ve. Osmanlı sanayileşme
uğraşlarının görünür hale gelebildiği bir şehir olmuştur. Eğitim içindeki bu yenilikler
Müslümanlar için dini anlamda önemli bir yere sahip olan ilkokullar da görülememiş
değiştirilmeden kalmaya devam edilerek geleneksel halini korumuş ve hatta kara tahta, harita
gibi ekipmanlar da reddedilmiştir. Gayrimüslimler ve yenilikçi Müslümanlar için ise modern
ve özel eğitim veren okullar kurulmuştur. Böyle bir karmaşa ortamında büyüyen Mustafa
Kemal Selanik sonrası yetişme dönemi ile de düşüncelerinin farklılaştığı, edindiği bilgileri
bağdaştırdığı bir dönem olmuş ve batıya yönelik olan bu aşk nefret ilişkisi, yenilikçi ve
gericiler arasındaki çatışmalar yaşadığı şehirdeki toplulaşmaların neticeleri olarak
görülmüştür.
Goltz’un askeri reformları ile ilgili görüşleri, Osmanlıyı büyük oranda askeri reformları ile
etkilemiş, pek çok subayın dünya görüşünün şekillenmesine faydası olmuştur. Bu akademik
reform yeni kurulan batılı ordusuna, Türkçülüğe ve ulus düşüncesine etkili olmuş. Bu durum
da hayatının ilerleyen dönemlerinde, Mustafa Kemal'in değişik değerlendirmelerinde ve
siyasetlerinin arka planında görülmüştür ve ondan ilham alarak yorumlar yapmasını
sağlamıştır. Goltz’un orduyu ilerletmekteki başarısını takdir etmiş, Batılaşma görüşünü
desteklemiş olsa da aslında Atatürk askeriye içindeki yabancılardan hoşnut olmamış ve sadece
Türklerden oluşan bir birliğin oluşmasını desteklemiştir. Yaşıtları gibi Abdülhamid rejimine
karşı olan Mustafa Kemal, Osmanlı ile gelen bu gelenekleri kabul etmemiştir. Ordu içinde
eski düzenle kurulan ve Abdülhamid’e bağlılık gösteren yeterince eğitimi olmayan bu kesim,
eğitimli olan subay kesimin rahatsız olmasına sebep olmuştur. Jön Türklerin siyasi devrimi
gibi hadiseler orduda eğitimli subay sınıfının güç kazanmasını sağlamış ve Abdülhamid
destekçilerinin ordu içindeki gücünü kırmıştır. Ordu içinde eski düzen tekrar kurulamamış ve
1883 reformları sonrasında eğitimli Osmanlı subayları İttihat ve Terakki’nin askeri merkezi
olmuştur. Daha sonra gelen Balkan savaşları ve savaşlardaki başarısızlık ordunun bir devrime
ve değişime ihtiyacı olduğunu göstermiştir. Balkan savaşlarından sonra ordu kontrolü artık
İttihat ve Terakki kontrolündedir. Mustafa Kemal ordunun siyasete müdahale etmesine ve
siyasallaşmasına karşı çıkmış. Bir kurum olan askeriyenin bu durumdan zarar göreceğini
düşünmüştür. Siyaset içinde askeriyeden tümüyle rahatsız olmasa da ordunun toplum ve
askeriye içindeki konumunu engelleyeceğini düşünmektedir. Katıldığı kongrelerde bu durumu
eleştiren Mustafa Kemal dikkate alınmamış Enver Paşa’nın duyduğu rahatsızlık gönüllü
sürgün edilmesine sebebiyet vermiştir.
Mustafa Kemalin Selanik’te edindiği tecrübeye dayanarak eski ve yeninin bir mücadelesi
olduğunu düşündüğü modernleşmeyi daha derin bir düşünce içinde konumlandırmıştır. Laik
eğitim kurumlarında okuması gibi sebepler dini kurumları eleştirmesi konusunda onu açık
hale getirmiştir. Müslümanlardan oluşan bir toplum içinde İslam’a karşı çıkılmaz bu kültür
öylece silinip atılamazdı. İkinci meşrutiyet Garpçıları’nın dile getirdiği görüşlerle Mustafa
Kemal’in görüşleri benzerdir. Dünya görüşlerini şekillendiren bilimin, geleceğin ideal
toplumunu sağladığını düşünmekte ve batı ile bir aşk nefret ilişkisi içerisindedir. Bir yandan
batının sömürerek Osmanlı topraklarından beslenmesi bir yandan da batılılaşmayı savunarak
Avrupa’nın zenginliğinde bilimin benimsenmesinin yattığına inanıyorlardı.
Batılaşma bilime dayalı bir toplum yaratmanın ilk koşulu olarak görülmüş, batılı gibi
giyinmek, batılı görgü kurallarını öğrenmek bilimsel bir toplumun oluşmasının şartı olmuştur.
Bu neticede ilk iş olarak İslam’ın getirdiği bu gericiliğin terk edilmesi gerektiğine inanıyordu.
