Professional Documents
Culture Documents
Yüzyıl Sonunda Kapitalizmi
Yüzyıl Sonunda Kapitalizmi
Yüzyıl Sonunda Kapitalizmi
T.C.
DOKUZ EYLÜL ÜNÎVERSÎTESÎ
SOSYAL BÎLÎMLER ENSTÎTÜSÜ
KAMU YÔNETÎMÎ ANABÎLÎM DALI
YÜKSEK LÎSANS TEZi
Güven SELÇUK
Damgman
Prof. Dr. Tûlay ÔZÜERMAN
465362-
2004
YEMÎN METNÎ
Ol /Op 2004
Güven SELÇUK
II
TUTANAK
BALKAN
ÜYE
III
YÜKSEKÔGRETÎM KURULU DOKÜMANTASYON MERKEZt
TEZ/PROJE VERÎ FORMU
Tez/Proje Yazannin
Soyadi: SELÇUK Adi: GÜVEN
Tezin Tûrkçe Adi: 20. Yüzyil Sonunda Kapitalizmin Politik - Ekonomik Dônü§ümü
ve Popüler Kültür
Tezin/Projenin Yapildigi
Üniversitesi: Dokuz Eylül Üniv. Enstitü:Sosyal Bilimler Ens. Yil: 2004
Tezin Tûrû:
Sanatta Yeterlilik: [ ]
Tez/Proje Damçmanlannm
Ünvam: Profesôr Adi: TÜLAY Soyadi: ÔZÜERMAN
IV
ÔZET
V
ABSTRACT
The last big crisis of capitalism in 1970’s and the restructuring efforts
that came on the agenda to overcome this crisis, bringtogether a rather
comprehensive and fast variation process whose efforts are not limited by
only economical area. In the beginning, the restructuring expresses a
variation in the accumulation regime and production structure economically.
The transition from the Fordist accumulation regime to the Postfordist
accumulation regime, in this context, constitutes the economical base of the
restructuring process.
Still with the 1970’s, it is seen that, in the culturel area, the concept of
mass culture is being forsaked in a conscious form and instead of it, the
concept of popular culture is begun to be used. At first, the popular culture,
which means “the creaty of the public and the culture belonging to public, the
public’s own culture”, with the postmodernist transformation, became a
situation identical to the mass culture by a meaning slipping. By the
postmodernist and the postfordist transformation, this dominant usage of the
popular culture instead of the mass culture constitutesthe third leg of the
restructuring. This transformation being lived in the cultural area isn’t a
progress that is constituted spontaneous and coincidental; it is the reflection
of the variation happening in the substructure to the superstructure.
VI
iÇÎNDEKÎLER
YEMÎN METNÎ II
TUTANAK III
TEZ VERi FORMU IV
ÔZET V
ABSTRACT VI
iÇÎNDEKÎLER VII
GiRÎS X
BÎRiNCi BÔLÜM
20. YÜZYIL SONUNDA KAPÎTALtZMÎN
POLÎTÎK-EKONOMÎK DÔNÜgÜMÜ
VII
3. Postmodemizm Tarti§malan 25
B. Postfordizm 30
1. Fordizm’in Krizi ve Postfordist Dônüçüm 30
2. Esneklik Kavrami ve Esnek Üretim 35
3. Postfordizm’in Kültürel-Toplumsal Etkileri 37
IKiNCi BÔLÜM
KÎTLE KÜLTÜRÜ VE POPÜLER KÜLTÜR
VIII
ÜÇÜNCÜ BÔLÜM
OLGULAR ARASI BAGLANTILARIN KURULMASI
(DÔNÜÇÜMÜ TEORÎLEÇTiRMEK)
SONUÇ 103
KAYNAKÇA 112
IX
GiRi$
Kimileri popüler kültürü, kitle kültürü ile bir tutup, bu iki kavrami herhangi
bir aynm gôzetmeden birbirinin yerine kullanirken, kimileri de kitle kültüründen
tamamen farkli bir olgu olarak ele ahp, içerigindeki “popüler” sôzcügünden
hareketle, halkm içinden çikan, halk tarafindan üretilen ve halkin otantik yapisim
yansitan bir kültür anlammda kullanmaktadirlar. Kaynagim nereden aldigi, kimler
tarafindan kimler için üretildigi, yararh mi yoksa zararh mi oldugu üzerine neredeyse
sonsuz bir literature sahip olunmasma ragmen, bu sorulara verilen yanitlar
çogunlukla ara§tirmacmm durdugu yere gôre §ekillenmekte ve genel bir kabul
gôrmemektedir. Kisaca popüler kültürün anlami üzerinde bile henüz bir uzla§ma
saglanamamiç olup, tam bir kafa kançikligi hüküm sürmektedir.
Bugün gelinen noktada popüler kültür, sosyal bilimler içerisinde yer alan
ileti§im bilimi, sosyoloji, siyaset bilimi, antropoloji, tarih ve edebiyat gibi bir çok
farkh disiplinin ilgi alamna girmiç bulunmaktadir. Aynca popüler kültür üzerine
spesifik incelemelerin yapildigi kültürel çah§malar alani da, tüm bu bilim dallanndan
yararlanarak konuyu disiplinlerarasi bir yakla§imla ele almaktadir. Ancak, sôzü
edilen bu çaliçmalar, popüler kültürü genellikle bagimsiz bir üstyapi kurumu olarak
ahp, onun altyapisal temelini ihmal etmektedirler. Oysa kültürel alan kendiliginden,
kendi içinde olu§an bir yapi degildir, daha çok maddi altyapmin bir gôrünümü ve
üstyapidaki yansimasidir.
X
Kapitalist ekonomik sistem, 1970’li yillarda büyük bir krizin içine girmiç
bulunmaktadir. Halen de bu krizin etkilerinden tam anlamiyla kurtuldugu
sôylenemez. Bununla birlikte, kapitalizmin bu son büyük krizini a$mak için gündeme
gelen yeniden yapilanma çabalan, etkileri ekonomik alan diginda siyasal, toplumsal
ve kültürel alanlara da yansiyarak yagamin tüm alanlanm kapsayan onernli
degigimlere yol açmig bulunmaktadir.
XI
açiklamaktir. Bu dogrultuda popüler kültürün bugünkü egemen kullamm biçimi,
yeniden yapilanmanin ideolojik yônü olan postmodemizm ve ekonomik yônü olan
Postfordizm’le iliçkilendirilecektir. Çahgmanm diger bir amaci ise, popüler kültürün
tarihsel süreçteki dônüçümünü ôzgün bir yaklaçimla, diyalektik yôntemi kullanarak
açiklamak ve bu sayede popüler kültür olgusunu yerli yerine oturtarak, halen devam
etmekte olan kafa kan§ikhgim gidermektir.
XII
BiRÎNCi BÔLÜM
20. YÜZYIL SONUNDA KAPÎTALÎZMÎN POLiTÎK-EKONOMÎK
DÔNܧÜMÜ
1 Bu kavram modaliteleri hakkinda bkz. Gencay §aylan; Postmodemizm, Imge Kitabevi, (IL Baski)
Mayis 2002, Ankara, s.55-59
1
ifade etmektedir... Modemizm/postmodemizm kavram çifti ise sôylemin ideolojik
boyutuna içaret etmektedir.”2
terimi ilk olarak beçinci yüzyilda o dônemin resmi Hiristiyanhk anlayiçim, Roma ve
Pagan geçmiçten ayirmak için kullamlmi§tir. Fakat zamanla modem kavraminm
içerigi degi§mi§tir. Sosyal bilim literatüründe, baçlangici 1300’lü yillara kadar
uzanan Rônesans dônüçümünün biçimlendirdigi düçünce ve ya§am tarzmin egemen
oldugu zaman dilimi, “modem dônem” olarak ifade edilmektedir. Bu baglamda,
modemlik de, modem dônemdeki yagam tarzidir.4 Modemizm ise, modem dônemde
ortaya çikan ve ôzellikle 19. yüzyilda Bâti dünyasina egemen olan dünya gôrü§ünü
ifade etmektedir.5
2
modemitenin anlatildigi bu kapsamh ve karmaçik soylemi (hem kuram, hem de
ideoloji anlammda) ifade eder.7
3
Bir sôzcük olarak modemite, belli bir çagi ifade etmektedir. Genel olarak bu
çag, Kuzeybati Avrupa’da kapitalist dônüçüm ile ortaya çikan tarihsel donern olarak
düçünülmektedir. Kapitalist donüçüm, sadece ekonomik ya§am ve iliçkilerde degil,
insan ve toplum yaçamimn her alamnda ortaya çikan kapsamh, derin degigimi ifade
etmektedir. Yukanda da deginildigi gibi akil ve bilimin insan yaçammda belirleyici
konuma gelmesi, yeni ve ilerici bir tarih anlayiçinm (ya da bir ba§ka deyigle, iyimser
ve adeta mekanik bir determinist zaman anlayi§inm) egemen hale geligi, modemite
çagmin belirleyici parametreleri arasmda sayilabilir.11
4
baskilara hedef olmug ve büyük acilar yaganmigtir, halen de yaganmaya devam
etmektedir. Bu nedenle bu dônem üzerine düçünürken, madalyonun iki yüzü de goz
ônüne alinmahdir. Çünkü, modemitenin temel ahlak normu hiimanizmdir ama
modemitenin tarihi her yônüyle humanist degildir.13
5
ôngôrmektedir. Buna gôre, ôzgürleçmek için doga üzerinde baski kurmak
gerekmektedir. Ama baski kurarak ôzgürleçme dü§üncesi, kendi içinde
paradoksaldir. Horkheimer, doga üzerinde baski kurmanin, kaçimlmaz olarak insana
da egemen olma arzusuna dônüçecegini ileri sürmektedir.16 Bu durum, genel
anlamda aydinlanma prôjelerinin bir kaderi olarak Franz Kafka’mn “§ato” adh
yapitinda ve Kafka’mn bu yapitmdan yola çikilarak 1991 yihnda Steven Soderberg
tarafindan beyazperdeye aktanlan “Kafka” adh filmde etkileyici bir biçimde
anlatilmaktadir.
6
biçimi degi§imini anlatmaktadir. Aydmlanma kavrami, bu dônü§ümün belli bir
açamasmda egemen haie gel en düçünce biçimini yansitir. Modernité ise deginilen
dônüçümden bugüne kadar geçen tarihsel dônemi, bu tarihsel dônem içinde ortaya
çikan tutum ve düçünceleri ifade etmektedir. Bu üç kavramin, açikça gôrüldügü gibi
birbiri ile ilintili geni§ bir ortak anlam alani bulunmaktadir. Bu nedenle belirli
koçullar altinda birbirleri ile ôzde§ olarak kullandabilmektedirler.2021
1. Basit Elbirligi
Marx’a gôre; çok sayida iççinin aym zamanda, ayni yerde ve tek bir
kapitalistin patronlugu altinda, aym türden meta üretmek üzere bir arada çah§malan,
hem tarih, hem de mantik açismdan kapitalist üretimin çiki§ noktasmi
olugturmaktadir.2' Bu dônemde teknolojik açidan geli§mi§ üretim araçlan henüz
kullamlmiyor olsa da (makinele§me yok) çok sayida i§çinin aym ortamda tek bir
kapitalistin yônetimi altinda aym amaç için toplanmalan emegin ritmini
ortakla§tirmi§ ve bu ritmi kapitalistin denetimi altma sokmuçtur. Bu durum, ku§kusuz
üretimin be§eri faktôrünün ôrgütleni§inde yeni bir form olarak ortaya çikmi§tir: basit
elbirligi.
7
2. Manifaktûr
James Watt’in buhar makinesi ile birlikte ortaya çikan makineli üretim, yani
üretim araçlanmn geligmesi, beraberinde emegin ôrgütlenmesinde de bir takim
degiçiklikler yaratmiçtir. Makinelerin, iççilerin yerini almaya ba§lamasi
i§bôlümündeki kimi açamalann birleçtirilmesini olanakh kilmi§ ve tüm i§ açamalan
arasinda zorunlu bir süreklilik ortaya çikmi§tir. Bu durum, yeni kontrol
mekanizmalanm ve yeni emek ôrgütlenmelerini dogurmuçtur. îÿte sirasiyla
22 Karl Marx; Kapital I, III. Ciltler, Sol Yaymlan, 1978, Ankara, Aktaran, Belek; a.g.e., s.52
23 Karl Marx; Kapital I, III. Ciltler, Sol Yaymlan, 1978, Ankara, Aktaran, Belek; a.g.e., s.52
8
Taylorizm ve Fordizm, modemitenin makineleçme sonrasi ihtiyaç duydugu kontrol
mekanizmalan ve birikim rejimleridir.
1. Taylorizm
9
Taylorizm’de amaç, gereksiz zaman harcamasinm ônüne geçerek verimliligi,
son kertede de içletmenin karhhgini arttirmaktir. Bu dogrultuda çahçmanin her
açamasi kronometrik olarak denetlenir ve standardize edilir. Daha sonra Taylor’un
ôgrencilerinden Gilbreth, zaman çahçmasma hareket çahçmasim ekleyerek,
yapilacak her için standart hareket kataloglan hazirlamiçtir. Burada yaniti aranan
soru, bir içi gerçekleçtirmek için gerekli olan her bir hareketin en kisa ne kadar
sürede yapilabildigidir. îleriki dônemlerde hareket çahçmalanna fizyolojik modeller
eklenmi§ ve belli bir iç için gereken eneiji tüketimi hesaplanmaya çah§ilmi§tir.27
2. Fordizm
Fordizm dar anlamda, yani salt bir tiretim yontemi olarak ele almdigmda
Taylorizm’den bagimsiz bir emek orgtitlenmesi degil, aksine onun tamamlayicisi,
daha geli§mi§ bir hali olarak Taylorizm’den sonraki bir açamadir. “Taylorizm,
emegin makine baçindaki ôrgütlenmesini dile getirirken; Fordizm emekle birlikte
makineli sistemin fabrika sistemi içinde yeniden dtizenlenmesini ifade etmektedir.
Bôylece Fordizm emekle birlikte emek araçlanmn yeniden organizasyonu
biçimidir.”28
10
Dolayisiyla iççiler bitirdikleri parçayi sistem içindeki bir sonraki noktaya
naklediyorlardi. Bu da (onceden hesaplanmi§ ve standardize edilmiç olsa da) belli bir
zamam gerektirmekteydi. Fordizm i§te bu zaman kayiplanni minimize edecek
çekilde, üzerinde üretimin gerçekle§tirildigi kendiliginden akan bir bant (§erit)
sistemiyle Taylorizm’in geliçtirdigi ilkeleri yeniden düzenlemiçtir. Bôylelikle
iççilerin aralannda ko§u§turmak zorunda kaldiklan (dolayisiyla zaman harcadiklan)
makineler, hareketli bir bant sistemi ile birle§tirilmi§tir. Taylorist sistemdeki derin
içbôlümü, kafa ve koi emeklerinin birbirinden aynhgi, yapilan i§in aymligi ve
yabancilagtmci yam, vb Fordizm’de daha da artarak sürmektedir.29
George Ritzer’e gôre; montaj bandi, içinde büyük bir akildiçihk banndmr.
