Professional Documents
Culture Documents
Ceza Genel Vi̇ze 2023
Ceza Genel Vi̇ze 2023
00 ₺
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
SINIF :2-B-ŞUBESİ
İLHAN ÜZÜLMEZ
DÖNEMİ:GÜZ- DÖNEMİ
Önerilen Kaynaklar
Ceza hukuku temelinde suç ve ceza kavramlarını barındıran bir derstir. Neden
suç müessesine ihtiyaç duyuyoruz? Neden suç işleyen bir kişi
cezalandırılmalıdır? Ceza hukuku enstrümanlarına ve yaptırımlarına neden
ihtiyaç duyulur?
Diğer bahsedilecek olan haksızlık çeşitleri ise suç teşkil etmeyen ancak haksızlık
bakımından bu haksızlıklar suçta olduğu gibi hukuk sistemi tarafından müeyyide
öngörülen yaptırımlar değildir. Buradan hareketle de haksızlıkları
sınıflandırırken bir nicelik esası benimsenir ve en ağır haksızlık çeşidi suç
1
olarak görülür. Ancak bazen diğer haksızlık çeşitlerine göre daha hafif kalan
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE.1.HAFTA / 2022
unsurların da suç olarak düzenlendiğini göreceğiz ve bu unsurların neden suç
olarak düzenlendiği de ele alınacaktır. Ancak bir hukuki modelleme itibarı ile suç
en ağır haksızlık çeşididir.
Bunun en basit cevabı sosyal kontrolü sağlamaktır. Dolayısıyla ceza hukuku bir
çeşit sosyal kontrol enstrümanı olarak görülebilir. Toplumu oluşturan kişilere suç
işlemeleri halinde hangi yaptırımlarla karşılaşacakları ceza hukuku ile ifade edilir
ve bu yaptırımların kişiyi suç işlemekten alıkoyması gibi bir fonksiyonu da yerine
getirmesi beklenebilir.
Cezanın günümüzden yüz sene öncesine kadar temel fonksiyonu genel önleme
amacı taşımaktadır. Genel önleme amacı suç işleyen kişinin cezalandırılması ile
toplumu oluşturan diğer kişilerin suç işlemekten çekinmesini sağlamaktır. Yani
toplumdaki diğer kişilere eğer suç işlerseniz siz de aynı akıbeti yaşarsınız ve bazı
yaptırımlara tabi tutulursunuz mesajını vermektir. Genel önlemenin amacı kendi
içinde olumlu genel önleme ve olumsuz genel önleme olarak iki başlıkta
toplanabilir.
Olumsuz Genel Önleme toplumda suç işlememiş diğer kişinin, suç işleyen
diğer kişinin bazı yaptırımlara tabi tutulduğunu görerek aynı davranışı
gerçekleştirmesi durumunda aynı şeyleri yaşayacağı korkusuna kapılmasını
ifade eder. Bu şekilde düşündüğü için ise kişinin suç işlemekten çekinmesi
beklenir.
Olumlu Genel Önleme ise toplumda suç işlemeyen diğer kişilerin, suç
işleyen kişinin hakkı ile cezalandırıldığını görmesi durumunda sistemin
işleyişine saygı duymasını ifade eder. Burada suç işledi ve karşılığını gördü
mesajı verilir. Bu durumda toplumdaki diğer kişilerin hukuka olan güveninin
sağlanması beklenir. Bu sistemde henüz suç işleyen kişiyle bağlantılı bir
beklenti yoktur sadece toplum suç mefhumu ile motive edilerek korunmaya
çalışılır.
Suç işleyen kişinin bu suçu işlemesinde birçok farklı sebep olabilir. Ancak
bu konu aslında doğrudan hukuk biliminin bir konusu değildir. Suç işleyen
kişinin o suçu neden işlediği konusu ile doğrudan ilgilenen alan
kriminolojidir. Yani suçlu figürü üzerinden suçluyu suç işlemeye iten temel
sebeplere odaklanan bilim dalı kriminolojidir. Bu sorunun cevabı direkt
olarak normatif bir bilim dalı olan ceza hukuku ile ilgili değildir. Bu konuda
işin içine sosyoloji, psikoloji, ekonomi gibi dallar girmektedir. Ancak böyle
2
Sayfa
bir durumda suç işleyen kişinin cezalandırılması ile bu kişinin bir araç gibi
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE.1.HAFTA / 2022
kullanılmasının mümkün olup olmadığı konusu ortaya çıkmaktadır. Çünkü suç
işlemiş olsa dahi söz konusu toplumun bir üyesi olan ve hala belirli bir
oranda hak ve hürriyetlerini kullanmaya devam eden bir kişidir. Bu nedenle
bu kişinin topluma tekrardan adapte edilmesi gerektiği bilinmektedir.
Kısacası kişi kusurundan arındırılarak gerçekleştirmiş olduğu haksızlığın
muhtevasını hissetmeli daha sonrasında ise tekrar sosyal yaşama
katılabilmelidir. Çünkü her ne kadar eski toplumlarda uygulanan bir yöntem
olsa da (suç işlemiş kişinin bir kaleye hapsedilmesi, ömür boyu bir gemide
kürek çekme cezası verilmesi gibi) günümüzde bir kişi toplumdan
soyutlanamaz. Cezanın özel önleme aracının sistemde bulunduğu bir hukuk
anlayışında böyle bir durum mevcut değildir. Yani suç işleyen kişi bir araç
olarak kullanılamaz.
Olumlu özel önleme ise bir tık tartışmalıdır. Hegel’in görüşüne göre suç
işleyen kişi kendi yararı için cezalandırılır. Çünkü onun tekrar topluma
saygılı bir birey olması sağlanmaya çalışılmaktadır. Böylece kişinin kendi
haksızlığının karşılığını yaşadığı anlaşılması beklenmektedir. Motivasyon
kaynağı ise bir daha bu duruma düşmeme düşüncesidir.
Her şeye rağmen genel önleme amacı tamamen terkedilmiş değildir. Yani
toplumda suç işleyen kişi iki nedenden dolayı cezalandırılmaktadır;
Eğer kanunun ve sistemin olduğu ancak suç işleyen kişinin cezalandırılmadığı bir
toplum düşünürsek burada suç işleyen kişi kanunlara rağmen fiilen
cezalandırılmamakta demektir. Bu durumda ise toplumda güvensizlik ve kişinin
yaptığı yanına kar kaldı gibi düşünceler doğmaktadır.
Son 20-30 yıl içinde genel önleme ve özel önleme dışında bir düşünce de ceza
3
hukuku sisteminin içine sızmıştır. Bunlar onarıcı adalet düşüncesinden doğan bir
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE.1.HAFTA / 2022
takım süreçlerdir.
Ceza hukukunun olmadığı bir durumda ortaya kaos çıkmaktadır çünkü güçlü,
zayıfın elindekini her zaman alır. Ve bu durumda ceza hukuku olmadığında zaten
zayıftan aldığı ile güç kazanan kişiye sadece tazminat cezası uygulamak ortadaki
haksızlığa son vermeyeceği gibi aksine bu haksızlığı daha çok derinleştirecektir.
Ceza hukuku sisteminin işleyişi hantaldır. Kişinin bir ceza hukuku yaptırımına
bağlı tutulabilmesi için hakkında suç soruşturması yürütülür, iddianame hazırlanır
yani belli bir süreç vardır. Bütün bu süreç bir masraf, bir külfettir. Bugün bu
nedenle ceza hukuku sisteminin en son olarak gerçekten gerektiği noktada
devreye girmesi gerekir ama bir davranışın suç olarak kanunda düzenlenmesinin
tek temel motivasyonu bu durum değildir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE.1.HAFTA / 2022
sorudur. Hukuki menfaat konusu ile ilgili bazı örnekler vermek gerekirse yaşam
hakkı, vücut bütünlüğü, çocuklar için cinsel dokunulmazlık, yetişkinler içinse cinsel
özgürlük, irade özgürlüğü bunlardan bazılarıdır.
Hayvanları Koruma Kanunu’nda bugün yeni bir düzenleme vardır. Her ne kadar
sokak köpeği ifadesi geçmese de herhangi birisi ile arasında bir hak sahibi ilişkisi
olmayan bir havyanın öldürülmesi suçtur. Kanun koyucu bazen sosyal
ihtiyaçlardan, toplumun dilediği bir takım yaptırımlardan hareketle bazı
davranışların herhangi bir hukuki menfaat koruyup korumadığına çok da dikkat
etmeksizin bunları suç olarak düzenleyebilir. Ancak teknik ceza hukuku
bakımından ise bunun yapılmaması gerekmektedir. Bazı ülkelerde gelecek
kuşakların sağlıklı yaşam hakkının korunmasına yönelik bazı düzenlemeler de
yapılmıştır.
Peki bir Anayasa Mahkemesi’nin kanun koyucunun iradesini sen bunu suç
olarak düzenlemişsin ama bu davranış hukuki menfaate aykırılık teşkil etmiyor
ya da bu davranış bir suç olarak düzenlenebilecek nitelikte bir suç teşkil
etmiyor şeklinde eleştirdiği Anayasa Mahkemesi kararı gösterilebilir mi?
Peki bir haksızlık türü olarak belirtilen suçtan farklı olarak başka haksızlık
türleri yok mudur?
Haksızlık
• Haksız fiil
• Sözleşmeye aykırılık
5
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE.1.HAFTA / 2022
Bu haksızlıklar karşılığında tazminat öngörülen bazı haksızlık türleridir.
Tazminat ise genel olarak özel hukukta karşımıza çıkmaktadır.
Her suç mutlaka bir haksız fiil ile de iç içedir. Ancak her haksız fiilin bir suç
olduğu söylenememektedir. Yani suç teşkil etmeyen farklı haksız fiil türleri de
mevcuttur.
Bazı haksızlık türleri vardır ki bu haksızlık türleri doğrudan hukukun ilgi alanında
değildir. Ancak topluma hakim olan birtakım anlayışlardan hareketle o fiillere de
haksızlık denmektedir. Mesela soyut yalan söylemek toplumsal olarak zarar
veriyor olsa da suç teşkil etmeyebilir. Ancak somut yalan söylenirse yani
dolandırıcılık yapılır, iftira atılırsa, gerçeğe aykırı belge düzenlenirse bu tarz
yalanlarla ceza hukuku ilgilenebilir ancak yine de hukuk tüm yalanlarla ilgilenmez.
Ama bu davranışların özünde haksızlık yattığı gerçeği değişmez. Bu haksızlıklar
salt bir ahlaka aykırılık ya da o topluma göre örfe aykırılık olarak karşımıza
çıkabilir. Dolayısıyla haksızlık modellemesi yapılırken ceza hukuku alanında hukuki
haksızlık modellerinden bahsedilmektedir. Ancak buna rağmen akla töreye
aykırılık gibi kategorilerdeki haksızlıkların diğer hukuk alanlarında hiç ciddiye
alınmadığı gelmemelidir. Örneğin basiretli tacir anlatılırken ticari örf ve adete
göre bazı şeyleri gerçekleştirmesi gereken kişiden bahsedilecektir. Özellikle özel
hukukta örf adet ve ahlak her zaman karşımıza bir değerlendirme ölçüsü olarak
karşımıza çıkabilir. Örneğin borçlar hukukunda genel hukuka aykırılık bir
sözleşme bakımından geçersizliğini sebebidir.
Ceza hukuku ve ahlak arasında ilişkiden bahsedecek olursak bazılarına göre suç
madem bir haksızlıktır, hem de haksızlıklar arasındaki en ağır haksızlıktır, her
haksızlık da ahlaka aykırılıktır dolayısı ile her suç bünyesinde bir ahlaka aykırılık
teşkil etmektedir. Diğerlerine göre ise ceza hukukundaki bazı suçlar ahlaka
aykırılık teşkil etse de tüm suçların ahlaka aykırı olduğu söylenememektedir.
Özellikle taksirli suçlardan bazılarının ahlakla ilişkili olmadığı söylenmektedir.
Burada ise ceza hukuku ile ahlak arasında doğrudan bir bağlantı kurmak haksızlık
modellemesi bakımından mümkün müdür konusu ise tartışmalıdır. Ancak ceza
6
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE.1.HAFTA / 2022
kadar özel meseleleri de düzenlemeye başlamıştır ki bir iş yerinde belli bir
sayıdan az eleman çalıştırmaya bile haksızlık diyebilmektedir.
Geminin yan tarafına geminin adını yazmamak da bir suçtur, peki bu ahlaka
aykırılık mıdır?
İdeal olan her suçun bir ahlaka aykırılık barındırması olsa bile günümüzde ceza
hukuku düzenlemelerinin hepsinin bünyesinde bir ahlaka aykırılık mevcut olduğu
söylenemez.
Bu maddedeki son kısım diğer sayılan tüm amaçların nihai hedefidir. Yapılan tüm
hareketler kişinin maddi ve manevi varlığının gelişebilmesi içindir. Yani toplum
korunmaktadır ama toplumu soyut olarak bireylerden bağımsız bir şekilde
korunmamaktadır. Nihai hedef toplumu oluşturan her bir kişinin kendi biricik
şahsi özelliklerini yaşayıp geliştirebilmesidir. Amaç bireyin kendi özgür
seçimlerinin peşinden gidebilmesini sağlamaktır. Bunun sosyolojide modern
karşılığı tanınma evresidir. Yani kişilerin kendi kişilik özelliklerini serbestçe
yaşayabilmeleri ve yansıtabilmeleri temel amaçtır. Bu yapılırken kişilerin bu
gelişme süreçlerini tehdit edecek faktörler de yaptırım altına alınmaktadır ki
amaca ulaşabilmek mümkün olsun. Amaca ulaşırken öncelikle bir yapıyı temsil
etmemiz gerekmektedir ve bu yapıyı tehdit eden davranış modellerine de bir
hukuki sonuç bağlamamız gerekmektedir. Bu yapıyı tehdit eden davranış
modellerine üst başlık olarak haksızlık denmektedir ve haksızlıkların çeşitli
türleri vardır. Yani haksızlık büyük bir küme olarak hayal edilebilir. Bu küme
7
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE.1.HAFTA / 2022
Bu kümelerin ise kesişmeleri mümkündür yani bir haksız fiilin aynı zamanda bir
suç teşkil etmesi de mümkün olabilmektedir. Ya da bazen karşılığında bir idari
yargı yaptırımı görülmüş bir haksızlığın aynı zamanda suç teşkil ettiği
söylenebilir. Ancak yine de ceza hukuku bu şemada suçlar ile ilgilenmektedir ve
suçlar bu bağlamda en vasıflı haksızlık olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü suçlar
kişilerin maddi ve manevi bütünlüklerini geliştirme amacına en ağır darbeyi vuran
haksızlıklardır. Örneğin bir kişinin ölümüne sebebiyet verdiğinizde artık bu kişinin
maddi ve manevi bütünlüğünü geliştirmesinden söz etmeniz mümkün değildir.
Vücut bütünlüğüne zarar verildiğinde, irade özgürlüğü ortadan kaldırıldığında, mal
varlığına ve menfaatlere yönelik bir saldırıda bulunulduğunda kişinin maddi ve
manevi bütünlüğünü geliştirme ihtimali ortadan kalkar.
Peki kanun koyucunun bir suçu tanımlayarak onu bir yaptırıma bağlaması ne
anlam ifade eder? Örneğin kasten öldürme suçunu TCK madde 81’de
tanımlayarak bir yaptırım öngörmesi ne demektir?
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE.1.HAFTA / 2022
ilan edilmektedir. Bu tespitleri de yargı organı yerine getirir. Ve cezasının ne
olduğu da ilan edilmektedir. Örneğin kasten öldürme suçunun cezası müebbet
hapis cezasıdır. Böylece artık kasten öldürme davranışını gerçekleştiren kişi
müebbet hapis cezası ile karşılaşacağını bilmektedir.
Ceza hukukunun konusunu oluşturan haksızlıklar yani suçlar ceza hukukunun yapısı
bakımından sistemdeki en vasıflı haksızlıklar olmalıdır demekteyiz. Var olan diğer
bazı haksızlıklar ise diğer hukuk dalları tarafından tanımlanmıştır. Bunun dışında
ise birtakım haksızlık türleri vardır ki hukuk düzeni bunları haksızlık olarak
öngörmüş değildir. Örneğin soyut yalan söylemek… Ancak vasıflı yalanlar ise
hukuk düzenimizin konusu alanındadır. Oysa ki borcunu zamanında ödememek ile
ceza hukuku ilgilenmez. Sadece bir sözleşmeye aykırılık olarak borçlar hukukunun
ilgi alanındadır.
Tarif edilmek istenen şey haksızlık kümesinin geniş olduğudur. Suçlar ise bu
kümede en ağır yaptırıma tabi tutulmuş olmasından dolayı en vasıflı alandır.
Haksız fiil, sözleşmeye aykırılık gibi haksızlıkların yaptırımlarının da çok daha
farklı olduğu görülmektedir. İşte ceza hukuku bu niteliği itibarı ile birtakım
güvenceleri de bünyesinde barındırmalıdır çünkü temel hak ve hürriyetlere
yönelik bir kısıtlama getirmektedir.
Suç teşkil eden bir davranışı gerçekleştirmek yasak mıdır? Yasak ise bu
yasaktan ne anlaşılması gerekmektedir?
Ceza kanunlarında toplumun zaten haksızlık olarak gördüğü suç tanımlarına yer
verildiğinde toplumda zaten suç olarak içselleştirilmiş şeyler kanunlaştırılmış
9
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE.1.HAFTA / 2022
olur. Bir davranış normu sadece kanunlaşmış olur. Bu davranış normları çoğunlukla
kişiye bi yasak şeklinde hitap eder. Bu davranış normlarını bazı yazarlar musevilik
dininde bulunan 10 emire kadar götürebilmektedirler. Gerçekten bugün
bakıldığında da o gün 10 emirde yer alan normların hepsi günümüz modern
hukukunda bir suç teşkil etmektedir. Örneğin başkasının malını çalma, başkasını
öldürme… Davranış normlarının kaynağının ne olduğu hususunda tartışmayı
sonlandırma imkanı yoktur. Bu konu üzerinde konuşan her kişi kendi dünya
görüşünü yansıtmaktadır. Kimine göre davranış normlarının kaynağı akıldır.
Kimisine göre bu davranış normlarının kaynağı sezgidir. Yani her ne kadar insanlar
akıl edebiliyor olsalar da bunu rasyonel bir düzleme oturtmadan sezgi sureti ile
davranış normlarına ulaşırlar ve bu yetenek toplumsal yaşamı sürdüren insana
özgüdür. Kimisine göre davranış normunun kaynağı ise ilahidir. Bizzat tanrının
iradesini cüzi de olsa yansıtan insanın davranışı bu ilahi kaynaktan gelmektedir.
Bu nedenle davranış normunun kaynağının tespit edilebilmesi için elimizde tek bir
unsur yoktur. Ancak sözün özünde bu davranış normları ceza kanunlarında
mevcuttur ve yasaklara dair birçok hüküm vardır. Bir insanı kasten öldüren kişi
müebbet hapis cezası ile cezalandırılır şeklindeki ceza hukuku kuralını bir insanı
öldürme normunun bir yansıması olarak görürüz. Bazen de bir şeyi yapmamaktansa
bir şeyin yapılması gerekir. Emir niteliğindeki davranış normları bir şeyin
yapılmasını isteyebilir. Mesela toplumsal dayanışmanın esas olduğu bir sistemde
kanun koyucu yardım ve bildirim yükümlülüğünü yerine getir diyebilir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE.1.HAFTA / 2022
Bugün çok istisnai bazı kanunlar hariç her kanunda o kanunun düzenlendiği alana
ilişkin suç tipleri mevcuttur. Sayısız nitelikte suç tipi mevcuttur. Her gün yeni
kanunlaştırmalar ile yeni suç tipleri meydana gelmektedir.
Ceza hukuku normatif bir bilim dalı olarak hukukun bir dalıdır. Peki ceza
hukukunun normatifliği ne demektir?
Ceza hukuku temel hak ve hürriyetleri sınırlandırır şeklindeki bir önerme ise
nasıl anlaşılmalıdır?
Anayasa hukuku ile ceza hukuku arasındaki diğer temel irtibat ise;
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE.1.HAFTA / 2022
Hiçkimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir
beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE.1.HAFTA / 2022
Suç işlenildiği iddiası ile karşılaşıldığında suç soruşturması yapmakla yetkili bazı
merciler vardır; Cumhuriyet Savcılıkları, Kolluk Makamları. Bazen bir suç işlendiği
iddiasına ilişkin bir bilgi Cumhuriyet Savcılıkları ya da farklı birtakım merciler
tarafından öğrenilmiş olabilir. Mesela valiliğe ya da kaymakamlığa ihbarda
bulunulabilmek gibi. Bugün internet üzerinden Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi
üzerinden birçok ihbarda bulunulmaktadır. Bu ihbarların Cumhuriyet Savcılığına
yönlendirilmesi ile suç soruşturması başlar. Soruşturma başladıktan sonra ceza
muhakemesi kanununa göre savcının en temel görevi suça ilişkin her türlü delili
toplamak ve etkin bir soruşturma yapmaktır. Bu sırada ise Ceza Muhakemesi
Kanunu’nda var olan enstrümanların kullanılması gerekir. Suç soruşturması
sürecinde ise olanların aydınlığa kavuşturulması gerekmektedir. Günün sonunda
yeterli suç şüphesine varılırsa ve muhakeme engelinin bulunmadığı bir durum
mevcutsa bu aşamada iddianame düzenlenmelidir. Bu iddianame ilgili makamlar
tarafından kabul edildiğinde kovuşturma aşaması başlamaktadır. Kovuşturmada
yine birçok usulü düzenleme mevcuttur. En sonunda ise duruşma evresinin
sonunda bir hüküm verilmesi gerekmektedir. Bu hüküm aşamasından sonra ise
kanun yoluna tabi tutulma vardır ancak tüm bu süreçte bütün ceza muhakemesi
işlemleri belirli bir usule tabidir. Örneğin sanığın müdafisi kanun yoluna
başvurmak istiyorsa bunu belli bir süre içinde yapması gerekmektedir. Ancak bir
prosedürel hukuk dalı olan Ceza Muhakemesi Hukuku belli şartlara tabidir. Ceza
hukukçuları ile ceza muhakemesi hukukçuları aslında aynı kişilerdir. Ama dünya
geneline baktığımızda bazı ceza hukukçularının çalışmalarının maddi ceza hukuku
alanında yoğunlaştığını görebilmek mümkündür. Bazı ceza hukukçularının ise ceza
muhakemesi alanında yoğunlaştığını görmek mümkündür. Almanya’da ise ceza
hukuku olmadan sürecin işlemesinin anlamsız olduğu ya da süreç olmadan ceza
hukukunun anlam ifade etmeyeceği ile ilgili bir tartışma mevcuttur.
Ceza hukuku ile ceza muhakemesi hukuku arasındaki ilişkiyi ortaya koymaya
çalıştığımız durumlarla bazen karşılaşmamız mümkün olabilmektedir. Kişi işlemiş
olduğu bir suç ile ilgili olarak yargılanmış ve 8 yıl 4 ay hapis cezasına mahkum
edilmiş olabilir. Bu aşama itibarı ile de yeni bir askıda süreçten
bahsedilebilmektedir. Bu süreç cezanın infazı sürecidir ve bu infazına ilişkin
birtakım hukuki işlemlerin yapıldığı görülmektedir. İşte infaz hukuku bu aşamada
devreye girmektedir. İnfaz hukuku halihazırda var olan hükmün hangi şartlarda,
hangi sürece bağlı olarak ilerleyeceğini düzenleyen bir hukuk dalıdır. İnfaz
hukuku da ceza hukuku ile doğrudan bağlantılıdır çünkü ceza hukukunun
düzenlemeleri infaz hukuku vasıtasıyla hayata geçirilir. Bir görüşe göre aslında
bağımsız bir infaz hukukundan bahsetmek mümkün değildir. İnfaz hukuku aslında
ceza hukukunun içindeki yaptırım teorisinin uygulamasıdır. Bakıldığı zaman hapis
cezasının infazı sürecindeki bir uygulama için hangi koşulların gerçekleşmesi
13
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE.1.HAFTA / 2022
hükümlünün hangi hallerde izinli sayılacağı, bir hükümlünün bir ceza infaz
kurumundan bir diğerine nakledilebilmişti için gereken şartların neler olduğu, bir
hükümlünün ceza infaz kurumunda hükümlü sıfatı ile bulunurken bir işte
çalışmasının mümkün olup olmadığı sorularının cevapları infaz hukuku ile alakalıdır.
Yani infaz hukuku yaptırım teorisi ile oldukça alakalı olsa da yaptırım teorisinden
ibaret değildir.
Ceza hukuku aynı zamanda medeni hukukla da ilgili olabilir. Örneğin bir
başkasının taşınır malından bahsederek taşınır mal medeni hukukla ilgili bir
kavramdır. Çünkü taşınır mal kavramını netleştirebilmek için medeni kanuna
ihtiyaç duyulur. Taşınır mal dediğinde ortaya da birçok unsur çıkmaktadır. Bir
kişinin taşınır malını zilyetliğinin hilafına yararlanmak üzerine almak dendiğinde
de karşımıza zilyetlik şeklinde ikinci bir kavram çıkmaktadır. Zilyetlik de aynı
şekilde açıklanması için medeni kanuna ihtiyaç duyulan bir kavramdır. Birtakım
kavramlar medeni hukuk, eşya hukuku ve diğer hukuk dalları kapsamında
açıklanabilmektedir.
Daha ana rahminde olan bir ceninin ölümüne bilerek sebebiyet veren kişi kasten
öldürme suçunun faili midir değil midir gibi sorular için ya da bir kişinin tam
olarak ne zaman ölmüş varsayıldığı durumlar gibi durumların belirlenebilmesi
içinse tıp biliminin verilerine ihtiyaç vardır. Yani ceza hukukunun doğrudan hukuk
dallarıyla bir bağlantısı olmasının yanı sıra ceza hukukunun tıp bilimi ile de dolaylı
da olsa bağlantısı vardır.
Ceza hukukunun tüm sayılanlar dışında kriminoloji ile de bağı vardır. Kriminoloji
diğer anlamı ile suç bilimidir. Ceza hukukunda da suç teşkil eden davranışlar ele
alınmaktadır. Bu nedenle ilk bakışta da ceza hukuku ile kriminoloji arasında çok
sıkı bir ilişki olduğu düşüncesine kapılmak mümkündür. Bu düşünce her ne kadar
belli bir oranda doğru olsa da araştırma yöntemleri ve kendilerine konu ettikleri
meseleler bakımından bu iki alan tamamen farklıdır. Ceza hukuku bir hukuk dalıdır
ve normatif bir hukuk dalıdır. Kriminoloji ise deneysel ve gözlem esaslı bir
disiplindir. Suç neden işlenir sorusu kriminolojide çok temel bir sorudur. Yani
kriminolojinin temelde ele aldığı ilk konu suçlunun suç işlemesine sebep olan
etkenlerin neler olduğudur. Bu etkenler fiziksel midir sorusu sorulmuş ve
kriminolojide kişilerin fiziksel özellikleri incelenerek klasik bir suçlu tiplemesi
ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bazı nörologlar ise beyin yapısını inceleyerek
bunun üzerinden beyin yapısına göre insanların suç işlemeye ne kadar yatkın
olduklarını anlamaya çalışmışlardır. Bugünkü bilimsel araştırma süreci itibari ile
de daha kompleks bir şekilde ortaya koymaya çalışmışlardır. Bazı kişiler ise
insanın suç işleme sebeplerini tamamen psikolojik sebeplerle açıklamaya da
çalışmışlardır. Kişinin suç işlemesini açıklamaya çalışırken bunu sosyal sebeplere
14
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE.1.HAFTA / 2022
etkenlerin kişi üzerinde etkili olduğu da söylenmiştir. En son ise tüm bu
sayılanların değişik oranlarda kişinin suç işlemesinde etkili olduğu söylenmiştir.
Ancak ne denmiş olursa olsun tüm bu açıklamaların temelinde kişinin suçu neden
işlediği sorusu vardır. Oysa ki ceza hukuku kişinin suçu neden işlediği ile ancak
tali olarak ilgilenmektedir. Kişinin neden işlediği sorusunun cevabı ceza hukukunda
ancak bazı durumlarda hafifletici sebep olmak gibi görevler görebilmektedir.
Ayrıca kriminoloji araştırma yöntemi olarak anket yapmayı ve diğer birtakım
deneysel yöntemleri kullanmaktadır. Suçlularla görüşmekte ve işledikleri suçlarla
bağlantı kurmaya çalışmaktadır. Kriminoloji adından da belli olduğu üzere suç ve
suçlu kavramları üzerinden ortaya çıkmıştır. Ayrıca zamanında kriminolojinin bir
alt dalı olarak ortaya çıkan ancak zamanla ayrı bir varlık alanı kazanan viktimoloji
de mağdurla ilgilenmektedir. Yani kısaca özetleyecek olursak kriminoloji ve ceza
hukuku her ne kadar çok benzeseler de bu iki alanın birbirinden ayrılması gerekir.
Bunun dışında adli bilimler de aynı durumdadır ve ölüm sebebi nedir gibi sorunları
ele alır. Kişiyi kimin öldürdüğü gibi sorular da adli bilimlerin ilgi alanındadır. Adli
bilimler delil konusu ile ilgili olarak başvurulan ve geniş anlamda ceza muhakemesi
hukuku ile doğrudan bağlantısı olan bir alandır. Adli bilimler kriminoloji ile
karıştırılmamalıdır. Çünkü adli bilimler ispata yönelik birer yardımcıdır. Bu
genişletilebilmektedir. Ceza hukuku ile idare hukuku da bağlantısı olan dalardır.
Birçok suç tipinde idareden izin alınmaksızın bazı fiillerin gerçekleştirilmiş olması
söz konusu olabilmektedir. Ya da bir kamu görevlisinin yetkisini kötüye kullanması
da bu duruma örnek gösterilebilmektedir.
Ceza hukuku ile diğer hukuk dallarının ve hatta hukuk dışındaki birçok disiplinin
sıkı bir ilişkisi olduğu açık bir şekilde görülebilmektedir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE.1.HAFTA / 2022
edilmişti. Olağan dönem kararnameleri bakımından bir suç ihtisası mümkün
değildi. Ama bu rejim terk edilmiştir. Başkanlık sistemi ile beraber artık
olağanüstü hal Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile dahi suç ihtisas etmek mümkün
değildir.
“…
…”
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE.1.HAFTA / 2022
Olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma
yükümlülükleri ile 15 inci maddedeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve
hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya geçici olarak durdurulacağı, hangi
hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği kanunla
düzenlenir.
Suç ve cezaların kanunla açık ve net bir şekilde düzenlenmesi gerektiğinden ceza
hukukunda kıyas yasağı da mevcuttur. Bu nedenle kıyas yaparak kanunda doğrudan
düzenlenmeyen bir suç ihtisas etmek mümkün değildir.
olabilir. Ancak belirli bir süre sonra çıkan kanunla bir davranışın suç olarak
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE.1.HAFTA / 2022
Yani bugün suç olan bir davranış belirli bir süre sonra artık suç teşkil etmeyebilir.
Ve suç olduğu dönemde bu davranışı gerçekleştirdiği için ceza alan bir insan suç
indirime uğradığında ya da mevcut davranış suç olmaktan tamamen çıktığında bu
durumda ortada lehe bir düzenleme olduğu için bundan faydalanabilmektedir.
18
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
4.00 ₺
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
SINIF :2-B-ŞUBESİ
İLHAN ÜZÜLMEZ
DÖNEMİ:GÜZ- DÖNEMİ
Suç Teorisi
Suç teorisi kısmında bir suçun oluşabilmesi için gerçekleşmesi gereken unsurların
neler olduğu üzerinde durulur. Yani aslında suçun unsurları ele alınır. Bu bağlamda
her bir suçun tipik bağlamında ele alınacak ve uygulanacak genel bilgi burada
aktarılır. Dolayısı ile suç teorisi ceza hukukunun temelini oluşturur.
• Maddi unsur
• Manevi unsur
• Hukuka aykırılık
• Kusurluluk
• …
Ceza muhakemesi dersi alınırken de ceza muhakemesinin bazı konuları ile ilgili
sağlıklı değerlendirme yapılabilmesi için de yine maddi hukuka ilişkin teorik
bilgilere ihtiyaç duyulmaktadır.
Suç teorisinin ardından aynı zamanda yaptırım teorisi anlatılacaktır. Yani işlenen
ve suç teşkil eden haksızlığa karşı olarak öngörülmüş olan yaptırımlar konusu ele
alınacaktır. Bu durumda ceza hukukunun yaptırımlarının neler olduğu, yaptırımlar
uygulanırken karşılaşılan hususların neler olduğu konuları yaptırım hukukunun
konusunu oluşturur. Yaptırım hukuku aynı zamanda ceza infaz hukuku ile de
ilgilidir. Yaptırım hukuku kısmı ele alınırken zaman zaman ceza infaz hakkındaki
kanunlarla ilgili de açıklamalar yapılır. Çünkü yaptırım kısmı ceza infaz hukuku ile
iç içe geçmiştir. 4. kısmı ise milletlerarası ceza hukuku oluşturur. Milletlerarası
ceza hukukunun son kısımda anlatılmasının sebebi “suç nedir, ceza nedir” gibi
hususlarda tam anlamı ile bilgi sahibi olmayan insanların milletlerarası ceza
hukukunu sağlıklı bir şekilde öğrenmesinin mümkün olmadığı düşüncesidir.
Şu anda mevcut olarak yürürlükte olan kanun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’dur.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 26 Eylül 2004 yılında kabul edilmiş ve 1 Haziran
2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu kanun ise yürürlüğe girerek 765 sayılı
Türk Ceza Kanunu’nu ilga etmiştir. Eski Türk Ceza Kanunu klasik suç teorisinden
esinlenmiş ve ona göre formüle edilmiş bir kanundur. Oysa ki 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu ise Kıta Avrupa’sında zamanla ortaya çıkmış olan tartışmalar göz
önünde bulundurularak yeni bir anlayışla kaleme alınmıştır. Dolayısı ile eski kanun
ile yeni kanunun felsefesi arasında bir farklılık mevcuttur. Bu farklılık da
otomatik olarak müesseselerin yorumuna etki etmektedir ve suçun yapısının
ise daha farklı bir şekilde ele alınmasını gerektirmektedir. Böyle bir fark
1
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 2. HAFTA / 2022
ortaya çıktığında ise ceza hukuku anlayışı konusunda bir güncelleme gerekmiştir.
Ancak bu güncellemeyi yapmak o kadar basit olmadığından gecikmeler yaşanmış ve
tam bir intibak sağlanamamıştır. Örneğin şu an mevcut kanunu sosyal hareket
teorisine (sosyal hareket teorisi genelde Alman hukuku tesirindedir.) göre izah
edenler de vardır. Bu da doktrinde çeşitli görüş ayrılıklarına sebep olmaktadır. Bu
nedenle ceza hukuku ele alınırken doktrindeki bu görüş ayrılıkları göz önünde
bulundurulmalıdır ve değişime açık olunulmalıdır.
İnsan şahsiyet sahibi bir varlıktır. Şahsiyet sahibi olmak ise akıl edebilme
yeteneğine sahip olmak demektir. Yani insan çevresini gözlemleyebilir,
çevresindeki olaylardan kendisine ders çıkarabilir ve çıkardığı derse göre hal ve
hareketlerini yönlendirebilir. İnsanın şahsiyeti ise içinde yaşadığı toplumun
kurallarına göre şekillenmektedir. Çünkü insan toplumsal bir varlık olarak toplum
içinde yaşar ve gelişir. Bu toplum içinde hakim olan kurallar ise insanı
şekillendirir. Topluma hakim olan kurallar dediğimizde ise karşımıza toplumsal
hayatı düzenleyen kurallar çıkar.
• Din kuralları
• Ahlak kuralları
• Hukuk kuralları
• Örf ve adet kuralları
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 2. HAFTA / 2022
Örgütlenmiş bir tüzel kişilik olan devlet, hukuk normlarından hareketle toplumsal
düzeni sağlama konusunda etkin bir rol üstlenmektedir. Devlet, din ve ahlak
alanına müdahale etmezken hukuk kuralları vasıtası ile toplumsal düzeni
sağlamaya çalışır.
Toplumsal yaşamın devamı açısından vazgeçilmez bir öneme sahip olan hukuki
değerler ceza hukuku kuralları ile koruma altına alınırlar ve bu şekilde toplumsal
düzen sağlanmaya çalışılır. Örneğin anayasa, toplumsal düzenin korunması amacı
ile alınması gereken tedbirleri öngörmektedir. Ve bu bağlamda belli değerlere
önem atfetmiştir. Bu değerleri koruyan kurallar ihtisas etmiştir. Bu değerlerin
bir kısmını önemine binaen ceza hukuk normları ile korumayı tercih etmiştir.
Hangi değerlerin ceza hukuku ile korunacağı hususu ise zamanın ruhuna göre
yasama organının eliyle belirlenmektedir. Bu nedenle 30-40 yıl önce önemsiz olan
bir konu günümüzde toplumu etkileyen bir hal aldıysa kanuni olarak düzenlenmeye
ihtiyaç duyulabilir. Bu gelişmelere ise yasama organı anayasal sınırlara tabi
kalmak suretiyle sessiz kalamaz. Bu nedenle de toplumsal düzeni korumak için söz
konusu davranışları suç olarak düzenleyebilir. Yani kısacası kanun koyucu anayasal
sınırlara tabi olmak suretiyle hangi hukuki değerleri ceza hukuku normları ile
koruyacağına karar verebilir. Her bir suçun korumaya aldığı bir hukuki değer
vardır. Temelinde hukuki değer koruması olmayan bir suç tanımı olamaz. Yani
ortada bir suç tanımı varsa o suç tanımı ile mutlaka toplumsal düzeni sağlayan,
toplumun refah ve düzen içerisinde yaşamaya devam etmesine hizmet eden bir
hukuki değer korumaya alınıyor demektir. Bu hukuki değer maddi varlıklardan
ziyade soyut ve manevi değerlerdir. Örneğin kasten öldürmeyi yasaklayan norm
ile yaşam hakkı koruma altına alınmıştır.
Emredici norm ise kişinin belli bir yönde davranmasını emretmeyi ifade eder.
Emredici norm, emredilen normun yapılmaması sureti ile ihlal edilebilir.
Davranış normu ancak insanın bir davranışı sonucu ihlal edilebilir. Emredici bir
norm söz konusu olduğunda bu davranışın yapılmaması yani emredici normun ihlal
edilmesi suçken yasaklayıcı bir norm söz konusu olduğunda bu davranışı
gerçekleştirmek suçtur.
Kişilerin mağdur olduğu bir durum mevcut olduğunda bu ortada bir haksızlığın
3
olduğu anlamına gelmektedir. Bir ceza hukuku normu ihlal edildiğinde ortaya bir
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 2. HAFTA / 2022
haksızlık çeşidi olarak suç çıkar. İhlal edilen bir özel hukuk normu ise özel hukuk
kapsamındaki bir haksızlıktan bahsedilebilir. Örneğin sözleşmeye aykırılık gibi…
Buradan çıkarılması gereken ise her suç bir haksızlıkken, her haksızlığın bir
suç olmadığıdır.
Peki bu önerme nasıl anlaşılmalıdır? Ceza kanunu vasıtası ile suç işlenmesinin
önlenmesi nasıl mümkün olabilir?
4
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 2. HAFTA / 2022
Bu durumda suç işleyen kişinin cezalandırılması söz konusudur. Suç işleyen kişinin
cezalandırılması da gerçekten toplumun nezdinde adalet duygusunu uyandırarak
bir caydırıcılık sağlayabiliyor ise yani toplumda suç işleyen kişinin cezasını
bulacağı anlayışı yerleşmiş ise toplumu oluşturan diğer kişiler de suç işlemekten
imtina edecektir. Ancak bu sadece bir modellemedir. Gerçekten suç işlemek
isteyen biri aktüel olarak ceza kanununa bakar mı sorunsalı ise apayrı bir
tartışma konusudur.
• Anayasa
Anayasada ceza hukukuna ilişkin birçok hüküm mevcuttur. Örnek olarak
çok da gündemde olmayan ancak Kıta Avrupası’ndaki bazı ülkelerde ceza
hukuku bahsinde tamamen merkezde olan bir tartışmadan bahsedilebilir.
Anayasa yönelimlerinde son 20-25 senedir bir ceza hukuku anlayışı vardır.
Mesela hayvanların korunmasının ceza hukuku eli ile gerçekleştirilmesi
hukuki menfaat ihlali anlayışı ile ele alındığında bu durum çok da net
açıklanamaz. Bir sokak hayvanının soyut olarak ceza hukukunun hukuki
menfaat ihlalini esas alan sistemi ile ya da yaşamın ceza hukuku sistemi ile
korunmasını anlatmakta güçlük yaşanabilmektedir. Ya da gelecek nesillere
sağlıklı bir çevre bırakma hakkını açıklamaya çalışmak da çok olumlu
sonuçlanmayabilir.
Alman Anayasası 20/a maddesi der ki;
“[Doğal yaşam kaynaklarının ve hayvanların korunması]
Gelecek kuşaklara karşı da sorumlu olan devlet, doğal yaşam kaynaklarını
anayasal düzenin çerçevesinde yasamayla, yasalara ve hukuka uygun olarak
yürütme ve yargı organlar aracılığı ile korur.”
Ancak Türk Hukuku’nda böyle bir anayasal düzenleme mevcut değildir. Bu
nedenle bu durumda hukuki menfaat tartışmasına girilmez ve Alman
Anayasası’nda hayvanların ve doğal çevrenin korunması bir anayasal hedef
olarak belirlenmiştir denilerek anayasal bir hedefe ulaşmak için ceza
hukukunun kullanıldığı söylenmektedir. Bu nedenle de ceza hukukunun bu
hedefe yönelik hükümler öngörmesi de meşru sayılmaktadır.
5
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 2. HAFTA / 2022
• Kanun
Akla direkt olarak Türk Ceza Kanunu gelse de ceza hukukunun kaynağı
sadece Türk Ceza Kanunu ile sınırlı değildir. Türk Ceza Kanunu ceza
hukuku bakımından düzenleme içeren tek kanun değildir. Çok farklı
kanunlarda da ceza hukukuna ilişkin hükümler yer almaktadır. Hemen
hemen her kanunda en az bir tane suç düzenlemesine denk gelmek
mümkündür.
• Uluslararası Sözleşmeler
Uluslararası sözleşmelerin normlar hiyerarşisindeki yeri belirlenirken ikili
bir ayrım yapılmaktadır. Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası
sözleşmeler kanunla çatıştığında uluslararası sözleşmeler uygulanır ancak
temel hak ve hürriyetlere ilişkin olmayan uluslararası sözleşmeler ise
kanunla eşdeğerdir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 2. HAFTA / 2022
• Yargı Kararları
Sadece ceza hukuku bakımından değil her hukuk uygulaması bakımından
yargı kararları aslında uygulamaya konu ettiği hukuki düzenlemenin açıklığa
kavuşturulması bakımından bir fonksiyon üstlenir. Hukuki düzenleme ile
düzenlemenin konu olduğu maddi olay arasında bir ilişki vardır. Hakim hem
düzenlemeyi hem de maddi olayı bir arada ele alabilir. Aynı zamanda ise
yargı kararları kuralın içeriğinin gerçekten ne olduğunu ve kuralın neleri
kapsamına aldığının netleşmesini sağlar. Dolayısı ile yargılama makamında
bulunan kişinin hukuk kuralının ne olduğuna dair yapmış olduğu belirleme
bir kaynaktır. Herhangi bir bağlayıcılıkları olmasa da aynı olay kurgusunun
sonunda aynı kararı vermenin ceza hukuku bakımından bir fonksiyonu
vardır. Bu yüzden de yardımcı da olsa bir kaynaktır. Ancak yüksek
mahkemenin aynı dairesinin de birkaç sene sonra aynı konuda tamamen
farklı bir karar vermesinin mümkün olmadığı da söylenemez.
Hukuki belirlilik, hukuki güvenlik ceza hukuku açısından önemlidir. Çünkü ceza
hukuku kuralına aykırı hareket eden bir kişinin cezalandırılmasına hükmedilir. Ve
bu cezalar kişinin temel hak ve hürriyetlerine doğrudan sınırlandırmaktadır. Bu
nedenle de böyle bir konuda hukuka güvenin en üst seviyede olması gerekir.
Güvence fonksiyonu başlığı altında ele ilk alınacak olan mesele kanunilik ilkesidir.
“ Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden
dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için
konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da
yukarıdaki fıkra uygulanır.
Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.
…”
Anayasaya göre ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla
konulabilmektedir. Kanun ise Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafınca çıkarılan
7
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 2. HAFTA / 2022
sağlığının zarar görmesine elverişli bir şekilde gürültüye neden olan kişi, iki
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 2. HAFTA / 2022
aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”
Ceza hukukunun güvence fonksiyonu bağlamında salt bir suç tanımının şekli
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 2. HAFTA / 2022
10
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
8.50 ₺
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
SINIF :2-B-ŞUBESİ
İLHAN ÜZÜLMEZ
DÖNEMİ:GÜZ- DÖNEMİ
Medeni hukukta hakim, söz konusu olaya uygulanacak bir hüküm bulamadığında
dahi önündeki olayı çözmek zorundadır. Hakim kanunda uygulanması doğrudan
mümkün olan bir düzenleme ile karşılaşmamaksa bir adım ileri gider ve kanundaki
benzer hükümlerden faydalanır. Yani benzerinden hareketle olayı çözmeye çalışır.
Bu da olmazsa hakime hukuk yaratma yetkisi tanınır. Ceza hukukunda ise hakime
hukuk yaratma yetkisinin tanınması mümkün değildir. Ayrıca Ceza hukukunda
kıyas yasağı da vardır.
Kıyas doğrudan uygulama alanı bulunmayan bir hükmün olay kurgusunun özellikleri
göz önünde bulundurulması sonucunda benzerliklerden yararlanılması ve bu
benzerlikler sonucunda bir şekilde uygulama alanı bulunmasıdır. Ceza hukukunda
kıyas yapmaya imkan tanınması halinde tam anlamda kanunilik ilkesinin varlığından
söz etmek mümkün değildir. Kıyas kanunda açık bir düzenleme bulunmayan bir
durumla bağlantılıdır ve o duruma en benzer olan hukuki düzenlemenin
uygulanması anlamına gelir. Kıyasa konu olacak ve kıyas yapmamıza sebebiyet
verecek durumun temelinde yatan husus o olayda doğrudan uygulanacak bir
hükümün kanunda mevcut olmamasıdır. Ceza hukukunda bir olay kanunda
doğrudan yoksa bu o davranışın suç teşkil etmediği ve ceza hukukunun ilgi
alanına girmediği anlamına gelir.
o anın koşullarına göre yeniden ele alınması gerekir. Mesela Avrupa İnsan Hakları
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
Peki neden Hakimlik faaliyeti bu kadar güçlü bir karakter ile ilişkilendirilmiş
olabilir?
Bir nokta itibarı ile hakim bir kuralın uygulanması anında o kurala yeni bir boyut
kazandırmaktadır. Uyuşmazlıkların %80-90’ında kazandırılan bu yeni boyut çok
ilgi çekici olmayabilmektedir. Ancak yine de uyuşmazlıkların çözümü bakımından
kanuni düzenlemelerin bir yeni bakış açısı ile uygulanması gerekebilir özellikle de
bünyesinde bazı değerlendirilebilir nitelikteki kavramları barındıran suçlarda bu
durum önem arz eder. Mesela bazı suçlarda sömürü kavramı geçmektedir ve bu
noktada sömürünün kıstası nedir? gibi…
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
bir bir malın cebir veya tehdit uygulanmak sureti ile alınmasıdır denilir.
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
Bununla ilişkili birden çok uygulama olabilir. Mesela birden çok kişinin
ortak zilyetliğinde bulunan bir malın alınması halinde yağma suçunun
uygulanmasında farklı durumlar oluşmaktadır. Ancak sistem içerisinde
düzenlendiği kısım göz önünde bulundurularak bu düzenlemelerle ilgili bir
yorum yapmak söz konusu olabilir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
“Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve
güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik
tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.
Peki genel hükümler kapsamına giren kavramlar için kıyas yapılabilir mi?
Burada bir görüşe göre Ceza Kanunu’nun failin lehine sonuç doğurabilecek
nitelikteki genel hükümlerinde kıyasa başvurulabilmektedir çünkü hükmün lafzıma
göre özel hükümler için kıyas yasağı öngörülmüştür.
Diğer bir görüşe göre ise ceza hukukunda mevcut olan kıyas yasağı katı bir
şekilde geçerlidir. Her ne kadar hüküm suç ve ceza içeren hükümler diyor olsa da
hiçbir genel hüküm de suç ve ceza içeren hükümlerle bağlantı kurulmadan
kullanılamayacağına göre kıyas bu alanda da yasak olmalıdır. Çünkü diğer durumda
kıyasa açık olan genel hüküm, özel hüküm üzerinde de bir tehdit oluşturacaktır.
bir yapısal unsuru değil suç işlemiş kişinin iradesini oluşturma koşulları ele
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
alınarak varılan bir kınama yargısıdır. Kusur ile ilgili de bir hata düzenlemesi
vardır.
Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin
gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
Kanun koyucu söz konusu düzenlemede kıyasa varacak boyutta geniş yorum
yapılamaz demektedir. Ancak kıyas farklı yorum farklı bir şeydir ve yorum kıyas
boyutuna ulaşabiliyorsa bu zaten yorum değildir. Çünkü yorum düzenlemenin
muhtevasının ortaya konulmasıdır. Kıyas ise düzenlemenin içeriğinden çıkarak
aslında o düzenlemenin içeriğine ait olmayan ama sırf benzerliğinden dolayı söz
konusu düzenlemenin mevcut olaya uygulanmasıdır. Yani yorum ve kıyas tamamen
farklı şeylerdir. Yani kısacası bu noktada aslında yorumun sınırlarının aşılarak
kıyasa varılmasından bahsedilmektedir.
Tehdidin;
a) Silahla,
özel işaretlerle,
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
Tehdidin silahla işlenmesi halinde kişi suçun temel haline göre daha fazla
cezalandırılmaktadır. Kişinin elinde silah olmayan ancak dışarıdan bakıldığında
silah olduğu düşündürecek bir şey olduğunu varsayalım. Bu durumda bu nesne
kullanılarak tehdit fiili gerçekleştirildiğinde bu suç silahla işlenmiş sayılır mı?
Çünkü silaha benzer bir nesne kullanılmış olsa da nesne silah değildir. Yargıtay
uygulamasına göre kullanılan vasıta silahın korkutucu gücünü barındırıyorsa söz
konusu hüküm uygulanabilmektedir.
Şu an yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 765 sayılı Türk Ceza
Kanunu’ndan farklı olarak kabahatleri tamamen Türk Ceza Hukuku’nun dışına
çıkaran bir yöntem benimsemiştir. 765 sayılı Türk Ceza Kanunu döneminde üçlü
bir ayrım öngörülmüştür; cürümler, cürmalar ve kabahatler. Bugün itibarı ile Türk
Ceza Kanunu hem suçlar bakımından cürüm, cürma ayrımını terk etmiştir hem de
kabahatler artık ceza kanununun ve doğrudan ceza hukukunun konusunu
oluşturmamaktadır. Bu ayrım kısmi olarak Alman Ceza Hukuku ile bağlantılı bir
özdeşlik göstermektedir. Kabahatleri Almanya’da kısmi olarak düzene aykırılık
teşkil eden fiiller olarak nitelemişlerdir ve bağımsız bir kanun mevcuttur. İsmi
ise Düzene Aykırılıklar Kanunu’dur. Bu noktada Türkiye ile arasında bir benzerlik
görülmektedir ancak Almanya’da suçlar üzerinde hala cürüm, cürma ayrımı
mevcuttur. Ve bunlara hukuki sonuçlar da bağlarlar. Yani Türk Sistemi idari
nitelikteki haksızlıkları başka bir kanunda düzenlerken Almanya’daki kanuna
benzese de Alman Ceza Kanunu’ndaki cürüm cürma ayrımına yer vermemektedir.
8
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
düzenleme biçimi vardır. Yeri geldiği zaman kabahatler ile ilgili genel
hükümlerden de kısaca bahsedilecektir. Bunlar artık suç teşkil etmedikleri için
farklı bir rejime göre düzenlenmeleri gerekmektedir ancak Kabahatler
Hukukunun genel hükümlerinin de Ceza Kanunu’na sürekli atıfta bulunularak
düzenlendiği görülmektedir. Kabahatler Kanunu açıldığında bir 4. madde hükmü
mevcuttur; Kanunilik İlkesi. Kanunilik ilkesinden ne anlaşılması gerektiği ise Ceza
Hukuku dersi bağlamında elde edilen bilgiler kapsamında bilinmektedir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
değiştirilmişse bunların hepsi maddi ceza hukuku alanına ilişkin olmakla beraber
ancak o zaman lehe ya da aleyhe değerlendirmesi yapılabilir.
bakımından kanun koyucu yeni düzenleme sadece lehe bir sonuç doğuruyorsa
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
Eski kanunda bir suç bakımından 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası
öngörülmüştür. Yeni kanun döneminde ise bu suç bakımından sadece adli para
cezası öngörülmüştür. Bu noktada hürriyeti bağlayıcı cezaya kıyasla bir ekonomik
yaptırımın daha hafif bir yaptırım olduğu söylenebilir ki bu noktada bir sıkıntı
yoktur. İlk görüşte bu durumda zaten yeni kanun hükümlerinin daha lehe olduğu
düşünülebilir. Ancak lehe kanunun hangisi olduğu sorusunu sadece yaptırımla ilgili
düzenlemeyi ele alarak cevaplayamayız. Burada eski kanun döneminde işlenmiş bir
suçun düzenlendiği tüm kanunlar ele alınır. Maddi ceza hukuku kapsamındaki tüm
hükümler gözden geçirilir. Unsurları, cezasızlık sebebi doğuran bir hal var mı,
kusuru etkileyen bir hal var mı, yaptırımının türü ve süresi ile ilgili bir şey var mı
gibi tüm hususlar incelenir. Ve bu noktada bir sonuca ulaşılır. Bu noktada olay
sadece yaptırımın türü ve süresi ile ilgili değildir. Eski kanunda görülmemiş olan
bir cezasızlık sebebi yeni kanun ile öngörülmüş olabilir. Ancak eski kanun
dönemindeki ceza yeni kanunla kıyaslandığında somut olarak da daha ağır duruyor
olabilir. İfade edilmek istenen lehe kanun düzenlemesi yapılırken o davranışla
ilgili eski kanunla uygulanması söz konusu olacak tüm maddi ceza hukuku
kurallarını uygularız ve böylece eski kanun döneminde bu kişi 3 yıl ceza alacakken
yeni kanun dönemindeki tüm hükümleri uygulandığında yine aynı kişi ne kadar ceza
alacak belirlenir. Ancak bu belirlemelerden sonra hangi kanunun lehe hangi
kanunun aleyhe olduğu tartışması yapılabilir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
Ceza hukukunda en lehe düzenleme yeni kanun ile önceden suç teşkil edilen bir
fiilin suç olmaktan çıkarılmasıdır. Kanun değişikliğinin mantığı zaten kanun
koyucunun daha yenilikçi düşünüyor olmasıdır ve bu noktada bu ilerlemeyi ifade
edilmektedir.
Suç işlemiş bir kimse bakımından olabilecek en lehe durum suç teşkil eden
davranışın yeni düzenleme ile artık suç teşkil etmiyor olmasıdır. Anayasa ve Türk
Ceza Kanunu açıkça iki durumu düzenlemektedir;
Kişi x suçunu işlemiş olsun ve bu suçun o dönemki cezası 4 yıldan 8 yıla kadar
hapis cezası + 5000 güne kadar adli para cezası olsun. Kişi yargılanıp mahkum
edilmiş olsun. Mahkumiyet hükmü kesinleştikten sonra söz konusu kişinin 5 yıl
hapis cezası ve 3000 gün adli para cezası ile mahkum edildiğini varsayalım. Bu
kişinin yargılandıktan sonra bahsedilen hükme tabi tutulduğunu ve hatta bu
cezanın 3000 günlük cezasını ödediğini varsayalım. Daha sonraki dönemde ise
söz konusu davranış için öngörülen müeyyidenin 2 yıldan 4 yıla düştüğünü ve
13
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
Soyut Ceza; kanunda bir suç için belirtilen ceza aralığı soyut ceza olarak
geçer. Örneğin 1 yıldan 3 yıla kadar ceza öngörülmesi soyut cezadır. Soyut
cezanın üst sınırı belirtilmemiş ise üst sınır 20 yıl olarak kabul
edilmektedir.
Somut Ceza; mahkemenin kanundaki sınırlara tabi olmak şartı ile verdiği
hükümde mevcut olan cezadır. Somut cezanın üst sınırının belirtilmediği
durumda üst sınır 30 yıldır.
————————————————————————————————————
“Süreli hapis cezası, kanunda aksi belirtilmeyen hallerde bir aydan az,
yirmi yıldan fazla olamaz.
Hükmedilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, kısa süreli hapis
cezasıdır.”
Bazen kanun koyucu bir suçla ilgili sadece bir alt sınır belirler. Mesela A suçunu
işleyen kişi 10 yıldan az olmamak kaydı ile hapis cezası ile cezalandırılır
denilebilir. Bu soyut cezanın üst sınırının 20 yıl olarak kabul edilmesi nedeni ile 10
yıldan 20 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilir demektir.
14
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
Bazen nitelikli unsurdan dolayı bazı cezalara artırım yapılması gereken hallerin
bulunmasından dolayı soyut cezası miktarı hemen belirlenir ve onun üzerine
artırım yapılır. İşte bir suçtan dolayı uygulanabilecek somut hapis cezası ise en
fazla 30 sene olabilir.
49. maddenin 20 sene üst sınırı aşılarak üst sınır 30 sene belirlenmiştir. Kanun
koyucu söz konusu suç tipine o kadar çok önem vermiştir ki kendisinin genel
hükümlerde koymuş olduğu sınırı aşmıştır.
Aynı durum birkaç senedir yaptırımı sürekli arttırıma uğrayan diğer suçlar için
de geçerlidir. Elbette bahsedilen suçlar haksızlık içeriği çok yoğun suçlardır.
Ancak ne olursa olsun bu suçların işlenme oranını düşürmenin yolu cezasını
arttırmak değildir. Ki halihazırda var olan Türk Hukuk Sistemi’ndeki cezalar
oldukça ağır cezalardır.
Ortada kanuni bir para cezası vardır ve bu ceza infaz edilmiştir. Bu cezanın
infazından sonra ilerleyen süreçte bu ceza miktarında değişiklik yapılması ve
düzenleme ile ilgili bir farklılık görülmesi infaz edilmiş cezanın kişiye geri iadesi
15
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
bir delil değerlendirmesi gibi durumlar söz konusu değildir sadece hüküm yeni
kanun kapsamında değiştirilmektedir.
• Koşullu salıverilme
• Hapis cezasının ertelenmesi
• Tekerrür
2/3’üydü.
