Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 2741

A

RUHU'L
A

BEYAN
. A •

TEFSIRI
1
YEN1DEN GOZDEN GE<;1R1LM1~
SEKiZiNCi BASK!
MUHTASAR
--. --.
RUHU'L--BEYAN A •

TEFSIRI
ismail Hak.k1 Bursevi
ihtisar Eden: Muhammed Ali Sabuni

BiIUNCi CiLD
Damla Yay1nevi No: 211
Rfih'ul-Beyan Tefsiri Cilt: 1

·®
DAMLA YAYINEVI
Prof. K. ismail Gurkan Cad. No: 6
Cagaloglu-iSTANBUL
Tel: 0.212. 514 28 28 (pbx}
526 21 99
ISBN 975-381-117-9 Faks: 0.212.528 24 01

Yaym Hakk1: ©Copyright DamlaYaymevi Ltd. $ti. Dizi - Montaj: Damla Yaymevi
Bask1 • Cllt: Erkam Matbaas1, Ba~ak~ehir - istanbul 2012 / 7.
www.damlayayinevi.com.tr
TERCUME HEYETi
Abdullah OZ - <;atalca Muftuso
Ali Rrza TEMEL - Haseki Egitim Merkezi 6gretim Oyesi
Cuneyt GOK<;E - Urfa ilahiyat FakUltesi Ogretim Oyesi
Halit SEViMLi - Emekli imam-Hatip
Harun ONAL - imam-Hatip
Yrd. Do9. Dr. Hasan HOseyin TUN<;B iLEK - Urfa ilahiyat FakOltesi Ogretim Oyesi
Dr. HOseyin KAYAPINAR - Haseki Egitim Merkezi Cgretim Oyesi
ibrahim TOFEK<;i - Haseki Egitim Merkezi Ogretim Oyesi
ilyas KARSLI - Rize ilahiyat FakOltesi Ogretim Oyesi
Muharrem ONDER - MOtercim
Mustafa AYDIN - MOtercim
Dr. SOleyman MOLLAiBRAHiMOGLU - Tefsir Dok1oru ve SOleymaniye Camii imam1
Yahya ALKIN - Haseki Egitim Merkezi Ogretim Oyesi

TERCUME KONTROL
Dr. Durak PUSMAZ - Haseki Egitim Merkezi Mudun1
Dr. HOseyin KAYAPINAR - Haseki Egitim Merkezi Ogretim Oyesi

(Bu ciltteki sO relerin tercOme kontrolO, sayin


Dr. Durak PUSMAZ tarafindan yap1lm1§t1r)

REDAKSiYON
Yuksel KANAR

EDiTOR VE SON KONTROL


Mehmet DOGRU - Emekli EminonO MOftOsO

HAT
Kapak Hatti: Huseyin KUTLU
Hilalli Besmele: Abdulkadir SAYNA<;
Kur'an-1Kerlm Hatti: Hafiz Osman
SUNUS

Alemlerin Rabbi, Rahman, Rahim ve Din Giinti'niin sahibi olan, insanlar


i9in yol gosterici ve dogruyu egriden ay1nnan1n a\:ik delillerini i~eren Kur'an'1
bize gonderen Allah'a sonsuz. hamdederim.
1
Hak Kitab 1 bize teblig eden, Kur'an'ca ya§an1ay1 bizzat hayatiyla bize
ogreten, boylece her iyi §eyde bize en gi.izel omek ol~ sevgili Peygamberi-
miz, Efendimiz Hz. Muham1ned Mustafa (a.s.)'ya, onun al ve ashab1na, en de-
rin ihtiramla, salat ve selam.lanm1 arzederi.m.

Kur'an, Allah kitab1du. Biz de Allah kullan. Rahman ve Rahim olan Al-
lah, bize merhamet ederek, biz kullann dogru yoldan sap1namas1 i<;in, Pey-
gamber gondermi§, onun vas1tas1yla da Kur'fu.1-1 Kerirn'i bildirmi§tir. Kur'an'a
sanlan, haktan sapn1az, dogruluktan aynhnaz. Bunu sevgili Peygamberi1niz
Veda Hutbesi'nde ne giizel dile getirir: " ... .Size bir emanet bzraklyorum. Ona
suns1k1 sarzldzkfa yolunuzu hir ~-a~·trmazsuuz. 0 emanet, Allah Kitab1
Kur'an'dzr ... "
Kur'an'1 okumak, anlamak ve ona gore ya§amak her MilslUmamn, hatta
her insan1n, vazge9ilmez gorevidir. Kur'an'i anlamak ic;in tarih boyunca
8 SUNU$

alimlerimiz eserler ve1mi§ler, tefsirler yazn11§lard1r. Allah, onlann hepsinden


raz1 olsun. Ancak ~ogunlukla bu tefsirler, sanki ilim adainlan i<rin yaz1lm1§
gibidir. Kur'an'daki incelikler, yilce anlainlar, 9e§itli konulardaki htiktimler
a<rtldanm1§, fakat bundan ki§inin <rtkaracag1 dersler okuyucuya brrak1lmt§ttr.

i§te, ismail Hakk1 Bursevi hazretlerinin "Ruhu'l-Beyan" tefsiri bu bo~-


"
lugu doldurmaktadu. Ayetler, tefsir ilminin gereklerine gore a<r1kland1ktan
sonra ki§inin bundan alacag1 dersler, "Bil ki... , akilh insan... vs." gibi giri§ler-
le pek guzel belirtilir. Bu ozelligi ile Ruhu'l-Beyan Tefsiri, halkim1z i<rin bti-
yilk bir ir§ad kaynag1drr. Konular, getirilen temsiller ve anlatdan hikayelerle
btiyiik bir a~1khga ve anla§thrhga kavu§maktad1r.

Ruhu'l-Beyan Tefsiri, zaman1m1z1n ya§ayan alimlerinden M. Ali es-


Sabunl taraf1ndan "Tenviru'l-Ezhan min Te.fsir-i Ruhi'l-Beyan" ad1yla ihti-
sar edilmi§tir. Eserde ge~en hadislerin tahrici yapilarak kaynaklan belirtilmi§
ve Bursev!'den gtiniimiize kadarki zaman ic;erisinde tefsir alimlerince tenkid
edilen zay1f rivayetlerden anndrrilmi§trr. Boylece Ruhu'l-Beyan, kolay anla§1-
lan, ir§ad yonti gii<;lii, tasavvufi yoni.iyle goniilleri doyuran, saglam kaynakla-
ra dayanan bir tefsir hilviyetine kaVU§IDU§tur.

Buraya kadar sayd1g1m1z gerekc;elerle terctimesine ve yay1nlanmas1na


karar verdigimiz "Tenviru 'l-Ezhan mill Tefsi~-i R uhi 'l-B eyall "1n Ttirk9eye
<;evrihnesinde ve yay1na haz1rlanmas1nda hi<;bir fedakarhktan ka91111lmam1§,
hatalan asgari seviyeye indinnek ic;in her ttirlil tedbir ahnmaya c;ah§tlm1§,
halk1m1z1n tefsiri kolayca okumas1 ve rahatc;a anlamas1 i<;in btittin teknik
imkanlardan yararlantlmi§llr. $oyle ki:

1. Tefsire ait metinler, sure sure, konusunda ehil, Arap<;a ve Ttirkc;e'ye


hakim ki§ilerce Ttirk<;e'ye c;evrilmi§tir. Her surenin ba§tnda, o sfireyi Ti.irkc;e-
ye <;evirenin ad1 belirtilmi§tir.

2. Ttirkc;eye <;evrilen sureler, bu konuda belirli bir tecrtibe sahibi olan


sayin Ytiksel Kanar taraf1ndan redaksiyona tabi tutularak tislup birligi saglan-
maya <;alt§ihnt§ttr.

3. Halkmuzm ko1ayca okumas1 ve anlamas1 i9in ayet rnetinleri d1§1nda


Araps;a inetin konuln1an11§hr. Tefsiri yap1lan ayetleri a91klay1c1 diger
ayetlerle, hadisler ve §iirlerin Ttirkc;esi verilmi§tir. Ancak bu ayetlerin, hangi
surenin ka91nc1 ayeti oldugu parantez i~erisinde belirtihni§, hadislerin kayna-
g1 dipnotlarda gosterilmi~tir. Yalmz tefsiri yapilan bir grup ayet iyerisinde
SUNU~ 9

tekrarlanan bir ayet veya ayetin bir boltimiiniin ayet ve sure ad1 belirtilmemi§-
tir.
4. T efsirde ge9en hadislerin kaynag1na ula§Ilabilmesi iyin, o ciltte ge9en
hadis metinlerinin ba§lang19 boltimi.i, ciltteki sayfa nmnaralan ile birlikte, her
cildin sonuna konmu§tur. Ayru §eki1de her cildin sonuna, o ciltte ge9en §iirle-
rin Arap9a metinleri de konulmu§tur.

5. Tefsiri yap1lan ayet boltimleri siyah harflerle dizilmi§, a~1klay1c1


ayetler ve hadisler beyaz italik punto ile dizilerek hem mtiellifin tefsirinden
kolayca ayirdedilmesi, hem de tefsiri yap1lan ayet ile a91klay1c1 ayetler ve ha-
dislerin birbirlerinden ay1rdedilmesi saglanmt§trr.

6. Aran1lan sure ve ayete kolayca ula§abilmek ic;in tek rakamh sayfalar-


da ilstte bulunan c;izginin ortasmda tcfsiri yap1lan surenin ad1n1 ve sOre numa-
rasm1 belirttik. Aynt sayfanin list sol ko§esinde, o sayfada tefsiri yap1lan
ayetin numaras1n1 yazd1k. <;ift rakamh sayfan1n list ko§esine de tefsiri yap1lan
sure ve ayetlerin k a91nc1 ciizde oldugu belirtilmi§tir.

7. Yukanda a91kland1g1 §ekilde dizilip, tashihleri yap1lan Ttirk9e n1etin-


ler, Arapc;a metinlerle birlikte, Diyanet i §leri Ba§kanhg1 Haseki Egitim Mer-
kezi Mudtirti saym Dr. Durak Pusmaz ile Haseki Egitim Merkczi ogretim ti-
yelerinden say1n Dr. Hiiscyin Kayap1nar'1n tetkiklerine sunulmu§tur. Bu de-
gerli ilim adan1lanm1z, Arap9a eserin asil metni ile Ttirkc;e terci.in1eyi, ctim le
ctimle kar~Ila§tlrarak -varsa yapilm1§ olan tcrcilme hatalaruu, yanh~ anlarna-
lan - tashih etmi§lerdir. Boylece RCthu'l-BeylJn Tefsiri, Fatiha Surcsi'nden Nas
SGresi'ne kadar kontrolden ge9irilmi§tir.

8. Hascki Egitim Merkezi mtidtir ve ogretirn uyelerinin kontrollindcn ve


tashihinden ge~en bu n1e tin, aynca Marmara Universitesi ilahiyat Fakti\tesi
ogretim tiyesi muhteren1 Prof. Dr. Hayreddin Karaman hocam1zm tetkik1ne
sunulmu§tur.

9. Btitiin bu safhalardan sonra, daha c;ok bir okuyucu s1fat1yla. taraf1m-


dan bjr kere daha dikkatle okunmu~, gerek teknik a~1dan . gerek an1am bak1-
mmdan gozden kac;an eksikliklerin g iderilmes ine 9a li §ilnn§tir.

Boylece ,Seyh Nluhammed Ali es-Sabun1'nin 6.2.1992 rarihli T lirk9cyc


terctirne i9in verdigi izin yaz1smdaki : ''. ..Diger taraftan terceme konusunda
9ok hassas ve dikkatli davrandmasm1 da, tefsi r muhteviyatmdan herhangi bir
10 SUNU~

kaybm olmamasm1 da dilerim ... Tercemc esnasmda Arap diline ger<;ekten va-
k1f hocalardan yararlam ls1n ... " tavsiyelerine titizlikle u yuln1u§tur.

Bu tefsiri Ttirk<;eye kazandtrmak i<;in bize izin veren muhterem ~eyh


Muhammed Ali es-Sabfinl'ye §tikranlanm1 arz ederim.

Bu <;ah§tnamn dti§tince safuasmdan sonuna kadar destek ve yard1mlann1


esirgemeyen, tefsir doktoru, Stileymaniye Camii imam ve Hatibi say1n Stiley-
man Mollaibrahimoglu'na, eserin terctimesine kaulan btittin degerh arkada§la-
nma ayn ayn te§ekktir ederim.

Bu gilzide tefsiri terctime edenlerin, ba§tan sona Arap<;~


metinleriyle
kar§1la§tlrarak gerekli tashihleri yapan ba§ta Dr. Durak Pusmaz ohnak ilzere
degerli hocalanm1z1n ve emegi ge<;enlerin her birinc te§ek.kilr ederim.

Ruhu'l-Beyan Tefsiri i9in yap1lan bu <;ah§may1 metinleriyle kar§1la§h-


rarak kontrol edip, "Ruhu'l-Beyan ve Muhtasari Dzerine" ba§hg1yla bir takriz
. yaz1s1 liitfeden Marmara Universitesi ilfilliyat Faktiltesi ogretim tiyesi muhte-
rem Prof. Dr. Hayreddin Karaman hocam1za te§ekktirti bon; bilirim.

Dort y1Ja yak1n hummah bir <;ah§ma ile Ti.irk9eye kazandirmak ve Miis-
lliman hallam1z1n istifadesine sunmak i9in gosterdigimiz bu gayretleri, Rabbi-
n1in "Mal ve evladm fayda vermeyecegi bir giinde ... " (~uara: 88) bana abiret
az1g1 k1lmasm1 diJiyor; bu hizmetleri salih amellerimden, nzasma uygun i~ler­
den ve omiirlerin sonuna dek iyilikleri kah.c1 olan gtizelliklerden kllmas1n1 yi.i-
ce Mevla'dan niyaz ediyorum. Tevfik, Allah'tanchr.

27 Recep 1415 I 30 Arahk 1994

DA~ILA YAYINEVi
Mehmet DOGRU
Emekli Eminonii Miifttisti

TAKRIZ:

RUHU'L-BEYAN VE MUHT ASARI


.. .
UZERINE

Dunyam1z1n en buyOk denizi Bayuk Okyanustur ve bu denizin


Ozerinde gemilerin ge9medigi nice yerler, derinliklerinde, hi9bir dalg1-
c1n ve denizalt1n1n goremedigi nice manzaralar vard1r. Allah Kelam1
. olan Kur'an-1 KerTm'i bir denize benzetecek olsak, bunun derinlik ve
bilyuklugu kar§1s1nda okyanuslar bir avu9 su olamaz. Sahabe-i Kiram
devrinden ba§layarak gOnilmilze kadar gelip ge9mi§ binlerce alim,
milfessir, bu u9suz bucaks1z denizi ke§fe 91kmt§lar, her biri hazffltk,
a/et ve istidad1na gore bu ke§iften nasiplerini a/mt§ ve ilmmete aktar-
m1$lard1r; ancak ke§fedilen, edilemiyene nisbetle denizden dam/a me-
sabesinde kalmt§tir.

"Bikr-i fikri kiiiniitin fii.k fii.k oldu f akat


Perde-i is1nette kaldi ma'nf-i Kur'an heniiz."
ilahi Kelam'1n tecel/1gah1 olan Kur'an-1 Kerlm'i anlay1p anlatmak
ilzere hareket eden/er, il9 fark/1 yoldan yilrilmil§lerdir: Dirayet yolu,
rivayet yolu ve i§aret yolu.

1. Dirayet yolu: Aktl, dilbilgisi ve diger ilimler ile ilgili ayet ve


12 TAKRiZ

hadlslere dayanarak Kur'an-1 Kerlm 'i anlama ve a91klama yoludur.


Zemah$erl'nin Ke$$flf'1, Razi'nin Mefatlhu'l-Gayb'1, Elmal!lt M. Hamdi
Yazlf'1n Hak Dini Kur'an Dili isimli tefslri bu yo/ ve usu/On se9kin or-
nek/eridir.

2. Rivayet yolu: Bu yolu takip eden/er, vahiy kayna{pna dayan-


mayan bir a91klaman1n muteber olam1yacag1 -hatta baz1/anna gore ri-
vayete dayanmayan rey tefsiri caiz olmad1g1- i9in a91klamada Hz.
Peygamber'e ait o/dugu bilinen veya muhtemel bulunan rivayetlere
dayanmt$1ar, Kitab'1 bu malzeme ile a91klamaya 9al1$ml$fardlf. ibn
Cerlr et-Taberf'nin Cami'u'l-Beyan'1, SOyutl'nin ed-Durru'l-Mensur'u bu
nev'in ornekleridir.
$evkanf'nin Fethu'l-Kadir isimli tefslrinde yapt1g1 gibi bu iki usu/O
ayn ayn, fakat birbirini bOtOnler $ekilde kitab1na alarak tefsir yazanlar
da olmu$tur.

3. i§aret yolu: Bu yolu daha ziyade tasavvuf meslegine mOnte-


sip olanlar ta kip etmi$1erdir. Burada i$aret, Allah Tea/a 'n1n mOfessire
lutfettigi ilham ve ke$if manas1na gelmektedir. S6f1 mOfessir, gon!OnO,
usu/One gore, Feyyaz-1 Mutlak'a a9makta, oradan gelen ilham ile
ayetleri anlay1p yorumlamaktadlf. $0phesiz bu yolu takip eden/er de
yeri geldik9e dirayet ve rivayetten faydalanm1$lardlf. i$aret yolu ile tef-
sir yazanlar aras1nda SO/emf (Hakaiku't-tefslr), Ku$eyrf (Letaifu'l-
i$arat), Muhyiddfn b. Arabi (Kehf suresine kadar yetmi$ ciltlik tefsir'i),
Ni'metullah Nahcevanf (el-Fevatihu'l-ilahiyye) gibi zatlar vardlf.
Alusi'nin Ruhu'l-Me'ani isimli tefsiri, dirayet ve i$aret yo/Ianni -birbirine
kan$tlfmadan- ihtiva eden bir tefsir nev'idir.
a
Bursa/1 ism 'ii Hakk1 Hazre'tleri'nin ROhu'l-beyan isimli bOyOk
tefsiri de dirayet ve i$aret yo/Ianni cemeden bir tefsir sayllabilir. Siste-
matik olmamakla beraber MOfessir, bu eserinde yeri geldik9e dirayet
usu/Onu kullanmt§, fakat daha ziyade ir§ad ve i§aret cihetine a{J1rl1k
vermi§tir. Onun amac1, ir§ad oldugu i9in, eline ge9en malzemenin s1h-
hati veya makuliyetinden ziyade maksada uygun olup olmad1g1na, an-
latmak istedigini anlatmaya yard1mc1 olup olmayaca{}lna bakmF§tlf. Bu
yilzden tefsirinde uydurma, akla ve mant1ga s1gmaz haber ve
hikayelere de yer verdi[Ji olmu§tur. i$te bu cihet, onun tefsirini okur-
ken ve tavsiye ederken hep dikkat edilen ve dikkat 9ekilen bir kusur
TAKRiZ 13

olarak gorulmO§tOr.
9ag1m1z1n gayretli ve irtan/1 alimlerinden Sabuni, bir tavsiye ilze-
rine Ruhu'l-beyan'1 ele a/mi§, uydurma ve hurafe kabilinden olan na-
killeri ay1klamt§, sahih rivayetlerin kaynaklannt tesbit etmi§, fazla gor-
dDgD k1s1mlan atarak, tefsiri kolay okunur hale getirmi§tir. Bu arada
belki fars9a bilmedigi i9in fars9a yaz1/mt§ k1s1mlan da atm1§t1r. (Ke§ke
bun/an da tamamen atmak yerine ay1klamaya tabi tutsa idi.) Bu haliy-
Je "Tenviru'l-Ezhan min Tefsiri-ROhi'l-Beyan" ad1n1 verdigi tefsir,
yine de Bursevi'nin irfan ve ilham1n1 aktaran, okunmas1 kolay, mah-
zurlan bertaraf edilmi$ bir eser ktl1g1na girmi$tir.
Kendisi bu milletten oldugu ha/de tefsirini Arap9a-Fars9a yazan
ismail Hakk1 merhum'un ilim ve irfan1ndan, bu milletin 9ocuklann1n is-
tifade edememesi §Ophesiz bir mahrumiyet idi. Damla Vay1nevi'nin
himmeti, mutercimlerin me§kur gayretleri, bu mahrumiyete son ver-
mi§, Bursevi'nin irfan 9e§mesinden, TDrk9e okuyanlann da nasip a/-
malann1 mumkun hale getirmi§tir. G6rebildigim k1s1mlarda, tercDme-
nin olduk9a sade ve metne uygun o/mas1, 9ogu yerde tercume kok-
mamas1 da deger/i bir kazan9 o/mu§tur.
Biltiln emegi ge9enleri tebrik ediyor, Yilce Kitab1m1z1 anlama
gayretine bu eserin de onemli bir katk1s1 olmas1n1 Mevla 'dan diliyo-
rum.

Prof. Dr. Hayreddin KARAMAN


iSMAiL HAKKI BURSEvi
VE RUHU'L-BEYAN TEFSiRi

A. Hayati:
RGhu'l-Beyan Tefsiri'nin miiellifi ismail Hakki, daha ziyade kaynaklar-
da ismail Hakk1 Burfisevi b. Mustafa i stambfili diye ge9mektedir. Babas1
Mustafa efendi, i stanbul'da 91kan biiyiik bir yangtn sonucu vann1 yogunu
kaybettikten sonra i stanbul'u terkederek Edime civanndaki Aydos kasabasma
yerle§ti. ismail Hakk1 o yil, yani hicri 1063 (M. 1652) y1hnm Zilkade ay1nda,
bir pazartesi gi.inil bu kasabada diinyaya geldi. Bir nevi' hal terciimesi olan
"Kitabu's-Silsile" adh eserinde soyu Hz. Peygamber'e kadar dayand1nlrnakta-
d1r.

Bursevi, §eyhi Adapazarh Os1nan Fazh'n1n tavsiyesi ii zerine gok gen<;


ya§ta me§hur ali1nlerden Abdulbaki Efendi'den sarf, nahiv, manttk, ilm-i
beyan, fik1h, tefsir ve hadis dersleri aldi. Tahsilini bitirdigi zarnan ise heniiz
yirmi ya§1nda idi. ~eyhi Osman Fazh'n1n daveti iizerine i stanbul'a gelerek
muhtelif camilerde bir sure vaizlik yaph . Daha sonra 1675'de vaizlik gorevini
stirdtirn1ek iizere Dsktip'e gitti. Orada all! yll kadar ir~ad faaliyetleriyle me§-
gul oldu.

Osmanh alim, n1iifessir ve §eyhleri i9inde eserlerinin <;okluguyla tan1nan


i smail Hakk1 1685'de Osman Fazh'mn tayin etmesiyle Bursa'ya giderek Cel-
vctiye Tekke'sine ~eyh oldu. Celveti tarikatine mensup oldugundan dolay1 ay-
n1 zamanda "Celvetl" lakab1yla da tan1mr. Bursa'da verdigi tefsir dersleriyle
btiyi.ik §dhret kazandi. Hayat1nm yinni ti<; y1hn1 alan "Ruhu'l-Beyan" isimli
do1t cildlik kiymetli tefsirini de burada yazdi.

1700 ve 1711 y1llannda iki defa hacca giden inUfessir Bursevl, ilk sefe-
rinde e§kiyan1n salchns1na ugray1p soyuldu vc can1n1 zor kurlararak ~ain'a il-
16 RUHU 'L-BEYAN

tica etti. Daha sonra oradan Bursa'ya dondU . Gordi.igi.i birtakilll rtiyalann tesi-
rinde kalarak l 7 l 7'de tekrar ~am'a gitti. Orada ti9 yilhk stire i<;erisinde on ka-
dar eser telif ettikten sonra, btiytik bir yurt hasreti ile istanbul'a geldi. 1720-
1722 y1llan arasrnda Usktidar'da ikamet ederek Ahmediye Camii'nde vaizlik
yapti ve bu arada tasavvuf ve ahlfil<: i.izerinde pek <;ok eser yazdi. Bir arahk
Magosa'ya stirgtin edilen §eyhi Osman Efendi'yi gidip ziyaret etti. Daha sonra
Sultan Mustafa devrinde iki sefer sava§a kat1ld1, bir siire de M1sir'da kalarak
oradaki alimlerden istifade etti.

Hareketli bir hayat ge9iren ismail Hakk1, istanbul'dan son olarak Bur-
~a'ya dondti. Bilttin kitaplar1n1 vakfederek bir kiiti.iphane kurdu ve e§yalar1n1
vfirisleri aras1nda taksi1n etti. Geriye kalan bi.ittin serveti ile de bir can1i ve bir
tekke in§a ettirdi. "Cami-i Muhammedi" aduu verdigi cami halen mevcuttur.

Bursevi, son gtinlerini eser yazarak ge9irdi ve "Kitabu'n-Netke" isin1li


eseri ile <;ok verimli ilm1 hayatnu kapayarak hicri 1137 (M. 1725) y1hnda ol-
dU ve vasiyeti tizerine Tuzpazar1 civanndaki tekkesine defnedildi. Sultan II.
Abdulhamid Han'1n yak1nlanndan Hac1 Ali Pa§a taraf1ndan hem ttirbesi hem
de cami tamir ettirildi. Kabrinin tistti avik olup etraf1nda ve tisttinde demir §e-
bekeler vardrr.

"Keb§-i ruhum Hakk'a kurban eyledim" m1sra1 ile mezar ta§1nda yaz1h
olan §U m1sra vefat tarihini (h. 1137) gostermektedir:
Hak hak diye azm eyledi Hakk1 Efendi cennete <'i

ismail Hakk1'run Bursa hakkmda bir k1t'as1:


Aceb midir hayat-1 nev (yeni hayat) bulursa murde-diller
(olii goniUler) anda,
Hakfkat mezhar-t e1~fas-t ruh-i kudsdiir Bursa.
Nice gencfneler ( hazineler) pinhan (gizli) eylemi§dir kudsiyat1nda,
Der-agu§ eyleyiib (sarma§ do/a~· olup) an/aria daim ii.nsdur
(all§iktzr) Bursa.

I- ismail Hakk1 Bursevi'nin hayat1 i~in bkz. el-Bagdadt ismail Pa~a. HediyelU'l-Arifin, istanbul
1901 , c.J, s.219;Bursalt Mehmet Tahir Efendi, Osmanh Mtiellifleri, istanbul 1333, c.l, s.28;
Hayreddin ez-Zirikli, el-A'lam, (2. baskl) c.1 , s.309; islam Ansiklopedisi 5. cild, istanbul
1950, "ismail Hak.k1 Maddesi"; Orner Nasuhi Bilmen, Btiylik Tefsir Tarihi Tabakatli'l-
MUfessiri'n, istanbul 1974, c.2, s.712; Omer R1za Kehhale, Mu'cemu'l-rntiellifin, Bevrut, ts.
c.2, s.266; $emsedctin Sarni, Kamusu'l-A'Iam , istanbul 1899, c.2, s.950. ~
iSMAiL HAKKI BURSEVi 17

Misralanndan:

Her mekan bir Tur olur gerfek munacaat ehline.

Eserleri:
Osmanh Devleti'nin yeti§tirdigi en onemli §ahsiyetlerden, ilim adamla-
nndan ve tasavvuf ehlinden olan ismail Hak.la'nm, kay1tlarda yer ald1gma go-
re ytiz alti kadar eseri vardu. Bunlann en onemlileri Arapc;a olup altffil§ kada-
n ise Osmanhcadu. 0 donemde Arapc;an1n mcdrese dili 0Jmas1na ragmen
eserlerinin bir k1sm1n1 Osmanhca yazmas1 ve imkan nisbetinde sade bir dil
kullanmas1 kayda degerdir. Sozti edilen eserlerin altm1§ kadan tasavvuf ve
ahlak konusunda, yirmi alt1s1 §erh ve geri kalanlan ise tefsir, hadis, kelam ve
nahiv konularma aittir. Bir de divan1 vard1r.

Bursah Mehmet Tahir Efendi, "Osmanh Mi.iellifleri" isimli kitab1nda


.mliellife ait yliz kiisur eserin adm1 zikretmi§tir. Bu eserlerin c;ogu risaleler ha-
lindedir ve otuz yedi kadan ise muhtelif tarihlerde bastlm1§tlr. Elyazmas1 ha-
linde bulunan eserleri de muhtelif ktitliphanelerde, ozellikle istanbul Stiley-
maniye Ktitliphanesi'nde nlishalan bulunmaktadu. Ba§ta Rfihu'l-Beyan c2> ol-
mak tizere Divan (istanbul 1288), Furfik (istanbul 1310), Kitabu'n-Netlce (is-
tanbul 1290), Kitabu'l-Hitab (istanbul 1293), MakaHit (istanbul 1288), Mes-
nevi $erhi (istanbul 1287), Pend-i Attar $erhi (istanbul 1267), $erhu'l Kebair
(istanbul 1257) onemli matbu eserleri aras1nda yer ahr. t 3>

B. Riihu'l-Beyin Tefsiri:
ismail Hak.k1 Bursevl'nin eserleri aras1nda ozel bir yeri ve degeri olan
Ruhu'l-Beyan Tefsiri, onun ilm! alandaki kudretinin ve telif sahasmdaki be-
cerisinin bir omegidir. Ku§kusuz tefsir sahas1nda kendi donemine kadar pek
~ok eser verilmi§, Kur'an'1n anla§1lmas1 ve daha iyi kavranmas1, mana ve
maksatlann1n yilce idraklere sunulmas1 i~in usfil, metod ve agirhk noktas1
a~1smdan birbirinden farkh tefsirler ortaya konulmu§tur. Nitekim miifessirler-
den kimi dile ve edebiyata, kimi dilbilgisine, kimi krraat yonline ya da rivayet

2- Bu cefsirin ash dort cilt olup yine dort cilt halinde hicri 1255, 1264, 1287 carihlerindc M1sJr
Bulak Matbaas1'nda; 1285 ve 1286'da istanbul Matbaa-i Amire'de, l 389'da da yine istan-
bul'da on cilt halinde bas1lmt§tlr.
3- Eserler hakkinda bilgi i~in bkz. Bursah Mehmed Tahir Efendi, Osmanh MUellifleri, c. l,
s.30; el-Bagdadl, HediyyetU'l-Arifin, c. I, s.219; Stileymaniye Klitliphanesi MUellif Katalo-
gu, Bursevi maddesi.
18 RUHU'L-BEYAN

ve dirayete agrrhk verrni~tir. K1sacas1, her mi.ifessir anlay1~, kapasite ve ihti-


sas sahasma gore Kur'an'1 tefsir etmi§ ve ilk donem mtifessirlerinden ald1klan
ilhamla ufuklann1 aydmlatffil§lardu. Tefsir sahasmda kaleme ahnan ve ansik-
lopedik bir ozellige sahip olan Rfihu'l-Beyan Tefsiri yirmi i.i9 y1l gibi uzun bir
si.irede hazulanarak ilim hayat1na sunulmu§tUr. A~ag1da belirtiln1eye 9ah§tlan
hususlar bu tcfsirin ozelligine dair bir fikir vermektedir.

Tefsirin metodu:
Bursevi, islam aleminde yeterince tan1nan ve tefsir sahas1 ile ilgilenen-
ler aras1nda oncmli bir yer i§gal eden Ruhu'l-Beyan Tefsirt'nin onsozi.inde
kaydedildigine gore pek c;ok eserden yararlanarak bu tefsiri kaleme alrm§tlr.
Metod olarak, umumiyetle diger tefsirlerde gortildtigli gibi ayetler, boliimler
halinde zi.kredilerek ard1ndan tefsir edihnekte, bazen de once kelimelerin iza-
h1 yap1larak daha sonra as:iklamaya gec;ilmektedir. Hem rivayet hem de dira-
yete yer verilen bu tefsirde, ba§ta intifessirlerin iistad1 sayilan ibn Abbas ve
diger mlifessir ashab1n, tabiin sozlerine muracaat edilmi§; Taber!, Maturid1,
ibn Atiyye, Raz!, Kurtub1, Beyzavt, Suyut! ve Ebu Suud gibi me§hur mtifes-
sirlerin tefsirlerinden ahntilar yapilm1§ ve kaynaklar zikredilmi§tir.
6te yandan, ayetlerin daha iyi anla§1lmas1nda <la onemli derecede rol
oynayan ntizfil s·ebeplerine, yeri geldik9e temas edilmi§ ve ilgili rivayetler di-
le getirilmt§tir. ismail Hak.k1, Hanefi mezhebine mensub bir miifessir olmas1
hasebiyle ahkam ayetlerinin tefsiri esnasmda oncelikle Hanefl'nin gorti§iinti
zikretrni§ olmakla birlikte diger ti~ mezheb imam1111n gorti§lerini de kaydet-
meyi ihmal etmemi§tir. Ltigat, nahiv bilgisine ve az da olsa ktraat yontine ih-
tiya9 nisbetinde egilmi§, teferruata ve farkh gorii§lere fazl~ yer vermemi§tir.
Kelimelerin izahmda Rag1b isfahanl'nin "el-Mi.ifredat" isimli eserinden bolca
nakiller yapmi§trr.
Bunun yan1nda ayetlerin anlan11 ve maksad1n daha iyi anla§Ilabilmesi
i9in gerek gori.ildtik9e ayet ve hadislerden ornekler verilmi§ ve tasavvuf saha-
s1nda tin yapn11§ ki§ilerin sozlerinden nakillerde bulunulmu§tur. Tahir caizse
bu metodla ta§m gedigine oturtulmu§ oldugu soylenebilir. Ayn1 zamanda, tef-
sirle ilgisi olsun veya olmas1n ruh ve dint heyecan veren kissalar, cezbedici
hikmetli sozler kaydedilmi§ ve yer yer tavsiyelerde bulunulmu§tur. Tasavvufa
dair "et-Te'vilatu'n-Necmiyye" isimli eser tasavvufla ilgili konularda miifessi-
.
rin adeta
. temel kaynag1 olmu§tur.
iSMAiL HAKKI BURSEVI 19

Diger taraftan, RuhCt'l-Beyan Tefsiri'nde Araps;a §iirler yanmda Fars9a


§iirlere ve a91klamalara da oldukya yer verilmi§, mtifessirin ozlti bilgi ve
tavsi.yeleri daha ziyade "Bil ki" mesaj1 ile sunulmaya 9ah§1lm1§ ve "Ke§§af'
isimli tefsirde s1k s1k rastlanan ··~oyle dersen cevap olarak ben de §6yle de-
rim" n1etodu aynen uygulanm1§tlr.

K1sacas1 Ruhu'l-Beyan Tefsiri, zay1f hadislere, tefsirle ilgili ohnayan


ac;1klamalara ve asils1z hikayelere yer vermesi ytiztinden ele§tiriye ugramas1
bir tarafa brrak1lacak olursa her yonden istifadeye ve takdire §ayan bir tefsir-
dir; tefsir bilgisi yan1nda ruh ve din! heyecan veren bnemli bir kaynaktrr.

MUHAMMED ALi es-SABUNi ve


TENViRU'L-EZll.AN MiN TEFSiR-i RUHi'L-BEYAN

Daha ziyade Sabfini diye bilinen Muhammed Ali, ~eyh Muhammed Ce-
mil'in ogludur ve 1930 y1hnda Suriye'nin Halep §ehrinde dtinya'ya geldi. Htis-
reviye Ilahiyat Lisesini ba§anyla bitirdikten sonra Suriye Valaflar Bakanh-
gmca Ezher Dniversitesi'ne gonderildi. Orada, l 952'de ilahiyat Faktiltesi'nden
iyi bir derece ile mezun olan SabGni, 1954 y1hnda da mastir 9ah§mas1n1 ta-
mamladi. Bir sure Suriye'de ogretmenlik yapt1ktan sonra ogretim iiyeligi is:in
Mekke'deki Ummu'l-Kura Universitesi'ne davet edildi. Burada Kur'an ilimleri
tefsir ve hadis sahas1nda yirmi be§ yil kadar hizmet vererek pek9ok ogrenci
yeti§tirdi. Bir sure once de ayn1 i.iniversiteye bagh "ilmi Ara§t1rma ve islam
Ktilttirtinti Ya§atma Merkezi"ne ge<;ti. <;ah§malarm1 halen slirdlirmektedir.

Zaman1m1z1n 9ok degerli ili1n adamlanndan olan Sabfinl'nin Kur'an


ilimleri, tefsir ve hadis alanmda yirmi be§ kadar eseri vard1r. Tenviru'l-Ezhan
isimli bu tahkik ve muhtasar eserinden ba§ka Safvetu't-Tefasir ismiyle tab
edilen i.i9 cildlik tefsiri, Muhtasar ibn Kesir, Muhtasar Taheri ve Ahkamu'l-
Kur'an onemli eserlerinden bir ka91d1r.

Tenviru'l-Ezhan Min Tefsir-i Ruhi'l-Beyin


Bu tefsir, ad1ndan da anla§ilacag1na gore Ruhu'l-Beyan Tefsiri'nin muh-
tasandir. Orijinal olarak dart cilt halinde bulunan Rfihu'l-Beyan Tefsiri,
20 RUHU 'L-BEYAN

Sabuni'nin onsoz'de belirttigi gibi ic;inden fars<;a §iir ve izahlar yikanlnu§, za-
y1f rivayetler ay1klanm1§ ve tefsirle ilgisi olmayan baz1 a~1klamalardan ve
sozlerden annd1nlarak tahkik edilmi§, htilasa ele§tiriye mahal kalmayacak
§ekle sokularak yine dort cilt halinde basilm1§tlr.
Yeni bir hiiviyetle istifadeye sunulan, ilirn ve yaym hayatma kazand1n-
lan Rfihu'l-Beyan Tefsiri ile ilgili boyle bir crah§man1n gerekli Olu§una y1llar
once temas eden son devrin btiytik filimlerinden merhum Omer Nasuhi Bil-
men, bu tefsirde bir k1s1m zay1f hadislerin, fazlahk denebilecek a91klamalarm
ve asils1z hikayelerin yer ald1gm1 belirtmi§ ve §6yle demi§tir.: "Tefsir, bu il-
letlerden arn:id1nlm1§ olsayd1 elbette k1ymeti bir kat daha artar, baz1 kimsele-
rin tenkidine hedef olmaz ve adeta kendi tarz1nda e§siz bir tefsir olurdu." <4 >

i§te Sabt1n1 beklenen ve ozlenen bu ~ah§1nay1 ba§an ile tamamlam1§,


ilmi usiil ve metod c;izgisinden hareketle eldeki bu tefsiri ortaya koyarak. ona
"Tenvfru'l-Ezhan min Tef'iiri Ruhi'l-Beyan" ad1n1 vermi§tir.

4- Bkz. Omer Nasuhi Bilmcn.. Tabakat u'l- Mi.ifessirin, c.2.. s.714.


• •
GIRi~

Hamd, kitab1m1z Kur'an-1 Kerim'i dti§iinen ak1l sahipleri i9in bir hatir-
latma, uyan ve ger~ekleri bildiren bir kitap olarak indiren Allah'a aittir. Salat
ve selam, kendisine hikmet bah§edilen, hak ile batth birbirinden ayirma ozel-
ligi verilen, okuma ve yazmas1 olmayan, aslen Arap olan Peygamber Efendi-
miz Hz. Muhammed'e olsun. Ytice Allah, o Peygamber'i, kendisine en yilce
degeri, en hikmetli gen;ekleri vererek tisttin kllm1§tlr. Onun aile halkma, pak
ve temiz olan ashab1na, k1yamete dek iyilik ve gtizellikle ona uyan herkese de
salat ve selfun olsun !

Ruhu'I-Beyan, degerli alim, i smail Hakk1 b. Mustafa el-istanbull'ye ait


bir tefsirdir. Bu alim, hicri 12.yy. bilginlerindendir. Tefsiri de tanmm1§ tefsir-
lerden olup, Islam dtinyasmdaki ilim adamlar1 yanmda iyi bir yere sahip bu-
lunmaktadrr. Ger9ekte bu tefsir, olduk9a hacimli ve biiytik ankislopedi niteli-
gindedir. Y azar bu eserinde tefsirin yan1sua olduk9a geni§ rivayetlere, haber-
lere, hikmetli sozlere, ogi.it ve faydalt k1ssalara yer vermi§tir. <• >

Ismail Hakk'1 Arap9ay1 iyi bilmesi yan1nda, Fars9a ve Ttirk9eyi de 9ok


iyi bilmektedir. Bu bak.1rridan o, eserinde Fars9a birc;ok sozlere ve §iirlere de
yer vermi§tir. Boylece kitap tiim bu ozellikleriyle olduk9a hacimli bir ansik-

1- Yazann biyografisi i\:in bkz. Zerke~f, A 'lam, l/313; Yusuf Serkis, Mu'cemu'/-Matbuat,
1/441 ; Bagdadi,izahu'l-Mek11u11. ismail Hakk1, H.1063-M.1652/H.l 137, M.1724y1llan ara-
smda ya~am1 ~llr. Allah rahmet etsin.
22 GiRi!?

lopedi niteligi kazarun1§tlf. i§te bunun i<;in bu kitab1 okumak ve tetkik etrnek
insana agrr gelmektedir. Ger~i onun tefsirinde olduk<;a degerli ve e§ine az
rastlanan bilgiler bulunrnaktadrr. Fakat bunlar oldukya geni§ bir yer tutan na-
killer, bir y1g1n onemsiz bilgiler, zaruret olmad1g1 halde dile ve gran1ere ait
farkh gorii§ler ve daha bunun gibi biryok §eyler arasmda kaybolmu§ gitmi§tir.

Bu yiizden, Cidde'den Kur'an'a ve Kur'an ilimlerine hizmetin onemini


kavram1§ olan ve biryok hayirh i§i ger<;ekle§tirmede rol oynayan kimselerden
~eyh Abdullah Ebu'l-Hasan -Allah bu zat1 di.inya ve ahirette
milkafatla~dirs m- bu kitab1n bir ay1klanmaya tabi tutularak kisaltihnas1n1 vc
yepyeni bir bi<;imde sunulmas1rn istedi. Eser ancak boylece her guruptan hal-
km yararlanabilecegi bir tefsir halini alacaktI. Bu onemli i§in yapllmas1yla da
beni gorevlendirdi. ~iiphesiz boyle bir hizmetin ger<;ekle§tirilmesi, insanm
y1llar1n1 alabilecek bir <;abay1 goze almay1 gerektirir. Allah'a dayan1p glivene-
rek bu i§i tistlendim ve O'nun omri.im sona ermeden bu hizmeti tarnamlamak
konusunda bana yard1m edecegine glivendim ve bu tefsirde a§agrda kisaca ar-
zedecegim yolu izledim:

1- Ayet-i kerimelerin tefsirinde en gii<;lii ve tercihe deger gori.i§ ve delil-


leri se9tim.
2- Fars9a ttim ibare ve ifadeleri 91kard1m.
3- Hadisler ve diger nakillerdeki biitiin zay1f rivayetleri ayJ.kladrm.
4- Tefsirde yer alan hadislerin tahricini yaparak kaynaklann1 gosterdim.
5- Gramer ac;1smdan kalmas1 gerekli olanlar1 da aynen brraktrm.

Allah'dan bu hizmetimi nzas1na uygun kiln1as1n1, ttim miislilmanlar1n


ondan yararlanmas1n1, ayn1 zamanda bunu, ger9ekten iyi ve gtizel ameller ve
hizmetlerde bulunanlarm, infak sahiplerinin sevaplann1n ayarmda koymasm1
diliyorum. <;iinkii Allah, ger<;ekten i§iten ve dualar1 kabul edendir.

SaHit ve selam, kulu, el9isi, Efendimiz Hz. Muhamn1ed'e, aile hallana,


ttim ashab1na olsun. Hamd da alemlerin Rabbi Allah'ad1r.

20.~aban. 1404 Mek.k.e-i Mtikerreme

Seyb Muhammed Ali es-Sabuni


Mekke-i Mtikerreme Ommii'l-Kura Dniversitesi Profesorii
•• ••
ONSOZ

Kendi mijkemmel zatina ait hakikatlerinin nilshas1ndan, ttirlil tiirlti


alemleri ve degi§ik alametleri ortaya koyan, kendi feyzinin nurundan ttirlii
harfler, kelimeler ve ctimleler c;1karan, cem ve tenzih makanundan, kusursuz
olarak Arapc;a Kur'an'1 indiren ve onu hticcet ve delille1i a9lk bir §ekilde tum
zamanlarda kahc1 bir mucize kilan Allah'a hamd olsun.

Salat ve selam, ilim, mii§ahede ve hakikat noktas1nda rahmet kap1s1n1


ac;an Efendimiz Muhammed (s.a.v.)'e olsun. 0 , henliz Adem (a.s.) su ile 9a-
mur arasmda iken, peygamberdi.

Onun ehl-i beytine, Kur'an ahlfilayla ahlaklannu§ olan.ashabma, k1ya-


mete kadar iyilik ve gtizellik ilzere onun yolunda ve izinde ylirtiyenlere <ie
salat ve selfun olsun.

Asil konuya gelince:

Allah'm ralunetine muhtac; fakat samimi, kotiili.iklerden kas:an-Allah


onu zamanm tlin1 fitnelerinden korusun- bu fakir kul i smail Hakk1 der ki:

Bana, zan1anm1n §eyhi ve ilim sultan1, degerli ilim adam1, doneminin


hi.icccti ve saygm ki§isi olan istanbul'da oturan ~eyhi1n ve hocam ibn Affan'm
24 ONSOZ

ada§1 (yani, Osman) efendi1n -Allah gizlide ve a<;ikta ona da bana da yard1m
etsin- benim Bursa §ehrine ta§mmam konusunda bir i§arette bulunmu§tU.
"Ben, me§hur Bursa Ulu Camii'nde vaaz etmek durumunda kald1m ... Bu arada
Anadolunun bir k1snnn1 gezmem esnas1nda bir9ok tefsir kaynaklarmdan ve
ilim kitaplanndan aluuru§ baz1 sayfalar derledim. Bunlar Kur'an surelerinden
Al-i imran sfiresini biraz a§an k1s1mlan ihtiva ediyordu. Bilgiler, olduk9a
uzun a91klamalar ve dagmlk ifadeler §eklindeydi. i§te ben bunlan ifrat ve tef-
ritten ay1klayarak, ozet bir bilgi sunmak istedim. Ayn1 zrunanda bana ihsan
edilen baz1 bilgileri de bunlara katmay1 ve btitiin bunlan dtizgtin bir §ekilde
siralamay1 edebi bir kal1ba dokmeyi -her ne kadar fazla bir bilgim yok, gti-
ctim yetersiz ise de:... Allah bana frrsat verirse Kur'an- 1 Kerim'in sonuna kadar
gottirmeyi ve bu <;ok onemli i§i bitirmeyi, istedim. Haftalar ve aylar i<;inde
yazdtldar1m1, satu aralarmdaki karalamalar1 insanlarm istifadeleri i<;in temize
<;ekmexi arzu ettim ki, "mal ve evladtn fayda vermeyecegi bir gunde" (~uara:
88) filliret az1g1 olsun.

Allah'tan, bu hizmetimi salih amellerimden, nzas1na uygun i§lerden,


omtirlerin sonuna dek iyilikleri kahc1 olan gtizelliklerden etmesini diliyorum.
Dogrusu Allah bir kuluna iyilik dileyince, onun hizmetini halka iyi gosterir
ve onu hayrr i§lemeye Iayik olanlardan yapar. Bu, ba§a gore goztin degeri gi-
bidir. Allah, feyzi bol, ytice ve miinezzeh oland1r. Herkese iyiligi ve rahme-
tiyle muamele buyurand1r.

Ismail Hakk1 Bursevi


• • A

ISTIAZE

«Kovulmu§ §eytandan Allah 'a s1g1n1nm»


"istiaze", yani "efizii" ~ekmekdeki hikmet, izin istemek ve kap1y1 c;al-
maktir. <;iinkti harhangi bir devlet biiytigiiniin kap1s1na gelen kimse, onun iz-
ni olmaks1z1n i9eri giremez. Kur'an okumak isteyen kimse de, sevgili ile ba§-
ba§a konu§rnaya girmek istemektedir. Dolay1s1yla dilini temizlemek ihtiya-
c1ndadrr. <;unki.i 9ogu zaman dil, olmayacak sozler ve iftiralarla temizligini
yitirmi§, kirlenmi§ olabilir. i§te onun temizlenmesi ancak Allah'a s1g1mnakla,
11
yani "euzti soylemekle saglanabilir.

Nitekim marifet sahipleri §oyle derler: "Bu kelime, gerc;ekten Allah'a


yakla§mak isteyenlerin ba§vurdugu bir arac;, O'ndan korkanlann tutainag1 ve
·sevenlerin latifele§mesidir. K1saca bu, Allahii Teala'n1n §U ayetine uymak ve
baglanmaktir: "Kur'an okudugun zaman, o kovulmu~ §eytandan Allah'a sz-
gin." (Nahl: 98)"

istiaze (euzti), mtislilmanlarm cumhuruna gore, Kur'an okumaya ba§lan-


26 RUH U'L-BEYAN

nladan once soylenir. \Ii \:tinkii ayetteki "okudugun Zaman" ifadesi, "okumak
istedigin zaman" anlam1ndadrr. Bu da orfi hakikat yerine ge9en <;ok yaygm
bir yorumdur. Diger. taraftan cumhurun tercih ettigi gorii§e gore istiaze,
"euzlibillahimine§§eytanirracim" ciimlesidir. Her ne kadar "esteizubillah" ,
Rabbimizin, "iste1z" (s1gm) emrine uygun oldugu i<;in, dil acr1s1ndan daha mu-
vaf1k ise de, bu rivayet a91s1ndan daha gii9lildiir.

Aynca Cebrail'in, Hz. Muhammed (s.a.v.)'e getirdigi ilk §ey istiaze ile
besmele'dir. Nitekim Allah §6yle buyuruyor: "Rabbinin adtyla (besmele ile)
oku." (Alak: 1)

"Euzii", s1gm1yorum, sanhyorum, korunmak istiyorum ve yard1m dili-


yorum gibi anlamlara gelir. Avz ve iyaz kelimeleri, tlpk1 oruc; anlamma ge-
len savm ve szyam kelimeleri gibi birer masdar, yani kok fiildir. Bir kimse-
nin "efizii" demesi, yaptlg1 bir i§i haber vermesi (ihbarl)dir ama, "Ya rabbi
beni koru" anlammda (in§ai)dir. Burada, in§adan, ihbara yoneli§inde, olacak
§eyde, hayrr ummak gibi bir fayda vardlf. Bundaki Slf, kul ile Rabbi aras1nda
bir ahdin ve anla§man1n varhg1drr. Nitekim Allah §6yle buyuruyor: "...Bana
verdiginiz sozii yerine getirin ki, hen de size vadettiklerimi vereyim ... " (Ba-
kara: 40)

Kul burada adeta: "Ben, be§er'i eksikligime ragmen kullugumun geregi


olan soziimii yerine getirdim ve "euzii. hillah" veya "estagfirullah" dedim. 0
halde sen, ttim kerem ve liitfunla, ilsti.in bag1§lamanla, Rab olarak verdigin
sozli kesinlikle yerine getirmeye ve beni korumaya daha layiksm demektedir.

"Billahi ... " Allah kelimesinin herhangi bir ttirevi yoktur. Bu i~in erbab1-
nm gorii§ii budur. <;unkii hi9bir ki1nse ytice Allah'1 ktinhliyle bilemez, buna
imkan yoktur.

istiaze; s1fat, fiil ve zat'la ilgili olmak tizere ii9ttir. Nitekin1 RasOliillah
(s.a.v.) §5yle buyurrnu§tur: "Senin gazabmdan nzana, cezaland1rmandan af-
fma Slglmnm . Nihayet senden yine sana s1gLnznm ." <2>

istiaze i9in ytice Allah'1n isimleri aras1ndan "Allah" ismi sc9ilmi§tir.

1- Ismail Hakkt merhum burada , eGzti'nUn Kur'an okuduktan sonra soylenmesini savununlara
i~aret ederek, onlara cevap vermektedir. Ayn ca "okudugun zaman" ifadesinin anlammm
"okumak is tcd igin zaman'' anlamma geldigine dikkat ~e kmektedi r. Bu tlpk1: "Ey iman
eden/er! Namaz k1lmaya kafkfl,~111 zz :aman ... " (Mai de: 6) ayetine bcnzemektedir. Bunun
anlam1 , "sizler abdestsiz oldugunuz zarnan namaz k1lmak istediginizde... " demektir.
1- MUslim , SaWr, 222 ; Ebu DavGd, Saliit, 148 ; T irmizl, Deorot, 75; ibn Mace) kiime, 117.
· iSTiAzE 27

<;unki.i bu isim, istiazenin her tfuiinii kapsar.


"Seytandan", Allah'm rahmetinden uzakla§tinlan §eytandan, Allah'a s1-
grn1nm. ibn Abbas (r.a.)'tan rivayete gore, "§eytan, isyana kalla.§1nca, tanete
ugrattld1 ve §eytan oldu. "
ibn Abbas'1n bu ifadesi, Allah'1n lanetlemesinden sonra §eytan isminin
verildigini gosteriyor. Daha once ismi Azazll'di. Burada, kendisinden s1gm1-
lan §ey; alay etmek, kotiiliik ve dedikodu yapmak, vesvese vermek gibi §eyta-
nm zarar ve kabahatleriyle kay1tlanmam1§tlr ki, onun tum §erlerinden s1gmil-
m1§ olsun.
"Ravdatu'l-Ahyar" isimli eserde: "~eytanlar erkek ve di§idirler, dogar-
lar, fakat olmezler, cbedidirler. Cinlerin, erkek ve di§ileri vardir, bunlar do-
gar ve oltirler. Meleklerin ise erkeklik ve di§ilikleri yoktur, dogurmazlar, ye-
yip i9mezler" deniliyor.
Boylece §eytan ve cinlerin ger~ek ve var olduklan anla§1lmaktadrr. Cin-
lerin varhg1n1 felsefeciler, tip bilgin1eri ve benzerlerinin cahillerinden az bir
giiruh inkar etmi§tir. Allah §6yle buyurmaktadir: "(. .. Hz. Suleyman yere yzkz-
llnca) anla§zldl ki, cinler gaybz bilselerdi, o kufiik du§uriicu azap ifinde kal-
mazlard1." (Sebe: 14)
Cinler ger9ektcn ate§ten yarat1lm1§ varhklardu. <;e§itli §ekil ve surete
girebilme glictine sahiptirler. Mesela, y1lan, ak.rep, kopek, at, katu ve merkep
§ekillerine girebilirler. Cinler de ala.lb. ve bilin9li varhklardu. Olduk~a agrr i§-
ler yapabilme giictine sahiptirler. Hz. Stileyman i9in kaleler, heykeller, ha-
vuzlar geni§liginde legenler ve sabit kazanlar yaparlardi. m

Burada "§eytan"la, iblls ve yardimctlar1 kasdolunmaktadir. Bu ismin; in-


sanlar ve cinlerden, dogru yoldan saptiran azgm ve haddi a§anlann hepsi hak-
kmda kullantld1g1 da soylenmektedir. Nitekim §U ayet bu ger~egi dile getiri-
yor: "... insan ve cin §eytanlanm ... "(En'am: 112)

"Er-racfm", Ianete ugratild1g1nda, gok1erden melekler taraf1ndan atilan,


ya da §eytan goge ~ikmaya kalla§tigmda, gokyi.iztini.in alevli ate§leri ile ora-
dan uzakla§tinhp at1lan manasinadrr. "Radm ", §eytan i~in kotii bir sifattir.
Kur'an'da, §eytanla ilgili olarak daha bir9ok kotti isimler ve yerilmi§ nitelik-

3- Burada: "011/ar Siileyman'a, kalelerden, heykellerde11, havu:lar kadar (gen;~) legenle1:den,


.whir ka:a11larda11 ne dilerse yaparlard1" (Sebe: 13) ayetine i§aret vard1r.
28 RUHU 'L-BEYAN

ler vardu. i§te onun tiin1 kotlililklerini ifade eden kelime, "Racfm" dir. <;unkii
bu nitelik, §eytanla ilgili ttim cezalan kapsar. Bu nedenle, ba§lang1c;ta onun
bir<;ok isim ve nitelikleri arasmdan, bu ozelligi ta§1yan boyle bir kelime se-
yilrni§tir.

Gerc;ek anla1nda istiazenin ortaya c;1kmas1, yalruzca sozle mtimkiin ol-


maz. Bunun yanmda kalbin de bu soze kesin bir §ekilde katilmas1, soztin, fiil
ve davran1§lara uygun olmas1, dilin "Allah'a s1guunm" derken fiil ve davra-
n1§lann1n "§eytana s1gm1nm" dememesi gerekir. Aksi takdirde bu , isyan ve
azg1nhk konusunda §eytanla i§birligi anlam1na gelir.

~eytandan istiazede Allahii Teala d1§mda ba§ka bir §eyden korkmay1 or-
taya koymak sozkonusudur, dolay1s1yla bunun da kullugun ihlali anlam1na
geldigi soylenebilir. Buna cevap olarak §byle deriz: Dli§mruu, dli§man biln1ek
sevginin peki§tirilmesi, Allah'tan ba§kas1ndan Allah 'a yonelmek kullugun ta- ..
mamlanmas1, Allah'1n emirlerine sanlmak taat1n one ge<;irilmesi demektir.
Allah'tan korkmayandan kork.mak da ~aresizligi ortaya koymaktu. Nitekim
"Allah'tan korkuyorum" demek, O'nun azabmdan ve ofkesinden korkuyorum,
demektir. "Allah'tan korkanlardan korkanm" soztiyse, onun bedduas1ndan
korkanm, "Allah'tan korkmayandan korkanm" sozti de, onun kotti fiilerinden
korkanm anlam1ndadu.

Tefsir-i Kebir'de anlattld1g1na gore "Euziibillah" ki~inin ttim iyilikleri


kazan1p btittin tehli.kelerden kurtulmas1 ic;in yaraulandan yaratana ve nefsi
ic;in sonsuz ihtiyac;lanndan kurtulup, kamil anlamda Hak zenginligine yonel-
mesidir. "O halde Allah'a ko§un ... " (Zariyat:50) ayetinin sun da bunda yatar.
Yine onda, Allah'm huzuruna varabilmek ic;in acizligi kabul etmekten ba§ka
bir yol olmad1gma delalet vardrr. Acz, vanlacak makamlann en son noktas1-
du.
Hasan (Basri') §byle der: "Bir kimse gerc;ek anlamda Allah'a s1g1nir ve
bunu kalb huzuruyla yerine getirirse, Allah, onunla §eytan aras1nda i.i<; ytiz
perde olu§turur, engel ineydana getirir."

Seytan, oburca yeme ve i~me yoluyla insan tabiauna musallat k1hnm1~­


tir. insan oburlugu brraktig1 takdirde, midesinin ve nefsinin §ehvetini onlemi§
olur. insan midesine ve beline sahip olursa, §eytan onu etkileme f1rsat1 bula-
maz.

N~fsin 1slah1 da, ancak be§ vakit namaz1 k1lmakla saglanabilir. <;unkti
iSTiAZE 29

namaz1n farz olu§ nedeni, nefsin 1slah1 ve egitilmesidir. Namaz sayesinde in-
san §U us; lezzeti ahr:

a) En bi.iytik ve yiice Melikin oni.inde ellerini baglamak,

b) O'nun ic;in rtikua varmak

c) O'na secde etmek.

Nefis, boyun egmek, hu§G ve tevazu ile 1slah olur.

Anlatlld1gma gore ibl1s aleyhi'l-lane, dtinyay1 her gtin elleri tizerinde ha-
vaya kald1nr ve §6yle seslenir: "Kim, kendisi i<;in zarar verip yarar sagJama-
yan dtinyay1 satin alacakt1r?" Dilnyaya bagh olanlar: "Biz" diye cevap verir-
ler. Ancak §eytan: ''Acele etmeyin hele, onun bir kusuru vardu" der. Onlar,
"onemi yok" derler. ~eytan, "dilnyarun degeri alt1n ve gi.imti§ degil, onun fia-
t!, cennetteki hissenizdir. Ben dtinyay1 §U dort §eye kar§1hk satm ald1m: Al-
lah'm laneti, gazab1, azab1 ve O'nun emirlerini <;ignemek ve yasaklad1kJarin1
yapmak. i§te ben, cenneti verip bunlan ald1m" der. Dtinyaya goni.il verenler
de: "Bu bizi1n ic;in kabul edilebilir ve ge9erlidir" derler. ~eytan yine kendile-
rine: "O halde beni bu konuda karh ktlmahs1n1z. Kalblerinizi bu soyledikleri-
me oylesine a<;acakSlillZ ki, size soylediklerimin dt§IDda bir ba§ka §eye kesin-
likle kulak asmayacaks1n1z" der. Diinya baghJ~n da; "Dediklerini aynen uy-
gulayacag1z" cevab1m verirler. i§te boylece §eytanm kendilerine sundugu §eyi
ahrlar. ~eytan bunun Llzerine: "Ne kotil bir ticaret" der.