însanliktan çikanci bir i§ ortami sunar. Çok çeçitli beceri ve yetenekleri olan
insanlardan, çok basitle§tirilmi§, smirh sayida i§i defalarca yapmalan istenir. insanlar
çahçirken insani yeteneklerini gostermek yerine, insanhklanm inkar etmeye ve robot
gibi davranmaya zorlanirlar ve kendilerini i§te ifade edemezler. Ritzer’e gore bu,
montaj bandinin birçok akildiçihgmdan yalmzca biridir.30 Montaj bandinm
11
b. Birikim Rejimi Olarak Fordizm
“Ford yeni tür toplumun, büyük §irketlerin elindeki gücün dogru uygulanmasi
halinde kolayca kurulabilecegine inamyordu. Sekiz saatlik, be§ dolarlik içgünüyle
hedèflenen, sadece i§çinin son derece üretken montaj hatti sisteminin gerektirdigi
disipline uymasmi saglamak degildi. Bu uygulama aym zamanda, iççilerin, büyük
§irketlerin gittikçe daha büyük miktarlarda piyasaya sürmeye hazirlandiklan kitle
üretimi üiünlerini tüketmek için yeterli bir gelire ve bo§ zamana sahip olmalanm
saglamayi hedefliyordu. Ama bu, i§çilerin paralanm dogru sarfetmeyi bildiklerini
varsayiyordu. Bu yüzden Ford 1916’da, kitle üretiminin yarattigi “yeni insan”m
sermayenin ihtiyaçlanna ve beklentilerine uygun olabilmesi için ahlaki bakimdan
dürüstlüge, iyi bir aile hayatma, akh baçmda (yani alkol tüketiminden kaçman) ve
rasyonel bir tüketim kahbim uygulayacak kapasiteye sahip olmasim saglamak
amaciyla, çogu gôçmen olan “ayncahkh” i§çilerinin evlerine bir sosyal hizmet
uzmanlan ordusu gônderiyordu. Deney çok uzun sürmedi ama sait bu deneyin
31 Kapitalizmin bütün krizleri için (her bir krizin tarihsel koçullan birbirinden farkh olsa da) ortak bir
tanimsal ôzellikten bahsedecek olursak; bu, birikim sürecinin tikanmasidir.* Bu nedenle kapitalist
sistemin sürekliligi ve kendini yeniden üretebilmesi birikim rejimine baghdir. Birikim rejimi;
toplumsal ürünün tüketim ve birikim arasindaki dagihmmm uzun bir vade boyunca istikrar
kazanmasmi ifade eder.**
* Bu konuda bkz. $aylan; a.g.e., s.132-133
** Bu konuda bkz. Harvey; a.g.e., s.143-144 ve §aylan; a.g.e., s. 139
32 Harvey; a.g.e., s. 147
12
yapilmiç olmasi bile, Fordizm’in ortaya çikaracagi derin toplumsal, psikolojik ve
politik sorunlann habercisiydi.”33
1929 yilinda en üst noktaya ula§an büyük bunahm, hem kuramsal açidan hem
de uygulama alamnda sadece Fordizm’e degil, genel olarak liberal soyleme büyük
13
bir darbe vurmu§tur. Büyük bunahmin en ônemli nedeninin gelir bôlü§ümündeki
egitsizlik oldugu sôylenebilir. Üretim, yani pazar arzi hizla artmig ancak talep aym
hizda artmami§, yetersiz kalmiç ve bu giderek büyûyen arz talep dengesizligi
sonunda büyük bir bunahma yol açmiçtir. “1929 krizinin gôrünümü, durgunluk ve
hizla büyüyen igsizliktir. Bunahm, ortodoks ekonomi kuramim altüst eden Keynes’in
katkilan ile agilmigtir. Bilindigi gibi Keynes, geligmig kapitalist ekonomilerde
“gôrünmeyen el” diye bir gey olamayacagmi, toplam talebin sürekli olarak geri
kalacagim ve ancak ekonomik yagamin bütününe yônelik bilinçli müdahalelerle
dengenin saglamp, krizin onlenecegini one sürmügtür.”36
Büyük depresyon baglar baglamaz Henry Ford, igçi çikarmak bir yana, tam
aksine igçi ücretlerini arttirmigtir. Ücret arttirmanin efektif talebi arttinp piyasayi
canlandiracagim ve çok ônemli olan i§ dünyasma duyulan güveni yükseltecegini
dügünmügtür. Çünkü bu bunahm kogullan altinda Ford’un en büyük endigesi,
korporasyonlara duyulan güvenin sarsilmasi yani Fordizm’in ideolojik ve siyasi
etkinliginin zayiflamasi hatta yok olmasidir. Bu nedenle bunahmdan çikig yollanm
korporasyonlar bulmali ve uygulamahdirlar. Ancak Ford’un dügünceleri
gerçeklegmemigtir. Kapitalizmin igleyig yasalan ve rekabetin zorlayici kogullan
Ford’un dügüncelerine üstün gelmig ve sonunda kendisi de ücretleri dügürmek ve igçi
çikarmak zorunda kalmigtir. Sonuçta büyük bunahm, Keynes’in sôyledikleri
dogrultusunda devletin ekonomiye müdahale yôntemleriyle (burada akla
Roosevelt’in ABD’de uyguladigi New Deal politikalan gelebilir) ve yeniden
yapilanma ile agilabilmigtir.37
14
(korporasyonlar), ôrgütlü emek (i§çi sendikalan) ve devlet arasinda kapsamh bir
uzlaçmaya dayanmaktadir ve bu nedenle ekonomik bir düzenleme olmanin yaninda
politik bir süreçtir. Bu dogrultuda, refah devleti teorisi ve pratigi içinde Fordist
birikim rejimi de yeniden üretilebilmiçtir.
Dünya Savani sonrasinda ise iyice kurumsallaçarak 1950’li ve 1960’h yillarda belli
bir büyüme saglami§tir. Ekonomi alamnda saglanan büyüme ve geliçme, ideolojik
savaçta kapitalizmin eline ônemli kozlar ve savunma sôylemleri vermi§, dolayisiyla
kendine alternatif sistemlere kar$i (sosyalizm ya da komünizm akla gelebilir) siyasi
açidan ônemli bir savunma duvan olu§turmu§tur.
15
rejiminin meçruiyet temelini oluçturmuçtur. Bôylelikle, kurulu düzenin ideolojik
hegemonyasi, kendini kolaylikla yeniden üretebilmiçtir.39
Harvey’e gôre; savaç sonrasinin Fordizmi, yalnizca bir kitle üretimi sistemi
olarak degil, daha çok bütünsel bir ya§am tarzi gibi ele ahnmahdir. Kitle üretimi,
kitle tüketiminin yarn sira ürünün standartla§masim saglamiçtir. Bu ise yepyeni bir
estetik ve kültürde bir metala§ma anlamina gelir.40 Nitekim üretimin ve tüketimin
16
ôlçütlerine dayanmaktadir. î§te bütün bu süreci modemitenin parçasi olarak
yorumlamak mümkündür.”43
17
Kapitalizmin her bir krizinin zaman boyutu içerisinde farkh noktalarda
ortaya çikmasina ve yine her bir krize yol açan tarihsel koçullann birbirinden farkh
olmasina ragmen, kapitalizmin tüm krizleri için ortak bir tammsal ôzellikten
bahsedilecek oldugunda bunun; birikim sürecinin tikanmasi ve sekteye ugramasi
oldugu daha once de belirtilmiçti. Ômegin 1929 ekonomik buhrammn, esas olarak
toplam talep yetersizliginden kaynaklandigi ve krizi a§mak için gündeme gelen
yeniden yapilanma sürecinin temel unsurlannin; Fordist birikim rejiminin genel
kabul gormesi ve Keynezyen ekonomi politikalanyla birleçmesi, bunlarla paralei
olarak da “refah devletinin yükseliçi” ile siyasal sistemde “çogulcu demokrasinin”
kabulü oldugu soylenebilir. Buna karçilik 1970’li yillann krizinin, esas olarak 1929
ekonomik krizinin çôzümü olarak gündeme gelen “refah devleti” uygulamasindan
kaynaklandigi ve kendini bir finansman darbogazi olarak gôsterdigi gôrülmektedir.46
18
Bununla birlikte, ulusal devletin ekonomik egemenlik alanmm daraltilmasi hatta
maijinalle§tirilmesi anlamina gelen küreselle^menin de yeniden yapdanma sürecinin
temel ôzelliklerinden biri oldugu sôylenebilir. Küreselle§me olarak tanimlanan bu
olu§um ayni zamanda dünyanm tek ve bütünle§mi§ bir pazar haline dônüçmesini
amaçlamaktadir ve bu sayede de, büyüyen pazar içinde kar oranlanmn genel olarak
yükselmesi saglanabilecektir.47
deginildigi gibi refah devleti uygulamasmdan esas olarak genel kar oranlanm
düçürdügü için vazgeçilmiç, bu dogrultuda refah devletinin maginallegmesi ve
devletin içlev degigtirmesi ise toplumsal simflar arasmdaki güç dengesini
degiçtirmiçtir. Bu durum kuçkusuz, küreselleçme sürecinde ulusal devletin yerine
farkh kurum ve kuruluçlann geçmesi ômeginde oldugu gibi, aym zamanda siyasal
bir oluçumdur ve siyasal güç dengelerini de degiçtirmektedir.
19
Fordizm’den Postfbrdizm’e ve modemiteden postmodemiteye geçiçe bagh olarak
postmodemitenin (Gramsci’ci hegemonya anlaminda içine sizarak ve ona
eklemlenerek kendine maletmeye çahçtigi ve anlami üzerinde ideolojik bir mücadele
verdigi) popüler kûltürüne evrilmektedir.
A. Postmodernizm
20
postmodemizmi bir kuram ya da kuramlar bütünü olarak tanimlamak pek mümkün
gôrünmemektedir. Bu nedenle postmodemizmi, içinde farkli egilim ve yaklagimlarm
yer aldigi, smirlan belli olmayan bir alan olarak dügünmek gerekir.49
21
gôre bu kûltürün ürünü olan insandir. Her tarafi metalar ile sanlmiç, ortak tüketim ve
statü normlan benimsemek durumunda kalmi§, amorf kitlenin parçasi olan ki§i,
postmodem insan olarak nitelenmektedir.52
Bugün kullamlan anlamiyla postmodem sôylem; eski açamaya ôzgü her §eyin
bittigini, kuram, ideoloji, insancilhk ya da avangard gibi kültürel deger ya da
kavramlann son buldugunu ône sürmektedir. insan ve topluma yônelik her türlü
düzenleme ônerisi de, bireyin ôzgürlügünü kisitlayacagi gerekçesi ile
reddedilmektedir. Bu dogrultuda postmodem sôylem, “meta anlatdar - büyük
hikayeler” olarak tammladigi, toplum yaçamma iliçkin tüm sistemleri ve fïkirleri
(aydinlanma düçüncesi, sosyalizm, komünizm) de yadsir.53
22
birbirinden farkh ve hatta karçit yaklaçimlan, bazi paradokslan banndiran
postmodemizm tartiçmalanna goz atildiginda en azindan bir sistemle§tirme ya da
smiflandirma yapabilmek mümkün gôzükmektedir. Ômegin ilhan Tekeli,
postmodemizm tartiçmalannm kaynaklandigi, belli baçli üç farkh yaklaçimdan soz
eder.55 Postmodem sôylemin bu üç kaynagi, postmodemizm çôzümlemelerine zemin
oluçturmaktadir.
23
toplum bilgisi ile toplum da akla uygun olarak, rasyonel bir biçimde
düzenlenebilecektir. “Bugünün etkili postmodernist çôzümlemelerinde temel sorun
alam insamn duygu ve dü§üncelerinde tam olarak ôzgürle§mesini saglamak olarak
tammlanmaktadir. Postmodern sôylemde bilginin, dil çôzûmlemelerine bagli olarak
dogruyu yansitamayacagi temel sav olarak alinmaktadir. Buna ek olarak, halen
geçerli bilgi anlayiç ve uygulamasmin insani ôzgürle§tirmedigi, aksine ôzgürleçme
süreci üzerine agir kisitlihklar getirdigi ileri sürülmektedir. Buna gôre, postmodem
sôylem içinde insam gerçekten ôzgürle§tirebilecek yeni bir bilgi ve bilim anlayiçina
ula§mak geregi dile getirilmektedir. Gerçekten de hemen hemen bütün postmodernist
olarak nitelenen çôzümlemelerde bu noktanm alti çizilmekte, yerle§ik bilgi ve bilim
anlayiçmm yikihp yeniden kurulmasi geregi ileri sürülmektedir.”57 Bu durum
epistemolojiye kadar çok geni§ bir alanda ortaya çikan tarti§malan ve yeni
yakla§imlan içermektedir. Bu dumm da dogal olarak kavramsal bir tamm yapmayi
ve ortak bir anlam üzerinde birle§meyi neredeyse imkansiz haie getirmektedir. Ancak
tartiçmalan daha ileri bir boyuta gôtürmeyi kolayla§tirmasi açisindan genel bir tamm
yapmak da mantikh gôrünmektedir. Bu dogmltuda Huyssens’in postmodemizmin
genel kavramsal çerçevesini çizmek amaciyla verdigi temkinli ônermeye
deginilebilir. Huyssens, “postmodemizm” teriminin, Bâti toplumlannda yava§ yava§
kendini gôsteren kültürel dônü§ümü belirlemek için uygun oldugunu belirtir ve ekler;
24
“Bu dônü§ümün dogasi ve derinligi tarti§ma konusu yapilabilir, ama dônüçüm vardir.
Kültürel, toplumsal ve ekonomik düzenler bazinda ba§tanba§a bir paradigma
degi§ikligi oldugunu savunuyormuçum gibi bir izlenim vererek yanh§ anla§dmak
istemem; bunun gibi bir iddianm abartih olacagi a§ikardir. Ama kültürûmüzün
ônemlice bir sektôründe bir postmodem varsayimlar, tecrûbeler ve ônermeler dizisini
bir ônceki dôneminkinden ayiran duyarhkta, pratiklerde ve sôylem olugumlarmda
fark edilebilir bir degi§iklik var.”59
3. Postmodernizm Tartiçmalan
25
geçersiz kilmaya çah§an tutucu ideolojinin yeni bir yorumu olarak degerlendirir.62
20. yüzyihn ikinci yansindan itibaren Batih Marksistlerde gôrülen ônemli bir
farkhhk, bu aydinlann klasik Marksistlerin aksine çôzümlemelerinde artik ekonomi-
politik üzerinde durmamalan ve daha çok estetik ve kültür alamnda
yogunlaçmalandir. Geleneksel Marksist düçüncenin ônemli dü§ünürlerinden biri olan
Anderson'a gôre Fredric Jameson, i§te tam da bu nedenlerden dolayi Batih ve yeni
ortaya çikan Marksistlerden bir takim farkliliklar gôstermektedir ve bu açidan
üzerinde durulmasi gerekir. Jameson da esas olarak estetik ve kültür konulan üzerine
odaklanmakla birlikte, çôzümlemelerini altyapisal olarak “geç kapitalizm” olgusu
üzerine oturtmu§tur. Bu dogrultuda, kapitalizmin dônemsel tarihini esas almi§ ve
kültür ile ekonomi arasmdaki etkile§imi belirleyici varsaymi§tir. Kapitalizmin bu
yeni açamasmda, kararh ve belirgin bir smif yapismm varhgini korudugundan sôz
etmek mümkün degildir. Bununla birlikte, ulus ôtesi sermayenin denetledigi medya
ve reklamcihk ile pompalanan kitlesel tüketim64, yeni a§amanin egemen olgulan
Ritzer de aym gôrü§ü savunur ve tüm bunlann yam sira, kapitalizmin kendini
korumak amaciyla kültürel bir sistem oluçturma gibi aym eski hilelerine de devam
26
ettigini belirtir.67 Ritzer’e gôre; günümüzün postmodern tophimunun, modem
atasmdan büyük ôlçüde farkh olmasma ragmen aym zamanda yine büyük bir
sürekliligin de var oldugu kugku gôtürmezdir. Yine Ritzer’e gore Jameson’un
“Postmodernism, or The Cultural Logic of Late Capitalism” (Postmodemizm ya da
Geç Kapitalizmin Kültürel Mantigi) adh daha sonra bir kitap halini alan makalesi,
modemite ile postmodemite arasmda hiçbir ayn dônem olmadigi üzerine yapilan
tartigmalardan en iyi bilineni ve etkilisidir.68
Yine Jameson’a gore kapitalizmin yeni bir agamaya girmesine yol açan belli
bagh degigiklikler; sermayenin yogun bir biçimde uluslararasilagmasi, teknolojide
yaganan devrim niteligindeki geligmeler ve siyasal güç olarak ulusal devletin agilmig
olmasidir. Kapitalizmin bu yeni agamasi, yeni bir insan psikolojisinin ohigumuna yol
açmig; ortalama insamn algilama, ôgrenme ve bilme süreçleri büyük oranda, etkinligi
olaganüstü bir biçimde artan gôrsel medya tarafmdan belirlenmeye baglamigtir. Bu
medya, hizla ulus otesi hale gelen sermaye tarafmdan denetlenmekte ve bununla
birlikte, zaman ve uzam degigkenlerini agan yeni bir ideolojik yorum dünya çapmda
egemen hale gelmektedir. Postmodemizm, tüm bu olugumlann kültürel çerçevesi
olarak gündeme gelmiÿtir.70
daha once de deginildigi gibi Jameson, postmodemite ile geç kapitalizm arasmda bir
baglanti kurar. Bu baglanti rastlantisal degildir; postmodemizm, geç kapitalizmin
kültürel mantigim simgeler ve bu dogrultuda olugmugtur.
27
îkinci olarak postmodern toplum, yüzeysellikle karakterize edilir ve bu
toplumun kültürel ürünleriyle temel anlamlar arasinda derin bir baglanti
bulunmamaktadir. Ômegin resim, insanlann orijinal ile kopyayi birbirinden
ayiramadigi bir simulacrum'dur. Simulacrum sôzlük anlami olarak; hayal ve taklidi
ifade eder.72 Bir simulacrum aym zamanda kopyanm kopyasidir. Ômegin Pop Art’m
ünlü temsilcilerinden Andy Warhol’un o çok bilinen Campbell çorba kutulan resmini
kutulann kendilerinden degil, resimlerinden yaptigi soylenir. Jameson simulacrum’u,
“orijinali hiç olmayan tipatip aym kopya” olarak tammlar. Bu baglamda simulacrum,
yiizeysel bir §eydir.73
Be§inci ve son olarak ise Jameson, postmodem toplumla yeni bir teknolojinin
baglantili oldugunu ileri sürer. “Otomobil monta] bandi gibi üretken teknolojiler
yerine yeniden üretim yapan teknolojilerin, ôzellikle televizyon ve bilgisayar gibi
elektronik medyamn egemenliginden sôz eder. Sanayi devriminin “heyecan verici”
teknolojilerinin aksine bu yeni teknolojiler bütün imgeleri düzle§tirir ve her birini
28
digerlerinden ayirt edilemez kilar. Postmodern dônemin bu “içe patlayan”
teknolojileri, modem dônemin “di§a patlayan” teknolojilerine oranla çok farkh
kültürel ürünler yaratmiçtir.”76
29
süreçleri (para akimlan, uluslararasi içbôlümleri, mali piyasalar ve benzeri)
kavrayabilecek türden üst-teoriyi de yadsir.”79
B. Postfordizm
Daha once de deginildigi gibi 1970’li ydlar kapitalizmin son büyük krizine
sahne olmuçtur ve bu dumm, daha ônceki krizlerde oldugu gibi kôklü ve kapsamh
bir yeniden yapdanma ile a§ilmaya çaliçilmaktadir. Kapitalizmin bu son büyük krizi
aym zamanda Fordist birikim rejiminin krizidir ve yeniden yapdanma altyapisal
olarak temelde birikim rejiminde ve üretim yônteminde bir dônü§üme içaret
etmektedir. îçte Postfordizm, bu yeni üretim yôntemi ve birikim rejimini ifade eder,
aym zamanda kapitalizmin kendini yeniden üretebilmesinin ônko§ullanm olu§tumr.
