Yüzyıl Sonunda Kapitalizmi

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 132

/0-J62-

T.C.
DOKUZ EYLÜL ÜNÎVERSÎTESÎ
SOSYAL BÎLÎMLER ENSTÎTÜSÜ
KAMU YÔNETÎMÎ ANABÎLÎM DALI
YÜKSEK LÎSANS TEZi

20. YÜZYIL SONUNDA KAPÎTALÎZMiN


POUT1K-EKONOMÎK DÔNܧÜMÜ ve
POPÜLER KÜLTÜR

Güven SELÇUK

Damgman
Prof. Dr. Tûlay ÔZÜERMAN

465362-

2004
YEMÎN METNÎ

Yüksek Lisans Tezi olarak sundugum “20. Yüzyil Sonunda Kapitalizmin


Politik - Ekonomik Dônüçümü ve Popüler Kültür” adh çahçmamn, tarafimdan,
bilimsel ahlak ve geleneklere aykin dü§ecek bir yardima baçvurulmaksizin
yazildigmi ve yararlandigim eserlerin bibliyografyada gôsterilenlerden oluçtugunu,
bunlara atif yapdarak yararlamlmiç oldugunu belirtir ve bunu onurumla dogrulanm.

Ol /Op 2004

Güven SELÇUK

II
TUTANAK

Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün .û?../..G3'72004


tarih ve .../JL. sayih toplantismda olu§turulan jüri, Lisansüstü Ôgretim

Yônetmeligi’nin ../& maddesine gôre, Kamu Yônetimi Anabilim Dali Yüksek

Lisans ôgrencisi Güven SELÇUK’un “20. Yüzyil Sonunda Kapitalizmin Politik -


Ekonomik Dônüçümü ve Popüler Kültür” konulu tezini incelemi§ ve aday
.0&.../.0.3:72004 tarihinde, saat^l^dajüri ônünde tez savunmasma alinmi§tir.

Adayin ki§isel çahçmaya dayanan tezini savunmasmdan sonra


dakikahk sûre içinde gerek tez konusu, gerekse tezin dayanagi olan anabilim
dallanndan jüri üyelerine sorulan sorulara verdigi cevaplar degerlendirilerek
tezin/projenin .....olduguna oy ile karar verildi.

BALKAN

ÜYE

III
YÜKSEKÔGRETÎM KURULU DOKÜMANTASYON MERKEZt
TEZ/PROJE VERÎ FORMU

Tez/Proje No: Konu Kodu: Üniv. Kodu


• Not: Bu bôlüm merkezimiz tarafindan doldurulacaktir.

Tez/Proje Yazannin
Soyadi: SELÇUK Adi: GÜVEN

Tezin Tûrkçe Adi: 20. Yüzyil Sonunda Kapitalizmin Politik - Ekonomik Dônü§ümü
ve Popüler Kültür

Tezin Yabanci Dildeki Adi: The Politic - Economie Transformation of Capitalism


At The End of 20. Century and The Popular Culture

Tezin/Projenin Yapildigi
Üniversitesi: Dokuz Eylül Üniv. Enstitü:Sosyal Bilimler Ens. Yil: 2004

Tezin Tûrû:

Yûksek Lisans: gÇJ Dili: Tûrkçe

Doktora: Q Sayfa Sayisi: 119 + XII

Tipta Uzmanlik: Q Referans Sayisi: 73

Sanatta Yeterlilik: [ ]

Tez/Proje Damçmanlannm
Ünvam: Profesôr Adi: TÜLAY Soyadi: ÔZÜERMAN

Tûrkçe Anahtar Kelimeler: ingilizee Anahtar Kelimeler:


1- Fordizm-Postfordizm 1- Fordism-Postfordism
2- Modemizm-Postmodemizm 2- Modernism-Postmodernism
3- Kitle Kültürü-Popüler Kültür 3- Mass Culture-Popular Culture
4- Politik-Ekonomik Dônüçüm 4- The Politic-Economic Transformation

Tarih: 0/ /CW 2004


Imza:

Tezimin Eri§im Sayfasmda Yayinlanmasim istiyorum Eved—*

IV
ÔZET

Kapitalizmin 1970’lerdeki son bfiyük krizi ve bu krizi a§mak için


gûndeme gelen yeniden yapilanma çabalan, etkileri yalniz ekonomik alanla
sinirh ohnayan oldukça kapsamh ve hizh bir degiçim sûrecini de beraberinde
getirmiçtir. Yeniden yapilanma, baçta ekonomik açidan birikim rejiminde ve
ûretim yapilannda bir degiçimi ifade etmektedir. Fordist birikim rejiminden
Postfordist birikim rejimine geçi§, bu baglamda yeniden yapilanma sûrecinin
ekonomik ayagmi olu§turmaktadir.

Birbirinden ayn iki tarihsel dônem olarak nitelenen modernité ve


postmodernite arasindaki kinlma noktasi, yine 1970’U yillardir. Gerçekten de
sanatsal estetik ve kültûr ûzerine tarti§malardan, toplumla ilgili kuramsal
çôzümlemelere ve bilim kurammdaki paradigma dônûçûmlerine kadar
oldukça geni§ bir alam kapsayan postmodernism tarti§malan 20. yüzyilm son
çeyreginde ortaya çikmi§ bulunmaktadir. Hayatin turn alanlarmi kapsayan
bir sôylem ve bir dünya gorüçü olarak modernizmden postmodernizme geçi§,
yeniden yapilanmanm ideolojik ayagini oluçturur.

Vine 1970’lerle birlikte, kûltûrel alanda kitle kûltürü kavrammin


bilinçli bir çekilde terk edilerek, yerine popfiler kfiltfir kavrammm
kullamlmaya baçlandigi gôrülmektedir. Ônceleri “halkin yaratisi ve halka ait
olan kfiltfir, halkin kendi kültürû” anlamlarma gelen popfiler kfiltfir,
postmodernist donüçümle birlikte, anlam kaymasma ugrayarak kitle
kültfirüne ôzdeç bir haie gelmiçtir. Popfiler kültürün, kitle kültürü yerine bu
egemen kullanimi, postmodernist ve Postfordist donfiçfimle birlikte, yeniden
yapilanmanm ûçuncfi sacayagmi oluçturmaktadir. Kûltûrel alanda ya§anan
bu dônfiçfim, kendiliginden oluçan, rastlantisal bir geliçme degildir; altyapida
meydana gelen degiçimlerin fistyapiya yansimasidir.

V
ABSTRACT

The last big crisis of capitalism in 1970’s and the restructuring efforts
that came on the agenda to overcome this crisis, bringtogether a rather
comprehensive and fast variation process whose efforts are not limited by
only economical area. In the beginning, the restructuring expresses a
variation in the accumulation regime and production structure economically.
The transition from the Fordist accumulation regime to the Postfordist
accumulation regime, in this context, constitutes the economical base of the
restructuring process.

The break point between modernity and postmodernity which


qualified as two historical terms different from each other, is again the years
of 1970’s. In fact, the postmodernism discussions which comprise rather wide
area from the discussions on the artistic estetic and culture to the theoretical
analysis interested on society and the paradigm transformation in the science
theory, appear in the last quarter of the 20. century. The transition from
modernism to postmodernism as a discourse that contains the full area of life
and a worldsight, constitutes the ideological base of the restructuring.

Still with the 1970’s, it is seen that, in the culturel area, the concept of
mass culture is being forsaked in a conscious form and instead of it, the
concept of popular culture is begun to be used. At first, the popular culture,
which means “the creaty of the public and the culture belonging to public, the
public’s own culture”, with the postmodernist transformation, became a
situation identical to the mass culture by a meaning slipping. By the
postmodernist and the postfordist transformation, this dominant usage of the
popular culture instead of the mass culture constitutesthe third leg of the
restructuring. This transformation being lived in the cultural area isn’t a
progress that is constituted spontaneous and coincidental; it is the reflection
of the variation happening in the substructure to the superstructure.

VI
iÇÎNDEKÎLER

YEMÎN METNÎ II
TUTANAK III
TEZ VERi FORMU IV
ÔZET V
ABSTRACT VI
iÇÎNDEKÎLER VII
GiRÎS X

BÎRiNCi BÔLÜM
20. YÜZYIL SONUNDA KAPÎTALtZMÎN
POLÎTÎK-EKONOMÎK DÔNÜgÜMÜ

I . Modem / Postmodem Kavramlan ve Modaliteleri 1


IL Modemizm ve Modemitenin Üretim Yapilan 2
A. Makinele§me Ôncesi Üretim Yapilan 7
1. Basit Elbirligi 7
2. Manifaktür 8
B. Makinele§me Sonrasi Üretim Yapilan 8
1. Taylorizm 9
2. Fordizm 10
a. Üretim Yôntemi Olarak Fordizm 10
b. Birikim RejimiOlarak Fordizm 12
III. Kapitalizmin Son Büyük Krizi ve Yeniden Yapilanma Çabalan 17
IV. Postmodemizm ve Postmodemitenin Üretim Yapisi Olarak Postfordizm 20
A. Postmodemizm 20
1. Postmodem Sôzcügünün îlk Kullamm Biçimleri 21
2. Postmodemizm Kavrammin Bugünkü Anlam Alani 22

VII
3. Postmodemizm Tarti§malan 25
B. Postfordizm 30
1. Fordizm’in Krizi ve Postfordist Dônüçüm 30
2. Esneklik Kavrami ve Esnek Üretim 35
3. Postfordizm’in Kültürel-Toplumsal Etkileri 37

IKiNCi BÔLÜM
KÎTLE KÜLTÜRÜ VE POPÜLER KÜLTÜR

I. Kültür Kavrami ve Popüler Kültür Açismdan Anlami 41


IL Yüksek Kültür - Alçak Kültür 43
III. Kitle Kültürü 45
A. Serbest Zaman / Χlik-Di§i Zaman (Leisure) Kavrami 49
B. Frankfurt Okulu ve Kitle Kültürü 51
1. Frankfurt Okulu’nda Kitle Toplumu 52
2. Frankfurt Okulu’nun Kitle Kültürü Ele§tirisi 55
3. Kültür Endüstrisi Kavrami 56
IV. Popüler Kültür 59
A. “Popüler” ve “Popüler Kültür” Kavramlan Üzerindeki îdeolojik
Mücadele 59
B. “Popüler” ve “Popüler Kültür” Üzerindeki Anlam Kaymasi 60
1. Popüler Kavrami 61
2. Popüler Kültür Kavrami 62
C. Popüler Kültür Tarti§malan 65
1. Yapisalci Yaklaçim 65
2. Kültürelci Yaklaçim 67
3. Yapisalcihk ve KültürelciliginSentezi: Hegemonya Yaklagimi 67
a. Antonio Gramsci ve Hegemonya Kurami 68
b. Popüler Kültür Çaliçmalannda Hegemonya Kavrami 70
D. Bugünkü Anlamiyla Popüler Kültür ve îdeolojik î§levleri 72

VIII
ÜÇÜNCÜ BÔLÜM
OLGULAR ARASI BAGLANTILARIN KURULMASI
(DÔNÜÇÜMÜ TEORÎLEÇTiRMEK)

I. Fordist Birikim Rejimi ve Kitle Kültürü 77


A. Fordist Birikim Rejimi’nde “Χlik-Di§i Zaman”in î§e Koçulmasi 77
B. Fordist Üretim Biçimi ve Kitle Kültürü Ürünleri 82
IL Postmodem Dônüçüm ve Popüler Kültür (Popüler Kültürün Kitle Kültürü
Tarafmdan Ku§atdmasi) 85
III. Postfordist Birikim Rejimi ve Popüler Kültür 86
A. Postfordist Üretim Biçimi ve Popüler Kültür Ürünleri 86
B. Popüler Kültürün Postmodem Karakteri 88
IV. Popüler Kültürün Dônü§ümü ve Diyalektik Yôntem 93
A. Diyalektik Yôntem 93
1. Hegel’in Diyalektik Yôntemi 93
2. Marx’m Diyalektik Yôntemi 94
B. Popüler Kültürün Tarihsel Süreçteki Dônüçümünün Diyalektigi 97
1. Tez: Halkm Üretimi Olarak Popüler Kültür 98
2. Anti-tez: Kitle Kültürü ve Postmodem Popüler Kültür 99
3. Sentez: Gelecegin Popüler Kültürü 100

SONUÇ 103
KAYNAKÇA 112

IX
GiRi$

Popüler kültür, son yillarda gerek akademik çevrelerde, gerekse yazih ve


gôrsel basinda yogun bir biçimde gündeme gelen ve tartiçilan bir konudur.
Yurtdiçindaki üniversitelerde popüler kültür, ba§h bagma bir inceleme alani haliné
gelmi§tir. Bu dogrultuda popüler kültür bôlümleri açdmakta, yüksek lisans ve
doktora programlan olu§turulmaktadir. Popüler kültür üzerine spesifik çahçmalar
1970’lerin sonu ve 1980’lerle birlikte ba§lamasma ragmen, kisa sürede geni§ bir
literatür olu§mu§tur. Bununla birlikte, kavram üzerinde bir fikir birliginden sôz
etmek mümkün degildir.

Kimileri popüler kültürü, kitle kültürü ile bir tutup, bu iki kavrami herhangi
bir aynm gôzetmeden birbirinin yerine kullanirken, kimileri de kitle kültüründen
tamamen farkli bir olgu olarak ele ahp, içerigindeki “popüler” sôzcügünden
hareketle, halkm içinden çikan, halk tarafindan üretilen ve halkin otantik yapisim
yansitan bir kültür anlammda kullanmaktadirlar. Kaynagim nereden aldigi, kimler
tarafindan kimler için üretildigi, yararh mi yoksa zararh mi oldugu üzerine neredeyse
sonsuz bir literature sahip olunmasma ragmen, bu sorulara verilen yanitlar
çogunlukla ara§tirmacmm durdugu yere gôre §ekillenmekte ve genel bir kabul
gôrmemektedir. Kisaca popüler kültürün anlami üzerinde bile henüz bir uzla§ma
saglanamamiç olup, tam bir kafa kançikligi hüküm sürmektedir.

Bugün gelinen noktada popüler kültür, sosyal bilimler içerisinde yer alan
ileti§im bilimi, sosyoloji, siyaset bilimi, antropoloji, tarih ve edebiyat gibi bir çok
farkh disiplinin ilgi alamna girmiç bulunmaktadir. Aynca popüler kültür üzerine
spesifik incelemelerin yapildigi kültürel çah§malar alani da, tüm bu bilim dallanndan
yararlanarak konuyu disiplinlerarasi bir yakla§imla ele almaktadir. Ancak, sôzü
edilen bu çaliçmalar, popüler kültürü genellikle bagimsiz bir üstyapi kurumu olarak
ahp, onun altyapisal temelini ihmal etmektedirler. Oysa kültürel alan kendiliginden,
kendi içinde olu§an bir yapi degildir, daha çok maddi altyapmin bir gôrünümü ve
üstyapidaki yansimasidir.

X
Kapitalist ekonomik sistem, 1970’li yillarda büyük bir krizin içine girmiç
bulunmaktadir. Halen de bu krizin etkilerinden tam anlamiyla kurtuldugu
sôylenemez. Bununla birlikte, kapitalizmin bu son büyük krizini a$mak için gündeme
gelen yeniden yapilanma çabalan, etkileri ekonomik alan diginda siyasal, toplumsal
ve kültürel alanlara da yansiyarak yagamin tüm alanlanm kapsayan onernli
degigimlere yol açmig bulunmaktadir.

Ekonomik açidan, 1929 Ekonomik Buhram’ndan bu son krize kadar hakim


birikim rejimi olan Fordizm, yerini Postfordist birikim rejimine birakmigtir. 1970’li
yillar aym zamanda Aydmlanma’dan bu yana geçerli bir sôylem ve dünya gôrügü
olan modemizmden postmodemizme geçig dônemidir. Tarihsel bir dônem olarak
modemiteden postmodemiteye geçig am, kapitalizmin bu sôzü edilen krizini agmak
amaciyla girdigi yeniden yapilanma çabalanna denk dügmektedir. Postmodemizm,
kapitalizmin bu yeni agamasmm (yani geç kapitalizmin) kültürel mantigim
olugturmaktadir.

Popüler kültür, ilk kullamm biçiminde, içinde banndirdigi “popüler”


sôzcügünden hareketle “halkm yaratisi ve halka ait olan kültür, halkin kendi kültürü”
anlamlanna gelmektedir. Ancak kapitalist ekonomi düzeninin ortaya çikigma paralei
olarak dogan buijuva demokrasileri ve sivil toplumla birlikte, ôncelikle popüler
kavrami, ardindan postmodemiteye geçilmesiyle birlikte de popüler kültür bir anlam
kaymasma ugramigtir. Postmodemizmin yeni bir içerikle tekrar tammladigi popüler
kültür, bugün artik kitle kültürüne ôzdeg bir konuma gelmig ve onun yerine
kullanilmaya baglanmigtir. Popüler kültür üzerinde yaratilan bu anlam kaymasi ve
kitle kültürü kavraminin bilinçli bir gekilde terk edilerek, yerine popüler kültür
kavrammin kullanilmaya baglanmasi, yeniden yapilanma sürecinin üçüncü
sacayagim olugturmaktadir.

Bu çahgmamn amaci, üstyapisal bir kurum olarak popüler kültür olgusunu


maddi altyapiyi olugturan üretim iligkileri ve yapilan ile birlikte bütüncül bir biçimde
ele alarak, popüler kültürün dônügümünü kapitalizmin 1970’lerdeki son büyük
krizini agmak için gündeme gelen yeniden yapilanma çabalan içerisinde

XI
açiklamaktir. Bu dogrultuda popüler kültürün bugünkü egemen kullamm biçimi,
yeniden yapilanmanin ideolojik yônü olan postmodemizm ve ekonomik yônü olan
Postfordizm’le iliçkilendirilecektir. Çahgmanm diger bir amaci ise, popüler kültürün
tarihsel süreçteki dônüçümünü ôzgün bir yaklaçimla, diyalektik yôntemi kullanarak
açiklamak ve bu sayede popüler kültür olgusunu yerli yerine oturtarak, halen devam
etmekte olan kafa kan§ikhgim gidermektir.

Çahçmanm birinci bôlümünde kapitalizmin politik-ekonomik dônü§ümü ve


yeniden yapilanmasi baglaminda, modemizm ve postmodemizm kavramlan
irdelenmi§, modemitenin ve postmodemitenin üretim yapilan ortaya konulmu§tur.
Modem dônemin, ôncelikle makinele§me ôncesi üretim yapilan olan basit elbirligi
ve manifaktür degerlendirilmi§; daha sonra ise Taylorizm ve Fordizm’in ôzelliklerine
deginilmi§tir. Son olarak ise, postmodem dônemin üretim yapisi olarak Postfordizm
ve esneklik kavramlan ele almmi§, kültürel-toplumsal etkileri incelenmi§tir.

Çah§manm ikinci bôlümünde kitle kültürü ve popüler kültür olgulanna yer


verilmiçtir. Bu analiz sirasmda, kitle kültürünün ortaya çiki§mda serbest zaman
kavraminm belirleyiciligi üzerinde dumlmuç, aynca Frankfurt Okulu’nun kitle
kültürü ele§tirisine deginilmi§tir. Popüler kültürle ilgili kisimda ise, ôzellikle popüler
ve popüler kültür kavramlan üzerindeki anlam kaymasi ortaya konularak, popüler
kültür tartiçmalan konu edilmiç; bugünkü egemen anlamiyla popüler kültür ve
ideolojik içlevleri degerlendirilmi§tir.

Üçüncü bôlümün konusu; ônceki bôlümlerde incelenen olgular arasmdaki


baglantilarm kumlmasidir. Kitle kültürü Fordist birikim rejimi ile; popüler kültür ise
Postfordist birikim rejimi ile iliçkilendirilmi§ ve popüler kültürün postmodem
karakteri üzerinde dumlmuçtur. Çahçmanm bu bôlümünde aynca, popüler kültürün
geliçimi, diyalektik yôntem çerçevesinde incelenmiçtir. Bu dogmltuda, ôncelikle
diyalektik yôntemin idealist ve materyalist yorumlan irdelenmiç; sonrasinda ise
popüler kültürün tarihsel süreçteki dônü§ümünün diyalektigi, tez-antitez-sentez
açamalan içerisinde degerlendirilmiçtir.

XII
BiRÎNCi BÔLÜM
20. YÜZYIL SONUNDA KAPÎTALÎZMÎN POLiTÎK-EKONOMÎK
DÔNܧÜMÜ

I . Modern / Postmodern Kavramlan ve Modaliteleri

Modemizm, modernité ve modemleçme kavramlan, “modem” sôzcügünden


türeyen kavram modaliteleridir. Bu kavramlann semantigini “modem” sôzcügü
belirler. Vine postmodemizm, postmodemite, postmodemle§me gibi kavramlann
semantigini kavrama açismdan da, “modem” sôzcügü ile birlikte “post” eki
belirleyicidir.

Postmodem sôzcügünün etimolojisinde belirleyici olan “post” eki, ingilizce,


Fransizca gibi dillerde “sonrasi” anlamma gelir. Postmodem sôzcügünün anlami,
modem sôzcügü tarafindan belirlenmekte ve modem olarak tammlanan bir a§amadan
sonra gelen yeni bir açamayi/dummu ifade etmektedir.

Modem, modemizm, modernité, modemleçme gibi kavram modalitelerinin


her biri farkh kullanim alanlanna sahiptir ve bu modalitelere gôre belirlenmi§
semantik bir çerçeve bulunmaktadir. Aym dumm postmodem kavrammm
modaliteleri açisindan da geçerlidir. Bu dogmltuda modaliteleri anlamlandirmak için
onlan bir kavram çifti olarak ele aimak belli bir kolayhk saglayacaktir.1

“Modemite/postmodemite kavram çifti, tarihsel süreç içinde iki farkh dônemi


(epok) ifade etmektedir ve burada dilbilgisi açisindan iki kavram da birer dônemin
ismi olarak kullamlmaktadir. Postmodemite, bu çerçevede modemiteden sonra gelen
dônemin adidir. Modem/postmodem kavram çifti ise dilbilgisi açisindan sifat olarak
tanimlanabilir. Bu kavram çifti, birer sifat olarak o dônemiere ôzgün nitelikleri
kapsayan bir çerçevede anlamlandinlabilecektir. Modemle§me/postmodemle§me
kavram çifti ise dinamik süreci, bir ba§ka deyiçle, iki farkh açamamn olu§umunu

1 Bu kavram modaliteleri hakkinda bkz. Gencay §aylan; Postmodemizm, Imge Kitabevi, (IL Baski)
Mayis 2002, Ankara, s.55-59

1
ifade etmektedir... Modemizm/postmodemizm kavram çifti ise sôylemin ideolojik
boyutuna içaret etmektedir.”2

IL Modernizm ve Modernitenin Üretim Yapilan

Modem sôzcügünün Türkçe kelime karçiligi olarak “çagda§”


kullamlmaktadir. Ancak, çagin sürekli degiçmesi nedeniyle modem olamn da
zamanla degigtigi gôrülmektedir.3 Hans Robert Jauss’un ara§tirmasma gôre, modem

terimi ilk olarak beçinci yüzyilda o dônemin resmi Hiristiyanhk anlayiçim, Roma ve
Pagan geçmiçten ayirmak için kullamlmi§tir. Fakat zamanla modem kavraminm
içerigi degi§mi§tir. Sosyal bilim literatüründe, baçlangici 1300’lü yillara kadar
uzanan Rônesans dônüçümünün biçimlendirdigi düçünce ve ya§am tarzmin egemen
oldugu zaman dilimi, “modem dônem” olarak ifade edilmektedir. Bu baglamda,
modemlik de, modem dônemdeki yagam tarzidir.4 Modemizm ise, modem dônemde

ortaya çikan ve ôzellikle 19. yüzyilda Bâti dünyasina egemen olan dünya gôrü§ünü
ifade etmektedir.5

Modemizm bir “sôylem”dir. Yani kavramm semantiginde hem kuramlar, hem


de ideolojiler vardir. “Bilindigi gibi ôzellikle toplum bilimleri alamnda kuram ile
ideolojiyi ontolojik olarak ayirmak, aralarina bir smir çizgisi çekmek olanaksizdir.
Bu nedenle hem kurami hem de ideolojiyi kapsayan bir çerçevede “sôylem”
sôzcügünü kullanmak daha anlamh gôzükmektedir. Bôylece sôylem, kuram ve
ideolojiyi kapsayan bir dil türevi olarak dü§ünülebilecektir.”6 Modemizm (bir sôylem

olarak), içerisinde oldukça kapsamh ve karmaçik oluçumlan banndinr. Bu olu§umu


tarihsel bir dônem olarak ele alinea modernité kavrami kullamhr. Modemizm ise,

2 §aylan; a.g.e., s.55,56


3 “Modem” sôzcügünün degi§ken karakteri ve modernitenin ne oldugu üzerine bkz. Abel Jeanniere;
“Modernité Nedir?", Modernité Versus Postmodernite, Derleyen; Mehmet Küçük, Vadi Yayinlan,
(III. Baski) Nisan 2000, Ankara, s.95-107
4 Bir kavram olarak modemlik, modemligin anlatilama tarzlan, modemligin kurumlan, ekonomik
temelleri ve modemligin krizleri gibi konular üzerine kapsamh bir çahçma için bkz. Peter Wagner;
Modemligin Sosyolojisi, Sarmal Yayinevi, Ocak 1996, Istanbul
5 Orner Demir; Bilim Felscfesi, Vadi Yayinlan, (IL Baski) Kasim 2000, Ankara, s. 147
6 Çaylan; a.g.e., s.111

2
modemitenin anlatildigi bu kapsamh ve karmaçik soylemi (hem kuram, hem de
ideoloji anlammda) ifade eder.7

Tarihsel açidan bakildiginda, 16. yûzyilda baçlayan ve 20. yüzyila kadar


süren dônem ve bu donem içinde ortaya çikan oluçumlar (bu noktada Bâti
Avrupa’mn dônüçümü düçünülmeli), modemle§me süreci olarak adlandinhr.8

Modemleçme sürecinin yapi taçlan olarak; Katolikligin yeniden ve akla


uygun bir §ekilde yorumlanmasi yani reformasyon, bu dogrultuda dinin
egemenliginin bilime geçmesi, kentlerin ôn plana çikmasi ve oluçan bu kenter
toplum yaçamma ekonominin egemen olmasi, siyasal sistemlerin demokratikle§mesi
ve yeni türden toplumsal kimliklerin (ulusal, simfsal gibi) ortaya çikmasi gibi
ômekler verilebilir. Modemleçme sürecinin etigini ise Ôzgürlük, eçitlik, adalet,
karde§lik ve hümanizm (insancilhk) gibi Bati’mn “evrensel” olarak tammladigi
degerler oluçturur.9

Weberci anlamda modernité, feodaliteyi ya da orta çaglan izleyen ve akhn


ôncelik aldigi tarihsel donemi ifade etmektedir. Bu anlamda Aydinlanma çagi ve
onun ôzellikleri ile ilerici (progressive) tarih anlayi§i (insanm aklim ve bilimi
kullanarak sürekli ileriye dogru gitmesi) modernité çagimn kavramsal ôncülleridir.
Tarihin ilerici ôzelligi ôncülü, insanoglunun aklim ve bilimi kullanarak giderek
evrene egemen olacagini, bu dogrultuda doganin kôr güçlerini denetimine alacagmi,
sonra evrenin bir parçasi olan toplumu da akla uygun (rasyonel) olarak
düzenleyecegini ôngôrmektedir.10

7 Modernité ve modemizmin farkh tarihsel dônemleri ifade ettigini ve modemizmin, modemitenin


varsayimlarindan terne 1 bir kopu? anlamina" geldigini savunan farkh bir gôrûç için bkz. Scott Lash;
“Modernité mi, Modemizm mi? Weber ve Günümüz Toplumsal Teorisi”, Modernité Versus
Postmodernite, Derleyen; Mehmet Küçük, Vadi Yayinlan, (III. Baski) Nisan 2000, Ankara,
s.133-165
8 Çaylan; a.g.e., s.56
9 Modemitenin ahlak anlayiçi ve ahlak felsefesi hakkmda bkz. Agnes Heller; “Modemitedeki Ahlaki
Durum”, Modernité Versus Postmodernite, Derleyen; Mehmet Küçük, Vadi Yayinlan, (III. Baski)
Nisan 2000, Ankara, s. 166-183
10 Çaylan; a.g.e., s.30

3
Bir sôzcük olarak modemite, belli bir çagi ifade etmektedir. Genel olarak bu
çag, Kuzeybati Avrupa’da kapitalist dônüçüm ile ortaya çikan tarihsel donern olarak
düçünülmektedir. Kapitalist donüçüm, sadece ekonomik ya§am ve iliçkilerde degil,
insan ve toplum yaçamimn her alamnda ortaya çikan kapsamh, derin degigimi ifade
etmektedir. Yukanda da deginildigi gibi akil ve bilimin insan yaçammda belirleyici
konuma gelmesi, yeni ve ilerici bir tarih anlayiçinm (ya da bir ba§ka deyigle, iyimser
ve adeta mekanik bir determinist zaman anlayi§inm) egemen hale geligi, modemite
çagmin belirleyici parametreleri arasmda sayilabilir.11

Habermas’tan hareketle David Harvey de modemite üzerine §u çekilde gôrüç


bildirir; “Terim olarak “modem" daha gerilere giden bir tarihçeye sahip olsa da,
Habermas’m modemite projesi olarak andigi §ey 18. yüzyilda belirecekti. Bu proje,
Aydinlanma düçünürlerinin “nesnel bilimi, evrensel ahlak ile hukuku ve kendi
ayaklan üzerinde duran sanati, kendi iç mantiklan temelinde geliçtirme” konusunda
gôsterdikleri olaganüstü bir dü§ünsel çabadan ibarettir. Amaç, ôzgür ve yaratici
biçimde çahçan çok sayida bireyin katkida bulundugu bir bilgi birikimini, insanhgm
ôzgürleçmesi ve günlük yaçamm zenginleçmesi yolunda kullanmakti. Doga üzerinde
bilimsel hakimiyet, kaynaklann kithgindan, yoksulluktan ve dogal afetin rasgele
darbelerinden kurtulu§u vaat ediyordu. Rasyonel toplumsal ôrgütlenme biçimlerinin
ve rasyonel düçünce tarzlannm geligmesi, efsanenin, dinin, bo§ inancm
akildiçihgmdan, iktidann keyfi kullammindan ve kendi insan dogamizin karanhk
yanmdan kurtulu§u vaat ediyordu. Ancak bu tür bir proje aracihgiyla, bütün
insanhgm evrensel, sonsuz ve degiçmez nitelikleri ortaya çikanlabilirdi.”12

Modernité çagi gerçekten gôz kamaçtinci bir atihm destamdir ve


insanoglunun büyük baçanlanm simgelemektedir. Ancak bununla beraber, bu
tarihsel dônem büyük acilann ve trajedilerin yaçandigi bir zaman dilimidir aym
zamanda. Büyük savaçlarm ve soykmmlann yarn sira büyük yigmlar, ôzellikle
emckçiler kapitalist dônü§ümün kurbani olmu§lar, aym zamanda kadmlar kamu
alanindan di§lanmi§lardir. Kapitalist dônüçüm bir dünya sistemi haline gelirken,
“üçüncü dünya halklan” sozcügü ile tammlanan büyük insan yiginlan olaganüstü

11 Çaylan; a.g.e., s.57,58


12 David Harvey; Postmodernligin Durumu, Metis Yayinlari, Ekim 2003, Istanbul, s.25

4
baskilara hedef olmug ve büyük acilar yaganmigtir, halen de yaganmaya devam
etmektedir. Bu nedenle bu dônem üzerine düçünürken, madalyonun iki yüzü de goz
ônüne alinmahdir. Çünkü, modemitenin temel ahlak normu hiimanizmdir ama
modemitenin tarihi her yônüyle humanist degildir.13

Gerçekten de 20. yüzyil, militarizmiyle, sahne oldugu iki dünya sava§iyla,


Auschwitz türü ôlüm kamplanyla, Hiroçima ve Nagazaki deneyimleriyle korku salan
nükleer yok olma tehdidiyle modemitenin deginilen yônünü net bir biçimde ortaya
koymug ve gôreli bir pesimist bakig açisma sebep olmugtur. “Bundan da kôtüsü,
Aydmlanma projesinin kendi amaçladigimn tersine yol açarak, insanhgin
ôzgürlegmesi hedefini, insanhgin kurtulugu adma evrensel bir baski sistemine
dônügtürmeye daha bagtan mahkum oldugu yolunda bir kugku dogurmugtur.
Horkheimer ve Adomo’nun The Dialectic of Enlightenment (Aydmlanmanm
Diyalektigi) baghkh yapitlannda ileri sürdükleri cüretkar tez budur. Hitler Almanyasi
ve Stalin Rusyasi’mn gôlgesinde yazilan bu kitapta, yazarlar Aydmlanma
akilcihgmm ardinda yatan mantigin, bir hakimiyet ve baski mantigi oldugunu
savunuyorlardi. Dogaya hakim olma arzusu, insanlara hakim olmaya açihyordu...”14

Horkheimer ve Adorno aydmlanmayi, kendini koruma güdüsünün akh


kullanmasi biçiminde degerlendirmektedirler. Bu durum, akim araçsal bir konuma
indirgenmesidir ve bu “araçsal us”15 bir takim amaçlan gerçeklegtirmek için
kolayhkla terôre veya giddete yônelebilir. Ômegin servet edinme ya da güç sahibi
olma adina araçsal us, amacin ônünde duran engelleri yok edecek ve bu yok edigi
aym zamanda rasyonellegtirecektir.

Horkheimer’e gore, akil yürütmeyi esas alarak buradan bir “ôzgürlegtirme


projesi” üretmek kolay degildir, çünkü bôyle bir girigim, kendi içinde agilmasi
gereken bir takim paradokslan barmdirmaktadir. Modemizm, akil yürütme ve bilim
yoluyla insanin dogaya egemen olmasim ve boylece dogaya kargi ôzgürlegecegini

13 Çaylan; a.g.e., s.l 12


14 Harvey; a.g.e., s.26
15 ‘ Araçsal Us” kavrami hakkinda aynca bkz. Erhan Atiker; Modernizm ve Kitle Toplumu, Vadi
Yayinlan, Ekim 1998, Ankara, s.7-22

5
ôngôrmektedir. Buna gôre, ôzgürleçmek için doga üzerinde baski kurmak
gerekmektedir. Ama baski kurarak ôzgürleçme dü§üncesi, kendi içinde
paradoksaldir. Horkheimer, doga üzerinde baski kurmanin, kaçimlmaz olarak insana
da egemen olma arzusuna dônüçecegini ileri sürmektedir.16 Bu durum, genel

anlamda aydinlanma prôjelerinin bir kaderi olarak Franz Kafka’mn “§ato” adh
yapitinda ve Kafka’mn bu yapitmdan yola çikilarak 1991 yihnda Steven Soderberg
tarafindan beyazperdeye aktanlan “Kafka” adh filmde etkileyici bir biçimde
anlatilmaktadir.

Belli bir takim degerleri ve normlan kapsayan modemizm sôzcügünün


anlami ya da semantik alam içinde bilimcilik ve pozitivizm, akilcihk ve evrensellik
gibi ôgeleri bulmak mümkündür. Aydinlanma projeksiyonu, deginildigi gibi hem
insanoglunun büyük ba§anlanm ve ôzgürle§mesini ama aym zamanda uygulamada
yabancila§masmi ve baski altina girmesini simgelemektedir.17 Buradan hareketle

kimileri (omegin postmodem dü§ünürler) insanhgin kurtulu§u adina Aydinlanma


projesinin bütünüyle terk edilmesi gerektigini ileri sürüp Aydinlanma çagina karçi
ele§tirel bir tutum takmirlarken, kimileri de, Habermas gibi, hedefleri konusunda
büyük bir ku§kuculuk, amaçlar ve araçlar arasmdaki iliçki konusunda ciddi bir
tereddüt besleseler ve bôyle bir projenin bugünkü ko§ullar altinda olabilirligi
üzerinde belli ôlçüde karamsar da olsalar, projeyi desteklemeye devam
etmektedirler.18 Bilindigi üzere Habermas19, modemiteyi tamamlanmami§ bir

projeksiyon olarak nitelemektedir.

Esas olarak modernité, kapitalist dônü§üm ve Aydinlanma kavramlan, aym


anlami ifade edecek biçimde, birbirleri ile ôzde§ olarak kullanilabilmektedir.
Kuçkusuz bu kavramlar ôzde§ degildir ve farkh anlamlan vardir. Bununla beraber bu
üç kavramm ortak ve geni§ bir anlam alam oldugu da inkar edilemez. Omegin
kapitalist dônüçüm (ekonomik boyutu on planda olmakla birlikte), total bir yaçam

16 Çaylan; a.g.e., s. 127,128


17 Çaylan; a.g.e., s. 112
18 Harvey; a.g.e., s.27
19 Jürgen Habermas üzerine kapsamh bir çahçma için bkz. Besim F. Dellaloglu; “Toplumsal”in
Yeniden Yapilanmasi - Habermas Üzerine Bir Araçtirma, Baglam Yaymlan, Kasim 1998,
Istanbul

6
biçimi degi§imini anlatmaktadir. Aydmlanma kavrami, bu dônü§ümün belli bir
açamasmda egemen haie gel en düçünce biçimini yansitir. Modernité ise deginilen
dônüçümden bugüne kadar geçen tarihsel dônemi, bu tarihsel dônem içinde ortaya
çikan tutum ve düçünceleri ifade etmektedir. Bu üç kavramin, açikça gôrüldügü gibi
birbiri ile ilintili geni§ bir ortak anlam alani bulunmaktadir. Bu nedenle belirli
koçullar altinda birbirleri ile ôzde§ olarak kullandabilmektedirler.2021

A. Makinele§me Ôncesi Üretira Yapilan

Féodal dônemden kapitalist dôneme ve modemiteye geçilmesiyle birlikte,


féodal tarz üretimden de kapitalist üretime geçilmi§tir. Kapitalist üretim yapilan,
féodal dônemdeki üretim biçimlerinden bir çok noktada belirgin farkliliklar gôsterir.
Modemitenin üretim yapilan makinele§me ôncesi ve sonrasi olarak farkliliklar
gôsterdikleri gibi, makineleçme ôncesi dônem de genel hatlanyla basit elbirligi ve
manifaktür olarak ikiye aynlabilir.

1. Basit Elbirligi

Marx’a gôre; çok sayida iççinin aym zamanda, ayni yerde ve tek bir
kapitalistin patronlugu altinda, aym türden meta üretmek üzere bir arada çah§malan,
hem tarih, hem de mantik açismdan kapitalist üretimin çiki§ noktasmi
olugturmaktadir.2' Bu dônemde teknolojik açidan geli§mi§ üretim araçlan henüz

kullamlmiyor olsa da (makinele§me yok) çok sayida i§çinin aym ortamda tek bir
kapitalistin yônetimi altinda aym amaç için toplanmalan emegin ritmini
ortakla§tirmi§ ve bu ritmi kapitalistin denetimi altma sokmuçtur. Bu durum, ku§kusuz
üretimin be§eri faktôrünün ôrgütleni§inde yeni bir form olarak ortaya çikmi§tir: basit
elbirligi.

20 Çaylan; a.g.e., s. 113


21 Karl Marx; Kapital I, III. Ciltler, Sol Yaymlari, 1978, Ankara, Aktaran, ilker Belek; Postkapitalist
Paradigmalar, Sorun Yaymlari, (II. Baski) Ocak 1999, Istanbul, s.51

7
2. Manifaktûr

Manifaktür üretimi, yine ayni emek araçlanyla, ayni kolunda, üretim


sürecine derin bir i§bôlümünün sokulmasi ve i§çilerin bu içbôlümünün kollannda
uzmanla§maya yônlendirilerek, üretkenliklerinin arttinlmasi sonucunda ortaya
çikmiçtir. Dolayisiyla ba§langiç itibariyle, i§bôlümü, basit elbirliginin çeçitli
i§kollannda bir araya getirilmelerinden ba§ka bir §ey degildir. Bir yandan
bagimsizliklanndan siynlarak tek bir metam üretimindeki kismi bir süreçte
uzmanlaçan el zanaatçilannm elbirligi (binek arabasi manifaktürü), diger yandan bir
zanaatm kendi içinde ait parçalara aynlmasmdan sonra bu ait parçalarda uzmanlaçan
zanaatçilann elbirligi (igné manifaktürü) sôz konusudur.22

Bu yeni form, emek gücünün egemen güce (kapitaliste) olan ekonomik


bagimhhgmi yaratmiçtir. Marx bu geliçmeyi “ba§langiçta i§çi sait meta üretimi için
gerekli araçlara sahip olmadigmdan emekgücünü sermayeye satiyordu, oysa §imdi
aym emekgücü sermayeye satilmadikça i§gôrmez haie gelir” diyerek
tammlamaktadir.23

Yeni üretim ve egemenlik biçimi olarak manifaktür üretimi, iççinin kendisine,


çevresine, yaptigi i§e ve hatta kendi üretiminin sonucu olan ürününe yabancila§masi
sonucunu dogurmu§tur.

