Professional Documents
Culture Documents
Platon Ve Avrupa
Platon Ve Avrupa
F@l 180
© MAK GRUP MEDYA PRO. REK. YAY. A.Ş.
SERTİFİKA No: 44396
FELSEFE 152
]AN PATOCKA KİTAPLJCI 02
PLATON VE AVRUPA
']AN PATOCKA
İLETİŞİM ADRESLERİ
CİNNAH CD. KIRKPINAR SK. 5/4
06420 ÇANKAYA ANKARA
TEL.: 0312. 439 Ol 69
www.folkitap.com
bilgi@folkitap.com
siparis@folkitap.com
www. twitter .corn/folkita p
PLATON VE AVRUPA
]AN PATOCKA
ÇEVİREN
BURAK ÇAKIR
F@L
]AN PATOCKA
Bohemya, Turnov'da doğdu (1907). Prag'taki ilköğreniminin ardından
Charles Üniversitesi Felsefe Bölümünde öğrenim gördü (1925). Bir
süre Paris Sorbonne'da bulundu (1928) ve Jan Blahoslav Kozak
danışmanlığında doktorasını tamamladı (1931). Friedrich-Wilhelms
Universitat zu Berlin'de ve Freiburg Üniversitelerinde bulundu. Burada
Husserl ve Heidegger ile tanıştı ve fenomenoloji üzerine çalışmalarda
bulundu. Doçentlik tezini Pfirozeny svet jako jilosojick)' Problem (Felsefi
Bir Problem Olarak Doğal Dünya) adıyla verdi (1936). Ceska Mysl
dergisinin sorumlu editörlüğünü yaptı (1937). Prag'ta bulunan Charles
Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak akademik kariyerine başladı. Nazi
Almanya'sının Çekoslavakya'yı işgali ve üniversiteleri kapatmasıyla
akademik hayatı sekteye uğrasa da bir dil okulunda ders vermeye ve
felsefi metinler yayımlamaya devam etti (1939). Savaş sonrası akademiye
döndü ancak bu kez de komünist diktanın baskıları nedeniyle ayrılmak
zorunda kaldı (1949). Çevirmen olarak çalıştı ve evinin salonunda
dersler vermeye devam etti; 60'larda misafir öğretim üyesi olarak
Almanya, Fransa ve Belçika'da bulundu. Prag Baharı sırasında Charles
Üniversitesi'nde görevlendirilse de, daha sonra emekliliğe zorlandı
(1972). Varna'daki bir uluslararası felsefeciler kongresine izinsiz gitmesi
üzerine, seyahat yasağı getirilerek yayım yapması yasaklandı. Ancak
metinleri el altından çoğaltılmaya ve devasa öğrenci kalabaklıkları evinde
derslerine katılmaya devam etti. 77 Bildirgesi'nin sözcülerinden biriydi.
Bildirgenin yayınlanmasından sonra Hollanda Dışişleri Bakanı Max
van der Stoel ile bir görüşme yaptı. Bunun üzerine çekildiği aralıksız
sorgulardan birinin ardından hastaneye kaldırıldı ve vefat etti (1977).
BURAK ÇAKIR
Eskişehir'de doğdu (1987). Anadolu Üniversitesi Felsefe Bölümünde
lisans, Galatasaray Üniversitesi Felsefe Bölümünde yüksek lisans ve Mimar
Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Felsefe Bölümünde doktora eğitimini
tamamladı (2021). Sokrates, Platon, Nietzsche, Heidegger, Derrida ve
metafelsefe üzerine çalışmalar yapmıştır. Akademik yazılarının yanı sıra
deneme ve şiirleri çeşitli mecralarda yayımlanmıştır. Editör, redaktör ve
çevirmen olarak bazı yayınlara katkı sağlamıştır. Anadolu Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünde ders vermektedir.
İÇİNDEKİ LER
GİRİŞ:
3
MİTOSUN MUGLAKLIGI; YUNAN FELSEFESİNİN MİTİK 5I
ÇERÇEVESİ
4
BELİRGİNLİK, SAPMA VE FELSEFENİN DoC;uşu; 65
ANAKSİMANDROS, HERAKLEİTOS, PARMENİDES,
DEMOKRİTOS
5
RuHuN.BAKIMI VE AVRUPA MİRASI; ÖZGÜRLÜK İLKESİ VE 87
SOKRATES
7
AVRUPA MİRASININ METAFİZİK TEMELİ; MİTOSUN DİNE 13 0
DÖNÜŞÜMÜ
8
9
TARTIŞMA; HusSERL VE HEIDEGGER 183
10
il
II
PLATON VE
AVRUPA
12
(NSANLl�IN ÜURUMUj
AvRUPA'NtN DURUMU
13
PLATON VE
AVRUPA
14
İNSANLI�IN DURUMU;
A VRUPA'NIN ÜURUMU
15
PLATON VE
AVRUPA
16
İNSANLICIN DURUMU;
AVRUPA'NIN DURUMU
17
PLATON VE
AVRUPA
ı8
İNSANLil:':IN DURUMU;
AVRUPA'NIN DURUMU
20
İNSANLICIN DURUMU;
AvRlİPA'NıN DuauMu
21
PLATON VE
AVRUPA
22
INSANLIGIN DURUMU;
AVRUPA'NIN DURUMU
23
PLATON VE
AVRUPA
7 Metindeki 'soin de l'ame; care of the soul' ifadesi 'ruhun bakımı', 'se soucier de
l'iime; care for the soul' ifadesi ise 'ruha ihtimam göstermek' olarak karşılan
mıştır. 'Bakım' sözcüğü etimolojik olarak bakmak, tedavi etmek, ilgilenmek,
kaygılanmak, ihtimam göstermek ile ilişkilidir. ( Çev. )
24
İNSANLI�IN DURUMU;
AVRUPA'NIN DURUMU
ğımız sınırdır- zira ölüm burada mevcut iken biz yokuz ve biz
var olduğumuz sürece ölüm yoktur. tık bakışta yüzeysel gö
rünmektedir ancak tam da bu noktada Epikuros'un gücünü
ve derinliğini görüyoruz. Ölümün var olmadığına ancak biz
var olduğumuzda karşı çıkılabilir, ancak tam da içimizdeki
bu ölümle kendimizi açıklayamayız. Bu açıklamayı ölüm ile
olası kılan, hem dünyaya hem insana içkin olan bu funda
mental ilişki düşüncesi, bizim kısa bir süre için fark ettiğimiz
veya tanrıların bunu daha uzun sürede yaptığı bu ilişkinin
aynı olduğu düşüncesidir. Epikuros tam da bu nedenle insanı
tanrılara yaklaştıran şeyin felsefe olduğunu söyler. Tam da bu
nedenle Epikuros'un tanrılara gereksinimi vardır.