Bir sistem olarak kapitalizm yeniden üretilmektedir ve bu degi§im, kapitalizm için
yeni bir a§amayi gündeme getirmektedir. Bu yeni a§amanm ôzelliklerinden biri de,
Fordist birikim rejiminin Postfordist birikim rej imine evrilmesidir.
30
devletin finansal güçlüklerinden, kismen de yeni endüstrile§en uluslann rekabetinden
kaynaklanmiçtir.”80
31
Ritzer’e gôre Fordizm’den Postfordizm’e geçiç §u çekilde karakterize
edilebilir83:
ilk olarak; sen ürünlere olan ilgi azahrken, sipari§ niteligi taçiyan ve kiçiye
ôzel ürünlere yônelik ilgi artmaktadir. insanlar artik birbirinin ayni olan sikici
ürünler yerine, farkh ve ayirt edici niteligi olan ürünlere yônelmektedirler.
Ikinci olarak; talep edilen bu kigiye ôzel ürünler, daha kisa bir üretim süresi
gerektirir, bu da yine daha küçük ve daha az üretici sistemler yaratir. Dolayisiyla tek
tip, birbirinin ayni ürünler üreten büyük fabrikalardan, ürün çe§itliligine dayah
üretim yapan küçük fabrikalara geçi§ sôz konusudur.
Üçüncü olarak; yeni teknolojiler esnek üretimi karh haie getirmi§tir. Ômegin
eski ve tek i§levli teknolojilerin yerini, farkli ürünler üretmek için yeniden
programlanabilen bilgisayarh ekipmanlar almaktadir. Bu esnek üretimin denetimi de
yine daha esnek yônetim biçimleriyle yapilmakta ve ortaya daha esnek bir sistem
çikmaktadir.
Son olarak; farkhlaçan iççiler, daha farkh mallar, ya§am biçimleri ve kültür
araçlan istemeye bavarian î§yerindeki bu büyük farklilaçma ise genel olarak
toplumda daha büyük bir farkhlaçmaya neden olur.
32
eoynamamaktadir ve i§ rutinleri standarttir. Ôyle ki tûketim, hatta müçteriler bile
türde§le§mi§tir.
Fordizm’in krizi denilen olgu, ashnda bir donern kapitalizminin krizi olarak
algdanmahdir. îkinci Dunya Sava§i sonrasmda tesis edilmi§ ve kapitalizmin yaklaçik
20 yillik uzun erimli geniçlemesine olanak tammi§ olan teknik, sosyal, ekonomik ve
politik yapdar kendi yarattiklan olanaklan tiiketerek 1970’lerden itibaren
çôkmüçlerdir. Bu çôkü§ün sermaye ve kapitalist sistem açismdan anlami, ortalama
kar oranlarmdaki düçme egilimidir. Tükenen yapdar da, bir zamanlar sermayeye
ortalama kar oranlanm arttirma olanagi veren yapdardir. Bu nedenle artik, ortalama
kar oranlanm artiracak yeni yapdann ve ili§kilerin tesis edilmesi gerekmektedir.86
33
1) Emegin üretkenligi arttinlmahdir. Emegin yeni bir tarzda organize
edilmesi ve kullamlacak olan yeni teknolojiler bu artisan saglanmasmda yardimci
olacaktir.
2) Emege olan sayisal gereksinimin azaltilmasi gerekmektedir. Yeni
teknolojiler bu noktada da yardimcidir, aynca emegin egitilmesi ve
becerilileçtirilmesi gerekir. î§çi sayismin azalmasi, ucret maliyetlerinin azalmasmi
saglayacagi gibi, i§çi simfmm organize gücünü de kirar.
3) Emegi i§yerine ve genel olarak da sisteme entegre edecek §ekilde, emek
organizasyonu yeniden düzenlenmelidir.
4) î§çi smifmm simfsal gücü kinlmahdir. Bunu saglamak için, yukanda
sayilan uygulamalann yam sira, düzensiz istihdam biçimleri, sendikalann devreden
çikanlmasi ve sendikasizlaçtmna, toplu pazarlik sisteminden i§yeri ya da i§çi düzeyli
pazarhk sistemlerine geçiç gibi yôntemler de kullamlabilir.
5) Degiçmeyen sermaye maliyeti de azaltilmahdir.
6) Bu düzenlemelerin dogal bir sonucu olarak ortaya çikacak (i§sizlik gibi)
risklerin olumsuz etkilerini en aza indirgeyecek çôzûm yollan hazirlanmahdir.
7) Global düzeyli ve derin sosyal, ekonomik e§itsizliklere de çôzüm
bulunmahdir. Üçüncü Dünya’mn giderek büyüyen ekonomik sefaleti, global
piyasadaki talebi düçürmektedir. Bu durum, global arzi ônemli oranda üreten merkez
açismdan hayati bir sorun oluçturmaktadir.
8) Son olarak, hiçbir düzenlemenin durduramadigi tekeller arasmdaki rekabet
sorunu da çôzümlenmelidir.87
34
yônlendirme mekanizmalan da tüm ekonomik düzeni derinden etkilemektedir. Sôz
konusu degiçimler ve etkileri, yalmz üretim alani ile simrli kalmamakta, siyasal ve
toplumsal düzende de teknolojik geliçmeye ve dônü§üme bagh kapsamh degiçimler
ya§anmaktadir.88
Bilginin, bilgi içlemenin ve hizh ileti§imin ôn plana çikmasi ile üretim düzeni
degi§mi§, Fordist birikim rejimi i§levselligini yitirmeye ba§lami§tir. Fordist birikim
rejimi, üretimin yogunla§masim, yatay ve dikey bütünle§meyi kaçimlmaz haie
getirirken, teknolojik devrim ile birlikte üretim birimlerinin esnekligi de ônemli bir
ôzellik haline gelmiç bulunmaktadir. Bu nedenle, yeni birikim düzeni olan
postfordist rejim, esnek üretim ve birikim rejimi olarak da tammlanabilmektedir.89
35
düzenlemelerin ve standardizasyonun esnetilmesi, yumuçatdmasi anlamina
gelmektedir.”91 Diger bir deyi§le esneklik; emek sürecinde ve onun birinci dereceden
baglantih oldugu tûm mevcut yapilarda bir degi§imi, Fordist kahplardan uzakla§mayi
ve bilgisayarh teknolojinin sagladigi olanaklarla Fordizm ôncesi i§ kahplanmn
birleçtirilmesini ifade etmektedir.92
91 A. Sayer; Postfordism in Question, IJURR, Vol: 13, 1989, Aktaran, Belek; a.g.e., s.66
92 Belek; a.g.e., s.66
93 Belek; a.g.e., s.76
36
Harvey’ e gôre; esnek istihdam düzenlemeleri kendi ba§ma iççilerde güçlü bir
hoçnutsuzluga yol açmaz, çünkü esneklik bazen her iki taraf için de avantajh olabilir.
Ama sigorta sahibi olma, emeklilik haklan, ücret düzeyleri ve güvencesi açisindan
bakildigmda, çah§an kesimler üzerindeki bütûnsel etkinin hiç de olumlu
goriinmedigini belirtir. Vine Harvey’e gôre bugünkü içgücü piyasalanndaki egilim;
“çekirdek” iççilerin sayisim azaltmak ve artan ôlçüde, süratle i§e almabilen, i§ler
bozuldugunda da yine aym süratle ve masrafsiz bir biçimde içten çikanlabilecek bir
içgücüne yaslanmaktir.94
altma alma politikalanndaki bir degiçimdir. Fordist birikim rejimi, emek gücünü,
ôrgütlü bir toplumsal güç olarak denetim altma alma çabasmdayken, Postfordist
birikim rejimi (esnek emek ôrgütlenmesiyle), emegi parçalayarak, atomize ederek ve
bireyselleçtirerek denetim altma alma amacindadir.
37
teknolojilerin (otomasyon, robotlar) ve yeni ôrgütlenme biçimlerinin (ômegin üretim
aki§min sürmesi için gerekli stoklann radikal biçimde azaltdmasini saglayan “just-in
time” envanter-akim teslimat sistemi) kullanimiyla çarpici biçimde yükseliyordu.
Ancak, tüketimdeki devir hizi da yükseltilmedikçe üretimdeki devir hizmi
yükseltmenin bir yaran olmazdi. Sôzgeli§i, tipik bir Fordist ürünün yan-hayati be§ ile
yedi yil arasmdaydi; oysa esnek birikim bunu bazi sektôrlerde (ômegin tekstil ve
konfeksiyonda) yan yanya azaltmi§tir, bazi ba§ka sektôrlerde ise (ômegin
“düçünüm” (thoughtware) adi takihm§ olan sanayilerde, yani video oyunlarmda,
bilgisayar yazihm programlannda vb.) yan-hayat on sekiz aym altina inmi§tir. Yani
esnek birikim, tûketim cephesinde, çabucak degiçen modaya çok daha büyük bir
dikkat ve ihtiyaç uyarma yolunda her tûrlü gôz boyamamn seferber edilmesi ve
bunun gerekli kildigi kültürel dônü§üm ile el ele gitmigtir. Fordist modemizmin
gôreli olarak istikrarh estetigi, yerini, farklihgi, gelip geçiciligi, gôsteriyi, modayi ve
kültürel biçimlerin metalagmasim yücelten postmodernist estetigin bütün
mayalanmasma, istikrarsizhgma ve bir yamp bir sônen ôzelliklerine birakir.”96 Bu
durum aym zamanda, (ileride incelenecegi üzere) Fordist modemizmin yaratisi olan
“kitle kûltürû”nden, Postfordist üretim yôntemlerinin ve birikim rejiminin hakim
oldugu postmodemizmin, içine sizip, eklemlenerek kendine maletmeye çahgtigi ve
yeni bir anlam yükledigi “popüler kültür”e geçigi ifade eder.
însanlara, kendi kigiliklerine uygun olan ürünü seçmeleri yônünde bir telkin
yapilmaktadir. Ômegin bir otomobil ahrken, maceraci bir mizacmiz varsa bir cip,
sportif bir kigilige sahipseniz üstü açik ve hizh bir spor otomobil, gücünüzü ve
96 Harvey;a.g.e., s. 180
38
zenginliginizi ifade etmek için büyük ve pahah bir araba ya da çah$an bir
bayansaniz kullanimi kolay, küçük, sevimli ve feminen hatlan olan bir §ehir içi araci
seçebilirsiniz. Artik Fordist mantik tarafindan üretilen ve herkesin kullandigi tek tip
otomobili kullanmak zorunda degilsinizdir. Ayni çekilde cep telefonu ahrken de
kendi karakterinize en çok nyan ve sizinle bütünle§en modeli seçebilir, hatta
telefonun kapaklarmi her gun degi§tirerek o günkü ruh halinize uygun hale gelmesini
bile saglayabilirsiniz. Bu noktada artik tiiketim mallan insanla§mi§tir, kendi
kiçilikleri, karakterleri, statiileri ve aym insanlar gibi hisleri, duygulan vardir.
39
kalkmakta ve iç içe geçmektedir. Bu durum ise, medyaya bugüne dek gôrülmemiç
ôlçekte bir denetleme ve yônlendirme gücü saglamaktadir."
99 îletiçim alaninda yaçanan teknolojik devrim, uluslararasi iletijim düzeni, bu süreçteki pazar iliçkileri
ve medya emperyalizmi gibi konular hakkinda bkz. îrfan Erdogan; Dûnyanin Çarpik Düzeni —
Uluslararasi îletiçim, Kaynak Yayinlan, Ocak 1995, Istanbul
40
ÎKÎNCi BÔLÜM
KÎTLE KÜLTÜRÜ VE POPÜLER KÜLTÜR
Kültür konusu, sosyal bilimler içinde yer alan bir dehlizdir. Bugün gelinen
noktada, antropoloji, sosyoloji, siyaset bilimi, tarih, dil bilimi, edebiyat, sosyal-
psikoloji, ileti§im ve akla gelebilecek daha bir çok farkli disiplinin ilgi alanina girmi§
bulunmaktadir. Her bir disiplinin kavrama bakiçi kendi cephesinden olsa da son
kertede kültür konusu disiplinlerarasi bir alandir. Bu da kültür çahçmalannda büyük
bir çeçitlilik ve zenginlik unsuru oluçturur.
Kültür üzerinde uzla§ilmi§ bir tanim yoktur. O derece ki, kültürle ilgili
yüzlerce tanimdan sôz edilebilir. Kültür üzerine çah§an hemen her yazar ve dü§ünür
kendince bir tamm getirmi§tir. Her defasinda da farkli biçimlerde ve farkli ôgelere
agirhk vererek tammlanmiçtir. Bir tanimi ele alarak, tam bir tamm oldugunu
sôylemek pek mümkün degildir ama nelerin eksik oldugunu belirtmek olanakhdir.
Literatürde, ne denli uçsuz bucaksiz oldugu yukanda deginilen kültür konusunda
sadece kavramm tanimi üzerinde bile sayfalar süren ciddi tarti§malar bulunmaktadir.
Her bir disiplin için kültürü tammlarken belli gereklilikler vardir. Yine aym §ekilde
herhangi bir disiplin ekseninde yapilacak her bir ôzgül çahçmanm da yine kendi
gereklilikleri sôz konusudur. Bu nedenle burada çeçitli disiplinlerin, farkli
akimlannm-okullannin ve bunlann yazarlannm geligtirdigi tammlan siralamanm ve
tartiçmanin fazla bir anlami olmayacaktir. Burada ônemli olan, konuya popüler
kültür ve siyaset bilimi ekseninde gerçekçi bir biçimde nasil bakilmasi gerektigini
ortaya koymaktir.
îlk olarak sôylenmesi gereken §udur ki; kültürü, sanat, bilim, ôrf-adetler,
gelenekler, inançlar baglaminda ve bunlann kar$ihkh iliçkilerinin toplami, bütünü
olarak gôren yakla§imlar bu çah§manm içerigini olu§turmakta eksik ve yetersiz
41
kahrlar. Bir ômek vermek gerekirse, pek bilinen bir tamm clan, bir çok disiplinde
ônemli bir kaynak olarak baçvurulan ingiliz antropolog E. B. Taylor’in kültür
tammina deginilebilir. Taylor’a gôre; “kültür (ya da uygarhk), insanin, bir toplum
üyesi olarak edindigi bilgi, inanç, sanat, hukuk, ahlak, tore ve him diger yetenek ve
ah§kanhklan içeren karmaçik bir bütündür”.100 Gôrüldügü üzere bu tammda kültür
ve uygarhk bir tutulmaktadir. Vine tamm uyannca kültür, bir ôgeler toplamindan
ba§ka bir §ey degildir. Taylor’in tammmda, iktisadi (üretim ili§kileri baglaminda) ve
siyasi (ideoloji ve hegemonya baglaminda) kategoriler saf di§i edilmiçtir. Kültürü
ôgeler toplami ya da ya§am biçimleri olarak üstyapisal nitelikleriyle veren ve altyapi
ile iliçkisini kurmadan di§sal bir anlayi§la apolitik olarak tammlayan yakla§imlar
popüler kültür incelemelerinde, ônemli yanli§lar dogurabilir.
“Dolayisiyla, kültür belli bir zamanda, belli bir teknolojik yapida, insanlann
“yaçam biçimlerinin tümü” olarak (R. Williams) genelle§tirilerek ele almabilir; fakat
kültürü anlamada, sosyal üretimin yapihç tarzmin getirdigi egemenlik ve
mücadeledeki iliçkiler ve farklila§malar çok daha ônemlidir. Bütünleçtirici tammda,
kültür, herkese mal edilir, herkes için tutulur; herkes için, dü§manlara kar§i,
dü§manlan gerektiginde yok ederek, insanlan dü§manlara kar§i harekete geçirerek,
korunur. Kültür, ne herkes için aymdir, ne herkes için üretilir, ne de herkes tarafindan
ortak ve hakkaniyet ôlçülerine gôre kullamhr. Kültür mülkiyet ili§kilerinin bir
parçasidir; mülkiyet iliçkilerine bagh olarak, bazi insanlar kültürel üretimde,
maddiligin (yapilanin, üretilenin) sahipleridir, digerleri ise sadece üretilenin ücretli
üreticisi, bazilarmm satin ahcisi, kullamcisi, tüketicisi ve ta§iyicisidirlar. Materyalin
ve kültürün üretiminde, kapitalist düzenlerde, mülkiyet ili§kileri egemendir.”101
100 Bozkurt Güvenç; Kültür Konusu ve Sorunlanmiz, Remzi Kitabevi, (IL Baski) 1985, Istanbul,
s.2
101 Irfan Erdogan; “Popüler Kültür: Kültür Alaninda Egemenlik ve Mücadele”, Popüler Kültür ve
Iktidar, Derleyen; Nazife Güngôr, Vadi Yayinlan, 1999, Ankara, s.20
42
çogunda ise kültür kavraminin bu son ôzelligi (bugünü de kapsamasi) gôz ardi
edilmektedir. Oysa bu çah§manin ana iki kavrami olan popüler kültür ve siyaset
kavramlan bugünle, gündelik ya§am ve ili§kilerle bagmtihdir. Popüler kültür
gündelik yaçamm kültürüdür. Dar anlamiyla i§gücünün/emegin yeniden üretimi
sürecine iliçkindir. Bugün gelinen noktada ise bu süreç içerisinde insanlara
kapitalizmin sundugu tüketim olanaklanni anlatir. Geniç anlamiyla ise kapitalist
ya§am tarzmin ideolojik olarak yeniden üretilmesinin ônkoçullanni hazirlar ve
statükonun yayilma ve onaylanma ortamim yaratir. Bu açidan bakildigmda yine
Erdogan’m deyimiyle “kültürle üretilen, belli biçimdeki maddi yaçam ve bu ya§amm
ideoloji ve bilincidir.”102
43
Tutucu okullar, kültüre yüksek ve alçak grupla§tirmasi içinde yakla§mi§lardir.