B. Makineleçme Sonrasi Üretim Yapilan

James Watt’in buhar makinesi ile birlikte ortaya çikan makineli üretim, yani
üretim araçlanmn geligmesi, beraberinde emegin ôrgütlenmesinde de bir takim
degiçiklikler yaratmiçtir. Makinelerin, iççilerin yerini almaya ba§lamasi
i§bôlümündeki kimi açamalann birleçtirilmesini olanakh kilmi§ ve tüm i§ açamalan
arasinda zorunlu bir süreklilik ortaya çikmi§tir. Bu durum, yeni kontrol
mekanizmalanm ve yeni emek ôrgütlenmelerini dogurmuçtur. îÿte sirasiyla

22 Karl Marx; Kapital I, III. Ciltler, Sol Yaymlan, 1978, Ankara, Aktaran, Belek; a.g.e., s.52
23 Karl Marx; Kapital I, III. Ciltler, Sol Yaymlan, 1978, Ankara, Aktaran, Belek; a.g.e., s.52

8
Taylorizm ve Fordizm, modemitenin makineleçme sonrasi ihtiyaç duydugu kontrol
mekanizmalan ve birikim rejimleridir.

1. Taylorizm

1890 sonrasinda Frederich Winslow Taylor tarafindan formtile edilen ve


kurucusunun isminden hareketle Taylorizm olarak adlandinlan bu model, emek
ôrgütleniçinde bilimsel donem olarak tammlanabilir. “Taylor, teorik çahçmalarma,
kendisi dogrudan üretimin içinde bir kontrolôr olarak 1880Terde ba§lami§, ilk
yazmsal tirtinlerini ve konferanslanm 1890Tarda vermi§ ve gôrüçlerini en ôzlü
biçimde “Bilimsel Yônetimin îlkeleri (The Principles of Scientific Management)”
adh kitabmda toplamiçtir.”24

Burada ônemle belirtmek gerekir ki, Taylorizm emek araçlannm


geliçtirilmesi ya da teknoloji ile degil, dogrudan üretim stireci içerisinde emegin
orgtitlenme biçimleriyle ilgilenir. “Taylor’un bilimsel yonetim kurami, daha verimli
bir üretim için tiretimde kullamlan emek stirecinin yeni bir zaman mekan anlayiçi
içinde parçalanmasmi ve daha sonra parçalanan emek tinitelerinin bütünleçtirilmesini
ongdrmektedir. Boylece emegin, üretimin sadece dar bir alamnda uzmanlaçarak
verimliliginin maksimum ôlçekte artmlmasi ôngôrülmüÿtür.”25

TaylorizmTn üç temel ilkesinden soz edilebilir:26

1) Emek stirecinin becerisizle§tirilmesi, basitle§tirilmesi ve bu çekilde ttim


üretim stirecinin parçalara aynlmasi.
2) Kol ve kafa emeginin birbirinden ayri§tinlmasi. Kafa emeginin
tiretimden almarak planlama dtizeyinde merkezileçtirilmesi.
3) îççinin yaptigi i§in her açamasmm yonetimce planlanmasi ve plamn
iççiye direktifler halinde iletilmesi.

24 Belek; a.g.c., s.56


25 §aylan; a.g.e., s.140
26 Bu konuda bkz. Belek; a.g.e., s.57

9
Taylorizm’de amaç, gereksiz zaman harcamasinm ônüne geçerek verimliligi,
son kertede de içletmenin karhhgini arttirmaktir. Bu dogrultuda çahçmanin her
açamasi kronometrik olarak denetlenir ve standardize edilir. Daha sonra Taylor’un
ôgrencilerinden Gilbreth, zaman çahçmasma hareket çahçmasim ekleyerek,
yapilacak her için standart hareket kataloglan hazirlamiçtir. Burada yaniti aranan
soru, bir içi gerçekleçtirmek için gerekli olan her bir hareketin en kisa ne kadar
sürede yapilabildigidir. îleriki dônemlerde hareket çahçmalanna fizyolojik modeller
eklenmi§ ve belli bir iç için gereken eneiji tüketimi hesaplanmaya çah§ilmi§tir.27

2. Fordizm

Fordizm’in iki anlami vardir. Kavramm bu iki kullamm biçimi birbirinden


ayn degil, ancak birbirini tamamlayici niteliktedir. Geni§ anlamiyla Fordizm,
kapitalizmin ozellikle îkinci Dünya Savani sonrasi yôneldigi yeni bir sermaye
birikim rejimini ifade eder. Bu, ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel boyutlan da
olan oldukça kapsamh ve karmaçik bir yeniden yapilanmadir. Dar anlamiyla ise, yeni
bir emek düzenleme biçimi, bant tipi üretime dayah bir tiretim yôntemidir.

a. Üretim Yontemi Olarak Fordizm

Fordizm dar anlamda, yani salt bir tiretim yontemi olarak ele almdigmda
Taylorizm’den bagimsiz bir emek orgtitlenmesi degil, aksine onun tamamlayicisi,
daha geli§mi§ bir hali olarak Taylorizm’den sonraki bir açamadir. “Taylorizm,
emegin makine baçindaki ôrgütlenmesini dile getirirken; Fordizm emekle birlikte
makineli sistemin fabrika sistemi içinde yeniden dtizenlenmesini ifade etmektedir.
Bôylece Fordizm emekle birlikte emek araçlanmn yeniden organizasyonu
biçimidir.”28

Taylorizm, ttim igi en ince ayrintilanna kadar zaman ve hareket çahçmalanyla


planlamiç olsa da, iççilerin makineler arasindaki hareketliligi zaman kaybina ve
verim düçüklügüne yol açmaktaydi. Çünkü makinelerin konumlan sabitti.

27 Bclek; a.g.c., s.58


28 Bclek; a.g.e., s.60

10
Dolayisiyla iççiler bitirdikleri parçayi sistem içindeki bir sonraki noktaya
naklediyorlardi. Bu da (onceden hesaplanmi§ ve standardize edilmiç olsa da) belli bir
zamam gerektirmekteydi. Fordizm i§te bu zaman kayiplanni minimize edecek
çekilde, üzerinde üretimin gerçekle§tirildigi kendiliginden akan bir bant (§erit)
sistemiyle Taylorizm’in geliçtirdigi ilkeleri yeniden düzenlemiçtir. Bôylelikle
iççilerin aralannda ko§u§turmak zorunda kaldiklan (dolayisiyla zaman harcadiklan)
makineler, hareketli bir bant sistemi ile birle§tirilmi§tir. Taylorist sistemdeki derin
içbôlümü, kafa ve koi emeklerinin birbirinden aynhgi, yapilan i§in aymligi ve
yabancilagtmci yam, vb Fordizm’de daha da artarak sürmektedir.29

George Ritzer’e gôre; montaj bandi, içinde büyük bir akildiçihk banndmr.
însanliktan çikanci bir i§ ortami sunar. Çok çeçitli beceri ve yetenekleri olan
insanlardan, çok basitle§tirilmi§, smirh sayida i§i defalarca yapmalan istenir. insanlar
çahçirken insani yeteneklerini gostermek yerine, insanhklanm inkar etmeye ve robot
gibi davranmaya zorlanirlar ve kendilerini i§te ifade edemezler. Ritzer’e gore bu,
montaj bandinin birçok akildiçihgmdan yalmzca biridir.30 Montaj bandinm

akildiçiligi ve yabancilaçtmci yônü, Charlie Chaplin’in tüm zamanlann en iyi


filmlerinden biri olarak nitelenen ba§yapiti “Modem Zamanlar (Modem Times)”da
da son derece etkili bir biçimde vurgulanmi§tir.

Fordizm’de aynntih içbôlümü ve akan §erit uygulamasi ile iççi badina


üretimin daha da artmasi hedeflenmiç, emegin standardizasyonu ve standart mal
üretimi esas ahnmi§tir. Bu dogmltuda rekabetin temeli de aym maidan çok sayida ve
ucuza üretmek üzerine kumlmu§tur.

Taylorizm’le baçlayan emegin niteliksizleçtirilmesi Fordizm’de tam


anlamiyla saglanrmçtir. îççinin bilgi ve becerisinin diçlanmasi ve buna gerek
duyulmamasi deneyimli i§çi ve deneyimsiz i§çi arasindaki farki ortadan kaldirmi§tir.
Bu ise, yeni ve tecrübesiz bir i§çinin, senelerce o i§te çah§an tecrübeli bir digerinin
yerini hemen alabilmesini saglami§, dolayisiyla da i§veren için tüm i§sizleri yedek
i§çi ordusu haline getirmi§tir.

29 Belek; a.g.e., s.60


30 George Ritzer; Toplumun McDonaldlaÿtmlmasi; Ayrinti Yayinlan, Haziran 1998, Istanbul, s.58

11
b. Birikim Rejimi Olarak Fordizm

Yukanda da belirtildigi gibi geni§ anlamiyla Fordizm, sembolik açidan


uygulanmaya 1914 yilinda baçlanan, 1929’daki büyük bunahm sonrasi Keynesyen
teori ve refah devleti kuram ve uygulamasi içinde bir takim degiçikliklere ugrayarak
kendini yeniden üreten, îkinci Dünya SavagPndan 1970’lerdeki ekonomik krize ve
yeniden yapilanmaya kadar da egemenligini peki§tirip koruyan bir birikim
rejimidir.31

Fordizm’in sembolik ba§langiç yih, 1914 olarak kabul edilebilir. Bu tarihte,


Henry Ford, bir yd once Michigan’m Dearborn kentinde kurmu§ oldugu otomobil
montaj hattmda çah§an i§çilere, çabalannm kar§ihgi olarak, sekiz saatlik bir içgünü
için be§ dolar ücret vermeye baçlamiçtir.32

“Ford yeni tür toplumun, büyük §irketlerin elindeki gücün dogru uygulanmasi
halinde kolayca kurulabilecegine inamyordu. Sekiz saatlik, be§ dolarlik içgünüyle
hedèflenen, sadece i§çinin son derece üretken montaj hatti sisteminin gerektirdigi
disipline uymasmi saglamak degildi. Bu uygulama aym zamanda, iççilerin, büyük
§irketlerin gittikçe daha büyük miktarlarda piyasaya sürmeye hazirlandiklan kitle
üretimi üiünlerini tüketmek için yeterli bir gelire ve bo§ zamana sahip olmalanm
saglamayi hedefliyordu. Ama bu, i§çilerin paralanm dogru sarfetmeyi bildiklerini
varsayiyordu. Bu yüzden Ford 1916’da, kitle üretiminin yarattigi “yeni insan”m
sermayenin ihtiyaçlanna ve beklentilerine uygun olabilmesi için ahlaki bakimdan
dürüstlüge, iyi bir aile hayatma, akh baçmda (yani alkol tüketiminden kaçman) ve
rasyonel bir tüketim kahbim uygulayacak kapasiteye sahip olmasim saglamak
amaciyla, çogu gôçmen olan “ayncahkh” i§çilerinin evlerine bir sosyal hizmet
uzmanlan ordusu gônderiyordu. Deney çok uzun sürmedi ama sait bu deneyin

31 Kapitalizmin bütün krizleri için (her bir krizin tarihsel koçullan birbirinden farkh olsa da) ortak bir
tanimsal ôzellikten bahsedecek olursak; bu, birikim sürecinin tikanmasidir.* Bu nedenle kapitalist
sistemin sürekliligi ve kendini yeniden üretebilmesi birikim rejimine baghdir. Birikim rejimi;
toplumsal ürünün tüketim ve birikim arasindaki dagihmmm uzun bir vade boyunca istikrar
kazanmasmi ifade eder.**
* Bu konuda bkz. $aylan; a.g.e., s.132-133
** Bu konuda bkz. Harvey; a.g.e., s.143-144 ve §aylan; a.g.e., s. 139
32 Harvey; a.g.e., s. 147

12
yapilmiç olmasi bile, Fordizm’in ortaya çikaracagi derin toplumsal, psikolojik ve
politik sorunlann habercisiydi.”33

Fordist üretim sistemi sayesinde verimliligin, dolayisiyla üretimin artacagi


ôngôrülmektedir. Ancak tek ba§ina üretimin artmasi yeterli degildir. Üretimle aym

dogrultuda tiiketim de artmahdir. Sonuçta üretim, pazar için yapilmaktadir, yani


üretilen mallarm satin alinmasi gerekmektedir. Fordist birikim rejiminin amaci da
üretimin artmasma karçihk tüketimin de artmasmi saglamak, yani pazarm
geniçlemesinin koçullanm yaratmaktir. Henry Ford, Taylorist üretim modu ile yeni
bir toplumsal yaçam modunun sentezini yapmiçtir; sekiz saatlik içgünü ve be§ dolar
ücret ilkesi bunu ifade etmektedir. Fabrikalarda çahçan i§çilerin, üretilen mallarm
tüketicileri olmalan gerekmektedir, aksi takdirde verimlilik artiçi ile büyüyen
üretimin pazarda satilmasi mümkün olmayacaktir. Ford, fabrikalannda çahçan
i§çilerin ürettigi otomobilleri satin almalanm ôngôrmü§tür. Bôylece bir taraftan
pazann üretime paralel büyüme sorunu ya da darbogazi a§ilmi§ olacak, diger taraftan
da iççiler sistemle uyumlu hale gelecektir. Ford, bu geliçmeyi yeni bir toplumsal
düzenin ve yeni bir toplumsal gücün (corporate power) dogu§u olarak nitelemektedir.
Ford’a gore; gelecek, büyük ve dev ôlçekli çirketlerin yônettigi bir toplumsal düzene
gore belirlenecektir.34

Ford, büyük korporasyonlar tarafmdan yônetilen mutlu ve ileri bir toplumsal


düzenin, iççilerin belli bir ya§am tarzini benimsemeleri ile gerçekleçecegini
dü§ünmektedir. Bu dogrultuda büyük korporasyonlar, sadece üretim ile ugraçmakla
kalmayacak, aym zamanda çahçtirdiklan insanlara nasil yaçamalan gerektigini de
ogretecektir. Bunun sonucu, Ford’a gore, mutlu, müreffeh ve uyumlu bir iççi smifi
olacak, bu sayede kapitalizme kar§i sosyalizm tarafmdan yôneltilen tehdit de ortadan
kalkacaktir.35

1929 yilinda en üst noktaya ula§an büyük bunahm, hem kuramsal açidan hem
de uygulama alamnda sadece Fordizm’e degil, genel olarak liberal soyleme büyük

33 Harvey; a g e., s.148


34 §aylan; a.g.e., s.142
35 §aylan; a.g.e., s.142, 143

13
bir darbe vurmu§tur. Büyük bunahmin en ônemli nedeninin gelir bôlü§ümündeki
egitsizlik oldugu sôylenebilir. Üretim, yani pazar arzi hizla artmig ancak talep aym
hizda artmami§, yetersiz kalmiç ve bu giderek büyûyen arz talep dengesizligi
sonunda büyük bir bunahma yol açmiçtir. “1929 krizinin gôrünümü, durgunluk ve
hizla büyüyen igsizliktir. Bunahm, ortodoks ekonomi kuramim altüst eden Keynes’in
katkilan ile agilmigtir. Bilindigi gibi Keynes, geligmig kapitalist ekonomilerde
“gôrünmeyen el” diye bir gey olamayacagmi, toplam talebin sürekli olarak geri
kalacagim ve ancak ekonomik yagamin bütününe yônelik bilinçli müdahalelerle
dengenin saglamp, krizin onlenecegini one sürmügtür.”36

Büyük depresyon baglar baglamaz Henry Ford, igçi çikarmak bir yana, tam
aksine igçi ücretlerini arttirmigtir. Ücret arttirmanin efektif talebi arttinp piyasayi
canlandiracagim ve çok ônemli olan i§ dünyasma duyulan güveni yükseltecegini
dügünmügtür. Çünkü bu bunahm kogullan altinda Ford’un en büyük endigesi,
korporasyonlara duyulan güvenin sarsilmasi yani Fordizm’in ideolojik ve siyasi
etkinliginin zayiflamasi hatta yok olmasidir. Bu nedenle bunahmdan çikig yollanm
korporasyonlar bulmali ve uygulamahdirlar. Ancak Ford’un dügünceleri
gerçeklegmemigtir. Kapitalizmin igleyig yasalan ve rekabetin zorlayici kogullan
Ford’un dügüncelerine üstün gelmig ve sonunda kendisi de ücretleri dügürmek ve igçi
çikarmak zorunda kalmigtir. Sonuçta büyük bunahm, Keynes’in sôyledikleri
dogrultusunda devletin ekonomiye müdahale yôntemleriyle (burada akla
Roosevelt’in ABD’de uyguladigi New Deal politikalan gelebilir) ve yeniden
yapilanma ile agilabilmigtir.37

“1929 Bunahmi hem kuramsal alanda (Keynes’in yeni ve ortodoks kuramdan


ciddi ôlçüde farkh paradigmasi) hem de uygulamada (refah devletinin olugumu)
degigime yol açmigtir. Bununla beraber bu dônügüm içinde, ideolojik boyutu büyük
yaralar almig olmasma kargm Fordist birikim rejiminin kapsamh bir degigime girdigi
sôylenemez. Aksine, refah devleti uygulamasi ile Fordist birikim rejimi belli bir
uyumluluk içinde olmugtur.”38 Refah devleti, bilindigi üzere ig dünyasi

36 $aylan; a.g.e., s. 143


37 Bu konuda bkz. Harvey;a.g.e., s. 149 ve Çaylan; a.g.e., s. 143
38 Çaylan; a.g.e., s. 144

14
(korporasyonlar), ôrgütlü emek (i§çi sendikalan) ve devlet arasinda kapsamh bir
uzlaçmaya dayanmaktadir ve bu nedenle ekonomik bir düzenleme olmanin yaninda
politik bir süreçtir. Bu dogrultuda, refah devleti teorisi ve pratigi içinde Fordist
birikim rejimi de yeniden üretilebilmiçtir.

Kapitalizmin bûyük bunahm sonrasi yeniden yapilanmasi kuçkusuz


Fordizm’in ideolojik ôncüllerinde bir takim degiçiklikleri gerekli kihniçtir. Ômegin

Fordizm’den farkli olarak refah devleti paradigmasinda en azindan teorik açidan


bûyük §irketlerin yani korporasyonlann yônettigi ekonomik ve toplumsal düzen
yerine; adil, e§itlikçi ve uyumlu bir toplum için yogun bir devlet müdahalesi
ôngôrülmektedir. Ancak pratikte, üretimde korporasyonlann kaçimlmazhgi, montaj
bandi uygulamasi ve bu sistemdeki emegin, makinenin siradan bir diçlisinden farksiz
olan rolü, emegin niteliksizleçtirilmesi ve yogun uzmanlaçma gibi Fordist birikim
rejiminin diger unsurlan refah devleti paradigmasi içinde kendilerini yeniden
üretmede herhangi bir zorluk çekmemiçlerdir.

Refah devleti paradigmasi (hem kuram hem de uygulama anlaminda) üzerine


bina edilen yeniden yapilanma, kapitalizmi bu derin bunahmdan çikarmiç, Îkinci

Dünya Savani sonrasinda ise iyice kurumsallaçarak 1950’li ve 1960’h yillarda belli
bir büyüme saglami§tir. Ekonomi alamnda saglanan büyüme ve geliçme, ideolojik
savaçta kapitalizmin eline ônemli kozlar ve savunma sôylemleri vermi§, dolayisiyla
kendine alternatif sistemlere kar$i (sosyalizm ya da komünizm akla gelebilir) siyasi
açidan ônemli bir savunma duvan olu§turmu§tur.

Çaylan’a gôre, bu olu§umun en kritik noktalanndan biri, ôrgütlü emegin


sistem ile uzla§masim saglamak olmu§tur. Bu uzlaçma, kimi ülkelerde (ômegin Bâti
Avrupa ülkelerinde) sosyal demokrat ya da sosyalist partilerin katkilan ile, kimi
ülkelerde ise sendikalar aracihgiyla saglanmiçtir. Ômegin Amerika’da 1930’lu
yillann radikal sendika üst ôrgütü CIO ehlile§tirilmi§ ve geleneksel üst ôrgüt AFL ile
birle§erek kumlu düzenin temel kurumlanndan biri haline gelmiçtir. Burada Fordist
ideolojiden gelen refahi yüksek emekçi (affluent worker) kavrami, meveut birikim

15
rejiminin meçruiyet temelini oluçturmuçtur. Bôylelikle, kurulu düzenin ideolojik
hegemonyasi, kendini kolaylikla yeniden üretebilmiçtir.39

Harvey’e gôre; savaç sonrasinin Fordizmi, yalnizca bir kitle üretimi sistemi
olarak degil, daha çok bütünsel bir ya§am tarzi gibi ele ahnmahdir. Kitle üretimi,
kitle tüketiminin yarn sira ürünün standartla§masim saglamiçtir. Bu ise yepyeni bir
estetik ve kültürde bir metala§ma anlamina gelir.40 Nitekim üretimin ve tüketimin

kitlesel haie gelmesi ve ürünlerin standartla§masi, beraberinde insam ve kültürü de


standartla§tirmi§, tek boyutlu haie getirmi§tir. Bu noktada yeni bir kültürün ortaya
çiktigi gôrülür; kitle kültürü.

“Tüketici cephesine gelince, standartlaçmiç bir kitle tüketimi rejiminde


hayatm renksizligi konusunda az buz ele§tiri yapilmiyordu. Teknik-bilimsel
rasyonaliteye dayanan, hiçbir aynm gütmeyen bir devlet idaresi sistemi aracihgiyla
saglanan hizmetlerin kalitesi de sert eleçtiriler ahyordu. Fordizm ve Keynesçi devlet
yônetimi, rasyonelle§mi§ tasanm alanmda gri surath fonksiyonalist bir estetikle
(yüksek modemizm) birlikte amhr oldular.”41

“Fordizm aym zamanda çok belirtik biçimler altmda modemizmin


estetiginden yararlandi ve ona katkida bulundu (en çok da modemizmin içlevsellik ve
etkinlik egilimleriyle uyu§uyordu).”42 “Acaba Fordist birikim rejimini, modemitenin

kurumlanndan ya da ürünlerinden biri olarak degerlendirmek olanakh midir? Bu


soruya olumlu bir cevap vermek mümkün gôzükmektedir. Kapitalizmin tarihsel
evrimi içinde, giderek büyüyen ve hem yatay hem dikey bütünle§me gôsteren üretim
birimlerinin ortaya çikiçi, bôylece tam rekabetin eksik rekabet düzenine dônüçmesi,
devletin yônlendiriciligi, bürokratik korporasyon rasyonalitesinin giderek agirhk
kazanmasi gibi olu§umlar ile Fordist birikim rejimi uyum içinde gôzükmektedir.
Sistemin rasyonellik anlayiçi, belirlenen çerçeve içinde içlevsellik ve verimlilik

39 Çaylan; a.g.c., s. 145


40 Harvey; a.g.e., s. 158
41 Harvey; a.g.e., s. 162
42 Harvey; a.g.e., s. 159

16
ôlçütlerine dayanmaktadir. î§te bütün bu süreci modemitenin parçasi olarak
yorumlamak mümkündür.”43

in. Kapitalizmin Son Bûyük Krizi ve Yeniden Yapilanma Çabalan

1970’li yillar kapitalizmin son büyük krizine sahne olmuçtur. Bu derin ve


kapsamh kriz bir yeniden yapilanma ile açilmaya çahçilmaktadir. Capitalist sistemin
1970’li yillara damgasim vuran bunahmi ve bu bunahmi a§mak için ôngôrülen
yeniden yapilanma hareketi çok yônlü bir süreçtir; beraberinde hizh, kapsamh,
karmaçik, etkileri yalmz ekonomik alanda degil siyasal, sosyal ve kültürel alanlarda
da gordien dünya çapmda bir degi§im sürecini de getirmi§tir.

1980’li ve 1990’h yillarda ortaya çikan ve tüm dünyayi sarsan degi§imlerin


temelinde yeni bir evrensel krizin oldugu ileri sürülebilir. 1970’li yillarda iyice
belirgin haie gelen kriz, daha ônceki krizlerde oldugu gibi kapsamh ve kôklü bir
yeniden yapilanma ile a§ilmaya çah§ilmaktadir. Sôzü edilen yeniden yapilanma ile
krizin ne ôlçüde a§ilabildigi oldukça tarti§mahdir. Ancak, krizi a§mak için ya§amin
her alanini etkileyen radikal bir yeniden yapilanma sürecinin yaçanmakta oldugu da
gôz ardi edilemez. Bu kapsamh yeniden yapilanma birçok çevre tarafindan yeni bir
dünya düzeni olarak tammlanmaktadir.44

“ister kapsamh bir yeniden yapilanma süreci olarak kapitalizmin dogasina ve


krizine baglansin ister hiçbir makro ekonomik, politik ya da kültürel degi§kenlerle
ili§kilendirilmeyen bir degi§imden soz edilsin, yadsinamayacak gerçek, dünyamn son
20-25 yilda yaçadigi ba§ dôndüiücü degiçimdir. Bu degigim, yôresel degildir, farkh
yôrelerde farkh içeriklerle ortaya çiksa bile evrensel bir ôzellik ta§imaktadir. Bu
degi§im, kapitalist dônü§üm ile beraber tarih sahnesine çikan ulusal toplum ve ulusal
devletin a§ildigi tartiçmalanni gündeme getirmi§ bulunmaktadir. Gerçekten de günün
popüler sôzcüklerinden biri olan küreselleçme bir oluçumdur ve bu olu§um ulusal
toplum ve devletin a$ilmakta oldugu tezlerine güç katmaktadir.”45

43 Çaylan; a.g.e., s. 146


44 Bkz. Çaylan; a.g.e., s.21
45 $aylan;a.g.e., s.21,22

17
Kapitalizmin her bir krizinin zaman boyutu içerisinde farkh noktalarda
ortaya çikmasina ve yine her bir krize yol açan tarihsel koçullann birbirinden farkh
olmasina ragmen, kapitalizmin tüm krizleri için ortak bir tammsal ôzellikten
bahsedilecek oldugunda bunun; birikim sürecinin tikanmasi ve sekteye ugramasi
oldugu daha once de belirtilmiçti. Ômegin 1929 ekonomik buhrammn, esas olarak
toplam talep yetersizliginden kaynaklandigi ve krizi a§mak için gündeme gelen
yeniden yapilanma sürecinin temel unsurlannin; Fordist birikim rejiminin genel
kabul gormesi ve Keynezyen ekonomi politikalanyla birleçmesi, bunlarla paralei
olarak da “refah devletinin yükseliçi” ile siyasal sistemde “çogulcu demokrasinin”
kabulü oldugu soylenebilir. Buna karçilik 1970’li yillann krizinin, esas olarak 1929
ekonomik krizinin çôzümü olarak gündeme gelen “refah devleti” uygulamasindan
kaynaklandigi ve kendini bir finansman darbogazi olarak gôsterdigi gôrülmektedir.46

Refah devleti uygulamalan ile geli§mi§ siyasal ve ekonomik demokrasi,


kapitalist ekonomi içinde pazara kar§i bir kumanda ekonomisi alam oluçturmaktadir.
Bu kumanda alam dogal olarak pazar aleyhine bir durum yaratmakta, giderek
geliçmekte ve uzun vadede kaçmilmaz olarak genel kar hadlerinin düçmesine yol
açmaktadir. Kar hadlerinin dugmesi ise mevcut birikim rejiminin tikanmasina ve
giderek içlevsiz hale gelmesine neden olmaktadir. 1970’lerdeki bunahmi ve Fordist
birikim rejiminin iflasim bu çerçevede degerlendirmek ve bunahmdan çikiç yolu
olarak gôrülen yeniden yapilanmayi bu geliçmelerin sonucu olarak ele aimak
gerekmektedir.

Bunahmm nedeni olarak “kar oranlanndaki genel bir düçme egilimi ve bu


dogrultuda birikim rejiminin sekteye ugramasi” veri ahndiginda yeniden
yapilanmanin amaci, tekrardan kar oranlannin yükseltilmesidir. Kar hadlerinin
düçme nedeni; refah devleti uygulamasi, yani kumanda ekonomisi alaninm pazar
ekonomisi alam aleyhine giderek geni§lemesi olduguna gore, yeniden yapilanma,
kumanda ekonomisi alanmin daraltilmasim gündeme getirmektedir. Bu dogrultuda
ôzelleçtirme ve deregiilasyon gibi kavramlar da yeniden yapilanma sürecinin,
kumanda ekonomisi alamm daraltmaya yônelik düzenlemeleri olarak dü§ünülebilir.

46 Çaylan; a.g.e., s.134

18
Bununla birlikte, ulusal devletin ekonomik egemenlik alanmm daraltilmasi hatta
maijinalle§tirilmesi anlamina gelen küreselle^menin de yeniden yapdanma sürecinin
temel ôzelliklerinden biri oldugu sôylenebilir. Küreselle§me olarak tanimlanan bu
olu§um ayni zamanda dünyanm tek ve bütünle§mi§ bir pazar haline dônüçmesini
amaçlamaktadir ve bu sayede de, büyüyen pazar içinde kar oranlanmn genel olarak
yükselmesi saglanabilecektir.47

Çaylan’a gôre; 1980’li ve 1990’h yillarda ekonomi politikalanna damgasmi


vuran ôzelle§tirme ve deregülasyon gibi düzenlemelerin, küreselle§me
uygulamasinin tarafsiz, mekanik ve içeriksiz birer ekonomik politika dônü§ümleri
olarak nitelenmesi olanaksizdir. Çünkü sait ekonomik iligkiler alanmda ortaya çikmi§
gôrünen bu dônü§ümler, aym zamanda toplumsal, kûltürel ve politik alanlara da
derin bir biçimde yansiyan radikal degiçimleri ifade etmektedir.48 Yukanda da

deginildigi gibi refah devleti uygulamasmdan esas olarak genel kar oranlanm
düçürdügü için vazgeçilmiç, bu dogrultuda refah devletinin maginallegmesi ve
devletin içlev degigtirmesi ise toplumsal simflar arasmdaki güç dengesini
degiçtirmiçtir. Bu durum kuçkusuz, küreselleçme sürecinde ulusal devletin yerine
farkh kurum ve kuruluçlann geçmesi ômeginde oldugu gibi, aym zamanda siyasal
bir oluçumdur ve siyasal güç dengelerini de degiçtirmektedir.

Kisaca, kapitalizmin yeniden yapilanmasi; devletin iglev degigtirmesi, refah


devletinden vazgeçilmesi dogrultusunda refah devletinin marpnallegmesi,
küresellegme, ôzellegtirme, deregülasyon gibi olugumlan kapsamaktadir ve bu
olugumlar derin, hizh, kapsamh ve çok yônlü bir degigim sürecini ortaya çikarmigtir.
Üretim biçimi ve birikim rejimi olarak Fordizm’den Postfordizm’e geçig bu degigim

sürecinin ve kapitalizmin yeniden yapilanmasmin ekonomik ayagidir. Kapitalizmin


bu yeniden yapdanma sonrasi yeni bir agamaya geçmesi aym zamanda modemiteden
postmodemiteye geçigi simgeler ve bir sôylem (discourse) olarak postmodemizm de
agagida incelenecegi üzere kapitalizmin bu yeni agamasinin kültürel mantigidir. Sôzü
edilen degigim sürecinin bir diger boyutu ise gündelik hayata kitle kültürü yerine
popüler kültürün egemen olmasidir. Modernist Fordizm’e ait olan kitle kültürü;

47 Çaylan; a.g.e., s.147


48 Çaylan; a.g.e., s. 147

19
Fordizm’den Postfbrdizm’e ve modemiteden postmodemiteye geçiçe bagh olarak
postmodemitenin (Gramsci’ci hegemonya anlaminda içine sizarak ve ona
eklemlenerek kendine maletmeye çahçtigi ve anlami üzerinde ideolojik bir mücadele
verdigi) popüler kûltürüne evrilmektedir.

TV. Postmodernizm ve Postmodernitenin Üretim Yapisi Olarak


Postfordizm

A. Postmodernizm

Daha once modem ve postmodem kavramlarmin modaliteleri üzerine olan


kisimda da deginildigi üzere, postmodem sôzcügünûn etimolojisinde belirleyici olan
“post” sôzcügüdür ve bu sôzcük îngilizce, Fransizca gibi dillerde “sonrasi” anlamina
gelmektedir. Buna gore postmodem de, modem olarak tammlanan bir açamadan
sonra gelen yeni bir a§amadir (bu durum, modemite/postmodemite,
modemizm/postmodemizm gibi modaliteler için de geçerlidir). Buna bagh olarak
neredeyse tüm postmodem yazar ve düçünürler için eski olandan bir kopu§ ve bir
toplumsal degigim vardir.

Postmodernizm, ne herhangi bir kuram ne de bir ilkeler bütünüdür. Yine


postmodemizme ôzgü bir metodoloji de soz konusu degildir. Bu nedenle
postmodemizmin tammmi yapmak ya da alam ile ilgili herhangi bir çerçeve çizmek
pek kolay degildir. Ancak, postmodem çôzümleme ya da yaklaçimlar için en azindan
ortak bir noktadan sôz edilebilebilir. Postmodernizm, genel olarak modemizmin,
modemizmin temel kavramlanndan biri olan rasyonelligin ve bilim felsefesinin
(epistemolojinin) yadsmmasi olarak düçünülebilir. Bir ba§ka deyiçle postmodernizm,
olumsuzlukla tammlanabilmektedir. Bununla beraber, bu ortak çizginin diçmda
postmodem sôylemin farkh, hatta kar§it çôzümlemeler içerdigi açiktir. Ômegin bazi
düçünürler, postmodem kavrammi bir ôzgürle§tirme süreci, yeni toplumsal
oluçumlar, yeni tür siyasi kimlikler yaklaçimi ile ôzde§ bir çerçevede ele almaktadir.
Bunun tam tersi olarak, umutsuzlugu ve toplumsal çaresizligi yansitan bir
yorumlama yaklaçimi olarak da kullamlabilmektedir. Bu çerçeve içinde,

20
postmodemizmi bir kuram ya da kuramlar bütünü olarak tanimlamak pek mümkün
gôrünmemektedir. Bu nedenle postmodemizmi, içinde farkli egilim ve yaklagimlarm
yer aldigi, smirlan belli olmayan bir alan olarak dügünmek gerekir.49

1. Postmodern Sôzcügünün ilk Kullannn Biçimleri

Bir kavram olarak postmodem sôzcügü 19. yüzyilm sonlannda kullamlmaya


ba§lanmi§tir. Ômegin bu kavrami ilk kez kullanan kiçilerden biri ingiliz ressam ve
sanat eleçtirmeni John Watkins Chapman’dir. Chapman, 1870’li yillarda Fransa’da
ortaya çikan empresyonist (izlenimci) resim akimindan daha modem, ona gore
avangard konumunda gôrdügü resimleri postmodern olarak nitelemiçtir. Daha
sonralan bir Alman aydmi olan Rudolf Pannwitz, Birinci Dünya Savani sirasinda
yazdigi bir kitapta, Avrupa’mn humanist degerlerinin çôkü§ü anlammda postmodern
kavramini kullanmi§tir.50

ingiliz tarihçi ve dü§ünür Arnold Toynbee’ye gore, Batinin tarihinde doit


dônemden soz edilebilir. Bunlar sirasiyla; 7. yüzyildan 11. yüzyila kadar olan
karanhk çaglar, 11. yüzyildan 15. yüzyila kadar olan orta çaglar, 15. yüzyildan 19.
yüzyilm sonlanna kadar olan modem çaglar ve postmodem çagdir. Toynbee,
postmodern çagi, bir olumsuzluk ifade edecek §ekilde, aydinlanmanm, ilerlemenin ve
rasyonalizmin geçerli oldugu modem çagdan, bu kazammlann kaybedildigi,
savaçlann, karmaçamn ve kültürel bir çôküçün ya§andigi yeni bir çaga geçi§ olarak
nitelemektedir.51

Amerikah kültür tarihçisi Bernard Rosenberg ise, Î95OTÎ yillarda yayimladigi


bir kitapta (Mass Culture, New York, 1957) postmodem sôzcügünü yeni bir kültürel
oluçumu ifade edecek çekilde kullanmi§tir. Rosenberg’e gore, kapitalizm bütün
dünyayi bütünle§tirmektedir ve bu olu§um içinde dünyanin her yerine yayilan bir
kitlesel kültür ortaya çikmaktadir. Rosenberg’in bahsettigi bu kültür, kitabmin
adindan da anla§ilabilecegi gibi kitle kültürüdür. Postmodem insan, Rosenberg’e

49 Çaylan; a.g.c., s.28,29


50 Çaylan; a.g.e., s.30
51 Bu konuda bkz. Çaylan; a.g.c., s.31

21
gôre bu kûltürün ürünü olan insandir. Her tarafi metalar ile sanlmiç, ortak tüketim ve
statü normlan benimsemek durumunda kalmi§, amorf kitlenin parçasi olan ki§i,
postmodem insan olarak nitelenmektedir.52

Yukandaki ômeklerde de gôrüldügû üzere, postmodem kavrami geçen


yüzyildan beri çeçitli yazarlar, dü§ünürler tarafindan birbirinden farkli anlamlarda
kullamlmi§tir. Kavramm bugürikü kullanih§ biçimi farkh olsa da, kismen bu eski
kullamm biçimleri de postmodem kavramuun semantiginde kümülatif bir birikim
olu§turmu§ gôrûnmektedir.

2. Postmodernism Kavramuun Bugûnkü Anlam Alani

Bugün kullamlan anlamiyla postmodem sôylem; eski açamaya ôzgü her §eyin
bittigini, kuram, ideoloji, insancilhk ya da avangard gibi kültürel deger ya da
kavramlann son buldugunu ône sürmektedir. insan ve topluma yônelik her türlü
düzenleme ônerisi de, bireyin ôzgürlügünü kisitlayacagi gerekçesi ile
reddedilmektedir. Bu dogrultuda postmodem sôylem, “meta anlatdar - büyük
hikayeler” olarak tammladigi, toplum yaçamma iliçkin tüm sistemleri ve fïkirleri
(aydinlanma düçüncesi, sosyalizm, komünizm) de yadsir.53

Postmodemizm kavrami, kültür ve düçûnce dünyasmin tüm alanlanm


kapsayan yeni bir durumu ifade etmek için kullamlmaktadir. Bununla birlikte
postmodem açama ya da durum, aym zamanda postendüstriyeli (endüstri ôtesi) de
kapsamaktadir. Postmodem olarak tanimlanan yeni a§ama ya da durumda, eski
dôneme ôzgü bütün kültürel yapilar; yani ideolojiler, insan ve toplumu açiklama
iddiasinda olan kuram ve paradigmalar da geçerliliklerini yitirmiÿ olarak kabul
edilmektedir.54

Daha once de belirtildigi gibi, içinde yaçamlan çagda postmodemizm, son


derece yaygm, kapsamh ve yogun bir tarti§ma alanina i§aret etmektedir. îçerisinde

52 Çaylan; a.g.e., s. 31,32


53 Çaylan; a.g.e., s.41
54 §aylan; a.g.e., s.42

22
birbirinden farkh ve hatta karçit yaklaçimlan, bazi paradokslan banndiran
postmodemizm tartiçmalanna goz atildiginda en azindan bir sistemle§tirme ya da
smiflandirma yapabilmek mümkün gôzükmektedir. Ômegin ilhan Tekeli,
postmodemizm tartiçmalannm kaynaklandigi, belli baçli üç farkh yaklaçimdan soz
eder.55 Postmodem sôylemin bu üç kaynagi, postmodemizm çôzümlemelerine zemin

oluçturmaktadir.

Tekeli’ye gore bunlardan ilki yeni durum ya da a§ama saptamalandir. Bu


saptamalann içerisinde gelecek kestirimleri (futurology) de bulunmaktadir. Yeni bir
durumdan, bu durumun farklihgindan ve bu dogrultuda nasil bir gelecekle
kar§ila§ilacagmdan sôz eden postmodem çaliçmalann genellikle teknolojik geli§me
üzerinde durduklan gorülmektedir. Ômegin Jean Baudrillard ve Daniel Bell gibi
yazarlann çôzümlemelerinde teknolojik geliçme belirleyici degigkendir. Bu tür
yaklaçimlarda teknoloji ve teknolojinin geliçme sürecinin toplumun gelecegini
belirleyen ana degigken olarak ele alindigi gorülmektedir. Teknolojik geligmeyi
belirleyici ve bagimsiz bir degiçken olarak ele alan gelecek çaliçmalan,
postmodernist tartiçmalara belli bir zemin olu§turmu§tur.56

Postmodemizm çôzümlemelerinin ikinci kaynagi kültür, sanat ve sanatsal


estetik sorunlandir. Postmodemizm bugünkü kullamm biçimine gelirken, 1960’h
yillarda sanat çevrelerinde (ôzellikle New York’taki sanat çevrelerinde) geni§ ve
etkili bir kullamm ve tartiçma alam bulmuçtur. Bir sanat akimi olarak modemizmin
geçerliligini yitirdigi ve yeni bir sanat anlayiçimn gerekli oldugu üzerine yapilan
tartiçmalarda postmodem sôzcügü i§te bu yeni sanat ve estetik anlayiçmi ifade
etmiçtir.

Postmodem sôylemin üçüncü kaynagi ise bilgi felsefesi (epistemoloji)


alanidir. Daha once de deginildigi gibi modemizmin ve aydinlanmanm temel yapi
taçlanndan biri insan akhna, bilgiye ve bilime verilen büyük ônemdir. insanoglunun
aklim ve bilimi kullanarak dogamn kor güçlerini denetimi altina alacagi, onu kendi
istegi dogmitusunda biçimlendirecegi ôngôrülmektedir. Buna paralel olarak insan ve

55 §aylan; a.g.e., s.42


56 Bu konuda aynntih bilgi için bkz. §aylan; a.g.e., s.42-44

23
toplum bilgisi ile toplum da akla uygun olarak, rasyonel bir biçimde
düzenlenebilecektir. “Bugünün etkili postmodernist çôzümlemelerinde temel sorun
alam insamn duygu ve dü§üncelerinde tam olarak ôzgürle§mesini saglamak olarak
tammlanmaktadir. Postmodern sôylemde bilginin, dil çôzûmlemelerine bagli olarak
dogruyu yansitamayacagi temel sav olarak alinmaktadir. Buna ek olarak, halen
geçerli bilgi anlayiç ve uygulamasmin insani ôzgürle§tirmedigi, aksine ôzgürleçme
süreci üzerine agir kisitlihklar getirdigi ileri sürülmektedir. Buna gôre, postmodem
sôylem içinde insam gerçekten ôzgürle§tirebilecek yeni bir bilgi ve bilim anlayiçina
ula§mak geregi dile getirilmektedir. Gerçekten de hemen hemen bütün postmodernist
olarak nitelenen çôzümlemelerde bu noktanm alti çizilmekte, yerle§ik bilgi ve bilim
anlayiçmm yikihp yeniden kurulmasi geregi ileri sürülmektedir.”57 Bu durum

§üphesiz, epistemolojide radikal bir kopuçtur. Dogruyu yansitan bir kuramm,


sistematik bilginin olanaksizligindan sôz ettnek, dogruyu yansitma iddiasinda
olmayan yeni bir bilgi ve bilim anlayi§im savunmak; bilginin, bilimin, kuramm
yapilabilirliginin yadsmmasidir. Bu da toplumun kendini yeniden üretip
üretemeyecegi sorusunu gûndeme getirmekte ve bu durum postmodem sôylem için
ciddi bir paradoks olarak kalmaktadir.