Hz. Peygamber (s.a.v.)'e, §eytanm verdigi vesveseden sorulmu§, o da §U


kar§1hg1 vermi§tir: "i §te bu, imamn ta kendisindendir. '1(4 ) Yani, i~i bombo§
olan bir eve hrrsiz girmez.

Anlatild1gma gore, Horasanh bir adam, Irak'a dogru yola <;1km1§ ve ora-
daki alimlerin birine gidip gelerek ondan dort bin hikmetli hadis ogrenmi§.
Sonra da tilkesine donmek i9in hocas1ndan .i zin istemi§. Hocas1 kendisine:

4- Mtiellif hadisi boyle zikrermi~tir. Hadisin asl1, Mtislim'in Sahih'indedir. Abdullah b.


Mes'Qd'dan rivayet cdilen hadiste, RasGlullah (s.a. v.)'a vesvese konusu soruldugunda ~oy l e
buyurdu: "Bu, s11f ima11d1r." Hadisin bir ba~ka rivayeti de ~oyled ir: "Ashab'tan baz1lan
RasUlu llah'a gelerek: " i ~imi zden oyle ~eyler gec;iriyoruz ki, herhangi birimiz bunu
soylemeyi bile bUyUk bir gUnah sayar" dediler. Rasu lullah (s.a.v.): "Gerp!ktt'n h1111u
'1issetti11i: mi?" diye sord u. Onlar da "Evet" dcdiler. Rasulullah (s.a.v.): "Boyle hir §eyi
to
i~ ·iT1i:::de hissetme11i: (.w111i hiiyiik hir giinali olurnk kolml etmeni::. ) inu.111111 ke11disidir"
buyurdu. Muslim. inw11, 209-21 1.
30 ROHU'L-BEYAN Ci.'tz:3

"Sana oyle bir kelin1e ogretecegim ki, bunlar senin ogrendigin hadislerinden
de hayirbd1r" demi§. Bunun ne oldugunu sordugunda, hocas1: "Horasan'da Ib-
lis var nu?" diye sormu§. Adam da nevet" demi~. Hocas1 devamla: "Peki size
vesvese verir mi?" demi§. Adam yine "evet" demi~. Hocas1: "Peki onun ves-
vesesi kar§1s1nda ne yapars1n1z?" diye sorunca, adam, "reddederiz" demi§.
"ikinci defa vesvese verirse?" ne yaparsm1z, "yine reddederiz" derni§. Bunun
11
iizerine hocas1: Eger Allah dti§man1 size eziyetlerde bulunur, sizi Allah'a ita-
atten geri birakusa, onun vesvesesini geri piisktirtecegiz diye zaman harca- ·
may1n. Ona kar§I tipk1 yabancmm <;oban kopegine kar§t tak1nd1g1 gibi, bir ta-
vrr tak1nm, Allah'a s1g1nm. <;link.ti bu da, kopeklerden bir kopektir."

Allah onun tuzagmdan ve kotiiliigiinden bizi ve sizi korusun.


Bu sure Harun UNAL tarafindan tercOme edilmi~tir.
34 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

l.Rahman ve Rahim olan Allah 'in adiyla


2. llamd, alemlerin Rabbi Allah 'a mahsustur.
3. 0, Rahman'dir, Rahfm'dir.
4. Din g.uniinun sahibidir.
5. Ancak sana kulluk ederiz ve ancak senden yardim bekle-
riz.
6. Bizi dogru yola ilet.
7. Kendikrine nimet verdigin kimselerin yoluna. Gazaba
ugrayanlarm ve sapanlarinkine degil.

Bu sfireye fatiha ad1n1n verilmesi: Kur'an ve namaza bununla ba§lan1l-


mas1, her soze hamd ile girilmesi, di.inyada vanlmak istenen her amac1n ve
ahirette cennet kap1lanrun anahtan olmas1, Kur'an'm gizli yonlerinin bununla
a9llabilir olmas1 gibi nedenlere dayanmaktadrr. <;tinkti "Fatiha", gi.izel konu~­
manm ba~mda yer ahr. Nitekim, beyan ehline, Kur'an ger~ekleri bununla or-
taya ~Ikar. Fatiha'y1 anlay1p kavrayabilenler, bununla mtite§abihlerin inceligi-
ni idrak edebilirler. Kur'an ayetlerinin l§Ig1n1 bununla alabilirler. Bu sureye
Dmmi.i'l-Kur'an adt verilmi§tir. Bir §eyin timmil, onun ash demektir. <;unkti
Kur'an'1n tamam1 §U dort temel esas1 ortaya koymak i~in gelmi~tir:

a) Ulfihiyyet.
b) Peygamberlik.
c) Ahiret.
d) Kaza ve kaderin Allah'tan oldugunu isbat.

"Hamd, alemlerin Rabbi, Allah 'a mahsustur. 0 Rahman'dir


Rahfm'dir" ayetleri ulfihiyyet, "Din gununun sahibi ... " ayeti ahirete , "an-
cak sana kulluk ederiz ve ancak senden yardzm bekleriz" ayeti, Cebriligi ve
Kaderiligi reddederek her §eyin Allah'm kaza ve kaderiyle oldugunu isbata
delalet etmektedir.

Sure'ye, ayet say1s1nm yedi olmas1, her namazda veya her rekatinda tek-
rarlanmas1, Mekke ve Medine'de ayn ayn iki kez nazil olmas1 gibi nedenlerle
"Scb'ul-Mesani" ad1 da verilmi§tir. Sure aynca, Salat, ~ifa, $afiye, Esasu'l-
Kur'an, Kafiye, Vafiye, Harnd, Silal, ~i.ikilr, Dua ve Kenz gibi isimlerle de
ar11ln1aktadir.

1. «Rahman ve Rahim olan Alla,h'1n ad1yla.»


Miiteahhir Hanefi alimlerince kabul edilen gorti§e gore "besmele",
Ayet: 1 FATiHA SURESi/l 35

Kur'an sfirelerinde yer alan ayetlerin bir par9as1 degil, baglITlSlZ ve ba§h ba§l-
na bir ayetttir. Sfirelerin birbirinden aynlmas1 ve ilk ba§lang19ta bereket iste-
mek i9in konulmu§tur. Nitekim her onemli i§e de besmeleyle ba§lantlrr. Ayn1
zainanda besmele, ,..
Kur'an'm anahtandrr. Levh-i mahfuz'da kalemin ilk yazdi-
g1 §eydir. Hz. Adem'e ilk inen ayet de "besmele" dir. ~esmele'nin ''istia-
ze"den sonraya brraktlmasmm hikmeti; kalbi gtizel §eylerle siislemeye ba§la-
madan once, kotii §eylerden temizlemek ve tiimiiyle Allah'a yonelerek, Al-
lah'dan ba§ka her §eyden, btittin yonleriyle ilgiyi kesmektir.
"Bismillah" (Allah'm ad1yla): Kafirler bir i§e ba§larken tannlannm ad-
lann1 anarak "Lat ve Uzza'nm ad1yla" derlerdi. Dolays1yla tevhid ehline de
bir i§e ba§larken oncelikle Allah'1n adm1 anmas1 ve bunun neden one almdig1-
ru bilmesi gerekli goriilmii§tiir. Buda, once Allah'm adllli anarak, yapllacak
i§le ilgili fiili sonraya brrakmakla olur. Bunun i9indir ki, bismillfilltan sonra
bir fiil takdir edilir. Ba§lanacak i§e gore "bismillahi ekrau: Allah'm ad1yla
okurum" v.b. takdir edilir.
Kendi zati goz oniine ahnarak, "Allah" isminin mutlak olarak kullan1l-
mas1 caiz oldugu gibi selbi s1fatlan itibariyle Kuddus, siibuti s1fatlan bakt-
mmdan Alfm, fiilleri itibariyle de Halik denilebilir. Fakat bu kullan1h§, bir
klslffi filimlerin ileri stirdtigiine gore tevkifidir. (Yani bizzat Allahii Teala ta-
raf1ndan bildirildigi i9in iizerinde herhangi bir dii§iince ileriye siiriilemez ve
nastl bildirildiyse, oylece kabul edilir. - Miltercim)
Tercih edilen gorti§e gore "Allah" kelimesi ism-i A'zam'drr. Bir kimse
9tlcarak: "ism-i A'zan1, kendisiyle Allah'a dua edildiginde, duamn kabul edil-
digi; bir §ey istendiginde verildigi bir yakar1§t1r. Oysa biz bununla dua edip
istekte bulundugumuz halde, ~ogu zaman duamiza kar§Ihk verilmedigini go-
rtiyoruz?" derse, ona §U cevab1 veririz: Ku§kusuz dufuun ttpla namazda oldu-
gu gibi baz1 adab1 ve on §artlan vardrr. Bunlar yerine getirilmedik~e dua ka-
bul edilmez. Bunlardan ilki helal lokma yiyerek i9i temizlemektir. Bu bak1m-
dan "Dua gok kap1sm1n anahtar1, helal lokma ise bu anahtarm di§leridir" de-
nilmi§tir. Bu §aitlann sonuncusuysa, ytice Allah'1n: "Dinde samimi olarak
Allah'a dua edin" (Mti'min: 14) buyrugunda gosterildigi gibi, samimiyet ve
kalb huzurudur.
insan1n istegini yaln1zca diliyle belirtmesi, kalbi heni.iz buna hazrr degil-
ken diliyle ifade etmesi, tipk1 kap1 onundeki bir kimsenin anlams1z sesler <;1-
karmas1 veya dam listiindeki giiriiltti-patrrti koparmas1 gibidir. Ancak ki§i dua
36 RUHU'L-BEYAN Cuz: 1

etmek i9in kalbiyle hazlfsa, o kalb ilahi huzurda kendisine §efaat edecektir.
"Rahman": Rahmet sozltikte, kalb .inceligi ve §efkat anlamlanna gelir.
Nitekim i9indeki
... cenin'e §efkat ve merhametli oldugu i9in, ana rahmi de bu
anlamdadu. Burada rahmetten maksat memnun etmek ve ihsanda bulunmak-
tir. Buna gore anlam: "Yarati.kJanna nz1k veren, onlar iizerinden belalan
uzakla§trran, takvas1 nedeniyle takva sahibinin, ya da facirligi ytiztinden kotii-
lerin nztklann1 art1np eksiltmeyen, aksine herkese diledigi gibi nz1k veren ..
demektir.
"Rahfm" Esirgeyip ve bagi§layan; kendisinden istenildiginde veren, is-
tenmediginde ofkelenendir. "Oysa insan, kendisinden bir§ey istendiginde of-
kelenir." O)

Rahmet, Allah'1n zati s1fatlanndandir. Buda, hayn yerine ula§trrmay1 ve


§erri de onlemeyi istemektir. istemek (irade) de zati s1fatlanndan birisidir.
<;link.ii Allah, irade st.fatma sahip olmasayd1, varhklan yaratmazdi. Varhklan
yaratt1gma gore, Allah'm rahmetinin de , zati s1fatlanndan biri oldugu ortaya
~tlanaktadrr. <;unkii yaratmak, varhk haynn1 yarattlana ula§hrmak, yokluk
(adem) kottiltigunti de onlardan uzakla§tumaktu. <;unkii bizzat varhk, btitii-
ntiyle iyilikten ibarettir. Nitekim RasO.lullah (s.a.v.) §U sozleriyle bu ger9ege
i§aret etmi§tir: "Allah'ln yuz rahmeti vardzr. Bunlardan sadece birtanesini
dunyadaki Jzerkese vermi§, doksandokuzunu da ahirete birakmz§tlr. Kullan-
na, ahirette bunlarla rahmette bulunacaktir." (2)

2. «Hamd alemlerin Rabbi Allah'a muhsustur.» "Hamd" kelimesi-


nin ba~1nda yer alan "lam", "ahd" <3) i~indir. Bu da miikemmel hamd anla-
mmdadu. Miikemmel olan hamd ise, Allah'm bizzat kendini ovmesi, ya da
peygamberlerin Allah'1 ovmesidir. Ayn1 zamanda bu ''Lam" harfi genellik ve
kapsamhhk (istigrak) bildirir. Bu ise btitiln hamdlerin, ashnda Allah'a yap1l-
d1g1 anlam1ndadir. <;unkti: "Onu ovgu ile tesbih etmeyen hifbir §ey yoktur"

1- Bu bir ~iirden ahnm1~t1r:


"Bir istegi.n o/ursa, onu insanlardan deg ii,
KaplSl hi~ kapanmayan Allah'tan iste.
Kendisinden istemezsen, Allah sana ofkelenir."
Oysa, insamn iifkesi , kendisinden bir §ey istendigindedir.
2- Hadisi Buhan , Sahih'inde rivayet etmi~tir.
3- "Ahd Lam1": Nekre bir kcli menin ba§ma gelen ve ona upk1 belirli bir ki~i y i gosteriyormu§ gibi bir
anlam kazandiran "Lam" harfidir. Mesela, "Firavun'a bir peygamber gonderdigimiz gibi, ... Firavun
sonderdigimiz peygamhere isyan etti. II (Muzzemmil: 15- 16).
lstigrak (kapsamhhk) Uim'1 ise herhangi bir cinsin ba~ 1na gelerek, onu Wm fcrtlcriylc birlikte a~inhga
ve mecaza gitmeksizin. ger~ek anlamda i~ennesi ve kapasamas1dir. Mesela: "<;unkii insan zay1f olarak
yarat1lv11§tir." (Nisa: 28). (<;evircn)
Ayet: 2 FATiHA SURESi/ 1 37

(isra: 44) ayetinde belirtildigi gibi, meleklerin, insanlann ve tum varWdann


hamdi, asil olarak hamdin, adalet bak1mmdan ovgtinlin ve ger\:eklik bala.nun-
dan da mabudlugun kendisine ait olmas1 dolay1s1yla Allah'ad1r.

Hamd, ovtilmeye lay1k olan zatin kemalinin a<;tk\:a ortaya konulmas1drr.


Ytice Allah'm kemali, O'nun stfatlar1, fiilleri ve eserleridir.
Davud-u Kayser! bunu §6yle anlat1yor: Hamd; sozle, fiille ve ya§antlyla
olur:
Sozlii hamd: Ylice Allah'm kendisini, veya peygamberlerinin O'nu ov-
dtigli §ekilde, dille yaptlan hamd ve ovgiidtir.
Fiilf hamd: Ki§inin bedensel olarak ibadet ve hayirlar yapmas1drr.
Allah'm nzasm1 gozeterek ve ona yonelerek, bir kimsenin dille Allah'a ham-
detmesi ve O'nu ovmesi nas1l gerekliyse, her durumda biittin organlar1yla Al-
lah'a hamdetmesi ve O'nu ovmesi de oylece gereklidir. Nitekim Hz. Peygam-
ber (s.a.v.) §5yle buyurmu§tur: "Her durumda Allah'a Hamdolsun." <4>
i§te bu da ancak, her organm yaratllm1§ oldugu ama\: dogrultusunda de-
gerendirilmesiy le saglanabilir. Me§rfi bir §ekilde Allah'a kulluk da, nefsin
ho§nutlugunu ve lezzetlerini istemek i9in degil, Allah'1n emrine imtisal i9in
yapilrr.
Half, yani ya~ant1yla sergilenen hamd: Bu kalb ve ruhtaki iman derece-
sine goredir. Ki§inin ilim ve amel ay1s1ndan olgunluga eri§mesi, ilahi ahtakl
ya§anti haline getirmesiyle kazan1hr. <;unkii insan Allah'1n ahtak1yla
ahlfil<lanmakla emrolunmu§tur.
Hamd; kapsam olarak dua, §iikilr ve ovgiiyti i<;erir. Bundan dolay1 Allah
(c.c.), "lillahi"de sena ile, "rabbi'l-alemfn"de §iiktirle, "erahmanirrahfm,
maliki yevmiddin"de de medihle, kendisine hamdederek kitab1na ba§lam1§tlr.

Kul, ger~ek anlamda Allah'a, bu li~ ttir hamdden biriyle hamdedemez.


Buna sebep; ger~ek anlamda hamd, Allahm zatma ve stfatma yara§1r bi~imde
medih ve sena, onun zatlilln ve s1fatlannm hakikatm1 bilmenin bir bOlilmii-
dtir. Bunun iyin Allah ~oyle buyurmu§tur: " ... On.far ise ilimce onu kavraya -
mazlar. ''(Ta-Ha: l 10), "Allah'1 gere(~i gibi tammadl lar ... " (En'am: 91).

4- Ebfi Davud, Edeb, 9 l ; i bn Mace, Zekiit, 34.


38 RUHU'L-BEYAN Ci.iz: 1

ikincisi taklidi ve mecaz! olan1 §Udur: Mirac gecesinde Hz. Peygamber


(s.a.v.), ytice Allah'1n :"Beni sena et" hitab1 kar§tsmda : "Ben seni sena ede-
bilecek bir giice sahip degilim" demi§ti. Ancak yine de emre uyarak kullugu-
nun geregini yapmas1n1n gerektigini de biliyordu. i§te bunun i~in: "Sen, ken-
di zatlnt nasll sena etttinse, ben de oylece sena ediyorum" demi§ti. <5>

i§te bu, Allah'a taklidi yoldan yapilan bir sena ve ovgtidtir. Nitekim biz
de taklidi anlamda Allah'a hamdetmekle emrolunmu§uzdur. Allah bunu §U
buyruguyla emretrnektedir: "Allah'a hamdolsun, de. " (Neml: 59,93) "O hal-
de giiciinilz yettigi kadar Allah'tan korkun. ,; (Tegabtin: 16)

imam Gazzall, Minhacu'l-Abidfn adh eserinde §U ifadelere yer veriyor:


"Ku§kusuz hamd ve §tiktir, yedi a§amanm en sonuncusudur. Salik olan kim-
senin istedigini elde edebilmesi i9in, bu yedi a§amadan g~mesi gerekir. iba-
det yolunda ytirtiyen kulu harekete ge9iren ilk §ey, semavi bir ilham ve ozel
bir ilahi yard1mdu. Bu konuya Rasfilullah (s.a.v.), §U hadisleriyle i§aret bu-
yurmaktadir: "Nur, bir kez kalbe girince, o kalb ar;zltr ve ferahlzk kazam.r. "
Bunun belirli bir i§areti var m1 sorusu tizerine Rasulullah (s.a.v.): "Aldatzci
diinyadan uzak durmak, ebedf diinyaya yonelmek ve henilz olilm gelip r;atma-
dan once, oliime hazirllkll olmakttr" (6) buyurmu§tur.

"Alemlerin Rabbi" Allah, zat ismi bak1mmdan tum hamd ve ovgtilere


laytk oldugunu belirtmi§ ve bu "zat" ismine kar§thk"hamd"i getirirken, he-
men arkasmdan s1fat isimlerini eklemi§ ve boylece zat ve s1fatlar1 bakimmdan
her tilr ovgilye Iaytk oldugunu bir arada gostermi§tir. Burada "Alemlerin
Rabbi" ifadesi Allah'm zat ve s1fatlar1 a<;1smdan, dtinyevi ve uhrevi her tiir
hamde mtistehak oldugunun bir delili niteligindedir.

"Rabb", terbiye ve islah etmek anlamlanndadir. Bu, "alemler" a<;1sm-


dan onlan gidalarla ve hayatta kalmak i<;in muhta<; olduklan §eylerle besle-
yen, egiten ve yeti§tiren demektir. insan hakk1nda kullantlmca di§ dtinyas1
olan bedenini nimetle, i<; diinyas1 olan kalbini de rahrnetle egiten anlammadrr.
Allah, abidlerin nefislerini §eriat htikiimleri, a§tl<larm kalblerini tarikat adab1,
sevenlerin sularin1 hakikat nurlar1yla egitir. Yine Allah, insan1 bazan tavula-
n ve organlar1nda varolan giii;lti nurlann feyziyle terbiye eder. Kulakla i§itme
ozelligini, gozle gorme unusurunu, dille konu§ma imkanm1 bah§eden Allah'1n

5- Mtislim, Salllt.222; ibn Mace, ikame: 117.


6- Hadis ibn Cerir ve ibn Eb! Hatem tarafrndan rivayet olunmu§tur. Aynca hadisin s1hhatini
gti\:·lendiren ba~kaca yollar da vardrr.
Ayet: 3 FATiHA S0RESi/ I 39

§aTIIne yUcedir. Ey her §eyden mtinezzeh olan Rabbimiz! Bitkilerde tane ve


meyveyi yaratarak, hayvanlara et ve yag giydirerck, toprag1 aga9 ve nehirler-
le hizmete sunarak, gok kubbeyi y1ld1zlarla donaup aydutlatarak varhklann
yeti§rnesini saglad1n! Sen ger9ekten ytice ve mtinezzehsin! Btiti.in bunlar insa-
n1 §a§ITtacak §eylerdir. Rabbin, sanki senden ba§ka bir kulu yokn1u§casma se-
ni yeti§tirirken, sen de adeta O'nun d1§1nda bir Rabbin varmt§ gibi O'na hiz-
met etmemektesin.

"Alemfn II' alem kelimesinin 9oguludur. Ashnda "al.em" de 9ogul bir ke-
limedir ve tekili yoktur. Vehb, Allah'1n onsekizbin fileminin oldugunu belirti-
yor. Diinya da, bu alemlerden bir tanesidir ve bu kadar geni§ bir harabe i9eri-
sinde ufac1k bir baymdirhk, 901 ortasmdaki bir 9adu gibidir.

3. «O, Rahman'd1r, Rahim'dir.» Bu kelimelerin tekran konusunda de-


gi§ik yorumlar vard1r. Bunlardan biri "besmele"nin yorumu i9inde verilmi§ti.
Ralunan ve Rahim aras1ndaki fark, ya Rahman s1fatmm Allah'a mahsus olma-
s1, ya Rahman'm genel olmas1, ya da ytice ve degcrli nimetleri ifade etmesin-
den kaynaklanmaktadu:

a) Birincisine gore Rahman Allah'tu. <;unkti bu kelimenin i9erdigi §ey-


ler kullardan meydana gelmez. Bu, ancak Allah'tan olabilir. Halbuki "Rahim"
s1fat1, kullar i~in de kullan11Ir.

b) Rahman geneldir. Bu genelligin nas1l oldugu sorulabilir: <;tinkti ne-


redeyse bunun kapsam1na girmeyen §ey yoktur. Aksine bu, bir bak1ma bir
imtihan ttirtidi.ir? Buna cevabrm1z §Udur: Baz1 olaylar var ki, insan bunu rah-
met olarak degerlendirirken, bir ktilfet ve ceza olabiliyor. Bazan da bir killfet
ve ceza olarak kabul ederken, bir rahmet olabiliyor. Nitekim Allah §Oyle bu-
yurmu§tur: "Ho§unuza gitmeyen bir §ey, hakkznzzda iyi olabilir ve ho§wiuza
giden bir §ey de hakkzmzda kotii olabilir." (Bakara: 216).
Birincisine, yani rahmet gibi gortintip, ashnda ceza ve azap olana omek,
§airin §U ifadeleridir:

''Gen~lik,
bo§ zaman ve afllganlrk,
Insamn ba§zna o lmadtk i§ler a~'ar"
Btittin bunlar gorilntirde nimettir.

ikincisine, yani ceza, azap ve ki.ilfet gibi gorlindtigti haldc rahmet olana
ornek, ogrenmesi i9in ogrenciyi okula hapsetn1ek, ya da zor kullanmakt1r. Bu
40 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

gortintirde kotti, fakat sonu<;ta iyidir. Mesela lurs1zm elinin kesilmesi, hrrs1z
a9is1ndan bir ceza, fakat toplum i9in rahmettir.

Aptal kimse, i§in d1§1yla ve kabuguyla ilgilenir. Oysa akilh kimse i~in
asbru ve srrlarm1 dii§tiniir, bunlarla ilgilenir. Nice bela ve silantllar var ki, so-
nu<;ta rahmet ve berekettir. Kti<;tik bir kotiiliige ugramaktan korkarak btiytik
bir iyiligi terketmek, en btiytik kottiliiktiir. insanlara birtak1m ytiktimli.iltikler
verilmesi, sorumluluklar yiiklenmesi, ruhlann bedensel ili§kilerden annd1nl-
mas1na yoneliktir. Nitekim cehennemin yaratilmas1; kotiileri, iyilerin amelle-
rine ozendirmek, §eytanm yaratilmas1 da kullar aras1nda dtiriist ve samimi
kimseleri ortaya ~1karmak i<;indir. Bir ~eyi derinlemesine ara§tlranm gorevi,
H1z1r gibi, binas1n1n temelini ger~ekler tizerine kurmas1du. <;tinkii H1zu
(a.s.), Hz. Musa ile arkada§hg1nda, arkada§hk prensiplerini saglam temeller
iizcrine oturtmu§tU. insan tabiatinu1 ho§lanmad1g1 birc;ok §eyde gizli sular ve
gen;ek hikmetler yatabilir. Eger Allah'1n rahmeti olmasa ve bu rahmet Al-
lah'1n gazab1n1 ge<;meseydi, kainat1n varhg1ndan soz edilemez ve Allah'1n
"Mtin'im" (Nimet Verici) isminin de bir anlam1 olmazdi.

c) "Rahman" Ytice ve degerli nimetler i<;indir. Bunun hemen ardmdan


da "Rahfm" s1fati geliyor. Bunun sebebi kulun, istekte bulunurken, Allah'tan
degersiz bir §ey istemesinin edebe aybn oldugu vehmini defetmek i~indir.
Nitekim : "Biraz ihtiyac1m vard1 da onun i9in gelmi§tim" diyen kimseye, san-
ki: "Sen git de, bu istegini srradan birisinden iste. <;unkti Rahman olan Al-
lah'dan az istekte bulunmakla kusur i§len1ektesin. Oysa Allah Rahim yani
merhamet edendir. Bu bak1mdan sen, ayakkab1n1n bag1na, <;orbantn tuzuna
vanncaya kadar her §eyini Alah'tan iste" demek gibi bir anlam bulunmakta-
d1r.

4. «Din giiniinun sahibidir.» Ceza gtintinde her i§in sahibi ve efendisi


O'dur. "Yevm " (gun) kelimesinin "din" kelimesine muzaf kihnmas1 (tamla-
ma yapilmas1) aralanndaki yak1n ili§kiden dolay1du. Mesela: "Ahzab gtinti",
"Fetih gUnti" gibi, diger zarflarm da, ii;erisinde vuku buldugu olaylara muzaf
ktlmn1as1 da boyledir. "Din giiniiniin sahibi" ~eklindeki tahsis, onun biiytiklti-
gti ve deh§eti, ya da o gtinde olaylann tek tek ele ahnarak varhk sahibiyle
varhk arasmdaki ili§kilerin kesilmesi ve hesabm ttimtiyle Allah'a buakilmas1
dolay1s1yladu. Art1k o giinde AlJah'dan ba§ka ne bir malik, ne bir hakim ve
ne de hlikmti ge9erli olan biri var.

':Miilk" ashnda bag, baglamak ve kuvve t manasmadu. Bu bak1mdan


Ayet: 4 FATiHA SURESi /l 41

kamil manada kuvvet sadece Allah'mdu. Hiikmti ge<;erli olan da yine O'dur.
Asil velayet ve yetki Allah'1ndir, ge<;erli tasarruf O'na aittir. Bunun kullar
hakkmda soz konusu edilmesi ancak mecazi anlamdad1r. c;unkii kullarm
mtilk ve varhklan i<;in bir ba§lang1<; ve bir son vard1r. Kullar ttim varhklar
i.izerinde degil, baz1lan tizerinde egemendirler. Ancak Hakk mabud olan Al-
lah oyle degildir. O'nun mi.ilki.intin yok olu§u olmachg1 gibi, mi.ilkti bir ba§ka-
sma da intikal etmez.

Bu ayeti "Meliki" yerine "Malikt olarak okun1ak, sevap yontinden da-


ha faziletlidir. c;unkti bu durumda harf say1s1 artmi§ oluyor.

Anlatild1gma gore Seki §6yle demi§tir: Ben, "Maliki" olarak okumay1


ab§kanhk haline getirmi§tim. Ancak bazi ediplerden, "Meliki" §eklinde oku-
marun daha belig oldugunu duydum ve bundan sonra "Meliki" diye okumaya
ba§lad1n1. Bu arada bir zat rtiyamda bana: "Ni9in hasenelerinden (sevap ve
iyiliklerinden) onunu eksilttin7 Yoksa sen, Peygamber (s.a.v .)'in §U soziini.i
i§itmedin mi: ' Kim Kur'an okursa, her harfi i~in on sevap yazzlir.'(7>" dedi.
"Ben hemen uyand1m ve bundan boyle eskiden okudugum gibi okumaya ba§-
lad1m. Bu arada ikinci bir riiya gordtim, rtiyada bana §6yle deniliyordu: "Sen
neden bu adeti terketmiyorsun, yoksa sen Peygamber (s.a.v.)'in: 'Kur'an'z
sayg1.yla ve tazim gosterilen bir kitap olarak okuyun' soztinti duymadm m1?"
Bunun tizerine hemen, bu konulan iyi bilen birine gittim. -Kald1 ki, Selci'nin
kendisi de kiraatte imamd1-. Gittigim zattan "Malik" ile "Melik" aras1ndaki
farkl ve inceligi sordum. Bana §U cevab1 verdi: "ikisi arasmdaki fark btiyiik-
ti.ir. Malik denildiginde, bu dtinyadaki §eylere sahip olan anl~1br. Oysa "Me-
lik" denildiginde, meJikJere (htiki.imdarlara) malik ve sahip olan kimse anla§I-
lrr.

"el-ir§ad" adh tefsirde, Haremeyn (Mekke ve Medine) halk1mn bu ayeti


"Meliki" §eklinde okuduklan, bunun da "Millk" kelimesinden ttiretildigi,
mutlak gii~ sahibi, a<;1k istila, tam iisttinliik, emretme ve yasaklama a~1smdan
ttim i§lerde yetki sahibi anlam1na geldigi, dolay1s1yla "melik" kelimesinin
"yevm" kelimesine muzaf olmas1nm daha uygun oldugu belirtiliyor.

Ger<;i her iki §ekil ve okuyu§un ayn bir tercih sebebi vardu. Bu noktalar
tefsirlerde anlat1lm1§Ur. Ogrenmek isteyen oralara ba§vurabilir.

Ayette ges;en be§ s1fat1n yorumu da adeta §Oyle yap1lm1§ oluyor: "Seni

7- Darimi, Fedailu 'l-Kur'an', I.


42 RUHU'L-BEYAN Cuz: I

yaratt1m, 9tinkti ben ilfilum. Seni nimetlerle yeti§tirdim, 9tinkti ben, Rabbim.
Sen bana asi oldun, ben senin su9 ve kusurunu ortti.im. <;i.inkti ben Rah-
1nan'1m. Sen pi§manhk duyarak tevbe ettin, ben de seni bag1§lad1m. <;unkil
ben Rahim'im. Sonunda ise bunun, mutlak bir kar§1hg1 olmahdrr. ytinki.i ben,
din gtini.ini.in sahibiyim."

Aynca, "din giinunun maliki" ayetinin bundan ba§ka bir9ok incelikleri


vardrr. Ger9ekten insan1n Melik'e muhalefete kalk1§mas1, dtinyan1n harap ve
yarattlanlann yok olu§una yola9ar. 0 halde melikler melik.i olan Allah'a mu-
halefete kalk1§mak. acaba nas1l bir sonu9 dogurabilir? Nitekim Allah §6y.le
buyurmu§tur: "Bundan dolay1, neredeyse gokler 9atlayacak, yer yanlacak,
daglar yzklhp dii§ecektir." (Meryem: 90)
Allah'a itaat, iyiliklere bir sebeptir. Nitekim Allah §Oyle buyuruyor:"Biz
seni nz1kland1nyoruz. Guzel sonuq takva iledir." (Ta Ha: 132)
Halk1n gorevi meliklerine, meliklerin (huki.imdarlann) gorevi de melik-
ler meliki Allah'a itaat olmahdrr ki, boylece dtinyan1n dtizeni saglanm1§ ol- .
sun.

Bu ayetin inceligi de: "Din gununiin meliki" ifadesinin §U ger9egi dile


getirmesidir: Mutlak ve kamil anlamda Allah'm mi.ilki.i, onun adaletiyle sagla-
rur. 0 §Oyle buyurmu§tur: " B iz kLyamet gunu muhasebesi iqin adalet terazile-
ri kurarzz. ArtLk kimseye, hirbir ,Jekilde haks1zlzk edilmez." (Enbiya: 47)
5. «Ancak sana kulluk ederiz ve ancak senden yard1m bekleriz.»
Burada, gortildtigil gibi ttimle9 ba§a getirilmi§tir. Bunun nedeni tahsis,
yani oncelikli aidiyettir. Biz ibadeti sadece sana tahsis ederiz, senden ba§kas1-
na kullukta bulunmay1z. ibadet, huzurun ve Allah'a kar§1 al9akgontilltili.igi.in
son noktas1dir. Hz. ikrime: "Kur'an'da ibadetle ilgili olarak anlattlan her §ey-
de tevhid ama9lanlf. Nitekim tesbih, namaza; kunut da itaata i§aret eder" de-
mi ~tir. Yine Aynca "sana kulluk ederiz" ve "senden yardzm bekleriz" ifade-
lerinde yer alan "biz" 9ogul zamiriyle, hem okuyaru, hem yarurn1zda bulunan
hafaza meleklerini ve hem de cemaatte hazu bulunanlan bu duanm kapsam1-
na a1m1§ bulunuyoruz. Ba§ka bir yorumda ise yapilan bu dua ile ki§inin hem
kendisi, hem onun d1§1ndaki ti.im tevhid ehli kapsama almrr. Boylece kulun
ibadeti de, cen1aatin ibadetleri i9ine katilmI§ olur. Kulun ihtiyac1, cemaatin
ihtiya9lan arasma katilarak huzura 91kanhyor ki, onlann da bereketi sayesin-
dc kul~n duas1 kabul gorstin ve buna icabet ediJsin. i§te cemaat da bunun igin
Ayet: 5 FATiHA SURESi/l 43

me§ru k1hnm1§t1r. Burada goriildtigti gibi, ibadet, yaptlan tazim ve saygm1n


en son §ekli ve noktas1 oldugu i<;in Allah'a tahsis edilmi§tir. Bu manadaki bir
sayg1 da, gerc;ekten her baklmdan nimeti sonsuz rnanada veren zata yara§Ir.
Allah, faydalanan yaratlklara bizzat ihsanda bulunan ve dtinyadan yararlan-
malar1 i9in kendilerine miimki.in olan hayat1 da bah§edendir. Nitekim Allah
§Oyle buyurmu§tur: ".. .Siz canszz iken sizi dirilten O'dur... " (Bakara: 28)
"Yeryiizunde ne varsa hepsini sizin ir;in yaratan O'dur ... ". (Bakara: 29)

<";iinki.i kula ili§kin durumlar ge9mi§i, §imdiki zan1an1 ve gelecegi ilgi-


lendirir. Mesela kulun gec;mi§ini ilgilendiren durumu, yokluktan varhga,
oliimden hayata, acizlikten gti<; ve kuvvete, bilgisizlikten bilgiye ge9i§idir.
Onun §imdiki zamaru ilgilendiren durumu ise, kula her tiirlti istek ve ihtiyac;
kap1lar1n1n ac;1k tutulmas1, kendisi i<;in gerekli olan sebeplere sanlmas1n1 zo-
runlu hale getirmesidir. i§te bunlara bu anlamda imkan veren de, Rahman ve
Rahim olan Rab'dir. Kulun gelecegini ilgilendiren §ey ise, "din giiniiniin sa-
hibi" olan Allah'1n, kulu i§ledigi amellere gore degerlendirip cezalandIImas1,
ya da odiillendirmesidir. Bu ti9 durumda da kulun yarar ve i§leri ancak Al-
lah'a donmekle, saghkh bir diizene kavu§ur. Ku§kusuz Allah'tan ba§ka ibade-
te Iaylk hic;bir varhk yoktur.
"Ancak sana kulluk ederiz ve ancak senden yardzm bekleriz" ayetinde
"ancak sana" (iyyake) kelimesinin tekran, ibadete Iay1k oldugu gibi, kendi-
sinden yard1m istenmeye de Iay1k olan1n yaln1zca Allah oldugunu delille
a91klamaya yoneliktir. Yard1m ancak O'ndan istenir. istiane, yard1m istemek-
tir. Yani sana ibadet edebilmek i9in, yard1m1 senden isteriz; veya ibadet et-
meye bir engel olu§turm1 §eytanla sava§n1aya kar§I senden yard1m dileriz; ya
da dtinyam1z ve dinimizle ilgili i§lerimizi dtizeltebilmemiz ic;in yine yard1m1
senden bekleriz. A.yette "sana kulluk ederiz" anlammdaki "Na'budii" kelime-
sinin, senden yard1m bekleriz anlam1ndaki "nestefnu" kelimesinden once
gelmesi de srrf ayet sonlanna uyum saglasm diyedir.

Bir de ibadetin yard1m talebinden once zikredilmesi duamn kabul edil-


mesine daha uygundur.

"Ancak sana kulluk ederiz" ifadesiyle insanda ilk anda dogacak olan
kendini begenme duygusu "ve ancak senden yardtm bekleriz" ifadesiyle orta-
dan kaldITilmI§ oluyor. A.yette kullukla yard1m1n bir arada an1lmas1nda hem
ovun9 ve hem de ihtiyac; duyma sozkonusudur. bvunc;, kulun ibadet eden bir
kimse olmas1ndan, ihtiyac; duyma da, Allah'1n yard1m1na, kendisini ba§anya
44 RUHU'L-BEYAN Ciiz: l

ula§tirmasma, korumasma ihtiyac1 olmas1ndandir. Burada Ehl-i Stinnet ve'l-


Cemaat mezhebinin de hakhhg1 ortaya konuluyor. <;unkii burada, fiilin kula
ait oldugu, ancak ba§anh k1lman1n ise Alllah'dan olacag1 anlatthyor. Nitekim
yaratma fiilini buna ornek verebiliriz. "Ancak sana kulluk ederiz" ifadesiyle,
fiilin kuldan meydana geldigini inkar eden Cebriye'nin, "an cak senden yar-
d1m bekleriz" ifadesiyle de, ba§artl1 k1lmanm ve yaratmanm Allah tarafmdan
oldugunu inkar eden Mutezile'nin gorii§leri reddedilmi§ olmaktadrr. Kuldan
Allah'a ibadet etmesi ve yard1nu da yalnhzca O'ndan beklemesi istenilirken,
bunun ancak, Allah'tan ba§kas1na hizmette bulunmamak ve dileklerini yaln1z-
ca Allah'tan istemekle ger9ekle§ebilecegi bildiriliyor.
Anlatild1gma gore, Stifyan-1 Sevr! bir ak§am namazmda, birka9 ki§iye
namaz ktldrrrrken, Fatiha'y1 okudugu srrada, "ancak sana ibadet eder ve an-
cak senden yard1m bekleriz" mealindeki ayete gelince, dti§tip bayild1. Aylld1-
gmda ni~in bayild1g1 soruldu. 0 da §U cevab1 verdi: "Sen, neden doktor ve
sultanlar1n kapilanna gidersin? diye bir §eyin sorulmas1 i9ime dogdu, i§te
bundan dolay1 dii§tip baylld1m."
Bu ayette yard1m dilemenin sadece Allah'a tahsis edilmesi, Nemrud
kar§1s1nda Hz. ibrahim'in gosterdigi durumun omek almmas1 i~indir. <;unkti
Cebrail kendisine, "Senin bir ihtiyacm var m1?" diye sorar. 0, "benim senden
herhangi bir istegim yoktur" der. Bu defa Cebrail, "Allah'dan iste" der. Hz.
ibrahim, "benim .bu durumumu Allah'm bilmesi yeterlidir. Aynca O'ndan bir
istekte bulunmama gerek yok" cevabm1 verir.

6. «Bizi dogru yola ilet>> Bu, arzulanan yardrrn1n ac;iklanmas1d1r. San1ci:


"Sana nasil yard1m edeyim?" gibi bir soru sorulmaktadir. Buna da, "Bizi
dogru yo/a ilet" diye cevap veriliyor. Bir de, yaptlan ibadetin hemen arkasm-
dan dua yapmak, §er'i bir kurald1r.

"et-Teysfr" adh eserde §Oyle deniliyor: "Ancak sana ibadet ederiz" ifa-
desiyle tevhid behrtiliyor. "Ve ancak senden yardzm bekleriz" ciimlesiyle de
yapilan ibadet sebebiyle Allah'tan yard1m isteniliyor. "Bizi ilet" ifadesi, ku-
lun Allah'm dininde scbat1n1 istemesidir. <;unkil bu, ibadetin ve yardun iste-
menin ger~ekle§mesidir. Kald1 ki, hidayette sebattn istenmesi, en onemli ih-
tiya~lardand1r. Nitekim bu, tilm peygamberlerin ve velilerin istedigi bir §ey-
dir. Mesela Hz. Yusuf, "Beni miisliiman olarak oldiir" (Yusuf: 101) demi§ti.
Firavun'un sihirbazlan da: "Bizi mi.isWmanlar olarak oldi.ir" ( A'raf: 126) de-
mi~lerdi. Sahabe de ~oyle dua eden.ti: "Camn11z1 iyilerle beraber al" (Al-i
Ayet: 6 FATiHA SURESi/l 45

imran: 193). Bu zatlann boyle dua etmelerinin nedeni §ndur: Ki§i, goriinti§-
teki durumuna gtivenmemeli, gelecekte ne olacag1n1 dil§ilnmelidir. <;unkti
... ilerde durumu degi§ebilir. MeseJa iblis'i, Berslsa'y1 ve Bel'am b.Baura'y1 ha-
tulamahy1z. Onceleri ne idiler? Sonra ne oldular?

Kadi Beyzavl Tefsirinde, Allah dostu arif bir ki§inin §6yle dedigini nak-
leder: "Bu ayetle kasdolunan §Udur: bizi, sana gotiiren yola ilet. <;link.ii i9in-
den yt.kilmaz karanhk halimizden kurtulmam1z buna baghd1r. Bedenlerimizde
var olan perde ve engelleri de yok et ki, senin kutsal nurunla ayd1nlanahm ve
seni senin nurunla gorelim."

"Hidayet" kelimesi, ya "lam" veya "ila" cer edatlanyla ge9i§li duruma


getirilir. Bu, ttpk1 a§ag1da mefilini sunacagun1z ayette "se9ti" diye ge9en
"ihtare" fiilindeki gibidir. Burada "kavm" kelimesinin ba§mdan "min" hazfe-
dilmi§tir. "Musa tayin ettigirniz vakitte kavminden yetmi§ adam seq ti." (A'raf:
155)

''Sirat-1 Miistakfm" ifadesi, hak din olan islam dini yerine istiare olarak
gelmi§tir. Din, srrat diye adlandmlmi§tlr. c;unki.i ogrenci ve isteyici mevkiin- ·
de bulunan kulun, mutlaka mesafeler almas1, bir9ok s1k1ntilardan ge9mesi,
biryok afetlere katlanmas1 icabediyor. Boylece onceden eline geyiremedigi ve
ka9ITd1g1 fITsatlan degerlendirerek ikrama eri§mi§ olur.

Aynca kendisi dogru yolda olmas1na ragmen "Bizi dogru yo/a ilet"
ciimlesi, 9e§itli §ekillerde a91klanm1§tlf:
Birincisi: Ki§inin Allah'1 tan1mas1ndan ve o yola girmesinden soma,
mutlaka ifrat ile tefrit aras1nda, orta bir yol tutmas1 gerekir. <;unki.i istenen,
ki§inin orta yola iletilmesidir.

ikincisi: Kul, her ne kadar Allah'1 bir delile dayah olarak tanirsa da ayn-
ca bunun d1§mda daha ba§ka deliller de bulunur. Bu bak1mdan "bizi ilet" an-
lam1ndaki ifade, "bize, her §eyi, senin zattna, s1fatlarma ve fiillerine
delfiletleri bakimmdan tamt ve ogret" demektir.

U~tinctisti: Bunun anlam1: "$uphesiz bu benim dosdogru yolumdur"


(En'am: 153) ayeti geregince, Allah'dan ba§ka her §eyden ytiz ~evirmek ve ta-
n1amen Allah'a ve O'nun emirlerine yonelmektir. Boylece ki§i, Hz. ibrahim
gibi, yocugunu kesmek, ya da Hz. ismail gibi kesilmek emriyle kar§I kar§1ya
geldiginde, bu emri, derhal yerine getirir. Hz. Yunus gibi, kendini denize at-
46 R OHU'L-BEYAN Cuz:l

mas1 gerekse atar; Hz. Musa gibi, en i.ist dereceye eri§tigi halde, bir ba§kasma
ogrencilik yapmas1 gereksc, bunu hemen yapar. Ya da Yahya ve Zekeriya
Peygamberler gibi, iyiligi emretme ugruna oldiirtilmek, ya da ikiye boltin-
mekle kat§l kar§1ya bulunsa, derhal buna da nza gosterir. i§te bu n1akam, ger-
9ekten ehil olmayanlar ivin c;ok zor bir makamd1r. Ancak dikkat edilirse:
"Kendilerine nimet verdigin kimselerin yoluna " denildigi halde, "dovtilenle-
rin ve oldiirlilenlerin yoluna" denilmemesi peygamberlerin ve velilerin ma-
kamlar1na bir te§vik ve bir kolayhk olsun diyedir. Nitekim Hz. Peygamber
(s.a.v.) bunun ivin §Oyle buyurn1u§lardrr: "Hud suresi ve benzerleri beni ihti-
yarlattl." t&> (:tinkil bu surede ytice Allah §6yle buyurmu§tur: "0 halde em-
rolundugun gibi dosdogru ol." (Hud: 1] 2)

Dogrusu insanm dogu§U, yeti§mesi, i9 ve di§ gii9leri bak1m1ndan hem


dogal ve hem ruhsal bir talom nitelikleri ve ahlfildan vard1r. Ancak bunlann
da birtak1m ifrat ve tefrit yonleri bulunur. Oysa gerekli clan her yonden i§in
orta yolunu bulmak ve bu noktada kalabilmektir. Btittin emirler bununla ilgili
olarak gelmi§, ayetler de hep bu hususu haykrrmI§lardu. Nitekim Allah §6yle
buyurmu§tur: "Eli szkt olma ... "(isra:29).

Bu ayet, cimrilige ka9madan ve israfa sapmadan ki§iyi orta yola te§vik


ediyor. Yine Hz. Peygamber (s.a.v.), y1l boyu oruc; tutmak ve rahipler gibi in-
zivaya 9ekilmek konulannda kendisine soru soran kimselere §6yle buyurmu§-
tur: "Dogrusu , nefsinin senin iizerinde bir hakk1, hamm1mn sende bir hakkz ,
ziyaretcilerinin sende hir hakki vardir. 0 h.alde ara sira orur tut ve ara szra
da tutma. Gecenin bir kismznda ibadetini yap bir kzsminda da uyu. •.\9 >

i§te bu hal hemen her i§te boyledir. Ytice Allah §6yle buyuruyor: "Na-
mazmda yiiksek sesle okuma; onda sesini fa zla da kisma; ikisinin arasz bir
yol tut" (Isra: 110). ''(0, kullar) harcad1klannda ne israf, ne de cimrilik
ederler; ikisi arasznda bir orta yol tutarlar." (Furkan: 67)
Durum diger ahlaki kurallarda da boyledir. Mesela cesaret, aulganhkla
korkakltk aras1ndaki orta yoldur. Nitekim belagat da, anla§ilmayacak derece-
de kisa konu§ma ile b1kkmhk veren uzatma arasmdaki orta bir yoldur. ~eria­
t1m1z, korkutma ve te§vikle ilgili her konuda orta yolu av1klay1p bunun ol9ti-
stinti koydugu gibi, her halin ve htikmtin, her s1faun ve ahlakm da orta yolunu
ac;Iklam1§ ve ol9tistinii koymu§tur.

8- Tirrnizl, Tefsfr, SCtre, 56


9- Buhar~, Telzeccii.d, 20; MUslim, S1ytim, 181 , l 86, 188 ve 193. Comiul-Usul, I 1298.
Ayet: 6 FATiHA SURESi / 1 47

"Te 'vilat-1Necmiyye" de, hidayet ti9 bolilme aynlm1§trr:

Birincisi: Genel, yani tum canhlann kendileri i9in yararh olan §eyi al-
malan ve zararh §eyleri b1rakmalar1 anlam1ndaki hidayet... Nitekitn §U ayetle
buna i§aret ediliyor: "Allah her §eye takdir ettigi §ekli verip sonra da dogru
yolu gosterendir. " (Ta-Ha: 50) "Biz, ona hayn ve §erri, her iki yolu da gos-
termedik mi? " (Beled: 10)

tkincisi: Se9kinler (havas)in hidayeti, yani, mti'minlerin cennete yonel-


tilmesiyle ilgili hidayet. Burm §U ayetle i§aret ediliyor: "...imanlarz sebebiyle
Rableri onlan hidayete erdirir ... " (Yunus: 9)

U<;tincilsti: En se9kin kimselere ait hidayet. Bu ger9ek anlamda insan1


Allah'a yonelten hidayettir. Nitekim §U ayetle buna i§aret edilmi§tir: " .. D e
ki: Dogru yol, ancak Allah'zn yoludur ... " (Bakara: 120); " ...Ben Rabbime gi-
diyorum. 0, beni dogru yola iletir. " (Saffat: 99)
Burada belirtilmek istenen §Udur: "Ben, seni fazhm ve ltitfumla yarat-
tlm. Yard1mlar1mm 9ekiciligi ve hidayet nurumla bana yonelmen sayesinde,
sana dogru yolu gosterdim. Ben seni bir nur ktld1m. Sayende kullarlffidan di-
ledik.lerimi dogru yola ilettim. Kim sana uyar ve senin ho§nutluguna ko§arsa,
onlar1 be§er varhgm1n karanhklanndan kurtanr, ruhan! olan varhk nuruna er-
dirirsin ve onlan dogru yola iletirsin." Nitekim Rabbimiz §6yle buyurmu§tur:
"... Ger(;ekten size Allah'tan bir nur, apa9zk bir kitap gelmi§tir. Allah onunla,
rzzasma tabi olanlan selamet yollarma eri§tirir... " (Maide: 15-16)
"Dogru yol", Kur'an'1n gosterdigi ve tilm peygamberlerin efendisi Hz.
Muhammed'in ya§adig1 en dogru yol ve sapasaglam dindir. Nitekim Rabbi-
miz §6yle buyurmu§tur: "Ve sen elbette yuce bir ahlak uzeresin." (Kalem: 4)
Bu, sonunda insan1 ya cennete gottirtir ki bu, Rabbimizin de buyurdugu gibi,
amel defterleri sagdan verilecek olanlann yoludur: "Allah kullannz selam
yurduna (cennete) ~·agtnr ve diledigini hidayete erdirir." (Yunus: 25), ya da
insan1 Allah'a yoneltir ki bu da, ger9ekten Allah'a yakm olan ve hayuda onde
bulunanlar i9indir. Rabbimiz §6yle buyuruyor : " ... Suphesiz ki sen, dogru bir
yolu gostermektesin. 0 yol , Allah'tn yoludur ... " (~fira: 52,53)

Bu durumda sagc1lar, yani defterleri sag taraflanndan verilenler i9in


hangi imkanlar saglanusa, ayn1s1 hayuda onde bulunanlar i~in de ger~ekle§e­
cektir. <;unkti onlar, sagctlara gore daha onceliklidirler. Bunlar Allah'1n ce-
maline §ahit olacaklar ve O'nun celalini ke§fedecekledir. i§te bu odtil sadece
48 RUH U'L-BEYAN Cuz :l

resullerin efendisi Hz. Muhammed (s.a.v.) ve ona uyanlar ic;indir. Nitekin1


Allah §Ciyle buyurmu§tur: "De ki: i §te bu, benim yolumdur. Ben ve bana
uyanlar basiret uzere Allah'a fagznnz." (Yusuf: 108)

7. «Kendilerine nimet verdigin kimselerin yoluna.>> "in 'am", nimeti


yerine ula§tlrmaktir. Ashnda, insarnn kendisinden haz ve lezzet duydugu bir
durumdur. Burada nimet, insamn haz duydugu "hak din" i9in kullamllll.l§ttr.

ibn Ata, kendilerine nimet verilenlerin birka9 tabakadan olu§tuklann1


§6yle ac;lkhyor:
1
Arif/er: Allah m, kendilerine marifetle ikramda bulundugu kimseler.

Veliler: Allah'1n kendilerine dogruluk, ho§nutluk ve yaldn ile ikramda


bulundugu kimsele.r.

Safvetu'l-Ebrar (se~kin iyiler): Allah'm kendilerine hilm (yumu§akhk)


ve re'fet (merhamet)le ikramda bulundugu kimseler.

Muridler: itaat etmenin hazz1na ve tadrna eren, bununla nimetlenen .


kimseler.

Mil'minler: Allah'1n kendilerine dogruluk nimetiyle ikramda bulundugu


kimseler.

Bir ba§ka yoruma gore kendilerine nimet verilenler; peygamberler,


s1ddlkler, §ehitler ve salihlerdir. Nitekim ytice Allah §6yle buyurmu§tur:
".. .i§te onlar, Allah'in kendilerine nimet verdigi peygamberler, dogrular, -Ie-
hitler ve salih kimselerle beraberdirler... " (Nisa: 69)

Ayette "yol" anlammdaki szrat'rn iki defa tekrar edilmesi, ger~ek srratln
iki olduguna i§arettir:

1- Kuldan Rabbine giden yol.

2- Rabb'den kuluna gelen yol.

Kuldan Rabbine giden yol, korkularla dolu bir yoldur. <;unkil bu yolda
nice kafilelerin yolu kesilmi§ ve nice yolcular yolda kalmt§tlr. ~erefli ve soy-
lu mtinad1 (seslenici), §erefli ve soylu kimselere §6yle seslenir: ''istek geri 9e-
virildi, yol kapand1, yolkesen de bu grubun yolunu kesiyor". " ...And i9erim
ki, ben de onlan saptirmak i<;in senin dogru yolunun ustiine oturacagtm."
(A'raf: 16)
Ayet: 7 FATiHA SURESi/l 49

Rabbden kula giden yol ise her yonliyle glivenli bir yoldur. Kafileler
yolda giderlerken selamettedirler, yurtlar nimetlerle dopdoludur. Yolcular
klavuzlar e§liginde yol ahrlar. " ...Allah'in kendilerine nimet verdigi peygam-
berlerle ... beraberdirler." (Nisa: 69) Yani Allah, ytice yard1m1yla s1rlann1,
hidayet srrlar1yla ruhlarm1, velayet eserleriyle de kalblerini aydmlattl. <;tinkti
nimetler zahiri ve batm1 olmak tizere ikiye aynhrlar:
a- Zahid, yani gorlintir nimetler: Peygamberlerin gonderilrnesi, kitapla-
nn indirilmesi, stinnete uymak, bidatten uzak durmak, emir ve yasaklara bo-
yun egmek, ytiksek dogruluk mak.am1 i.izerinde sebat, kullugun gerekliligi gi-
bi hususlar hep zahiri nimetlerdir.
b- Batmi, yani gizli nimetler: Allah'm, fttratm yani yaratlb§1n hemen ba-
§tnda ruhlara nimetler vererek ikramda bulunmas1drr. Bu Allah'1n nurunun
serpintilerinin bu fitrata isabet etmesiyle kazaruhr. Nitekim Hz. peygamber
(s.a.v.) §Oyle buyunnu§tur: 11 Dogrusu Allah, yaratzklanm bir zulmet ifinde
yaratti. Sonra da nurundan bunlara birazctk serpti. Bu nurun isabet ettigi
kimse, hidayet bulmu§tur. isabet etmedigi kimse de sap1khkta kalmi§tir." ooJ

Allah'a varan yolun kul tarafmdan bulunmas1, bu hadiste ad1 ge<;en nur
serpintilerinin o kimseye isabet etmesi sayesindedir. Bilindigi gibi, bereketli
\
yagmurun ba§1, once tek bir damladu. Sonra bu, rahmet halinde dokillmeye
ba~lar.

«Gazaba ugrayanlar1n ve sapanlarinkine degil.» Ayetin bu bollimil


de yine bir ilgi zamiri olan "ellezfne" den bedeldir. Dolay1s1yla gazaba ugra-
maktan ve sapm1~hktan kurtulanlar, kendilerine nimet verilenlerdir. "Ga-
zab'"1n astl manas1: insanm, intikam duygusu srrasmda, nefsin galeyana gel-
mesidir. Buradaki manas1 ise, nza ve ho§hutlugun kar§1tl veya intikam arzu-
sudur. "Dalal": istcr bilerek olsun ister yanh§hkla olsun, orta yoldan aynl-
n1aktir.
"Gazaba ugrayanlar"dan maksat, isyankar olanlardir. "Sapanlardan"
maksat da, Allah'1 tan1mayan cahillerdir. <;unkti "nimete erenler", ilmi ve
ameli birlikte btinyelerinde toplayanlardlf. Bunlann mukabili olanlar ise akll
veya ilmi gli<;lerinden birini yitirmi§ kin1selerdir. Amel yonlinti kaybedenler,
gazaba ugrayan fas1klard1r. Nitekim Yi.ice Allah §Oyle buyurmu~tur: "...Allah

10- Hadisi Tirmizi, iman, bolUmtinde "hasen" oldugunu belirterek zikretmi§lir. Camiu'l-Usill ,
l 0/119
50 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 1

ona gazap etmi§, onu lanetlemi§tir ... " (Nisa: 93) ilmi elden brrakan da cahil
ve sapiktu. Yilce Allah §Oyle buyurmu§tur: " ... Artzk haktan aynldzktan sonra
sapzkllktan ba~·ka ne kalzr?... " (Yunus: 32) veya "Gazaba ugrayanlar"dan
maksat yahudilerdir. Allah, bunlarla ilgili olarak §0yle buyurmu§tur: " ... Al-
lah 'zn lanetledigi ve gazap ettigi kimseler ... " (Maide: 60). "Sapanlar"dan
maksat da hiristiyanlardu. Rabbimiz onlar hakk1nda §6yle buyurmu§tur:
"...Daha onceden sapmz§lar, bir9oklanm saptzrm t§lardzr..." (Maide: 77) An-
cak burada "Gazaba ugrayanlann" yahudiler, "sapanlarzn" da huistiyanlar
oldugu gibi kesin 9izgiler 9izmek dogru olmaz. <:;tinkil yine Kur'an'da "gaza-
ba ugrama" , bazan hiristiyanlara nisbet edildigi gibi, "Saptl<l1gm" ifadesinin
de yahudilere nisbet edildigi olmu§tur. Ancak bu iki ifade birlikte zikredildi-
ginde uygun olaru "gazab" ile yahudilerin kastedilmi§ olmas1du. Yahudiler,
ktiftirlerinde olduk<;a inat91d1rlar. <:;unkii hep haddi a§ITII§lar, peygamberlerini
oldiirmii§lerdir, "Dogrusu Allah fakirdir, biz ise zenginiz ... " (Al-i imran:
181) tiiriinden ifadeler kullannn§lardu.

"Kendilerine nimet verilen kimselerin yahudi ve hlfistiyanlar di§mda


kalan kimseler oldugu biliniyor. 0 halde nimet verilenlerden sonra bunlar1n
anlat1lmas1n1n yaran ne olabilir?"denilirse. Derim k.i: "Kendilerine nimet ve-
rilenler ..." ayetinde, Allah'1n rahmetine olan umudun en list seviyesiyle nite-
ledikten sonra, bu iki gurubun haline nisbetle, onlann imanlanrun, Allah'm
azabmdan tam bir korku ile vasfedilmesidir.