O halde, kendimize soracağımız şu olacaktır: Avrupa mi
rasının temeli olan ruhun bakımı bugün hala bizden açıkla
ma istemiyor mu, bizler genel zayıflık ve batışa razı olmanın
ortasında bir destek bulmaya gereksinim duymuyor muyuz ?
2
FENOMEN NEDİR? FENOMENO LOJİ VE HAKİKAT
' Tarihi anlatım için bkz. J. Patocka, Essais Heretiques sur la Philosophie de
l'Histoire, Verdier, 1 9 8 1 , s. 1 12- 1 27.
FENOMEN NEDİR?
FENOMENOLOJİ VE HAKİKAT
27
PLATON VE
AVRUPA
29
PLATON VE
AVRUPA
32
FENOMEN NEDiR?
FENOMENOLOJİ VE HAKİKAT
33
PLATON VE
AVRUPA
34
FENOMEN NEDiR?
FENOMENOLOJi VE HAKiKAT
35
PLATON VE
AVRUPA
37
PLATON VE
AVRUPA
ride kalır. Şeylerle ilgili bilgi, bilim, doğa bilimi olsun, nes
nelerin yapıları, ruh bilimi, psikoloj i olsun veya toplumdaki
insan edimlerinin bilimi, sosyoloj i olsun, bize olduğu haliyle
görünme konusunda hiçbir şey söylemez.
Bu nasıl keşfedilir ? Görünen bu asli şeyin, hakikate ve
hataya tek başına olanak veren bu şeyin temeline nasıl inilir ?
Zira görünme hakikat ve hatanın anlamsızlaşacağı zemin
dir. Şayet insan -geride kalan tüm dünyevi varolanlardan
farklı olarak- hakikat ve hata, iyilik ve kötülük yeteneğine
sahip bir varlık olduğu olgusuyla en derinden belirlenen şey
se, onun hakkında az önce sözünü ettiğimiz ne nesnel bilim
ne de öznel bilim, ne doğanın nesnelerini ne de kendimizi
/mesele edinen bilim, bize görünme hakkında bir şey söyleye
cektir. Oysa en uzak geçmişten günümüze hiçbir şey, görü
nen şeylerin doğası hakkında insan sorgulamasının nesnesi
olmamıştır; hiçbir şey de onu bu kadar çok kışkırtmamıştır.
Görünmenin herhangi bir etkin bilginin, sağlam bir kav
ram çözümlemesinin nesnesi olamayacağı, tezahür etmenin
biliminin var olmayacağı sonucunu mu çıkarır ? Şimdilik bu
soru askıda kalır, ancak öyle veya böyle çözülecekse, bu tür
görünüş sistematik bir araştırmaya uygun olmalıdır. Bunun
önemini belirttik: insanın bizatihi özü, ayırt edici ve olanak
ları hakkındaki tüm soru, görünüş sorunuyla bağlantılıdır.
Hakikat nedir ? insan hakikate muktedir midir ? insan
ların hakikat uğruna öldüklerini, kendilerine hakikat için
de yaşama görevini verdiklerini, bütün yaşamı hakikatle
düzenledikleri bilinir. Şayet hakikat, şeylerin olduğu gibi
göründüğü, şeylerin bizatihi doğasının nasıl ortaya çıktığı
modusu ise insanın durduğu bu yükseklik, insanın bu fun
damental olanağı, görünüş sorunundan ayrı olamaz.
Bütün dünya ve dünyadaki insan yaşamı hakkında açık
düşünüm başladığından beri bu sorun ilgi odağı olmuştur.
Bununla birlikte, bu sorunu çözmeye yönelik olgunlaşacağı
bir aşamaya getirmek için daha yeni bir girişime; Husserlci
bir fenomenoloj i, esasında görünen fenomenlerin olduğu fe-
FENOMEN NEDİR?
FENOMENOLOJ İ VE HAKİKAT
39
PLATON VE
AVRUPA
43
PLATON VE
AVRUPA
44
FENOMEN NEDiR?
FENOMENOLOJi VE HAKiKAT
45
PLATON VE
AVRUPA
49
PLATON VE
AVRUPA
50
3
MİTOSUN MuGLAKLIGI; YUNAN FELSEFESİNİN
MİTİK ÇERÇEVESİ
57
PLATON VE
AVRUPA
58
MiTOSUN MuGLAKLIGı; YUNAN
FELSEFES İNİN MiTİK ÇERÇEVESİ
59
PLATON VE
AVRUPA
1 W. Bröcker, "Der Mythos vom Baum der Erkenntnis " , Anteile içinde, M.
Heidegger zum 60. Geburtstag, Frankfurt/Main, 1 950.
60
MiTosuN MuCLAKLICı; YUNAN
FELSEFESİNiN MiTtK ÇERÇEVESİ
6ı
PLATON VE
AVRUPA
Her gün kanlı bir bedel talep eden korkunç bir canavarın
egemenliğindeki toplumunu dehşetten kurtaran odur. Yanıt
larıyla, Sphinks'ten kurtulur. Ancak Kral olduğu anda, zafer
aşamasına geldiğinde bu kurtarıcı, temellerinde insan toplu
munu sarsan ve altüst eden her suçu işleyen ve içinde taşı
yan, insanlığın toplum dışına ittiği kişi olarak ortaya çıkar:
O baba katilidir ve ensest ilişki yaşamıştır. Sonuç, kendini
meydana çıkarmada meydana çıkmanın karşıtıdır, iyi ve kötü
hakkındaki hatasıdır. Sophokles'in dramını, sadece tek bir
tarafı bilen insan Oidipus ve her şeyi mutlak anlamda pozitif
olarak bilen tanrıların sözcüsü Teiresias'ın diyaloğunu hepi
niz bilirsiniz. Oidipus iyi hakkında bilgi sahibi olduğuna ina
nır. Ancak bildiği gerçekte iyiliği tam tersidir. Sıkı ve sağlam
olduğuna inandığı zemini her an tam tersi gibi görünebilir.