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
Bazı özel suç tipleri bakımından koşullu salıverilme süresi mahkum olunan hapis
cezasının 2/3’üdür. Bu suçlarda haksızlığın içeriğinin daha yoğun olduğu
düşünülmektedir. Hatta bazı durumlarda birtakım suçların örgüt faaliyeti
içerisinde işlenmesi, suçun tekerrürü gibi sebeplerden ötürü ¾’e de
çıkabilmektedir. Son iki bahsedilen durum çok da konumuz olmamakla beraber
örnek olarak verilmiştir. Mesela bugün 12 yıl hapis cezasına mahkum edilmiş bir
hükümlüyü varsaydığımızda bugün itibari ile koşullu salıverilme süresi mahkum
olunan cezanın yarısıdır. Yani ceza infaz kurumunda 6 yıl kalacaktır. Bu kişi ceza
infaz kurumunda 1-2 yıl kaldıktan sonra kanun onun işlediği suçla bağlantılı olarak
koşullu salıverilme süresi 2/3 oranına arttı. Bu noktada bu değişiklik kişiyi
ilgilendirmez. ½ oranından 1/3 oranına düşürülür ise bu kapsamda (Türkiye’de de
ceza infaz kurumlarını boşaltmak adına bir eğilim olduğu için böyle bir düzenleme
yapılması mümkün olabilir.) kişi bu düzenlemenin lehe bir düzenleme olmasından
ötürü bundan yararlanabilmektedir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
Suç Teorisi
Ceza Hukuku; suç haksızlığının incelenmesi, unsurlarının ortaya konulması, bir suç
dolayısı ile kişinin ceza sorumluluğunun bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi
ve eğer varsa cezanın türü, miktarı, süresi gibi sorunları ele alan bir disiplindir.
Suç hukuku diyenler vardır. Aslında İngiliz terminolojisinde de “Criminal law”
olarak geçmektedir. Ancak Kıta Avrupası’nda “Ceza Hukuku” olarak
adlandırılmaktadır. Suçun karşılığında uygulanacak olan yaptırım esas alınarak bir
adlandırma işlemi yapılmıştır. Üzerinde en çok durulacak meseleler ise suç, suçun
unsurları nelerdir, suçun özel görünüş biçimleri nasıldır, bir suçla bağlantılı olarak
kişinin kusurlu olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceğine dair dikkat ettiklerimiz
nelerdir, bir suçla bağlantılı olarak kişinin cezalandırmasını engelleyen durumlar
mevcut mudur gibi meselelerdir.
Suç Nedir?
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
Pratik Ahlak Eleştirisi kitabında insanın aklı ile dünyada her zaman geçerli
olması mümkün nitelikteki bağlayıcı emirleri bulabileceğini söylemiştir. Kişi aklı
vasıtası ile her ortamda koşullar ne olursa olsun evrensel bir biçimde uygulanacak
ahlak yasalarını bulabilmektedir. Ayrıca insan onuru her şeyin başında
gelmektedir ve insan onuru merkezidir. Bir insanı araç haline getiren her türlü
davranış insan formuna aykırıdır. Günümüz itibari ile bu düşünceler hayret
uyandırmıyor olabilir çünkü günümüzde bu düşünceler zaten insanlar büyük oranda
hukuk devletinin çatısı altında belli güvencelerle hayatını sürdürmektedir. Ancak
o dönem için otorite iradesi insanların özgürlüğünün önünüze geçmektedir ve bu
normal algılanmaktadır. Aynı zamanda Kant’ın suç teorisi bakımından yine önem
arz eden bir anlayışı mevcuttur; Transendental İdealizm. Kant’ın bilgi felsefesi
şunun üzerine kuruludur; bilgi süje ile obje arasında bir ilişkiyi tarif etmektedir.
Yani yönelen bir irade vardır ayrıca kendisine yönelinen bir bilgi objesi vardır ve
bilgi onun muhtevasına, özelliklerine dair bir açıklama yapabilme, onu tanıma
faaliyetidir. Ancak bu noktada bilginin merkezinde bilen mi vardır yoksa bilinen
mi vardır sorusu her zaman gündeme gelmektedir. Kant’a göre bilginin merkezinde
bilen süje vardır. Çünkü Kant kişilerin ne olursa olsun bir dışsallığın kendine ait
varlık koşullarını bilemeyeceğini sistematik bir şekilde ortaya koymuştur. İnsan
fiziksel ve psikolojik özellikleri itibari ile ancak bir nesnenin bilgisine kendi
süzgecinden geçirmek suretiyle sahip olabilir. İnsan kendi duyuları ile sınırlıdır ve
kendi duyularının dışına çıkamaz. Aynı zamanda tabi olduğu evrensel kurallarla
(zaman ile, çevre ile…) da bağlıdır. Kategorik bir bağlılık gösteren zihin yöneldiği
objenin ancak kendi süzgecinden geçirilmiş olan içeriği ile bağlantılı olarak bilgi
sahibi olabilir. Yoksa bir varlığın kendine özgü yapısını bilmesi mümkün değildir.
İnsan süzgecinden geçirdiği bilgiyi kendine özgü bir biçimde anlamlandırır. Bu
bilgi anlayışı bir ceza hukukunda bir anlayışın anlamlandırılma çabasının temelinde
yer almaktadır.
akşama kadar çalışan bir işçi sınıfı meydana gelmiştir. Hiç de toplumun
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
Bunların üzerine inşaa edilmiş bir kabul vardır. Kusur da kişinin gerçekleştirmiş
olduğu davranış dolayısı ile kınanması ve kınanmaması yönündeki bir ahlaki
değerlendirme aracı değildir. Bu dönem kişinin toplumla bağlantılı olarak
tehlikelidir durumu esas alınmaktadır. Bu aşama itibari ile en azından teknik ceza
hukukunun ilk adımları atılmıştır. Kanunilik ilkesi ile kişilerin, toplumun korunması
bağlamında hangi haksızlıkları gerçekleştirdiklerinde bir ceza hukuku yaptırımının
devreye gireceğine dair bir güven mekanizmasının ilk temelleri bu aşamada
atılmıştır. Çünkü daha önceki dönemde cadılıktan, büyücülükten dolayı insanlar
aniden evinden alınarak cezalandırılabildiği için bunlar çözülmek istenmiştir. Bu
dönemde suçların unsurları analitik olarak ele alınmaya başlanmıştır ve bu
dönemin en büyük anlayış miraslarından biri de kriminoloji anlayışını geliştirmeye
başlamış olmasıdır. Bu kriminoloji anlayışı her ne kadar bayağı bir kriminoloji
anlayışı da olsa aynı dönemde Almanya’da bunlar olurken İtalya’da bir suçlu
fenotipi ortaya koymak için kadavralar üzerinde çalışmalar yapılmaya
başlanmıştır. Bugün bunlar bize uzak gelse de günümüzdeki modern anlayışın
temelini bu tarz yaklaşımlar oluşturmaktadır. Pozitivist ceza hukuku da o dönem
tüm bilim dallarının etkisi altında olduğu pozitivizmin etkisi altında şekillenmiştir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
olmadığını söyler. Çünkü bir kavram özgülenirken ceza hukukunun amacı ile bağlı
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 3. HAFTA / 2022
olunmalıdır. Ceza hukuku kanun koyucusu ise söz konusu materyallere kendi bağlı
olduğu amaç kapsamında istediği anlamı verebilir. Bunu söylerken çok uçlarda
düşünülmese de ilerleyen yıllarda Nasyonal Sosyalist Ceza Kanunları’nda bu durum
çok uç yerlere çekilmiştir. Fakat aslında bu açıklamaların temelinde hukukun
normatif yapısının temellendirilmesi görülür ve hukuku düzenlemenin içeriği
ortaya konulurken fen bilimleri takip edilmez. Onun yerine hukuki düzenlemenin
amaçsallığı esas alınır. Kanuni düzenlemenin yapılmasının temelinde yatan ihtiyaç
ya da sorunun ne olduğuna bakılır. Kanun koyucunun bu düzenleme ile hangi alana
özgü bir hüküm getirmeye çalıştığı anlaşılmaya çalışılır. Böylece olumlu düşünceler
gösterilir ya da tam tersi bir şekilde kötü bir kanun koyucunun elinde bazı
şeylerin çok uç noktalara gidebileceği düşünülebilir. Özellikle 1940’ların başında
Yahudiler insan değildir gibi düzenlemeler yapıldığı için ciddi tartışmalar
yaşanmıştır. Günün sonunda aşırı normatiflik de uç noktalara gitmiştir.
23
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
7.50 ₺
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
SINIF :2-B-ŞUBESİ
İLHAN ÜZÜLMEZ
DÖNEMİ:GÜZ- DÖNEMİ
Ceza hukuku fiil üzerine inşaa edilir. Fiil olmaksızın haksızlığın olması, haksızlık
olmaksızın da kusurun olması, kusur olmaksızın da cezanın olması mümkün değildir.
Bu ceza hukukunun sistematiğini anlatan bir ilkedir. Yani ceza hukukunun çıkış
noktası fiildir. Her şeyin çıkış noktası da fiil olduğundan dolayı bu nedenle fiil bir
anlam ifade etmelidir ve buna göre bir sonuç bağlanmalıdır. Bu nedenle öncelikle
suç teorisine girişte öncelikle fiil konusu ele alınmalıdır.
Fiil olmaksızın haksızlık olmaz çünkü haksızlık, muhatap olunan davranış normunun
ihlal edilmesi ile ortaya çıkmaktadır. Söz konusu fiilin ise hangi şartlarda
haksızlık teşkil ettiği konusu suç teorisi bahsinde ele alınır.
Fail ceza hukuku denildiğinde ise sosyal düzeni bozan fiilin dışında başka bir
değerlendirme konusunun esas alınması söz konusudur. Failin düşüncesi, yaşantısı,
zihniyet yapısı ile ceza yükünün konusu haline gelmesi fail ceza hukuku ile
isimlendirilir. Bu anlayış insan tabiatı ve dolayısı ile var olan hukuk devleti anlayışı
ile bağdaşan bir anlayış değildir. Dolayısı ile hukuk devleti faili değil fiili esas alan
bir cezalandırma sistemini kurmayı tercih eder.
Suç Teorileri
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 4. HAFTA / 2022
yapısının analitik olarak incelemeye tabi tutulmasını da etkileyen bir özellik arz
etmektedir. Bu bağlamda fiilden ne anlaşılması gerektiğini ortaya koyan görüşler;
❖ ontolojik görüşler
❖ normatif görüşler
olmak üzere ikiye ayrılır.
✓ Normatif görüşler isminden de anlaşılacağı üzere suçun yapısında esas
alınacak fiilin doğa bilimleri alanında ontolojik bir özellik arzetmesinin
gerekli olmadığı, dikkate alınması gereken fiilin suç tanımlarından
hareketle belirlenmesi gerektiği, dolayısıyla fiil dediğimiz şeyin kanunlarda
yasaklanan hususların ihlal edilmesini ifade ettiğini kabul eden görüştür.
Normlardan hareketle ceza hukukunda suçu belirlerken başvurulacak
hareketin çıkarılması gerektiğini ifade eden görüştür. Yani normatif görüş
normdan hareket etmeyi ve normdan hareketle de ceza hukuku bakımından
önem arz eden hareketin ortaya konulabileceğini düşünen görüştür.
Burada hem ontolojik hem de normatif görüşlerin yer yer devreye gireceği ise
unutulmamalıdır.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 4. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 4. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 4. HAFTA / 2022
Kusurluluk bahsinde maddi unsurlar ele alınır. Maddi unsur olarak ise klasik
suç teorisinde fiil, hareket ve nedensellik bağı esas alınır. Hukuka aykırılık
bahsinde ise hukuka aykırılığı ortadan kaldıran nedenlerin gerçekleşip
gerçekleşmediği ele alınır. Çünkü tipiklik hukuka aykırılığa karinedir her
görüş bakımından da. Tipikliğin unsurlarının gerçekleşmesi ancak ve ancak
hukuka aykırılığın da gerçekleştiğine karinedir. Bu karine ancak somut
olayda bir hukuka uygunluk nedeninin tespit edilmesi halinde çürür ve
geçersiz hale gelir. Bir somut olayda hukuka uygunluk nedeninin var
olduğunu söyleyebiliyorsak gerçekleşmiş olan unsurlar var olabilir ancak bu
tipik fiil hukuka aykırı değildir bu nedenle de suç teşkil etmez. Manevi
unsur bağlamında kusurluluk bahsinde haksızlığın tüm manevi unsurları bu
kapsamda ele alınır. Kusurluluk bahsine manevi unsur da denir. Manevi
unsur başlığı altında öncelikle fiili icra eden kişinin isnat yeteneğine sahip
olup olmadığı değerlendirmeye tabi tutulur. Eğer kusur yeteneğine sahip
olamayan bir kişi söz konusu ise bu kişinin kasten ya da taksirle hareket
etmesi de söz konusu olamayacağından yine suçun unsurlarının oluşmadığı
sonucuna varılır ve kişinin gerçekleştirdiği fiilin suç teşkil etmediği
söylenir. Buna karşılık isnat yeteneği var ise ve somut olayda kastın veya
taksirin de unsurları gelişmiş ise bu kişinin cezalandırılması yoluna
gidilebilir deriz. Klasik suç teorisi tüm manevi unsurları kusurluluk bahsinde
ele aldığından dolayı hukuka uygunluk nedenlerinin kendisine bağlanan
sonuçları doğurabilmesi için fiili icra ettiği sırada failin bu nedenlerin
maddi şartlarının gerçekleştiği hususunda bilgiye sahip olup olmadığı
noktasının dikkate alınması gerekir. Yani hukuka uygunluk nedenleri
kendisine bağlanan fiili hukuka aykırı olmaktan çıkarma sonucunu (fail bu
nedenlerden haberdar olmasa bile) doğurur. Bunun nedeni suçun
maddiyatına ilişkin bilginin tamamıyla ilk kez kusurluluk bahsinde ve kast
kapsamında ele alınacağının kabul edilmiş olmasıdır. Bu nedenle suç teorisi
hukuka uygunluk nedenlerinin objektif olarak varlığını yeterli görmüştür ve
dolayısıyla fail bilmese de somut olayda objektif olarak hukuka uygunluk
5
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 4. HAFTA / 2022
Klasik suç teorisi belirli bir neticeye sebebiyet veren iradi insan
davranışını fiil olarak tanımlamıştır fakat ihmali hareketi doğa olarak
tanımlamak mümkün olmadığından ve ihmali hareket, icrai hareket gibi bir
ayrıma sahip olmadığından karşılaşılan eleştiriler üzerine ihmali hareketin
gerçek bir hareket olmadığı yönünde bir adım atmıştır.
taksirle olsun bütün suçların esasını oluşturan fiilin belli gayeye yönelik
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 4. HAFTA / 2022
değildi çünkü tüm subjektif unsurlar ilk kez kusur bahsinde ele
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 4. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 4. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 4. HAFTA / 2022
sosyal çevrede önem arz eden hareketleri olarak kabul etmiştir. Sosyal
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 4. HAFTA / 2022
açıdan önem arz eden hareketler ceza hukukunun bağlantı noktasını teşkil
eden hareketlerdir. Dolayısıyla sosyal hareket teorisinde ceza hukukunun
bağlantı noktasını teşkil eden bir hareketin bulunup bulunmadığı hususunun
değerlendirilmesinin sosyal bakımdan ne anlama geldiğinin, öneminin ne
olduğunun göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Sosyal hareket
teorisi ister icrai olsun ister ihmali olsun hareketin ortak esasının
davranışın sosyal bakımdan arz ettiği önem olduğunu söylemektedir. İhmali
hareket, icrai hareket gibi doğal olarak gözlemlenebilen bir hareket
değildir. İhmali davranış bizatihi bir hareket olmamakla beraber bir
hareketin ihmalini ifade etmektedir. Yani gerçekleştirilmesi mümkün olan
ve belli bir normun emri nedeni ile gerçekleştirilmesi gereken hareketin
yapılmamasını/ihmal edilmesini ifade eder. Yani sırf ontolojik bir vaka
olarak ihmali hareketin izah edilmesi mümkün değildir. Bu hareketin
izahında mutlaka bir norma başvurulmak zorundadır. İhmali hareketler söz
konusu olduğunda da bu noktada başvurulması gereken normlar emredici
normlardır. Emredici norm varsa ve bu normun gereği yerine getirilmiyorsa
bu noktada ihmali hareket var denmektedir. İşte sosyal hareket teorisi
belli ölçüde insanın sosyal çevresinde gerçekleştirmiş olduğu ve sosyal
açıdan önem arz eden hareket tanımıyla ihmali hareketi belli bir noktada
buluşturmuştur. Ancak sosyal bakımdan önemli olan harekete yüklenen
anlam başlangıçta hareketin bir vasfı ya da niteliği olarak karşımıza
çıkmamaktadır. Sonradan o harekete yüklenmiş bir nitelik olarak karşımıza
çıkmaktadır. Oysa hareket dendiğinde daha işin başında ceza hukuku
bakımından değerlendirme konusunu oluşturan hareket var mı yok mu
şeklinde bir değerlendirmeye girildiğinde hareketin iradi olarak
gerçekleştirilen ve belli bir neticeye sebep veren hareket olarak tespit
edilebilmesi lazımdır. Bu nedenle sosyal hareket teorisi kendi içerisinde
belli bir sıkıntıyı barındırmaktadır.
Sosyal hareket teorisi karma bir teoridir. Bununla ifade edilmek istenen
sosyal hareket teorisinin, klasik suç teorisi ve gai hareket teorisinin suç
tanımları ve bunlara yaklaşım tarzları bakımından karma bir teori ortaya
koyuyor olmasıdır. Sosyal hareket teorisi sosyal açıdan önem arz etmesi
gereken hareketin yönlendirdiği bir iradenin ürünü olması gerektiğini kabul
etmektedir. Sosyal hareket teorisi ise bu hususu gai hareket teorisinden
almaktadır. Aynı zamanda böyle bir hareketin ceza hukukunun bağlantı
noktasını oluşturacak kadar önem arz edebilmesi için dış dünyada bir
değişikliğe sebebiyet vermiş olması gerektiğini de kabul etmektedir.
11
Sosyal hareket teorisi bu yönünü ise klasik suç teorisinde neticenin öne
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 4. HAFTA / 2022
Klasik suç teorisi kastı ve taksiri, kusurun bir türü olarak tanımlamıştır.
Klasik suç teorisinde iradi bir davranışla belli bir neticeye sebep
verildiğinde haksızlık gerçekleşmiş olmaktaydı. Haksızlığın
gerçekleşmesinden sonraki safhada bunun hukuka aykırılığı ile ilgili bir
değerlendirme yapılmaktadır ki tipiklik yani haksızlığın maddi unsurlarının
gerçekleşmesi hukuka aykırılığa dair bir karineydi. Bu karinenin
çürüyebilmesi içinde somut olayda bir hukuka uygunluk nedeninin
bulunduğunun tespit edilebilmesi gerekmekteydi. Böyle bir tespit
olmadığında ise haksızlık ve hukuka aykırılık gerçekleşmiş olduğundan
dolayı bu fiilin gerçekleşmiş olmasından sonra failin kusurluluk kapsamında
12
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 4. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 4. HAFTA / 2022
Üçlü ayrım ise; kasti, taksirli ve ihmali suçlar şeklindedir. Doktrin tüm suçları
kapsayacak ortak bir tanımda bulunamadığı için her bir suçu kendi özelliğini
dikkate alarak izah etme yoluna gitmiştir. Tüm suç tiplerini izah edemesek dahi
suçun yapısının izahında fiil esas alınmak zorundadır. Ve fiilden hareketle sistem
kurgulanmak zorundadır. Ancak tek bir tanımın tüm suçları kapsayamayacağı da
açıktır. Dolayısıyla çıkış noktası ontolojik bir vaka olarak kabul edildiğinde fiilden
hareketle sistem kurgulanmak zorunda olsa da ihmali suçların da taksirli
suçlarında arz edici olduğu özelliği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu noktadan
hareketle fiilin tanımında gai hareket teorisinin esas alınması gerektiği
okulumuzun hocaları tarafınca benimsenen düşüncedir.
Dikkat ve özen yükümlülüğü bir norm tarafından öngörülmüş bir kural olarak
karşımıza çıkmaktadır. Objektif dikkat ve özen yükümlülüğü ya hukuk
kurallarından kaynaklanır ya da müşterek tecrübeden kaynaklanır. Dikkat ve özen
yükümlülüğü alelade bir biçimde tayin edilebilecek bir unsur değildir. İhmali
suçlarda ihmali değerlendirirken de emredici normdan hareketle denilmektedir.
Taksirli suçlarda da dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlalinin söz konusu olup
olmadığı değerlendirilirken de normdan (hukuk kuralları, müşterek tecrübe)
hareket edilir.
Müşterek tecrübe dışında bir de hukuk kuralları vardır. Belli bir faaliyet
bakımından yapılması gerekenlerin ilgili mevzuat tarafından öngörülmesidir. İlgili
mevzuatta öngörüldüğü gibi davranılmazsa kurallar ihlal edilmiş olur.
Yönlendirici irade bakımından hakim olunan ya da hakim olunabilir olan belli bir
gayeyi gerçekleştirmeye yönelik dış dünyada gerçekleşen insan davranışlarına fiil
denilir. Bu gai hareket teorisinin bir kabulü olup bu kabulde kast fiilin bir
unsurudur. Dolayısı ile suç teşkil eden bir fiilin varlığından bahsedilebilmesi için
bu fiilin aynı zamanda kasten gerçekleştirilmesi gerekir. Bu anlayışta kast ve
taksir fiilin bir işleniş biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır.
14
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 4. HAFTA / 2022
özelliklere sahip olmasından bahsedilir. Her şeyden önce ceza hukukunun bağlantı
noktasını oluşturan hareket insan hareketi olmalıdır. Ancak insanın her hareketi
değil yönlendirici iradenin sonucu olan hareketler ceza hukukunun bağlantı
noktasını oluşturabilir. İnsan hareketi olmayan hareketlerin ceza hukuku
bakımından sorumluluğa sebebiyet vermesi mümkün değildir. Kusur yeteneğine
sahip olup olmadığına bakılmaksızın her insan hareket yeteneğine sahiptir ve
hareketi gerçekleştirebilir. Kişinin küçük ya da akıl hastası olması iradi harekette
bulunmasına engel değildir. Örneğin küçük bir çocuk taşı cama atığında bunun
sonuçlarının ne olacağını bilebilir. İradi hareket yeteneğine sahip olmak başka bir
şeyken bu hareketinden dolayı cezalandırılıp cezalandırılmayacağı başka bir
şeydir. Örneğin çocuk cama taşı kasten atar ve sonuçlarını bilir ancak çocuk
olduğu için cezalandırılmaz. Çünkü hareketin sonuçlarını tam olarak algılayabilecek
ve hareketlerini bunu göre yönlendirebilecek bir konumda değildir. Ceza
hukukunda irade yeteneğine sahip herkes ceza hukukunun bağlantı noktasını
oluşturan fiili icra edebilir. Aynı zamanda söz konusu hareketin iradi olması
gerekir. Dolayısıyla refleks hareketler, mutlak cebir etkisi altında gerçekleştiren
hareketler, hipnotik telkin etkisi altında gerçekleştirilen hareketler ceza
hukukunun bağlantı noktasını oluşturan bir hareket olma özelliğini taşımaz. Çünkü
bu hareketler yönlendirici iradenin ürünü değildir. Aynı durum tiki olan insanlar
için de geçerlidir çünkü bu insanlar belirli olaylar karşısında belirli tepkileri
istemsiz şekillerde verilebilir ve bu noktada insanlar kendilerine hakim
olamayabilir. Uyku halinde gerçekleştiren hareketler de genelde insana
sorumluluk yüklemez. Ancak uyku halinde yapılan hareketlerden dolayı ortaya
çıkan netice bakımından başlangıçta taksir var ise buradan hareketle ceza
sorumluluğuna gidilebilir. Ceza hukukunun bağlantısını oluşturan hareketler insan
hareketi olmalıdır dedik ancak bu insanın bizzat icra etmesi gereken hareketler
değildir. Örneğin saldırgan köpeğini kışkırtarak birinin yaralanmasına sebebiyet
vermek de ceza hukuku bakımından kasten gerçekleştirilmiş bir fiildir ve bu
noktada hayvan araç olarak kullanılmıştır.
Mutlak cebir kişiye karşı koyamayacağı bir güç uygulanmasını ifade eder. Bunun
karşılığında bir de zorlayıcı güç vardır. Mutlak güç iradeyi ortadan kaldıran ve
insanı araç konumuna indirgeyen bir güç kullanımını ifade eder. Zorlayıcı güçte ise
irade tamamen bertaraf edilmez sadece irade zorlanır. İrade tamamen ortadan
kalkmadığı sadece zorlandığı için kişi ne yaptığının farkındadır. Fakat zorlayıcı
cebrin etkisi altında olduğu için buna karşı koyamaz. Ve karşı koyamadığı için de
söz konusu fiili icra etmek zorunda kalır. Dolayısıyla irade sadece zorlandığı için
15
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 4. HAFTA / 2022
Suçun Yapısı
Yani kast 21. maddede suçun kanun tarifindeki unsurları ile ilişkilendirilmiştir.
Suçun kanun tarifindeki unsurlar ile ilgili ise;
Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin
gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
yararlanır.
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 4. HAFTA / 2022
Suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen kişi kasten hareket olmuş
olmaz demektedir. Kastın suçun bir unsuru olarak oluştuğundan bahsedilebilmesi
bakımından kanun koyucu suçun kanuni tanımındaki unsurların fail tarafından
bilinmesini ve istemesini arar. Bilinmesi ve istenmesi gereken unsurlar nelerdir
diye sorduğumuzda 30. maddeye gidilmesi gerekir. Çünkü kastın varlığı
bakımından kişinin bilmesi ve istemesi gereken unsurların neler olduğu 30.
maddede maddi unsurlar olarak açıklanır. Dolayısıyla suçun kanun tarifindeki
unsurlarla kastedilen maddi unsurlardır. Burada suçun maddi unsurları varsa aynı
zamanda manevi unsurları olduğu da fark edilebilmektedir. Suçun kanuni tarifinde
yer alan unsurların bilinmesi gerekiyorsa kasten hareket ettiğinin ve haksızlığın
gerçekleştiğinin kabulü bakımından kastın suçun kanuni tarifinde yer almakla
birlikte kastın konusunu oluşturmayan, kastın kapsamına girmeyen, bilinmesi ve
istenmesi gerekmeyen unsurlar da var demektir. Bu unsurlar kanuni tarifin
dışında kalan unsurlardır. Demek ki suçun kanuni tarifi dediğimiz şey tipikliğin
karşılık gelmektedir. Dolayısı ile suç teşkil eden haksızlıktan bahsedilebilmesi için
suçun kanuni tarifindeki unsurların gerçekleşmesi gerekir. Bu unsurlar maddi ve
manevi unsurlardır. Demek ki maddi ve manevi unsurlar dışında kalan hususlar
haksızlığın unsurları değildir. Suçun kanuni tarifinde yer alsalar bile bu unsurlar
haksızlığın (kanuni tarifin) dışında kalan unsurlardır. Örneğin objektif
cezalandırılabilme şartları, ceza sorumluluğunu ortadan kaldıran şahsi cezasızlık
sebepleri… Ceza sorumluluğunu etkileyen, ceza sorumluluğu bakımından belirleyici
olan ve suçun kanuni tarifinde yer alan bu hususlar kastın kapsamına girmedikleri
için haksızlığın unsurları dışında kalırlar. İşte buradan hareketle tipiklik
dediğimiz şey bir fiilin haksızlık teşkil ettiğinin kabulü bakımından suçun kanuni
tarifinde gösterilmiş olan unsurlardır. Bu unsurlar tipikliğin unsurları olarak
karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca suçun kanuni tarifinde ceza sorumluluğunun doğumu
için gerçekleşmesi gereken kusurlulukla ilgili, cezalandırılabilmenin diğer şartları
ile ilgili başka nedenler de yer almaktadır. Bunlar geniş anlamda suçun kanuni
tarifi içinde yer alsalar da haksızlığın unsurlarını oluşturmazlar. İşte buradan
hareketle tipiklik geniş anlamda tipiklik ve dar anlamda tipiklik olmak üzere
ikiye ayrılır. Tipiklik ile kastedilen dar anlamda tipikliktir. Yani bir fiilin haksızlık
teşkil ettiğinin kabul edilebilmesi bakımından gerçekleşmesi gereken unsurların
gösterildiği tanımdır. Bu dar anlamda tipikliktir. Buna karşılık suçun kanuni
tarifinde yer alıp ceza sorumluluğunun doğumu bakımından gerçekleşmesi gereken
17
tüm unsurların gösterildiği tipiklik ise geniş anlamda tipiklik olarak karşımıza
Sayfa
çıkmaktadır. Geniş anlamda tipiklik suçlar ve cezada kanunilik ilkesi ile yakından
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 4. HAFTA / 2022
ilgili olan bir müessesedir. Yani ceza sorumluluğunun doğumu bakımından suçun
kanuni tarifinde gerçekleşip gösterilmesi gereken bütün unsurları kapsayan ve
ceza hukukunun güvence fonksiyonunun yerine getirilmesi bakımından bir işleve
sahip olan bir müessesedir. Buna geniş anlamda tipiklik denir. Ancak bizim
bahsettiğimiz tipiklik dar anlamda tipikliktir. Bu unsurlar her bir suçun kanuni
tarifinde gösterilir. Tipiklik dediğimiz şey her bir suçun kendine özel tanımından
ayrı olarak tüm suç tipleri bakımından kullanılabilecek bir kalıp olarak bizim
karşımıza çıkar. Tipiklik başlığı altında anlatılacak konular genel, soyut tüm suç
tipleri bakımından geçerli olan ve tüm suç tipleri bakımından kendine has olarak
değerlendirilebilecek olan unsurlardan ibarettir. Tipikliğin unsurları bağlamında
açıklanan konular maddi unsurlar ve manevi unsurlardır. Bu unsurlar tüm suç
tipleri bakımından genel prensipler ortaya koyan, tüm suç tipleri bakımından
geçerli olan unsurlardır. Tipikliğin maddi unsurları gerçekleşmediğinde tipiklik
gerçekleşmemiş olarak kabul edilir. Tipiklik bir suçun gerçekleşmesi için gerekli
olan unsurları gösteren bir müessesedir. Dolayısıyla tipikliğin unsurları
gerçekleşmedikçe tipikliğin gerçekleştiğinden ve ceza sorumluluğunun
doğduğundan bahsetmemiz mümkün değildir. Tipiklik aynı zamanda uyarı
fonksiyonuna sahiptir. Çünkü tipikliğin unsurları vatandaşlara hangi davranışların
serbest hangilerinin sakıncalı olduğunu gösteren bir içeriğe sahiptir. Buna
tipikliğin uyarı fonksiyonu denmektedir.
Tipiklik, tipe uygun davranış ile tipe aykırı davranışın ayırt edici bir özelliğe
sahiptir. Tipik olan davranışla tipik olmayan davranışı ayıklar. Buna tipikliğin
ayıklama fonksiyonu denir. Tipiklik aynı zamanda hukuka aykırılığa da karinedir.
Yani fiilin haksızlık teşkil etmesi için gerçekleşmesi gereken maddi ve manevi
unsurların gerçekleştiğinin tespiti edilmesi ile birlikte hukuka aykırılığın da
gerçekleştiği kabul edilir. Buna tipikliğin hukuka aykırılığa karine teşkil etmesi
denmektedir. Ancak bu karine somut olayda bir hukuka uygunluk nedeninin
gerçekleştiğinin tespit edilmesi ile ortadan kalkar.
Suç geniş anlamda tipikliğin içerisinde yer almakla birlikte tipikliğin konusunu
oluşturmayan unsurlarımız da vardır. Objektif cezalandırılma şartları,
kusurluluk… Tipiklik bahsinde ele alınan konular fiilin haksızlık teşkil edebilmesi
için gerçekleşmesi gereken unsurlardır. Bunlar da maddi ve manevi unsurlar
şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 4. HAFTA / 2022
Bu ayrım kastı kaldıran hata bakımından önem arz etmektedir. Yani hata konusu
bakımından önemli bir müessesedir.
Bu dört unsur her suç tipinde mutlaka bulunan maddi unsurlardır. Bunun
dışında objektif nitelikteki unsurlardan diğeri suç neticeli bir suç ise;
o Netice
o Nedensellik bağı
o Nitelikli haller
Maddelendirilen unsurlar bir fiilin suç teşkil etmesi için aranan maddi
unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
19
▪ Manevi Unsur ise kasttır. Kast suçun kanun tarifindeki unsurların bilinmesi
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 4. HAFTA / 2022
ve istenmesini ifade etmektedir. Fail somut olayda fiili icra ederken maddi
unsurların gerçekleştiğini biliyorsa ve istiyorsa yani maddi unsurlarla
manevi unsurlar aynı anda gerçekleşiyorsa söz konusu fiil haksızlık teşkil
eder. Dolayısıyla tipikliğin manevi unsurları denildiğinde kastın anlaşılması
gerekmektedir.
Bazı suçlar vardır ki oluşumları bakımından kastın dışında dışında diğer
subjektif unsurların gerçekleşmesi gerekmeyebilir. Örneğin hırsızlık
suçunda failin başkasına ait taşınabilir bir malı bulunduğu yerde zilyedinin
rızası dışında alması hırsızlık suçunun gerçekleşmesi için gerekli fakat
yeterli değildir. Ayrıca bu suçun gerçekleşebilmesi için bu alma fiilinin
yararlanma amacı ile yapılıyor olması gerekmektedir. Burada yararlanma
amacı kast dışında gerçekleşmesi gereken diğer bir manevi unsurdur.
Taksir de suçun manevi unsurları başlığı altında incelenebilir.
20
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
9.50 ₺
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
SINIF :2-B-ŞUBESİ
İLHAN ÜZÜLMEZ
DÖNEMİ:GÜZ- DÖNEMİ
Bir kişi diğer bir kişiye silah doğrultarak 3. bir kişiye tokat atmasını
söylediğinde ve söz konusu zorlamanın altında tehdit edilen kişi tokatı
attığında bu noktada da bir fiil var mıdır?
1. İnsandan kaynaklanmalı,
2. İradi olmalı,
3. Dış dünyaya yansımalı,
4. Belli bir gayeye yönelik gerçekleştirilmiş olmalı.
Söz konusu olayda bu özelliklerden tartışma konusu olması gereken iradi olup
olmadığıdır. Bu olayda bir zorlayıcı cebir durumu vardır. Zorlayıcı cebir etkisi
altında gerçekleştirilen davranışlar fiil olma özelliğini bünyelerinde barındırmaya
devam ederler çünkü zorlayıcı cebirde bir irade kısıtlanmış, sınırlanmış da olsa
mevcudiyetini korur. Bu noktada kişinin başına silah dayanmış olmasına rağmen
birini yaralaması suç mudur sorusu akıllara gelir. Ceza hukuku bu noktayı kusur
bağlamında ele almaktadır. Bu kişinin bu davranışı gerçekleştirdiği sırada
iradesinin oluşum koşulları bağlamında ele alınmaktadır.
Yolda gezen başıboş bir köpek birine saldırıp yaraladığında bu noktada ortada
ceza hukukunun ilgilendiği bir durum yoktur. Çünkü ortada bir insan davranışı
yoktur. Ancak köpek bir insan gözetiminde/bakımında ise yani bir insan
gözetiminde ise bu durumda bir fiilin varlığından bahsedilebilir. Bir hayvan
davranışını önlemekle sorumlu kimsenin varlığından bahsedilmesi halinde bir fiilin
varlığından bahsedilebilmektedir.
Bir kişi yaz mevsiminde arabasıyla giderken açık olan ön camdan bir arı girerek
söz konusu kişiyi sokar. Durumun etkisiyle kişi arabanın kontrolünü kaybederek
öndeki araca çarpar. Burada arının sokmasının etkisiyle bir refleks varlığından
bahsedilebilir ve bir refleks söz konusu ise bu durumda fiilden söz edilemez.
Ancak refleks niteliğinde bir davranış değildir, zorlanmış bir irade de olsa
direksiyon kontrolü sağlanabilirdi şeklinde bir bakış açısıyla bakılırsa bu durumda
da fiil var denilir. Arının kişiyi gözünden sokması durumunda burada artık iradi
bir hareketten bahsedemeyeceğimizden dolayı fiilin varlığından bahsedebilmemiz
mümkün olamaz. Ceza hukuku değerlendirmesinde öncelikle fiilin var olup olmadığı
değerlendirilir. Fiil tespit edilebiliyorsa daha sonra suçun unsurları ayrı olarak ele
alınabilir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
Bu modellerin temelinde yatan suç çeşidi ya da biçimi olarak kasten işlenen icrai
suçlar vardır. Tüm ayrımlar bu şekilde yapılmış olmasına rağmen günümüzde diğer
suçlar bakımından da bu ayrımlar olabildiğince kullanılmaya çalışılmaktadır.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
Bu suçta bir netice yoktur. Sadece cinsel taciz teşkil eden davranışın
gerçekleştirilmesi suçun oluşması için yeterlidir. Cinsel taciz suçu serbest
hareketli bir suç olarak tanımlanabilir ancak serbest hareketli suçtur
çünkü cinsel taciz teşkil eden davranışların neler olduğuna dair kanunda
bir spesifikleştirme yoktur. Bu olay bir sözle, bir bakışla ya da daha
birçok farklı yolla gerçekleştirilebilir. Davranış modalitesi bakımından bir
sınırlama yoktur. Dolayısıyla cinsel taciz suçunu serbest hareketli suç
olarak tanımlamamızın önünden bir engel yoktur.
Ancak Türkiye’de bazı yazarlar hala serbest hareketli suç modellemesinin
sadece neticeli suçlar bakımından geçerli olduğunu söylemektedir. Oysa ki
baktığımızda bunun tam olarak doğru olduğu söylenememektedir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
Bu suç serbest hareketli suç mudur yoksa bağlı hareketli suç mudur?
Mala zarar verme suçu bakımından baskın görüş mala zarar verme
suçunun bir seçimlik hareketli suç olduğuna dairdir. Ancak burada da
kanun koyucunun saydığı kirletmek, yıkmak ve diğer hususlar fiil midir
yoksa netice midir sorusu vardır. Neticedir cevabı veriliyorsa aynı kasten
yaralama suyundaki gibi bu suçun serbest hareketli suç olduğu
söylenebilirken fiildir cevabı veriliyorsa bu noktada da bu suçun bağlı
hareketli suç olduğu söylenmelidir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
suç ihmali bir davranışla işlenmeye devam eder. Yani mütemadilik fiilin
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
sürekli işleniş sürecini ifade eder ve bu süreç icrai bir davranışla başlayıp
ihmali bir davranışla devam eder. Mesela bir kişi başka bir kişinin
konutuna o kişinin rızası olmaksızın girerse konut dokunulmazlığını ihlal
suçunu icrai bir davranışla gerçekleştirir. Ve tüm müdahalelere rağmen o
konuttan çıkmamakta ısrar eder. Belirli bir süre boyunca kişi o konuttan
çıkarılamaz. Davranış kişinin icrai olarak kişinin konuta girmesiyle başlar
ve suçun işlenişine kişinin o konuttan çıkmaması süresince devam eder
.
Peki ihmali bir davranışla suçun işlenmesine başlanıp icrai bir
davranışla mütemadi suçun işlenişine devam edilebilir mi?
Kişiler ceza muhakemesi süresince birtakım haklı gerekçelerin varlığı ileri
sürülerek hürriyetlerinden yoksun bırakılabilirler. Mesela kişi soruşturma
aşamasında soruşturmanın selameti için zorunlu olduğu düşünülerek
gözaltına alınabilir. Kişinin gözaltında bulunacağı süre kural olarak 24
saattir. Bazı hallerde bu sürenin artışı mümkün olabilir. X kişisi
cumhuriyet savcısının verdiği kararla göz altına alınmış olsun ve
gözaltındaki 24 saati dolmuş olsun. Kişinin serbest bırakılma zamanının
geldiğini ve her şeyin tam olduğunu varsaydığımız halde orada görevli olan
kişi X kişisini sebepsiz yere çıkarmazsa bu artık hürriyetinden yoksun
bırakma suçu kapsamına girmektedir. Çünkü hukuk düzeninin gereklerine
uygun bir biçimde hürriyetinden yoksun bırakma durumu ortadan
kalkmıştır. Bu suçun gerçekleşme biçimi ihmali davranıştır. Kişi üzerine
düşen yükümlülüğü yerine getirmemekte ve kapıyı açmamaktadır. X kişisi
de sinirlenerek kapıya tekmeyi vurur ve kapıyı açar. X kişinin salmayan
görevli ise bu sefer kişiyi tutarak çıkmasına izin vermez. Kişiyi
hürriyetinden yoksun kılma suçu hala devam etmektedir. Ancak artık
burada davranışın modalitesi değişmiştir. İlk başta ihmali davranışla
başlayan bir suçun icrai bir davranışla işlenmesine devam edilebilmektedir.
İhmali suçların hemen hemen hepsi gerçekleştirilmeye devam edildikleri
müddetçe mütemadi suç olarak değerlendirilebilir. Mesela yardım ve
bildirim yükümlülüğünün ihlali suçu… Kişi yardım etmesi ya da bildirimde
bulunması gereken bir durumla karşılaştığında bu yardıma muhtaçlık
durumu devam ettiği sürece ve kişi bundan haberdar olmaya devam ettiği
müddetçe suç işlemeye devam edebilir.
Bir kişinin tıbbi bir yardıma ihtiyacı varsa ve orada bulunan bir kişi de
doktorsa, doktor olan kişi tıbbi yardıma ihtiyacı olan kişiyi gördüğünde
aslında yardım etme sorumluluğunu önceden gönüllü olarak yüklenmiştir.
7
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
taraflı olarak aynı kişi tarafından gerçekleştirilebilir. Mesela bir kişi bir
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
kilo uyuşturucuyu öncelikle kendisi ticari amaçla alıp daha sonra bunu bir
yerde depolayabilir. Sonrasında ise küçük paketler yaparak satışa arz
edebilir. Daha sonraki süreçte de uygun alıcıyı bularak satabilir.
Bahsedilen şeyler hep aynı konudur.
Seçimlik hareketli suçlarda suçun kanuni tarifinde yer verdiği alternatif
davranışlardan bazıları ya da hepsi aynı konu üzerinde gerçekleştirilirse
bu durumda fail yalnızca bir kere cezalandırılır. Bu seçimlik hareketlerin
aynı konu üzerinde gerçekleştirilmiş olması cezalandırma yapılırken verilen
ceza aralığında yukarı çıkılmasına sebep olabilir. Dolayısıyla seçimlik
hareketlerin kendi içindeki yapısı, mantığı alternatif davranışlar aynı konu
üzerinde birden fazla gerçekleştirilirse tek bir suçtan dolayı kişi
cezalandırılır şeklindedir. Ancak bu cezalandırma yapılırken bu cezanın
süresi/ miktarı bakımından değişikliğe sebep olabilir.
Hem imal eden hem de yurt içinde satışa sunan kişi yani hem 188/1’e
hem de 188/3’e aykırı fiil gerçekleştiren kişi ayrı ayrı mı
cezalandırılır yoksa beraber mi cezalandırılır?
188/1 kendi içinde bir seçimlik suçtur. 188/3 ise kendi içinde bir seçimlik
suçtur. Ama bunlar kendi içlerinde birbirlerine seçimlik suç değillerdir.
Sadece imal etmek 188/1 kapsamında cezalandırılırken bunu yurt içinde
satmak başka bir haksızlıktır. Kanun koyucu salt imal etmenin cezası budur
demiştir. Ama bunun ötesine geçip aynı uyuşturucu maddeyi başka bir
fıkrada düzenlenmiş davranışı gerçekleştirmek suretiyle satmaya çalışmak
aslında her ikisi bakımından ayrı ayrı cezalandırılmayı gerektirir. Çünkü
bunlar birbirine seçimlik olmaları ancak aynı fıkrada düzenlenmeleri ile
mümkün olabilir. Dolayısıyla 188/1 ile 188/3 arasında böyle bir belirlemede
bulunulamaz.
Ama Yargıtay uygulamamız 188/1 ile 188/3’ün aynı anda bulunduğu
hallerde sadece 188/1’den cezalandırmayı seçmektedir. Bunun gerekçesi
ise tam olarak anlaşılamamaktadır.
Seçimlik hareketli suçlarda dikkat etmemiz gereken nokta suçun aynı
konu üzerinde gerçekleşmesidir. Aynı konu üzerinde birden çok hareket
gerçekleşmez de konular farklılaşırlar seçimlik hareketli suçun varlığından
bahsedilmesi mümkün değildir. Ayrıca bir kişi hem bir uyuşturucuyu
depoluyorsa hem de depoladığından farklı bir uyuşturucuyu yurt içinde
satıyorsa bu durumda konu farklılaştığından iki defa 188/3 kapsamında
cezalandırılır. Konunun varlık olarak aynı olması gerekmektedir. Sadece
10
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
Fiil ceza hukukunda haksızlığın temelini oluşturmaktadır. Fiilisin bir suç olabilmesi
mümkün değildir. Metodolojik olarak bazı kitaplarda fiil suçun maddi unsurları
başlığı altında ele alınmaktadır. Ancak bazı kitaplarda ise önce fiil anlatılır daha
sonra ise maddi unsurlara geçilir. Fiili suçun maddi unsurları başlığı altında ele
almakta da sorun yoktur. Sistemdeki yerini vurgulamak için en başta anlatıldığını
görmek de şaşırtıcı değildir. Fiil bir suçun maddi unsurudur ve fiilsiz suç olmaz.
Fiil iradi nitelikte belli bir amaca yönelmiş ve dış dünyada bir etkisi olan insan
davranışıdır. Fiilin ne olduğunu bilmekten ziyade fiilin ne olmadığını bilmek daha
önemlidir.
Tek hareketli suç, çok hareketli suç gibi bazı tipleştirme faaliyetlerinden
bahsedilmiştir. Bugün böylece fiil bahsi kapatılmıştır.
• Fail,
Sayfa
• Mağdur,
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
• Konu.
• Nedensellik bağı,
Nedensellik bağı sadece neticeli suçlar bakımından mevcut olabilir. Onun dışında
her zaman nedensellik bağından bahsedebilmemiz mümkün değildir.
Fail
Fail maddi ceza hukuku bakımından suç işleyen kişidir. Ancak bir insan fail
olabilmektedir. Bir gerçek kişi bir suçun faili olabilir. Tüzel kişilerin suç faili
olabilmeleri mümkün değildir. Çünkü tüzel kişilerin hem ontolojik olarak bir suçu
bağımsız bir şekilde işlemeleri mümkün değildir. Tüzel kişi bünyesinde bir suç
işleniyorsa bu suç o tüzel kişinin yetkilileri tarafından işleniyor demektir. Yoksa
tüzel kişinin yetkililerinden/temsilcilerinden bağımsız bir şekilde kendine özgü
bir mevcudiyeti hukuken varsa da iradesini ortaya koyabileceği bir ihtimali
yoktur. Hem de tüzel kişinin cezalandırılabilmesi mümkün değildir. Yani cezanın
amaçları suç işleyen kişi sorumluluğundan ibra olsun, toplumsal düzenle bağdaşan
bir irade ortaya koysun ve topluma kazandırılsındır. Ama tüzel kişiler bakımından
bunlar mümkün değildir. Tüzel kişiler suç faili olamazlar fakat bir suç dolayısı ile
tüzel kişi hakkında bir ceza hukuku yaptırımı uygulanabilir yani bir suç dolayısı ile
tüzel kişinin konusunu oluşturduğu bir yaptırım uygulanabilir. Mesela;
“Bir kamu kurumunun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel
hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin
verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen
kasıtlı suçlardan mahkûmiyet halinde, iznin iptaline karar verilir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
Bir özel hukuk tüzel kişisinin bünyesinde bir suç işlendiğinde tüzel kişi ile ilgili
olarak faaliyet izninin ortadan kaldırılması ya da müsadere güvenlik tedbirinin
uygulanması söz konusu olabilir. Bu noktada tüzel kişi suç faili olamasa da işlenen
bir suç dolayısıyla tüzel kişi hakkında bir ceza hukuku yaptırımı
uygulanabilmektedir. Güvenlik tedbirlerinin cezadan farklı olarak mutlaka suçu
işleyen kişi yani fail hakkında uygulanmaları gerekmez. Bazen güvenlik tedbirleri o
suçun konusunu oluşturan eşya ile, kazanç ile bağlantılı olarak uygulanabilir. Bazen
güvenlik tedbirleri bu örnekte de olduğu gibi bu suçun bünyesinde işlendiği kurum,
kuruluş ve tüzel kişi hakkında da olabilir. Yani buradan tüzel kişi hakkında bir
ceza hukuku yaptırımı güvenlik tedbiri olarak uygulanabilir sonucuna ulaşılır. Ama
bu tüzel kişinin suç faili olabileceği anlamına gelmez. Gerçek kişi suçu işlediğinde
kasten öldürme fiilinin faili herhangi biri olabilir.
Akıl hastası biri kasten öldürme suçunun faili olabilir mi? Akıl hastaları kasti
hareket edemez mi?
Suç çoğunlukla herkes tarafından işlenebilir ve buna genel suçlar denir. Kasten
13
öldürme suçu, hırsızlık suçu, cinsel saldırı suçu gibi birçok suç herkes tarafından
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
işlenebilir niteliktedir. Ama bazı suçların ise temel şekli herkes tarafından
işlenebilirken nitelikli halleri belirli bir faillik vasfına sahip olan kimseler
bakımından işlenebilir. Genel suçlardan farklı olarak bu suç grubuna özgü suçlar
denir. Özgü suç sadece belirli bir faillik vasfına sahip olan kimse tarafından
gerçekleştirilmesi mümkün olan suç tipidir. Bazen bir suç temel şekli bakımından
bir faillik vasfına ihtiyaç duyar yani temel şekli bakımından bir özgü suçtur.
Bazen ise bir suç temel şekli bakımından genel suçken nitelikli hali bakımından
özgü suç olabilir.
“Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan
veya aracılar vasıtasıyla, bir kamu görevlisine veya göstereceği bir
başka kişiye menfaat sağlayan kişi, dört yıldan oniki yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.”
Rüşvet niteliği gereği bir karşılaşma suçudur. Bir rüşvet alan ve bir rüşvet
verenin karşı karşıya gelmesi gerekir. Rüşveti alan bir kamu görevlisi olmak
zorundadır. Rüşvet alma eyleminin bu suç bağlamında ortaya çıkabilmesi için kamu
görevlisi olması gerekmekteydi ancak daha sonra araya giren birtakım
uluslararası sözleşmeler nedeniyle özel hukuk tüzel kişilerinin temsilcilerinin de
rüşvet alması mümkün hale de geldi. Bu nedenle rüşvet bu konuyla ilgili olarak
eskisi kadar sağlam bir örnek olmaktan çıkmıştır.
Zimmet bir kamu görevlisinin, görevinin gereği olarak kendisine belli bir amaç
kapsamında tevdi edilmiş eşyayı amaca aykırı olarak kullanmasıdır. Kamu görevlisi
olmayan birinin zimmet suçunu işlemesi mümkün değildir.
Türk Ceza Kanunu’nda bulunan görevi kötüye kullanma suçu da sadece kamu
görevlisi tarafından işlenebilir. Çoğunlukla özgü suç müessesesini uygulamada
kamu görevlileri ile bağlantılı olarak ele alınır. Kamu görevliliğinin, söz konusu
suçun faili olabilmek için suçun unsuru haline getirildiğini görmekteyiz. Farklı
nitelik gerektiren özgü suçlarla da karşı karşıya kalmak mümkündür. Mesela bir
14
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
faille mağdur arasında bir özgü ilişki bulunabilir. Böyle bir ilişki mevcut değilse o
suçun nitelikli unsurunun faili olamaz.
Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu bir belgeyi sahte olarak düzenleyen
kamu görevlisi demektedir. Resmi belgede sahtecilik suçunun temel şekli herkes
tarafından işlenebilir. Resmi bir belge düzenlerseniz veya sahte olduğunu
bildiğiniz bir sahte belgeyi kullanırsanız veya gerçek olan bir resmi evrak
üzerinde oynama yaparak onu sahte hale getirirseniz resmi belgede sahtecilik
suçunu işlemiş olursunuz. Ancak bu suçun kamu görevlisi tarafından görevi gereği
düzenlemeye yetkili olduğu bir belge üzerinde işlenmesi hali suçun temel
şeklinden daha ağır bir haksızlık muhtevasına sahip bir nitelikli unsur olarak
düzenlenmiştir. Bu nedenle özgü suçları da kendi içinde ikiye ayırırız;
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
kamu görevlisi ile birlikte o suçun faili olamazsınız. Zimmet suçunun ifade ettiği
haksızlığa iştirak edebilmek mümkünse bir şekilde ihlal edilen bir davranış normu
olması lazım. Dolayısıyla burada bir teknik belirlemede bulunmak gerekir. Aslında
özgü suçların bünyesinde barındırdığı davranış normunun da muhatabı herkestir
ama bu davranış normları özgü faillik sıfatına sahip olmayan kişiler tarafından
yükümlülük olarak akla gelmezler. Zimmet suçunun faili kamu görevlisi olmayan
olamaz ama bu haksızlığa kamu görevlisi olmayan biri katılabilir. Bu haksızlıkların
da zimmet suçunun özünde bulunan davranış normunu ihlal edici yapısı vardır.
“Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu
suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım
eden olarak sorumlu tutulur.”
Özgü suça bağlanan hukuki sonuç da buradan görülebilir. Özel faillik vasfını
gerektiren suçlarda bu sıfata sahip olmayan kişiler fail olamazlar. Sadece yardım
eden ya da azmettiren olabilirler. Bir de faillikle ilgili bir kategori vardır buna
suçun icrasının gösterdiği özellikle bağlantılı olarak bizzat işlenebilen suçlar
denmektedir. Bizzat işlenebilen suça bağlanan hukuki sonuç bu suçun icrasıyla
bağlantılı tipik icra hareketini gerçekleştiren dışında başkalarının müşterek fail
olamayacağı, fail olarak o suçun işlenişine katılamayacakları şeklindedir. O suçun
kanuni tanımındaki tipik icra hareketini bizzat fail gerçekleştirmelidir. Onunla
beraber bir başkasının o suça müşterek fail olması mümkün değildir. Günümüzden
10-15 yıl öncesine kadar bu suçun en popüler örneği nitelikli cinsel saldırı
eylemleri idi. Bir nitelikli cinsel saldırı eyleminin faili olan kişi sadece o suçun
tipik icra hareketini gerçekleştiren kişi olabilirdi. Onun dışında o suçun işlenişine
bir şekilde katılan kişilerin müşterek fail olabilmesi mümkün değildir
denmekteydi. Ama bu böyle olmadı ve bizzat işlenebilen suç kategorisinin bir
zorlamadan ibaret olduğu özellikle müşterek faillik müessesesinin gelişmesi ile
bizzat işlenebilen suç şeklinde bir müesseseye ihtiyaç olmadığı anlaşılmıştır.
Günümüzde ise modern ceza hukukunda bizzat işlenebilen suç kavramına herhangi
bir özel değer atfedilmesine gerek duyulmamıştır. Bizzat işlenebilen suçların
çoğunluğu bir yükümlülük suçudur.
Mesela bizzat işlenebilen suçların en büyük örneği yalan tanıklık suçudur. Bir
tanık soruşturmada savcının önüne çıkar ve soruşturma sırasında yalan söyler ya
da duruşmada asliye ceza mahkemesinin önüne çıkar ve orada tanıklık yaparken
yalan söyler. Derler ki yalan tanıklık suçu bizzat işlenebilen bir suçtur çünkü
16
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
mümkün değildir. Doğası gereği tanık tek başına yalan tanıklık yapar. Bu sürece
başka birinin müşterek fail olarak katılması mümkün değildir bu nedenle yalan
tanıklık bizzat işlenebilen bir suçtur derler ama böyle bir kategoriye ihtiyacımız
yoktur çünkü özgü suç doktrini altında yükümlülük suçları şeklinde tasnif
edilebilmektedir. Bizzat işlenebilen suçlardan haberdar olunması gerekse de buna
bağlanan bir sonuç yoktur. Özgü suçları bilmek bu açıdan daha önemlidir.
Mağdur
Mağdur suçun bir diğer maddi unsurudur. Mağdur zorunlu bir maddi unsurdur.
Mağdur olmaksızın suç olması mümkün değildir tıpkı faili olmayan suç olamayacağı
gibi.
Mağdur suçun icrası sırasında suçun icrasını teşkil eden davranışların bizzat
kendisine yöneldiği kişidir. Mesela kasten öldürme suçunda öldürme davranışının
kendisine yöneldiği ve bu itibarla da öldürme haksızlığının kendi bünyesinde
tesadüf ettiği kişi mağdurdur. Cinsel saldırı suçunda cinsel saldırı teşkil eden
bedensel davranışın kendisine yöneldiği kimse suçun mağdurudur. Hırsızlık
suçunda taşınır mal alındığı sırada o malın zilyedi bulunan kişi o suçun mağdurudur.
Mağdur ancak bir gerçek kişi olabilir. Bir tüzel kişinin suç mağduru olabileceği
doktrinin geneli tarafından kabul edilmez. Bazı suçların doğası gereği bu böyledir.
Kasten öldürme suçunun mağduru elbette bir tüzel kişi olamaz. Cinsel saldırı
suçunun mağduru bir tüzel kişi olamaz.
Bunu çok ikna edici bir şekilde açıklamak çok mümkün gözükmemektedir. Bir
anonim şirket vardır ve bu anonim şirketin bir malvarlığı vardır. Bu malvarlığının
birtakım suçlar vasıtası ile eksiltilmesi halinde bu suçun mağduru şirket tüzel
kişiliği değil o şirketin yöneticileri olarak belirlenir. Malvarlığına karşı işlenen
17
suçlarda neden tüzel kişilerin mağdur olamadığını açıklamak kolay değildir. Bunun
mağdurluk sıfatının sadece insana özgülenebilmesi gibi felsefi bir tartışma
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
Bir kişi birini kasten öldürdüğünde o kişinin yakınları suçtan zarar görendir. Ölen
kişinin annesi, babası, eşi, kardeşi suçtan zarar görendir. Öldürülen kişi ise suçun
mağdurudur.
suçtan zarar görendir ancak hukuki olarak bu suçtan zarar gören sıfatına sahip
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
değillerdir. Kasten yaralanan kişi hayatta olduğu için suçtan zarar gören sıfatını
kendisi kullanmaya devam edebilmektedir. Kasten öldürme suçunda ailesinin
suçtan zarar gören konumunda olmasının nedeni kişinin ölmüş olmasıdır.
Dolandırıcılık suçuna baktığımızda A kişisi yaşlı bir çiftin oturduğu evin kapısını
çalar ve bu evde oturan yaşlı kadın B ile muhatap olur. B’ye samimiyet gösterir ve
kendisini bu insanların oğlunun asker arkadaşı olarak tanıtır ve oğullarının bir
şeylere ihtiyacı olduğunu kendisinin ise bunları teslim edebileceğini söyler. Yaşlı
kadın B ise buna inanır ve parayı verir. Bu durumda A dolandırıcılık suçunun
failiyken B dolandırıcılık suçunun mağdurudur. Farklı bir senaryo olarak A
kendisini B’nin oğlu C’nin arkadaşı olarak tanıtır ve oğlunun arabasının anahtarını
istediğini söyleyerek B’yi ikna eder ve arabanın anahtarını alıp giderse bu
durumda A dolandırıcılık fiilinin faili, B suçun mağduru ve C ise suçtan zarar
görendir. Suçun mağduru icrai fiillerin yöneldiği kişidir. Bu noktada C’nin malı
eksilmiştir. Bunun aksini söyleyerek her ikisinin de suçun mağduru olduğunu
söyleyenler de vardır. Ancak suçun icrasının yönelmesi gerektiğini söylediğimizde
malvarlığında eksilme olan kişinin suçtan zarar gören olduğunu söyleriz.