Mustafa Kemal bir dönüşüm ve değişim planı hazırlayarak dini tekkelerin kapatıldığı,
kadınların sosyal hayata katıldığı, fesin yerini şapkaların aldığı, dinin devletin kontrolünde
olduğu bir gelecek amaçlamıştır. Mevcut alfabeyi yasaklamış ve yerine yeni bir Latin alfabesi
koyarak eski alfabeyi tamamen reddetmiş, İsviçre kanunlarını getirerek çok eşliliği
kaldırmıştır. Her şeye rağmen merkeze bu derece bilimi alan Mustafa Kemal’in Müslüman
olan bir toplumda iktidara geçmeyi başarması da şaşırtıcıdır.
Savaş dönemi Mustafa Kemal’in başarıları ön plana çıkmıştır. Katıldığı muharebeden başarılı
bir şekilde çıkarak Türk halkının gözünde gözün de bir kahramanı olmuş ikinci ordu
komutanlığı kendisine verilmişti. Sonraları Mustafa Kemal, Arap isyanları ile Filistin
savunmasında önemli bir rol oynamıştır. Askeri başarılarıyla Vahdettin ile konuşma şansı
bulmuş daha sonraları Padişahın yaveri ilan edilmişti. Mustafa Kemal, yerel Arapların İngiliz
destekli isyanları yüzünden birliklerini Halep’e çekmiş 30 Ekim’de Osmanlı sonra Mondros
Ateşkes Antlaşması imzalayarak savaştan çekilmiştir. Mustafa Kemal’in avantajı İttihat ve
Terakki içinde olmasına rağmen siyasetin dışında kalabilmesidir ve bu millete liderlik
edebilecek bir lider olduğu da anlaşılmıştır. Uluslararası alanda Türklere karşı bir sempati
yoktu. Avrupalı devletlerin Paris Barış Konferansında aslında Osmanlıyı ne kadar kontrol
altına aldığı görülmüştür. Geçmişte önemli bir merkez olan Osmanlı İmparatorluğu
parçalanma durumundaydı. Avrupalı devletlerinin Osmanlı üzerindeki kontrolü sonucu
yapılan baskılar İttihat ve Terakki üyelerinin tutuklanmalarına ve Ege kıyıları ile Akdeniz
kıyılarının işgal edilmesine sebep olmuştur. İşgal ve baskılar Türkler arasında milliyetçiliğin
alevlenmesini sağlamıştır. Kamuoyunda da direnişten yana olunmaya başlanmış ve Mustafa
Kemal direniş lideri olarak; Anadolu’da milliyetçilerin toplantılarına katılarak, yapılan
faaliyetleri desteklemişti, yapılan bu eylemleri bastırmaya çalışan hükümeti de eleştirmiştir.
Eylemleri neticesinde bir geri dönme çağrısı alan Mustafa Kemal bu çağrıyı reddetmiş bunun
üzerine padişah tarafından görevden alınmıştır. Mustafa Kemal yapılanlara cevap olarak
imparatorluğa istifasını sunarak direnişe katılmıştır. Yaptığı bu riskli hamle ile Mustafa Kemal
ilerleme kaydederek halk içinde söz sahibi olmuştur. Sahip olduğu etkiler ve itirazlar sonucu
padişahın onayı ile resmi meşrutiyet ileri sürülmüş kurulan iki parti arasında bir anlaşmaya
varılmıştır. Kongre kararları kabul edilerek adil bir süreç sözü verilmiştir. Seçimlere giden yol
açılınca Mustafa Kemal ezici bir zafer ile Erzurum milletvekili seçilmiş ve İstanbul’a gitme
riskini almamıştır. Büyük millet meclisi adını verdikleri bu yeni meclis anakara Milletvekili
Mustafa Kemal önderliği ile İslami bir tonu benimsemiştir. Öyle ki açılış cuma namazı sonrası
yapılmış girmiş oldukları bu İslami karakter, alkolün yasaklanması ve İslam dünyasına
söylediği sözler laik bir devrimin olabileceğini göstermemiştir. Milletin dini duygularının
canlandırılması isyancı gayrimüslim gruplara karşı gücünü göstermeyi amaçlamış kendi aşırı
milliyetçi düşüncelerine rağmen bir sahip olduğu dönem ve şartları neticesinde İslam’ın
düşüncesini desteklemiş ve diğer Müslüman etnik grupları da bu konuda vurgulamıştır. İslam
destekçiliğini göstermek için sosyalistleri tutuklamaya kadar gidilmiş ve dışlayıcı olabilecek
ideolojileri gizlemiştir. Ancak halkın gözünde Jön Türkler ile başlayan bu devrimler ve
kurulan partiler imparatorluk içindeki kutuplaşmaları arttırmış partiler hakkında zayıf fikirleri
olmasına sebep olmuştur. Mustafa Kemal istediği amaçlara ulaşmak için farklı ittifaklar
yapmak zorunda kalmış bu amacı içinde Sovyetler ile müzakereler yapmış, imzalanan
Moskova antlaşması ile de Sovyetler misak-i millîyi onayladığı sınırları kabul ederek
kapitülasyonları kaldırmıştır. Mustafa Kemal Yunanlılara karşı saldırı başlatmak amacıyla
riskli bir karar almış ve genel seferberlik ilan etmiştir. Beklenen taarruz 1922 de Mustafa
Kemal liderliğinde başlamıştır. Zaferin hemen ardından ona engel olan saltanata sıra gelmiştir.