Sophokles'in dramında, Teiresias ile olan diyalog bu acımasız
soruşturmada olduğu gibi meydana çıkan Oidipus'un kendi
sidir. Buradaki Yunanlara dair en tipik şey budur. Daha son
ra Oidipus zorunlu olarak kendi bedeninde her nasılsa öyle
yani avare ve kör olarak yaftalanır. Kör, toplumdan sürgün
edilmiş olarak oradan ayrılır. Ancak aynı zamanda insanın
açıkta-olma gizemini gösteren kişi olduğundan muğlak hem
lanetli hem de kutsal bir varlıktır. Sonunun, ölümünün ve me
zarının önemi bundan ileri gelir.
Neden Yunan felsefesinin mitik çerçevesinden bahse
dilir ? Yunan felsefesi insanlığın açıkta-olan bu özgün du
rum unuh en başından, bütünlüğün açığa çıkmış mevcudi
yetinde yaşayan varlığın insan olduğu gerçeğinden başlar.
Yunan felsefesi vesilesiyle bütünlüğünde dünyanın meydana
çıkması bir bakıma mitosun bir devamıdır. Bütünlükle ilişki
doğal olarak daha özerk hale gelir ama az önce bahsetti
ğimiz muğlaklık Yunan felsefesinde de devam eder. Yunan
felsefesi bütünle alışılmadık bir ilişki yaratır, yaygın hatanın
ötesine, alışılagelmiş biçimde hareket ettiğimiz açıklığın ve
bilinçsizliğin yarattığı eksikliğin ötesine, bizi bu açıkta-ol
maktan uzaklaştıran şeyin ötesine geçmek ister. Bu nedenle,
kesin olarak, bütüne ilişkin önemli bir belirginlik, ilk düşü-
PLATON VE
AVRUPA
' Şair ve deneme yazarı Otokar Bfezina ( 1 8 6 8 - 1 929), Çek edebiyatında sembolist
hareketin en önemli temsilcisidir. ( Ed. )
PLATON Vl
A V I H J l'A
66
BELİ RGİNLİK, SAPMA VE FELSEFENİN DoGuşu;
ANAKS İMANDROS, HERAKLF.İTOS, PARMENİDES, DEMOKRİTOS
68
BELI RGINLiıc:, SAPMA VE FEı.sEFENIN DoCuşu;
ANAKSIMAN DROS� HERAKLEITOS, PARMENIDES, DEMOKRİTOS
71
PLATON VE
AVRUPA
72
BELİ RGİNLİK, SAPMA VF. FELSEFENİN DoGuşu;
ANAKSİMAN D ROS, HERAK I.EİTOS, PARMENİDES, DEMOKRİTOS
rak, çiğ olan ile pişirme sürecinden geçen şey arasındaki zıtlığı
gösterir. Bu nemli, taze, soğuk olanın ve karşıtlarının zıtlığı
anlamına da gelir; küflenip çürüyen ve ateşin yakıp dumana
dönüştürdüğü arasındaki zıtlık bununla ilişkilidir. Bu aynı za
manda kültür dünyasıyla saf ve yalın biçimde verilmiş doğa
arasındaki bir zıtlıktır. Bu minvalde, türlü türlü mitoslarda
benzer motifleri keşfederek, dünyanın en farklı ve birbirinden
en uzak boyutları arasında ilişkiler kurmayı olanaklı kılan,
anlamlı bir eksen benzeri bir şey ortaya çıkar. Yemek pişirme
olarak adlandırabileceğimiz süreç gök ve yer arasında aracılık
yapma kabiliyetidir. Böylece daha sonra çeşit çeşit folklorik
adetleri, birçok düğün geleneği gibi, sadece anlaşılmaz kul
lanımlara dönüşerek indirgenen mitosları açıklar: Örneğin
Fransa'nın bazı bölgelerinde küçük kız büyük olandan önce
evlendiğinde büyük kız, düğün sırasında sıcak fırının üstüne
oturtulmaması için tetikte olmalıdır.4 Bağlantıyı görüyor mu
sunuz ? Aksi takdirde anlaşılmaz olurdu.
Felsefe, insan ruhuna tamamen yeni bir olanak, gerçek
leşmemiş olabilecek ve insanlığın çoğunun, hatta son derece
medeni olanların bile, bilmediği bir olanaktır. Felsefe, mitik
tahayyülün alanı olan geçmiş boyutundan, kendi özgünlü
ğünde olmak ile yalın temsilin ikincil ve eksik biçimi altında
olmak arasındaki mitik ayrımdan, düşünümün şimdiki za
mana girmesiyle ortaya çıkar. Mitosun gözünde tanrıların ·
73
PLATON VE
AVRUPA
1 Theaitetos, 15 5 d.
6 Metafizik, A, 2, 982b, 1 2 .
74
BELİRGİNLİK, SAPMA VE FELSEFENİN DoCuşu;
ANAKSİMANDROS, HERAKLEİTOS, PARMEN İDES, ÜEMOKRİTOS
Kara TO XPBWV ÔlÔOVal yap avra ÔIK�V Kai rfmv ill�AOIÇ T�Ç
- "Şeyler nelerden meydana gelmiş ise yok oluşları da zorunlu olarak onlara
olmalıdır . . . " [Türkçesi: Fragmanlar: Thales, Anaksimandros, Anaksimenes,
çev. G. Şar & Y. G. Sev, lstanbul: Pinhan Yayıncılık, 2 0 1 9 . ( Çev . ) ]
75
PLATON VE
AVRUPA
O.ôudaç Kata vjv TOV XPOVOV raÇıv. Sahih olan belli ki Kara r6
X.Pt:dıv'dan [kata to khreon] başlayan kısımdır: " zorunlu ola
rak, çünkü onlar adaleti ve birbirlerine karşı adaletsizliği " 8
rfiç aÔıKiaç yani aÔıKia için, Kara vjv TO V XflOVOV raÇıv9 -işte
birden böyle şeylerden söz ediliyor. aır:eıpov [aperion] sözcü
ğü de sahihtir. Uzun bir dönemin başlangıcına, bunu alın
tılayan yazar, "0.px�v rwv ôvrwv r6 &m:ıpov"u10 yerleştirir.