N ecm tefsirinde §Oyle deniliyor: "'Gazaba ugrayanlann ve sapanla-


nnkine degil' soziinden maksat, hadiste anlatilan nurdan pay ahnayanlardrr.
i§te o nurdan pay almamalan sebebiyle nefis 9oltinde kaybolmu§lar, taklit
ve tabiat karanhk.lannda yollarrm §a§lfffil§lardrr. Allah bunlara gazapta bulun-
du , onlan rahmetinden uzak ktlarak lanetledi. "

"Amin": Bu kelime isim fiildir ve "kabul et" anlam1ndadir. Yani: "Ey


Allah'1m! Bizim du~lanm1z1 kabul buyur demektir. Bu kelime, ittifakla
11

Kur'an'dan degildir. c;unkti "imam" olan asil mushafa yaz1lmam1§ oldugu gi-
bi, sahabe ya da tabiinden olan herhangi bir kimseden de bu kelimenin
Kur'an'dan olduguna ili§kin bir_nakil yoktur. Ancak Fatiha okunduktan sonra
bundan ayn olarak "Amin" demek siinnetir. c;unkti Rasulullah (s.a.v.) §tiyle
buyurmu§tur: "imam 'veleddallfn' deyince 'amin' deyin. <;unkii melekler de
· bunu soyler. Kimin 'amfn' ifadesi meleklerin 'amfn' ifadesiyle denk gelirse,
Ayet: 7 FATiHA SfJRESi/ 1

onun ger;mi§ giinahlan bagl§lamr." <11>

Cumhur'a gore Fatiha suresinin ayet say1s1 yedidir. Kelimelerinin say1-


s1, Teysir adli kaynakta belirtildigine gore 25 'tir. Harflerinin say1s1 da
123'tilr.

Allah'm yard1m1yla Fatiha suresinin tefsiri sona erdi.

I I - Hadisi Buhar'i tarhric etmi§, Muslim de ~u ifadeyle rivayel ermi§tir: "imam, 'amfn' deyince,
siz de 'amfn' deyin." Ebfi Dav Gd ve Tirmizi de ~u laf1zla rivayet etmi ~ler: "imam, 'gayri'I
ma.~d(ihi aleyhim 1•e leddal/111' deyince sizde 'dmin' deyin. "
Bu sure Harun ONAL tarafindan tercume edilmi§tir.
1. Eli/, Lam, Mim.
2. Bu kitap, kendisinde hifbir §iiphe yoktur, takva sahipleri
ifin bir hidiiyettir.
3. Onla.r gayba iman ederler, namazi kilarlar ve kendilerine
verdigimiz riziktan Alla.h yolunda harcarlar.
56 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

4. Onlar, sana indirilene ve senden once indirilene inanir-


lar. Onlar, ahirete de kesinlikle inanirlar.
5. i§te onlar, Rablerinden bir hidayet uzeredirler ve kurtu-
lu§a erenler de onlardir.

Kur'an'1n en uzun ve en lasa sureleriyle, en uzun ve en kisa ayetlerinin


hangileri oldugu konusunda miifessirlerin soylediklerini §Oyle ozetleyebiliriz:
Kur'an'da en uzun sure Bakara, en kisa sure de Kevser silresidir. En
uzun ayet "deyn" ayeti diye adland1nlan ve borc;Iarla ilgili hiikiimlerden soz
eden Bakara sOresinin 282. ayetidir. Kur'an'daki en lasa ayet ise, "ve'd-
Duha", "ve'l-Fecr" ayetleridir. Kur'an'da yer alan en uzun kelime de, Hier
sfiresinin 22.ayetinde ge9en "Feeskaynakiimuhii" kelimesidir.
Fatiha suresinden sonra gelen Bakara sfiresinin. en uzun sure olmas1n-
daki hikmet §Oyle a~IklanmI§tlr: Bu sfuede htiktimler aynntlh olarak av1klan-
ffil§, 9okca darb-1 meseller verilmi§, hticcet ve deliller genellikle bu siirenin
kapsammda yer alm1§tlr. Ve hi9bir sfue bu sfirenin i9erdigi konular1 i9erme-
mektedir. Bundan dolay1 da sureye "Kur'an'm 9ad1n", anlam1nda "Fustatu'l-
Kur'an" denilmi§tir.
Ebfi Bekir ibn Arabi, 0 > hocalarmdan birisinin §Oyle dedigini anlatiyor:
"Bakara sfiresinde bin emir, bin nehiy (yasak), bin hiikiim ve bin haber bulun-
maktadrr. Bu sure ivinde yer alan htiktimlerin ~oklugu dolay1s1yla Abdullah
b. Omer, sekiz y1hn1 bu sfirenin ogrenimiyle ge9irmi§tir. ''
1. «Elif, Lam, Mim!» Fatiha sfiresine muhkem ve avik harflerle ba§la-
nlld1g1 halde, Bakara sfiresine "Elif, Lam, Mfm" diye ba§lan1lmasmdaki hik-
metle ilgili olarak soz konusu olan bir soruya, Suytiti §6yle cevap vermi§tir:
Bilindigi gibi Fatiha stiresi, herkes taraf1ndan bilinen aytk ve muhkem harf-
lerle ba§hyor. Bunun anla§dmas1nda herhangi bir zorluk ve kapahlik yoktur.
Bakara siiresi ise bunun kar§Itl olan milte§abih harflerle ba§latnl§tlr. Mi.i§a-
bihler ayn1 zamanda, yorumdan uzaktirlar. Akd sahipleriyle hikmet sahibi
kimselerin mertebeleri bununla anla§thr. Bunun kar§1s111da aciz kald1klann1
itiraf ederler. Bundan ibret ahp ayetlerini dli§i.iniirler.

1- Kadi Ebu Bekir ibn Arabi, Ahkamu'l-Kur'an adh eserin sahibi olan ve bier! 545 (M. 1148)
v11tnda vefat eden bir zattir. Bunu Muhyiddin ibn Arabi ile kan~tumamahdrr.
Ayet: 1 BAKARA SURESi/2 57

ilim sahipleri, surelerin ba§mdaki harfler ve bunlarla nelerin ama~land1-


g1 hakkmda bir9ok gorti§ bildirmi§lerdir:

1- Bunlar bize kapah olan ve s1rlar1 da gizli tutulan ilimlerdendir. Y ani


Allah'1n, ilmini ve manas1n1 kendisine ayird1g1 mlite§abihlerdir. Bunlar
Kur'an'1n gizlilikleridir. Biz bunlarm zahirine iman eder ve onlar1 bilmeyi
Allah'a havale ederiz. Mlite§abihlerin Kur'an'da zikredilmesinin sebebi, onla-
ra iman etmeyi saglamaktrr.

2- Bunlar, birtak1m anlamlar ifade ederler:


a) "Elif', Allah demektir. "Lam", Latif ve "Mfrn" de Mecid demektir.
Yani mana: "Ben, Latif ve Mecid olan Allah'1m" demek oluyor. Nitekim a§a-
g1daki mtite§abihler de §6yle yorumlanm1§tu: "Eli/, Lam, Ra": "Ben, Al-
lah'1m gortirlim. "Kaf, Ha, Ya, Ayin, Sad": "Ben, kerim olan, hidayete erdi-
ren, her §eye yerli yerince htikn1eden, her §Cyi bilen, sadtk olan Allah'1m."
Nitekim, Kur'an'daki "kaf' harfinin, O'nun kadir ve kfillir olduguna i§aret etti-
gi §el<linde yorumlar bulundugu gibi, "nun" da O'nun Nfir ve Nasir (yad1mc1)
olduguna i§aret say1lm1§trr. Ttim bu harflere "Mukattaa harfleri" denir. Bun-
lar1n her biri ytice Allah' in bir isminden ahnmadrr. Zaten Arap geleneginde
harflerin baz1s1 ile yetirunek bir ah§kanhktir. Nitekim §airin §U soztinde bu
gortilmektedir:

"Kuitu le ha kifi fe klilet ka" 0 kad1na "dur" dedim, o da "ka" (durdum),


dedi. Buradaki "ka" durdum anlam1na gelen "vekaftti" kelimesinin k1saltilm1-
§Idrr.

b) Baz1 surelerin ba§ taraflarmda ge9en bu ttir harfler, Kur'an'm normal


alfabe harflerinden olu§tugunu gostermek is:indir. Ancak bu harflerin baz1lan
boyle mukattaa olarak geldigi halde, kimisi de kelime ve ctimlelerden olu§a-
rak gelmi§tir. Boylece Kur'an'la kendilerine meydan okunanlara bir uyanda
bulunulmu§tur. Bununla insanlara §U mesaj veriliyor: Ey insanlar, sizin sozle-
riniz nasil harflerden olu§uyorsa, bu Kur'an da ayn1 harflerle dtizenlenmi§tir.
Eger bu, insan gticiintin tisttinde bir gti~ olarak kuvvetlerin ve kudretlerin ya-
rattc1s1 Allah taraf1ndan indirilen bir kitap olmasayd1, kesinlikle bunun bir
benzerini getirebilirlerdi.

i§te bu gorti§ tahkik erbab1nm kabul ettigidir. C2)

2- Bu, cumhurun da gorti§tidtir. Zem.,i.. ~p,., ibn Kesir ve ~eyhu'l-islam ibn Teymiye de bunu
tercih etmi§lerdir.
58 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

"Elif: Lam, Mfm. Bu kitap." ~eyh Muhyidd!n Arabi bu ayetin tefsiriyle


ilgili olarak §Unlan soyliiyor: "Allahi.i Teala'mn sure ba§lannda insanlarca an-
lam1 bilenemeyen bu harfleri indirmesinin sebebi, Kur'an'm indirildigi srralar-
da, insanlar1n onu anlamamalar1 ivin Araplann giiriiltii yapmalar1yd1Y>i§te
Allah hikmeti geregi olarak bu harfleri indirdi ve boylece Allah'1n indirdikle-
rini duyduklarmda, hemen buna yonelmelerini sagladi. <;iinkii bunun da, tipk1
kendi sozleri gibi, birtak1m harflerden olu§tugunu gorecekler ve hi~bir gtiriil-
tti 91karmaks1zm susarak Kur'an'a yoneleceklerdir. Dogrusu insan, genel ola-
rak yabanc1 ve ah§tlc olmad1g1 §eylere kar§1 bir merak duyar. Hemen ona yo-
nelir ve kulak verir. Zaten boy le olunca da, istenilen amaca varllmI§ olunur.
<;iinkti bu harflerden sonra inen diger hiiktimleri dinlerler ve oldukc;a da arzu-
lu olurlar. Boylece Allah'm mukattaa harfleriyle indirdigi ayetlerle bunlara
yakm olan kelimeler aras1ndaki hikn1et ve miinasebeti ararlar. Fakat bunlarm
manalar1n1 istendigi §ekilde anlayamazlar. inat91lar ve kafirler Allah taraf1n-
dan btiytik bir imtihanla kar§I kar§tya kalrrlar. <;unkii Kur'an kar§1s1nda hep
gtiriiltti ~lkanp durmalar1ndan ve inatlanndan dolay1 onlar i9in biiyiik bir §er
vard1r. Diger taraftan bu, mii'minler i~in bir rahmet ve Allah'tan bir hikmet-
tir.
II

Degerli §eyhim Laihat adh kitab1n1n dipnotunda §Unlar1 yaz1yor: "Bu


gibi miite§abih ayetler yiiztinden ilimle ilgileri bulunmayan kimselerin ayak-
lan siir~mii§tiir ~ ilimde ytiksek derece sahibi kimselerin ak1llar1 da buna §a§I-
np kalmt§tlr. Kimisi Allah'a kar§1 olan edepleri sebebiyle ileri gitmeyip:
"Ona inandik. Hepsi Rabbimiz katzndandir" (Al-i imran: 7) dediler. Kimisi
de degi§ik yorumlar getirmelerine ragmen, maksad1 ifadeden uzak kaldilar.
Pak.at bu te'viller §eriat a91smdan giizel goriildtikleri gibi, din ve akll yontin-
den de kabul gordiiler. "(Bu inceligi ise) ancak selim akzl sahipleri durunilp
anlar." (Al-i imran: 7) Ancak btitiin bunlar, Allah' in hatirlatmas1 ve ilharmy-
la kazanllrr. "·

Abdurrahman Bistam1 de: "Dogrusu baz1 peygamberler, harflere ait srr-


lar1 Rabbani vahiy ve Samedan1 ilka (ilham) yoluyla, baz1 veliler nurlu ke§if-
ler ve ruhan'i feyizler sayesinde, baz1 ilim sahipleri de sahih nakil ve iistiin bir
ak1lla ogrenebildiler. Bunlarm hepsi de kendi arkada§lar1na bunlara ait baz1
srrlar1 ya ke§if ve §iihud yoluyla veya baz1 tan1mlarla haber vermi§lerdir. Fa-
kat bu konuda dogru olan; Allah'1n, harflerin Sirlarma ili§kin bilgileri bu iim-

3- Burada §U ayete i§aret ediliyor: "(inkli.r eden/er) Bu Kur'an't dinlemeyin guru/tu yapm.
Umulur ki, galip gelirsiniz dediler." (Fussilet: 26)
Ayet: 2 BAKARA SORESi/2 59

metin bir9oguna sakh tutmu§ oldugudur. <:;unkti bunda baz1 ilahi hikn1etler,
Rabbani maslahat ve faydalar vardir. Rabbimiz btiyiik zatlara, bunlarm tilmil-
nti degil, sadece baz1 Slflann1 ogrenebiln1e imkanm1 vermi§tir. Bu ogrenilen-
ler de baz1 ozel terkiplerden ibarettir. Bunlar ulvi alemlerle en sufli ale.mleri
ve ba§kaca §eyleri etkileri altma alma imkfu11n1 veren, ya da onlara etki ede-
bilme gtictinii saglayan §eyler olabiliyor" diyor.

Diger taraftan miite§abih de, tiHivet yontinden tipla muhkem gibidir. ibn
Mes'ud'un anlatt1g1na gore Rasulullah (s.a.v.) §6yle buyurmu§tur: "Kim, Al-
lah'm kitabindan bir tek ha1f okursa, ona bir hasene (sevap) vardir. Her bir
hasene de on misli olarak degerlendirilir. Ben "Elif, Lam, Mfm" bir tek ha1f-
tir demiyorum. Aksine "Elif' bir harftir, "Lam" bir harftir ve "Mfm" de ayn
bir harftir. "(4> Dolay1s1yla "Elif, Lam, Mim" de otuz hasene vardir.

2. «Bu kitap... » Bundan maksad, onceki kitaplarda indirilecegi vadolu-


nan kamil kitaptu. Kitap yakirnm1zda oldugu halde, uzaga i§aret ic_;in kullan1-
lan "zalike" edatI ile i§aret edilmesi, diger kitaplarda gelecegi vadedilmi§ ol-
mas1 hasebiyle uzak htikmtinde olu§undandrr.

«Kendisinde hi~bir §iiphe yoktur» §eklinde ifade edilen "La raybe


fih" ibaresinde "raybe" kelimesi "la" edatin1n ismi, "fihi" de bunun haberidir.
Ashnda bu, ki§ide bir ku§kU meydana geldiginde soylenen bir ifadedir.
Mesela Arap kendisinde bir §tiphe meydana geldigi zaman, "rabeni e§-§ey'u"
(bu §ey beni §lipheye dti§lirdti) der. Buda insan nefsinde rahats1zhk doguran
§eydir.
A.yette "§ekk" in "rayb", yani ku§ku diye adlandrr1lmas1, insana huzur-
suzluk vermesi ve bir konuda tam gtiven duymasm1 engellemesidir. Nitekim
hadiste de §6yle buyurulmu§tur: "Sana §iipheli gelen §eyi birak, §iiphe getir-
meyeni al." (Ahmet b. Hanbel, Tirmizi)

A.yette zarf Olan "f'Ih", "rayb" (ku§kU, §tiphe) kelimesinin Online konul-
maml§tlf. Bu "hakkmda §tiphe duyulan ba§ka bir kitap llli var?" gibi bir kay-
g1ya kap1hnmamas1 i9indir. Eger kafirlerin bu kitap hakk1nda §lipheye kap1l-
dtldar1 ve Allah'1n kitab1n1 kabul etmedikleri, k1ble ehlinden olan bid'at9ilarm
da mtite§abihlerin anlam1 hakkinda §tipheye dii§ttikleri ileri stirtilerek: "O hal-
de bunda hie_; §tiphe edilmemi§tir gibi bir ifadenin anlam1 ne kadar ger9ek9i
olabilir?" diye sorulursa cevabnruz §Udur:

4- Bkz, Tirrnizl, Sevahu'l-Kur'an, 2912. Bu, sahih bir hadishr.


60 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

Burada, olmad1g1 belirtilen §iiphe, Kur'an'la ilgilidir. Yoksa, insanlann


bundan §tiphe etmedikleri gibi bir ku§kunun reddi soz konusu degildir. Bu ,
kendisine hic;bir zaman §i.iphe olmayan bir kitaptu; haktu ve dogrudur. Bu,
bilinen ve kavranilan bir kitaptu, insanlar bundan ku~kuya kap1lsalar da, ka-
pilmasalar da, boyledir. Diger taraftan bu, "§iiphe etmeyin" §eklinde haber
anlam1nda bir emir de olabilir. Nitekim §U ayette bunun ornegini goriiyoruz:
"Hae esnastnda kadzna .yakla§mak, gunah say1lan davram§lara yonelmek,
kavga etmek yoktur" (Bakara: 197). i§te bu ayet isim ve haber olarak yorum-
lan1nca yukandaki anlam kar§1m1za 91kar. Fakat emir anlam1nda bir haber
olarak degerlendirilince anlam §Oyle olur: "Hae esnasmda kadma yakla§ma-
ym. Gunah saytlan davranz~larda bulunmayzn ve kavga etmeyin".
«Takva sahipleri i~in» gerek §imdi ve gerekse ileride takva ile nitele-
nenler ic;in «bir hidaycttir», bir yol gosterici ve bir ac;1klamadu. Hidayetin
takva sahiplerine ozgii kihnmas1, bu kimselerin Kur'an nurundan bir §eyler
kapabilmelerinden, bundan yararlanmalanndandu. Gerc;i bu ifade, mii'min
veya kafir, Kur'an'a bakan herkesi kapsar. Nitekim bu anlamda Allah, §Oyle
buyuruyor: "insanlara dogru yolu gosteren"(Bakara: 185), yani herkes iyin.

Teysfr adh eserde ~oyle denilmektedir: "Nitekim hep ayn1 §eyden ya-
rarlananlar ic;in, "bu, yaln1z sana aittir, sadece sen bundan yararlanacaksm "
denir, buna ragmen bir ba§kasm1n da bundan yararlanamayacag1 manas1 91.k-
maz. Dolay1s1yla baz1 kimselerin hidayete ermemeleri, bu kitab1 hidayet kay-
nag1 olmaktan 91karamaz. Mesela koriin giine§ten yaranlanrnamas1, ya da onu
gormemesi dolay1s1yla giine§in varhgllli inkara kalkl§mas1 ile gtine§ reddedil-
mez. Agzm1n tad1n1 bilmeyenin bunu kabul etmemesi, bahn bal oldugu ger-
9egini degi§tirmez. Koku alma duyusu herhangi bir sebeple bozulmu§ olan
kimsenin misk kokusunu duymamas1, onun iyi olmad1g1ndan degil, burnunun
kokuyu almamas1ndandu. Ontinden berrak ve tath bir akarsuyun ak1p gitme-
sine ragmen, susuzluktan olmek tizere olan kimseye yazlklar olsun! Doluna-
y1n her taraf1 gtindtiz gibi aydmlatt1g1 bir gecede, hala karanhklar i<;inde ka-
lan ve aydm1Ig1 goremeyen kimsenin, suc;u kendisinde degil dolunayda gor-
mesi ne kottidtir! Kur'an-1 Ker1m, emredici ve yasaklay1c1 htiktimleriyle orta-
da dururken, hala isyana kalki§an ve fas1khgma devam eden kimseye her ba-
k1mdan yaztklar olsun! Bunun i9in Rabbimiz §oyle buyuruyor: "Muhakkak o
( Kur'an), kafirler irin bir 1'i,zuntudur." (Hakka: 50)
Miittaki: Korunma anlamma gelen "Vikaye" kelimesinden ttiren1i§ ism-i
faildir~ Bu, hi9bir ku§kuya meydan birakmaks1zm kesin bir §elcilde korunan
Ayet: 2 BAKARA SURESi/2 61

demektir. Ashnda "ittika", iki §ey arasmdaki engele verilen isimdir. Mesela:
Adam elindeki kalkamyla korundu, onu kendisine siper etti, denilir. Bu, ki§i-
nin kendisiyle hedef ald1g1 §ey arasmda, korunmak i~in bir siper yaptig1 anla-
mlfla gelir. Bir hadiste §Oyle buyuruluyor: "Sava~ tam olarak kizi~tlgmda biz
Rasulullah'la korunurduk. "<5> Burada anlattlan §Udur: Sava§m klz1§t1g1 bir s1-
rada, her konuda Allah'lfl peygamberi sayesinde korunacag1m1za inan1yor-
duk. Dolay1s1yla takva sahibi de, Allah'm emirlerine yap1§man1n ve yasakla-
nndan ka~mmanm kendisi ile azab aras1nda bir engel oldugunu kabul ediyor.
<;tinkti bu sayede kendisiyle Allah'm azab1 aras1nda bir engel olu§turuyor.

Takva, §eriat orftinde, ki§inin dtinyadayken, kendisine ahirette zarar ve-


rebilecek §eylerden olabildigince uzak durmas1du. Bunun da ti9 mertebesi
vardrr:

a- Ki.ifi.irden ka~1nmak ve uzak durmak sfiretiyle, ebed! azaptan sak1n1p


11
korunmak. i§te §U ayet bu ger9egi dile getiriyor: Onlan takvayz gerekti-
•••

ren sozden ayzrmadi." (Fetih: 26)

b- Gtinah say1lan her §eyden uzak durmak. i§te bu, §eriatte "Takva" ola-
rak degerlendiriliyor. Allah §Oyle buyuruyor: "Eger o memleketlerin halkt
iman edip Allah'tan korksalardi. .." (A'raf: 96)

c- i9ini, kendisini Hak'tan ve Allah'1n emirlerinden ahkoyacak §eylerden


uzakla§trr1p tiimi.iyle Allah'a ve Hakka yoneltmesidir. i§te §U ayette emredilen
ger9ek takva da budur: "Ey iman eden/er! Allah'tan hakklyla korkun ." (Al-i
imran: 102)
Takvarnn en list mertebesi peygamberlerin elde ettikleri makam ve de-
recelerdir. <;i.inkti peygamberler kendilerinde hem nilbiivvet (peygamberlik)
ve hem de velayet liderligini toplann§ olan kimselerdir. Peygamberler insan-
hk alemiyle ugra§Ip dururlarken, bu, kendilerini ruhlar alemine yticelmekten
abkoymam1§trr. Onlar halkm i§leriyle ilgilenirken, bu, kendilerini Hakkm i§-
lerine dalmaktan geri brrakmam1§br. <;unkii ytice ruhlan buna kabiliyetlidir
ve kutsal gii9 taraf1ndan desteklenmektedir. Bu Kur'an'm hidayeti de, ad1 ge-
9en her ti~ derecedeki insanlar1n ttimiinti kapsar. Siradan insanlarm hidayeti
i sHim'la, se9kinlerin hidayeti iman ve ihsanla, daha se9kin kesimin hidayeti,
ortadaki perdelerin (engellerin) a<rilmas1 ve her §eyin oldugu gibi gortilmesiy-

5- Bu hadis, Buharl ilc M Uslim'in Sahih'lerinde yer verdikleri hadisin bir bo!UmUdUr.
62 RUHU'L-BEYAN Ci.iz: I
......
ledir. i§te bu sonuncusu Adnanogullanmn seyyi4i Peygamberimiz i~in ger-
c;ekle§mi§ti.

3. «Onlar», yani takva sahipleri, «gayba iman ederler.» Eger takva,


ki§inin gereksiz §eyleri terketmesi §eklinde ac;.tklanirsa, bu ciimle "miittekller"
kelimesi ic;in kay1tlay1c1 s1fat olur ve buna kotti ozellikleri brrakip, iyi ozellik-
lerle bezenme teretttip eder. Arna eger, taatl i§leyip gtinahtan ka9mmak §ek-
linde anla§1brsa o zaman da ac;1klay1c1 sifat denir. <;unkti bu, Iman, namaz ve
sadaka gibi amellerin ash, iyiliklerin de tlimtine §amildir. <;tinkti bunlar nefsi
amellerin ve bedeni ibadetlerin anas1dIT. Allah §Oyle buyuruyor: "Muhakkak
ki namaz, hayas1zhktan ve kotuliiklerden allkoyar." (Ankebfit: 45)

iman, kalb ile onaylamak ve dogru.lamaktir. Tasdik olunan §ey, tasdik


eden kimseyi gtiven ve emniyete kavu§turur. Bir ba§ka ifadeyle in1an, ki§iyi
azaba gotiiren §eylere yonelmekten ve onlar1 i ~lemekten kurtararak giivence-
ye kavu§turur. Allah'1n guzel adlar1ndan biri de "Mti'min'' dir. <;unku Allah,
fazh ve keremi sayesinde kullarm1 azabmdan emin kllar.
el-Keva§f'de §Oyle deniliyor: "iman, §eriat dilinde kalb ile inanmak, dil
ile soylemek ve azalanyla da geregini yapmaktrr. islam ise, boyun egmek ve
teslimiyettir. Dolay1s1yla her iman, ! stam'dir, fakat her i siam, iman degildir."

"Gayb", kaybolan §ey anlam1nda bir masdard1r. Bu, ak1l ve duyulardan


tamamen gizli olan, ak1l ve duyularla ispatlanamayan §eydir. Gayb iki k1s1m-
drr:
a- Hakkmda hi9bir delil bulunmayan gayb. ~u ayette ifade olunan gayb
bu ttirdendir: "Gaybzn anahtarlan Allah'm katmdadzr. On/an ancak 0 bilir."
(En'am: 59)
b- Hakk1nda delil bulunan gayb: Yarat1c1 ve sifatlan, loyamet giinii, ol-
diikten sonra dirilme, toplanma, hesap ve ceza gorme durumlar1 gibi. i§te bu-
rada anlat1hnak ist~nen de budur.
«Namaz1 k1Jarlar ...>> Namaz kelimesinin Arap9as1 olan "salat", "Ve
onlar iqin dua et" (Tevbe: 103) ayetinde gec;tigi iizere bazan "dua"' Allah II

ve melekleri, peygamberi yiiceltirler" (Ahzab: 56) ayetinde ge9tigi gibi ba-


zan "ovgii" anlamma gelir. Bundan ba§ka kelime, "namazda sesini fazla yuk-
seltme'' (isra: 110) ayetinde oldugu gibi "kiraat" (okuma), "j§te Rablerinin
rahmeti onlarm uzerinedir" (Bakara: 157) ayetinde oldugu gibi "rahmet" an-
lamlanna da gelir.
Ayet: 3 BAKARA SURESi/2 63

~eriat dilinde ise salat: Belirli fiil , hareket ve dualanyla k1hnmas1 farz
olan namazdir. <;iinkti bu ibadetin k1yam1nda kiraat, kuudunda sena ve dua,
namaz1 kilan kimseye rahmet vardir. Bu ayette sozu edilen namaz, be§ vakit
namazd1r. Namaz1n ikamcsi demek, buna devan1 edip terketmemektir. Bir
ba§ka ifadeyle hi9 bikmaks1zm namaza her zaman hazrrhkh olmak demektir.

Namazm edas1, "ikamet" olarak gec;iyor. <;link.ti namazda la.yam vardrr.


Nitekim, is;inde kunut, rlikfi ve silcfid bulundugu ivin bu adlarla da amlm1~t1r.
Ya da tadil-i erkana riayetten dolay1, bu isimle anilmi§trr. Tadil-i erkan deni-
lince, namazm farzlarm1, si.innetlerini ve edeplerini eksiksiz olarak yerine ge-
tirmek anla§Ilrr. Ki§i namaz1n1n di§ yontine gereken itinay1 gosterecegi gibi,
narnazm iv yoniinti ilgilendiren hu§ua ve kalbiyle tamamen Allah'a yonelme-
sini de bilmelidir. i §te boyle yapan ovgtiye laylk olur. Yoksa namaz ktlarken
namazlanndan habersiz olanlann durumuna dil§iilmemelidir. Bu hususta
ibrahim en-Nehai §Oyle diyor: "Bir adamm namaz k1larken rtiku ve secdeleri
hafif tuttugunu gorilrsen, aile fertlerine ac1. Y ani o kimsenin ges;im s1k1ntis1
ivinde oldugunu dil§tiniln ve kendisine ac1y1n. ''

Teysfr adh tefsirde §Unlar yaz1hdu: "Ayette "ikame-i Salat" denmesi,


namaz ic;erisinde Allah'm namaz lalanlara birc;ok §eyleri emretmesindendir.

"Namaz1 kthn" (Bakara: 43) emriyle kiyam1, "Namazlanna devam


eden/er" (Mearic: 23) ayetiyle devanu ve muhafazay1, "§uphesiz ki namaz,
mii'minler iizerine belli vakitlerde farz kzltnmi§tir" (Nisa: 103) ayetiyle belir-
li vakitlerde k1hnmasm1 , "ruku edenlerle beraber ruku edin" (Bakara: 43)
ayetiyle cemaatle edasm1, "Oyle mu'minler ki, onlar namazlannda hu§u i~in­
dedirler" (MUminfin: 2) ayetiyle de hu§G emrediliyor. i §te tiim bu emirlerden
sonra insanlar birka~ tabakaya aynhrlar:

a- Namaz1 kabul etmeyenler. Bunlann da ba~1nda lanetli Ebu Cehil ge-


lir. Allah, onun hakk1nda §byle buyurmu§tur: "inkarci insan ne iman etti ne
de namaz kzldt." (K1yame: 31)

b- Namaz1 kabul eden, fakat geregini yapmayanlar. Bunlar da kitap ehli-


dir. Allah §Oyle buyuruyor: "Nihayet onlarm pe§inden oyle bir nesil geldi ki,
bunlar namazz terkettiler." (Meryem: 59)

c- Bir kism1n1 yerine getirirken, bir k1smm1 da tembellik yilztinden ter-


kedenler. Bunlar mtinaf1klard1r. Allah kendileri hakkmda §Oyle buyurmu§tur:
"Suphesiz munaf1klar Allah'a oyun etmeye kalki§1yorlar. Halbuki Allah onla-
64 ROHU'L-BEYAN cuz: l

rm oyunlanni ba§larma ~·evirmektedir. Onlar namaza kalktiklan zaman U§e-


nerek kalkarlar." (Nisa: 142) Denilmi§tir ki, onlann varacaklan yer
"veyl"dir. Veyl, cehennemde bir vadidir ki dtinyadaki daglar, i9erisine konu-
lacak olsa hareretinden dolay1 eriyip akard1.

d- Hem kabul eden, hem de geregini yerine getirenler, §artlanna uyarak


vakitleri ic;erisinde kilanlardir. Bunlar1n ba§1nda Hz. Muhammed Mustafa
(s.a.v.) gelir. Allah kendisi ic;in §0yle buyuruyor: "(Rasu!Um!) Senin , gecenin
u~te ikisine yakzn kzsmzm, .. (ibadetle) gefirdigini ... Rabbin kesinlikle bili-
yor." (Mtizzemmil: 20) Ashab1 da oyleydi. Nitekim onlar hakkmda da §oyle
buyuruluyor: "Gerfekten mu'minler kurtulU§a ermi§tir. Onlar ki, namazla-
nnda hu§U i findedirler.'' (MilminGn: 1-2) Bunlarm varacaklar1 yer ise: "i§te
Firdevs cennetine varis olacak olanlar onlardir" (Mti'minun: 10-11) ayetiyle
a~1k.land1g1 lizere, Firdevs cennetidir. Buras1 cennetin en ytiksek ve en degerli
yeridir."

Cemaatle nan1az k1lmak farz -1 kifayedir ve birc;ok fazileti vardir.


Alimlerin ~ogunluguna gore bu, farz degildir. Bir kimse tek ba~ma namazm1
kilsa, cemaat faziletini kac;rrmakla birlikte caizdir. Hanefilere gore de cemaat
farz degildir. Ancak mtisltimm1a dti~en gorev, cemaata devam1 al1§kanhk hali-
ne getirmek ve buna devam etmektir. Kur'an-1 Kerim'de §6yle buyuruluyor:
"Ey kavmimiz! Allah'in davetfisine uyun." (Ahk.M: 31) Bu ayette "davetci"
0
diye gec;en "daf'' kelimesi bazllar1nca miiezzinler" §eldinde yorumlanm1§tlr.
<;tinkti miiezzinler be§ vakit namazda insanlan cemaate c;ag1nrlar. Hz. Pey-
gamber (s.a.v.) §6yle buyuruyor: "Yemin olsun, ifimden oyle gefti ki; insan-
lara namaz kild1rmas1 if in birisine emredeyim ve kendim de cemaatten geri
kalanlan gozetleyeyim, onlar evlerinin iflerindeyken uzerlerine evlerini ya-
kayzm" <6l Bu hadise bakild1g1nda cemaatten geri kahp da namaza gelmeyen
kimselerin evlerinin yakilabilecegi manasmda bir cevaz goriilliyor. <;unkli
RasGlullah'1n masiyet olabilecek bir §eye kalk1§mas1 caiz degildir.

6- Bkz. Mlislim, Cemaatle Nama z, 651-652.


Cemaat namazm1 terkedenler hakkmdaki vaid ve tehdidlere dair istisnasiz bi.iti.in hadis kitab-
lannda muhtelif laf1zlarla rivayet ed ilmi~ pek 9ok hadisler vard1r. Bu hadislerin topundan fa-
kihlerin cemaat hakkmda 91kard1klan htiktim ozet olarak ti9tlir:
a- Cemaat farzu aynd!f,
b- Ccmaat farzu kifayedir.
c- Cemaat mtiekked siinnettir.
Cemaatrn fa rzu ayn olduguna Ahmed i bn Hanbel ile Davud zahiri ka il olmu§lard1r. Bir ta-
Ayet: 3 BAKARA SURESi/2 65

Mukatil'in soyledigine gore Hz. Peygamber (s.a.v.), Mek.ke'deyken, sa-


bah ve ak§am olmak iizere iki§er rekat namaz kllardi. Ancak Mirac'a gotiiri.il-
diigti gece, be§ vakit namazla emrolundu. Namazm farz olu§U da Mirac gece-
sinde olmu§tur. <;tinki.i Mirac,. en faziletli vakitlerdendir. Hallerin en §ereflisi,
miinacatlar1n da en degerlisidir. imandan sonra namaz, taatlerin en iisti.iniidiir,
kullukta bulunman1n da en gi.izel vaziyetidir. Dolay1s1yla en faziletli ibadet-
ler, en faziletli vakitlerde farz klhnm1§tir. Bu, kulun Rabbine eri§mesi ve O'na
yakm olmas1 halidir.

Te'vflat-z Necmiyye'de §U bilgiler yer aliyor: "Namazm ba§tnda ikamet


yer alir, sonra bunu devam izler. Namazm ikamesi denilince, vakitleri i9eri-
sinde kilmmasma devam1, riikfi ve secdelerinin, goriiniir ve gortinmez fiil ve
htikiimlerinin yerli yerince yap11rnas1 anla§tlrr. Namazm devam1 ise, ki§inin
kendisini stirekli olarak Rabbinden gelebilecek ilahi ltituf ve ikramlara hazrr
bulundurmas1drr. <;unkii bu husus, Hz. Peygamber'in §U hadisiyle anlattlmt§-
tir: "Dogrusu Allah'in, sizin gefirdiginiz donemler iferisinde guzel ikramlan
vardzr. Dikkat edin, o guzel ikramlara kar§l haztrliklz olun." C7>

«Ve kendilerine verdigimiz r1z1ktan Allah yolunda harcarlar .» Soz-


ltikte "n z1k", vergi, bah§i§, ihsan ve ltituf demektir. Orfte ise, canhlann ken-
disinden yararland1klan §ey anlam1nda kullan1hr. Bu, Ehl-i Siinnet'e gore
helal ve haram olan tiim §eyleri kapsar. Hepsine nztk denir. Ancak burada

k1mlan da farzu ayn addetmekle beraber sthhatm ~art1 addetmezler. Bunlara gore munferiden
namaz k1lmakla rnusalliye gtinah teretti.ib ederse de narnaz1 sahihdir. ibnu Huzeyme, ibnu
Munzir, Ara, Evza!, Ebfi Sevr de bu re'ydedirler. Ahmed ibn Hanbel ile ~afil'nin de kavli bu-
dur.
Farz olduguna kail, olanlar bu hadislc benzerlerine tutunurlar. Bunlar, sonnet olayd1 terke-
denler yak.mak ile tehdid edilmezlerdi, diyorlar.
~afii' vc diger mezheblerden bir rroklan da farzu kifiiye olduguna kail olmu§lardtr.
Ebu Hanife ile Malik'e gore milekked stinnettir.
Farzu ayn olduguna kai l olm1yanlann bir\:ok huccetleri varsa da en kuvvetl isi yine bu hadis-
tir. Diyorlar ki bu hadisde haber verilen ukfibet yalmz niyyette kahb, Peygamber bu tehdldi bil
fiil vaki k.Ilmarru§ttr. Cemaat farzu ayn olayd1, bunu terkedenlerin cezas1 beyan edilen ukGbet
olduguna gore elbctte yakalanm b1rakrmyacaktir. .. (Mehrnel Sofuogl u)

7- Taberanl, "el-Kebfr" de rivayet ediyor. Manas1 §oyledir. "Dogrusu Rabbinizin, sizin ge~irdi­
giniz donemler i~eris inde ikram zamanlan vard1r. Bu zaman i~eri s inde o ikramlara haztrltkh
olun. Belki bunlardan biri size isabet eder de, bundan boyle asla koti.ilerden olmazsm1z."
(Bkz. Stiyuti, el-Fethu 'l-Kebfr, 1/403.)
66 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

karine yoluyla bu, helal olarak anla§1lmahdu. Ayette hep ovgtintin yer ald1g1-
na dik.kat edersek, bundan da helalin kastedildigini anlanz. Yine ayette ttim-
lecin fiilden once zikredilmesi de buna verilen onemi gosterir. Bir de ayet
ba§larma uyum saglans1n diye tti1nlec; one al1nn11§trr. Ayette "baz1" anlam1na
gelen "min" edau, israftan ka91nmay1 ifade i<;indir. Yi.ice Allah, e§i ve benze-
ri olmayan tek bir ilfill oldugu halde ayette "verdigimiz rzZTktan " kelimesinde
9ogul kipinin kullanilmas1 §Unun i<;indir: Bu hitap §ekli, htikilmdarlara mah-
sustur. Allah ise htiktimdarlar htikiimdan olup, tum mtilklerin de melikidir.
i §te 9ogul kipi bu manadadir.

Arap9ada "infak" ve "infad""kelimeleri e§anlamhd1rlar. Ancak "infad"


kelimesinde farkh olarak, elinde var olan §eyi ttimtiyle harcamak ve hi<;bir
§ey birakmamak anlam1 vardir. Halbuki "infak" kelimesinde boyle bir anlam
yoktur. Buradaki infaktan maksat, farz olsun nafile olsun, ttim hayrr yollarina
yap1lan harcamadrr. Ayette ge9en bu kelimeyi "zekat" olarak yorumlayanlar,
haynn en faziletli ti.irilnil bildirmi§ler, boylece temel olana oncelik vermi§ler-
dir.Yine ayetteki infakm "zekat" diye yorumlan1nas1, onun diger bir farz olan
namazla birlikte gelmesindendir. Aynca bu, a\:1k ve gizli yapilan ttim infaklar
§eklinde de yorun1lanm1§t1r. Nitekim ayeti: ''Bizim kendilerine verdigimiz
marifet nurlar1ndan Allah nzas1 i~in halka dag1tlrlar" §eklinde yorun1layanlar
bu gorii§li esas alm1§lardrr.

Ancak en dogru gorti§e gore, "nafaka" dan maksat zekattrr. Her §eyin
zekall da kendi cinsinden olur. Zenginlerin infak1, mallar1ndan olup, bunu ih-
tiyac; sahiplerinden esirgememeleridir; abidlerin infak1, hayatlann1 hizmetten
geri tutmamalandlf; ariflerin infak1, kalblerini ilahi murakabeye kapah tutma-
malandrr. Kisaca zenginin infak1, kasay1 a9mas1; fakirin infakt da kalbten Al-
lah sevgisi d1§mda kalan diger ttim sevgileri 91karmas1drr.

Ayette aynca "iman" dan sozediliyor ki, bu bir kalb i§idir. Bunu izleyen
''nan1az" ise bedcnlc ilgilidir. Bunun arkas1ndan da "infak" geliyor, bu da
n1alla ilgilidir. Bunlar, tiim ibadetlerin toplam1d1r. imanda kurtulu~ , namazda
yakar1~, infakta da dereceler vardrr. Bu ayette dort ~ey .anlatihyor: Takva,
gayba iman, nan1az ve infak. Sehavet ilk riitbedir, bunu comertlik (did) izler.
Bunun arkas1ndan da ba~kas1111 kendine tercih (isar) gelir. MeseHi bir kin1se
maluun bir k1smm1 harcar ve bir k1s1m1n1 da harcamazsa, bu kimse sehavet
sahibidir. Bir kimse ba~kalanna c;okc;a yard1mda bulunur ve kendisi ic;in az
§ey brrakusa, bu da cud, yani bilytik comertlik, sahibi k imsedir. S1kmt1ya kat-
Ayet: 4 BAKARA SURESi /2 67

lanmak pahas1na ba§kaJanm kendisine tercih ederek yard1n1a ko§an kimse


·ise, 1sar (tercih) sahibidir.

Te'vflat-1 Necmiyye'de: "Ve kendilerine verdigimiz nz1ktan harcarlar"


ayeti hakk1nda §U yorumu goriiyoruz: "Varhk vas1flanndan, kul ile Rabbi ara-
s1nda namazla ilgili yapilan taksimin yans1 oran1nda harcarlar. Sel, bendini
a§1p, i§ varacag1 noktaya eri§ince, bu noktada ki§iye Allah'1n hidayeti ve lii-
tuflann1n geli§iyle czel1 yardun eri§ir. Bu onu Allah'a en yak1n derecelere
ula§t1nr. T1pk1 Hakkm cezbesinin Hz. Peygan1ber'de (s.a.v.) "tidnti (yakla§)''
hitab1yla ger9ekle§tigi gibi, mti'1nin hakk.1nda Hakk1n bu cezbesi, "Allah'a
secde et ve yak/a§" (Alak: 19) hitab1yla ger9ekle§mi§tir. Secdelcrden sonsaki
te§ehhtid, ki§inin benlik perdelerinden kurtulup Rabbani cezbeler sayesinde
1
Cemalullah 1 gormeye hak kazanmasma i§arettir. Tahiyyat, kullann melikler
meliki olan Allah'm huzurunda ovgii merasimiyle O'nunla bulu§maya koyul-
duklarm1 temsil eder. Saga ve sola selfun veri§ ise, diinya ve ahiret esen]jgine,
ttim cahiliye davalanndan kurtulu§a i§arettir. f;i.inkii sagdan gcJcn davet cen-
net nimetlerine, soldan gelecek olanlar da lezzet ve §ehvete 9ag1nr . Halbuki
ki§i bu durumda icabet, yakan§ ve Allah'a yakla§ma derecelerinin yer ald1g1
bir n1akamda bulunuyor. Bu srrada ki§i, keramet denizine dalm1§ ve cezbeler-
le de kay1tlanm1§ bulunuyor. Nitekim Allah §Oyle buyuruyor: "... ve kendini
bilmez kimseler kendilerine laf att1ginda, (incitmeksizin) "selam" derler (ge-
9erler )" (Furkan: 63). ~ekilci olan kimseler, selam vererek na1naz la.lmak du-
rumundan ~llmll§ olurlar. Fakat n1arifet ve in1an ehli olanlar da, kalb temizli-
gine ve Rahman olan Allah'm nzastna kavu§urlar. Allah §6yle buyuruyor:
"Allah kendilerinden ho§nut olmu§, onlar da Allah'tan ho§nut olmu§lardLr."
(Beyyine: 8)

4. «Onlar» Bu ayet, kitap ehlinden iman edenler hakkrnda inmi§tir.


«Sana indirilene», ttimiiyle Kur'an'a ve ba§tan sona §eriata inan1rlar. Ayette
dili ge9mi§ zaman kipiyle, Kur'an'rn heniiz tamanu inmemi§ken ve ileride in-
111esi beklemnekte iken, "indirilene" §eklinde geln1esi, ileride inecek olan hii-
ktimlerin de kesinlikle ineceklerini gostermek i<;indir. Y abut da olmas1 yak-
la§IDI§ olaru, tahakkuk edeceginden dolay1 olmu§ yerine koymak i<;indir.

«Ve senden once indirilene inanirlar» Tevrat, incil ve diger kitaplara


da. Allah tarafmdan indirilen tum kitaplara toptan iman etmek farz-1 ay1nd1r.
Fakat Kur'an'a aynnuh olarak i1nan, ilim chline farzdrr. f;tinkti her mtisltima-
1
nm Kur an'1 tum aynntilanyla anl§tlnp buna gore onun ttim emirlerini ayn
68 . RUHU 'L-BEYAN Cuz:l

ayn ogrenmeleri bir gti9ltik dogurur ve onJann ge~imleri ic;in yal1§malann1


engeller.

«Onlar, ahirete de kesinlikle inan1rlar.» Ahiret, "fillir" kelimesinin di-


§ilidir, "ilk" olan1n kar§Itl olan "son" demektir. Bu, "ev" anlam1ndaki mahzuf
"dar" kelimesinin s1fattdu. Bunu da §U ayetten anhyoruz: "i§te ahiret evi.,,
(Kasas: 83) Ahiret kelimesi ~ok kullamld1g1ndan dolay1 mevsufu terk edilen
bir s1fattrr. Diinyaya "di.inya" admm verili§i, ah.irete yakm olmas1ndan, ahirete
de "ahiret" ad1n1n verili§i diinyadan sonra gelmesindendir. "inan1rlar", diye
~evirdigimiz "fkann, bir §ey hakk1nda kesin bilgi sahibi olmak, ondan asla
~liphe ve ku§ku duymamaktrr. Bu, hem delil ve hem de teorik bak1mlarmdan
bir kesinliktir. Yani onlar kitap ehlinin duyduklan §iiphe ve ku§kuyu uzakla§-
tlrarak bunu kesinlikle bilirler. Bunlann iddialanna gore yemek, ic;mek ve ev-
lenmek gibi §eylerden yararlanmak sadece bu diinyada insan1n ihtiya9 duydu-
gu §eylerdir. Buda yeryi.iziinde varhklann d~vam1 ic;in §arttrr. Halbuki cennet
ehli bu gibi §eylere ihtiya9 duymazlar. Onlar i~in c;ocuk sahibi olma gibi §ey-
ler yoktur. Cennet ehli gi.izel esen bir riizgardan haz duyarlar, bir de geride
kalan ruhlarla hep mutlu olurlar.

Ebu'l-Leys , ''yakin"i lie; derece olarak anlauyor: "Iyan bak1m1ndan


yakin, habere dayah yaldn ve delalet itibariyle olan yaldn.

Iyan bakim1ndan yakin: insan bir §eyi gortince, o §eyle ilgili §tiphesi or-
tadan kalkar.

Haber a91s1ndan yakinin ornegi §Udur: Bir kimse bizzat gidip gormemi§
olsa bile, dlinyada "Bagdat" denilen bir §ehrin bulundugunu bilir. Bunu bil-
mesinin ve boyle bir §Chrin varhg1na inanmasm1n nedeni, kendisine verilen
dogru haberdir. i§te buna haber a~1 smdan kesin bilgi denir.

DeHilet bak1mmdan yakrn'in ornegi ise, bir kimsenin bir yerden bir du-
mamn ytikseldigini gordtigUnde, orada bir ate§in varhg1n1 kesin olarak bilme-
sidir. Ki~i bu ate§i gormese de, varhg1na inanu. Dolay1s1yla ahiret haktu.
<;linkU ahiretle ilgili haber, gortildtigii andan itibaren a~1k ve se9ik, kesin bil-
giye donii§ecektir."
Ahirete kesin iman, ona haz1rlanmay1 gerektirir. ~u on §ey, insanm gaf-
letten hala uyanmad1g1n1n gostergesidir:
1- insan, kesin olarak Allah tarafmdan yarat1ld1gm1 bilir, fakat O'na iba-
det etmez.
Ayet: s BAKARA SORESi / 2 69

2- Kendisine nz1k verenin Allah olduguna kesin inanu, fakat bununla


tatmine ve huzura <;al1~n1az.

3- Dtinyan1n ge<;iciligine kesin olarak inan1r, buna ragmen ona dayan1p


giivenmekte devam eder.

4- Varislerinin kendisine dti§man olacaklar1n1 bildigi halde onlar i9in


hfila mal toplamaya <;ah§rr.

5- Oltimtin kesin olarak gelecegini bilir, ancak bunun i9in hazrrhk yap-
maz.

6- Kabrin kendisi i9in sonunda mutlaka vanlacak bir yer oldugunu kesin
olarak bilir, fakat onu onarmaya <;ah§maz.

7- Kesin olarak Allah'1n kendisini hesaba <;ekecegini bilir, ama bunun


i<;in gerekli delilleri hazrrlamaz.

8- Kesin olarak suat koptiri.isiinden gei;ecegini bilir, f akat ha1a ytikiinil


hafifletmeye <;ah§maz.

9- Kesin olarak cehennem ate§inin kotiilerin yeri olacag1n1 bilir, fakat


bundan ka91p kurtulmaya 9alI§maz.

10- Kesinlikle cennetin iyilerin yurdu oldugunu bilir, fakat bunun i<;in
gereken ameli i~lemez. Nitekim bunlar Teysfr'de de anlatiltn1§ttr.

5. «i§te onlar» Yani bundan once anlat1lan, takva sahipleri ... "i:jle on-
lar" ifadesinde uzakhk anlam1 vardir. Bu, ad1 ge9en niteliklere sahip kimse-
lerin derecelerinin yticeligine, fazilet noktasmdan makamlann1n tisttinltigiine
i§arettir. Bu ifade miibteda yani oznedir. Ytikle1ni ise, "Bir hidayet uzeredir-
ler" cUmlesidir. "Huden" kelimesindeki nekirelik (belirsizlik) ise, i§in one-
mine i§arettir. Sanki, "onlar oyle bir hidayet ve dogru yol tizeredirler ki, bu-
nun kiinhtine hiy kimse eri§emez ve degerini geregince takdir edemez" denili-
yor gibidir. Bu tipk1 §U ifadeye benzer: "Eger sen falan kimseyi gorebilsey-
din, mutlaka bir adam gorecektin." Y ani Allah, bu kimselere hidayet etmekle,
onlara diinyada ikramda bulundu ve hentiz ya§iyorlarken kendilerine kurtulu§
yolunu gosterdi: «Rablerinden», yani Allah tarafmdan gelen «bir hidayet
iizeredirler.» Bu, Allah'i.n her tilrdeki hidayetini ve her anlamdaki ba§anya
ula§ttrma yollann1 iyine ahr. Ayette "Rabb" kelimesinin "hum" zamirine
70 ROHU'L-BEYAN Cuz:l

muzaf olarak gelmesi, nitelenen varhg1n 9ok ytice ve §erefli oldugunu goster-
mek i9indir.

«Ve kurtulu§a erenler de onlardir.» "Muflih", arzuya ula§an demek-


tir. Sanki, onun i9in, degi§ik ttirden zafer yolu a~1ld1, ona kapanan hi9bir yol
kalmad1, deniliyor. Bu kelin1enin kokti, yarmak, a9mak ve kesmek gibi an-
lamlara gelir. Nitekim 9ift9iye de bu anlamda yeri stiriip yarmas1 nedeniyle
"Fellah" denmi§tir. Araplar aras1ndaki bir ata soztinde de. "el-hadldii bi'l-
hadidi ytiflehu" denir ki bu, "demir demirle kesilir" anlam1ndadlf. Boylece
ayet, kiyarnet gtintinde cehennem ate§inden kurtulup cennetle miijdelenenler
bunlardir ve bunlar i<;in hem diinya ve hem ahiret hayn kesinle§mi§tir, anla-
m1na gelir. Ashnda felah, yani kurtulu§ i.i9 §ekildedir:
a- insarun nefsine, diinyaya ve §eytana kar~1 ba§an kazan1p, heva ve is-
teklerine uymamas1, diinyanm stis ve gosteri§ine aldanmamas1, §eytan1n ves-
vese ve fitnesine kapilmamasi.
b- Ktiftirden, kibir ve gururdan, §eytan1n vesvesesinden, kabrin yaln1zh-
g1ndan ve yeniden dirilme olay1ndan sonra mah§erdeki deh§et sa9an hesab1n
zorlugundan kurtulabilmesi.
c- Ebedl mtilkte bekay1 aray1p sermedi nimetleri elde etmeye 9ah§mak.
Hi9bir zaman yok olmayan bir miilktin pe§inde olmak, ele ge9tikten sonra bir
ba§kasma ge9meyecek olan nimeti kazanmak, hi9bir zaman tiztinttisti olma-
yan bir sevinci elde etmek, ihtiyarhg1 olmayan gen9lige ermek, beraberinde
hi9bir zorluk getirmeyen bir rahat ve huzuru bulabilmek.