Gôrüldügü gibi postmodem sôylem, estetik-sanat-kültür tarti§malanndan


toplum düzenine ve pratigine, yine toplumla ilgili kuramsal çôzümlemelere58 ve

epistemolojiye kadar çok geni§ bir alanda ortaya çikan tarti§malan ve yeni
yakla§imlan içermektedir. Bu dumm da dogal olarak kavramsal bir tamm yapmayi
ve ortak bir anlam üzerinde birle§meyi neredeyse imkansiz haie getirmektedir. Ancak
tartiçmalan daha ileri bir boyuta gôtürmeyi kolayla§tirmasi açisindan genel bir tamm
yapmak da mantikh gôrünmektedir. Bu dogmltuda Huyssens’in postmodemizmin
genel kavramsal çerçevesini çizmek amaciyla verdigi temkinli ônermeye
deginilebilir. Huyssens, “postmodemizm” teriminin, Bâti toplumlannda yava§ yava§
kendini gôsteren kültürel dônü§ümü belirlemek için uygun oldugunu belirtir ve ekler;

57 Çaylan; a.g.e., s.46


58 Postmodem toplum teorileri hakkmda bkz. Barry Smart; “Postmodem Toplum Teorisi”,
Modernité Versus Postmodernite, Derleyen; Mehmet Küçük, Vadi Yaymlan, (III. Baskt) Nisan
2000, Ankara, s.317-366 ve Douglas Kellner; “Toplumsal Teori Olarak Postmodemizm: Bazi Meydan
Okumalar ve Sorunlar”, Modernité Versus Postmodernite, Derleyen; Mehmet Küçük, Vadi
Yaymlan, (III. Baski) Nisan 2000, Ankara, s.367-404

24
“Bu dônü§ümün dogasi ve derinligi tarti§ma konusu yapilabilir, ama dônüçüm vardir.
Kültürel, toplumsal ve ekonomik düzenler bazinda ba§tanba§a bir paradigma
degi§ikligi oldugunu savunuyormuçum gibi bir izlenim vererek yanh§ anla§dmak
istemem; bunun gibi bir iddianm abartih olacagi a§ikardir. Ama kültürûmüzün
ônemlice bir sektôründe bir postmodem varsayimlar, tecrûbeler ve ônermeler dizisini
bir ônceki dôneminkinden ayiran duyarhkta, pratiklerde ve sôylem olugumlarmda
fark edilebilir bir degi§iklik var.”59

Bu çevreleyici tamma gôre postmodem terimi, son yillarda kendini nicel ve


nitel olarak ortaya koyan oluçumun içindeki kültürel degi§imleri ifade etmektedir.
Ya§anan degi§im süreci toplumu, eskisinden ônemli ôlçekte farkli ve yeni bir
konuma getirmiçtir. Postmodem sôzcügünün semantigi ya da anlam alam içine
girenler ise toplumun ula§mi§ bulundugu bu yeni konumun kültürü ile ilgilidir.
Estetik anlayiç ve normlan, toplumla ilgili teoriler ve çôzümlemeler, son olarak da
bilimsel kuram anlayiçi ya da epistemoloji, sôzü edilen kültürel dônüçümün belli
ba§h alanlan olarak ôn plana çikmaktadir.60

3. Postmodernizm Tartiçmalan

Postmodem sôylem üzerine çah§an düçünürlere bakildigmda, aralannda


büyük farkhhklar oldugu gôrülmektedir. Daha once de deginildigi gibi
postmodemizmin yeknesak bir tammi, hatta anlami bulunmamaktadir. Postmodem
sôylem, içinde banndirdigi farkhhklar ve zithklar nedeniyle dü§ünsel bir karma§a
olarak nitelenebilir. Düçünürlerin durduklan yere gôre olumlu ve olumsuz anlamlar
alabildigi gibi, her iki yaklaçim içerisinde de belirgin aynhklar bulunabilmektedir.

Ômegin Jurgen Habermas61, postmodem kritiklerin birçoguna katilmakla

beraber, genel olarak postmodemizmi insam ôzgürleçtirici deger ve kuramlan

59 Andreas Huyssens; “Postmodemin Haritasim Yapmak”, Modernité Versus Postmodernite,


Derleyen; Mehmet Kûçûk, Vadi Yaymlan, (III. Baski) Nisan 2000, Ankara, s.207
60 Çaylan; a.g.e., s.53,54
61 Habermas’in postmodernizm ve Nietzsche üzerine bir çahçmasi için bkz. Jürgen Habermas;
“Postmodemiteye Giriç: Bir Dônüm Noktasi Olarak Nietzsche”, Modernité Versus Postmodernite,
Derleyen; Mehmet Küçük, Vadi Yaymlan, (III. Baski) Nisan 2000, Ankara, s.236-261

25
geçersiz kilmaya çah§an tutucu ideolojinin yeni bir yorumu olarak degerlendirir.62

Richard Rorty de; Habermas’m Foucault, Deleuze ve Lyotard gibi dü§ünürlerin


“neo-muhafazakarlar” olduklan iddiasimn altmda yatan dürtünün, bu dü§ünürlerin
bize §u degil de bu yônde hareket etmemiz için “teorik” bir neden ônermemeleri
oldugunu belirtir.63

20. yüzyihn ikinci yansindan itibaren Batih Marksistlerde gôrülen ônemli bir
farkhhk, bu aydinlann klasik Marksistlerin aksine çôzümlemelerinde artik ekonomi-
politik üzerinde durmamalan ve daha çok estetik ve kültür alamnda
yogunlaçmalandir. Geleneksel Marksist düçüncenin ônemli dü§ünürlerinden biri olan
Anderson'a gôre Fredric Jameson, i§te tam da bu nedenlerden dolayi Batih ve yeni
ortaya çikan Marksistlerden bir takim farkliliklar gôstermektedir ve bu açidan
üzerinde durulmasi gerekir. Jameson da esas olarak estetik ve kültür konulan üzerine
odaklanmakla birlikte, çôzümlemelerini altyapisal olarak “geç kapitalizm” olgusu
üzerine oturtmu§tur. Bu dogrultuda, kapitalizmin dônemsel tarihini esas almi§ ve
kültür ile ekonomi arasmdaki etkile§imi belirleyici varsaymi§tir. Kapitalizmin bu
yeni açamasmda, kararh ve belirgin bir smif yapismm varhgini korudugundan sôz
etmek mümkün degildir. Bununla birlikte, ulus ôtesi sermayenin denetledigi medya
ve reklamcihk ile pompalanan kitlesel tüketim64, yeni a§amanin egemen olgulan

olarak dikkat çekmektedir. Postmodemizm, i§te bu yeni a§amanm kültürel


çerçevesini oluçturmaktadir.65 Jameson’a gôre; postmodemizm, kapitalizmin bir
açamasi ve geç kapitalizmin kültürel mantigidir.66 Bugün geç açamasmda olan

kapitalizm, modem bir olgudur ve kültürel mantigin degigmesine ragmen temel


ekonomik yapisi, kapitalizmin erken biçimleriyle tutarhdir, yani hala modemdir.

Ritzer de aym gôrü§ü savunur ve tüm bunlann yam sira, kapitalizmin kendini
korumak amaciyla kültürel bir sistem oluçturma gibi aym eski hilelerine de devam

62 Bkz. §aylan; a.g.e., s.28


63 Bkz. Richard Rorty; “Habermas, Lyotard ve Postmodemite”, Modernité Versus Postmodernite,
Derleyen; Mehmet Küçük, Vadi Yayinlan, (III. Baski) Nisan 2000, Ankara, s.275
64 Bu konuda aynca bkz. Mike Featherstone; Postmodemizm ve Tüketim Kültürü, Ayrinti
Yayinlan, 1996, Istanbul
65 §aylan; a.g.e., s.40
66 Bu konuda ayrintih bilgi için bkz. Fredric Jameson; Postmodemizm ya da Geç Kapitalizmin
Kültürel Mantigi, Yapi Kredi Yayinlan, 1994, Istanbul

26
ettigini belirtir.67 Ritzer’e gôre; günümüzün postmodern tophimunun, modem

atasmdan büyük ôlçüde farkh olmasma ragmen aym zamanda yine büyük bir
sürekliligin de var oldugu kugku gôtürmezdir. Yine Ritzer’e gore Jameson’un
“Postmodernism, or The Cultural Logic of Late Capitalism” (Postmodemizm ya da
Geç Kapitalizmin Kültürel Mantigi) adh daha sonra bir kitap halini alan makalesi,
modemite ile postmodemite arasmda hiçbir ayn dônem olmadigi üzerine yapilan
tartigmalardan en iyi bilineni ve etkilisidir.68

Jameson’a gôre; metalagma süreci ve kapitalist degigim, yagamm her alanmi,


bilgi üretim ve akigini, bilinç ve yagam düzeylerini daha once ômegi goriihnemig bir
biçimde, derinden etkilemig gôrünmektedir. Bu, ortaya yeni bir kültürel mantigin
çikmasi demektir ve postmodemizm de bunu simgeler.69

Yine Jameson’a gore kapitalizmin yeni bir agamaya girmesine yol açan belli
bagh degigiklikler; sermayenin yogun bir biçimde uluslararasilagmasi, teknolojide
yaganan devrim niteligindeki geligmeler ve siyasal güç olarak ulusal devletin agilmig
olmasidir. Kapitalizmin bu yeni agamasi, yeni bir insan psikolojisinin ohigumuna yol
açmig; ortalama insamn algilama, ôgrenme ve bilme süreçleri büyük oranda, etkinligi
olaganüstü bir biçimde artan gôrsel medya tarafmdan belirlenmeye baglamigtir. Bu
medya, hizla ulus otesi hale gelen sermaye tarafmdan denetlenmekte ve bununla
birlikte, zaman ve uzam degigkenlerini agan yeni bir ideolojik yorum dünya çapmda
egemen hale gelmektedir. Postmodemizm, tüm bu olugumlann kültürel çerçevesi
olarak gündeme gelmiÿtir.70

Jameson, postmodem toplumun beg temel ôgesinden bahseder71: ilk olarak,

daha once de deginildigi gibi Jameson, postmodemite ile geç kapitalizm arasmda bir
baglanti kurar. Bu baglanti rastlantisal degildir; postmodemizm, geç kapitalizmin
kültürel mantigim simgeler ve bu dogrultuda olugmugtur.

67 Ritzer; a.g.e., s.226


68 Bu konuda bkz. Ritzer; a.g.e., s.223-232
69 Çaylan; a g e., s.52,53
70 Çaylan; a g e., s.39
71 Bkz. Jameson; a.g.e., s.31-85

27
îkinci olarak postmodern toplum, yüzeysellikle karakterize edilir ve bu
toplumun kültürel ürünleriyle temel anlamlar arasinda derin bir baglanti
bulunmamaktadir. Ômegin resim, insanlann orijinal ile kopyayi birbirinden
ayiramadigi bir simulacrum'dur. Simulacrum sôzlük anlami olarak; hayal ve taklidi
ifade eder.72 Bir simulacrum aym zamanda kopyanm kopyasidir. Ômegin Pop Art’m

ünlü temsilcilerinden Andy Warhol’un o çok bilinen Campbell çorba kutulan resmini
kutulann kendilerinden degil, resimlerinden yaptigi soylenir. Jameson simulacrum’u,
“orijinali hiç olmayan tipatip aym kopya” olarak tammlar. Bu baglamda simulacrum,
yiizeysel bir §eydir.73

Üçüncü olarak Jameson, postmodemiteyi duygu ya da etkinin azalmasiyla


karakterize etmektedir. Bu duram yine Warhol’un herhangi bir gerçek duygu ifade
etmeyen ve neredeyse bir fotograf etkisi veren ünlü Marilyn Monroe resmiyle
omeklendirilebilir.

Dôrdüncü ôge Jameson’a gore, postmodem dünyada tarihselligin


kaybolmasidir. Geçmi§ ve bugün aynlmaz bir biçimde iç içe geçmi§tir. Geçmi§,
bugün ve gelecek arasinda aynm yapamama bireysel düzeyde bir tür §izofreni olarak
ortaya çikar. Postmodem birey için olaylar parça parçadir ve sürekliligini
kaybetmi§tir. Geçmiçi bilememek “geçmi§in bütün biçimlerine yônelik rasgele bir
yamyamhga” ve postmodemistlerin pastif4 adim verdigi kavramm yaratilmasma yol
açmi§tir.75

Be§inci ve son olarak ise Jameson, postmodem toplumla yeni bir teknolojinin
baglantili oldugunu ileri sürer. “Otomobil monta] bandi gibi üretken teknolojiler
yerine yeniden üretim yapan teknolojilerin, ôzellikle televizyon ve bilgisayar gibi
elektronik medyamn egemenliginden sôz eder. Sanayi devriminin “heyecan verici”
teknolojilerinin aksine bu yeni teknolojiler bütün imgeleri düzle§tirir ve her birini

72 Simulacrum kavrami etimolojik olarak simûlasyondan kavramindan gelir. Jean Baudrillard’m


simulacrum, simûlasyon ve üçüncü simülakra çagi olarak adlandirdigi postmodemlik hakkmda bkz.
Jean Baudrillard; Simülarklar ve Simûlasyon, Dokuz Eylül Yaymlan, 1998, Izmir
73 Ritzer; a.g.e., s.227
74 Pastiç: Çeçitli yapitlan taklit edip hicvederek yapilan müzik parçasi ya da resim.
75 Ritzer; a.g.e., s.228,229

28
digerlerinden ayirt edilemez kilar. Postmodern dônemin bu “içe patlayan”
teknolojileri, modem dônemin “di§a patlayan” teknolojilerine oranla çok farkh
kültürel ürünler yaratmiçtir.”76

Ôzetle Jameson, insanlann ya§adiklan çokuluslu kapitalist sistemi,


patlayacak §ekilde büyüyen kültürü, pazan anlayamadiklan ve içinde ba§ibo§
dola§tiklan bir postmodemite imgesi sunar. Ona gôre bugünkü temel problem,
insanlann postmodem uzam içinde kendilerini konumlandirma ve bu uzamin
haritasim çikarma yeteneklerini yitirmi§ olmalandir.77

Modemite ile postmodemite arasinda büyük bir süreklilik oldugunu savunan


bir diger bilim adami da David Harvey’dir. Bu alandaki ba§yapiti olan “The
Condition of Postmodernism” (Postmodemligin Dummu) konuyu zaman -uzam
siki§masi açismdan irdeler. Bu çah§masinda konuyu §u §ekilde açiklar; “Vardigim
bir baçka sonuç da §u: modemizmin uzun tarifai ile postmodemizm adim taçiyan
akim arasinda, farklihktan çok daha fazla süreklilik mevcuttur. Postmodemizmi
modemizmin bagnnda ôzgül bir kriz gibi gôrmek bana daha anlamh gôrünüyor...”78

“Ama postmodemizm, jouissance'va


* anhk niteligi konusundaki vurgusuyla,
ôtekinin anlaçilamayacagi yolundaki isranyla, çah§ma üzerinde degil metin üzerinde
yogunlaçmasiyla, yapibozumu yônünde nihilizm derecesine varan egilimiyle, estetigi
etige tercih etmesiyle çok fazla ileri gider. Her tür tutarh politikanm olanaksiz haie
geldigi noktaya ula§ir. Piyasayla utanmazca uyu§ma arayan kanadi ise
postmodemizmi gerici yeni muhafazakarhgin i§areti olan bir giriçimci kültürünün
kanahna kararh biçimde akitir.... Postmodemizm §eyle§tirmeleri ve bôlünmeleri
kabul etmemizi, maskeleme ve üstünü ôrtme i$lemlerini, yerellik, mahal ve
toplumsal gruplaçmada ortaya çikan her tür fetiçizmi yüceltmemizi ister; bir yandan
da bütün derinlikleriyle, yogunluklanyla, kapsamhhklanyla ve günlük hayatimiz
üzerinde hakimiyetleriyle her geçen gün daha evrensel haie gelen politik-ekonomik

76 Ritzer; a.g.c., s.230


77 Ritzer; a.g.e., s.230,231
78 Harvey; a.g e., s. 137
* Fransizca kôkenli olan bu terim, “yüce bir fiziksel ve zihinsel mutluluk” olarak tammlanabilir.

29
süreçleri (para akimlan, uluslararasi içbôlümleri, mali piyasalar ve benzeri)
kavrayabilecek türden üst-teoriyi de yadsir.”79

Modemizm, belli bir zaman-uzam siki§masma yol açmi§tir, fakat bu süreç


postmodem dônemde daha da hizlanmi§ üstelik bu yogun sikiçmanm yikici ve
yônsüzle§tirici etkileri ve bunlann sonuçlan çok daha hissedilir olmuçtur. Bu
dograltuda Harvey’e gôre de postmodemite, modemiteden ayn bir süreç degildir ve
son kertede ikisinin de temelinde aym dinamikler yatmaktadir. Sonuç olarak
1970’lerden bu yana kapitalizmin yüzeysel gôrünümü ve kültürel mantigmda belli
bir degi§im olmasma kar§m temel ekonomik yapi, birikim ve kriz egilimlerinin temel
mantigi degi§memi§tir.

B. Postfordizm

Daha once de deginildigi gibi 1970’li ydlar kapitalizmin son büyük krizine
sahne olmuçtur ve bu dumm, daha ônceki krizlerde oldugu gibi kôklü ve kapsamh
bir yeniden yapdanma ile a§ilmaya çaliçilmaktadir. Kapitalizmin bu son büyük krizi
aym zamanda Fordist birikim rejiminin krizidir ve yeniden yapdanma altyapisal
olarak temelde birikim rejiminde ve üretim yônteminde bir dônü§üme içaret
etmektedir. îçte Postfordizm, bu yeni üretim yôntemi ve birikim rejimini ifade eder,
aym zamanda kapitalizmin kendini yeniden üretebilmesinin ônko§ullanm olu§tumr.
Bir sistem olarak kapitalizm yeniden üretilmektedir ve bu degi§im, kapitalizm için
yeni bir a§amayi gündeme getirmektedir. Bu yeni a§amanm ôzelliklerinden biri de,
Fordist birikim rejiminin Postfordist birikim rej imine evrilmesidir.

1. Fordizm’in Krizi ve Postfordist Donüçüm

1970’li yillann krizi, ôzünde karhhk krizidir. “Witheford ve Gruneu’ya gôre


kriz kismen endüstriyel emekgücünün sendikah militanhgindan, kismen Keynezyen

79 Harvey; a.g.e., s.137,138

30
devletin finansal güçlüklerinden, kismen de yeni endüstrile§en uluslann rekabetinden
kaynaklanmiçtir.”80

Krize üretilen yanit, postfordist dônüçümler ohnuçtur. Teknolojinin, emegin,


i§bôlümünün, organizasyon yapilanmn “esnekleçmesi” ile karakterize bir süreçtir ve
ôzelleçtirme gibi devletin küçültülmesi politikalan ile birlikte geliçmektedir. Bütün
bu geliçmeler, sermaye mobilizasyonunda hizlanmaya yol açmaktadir.81

Roobek, Fordizm’in kendi iç yapisindan kaynaklanan ve onu krize gôtüren


sorunlan §u §ekilde siralamaktadir82:

1) Üretkenlik artiçmdaki dü§me, hammadde fiyatlannm yükselmesi ve


sosyal harcamalann arti§i.
2) Üretkenligin dü§mesine ragmen ücret arti§lannm sürmesi.
3) Piyasanm geni§lemesindeki simrhhk.
4) Üretimin uluslararasilaçmasi ve bu noktada Keynezyen politikalann
uluslararasi düzenlemelerdeki baçansizhgi.
5) Fordizm’in yapisal ortammdan kaynaklanan a§m kapasite ve stok
birikimi.
6) Teknolojinin geli§mesine bagh olarak emek yogun üretimin gerilemesi.
7) Kalite kontrolünün yetersizligi.
8) Üretimin dünyaya yayilmasina bagh olarak nakliye, koordinasyon ve
yônetim maliyetlerinin artmasi.
9) Bürokratizasyona bagh olarak karar aima süreçlerinin yava§lamasi.
10)Kamu hizmetlerinin ve sosyal politika uygulamalanmn getirdigi yüksek
maliyet.

80 Belek; a.g.e., s. 169


81 N. Witheford, R. Gruneu (1993); Between the Politics of Production and the Politics of the Sign:
Post Marxism, Post Modernism, and “New Times”, Current Perspectives in Social Theory, Vol: 13,
69-91, Aktaran, Belek; a.g.e., s.169
82 Bu konuda ayrintih bilgi için bkz. Belek; a.g.e., s.169-170

31
Ritzer’e gôre Fordizm’den Postfordizm’e geçiç §u çekilde karakterize
edilebilir83:

ilk olarak; sen ürünlere olan ilgi azahrken, sipari§ niteligi taçiyan ve kiçiye
ôzel ürünlere yônelik ilgi artmaktadir. insanlar artik birbirinin ayni olan sikici
ürünler yerine, farkh ve ayirt edici niteligi olan ürünlere yônelmektedirler.

Ikinci olarak; talep edilen bu kigiye ôzel ürünler, daha kisa bir üretim süresi
gerektirir, bu da yine daha küçük ve daha az üretici sistemler yaratir. Dolayisiyla tek
tip, birbirinin ayni ürünler üreten büyük fabrikalardan, ürün çe§itliligine dayah
üretim yapan küçük fabrikalara geçi§ sôz konusudur.

Üçüncü olarak; yeni teknolojiler esnek üretimi karh haie getirmi§tir. Ômegin
eski ve tek i§levli teknolojilerin yerini, farkli ürünler üretmek için yeniden
programlanabilen bilgisayarh ekipmanlar almaktadir. Bu esnek üretimin denetimi de
yine daha esnek yônetim biçimleriyle yapilmakta ve ortaya daha esnek bir sistem
çikmaktadir.

Dôrdüncü olarak; iççiler yeni ve karma§ik teknolojilerle çah§mak için daha


fazla beceriye ve daha iyi bir egitime gerek duymaktadirlar. Postfordist sistem,
i§çilerden eskiye oranla daha çok §ey ister, çünkü becerikli ve egitimli içgücüne olan
ihtiyaç artmaktadir. Sonuç olarak Postfordizm, yeni bir i§çi tipine gerek duyar.

Son olarak; farkhlaçan iççiler, daha farkh mallar, ya§am biçimleri ve kültür
araçlan istemeye bavarian î§yerindeki bu büyük farklilaçma ise genel olarak
toplumda daha büyük bir farkhlaçmaya neden olur.

Ritzer’e gôre; Postfordizm’in bu ôgelerinin ortaya çikmasma kar§in, Fordist


ôgeler de varhklanm sürdürmekte ve hiçbir yok olma belirtisi gôstermemektedirler.
Sonuç olarak Fordizm’le belirgin bir tarihsel kopu§ ya§anmami§tir. Ya§anan degi§im
sadece gôrünüçtedir çünkü ürünler ve iççiler hala türde§tir. Yapilan içlerde beceri roi

83 Ritzer; a.g.e., s.220-221

32
eoynamamaktadir ve i§ rutinleri standarttir. Ôyle ki tûketim, hatta müçteriler bile
türde§le§mi§tir.

Ritzer, bu ve diger yollarla Fordizm’in, McDonaldlaçtirmàya dônü§türülmü§


olmasma kar§m, modern diinyada hala canhhgmi korudugunu ve saglam durumda
oldugunu sôyler. Üstelik klasik Fordizm (ômegin montaj bandmdaki biçimiyle),
Amerikan ekonomisinde varhgim ônemli ôlçüde sürdürmektedir.84

Düzenleme Okulu’ndan Aglietta, Fordizm’in krizinde yatan temel nedenleri;


imalat endüstrisinin smirlanna dayanmasi, artan i§çi smifi direnci, üretkenlikte dü§ü§
ve bütün bunlara bagh olarak ortalama kar oranlarmdaki düçme egilimi olarak
belirtmiçtir. Aglietta’ya gore bu krizden çikiçin iki yolu bulunmaktadir. Bu yollardan
ilki, (baçanh olduklan takdirde) §u anda denenen Postfordist düzenlemelerdir. îkinci
yol ise sosyalizmdir.85

Fordizm’in krizi denilen olgu, ashnda bir donern kapitalizminin krizi olarak
algdanmahdir. îkinci Dunya Sava§i sonrasmda tesis edilmi§ ve kapitalizmin yaklaçik
20 yillik uzun erimli geniçlemesine olanak tammi§ olan teknik, sosyal, ekonomik ve
politik yapdar kendi yarattiklan olanaklan tiiketerek 1970’lerden itibaren
çôkmüçlerdir. Bu çôkü§ün sermaye ve kapitalist sistem açismdan anlami, ortalama
kar oranlarmdaki düçme egilimidir. Tükenen yapdar da, bir zamanlar sermayeye
ortalama kar oranlanm arttirma olanagi veren yapdardir. Bu nedenle artik, ortalama
kar oranlanm artiracak yeni yapdann ve ili§kilerin tesis edilmesi gerekmektedir.86

i§te postkapitalist yonelimler, tam da bu noktada ortaya çikar. Bu dogrultuda


yeni yapi ve iliçkilerin §u olu§umlan saglamasi gerekmektedir:

84 Ritzer; a.g.e., s.221-222


85 S. Clarke; What in the F...’s Name is Fordism, (Fordism and Flexibility, Divisions and Change, Ed.
By Gilbert, N. et. all, Mac Millan, Hong Kong içinde), 13-30,1992, Aktaran, Belek; a.g.e., s.253
86 Belek; a g e., s.254

33
1) Emegin üretkenligi arttinlmahdir. Emegin yeni bir tarzda organize
edilmesi ve kullamlacak olan yeni teknolojiler bu artisan saglanmasmda yardimci
olacaktir.
2) Emege olan sayisal gereksinimin azaltilmasi gerekmektedir. Yeni
teknolojiler bu noktada da yardimcidir, aynca emegin egitilmesi ve
becerilileçtirilmesi gerekir. î§çi sayismin azalmasi, ucret maliyetlerinin azalmasmi
saglayacagi gibi, i§çi simfmm organize gücünü de kirar.
3) Emegi i§yerine ve genel olarak da sisteme entegre edecek §ekilde, emek
organizasyonu yeniden düzenlenmelidir.
4) î§çi smifmm simfsal gücü kinlmahdir. Bunu saglamak için, yukanda
sayilan uygulamalann yam sira, düzensiz istihdam biçimleri, sendikalann devreden
çikanlmasi ve sendikasizlaçtmna, toplu pazarlik sisteminden i§yeri ya da i§çi düzeyli
pazarhk sistemlerine geçiç gibi yôntemler de kullamlabilir.
5) Degiçmeyen sermaye maliyeti de azaltilmahdir.
6) Bu düzenlemelerin dogal bir sonucu olarak ortaya çikacak (i§sizlik gibi)
risklerin olumsuz etkilerini en aza indirgeyecek çôzûm yollan hazirlanmahdir.
7) Global düzeyli ve derin sosyal, ekonomik e§itsizliklere de çôzüm
bulunmahdir. Üçüncü Dünya’mn giderek büyüyen ekonomik sefaleti, global
piyasadaki talebi düçürmektedir. Bu durum, global arzi ônemli oranda üreten merkez
açismdan hayati bir sorun oluçturmaktadir.
8) Son olarak, hiçbir düzenlemenin durduramadigi tekeller arasmdaki rekabet
sorunu da çôzümlenmelidir.87

Biliçim ve iletiçim alanlarmda odaklaçan mikroelektronikteki teknolojik


devrim, yukanda bahsedilen olu§umlan ve yeniden yapilanmayi ônemli ôlçüde
kolaylaçtirmaktadir. Bu devrim, üretim yapisim ciddi bir biçimde degi§tirmi§, bilgi
üretimi en ônemli üretim alanlarmdan biri haline gelmi§tir. CAD (computer aided
design) ve CAM (computer aided management) uygulamalan, aynca otomasyon ve
robotik gibi yenilikler üretim sistemindeki agirhklanm gittikçe arttirmaktadirlar. Bu
durum, emegin üretim sürecindeki rolünü, i§levini ve agirligmi kôklü bir biçimde
degiçtirmiçtir. Aynca kitlesel tüketim alamnda ortaya çikan yeni süreçler ve

87 Belek; a.g.e., s.254,255

34
yônlendirme mekanizmalan da tüm ekonomik düzeni derinden etkilemektedir. Sôz
konusu degiçimler ve etkileri, yalmz üretim alani ile simrli kalmamakta, siyasal ve
toplumsal düzende de teknolojik geliçmeye ve dônü§üme bagh kapsamh degiçimler
ya§anmaktadir.88

Bilginin, bilgi içlemenin ve hizh ileti§imin ôn plana çikmasi ile üretim düzeni
degi§mi§, Fordist birikim rejimi i§levselligini yitirmeye ba§lami§tir. Fordist birikim
rejimi, üretimin yogunla§masim, yatay ve dikey bütünle§meyi kaçimlmaz haie
getirirken, teknolojik devrim ile birlikte üretim birimlerinin esnekligi de ônemli bir
ôzellik haline gelmiç bulunmaktadir. Bu nedenle, yeni birikim düzeni olan
postfordist rejim, esnek üretim ve birikim rejimi olarak da tammlanabilmektedir.89

Teknolojik devrim sadece üretim sürecini degil, emek ve sermayeyi de


degiçime sokmu§ bulunmaktadir. Bilgi ve bilgi i§leme, en ônemli üretim haline
gelirken, firma ôlçegi ve mekan içindeki yayginhgi artik eskisinden çok farkhdir.
Küçük ve esnek, ama bilgi üreten üretim ôrgütlenmelerinin ôn plana çikmasi bir
taraftan emegin ileri ôlçüde uzmanlaçmasma yol açarken, diger taraftan ciddi bir
i§sizlik sorununu da gündeme getirmi§ bulunmaktadir. Teknolojik geli§menin çiktisi
sayilabilecek i§sizlik sorununa kar§i, emegin sürekli olarak, yüksek düzeyde
egitilmesi bir zorunluluk haline gelmiçtir. Yani hem emek, hem sermaye hem de
üretim ileri ôlçüde esnekle§mi§tir. Bu durum aym zamanda, üretim sürecine bagh
olarak olu§an toplumsal i§bôlümünün de belli oranda degiçimi anlamina
gelmektedir.90

2. Esneklik Kavrami ve Esnek Üretim

Esneklik kavrami, yalnizca üretimle smirh olmayan bir alandaki degiçiklikleri


ifade etmek için kullamlan, oldukça geni§ kapsamh bir kavramdir. “Esneklik
(Flexibility) kavrami istihdam hacim ve biçimlerinde, ürün niteliginde, emek
piyasalannda, i§ pratiklerinde, teknolojide, organizasyon formunda Fordist rijit

88 Bu konuda ayrintih bilgi için bkz. §aylan; a.g.c., s. 137-156


89 §aylan; a.g.e., s. 149
90 Çaylan; a.g.c., s. 149

35
düzenlemelerin ve standardizasyonun esnetilmesi, yumuçatdmasi anlamina
gelmektedir.”91 Diger bir deyi§le esneklik; emek sürecinde ve onun birinci dereceden

baglantih oldugu tûm mevcut yapilarda bir degi§imi, Fordist kahplardan uzakla§mayi
ve bilgisayarh teknolojinin sagladigi olanaklarla Fordizm ôncesi i§ kahplanmn
birleçtirilmesini ifade etmektedir.92

Esnek üretim organizasyonu ilk olarak Fordizm’in yapisal olarak içinde


banndirdigi zaman kaybma, kalite düçüklügüne neden olan sinirhhklan a§mayi ve
Fordist emek ôrgütlenmesinin ciddi bir sorunu olan i§e yabancila§ma problemlerini
azaltmayi hedefler.

Esnek üretim düzenlemelerinin getirdigi somut degi§iklikler §u §ekilde


ôzetlenebilir:

1) Esnek üretim sistemleri, üretimde bilgisayarlann geni§ kullammma ve


üretimin bilgisayarlarla kontrolüne dayanmaktadir.
2) Esnek üretimde, üretim sistemi (Fordist lineer düzenlemenin tersine)
hücresel tarzda düzenlenmiçtir. Bu düzenleme tarzmda, makinelerin
birbirlerine biçimsel ve içlevsel yakinhgi soz konusudur.
3) Hücresel düzenleme, bekleme ve nakil sürelerindeki kayip zamam
azaltmakta, bu da üretimin sürekliligini saglamaktadir.
4) Aym zamanda Fordizm’in de bir ilkesi olan süreklilik ilkesi, hücresel
düzenleme ve dizili§le daha ileri bir düzeye çekilmi§tir.
5) Hücresel olarak düzenlenmi§ bir çok makineden olu§an bir sistem, tek
bir iççi tarafindan bile kullanilabilir haie gelmiçtir.
• 6) Bu geli§me iki tür sonuca yol açar: îlk olarak emek gücünden tasarruf
edildigi için emek maliyetlerinin düçmesi; ikinci olarak da, i§çi farkli
makinelerle ilgilendigi ve Fordist çizgisel düzenlemedeki gibi mekana
siki bir biçimde bagimh olarak sürekli aym i$i yapmadigi için, i§teki
monotonlugun ve i§e yabancilaçmanin azalmasi hedeflenir.93

91 A. Sayer; Postfordism in Question, IJURR, Vol: 13, 1989, Aktaran, Belek; a.g.e., s.66
92 Belek; a.g.e., s.66
93 Belek; a.g.e., s.76

36
Harvey’ e gôre; esnek istihdam düzenlemeleri kendi ba§ma iççilerde güçlü bir
hoçnutsuzluga yol açmaz, çünkü esneklik bazen her iki taraf için de avantajh olabilir.
Ama sigorta sahibi olma, emeklilik haklan, ücret düzeyleri ve güvencesi açisindan
bakildigmda, çah§an kesimler üzerindeki bütûnsel etkinin hiç de olumlu
goriinmedigini belirtir. Vine Harvey’e gôre bugünkü içgücü piyasalanndaki egilim;
“çekirdek” iççilerin sayisim azaltmak ve artan ôlçüde, süratle i§e almabilen, i§ler
bozuldugunda da yine aym süratle ve masrafsiz bir biçimde içten çikanlabilecek bir
içgücüne yaslanmaktir.94

Rustin’e gôre Postfordist düzenlemelerin temel amaçlarmdan birisi;


sermayenin organik bileçimindeki arti§m dogurdugu ortalama kar oranlanndaki
dü§ü§ egiliminin tamponlanabilmesi için emek maliyetlerinin düçürülmesidir. Her
türlü düzensiz istihdam biçiminin, sendikasizla§tirma çabalanmn, sosyal güvenlik
sistemlerinin dagitilmasmm; kisaca her türlü emek yanhsi politikaya Fordist
formlannda bile tahammülsüzlügün nedeni budur. Bu dogrultuda Postfordizm,
Fordist sistemin yarattigi sosyal güçlere, sermayenin verdigi politik bir yamt olarak
da gôrülebilir.95 Konuya bu açidan bakildigmda yaçanan degi§im, emegi denetim

altma alma politikalanndaki bir degiçimdir. Fordist birikim rejimi, emek gücünü,
ôrgütlü bir toplumsal güç olarak denetim altma alma çabasmdayken, Postfordist
birikim rejimi (esnek emek ôrgütlenmesiyle), emegi parçalayarak, atomize ederek ve
bireyselleçtirerek denetim altma alma amacindadir.

3. Postfordizm’in Kültürel-Toplumsal Etkileri

Esnek üretim sistemi, sürekli yeni ürünlerin piyasaya sürülmesine, aym


zamanda da ileri düzeyde uzmanla§mi§, küçük ôlçekli piyasalar üzerinde
çahçilmasma olanak tanimiçtir ki, bir ôlçüde bir gerekliliktir bu. Yaçanan durgunluk
ve yogunla§mi§ rekabet ko§ullan, bu tür olanaklann ara§tinlmasmi ve hayata
geçirilmesini, ayakta kalmak için yaçamsal bir mesele haline getirmi§tir. “Kapitalist
karhligin her zaman kilit bir degi§keni olmu§ olan devir hizi, üretimdeki yeni

94 Harvey; a.g.e., s.174


95 M. Rustin; The Politics of Post-Fordism: Or, The Trouble With “New Times", New Left Review,
175 (1989), Aktaran, Belek; a.g.e., s.257

37
teknolojilerin (otomasyon, robotlar) ve yeni ôrgütlenme biçimlerinin (ômegin üretim
aki§min sürmesi için gerekli stoklann radikal biçimde azaltdmasini saglayan “just-in­
time” envanter-akim teslimat sistemi) kullanimiyla çarpici biçimde yükseliyordu.
Ancak, tüketimdeki devir hizi da yükseltilmedikçe üretimdeki devir hizmi
yükseltmenin bir yaran olmazdi. Sôzgeli§i, tipik bir Fordist ürünün yan-hayati be§ ile
yedi yil arasmdaydi; oysa esnek birikim bunu bazi sektôrlerde (ômegin tekstil ve
konfeksiyonda) yan yanya azaltmi§tir, bazi ba§ka sektôrlerde ise (ômegin
“düçünüm” (thoughtware) adi takihm§ olan sanayilerde, yani video oyunlarmda,
bilgisayar yazihm programlannda vb.) yan-hayat on sekiz aym altina inmi§tir. Yani
esnek birikim, tûketim cephesinde, çabucak degiçen modaya çok daha büyük bir
dikkat ve ihtiyaç uyarma yolunda her tûrlü gôz boyamamn seferber edilmesi ve
bunun gerekli kildigi kültürel dônü§üm ile el ele gitmigtir. Fordist modemizmin
gôreli olarak istikrarh estetigi, yerini, farklihgi, gelip geçiciligi, gôsteriyi, modayi ve
kültürel biçimlerin metalagmasim yücelten postmodernist estetigin bütün
mayalanmasma, istikrarsizhgma ve bir yamp bir sônen ôzelliklerine birakir.”96 Bu

durum aym zamanda, (ileride incelenecegi üzere) Fordist modemizmin yaratisi olan
“kitle kûltürû”nden, Postfordist üretim yôntemlerinin ve birikim rejiminin hakim
oldugu postmodemizmin, içine sizip, eklemlenerek kendine maletmeye çahgtigi ve
yeni bir anlam yükledigi “popüler kültür”e geçigi ifade eder.

Fordist üretim sisteminin seri olarak üretilen, standart, tekdüze, sikici,


birbirinin aym olan tek tip ürünlerinden, Postfordizm’in birbirinden farkli, gôsteri§li,
ômrü kisa, bireye ôzel ve ayirt edici niteligi olan ürünlerine geçig, Postfordist
toplumun bireylerinde yeni ihtiyaçlann ortaya çikmasina yol açmigtir. Bu, aym
zamanda yaratilmig bir gereksinimdir. Buna bagh olarak insanlar kullandiklan
ürünlerde kendi kigiliklerini bulmaktadirlar. Durumun farkina varan üreticiler de
reklam aracihgiyla ûrünlerinin bu yônüne vurgu yapmaktadirlar.

însanlara, kendi kigiliklerine uygun olan ürünü seçmeleri yônünde bir telkin
yapilmaktadir. Ômegin bir otomobil ahrken, maceraci bir mizacmiz varsa bir cip,
sportif bir kigilige sahipseniz üstü açik ve hizh bir spor otomobil, gücünüzü ve

96 Harvey;a.g.e., s. 180

38
zenginliginizi ifade etmek için büyük ve pahah bir araba ya da çah$an bir
bayansaniz kullanimi kolay, küçük, sevimli ve feminen hatlan olan bir §ehir içi araci
seçebilirsiniz. Artik Fordist mantik tarafindan üretilen ve herkesin kullandigi tek tip
otomobili kullanmak zorunda degilsinizdir. Ayni çekilde cep telefonu ahrken de
kendi karakterinize en çok nyan ve sizinle bütünle§en modeli seçebilir, hatta
telefonun kapaklarmi her gun degi§tirerek o günkü ruh halinize uygun hale gelmesini
bile saglayabilirsiniz. Bu noktada artik tiiketim mallan insanla§mi§tir, kendi
kiçilikleri, karakterleri, statiileri ve aym insanlar gibi hisleri, duygulan vardir.

Elektronik devrimin, toplumsal açidan yeni kültürel etkile§imin altyapisim


hazirladigi soylenebilir. Artik ev, yaçam süreci içinde merkezi konuma gelmi§
durumdadir ve buna paralel olarak kültürel ya§am da ev içinde belirlenmeye
ba§lami§tir. însanin dünyayi algilamasi, tutum ve tavir geliçtirmesi, eglenmesi gibi
kültürel oluçumlar artik evde, televizyon kargisinda biçimlenmektedir. Bunun dogal
sonuçlanndan biri yogun bireyselleçmedir. Patriyarkal ailenin hizla çôzülmeye
baçlamasi da, bireyselleçme ile birlikte düçünülmelidir. Elektronik medya ya§amm
her alanina girmi§ durumdadir (tele ah§veri§, tele bankacihk, tele check-up gibi). Bu
süreç bir taraftan bireyselleçmeyi arttinrken, diger taraftan da bireyin denetimini
kolaylaçtirmaktadir.97

Teknolojik devrim yalniz üretim sistemini ve buna bagh olarak toplumsal


ili§ki kahplanm etkilemekle kalmami§, ba§ta ileti§im devrimi toplumsal hayatin bir
çok alamnda ve siyasal düzende büyük sarsmtilara yol açmi§tir. Ôzellikle 20.
yüzyihn son çeyreginde, ileti§im devrimi büyük bir toplumsal etkinlik kazanmi§ ve
tam bir denetim kurmu§tur. “Artik insan için gerçek, dokundugu, gôrdügü bir §ey
degildir; gerçeklik insana medya tarafindan bir dil süreci içinde yansitilmaktadir.
îletiçim araçlan ya da bir baçka deyi§le medya, kendine ôzgü sembol ya da
metaforlarla insanm kültürel çerçevesini yeniden üretmektedir.”98 Sonuç olarak bu

süreçte, bir taraftan toplumsal kahplar degi§iklige ugramakta ve yogun bir


bireyselle§me one çikmakta, ôte yandan gerçek ile kurgu arasmdaki fark ortadan

97 Çaylan; a.g.e., s. 153 ■


98 Neil Postman; Amusing Ourselves to Death: Public Discourse in the Age of Showbusiness, New
York, 1985, Aktaran, Çaylan; a.g.e., s.153

39
kalkmakta ve iç içe geçmektedir. Bu durum ise, medyaya bugüne dek gôrülmemiç
ôlçekte bir denetleme ve yônlendirme gücü saglamaktadir."