Apx� [arkhe] kuşkusuz daha sonraki bir terimdir, büyük bir
ihtimalle Platoncu-Aristotelesçi felsefeden gelir. Bununla
birlikte &ır:eıpov [aperion] belli ki sahihtir. Neden &ır:eıpo v ?
Aır:eıpov b i r madde değildir, yapısını çözümleyebileceğimiz
herhangi bir şey değildir; söz konusu olan daha çok bir ni
teliktir. Ancak niye O.px� denir? Her şeyin en uygun ilkesi
&ır:eıpov'dur. Aır:eıpov nerede ? O kendini keşfeden, kendini
gösteren, bizi daima çevreleyen ve içinde bulunduğumuz bu
dünyadadır. Dünya sınırsıza doğru uzanır; sınırsız, hiçbir te
kil şeyin o olmadan kendini gösteremeyeceği bir şeydir. 'Bu'
kendisini asla bize kendinde göstermez, her zaman daha da
uzağa uzanan bir çevrede bize görünür. Nereye ? Nereye
doğru ? Tüm bunlar neyin içinde ? Her şeyin onu diğerlerin
den ayıran, sırayla ana hatlarla vb. sınırlanan çeperi vardır
ve bu böyle [sonsuza kadar] devam eder . . . Sonu olamaz.
Her zaman bir şeye sahip olacağız, bu şeyin bir sınırı olacak
ve her sınır her zaman daha ileriye yönelir . . . Aır:eıpov tüm bu
sınırlamayı olanaklı kılan şeydir. Anaksimandros'un sözü
ancak bu minvalde anlaşılabilir; tersi biçiminde, sanki orada
O.ır:eıpia [apeiria] niteliğine sahip bir töz [substance] varmış
gibi, anlaşılamaz.
Sınırsız olarak bütünlük, her tek tek şeyde bir minvalde
mevcuttur, dolayısıyla bu ôıôovaı ôıK�v Kaı Timv ill�A.oıç rfiç
aÔıKiaç. Her tekil şey sadece yeniden yok olmakla kalmaz,
aynı zamanda her biri kendini açar, çünkü bir başkası ken-
77
PLATON VE
AVRUPA
11
Türkçesi: Fragmanlar (20 1 7), çev. G. Şar & E. Yıldız, İstanbul: Dergah
Yayınları. ( Çev.)
12
'..l6yov'a. Çeviride 'Logos'a' olarak yazılmış olsa da Patocka burada a lui'
'
79
PLATON VE
AVRUPA
yere bağlı olarak, redibis non dan sonra veya redibis ile non
morieris arasına [gelebilir] . Burada da olası iki çeviri vardır.
Ya: " Bu logosun var olduğunu, insanlar asla anlamıyor. " Ya
da: " Bu logos sonsuz olduğundan, insanlar onu anlamıyor. "
Aynı şeyi ifade etmenin sadece iki farklı minvali oldu
ğu söylenebilir ancak Herakleitos bu iki ifadeyi dikkate al
mamızı ve bununla aynı şeyin iki yanını veya iki unsuru
nu anlamımızı ister: Bir yanda logosun tam olarak ne ise
o olan varlığı; diğer yanda, logosun daimiliği ve insanla
rın, bütünlükte bir belirginlik olmasına rağmen, dünyanın
sadece var olmasına değil aynı zamanda bütünlük olarak
kendini göstermesine rağmen, tekil şeylere kendi özel yak
laşımlarının sınırların içerisinde zorunlu olarak kapalı kal
dıkları gerçeği . Elbette sadece felsefe gelip bize şöyle dedi
diye, kendimize has dünyamızdan kopmayacağız: Bu özel
dünyalar sadece bir phusis'in parçalarıdır. Bununla birlik
te burada gösterilenin, tekil şeylerin tezahürünün bütünün
açıklığından derinden farklı olduğu temel bir önemi vardır.
Bütünün mevcut-olmaklığı [presentete] durağandır. Elbette
bunun nedeni, bütünlüğün hiçbir zaman bir şey olarak önü
müzde olmamasıdır, bütünlük bizim için her zaman şeylerin
bize göründüğü merkezin dışındadır, bu değişmeden duran
bütünlük şeylerin görünüşünün ve tezahürünün içerdiği de
ğişimin ortasında durağandır. Orada tekrar batmak üzere
ortaya çıkan şeyler devamlı değişse de ufuk nasıl duruyor
sa, bütünlüğünde duran dünyanın mevcut-olmaklığı da öyle
durağandır. Bu aei i6v'un [aei eon] olduğu yerdir; tezahü
rün, ÔIK� [dike] ve aÖz Kfa yı [adikia] içeren tekil şeylerin te
'
80
BELİ RGİN LİK, SAPMA VE FELSEFENİN DoGuşu;
ANAKSİMANDROS, HERAKLEİTOS, PARMEN İ DES, DEMOKRİı:os
' " Türkçesi: Parmenides, Fragmanlar, çev. K. H. Ökten, İstanbul: Alfa Yayınları,
20 1 9. Alıntı içindeki Eski Yunanca sözcükler Patocka'nın aktarıldığı biçimde
eklenmiştir. ( Çev . )
81
PLATON VE
AVRUPA
82
BELİRGİNLİK, SAPMA VE FELSEFENİN DoGuşu;
ANAKSİMAN DROS, HERAKLEİTO S, PARMENİDES, DEMOKRİTOS
85
PLATON VE
AVRUPA
86
5
RUHUN BAKIMI VE AVRUPA MiRASI; ÖZGÜRLÜK
İLKESİ vE So KRATEs
88
RUHUN BAKiMi VE AVRUPA MiRASJ;
ÖzcüRLüK i LKESİ VE SoKRATEs
90
RUHUN BAK I M I VE AVRUPA MiRASI;
ÖZGÜRLÜK İLKESİ VE SOKRATES
91
PLATON VE
AVRUPA
92
RuH�N BAK I M I vE AvRuPA MtRASI;
özcüRLÜK lLKESi vE SoKRATES
93
PLATON VE
AVRUPA
94
RUHUN BAK I M I VE AVRUPA MtRASI;
ÖZGÜRLÜK i LKESİ VE 50 KRATF.S
95
PLATON VE
AVRUPA
97
PLATON VE
AVRUPA
99
PJ,ATON VE
AVRUPA
100
R U H U N BAKI MI VE AVRUPA M1RASI;
ÖZGÜRLÜK İLKESİ VE SOKRATES
IOI
PLATON VE
AVRUPA
102
R U H U N BAKIMI VE AVRUPA MtRASI;
ÖZGÜRLÜK İLKESt VE SOKRATES
ı o3
PLATON VE
AVRUPA
1 04
RUHUN BAKIMI VE AVRUPA MİRASI;