{.;\ ., ~ ,. (.'....
~~~
... ' .
Ayet: 6 BAKARA SURESi/2 71

6. inkar edenlere gelince, onlari uyarsan da, uyarmasan


da, onlar ifin birdir. Onlar inanmazlar.
7. Allah onlarin kalblerini ve kulaklarini miihiirlemi§tir.
Gozlerinde de perde vardir. Onlar ifin biiyiik bir azap vardir.

6. «lnkar edenlere gelince ...» Yiice Allah bundan onceki ayetlerde, sa-
mimi ve halis kullann1 tum nitelikleriyle anlatti. Onlar i9in hidayeti ve kurtu-
lu§ yolunu gosterdigini belirtti. ~i1ndi de bunlann tam z1dd1 olan inkarcilan
anlat1yor. Bunlara hidayet kar etmemi§, ayet ve uyanlardan da birders alma-
mi§lardir. Ayette ilgi zamirinin marifeligi (belirliligi) ya "ahd" 1nanas1nadrr ki
bununla belirli bazi kimseler bildirilmek isteniyor; meselfl, Ebu cehil, Ebu
Leheb, Velid b. Mug1re, Y ahudi din bilginleri gibi. Vey a bu cins manas1na-
du. Bu durumda ktifrtinde israr eden ve kesinlikle hakk.i kabul etmeyi dti§iin-
meyen herkes, bu ifadenin ic;inde yer ahr. "Ktiftir" sozliikte, ortmek ve kapat-
. mak anlam1na gelir. ~eriat dilinde ise, Rasulullah (s.a.v.)'m getirdigi zaruri
olarak bilinen §eyleri inkar etmektir.
Begavi'de bildirildigine gore kliftir dort tlirltidUr:
a- "Ktifr-i inkari: Allah'1 bilip tan1d1g1 halde, bunu itiraf etmemektir.
b- Ktifr-i cuhud!: Kalbiyle Allah'1n varhgmi bildigi halde diliyle bunu
soylemeyenin klifrti. Mesala iblls'in ktifrti gibi. Allah §6yle buyuruyor: "Bi-
lip ORrendikleri gerrekler kar§zlanna dikilince, onu inkar ettiler." (Bakara:
89)
c- KUfr-i inad!: Kalbiyle Allah'1 tan1d1g1 halde, diliyle itiraf etmemesi ve
o hak dini de kabul etmez. Ebu Talib'in ktifrli gibi. <;unkti o:

"Asltnda yeryiiziinde en hayirlt dinin


Muhammed'in dini oldugunu biliyorum.
Eger beni kmamasalar ve bana dil uzatmalanndan endi~e etmeseydim,
Benim buna a~·zkra musamaha euigimi gorurdiin" demi§tir.

d- KUfr-i niffild: Diliyle ikrar ettigi halde, kaJbiyle inanmayan1n klifrti.

Ashnda btittin bu ktiftir ttirlerinin hepsi de ayn1d1r. <;Unkii kim bu ttir


ktifUrlerden herhangi biriyle Allah'1n huzuruna 91karsa, onun ic;in bag1§la.mna
yoktur."
72 RUHU'L-BEYAN Cilz: 1

«Onlan uyarsan da», ey Muhamn1ed, «uyarmasan da...» Anlam §OY-


le oluyor: "Dogrusu senin kafirleri uyarman, ya da uyarmaman hi9bir §eyi de-
gi§tirmez.11 Uyarma anlam1na gelen "inzar" kelimesi ashnda, korkulacak bir
§eyin bildirilmesi anlam1nad1r. Burada, i§lenen kottiltik ve gtinahlar ytiziin-
den Allah'm azab1 ve cezalandirmas1yla korkutmaktir. Kafirler haklanda in-
zarla yetinilmesi, ashnda kafirlerin miijdelenmeye deger k.imseler olmama-
s1ndandu. <;tinkti inzar, kalblerde daha derin bir etki yapt1g1 gibi, ruhlar tize-
rinde de §iddetli bir etki birakir. Menfaatten once zarar1 onlemek \:Ok daha
onemlidir. Kafirler uyar1dan hi\: etkilenmedikleri i\:in, ku§kusuz bunlara ilk
olarak mtijdeden soz edilemez. Allah'm putperestler hakk1nda: "Onlan r;a-
girsamz da, sukut etseniz de, sizin ir;in birdir" (A'raf: 193) buyurdugu ayette
''sizin ir;in birdir" dendigi halde, yukar1daki ayette "senin i~in birdir" buyur-
mamI§tlf. <;iinkii senin uyarman ve uyany1 terketmen, senin hakkmda ayn1
anlamda degildir. Sen, onlar inanmasalar da, uyard1g1n i\:in bundan dolay1 se-
vap alirsm. Fakat onlar i9in boyle bir durum yoktur. Onlar1 uyarsan da uyar-
masan da iman etmezler. Bu tipk1 iyiligi emir ve kotiiltikten uzakla§trrma gi-
bidir. <;unkii bu gorevi yapan ki§i, emrettigi §ah1slar emredileni yapmasalar
da, yine sevab1n1 alrr. Bu toplumun hali, tip.la Hz. Hild (a.s.)'un kavmi gibidir.
Onlar: "Sen ogUt versen de, vermesen de bizce birdir" (~uara: 136) demi§ler-
di. Allah da kafirler haklonda: «Onlar i~in birdir...» buyuruyor. K1yrunet
gi.iniinde bunlara §oyle denilir: "Girin oraya, sabretseniz de, sabretmeseniz
de artzk sizin iqin birdir. Ancak yaptzklanmza gore cezalandzrzlacakszmz."
(Tur: 16)

"Onlar i9in birdir" , burada "birdir" anlam1na gelen "sevaun" kelimesi


11
istiva" anlam1nda bir isin1dir. S1fat manasma olup mtibalaga ifade eder. Yii-
ce Allah §Oyle buyuruyor: "Ey kitap ehli! Sizinle bizim ararruzda ortak olan
bir soze gelin." (Al-i imran: 64)

Yiice Allah bunlann §6yle diyeceklerini bildiriyor: "Simdi biz szzlansak


da, sabretsek de birdir. <;iinkii bizim i9in szgmacak hir yer yoktur." (ibrfillim:
21) Madem ki oglit vermek veya vermemek birdir, §U halde onlann cehen-
nem ate§ine sabretn1eleri veya etmemeleri de birdir. Sana gore ya§hhgmda
olsun, genc;liginde olsun isyan1n madem ki birdir, sana gore stirekli hasta ol-
man ya da saghkh olman bir §ey degi§tirmeyecek, senin i9in nimet ic;inde
olmak ya da s1klntiya katlanmak mademki ayn1 §eylerdir, bu durumda senin
Ayet: 7 BAKARA SURESi/2

olilm anmda tevbe edip etmemen, isrann1n ya da sessizliginin e~it


olmasm-
dan korkmaz m1s1n? ~efaatc;1lann , senin i§inle ilgilenmeleri ya da seni brrak-
malannm e~it olmas1ndan kork.maz m1s1n?

«Onlar inanmazlar.» Bu, ba§h ba§1na bag1ms1z ve bir oncekini destek-


leyen bir ci.imledir. Diger taraftan bu, Hz. Pey gamber (s. a. v.) i9in bir teselli
doguruyor ve kalbine bir ferahllk veriyor. (:tinki.i burada, Allah'1n Hz. Nuh'a
verdigi haber ttirtinden bir haber vardrr. Uzun bir silre ge9tikten ve iyice §id-
det artt1ktan ve umut kesildikten sonra, Allah Hz. Nuh'a §6yle buyurdu:
"Kavminden iman etmi§ olanlardan ba§kasi artzk sana as la inanmayacak."
(HGd : 36) Bundan boyle Hz. Nub da kavminin heliik olmas1 ic;in bedduada
bulundu.

Bu ayet-i kerimede, eger ilgi zamiriyle belli ki~iler kasdediliyorsa,


gaybtan haber veriliyor demektir. Buda ac;ik mucizeler~endir.
Bu arada §Oyle bir soru da akla gelebilir: Madem ki Allah, bunlann
inanmayacaklann1 biliyordu, o halde nic;in Hz. Peygamber'e onlan davet et-
mesini emretti? Kesin olarak iman etmeyecegi bilinen kimseyi uyarmarun ya-
ran, ileride delil ile susturulmalan ic;indir. Bilindigi gibi yiice Allah, Hz. Mu-
sa'y1, islam'a davet etmesi i<;in Firavun'a gondermi§ti. Fakat Firavun'un iman
etmeyecegini de biliyordu. Nitekim Allah §6yle buyuruyor: "Mujdeleyici ve
sakzndznc1 olarak peygamberler gonderdik ki, insanlann peygamberlerden
sonra Allah'a kar§l bir bahaneleri olmasm!" (Nisa: 165) Yine Rabbimiz §OY-
le buyuruyor: "Eger biz bundan once onlan bir azab ile helak etseydik, mu-
hakkak ki §Oyle diyeceklerdi: Ya Rabbi! Bize bir elqi gonderseydin de, §U a-
§agiltga ve riisvayilga du§meden once ayetlerine uysaydik." (Ta-Ha: 134)

~oyle bir soru da akla gelebilir: Allah, Hz. peygamber'e bunlann iman
etmeyeceklerini bildirdi. 0 halde tlpk.i Hz. Nfih'un kavn1inin iman etmeyece-
gini bildirip helak ettigi gibi, bunlan da helak etmeli degil miydi? Buna kaq1-
hk olarak deriz ki: Hz. Peygamber (s.a.v.), ale1nlere rahmet olarak gonderildi.
Nitekim bunu Kur'an bildiriyor: "Halhuki sen onlann ifinde o lduk~a Allah,
onlara azap edecek de<~ildir ve onlar magfiret dilerlerken de Allah onlara
azap edecek degildir." (Enfal: 33)

7. «Allah onlar1n kalblerini » mi.ihtirlemi§tir. Allah, kafirlerin nitelik-


lerini a9tklad1ktan sonra, he111en ard1ndan ne gibi cezalara ~arpt1nld1klann1 da
ekledi. Bu, bir bak1ma gec;en htiktin1lerin bir gerek9esi ve a<_;1kla1nas1d1r.
74 RUHU'L-BEYAI'\J Cuz: 1

Ayetteki "mtihtirlemek'' anlammdaki "hatm'' ke1imesi, gizlemek ve saklamak


anlam1nadu. Bu, tizerine mtihtir bas1lan §eyin art1k kontrol altmda oldugunu
gosterir. <;link.ti bir §eyin n1tihtirlti olmasi, o §eyin gizliligini, onemini ve so-
na vard1nlmasm1 gerektirir. Burada demek istenen de, kafirlerin kendi adlan-
na ktiflir ve giinah1 gtizel gordtikleri, bunda israrh olduklan gcrc;egidir. Du-
rum boyle olunca, arttk hic;bir §ey kalbleri tizerinde etkili olamaz. 0 kalblere
hic;bir zaman hak giremez. i§te onlarm durumu buna benzedigi ic;in "kalpleri
mtihtirlti'' diye adland1nlrn1§lardu. Bu hal ba§ka bir ayette de yine miihtirle-
n1ck anlamma gelen "Tab" ' ile ifade edilmi§tir. Allah §Dyle buyuruyor: "i §te
onlar, Allah'm kalplerini, kulaklannl ve gozlerini tabettigi (muhiirledigi)
kimselerdir." (Nahl: 108) Bir ba§ka ayette de ayn1 §CY, "igfal" kelimesiyle
dile getiriliyor: "Kalbini, bizi anmaktan gafil kddtgmuz kimseye itaat et-
me." (Kehf:28)

Bakara suresinin bu ayeti, kafirlerin en igrenc; niteliklerini hayk1nyor ve


sonlannm c;ok vahim olacag1ru bildiriyor. Ayetteki "hatm" kelin1esi, ktiflirle-
rinin cezas1na i§arettir. Oysa Allah , Ulm yollan kendilerine a~1klamak
sftretiyle kolayhk saglaffil§trr. Eger bu yollan ogrenme c;abas1 gosterselerdi,
mutlaka Allah, kendilerini ba§artya ula§tlnr ve Allah onlann kalbleri ve ku-
laklan tizerine mtihtir bas1p onlar1 hidayetten men edince cezaya nas1l mtiste-
hak olurlar? Konusunda itiraza yeltenmezlerdi.

Ayette ge9en kalbten amac;, goniilde ifadesini bulan akil gticti ve mele-
kedir. Bazan da kalb zikredilir, onunla ak1l ve marifet kastedilir. Allah §Ciyle
buyurmu§tur: "$uphesiz ki bunda kalbi (aklz) olan iqin bir ogtlt vardzr."
11
(Kaf: 37) Bu ayette "kalb "akd " anlanunda kullan1lm1§t1r.
,

« ... Ve kulaklann1 miihiirlemi§tir.» Bundan boyle hakki i§itmekten


uzaktular, herhangi bir iyilige kulak asmazlar, onu dinleyip kabul etmezler.
Sanki kulaklan mtihiirlenip t1kanm1§t1r. Bu, onlann kotti se9imlerinin bir ce-
zasi ve bat1la yonelerek onu sec;melerinin bir sonucudur. Bu ayette "i§itme''
organ1nm tekil olarak getirilmesi birkac; yonden yorumlannu§tir:

Birincisi: "i§itme" anlammdaki "Sem' " kelimesi, ashnda mastardu.


Mastarlann ise c;ogul olmalan gerekmez. <;unkii mastar (kok fiil) hen1 tekil
ve hen1 ~ogul anlamma gelir. Allah §Oyle buyurmu§tur: "Onlar hir tuzak ku-
rarlar, hen de bir tuzak kuranm." (Tank: 15-16)
ikincisi: Burada inahzuf bir kelime vard1r. Bunun anlam1 §Udur: "i§itlne
yerlcr i ve duyulan intihtirlenmi§tir. Tipkt aycttcki "~ehre sor" (Yusuf : 82)
Ayet: 7 BAKARA SfJRESi/2 75

cUmlesinin, "§ehir halk1na sor" anlam1na gelmesi gibi. Buradaki hazif,


"Sem"'in {i§it1nenin) bir fiil oldugunu gosteriyor. 0 halde fiile mtihlir vurula-
maz. Ancak fiilin mahalli olan yere vurulur ki, bu da kulaktlf.

Ur;iincusu: Bununla i§itme durmnundaki herkesin i§itmesi istenmi§tir.


<;ogul olan bir ba§ka kelimeyle tamlama olu§turan bir kelimenin artlk tekrar
9ogul olarak gelmesine gerek yoktur. Burada kelimenin tekil getirilmesinde
kar1§1khk soz konusu degildir. ~airin "ktilG fi bad-1 batnikfim" ifadesindeki
"batnikti1n" keli1nesinin ''bi.itunikum" anlam1nda oldugu gibi ki manas1, karm-
lanmz1n bir klsmm1 doyurun, derncktir. \;linkli "batm" (Kann) da ortakhk ol-
maz. Herkesin karn1 bir olup kendisine aittir. Bu sebeple <;ogul getirilmesine
gerek yoktur.

D ordiincusii: imam Sibeveyh'in, "iki \Ogul aras1nda yer alan bir tekil
kelime, \Ogul kabul edilir" §eklindeki gorti§tidi.ir. T1pk1 §U ayette oldugu gibi:
"Onlan karanliklardan aydmltga <;zkanr." (Bakara: 257) Ayette "karanltk"
kelimesinin s:ogul gelmesi, tekil olarak gelen "aydmhk" kelimesinin de 9ogul
kabul edilmesini saglar.

Bu yedinci ayette, kulaklardan once kalplerin milhiirlenmesinin ele alm-


n1as1, kalbin iman1 kabullenmemekte temel unsur olmas1ndand1r. Diger taraf-
tan gozlerden once kulaklarm yer almasmdaki incelikte de, t1pk1 kalblerle ku-
laklar arasmdaki ili§kinin varhg1 soz konusudur.

«Gozlerinde de perde vardtr.>> "Ebsar" kelimesi, "basar" keli1nesinin


yogulu olup gorme i§ini algilamak anlam1ndad1r. Bazan bu kelin1e, mecazl
anlamda gorme organ1 i~in de kullan1hr ve bu anlamda her iki gorme organm1
da kapsar. Zaten burada demek istenen de budur. <;i.inkli boylece ''perde" ke-
limesiyle olan ili~ki daha ayik bir §ekilde ortaya ~.tkmaktadrr. "Gt§ave", per-
de ve ortU anlamrndad1r. Geryekte gozde bir perde soz konusu dcgildir. Bun-
dan ama9, gerek ki§inin kencli i.izerinde ve gerek kendisi dt§mda var olan de-
lilleri gormemesi, bunlardan yararlanmamas1d1r. i§te bu bak1mdan bu kimse-
ler uzak gori.i§li.i ki1nseler degildirler. Ktiftirleri ger~ekleri gorn1elerine engel
olmu§, mucize ve ayetlere kar§I gorn1e korlilgiine yakalann11§lard1r. Madero
ki kulak ve kalb idrak noktasmdan hen1en her yonden ortaktrrlar. Dolay1s1yla
bunlann i§levlerinin ozelligine engel olacak ~ey konmu§tur. Bu ise "mi.ihtir-
lenme"dir. Dolay1s1yla hemen her yonden bu organlann idrakleri mtihiirlen-
mi§tir. Goziin algilamas1 ise, kar§tla§ma iledir. Dolay1s1yla bunun ic;in engel
olarak perdclcme kelimesi kullan1ln11§tlr.
76 RUHU'L-BEYAN Ci.1z: 1

Teysir adh eserde belirtildigine gore bu ayette "kalbler", "kulak" ve


"gozler"den soz edilmi§tir. <;unkii hitap, hakk1 anlatmak a~1smdan bu tic; or-
gan1n kullan1lmas1yla saglan1r. Nitekim Allah Kur'an'in bir9ok yerlerinde,
"akletmiyor musunuz?", "Gormayor musunuz?" ve "i§itmiyor musunuz?"
buyurmaktadu.

«Onlar i~in biiyiik» yani §iddetli «bir azap vardir.» Azap, kok itiba-
riyle "nekal'' kelimesine benzedigi gibi, anlam ac;1s1ndan da buna benzer. Bu,
ceza, felfil<.et, ba§kalanna ibret o.lacak §ey anlamlannadu. Buna "azap" admm
verilmesi, ki§iyi cinayet i§lemekten ahkoydugu i~indir. <;unkti akll sahibi bir
kimse, yapacag1 koti.iltiklerin sonucu olarak ba§ma gelebilecekleri dti§tindti-
giinde kotillill<lerden hemen vazge9er. Nitekim tath suya da bu kokten olarak
"mau'l-azb" denir. <;i.inki.i boyle bir su, insandaki susuzlugu kesin olarak gide-
rir. Halbuki tuz veya tuzlu olan §ey boyle degildir. Bu, giderek insan1 susatlf.
Bir diger yorum ise, ki§inin karakteri geregi ho§ gordiigi.i ve gi.izel kabul etti-
gi §ey lerin cezas1na ad olarak verilrni§tir. Nitekim: "Azabimt tadm" (Kamer:
37-39) denilmi§tir. Ashnda gtizel ve temiz olan §eyler tad1hr. Buna gore dtin-
yada kendi heva ve isteklerine uyarak bunu gtizel gorenler, bir bakuna azab1
da giizel gormti§ oluyorlar.
Teysfr adh kaynakta ''azfm" kelimesi, btiyilk, ~ok veya siirekli gibi an-
lamlarla yorumlanrnI§tlr. Dolay1s1yla bu, siirekli olarak cehennem ate§iyle
azaplandumak anlain1na gelir. Sonra bu azab1n btiyi.ikltigii k1yametin §iddeti
ve korkunc; ahvaliyle zincir ve prangalann ~oklugu sebebiyledir. Bu ayet, ka-
firlerin ahirette laytk olacaklan durumlann1 a~1klayan bir uyar1 ve korkutma-
d1r. Bu, ayn1 zamanda dtinyada oldtirtilme ve esir dli§me, ahirette de cehen-
11
nem ate§iyle cezaland1nlma §eklinde yorumlanm1§tir."Biiytik azap ifadesinin
nekire (belirsiz) olarak gelmesi, ona ugrayacak olanlann gorecekleri azap ve
ac1n1n biiyuk olacagma i§arettir. Bunun derecesini de Allah'dan ba§kas1 bile-
mez.

Akil sahib in in yapmas1 gereken §ey, kendisini actkh azaba goti.irecek,


btiyiik ve §iddetli bir ceza ile kar§I kar§tya bulunduracak §eylerden ka91n1na-
s1drr. Ki~iyi boylesi bir sonla kar§I kar§iya birakacak olan da, glinahlarda israr
etmek, hata ve kusurlu islere dalmaktrr.
.>
Ayet: s BAK.ARA S0RESi/ 2 77

8. Bir kisim insalllar vardir ki, "Allah'a ve ahiret guniine


iman ettik" derler. Halbuki onlar inanmami§lardir.
9. Allah'i ve iman etmi§ olanlari aldatmaya falqirlar. Hal-
buki ancak kendilerini aldatirlar da f arkmda olmazlar.
10. Onlarin kalblerinde hastalik vard1r. Allah onlartn has-
taligini artirmi§tlr. y alan soylediklerinden dolayi onlara daya-
mlmaz bir azap vardir.
11. Kendilerine: "Yeryuziinde sakin bozgunculuk yapma-
yin" dendigi zaman: "Bizier sadece diizeltenleriz" derler.
12. iyi bilin ki asil onlar, fesat flkaranlarin ta kendileridir.
F akat f arkma varmazlar.

8. «Bir k1s1m insanlar vard1r ki...» Her §eyden miinezzeh olan Rabbi-
miz, Kitab'mm ba§1nda kendi zatuu bize tan1ttl. Sonra da ger~ek anlamda ina-
78 RfJHU'L-BEYA.tl\I Ciiz: 1

nan, ozil ve sozii bir olan ihJash kullannm niteliklerini anlatti.Bunlann ardm-
dan, inkarc1lardan soz etti. Bunlar da, inkar a91s1ndan ic; vc dt§lan ayn1 olan-
lardu. 09tincii olarak §U anda ele ahnan kimseler ise, birinci la.s1mla ikinci k1-
s1m arasmda bir o tarafa, bir bu tarafa yalpalay1p duranlar, bir yerde karar k1l-
mayanlardrr. Bunlar ic;ten inanmad1klar1 halde, ag1zlanyla inand1klann1 soy-
lcyen miinaf1klard1r. Ashnda onlar kafirlerden daha kotti kimselerdir. Allah
nezdinde de en <;ok bugzedilenler bunlardtr. c;unkti bunlar, hale.km kar§tsmda
batth ve ktifrii sec;mi§ler, boylece hak ile bat1h bir aldatma ve alay unsuru
olarak ele alm1§lardir. i§te bu ytizden de, bunlar hakkmda daha uzun ve fazla
bilgi veriltni§, igrcnc;likleri ve kotiiltikleri ac;1k bir tarzda ortaya konulmu§tur.
Ka§ani §6yle diyor: "Gortildtigil gibi burada, kafirlerlc ilgili olarak sade-
ce iki ayete yer verilip onlar hakkmda k1sa bilgilerle yetiniln1esine kar§thk'
mUnaf1klann durumlar1mn ontic; ayetle ac;1klanmas1, kafirlerden yilz 9evrilme-
si i9indir. Kafirler sozden anlamazlar, dolay1s1yla bunlarla konu§man1n bir
anlam1 yoktur. Halbuki mtinaf1klar1n, bazan azarlanmalan, agir bir §ekilde s1-
k1~t1nlmalan halinde kcndilerine soz kar edebilir, yapttklan kottiltikler vc
davram§larm a91klanmas1 halinde ko§eye s1k1§abilirler."

Ayette gec;en "Na.s" kelimesi "insan" kelimesinin c;oguludur. insana nas


denilmesi, insanm kendisinden soz ahnd1g1 halde, verdigi sozti unutma ozelli-
gine sahip olmasmdandrr. <;Unkil bu kelimede unutma anlanu vardir. Nitekin1
§6yle buyuruluyor: "Andolsun ki, biz Adem'e daha once emretmi§tik. Fakat o
bunu unuttu. "(Ta-Ha: 115)

Bir diger yoruma gore bu kelime, gortilmek, ortaya c;1kmak gibi anlam-
lara gelen "anese" koktindcn ttiren1i~tir. insan da gortinen bir varhk olmas1
nedeniyle kendisine bu ad verilmi~tir. c;unkti insan, hem gorilntir ve hem de
gortir. Oysa cinlere "cin" ad1n111 verilmesi, insanlan n gozlerine gortinmeme-
leri dolay1s1ylachr.

Bir diger yorum da, bu kelimenin "vah§et" kelimesinin kartl§I olan


"tins" koktinden ahnd1g1dir. <;Unkti insan, 9evresiyle ve benzerleriylc hen1en-
cccik kayna§1p uyum saglayabilen, ayrn zamanda ruh ve beden uyumu ic_;eri-
sinde ve dengeli olarak ya§ayabilen bir varhktir.

«'Allah'a ve ahiret giiniine iman ettik' derler.» Sadece dilleriyle


inand1klann1 soyleyen bu kin1selerden amac;, Abdullah b.Ubeyy b.Selfil ve ar-
. kada§lanyla, benzeri intinaftldardrr. Bunlar Miisltiman olduklann1 ac;1kca soy-
ledikleri halde, gen;ekte iman etmemi§lcrdi. Sadece Hz. Peygamber (s.a.v.)
Ayet: 8 BAKARA SORESi/2 79

ile ashab1ndan bir ha.lama kurtulmak iyin MtislUmanbklanru ilan ediyorlardi.


Ancak inan~lan farkhydi. Bunlar1n 9ogunlugu yahudi idi. Allah'1 tasdik ettik-
lcrini ve ahirct gunune inandll<lann1 soytuyorlardI. Ahiret gunu, ha§r vaktin-
den, sonsuza kadar stirccek olan zamandrr. Afuret denmesi, dtinyan1n say1h
gtinlerinin sona ermesinden ve ondan sonra gelmesindendir. "Allah'a ve ahi-
ret gunune iman ettik," demekle nifak, aldatma ve mlisliimanlarla alay tar-
zmda bu iki ana unsur aras1ndaki diger in1an esaslanna da inandtldann1 belirt-
mi§lerdir. Bu, kottiltik ilzerine kottiltik ve ki.ifi.ir tizerine klifiirdtir.

«Halbuki onlar, inanmam1§lard1r.» Bunlar dogrulay1c1 degillerdi.


<;tinkti hep inandtldann1n aksini ortaya koyuyorlar, as1l inan~lanni gizliyor-
lardi. i§te bunlar mtinaf1klann bizzat kendileridir. Bunlann 1nii1min olmad1k-
lan hakk1ndaki htiktim, iddialarmm kesinlikle dogru olmad1g1 geryegidir. Bu-
rada "in1an" olay1 kendilerinden kesinlikle kald1nllyor ve "Onlar iman eden-
lerden degildi" yerine, "Onlar inanmami~lardir" §eklindek.i kcsin bir ifadey-
le durumlan gozler ontine seriliyor. Ayet, bunlann ''biz inandik" iddialarmm
geyersizligini gosteriyor. <;unkti, bu konuda dogru olduklanna ili§kin herhan-
gi bir kan1t ortaya koymam1§lardrr. Bir kimse ilgisi olmayan bir §eyle ovtin-
meye kalkI§trSa, sonrn;ta imtihan1 kaybeder ve rezil olur. <;tinkti kendini oven
yerilir, kendisini kli~ iik goren de ovtiltir. Mesela: Firavun, "Ben mushlman-
lardamm" (Yunus: 90) iddias1nda bulunmu§, bunun iizerine kendisine: "sen
bozgunculardanstn" (Yunus: 91)" denihni§tir. Halbuki Hz.Yunus'un, "ger-
r;ekten ben zalimlerden oldum" (Enbiya: 87) den1esi tizerine kendisine:
"E<~er Allah'z tesbih edenlerden olmasaydt ... " (Saffat: 143) diye kar§Ilik ve-
rilmi§tir.

Anlatild1g1na gore, bir bilginin bir ogrencisi vard1. Bu ogrenci kendisini


herkese gilvenilir biri olarak tamtmt§tl. Ancak hocas1, ogrencisinin kendisini
tarntt1g1 gibi olmad1gm1 biliyordu. Ogrencisiyse her §eye ragrnen hocas1nm
kendisi hakkmda yan1ld1gm1 ileri stiriiyordu. Hocas1 gUnUn birinde, bir ba§ka
ogrencisini gotilrerek bir evde sakladi. Sonra bir koy ahp kesti ve par9alaya-
rak bir ~uvala koydu. Bu Slfada kendisini herkese giivenilir tan1tan ogrenci ~I­
kageldi ve hocasm1 kanlara bulanm1§ bir halde gordti. Hocasmm elinde kanh
b1yak, c;uvalm ba§1nda bekliyordu. Ogrenci bu duru1n kar§1smda: "Efendin1,
nedir bu halin?" dedi. Hocas1: "Falan ogrenci beni ~ok sinirlendirdi ve ben de
kendisini oldtirmek zorunda kald1m. Bu bir s1rd1r ve senden kimseye soyle-
memeni istiyorum. ~imdi onu gommek i<;in bana yard1m et" dedi. Birlikte c;u-
vah evin i9ine bir kuyu kazarak gomdiiler. Ancak bir glin hocan1n saklad1g1
80 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

ogrencinin babas1 <;1kageldi. c;ocugunu gonnek istedigini soyledi. Hocas1 da,


<;ocugun kendi yanmda oldugunu soyledi. <;ocugun babas1 da boylece dontip
gitti. Fakat, bu olay1 bir ttirlti i9ine sindiremeyen sozde gtivenilir ogrenci, ho-
cas1nm bu s1rrm1 daha fazla gizleye1nedi. c;ocugun babas1na giderek olup bi-
tenleri anlattl. <;ocugun hoca taraf1ndan oldtiriildtigiinti ve birlikte gomdtikle-
rini soyledi. Durum zarnan1n htiktimdanna iletildi. Htiktimdar bu durum kar-
§ISmda ne yapacag1n1 §a§irdi. <";linkti hocanm ne denli vakur ve gtivenilir biri
oldugunu biliyordu. Hemen kad1 ve fakihleri ad1 gec;en hocaya gonderdi. Og-
rencisi de, arttk hocas1 hakk1nda ileri geri konu§maya ba§lamt§h. ~ahitler go-
mtilii yerden 9uvah bulup 91kardtlar. A<;tiklannda, i9indeki §eyin kesilmi§ bir
ko9 oldugunu gordtiler. Bu arada c;ocuk da gizlendigi yerden ortaya 91kt1.
Boylece kendisini herkese gtivenilir olarak tarutan ogrenci rezil olmu§, goz-
den dti§mti§ ve yapttg1na da pi§man olmu§tu. Ancak bu pi§manhk aruk i§e
yarain1yordu.

9. «Allah'1 ve iman etmi§ olanlan aldatmaya ~ah~1rlar.» Kotil amac;-


lan balommdan bu onlar hakk1nda bir uyan, ya da, akla gelebilecek bir soru-
nun cevab1 niteliginde yeni bir ciimledir. Sanki: "Onlar inanmadlklan halde,
neden boyle iddiada bulunuyorlar? " denmek istenmektedir. Dolay1s1yla,
ayetle de onlara bu §ekilde cevap verilmi§ olmaktadir. Miinaflklann Allah'1
aldatmalan gerc;ek manas1nda degildir. <";iinkU, Allah i<;in gizli hi9bir §ey
yoktur. Bundan maksat, onlann Allah'm Rasultinti aldatmalandrr. Ya da ger-
9ek manasmda (kar§1hkh aldatn1a) kullanilm1§tlr. Buna gore mana, bunlarm
Allah'a kar§I iman ettiklerini a9Iklamalan, ktiftirlerini gizli tutmalan gibi Al-
lah'm da onlar hakkmda dilnyada islami hilkilmleri uygulamas1du. Miinafik-
lar Allah katinda kafirlerden daha kotti ve igren9 kimselerdir. Mtinafiklar, ce-
hennemin en alt kismmda kalacak kimselerdir.

Hud'a (aldatma) : Ki§inin, arkada§ma yapmak istedigi kottiltigtin aksini


hissettinnesidir. Boylece onu hie; dti§tinemedigi yerden vurmak ister. Ya da
kar§1s1ndakini aldatmak i<;in ona yard1n1 ediyor ve zaman veriyor pozisyo-
nunda goztikerek, ondan kolayhkla kurtulmak istemesidir. Bu iki anlam da,
buraya uygun dti§mektedir. <;tinki.i mtinaf1klar, inanm1§ gibi davranarak,
mii'minlerin sulann1 ogrenmeyi ve bunlan dti§manlara aktarmay1 planlarlar.
Boylece, kafirlerin ba§ina gelebilecek §eylerden, yagmadan, esir dii~mekten,
soygundan kendilerini kurtarmak isterler. Yine. mtinafiklar mti'minleri gor-
dtiklerinde, inanmad1klan halde, inanmi§ gibi gortintirler. «Halbuki ancak
· kendilerini aid a briar da ...>> Onlann aldatma yoluyla verecekleri zararlar,
Ayet: 9 BAKARA SURESi/2 81

sonu~ta kendilerinedir. Kendilerinden ba§kas1na ge~meyecektir. Yani milna-


f1klar, yapacaklann1 yapacak.lar, fakat onlar bu yapt1klanyla kendilerinden
ba§kas1na zarar veremiyeceklerdir. <;ilnkii yapt1klar1 i§in cezas1, kendi ba§la-
nna donecektir. Aldatma ve hile yoluyla yapttldan her tiirlii davran1§lar kendi
aleyhlerine sonu9lanacak11r.<;tinkii Allah, peygamberini, onlann tum yapt1k-
lanndan haberdar edecek, nifaklann1 ona bildirerek onlan dtinyada rezil ede-
cegi gibi, fillirette de en btiyiik cezaya 9arptuacaktrr.

Bir ba§ka gorti§ de §6yledir: Allah, miinaf1klara, kendi yapt1klar1 gibi,


muamelede bulunacakt1r. Mtinaflklar cehennem ate§ine at1hp da orada uzun
bir slire azap edildikten sonra, Rahman olan Allah'tan yardt.m isteyecekler,
bunun tizerine kendilerine: "i§te kap1lar! ~u anda a~1Imt§ bulunmaktadir, he-
men buradan 91k1n" denilecek, bunun tizerine onlar, h1zhca kap1lara dogru
ko§acaklar. Ancak tam kap1lann yanma vardiklarmda, tekrar tizerlerine kapa-
tilacak ve bunlar da §eytanlar ve tagutlarla birlikte cehennem kuyulanna don-
diirtileceklerdir. «Farktnda olmazlar.» Btitiln bu §eylere ragmen onlar ne
yaptiklaruun fark1nda degiller. <;unkii hepsi de gaflet i9indedirler, hepsi de
u9urumdad1flar.

§uur, bir §eyin duyularla hissedilmesi ve fark111a vanlmas1drr. "insanm-


me§airi" denince, insan1n duyular1 denmek istenir. Duyular1n "farkma varma-
mak, §UUruna ermemek" ifadesiyle anlattlmas1 her bir duyu organ1nm algila-
ma yeri olmasmdandu.

Diger taraftan bu ayette miinaf1klann bilmediklerinden sozediliyor. Oy-


" .
sa: "Bile bile gerfegi gizliyorsunuz'' (Al-i Imran: 71) ayetinde mtinaf1klar1n
ilim ve bilgi sahibi olduklanndan haber verilmektedir. Bu iki ayet birbiriyle
nas1l bagda§ttnlabilir? Burada §6yle bir as;1klamaya gitmek milmkiindtir. On-
lar i§in ivyiiziinii gen;ekten biliyorlar, fakat bildikleriyle amel etmiyorlar.
Boylece de tlpkt bilmeyenler gibi oluyorlar. Nitekim §U ayette onlann duru-
mu §Oyle ifade ediliyor: "Sag1r, dilsiz ve kordiirler. '' (Bakara: 18) Oysa bun-
lar1n hepsi de gen;ekte konu§urlar, i§itirler ve gorurler, fakat bunlardan yarar-
lanmak istemezler. Bu halleriyle onlar adeta sagH, dilsiz ve kor gibidirler.
Eger bir kimsenin elinde yararlanamayacag1 bir alet varsa, onun, elinde alet
bulunn1ayan kimseden bir fark1 yoktur. Dolay1s1yla ilmiyle amel etmeyen bir
ali1nin de, cahilden farkt yoktur. ikisi de e§ittir. Bir zengin, eger varhg1ndan
yararlanam1yorsa, bununla fakir arasmda hi<;bir fark yoktur. Kafirler is;in ilim
sahibi denn1esi, onlan yar1n delil bak1mmdan sustunnaya yoneliktir. Ayn1 za-
82 RUH U'L- BEYAN Cu z:l

manda bunlara cahil denmesi ise, ger9ekten degersizlikleri ve eksikliklerinin


ortaya konulmasindandu. Oysa mti'minler boyle degildir. Mi.i'min'in ilim sa-
hibi olmas1, onun asaletini ve degerini ortaya koyar. Ona cahil den1nesiyse,
gtinah i§le1neleri halinde mazur gortiln1eleri dolay1s1yladir. Nitekim Teysir
adh kaynakta da boy le g~n1ektedir.

Mti'min olan kimsenin ili1n ve amel gibi gtizel §eylerle stislenmesi, ha-
tadan ve ayak silr9n1esi gibi §eylerden de uzak durmas1 gerekir. Rabbinin
nzas1ndan ba§ka bir §ey dti§Unmeyerek ibadet ve taatte bulunmahd1r. Dtizgiin
bir kalble Rabbine ibadet ve kulluk etmelidir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.)
hadislerinde §6yle buyurmu§tur: "Sizin adzmza en qok endi§e ettigim §ey, ku-
~uk §irktir." Ki.is:iik §irk nedir? sorusu tizerine §OY le buyurmu§tur: "Riyadtr.
Yuce Allah, kullanm amelleriyle cezalandzracagl, ya da mukafatlandzracagi
o gunde: 'Diinyada iken, kendileri ifin gosteri§te bulundugunuz kimselere
gidin hele, onlann yamnda siz bir hay tr bulabilecek misiniz?' buyurur. " cs>
Bu kimselere boyle denmesinin nedcni, onlann dUnyada i§ledikleri amelleri-
nin strf bir aldatrnacadan ibaret olrnas1ndandtr. Nitekim fillirette de kendileri-
ne boylesi bir muan1ele uygun gorUlecektir. Bu ifadeler Tenbihu'l-Gafilfn'de
de boyle ge9iyor.
10. «Onlarin kalblerinde hastahk vard1r. Allah onlarin hastahg1n1
arhrm1~hr.» Hastahk., gers;ek. anlarnda, bedene sonradan ili§en bir rahats1zhk
olup, bedeni norn1al durumundan c;1kar1r. Davran1§ bozukluklan meydana ge-
tirerek, i§i o1Ume kadar vard1nr. Aynca hastahk, rnecaz! anlamda nefsani
arazlar hakkmda da kullan1hr. Meseta cehalet, 9ekememezlik, bozuk inans;,
kin ve her tiirli.i ki.ifiir gibi. Boylelerin gonli.i hep elden kac;trd1klan §eyler yil-
ziinden ilziintiidedir, kazanarnadtldan liderlikler sebebiyle yamp tutu§makta-
d1r. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in getirdigi dava ve yi.iriittiigii gorev konusunda
gosterdigi sebat ve giinden giine ilerleme kaydettigini gordtikc;e, iyiden iyiye
rahats1zla§1yorlar. <;unkti ic;leri kUfiirle, kotiiltiklerle ve bozuklukla doludur.
Hz. Pcygamber (s.a.v.)'e kar§I dti§manhklann1 giderek h1zlandrrrnaktad1rlar.

i§te Hz. Peygamber (s.a.v.)'in her anlamdaki b~ar1s1 ve mti'minle1in c;o-


galmas1 gibi hususlar tizerine mtinaftldann hastah.klanm Allah, giderek artu-
m1 ~ ve gontillerini de iniihlirlemi§tir. <;iinkti Allah, herhangi bir hat1rlatma-
nm, uyanrun bunlara etki etmeyecegini biliyor. ~er'! tekliflerin artmas1, vah-

8- Ahmed b. Hanbel, Miisned, 5/428; ibn Ebu'd-DUnya ve Beyhaki (Zii.hd ). Bkz. et-Tergfh
\·e't-Terhfh, 1/34
Ayet: 10 BAKJ\.RA SORESi / 2 83

yin slirekli geli§i, yard1m ve zaferin artarak Mtisli.i1nanlar lehine devan1 etme-
si, bu mtinaftldan adeta 9ileden ~ikanyor. <;ilnkti her vahyin geli§inde, Mtis-
ltimanlar1n sorumluluklan da o oranda art1yor. Bu durum, mtinafiklar1n i§ine
gelmedigindcn, kiiftirlerinde iyice az1t1yorlar. Oylc ki, §ehadet kelimesini bile
soylemek kendilerine agtr gelmektedir. ~ehadet kelimesi soylemenin bu ka-
dar zor geldigi kimseler, bundan sonraki emir ve yasaklan nasll yerine getire-
bilirler? Bu gorevler ibadet ve taatle ilgilidir. Sonra da cinayetlere kar§l veri-
lecek cezalard1r. Bunlan dil§iindtikc;e, bi.isbtittin c;1ldrracak duruma geliyorlar.
Izd1raptan izdiraba, §iipheden §tipheye dii§tiyorlar. Bu durum, dogal olarak
fillirette de onlara azap tizerine azaba neden olacaktir. Yi.ice Allah §0yle buyu-
ruyor: "Bozgunculuk yaptrk/anndan dolayz onlara, azap iistune azap art1r-
d1k. " (Nahl: 88)

Kutbu'l-Allfone §6yle der: "Kalb hastahklar1, ya bozuk inane; ve kliftir


gibi dinle ilgili ya da ahlill<a ili§kindirler. AhHika ili§kin olan hastahklar da,
ya aldatn1a ve haset gibi bizzat fiil en yapllan, ya da, zaaf ve korkakhk gibi
nefisle ilgili a§ag1hk §eylerdir. Buradaki hastahk ifadesini, oncelikle ktifiirle,
sonra fiillere ili§kin i§ler ve daha sonra da nefs ve buna ait §Cyler olarak anla-
mahdrr."

Ayn ca : -!.'Allah onlann hastalzg znl arttrm l§ltr " ayetinin mi.inafiklar
aleyhine bir beddua olma ihtin1ali de vardrr. Ancak bunun ni\:in beddua ola-
rak yorumlanchg1 sorusu akla gelebilir. Halbuki ah§llagelen §ekliyle aciz kim-
seler bedduada bulunur. Oysa ytice Allah, acizlikten mlinezzehtir. Oy leyse
bunun sebebi ne olabilir? Buna §0yle cevap verebilirim: Burada Allah, insan-
lara mtinafiklar aleyhine bedduada bulunman1n caiz oldugunu ve onlann Al-
lah'm rahmetinden uzakla§tlnld1gm1 bildirmektedir. <;unkii mlinafiklar, Al-
lah'1n yaratiklan ic;inde en kotiileridir. Nitekim: "Allah onlarz kahretsin!"
(Tevbe: 30) ve "Allah onlara lanet etsin" . (Tevbe: 68) gibi ayetlerde bu anla-
ma i§aret eder.

« Y alan soylediklerinden dolay1 onlara dayantlmaz bir azap vard1r .»


Bunlar i\:in ahirette oyle bir azap var ki, bu onlar1n kalblerif!i11 ta derinlikleri-
ne ula§IL Bu azap, onlar1n yalan soyle1neleri ve bunda israrh olmalari ytiztin-
dendir. Bu da onlarm: "Allah'a ... iman ettik" demeleridir. Burada yalarun ko-
ttiltigiine i§aret edilmi~ ve yalan soylen1elerinden dolay1 dayanllmaz azaba
ugrayacaklan haber verilmi§tir. Yalan anlam1nda olan "Kizb", bir§eyi oldu-
gundan ba§ka tiirlU haber vem1ektir ki bu, tilmtiyle 9irkin bir davran1~trr.
84 RlJHU'L-BEYAN Guz: 1

Bir de Hz. ibrahim (a.s.)'e atfen gelen bir haber vard!f. Bu habere gore
Hz. ibrahim (a.s.) il9 yerde yalan soylen1i~tir. Asbnda bu tariz yoluyla soylen-
mi§tir. <;tinki.i soyleyi§ tarz1 bak1rrundan yalana benziyor. i§te bunun i9in de
yalan ismi verilmi§tir.

Yalan gibi goziiken bu §eyin ilki, Hz. ibrahim'in: "Ben hastay1m"


(Saffat: 89) demesidir. <;unkii kavmi onu, kendileriyle birlikte bayrama kat1l-
maya davet etmi§ledi. Oysa kavmi, yild1zlan ilfill ediniyorlardi. Hz. ibrahim
(a.s.) onlann bu hareketine k1zd1g1 i<;in rahats1z oldugunu soylemek istemi§ti.

ikincisi ise, Hz. ibrahi1n'in k1nlan putlarla ilgili olarak: "Belki de bu i§i
§U buyiikleri yapml~tir" (Enbiya: 63) demesidir. 0 , bunun miimkiin bir i§ ol-
mad1g1n1, ancak putlarm en bi.iytigtini.in bu i§i yapml§ olacagmm varsay1lma-
s1yla, kar§1s1ndakilere susturucu bir cevap vermek i9in soylemi§tir. <;tinkti bu
ifade onlarm ak1ls1z olduklann1 ortaya koyuyor ve onlan beyinsizlikle dam-
gahyor.

U~ilncii yalan ise, Hz. ibrahim'in han1mma ili§kin soyledigi sozdi.ir. Hz.
ibrahim, hiiktimdann sorusu iizerine hamm1 Sare i~in: "Bu, benim k1zkarde-
§imdir" diyordu . Bununla soylemek istedigi §ey, han1m1n1n din bak1m1ndan
karde§i olduguydu. <;link.ii amac1, han1m1n1 zalimin elinden kurtarmakti. Kra-
lm dinine gore o, yalmz evli kadmlara elini uzatrrdi.

~uras1 da iyice bilinmelidir ki, yalan soylemek, en 9irkin ve igren9 gi.i-


nahlardandu. Bu, ay1plann da en kottistidiir. Nitekim ti.im kotilli.iklerin ba§t
da yalanc1hktu. Yalan soylcme, imanla c;eli§ir. Yani yalan bir tarafta, iman
diger tarafta olur. ikisi bir yerde bulunmaz. Bu ifade, kinaye yoluyla ikisi ara-
s1ndaki mesafenin uzakhgm1 anlatmak ic;indir. Nitekim bir hadiste §Oyle bu-
yurulmu§tur: "Ku~kusuz tiim yalanlar kaydedilir. Ancak ki§inin sava§ta ya -
/an soylemesi bunun d1§tndad1r. <;unku sava§ hir hiledir. Ya da aralarmda
dargmhk bulunan iki ki§inin arasLm duzeltmek i9in soylenen yalan kaydedil-
mez. Bir de hanmum ho§nut etmek i<;in ki§inin soyledigi §ey yalan saytl-
maz. "t9>

Bir erkegin kans1na, onu herkesten ve her§eyden daha fazla sevdigini ya


da bir kad1nm kocasma aym §eyleri soyle111esi yalan say1lmaz.

9- Bu hadis anlam olarak rivayet olunmu ~ tur.MUslim tarafmclan rivayet edilen hadisin lafzi
~oyledir: "insanlarw soylemekte olduk/an §eyler i~·i11 kendilerine izi11 verildi/Jini
duymad1m. Ancak Uf §ey hundan isris11a edilmi§fir....." Ctimiu'l·UsUI, I 0/604.
Ayet: 11 BAKARA SORESi / 2 85

i§te bu tic; konuda yalan soylemekte herhangi bir sak1nca yoktur. Yeter
ki bu, kendisi veya bir ba§kas1 ad1na dogru bir gerekyeye dayand1nlarak soy-
len1ni~ olsun. Hadiste ifade edildigi gibi, ya sava§ hilesini di.i§iinerek, ya iki
ki ~inin arasm1 bulmak veya kan kocanm aras1n1 diizeltmeye yonelik olmah-
drr.

Ancak miinaf1klann "Allah'a iman ettik" demeleri, gen;egi yans1tma-


maktadrr. Bu bak1mdan yalan soylemeleri yliztinden, bunlar geryek anlamda
mii'min degildirler. <;unkti ger9ek iman bir nurdur, bir kez kalbe girince,
mti'min lizerinde varhgm1 gosterir. Nitekim Harise'de bu durumu gortiyoruz.
Allah'in Rasulti kendisine: "Ey Harise! Nas1l sabahladin ?" diye sormu§. 0
da: "Miimin olarak sabahlad1m diye cevap verince: "Ey Harise! Her hakkzn
bir hakikatt vardzr. Senin imammn hakikatz nedir? " demesi tizerine, Harise:
"Tum dtinya i§lerinden kendimi c;ektim. Gtindi.izleri susuz ve geceleri de uy-
kusuz birakt1n1. Bana gore bu dtinyan1n ta§iyla altm1 aras1nda fark yoktur.
Ben, cennetlikleri adeta goriir gibiyim. Birbirlerini ziyaret edip duruyorlar.
Cehennemliklerin de 91ghklann1 duyar gibiyim. Ben, adeta Rabbimin Aq'nu
a91kca goriir gibiyim" cevab1ru verince, Rasulullah (s.a.v.): "isabet ettin. Bu-
na devam et" buyurdular. 00>

11. «Kendilerine: 'Yeryiiziinde sak1n bozgunculuk yapmay1n' den-


digi zaman:» Bu mtinaflklara, mtisltimanlar, yeryiizi.inde bozgunculuk yap-
mamalann1 soylediginde ... Fesad, yani bozgunculuk, bir §eyin anormal duru-
ma gelmesidir. Bunun z1dd1 ise islah, yani dilzeltmektir. Yeryi.izilnde bozgun-
culuk denince_, sava§ ve fitnenin tahrik edilmesi, mti'minlere ait s1rlann
kafirlere aktanlmas1 ve buna benzer ki.ifi.ir ve kotiiltik ti.irleri akla gelir. i§te
madem ki mtinaf1klann davran1§lan bu anlamda kotiililklere neden olmakta
.ve bu ytizden de, tipk1 birinin "kendi elinle kendini oldtirme", "kendi canm1
ate§e atma" demesi gibi, kendilerine "Bozgunculuk yapmayzn" denmi§tir, oy-
leyse durumlan boyle olanlara bu gibi §eyler soylenince hemen: «'Bizier sa-
dece diizeltenleriz' derlcr .» Bu, bir kimsenin kendisine ogtit verene kar§t,
a§1n bir tepkiyle red anlamrnda soyledigi bir sozdiir. Buna gore anlam §6yle
oluyor: "Ogiit vermeye kalk1§an kimsenin bize boyle hitap etmesi dogru dc-
gildir. <;unkli bizim yapt1g1m1z, yaln1zca islah etmektir. Durumun1uz fesad ve
bozgunculuk gi bi kotii §ey lerden tamamen uzaktrr." Mtinaflklarm boy le ko-

I0- Bkz. lbn Abdul berr: (i srfah), ibn Mende, EbQ Nuyam. ibn Eslr: (Usdirt-Gahe, 1/425)
Harise b. SUraka'nrn biyografisi, 993.
86 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

nu§malaruun nedeni, bozgunculugu dtizeltme olarak degerlendirmelerinden-


dir. <;unkti bunlar kalb hastas1d1rlar. Nitekim Allah (c.c.) §Oyle buyuruyor:
"Kotu i~·i kendisine guzel gosterilip de onu gz:tzel goren kimse, (kotiilugii hi~·
istemeyen kimseye benzer) mi?" (Fatir: 8) Boylece mtinaflklar yapt1klann1n
bozgunculuk oldugunu inkar edip, i§lerinin suf duzeltmekten ibaret oldugunu
ileri slirdtiler. Allah onlara §U ayetiyle cevap veriyor:
12. « Iyi bilin ki, asd onlar, fesat ~1karanlann ta kendileridir.»
Ey mii'minler! Asil bozgunculann onlar oldugunu bilin. Bunun i~in on-
lardan, 1slaha yonelecek bir adim atacaklaruu beklemek imkans1zdu. Daha
sonra Allah (c.c.) §U buyruguyla onlann nasil insanlar olduklann1 bildiriyor:
«Fakat fark1na varmazlar.» Onlar, bozguncu olduklann1 bilmezler. Bunla-
nn idrak ve kavrama kapasiteleri yoktur. c;ilnku onlar duyularm1 yitirmi§ler-
dir. Dolay1s1yla dii§tincesizlikleri onlann bozgunculuklanna tam denk dii§-
mektedir.
Ayet: 12-13 BAKARA SURESi/2 87

13. Onlara: "insanlann iman ettigi gibi, siz de iman edin"


denildigi zaman: "Yani beyinsizlerin inandigi gibi mi inana-
lim?" derler. iyi bilin ki, asil beyinsizler kendileridir. F akat
bilmezler.
14. Onlar inananlara rastlayznca: "Biz iman ettik" derler.
F akat §eytanlanyla ba§ba§a kaldiklarznda: "Suphe yok ki, biz
sizinle beraberiz, biz sadece onlarla alay ediyoruz" derler.
15. Allah da onlarla alay eder ve onlari azgmliklari ifinde
koru korune bocalasmlar diye birakrr.
16. Onlar hidayete kar§ilik, sapikligi satin alan kimselerdir
ki, alt§ veri§leri karlz olmadi, dogru yolu da bulamadilar.

13. «On Iara: 'insanlarin iman ettigi gibi, siz de iman edin' denildigi
zaman:» Mii'minler tarafmdan, ogiidii tamamJamak ve iyi bir ir§adda bulun-
mak i9in, miinaf1klara, "siz de mti'minlerin imanlar1na denk bir ol9iide, onla-
nn Allah'a ve filiiret glintine inandiklar1 gibi inanm" denildigi zaman...
Ayette gec;en "jnsanlar" ifadesinin ba§indaki elif lam ekinden dolay1
bununla ya: "Her bak1mdan insanhk yontiyle mtikemmel olanlar kasdedilmi§-
tir veya bizzat Rasulullah (s.a.v.) ile, beraberindeki inanc;lJ kimseler kasdo-
lunmu§tur. Bu itibarla anlam §6yle olmaktadir: "ihlash bir inarn;la, nifak §ai-
belerinden ttimilyle uzak kalm1§ ve inananlann imanlanna denk bir §ekilde
Allah'a ve filliret gilni.ine i1nan edin" denildigi zaman, onlar: «'Yani beyinsiz-
lerin -inand1g1 gibi mi inanahm'?' derler.» Mtinaflklar, kendilerine iyiligi
emredenlere kaq1hk, inkarla cevap verirler.
"Sefeh"; bunakhk, beyinsiz1ik ve ahmakhk anlamlanna geldigi gibi, bir
kimsenin gorli§iinde uyumsuzluk ve karars1zhk bulundugunu da ifade eder.
i§te bu iki ozellik nedeniyle akla eksiklik ar1z olur. Bunun kar§1t1 da "hilm",
yani yumu§akhk ve kendini begenmektir. Ashnda mti'n1inler, akh ba§mda ol-
gun ve vakarh ki§iler olmalarma rag1nen, milnaftldar sefahete battiklan veya
mti'minleri tahkir ettikleri i9in onlan boyle nitelemi§lerdir. <;unkii mti'minle-
rin birc;oklan yoksul kimseler oldugu gibi, i9lerinde Suhayb ve Bilal gibi kole
olanlar da vardi. Mtinaf1klar: ''Yani o beyinsizlerin inandzgz gibi mi inana-
llm ?" diye a91k-se9ik konu§tuklan halde, bunlara milnafik denilmesinin dog-
ru olup olmayacag1 sorulursa, bu husus birka9 yonden yorumlanm1§ttr:
a) Mtinafiklar aslmda boyle bir konu§may1 a~1ktan degil, ic;lerinden ge-
88 RUHU'L -BEYAN Ciiz: l

c;irm,ektedirler. Ancak Allah, onlann gizlilik. perdelerini yrrtt1, tiim sulanm


ortaya 91kanverdi.

b) Mtinaflklar, bu sozleri kendi aralar1nda konu§uyor1ardi. Allah da, on-


lann bu durumlann1 Peygamberine (s.a.v.) bildiriverdi.

c) Eger yukandaki ifadeler, mtinaf1klar taraf1ndan kendilerine ogtitte


bulunanlann yarunda soylenmi§se, bu, onlann miinaflk olmadlklar1n1 gerek-
tirmez. <;unkii boyle bir konu§man1n hem kotti ve hem de iyi niyetle s6ylen-
1ni§ olabileceginc ihtimal vardrr. Eger: "imanlann1n degeri olmayan beyinsiz-
lerin, bunaklann, delilerin inand1g1 gibi mi inanahm? Yani bize boylelerin
iman1 gibi bir i1nan m1 emrediyorsunuz?" gibi bir anlam1 dti§ilnerek, miina-
fiklann ifadelerinden rnu'minlerin inand1g1 gibi bir iman ihtirnal i~erisinde
olabilecegi gibi, kendilerinin mtinaflklar olarak tohrnet altinda tutulmasm1
inkar da olabilir. Onlar boylece, kendilerine ogtit veren kimselerle alay tar-
zmda cevap verrni§ olabilirler. i§te ytice Allah, onlann bu sozlerini §U §ekilde
cevaphyor: «iyi bilin ki, asil beyinsizler kendileridir. Fakat bilmezler.»
Ger9ekten beyinsizler onlardir. Onlar kendilerini ~epe9evre ku§atm1§ bulunan
bu hastahklar1n1n farkmda degiller. Bu, onlara hem bir red cevab1 ve hem de
durumlannm a§1nhklann1 bildiren bir ifadedir.
Daha once bu surede ge9en ayette: "F arkznda olmazlar" (Bakara: 9)
ifadesiyle miinaf1klann ger9ek §UUrdan yoksun olduklar1 vurgulan1yordu. Yi-
ne "durunmezler" (Bakara: 12) ifadesiyle de mtinaf1klann anlay1§s1z ve geri
zekah olduklan dile getirilmektedir. <;unkii neyin salah ve neyin fesat oldu-
gunu insan zeka ve an1ay1§ sayesinde kavrar. "Bilmezler" (Bakara: 13) ifade-
siyle de mtinaflklann ilimden nasiplerinin olmad1g1 an1atihyor. Ayetlerin,
miinaf1klarm, "fark1nda olmayan, dti§iinmeyen ve bilmeyen" ki§iler olduklan -
n1 bildirrnesinde ve bunu degi§ik ifadelerle sunmas1nda birtak1m incelikler
vard1r. <;tinkii dokuzuncu ayette mtinaf1klann hile ve aldatma yollar1na kal-
k1§malarm1n, bilgisizliklerinin bir eseri oldugu ger9egi a9Ikhk kazan1yor. On-
larm idrak yoksunu kimseler olduklann1 ortaya koyuyor. Onikinci ayette geri
zekahhklan ortaya konuyor ve bunun onlarm aynlmaz bir niteligi oldugu
uyans1nda bulunuluyor. <;tinkti bir kimse idrak ve kavrayt§tan yoksunsa,
onun geri zekah olmas1 da ka9m1lmazdH. Onti<;tincti ayette ise: "bilmezler"
ifadesiyle, bilgisizligin bunlar1n temel bir niteligi oldugu uyansmda bulunu-
luyor. <;unkti idraktan yoksun olan .kimse bilgisiz olur. Aslmda ilim yani bilgi
, akla baghdrr.
Ayet: 14 BAKARA SURESi /2 89

14. «Onlar inananlara rastlay1nca: 'Biz iman ettik' derler.» Milna-


f1klar, muhacir ve en sardan mti'minlerle kar§1la§tiklannda, bu imanh kimsele-
re kat§l yalan soyleyerek: "Biz de tlpk1 sizin gibi inaruyor ve tasdik ediyoruz"
derler.
Rivayete gore mtinafik Abdullah b.Ubeyy ve arkada§lar1, bir gtin dola§-
maya ~lkm1§larch. Bir grup sahabeyle kar§Ila§hlar. Abdullah b. Ubeyy arka-
da§lanna: "Bana bakm! ~imdi ben, §U beyinsizleri yanm1zdan nas1l uzakla§tl-
racagun. BalGn ve gortin" dedi. Yanlanna yakla§tnca, hemen gidip Ebu Be-
kir'in elinden tuttu ve: "Merhaba ey S1ddlk! Temimogullann1n ve islam'm bti-
ytigti! Magarada Rastilullah'tan sonra ikinci ki§i, maluu ve can1n1 Allah yo-
lunda ortaya koyan usttin zat!" dedi. Hemen bundan sonra da, Hz. Omer
(r.a.)'in eline yapt§tl ve: "Merhaba Adiy ogullann1n btiyilgti, dininde gti9lil,
hak ve adaleti ayudeden, mahn1 ve canm1 Rasulullah ugruna feda eden deger-
li insan! dedi. Soma da Hz. Ali (r.a.)'nin elini tutarak §6yle konu§maya ba§-
11

11
lad1: "Merhaba, Rasulullah'1n amcasm1n oglu ve dan1ad1! i§te bu suada Hz.
Ali (r.a.), hemen konu§maya .mtidahale etti ve: "Abdullah! Dik.kat et, Al-
lah'tan kork da mlinaf1khk etme. <;tinkti mlinaf1klar, Allah'm yarattl<lar1n1n en
§erlileridir" dedi. Abdullah b. Ubeyy hen1en one auld1 ve: "Ey Ebu'l-Hasan,
yava§ ol. Boyle bir §cyi nasil soylersin. Allah'a yemin ederim ki, bizim ima-
rum1z tipla sizin imanm1z, bizim tasdikimiz upla. sizin tasdikiniz gibidir" de-
di. Sonra aynhp gittiler, bu arada Abdullah b.Ubeyy arkada§lar1na donerek:
"Onlara nastl davrand1g1m1 gordtinliz. Siz de onlan gordilgilniizde, benim on-
lara davrand1g1m gibi davran1n, benim yaptig1m1n ayms1n.1 yap1n ve hep iyi-
liklerini dile getirerek ovtin" talimatlnt verdi. i§te bu ayet bunun tizerine indi.
«Fakat ~eytanlar1yla ba~ba§a kald1klarinda: 'Siiphe yok ki, biz si-
zinle beraberiz» derler. Miinafiklar, inad~1hk ve kotiiliik bak1mmdan §eytan-
lardan pek fark1 olmayan arkada.§lanyla ba§ba§a kaldlklari zaman , kiiftirlerini
ortaya koyarlar.
,..
Ayette mtinaf1klar1n §eytanlarla beraber zikredilmesi, ktiftirde mtinaf1k-
larm §eytanlarla ortak olmalar1ndandir veya mtinaf1klar1n ileri gelenleri de-
mek istenmi§tir. Konu§anlar ise, lider seviyesinden daha dti§tik olanlardir.
<;link.ti tiim az1p sapan ve inat edip direnen kimseler ashnda §eytandular. Ay-
nca bunlann "§eytanlar" olarak adland1nlmas1, ttimiiyle haktan uzakla§IllI§
oJmalanndandir. Mtinafiklar: "Biz sizinle beraberiz" derlerken, biz sizin di-
ninizde ve inancm1zday1z, hi~bir §ekilde sizden ayn ve farkh dti§tinccye sahip
degiliz, demek istiyorlar. «Biz sadece onlarla alay ediyoruz' derler.» Biz
mii'minlerin yan1nda inru1m1§ gibi goziiktirken, amac1m1z onlann ganimetle-
rinden pay ahnak, sirlar1na vak1f olmakt1r. Yoksa biz inanmay1 hallnm1za bi-
90 RUHU'L-BEYAN Guz:1

le geti1mek isten1eyiz. Gortiniirde oyle goztiktiyoruz. Alay, yani istihza, kar§1-


s1ndakiyle eglenmek ve onu kii<;tik gormektir. Dolay1s1yla anlam §byle olu-
yor: "Biz onlara mi.isliiman oldugumuzu gostermekle, mti'111inlerle egleniyor
ve onlan kiic;timstiyoruz." Yi.ice Allah da onlarm bu tavrrlarma kar§1 §U ayetle
cevap vermektedir:
15. «Allah da onlarla alay eder.» Mtinaf1klan, alay ve eglenmeleri se-
bebiyle cezalandrrir, onlara muamelede bulunurken, Allah da, adeta onlarla
alay eder bir muameleyle onlar1 kar§tlar. Allah, dtinyada mtinaf1klara mtihlet
ve linkan verir. Uzun bir sure azgmhk ve sap1khklari ic;inde vakit gec;irmeleri
frrsat1n1 verir. Haklar1nda islfuni htiktimler uygulantr. Bu, bir bak1ma diinya-
da iken onlarla alay etmek anlanun1 ta§tr. Ahiret hayatmda ise, miinaflklar ce-
hennem ic;inde bulunduklan bir srrada, kcndileri i<;in cennet kap1lan ac;ilacak
ve hemen hepsi oraya kO§U§acaklard1r. Ancak tam kap1ya geldiklerinde, kap1
ylizlerine kapanacak ve tekrar cehenneme dondtirtileceklerdir. Mti'rninlerse,
cennet is;inde koltuklar tizerinde mtinafiklarm bu halini seyredecekler, onlarm
dtinyada
. mti'minlere gtiltip eglendikleri
\
gibi, mi.i'minler de onlara giilecekler-
dir. I§te bu, onlann yaptig1 §eyin kar§1hg1d1r. Bu §eldlde Allah da onlarla alay
eder «ve onlari azg1nhklar1 i~inde korii kortine bocalas1nlar diye bira-
k1r .» Allah, miinafiklara zaman ve frrsat· tanu ki, giderek ta§k1nhklann1 artir-
s1nlar, ki.iftirlerinde, nifaklar1nda ve her kotli i§te hadlerini a§sinlar. Boylece
bu vadide §a§km bir halde ba§lbO§ olarak donilp dola§ular. Diinyada bu frrsa-
tm kendilerine tamnmas1, alaylarmm bir cezas1d1r. <;unkii bu kimseler ileriyi
gorebilme yetenegine sahip degiller, bunlarm kalb gozleri kordiir. Nereye gi-
deceklerini ve ne yapacaklar1n1 bilemez olurlar.
16. «Onlar hidayete kar~1hk, sap1khg1 satin aJan kimselerdir ki.»
Yukar1da kotti nitelikleri a9Ik bir §ekilde ortaya konan bu mtinafrklar, hidaye-
ti brrakip yerine saptld1k denilen kiifrii alrm§lardrr. Hidayeti yani imam da
terketmi§Jerdir.

Ayette satin aln1a anlam1ndaki "j§tira" kelimesi, ki§inin begendiklerini,


degerini vererek almas1 anlanunad1r. Daha sonra bu kelimenin kapsam1 ge-
ni§lemi§ ba§ka bir§eyi isteyerek bir§eyi terketmek anlarmnda kullan1lm1§t1r.
Burada saplkl1g111 satin ahnmas1yla ktifilr belirtilmek istenmi§, hidayet ile de
imana i§aret olunn1u§tur. Yani ki.ifrti imana iistiin kabul ettiler, onu se9tiler.
iman1 kliftirle degi§tirip, iman yerine klifrli ald1lar. Onlar1n «ah§ veri~leri
karh olmad1.» Onlar ticaretlerinde karh ~1kmadtlar. Ticaret , tticcann yapttg1
i§ ve ah§ veri§ demektir. Bundan ama9, kar elde etmektir. Kar da, ana serma-
yeye kazanc; yoluyla eklenen gelirin ad1du. «Dogru yolu da bulamadllar.»
Ayet: 15- 16 BA.KARA SURESi/2 91

Kazan9 yolunu bulamadilar. Ticarette ama~, karla birlikte sermayeyi de tut-


mak ve kaybetmemektir. Tticcar ilk ticaretinde kar elde etmese de, elinde ser-
mayesi bulundugundan, bir ba§ka seferinde kar edebilir. Fakat hemen i§in ba-
§Inda sermayeyi de tilketirse, bu, gen;ekte bir ticaret olamaz. I§te bu gibileri
tilm varhklann1 kaybettiler. Ak1llan da bozulmu§tur, ellerinde sern1aye de
kalmam1~tir. <:;Unkii sermayeleri ellerinde kalabilseydi, boylece hakla idrak
edebilecekler ve kemale de eri§eceklerdi. Fakat boyle davranmad1klanndan
mtinafiklar, hem zarar a\:1s111dan hiisrana ugrachlar ve hem umutsuz kaldilar.

Miihted1, yani dogruyu bulan kin1se, diinyay1 brrak1p, adetler pe§inden


ko§turmay1p, ibadet ve taatle ugra§an kimsedir. Y oksa ki§inin kafas1n1n estigi
dogrultuda hareket etlnesi, hevas1yla hidayetini birbirine kan§tirmas1 duru-
munda, o kimse hidayete eren biri olamaz.
92 RUHU'L-BEYAN GOz: 1

17. Onlarin durumu bir ate§ yakanin durumu gibidir ki, o


revresindekileri aydinlatinca, Allah onlarin l§lgini giderip
kendilerini karanltklar ifinde, gormezler olarak birakir.
18. Sagirdirlar, dilsizdirler ve kordiirler. Artik donmezler.
19. Yahut on/arm durumu, gokten bo§an1p ifinde yogun
karanlzklar, gok giirlemesi ve §im§ek bulunan ~iddetli bir yag-
mur gibidir. Yildirimlardan o/iim korkusuyla, parmaklarmi
kulaklarina tikarlar. Allah ise, ka.firleri fepefevre ku§atmt§tzr.
20. 0 §im§ek, neredeyse hemen gozlerini kapip aliverecek;
onlara aydinlik verince, l§tgmda yiiriirler, karanlik basmca da
dikilip kalirlar. Allah dileseydi, onlarin i§itmelerini ve gorme-
lerini de giderirdi. Siiphesiz Allah her §eye kadirdir.

17. <<Onlarin durumu» Bu ayette durum olarak ttirk<;ele§tirdigimiz ke-


limenin ash "Mesel" dir. Bu, e§, benzer ve denk anlam1nad1r. Daha sonra bu
kelime omeklerde ve darb-1 mesellerde kullan1hr olmu§tur. Genelde bu keli-
me, garip ve hayreti gerektiren konular i<;in kullan1hnakla birlikte, sonralan
her durum ve kissa ic;in istiare yoluyla kullan1hr ohnu§tur. Ayn1 zamanda
kendisinde herhangi bir tuhafl1k ve gariplik sezilen §eyler i<;in de kullanila-
gelmi§tir. Mesela: "Takva sahiplerine va'd edilen cennetin durumu (ozelligi,
misali) §Udur" (Ra'd: 35) ayetinde oldugu gibi. Yine: "En yuksek szfatlar da
Allah'mdir" (Nahl: 60) ayetinde de "mesel" kelimesi "s1fat" anlam1nda kul-
lanilnu~trr.
Allah, munaf1klann ger9ek durumlarnu haber verdikten sonra, bunun
pe~inden konuyu darb-1 meselle daha a<;J.k ve anla§1hr bir §ekle getiriyor. Bu,
konuya daha bir a<;1kh.k ve kesinlik getiriyor. <;unkti bir olay1 ornekleyerek
a\:1kla1nak, insan akhn1 daha fazla etkiler, anlayt§SIZ ve kaba cahillerin konu-
yu daha iyi bir §ekilde anlamalanna yard1mc1 olur. Bundan dolay1 omek ve-
riln1ekten an1ay, gizli olan1 ac;1k olana benzeterek olay1n, iyice ayd1nlanmas1
saglan1yor. Bu, ortada olmayam, ortada olan ~eye benzeterek yapilan bir anla-
Ayet: 17-l 8 BAK.ARA SURESi /2 93

t1md1r. Bilindigi gibi ytice Allah, gonderdigi kitaplarda darb-1 mesellere ~ok
yer vermi§tir. Mesela incil'de bulunan bir sure'ye "Darb-1Mesel/er" suresi
ad1 verilmi§tir. Nitekim Kur'm1-1 Kcri1n'de de darb-1 mesclleri ve ibretli konu-
lar1 iyeren bin ayet vardu. Aynca peygamberlerin, alimlerin ve hakimlerin
ifadelerinde olduk9a fazla darb-1 n1eselle kar§1la§1br.
Dolay1s1yla bu ayetin anlam1 §0yle olmaktadtr: "Onlarm §a§dacak duru-
mu" tipkI «bir ate§ yakan1n durumu gibidir ki ...» Ayette ge9en ''istevka-
de" ashnda yak1t ve benzeri §ey istemek, bunu elde etmek i<rin gayret goster-
mektir. Bu da, ate§in alevler halinde yiikselip aydmhk yapmas1dir. Yani onla-
rm durumu karanhk bir irolde, buradaki yirt1c1 hayvanlardan korunmak i9in,
bir ate§ yakmak isteyen kimsenin durumu gibidir. «0 ~evresindekileri ay-
d1nlat1nca,» ayette ge9cn "i zaet" kelimesi a§lf1 §ekilde ayd1nlatmak anlam1-
nadir. Nitekim §U ayette de bu anlain da kullanllm1§tlr: "Giine§i bir 1*·1k (ay-
dznlatzcz), ay1 da par/ak kzlan ... O'dur. " (Yunus: 5)
Yanan ate§ \'.evreyi ve e§yay1 ayd1nlatinca, «Allah onlann I§1g1n1 gide-
rip kendilerini karanhklar i~inde, gormezler olarak b1rakir.» Allah, ay-
dmhklarmm tek kaynag1 olan ate§lerini sondiirtip tiimiiyle yok edince, kendi-
lerini karanhklar i<;inde gormeyen kimseler olarak brraktr. c;unkii zulmet, ay-
dmhg1n olmamas1d1r. Hele bir de koyu zifiri bir karanhk varsa, bu daha da
korkun9tur. Ayetteki karanhklar anlammdaki "zuliimat" kelimesinin nekire,
·"'
yani belirsiz olarak gelmesi de bu i§in boyle korkun~ ve gerc;ekten §iddetli ol-
dugunu gosteriyor. Boyle bir durumda eger ortada aydmhk veren §ey yok ol-
mu§sa, artik gorme olay1 ger9ekle§emez. Boylece anlam §Oyle olmaktadrr:
Miinafiklann §3.§ilacak halleri, sapiklig1 satin almalar1d1r. Buysa kilfiir
ve nifak karanhgmdan ibarettir. Bu anlamdaki bir karan11g1 da Allah'm gazab1
izleyecek ve onlar ebed1 bir ceza ile karanhklar iyinde k1vranacaldardir. \:iln-
kti mtinaflklar, iman denen hidayeti b1rak1p sapiklik denen kiifrii se9mi§lerdi.
Oysa hidayet, insanm fitratmda olan bir nur olup, bu nur da onlarm gorebil-
dikleri hak delillerle desteklenmektedir. Bu ttpkI, biiytik bir ate§ yakan insa-
n1n durumuna benzer. Adam tam yaktig1 ate§in ayd1nhgmdan yararlanacag1
bir srrada, Allah, o biiyiik ate§lerini sondiiriip, onlan korkun9, koyu bir karan-
hkta bJiakiyor, artik bundan sonra da goz gozti gormez oluyor.
18. «Sag1rdirlar.>> Miinaftklar hakk.1 dinleyip kabul etme yeteneginden
yoksundurlar. Adeta hakki hi9 duymam1§ gibidirler. Sag1rhk, insanm duyma
organlarmm zedelenip kapanarak duyma i§levini yerine getireme1nisidir. Ku-
lak oyle bir duruma gelmi§tir ki, art1k ses frekanslann1 alma imkam kalma-
m1§tlr.
94 RUHU'L-BEYAN Cuz: 1

«Dilsizdirler.» Hakk1 konu§maktan suskundurlar, konu§mak istemezler.


Sanki dillerinde bir hastalik var da, bundan ottirti dilsiz durmnuna dii§IDii§ler-
dir. <;unkti dil rahats1zla§mca, ~1karmas1 gereken harf ve kelimclcri yerli ye-
rince i;1karamaz ve dolay1s1yla konu§n1a da saglanan1az.
«Ve kordiirler.» Kaq1s1ndaki olaylan ibretle gorebilecek ve kendilerini
hidayete gotlirebilecek olan gozlerini kaybetmi§lerdir. Burada korltik anlam1-
na gelen "Umyun" kelimesi, hem gorme gorevini yapan goztin ve hem de
kalb goztintin beraberce korliigii anlarrunda kullam1m1§tlr. I§te bu, mtinaf1kla-
r.m dtinyadaki nitelikleridir. Bunun i~indir ki, layamet gtiniinde bunun cinsiy-
le cezaland1nlacaklardir. Nitekim yi.ice Allah §6yle buyuruyor: "Kzyamet gu-
nli biz onlan, kor, dilsiz ve sagzr olarak yuzleri i.istu toplayaca{Jlz. " (isra: 97)
Mtinaftklar Allah'1n selam.m1 duymazlar, k1yamet glinundc Allah kendi-
lerini muhatap olarak almaz, bunlar Allah'1 da goremezler. Oysa n1iisltimanlar
hakk1 dinlerler, hakk1 s9yleyip konu§urlar ve hakka bakarlar. Boylece kiya-
met gtini.inde Allah'1n hitab1yla kendilerine ikramda bulunulur, Allah ile kar-
§Ila§rrlar ve Allah'm selam1n1 alrrlar. «Art1k donmezler.» Yani miinaf1klar,
yukanda say1lan nitelikler ytiztinden, bundan boyle kiifilr demek olan, sapik-
hg1 birak1p da, terkettikleri hidayete donmezler. Ayetteki: "Sagzrdzrlar, dil-
sizdirler ve kordiirler" buyruguyla, mlinaf1klarm ge.rc;ekten sagir, dilsiz ve
kor olduklan degil, bu kimselerin bu organlanm hak yolda ve dogru bir §ekil-
de kullanmad1klan ifade ediliyor.
Kalb goziintin korli.igii, yani basiretsizlik §U ti9 nedene dayanrr:
a) lnsanm organlann1 masiyet yolunda kullanmas1,
b) Allah'a ibadet ve taatte yapmacik davranmas1,
c) Allah'm yaratt1klarm1n elindeki varhklara goz dikmesi.
i §te insan basiretini korle§tirip ileriyi goremez hale gelince, bundan
boyle halka yonelir ve Hakk'a sIIt 9evirir.
19. «Yahut onlann durumu, gokten bo§an1p i~inde yogun karanhk-
lar, gok giirlemesi ve §im§ek bulunan §iddetli bir yagmur gibidir.» Mi.ina-
ftklann durumu, tlpk1 gokten bo§anan §iddetli bir yagmura tutulanlann haline
benzer. Gok (sema) dtinyan1n tavan1dtr. Anlam §byle oluyor: Tum gogli kap-
lanu§ olan bir buluttan yagan §iddetli yag1nur.
Abdullah b.Abbas'tan yaptlan rivayete gore, Ar§'1n altmda bir deniz var-
drr. Canhlann nz1klan ondan inmektedir. Bu denize vahyolunur, buradan da
semadan semaya istenildigi kadar yagmur yagd1nlrr. Bu olay dtinya semasma
gelinceye dek yagma i~ i devan1 eder. "Zullimat" kelin1esiyle, her ttirlti karan-
lik anlattlmak istenmi§tir. Oylesine yogun bir karanhk ki, bulutlar birbiri iize-
Ayet: 19 BAK.ARA S0RESi/2 95

rine kat kat binerek gecenin karanhg1na ayn bir karanhk eklemi§ler, boyl~ce
de ortahk zifiri karanhga donti§mti§tilr. Goz gozli gormeyecek bir karanhk...
Gerc;i burada gece karanhgmdan soz edihne1nektedir ve ayette de bunu goste-
ren bir i§aret yoktur. Ancak gecenin karanhg1 anlam1, ayctin sevki (geli§i) in-
den anla§1labilir. <;unkii bundan sonraki ayette §6yle buyuruluyor: "O §im~ek
neredeyse hemen gozlerini kapzp altverecek" Daha sonra ayetin devammda,
§U ifadelere yer veriliyor: "Ka ranllk basmca da dikilip kahrlar." ~im§egin
gozii kap1p almas1, genellikle karanhk gecelerde olabilir. Ayn1 §ekilde, insa-
n1n ytiri.irken ans1z111 duraklamas1 da, yine bu gece karanhg1ndan ineydana
gelmektedir. <;unkti insan, yolda ytirilrken ans1z1n l§Ig1n yok ohnas1yla, bir
anhk da olsa gorme ozelligini yitirir ve bu ylizden, oldugu yerde durakahr.

Gtindtiztin bulutlar ne kadar kesif ve yogun olursa olsun, karanhk ne


oranda 9okerse 9okstin, yolda ytirtiyenin ytirtimesine engel olmaz ve yurtiye-
nin durmas1n1 gerektirmez. Ayette karanhklann yagmurun ic;crisinde oldugu
belirtilmi§tir. Halbuki bulutun ve gecenin karanhg1 da vardir. Bunun sebebi
yagmurun §iddetini ve korkunc; durumunu belirt1nek i9indir. Gok gtirlemesi,
yani "ra'd" buluttan i§itilen §iddetli sestir; §im§ek "berk", bulutlar1n birbirle-
riyle siirtti§meleri S1fas1nda meydana gelen par1ldama: I§Ik ve aydmllktu.

«Yildir1mlardan oliim korkusuyla, parmaklarin1 kulaklarina tikar-


lar.» Korku ve deh§et sa~an bir bi9imde gok gtirlemesi ve §im§cklerden soz
edilince, sanki, "boylc bir gok glirlemesi durumunda, bu §iddetin alt1nda bu-
lunanlann hali ne olur?" gibi bir soruya, parmaklann1 kulaklanna tikarlar
§eklinde cevap verilmektedir. Parmaklann1 kulaklarma tikarlar, demek, par-
mak u~larllli ttkarlar anlanunadu. Burada mtibalaga vardrr. Sanki onlar §id-
detli korku ve §a§kmlar1ndan dolay1 sadece parmaklar1nm u~larm1 degil par-
maklarmm hepsini kulaklar1na sokarlar.

Bir ba§ka yoruma gore de, yerinde kullan1lmas1 gereken organlann1 nor-
mal yolda kullanarak boylece dogruyu bulmay1p §a§kmhk ve deh§etten ne ol-
duklann1 bilemez durumdad1rlar. Biitlin bunlar, yild1nmlardan korktuklan
i9il1 ba§VUrduklan yollardrr. Ytld1nm oylesine korkun~ bir §eydir ki, bir k1-
vilc1m ate§le birlikte nereye isabet edcrse, oras1n1 ktil haline gctirir. Hz. Pey-
gamber (s.a.v.) gok gtirlemesi ve y1ld1nmlanm duyunca §0yle dua ederlerdi:
"Allah'1m! Gazabmla bizi oldurme, azabznla bizi helfik etme, biitiin bunlar-
dan once bizi afiyette ktl."

«Allah ise, kafirleri ~epe~evre ku~ahnt§hr.» Ayette ge9en "ihata' bir 1


96 ROHU'L-BEYAN Guz: I

§eyi her taraftan ~epe9evre ku§atmak anlam1nadu. Allah onlan ilim ve kudre-
tiyle ku§atml§tlr. Boylece kMirler, dort bir yandan ku§atlna altinda tutulduk-
lanndan, ka<;acak hi<;bir yer ve imkanlan kalmam1§t1r. Ayetteki bu son ctimle
bir parantez ctirnlesidir. Dolay1s1yla §iddetli bir firtmaya yakalananlann, par-
maklann1 kulaklanna tikamalan, kendilerini kurtaramayacag1na ili§kin bir
uyand1r. <;i.inki.i kaderi hi<;bir tedbir ve korku yenemez. Ayette a9tk9a
kafirlerden sozedilmesi, onlann ki.iftirleri yi.izUndendir.

20. «0 §im~ek, neredeyse hemen gozlerini kap1p ahverecek.» ~im§e­


gin a§1n olan i§1g1 yiiziinden, gozleri <;tkaracak, kor edecek gibidir. «Onlara
ayd1nhk verince, 1~1g1nda ytirtirler.» Karanlik gecede §im§ek yolu aydutla-
tinca, bunun sayesinde birazc1k olsun yilrtirler. Bu arada gozlerinirl de kap1p
ahnacag1ndan korku i<;indedirler. Ayette, lnzlanrrlar veya ko§arlar ifadesi ye-
rine "ylirtirler'' denmesinde~i incelik, korkular1ndan ko§acak derrnanlar1 kal-
rnamas1 ve adeta dizlerinin bag1n1n <;ozillmesirle i§aret etmektedir. «Karan-
hk basin ca ..da dikilip kahrlar .» ~im§egin meydana getirdigi ayd111hk orta-
dan kallanca, yol da tekrar karanhga donti§ilr ve olduklan yerde dikilip kahr-
lar. ~a§k1ndirlar, ikinci bir aydmhg1n gelmesini beklemektedirler. Belki ikin-
ci bir ayd1nhkta var1p s1g1nmay1 hedefledikleri yere ula§abileceklerdir. «Al-
lah dileseydi onlar1n i~itmelerini ve gormelerini de giderirdi.» Allah, ku-
laklarm1 ve gozlerini yok etmek isteseydi, kesinlikle, gok gtirlemesi ve yild1-
r11nla onlann kulak ve gozlerini yok ederdi. Bu da onlara ceza olarak verilir-
di. Nitekim Allah, bunu yapmaktan da aciz degildir. «~tiphesiz Allah, her
§eye kadirdir.» Var olmas1 mlimkiin olan her §eyi yapmaya kadirdir. Bunlar1
da hikrneti geregi yapar.

Bu, birincisinden daha etkili olan son derece a<;lk ve anla§Ihr bir benzet-
medir. Burada ytice Allah mtinaf1klann §a§ktnhklann1, sap1khga dah§lann1
ve rezil edildiklerini, karanhk bir gecede gogtin §im§ek ve yild1nmlanna ve
o1um h19k1nklanndan korkan insanlann haline benzetmi§tir. Ayetlerin ak1§1
da bunu gerektirmektedir. 6te yandan ayetin butilntinde, sele yakalanan, ge-
cenin karanhg1nda §iddetli yagn1ura rnaruz kalan insan1n dmumu canland1nl-
m1§, bulutlarm yag1nuru yagdrrmas1 tasvir edilmi§, korkun<; §im§eklerin sesi-
ne, goz ahc1 y1ld1nma dikkat t;ekilmi§tir. Buna gore bu goriintiilerle kar§Ila-
§an kimse, olilmle kaf§l kar§Iya gelmi§ gibi olur. Son derece ilgin<; bir pozis-
yona biiriiniir. Korkulu bir hal ahr. Ancak bunlann her biri ayn ayn birer
benzetineyle ortaya kondugunda durum degi§ir. Bu ytizden i9indeki bilgi ve
marifetle birlikte Kur'an, hayat veren ayd1nhga, kfrfirlerin Kur'an'1 dinlerken
Ayet: 20 BAKARA SURESi/2 97

btiriindtikleri hal ise, §im§ek ve y1ld1nm gi.irtilttisilnden korkanlann durumuna


benzetilmi§tir. Onlar kulaklann1 tikasalar da, ondan kurtulamazlar. T1pk1 §im-
§eklerin ayd1nhg1nda titreyen ve karanhkta §a§km vaziyette kalan insanlar gi-
bidir.
~u halde, alalh kin1senin yap111as1 gereken §ey, §eriatin gti<;lii ve kop-
1nak bilmeyen ipine ve dosdogru olan yoluna yap1§1p bu yoldan aynlmamak-
ttr. c;unki.i s1k1nt1lardan, kayitlardan ve gailelerden kurtulmas1 buna bagh ol-
dugu gibi, tehlikelerden korunabilmesi de bununla 1nlimktindi.ir. c;unkli i§in
sonu bize gtire gizli ve kapahdu. Dolay1s1yla son nefesin nastl verilecegi bili-
nemez. 0 halde hazrrlik yapmak gerekir.

Adam1n biri Hasan Basr'i'ye: "Nasil sabahlad1n?" diye sormu§, o da:


"Hay1r ve iyilikle sabahlad1m" cevab1n1 vern1i§tir. Bu defa adam Hasan Bas-
ri'ye: "Durumun nas1l?" diye sormu§, Hasan Basr'i gtiltimseyerek §U cevab1
vermi§tir: "Durumumu hi~ sorma! Di.i§tin ki, birtak1m insanlar bir gemiye
binn1i§ler, gemiyle tam denizin orta yerine kadar varm1§lar. Gemileri burada
par~alanm1§. Gemide bulunanlann her biri geminin bir tahtasma tutunmu§lar.
~imdi bunlann hali nastldrr?" Adam: "Bunlar ger<;ekten zor durumdalar" de-
yince, Hasan Basr1: "i§te benim durumum, onlannkinden de zordur. <;unkii
oliim benim denizim, hayat gemim, gtinahlar da tahtalanmdu. Ey ogulcag1-
z1m! Durumu boyle olarl' bir kimse sence nas1l olabilir? Mutlaka giinahlar b1-
rak1lmah ve her §eyi bilen Allah'a ko§up s1g1111lmahdir" demi§tir.
98 RUHU'L-BEYAN Ciiz: l

21. Ey insanlar! Sizi ve sizden oncekileri yaratan Rabbinize


ibadet edin ki, korunasmzz.
22. 0 ki, yeryiiziinii sizin ifin bir do§ek, gogii de bir bina
yapti. Gokten bir su indirdi ve onunla size rzzik olarak fe§itli
iiriinler ftkardt. Artik bildiginiz ha/de Allah ta e#er ko§maym.

21. «Ey insanlar!» Ayet, tevhidi kan1tlamak, Hz. Muhain1ned (s.a.v.)'in


peygamberliginin gen;ekliligini ortaya koyn1ak i9in gonderilmi§tir. <;unkii bu
ikisi, yani tevhid ile Hz. Muhammed'in peygamberligi, imanm ash, temelidir-
ler. "insanlar'' ifadesiyle n1ti'minler, kafirler ve mi.inaftklar i~inde ohnak
iizere, Uim insanlara hitap ediln1i§tir. "Ey" iinlemi de, gafilleri uyarmak, sa-
kin olanlan harekete ge9irmek, cahillere hakikatleri bildirmek, me§gul olan-
lann me§guliyetlerini btraktumak, yiiz 9evirmi§ olanlan hakka yoneltn1ek,
hak sevgisiyle dopdolu olanlan bu i§ i9in daha heyecanh hale gelmek ve 111i.i-
ridlerin de arzu ve isteklerini arttinnak is;in soylenn1i§tir. Ariflerden biri §5y-
le diyor: "ibadetteki killfeti hitabmm lezzetiyle telafi etmek i<;in Allah onlara
hitabiy le yonelmi§tir."

«Sizi ve sizden oncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki .•.>> Bura-


"'
da kafirlere: "Rabbinizi birleyiniz ve Rab olarak yaln1zca O'nu tan1y1n1z". Asi
olanlara: "Rabbinize itaat ediniz", mlinaf1klara da: "Allah'1 bir olarak tan1ma-
da yani tevhidde ihlash ve samimi olun, Rabbinizi geregince tan1ym" ve itaat
sahibi olanlara ise: "Rabbinize ibadet ve taatm1zda devamh olun" diye e1nre-
dilmektedir. <;Unkti Iafiz, ti.im bu anlamlan i<;ermektedir. Bu, Rabbin1izin az
kelimeyle bin;ok manalan ifade eden sozlerindendir.

ibadet, tam anlam1y1a taatte bulunmak i<;in, insan1n var gtictini.i ortaya
koymas1 ve masiyetlerden uzak kalmak ic;1n, Allah korkusunun bilincine ere-
bilmesidir.

Allah'a taatte bulunun ve ibadet edin. <;i.inkii sizi ve sizden oncekileri


yaratan O'dur. "Yaratmak" (halk), daha once hi<;bir ornegi ortada oln1aks1zm
,A

yepyeni bir §CY ortaya koymakttr. Ayette bizden oncekiierin yaratlh§1na da


dikkatin <;ekilmesi, kendisine ibadet ve kullukta bulunn1alarnun sebebinin bu
oldugunu a91klamak i<;indir. <;i.inkti atalann1n yaratilma nedeni, Allah'a kaq1
kulluklann1n bilincine vararak O'na ibadette bulunmak oldugu gibi, onlardan
sonrakilerin yaratlh§ amac1 da budur. «Korunas1n1z.» Belki bu sayede takva
AycL: 2 1-22 BAKARA sORESi/2 99

sahiplerinin yo luna girmeyi ba§arm1§ olur, boylece hidayete ve kurtulu§a


erersiniz. <;unki.i bunun sonucunda Ahah'a yak1n olmak vardir. Ayette gec;en
"lea/le" ashnda limit venneyi ifade eder. Fakat Allah kelam1nda gelince ke-
sinlik ifade eder. <;linkti kerem sahibi olan ancak yapacag1 §ey hakkmda limit
verir. Ayette aynca, takvan1n siilfik derecelerinin en sonuncusu olduguna da
i§aret vardu. Takva, insanm Allah'tan ba§ka her §eyden ilgisini kesmesi ve
uzak durmas1d1r. Abid'in ibadetiyle magrur olmamas1 ve ibadetine g tivenme-
mesi gerekir. Abid olan ki§i, her zaman korku ic;inde olmah ve Allah'tan
umudunu kesmemelidir. Nitekim ytice Allah §Oyle buyuruyor: "Korkuyla ve
umutla Rablerine yalvanrlar." (Secde: 16)

22. «0 ki, yeryiiziinii sizin i~in bir do§ek, gogii de bir bina yaph.»
"Arz", diinyanm yayg1s1 ve dtinya. Bir §eyin yayg1s1 demek, onun denizleriy-
le s:epe~evre ku§atilmas1 demektir. Ayette yer alan "do§ek" ifadesi, kara par-
c;as1mn su ytizi.ine s.;1k1p ytikselmesidir. Gerc;i boy le olmakla beraber bu, dibe
<;bkmeye mtisaittir. Ayn1 zamanda bu, katihkla yumu§akhk aras1nda bir halde
bulunur. Bu anlam1yla dlinya, iizerinde oturmaya, uyumaya ve ya§amaya uy-
gun olan yerdir. T1pki yay1lm1§ bir yayg1 gibi. Bu manas1yla yerytiztintin, ger-
~ek anlamda dtiz bir ytizey olmas1 da gerekmez. <;unki.i dtinyan1n yuvarlak
olmas1, btiytikltigi.i sebebiyle tizerinde ya§an1aya miisaittir.

Yi.ice Allah gogii de kubbemsi olarak yaratmt§ttr. "Gok" (sema), insa-


nm list taraf1nda, ytiksekte yer alan ve insan1 g6lgeleyen tavan anlam1nadu.
Goglin her tabakas1 digerinin lizerine gelmek sGretiyle, adeta bir kuobe olU§-
turmu§tUr. «Gokten bir su indirdi.» Yani buluttan yery tiziine bo§anan bir
yagmur yagdirdi. «Ve onunla size nz1k olarak ~e§itli iiriinler ~1kard1.» Al-
lah gokten indirdigi yagn1ur sebebiyle size ~e§itli lirtinler, meyve, hububat ve
sebze gibi yenecek §eyler bitirdi. Topraktan yeti§en tirtinler ve aga9lar 9tkar-
di. Bu durumda suya bitkiler i.izerinde etkili olan bir gti~, topraga da, bu su-
dan etkilenen ve yararlan1lan bir durum vern1i§tir. i§tC bu iki gtici.in birle§me-
si sonunda tilrlli ti.irlti tirtinler yeti§mi§ oln1aktadrr. Boylece gok ile yer ara-
smda sanki bir evlilik oln1aktadu. <;unkli gokten yere yagn1ur yagd1nbyor,
topraktan da bu sayede ttirlti iiri.inler ineydana geliyor. Bu, tlpk1 canhlardan
neslin tire1nesine benzemektedir. Ttirlii ttirlti Urtinler, insanoglu i~in nz1k ve
yiyecek, hayvanlar ic;in de ycn1 olarak verilmi§tir. Buna gore anlam §oyle ol-
niaktad1r: Gen;ekten Allah, biittin bu §eyleri size nimet o.larak ikramda bulun-
du. Boylece sizler O'nun yarauc1, nz1k veren oldugunu bilip ogrenesiniz ve
birligini, yani tevhidi kabul edesiniz.
100 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

«Arhk bildiginiz halde Allah'a e~ler ko~may1n», "Endad' (e§ler),


kelin1esi "Nidd" kelimesinin \:oguludur ve e§, benzer demektir. Y ani Allah'a
ibadet ve kulluk ettiginiz gibi, ba§kalann1 da Allah'a e§ ve ortak kabul ederek
onlarm buyruklan alt1na . girmeyin. <;i.inkii sizler, ba§kalannm Allah'a kesin-
likle denk ve e§ olmayacaklann1 bilip durmaktasm1z. <;unkii Allah sizi ve siz-
den oncekileri, gogii ve yeri ve tum nz1klan da yaratandir. Yoksa bu i§leri
putlar yapmamaktad1r. <;tinkii putlar, ne bir zarar verebilirler, ne de herhangi
bir fayda saglarlar. Dikkat edilirse burada gencl anlam1yla bir ogtit yer ahyor.
Rabbimiz bu ayette: "Sizin i~in yapti, yaratti", "size rcztk olsun diye" buyur-
du. E ger k1yamet gi.intinde Rabbim sana: "~u §eyleri boylece sizin i~in yap-
tim, siz benim ivin ne yapttn1z?" diye sorsa, ne cevap vereceksin? ...

23. Eger kulumuza indirdigimizden §iiphe ediyorsaniz, siz


de onun benzerinden bir sure getirin. Allah 'tan bafka biitiin
yardrmcilarimzi da fagirm; eger dogru soyleyenler iseniz.
24. Eger bunu yap~azsaniz -ki hifbir zaman yapamayacak-
smiz- artik yakitt insanlar ve ta§lar olan, kafirler if in hazir-
lanmt§ ate§ten sakimn.

23. «Eger kulumuza indirdigimizden ~iiphe ediyorsan1z.» Eger Mu-


hammed (s.a.v.)'e indirdigin1iz Kur'an'm Allah taraf1ndan bir vahiy olarak
gonderildiginden ~uphe duyuyorsamz...

indirme anlamma gelen "tenzfl ", bir ~eyin a§amah olarak geln1esidir.
Ayet: 23-24 BAKARA SURESi/2 101

Kur'an, dtinya semas1ndan "Beytu'l-izze'ye" bir defada toplu olarak ve daha


sonra buradan Hz. Peygamber (s.a.v.)'e 23 yil i~inde peyderpey indirildi. Bu-
nun nedeni, Hz. Peygamber (s .a.v.)'in timmi olmas1, okuma ve yazmas1n1n
bulunmamas1ydi. Boylece Kur'an'm kolayca ezberlenmesi saglanm1§ oluyor
ve korunmas1 isteniyordu. Oysa oteki peygamberler boyle degillerdi. Onlar
okur yazardilar. Bu sayede onlar tiimtinti kitaba ge~irmek suretiyle muhafaza
edebiliyorlardi. Bunun i9indir ki, oteki ilahi kitaplar bir defada toplu olarak
nazil oldu, denilmi§tir.

«Siz de onun benzerinden bir sure getirin.» Burada muhatab1 aciz b1-
rakan bir emir yer ahyor. Benzer bir sfirenin getirilmesi... "Sure", ba§I ve so-
nu belli olan Kur'an'dan bir pan;a anlam1nadrr. Bunun da en az ve k1sa olan1
ti\: ayetten ibarettir. Yani Kur'an sfiresi gibi, derin anlamlan ve belagath ifa-
deleri i<;eren, naz1mda ytiksek bir dereceye ula§abilen bir sure getirin.

Burada §6yle denilmektedir: Madero ki bu sozlerin bir insan sozii oldu-


gunu ileri stirtiyorsunuz, oyleyse siz de insan oldugunuza gore, yaratlh§ ve dil
yoni.inden ondan farkh degilsiniz. 0 halde siz de onun siirelerine benzer bir
sure getirin. «Allah'tan ba~ka biitiin yard1mcdar1n1z1 da ~ag1r1n.» Bunun
i~in, size yard1m edebilecek biittin yard1mc1lann1z1, §ahitlerinizi, yan1n1zda
yer alacak olanlar1 da ~ag1nn. Evet, Allah'm dt§mda kimden ne yard1m iste-
yecekseniz, isteyin. Aynca ilah ve tann olarak kabul ettiginiz ve taptig1n1z
putlarm1z1 da 9ag1nn. <;unkii siz, kiyamet gtintinde bunlarm size, sizin hak
<lava tizerinde oldugunuza <lair §ehadette bulunacaklarm1 zannediyorsunuz.

A.yet, ki§inin kendisi gibi bir yarat1ktan yard1m istemeye kalk1§mas1run


kendisine hi9bir §ey kazandun1ayacagun gostermektedir. <;link.ti aciz olan bir
kimsenin, bir ba§ka acizden yard1m beklemesinin herhangi bir yaran yoktur.
0 haldc ihtiya~ ve isteklerini, bunlan yerine getirmenin kendisine zor gelme-
yecegi zata havale et. Eger bir §ey isteyeceksen, hazinesi hi9bir zaman tiiken-
meyenden iste. Y aln1zca ger9ek anlamda gil9lti olan Allah'a dayan ki, her ba-
kundan sadece 0 korusun. Hi9bir imkan1n yokken, seni 0 zengin kilsm. Seni
koruyan 0 olunca, say1s1 fazla olan dti§tnanlar1n azahr, sana yetince de, az
goztiken n1ah Allah art1nr. «Eger dogru soyleyenler iseniz.» Bunlan Hz.
Muhammed'in kendisinden uydurdugu §eklindeki iddian1zda samin1i iseniz, o
zaman siz de buna benzeyen bir sure getirin.

24. «Eger bunu» benzerini getirme konusundaki size yonelik emri,


«yapmazsan1z ...» ttin1 gayret ve 9abalar1n1za ragn1en ba§annazsan1z, «-ki
102 RUHU'L-BEYA.t'\f Cliz: 1

hi~bir zaman yapamayacaks1n1z-» Bu bir parantez ci.imlcsidir. Siz ileride


ve gelecekte de bunu ba§aramayacaks1m z. Buda Kur'an'm ger9ekten insam
aciz buakttg1mn ay1k bir gostergesidir. Bu , ayn1 zamanda Hz. Peygamber
(S.a.v.)'in de ffiUCi zesidir Ve ger~ekten hi\: ku§kU gottirmeyen bir mficizedir.
<;tinkii burada ozel bir gayb'tan, yani bilin1neyenden soz edilmektedir. Bunu
da ancak Aziz ve Cclil olan Allah, Hz. Peygamber'e ogretmi§tir. Nit.ekim du-
rum ogretildigi gibi olmu§tur. N as1l olmas1n ki, eger ger~ekten Kur'an'1n
ayetlerine benzer bir omek sunabilselerdi, kesinlikle raviler bu olay1 birbirle-
rinden rivayet ederler, anla11rlard1.

«Artik, yak1ti insanlar ve ta§lar olan, kafirler i~in haz1rlanm1~ ate§-


ten sak1n1n.» Maden1 ki Kur'an benzeri, bir sure getirmektcn aciz kald1n1z,
bu durumda Hz. Muhammcd'in peygamberim oldugunu kesin hiiccet olarak
kabul etmeniz gerekir. Kur'an'm da benim kitab1m oldugunu itiraf etn1eniz
icabeder. Dolay1s1yla onu dogrulaman1z ve ona iman etrneniz zorunludur.
'
Eger halen iman etmeyecekseniz, bu durumda siz cehem1emliklerden olacak-
suuz. 0 cehennemin ate§inden sakmm. <;unki.i onun yak:It1, odunu, kendisiyle
ate§.in tutu§turulacag1 §ey , isyankar insanlarla ta§lard1r. Bundan m aksat kti-
ktirt ta§lar1d1r. Bu ta§lar1n cehennem ate§inin tutu§turucusu ve odunu olarak
anilmas1, bunlann h1zh tutu§rnas1ndan, hemen ge9memesinden, uzun bir siire
kozlinti korun1as1ndan, hararetinin fazla olmas1ndan, <;ok kotU kokmas1ndan
ve aynca insan viicuduna yap1§1p kalmas1ndand1r.

Bir tefsire gore de bu ta§lardan 1naksat, insanlann tapmakta olduklar1 ,


putlar ve dikili ta§lard1r. Putlarm cehenne1nde yak1hp azabedi lmesi, puta ta-
panlarin, taptiklan §eylerin cehennemde yak1ld1g1m gorerek kendilerinin de
bu yiizden azaba ugrayacaklan ger9egini kavrayabilmeleri ic;indir. Aynca
putlann degersizligini gori.ip anlas1nlar , bunlardan herhangi bir un1utlan kal-
mas1n diycdir. <;un.ki.i bunlara fazla deger veriyorlar, sayg1 gosterisinde bulu-
nuyorlard1. Nasil ki liderlerinin ve btiyliklerinin pe§inden gidenler, onlara
hizmette bulunup, sUrekli olarak onlardan umutvar oluyorlarsa, kafirler de
putlara tapt1lar, bunlara sirtlann1 dayadilar ve bunlardan bir beklcnti i<;inde
oldular. Sonra da bu yiizden azap olundular. Boylece onlarm cehaletleri orta-
ya konn1u§ oldugu gibi, herhangi bir beklenti is;inde olmainalan ic;in de, goz-
Jerinin onUnde putlan cehennemin yak1t1 olarak yanacaktu. Nitekim ktiftir
onderleri de kendilerine uyanlarla birlikte ceza gorecek, onlarla birlikte de ce-
henneme silri.iklenip at1lacaklard1r. Bu durun1 gen;ekten kendilerinc oldukc;a
agir gelccek, art1k bir kurtulu§ mnutlanmn da kahnad1gm1 anlain1~ olacaklar-
Ayet: 24 BAKARA SORESi /2 103

11
dir. <;Unki.i bu cehennem ate§i "kafirler i\:in haz1rlanm1§tir.

Bu ayet ayn1 zamanda, cehennemin yarattlm1§ oldugunu ve el an mev-


cut oldugunu gostermektedir. Ancak MGtezile, bu gorti~i.i kabul etmemekte-
dir.

Begavl, sure ile ilgili olarak ~oyle der: Sure", i.isttin mevki ve onemli
11

derece demektir. Sure adm1n verilmesi, Kur'an okuyan kimsenin, bu sayede


ytiksek bir derece elde etmesindendir. insan tiim Kur'an surelerini geregince
okursa, bu sayede en onemli makamlara eri§me imkan1n1 elde eder.

Htikema (hakikat erbab1 ki§iler) §Oyle derler: ''<;ocugun ana ve babas1


iizerindeki hakk1 li9tiir. <;ocuk diinyaya geldiginde, ana ve babasm1n ona gil-
zel bir isim vermesi, Kur'an, edep ve ilim ogretmesi ve yocugunu siinnet ettir-
mesidir. Bundan sonra astl ama~ gelir ki; bu, Kur'an'1n ongordtigLl §ekilde
amel etn1ek ve Kur' an adab1yla ahlfil<.lanmaktir."
104 ROHU'L-BEYAN Cuz:l

25. iman edip yararli i§ler yapanlara, altmdan irmaklar


akan cennetler oldugunu mujdele ! Onlardaki herhangi bir
meyveden rzziklandtrzldtklarmda: "Bu, daha once de n ziklan-
digimtz §eydir" derler. Kendilerine, o siiylediklerine benzer
olan §eyler verilmi§tir. Onlar ifin orada, tertemiz e§ler de var-
dir ve onlar orada ebedf kalacaklardzr. "
26. Muhakkak ki Allah, bir sivrisinegi ve ondan daha kiif U·
giinii misal vermekten fekinmez. Arttk iman edenler, onun
Rablerinden bir gerfek oldugunu bilirler. inkar eden/er ise:
"Allah bu misalle ne demek istedi?" derler. Onunla birfogu-
nu §Q§trtir ve yine onunla birfogunu dogru yola getirir. Onun-
la ancak, f iisiklari saptirzr.
27. Onlar oyle sapiklardir ki, kesin soz verdikten sonra soz-
lerinden donerler. Allah 'm, ziyaret edilip lzal ve hatzrmin so-
rulmasini istedigi kimseleri ziyaretten vazgeferler ve yeryu-
ziinde fesat flkanrlar. i §te onlar gerfekten wrara ugrayanlar-
dtr.

25. «Iman edip yararh i§ler yapanlara, alt1ndan irmaklar akan cen-
netler oldugunu miijdclc!» "Be~aret' (mlijde) sevindirici haber, kendisiylc
yilzde mutluluk eseri beliren §ey demektir. Dolay1s1y la anlam: Ey Muham-
med! inananlann kalblerini sevindir, gontillerini mutlu k11. Buradaki hitabm
Hz. Peygan1ber (s.a.v.)'e ve bu manada kendisinden mutlu bir haber gelen
herkese oldugu belirtilmi§tir. Nitekim Hz. peygamber (s.a.v.) §6yle buyur-
mu§tur: "Karanlzklarda mescid ve camilere gidenleri, klyamet guniinde tam
bir aydznltkla miijdele!" 01 >

11- Ebu Dav ud, Nanwz , 561 ; Tirmizl, 223. Bkz. Cclmiu'l-UsOI, 9/420.
Ayet: 25 BAKARA SORESi/2 105

Hz. Peygamber'in boyle buyunnas1ndaki amac;, hic;bir za1nan bununla


belli bir kimseye emir vermek degildir. Aksine bu, mtijdeleyebilen herkese-
dir.

iyi ve gtizel davran1§larda bulunanlan da mtijdele. iyi ve gtizel davra-


Ill§lar, Allah ic;in yapilan btittin i§leri kapsar. Burada amelin iman olayma at-
fedilmesinin sebebi, her ikisinin de ayn1 §eyler olmad1gnn belirtn1ek ic;indir.
Aynca bir kimsenin mUjdeye hak kazanabilmesi ic;in, mutlaka bu iki §eyi, ya-
ni iman ve ameli birlikte gottirmesi halinde olabilecegine i§arettir. <;unkli
iman temeldir, salih ve gtizel amel de temel tizerine kurulan binadrr. Dolay1-
s1yla, tizerinde herhangi bir bina bulunmayan temelin bir anlam1 yoktur. Hic;-
bir amel ve i§ gormeden cenneti iste1nek, beyinsizlerin ve bunaklarm i§idir.
i§te iman ve ameli birlikte gottirenler ic;in ic;inden ffmaklar akan cennetler
vardu. "Cennet", i9inde tirlin verebilen agac;lan olan bahc;e de111ektir. ic;inde
aga9lann ve ozellikle hurma agac;lannm fazla oldugu, agac; dallarm1n birbiri-
ne girdigi, ve bu dallarla orttilmti§ olan yere bu isim verilmi§tir. Sanki cennet
orttinmii§, gizlenmi§tir. <;unkli cennet, saraylardan ko§klerden meydana gel-
mi§tir. Ayn1 zamanda buna "sevap yurdu" da denilmi§tir. Cennete bu ismin
verilme nedeni, i9.inde hi\:bir zaman dille anlat1lamayacak binalann, odalann
ve saraylarm yer aln1as1drr. <;tinkti cennet her tiirlii niinetin ve lezzetin kayna-
g1du.

Cennct, neden "cennetler" diye hem ~ogul ve ayn1 zamanda belirsiz


(nekre) olarak getirildi? Bunun sebebi ne olabilir? denirse: Buna cevabun §U-
dur: Cennet, tlin1 sevap yurtlannm ad1du. Dolay1s1yla bu, birc;ok cennetleri
kapsar. <;unkU ki§ilerin, amelleri sayesinde elde ettikleri derecelere gore ken-
dilerine cennet verilecektir. Dolay1s1y la her tabakan111 bu cennetlcrden bir
cenneti olacaktlf. Aynca cennetlerin say1s1 sekizdir, isimleri de §Oyledir: Da-
ru'l-Celal (Celal Yurdu), Daru'l-Karar (Karar Yurdu), Daru's-Selam (Esenlik
Yurdu), Adn Cenneti, Me'va Cenneti, Huld Cenneti, Firdevs Cenneti ve Nailn
Cenneti.

Nehir, M1s1r'daki Nil Nehri gibi geni§ su yatag1d1r. Burada inaksat orada
akan sudur. Eger: "Cennetlerin altindan irmaklann akt§l nasil tntimktin olur?''
diye bir soru sorulursa, cevap olarak deriz ki: Bu durum, bir k1s1m akarsulann
kenannda yeti§tigini gordligtin agac;:lara benzer. Mesruk'un rivayetine gore,
cennet innaklan yataks1z olarak akar. Ote yandan, bag ve bah9elerin en gti-
zelleri, aga<;lan golge veren ve aralannda su akanlar1du. <;Unkii akarsu, en
106 RUHU'L -BEYAN Cuz:l

dcgerli nimetlendendir. Ayn ca, bahye ne kadar giizcl olursa olsun, i9inde su
bulunn1ad1g1 silrece, i~inde hi9bir ne§e olmad1g1 gibi, giizel ilriinler de ver-
mez. Bu ytizden i9inde su bulunmayan bah9eler, ruhsuz heykellere ve cans1z
resimlere benzer.

Cennetteki irmaklar, §arap, silt, bal ve su irmaklan gibi ve§itlere aynhr.


Cennetlikler, buradaki su nehrinden i9tikleri zaman hayat bulurlar. Artik ken-
dileri ic;in oliim diye bir §ey kalmaz. Silt nehrinden i~tiklerinde, bedenlerinde
bir di.izelme ve armma olur. Bundan boyle eksiklik diye bir §ey hissetmezler.
B al nehrinden i9tiklerinde, saghk ve §ifaya kavu§urlar ve artik kendilerinde
hastahktan eser gortin1nez. ~arap nehrinden iytiklerinde ise, i~lerinde bir ne-
~e, huzur ve sevin9 duyarlar. Sonra da artik tiztintil nedir, bilinezler.

«Onlardaki herhangi bir meyveden riz1kland1rlld1klarinda: 'Bu,


daha once de riz1kland1g1m1z §eydir' derler.» Cennette kendilerine, oranm
herhangi bir meyvesinden biri yedirildiginde, bu, ttpk1 dilnyada bizim yedigi-
mize benziyor derler. Cennet meyvelerinin diinyadakilere benzetiltnesi, in-
sanlann gorUr gormez ona kar§I mey letmeleri, yabanctl1k 9ekmemeleri ic;in-
dir. <;tinkti insan tabiat ve karakter olarak., ah§tk oldugu §Cye egilim duyar.
Eger ah§1k olmad1klan bir §ey verilmi§ olsayd1, insan bu yeni cins §ey ic;in,
bu, olsa olsa ancak bu kadar olabilir, diye bir kanaate sahip olabilirdi. Ne ka-
dar tisttin olsa da, yine boyle dii§Unebilirdi. Cennet halk1, mcsela bir nan gor-
dliklerinde, bunun gortintii ve hacim bak1mmdan dtinyadakine benzer oldugu-
nu soyleyeccklerdir. Sonra cennet narlanndan sadece bir tanesinin tiim ev
halkuu doyurdugunu gordUklerinde bunun tistilnltigti ac;1k, se9ik gortiliir. Bu ,
daha fazla bir mutluluk uyand1nr. Sanki cennetlikler §Oyle diyeceklerdir: Bu ,
llpkl dtinyada bize nztk olarak verilenin ay1us1d1r. Fakat cennet n1eyvelerinin
bu tad1 ve UstiinlUgti nereden kaynaklamyor? «Kendilerine, o soylediklerine
benzer olan ~eyler verilmi§tir.» Cennet meyveleri renk ve gorilnUm bak1-
1n1ndan dtinyadakilere benzer. Ancak bunlardan yediklerinde, tad ve lezzet
bak1mlanndan hi<; de onlara benze1nedigini goreceklerdir. <;Unkii bu meyve-
le rde c;UrUk veya bozukluk gortilmez. Cennet meyveleri tlpk1 asmalar gi bidir.
Biri kopanlmca yerine hemen yeni si gelir. TUn1 yarattlanlar sadece bir tek
i.izum salk1mmm ba§ma toplansalar, hepsini de doyurur.

Kitap ehlinden biri, Hz. Peygainber (s.a.v.)'e gelir ve: "Ey Ebu'l-Kasun!
Sen , cennct ehlinin yediklerinden ve i~ti klerinden soz ediyonnu ~sun?" der.
Adamm sorusu uzerine RasUlullah (s.a.v.) ~oye cevap verir: "E1·et! Mulwm -
mcd'in w1rhg1 e/ilJ(/e ohm Allah'a yemin <'derim ki . do.~rusu 011 /ardan her-
Ayet: 26 BAKARA SURESi / 2 107

hangi birisine yemede , if mede ve cinsel ili~kide yaz adam kuvveti verilecek-
tir." Adam yine sorar: "Yi yen kimsenin def-i haccte ihtiyac1 olur. Halbuki
ce1U1ette her §ey temizlik Uzerine kurulmu§tur. Orada rahats1zhk verecek bir
§Cyler yo ktur?" Hz. Peygamber (s.a.v.) bona cevap olarak §Oyle buyurur:
"Cennette , cennet ehlinden birisinin ihtiyaci, tlpk1 misk gibi bir terden ba§-
kas1 de~~ildir. "n~>
«Onlar i~in orada tertemiz e~ler de vard1r ve onlar orada ebedl ka-
lacaklardir .» iman edip gtizel amel i§leyenler i~in cennette, hay1z ve nifastan
annn11§, kii<;ilk ve biiylik abdest, meni, dogun1a bagh rahats1zhk veren §eyler,
dogal olarak var olan kir ve paslar, kotU huylar ve benzeri §eylerden tamamen
temizlenmi§, kendilerine dilnyadaki g ibi rahats1zltk verecek hi9bir §eyi ol -
mayan kadmlar ve huriler vard1r. <;tinkU bunlan tertemiz ve p1nl p1nl kilan,
ancak Allah'tu. Bu itibarla cennette rahats1zhk vcrici hic;bir kotti §ey olmaya-
caktir.

Hasan (Basrl) de §Oylc der: "Onlar sizin diinyada beli biiktilmii§, hasta-
hkh kadmlann1z olup, hepsi de dtinya kirlerinden annd1nlm1§lard1r. " 0 cen-
netlikler, cennette stirekli ve diri olarak kalacaklardir. Cennette ollim yoktur.

ikrime §Oyle diyor: "Cennet ehlinin tilmti 33 ya§larmda olacaklar. Boy-


lannm uzunlugu altm1§ ar§1nd1r. He psi de babalan Hz. Adem'in boyunda ola-
caklardu. Hepsi de k1ls1z ve ttiystiz, yaratih§tan siirmeli gern; lerd ir. Cennette
tiiki.irtik ve burun kiri de yoktur. Cennet ehlinin gUzelliklcri vc iyilikleri her-
giln artacaktu. Halbuki dtinyadakilerin hergiin biraz daha ya§land1klan ve
gtic;stiz hale geldi.kleri goriiliir. Cennettekiler genc;liklerini yitirmeyecekleri
gibi, elbiseleri de eskimez."

Dikkatinizi §Una <;ekrnek isterim: Duyulara bag h bulunan tum bu onem -


li lezzetler , sadece bannaklara, yiyecekler ve e vliliklere ozgti olup bunlann
devamhhk ve sebat tizerine kaim o lunca -ki , bir nin1et ne kadar btiytik ve
onemli olursa olsun, eger bir gtin o nimet yok olacaksa, boylesi bir nimet
mutluluk yerine elem ve i.iziintti verir.- Mii'minler bu nin1etlerinin devamhhg1
ve cennelle sonsuza kadar kalacaklan ile mlijdelenm i§lerdir. BiitUn bunlann
siirekliligi, elbette mti'mi nlerjn mutlulugunu ve sevincini artirmaktad1r.

26. «Muhakkak ki Allah, bir sivrisinegi vc ondan daha kii~ugiinii

12- Bh. ihn EhG $cybc. Nesal. Ahmed b. Hanbel. Miis11ed, 4/367. Stiy C11 L cd-Oiirrii'/-Mens(ir.
1/40.
108 ROHU'L-BEYAN Cijz: I

n1isal vermekten ~ekinmez.» Allah Kur'an'da sinekten, oriimcekten soz edip


bunlarla nlii§riklere darb-1 meseller verince, yahudilcr buna gtildi.iler, alay et-
tiler ve: "Bu, Allah'1n soztine benzernez" dediler. i§te bunun tizerine bu ayet
nazil olmu§tur. Ayette "haya" (ar-9ekinme) ifadesi yer ahyor. Bu, herhangi
bir korku , ay1planma ve kotiilenme gibi §eyler yi.izi.inden insana anz olan bir
degi§iklik ve largmh.k haliclir. Allah bununla onlar1 sustun11ak istiyor. <;iinkti
bu, bir benzetme i~in geti.rilmi§tir. Allah herhangi bir ornek vennek istedigin-
de, bu bir sivrisinek bile olsa, vermekten ka9mmaz. Bunda 9ekinilecek her-
hangi bir durum yoktur. Bir §eyin kii9i.ik ve degersiz olmas1, onun ornek ola-
rak gosterilmesine engel degildir. Onda, ger~ekten omek olabilecek bir §ey
varsa, bu yap1hr. Bu, bir sivrisinek, bir sinek veya bir ortimcek olabilir; kti-
9tikliik ve deger a91s1ndan bunlardan a§ag1 da bulunabil i_r.
~oyle bir soru akla gelebilir: "Allah, mii§riklerin ilfiltlanrn , ortimcek
agma ve sinege be.nzetiyor. Allah'1n sivrisinek ve daha a§ag1 olan bir §eyi
ornek olarak vermesindeki ama9 nedir? Bu ayette sanki §OY le denmektedir:
Allah, sizin itahlann1z1 sivrisinege ve bundan da onemsiz olan bir §eye ben-
zetebilir, bundan da 9ekinmez. Hatta siz ortirhcegi ve sinegi bir yana birakm,
Allah, sizin ilfilllarm1z1 9ok daha onemsiz §eylere de benzetir. Bu, Allah i9in
bir kusur degildir.
imam Ebfi Mansur bu konuda §6y1e der: "Cisim ve ctissesi ktic;tik olan
varh.klan yaratmas1nda Allah'1n varhgma ve birligine olan delil, btiytik var-
hklan yaratmasmdakinden daha ~ok ve ilgin<rtir. Meseta tiim insanltk bir siv-
risinegi, ya da bir sinegi var etmek iyin bir araya gelseler, bunun ihtiyac1 olan
agz1, burnu, gozli, ayak ve elleri yapmaya ka1k1§salar, hi~bir zaman buna gti9
yetiremezlerdi. Belki de, onun 9ok 9ok uzerinde buytik kemiklerden olu§an
bir cisin1 tasvir edebilirlerdi, fakat bir sivrisinegi asla. Dii§tintin Allah, bir siv-
risinege, hacn1inin kti9iikltigti ve degersizligine ragrnen, btiyilk bir filde bu-
lunan biitiin organlan vermi§tir."

Allah, ltitfu geregi arslan1 en gi.i9lti , sivrisinegi ve sinegi de en giic;si.iz


olarak yaratm1§tlr. Sonra Rabbim sivrisinek ve sinege cesaret vermi§. Boyle-
ce, insanlann yiizlerine ve ba§lanna dogru 9ekinmeden u9u§uyorlar, silrekli