Mağdurluk sıfatı ile suçtan zarar gören sıfatının birbirinden ayrıldığı noktalarda
bu sıfatların doğru belirlenebilmesi hem ceza hukuku bakımından hem de ceza
muhakemesi bakımından çok önemlidir. Suçtan zarar gören sıfatının da kime ait
olduğunu belirlerken dar bir kapsamda belirleme yapılır. Suçtan zarar gören
sıfatı malvarlığına karşı işlenen suçlarda net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Ama
bunun dışındaki suçlarda suçtan zarar gören sıfatının belirlenmesinde dar bir
kapsam ele alınır. O suçun koruma alanının doğrudan ilgilendirdiği kişinin tespit
edilebilmesi gerekir.
Bir çift vardır. Kadına karşı bir başkası nitelikli cinsel saldırı eylemini
gerçekleştirmiştir. Bu kadının eşi nitelikli cinsel saldırı eyleminin zarar göreni
midir, değil midir?
Burada bir ceza muhakemesinin sonunda bir karar alınmış ve suçtan zarar görenin
bu karara itiraz yetkisi vardır. Bu durumda çiftin cinsel saldırı suçundan mağdur
olmayanı karara itiraz etmiştir. Ancak itiraz etme yetkisi yoktur çünkü bu
noktada suçtan zarar gören kişi sıfatına sahip değildir.
Her suçta bir mağdur vardır. Bu mağdur bir gerçek kişi olabilir ama bazı
suçlarda suç mağduru toplumu oluşturan herkestir. Suçtan zarar gören kişi
mağdurdan farklı olarak tüzel kişi olabilir. Suçtan zarar gören kişi sıfatına sahip
olabilmek bakımından tüzel kişinin böyle bir imkanı vardır.
19
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
Biri Fenerbahçe Spor Kulübüne hakaret eden bir paylaşım yaptığında hakaret
suçu gerçekleşir. Yöneldiği şey bir spor kulübüdür. Hukuki niteliği itibariyle
şirketleşmiştir. Bu durumda suçun mağduru Fenerbahçe Spor Klübüdür
denilemez. Çünkü tüzel kişiler suçun mağduru olamaz.
Konu
Her suçta bulunması gereken bir diğer maddi unsur konudur. Suçun konusu suçun
icra hareketlerinin bizzat üzerinde gerçekleştirildiği bir insan ya da nesne
olabilir. Bir varlık şeklinde ifade edilebilir. Resmi belgede sahtecilik suçunun
konusu sahte olarak düzenlenen ya da üzerinde değişiklik yapılan ya da sahte
olduğu bilinerek kullanılan belgedir. Çünkü o suçun oluşmasına imkan sağlayan
davranışlar o sahte belge üzerinde gerçekleştirilir. Kasten öldürme suçunun
konusu öldürülen kişinin hayatıdır. Hırsızlık suçunun konusu çalınan taşınır maldır.
Cinsel saldırı suçunun konusu cinsel saldırıya uğrayan kişinin bedenidir. Hakaret
suçunun konusu hakaret teşkil eden davranışların yöneldiği kişinin şeref ve
20
saygınlığıdır. Yani şeref ve saygınlık aslında tamamen bir insandan bağımsız olarak
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
Kanun koyucu Türk bayrağı niteliğinde olan bazı hususları da yazmıştır ancak salt
bakıldığı zaman Türk bayrağı olma vasfını niteliği itibariyle özgülemek mümkün
değildir. Bazı suçlardaki konuyu tespit ederken o yüzden salt dışsallıktan,
olgusallıktan bahsedemeyiz.
Mesela iftira suçunun konusu, yalan tanıklık suçunun konusu, suç üstlenme
21
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
Bazı yazarlar konusuz suç olabileceğini savunsalar da konusuz suç olması mümkün
değildir görüşü baskındır. Her suçta maddi unsur olarak konu olması gereklidir.
Suçun konusuyla bağlantılı olarak bir ayrım yapılmaktadır. Fiili, davranışın suçun
konusunu zarara uğrattığı suçlar veya bir zarar tehlikesine sebebiyet vermesinin
o suçun oluşması bakımından yeterli görüldüğü suçlar. Yani zarar suçları ve
tehlike suçları ayrımı vardır.
Zarar suçları; bir suçun oluşabilmesi için o suçun konusunun zarara uğramasını
gerektiren suçlardır. Nitelik itibari ile yaşama karşı işlenen, vücut bütünlüğüne
karşı işlenen suçların hepsi bir zarar suçudur. Kasten öldürme suçu bir zarar
suçudur çünkü kasten öldürme suçunu işlediğinizde yaşayan bir kişinin hayatını
sonlandırdığınız için bu bir zarar suçudur.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
alenen öven kimse, bu nedenle kamu düzeni açısından açık ve yakın bir
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
tehlikenin ortaya çıkması hâlinde, iki yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.”
Suçu ve suçluyu övme suçudur. İşlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu
bir suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse cezalandırılır deseydi bu
davranışı gerçekleştirmek dolayısıyla suçun konusu üzerinde yani
toplumsal huzur, toplumsal düzen üzerinde belirli bir karışıklık meydana
getirme riskini barındıran bu davranış gerçekleştiren kişi cezalandırılır.
Ancak bunun ötesinde hakikaten toplumsal olarak böyle bir gerginlik,
düzensizlik ortaya çıkmış mı bunu araştırmıyorum dememiştir. Oysa
buraya bir “somut tehlike ortaya çıkarsa” şartı koymuştur. Kamu düzeni
açısından açık ve yakın bir tehlike ortaya çıkmalıdır. Bunu demeseydi ve
onun yerine sadece işlenmiş olan bir suçu veya işlediği bir suçtan dolayı bir
kimseyi alenen öven kişi cezalandırılır deseydi bu durumda başka bir sonuç
çıkardı. Ancak somut tehlike ortaya çıkması bunu yapan kişinin
cezalandırılabilmesi için bir şart olarak ortaya konmuştur. Bu tehlike
ortaya çıkmış mıdır çıkmamış mıdır durumu her somut uyuşmazlık üzerinde
hakim tarafınca araştırılmalıdır. Somut tehlike suçun konusu üzerinde
gerçekten böyle bir tehlike meydana gelmiş mi gelmemiş mi araştırır ve
bunu belirlemek zorundadır.
Maddenin 1. fıkrası bir somut tehlike suçu iken 2. fıkrası bir soyut tehlike
suçudur. İkisi arasında nasıl bir farklılık olduğu ifade edilmiştir.
geçmektedir. Kanun koyucu bazı suç tiplerinde bu davranış dolayısı ile bir
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
Her suçun bir hukuki menfaat koruduğu anlayışı ceza hukukunda yerleşmiştir. Biz
suçla korunan hukuki menfaat ile suçun konusu arasında bir ilişki kurmaktayız.
Suçla korunan hukuki menfaat suçun konusunun zarara uğratılması veya zarar
tehlikesine maruz bırakılması ile ihlal edilir. Suçla korunan hukuki menfaat ile
suçun konusu arasındaki ilişki en basit şekliyle böyle ifade edilmektedir. Kasten
26
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 5. HAFTA / 2022
Suçla korunan hukuki menfaatler kendi özü itibariyle düşünsel, fiktif bir yapıya
sahiptirler. Menfaat modellemesinin bir olay üzerinde yansımasını oluşturan husus
o konu üzerinde bir zararın meydana gelmesi ile somutlaşır. Suçla korunan hukuki
menfaat aslında her suç teşkil eden davranışın yöneldiği konu üzerinde bir
yansıma bulur. Her suçta konunun zarara uğraması suretiyle o suçla korunan
hukuki menfaat somutlaşır ancak suçla korunan hukuki menfaat ile suçun konusu
karıştırılmamalıdır.
27
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
10.50 ₺
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
SINIF :2-B-ŞUBESİ
İLHAN ÜZÜLMEZ
DÖNEMİ:GÜZ- DÖNEMİ
Fiil, Fail, Mağdur ve Konu her suçta olması gereken maddi unsurlardır. Faili
olmayan ya da mağduru olmayan bir suçun olması mümkün değildir. Mağdurun
statüsü suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş o suçun tipik davranışının bizzat
kendisine yöneldiği kişiye aittir. Bazı suçlarda ise bu kişi münferit bir kimse
değildir yani bu kişi toplumu oluşturan herkestir. Mesela yalan tanıklık suçunda ya
da tehlike suçlarında bir kişinin mağdur olmasından değil toplumu oluşturan
herkesin suçun mağduru olmasından bahsedilir.
Suç delilleri gizlenirse ortaya adaletin sağlanması bakımından bir sorun çıkar.
Çünkü deliller gizlenirse, delillerin olmadığı bir durumda ceza mahkemesinin
maddi gerçeği ortaya çıkartması ve adaleti sağlaması zor bir durum alabilir ya da
imkansızlaşabilir. Bu durumda toplumda suç işleyen kişilerin cezalandırılması
bakımından ya da suç işlememiş ama haklarında bir şekilde suç duyurusunda
bulunulmuş kişiler bakımından adaletin sağlanabilmesi için delillerin tespiti önem
arz eder.
Suçta korunan hukuki menfaat bir maddi unsur değildir. Suçta korunan hukuki
menfaat anlayışı her suçun düzenlenmesi bakımından aslında bir varlık sebebidir.
Bu suçun mantık temelini, hukuki gerekçesini oluşturmaktadır. Anayasal açıdan
zorunlu olmamakla beraber her suçta bir hukuki menfaat koruması söz konusu
olmalıdır görüşü baskındır. Hukuki menfaat bir maddi unsur türü değildir.
1
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
Suçta korunan hukuki menfaat ile doğrudan bağlantı halinde olan suçun maddi
unsuru o maddi unsuru bir zarara uğratarak ya da bir zarar tehlikesine maruz
bırakarak ihlal eden faildir. Delillerin karartılması suçunda suçun konusu da bir
suçun delili olduğu düşünülen varlıklar/maddelerdir.
“Hukuka aykırı olarak bir kimsenin üstünü veya eşyasını arayan kamu
görevlisine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.”
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
Suçluyu kayırma suçunda kayrılan kişi suçun konusudur. Bazen birden fazla kişi
de kayrılabilir. Bu durumda suçun konusunu ve mağdurunu doğru tespit etmek zor
olabilir. Bu noktada suçun mağduru toplumu oluşturan herkestir. Bunun tespit
edilmesi ilerleyen süreçteki farklı müesseseler açısından da çok önemlidir.
Suçun üstlenilmesi suçunda suçun konusu direkt olarak suçun kendisidir. Suç
üstlenme suçunun konusu direkt üstlenilme iddiasının ilişkili olduğu maddi
vakaların ortaya koyduğu suç iddialarının bizzat kendisidir. Suç üstlenme
davranışı ise fiil unsuruna hitap etmektedir. Fail ise suçu üstlenen kişidir. Mağdur
ise toplumu oluşturan herkestir. Adına suç üstlenilen kişi bu noktada mağdur
olarak değerlendirilemez.
Suçun maddi unsurlarından olmakla birlikte her suçta bulunması zorunlu olmayan
ancak birçok suçta bulunduğu için de üzerinde durulması gereken unsurlar vardır;
Netice
Netice bir suçun kanuni tanımında kanun koyucu tarafından kendisine yer
verilmiş olduğu takdirde o suçun maddi unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu
açıklama yapılırken suçun kanuni tarifinde yer verilmezse o unsurdan
bahsedilemeyeceğini düşünen olabilir.
Ceza hukukunda çok uzun bir süre her suçta bir neticenin mevcut bulunduğum
anlayışı egemen anlayış idi. (hala bu görüşte olan yazarlar vardır ve hatta Anayasa
Mahkemesi de böyle düşünmektedir.) Her suçun mutlaka neticesi vardır şeklinde
oluşturulmuş pozitivist dünya görüşü ekseninde gelişen ceza hukuku anlayışının
bir kabulüdür. Dönemine göre güvence bakımından önemli bir bakış açısıdır. Ceza
hukukunun bilimselleştirilmesi çerçevesinde bu iddia gündeme gelmiştir ancak
daha sonraki dönemde her suçta bir netice vardır şeklindeki bir kabul bazı suçlar
bakımından mümkün değildir. Bunu yapmaya çalışırken de aslında sınırları zorlayan
gerekçelendirmeler ortaya çıkmıştır. Hakaret suçunun neticesi nedir sorusunun
cevabıyla bağlantılı açıklamalarda bulunulurken hakaret suçunun neticesi kişinin
konuştuklarının dış dünyada yaydığı ses dalgalarıdır şeklinde ya da bu ses
3
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
Hakaret suçu bir hareket suçudur. Bir kişiye şeref ve saygınlığını rencide
edecek biçimde ya da sövme suretiyle aşağılayıcı nitelikteki sözler sarf
edildiğinde bu suç oluşmaktadır. Kendisine hakaret edilen kimsenin nezdinde ne
gibi bir psikolojik ya da duygusal değişim olduğu ile ilgilenilmez. Bir söz söylemek
suretiyle işlenen suçların çoğunluğu bir sırf hareket suçu olarak düzenlenmiştir.
Sistemde birçok tehlike suçu mevcuttur. Mesela Türk Ceza Kanunu’nun 171.
maddesinde Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması suçu mevcuttur. O
4
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
Bazı ceza hukukçularına göre somut tehlike suçlarındaki o somut tehlikelilik bir
neticedir. Ancak hocalarımız bu somut tehlikeliliğin bir netice vasfına haiz
olmadığını, bir objektif cezalandırılabilme şartı niteliğinde olduğunu
düşünmektedir.
Netice suçun bir maddi unsuru olduğu için mutlaka faille suçun maddi unsurları
arasında bir manevi bağ kurulması gerekmektedir. Kast bağlamında suç işleyen
kişinin yani failin netice unsuruna yönelik bir kastının bulunması gerekir.
Dolayısıyla maddi unsur bilgisine sahip olmak kast olarak ifade edilir. Eğer o
müessese objektif cezalandırılabilme şartı olarak nitelendirilirse o zaman suçun
manevi unsuru kapsamında fail tarafından objektif cezalandırılabilme şartının
bilinmesi zorunluluğu yoktur. Ortaya çıkıp çıkmadığı failin iradesi ile
ilişkilendirilmez. Eğer doğarsa cezalandırılmayı sağlar doğmazsa failin bunu bilip
bilmemesiyle ilgilenmeksizin değerlendirmeye alınmaz.
Netice suçun maddi unsurudur. Her suçta bir netice yoktur. Netice sadece suçun
kanuni tanımında kendisine yer verildiyse suçun bir maddi unsuru şeklinde
tezahür eder. Kasten öldürme suçu bir neticeli suçtur. Kişinin öldürülmesi ile suç
tamamlanır. Neticeli suçlarda fail o neticenin ortaya çıkması için gereken
davranışları gerçekleştirmesine rağmen bu netice elinde olmayan sebeplerle
ortaya çıkmazsa bu suç teşebbüs aşamasında kalır. Kasten öldürme suçu bir
neticeli suçtur ve bir kişi o suçun gerçekleşmesi için gereken davranışı
gerçekleştirerek bir kişiye silahla ateş edebilir, yemeğine zehir katabilir,
5
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
Kasten yaralama suçu da yaralanma neticesinin ortaya çıktığı bir neticeli suçtur.
Bu neticeleri kanun koyucu kanuni tanımda saymıştır. Sırf hareket suçları
bakımından ise bir neticenin varlığından bahsedebilmemiz mümkün değildir.
Neticenin bulunduğu suçlar bakımından ayrıca nedensellik bağı ve objektif
isnadiyet belirlemelerinde bulunulması gerekir.
Neticeli suçlarda fiille netice arasında bir nedensel ilişkinin bulunması gerekir.
Yani söz konusu netice fiilin bir sonucu olarak meydana gelmelidir. Daha önceki
ceza hukuku anlayışlarında fiille netice arasındaki bu nedensellik bağı ilişkisinin o
sıkı mahiyeti ceza hukukçularını fiil; hareket, nedensellik bağı ve neticeden oluşan
bir bütündür şeklinde bir kabule götürmüştür. Fiilden anlaşılan hem hareketi hem
nedensellik bağını hem de neticeyi içeren bir yapıdır. Ama günümüzde fiil dendiği
zaman hareket anlaşılmaktadır. Netice fiile bağlantılı, fiilin gerçekleştirilmesi
sonucu ortaya çıkmış olması beklenen ama fiilden ayrı bir maddi unsur olarak ele
aldığımız bir maddi unsurdur.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
verdiği anlamı yüklemek zorunda değildir der. Ceza hukuku kendine özgü bir
nedensellik anlayışı benimseyebilir ve bu nedenselliğin tespiti bağlamında da dış
dünyada gözlemlenebilir bir fenomen olarak da bir neticenin ortaya çıktığını
ancak bu neticenin bu davranışın eseri olmadığını söyleyebilir. Ancak
bilinmektedir ki eğer doğa bilimlerinin esas aldığı nedensellik ilişkisi kabul
edilirse mevcut/ meydana gelmiş bir olay bağlamında onun sebeplerini hukuken
nedensel değildir şeklinde nitelendirmek mümkün değildir. Hukuki nedensellik
bakımından ise bunun önünde bir engel yoktur. Hukuki nedensellik uygunluk
teorisi ile alakalıdır. Uygunluk teorisi uygun nedenselliğin bulunması ile ilgili
birtakım açıklamalarda bulunmaktadır ve izlediği method farklıdır. Doğa
bilimlerinin nedensellik anlayışındansa hukuken gerekçelendirirmiş, hukuken hangi
süreçlerin o netice bakımından dikkate alınacağı hangi süreçlerin netice
bakımından dikkate alınmayacağına yönelik bir açıklama çabası ortaya çıkmıştır.
Nedensellik pozitivizm etkisi altında gelişen ceza hukuku anlayışının kalbinde yer
alır. Bütün süreç nedensellikten hareketle açıklanmaya çalışılmaktadır. Tüm
dünya, tüm toplum, tüm sosyal ilişkiler, tüm psikolojik süreçler… her şey
nedensellik esas alınarak açıklanmaya çalışılır. Bu anlayışta bir de her suçta bir
netice olduğu kabul edildiği için nedenselliğe çok ciddi bir önem atfedilmektedir.
Hukuki nedensellik çabası da o pozitivist mirasın sebebiyet verdiği ceza hukuku
temelinde bir nedensellik kurgusu vardır şeklindeki anlayışın terk
edilememesinden kaynaklanmaktadır.
Bugün ise nedensellik neticeli suçlar bağlamında failin sorumlu tutulabilmesi için
yapılması gereken bir tespittir. Ama nedenselliğin dışında birtakım sorumluluğu
belirleyici hukuki kıstaslar kullanılarak o neticeden dolayı failin sorumlu olup
olmadığı belirlenmektedir. Yani bütün önem ve bütün vurgu nedenselliğe
atılmamaktadır. Nedensellik doğa bilimleri bağlamında tespit edilmektedir ve
onun üzerine hukuki değerlendirmede bulunulmaktadır. Bugün doğal anlamda
nedenselliği savunan ve doğal anlamda nedensellikle birlikte objektif isnadiyet
kuramının uygulama alanı bulacağını söyleyen yazarlar hukuki anlamda nedenselliği
savunan yazarları eleştirirler. Bu kişilerin hala ceza hukukunun bütün
meselelerini, bütün sorunlarını nedensellikle ilgili olarak çözmeye çalıştıklarını
söylerler. Ama aslında hukuki nedensellik az önce söylendiği gibi doğal nedensellik
kapsamında tespit edilip sonra objektif isnadiyet değerlendirmesinde bulunarak
ortaya konulmaktadır. Hukuki nedenselliğin de adı hukuki nedensellik teorisidir
ancak aslında objektif isnadiyet tartışmasının başka terminolojik başlık altında
yapılmasıdır. Yani aslında birbirinden pek bir farkları yoktur. Yani doğal anlamda
8
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
A’nın B’yi öldürmek amacıyla silahla ateş ederek vurmuştur ve B’de ölmüştür. Bu
durumda bir nedensellik sorunu yoktur. B öldükten sonra A, B’yi vurmasaydı zaten
şöyle olacaktı şeklindeki bir değerlendirme ceza hukukunda herhangi bir önem
arz etmemektedir. Kişi uçak kazasında ölebilir, araba kazasında ölebilir, kayak
yaparken düşüp ölebilir, hastalanarak ölebilir… İnsanlar zaten bir yerde
öleceklerdir. Eğer bu değerlendirme derinleştirilirse hemen hemen tüm kasten
öldürme fiilleri bakımından bu gerekçeyle bir argüman sunulabilir. Ama somut
olarak ölüm sebebi A’nın B’yi vurmuş olmasıdır. Dolayısıyla burada gerçekleşen
haksızlık bakımından herhangi bir sorun yoktur.
Örnek Olaylar
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
3. A, B’yi uçağa binmeden önce zehirler. Ama B’nin bindiği uçak, zehir
etkisini göstermeden önce kaza yapar ve B ölür.
——————————————————————————————————————————
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
Objektif isnadiyet modern ceza hukukunun temelinde yer alan ceza hukuku
sorumluluğunun belirlenmesi bağlamında normatif çerçeve ortaya koyan bir
müessesedir. Haliyle günümüzde maddi ceza hukuku bakımından en çok çalışılan,
en çok görüş ileri sürülen, en çok çatışma olan alandır. Objektif isnadiyet
teorisinin alanı, çerçevesi her 10 yılda bir önceki 10 yıla kıyasla defalarca kez
genişler. 1974’lerin ortasından günümüze kadar ceza hukukunun dogmatik
müessesesi objektif isnadiyet olmuştur. Kasten icrai davranışla gerçekleştirilen
suçlarda objektif isnadiyetin alanı sınırlıdır ancak özellikle taksirli suçlarda,
ihmali davranışla gerçekleştirilen suçlarda objektif isnadiyet sorumluluğun
belirlenmesi bakımından çok derinleşmiş/çok katmanlaşmış bir müessesedir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
bindirildiği ambulansın kaza yapması sonucunda ölmüştür. Ama B’nin ölümü A’nın
davranışının eseridir diyebilmek konusunda bir normatif değerlendirme gündeme
gelecektir. A’yı B’nin ölümü konusunda sorumlu tutup tutamayacağımız konusunda
belirli bir normatif değerlendirme kurgusu ortaya koyulması gerekmektedir.
Failin hakimiyet alanı ise tamamen bir değerlendirme yapılması gereken bir
müessesedir. Eğer neticenin failin fiilinden kaynaklandığına dair böyle bir
hakimiyet alanında bulunma tespiti yapılabiliyorsa o zaman bu netice failin bu
fiilinin eseridir denilebilecektedir.
ameliyatta ölmüştür.
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
Bunun dışında objektif isnadiyet anlayışı bir kural ihlalinin bulunduğu hallerde
söz konusu olabilir. Her zaman kasten icrai olarak gerçekleştirilen davranışlar
üzerinden objektif isnadiyet anlatılamaz. Objektif isnadiyet açısından
tartışmanın daha yoğun olduğu alan taksirli suçlardır. Taksirli suçlarda hipotetik
(varsayımsal) nedensellik üzerinden objektif nedensellik belirlemesi yapma imkanı
vardır. Taksirli suçlarda, taksirli suçun haksızlığının esasını kişinin dikkat ve özen
yükümlülüğüne aykırı davranışı oluşturmaktadır kabulü karşımıza çıkmaktadır.
Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir davranış dolayısıyla o taksirli suç
bakımından kanun koyucunun kanuni tanımda yer verdiği netice ortaya çıkmışsa
taksirli suçtan dolayı kişi sorumlu tutulabilir. Ama bu dikkat ve özen
yükümlülüğüne uygun davranılmış olsaydı bile bu netice ortaya çıkardı
denilebiliyorsa bu durumda taksirli suçun objektif isnadiyete konu edilemeyeceği
şeklinde genel kabul ceza hukuku doktrininde mevcuttur. Bunun aksini savunan
yazarlar da bulunmaktadır.
İhmali davranış dış dünyada bir kişinin belirli bir pozitif harekette bulunmadığı,
üzerinde düşen yükümlülüğü yerine getirmediği için yani somut bir davranışta
bulunmadığı için bir neticenin meydana gelmesi durumuyla bağlantılı bir
belirlemedir. Mesela bir annenin medeni kanun hükümleri dolayısıyla çocuğuna
karşı koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü vardır. Koruma ve bakım yükümlülüğü
çerçevesinde de çocuğunu beslemekle de hukuken yükümlüdür.
Bir anne çocuğunu beslemezse ve 10-15 günlük olan bu bebek aç kaldığı için
yaşamını kaybederse annenin çocuğu beslememesi ile çocuğun ölümü arasında
doğal olarak bir nedensellik ilişkisi var mıdır?
Çocuk açlıktan ölmüştür. Yani ölüm sebebi annesinin beslememesi değil çocuğun
aç kalmasıdır. Bu noktada çocuğu bir başkasının beslemesi de mümkündür. Ancak
15
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
Bir şeyin yapılmaması ile pozitif anlamda bir netice ortaya çıkarılabilir mi?
Daha net bir örnek verilmesi gerekirse bir kişinin cankurtaran olduğunu
varsayalım. Akşam sahilin boşalmaya başladığı saatlerde cankurtaran denizde
birinin çırpındığını görür ancak görev saatinde olmasına rağmen ilgilenmez. Bir
sonraki gün ise cesedin kıyıya vurduğu görülür. Bu noktada cankurtaranın edimsel
bir yükümlülüğü vardır. Kişilerin cankurtaranlık faaliyeti ile ilgili hususlarda
yaşamları, vücut bütünlükleri tehlikeye maruz kalma riski ile karşı karşıya
kalmışsa cankurtaranın bu riskin neticeye dönmesini önlemek bakımından bir
girişimde bulunması gerekmektedir. Bu sözleşmede kaynaklanan bir
yükümlülüktür. Bu yükümlülük kasten yerine getirilmemiştir ve bir kişi boğularak
ölmüştür.
Haliyle ihmali suç dendiğinde bir davranışın kasten yerine getirilmemesi dolayısı
bir netice önlenmemişse aslında burada netice ile ihmali davranış arasında
doğrudan bir nedensellik bağı yoktur. Çünkü nedensellikte dış dünyada doğrudan
gözlemlenebilen pozitif manada bir hareket, dış dünyada bir enerjinin tetiklediği
bir hareket görülmesi gerekmektedir. Boğulan bir kimseye karşı oturan
cankurtaranın bu davranışı o ölüm vakası ile ilgili pozitif manada değişiklik yapan
bir davranış değildir. Kişinin içinde bulunduğu koşullar nedeniyle ölmek üzere
olması ve hatta ölmesi ona yardım etmeyen ya da yardım için bildirimde
bulunmayan kişilerin bu yükümlülüklerini yerine getirmemelerinin doğal sonucu
değildir. Ama bu bu kişilerin cezai sorumluluğu olmadığı anlamına gelmez. İhmali
suçlar bağlamında nedensellik bağından bahsedilmez. Neticeli ihmali suçlarda
aslında bütün sorumluluk mekanizması objektif isnadiyetin üzerine kuruludur.
Orada icrai davranışla gerçekleştirilen suçlarda farklı olarak nedensellik bağı ile
objektif isnadiyet bir bütün halinde yer almaz. İhmali suçlarda temel objektif
isnadiyettir. Çünkü niteliği itibariyle ihmali bir davranışın doğrudan bir neticeyi
meydana getirme ihtimali yoktur. Mesela hukuki nedensellik görüşünü savunan
ceza hukukçuları ihmalin de nedensel olduğunu ifade ederler. Onlara göre çocuğun
ölmesinin sebebi annesinin beslememesi, kişinin boğulmasının sebebi
16
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
A ile B yağmurlu bir havada yürüyüşe çıkar ve A’nın amacı aslında B ile
yürürken B’nin üstüne yıldırım düşmesidir ve B’nin bu şekilde ölmesini
istemektedir. Bu arzusu insanların üzerinde hakimiyet kurabilecekleri bir sürece
ilişkin değildir. Yani bir insanın istediği zaman istediği yere bir yıldırım düşürmesi
mümkün değildir. Hatta bu kişi bu konuda bir şekilde araştırma yapmış olabilir ya
da bilimsel bir altyapı izleyerek söz konusu bölgeye diğer bölgelere kıyasla daha
fazla yıldırım düştüğünü farketmiş olabilir. Günün sonunda ise gerçekten de bu
kişinin istediği olmuştur ve yürüyüş sırasında başına yıldırım düşen B ölmüştür.
Bu durumda bir ceza hukuku sorumluluğu söz konusu değildir. Bu noktada A’nın
B’yi yürüyüşe çıkarması ile B’nin başına yıldırım düşmesi ve B’nin ölmesi arasında
bir nedensellik söz konusudur. Ancak bu nedensellik değerden uzak bir
nedenselliktir. Ceza hukukunun sorumluluğa esas olarak aldığı bir nedensellik
değildir. Sadece doğal anlamda bir nedensellik vardır ancak nedensellik var
demek ceza hukuku sorumluluğu var demek değildir. A ile B yürüyüşe çıkmasaydı
B’nin başına yıldırım düşmezdi. Ancak nedensellik bağının tespiti demek ceza
sorumluluğunun yükleyebileceğiniz anlamına gelmez.
Burada şart teorisini ya da diğer bir deyişle eşdeğerlilik teorisini esas alan
nedensellik kuralı bu olayda nedensellik bağının tespitini yapabilir. Ancak daha
önce de bahsedilen hukuki nedensellik ya da uygun nedensellik teorisinde bu
olayda nedensellik reddedilir. Çünkü uygun nedensellik anlayışına göre bir
nedensellikten ancak objektif bir gözlemcinin nazarında gerçekleşebilmesi
17
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
Bu teoriye göre vesile uygun nedenselliğe tabi olmayan nedenlerdir. Yani vesileler
çıkarılmaktadır. Sadece teknik anlamda neden olarak nitelendirilen süreçlere
uygun nedensellik teorisi bağlamında bir değer atfedilir. Yani ayıklama fonksiyonu
vardır. Süreç içinde rol oynamış birtakım sebepler vesile ve neden olarak
birbirinden ayrılır ve vesileler nedensel sürece dahil edilmez ama neden olarak
ifade edilen hususlar dahil edilir. Bunu ise objektif bir üçüncü kişinin/gözlemcinin
nazarından yapmaktadır. Bu nedensel süreçte fail tarafından hakim olunabilir
nedenler nelerdir sorusuna cevap aramaktadır. Bu noktada da önemli olanlara
neden önemsiz olanlara vesile demektedir. Ancak neden ve vesilelerin birbirinden
her zaman çok ikna edici bir biçimde ayrılabilmesi mümkün değildir. Dolayısı ile
aslında doğru method aslında şart teorisinin esas alınmasıdır. Nedensellik bağının
tespiti şart teorisine göre yapılmalı ve onun üzerinde de objektif isnadiyet
değerlendirmesi yapılmalıdır.
Peki şart teorisi tüm olaylarda ikna edici bir sonuç verir mi? Şart teorisinin
nedensellik bağının tespitinde sorun yaşadığı alanlar yok mudur?
Alternatif nedensellikte de yine bir araya gelen kendi somut yapısındaki durum
18
değerlendirilir. Yani iki kişinin de davranışı bir araya geldiğinde bir tane öldürücü
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
Burada sağlık çalışanları bir müdahalede bulunmadığı için ihmali davranış söz
konusudur.
Üçüncü ihtimalde ise kişi yine ateş eder. Sağlık mesleği mensupları gelir ancak bu
sefer de müdahale edecekleri sırada bir tane maganda sağlık mesleği
mensuplarının müdahale etmesini engellemektedir. Bu kişiler bu sefer ilk
müdahale ile en azından ameliyata alınana kadar hayatta tutacaklardır ancak bu
sefer vurulan kişiye müdahale edilmesi girişimleri engellenmektedir. Ve sonunda
da zamanında müdahale edilmediği için yaralı kişi hayatını kaybetmiştir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
Eğer burada icrai davranış vardır denilirse icrai davranışların hepsinde netice
üzerinde doğrudan nedenselliğe bakılması gerekmektedir ama bu olayda ölüm
kişiler engellendiği için mi meydana gelir yoksa kişi vurulduğu için mi meydana
gelir?
Tabi ki ölüm kişi vurulduğu için meydana gelmektedir. Burada açıkçası şart
teorisinin bu kurtarma davranışlarının engellenmesine yönelik icrai davranışı
tespit edildikten sonra bunun netice üzerindeki nedenselliğini açıklamakta zorluk
Şart teorisinin kabul edildiği kurgularda nedensellik bağının kesilmesi gibi bir
husustan bahsetmek mümkün değildir. Bu görüşte nedensellik bağı kesilir
nitelikte değerlendirilmemektedir. Sollayan nedensellik, yarışan nedensellik
şeklinde birtakım açıklamaları ceza hukuku kitaplarında görmek mümkündür. Eğer
bir olay için burada nedensellik kesilmiştir deniliyorsa çoğunlukla burada
kastedilen hukuki nedenselliktir. Uygun nedensellik teorisini esas alan görüşlerin
bir tezahürüdür ancak şart teorisini esas alanlar için şart teorisinin
kesilmesinden bahsedilemez.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
Bu olayda A’nın B’yi zehirlemesi ile C’nin B’yi vurması arasında bir
nedensellik var mıdır?
Zehir henüz bir etki doğurmadığı için C, B’yi vururken A’nın onu
zehirlemesinin henüz bir yansıması yoktur. C, B’yi vurmasaydı da A, B’yi
zehirlediği için zaten 6 saat sonra B ölecekti şeklinde düşünülmez. C’nin
davranışının bu nedenden dolayı nedensel olmadığı savunulmaz. C bu
noktada kasten öldürme davranışını gerçekleştirmiştir.
B’nin ölümü bakımından A’nın zehirleme fiili nedensel etkiye sahip değildir.
Çünkü B zehirlenerek değil silahla vurularak öldürülmüştür. Ama yine de
C’nin başlattığı yeni nedensel süreç A’nın başlattığı nedensel süreci
kesmiştir denemez. Sadece A’nın başlattığı nedensel süreç B’nin ölümüne
sebebiyet vermeden yeni bir nedensel süreç B’nin ölümüne sebep vermiştir.
Nedensellik bağının kesilmesi durumu söz konusu değildir ama yeni bir
nedensel sürecin bir önceki nedensel sürecin etkilerini doğurmadan
ortadan kaldırabilir ya da onu sollayabilir. Bu durumun gerçekleşme ihtimali
her daim mevcuttur. Ama bu kişi C tarafından vurulana kadar yaşanan
süreçte yine A’nın davranışı B’nin ölümüne yönelik bir girişim
mahiyetindedir ve nedenselliğe sahiptir.
Şüpheden sanık yararlanır diye bir ilke vardır. Yargılama esnasında hakim zehrin
öldürücü dozda olup olmadığını tespit edemiyorsa kişi zehirlediği ama
öldüremediği kişi bakımından kasten öldürmeye teşebbüsten değil kasten
yaralamaya teşebbüsten sorumlu tutulur. Bu ilkede söz edilen şüphe maddi
vakanın gerçekleşme şekli ile bağlantılı bir şüphedir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
Mesela daha önce verilen yıldırım düşmesi olayını hatırlayalım. A, B’yi yürüyüşe
çıkartmış ve kafasına yıldırım düşmesini bunun sonucunda da ölmesini istemiştir.
Nedensellik vardır ancak objektif isnadiyet yoktur. Çünkü bu olay A’nın hakim
olabileceği bir olay değildir. İnsani/beşeri bir hakimiyet kurulabilecek bir netice
yoktur ortada.
➢ Birinci ihtimalde bu ameliyatta açık bir tıbbi hata yapılır ve ölür. Günün
sonunda fail adamın ameliyatta ölmesine sevinebilir çünkü zaten B’yi
öldürmek istemektedir. Ama aslında o kişi ameliyat sırasında gerçekleşen
yanlış müdahalenin etkisiyle ölmüştür. Bu verilen olay kurgusunda kişi
kasten öldürmeye teşebbüsten sorumlu tutulmaktadır. Çünkü failin fiilinin
bu ölüm neticesi bakımından bir nedenselliğe sahip olduğu şüphesiz olsa da
söz konusu netice failin fiilinin eseri olmaktan çıkmıştır. Failin
öngöremeyeceği nitelikte bir etki söz konusudur. Bu etkilerin daha farklı
olması da mümkün olabilmektedir. Örneğin hastanede yangın da çıkabilir.
22
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
Kişi silahını ortada bırakır. Bu silahı başka insanların alabileceği bir biçimde,
denetimsiz bir şekilde bırakır. Mesela A kişisi bir ortamdan ayrılırken ayrıldığı
ortamdaki masanın üzerine silahını bırakarak çıkıp gidebilir. Bu silahın içi de
doludur. O ortamda bulunan üniversite öğrencisi B ise bu silahı alarak C’yi
öldürmek için kullanır.
A’nın silahı ortada bırakma davranışıyla B’nin C’yi öldürmesi arasında bir
nedensel ilişki var mıdır?
A silahı bırakmıştır. B ise bu silahı alarak C’yi vurmuştur. Bu durumda B’nin C’yi
vurması ile A’nın silahı bırakması arasında bir nedensellik ilişkisi vardır. Silahı
ortada bırakan kişinin davranışı nedenseldir.
C’nin ölümü bakımından bu silahı ortada bırakan kişinin ceza sorumluluğu var
mıdır?
Burada A’nın B’nin işleyeceği suça yönelik herhangi bir bilgisi yoktur. Yani söz
konusu bir iştirak ilişkisi yoktur. Bu örnek objektif isnadiyet ile ilgili verilen
klasik örneklerden biridir. Buna rücu yasağı denmektedir. A’nın gerçekleştirdiği
bir tehlikeli davranış vardır; silahı ortada bırakmak. Ama bu tehlikeli davranışın
üzerine bir başkasının kasten işlediği bir suç inşaa ediliyorsa yani B burada kendi
davranışıyla A’nın yarattığı tehlikeliliği kendi işlediği kasti suçta bir araç haline
getirerek kullanmışsa burada artık A’nın davranışı dolayısıyla C’nin ölüm
neticesinden sorumlu tutulamayacağını çünkü bu neticenin A’ya isnad
edilemeyeceğini rücu yasağı dolayısıyla objektif isnadiyetin olmadığı kabul edilir.
Ama buradaki incelik şudur; silahı alıp kullanan kişi B kendi özgür iradesi ile almış
olduğu kararların hukuki anlam ve sonuçlarının bilincinde olan bir kimsedir.
23
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
çocuk, bir akıl hastası yani A’nın silahını ortada bırakması dolayısıyla yarattığı o
tehlikeyi bir başka suçun işlenmesinde araç olarak kullanacakken o davranışının
hukuki anlam ve sonuçlarının bilincinde olması bağlamında farklı bir değerlendirme
yapılmasını gerektiren bir kişi olsaydı o zaman A’yı taksirle öldürmeden sorumlu
tutmak mümkün olabilirdi.
Bir üniversite öğrencisi değil de küçük bir çocuk olsa durum farklı olurdu. Mesela
polis bir baba silahı komidinin üzerine koyarak uyuya kalmıştır. Evde ise 6, 10 ve
12 yaşlarında olmak üzere üç çocuğu vardır. 10 yaşındaki çocuk ise silahı oradan
alarak yanlışlıkla annesini vurmuştur. Annenin ölümü ile babanın davranışı arasında
bir isnadiyet bu noktada kurulabilmektedir. Ateş edeceğini bilemezdim açıklaması
da bu noktada isnadiyeti ortadan kaldırmaz. Burada silahı kullanan kişi bir
çocuktur. Dolayısıyla o çocuğun o silahı kullanabileceğine dair bir öngörünün
bulunması gerekmektedir. Ama az önce verilen örnekteki gibi silahı alan kişi o
silahın kullanılması halinde ortaya çıkacak hukuki sonuçların bilincinde olan biriyse
ve kasten o davranışı gerçekleştirmişse bir önceki aşamada A’nın yarattığı
tehlikeliliğin C’nin ölümü bakımından ortaya çıkan neticenin içinde realize olan risk
bağlamında A’ya isnad edilmesi mümkün olmayan bir davranış söz konusudur.
Objektif İsnadiyet ile ilgili yepyeni bir müessese mevcuttur; özel bilgi. Özel
24
bilgi son dönemlerde çok farklı olay kurgularında karşımıza çıkmaktadır. Teknik
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
olarak taşıdığı anlam; bir kişi aslında bir silahı bir yerde bırakırken mevcut
kitlenin içinde somut bir kimsenin örneğin A’nın aslında B’yi öldüreceğini
bilmektedir. Bu konuşa kişinin özel bir bilgisi vardır. Kişi silahı gerçekten de
öylesine bırakmış gibi bırakıp gitse de aslında içten içe A bu silah ile B’yi vurabilir
demektedir. Eğer bu bilgi var ise bu durumda isnadiyet ilişkisi kurulabilmektedir.
Şevin bir apartmanın altından yolda yürürken karşıdan gelen arkadaşı bir anda
Şevin’e doğru koşarak onu iter. Şevin yere düşer ve kalkamaz. Ancak eğer
arkadaşı bunu yapmasaydı Şevin binadan düşecek olan kiremitlerin altında kalacak
ve büyük ihtimalle ölecektir. Yani bir kimseye zarar verilmektedir ancak bu zarar
daha büyük bir zararı engellemek içi verilmektedir. Bu durumda Şevin’in kolunun
kırıldığını varsayarsak evet Şevin’in kolu kırılmıştır ancak kolu kırılmasaydı
ölecektir. Ya da tam birisi bir başkasına ateş edecekken o silahla isabet alınan
kişiyi silahın görüş alanından çıkartmak için başka birisi aşağıya iter ve bu kişinin
ayağı kırılır. Ancak birisi gelip itmese ve bu kişinin ayağı kırılmasa kişi silahla
vurularak öldürülecektir. Bu tarz davranışların aslında niteliği zararı minimize
eden davranışlardır. Ancak bu durumda eğer silahla nişan alan bertaraf edilseydi
burada meşru savunma hakkı kullanılmış olurdu. Riskin minimize edilmesi
azaltılması sonucunda olan bu tarz davranışlar sonucunda ortaya çıkan yaralanma
neticelerinin objektif olarak faili isnad edilemeyeceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Engelleme ya saldırıları bertaraf etmek şeklinde olur ya da mağdur üzerinde
değişiklik yapılarak daha küçük zararların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilecek
şekilde olur. Bu durumlarda objektif isnadiyet değerlendirmesinde bulunulmaz.
Türk Hukuku’nda çok tartışılmayan ama Türk Hukuku bakımından da yavaş yavaş
tartışma zemininin oluştuğu olaylarla da karşılaşılan bir diğer objektif isnadiyet
momenti vardır; kişinin kendi kendini riske attığı eylemler. Kişi saat sabahın
25
beşinde bir gece klübünden çıkar. Kişi eve gitmek istemektedir. Alkollü olan
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
Bir diğer mesele de özellikle taksirli suçlar bağlamında çok farklı objektif
isnadiyet momentleri görülmektedir. Objektif isnadiyet tartışmalarının asıl
alanının genişlediği suç tipleri taksirli suçlardır. Mesela taksirli suçlarda
yükümlülüğe aykırılık bağlantısı diye bir müessese vardır. Bu müessese şu anlama
gelir; taksirin esası objektif haksızlık momenti, dikkat ve özen yükümlülüğüne
aykırılıktır. Mevcut objektif hukuk kuralları olabilir, mesleki kurallar olabilir,
gündelik yaşam koşulları olabilir… Taksirin haksızlık esasını oluşturan objektif
unsur dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılıktır. Taksir mahiyeti itibariyle bir
manevi unsurdur. Taksirli suçlarda maddi unsurla manevi unsurun iç içe geçtiği
görülür. Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir davranış objektif olarak vardır
ama dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun davranılsaydı da bu netice meydana
gelirdi şeklinde bir değerlendirmede bulunulabiliyorsa bu durumda neticeyle
yükümlülüğe aykırılık arasında bir bağlantı yoktur. Yükümlülüğe aykırılık
bağlantısının mevcut bulunmaması taksirli suçlarda objektif isnadiyeti engellediği
söylenmektedir.
Örneğin Almanya’da 1989 yılında olmuş bir olaya göre A bir ağır araç
sürücüsüdür. A akşam hava karardıktan sonra kamyonla bir virajdan dönmüştür.
Ve Almanya’da da bu yolun yanında bir bisiklet yolu vardır. B de bir bisiklet
sürücüsüdür. B de bisiklet için ayrılmış yoldan gitmektedir. A aslında bisiklet
sürücülerine ayrılmış o alana virajı dönerken kurallarla belirlenmiş olandan daha
fazla yaklaşmıştır. Ama B de bisikleti alkollü bir biçimde sürmektedir. Alkollü
olduğu için de bisikletin dengesini sağlamakta zorlanmaktadır. A virajı alması
gerekenden daha dar aldığı için B de alkollü olduğu için, kamyonun yolu
daraltmasıyla beraber B dengesini kaybederek yere düşer ve kafasını çarparak
ölür. Bu örnek sadece objektif isnadiyet açısından yorumlanmalıdır. Federal
Mahkemesi ise bu olayda şu sonuca ulaşmıştır:
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
kurallara uygun olarak almış olsaydı bile B’nin alkollü olması dolayısıyla bu
kaza büyük ihtimalle yine meydana gelirdi. Yani A dikkat ve özen
yükümlülüğüne uygun hareket etseydi bile B’nin yine kendi içinde bulunduğu
koşullar dolayısıyla bu durumdan etkilenerek bu kaza dolayısıyla düşüp
hayatını kaybetme riski kesinliğe yakın ölçüde muhtemel addedilebilir bir
seviyededir.”
En çok dikkat çeken belirlemelerden birine göre neden bir işin değişkeni A
üzerinden, A doğru hareket etseydi de bu netice ortaya çıkardı üzerinden
değerlendirilmiştir de neden değişken B alkollü olmasaydı diye alınmamıştır?
kanıtlamış olabilir. Mesela kimyasal bir tesiste herkesin maske takması lazımdır.
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 6. HAFTA / 2022
Bir maske standartı vardır. Bu maskenin o tesiste çalışan bütün işçiler tarafından
takılması lazım. Bir gün bir şekilde bazı işçilerin maske takmadığı halde o tesiste
çalışıyor. Bu işçilerden bazıları ölüyor, bazıları da yaralanıyor. Sonra yapılan bir
belirlemede şu sonuca ulaşılmıştır ki; bu maskeler aslında o neticeleri engellemek
bakımından yeterliliğe sahip değillermiş, bu maskelere yanlış bir şekilde değer
izafi edilmiş , bu maskelerin koruyucu bir özelliği yokmuş. Ama o günün
standartlarında bu maskeyi takmak bir kural olarak öngörülmüş.
Objektif isnadiyet kuralı burda der ki; eğer dikkat özel yükümlülüğü o neticenin
ortaya çıkmasını engelleme fonksiyonuna sahip değilse, o zaman yine bu neticede
“dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılığı gerçekleştiren kişilere” isnad edilemez.
29
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
10.50 ₺
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
SINIF :2-B-ŞUBESİ
İLHAN ÜZÜLMEZ
DÖNEMİ:GÜZ- DÖNEMİ
Suçun maddi unsurları içerisinde ele alınmalıdır. Suçun tüm nitelikli unsurlarını
fiille, faille, mağdurla, konuyla ilişkilendirmek mümkündür. Çünkü suçun nitelikli
unsurları tanımı gereğince o suçun temel şekline nazaran suçun birtakım maddi
unsurlarının ifade ettiği haksızlık içeriğini etkileyen unsurlardır. Unutulmamalıdır
ki bir suçun nitelikli unsurundan bahsediliyorsa o suçun temel şekline ilişkin tüm
unsurların mevcut bulunması gerekmektedir. O temel şekle ilişkin unsurların
üzerinden hareketle nitelikli unsurdan bahsetmek mümkün olabilmektedir. Bazen
kanun koyucu bir düzenleme yapar ve bu düzenlemeye bir nitelikli unsur mahiyeti
atfedilir. Ancak bu durumda söz konusu bir nitelikli unsur varsa suçun bir kere
suçun temel şekline ait bütün unsurları bünyesinde barındırmalıdır.
Mesela 2012 yılından önce Türk Ceza Kanunu’nun 252. maddesindeki rüşvet
suçunda rüşveti alan sadece kamu görevlisi olabilmekteydi. Rüşveti veren herkes
olabilecekken rüşveti alan kamu görevlisi statüsüne sahip olmak zorundaydı. Kanun
koyucu bir uluslararası sözleşmenin gereği olarak bu 252. maddenin 9 ya da 10.
fıkrasına hakemlere de rüşvet verilebileceğine dair bir hüküm getirseydi ve hatta
bu durumda cezanın 1/3’ünden 2/3’üne kadar arttırılabileceğini söyleseydi bu
durumda ilk görüşte bu tarz bir düzenleme bu suçun bir nitelikli unsuru olarak
görülebilmektedir ancak o güne kadar rüşvet alma fiilinin faili yalnızca kamu
görevlisi olabilmekteydi ancak tahkim süreçlerinde görev yapan hakemler aslında
tarafların iradeleri ile görevlendirilen kişilerdir yani bu kişilerin kamu görevlisi
statüleri yoktur. Suçun temel şeklinde ise kişinin rüşvet alabilmesi için kamu
görevlisi olmak gerekmektedir. Yeni getirilen düzenleme ile birtakım kişilerin
rüşvet alma fiili bakımından kamu görevlisi olma zorunluluğu yoksa bu durumda bu
husus artık rüşvet suçunun nitelikli unsurudur denilemez. Çünkü rüşvet suçunun
temel unsurlarının dışında bir düzenlemedir. Buna bağımsız suçtur denilir.
Şu an ele alınan meseleler nitelikli unsurlardır; fiil, fail, mağdur, konu… Nitelikli
unsurun bu maddi unsurlarla ilişkilendirilebilmesi gerekir. Türk Ceza Kanunu’nun 82.
maddesi nitelikli unsurların düzenlenme amaçları bakımından yol gösterici bir
hükümdür. Türk Ceza Kanunu madde 142 hırsızlık suçu bakımından öngörülen
1
birtakım nitelikli unsurlardır. Türk Ceza Kanunu madde 158 , 157. maddede
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
“Dolandırıcılık suçunun;
…”
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
o Kişinin içinde bulunduğu durumla ilgili olan nitelikli hal ise mağdurla
bağdaştırılması mümkün olan bir nitelikli haldir.
a) Tasarlayarak,
f) Kadına karşı,
k) Töre saikiyle,
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
Hırsızlık suçunda ise suçun konusu ile bağlantılı birçok nitelikli unsur
düzenlenmektedir. Mesela ibadethanelerde, halkın ortak kullanımına ayrılmış
eşyalar üzerinde, kilitlenmek suretiyle açıkta bırakılan eşya üzerinde, örf adet
gereği açıkta bırakılan eşyanın hırsızlık suçunun konusu olması halinde hırsızlık
suçunun nitelikli unsurları öngörülmektedir. Bu nitelikli unsurların mutlaka suçun
maddi şekline ilişkin temel unsurlar bağlamında ele alınması gerekir. Bazen fiilin
gerçekleşme biçimi, muhtevası mesela bazı suçların silah kullanmak suretiyle
işlenmesi bir nitelikli unsurdur.
Örneğin; kasten yaralama suçunda, yağma suçunda…. Silah kullanmak fiil unsuru ile
ilgilidir. Fiil gerçekleştirilirken bir araç kullanılması o fiilin haksızlık muhtevasını
arttırabilmektedir. Bazı suçları birden fazla failin müşterek fail sıfatıyla birlikte
işlemeleri de nitelikli unsurdur. Mesela yağma suçunda, cinsel saldırı suçunda…
Birden çok kişi tarafından davranışın birlikte gerçekleştirilmesi bir fiil modalitesi
olduğu için nitelikli unsurdur.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
Hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi dendiğinde gece vaktinden güneş doğduktan
1 saat sonrasında başlayıp güneşin doğmasına 1 saat kalana kadar devam eden süre
anlaşılır. Türk Ceza Kanunu’nun 6. maddesinde tanımlar düzenlenmektedir. Bazı
suçlar bağlamında o suçların gece vakti işlenmesi haksızlık muhtevasını arttırdığı
kabul edilmesi gereken bir nitelikli unsurdur. Bu durum fiil ve fiilin işlendiği zaman
unsuruyla değerlendirilebilir.
2013 yılında bir mahkeme “Bu hırsızlık davranışı aslında gece vakti işlenmiş olsa
da bu davranışların haksızlık muhtevasının arttırılması bakımından gece vakti
olmasının bir etkisi yoktur. Bu nedenle de nitelikli unsurun uygulanmasına gerek
yoktur.” Şeklinde bir karar verilmiştir. Ancak bu karar yargıtay tarafından
bozulmuştur çünkü nitelikli unsurun somut olayda gerçekleşmesi halinde kanun
koyucu bunu haksızlık muhtevasına etki eden bir unsur olarak kabul ettiği için
mahkemenin bu unsurun haksızlık muhtevasına etki edip etmediği tartışmasını
yapabilme imkanı yoktur. Nitelikli unsur oluşmuşsa oluşmuştur. Haliyle burada bazı
nitelikli unsurlar bakımından aslında aktüel olarak haksızlığı etkilenmemesine
rağmen Türkiye’deki nitelikli unsur müessesi çerçevesinde uygulama zorunludur.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
Nitelikli unsurlar fiilin işleniş tarzı, failin niteliği, mağdurun niteliği, konu
bakımından bazı durumlarda kendini gösterebilir. Genellikle karşımıza suçun
haksızlık muhtevasını arttıran nitelikli unsurlar çıkar. Bazen de suçun temel şekline
nazaran suçun haksızlık içeriğinin daha hafif olmasını kabul etmemizi gerektirecek
nitelikli unsurlar da öngörülebilmektedir. Mesela hırsızlık ve yağma suçu kanunda
öngörülen suça konu malın değerinin az olması (suçun konusu) buna örnek
olabilmektedir. Bu daha az ceza verilmesini gerektiren bir nitelikli unsurdur. Malın
değerinin azlığı ise belirlenirken objektif bir sınır<a ihtiyaç duyulmuştur. Bunun
sonucunda uygulamada bir sınır geliştirilmiştir. Brüt asgari ücretin 10’da birinin
üzerinden, malın parasal değerine bakarak azlık değerlendirmesi yapılmaktadır.
Bazı suçlarda da suçun nitelikli bir unsuru olarak görülmüş bir mesele vardır ancak
bu suçun temel şekline nazaran suçun haksızlık içeriğini arttırmayan haksızlık
içeriğini azaltan düzenlemeler şeklinde tezahür eder.
İki durum birbirinden ayrıdır. Birinde fail seçimlik hareketli suçlardan, alternatif
davranışlardan sadece birini gerçekleştirmiştir ve cezalandırılacaktır. Diğerinde
ise fail seçimlik hareketli suçlardan birden fazlasını aynı konu üzerinde
gerçekleştirmiştir bu halde de fail bir kere cezalandırılacaktır. Ama ilk ihtimalde
tek bir seçimlik hareketi gerçekleştiren faile göre de daha fazla cezalandırılması
gerekmektedir. Daha fazla cezalandırma ise suç nitelikli şekilde
gerçekleştirilmişse cezalandırma aşamasında birden fazla seçimlik hareket
gerçekleştiren faili tek bir seçimlik davranışı gerçekleştiren failden daha fazla
6
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
Suçun nitelikli unsurları ile ilgili sorun teşkil eden kısım da bazı nitelikli unsurların
aslında fiille, mağdurla, faille alakalı olmamasıdır. Davranışın gerçekleştirildiği
sırada failin tasavvuru ile ilgilidir. Mesela Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesinde
belli bir amaçla, belli bir saikle hareket edilmesi halinde o suçun bir nitelikli
unsurunun oluştuğu düzenlenmektedir. Birçok suç tipi bakımından bu tarz
düzenlemeler vardır. Mesela bir suçun delillerini gizlemek amacıyla başkasını
öldüren kişi daha ağır cezalandırılmaktadır. Suçun temel şekline göre müebbet
hapis cezası ile cezalandırılması gerekirken nitelikli unsur gerçekleştiği için
ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmektedir veya kan gütme saikiyle, töre saikiyle
bir başkası öldürüldüğünde fail suçun temel şekline göre daha fazla
cezalandırılmaktadır. Mesela töre saikiyle adam öldürmede genelde bir kadın
vardır ve bu kadın zaten bir başka suçun mağduruyken bir aile meclisi kararıyla o
haksızlığın mağduru olmasına rağmen namus temizlemek başlığı altında
öldürülmektedir. Bir kişi böyle bir durumda birini öldürdüğünde bu bir nitelikli
unsur olarak nitelendirilmektedir.
Salt bir amaç, salt bir saik fiil üzerinde bir kolaylaştırıcı etkiye sahip değilse
nasıl bir nitelikli unsur olabilmektedir?
Bunun birçok sistemsel sorunları vardır. Mesela ileride nitelikli unsurlarda hata
görülecektir. Bu noktada amaç bakımından, saik bakımından hata olması mümkün
müdür? Bir kişi amaç bakımından hata yapabilir mi? Aracın ilişkin olduğu dışsallığa
bağlı hatalar olabilmektedir. Amaç ve saik bir suçun temel şekline göre daha fazla
cezalandırılmasını gerektiren bir unsur olarak birçok suç bakımından
7
Sayfa
düzenlenmiştir. Amaç ve saik, kast ve taksirin yanında bazı suçlarda bazen o suçun
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
bir diğer subjektif unsurudur ve suçun temel şeklinin gerçekleşmesi için failin
sadece kasten hareket etmesi gerekmemektedir. O suçlar bağlamında aynı
zamanda failin belli bir amaçla hareket etmesi gerekmektedir. Suçun temel şeklinin
gerçekleşebilmesi için kastın yanında amaç ya da saikin bulunması gerekmektedir.
Suçun temel şeklinin bir unsuru olarak karşımıza amaç ve saik çıkabilmektedir.
Burada bahsedilen amaç ve saik, kastın yanında diğer subjektif unsur olan amaç ve
saik değildir. Burada bahsedilen amaç ve saik suçun temel şekline kıyasla o suçun
haksızlık muhtevasını arttıran, kanunun sistematiğine göre birer nitelikli unsur olan
ama nitelikli unsurun maddi unsur çerçevesinde ele alınması şeklindeki kabulleriyle
çok da uyuşmayan birer meseledir. Bütün nitelikli unsurların mutlaka maddi unsurla
alakası olmasına gerek yoktur meselesi de burada ortaya çıkabilmektedir. Suçun
manevi unsuru bakımından da bir nitelikli hal öngörülmüş olabilmektedir
denmektedir. Amaç ve saik suçun maddi unsurları bakımından değil suçun manevi
unsurlarıyla bağlantılı birer nitelikli unsur olarak karşımıza çıkmaktadır denilebilir.
Kan gütme saikiyle bir kimsenin öldürülmesi halinde kasten öldürme suçunun bir
nitelikli unsuru meydana gelmektedir. Saik bir davranış gerçekleştirilmeden önce
kişiyi o davranışı gerçekleştirmeye iten güçtür. Saik kişiyi davranışı
gerçekleştirmeye yönlendirirken amaç ise davranışın gerçekleştirilmesiyle
ulaşılması hedeflenen bir meseledir. Amaç geleceğe dönüktür. Yani davranış
gerçekleştirilirken belli bir amaca hizmet edilmek istenmektedir. Mesela bir kişi
bir başkasını öldürmek isterken aleyhine tanıklık edilmesini engelleme amacıyla
bunu yapabilir. Saik ise geçmişte çoktan olmuştur ve faili o davranışı
gerçekleştirmeye itmiştir.