99 îletiçim alaninda yaçanan teknolojik devrim, uluslararasi iletijim düzeni, bu süreçteki pazar iliçkileri
ve medya emperyalizmi gibi konular hakkinda bkz. îrfan Erdogan; Dûnyanin Çarpik Düzeni —
Uluslararasi îletiçim, Kaynak Yayinlan, Ocak 1995, Istanbul

40
ÎKÎNCi BÔLÜM
KÎTLE KÜLTÜRÜ VE POPÜLER KÜLTÜR

I. Kültür Kavrami ve Popülcr Kültûr Açismdan Anlami

Kültür konusu, sosyal bilimler içinde yer alan bir dehlizdir. Bugün gelinen
noktada, antropoloji, sosyoloji, siyaset bilimi, tarih, dil bilimi, edebiyat, sosyal-
psikoloji, ileti§im ve akla gelebilecek daha bir çok farkli disiplinin ilgi alanina girmi§
bulunmaktadir. Her bir disiplinin kavrama bakiçi kendi cephesinden olsa da son
kertede kültür konusu disiplinlerarasi bir alandir. Bu da kültür çahçmalannda büyük
bir çeçitlilik ve zenginlik unsuru oluçturur.

Kültür üzerinde uzla§ilmi§ bir tanim yoktur. O derece ki, kültürle ilgili
yüzlerce tanimdan sôz edilebilir. Kültür üzerine çah§an hemen her yazar ve dü§ünür
kendince bir tamm getirmi§tir. Her defasinda da farkli biçimlerde ve farkli ôgelere
agirhk vererek tammlanmiçtir. Bir tanimi ele alarak, tam bir tamm oldugunu
sôylemek pek mümkün degildir ama nelerin eksik oldugunu belirtmek olanakhdir.
Literatürde, ne denli uçsuz bucaksiz oldugu yukanda deginilen kültür konusunda
sadece kavramm tanimi üzerinde bile sayfalar süren ciddi tarti§malar bulunmaktadir.
Her bir disiplin için kültürü tammlarken belli gereklilikler vardir. Yine aym §ekilde
herhangi bir disiplin ekseninde yapilacak her bir ôzgül çahçmanm da yine kendi
gereklilikleri sôz konusudur. Bu nedenle burada çeçitli disiplinlerin, farkli
akimlannm-okullannin ve bunlann yazarlannm geligtirdigi tammlan siralamanm ve
tartiçmanin fazla bir anlami olmayacaktir. Burada ônemli olan, konuya popüler
kültür ve siyaset bilimi ekseninde gerçekçi bir biçimde nasil bakilmasi gerektigini
ortaya koymaktir.

îlk olarak sôylenmesi gereken §udur ki; kültürü, sanat, bilim, ôrf-adetler,
gelenekler, inançlar baglaminda ve bunlann kar$ihkh iliçkilerinin toplami, bütünü
olarak gôren yakla§imlar bu çah§manm içerigini olu§turmakta eksik ve yetersiz

41
kahrlar. Bir ômek vermek gerekirse, pek bilinen bir tamm clan, bir çok disiplinde
ônemli bir kaynak olarak baçvurulan ingiliz antropolog E. B. Taylor’in kültür
tammina deginilebilir. Taylor’a gôre; “kültür (ya da uygarhk), insanin, bir toplum
üyesi olarak edindigi bilgi, inanç, sanat, hukuk, ahlak, tore ve him diger yetenek ve
ah§kanhklan içeren karmaçik bir bütündür”.100 Gôrüldügü üzere bu tammda kültür

ve uygarhk bir tutulmaktadir. Vine tamm uyannca kültür, bir ôgeler toplamindan
ba§ka bir §ey degildir. Taylor’in tammmda, iktisadi (üretim ili§kileri baglaminda) ve
siyasi (ideoloji ve hegemonya baglaminda) kategoriler saf di§i edilmiçtir. Kültürü
ôgeler toplami ya da ya§am biçimleri olarak üstyapisal nitelikleriyle veren ve altyapi
ile iliçkisini kurmadan di§sal bir anlayi§la apolitik olarak tammlayan yakla§imlar
popüler kültür incelemelerinde, ônemli yanli§lar dogurabilir.

“Dolayisiyla, kültür belli bir zamanda, belli bir teknolojik yapida, insanlann
“yaçam biçimlerinin tümü” olarak (R. Williams) genelle§tirilerek ele almabilir; fakat
kültürü anlamada, sosyal üretimin yapihç tarzmin getirdigi egemenlik ve
mücadeledeki iliçkiler ve farklila§malar çok daha ônemlidir. Bütünleçtirici tammda,
kültür, herkese mal edilir, herkes için tutulur; herkes için, dü§manlara kar§i,
dü§manlan gerektiginde yok ederek, insanlan dü§manlara kar§i harekete geçirerek,
korunur. Kültür, ne herkes için aymdir, ne herkes için üretilir, ne de herkes tarafindan
ortak ve hakkaniyet ôlçülerine gôre kullamhr. Kültür mülkiyet ili§kilerinin bir
parçasidir; mülkiyet iliçkilerine bagh olarak, bazi insanlar kültürel üretimde,
maddiligin (yapilanin, üretilenin) sahipleridir, digerleri ise sadece üretilenin ücretli
üreticisi, bazilarmm satin ahcisi, kullamcisi, tüketicisi ve ta§iyicisidirlar. Materyalin
ve kültürün üretiminde, kapitalist düzenlerde, mülkiyet ili§kileri egemendir.”101

Kültür üzerine irfan Erdogan’ in yukanda degindigi noktalar, popüler kültürün


maddi temelinin kavranmasmda açiklayici niteliktedir. Kültür son kertede tarihsel bir
sürecin ifadesidir. Ancak sadece geçmiçi tanimlamaz, bugünle de ilintilidir, gündelik
ya§amin içinde ve gündelik iliçkilerin aynlmaz bir parçasidir. Kültür tanimlannm bir

100 Bozkurt Güvenç; Kültür Konusu ve Sorunlanmiz, Remzi Kitabevi, (IL Baski) 1985, Istanbul,
s.2
101 Irfan Erdogan; “Popüler Kültür: Kültür Alaninda Egemenlik ve Mücadele”, Popüler Kültür ve
Iktidar, Derleyen; Nazife Güngôr, Vadi Yayinlan, 1999, Ankara, s.20

42
çogunda ise kültür kavraminin bu son ôzelligi (bugünü de kapsamasi) gôz ardi
edilmektedir. Oysa bu çah§manin ana iki kavrami olan popüler kültür ve siyaset
kavramlan bugünle, gündelik ya§am ve ili§kilerle bagmtihdir. Popüler kültür
gündelik yaçamm kültürüdür. Dar anlamiyla i§gücünün/emegin yeniden üretimi
sürecine iliçkindir. Bugün gelinen noktada ise bu süreç içerisinde insanlara
kapitalizmin sundugu tüketim olanaklanni anlatir. Geniç anlamiyla ise kapitalist
ya§am tarzmin ideolojik olarak yeniden üretilmesinin ônkoçullanni hazirlar ve
statükonun yayilma ve onaylanma ortamim yaratir. Bu açidan bakildigmda yine
Erdogan’m deyimiyle “kültürle üretilen, belli biçimdeki maddi yaçam ve bu ya§amm
ideoloji ve bilincidir.”102

î§te tüm bu nedenlerden dolayi bu çahçmamn kültür kavramina bakiçi;


popüler kültür temelinde (popüler kültürün bugün gelinen noktada kapitalizmin kitle
kültürü tarafmdan kuçatilmiç ve iyiden iyiye kitle kültürüne dônü§mü§ olmasi
baglaminda) iktisadi, popüler kültürün kapitalizmin ideolojisini yayma iglevi gôrmesi
açisindan siyasi, ve hem popüler kültürün hem de siyasetin gündelik ya§ama ili§kin
olmasi nedeniyle güncel kategorileri içerir.

H. Yüksek Kültür - Alçak Kültür

Yüksek ve alçak kültür konusu, 20. yüzyil boyunca en çok tarti§ilan ve


üzerine sayisiz incelemeler yapilan alanlardan birisi olagelmi§tir. Genel olarak
kültürle ilgili incelemeler de, yine bu son yüzyilda hiçbir zaman tek bir akademik
disiplin içinde yapilmamiç, aksine kültür incelemeleri disiplinlerarasi bir konuma
gelmiçtir. Sosyoloji, sosyal psikoloji, kültürel antropoloji, siyaset bilimi, iletiçim
bilimi, tarih, ekonomi gibi sosyal bilimlerin bir çok dali kültürle ilgilenmi§lerdir ve
kültür incelemelerinde de bu bilim dallanndan yararlamlmiçtir. Yüksek ve alçak
kültür ikiligi, kitle kültürü ve popüler kültür tarti§malannda da ône çikan konulardan
biridir.

102 Erdogan; “Popüler Kültür: Kültür.......*, s.20

43
Tutucu okullar, kültüre yüksek ve alçak grupla§tirmasi içinde yakla§mi§lardir.
Yüksek kültür denince akla ilk gelen isim Matthew Arnold'dur (1822-1888). §air,
egitimci, okul müfetti§i ve edebiyat ele§tirmeni Matthew Arnold, kültürü saghkh
demokratik devletin ônemli ôgesi ve “dünyada dü§ünülen ve sôylenen en iyiyle
kontak” olarak gôrmüçtür. Amold’a gore kültür, güzellik, zeka ve mükemmellik gibi
karakterlere sahiptir. Bu karakterleri bütün insan toplumlan için ayni olarak varsayar.
Daha iyi bir dünya ancak daha çok insamn bu kültürü payla§masiyla mümkündür. Bu
“kültürel elitizm”e gôre, alçak kültürün büyük kismi kô§ede bucakta yer alan, ciddiye
almaya bile gerek olmayan degersiz bir sosyal olgudur. Alçak kültürü temsil eden
popüler kültür veya kitle kültürü bayagi, degersiz ve zararh olarak degerlendirilir. Bu
baglamda, “alçak kültürlerin” medeni toplumun mahvi yônünde çahçtigi ve modem
toplum için büyük bir tehlike oldugu sürekli vurgulanmi§tir:

Ômegin, Oswald Spengler (1980), Bati’nm Gerilemesi (The Decline of the


West) adh kitabmda, 1900’lerin ba$mda, batinm “sonbahan” ya§adigi ve beyaz
olmayan irklarm, ozellikle “san tehlikenin” Avrupa’yi yikacagmi savunmuçtur. Buna
benzer gôrüçü Pareto, Nazi Alman aydinlan, daha sonra Ortega Y. Gasset ve T.S.
Eliot gibiler de paylaçirlar. Ba§ta liberal olan, ancak sonradan tutuculuga saplanan
Ortega Y. Gasset (1957), “Kitlelerin Baçkaldirisi ” kitabmda egemen smiflann
korkulanm dile getirir: Gasset’e gore seçkinsiz bir toplum asla düçünülemez ve kitle
gücü çeteciliktir. T.S. Eliot bu kaygilarla, “Kültürün Tanimlanmasi Üzerine Notlar”
adh kitabmda, “kültür standartlanmn” gitgide geriledigini belirtir ve gelecek
zamanda hiçbir kültürün kalmayacagmi savunur: Eliot’a gore tek kurtanci;
Huistiyanhk ve seçkinliktir. Çünkü “yeni egitilmi§ kitleler kültürü iletme i§ine
girince” kültürü yozla§tmni§lardir. Eliot bu düçüncelerinde o denli ileri gider ki,
buijuva demokrasisinde belli bir toplumsal düzeyin altmdaki kiçilere egitimin yasak
edilmesini savunur. Benzer çekilde, Dwight MacDonald da 1960’lara gelindigini ve
bunda suçlunun kitle/popüler kültür oldugunu sôyler. Dolayisiyla, tutucu okulun her
yeni ku§agi, uygarhgm tehlikede oldugunu, bu nedenle medeniyeti korumak
gerektigini, yoksa sonun “ufukta” oldugunu ileri sürmü§tür.103

103 Irfan Erdogan ve Korkmaz Alemdar; Ôteki Kuram - Kitle îletiÿimine Yakla§imlann Tarihsel
ve Eleçtirel Bir Degerlendirmesi, Erk Yayinlan, 2002, Ankara, s.263,264

44
Bu yaklaçimda yüksek kültürün kavramsal ziddi olarak kitle kültürü alinir. Bu
anlamda kitle kültürü; düzeyi dü§ük olan, sayisal bakimdan çogunluga hitap eden,
herhangi bir degeri olmayan, degersiz ve zararh bir kültürdür. Tutucu yakla§imlara
gôre, popüler kültürde de yüksek kültürün ôgelerine rastlanmaz. Çünkü yüksek
kültür geni§ bir tabana ait degildir, yalnizca seçkinlerin kültürüdür ve geçmi§in
yüksek kültür ürünlerini (klasikleri) içerir. Halkrn kültürü / halka ait olan kültür
olarak ele almdiginda popüler kültür, yüksek kültürün bu ôzelliklerini karçilamaz.
Bugünkü kullanim biçimiyle ele almdiginda ise kitle kültürüyle bir tutulur ve daha da
olumsuz bir anlam yüklenir. Sonuç olarak yüksek kültür — alçak kültür ikileminde ele
alindiklannda hem kitle kültürü, hem de popüler kültür, péjoratif bir anlam
yüklenerek “alçak kültür” olarak degerlendirilirler.

in. Kitle Kültürü

Kitle kültürü, kapitalist ekonomi düzeni ile ilgili bir kavramdir. Ortaya çiki§i
da yine féodal toplum yapismdan ve onun üretim biçiminden, kapitalist toplum
yapisina ve yine kapitalist üretim biçimine geçiçle ilintilidir. Kitle kültürü
kapitalizme ait bir kültürdür ve kapitalist ekonomi tarafindan yaratilmi§, üretilmi§ bir
kültür biçimidir. “Kitle kültürü tekelci kapitalizmin hem mal hem de imajlar sati§mi
yapan, uluslararasi pazann degi§melerine ve ihtiyaçlanna gôre biçimlenip degi§en,
ônceden yapilmiç, ônceden kesilip biçilmi§, paketlenip sunulmuç bir kültürdür.
Kapitalizmin kendi için üretirken ve gasp ederken, bu amaçla, kitleleri ücretli kôle
olarak kullanarak ‘kitleler için’ yaptigi üretim ve bu üretimle gelen ‘ya§ami yapma
yoludur.’”104

Kitle kültürü endüstrile§me ile birlikte gelir. Kitle kültürü, kitle ileti§iminin
oldugu modem kitle toplumunun tipik kültürü olarak nitelenir. Ticari firmalar ve
devlet tarafindan üretilen endüstrile§mi§ kültürdür. Kitle kültürü yukandan açagi
dogru üretilip dagitihr. Yaratilan kültürel ürün, kullanilan ve yaçanan günlük
gerçeklerin bütünle§ik bir parçasidir. Degeri ise kullamm degeri ile degil pazardaki
degiçim (exchange) degeri ile ôlçülür, be nedenle meta feti§izmi biçimini almiçtir.

104 Erdogan; a.g.m., s.22

45
Kitle kûltürü halk/folk karakterini koruyan kültür biçimleriyle sürekli gerginlik
içinde varhgmi sürdürûr.105

Kitle kültürü ôzünde pazarlanabilir bir karakterle biçimlendirilmi§tir.


Kapitalist toplumun kitle kültürü ticarilikle birlikte varolur. Kitlelere kültür
satilmahdir ve bu durumda kültür; mümkün olan en geni§ izleyici kitlesine satilan
maldir. îzleyiciler de bu durumda potansiyel ahcdardu. Bu tür kültürel üretimde
estetik ôlçü ortadan kalkar ve ba§an ürünün muhtemel-ahcilanmn sayismin hesabi
tarafindan ôlçülür. Bu hesaplama artist, yazar, yônetici veya izleyici-tüketici
tarafmdan degil, kitle kültürü tacirleri ve pazarlamayla ilgili profesyoneller
tarafindan yapihr. Bu profesyoneller tüketim toplumundaki ekonomik kurallara
uyarak karar verirler.106

Kitle kültürü; kitle üretimini - kitle üretim araçlanm, kitle tüketimini -


tüketicisini - toplumunu, ve bu ikisi arasindaki bagi kuracak kitle iletiçimini - kitle
ileti§im araçlanm gerektirir. Bugünkü haliyle yabancilaçmanin dayandigi son
noktadir. Her türlü farkhla§mayi ortadan kaldmr, tek-tiple§tirir (aymlaçtmr),
homojenle§tirir. Bireyselle§meye ônem verdigi iddiasindadir ancak bireysel farkhhgi
kitlesel bir biçimde yok eder, bireylerin yam sira tüm toplumu aymlaçtinr. Bireysel
farkhhk iddiasi, tüketim aracihgiyla kendini yaratma baglaminda bireysel
ôzgürlükler ve tercih bolluguna dayamr fakat bu tercih McDonald’s ile Burger King
veya Coca-Cola ile Pepsi-Cola arasindaki tercih ôzgürlügünden ôteye gitmez.
Bunlann arasinda ôzgürce seçim yaptigim sanan tüketiciyi kôlele§tirir.

Ünsal Oskay’a gôre; “Kitle kültürü, yôneten ile yônetileni, varhkh ileyoksulu,
ôzgür olan ile ozgür olmayani, mutsuz insan ile onu mutsuz kilan toplumsal realiteyi
ôzdeç kilacak bir yamlsama oluçturma içleviyle üretilir. Kitle kültürünün tüketicisi
oldugumuz anlarsa, ya§adigimiz bu realite ile ba§a çikamayacagimizi dü§ündügümüz
anlardir. Realitenin gerçek yüzünü gôrmekten ‘kaçmak’ istedigimiz anlardir. Bize aci

105 trfan Erdogan; “Popüler Kûltürde Gasp ve Popülerin Gayri Meçrulugu”, Dogu Bâti Dergisi -
Popüler Kültür Ôzel Sayisi, Felsefe Sanat ve Kültür Yayinlan, Sayr.15,2001, Ankara, s.80, 81
106 Erdogan; “Popüler Kültürde Gasp........”, s.81

46
veren toplumsal realite karçisinda, deyi§ dogruysa, unutmaya, amneziye sigmdigimiz
anlardir.”107

Hall ve Whannel, C. Wright Mills'den Q.D. Leavise’e, Ortega y Gasset’e,


Orwell’e kadar, bir çok kitle kültürü eleçtirmeninin gôrüçlerinden hareketle
derledikleri ve kitle kültürünün iÿlevlerine yônelik olan ele§tirileri §oyle
siralamaktadir: Bir avuç insamn elinde toplanmiç bulunan iktidar, kitle kültürünün
inceltilmiç manipülasyon teknikleriyle sürdürûlmektedir; kitle kültürü, kitlesel olarak
bir formüle gore üretilen ve yaraticihga yer vermeyen bir süreçtir; insanlar bu kültûr
nedeniyle toplumun katihmcilan yerine, baçkalanmn ürettiklerinin edilgin
tüketicileri haline gelmi§lerdir; kitle kültüründe medya bize yapay bir dünya
gôrünümü sunar ve gerçeklik duygumuzu tanimlar, yaçantimizi basmakahp yargilar
§eklinde düzenler; kitle kültürü bizi birbirimize benzer hale getirir; kitle kültürü halk
sanatim yok eder, popüler sanatin kokünü kurutur ve yûksek sanati tehdit eder;
medya, kitle kültüründe gereksinimlerimizi ve arzulanmizi tatmin ettigini iddia eder,
ancak gerçekte sômürür; kitle kültürü vasathgi over ve siradanhgi yüceltir; kitle
kültürünün tanimlayici bir unsuru da kiçilik kültürüdür ve kitle, kamusal topluluklan
yerinden ettikçe, hakiki insanin yerini de kigilik kültü (yani insamn ne oldugunun, ne
yapmi§ oldugunun degil, imajmm, gôrünen yüzünün vurgulanmasi) ahr; kitle kültürü
ürünleri insanlann gerçeklikten kaçmalanna imkan verir.108

Hall ve Whannel, kitle kültürünün tüm bu ôzelliklerinin, C. Wright Mills'in


"iktidar Seçkinleri" adh çah§masindaki §u tespitleriyle genel olarak ôzetlendigini
belirtirler:

Medya kitle insamna kim oldugunu anlatir - ona kimlik kazandirir. •


Medya kitle insamna ne olmak istedigini anlatir - ona hirs, beklenti ve
tutkular kazandirir.
Medya kitle insamna buna nasil ulaçacagim anlatir - ona teknigi kazandirir.

107 Ünsal Oskay; “Kitle Kültürü Popüler Kültürü Kuçatirken...”, “Yikanmak istemeyen Çocuklar”
Olahm, Yapi Kredi Yayinlan, Nisan 2001, Istanbul, s. 152
108 S. Hall ve P. Whannel; The Popular Arts, London, Hutchinson, 1964, Aktaran, Erol Mutlu;
“Popüler Kültürü Eleçtirmek”, Dogu Bah Dergisi - Popüler Kûltür Ôzel Sayisi, Felsefe Sanat ve
Kültür Yayinlan, Sayi:15, 2001, Ankara, s.21

47
Medya kitle insamna ôyle olmadigi halde ôyle oldugunu nasil dü^ünecegini
anlatir - ona kaçi§ imkani verir.109

Kitle kültüründe (ômegin Amerikan kültüründe), hem çoklu parçalanmalar


hem de homojenlik egemendir. Kültûrel farkhhklar ve parçalanmalar oldukça
anlamsiz yagam stili seçimlerinde olmaktadir. Bu seçimler çogu kez gerçek
yaraticihktan, enegiden ve ôznellikten yoksundurlar. Bireyin hangi yiyecegi-içecegi,
hangi giyecegi ya da e§yayi seçecegi konusu ve bu seçim süreci, sanki yaraticilik ve
kiginin kendisine ôzgü seçimi olarak benimsetilmeye çahgilmaktadir. “Reklamlardan,
indirimlerden, modadan, markadan, yaratilmig statüden vb geçerek yapilan
tercihlerin oznelligi kendinin yarattigim sandigi fakat oligopolist homojenligin ôznel
samlan ôznel olmayan sahte-ôznelligidir. Kapitalist endüstriyel yapilardan geçerek
var olan farklilik ve çokluk, McDonalds’daki gibidir: Belli seçenekler içinde verilen
standartlagtinlmig çogulculuk, farklilik.”110

Kitle kültüründe tüketici etken bir konumda gôsterilmek istenmesine ragmen,


tüketicinin konumu ashnda edilgindir. Çünkü kitle kültürü ve kitle kültürünün
ürünleri, bu ürünlerin tüketicisi olanlann uzaginda ve denetimi digmdaki
kuruluglarda, karar odaklannda, igletmelerde tasarlamr, dizayn edilir ve üretilir. Bu
agamalarda bulunmayan tüketicinin etkin oldugu tek (sahte) an, kitle kültürü ürünleri
arasmda tercihte bulundugu andin,

Oskay da bireyin kitle kültüründeki edilgin konumuna igaret eder ve bu


konumun, “potansiyel mügteriler” (clientile) olarak gôrülen bireylere tamnmig olan
“temsili” bir yer oldugunu belirtir. Oskay’a gôre, kitle kültürü ürünü kitaplan,
plaklan, müzikleri, fïlmleri, konfeksiyon igi giysileri, TV parodilerindeki esprileri ve
deyig biçimlerini üretenlerin “kafalanndaki” insanlar olarak yer ahnz bu kültürün
üretim sürecinde. Bizim neleri sevip sevmeyecegimizi, nelerden korkacagimizi,
kimleri kiskamp kimlere hayranhk duyacagimizi, kimleri küçük gôrerek
kendimizden hognutluk duyacagimizi, kalitatif ve kantitatif aragtirmalar da yaptirarak

109 S. Hall ve P. Wharmel; The Popular Arts, London, Hutchinson, 1964, Aktaran, Mutlu; a.g.m.,
s.21,22
110 Erdogan - Alemdar; Ôteki Kuram----- , s.261

48
ortaya koymaya ve bizim fiili “kimligimizi” mümkün oldugu kadar tasvir edilmi§ bir
biçimde gôrmeye çahÿirlar. Bundaki amaç, bizlere, gerçekten estetik degeri olan,
bize uygun bir bilgilenim saglayabilecek, bugünkü toplumsal realitemizi
degi§tirebilmek için arada §oyle bir durup dinlenmemizi saglayacak eglenim
olanaklan sunmak degildir. Tersine, ■ bizi, bugünkü toplumsal realitemizin içinde
kalmaya ikna edici, bunu degi§tirmenin gereksizligini ve umutsuzlugunu kamtlamaya
yônelik bir amaç taçir kitle kültürü.111

A. Serbest Zaman / i§lik-Di§i Zaman (Leisure) Kavrami

Kitle kültürü kavraminm tarihsel arka plamna, ortaya çiki§ina bakildiginda


“serbest zaman (Leisure)” olgusu belirleyici bir konumdadir. îlkel toplum dônemi
ayn tutulursa kôleci, féodal ve kapitalist toplum dônemlerinde serbest zaman sadece
belli kesimler için varohnuçtur. Bu üç donemde emek-di§i bir ya§am olanagma ve
bo§ zamana sahip olabilmenin ko§ulu sirasiyla kôle sahibi, toprak sahibi ve iiretim
araçlannm sahibi olabilmekti. Ünsal Oskay’m belirttigi gibi dü§ünsel, sanatsal ve
kültürel faaliyette bulunanlar da bu ôzgür insanlar ya da daha sonralan bu ôzgür
insanlar için seçilmiç ve yeti§tirilmi§ ba§ka kôleler olmu§tur.112

Vine bu üç dônemin ortak belirleyici ôzelligi, bu dônemlerde ôzel mülkiyetin


bulunmasidir. îlkel toplumlarda ozel mülkiyet kavrami henüz oluçmadigi için
çahçan - çah§tiran, ôzgür - kôle, varhkli - yoksul, yôneten - yônetilen aynmi
yoktur. insanlar dogamn nimetlerinden e§it bir biçimde yararlamrlar ve üretimlerini
sadece kendileri ve topluluklan için yaparlar. Kitlesel çapta bir üretime geçilmemiçtir
ve insanlann birbirleri üzerinde tahakkümü yoktur. î§ zamam da, i§lik di§i zaman da
insanlann kendi iradeleriyle ôzgürce belirlenmektedir. •

Kôleci ve féodal toplum dônemlerinde katiksiz olarak var olan bu serbest


zamana sahip olma ve olamama aynmi kapitalist sanayi toplumunda da belli bir sûre
geçerli olmu§tur. Ôzgürlügün ve kôleligin belirleyici ko§ullanndan biri emegin

111 Oskay; “Kitle Kültürü Popfiler..__ ”, ,s.l52


112 Ünsal Oskay; “Modem Toplumda ‘Serbest Zaman’in l§e Koçulmasi”, “Yikanmak istemeyen
Çocuklar” Olahm, Yapi Kredi Yayinlari, Nisan 2001, Istanbul, s.187

49
verimliligidir. Emegin verimliligi yükseldikçe üretimin süresi kisahr ve iglik di§i
zaman artar. Bir birim üretim için gerekli olan zamam emegin verimliligi belirler.
Sanayi devrimiyle birlikte bu konuda çok onemli geliçmeler olmu§ ve teknoloji
faktôrü üretimin girdileri arasina dahil olmuçtur. Makinele§me ve otomasyon arttikça
emek yogun üretimden sermaye yogun üretime geçilmi§tir. Bu durum sonucunda
çah§ma saatleri azalmi§ ve ilk kez çah§an kesimler için kendi insanal (insani)
geliçimlerini saglayabilecekleri bir iglik di§i zaman olu§mu§tur.

Bu geli§melerin yam sira tüm bu kôleci, féodal ve sanayi toplumlarmda o ana


kadar var olan tüketim anlayiçi da degiçmeye ba§lar. Bu üç dônem boyunca çahçan
kitlelere açilanan etik; çok çahçip çok üretmek, fakat kanaatkarlik içinde az tüketmek
ohnu§tur. Tüketimden sakinmak ve kanaatkar olmaya devam etmek i§çiler için,
çah§an kesimler için 19. yüzyil boyunca zorunlu bir §ey iken, bunun 19. yüzyil
sonlannda hafiften ba§layip, 20. yüzyihn ikinci yansmdan itibaren tüm agirhgi ile
degi§mi§ bulunmasi ilginçtir. Mutlak yoksulla§tirmadan gôreli yoksulla§tinma geçi§
bunu gerektirmi§tir. Ama, yine de çarpici bir degi§imin yaçandigi da
unutulmamahdir. Için asil ilginç olani, hedonistik etigin tüketim boyutunun çah§an
kesimlere agilanmasmdan varhkh kesimlerin ve yônetici elitin de korkmamasidir.
Daha dogrusu, yanm yüzyilhk bir sûre içinde, tüketimin bu kesimlere açilmasinm
igçileri ve çali§an kesimleri sisteme entegre etmekte i§e yarayabilecek onemli bir
yôntem olabilecegini ke§fetmi§ oluçlandir. Üzerinden atamadigi korkusu, iççilerin ve
çahçan kesimlerin çah§ma saatlerinin kisaltilmasi ile artabilecek serbest zamanlannin
bu insanlarca sisteme karçi eleçtirel bir baki§ tarzi geliçtirmekte kullanihp
kullamlamayacagi konusunda olmu$tur."^

Kolayhkla anla§ilabilecegi gibi kitle kültürûnün ortaya çiki§mm nedeni tam


da bunu ônlemektir. Kitle kültürü sayesinde insanlann yeni yeni kazanmaya
baçladiklan serbest zamanlan ellerinden ahnarak, kendi insanal geli§imlerini
saglayip kendilerini yaratmalan, bilinçlenmeleri ve bu sayede ya§amakta
olduklanndan daha farkh bir hayatm olabilecegini düçünmeleri engellenir. Bu, kitle
iletiçim araçlan sayesinde yapihr. Bu çekilde yaratilan sahte bilinçle tüketim

113 Oskay; “Modem Toplumda.__ ”, s. 189-190

50
pompalamr ve insanlara daha fazla tüketerek ôzgürleçebilecekleri dü§ündürülür. Vine
bu yolla sahte mutluluklar eide eden kitlelerin sisteme entegre olmalan kolaylaçir.
Tüketimin kitlesel bir biçimde artmasi ve giderek bir çilginhga dônüçmesi yine
egemen simfm ekonomik açidan güçlenmesine yol açar. Ekonomik güç ise siyasal
gücü getirir. .

B. Frankfurt Okulu ve Kitle Kültürû

Frankfurt Okulu, Rus devriminin etkisiyle Marksizme yônelen genç Alman


aydinlardan biri olan Felix Weil adh doktora ôgrencisiyle baçlayan bir projedir.
1922’de yapilan bir seminer ile baçlayan bu süreç, 1923’te Frankfurt Universités!
bünyesinde kurulan yan ozerk bir ara§tirma bôlümü ile kurumlaçir. Toplumsal
Araçtirma Enstitüsü’nün ilk müdürü Viyana Üniversitesi’nden gelen Grünberg’dir.
Enstitünün kuruldugu ilk yil, henüz felsefe doçenti olmu§ olan Max Horkheimer,
1929’da Granberg’in emekli olmasiyla en kidemli üye olarak onun yerine atamr.
Horkheimer, enstitünün çahçmalanna farkh bir yôn verir ve “toplumun ekonomik
ya§ami ile bireyin psikolojik geliçimi ve kültürel degiçmeler arasmdaki kargihkh
ili§kiler” konulanna egilir?14

Horkheimer ile birlikte enstitüde yeni bir kadro olu§ur. Bunlar arasmda en
ônemlileri, Heidegger’in eski asistam felsefeci Herbert Marcuse, gruptan 1930’larda
aynlacak olan psikanalist Erich Fromm, edebiyat sosyolojisi alaninda çahçan Leo
Lowenthal, iktisatçi Pollock ve Adorno’dur. Frankfurt Okulu ya da “ele§tirel teori”
olarak bilinen dü§ünceler toplami Horkheimer, Adorno ve Marcuse’ün ürünüdür.

Almanya’da Nazilerin iktidara gelmesi ile Okui için zor bir donem
ba§lami§tir. 30 Ocak 1933’te iktidara gelen Hitler, Mart ayinda enstitüyü devlete
kar§i egilimler ta§idigi gerekçesi ile kapatmi§tir. 1934’ten itibaren Frankfurt Okulu
üyeleri ABD’ye yerleçmeye ba§lami§lar ve 1935 yihnda Kolombiya
Üniversitesi’nden gelen davetle Toplumsal Araçtirmalar Enstitüsü New York’ta

yeniden kuralmuçtur. 1950’lere kadar ABD’de çahçmalanm sürdüren Okui,

114 Ayhan Erol; Popüler Müzigi Anlamak - Kültürel Kimlik Baglaminda Popfiler Mfizikte
Anlam, Baglam Yaymlan, Kasim 2002, Istanbul, s. 32, 33

51
Horkheimer ve Adorno’nun Bâti Alman Hükümeti’nden aldigi davetle Almanya’ya
donmesiyle Frankfurt’ta yeniden kurulmuçtur. Marcuse ve Lowenthal ise ABD’de
kalmiçlar ve bir daha Almanya’ya dônmemiçlerdir.115

Tom Bottomore, Enstitü’nün tarihinde dort farkli dônemin oldugundan soz


eder. Bunlardan ilki 1923 ile 1933 arasmdaki dônemdir. îkinci dônem, Enstitü’nün
etkinliklerini yôneten bir ilke olarak yeni-Hegelci ele§tirel teorinin ayirt edici
fikirlerinin açikça ortaya konuldugu 1933 ve 1950 arasmdaki sürgün dônemidir.
1950’de Enstitü’nün Frankfurt’a donmesiyle birlikte ele§tirel teorinin esas fikirleri
bir çok temel metinde ortaya konulmu§tur ve Alman toplumsal dü§üncesi üzerinde
ônemli bir etki yaratmiçtir. Ôzellikle 1956’dan sonra da Avrupa’mn büyük bir
kismmda ve Amerika’da Okul’un etkisi iyice yayihm§tir. Bu dônem Frankfurt
Okulu’nun düçünsel ve siyasal en büyük etkiye sahip oldugu dônemdir ve 1960’lann
sonlannda radikal ôgrenci hareketinin hizla büyümesi ile zirveye ula§mi§tir.
Bottomore’a gore, 1970Terden itibaren Okul’un etkisinin çôkmeye yüz tutugu
dôrdüncü dônem ba§lami§tir. Bu dônemde, Marksist kuramdan ciddi ôlçüde
uzakla§dmi§tir. Bununla birlikte Marx’m tarih ve modem kapitalizm teorilerinin
yeniden ortaya konulan biçimlerinde ve toplumsal bilginin olabilirliginin §artlanmn
yeniden eleçtirisinde ôzgün bir biçimde Jürgen Habermas116117
tarafmdan da
geliçtirilmigtir.11^

1. Frankfurt Okulu’nda Kitle Toplumu

Frankfurt Okulu’nun kitle toplumu kurammda iki tema hakimdir: Bunlardan


ilki, yogun ekonomik ve teknolojik geligme kar§isinda geleneksel toplumsallaçma
kurumlannm zayiflamasidir. îkincisi ise, insamn emek ve etkinligi sonucu ortaya
çikan nesnelerin insan kontrolünün diçinda gôrünen bagimsiz ôzerk güçlere

115 Besim F. Dellaloglu; Frankfurt Okulu’nda Sanat ve Toplum, Baglam Yaymlan, Ekim 2001,
Istanbul, s. 19,20
116 Habermas’m Horkheimer ve Adomo üzerine bir incelemesi için bkz. Jürgen Habermas; “Mille
Aydinlanmanm Kôrdügümü: Max Horkheimer ve Theodor Adomo”, Adomo: Kitle, Melankoli,
Felsefe (Ôzel Sayi), Cogito.Yapi Kredi Yaymlan - Üç Ayhk Düçünce Dergisi, Sayi: 36 - Yaz 2003,
Istanbul, s.85-108
117 Bu konuda aynntih bilgi için bkz. Tom Bottomore; Frankfurt Okulu, Vadi Yaymlan, Eylül 1997,
Ankara, s. 7-12

52
dônü§tûgü kültürün artan somutlaçmasidir. Bôylece, kitle toplumunun parçalanmiç
insam, anlaçdmaz bir zorunluluk tarafindan yônetilmektedir.118

Kitle toplumunda geleneksel baglar yok denecek kadar azdir. Belli çikarlar ve
fikirlere dayanan tutarh halk, giderek ortadan kalkmi§, yerine birbirinden bagimsiz,
atomize olmu§ bireyler kalmiçtir. Frankfurt Okulu gelenegi kitle kültürü eleçtirisi
popüler ve halk kavramlanm suçlayici bir çerçeve içinde ele ahr. Fakat halk, kendi
bozulmalan, çôzülmeleri için sorumlu tutulmaz, çünkü kitle kültûrûnün ba§ta gelen
ajanlan olarak kitle iletiçim araçlan ve kapitalist ideoloji gôsterilir ve yaçanan
çôzülmenin temel nedeni bunlardir.119

Kitle toplumunun üyeleri, eskinin yeni biçimde üretilmesine direnig


gôstermezler ve boyun egerler, çünkü onlar için artik ôncelikli olan, kültürde
yaraticihk degil, eglencedir. Eglencenin içkin ilkesi ise kendisinden (eskiden) daha
iyi olanla (yenilikle) bagda§maz. Birey, kendine yabancila§mi§ olup, ôzel ya§ammda
yalmzca tüketici rolünü oynamakta, her bir kitle kültürü ürününü, duygu ve
dü§ünceden yoksun biçimde hizla tüketmektedir.120

Herbert Marcuse’nin “Tek Boyutlu însan”daki toplum ele§tirisi §u §ekildedir:


Modem kapitalist toplum, rasyonel gibi gôrünmekle birlikte ashnda irrasyoneldir;
çünkü üretim, insanca ya§amin gerçekleçtirilmesi için araç olacagi yerde kendi
ba§ma amaç haline gelmi§tir. Dolayisi ile i§levselci ussalhk, birinci derecede ônem
kazamr.121

Refahin çok tüketebilmekle ôzde?le§tigi ileri kapitalist ülkelerde amaç,


mümkün olan en fazla hem maddi, hem de maddi olmayan metayi pazara sürebilmek
ve tüketilmesini saglamaktir. Artan tüketim, insanlann insani ôzünü geliçtirmeye
yônelik olmaktan çok, onlan dü§ünmekten, yaratmaktan ahkoyan ve yabancdaçtiran
bir kisir dôngü haline gelir. Prodüktivist ve rasyonalist mantik, pazar koçullan

118 Erol; a.g.e., s. 34


119 Erol; a.g.e., s. 34
120 Max Horkheimer - Theodor W. Adomo; Dialektik der Aufklaerung, 1969, Frankfurt/M, Aktaran;
Atiker, a.g.e., s. 54
121 Atiker; a.g.e., s.59, 60

53
içerisinde en fazlayi üretmeyi amaçlayan bir toplumsal ôrgütlenme biçimi
geli§tirirken, bu ôrgütlenme içerisinde insanlar, yalnizca makinelerin bir parçasi, ya
da dogrudan bir üretim, ama çogunlukla tüketim araci niteligine dônü§ürler.^^

Bir insamn en fazla tüketebilmek için her §eyi yapmasinin olagan oldugu bir
toplumsal yapida smir, yalnizca diger insanlann tüketme ôzgürlügünü
kisitlamamaktadir. Bôyle bir toplumda her §ey tüketim boyutunda anlam kazamr.
Zaman, mekan, eglence ve hatta cinsellik bile metala§ip tüketilirken, bunlarm insani
içeriklerinden soyutlanarak pazarda satilan nesnelere ve anlamim yitirmi§
etkinliklere dônüçtügü gôrülür. Bu anlamda ileri kapitalist toplumun bireyi, her türlü
yaraticihktan uzak, tüm toplumsal degerlere yabancila§mi§ ve tek kurahn daha fazla
tüketmek oldugu bu ortamda, temel hedef olarak tekdüzeligi içselle§tirmek ve
benimsemek durumunda kalmaktadir.122
123

“Tekdüzeligin di§mdaki eylemler, yine ôzünden soyutlanmiç arayi§lardan


ibarettir. Ômegin spor, artik insamn fiziksel geli§mesini ve saghkli ya§amasmi
hizlandiran bir eylem degil, onu oyalamak ve vakit geçirtmek için dev ôrgütlerin
tekeline aldigi bir meta alam olmu§tur. Sanatsal yarati, ancak pazardaki degi§im
degerine bagh olarak bir anlam taçimaktadir. Müzik, dev plak çirketlerinin tek
merkezde oluçturdugu begeni standartlanm a§amazken, dinleyicinin
duygulanmasmin derecesi çogu kez aldigi uyuçturucu maddenin dozuna baghdir.
Kadinligin ya da erkekligin ôlçütleri ve nitelikleri, tekelle§mi§ modaevlerinin ve
kozmetik sanayiinin pazar sava§immda belirlenirken, degi§imin hizi daha yüksek bir
tüketim saglamayi amaçlamaktadir. Toplumsal ba§an, her alanda yüksek tüketim ile
ôzde§le§irken, tüm insani ili§kiler, sevgi, a§k, dostluk, ticareti yapilabilen hirer nesne
olmu§lardir. Kapitalist toplum tinsel hazlan vurgulayarak, sonuçta a§ki, estetigi ve
diger duygulan da metala§tirmi§tir. ”124

Marcuse, ileri kapitalist toplumlarda artan refahla ve etkinlikle birlikte geli§en


yabancila§mayi §u çekilde anlatir: “Baskici toplumun yônetimi, ussal, üretken, teknik

122 Barias Tolan; Toplum Bilimlerine Giriç; Murat & Adim Yaymcihk, 1996, Ankara, s.297
123 Tolan; a.g.c., s.297
124 Tolan; a.g.e., s.297,298

54
ve bütüncü biçimlere girdikçe, bu toplumun bireyleri kurtuluçlanm ve ôzgür
olmalanm saglayacak araçlan bulabilmekte güçlük çekerler... îleri sanayi
toplumunun en sinirlendirici yanlanndan birinin karçisinda bulunuyoruz: akildiçihgm
akilsal ôzelligi... Bu uygarlik üretiyor, bu uygarhk konforu arttirmaya ve yaymaya
yeteneklidir; gereginden fazla olani gereksinme haline getirmeye, yikimi yapici
kilmaya yeteneklidir... însanlar birbirlerini mallanyla tamyorlar; ruhlanm
otomobillerinde, ses aygitlannda, iki kath evlerinde, mutfak e§yalannda
buluyorlar.”125

Marcuse’ye gôre, birey ve toplum arasmdaki iliçkileri düzenleyen


mekanizma; toplumsal denetim, hatta bir anlamda teknolojik bir denetimdir.
“Yabancilaçan ki§i, yabancila§mi§ olan yaçaminda ôzümlenmi§tir. Tek bir boyut
vardir artik; bu tek boyut, her yerde her biçimdedir.” Kisacasi Marcuse’ye gôre,
geliçen teknoloji, bireysel ôzgürlügûn kisitlanmasina yol açmakta, totaliter bir
toplumun ilk gôrüntülerini sergilemektedir. Tolan’a gôre, bu a§amada, Orwell tipinde
bir topluma (bu noktada OrwelTm “Hayvan Çiftligi” ve “1984” gibi eserleri akla
gelebilir) yôneli§ gittikçe kendini gôstermektedir.126

2. Frankfurt Okulu’nun Kitle Kültûrû Ele§tirisi

Frankfurt Okulu’nda kitle kültürü ele§tirisinden sôz edildiginde akla ôncelikle


Horkheimer, Adomo ve Marcuse gelmektedir. Çünkü, en kapsamh çahgma ve
eleçtiriler onlara aittir. Horkheimer ve Adomo’nun birlikte yazdiklan
“Aydmlanmanin Diyalektigi” ve Marcuse’un “Tek Boyutlu însan”i, dü§üncelerini
temellendirdikleri ba§hca eserleridir. Oysa, Frankfurt Okulu ashnda Horkheimer ve
Adomo’nun kitle kültürü kuramma katilmayan dü§ünürleri de içermektedir. Ômegin
Siefried Kracauer ve Bertold Brecht ile birlikte Walter Benjamin, kapitalist üretim
tarzmin kollektif dogasinm yaratacagi yeni kollektif proleter sanatin olanaklan
üzerine kurulu daha iyimser bir baki§ açisi benimsemektedir. Hem Benjamin hem de
Brecht, insanlann kenetlenmek için entelektüelin rolünün geni§letilmesi gerektigini
ône sürer. Bunun ise mevcut kitle iletiçim araçlanm dônüçtürmekten ve onlann

125 Bkz. Tolan; a.g.e., s.298,299


126 Tolan; a.g.e., s.299

55
sagladigi teknolojik ilerlemeden faydalanmaktan geçtigini savunurlar. Benjamin
teknoloji ile birlikte kitle iletiçim araçlanmn demokratikleçtirici yamna deginir.
Dolayisiyla Frankfurt Okulu’nun kitle toplumu kuramlanndan ve kitle kültürü
ele§tirisinden soz edildiginde Horkheimer, Adorno ve Marcuse’un düçünülmesi daha
dogrudur. Çünkü, Benjamin’in bir dinlenme ve eglenme olarak hoçgôrü ile baktigi
popüler sanata ku§ku ile yaklaçanlar Horkheimer ve Adorno olmuçlardir ki, bu
teoriyi biçimlendiren de onlardir.127

Adorno ve Horkheimer’in kitle kültürü ele§tirilerini yaparken kullandiklan ve


birlikte yazdiklan “Aydinlanmamn Diyalektigi” adh eserde “kitlelerin aldatilmasi
olarak aydinlanma” §eklinde gôrdükleri kavram; “kültür endüstrisi” kavramidir.128

3. Kültür Endüstrisi Kavrami

Adorno ve Horkheimer birlikte yaymladiklan “Aydinlanmamn Diyalektigi”


adh kitapta, “kitle kültürü” yerine “kültür endüstrileri” terimini kullanmi§lardir. Bu
bilinçli bir tercihtir. Bundaki amaçlan; kitle kültürünün, halkin yaratisi olan,
kendiliginden olu§an, sahici ve otantik bir kültür biçimi olarak anlaçilabilecegi
ihtimalini ortadan kaldirmak ve halk kültürü olarak düçünülebilecek bôyle bir
kültürle, kapitalizm tarafindan imal edilen yapay ve aldatici (her ne kadar
kullanmaktan kaçinmiç olsalar da) kitle kültürü arasma bir set çekmektir.