olarak bunu yapmaktan 9ekinmiyorlar. insanlar onlan engellemek i9in ne ka-
dar <raba harcarlarsa harcasmlar, onlar yine doniip ayrn davran1§lar1 yap1yor,
onlann list ve ba§larma, yliz ve gozlerine konuyorlar. Arslanda ise korkakhg1
yaratm1§. Bu yiizden o, insanlann oturduklan yerden, barmak ve yollanndan
hep uzakta duruyor. Eger arslanda, sinek ve sivrisinekteki cesaret bulunmu§
Ayet: 26 BAKARA SfJRESi/2 109

olsayd1, tlim insanlar helfilc olurlard1. i§te Allah, biiyiik lUtfuy la, gtic;stizde ce-
sareti, gtis:IUde de korkakhg1 yaratm1§t1r. ~a§ilacak bir ba§ka durun1 da §U ki,
insan bu zay1f varhk kar§1s1nda gi.i9stiz, o btiytik arslan kar§tsmda da gti<;lii
hale geliyor.

Anla11ld1g1na gore, Halife Me'mun bir gtin hutbe okuyordu. Bu srrada


gozi.intin tizerine bir sinek kondu. Sinegi kovdu, fakat hayvan done done ge-
lerek yine goztine kondu. Sonunda Halife Me'mun hutbesini kesmek zorunda
kaldi. Namaz1 kildird1ktan sonra, Basra'n1n alimi Ebfi Huzeyl'i getirtti ve :
"Allah sinegi ncdcn yaratt1?" diye sordu. 0 da §U cevab1 verdi: "Zalimleri
onunla kti~tik dii§i.irmek i9in." Halife: "Dogru soyledin" dedi ve kendisine bir
miktar mal vererek odiillendirdi. Bunun i9indir ki, sinek gibi varltklann yara-
tih§lannda hikmetler ve yararlar vardrr.

Ku§eyri der ki: "Yarat1c1nm kudretine nisbetle yarat1hna i§i, havada


uc;u§an bir zerreden de daha onemsizdir. <;tinkti Allah katlnda, kudret a<;1s1n-
dan, Ar§'1 yarat1nakla, sivrisinegi yaratmak aras1nda bir fark yoktur. Allah
ic;in Ar§'tn yarat1lmas1 zor gelmedigi gibi, sivrisinegin yaratllmas1n1n da c;ok
daha kolay oldugu soylenemez. <;link.ti Allah'a gore zor ve kolay diye bir §ey
yoktur. Allah bu gibi §eylerden mtinezzehtir."

«Artik iman edenler, onun Rablerinden bir ger~ek oldugunu bilir-


ler .» Kur'an'a ve Hz. Muhammed (s.a.v.)'e inanm1§ olanlar, sivrisinek ve si-
nek gibi §eylerle mesel getirmenin hak. ve gen;ek oldugunu bilir ve inanirlar.
inkara kalk1§1nazlar. Bunlar tizerinde dii§tintirler ve kesin olarak btiyugti de
kli9ilgil de yaratanm Allah oldugunu bilirler. O'nun kudreti kar§1smda bunla-
nn hepsi e§ittir. Bunlann hepsine iman edcrler.

« inkar edenler ise: 'Allah bu misalle ne demek istedi?' derler .»


Bunlar1n ba§tnda yahudilerle mii§rikler gelir. Bunlar, Allah'm bu onemsiz ve
kotti §eyleri misal getirmekten amac1 nedir? diye konu§urlar. "Allah bunlar-
dan ba§ka ornek olarak verecek bir §ey bulamad1 m1?" gibi sozler soylerler.
Allah (c.c.), buna cevap olarak §byle buyurur: «Onunla bir~ogunu ~a§irtJr
ve yine onunla bir~ogunu dogru yola getirir. Onunla ancak, fas1klar1
saphrir.» Allah, verdigi bu om eklerle bir9ok kimseleri haktan battla sapttnr.
Burada saptirn1a, Allah'a isnad ediliyor. Bu, Allah'1n her §eyin ya.rat1c1s1 ol-
mas1 bakimmdandu. Yoksa, Allah'1n onlan saptird1g1 gibi yanh§ bir anlan1
sozkonusu degildir. Burada kullann o i§i yapma, tercili etme ve kazanma ba-
knn1ndan i§leri ve veballeri kendilerine aitti.r. Kafirler boyle bir ornegi gor-
110 RO I lU'L-BEYAN Cuz: 1

dtiklerinde adeta c;1ld1nrlar, sap1khklann1 giderek art1nrlar. Fakat mti'minler,


bu gibi om eklere baktiklannda, imanlan artar. Yani bu ornekleri goren kimi
insanlar sap1khg1 tercih ederken, n1ti'min olanlar da hidayeti sec;erler. Kald1
ki, bu ttir ornekler dolay1s1yla yollann1 sap1tacak ve yalanlamaya g idecek
olanlar sadece fastl<lar ve kafirlerdir. Burada.ki fasiklardan arnac,
>
Allah'1 inkar
eden ve O'nun emrinin d1§ma c;1kanlardrr. <;unkti flsk ve fasikhk, bilytik gi.i-
nahlar i§lemek sGretiyle Allah'a itaatten d1§art 9lkmaktrr. Ki.ic;tik gtinahlan i§-
lemekte israr etmek de fisktrr.

27. «Onlar oyle sap1klard1r ki, kesin soz verdikten sonra» yani belir-
lenen sozli peki§tirdikten ve kabulle destekledikten, ya da Allah'1n kitap indi-
rip peygamberler gondermesiyle bu sozti peki§tirdikten sonra «sozlerinden
donerler.» A llahm, emrine muhalefet edip onu terkederler. «Allah'1n, ziya-
ret edilip hal ve hatirlann1n sorulmas1n1 istedigi kimseleri ziyaretten
vazge~erler.» Kesilmesine A llah'1n raz1 olmad1g1 her anlamda.ki olumlu ili§-
kiyi keserler, akrabalarla ili§kileri koparrrlar, mti'minlerle dostluk ve sevgiyi
bua.k1rlar, peygamberler arasmda ay1nma giderler, aynca her anlamdaki hayn
brrak1p her ttirlti kotiiliigti yaparlar «Ve yeryiiziinde fesat ~1kar1rlar .» iman-
dan engelleyerek, hakla alay ederek, diinyanm dilzeni i9in gerekli olan salah1,
teme l ve ilkeleri brrakarak fesat 91kanrlar. «i~te onlar ger~ekten zarara ug-
rayanlard1r .» Ahirette cezaland1nlacak olanlar onlardlf. Cennette sevab di-
ye bir §ey bulamayacaklardrr. <;unkti bunlar vefakarhk yerine vefas1zh g1 ald1-
lar, iyilik yerine fes ad1 se9tiler.

••
Ayet: 27-28 BAKARA SURESi /2 1l I

28. Allah 'i nas1l inkiir edersiniz? Halbuki siz, oliiler idiniz.
Sizi 0 diriltti. Sonra iildiirecek, sonra tekrar diriltecektir. Ni-
hayet O'na diindiiriileceksiniz.
29. Y eryiiziinde ne varsa hepsini sizin if in yaratan 0 'dur.
Sonra giige yonelip onu yedi giik olarak diizenledi. 0, her §eyi
fOk iyi bilendir.

28. «Allah'• nasil inkar edersiniz'!» Kendi i9inizde ve d1§1nizda sizi


ktiftirden imana ~ev irecek deliller varken Allah'm birligini nasil inkar ediyor-
sunuz? Ayetteki soru, inkar anlammadir. inkarcilann durumlanna ve yapt1k-
lanna kar§I duyulan bir hayret ifadesidir. Sanki burada Allah (c.c.) diyor ki:
"Siz onlann Allah'1 inkarlarma §a§Irm1yor musunuz?"

Kadi Beyzavl sorunun istihbar yani haber istemek i~in oldugunu belirti-
yor. Buna gore ayetin anlamt §Oyle olur: "Bana soyleyin bakahm, siz neye
gore inkara kalkl§iyorsunuz?" «Halbuki siz, oliiler idiniz.» Siz, cans1z ci-
simlerdiniz, sizde hayat diye bir §ey yoktu. Bir ~ignem et bile degilken, §ekil
almt§ken ve aln1am1§ken, «Sizi 0 diriltti.» Ruhlan yarattl ve bu ruhlan size
iifledi. Analann1zm rahimlerinde size can verdi, sonra da sizi dtinyaya getirdi.
Bunlar1n hangisini inkar edcbilirsiniz? Bu, onlann oltimden sonra dirihneyi
inkarlan yiiztinden bir tiir susturucu bir cevaptu. <;unkti bu dirilt1ne olay1, on-
lar oltilerken nas1l olmu ~ tur. «Sonra oldiirecek...>> Ecelleriniz bitince sizi ol-
dtirecektir. Oldtirmc i§inin Allah'1n kudretinin delillerinden say1lmas1 a9lkt1r.
Bunun ayru zamanda Allah'm nimetinden say1lmas1 ise ikinci hayata bir vesi-
le oldugu i9indir. <;unkti ger9ek ebedi ve en btiytik nimet odur. (131

«Sonra tekrar diriltecektir .» Kabirlerde sorguya 9ekilmeniz i9in. Ka-


birdeki kimse, kendisini defnedip donenlerin ayak seslerini bile duyacaktu.
Kendisine: "Rabbin kim? Peygamberin kim? Hangi dindensin'?" sorulan so-
rulacaktir. Ayetin bu boliimti, oldtikten sonra dirilmeyi degiI, kabirdeki diril-
meyi gosterir. Eger kabirlerden kalk1§ anlam1ndaki dirilrne sozkonusu olsay-
d1, o zaman, hesap ve ceza i~in fas1las1z olarak hernen Allah'm huzuruna do-
nti§ zikredilirdi. Halbuki burada bu, sonra anlamma gelen "sUnune" ile zikre-

I 3- i~te ancak boy_}e bir hayata ger~ek ve mutlu bir hayat denebilir. (UnkU Allah (c.c.) ~oyle
buyuruyor: ''Ahiret yurdww gelince, i~re as1 / lwyat odur. Kqke bi/mi~ olsalard1"
(Ankebut: 64).
112 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

dilmi§tir. Buda o anlamdaki dirilmeye uygun dii§memekte, bununla kabirde-


ki dirilme kasdedilmektedir. A.yet, kabir azabm1n varhg1na da delildir.

«Nihayet O'na dondiiriileceksiniz.>> Ha§irden sonra, ba§kasma degil,


yaln1zca Allah'a dondiirtileceksiniz. Allah, sizi i§lediginiz i§lere gore, hay1r
i§lemi§seniz iyilikle odiillendirecek, kottiltik yapm1§san1z cezalanduacaktu.
Bu duruma dti§eceginizi bildiginiz halde, ktifrtintiz gen;ekten ne kadar §a§1rt1-
c1du? Bu ayet, oldtikten sonra dir.ihneye de i§aret ediyor. Madem ki Allah
kendilerini ilk defa diriltmeye kadirdir, §liphesiz ikinci kez diriltn1eye de gti<;
yetirir. <;unkti ilk yarat1h§, yeniden yaratih§tan daha kolay degildir.

29. «Yeryiiziinde ne varsa, hepsini sizin i~in


yaratan O'dur.» Bu
ba§ka bir nimetin a~1klanmas1drr. Y ani bunlan sizin i\:in, dtinyaruz ve dininiz
a\:ISmdan, kendilerinden yararlann1an1z iyin yaratt1. Bu ayetle e§yada as1l olan
§eyin mtibahhk oldugu anla§ihyor.

"Teysir" de §U ifadeler .yer ahyor: "Yeryuziinde ne varsa hepsini sizin


iqin yaratan O'dur ..." ayetinde yer alan ve sizin i<;in anlamma gelen "lekum"
kelimesindeki "lam'' edatm.1, cahil tasavvufcular mutlak manada her §eyin
mtibah oldugu §eklinde yorumladilar ve §Oyle dediler: Haram yok, yasak
yok, emir yok. <;tinkii bir kimsede marifet ger~ekle§ip mahabbet kokle§ince,
artlk hizmete gerek kalmaz; ortada haram diye bir §ey de kalmaz. <;unki.i se-
ven, sevgilisini yoracak §eyleri emretmez, onun istek ve arzulanm menetmez.
Bu sozler apay1k bir ki.ifiirdlir. Allah hem yasak koyar, hem emir verir, hem
milbah kilar ve hemde haram. Allah hem vadeder, hem korkutur, hem mtijde
verir, hem tehdit eder. Bu konudaki naslar ve deli.Iler gayet a91ktff, her §ey or-
tadadu. Her kim bu ayeti mutlak n1libahhk anlam1nda anlarsa, o ki1nse taina-
men dinden 91km1§ olur."( 14)

«Sonra goge yonelip» iradesi ve dilemesiyle (me§iet), «onu yedi gok


olarak diizenledi.» Onlan yaratt1, dUzen verdi ve gtizelle§tirdi. «0 her §eyi
~ok iyi bilendir.» Sanki §6yle denilir gibidir: Allah, ti.im e§yan1n ktinhi.inil ve
i<;erigini en iyi bir §ekilde bildigi i9in, ttim yaratt1klar1111 en miikemmel §ekil-
de yaratm1§tir. En faydah ve yararh §ekilde ortaya koymu§tur.

14· Kendini bilmez ta savvuf erbabmlfl her ~eyi mutlak anJamda mUbah saymalan konusundaki
sozleri kUfUr ve sap1kllk1Ir. ismail Hakk1'nm da belirttigi gibi, insanl1gm efendisi peygam-
berimiz Hz. Muhammed (s .a.v.) oH.inceye kadar ibadetle emrolunmu§tur. Rabbimiz §Oyle
buyuruyor: "Ve sana yakfn (olii.m) gelinceye kadar Rahbine ihadet et!" (Hier: 99).
Kendileri i9in marifetin son noktasma geldiklerini ileri sUrcnlerden teklif nas1l kalkar. Bu,
ge r~ektcn ahmakl 1g in ve cchaleti n son noktas1d1r.
Ayet: 29-30 BAK.ARA S0RESi/2 113

30. Bir zamanlar Rabbin, meleklere: "Ben yeryiiziinde bir


halife yaratacagim" demi§ti. Onlar: "Biz seni iiverek tesbih ve
takdis edip dururken, yeryiiziinde fesat fikaracak, kan doke-
cek birisini mi halife kilacakszn?" dediler. Allah da onlara:
"Sizin bilmedikleri11izi ben bilirim" dedi.
31. Adem, e biitiin isimleri ogretti. Sonra, onlari meleklere
arzederek, §liyle dedi: "Eger dogru soyliiyorsaniz, §Unlarin
isimlerini bana biltlirin. "
114 RUHU'L-BEYAN Cu z:l

32. Melekler: "Seni noksan sifatlardan tenzih ederiz. Senin


bize ogrettiklerinden ba§ka bizim bilgimiz yoktur. $iiphesiz
her§eyi bilen ve hakim olan sensin" dediler.
33. "Ey Adem! E§yanin isimlerini meleklere anlat" dedi.
Adem onlarin isimlerini onlara anlatinca: "Ben size, goklerin
ve yerin gayblarinz bilirim. Bundan da ote, afik ve gizli yap-
makta olduklarinizi da bilirim, dememi§ miydim?" dedi.

30. «Bir zamanlar Rabbin, meleklere ...» Buradaki "bir zamanlar"


soziiyle emir, zaman hat1rlamaya yoneltiliyor. Oysa astl istenen, o vakit ya da
zaman i9inde meydana gelen olaym hatrrlanmas1d1r. Fakat yaln1zca zamanm
zilcredilmesi, olaym o zaman i9inde ge9mi§ olmas1 dolayIS1yladir. insan o za-
man1, hatirlay1nca, adeta onun i9inde meydana gelen olay1 da gormi.i§ ve ta-
ntl<ltk etmi§ gibi olur.

Melekler de, Allah ile insanlar aras1nda arac1 olmalanndan dolay1, bu


isimle adland1nlm1§lardu. Bunlar Hitif cisimlerdir ve diledikleri §ekle girebi-
lirler. «'Ben yeryiiziinde bir halife yaratacag1m,' demi~ti ...» Gokte degil,
yerde. <;tinkti her tUrlii azg1nhk ve ta§ktnhk yerytiztinde meydana geliyor.
Halife, Hz. Adem'dir. Cinlerden sonra geldigi i9in sonra gelen (halef) mana-
smda halife denmi§tir. Ayn1 zamanda Allah'm yeryilztindeki halifesi manas1-
nadir. Y ani: "Ben, sizin yerinize yeryi.izUnde bir halife yaratmak istiyorum"
demektir. Halife se9imindeki hikmet, tizerlerine halife atanmak istenen kesi-
min feyzi kabul etmede, emirleri vasitas1z almada kusurlu olmalanndandu.
Bunun i9in Allah, peygamber olarak bir melegi gondermedi <;unkti yarat1h§-
lar1 farkh oldugundan dolay1 insan direkt olarak bunlardan yararlanamaz. Di-
ger taraftan Rabbimizin: "Meleklere: Ben yeryuzunde bir halife yarataca-
glm" buyurmas1nda §U dort hikmet yer ahyor:

a- Bir i§e giri§meden isti§areyi ogretmek, ger~i Allah her bak1mdan ba§-
kalanyla isti§areden milstagnidir. Ancak buradaki ama9, ogretmektir. Nite-
kim: ''insanlarm en aktlhs1, akil sahiphleriyle mil~avereyi elden b1rakmayan-
d1r." denilmi§tir.

b- Yaratacag1 varhg1n yticeligini ve degerini ifade i9in, tiim meleklere


onun varhg1n1 miijdeliyor ve henilz yaratihnadan once, onu halifesi olarak ta-
111tiyor. Ona bu tinvan1 Lay1k gortiyor.
"
c- "Sizin bilmediklerinizi ben bilirim" buyurmakla da, Hz. Adem'i ya-
Ayet:30-3 l BAKARA S0RESi/2 115

ratma hususundaki Wtfunu ortaya koyuyor.

d- Hikmet genelde, ic;inde iyiligin fazla oldugu §eyi gerektirir. <;unki.i az


bir kotiiltik i<;in, <.(Ok hayn terkellnek gen;ekten en bi.iyiik kotilli.iktiir. MeseHi,
kangren olmu§ bir organm kesilmesi, tiim bedenin kurtanlmas1 ic;in yap1lan
kti<;iik bir operasyondan ve onemsenmeyecek bir zarardan ibaret kahr. Fakat
kangren olan organ1 kesmeyip oldugu gibi buakmak, mikrobun ttim vticuda
yayilarak olmesine scbep olmaktir. Bu ise o kimseye en btiytik kottili.iktilr.

«Onlar: 'Biz seni overek tesbih ve takdis edip dururken, yeryiiziin-


de fesat ~1karacak, kan dokecek birisini mi halife kdacaks1n?' dediler.»
Y ani "Cinlerin bozgunculuk 91kard1g1 gibi, yerytiztinde bozgunculuk yapa-
cak, yine cinlerin kan ak1ttiklan gibi, zultimle kan ak1tacak bir insan1 m1 hali-
fe olarak yaratacaks1n?" dediler. Burada, oldtirtilme yerine, kan dokme ifade-
sinin gec;mesi; bunun Oldtirme yollar1n1n en igrenc; ve kotti §ekli oldugu ic;in-
dir. Kald1 ki bizler, senin §an1na yak1§mayacak §eylerden seni tenzih ediyor,
sana hamd ediyoruz. Bize verdigin ttirlil nimetlerin §ilkrlinii ve geregini ham-
dederek yerine getiriyoruz.

Tesbih, Celal s1fatlarm10 ortaya c;Ikmas1, hamd ise, nimetlendirme s1fat-


lar101n hatrrlatilmas1 i9indir. Ayn1 zamanda seni takdis cderiz, sana Iayik olan
yticelik ve izzetle seni vasfederiz, sana yara§mayacak §eylerden seni uzak k1-
lanz.

Teysfr'de : "Tesbih, Allah'a yara§mayacak §eyleri, O'ndan uzak kilmak,


takdis de, O'na yara§acak §eyleri O'nufi hakkmda soylemektir," deniliyor.

«Allah da onlara : 'Sizin bilmediklerinizi hen bilirim', dedi.» Hz.


Adem'i halife sec;medeki hikmeti ve maslahat1, soyundan kimin itaatkar ve
kimin asi olacag1n1 herhalde ben bilirim. Boylece fazilet ve adalet ortaya 91k-
m1§ olur. Art1k benim htikmtime ve takdirime kar§I koymaym.

31. «Adem'e biitiin isimleri ogretti.>> Yani tum e§yan1n isimlerini ona
ogretti ve ona ilham etti. Boylece ilham ile ogretilen her §ey isimleriyle bir-
likte Hz. Adem'in kalbinde yer etti. Allah, Hz. Adem'e tum varhklar1n isimle-
rini ttin1 dillerdeki adlar1yla birlikte ogretti. Mesela yaratt1g1 cinsi Hz. A<lem'e
gosteriyor ve : "Bunun ad1 at", "§ununkisi deve'', "§unun da ismi §U" gibi tek
tek ogretti. Bunlarm durumlar1m, ne i§e yarad1klann1, dtinya ve ahiretle ilgili
faydalann1 ve buna bagh §eyleri, meleklerin isimlerini, canhlann, cans1zlann,
koy, kasaba ve §ehirlerin adlarnu, ku§lann ve agac;lann adlarnu, k1saca her
116 RUHU'L-BEYAN Cuz: l

§eyin ad1n1, ta ~thnlek ve 96mlek9ige vanncaya kadar her ~eyin adlanm og-
retti. «Sonra onlan>> Hz. Adem'e adlan bildirilen varhklan «meleklere arze-
derek» sundu. Arzetmek, bir §eyi ba§kalanna a91p sunmak suretiyle, arzeden
kimsenin bunlann durumlanm tan1tmas1, onlann ne i§e yarad1klann1 bildir-
11
mesidir. Hadiste §6yle denilir: Allah bu §eyleri meleklere birer zerre misali
sundu. " Ogretim ve sunmadaki hikn1et, Hz. Adem'in §eref ve tisttinli.igti, ay-
n ca Yilce Allah'1n gayb ilmindeki srrlann ve gizli ilimlerin, kullanndan dile-
diklerinin diliyle ortaya 9Ikan lmas1drr. Bu ise merhameti her §eyi ku§atan Al-
lah'1n bir rahmetidir. Ve «§oyle dedi: 'Eger dogru soyliiyorsan1z, §Unlarin
isimlerini bana bildirin.'» Allah, meleklcri susturmak ve acizliklerini ortaya
koymak i9in onlara: "Eger dogru soyltiyorsantz ve siz bu i§e benim halife
olarak se<;tigimden daha Hiy1ksan1z, o zaman §U varW<lann adlann1 bana ha-
ber verin," buyurdu.

32. «Melekler» §6yle dediler. .. Cevap yerine ge<;en yeni bir cti1nle. San-
ki burada melekler ne dediler? gibi bir soru var. «'Seni noksan s1fatlar.dan
tenzih cderiz.» Senin yiice zattna yara§mayacak §eylerden seni tenzih ve
takdis ederiz. <;unki.i senin ttim fiillerin bir hikmet ve maslahata binaendir.
Bu, tevbeden once olan bir kelimedir. Hz. Musa §0yle yakar1yordu: "Seni,
noksan sifatlardan tenzih ederim . Sana tevbe ettim." (A'raf: 143) Hz. Yunus
da §Oyle yakar1yordu: "Seni tenzih ederim. Gerfekten ben zalimlerden ol-
dum ." (Enbiya: 87)
"Subhan" ismi, mastar yerinde kullan1lan bir kelimedir. Bu kelime sa-
dece tamlama olarak kullan1hr. «Senin bize ogrettiklerinden ba§ka bizim
bilgiiniz yoktur .» Burada melekler, acizliklerini itiraf ediyorlar. Meleklerin
sorusu, bir itiraz degil, sadece bir a91klama istegine dayan1yordu. Buna gore
mclekler: "Senin bize ogrettiklerinin dt§mda bizim bir bilgimiz yoktur. Kald1
ki, biz boyle bir §eye yetenekli olsayd1k, kes·i nlikle bu bilgileri sen bize ve-
rirdin." «Siiphesiz her ~eyi bilen ve hakim olan sensin,' dediler.>> Sen her
§eyi bilirsin. Senin ic;in gizli diye bir §ey yoktur. Burada once get;en "Sizin
bilmediklerinizi hen bilirim"(Bakara: 30) ayetine de i§aret vardlf. Sen ayn1
zamanda, yaratt1g1n her §Cyi ince bir hikmete ve sebebe dayah olarak yaratrr-
s1n.

Bu ayet, gen;ekleri dile getiriyor: Kul hi~bir zaman eksikliklerinden


§U
gaflete dti§memeli, Allah'1n fazhn1, ihsan ve ikram1n1 unutmamahdrr. Bilme-
digi §eyler hakk1nda "bilmiyormn'' demeyi kendisi i<;in bir ktiytiklUk kabul et-
memeli, bildigi bir ~eyi de gizlememelidir. Nitekim, "biln1iyorum dcmek, il-
Ayet: 32-33 BAKARA SURESi/2 117

inm yans1dir" derler.

Bir gtin Kadi Ebfi Yusuf a bir §ey sorulur. 0: "Bilmiyorum" der. Kendi-
sme: "Hem devlet biit9esmden maa§ ahr, ge9imini saglarsm, hem de bilmiyo-
ru1n, dersin. Bu, olacak i§ degil" denir. Ebfi Yusuf: "Ben, devlet btit9esinden
bilgim kadann1 ahyorum. Eger bilmedigim §eyler i9ill bana maa§ verilmeye
kalk1§Ilsayd1 bi.itiin diinya mah bile buna yetmezdi" cevabm1 verir.

Bir gt.in bir alime, minberde bir soru yoneltildi, fakat o: ''Bihniyorum"
dedi. Bunun i.izerine kendisine: "Minber, cahillerin yeri ve makam1 degildir"
dediler. Bu zat da: ''Ben ilmim kadar ytikselebildim. Eger bilmedigim kadar
yi.ikselebilseydim, kesinlikle goge eri§irdim" cevab1n1 verdi.

33. Cenab-1 Allah: «'Ey Adem! E§yan1n isimlerini meleklere anlat,'


dcdi.» Hz. A<lem meleklere, isimlerini soylemekten aciz dil§tilkleri varhkla-
nn adlann1 hirer hirer anlatti. <;unkii melekler boylesi bir dereceye eri§mek-
ten eksik olduklann1 itiraf etmi§lerdi. «Adem onlar1n isimlerini onlara an-
latlnca ...» Rivayete gore Hz. Actem, bir minbere 91kar1lrr, bildigi isi1nleri me-
leklere haber vermesi emredilir. Hz. Adem meleklere, bu varbklann isimleri-
ni ve ne i§e yarad1klarm1 bildirirken, ti.im melekler de, ontinde oturmu§ onu
dinliyorlardt. «'Ben size, goklerin ve yerin gayblarin1 bilirim. Bundan da
ote, a~1k ve gizli yapmakta olduklartn1z1 da bilirim, dememi~ miydim·r
dedi.» Allah, meleklere, goklerde ve yerde ne varsa, bu konuda herhangi bir
delil ve yola gerek duyulmaks1z1n, hepsini kesin bir ~ekilde bilirim, dedi.
Ayette yer alan soru ise, takrir i~in, yani muhatab1 ikrara sevketmek i~indir.
Aynca sizin a<;1kca soylediklerinizi, yani: "Yeryuziinde fesat ~Lkaracak bir
insan mi halife klhyorsun?" soziinti kesinlikle bildigin1 gibi, sizin, gizli bir
§ekilde: "Allah, bizden daha ilsttin bir varhk yarattnaz" §eklindeki sozilntizil
de bilirim.

Burada, bir tariz yer ahyor. <;unkti meleklerin, durum a<;1klan1ncaya ka-
dar beklemeleri gerekirdi. Yine ayet, ilmin §erefini, i.isttinliigtinii ve hatta iba-
detten daha i.isttin bir dereceye sahip oldugunu gosteriyor. <;link.ii melekler,
Hz. Actem'den daha 9ok ibadet ettikleri halde, halifelige lay1k gori.ilmediler.
Aym zamanda ayet, hilafette ilmin §art oldugunu, bu i§te vazge~ilmez bir ilke
ozelligi ta§td1g1n1, Hz. Adem'in de, bu bilgisi sayesinde meleklerden iisttin ol-
dugunu gosteriyor. ~tiphesiz bilen, daha iistiindiir. <;unkii Allah §dyle buyu-
ruyor: "De ki: Hir hilenlerle hilmeyenler bir olur mu?'' (Ziimer: 9) ilim, en
degerli cevherdir. Fakat, 111utlaka ibadetle birlikte goti.iri.ilmesi gerekir. <;Unkti
118 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

ilim aga~, ibadet de meyve gibidir. As1l oln1as1 bak1m1ndan Usttinltik agac1n-
du, fakat onun meyvesinden de yararlan1hr. ~oyle derler: "Ana-baban1n yii-
ztine bakmak, Kabe-i Muazzama'ya bakmak, Kur'an'1n yiizilne bakmak ve
alimin yiiztine bak.mak ibadettir.
II

34. Meleklere: "Adem'e secde edin" demi§tik, hemen secde


ettiler. Yalniz iblis diretti, biiyiiklendi ve kafirlerden oldu.
35. Dedik ki: "Ey Adem, sen ve e§in cennette kalm, ondan
dilediginiz yerde bol bol yiyin, ama §U agaca yakla§mayin;
yoksa zulmedenlerden olursunuz."
36. Derken ~eytan onlari ordan kaydirdi ve ifinde bulun-
duklarmdan ftkardz. Biz de: "Birbirinizin dii§mani olarak
inin. Sizin, bir siire yeryiiziinde yerle§ip ya~amamz lazimdir"
dedik.
Ayet: 34 BAKARA SURESi/2 119

37. Adem, Rabbinden birtakim kelimeler aldi. 0 da bunun


iizerine onun tevbesini kabul etti. f>iiphesiz O, tevbeyi fOk ka 4

bul edendir, fOk aciyandir.

34. «Meleklere: 'Adem'e secde edin' demi~tik, hemen secde ettiler.»


Ey Muhammed! llizim meleklere hitabettigimiz zamam bir hatula. Bilindigi
gibi meleklerden Adem'e secde etmeleri istenmi§ti ve meleklerin hepsi de
secde etmi§lerdi. Nitekim Rabbimiz §6yle buyuruyor: "Meleklerin hepsi de
hemen secde ettiler." (Hier: 30; Sad: 73)

Ashnda secde, herhangi bir bask1 altmda kaln1aks1z1n i~ rahathg1yla al-


\:akgontilliiltik gostermektir. ~eriat dilinde secde, ibadet amac1yla aln1 yere
koymaktrr. Burada emredilen secde, ya §er'i anlanuna goredir ki, bu durumda
"
yapilan secde, gervekte Allah'a yap1lm1§ oluyor. Hz. Adem'in orada olmas1y-
sa meleklerin secde yapabilmeleri i~in kible gorevini yapm1§tlr. Bu da Hz.
Adem'in degerce listtinliigtintin kan1t1dlf. Ya da bu, sozltik anlam1yla deger-
lendirilmi§tir. Buna gore, tlpk1 Hz. Yusufun karde§lerinin, ona sayg1 ifade-
siyle egilip secde etmeleri anlam1nda bir durum gosterir ki, melekler de Hz.
Adem'e kar§I suf al~akgontilltiltik maksad1yla, sayg1 ve tazim i~in secde et-
mi§lerdir.

Sayg1 ifadesiyJe secde, bu anlamda eski timmetlerde caizdi. Daha sonra


bu anlamdaki secde; Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in, Hz. Selman'1n kendisi-
ne secde etmek istemesi tizerine kendisine soy ledigi §U sozlerle ytirtirltikten
kald1nlm1§trr: "Hi~bir yaratigzn Allah'tan ba~kasma secde etmesi dogru de-
gildir. Eger bir kimsenin birba~ka kimseye secde etmesini emretseydim, ka-
dinin 'kocasina secde etmesini emrederdim. " o5>
Bu timmetin sayg1 ve tazimi, "selam"dir. Ancak selfun verilirken yerlere
egilmek ho§ kar§tlanmanu§tir. <;tink:ti bu, yahudilerin yaptiklanna benzemek-
tedir.

Melekler, Hz. Adem'e secde emrini alrr almaz, hemen secde ettiler.
<;link.ti hepsi de nurdan yaratilmt§lardir. Nur, yaratilI§I geregi itaat etmeye ve
boyun egmeye miisaittir. Ancak n1elekler secde ettikleri halde «Yaln1z ihlis

15- Bkz. Tirmizl, Ebu Davud. Ancak buradaki hadis, ad1 ges;en iki kaynakta §5yle rivayet olun-
mu~t ur : "Eger bir kimseye, birisine secde etmesini emretseydim, hir kadrna kocastna secde
etmesini emrederdim."
120 ROHU'L-BEYAN Cuz:l

diretti, biiyiiklendi ve kafirlerden oldu.» ~eytan denen iblis, secde etmedi.


<;Unkti iblis ate§ten yaratilm1§tL Ate§, ozelligi baktmmdan hep kendini tistUn
goriir, btiyiikltik pe§inden ko§ar.

Alimler, ayetteki istisna hakkmda iki gorii§ ileri siirmU§lcrdir:


11
a) Ayette yer alan istisna Muttastl"d1r. Buna gore iblis de bir melekti .
<;unkti secde emri n1eleklerle birlikte ona da yapilnu§trr.

b) Ayette yer alan istisna "Miinkat1" anlam1nda bir istisnadrr. <;unkii ib-
lis, meleklerden degildi. Cinlerdendi. Bu konuda elde kesin nass bulunmakta-
drrY6) Allah, §Oyle buyuruyor: "iblis cinlerdendi; Rabbinin emrinden dL§an
f lktl ." (Kehf: 50) <17)

"iblis diretti, buyuklendi, kafirlerden oldu. " iblis, emrolundugu secde


gorevini yap111ak.tan ka91nd1. Bunu kendi istegiyle sec;ti. <;tinki.i btiytiklendi ve
bi.iyiikliigiini.i, kibrini de gosterdi. Rabbine ibadet ic;in bir harekete gec;medi.
Kibri buna engel oldu. Tekebbur, ki§inin kendisini bir ba§kas1ndan i.istiln
gormesidir. i stikbar ise, kendisini batil ile silslemek sfiretiyle, aslmda kendi-
sinde olmayan bir §eyle iisttinliik taslamaktu.

Yine soylendigine gore, melekler secde ettikleri srrada, iblis secde et-
mekten ka~1nd1 ve Hz. A<lem'e s1rtu11 ~evirip, secdede olan meleklere dogru
yoneldi. iblis bu yapt1gmdan da bir pi§manhk duymadi. Ayn1 zamanda tabi
olmaya da 9al1§madt. Melekler, §eytanm bu halini gordiiklerinde, hemen ikin-
ci kez secdeye vard1lar. Bu §ekilde iki secde yapmt§ olan melekler, birini Hz.
Adem, ikincisini de Allah i~in yapt1lar. iblis de meleklerin bu halini gori.iyor-
du. i§te bunun uzerine Allah, hemen iblis'in s1fatm1 ve durumunu anmda de-
gi§tiriverdi. iblis bu haliyle 9irkinin de en c;irkini oluverdi. <;unki.i iblis
kafirlerdendi. Allah'1n ezell ilminde boyleydi. Ba§ka bir ifadeyle iblis, Al-
lah'1n kendisine, Adem'e secde etme emrini uygun bulniad1, iyi kar§tlamad1
ve bunun sonucu olarak da kafirlerden oldu. <;unki.i ~eyt.an kendi inanc1na go-
re, Hz. A<lem'den i.istlin oldugunu ileri stiriiyordu. Dolay1s1yla i.isti.in olan bir

16- Muttasd istisna: Aym varhk cinsinden olan bir istisnadir. Mesela, Ahmet d1~ mda herkes
geldi gibi.
M i'inkati istisna: Aym cinsten olmayan bir istisnadJI. MeseHi, At dt~mda insanlar geldi gib i.
(<;eviren). .
l 7- Dogrusu da budur. Qinkti iblis hi9bir zaman meleklerden olmad1. 0 , cinlerdendi. Hasan
Basri de: "ihlis, goz av•P kapayacak bir sure kadar bile meleklerden olmadi. <;unkU iblis'i n
ne.sli var, oysa meleklerin yoktur. iblis ate~ten, meleklerse nurdandu" der. Bkz. Safvetii't-
Tefasfr, 1/52 .
Ayet: 34 BAKARA SURESi /2 121

varltgm kendisinden bir alt derecede bulunan hir varhga secde etmesini ken-
dince gtizel bulmad1.

Ayetten ~1karabilecegimiz baz1 dersler:

a- Kibirlenn1ek kotti bir§eydir. <;unkii kibir, sahibini ktifre gotiiri..ir.

b- Allah'm emrinc uymaya, s1rnn1 ara§tirmay1 terketmeye te§vik edil-


mektedir.
c- Asil nazar-1 dikkate ahnmas1 gerekenin son nefesteki durum oldugu,
belirtilmektedir. Madem ki degerlendirme, insanm son anda nas1l gittigi ola-
caktu, insan Allah'a itaat konusunda ko§turmahdir. <;link.ti herkes, kendisi
ad1na kolayla§trr1lm1~ olan ~ey i<;in yaratllm1§t1r. Ozcllikle, sonunda omrtin
nas1l bir sonla kapand1g1 onemlidir. Bu bak1mdan insan, defterinin salih
amelle kapanmas1 ic;in gayret gostermelidir.
Rabiatu'l-Adeviyye §0yle diyor: "Sen, say1h gtinler ir;inde ya§ayacaksm.
Eger bir glin omrtin eksilirse, senin bir k1sm1nm gittigini bilmelisin. Madem
ki sana ait bir kisn1m gitti, senin ttim hayatuun bir anda kaybolmas1 da yakm-
drr. 0 halde gilzel atnellerde bulun ve olan bitenden ibret al. Sakm param pu-
lum gitti, mahm ve inevkim dti§tti demeyesin. Btittin bunlann aksine sen, bu
gi.inilm eksildi, ben bugiln ne yaphm, demelisin. Dogrusu bugi.in omlir sona
erebilir. ''

Bir abid oltim do§egindeyken ~oyle konU§illU§tur: "Uztinti.in1 hiizi.inler


yurdu olan bu dtinya i9in degil, ibadetsiz uyuyarak ge9irdigim geceye, oru~­
suz ge~irdigim gi.ine, Allah'1 anmaktan gafil kald1g1m anadir."

Ala b. Ziyad da §Oyle soylemi§tir: "DUnya hergtin §6yle seslenir: Ey in-


sanlar! Ben yeni bir gUnlim, ben yapacagnuz amellcrc tan1g1m. Eger gi.ine§im
batarsa, bundan boyle ben ta kiyamete kadar size bir daha donmeyecegim."

Hasan Basr1 meclisine gelenlere: "Ey gtin gormU§ kimseler! Ekinler ol-
gunla§mca ne yap1hr?" diye sorar. Onlar da: "Hasat edilir ve bi~ilir'' derler.
Bu konuda bir §air §6yle der:
Oliimden once sen, kendin i~in bir ha:irhk yap.
(,'iinkii ya§lr lz k oliime ha:zi rlzktzr.
Go~· oldukra zordur, o ha/de ~~aba goster,
Ast! durak yerinde durup dinlenmek i<;in.
122 RUHU'L-BEYAN Cuz: l

Yine Hasan Basr1 §Unlan dile getiriyor: "Ademoglu! Bir yila ait s1k1nt1-
y1 getirip bir gtine s1gdirmaya kalk1§1na. <;tinkti o gtintin sana getirecegi §ey-
ler, s1k1nt1 olarak zaten sana yeter. Eger sen o y1l ya~arsan zaten Allah senin
nzk1n1 verir. ~ ayet ya§ayamayacaksan, bu takdirde kendine ait olmayan bir
§eylerle ugra§rr olacaks1n."

35. «Dedik ki: 'Ey Adem, sen ve e~in cennette kahn.» Kurtubi §Ugo-
rti§ti ileri stiri.iyor: Hiy ku§kusuz, iblis kafir olunca, Allah onu cennetten y1ka-
np oradan uzakla§ttrdi. iblisin cenneten 91kanlmasmdan sonra: "Ey A<len1
kal.. ." buyurdu. Yani burada ikamete devam et ve burasnu kendine yurt edin.
Boylece e§inle burada cennette kahn. Kadma, hem "zevc", hem de "zevce"
denir. Fakat "zevc" daha fasihtir.
Mtifessirler buradaki "cennet"in "sevap yurdu" oldugu konusunda gorti§
birligi iyindedirler. Ancak Mfitezile'den baz1lan buna kar§1 9Ikarak §Oyle der-
ler: "Cennet'ten a1nay, Filistin topraklannda bir 9iftliktir. Allahti Teala onu
Adem'i imtihan etmek iyin yaratm1§hr. Yiice Allah'1n: "Bir ~ehre inin" (Ba-
kara: 61) buyrugunda oldugu gibi, inmek, anlam1nda olan "hubut" kelimesini
bir ba§ka yere gitmek anlam1ndaki "intikal" kelimesiyle te'vil etmi§lerdir. Bu
kelimenin istiare yoluyla "intikal" anlam1na geldigi konusu da dii§tintilmeli-
dir. <;unkti "hubut" kelimesi, as1l manasmda kullanilmas1 mi.imktin olmad1g1
zaman istiare yoluyla intikal manas1na kullanilabilir. Oysa burada durum
boy le degildir.

Bu arada Hz. Havva'nm, Hz. Adem'in cennete girmesinden once mi,


yoksa girdikten sonra m1 yaratild1g1 konusunda da gorli§ aynhklan vardu.
Abdullah b. Mes'ud'dan gelen §U rivayet, Hz. Havva'mn, Hz. Adem cennete
girdikten sonra yarattld1g1m gosterir: "Allah, cenneti yaratarak Hz. Adem'i
oraya yerle§tirdiginde, Adem tek ba§ma kaldi. Arkasmdan da ona uyku verdi.
sonra sol ege kemiklerinden birini ald1 ve bundan Hz. Havva'y1 yaratti. Hz.
A<lem uyand1gmda, Havva'y1 ba~ucunda oturur buldu. Hemen ona: "Sen kim-
sin?" diye sordu. 0 da: "Ben bir kad1n1m" dedi. "Ni~it1 yarattld111?" diye sor-
du. Havva: "Senin benimle ve benim de seninle huzur bulmam1z iyin" cevab1-
A A
n1 verdi. Melekler: "Ey Adem! On~n ad1 nedir?" diye sordular. Hz. Adem:
"Havva" dedi. Melekler: "Nic;in?" diye sordular. Hz. Adem: "<;iinkti o , bir
canhdan yaratild1" cevabm1 verdi. ~tiphesiz Allah, annesiz olarak Hz. Hav-
va'y1 yaratm1§t1r. C::iinkii yaJmzca baba olan Hz. Adem'den var etmi§tir. Baba-
s1 olmadan yaln1zca anneden yaratt1g1 ki§i de Hz. isa'drr. Bu ikisinin d1§mda
kalanlar, bir anne ve bir babadan n1eydana gelmi§lerdir ki, bunlar da Hz.
Ayet: 35-36 BAKARA SORESi/2 123

Adem'in <;ocukland1r. Ancak. Hz. Ade1n'in kendisi, annesiz ve babas1z olarak


11
yarattlmi§tir.

Ak1llan §a§lftacak §ekilde yaratm1§ oldugu varhklarla ilahi sanatm1n


hayret uyandiran sulann1 ortaya koyan Allah'1m! Sen ne ytice ve ne btiylik-
stin. seni tak.dis ve tenzih ederek tesbih ederim.
«Ondan dilediginiz yerde bol bol yiyin.» Cennet meyvelerinden, iste-
diginiz yerden, neresinden ve hangi bolgesinden isterseniz, hi<;bir k1s1ntiya
gitmeksizin, bol bol yiyin. Burada, emre muhatap olma noktas1ndan, Hz.
A<lem'le Hz. Havva'ya e§it olarak. seslenihni§tir. Ancak yasaklanan yiyecek-
ten yeme i§inde Hz. Havva, Hz. A<lem'e orneklik etmi§, bir bak1ma yol gos-
termi§tir. Ancak cennette kalmalan ve orada yerle§meleri hususunda Hz.
Havva, Hz. Actem'e tabidir. «Arna ~u agaca yakla~may1n.» Orada bulunan
agac;lar ic;inden, sadece §U agac;tan yemeyin. Ayette, "agac;tan yemeyin" yeri-
ne "agaca yakla~mayui " denilrnesi, bunun kesin haramhgm1 bildirmek ve
bundan ka91nman1n farz oldugunu anlatmak i9indir. « Yoksa zulmedenler-
den olursunuz.'» Su agac;tan degil yemek, ona yak.la§n1an1z halinde bile, iki-
niz de zulmedenlerden olursunuz.
Kurtub1: "Yakla~mayin" ifadesiyle ilgili olarak burada: "Hataya dil§ebi-
lecekleri, bunun sonucunda da cennetten c;1karilacaklarma ve Adem ile Hav-
va'nm cennette kahnalan devamh olmayacag1na i§aret vardrr. <;unkii cennette
si.irekli kalabilecek olanlar i9in boyle bir kiilfet getirilmez, kendilerine e1nre-
dilip nehyedihnezdi. Bunun delili de: "Ben yeryuzilnde bir halife yarataca-
gzm" (Bakara: 30) ayetidir. Bu ayet Hz. Adem'in cennetten 9lkanlacag1n1
gostermektedir" der.

36. «Derken ~eytan onlari ordan kayd1rd1.» $eytan, her ikisini de


cennetten uzakla~tITmaya ve ayaklann1 buradan kaydIImaya sebep oldu. Kay-
dirma (Zelle), hata demektir. Bu da, kas1ts1z olarak, dogrudan aynlmakt1r.
Burada §eytan, her ikisini de vesvese, hile ve davet yoluyla oradan 91karmaya
sebep oldu. Eger "iblis" kafirdi, kafirlerse cennet.e giremezler; o halde iblis
cennete nas1l girdi? denecek olursa, buna ~oyle cevap veririz. iblis meleklerin
cennete sayg1yla girip 91kt1klan gibi bir giri§ten men edilmi§tir, yoksa vesve-
se vermek ve tuzak kurmak i<;in girmekten engellenmemi§tir. «Ve i~inde bu-
lunduklanndan ~1kard1.>> ic;inde bulunduklan nimet, ikram ve gtizellikler-
den c;1kanp uzakla§tirdi. Ashnda iblis, Hz. Adem'i cennetten <;1karmay1 ama9-
larruyordu. Onun amac1, Hz. Adem'i cri§tigi mertebeden dti§tirmekti. Kendisi-
124 ROHU L-BEYAN Ci.iz: 1

nin uzakla§tlnld1g1 gibi, onu da huzurdan uzakla§tinnak istiyordu. Ancak


an1acma eri~ernedi. « Biz de: 'Birbirinizin dii§man1 olarak inin.» Bu
ayetteki "in in,, hitab1, Hz. Adem ile Havva'yadir. Ancak kelimenin tekil ola-
"'
rak degil de, <;ogul zamiriyle geln1esi, Hz. Adem ve Havva'nm insan cinsini
temsil etmeleri sebebiyledir. Bu durumlanyla o ikisi, ttim insan cinsini temsil
etmektedirler. Bir ba§ka yoruma gore de "inin" hitab1, Hz. Aden1, Hz. Havva
ve iblis'e yap1lm1.§tlf. Bu ise, §eytanm oraya vesvese ic;in girmesinden sonra
meydana gelmi§tir. Ote taraftan yine ayetteki "inin" kelimesi, Hz. Adem'le
Havva'n1n "Huld" adh cennette olduk.lann1 gosterir. <;Unku kendilcrine a§ag1-
ya inme emrinin verilmesi, ikisinin de yUksekten a§ag1ya inmesi demek olu-
yor ki, bu, ad1 gec;en cennette olduklannm bir delili sayllmaktadrr.
Kurtubi de: "Adem'in indirilmesinde-ve her ikisinin yerytiziinde iskan
edilmesinde dogru olan g<:>rti~, ezell hikmetin gereginin bu konuda ortaya 91k-
mas1dir ki, bu, Hz. Adem'in soyunun yeryiiztine dagilmasma yonelik bir hik-
metti. <;tinkli Allah onlan imtihan edecek, onlara sorumluluk ytikleyecektir.
Buna gore de ahirette sevaplann1 veya cezalann1 takdir buyuracaktu. <;tinkti
cennet ve cehennernin her ikisi de, insan1n orada sorumluluk ytiklenecekleri
yerler degildir. i §te yasaklanan aga9tan yenmesi, her ikisinin cennetten indi-
rilmelcrinin sebebini olu§turdu ki, as1l hikmet de buydu. Boylece Hz. Adem,
yeryi.izilnde Allah'm hi.iktimlerini, O'nun ad1na icra eden halifesi olacaktt.
<;iinkii diledigini yapan ytice Allah §6yle buyurrnu§tur: "B en yeryuzunde bir
halife yaratacagzm." (Bakara: 30) Gerc;ekten bu, btiytik bir menk1be, §erefli,
faziletli ve degerli bir durun1dur'' der.

Hz. Adetn'in cem1etten inn1esi, aslmda kendisine verilen bir §eref ve ifti-
har i~indi. Bu, ayn1 zamanda dogru yolda olacakla sap1khk i~inde bulunanlar1
ayirdetmeye yonelikti. <;link.ti bu, ilahi hilafetin gereklerindendir.

Ayette ge~en ve dil§man anlamma gelen "adii v" kelimesi, tek dti§man
anlam1na geldigi gibi ''di.i§manlar" anlamma da gelebilen bir kelimedir. Bu
bakundan bu kelimenin 9ogulu olan "a'da" kullan1lmarn1 ~t1r. iblis denen §ey-
tan, Hz. Adem ve Havva'nm dti§1nan1du, bu ikisi de iblisin dti§1na111dirlar.
Y1lan Ademoglunun di.i§manidtr, onlar da yllan1n dii§man1d1rlar. Ytlan onlan
sokup zehirler, onlar da yilan1 oldtirtirler. iblis onlar1 fitne yoluyla sapt1rrnak
ister, onlar da iblise Ianet okurlar. Aynca Hz. Adem ile Havva'n1n soyu ara-
smda da, dilnyada birbirlerini ~ekememe, din aynhg1 gibi §Cyler ytiztinden de
di.i§manhk oJacaktir. Insanm iblisle dti ~manhg1, dine bagh bir di.i§manhktrr.
Din var oldugu stirece, iblisle insan arasmdaki bu dU§manhk si.iriip gidecek-
Ayet.: 37 BAKARA S ORESi I 2 125

tir. insan ile yilan arasmdaki dii§manhksa, dogal olan bir dii§manhktu. Bu
durum da yaratih§ geregi olarak siiriip gidecektir.

«S izin, bir siire yeryiiziinde yerle§ip ya~aman1z laz1mdir' de-


dik.» Yeryilzi.inde kalabileceginiz bir yer ve imkan saglad1k, oray1 bir
karargah kildtk. Ote taraftan insan ic;in ti9 t.tirlti bannak, karargah vardlf:

a) Ana rahmi. Rabbimiz §Oyle buyuruyor: '' Sonra (sizin i~·in


gerek baba
sulbiinde , gerek dunyada) bir kalz§ yeri, bir de (gerek ana rahminde, gerekse
kabirde bir) emanet yeri vardzr. " (En'an: 98) <;ocuk ana rahminde bannak,
karargah buldu.

b) Dtinya. "Sizin bir sure yeryuzunde yerle~ip ya~amamz laztmd1.r."


Tefsirini yaptig1m1z bu ayet buna i§aret etmektedir.

c) Ahiret. Burada da yerle§me iki yerde olmaktad1r. Ya cennette yerle-


§ilir. Yiice Allah §Oyle buyuruyor: "O gun cennetliklerin kalacaklan yer da-
ha lzuzurlu ve dinlenecekleri yer daha giizeldir." (Furkan: 24) Ya da cehen-
nemde yerle§ilir: "Orast cidden ne kotu bir karargah, ne kotii bir ikamet y e-
ridir." (Furkan: 66)

Belli bir stireye kadar ya§amaktan maksat, omtirlerimizin sona ermesine


dek, ya§antidan ve di.inyadan yararlanmak, ecel bitin1ine kadar hayat siirmek-
Lir. Aynca ayette yer alan "bir sure", oltim olarak yorumland1g1 gibi, k1ya-
mele dek diye de yorumlanm1§t1r. Yine baz1 alimler: "bir sii.re" ifadesinde
~ ~

Hz. Adem iyin bir yarar oldugunu bunun da Hz. Adetn'in dtinyada ebedi kal-
mayacag1m ve yeniden cennete girecegini 9tinkti kendisine tekrar oraya don-
dliriilmesinin vadedildigini; Hz. Adem'den ba§kalan iyin de yarar oldugunu,
bunun da dirildikten soma hesaba 9ekileceklerine i~aret ettigini belirtirler.

37. «Adem, Rabb'inden birtak1m kelimeler ald1.» Almak anlam1nda-


ki "Telakkf" sozctigii, gelen kelimeleri kabul ederek almak ve bu kelimeleri
bilince de geregini yerine getirmek i9in bunlarla amel ettnektir. Peki Hz.
Adem'in ald1g1 bu kelimeler nelerdir? Bu kelimeler Rabbin1izin §U ayetinde
zikredilmektedir. Rabb'imiz §dyle buyuruyor: "Ey Rabbimiz, biz kendimize
yazrk ettik, eger bizi ba~~l§lamaz ve bize ac1mazsan. muhakkak biz ziyana ug-
rayanlardan oluruz." (A'raf: 23) i§te Allah bu kelirneleri Hz. Adem'e ilham
etti. «O da bunun iizerine onun tevbesini kabul etti.» Allah, Hz. Adem'e
rahmetiyle ve tevbesini kabulle yoneldi. Tevbe, as hnda donmek anlammad1r.
Eger bu, ku l ic;in sozkonusu olursa, gtinahlardan itaate donti~ anlain1nadlf.
126 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 1

Eger bu, ytice Allah is;:in sozkonusu olursa, bu takdirde, cezadan magfirete
donti§ anlam1 91kar. Ayette sadece Hz. Adem'in anilmas1yla yetinilmi§tir.
<;unkti htiklim bak1mmdan Havva, Hz. Adem'e tabidir. «~iiphesiz 0, tevbeyi
~ok kabul edendir .» Kullann1 s;:ok bag1§layan ve affedendir. « ~ok ac1yan-
"
d1r.» Rahmeti c;ok fazladir. Ayette bu iki niteligin bir arada bulunmas1, yap-
tiklanndan tevbe edcrek dogruya donen kimsenin affedilip bag1§lan1Imas1 ya-
n1nda ona ihsan ve iyilikte bulunma vaadinin a~1k bir §ekilde gosterilmesi
i9indir.
Tevbe, tipk1 sabun gibidir. Nas1l ki sabun insan1 ttim kir ve pastan ar1n-
d1nrsa, tevbe de insanm gizli kirlerini siler gotiirilr. Eger kul, kotiiltiklerden
<loner, amelini dtizeltirse, Allah da, onun durumunu dtizeltir. Bu kuluna, daha
once ka\:lfffil§ oldugu nirnetleri tekrar verir.

•)
~

38. "Hepiniz oradan inin. Benden size bir hidayet geldi-


ginde, kim hidayetime tabi olursa, artik onlara hifbir korku
yoktur ve onlar iiziilmeyeceklerdir" dedik.
39. inkar edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar ise ate§ eh-
lidirler. Onlar, orada ebedf kalacaklardtr.

38. «' Hepiniz oradan inin.» Adem, Havva ve iblis, hepiniz cennetten
inin. "inme" konusundaki emrin tekran, bu emrin kesinligini bildirmek ve
Hz. Aden1'in, yilce Allah tarafmdan buradan inmeden belki bagi§lamnm tar-
zmdaki inuhternel bir beklentisinin yersiz oldugunu belirtmek ic;indir. Ancak
Ayet: 38-39 BAKARA S0RESi/2 127

burada iki "inin" emri aras1na, 37. ayet bir parantez ctimlesi olarak ginni§tir.
Bu ayette Hz. Adem'in Allah'tan ald1g1 kelimeler ve tevbesinin kabulti yer ah-
yordu. Burada ise "inin" emrinin tekran, anlam olarak birinci ayeti bu ikinci-
sine baglamak i9indir. Bu kullann ibadetle, sevap ve ceza ile imtihan edilme-
si konusudur.
«Benden size bir hidayet geldiginde, kim hidayetime tabi olursa ...»
Size dogru yola ula§tlnc1 ve ger9ekleri ac;1klay1c1 olarak gonderecegim bir
peygamber ve indirecegim bir kitap gelir de, kim benim §eriat1ma uyar ve he-
ntiz §Criattan once kendi tizerlerinde ve dt§lannda var olan delillere tabi olur
ve gerc;egi bulursa, «artik onlara hi~bir korku yoktur .» Dtinya ve fillirette
ba§lanna gelebilecek kotti §eylerden korku yoktur «Ve onlar iiziilmeyecek-
lerdir,' dedik.» istedik.leri bir §eyi ellerinden kac;t1 di ye de tiztilmeyecekler-
dir. c;unkti insan, olabilecek tehlikeden korkar, olmu§ §eylere de tizi.iltir. i§te
emre uyulmas1 halinde bu gibi §eyleri gerektiren durumlar olmayacaktu.
Ayette yer alan "... size hir .. . geldiginde" ifadesiyle Hz. Adem'e seslenil-
mekte; ancak onun §ahs1nda Hz. Adem'in soyu kasdolunmaktadir.
39. «inkar edenler ... » Ayette yer alan ilgi zamirinin 9ogul olarak gel-
mesi, kafirlerin ve inkarctlann c;oklugunu gostermek i9indir. Yani, kendileri-
ne gonderdigimiz el9ilerimizi inkar cdenler «Ve» kendilerine indirdigimiz
«ayetlerimizi yalanlayanlar ise ate~ ehlidirler.» Onlar, hie; aynlmayacak
§ekilde cehennem ate§inde kahc1dular. Cehennemliklere ate§ ehli denmesi,
orada stirekli kalacaklarmdan ve oradan aynlmayacaklar1ndan dolay1dlf. San-
ki bu kimseler cehennern ate§ine sahip 91km1§lar vc orarun halk1 olmu§lardir.
«Onlar, orada ebedi kalacaklard1r .» Cehennem ate~ inde stirekli olarak ka-
lacakladir.

Bu iki ayette yer alan "oradan inin" ifadesine gore, cennetin yliksekc;e
bir yerde oldugu anla§1lmaktadlf. Dolay1s1yla hidayete ve §eriata uyanlann
sonlanndan emin olacaklan bildirilmi§ olmaktad1r. Mi.i'min, itaatla isyan ara-
s1nda muhayyerdir. Dilerse Allah'a itaat eder, bunun sonucunda sevap kaza-
narak nimetlere kavu§ur; dilerse isyan eder, sonu~ta cehenncm azab1yla ceza-
landtnhr.
128 RUH U' L-BEYAN Cuz: l

40. Ey israilogullarz! Size verdigim nimeti hatzrlaym, ahdi-


mi yerine getirin ki, ben de size verdigim sozii yerine getire-
yim. Yalmz benden korkun.
41. Yanznizdakini tasdik edici olarak indirdigime iman
edin, ona inanmayanlarin ilki siz olmayin; benim ayetlerimi
az bir paha ile satmaym ve ancak benden korkcuz.
42. Hakki, battla kari§tirmayin ve bilip dururken lzakki giz-
lemeyin.
43. Namazi dosdogru kilin, zekiiti verin ve riiku edenlerle
birlikte riiku edin.

40. «Ey israilogullan!» israil, Hz. Yakub'un ad1dir. Anlam1 da Allah'111


kulu den1ektir. Ey Yakubogullan ! Bu sesleni§, Hz. Peygamber'in c;agda§t
yahudilere yap1hnaktadrr. «Size verdigim nimeti hatlrlay1n.» Benim size
verdigi1n nimetlerimi hem unutmaym ve he1n onlan hattrlay1p konu§un, dili-
nizle bun.Jann ~tikri.inii eda edin. C::iinkU yahudiler nimetin §tikrtinli eda etme-
Ayet: 40-41 BAKARA SURESi/2 129

mekle kalmam1§lar, ti.im nimetleri unutmu§lar ve hatulamak bile istememi§-


lerdir. Bu uyan bunun iyin yap1lmaktadrr.
Bu ayette ytice Allah, israilogullannm durumlarm1 nimetleri hatirlama-
makla irtibatlandrrdi. Oysa Hz. Muhammed (s.a.v.)'in i.immetinin durumu
boyle bir §eyle baglantih k1hnmam1§, Rabbimiz Hz. Muhammed'in i.immeti-
nin kendisiyle baglant1 kurmalann1 istemi§tir. Onlar1 kendisini hatrrlamaya ve
anmaya 9agrrm1§tlr. Bunun i~in de: "Oyleyse siz beni anzn ki, hen de sizi
anaytm" (Bakara: 152) buyurmu§tur. Birinci durun1da i.immetlerin dikkatleri
nimetlere ~ekilmek suretiyle asd nimeti vereni bulmalan istenirken, bu ikinci
durumda Hz. Muhammed'in timmetinin dikkati nimeti veren zata yoneltile-
rek, boylece nimetleri hattrlamalan saglan1yor.