Kronolojik olarak bakıldığında sıralama saik, fiil ve amaç şeklindedir. Örneğin kan
gütme şairinde kişinin geçmişte babası vurulmuştur. Kişi bu sebeple karşısındakinin
amcasını vurmak istemektedir. Saikle amaç bazı suçlar bağlamında
Suç teşkil eden haksızlığın bünyesinde suçun maddi unsurlarını, manevi unsurlarını
ve hukuka aykırılık vasfını barındırması gerekmektedir. Bir suç bağlamında eğer o
suçun maddi unsurlarından biri veya birkaçı yoksa o suç oluşmamaktadır. Ya da
suçun maddi unsurları objektif olarak mevcuttur fakat o suç bağlamında failin
8
Sayfa
kasten hareket etmediği sonucuna ulaşılabiliyorsa o suç yine oluşmaz. Hem objektif
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
olarak o suçun maddi unsurları somut olayda gerçekleşmekte olabilir hem de fail
bu unsurların somut olayda gerçekleşmekte olduğuna dair bilince sahiptir yani
kasten hareket etmekte olabilir ama buna rağmen maddi ve manevi unsurları
bünyesinde barındıran bir davranış bazı istisnai hallerde bir hukuka uygunluk
sebebinin mevcudiyeti dolayısı ile suç teşkil etmeyebilir. Bu unsurların her biri
bağlamında eksikliğe bağlanan sonuç suçun oluşmamasıdır. Hukuka aykırılık unsuru
dışında diğer iki unsurun eksikliği halinde suç teşkil eden haksızlık oluşmaz ama
başka bir haksızlık oluşabilir. Hatta bazen bir suçun unsurları oluşmazken başka
bir suçun unsurları oluşabilir.
Suç teşkil eden haksızlığın oluşabilmesi için bu maddi unsurların somut olayda
gerçekleşmesi bağlamında faille bu maddi unsurlara ilişkin psikolojik bir bağ,
manevi bir irtibat kurulması gerekir. Bu çerçevede suçun manevi unsurlarından
bahsedilir. Aslında ceza hukukunda suçun manevi unsuru denildiği zaman akla gelen
ilk müessese kasttır. Kast suçların bir temel manevi unsuru olarak karşımıza çıkar.
Ceza hukuku bağlamında kast dışında kast ile hareket edip etmemesine rağmen fail
yine de bir ceza hukuku haksızlığı gerçekleştirebilir. Bunlar da taksir çerçevesinde
ele alınan haksızlıklardır. Taksir, ceza hukuku bakımından kişilerin o suçtan sorumlu
tutulabilmelerine açısından kast konseptine göre ikincil mahiyettedir. Yani sistemin
esasını oluşturan suçlar kasten işlenen suçlardır ama bir ceza hukuku sisteminde
sadece kasten işlenen suçların cezalandırılması ile yetinilmez aynı zamanda failin
kastı bulunmasa bile taksirli gerçekleştirmiş olduğu davranış yani dikkat ve özen
yükümlülüğüne aykırı davranışı dolayısıyla işlenen suç da cezalandırılır. Kast ve
taksir suçun birer manevi unsuru olarak suç teşkil eden haksızlığın bir unsurudur.
Eski ceza hukuku sistemlerinde kastı ve taksiri haksızlıkla ilişkilendirmeyen bir
suçun maddi unsurlarının gerçekleşmesi halinde o suçun haksızlığının oluştuğunu
kabul eden failin kastının yahut taksirinin oluşup oluşmamasını kusur kapsamında
ele alan anlayış ceza hukukunda çok uzun süre dominant olmuştur. Bu anlayışa göre
bir suçun maddi unsurlarının gerçekleştiğini tespit ettiğimizde o suçun haksızlığı
oluşmaktadır. Kast veya taksir haksızlıkla ilgili değil o anlayış kapsamında kusur
çerçevesinde ele alınır ama bu anlayışta kusur da suçun bir unsurudur.
Bugün benimsenen anlayışa göre bir ceza hukuku anlayışı yani suçun oluştuğunun
söyleyebilmesi için manevi unsurun yani kastın ya da taksirin bulunması şartı kural
olarak vardır. Kast yoksa taksir de yoktur ortada suç teşkil eden bir haksızlık da
yoktur denmektedir. Diğer anlayışa göre ise suçun maddi unsurları oluşmuşsa suç
teşkil eden anlayış gerçekleşmiştir denmektedir. Meseleyi kusurlulukla bağlantılı
9
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
İkinci fark ise kasta manevi unsur niteliği özgülendikten sonra yani kusurluluğun
bir görünüm şekli değil bir manevi unsur olarak niteledikten sonra kast ile kusur
arasındaki ilişkiyi ortaya koymamız gerekir. Bugün ceza hukukunda elbette kusur
çok önemli bir yere sahiptir ama kusura verilen anlam suçun unsurları dışındadır.
Kusur elbette suç teşkil eden bir haksızlıkla doğrudan bağlantılıdır ama kusur
suçun işlendiğini tespit ettikten sonra, bu suçu işleyen failin bu suçu işlerken
iradesini oluşturma koşullarının toplumsal açıdan kınanabilir olup olmadığı
tartışmasıdır. Haliyle kast iradenin içeriği sorunudur. Yani fail kasten hareket
ediyor mu etmiyor mu sorusuna cevap verilir. Suçun manevi unsuru olarak kastı
incelerken şuna bakılır; fail somut olayda maddi unsurların gerçekleştiğinin
bilincinde midir? İradesinin içeriği nedir?olası kast bakımından neyi öngörmüştür?
Kusur ise elbette manevi unsurlardan birini bünyesinde barındıran haksızlığı esas
alır. Soyut bir kusur yargısında bulunulmamaktadır yani ceza hukuku bakımından
işlenmiş olan somut bir suç bağlamında failin kusurluluğu tartışılmaktadır. Yoksa
kişi nasıl bir insandır diye bakılarak kişinin kusurluluğu bağlamında bir tartışma
ceza hukuku bağlamında yapılmamaktadır. Ceza hukuku bağlamında yapılan
kusurluluk değerlendirmesinin temelinde bir suçun unsurlarını bünyesinde
barındıran somut bir fiil vardır. Kişinin kusurlu olup olmadığı bu şekilde ifade edilir.
Kusurluluk değerlendirmesinin içeriğini oluşturan bir haksızlık bulunması
gerektiğine göre bu haksızlığın temel gerçekleştirilme biçimi kasttır ama kast ve
kusur özdeş değildir. Kast kusurun bir görünüm biçimi değildir. Kusur iradenin
oluşum koşulları ile ilgilidir.
Fiille ilgili açıklamalarda bulunulurken cebir, tehdit etkisi altında bulunurken fiili
gerçekleştiren kişi kasten hareket kastidir ve fail suçun maddi unsurlarının
bilgisine sahiptir. Yani burada bir kast sorunu yoktur. İradenin içeriği bağlamında
bilinçlilik seviyesi tamdır. Suçun tüm unsurlarını kapsamaktadır ancak burada sorun
10
olan suç teşkil eden haksızlık dolayısıyla kişinin kınanıp kınanamayacağı sorunudur.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
Bu tartışma suç teşkil eden haksızlığın yapısı tartışması değildir. Bu başka bir
tartışmadır. Haliyle şu an benimsenen modern kast konsepti içerisinde kastla kusur
arasındaki ilişki şu şekilde belirlenir; kast kusurun bir görünüm şekli değildir ama
kast kusur değerlendirmesinin temelini oluşturan haksızlığın bir gerçekleştiriliş
şekli, bir manevi unsurudur.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
Kast suçun bir manevi unsurudur, haksızlığın bir manevi unsurudur. Suçun maddi
unsurlarının somut olayda gerçekleştiğine ya da gerçekleşmekte olduğuna dair
bilinci ifade eder. Kastın kendi bünyesinde bir normatif değerlendirme bağlama
noktası yoktur yani bilmesi mümkün müdür değil midir tartışması yoktur somut olay
çerçevesinde psikolojik olarak bu kişi neyi biliyordu tartışması vardır, neyi bilmesi
gerekirdi tartışması değil. Neyi biliyorsun sorusu üzerinden cevaplanan bir
husustur. Kast; suç teşkil eden davranışı gerçekleştiren fail ile suçun maddi
unsurları arasındaki psikolojik bağdır. Kusur şekli değildir.
Kastın Türk Ceza Kanunu’ndaki muhtevasını ele almak gerekirse kast aslında ceza
kanununda tanımlanmıştır. Bu iddialı bir yaklaşımdır çünkü kast gibi ceza hukukunun
en lokomotif müesseselerinden birinin kanunda tanımlanması kanun koyucunun elini
kolunu bağlamasıdır. Birçok kanunda kastın tanımlanmadığı görülmektedir ancak
Türk Ceza Kanunu, kastı tanımlayan kanunlardan biridir. Kastı tanımlamayan
kanunların da kastın içeriğini ortaya koymak bağlamında birtakım hükümleri vardır.
3 tane kanuni düzenleme bu bağlamda bir arada ele alındığında kastın içeriği ortaya
konulabilmektedir. Kanun koyucu kastı tanımlamış olsa da başka maddelere gitmeye
de ihtiyaç duyulabilmektedir. 3 madde aynı anda göz önünde bulundurularak kast
nedir sorusu cevaplanabilir;
tanımlanmıştır.
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
Bu üç madde beraber ele alındığında ortaya çıkan bir manzara vardır. Kast; 21.
maddenin 1. fıkrasına göre suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve isteyerek
gerçekleştirilmesidir. Bu tanımda bazı terminolojik belirlemelerde bulunulması
gerekmektedir.
Bir insanı kasten öldüren kişi cezalandırılır. Bu suçun kanuni tanımıdır. Bir suçun
kanuni tanımındaki kavramlarla ifade edilen, dış dünyada bunlara tekabül eden
unsurların bilinmesi kasttır.
Psikolojik, objektif bir bağlantıdır. Ama istemek işin içine girerse bir kişi kolunun
kırılması ile tehdit edildiğinden dolayı başkasının kolunu kırarsa bu kişi başka bir
kişinin kolunu kırmayı gerçekten istemekte midir sorusu gündeme gelmektedir. Kişi
bunu istememektedir, biri kişinin iradesini etkilemektedir. İradenin oluşum
koşulları bağlamında baş edilmesi mümkün olmayan bir mesele vardır. İstemek
aslında kastın bir unsuru değildir. Kanun koyucu istemeyi oraya yazarken kanuni
birtakım tartışmalar vardır. Ama istemek kastın bir unsuru olarak görülmemelidir.
Kast suçun maddi unsurlarının somut olayda gerçekleştiğinin bilincinde olma
durumudur.
Türk Ceza Kanunu’nun 30. maddesinin 1. fıkrası okunulduğu zaman 21. maddenin 1.
13
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
İştirak ile ilgili düzenlemeler de dikkate alındığında suç teşkil eden bir fiilin
mevcudiyeti bağlamında kasten ve hukuka aykırı olması yeterli midir?
Hayır. Eskiden pozitivizm etkisi altında şekillenen ceza hukuku anlayışında kastın
iki bileşeni bulunmaktaydı;
Haksızlık bilincine kötülük iradesi de denilmekteydi. Kasten hareket eden bir kişi
aynı zamanda davranışının haksızlık teşkil ettiğini de bilmelidir şeklinde ortaya
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
konulmuş bir konseptti. Bugün itibariyle suçun bir manevi unsuru olarak kastın
haksızlık bilincini de içermesi gerektiğine dair bir kabul reddedilmektedir.
Haksızlık bilinci kastın bir bileşeni olmamakla beraber haksızlık bilinci kasten
hareket etmiş olan failin kusurlu olup olmadığının değerlendirilmesinde dikkate
alınan bir bileşendir. Kasten hareket etmiş olsa da haksızlık bilincinin olup olmadığı
bu noktada önemlidir. Haksızlık yanılgısı varsa yani davranışının haksızlık teşkil
ettiğini bilmiyorsa bunu bilmeli miydi sorularını sormak tartışmayı psikolojik
olmaktan çıkarmakta ve normatifleştirmektedir. Haksızlık bilinci tartışılırken;
haksızlık bilinç yoksa acaba haksızlık bilincinin mevcudiyeti bağlamında araştırma
yapması gerekir miydi?, davranışın haksızlık teşkil edebileceği noktasında kendisi
bunun haksızlık teşkil etmesi gerektiğini bilmese bile bilmesi gerekir miydi?
soruları sorulur. Çünkü mesele kusurla ilgilidir. Kusur da psikolojik bir şey değil
normatif değerlendirmeye açık bir meseledir. Haksızlık bilinci kastın bir bileşeni
değildir. Kast bağlamında kişinin somut olayda işlediği suçun maddi unsurlarınına
sahip olup olmadığına bakılır. Fiil bakımından, konu bakımından, mağdur bakımından
bilgiden bahsedilebilirse gelecekte meydana gelmesi beklenen bir unsur olan netice
bağlamında bir kesinliğe yakın öngörüde bulunulabilir.
Failin hangi amaçla hareket ettiği önemlidir. Çünkü kişinin iyi bir şey yapmaya
çalışıyor olma ihtimali de vardır. Bu soru kastın sorusu değil kusurun sorusudur.
Kastın konusu suçun maddi unsurlarıdır. Her bir suç tipi bakımından fail kast
kapsamında neyi bilmelidir ya da hangi unsurların somut olayda mevcut bulunduğunu
öngörmektedir soruları sorulmalıdır. Bu sorular cevaplanırken aslında bu suçun
unsurları nelerdir sorusu cevaplanmış olmaktadır. Bu suçun maddi unsurları
şunlardır şeklinde bir belirtme yapılabilirse kast kapsamında failin kastının
varlığının ortaya konulabilmesi için somut olay çerçevesinde o suçun maddi
unsurlarının gerçekleştiğinin ya da gerçekleşmekte olduğunun ya da
gerçekleşeceğinin bilinmesi gerekir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
Örneğin bir kişiye ateş edildiğinde vurulan kişinin öleceğini bilir ama buna tam
anlamıyla bilmek demek mümkün değildir çünkü bilmek mevcut bilgiler çerçevesinde
söz konusu olabilir. Kişinin kafasına ateş edilir ama kişi ölür ya da ölmez bu belli
değildir. Bu durumda neticenin gerçekleşeceğinin bilincinde olmaktan bahsedilir.
Tam anlamında bilmekten değil bilinçli olmaktan bahsedilir.
Kişi tüm maddi unsurların bilgisine sahip olmalıdır ki kasten hareket etmiş olsun.
Türk Ceza Kanunu’nda çok farklı nitelikte suçlar vardır. Sadece ceza kanununda
değil mevzuatın genelinde çok farklı suçlar vardır. Dolandırıcılık suçuna
baktığımızda hileli bir davranış ile bir kimseyi aldatıp onun veya başkasını zarara
uğratarak kendisine ya da bir başkasına yarar sağlayan kişi cezalandırılır
denilmektedir. Bu suç tanımının bünyesinde hangi maddi unsurlara atıfta bulunduğu
ya da hangi unsurları gerektirdiği sorusu cevaplandırılmalıdır. Bu bağlamda hileli
bir davranışla bir kimsenin aldatılarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Demek ki
dolandırıcılık suçunda fail bu fiilin aldatıcı mahiyette olduğunun bilincinde olmalıdır.
Kendisinin veya başkasının bir yarar sağlaması söz konusu olmalı ve buradan bir
sonuç çıkarmalıdır. Bu hileli davranışın da yarar sağlamaya yönelik olduğunun
bilincinde olması gerekmektedir.
Fail bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde yani suçun konusunun mevcut bulunduğunu
bilmelidir. Bu suçlar bakımından faillik sıfatına özel bir nitelik yüklenmediği için
failin bunları bilebilmesi bakımından bir sorun yoktur. Uyuşturucu madde imal ve
ticareti suçunda, suçun konusunun uyuşturucu veya uyarıcı madde niteliğinde
olduğunu bilmesi gerekmektedir. Bunun dışında maddede sayılmış olan seçimlik
hareketlerden her birinin fiil gerçekleştirildiği sırada sosyal anlam bilgisine sahip
olacaktır. Satıyor olduğunun, alıyor olduğunun, depoluyor olduğunun veya satışa
arzettiğinin, aracılık ettiğinin bilincinde olması gerekir. Her suçta faili, fiil ve
mağdur unsurları bulunmaktadır. Dolayısıyla her suçta bu unsurların niteliklerinin
sosyal anlam bilgilerinin failde bulunması gerekmektedir. Neticeli suçlar
16
olunması beklenir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
Hangi hususlar kast kapsamında değildir? Kast kapsamında failin neleri bilmesi
gerekmez?
Kanuni tanımda maddi unsurlara işaret eden ifadeler dışında başka ne tür
ifadeler kullanılabilir? Kanunlar kast kapsamında değildir. Bunların suçun manevi
unsuru olarak kast kapsamında fail tarafından bilinmesine gerek yoktur şeklinde
belirlemede bulunabileceğimiz diğer hususlar nelerdir?
Bunların başında suçun tamamlanması ile alakası olmasa da suç dolayısıyla failin
cezalandırılabilmesi için bazen kanun koyucu o suçla ilgili objektif
cezalandırılabilme şartı öngörmüş olabilmektedir. Bir suç bakımından şayet
objektif cezalandırılabilme şartı öngörülmüşse bu kast kapsamında fail tarafından
bilinmesi gereken bir husus değildir. Objektif cezalandırılabilme şartı
gerçekleşirse fail cezalandırılır, gerçekleşmezse failin bilip bilmemesi önem arz
etmeksizin cezalandırılamaz. Objektif cezalandırılabilme şartı içeren suçlar çok
çeşitli niteliklerle düzenlenmiştir. Mesela hileli iflas suçunda tacirin iflasına karar
verilmesi olgusu bir cezalandırılabilme şartıdır. Hileli iflas suçu bakımından failin
17
bağlanmıştır. O şart iflasına karar verilmesidir. Ama bu şart bir maddi unsur
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
Somut tehlike suçu bağlamında bir davranışın bir somut tehlikeliliğin meydana
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
Türk Ceza Kanunu’nun trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokma suçu ya da genel
güvenliği kasten tehlikeye sokma suçu bağlamında somut tehlikelilik mevcuttur.
Hukuk fakültesi öğrencisi bakımından hangi hususların somut tehlike bağlamında
bir objektif cezalandırılabilme şartı olduğu tamamen suç tiplerine aşina olarak
öğrenilebilir. Her bir suç görüldüğünde söz konusu belirlemenin doğru yapılması
gerekir. Kasten öldürme, kasten yaralama, yağma, hırsızlık, cinsel saldırı gibi
suçlarda objektif cezalandırılabilme şartı sorunu yoktur. Ama genel güvenliğe karşı
işlenen suçlarda ya da toplumun güvenliğine karşı gerçekleştirilen birtakım
suçlarda kanun koymak fiilinin artık tamamen objektif cezalandırılabilme şartı
ihtisas etmek suretiyle ilerlediği görülür. Çünkü bunların hepsi aslında sırf hareket
suçudur. Ceza hukukunda sırf hareket suçlarının sayısının artması çok arzu edilen
bir durum değildir tıpkı tehlike suçlarının artmasında olduğu gibi. Bu nedenle kanun
koyucu sırf hareket suçu ve tehlike suçu olarak düzenleme yaparken bu
tehlikeliliğin soyut aşamada kalmasıyla yetinmemekte; toplum bakımından, sosyal
yaşam bakımından belli bir tehlikeliliğin dış dünyada tezahür etmesini de
aramaktadır. Çünkü bir ceza hukuku sisteminde soyut tehlike suçu ne kadar artarsa
cezalandırmanın alanı da o kadar genişler. Özellikle Twitter uygulaması üzerinden
bir şeyler yazan, medyada açıklama yaparak beyanlarda bulunmak gibi durumlarda
sırf beyanda bulunmak dolayısı ile cezalandırılmaya başlanırsa demokratik sistemin
bir takım gereklilikleri ile ilgili birtakım sorunlar meydana gelir. Bu nedenle bazı
suçların somut tehlike aranmak suretiyle cezalandırmaya gidildiği görülmektedir.
Bahsedilen suçlar söz konusu olduğunda kanun koyucu sadece söylemleri dolayısıyla
kişiyi cezalandırmamakta ayrıca ortaya çıkmış somut tehlikeliliği aramaktadır. Ama
bu somut tehlikeliliği de suçun maddi unsuru yapmamaktadır.
Diğer bir objektif cezalandırılabilme şartı görevi kötüye kullanma suçunda yer
almaktadır. Görevi kötüye kullanma suçunda görevin gereklerine kasten aykırı
hareket eden bir kamu görevlisinin olması gerekmektedir. Bu kamu görevlisinin
görevinin gereklerine kasten aykırı hareket etmesi dolayısıyla bir kamusal ya da
bireysel zarar meydana getirmesi bir sonuç ortaya çıkması gerekmektedir. Ama bu
sonuç görevi kötüye kullanma suçu bakımından bir objektif cezalandırılabilme şartı
19
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
Tanımdan bu objektif cezalandırılabilme şartı mıdır yoksa bir netice midir çıkarımı
yapmak zordur. Bir kamu görevlisi görevinin gereklerine aykırı hareket etmektedir
ama sırf görevinin gereklerine kasten aykırı hareket etmesinin dışında aynı
zamanda bu aykırılıktan dolayı bahsedilen durumlar ortaya çıkmaktadır. Kişilerin
bireysel zararları, kamu mağduriyeti ya da bir başkası bakımından bir haksız yarar
söz konusu olmaktadır. Bunların hiçbiri netice değildir. Bunların hepsi birer
objektif cezalandırılabilme şartıdır. Bir kişi bir kamu görevlisi olarak görevinin
gereğine kasten aykırı hareket ettiğinde bu suç oluşmaktadır.
Görevi kötüye kullanma suçu bir özgü suçtur. Bu suç bakımından failin kamu
görevlisi olması gerekmektedir ve bu suç kapsamında ancak kamu görevlileri
cezalandırılabilmektedir.
Fiil unsuru bakımından görevin gereklerine aykırı hareket etmekle bağlantılı olarak
görev kapsamını ve davranışının o görev kapsamında olmadığı bilinmelidir.
Görevi kötüye kullanma suçu bakımından ortada bir mağdur mevcut olabilir.
Münferit bir mağduriyetin söz konusu olduğu bir durum da olabilir ve toplumu
oluşturan herkesin o kamu görevlisinin görevinin gereğine kasten aykırı etmiş
olması dolayısıyla mağdur kabul edilebilir. Mesela üniversite öğrencilerine not
verilecek ve sınav yapılacaktır. Ancak sınav notu açıklanmadığı için kişi mezun
olamamıştır ya da Erasmus, burs başvurusunda bulunan birinin notu girilmediği için
başvurusunun reddedilmesi gibi bir durum söz konusu olmuştur. Burada görevin
gereğine icrai bir davranışla değil ihmali bir davranışla aykırılık oluştuğu
söylenebilmektedir. Böyle bir madde momentinin varlığı bilinmemekte olabilir ve
kişi görevinin ihmal suretiyle kötüye kullanırken de bunu bilmek zorunda değildir.
Bazı suçların şahsi cezasızlık sebepleri bazen ayrı bir maddeyle düzenlenirken
bazen de bu sebepler suçun tanımının içine sokulur. Şahsi cezasızlık sebepleri bazı
20
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
Malvarlığına karşı işlenen suçlarda faille mağdur arasında belirli bir yakınlık
ilişkisinin olması kanun koyucu tarafından bir şahsi cezasızlık sebebi olarak
düzenlenmiştir. Mesela hırsızlık suçu bakımından kişi anasının ya da babasının malını
alıyorsa hırsızlık suçu oluşmaz. Yani bu bir şahsi cezasızlık sebebi sayılmaktadır.
Birbirine karşı belirli bir yakınlıkta olan kişilerin malvarlığına karşı işledikleri
suçlar bağlamında bir şahsi cezasızlık sebebi öngörülmüştür.
Bazen bu yakın ilişki işlenen suçun mahiyetine göre bir nitelikli unsur da
olabilmektedir. Haksızlık muhtevasını arttırmaktadır. Örneğin bir kişi anne
babasını kasten öldürdüğünde suçun temel şekline nazaran daha fazla ceza
alacaktır. Ama bazı suçlar bağlamında bu ilişki suçun unsurlarıyla bağlantılı bir
sonuç doğurmaz ama o suç dolayısıyla failin cezalandırılıp cezalandırılmayacağı
bakımından dikkate alınır. Mesela malvarlığına karşı işlenen suçlarda işin rengi
değişmektedir. Bir kişi annesinin malını çalarsa kanuna göre kişi cezalandırılmaz.
Suç oluşmuştur. Suçun maddi unsurları da vardır manevi unsurları da vardır. Hukuka
aykırılık unsuru da mevcuttur ama bir şahsi cezasızlık sebebi öngörülmüştür.
B, A’nın babasıdır. A, B’nin cep telefonunu çalmıştır. Ancak madde 167’ye göre bir
şahsi cezasızlık sebebi söz konusudur. Ceza hukuku sistemi A’ya burada bir
21
reaksiyon göstermemektedir.
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
Ancak eğer A babasının olduğunu düşünerek bir başkasına ait olan bir telefonu
çalarsa ne olur? A babasının telefonunu çalmak isterken bir başkasının
telefonunu çalarsa A şahsi cezasızlık sebebinden yararlanabilir mi?
A’nın B’nin telefonunu alması olayında suçun maddi unsurları oluşmuştur. Telefonun
başka birine ait olduğunun bilinmesi yeterlidir hırsızlık suçu bakımından. Somut
olarak kime ait olduğunun bilinmesi temel şekil bağlamında önemli değildir.
Telefonun başkasına ait olduğu bilgisi mevcuttur failde. Ama telefon babaya mı ait
yoksa 3. bir kişiye mi ait konusundaki bilgisizlik şahsi cezasızlık sebepleri ile ilgili
bağlantılı bir husus olduğundan dolayı ve bu da kast kapsamında olmadığı için suçun
oluşması bağlamında bir sonuç doğurmaz. Şahsi cezasızlık sebepleri de objektif
cezalandırılabilme şartları gibi objektif bir karaktere haizdir. Yani somut olayda
gerçekten varsa uygulanır, yoksa uygulanmaz. Haliyle bu olayda failin bilip
bilmemesi önem arz etmez. Günün sonunda aldığı telefon babasına ait olmadığı için
167. madde uygulanmaz ama bunun kastla bir ilgisi yoktur. Çünkü kastın kapsamında
bir durum yoktur.
Tam tersi bir durumun olması da mümkündür. A aslında 3. bir kişinin telefonunu
çalmak isterken günün sonunda bilmeden babasının cep telefonunu almış olabilirdi.
Suçun tamamlanması bakımından yine sorun yoktur. Ama burada da şahsi cezasızlık
sebebi uygulama alanı bulurdu. Çünkü günün sonunda kişi bunu bilmeden yapmış olsa
dahi babasının telefonunu çalmıştır.
Bazı suç tanımlarında kanun koyucunun haksız bir biçimde, hukuka aykırı olarak
şeklinde ifadelere yer verdiği görülmektedir. Kasten öldürme suçu ile ilgili kanun
hükmü okunduğunda bir insanı kasten öldüren kişi cezalandırılır denmektedir.
Bir insanı haksız olarak, hukuka aykırı olarak kasten öldüren kişi cezalandırılır
denilebilir mi?
Bu denilemez çünkü bilinir ki bir insanı kasten öldürmek suçun maddi unsurlarını
ve manevi unsurlarını bünyesinde barındırmakla beraber bir hukuka uygunluk
sebebinin varlığı ile hukuka uygun hale gelebilir. Bir insanı öldürmek suçtur ama
meşru savunmanın koşullarının oluşması halinde ya da bir görevin ifası ile bağlantılı
olarak kanun hükmünün gereği ile bağlantılı olarak koşulların sağlanması sonucunda
hukuka uygun olarak addedilebilir. Kanun koyucu bunu kanuni tanımda zikretmeye
gerek duymaz çünkü bu zaten genel olarak kanundan anlaşılmaktadır. Ayrıca bir suç
22
tanımında hukuka aykırılık vurgusu yapmaya gerek yoktur. Çünkü o suç zaten
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
hukuka uygunluk sebeplerinin müdahale etmesi gereken bir durum varsa zaten suç
olarak nitelendirilemez şeklinde düşünülmektedir. Her suç bu vurgu yapılarak
kaleme alınmaz. Bir insanın meşru savunma şartları dışında öldürülmesi diyerek tek
tek sayılması da gerekli değildir. Ama bazı suçlarda o suçun gerçekleşebilmesi için
hukuka aykırılığa bir vurgu yapılmaktadır. Zaten ceza kanununda suç olarak
düzenlenen bir fiilin hukuka aykırı olması beklenir. İşin doğası gereği bu zaten bu
şekilde olmalıdır.
“Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak
hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis
cezası verilir.”
Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak
hürriyetinden yoksun bırakan kişi cezalandırılmaktadır. Hukuka aykırı olarak
ibaresi çıkarıldığında bir kimseyi bir yere gitmek veya bir yerde kalmak
hürriyetinden yoksun bırakan kişi cezalandırılır haline gelmektedir. İşin doğası
gereği bu durumda bir kişinin bir yerde kalmak veya bir yere gitmek hürriyetinden
yoksun bırakmak zaten suçtur gibi düşünülmektedir. Meşru gerekçe varsa suçun
maddi, manevi unsurları oluşsa bile hukuka uygunluk gerekçesi dolayısıyla suç
oluşmaz denmektedir. Bir kişi cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma sırasında
gözaltına alınırsa nezarethanede aslında hürriyetinden yoksun bırakılmaktadır.
Sistem ise bu konuda demektedir ki; bu durum aslında bir hürriyetinden yoksun
bırakma durumudur, bir kimse bir yere gitmek veya bir yerde kalmak noktasında
hürriyetinden yoksun bırakılmaktadır ama elimizde bir hukuka uygunluk sebebi
mevcuttur. Kişi gözaltına soruşturma açısından gerekli olduğu için alınmıştır. Suçun
maddi ve manevi unsurları oluşmuş olsa da hukuka aykırılık unsuru oluşmamaktadır.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
aykırılık ifadesi kapatılarak okunduğunda bilinmektedir ki bir kişiyi bir yere gitme
ve bir yerde kalma hürriyetinden yoksun bırakmak suçtur. Ama istisnai hallerde
hukuk bunu yapma yetkisi verebilir. O zaman ise bu durum suç olmaz.
Bir kimseyi kasten öldürmek suçtur. Bir kimseyi kasten öldürmek suçtur. Ama
bazen hukuk sistemi bir insanın kasten öldürülmesi halinde dahi failin
cezalandırılmamasını teminat altına almıştır. Yani 81. maddenin formülasyonu ile
109. maddenin formülasyonu çok da farklı değildir. 116. madde de rızaya aykırılık
ile ilgilidir.
Bir kimsenin konutuna aykırı olarak giren veya rıza ile girmesine rağmen rızaya
aykırı olarak buradan çıkmayan kişi cezalandırılır. Burada bir rızaya aykırılık
durumu vardır. Bu rızanın şu an tartışılması pek doğru değildir.
“Hukuken geçerli rızaya dayalı olmaksızın, kişiden organ alan kimse, beş
yıldan dokuz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun konusunun
doku olması halinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Hukuka aykırı olarak, ölüden organ veya doku alan kimse, bir yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.”
Hukuka aykırılık ifadesi kapatıldığında ölüden organ veya doku alan kişi
cezalandırılır denmektedir. Ama bilinmektedir ki buna izin veren bazı istisnai haller
vardır. Bilimsel çalışmalar, tıp fakültesinde öğrencilerin eğitimi… Yetkisiz bir kimse
tarafından yapıldığında bu durum suç teşkil etmektedir.
Zaten ortaya konulmuş bir çerçeve vardır. Ama aslında bu hükmün içinde saklı olan
anti bir hüküm vardır. Eğer hukuken meşru değilse, eğer hukuken yetkisizse
şeklindedir. Ama kanun koyucu bazen bir adım daha ileri giderek yine de hukuka
24
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
Bugün modern ceza hukuku sisteminin benimsediği kast anlayışı suçun maddi
unsurlarının bilincinde olmaktan ibarettir. Haksızlık bilinci, hukuka aykırılık bilinci
kastın bir bileşeni değildir. Haksızlık bilinci, kişinin davranışını gerçekleştirirken
hukuka aykırı hareket ettiğine dair bilinç kast ile ilgili bir mevzu değil kusur ile
ilgili bir meseledir. Ama suçun kanuni tanımında hukuka aykırılığa özellikle işaret
edildiği, haksızlığa özellikle vurgu yapıldığı hallerde bu ifadelerin ne şekilde
anlaşılması gerektiği bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bakıldığı zaman söz
konusu ifadeler aslında doğrudan bazı maddi unsurlarla ilişkili değildir. Mesela bir
kimseyi hürriyetinden yoksun kıldığınızda hürriyetinden yoksun kılma suçunun
maddi unsurlarının arasında hukuka aykırılık yoktur. Zaten hukuka aykırılık bir
niteliği değil de bir değerlendirmeyi ifade ettiğinden dolayı maddi unsurla da
ilişkilendirilemez. Fail; mağdurun, fiilin, suçun konusunun bilincindedir ve bu bilgi
kastın varlığı için yeterlidir. Bunun ötesine geçildiğinde aynı zamanda davranışın
genel olarak hukuka aykırı olduğunu bilmesi doğrudan doğruya kastın bir sorunu
değildir. Kişinin haksızlık bilincine sahip olmadığı hallerde kasten gerçekleştirdiği
bir suç dolayısıyla kusurlu addedilmemesi söz konusu olabilmektedir. Dolayısıyla
aslında birçok suç bakımından kanuni tanımda yer verilen hukuka aykırı olarak,
haksız olarak ifadesinin doğrudan doğruya bir fonksiyonu yoktur. Zaten ceza
hukukunun kendi sistemi bağlamında davranışın maddi ve manevi unsurları
bünyesinde barındırdığı durumda hukuka aykırı olduğu bir karine olarak kabul
edilmektedir. Fakat bazı istisnai hallerde o davranışın hukuka uygun addedilmesin
sağlayan bir gerekçe mevcut bulunabilir. Ceza hukuku doktrininde bu konuyla ilgili
görüşler üç temel başlık altında ele alınabilmektedir;
1. Şayet bir suçun kanuni tanımında hukuka aykırı olarak, haksız olarak şeklinde
bir ifadeye yer verilmişse artık kanun koyucu bu suçlarda kastı haksızlık
bilincini de kapsayacak şekilde düzenlemiştir. Buna hukuka özel aykırılık
bağlantısı ya da hukuki yükümlülük nitelikleri denir. Bu görüş modern ceza
hukukunun benimsediği kast konsepti ile uyuşmamaktadır. Kast maddi unsur
bilgisinden ibaret olarak ele alınmaktadır. Haksızlık bilinci, hukuka aykırılık
bilinci kastın bir bileşeni değildir. Bu tüm suçlar bakımından bu şekilde kabul
edilmelidir. Dolayısıyla bu hukuka özel aykırılık halleriyle nitelendirilen,
suçun kanuni tanımında hukuka aykırı olarak, haksız olarak ifadesine yer
verilen suçların bu birinci görüş çerçevesinde ortaya koyduğu kast
konseptinin kabul edilebilmesi mümkün değildir.
2. İkinci görüş bir ayrım yapar; her bir hukuka aykırı olarak, haksız olarak
25
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
ikiye ayırmayı amaçlar. Birincisi bazı suçlar bakımından bu ifadeler suçun bir
maddi unsurunu niteler. Çoğunlukla da bu fiil ya da konu unsurudur. Münferit
bir maddi unsuru niteliyorsa eğer hukuka aykırı, haksız ifadesi bu durumda
o unsura ilişkin hukuka aykırılık bilgisi de kast kapsamındadır derler. Bu
görüşe göre bazı suçlarda ise bu hukuka aykırılık, haksızlık ifadesi suçun
münferit bir maddi unsurunu nitelemez. Suçun geneline yönelik bir ifade
olarak yer almaktadır. Bu durumda aslında bu ifade gereksizdir. Olmasa da
genel benimsenen kast konsepti aynı sonuca ulaştırır. İlk görüşten farklı
olarak ikinci görüş bu tarz ifadeleri barındıran suçlar özelinde bir
değerlendirme yapılması gerektiğini söyler. Hukuka aykırılık, haksızlık
ifadesi suçun genelini mi yoksa suçun münferit bir maddi unsurunu mu
nitelendiriyor şeklinde bir ayrım yapılır. Suçun genelini nitelendiriyorsa
aslında buna suçun kanuni tanımında yer vermek gerekli değildir. Ama bu
ayrımı benimseyen yazarların ulaştığı asıl önemli sonuç bu ifadeler şayet
suçun bir münferit maddi unsurunu niteler şekilde kaleme alınmışsa bu
durumda kast kapsamında bu hukuka aykırılığın bu haksızlığın da bilinmesi
gerekir. Bu yazarlar 109. Maddedeki kişi hürriyetinden yoksun kılma
suçundan hukuka aykırı olarak ifadesinin suçun genelini nitelendirdiğini ifade
ederler. Ve buradan hareketle aslında burada hukuka aykırı olarak ifadesine
yer verilmeseydi de herhangi bir sorun olmazdı derler. Ama bazı suçlarda
hukuka aykırı olarak ifadesi örneğin hukuka aykırı olarak doku ve organ alan
kimse şeklindeki ifade için o belirlemenin fiil unsurunun hukuka aykırılığını
vurguladığını ve bununla o kişinin o fiili gerçekleştirirken hukuka aykırı
olarak hareket ettiğinin bilincinde olması gerektiğini söylerler.
3. Bu tarz bir ayrıma hiç gidilemez diyenler de vardır. İkinci görüş bağlamında
bir ayrım yapılması gerekir diyen yazarların da kendi içlerinde bazen hangi
ifadeler suçun genelini nitelendirmektedir, hangi ifadeler bir suçun
münferit bir maddi unsuru nitelendirir şeklindeki görüşlerinin de çok tutarlı
olmadığı görülebilmektedir. Çünkü burada da bir görüş birliği yoktur haliyle
burada biraz ceza hukuku tarihinde çok önemli bir yer tutan bir sözden
bahsedilebilir; Kast göreceli hale getirilirse, bazı suçlar bakımından kastın
içine haksızlık bilinci konulursa bazı suçlar bakımından sadece maddi
unsurlardan ibaret olarak alınırsa herkes kendi görüşüne göre kast
konseptine istediği anlamı verir ve hatta kastı bir tren gibi düşünürsek
herkes istediği durağa geldiğinde inecektir. Ceza hukukunda kasta genel bir
anlam özgülenmesi gerekmektedir. Şu suçlar bakımından haksızlık bilinci
26
kasta dahildir, şu suçlar bakımından dahil değildir demek çok sağlıklı bir
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
Böylece ortaya bir kast konsepti konulmuş olmaktadır. Kastın kapsamında ne var
ne yok öğrenilmiş olmaktadır. Suçların kasten işlenmesi temel esas olduğu için
birçok suçun kanuni tanımında kast ifadesine yer verilmez. Tanımda kastla ilgili
herhangi bir ifadeye yer verilmemesi bir eksik değildir çünkü bilinmektedir ki
suçun kasten işlenmesi esastır. Eğer bir suçun taksirle gerçekleştirilmesi
cezalandırılacaksa bu durumda kanun koyucunun bu suçla bağlantılı olarak taksir
ifadesine ya da dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak şeklinde bir ifadeye
suçun kanuni tanımında yer vermesi gerekmektedir. Suçların birçoğunun tanımında
kasta ilişkin bir ifade bulunmaz, kast zikredilmez. Suçların kasten işlenmesi esas
olduğundan suçun kanuni tanımında yer verilmemesi suç kasten işlenir anlamına
gelmektedir. Eğer bir davranış taksirli bir şekilde gerçekleştirildiği durumda
cezalandırılacaksa o suçun kanuni tanımında taksir ya da taksir anlamına
gelebilecek bir ifadeye yer verilmiş olması beklenir.
Bir insanı kasten öldüren cezalandırılır diye bir hüküm vardır. Peki neden
burada kast ifadesi hükme konulmuştur?
Çünkü bir insanı taksirle öldürmek de ceza hukuku sorumluluğu altına alınmıştır.
Ama o davranışın taksirle gerçekleştirilmesi kanunda bir suç olarak
düzenlenmediğini takdirde o davranışla ilgili bir kast ifadesine suçun kanuni
tanımında yer vermeye gerek yoktur. Taksirli davranışın cezalandırıldığını
düzenlemek istiyorsa eğer kanun koyucu o zaman taksir kavramına suçun kanuni
tanımında açıkça yer vermesi gerekir. Örneğin yaralama suçu vardır ama sadece
27
yaralama denmez kasten yaralama suçu denir. Kasten yaralayan kişi cezalandırılır
Sayfa
şeklinde belirtilmiştir çünkü taksirle yaralama suçu da mevcuttur. Ama eğer bir
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
Kast ve taksir birbirinin alternatifi değildir. Yani kast yoksa taksir vardır gibi bir
düşünce olmamalıdır. Ceza hukukunda buna farklılık ilişkisi denir. Yani kast
başka bir şeydir, taksir başka bir şeydir. Öyle ki taksirle öldürme suçu kasten
öldürme suçunun taksirli şekli değildir. Taksirle yaralama suçu da kasten yaralama
suçunun taksirli şekli değildir. Taksirin esası objektif dikkat ve özen yükümlülüğüne
aykırı bir davranışta bulunma ve o davranışın öngörülebilir neticelerini öngörerek
ya da öngöremeyerek neticeye sebep vermektir. Kast ise suçun maddi unsurlarının
somut olayda gerçekleşeceğinin bilinmesidir. Dolayısıyla sadece terminolojik bir
vurguda bulunulmamaktadır. Taksirle yaralama suçu kasten yaralama suçunun bir
alt kademesi bir farklı modeli değildir. Taksirle yaralama suçu başka kasten
yaralama suçu başka bir suçtur. Bir kimsenin yaralanmasına sebebiyet veren
davranışıyla kişi kasten hareket etmiyorsa taksiri vardır diyebilmek peşinen
mümkün değildir. Bu bir ihtimal olarak var olsa da kast ve taksir arasındaki ilişki
bir farklılaşma, başkalık ilişkisidir.
Bir kimsenin konut dokunulmazlığını ihlal eden kişi cezalandırılır. Burada da kasten
bir hareketten bahsedildiği anlaşılmaktadır.
Haksızlıkla ilgili davranışın o hukuki menfaatin ihlali bakımından taksirli suç olarak
öngörülmesi söz konusu olmadığında kanun koyucu o suçun kanuni tanımında kast
ibaresine yer verme gerek duymayabilir. Bununla ilgili Anayasa Mahkemesi’nin
önüne fikri haklarla ilgili düzenlemeleri içeren marka ve patent mevzuatı ile ilgili
bir tartışma gelmiştir. Burada kanunun 31. maddesi marka ve patent kanunu ile ilgili
birtakım suçları düzenlemektedir. Burada suçlardan bazılarının taksirle işlenmesi
mümkündür. Bir şekilde yargıtayın önüne gelerek oradan tartışmaya konu olmuştur
ve somut norm denetimi ile bu hükümlerin taksirle gerçekleştirilmesi halinde
cezalandırılabilir olup olmadığı meselesi ile ilgili Anayasa Mahkemesi hatalı bir
28
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
A kişisi , B kişisini öldürmek istemektedir. Odasına gidip bunu nasıl yapacağı ile
ilgili plan yapar. Kast momenti odada bulunulan sürede aslında yoktur çünkü
aktüellik yoktur. Henüz daha suçun icrasına başlanmış bir aşamada değildir. Bu
durumda bu iki durumun birbirinden ayrılması gerekmektedir. A ise B kişini
öldürmeye kafasına takmıştır. Odaya çıkmış olay üzerine düşünmüş ve hatta suç
aletini dahi ayarlamıştır. Plan program yapılmıştır. Bu suç işleme kararıdır. Suç
işleme kararı kast ile özdeş değildir. Suç işleme kararı kast ile aynı anda gündeme
gelebilir. Yani suça ani bir şekilde karar verilebilir. Ama suç işleme hususunda karar
alınması, onun üzerinde düşünülmesi, farklı birtakım güvenlik önlemlerinin alınması
söz konusu olabilir ama o suçun icrası ile bağlantılı suçun maddi unsurları ile bir
29
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 7. HAFTA / 2022
X kişisi Y kişisini pazartesi öldürmek üzerine plan yapmıştır ancak daha sonra
cuma günü arabasıyla giderken direksiyonu keskin kırmış ve yanlışlıkla Y kişini
ezmiştir. Burada zaten X’in kastı vardı ve öldürdü denilebilir mi? İster silahla
öldürmüş olsun ister arabayla öldürmüş olsun fark eder mi?
Bu olayda kastı öne çeken bir anlayış benimsenemez. Kast aktüel olarak mutlaka
suçun maddi unsurlarının somut olayda gerçekleşmekte olduğuna dair bilinçlilik ile
ortaya çıkar. Kişi öldürmek istediği kişiyi kör karanlıkta araçla hiç onun olduğunu
farketmeden de ezebilir. Bu dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir hareket
olabilir ve kasti değildir. Ve burada fark edildiğinde iyi ki ölmüş diyip gidilebilir de
ama bu noktada kişi diğer kişiyi kasten öldürmüş olmamaktadır çünkü suç işleme
kararı burada yoktur. Gelecekte kast bağlamında aktüelleşecek davranış
modalitesi gerçekleşmemiştir. Ya da suçun icrası sonrasında bir kastın varlığından
bahsedilemez. Suç işlenmiş tamamlanmış, ondan sonra bir takım faaliyetler olmuş
olabilir. Mesela suç işleyen kişiyi alkışlamış, övmüş ya da suç işleyen kişiyle
bağlantılı bir takdir davranışı olmuş olabilir. Bunların hiçbiri kasti olarak
nitelendirilemez çünkü suçun işlenmesi sona erdikten sonra bir kastın varlığından
bahsedilemez.
Özellikle önem arz eden ve kullanırken dikkat edilmesi gereken mevzu şudur; kast
30
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
10.50 ₺
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
SINIF :2-B-ŞUBESİ
İLHAN ÜZÜLMEZ
DÖNEMİ:GÜZ- DÖNEMİ
yumruğu attığı sırada kasten yaralama suçunun tüm maddi unsurlarının bilgisine
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
Kanunlarda genel kural olarak bir suç tanımında çoğunlukla kasten ifadesine
rastlanılmaz. Rastlanılan suçlar da mevcuttur ama bunlar bu tarz haksızlıklar
bağlamında taksirin de o neticeye yönelik gündeme gelebileceğini ifade eder.
Örneğin kasten yaralama suçu olduğu gibi taksirle yaralama suçu da vardır. Ancak
kasten belgede sahtecilik denmez çünkü belgede sahtecilik suçu zaten sadece
kasten işlenebilmektedir. Suç tanımlarında kast ifadesine istisnalar dışında
rastlanılmaz. Kanun koyucu taksirli bir davranışı suç olarak düzenlemişse mutlaka
suç tanımında o taksir ifadesine yer verir ya da dikkat ve özen yükümlülüğüne
aykırılık ifadesine yer verir. Kasten işlenen suçlar bakımından da yapısına uygun
olduğu ölçüde her suç doğrudan kastla da işlenebilir, olası kastla da işlenebilir.
Fakat bazı suç tanımlarında o suçun işlenebilmesi için failde bulunması gereken
kastın niteliğini izah etmek üzere bir takım açıklamalar bulunur. Mesela fail
gerçeğe aykırı olduğunu bildiği halde bir başkası hakkında soruşturma ve
kovuşturma yürütülmesini sağlamak için yetkili mercilere bildirimde bulunursa
denildiğinde bildiği halde ve bilmesine rağmen ifadeleri kullanılmaktadır. Kastın
yapısı ile bağlantılı açıklamalarda bulunulurken bir sorun var denilmişti. Bu sorun
da bir suçun kanuni tanımında hukuka aykırı bir biçimde, haksız olarak
ifadecelerine neden yer verilme gereği duyulduğu ile ilgiliydi. Bir suçun zaten
teknik manadaki tanımı bir haksızlık tanımıdır. Bu haksızlık tanımının içinde ayrıca
hukuka aykırılığa işaret etmenin ne anlamı var şeklinde bir tartışma yapılmış ve
gerekli görüler bildirilmişti. Bir suçun kanuni tanımında haksız olarak, hukuka
aykırı olarak ifadeleri geçiyorsa bunların da ancak doğrudan kast ile ilişkili olduğu
söylenebilir. Bilmesine rağmen, bildiği halde veya hukuka aykırılığa özellikle işaret
edilen suç tipleri bakımından failin olası kastla hareket edebilmesinin mümkün
olmadığı kabul edilir. Genel kural kasten işlenen suçların hepsinin doğrudan kastla
ya da olası kastla işlenebileceği şeklindedir ama suçun kanuni tarifinde yer verilen
açıklamalara göre bazı suçların mahiyeti gereği belli bir saikle işlenmesi söz
konusu suçlar da vardır. Bu bağlamda amaç ve saik, kastın yanında diğer subjektif
unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Suçun manevi unsurları başlığı altında
amaç ve saikten de bahsedilecektir. İşte bu amaç ve saikin suçun diğer subjektif
unsuru olarak arandığı suçlarda da kişinin olası kast ile hareket edebilmesinin
mümkün olmadığı kabul edilir.
2
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
Tekrar doğrudan kastla ilgili içeriksel anlatılara gelinecek olursak failde aranan
bilme seviyesinin kast kapsamında en üst düzey olduğu subjektif unsur doğrudan
kasttır. Doğrudan kastta çoğunlukla failin belirli bir amaçlılık (bu criminal
amaçlılık) çerçevesinde yöneldiği hedefe, konuya ilişkin bilgisi tamdır. Herhangi
bir muhtemellik, herhangi bir ihtimallilik söz konusu değildir. Bazen fail gündelik
olarak gerçekleştireceği davranışın doğrudan yöneldiği konuyu somutlaştırır ve
ona yönelik davranışı gerçekleştirdiği sırada fiilin içeriğine, mağdurun niteliğine,
konunun niteliğine yönelik bilgisi tamdır. Bazen fail öyle bir davranış
gerçekleştirir ki aslında o davranışla doğrudan hedeflediği konu somutlaşmıştır
ama o davranışın diğer konular, diğer kimseler bakımından sebebiyet vereceği
neticelerin meydana gelmesinin kesinliğinden bahsetmek gerekebilir. Yani fiilin
işleniş tarzı itibariyle fiilin gerçekleştirilme biçimi itibariyle yöneldiği kişinin ya
da yöneldiği konunun dışında başkaları bakımından da aynı şekilde neticenin
meydana gelme riskini bünyesinde barındırdığı ve bu riskin günlük hayat
koşullarına göre artık muhtemellik seviyesinde değil muhakkaklık niteliğinde
olduğu kabul edildiği durumlarda failin o davranışının muhataplarına yönelik
doğrudan kast ile hareket ettiği kabul edilir. Bu açıklamaların somutlaşması için
birtakım örnekler vermek gerekmektedir. En klasik örnek davranışın
gerçekleştirilme biçimi bakımından sadece yöneldiği kişi değil onun dışında
çevresindeki belli bir bölgedeki herkese aynı etkiyi doğuracağı şeklinde icra
etmesi ile söz konusu olmaktadır. Mesela bir kişi birini öldürmek için masasının
altına bomba koyabilir. O bomba infilak ettiğinde öldürmek istediği kişi dışında
orada bulunan herkesin de öleceğine yönelik bilgi en üst düzeydedir. Çünkü fiilin
gerçekleştirilme biçiminin fiilin bünyesinde barındırdığı neticeyi meydana getirme
riski en yüksek seviyededir. Sadece bu kişiyi öldürmek için ben o bombayı
yerleştirdim bu nedenle diğerlerinin ölümü bağlamında benim doğrudan kastım
yoktur demek fail açısından mümkün değildir. Ama öldürmek için silahla ateş
etseydi ama hedefi dışında birini yanlışlıkla vursaydı bu durumda farklı bir
tartışma yapılabilirdi. Bu durumda üzerinde durulması gereken mesele fiilin
işleniş biçiminin bünyesinde barındırdığı neticeyi meydana getirme yeteneğinin en
üst düzeyde olmasıdır. Öldürülmek istenen kişi fail tarafından taranabilir. Sıkılan
100 mermi ile öldürülmek istenen kişi dışında onlarca kişi daha ölüp yaralanırsa
fiilin gerçekleşme biçimi dolayısıyla diğer kişilerin de ölebileceğine dair risk en
üst düzeyde olduğundan dolayı bu bağlamda da ortaya çıkan tamamlanmış ölüm
neticeleri bakımından doğrudan kast ile sorumluluk vardır. Kişiler ölmemiş olabilir.
Yaralanmış kişiler bakımından da kasten ölmeye teşebbüs bakımından sorumluluk
vardır. Fiilin gerçekleştiriliş tarzının bünyesinde barındırdığı neticeyi meydana
3
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
➢ Kişi hasmını öldürmek için pusu kurar. Hasmı önünden arabayla geçecektir.
Failin öldürmek istediği kişi arabanın sürücüsüdür. Arabanın sürücüsüne
doğru iki el ateş eder. Araba kendisine doğru gelirken araç sürücüsünü
vurduğu için arabanın kontrolü de kaybolur ve araç takla atar. Arabanın
içindeki diğer iki kişiden biri ölür diğeri ise yaralanır.
➢ Yakın zamanda gerçekleşen bir olayda kişi yine araçta bulunan bir kimseyi
öldürmek istemektedir. Ama işini şansa bırakmamak adına 30-40 el ateş
etmiştir. Bu olayda öldürmek istediği kişi de ölmüştür. Doğrudan öldürmeyi
istemediği ama aracın içinde olduğu için bu davranışın neticeyi meydana
getirme riski kendi üzerlerinde bizzat maksimize edilen kişilerden biri
4
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
Bir somut suç tipi üzerinden kast anlatılmaktadır. Manevi unsur, maddi unsurla
bağlantılı olarak ortaya konulmaktadır. Suçun maddi unsurlarının gerçekleşmesi
gerekmektedir. Soyut bir biçimde kastın türünden bahsedebilmek mümkün
değildir. Mutlaka bir suç tipiyle bağlantılı olarak belirlemede bulunulabilir. Kast
vardır dediğinde hangi suç tipiyle ilgili kast tartışılmaktadır bilinmelidir. Çünkü
hangi suç tipi bakımından olduğu önemlidir. Mesela kasten öldürme suçu
bakımından doğrudan kast olabilir ama hedefin yanında bulunan kişiler
yaralanmıştır bu durumda ise bu kişiler bazında da olası kasttan
bahsedilebilmektedir. Olası kasta teşebbüsle ilgili açıklamalarda burada
anlatılanlar daha da önem kazanacaktır.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
“Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi
başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi
kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak
düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren,
gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi
kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.
Bono, çek, poliçe aslında doğrudan resmi belge niteliğine sahip olmayan
belgelerdir. Ama Türk Ceza Kanunu madde 204 bunlara da resmi belge muamelesi
6
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
İş yeri sahibi bir çalışanından onun yerine çeki imzalayıp vermesini istemiştir
oysa ki kendisinin imzası olması gerekmektedir. Ama bir ödemesi vardır ve bu
ödemeyi yapamadığı için çalışanından imzalayıp vermesini istemektedir.
Sonrasında bu çekin tahsilatında birçok sorun çıktığında bu mesele hem özel
hukuk uyuşmazlığı hem de ceza hukuku uyuşmazlığı haline dönmektedir çünkü
çoğunlukla kişi çeki kendisi imzalamamıştır, onun yerine bir çalışan imzalamıştır.
Çalışan çekin altına kendi imzasını atarsa sahtelikten bahsedilemez çünkü suçun
unsurları oluşmamıştır. Çünkü çek borçlusu olan kişinin adına imza atılması
gerekmektedir. Ama çalışan, patronunun imzasını atmıştır. Burada ise başkasının
imzasının atılmasından dolayı bir sahtecilik vardır. Sahtecilik kastının bulunması
için zarar verme amacı güdülmesi gerekmektedir. Zarar verme amacı ise yoktur, o
zaman sahtecilik kastı da yoktur.
Sahte bir içerikle bağlantılı imza atıldığı zaman artık bu bir maddi sahtecilik
durumu ortaya koyar çünkü kişi aslında başkasının öyle bir iradesi varmış gibi
imza atmaktadır. Bu konuda tabi ki birçok tartışma vardır çünkü patronun burada
rızası vardır. Ancak belgede sahtecilik suçları bakımından rıza söz konusu
değildir. Çünkü hukuki menfaatle alakalı olarak üzerinde tasarruf edilebilecek bir
menfaat yoktur. Burada Yargıtay’ın böyle kararlarda sahtecilik kastının
mevcudiyeti için sahteciliği gerçekleştiren kişinin zarar vermek amacıyla hareket
etmesi gerekir denmektedir. Suçun kanuni tarifinde ise böyle bir amaç olmadığı
söylenmektedir. Zaten sahtecilik fiilin gündeminde de bir zarara sebebiyet
vermeye çoğunlukla muktedirdir. Bu zarar ekonomik bir zarar olabileceği gibi
başka zararlar da olabilmektedir. Daha sonra böyle durumlarda kişi köşeye
sıkıştığı zaman imzayı ben at demedim demektedir. Hukuk düzeninde bir
başkasının adına onun için bir sonuç doğurabilecek bir biçimde imza atılabilmesini
sağlayacak müesseseler vardır. Dolaylı temsil, imza yetkisinin devri, doğrudan
temsil… Tüm bu müesseselerin varlık sebebini dışlayacak bir biçimde benim
yerime imza at demek sistemde sahtecilik kastı bakımından incelenmektedir.
Böyle bir amaçlılığa yer yoktur aslında ama Türk hukukunda bazen böyle bir amaç
kasta ilişkilendirilmektedir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
mevcuttu. Ama bu öngörü kesinliğe yakın bir öngörüdür. Gündelik hayatta bir
kimsenin kafasına silahla ateş edilirse o kurşun da isabet ederse ölüm neticesinin
meydana gelmesi ihtimali çok yüksektir. Ama olası kastta netice dışındaki diğer
unsurlar bağlamında da bilginin seviyesi bilme ile bağlantılı değil öngörü ile
bağlantılıdır. Yani kişi davranışı gerçekleştirdiği sırada bu davranışının, çoğunlukla
olası kast ve netice üzerinden ifade edilmektedir ancak diğer unsurlar üzerinden
de olabilir, bu neticeyi meydana getireceğini öngörür ama buna rağmen
davranışını gerçekleştirir.
kişi, zaten bu kişi birinin kolundan tutmuş yumruğu vurup cebindeki eşyaları
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
almıştır, şimdi de bana veriyor diyebilir. Eğer bunu derse burada doğrudan
kastla hareket edilmektedir. Suçun konusunun bir suç işlemek suretiyle
elde edildiğine dair bilgi tamdır. Bazen ise suçun bu şekilde meydana
gelmemesi söz konusu olabilir. Yani kabul edilen malın bir suçtan elde
edildiğini tam anlamıyla bilmeyebilir ama o malın bir suçtan elde edilmiş
olabileceğine dair bir öngörüye sahip olunabilir. O zaman bu suç özelinde
olası kastla hareket ediliyor demektir. Mesela biri elinde piyasa fiyatı
40.000 TL cep telefonunu 20.000 TL’ye başka bir kişiye satabilir.
Cep telefonunu satın alan kişinin bu durumda sevinmesi mi yoksa bu
durumdan şüphelenmesi mi gerekir?
Malın piyasa fiyatının yarısına satılması karşı tarafta o malın gayrimeşru
bir şekilde elde edildiğine dair bir şüphe uyandırması gerekmektedir.