ÖZGÜRLÜK İLKEst VE SoKRATES
4 Gorgias, 493b-c.
105
PLATON VE
AVRUPA
1 Gorgias, 482.
I IO
PLATONCU DEVLET VE
RUHUN iNCELENMESİ
sadece söz konusu olan şeyle ilgili bir sorudur; diğer taraf
tan deneyimlerimiz bize, ilk bakışta apaçık görünenin bile
nihayetinde bizim için bir gereklilik haline gelen bir sorgu
lama ve bir soru sorma konusu olabildiğini gösterir. Dü
şüncenin anlamlı bir minvalde yönlendirilebileceği her şeye
dair sadece mutlak olarak açık, çelişik olmayan, tutarlı bir
söylem, sadece böyle olan mutlak tutarlı bir söylem, kendi
düşünceleri kısıtlayıcı olduğu için bir yığın açmaza [aporia]
ve bağdaşmayan kanıya bölünmeyen, içsel olarak tek bir
ruhun varoluşunu ve oluşumunu yanıtlayabilir ve ifade ede
bilir. Yine de önceden emin olmadığımız ve sadece bir ince
leme çerçevesinde emin olabileceğimiz için, bu incelemenin
kendisi belirli bir birlik, sürekli bir inceleme ve araştırma,
bir incelemeye dönük bir arayış tavrı yaratır. İncelemenin
araştırmacısı bu tutumu çelişkiden ve ruh için kendi sonuç
larına karşısında bir bakıma emindir. Bu fazlasıyla olumlu
bir tür iırox1jdir [ epokhe] .
Burada epokhe tüm yargıların askıya alınması anlamına
değil, tamamen içten ve tamamen istekli biçimde her zaman
yeni araştırmalara, sonsuz bir soruşturma çalışmasına ma
ruz kalan bir kanının hazırlayıcı ve varsayım olarak öncele
mesi anlamına gelir; bu tutarlı bir söylem, terimin tam an
lamıyla içe bakış, yadsınması gerekmeyen, geri alınması ge
rekmeyen bir bakış, başka bir deyişle olgusal yaşamda asla
gerçekl � ştirilemeyecek bir idealin varlığını ifade eden görüye
[intuition] ulaşmak içindir. Sadece şu minvalde, ki onu olası
tüm incelemelere dayanan bir belirginlikte gördük, yanıtla
yabileceğimiz şeyi isteriz: Ya söz konusu şey öyle temeldir ki
onun hakkında sorabileceğimiz herhangi bir soru onu önce
den varsayar ya da kanının incelemesinde soruların çapraz
ateşine direnir. Ruhun bakımının incelendiği birleşik ideal,
bu iki veçheyi de kendinde saklar. Bunun sadece içerikle il
gili olmadığına dikkat edin. Ancak bu, ilk olarak görüyle
ilgili de değildir. Birleşik içe bakış her şeyden daha önemli
dir çünkü onda düşüncenin kısıtlayıcı karakteri ileri sürülür,
III
PLATON VE
AVRUPA
2 B. Pascal'ın Düşün celer'inde geçen 'le roseau pensant' ifadesi, 'düşünen saz'
anlamına gelmektedir. 347 numaralı fragmandaki ifadeye göre: "lnsan bir sazdır,
doğadaki en zayıf varlıktır. Fakat düşünen bir sazdır. " , bkz. Düşünceler, çev.
Devrim Çetinkasap, İstanbul: Türkiye lş Bankası Kültür Yayınları, 2017. (Çev.)
112
PLATONCU DEVLET VE
RUHUN İ NCELENMESİ
113
PLATON VE
AVRUPA
1 7. Mektup, 34 lc-d.
1 14
PLATONCU DEVLET VE
RUHUN İNCELENMESİ
115
PLATON VE
AVRUPA
116
PLATONCU DEVLET VE
RUHUN İNCELENMESİ
4 'Soin' sözcüğü yerine kullanılan ' bakım' sözcüğü, 'kaygı' olarak da okunabilir.
Ruha bakma yani ona bakım yapma ile ruh hakkında endişelenme, kaygılanma
bir arada düşünülmelidir. (Çev. )
1 17
PLATON VE
AVRUPA
ıı8
PLATONCU DEVLET VE
RUHUN iNCELENMESİ
1 19
PLATON VE
AVRUPA
1 20
PLATONCU DEVLET VE
RUHUN İNCELENMESİ
I 2I
PLATON VE
AVRUPA
122
PLATONCU DEVLET VE
RUHUN İNCELENMESİ
olarak, önce duyu, sonra matematik ve son olara k ideal, bu iki asli ilkeye apxaı
ou awıxclaou [arkhai ou stoikheia] 'indirgenmiş'tir." ( Fr. Çev . )