Adorno, 1975 yihnda yazdigi “Kültür Endüstrisini Yeniden Düçünürken”


(Culture Industry Reconsidered) adh makalesinde bu tercihin nedenini §oyle
açikhyor: “Kültür endüstrisi terimi yamlmiyorsam ilk defa 1947’de, Amsterdam’da
Horkheimer’la birlikte yayimladigimiz Aydinlanmamn Diyalektigi'nde kullamldi.
Müsveddelerde “kitle kültürü” terimini kullanmiçtik. Fakat daha sonra, yandaçlarmm
i§ine gelecek yorumlan diçanda birakmak amaciyla kitle kültürü yerine “kültür
endüstrisi” terimini kullanmayi uygun bulduk; ne de olsa onun, kitlelerden
kendiliginden çikan bir kültür sorunu oldugunu ortaya atabilirler, onu popüler sanatin

127 Erol; a g e., s. 34


128 Bu konuda ayrintdi bilgi için bkz. Max Horkheimer - Theodor W. Adorno; Aydinlanmamn
Diyalektigi - Felsefi Fragmanlar n, Kabalci Yayinevi, Felsefe Dizisi 5, 1996, Istanbul

56
çagdaç forma sayabilirlerdi ki bu ikincisinin kültür endüstrisinden kesin olarak ayirt
edilmesi gerekir.”129130

Fredric Jameson’a gôre; Adomo ve Horkheimer ‘Aydmlanmanm


Diyalektigi’nde kültür endüstrisi kavrami, bir kültür kurami degil bir endüstri kurami
geli§tirmek için kullamlir. Geç kapitalizm dôneminde kültürün §eyle§mesi ve paramn
klasik tammiyla bir kültür haline gelmesinden yola çikilarak bir “günlük ya§am”
kurami olu§turmaya çahgilir?29

Kültür endüstrisi kavramiyla kültür, ôzerkligi tümel tarafindan i§gal edilmiç


olarak yeniden kurgulamr. Kavram bu ôzelligi ile, bir “kültür ele§tirisi” olmaktan
çikar ve tümeli sorgulayan bir “ideoloji eleçtirisi” haline gelir. Adomo, kültür
endüstrisinin en çok aldatici olan yamm ve bu sayede yarattigi yamlsamayi
ele§tirmektedir. Bu ele§tirinin temelinde ise, Marx’m “KapitaP’de geliçtirdigi “meta
feti§izmi” analizi yatàr. Bu açidan kültür endüstrisi kavramiyla getirilen geç-
kapitalizm ele§tirisi, Marx’m “KapitaP’deki ele§tirisi ile kar§ila§tinlabilir niteliktedir.
Adomo’ya gôre, kültür endüstrisinin ürünleri metala§mi§ sanat yapitlan degildir,
çünkü bu ürünler daha en ba§mdan pazar için üretilmi§ olan metalardir.131

Yine Adomo’ya gôre; “Kültür endüstrisi eski olanla tamdik olani yeni bir
nitelikte birle§tirir. Kitlelerin tüketimine gôre düzenlenen ve büyük ôlçüde o
tüketimin yapisim belirleyen ürünler, tüm sektôrlerde az çok bir plana gôre üretilir.
Tüm sektôrler yapisal olarak benzerdir ya da en azindan birbirinin açiklanm
kapatarak, neredeyse tamamen gediksiz bir sistem olu§tururlar. Bunu olanakli kilan
sadece çagdaç teknik olanaklar degil, aym zamanda ekonomik ve yônetsel bir
yogunlaçmadir. Kültür endüstrisi kasith olarak tüketicileri kendisine uydumr.
Binyillardir ayn duran yüksek ve düçük sanat düzeylerini, her ikisinin de zaranna bir
araya gelmeye zorlar. Yüksek sanatm ônemi, yaran konusundaki spekülasyonlarla

129 Theodor W. Adomo; “Kültür Endüstrisini Yeniden Düçünürken”, Adomo: Kitle, Melankoli,
Felsefe (Ôzel Sayi), Cogito,Yapi Kredi Yayinlan - Üç Ayhk Düçünce Dergisi, Sayi: 36 - Yaz 2003,
Istanbul, s. 76
130 Fredric Jameson; Late Marxism, Verso, New York, 1990, Aktaran, Dellaloglu; Frankfurt
Okulu’nda—, s.96
131 Dellaloglu; Frankfurt Okulu’nda...... s.97

57
yok edilirken, düçük sanatin onemi de, (toplumsal denetim kusursuz olmadigi stirece)
içinde banndirdigi isyanci direni§ ôzelligine dayatilan medeni smirlamalarla yok
edilmektedir. Bôylece, kültür endüstrisi yôneltilmi? oldugu milyonlann bilincini ve
bilinçaltmi yônlendiriyor olmasina ragmen, kitleler birincil degil, ikincil role düçerler
ve hesaplanabilir nesneler, makinenin tali parçalan olurlar. Tüketici, kültür
endüstrisinin bizi ikna etmeye çahgtgi gibi hükmedici ya da ozne degil, aksine
nesnedir.”132

Frankfurt Okulu mensuplannm kuramlannda üst yapisal biçimleri (siyaset,


kültür,vb.) bu kadar on plana almalannm temelinde kapitalist sistemin dônüçümü
yatmaktadir. Çünkü, onlara gore geç kapitalizm yalniz ekonomi-politik ile
açiklanamayacak kadar karma§ik (grift) bir düzeye gelmi§tir. Bu yeni toplumun en
onemli ôzelliklerinden biri, klasik marksist kuramm toplum çôzümlemelerinde
geçerli olan “egemenlik” kavrammm yerini, hegomonya ve ikna süreçlerine
birakmasidir. Artik dogrudan egemenlik, baski altma alma, zor kullanma gibi
yontemler yerini, nza ve ikna etmeye birakmiçtir. Teknolojinin geliçmesi ve yeni
kitle ileti§im araçlan yoluyla iletilen kitle kültürü, bu süreçte belirleyici bir konuma
sahiptir. Bu nedenle artik, ekonomi-politik çôzümlemeler ve kati altyapi-üstyapi
belirleyiciligi bu yeni paradigmayi açiklamakta yetersiz kahrlar.

Marcuse’ye gore, geç kapitalist toplumun temel ôzelligi bütüncül bir toplum
olmasidir. Bu düzen, üretmek zorunda oldugu §eyi de, bu §eyi temin etme ve kendi
gücünü yayma araçlanni da kendisinde ôncel olarak bulundurur. Boyle bir yapi
içinde teknolojiyi, siyaseti ya da kültürü birbirlerinden kopuk bir biçimde ifade
etmek mümkün degildir. Bir ba§ka deyiçle, kültür teknolojidir, teknoloji siyasettir,
siyaset de kültür. Her biri hem kendisidir, hem de bir digeridir.133

Yine Marcuse’ye gore; “Çagda§ sanayi toplumu, teknolojik temelini


düzenleyiç biçimiyle bütüncüllüge yônelir. Bütüncüllük, sadece yildirmaya dayanan
bir siyasi tek biçimleçtirme degil, aym zamanda sôzde genelin çikan adina ihtiyaçlan

132 Adomo; a.g.m., s. 76,77


133 Dellaloglu; Frankfurt Okulu’nda...... s.98,99

58
düzenleyerek içleyen, yildirmaya dayanmayan bir iktisadi-teknik tek
biçimle^tirmedir.”134

Kültür endüstrisi, tüketicilerin gereksemelerine uygun ürünler ürettigini


savunur ama asil amaci, yapdan üretimin tûketilmesini saglamak için tûketicide
“yanh§” gereksemeler uyandirmaktir. Bôylece ekonomi, bireylerde tüketime yônelik
ya§am biçimleri ve bu dogrultuda yanh§ gereksemeler yaratmak amaciyla kültürû
araçsalla§tirir. Tüm kitle kûltûrü üretimi, ekonominin çikarlan dogrultusunda
programlandigindan, kültür endüstrisi ürünleri birbirlerine benzerler ve ôzgünlükten
yoksundurlar.135

“Kültür endüstrisi, tüketiciyi dü§ünceye yôneltmez, tersine ona dünyanin


hazir yorumlanm sunar. Bu ise olgusal gerçege uygun dü§mese bile kültür tüketicisi
tarafindan kabul edilir, çünkü artik kendisi de kitle kültürünün araci olmu§ ve yorum
yapma yetenegini yitirmi§tir. Diger yandan kitle kültürü ürünleri, bazen geneli ôzele
indirger, bazen de ôzeli genelle ôzde§le§tirerek ôzelle genel arasindaki farklihktan
kaynaklanan gerilimi ve bu yüzden de olmasi gerekenin gerçegini yakalayamaz.”136

IV. Popfiler Kültür

A. “Popüler” ve “Popüler Kültür” Kavramlan Üzerindeki ideolojik

Mücadele

Kavramlar ve terimler zaman içerisinde çe§itli anlam degiçiklikleri, kaymalan


yaçayabilir. Ômegin bir kavramin iki yüz yd ônceki anlami ile bugünkü anlami
birbirinden farkli olabilir. Bu anlam degiçikligi bazen kendiliginden olabilirken
(diçandan bir etki olmadan spontané bir biçimde), bazen de bu anlam kaymasi
bilinçli olarak ve belli amaçlar dogrultusunda yapihr. Siyaset bilimi literatürünün
“sol” ve “sag” kavramlan burada basit ve konuya yakin bir ômek olarak verilebilir.

134 Herbert Marcuse; Tek Boyutlu însan, May Yaymlan, 1975, Istanbul, s. 17
135 Atiker; a.g.e., s. 52
136 Max Horkheimer - Theodor W. Adomo; Dialektik der Aufklaerung, 1969, Frankfurt/M, Aktaran;
Atiker, a.g.e., s. 52, 53

59
Bilindigi gibi bu kavramlar ilk olarak Fransiz Devrimi sirasinda olugmugtur. O
dônemde parlamentonun sol kanadina yenilikçi burjuvazinin, sag kanadina ise
muhafazakar aristokrasinin oturmug olmasi, bu iki smifm bu tarihi iki sifati
yüklenmesine neden olmugtur. Sanayi devrimi ile birlikte fabrikalarda kitlesel
üretime geçilip de yepyeni bir simf (igçi sinifi) dogana kadar da sol kavrami bir
ônceki yeni smif olan buijuvaziyi anlatagelmi§tir. 18. yûzyilm son çeyreginde olu§an
bu iki kavram, i§çi simfinm olu§up, 19. yüzyihn ôzellikle ikinci yansindan itibaren
iyice güçlenmesiyle ônemli bir kayma geçinniç ve bugünkü anlayi§a ula§ilmi§tir.
Bugün gelinen noktada o dônemin ilericisi konumundaki buijuvazi, yelpazenin
solunda degil saginda yer ahr ve üstelik artik ilerici degil, tutucu ve muhafazakardir.
Yelpazenin solunda ise artik igçi simfi vardir ve bugiin yenilik isteyenler onlardir.

Tarihin her dôneminde, mevcut durumun (statiikonun) degigmesini isteyen


yenilikçi bir kesim ve kargismda statiikonun varligindan hognut, yenilige kapah ve
dogal olarak elindeki gücü yitirmek istemeyen diger bir kesim olagelmigtir. Bu tarihi
gerçek, popiiler kültür için de geçerlidir. Kültür alanmda verilen savagim da bu
anlamda bir egemenlik mücadelesidir. Kapitalist ekonomi düzeni bugiin elindekileri
muhafaza etmek, sahip oldugu gücü yitirmemek için yenilikçi yapismi terk etmigtir
ve dogal olarak varolan düzenin devami ve sürekliligi için bir mücadele vermektedir.
Popüler kültür de bugünkü kogullarda kapitalizmin elinde ônemli bir silahtir; daha
dogrusu ônemli bir silah haline getirilmigtir.

B. “Popüler” ve “Popüler Kültür” Üzerindeki Anlam Kaymasi

Buradan hareketle tekrar kavramlar üzerindeki anlam kaymasi ve


degigikliklerine dônülecek olursa bu “silah haline getirilme” durumu da açiklik
kazanmig olur. Ancak popüler kültürdeki anlam kaymasindan once, ige sait popüler
kavrami üzerindeki anlam kay(dinl)masindan baglamak gerekir. Popüler kavrami
bugün kullamlan gekliyle “halk tarafindan begenilen, tutulan, sevilen; halkin tercih
ettigi” anlamindadir. Oysa popüler kavraminm tarihsel kôkenine inildiginde bunun
bôyle olmadigini gôrülür. Popülerin bugün yaygin bir gekilde kullamlan anlami
kapitalizmin yôn vermesiyle olugturulmug, o’nun tercih ettigi anlamidir. Kitle

60
üretimine dayanan, kitle araçlanyla kitlesel bir biçimde yapilan kapitalist üretimin
ürettigi kitle kültürünün yetersiz kaldigi alanlarda, onun boçlugunu doldurmak için
popüler kavramimn ve sonrasinda popüler kültürün anlami çarpitilmi§tir.

1. Popüler Kavrami

“Popüler”, Latince “popülaris” kelimesinden türemiç ve ilk baçlarda “halka


ait” anlamma gelen hukuki ve siyasal bir terimdir. Ômegin 16. yüzyilda “popüler
hükümet” tamlamasi, halk tarafindan kurulan ve yônetilen bir siyasal sistemi ifade
etmektedir.137

“Ingilizce’de tammi ve dilbilimsel kaynagi geç ortaçagdaki “halka ait”

anlammdan evrilen “popüler" kavrami, sivil toplumun (ortaya çikmasiyla) yakmdan


iliçkili olarak bugün hakim kullammi olan “insanlann çogu tarafindan sevilen ve
tercih edilen” anlamma dogru bir evrim geçirmiçtir. Burjuva demokrasilerinin
yükseli§iyle ve bugün siyasal olarak seçim süreçlerinde ifadesini bulan “popüler
egemenlige” dayah bir me§ruluk talebiyle birlikte belirli bir “popüler” fikri, TV dahil
olmak üzere, hakim program ve eylemlerin onaylanmasinin bir damgasi olarak,
gerçek bir mitoloji haline gelmiçtir... Bu belirli popüler fikri aym zamanda
“kamuoyu” kavramimn ardinda gizlenen mazerettir.”138

Dônü§türülmü§ anlamiyla “popüler” sifati, siyasal alanda egemen


politikalann ve uygulamalann kabulünü saglar ve bu baglamda me§rula§tinci bir
içlev gôrür. “Kamuoyu” kavrami, egemen politikalann me§rula§tirma aracidir. Ne
var ki, halkoyunun tarihine bakildiginda, halkoyunun kendisi de buijuva
egemenliginin desteklenmesindeki aktif süreçten, zaman içinde, pasifize olarak bir
sessiz çogunluga ve ôzellikle 20. yüzyilda tüketim yônelimli destege dônü§mü§tür.

137 R. Williams; Keywords, (Lon: Fontana, 1984), s.236-238, Aktaran, Meral Ôzbek; Popüler Kültür
ve Orhan Gencebay Arabeski, lletiçim Yaymlan, Arahk 1994, Istanbul, s.82
138 S. Siegelaub; Working Notes on Social Relations in Communication and Culture, A. Mattelard
(ed)., Communication and Class Struggle (NY: International General, 1983), s.ll, Aktaran, Ôzbek;
a.g.e., s. 81

61
2. Popüler Kültür Kavrami

Yukanda da deginildigi gibi, popüler kavrami bu degi§ime ugramadan once,


“halkm, halka ait, halkin olan” anlaminda kullamlmaktaydi. Popüler kültür de halkm
kültürü, halka ait olan kültürdü.139 Eski haliyle halk/folk kültürüne yakm duran

popüler kültür, ugra(til)digi degiçim sonucu bugün kitle kültürüne ôzdeç haie
gelmi§tir.

irfan Erdogan, popüler kültûrün bu eski tamminm 1970’lerin sonlanna kadar


ônemli ôlçüde geçerli oldugunu, ancak bugün gelinen noktada popüler kültürün,
“halkin yaratisi olan bir kültür, halkm kültürü” anlamindan çok, “kitle üretim
endüstrileri tarafindan üretilen ürünlerin yaygin kullanimi” anlamina geldigini
belirtmektedir. Kavramm anlami üzerindeki mücadele kapitalizm lehine dônü§üme
ugramiçtir. Kavramdaki aitlik, kapitalist pazar mekanizmasma geçmi§tir. Bôylece
popüler kültür, bir zamanlar ait oldugu yerinden edilerek, pazarda üretilen ve satilan
diger tüm mallar gibi, ticari bakimdan üretilen, pazarlanan ve satilan bir kültür
biçimine sokulmuçtur.140

“Bu dônüçüm kendiliginden ve tesadüfi olarak olu§mami§tir. Burjuva


demokrasilerinin yükselmesi ve bu demokrasilerin popüler seçim ôzgürlügüne
dayanan me§ruluk iddiasi ve bunun siyasal alandaki ifadesi olan seçim süreciyle yan
yana olu§mu§tur. Bôylece popüler ve popülerlik, yônetim politikalan, etkinlik ve
uygulamalannin me§rula§tinci kabul damgasi vurulmuçtur. Popülerin bu egemen
kullamh§i farkh alanlara ta§indi ve yeni anlamlar yüklenerek egemen sistem için
yaygin bir dayanak ve bilinç yônetimi rolleri üstlendi:... Popüler TV programi,
popüler film yildizi, popüler sporcu, popüler popçu, popüler politikaci, popüler
müzik, popüler restoran, pop kültürü ve popüler olma gibi anlamlandirmalarla tercih
edilen me§ruluklar yaratildi.”141 Bu me§rula§tirma iglevi yaninda bilinçli ve sistemli

139 Bu konuda bkz. James Lull; Medya îletiÿim Kültür, Vadi Yaymlan, 2001, Ankara, sf.103;
Erdogan; “Popüler Kültür: Kültür.___ ”, s.23; Erdogan; “Popüler Kültfirde Gasps.66-67, 71
140 Erdogan; “Popüler Kfiltürde Gasp......”, s.72
141 Erdogan; “Popüler Kültürde Gasp......”, s.66

62
bir çekilde kitle kûltürü kavrami terkedilmiç, bu kavramin ôzellikleri dogrudan
popüler kültür kavramma yüklenmiçtir.

Ôzellikle 1970’lerin sonu ve 1980’lerle birlikte, egemen ideoloji tarafindan

kitle kültürû yerine popüler kültür kavraminin tercih edildigi ve kullamldigi gôrülür.
Bu kavramsal tercihin belli nedenleri vardir. Zaman içerisinde, kapitalist pazar
ekonomisinin ürettigi kitle kültürü kavrami, yapilan kapsamli ve nitelikli ele§tirilerle
birlikte négatif bir anlam yüklenmiçtir. Kitle kültürü kavraminin bu
olumsuzlanmasinda Frankfurt Okulu baçta olmak üzere bir çok akimin ve yazann
büyük etkileri olmu§tur. Popüler kavramimn bugünkü popüler anlamiyla sôylenecek
olursa, kitle kültürü popülerligini yitirmi§tir. Aynca kitle kültürünün dar olan içerigi
de geni§letilmek istenmi§tir. Bôylece yeni bir kavrama ihtiyaç duyuldu. Bu yeni
kavram dil, sanat, edebiyat, müzik, eglence, dinlenme etkinliklerini kapsayacak bir
biçimde toplumsal ve bireysel ya§amin tümünü içine almah, insan hayatinm
tamamim kontrol etmeliydi. Bôylece zaten daha ônceden anlamsal kaymaya
ugratilmi§ olan popüler kavramma yônelme oldu. Popüler kavrami yeni anlamiyla
“halkin begendigi, tercih ettigi” manasinda oldugu için yukanda belirtilen
me§rula§tinci i§levi de bünyesinde barmdirmaktaydi. Dolayisiyla popüler kültür
kavrami ortaya atildi. Bu yeni kavram kitle kültürü kavramindan daha geni§ ve
kapsayici, ideolojik iglev bakimmdan daha rafine, me§rula§tinci yônü çok daha
kuwetli ve daha “popüler”di.

Micheal Real, popüler medya ve kültür üzerine spesifîk kültürel çahçmalarm,


ôzellikle îngiltere’de Stuart Hall’la birlikte 1980’lerde, Amerika’da ise James
Carey’le 197O’lerdeba§ladigim belirtir.142

îrfan Erdogan ve Korkmaz Alemdar ise, 1994 yilmda birlikte kaleme aldiklan
“Popüler Kültür ve ileti§im” adh eserlerinde, kitle kültürü yerine popüler kültür
kavraminin kullaniminin yaygin haie gelmesinin bilinçli bir tercih oldugundan sôz
ederler ve bundaki amacin, terimi dar ve négatif anlamindan çikartip; daha geni§ bir
çerçevede sanat, dil, müzik, yani kisaca toplumdaki ve evdeki tüm “dinlenme”

*42 Micheal Real; “Marksizm ve Popüler Kültür: Kültürel Eleçtirinin Keskin Ucu”, Popüler Kültür ve
îktidar, Derleyen; Nazife Güngôr, Vadi Yayinlan, 1999, Ankara, s.326-346

63
etkinliklerinin eklenmesi oldugunu ileri sürerler.143 Onlara gore bu durum ôzellikle

son on, yirmi yildan beri yaçanmaktadir.

Asil ônemli olan nokta da burasidir. Çünkü sôz konusu zaman dilimi aym
zamanda postmodemizmin bir sôylem olarak yükseliçe geçtigi, etki alanini
geni§lettigi ve yogunlukla tartiçildigi bir dônemdir, yani modemite ve postmodemite
arasindaki kinlma anidir. ilk bôlümde etraflica tartiçildigi gibi, 1970’li yillar
kapitalizmin son büyük krizine sahne olmuçtur ve bu kriz kapsamh bir yeniden
yapilanma ile atlatilmaya çahçilmaktadir. Bu yeniden yapilanmamn üretim biçimi ve
genel olarak birikim rejimindeki yansimasi ise Fordizm’den Postfordizm’e geçiçtir.
Modemiteden postmodemiteye ve Fordist birikim rejiminden Postfordist birikim
rejimine geçiçle, kûltür alamndaki çaliçmalarda kitle kültürû kavraminin terkedilip
yerine popüler kültür kavrammm kullamimaya baçlamasi hemen hemen aym
tarihlerde yaçanan degi§imlerdir. Aynca Fordist üretim yôntemleriyle kitle kültürü
ürünleri, buna benzer bir §ekilde Postfordist üretim yôntemleri ve mantigiyla egemen
popüler kültür ürünleri arasmda dolaysiz baglantilar ve benzerlikler de
bulunmaktadir.

Kuçkusuz popüler kültür, yeni bir kavram degildir. Yukanda da belirtildigi


üzere kavramm eski kullanim alam, halk/folk kültürüne yakin bir konumdadir ve
halkm kendi yaratisi olan bir kültüre i§aret eder. Popüler kültür kavrami, bugünkû
egemen kullanim biçimiyle ve bugün i§aret ettigi §eylere benzer olgulan ifade etmek
için, daha onceleri de (postmodernist dônüçümden once) kullamlmi§tir. Ancak bu
kullanim biçimlerinin tekil olarak ele alindigi unutulmamalidir. Kavramm bugünkû
egemen kullanim biçimine kavuçmasi, büyük bir yaygmhk kazanmasi ve akademik
çevrelerde de tümel olarak kullamimaya ba§lanmasi 1970’lerden, yani postmodernist
dônüçümden sonra olmuçtur.

Popüler kültür üzerine spesifik araçtirmalann asil olarak 1970’lerden sonra


ba§lamasi ve yine akademik çevrelerde bugünkü anlamiyla kullammimn
postmodemizm tartiçmalanyla aym dôneme denk gelmesi, kuçkusuz bilim

143 Bu konuda bkz. Irfan Erdogan - Korkmaz Alemdar; Popüler Kültür ve îletiçim, Ümit Yayincihk,
Kasim 1994, Ankara, s.128

64
adamlannm, yazarlann, dü§ünürlerin bilinçli bir manipülasyonu olarak düçünülemez.
Bununla birlikte, bazi çevreler ve yazarlar tarafindan bu yônde bir manipülasyon
yapildigi da yadsinamaz. Ancak asil olan, popüler kültür üzerindeki anlam
kaymasmm, sermaye ve egemen gûçler tarafindan bilinçli bir biçimde
gerçekle§tirildigi ve kavramm bugünkü anlammin, kapitalizmin (kitle kültûrû yerine)
tercih ettigi anlami oldugudur.

Bu noktada çok belirgin bir biçimde popüler kültür üzerinde ideolojik bir
mücadele gôze çarpar. Popüler kültür bu yeni gôrünümüyle kendi baçina, kapitalist
sistemin elinde ideolojik bir aygita dônüçüp, egemen kesimin halk üzerinde
hegemonya kurmasma yardim ederken, sait “popüler” kavrami üzerinde de kendine
mal etme anlaminda hegemonik bir mücadele vardir.

C. Popüler Kültür Tartiçmalan

Popüler kültür çah§malannda144 1970’li yillara hakim olan ve birbiriyle


çati§an iki farkh gôrü§; “yapisalcihk” ve “kültürelcilik”tir.145 1970’lerin sonunda ve

1980’lerde ise bu aynlan ve çatiçan uçlan bir araya getirerek, parçalanmaya son
venue ve kümülatif bir çekilde ilerleyen bu genig ara§tirma ve tartiçmalardan ortak
bir teori çikarma çabasi hakim olmu§tur. Bu iki farkh yaklaçim arasindaki sentez
denemeleri Gramsci’nin “Hegemonya” kavrami temel almarak yapilmi$tir.

1. Yapisalci Yaklaçim

Yapisalci gôrü§, popüler kültürü, egemen ideolojinin güçlû ileticisi olarak


niteler.146 Yapisalcihkta merkezi kavram ideolojidir. Louis Althusser, bu
çahçmalarda bir kilometre ta§i olarak kabul gôren “îdeoloji ve Devletin ideolojik

144 Popüler kültür üzerine yapilan çahçmalan ve bu çahçmalann dayandigi kuram ve metodlan
tartiçarak kültürel çahçmalarin geliçim haritasim sunan bir araçtirma için bkz. John Storey; Popüler
Kültür Çaliçmalan - Kuramlar ve Metodlar, Babil Yayinlan, Temmuz 2000, Istanbul
145 Yapisalci ve kültürelci yakla§imlar hakkmda aynca bkz. David J. Sholle; “Eleçtirel Çahçmalar:
îdeoloji Teorisinden Iktidar/Bilgiye”, Medya îktidar îdeoloji, Derleyen ve Çeviren; Mehmet Küçük,
Bilim ve Sanat Yayinlan / ARK, 1999, Ankara, s.275-279
146 Yapisalcihk ve popüler kültür hakkmda bkz. G. R. Ress; “Yapisalcihk ve Popüler Kültür”,
Popüler Kültür ve îktidar, Derleyen; Nazife Güngôr, Vadi Yayinlan, 1999, Ankara, s.347-367

65
Aygitlan” adh eserinde, devletin baski aygitlan ile devletin ideolojik aygitlan
arasinda bir aynma gider.147 O’na gore, devletin baski aygitlan; hükümet, yônetim,

ordu, polis, mahkemeler, hapishaneler, vb.’dir. Bu kurumlar, bilindigi üzere,


Marksist teorideki devlet aygitlandir. Ancak Althusser, sozii edilen kurumlan
devletin (baski) aygitlan olarak niteler. Çünkü baski kelimesi, hiç olmazsa en son
durumda soz konusu devlet aygitmm “zor kullandigim” belirtmektedir.

Devletin ideolojik aygitlan (DÎA’lar) ise, gôzlemcinin kar§isina, birbirinden


ayn ve ozelle§mi§ kurumlar biçiminde dolaysiz olarak çikan belirli sayidaki
gerçekliklerdir, baskiyla degil, ideolojiyle içlerler. Devletin ideolojik aygitlanna
omek olarak; dini DÎA, ôgretimsel DIA, aile DÎA’si, hukuki DIA, siyasal DÎA,
sendikal DÎA, haberleçme DÎA’si ve kültürel DÎA verilebilir.

Devletin ideolojik aygitlanm devletin baski aygitmdan ayiran temel fark;


devletin baski aygitmin zor kullanarak içlemesine karçin, DÎA’lann ideoloji
kullanarak içlemesidir. Althusser’e gore gerçekte ister baski ister ideolojik olsun,
devletin her aygiti hem baski, hem de ideoloji ile i§ler. Bu ikisi arasmdaki farki
yaratan ise §udur; devletin baski aygiti, baskiya tümüyle (fiziki baski dahil) ôncelik
verirken, ideolojinin bu noktada ikincil bir i$levi vardir. Devletin ideolojik
aygitlannda ise ideoloji tümüyle ôncelik kazamrken, baskiya da en son durumda olsa
bile hafifletilmi§, gizlenmi§, hatta sembolik bir baski biçiminde ikincil bir i§lev
verilir.

Yapisalci gôrü§, kültürü, Althusser’in belirttigi üzere, devletin ideolojik


aygitlan arasinda gôrür ve popüler kültürü de bu perspektiften degerlendirir.148

Yapisalcihkta, popüler kültür, kitle kültürü ve egemen ideoloji, genellikle kaygan


tammlamalarla e§le§tirilirler. Yapisalci popüler kültür incelemelerinde, metinsel
biçimlerin yapisal analizi yapilarak, egemen ideolojinin nasil ve ne biçimlerde
iletildigi kamtlanmaya çahçihr. Yapisalci gôrüçte popüler kültür incelemelerine

147 Bu konuda aynntih bilgi için bkz. Louis Althusser; ideoloji ve Devletin ideolojik Aygitlan,
îletiÿim Yaymlan, 2000, Istanbul, s.32-37
148 Popüler kültür ve devlet arasmdaki ili§ki için aynca bkz. Stuart Hall; “Popüler Kültür ve Devlet”,
Popüler Kültür ve iktidar, Der: Nazife Güngôr, Vadi Yaymlari,Ekim 1999, Ankara, s.97-132

66
verilen en ônemli siyasal gôrev; popüler kültürel biçimler ve pratikleri okuma,
bunlarda içleyen egemen ideolojinin gizleyici, saklayici ve yer yer §a§irtici
mekanizmalanni gôz ônüne sererek, okuyucu ya da izleyiciyi ilgili pratiklerdeki
benzer mekanizmalara kar§i bilinçlendirme, silahlandirmadir. Bu baglamda popüler
kültür incelemelerinin bir uyarma nosyonu bulunmaktadir.149

2. Kültürelci Yaklaçim

Yapisalci gôrüçe gôre, deneyimi üreten ve belirleyen, kültürel biçimlerin


kendisiyken, kültürelci yakla§imda kültürel biçimler, toplumsal ya§amin ve
tecrübenin nesnelle§meleridir. Yapisalcilikta vurgu, pratiklerin gôrece
ôzerkligindedir, oysa kültürelciligin vurgusu kültürün bütûnlügündedir. Yine
yapisalcihgm merkeze “ideoloji”yi almasina karçm, kültürelcilik merkezi kavram
olarak “kültür”ü ahr.

Kültürelci yaklaçim, yapisalci yakla§imdan farkli olarak popüler kültür içinde


muhalif unsurlara yônelerek, egemen buijuva kültürüne kar§i iççi simfi kültürünü, o
kültüre kar§it ve o kültürün unsurlanm taçimayan bir kültür olarak arar.
Kültürelcilikte popüler kültür, ait simflann kültürüyle e§le§tirilir, halkin kendi sesine
ve yorumuna ônem verilir ve kitle kültürü biçimindeki egemen ideolojiye kar§it ve
farkli olarak nitelenir.150

3. Yapisalcihk ve Kültürelciligin Sentezi: Hegemony a Yaklaçimi

Popüler kültür çah§malannda Gramsci’nin hegemonya kuramim temel alan


yakla§imlar, popüler kültürü hegemonik ili§kiler çerçevesinde degerlendirirler. Bu
yaklaçim sayesinde yapisalci ve kültürelci gôrüçlerin bir sentezine ula§ilmi§tir.

Bu tür yakla§imda popüler kültür, ne yapisalcdiktaki gibi halkin kültürel


deformasyonu olarak, ne de kültürelcilikteki gibi kendini yapma ve dogrulama olarak

149 Bkz. Erdogan - Alemdar; Popüler Kültür ve........ s.103, 104


150 Bkz. Erol; a.g.e., s.62, 63 ; Erdogan - Alemdar; Popüler Kültür ve....... s. 104, 105 ; Ôzbek; a.g e.,
s.77, 78

67
gôrülür. Yapisalcilann popüler kültürün buijuva ideolojisi taçidigi gôrüçü de,
kültürelcilerin popüler kültürün halkin gerçek kültürü oldugu gôrü§ü de kendi
baçlanna geçerli degildir. Bunun yerine popüler kültür, kar§it baskilar ve egilimler
tarafindan biçimlenen “güç alani” iliçkileri olarak ele alimr. Bu anlayi§a gore popüler
kültür, yônetici smif ve ait smiflar arasindaki hegemonik mücadele alanidir. Popüler
kültür ne halkin kendi için ürettigi kültürdür, ne de halk için ba§kalan tarafindan
üretilen kültürdür. Bu ikisinden çok, bir tarihsel dônemden digerine içerik
bakunindan degigen kültürel biçimler ve pratiklerdir.151

a. Antonio Gramsci ve Hegemonya Kurami

îtalyan düçünür Antonio Gramsci (d. 22 Ocak 1891, Aies, Sardinya; ô. 27


Nisan 1937, Roma)152, siyaset bilimi alamndaki ônemli katkilarmdan birini,

geliçtirdigi hegemonya kurami ile yapmiçtir. Gramsci, klasik marksist anlayi§taki


“egemenlik” anlayiçi yerine, geli§mi§ kapitalizmde geçerli olan sürecin “hegemonya”
oldugunu ileri sürer.

Gramsci’ye gore yônetici simflann tahakkümü, zor kullanmanin veya


dolaysiz denetimin yarn sira, daha etkili bir çekilde, bagimli kümelerin nzasi ile
saglanir. Diger bir deyi§le, bagimli smiflar üzerinde kurulmaya çali§ilan otoritenin
kaynagi “nza”dir. “Riza”yi saglayan süreçleri çôzümleyen Gramsci, hegemonik
aygitlann i§leyi§i ile baskin ideolojinin “geçerli” ve “dogal” olarak kabul edildigini,
dolayisiyla da ideoloji olarak gôrülmedigini sôyler ve bunun kültürün “ortak
duyusu”nun bir parçasi oldugu sonucuna vanr.153

Marks ve Engels, maddi üretim araçlanni elinde bulunduran sinifin, zihinsel


üretim araçlanni da kontrol etmesinden ôtürü, her dônemdeki temel fikirlerin, o
dônemin yônetici siniflarma ait olduguna içaret ederler. Egemen sinifin düçünceleri,

151 Bkz. Erol; a.g.c., s.62, 63 ; Erdogan - Alemdar; Popüler Kültür ve___ , s. 104,105
152 Marksist Düçünce Sôzlûgü (Yayin Yônetmeni: Tom Bottomore), îletiçim Yayinlan, 2001,
Istanbul, s.258
153 Erol Mutlu; îletiçim Süzlügü, Ark Yayinlan, 1994, Ankara, s. 154, Aktaran; Erol; a.g.e., s. 61

68
I

tüm çaglarda, egemen düçüncelerdir, diger bir deyiçle, toplumun egemen maddi gücü
olan smif, ayni zamanda egemen zihinsel güçtür.154

Gramsci ise, tarihteki baskin simflann tümü arasinda, digerlerinden farkh


olarak buijuvazinin, sivil toplumu güçlendiren ve iktidanm zor degil, nza ve
hegemonya yoluyla saglamla§tirmaya çah§an tek smif oldugunu ve bu nedenle
tarihte devrimci bir roi oynadigmi belirtmi§tir. Bu sayede Gramsci, Marksist
gelenekte uzun yillar süren “simflar arasindaki kültürel ve ideolojik iliçkilerin,
egemenlik ili§kisi” içinde incelenmesinin gôzden geçirilmesi yolunda ônemli bir
adim atmiçtir.155

Gramsci, kapitalizmde mücadelenin, egemenlikten çok hegemonya için


oldugunu ône sürmüçtür. Ona gôre buijuvazi, kendi buijuva ideolojisini, kar§it
smifinm kültürel degerleri içine sokabildigi ôlçüde hegemonya kurabilir. Buna gôre,
buijuvazinin hakim konumu, i§çi simfmm kültürünü degiçtirerek ya da yok ederek
degil, bundan çok iççi simfi kültürünün, buijuva kültürü ve ideolojisine
eklemlenmesi ve buijuva kültürü ile birlik olmasiyla güvence altina ahnabilir.
Gramsci’ye gôre, yônetici smifa kar§i savaçimm ôzsel alani sivil toplumda yer ahr.
Sivil toplumun politik toplum üzerindeki ônceligi olan hegemonya; Yunanca
kullamminda “ônderlik” anlamma gelir ve bir toplumda egemen olan gruplann erkini
dogal ve meçru gôsteren, aym zamanda toplumsal gruplann geçici bagla§ikliklanna
dayanan bir oydaçma durumudur.156

Gramsci’ye gôre hegemonya, yônetici smif ittifaki (tarihsel blok) sadece ait
bir smifi kendi çikarlanna uymaya zorlamada ba§anh oldugu zaman degil, aym
zamanda bu simflar ve toplum üzerinde tam bir toplumsal otorite kullandigi zaman
vardir. Hegemonya, bu egemen smif bôlümleri sadece egemen olduklan zaman degil,
yônettikleri zaman i§ler demektir. Dolayisiyla, hegemonya, güç ve halkin nzasi
bileçimine dayanir. Gramsci’ye gôre, liberal-kapitalist devlette “halkin nzasi” onde

154 Bkz. Karl Marx - Friedrich Engels; Alman ideolojisi [Feuerbach], Sol Yayinlan, 1999, Ankara,
s.75
155 Erol; a.g.e., s. 60
156 Erol; a.g.e., s. 60, 61

69
gelir; baski silahi sonra igler. Hegemonya sadece üretim alaninda ve ekonomik
alanda kazanilmaz, hegemonya kurmak için devlet, siyaset ve üst yapilar düzeyinde
ôrgütlenmelidir. Hegemonya bu alanda elde edilir. Egemenlik tek bir birlegmig
yônetici simf tarafmdan degil, simf bôlümlerinin ôzel olarak bir araya geligi, ittifaki
ile korunabilir; dolayisiyla, egemen ideôlojinin içerigi yônetici smiflann karmagik
içsel düzenini yansitir. Hegemonya üst yapi kurumlan yoluyla (aile, ôgretim sistemi,
kilise, kitle ileti§im araçlan ve kültürel ôrgütler) ve devletin baskici yam (yasalar,
polis, silahh kuwetler) ile çahçir; hazir verilmig ve kalici bir durum degildir, aktif bir
gekilde kazamlmak ve korunmak zorundadir.157 Bu durum, hegemonyamn statik bir

“durum” degil, dinamik bir “süreç” olduguna igaret eder.

b. Popüler Kültür Çah§malannda Hegemonya Kavrami

Gramsci’nin yaklagum ile yapisalcihk ve kültürelcilik uçlan birle§tirilmi§tir.