Kişide o malın bir suçtan elde edilmiş olabileceğine dair bir öngörü mevcut
olarak kabul edilir ve olası kastla bu suçu işlediğinden bahsedilir. Mutlaka
neticeli bir suç olması gerekmemektedir. Olası kast suçun konusuyla
bağlantılı olarak da var olabilir.
Çoğunlukla olası kastın neticeli suçlarla bağlantılı olduğu anlatılır. Olası kastta
fail fiili gerçekleştirdiği sırada bu davranışı dolayısıyla birtakım neticelerin
meydana gelebileceğine dair bir öngörüye sahiptir ama buna rağmen davranışı
gerçekleştirmekten kendini alıkoymaz. Haliyle bu öngörü gerçekleşirse de günün
sonunda davranışının sebebiyet verdiği neticeler dolayısıyla failin olası kast ile
hareket ettiği söylenir. Mesela A kişisi kuşları kaçırmak için eline taşları almıştır
ve kuşlara atmaktadır. Ama taşları atan kişi de bu taşları kuşlara terastan
atmaktadır. Terastan attığı taşların sokaktaki birine gelmesi durumunda kişinin
ölebileceğini öngörmektedir ama birkaç kere attığı halde isabet etmemiş olmasına
güvenmektedir. Ama bu taşları atarken bu taşların o anda koşu yapmak için
kulaklığı takmış dışarı çıkmış ve o an o sokaktan geçen birine isabet
edebileceğinin farkındadır ama bunu umursamamaktadır. Bazen olası kastta kişi
davranışının genel itibariyle ortaya çıkarabileceği neticeye yönelik olası kastla
hareket edebilir yani kişinin temel gayesi kuş kaçırmaktır ama başkaları
bağlamında bir yaralanma ya da ölüm riskini ortaya çıkartmaktadır.
Bazen de olası kast bağlamında yan neticelerden bahsedilir. Fail aslında belli bir
hedefe, belli bir konuya yönelik olarak doğrudan kast ile hareket etmektedir ama
o hareketin yöneldiği hedef dışında başka hedefler ve başka konular bakımından
da bir neticeyi meydana getirme ihtimali mevcut bulunmaktadır. Örneğin A kişisi
birini öldürmek kastıyla hareket etmektedir. Bir kişiye yönelik olarak kasten
9
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
bilmektedir ki; sıktığı kurşun hedef aldığı kişiden sekerek bir başkasını daha
yaralayabilir ya da isabet ettirememe durumunda başka birine gelebilir ya da
hedef alınan kişi çekilebilir ve bunun sonucunda çevresindeki başka biri
yararlanabilir. Bu durumda kurşun kişinin temel hedefinin dışında bir başkasına
isabet ettiğinde onun ölümüne veya yaralanmasına sebebiyet verdiğinde bu tarz
durumlar bakımından olası kastın varlığından bahsedilir. Bunlara yan neticeler
denir çünkü aslında failin belli bir hedefi vardır ve bu hedefe yönelik olarak en
üst düzeyde bilgiye sahip bir biçimde hareket etmektedir. Ama onun için o
hedefe yönelik davranışı o an için gerçekleştirmek çok önemli olduğundan
başkalarının da o davranış dolayısıyla zarar görebilme ihtimalinin farkında olsa da
davranışı gerçekleştirmekten kendini alıkoymuyor. Davranışı gerçekleştirme
bağlamında asıl hedeflediği kişiyle onun çevresinde bulunan kişiler bakımından
riski aynı ölçüde dış dünyaya getiriyorsa o zaman tüm kişiler bakımından doğrudan
kast kabul edilir.
Olası kast ile ilgili sorun muhtevayı ortaya koymakla çözülmemektedir. Olası
kastın üzerinde daha fazla durulmasını gerektiren bir düzenleme vardır;
Öngörmesine rağmen fiili işlemeye olası kast denilmektedir. Bilinçli taksirle ilgili
Sayfa
detaylı açıklamada bulunulmadığı için sadece bir soruna işaret edilecektir. Biri bir
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
kast türüyle diğeri taksirin bir türüdür. Kanun koyucu eğer bilinçli taksire
kanunda yer vermeseydi olası kast anlatılır ve geçilirdi. Ama bir sorun vardır;
bilinçli taksir müessesine kanunda yer verilmiştir ve burada failin dikkat ve özen
yükümlülüğüne aykırı olarak gerçekleştirdiği davranışla öngördüğü neticeyi
istememesine rağmen denilmektedir. Demek ki kanuni düzenlemeye göre bilinçli
taksire asıl kimliğini kazandıran, asıl niteliğini kazandıran kurum istemektir.
Çünkü öngörü hem olası kastta vardır hem de bilinçli takdirde vardır. O zaman
gündeme başka bir soru gelmektedir.
Olası kastta bir isteme momenti var mıdır? Olası kast failin bir öngördüğü
neticeyi öngörmesine rağmen istemesi midir?
Çünkü doğrudan kast bile isteme unsurunu barındırmaz. Kast bir tasavvur, bir
bilişsel moment olarak görülmektedir. Yani kişi biliyorsa, maddi unsurlara ilişkin
bilgiye sahipse, bu davranışı gerçekleştirmek bağlamında bir irade bir isteme
unsuruna yer verilmemektedir. Bu isteme suçun unsurlarını tespit ettikten sonra
kusur müessesesi ile bağlantılı olarak ele alınır. Cebir, tehdit örneği
düşünüldüğünde bir kişi başkasına ateş etmek için zorlandığında ve silahın tetiği
çekildiğinde isteme vardır kast vardır, isteme yoktur kast yoktur denmez. Kast
tamamen tasavvur bağlamında ele alınmaktadır ve doğrudan kast da bu şekildedir.
Burada bir iradi bileşen yoktur ama önemlidir. İrade olmazsa fiil olmaz. Buradaki
irade isteme niteliğindedir yani burada kastın içeriği bağlamında bir iradi unsur
vardır ve buna isteme denir. Yoksa irade fiilin kurucu unsurudur. Ama bu irade
bilişsel bir iradedir. İrade edilen şeyin istenip istenmediği kast bağlamında ele
alınmaz.
Kastın yapısı bu şekilde kabul edildikten sonra olası kast ile bilinçli taksir bu
iradi unsur üzerinden ayırt etmeye çalışılır. Kanundaki düzenlemeler itibariyle
öyle bir noktadadır ki fail öngördüğü neticenin meydana gelmesine dair bir isteğe
sahipse olası kast istemiyorsa (bu istememe yalın bir istememe durumu değildir.
Yükümlülüklerine aykırı bir biçimde istememektedir fakat o neticenin ortaya
çıkmayacağına dair de rasyonel bir güven duymasını sağlayacak bir sebep
olmalıdır) bilinçli taksir denir. Bazı yazarların kitaplarında verdiği örneklerle
bağlantılı olarak örnekler vermek gerekirse doğrudan kast ben bugün birini
öldüreceğim, olası kast ölürse ölsün, bilinçli taksir ise eyvah, öldü! demektir.
Bilinçli taksir gerçekleştirilirken inşallah ölmez demmiştir ama mağdur yine de
ölmüştür. Ancak bunlar her olay kurgusunda doğru olmayabilmektedir. Yine de
olası kast ve bilinçli taksir ayrımında netice bağlamında olası kastta kişi bu
11
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
• Kabullenme
• Rıza gösterme
12
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
• Kayıtsız kalma
• …
Birçok farklı iradi teori vardır. Bu teorilerden özellikle kabullenme yani imkan-
ihtimal dahilinde gördüğü neticenin meydana gelmesini kabullenme teorisi şu an
benimsenmiştir. Ayrıca burada aslında kabullenme teknik anlamda bir isteme
midir değil midir diye kelime oyunları yapılmadan ifade edilmek zorundadır.
Kabullenmeyle beraber olası kastın iradi unsuru gerekçelendirilmektedir.
Örnek 1
1. A aracı ile seyir halindedir. Gece vakti saat 3 geliş gidiş bölünmüş yoldadır.
Sollama yasağı vardır ancak önünde yavaş giden araçtan bıkmış ve sollama
kararı almıştır. Ayrıca yan taraftan da sürekli araç geçmektedir. Yani yan
şeritten araç geçip geçmeyeceği ile ilgili tam olarak bir bilgi sahibi
olabilmesi mümkün değildir. Dağa tırmanan, dar, virajlı bir yoldadır. Daha
önce de bu yollardan geçmiş olmasına, arabasının ve şöförlüğünün iyi
olmasına güvenir. Yan şeride geçip hızını arttırıp sollamaya karar
verdiğinde sollamaya çıkmadan önce gittiği şeritte arkadan hızla gelen
aracı görür. Aynı zamanda da karşısında kendi şeridinde giden bir araç
kendisine doğru gelmektedir ancak sollamaya çıktığı için yanında da tır
vardır. Bu nedenle karşıdan gelen araçla kafa kafaya çarpışır. Bu kaza
sonucunda A ölmez ama karşı araçta 2 kişi hayatını kaybeder.
2. A’nın güzel bir yaylada evi vardır. Tüfeğini almış balkonda oturmaktadır.
Bir ses duyulur. O çevrede ise keklik sesi çıkartan birtakım avcıların da
olabildiği bilinmektedir. Avcılar bunu avda hayvanları kendilerine
çekebilmek için yapmaktadır. Bir ağacın arkasından böyle bir ses
gelmektedir. Kuş olduğunu düşünerek görmediği yere doğru ateş eden A
gidip baktığında bir avcıyı alnının çatından vurduğunu görür.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
C’ye takılmak için vurayım mı seni derken tetiğe basmıştır ve C’yi göğüs
bölgesinden vurup öldürmüştür.
1. Olası kast halinde fail doğrudan kastla işlenen bir suça göre daha az ceza
alır. Hiçbir suçun tanımında olası kast, doğrudan kast ifadesi yer almaz.
Kasten işlenen suçlarda failin olası kastla suçu işlediği tespit edilir. Bu
durumda cezanın belirlenmesi sürecinde Türk Ceza Kanunu’nın 61.
maddesine göre temel ceza belirlendikten sonra o ceza miktarı üzerinden
fail eğer olası kastla hareket ediyorsa 21. maddenin 2. fıkrasında
belirtilen indirim gerçekleşir. Yani temel ceza suçun kanuni tarifinde yer
verilen makas aralığına göre belirlenir. Türk Ceza Kanunu 61. maddede,
kanun koyucu olası kast halinde failin cezasında indirim yapılmasını zorunlu
olarak öngördüğü için olası kast durumunda haksızlık içeriğinin doğrudan
kasta kıyasla daha düşük olduğunu kabul etmiş bulunmaktadır. Fakat
kastın tanımlanmadığı ceza kanunlarında hakimlik faaliyeti çerçevesinde
cezanın olası kast dolayısıyla indirime tabi tutulması zorunluluğu yoktur. O
sistemlerde kişi doğrudan kastla da hareket etse olası kastla da hareket
etse aynı cezayla cezalandırılabilmektedir. Ama Türk sistemi bağlamında
kişinin doğrudan kastla mı yoksa olası kastla mı hareket ettiğinin tespit
edilmesi zorunluluğu vardır. Çünkü buna bağlanan bir hukuki sonuç vardır.
Diğer sistemlerde de bu tespitin zorunluluğu vardır ama bu tespite
zorunlu bir sonuç bağlanmamıştır.
2. Olası kast ile ilgili diğer önemli açıklama ise olası kast ile işlenen suçlara
teşebbüs sorunudur.
Olası kast ile işlenen suçlara teşebbüs mümkün müdür?
Türk Ceza Kanunu’nun 35. maddesinde suça teşebbüs tanımlanmıştır.
Aslında ceza kanunlarındaki özel hükümlerdeki suç tipleri mahiyeti
itibariyle tamamlanmış suçlar üzerinden tanımlanmaktadır. Bir kimseyi
kasten öldüren kişi cezalandırılır. Bir başkasının taşınır malını yararlanmak
amacıyla rızası dışında alan kişi cezalandırılır. Bu tanımlar güzeldir ancak
14
eğer bir kişi bir kimseyi kasten öldüremezse ne olacak? Ateş etmiştir ama
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
bir sonraki aşamada biraz da şansa bağlı bir durumdur. Sonra ortaya
birtakım problemler çıkmaya başlamıştır;
A, birden fazla kişiye karşı aynı davranışı yöneltmektedir ama bunlardan
biri ölüp diğerleri yaralandığında 3 kişiye karşı da olası kastla hareket
ettiği kabul edildiği için örneğin B’ye karşı olası kastla öldürme C ve D’ye
karşı ise olası kastla yaralamadan sorumlu tutulmaktaydı.
Yargıtay’ın bir olayda şu şekilde bir kabulü vardır;
A’nın B’den alacağı vardır. A parasını istemektedir B ise sürekli
geçiştirmektedir. B’nin iddiası ise alacağı haketmek için gereken hukuki
ilişki temelsiz kalmıştır şeklindedir. Mesela işçi alacağıdır ama işçi ihbar
yükümlülüğünü yerine getirmeden sistemden çıkmıştır. A alacağını
istemektedir ama B’de vereceği bir şey olmadığını iddia etmektedir. B
arabasına C ve D ile binmiştir. B, C ve D aynı araçtadır. B sürücü, C yan
koltukta, D ise arkadadır. Ama bunlar arabayla giderken A bunları takip
etmekte ve ara ara sıkıştırmaktadır. Çünkü A’nın amacı B’yi arabadan
indirip alacağını almaktır. Trafikte A’nın aracı arkada B’nin aracı önde bir
kovalamaca yaşanmaktadır. Zaman zaman A, B’nin önüne geçer ama B bir
şekilde kurtulur. Sözün özü A aslında trafik kuralların aykırı bir biçimde
başta B’nin aracı olmak üzere diğer araçları da tehlikeye sokmaktadır.
Hatta hırsını alamayarak B’nin arkasından silahla iki el ateş etmiştir ama
B’ye yönelik değil havaya ateş etmiştir. B’de ateşle silah etme eyleminden
haberdar olunca iyice panikler ve iyice hızlanır. A arkada B önde derken B
kontrolünü kaybeder ve araba yoldan çıkıp takla atar. Bunun sonucunda ise
B ölür, C ve D yaralanır.
Bu olayda B’nin ölümü, C’nin ve D’nin yaralanması bakımından A’nın kasten
mi taksirle mi hareket ettiği belirlenmelidir. Eğer kast ile hareket ettiği
söyleniyorsa bu kişi öldürme kastıyla mı hareket etmektedir yoksa
yaralama kastıyla mı hareket etmektedir?
Yargıtay’a göre bu olayda A’nın; B,C ve D’ye yönelik olarak doğrudan bir
öldürme kastıyla hareket ettiğini söylemek mümkün değildir. Araca doğru
hareket etmemiştir. Doğrudan öldürmeye yönelik bir hareket
gerçekleştirmemiştir ama gerçekleştirmiş olduğu bu kovalamaca B, C ve D
bakımından aslında ölüm sonucu meydana getirme riskini bünyesinde
barındırmaktadır. Haliyle burada A’nın olası kastla hareket ettiğini kabul
etmek gerekir demiştir. Ama A’nın bu davranışı dolayısıyla B, C ve D kaza
yaşamıştır. B ölmüş C ve D yaralanmıştır. Sorun ise burada karşımıza
çıkmaktadır. Yargıtay B’ye karşı olası kastla öldürmeyi, C ve D’ye karşı ise
16
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
• A, B’ye bir sopa fırlatır. Sopa fırlatmak genelde yaralamaya yönelik bir
kastı işaret etmektedir. A, B’ye silahla ateş eder öldürmek için. B isabet
alması sonucunda ölür. Bu durumda olası kastın yeri yoktur. A zaten B’yi
öldürmek ya da yaralamak kastıyla hareket etmektedir. Bu kurguya A’nın
B’ye ateş etmesi ama B’nin hemen yanı başındaki C’ye isabet etmesi
durumunda olası kast karışır. C ağır biçimde yaralanır, hastaneye kaldırılır.
Bu örnekte A’nın B’ye karşı kasten öldürmeye teşebbüsü vardır ve burada
sorun yoktur. Ama C’ye karşı olası kastla öldürmeye teşebbüs mü yoksa
olası kastla yaralamadan dolayı mı sorumlu tutulması gerekeceği
tartışılmaktadır. Olası kastta netice sonucu belirler anlayışı benimsenirse
C’ye karşı olası kastla yaralamadan dolayı A’nın sorumlu tutulması
gerekmektedir. Bu belirlemede olası kast indirimi de yapılamaz çünkü
zaten teşebbüs kabul edilmediğinden olası kastla yaralama kabul edilmiştir
ve bir daha cezada olası kast indirimi yapılamaz.
• Her zaman böyle kısıtlı bir çevrede birkaç kişi açısından olaylar
gerçekleşmez. Olası kastla teşebbüsün kabulü halinde ceza hukuku
17
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
• A, B’ye ateş eder. B isabet almaz ama o kurşunlardan biri C’ye isabet edip
C’nin yaralanmasına sebebiyet verir. C göğüs bölgesinden veya baş
bölgesinden yaralanır. Ama hayatını kaybetmez. Yani C üzerinde yine bir
netice somutlaşır. Böyle bir durum meydana geldiğinde C bakımından olası
kastla öldürmeye teşebbüs kabul edilir. Neticenin meydana gelmesi
bakımından hiçbir dışsallığın söz konusu olmaması durumunda C’ye artık
ceza hukuku bakımından sorumluluk yüklenmez. O aşama itibariyle olası
kasttan öldürmeye teşebbüs bakımından C’nin üzerinde bir netice meydana
gelmiş mi gelmemiş mi diye bakılarak bir belirleme yapılır.
Olası kastla işlenen bir suça teşebbüsün mümkün olduğu kabul edilir. Ama olası
kastla işlenen bir suça teşebbüs edildiğinden bahsedilebilmesi için o teşebbüsün
somutlaştığı bir neticeye ihtiyaç vardır.
Taksir
19
Taksir suçun bir diğer manevi unsuru ya da bazı yazarların tabiriyle tipikliğin bir
Sayfa
diğer subjektif unsurudur. Taksir hemen hemen tüm modern ceza kanunlarında
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
kendisine yer bulmuş, kastın dışında bir diğer ceza hukuku haksızlığı
gerçekleştirilme biçimidir. Taksirle ilgili ceza hukuku terminolojisi bakımından bir
kafa karışıklığı bazen meydana gelmektedir. Taksir ceza hukuku bakımından suçun
bir manevi unsurudur. Kastın dışında, bağımsız bir manevi unsurdur. Taksir özel
hukuk kitaplarında araştırılmaya başlandığında taksir ihmaldir denilmektedir.
Ceza hukukunda ise taksir haksızlığın bir gerçekleştiriliş biçimidir. İhmal ise
davranışın bir gerçekleştirilme modalitesidir. Hatta icrai bir davranışta
bulunulduğunda taksirle hareket edilebileceği gibi ihmali bir davranışla da
taksirde bulunulabilir. Bu durumda taksir şu şekilde tanımlanmıştır;
Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre
belirlenir.
Türk Ceza Kanunu kastı tanımladığı gibi taksiri de tanımlamıştır. Bunun birtakım
faydaları olduğu gibi birtakım olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir.
Kapsayıcı tanım ortaya koymak ne ölçüde mümkündür. Bambaşka sosyal
gelişmeler, bambaşka toplumsal dinamikler meydana gelmektedir. Dolayısı ile kast
ve taksir tanımlandığında bu kavramlar bir nevi dondurulmuş olmaktadır. Yani bu
kavramlar üzerinden yapılacak yeni tartışmalara aslında set çekilmiş olmaktadır.
Günümüzden 20 sene önce bir şirket piyasaya bir ürün sürdüğünde ve müşteriler
20
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
Türk Ceza Kanunu madde 22’de ortaya konulan tanımda kişi dikkat ve özen
yükümlülüğüne aykırı bir hareketle öngörülebilir bir neticeyi öngörmeksizin o
neticenin meydana gelmesine sebebiyet verirse taksir vardır denilmiştir. Yani
aslında taksirin esası dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılıktır. Taksirin objektif
haksızlık içeriğini oluşturan husus dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket
edilmesidir. Bu dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık taksirli suçlardan dolayı
kişiyi sorumlu tutmanın gerekçesini oluşturmaktadır. Kastla işlenen suçlardan
farklı olarak taksirli suçlarda haksızlık belirlemesi objektif nitelikteki dikkat ve
özen yükümlülüğüne aykırılık şeklinde ortaya konulabilir. Bu yüzden aslında
taksirli suç dolayısıyla sorumluluğu belirlerken ve taksirli suçun varlığından
bahsederken haksızlığın normatif bir belirlemeye ihtiyaç duyduğu görülür yani
öncelikle dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir niteliği bünyesinde
barındırmakta mıdır sorusu cevaplanmaktadır. Kasten işlenen suçlarda failin
suçun konusuna yönelik olarak gerçekleştirdiği davranış haksızlık içeriğini ortaya
koyarken failin subjektif yönelimini yani haksızlığa yönelen iradenin dış dünyaya
yansımasını ön planda tutmaktadır. Çünkü kast niteliği gereği maddi unsurların
bilgisine sahip olmayı gerektirdiği için bu bilgiye sahip olan kişi yine de yani
tipikliğin uyarı fonksiyonu suçun maddi unsurlarının sosyal anlam bilgisine sahip
olmasına rağmen bu davranışı gerçekleştirmeye iradi olarak yöneldiğinde bu
kişinin haksızlığının esasını yine objektif- subjektif birliktelik oluşturmaktadır.
Ama ön planda olan kasten işlenen suçlarda o iradenin haksızlığa doğrudan
yönelmesidir. Taksirli suçlarda ise aslında kişi davranışı gerçekleştirirken kasttan
farklı olarak ceza hukukunun çok önem atfetmediği bir yöne yönelmektedir. Bu
durumda taksirli suçun amaçsallığı ya da fiili hareket teorisi bağlamında gailiği
21
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
faaliyete katılan herkese yönelik olarak öngörülmüştür. Mesela bir yaya trafik
düzenine katılabilir. Trafik kuralına uyar ve yola atlamaz. Ama yaya yola atlarsa
ve bir araba da ona vurmamak için direksiyonu kırarsa kaza yaparak ölebilir.
Eğer yaya bakımından bir trafik kuralı ihlali varsa, bir dikkat ve özen
yükümlülüğünün aykırılık varsa evet yaya sorumlu tutulabilir ve böyle bir durumda
ihlal vardır.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
öldürme suçu bağlamında 22. maddedeki tanım bağlamında bir taksirle öldürme
suçu bakımından sorun yoktur. Kişinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir
davranış gerçekleştirmesi ve bu davranış dolayısıyla ölüm neticesinin meydana
gelmesi gerekmektedir. Taksirle yaralama suçu da aynı şekildedir.
a) Yangın çıkaran,
“Taksirle;
a) Yangına,
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
Taksir kastın daha az versiyonu değildir. Kast ayrı bir müessesedir. Kastın varlığı
ya da yokluğu kastın kendi muhtevasına göre belirlenmektedir. Kast yoksa taksir
vardır şeklinde bir belirlemede bulunulmamaktadır. Taksirin de kendine özgü
26
bir farklılık ilişkisi vardır. Kusurun bir görünüş şekli olarak kastı ve taksiri
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
Objektif dikkat ve özen yükümlülüğünün kaynağını tek bir bir belirleme ile
ortaya koymak mümkün değildir. Söz konusu alanın bünyesinde barındırdığı
tehlikeliliğin aktüel hale gelmesini engelleyecek çerçeve dikkate alınmaktadır.
Modern bir toplum bünyesinde tehlikeliliği barındıran tıbbi müdahalelerin
gerçekleştirilmesine engel olmaz. Bunun usulüne uygun bir biçimde yapılması
topluma faydalıdır. Bu bağlamda aslında taksirin esasını ortaya koyarken modern
taksir anlayışının da ortaya koyulabilmesi için izin verilen risk alanı teriminin
kullanılması gerekmektedir. Bu alanda yaşam bakımından, vücut bütünlüğü
bakımından bir risk vardır ancak toplumsal fayda dolayısıyla yine de bu riskli
faaliyetin gerçekleştirilmesine belli bir ölçüde imkan tanınmak zorundadır.
Taksirli suçlarla bağlantılı olan bu izin verilen alanın dışına çıkmış dikkat ve özen
yükümlülüğüne aykırılığa da ilişkilendirilmektedir. Eğer kişinin davranışı izin
verilen alan dışında gerçekleşiyorsa hangi neticeye sebebiyet verirse versin bir
taksirin varlığından bahsedebilmek mümkün değildir. Sistemsel olarak izin verilen
alanın içinde kalan davranışa herhangi bir haksızlık niteliği özgülenemez. Ama izin
verilen alanın dışına çıkan davranışlar bağlamında bir dikkat ve özen
yükümlülüğüne aykırılık noktası belirleniyorsa taksirin varlığından bahsedilebilir.
Taksirli suçlarda haksızlığın subjektif unsuru üzerinde durmak gerekmektedir.
Yani dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışta bulunan kişinin o neticeyi
öngörmesi gerekirken bilinçsiz taksir bağlamında öngörememesi, bilinçli taksir
bağlamında ise o neticeyi öngörmesine rağmen o neticenin meydana
gelmeyeceğine dair güven duyması olarak ifade edilmektedir.
27
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
Bunun dışında taksirli suçlarda kusur yine kasten işlenen suçlarda üzerinde
durulacağı gibi usa ilişkin temel açıklamalar bağlamında ele alınmaktadır. Mesela
kasten işlenen bir suç işlenen özelinde zorunluluk halinin varlığı dolayısıyla bir
davranışta bulunulur ve bu davranış suç teşkil eder. Kasten işlenmiş bir suçtur.
28
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 9. HAFTA / 2022
hareket edildiği için kusurluluğa girmez. Veya kişi kasten işlediği suç ile ilgili
haksız tahrikten faydalanabilmektedir. Kasten bir suç işlenmiştir ama haksız
tahrik vardır. Taksirli suçlar bakımından da böyledir. Yani kişi taksirli bir suç
gerçekleştirmiştir ama aslında dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı
muhattap olduğu bir tehlikelilikten korunmak için gerçekleştirmiş olabilmektedir.
Ya da kişinin bir haksızlığa tepki olarak gerçekleştirdiği kasti davranış dolayısıyla
(buna karşı çıkan yazarlar da vardır) kusurluluğu etkilenebilir ama bir haksızlığa
tepki olarak gerçekleştirdiği davranış dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı
niteliğe sahip olduğu halde o haksızlığa tepki olarak gerçekleştirmesi dolayısıyla
haksız tahrikten de faydalanabilmektedir. Bu konuda sadece aslında taksirli
suçlarda kişinin kusurlu olup olmadığı sorununun yine kasten işlenen suçlardaki o
değerlendirmelerle ilişkilendirme ihtimalinin olduğu bilinmelidir. Burada sorun
taksirli suçun haksızlığının subjektif unsuru nedir sorusudur. Objektif unsur
dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılıktır. Subjektif unsur ise neticenin fail
tarafından öngörülebilirliğidir. Neticenin fail tarafından öngörülmemiş olması
gerekmektedir.
29
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
12.00 ₺
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
SINIF :2-B-ŞUBESİ
İLHAN ÜZÜLMEZ
DÖNEMİ:GÜZ- DÖNEMİ
Bir kamyon sürücüsü geniş ve uzun olan bu taşıtı daha yavaş kullanmalıdır.
Mesela bir otomobil bir karayolunda en fazla 82 ile gidebilirken bu tarz bir araç
en fazla hız sınırı olarak daha düşük bir hıza tabidir. Bu tarz araçların virajlardan
dönerken daha farklı kurallara tabi olduğu da görülmektedir. Virajın yaya yoluna
ya da bisiklet yoluna yaklaşan kısımlarına araç büyük olduğu için dönüş esnasında
dengesini kaybetme ihtimali ya da hızından dolayı oradaki motosiklet veya bisiklet
sürücüsünün yoldan çıkmasına neden olabileceği için birtakım kurallara tabidir.
Bir kamyon sürücüsü olan A virajı dönerken bisiklet yolunun yanından devam
etmektedir. Bu bisiklet yolunda da bisikletçi B bisikletini sürmektedir. Bu olayda
A yükümlülüklerine aykırı olarak, trafik kurallarına aykırı olarak kamyonu
döndürürken bisiklet yoluna en fazla 1 metre yaklaşması gerekirken daha fazla
yaklaşmıştır. Bundan etkilenen B bisikleti ile kamyondan kaçmak isterken
dengesini kaybetmiş ve bisikletten düşmüştür. Bunun sonucunda ise başını yere
vurarak hayatını kaybetmiştir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
bulunması gerekmektedir. Aksi halde soyut konuşulmuş olur. Burada bir netice
ortaya çıkmıştır ama izin verilen risk alanında gerçekleştirilen, toplumsal olarak
gerçekleştirilmesine izin verilmiş bir alanda mı olmuştur olay? Yoksa bunun dışına
mı çıkılmış ve işte tam olarak bu aşamada da bir yükümlülük ihlali olmuştur
diyeceğimiz aşamalar da gündeme gelmiştir. İlk ihtimal söz konusuysa orada bir
taksir söz konusu değildir. Bir netice ortaya çıkmış olsa da.
Bir subjektif olarak bilinçsiz taksirde fail dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı
hareket etmesine rağmen neticenin meydana geleceğini öngörmez. Ortada
objektif bir dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık olduğu için bu yükümlülük ihlali
halinde bir neticenin meydana gelebileceğinin objektif olarak da öngörülebilir
olduğu kabul edilir. Haliyle bu koşullara rağmen, bu bilinçsiz taksir bakımından
subjektif moment tartışması derinlere inebilmektedir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
bahsedilenler hep bir tür objektif sorumluluktur. Salt bir işi yapıyor olmaktan
dolayı doğrudan kişinin herhangi bir yükümlülük ihlali olmasa bile yanında
çalıştırdığı işçinin gerçekleştirdiği fiillerden veya araç işletmenin sorumluluğu
gibi bir objektif sorumluluk momentidir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
Hukuk Sistemi’nde taksirle mala zarar verme diye bir kavram yoktur.
Taksirle bir mala zarar verilmişse ceza hukuku da bununla
ilgilenmemektedir. Dikkat ve özen yükümlülüğünün normatifliğin denildiği
zaman objektif isnadiyetle ilgili birtakım açıklamalarda bulunmak
gerekmektedir. Bazen netice bir dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlali
sonucunda doğmuş olabilmektedir ama burada bir normatif belirleme
yapma ihtiyacı duyulur.
Kişi dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun davransaydım da bu netice
ortaya çıkardı dediğinde bu argüman nasıl cevaplanabilir?
Bir varsayım üzerinden konuşulmakta ve hipotetik bir belirleme yapmak
gerekmektedir.
Buna imkan tanımak mümkün müdür? Yani objektif dikkat ve özen
yükümlülüğünün sonucu olması ne demek?
Bir olay bir kere gerçekleşir ve o varoluşsal olarak değerlendirilir.
Sonrasında gerçekten bu kişi yükümlülüğe aykırı davrandı ve bu sonuç
ortaya çıktı denilebilir. Bu bir bakış açısıdır. Bu pozitif bilim bakış açısıdır.
Ama sistemsel olarak bu neticenin ortaya çıkmasının sebebi doğrudan
doğruya dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık olmayabilir
denilebilmektedir. Ya da bu kişi dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun
davransaydı bile bu netice ortaya çıkardı denilebilmektedir. Bu durumda
taksirli suçlarda neticenin faile objektif olarak isnad edilemeyeceği kabul
edilmektedir.
Birçok teori vardır. Salt nedensellik teorisi bu modaliteyi kabul etmez,
riskin yükseltilmesi teorisi bu noktada fail tarafından eğer dikkat ve özen
yükümlülüğüne uygun hareket edilseydi dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı
hareket edilmesi halinde risk aynı seviyede kalırdı diyorsa bu netice faile
yüklenemez, kaçınılabilirlik teorisi normatifliğin daha üst seviyede olduğu
teoridir ve taksirli suçtan kaçınılabilirliği cezalandırdığını söyleyerek
dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmemek imkanı varken
bundan kaçınmamış olmayı cezalandırır. Dikkat ve özen yükümlülüğüne
uygun hareket edilseydi de bu neticenin ortaya çıkmasından
kaçınılamayacağından taksirli suçtan dolayı cezalandırmamayı öngörür. Bu
tartışma çok farklı noktalara gidebilmektedir. Çok ciddi sonuçlar
doğurabilen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılıklar vardır. Deniz kumu
ile bina inşaa edilebilir, 100 birim demir kullanılması gereken inşaatta 50
birim kullanılır… Olası bir deprem durumunda da binada oturan kişiler
ölmüştür. Burada sistem kişinin bu binaları dikerken belli kurallara riayet
5
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
Kişiler kendilerini tehlikeye atmış olabilirler. Yani kişi bir başkasının taksirli
davranışta bulunabileceği ihtimalini öngörmesine rağmen buna bile bile dahil olmuş
8
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
denilmektedir. Mesela gece klübünden, bardan çıkan bir kişi yanındaki alkollü
kişinin araçla eve bırakma teklifini kabul eder. Teklifi sunan kişinin alkol etkisi
altında olduğunu görmektedir ve bu kişinin arabasına binerse kaza yapabileceğini
tahmin etmektedir. Ama buna rağmen kişinin aracına biner. Araçta giderken kaza
olur ve araca binen kişinin burnu, kolu, bacağı kırılır. Sonra da araca binen kişi
şöförü dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir şekilde araba sürüp kendisini
yaralamakla suçlar.
Mesela bir kişi bir başkasından ağır bir uyuşturucu madde satın alıyor. Bu
uyuşturucuyu alan kişi eve gidip bu maddeyi kullanıyor ve ölüyor. Uyuşturucu
satan kimse kasten öldürme suçundan veya taksirle öldürme suçundan sorumlu
tutulabilir mi?
Eroin kullanmak isteyen bir kişi vardır. Sürekli eroin aldığı bir satıcısı da vardır.
Eroin almak isteyen kişinin bir gün kolu kırılır. Yine uyuşturucu madde almaya
gider ama kendi enjekte edemediği için satıcıdan enjekte etmesini rica eder.
Uyuşturucuyu satan aynı zamanda kişiye uyuşturucuyu enjekte eder ve eroin
enjekte edilen kişi belli bir süre sonra yaşamını kaybeder. Bu diğer örnekten
farklıdır. İlk örnekte kişinin kendisi bizzat ölüm sonucunu doğuran davranışı
gerçekleştirmiştir. İkinci örnekte ise kişinin kendisi talepte bulunmaktadır ama
bu sefer ölüm sonucunu gerçekleştiren final davranışı satan kimse
gerçekleştirmiştir. Türk Hukuku’nda bu iki olay birbirinden ayrılmaktadır. İlk
olayda çoğunlukla objektif isnadiyet kabul edilmez. Yani kişi gidip kendi kullanmış
demektedir. Uyuşturucu verilen kişi çocuksa, akıl hastası ise o zaman farklı bir
tartışma yapılabilmektedir ama iki yetişkin birey arasında ilk örnekteki gibi bir
durum oluşmuşsa, uyuşturucu madde sadece verilmekle yetinilmiştir ve kişi
ölmüştür, burada bir nedensellik olsa da objektif isnadiyetin bulunmadığı
sonucuna ulaşılır. Ama ikinci örnekte Türk Hukuku’nda bizzat kişiye uyuşturucu
madde enjekte ederek onun ölümüne sebebiyet veren davranışı gerçekleştirme
9
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
Ama bazı ceza hukukçularına göre de bu iki olay arasında bir fark yoktur. Bir
kişinin kendi talebi üzerine kendisine yönelik böyle bir davranış gerçekleştirildiği
zaman ortaya çıkan netice bağlamında objektif isnadiyet mevcut değildir. Ama
Türkiye’deki genel kabul bu şekilde değildir. İkinci olayda bizzat ölüm sonucunu
gerçekleştiren doğrudan davranış başkası tarafından gerçekleştirildiği için
burada objektif isnadiyet kabul edilmektedir. Türkiye’de yakın tarihli bir
Yargıtay kararında da bu şekilde benimsenmiştir. Kişinin kendi özgür iradesiyle
almış olduğu bir kararın onun nezdinde sebebiyet verdiği hiçbir neticeden bir
başkası sorumlu tutulamaz diye düşünen ceza hukukçuları olsa da Yargıtay’ın
kabulü bu yönde değildir.
Taksirli suçlarda birden çok kişinin davranışı taksirli suçun oluşmasına sebebiyet
verebilir. Yani öyle ki birden çok kişi o taksirli suç dolayısıyla meydana gelen
neticenin ortaya çıkmasında dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmiş
olabilir. Özellikle bu durum trafik düzeninde görülmektedir. Kimi ters yola girer,
ancak buna karşılık diğerinin de farı yanmıyor olabilir. Bu iki araç üçüncü bir
10
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
karşılık diğerinin onun şeridine girdiğini söyleyecek, diğeri ise karşı şeride geçtim
ama far yapmadığından diğer aracı görmedim bu nedenle meydana gelen kaza
yoldan geçen yayanın ölümüne sebebiyet verdi der. Taksirli suçlar nitelikleri
itibariyle iştirak müessesesinin uygulanabileceği suçlar değildir. Yani taksirli
suçlarda müşterek faillik, taksirli suçlarda yardım etme, taksirli suçlarda
azmettirme gibi müesseseler söz konusu değildir. Haliyle taksirli suç
gerçekleştirilmesi bağlamında birden çok kişinin dikkat ve özen yükümlülüğüne
aykırı hareket etmesi söz konusuysa her bir dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı
hareket eden kişinin takdirli suç kapsamındaki haksızlığın muhtevası dikkate
alınarak kusurunun kendisine göre belirlenir. Yani birinin taksiri diğerinin
taksirinin kabul edilmemesini ya da diğerinin dikkat ve özen yükümlülüğüne
aykırılığı diğerinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılığının dikkate alınmaması
sonucunu doğurmaz. Her bir failin kendi dikkat ve özen yükümlülüğüne
aykırılığının somut olaya etkisi alınarak bir belirlemede bulunulur.
“Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre
belirlenir.”
Taksirli suçlarda iştirak yoktur bu halde taksirli suçlar bakımından herkes kendi
dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılığı esas alınarak cezalandırılacaktır. Burada
birtakım farklı ihtimaller vardır. Birincisi kişinin taksirli fiili bir başkasının
kasten gerçekleştirdiği bir fiilin esası olabilir. İkincisi ise kişinin taksirli fiiline
bir başkasının taksirli fiili katılabilir. Üçüncüsü failin taksirli davranışına
mağdurun taksirli davranışı karışabilir. Son örnekten devam edilecek olursa;
konusu değildir çünkü mağdur suç işleyen kişi değildir ama mağdurun da
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
Dikkat edilirse burada birden çok taksir bir araya gelmemektedir. Bir taksirli
eylemin üzerine bir başkasının gerçekleştirdiği kasten davranış mevcuttur.
Burada yine taksirli suçlarda bir sorumluluğu sınırlandırıcı objektif isnadiyet
momenti gündeme gelmektedir. Buna rücu yasağı denmektedir. Geçmişe dönüş
yasağı… Bunu kabul eden yazarlara göre hiçkimse bir başkasının kasten suç
işleyebileceği ihtimalini öngörmek zorunda değildir. Bir başkasının kasten, bilerek
bir haksızlık gerçekleştirebileceği ihtimalini göze alma yükümlülüğü yoktur.
Gerçekten de demokratik bir modern sistemde kişilerin ne zaman bir başkasının
bir haksızlık gerçekleştirebileceği ihtimalini dikkate alması gerekir ne zaman bir
başkasının bir başkası üzerinde gözetim yükümlülüğü bulunması gerekir soruları
somutlaştırılır. Ama bir kişi başka bir kişinin bilerek suç işleyebileceği noktasında
bir durumu önceden öngörmek bakımından bir role sahip değildir. Bu ancak bir
çocuk ya da daha gerçekleştirdiği davranış bakımından o davranışın sosyal
anlamını bilip bilmediği noktasında bir tartışma olan kişi söz konusu olursa ancak
silah ortada herkesin ulaşabileceği bir yerde bırakılırsa ve çocuk kendini ya da
bir başkasını öldürürse bu durumda böyle bir şeyden söz edilebilir. Ya da bir akıl
hastası, ortada bırakılan silahı alıp kendini ya da bir başkasını öldürürse burada
bir yükümlülük vardır. Ama herhangi bir irade sorunu olmayan ya da herhangi bir
algılama problemi olmayan kişi bağlamında ön plandaki taksirli davranışın daha
sonra gerçekleştirilen kasti eylem bakımından, o kasten gerçekleştirilen
davranışın sebebiyet verdiği suç dolayısıyla kişinin taksirli suçtan dolayı sorumlu
tutulması mümkün değildir. Bunun da sebebi geçmişe yönelik çıkarımda bulunma
yasağı veya rücu yasağıdır.
Birden çok taksirin bir araya geldiği durumlarda farklı düşünülür. Taksirli
13
davranışın üzerine bir başkasının taksirli davranışı inşaa edilmiş olabilir. Mesela
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
kişi iki şeritli yolun sağ şeridinde hemen viraj döküldükten sonra hemen düzlüğe
doğru aracının lastiğini değiştirmektedir. Ama orada araç bulunduğuna dair ön
planda yapılan bir şey de yoktur. Diğer araç sürücülerini uyarmak adına bir uyarı
yoktur. Diğer sürücüler o şeritten gelirken önlerinde herhangi bir duraklamış
araç bulunduğuna dair bir bilgi sahibi olmalıdırlar. Böyle bir kural vardır. Bir
başkası da hız sınırına uymadan ya da gece vakti başka birtakım yükümlülüklere
uymadan gelerek lastiği değiştirilen araca çarpmıştır ve böylece bir kaza ortaya
çıkmıştır. Bu durumda bir taksirli davranış diğer taksirli davranış bakımından
rücu yasağını bünyesinde barındırır demek mümkün değildir. Bu sadece taksirli
davranışın üzerine kasten bir davranış inşaa edildiğinde denilebilmektedir. Yoksa
kişi taksirli bir davranışta bulunurken bunu dikkate almadığı için bir sorun ortaya
çıkabileceğini öngörmelidir.
Bu aracın içinde bulunan sürücü hayattadır ama yan koltukta bulunan sürücünün
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
Bir suçun unsurları ele alınır; maddi unsurlar, manevi unsurlar ve hukuka aykırılık
unsuru. Ortada bir suç vardır ve bu konuda bir sorun yoktur. Ardından kişinin
cezalandırılabilmesi için sorumluluğun esasını oluşturan kusur değerlendirmesi
yapılır. Kusurda aslında bu konseptte failin ceza hukuku bakımından sorumlu
tutulur, ceza sorumluluğu vardır. Genel kabul aslında budur. Ama kanun koyucu
bazen bu konseptin dışına çıkar ve tamamen cezalandırılabilirliğin diğer şartları
olarak suçun unsurları gerçekleşmiş olsa bile ve fail kusurlu addedilmiş olsa bile
cezalandırılabilmesi bakımından başka birtakım şartlar öngörür. Bu tarz şartlar
vardır.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
Birinci belirlememiz şudur; hem bir ailevi olarak yakını hem de ailevi ilişki dışında
kalan bir kimse mevcutsa baba bakımından da 22. maddenin 6. fıkrası
uygulanamaz. Çünkü münhasıran ifadesi yalnızca ailevi bir mağduriyet doğması
durumunu kapsamaktadır. Taksirli bir hareket sonucunda birden çok kişinin
ölümüne sebebiyet verilirse bu durumda ceza belirlenirken kişinin babasıyla
bağlantılı belirleme yapılır ama unutulmamalıdır ki münhasıran kişisel ve ailevi bir
mağduriyetin ortaya çıkması gerekmektedir. Yakının yanında bir de ailevi ilişki
dışında bir ilişki bulunan kimse varsa ne kadar yakın olursa olsun böyle bir durum
ortaya çıktığında 22. maddenin 6. fıkrası uygulanamaz çünkü oradaki şart
münhasıran kişisel ve ailevi bir mağduriyetin ortaya gelmesidir. Ayrıca şöyle bir
ihtimal de söz konusudur. Böyle bir durumda kişi babasını kaybetmiş olabilir ama
babasını 40 yıldır görmemektedir. Babasını aslında o gün sadece bir yerden bir
yere götürmek için yanına almıştır. Sistem yapmış olduğu değerlendirme
sonucunda burada kişinin annesi babası ölmüştür ama kişi ile annesi ve babası
arasında aslında onun kişisel ve ailevi olarak mağduriyetine sebep olacak bir ilişki
yoktur diyebilmektedir. Böyle bir durum olduğunda da bu hüküm uygulanamaz.
Çünkü burada münhasıran kişisel ve ailevi bir mağduriyet yoktur. Dolayısıyla
burada hem içeriksel bir değerlendirme yapılmaktadır hem de formal bir
değerlendirme yapılmaktadır. Ortaya çıkan mağduriyetin sebebiyet verdiği
psikolojik elem ve keder ne olursa olsun eğer kişisel ve ailevi bir mağduriyet
niteliğinde değilse bu hüküm uygulanmaz. Bu değerlendirmeyle bağlantılı eleştiri
getiren yazarlar vardır. Ancak yine de bu eleştiri yapılırken kanun koyucunun
iradesi dışına çıkılamamaktadır. Kanun koyucu bunu sadece kişisel ve ailevi
mağduriyet durumunda öngörmüştür.
Mesela bir kişi çocuğunu ahıra götürmüştür ve kendisi süt sağarken çocuk da
beklemektedir. Çocuk beklerken bir hayvanın yanına gitmiştir ve hayvan çocuğu
öldürmüştür. Kişinin çocuğu bakımından mevcut olan koruma yükümlülüğünün
yerine getirilmemesi söz konusudur. Burada aslında taksirle öldürme suçu
mevcuttur. Ama kişiyi cezalandırmak mümkün değildir, 22. maddenin 6. fıkrası
dikkate alınır.
16
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
de zarar görmüşse 22. maddenin 6. fıkrası uygulanamaz. Çünkü böyle bir fiil
dolayısıyla münhasıran kişisel ve ailevi bir mağduriyetten ötesi meydana gelmiştir.
Kişinin müstakil evi yanmış olabilir ama somut olay itibariyle kimsenin bundan
zarar görmediği bir denklemde genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması suçu
işlenmiş olabilir ama başkaları bakımından mağduriyet doğurabilecek bir somut
olay meydana çıkmadığı için kişi burada 22. maddenin 6. fıkrasından
faydalanabilir. Yani taksirle öldürme suçu bakımından, taksirle yaralama suçu
bakımından ve bazı taksirle işlenen sırf hareket suçları bakımından da 22.
maddenin 6. fıkrasının uygulanması mümkündür.
Son bir örnek vermek gerekirse; iki araba çarpışır, mağdurun hiçbir şeyi yoktur
ama failin kolu bacağı kırılmıştır. Bazı yazarlar burada fail kendi nezdinde ağır
neticeler yaşamış olması nedeniyle faili sorumlu tutmayalım derler. Ama burada
22. maddenin 6. fıkrasının uygulanması mümkün değildir çünkü kişisel ve ailevi bir
mağduriyet söz konusu değildir. Bazen de hem baba hem arkadaş öldüğünde baba
bakımından ayrılması gerektiği söylenmektedir ama bu da münhasıran ifadesi
nedeniyle mümkün değildir.
A, B’ye tokat atar. B bu tokatın etkisiyle akut hale gelen kalp hastalığının
sonucunda ölür. Ya da A, B’ye karşı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işler.
17
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
Yaralama kastıyla hareket eden bir failimiz vardır. Aslında bu suç işlendiğinde
ortaya çıkacak netice yaralama neticesidir. Ama yaralama neticesine yönelik bu
davranış mağdurun ölümüne sebebiyet vermiştir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
addediyorsa olası kastla hareket etmektedir. Burada ise fail yaralama kastıyla
hareket etmektedir. Ölüm neticesine yönelik bir kastının bulunduğu söylenemez.
Haliyle burada ağırlaşan bir netice vardır. Bazen bu netice ağırlaşan bir netice
olarak nitelendirilirken bazen de bu netice ağırlaşmasın da ötesinde başkalaşmış,
farklılaşmış bir netice olarak ifade edilir. Türk Ceza Kanunu’nun 23. maddesi
neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçtur. Failin kastettiği suçtan daha ağır bir
neticeye sebebiyet vermesi halinde bu neticeden dolayı sorumlu tutulabilmesi için
bu ağırlaşmaya yönelik en azından taksirle hareket etmesi gerekir. Bu düzenleme
aslında şu an için gayet normal ve anlaşılabilirdir ama ceza hukukunun bir dönüm
noktasını oluşturan bir anlayışın ürünüdür. 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 452.
maddesinde kişinin gerçekleştirmiş olduğu davranış dolayısıyla bu davranışın
yöneldiği neticeden başka bir neticenin ortaya çıkması yani yaralamaya yönelik bir
davranışta bulunurken ölüm neticenin ortaya çıkmasında kişi daha fazla
cezalandırılır şeklinde bir hüküm vardır. Eski düzenleme bu şekildedir. Bu
düzenleme niteliği itibariyle aslında bir objektif ceza hukuku sorumluluğu
doğurmaktadır. Objektif ceza hukuku sorumluluğunun kabul edilmesine sebebiyet
veren bir düzenlemedir. Failin kastettiği bir suç vardır. Ama netice itibariyle bu
suçun ötesine geçilmiştir. Bu ağırlaşmış ya da başkalaşmış neticenin faile
yüklenebilmesi için eski düzenlemeye göre hiçbir subjektif momente ihtiyacımız
yoktur. Eğer objektif olarak böyle bir netice ortaya çıkmışsa bu durumda daha
ağır cezalandırılır şeklinde düzenlenmiştir. Ceza hukuku haksızlığı niteliği
itibariyle salt objektif unsurlardan ibaret olamaz. Ceza hukuku haksızlığı bir
objektif, subjektif unsur birliğini zorunlu kılar yani ceza hukukunda bir suç vardır
deniliyorsa bu suçun mevcudiyetini birtakım objektif ve subjektif unsurların bir
arada bulunması suretiyle ancak formüle etmek mümkündür. Bundan önceki
dönemde yani uzun yıllar uygulanmış ceza hukuku sistemlerinde “gayrimeşru bir
zeminde bulunan kişi bu zeminin sebebiyet verdiği tüm risklerden dolayı
sorumludur.” esası geçerlidir. Bir haksızlık gerçekleştiriliyorsa bu haksızlığın
sebebiyet verdiği tüm neticelerden doğrudan fail sorumludur. Tokat atıp bir
kişinin ölümüne sebep veren kişi bu anlayışa göre ölüm neticesinden sorumludur.
Bu objektif sorumluluk esası modern ceza hukuku anlayışıyla beraber aşılmıştır.
Ceza kanunları kişilerin gerçekleştirmiş oldukları bir davranış dolayısıyla ortaya
çıkan neticelerden ne pahasına olursa olsun sorumlu tutulmaları esasını terk
etmiştir. Bu neticeler dolayısıyla mutlaka bir subjektif modalite bulunmalıdır.
Mutlaka faile isnat edilebilecek bir subjektif iradi momentin tespit edilmesi
gerekmektedir. Türk Ceza Kanunu 23. maddesinde kanun koyucu bu ağırlaşma fiili
bakımından failin en azından taksiri bulunması gerektiğini söylemektedir. Neticesi
19
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
• Ya o suç tipine ait olmakla beraber daha ağır bir netice ortaya çıkar.
Burada teknik anlamda netice gerçekten ağırlaşmaktadır. Ortaya çıkan
netice aslında o suç tipine ait bir neticedir ama o suç tipinin temel işleniş
şekline göre daha ağır bir neticedir.
Türk Ceza Kanunu Madde 87
“Kasten yaralama fiili, mağdurun;
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli
zayıflamasına,
b) Konuşmasında sürekli zorluğa,
c) Yüzünde sabit ize,
d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce
doğmasına,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat
artırılır. Ancak,
verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya
giren hallerde beş yıldan az olamaz.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
Birinci ihtimalde bir temel suç tipi vardır. O suç tipinin temel şeklinde bir
netice mevcuttur ama bu neticenin mahiyeti itibariyle, niteliği itibariyle
ağırlaşması söz konusudur. 86. madde yaralamaya ilişkin temel suç tipidir.
87. madde ise kasten yaralama suçunun neticesi itibariyle ağırlaşmış
hallerinin düzenlendiği bir hükümdür. 87. maddenin 1. fıkrasında ve 3.
fıkrasında yine kasten yaralama suçuna ait yaralama neticelerinin niceliği
itibariyle ağırlaştığı görülmektedir. Duyu organlarından birinin
zayıflamasına ya da sürekli olarak kullanımının engellenmesine, vücutta
kemik kırığına sebebiyet vermesi şeklinde sayılmaktadır. Burada önemli
olan bu durum kast taksir kombinasyonu şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Kişi aslında birine yumruk atmıştır. Bu yumruğu atarken kişinin bu yumruğu
etkisiyle yere düşüp bacağını kırabileceğine dair çok da istenen bir sonuç
değildir ama bu yumruğu etkisiyle kişi 87. maddenin 1. fıkrasında, 2.
fıkrasında ve 3. fıkrasında yer alan neticelerden biriyle karşı karşıya kalır.
Bu durumda kişinin ağırlaşan neticelerden dolayı sorumlu tutulabilmesi için
bu ağırlaşan neticenin ortaya çıkmasına yönelik en azından bir taksirinin
bulunması gerekmektedir.
Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmesi ne demektir?
Kasten yaralama fiilinde bulunan fail bu fiil dolayısıyla mağdurun ölümüne
sebebiyet vermiş olabilir. Bu durumun çok farklı gerçekleşme şekilleri
olabilmektedir. Mesela bir kişi diğer bir kişiyi bacağından bıçaklar. Aslında
bu eylem çoğunlukla bir yaralama kastının mevcudiyetini gösterir çünkü
öldürme kastı olan biri bu bıçaklama fiilini gerçekleştirirken daha öldürücü
bir bölgesine hedef alır şeklinde düşünülmektedir. Genelde bacağa yönelik
21
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
tehlike suçu olarak düzenlenmiş bir tehlike suçu, bir neticesiz suç ortaya
neticesi sebebiyle ağırlaşmış bir hal çıkarabilir. Mesela yardım ya da
bildirim yükümlülüğünün ihlali suçu, terk suçu… Bu suçların hepsi birer sırf
hareket suçudur, tehlike suçudur. Ama bu suçların hepsinin neticesi
sebebiyle ağırlaşmış hali vardır. 97. maddenin 2. fıkrasına bakıldığında, 98.
maddenin 2. fıkrasına bakıldığında bu görülmektedir. Mesela kişinin yardım
veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmemesi dolayısıyla hakkında
yardım ve bildirim yükümlülüğünde bulunulması gereken kişinin ölmesi
halinde kişi daha fazla cezalandırılır. Bu nedenle öncelikle ortaya
konulması gereken şudur ki; bu klasik konseptte aslında bir temel suç tipi
vardır ve bu suç bir neticeli suçtur. Bu neticenin ötesine geçme söz
konusudur. Bu netice ağırlaşmış veya bu netice başkalaşarak başka bir
suçun neticesi haline gelmiştir. Mesela kasten yaralama gerçekleştirilirken
ölüm neticesi ortaya çıkmaktadır. Bugün itibariyle sadece temel suç tipi
bakımından neticeli suçların neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri yoktur,
aynı zamanda sırf hareket suçlarının da neticesi bakımından ağırlaşmış
halleri vardır. Bu sırf hareket suçları neticesi itibariyle tehlike suçudur
ama bunların da neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri mevcuttur. Örneğin;
terk, yardım ve bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, cinsel
saldırı, çocuğun cinsel istismarı… Bu suçların aslında hepsi temel şekilleri
itibariyle neticesiz suçlardır. Ama kanuni düzenlemede bunlara ilişkin
birer netice sebebiyle ağırlaşmış suç düzenlemesi vardır. 23. madde
çerçevesinde yapılan ilk açıklama budur.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
sebebiyle ağırlaşmış suçlarda artık temel suç tipine ait olan bir
netice üzerinden ağırlaşma, nicelik itibariyle bir ağırlaşma yoktur.
Bir başkalaşma, farklılaşma vardır.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
86 ve 87. madde arasındaki ilişkiyle bağlantılı yine önem arz eden hem ceza
hukuku genel hükümler dersi bakımından hem de ceza hukuku özel hükümler dersi
bakımından birtakım açıklamalar yapılması gerekmektedir. Kanun koyucu az önce
26
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama fiillerinin belli bir ağırlığa ulaşmış olmasını
zorunlu tutmaktadır.
Kişiye yumruk atılır gözü belli bir süre görmeyebilir. Ya da kişi atılan yumruk
kulağına geldiği için işitme kaybı yaşayabilir. Bu düzenlemelere bakıldığında diş
kırığı ile ilgili bir açıklama yoktur. Diş teknik anlamda kemik de değildir. Ancak
atılan yumruk sonucu dişini kaybeden biri konuşma bozukluğu yaşayabilir. Ya da
yumruk sonucu kişinin çenesinin çıkması da konuşma bozukluğuna sebebiyet
verebilir. Yaşam tehlikesi de en çok karşılaşılan neticesi sebebiyle ağırlaşmış
yaralama fiilidir. Yaşamı tehlikeye sokması durumunda kişinin kastı olup olmadığı
tartışma konusu olabilmektedir. Ancak burada yaralama kastıyla hareket ettiği
kabul edilmektedir ki yaşamın tehlikeye girmesi bir neticesi sebebiyle ağırlaşmış
hal konumundadır.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
Ölüm neticesi bakımından kastı bulunabilir mi? Kast varsa 87/4 uygulanır mı?
Hayır çünkü 87/4’ün uygulanabilmesi için ölüm neticesi bakımından failin kastının
bulunmaması gerekmektedir. Ölüm neticesine yönelik failin kastı varsa artık
yaralama kastıyla hareket ettiği kabul edilemez. Öldürme yönünde bir kastı
vardır denilir. Kanun koyucu şöyle bir formülasyon izlemektedir; neticesi
bakımından ağırlaşmış suçta doğrudan doğruyalık ilişkisinin korunmasına yönelik
normatif bir standart belirlemiştir. Bu normatif standart şudur; basit tıbbi
müdahale ile giderilebilecek ölçüde bir yaralama fiili 87. maddede sayılan 1, 2, 3
bakımından ağır neticelerdir. 4. fıkra bakımından başkalaşan, farklılaşan; bu
durum da bir ağırlaşmadır ama ölüm neticesi bakımından farklılaşmaktadır.
86/2’nin bünyesinde barındırdığı nitelik itibariyle suçun temel şekline yönelik o
azlığı bu neticesiyle ağırlaşmış suçlar bakımından kanun koyucu tarafından failin
sorumlu tutulamaması kapsamında ele alınmıştır. 87/1 okunurken neticesi
bakımından ağırlaşmış haller sayılmıştır. Burada kanun koyucu 1. fıkraya giren
hallerde şu şekilde cezalandırılır 3. fıkraya giren hallerde şöyle cezalandırılır
demektedir ama 2. fıkrayı orada iradi olarak zikretmemektedir çünkü
benimsenen konsepte basit tıbbi müdahale ile giderilebilir ölçüde bir yaralamanın
ağırlaşan bir netice bakımından doğrudan doğruyalık ilişkisini bünyesinde
barındırabileceği kabul edilmemektedir.
Kişi tokatı atar. Tokat atılan kişinin de kalp hastalığı vardır. Kalp hastalığı akut
hale geldi ve mağdur öldü. Kişinin tokat atma eylemiyle bu tokat atma neticesi
arasında bir nedensellik ilişkisi var mıdır?
