Professional Documents
Culture Documents
72 Mayis Mavi Fidan
72 Mayis Mavi Fidan
Çıkarsa
bal özlerini. Adeta
bir postacı! Acaba
sonra ne olacaktı?
Ali büyüteciyle incelemeye
başladı. Ne kadar da minikti!
İncecik bacakları, zarif
kanatları… Kanadındaki
renkleri saymaya çalıştı,
kafası karıştı. Aklından diline
gelen kelimeler zihninde
dolandı durdu.
“Aaa!
Amanınnn!
Nasıl?!
Allah Allah,
Bismillah,
Subhanallah…”
42
Ramila Aliyeva Gençoğlu
Ali’nin Hayretleri
Kelebeğin döngüsü Ali’nin başını
hayretle döndürdü: “Tırtıldan
kozaya, kozadan kelebeğe, bu ne
büyük mucize!”
“Bilinen 150.000 türü varmış.
Allah-u Ekber! Bir değil, on değil,
bin değil, yüzz elliii binnn!” diye
bağırdı hayretle.
“Aaaaaa! Kelebeğin kanatlarındaki
renkler aslında tozmuşşşşş!”
“Birbirleri ile antenlerindeki
kimyasal sinyaller aracılığı ile
iletişim kuruyorlarmış!”
MAYIS 2024 43
Pınar Başar Ünlüer
Ayasofya
Almanya’dan arkadaşım geldi ve ona
İstanbul’u gezdirmemi istedi. Dedesi onu
tembihlemiş de göndermiş, “Mutlaka
Ayasofya Camii’ne git! Benim için de
dua et orada, fotoğrafını da çek gönder”
demiş. Biz tam anlayamadık dedesinin
bu özel isteğini. Ama yapmasak da
olmaz, dedesinin isteği bu. Başım gözüm
üstüne! “Hadi, içine girmeden önce
dışarıda bir fotoğraf çekelim!” dedim.
“Bu koca meydanda fotoğraf çekmek
için en güzel yer tam burası.”
Önde süs havuzu, mavi beyaz ışıldıyor.
Arkada, kırmızı duvarlarıyla kocaman
Ayasofya! Yanlarındaki minareler
göğe doğru yükseliyor. “Cami-i Kebir”
diyorlar ya; “kebir”, “çok büyük”
demek. Gerçekten de öyleymiş!
46
Ama arkadaşım en çok minarelerini
seviyor camilerin. “İstanbul’dan uzak-
tayken en çok özlediğim şey, bu
upuzun minareler… ‘Allah birdir!’
derken şehadet parmağımızı kaldırırız
ya yukarıya doğru, sanki İstanbul da
şehadet parmağını kaldırıyor ve ‘Allah
Birdir!’ demek istiyor.”
“Ne güzel düşünmüşsün arkadaşım!”
dedim, “Ben hiç böyle düşünmemiştim.
Ama haklı olabilirsin.”
Biliyor musunuz, Ayasofya, Fatih Sultan Mehmet
Han İstanbul’u fethettiğinde bir kiliseydi. Şehrin
ana meydanında, şehrin inancını anlatan büyük bir
kilise… Ancak oldukça eskimişti, neredeyse yıkıl-
mak üzereydi.
Fatih Sultan Mehmet, hemen Koca Mimar Sinan’ı
görevlendirdi: “Öyle bir tamir edilsin ki, hem duvar-
ları asırlarca ayakta kalsın hem de ruhu zulümden
kurtulsun da Allah’ın birliğini haykırsın!”
Böylece minareleri uzandı gökyüzüne, bizim şeha-
det parmaklarımız gibi. Ezanlar ile Kelime-i Tevhid
tekrar edildi yıllarca.
“Dedenin neden buraya gelmeni özellikle istediğini
şimdi anlıyorum dostum!
MAYIS 2024 47