Stuart Hall’a gore, bu iki temel yaklag tm arasmda çegitli sentez denemeleri olmugtur
ve bu denemelerin en baganh ômegi Gramsci’nin hegemonya kavrami kullamlarak
gerçeklegtirilmigtir.158 Raymond Williams bunu en iyi uygulayanlardandir ve yine

Hall’a gore Williams'm geligtirdigi hakim kültür tammi, Gramsci’nin hegemonya


kavramma çok gey borçludur.159 Stuart Hall, Marx ve Engels’in Alman
îdeolojisi’nde, ideoloji sorunu hakkindaki en kapsamh tespitleri yaptiklanm belirtir
ancak bu gôrügün bugün için geçerliligi kalmadigmi sôyleyerek, Gramsci’nin
hegemonya kavramma yônelir.160 Bu iki kuram arasmda bir kargilagtirma yaptiginda

ise, Marx ve Engels’in durdugu yeri çok daha basit ve çok daha mekanik bulurken,
bunlann kargismda Gramsci’nin kuramim “derin teorik devrim” olarak niteler ve
büyük bir ônem verir.161

157 Erdogan-Alemdar; Ôteki Kuram s. 400,401 , . •


158 Bkz. S. Hall; Cultural Studies:' Two Paradigms, T. Bennett, et al (eds), s.26-36 ve T. Bennett, et al
(eds); Culture, Ideology and Social Process, Open UP, 1981, London, s. 10-12, Aktaran, Ôzbek; a.g.e.,
s.77,78 .
159 Bkz. Stuart Hall; “Kültür, Medya ve “Ideolojik Etki” ”, Medya îktidar ideoloji, Derleyen ve
Çeviren; Mehmet Küçük, Bilim ve Sanat Yayinlan / ARK, 1999, Ankara, s.222
160 Bkz. Stuart Hall; “îdeolojinin Yeniden Keçfi: Medya Çaliçmalarmda Baski Altmda Tutulanm Geri
Dônüçü”, Medya îktidar ideoloji, Derleyen ve Çeviren; Mehmet Küçük, Bilim ve Sanat Yayinlan /
ARK, 1999, Ankara, s.117-119
161 Bkz. Stuart Hall; “Kültür, Medya ves.224

70
Bu yaklaçima gôre popüler kültürü tümüyle bir egemenlik araci olarak ya da
egemen kesimin kar§isinda yer alan bagimh kesimin, yani halkin ürünü olarak
gôrmek ônemli bir yanilgiya neden olabilir. Bu nedenden ôtürü, bu tür keskin
aynmlara gitmektense, durumu tarafsiz bir baki§ açisiyla ele almak daha dogrudur.
Popüler kültürün aracihk ettigi, katiksiz bir egemen kesimden ya da aym ôlçüde
katiksiz bir bagimh kesimden sôz etmek dogru olmaz. Buna bagh olarak, egemen
kesimin tümüyle kendine ôzgü katiksiz bir kültürü ya da bagimh kesimin tümüyle
otantik ve aym ôlçüde katiksiz bir kültürü oldugundan da sôz edilemez. Gerçekte, her
iki kesimin kültürü, birbirleri içinde yer bulduklan oranda i§levseldirler. Yani
egemen kesim, egemenligini peki§tirmek için kar§i tarafin, yani bagimli kesimin
kültürünü tümüyle yok etmek gibi bir çaba içinde degildir; kaldi ki bôyle bir çaba,
beklenen sonucu da dogurmaz. Bunun yerine egemen kesim, i§çi sinifimn kültürü ya
da baçka bir deyiçle halkm kültürü içinde, kendi kültürüne yer bulmaya, yani ona
eklemlenmeye çahçir. Bôylece, mücadele bu eklemlenme alani içerisinde ve
hegemonik bir ili§ki ortaminda sürdürülür.162 Sonuç olarak bir kültürel kesim, kar§it

kültürel kesim içerisine ne kadar sizarsa ve o kültürel kesime ne ôlçüde eklemlenip


kendine dônüçtürebilirse, ona egemen olmakta da o ôlçüde baçanh olur.

Bu eklemlenme süreci sonunda ortaya çikan kültürel durum ne i§çi sinifinm


ne de egemen sinifin kültürü ile tam bir ôzde§lik gôstermez, çünkü ikisi de birbirinin
içine girip farkhlaçirlar. Sonunda eklemlenme sürecinde ve digerinin içine sizma
konusunda daha baçanh olan kesim, diger smif üzerinde hegemonik üstünlük eide
eder.

Haïfa gôre popüler kültür; iktidarda olanlann kültürüne kar§i ya da onun


adina mücadelenin alanlanndan biridir. O mücadele içinde kaybedilecek ya da
kazamlacak olan §eydir, boyun egme ve direnme alanidir. Aym zamanda kismen,

162 Tony Bennett; “Introduction: popüler culture and “the turn to Gramsci”, (der), Bennett, T. Mercer,
C. and Wcollacott, J., Populer Culture and Social Relations, Open University, 1986, s. 8-11, Aktaran;
Nazife Güngor; “Giri§ - Popüler Kültür Çikmazi”, Popfiler Kültür ve îktidar, Der: Nazife Güngôr,
Vadi Yayinlan,Ekim 1999, Ankara, s.13

71
hegemonyanin yükseldigi ve güvenlik altma ahndigi yerdir. Popüler kültürün ônemi
buradan gelir.163

Vine Hall’a gore, hegemonyanin olaylann “verili” ve sürekli bir durumu


olmayip, aktif bir. çekilde kazanilmasi ve saglamlaçtinlmasi gerektigi olgusu,
hegemonya kavrammin anlaçilabilmesi açismdan hayati bir onem ta§ir; çünkü
hegemonya yitirilebilir de. Üretim iliçkileri sistemi içerisinde kendi nesnel
temellerine, kendi aynksi toplumsal hayat biçimlerine ve smif pratiklerine sahip olan
tahakküm altindaki similar, hegemonya altinda olsalar da, yine de “içerilen bir
anonim smif kültürü” olarak kalir. Çünkü hegemonik koçullar altinda bile, tabi
smiflann total bir içerilmesi ya da massedilmesi mümkün degildir. Aynca bu tabi
kilmmiç smiflar, güçlü olmadiklan zaman ya da var olan düzene, kar§i-hegemonik
bir gücü yeniden sunmaya yetecek kadar ôrgütlenmemiç olduklan zaman, bu
smiflann kendi anonim yapilan ve kurumlan, “ba§at yapi” tarafindan onlann sürüp
giden tabilik durumlanm pekiçtirmenin bir araci olarak da kullamlabilir.164

D. Bugünkû Anlamiyla Popüler Kültür ve îdeolojik îçlevleri

Bugün için popüler kültür; sermayenin halktan ahp, kendi çikanna gôre
biçimlendirip, tekrar halka yeni biçimlerle sundugu, mülkiyet iliçkilerinde gasp
edilen bir degerdir.165

Irfan Erdogan bugünün popüler kültürünün genel karakterini §u çekilde


siralar;166

1 ) Egemen popüler kültür, formüller ve tekrarlarla standartla§mi§tir.


2) Daha çok dileklerin gerçekle§mesini ôn plana çikartir, umutlar, hayaller
ve verilen vaatler üzerine kuruludur.

163 Bkz. Stuart Hall; Notes on the Deconstructing the Popular, Jones, G. S. et al (eds), 1982, s.239,
Akataran, Ôzbek; a.g.e., s.87
164 Bkz. Stuart Hall; “KfiltOr, Medya ve____ ”, s.223, 224
165 Erdogan; “Popüler Kültür: Kültür.___ ”, s.38
166 Erdogan; “Popüler Kültürde Gasp---- ”, s.73

72
3) Sistemin ve pazann çikarlan ôn plandadir. Sistemin ve pazann çikanna
ise (moda, yiyecek, eglence, vb.) kolektifligi destekler, çikanna karçiysa
(i§sizlik, ücret sorunu, grevler) bireyselligi vurgular.
4) Ahlak ve resmi sanstir kar§ismda risk almaz, bunlarla uyumludur.
. 5) Halk/folk kültüründen farkh olarak, popüler kültûr onu kullanan toplum
tarafmdan üretilmez; popüler kültürün üreticisi kapitalist sermayedir.
6) Sadece ürün degildir tüketilen; ayni zamanda insanrn kendisiyle ve
baçkalanyla olan ili§kisel anlamlar tüketilir ve üretilir (Ômegin,
“Marlboro” île “Samsun” sigaralannm tüketiminin ürettigi ve tükettigi
iliçkisel anlamlar farklidu-; bu noktada, sosyal statüler ve simfsal
farklihklar üretilir).
7) Yaratilan duyarhhk ve bilinçalti biçimleriyle, buquva ya§am tarzi
yüceltilir ve idealize edilir.
8) Gôsteri§ ve imajlar (gôrüntüler), ôzün üstüne çôkertilir ve ôzün ônüne
geçirilir.

Erdogan aynca, egemen popüler kültürü, Amerika’nm kültürel


yaydmacihgiyla ili§kilendirir. Amerika’nm kendi (popüler) kültürünü, tüm dünyaya
dayatma ve empoze etme egiliminde oldugunu belirtir. Bu nedenle popüler kültür
sorunsah aym zamanda kültürel emperyalizm sorunsali içerisinde yer alir?^

Ünsal Oskay, bugün gelinen noktada, kitle kültürü ile popüler kültürün aym
toplumsal ve kültürel olgular olarak gôrülmesi gerektigini ône sürer ve kültür
hayatimizm giderek endüstrinin denetimi altma girdigi bugünlerde, bu iki kavrami,
eçanlamh kavramlarmi§ gibi kullanmayi ônerir.167
168

Kitle kültürü ile ilgili bütün ele§tiriler ve yorumlar bugünün egemen popüler
kültürü için de geçerlidir. Çünkü klasik popüler kültür, kapitalizmin kitle kültürü

167 Bkz. Erdogan; “Popüler Kültürde Gasp.__ ”, s.75, Bu konuda aynca bkz. Mel Van Elteren;
“Amerikan Popüler Kültürünün Etkisinin Global Bir Yaklaçim tçinde Degerlendirilmesi”, Popüler
Kültür ve îktidar, Der: Nazife Güngôr, Vadi Yayinlan,Ekim 1999, Ankara, s.275-325. Amerikan
popüler kültürünün Türkiye üzerindeki yansimalan üzerine bkz. Gülriz Büken; “Amerikan Popüler
Kültürünün Türkiye’de Yaydiçina Kar§i Tepkisel Düçünceler”, Dogu Bâti Dergisi - Popüler Kültür
Ôzel Sayisi, Felsefe Sanat ve Kültür Yayinlan, Sayi:15,2001, Ankara, s.41-52
168 Bkz. Oskay; “Kitle Kültürü Popüler.......”, ,s.l51

73
tarafindan ku§atilmi§ durumdadir ve bu dogrultuda egemen poptiler kültür, kitle
kültürüyle bütünleçmiçtir. Bu süreçte kitle kültürü kavrami bilinçli bir biçimde
terkedilmiç ve onun yerini poptiler ktilttir kavrami almiçtir. Ôzellikle 1980’lerin
baçmdan beri, egemen kuramcilar kitle kültürü terimi yerine popüler ktilttir terimini
tercih etmeye ba§lami§lardir. Bu baglamda terimi dar ve négatif anlamindan çikanp,
terime sanati, dili, mtizigi, toplumdaki ve evdeki ttim “dinlenme” etkinliklerini
eklemiçlerdir. Bu yenilenen gorüçe gore, teknolojinin hizla ilerlemesi, okur
yazarhgm ve iletiçimin yayginlaçmasi kitleleri demokratla§tirmi§tir.
Demokratlaçtirmanm arkasindaki anlam ise, aslinda ttiketimde niceligin
yaygmhgidir.169 Bugtintin egemen poptiler kültürü, üretimin ilk açamasindan, son
kullamm açamasina kadar her amyla kullanim ve tüketim kültürüdür170.

Daha once deginildigi gibi, kitle kültürünün bireye sahte mutluluklar


yaçatarak, gerçek hayatta varolan yabancilaçmayi ve toplumsal hayatin gerçek
yüzünü hissettirmemeye, hissedilse bile ona katlanmayi ve boyun egmeyi saglamaya,
bireyin yaçadigi acilan hafifletmeye yônelik bir yamlsama yaratma i§levi vardir.
Popüler kültür de boyle bir yamlsama yaratir, ancak poptiler kültürün yarattigi
yamlsama kitle kültürünün yarattigi yamlsamadan çok daha rafinedir.171 Çünkü son

kertede aym amaca hizmet ediyor olsalar da, popüler kültürün renkli, canh, farklihga
vurgu yapan ve çoklu tercihe dayanan karakteri, kitle kültürünün tekdüze, standart ve
renksiz karakterine oranla daha derin, farkina vanlmasi daha güç bir yamlsama
yaratir. Bireye, Ôzgürlüge, farklihga, ôtekilige ve ôzgünlüge vurgu yapan popüler
kültür, bir tarafiyla bizi simsiki sisteme baglarken, diger tarafiyla da sisteme
ba§kaldin§imizi dile getirmek ister gibidir. Ne var ki bu baçkaldin, gerçek bir
baçkaldin degildir ve yadamian yamlsamayla simrhdir. Aynca sistemi kesinlikle
tehdit etmeyecek bir dozda ayarlanmi§tir.172

169 Erdogan; “Popüler Kültürde Gasp......”, s.83


170 Tüketim olgusumm tarihsel geliçimi, endüstrileçme ile birlikte ne yônde degiçtigi, kültürel
degerleri ne ôlçüde etkiledigi gibi konular üzerine kapsamh bir çahçma için bkz. Robert Bocock;
Tüketim, Dost Kitabevi, Ekim 1997, Ankara
171 Popüler kültürün yarattigi yanilsamalar ve ideolojik içlevleri üzerine aynca bkz. Ünsal Oskay;
“Popüler Kültürün Toplumsal Ortami ve ideolojik îçlevleri Üzerine”, “Yikanmak îstemeyen
Çocuklar” Olahm, Yapi Kredi Yayinlan, Nisan 2001, Istanbul, s. 237-272
172 Oskay; “Kitle Kültürü Popfiler.__ ”, s. 155-157

74
Popüler kültür ve kitle kültürünün yukanda deginilen bu farkh karakterleri,
esas olarak üretim yôntemlerindeki ve kullamlan teknolojideki farkhhktan
kaynaklanir. Fordist üretim sisteminin standart, homojen ve kitlesel üretim biçimi,
(Ford firmasmin montaj bandiyla kitlesel üretime geçtigi ilk yillarda tek tip, hatta tek
renk araba üretmektedir. Tüketici, bugünkü gibi farkh modeller arasmda tercih
yapabilmek §ôyle dursun, satin alacagi otomobilin rengi hakkinda bile siyah, siyah ya
da siyahi tercih edebilmektedir) üretilen ürünlerin ve sonuçta tüketimin de tekdüze,
renksiz, birbirinin aym ve sikici olmasma neden olmu§tur. Dogal olarak, bu tür kitle
ürünlerinin tüketim kültüiü olan, kitle kültürünün karakteri de aym §ekilde standart,
renksiz ve sikicidir.

Ancak teknolojinin geli§mesi ve Postfordist üretim biçimlerinin egemen


olmaya baçlamasi ile, üretilen ürünlerin karakteri de degi§mi§tir. Postfordist üretim
yônteminin esnek üretim sistemi ve kullamlan ileri teknoloji, ürünlerin de daha
renkli, canli, birbirinden farkli ve ki§iye ôzel olmasma imkan vermi§tir. Kitle kültürü
ürünleri, egemen popüler kültürün ürünlerinden bu noktada aynhr ve genel hatlanyla
popüler kültürün karakterini, kitle kültürününkinden farkhlaçtinr.

David Shumway, egemen konumlandirmada, popüler kültürün meçmlaçtinci


i§levlerinin ôn plana çikanldigina dikkat çeker ve bu egemen konumlandirmada
popüler kültürün kitle kültüiüne üstün tutuldugunu belirtir. Popüler kültür, kitle
kültürüyle hemen hemen aym yapitlan ve etkinlikleri adlandinr, ancak onlan
tamamen farkh bir biçimde niteler. Shumway’e gore “popüler”, materyallerine
olumlu bir deger veren bir terim iken, kitle kültürü, hemen hemen her zaman
olumsuz bir yargiyi ima eder. Popüler kültür savunuculanmn popüler kültüre olumlu
ve demokratik bir anlam yükleyerek, onu me§rula§tirma çabalan; yüksek kültüre
atfedilen mitsel, tinsel, a§km degerleri popüler kültüre yansitarak, popüler kültürü
gôklere çikarmaktadir. Bôylece bu strateji, popüler kültürün yüksek kültür gibi aym
soylu amaçlara hizmet ettigini gôstermeye çah§ir ve bu sayede popüler kültürdeki
olumsuz, zararh ve yikici taraf gizlenir.173

173 Bkz. David R. Shumway; “Post Yapisalcihk ve Popüler Kültür”, Popüler Kültür ve iktidar, Der:
Nazife Güngôr, Vadi Yaymlan,Ekim 1999, Ankara, s.375-381

75
Popüler kültür, ôzgürlükçü oldugu iddiasindadir ve bireyin ôzgürlügüne
vurgu yapihr, ancak bahsedilen ôzgürlûk ashnda sadece ôzel mülkiyet ili§kileri
altindaki satm aima ve kullanma ôzgürlügûdür. Bu nedenle, gerçekte popüler
kültürün ôzgürlügû, ôzel te§ebbüsün madde ve ideoloji sati§ ôzgürlügüdür.174

Popüler kültür, umutsuzluklan, bayai kinkhklanm ve tatminsizlikleri


manipüle etmek için sürekli olarak yeni umutlar, yeni hayaller vaat eder. Bu umutlan
ve hayalleri canli tutmak için de, baçan ômekleri verilmesi gerekir. Ônceki ve
sonraki resimler, ônceki ve sonraki ya§amlar, istisnalan kural haline getirmekte ve bu
istisnalan umut yemi yapmakta kullamhr. Erdogan bu durumu, son derece yaratici ve
düzenin i§leyi§ini tüm gerçekligi ile ortaya koyan bir ômekle betimler: “Red Kit’in
direnen Düldül’ü kandingi: Bir dal, daim ucuna bagli ip ve ipin ucunda sallanan
havuç; Red Kit atm üzerinde; dal elinde ve havuç Düldül’ün gôzünün ônünden on
santim ôtede asih; “gel béni ye” diye sallamp duruyor. Düldül, televizyonun ônünde,
kulaklannda Walkman, havuca yeti§mek için ko§uyor. Red Kit ôzgür; Düldül ôzgür;
havuç popüler; Red Kit umutlu; Düldül umutlu; Red Kit mutin; Düldül mutin; havuç
hala Red Kit’in mülkiyetinde. Ya Düldül yerse? Yesin; arada bir dig atanlar olmah ki
umutlar erigilir gibi gôrünsün. Havuç zaten kaybedilme olasihgi olan bir yem ve
yemin maliyetinin birçok kati zaten çikanlmig ”175

174 Erdogan; “Popüler Kültür: Kültür.......”, s.28


175 Erdogan; “Popüler Kültür: Kültür.......”, s.28

76
ÜÇÜNCÜ BÔLÜM
OLGULAR ARASIBAGLANTILARIN KURULMASI
(DÔNÜÇÜMÜ TEORÎLE§TÎRMEK)

I. Fordist Birikim Rejimi ve Kitle Kültürû

A. Fordist Birikim Rejimi’nde “Χlik-Di§i Zaman”m t§e Koçulmasi

Fordizm’in sait bir üretim sistemi olarak dar bir anlami olduguna, bununla
birlikte daha geni§ bir anlam yüklenerek, genel hatlanyla bir birikim rejimini ifade
ettigine daha once de deginilmi§ti. Bu terim 1930’lu yillarda Gramsci tarafindan
ortaya atilmiç olmakla birlikte, bugün daha geni§ bir anlamda kullanilmaktadir.
Gramsci, o yillarda yalmzca montaj bandi tarafindan simgelenen kitlesel üretim
sistemine i§aret etmi§tir, Ama Fordizm’de tayin edici olan ôge, kitlesel üretim ve
kitlesel tüketimin tek bir sistem içerisinde bir araya getirilmesidir. Modem ekonomi
teorisindeki Fransa kôkenli düzenleme okulunun sôzcüsü Michel Aglietta’ya gôre,
Fordizmi anlamak için “tüketimi toplumsal olarak koçullanan bir faaliyet, ücretli-
emegin genelle§tirilmesine elverecek biçimde kendisini degiçiklige ugratan,
birbirinin tersi yônde igleyen homojenle§tirme ve farkhlaçtirma güçlerine maruz bir
faaliyet haline getiren pratiklere” iliçkin bir teoriye ihtiyacimiz vardir.176

Bu geni§letilmi§ anlamiyla Fordizmin temel karakteristigini gôstermek üzere


Aglietta §u olguya gônderme yapmaktadir: Fordizm, tarihte ilk kez, iççi smifi için bir
tüketim normu oluçturmuçtur. Bu norma gôre, somut tüketim pratiklerini metalara,
bireysel sahiplik yônlendirmektedir. Bu tüketim tarzimn yeniden üretilmesini
olanakli kdan toplumsal koçullar bir kez yerle§ince, bu tüketim tarzi yan-otomatik
denetimi içeren mekanik emek süreçlerinin genelle§mesinde dogrudan dogmya
kayith bulundugu için, tüketim normlan da dinamik biçimde evrilmiçtir.177

176 Bkz. M. Aglietta; “A Theory of Capitalist Regulation”, 1979, London, s.156, Aktaran, Thomas
Krogh; “Frankfurt Okulu’nun Kültür Analizi”, Medya îktidar îdeoloji, Derleyen ve Çeviren;
Mehmet Küçük, Bilim ve Sanat Yaymlan / ARK, 1999, Ankara, s.259
177 Bkz. Krogh; a.g.m., s.259,260

77
Thomas Krogh, Aglietta’nin yaptigi betimlemeyi, Adomo ve Horkheimer’in
teorisi ile bazi ônemli açilardan uyumlu bulur; Aglietta, üretim ile tüketimin birligine
ve bu üretim sisteminin ancak kitlelerin, üretim araçlannm degilse de tüketim
araçlanmn (otomobilier, bulaçik makineleri,vb) ôzel mülkiyetinin faillerine (agent)
dônü§türülmeleri ko§uluyla ayakta tutulabilecegi olgusuna dikkati çekmektedir.
Fordist sistemde, i§çi smifi çeyleçmeye baglanmaktan çok, üretim sistemine siki
sikiya baglamr.178

Kitle kültürü kisminda deginilen, çah§an kesimlerin serbest zamana sahip


olmalan ve ücret arti§i ile birlikte tüketimin bu kesimlere de açihm§ olmasi durumu,
Fordist birikim rejimiyle somut ifadesini bulmu§tur. Daha once de deginildigi gibi
Henry Ford ilk kez kendi içyerinde “sekiz saat i§günü ve be§ dolar ücret ilkesini”
uygulamaya koymu§tur. 1929 Ekonomik Krizi sonrasi Keynezyen ekonomi
politikalan ve refah devleti uygulamalan ile bütünle§ip, bir takim degi§ikliklere
ugrayarak kendini yeniden üreten Fordist birikim rejimi, îkinci Dünya Sava§i
sonrasmda ise en geni§ uygulama alanina kavu§mu§ ve kapitalizmin hakim birikim
rejimi olarak bu konumunu 1970Terdeki yeni krize kadar sürdürmü§tür.

Sekiz saat i§günü ve be§ dolar ücret ilkesi, kitle kültürü açisindan hayati bir
konumdadir. Çahgma süresinin sekiz saate dü§ürülmesi, çah§an kesimlerin i§lik di§i
zamanlannm artmasma yol açar. Sekiz saatlik içgünü sonunda eide edilen be§
dolarhk ücret ise o günkü koçullarda eide edilen en yüksek miktardir. Bu iki yenilik
ilk baki§ta dogal olarak i§gücünün sisteme uyumlulaçtinlmasma ve entegre
edilmesine, bir ba§ka degiçle çah$an kesimlerin baçkaldinsim ônlemeye yôneliktir.
Çünkü çah§anlar, daha kisa sürelerde çahçmalanna kargm, aldiklan ücretlerde bir
azalma olmamakta, aksine gelirleri artmaktadir.

Ford'un ilkesinin ilk ayagi olan sekiz saatlik içgünü, ilk a§amada i§gücü
açisindan olumlu bir geliçmedir ve herhangi bir itirazla karçilanmasi dü§ünülemez.
Üstelik çah§ma süresinin sekiz saate düçmesine kar$m alinan ücret de artmaktadir.
Ancak daha once de deginildigi gibi, bu noktada sistemin kar§isina ônemli bir sorun

178 Bkz. Krogh; s.260

78
çikmaktadir; eide edilen bu i§lik-di§i zamanin çahçan kesimler tarafindan sisteme
karçi muhalif, ele§tirel bir dü§ünce ve baki§ tarzi geliçtirmede kullanilmasi ve bu
düçünsel eylemin, uygulamaya geçip, hakim sistemi ortadan kaldirmaya yônelmesi
olasihgi.

Bu nedenle kitle üretiminin yarattigi “yeni insan”m, sermayenin ihtiyaçlanna


ve beklentilerine uygun olmasi gerekmektedir. Ômegin Henry Ford 1916
* da
i§çilerinin evlerine bu yeni insam çekillendirebilmek için bir sosyal hizmet uzmanlan
ordusu gôndermi§tir. Bu konuda verilebilecek bir diger ômek ise 1950’lerin
Amerika’smda Harry Svados’un yaptigi çahçmadir. Svados’un araçtirmasi, ücret
artiçi île beraber çah§ma saatleri de kisaltilacak oldugunda, iççilerin bu serbest
zamam, kendileri açisindan daha insanca bir kültûr olu§turmakta kullanmalanndan
endive duyan ve bunun olabilirligini merak eden i§ çevrelerinin neler yaptigmi konu
edinen bir çahgmadir.^ “î§ çevreleri tüketimi çah§an kesime açmaktan

korkmamaktadir; çahgma saatlerinin kisaltilmasi sonucu artacak olan serbest


zamanm iççiler tarafindan kendi toplumsal konumlanna denk dü§ecek bir kültûr
üretmekte kullamlabileceginden korkmaktadir.”179
180 Gelecekteki yeni toplumun

büyük korporasyonlar tarafindan yônetilecegine inanan Henry Ford, mutlu ve ileri


bir toplumsal düzenin de, iççilerin belli bir ya§am tarzini benimsemeleri ile
gerçekle§ecegini dü§ünmektedir. Bu dogrultuda büyük korporasyonlann tek i§i
sadece üretimde bulunmak olmayacak, aym zamanda insanlara nasil yaçamalan
gerektigini de ôgreteceklerdir. Bunun sonucunda, refah seviyesi yükselecek ve
uyumlu bir haie gelecek olan iççi sinifi, kapitalizme kar§i sosyalizm tarafindan
yôneltilen tehdidin de ortadan kalkmasma neden olacaktir.

Kitle kültürü, i§te bu serbest zamam düzenlemeye yônelik olarak, sermaye


tarafindan yaratilmiç bir kültürdür. Kapitalist sistem için bir tehlike olu§turma
olasihgi bulunan çahçan kesimlerin artan serbest zamanlan, kitle kültürü tarafindan
doldurulmaktadir. Bu anlamda serbest zaman artik i§lik-di§i olmaktan çikar,
dogrudan i§e ko§ulur.

179 Harry Svados’un çahçmasi hakkmda aynntdi bilgi için bkz. Oskay; “Modem Toplumda.....”*,
s. 190-192
180 Oskay; “Modem Toplumda.......”, s. 190

79
Vincent Mosco ve Andrew Herman, “Radikal Toplum Kurami ve iletigim
Devrimi” baghkh ortak çahgmalannda, çagdag kapitalizmin, sermaye birikiminin
gereksinmesi olarak çaliganlarm boyun egimi için bir ‘riigvet’ verdigini ve bu
rüçvetin, bog zaman ozel kullammi, çahganlar için kapitalizm altinda çahgmanin agir
yük ve sikicihgmi yasallagtiracak bir tüketici kültürü biçimini aldigim belirtirler.
Çagdag kapitalizmin bôlünmüg yagammm, beraberinde bôlünmüg kigiligi de
getirdigini ve bunu, çagdag toplumun karmagik dogasma tarihsel olmayan ve
evrensel gondermeler yaparak, yasallagtirdigini ileri sürerler.181 Mosco ve Herman’a

gôre; “kigiye ôzgü zamanin temel ozelligi, kigiye ozel olmama olarak
belirmektedir.”182

Dallas Smythe ise, dogrudan kapitalist toplumu goz ônünde bulundurarak,


sistemin mallarm sahipliginin kuram ve pratigini ôgrenerek çahgan izleyici kitleleri
üretmeyi ôngôrdügünü belirtir.183 Smythe’e gore kitle toplumu; sermaye birikimi,

yasallagtirma ve bastirma gereksinimini kargilamak için, izleyicilerin emeginden


artik degeri çikaran kapitalist sistemin gerekli koguludur. Bu baglamda bog zaman;
ne ôzel ugraglar ne de bazi Marksistlerin one sürdügü gibi ‘nekahet’ zamanidir, daha
çok izleyici mahm olugturma süreci, if zamanidir.184

Dellaloglu, Adorno ve Horkheimer’dan hareketle iglik digi zamanin ige


kogulmasim gu gekilde açiklar: “Kültür endüstrisi, sistemin genel bütünselligi içinde,
bireyin varhgini idame ettirebilmek için, onun emegini, aklini ve varhgim sisteme
kiraladigi iglik diginda, onun sisteme yabancilagmasim engelleyen, genel-tikel
uyumunu sürekli kilan bir iglev goriir. iglik ile iglik sonrasi arasmda ashnda çok
belirgin bir süreklilik sôz konusudur. iglik digi edimler, igliktekinden farkh yontem
ve araçlarla düzenlenmig de olsa iglikteki yagamin bir uzantisidir. Eglence, geç
kapitalizm dôneminde igin bir uzantisidir. igin daha sonra, daha iyi bir gekilde
gerçeklegebilmesi için verilen bir aradan ibarettir. igçinin bog zamam ve o süreçte

181 Bkz. Vincent Mosco - Andrew Herman; Kitle Iletiçiminde Temel Yaklaçimlar, Aktaran, Ahmet
Oktay; Türkiye’de Popüler Kültür, Everest Yaymlan, Arahk 2002, Istanbul, s.27
182 Vincent Mosco - Andrew Herman; Kitle lletiçiminde Temel Yaklaçimlar, Aktaran, Oktay; age.,
s.27
183 Bkz. Oktay; a.g.e., s.43
184 Bkz. Oktay; a.g.e., s.28

80
kullamlacak eglence metalan o kadar ôn-belirlenmi§tir ki, eglence, i§ sürecinin
sonrasma hiç geçemeyen bir gôrünüm kazanmiçtir. Modem ôzne, sadece çah§irken
degil ama daha çok eglenirken teslim olmaktadir. Tekelci dônemde tüm kitle kültürü
ôzdeçtir. Artik tekelin gizlenmesine de gerek yoktur; çünkü §iddeti açiga çiktikça
gücü artmaktadir. Sineme ve radyo artik sanat olma iddiasinda degildir. Onlann i§
dûnyasmin bir parçasi olduklan gerçegi, ürettikleri saçmahklan onaylayan bir
ideolojiye dônû§mü§tür.”185

Henry Ford’un ortaya attigi ilkenin ikinci ayagina karçihk gelen ube§ dolarlik
ücret” ise, sistemin devamhhgi için bir ônko§ul olu§turmaktadir. Çünkü üretim
sonuçta pazar için yapilmaktadir ve üretilip pazara sunulan mallann bir §ekilde
tüketilmesi gerekmektedir. Çahçanlann daha yüksek ücretler sayesinde giderek daha
yüksek gelirlere sahip olmalan ise tüketimi, sinirh ve zengin bir mü§teri grubundan
kitlelere yayacak, pazann geniçlemesinin koçullanm ohiçturacak, bôylelikle pazar
darbogazi sorunu da ortadan kalkacaktir.

Kitle kültürünün oluçumunda Ford’un ilkesinin bu ikinci ayagi da


belirleyicidir, çünkü insanlann kitle kültürü ürünlerini tüketmeleri için belli bir gelire
ihtiyaçlan vardir. Üstelik bu gelirin, ki§ilerin hayatlanm idame ettirmeleri için
gerekli olan asgari ücretin, yani açhk smmnin daha üzerinde olmasi gereklidir.
însanlar sadece hayati ônemdeki ihtiyaçlanni (ômegin yiyecek, giyecek, bannma,
ismma, vb.) karçilayacak bir gelire sahip olurlarsa, bu defa kitle kültürü ürünlerinin
tüketimi mümkün olmaz. Bu nedenle birincil ihtiyaçlan kar§ilayacak bir ücretten
daha fazlasi gereklidir kitle tüketiminde bulunmak için. Bilindigi gibi Fordist birikim
rejiminde çahçanlann, ürettikleri ürünleri tüketmeleri de ôngôrülmektedir, yoksa
verimlilik arti§i ile büyüyen üretimin pazarda satilmasi olanaksizdir. Henry Ford,
fabrikalannda çahçan i§çilerin ürettigi otomobilleri satin almalanni ôngôrmektedir.
Bôylelikle bir yandan pazann üretime paralel büyüme sorunu a§ilacak, diger tarait an
da iççilerin sisteme uyumlula§tinlmasi ve entegrasyonu saglanacaktir. Sonuç olarak
kitle kültürü, aym zamanda bir tüketim kültürüdür ve be§ dolar ücret ilkesi de bu
anlamda bir çiki§ noktasi oluçtumr.

185 Dellaloglu; a.g.e., s. 102

81
B. Fordist Üretim Biçimi ve Kitle Kültûrû Ürûnleri

Daha once deginildigi gibi, kitle kültûrû Fordist birikim rejiminin bir
ûrünüdür ve üretilme amaci da; Fordist rejimin sagladigi artan serbest zaman
olanaklannin yarattigi tedirginlik üzerine, bu serbest zamani kontrol altma almaktir.
Bununla birlikte, Fordist üretim biçimi ve kitle kültûrû ürûnleri arasinda dolaysiz
baglantilar da bulunmaktadir.

Kitle üretimi, ürûnleri standartla§tinrken aym zamanda tüketimi de


standartla§mi§ ve beraberinde kitle tüketimini getirmi§tir. Kitle kültûrû ve kitle
kültûrû ürûnleri, tüketicilerin herhangi bir katkisi ohnadan, onlann di§mdaki
kuruluçlarda; i§letmelerde, fabrikalarda, atôlyelerde, stüdyolarda tasarlanu- ve Fordist
üretim teknikleriyle kitlesel bir biçimde üretilir.

Fordist üretim yônteminin mantigmi ve karakterini, kitle kültürü ürünlerinde


de gôrmek mümkündür. Fordist üretim; standart, homojen ve kitlesel bir üretim
biçimidir. Fordist üretim biçimi, akan montaj bandi sayesinde ve yeniden düzenledigi
Taylorist uygulamalarla, pazara çok yüksek miktarlarda, dü§ük maliyetli ûrünler
sunabilmektedir. Emegin standardizasyonu ve standart mal üretimiyle hedeflenen,
aym maldan çok sayida ve ucuza üretmektir; rekabetin mantigi buna dayahdir. Aym
maldan çok sayida ve ucuza üretim, pazardaki rekabetin mantigmi olu§turmamn yarn
sira, kitle kültürü ürünlerinin üretim mantigim da oluçturur. Kitle kültürü ürûnleri,
ucuza temin edilebilir. Fiyatlannm dü§ük olmasi sayesinde ula§imi kolaydir ve kitle
toplumunun tüm bireyleri kolayhkla kitle kültürü tüketicileri haline getirilebilir. Kitle
kültürü ürûnleri, kitlesel bir biçimde yüksek miktarlarda tüketilir ancak Fordist
üretim sistemi de yine kitlesel bir biçimde yüksek miktarlarda üretimde bulunur. Bu
nedenle herhangi bir arz-talep dengesizligi soz konusu olmaz.

Kitle kültürü ürûnleri, kitlesel olarak üretilen ve tüketilen ürünlerdir.


Kültürün bu tür üretim ve tüketim boyutu, yeni bir estetik yaratmi§ ve kültürün de
metalaçmasim saglamiçtir. Bu anlamda kültür, diger tüm tüketim mallan gibi pazarda

82
alinip satilan bir meta haline gelmiçtir. Bu noktadan sonra, onun degerini de kullamm
degeri degil, degiçim degeri belirler.

Kitle kültürü ürünleri; standart, tekdüze, birbirine benzer hatta çogu zaman
birbirinin aym ve renksizdir. Bu durum Fordist üretim mantigindan gelir. Fordist
üretim, türdeç mallarm kitlesel üretimine yaslamr. Daha once de deginildigi gibi,
Ford fabrikasindan çikan otomobiller ilk yillarda tek model ve tek renktir (siyah),
bunun diçinda herhangi bir model ya da renk seçme olanagi bulunmamaktadir. Ürün
çeçitliligi ve fiyat farkhlaçtirmasi yoktur. Kiçiye ozel ve sipari§ niteligi taçiyan
ürünlerden de sôz edilemez. Büyük stoklarla çah§ihr, tüketim normlan ve tüketici
tercihleri uzun vadelerde bile pek degi§medigi için, bu durum herhangi bir sorun
yaratmaz. Aym zamanda büyük mal stoklan, tampon gôrevi gôrür ve düçük kaliteli
ya da defolu mallar, bu tampon stoklar içine gizlenir.

Kültür endüstrisi ürünü olan müzikler, filmier, konfeksiyon i§i giysiler, dergi,
çizgi roman ve kitaplar, hatta yiyecekler bile bu mantikla üretilir. Ômegin
McDonald’s restoranlanndaki i§leyi§, Fordist sistemin montaj bandimn gida
endüstrisindeki biçimidir. Seri bir biçimde hamburger üretilir. Sirayla koftenin
piçirilmesi, ekmegin arasma konmasi, mayonez, ketçap ve diger malzemelerin
eklenmesinden sonra, paketlenerek bize ula§ir. Bütün bu i§lemler, lineer (dogrusal)
bir süreçte gerçekleçir. Tüketiciye sunulan hamburgerin tadi ve içindekiler hep
aymdir, standart bir haie getirilmi§tir. Bu üretim sürecinde çahçanlann yaptiklan
hareketler (ômegin ketçabm sikilmasi ya da patates kizartma iglemi), Ford
fabrikasindaki i§çinin yaptigi hareketlere benzer (ômegin bir vidanm sikilmasi ya da
tekerlegin takilmasi i§lemi) ve aym §ekilde herhangi bir beceri gerektirmez. Yine
aym çekilde bir hamburgeri ba§tan sona tek bir ki§i yapmaz, herkesin gôrevi bellidir
(kôfteyi piçirmek ya da son agamaya gelmiç hamburgeri paketlemek gibi).
Restoranlarda çahçan i§çilerin hareketleri yamnda, tavirlan, ses tonlan (hep aym ses
tonunda ve benzer kelimelerle kar§ilanirsimz) hatta gülümsemeleri bile hep aymdir.
Bu kitle kültürü ürününün tüketicisi konumundaki mü§teriler için de dumm farkh
degildir. Tüketiciler de belli davramç kahplan içerisinde belli ritüelleri tekrarlarlar.

83
Gôrüldügü gibi, kitle kültüründe ürünün kendisi digmda, ücretli emek gücü ve
tüketici bile standartla§mi§tir.

Fordist üretim yôntemlerinin, iççiyi yaptigi i§e, ürettigi ürüne ve nihayetinde


bizzat kendine yabancila§tiran yônü, kitle kültürü ürûhlerinde de bulunmaktadir.
Kitle kültürü ve kitle kültürü ürünleri de, tüketicilerini benzer §ekilde kendilerine,
çevrelerine, topluma ve dogaya yabancila§tinr. Aslmda kitle kültürünün
oluçturulmasinm sebebi, çaliçanlan Fordist üretim yôntemlerinin yabancilaçtinci
etkilerinden uzakla§tirmak, bir baçka deyiçle i§likte geçen zamanm tekdüzeliginden
ve sikiciligmdan kitle kültürü ürünlerinin yarattigi sahte bilinç vasitasiyla
annmalanm saglamaktir. Bu sayede çahçanlar, tüketimde bulunarak ôzgürle§tiklerini
sanacaklar ve i§likteki kôleleçtirici ve yabancilaçtinci etkilerden kurtulacaklardir. Bu
yônüyle kitle kültürü, emek gücünün “yeniden üretimi” sürecindeki bir girdidir. Ne
var ki, kitle kültürü ürünlerini tüketmek de, bireyleri dü§ünmekten, yaraticihktan
alikoymakta, daha çok tüketerek mutin olmayi ôneren Batih ülkelerin refah devleti
dü§üncesinin aksine, daha çok tüketerek daha da kôlele§mekte ve
yabancila§maktadirlar. Bôylece kitle toplumunun insam hem üretimde bulunurken,
hem de tüketirken iki boyutlu bir yabancila§maya maruz kalir.

Bu noktada Bâti toplumlan ile Dogu toplumlan arasmdaki ônemli bir farklihk
gôze çarpar. Dogu toplumlanndaki “huzur” kavraminm karçihgi, modem ve
kapitalist Bâti toplumlannda “mutluluk”tur. Dogu toplumlanndaki huzur, manevi bir
olgudur ve kiçinin iç dünyasiyla ilgilidir. Oysa Bâti toplumlanndaki mutluluk, daha
çok maddidir ve tüketimle ilgilidir. Bu toplumun bireyleri, daha fazla tüketimde
bulunarak daha mutlu olabileceklerini düçünürler. Bu noktada tüketim, daha güzel
bir eve, daha pahah bir arabaya, daha fazla giyim ku§am egyasma, vb sahip olmaya
denk gelir. Batih kapitalist sistemin ôzel mülkiyete dayanan temeli, bireylerini bu tür
hirslarla donatir ve bu durum bireyde giderek bir saplanti (obsession) halini ahr.
Bireylerin sosyal statüleri, tüketimle belirlenir haie gelir.

Bu nedenle kitle kültürünün kapitalist Bâti toplumlannda uygulanmasi çok


daha kolaydir. Çünkü Bâti toplumlan, mutluluga giden yolda “tüketim” fetiçini

84
kendinde, “a priori” (ôncel) olarak bulundurur, kitle kültürü onceden saglanmiç olan
bu anlayiçin üzerine bina edilir.