Yüksek kültür denince akla ilk gelen isim Matthew Arnold'dur (1822-1888). §air,
egitimci, okul müfetti§i ve edebiyat ele§tirmeni Matthew Arnold, kültürü saghkh
demokratik devletin ônemli ôgesi ve “dünyada dü§ünülen ve sôylenen en iyiyle
kontak” olarak gôrmüçtür. Amold’a gore kültür, güzellik, zeka ve mükemmellik gibi
karakterlere sahiptir. Bu karakterleri bütün insan toplumlan için ayni olarak varsayar.
Daha iyi bir dünya ancak daha çok insamn bu kültürü payla§masiyla mümkündür. Bu
“kültürel elitizm”e gôre, alçak kültürün büyük kismi kô§ede bucakta yer alan, ciddiye
almaya bile gerek olmayan degersiz bir sosyal olgudur. Alçak kültürü temsil eden
popüler kültür veya kitle kültürü bayagi, degersiz ve zararh olarak degerlendirilir. Bu
baglamda, “alçak kültürlerin” medeni toplumun mahvi yônünde çahçtigi ve modem
toplum için büyük bir tehlike oldugu sürekli vurgulanmi§tir:
103 Irfan Erdogan ve Korkmaz Alemdar; Ôteki Kuram - Kitle îletiÿimine Yakla§imlann Tarihsel
ve Eleçtirel Bir Degerlendirmesi, Erk Yayinlan, 2002, Ankara, s.263,264
44
Bu yaklaçimda yüksek kültürün kavramsal ziddi olarak kitle kültürü alinir. Bu
anlamda kitle kültürü; düzeyi dü§ük olan, sayisal bakimdan çogunluga hitap eden,
herhangi bir degeri olmayan, degersiz ve zararh bir kültürdür. Tutucu yakla§imlara
gôre, popüler kültürde de yüksek kültürün ôgelerine rastlanmaz. Çünkü yüksek
kültür geni§ bir tabana ait degildir, yalnizca seçkinlerin kültürüdür ve geçmi§in
yüksek kültür ürünlerini (klasikleri) içerir. Halkrn kültürü / halka ait olan kültür
olarak ele almdiginda popüler kültür, yüksek kültürün bu ôzelliklerini karçilamaz.
Bugünkü kullanim biçimiyle ele almdiginda ise kitle kültürüyle bir tutulur ve daha da
olumsuz bir anlam yüklenir. Sonuç olarak yüksek kültür — alçak kültür ikileminde ele
alindiklannda hem kitle kültürü, hem de popüler kültür, péjoratif bir anlam
yüklenerek “alçak kültür” olarak degerlendirilirler.
Kitle kültürü, kapitalist ekonomi düzeni ile ilgili bir kavramdir. Ortaya çiki§i
da yine féodal toplum yapismdan ve onun üretim biçiminden, kapitalist toplum
yapisina ve yine kapitalist üretim biçimine geçiçle ilintilidir. Kitle kültürü
kapitalizme ait bir kültürdür ve kapitalist ekonomi tarafindan yaratilmi§, üretilmi§ bir
kültür biçimidir. “Kitle kültürü tekelci kapitalizmin hem mal hem de imajlar sati§mi
yapan, uluslararasi pazann degi§melerine ve ihtiyaçlanna gôre biçimlenip degi§en,
ônceden yapilmiç, ônceden kesilip biçilmi§, paketlenip sunulmuç bir kültürdür.
Kapitalizmin kendi için üretirken ve gasp ederken, bu amaçla, kitleleri ücretli kôle
olarak kullanarak ‘kitleler için’ yaptigi üretim ve bu üretimle gelen ‘ya§ami yapma
yoludur.’”104
Kitle kültürü endüstrile§me ile birlikte gelir. Kitle kültürü, kitle ileti§iminin
oldugu modem kitle toplumunun tipik kültürü olarak nitelenir. Ticari firmalar ve
devlet tarafindan üretilen endüstrile§mi§ kültürdür. Kitle kültürü yukandan açagi
dogru üretilip dagitihr. Yaratilan kültürel ürün, kullanilan ve yaçanan günlük
gerçeklerin bütünle§ik bir parçasidir. Degeri ise kullamm degeri ile degil pazardaki
degiçim (exchange) degeri ile ôlçülür, be nedenle meta feti§izmi biçimini almiçtir.
45
Kitle kûltürü halk/folk karakterini koruyan kültür biçimleriyle sürekli gerginlik
içinde varhgmi sürdürûr.105
Ünsal Oskay’a gôre; “Kitle kültürü, yôneten ile yônetileni, varhkh ileyoksulu,
ôzgür olan ile ozgür olmayani, mutsuz insan ile onu mutsuz kilan toplumsal realiteyi
ôzdeç kilacak bir yamlsama oluçturma içleviyle üretilir. Kitle kültürünün tüketicisi
oldugumuz anlarsa, ya§adigimiz bu realite ile ba§a çikamayacagimizi dü§ündügümüz
anlardir. Realitenin gerçek yüzünü gôrmekten ‘kaçmak’ istedigimiz anlardir. Bize aci
105 trfan Erdogan; “Popüler Kûltürde Gasp ve Popülerin Gayri Meçrulugu”, Dogu Bâti Dergisi -
Popüler Kültür Ôzel Sayisi, Felsefe Sanat ve Kültür Yayinlan, Sayr.15,2001, Ankara, s.80, 81
106 Erdogan; “Popüler Kültürde Gasp........”, s.81
46
veren toplumsal realite karçisinda, deyi§ dogruysa, unutmaya, amneziye sigmdigimiz
anlardir.”107
107 Ünsal Oskay; “Kitle Kültürü Popüler Kültürü Kuçatirken...”, “Yikanmak istemeyen Çocuklar”
Olahm, Yapi Kredi Yayinlan, Nisan 2001, Istanbul, s. 152
108 S. Hall ve P. Whannel; The Popular Arts, London, Hutchinson, 1964, Aktaran, Erol Mutlu;
“Popüler Kültürü Eleçtirmek”, Dogu Bah Dergisi - Popüler Kûltür Ôzel Sayisi, Felsefe Sanat ve
Kültür Yayinlan, Sayi:15, 2001, Ankara, s.21
47
Medya kitle insamna ôyle olmadigi halde ôyle oldugunu nasil dü^ünecegini
anlatir - ona kaçi§ imkani verir.109
109 S. Hall ve P. Wharmel; The Popular Arts, London, Hutchinson, 1964, Aktaran, Mutlu; a.g.m.,
s.21,22
110 Erdogan - Alemdar; Ôteki Kuram----- , s.261
48
ortaya koymaya ve bizim fiili “kimligimizi” mümkün oldugu kadar tasvir edilmi§ bir
biçimde gôrmeye çahÿirlar. Bundaki amaç, bizlere, gerçekten estetik degeri olan,
bize uygun bir bilgilenim saglayabilecek, bugünkü toplumsal realitemizi
degi§tirebilmek için arada §oyle bir durup dinlenmemizi saglayacak eglenim
olanaklan sunmak degildir. Tersine, ■ bizi, bugünkü toplumsal realitemizin içinde
kalmaya ikna edici, bunu degi§tirmenin gereksizligini ve umutsuzlugunu kamtlamaya
yônelik bir amaç taçir kitle kültürü.111
49
verimliligidir. Emegin verimliligi yükseldikçe üretimin süresi kisahr ve iglik di§i
zaman artar. Bir birim üretim için gerekli olan zamam emegin verimliligi belirler.
Sanayi devrimiyle birlikte bu konuda çok onemli geliçmeler olmu§ ve teknoloji
faktôrü üretimin girdileri arasina dahil olmuçtur. Makinele§me ve otomasyon arttikça
emek yogun üretimden sermaye yogun üretime geçilmi§tir. Bu durum sonucunda
çah§ma saatleri azalmi§ ve ilk kez çah§an kesimler için kendi insanal (insani)
geliçimlerini saglayabilecekleri bir iglik di§i zaman olu§mu§tur.
50
pompalamr ve insanlara daha fazla tüketerek ôzgürleçebilecekleri dü§ündürülür. Vine
bu yolla sahte mutluluklar eide eden kitlelerin sisteme entegre olmalan kolaylaçir.
Tüketimin kitlesel bir biçimde artmasi ve giderek bir çilginhga dônüçmesi yine
egemen simfm ekonomik açidan güçlenmesine yol açar. Ekonomik güç ise siyasal
gücü getirir. .
Horkheimer ile birlikte enstitüde yeni bir kadro olu§ur. Bunlar arasmda en
ônemlileri, Heidegger’in eski asistam felsefeci Herbert Marcuse, gruptan 1930’larda
aynlacak olan psikanalist Erich Fromm, edebiyat sosyolojisi alaninda çahçan Leo
Lowenthal, iktisatçi Pollock ve Adorno’dur. Frankfurt Okulu ya da “ele§tirel teori”
olarak bilinen dü§ünceler toplami Horkheimer, Adorno ve Marcuse’ün ürünüdür.
Almanya’da Nazilerin iktidara gelmesi ile Okui için zor bir donem
ba§lami§tir. 30 Ocak 1933’te iktidara gelen Hitler, Mart ayinda enstitüyü devlete
kar§i egilimler ta§idigi gerekçesi ile kapatmi§tir. 1934’ten itibaren Frankfurt Okulu
üyeleri ABD’ye yerleçmeye ba§lami§lar ve 1935 yihnda Kolombiya
Üniversitesi’nden gelen davetle Toplumsal Araçtirmalar Enstitüsü New York’ta
114 Ayhan Erol; Popüler Müzigi Anlamak - Kültürel Kimlik Baglaminda Popfiler Mfizikte
Anlam, Baglam Yaymlan, Kasim 2002, Istanbul, s. 32, 33
51
Horkheimer ve Adorno’nun Bâti Alman Hükümeti’nden aldigi davetle Almanya’ya
donmesiyle Frankfurt’ta yeniden kurulmuçtur. Marcuse ve Lowenthal ise ABD’de
kalmiçlar ve bir daha Almanya’ya dônmemiçlerdir.115
115 Besim F. Dellaloglu; Frankfurt Okulu’nda Sanat ve Toplum, Baglam Yaymlan, Ekim 2001,
Istanbul, s. 19,20
116 Habermas’m Horkheimer ve Adomo üzerine bir incelemesi için bkz. Jürgen Habermas; “Mille
Aydinlanmanm Kôrdügümü: Max Horkheimer ve Theodor Adomo”, Adomo: Kitle, Melankoli,
Felsefe (Ôzel Sayi), Cogito.Yapi Kredi Yaymlan - Üç Ayhk Düçünce Dergisi, Sayi: 36 - Yaz 2003,
Istanbul, s.85-108
117 Bu konuda aynntih bilgi için bkz. Tom Bottomore; Frankfurt Okulu, Vadi Yaymlan, Eylül 1997,
Ankara, s. 7-12
52
dônü§tûgü kültürün artan somutlaçmasidir. Bôylece, kitle toplumunun parçalanmiç
insam, anlaçdmaz bir zorunluluk tarafindan yônetilmektedir.118
Kitle toplumunda geleneksel baglar yok denecek kadar azdir. Belli çikarlar ve
fikirlere dayanan tutarh halk, giderek ortadan kalkmi§, yerine birbirinden bagimsiz,
atomize olmu§ bireyler kalmiçtir. Frankfurt Okulu gelenegi kitle kültürü eleçtirisi
popüler ve halk kavramlanm suçlayici bir çerçeve içinde ele ahr. Fakat halk, kendi
bozulmalan, çôzülmeleri için sorumlu tutulmaz, çünkü kitle kültûrûnün ba§ta gelen
ajanlan olarak kitle iletiçim araçlan ve kapitalist ideoloji gôsterilir ve yaçanan
çôzülmenin temel nedeni bunlardir.119
53
içerisinde en fazlayi üretmeyi amaçlayan bir toplumsal ôrgütlenme biçimi
geli§tirirken, bu ôrgütlenme içerisinde insanlar, yalnizca makinelerin bir parçasi, ya
da dogrudan bir üretim, ama çogunlukla tüketim araci niteligine dônü§ürler.^^
Bir insamn en fazla tüketebilmek için her §eyi yapmasinin olagan oldugu bir
toplumsal yapida smir, yalnizca diger insanlann tüketme ôzgürlügünü
kisitlamamaktadir. Bôyle bir toplumda her §ey tüketim boyutunda anlam kazamr.
Zaman, mekan, eglence ve hatta cinsellik bile metala§ip tüketilirken, bunlarm insani
içeriklerinden soyutlanarak pazarda satilan nesnelere ve anlamim yitirmi§
etkinliklere dônüçtügü gôrülür. Bu anlamda ileri kapitalist toplumun bireyi, her türlü
yaraticihktan uzak, tüm toplumsal degerlere yabancila§mi§ ve tek kurahn daha fazla
tüketmek oldugu bu ortamda, temel hedef olarak tekdüzeligi içselle§tirmek ve
benimsemek durumunda kalmaktadir.122
123
122 Barias Tolan; Toplum Bilimlerine Giriç; Murat & Adim Yaymcihk, 1996, Ankara, s.297
123 Tolan; a.g.c., s.297
124 Tolan; a.g.e., s.297,298
54
ve bütüncü biçimlere girdikçe, bu toplumun bireyleri kurtuluçlanm ve ôzgür
olmalanm saglayacak araçlan bulabilmekte güçlük çekerler... îleri sanayi
toplumunun en sinirlendirici yanlanndan birinin karçisinda bulunuyoruz: akildiçihgm
akilsal ôzelligi... Bu uygarlik üretiyor, bu uygarhk konforu arttirmaya ve yaymaya
yeteneklidir; gereginden fazla olani gereksinme haline getirmeye, yikimi yapici
kilmaya yeteneklidir... însanlar birbirlerini mallanyla tamyorlar; ruhlanm
otomobillerinde, ses aygitlannda, iki kath evlerinde, mutfak e§yalannda
buluyorlar.”125
55
sagladigi teknolojik ilerlemeden faydalanmaktan geçtigini savunurlar. Benjamin
teknoloji ile birlikte kitle iletiçim araçlanmn demokratikleçtirici yamna deginir.
Dolayisiyla Frankfurt Okulu’nun kitle toplumu kuramlanndan ve kitle kültürü
ele§tirisinden soz edildiginde Horkheimer, Adorno ve Marcuse’un düçünülmesi daha
dogrudur. Çünkü, Benjamin’in bir dinlenme ve eglenme olarak hoçgôrü ile baktigi
popüler sanata ku§ku ile yaklaçanlar Horkheimer ve Adorno olmuçlardir ki, bu
teoriyi biçimlendiren de onlardir.127
56
çagdaç forma sayabilirlerdi ki bu ikincisinin kültür endüstrisinden kesin olarak ayirt
edilmesi gerekir.”129130
Yine Adomo’ya gôre; “Kültür endüstrisi eski olanla tamdik olani yeni bir
nitelikte birle§tirir. Kitlelerin tüketimine gôre düzenlenen ve büyük ôlçüde o
tüketimin yapisim belirleyen ürünler, tüm sektôrlerde az çok bir plana gôre üretilir.
Tüm sektôrler yapisal olarak benzerdir ya da en azindan birbirinin açiklanm
kapatarak, neredeyse tamamen gediksiz bir sistem olu§tururlar. Bunu olanakli kilan
sadece çagdaç teknik olanaklar degil, aym zamanda ekonomik ve yônetsel bir
yogunlaçmadir. Kültür endüstrisi kasith olarak tüketicileri kendisine uydumr.