«Ahdimi yerine getirin ki.» Ttim emirlerimi, iman ve taatla ilgili buy-
ruklanm1 tamamlay1n, tavsiyelerime uyun ve nehyettiklerimi de terkedin.
Bunun ic;erisine Allah'm, Tevrat'ta, Hz. Muhammed'e tabi olmalan konusun-
da kendilerinden ald1g1 ahit, yani antla§ma da bulunmaktadir. Ahd, bir §eyi
koruyup sak:lamak ve onu her an gozetmektir. Bundan maksat, kendilerinden
alman soz ve onlara yapllan tavsiyedir. «Ben de size verdigim sozii yerine
getireyim.» Size gi.izel mtikafat vererek, yapllklarm1z1 kabul ederek, sizi cen-
nete koyay1m. «Yaln1z benden korkun.» Yap1p- yapmayacag1n1z §eylerle ta-
mamen bana uyun ve benden korkun. Ozellikle de ahdi bozma konusunda ke-
sinlikle benden korkun. Bu ayetteki "rehbet" kelimesinin anlam1, sakmmak
"'
sfiretiyle korkmak demektir. Ayet aynca §tikretmenin ve verilen sozti yerine
1
getirmenin (ahde vefa) vacip oldugunu gosteriyor. Mti minin yaln1zca Al-
lah'tan korkmas1 gerektigini belirtiyor.
41. «Yan1n1zdakini tasdik edici olarak indirdigime iman edin.» Ey
israilogullan, Muhammed'e indirdigim ve elinizdeki Tevrat'm ashn1 dogrula-
yan Kur'an'a iman edin. <;unkti bu Kur'an, Tevrat'ta da anlattld1g1 gibi nazil
olmaktadtr. «Ona inanmayanlar1n ilki siz olmay1n.» Kur'an'1 inkar edenle-
rin ba§mda siz yer almay1n. <;link.ti sonrakilerin gtinah1 da bu konuda ilk c;1g1-
n ac;anlara yiikletilecektir. Kur'an'1 inkar etmeye ko§may1n1z. Sizin as1l gore-
viniz, ona ilk inananlar1n arasmda ve hatta ba§1nda yer almamzdir. <;unkti siz
bunun durumunu ve gerc;ek oldugunu elinizdeki ilahi kitaplardan ahp ogren-
diniz.
«Benim ayetlerimi az bir paha ile satmay1n» Bu ayetlerimi diinya ~a­
karlarnnz ic;in kullanmay1n. Sirf dtinyada nefsinizi tatmin ugrunda degerlen-
dinneyin. <;tinkti bu, ahirette alacag1niz §eyleri kac;rrman1z kat§lSinda rezil bir
durumdur.
130 RUHU'L-BEYAN Ciiz: I

Anlatildig1na gore sonradan yahudiler, kendileri i9in Tevrat'm htiktim-


lerinin dcgi§tirilmesi ve zor olanlann1n kolayla§t1nlmas1 i9in kendi din bil-
ginlerine ekinlerinden , meyvelerinden pay ay1nrlar, on1ara hediyeler sunarlar
ve rti§vet verirlerdi. Nitekim Ka'b b. E§ref boyle yaparm1§. Bu yahud1, kendi
din bilginlerine: "Sizin Muhammed hakklndaki gorli§tiniiz nedir?" diye sorar,
"peygamberdir" cevab1n1 ahnca, onlara: "Eger, bu soylediginizin d1§1nda
onunla ilgili bir §eyler uydurursan1z, benden size odiiller var" der, yahudi bil-
ginleri de: "Bize bir siire ver, dii§tinelim, Tevrat'1 gozden ge9irelim" diye sure
isterler. Sonra hemen gidip, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Tevrat'ta yer alan nite-
liklerini, s1radan insanlann nitelikleriyle degi§tirirler ve Ka'b b. E§refe gelip,
yaptiklar1 i§i anlatular. 0 da, kendilerine ayn ayn birer Ol9ek arpa verir. i§te
bu ayette, Allah'm "az olarak" belirttigi §ey budur. «Ve ancak benden kor-
kun.» iman ederek, Hakk'a tabi olarak ve dtinyan1n varhg1ndan sirt 9evirerek
sadece benden korkun.

42. «Hakkt batilla kar1~tirmay1n.» Allah tarafmdan indirilen ger9egi,


kendi ellerinizle uydurup icat ettiginiz ve yazd1gm1z §eylerle kan§tumay1n.
i§i, ic;inden 91.kilamaz duruma getirmeyin, ya da i~ine bat1h kar1§t1Tmak sure-
tiyle, aralanna bir §eyler yaz1p soku§turmakla durumu zorla§ttrmay1n. «Ve
bilip dururken hakk1 gizlemeyin.» Birinci ifadede yer alan yasaldama, de-
gi§tirme ve bozmakla ilgili bir yasaklamaydi. Burada ise, hale.lo gizleme ko-
nusunda bir yasaklama ycr almaktadu. <;i.inkti yahudi bilginleri, Tevrat'ta Hz.
Muhammed'e ait herhangi bir nitelik ve onu tanltan bi.r hi.iktim bulamad1klan-
n1 soyltiyorlardi. Bu bala.mdan degi§tirme ile, gizleme ayni §eyler degiller.
Kald1 ki onlar, Hz. Muhan1med'in hak peygamber oldugunu da bilmektedir-
ler. Bu, onlann gen;ekten ne kadar kotti olduklanru bildiren bir ifadcdir. <;un-
kti bir kimsc cahilse ve biln1iyorsa mazur say1labilir, oysa bunlar oyle degil-
ler.

Bu ayet her ne kadar i srailogullar1yla ilgili olarak ozel anlamda bir uya-
nda bulunmakla birlikte, trpk1 onlar gibi davrananlar da ayn1 §ekilde ayetin
bu hi.ikmil i9inde yer ahrlar. Bir kimse bir hakk1 degi§tirmek ve ge9ersiz kil-
mak ic;in rti§vet ahr, ya da gorevi olan bir ogretim i§ini yapmaktan kac;mu,
i.icret verilmeden ona yana§mak istemezse; bunlar da bu ayetin htikmi.i i~inde
yer ahrlar. Hz. Peygamber (s.a. v.) bir hadislerinde §6yle buyururlar: "Kim,
kendisiyle Allah'zn nzas1n1n. kazan.zlacagt bir ilim ogrenir ve ogrenmekten
amaci da suf dunyalzk bir ~eyler elde etmek i~·in olursa, bu kimse k1yamet
Ayet: 42 BAKARA SURESi/2 131

guniinde cennet kokusunu duymaz. "(IS)

Anlatild1gma gore Stileyman b. Abdulmelik, Ka'be'yi ziyaret etmek tize-


re ~tktig1 yolculukta Medine'ye de ugrar. Orada birka9 gtin kahr. Bu arada:
"Aran1zda Medine'de ya§ay1p da Hz. Peygamber'in ashab1yla gorti§en bir
kimse var m1?'' diye sorar. Halk, Ebu Haz1m'1n ad1n1 soylerler. Hemen ona bi-
rini gonderip yan1na 9ag1rtrr. Ehu Hazim, gelip huzura girdiginde, Mii'minle-
rin Emiri Siileyman b.Abdulmelik kendisine:

- Ey Ebfi Hazim! Nedir bu aynhk ve uzakla§i§? der. Ebu Hazim:

- Ey mti'minlerin Emiri! Benden ne anlamda bir uzakla§ma ve aynhk


gordiin? diye sorar. Halife:

- Medine halk1nm onde gelenleri hep yamn1a ge.ldiler, fakat sen gelme-
din. Seni hi~ goremedim, sebebi ne? der. Ehfi Hazim:

- Ey Mti'minlerin Emlri, i~ senin soyledigin gibi degildir. Bundan dolay1


da sizin dii§iindtigiiniiz gibi oln1aktan Allah'a s1g1n1nm. <;unkti sen bugiine
kadar beni tan1mazd1n, hen de seni tan1m1yordu1n, cevab1n1 verir. Ravi de-
vamla diyor ki: Halife Siileyman b.Abdulmelik, Muhammed b.~ihabuzzuri'ye
bakarak: "Bu zat dogru soyler, hen ise yanlld1m" der. Yine Stileyman:

- Ey Ebu Hazim! Biz neden oltimden ho§lanmay1z? diye sorar. Ebu ..


Hazim:

- <;tinkti siz a.hireti harabeye 9evirdiniz, diinyay1 da mamur hale getirdi-


niz. i§te bu ytizden mamur hale getirdiginiz bir dilnyadan, harabeye donti§tiir-
dugtintiz ahirete gitmekten ho~lanm1yorsunuz, der. Yine Stileyman, "dogru
soyledin," der ve:
- Allah'm huzuruna gidi§ yann nas1l olacak? diye sorar. Ebu Haznn:

- Muhsin, yani bu diinyada iyilik yapan kimse, oraya tipk1 uzun bir slire
ailesinden uzak kalmt.§ hiri gibi donecektir. Fakat gilnahkar olan, t1pk1 ka~ak
bir kale gibi, efendisinin huzuruna 9Ikacaktu. Bunun iizerine Halife aglama-
ya ba§lad1 ve: "Vay halime, acaba Allah kattnda durum nice olur ki?" dedi.
Ebu Haznn: "Yapt1g1n i~lerini Allah'1n kitahma arzet, bakahm durumun nice-
dir?" dedi. St.Heyman: "Peki orada ne ile kar~Ila§abilirim'?" dedi. Ebu Haznn
da kendisine: "Jyiler muhakkak cenn.et ic;inde olurlar, kotiiler de cehennem
if in de" (infitar: 13-14) ayetlerini hatirlatti. Bu defa Siiley1nan b. Abduln1e-
18- Bkz. Ebu Davud, ilim, 3664; ibn Mace: Camiu'l-Usfil, 4/543
132 RUHU 'L-BEYAN Cilz: I

lik, peki EbG Hazim, Alah'1n rahmetinden haber ver, o nerede? diye sordu.
Ebfi Hazllll kendisine: "Siiphesiz iyilik eden/ere Allah'zn rahmeti r;ok yakm-
dir" (A'raf: 56) ayetini hatrrlatti. Yine Stileyman, Ebu Haz1m'a: "Allah'm
kullanndan hangileri daha asalet sahibidir?" der. Ebfi Hazim: "Akilh ve mli-
ruvvet sahibi olanlar" cevabm1 verir. Yine Si.Heyman kendisine, hangi amelle-
rin daha faziletli oldugunu sordugunda, Ebfi Hazim: "Haramlardan uzak dur-
mak kayd1yla farzlar1 eda etmektir," der. Ebu Stiley1nan: "Hangi dua kabule
degerdir?" der. Ebfi Hazim: "Kendisine iyilik yap1lan kimsenin, kendisine iyi-
likte bulunana yapttg1 dua .. " cevabini verir. Hangi sadakanm daha faziletli ol-
dugu sorusuna da: "Ger~ekten umutsuz kalm1~ yoksul kimseye, herhangi bir
eziyet yaptlmaksizm ve ba§a kalalmaks1z1n verilen sadaka daha faziletlidir,"
cevab1ru verir. Stileyman b. Abdulmelik: "Dogru soyledin" der ve: "Bizim
§imdiki halimizle ilgili olarak ne soylersin?" sorusunu yoneltir. Ebu Hazim:
"Ey Mti'minlerin Emiri, beni bagi~la, bu konuda konu§mayayim" der. "Fakat
Stileyman: "Hayrr, mtimklin degil, bize mutlaka bir ogutte bulunmahsm" diye
israr eder. Ebfi Hazim:

- By Mti'minlerin Emiri! Atalann halk1 kih9la ezdiler. ~u mtilkti zorla


elde ettiler. Hi~bir miisltimanla isti§arede bulunmaksiz1n, me§veret yapmaksi-
zm bu saltanati ele ge~irdiler. Onlann nzasin1 almad1lar. Onlardan kimisini,
katliama varrrcasma oldtirdtiler, kimisi de onlann bulundugu yerden ka~1p
kurtulmak i9in yerlerini ve yurtlann1 biraktilar. Ke§ke onlar haklanda soy le-
nenleri sen bir bilsen? ...

Bu arada yanlarmda bulunan biri: "Ey Ebfi Hazim! Ne de virkin konu§U-


yorsun" diye mtidahale etmek istedi. Ebfi Hazim da bu §ahsa: "Sen gervekte
yalanc1n1n birisin. <;unkti Allah alimlerden: "Onu mutlaka insanlara aq1kla-
yacaksm1z; onu gizlemeyeceksiniz" (Al-i imran: 187) buyruguyla soz almi§-
tir," der. Bu defa Siileyman: "Bizim diizelebilmemiz i9in ne yapmak gerek?"
diye sorar. Ebu Hazim: "Kini ve kottiliigil bITakacaks1rnz, insanhk i§lerine de-
ger verecek ve buna tutunacaks1n1z, herkes arasinda e§itlige riayet edeceksi-
niz. Bolti§tiirmeyi e§it yapacaksmiz'' der.

Yine Siileyman kendisine: "O halde hangi §eylerden ahp yararlanmam1-


zi tavsiye edersiniz?" diye sorar. Ebu Hazim: "Helabndan ahp kazanacaksm1z
ve onu da yerinde kullanacaksimz, ehil olana vereceksiniz" cevab1n1 verir.
S\.ileyman b. Abdulmelik kendisine: "Ey Ebu Hazim, ister misin, seninle
dostluk kurahm ve senden faydalanahm" der. Ancak Ebu Hazim: "Allah'a s1-
g1mnm" der. Stileyman: "Peki niye boyle dersin?" der. Ebfi Hazim: "Olur ki ,
'
A.yet: 42 BAKARA SURESi/2 133

ben de size meylederim de bu ytizden Allah beni, hayat1m boyunca ve olii-


milm siiresince kat kat azapland1nr," cevabm1 verir. Siiley111an: "O halde, ihti-
yac;larm nelerse, onlan bize bildir?" der. Ebfi Hazim: "Beni cehennem ate§in-
den kurtaracak ve cennete koyabilecek misin?" diye sorar. Stileyman: "Ben
boyle bir §eyi ba§aramam" der. Ebfi Hazim da: "Benim, bundan ba§ka bir ih-
tiyac1m ve istegim yoktur" cevab1n1 verir. Siileyman: "Oyleyse benim ic;in
dua et," ricasmda bulunur. Ebfi Hazim da: "Allah'1m! Eger Stileyman senin
dostunsa, kendisi iyin diinya ve filliret hayrrlann1 kolayla§tlr, eger dti§n1anm-
sa, onun perc.; eminden tut da, senin raz1 oldugun yola ilet" diye dua eder. Sli-
leyman: "Bana oglitte bulun,1' der. Ebu Hazun da: "Eger sen bu i§in ehli ve
erbab1ysan ashnda k1sa konu§tum ve fakat c;ok §eyler soyledim, yok bunun
ehli degilsen, benim kiri§i olmayan bir okla atl§ yapmam dogru degildir" ce-
vabm1 verir.

imam Kurtubt, tefsirinde bu hikayeye yer verdikten sonra §Oyle der: ''i§-
te Kitab'a ve peygamberlere uymak boyle olur."

Alimler: "Benim ayetlerimi az bir paha ile satmayzn" (Bakara: 41)


ayetiyle ilgili olarak, Kur'an'1 ogretme ve ilim ogretimi kar§1hg1nda ticret ah-
n1p ahnamayacag1 konusunda gorti§ aynhg1na dti§mli§lerdir. Gtinlimtizde bu
konuda, Kur'an ogret111ek kar§1hgmda alman iicretin caiz olduguna ili§kin fet-
va verilmi§, Kur'an, f1k1h ve benzeri ilimlerin ortadan kalkmamas1 i<;in, ticret
ahnabilecegi soylenmi§tir. Bunun ic;in de Hz. Peygan1ber (s.a.v.)'in §U hadisi-
ni ornek gostermi§lerdir: "Kar~lltglnda iicret aldzgzmz en hakll i~, Allah'm
kitablnt ogretmektir. "0 9>

Bu ayet, Kur'an'1 kendisinden ba§ka ogretecek olmad1g1 halde, ticret alw


maks1z1n ogretmekten ka91nanla ilgilidir. Ancak Kur'an'1 kendisinden ba§ka
ogretecek kimseler varsa o zaman ticret almas1 caizdir. <;linkti stim1etteki delil
bunu gostermektedir. Ote taraftan devlet ba§kanmm boyle bir hizmet i<;in bi-
rini tayin etmesi tizerine vaciptir. Y oksa bu, mtisltimanlar lizerine vacip olur.
<;i.inkil Hz. Ebu Bekir hilafet goreviyle gorevlendirilip, bu i§ i<;in tayin olu-
nunca, ailesini gec;indirecek bir imkan1 yoktu. Gec;imini saglamak i<;in, elbise
ahp pazara gottirdi.i. Kendisine ni9i.n boyle yapt1g1 sorulunca, §U cevab1 ver-
1ni§tir: "Bunu yapmazsam ailemin gec;in1ini nasil saglayabilirim?" Bunun iize-
rine hemen kendisini geri 9evirdiler ve gec;inebilecek bir ticret belirlediler.

19- Bkz. Buhar:i, icare ve T1h; ibn Mace, Ticarat bahsi. Bu hadisle ilgili olarak gtizel bir de
k1ssa bulunmaktadJr.
134 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

Ayn1 §ekilde imamhk, mtiezzinlik ve bunlara benzer gorevler ic;in de iicret al-
mak caizdir.

43. «Namaz1 dosdogru k1hn.» Bu hitap i srailogullannad1r. Y ani nama-


za yonelin, namaz1n §artlanna, adab1na ve sm1rlanna riayet etmek sfiretiyle,
miisliimanlarm eda ettikleri gibi siz de nainaz yiikiimliiltigtinii yerine getirin.
c;unkii namaz1 miisliimanlar gibi kllmamak, namazs1zh.k gibidir. «ZekatI ve-
rin.» Tipla mii'minler gibi zekat verin. Zekat, artmak ve c;ogalmak anlamma-
drr. <;unkti zekat, maldaki bereketi arttnr ve insanda comertlik duygusunu ge-
li§tirir. Zekat ayn1 zamanda taharet yani temizlik anlammdadir. Bu manas1yla
zekat, mah her ttirlii kotti kar1§1mlardan temizler, nefsi de cimrilikten kurtanr.
«Ve riikfi. edenlerle birlikte riikfi edin.» Yani mii'minlerin cemaatina kati-
lm. <;ilnkli cemaatle kllman namaz, tek ba§1na k1hnan namazdan yinni yedi
derece daha iisttindiir. Bu da cemaat arasmda temiz ve iyi niyetli ki1nselerin
bulunmas1ndandu. Ayn1 zamanda cemaatte, ruhi a~1dan da bir annma vard1r.
Namaz tipki cihada, inihrab da sava§ alan1na benzer. Sava§mak ic;in 1nutlaka
saf tutulmas1 gerekir. <;iinkii giic;, cemaattedir.

44. Siz insanlara iyiligi emrederken kendinizi unutuyor


musunuz? Oysa siz kitabi okumaktasmiz. Yilze de akillanma-
yacak mismiz?
45. Sabir ve namazla yardun isteyin. Suphesiz bu, Allah'a
saygi gosterenlerden ba§kasma agir gelir.
Aye t: 43-44 BAKARA SORESi/2 135

46. Onlar mutlaka Rableriyle kar§ila§acaklarini ve ancak


0 'na diineceklerini bilirler.

44. «Siz insanlara iyiligi emrederken ..•» Bu hitap yahudileredir. Hz.


Peygan1ber'in peygamberligini itiraf etmeyi, delillere uyman1n gerekliligini
emrettiginiz halde «kendinizi unutuyor musunuz?» Kendiniz i<;in uyultnas1
gereken bu §eyleri gormezlikten geliyor ve dolay1s1yla bu §eyleri terk mi edi-
yorsunuz? Yanilma ve unutkanhg1n as1l manas1 terketmekdir. Ayetteki soru
edati, k1namak ve hayrete dil§lirmek i<;indir. Yahudiler, kendi fakirlerine giz-
lice: "Muhainmed'e iman edin, vlinkli o hak peygamberdir" derlerken, zengin-
lere de: "Onun ahir zaman peygamberi oldugu konusundaki bazi i§aretleri
kendisinde gormekle birlikte, bazilann1 da gorememekteyiz. B unun i~in bir
sure daha bekleyin" diyorlar, boylece kendilerine ili§kin durumu erteliyorlar
ve hemen Rasullillah'a uymuyorlard1. Oysa bir gun mutlaka ona uymaya da
kararhyddar, fakat buna ragmen yine de \:ekimser durumlarm1 stirdilrliyorlar-
di. Nitekim isyanda devam eden kimselerin de durumu bunlardan farkh de-
gildir. isyanda olan bir kimse: "Ben §imdilik gencim, ya§land1g1m zaman tev-
be ederim'' der, fakat birgi.in ans1z1n oli.im gelip c;atar, o da elden kac;irdlklan-
nm pi§manhg1 ve hasretiyle kalakahr.

«Oysa siz kitab1 okumaktas1n1z?>> Halbuki siz, Tevrat'1 okumaktasm1z.


Orada Hz. Muhammed (s.a.v.)'in nitelikleri a91k bir §ekilde anlatilmakta ve
ona iman etmeniz emredilmektedir. «Yine de akdlanmayacak m1s1n1z?» Si-
zin akhn1z yok n1u? <;i.inkti siz akil sayesinde, nefsinizi dtizeltmemenizin si-
zin i9in 9irkin bir davran1§ oldugunu bileceksiniz, kendi nefsinizi biraklp ba§-
ka §eylerle ugra§manm iyi ~eyler ohnad1g1n1 ogreneceksiniz.

"Akzl" ashnda menetmek ve tutmak anlam1nad1r. Nitekin1, hayvanlann


bagland1g1 ip veya yulara da "ikal'' denir ki, ayn1 koktendir. Akla bu is1nin
verilmesi, \:irkin gori.ilen §eyleri yapmaktan menettigi, gi.izel §eyleri de tuttu-
gu i<;indir. bte taraftan ayette yer alan kmama ifadesi, insanlara iyiligi emret-
mekten dolay1 degil, aksine onunla ainel etmemekten dolay1drr. Burada inkan
ve k1namay1 dile getiren ciimle, "kendinizi unutuyor musunuz?" ifadesidir.
<;unkti eger bir kin1se, hayn ve iyiligi emrediyorsa, her §eyden once kendisi-
nin bu hayn ve iyiligi yapmaya ko§mas1 gerekir. Yine, eger bir kimse ba§ka-
lann1 herhangi bir §eyden nehyediyorsa, herkesten once kendisinin bu kotii-
ltiklerden uzak durmas1 gerekir. Senin de gordiigiin gibi, bu ayet-i kerime,
136 RUHU'L-BEYAN Ci.iz: 1

ba§kas1na ogtit verdigi halde, k endisine bir ogiitte bulunmayanlara seslen-


mektedir. Bu davran1§, ger~ekten §eriat1 bilmeyenlerin, ya da akildan yoksun
ahmaklann yapacag1 bir davrani§ttr. Oysa bunlar ger~ekleri bilmektedirler.
Kendinhidayete ko§mazken halka yol mu gosterirsin?
Dikkat et. Bu, gerc;ekten fayda verecek degildir.
Kendin kesmedigin halde ne zamana kadar
Demiri keskinle§tirmeye devam edeceksin?
45. «Sabir ve namazla yard1m isteyin.» Yine hitap israilogullarmadrr.
Ey israilogullan, ihtiya9laru11zm kar§1lanmas1 i~in, Allah'a gilvenerek ve O 'na
tevekktil ederek dayanma gticii gostermek ve sabretmek sfiretiyle zafer ve s1-
k1ntilann yok olmas1n1 bekleyin. Namaz kllmak suretiyle Allah'a s1gmarak
yardlffi isteyin. Ancak boylece isteklerinize kavu§abilir, felaketlerden bu sa-
yede kurtulursunuz.
Rivayete gore, Hz. peygamber (s.a.v.), bir i§ konusunda stlontiya dii§tin-
ce, hemen namaz k1larak Allah'a s1gmudi. Anlattld1gma gore, Abdullah
b.Abbas (r.a), bir yolculugu suasmda k1z1n1n oliim haberini aldi. Bunun tize-
rine hemen: "Biz Allah'a aidiz ve elbette biz, ancak O'na donecegiz" (Baka-
ra: 156) ayetini okudu ve : "O bir avretti, Allah onu kapatt1, o bir emanetti,
Allah onu ahp korudu ve onu bir ecir ic;in ahp gottirdti" dedi. Daha sonra da
yoldan uzakla§IP namaz kild1 ve namazdan sonra yol arkada§lannm yanma
donerken, §U anda tefsirini yapmakta oldugumuz bu ayeti okuyordu. «~iiphe­
siz bu,» sablf ve namazla yard1m istemek «Allah'a sayg1 gosterenlerden
ba~kas1na,» mii§riklere ve benzerlerine 9ok «ag1r gelir.» <;tinkti Allah: "Fa-
kat mii~rikleri kendisine davet ettigin bu din, onlara zor ( agzr) gelmi~tir "
($fira: 13) buyurmu§tur.
Al<;ak goniilliiltikle Allah'tan korkanlar ic;in sabu ve namazla yard1m is-
temek agrr ve zor gelmez. <;unkii bunlar Rablerinin mtinacat1y la dopdolu hale
gelmi§lerdir. Bu baklilldan onlar, kar§t kar§1ya bulunduklan zorluklara, s1-
kmt1 ve yorgunluklara, sab1r ve namaz sayesinde rahathkla katlan1rlar. Nite-
ki1n bu hususta Hz. peygamber (s.a.v.) §6yle buyurmu§tur: "Gozumiin aydtn-
ltgt, namaz sayesindedir." Hz. Peygamber (s.a.v.), namazla me§gul oldugu
zamanlar dinlenir, huzur bulur ve nan1az d1§mdaki §eylcri, di.inya ile ilgili i§-
. leri bir yorgunluk olarak degerlendirirdi. Ayette ge9en hu§tl' organlarla olur,
hudfi' ise kalble olur.
46. ~<Onlar mutlaka bilirler .» Burada "mutlaka bilir/er" §eklinde <;e-
virdigimiz "zan" kelimesi, hem "kesinlik" ve hem de "§iiphe" anlain 1na gelir.
<;unkti bu kelime zit anlamh (ezdad) kelimelerdendir. Hem "korku" ve hem
de "gtiven" anlam1na gelen "reca" kelimesi gibi. «Rableriyle kar~Ila~acakla­
rm1», O'nu goreceklerini kesinlikle bilirler. Bu, laya1nete ili§kin meseledir.
Ayet: 45-46 BAKARA S0RESi/2 137

Bir diger yoruma gore, onlar kesinlikle oleceklerini bilirler. Nitekim hadiste
§Oyle buyurulmu§tur: "Kim Allah'la kar§da§mayt isterse, Allah da onula kar-
~·1/a~may1 ister. Kim de Allah'/a kar§zla§maktan ho§lanmazsa Allah da onun-
la kar§1la§may1 istemez. "( 2oi Rasfiltillah (s.a.v.) Allah'la kar§ila§mai( ifadesiy-
le ollimi.i kasdetmi§tir. «Ve ancak O'na doneceklerini bilirler.» Onlar ke-
sinlikle k1yamet giintinde Allah'a doneceklerini, O'nun cezas1, ya da
mtika.fatiyla kar§1 kaq1ya bulunacaklanm bilirler. Ancak kesin olarak cezaya
ve ceza gtintine inanmayanlar, herhangi bir sevap beklentisi is:inde olmayan-
lar, Allah'1n verecegi cezadan korkmayanlar hakkmda ozel bir zorluk ve s1-
k1ntt vardir. Mtinaf1khk, riyakarhk ve benzeri davran1§lar sergileyenler ic;in
ibadetler ve taat agu ve zor gelir. Eziyetlere ve taatle ibadetlere kar§1 sabret-
mek, dayanma gticti gostermek, ki§inin kendi nefsiyle yapt1g1 bir cihad ve
§ehevi isteklerini koktinden soktip atmas1du. Sahu, peygamberlerin ve
sfilihlerin ahlak.mdandir. Yahya b. Yeman bu hususta §6yle diyor: "Sahu: Al-
lah'1n seni nz1klandud1g1 halin d1§mda bir durum istememen, Allah'm, senin
dtinyan ve filliretin hakkmda takdir ettigi §eye nza gostermendir. Buda vi.icu-
da gore ba§ durumundadir. ''
6te taraftan Allah, i§lenen amellere ili§kin mtikafatlan da niteleyip an-
latm1§ ve bunlar is:in bir s1nrr ortaya koymu§tur. Nitekim §Oyle buyuruyor:
"Kim Allah'zn huzuruna bir iyilikle gelirse, ona getirdiginin on kat1 vardir."
(En'am: 160) Allah yolunda sadaka vermenin mi.ikafat1n1 da bundan daha faz-
las1yla verecegini §U ayetiyle bildiriyor: "Mallanm Allah yolunda harcayan-
larm durumu, her ba~a,gmda yiiz dane olmak uzere, yedi ba§ak hitiren bir
tek tohum danesinin durumu gibidir. (Bakara: 261) Sabredenlerin ecrinin
11

hesaps1z olacag1n1 bildirirken de, sabrr ehlini ovmektedir: "Yalnr.z sabreden-


/ere, mukafatlan hesapstz verilecektir." (Ziln1er: 10) Aynca Allah, kendisini
bizzat sabirla vasfetmektedir. Nitekim hadistc §Oyle buyurulrnu§tur: "Hir;bir
kimse kendisiyle ilgili olarak duydugu eza verici isnad ve iftiraya, Allah'dan
daha r;ok sabirll degildir. <;unkii kafir ve mu~rikler Allah'a r;ocuk isnat eder-
/er, Allah da buna ragmen onlan afiyette kllar ve onlara turlu tiirlii rzzzklar
verir. "<21 )

20- Bkz. Buhari, Mi.islim, Tirmizl ve Nesai. Camiu'l-Usttf, 9/596. Hadisin devam1 ~oyledir:
"( Hz. Ai§e): Ey Allah'm 11ehisi! Bu , oliimii lzn§ gormemek mi? Oysa hepimiz olUmii
istemeyiz? dedim . Rasulullah: "Oyle degil.' i)/umii. s1ra:it11da mii'min Alla'1'112 rahmeti,
ho~nutlugu ve ce1111etiyle nll~jdelenince, Allalr'la kar~1la§may1 ister, Allah da onunla
kar§·Ila~may1 ister. Ancak kilfir, Allah'tn awbt ve gazahtyla lwherdar edilince, o/Umu
siras111da hiiyle hir §eyle Allah'a kavu§maktan 110§/anmaz, Allah da ona kavu§mayi ho§
gbrmez."
2 1- Bak. Buharl ve Mi.islim.
138 RUHU' L-BEYAN Ctiz: 1

47. Ey israilogullari! Size verdigim nimetimi ve sizi


iilemlere iistiin kzUligimz hatirlayin.
48. Dyle bir giinden korkun ki, o giin hif kimse, kimse adi·
na bir §ey odeyemez, hif kimseden §efaat de kabul edilmez,
kimseden bedel de alznmaz ve onlara hifbir yardun yapllmaz.

47. «Ey israilogullar1! Size verdigim nimctimi» aiun. ikramda bulun-


dugum bu degerli nimetlerin §tikrtinti yerine getirin. <:;link.ti size gokten b1l-
dircm kebab1 ve kudret helvas1 indirmi§, sizi bulutla golgele1ni§ ve kaskati bir
ta§ par~as1ndan size su ak1tarak ihsanda bulunmu§tun1. Aynca daha birs:ok ni-
1netler vermi§tini. Btittin bunlan «VC sizi alemlere iistiin kdd1g1m1»' atalan-
IllZl, kendi donerninin insanlanna tisttin k1ld1g1m1 «hahrlay1n.» <:;unki.i onlara
ilim ve iman bag1§lad1g1m gibi, salih amel i§lemeyi de nasip ettim. Onlan
ba§kalann1n tisti.ine peygamberler ve htiki.imdarlar olarak gondermek
sfiretiyle ikrainda bulundum.

48. «Oyle bir giinden korkun ki, o giin hie; kimse, ki1nse ad1na bir
~ey odeyen1ez.>> Ey israilogullan! K1yamet gilnilndeki azaptan korkun. K1ya-
met gtini.inde n1ti'min bir kimseden, kafir biri achna, aralanndaki hukuktan do-
lay1 bir yard1m beklenemez, orada buna imkan yoktur. «Hi~ kimseden §efaat
de kabul edilmez.>> Nlil'min kimse, eger kafir olan ki1nse iyin Allah katmda
arac1 ohnaya ve §efaat dilemeye kalk1§Sa, kafiri azaptan kurtarmak istese,
onun bu §efaatl kabul olunmaz.
$efaat, ba§kas1n1n ihtiyacrn1 onun adma arac1 olarak iste1nektir. Ancak
Ayet: 47-48 BAKARA S0RESi /2 139

kafir hakk1nda §efaat yoktur: Mti'minler i~inse durum farkhdlf. Bu hususta


Hz. Peygamber (s.a.v .) §Dyle buyurmu ~ tur: "Sefaatim, iimmetimden biiyiik
gii.nah i§leyenler if indir. "(22 ' Hit;bir §Cfaatin kabul edilmeyecegine ili§kin
ayetler, sadece kafirlerle ilgilidir.

«Kimseden bedel de ahnmaz.» Asi olan ve kendisi ivin §efaat dilen-


mek istenen kimseden bir fidye ve kar§1hk da ahnmaz. Herhangi bir mal da
kabul edilmeyecegi gibi , onu cehennem ate§inden kurtaracak bir tevbe de
yoktur. « Ve onlara hi~bir yard1m yapllmaz.» Onlan Allah'1n azabmdan
kurtaracak veya buna engel olacak bir im.ka.nlan da olmaz.

bte tarafta.n bu ayet, en gtizel belagat orneklerinden biridir. <;unkti bir-


9ok hususlan i9ermektedir. Bunlar, di.inyada insan1n ba§ma gelebilecek tehli-
kelerden kurtulu§ 9areleridir. Bunlar dort maddede ozetlenmi§tir:

a) Bir ba§kas1, onun ba§1na gelecekleri onun yerine ytiklenir.

b) Kar§1ltgmda n1al vermek sfiretiylc kurtulmay1 ister.

c) Onun adma bir ba§ka~1 arac1 olup, §efaatle kendisini kurtars1n ister.

d) Kendisine yard1m eden birisinin azabtan korumasm1 ister.

i§te ayette bu dort hilkilm yer almaktad1r. Ancak bu yollann tti111ti de


kafi r ve mtinaftklar i~ in ge~ersizdir, kapahd1r. ikrime'den gelen rivayete gore:
"Ktyamet giinii.nde haba, 9ocugunun etegine yapt§tr ve: "Ey oglum! Ben
diinyada iken senin babandtm. Su anda , senin bir dane ag1.rhgzndaki iyiligi-
ne muhta~' kaldtm . Benim kurtulu~um buna bagltdtr. Sen de durumumu goru-
yorsun, yardlm et," der. <;ocugu kendisine: "Ben de senin ba§tna gelen ~eyin
aynrsmtn benim de ba~tma geleceginden korkmaktay1m. Bunun i<;in sana
hi<;bir §ey veremem, yard1m1m olamaz" cevabtm verir. Adam sonra da, kan-
smm pe§ine tak1lzr ve ona: "Ey falan ca hantm, ben dunyada senin kocan-
d1m " diye soze ba§lar ve kendisini over durur, iyiliklerini sayar, sonra da:
"Ben senden tek bir iyilik istiyorum, tek bir sevab bekliyorum. Bunu bana ba-
gr§lamam diliyorum. Senin de gordiigii.n gibi, benim kurtulu§um senin bana
verecegin o bir tek sevaba kalm1~ttr '' der. Hamm.1 da: "Ben bunu yapabilecek
gi.i~·te degilim. (;iinkii senin korktugun §eyin benim de ba~1ma geleceginden
korkarzm" der. Yace Allah §Dyle buyurmaktadtr: "Yiikii. (giinahi) agrr gelen

22- Bkz. Tirmizi, S~fc1tii'l-K1yame, 2437; EbG Davud, Siinnet, 4739; ibn Mace, Ziihd, 4310.
Hadisin senedi sahihtir.
140 RUHU'L-BEY.AN Cuz:l

kimse, onu ta~Lmasi ifin ba§kasini qagtrsa, bu ~agtrdlgt akrabasz da olsa,


onun yiikiinden (gunahmdan) hiqbir ~ey yuklenmez" (Fatir: 18) Y ani kiyamet
gtiniinde kimin gtinah1 agu basarsa, hicrbir kimse onun gi.inahmdan bir §ey ler
ahp yilldenemez.

49. Sizi, en dayanilmaz i§kencelere ugrattiklarinda, Firavun


ailesinin elinden kurtardigzmizi hatirlayin. Onlar erkek fOcuk-
larmizi bogazlayip kadinlanmzi sag bzrakiyorlardi. Bunda si-
zin ifi1z Rabbinizden biiyuk bir imtihan vardi.
50. Sizin ifin denizi yarzp sizi kurtard1g1miz1 ve siz goriip
dururken Firavun'un adamlarini bogdugumuzu da hatzrlaym.
51. Hani Musa ile kirk gece ifin sozle§mi§tik. Sonra siz,
onun arkaszndan buzagiyi itah edinmi§ ve zalimler olmu§tu-·
nuz.
52. Bundan sonra da yine, belki §iikredersiniz diye sizi ba-
gi~lami§tik.
Ayet: 49 BAKA.RA SURESi/2 141

49. «Sizi, en dayan1lmaz i§kencelere ugratt1klannda, Firavun ailesi-


nin elinden kurtard1g1miz1 hatlrlay1n.>> Buradaki hitap yine i srailogullan-
nad1r. Y ani, yaln1zca sizi, sizin atalann1z1 kurtard1g1m1z o an1 ve donemi ha-
tulaym. Kurtarma anlam1na gelen "necv" kelimesi ashnda yi.iksek yer de-
mektir. Darhktan geni§lige 91ktig1 ic;in kurtulu§a eren herkese bu anlamda
nad yani kurtulan denir. Buna gore anlam §oyle olmaktadir: Atalar1111z1 en
saglam ve tehlikesiz bir yere getirdik ve lizerlerindeki eziyet ve i§kenceyi on-
ledik. <;unkti Firavun ile onun inanc1nda olan ve onun yolunda gidenler ken-
dilerine her ttirlti slkmhy1 reva goriiyorlardi.

Firavun, Amalika htiklimdarlanna verilen bir lakaptir. Nitekim Fars


(iran) htikilmdarlanna Kisra, Rum (Bizans) hi.iki.imdarlanna da Kayser denil-
mektedir. i§te Firavun'un oldukc;a az1h bir kimse olmas1 nedeniyle, "te-
fer'ane" kelimesi buradan ttirerni§tir ki bu, "ki§i firavunla§tI, Firavun gibi
az1p saptl, §tmard1" anlamlanna gelir. Firavun'un as1l ad1, Velid b. Mus'ab b.
Reyyan'drr. K1pti soyundandi. Dort yiiz ytl1 a§km bir hayat siirmi.i§ttir. i§te bu
§ahis, ey israilogullan, atalar1n1za dayan1lmaz i§kenceler yapnu§tl. Onlar1 al-
tindan 91kamayacagm1z zor i§lere kO§IBU§tU. <;unkii Firavun, israilogullar1n1
sm1flara aymm§tl ve bir k1smm1 yap1 ustas1 olarak, bir k1smm1 ziraat ve ekim
i§lerinde, kimisini de ozel hizmetlerinde c;ah§hnyordu. Aralannda i§ yapama-
yacak olanlar varsa, bunlardan da cizye (vergi) ahrd1.

Bir ba§ka yoruma gore: ''Sizi, en dayanilmaz i§kencelere ugratt1klann-


da" ayetinin tefsiri, bundan sonra gelen ve: «Onlar, erkek ~ocuklann1z1
bogazlay1p ...» k1sm1d1r. Sanki burada ortaya §Oyle bir so1u 91k1yor gibidir:
"O dayanilmaz i§kence' ·p edir?" Buna da: "erkek vocuklarm1z1 bogazhyorlar"
I

tarzmda cevap verilmi~lmaktad1r. Bogazlamak anlam1ndaki kelimenin §ed-


deli olarak "yilzebbihun " tarz1nda gelmi§ olmas1, c;okluk ifade etmesi i9indir.
Yani saytlamayacak kadar 9ok say1da erkek ~ocugunuzu bogazlad1lar, anla-
m1nadir. Burada erkek c;ocuklann bogazland1g1na dikkat c;ekiliyor, 9i.inkii
ba§kalanm kesmiyorlard1: «Kad1nlar1n1z1 sag b1rak1yorlard1.» Y ani kiz 90-
cuklann1zi. Erkek ~ocuklar1n bogazlan1p, k1z c;ocukJann1n sag buakilmasm1n
sebebi §Uradan kaynaklan1yordu: Firavun, riiyas1nda, Kudiis'ten kendisine
1
dogru bir ate§in geldigini gori.ir. Bu ate§ ttin1 M1srr'1 sarar ve M1sir da bulunan
ne kadar K1pt! varsa, oradan c;1kanr. Ancak ate§, israilogullanna dokunmaz.

i§te bu rliya Firavun'u rahats1z eder ve c;ok korkutur. Tiim kahin ve sihir-
bazlanna bunun yorumunu sorar. Onlar da §U yorumda bulunurlar: israilogul-
142 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

lanndan bir erkek c;ocuk dtinyaya gelecek, senin ve saltanatinm ortadan kalk-
mas1 onun eliyle olacaktu. Bu yorum Llzerine Firavun, bundan boyle israilo-
gullanndan kimin erkek 9ocugu dtinyaya gelirse, hemen kesilmesi ve ktz co-
cuklanna dokunulmamas1 emrini verdi. Bu arada israilogullanndan ya~h er-
kekler de gun ge9tik9e oltiyor, h1zla azah yordu. Bu durum kar§1s1nda
K1ptllerin ileri gelenlerinden biri, Firavun'un huzuruna 911ap: "Efendim, israi-
logullan arasmda oltim luzla artmI§ durumda, bunlarm ktic;tik erkek c;ocuklan
bogazlan1yor, ya§lilan da oltiyor, bu i§ boyle giderse, bundan boyle i§lerimizi
yapacak kimse kalmayacak ve 912'.kendimiz c;ah§mak zorunda kalacag1z" di-
ye endi§elerini dile getirir. Bq,hun i.izerine Firavun, erkek <;ocuklann bir yil
oldtirullip, bir y1l sonraki di.inyaya gelenlerinse sag brrakilmas1n1 istcdi. Bun-
dan boyle bu uygulamaya devam olundu. Hz.Harun (a.s.), c;ocuklann bogaz-
lan1p oldiiri.ilmedigi, Hz. Musa (a.s.) da, 9ocuklann kesilip olduriildtigii y1l
dtinyaya geldi. Buna ragmen, Firavun ve etraf1n1n c;abalar1, Allah'm kazaslfil
ve takdirini engellcyemedi. «Bunda sizin i~in Rabbinizden biiyiik bir im-
tihan vard1.» i§te erkck c;ocuklanmz1n oldtirtilmesi ve k1zlarm1zm hayatta b1-
rak1lmas1 olay1nda sizin i9in btiylik bir s1k1nti ve imtihan vardu. \:iinkti k1z
9ocuklar1n sag buaktlmalarmm sebebi, gerc;ekten biiylik bir s1kmtidrr. Ger9i
gortiniirde onlar bag1§lamyor gibiyse de, ashnda i§kenceye terkedilmi§ olu-
yorlar . (:tinkii kad1nlar kole ve cariye olarak zor i§lerde 9al1§t1nlacaklardir.
Ytice Allah tarafindan boyle bir durumun olmas1, onlar1n sizin ba§m1za mu-
sallat k1lmmalan, dogrusu c;ok btiyiik bir imtihandir.

bte yandan i§aret is1ni olan ve ''zalikum" (bunda) di ye ifade olunan ke-
limeyle, israilogullann1n Firavun ve adamlar1ndan kurtulacaklanna i§aret
edilmesi de caizdir. Bu durumda "imtihan" olarak terctimc edilen "bela" ke-
limesinin anlanu nimet olarak yorumlanabilir. <";iinkti bela sozciiglinlin astl
anlam1 denemek ve tecriibe etmek demektir. Bu anlam1yla, Allah kullann1
deniyor, demektir. Bu deneme olay1 bazan onlara §tikretineleri i<;in inenfaat
saglayacak ~eylerle olur. Dolayas1yla bu, bir baknna bir bag1§, vergi ve ni-
mettir. Bazan da Allah sabretmeleri i9in kularm1 zarar verici ~eylerle imtihan
eder. Buda haliy le bir sik1ntI ve 1nihnet demektir. <:;unkti deneme ve tecri.ibe,
hem iyilikte ve hem kotti §eylerde de kullan1hr. Yilce Allah §Oyle buyuruyor :
"Bir deneme olarak sizi hayirla da, §erle de imtihan ederiz. Ve siz, ancak bi-
ze ddndiiriileceksiniz." (Enbi ya: 35)

50. «Sizin i~.in denizi yanp ...» Bu, K1zildeniz'dir. Bu deniz i~inden i s-
railogullan boylan say1smca, oniki yol ac;1p «sizi kurtard1g1m1z1» yani sizi
Ayct: 50 BAKARA SURESi/2 143

bogulmaktan kurtanp sahile 9lkard1g1m1z1 «Ve siz goriip dururken Fira-


vun 'un adamlarin1 bogdugumuzu da hatirlay1n.» Gark olmak, akan bir §e-
yin i<;inde kalmaktu. "lgrak" ise, suda helak etmek anlam1nad1r. Ayette ozel-
likle Firavun'un da gec;mesi, bunun kesinlikle denizde bogulanlar aras1nda
oludugunu gostermek is:indi. <;unkii herkesten once bogulmas1 gereken, Fi-
ravun'un kendisiydi. Firavun ve adamlar1 denizde bogulurlarken, siz de onla-
rm bogulmakta olduklarm1 gozlerinizle gordtintiz. Ayn1 zainanda siz, denizin
yollara aynld1gII11 da gordtintiz. Siz oradan gec;ip kurtulunca, denizin Firavun
ve adamlar1nm tizerine nas1l kapan1verdigini de seyrediyordunuz. Bir de de-
niz, bogulanlan, sahile atinca, onlan gozlerinizle gordtintiz.

imam Kurtubi de ~u ifadelere yer veriyor: Allah, i srailogullann1 kurta-


np, Firavun'u da denizde bogunca, yahudiler Hz. Musa'ya, "Ey Musa, kalble-
rimiz bir Hirlu Firavun'un oldiigti hususunda tatmin ohnad1" dediler. Bunun
tizcrinc Allah, denizden, Firavun'un cesedini d1§ar1 atmasm1 istedi. Deniz onu
di§an att1 ve yahudiler de bak1p durumu ogrendiler."

Burada §U hususa da dikkatinizi <;ekmek isterim. Gori.ildtigti gibi bu


olay, Hz. Musa'ya ait bir mucizedir. Hz. Musa bunu kendi donemindeki israi-
logullanna gostermi§ti. Boylece onlar1n buna §tikretmeleri gerekir. Ote taraf-
tai1 Hz. Peygamber'in bu mucizeyi oldugu gibi hikaye edip aktarmas1 da, pey-
gamberimizin bir mucizesi olmaktadrr. Bu btiyilk mucizeyi anlatirkan kalbler
tatmin oluyor, ruh ve nefis de bunun ontinde egilmesini biliyor. Aynca kendi-
lerinden sonra gelecek olanlarm da bu n1ucizeyi hi9bir §Upheye kap1lmaks1zm
almalan gerelanektedir. <;unkti bu olay1 onlara haber veren Hz. peygan1ber
(s.a.v.), timmi bir insan olup okun1a ve yazmas1 olmayan birisidir. Aynca bu
Araplarca da bilinmeyen bir gayb olaydrr. Rasulullah'1n bu olay1 boylece ol-
dugu gibi haber vermesi, onun bir vahi~onucu oldugunu gostermektedir.
Ayn1 zamanda bu olay Hz. Muhammad (s.( v.)'in peygamberligine de bir de-
lil olmaktadII.

ilk israilogullar1, bu mucizeleri bizzat gordi.ikleri ve izledikleri haJde on-


larda bir tesir birakmad1, buzag1y1 ilah edind iler. Bununla da kalmay1p nebi-
lerin i ve Rasullerini oldi.irecek kadar i§i az1ttilar. i§te yahudilerin Rablerine
kar§1 tavir ve tu tumlan boyledir. Onlarm dinl hayatlan da hep boyle si.iri.ip
gitmi§, kotli ahlaklanyla varhklanrn stirdtirmti§lerdir. Sonra gelen israilogul-
lan, yani yahudilerde, atalannm yaptlg1ndan hi<;bir ders ahnad1lar. Hatrrlat-
malara, uyanlara onem vern1ediler ve gelen rivayetleri onem sen1ediler. Tev-
144 ROHU'L-BEYA.N Cuz:l

rat'1 degi§tirecek kadar a§Ifl gittiler. Allah'a kar§l iftiraya kalk1§tilar, kendi ya-
rarlar.ma ve arzulanna gore elleriyle yazd1klanm iJahi htiki.im diye one siirdti-
ler. Hz. Muhammed (s.a.v.)'in peygamberligini inkar ettikleri gibi, ba§kaca
hliktimleri de inkar ediyorlardi. Bu kadar asi bir toplumun ve azg1n bir kav-
min haline ger9ekten §a~drr.

israilogullar1, Muharrem ay1n1n onuncu gtinti olan A§ftre gtintinde kur-


tulmu§lardi. Abdullah b.Abbas'tan gelen bir rivayete gore, Rasfilullah (s.a.v.)
Medine'ye geldiginde, Yahudilerin A§ fire gtinilnde oruv tuttuklarllll gordil ve
kendilerine: ''Oru9 tuttugunuz bugun nedir?" diye sordu. Y ahudiler: "Bu
~
onemli bir gtindtir. Allah, bu giinde Hz. Musa ve kavmini kriftarnu§, Firavun
ve kavmini de yine bu giinde denizde bogmu§tur. Bunun tizerine Hz. Musa
§tiktir olarak oru~ tuttu, biz de ona uyarak oru~ tutuyoruz" cevab1n1 verdiler.
Hz. Peygamber (s.a.v.) de: "Biz Hz. Musa'ya sizden daha yakimz" buyurdu.
Hem kendisi bundan boyle oru~ tuttu ve hem de bugtin oru~ tutulmas1n1 em-
retti. <23>

51. «Bani Musa ile kirk gece i~in sozle~mi~tik.» Ey israilogullan, Tur
dagmda kendisiyle goril§mek i~in sozle§tigimiz an1 hatrrlay1n. Buraya gelme-
si konusunda klfk gece i~in sozle§mi§tik. Allah Hz.Musa'ya otuz giin oruc;
tutmay1 emretmi§ti, sonra da buna on gun daha ekledi. Otuz gilnllik orm; Zil-
kade ay1nda idi. On giin de Zilhicce'den eklenmek suretiyle tamam1 krrk gtin
A .

olmu§ oldu. Ayette gece ifadesi gec;mektedir. <;ilnkil araplarca aylar gecelere
gore ve kameri olarak degerlendirilir. Tarihler de buna goredir. Bu bak1mdan
araplarca, geceler, aylar1n ilk gtinleri olarak degerlendirilirken, gilndilzleri de
buna tabi olarak belirtilir. «Sonra siz, onun arkas1ndan buzag1y1 ilah edin-
mi~... » Hz. Musa sozle§me yerine vard1ktan sonra siz, buzag1ya tapmm1§ ve
onu ilah edinmi§tiniz. Ayette, "sonra" anlam1nda olan "Summe" kelimesi ge-
tirilmesinde bir incelik vardir. ~oyle ki: Allah Hz. Musa'ya, sozle§me yerinde
Tevrat'1n kendisine indirilmesi i9in orada haz1r bulunmas1m vadetmi§ti. Bu,
gerc;ekten en btiytik nimetlerdendi. Fakat Hz. Musa'n1n hemen aynlmas1ndan
sonra yahudiler ktifrtin ve cehaletin en c;irkin omegini gostererek he1nen bu-
zag1y 1 ilfill edindiler. Bu gerc;ekten §a§tlacak bir olaydrr. Sanki burada §Una
benzer bir ifade yer almaktadir: "Dogrusu hen sana iyilikte bulundum ve se-
nin ic;in §Unlar1 ve §Unfan yaptlm, sonra sen, evet sen bana kottiltik edip ezi-
yet vermeye kalk1§1yorsun. Bu hie; olacak bir i§ mi?" «Ve zalimler olmu~tu-

23- Bkz. Muslim, SLyam; Buhar1, Tej~·ir ve S1ylhn; ibn Mike, S1yam.
Ayet: 51 -52 BAKARA SORB:Si/2 145

nuz.» ~irk ko§tugunuz ve Allah'a ibadeti btraktp buzag1ya taptlgm i~in zalim-
lerden oldunuz.

52. «Bundan sonra da yine belki §iikredersiniz diye sizi bag1~lam1§­


tlk.» Kotiiltik bakillltndan en igren~ §eylerden biri olan buzag1ya tapman1z-
dan sonra, bag1§lanma ve affedilme nimetine §likretmeniz, bundan sonra da
Allah'a itaata ve ibadete devam etmeniz i~in tevbe ettiginiz zaman gtinahlan-
n1z1 sildik, sizi affettik. <;unkti nimetin kar§1hg1 mutlaka §tirketmeyi gerekti-
nr.
146 RUI IU 'L-BEYAN Cuz:I

53. Musa'ya Kitab'i ve Furkan 'i verdigimizi de hatirlaym.


Olur ki hidayete erersiniz.
54. Musa kavmine §iiyle demi§ti: "Ey kavmim, gerfekten
siz buzagzyi iliih edinmekle kendinize zulmettiniz. Hemen ya-
ratanmtza tevbe edin ve nefislerinizi oldii.riin. Bu, yaratamniz
katmda sizin ifin daha hayirlulir." Bunun iizerine tevbelerini-
zi kabul etti. <;unku 0 tevbeleri fOk fOk kabul edendir ve fOk
merhametlidir.
55. Ve demi§tiniz ki: "Ey Musa! Biz Allah'i apkfa giirme-
dikfe asla inanmayacagiz." 0 sirada sizi yildinm farpmi§tt ve
siz de bakakalmi§hmz.
56. Sonra oliimiiniiziin ardmdan sizi yine dirilttik. Umulur
ki §iikredesiniz.
57. Ve sizi bir bulutla golgeledik, size kudret helvasiyla bd-
dircin ku§unu indirdik. "Size n zik olarak verdiklerimizin te-
mizinden yeyin." dedik. Onlar bize degil, ancak kendi nefisle-
rine zulmettiler.
~........
\
,-.)"
53. «Musa'ya Kitab'1 ve Furkan'1 verdigimizi de hatirlay1n.» Mu-
sa'ya Tevrat'1 verdik. 0 kitap ayn1 zamanda bir hi.iccettir, bir delildir. Hak ile
battl1 birbirinden ay1nr. Burada Kitap ve Furkan her ikisi de ayn1, yani kitap
anlam1ndadular. «Olur ki hidayete erersiniz.» Hidayete ermeniz bu sayede
olacaktu. Bu konuda iyice di.i§Uniir ve gereken tedbiri ahr, dogruya uyarsan1z,
hidayete eri§irsiniz.

54. «Musa kavmine §Oyle demi~ti:» Ey !srailogullan! Yine hatulay1n.


Musa, buzag1y1 mabud edinen kavmine ~oyle dedi: «'Ey kavmim, ger~ekten
siz buzag1y1 ilah edinmekle kendinize zulmettiniz.» Hz. Musa "ey kav-
mim" derken, onlara kar§1 merhametli oldugunu gostermekteydi. Yani Hz.
Musa: "Ey kavmim, size ac1yorum, 9linkii siz, kendinize yaZI.k ettiniz, kendi-
nizi zarara ugrattin1z, buzag1ya tapn1ak suretiyle, onu ilah ve mabud edinerek,
cezan1n kesinle§mesini hak ettiniz" deyince, kavim: "O halde ne yapmah-
y1z?" diye sordular. Hz. Musa: «Hemen yaratan1n1za tevbe edin ve nefisle-
rinizi oldiiri.in.» dedi. Hiv beklemeksizin, her tiirlti ay1ptan ve eksiklikten
uzak olan ve ki111inizi kiminize gore farkh ~ekil ve surette, farkh durumlarda
yaratmt§ olan Rabbinize dontin, tevbe edin. Ayettc ytice Allah'1n yaratlc1hg1-
mn hatirlatilmas1, kavmine dogru yolu gostermesi i9indir. <;unkti kavmi ger-
Ayet: 53 -54 BAKARA SORESi/2 147

~ekten 9ok bliytik bir cehaletle, btiyiik bir aptalhkla dogru yoldan saptilar.
Her ~eyi bilen ve her bak1mdan hikmet sahibi olan ve kendilerini hikmetinin
latif bir geregi olarak yaratan ve her tiirlti nefret verici §eylerden mtinezzeh
olan Allah'a ibadet etmeyi buakarak gidip bir buzag1y1 mabud edindiler. Ger-
~ekten bundan daha bi.iyiik bir aptalhk oJamaz. Kim, kendisine nimet veren,
ikram ve ihsanda bulunan zatm haklann1 tammazsa, o nimetlerin kendisinden
geri ahnmasma layik olur. i§te bunun ic;in oldtiriilmekle emrolundular ve biz
nasil tevbe etmeliyiz diye Hz. Musa'ya sordular. Hz. Musa da, "Nefislerinizi
oldtirtin" yani, i9inizden bu i§le ilgisi olmayan ve terten1iz olan ki1nseler su9-
lulan oldursun, ctedi. Ayette "nefislerinizi, otdurun" denmesinin nedeni, ina-
nanlar1n karde~ olduklar.101 ifade etmek i~indir. <;unkti ki§inin karde§i, t1pk1
kendi nefsi ve can1 gibidir. Bu anlamda boyle soylenmi§tir. Ayette "kendini"
oldtirmek zikredilmi§, bununla karde§lerini oldtirmeleri kasdedilmi§tir. Bu
t1pk1 ''nefsinizi aytplamayin" (Hucurat: ll) ayetindeki ifade gibidir. Bu
ayette: "Miisli.iman karde§lerinizin giybetini, dedikodusunu yapmaym" den-
mektedir. Dolay1s1yla Hz. Musa'nm kav1ninin tevbeleri de, kendilerini oldtir-
melde ger~ekle§ir. Bun;t-gore ayetin manas1: "Kendinizi oldiirmek suretiyle
/ A

tevbe ediniz." §eklinde olur. Ayette onlann tevbelerinin ancak kendilerini ol-
dtirmek suretiyle olacag1 belirtilmektedir. Nitekim durum aynen bOyle olmU§-
tur. <;unkii yilce Allah, Hz. Musa'ya "Mtirtedlerin, (<linden donenlerin) tevbe-
lerinin ancak oldi.irtilmeleriyle tamamlanm1§ olacag1n1" vahyetmi§tir. «Bu»
yani tevbe ve oldtirme i§i, «yaratan1n1z katJnda sizin i~in daha hayirh-
dir.'» Allah katmda sizin i9in daha faydahdrr. <;unkil oldlirtilme i§inde, §irk-
ten annma ve ebedi hayata kavu§ma vard1r.
«Bunun iizerine tevbelerinizi kabul etti.» Yani siz emrolundugunuz
§eyi derhal yerine getirince, yarat1c1n1z olan Allah da tevbelerinizi kabul etti
ve sizi bag1§lad1. Ayette: "Tevbelerinizi kabul etti" denilip de "tevbelerini ka-
bul etti" denilmemesinin nedeni, bunun bir nimet olmas1ndan dolay1drr. Bu
nimetin muhataba hatirlatilmas1 gerektiginden boyle denmi§tir. Yoksa burada
daha once ge~mi§ olan yahudilere degil, Hz. Musa'nm \:agda§1 olan yahudile-
re seslenilmektedir. Ancak, insanm kendisini veya birbirini oldtirmesinin na-
s1l nimet olabilecegi sorulursa, bunun cevab1n1n §Urada oldugu gortilmelidir:
Yi.ice Allah, yahudileri bi.iytik bir gi.inah ve sue; i§ledikleri ivin uyarm1§, son-
rada i§ledikleri btiyi.ik gtinahtan kurtuhna yollann1 da kendilerine gostermi§-
tir. T§te bu <la din<le bir nimettir. «O tcvbclcri ~ok ~ok kabul edendir ve ~ok
merhametlidir.» Yi.ice Allah , bir~ok gtinah i§leyenleri tevbe etme konusunda
148 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

ba§ar1h kilar ve onlar1n tevbelerini 9ok kabul eder. Ayn1 zamanda Allah, itaat
edenlere kar§1 da rahmeti bol olandrr. c;unkii onlann oldtirtilmelerini gtinahla-
nn1n silinmesi ve bag1§lanmas1 ic;in tevbe olarak kabul etmi§tir.
Rivayete gore, bunlarm olti1nle emrolunmalar1, tizerlerindeki ve omuzla-
nndaki aglf ytikler, parangalar, s1k1ntl ve me§akketler ttirtinden §eylerdi.
MeseHi yahudiler hangi organla hata i§lemi§lerse, o organm kesilmesi, ibadet-
lerinin ve namazlann1n mescidden ba§ka bir yerde kabul edilmemesi, temiz-
liklerinin ancak su ile olacag1, oru~ tutan bir kimsenin ak§amleyin uyumas1n-
dan sonra uyansa bile, art1k kendisine yeme ve i9menin haram kihnm1§ olma-
s1, giinahlan sebebiyle temiz ve helal olan §eyleri yemekten men edilmeleri,
zekat olarak mallannm dortte birini vermekle yliktimlti olmalan, geceleyin
gtinah ve su9 i§lemi§ bir kimsenin, sabahleyin onu kap1s1na yaz1lm1§ olarak
bulmas1 gibi §eyler bizden onceki iimmetlerde ytirtirliikteydi. Dolay1s1yla bu
da bir oldtirme gibi degerlendiriliyodu. Fakat bu gibi agu §artlar, peygambe-
rimize bir ikram olarak, timmet~ iizerinden kald1nlm1§tlr. Tevbe, Allah'tan
bir nimettir. Allah s1rf bu timmete\bu manada bir tevbeyi nimet olarak ihsan