1 23
PLATON VE
AVRUPA
7 Timaios, 3 6 b - e.
1 24
PLATONCU DEVLET VE
RUHUN İNCELENMESİ
1 25
PLATON VE
AVRUPA
1 26
PLATONCU DEVLET VE
R U H U N INCELENMESt
1 27
PLATON VE
AVRUPA
1 29
7
AVRUPA MİRASININ METAFİZİK TEMELİ; MİTO SUN
DİNE DÖNÜŞÜMÜ
1 Timaios, 34 vd.
130
AVRUPA M İ RAS I N I N METAFİZİK TEMELİ;
MİTOSUN D1NE DÖNÜŞÜMÜ
13 5
PU.TON VE
AVRUPA
137
PLATON VE
AVRUPA
139
fLATON VE
AVRUPA
1 40
AVRUPA MİRASININ METAFiZİK TEMELİ;
MiTOSUN DiNE DöNÜŞÜMÜ
143
PLATON VE
AVRUPA
1 44
AVRUPA MtRASININ METAFİZİK TEMELİ;
MiTO S U N DiNE DôNÜŞÜMÜ
14 5
PLATON VE
AVRUPA
146
AVRUPA MİRA S I N I N METAFİZİK TEMELİ;
MtTOSUN DtNE DöNÜŞÜMÜ
147
PLATON VE
AVRUPA
148
AVRUPA MiRASININ METAFİZiK TEMELİ;
MiTOSUN DiNE DöNOŞOMO
geçici bir şey olup olmadığını veya özünde ebedi olup olma
dığını bilme sorunudur. Bu, ruhun bakımından kaynakla
nan üçüncü görüş, üçüncü büyük sorundur: Ruhun ebediliği
sorusu. Platon bu soruyu diyalektik bir biçimde oluşturur.
Phaidon'da ruhun ölümsüzlüğünü, ölümden sonra yaşamaya
devam etme, bedenli varoluş bakımından özerklik, batıştaki
dünya açısından özerklik olarak anlaşılan bir ölümsüzlüğü
destekleyen argümanlar sunmaya çalışır. Bu, ruhun bu iki
alan arasında, ilkelerin fprincipes] alanı ve principiatum, be
lirsizlik alanı arasında hareket eden bir şey olması anlamına
gelir. Belirsizliğin içine girebilir veya katı bir biçim alarak yo
ğunlaşabilir. Bu katı ve ebedi bir biçim özleminde, kendi sını
rına doğru, ulaşmak istediği sınıra doğru yoğunlaşır. Ruhun
bu olasılığa sahip olması, Platon'un bu gerilim hakkındaki
düşünümünün etrafında döndüğü eksendir.
Bu, Sokrates'in son konuşmasında olağanüstü bir bakışla
yerini alır. Filozof 'kısa bir süre sonra bu dünyanın kendisi
için var olmaktan çıkacağı bir durumdadır. Sonrasında ne
vardır ? Savunma'da [40c-e] şöyle der: Şayet ölüm varlık-de
ğil ise, bu bir kazanç olacaktır. Sokrates yüksek bir yaşamda
kalma olasılığı hakkında varsayımda bulunmuyor gibi gö
rünmektedir. Ancak bu nokta hakkında, Phaidon'da köklü
bir değişiklik kendini gösterir. Bu büyük değişim Platon'un
mitosu dine dönüştüren, geleneksel mitosu ruhun ölüm
süzlüğ� mitosu ile değiştiren kişi olmasıyla bağlantılıdır.
Kendisi, o zamana kadar ruhun ölümsüzlüğünü gelenekten
farklı bir minvalde anlayan ilk ve tek filozoftur. Gelenek
için, ruhun ölümden sonra varoluşunun kabul edilen bir
olgu olduğu doğrudur. Ancak Homeros ve diğer şairlerde
ruhun basit bir gölge biçiminde varlığını sürdürdüğü bilinir
ve gizemlere dayanan ekstatik dinlerde bile ölümsüzlüğün
her zaman başkası için ölümsüzlük, başkası için bir varo
luş olarak kavrandığını zaten söylemiştik. Hades'te varolan
ruh sadece bir imaj dır, örneğin rüyada görülebilen bir şey
dir. Uzun zamandır ölü olan bir insanı rüyamda görebilirim
1 49
PLATON VE
AVRUPA
5 Timaios, 34 vd.
6 Phaidon, 66 vd.
1 50
AVRUPA MiRASININ METAFİZİK TEMELi;
MİTOSUN DiNE DöNÜŞÜMÜ
1 54
VARLIK VE FENOMEN;
RUHUN BAKIMI V E SONLULUK
15 5
PLATON VE
AVRUPA
1 57
PLATON VE
AVRUPA
1 59
PLATON VE
AVRUPA
1 60
VARLIK VE FENOMEN;
RUHUN BAKiMi VE SONLULUK
ı6ı
TARTI ŞMA
Bu cümle lng. çeviride yer almakta ancak Fr. çeviride yer almamaktadır. ( Çev. )
3 Buradaki 'decliner' sözcüğü, 'tükenmek, azalmak, sona ermek' anlamına
geldiği gibi, bu sözcüğün isim hali olan 'le dedin' metinde daha önce " batış"
sözcüğü ile de karşılanmıştır. ( Çev. )
4 Bkz. E. Meyerson, De /'explication dans /es sciences, Paris, Payot, 1 927.
1 62
VARLIK VE FENOMEN;
RUHUN BAKIMI VE SONLULUK
r 66
VARLIK VE FENOMEN;
R u ıı u N BAKIMI VE SONLULUK
1 68
VARLIK VE fENOMEN;
RUHUN BAKIMI VE SONLULUK
tavwv öf: voe'i o vovç Kara µE:TOJ.. 17 vnv wv vo17wv. Novç kendisi
ni bununla µE:TOl1JlfllV w v vo17wv ile orada yer almakla, ortak
olmakla bilir, " kendisiyle özdeşleşir " , varlığı aracılığıyla bi
linenle birleştiğini bilir. v617wç öt yivemı royxavwv Kai vowv,
Öare mvrov vovç Kai v617wv! O, kendine temas ederek, Kai
vo6v, kendini sezerek bilinebilir hale gelir. Nous ve onun nes
nesi bir tektir ve aynıdır, ikisi özdeştir. Özdeşliğin olduğu
PLATON VE
AVRUPA
1 70
VARLIK VE fENOMEN;
RUHUN BAKIMI VE SONLULUK
173
PLATON VE
AVRUPA
1 74
VARLIK VE FENOMEN;
RUHUN BAKIMI VE SONI.ULUK
175
PLATON VE
AVRUPA
177
PLATON VE
AVRUPA
1 79
PLATON VE
AVRUPA
1 80
VARLIK VE FENOMEN;
RUHUN BAKIMI VE SONLULUK
1 81
PLATON VE
AVRUPA
182
9
TARTIŞMA; Hus sERL VE HEIDEGGER
185
PLATON VE
AVRUPA
186
TARTI ŞMA;
HusSERL VF. HEIDEGGER
188
TARTIŞMA;
HussERL VE HEIDEGGER
191
PLATON VE
AVRUPA
193
PLATON VJ::
AVRUPA
1 94
TARTIŞMA;
HusSERL VE HEIDEGGER
195
PLATON VE
AVRUPA
4 Bkz. K. H. Ökten (20 1 9 ) , Varlık ve Zaman: Bir Okuma Rehberi, İstanbul: Alfa
Yayınları. ( Çev. )
197
PLATON VE
AVRUPA
1 99
PLATON VE
AVRUPA
200
TARTIŞMA;