Binyillardir ayn duran yüksek ve düçük sanat düzeylerini, her ikisinin de zaranna bir
araya gelmeye zorlar. Yüksek sanatm ônemi, yaran konusundaki spekülasyonlarla
129 Theodor W. Adomo; “Kültür Endüstrisini Yeniden Düçünürken”, Adomo: Kitle, Melankoli,
Felsefe (Ôzel Sayi), Cogito,Yapi Kredi Yayinlan - Üç Ayhk Düçünce Dergisi, Sayi: 36 - Yaz 2003,
Istanbul, s. 76
130 Fredric Jameson; Late Marxism, Verso, New York, 1990, Aktaran, Dellaloglu; Frankfurt
Okulu’nda—, s.96
131 Dellaloglu; Frankfurt Okulu’nda...... s.97
57
yok edilirken, düçük sanatin onemi de, (toplumsal denetim kusursuz olmadigi stirece)
içinde banndirdigi isyanci direni§ ôzelligine dayatilan medeni smirlamalarla yok
edilmektedir. Bôylece, kültür endüstrisi yôneltilmi? oldugu milyonlann bilincini ve
bilinçaltmi yônlendiriyor olmasina ragmen, kitleler birincil degil, ikincil role düçerler
ve hesaplanabilir nesneler, makinenin tali parçalan olurlar. Tüketici, kültür
endüstrisinin bizi ikna etmeye çahgtgi gibi hükmedici ya da ozne degil, aksine
nesnedir.”132
Marcuse’ye gore, geç kapitalist toplumun temel ôzelligi bütüncül bir toplum
olmasidir. Bu düzen, üretmek zorunda oldugu §eyi de, bu §eyi temin etme ve kendi
gücünü yayma araçlanni da kendisinde ôncel olarak bulundurur. Boyle bir yapi
içinde teknolojiyi, siyaseti ya da kültürü birbirlerinden kopuk bir biçimde ifade
etmek mümkün degildir. Bir ba§ka deyiçle, kültür teknolojidir, teknoloji siyasettir,
siyaset de kültür. Her biri hem kendisidir, hem de bir digeridir.133
58
düzenleyerek içleyen, yildirmaya dayanmayan bir iktisadi-teknik tek
biçimle^tirmedir.”134
Mücadele
134 Herbert Marcuse; Tek Boyutlu însan, May Yaymlan, 1975, Istanbul, s. 17
135 Atiker; a.g.e., s. 52
136 Max Horkheimer - Theodor W. Adomo; Dialektik der Aufklaerung, 1969, Frankfurt/M, Aktaran;
Atiker, a.g.e., s. 52, 53
59
Bilindigi gibi bu kavramlar ilk olarak Fransiz Devrimi sirasinda olugmugtur. O
dônemde parlamentonun sol kanadina yenilikçi burjuvazinin, sag kanadina ise
muhafazakar aristokrasinin oturmug olmasi, bu iki smifm bu tarihi iki sifati
yüklenmesine neden olmugtur. Sanayi devrimi ile birlikte fabrikalarda kitlesel
üretime geçilip de yepyeni bir simf (igçi sinifi) dogana kadar da sol kavrami bir
ônceki yeni smif olan buijuvaziyi anlatagelmi§tir. 18. yûzyilm son çeyreginde olu§an
bu iki kavram, i§çi simfinm olu§up, 19. yüzyihn ôzellikle ikinci yansindan itibaren
iyice güçlenmesiyle ônemli bir kayma geçinniç ve bugünkü anlayi§a ula§ilmi§tir.
Bugün gelinen noktada o dônemin ilericisi konumundaki buijuvazi, yelpazenin
solunda degil saginda yer ahr ve üstelik artik ilerici degil, tutucu ve muhafazakardir.
Yelpazenin solunda ise artik igçi simfi vardir ve bugiin yenilik isteyenler onlardir.
60
üretimine dayanan, kitle araçlanyla kitlesel bir biçimde yapilan kapitalist üretimin
ürettigi kitle kültürünün yetersiz kaldigi alanlarda, onun boçlugunu doldurmak için
popüler kavramimn ve sonrasinda popüler kültürün anlami çarpitilmi§tir.
1. Popüler Kavrami
137 R. Williams; Keywords, (Lon: Fontana, 1984), s.236-238, Aktaran, Meral Ôzbek; Popüler Kültür
ve Orhan Gencebay Arabeski, lletiçim Yaymlan, Arahk 1994, Istanbul, s.82
138 S. Siegelaub; Working Notes on Social Relations in Communication and Culture, A. Mattelard
(ed)., Communication and Class Struggle (NY: International General, 1983), s.ll, Aktaran, Ôzbek;
a.g.e., s. 81
61
2. Popüler Kültür Kavrami
popüler kültür, ugra(til)digi degiçim sonucu bugün kitle kültürüne ôzdeç haie
gelmi§tir.
139 Bu konuda bkz. James Lull; Medya îletiÿim Kültür, Vadi Yaymlan, 2001, Ankara, sf.103;
Erdogan; “Popüler Kültür: Kültür.___ ”, s.23; Erdogan; “Popüler Kültfirde Gasps.66-67, 71
140 Erdogan; “Popüler Kfiltürde Gasp......”, s.72
141 Erdogan; “Popüler Kültürde Gasp......”, s.66
62
bir çekilde kitle kûltürü kavrami terkedilmiç, bu kavramin ôzellikleri dogrudan
popüler kültür kavramma yüklenmiçtir.
kitle kültürû yerine popüler kültür kavraminin tercih edildigi ve kullamldigi gôrülür.
Bu kavramsal tercihin belli nedenleri vardir. Zaman içerisinde, kapitalist pazar
ekonomisinin ürettigi kitle kültürü kavrami, yapilan kapsamli ve nitelikli ele§tirilerle
birlikte négatif bir anlam yüklenmiçtir. Kitle kültürü kavraminin bu
olumsuzlanmasinda Frankfurt Okulu baçta olmak üzere bir çok akimin ve yazann
büyük etkileri olmu§tur. Popüler kavramimn bugünkü popüler anlamiyla sôylenecek
olursa, kitle kültürü popülerligini yitirmi§tir. Aynca kitle kültürünün dar olan içerigi
de geni§letilmek istenmi§tir. Bôylece yeni bir kavrama ihtiyaç duyuldu. Bu yeni
kavram dil, sanat, edebiyat, müzik, eglence, dinlenme etkinliklerini kapsayacak bir
biçimde toplumsal ve bireysel ya§amin tümünü içine almah, insan hayatinm
tamamim kontrol etmeliydi. Bôylece zaten daha ônceden anlamsal kaymaya
ugratilmi§ olan popüler kavramma yônelme oldu. Popüler kavrami yeni anlamiyla
“halkin begendigi, tercih ettigi” manasinda oldugu için yukanda belirtilen
me§rula§tinci i§levi de bünyesinde barmdirmaktaydi. Dolayisiyla popüler kültür
kavrami ortaya atildi. Bu yeni kavram kitle kültürü kavramindan daha geni§ ve
kapsayici, ideolojik iglev bakimmdan daha rafine, me§rula§tinci yônü çok daha
kuwetli ve daha “popüler”di.
îrfan Erdogan ve Korkmaz Alemdar ise, 1994 yilmda birlikte kaleme aldiklan
“Popüler Kültür ve ileti§im” adh eserlerinde, kitle kültürü yerine popüler kültür
kavraminin kullaniminin yaygin haie gelmesinin bilinçli bir tercih oldugundan sôz
ederler ve bundaki amacin, terimi dar ve négatif anlamindan çikartip; daha geni§ bir
çerçevede sanat, dil, müzik, yani kisaca toplumdaki ve evdeki tüm “dinlenme”
*42 Micheal Real; “Marksizm ve Popüler Kültür: Kültürel Eleçtirinin Keskin Ucu”, Popüler Kültür ve
îktidar, Derleyen; Nazife Güngôr, Vadi Yayinlan, 1999, Ankara, s.326-346
63
etkinliklerinin eklenmesi oldugunu ileri sürerler.143 Onlara gore bu durum ôzellikle
Asil ônemli olan nokta da burasidir. Çünkü sôz konusu zaman dilimi aym
zamanda postmodemizmin bir sôylem olarak yükseliçe geçtigi, etki alanini
geni§lettigi ve yogunlukla tartiçildigi bir dônemdir, yani modemite ve postmodemite
arasindaki kinlma anidir. ilk bôlümde etraflica tartiçildigi gibi, 1970’li yillar
kapitalizmin son büyük krizine sahne olmuçtur ve bu kriz kapsamh bir yeniden
yapilanma ile atlatilmaya çahçilmaktadir. Bu yeniden yapilanmamn üretim biçimi ve
genel olarak birikim rejimindeki yansimasi ise Fordizm’den Postfordizm’e geçiçtir.
Modemiteden postmodemiteye ve Fordist birikim rejiminden Postfordist birikim
rejimine geçiçle, kûltür alamndaki çaliçmalarda kitle kültürû kavraminin terkedilip
yerine popüler kültür kavrammm kullamimaya baçlamasi hemen hemen aym
tarihlerde yaçanan degi§imlerdir. Aynca Fordist üretim yôntemleriyle kitle kültürü
ürünleri, buna benzer bir §ekilde Postfordist üretim yôntemleri ve mantigiyla egemen
popüler kültür ürünleri arasmda dolaysiz baglantilar ve benzerlikler de
bulunmaktadir.
143 Bu konuda bkz. Irfan Erdogan - Korkmaz Alemdar; Popüler Kültür ve îletiçim, Ümit Yayincihk,
Kasim 1994, Ankara, s.128
64
adamlannm, yazarlann, dü§ünürlerin bilinçli bir manipülasyonu olarak düçünülemez.
Bununla birlikte, bazi çevreler ve yazarlar tarafindan bu yônde bir manipülasyon
yapildigi da yadsinamaz. Ancak asil olan, popüler kültür üzerindeki anlam
kaymasmm, sermaye ve egemen gûçler tarafindan bilinçli bir biçimde
gerçekle§tirildigi ve kavramm bugünkü anlammin, kapitalizmin (kitle kültûrû yerine)
tercih ettigi anlami oldugudur.
Bu noktada çok belirgin bir biçimde popüler kültür üzerinde ideolojik bir
mücadele gôze çarpar. Popüler kültür bu yeni gôrünümüyle kendi baçina, kapitalist
sistemin elinde ideolojik bir aygita dônüçüp, egemen kesimin halk üzerinde
hegemonya kurmasma yardim ederken, sait “popüler” kavrami üzerinde de kendine
mal etme anlaminda hegemonik bir mücadele vardir.
1980’lerde ise bu aynlan ve çatiçan uçlan bir araya getirerek, parçalanmaya son
venue ve kümülatif bir çekilde ilerleyen bu genig ara§tirma ve tartiçmalardan ortak
bir teori çikarma çabasi hakim olmu§tur. Bu iki farkh yaklaçim arasindaki sentez
denemeleri Gramsci’nin “Hegemonya” kavrami temel almarak yapilmi$tir.
1. Yapisalci Yaklaçim
144 Popüler kültür üzerine yapilan çahçmalan ve bu çahçmalann dayandigi kuram ve metodlan
tartiçarak kültürel çahçmalarin geliçim haritasim sunan bir araçtirma için bkz. John Storey; Popüler
Kültür Çaliçmalan - Kuramlar ve Metodlar, Babil Yayinlan, Temmuz 2000, Istanbul
145 Yapisalci ve kültürelci yakla§imlar hakkmda aynca bkz. David J. Sholle; “Eleçtirel Çahçmalar:
îdeoloji Teorisinden Iktidar/Bilgiye”, Medya îktidar îdeoloji, Derleyen ve Çeviren; Mehmet Küçük,
Bilim ve Sanat Yayinlan / ARK, 1999, Ankara, s.275-279
146 Yapisalcihk ve popüler kültür hakkmda bkz. G. R. Ress; “Yapisalcihk ve Popüler Kültür”,
Popüler Kültür ve îktidar, Derleyen; Nazife Güngôr, Vadi Yayinlan, 1999, Ankara, s.347-367
65
Aygitlan” adh eserinde, devletin baski aygitlan ile devletin ideolojik aygitlan
arasinda bir aynma gider.147 O’na gore, devletin baski aygitlan; hükümet, yônetim,
147 Bu konuda aynntih bilgi için bkz. Louis Althusser; ideoloji ve Devletin ideolojik Aygitlan,
îletiÿim Yaymlan, 2000, Istanbul, s.32-37
148 Popüler kültür ve devlet arasmdaki ili§ki için aynca bkz. Stuart Hall; “Popüler Kültür ve Devlet”,
Popüler Kültür ve iktidar, Der: Nazife Güngôr, Vadi Yaymlari,Ekim 1999, Ankara, s.97-132
66
verilen en ônemli siyasal gôrev; popüler kültürel biçimler ve pratikleri okuma,
bunlarda içleyen egemen ideolojinin gizleyici, saklayici ve yer yer §a§irtici
mekanizmalanni gôz ônüne sererek, okuyucu ya da izleyiciyi ilgili pratiklerdeki
benzer mekanizmalara kar§i bilinçlendirme, silahlandirmadir. Bu baglamda popüler
kültür incelemelerinin bir uyarma nosyonu bulunmaktadir.149
2. Kültürelci Yaklaçim
67
gôrülür. Yapisalcilann popüler kültürün buijuva ideolojisi taçidigi gôrüçü de,
kültürelcilerin popüler kültürün halkin gerçek kültürü oldugu gôrü§ü de kendi
baçlanna geçerli degildir. Bunun yerine popüler kültür, kar§it baskilar ve egilimler
tarafindan biçimlenen “güç alani” iliçkileri olarak ele alimr. Bu anlayi§a gore popüler
kültür, yônetici smif ve ait smiflar arasindaki hegemonik mücadele alanidir. Popüler
kültür ne halkin kendi için ürettigi kültürdür, ne de halk için ba§kalan tarafindan
üretilen kültürdür. Bu ikisinden çok, bir tarihsel dônemden digerine içerik
bakunindan degigen kültürel biçimler ve pratiklerdir.151
151 Bkz. Erol; a.g.c., s.62, 63 ; Erdogan - Alemdar; Popüler Kültür ve___ , s. 104,105
152 Marksist Düçünce Sôzlûgü (Yayin Yônetmeni: Tom Bottomore), îletiçim Yayinlan, 2001,
Istanbul, s.258
153 Erol Mutlu; îletiçim Süzlügü, Ark Yayinlan, 1994, Ankara, s. 154, Aktaran; Erol; a.g.e., s. 61
68
I
tüm çaglarda, egemen düçüncelerdir, diger bir deyiçle, toplumun egemen maddi gücü
olan smif, ayni zamanda egemen zihinsel güçtür.154
Gramsci’ye gôre hegemonya, yônetici smif ittifaki (tarihsel blok) sadece ait
bir smifi kendi çikarlanna uymaya zorlamada ba§anh oldugu zaman degil, aym
zamanda bu simflar ve toplum üzerinde tam bir toplumsal otorite kullandigi zaman
vardir. Hegemonya, bu egemen smif bôlümleri sadece egemen olduklan zaman degil,
yônettikleri zaman i§ler demektir. Dolayisiyla, hegemonya, güç ve halkin nzasi
bileçimine dayanir. Gramsci’ye gôre, liberal-kapitalist devlette “halkin nzasi” onde
154 Bkz. Karl Marx - Friedrich Engels; Alman ideolojisi [Feuerbach], Sol Yayinlan, 1999, Ankara,
s.75
155 Erol; a.g.e., s. 60
156 Erol; a.g.e., s. 60, 61
69
gelir; baski silahi sonra igler. Hegemonya sadece üretim alaninda ve ekonomik
alanda kazanilmaz, hegemonya kurmak için devlet, siyaset ve üst yapilar düzeyinde
ôrgütlenmelidir. Hegemonya bu alanda elde edilir. Egemenlik tek bir birlegmig
yônetici simf tarafmdan degil, simf bôlümlerinin ôzel olarak bir araya geligi, ittifaki
ile korunabilir; dolayisiyla, egemen ideôlojinin içerigi yônetici smiflann karmagik
içsel düzenini yansitir. Hegemonya üst yapi kurumlan yoluyla (aile, ôgretim sistemi,
kilise, kitle ileti§im araçlan ve kültürel ôrgütler) ve devletin baskici yam (yasalar,
polis, silahh kuwetler) ile çahçir; hazir verilmig ve kalici bir durum degildir, aktif bir
gekilde kazamlmak ve korunmak zorundadir.157 Bu durum, hegemonyamn statik bir
ise, Marx ve Engels’in durdugu yeri çok daha basit ve çok daha mekanik bulurken,
bunlann kargismda Gramsci’nin kuramim “derin teorik devrim” olarak niteler ve
büyük bir ônem verir.161
70
Bu yaklaçima gôre popüler kültürü tümüyle bir egemenlik araci olarak ya da
egemen kesimin kar§isinda yer alan bagimh kesimin, yani halkin ürünü olarak
gôrmek ônemli bir yanilgiya neden olabilir. Bu nedenden ôtürü, bu tür keskin
aynmlara gitmektense, durumu tarafsiz bir baki§ açisiyla ele almak daha dogrudur.