II. Postmodern Donüçüm ve Popfiler Kiiltfir (Popfiler Kûltürûn Kitle


Kfiltfirfi Tarafindan Kugatdmasx)

Kapitalizmin 1970’lerdeki son büyük krizi ve bu krizi açmak için gündeme


gelen yeniden yapilanma çabalan, etkileri bir çok yône yansiyan kôklü degiçimlere
neden olmu§tur. Yeniden yapilanma, ôncelikle ekonomik açidan, birikim rejimini ve
üretim biçimlerini degiçtirmiçtir. Fordist birikim rejimi, yerini Postfordist birikim
rejimine birakmi§tir. Ya§amm tüm alanlanm kapsayan genel bir anlayiç ve ideolojik
bir sôylem (discourse) olarak da modemiteden postmodemiteye geçilmiçtir. Kültürel
açidan ise, hakim olan kitle kültürü kavrami terk edilerek, popüler kültür kavrami
kullamlmaya ba§lanmi§ ve giderek tüm günlük yaçama hakim olmuçtur. Kültürel
alanda yaçanan bu geli§me, postmodernist dônü§ümle ve bili§im-ileti§im
alanlanndaki teknolojik devrimden beslenen, üretim sistemlerindeki Postfordist
dônü§ümle çok yakindan ilgilidir.

Ashnda popüler kültür, kitle kültüründen once olu§mu§ bir kültür biçimidir,
yani kitle kültüründen once de vardir. Ne var ki, kitle kültüründen ônceki ve sonraki
popüler kültür ve kavramm semantik çerçevesi büyük farkhhklar gôstermektedir. Bir
dônemleçtirme yapmak gerekirse, kitle kültüründen ônceki popüler kültür, halk/folk
kültürüne yakm dururken, kitle kültüründen sonraki popüler kültür, kitle kültürü
tarafindan kuçatilmiç ve ona ôzde§ bir haie gelmi§tir.

Daha once de deginildigi gibi, popüler kültür kavrami ilk ortaya çiktiginda,
içerisinde banndirdigi “popüler” sôzcügünden hareketle “halkm kültürü, halkin kendi
yaratisi olan kültür” anlaminda kullanilmaktaydi. Popüler kültürdeki dônü§üm,
ôncelikle popüler kavramindaki dônü§ümle baçlar. Popüler kavraminin “halka ait”
olan anlami, buijuva demokrasilerinin yükseliçi ve sivil toplumun ortaya çikmasi ile
birlikte “insanlann çogu tarafindan sevilen, begenilen, tercih edilen” anlamma
dônü§mü§tür.

85
Popüler kültürün dônü§ümü ve bugünkü egemen kullanimina kavu§masi ise,
bundan daha sonra, kapitalizmin yeniden yapilanmasi ve postmodemiteye geçi§le
birlikte olmu§tur. Halkin kültürü olan popüler kültür, bu degiçim sonrasi kitle
kültünün içine çôkertilmiç ve onun içlevlerini üstlenmiçtir. Popüler kültürün bugünkü
anlami, kapitalizmin tercih ettigi anlamidir. Kavramm üzerindeki aitlik kapitalist
pazar mekanizmasma geçmi§tir.

Ya§anan bu geli§meler popüler kültürün degiçmeyen, statik bir olgu degil,


dinamik, degi§ime açik ve üzerinde ideolojik bir mücadelenin verildigi bir sava§
alam oldugunu gôstermektedir. Popüler kültür üzerindeki mücadelenin bugün için
kapitalist sistem tarafmdan kazamhmç olmasi, mücadelenin bittigini gôstermez.
Çünkü popüler kültür bir egemenlik ve mücadele alamdir ve bu mücadele,
kazamlmca veya kaybedilince biten bir karaktere sahip degildir, tekrar tekrar
kazamhr ve kaybedilir.

III. Postfordist Birikim Rejimi ve Popüler Kültür

A. Postfordist Üretim Biçimi ve Popüler Kültür Ürünleri

Fordist üretim biçiminin kitle kültürü ürünleriyle olan dolaysiz baglantisi,


Postfordist üretim biçimi ve popüler kültür ürünlerinde de gôrülmektedir. Egemen
popüler kültür ürünlerinin karakterini, aym dogrultuda Postfordist üretim yôntemleri
ve mantigi belirler.

Popüler kültür ürünleri, kitle kültürü ürünlerine gore, daha renkli, canh,
gôsteri§li ve birbirinden farkhdir. Popüler kültür ürünlerinin tüketimi, daha •
bireyselle§mi§ bir tüketimdir. Ürünler çok çe§itlidir ve kiçiye ôzel niteligi vardir.

Postfordist üretim yôntemlerinin geli§tirilmesinde, teknolojik ilerlemenin


büyük etkisi olmuçtur. Teknolojik geliçme, üretim sürecinde belli bir esnekligi
uygulanabilir kilmi§, üretim biçimleriyle birlikte, emek gücü ve sermaye de
esnekle§mi§tir. Postfordist dônemde, seri üretimde bulunarak standart, tektip ürünler

86
üreten büyük fabrikalardan, ûrün çe§itliligine dayali üretim yapan küçük fabrikalara
geçilmi§tir. Farkli ürün taleplerini karçilayacak §ekilde organize edilen bu sistemler,
teknolojik imkanlardan da faydalanarak, üretim süresini kisaltmi§tir. Küçük
i§letmelerde, ileri teknoloji kullamlarak, kisa üretim sürelerinde ki§iye ôzel ürünler
üretilebilmektedir.

Postfordizm’in kiçiye ôzel, ayirt edici niteligi olan üretim mantigi, popüler
kültürün bireysellige, farklihga, imaja vurgu yapan yônüyle ôrtüçür. Bu noktada
tüketim mallanmn insanlaçtigmi gôrürüz. însanlann birbirinden farkli karakterlerine
hitap edecek §ekilde tüketim mallanmn da birbirlerinden ayn, kendi karakterleri,
ki§ilikleri bulunmaktadir.

Postfordist dônemde, üretim alanlannm oldukça çeçitlendigi gôrülür. Eskiden


tüm spor etkinlikleri için tek bir spor ayakkabisi varken, bugün artik her etkinlik için
(ômegin ko§u, yürüyü§, aerobik, basketbol, bisiklet, tenis, salon sporlan, vb.) ôzel
spor ayakkabdan bulunmaktadn. Ritzer, benzer geli§melerin hemen her alanda
gôrüldügünü belirtir; yüzden fazla walkman türü, üç bin çeçit Seiko saat ve sekiz yüz
model Phillips renkli televizyon vardir. Bu ômekler, seri üretim pazannm yerini,
hizh degiçen pazann aldigim gôstermektedir.186

Popüler kültürde, popüler malm tüketicisinden, mah tekrar tekrar ve mümkün


oldugunca çok tüketmesi istenir. Bu istem, postmodem dônemin sanati olarak
nitelenen ve çe§itli kihklarda gelen reklamlar aracdigiyla, kiginin yetersizligini ve
psikolojik doyumunu vurgulayarak, baskici bir biçimde sürekli tekrarlamr. Ômegin
moda ve müzik endüstrileri sürekli yeniden kullamm gerektirir. Bu gereklilik, ayni
ürünü kullanmanm bikkmhgmi ve sôz konusu ürünün eskiligini vurgulayan
“yenileme” olarak yeni moda ve yeni müziklerle saglamr. Bu dumm da, satig için
mevsimlik, ayhk, hatta haftahk degigmeler gerektirir.187 Müzik endüstrisi ayhk,

haftahk “top 10” listeleriyle, büyük medya kumluglanna ve yapim girketlerine bagh
olan müzik marketlerdeki “aym ve haftanm en çok satan albümü” dayatmalanyla bu
yenilemeyi kôrükler. Vine aym medya kartellerine ait olan ve sait müzik yayini

186 Bkz. Ritzer; a.g.e., s.218


187 Bkz. Erdogan; “Popüler Kültûr: Kültür.___ ”,s.30,31

87
yapan televizyon ve radyo kanallan, bu tür bilgileri düzenli olarak hemen her gün
dinleyicilerine aktararak, potansiyel mü§terilerini güdülerler.188 Postfordist üretim

sisteminin esnek yapisi, bu sürekli yenilenmeyi mümkün kilar.

Postmodern dônemde tüketim normlan ve tüketici tercihleri çok kisa zaman


dilimlerinde degiçebilmektedir. Bu nedenle Postfordist üretimde stoksuz çahçma
egilimi yaygmdir. Ômegin moda sektôrü genellikle stoksuz çahçir. Çûnkü giysiler
eskiden oldugu gibi senelerce kullamlmaz. Ahnan yeni bir kiyafetin yan-ômrü
çogunlukla alti ayi geçmez, yeni sezonda ise zaten demode olmuçtur ve yeni moda
olanlarla yer degiçtirmesi gerekir. Moda sektôrü bu nedenle ürün stoku yapmaz ve
elindeki ürünlerin tamammi mevcut sezonda bitirmeye çaliçir. Sezon sonu indirimleri
yüzde yetmi§lere, seksenlere kadar ulaçir. Elde kalan ürünler en az kar magiyla da
olsa elden çikanhr, çünkü bir sonraki sezonda satilma ihtimali yoktur.

Yine Postfordist üretimde fiyat farklila§tirmasi yapihr. Ana markanm altmda


alt markalar yaratma yoluyla, daha düçük gelirli tüketici gruplan da pazann içine
çekilmeye çali§ilir. Popüler kültür ürünleri de farkh fîyatlara edinilebilir. Popüler
kültür, içeriginde bulunan dônü§türülmü§ “popüler” anlammdan hareketle, mümkün
olan en geni§ kitleye ula§mak zorundadir. Popüler kültür ürünleri bu nedenle,
standart tek bir fiyatla degil, toplumun tümünü kapsayacak çekilde farklx fiyatlarla
piyasaya sürülür.

B. Popüler Kültürün Postmodern Karakteri

Postmodemizm, geç kapitalizmin kültürel mantigim olu§turur. Popüler kültür


de geç kapitalizmin bu kültürel mantigiyla uyum içindedir. Egemen popüler kültür,
postmodemizm içinde anlammi bulur. Postmodemizm, popüler kültürü çevreler,
popüler kültür ona içkindir. Postmodemizm, geç kapitalizmin kültürel çerçevesi
çerçevesini oluçtumr, kültürel mantigidir, bu anlamda genelleyici bir kavramdir.

188 Modem toplumda medya-kültür ili§kisi, medyanin kültür üzerindeki etkileri ve ideolojik içlevleri
hakkmda kapsamh bir çahgma için bkz. Sadik Güneç; Medya ve Kültür - Sessiz Yiginlann
Kültürel intihan, Vadi Yayinlan, Ekim 2001, Ankara

88
Oysa bugünkü popüler kültür, postmodernist kültürün günlük ya§ama iü§kin olan
ticari yônü, tüketim kültûrüdür.189

Postmodem dônemde sürûle§mi§ ve standartla§mi§ birey yerine ki§iligi,


karakteri, tutumlan ve tercihleri farkhla§mi§ bireyler ortaya çikmi§tir. Popüler kültür
de bireylerin bu yônüne vurgu yapar, farklihga ve bireyselle§meye ônem verir.
Postmodernism ve popüler kültürün bu ôzellikleri, Postfordist üretim biçimi ve
mantigmda altyapismi bulur. Çünkü Fordizm türde§ mallarm seri ve kitlesel
üretimine dayamrken Postfordizm, ürün farkhlaçmasi yüksek, farkli tüketici
tercihlerine yônelik küçük deste üretimine dayahdir.

Postmodemizm ôtekilige ve farkli ait kimliklere vurgu yapar. Ômegin kadin


hareketi, e§cinseller, siyahlar, bôlgesel ôzerklik savunuculan, dinsel gruplar, vb.
postmodem düçüncenin temel beslenme kaynaklandir. Postmodemizm, tüm bu
gmplar adina tekle§tirilmi§ ortak bir sesle konu§an modemizme karçi, bu graplarm
kendi isimleriyle, kendi sesleriyle konu§malanm ve me§rula§tinlmalanm savunur.
Postmodemizmin bu çogulcu ve sozde ôzgürle§tirici tavn popüler kültürde de
bulunur. Bugün herhangi bir gazete-dergi bayisine bakildigmda; genellikle birkaç
büyük medya grabu bünyesinde basilan ve her yaga, her cinsiyete, çegitli kigisel
zevklere yônelik yiginla dergi bulunur. Ômegin kadinlar, popüler kültürün de çok
üzerinde durdugu graplardan biridir.190 Bu bayilerde en çok kadinlara yônelik
dergiler gôze çarpar.191 Erkegi eide etmenin on altin kurali, yine erkegin sevdiginden

ya da kadmi aldattigindan emin olmak için çegitli testier, dogru makyaj teknikleri,
hangi giysilerin o mevsim ôn planda oldugu, kusursuz bir vücuda sahip olmak için
hangi egzersizlerin yapdmasi gerektigi, hangi ünlünün hangi ünlüyle ne zaman,
nerede, ne yaptigi gibi konular, bu dergilerde bikmadan usanmadan her sayida farkli
biçimlerde yerlerini ahrlar. Yalniz kadinlara yônelik basilan bu popüler kültür

189 Popüler kültür ve postmodemizm arasmdaki iliçki için ayrica bkz. Steven Connor; Postmodernist
Kültür - Çagdaç Olanin Kuramlanna Bir Giriç, Yapi Kredi Yaymlan, Haziran 2001, Istanbul,
s.270-293
190 Feminizm ve popüler kültür üzerine aynca bkz. Dominic Strinati; An Introduction To Theories
Of Popular Culture, Routledge - Taylor&Francis Group, 2000, London, Great Britain, s. 177-219
191 Kadinlara yônelik medya ürünleri hakkmda ôzgün bir çaliçma için bkz. Süheyla Kirca; “Medya
Ürünlerinin Küresel Yayihmi, Yerelleçtirilmesi: Ulusaçin Kimliklerin Yaratilmasi”, Dogu Bâti
Dergisi - Popüler Kültür Ôzel Sayisi, Felsefe Sanat ve Kültür Yaymlan, Sayi:15, 2001, Ankara,
s.181-192

89
dergileri, kadmlarm ôzgürlügünü ve güçlülügünü dile getirdigi iddiasindadir ama
gerçekte kadinlan olabildigince açagilayarak kolele§tirir; “kadinlara” degil, kadm
kimligini ve cinselligini tam anlamiyla metala§tirarak “piyasaya” hizmet eder.

Postmodemizm, yeni bir estetik ve sanat anlayi§i olarak modem sanattan


aynlir. Bir sanat akimi olarak “modemizm”, 19. yüzyilm sonlarmdan 1960’lara kadar
tüm gôrsel sanatlardan (resim, heykel, vb.), edebiyata ve mtizige kadar bütün sanat
dallarma egemen olan bir estetik ve sanat anlayi§idn. Sanatta postmodemizm
tartiçmalan 1960’h yillarda ozellikle New York sanat çevrelerinde modem sanat ve
estetik anlayiçma kar§i bir tepki ve eleçtiri olarak gündeme gelmi§tir. Hemen hemen
aym yillarda dogan ve büyük bir hizla yaygmlaçan bir sanat akimi da pop-art(popüler
sanat)’tir. Pop-art’ta da modemizme ve modernist sanat anlayiçina bir tepki soz
konusudur ve bu açidan ele almdiginda yeni bir sanat üslubu olarak pop-art, modem
sanat anlayiçina kar§i postmodem bir tepki olarak gôrülebilir. Aym zamanda pop-art,
popüler kültürün dayandigi ve beslendigi bir sanat anlayiçidir.

Pop-art, modem sanattan farkh olarak, konu ile ilgilenmez ve herhangi bir
mesaj iletme kaygisinda degildir, hatta bu düçünceye radikal bir biçimde kar§i çikar.
Sanat eserinin ne anlattigindan çok nasil anlattigi ônemlidir, bir ba§ka deyiçle pop-art
içerikten çok biçime ônem verir. Pop-art, konulanm genellikle günlük ya§amdan ahr
ve bu konulan herhangi bir yorumda bulunmadan, ele§tiriye tabi tutmadan ve
herhangi bir mesaj yüklemeden oldugu gibi yansitir. Sanatm i§levi, ya§amâ yon
vermek ya da ele§tirmek degil, onu oldugu gibi yansitmaktir. Pop-art’in bu
karakteristigi postmodem sanat anlayi§i ve popüler kültürle birebir ôrtüçür. Ômegin
postmodem sinemada §iddet ve cinsellik yogun bir biçimde yer ahr. Ancak bu
konular yorumsuz bir biçimde ele ahmr ve herhangi bir eleçtirel baki§ açisi da
geli§tirilmez. Yine cinsellik (ôzellikle kadm cinselligi) ve §iddet bilinçli olarak, tüm
detaylan gôz ônüne serilerek ve tüm çiplakhgiyla neredeyse gerçege yakin
gôrüntülerle gôsterilir. Çünkü bu konular gündelik hayatta da vardir ve sanatin içlevi
gündelik hayatin bu gerçeklerini oldugu gibi ortaya koymaktir. Film sektôrü aym
zamanda kitle ileti§im araçlanyla iletilen popüler kültürün en onde gelen
alanlanndan biridir ve ticari niteligi olan her film (ômegin Hollywood filmleri) bu

90
alana girer. Yogun giddet ve cinsellik içeren filmlerin kugkusuz btiytik bir ticari
getirisi vardir ve bu açidan postmodern sinema ile poptiler ktilttir, bu noktada da
kesigirler.

Pop-art’m yaraticilanndan ve belki de en tamnmigi olan Andy Warhol, aym


zamanda postmodernist sanat anlayigimn onctilerinden biridir. Warhol’a gore,
sanatm bir misyonu olmasi gerekliligi anlamsiz bir gôrügtür, sanatm temel iglevi
yagamin yansimasi olmalidir. Çagdag kapitalist toplum, kitle toplumudur ve bu
toplum içindeki ttim insan iligkileri anonimlegmigtir. O halde bu ttir bir toplumda
yagami yansitacak olan sanat; anonim iligkiler içinde kaybolan, kitlenin mekanik bir
parçasi haline gelen ancak bu kitle içinde farkli ohna gereksinimi duyan bireye
yonelik olmalidir. Bu noktada kitlesellik ve anonimlik ile ozel olma gereksinimi aym
potada eritilmektedir.192

Daha once de deginilen Warhol’un tiniti Marilyn Monroe resmindeki obje


(yani Marilyn Monroe), hemen hemen herkesin bildigi ve gorece hayranlik duydugu,
ôzendigi bir film yildizidir. Warhol’un bu resminin, çogaltilarak milyonlarca posteri
(kopyasi) yapilmig ve dagitilmigtir. însanlar oldukça ucuz olan katiksiz poptiler
ktilttir tirtinti bu posteriori kolaylikla satin alarak evlerinin, odalannin duvarlanna
asabilmektedir. Ticari bir biçimde ttiketilen metalagmig sanat eseri, bu noktada
kopyamn kopyasidir. Çtinkti Warhol’un resmi de bir fotograftan kopyalanmigtir,
milyonlarca adet basilan posterior iso bu dogrultuda kopyamn kopyalan olmaktadir.
Bu anlamda resim, insanlann orijinali ile kopyayi birbirinden ayiramadigi bir
simulacrum'dur, ytizeysel bir geydir. Warhol aynca, resmi yaparken gortintti ile
istedigi gibi oynayabilecegini, boylece posteri satin alan kiginin kendini ôzel
hissedecegini belirtmigtir. Gortildtigti gibi pop-art, postmodemizm ve poptiler ktilttir,
deginilen ttim bu alanlarda iç içe girmektedir.

Bunlann yam sira, modernist sanat eserinde ozgtinltik ve farklihk onemlidir.


Bu dogrultuda sanatçi, ttim yaratici kapasitesini kendinden oncekilerden farkli ve
ôzgün bir yapit ortaya koymak için kullanmak zorundadir. Postmodernist sanat

192 Çaylan; a.g.e., s.92

91
anlayi§i ve pop-art içinse, ôzgün olmanin hiçbir geregi ve anlami yoktur. Sanat için
kullamlabilecek tüm teknikler zaten kullamlmig durumdadir ve sanat gelebilecegi son
noktaya gelmigtir. Bu nedenle yeni akimlar peginde kogmamn ve avangardist sanatin
bir onemi kalmamigtir. Bunun yerine eski biçimlerin taklidi (kitsch) on plana çikar.
Kitlelerin zaten ônceden bildigi biçimlerin ve nesnelerin taklidi olarak kitsch,
kugkusuz ôzgünlüge, yenilige ve farklihga onem veren modem sanat anlayigi
tarafindan agagilanacak, degersiz bir geydir. Ancak postmodemistler bu gôriige
kesinlikle katilmazlar ve taklidi, sanat açisindan estetik bir yaraticilik olarak gôrürler.
Vine postmodern sanat anlayigi, estetik ôlçüt olarak, kitlelerin begenisini on plana
ahr, ortalama insanin begendigi gey sanat açisindan estetiktir. Kugkusuz bu anlayig,
sanatin metalagmig yônüyle ôrtûgür, çünkû kitlelere ne kadar çok sanat satihrsa, ticari
getiri de o oranda artar. Bu nedenle postmodern sanatin bu anlayigi, açikça popülisttir
ve bu popülizm, dônügtürühnüg popüler kültüriin egemen anlamiyla ve popülist
yamyla büyük bir uyumluluk içindedir.

Bilindigi gibi modem sanat seçkinci (elitist) bir anlayiga dayanmaktadir.


Modem sanat eserinin karmagik bir biçimi vardir, bu nedenle algilanmasi zordur.
Modem sanat yapiti, yaraticismin (sanatçmin) yaratim sürecinde olugturdugu yogun
bir dügünsel ve sanatsal çabayla ortaya çikar, bu nedenle modem sanati tüketen
kiginin de eseri tam olarak algilayip kavrayabilmesi için ortaya bir çaba koymasi
gerekir. Ancak bu çabayi ortaya koyabilmek için de, konu üzerinde belli bir
bilgisinin olmasi, yeterli bir egitim sürecinden geçmig olmasi gereklidir. Modem
sanat bu nedenle gôrece daha küçük topluluklara yôneliktir ve seçkincidir. Yüksek-
alçak sanat ya da yüksek-alçak kültür aynmi sôz konusu oldugunda modem sanat, bu
ôzellikleriyle yüksek sanat ya da kültür olarak degerlendirilir.

Postmodem sanatçilar, modem sanatm bu seçkinciligine giddetle kargi


çikarlar. Onlara gôre sanatsal estetik, popülist bir çerçeveye oturtulmahdir. Sanat
eserinin estetik degeri ile, kitlelerin begenisi arasmda bir paralellik, dogrusal bir
oranti bulunmaktadir. Postmodem toplumda yagam kitlesellegmig olduguna gôre,
sanat eserinin degerini de kitlelerin begenisi belirler.

92
Postmodemizm, yukanda deginildigi gibi son kertede yüksek-alçak kültür
aynmma kar§idir ve bu iki ayn ucu birle§tirmi§tir. Yüksek-alçak kültür aynmina
gidildiginde modem sanat anlayi§i ve modernist kültür yüceltilerek yüksek kültüre,
kitle kültürü ise péjoratif bir anlam yüklenerek alçak kültüre karçihk gelir.
Postmodemizm bu ikircikli dummu, dônü§üme ugràttigi ve kendi anlamim yükledigi
popüler kültür araciligiyla ortadan kaldmr. Yüksek-alçak kültür aynminm ortadan
kalktigi postmodem dônemde popüler kültür de, bôyle bir aynma tabi tutulmaz.
Popüler kültür, geç kapitalizmin kültürel çerçevesini ve mantigmi olu§turan
postmodemizmin içinde bôyle bir araçsal i§levle yer alir.

IV. Popüler Kültürün Dônüçümü ve Diyalektik Yôntem

A. Diyalektik Yôntem

Diyalektik; dogayi, toplumu ve dü§ünceyi, karçitliklannm çati§masi ve


açilmasiyla durmaksizin devindiren, geli§tiren ve sürekli daha ileri noktalara gôtüren
bir süreçtir. Diyalektigin kôkleri Eski Yunan ve îyonya felsefesine kadar gitse de,
Hegel, Herakleitos’tan beri diyalektigin evrenselligini ortaya koyan ilk dü§ünür
olmu§tur ve diyalektigi bir sistem haline getirmiçtir.193

1. Hegel’in Diyalektik Yôntemi

Hegel’e gôre diyalektik, usun ve tinsel gerçekligin kar§itliklar içinden


geçerek ilerlemesi ve kendini bulmasidir. Bu nedenle Hegel’in diyalektigi metafîzik
ve idealisttir. Bu gôrü§e gôre, saltik (hiçbir iliçkiyi gerektirmeksizin kendiliginden
var olan) dü§ünce maddeden once gelir, madde dü§ünceden türemi§tir ve onun
yabancilaçmasidir.

Hegel’de diyalektigin iki degiçken dummundan sôz edilebilir: Geniç anlamda


diyalektik, mantiksal bir süreçtir. Daha dar anlamda ise, bu sürecin harekete geçirici
gücüdür. Hegel, dü§üncenin diyalektigi ile, e§yanm diyalektigini aym sürecin iki

193 Hegel’e kadar olan Eski Yunan, lyon ve idealist Alman felsefesinde diyalektik dû§ûnce için bkz.
Orhan Hançerlioglu; Felsefe Sôzlûgû, Remzi Kitabevi, Çubat 1999, Istanbul, s. 104-106

93
yüzü olarak gôrmü§ ve diyalektigi tarihe baglamiçtir. Bu sayede diyalektik, sadece
bir akil yürütme tarzi olarak degil, doganm ve ôzellikle manevi güçlerin (tin), tarihsel
geliçme süreci olarak gôrülmü§tür.

Diyalektik yônteme gôre her §ey, içinde kendi kar§itim ve çeliçkisini


bulundurur, bu nedenle sürekli kendi kendisiyle çatiçma halindedir. Bu
kar§itliklardan ve çeliçmelerden dogan antagonistik durum nedeniyle hiçbir §ey aym
kalmaz, sürekli bir hareket ve degi§im içerisindedir. Bu sayede kendini a§ar ve yeni
bir forma kavuçur.

Hegel’in geli§tirdigi diyalektik yôntem, üç açamahdir: Tez - Antitez -


Sentez. Tez a§amasmdaki tin (Geist) kendi kendindedir, tek mutlak varliktir,
idea(dü§ünce)’dir. Ancak bu açamada henüz bilinçsizdir, kendinin bilincinde
degildir. Antitez a§amasmda kendine yabancila§arak, kendi ziddma, yani maddeye
dônüçür, kendini cisimleçtirir; bu, kendinin yadsinmasidir. Sentez a§amasinda ise bu
yabanctlaçmanm kendi ôzgür ifadesinden ya da tezahüründen baçka bir §ey
olmadigmin farkma vanr ve yeni bir kültürel seviyeye atlayarak kendisini a§ar, kendi
ôzüne, yeniden idea formuna dôner. Artik ôzgürle§mi§ ve kendinin bilincine
ulaçmiçtir, yabancilaçmamn yabancilaçmasi, inkannm inkandir. Bu sentez, tez ve
antitezin basit bir toplami degildir, nitel olarak degi§mi§tir, yepyeni bir bire§im ve
formdur, her çeyden ôte, artik kendinin bilincine ulaçmiçtir, entelektüeldir. Hegel,
tinin bu yolculugunu ve geli§im sürecini “Tinin Gôrüngübilimi”nde aynntih bir
biçimde açiklami§tu-.194

2. Marx’in Diyalektik Yontemi

Marx, Hegelci diyalektigin çeliçme olgusunu, bütünlügünü ve hareket


yasalanm oldugu gibi almakla beraber, Hegel’in diyalektigini ba§ açagi çevirmiÿtir.
Hegel’in idealist diyalektigi, Marx’ta maddeci diyalektik olarak belirir ve “diyalektik

194 Bu konuda aynntih bilgi için bkz. Georg Wilhelm Friedrich Hegel; Tinin Gôrûngûbilimi, Idea
Yaymlan, Istanbul

94
materyalizm (diamat)”195 tüm evreni ve maddenin geliçim sürecini açiklayan bir

yôntem olarak kullamhr.

Diyalektik materyalizme gore, evrenin yapisi ve temeli “madde”dir. Madde,


bilincin digmda ve bilinçten bagimsiz olarak vardir. Evren, ohigup bitmig bir gey
degildir, diyalektik bir biçimde ilerler. Bu geligim siireci, sadece niceliksel bir
degigme degildir, niceliksel geligmelerden niteliksel dônügümlere geçerek ilerler. Bu
durum, diyalektik geligme sürecinde hareketin iki farkh biçimine igaret eder; evrimci
hareket ve devrimci hareket. Buna gore, ilerici ôgeler günlük faaliyetlerini
kendiliklerinden sürdürdükleri ve varolan durumu küçük, nicel degigmelere
ugrattiklan zaman, hareket evrimcidir. Aym ôgeler birlegerek büyüdükleri ve nitel
degigikliklere yol açarak yeni bir forma kavugtuklan zaman ise hareket, devrimcidir.
Evrim, devrimi hazirlar ve ona ortam yaratir; devrim ise, evrim sürecini tamamlar ve
onun daha ileri faaliyetlerini kolaylagtmr.

Nicel degigmelerin belli bir noktada nitel degigmelere dônügmesi, geligim


sürecinin evrensel bir ozelligidir. Geligme ise, kargitlann birliginden ve
çatigmasindan dolayi gerçeklegir. Kargit egilimler her zaman ig bagindadir ve
bunlann mücadelesi temel bir dônügümle, nitel bir degigimle sonuçlanir. Bu
mücadele, di§sal ve rastlantisal degildir, içsel ve zorunludur. Çünkü bütünüyle
sürecin dogasmdan dogar ve ona uyar. Kargit egilimler birbirlerinden bagimsiz
degillerdir, tek bir bütünün parçalan olarak aynlmaz bir biçimde birbirlerine
baghdirlar. Bunlar, bütünüyle sürecin dogasinda var olan çeliçki temelinde igler ve
çatigmaya girerler. Bu nedenle diyalektigin anahtar kavrami, geylerin kendi
dogasinda var olan çeli§ki olgusudur.196

Toplumsal geli§menin diyalektigi, karçitlann birligi ve çati§masi temelinde,


bütünsel bir biçimde ilk kez Marksist toplumbiliminde ortaya konmugtur. Buna gore;
kapitalizmin temel çeligkisi basitçe, iki dig güç olarak birbirleriyle kargilagan ve

195 Diyalektik materyalizm hakkinda ayrmtih bilgi için bkz. Louis Althusser; For Marx, Verso, 1993,
London, Great Britain, s. 161-218
196 Bkz. Maurice Comforth; Materyalizm ve Diyalektik Yôntem, Sarmal Yayinevi, Istanbul, s.103-
105

95
mücadeleye giren iki toplumsal sinifm mücadelesi degildir; bu toplumsal sistemin
kendi içindeki bir çeliçkidir ve sinif çeli§kileri bu çeli§kinin temelinde dogar ve
i§lemeye baglar.'^

Hegel’in idealist diyalektik yônteminde, tez a§amasmda bulunan “saltik


dü§üncenin” yerini, Marx’in maddeci diyalektiginde “madde” ahr. Düçünce ise,
antitez a§amasinda maddenin yabancila§masi ve kendinin inkandir. însan bilinci de
gerçekligin diyalektik yapisi ile baglanti içindedir. Bu baglamda düçünce, beynin en
yüksek ürünüdür, ancak beynin kendisi de maddenin en yüksek ürünüdür.

Marx’a gôre Hegel, ôznenin ve yüklemin üçlü ters çevrihnesinden suçludur.


Marx, ele aldigi her konu için, Hegel’in bu konuya ili§kin konumunu bir ters çevirme
olarak degerlendirir. Bu dogrultuda kendi konumu ise, bu kez Hegel’inkinin ters
çevrilmesidir; yani ters çevirmenin ters çevrilmesi.

Marx, Kapital’in birinci cildinde, kendi diyalektik yôntemi ile Hegel’in


yôntemi arasindaki farki §ôyle belirtir: “Benim diyalektik yôntemim, Hegelci
yôntemden yalnizca farkli degil, onun tam karçitidir da. Hegel için insan beyninin
ya§am-süreci, yani dü§ünme süreci - Hegel bunu “idea” adi altmda bagimsiz bir
ôzneye dônügtürür - gerçek dünyanm yaraticisi ve miman olup, gerçek dünya
yalnizca “idea”nm di§sal ve gôrüngüsel (Phenomenal) biçimidir. Benim için ise
tersine, tinsel ôge maddi dünyanm insan aklmda yansimasmdan ve dü§ünce
biçimlerine dônüçmesinden ba§ka bir §ey degildir. Hegel diyalektiginin mistik
yônünü, otuz yil kadar once daha moda oldugu bir sirada ele§tirmi§tim.... Hegel’in
elinde diyalektigin mistisizmle bozulmasi, aynntih ve bilinçli bir biçimde
diyalektigin genel i§leyi§ biçimini ilk kez onun sunmu§ oldugu gerçegini ôrtemez.
Hegel’de diyalektik ba§ a§agi durur. Mistik kabuk içerisindeki ussal ôzü bulmak için
onun yeniden ayaklan üzerinde oturtulmasi gerekir.”197 Marx, Hegel diyalektiginin
198199

ve genel olarak Hegel felsefesinin kapsamh bir eleçtirisini, “Kapital”den çok daha
once yazdigi, “1844 Elyazmalan”nda aynntih bir biçimde ortaya koymuçtur.'99

197 Bkz. Comforth; a.g.e., s. 100


198 Karl Marx; Kapital - Birinci Cilt, Sol Yayinlan, 1993, Ankara, s.28
199 Bkz. Karl Marx; 1844 Elyazmalan, Sol Yayinlan, Kasim 1993, Ankara, s.211-238

96
Dolayisiyla, diyalektik materyalizmin yasalan §unlardir?°°

1) Niceligin nitelige, agamah niceliksel degi§imlerin devrimci niteliksel


degi§imleri dogurmasma uygun olarak dônüçmesi yasasi.
2) Somut gerçekligin bir karçitlar ve çeli§kiler birligi oldugunu kabul eden
zitlann birligi yasasi.
3) Karçitlann çarpi§masmda karçit bir çeyin digerini olumsuzladigim ve
bunun da, karçihk olarak, olumsuzlanmi§ olan terimlerin her birinden
bir ôgeyi koruyan tarihsel geliçmenin daha yüksek bir düzeyinde
olumsuzlandigim (tez, antitez ve sentezden oluçan üçlü §ema olarak
ifade edilen bir süreç) ileri siiren olumsuzlamamn olumsuzlanmasi
yasasi.

B. Popûler Kültürün Tarihsel Sûreçteki Donüçümünün Diyalektigi

Popüler kültür statik, degi§mez bir “durum” degil, dinamik, sürekli devinim
içinde olan bir “süreç”tir. Popüler kültürün anlam ve içerigi, tarihsel süreç içerisinde
aym kalmami§tir, sürekli bir degiçim içerisindedir. Bunun nedeni ise, popüler
kültürün egemen ve bagimh siniflar arasinda hegemonya kazanma anlammda bir
mücadele alam olmasidir. Dogalan geregi devamh olarak birbiriyle çati§ma halinde
olan i§çi sinifi ve buijuvazi, kültür alaninda da ideolojik bir mücadele vermektedirler.
Popüler kültürün içeriginin ve anlamimn “halkin kendi için ürettigi ve halka ait olan,
halkin kültürü”nden, bugünkü egemen anlami olan “yukandan açagiya ba§kalannm
(sermayenin) halk için ürettigi” insanlann çogu tarafindan benimsenen, tutulan ve
sevilen bir kültür haline gelmesi, popüler kültür üzerindeki egemenlik mücadelesini
ve popüler kültürün sürekli bir degiçim içerisinde oldugunu gôstermektedir.

Ku§kusuz popüler kültür, bugünkü anlammda da sürekli kalmayacak, yine


degiçecektir. Çünkü mücadele bitmemiçtir ve devam etmektedir. Daha once de
deginildigi gibi, hegemonya kazamhnca ya da kaybedilince sona eren bir karaktere
sahip degildir, sürekli olarak yeniden kazamhr ve kaybedilir. Ayrica tarihin
kar§ithklardan geçerek sürekli ilerleyen yônü de bunu gerektirir. Tarihin aki§iyla

200 Bu konuda bkz. Marksist Dûçünce Sôzlügü (Yayin YBnetmcni: Tom Bottomore), lletiçim
Yayinlan, 2001, Istanbul, s.155

97
birlikte, Herakleitos’un dedigi gibi; (pantha rei - her §ey akar), yani hiçbir §ey ayni
kalmaz, her §ey degiçir. Popüler kültür de tarihin ilerlemesine paralel olarak,
(dogadaki ve evrendeki her §eyin degigtigi gibi) çe§itli a§amalardan geçerek
ba§kala§acak, kendine yabancda§acak, ancak eninde sonunda kendi ôzüne dônerek,
tekrardan kendini bulacaktir.

Popüler kültürün yukanda belirtilen bu antagonistik (çati§kih) dogasma ve


tarihsel süreç içerisindeki hareketine, degiçimine bakildigmda, popüler kültürün
diyalektige uygun olarak ilerledigi gôrülmektedir.

1. TEZ: Halkm Üretimi Olarak Popüler Kültür

Tez agamasmda popüler kültür, halkin kültürûdür. ilk ve saf halinde, halkin
kendisi için, kendisinin ürettigi, halka ait olan kültürdür. Henüz ilkel durumdadir,
içinde olu§tugu tarihsel koçullarla, insanhgm o güne kadar birikimli (kümülatif)
olarak ulaçtigi entelektüel seviyeyle, maddi teknik imkanlarla, bilim ve teknolojinin
o günkü olanaklanyla smirhdir.

Popüler kültürün kendini yadsiyarak antitez a§amasmdaki kapitalizmin tercih


ettigi postmodem anlamina kavuçmasi ve kendine yabancilaçmasi süreci, ôncelikle
“popüler” kavramindaki dônüçümle ba§lami§tir. Burjuva demokrasilerinin yükseli§i
ve sivil toplumun ortaya çikmasi ile birlikte, popüler kavrami “halka ait” olan
anlamindan siynlarak, “insanlann çogu tarafindan sevilen, begenilen, tercih edilen”
anlamina dônü§mü§tür. Bu degi§im; büyük, devrimci ve niteliksel siçramayi
hazirlayan ve ona ortam yaratan evrimci hareketin bir parçasidir. Popüler kültürün
varolan durumunu, küçük ve nicel degi§imlere ugratan bu evrimci hareket, tarihin ve
popüler kültürün geli§imine, ilerlemesine ve kendini bulmasma neden oldugu için
aym zamanda ilericidir.

Burjuvazinin bir smif olarak ortaya çikmasi ve kapitalizmin egemen


ekonomik sistem haline gelmesi, beraberinde dogalan geregi uzlaçmaz simflar ve
çeliçkiler yaratmi§tir. Kapitalizmin geli§imiyle birlikte popüler kültür de, bu egemen

98
ve bagimh similar arasindaki hegemonya kazanma mücadelesinin sava§ alam haline
gelir. Bu mücadele, ôncelikle kapitalist düzende onset olarak yabancila§mi§ bulunan
toplumu denetim altma alma amaciyla yaratilan kitle kültürü, daha sonra da
postmodern dônü§ümle popüler kültürün kitle kültürü içine çôkertilmesi (bu bir
anlamda kitle kültürünün ba§kala§arak popüler kültüre dônü§mesi ve popüler
kültürün esas anlamini yitirerek verili toplumsal-siyasal durumun sürdürülmesini
saglayacak bir araç olarak kitle kültürünün yerini almasidir) ile birlikte sermaye ve
kapitalist düzen tarafmdan kazamlmiçtir. Bu radikal dônüçüm tarihsel açidan popüler
kültürün diyalektiginde niteliksel bir siçramaya yol açar ve popüler kültür, kendinin
inkan ve yabancila§masi olarak antitez a§amasma geçer.

2. ANTITEZ: Postmodern Popüler Kültür

Bu açamada popüler kültür, kendine yabancila§mi§trr. Artik halkm kendi


kültürü degil, postmodem dônemde sermayenin halk için ürettigi kültürdür.
Kavramdaki aitlik halktan, kapitalist pazar mekanizmasina geçmi§tir.

Antitez açamasmdaki popüler kültür, kitle kültürü gôrünümü altindadir, kitle


kültürü tarafmdan kuçatilmiç ve onunla bütünle§mi§tir. Ancak bundan once,
teknolojinin ilerlemesi ve üretim sistemlerine yansimasi, Fordist üretim biçimi ve
onun yarattigi kitle kültürü, popüler kültürün antitezinin olu§umundaki küçük
evrimci degi§imlerdir ve bu degi§imler, “diyalektik ugraktaki”201 nitel siçramayi
hazirlamiçlardir.

Popüler kültürün antitez a§amasmdaki postmodem gôrünümü, ilk açamadaki


halkm popüler kültürünün kavramsal ziddidir. Bu agamada halkm, popüler kültürün
üretimine hiçbir katkisi yoktur, popüler kültür halkm digmda, halkm hiçbir inisiyatifi
olmaksizin büyük sermaye kumlu§lan tarafmdan üretilir. Bu dônemde günlük
yaçama ili§kin bir kültürel olgu olarak popüler kültürün kendine yabancila§masi
di$mda, halk da (insanla birlikte) kendine yabancilaçmiçtir.

201 Hegel felsefesinde, bir terimden onun karçiti olan terime geçi§ ve bu çeliçmeyi a$mak ihtiyacinin
yarattigi atilun ve içtepi.

99
Yine bu a§amada uzlaçmaz antagonistik smifsal çeliçkiler yam sira (ve buna
bagh olarak), popüler kültürûn kendi içsel çeli§kileri de yogunla§arak büyür ve yeni
bir niteliksel siçramayi zorunlu kilar. Geligme kendi ba§ma, kar§itlann çati§masidir,
varolan çeliçkiler geli§menin gücünü ortaya koyar.

3. SENTEZ: Gelecegin Popüler Kültürü

Tarihin kar§itliklardan ve çati§malardan geçerek sûrekli ileri dogru akan


diyalektik yônü, ku§kusuz toplumsal bir olgu olarak popüler kültür için de geçerlidir.
Popüler kültür de, içinde barmdirdigi karçithklardan geçerek, kendine yabancila§arak
ve kendini yadsiyarak diyalektik bir biçimde ilerlemektedir. Popüler kültürün bu
içsel antagonist çeli§kileri, Gramsci’ci hegemonya anlaminda, egemen ve bagimh
smiflar arasinda, üzerinde ideolojik bir mücadelenin verildigi bir sava§ alam
olmasmdan kaynaklamr.