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
Bu tokat atma eylemi aslında kendi içinde kasten yaralama suçuna yöneliktir ama
ölüm neticesine yönelik olarak kast barındırmadığı ortadadır. Ama bu ölüm
neticesi meydana gelmiştir.
Objektif sorumluluğu esas alan eski sistem olsaydı bu detaya girilmezdi ve fail
vurmuştur mağdur da ölmüştür denilerek cezalandırma yapılırdı. Ve bu ölüm
neticesi faile yüklenirdi. Günümüzde bu objektif sorumluluğun ötesine geçilmiştir.
Bugün bu sorumluluğun mutlaka subjektifleştirilmesi gerekmektedir. Bu ceza
hukuku haksızlığını faile isnat ederken objektif unsurlarla yetinilmemekte aynı
zamanda bu objektif unsurlarla fail arasındaki subjektif irtibat kurulmaya
çalışılmaktadır. Taksirle bağlantılı olarak bu irtibatı kurmaya çalışırsak; ölüm
neticesi bakımından o kişiye bir haksız bedensel temas kurmak suretiyle teknik
manada bir dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılıktan bahsedilebilir. Bir
başkasının vücuduna yönelik yaralama niteliğindeki müdahalede bulunan kişi bu
müdahalenin birtakım neticelere sebebiyet verebileceğine dair bilgiye sahiptir.
Objektif olarak bu söylenebilir. Ama sorun şurada karşımıza çıkmaktadır; bu
davranışı gerçekleştiren kişinin davranışı gerçekleştirdiği an itibariyle mağdurun
yapısı bünyesi itibariyle bu davranışın ölüm neticesini meydana getirme hususunda
rol oynayabileceğini öngörmüş ya da öngörebilir olmadığından bahsedilmektedir.
Öngörülebilir bir netice olup olmadığının tartışılması gerekmektedir.
Türkiye yargı uygulamasına göre; tokat atıldıktan sonra diğer kişinin tokat
29
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
Bahsedilemez. Ama kişinin özel bir bilgisi varsa bu ayrı bir durumdur. Kişi aslında
o kimsede bir kalp hastalığı olduğunu bilmektedir ve bu tokat atılırken de kalp
hastalığına sahip kişinin tokatın etkisiyle birtakım sorunlarla karşılaşabileceğini
bilmektedir. Bu durumda bu özel durum zaten ayrı değerlendirmeye alınmaktadır.
Ama muhattabında bir kalp hastalığı olduğunu bilmeyen, bunu anlamasını
sağlayacak somut olgular bulunmayan hallerde kişi taksirden de sorumlu
tutulamamaktadır. Bu durumda ortada bir ölüm neticesi vardır ama bu ölüm
neticesi dolayısıyla fail ölüm neticesinden kaynaklı sorumlu tutulamaz. Aslında
basit tıbbi müdahale ile giderilebilir bir yaralama mevcuttur ama B bu tokatın
etkisiyle ölebilir. 87. maddenin 4. fıkrası bu olayda basit tıbbi müdahale ile
giderilebilir bir yaralama söz konusu olduğu için uygulanamamaktadır. Çünkü
kanunun aradığı doğrudan doğruyalık ilişkisini gerekçelendiren ölçüyü
geçememiştir. Suçun temel şeklinde basit tıbbi müdahale ile giderilebilir
yaralama ölüm neticesi bakımından kabul edilmemektedir. B öldüğünde taksirle
öldürmeye gidilmektedir ama taksirle öldürmeden dolayı sorumlu
tutulamamaktadır. Taksirli öldürmeden dolayı sorumlu tutulabilmesi için de kişinin
bu davranış dolayısıyla B’nin ölebileceğini öngörmesi gerekmektedir. Kişi eğer
B’nin bu davranış dolayısıyla ölebileceğini öngöremiyorsa, öngörebileceği herhangi
bir dayanak noktası yoksa bu durumda 85. maddeden dolayı da kişi sorumlu
tutulamaz. Bu durumda bu davranış dolayısıyla B’nin yaşamını kaybetmesine
rağmen fail sadece basit tıbbi müdahale ile giderilebilir yaralamadan sorumlu
tutulmaktadır.
Fail, 60 yaşında olan ve bir bedensel temas olduğunda bir sağlık probleminin
mevcudiyeti olması mümkün olabilecek bir kişiyle de muhatap oluyor olabilir. Bu
olay az önce verilen örnek olaydan ayrı tutulur. Mesela yaşlı bir bireye, görüntüsü
itibariyle kişinin bir sağlık problemi olduğu anlaşılabilecek bir bireye tokat atan
30
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
Bazı suçlarda kastın yanında kastla birlikte mevcut bulunması gereken bir diğer
subjektif unsur olarak kanun koyucu amaç ya da saik kavramına yer vermiş
olabilir. Dolayısıyla bu tarz suçlarda suçun işlenebilmesi için failin salt kasten
hareket etmesi yetmeyecek aynı zamanda kastın yanında aranan bu diğer manevi
unsurun da (amaç veya saik) var olması gerekmektedir. Suçun kast ve taksir
dışında diğer manevi unsurlarından da amaç ve saik kapsamında bahsedilir. Bazı
suçlarda amaç-saik suçun temel şeklinin bir manevi unsuru olarak karşımıza çıkar.
Bu suçlarda failin kasten hareket etmesi yetmez. Aynı zamanda kastın yanında
belirli bir amaçlılıkla ya da bu davranışı işlemeye iten belirli bir saikle hareket
etmesi gerekir.
İftira suçunda suçun kanuni tanımında amaç ya da belirli bir maksatla hareket
edilmesine dair bir somutlaştırma görülmektedir. İftira suçunda fail bir
başkasının hakkında gerçekleştirmediğini bildiği bir idari yaptırım gerektiren bir
fiille ya da suçla ilgili ihbarda bulunur. Ve burada onun haksız yere
cezalandırılmasını ya da haksız yere yaptırıma tutulmasını amaçlayarak bunu
yapar. Suçun kanuni tarifine bakılırsa orada amaç ifadesine tekabül eden
aşamalar görülmektedir. Mesela hırsızlık suçunda taşınır malın yararlanmak
amacıyla alınması gerekmektedir. Bu amaçtır. Suçun temel şeklinin oluşabilmesi
için failin kastının yanında bulunması gereken bir diğer manevi unsurdur. Her
suçta bu geçerli değildir. Mesela kasten öldürme suçunda amaçtan-saikten manevi
unsur bağlamında bahsedilmez. Kişinin bir başkasını ne amaçla öldürdüğü dikkate
31
alınmaz. Suçun kanuni tarifinde böyle bir manevi unsura yer verilmediği için
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
aracın ne olduğuna dair belirleme yapma ihtiyacı suçun temel şekli bakımından
duyulmaz. Ama bazı suçların oluşabilmesi için o suçların temel şeklinin bir unsuru
olarak kanun koyucu kastın yanında diğer birtakım manevi unsurlara yer vermiş
olabilmektedir. Mesela cinsel suçların doğası gereği cinsel saikle işlenmesi
gerekmektedir. Çünkü o suçun işlenmesine yönelik olarak bir cinsel motivasyon
noktası bulunması gerekir. Bazı davranışlar niteliği itibariyle cinsel motiflidir.
Ama o objektif cinsel motifli davranışın cinsel bir saikle gerçekleştirilmemesi söz
konusu olabilir. Bunun dışında farklı birtakım suçlar vardır. Ceza kanununda şu
amaçla gerçekleştirilen davranışlar şu suçun oluşmasına sebebiyet verir şeklinde
düzenlenen tüm suç tipleri bakımından kastın yanında amaç unsuru da
aranmaktadır. Bazı ceza hukuku kitaplarında amaç ve saikle ilgili yapılan
açıklamalar özel kast olarak nitelendirilmektedir. Oysa ki amaç niteliği itibariyle
suçun maddi unsurlarına yönelik aktüel bir bilgi değildir. Bu davranışı
gerçekleştiren kişinin ulaşmayı hedeflediği nihai gayeyi ortaya koyar. Dolayısıyla
amaç kastın bir görünümü değildir. Amaç kastın yanında kasten hareket eden
failin bu davranışı gerçekleştirmek suretiyle elde etmeyi hedeflediği nihai bir
hedeftir. Dolayısıyla pozitivist gelenekten etkilenen ceza hukuku anlayışının
benimsediği bu genel kast, özel kast ayrımı kast konseptinin içeriğinin yanlış bir
biçimde doldurulmaya çalışmasından kaynaklanmaktadır.
Suçun temel şeklinde yer verilmişse kast tespit edilir ve kişinin kastı olduğu
söylenir ama o suçun temel şeklinde bir de amaç unsuruna yer vermişse kanun
koyucu, kastın yanında aynı zamanda kasten gerçekleştirilen davranışın hangi
amaca yönelik olarak gerçekleştiğini de tespit etmek gerekir. Haliyle amaç unsuru
birçok kanuni düzenlemede görülmektedir. Bu suçlar bağlamında suçun temel
şeklinin oluştuğunun kabul edilebilmesi için failin kasten hareket etmesi gerekir.
Taksirli suçlarda amaç ya da saikten söz etmek mümkün değildir. Kasten işlenen
suçların bazılarında suçun temel şekli bakımından bu belirlemenin yapılması
gerekir. Nitelikli unsurlarla ilgili yapılan açıklamada bazı suçlarda suçun temel
şekli bakımından bir amaç-saik aranmaz denmiştir. Ama bazı suçların nitelikli
unsurları bir amaç ya da saikle ilişkilendirilmiş olabilmektedir. Kasten öldürme
suçunun temel şekli bakımından failin hangi amaçla hareket ettiğine dair herhangi
bir tespitte bulunma zorunluluğu yoktur. Kasten öldürme suçunun kanuni tanımına
bakıldığında suçun temel şekli bakımından failin hangi amaçla hareket ettiğine bir
önem atfedilmemiştir. Ama suçun nitelikli unsurlarının düzenlendiği 82. maddeye
bakılırsa burada bazı nitelikli hallerin amaçla-saikle ilişkilendirildiği
görülmektedir. Mesela kan gütme saikiyle kasten öldürme gerçekleştiren
32
denmektedir. Burada bir amaç, bir saik suçun nitelikli unsurlarıyla bağlantılı
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 10. HAFTA / 2022
olarak karşımıza çıkabilmektedir. Ama burada ele alınan amaç ve saik suçun bir
diğer manevi unsuru olarak özellikle bazı suçların temel şekli bağlamında
bulunması gereken bir manevi unsurdur. Demek ki amaç ve saikle işlenebilen
suçlarda failin yalnızca kasten hareket etmesi yetmemektedir. Bu suçun
oluşabilmesi için kanun koyucunun kastın yanında bir diğer manevi unsur aradığı
hallerde hangi amaçla, hangi saikle hareket edildiğinin de belirlenmesi
gerekmektedir. Bu amaç yoksa söz konusu suç oluşmaz.
Mesela iftira suçu bakımından kişi bir başkasının haksız yere cezalandırılması
amacıyla hareket etmiyorsa bu suç oluşmaz. Hırsızlık suçu bakımından fail malı
eğer yararlanmak maksadıyla almıyorsa hırsızlık suçu oluşmaz.
33
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
8.50₺
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
SINIF :2-B-ŞUBESİ
İLHAN ÜZÜLMEZ
DÖNEMİ:GÜZ- DÖNEMİ
Hata
• Unsur Hatası
• Hukuka Uygunluk Sebeplerinin Maddi Unsurlarının Varlığında ya da
Mevcudiyetinde Hata
• Kusurluluğu Etkileyen Hata
Hata iki üst başlık şeklinde ele alınırken kastı ilgilendiren kastı engelleyen hata
ve kusurluluğu etkileyen hata şeklinde ikili bir ayrıma gidilebilir ama özellikle
hukuka uygunluk sebeplerinin maddi şartları bakımından hatanın ne şekilde
uygulanacağına dair birtakım tartışmalar vardır. Bu nedenle bilinmelidir ki; hata
dendiği zaman tüm suç unsurları yani maddi unsur, manevi unsur birlikteliği
bakımından bir uygulama geliştirilir. Hukuka aykırılık unsuru bakımından bir
uygulama geliştirilir bir de kusurluluk ile ilgili bir uygulama geliştirilir.
Unsur hatası derken bahsedilen unsur maddi unsurdur. Unsur hatası kast
kapsamında ele alınan bir hatadır. Unsur hatası varsa kişi kasten hareket etmiyor
demektir. Hata kavramı aslında sosyal anlamıyla herkes tarafınca bilinmektedir.
Hata bir şeyi yanlış bilmek demektir. Hukuki olarak hata aynı zamanda bir şeyi
bilmemek anlamına da gelmektedir. Bazı ceza hukukçuları der ki; bir şeyi
bilmemek hata değildir. İçeriğin ne olduğu hakkında bir araştırma yapılması
gerektiğini ve öğrenilmesi gerektiğini söylerler. Ama biz bu tartışmalara
girmiyoruz.
Hata ceza hukuku bakımından öncelikle unsur hatası bakımından ele alınacak
olursa kast tanımıyla bahsedilen hatanın örneklere uygulanması biçiminden birkaç
örnek vermek gerekir.
Kast kişinin suçun maddi unsurlarının somut olayda bilincinde olması demektir. Bu
durumda kişinin davranışını gerçekleştirdiği sırada suçun maddi unsurlarına
yönelik bilgisizliği varsa kastın varlığından bahsetmek mümkün olmayacaktır.
Hatanın ne ile ilişkili olduğunun sağlıklı değerlendirilebilmesi için suçun maddi
unsurlarının hangileri olduğunun yine doğru belirlenmesi gerekmektedir. Öncelikle
kastın kapsamının doğru belirlenebilmesi için o suç kapsamında hangi maddi
unsurların bilinmesi gerektiği doğru belirlenmelidir. Kast varsa failin maddi
unsurlara ilişkin bilgisi var demektir. Unsur hatası varsa fail kasten hareket
1
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
Kasten öldürme suçunu ele alarak başlayalım. Bu suçun faili bu suçu işleyebilmek
için mağduru yani yaşayan bir insanın varlığını bilmelidir. Bununla beraber bu
suçun konusu da o kişide mevcut olacaktır. A, B’ye öldürücü nitelikte silahla ateş
ettiğinde kastın varlığı bakımından bir sorun yoktur ama A gece karanlığında
tarlanın ortasında bir korkuluk olduğunu düşünerek gördüğü cisime silahla ateş
etmiştir. Korkuluk olduğunu düşünmesini gerektirecek kendine göre birtakım
güvenceleri vardır. Tarlanın ortasında gece karanlığında kollarını açmış
hareketsiz duran bir cisim A tarafından korkuluk olarak algılanmıştır. Ve bu
sırada A’nın alkollü madde ya da uyuşturucu madde etkisi altında olması da
mümkün olabilmektedir. A o varlığa ateş ederken bir insana ateş ettiğine dair
bilince sahip değildir. Ama günün sonunda anlaşılır ki B bir korkuluk değil bir
insandır. Kurşunlar isabet etmiştir ve B ölmüştür. A silahla ateş ettiği için B
ölmüştür.
Suçun bir unsuru olarak öldürücü davranışın bir insana yönelik olarak
gerçekleştirildiğinin kasten öldürme suçu bakımından fail tarafından bilinmesi
gerekmektedir. Ya da olası kastın varlığından bahsedilirse o davranışın en azından
bir insana yönelik olarak gerçekleştirilmekte olduğunun öngörülmesi
gerekmektedir. A bakımından böyle bir durum yoktur. Ateş ettiği kişinin bir insan
olduğunu bilmemektedir. Şüphelilik durumu bir hata değildir yani A eğer bunun
insan olma ihtimali de var diyebiliyorsa bu hata değil olası kasttır. Hukuken de bir
şüphe üstleniliyorsa sonucuna katlanılır.
A avcıdır. Avlanmaya çıkar ve bir yırtıcı hayvan sesi duyar. Dönüp karaltıya
doğru, bir çalılığın arkasına doğru ateş eder. Sonra bakıyor ki o çalılığın
arkasındaki varlık aslında bir başka avcı. Ve diğer avcı da değişik seslerle diğer
hayvanları tuzağındayken düşürmeye çalışmaktadır.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
Hata suçun mağdurunun insan olduğu durumlarda onun yaşayıp yaşamadığı ile ilgili
olarak da ortaya çıkabilmektedir. Kasten öldürme suçunun konusu yaşayan insanın
hayatıdır. Kişi halihazırda ölmüştür. Ama fail ona öldürmek için ateş etmektedir.
Burada da bir hata mevcuttur. Aslında kişi mağdurun vasfına ilişkin bilgi sahibi
olmadığı için ateş ettiği karaltının insan olduğunu bilmemektedir. Bir korkuluğa
ateş ettiğini düşünmektedir. Bu Türk Ceza Kanunu’nun 30. maddesinin 1.
fıkrasındaki unsur hatası ile ilgili ilişkili durumdur.
Bir suçun maddi unsurunun mevcudiyeti hakkında hataya düşen kişi hakkındadır.
Kişinin kasten hareket etmediği bilinmektedir ama taksirinin mevcudiyeti
değerlendirilecektir. Bu hatada aslında suçun maddi unsuru objektif olarak
mevcuttur. Fail objektif olarak mevcut olan unsurun bilgisine sahip değildir. Ceza
hukuku objektif unsurlarla subjektif unsurların birlikte olduğu bir haksızlık
konseptini barındırmaktadır. Salt objektif unsur mevcudiyeti yetmemektedir aynı
zamanda bunun fail tarafından bilinmesi gerekmektedir. Son verilen örnekte
halihazırda kişi ölmüştür ama fail öldüğünü bilmediği bu kişiye silahla ateş
etmektedir. Burada suçun maddi unsuru yoktur ama fail var sanmaktadır. Bu son
verilen örnekte ters hata vardır. Türk Ceza Kanunu’nun 30. maddesinin 1. fıkrası
düz hatayı düzenlemektedir.
Hırsızlık suçunun konusu başkasına ait taşınır maldır. Kişinin, başkasına ait bir
malı başka bir yerde bulunduğunda alması hırsızlık suçunun oluşması için yeterli
değildir. Aynı zamanda kişinin o malı alırken aldığı malın başkasına ait olduğunu
bilmesi gerekmektedir. Bu öğrenciler arasında çok fazla olmaktadır. Bir öğrenci
her gün ceza kitabını getirir ve sıranın altına koyar. O hafta getirmeyi unutur
ancak zihni her hafta kitabı getirip götürmeye alışmıştır. O gün getirmemiş
3
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
olmasına rağmen o öğrenci o gün evine kitapla dönmüş olabilir. Başkasının kitabı
da çoğunlukla sorulmadan alınmaktadır.
Mal alındığı sırada kişinin o malın başkasına ait olduğuna yönelik bir bilgisi yoktur.
Bu kastı engelleyen unsur hatası bakımından azıcık dikkatli olsaydı bu hataya
düşmezdi şeklinde değerlendirme yapılmaz. Yani psikolojik bir husus olduğu için
böyle hata olmaz denmez. Kastı engelleyen hata, unsur hatası bakımından kişinin
unsur bakımından hataya düşmesi bağlamında herhangi bir normatif
değerlendirme yapılmaz. Bu hata vardır ve fail psikolojik olarak bunu
bilmemektedir. Demek ki kastı mevcut değildir. Çünkü unsur hatası kastın
mevcudiyetini engellemektedir. Bazı kitaplarda buna kastı kaldıran hata
demektedirler. Ama kastın öncelikle belli bir aşamaya kadar bulunması
gerekmektedir çünkü ancak mevcut olan bir şey ortadan kalkabilir. Bu yüzden en
baştan beri kast yoktur, hata kastın mevcudiyetini engeller denir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
Bir oyuncu sete kuru silah diye konulan ama aslında kuru sıkı olmayan bir silahla
öldürülmüştür. Burada hata olduğu söylenmiştir. Kasten öldürme suçunun
işlenmesiyle alakalı vasıtada ya da fiilde de hataya düşülebilir. Her zaman
mağdura yönelik hatadan bahsedilmez. Hataya düşüp düşünmemesinin maddi
boyutu burada ele alınır ama bu durumun ispatı ayrı bir konudur.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
Bir suçun tüm maddi unsurları bakımından hata gündeme gelebilir. Mesela kasten
öldürme suçunda hata çoğunlukla suçun mağduru üzerinden gündeme gelmektedir.
Bu hata fiil unsuru üzerinden de olabilmektedir. Mesela bir davranış öldürücüdür
ama fail bu davranışın öldürücü olabileceğini bilmemektedir.
Bir de 30. maddenin 2. fıkrası yani suçun nitelikli unsurlarında hataya ilişkin bir
hüküm vardır.
“Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin
gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.”
30. maddenin 1. fıkrasında suçun maddi unsurları, suçun temel şekline ilişkin
unsurlarla ilgili hataya düşülmesi durumunda kişi kasten hareket etmemektedir.
Gerçekleştirilen davranış taksir bağlamında ele alındığında taksirin unsurlarını
bünyesinde barındırıyorsa taksir bakımından değerlendirilmektedir. 30. maddenin
2. fıkrasında ise kanun koyucu yine aslında bir unsurla ilişkili ama nitelikli unsurla
ilişkili hatadan bahsetmektedir. Suçun nitelikli unsurlarının somut olayda
mevcudiyetine dair hataya düşen kişi bu hatasından yararlanır demektedir.
A, B’nin kolundaki saati alır. A bu saati alırken bunun değerli bir şey olduğunu
düşünür ama aslında saat bir imitasyondur ve maddi değeri oldukça düşüktür.
Türk Ceza Kanunu’nun 145. maddesinde bir nitelikli unsur düzenlemesi vardır;
malın değerinin az olması.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
Kasten öldürme suçunun üstsoya-altsoya, eşe, kardeşe karşı işlenmesi daha fazla
ceza verilmesini gerektiren birer nitelikli unsurdur. A gece karanlığında B’yi
silahla vurarak öldürür. Daha sonra bakıldığında A’nın vurduğu B’nin, A’nın babası
olduğu görülür. (Yani A, B’nin oğludur.) A aslında B’yi babası olduğunu düşünerek
değil, onun bir başkası olduğunu düşünerek öldürmüştür. A’nın B’yi öldürmesiyle
bağlantılı olarak kastının varlığı açısından bir sorun yoktur. Çünkü A bir insanı
öldürdüğünü bilmektedir. Bunun kim olduğu kasten öldürme suçunun temel şekli
bakımından önemli değildir. Ama suçun nitelikli unsurları bakımından öldürülen
kişinin kim olduğunun bilinmesi bir önem arz edebilmektedir. Suçun nitelikleri
unsurlarında annesini, babasını, kardeşini, eşini öldüren daha fazla
cezalandırılmaktadır. Normalde aslında ölen kişi Türk Ceza Kanunu madde 82
kapsamında sayılanlardan biridir. Ama A bunu bilmemektedir. Öldürdüğü kişiye
dikkat etseydi, gerçekten öldürmek istediği kişi olup olmadığını kontrol etseydi
bu kişinin babası olabileceğini bilirdi şeklindeki bir değerlendirme yapılarak A
nitelikli unsurdan dolayı sorumlu tutulmaz. Davranışı gerçekleştirdiği anda
7
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
Ceza kanunu bir kişi üstsoyu kasten öldürdüğünde bu mağdurun kimliği itibariyle
bir nitelikli unsurdur, haliyle daha ağır bir cezayı gerektirir demektedir.
Bu olayda babasını öldürmek için hareket eden ama günün sonunda annesi
olduğunu bilmeksizin annesini öldüren kişi 82. maddeden mi yoksa 81.
maddeden mi sorumlu tutulur?
Burada kişinin aslında suç işleme kararı babaya yönelik olarak alınmıştır.
Davranışın gerçekleştirildiği sırada da babayı öldürdüğünü düşünmektedir ama
objektif gerçeklikle failin zihnindeki tasavvur tutmamaktadır. Ölen kişi annedir.
Anneyi öldürmeye yönelik olarak bir bilgisi yoktur. Ortaya çıkan objektif durum
A’nın üstsoyu olan annesini öldürmesidir. Anneyi öldürmeye yönelik bir irade de
olmadığı için kişiyi üstsoyu öldürmüş olmasıyla kasten öldürme suçunun nitelikli
unsurundan sorumlu tutmak mümkün değildir. Burada kişi 81. maddeden dolayı
cezalandırılır.
Kitap alınıp götürüldükten sonran kitabı götüren kişi kendisine ait olmadığını
farketmiştir.
8
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
Kaybolmuş bir eşya üzerinde bir hakimiyet kurulmuştur. Ve artık kişi o eşyanın
kaybolmuş bir eşya olduğunun bilincindedir, hata eseri ele geçirilmiş olduğunun
bilincindedir. Bu aşama itibariyle kişinin bu malı sahibine geri iade etme
yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi davranış itibariyle bir
ihmali suçtur. Bu örnekte hırsızlığın değil başka bir suç tipinin oluştuğu
söylenmektedir.
Alman Ceza Kanunu’nda 16. maddenin 2. fıkrasında farklı bir yöntem izlenmiştir.
Tamamen failin tasavvuru ile bağlantılı bir sonuç doğurur 16. maddenin 2. fıkrası.
Eğer fail aldığı malın değerinin az olduğunu düşünüyorsa ama aslında teknik olarak
o malın değeri yüksekse faili bundan yararlandırır. Ama fail aslında aldığı malın
değerinin yüksek olduğunu düşünüyorsa ama aldığı malın değeri objektif olarak
9
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
düşükse failin kendi subjektif tasavvuruna göre cezalandırır. Türk hukukunda dış
dünyada gerçekleşen objektiflik esas alınmaktadır. Yani malın değerinin yüksek
olduğu düşünülebilir ama aslında o malın değeri düşüktür. Kişinin ne düşündüğü
daha fazla cezalandırılmasını gerekçelendirmez ama daha az cezalandırılmayı
gerekçelendirebilmektedir.
Çocuğun girmesinin yasak olduğu bir ortamda çocuk öldürmek her zaman kastın
olmadığı anlamına gelmez. Ortama çocuk girmesi yasak olabilir ama fail çocuğun
orada olduğunu görebilir. Ama çocukların olmasının mümkün olmadığı bir ortamda
kişi bir şekilde bir kimsenin ölümüne yönelik bir davranışta bulunur ve günün
sonunda isabet eden ve ölen kişinin çocuk olduğu anlaşılır. Bu kişinin çocuğa
yönelik davranışının kasten gerçekleştirildiğinin kabul edilmesi çocuk bakımından
mümkün değildir. Bir insan bakımından, suçun temel bakımından kişinin kastı
vardır evet ama çocuk bakımından böyle bir kast kabul edilemez. Ancak burada da
yine dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır. Kişi çocuğu görüyor olabilir ya da
çocuğu görmese bile çocuğun o ortamda hazır bulunabileceğine dair bir bilinçliliği
mevcut olabilir. Ama çocukların girmesinin tamamen yasak olduğu bir ortamda
mesela bir gece kulübünde kişi ateş eder. Böyle bir durumda çocuğun ölümü
sebebiyle kişiyi cezalandırmak mümkün değildir. Ama Türkiye’de Yargıtay bu
cezalandırmayı yapmaktadır. Burada bir sorunla karşılaşılmaktadır. Nitelikli
unsurlara dair de failin kastının belirlenebilmesi gerekmektedir. Salt objektif
olarak nitelikli unsurun somut olayda gerçekleştirilmesiyle yetinilmemesi
gerekmektedir. Çünkü ceza hukuku haksızlığı subjektif ve objektif unsurların bir
bütünüdür. Nitelikli unsurlar bakımından da bu geçerlidir. Kişiyi daha fazla
cezalandırmayı gerektiren bir unsurun varlığından bahsediliyorsa bu unsurun
failin bilgisi kapsamında olduğunun da ortaya konulması gerekmektedir. Aksi
halde kişinin bu unsurdan hareketle, bu unsurun objektif olarak mevcut
10
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
yasak olmasına rağmen çocuk olduğuna dair bir bilgisi olduğu tespit edilebiliyorsa
bu noktada durum farklıdır.
Maddi unsurların ve manevi unsurların mevcut olduğu bir davranışla karşı karşıya
kalındığında bu bir hukuki değerlendirme uyarısı vermektedir. Suçun kanuni
tarifinde yer verilen maddi ve manevi unsurların mevcudiyeti tespit edildikten
sonra bir sonraki aşamada bünyesinde unsurları barındıran davranışın hukuka
uygun olup olmadığı değerlendirilir. Burada hukuk düzeninin bütünü dikkate alınır
ve bu davranışın hukuka uygun kabul edilmesini gerektiren bir sebep var mı yok
mu buna bakılır. Suçun maddi ve manevi unsuru mevcut yani bir suçun kanuni
tanımında yer verilen kavramların dış dünyada işaret ettiği varlık parçaları
mesela kasten öldürme suçu için öldürü bir fiil, bir insan vardır. Kişi yaşamı
sonlandırıcı davranışı kasten gerçekleştirmiştir. Maddi ve manevi unsurlar
mevcuttur. Kural olarak bu aşamada aslında elimizde hukuka aykırı bir davranış
vardır. Yani bir insan bir başkasını kasten öldürüyorsa ilk görüşte burada kasten
öldürme suçunun oluşumuna dair bir düşünceye kapılmak oldukça doğaldır.
Dolayısıyla bu unsurların mevcudiyeti hukuka aykırılığa karine teşkil eder. Yani
hukuki bir düşünce tarzında bir suçun maddi ve manevi unsurlarının
mevcudiyetinin tespit edilmiş olduğu bir durumda ortada bir suç olduğu düşünülür
ama bu düşünce henüz tam anlamıyla onaylanmış değildir. Çünkü bu düşüncenin
hukuken bir sonuç doğurabilmesi için ortada bir hukuka uygunluk sebebinin
bulunmaması gerekir. Suçun maddi ve manevi unsurları bünyesinde mevcuttur.
Hukuka uygunluk sebebi de yoksa işte o zaman suç var demektir. Ama istisnai bir
biçimde suçun maddi ve manevi unsurlarını bünyesinde barındıran bir davranış
bakımından bir hukuka uygunluk nedeni bulunabilir. Hukuka uygunluk nedeni varsa
maddi ve manevi unsurları bünyesinde barındırmasına rağmen davranış suç teşkil
etmez. Davranış hukuka uygundur denir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
Tipiklikle hukuka aykırılık unsuru arasındaki ilişkiyi ifade etmek üzere tipiklik
hukuka aykırılığın varlık nedenidir denir. Bu yazarlara göre aslında hukuka
aykırılık da tipikliğin bir unsurudur. Bu görüşün en önemli özelliği hukuka aykırılık
unsuruna bağımsız bir nitelik atfetmezler. Bu görüş hukuka aykırılık unsurunu
suçun maddi unsurları içinde ele alır. Ve eğer bir hukuka uygunluk nedeni varsa bu
görüşe göre o davranış tipik değildir. Meşru savunma şartları altında bir başkasını
öldüren kimsenin davranışı tipik değildir çünkü hukuka uygun davranışın o hukuka
aykırılık unsurlarını da negatif anlamda suçun maddi unsuru olarak
görmektedirler. Bir şey bir şeyin varlık nedeniyse o bir sonraki aşamada ortaya
çıkan konseptin aslında özüdür. Bu yüzden burada da daha normatif bir ilişki
vardır. Tipiklik oluşmuştur ama kanun koyucu buna hukuka uygunluk, hukuka
aykırılık muamelesi yapabilmektedir. Burada varlık nedeninde tipik davranış aynı
zamanda o hukuka aykırılığın kendisi olacağına göre tipiklik ve hukuka aykırılık
arasında bir olgusal ilişki vardır. Hukuka aykırılık unsuru bağımsız bir unsur
değildir ve suçun maddi unsurlarının içine yerleştirilir. Bir kişi bir başkasını
hukuka uygunluk sebebinin şartlarının mevcudiyeti halinde öldürürse, yaralarsa bu
eylem tipik değildir derler. Buradan da bir formül, bir teori ortaya koyarlar.
Hukuka aykırılık tipikliğin negatif unsurudur. Tipikliğin negatif unsuru olunca,
hukuka aykırılığın tipikliğin negatif unsuru olarak addedilmesi hukuka uygunluk
sebeplerinin maddi şartlarında hata açıklamalarını yaparken burada tipikliğin
negatif unsurları benimsenmiş olsaydı bu sonuca şu şekilde rahatlıkla ulaşılabilirdi
denmesine sebep olacaktır. Ama tipikliğin negatif unsurları hocalarımızca
benimsenmemektedir, neden?
Bu anlayışta ceza hukukunun ilgilendiği davranış modellerine soyut bile olsa bir
önem affetmek mümkün değildir. Hukuka uygunluk sebeplerinin şartlarının varlığı
altında gerçekleştirilen kasten öldürme davranışı tipik değil denilirse az önce
verilen su içme örneği ile kasten öldürme davranışının ceza hukuku bakımından
neden farklı bir mahiyete sahip olduğu ikna edici bir biçimde ortaya konulamaz.
Kasten öldürme davranışı hukuka uygunluk sebebi altında gerçekleşirse tipiktir,
ceza hukukunun ilgisini çekmektedir ama hukuka aykırı değildir. Ama su içme
davranışı en başından tipik değildir. Bu nedenle diğer aşamaya geçilmez. Hukuka
aykırılık unsuru tipiklikle ilişkilendirilirse hukuka uygun ama tipe de uygun
davranışların nereye konumlandırılacağı tam anlamıyla ortaya konulamaz. Mesela
bu görüşün Almanya’daki en büyük savunucusu olan ceza hukukçusu tipik ama
13
hukuka aykırı olmayan davranışa farklı bir kavramla, hem tipik hem hukuka aykırı
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
olan davranışa farklı bir kavramla yaklaşılması gerektiğini, tipikliğin kendi içinde
dar anlamda tipiklik ve geniş anlamda tipiklik olarak ikiye ayrılması gerektiğine
dair birtakım savunmalar yapmaktadır. Bunlar zorlayıcı açıklamalardır. Bu nedenle
tipik davranışın hukuka aykırılığın karinesi olduğu ve ancak bu izahatta ortada bir
tipik davranış bulunmasına rağmen hukuka uygunluk değerlendirmesinin binaen
yapılması gerektiği ifade edilmektedir. Haliyle hukuka uygun bir davranışın
varlığından bahsedilebilmesi için kişinin tüm hukuk düzenini göz önüne alması
gerekmektedir. Hukuk düzeninin birliği, hukuk düzeninin tekliği ilkesinden
bahsedilmektedir. Bu bağlamda bir davranış ya hukuka uygundur ya da hukuka
uygun değildir. Bir davranışın bir hukuk dalı bakımından korunması diğer hukuk
dalı bakımından hukuka aykırı kabul edilmesi gibi bir konsept olamaz. Bir davranış
ya tüm hukuk düzenine uygunluk arz eder ya da hukuk düzeni tarafından tasvip
edilmez. Hukuk düzeninin tekliği, birliği üzerinde en azından Türk Hukuku’nda tam
bir görüş birliği vardır. Ama başka bazı ülkelerde bazı yazarlar hukuk düzeninin
birliğini kabul etmemek gerektiğine dair birtakım alternatif konseptler
benimsemektedir.
Hukuka uygunluk sebeplerinin subjektif unsuru diye bir başlık vardır. Bir
hukuka uygunluk sebebinin mevcudiyeti halinde hukuka uygunluk sebebi
koşullarının bilincinde olmak kişi bakımından şart mıdır, değil midir?
14
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
Bir kişi saldırgan kendisine yönelik bir saldırı ortaya koymaya başladığı için
saldırgana silahla ateş eder. Saldırıyı böylece defeder. Silahla ateş edildiği için
saldırgan yaralanmaktadır ya da ölmektedir. Burada kişi savunma bilinciyle
hareket etmektedir.
İkinci kurguda ise kişi aslında vatandaşa ateş ederken onu bir saldırgan olarak
nitelendirmemektedir. Onu bir suç işlemeye başlamış kimse olarak
nitelendirmemektedir. Tamamen kişi kendi istediği için silahını çekip ateş
etmiştir ama yapılan araştırmada ortaya çıkmıştır ki; bu kişi o anda aslında elini
beline atmış pimi çekmek üzereymiş. Yani fail bu kişiyi vurmasa bu vatandaş
bombayı patlatacak ve o bombanın etkisiyle birçok kişinin ölümüne neden
olacakmış. Ama burada fail söz konusu vatandaşı vururken onun bir bomba
patlayacağını bilmemektedir. (3. Kişiler adına meşru savunma yapmak da
mümkündür.)
➢ Günün sonunda iyi bir şey yapılmıştır ama savunma bilinciyle hareket
edilmeden o kişi öldürüldüğü için kasten öldürme suçundan dolayı
sorumluluk vardır.
olduğunda bu noktada suç yoktur çünkü suçun maddi unsuru yoktur ama bu
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
Kişi aslında bir malı bir başkasına hediye etmek istemektedir. Bu yönde bir
iradesi vardır. Fırsat bulunduğu anda bu mal o kişiye verecektir. Ama bu kişi
bundan haberdar değildir. Ve bu kişi kendisine hediye edilecek olan malı gözüne
kestirip çalar. Bu olayın dış görünüşü itibariyle hırsızlık suçunun ele alınması
gerekmektedir. Bir başkasının malını onun rızası olmadan yararlanmak amacıyla
almak.
Yok deniliyorsa hırsızlık suçu oluşmuştur. Burada şöyle bir incelik vardır; zilyedin
rızasının bulunmaması hırsızlık suçunun bir maddi unsurudur. Eğer zilyedin rızası
varsa malı alan bu rızanın olmadığını düşünse bile objektif olarak maddi unsur
bulunmadığı için bu durumda hırsızlık suçu oluşmaz. Ama hediye verme iradesi
henüz somutlaşmamışsa ve bu şekilde bir alma eylemine de rıza yoksa bu durumda
hırsızlık suçu oluşur. Çünkü henüz bu aşama itibariyle malın kişi tarafından
alınmasına bir rıza gösterildiği söylenemez. Burada kişinin eğer zaten o malın
verilmesine yönelik rızası varsa ama onu alan böyle bir rızadan haberdar değilse
suçun maddi unsuru oluşmaz. Çünkü suçun oluşabilmesi için zilyedinin rızası
16
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
değildir. Objektif olarak maddi unsur oluşmadığı için hırsızlık suçu özelinde bir
değerlendirmede bulunulamaz.
Hukuka uygunluk sebepleri Türk Ceza Kanunu’nda 4 temel başlık altında ele
alınabilmektedir;
Bunların hepsi birer genel çerçeve hükümdür. Hepsi bakımından tüm hukuk
sistemindeki hukuka uygunluk sebeplerinin özellikle hakkın kullanılmasıyla kanun
17
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
Bunların hepsi elbette tek tek ele alınamaz ama bilinir ki eğer bir kanun
kişiye kullanması mümkün çerçeveyi çizerek bir hak bahsetmişse bu hakkın
kullanılması ceza hukuku bakımından da hukuka uygun mudur?
Bir kanun kişiye belirli bir nitelikte yetkiyi vermişse bu yetkinin şartları
çerçevesinde kullanılması hukuka uygundur denilir. 4 temel başlık vardır. Ama
unutulmamalıdır ki bu 4 başlığın altına tüm hukuk sistemindeki her türlü hukuka
uygunluk sebebi yerleştirilebilmektedir. Bu hakların hepsi bakımından hukuka
uygunluk sebebinin mevcudiyetinden bahsedilir.
Bir kanun hükmü sonucunda bir kamu görevlisinin (bazen kanun hükmünün sadece
kamu görevlisine değil tüm bireylere birtakım yetkileri kullanma imkanı tanıdığı
da görülebilmektedir.) bir kanun hükmünün çizdiği çerçevede, ortaya koyduğu
şartlarda o kanun hükmünün gereklerini yerine getirmesi halinde ortada bir
hukuka uygun davranış vardır.
Kanun öğretim elemanı sınav sonuçlarını en geç 20 gün içinde açıklar demektedir.
Burada 20 gün içinde sonuçların açıklanması da kanun hükmünün yerine
getirilmesidir. Bu bahsettiğimiz konsepte uygun değildir. Çünkü kanun hükmünün
gereklerinin yerine getirilmesi o görevin ifasının bünyesinde tipik bir davranış
modalitesi olması gerekmektedir. Yoksa bir görevin ifasıyla bağlantılı olarak
tipikliğin bünyesinde barındırmayan bir davranış ortada yoksa ceza hukuku
değerlendirmesine tabi bir davranış ortada yoktur. Bir öğretim elemanının derste
ders anlatması da görevin ifasıdır. Ama burada ceza hukuku ile bir bağlantısı
yoktur. Öğretim elemanının derse gelmemesi, kasten görevin gereklerini yerine
getirmemesi durumunda bunun ceza hukuku ile bir bağlantı olabilirdi ama diğer
durumda bunun ceza hukuku ile bir bağlantısı yoktur. Çünkü ortada bir maddi,
manevi unsurlar bütünlüğünü oluşturan bir davranış yoktur. Ama kişinin görevin
ifası çerçevesinde gözaltına alınması, telefonlarının dinlenmesi mümkündür.
18
Normalde bir kişinin başka kişiler arasındaki telefon görüşmelerini dinlemesi bir
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
suçu meydana getirir. (Türk Ceza Kanunu Madde 133/2) Ama başkaları arasında
gerçekleşen telefon görüşmelerinin dinlenmesi Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135-
138. maddelerindeki şartlar mevcutsa bu durumda suç değildir. Davranış kişilerin
rızasının olmaması sebebiyle yine tipiktir ama kamu görevlisi bu durumda bir suç
soruşturması- kovuşturması ile bağlantılı olarak başka şekilde bilgi edilmesinin
imkanı olmaması gibi birçok şartın varlığı halinde bu eylemi gerçekleştirmektedir.
Kanunda sayılan şartların varlığı halinde sistem demektedir ki; telekomükasyon
yolu ile yapılan iletişimin kişilerin bilgisi dışında onların rızası hilafına dinlemek
aslında maddi ve manevi unsurları bünyesinde barındıran bir davranıştır ama
görevin ifası söz konusu olduğundan hukuka aykırı değildir.
Mesela kişi avukat olarak İcra Müdürlüğü’ne gider ve buradan haciz işlemiyle ilgili
bir süreç nedeniyle hacze gider. Ama hacze gidilen ortam o kadar da sağlıklı bir
ortam değildir. Kimse hacze gelindiği için malını kibarca vermemektedir. Burada
bir kamu otoritesi kullanılmaktadır. Normalde bir kişinin malı rızası olmadan alıp
götürüldüğünde ortaya bazı suç tipleri çıkmaktadır ama bu durumda devlet hacze
konu malın alınmaya gidilmesine, evin kapısı çalındığında içeridekiler açmıyorsa
içeri rıza olmadan girilmesine, rıza olmasa da malın alınmasına izin verir. Tüm bu
eylemler kendi içinde aslında kanun hükmünün görevin ifası bağlamında tanığı
şartlar gündeme gelmeseydi hukuka aykırı olurdu. Ama bu şartlar gerçekleştiği
için hukuka uygun olduğu söylenir. Mesela görevin ifası dendiğinde kamu
görevlisinin gerçekleştirmiş olduğu zor kullanma yetkisi, kişinin belirli bir süre
hürriyetinden mahrum bırakılması ya da hürriyetinin kısıtlanması yetkisinin
tezahürü vardır. Devletin cebri eylemde bulunma eylem ve iktidarı kamu
görevlisinin üzerinden somutlaşmaktadır.
İdam cezasını uygulayan kişinin yani cellatın davranışı aslında kasten öldürme
davranışının tipikliğin bünyesinde barındırmaktadır. Bu kişi aslında kasten
öldürme suçunun tipik davranışını gerçekleştirmektedir. Bir kimsenin hayatını
sonlandırıcı davranışı gerçekleştirdiğinin bilincindedir. Suçun maddi unsurları
vardır. Davranış kasten gerçekleştirilmektedir. Ama idam cezasını kabul eden bir
sistemde bu infazı gerçekleştiren celladın davranışı tipik olmakla beraber bir
19
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
2. Görevin ifası ile ilgili üzerinde durulacak en önemli nokta kolluğun silah
kullanma yetkisidir. Silah kullanmak özü itibariyle demokratik bir hukuk
devletinde tehlikeli, riskli, kişilerin vücut bütünlükleri bakımından ciddi bir
tehlikeyi bünyesinde barındıran ama vazgeçilmez nitelikte bir davranış
modalitesidir. İstisnai olmakla beraber bazı durumlarda kanun belli kişilere
özellikle de kolluk kuvvetlerine silah kullanma yetkisi bahşetmiştir. Farklı
gerekçelerle kolluğun silah kullanmasına imkan tanıyan düzenlemeler vardır.
Kolluk herkes gibi meşru savunma halinde silah kullanabilir.
20
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 11. HAFTA / 2022
23
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
15.00₺
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
İLHAN ÜZÜLMEZ
DÖNEMİ:GÜZ- DÖNEMİ
Türk Ceza Kanunu’nda dört ana başlık altında hukuka uygunluk sebepleri
toplanmaktadır;
Burada önem arz eden husus şudur; bir müessesenin kanunda hukuka uygunluk
sebebi olarak düzenlendiği nasıl anlaşılır? Meşru savunmaya ilişkin Türk Ceza
Kanunu’nun 25. maddesinin 1. fıkrası okunduğunda bunun hukuka uygunluk
sebebi olduğu nasıl anlaşılır?
Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek
1
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Meşru savunmada birinci şart kişinin kendisine yönelik veya bir üçüncü kişiye
yönelik bir saldırı bulunmasıdır.
Maddi saldırılara yönelik meşru savunma mümkündür. Maddi saldırı ile kastedilen
dış dünyada kişinin yaşamına, vücut bütünlüğüne, malvarlığına, somut bir varlığa
yönelik olarak gerçekleştirilen saldırılardır. Şekli nitelikteki saldırılar yani sözle
gerçekleştirilen saldırılar bağlamında meşru savunma mümkün değildir
denmektedir. Mesela hakaret fiiline karşı meşru savunma söz konusu
olamamaktadır. Çoğunlukla kişiye hakaret edilir ve kişi de buna sinirlenerek
hakaret edene yumruk atar. Burada meşru savunma yoktur. Saldırı sona ermiştir
ve tekrarı da mümkün gözükmemektedir. Burada hakaret eden kişiye yumruk atan
kimse ancak bir suça karşılık tepki verdiğinden dolayı haksız tahrik kapsamında
ele alınabilir.
Bu ayrım terk edilmiştir. Her türlü saldırıya; vücut bütünlüğüne, yaşama, cinsel
dokunulmazlığa, şerefe, irade özgürlüğüne yönelik her türlü saldırıya bu saldırının
mahiyeti gereği defedilmesi sona erdirilmesi mümkün olan her türlü saldırıya
yönelik meşru savunma mümkündür. Sürekli hakaret eden ve susmayan biri varsa
ağzı kapatılabilir. Bu meşru savunma kapsamında ele alınabilir. Dolayısıyla burada
yapılan maddi saldırı-şekli saldırı biçiminde bir ayrım yapılmaz. Bu saldırı kişinin
kendisine veya 3. kişiye yönelik hayatına, vücut bütünlüğüne, cinsel
dokunulmazlığına, malvarlığına, şerefine, irade özgürlüğüne yönelik olabilecek olan
bu saldırı halihazırda gerçekleşmekte olan, gerçekleşmesi kesin addedilen (henüz
gerçekleşmeye başlamamış ama maddi olayın koşullarına göre gerçekleşmesi kesin
addedilebilir bir saldırı) yahut tekrarı kesin addedilebilen nitelikte bir saldırı
olmalıdır. Yani muhtemel bir saldırıya karşı meşru savunmanın
gerçekleştirilebilmesi mümkün değildir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Ama kişi muhatabını arayıp şu gün seni öldüreceğim de diyebilir. Bu kişi gerçekten
de söylediği gün söylediği saatte elinde silahla sokağa girer. Ama henüz daha
muhatabının önüne çıkıp ona silahını yönlendirmiş değildir. Bu kişi sokaktan
girdiği anda meşru savunma gerçekleşir mi, gerçekleşemez mi?
Bu olayda artık bir saldırı gerçekleşmesi muhtemelin önüne geçmiştir çünkü kişi
gelmiştir. Teknik anlamda burada bir incelik vardır. Mesela suça teşebbüs
bağlamında ortada bir şey yoktur, henüz suçun icrasına başlanmamıştır. Henüz
icrasına başlanmamıştır ama o suçun icrasına yönelik somut olayın koşullarına göre
ortada bir kesinliğe yakın bir ihtimal mevcuttur. Haliyle burada meşru savunmanın
saldırının mevcudiyeti koşulu oluşmuştur.
➢ Fiili olarak sona ermiş ama saldırının tekrarının söz konusu olması kesin
addedilen hallerde meşru savunmada bulunulabilir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Saldırı koşullarının mevcut olmasına rağmen savunma ile ilgili ne gibi şartlar
bulunmalıdır?
Meşru savunma ile ilgili kanundaki düzenleme de gözden geçirildiğinde görülür ki;
savunmanın saldırıyı defetmeye yönelik, saldırıyı defedecek ölçüde olması
gerekir. Savunma davranışının zorunluluğundan ya da gerekliliğinden bahsedenler
vardır. Her iki kavram da aslında yanılmaktadır. Mesela savunma davranışının
zorunluluğu denilirse az önceki örnekte kolluğu arasaydı ya da kaçsaydı gibi
tartışmalara girilmek zorunda kalınır. Zorunluluktan ne anlaşılmaktadır?
Savunmanın gerekliliği denirse ise bir kişiye karşı gerçekleşen ya da
gerçekleşmesi muhakkak addedilen bir saldırı olduğunda savunmanın gerekli
olmadığı bir kurgu hayal edebilmek mümkün müdür?
Bunun dışında saldırının (savunma değil saldırı denmek istenmiştir, hoca daha
önce söylemesi gerektiğini ama sonradan söylediğini belirtmiştir) bir niteliği
olarak karşımıza şu da çıkabilir; bir kişi, bir insan saldırının kaynağı olmalıdır.
Bazen saldırı bizzat o kişinin davranışıyla somutlaşmaz. Mesela bir hayvanı bir
başkasına ısırması için yönlendirmek de mümkündür. Aslında bir hayvan tamamen
6
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
kendi içgüdüsel davranışıyla bir başkasını ısırırsa teknik anlamda burada meşru
savunma gerektiren bir saldırı yoktur. Sosyal açıdan hayvan saldırdı dense de bu
durum özelinde meşru savunma yapılabilecek bir hal yoktur. Sokak köpeği ısırdı
kimsenin sorumluluğu yok denilemez ama o durum özelinde meşru savunma
yapılabilir bir hal yoktur. Bu köpeğin başıboş bırakılması, meskun mahalde
bulundurulması bağlamında ihmali olan biri olabilir. Bunlarla ilgili hukuki
değerlendirme de yapılabilir ama bir insanın başkasına saldırması için
yönlendirmediği hayvanın tamamen kendi içgüdüsel mekanizmasıyla
gerçekleştirmiş olduğu bir zarar verici durum meşru savunmaya konu değildir.
Saldıran hayvan ateşli silahla vurulursa bu bir meşru savunma değildir çünkü
ortada bir saldırı yoktur. Kendisini ısırmaya gelen bir hayvanı ateşli silahla
öldüren kişinin yaptığı ancak zorunluluk hali olabilmektedir.
Kişi köpeğini birinin üstüne salar. Kişi ise kendisi zarar görmemek için köpeği
vurmaktadır. Bu meşru savunma mıdır?
Meşru savunmada savunma fiili bağlamında üzerinde durulacak bir diğer husus
meşru savunmanın saldırıyı o anın koşullarına göre defedecek ölçüde olmasıdır.
Savunmanın saldırıyı defedecek ölçüde olmasıyla ilgili birtakım soyut belirlemeler
yaparlar ama bu belirlemelerin hepsinin üzerinde durmak gerekir. Saldırgan
silahla saldırı gerçekleştirmektedir bu saldırı silahla defedilebilir ama saldırgan
eğer bir silah kullanmıyorsa savunma amacıyla bir silah kullanılamaz şeklinde bir
belirleme doğru değildir. Yeter ki savunma fiili saldırıyı defetmeye matuf ve
7
defedecek ölçüde olsun. Soyut bir biçimde bunun söylenmesi mümkün değildir.
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Yargıtay’ın 2015 tarihinde verdiği çok ünlü bir karar vardır. Gece’nin üçünde
vatandaşın işyerine gelinmiş ve kepengi kaldırılıp dükkanı soyulmaya başlanmıştır.
Bu arada vatandaş da işyerinin iki kat üstündeki dairesinden balkona çıkmıştır ve
hırsızlara seslenmiştir. Sonra vatandaş tüfeğini çıkarmış ve balkondan havaya
doğru ateş etmiştir. Gerçekten de üç hırsızdan ikisi kaçmıştır. Ama diğer hırsız
ısrarla delikanlıysan in, durdurabiliyorsan durdur tarzında söylemlerde bulunarak
soyguna devam etmiştir. Dükkandaki her şeyi arabaya yüklemiş arabanın arkasını
kapatmış ve sürücü koltuğuna gitmiştir. Tam yola çıkarken işletme sahibi arkadan
ateş etmiştir. Bunun sonucunda arka camdan giren kurşun araca kolileri yükleyip
harekete geçmiş kişinin sırtından girmiş ve ölümüne sebebiyet vermiştir.
Bu olayda malını korumak amacıyla tüfekle araca ateş eden mal sahibinin
hırsızlık suçunun faili olan saldırganı öldürme davranışı meşru savunma
kapsamında mıdır, hukuka uygun addedilebilir mi?
Hakkın Kullanılması
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
hukuki yetkileri ifade eden kavramdır. Dolayısıyla kişi hakkını kullanırken, hakkın
kullanım çerçevesinin içindeyse, bu kişinin davranışı haksızlık olarak addedilemez.
Bir yandan hakkın kullanılması olan bir davranışın bir yandan da en üst düzey
haksızlık olan suçu teşkil etmesi zaten kendi içinde bir çelişkidir. Hakkın
kullanılması bir hukuka uygunluk sebebidir.
Birçok davranış bir hakkın kullanılması niteliğindedir. Ama Ceza hukuku doğası
gereği tüm hak kullanımlarıyla ilgilenmez. Çünkü ortada tipik bir davranış olmaz.
Tipikliğin mevcut olması gerekmektedir. Sonra hukuka aykırılık var mıdır, yok
mudur bakılır.
Hakkın kullanılması bir suçun kanuni tarifinde yer alan tipiklik unsurlarını
bünyesinde barındırdığı zaman sistemsel olarak bu hakkın kullanımı şartları
çerçevesinde mi gerçekleşmiştir yoksa bu sınır aşılmış mıdır ya da hakkın kötüye
kullanılması söz konusu olmuş mudur diye bakılır. Bir hak kullanılmalıdır ama
niteliği gereği bu hakkın kullanımı bir tipiklik ortaya koymalıdır.
Mesela kişinin iddia ve savunma hakkı vardır. Demokratik bir hukuk devletinde
kişinin bir konuyla ilgili bir iddiayı ileri sürmek veya kendisine yöneltilen bir
isnada yönelik savunmasını ortaya koyma hakkı anayasanın 36. maddesinde ve ilgili
birtakım mevzuatlarda mevcuttur. Bu düzenlemelerin hepsinde ortada bir iddia
ve savunma faaliyeti olmalıdır. Bu iddia ve savunma faaliyeti niteliği gereği soyut
olarak bakıldığında bir kişiyle ilgili şeref ve saygınlığı rencide edici içeriğe sahip
olacaktır. Bunlar soyut olarak bakıldığında kendi içinde hakaret suçu ve benzeri
suçları oluşturabilecek davranışlardır. Ama ne zaman ki bir iddia bir savunma ile
bağlantılı olarak ileri sürülür ve bu bağlamın da ötesine geçmez o zaman hakkın
kullanılması çerçevesindedir denir. Mesela davalıyla ilgili birtakım kişisel
özellikler ileri sürülerek gerçekleştirdiği davranış ile alakalı bir iddia ileri
sürülmüş olabilir. Ve bu hukuki iddia olayla alakalıdır. Aslında soyut olarak
bakıldığında hakaret teşkil edebilecek birtakım sözler burada hakkın kullanılması
bağlamında ele alınabilir. Ya da ceza hukukunda hakaret suçu ile bağlantılı bir özel
hukuka uygunluk sebebi vardır, karşılığı anayasada da vardır; isnadın ispatı.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Kişinin malının meşru savunmada olduğu gibi aktüel olarak gerçekleşmekte olan
bir saldırıda değil ama önceden korunmasına yönelik birtakım savunma fiilleri
vardır. Örneğin bir kişinin bir arazide müstakil bir evi vardır. Bu evin bahçesi,
havuzu… vardır. Yoldan geçen biri de buraya girmek istemektedir. Ancak buraya
girilmemesi için evin etrafı dikenli telle çevrilmiştir. Ama bahçeden bir şey almak
için oraya girmek isteyen kişi bu dikenli teller nedeniyle yaralanmıştır ve hatta
belki ölmüştür. Bu dikenli tel çekildiği esnada ortada mevcut bir saldırı yoktur.
Haliyle bu fiil an itibariyle meşru savunma değildir. Ama kişi malını korumak için
önceden almış olduğu eylem gerçekten somutlaşmış bir olay üzerinde konuta
girmeye çalışan kişinin yaralanmasına sebebiyet vermiştir. Bu fiil meşru savunma
değildir ama hakkın kullanılmasıdır. Buna medeni hukukta önleyici meşru savunma
denmektedir.
Önleyici meşru savunma kişinin malını koruması için ona verilen bir haktır ama
öyle bir sistem kurulmuştur ki biri dokunduğu anda yüksek voltaja kapılarak kül
olmaktadır. Mesele de buraya girmeye çalışanın gerçekten yanmasıdır. Böyle bir
önleyici meşru savunma hukuka uygun değildir çünkü hakkın o malın savunulmasına
hizmet etmesi gerekmektedir. Bu örnekte durum malın savunulmasının ötesine
geçmektedir. Kişilerin yaşam hakkı, vücut bütünlüğü bakımından malın savunulması
amacının ötesinde başka bir uygulama haline gelir ve hakkın kullanılması
kapsamında değildir.
davranış değildir. Ama bazı düzenlemelere göre hakkını orantısız olarak aşırı bir
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
biçimde kullanan kişi suç işlemektedir. Kişi sürekli dilekçe verip sürekli talepte
bulunarak kamu otoritesini sürekli meşgul etmiştir. Burada bağımsız bir suç tipi
öngörülmüştür. Yani normalde gerçekleştirilmesi ceza hukukunu hiç
ilgilendirmeyen bir biçimde hakkın kullanılmasıdır ama artık bir yerden sonra o
hakkın açıkça abartı bir şekilde kullanılması bağımsız bir suç tipi olarak
öngörülmüş olabilmektedir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
➢ Güncel olması
Güncellik mutlaka habere konu olan olayın o an itibariyle gerçekleşmesi
değil ama o olayın mevcut tartışma ortamında bir güncellik arz etmesi
gerekmektedir. Eskiden yaşanmış bir olay da gündeme yeniden getirilmiş
olabilir. Yeter ki mevcut durumla bir fikri bağının ortaya konulabilmesi
mümkün olsun.
➢ Haberin içeriğinin kaleme alınış tarzıyla olay arasında bir düşünsel bağ
bulunması
Basının yapmış olduğu haber bu şartları bünyesinde barındırıyorsa bir suç yoktur,
bu hakkın kullanılması kapsamındadır. Ancak bu şartlar yoksa meşru değildir.