Popüler kültürün aracihk ettigi, katiksiz bir egemen kesimden ya da aym ôlçüde
katiksiz bir bagimh kesimden sôz etmek dogru olmaz. Buna bagh olarak, egemen
kesimin tümüyle kendine ôzgü katiksiz bir kültürü ya da bagimh kesimin tümüyle
otantik ve aym ôlçüde katiksiz bir kültürü oldugundan da sôz edilemez. Gerçekte, her
iki kesimin kültürü, birbirleri içinde yer bulduklan oranda i§levseldirler. Yani
egemen kesim, egemenligini peki§tirmek için kar§i tarafin, yani bagimli kesimin
kültürünü tümüyle yok etmek gibi bir çaba içinde degildir; kaldi ki bôyle bir çaba,
beklenen sonucu da dogurmaz. Bunun yerine egemen kesim, i§çi sinifimn kültürü ya
da baçka bir deyiçle halkm kültürü içinde, kendi kültürüne yer bulmaya, yani ona
eklemlenmeye çahçir. Bôylece, mücadele bu eklemlenme alani içerisinde ve
hegemonik bir ili§ki ortaminda sürdürülür.162 Sonuç olarak bir kültürel kesim, kar§it
162 Tony Bennett; “Introduction: popüler culture and “the turn to Gramsci”, (der), Bennett, T. Mercer,
C. and Wcollacott, J., Populer Culture and Social Relations, Open University, 1986, s. 8-11, Aktaran;
Nazife Güngor; “Giri§ - Popüler Kültür Çikmazi”, Popfiler Kültür ve îktidar, Der: Nazife Güngôr,
Vadi Yayinlan,Ekim 1999, Ankara, s.13
71
hegemonyanin yükseldigi ve güvenlik altma ahndigi yerdir. Popüler kültürün ônemi
buradan gelir.163
Bugün için popüler kültür; sermayenin halktan ahp, kendi çikanna gôre
biçimlendirip, tekrar halka yeni biçimlerle sundugu, mülkiyet iliçkilerinde gasp
edilen bir degerdir.165
163 Bkz. Stuart Hall; Notes on the Deconstructing the Popular, Jones, G. S. et al (eds), 1982, s.239,
Akataran, Ôzbek; a.g.e., s.87
164 Bkz. Stuart Hall; “KfiltOr, Medya ve____ ”, s.223, 224
165 Erdogan; “Popüler Kültür: Kültür.___ ”, s.38
166 Erdogan; “Popüler Kültürde Gasp---- ”, s.73
72
3) Sistemin ve pazann çikarlan ôn plandadir. Sistemin ve pazann çikanna
ise (moda, yiyecek, eglence, vb.) kolektifligi destekler, çikanna karçiysa
(i§sizlik, ücret sorunu, grevler) bireyselligi vurgular.
4) Ahlak ve resmi sanstir kar§ismda risk almaz, bunlarla uyumludur.
. 5) Halk/folk kültüründen farkh olarak, popüler kültûr onu kullanan toplum
tarafmdan üretilmez; popüler kültürün üreticisi kapitalist sermayedir.
6) Sadece ürün degildir tüketilen; ayni zamanda insanrn kendisiyle ve
baçkalanyla olan ili§kisel anlamlar tüketilir ve üretilir (Ômegin,
“Marlboro” île “Samsun” sigaralannm tüketiminin ürettigi ve tükettigi
iliçkisel anlamlar farklidu-; bu noktada, sosyal statüler ve simfsal
farklihklar üretilir).
7) Yaratilan duyarhhk ve bilinçalti biçimleriyle, buquva ya§am tarzi
yüceltilir ve idealize edilir.
8) Gôsteri§ ve imajlar (gôrüntüler), ôzün üstüne çôkertilir ve ôzün ônüne
geçirilir.
Ünsal Oskay, bugün gelinen noktada, kitle kültürü ile popüler kültürün aym
toplumsal ve kültürel olgular olarak gôrülmesi gerektigini ône sürer ve kültür
hayatimizm giderek endüstrinin denetimi altma girdigi bugünlerde, bu iki kavrami,
eçanlamh kavramlarmi§ gibi kullanmayi ônerir.167
168
Kitle kültürü ile ilgili bütün ele§tiriler ve yorumlar bugünün egemen popüler
kültürü için de geçerlidir. Çünkü klasik popüler kültür, kapitalizmin kitle kültürü
167 Bkz. Erdogan; “Popüler Kültürde Gasp.__ ”, s.75, Bu konuda aynca bkz. Mel Van Elteren;
“Amerikan Popüler Kültürünün Etkisinin Global Bir Yaklaçim tçinde Degerlendirilmesi”, Popüler
Kültür ve îktidar, Der: Nazife Güngôr, Vadi Yayinlan,Ekim 1999, Ankara, s.275-325. Amerikan
popüler kültürünün Türkiye üzerindeki yansimalan üzerine bkz. Gülriz Büken; “Amerikan Popüler
Kültürünün Türkiye’de Yaydiçina Kar§i Tepkisel Düçünceler”, Dogu Bâti Dergisi - Popüler Kültür
Ôzel Sayisi, Felsefe Sanat ve Kültür Yayinlan, Sayi:15,2001, Ankara, s.41-52
168 Bkz. Oskay; “Kitle Kültürü Popüler.......”, ,s.l51
73
tarafindan ku§atilmi§ durumdadir ve bu dogrultuda egemen poptiler kültür, kitle
kültürüyle bütünleçmiçtir. Bu süreçte kitle kültürü kavrami bilinçli bir biçimde
terkedilmiç ve onun yerini poptiler ktilttir kavrami almiçtir. Ôzellikle 1980’lerin
baçmdan beri, egemen kuramcilar kitle kültürü terimi yerine popüler ktilttir terimini
tercih etmeye ba§lami§lardir. Bu baglamda terimi dar ve négatif anlamindan çikanp,
terime sanati, dili, mtizigi, toplumdaki ve evdeki ttim “dinlenme” etkinliklerini
eklemiçlerdir. Bu yenilenen gorüçe gore, teknolojinin hizla ilerlemesi, okur
yazarhgm ve iletiçimin yayginlaçmasi kitleleri demokratla§tirmi§tir.
Demokratlaçtirmanm arkasindaki anlam ise, aslinda ttiketimde niceligin
yaygmhgidir.169 Bugtintin egemen poptiler kültürü, üretimin ilk açamasindan, son
kullamm açamasina kadar her amyla kullanim ve tüketim kültürüdür170.
kertede aym amaca hizmet ediyor olsalar da, popüler kültürün renkli, canh, farklihga
vurgu yapan ve çoklu tercihe dayanan karakteri, kitle kültürünün tekdüze, standart ve
renksiz karakterine oranla daha derin, farkina vanlmasi daha güç bir yamlsama
yaratir. Bireye, Ôzgürlüge, farklihga, ôtekilige ve ôzgünlüge vurgu yapan popüler
kültür, bir tarafiyla bizi simsiki sisteme baglarken, diger tarafiyla da sisteme
ba§kaldin§imizi dile getirmek ister gibidir. Ne var ki bu baçkaldin, gerçek bir
baçkaldin degildir ve yadamian yamlsamayla simrhdir. Aynca sistemi kesinlikle
tehdit etmeyecek bir dozda ayarlanmi§tir.172
74
Popüler kültür ve kitle kültürünün yukanda deginilen bu farkh karakterleri,
esas olarak üretim yôntemlerindeki ve kullamlan teknolojideki farkhhktan
kaynaklanir. Fordist üretim sisteminin standart, homojen ve kitlesel üretim biçimi,
(Ford firmasmin montaj bandiyla kitlesel üretime geçtigi ilk yillarda tek tip, hatta tek
renk araba üretmektedir. Tüketici, bugünkü gibi farkh modeller arasmda tercih
yapabilmek §ôyle dursun, satin alacagi otomobilin rengi hakkinda bile siyah, siyah ya
da siyahi tercih edebilmektedir) üretilen ürünlerin ve sonuçta tüketimin de tekdüze,
renksiz, birbirinin aym ve sikici olmasma neden olmu§tur. Dogal olarak, bu tür kitle
ürünlerinin tüketim kültüiü olan, kitle kültürünün karakteri de aym §ekilde standart,
renksiz ve sikicidir.
173 Bkz. David R. Shumway; “Post Yapisalcihk ve Popüler Kültür”, Popüler Kültür ve iktidar, Der:
Nazife Güngôr, Vadi Yaymlan,Ekim 1999, Ankara, s.375-381
75
Popüler kültür, ôzgürlükçü oldugu iddiasindadir ve bireyin ôzgürlügüne
vurgu yapihr, ancak bahsedilen ôzgürlûk ashnda sadece ôzel mülkiyet ili§kileri
altindaki satm aima ve kullanma ôzgürlügûdür. Bu nedenle, gerçekte popüler
kültürün ôzgürlügû, ôzel te§ebbüsün madde ve ideoloji sati§ ôzgürlügüdür.174
76
ÜÇÜNCÜ BÔLÜM
OLGULAR ARASIBAGLANTILARIN KURULMASI
(DÔNÜÇÜMÜ TEORÎLE§TÎRMEK)
Fordizm’in sait bir üretim sistemi olarak dar bir anlami olduguna, bununla
birlikte daha geni§ bir anlam yüklenerek, genel hatlanyla bir birikim rejimini ifade
ettigine daha once de deginilmi§ti. Bu terim 1930’lu yillarda Gramsci tarafindan
ortaya atilmiç olmakla birlikte, bugün daha geni§ bir anlamda kullanilmaktadir.
Gramsci, o yillarda yalmzca montaj bandi tarafindan simgelenen kitlesel üretim
sistemine i§aret etmi§tir, Ama Fordizm’de tayin edici olan ôge, kitlesel üretim ve
kitlesel tüketimin tek bir sistem içerisinde bir araya getirilmesidir. Modem ekonomi
teorisindeki Fransa kôkenli düzenleme okulunun sôzcüsü Michel Aglietta’ya gôre,
Fordizmi anlamak için “tüketimi toplumsal olarak koçullanan bir faaliyet, ücretli-
emegin genelle§tirilmesine elverecek biçimde kendisini degiçiklige ugratan,
birbirinin tersi yônde igleyen homojenle§tirme ve farkhlaçtirma güçlerine maruz bir
faaliyet haline getiren pratiklere” iliçkin bir teoriye ihtiyacimiz vardir.176
176 Bkz. M. Aglietta; “A Theory of Capitalist Regulation”, 1979, London, s.156, Aktaran, Thomas
Krogh; “Frankfurt Okulu’nun Kültür Analizi”, Medya îktidar îdeoloji, Derleyen ve Çeviren;
Mehmet Küçük, Bilim ve Sanat Yaymlan / ARK, 1999, Ankara, s.259
177 Bkz. Krogh; a.g.m., s.259,260
77
Thomas Krogh, Aglietta’nin yaptigi betimlemeyi, Adomo ve Horkheimer’in
teorisi ile bazi ônemli açilardan uyumlu bulur; Aglietta, üretim ile tüketimin birligine
ve bu üretim sisteminin ancak kitlelerin, üretim araçlannm degilse de tüketim
araçlanmn (otomobilier, bulaçik makineleri,vb) ôzel mülkiyetinin faillerine (agent)
dônü§türülmeleri ko§uluyla ayakta tutulabilecegi olgusuna dikkati çekmektedir.
Fordist sistemde, i§çi smifi çeyleçmeye baglanmaktan çok, üretim sistemine siki
sikiya baglamr.178
Sekiz saat i§günü ve be§ dolar ücret ilkesi, kitle kültürü açisindan hayati bir
konumdadir. Çahgma süresinin sekiz saate dü§ürülmesi, çah§an kesimlerin i§lik di§i
zamanlannm artmasma yol açar. Sekiz saatlik içgünü sonunda eide edilen be§
dolarhk ücret ise o günkü koçullarda eide edilen en yüksek miktardir. Bu iki yenilik
ilk baki§ta dogal olarak i§gücünün sisteme uyumlulaçtinlmasma ve entegre
edilmesine, bir ba§ka degiçle çah$an kesimlerin baçkaldinsim ônlemeye yôneliktir.
Çünkü çah§anlar, daha kisa sürelerde çahçmalanna kargm, aldiklan ücretlerde bir
azalma olmamakta, aksine gelirleri artmaktadir.
Ford'un ilkesinin ilk ayagi olan sekiz saatlik içgünü, ilk a§amada i§gücü
açisindan olumlu bir geliçmedir ve herhangi bir itirazla karçilanmasi dü§ünülemez.
Üstelik çah§ma süresinin sekiz saate düçmesine kar$m alinan ücret de artmaktadir.
Ancak daha once de deginildigi gibi, bu noktada sistemin kar§isina ônemli bir sorun
78
çikmaktadir; eide edilen bu i§lik-di§i zamanin çahçan kesimler tarafindan sisteme
karçi muhalif, ele§tirel bir dü§ünce ve baki§ tarzi geliçtirmede kullanilmasi ve bu
düçünsel eylemin, uygulamaya geçip, hakim sistemi ortadan kaldirmaya yônelmesi
olasihgi.
179 Harry Svados’un çahçmasi hakkmda aynntdi bilgi için bkz. Oskay; “Modem Toplumda.....”*,
s. 190-192
180 Oskay; “Modem Toplumda.......”, s. 190
79
Vincent Mosco ve Andrew Herman, “Radikal Toplum Kurami ve iletigim
Devrimi” baghkh ortak çahgmalannda, çagdag kapitalizmin, sermaye birikiminin
gereksinmesi olarak çaliganlarm boyun egimi için bir ‘riigvet’ verdigini ve bu
rüçvetin, bog zaman ozel kullammi, çahganlar için kapitalizm altinda çahgmanin agir
yük ve sikicihgmi yasallagtiracak bir tüketici kültürü biçimini aldigim belirtirler.
Çagdag kapitalizmin bôlünmüg yagammm, beraberinde bôlünmüg kigiligi de
getirdigini ve bunu, çagdag toplumun karmagik dogasma tarihsel olmayan ve
evrensel gondermeler yaparak, yasallagtirdigini ileri sürerler.181 Mosco ve Herman’a
gôre; “kigiye ôzgü zamanin temel ozelligi, kigiye ozel olmama olarak
belirmektedir.”182
181 Bkz. Vincent Mosco - Andrew Herman; Kitle Iletiçiminde Temel Yaklaçimlar, Aktaran, Ahmet
Oktay; Türkiye’de Popüler Kültür, Everest Yaymlan, Arahk 2002, Istanbul, s.27
182 Vincent Mosco - Andrew Herman; Kitle lletiçiminde Temel Yaklaçimlar, Aktaran, Oktay; age.,
s.27
183 Bkz. Oktay; a.g.e., s.43
184 Bkz. Oktay; a.g.e., s.28
80
kullamlacak eglence metalan o kadar ôn-belirlenmi§tir ki, eglence, i§ sürecinin
sonrasma hiç geçemeyen bir gôrünüm kazanmiçtir. Modem ôzne, sadece çah§irken
degil ama daha çok eglenirken teslim olmaktadir. Tekelci dônemde tüm kitle kültürü
ôzdeçtir. Artik tekelin gizlenmesine de gerek yoktur; çünkü §iddeti açiga çiktikça
gücü artmaktadir. Sineme ve radyo artik sanat olma iddiasinda degildir. Onlann i§
dûnyasmin bir parçasi olduklan gerçegi, ürettikleri saçmahklan onaylayan bir
ideolojiye dônû§mü§tür.”185
Henry Ford’un ortaya attigi ilkenin ikinci ayagina karçihk gelen ube§ dolarlik
ücret” ise, sistemin devamhhgi için bir ônko§ul olu§turmaktadir. Çünkü üretim
sonuçta pazar için yapilmaktadir ve üretilip pazara sunulan mallann bir §ekilde
tüketilmesi gerekmektedir. Çahçanlann daha yüksek ücretler sayesinde giderek daha
yüksek gelirlere sahip olmalan ise tüketimi, sinirh ve zengin bir mü§teri grubundan
kitlelere yayacak, pazann geniçlemesinin koçullanm ohiçturacak, bôylelikle pazar
darbogazi sorunu da ortadan kalkacaktir.
81
B. Fordist Üretim Biçimi ve Kitle Kültûrû Ürûnleri
Daha once deginildigi gibi, kitle kültûrû Fordist birikim rejiminin bir
ûrünüdür ve üretilme amaci da; Fordist rejimin sagladigi artan serbest zaman
olanaklannin yarattigi tedirginlik üzerine, bu serbest zamani kontrol altma almaktir.
Bununla birlikte, Fordist üretim biçimi ve kitle kültûrû ürûnleri arasinda dolaysiz
baglantilar da bulunmaktadir.
82
alinip satilan bir meta haline gelmiçtir. Bu noktadan sonra, onun degerini de kullamm
degeri degil, degiçim degeri belirler.
Kitle kültürü ürünleri; standart, tekdüze, birbirine benzer hatta çogu zaman
birbirinin aym ve renksizdir. Bu durum Fordist üretim mantigindan gelir. Fordist
üretim, türdeç mallarm kitlesel üretimine yaslamr. Daha once de deginildigi gibi,
Ford fabrikasindan çikan otomobiller ilk yillarda tek model ve tek renktir (siyah),
bunun diçinda herhangi bir model ya da renk seçme olanagi bulunmamaktadir. Ürün
çeçitliligi ve fiyat farkhlaçtirmasi yoktur. Kiçiye ozel ve sipari§ niteligi taçiyan
ürünlerden de sôz edilemez. Büyük stoklarla çah§ihr, tüketim normlan ve tüketici
tercihleri uzun vadelerde bile pek degi§medigi için, bu durum herhangi bir sorun
yaratmaz. Aym zamanda büyük mal stoklan, tampon gôrevi gôrür ve düçük kaliteli
ya da defolu mallar, bu tampon stoklar içine gizlenir.
