C: Çocukluğumu bir şişeye sığdırıp denize atmış gibi düşünüyorum. Ne kadar
uzak tutarsam o kadar mutlu olabilirmişim gibi hissettiriyor… C: Bence bir bireyi yetiştirme disiplinidir. C: Küçüklüğümde her zaman izlediğim filmlere ve dizilere özenirdim. Çocukların annelerine danışmasını birbirlerine bakarak gülümsemesi falan. C: Ben büyürken bir baba figürüm yoktu. C: O yüzden dizilerdeki anne çocuk ilişkisine daha çok bağlanırdım. Hatta taklit ettiğim de oldu. Anneme elimden geldiğince el işi yapabildiğim kartondan olsun, hamurdan olsun, boya kalemlerinden olsun hediyeler yapıp ona verirdim ve hiç sevmezdi. C: Nedenini hep merak ettim. Kendime güvenmemeye başladım. C: Yaptığım şeyleri iğrenç bulduğunu ve onu üzdüğümü düşünürdüm çünkü bana her zaman bağırıp derslerime çalışmamı ve ondan uzak durmamı söylerdi. C: Dedem hiçbir zaman annemle ilgilenmezmiş ve babamın terk etmesi benim de tanıdığı erkeklerden birine dönüşeceğim düşüncesiyle dolmuş. C: Büyüdükçe bulunduğum her ortamda çevremdekileri memnun etmeye çalışmak ve kendimi kabul ettirmek üzerine istemeden de olsa çabalıyorum. C: Onların hakkımdaki düşüncelerini kafamda tartmadan edemiyorum bu da beni çok yoruyor. C: Maalesef sadece annem ve ben olarak büyüdüğüm için danışabileceğim bir aile üyesi yoktu. C: Bazen okuldaki öğretmenlerim saçımı tarardı, ayakkabı bağcıklarımı bağlarlardı ama C: hiç gerçekten başımı yaslayacak bir omzun olduğunu düşünmüyorum. Sadece Ponipo vardı sokakta beslediğim kedim. C: Annem onu eve almama izin vermemişti. Her yediğim yemekten ayırıp ona verir saatlerce konuşurdum yanımda durur beni dinlerdi. C: Sadece onun yanında kendim olabiliyordum çünkü kendimi kabul ettirmeye çalışma gibi davranışlarım olmuyordu. C: Annem yüzünden sevgi nedir bilmiyorum. C: Bence annem babamın bizi terk etmesinden dolayı beni suçlamasaydı ve onun da bir parçası olduğumu hatırlayıp bana sevgi aşılasaydı, B,C,D: şu an aramız daha iyi olurdu. C: Eğer bu konuşulan bir konu olsaydı belki de çoğu ebeveyn ‘benim yaşadıklarım en doğrusu’ diye düşünmeyecekti.