HUSSERL VE HEIDEGGER
P. - Doğru.
S . - Nesne, temelde görsel bir nesnelleştirmeden kaynak
lanan ve daha sonra işitsel bir nesnelleştirme aracılığıyla
iletişim kurduğumuz şeydir. Görme ve işitme nesneleştiren
duyular olarak iş görür. Bu nedenle, teorik anlam olarak
dokunmayı nesnelleştirmek, dünyayla dokunarak temas et
mek için bir dil icat etmek anlamına gelmelidir. Kelimeler
kifayetsiz kalıyor burada.
P. - En sonunda, duyuların tüm alanları bir minvalde
dilimizde temsil edilir. Ancak Heidegger'in hedeflediği gibi
bir ontoloj inin tamamen yeni bir karaktere sahip bir dil ge
rektirdiği konusunda haklısınız. Bana kalırsa, Heidegger'in
yönelimlerini ve felsefe çözümlemelerinin kapsamını bize
kadar genişletse de, yine de A.6yoç'un [logos] bir önceliği,
OIJlıç'in [apsis] ve ışığın bir önceliği olduğunu yeterince il
gilenmediğini söyleyebilirim çünkü ancak bu bakış açısıyla
onun karşıtlarını da temalaştırabiliriz. Bu öncelik de ontolo
j ik olarak oluşturulabilir, bu öncelik de bir minvalde kendi
ni göstermek durumundadır. Heidegger'de bu şeyler deyim
yerindeyse eşdeğerdir.
S. - Herakleitos hakkındaki seminerde, sadece bir yerde,
o şöyle söylüyor: " Şayet önce gelenin ne olduğunu sorarsak,
yanıtımız ışık olmalı. " Bununla birlikte de facto yarı mitik
bir eşitlik vardır. Ve bu nihayetinde doğru ve yalanın, ger
çek ve gerçek-olmayanın, iyi ve kötünün eşitliği demektir.
S . - ·Bu bile yeni bir dil talebinde kendini gösteriyor.
Önemli olan söylemin eski veya yeni olmasına değil, dilin
asla tam olarak ne olduğu değil, daha çok Platon'un dediği
gibi sürekli bir gönderme ve bir uzlaşım olmasına bağlıdır.
P. - Heidegger'in yorumcularından biri -zannediyorum
ki Tugendhat5- terimin tam anlamıyla hakikat sorununu
bilmediğini çok kesin bir biçimde vurguladı. Elbette bu so-
201
PLATON VE
AVRUPA
202
TARTIŞMA;
VE HEI DEGGER
Hus st RL
20 3
PLATON VE
AVRUPA
7 Heidegger, age.
8 Heidegger, age.
20 4
TARTIŞMA;
HusSERJ, VE HEIDEGGER
20 5
PLATON VE
AVRUPA
210
MAGARAYA GERİ
DöNÜŞj ARİSTOTELES
2I I
PLATON VE
AVRUPA
212
MACARAYA GERİ
DöNüŞ; ARISTOTELES
4 Timaios, 52c.
21 8
MAôARAYA GERİ
DöNÜŞj ARtSTOTELES
219
PLATON VE
AVRUPA
220
MAGARAYA GERİ
DöNOŞ; ARiSTOTELES
221
PLATON VE
AVRUPA
222
II
İNSANIN ÖZGÜRLÜGÜNÜ VE SORUNSALLIGINI
ANLAMAK
223
PLATON VE
AVRUPA
2 24
İNSANIN ÖZGÜRLÜGÜNÜ VE
SORUNSALLIGINI ANLAMAK
2 25
PLATON VE
AVRUPA
226
İN�ANIN ÖZGÜRLÜGÜNÜ VE
SORUNSA LU(; J N I ANLAMAK
227
PLATON VE
AVRUPA
228
iNSANIN ÖZGÜRLÜGÜNÜ VE
50RUNSALLIG I N I ANLAMAK
229
PLATON VE
AVRUPA
23 0
iNSANIN ÔZGÜRLÜ G Ü N Ü VE
SoRUNSA tı.ı C ı N ı ANLAMAK
' 1 095a, 1 5 .
1 0 95a, 1 6 - 1 9. -Vurgular Fransızca metne ait. ( Çev.)
' Bu sözcük için kullanılan Fr. ' beatitude' ve İng. 'bl iss' sözcükleri, kutsal
anlamda bir mutluluk, saadet gibi anlamlara gelmektedir. Nitekim Patocka da
burada Yunan dilindeki 'euda imonia' sözcüğünün, kafa karıştırıcı bir biçimde,
sıradan anlamıyla 'mutluluk' sözcüğüne denk düşmediğine işaret etmektedir.
( Çev . )
PLATON VE
AVRUPA
9 1 095a. 20-25 .
'" 1 095a. 26-30.
23 2
i NSANIN ÔZG0RLÜC0N0 VE
SORUNSALLICJNI ANLAMAK
il
1 095b, 2 1 .
23 3
PLATON VE
AVRUPA
il
1 095b, 27.
13 1 096a, 5.
23 4
İNSANIN ÔZGÜRLOGONO VE
SORUNSALLIGINI ANLAMAK
23 5
PLATON VE
AVRUPA
14 1 095b, 24-25.
İNSANIN ÖZGÜRLOGONO VE
SoRUNSALu(;ıNı ANLAMAK
23 7
PLATON VE
AVRUPA
16
Alıntıya Patocka tarafından eklenmiştir. ( Çev. )
17
1 096a, 1 0 - 1 5 .
23 9
PLATON VE
AVRUPA
18
1 0 96a, 1 6 - 1 9 .
19 1 096a, 20-2 1 .