Kültür endüstrisi ürünü olan müzikler, filmier, konfeksiyon i§i giysiler, dergi,
çizgi roman ve kitaplar, hatta yiyecekler bile bu mantikla üretilir. Ômegin
McDonald’s restoranlanndaki i§leyi§, Fordist sistemin montaj bandimn gida
endüstrisindeki biçimidir. Seri bir biçimde hamburger üretilir. Sirayla koftenin
piçirilmesi, ekmegin arasma konmasi, mayonez, ketçap ve diger malzemelerin
eklenmesinden sonra, paketlenerek bize ula§ir. Bütün bu i§lemler, lineer (dogrusal)
bir süreçte gerçekleçir. Tüketiciye sunulan hamburgerin tadi ve içindekiler hep
aymdir, standart bir haie getirilmi§tir. Bu üretim sürecinde çahçanlann yaptiklan
hareketler (ômegin ketçabm sikilmasi ya da patates kizartma iglemi), Ford
fabrikasindaki i§çinin yaptigi hareketlere benzer (ômegin bir vidanm sikilmasi ya da
tekerlegin takilmasi i§lemi) ve aym §ekilde herhangi bir beceri gerektirmez. Yine
aym çekilde bir hamburgeri ba§tan sona tek bir ki§i yapmaz, herkesin gôrevi bellidir
(kôfteyi piçirmek ya da son agamaya gelmiç hamburgeri paketlemek gibi).
Restoranlarda çahçan i§çilerin hareketleri yamnda, tavirlan, ses tonlan (hep aym ses
tonunda ve benzer kelimelerle kar§ilanirsimz) hatta gülümsemeleri bile hep aymdir.
Bu kitle kültürü ürününün tüketicisi konumundaki mü§teriler için de dumm farkh
degildir. Tüketiciler de belli davramç kahplan içerisinde belli ritüelleri tekrarlarlar.
83
Gôrüldügü gibi, kitle kültüründe ürünün kendisi digmda, ücretli emek gücü ve
tüketici bile standartla§mi§tir.
Bu noktada Bâti toplumlan ile Dogu toplumlan arasmdaki ônemli bir farklihk
gôze çarpar. Dogu toplumlanndaki “huzur” kavraminm karçihgi, modem ve
kapitalist Bâti toplumlannda “mutluluk”tur. Dogu toplumlanndaki huzur, manevi bir
olgudur ve kiçinin iç dünyasiyla ilgilidir. Oysa Bâti toplumlanndaki mutluluk, daha
çok maddidir ve tüketimle ilgilidir. Bu toplumun bireyleri, daha fazla tüketimde
bulunarak daha mutlu olabileceklerini düçünürler. Bu noktada tüketim, daha güzel
bir eve, daha pahah bir arabaya, daha fazla giyim ku§am egyasma, vb sahip olmaya
denk gelir. Batih kapitalist sistemin ôzel mülkiyete dayanan temeli, bireylerini bu tür
hirslarla donatir ve bu durum bireyde giderek bir saplanti (obsession) halini ahr.
Bireylerin sosyal statüleri, tüketimle belirlenir haie gelir.
84
kendinde, “a priori” (ôncel) olarak bulundurur, kitle kültürü onceden saglanmiç olan
bu anlayiçin üzerine bina edilir.
Ashnda popüler kültür, kitle kültüründen once olu§mu§ bir kültür biçimidir,
yani kitle kültüründen once de vardir. Ne var ki, kitle kültüründen ônceki ve sonraki
popüler kültür ve kavramm semantik çerçevesi büyük farkhhklar gôstermektedir. Bir
dônemleçtirme yapmak gerekirse, kitle kültüründen ônceki popüler kültür, halk/folk
kültürüne yakm dururken, kitle kültüründen sonraki popüler kültür, kitle kültürü
tarafindan kuçatilmiç ve ona ôzde§ bir haie gelmi§tir.
Daha once de deginildigi gibi, popüler kültür kavrami ilk ortaya çiktiginda,
içerisinde banndirdigi “popüler” sôzcügünden hareketle “halkm kültürü, halkin kendi
yaratisi olan kültür” anlaminda kullanilmaktaydi. Popüler kültürdeki dônü§üm,
ôncelikle popüler kavramindaki dônü§ümle baçlar. Popüler kavraminin “halka ait”
olan anlami, buijuva demokrasilerinin yükseliçi ve sivil toplumun ortaya çikmasi ile
birlikte “insanlann çogu tarafindan sevilen, begenilen, tercih edilen” anlamma
dônü§mü§tür.
85
Popüler kültürün dônü§ümü ve bugünkü egemen kullanimina kavu§masi ise,
bundan daha sonra, kapitalizmin yeniden yapilanmasi ve postmodemiteye geçi§le
birlikte olmu§tur. Halkin kültürü olan popüler kültür, bu degiçim sonrasi kitle
kültünün içine çôkertilmiç ve onun içlevlerini üstlenmiçtir. Popüler kültürün bugünkü
anlami, kapitalizmin tercih ettigi anlamidir. Kavramm üzerindeki aitlik kapitalist
pazar mekanizmasma geçmi§tir.
Popüler kültür ürünleri, kitle kültürü ürünlerine gore, daha renkli, canh,
gôsteri§li ve birbirinden farkhdir. Popüler kültür ürünlerinin tüketimi, daha •
bireyselle§mi§ bir tüketimdir. Ürünler çok çe§itlidir ve kiçiye ôzel niteligi vardir.
86
üreten büyük fabrikalardan, ûrün çe§itliligine dayali üretim yapan küçük fabrikalara
geçilmi§tir. Farkli ürün taleplerini karçilayacak §ekilde organize edilen bu sistemler,
teknolojik imkanlardan da faydalanarak, üretim süresini kisaltmi§tir. Küçük
i§letmelerde, ileri teknoloji kullamlarak, kisa üretim sürelerinde ki§iye ôzel ürünler
üretilebilmektedir.
Postfordizm’in kiçiye ôzel, ayirt edici niteligi olan üretim mantigi, popüler
kültürün bireysellige, farklihga, imaja vurgu yapan yônüyle ôrtüçür. Bu noktada
tüketim mallanmn insanlaçtigmi gôrürüz. însanlann birbirinden farkli karakterlerine
hitap edecek §ekilde tüketim mallanmn da birbirlerinden ayn, kendi karakterleri,
ki§ilikleri bulunmaktadir.
haftahk “top 10” listeleriyle, büyük medya kumluglanna ve yapim girketlerine bagh
olan müzik marketlerdeki “aym ve haftanm en çok satan albümü” dayatmalanyla bu
yenilemeyi kôrükler. Vine aym medya kartellerine ait olan ve sait müzik yayini
87
yapan televizyon ve radyo kanallan, bu tür bilgileri düzenli olarak hemen her gün
dinleyicilerine aktararak, potansiyel mü§terilerini güdülerler.188 Postfordist üretim
188 Modem toplumda medya-kültür ili§kisi, medyanin kültür üzerindeki etkileri ve ideolojik içlevleri
hakkmda kapsamh bir çahgma için bkz. Sadik Güneç; Medya ve Kültür - Sessiz Yiginlann
Kültürel intihan, Vadi Yayinlan, Ekim 2001, Ankara
88
Oysa bugünkü popüler kültür, postmodernist kültürün günlük ya§ama iü§kin olan
ticari yônü, tüketim kültûrüdür.189
ya da kadmi aldattigindan emin olmak için çegitli testier, dogru makyaj teknikleri,
hangi giysilerin o mevsim ôn planda oldugu, kusursuz bir vücuda sahip olmak için
hangi egzersizlerin yapdmasi gerektigi, hangi ünlünün hangi ünlüyle ne zaman,
nerede, ne yaptigi gibi konular, bu dergilerde bikmadan usanmadan her sayida farkli
biçimlerde yerlerini ahrlar. Yalniz kadinlara yônelik basilan bu popüler kültür
189 Popüler kültür ve postmodemizm arasmdaki iliçki için ayrica bkz. Steven Connor; Postmodernist
Kültür - Çagdaç Olanin Kuramlanna Bir Giriç, Yapi Kredi Yaymlan, Haziran 2001, Istanbul,
s.270-293
190 Feminizm ve popüler kültür üzerine aynca bkz. Dominic Strinati; An Introduction To Theories
Of Popular Culture, Routledge - Taylor&Francis Group, 2000, London, Great Britain, s. 177-219
191 Kadinlara yônelik medya ürünleri hakkmda ôzgün bir çaliçma için bkz. Süheyla Kirca; “Medya
Ürünlerinin Küresel Yayihmi, Yerelleçtirilmesi: Ulusaçin Kimliklerin Yaratilmasi”, Dogu Bâti
Dergisi - Popüler Kültür Ôzel Sayisi, Felsefe Sanat ve Kültür Yaymlan, Sayi:15, 2001, Ankara,
s.181-192
89
dergileri, kadmlarm ôzgürlügünü ve güçlülügünü dile getirdigi iddiasindadir ama
gerçekte kadinlan olabildigince açagilayarak kolele§tirir; “kadinlara” degil, kadm
kimligini ve cinselligini tam anlamiyla metala§tirarak “piyasaya” hizmet eder.
Pop-art, modem sanattan farkh olarak, konu ile ilgilenmez ve herhangi bir
mesaj iletme kaygisinda degildir, hatta bu düçünceye radikal bir biçimde kar§i çikar.
Sanat eserinin ne anlattigindan çok nasil anlattigi ônemlidir, bir ba§ka deyiçle pop-art
içerikten çok biçime ônem verir. Pop-art, konulanm genellikle günlük ya§amdan ahr
ve bu konulan herhangi bir yorumda bulunmadan, ele§tiriye tabi tutmadan ve
herhangi bir mesaj yüklemeden oldugu gibi yansitir. Sanatm i§levi, ya§amâ yon
vermek ya da ele§tirmek degil, onu oldugu gibi yansitmaktir. Pop-art’in bu
karakteristigi postmodem sanat anlayi§i ve popüler kültürle birebir ôrtüçür. Ômegin
postmodem sinemada §iddet ve cinsellik yogun bir biçimde yer ahr. Ancak bu
konular yorumsuz bir biçimde ele ahmr ve herhangi bir eleçtirel baki§ açisi da
geli§tirilmez. Yine cinsellik (ôzellikle kadm cinselligi) ve §iddet bilinçli olarak, tüm
detaylan gôz ônüne serilerek ve tüm çiplakhgiyla neredeyse gerçege yakin
gôrüntülerle gôsterilir. Çünkü bu konular gündelik hayatta da vardir ve sanatin içlevi
gündelik hayatin bu gerçeklerini oldugu gibi ortaya koymaktir. Film sektôrü aym
zamanda kitle ileti§im araçlanyla iletilen popüler kültürün en onde gelen
alanlanndan biridir ve ticari niteligi olan her film (ômegin Hollywood filmleri) bu
90
alana girer. Yogun giddet ve cinsellik içeren filmlerin kugkusuz btiytik bir ticari
getirisi vardir ve bu açidan postmodern sinema ile poptiler ktilttir, bu noktada da
kesigirler.
91
anlayi§i ve pop-art içinse, ôzgün olmanin hiçbir geregi ve anlami yoktur. Sanat için
kullamlabilecek tüm teknikler zaten kullamlmig durumdadir ve sanat gelebilecegi son
noktaya gelmigtir. Bu nedenle yeni akimlar peginde kogmamn ve avangardist sanatin
bir onemi kalmamigtir. Bunun yerine eski biçimlerin taklidi (kitsch) on plana çikar.
Kitlelerin zaten ônceden bildigi biçimlerin ve nesnelerin taklidi olarak kitsch,
kugkusuz ôzgünlüge, yenilige ve farklihga onem veren modem sanat anlayigi
tarafindan agagilanacak, degersiz bir geydir. Ancak postmodemistler bu gôriige
kesinlikle katilmazlar ve taklidi, sanat açisindan estetik bir yaraticilik olarak gôrürler.
Vine postmodern sanat anlayigi, estetik ôlçüt olarak, kitlelerin begenisini on plana
ahr, ortalama insanin begendigi gey sanat açisindan estetiktir. Kugkusuz bu anlayig,
sanatin metalagmig yônüyle ôrtûgür, çünkû kitlelere ne kadar çok sanat satihrsa, ticari
getiri de o oranda artar. Bu nedenle postmodern sanatin bu anlayigi, açikça popülisttir
ve bu popülizm, dônügtürühnüg popüler kültüriin egemen anlamiyla ve popülist
yamyla büyük bir uyumluluk içindedir.
92
Postmodemizm, yukanda deginildigi gibi son kertede yüksek-alçak kültür
aynmma kar§idir ve bu iki ayn ucu birle§tirmi§tir. Yüksek-alçak kültür aynmina
gidildiginde modem sanat anlayi§i ve modernist kültür yüceltilerek yüksek kültüre,
kitle kültürü ise péjoratif bir anlam yüklenerek alçak kültüre karçihk gelir.
Postmodemizm bu ikircikli dummu, dônü§üme ugràttigi ve kendi anlamim yükledigi
popüler kültür araciligiyla ortadan kaldmr. Yüksek-alçak kültür aynminm ortadan
kalktigi postmodem dônemde popüler kültür de, bôyle bir aynma tabi tutulmaz.
Popüler kültür, geç kapitalizmin kültürel çerçevesini ve mantigmi olu§turan
postmodemizmin içinde bôyle bir araçsal i§levle yer alir.
A. Diyalektik Yôntem
193 Hegel’e kadar olan Eski Yunan, lyon ve idealist Alman felsefesinde diyalektik dû§ûnce için bkz.
Orhan Hançerlioglu; Felsefe Sôzlûgû, Remzi Kitabevi, Çubat 1999, Istanbul, s. 104-106
93
yüzü olarak gôrmü§ ve diyalektigi tarihe baglamiçtir. Bu sayede diyalektik, sadece
bir akil yürütme tarzi olarak degil, doganm ve ôzellikle manevi güçlerin (tin), tarihsel
geliçme süreci olarak gôrülmü§tür.
194 Bu konuda aynntih bilgi için bkz. Georg Wilhelm Friedrich Hegel; Tinin Gôrûngûbilimi, Idea
Yaymlan, Istanbul
94
materyalizm (diamat)”195 tüm evreni ve maddenin geliçim sürecini açiklayan bir
195 Diyalektik materyalizm hakkinda ayrmtih bilgi için bkz. Louis Althusser; For Marx, Verso, 1993,
London, Great Britain, s. 161-218
196 Bkz. Maurice Comforth; Materyalizm ve Diyalektik Yôntem, Sarmal Yayinevi, Istanbul, s.103-
105
95
mücadeleye giren iki toplumsal sinifm mücadelesi degildir; bu toplumsal sistemin
kendi içindeki bir çeliçkidir ve sinif çeli§kileri bu çeli§kinin temelinde dogar ve
i§lemeye baglar.'^
ve genel olarak Hegel felsefesinin kapsamh bir eleçtirisini, “Kapital”den çok daha
once yazdigi, “1844 Elyazmalan”nda aynntih bir biçimde ortaya koymuçtur.'99
96
Dolayisiyla, diyalektik materyalizmin yasalan §unlardir?°°
Popüler kültür statik, degi§mez bir “durum” degil, dinamik, sürekli devinim
içinde olan bir “süreç”tir. Popüler kültürün anlam ve içerigi, tarihsel süreç içerisinde
aym kalmami§tir, sürekli bir degiçim içerisindedir. Bunun nedeni ise, popüler
kültürün egemen ve bagimh siniflar arasinda hegemonya kazanma anlammda bir
mücadele alam olmasidir. Dogalan geregi devamh olarak birbiriyle çati§ma halinde
olan i§çi sinifi ve buijuvazi, kültür alaninda da ideolojik bir mücadele vermektedirler.
Popüler kültürün içeriginin ve anlamimn “halkin kendi için ürettigi ve halka ait olan,
halkin kültürü”nden, bugünkü egemen anlami olan “yukandan açagiya ba§kalannm
(sermayenin) halk için ürettigi” insanlann çogu tarafindan benimsenen, tutulan ve
sevilen bir kültür haline gelmesi, popüler kültür üzerindeki egemenlik mücadelesini
ve popüler kültürün sürekli bir degiçim içerisinde oldugunu gôstermektedir.
200 Bu konuda bkz. Marksist Dûçünce Sôzlügü (Yayin YBnetmcni: Tom Bottomore), lletiçim
Yayinlan, 2001, Istanbul, s.155
97
birlikte, Herakleitos’un dedigi gibi; (pantha rei - her §ey akar), yani hiçbir §ey ayni
kalmaz, her §ey degiçir. Popüler kültür de tarihin ilerlemesine paralel olarak,
(dogadaki ve evrendeki her §eyin degigtigi gibi) çe§itli a§amalardan geçerek
ba§kala§acak, kendine yabancda§acak, ancak eninde sonunda kendi ôzüne dônerek,
tekrardan kendini bulacaktir.
Tez agamasmda popüler kültür, halkin kültürûdür. ilk ve saf halinde, halkin
kendisi için, kendisinin ürettigi, halka ait olan kültürdür. Henüz ilkel durumdadir,
içinde olu§tugu tarihsel koçullarla, insanhgm o güne kadar birikimli (kümülatif)
olarak ulaçtigi entelektüel seviyeyle, maddi teknik imkanlarla, bilim ve teknolojinin
o günkü olanaklanyla smirhdir.