Popüler kültür, bu nedenlerle tez ve antitez a§amalanndan geçtikten sonra


sentez açamasinda kendini a§acak ve yeni bir forma, bir senteze ulaçacaktir. Sentez
agamasmdaki popüler kültür, bu sefer kendi antitezini yadsir, kendini a§ar ve nitel
bir siçramayla tekrar kendi ôzüne, yani halkin bulundugu yere doner. Bu haldeki
popüler kültür, yadsinmamn yadsmmasi, yabancila§mamn yabancilaçmasidir. Bu
noktada baçlangica bir dônüç vardir ancak, bu daha once geçmi§ olan bir a§amaya
(tez a§amasindaki ilkel biçimde olan halkm popüler kültürü) basit bir geri dônü§
degildir. Tarihin ilerlemesine paralel olarak çeçitli açamalardan geçmi§, nitelik olarak
yükselmi§ ve tez açamasindaki halinden daha yüksek bir geli§mi§lik düzeyine
ula§mi§tir.

Mantik diliyle sôylenecek olursa; tez a§amasindaki popüler kültür “A” olarak
ele ahndigmda, antitez agamasmda “~A” ve sentez açamasinda da “—A” olur.202

202 Modem mantigin onerme eklemleri ve kurallan içerisindeki “degilleme(~)”; olumlu ya da olumsuz
bir basit ônermenin bildirdiginin inkar edilmesidir. Bir ônermenin kendisi dogru ise degillemesi
yanliç, kendisi yanhç ise degillemesi dogrudur. Verilen ônermenin degillemesi degillendiginde,
meydana gelen ônermenin dogruluk degeri, ilk ônermenin dogruluk degeri olur. Buna “çifte degilleme
kurah” denir.

100
Yani “A olmayan degil”, “A”ya eçittir. Bu açidan bakildigmda yadsinmanin
yadsinmasi kisir bir ilerlemedir, bizi ancak baçladigimiz yere gôtürür.

Diyalektik yôntemdeki yadsinmanin yadsinmasi ise bundan oldukça farkhdir.


Diyalektikteki yadsima, basit olarak hayir demek anlamina gelmez. Yadsima, tarihsel
ilerlemenin bir koçulu ve olumlu ilerlemenin bir aracidir. Diyalektik geli§im
sürecinde ortaya çikan yeni a§ama, eski açamanm yadsinmasi ve onun karçitidir.
Yeni olamn varhgi için gerekli olan koçullar, eski olamn içinde ortaya çikar ve
olgunla§ir. Yadsman eski a§amanm kendisi, bir bütün olarak ileriye dogru hareket
eden geli§im sürecinde, bir ilerleme açamasi olu§turur.203

Diyalektik geliçme sürecinin bu ôzelligi nedeniyle, sentez a§amasindaki


popüler kültür, tez a§amasmdaki halinden çok farklidir. Bir kere tarihin sürekli
ileriye dogru akmasindan dolayi, tez a§amasindaki halkin popüler kültürünün maddi
temelleri ortadan kalkmiçtir. Yani kültürün üretim araçlan, kültürü üreten toplumun
kendisi, kültürün yapilma yollan, vb. zaman içerisinde ba§kala§mi§tir. Bu nedenle
tarihin ilerlemeci yonüne kar§i koyularak, popüler kültürün tez açamasindaki saf
haline dônülmesi, istense bile mümkün degildir. Çünkü zaman geriye alinamaz ve
geçmi§ yeniden kurulamaz.

Bununla birlikte gelecekteki popüler kültür, dogal olarak postmodem popüler


kültürün kavramsal ziddi ve inkandir ancak yadsman eski açamanm kendisi, bir
bütün olarak ilerleyen geli§im sürecindeki bir ilerleme a§amasidir. Yani antitez
açamasindaki postmodem popüler kültür yadsinmi§tir ancak, içinde meydana gelen
ilerleme yadsinmami§tir. Sentez a§amasindaki popüler kültür, tez ve antitez
açamalanndaki ilerlemenin olumlu yônleri ve geçmi§in tüm kazanimlanni kendi
içine katar. Bu nedenden ôtürü, sentez açamasmdaki popüler kültür, ne tez
a§amasindaki halkin popüler kültürü, ne de bunun antitezi olan postmodem popüler
kültürdür; gerçekte bu ikisinden farkhdir, ancak içinde bu iki açamanm olumlu
yonlerini de banndirarak kendini gerçekle§tirmi§, kendi ôzüne dônmüç ama nitelik

203 Bkz. Comforth; a.g.e., s.123-135

101
olarak çok daha yüksek bir düzeye ula§mi§, kendini çevreleyen tüm zincirleri
parçalayarak ôzgûrle§mi§tir.

102
SONUÇ

Bugün için hakim ekonomik sistem olan kapitalizmin 1970’lerde yaçadigi son
büyük kriz ye bu krizi a§mak için gündeme gelen yeniden yapilanma çabalan, baçta
birikim rejimi ve üretim biçimleri olmak üzere, ekonomik, politik, toplumsal ve
kültürel alanlarda ônemli dônû§ümlere yol açmi§ bulunmaktadir.

Hayatin tûm alanlanm kapsayan bir sôylem (discourse) ve aydinlanmadan bu


yana hakim olan bir dünya gôrü§ü olarak modemizmden postmodemizme geçi§,
yeniden yapilanma süreci içerisinde ortaya çikan temel dônüçümdür. Modernité ve
postmodemite kavram çifti, tarihsel süreç içerisindeki iki farkli dônemi ifade eder.
Postmodemizm, bu yeniden yapilanan kapitalizmin (yani geç kapitalizmin) kültürel
mantigim ve genel çerçevesini simgelemektedir.

Fordist birikim rejiminden Postfordist birikim rej imine geçi§, yeniden


yapilanmanm ekonomik ayagini oluçtumr. Daha dar anlamda ise, akan $ent (montaj
bandi) üzerinde kitle üretimi yapan Fordist üretim sistemi, yerini tüm üretim
sürecinin ve bu süreçteki girdilerin (emek, sermaye, yônetim, i§bôlümü, teknoloji,
vb.) esnekle§mesini ôngôren Postfordist üretim sistemine birakmiçtir.

Yeniden yapilanma sürecine paralel olarak karçimiza çikan bir diger olgu ise,
kitle kültürünün popüler kültüre dônüçmesidir. Gerçekten de 1970’lerle, yani
postmodemiteye geçiçle birlikte kitle kültürü kavrami bilinçli bir çekilde terk
edilerek, popüler kültür kavrami kitle kültürünün yerine kullanilmaya ba§lanmi§tir.

Kitle kültürü, modem dôneme ait olan ve Fordist birikim rejimiyle ilintili bir
kavramdir. Esas olarak 1929 Ekonomik Buhrani’ndan sonra Keynezyen ekonomi
politikalan ve refah devleti paradigmasiyla bütünle§erek, kendini yeniden üretebilen
ve kummsalla§arak genel kabul gôren Fordist birikim rejimi, Henry Ford’un “sekiz
saat i§günü ve be§ dolar ücret ilkesi” ile kitle kültürünün oluçumunda ônemli yere
sahiptir.

103
Çahçma sürelerinin kisalmasma karçihk ücretlerin artmasi, ilk bakiçta
ku§kusuz olumlu olarak gôrülmektedir. Ancak konu etraflica incelendiginde, bunun
çah§anlann refahim ve mutlulugunu saglamaktan çok, hakim düzenin devammi
saglamaya yônelik bir amaca hizmet ettigi ortaya çikar. 1929’daki krizden sonra
uygulamaya konan Keynezyen ekonomi politikalan ve Fordist birikim rejiminin asil
amaci, Fordist ûretim yôntemleriyle kitlesel olarak ve seri bir biçimde yüksek
miktarlarda üretilen kitle ürûnlerinin (yani arzm), pazarda da kitlesel bir biçimde
tüketilmesini saglamaktir. Çünkû 1929 Bunahmi’mn ortaya çiki§ nedeni temelde bir
arz-talep dengesizligidir. Üretimin, yani pazar arzinm hizla artmasina kar§m, talep
aym hizda artmayarak yetersiz kalmi§ ve bunun sonucunda giderek büyüyen arz-
talep dengesizligi genel kar oranlanm dü§ürerek, birikim rejiminin tikanmasina ve
sonunda büyük bir bunahma yol açmiçtir. 1929 krizinin genel gôiünümü, durgunluk
ve hizla büyüyen i§sizliktir. Keynezyen ekonomi politikalan ve refah devleti
uygulamalanyla bütünleçen Fordist birikim rejimi ve sembolik “sekiz saat i§gününe
karçihk be§ dolar ücret ilkesi”, temelde bu tür bir bunahmm tekrarlanmasmi
ônlemeye yôneliktir.

Bu açidan bakildiginda, ücretlerin yükseltilmesi toplam talebi arttinci yônde


bir etki yapacak ve Fordist üretim yôntemleriyle büyük miktarlarda üretilen ürünlerin
ahcilanm ônsel olarak hazirlayacaktir. Bilindigi gibi, Fordist üretim sistemi
verimliligi, dolayisiyla da üretimi arttirmaya yôneliktir. Ancak üretimin kendi ba§ma
artmasi yeterli olmaz, üretimle aym dogrultuda tüketim de artmahdir. Üretimin
sonuçta pazar için yapildigi dü§ünülürse, üretilen mallann satin almmasi da gerekir.
Bu dogrultuda Fordist birikim rejiminin amaci; üretimin artmasina paralel olarak,
(be§ dolar ücret ilkesiyle) tüketimin de artmasim saglamak, yani pazann
geniçlemesinin ônko§ullanm olu§turmaktir.

Henry Ford, fabrikalannda çahçan iççilerin, kendi ürettikleri otomobilleri


satin almalanm ôngôrmüçtür. Çünkü fabrikalarda çah§an iççilerin, ürettikleri
mallann aym zamanda tüketicileri konumuna getirilmeleri; bir taraftan i§çileri
sistemle uyumlu haie getirirken (yani sisteme entegre ederken), diger taraftan pazann
üretime paralel büyüme sorununu da kendiliginden ortadan kaldiracaktir.

104
Be§ dolar ücret ilkesi ile birlikte tüketimin kitlelere açilmasi, o güne kadarki
kapitalist sistemde hakim olan tüketim normlannda kuçkusuz radikal bir
dônüçümdür. Bununla birlikte, tüketimin kitleselleçmesi ve giderek kendine has bir
tüketim kültürünün ohiçmasi ise, Fordist birikim rejiminin yarattigi kitle kültürü ve
kitle kültürü ürünlerinin tüketimi için olumlu bir ortam yaratmi§tir. Kitle kültürü
ürünlerinin tüketimi ucuz olsa bile, sonuçta yiyecek, giyecek, ismma ve bannma gibi
hayati ônemde degildir. Bu nedenle kitle kültürü ürünlerinin tüketicisi olmak için,
kiçinin bu hayati ihtiyaçlanni kar§ilayacak asgari bir gelirden daha fazlasina sahip
olmasi gerekir. î§te, ücret arti§i ve refah devleti uygulamalanyla amaçlanan tam
olarak da budur.

Bunun yarn sira, kitle kültürünün asil üretilme nedeni, çahçanlarm Fordist
düzende kavuçtuklan artan serbest zaman olanaklanmn, sermayenin ihtiyaçlan
dogrultusunda düzenlenmesini saglamaktir. Egemen simflar bu noktada artik
tüketimi çah§an kesimlere açmaktan korkmamaktadirlar. Tüketimin geni§ halk
yiginlanna açilmasi ve kitlesel bir haie gelmesi aksine, gelinen noktada kurulu
düzenin devami için bir zorunluluktur. Asil tedirginlik yaratan olgu, çahçma
saatlerinin kisaltilmasi sonucunda artan serbest zaman olanaklanmn, çahçan kesimler
tarafindan kendi toplumsal konumlanna denk düçecek bir kültür ve sisteme kar§i
eleçtirel bir baki§ tarzi geli§tirmede kullanilabilecegi ihtimalidir.

Kitle kültürü i§te tam olarak bu noktada, egemen kesimlerin ve kapitalist


pazar ekonomisinin gereksinimleri dogrultusunda ortaya çikmiçtir. Artan serbest
zaman olanaklanmn kontrol altma ahnarak, hakim sistemi ortadan kaldirmaya
yônelebilecek bir dü§ünsel faaliyet ve kültür üretilmesi olasihgim daha en ba§tan
yok etmeye yôneliktir. Aynca Fordist birikim rejimi ile birlikte yükselen ücretlerin
sagladigi artan tüketim olanaklan, bireyler üzerinde bir taraftan sahte mutluluklar
yaratirken, diger yandan sermayenin gücüne güç katmakta ve kapitalist düzenin
sürekliligini saglamaktadir. Bôylece Fordist birikim rejimi, kitle kültürü aracihgiyla
çahçanlarm serbest zaman olanaklanm ellerinden alarak, i§lik-di§i zamam dogrudan
i§ zamam haline getirir. Bu açidan kitle kültürü, içgücünün yeniden üretimi
sürecindeki bir girdidir. Bir taraftan tüketim aracihgiyla sahte mutluluklar yaratip

105
insanlan sisteme uyumlulagtinrken, diger taraftan yaydigi sahte bilinç dolayisiyla
daha insanca bir yagamin olabilecegine dair umutlan tôrpüler, bôyle bir degigimin
gereksizligini ve imkansizhgim vurgulayarak insanlann boyun egmesini saglar.
Bôylelikle, kapitalist ya§am tarzinin ideolojik açidan yeniden üretilmesi, statükonun
onaylanmast ve düzenin me§rula§tinlmasi yolunda araçsal bir i§lev gôrür.

Kitle kültüründen farkli olarak popüler kültür, içerisinde bulundtirdugu


“popüler” kavramindan hareketle “halkm ürettigi ve halka ait olan” halkin kendi
kültürüdür. Ancak butjuva demokrasilerinin yükseligi ile birlikte kamuoyu ve sivil
toplumun ortaya çikigma paralel olarak popüler kavrammin anlami, “insanlann çogu
tarafmdan sevilen, begenilen ve tercih edilen” anlamina dônügmüg ve bu açidan
egemen politikalarm halka dayatilmasmda ve kabulünde megrulagtinci bir iglev
yüklenmigtir.

Popüler kültürün bugünkü egemen kullanimi ise, postmodernist dônüçümle


birlikte ba§lami§tir. Gerçekten de, 1970’lerin sonu ve 1980’lerle birlikte kitle kültürü
kavrammin terk edilerek, bunun yerine popüler kültür kavrammin kullamlmaya
baçlandigi gôrülür. Bir dônemle§tirme yapilacak olursa, postmodem dônüçümden
ônceki popüler kültür halk/folk kültürüne yakm bir konumdayken, postmodem
dônemin popüler kültürü kitle kültürüne yakindir.

Bu kavramsal tercihin elbette belli nedenleri vardir. îlk olarak kitle kültürü
hemen her zaman olumsuz bir yargiyi taçir. Kitle kültürünün bu olumsuzlanmasinda
ve péjoratif bir anlam yüklenmesinde ba§ta Frankfurt Okulu’nun “kültür endüstrisi”
eleçtirileri olmak üzere, daha bir çok akimm ve dü§ünürün kapsamh incelemeleri ve
kritikleri etkili olmu§tur. 1970’lere gelindiginde kitle kültürü artik tüketilmi§ ve
yipranmiç bir kavramdir. Aynca biligim ve iletiçim alanlannda yaçanan ve halen
ya§anmakta olan bag dôndürücü geligmelerle birlikte kültür endüstrilerinin ürünleri
giderek çegitlenmekte, renklenmekte ve kigiye ôzel haie gelmektedir. 1970’li yillann
ekonomik krizinin, daha çok Fordist birikim rejiminin bir krizi gôrünümünde olmasi,
bununla birlikte teknolojik ilerlemenin üretim sistemlerini derin bir gekilde
etkilemesi ve esneklegtirmesi, yeniden yapilanma sürecinde Fordist birikim rejiminin

106
Postfordist birikim rej imine dônüçmesine neden olmuçtur. Fordist üretim
yôntemleriyle üretilen ürünlerin standart, tekdüze, renksiz ve sikici niteligi,
Postfordist yôntemlerle üretilen birbirinden farkh, renkli ve ki§iye ôzel ürünlerden
aynlmaktadir. Kitle kültürü kavrami artik, bu Postfordist kültür endüstrilerinin
ürünlerini kar§dayamaz haie gelmi§, bununla birlikte kapsamh ele§tirilere hedef
olarak olumsuzlanmiç ve yipranmiçtir. Aynca kitle kültürünün dar olan içerigi de
geni§letilmek istenmi§ ve tüm bu geli§melerin dogrultusunda yeni bir kavrama
ihtiyaç duyulmu§tur.

Bôylelikle popüler kültür kavrami, sanat, edebiyat, müzik, eglence ve


dinlenme etkinliklerini de kapsayarak, toplumsal ve bireysel ya§amin tümünü içine
alacak §ekilde yeniden tammlanmi§tir. “Kitle” teriminin ve dolayisiyla kitle
kültürünün ima ettigi olumsuz yargiya kar§ihk “popüler” kavrami, materyallerine
olumlu bir deger vermektedir. Aynca popüler teriminin daha ônceden dônü§türülmü§
bulunan anlami dogrultusunda edindigi me§rula§tinci içlevi dogrudan popüler kültüre
aktanlmiçtir. Tüm bunlarla birlikte popüler kültürün demokratik ve ôzgürlükçü
oldugu yônünde yapilan vurgular, egemen konumlandirmada popüler kültürün kitle
kültürüne üstün tutulmasina ve popüler kültürdeki olumsuz, zararh ve yikici tarafm
gizlenmesine neden olmuçtur.

Modem kitle kültürünün genel karakteri ve kitle kültürü ürünleri ile Fordist
üretim yôntemleri ve mantigi arasinda dogrudan bir ili§ki gôze çarparken, benzer
§ekilde postmodem donemin popüler kültürünün genel karakteri ve ürünleri ile
Postfordist üretim yôntemleri ve mantigi arasinda da dogrusal bir ili§ki oldugu
gôrülmektedir.

Bu açidan bakildiginda popüler kültürün, postmodemizm ve Postfordizm’le


birlikte kapitalizmin 1970’lerdeki son büyük krizini a§mak için gündeme gelen
“yeniden yapilanma” çabalanmn üçüncü sacayagim olu§turdugu gôrülmektedir.
Fordist ve Postfordist üretim biçimleri ve genel hatlanyla bu iki birikim rejimi
arasinda belirgin bir kopuçtan çok, bir süreklilik oldugu gôzlenmektedir.
Postfordizm’in yaçanan teknolojik geli§melerden de beslenerek üretim sistemlerinde

107
bir takim yenilikler getirdigi açiktir. Bu yenilikler üretim sistemlerinde devrimci ve
radikal dônü§ümler olmaktan çok, degigen ve farkhla§an tüketici tercihlerini
karçilamaya yôneliktir. Aynca Fordist ôgelerin de Postfordizm’in ortaya çikiçiyla
birlikte yok olduklan sôylenemez, daha çok bu yeni Postfordist ôgelerle iç içe
geçmi§lerdir, hatta belli bazi sektôrlerde varhklanni oldugu gibi sürdürmektedirler.
Yaçanan degi§im sadece gôrünü§tedir, çünkû birikim rejiminin temel mantigi ayni
kalmi§, degiçmemiçtir.

Aym olgu, tarihsel açidan iki farkli donemi ifade eden modemite ile
postmodemite arasinda da soz konusudur. Her iki dônemde de geçerli olan ekonomik
sistem kapitalizmdir. Modemitenin hakim ekonomik sistemi olan kapitalizm,
postmodem dônemde de varhgim sürdürmektedir. Postmodemizm, daha çok
kapitalizmin kültürel mantigindaki bir degiçimi ifade etmektedir ve bu degigime
ragmen, geç kapitalizmin temel ekonomik yapisi, kapitalizmin erken biçimleriyle
tutarhdir; yani postmodem degil, aksine hala modemdir. Bir baçka deyigle
postmodemite ile birlikte degiçen, kapitalizmin yüzeysel gôrünümüdür, bunun
diçmda yukanda da deginildigi gibi temel ekonomik yapiyla birlikte birikim ve kriz
egilimlerinin temel mantigi ise degi§memi§tir. Bu nedenle postmodemite,
modemiteden ayn bir süreç olarak düçünülemez, aksine bu iki dônem arasinda
belirgin bir süreklilik gôze çarpmaktadir.

Bu saptamalardan hareketle kitle kültürü ve popüler kültür kavramlanna


bakildiginda, iki olgu arasinda belirgin bir takim farklar gôze çarpmasina ragmen,
beslendikleri sistem ve ideolojik içlevleri açisindan aym konumda bulunmaktadirlar.
Aralanndaki aynm ise daha çok, Fordist ve Postfordist üretim biçimleri, yôntemleri
ve mantigi arasmdaki farkhhklardan kaynaklanmaktadir. Bu nedenle, iki kültür
kavrami da temelde aym ekonomik sistemde aym ideolojik içlevleri üstlenen benzer
kültür biçimleri olup, aralanndaki isim farki, tarihsel süreç içerisinde ayn
donemlerde ortaya atilmiç olmalanndan dogmaktadir. Bu baglamda kitle kültürü ile
popüler kültür arasmdaki fark ve süreklilik, modemite ile postmodemite arasmdaki
fark ve süreklilik kadardir.

108
Popüler kültür üzerine düçünürken gôzden kaçinlmamasi gereken gerçek,
popüler kültürün verili ve degi§mez bir “durum” degil, sürekli degi§en dinamik bir
“süreç" oldugudur. Bu dogrultuda popüler kültürü, halkin kendi yaratisi ve halka ait
olan saf halinde bir kültür olarak ya da yukandan açagiya, dogrudan egemen
kesimler tarafindan, halki denetim altma ahp, hakim sistemle uyumlula§tirmak ve
sisteme entegre etmek amaciyla üretilen bir kültür olarak dü§ünmek, bizi ônemli
yamlgilara gôtürebilir. Popüler kültür bu ikisinden çok, egemen ve bagimh simflar
arasmda, Gramsci’ci anlamda “hegemonya” kazanma baglaminda, ideolojik bir
mücadele ve sava§ alamdir. Bu nedenle sürekli degi§ime açik bir konumdadir. Sôz
konusu iki farkli popüler kültür anlayi§i daha çok, tarihsel süreç içerisinde popüler
kültür kurumunun üzerinden geçtigi farkli ve birbirine kar§it ugraklan
tammlamaktadir.

Popüler kültür kurumunun tarihsel süreç içerisindeki dônü§ümüne


bakildiginda, içinde banndirdigi karçithklardan ve uzla§maz (antagonistik)
çeliçkilerden geçerek, diyalektik (eytiçimsel) bir biçimde ilerledigi gôrülmektedir.
Popüler kültür üzerindeki mücadele, ashnda toplumsal sistemin kendi içindeki
çeli§kisinden dogan iki uzlaçmaz simf arasindaki mücadelenin bir gôrünümüdür.
Popüler kültürün bu içsel çeli§kileri, aym zamanda onu sürekli daha ileri bir noktaya
ta§iyan devindirici gücüdür. Çünkü diyalektik geliçim, karçitlann birliginden ve
çatigmasmdan dolayi gerçekle§ir.

Tez a§amasmdaki popüler kültür, saf halinde halkin üretimine dayanan,


halkin kendi kültürüdür. 01u§umunun henüz ilk a§amasmda ve ilkel durumdadir.
Ortaya çiktigi donemin kogullan, maddi ve teknik olanaklan, kültürel birikimi, bilim
ve teknolojinin o günkü geli§mi§lik düzeyi ile simrhdir. Ancak kapitalist sistemin ve
buna paralel olarak birbiriyle çati§kih iki toplumsal simf olan i§çi sinifi ile
buijuvazinin ortaya çikiçi, popüler kültürü, egemen ve bagimh simflar arasmda
birbirlerinin üzerinde hegemonya saglamak için mücadele ettikleri ideolojik bir sava§
alani haline getirir. Popüler kültürün geliçim sürecinin bu ilk a§amasi, ôncelikle
popüler kavraminm anlaminm çarpitilmasi, daha sonra da kitle kültürünün ortaya
atilmasiyla küçük niceliksel degi§imlere ugrayarak, sonunda niteliksel ve devrimci

109
bir siçrama ile postmodern dônemin popüler kültürüne dônüçerek son bulur. Popüler
kültürün bu radikal dônü§ümû, aym zamanda kapitalizmin yeniden yapilanmasinm
temel dayanaklanndan birini oluçturmaktadir.

Popüler kültürün antitez açamasi, postmodem ve Postfordist dônü§üme denk


gelir. Halkm kültürü olan popüler kültür, artik kendine yabancdaçmiç ve kapitalist
pazar mekanizmasinm eline geçerek, halka karçit bir konuma gelmi§tir. Artik halkm
kendisi için, kendisinin yarattigi kültür degil; sermayenin halk için, halki denetimine
almak ve onu edilginle§tirmek amaciyla ürettigi, halkm aleyhine olan bir kültürdür.
Popüler kültürün antitezi, gerçekte kitle kültürünün yeni bir gôrünümü, bir sonraki
halidir, onun tarafmdan ku§atihm§ ve onunla bütünle§mi§tir. Bu açama, egemen
kesimin halk üzerinde gerçek bir hegemonya kurdugu andir. Popüler kültür
üzerindeki hegemonya kazanma mücadelesi, egemen kesimin lehine sonuçlanmi§tir.
Ancak hegemonya, kazamldigmda ya da kaybedildiginde sona eren bir karaktere
sahip degildir, sistemin kendi içindeki çeliçkilerinden kaynaklanan temeldeki smif
mücadelesi devam ettikçe, hegemonya da tekrar tekrar kazamlmak ve kaybedilmek
durumundadir.

îçinde bulundugumuz ve “postmodem” olarak adlandinlan dônemde,


sistemin kendi içsel çeli§kilerinin giderek büyüdügü gôrülmektedir. Kapitalizmin bu
yeni açamasinda, belirgin bir smif yapismin kalmadigi, toplumun homojenleçtigi ve
giderek smifsiz, tek boyutlu bir topluma dogm yol almdigi iddia edilmesine ragmen,
gerçekte simfsal kar§ithklann ve eçitsizliklerin artarak büyüdügü gôzle gôrünen bir
olgudur. Yeniden yapilanmanm temel sôylemlerinden biri olan küreselle§me,
dünyamn giderek küresel bir kôye dônü§tügü, ulusal devletin i§lerligini yitirdigi,
ülkeler arasindaki simrlann ortadan kalktigi savlan üzerinde temellenmektedir.
Ancak bunlar, gerçekte varolan durumun üzerini ôrtmeye, similar, ülkeler, bôlgeler
ve kitalar arasindaki e§itsizlikleri gizlemeye, sermayenin tüm dünyada serbest
dolaçimini saglamaya ve uluslararasi bir aktôr kimligine kavuçarak ulus devletin
yerini almasina yônelik düzenlemelerdir.

110
Bir üstyapi kurumu olarak popüler kültürün kendi içsel çeliçkilerini a§arak
sentez a§amasma geçmesi, kapitalist sistemin tüm bu çeliçkilerinin a§dmasina
baghdir. Çünkü üstyapisal dônü§ümler spontané bir biçimde kendi ba§ina
gerçekle§emez, ancak maddi altyapimn dônü§ümüyle gerçekle§ir. Popüler kültürün
diyalektik geli§imini saglayan devindirici gücü, içindeki kar§ithklann çati§masindan
ve birliginden, yani popüler kültürün egemen ve bagimh simflar arasmdaki
hegemonya kazanma mücadelesinin ideolojik sava§ alani olmasmdan
beslenmektedir. Bu nedenle popüler kültürün sentez a§amasinda ait oldugu yere
donmesi, yani kaynagim yeniden halktan alarak halkin kültürü olmasi, ônsel olarak
kapitalist sistem içindeki maddi altyapidan kaynaklanan toplumsal çeli§kilerin
a§ilmasim gerektirir.

111
KAYNAKÇA

Kitaplar :

ALTHUSSER Louis; For Marx, Verso, 1993, London, Great Britain

ALTHUSSER Louis; ideoloji ve Devletin ideolojik Aygitlan, ileti§im Yayinlan,

2000, Istanbul

ATIKER Erhan; Modernizm ve Kitle Toplumu, Vadi Yaymlan, Ekim 1998,


Ankara

BAUDRILLARD Jean; Simülarklar ve Simûlasyon, Dokuz Eylül Yayinlan, 1998,


Izmir

BELEK ilker; Postkapitalist Paradigmalar, Sorun Yayinlan, (IL Baski) Ocak


1999, Istanbul

BOCOCK Robert; Tûketim, Dost Kitabevi, Ekim 1997, Ankara

BOTTOMORE Tom; Frankfurt Okulu, Vadi Yayinlan, Eylül 1997, Ankara

BOTTOMORE Tom (Yaym Yonetmeni); Marksist Düçünce Sôzlügü, îletiçim


Yayinlan, 2001, Istanbul

CONNOR Steven; Postmodernist Kûltür - Çagdaç Olanm Kuramlanna Bir


Giri§, Yapi Kredi Yayinlan, Haziran 2001, Istanbul

CORNFORTH Maurice; Materyalizm ve Diyalektik Yontem, S armai Yaymevi,


Istanbul

DELLALOdLU Besim F.; “Toplumsal"in Yeniden Yapilanmasi - Habermas


Üzerine Bir Araçtirma, Baglam Yayinlan, Kasim 1998, Istanbul

112
DELLALOGLU Besim F.; Frankfurt Okulu’nda Sanat ve Toplum, Baglam
Yayinlan, Ekim 2001, Istanbul

DEMÎR Ômer; Bilim Felsefesi, Vadi Yayinlan, (II. Baski) Kasim 2000, Ankara

ERDOÔAN Irfan - ALEMDAR Korkmaz; Popüler Kültür ve iletiçim, Ümit


Yaymcihk, Kasim 1994, Ankara

ERDOÔAN Irfan; Dünyanm Çarpik Dûzeni - Uluslararasi iletiçim, Kaynak

Yayinlan, Ocak 1995, Istanbul

ERDOÔAN îrfan - ALEMDAR Korkmaz; Ôteki Kuram - Kitle ileti§imine


Yaklaçnnlann Tarihsel ve Ele§tirel Bir Degerlendirmesi, Erk Yayinlan,
2002, Ankara

EROL Ayhan; Popüler Müzigi Anlamak - Kültürel Kimlik Baglammda Popüler


Müzikte Anlam, Baglam Yayinlan, Kasim 2002, Istanbul

FEATHERSTONE Mike; Postmodernizm ve Tüketim Kültürü, Aynnti Yayinlan,


1996, Istanbul

GÜNEÇ Sadik; Medya ve Kültür - Sessiz Yiginlann Kültürel întihan, Vadi

Yayinlan, Ekim 2001, Ankara

GUVENÇ Bozkurt; Kültür Konusu ve Sorunlanmiz, Remzi Kitabevi, (II. Baski)


1985, Istanbul

HALL S. ve WHANNEL P.; The Popular Arts, London, Hutchinson, 1964

HANÇERLÎOÔLU Orhan; Felsefe Sôzlügü, Remzi Kitabevi, $ubat 1999, Istanbul

113
HARVEY David; Postmodernligin Durumu, Metis Yayinlan, Ekim 2003, Istanbul

HEGEL Georg Wilhelm Friedrich; Tinin GSrûngübilimi, idea Yayinlan, Istanbul

HORKHEIMER Max - ADORNO Theodor W.; Aydmlanmanin Diyalektigi -


Felsefi Fragmanlar II, Kabalci Yayinevi, Felsefe Dizisi 5,1996, Istanbul

JAMESON Fredric; Postmodernizm ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantigi,


Yapi Kredi Yayinlan, 1994, Istanbul

LULL James; Medya îletiçim Kfiltür, Vadi Yayinlan, 2001, Ankara

MARCUSE Herbert; TekBoyuthi insan, May Yayinlan, 1975, Istanbul

MARX Karl; Kapital - Birin ci Cilt, Sol Yayinlan, 1993, Ankara

MARX Karl; 1844 Elyazmalan, Sol Yayinlan, Kasim 1993, Ankara

MARX Karl- ENGELS Friedrich; Alman ideolojisi [Feuerbach], Sol Yayinlan,

1999, Ankara

OKTAY Ahmet; Tfirkiye’de Popfiler Kfiltfir, Everest Yayinlan, Aralik 2002,


Istanbul

OZBEK Meral; Popfiler Kfiltfir ve Orhan Gencebay Arabeski, Iletiçim Yayinlan,


Aralik 1994, Istanbul

POSTMAN Neil; Amusing Ourselves to Death: Public Discourse in the Age of


Showbusiness, New York, 1985

RESS G. R.; “Yapisalcihk ve Popfiler Kfiltfir”, Popfiler Kfiltfir ve iktidar,

Derleyen; Nazife Gfingor, Vadi Yayinlan, 1999, Ankara

114
RITZER George; Toplumun McDonaldlaçtinlmasi; Aynnti Yayinlan, Haziran
1998, Istanbul

SAYER A.; Postfordism in Question, IJURR, Vol:13,1989

STOREY John; Popfiler Kültfir Çahçmalan - Kuramlar ve Metodlar, Babil


Yayinlan, Temmuz 2000, Istanbul

STRINATI Dominic; An Introduction To Theories Of Popular Culture,


Routledge - Taylor&Francis Group, 2000, London, Great Britain

§AYLAN Gencay; Postmodernizm, Imge Kitabevi, (II. Baski) Mayis 2002, Ankara

TOLAN Barias; Toplum Bilimlerine Giri§; Murat & Adim Yaymcihk, 1996,
Ankara

WAGNER Peter; Modernligin Sosyolojisi, S armai Yayinevi, Ocak 1996, Istanbul

WITHEFORD N., GRUNEU R. (1993); Between the Politics of Production and


the Politics of the Sign: Post Marxism, Post Modernism, and “New
Times”, Current Perspectives in Social Theory, Vol: 13

Makaleler :

ADORNO Theodor W.; “Kültür Endüstrisini Yeniden Düçünürken”, Adorno: Kitle,


Melankoli, Felsefe (Ôzel Sayi), Cogito,Yapi Kredi Yayinlan - Üç Aylik
Düçünce Dergisi, Sayi: 36 - Yaz 2003, Istanbul

BÜKEN Gülriz; “Amerikan Popüler Kültürûnün Türkiye’de Yayihçina Kar§i


Tepkisel Düçünceler”, Dogu Bati Dergisi - Popfiler Kültür Ôzel Sayisi,
Felsefe Sanat ve Kültür Yayinlan, Sayi: 15,2001, Ankara

115
CLARKE S.; “What in the F...’s Name is Fordism”, Fordism and Flexibility,
Divisions and Change, Ed. By Gilbert, N. et. all, Mac Millan, Hong Kong,
1992

ELTEREN Mel Van; “Amerikan Popüler Kültürünûn Etkisinin Global Bir Yaklaçim
îçinde Degerlendirilmesi”, Popüler Kültür ve Iktidar, Der: Nazife Güngôr,
Vadi Yaymlan,Ekim 1999, Ankara

ERDOGAN îrfan; “Popüler Kültür: Kültür Alaninda Egemenlik ve Mücadele”,


Popüler Kültür ve iktidar, Derleyen; Nazife Güngôr, Vadi Yayinlan, 1999,

Ankara

ERDOGAN îrfan; “Popüler Kültürde Gasp ve Popülerin Gayri Me§rulugu”, Dogu


Bâti Dergisi - Popüler Kültür Ôzel Sayisi, Felsefe Sanat ve Kültür

Yayinlan, Sayi:15,2001, Ankara

GÜNGÔR Nazife; “Giri§ - Popüler Kültür Çikmazi”, Popüler Kültür ve iktidar,

Derleyen; Nazife Güngôr, Vadi Yayinlan, Ekim 1999, Ankara

HABERMAS Jürgen; “Postmodemiteye Giri§: Bir Dônüm Noktasi Olarak


Nietzsche”, Modernité Versus Postmodernite, Derleyen; Mehmet Küçük,
Vadi Yayinlan, (III. Baski) Nisan 2000, Ankara

HABERMAS Jürgen; “Mitle Aydinlanmanm Kôrdügümü: Max Horkheimer ve


Theodor Adorno”, Adomo: Kitle, Melankoli, Felsefe (Ôzel Sayi),
Cogito,Yapi Kredi Yayinlan - Üç Ayhk Düçünce Dergisi, Sayi: 36 - Yaz
2003, Istanbul

HALL Stuart; “ Kültür, Medya ve “îdeolojik Etki” ”, Medya iktidar îdeoloji,

Derleyen ve Çeviren; Mehmet Küçük, Bilim ve Sanat Yayinlan / ARK, 1999,


Ankara

116
HALL Stuart; “îdeolojinin Yeniden Keçfi: Medya Çahçmalannda Baski Altinda
Tutulamn Geri Dônüçü”, Medya iktidar ideoloji, Derleyen ve Çeviren;

Mehmet Küçük, Bilim ve Sanat Yaymlan / ARK, 1999, Ankara

HALL Stuart; “Popüler Kültür ve Devlet”, Popfiler Kfiltur ve iktidar, Der: Nazife
Gungor, Vadi Yayinlan,Ekim 1999, Ankara

HELLER Agnes; “Modemitedeki Ahlaki Durum”, Modernite Versus


Postmodernite, Derleyen; Mehmet Küçük, Vadi Yaymlan, (III. Baski) Nisan
2000, Ankara

HUYSSENS Andreas; “Postmodemin Haritasim Yapmak”, Modernite Versus


Postmodernite, Derleyen; Mehmet Küçük, Vadi Yaymlan, (III. Baski) Nisan
2000, Ankara

JEANNIERE Abel; “Modemite Nedir?”, Modernite Versus Postmodernite,


Derleyen; Mehmet Küçük, Vadi Yaymlan, (III. Baski) Nisan 2000, Ankara

KELLNER Douglas; “Toplumsal Teori Olarak Postmodemizm: Bazi Meydan


Okumalar ve Sorunlar”, Modernite Versus Postmodernite, Derleyen;
Mehmet Küçük, Vadi Yaymlan, (III. Baski) Nisan 2000, Ankara

KIRCA Süheyla; “Medya Ürünlerinin Küresel Yayihmi, Yerelleçtirilmesi: Ulusa§in


Kimliklerin Yaratilmasi”, Dogu Bati Dergisi - Popfiler Kfiltfir Ôzel Sayisi,

Felsefe Sanat ve Kültür Yaymlan, Sayi:15,2001, Ankara

KROGH Thomas; “Frankfurt Okulu’nun Kültür Analizi”, Medya Iktidar ideoloji,


Derleyen ve Çeviren; Mehmet Küçük, Bilim ve Sanat Yaymlan / ARK, 1999,
Ankara

117
LASH Scott; “Modemite mi, Modemizm mi? Weber ve Günümüz Toplumsal
Teorisi”, Modernite Versus Postmodernite, Derleyen; Mehmet Küçük,
Vadi Yaymlan, (III. Baski) Nisan 2000, Ankara

MUTLU Erol; “Popüler Kültürü Eleçtirmek”, Dogu Bati Dergisi - Popfiler Kfiltur
Ôzel Sayisi, Felsefe Sanat ve Kültür Yaymlan, Sayi:15,2001, Ankara

OSKAY Ünsal; “Kitle Kültûrü Popüler Kültürü Ku§atirken.„”, “Yikanmak


istemeyen Çocuklar” Olalnn, Yapi Kredi Yaymlan, Nisan 2001, Istanbul

OSKAY Ünsal; “Modem Toplumda ‘Serbest Zaman’in Ige Ko§ulmasi”, “Yikanmak


istemeyen Çocuklar” Olahm, Yapi Kredi Yaymlan, Nisan 2001, Istanbul

OSKAY Ünsal; “Popüler Kültürün Toplumsal Ortami ve îdeolojik îçlevleri


Üzerine”, “Yikanmak istemeyen Çocuklar” Olahm, Yapi Kredi Yaymlan,
Nisan 2001, Istanbul

REAL Micheal; “Marksizm ve Popüler Kültür: Kültürel Ele§tirinin Keskin Ucu”,


Popfiler Kültür ve iktidar, Derleyen; Nazife Güngôr, Vadi Yaymlan, 1999,
Ankara

RESS G. R.; “Yapisalcihk ve Popüler Kültür”, Popfiler Kiiltfir ve iktidar,


Derleyen; Nazife Güngôr, Vadi Yaymlan, 1999, Ankara

RORTY Richard; “Habermas, Lyotard ve Postmodemite”, Modernite Versus


Postmodernite, Derleyen; Mehmet Küçük, Vadi Yaymlan, (III. Baski) Nisan
2000, Ankara

RUSTIN M.; The Politics of Post-Fordism: Or, The Trouble With “New Times”,
New Left Review, 175 (1989)

118
SHOLLE David J.; “Ele§tirel Çahçmalar: îdeoloji Teorisinden iktidar/Bilgiye”,
Medya îktidar îdeoloji, Derleyen ve Çeviren; Mehmet Küçük, Bilim ve

Sanat Yaymlan / ARK, 1999, Ankara

SHUMWAY David R.; “Post Yapisalcihk ve Popüler Kültûr”, Popüler Kültür ve


Iktidar, Der: Nazife Güngôr, Vadi Yaymlan, Ekim 1999, Ankara

SMART Barry; “Postmodem Toplum Teorisi”, Modernité Versus Postmodernite,


Derleyen; Mehmet Küçük, Vadi Yaymlan, (III. Baskt) Nisan 2000, Ankara

119
ProQuest Number: 30871134

INFORMATION TO ALL USERS


The quality and completeness of this reproduction is dependent on the quality
and completeness of the copy made available to ProQuest.

ProQuest.

Distributed by ProQuest LLC ( 2023 ).


Copyright of the Dissertation is held by the Author unless otherwise noted.

This work may be used in accordance with the terms of the Creative Commons license
or other rights statement, as indicated in the copyright statement or in the metadata
associated with this work. Unless otherwise specified in the copyright statement
or the metadata, all rights are reserved by the copyright holder.

This work is protected against unauthorized copying under Title 17,


United States Code and other applicable copyright laws.

Microform Edition where available © ProQuest LLC. No reproduction or digitization


of the Microform Edition is authorized without permission of ProQuest LLC.

ProQuest LLC
789 East Eisenhower Parkway
P.O. Box 1346
Ann Arbor, MI 48106 - 1346 USA

You might also like