Milletin iradesi ve kendi oyunu verebilmesi bu milletin kurtuluşudur. Siyasi üstünlüğü artık
güvence altında olan Mustafa Kemal artık kapsamlı bir dönüşüm ile toplumsal ve siyasi
devrimci programı artık başlamıştır. Dini kontrol altına almak ve kişiye özel bir mesele haline
getirmek amaçlanmıştır. Bilimsel ve laik ideoloji ile yönetilen bu toplum Türk milliyetçiliği
ile oluşturulmak istenmiştir. Özellikle devlet desteği ile Türklerin tarihi kökenlerini hakkında
yapılacak olan çalışmalar için kurulan Türk Tarih Cemiyeti’nin geliştirilip desteklenmesi bu
konuda önem arz etmiştir. Teze göre Türklerin ana vatanı Orta Asya idi ve Türkler ettikleri
göçler ile imparatorluklar kurmuş dünya medeniyetini dünyaya yayan bir toplum olduğunu
söylemiştir. Türk milliyetçiliği ile oluşan bu yeni rejim Türk tarihinin bilime, dile ve tarihe
dayalı Türk milliyetçiliğinin oluşmasını amaçlamıştır.
1930 yıllarında kısa ömürlü demokrasi girişimli kişi kültünün ortaya çıkmasını sağlayan lider
ismi ile anılacak olan bir ideolojiye mesafeli durmuş anacak bu bir karşıtlık değil belirli bir
seviyede çizgi aşılmadan gerçekleştirme isteğiydi. Yorumlayıcı ideologlar grubunu inşa
etmek istediği sol Kemalistler sonlandırılırken muğlak ve mistik sağ Kemalizm’e zimmi
destek vererek resmiyet kazandırması bundan kaynaklanmıştır. Atatürk’ün geliştirdiği bu
siyasi sistem onun ölümünden sonra istemeden de olsa neredeyse bir tapınma durumuna
getirilmiştir. Ölümü sonrası yapılan rejimlerde Osmanlı tarihi Türklerin geçmişi ile
birleştirildi. Bu fikir Mustafa Kemalin düşüncesine zıt olsa da bu iki ideolojiyi birleştirerek
Türk ulusunun yeniden yapılanmasını amaçlamıştır. Bu durum orijinal ideolojinin tekrar
ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Batılaşma çabaları uluslararası alanda bir başarıya
ulaşmasa da yurt içinde belli bir kesimi etkilemeyi başarmıştır. Batılı olma duygusu
geliştirmiş eğitimli kesim doğu ile bağlantı kurmayı reddetmiştir. Tek taraflı olarak dayatılan
bu modern batıcı yaklaşım Müslüman ve gelenekçiler tarafından düşmanca bir girişim
sayılmıştır. Türk kadınının gelecekteki statüsü ve değeri de önemli bir kaygı olmuştur.
Kadınlara seçme ve seçilme hakları ile hayatın içinde farklı alanlarda tıpkı Avrupalı kadınlar
gibi olmaları konusunda çeşitli yasalar çıkmıştır. Artık geleneksel Türk kadının kılık
kıyafetleri değiştirilmişti. Başörtü Atatürk tarafından hoş bulunmasa da kaldırmak için
herhangi bir girişimde bulunmamıştı. Bu geniş kapsamlı reformalar seçkin kitleleri zaten
değiştirmiş bunun haricinde Türk toplumu içinde daha eğitimsiz kesime de etkileri olmuştur.
Mustafa Kemal modern cumhuriyet haline getirdiği eski Osmanlı’nın Türkiye’nin bu yeni
düzenine geçişinde önemli bir yeri olmuştur. Cumhuriyetin oluşum sürecinde zaferleri ile
gelen kitleleri etkileme yeteneği öncü bir lider olmasını sağlamıştır. Millî mücadele ve
cumhuriyet yapılandırılması planlanan yeni düzene karşı çıkması ile uluslararası alanda
önemli bir yere sahip olmuştur. Atatürk fikirleri için bulabildiği her türlü kaynaktan
yararlanmıştı tıpkı yaşadığı ve büyüdüğü Selanik, katıldığı jön Türkler ve üyesi olduğu İttihat
Terakki cemiyeti gibi hayatının farklı bölümleri düşünce dünyasını da şekillendirmiştir.
Atatürk de diğer kurucular gibi eleştirilenleri ve ona muhalefet olarak karşı çıkanları dikkate
almamış en sonunda da tek parti yöntemine geçmiştir. Mustafa Kemal Atatürk elli yedi
yaşında hayata gözlerini kapatmış ancak arkasında dönüştürülen ve değiştirilen bir Türkiye
bırakmış kendisinden sonra gelenler her zaman onun ideolojisine uymamakla beraber farklı
yönlere de gitmişler ancak Atatürk’ün ideolojileri ve düşünceleri günümüzde hâlâ önemini
korumaktadır.

You might also like