İlgilinin Rızası
Rıza bazı hallerde hukuka aykırılık unsuruyla değil tipiklikle alakalıdır. Fiilin bir
negatif niteliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Tipikliğin ortadan kaldıran, tipikliğin
oluşmasını engelleyen rıza. Bu tarz davranışlarda zaten rızaya istinaden
gerçekleştirilen bu davranış ceza hukukunun ilgilendiği bir davranış olmamaktadır.
Mesela bir malın sahibi tarafından yere atılıp kırılması ceza hukukunun ilgilendiği
bir davranış değildir. Aynı şekilde malın sahibi malını bir başkasına verip kırmasını
isterse burada mala zarar verme suçunda rıza tipiklikle alakalı bir meseledir.
14
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Fiille bağlantılı olarak öncelikle şu ele alınmalıdır; eğer bir fiil sadece
muhattabının rızası hilafına gerçekleştiğinde suç teşkil ediyorsa, rızanın
mevcudiyeti halinde o fiil tipik bir fiil teşkil etmiyorsa bu rıza tipiklikle alakalıdır.
Bir de genel hükümlerde kanun koyucunun düzenlediği bir rıza tipi vardır.
Bazı hallerde kişilerin rıza açıklaması, rıza beyanı belli şartlara uygun bir
biçimde yapılması gerekir ve bu menfaatin üzerinde bir tasarrufta bulunulurken
bunun hukuk uygun addedilebilmesi için birtakım kanunda şartlar öngörülmüştür.
Bu şartların öngörülmesinin sebebi de müdahale edilecek olan hukuki menfaatin
önemi, değeri ve yoğunluğudur. Mesela bir ağır bir tıbbi müdahale eyleminde
bulunulacaktır. Buna yönelik olarak kişinin rızası fiili hukuka uygun hale
getirmektedir ama bu rıza belirli bir bilgilendirmeyi, belirli bir hukuki niteliği
bünyesinde barındırmaktadır. Bu durumda aydınlatılmış onam belgesi
gerekmektedir. Bunun sadece imzalanması da yetmemektedir. Belgenin ayrıca
ilgiliye anlatılması gerekmektedir. Böyle bir rıza ortaya konulmazsa
gerçekleştirilen tıbbi müdahale işlemi hukuka aykırı olmaktadır. Tipikliğin ortadan
kaldıran rızayla hukuka uygunluk sebebi olan rıza arasındaki en temel farklılık
şudur; tipikliğin ortadan kaldıran rızada, rıza iradesinin dışsallaşması
gerekmektedir ve herhangi bir şekli şarta bağlı değildir. Çok büyük bir normatif
nitelik özgülenmez. Hukuka uygunluk sebebi olan rızada ise rıza daha niteliklidir,
muhteva olarak daha önemli bir konuya ilişkindir. Bu nedenle de belirli kriterleri
bünyesinde barındıracak şekilde dışsallaşması gerekmektedir. Bu ayrım Türk
sisteminde yapılmak zorundadır. Bazı yazarlara göre ise tipikliğin ortadan
kaldıran rıza diye bir şey yoktur. Rıza ile bağlantılı tüm düzenlemeler hukuka
aykırılıkla ilişkilidir. Ayrıca sayıca çok daha az olan bir grup yazar da demektedir
15
ki; rıza hiçbir zaman hukuka aykırılıkla alakalı değildir, rıza her zaman tipiklikle
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Kişinin üzerinde tıbbi amaçlı deney yapılmasına yönelik bir iradesi vardır. Bir
firma da deneye kobay olacak kişiye ödeme yapmaktadır.
Burada ben olurum denmesi başlı başına insan üzerinde deney suçunun
oluşmamasına neden olur mu? Kişinin salt sözel rızasının bulunması bu
davranışın hukuka uygunluğu açısından yeterli midir?
Kanun böyle durumlarda vasıflı rıza aramaktadır. Sadece sözel olarak ifade
edilen rıza yeterli değildir. Ayrıca belirli bir olgunluk beklenmektedir. 14
yaşındaki çocuğun bu durumda rızası geçerli değildir. Sistem bu davranışın
çocuğun kendisi üzerindeki sosyal anlamını bilebilecek durumda mı sorgulaması
yaparak bir somutlaştırma yapmaktadır. Dolayısıyla bir hukuka uygunluk sebebi
olarak rızanın karşımıza çıktığı hallerde bu rıza beyanının vasıflı bir biçimde
belirli bir takım şartları bünyesinde barındıracak bir biçimde açıklanmasını
öngörmüştür. Mesela tıbbi müdahaleye yönelik olarak kişinin rızasının ortaya
konulması belirli bir prosedüre bağlanmıştır; aydınlatılmış onam. Yazılı olmalıdır,
kişiye anlatılmalıdır… Kişinin sadece rızam var demesi koşul olarak geçerli
değildir. Rızanın geçerlilik koşulu olarak birtakım şartların öngörüldüğü hukuka
uygunluk sebebi olan rızada bu şartlar mevcut değilse o rıza hukuka uygun
değildir. Haliyle de ortada bir suç var demektir. Bir tıbbi müdahalede
aydınlatılmış onam beyanı usulüne uygun bir biçimde alınmamıştır. Bu durumda
rıza geçerli değildir.
Cinsel suçlarda kanun koyucu kendisi hangi yaş grubunda bulunan kişilerin
rızalarına belirli ölçüde bir değer atfedilebileceğine ilişkin düzenlemeler
yapmıştır. Türk Hukuk Sistemi’nde 15 yaşından küçük çocuğun gerek cinsel ilişki
boyutuna varmış gerek cinsel ilişki boyutuna varmamış cinsel davranışlara yönelik
rızası kabul edilmemektedir. 15 yaşından küçük çocuğa karşı herhangi bir cinsel
motifli davranışa çocuğun rıza göstermesi mümkün değildir. 15-18 yaş grubunda
bulunan çocuklar bakımından ise muhattap olduğu cinsel davranışın ya da bizzat
kendi katıldığı cinsel davranışın niteliği dikkate alınır. 15-18 yaş grubunda bulunan
çocuklarda cinsel ilişkiye girme hususunda bu kişilerin rızası yine o davranışın
tipik olmadığını kabul etmememiz sonucunu doğurmamaktadır. 15-18 yaş arasında
bulunan çocuğun rızasıyla cinsel ilişkiye girmesi halinde bu sefer reşit olmayanla
cinsel ilişki suçu oluşmaktadır. Ama çocuğun cinsel istismarı suçu oluşmamaktadır.
Burada aslında rızaya bir önem bir değer atfedilmiştir. Suçun niteliği
16
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
olmasaydı bu durumda çocuğun cinsel istismarı suçu ortaya çıkardı. Cinsel ilişki
bağlamında rızası varsa bu durumda reşit olmayanla cinsel ilişki suçu ortaya
çıkmaktadır. 15-18 yaş arasında bulunan çocuğun cinsel ilişki boyutuna varmayan
cinsel davranışlara rızası varsa bu durumda suç yoktur. Cinsel ilişki boyutuna
varmamışsa, rıza da varsa suç yoktur. Demek ki kanun koyucu cinsel suçlarda
çocuğun rızasıyla bağlantılı bir basamaklandırma öngörmüştür. 15-18 yaş arasında
cinsel ilişki boyutuna varmayan davranışlara rızası varsa bu tipiklikle ilişkili bir
rızadır.
Bazı hallerde rıza içeriğine ulaşmak mümkün değildir ama şöyle bir akıl yürütme
söz konusu olabilmektedir; bu kişi durumdan haberdar değildir ama eğer
haberdar olsaydı bu davranışta bulunmamıza rıza gösterirdi. Örneğin bir kişi
tatile çıkarken evinin kapısını kitler ve gider. Daha sonra bu kişinin evinden su
akmaya başlar. Evde sorun olduğuna dair bazı göstergeler vardır. Komşusu da
gittikçe kötüye giden bir durum olduğunu görünce ve kişiye ulaşamayınca kişi
burada olsaydı benim bu davranışıma rıza gösterirdi diyerek eve giriyor ve sorunu
çözmeye yönelik girişimde bulunuyor. Komşunun bu girişimi rıza kapsamında ele
alınabilir mi alınamaz mı?
Bir trafik kazası ya da başka bir sebeple bilincini kaybetmiş olan bir kimseye
tıbbi müdahale uygulanacaktır ama kişinin bilinci yerinde değildir. Kişinin bilinci
açılana kadar yani rıza göstermeye ehil olana kadar kişinin beklenmesi mümkün
değildir.
Aslında kişinin bilinci yerindedir ve ona bir tıbbi müdahale ile ilgili
bilgilendirmede bulunulmuştur ama yapılan işlem sırasında daha önce üzerinde
konuşulmamış bir organı üzerinde başka bir sorun daha olduğu görülmüştür.
Doktor burada üzerinde daha önce anlaşılmamış bu işlemi yaparsa bu işlem
hukuka uygun mudur?
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Türkiye’de daha çok tartışılan mesele varsayılan rızadır. Varsayılan rızada ise
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Kişi çok katı bir Yehova Şahidi’dir. Bilinci açık değildir ve kişiye kan verilmesi
gerekmektedir ama bu kişinin dini inancına göre bu uygun değildir. Varsayılan rıza
bu durumda merkeze somut olaydaki kişi alınarak mı tespit edilecektir yoksa
objektif bir üçüncü kişi merkeze alınarak mı tespit edilecektir. Elbette böyle bir
durumda kişinin kendisi esas alınacaktır. Böyle tıbbi müdahalelerle alakalı son
dönemde gelişmeler vardır. Mesela hasta tasarrufu, vasiyetnamesi vardır. Kişinin
bilinci kapalı olduğunda kendisine ne şekilde bir müdahalede bulunulmasını
istediğini belirttiği bir içerik vardır. Somut olayda kişinin daha önceden hasta
vasiyetnamesi hazırladığı konu varolduğunda hazırlanan hasta vasiyetnamesi o
kişiye karşı varsayılan rızanın mevcudiyetini etkileyecek bir sonuç doğuracak
mıdır? Bu tartışma da henüz Türkiye’de yoktur. Ama başka sistemlerde bu tarz
tartışmalar vardır.
Tipiklikle ilgili bir rıza söz konusu olduğunda sadece ceza hukuku bakımından
tipik olmayan bir davranış var denilebilir. Bu davranışın başka bir hukuk dalı
19
bakımından hukuka aykırılık teşkil etmesi mümkün olabilir. Ancak eğer hukuka
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
uygunluk sebebi olan rıza varsa söz konusu davranış tüm hukuk sistemi
bakımından hukuka uygundur. Ayrıca tipikliğin ortadan kaldıran rıza denilirse
rızanın varlığında hatayı suçun maddı unsurlarında hata kapsamında ele almak
gerekir ama hukuka uygunluk sebebi olarak kabul edildiği hallerde rızanın mevcut
bulunmadığı ama failin mevcut olduğunu düşündüğü hallerde meseleyi suçun maddi
unsurlarında hatayla ilişkili olarak değil hukuka uygunluk sebeplerinin maddi
şartlarında hata hükümlerini uygulayarak ele almak gerekir.
Hukuka uygunluk sebebi varsa davranış hukuka uygundur. Günün sorunda ise ceza
sorumluluğunu azaltıyor denilemez. Davranış hukuka uygun olduğundan ceza
sorumluluğu söz konusu değildir. Bu nedenle bahsedilen şeyin ne olduğunun
anlaşılması gerekmektedir. Ortada bir hukuka uygunluk sebebi varsa, hukuka
uygunluk sebeplerinin maddi koşullarının oluştuğu tespit edilebiliyorsa kişi hukuka
uygun davranıyordur. 30. maddenin 3. fıkrası hukuka uygunluk sebeplerinin maddi
şartlarında hatayla bağlantılı ele alınacak bir düzenlemedir çünkü kanun koyuncu
30. maddenin 3. fıkrasında hem hukuka uygunluk sebeplerinin maddi şartlarında
hatayı hem de kusurluluğu ortadan kaldıran veya azaltan sebeplerin maddi
20
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Kişi gece vakti evine yürüyerek dönmektedir. Kişiye doğru hızlı bir biçimde elinde
bıçakla koşmakta olan bir kişi daha mevcuttur. Giderek yaklaşmaktadır. Kişi
kendisine doğru gelen kişinin kendisini görünce rotasını değiştireceğini
düşünmüştür ama bu da gerçekleşmemiştir. Kişinin de üzerinde taşıdığı bir silah
vardır. Ve kişi bu silahla bıçakla gelen kişiye ateş eder. Kişi burada kendisine
saldırılacağını düşünmektedir. Ama aslında sonradan anlaşılmaktadır ki bıçakla
koşan kişinin saldırı amacı değil de bambaşka bir gayesi vardır. Ancak somut
olayda kişi bir saldırının mevcut bulunduğunu düşünmektedir. Meşru şartlarının
şartlarından biri de saldırının var olmasıdır ancak burada saldırı yoktur. Ama kişi
olduğunu düşünmüştür yani kişinin hatası vardır. Kişinin burada meşru savunmanın
maddi koşullarından biri olan saldırının mevcudiyetine dair bir hatası vardır. İşte
ceza hukuku sisteminin şu andaki sorusu budur.
Bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartında hataya düşen kişiyle bağlantılı
bu hata nasıl etki doğurur?
Başka örnekler olması da mevcuttur. Mesela kolluk bir kişiyle ilgili verilen
yakalama kararının icrasını gerçekleştirirken aslında yakalama kararında adı
geçen Ahmet’tir. Ancak kolluk giderek Mehmet’i yakalamıştır. Kolluk bakımından
bir kimseye karşı gerçekleştirilen yakalama işlemi o kişinin hürriyetini kısıtladığı
için hukuka uygun addedilebilmesi ancak o kararda adı geçen kişi yakalandığında
söz konusu olabilmektedir. Ama kolluk ise hatası dolayısıyla giderek A’yı
yakalaması gerekirken B’yi yakalamıştır. Bu süreçte de B’yi yakalamıştır ve B bu
süreçte hürriyetinden yoksun kalmıştır. Ama hukuka uygunluk sebebinin maddi
şartı hakkında yakalanma kararı verilen kişinin yakalanmasıdır.
X’in konutunda arama kararı verilmiştir. Ancak X’in konutu diye Y’nin konutuna
girilmiştir. Kanun hükmünün yerine getirilmesi- görevin ifası hukuka uygunluk
21
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Kast suçun maddi unsurlarının somut olayda gerçekleştiği yönündeki bilgidir. Yani
kast aslında bu bağlamda tipiklikle ilişkilendirmiştir. Kast, tipiklik kastıdır. Yani
maddi unsur kastıdır. Kastın konusunu suçun maddi unsurları oluşturur. Hukuka
uygunluk sebeplerinin maddi şartlarında hata söz konusu olduğunda kanunda böyle
bir düzenleme yokmuş gibi düşünülürse;
Bazı yazarlar derler ki; hukuka uygunluk sebebinin maddi şartı somut olayda
gerçekleşmemiş olmasına rağmen gerçekleştiğini düşünerek hareket eden kişinin
sanki suçun maddi unsurlarında hataya düşmüş gibi muameleye tabi tutulması
gerekir. Yani kastının bulunmadığını kabul etmek gerekir. Bunu söylerken belirli
teorik altyapılar oluşturulmuştur. Hukuka aykırılık ve tipiklik arasındaki ilişki
anlatılırken denmiştir ki; tipiklik hukuka aykırılığın karinesidir. Ama tipiklikle
hukuka aykırılık özdeş değildir. Hukuka aykırılığın tipik olduğu tespit edilen bir
davranışla bağlantılı bulunan değer yargısı yani objektif hukuk düzeni esas
alınarak bir değerlendirmesi olduğu söylenmiştir. Ama bunun alternatifi olan bir
başka görüşten daha bahsedilmişti. Bu görüşe göre; tipiklik, hukuka aykırılığın
varlık nedenidir. Hukuka aykırılığın da tipiklik içinde olduğu bu görüşme kabul
edilmektedir. Bu görüş tipikliğin negatif unsurları teorisidir. Tipikliğin negatif
unsurları teorisini benimseyenler bu olayda hiçbir sorun yaşamazlar çünkü bu
görüşe göre hukuka aykırılık unsuru tipiklikle ilişkili olduğu için bir hukuka
uygunluk sebebinin maddi şartında hataya düşen kişinin hatası tipikliğin kaldırır.
Bu nedenle suçun negatif unsurları teorisine mensup olan bir yazarın hukuka
uygunluk sebeplerinin maddi şartlarında hatayı kastı engelleyen hata kapsamında
ele alması gayet anlaşılırdır. Çünkü bu yazara göre zaten hukuka aykırılık tipikliğin
bir unsurudur. Hukuka uygunluk sebeplerinin maddi şartında hataya düşen bir
kimsede tipiklik kastı yoktur. Bu suçun negatif unsurları teorisinin kendi içinde
sağladığı en tutarlı argüman budur. Tipiklikle hukuka aykırılık ilişkisini ifa
edemese de hukuka uygunluk sebeplerinin maddi şartlarında hata mevzusunda iyi
bir çözüm sunmaktadır.
atılmış bir teoridir. Aslında işin özü kusur teorisi ve kast teorisidir. Katı kusur,
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
sınırlı kusur, hukuki sonuçları bakımından farklılaşmış sınırlı kusur teorileri gibi
alt teoriler sadece hukuka uygunluk sebeplerinin maddi şartlarında hata
mevzusunu açıklamak için ortaya atılmıştır. Kusur teorisinin konseptine göre kast
ve kusur birbirinden ayrılmaktadır. Haksızlık bilinci kastın bir bileşeni değildir.
Kusur teorisinde kast suçun maddi unsurlarına ilişkin bilgi sahibi olmayı ifade
eder. Kast teorisinde kast hem suçun maddi unsurlarına ilişkin bilgiyi hem de
haksızlık bilincini barındırır. Dolayısıyla kast teorisinde kastın muhtevası kusur
teorisine kıyasla hem unsur bilgisini hem de haksızlık bilincini kapsar. Bugün bu
ikisi arasında kusur teorisi bizim hocalarımızca benimsenmektedir. Yani aslında
kastın konsepti suçun maddi unsurlarına ilişkin bilgiyle sınırlandırılmaktadır. Kusur
teorisini benimseyen yazarların yani kastı suçun maddi unsurlarına ilişkin bilgiden
ibaret addeden yazarların bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında
hataya düşülmesi halinde meseleyi kastla bağlantılı ele alması mümkün değildir.
Çünkü hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında hata suçun maddi unsurlarıyla
ilişkili değildir. Bu nedenle katı kusur teorisi, kusur teorisinin hukuka uygunluk
sebeplerinin maddi şartlarında hata bakımından tutarlı bir biçimde uygulanmasını
gerektirir. Katı kusur teorisi der ki; zaten kusur teorisinin konseptinde kast
suçun maddi unsurlarının bilinmesidir. Bir hukuka uygunluk sebebinin maddi
şartlarında hataya düşen kişi suçun maddi unsurlarına ilişkin bilginin sahibidir.
Hukuka uygunluk sebebinin şartıyla ilgili bilgi sahibi değildir. Bunun kastla bir
ilgisi yoktur.
ortaya atılan bir görüştür. Ama Türk Hukuku’nda da baskın görüş sınırlı kusur
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
teorisidir. Sınırlı kusur teorisine mensur yazarlar bir hukuka uygunluk sebebinin
maddi koşullarında hataya düşüldüğünde failin kasten hareket etmediğini
söylerler, tıpkı 30. maddenin 1. fıkrasında benimsenen formülde olduğu gibi
taksirinin mevcut bulunup bulunmadığını değerlendirmek isterler. Az önce
bahsedilen ilk örnekte kişi bir saldırı olmamasına rağmen elinde bıçak olan kişinin
saldıracağını düşünmektedir. Kişi de kendisine saldırılacağını düşündüğü için kişiyi
vurmaktadır. Burada hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında hata
bulunmaktadır.
türlü anlayış kanunun aksine bir görüş olmaktadır. İlhan hoca ve Mahmut hoca
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Hukuka uygunluk sebebinin sınırının aşılması hatadan farklıdır çünkü bir hukuka
uygunluk sebebinin sınırının açıldığından bahsedilebilmesi için öncelikle hukuka
uygunluk sebebinin maddi şartlarının objektif olarak mevcut bulunması
gerekmektedir. Hatada ise bu şart mevcut değildir ama kişi bunu bilmemektedir.
Kişi mevcut olduğunu düşünmektedir. Meşru savunmanın koşullarının oluşmamasına
rağmen koşullarının oluştuğunu düşünerek hareket eden kimse hata bağlamında
ele alınmaktadır. Meşru savunmanın koşulları vardır ama kişi savunmaya ilişkin
davranışında ölçüyü aşmaktadır. Bu durumda mevzu hata ile ilgili değildir. Bu
durum sınırın aşılmasıyla ilgilidir. Hukuka uygunluk sebebinin şartlarının
oluşmasına rağmen sınırının aşılmasıyla bağlantılı açıklamalar hata ile ilgili yapılan
açıklamalarla ilgili değildir. En önemli farklılık bir durumda koşullar oluşmamışken
koşulların oluştuğu düşünülmüşken diğer durumda koşullar oluşmuştur ama hukuka
uygun nitelikteki davranışta bulunulurken hukuka uygunluk sınırının çerçevesinin
ötesine geçilmiştir. Dolayısıyla Türk Ceza Kanunu’nun 27. maddesinin 1. ve 2.
fıkrası hükümleri bu çerçevede ele alınmaktadır. 27. maddenin 1. fıkrası bir
hukuka uygunluk sebebinin sınırının taksirle aşılması halinde ne şekilde bir
cezalandırma cihetine gidilebileceğine dair bir düzenleme öngörmüştür. Hukuka
uygunluk sebeplerinin sınırı 3 temel başlık altında aşılabilmektedir;
Kişi hukuka uygunluk sebebinin sınırını kasten aşabilir. Kanunda sınırın kasten
aşılmasıyla ilgili bir düzenleme öngörülmemiştir. Böyle bir düzenleme yapılmasına
ihtiyaç duyulmamıştır. Bunun sebebi şudur; bir hukuka uygunluk sebebinin sınırı
kasten aşılıyorsa kasten sınırı aşan kişi o suçtan dolayı sorumlu tutulur. Mesela
meşru savunmada, savunma fiili saldırıyı defetmeye yönelik olarak defedecek
ölçüde olmalıdır. Saldırıyı defedecek ölçünün ötesine taşan meşru savunma fiilleri
hukuka uygunluk sebebinin sınırını aşarlar.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
aşıldığından bahsedilir. Kişi gece uykudan uyanıp karşısında kar maskeli bir hırsızı
gördüğünde mevcut saldırının tam olarak ne yönelik olduğunu tespit edemeyebilir.
Kişinin üzerinde silah görünmeyen hırsızı etkisiz hale getirecek şekilde hareket
etmesi gerekir. Bunun ötesine geçiliyorsa örneğin laptopu almış bir hırsızın
doğrudan kafasına ateş ediliyorsa bu durumda savunma fiili hırsızlık suçuna
yönelik meşru savunma kapsamının ötesine geçmiştir. Sınır aşılmışsa eğer bu
sınırın aşılmasına yönelik kişi kasten mi hareket etmektedir yoksa taksirle mi
hareket etmiştir? Kasten hareket etmişse ki bu örnekte doğrudan kafasına ateş
etme fiili sınırın kasten aşıldığını göstermektedir kişi kasten öldürme suçundan
dolayı sorumludur. Hukuka uygunluk sebebinin sınırının aşılmasıyla ilgili bir hüküm
uygulamanın bir anlamı yoktur. Kanun koyucu 27. maddenin 1. fıkrasında sınırın
sadece taksirle aşılmasıyla bağlantılı hükümler zikretmiştir.
Saldırgana yönelik bir savunma fiili vardır. Mesela saldırganın bacağına doğru
ateş edilmiştir ama iyi hedef alınamamasından ya da el titremesi gibi sebeplerden
kaynaklı olarak bu kurşun kişinin göğüs bölgesine isabet ederek saldırganın
ölümüne sebebiyet verecek şekilde savunma fiili ortaya çıkmış olabilir. Bu tarz
durumlarda sınırın kasten aşıldığının söylenebilmesi mümkün değildir. Kurşun
yerden sekerek öldürücü bir bölgeye denk gelmiş de olabilmektedir. Kolluğunu
silah kullanma yetkisinden daha önce de bahsedilmişti. Kolluk hiç dur ihtarında
bulunmadan ya da uyarı ateşi yapmadan direkt hedef alarak ateş ederse zaten
burada hukuka uygunluk sebebinin koşulları oluşmamıştır. Ne zaman silah kullanma
yetkisinin koşulları oluşursa ancak uygulama sınırın ötesine geçerse ancak bu
noktada hukuka uygunluk sebebinin sınırının aşılmasından bahsedilebilir. Önce dur
ihtarı yapılır, sonra uyarı ateşi açılırsa ancak ondan sonra yakalama amacına
matuf bir şekilde kişiye ateş etmek mümkündür. Çoğunlukla kişiyi yakalamak için
ateş edilir, bu yüzden de buna uygun bir bölgeye ateş edilmelidir. Örneğin bir
kişiyi yakalamak için o kişinin kalp bölgesine ateş edilmez. Artık böyle bir
durumda yakalamak için değil öldürmek için ateş ediliyor demektir. Kolluk dur
ihtarına ve uyarı ateşine rağmen durmayarak kaçan kişiye silahla yakalamak
amacıyla ateş edebilir. Ateş edip bacağından yaralarsa ve kişi düştüğünde de
giderek kişiyi yakalarsa burada bir sınır aşma konsepti söz konusu değildir.
Arkasından ateş ettikten sonra hem hedefin hareketli olması hem de kolluğun da
hareketli olması nedeniyle kurşun kişinin sırtının üst kısmına denk gelirse ve
kişinin ölümüne sebebiyet verilebilir. Bu durumda silah kullanma yetkisinin
sınırları aşılmıştır. Yakalamaya matuf gerçekleşmesi gereken bu davranış kişinin
26
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
kolluk kendisi de hareketliyken hareketli bir hedefe ateş etmiştir. Kolluk sınırı
kasten açmışsa hukuka uygunluk sebebinin sınırı kasten aşıldığı için işlenen suçtan
sorumlu tutulması gerekir. Ama taksirle aşmışsa 27. maddenin 1. fıkrasının
uygulanması gerekir.
Burada da yine bir incelik vardır. 27. maddenin 1. fıkrasının lafzında ceza
sorumluluğunu kaldıran sebeplerin sınırının aşılması demektedir ama 27. maddenin
1. fıkrası kapsamında sadece hukuka uygunluk sebepleri ele alınmaktadır. Ceza
sorumluluğunu kaldıran sebepleri ifadesinden sadece hukuka uygunluk sebepleri
anlaşılmaktadır. Bunun dışında kusurluluğu ortadan hallerde sınırın aşılması diye
bir şey yoktur.
Sınır kasten aşılmışsa kişinin kasten öldürme suçundan dolayı sorumlu tutulması
gerekir. Eğer taksirle öldürme denilirse müthiş bir yaptırım farklılığı vardır. Alt
sınırdan verilen cezada bir de indirim verildiği zaman ölüm sonucunu doğuran olay
dolayısıyla kişiye adli para cezası verilmektedir.
27. maddenin 1. fıkrasındaki konsept kasten sınır aşıldığında söz konusu değildir.
Kasten sınır aşıldığında kasten sınırı aşan kimse işlediği suçtan sorumlu tutulur.
Taksirle sınırın aşılması söz konusu olabilir. Özellikle yakalamaya yönelik silahla
ateş edildiğinde taksirle sınırın aşılması gündeme gelmektedir. Burada yine
taksirin bilinçli mi bilinçsiz mi olduğuna dair bir değerlendirmede bulunmak
gerekir. Hukuka uygunluk sebeplerinin biri yani meşru savunma bakımından bir
sınır aşma modalitesi daha vardır. O da Türk Ceza Kanunu’nun 27. maddesinin 2.
fıkrasında yer alır. Sadece meşru savunma ile ilgilidir. 27. maddenin 1. fıkrası
27
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
fıkrası ise sadece meşru savunma bakımından geçerlidir. 27/1 konseptinde hukuka
uygunluğun sınırı dışsal/olgusal bir şekilde aşılmaktadır. 27/2’de ise içsel bir
motivasyon, heyecan, korku, panik gibi bir iç etki vardır. İç etkinin savunma
fiilinin ölçüsünün aşılmasına sebebiyet verdiği hallerde 27. maddenin 2.
fıkrasındaki meşru savunmanın sınırının aşılması modalitesinden bahsedilir. 27.
maddenin 2. fıkrası kusurlulukla ilgilidir. Sistem meşru savunma durumunda
bulunan bir kişi eğer savunmanın sınırını 27. maddenin 2. fıkrasında sayılan içsel
etkiler dolayısıyla aşıyorsa bu durumda aslında meşru savunmanın sınırı aşılmıştır
ve burada meşru savunmanın sınırı kasten aşılmıştır der. Heyecan, korku, panik,
telaş mevcuttur ama yine de sınır kasten aşılmıştır. Buna rağmen kişi kusurlu
addedilememektedir. Bu aşama itibariyle 3 modalitenin bilinmesi gerekmektedir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Ceza hukuku sorumluluğu ne demek? Ceza hukuku sisteminin kişiye bir tepki
vermesi, ceza hukuku sisteminin işlenen suçla ilgili kendine özgü enstrümanları
uygulamaya koyması ne demektir?
Ceza hukuku yaptırımı denildiği zaman iki temel yaptırım türü vardır;
➢ Ceza
o Hürriyeti bağlayıcı ceza (hapis cezası)
o Adli para cezası
➢ Güvenlik tedbiri
o Belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakma
o Müsadere
▪ Eşya müsaderesi
▪ Kazanç müsaderesi
o Çocuklara özgü güvenlik tedbirleri
o Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri
o Tekerrür ile bağlantılı olarak mükerrerlere özgü infaz rejiminin
uygulanmasını gerektiren durum
o Tüzel kişiler bakımından uygulanacak güvenlik tedbirleri
▪ Faaliyet izninin iptali
▪ Müsadere
o Sınır dışı edilme (bu teknik anlamda ceza hukuku güvenlik tedbiri
değildir bir idari yaptırımdır. Çünkü içişleri bakımından karar
verilmektedir.)
Ceza hukukunun iki izli yaptırım sistemi şeklinde adlandırılmaktadır. Ceza hukuku
yaptırımı denildiğinde cezadan ve güvenlik tedbirlerinden bahsedilmektedir.
Bunların şu an için sadece genel yapısı ele alınmaktadır. Temel mesele şudur; suç
işleyen kişi kusurlu mudur değil midir sorusunun cevabı bir sonraki aşamada şayet
suç işleyen kişi kusurluysa ceza sorumluluğu vardır. Çünkü kusur cezanın esasıdır.
Güvenlik tedbirinde böyle değildir. Güvenlik tedbiri kişi kusursuz da olsa
30
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
uygulanma koşulu, cezanın şartı suç işleyen kişinin kusurlu addedilmesidir. Demek
ki kusurluluğa özgülenecek birinci fonksiyon kusursuz ceza olmaz ilkesi ile ifade
edilmektedir. Bir cezanın meşruiyet koşulu kusurdur. Kusurlu addedilmeyen bir
kişinin cezalandırılması meşru olamaz. Mutlaka cezalandırılan kişinin kusurlu
addedilmesi gerekmektedir.
Kusur zaten cezanın meşruiyet dayanağıdır. Kusur yoksa ceza olamaz. Ama
sadece bu değildir. Aynı zamanda kusur cezanın ölçüsünün, cezanın
miktarını da belirleyen temel müessesedir. Kusur suç işleyen kişinin
toplumsal kınama yargısı çerçevesinde işlemiş olduğu suç dolayısıyla ceza
sorumluluğunun bulunup bulunmadığına dair yapılan normatif
değerlendirmedir.
• Algılama Yeteneği
• İrade Yeteneği
• Haksızlık Bilinci
Türk Ceza Kanunu’na bakılırsa kusur diye bir başlık yoktur. Ama kusurla ilgili
bahsedilecek olan temel unsurları barındıran bir düzenleme vardır. Türk Ceza
Kanunu’nun yaş küçüklüğüne dair 31. maddesi vardır.
31
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Suçun maddi unsurlarının sadece tikel olarak bilinmesi her bir maddi unsurun
sosyal anlamının bilinmesi değildir. Çünkü böyle olması kasta işaret eder ama bu
aşamada kasttan bahsedilmemektedir. Anlama konusu itibariyle, objesi itibariyle
davranışın yönlendiği unsurların ve bizzat davranışın maddi unsur bilgisi değildir.
32
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Kanun koyucu der ki; 12 yaşından küçük çocuğun ceza sorumluluğu yoktur. Kusur
cezanın esasıydı. Yani aslında denilmek istenen 12 yaşından küçük çocuğun kusuru
kabul edilmez. Çünkü bu çocukların yaşları dolayısıyla algılama yeteneklerinin
olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu kişilerin yaşları dolayısıyla davranışlarının
hukuki anlam ve sonuçlarını bildikleri normatif olarak kabul edilmemektedir. 11
yaşındaki çocuk her zaman davranışının anlam ve sonuçlarını bilemeyecek durumda
değildir. Ama kanun koyucu bu tartışmaya girmemiştir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Algılama yeteneği ve irade yeteneği vardır ancak bir de haksızlık bilinci vardır.
Klasik suç teorisi olarak veya pozitivizm etkisi altında şekillenen suç teorisi
olarak zikredilen anlayışta benimsenen kast konseptine kast suçun hem maddi
unsurlarının bilinmesiydi hem de haksızlık bilincine sahip olunmasıydı. Oysa ki
bugün hocalarımızca benimsenen anlayışta kast suçun bir manevi unsuru olarak
yalnızca suçun maddi unsurlarının somut olayda gerçekleşmekte olduğuna dair
bilinci ifade etmektedir. Haksızlık bilinci kastın bir bilinci değildir. Haksızlık
bilinci burada da görüleceği gibi kusurun içeriğinde konumlandırılmış, kusurun
muhtevasına dair bir müessesedir.
34
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Somut olayda bir suçun maddi unsurlarının gerçekleştiğini bilmeyen bir kişi
hakkında haksızlık bilinci ile alakalı bir değerlendirme yapılmaz. Burada kastla
ilgili bir değerlendirme yapılır. Kastı mevcut değilse ama objektif olarak unsurlar
gerçekleşmişse bu suçun maddi unsurlarında hatadır. Suçun maddi unsurlarında
hata kastı engeller, taksir de tartışılabilirdir. Burada mevzu bu değildir. Kişi fail
olarak suçun maddi unsurlarını bilmektedir. Fail tüm unsurların muhtevasını ve
anlam bilgisini bilmektedir. Ama günün sonunda davranışın bir bütün olarak
haksızlık teşkil ettiği bilinmemektedir. Bu ikisi arasında bir ayrım yapılmaktadır.
İşte haksızlık bilinci bu ikinci duruma ilişkin bir haldır. Örneğin; bir kişi bir tarihi
eser bulmaktadır. Tarihi eserin niteliğini bilmektedir. Ama Kültür ve Tabiat
Varlıklarının Korunması Kanunu’na göre elinde bir tarihi eser bulunduran kişinin 10
gün içinde en yakın Kültür ve Tabiat varlıklarının korunmasıyla alakalı Kültür
Bakanlığı’nın ilgili birimine bildirimde bulunması gerektiğini ve bulunmaması
halinde bunun bir suç olduğunu bilmemektedir. Suçun maddi unsurlarının anlam
bilgisine sahiptir ama maddi unsurlara sahip olunmasına rağmen bildirim
yükümlülüğünün ihlalinin haksızlık teşkil ettiği bilinmemektedir. Yani haksızlık
bilincine sahip değildir. Eğer kişi elindeki şeyin Kültür ve Tabiat Varlıklarının
Korunması Kanunu’na göre bir tarihi eser olduğunu bilmeseydi burada mesele
kastla alakalı olurdu. Haliyle haksızlık bilinci konseptinde mesele şudur; aslında
tipikliğe yani maddi unsurlara dair bilgi sahibi olan kimsenin tipiklik kastına sahip
olan kişinin kural olarak zaten haksızlık gerçekleştiğinden dolayı haksızlık
bilincine sahip olması beklenir. Buna tipikliğin uyarı fonksiyonu denmektedir.
Tipikliğin uyarı fonksiyonu= tipiklik ile bilgi sahibi olan, davranışı gerçekleştirdiği
sırada maddi unsurların gerçekleştiğini bilen bir kimse haksızlık
gerçekleştirdiğini bilmektedir. Toplumsal ortamda belirli bir süre yaşamını devam
ettirmiş, toplumsal yaşamın genel gerekliliklerini ve zorunluluklarını bilen bir
kimsenin bu davranışta tüm maddi unsurların gerçekleştiğini bilirken bu
davranışın haksızlık teşkil etmediğini ileri sürmesi çok inandırıcı değildir. Burada
temel ceza hukukuna, çekirdek ceza hukukuna ait kasten öldürme, yağma,
hırsızlık, cinsel saldırı gibi suçların gerçekleştirilmesiyle bu suçların kast
kapsamında bilgi sahibi olunmasına rağmen haksızlık bilincinin olmadığının
kurgulanabileceği uç örnekler sadece var olabilir. Örneğin Türkiye’deki mülteciler
bakımından değerlendirmek gerekirse Türkiye’de 15 yaşındaki biriyle cinsel
ilişkiye girmek suçtur. Ancak bu kişiler kendi ülkelerinde bunun suç olmadığını
söylemektedir. Böyle bir durumda kişinin yeni dahil olduğu toplumsal ortamın
35
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Salt haksızlık bilincinin olmadığını söylemek de her zaman mümkün değildir. Ceza
hukuku bugün sadece o çekirdek alanı koruyan bir niteliğe sahip değildir. Ceza
hukukunun yelpazesi o kadar genişlemiş vaziyettedir ki çok profesyonellikle ya da
tarihi konularla ilişkin alanlarda suç düzenlemesi öngörebilmektedir. İşte bu tarz
durumlarda bazen suçun maddi unsurlarına ilişkin bilgiye sahip olmak otomatik
olarak haksızlık bilincini yansıtmamaktadır. Otomatik olarak tipikliğin uyarı
fonksiyonunu bünyesinde barındırmamaktadır. Kast kapsamında maddi unsur
bilgisi vardır ama bu maddi unsur bilgisinin yansıtması gereken haksızlık bilinci
yoktur. Bu tarz olaylarda haksızlık bilinciyle ilgili bir değerlendirmede bulunulur.
Haksızlık bilincinin aktüel olarak bulunmaması kişinin kusursuz addedilmesi için
yeterli değildir. Haksızlık bilinci kasttan farklı olarak psikolojik bir kavram değil,
normatif bir kavramdır. Bir değerlendirme yapılmaktadır. Kişi aktüel olarak
haksızlık bilincine sahip değildir. Kast kapsamında bilgi sahibidir ama davranışının
haksızlık teşkil ettiğini bilmemektedir.
olmalıdır.
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Kusurluluk başlığı altında hangi durumlar, hangi kişisel özellikler ele alınır?
• Yaş küçüklüğü
• Akıl hastalığı
• Sağır ve dilsizlik durumları ele alınabilir.
Burada isnat yeteneği meselesi ile alakalı olan bu başlıklarda kişinin yani suç
işleyen failin şahsi özellikleri gündeme gelir ve şahsi özellikleri değerlendirmenin
esasını oluşturur. Bu mesele kusurluluğun kabul edilmediği hallerde algılama
yeteneğine bağlıdır. Kusurluluğu etkilediği ama ortadan kaldırmadığı hallerde ise
irade yeteneği ile alakalı karşımıza çıkar. Burada en önemli özellik şudur; isnat
yeteneği ile ilgili bu hususlar bizzat kişinin, failin bünyesinde barındırdığı şahsi
özellikler değerlendirilmek suretiyle ortaya konulmaktadır. Soyut bir
değerlendirme değildir. Öncelikle bu kişiler suç teşkil eden bir davranışta
bulunmalıdırlar. Bu suçun mevcudiyetinin üzerine bu suçu işleyen yaş küçüğünün,
akıl hastasının, sağır ve dilsizin bu suçla bağlantılı olarak kusurlu addedilip
addedilemeyeceğine dair değerlendirme kusurun üç ana ekseni etrafında
yapılmaktadır.
Gibi durumlar söz konusu olmaktadır. Burada kişinin şahsi özellikleri değil ama
dışarıdan gelen bir etki ön plandadır.
altında olan bir kimsenin işlemiş olduğu suçla bağlantılı kusurluluğu yoktur. Mesela
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Herkes suç işleyebilir, herkes kasten hareket edebilir. Bir kimsenin yaş küçüğü
olması, akıl hastası olması, sağır ya da dilsiz olması otomatik olarak onun suç
işleyemeyeceğinin, kasten hareket edemeyeceğinin kabul edilmesi anlamına
gelmez. Böyle bir kabul yoktur. Mesele burada suç işleyen kişinin bünyesinde
barındırdığı bu özellikler dolayısıyla cezalandırılabilir olup olmadığı yani kusurlu
addedilebilir addedilemeyeceği meselesidir.
Türk Hukuku’nda yaş küçüğü denildiği zaman üçlü bir tasnif yapılır. Üç grup yaş
küçüğü vardır;
0-12 yaş aralığında bulunan çocukların ceza sorumluluğu yoktur çünkü bu kişiler
Türk Ceza Kanunu’nun 31. maddesinin 1. fıkrası uyarınca kusurlu addedilmezler. Bu
normatif bir belirlemedir. Bunun aksini de ispatlamak mümkün değildir. Bu bir
kanuni kesin kabuldür. 0-12 yaş grubundaki çocuk işlemiş olduğu suç dolayısıyla
kusurlu addedilemez çünkü kanun koyucu burada 0-12 yaş grubunda bulunan
çocuğun davranışlarının hukuki anlam ve sonuçlarının farkında olmadığını peşinen
kabul etmektedir. Bu gerçekten böyle olmayabilir. Ama kanun bu tartışmayı
kapatmış ve 0-12 yaş grubundaki çocuk cezalandırılamaz demiştir. Çünkü kusurlu
addedilemez ve kusur cezanın meşruiyet dayanağı olduğundan dolayı kusur yoksa
ceza yoktur.
Peki 0-12 yaş grubunda bulunan çocuk bir suç işledi ve cezalandırılamıyor bu
durumda ne yapılır?
Bir ceza hukuku yaptırımı olarak güvenlik tedbiri uygulanabilmektedir. 0-12 yaş
grubundaki çocuk hakkında güvenlik tedbiri uygulaması zorunlu değildir. Bu
güvenlik tedbiri çocuklara özgü bir güvenlik tedbiridir. Çocuklara özgü güvenlik
tedbirlerinin neler olduğu Çocuk Koruma Kanunu’nda düzenlenmiştir. Burada
özellikle üzerinde durulacak mesele şudur; sistemsel olarak bir çocuğun kendi
38
özgür iradesi ile suç işlediği değil onun suç işlemesine sebebiyet veren sosyal
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
0-12 yaş grubundaki çocuk hakkında suç soruşturması yapılabilir ancak iddianame
düzenlenemez. İddianame cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenen ve mahkeme
tarafından kabul edilerek kamu davasının açılmasını sağlayan bir belgedir. 0-12
yaş grubundaki çocuk hakkında ceza talep edilemediğine göre bu çocuk hakkında
kamu davası da açılamaz, sadece suç soruşturması yapılabilir. Suç
soruşturmasında bu çocuk gözaltına alınamaz, tutuklanamaz. Sadece maddi
vakanın aydınlatılması için zorunlu olması halinde ifadesine başvurulmak üzere
tutulabilir. Ama bir koruma tedbiri uygulamaz. Demek ki çocuk kusurlu değildir,
hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ama bir ceza hukuku yaptırımı olarak
güvenlik tedbiri uygulanabilir. Zorunlu da değildir. Kamu davası açılamaz. Çocuk
hakkındaki güvenlik tedbiri kararını ise soruşturma aşamasında dahi olsa çocuk
hakimi belirler. Bu belirleme yapılırken de uzmanlaşma gerekmektedir. Bu
çocuğun hangi sosyoekonomik koşullarda, hangi psikolojik sebeplerle bu suçu
işlemeye sürüklendiğini hukukçu takdir etmez. Burada çocukla ilgili bir sosyal
inceleme raporu alınması gerekmektedir. Bu sosyal inceleme raporu özellikle 12-
15 yaş grubundaki çocuklar için çok büyük bir öneme sahiptir. 0-12 yaş grubunda
sosyal inceleme grubu sadece uygulanacak güvenlik tedbirinin biçimiyle alakalıdır.
12-15 yaş grubunda kanun koyucu bir ayrıma gitmektedir; şayet 12-15 yaş
grubunda bulunan çocuğun işlemiş olduğu suçla bağlantılı olarak algılama yeteneği
bulunmuyorsa ya da algılama yeteneği bulunmakla beraber irade yeteneği önemli
39
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
kusurlu addedilemez. 12-15 yaş grubunda bulunan çocuğun algılama yeteneği var
ve irade yeteneği de işlemiş olduğu suç bakımından önemli ölçüde azalmış değilse
bu durumda ceza sorumluluğu vardır denilir. Bu durumda 12-15 yaş grubunda
bulunan çocuğun cezalandırılması mümkündür.
Peki 12-15 yaş grubunda bulunan çocuğun ceza sorumluluğu var mı yok mu
ele göre belirlenir?
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Suç işleyen failin bu suçla bağlantılı olarak kusurlu addedilmesini yahut kusurlu
addedilmekle beraber kusuru üzerinde bir etki mevcut bulunduğunu, ceza
sorumluluğunun azalmasını kabul etmemizi gerektirecek bir meseledir. Akıl
hastalarının da suç işlemesi mümkündür fakat bu her suç bakımından
söylenemeyebilmektedir. Bu tarz durumlarda değerlendirme yapmak gerekir. Salt
soyut bir biçimde akıl hastalığı üzerinde durulmamaktadır.
Akıl hastalığı oldukça geniş kapsamlı bir kavramdır. Kişi işlemiş olduğu hırsızlık
suçu ile bağlantılı olarak soyut bir biçimde akıl hastası olup bu konuda
sorumluluğu olmadığını ileri süremez. Çünkü akıl hastalığı soyut bir biçimde değil
somut olarak işlenen suçla bağlantılı olarak algılama ve irade yeteneği üzerinde ne
ölçüde etkili olmuştur sorusu cevaplanarak ceza hukuku sorumluluğu bakımından
yorum yapılabilir. Demek ki soyut akıl hastası diye bir şey yoktur. Yani kişi akıl
hastası olabilir ama işlediği suçla bağlantılı bu akıl hastalığının hiçbir etkisi
olmayabilir. Kleptomani rahatsızlığına sahip birinin bir başkasını silahla yaralaması
akıl hastalığı bakımından tartışmaya konu olmaz. Kişi akıl hastası olabilir ama
işlemiş olduğu suçla bağlantılı algılama ve irade yeteneğinin etkileyen bir akıl
hastalığı değilse bu tartışmaya konu edilmez. Demek ki akıl hastalığı ile işlenen
suç arasında bir irtibat kurulması gerekmektedir. Bazı akıl hastalıklarının kast
bakımından bile sorun yaratması mümkündür. Kişinin aklındaki gerçeklikle
dışsallığın uyuşmaması mümkün olabilmektedir. Haliyle bu tarz hastalıklarda
hastalığın türüne göre, niteliğine göre işlenen suçla bağlantılı olarak kişinin kusuru
bakımından nasıl bir etki doğurduğu tespit edilmelidir. Mevcut akıl hastalığının
41
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Bu nedenle her zaman işlenen suçla ilgili olarak failin akıl hastası olması söz
konusuysa bu akıl hastalığının fail üzerindeki etkisi nedir sorusunun cevaplanması
gerekmektedir. Bu cevabın tıbbi kısmını hakim veremez. Bu teknik bir belirleme
gerektirdiğinden akıl hastalığı iddiasıyla bağlantılı teknik belirlemeyi tıp mesleği
mensupları yapmaktadır. Bu kişinin gerçekleştirmiş olduğu davranışla bağlantılı
bir tespit yapmaya yarayacak bir rapor hazırlanır. Hakim de bu raporun üzerine
teknik değerlendirmeyi yapmaktadır. Hakim bu raporu aldıktan sonra bu
rapordaki belirlemelerden hareketle kişinin ceza hukuku sorumluluğunun bulunup
bulunmadığını belirler. Akıl hastalığının işlenen suç bağlamında algılama yeteneği
ve irade yeteneği üzerinde etkili olup olmadığı belirlenmelidir.
Akıl hasta işlenen suç bağlamında kusurlu addedilemiyorsa akıl hastası olan fail
cezalandırılamaz. Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri uygulanır. Akıl
hastalarına özgü güvenlik tedbirlerinin temeli bu kişilerin yüksek güvenlikli sağlık
kuruluşlarında tedavi edilmesidir. Buradaki asıl amaç akıl hastasının bu yüksek
güvenlikli sağlık kuruluşunda tedaviye tabi tutularak tekrar toplum bakımından
tehlikesiz bir duruma getirilmesinin sağlanmasıdır. Akıl hastası bir fail hakkında
güvenlik tedbiri uygulanması ile 3 temel amaca hizmet edilir;
Bazen de sistem şuna izin vermektedir; akıl hastası suç işlemiştir. Bu akıl
hastalığı algılama yeteneğinin etkilememiştir. İrade yeteneğini de önemli ölçüde
etkilememiştir. Bu kişi cezalandırılabilir ama yine ortada bir sorun vardır. Bir akıl
hastası ceza infaz kurumuna gönderildiğinde bu kişi ne ölçüde ceza infaz kurumun
gerekliliklerine uygun hareket edecektir? Bu da kendi içinde bir sorundur. Bu
nedenle sistem mahkeme akıl hastasının cezalandırılmasına karar verecekse bu
cezanın infazı cümlesinden ceza infaz kurumuna değil yine yüksek güvenlikli sağlık
kuruluşuna gönderilmesine izin vermiştir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 12. HAFTA / 2022
Sağır ve dilsizliğin kendine özgü bir yapısı vardır; zaten küçük yaştan itibaren ya
da doğuştan sağır ve dilsiz olanlar çoğunlukla akıl hastalığından muzdariptir.
Konuşma yeteneği aslında bir taklit olduğundan duyma yeteneği ile bağlantılıdır.
Sağır ve dilsiz kişiler duymadıkları veya konuşmadıkları için bu kişilerin algılama
yeteneğinde sorun olması çok muhtemeldir. Sağır ve dilsizliğe sistem yaş
küçüklüğü ile paralel bir sonuç bağlamıştır. Türk Sisteminde 0-15 yaş grubuna
dahil olan sağır ve dilsizler hakkında 0-12 yaş grubuna dahil olan çocuklar
hakkındaki hükümler uygulanır. Bu durum bu kişilerin ceza sorumluluğunun
olmadığı anlamına gelir. 15-18 yaş aralığında bulunan sağır ve dilsiz bakımından ise
12-15 yaş grubunda bulunan çocuklara ilişkin hükümler geçerlidir. Bu kişilerin
sorumluluğu yoksa bile güvenlik tedbiri uygulamak zorunludur. 18-21 yaş grubunda
bulunan sağır ve dilsizler bakımından ise 15-18 yaş aralığında bulunan çocuklara
dair hükümler bulunacaktır yani 18-21 yaş aralığında bulunan sağır ve dilsizin
işlemiş olduğu suç bağlamında cezasında sadece bir indirime gidilecektir.
43
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
9.00₺
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
İLHAN ÜZÜLMEZ
DÖNEMİ:GÜZ- DÖNEMİ
Mazeret Sebepleri
• Beklenebilirlik
• Kaçınılabilirlik
Zorunluluk Hali
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
“Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek
neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve
muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak
zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta
arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza
verilmez.”
Bir yangın çıkar. Herkes yangından kurtulmak için kapılara doğru hareket eder.
Bu sırada oluşan kalabalıkta kişi önündeki kişiyi iter. Çünkü zarar görmemek için
kendisi daha önce çıkmak istemektedir. Bir tehlikelilikten kurtulmak için aslında o
tehlikeliliğin kaynağı olmayan bir başkasına, 3. bir kişiye zarar vermektedir.
Sıcak bir iklimde okyanusta gemiyle seyahat ederken bir kaza yaşanır ve bunun
sonucunda bir filikada 5 kişi okyanusun ortasında kalır. Belirli bir süre sonra
açlıktan ölmemek için bu kişiler aralarından birini yer.
Örneklerin hepsinde ortada kişilerin yaşamını, vücut bütünlüğünü tehdit eden bir
tehlikelilik durumu vardır. Ve bu tehlikelilikten kurtulmak için ya da bazen 3. bir
kişinin maruz kaldığı tehlikelilikten 3. kişiyi kurtarmak için bir başkasına zarar
verirler. İşte zorunluluğu gerekçelendiren, zorunluluğu ifade eden nokta budur.
Kişi kendi sebebiyet vermediği bir tehlikelilikten bağlantılı olarak kendisini ya da
3. bir kişiyi korumak için bir başkasına yönelik bir hukuki menfaat ihlali
gerçekleştirir. Mesela 5 kişi filikadadır ve aralarından birini yemeye karar
verirler. Bu bir kişinin hayatının son bulacağı anlamına gelmektedir. Kişinin
yaşamını sonlandıracak eylemle bağlantılı o kişiye bir kusur veya bir haksız fiil
yüklenemez. O kişide deniz kazasından muzdarip olmuştur ya da yangından
2
kaçmaya çalışan kişilerden biri diğerinin önüne geçmek isterken onu itmesi
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
durumunda kaçan kişinin bir suçu yoktur. O yüzden zorunluluk hali hukuka
uygunlukla değil kusurlulukla ilişkilendirilmektedir. Çünkü zorunluluk halinde günün
sonunda zarar gören kimse aslında o tehlikeliliğin kaynağı değildir. Yaşamı
korumak, vücut bütünlüğünü korumak için veya malvarlığını korumak için
zorunluluk halinden yararlanmak mümkündür. Ama bu noktada korunan hukuki
menfaatle zorunluluk hali kapsamında gerçekleştirilen davranışla fena edilen
hukuki menfaat arasında mutlaka bir denklik olması gerekmektedir. Burada
aslında hukuki menfaatler derecelendirilmekte, belirli bir skalaya tabi
tutulmaktadır. Yaşama yönelik menfaat hukuki menfaat skalasının en üstündedir
denilebilmektedir. Sonra ise vücut bütünlüğünden bahsedilebilmektedir. Ve bu
çerçevede daha alt seviyede malvarlığı haklarına yönelik menfaatlerden
bahsedilebilmektedir. Zorunluluk hali kapsamında kişi kendisine veya bir üçüncü
kişiye yönelik o tehlikeliliği bertaraf ederken korumuş olduğu hukuki menfaatin
ihlal ettiği hukuki menfaatle en azından denk olması gerekir. Kişi vücut
bütünlüğüne yönelik bir tehlikelilikten kurtulmak için bir başkasının mal varlığına
zarar verdiğinde zorunluluk halinden faydalanabilir. Mesela kişiyi köpek
kovalamaktadır. Kişi uzun bir süre koşar ancak köpek kovalamaya devam
etmektedir. Köpek bu noktada kişinin vücut bütünlüğüne yönelik bir tehlikelilik
barındırmaktadır. Kişinin de köpekten kurtulması için koşması yetmemektedir.
Kişi de bir aracın camını taşla kırıp araca atlamaktadır. Mesela burada mala
zarar verme suçu işlenmiş midir?
Mala zarar verme suçu burada vardır. Kasten hareket vardır, hukuka uygunluk
sebebi yoktur, suçun maddi ve manevi unsurları vardır. Ama kişinin bu mala zarar
verme eylemini gerçekleştirdiği sırada iradesinin oluşum koşullarını etkileyen
birtakım hususlar vardır. Bir tehlikelilik vardır ve aktüel olarak bu tehlikelilikten
kurtulmanın da başka yolu yoktur. Burada kişinin vücut bütünlüğünü korumak için
bir mala zarar verme eylemini gerçekleştirdiği görülmektedir. Bu noktada
zorunluluk halinin koşulları oluşmuştur. Daha üstün bir menfaat daha alt derecede
bulunan hukuki menfaatin ihlal edilmesi suretiyle korunmuştur.
Peki kişi malvarlığını korumak için bir başkasının vücut bütünlüğüne zarar
verebilir mi?
mutlaka kişinin korumak için hareket ettiği hukuki menfaat zorunluluk hali
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
Malın korunması için bir başkasının vücut bütünlüğüne nasıl zarar verilebilir?
Bir kişinin son model çok sevdiği bir arabası vardır. Arabayla kişi arasında manevi
bir bağ vardır. Ve başka bir kişi bu arabaya taş akarken kişi arabasını korumak
için başka birini arabanın önüne atmaktadır. Günün sonunda bu çocuğun
yaralanmasına sebebiyet veren eylem arabayı korumak için gerçekleştirilmiştir.
Malvarlığa yönelik bir tehlikeye karşılık çocuğun vücut bütünlüğü ihlal edilmiştir.
Bu zararın bertaraf edilmesi için vücut bütünlüğüne zarar verilmiştir. Bu örnekte
zorunluluk halinden bahsedilemez çünkü burada korunması amaçlanan menfaat
ihlal edilen menfaatten daha alt derecede bir menfaattir. Zorunluluk haliyle ilgili
Türk Hukuku’nda net bir belirleme vardır. Ceza hukukunda kusurluluğu kaldıran
bir mazeret sebebidir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
şartları gerçekleştiği için B’nin yaptığı hukuka uygundur. A, B’ye sosyal olarak
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
Kişi yaşamını korumak için bir başkasının malına zarar verirken malı zarar görenin
aslında bu durumla ilgili bir suçu yoktur. Bu durumda malına zarar verilen kişiye
zarar verildiğinden dolayı belirli bir ödemede bulunulmalı mıdır?
Evet isterse bu ödemede bulunulabilir ama zorunluluk hali gibi durumlarda salt
böyle bir kabul hukuka uygunluk sebebi olmadığını kabul etmememizi gerektirmez.
6
Sayfa
Türkiye’de zorunluluk hali kusurluluğu ortadan kaldıran veya azaltan sebep olarak
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
düzenlenmiştir. Bir hukuka uygunluk sebebi olmadığı için zorunluluk hali etkisi
altında gerçekleştirilen davranış bir suçtur ve bu suça bağlanan birtakım
müesseseleri bünyesinde barındırır. Mesela iştirak… İştirak konusunda zorunluluk
hali bir bağlama noktası olabilir. Mesela kişi zorunluluk halinde bulunabilir.
Zorunluluk halinde bulunan kişinin davranışına katılan kişiler suça iştirak
bağlamında sorumlu tutulabilirler. Kusurluluğu ortadan kalkan veya azalan sadece
bünyesinde bu durumdan etkilenendir. Zorunluluk halinin hukuki niteliği bir
kusurluluğu ortadan kaldıran hal dediğimizde buna göre bir suçun bağlantı
noktasını oluşturduğu tüm müesseselerin zorunluluk halinin söz konusu olduğu
durumlarda da gündeme gelmesi kaçınılmazdır. Suça iştirak gibi… Haliyle
zorunluluk hali bakımından yapılacak temel belirlemeler tehlikelilik kavramı
üzerinden hangi menfaatin hangi menfaatin ihlal edilmesiyle korunmaya çalışıldığı
konsepti üzerinden gerçekleşmektedir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
İtfaiye yangına müdahale etmek için gidiyor ama içeri girdiğinde yangının geldiği
nokta itibariyle oldukça büyüdüğünü görüyor. Ve yangına müdahale edemeyip
oradan çıkmaya çalışıyor. Ve hatta oradan çıkarken bir başkasının malına zarar
veriyor.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
Cebir-Tehdit
Cebir ya da tehdit etkisi altında bir kişinin suç işlemesi mümkündür denilmiştir.