2 0 Alıntıların yapıldığı Nikomakhos 'a Etik 'te ilgili satırda geçen 'ousia; ovula '
,
21
Krş. 1 096b, 25: " Öyleyse iyi bir tek ideaya göre olan ortak bir şey değildir. "
22
'Genellik' [generalite] ve 'genel' [general] olarak karşılanan sözcükler 'katho
lou' sözcüğünün karşılığı olarak kullanılmaktadır ve yaygın olarak 'tümel' ola
rak da karşılanır. ( Çev . )
PLATON VE
AVRUPA
2.ı 1 096a. 23. -Buradaki alıntı için kullanılan S. Babür çevirisinde 'ne olduğu' ifa
desi 'substance'ın, 'görelik' ifadesi ise bu metinde 'bağıntı' olarak karşıladığım
'relation' sözcüğüne karşılık gelmektedir. ( Çev.)
)NSANIN ÖZGÜRLÜCÜNÜ VE
SORUNSALLJCINI ANLAMAK
24 3
PLATON VE
AVRUPA
24 Bu paragraf lng. çeviride yer almakta ancak Fr. çeviride yer almamaktadır.
( Çev. )
24 5
PLATON VE
AVRUPA
24 7
PLATON VE
AVRUPA
27 Bu cümle İng. çeviride yer almakta ancak Fr. çevi ride yer almamaktadır. ( Çev. )
PLATON VE
AVRUPA
28
Bu cümle lng. çeviride yer almakta ancak Fr. çeviride yer almamaktadır. (Çev. )
25 5
PLATON VE
AVRUPA
257
DiZİN
259
PLATON VE
AVRUPA
260
DiZİN
hosu 246; - geleneği 1 09, 1 64, 255; - -ın genel durumu 14; -ın özgürlü
teolojisi 1 5 1 ; - yöntemi 1 52 ğü 24; -ın tarihsel durumu 1 66; -ın
Hristiyanlık 1 09, 1 75 uyumsuzluk hali 1 8
hukuk devleti 22, 64 insanlık 14, 1 8 , 1 9, 24, 39, 63, 67, 70,
hukuki oluşum 54 73, 1 3 1 , 166, 1 8 1 ; - durumu 12, 1 4
Hume 1 82 irrasyonel nicelikler 2 1 3
Husserl, Edmund 7, 26, 39, 40, 47, 53, iyi durumda olma 2 3 1
1 67, 1 78 , 1 85, 1 8 7, 1 8 8, 1 8 9, 1 90, iyi yaşam 225, 2 3 1
1 9 1 , 1 94, 1 97, 1 9 8, 1 99, 20 1 , 202, iyilik 3 8 , 6 2 , 1 03, 1 34, 1 4 5 , 2 2 8 , 2 3 1
206, 2 1 1 , 255 izlenim 66
Husserlci fenomenoloji - 38; -nin dü
şünümü 1 67; - muğlak fenomen 1 9 1 J
Japon mitosları 6 9
j imnastik 144
lonesco, Eugene 1 6
K
kamu işleri 1 0 1
iç: - örgütlenme 20; - sıkıntısı 1 1 , 1 6 ; Kant 35, 1 85, 203, 223, 232
- e doğru geri dönüş edimi 1 6 8 Kantçı öğreti 1 1 8
içgüdüsel yapı 1 4 8 karşılaşma olanağı 3 9
içsel: - deneyimler 7 5 ; - diyalog 1 05; - Kartezyen cogito 1 94
eylem 1 1 ; - tözün mutlak saflığı 85 kavramlar teorisi 1 1 7
içsellik 1 8 6 kehanet 70, 79, 1 04
ide(ler) 1 1 4, 1 1 7, 1 1 8 , 120, 1 2 1 , 123, kendilik bilinci 59
1 24, 1 25 , 1 2 8 , 1 47, 148, 1 60, 1 63, kendinden sorumlu sorular 168
165, 1 69, 2 1 1 , 212, 2 1 4, 2 1 5, 2 1 8, kendi: -ni gösterme 30, 37, 87, 1 93;
2 1 9, 220, 224, 225, 226, 228, 240, -ni keşfetme 84, 239; kendini arama
24 1 , 242, 243, 245, 250, 253, 254; teorisi 84
- öğretisi 1 14, 1 1 7; -nin değişmezliği kent medeniyetleri 59
2 1 2; Kerenyi, Kari 71
idealleştirme 2 1 1 kesintisiz ilerleme mitosu 5 6
ideologların yanılsaması 243 Khairephon 1 04
ideoloji 56 kitle 1 5 3 , 1 78, 233
iki yaşam modusunun çatışması 1 1 6 klasik: - felsefe 53; - Yunan dönemi
ikiliğin bilgisi 6 1 145; - felsefesi 208; -mitolojisi 71
iktidar 1 9, 5 9 , 6 9 , 1 07, 1 32; - tekeli 2 0 kozmoloji 146
ilah düşüncesi 145 kozmos 2 1 9
.
ilahi yaşam 237, 238 kötülük 3 8, 62, 1 52, 1 7 5
ilke çokluğu 232 Kreon 70
ilksel: - sayılar 1 20, 123; - varsayımlar kriz dönemleri 1 8
120 Ksenophones 145
imaj 1 7, 2 7 , 28, 66, 7 2 , 85, 1 2 1 , 1 42, kurucu fenomen 72
149, 1 5 8 , 1 86, 1 87, 1 89, 1 90 kutluluk 231, 23 7
inanç(lar) 14, 32, 8 7, 145, 1 50, 1 62, kültür dünyası 73
163, 1 64, 1 74 kültürel oluşum 54
insan: - aklı 1 62; - edim(ler)i 146, 244, küresel devrim 1 8
226, 227, 229; - ediminin ilkeleri
232; - edimlerinin bilimi 38; - faali L
yetleri karmaşası 1 7; - gerçekliği 1 5 ; lanet ve dehşet mitosu 49
-ın kaderi 39, 6 2 ; -durumumuz 1 4 ; - Levi-Strauss, Claude 1 7, 72, 73, 257
praksisi 223; - toplumu 1 7 Logos 64, 78
insanlık: -ın evrimi 1 8; -ın görevi 39;
261
PLATON VE
AVRUPA