98
ve bagimh similar arasindaki hegemonya kazanma mücadelesinin sava§ alam haline
gelir. Bu mücadele, ôncelikle kapitalist düzende onset olarak yabancila§mi§ bulunan
toplumu denetim altma alma amaciyla yaratilan kitle kültürü, daha sonra da
postmodern dônü§ümle popüler kültürün kitle kültürü içine çôkertilmesi (bu bir
anlamda kitle kültürünün ba§kala§arak popüler kültüre dônü§mesi ve popüler
kültürün esas anlamini yitirerek verili toplumsal-siyasal durumun sürdürülmesini
saglayacak bir araç olarak kitle kültürünün yerini almasidir) ile birlikte sermaye ve
kapitalist düzen tarafmdan kazamlmiçtir. Bu radikal dônüçüm tarihsel açidan popüler
kültürün diyalektiginde niteliksel bir siçramaya yol açar ve popüler kültür, kendinin
inkan ve yabancila§masi olarak antitez a§amasma geçer.
201 Hegel felsefesinde, bir terimden onun karçiti olan terime geçi§ ve bu çeliçmeyi a$mak ihtiyacinin
yarattigi atilun ve içtepi.
99
Yine bu a§amada uzlaçmaz antagonistik smifsal çeliçkiler yam sira (ve buna
bagh olarak), popüler kültürûn kendi içsel çeli§kileri de yogunla§arak büyür ve yeni
bir niteliksel siçramayi zorunlu kilar. Geligme kendi ba§ma, kar§itlann çati§masidir,
varolan çeliçkiler geli§menin gücünü ortaya koyar.
Mantik diliyle sôylenecek olursa; tez a§amasindaki popüler kültür “A” olarak
ele ahndigmda, antitez agamasmda “~A” ve sentez açamasinda da “—A” olur.202
202 Modem mantigin onerme eklemleri ve kurallan içerisindeki “degilleme(~)”; olumlu ya da olumsuz
bir basit ônermenin bildirdiginin inkar edilmesidir. Bir ônermenin kendisi dogru ise degillemesi
yanliç, kendisi yanhç ise degillemesi dogrudur. Verilen ônermenin degillemesi degillendiginde,
meydana gelen ônermenin dogruluk degeri, ilk ônermenin dogruluk degeri olur. Buna “çifte degilleme
kurah” denir.
100
Yani “A olmayan degil”, “A”ya eçittir. Bu açidan bakildigmda yadsinmanin
yadsinmasi kisir bir ilerlemedir, bizi ancak baçladigimiz yere gôtürür.
101
olarak çok daha yüksek bir düzeye ula§mi§, kendini çevreleyen tüm zincirleri
parçalayarak ôzgûrle§mi§tir.
102
SONUÇ
Bugün için hakim ekonomik sistem olan kapitalizmin 1970’lerde yaçadigi son
büyük kriz ye bu krizi a§mak için gündeme gelen yeniden yapilanma çabalan, baçta
birikim rejimi ve üretim biçimleri olmak üzere, ekonomik, politik, toplumsal ve
kültürel alanlarda ônemli dônû§ümlere yol açmi§ bulunmaktadir.
Yeniden yapilanma sürecine paralel olarak karçimiza çikan bir diger olgu ise,
kitle kültürünün popüler kültüre dônüçmesidir. Gerçekten de 1970’lerle, yani
postmodemiteye geçiçle birlikte kitle kültürü kavrami bilinçli bir çekilde terk
edilerek, popüler kültür kavrami kitle kültürünün yerine kullanilmaya ba§lanmi§tir.
Kitle kültürü, modem dôneme ait olan ve Fordist birikim rejimiyle ilintili bir
kavramdir. Esas olarak 1929 Ekonomik Buhrani’ndan sonra Keynezyen ekonomi
politikalan ve refah devleti paradigmasiyla bütünle§erek, kendini yeniden üretebilen
ve kummsalla§arak genel kabul gôren Fordist birikim rejimi, Henry Ford’un “sekiz
saat i§günü ve be§ dolar ücret ilkesi” ile kitle kültürünün oluçumunda ônemli yere
sahiptir.
103
Çahçma sürelerinin kisalmasma karçihk ücretlerin artmasi, ilk bakiçta
ku§kusuz olumlu olarak gôrülmektedir. Ancak konu etraflica incelendiginde, bunun
çah§anlann refahim ve mutlulugunu saglamaktan çok, hakim düzenin devammi
saglamaya yônelik bir amaca hizmet ettigi ortaya çikar. 1929’daki krizden sonra
uygulamaya konan Keynezyen ekonomi politikalan ve Fordist birikim rejiminin asil
amaci, Fordist ûretim yôntemleriyle kitlesel olarak ve seri bir biçimde yüksek
miktarlarda üretilen kitle ürûnlerinin (yani arzm), pazarda da kitlesel bir biçimde
tüketilmesini saglamaktir. Çünkû 1929 Bunahmi’mn ortaya çiki§ nedeni temelde bir
arz-talep dengesizligidir. Üretimin, yani pazar arzinm hizla artmasina kar§m, talep
aym hizda artmayarak yetersiz kalmi§ ve bunun sonucunda giderek büyüyen arz-
talep dengesizligi genel kar oranlanm dü§ürerek, birikim rejiminin tikanmasina ve
sonunda büyük bir bunahma yol açmiçtir. 1929 krizinin genel gôiünümü, durgunluk
ve hizla büyüyen i§sizliktir. Keynezyen ekonomi politikalan ve refah devleti
uygulamalanyla bütünleçen Fordist birikim rejimi ve sembolik “sekiz saat i§gününe
karçihk be§ dolar ücret ilkesi”, temelde bu tür bir bunahmm tekrarlanmasmi
ônlemeye yôneliktir.
104
Be§ dolar ücret ilkesi ile birlikte tüketimin kitlelere açilmasi, o güne kadarki
kapitalist sistemde hakim olan tüketim normlannda kuçkusuz radikal bir
dônüçümdür. Bununla birlikte, tüketimin kitleselleçmesi ve giderek kendine has bir
tüketim kültürünün ohiçmasi ise, Fordist birikim rejiminin yarattigi kitle kültürü ve
kitle kültürü ürünlerinin tüketimi için olumlu bir ortam yaratmi§tir. Kitle kültürü
ürünlerinin tüketimi ucuz olsa bile, sonuçta yiyecek, giyecek, ismma ve bannma gibi
hayati ônemde degildir. Bu nedenle kitle kültürü ürünlerinin tüketicisi olmak için,
kiçinin bu hayati ihtiyaçlanni kar§ilayacak asgari bir gelirden daha fazlasina sahip
olmasi gerekir. î§te, ücret arti§i ve refah devleti uygulamalanyla amaçlanan tam
olarak da budur.
Bunun yarn sira, kitle kültürünün asil üretilme nedeni, çahçanlarm Fordist
düzende kavuçtuklan artan serbest zaman olanaklanmn, sermayenin ihtiyaçlan
dogrultusunda düzenlenmesini saglamaktir. Egemen simflar bu noktada artik
tüketimi çah§an kesimlere açmaktan korkmamaktadirlar. Tüketimin geni§ halk
yiginlanna açilmasi ve kitlesel bir haie gelmesi aksine, gelinen noktada kurulu
düzenin devami için bir zorunluluktur. Asil tedirginlik yaratan olgu, çahçma
saatlerinin kisaltilmasi sonucunda artan serbest zaman olanaklanmn, çahçan kesimler
tarafindan kendi toplumsal konumlanna denk düçecek bir kültür ve sisteme kar§i
eleçtirel bir baki§ tarzi geli§tirmede kullanilabilecegi ihtimalidir.
105
insanlan sisteme uyumlulagtinrken, diger taraftan yaydigi sahte bilinç dolayisiyla
daha insanca bir yagamin olabilecegine dair umutlan tôrpüler, bôyle bir degigimin
gereksizligini ve imkansizhgim vurgulayarak insanlann boyun egmesini saglar.
Bôylelikle, kapitalist ya§am tarzinin ideolojik açidan yeniden üretilmesi, statükonun
onaylanmast ve düzenin me§rula§tinlmasi yolunda araçsal bir i§lev gôrür.
Bu kavramsal tercihin elbette belli nedenleri vardir. îlk olarak kitle kültürü
hemen her zaman olumsuz bir yargiyi taçir. Kitle kültürünün bu olumsuzlanmasinda
ve péjoratif bir anlam yüklenmesinde ba§ta Frankfurt Okulu’nun “kültür endüstrisi”
eleçtirileri olmak üzere, daha bir çok akimm ve dü§ünürün kapsamh incelemeleri ve
kritikleri etkili olmu§tur. 1970’lere gelindiginde kitle kültürü artik tüketilmi§ ve
yipranmiç bir kavramdir. Aynca biligim ve iletiçim alanlannda yaçanan ve halen
ya§anmakta olan bag dôndürücü geligmelerle birlikte kültür endüstrilerinin ürünleri
giderek çegitlenmekte, renklenmekte ve kigiye ôzel haie gelmektedir. 1970’li yillann
ekonomik krizinin, daha çok Fordist birikim rejiminin bir krizi gôrünümünde olmasi,
bununla birlikte teknolojik ilerlemenin üretim sistemlerini derin bir gekilde
etkilemesi ve esneklegtirmesi, yeniden yapilanma sürecinde Fordist birikim rejiminin
106
Postfordist birikim rej imine dônüçmesine neden olmuçtur. Fordist üretim
yôntemleriyle üretilen ürünlerin standart, tekdüze, renksiz ve sikici niteligi,
Postfordist yôntemlerle üretilen birbirinden farkh, renkli ve ki§iye ôzel ürünlerden
aynlmaktadir. Kitle kültürü kavrami artik, bu Postfordist kültür endüstrilerinin
ürünlerini kar§dayamaz haie gelmi§, bununla birlikte kapsamh ele§tirilere hedef
olarak olumsuzlanmiç ve yipranmiçtir. Aynca kitle kültürünün dar olan içerigi de
geni§letilmek istenmi§ ve tüm bu geli§melerin dogrultusunda yeni bir kavrama
ihtiyaç duyulmu§tur.
Modem kitle kültürünün genel karakteri ve kitle kültürü ürünleri ile Fordist
üretim yôntemleri ve mantigi arasinda dogrudan bir ili§ki gôze çarparken, benzer
§ekilde postmodem donemin popüler kültürünün genel karakteri ve ürünleri ile
Postfordist üretim yôntemleri ve mantigi arasinda da dogrusal bir ili§ki oldugu
gôrülmektedir.
107
bir takim yenilikler getirdigi açiktir. Bu yenilikler üretim sistemlerinde devrimci ve
radikal dônü§ümler olmaktan çok, degigen ve farkhla§an tüketici tercihlerini
karçilamaya yôneliktir. Aynca Fordist ôgelerin de Postfordizm’in ortaya çikiçiyla
birlikte yok olduklan sôylenemez, daha çok bu yeni Postfordist ôgelerle iç içe
geçmi§lerdir, hatta belli bazi sektôrlerde varhklanni oldugu gibi sürdürmektedirler.
Yaçanan degi§im sadece gôrünü§tedir, çünkû birikim rejiminin temel mantigi ayni
kalmi§, degiçmemiçtir.
Aym olgu, tarihsel açidan iki farkli donemi ifade eden modemite ile
postmodemite arasinda da soz konusudur. Her iki dônemde de geçerli olan ekonomik
sistem kapitalizmdir. Modemitenin hakim ekonomik sistemi olan kapitalizm,
postmodem dônemde de varhgim sürdürmektedir. Postmodemizm, daha çok
kapitalizmin kültürel mantigindaki bir degiçimi ifade etmektedir ve bu degigime
ragmen, geç kapitalizmin temel ekonomik yapisi, kapitalizmin erken biçimleriyle
tutarhdir; yani postmodem degil, aksine hala modemdir. Bir baçka deyigle
postmodemite ile birlikte degiçen, kapitalizmin yüzeysel gôrünümüdür, bunun
diçmda yukanda da deginildigi gibi temel ekonomik yapiyla birlikte birikim ve kriz
egilimlerinin temel mantigi ise degi§memi§tir. Bu nedenle postmodemite,
modemiteden ayn bir süreç olarak düçünülemez, aksine bu iki dônem arasinda
belirgin bir süreklilik gôze çarpmaktadir.
108
Popüler kültür üzerine düçünürken gôzden kaçinlmamasi gereken gerçek,
popüler kültürün verili ve degi§mez bir “durum” degil, sürekli degi§en dinamik bir
“süreç" oldugudur. Bu dogrultuda popüler kültürü, halkin kendi yaratisi ve halka ait
olan saf halinde bir kültür olarak ya da yukandan açagiya, dogrudan egemen
kesimler tarafindan, halki denetim altma ahp, hakim sistemle uyumlula§tirmak ve
sisteme entegre etmek amaciyla üretilen bir kültür olarak dü§ünmek, bizi ônemli
yamlgilara gôtürebilir. Popüler kültür bu ikisinden çok, egemen ve bagimh simflar
arasmda, Gramsci’ci anlamda “hegemonya” kazanma baglaminda, ideolojik bir
mücadele ve sava§ alamdir. Bu nedenle sürekli degi§ime açik bir konumdadir. Sôz
konusu iki farkli popüler kültür anlayi§i daha çok, tarihsel süreç içerisinde popüler
kültür kurumunun üzerinden geçtigi farkli ve birbirine kar§it ugraklan
tammlamaktadir.
109
bir siçrama ile postmodern dônemin popüler kültürüne dônüçerek son bulur. Popüler
kültürün bu radikal dônü§ümû, aym zamanda kapitalizmin yeniden yapilanmasinm
temel dayanaklanndan birini oluçturmaktadir.
110
Bir üstyapi kurumu olarak popüler kültürün kendi içsel çeliçkilerini a§arak
sentez a§amasma geçmesi, kapitalist sistemin tüm bu çeliçkilerinin a§dmasina
baghdir. Çünkü üstyapisal dônü§ümler spontané bir biçimde kendi ba§ina
gerçekle§emez, ancak maddi altyapimn dônü§ümüyle gerçekle§ir. Popüler kültürün
diyalektik geli§imini saglayan devindirici gücü, içindeki kar§ithklann çati§masindan
ve birliginden, yani popüler kültürün egemen ve bagimh simflar arasmdaki
hegemonya kazanma mücadelesinin ideolojik sava§ alani olmasmdan
beslenmektedir. Bu nedenle popüler kültürün sentez a§amasinda ait oldugu yere
donmesi, yani kaynagim yeniden halktan alarak halkin kültürü olmasi, ônsel olarak
kapitalist sistem içindeki maddi altyapidan kaynaklanan toplumsal çeli§kilerin
a§ilmasim gerektirir.
111
KAYNAKÇA
Kitaplar :
2000, Istanbul
112
DELLALOGLU Besim F.; Frankfurt Okulu’nda Sanat ve Toplum, Baglam
Yayinlan, Ekim 2001, Istanbul
DEMÎR Ômer; Bilim Felsefesi, Vadi Yayinlan, (II. Baski) Kasim 2000, Ankara
113
HARVEY David; Postmodernligin Durumu, Metis Yayinlan, Ekim 2003, Istanbul
1999, Ankara
114
RITZER George; Toplumun McDonaldlaçtinlmasi; Aynnti Yayinlan, Haziran
1998, Istanbul
§AYLAN Gencay; Postmodernizm, Imge Kitabevi, (II. Baski) Mayis 2002, Ankara
TOLAN Barias; Toplum Bilimlerine Giri§; Murat & Adim Yaymcihk, 1996,
Ankara
Makaleler :
115
CLARKE S.; “What in the F...’s Name is Fordism”, Fordism and Flexibility,
Divisions and Change, Ed. By Gilbert, N. et. all, Mac Millan, Hong Kong,
1992
ELTEREN Mel Van; “Amerikan Popüler Kültürünûn Etkisinin Global Bir Yaklaçim
îçinde Degerlendirilmesi”, Popüler Kültür ve Iktidar, Der: Nazife Güngôr,
Vadi Yaymlan,Ekim 1999, Ankara
Ankara
116
HALL Stuart; “îdeolojinin Yeniden Keçfi: Medya Çahçmalannda Baski Altinda
Tutulamn Geri Dônüçü”, Medya iktidar ideoloji, Derleyen ve Çeviren;
HALL Stuart; “Popüler Kültür ve Devlet”, Popfiler Kfiltur ve iktidar, Der: Nazife
Gungor, Vadi Yayinlan,Ekim 1999, Ankara
117
LASH Scott; “Modemite mi, Modemizm mi? Weber ve Günümüz Toplumsal
Teorisi”, Modernite Versus Postmodernite, Derleyen; Mehmet Küçük,
Vadi Yaymlan, (III. Baski) Nisan 2000, Ankara
MUTLU Erol; “Popüler Kültürü Eleçtirmek”, Dogu Bati Dergisi - Popfiler Kfiltur
Ôzel Sayisi, Felsefe Sanat ve Kültür Yaymlan, Sayi:15,2001, Ankara
RUSTIN M.; The Politics of Post-Fordism: Or, The Trouble With “New Times”,
New Left Review, 175 (1989)
118
SHOLLE David J.; “Ele§tirel Çahçmalar: îdeoloji Teorisinden iktidar/Bilgiye”,
Medya îktidar îdeoloji, Derleyen ve Çeviren; Mehmet Küçük, Bilim ve
119
ProQuest Number: 30871134
ProQuest.
This work may be used in accordance with the terms of the Creative Commons license
or other rights statement, as indicated in the copyright statement or in the metadata
associated with this work. Unless otherwise specified in the copyright statement
or the metadata, all rights are reserved by the copyright holder.
ProQuest LLC
789 East Eisenhower Parkway
P.O. Box 1346
Ann Arbor, MI 48106 - 1346 USA