Fiille ilgili yapılan açıklamalarda suçun maddi unsurlarına ilişkin anlatılan temel
açıklamalarda fiilin suçun bir kurucu unsuru olduğu, o suçla bağlantılı maddi
unsurlar çerçevesinde fiilin mevcudiyetinden bahsedilebilmesi için ortada iradi
bir insan davranışı bulunması gerektiği söylenmiştir. Kişinin iradesini oluşturma
sürecinde tamamen araç konumuna getirildiği, mutlak bir güç etkisi altında
gerçekleştirilen devinimler fiil değildir. Ama mutlak güç niteliğinde olmayan
sadece kişi iradesini oluştururken onu kısıtlayan, sınırlayan ama yine de bu
sınırlandırmaya rağmen içerisinde iradi bir moment bulunduran davranışlar fiil
niteliğine sahiptir. Burada kişi zorlayıcı bir etki altındadır ama bu etki mutlak
nitelikte değildir. Suçun maddi unsurları tartışılırken ortada bir fiil var mıdır yok
mudur noktasında bu ele alınmıştı.
Cebir veya tehdit etkisi altında bir kişi suç işleyebilir ama işlemiş olduğu bu suç
dolayısıyla o kişi kusurlu addedilmez. Bu bir mazeret sebebi olarak karşımıza
çıkmaktadır. Kişi aslına cebir-tehdit etkisi altında iradesini oluştururken kast
bağlamında bu iradenin içeriğini oluşturan hususlarla ilgili bilgi sahibidir. Kastını
etkileyen bir durum yoktur. Kafasına silah dayanan birinden başkasını vurması
istenildiğinde bu kişi başkasını vurmaya yönelik eylem bağlamında kasten hareket
etmektedir. Suçun tüm maddi unsurlarını bilmektedir.
İstemiyor.
Kast pozitif, bilişsel olarak ele alınmaktadır. Bu nedenle cevap hayırdır. Bu cebir-
tehdite maruz kalan ve maruz kaldığı cebir-tehditin etkisiyle bir suç işlemek
durumunda bırakılan kişinin bu iradesinin tezahürünü, dış dünyada
gerçekleştirdiği davranış bir suç olarak nitelendirilmektedir.
9
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
Burada korkutma, şiddet gibi diğer ifadeler vardır ama bunlar genellikle cebir ve
tehditin alt başlıkları şeklinde ele alınır. Cebir bir şeyi yapması veya yapmaması
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi
takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur.
Bir emir ne zaman söz konusu olabilir? Emir nedir? Hukuken bir emir ile
bağlantılı olan, bir emrin gereklerini yerine getirme yükümlülüğü altında
bulunan kişilerden ne zaman bahsedilebilir?
Emir içeriği itibariyle hukuka uygunsa o emrin gereklerini yerine getiren kişinin
de hukuka uygun hareket ettiği söylenmektedir. Buna hukuka uygunluk sebebi
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
Hukuka aykırı emrin gereklerinin yerine getirilmesi söz konusu olabilir mi?
Hukuka aykırı bir emri alan ast konumundaki kişi bu hukuka aykırılığın
bilincindeyse ne yapabilir?
Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine
getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.
Birinci aşamada anayasal temel prensip şudur; ast üstünden aldığı bir emrin
hukuka uygunluğunu denetler. Uygunsa bu emri yerine getirir. Uygun değilse bunu
üstüne bildirir. Ama üst bu emri yazılı olarak yineliyorsa o zaman ast bunu yerine
getirir.
Konusu suç teşkil eden bir emir hiçbir şekilde yerine getirilmiyorsa bu neden
kusurluluğu ortadan kaldıran bir hal olarak anlatılmaktadır?
Demek ki hiyerarşik olarak üstünden aldığı emir hukuka aykırıysa ama suç teşkil
etmiyorsa suç teşkil etmeyen bakım açısından şu ana kadar yapılan açıklamalar
geçerlidir. Yani kişi bu emrin hukuka aykırı olduğunu düşünmektedir. Ve bunu
üstüne bildirmektedir. Üstü ise emri yazılı olarak yenilerse kişi bunu yerine
getirir. Kişi bu emrin gereklerini yerine getirmiş olmasından dolayı artık sorumlu
değildir. Ama bu emrin içeriği, gereklerinin yerine getirilmesi nedeniyle ortaya
bir suç çıkacaksa anayasa bu emrin yerine getirilmemesini söyler. Konusu suç
teşkil eden emir hiçbir zaman yerine getirilmemektedir ama bazı durumlarda
astın üst tarafından verilen emrin içeriğini denetleme yetkisi yoktur. Silahlı
12
kuvvetler, askerlik faaliyeti gibi bazı durumlarda astın aldığı emirle alakalı bu
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
Bir emrin gereğinin yerine getirilmesi suç teşkil etmiyorsa ceza hukuku bununla
ilgilenmez. Konusu suç teşkil eden bir emrin gereklerini yerine getirmiş olan kişi
13
kusurlu mudur değil midir kısmıyla ceza hukuku ilgilenmektedir. Genel kabul
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
şudur; konusu suç teşkil eden emrin gereklerini yerine getirilmesine demokratik
bir toplumda aslında izin verilmemesi gerekir, bu bir gerçektir. Hem suç teşkil
etmesi hem de böyle bir emrin gereklerinin yerine getirilmesinin zorunlu olması
olmaması gereken bir şey olsa da birtakım gerçeklerin ele alınması
gerekmektedir. Askeri faaliyetler, istihbari faaliyetler niteliği gereği özellikli
meselelerdir. Bu meselelere özgü olan kanun açıkça emrin içeriğinin denetlenmesi
yetkisini astın elinden almışsa artık bu konusu suç teşkil eden emrin gereklerini
yerine getiren astın bu suç dolayısıyla kusurlu addedilmemesi kabul edilmektedir.
Kişi rezil olacağı, şeref ve saygınlığı kalmayacağı için bir başkasını öldürdüğünde,
yaraladığında ortada kusurluluğunun olmadığını kabul edeceğimiz biz eylem
yoktur. Bir başkasının öldürülmesine yönelik olarak böyle bir talepte
bulunulduğunda burada artık şantajın yani tehditin bir türünün mümeyyiz etkisinin
bulunmadığını kabul etmek lazım. Ağır biçimde yaşama yönelik bir tehdit olsaydı
bu durumda talebi yerine getiren kişinin kusurluluğunun kabul edilmeme ihtimali
olabilirdi.
Geçici Nedenler ya da İrade Dışı Alınmış Olan Alkol veya Uyuşturucu Madde
Etkisi
İradi olarak alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen
kişi hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.”
14
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
Geçici nedenlerle ya da irade dışı almış olduğu alkol veya uyuşturucu madde
etkisiyle bir suç işleyen kişi kusurlu addedilemez. Ama faklı birtakım ihtimaller
de mevcuttur. Bazı kitaplarda geçici neden olarak ifade edilen bazı haller aslında
o durumda bulunan kişinin iradesinin tamamen bulunmaması sonucunu doğurduğu
için bu kapsamda değil de ceza hukukuna konu olacak fiille bağlantılı ele
alınmalıdır. Mesela bazı kitaplarda uyurgezer kişinin bu geçici nedenden muzdarip
olduğu söylenmektedir. Ama uyurgezer kişi uyurgezerlik yaptığı süreçte bir
kimsenin yaralanmasına, ölmesine sebebiyet verecek bir eylemde bulunuyorsa o
uyurgezerlik sürecinde bir iradesi yoktur. Mesela sara hastalarının nöbet
geçirdiği durumlardan bahsedilmektedir. Sara hastasının nöbet geçirdiği sırada
bir fiilinin bulunduğundan bahsetmek mümkün değildir ama bir kişi uyurgezer ya
da sara hastası olduğunu bilmektedir. Ve bu durumla karşılaştığında bu durumun
sebebiyet verebileceği birtakım davranışlarda bulunma ihtimalini bilmesine
rağmen öncesinde herhangi bir önlem almamaktadır. Mesela uyku halinde bir
kişinin kendi etrafında dönmesi ceza hukuku bağlamında bir fiil değildir. Ama bir
anne bebeğiyle yatakta oynarken uyuya kalıp, uykuda dönerek çocuğun ölümüne
sebebiyet vermektedir.
Mesela bu örnekte anneyi iradi bir fiili bulunmadığı için ceza hukuku
bakımından sorumlu tutmak mümkün değil midir? Burada bir suç var mıdır yok
mudur?
Ceza hukuku haksızlığı subjektif ve objektif unsurların bir araya geldiği bir
haksızlık şemasıdır. Sadece objektif unsurların oluşması başlı başına bir
haksızlığın bulunduğu sonucunu doğurmamaktadır. Aynı zamanda bu unsurlara
ilişkin bir bilgi aranmaktadır. Aksi halde kişi sorumlu tutulamamaktadır. Kastının
varlığı ya da taksirinin varlığı aranmaktadır. Bu kast ve taksir suçun manevi
unsuru olarak davranışın gerçekleştirildiği an itibariyle aranmaktadır. Yani bir
aktüellik beklenmektedir. Burada geçici nedenlerden muzdarip olan bir kişinin
15
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
gibi gayet anlaşılır olduğu düşünülen bir kısım olduğu görülmektedir. Ama biraz
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
girmişse artık kişinin kastının varlığı o maddenin etkisi altına girdiği an itibariyle
tespit edilir ve işlemiş olduğu suç dolayısıyla kişi kasten sorumlu tutulur. Birinci
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
ihtimalde de alkol ve uyuşturucu madde iradi olarak alınmıştır. Ama bu sefer bir
başka kişiyi öldürmek ya da yaralamak için değildir. Alkol ya da uyuşturucu madde
eğlenmek için alınmıştır ancak sonrasında tartışma çıkması ya da başka bir şey
olması neticesinde kişi birini yaralayabilir veya öldürebilir. Aslında Türk
sisteminde bu iki durum arasında bir fark yoktur. Yani ikisi de iradi olarak alınan
alkol ya da uyuşturucu madde etkisi altında işlenen suçlar olduğu için ikisinde de
bu durum ceza hukuku sorumluluğu üzerinde bir etki doğurmamaktadır yani ceza
hukuku sorumluluğunun değişmesini sağlamamaktadır. İkisinde de ceza
sorumluluğu iradi olarak alkol ya da uyuşturucu madde etkisi altına girdiği an
itibariyle vardır.
Bu ikisi arasında ayrım yapan sistemler vardır. Mesela Almanya’da bir suç tipi
vardır; tam sarhoşluk. Almanya’daki düzenlemenin mahiyeti ile Türk
düzenlemesinin mahiyeti arasında bir farklılık vardır. Tam sarhoşlukta kişinin 3
promil alkol veya 3 promile denk gelecek şekilde uyuşturucu madde etkisi
altındayken suç işlemiş olması durumu bağımsız bir suç olarak düzenlenir. Bu
durumda suç işlemek bağımsız bir suçtur.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
Haksız Tahrik
fail vardır.
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
Bu tarz durumlarda kişi kendisine karşı işlenen bir suça tepki olarak bir başka
suç işleyebilir. Kendisine karşı bir suçu engelleyici nitelikteki bir davranışta
bulunuyorsa burada meşru savunmadan bahsedilir ama kişiye biri küfür eder ya da
biri kişiye tehdit niteliğinde cümleler sarfederse ve ertesi gün bu kişi kendisine
küfür eden kişiye yumruk atarsa bu yumruk atma fiilleri meşru savunma
niteliğinde değildir. Aktüel bir saldırı olmadığı gibi yumruk bir saldırıyı
defetmeye yönelik de değildir. Kişi ona karşı bir suç işlendiği için buna tepki
olarak yumruk atmıştır. Bu durumda kişinin kasten yaralama suçunu işlerken
iradesinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir neden haksız tahrik kapsamında
vardır. Haksız tahrik her zaman bir suça tepki değildir. Haksız tahrikte tahrik
teşkil eden davranış mutlaka bir suç olmak zorunda değildir. Ama hukuk düzeni
tarafından bir haksızlık olarak nitelendirilmektedir. Mesela A’nın B’ye borcu
vardır. A Cuma gününe kadar vereceğini söylemektedir. Ama sözünü
tutmamaktadır. Ve borcunu ödeme tarihini sürekli ertelemektedir. Borcunu
ödememek bir suç değildir. Temelde bir borç ilişkisi vardır ve borç
ödememektedir. Alacaklı olan B en son tepki göstermiştir ve sözünün eri değilsin
diyerek yumruk atmaktadır. Bu fiil bir suçtur. Bu fiiller bir haksızlığa tepki
mahiyetindedir. İşte bu nedenle bu fiiller kapsamında haksızlık tartışılmaktadır.
Yani demek ki haksızlığın kaynağını teşkil eden davranış bir suç olabilir ama suç
teşkil etmesi bir zorunluluk değildir. Bir başka haksızlık niteliğinde de bulunabilir
ama mutlaka bir haksızlık olması gerekir.
Salt ahlak kurallarına aykırılık bir haksız tahrik niteliğinde olabilir mi?
Salt ahlak kurallarına aykırılık da bir haksız tahrik niteliğinde olabilir ama
buradaki ahlaka aykırılığın hukuk düzeninde de belirli bir ölçüde yansıma bulması
gerekmektedir.
Sadakat yükümlülüğünü ihlal eden A’nın davranışından dolayı suç işleyen B’nin
haksız tahrikten yararlanması mümkündür.
Peki B’nin C’ye karşı kasten yaralama suçu işlemesi halinde haksız tahrikten
faydalanması mümkün müdür?
20
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
• Hiç şüphesiz arasında kan bağı bulunan kişiler kan bağı bulunan kişiye karşı
bir haksızlık gerçekleştirildiğini görerek buna karşı bir haksızlık
gerçekleştirirse haksız tahrikten faydalanması söz konusu olabilir.
Yetişkin bir insana karşı sokakta hakaret edilmektedir. Kişi ise buna ses
etmemektedir. Oradan geçen bir kişi ise bu duruma karşı söz konusu kişi sesini
çıkarmıyor diye bu kadar da yüklenilmekle tarzında bir tepki ortaya koyarak bir
haksızlık ortaya koyar. Bu tarz örneklerde hiç tanımadığı bir kişinin uğradığı
haksızlığa tepki geliştiren üçüncü kişinin haksız tahrik etkisi altında suç işlediği
kabul edilmez.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
Haksız tahriğin kabul edilebilmesi için en önemli mesele kişinin mutlaka haksız
tahrik etkisi altında suç işlediğinin kabul edilebilmesidir. Bir kişi haksızlık
kaynağını teşkil eden davranışla dün muhattap olmuş olabileceği gibi 20 yıl önce
de muhattap olmuş olabilir. Dolayısıyla haksız tahrikten faydalanabilmesi için
haksız tahrik teşkil eden davranışın etkisi altında bulunmak yeterlidir. Bu etkinin
süresi muhatap olunan haksızlığın niteliğine göre değişkenlik gösterebilir. Haksız
tahrik teşkil eden davranışı kim gerçekleştirmişse haksız tahrik etkisi altında
işlenen suç mutlaka haksız tahriğin kaynağı olan kimseye yönlendirilmelidir.
Haksız tahrik niteliği itibariyle kişinin iradesinin oluşumuyla bağlantılı bir
sınırlama gündeme getirdiği için kural olarak kasten işlenen suçlarda haksız
tahrik söz konusu olabilir denilmektedir ama bazı durumlarda taksirle
gerçekleşen bir haksızlık bağlamında da haksız tahrik uygulanması mümkün
olabilir. Kişi trafikte yaşamış olduğu bir haksızlığın etkisi altında aracının
kontrolünü çok kısa bir süreliğine kaybedebilir. Ve buna sinirlenip ışığın önünde bu
araca karşı tepkisellik gerçekleştirdiği sırada ışık yanmadan ama aslında acelesi
olduğu için aracının gazına basıp öndeki sinirlendiği bu araca çarpabilir ve bir
yaralama meydana getirir. Örneğin burada bir taksirle yaralama suçu vardır. Ama
bu taksirli suçu gerçekleştirdiği an itibariyle bir haksızlığa uğradığı için dikkat ve
özen yükümlülüğüne aykırı bir davranışta bulunma ihtimali mümkündür. Kural
olarak haksız tahrik bağlamında işlenen suçlar kasten işlenen suçlardır. Ama
taksirle işlenen suçların da haksız tahrik etkisi altında bulunması ihtimal
dahilindedir. Kendisine yönelik bir haksızlık gerçekleştiren kimseye meşru
savunma niteliğinde olmayan bir tepkisellik geliştiren kişinin haksızlığın kaynağına
yönelik taksirli suç geliştirmesi mümkündür. Örneğin bir kişi evde eşiyle tartışır
ve eşi bu kişiye hakaret eder. Ve bu hakaretlerin etkisi altındayken dikkat ve
özen yükümlülüğüne aykırılık altında kişi eşinin yaralanmasına sebebiyet verebilir.
Haksız tahrik de tıpkı zorunluluk halinde olduğu gibi genel hükümler 29.
Maddede düzenlenmiştir. Fakat haksız tahrikle ilgili Türk Ceza Kanunu’nda bir
özel haksız tahrik düzenlemesi bulunmaktadır. O da hakaret suçuyla ilişkilidir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
Hakaret suçunun bir haksızlığa tepki olarak işlenmesi halinde kişinin cezasında
indirim yapılabileceği gibi kişiye hiç ceza verilmeyebilir. Bu düzenlemenin genel
haksız tahrik düzenlemesinden farkı şudur; haksız tahrik genel hükümlerde
yalnızca cezada bir indirim yapılmasını gerektirir. Ama özel haksız tahrik
düzenlemesinin kendine özgü niteliği hakaret suçunun bir haksızlığa tepki olarak
işlenmesi halinde failin hiç cezalandırılmamasının mümkün olmasıdır. Mesela
haksızlığa tepki olarak işlendiği zaman bir seçimlik durum vardır. Karşılıklı
hakaret düzenlemesinde de aynı kurgu vardır. Karşılıklı hakaret söz konusu
olduğunda her ikisinin de cezalandırılmaması mümkün olabilir. 129. maddenin 3.
fıkrası bağlamında kasten yaralama suçuna tepki olarak hakaret fiilinin
gerçekleştirilmesi durumunda hakaret suçunu işleyen kişi hiç cezalandırılmaz. Bu
genel hükümlerdeki haksız tahrik konseptinden tamamen farklıdır.
Kanun koyucu bu maddede kasten yaralamayı zikretmiştir ama işin mantığı gereği
kasten yaralamadan daha ağır bir haksızlığa tepki olarak gerçekleştirilen
hakaretin 129. maddenin 3. fıkrası kapsamında ele alınması mümkündür.
İlk haksız eylemi gerçekleştiren kişiye tepki olarak gerçekleştirilen suç haksız
tahrik etkisi altındadır. Ama bazen yargı uygulamasında bu konu açıklığa
kavuşturulamamaktadır. Haliyle haksızlığın kaynağının belirlenemediğini hallerde
sistem her iki kişiyi de haksız tahrikten yararlandırmaktadır. Bu bir maddi ceza
hukuku sonucudur ama aslında bu ceza muhakemesi hukukunun temel prensibi
dolayısıyla ulaşılan bir sonuçtur. O da şüpheden sanık yararlanır ilkesidir. Şüphe
her zaman failin lehine sonuç doğurmaktadır. Ortada bir saldırı savunma durumu
vardır ama ilk saldırıyı kimin gerçekleştirdiği belirlenememektedir. İlk saldırının
kime yönelik olarak gerçekleştirildiği hususunda net bir belirleme
yapılamamaktadır. Ama bu kişilerden biri saldırgan durumundayken diğeri
savunma pozisyonundadır. Yargı uygulamasında bu tarz olayda iki kişide haksız
tahrikten faydalandırılmaktadır. Ama bu yanlıştır. Çünkü aralarından biri meşru
savunma durumundaysa ve bunun hangisi olduğu belirlenemiyorsa her ikisini de
23
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
Kasten öldürme suçunun haksız tahrik etkisi altında kabul ettiğimiz bazı
olaylarda şu tarz argümanlar verilir; böyle bir haksızlığa böyle bir tepki
geliştirilebilir mi? Burada kasten öldürme fiilini gerçekleştiren kişi haksız
tahrikten faydalandırılacak mıdır?… Bir hakarete karşı kasten öldürme fiili
gerçekleştirildiğinde nasıl bir değerlendirmede bulunulacağı tartışılmalıdır.
Kişi cinsel saldırı suçu işlemiştir, yargılanmıştır. 15-20 yıl ceza infaz kurumunda
bulunduktan sonra tahliye tarihi gelmiştir ve çıkmıştır. Kişi ceza infaz
kurumundan çıktığı an itibariyle kendisine yönelik cinsel saldırı işlediği kişi ya da
bu kişinin annesi, babası tahliye olan kişiyi öldürmüştür.
faydalanabilir mi?
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 13. HAFTA / 2022
Devlet zaten bu haksızlığa zaten bir tepki vermiştir. Devlet zaten sistemin
içinde bulunan enstrümanları, yaptırımları uygulamış ve bir hukuk sisteminde
öngörülen yaptırım bu kişi hakkında uygulanmıştır. Ama yine de bunun kişinin
zihniyle bir alakası yoktur. Kişi, devlet tarafından bu kişiye karşı öngörülen
hukuki yaptırımlar uygulanmış olsa bile kendi anlayışı kapsamında hala haksız
tahrik etkisinde bulunabilir. Ceza infaz kurumundan adımını dışarı attığı an
itibariyle kendisine karşı suç işleyen birini vurup öldüren kimse haksız tahrikten
faydalanabilir. Bu konuda farklı bir görüş kamusal tepki verilmişse haksız tahriğin
olamayacağını söyler ama haksız tahrik kamusal tepkinin verilmiş olmasıyla ilgili
bir mesele değildir. Haksız tahrikte zamansal ya da ceza çekilmişse haksız
tahrikten yararlanılamaz gibi belirlemelerde bulunulamaz. Bir haksızlığa muhatap
olmuş kişinin bu haksızlığa tepki olarak işlemiş olduğu suç bakımından hala
haksızlığın etkisi altında olduğu tespit edilebiliyorsa haksız tahrikten
faydalandırılması mümkündür. Haksız tahrik teşkil eden davranışın belirli bir
ciddiyet seviyesinde olmasıyla bağlantılı kanundan hareketle yorum yapılabilir. Bu
yorumdan hareketle de indirimin makas aralığı belirlenebilir.
Bazı yazarlar haksız tahrikte asgari olarak uygulanan ¼ sadece bir miktar
belirlenmesi için öngörülmüş değildir, bazı haksız tahrikler makas aralığına
girecek haksız tahrikler olmayabilir demektedir. Evet bir haksız tahrik vardır
ama ¼ indirim yapmayı gerektirmeyecek bir haksız tahrik altında suç işlenmiştir
denilebilir. Haksız tahrik gerçekten var olabilir ama tepki olarak işlenen suçun
yönlendirici konusu bu haksız tahrik davranışı olmayabilir. Kanun koyucu da bunun
belirli bir ciddiyete ulaşması gerektiğinden mutlaka indirim yapılır diyerek
düzenlememiş bir makas aralığı belirlemiş ve ¼ oranında indirim yapılmasını dahi
gerektirmeyen haksız tahrikler bulunabilir şeklinde bir düzenlemeye gidilmiştir.
25
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
10.00₺
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
HUKUK FAKÜLTESİ
İLHAN ÜZÜLMEZ
DÖNEMİ:GÜZ- DÖNEMİ
Haksızlık Bilinci
Güvenlik görevlisi istihdam edecek kişi okul müdürüdür ama güvenlik görevlisi
istihdam etmek için izlenmesi gereken yöntemi hukuken çok da bilmemektedir.
Bir kişiyi okulun kapısına dikmektedir ve bu kişinin artık güvenlik görevlisi olarak
çalışacağını söylemektedir.
Bir kişi bir kasabada tarihi eser nitelikli eşyayı kendi hakimiyet alanına sahipsiz
bir eşya olduğunu düşünerek geçirmiştir. Ancak bilmektedir ki bu eşya bir tarihi
eserdir. Bu esere değer vermektedir ama bu tarihi eserin kişinin kendi
hakimiyetinde bulundurulması mümkün mü değil mi hakkında herhangi bir hukuki
bilgisi yoktur.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
Paylaşılan ilk örnekte kişi bir güvenlik görevlisi istihdam etmek istemektedir.
Güvenlik görevlisi istihdam etmek için birtakım koşullar vardır. Özel güvenlik
görevlisi istihdam etmek için gerekli birtakım koşullar vardır. Özel güvenlik
görevlileri hakkında bir kanun vardır ve bu kanunda bir suç tipi vardır. Valilikten
izin almaksızın özel güvenlik görevlisi istihdam etmek şeklinde ya da özel güvenlik
görevlisi olma şartlarına sahip olmayan kişileri güvenlik görevlisi olarak istihdam
etmek gibi… Bu suç az önce bahsedilen suçlar gibi bütün maddi unsur bilgisine
sahip olunmasına rağmen haksızlık bilincini kolaylıkla kabul etmemizi sağlayacak
bir suç tipi değildir. Çünkü bu bağlamda kast kapsamının içine giren hususlar kişi
tarafından bilinse de bunun bir haksızlık teşkil ettiği noktasında sorun vardır. Bu
sorun kast sorunu değildir. Bu sorun kusurluluk sorunudur. Dolayısıyla kişinin
elinde bulundurduğu bir tarihi eserin (tarihi eser olduğu bilinmektedir) Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kurumu’na veya bakanlığın oradaki temsilciliğine 7 gün
içerisinde bildirilmesine yönelik hukuki yükümlülükten haberdar olmayan kişi bu
bildirimde bulunmadığında suç işlemektedir. Burada kasten hareket etmediğini
söyleyebileceğimiz bir durum yoktur. Suçun unsurlarının bilgisi kişide mevcuttur
ama böyle bir haksızlığın sistemde mevcut olduğunu bilmemektedir.
2
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
Son örnekte kişi getirdiği şeyin silah olduğu, getirdiği eşyayı Türkiye’ye
soktuğunu bilmektedir. Ama bu silahların Türkiye’ye sokulmak için bir izin alınması
gerektiğini bilmemektedir. Haliyle haksızlık bilinci bağlamında kişilerin
gerçekleştirmiş oldukları davranışın hukuk düzeni tarafından tasvip edilmediğini
ceza hukuku bağlamında bir suç teşkil edecek haksızlık niteliğinde
değerlendirildiğini bilmemeleri durumunda haksızlık bilinciyle karşılaşılır. Kişi
gerçekleştirmiş olduğu davranışın haksızlık teşkil ettiğini biliyorsa sorun yoktur.
Bir kimsenin haksızlık bilinci mevcut mudur değil midir tartışması yapılırken
kişinin davranışının kanunda suç olarak tanımlandığının bilinmesi bağlamında bir
tartışma yapılmamaktadır. Tartışma kişinin davranışının bir haksızlık teşkil edip
etmediğini biliyor mu üzerinden yapılmaktadır. Yoksa kişinin suç teşkil edip
etmediğini atayabilmek gerçekçi değildir. Ama haksızlık bilincinin
mevcudiyetinden bahsedilirken şu söylenir; kişi davranışının haksızlık teşkil
ettiğini biliyorsa bir sorun yoktur.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
davranışın haksızlık teşkil ettiği fail tarafından biliniyor mu, bilinmiyor mu diye
bakılır. Bilmiyorsa bu hatası kaçınılabilir mi yoksa kaçınılamaz mı diye
değerlendirmeye devam edilmektedir. Bu durumda bir kişi gerçekleştirdiği suç
teşkil eden davranışın haksızlık teşkil ettiğini bilmiyorsa bu durumda
değerlendirilmesi gereken husus bu kişinin gerçekleştirmiş olduğu davranışın
haksızlık teşkil ettiğini bilmemesi bağlamında yani düşmüş olduğu haksızlık
yanılgısı bağlamında bu hatası kaçınılamaz bir hata mıdır diye bakılır.
Burada failin tüm şahsi özellikleri dikkate alınarak ondan o davranışın haksızlık
teşkil ettiğine yönelik bir tespitte bulunmak, bir bilgi sahibi olmak hususunda
üzerine düşen yükümlülüklere uygun hareket edip etmediğine bakılır. Kişinin
mesleği, sosyal statüsü, yaşı, eğitim düzeyi, özel nitelikte sahip olduğu bilgiler
gibi özelliklere bakılır. Günün sonunda ise bu kişinin şahsi özellikleri de dikkate
alındığında bu durumun haksızlık teşkil ettiğini bilmemektedir ama bilebilir miydi,
bilmesi gerekir miydi soruları sorulmaktadır. Bilmesi gerekirdi ya da bilinebilir
denilemiyorsa bu hata kaçınılamaz bir hatadır.
Bu sınırlar her somut faile göre değişmektedir. Bu sınır objektif bir sınır
değildir. Çünkü bu noktada yapılan tüm kaçınılabilirlik-kaçınılamazlık
belirlemelerinin hepsi şahıs merkezlidir. Yani fail özelinde yapılan
değerlendirmelerdir. Haliyle kişinin bir bilgilendirme yükümlülüğünün
mevcudiyetinden bahsedilmektedir. Çünkü artık toplum, sosyal yaşam katman hale
gelmiştir. Bundan 100-150 sene önceki gibi sadece temel fonksiyonları yerine
getiriyor olmak söz konusu değildir. Bundan 100 sene önce bir tarihi eserin
mevcudiyetiyle bağlantılı olarak tarihi eseri bulmak kolaydır ve alıp
götürüldüğünde kimse sorgulamamaktadır. Çünkü bu konudaki bilinç toplumda o
kadar gelişmiş değildir. İnsanlığın ortak mirası olarak buna sahip çıkılması bilinci
yoktur. Ama günümüzde bu tartışmanın yapılabilmesinin sebebi kültürel olarak
birtakım değerlerin korunması gerektiğine dair anlayışın bu şekilde tezahür
etmesidir ve bu günün koşullarıyla bağlantılı olarak değerlendirilir. Bahsedilen bu
4
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
Kişi bazı şeyleri kendi araştırmalıdır. Bu durumda hukuki bilgi sahibi olan
profesyonellerden görüş almalıdır. Hukuki tereddüt yaratan durumlarla
karşılaşıldığında herkesin bilgi almasını sağlayacak bir sistem yaratılması
gerekmektedir.
de bu şekildedir.
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
Türk Ceza Kanunu’nun 4. maddesinde bir hüküm vardır. Bu hükme göre ceza
kanunlarını bilmemek mazeret sayılmamaktadır. Bir de 30. maddenin 4. fıkrasına
göre ise davranışının haksızlık teşkil ettiği hususunda kaçınılamaz bir nitelikte
hataya düşen kişi bu hatasından yararlanır ve cezalandırılmaz. Kanun koyucunun
ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz şeklinde bir hüküm düzenlemesi
aslında biraz sorunludur. Çünkü vatandaştan zaten ceza kanunu bilmesi
beklenmemektedir. Buradaki sorun şudur; aslında kişinin salt bir davranışın suç
teşkil ettiğini bilmiyordum şeklindeki bir savunmasının hiçbir karşılığı yoktur.
Mesele buradaki davranışın suç teşkil ettiğini bilmek değildir. Mesele davranışın
haksızlık niteliğini bilmektir. Haksızlık niteliğini bilip bilmediği konusundaki sorun
da bütün maddi unsur bilgisine sahipken haksızlık teşkil ettiği bilinebilir miydi
üzerinden çözülmektedir. Bilmek için ne yaptın sorusu üzerinden gidilmektedir
yani aslında ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz hükmü eski ceza kanunu
yapma kültüründen gelen bir hükümdür. Doğrudan hiçbir karşılığı da yoktur.
Dediği doğru olsa da sistemde böyle bir hükme ihtiyaç yoktur. Somut davranışın
sosyal niteliğinin, haksızlık niteliğinin bilinip bilinmediği ya da bilinebilir olup
olmadığı üzerinden bir tartışma yapılmaktadır. O yüzden sistemdeki 4. maddenin
mahiyeti bu şekilde açıklanmıştır.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
Yangın alarmını duyunca dışarı önce çıkmak için önündekini iten bir kimse
zorunluluk hali kapsamında kusurlu addedilememektedir. Ancak yangının gerçek
olmadığı, sadece tatbikatın olduğu bir durumda bir kişiyi iterek birinin
yaralanmasına sebebiyet veren kişi cezalandırılacak mıdır? Cezalandırılacaksa
bu yanlış düşüncesinin dikkate alınmamasının sebebi ne olabilir?
Cezalandırılamayacaksa bu nasıl açıklanmaktadır?
Bir kişinin kardeşi kişinin telefonundan mesaj atarak birine hakaret etmiştir.
Ama buna yapan aslında kişinin kendisi değildir. Mesaj atılan kişi ise bunu yapan
kişinin aslında düşündüğü kişinin kardeşi olduğunu bilmemektedir. Telefonundan
mesaj atılan kişinin ise bundan haberi yoktur. Ve hakaret içerikli mesaj atılan kişi
mesaj attığını düşündüğü kişiye tokat atmıştır. Bu durumda haksız tahrik
hükümlerinden yararlanabilir mi?
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
Kardeşini dövenin kim olduğuna dair net bir bilgisi olmamasına rağmen önüne
gelen ilk kişiye yumruk atan bir kişi söz konusudur. Burada bu tarz bir olayda
nasıl bir araştırma yükümlülüğünün olabileceği sorgulanır ama bir şüphelilik
durumu vardır. Burada aslında tam olarak davranışın haksızlığın kaynağına
yöneldiği hususunda bilgi sahibi olmama durumu söz konusudur. Burada
kaçınılabilir bir hatadan bahsedilmektedir. Bu da kişinin haksız tahrikten
yararlanamaması sonucunu doğurur. Haksız tahrikte hiçbir zaman
cezalandırılmama durumu yoktur. Haksız tahrik sadece cezada indirim yapılmasını
gerektiren bir sebeptir. Eğer kaçınılamaz nitelikte bir hataya düşünmüşse haksız
tahrik kapsamında haksız tahrik varmış gibi kişinin cezasında indirime gidilebilir
ama kaçınılabilir nitelikte bir hataya düşünülmüşse bu durumda haksız tahrik
hükümlerinin uygulanabilmesi mümkün değildir.
Hukuka aykırı fakat bağlayıcı bir emrin yerine getirilmesi sürecindeki birtakım
unsurların mevcudiyetinde kişi hataya düşmüş olabilir. Ya da başka birtakım
durumlar da mevcut olabilir. Kusurluluğu ortadan kaldıran veya azaltan sebeplerin
maddi şartlarında hataya düşülmesi halinde bu hatanın kaçınılabilir nitelikte olup
olmadığı önemlidir. Eğer kaçınılabilir nitelikte bir hata varsa kusurluluğu ortadan
kaldırmadığı söylenir. Ancak kaçınılamaz nitelikteyse bu hata bağlamında failin
kusurlu addedilemeyeceği haksız tahrik özelinde söylenemez.
Kişinin kaçınılabilir hataya düşmüş olması hiç hataya düşmemiş bir kişiye
göre daha az cezalandırılmasını gerektirecek biçimde ele alınabilir mi?
bir hüküm vardır. Ancak bu Türk sisteminde yoktur. Ama cezanın belirlenmesi
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
Kanun koyucu bazen bir suç teşkil eden davranışı gerçekleştirildiğinde suçun tüm
unsurları oluşmasına rağmen ve hatta kişinin kusurlu da addedilmesine rağmen o
kişinin cezalandırılabilmesi için birtakım şartlar öngörmüştür. Bu aslında model
olarak istisnai bir durumdur. Temel belirleme şu şekildedir; bir suç işleyen ve
işlediği bu suç dolayısıyla kusurlu addedilen fail cezalandırılır. Yani ceza takdir
edilebilmesi için kişinin bir suç işlemiş olması ve işlemiş olduğu bu suç dolayısıyla
kusurlu addedilmesi şarttır ve yeterlidir. Ama bazı düzenlemeler vardır ki suç
işleyen bir fail vardır ayrıca kusurlu da addedilebilmektedir. Kusurluluğu ortadan
kaldıran herhangi bir durum da yoktur. Ama buna rağmen bazı şartların
oluşmaması ya da bazı şartların bulunması halinde kişi cezalandırılmamaktadır.
Bunlar 3 temel başlık altında toplanmaktadır;
Kanun koyucu bir suç teşkil eden davranışı gerçekleştiren ve işlemiş olduğu suç
dolayısıyla kusurlu da addedilen failin bünyesinde barındırdığı birtakım şahsi
özellikleri dikkate alarak o kişinin bu suç dolayısıyla cezalandırılmamasını
düzenlemiş olabilir. Şahsi cezasızlık sebeplerinin en önemli karakteristik özelliği
suç işlenmeden önce failin bünyesinde barındırdığı özellikle dolayısıyla kişinin
cezalandırılmaması sonucunu doğurmasıdır. En önemli şahsi cezasızlık sebebi
örnekleri malvarlığına karşı işlenen suçlarda ve bazen de devletin adalet
sisteminin düzgün işlemesini sağlamaya yönelik suçlarda düzenlenmektedir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
Yağma ve nitelikli yağma suçu bakımından bu tür uygulamalar yoktur ama yağma
ve nitelikli yağma haricindeki diğer malvarlığına karşı işlenen suçlar bakımından
faille mağdur arasındaki bir akrabalık ilişkisi ya da bir yakınlık ilişkisi kişinin
işlemiş olduğu örneğin hırsızlık bakımından o kişinin cezalandırılmaması sonucunu
doğurmaktadır. Hırsızlık suçunun anneye, babaya, kişiye karşı işlenmesi halinde
ortada bir hırsızlık suçu vardır, fail de kusurludur ama burada bir istisna olarak
şahsi cezasızlık sebebi vardır.
“Kişinin;
Yalan tanıklık suçuyla ilgili de bir şahsi cezasızlık sebebi öngörülmüştür. Kişinin
yakınının yargılandığı bir ceza davasında yakınının lehine onu suçtan kurtarmayı ya
da daha az cezalandırılmasını sağlayacak bir biçimde yalan tanıklıkta bulunan kişi
cezalandırılmaz. Yine bir yakınının daha az cezalandırılması ya da
cezalandırılmaması için yalan söyleyen bir tanık vardır. Yalan tanıklık suçunun
10
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuyla ilgili bir etkin pişmanlık hükmü vardır.
Yalan tanıklık suçu bakımından da bir etkin pişmanlık hükmü vardır. Haliyle etkin
pişmanlık bir genel hüküm mahiyetinde değildir. Etkin pişmanlık o suç açısından
kanun koyucu bir etkin pişmanlık hükmü öngörmüşse o zaman o suçla ilgili etkin
pişmanlık tartışması yapılabilmektedir. Etkin pişmanlığın en tipik görünüm tarzı
suçun işlenmesi suretiyle elde edilen birtakım menfaatlerin geri verilmesidir.
Mesela rüşvet suçunda, zimmet suçunda bu suçların konusunu oluşturan maddi
menfaatlerin kişi hakkında henüz bir ceza soruşturması başlamadan iade edilmesi
halinde kişi etkin pişmanlıktan yararlanabilmektedirler. Demek ki etkin pişmanlık
niteliği gereği suç işlendikten sonra failin pişmanlığını gösteren birtakım tutum ve
davranışları sergilemesi halinde cezalandırılmamasını sağlayan bir müessese,
cezalandırılabilirliğin bir diğer şartıdır. Kişi o suç için etkin pişmanlığa yer
vermişse ve o suç için etkin pişmanlığın şartları oluşmuşsa bu durumda failin
12
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
değil cezada indirime gidilmesini gerektiren bir şahsi sebep olarak düzenlemiştir.
Bu tarz etkin pişmanlık hükümleri cezayı ortadan kaldıran nitelikte değil cezada
indirim yapılmasını gerektiren bir müessese olarak karşımıza çıkmaktadır. Haliyle
bu tarz etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren durumlarda ortada
cezayı ortadan kaldıran bir şahsi sebep değil cezada indirime gidilmesini
gerektiren bir şahsi sebep vardır.
Şahsi cezasızlık sebep ile cezayı ortadan kaldıran şahsi sebep arasında ne
fark vardır?
Şahsi cezasızlık sebebi suçun işlenmesinden önce failde var olan özelliklerle ilgili
belirlemede bulunulurken cezayı ortadan kaldıran sebepte suç işlendikten sonraki
özelliklerle ilgili belirlemede bulunulur.
Somut tehlike suçu olarak nitelendirilen tüm suç tiplerinde somut tehlikenin
meydana gelmesi bir objektif cezalandırılma şartıdır. Bu suçlarda somut
tehlikenin meydana gelmemesi halinde fail cezalandırılamaz çünkü objektif
cezalandırılabilme şartı oluşmamıştır.
bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
Görevi kötüye kullanma suçu ve görevi ihmal suçunda görevi kötüye kullanma
niteliğindeki davranışın meydana gelmesi dolayısıyla birtakım bireysel zararlar
veya bir başkasına haksız menfaat sağlanması, bir kamusal zararın ortaya çıkması
halinde ancak kişi cezalandırılabilmektedir. 257. maddedeki görevin kötüye
kullanılması durumunda ortaya çıkması öngörülen tüm hususlar birer objektif
cezalandırılma şartıdır. Burada kanun koyucu kişilerin mağduriyetine, kamunun
zararına ya da kişilere haksız menfaat sağlanmasına demektedir. Bunlar birer
objektif cezalandırılma şartıdır. Bir kamu görevlisinin görevinin gereklerine
kasten aykırı hareket etmesi suçu oluşturur ama bu suç dolayısıyla failin
cezalandırılabilmesi için burada sayılan objektif cezalandırılma şartlarından
birinin oluşma gerekmektedir. Yani kişi görevinin gereğine aykırı hareket
etmektedir ama bu görevinin gereğine aykırılık kişilerin herhangi bir
mağduriyetine sebebiyet vermiyor, kamu zararına sebebiyet vermiyor ya da
kişilere haksız bir menfaat sağlanmasına sebebiyet vermiyorsa yani objektif
cezalandırılabilme şartı oluşmuyorsa bu kişi işlemiş olduğu görevi kötüye kullanma
suçundan dolayı cezalandırılamaz. Ama kişi suç işlemiştir, suç vardır sadece
cezalandırılabilirliğin şartı oluşmamıştır. Mesela Türk Ceza Kanunu’nda mevcut
olan hileli iflas suçu bakımından iflas kararı verilmiş olması bir objektif
cezalandırılabilme şartıdır. Bu şart oluşmadığı müddetçe hileli iflas teşkil eden
davranışları gerçekleştiren fail cezalandırılamaz. Bu suç dolayısıyla
cezalandırılabilirliğin bakımından mutlaka iflas kararı verilmesi gerekmektedir.
İflas kararı ise Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilmektedir. Bu mahkeme
tarafından iflas kararı verilmediği müddetçe hileli iflas suçundan kişi sorumlu
tutulamamaktadır.
Bunlar suçun maddi unsuru kapsamında ele alınmamalıdır. Suçun maddi unsuru
kapsamında ele alınırsa bunun hukuki sonucu fail tarafından bilinmesidir. Bu da
kast kapsamına girmektedir. Ama objektif cezalandırılabilme şartı deniliyorsa
sistemin dışındadır, suçun unsurları kapsamında değildir. Cezalandırılabilirliğin
diğer şartlarından ibarettir. Ve bu nedenle de kast kapsamında fail tarafından
objektif cezalandırılabilme şartının gerçekleşeceğinin bilinmesine gerek yoktur.
Bir suçun kanuni tarifinde yer verilen birtakım ibarelerin hangilerinin suçun
maddi unsuruna hangilerinin o suç bakımından objektif cezalandırılabilme
şartına işaret ettiği nasıl net bir biçimde tartışmaya mahal vermeden
anlaşılabilir?
Belirlenemez. Her bir suç özelinde bu suçun maddi unsurları nelerdir, maddi
14
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
——————————————————————————————————————————
A daha önce kardeşi K’yi dolandıran ve ekonomik olarak zor durumda kalmasına
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
sebebiyet veren T’yi öldürmek istediğini arkadaşı N’ye söyler ve ondan kendisine
bir silah vermesini ister. N’den silahı temin eden A, T’nin çalıştığı işyerine gider.
T kendisine doğru yaklaşmakta olan A’nın elinde silah tuttuğunu görür ve onun
kendisini vurmak için geldiğini anlayarak çalıştığı işyerinden koşarak kaçmaya
başlar. Kaçarak arka sokaklara giren T’yi kovalayan A, T’nin arkasından ateş eder.
A’nın ateşlediği silahtan çıkan kurşunlardan biri T’nin ensesine ve o anda yolda
yürümekte olan Y’ye isabet eder. T olay yerinde ölür, Y ise bacağından yaralanır.
A bir polis memurudur. Aracını bir oto sanayiinde usta diye tabir edilen araç
bakımı yürüten bir kimse olan B’ye servis hizmeti almak için götürür. A, B’ye
kurusıkı silah satmaya başladığını söyler. B ise buna cevap olarak eskiden onun da
bir kurusıkı silahının olduğunu ama kaybolduğunu bu nedenle A’nın sattığı silahları
görmek istediğini söyler. Bunun üzerine A, senin kaybettiğin silah buna mı
benziyordu diyerek B’ye bir tabanca verir. B de o silahı inceler ve ona benzediğini
söyler. Bu arada B’nin bir arkadaşı olan C oraya gelir. B, A tarafından kendisine
verilen ve kurusıkı olduğunu düşündüğü silahı C’nin göğsüne tutar ve şaka amaçlı
vurayım mı seni diyerek silahın kurusıkı olduğunu düşündüğü için tetiği çeker. C
göğüs bölgesinden isabet alır. A o sırada silahın kurusıkı olmadığını söyler ancak
olaylar çok anlık gelişmiştir. Bunun üzerine B, C’yi kurusıkı olmayan bir silahla
vurduğunu anladığı anda hemen C’yi hastaneye götürür fakat C hayatını kaybeder.
Polisin kurusıkı silah satıyor olmasıyla ilgili suçtan ziyade C’nin ölümü ile
sonuçlanan olay bakımından değerlendirme yapılması beklenmektedir.
C’nin ölümüyle bağlantılı olarak B’nin ceza hukuku sorumluluğu nedir? A’nın
ceza hukuku sorumluluğu nedir?
Bu konuyla ilgili farklı görüşler de mevcuttur. Önemli olan cevabın kendi içinde
tutarlı olmasıdır. Ancak derste hocanın görüşü kapsamındaki cevap şu şekildedir.
Bir başkasının kasten gerçekleştirdiği davranışın meydana getirdiği neticeler
bağlamında A’yı iştirak kapsamında sorumlu tutmak mümkün değilse, azmettiren
ya da yardım edilen denilemiyorsa ne şekilde sorumlu tutulabilir? A silahı B’ye
incelemesi için vermektedir ve silahı başkasına yönlendirip silahın tetiğine
basacağını öngörse bile suça yardımla ilişkilendirilemediği sürece sorumluluk
16
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
A ile B arasında bir alacak verecek sorunu vardır. A, B’den borcunu ödemesini
istiyor B ise borcunu ödediğini kendisinden talep edilen paranın haklı olmadığını
A’ya iletiyor. Bu kişiler bir araya gelir. B 67 yaşında bir vatandaştır ve birtakım
hastalıkları vardır. A da bunu bilmektedir. Aralarında daha önce birçok kez
ticaret olmuştur ve sosyal ilişki kurulmuştur. Çevredekiler ise bu ikisi arasındaki
husumetin giderilmesini sağlamak için bunları bir araya getirmektedir. A ve B bir
banka oturur ve aralarındaki durumla ilgili konuşur. Bu konuşma esnasında bir
tartışma ortaya çıkıyor. Bu tartışma esnasında her ikisi de ayağa kalkıyor. A, b’ye
bir tokat atıyor. B de A’ya karşılık veriyor ve olay çevredekilerin müdahelesi ile
sona erdiriliyor. Bu ayrılma yaşandıktan 20-25 dakika sonra bu tartışmanın
bünyesinde yarattığı heyecan nedeniyle ayrıca tokat atma eyleminin de
bünyesinde sebebiyet verdiği efordan kaynaklı olara kalp krizi geçirerek ölüyor.
B’nin yapılan ölüm muayenesi sonucunda bu gerekçeyle yaşamını kaybettiği tespit
ediliyor.
Bu tarz bir olayda B’nin ölümü dolayısıyla A sorumlu tutulabilir mi? Sorumlu
tutulabiliyorsa A’nın ceza hukuku sorumluluğunun hangi kapsamda tespit
edilmesi gerekmektedir? A kasten öldürme suçundan mı sorumlu tutulacaktır
yoksa taksirle öldürme suçundan mı sorumlu tutulacaktır? Şayet taksirli
öldürme suçundan dolayı sorumlu tutulacaksa bu taksir bilinçli taksir midir,
bilinçsiz taksir midir?
17
Burada söz konusu kasten yaralama basit tıbbi müdahale ile giderilebilir kasten
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
19
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
Kendi içinde tutarlı olacak şekilde pratiğe farklı cevaplar mümkündür ancak
pratiğin ders notunda derste hoca tarafından verilen cevaplar yazılmıştır.
M’nin sağ bileğinde meydana gelen yaralanma dikkate alındığında sert bir cisimle
bileğine vurulduğunun sabit olduğu tespit edilir. Jandarma Kriminal Raporu ve Adli
Tıp Balistik Raporuna göre M’nin silahının yere düşmesi sonucunda veya silaha bir
cisimle vurmak suretiyle patlamasının mümkün olmadığı, silahın patlaması için
tetiğe horozu kurulu iken 2 kg, horozu kuru değil iken 4,8 kg basınç kuvveti
uygulanması gerektiği; tetiğe basmadan silahın patlamasının mümkün olmadığı
tespit edilir.
İlk derece mahkemesi hükmünde; yüklenen suç açısından failin kast veya
taksirinin bulunmaması (CMK m. 223, f. 2, b. (c) ) gerekçesiyle M hakkında beraat
20
kararı verir.
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
Yargıtay Ceza Dairesi, ilk derece mahkemesinin hükmünü; M’nin görevini ifa ettiği
sırada kast olmaksızın kanun emrini yerine getirirken koluna vurulması üzerine
TCK'nin 27/1. maddesi anlamında sınırı aştığı ancak bu halde eyleminin taksirle
öldürme suçunu oluşturacağı TCK'nin 85/1. maddesi gereğince cezalandırılmasına
karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozar.
Kararın karşı oylarında üyelerden biri bu olayda haksız tahrik etkisi altında
işlenmiş kasten öldürme suçunun bulunduğu; bir diğeri taksirle öldürme suçunun
(hukuka uygunluk nedeninin sınırlarının aşılması kapsamında olmaksızın), bir diğeri
ise TCK m. 27, f. 2 hükmünün uygulanması gerektiği yönünde görüş belirtmiştir.
———Cevap———
Tüm olay kurgularında ilk önce yapılması gereken olay kurgusunda hangi suçlar
dış görünüşü itibariyle işlenmiş olabilirin tespitidir. Bir kişinin bir kişiye ateş
etmesi söz konusu olduğundan burada TCK madde 81 söz konusu olabilir
denilecektir. Daha sonra farklı sonuçlara gidilebilir ancak ilk önce bir olay
kurgusu okunduğunda hangi suçların tipikliği söz konusu olabilir o belirlenir.
Polis kontrol noktasında görevli olan iki tane kolluk görevlisi M ve F’nin, S ve
E’nin kontrol noktasında durmaları gerekirken durmamaları üzerine peşine
takılmaları söz konusudur. Kolluk bu kişileri durdurmak için arkalarından
gitmektedir. Bu aşamada önce dur uyarısında bulunmuşlardır ardından da havaya
21
bir el uyarı ateşi yapılmıştır. Soyut olarak düşünüldüğünde havaya bir el ateş
etmek genel güvenliğin tehlikeye sokulması, Türk Ceza Kanunu Madde 170
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
a) Yangın çıkaran,
Yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın
tehlikesine neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî
para cezası ile cezalandırılır.”
PVSK madde 16 kapsamında uyarı amaçlı havaya ateş etmek ceza hukuku
bakımından bu davranışın hukuka uygun addedilmesini gerektirir. Bunun gerekçesi
de Türk Ceza Kanunu’nun 24. maddesidir. 24. maddenin en sonunda ceza verilmez
22
demektedir. Bir davranışa ceza verilmemesi sonucunu doğuran şey her zaman
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
Kolluk dur ihtarı ve havaya ateş eylemi sürecinde aslında doğru bir hareket
yapmakta ve hareketli hedefe ateş etmemektedir. Araçla kişileri izlemeye devam
etmiştir ve bu kişiler bir evin bahçesinin çitine çarparak durmuşlardır. Çite
çarpma davranışı sonucunda mala zarar verme suçu gündeme gelmektedir. Kasten
bir kişinin malına zarar vermek mala zarar verme suçunu oluşturmaktadır. Ama
taksirle mala zarar vermek ceza kanunu bakımından suç değildir. Bunun özelinde
de değerlendirme yapılabilir ancak odak noktası bu değildir.
Araç durduktan sonra araçtan kimse inmemektedir. Kolluk da araca kontrollü bir
biçimde yaklaşmaktadır. Kolluk görevlileri kendi ekip otolarından inerken aracın
tekrar çalıştırılmasına yönelik önlemleri almışlardır. Ve sonra M silahını ihtiyaç
halinde kullanılmaya hazır hale getirerek araca doğru yaklaşmıştır. M kişilere
terörist olup olmadıklarını sormuş hayır cevabını almıştır. Bu cevabın üzerine yine
kontrollü bir şekilde geri çekilmeye başlamıştır. O sırada sağ bileğine bir darbe
alıyor. Bu darbeyi kimin gerçekleştirdiği bilinmemektedir. Bu darbeyi alması
üzerine silah 2 kere ateşlenmiştir. Ve bu kurşunlar E’nin ölümüne sebebiyet
vermiştir.
Bu olayda M’nin E’nin ölümüne sebebiyet verecek bir davranışı var mıdır?
Varsa bu davranış hukuka uygun mudur? Hukuka uygunsa hangi hukuka
uygunluk sebebi söz konusudur? Hukuka uygunluk sebebinin şartlarının
oluşmasına rağmen sınırın aşılması söz konusu olmuş mudur? Sınır aşılmışsa bu
sınır kasten mi yoksa taksirle mi aşılmıştır? Yoksa meşru savunma ya da
heyecan, korku, panik, telaş kapsamında mı sınır aşılmıştır?
Jandarma kriminal raporu sonucunda bir kişinin eline darbe gelmesi dolayısıyla
ateş alması ihtimali çok inandırıcı değildir. Ayrıca silah iki kere ateş almıştır.
Darbenin iki kere silahın ateşlenmesine sebebiyet vermesi de mümkün
gözükmemektedir. Haliyle burada M’nin tetiği çekme eyleminin iradi olduğu
noktasında bir tartışma yaşanmamalıdır.
23
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
İlk derece mahkemesi M’nin kastı ve taksiri yoktur demiştir. Ama jandarmanın
kriminal raporu incelendiğinde silahın tetiğinin bilerek ateşlendiği konusunda
tartışmalı bir nokta yoktur.
Yargıtay ceza dairesi ise burada bir kasten gerçekleştirilen davranış olduğunu
ancak 27. maddenin 1. fıkrası bağlamında görevin ifası hukuka uygunluk sebebinin
sınırlarının taksirle aşıldığının değerlendirilmesini gerektiğini söylemiştir.
Taksirle işlenen suç üzerinde ise bir indirim yapılmıştır. Yargıtay ceza dairesinin
kurgusuna göre M burada iradi bir biçimde silahı ateşlemiştir ama görevin ifası
hukuka uygunluk sebebinin sınırı taksirle aşılmıştır demektedir. Yani E’ye yönelik
gerçekleştirilen davranış görevin ifası kapsamında yakalama kapsamıyla
gerçekleştirilmiştir. E’nin hangi bölgesinden yaralandığı önemli olabilirdi ama bu
bilgi yoktur. Yani daire yakalamaya yönelik bir davranışta sınırın aşıldığını kabul
etmektedir.
Hayır burada yakalamaya yönelik bir ateşleme yoktur. Kişinin kendisine yönelik
bir darbe geldiği için bu darbeye yönelik tepkisellik olarak gerçekleştirilmiştir.
Bir de burada dairedekilerin karşı oyları vardır. Karşı oylardan biri görevin ifası
hukuka uygunluk sebebinin sınırlarının aşıldığını kabul etmektedir ama bu sınırın
taksirle değil heyecan, korku, panik, telaş ile aşıldığını kabul etmektedir. Bu
noktada polis memurunun darbeyi aldıktan sonra meşru savunmanın şartlarının
aşıldığından bahsedilmektedir.
Diğer karşı oy ise yakalamaya matuf bir durum olmadığını, meşru savunma
kapsamında saldırı defetmeye yönelik bir davranış da olmadığını tamamen
kendisine yönelik gerçekleştiren bir saldırıya tepkisellik olarak kişinin
öldürüldüğünü ve kasten öldürme suçunun oluştuğunu söylemektedir. Bu noktada
ise kolluk görevlisi olan M’nin haksız tahrikten faydalandırılması gerektiğini
söylemektedir.
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
Ortada hukuk profesyonelleri tarafından ortaya konulan 4-5 ayrı çözüm vardır.
Ancak bu aşamada meşru savunmanın sınırının taksirle aşılması da mümkün
değildir. Çünkü hedef karşıdadır ve saldırgan kişinin önündedir. Kişi silahını
çektiğinde hedeflediğinden başka bir yere isabet etmesi gibi bir dikkat ve özen
yükümlülüğünün ihlali mesafe nedeniyle mümkün gözükmemektedir. Demek ki
burada 27/1 ve direkt taksirle öldürmeye yönelik belirlemelerin doğru olmadığı
söylenebilir.
——————————————————————————————————————————
ayrı ateşli silah mermi çekirdeği ile yaralanır ve olaydan sonra çağrılan
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
———Cevap———
Burada evli bir çift vardır ve şehir merkezinden biraz uzak bir yerde ikamet
etmektedirler. Olayda mevcut olan bilgiler bakımından aralarında bir husumet
yoktur. Ve bu eve daha önce bir hırsız girmiştir. Olayın gerçekleştiği gün gece 4
sularında A perdenin arkasında birtakım sesler duymuştur ve o yöne karşı 13 el
ateş etmiştir. 4 metreden 3 kurşun A’nın eşi B’ye isabet etmiştir.
A, B’nin hırsız olduğunu sanarak ölümüne sebebiyet vermiştir. Burada tipik bir
davranış olarak kasten öldürme suçu üzerinden değerlendirme yapılmalıdır. Bir
kişiye silahla ateş ederek ölümüne sebebiyet verme fiili dış görünüş itibariyle
kasten öldürme suçunun maddi ve manevi unsurlarının mevcut olduğu düşüncesini
uyandırmaktadır.
Kişi gece uykudan kalmıştır ancak yanında eşinin olmadığını farketmemiştir. Kişi
burada hırsızı durdurmaya yönelik aslında durdurmanın ötesine geçen bir fiil
gerçekleştirmiştir. Ama ortada bir hırsızlık fiili de olmadığı için meşru
savunmanın şartlarında hataya düşülmüştür denilmektedir. Burada kilit soru
şudur; bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında hataya düşen kişinin bu
hatasının ceza hukuku bakımından değerlendirilmesi neye göre yapılacaktır?
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com
CEZA HUKUKU GENEL -İLHAN ÜZÜLMEZ
GÜZ DÖNEMİ VİZE 14. HAFTA / 2022
27
Sayfa
ÖZIŞIK KIRTASİYE
www.ozisikkirtasiye.com