etmi§tir. Ba§ka timmetlerde bizdeii tevbe kolayhg1 yoktu. Nitekim yukar1da
anlatildi.
Tevbenin de dort mertebesi vardrr:
1- "Tevbe" ismiyle ilgili ve ona ozgti bir mertebedir ki, Allah yoluna gi-
ren stilfik erbab1n1n ilk derecesidir. Bu mertebe, ya da derece Nefs-i Emmare
ile ilgili olup ttim mti'minlere ait bir mertebedir. Bu mertebe her tiirlil yasak-
lanmI§ §eyleri (menhiyyat) blfakmay1, emredilenleri de yapmay1 gerekli ktlar.
Aynca insan1n yaphg1 zultim ve kottiltikler sebebiyle helalhk dilemesi, daha
once yapt1klar1na pi§manhk duymas1 gerekmektedir. Bundan boyle bir daha
o eski yaptiklar1na donmemek de yine bu birinci mertebedekilerin yapmas1
gereken gorevlerdir.
2- "inlibe" n1ertebesi: Bu, Nefs-i Levvame'yi ilgilendirir. Bu, mti'minle-
rin havass1 yani se~kinleri iyindir. Bu mertebedeki mti'minler dtinyay1 ve
dtinya ile ilgili lezzetleri birakan, ahlfildarm1 temizleyip antan, kendi nefisle-
rine, heva ve isteklerine boyun egmekten uzak kalanlard1r. c;unkli ''inabe"
kalble ilgili niteliklerdendir. Nitekim: "... ve Allah'a yonelmi§ bir kalb ile ge -
/en kimselere ... " (Kaf: 33) buyurulmu§tur.
3- "Evbe" n1ertebesi: Bu Nefs-i Mtilhime'ye ait olan mertebedir. Bu
mertebeye ula~abilenler Allah'1n veli kullarmdan olup da, bunlardan da ozel
Ayet: 55 -56 BAKARA SURESi/2 149

bir mevkiye gelebilenlerin elde ettikleri mertebedir. "Evb" veya "Evbe" do-
niilrnesi gereken yere dontip yonelmektir. Mii'minin §evk ve i§tiyak duygula-
nndan Allah ile kar§tla§maya ve bulu§maya donmesidir. Eger bir nefis "Ev-
be" mertebesini kazanusa, bu durumda ruh makam1na ula§II. Dogrusu her
ttirli.i glinahlardan uzakla§1nak suretiyle arzuyla Allah'a yonelen bir kimsenin
belirtileri, halkm i\:ine girmeyi brrak1p uzlete c;ekilmesi, yarattldardan uzakla-
§IP yaratan Hak ile iinsiyet kazanmas1, ger~ek anlam1yla Allah ic;in nefsiyle
cihad etmesidir.
4- "Nefs-i Mutmainne'' mertebesi. Bu, peygamberlerin ve bunlan izle-
yen velilerin elde ettikleri bir mertebedir. Nitekim: "Rabbine don" (Peer: 28)
ayeti bunun delilidir. Bu hal, ilahi yard1m1n peygamberler ve velilerin ruhla-
nndaki cezbe halidir.
,-
55. «Ve demi~tiniz ki:» Bu altm~1 nimetlenqirme olay1d1r. Yani Ey is-
railogullan! Selefinizden yetmi§ ki§i, Hz. Musa (a.s.) tarafmdan sec;ilip, bir-
likte Tur dagrna giderek, buzag1y1 mabud edinmeleri Sebebiy le oztir bey an
edeceklerdi. i§te bunlann soylediklerini hatulaym . Bu yetmi§ ki§i: «'Ey
Musa biz Allah'1 a~1kca gormedik~e asla inanmayacag1z.'» demi§lerdi. Ey
Musa, senin bu kitabm, Allah katmdan olduguna ili§kin olarak soyledikleri-
nin dogruluguna inanm1yoruz. Senin onun sozilnti i§ittigini, bize bu~u kabul
etmeyi ve bununla aITiel etmeyi emrettigini de kabul etmiyoruz. Kabul edebil-
memiz i~in, bizimle kendisi arasmda hi9bir perde olmaks1z1n 91plak gozle
Allah'1 gormedik<;e de onu dogrulamayacag1z, diye itirazda bulunmu§lardi.
«0 sirada sizi yild1nm ~arpm1§h.» Bu, yak1c1 ozelligi de bulunan sesli bir
ate§ti. Gokten inen yild1nm, hepsini yak1vermi§ti. <;unkti yahudilerin bu is-
tekleri dilnyada miimktin olmayan bir istekti. Bu, inad1n ve azgmhgm da en
son sm1ndu. Oysa ytice Allah ancak kiyamet gtinilnde keyfiyetten miinezzeh
bir §ekilde sadece mti'minlere goztikecektir. «Ve siz de bakakalm1§tln1z.»
Siz gokten inen yildinm1 gortip duruyordunuz, bunun etkisiyle ilk srrada baz1
kimseler olmii§ken, geride kalanlar da onlann bu yild1nm yiizlinden oldtikle-
rini goriiylorlardi.
56. «Sonra oliimiiniiziin ardandan sizi yine dirilttik.» Bu yildmm yii-
ztinden olmenizden sonra sizi yeniden dirilttik .. Ayette "dirilttik" ifadesinin
"oliimunuzun ardmdan "ifadesiyle kay1tlanm1§ olmas1, boyle bir durumun, ya
bir bayg1nhk ge9irmeleri veya uykuya varmalan gibi bir halden dolay1 ola-
bilecegi i9indir. Katade: "Allah olenleri, geride kalan omiirlerini bitirmeleri
150 RUHU'L-BEYAN Cijz: l

ve nz1klann1 almalan iyin yeniden diriltti . Eger bunlar ecelleriyle olselerdi,


tekrar diriltilmeyeccklerdi" der. «Umulur ki. §iikredesiniz.» Bu hayat ve ye-
niden ya§amaya kavu§ma nimetine §tikredesiniz, ya da Allah'1n y1khnmla si-
ze azab gondern1esi i.izerine gordi.igtintiz bu olaydan dolay1 iman nimetine
§tik:redesiniz diyedir. <;link.ti sizler "Allah't ac;ikca gormedik~e as/a inamna·
yacagzz" demi§, boylece ki.ifretrni§ ve inkara sapm1§tm1z.
Bu k1ssarun ash §6yledir: Hz. Musa (a. s.) Tur'dan kavmine dondtigtinde,
onlan buzag1ya tapar halde buldu . Bunun ilzerine karde§i Hz. Harun ile
Samiri'ye soylemesi gereken §eyleri soyledi ve buzag1y1 da yak1p denize atti.
Hz. Musa'nm kavmi, yaptiklanndan dolay1 pi§manhk duydular. Allah, Hz.
Musa'ya, israilogullanndan baz1 kimseleri yanma alip, buzag1y1 mabud edin-
meleri ytiztinden mazeret dilemeleri ve tevbe i9in Tur'a gelmelerini emretti.
Hz. Musa da kavminin se9kinlerinden yetmi§ ki§iyi se9ti. Tur'a geldiklerinde,
bu yetmi§ ki§i Hz. Musa'ya: "Rabbine soyle de, bize sesini ve soztini.i duyur-
sun olmaz fill?" dediler. Hz. Musa durumu Allah'a arzetti. Ytice Allah da is-
teklerini kabul etti. Hz. Musa kavmiyle birlikte daga yakla§t1klannda, bir bu-
lut diregi i.izerlerine kapan1verdi. Bu bulut ti.im dag1 kaplad1 ve giderek Hz.
Musa'ya yakla§tl. Hz. Musa da yakla§an bu bulutun i9ine girdi. Ayn1 zaman-
da kavmine de girmelerini soyledi. Bu suada Ytice Allah Hz. Musa ile: Emir
ve yasaklarn1 bildirerek konu§tU. Kavmi de, Allah'm Hz. Musa'ya: "Yap" ve
"yapma" tarzmdaki kclamm1 i§itiyorlardt. l§te tam bu sirada kavim, yi.ice Al-
lah'1 gorn1e duygusuna ve tamahkarpgma kap1ld1lar ve Hz. Musa'ya diye-
ceklerini derrii§ oldular. Bunun uy.r'me kendilerini y1ld1nm 9arpt1, hepsi de
oltiler gibi yere dti ~tip kaldilar, bir gtin ve bir gece bu halde kald1klanndan ve
hepsi de olmti§ olduklarmdan, Hz. Musa aglayarak Rabbine yakarmaya ba§la-
dJ. Ellerini semaya kaldrrarak ~oyle dua ediyordu: "Ey yi.ice Rabbim! israilo-
gullarindan se~kin yetmi§ ki§iyi, tevbelerinin kabul edildigine ili§kin §ahitle-
rim olmalan i9in ahp getirdim. Simdi gidince onlara ne soyleyebilirim? <;tin-
kti sen onlann se~kinlerini de helfilc ettin. Ke§ke sen, bunlar1 bugi.in degildc,
buzag1ya tapanlarla birlikte helak etseydin! " "irimizden hir takzm beyinsizler
yuzunden bizi helak mi edeceksin ?" (A'raf: 155) Hz. Musa durmaks1z1n Rab-
bine yakard1. Sonunda Allah onlan diriltti, ruhlann1 yeniden kendilerine ver-
di. Bu arada, Hz. Musa israilogullannm buzag1y1 mabud edinmeleri ytiztin-
den tevbelerinin kabultinil istedi. Ancak yiicc Allah, artik boyle bir §eyin an-
cak kendilerini oldtirtirlerse kabul edilecegini soyledi.

Yine soylendigine gore, Hz. Musa (a.s.), TGr'a ilk gidi§inde Rabbini
Ayet: 56 BAKARA SORESi/2 15 1

gormeyi istediginde olmedi. <:;tinkU H z. Musa'n1n o zarnan yere dli§n1esi sa-


dece bir baygmhkti, oltim degildi. Nitekim ayetin devammda: "Hz. Musa
ayLlmca ... " (A'raf: 143) ifadesj yer almaktad1r. Ancak ikinci kez Tur'a gidi§-
te, kavmi de Allah'1 diinya gozleriyle gormek istediklerini dile getirmi§ler ve
olmti§lerdi. O ysa Tur dag1na gidi§ sebepleri , buzag1ya tapq1alan dolay1s1yla
i§ledikleri gi.inahtan te vbe etmekti. Bunun lizerine kendiler~hi y1ld1nm c;arpt1
I

ve oldUler. Hz. Musa'mn olmemesinin nedeni, onun Rabblrii gorme konusun-


da bliytik bir ozlem duymas1 ve O'na muhtac; oldugunu bilerek bu gorme iste-
ginde bulunmas1ydI. Kavminin Allah'1 gormek istemeleri ise dogruyu bulma-
ya degil yalanlainaya ve cUretkarhga yonelikti. Bu, dogru yolu bulmak ic;in
bir istek degil, yamluc1 bir istekti.

Alimler, Allah'1n diinyada gortilmesinin mtimktin olmamasm1n hikmeti-


ni ve inceligini §0yle as:tl<l1yorlar:

1- Dilnya, din ve Allah dii§manlar1n1n yurdu ve kafirlerin cennetidir.

2- Eger, dtinyada mii'minler Allah'1 gortip, kafirler gormese, bu durum-


da, kafirler, Allah'1 gorebilseydim, kesinlikle ona kar§1 kullugumu yerine ge-
tirir ve ibadette bulunurdum, diye bir itiraz ileri silrebilirlerdi.

3- Dogrusu gortilemeyene kar§I duyulan ozlem, gori.ilen i9in duyulan


ozlem gibi degildir. Gori.ilmeyen daha 9ok aranir ve istenir.

4- Diinya ge~im yeridir. Eger insanlar dilnyada Allah'1 gorebilselerdi,


bundan dolay1 i § ve gti9lerini brrak1rlar, boylece de her §ey alti.ist olurdu.
<:;Unkti stirekli olarak Allah'1 gormek isterlerdi.
5- 0, bu gorme olay1n1 b~~ goztiyle degil, kalb gozti yle ktlmt§ttr ki me-
lekler de mil'minlerin kalblcrinin anhg1111 gorstinler.

6- Di.inyada goriilememesinin se bebi, yiice Allah'1n dcgerinin takdir


edilmesi i9indir. <:;unkti her yasaklanan §ey ger<rekten yiicedir.

7- Yiice Allah'm bu diinyada gortilmesinin milmktin olmamas1, yine yli-


ce Allah'1n kullanna olan merhan1eti sebebiyledir. c;unkti insanlar bu dtinya-
da k1skans; olarak yarat1lm1§lardtr. Eger Allah bu dilnyada gortile bilseydi,
mti'minin kalbi, ba§kas1 da gorebilecek diye c;atlardi. Bu t1pk1, Hz. Musa'n1n
1
Allah 1 gormeyi istemesi ilzerine, dag1n bunu laskanarak parampar9a oln1as1
gibidir.
152 RUHU'L-BEY.AN Cuz: 1

57. «Ve sizi bir bulutla golgeledik.» Bu yedinci ikram ve ni1net olmak-
tadrr. Ey i srailogullan, bulutu i.izerinizde bir §emsiye gibi golge kild1k. Bu
olay M1su ilc ~am aras1nda yer alan Tih 9oltinde ge9mi§tir. <;tinkti yahudiler
M1su'dan 91ktiklar1nda, K1z1ldeniz'i ge<;ince, hi9bir yap1nm bulunmad1g1 bir
<;olde kald1lar. Allah, kendilerine zalimlere ait bir §ehre girip, onlan oldtirme-
lerini emretti. Onlar da once bunu kabul ettiler. Ancak §ehre yakla§t1klannda,
bu §ehir halkmm ~ok zorba ve zalim olduklanm ogrendiler. Bunun i.izerine
gitmek istemediler ve Hz. Musa'ya: "Sen ve Rabbin gidin sava§in; biz bura-
da oturacagzz" (Maide: 24) dediler. Allah da bir ceza olmak i.izere, onlann
yeryiiztinde, yani 9olde kirk y1l §a§k1n bir §ekilde dola§malann1 takdir etti. Bu
arada §iddetli s1caklar altmda, susuzluk slk1nt1s1yla kat§I kar§1ya kald1lar.
Actlch durumlaruidan Hz. Musa'ya §ikayette bulundular. Allah da kendilerine
merhamet etti, tizerlerine nurdan bir direk indirdi ve kendilerine beyaz ve in-
ce bir bulut gonderdi. Bu bulut, yagmur bulutundan da giizeldi. Gtindi.izleri
onlan gtine§in s1cag1ndan, yak1c1hgmdan koruyordu. Y ahudiler daha sonra
Hz. Musa'dan yiyecek istediler. Hz. Musa da Rabbine dua etti, Alah duasm1
kabul etti.

Duarun kabultinti ayetin §U ifadeleri dile getiriyor: «Size kudret helva-


s1yla blld1rc1n ku~unu indirdik.>> Kudret helvas1 kar gibi bembeyazdi. Yag-
la yogurulmu§ bal macununa benziyordu. Ya da, kudret helvas1 olarak ifade
olunan "menn" kelimesi, Allah'1n, kullar taraf1ndan bir yorulma ve ekim ol-
maks1z1n kendilerine liitfettigi her nimet demektir. Nitekim Rasfilullah
(s.a.v.) §6yle buyurmu§tur: "Yer elmasl, Allah'm kullanna bir lutfudur. Bu-
nun suyu da gozlere §ifadzr. "(24) Kudret helvas1, tipk1 kar yagar gibi, sabahle-
yin tanyerinin agarmasmdan itibaren giine§ doguncaya kadar yagard1 ve bll-
dircm ku§lar1 da kendilerine gelirdi. Boylece herkes ertesi giine kadar olan ih-
tiyac1n1 bu §ekilde saglardt.

«'Size riz1k olarak verdiklerimizin temizinden yeyin,' dedik.» Onla-


ra; temiz ve helfil olarak verdigimizden yeyin, kudret helvasmdan, bilduc1n
ku§undan ahn ve yiyin, fakat depolay1p saklamaym. Emrime kar§1 gelmeyin,
dedik. Fakat onlar buna ragmen kald1np depol~d1lar, eti kurutup sakladtlar.
<;unkti ttikenir diye endi§eye kap1lddar. Bo.yre depolamaktan, saklainaktan
menedildikleri halde, Allah'm emrine kar§I gelerek bunu yaptilar. Eger kald1-
np saklamasalard1, bu nimet kendileri i<;in hep devam edecekti. «Onlar bize

24- Buhari, T1b; Muslim, Evibe , Camiu'l-Ust'U; 7/522


Aye t: 57 BAKARA SURESi /2 153

degil. .. » Bunlar bu degerli nimetlere kar§t nankorltik ederek zulmettiler ve


yasakh olamalanna ragmen yiyecekleri ahp depoladilar. Fakat-Onlar bu dav-
1
ran1§lanyla «ancak kendi nefislerine zulmettiler.» <;unkti ~rt1k azab1m on-
<
lar ic;in hak oldu. Onlar her glin lizerlerine inen nimetin kesilmesine neden
oldular. Oysa bunu elde etinek i9in dtinyada bir s1kmt1ya katlan1nadlklan gi-
bi, fillirettte de hesaba c;ekilmeyeceklerdi.

Rasfilullah (s.a.v.): "Eger israilogullarl olmasaydz yiyecekler bozulmaz,


etler kokmazdt. Eger Havva olmasaydz, kadln cinsi hi~bir donemde kocasma
ihanette bulunmazdz "<25> buyurmu§tur.

25- Buhari, Enbiya, Mi.islim, Rada, Camiu'l-Usul, 10/326


154 RUHU'L- BEYAN Cu z: l

58. 0 vakit onlara §Oyle demi~·tik: "Su §ehre girin. Oradan


dilediginiz yerde bol bol yeyin. Secde ederek kapidan girin ve
"a/Jet" deyin ki, biz de sizin hatalarinizi bagz§layalim. Biz gii-
zel davranlara daha fazlaszm veririz. "
59. Fakat zalimler, kendilerine siiylenen sozii degi§tirip
ba~·ka §ekle koydular. Biz de dogru yoldan sapmi§ olduklarin-
dan dolayi, zulmedenlerin iizerine gokten bir azap indirdik.
60. Hatirlayin, Musa kavmi ifin su arami§ti. Biz ona:
"Asani ta§a vur" demi§tik. II emen oradan on iki pinar fi§kir-
di. Herkes su ifecegi yeri bildi. Dedik ki:"Allah'in rizkindan
yiyin, ifin, fakat yeryuziinde bozgunculuk ederek kan§iklik f l-
karmayin."

58. «0 vakit onlara §Oyle demi§tik:» Bu, onlara verilen sekizinci ni-
mettir. <;unkil Allah, Tih c;oliinden kendilerini kurtarm1§ ve onlann bir belde-
ye girmelerine izin verrni§ti. Ey israilogullan! Atalann1z1 T'th denilen 9olden
kurtard1g1m1z srrada kendilerine soyledigimiz §U sozli haurlaym: «'Su ~ehre
girin.» Beyt-i Makdis denen Kudiis'e girin. «Oradan dilediginiz yerde bol
bol yeyin.» Orada geni~ imkanlara sahip olarak refah i<;inde bol bol yiyin.
"
Ayetten anla§1ld1gma gore, buraya yerle§mek lizere girmeleri e mredilmi§ti.
Art1k daraltma ve yasaklama olmaks1z1n orada istediginiz §ekilde ya§aym1z.
Bu ise, orada bulunan §Cylere gani1net yoluyla sahip olmalan demekti. Ayette
ozellikle "yiyiniz" ifadesinin ge9mesi , yemeden ya§amanm olamayacag1 ve
asil amacm bu oldugundandrr.

«Sccde ederek kap1dan girin» ~ehrin kap1lanndan birinden giriniz.


<;unki.i §ehrin yedi giri§ kap1s1 vard1 .

Ayetteki secde ya sozltik anlam1nda kullantlrnt§tlr. Buna gore mana;


"alc;akgoniilliiltigtiniiztin bir eseri olarak ba§lar1n1z1 egerek giriniz," olur.

Ya da dindeki manas111da kullanilmi§tlr. Buna gore mana; "sizi T'Ih 90-


lilnden kurtard1gmdan dolay1 Allah'a §iikrettnek ic;in secde ederek girin," olur.

«Ve ' affet' deyin ki,» Yani Allah'tan is~gimiz, gilnahlar1m1zm aff1drr
veya bizin1 giinahlann1z1 bizclen sil deyin ki.J <biz de sizin hatalann1z1 ba-
g1§layahm.» Gtinahlann1z1 orte1 im, yaptig1n1z secde ve dua yliziinden sizi
Ayet: 58-59 BAKARA S0 RESi /2 155

bundan boyle cezalandtrmayahm. Bunlar buzag1ya tapan sonra tevbe eden


kimselerdi. «Biz guzel davrananlara daha fazlas1nt'veririz.'» Kendi fazh-
1n1zdan bir sevap ve odtil veririz. Bunlar buzag1y~' tapmayanlardrr. Ayette~

"giizel davrananlar" (Muhsinin) kelin1esi, hem kendisine ve hem de ba§ka-


s1na gtizel ve iyi davranan kimseler demektir. Bir ba§ka yoruma gore "Muh-
sin", dogal olarak gtizel ve §eriat a<;1smdan da ovgtiye deger olan §eyleri ya-
pan kimsedir. Allah, i srailogullanndan iki §ey istiyor: Bunlardan birincisi,
gayet kolay yapilabilecek bir i§, yani secde; ikincisi de kti<;i.ik bir soz, yani
yukanda da i§aret olundugu gibi, "bizi affer" ifadesiydi. Daha sonra Allah,
bunlara ait gtinahlann1 da bag1~layacag1 sozlinii veriyor ve iyiliklerine fazla-
s1y la kar§1hk verecegini bildiriyor.

59. «Fakat zalimler kendilerine soylenen sozii degi~tirip ba~ka ~ekle


koydular .» i syan ederek nefislerine zulmedenler, kendilerinden istenen tev-
beyi ve bag1§lanma istcgini, icrinde iyilik bulunmayan ve emrcdilenin aksi bir
sozle degi§tirdiler.

Rivayete gore, yahudiler "h1tta" (affet) ifadesini "hmta", yani "bize bug-
d ay ver" §eklinde degi§tirdiler. Bu yaptiklanyla Allah'm emrini hafife ahyor-
lardi. Bunlar, kap1dan secde ederek ve egilerek i9eri girmeleri gerekirken, ge-
ri geri yiirtiyerek girdiler. Sozti degi§tirdikleri gibi davran1§1 da degi§tirdiler.
Fakat giizel davranan muhsin ki1nseler derhal emredileni yerine getirdiler. i §-
te bunun ic;ind.ir ki ayette "degi§tirdiler" §eklinde tcrclime edilen kelime tekil
olarak "beddele" §eklinde getirilmi§, fakat "beddelfi" bi9iminde 9ogul §ekliy-
le getirilmemi~Lir. "Soylenen sozu degi§tirip ... " ayeti de §6yledir: Emredilen-
den ba§ka bir i§le ... <;unki.i Allah'm emri sozledir. Bu da, yahudilerin btitiln
e mredilenleri degi§tirdi klerini gostern1ektedir.

«Biz de dogru yoJdan saphklanndan dolay1, zulmedcnlerin iizerine


gokten bir azap indirdik.» Allall'a itaatten d1§ar1 9Iktlklanndan dolay1, tizer-
lerine gokten azap indirdik. Burada zulmedenlerden maksat, kendilerine en1-
redilenleri degi§tirenlerdir. Ayette, "zulmedenlerin uzerine" ifadesi yerine,
sadece "onlann tizerine" denmemesinde bir incelik vard1r. E ger sadece "onla-
rm tizerine" denmi§ olsayd1, bu htikmtin ve ifadenin i<;inde muhsin olanlar,
yani hi~bir kotli i§e bula§mayanlarm da katilma ihtimali olabilirdi. i §te bun-
dan dolay1 ayette"zulmedenlerin tizerine" ifadesi yer almt§tir.
11
Yine ayette yer alan "ricz" kelimesi, ''azap olarak verilmi§tir. Ricz;
ashnda ho§ gortilmeyen ve iyi kar§1lanmayan §CY demektir. Burada n1aksat,
156 RUHU'L-BEYAN Ci.iz: l

taun ve vebadrr.

Rivayete gore, bir saat i<rinde 24 bin yahudi olmli§ ve bu azap, olenlerin
sayilan yetmi§bine ula§incaya kadar devam etmi§tir. Hadiste §0yle buyurul-
maktadir: "Taun (veba) hastaltgz, Allah'm israilogullarzna ya da sizden on-
cekilere gonderdigi bir azap (ceza)tLr. Bir yerde taun (veba) salginmm varh-
g im i§ittiginizde, o bolgeye girmeyin. Eger ir;inde bulundugunuz bir holgede
taun salgim varsa, oradan bir ba§ka yere aynlmayrn." <26> Bilindigi gibi taun,
yani veba salgmm1ndan olen bir mtisliiman §ehittir. <;tinkii bu da, tipk1 Allah
yolunda nobet tutan bir kimsenin nobet siras1nda olmesi gibidir. Nitekim sal-
gm dizanteriden olen, suda bogulan, ytlak alt1nda olen, Allah yolunda oldi.irti-
len, akciger zar1 iltihab1ndan (zatiilcenb) olen, yangmda olen, dogum s1ras1n-
da olen kimseler §ehittirler. (27}

Burada Hz. Peygamber (s.a.v.)'in: "Hastahkta bula§lCLilk ve salgm yok-


tur" hadisiyle yukardaki hadis aras1nda bir c;eli§ki varmt§ gibi gortilebilir.
Ancak Rasfilullah (s.a.v.) burada, hastahg1n dogasmda bula§1c1hg1n bulunma-
d1gm1 vurguluyor. <;iinkii cahiliye doneminde salgmm, bizzat hastalig1n ken-
disinden kaynakland1g1 kabul ediliyordu. Hadis, bula§1c1bg1 inkar etmiyor.

imam ~afii, taun (veba) hastahgmm en giizel tedavi yolunun Al1ah 1 tes- 1

bih etmek oldugunu belirtiyor. Bunun gerek9esi de, zikrin azab1 ve cezay1 on-
leyecegindendir: Nitekim"Eger (Yunus) Allah't tesbih edenlerden olmasaydi,
insanlann tekrar dirilecekleri gune kadar ballgm karnznda kallrdz." (Saffat:
143- 144)

Hz. Peygamber (s.a.v.)'e fazlaca salat ve selam getirmek de boyledir.

60. «Hatirlay1n, Musa kavmi i~in su aram1~b.» Bu da israilogullar1-


nm nankorliikte bulunduklar1 bir ba§ka nimettir. Burada deniliyor ki: Ey i sra-
ilogullan ! Hz. Musa'nm kavmi i9in su arad1g1 zaman1 hatirlay1n. Bu olay Tih
9oliinde meydana gelmi§ti. Y ahudiler §iddetli bir susuzlukla kar§I kar§1ya kal-
m1§lar ve Hz. Musa'n1n yard1m1na ba§vurarak, Rabbinden su istemesini dile-
mi§lerdi. Hz. Musa da onlara su vermesi i<rin Allah'a dua etti. «Biz ona:

26- Bkz. Buharl ve Mtislim "rics" lafziyle rivayet etmi§tir. ibn Hacer de "za" ile "ricz" lafzrn1
tercih etmi§tir. F ethu'l-Barf, 10/183.
27- Bu saytlanlann §ehit ·s11,y1lacaklan Hz. Peygamber'in §U hadisine dayamr: "Allah yolunda
~ehit olanlarm dt§mda ·~u yedi ki§i de §ehittir : Taun (veba)dan olenler, salgm dizanteri-
den, suda bogulan, yangmda olen, ak<;iger zan iltihabmdan (j/en, y1k1k alnnda ii/en, do-
gumda olen kadm §ehittir." Bkz. imam Malik; Muvatta; Nesai ve ibn Hibban.
Ayet: 60 B AKARA SURESi/2 157

'Asan1 ta§a vur' demi~tik.» Biz bunu kendisine vahiyle bildirmi§tik. Bu asa
cennetten gelmi§ti. Asanm boyu Hz. Musa'mn boyu uzunlugundaydi. On zira,
yani yakla§tk olarak 7 ,5 ile 9 metre arasmda bir uzunluktaydi. Asanm iki 9a-
tah vardi. Bu iki 9atal karanhkta l§tk sa91p ayd1nhk yapardi. Hz. A.dem (a.s.)
bunu cennetten berabcrinde getirmi§ti. Boylece bu asa peygan1berden pey-
gambere el degi§tirerek Hz. ~uayb' a, onun vas1tas1yla da Hz. Musa'ya ge9-
ti.(:!S)

Sozti edilen ta§ ise, ozel bir ta§tlr. Yine gelen rivayete gore, bu ta§t Hz.
Musa Tur dagmdan yanma alm1§tI. Ta§ hafif ve kare §eklinde idi. Fakat bir
ba§ka yoruma gore bu, herhangi bir ta§tI. Dolay1s1yla anlain §byle olmaktadir:
Ey Musa, elindeki asanla ta§ denilen herhangi bir §eye vur. Delil ay1s1ndan
da en a<;ik olan1 budur. <;tinkti bu, Allah'm kudretini en a91k ve net bir §ekilde
gostermektedir. Hz. Musa'mn elindeki asayla herhangi bir ta§a, ya da kayaya
vurmas1yla, hemen ondan suyun 91k.mas1, Hz. Musa'nm peygamberligini daha
gti<;lti bir §ekilde kan1tlamaktad1r. Eger bu ta§, ozel bir ta§ olsayd1, o zaman
insanm akhna ttpk1 m1knatis ile demir aras1ndaki ozel bir 9ekirn gticii sebe-
biy le, m1knatis1n derniri <;ekmesi gibi, asan1n da bu ozel ta§tan su <;lkrnas1n1
saglam1§ olabilecegi gelirdi. I§te herhangi bir ta~ olmas1 bu dti§tinceyi ttimtiy-
le onlemi§ olmaktadlf. <<Hemen oradan on iki ptnar f1§k1rd1.» Hz. Musa'nm
vurmas1yla, ta§tan on iki tath su p1nan f1§kirdi. i srailogulan on iki boy idi.
Her boy i<;in bir pmar akmaya ba§ladi. Hz. Musa, kavmi bir yerde konakla-
y1nca asas1yla ta§a vuruyor, he1nen su fi§kirmaya ba§hyordu. Oradan hareket
ettiklerindeyse, tekrar ta§a vuruyor, bu defa fi§kuan su kuruyordu. «Herkes
su i~ecegi yeri bildi.» Bu on iki boydan her biri hangi pmardan su i<;ecekleri-
ni, hangi pmardan sulann1 saglayacaklanru biliyordu. Hi<;bir boy, ya da kabi-
le bir ba§kas1nm pmanna gidip su ihtiyacm1 temin etrneye giri§miyordu. Bu,
yahudiler aras1nda kavga <;1kmamas1 i9indi. <;Unkli saytlan alt1ytiz bin ki§iy-
di.

Aynca Allah, Hz. Musa'n1n asas1m vurmadan da denizi ikiye ay1rrnaya


ve ta§tan su fl§kutmay a kadirdir. Fakat yi.ice Allah, boylece her §eyin bir se-
bebe bagh oldugunu gostermek istedigi i9in boyle emretmi§tir. Kim bu
mficizeleri inkar ederse, ger~ekten de Allah hakkmda son derece cahil oldu-
gunu ortaya koyuyor ve hayret uyandrran sanatiyla ilgili konularda hi<; dil§iin-
mtiyor demektir.

28- Bkz. Taberi Tefsiri.


158 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

Kurtub1 de bu konuda §Oyle diyor: ''Peygamberitniz (s.a.v.)'in pannakla-


nndan suyun f1§kirmas1 ve kaynainas1, ellerinden su c;Ik.J.11as1, ger9ekten muci-
ze yoniinden en btiytik olan1dtr. <;tintik biz, ta§lardan ve kayalardan su kayna-
d1g1111 gece gtindiiz gormii§iizdiir. Oysa bizi1n peygamberin1izin n1ucizesi, da-
ha onceki hi9bir peygamberde goriiln1eyen bir mficizedir. <;unkti daha once
hi~bir et ve tenden su kaynad1g1 gortilmemi§tir."

«Dedik ki: 'Allah '1n nzk1ndan yiyin, i~in.» R1zlk olarak Allah, kendi-
lerine kudret helvas1yla bildITClil kU§U vermi§ti. i§te ayette yeme emri, bu ilk
iki nimeti hatrrlatmaktadrr. ic;me olay1 da Uc;tinclistinti, ta§tan su kaynamas1n1
"
hatrrlatiyor. Ayette "dedik ki" ifadesi gec;tigine gore, buna uygun olarak da
"nzk1m1zdan" ifadesi gec;mesi gerekirdi. Bunun boyle denmemesinin hikmeti,
yeme ve i~me emrinin hitap yoluyla degil de, Hz. Musa arac1hg1yla olmasm-
dan dolay1 boyle denmi§tir. «Fakat yeryiiziinde bozgunculuk ederek kar1-
§1khk ~1karmay1n.'» Sizler bozguncular olarak artlk bu davran1§1n1z1 stirdi.ir-
meyin, buna bir son verin. Burada yahudilerin bu §ekilde tarutllmalarnun ne-
deni, gerc;ekten bunlann bozguncu olduklar1111 gostermek i9indir.

Bu ayetten aynca, yagmur duas1na c;Ikman1n mubah oldugunu <la ogre-


niyoruz. Bu, yagmur yagmamas1 ve kurakhg1n devam1 halinde, ihtiya9 duyul-
dugu s1rada yap1lacak bir i§tir. Boyle bir durumda, insanlar kulluklar1n1 sergi-
lemeli, ger\:ekten Allah'a muhta9 olduklann1, Allah kar§Ismda zelil olduklan-
n1 bihneliler ve bunu da gostermcliler. Nitekin1 Peygamberimiz Hz. Muham-
med (s.a.v.) yagmur duas1 is;in namazgaha c;1km1§, biiytik bir al9akgontilltiliik
ve Allah katinda hi<; bir §eye kadir olamayacag1n1 gosterecek bir bic;imde
hu§U ic;inde ve boynu btikiik olarak davranm1§trr.

Rivayete gore, bir cuma gtinti bedevlnin biri Raslllullah'1n yan1na gele-
rek: "Ey Allah'1n Rasfilti! At ve davar stirlileri hep yok oldular. Yeryilzil ku-
rakhk ic;indedir. Allah'a dua et de bize yagmur yagdirs1n" dedi. Bunun tizeri-
ne Rasulullah (s.a.v.), ellerini kaldrrarak dua etti. Hz. Enes diyor ki: "Gokyii-
zti bir cam gibi p1nl p1nldi. Hi<;bir bulut yoktu. Dua tizerine hemen bir bulut
beli.rdi ve ertesi cumaya kadar (bir hafta) yagn1ur yagmaya devam etti." <29)

Ancak yagmur duas1na c;1kmadan once mutlaka tevbe etmeli, sadaka


vermeli, oru<; tutn1ah, halk1n ic;inde salih kimseler varsa, onlan bu konuda
arac1 ve §efaat91 kdmahchr. Susuzluk <;eken kimse, canhlar ve meralarda ba§t-

29- Bkz. Buhari ve Muslim, Malik ve Nesal.


Ayet: 60 BAKARA SURI<::Si /2 159

bo§ gezen hayvanlar, gtic;stiz ve zay1f yavrular ve bebeler i~in yagmur isten1e-
li, bunlar adma dua eunelidir. Allah'1n bunlann bereketiyle yag1nur yagdir-
nrns1 umulur. Aynca yag1nur i<;in yap1hm duanm ve diger dualann kesin ka-
bul olunduguna inanmahdlf. c;unkti duan1n kabul olunmamas1 ya acizlikten
veya kerem sahibi olmamaktan dolay1du. Oysa bu gibi §eyler Allah ic;in dti-
§tinlilemez. c;unkti Allah ikram sahibidir, her §eyi en iyi bilendir ve her §eye
kadirdir. Allah ic;in duamn kabultine engcl bir §ey yoktur. Allah, mti'minlere,
bizzat kendilerinden daha yak1ndrr. Allah onlann dualann1 i§itir ve yakart§la-
nm kabul eder.
160 ROHU'L-BEYAN Guz:l

61. Hani siz demi§tiniz ki: "Ey Musa! Biz bir fe§it yemekle
yetinmeyecegiz. Bizim ifin Rabbine dua et de, yerin bitirdigi
§eylerden, sebzesinden, kabagindan, sanmsagindan, mercime-
ginden, soganindan flkarsin" 0: "Hayirli olani, daha a§agi
olanla mi degi§tirmek istiyorsunuz? Bir §ehre inin, orada
kendiniz ifin istediginiz vardir'' dedi. Uzerlerine horluk ve
yoksulluk vuruldu ve Allah 'tan bir gazaba ugradilar. Bu, on-
lann Allah 'in ayetlerini inkar etmelerinden ve haksiz ye re
peygamberleri oldiirmelerindendi. Bu, isyan etmelerinden ve
a§in gitmelerindendi.
62. $iiphesiz ki iman edenler, Yahudiler, Hiristiyanlar ve
Sabilerden her kim Allah'a ve lihiret giiniine iman eder, salih
bir amel i§lerse elbette on Iara, Rableri katinda miikafat var-
dir. Onlara korku yoktur ve onlar iiziilmeyeceklerdir.

61. «Hani siz demi§tiniz ki:» Burada israilogullann1n atalanna ili§kin


bir ba§ka cinayet ve Allah'm nimetine kar§1 nankorliikleri anlatihyor. Onlar
yine Tih 9oltindeyken bu nankorliikte bulunmu§larch. <;tinkii devamh olarak
kudret helvas1 ve bllduc1n eti yemekten b1km1§larch. Dogrusu insan hep ayn1
§eye devam edince usan1r ve b1kar. Yahudiler de bunun tizerine M1su'daki
ya§antilar1n1 hatirladtlar. <;unkii kendileri orada ziraatctl1kla ugra§1yorlard1.
Bundan dolay1 canlan, toprakta yeti§en §eyleri arzulami§tJ. i§te bunun i<;in
§6yle dediler: «'Ey Musa! Biz bir ~e~it yemekle yetinmeyecegiz.» Yiyecek
anlam1ndaki "taam", kendisinden g1da al1nan §ey anlam1nadir. Burada kudret
helvas1yla b1lducm etinden "bir fe§it yiyecek" diye sozedilmesi, birini dige-
rinin yanmda katik olarak yemeleriydi. Boylece bunu tek yiyecek olarak ad-
landirmI§lardi. Ya da bu ifadeyle, israilogullar1 yiyeceklerinde hi<;bir degi§ik-
ligin olmamas1ndan yak1n1yorlardi. Mesela bir ki§inin sofras1nda ye§itli ti.ir-
den yiyecekler olsa ve hep bu tlir yemekler yese bu durumda: "Falan kin1-
Ayet: 61 BAKARA SURESi/2 161

se hep ayn1 yiyecekleri yiyor" denir. i§te israilogullannm da ifadesi buna


benzer bir ifade olmaktadir.

I§te bunun tizerine israilogullan: «Bizim i~in Rabbine dua et de,»


Rabbinden bizim i<;in iste de, «yerin bitirdigi §eylerden ...» Bu, mecazi bir
isnaddu.<30) Burada "yer"in fail, yani Allah makarmnda kullantlmas1, onun bir
§eyler bitirmeye elveri§li olmas1ndand1r. «Sebzesinden •..» Yani yerde biten
ye§illik; nane, kereviz, prrasa gibi §eylerden, «kabag1ndan, sar1msag1ndan»
ve bugdaymdan, «mercimeginden, sogan1ndan ~1kars1n. '»
«0>> yani Hz. Musa, onlann bu sozlerini reddederek: «' Hayirb olan1,»
sizin i9in iyi ve temiz olan §eyi, «daha a~ag1» deger balGmtndan daha dti§ilk
«olanla m1 degi§tirmek istiyorsunuz?» Yani, kendiniz ivin bunu mu tercih
ediyorsunuz? Eger siz bu sayd1klann1z1 istiyorsantz, «bir ~ehre», herhangi
bir verimli bolgeye «inin.» c;unkti §U anda siz verimsiz bir c;oldesiniz ve ara-
d1gm1z1 burada bulamazslfilz. Burada "§ehir" anlam1na gelen "misr" kelime-
si, ozel bir isim degildir. Bu bakimdan nekire (belirsiz) bir isim olarak gel-
mi§tir. «Orada kendiniz i~in istediginiz vard1r,' dedi.» Yani §ehirde s1z1n
istediginiz ye§illik ve sebze vardrr.
«Uzerlerine horluk ve yoksulluk,» a§ag1lanma, horlanma ve fakirlik
damgas1 «vuruldu.» T1pla duvara 9amur damgasm1n vurulmas1 gibi. Bu, ki-
naye yoluyla yapilan bir benzetmedir. c;unk:ti yahudiler ne kadar zengin olur-
larsa olsunlar, hep fakir ve yoksul olarak goriiniirJer. «Ve Allah'tan bir ga-
zaba ugrad1lar.» Bunu hak ettiler. Bu, onlann aynln1az bir ozellikleri oldu.
Allah'tan gelen gazap, dtinyada yerilmeleri, fillirette de cezaland1nlmalar1drr.
«Bu» horluk ve yoksulluk damgas1, «onlar1n Allah 11n ayetlerini» Hz. Mu-
sa'n1n eliyle ortaya konan a9ik mucizeleri si.irekli bir §ekilde «inkar etmele-
rinden ve haks1z yere» Hz. ~uayb, Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya gibi «pey-
gamberleri oldiirmelerindendi.» Yine «bu,» yani a9Ik mucizeleri inkar et-
meleri ve peygamberleri oldtirmeleri, «isyan etmelerinden ve a§Irl gitmele-
rindendi.» Emirlerimi 9ignemeleri ve haram k.tldtg1m §eyleri yapmalarmdan-
di. isyanda ve dti§manltkta devam etmeleri, onlan sozti edilen fiilleri i§leme-
ye gotiirtiyordu. <";iinkli insan1n kii9i.ik giinahlara devam etmesi, onu biiytik
gtinahlan i§lemeye siiri.ikler. Kalbin Allah'tan habersiz olmas1 imarnn tad1n1
almaktan uzakla§trr1r. <;link.ii s1tmaya tutulmu§ bir kimse, §ekeri de ac1 bulur.

30- Burada "yerin hitird(~i" ifadesi mecaz-1 aklidir. <;unkU bu ~eyleri bitiren toprak degil,
bizzat yUce Allah'tir.
162 RUHU 'L-BEYAN Cuz:l

Gaflet, kalbi helake gottiren bir zehirdir.


62. «~iiphesiz ki iman edenler ,» dilleriyle inand1k diyenler. Bunlann,
ayetin devanunda yer alan kafirlerle birlikte zikredildiklerinden dolay1, n1ti-
naftklar oldugunu anhyoruz. Ayette mlinaf1k ifadesine yer verilmeden "iman
edenler" ifadesinin ge9mesi, boyle dilden inanmarun kendilerine ashnda hi<;
bir yarar saglamayacagma ve onlan kesinlikle kiiftir vartasmdan da kurtarma-
yacag1na i§aret etmek i9indir. «Yahudiler,» Yahova di.nine girenler veya bu-
zag1ya tapmaktan tevbe edenler, ya da Hz. Yakub'un btiytik ogullanndan Ya-
huda 'ya nis betle is imlendirilen kimseler, «Hiristi yanlar ...» B unlara nasrani
denmesinin sebebi, ya Hz. isa (a.s.)'ya yard1m etmeleri veya Nasua ad1ndaki
_bir kasabada onunla birlikte bulunmalanndan dolayhd1r. «Ve Sabiilerden»
<linden 9Ikanlar... Bunlar Yahudilik ve Huistiyanhg1 buak1p y1ld1zlara ve me-
leklere tapan bir kavin1dir. Gerc;i bunlar Zebur'u okusalar da hiikiim itibariyle
puta tapanlar gibidirler. Bunlann kestilderi yenmez ve kad1nlanyla evlenil-
mez.
Bu kafirlerden «her kim Allah'a ve ahiret giiniine iman eder,» Al-
lah'1n ttim peygamberlerine indirdigi §eylere, oldtikten sonra dirilip fillirettte
hesaba 9ekilecegine inanirsa, islam dinini de ger9ek anlamda kabul eder ve
Allah katmda makbul olan «salih bir amel i~lerse elbette onlara,» bunlara
kar~1hk, « Rableri kattnda mukafat vardtr .» Kendilerine vadedilen odiil, i§~
lerini dtizenleyen, onlan taylk olduklar1 en list dereceye 9.tkaracak olan Allah
"'
katmdadu. Ayet, sozti edilen bu kimselerin iman etmeleri, salih amel i§leme-
leri halinde, eski yaptiklanndan hesaba 9ekilmeyeceklerini, atalan ytiztinden
sorumlu tutulmayacak]ann1, sevaplanndan da hi9bir §eyin eks ilmeyecegini
bildiriyor. «Onlara korku yoktur.» Kafirlerin cezadan dolay1 korku i<;inde
bulundugu bir srrada bunlara korku yoktur. «Ve onlar iiziilmeyeceklerdir.»
Omtirlerini bo§a ge~irip sevap kazanamayanlann iiziildiikleri gUnde, bunlar
Uziilmeyeceklerdir. K1sacas1kim imanmda samimi ve amelinde ihlash olursa,
cennete girecektir.
Ayet: 62 -63 BAKARA SURESi/2 163

63. Hani sizden k_esin bir soz almi§tlk. Tur dagmi da iistii-
niize kaldirmi§hk. Size verdigimizi kuvvetle tutun ve ifindeki-
lerini hatirlaym. Umulur ki korunursunuz.
64. Sonra bunun ard1ndan yine dondiiniiz. Eger Allah 'in
iizerinizdeki f azlz ve rahmeti olmasaydz elbette hiisrana ugra-
yanlardan olurdunuz.
65. ifinizden cumartesi giinii haddi a§anlan elbette bilmek-
tesiniz. i§te on/ara: "A§agil1k maymunlar olun" dedik.
66. i §te biz onu hem oniindekilere hem ardzndakilere bir ib-
ret kzldzk, takva sahiplerine de bir nasihat kildik.

63. «Hani sizden kesin bir soz alm1§t1k.» Buda, israilogullannm ata-
lann1n i ~ledigi bir ba§ka cinayetin hatulat1lmas1du. Ey i srailogullan!
Atalann1zdan, Tevrafta yer alan htiktimlerle amel etmclcrine ili§kin soz ald1-
g1m1z zaman1 hatulay1n. Bu olay, israilogullan Hz. Musa ile birlikte Mi-
sir'dan 91karak, heniiz Tih 9oliine gelmeden-once, denizden ge9ip kurtulmala-
nndan sonra olmu§tu. «Tur dag1n1 da iistiiniize kald1rm1§hk.» T1pk1 bir
golgelik gibi tepenizde bekliyordu. Siz de, isteklerimizi kabul ettiniz ve ant-
la§maya uyacag1niz1 soylediniz. Tur, bilinen dag1n ad1d1r. Hz. Musa (a.s.) bu-
radan, elinde Tevrat levhalanyla dondtigiinde, yahudiler oradaki agII ytiktim-
ltiltikleri gorerek, bunlar1 yerine getirmeyi gozlerinde bliyiltti.iler ve onlar1
kabul etmek istemediler. Allah da Cebrail (a.s.)'a Tur dag1n1 tistlerine kaldu-
164 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

may1 emretti. Cebrail, bu dag1 kokiinden kald1np bunlann tepelerinde bir gol-
gelik gibi bekletti. Hz. Musa: "Ya bu htiki.imleri kabul edersiniz veya bu <lag
i.izerinize birakllacak" dedi. Bundan kurtulU§Uil mtimki.in olmad1g1n1 anlay1n-
ca hemen emri kabul ettiler, secdeye kapandilar. Secdede iken dag1n durumu-
nu dii§ilnilyorlard1. Dag1n i.izerlerine dti§ecegi endi§esi i\:indeydiler. Arttk ya-
hudilerde tam olarak secdeye varmay1p, ytizlerinin yans1 iizerine secde adet
oldu ve "i§te bu secdeyle bizden azap kald1nld1" diyorlard1. «Size verdigimi-
zi kuvvetle tutun.» Ciddiyet, kararhhk ve devamh bir §ekilde ona yapt§IIl
«Ve i~indekilerini hahrlay1n.» Kitapta'ta bulunan hi.iktimleri koruyun, oku-
yun, unutmay1n, bundan bir an bile gafil olmaym. «Umulur ki korunursu-
nuz.» Sizin de boylece takva sahiplerinden olup korunmaniz umulabilir.
64. «Sonra bunun ard1ndan yine dondiiniiz.» Verdiginiz sozde dur-
maktan ve devam etmekten vazge\:tiniz. Oysa kesin soziintiz vard1. «Eger Al-
lah'1n iizerinizdeki fazh ve rahmeti olmasaydt», size ac1y1p firsat tamma-
sayd1 ve azab1 ertelemeseydi, «elbette hiisrana ugrayanlardan olurdunuz.»
Kesinlikle helfil< olanlardan olurdunuz. Pak.at Allah size ac1d1 ve tevbelerinizi
kabul etti, dag1 tepenizden kaldud1. Eger Allah bunu dilemeseydi, kesinlikle
dag tepenize inerdi. Husran; ana paran1n kaybolmas1 anlammadir. Buradaki
anlam1ysa, hayatm yitirilmesidir. <';iinkti hayat bir sermayedir.
Hz. Muhammed (s.a.v.)'in timmetine, farz klhnan §eylerin toptan degil,
teker teker emredilmesi ve boylece onlar i.izerindeki zorlugun giderilmesi Al-
lah'm bir ltitfudur. Oysa israilogullarma her §eyi toptan yapmalar1 emredildi.
Bu bak.1mdan tepelerinde azab1 gormedik9e, gelen hi.ikiimleri, kabul etmek is-
temediler. Aynca Allah, kendilerine bu emirleri ve buna bagh olarak yapa-
caklan i§leri muhafaza etmelerini, ezberlemelerini, unutmamalann1 ve kay-
betmemelerini istedi. Bunun i<;in de: "ir;indekilerini hatirlayin" buyurdu.
<;link.ti ilah1 kitaplarm tek bir amac1 vardtr: Bunlar1n geregiyle amel etmek.
Yoksa yaln1zca dilden okumak degildir. Boyle olmas1 halinde bu, o kitaplan
terketmek, arkalarma atmak olur. Buna §Oye bir omek verebiliriz: Bir hi.iktim-
dar i.ilkesindeki valilerinden herhangi birisine bir ferman gonderiyor ve vali-
nin yonetimindeki bolgede kendisi i<;in bir saray yap1lmasm1 emrediyor. Fer-
man valinin eline ula§1yor. Fakat vali, fermanda istenen emri yerine getirme-
den her gi.in ferman1 avIP okuyor. ~imdi hilki.imdar birgi.in 9Ik1p gelse ve sa-
ray1n yaptlmamI§ oldugunu gorse, yapacag1 §ey valiyi cezalandumaktlf. I§te
Kur'an da tipk1 bu ferman gibidir. Allah burada kullanna, oru\: ve namaz gibi
din! rUktinleri yerine getirmeleri enuini veriyor. Fakat bunlarm hi<;birisi yeri-
A.yet: 64-66 BAKARA sORESi/2 165

ne getirilmiyor. l§te Kur'an'1n kendisiyle amel ediln1eden yaln1zca okunmas1,


ki§iye hi~bir yarar saglamaz.

65. «l~inizden cumartesi giinii haddi a~anlar1 elbette bilmektesiniz.»


Bu ayetle Hz. Peygamber (s.a.v.)'in c;agda§I yahudilere seslenilmektedir: isra-
ilogullar1! Allah'a yemin ederim ki, atalarm1zdan srrf zuli.im olmak i.izere cu-
martesi gtinii haddi a§anlar vard1r. Siz de kesinlikle bunlar1 bilmektesiniz.
<";tinkii yahudilerin cumartesi gtini.i avlanmalar1 yasaktl. Bu gtinti ibadet ve ta-
atle gec;ireceklerdi. Fakat onlar, bunu dinlemeyip emri 9ignediler. Sebt (Cu-
martesi) kelimesi, ashnda kesmek anlammadu. <";i.inkti yahudiler kendilerini
i§ ve gi.ic;ten kesecekler, yaln1zca ibadetle me§gul olacaklardi. Nitekim uyku-
ya da "Subat" denilmesi, insanm uykuday'ken istegine bagh olarak i§ yapama-
masmdand1r. Burada hem bir uyan ve hem de tehdit vardrr. Sanki burada:
"Ger9ekten sizler, ba§1n1za gelecek olan azab1 bilmektesiniz. 0 halde onlar1n
ba§1na gelen §eylerin ayn1s1n1n sizin de ba§1n1za gelmemesi ic;in, bunlardan
uzak durun" denili yor.
«i§te onlara: 'a§ag1hk maymunlar olun' dedik. » Bir ceza olarak, dn-
lan yok etmek i~in, "a§ag1hk ve rezil maymunlar olun" dedik. Bu bir bak1ma
onlan ki.ic;i.imsemek, rezil etmek, hor ve hakir k1lmaktu. ilk maymunlann bu
olaydan sonra tilredikleri gibi bir anlay1§ dogru degildir. c;unkil onlardan on-
ce de, maymunlar vardi. Yahudiler c;irkinlikte maymuna doni.i§tiiriildtiler. Bu
da onlann <;irkin ve kotii fiillerinin kar§1hg1ydt. Maymuna doni.i§en yahudiler
tic; gtin sonra oldi.iler ve kendilerinden herhangi bir nesil tiremedi. Bugtin diin-
yada var olan maymunlar, daha onceki maymunlann soyundan tiireyip gel-
mektedirler.
66. «i~te biz onu hem oniindekilere, hem ard1ndakilere bir ibret kd-
d1k.» Bu yahudi timmetini ba§ka bir varhga donti§ti.irmen1iz, onlan boylece
cezaland1rmam1z, c;agda§larma ve onlardan sonrakilere bir ibret olmalan ic;in-
di. Boylece onlar gibi davranacak kimselerin ba§ina da ayn1 §eylerin gelebile-
cegini belirtn1ek istedik. «Takva sahiplerine de bir nasihat k1ld1k.» Bunla-
nn kavimlerinden olup da, salih olan ve otekilerini de haddi a§maktan menet-
meye <;ah§anlar ic;in bir oglit, hatlflatma kild1k.

~tiphesizbela ve htisran, iyiligin degerini bilemeyenler i9in bir ceza, ni-


meti veren zata nankorltik edenler ic;in uyarmadu. Eski iin11netlerde su9 i§lc-
yen kimse, ya he1nen ba~ka bir varhga donli§ti.iriiltiyor veya yerin dibine gec;i-
riliyordu. Bu timmetin azab1ysa, kalblerinde olmaktadrr. Nitekim: ''On/arm
166 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

gonullerini ve gozlerini ters 9eviririz" (En'am: 110) ayetiyle buna i§aret


olunmu§tur.

Ba§ka bir varhga donti§mek, domuza benzemek gibidir. Domuz, her ttir-
lii pisligi igrenmeden yer. Dolay1s1yla haram yiyen bir insan1n kalbi de, bu
anlamda domuza donii§mti§ demektir. Kalbin degi§mesinin ti9 i§areti vardrr:

a) Kalbi bozuk olan kimse, ibadet ve taat1n tadma eremez.

b) Bozuk bir kalb gtinahtan ve isyandan korkmaz.


c) Bozuk bir kalb hic;bir ki§inin oltimi.inden ders ve ibret almaz. Aksine
boyle bir kalbin sahibi gtin ge9tik9e dtinyaya daha 9ok baglanrr.

67. Musa kavmine dedi ki: "Allah bir szgir kesmenizi emre-
diyor." Dediler ki:"Bizimle alay mt ediyorsun?" Dedi ki: "Ca-
hillerden olmaktan Allah 'a sigmirim."
68. Dediler ki: "Bizim adimiza Rabbine dua et, bize onu
afiklasm." Dedi ki: "O diyor ki, o, ne yafll, ne de korpe; ikisi
Ayet: 67 BAKA.RA SURESi/2 167

· arasi bir inek. Size emredileni hemen yapm."


69. Yine dediler ki: "Bizim ifin Rabbine duii et, bize onun
renginin naszl oUlugunu afzklaszn . "Dedi ki: "() §Oyle diyor:
0, sari renkli, parlak tiiylii, bakanlarm ifini afan bir inektir."

67. «Musa kavminc dedi ki:» Bu, israilogullann1n atalann1n i§ledigi


su9lann hatrrlatilmas1yla, sonra gelenleri uyarmak i9indir. Ey israilogullan,
Musa'n1n atalann1za soyledigi: «'Allah bir s1g1r kesmenizi emrediyor'» so-
ztinU hat1rlaym. Burada s1girdan maksat inek, ya da erkek veya di§i herhangi
bir s1grrdu.
Bu emrin sebebi §Udur: israilogullan aras1nda 9ok zengin ve ya§h biri
vard1. Amcasmm ~ocuklan bunun mirasma goz koyduklan i9in, kendisini 61-
dtirdtiler ve cesedini gotiirtip yakm bir kasabanrn smuma brraktilar. Sonra da,
o kasabaya gelip adamm diyetini istemeye kalk1§ttlar. Suc;u, orada bulunan
birtakun kimselere ytiklediler. Hz. Musa, su~Jananlara cinayeti i§leyip i§le-
mediklerini sordu. Onlar da suc;u kabul etn1ediler. Hz. Musa, i§ill i9inden 91-
kamadL Bunun tizerine yi.ice Allah, Hz. Musa'dan onlara bir s1gIT kesmelerini
emretmesini istedi. Kesilen bu s1grr111 herhangi bir organ1yla oldtirtilen cesede
vurulacak o da kalkarak kendisini oldtireni haber verecekti.
«Dediler ki:» Burada adeta: ''Ne yaptllar, hemen emre yana§t1lar m1?"
gibi bir soru ortaya c;1k1yor. Onlar da buna: «'Bizimle alay m1 ediyorsun?' »
cevab1m verdiler. Yani: "Bizimle cgleniyor musun? Bi z senden katili 01taya
91karmam istiyoruz, sen ise kalk1p bizden bir s1gir kesmernizi istiyorsun. Bu
ikisi aras1nda nasil bir baglant1 var?" dediler. Bazi alimler §Oyle demektedir:
Emre itaat etrr1emeleri ve s1g1n kesmemeleri, onlann bilgisizliginden ileri
gelmektedir. Musa (a.s.) «dedi ki: 'Cahillerden olmaktan AJlah'a s1g1n1-
rim' .» <;unkii Allah '1n ernrinin tebligi kaq1s1nda ala ya kalkt§mak gerc;ekten
bilgisizlik ve aptalhktu. Bu, dinle ilgili bir konuda alay etmenin btiyilk gi.i-
nahlardan olduguna i§aret eder. Bu bir bilgisizliktir ve boyle bir i§e kalk1§an
da kesinlikle cezaland1nlmay1 haketmi§ olur.
bte yandan alay etmekle, mizah, yani §aka ayn1 §ey degildir. Hz. Ali
§byle der: · ·~aka ve latifede herhangi bir sak1nca yoktur. <;tinkli insru1 bununJa
as1k surathhktan kurtulur. "
Yine rivayete gore Ubeydullah b. Htiseyin'in Kfife'de kad1 bulundugu
168 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

bir su ada yan1na biri gelir. Ubeydullah onunla §akala§mak i9in : "Senin §U
ciibben herhalde tiftikten, ya da ko9 yilniindendir" der. Adam da: "Sayin kad1,
sen cahil misin?" diye kar§1hk verir. Ubeydullah da kendisine: "$akanm ce-
halet oldugunu da nereden 91kardm?" diye cevap verir ve yorun1unu yapt1g1-
n11z bu ayeti okur. Sonra da kar§1s1ndaki adam1n cahil biri oldugunu anlaya-
rak kendisinden yiiz 9evirir. c:;unkii o, §aka ile alay1 birbirinden ayirdedecek
durumda degiJdir.

Daha sonra Hz. Musa'nm kavmi, bir s1g1nn kesilmesinin kesin olarak
Allah'1n emri oldugunu anlaymca, ileride de gelecegi gibi, o s1g1nn nitelikle-
rini soru§turmaya ba§lad1lar. Eger boyle yapmay1p da hemen herhangi bir s1-
g1n kesmi§ olsalard1, bu yetecekti. Fakat onlar i§i zora ko§tular. Allah da i§le-
rini zorl~trrdi. Ger9i bu da bir hikmete baglldrr. Burada, ba§ka hayvanlann
degil de, inegin se9ilmesinin nedeni, yahudilerin s1grra ve buzag1ya tapmala-
nndandi. <;tinkti s1gir sevgisi kablerine iyice yerle§mi§ti. Nitekim: "Kiifurleri
sebebiyle kalblerine buzagt sevgisi dolduruldu" (Bakara: 93) ayetiyle Rabbi-
miz buna i§aret buyurrnu§tur. Daha sonra tevbe ettiler ve Allah'a ibadete ve
taata yoneldiler. Allah da, kendilerini sevdikleri bir §eyle deneyerek tevbele-
rinin gen;ekliligini ortaya ~1karmak, kalblerindeki s1gtr sevgisini kopararak
atip atmayacaklarm1 denemek istedi.

68. «Dediler ki:» Sanki burada: "Peki, buna kar§ihk Musa'nin kavmi ne
dedi?,. gibi bir soru akla geliyor. Buna kar§ihk Hz. Musa'n1n kavmi, hemen
emri kabul ettiler ve: Ey Musa! «'Bizim ad1m1za Rabbine dua et, bize onu
a~1klas1n'» dediler. <;unkii israilogullan kesilmesi istenen s1g1nn niteligini
ve durumunu ogrenmek istiyorlard1. Yani bu s1g1nn ya§1 ve niteliginin ne ol-
dugunu soruyorlard1. «Dedi ki:» Y ani Hz. Musa Rabbine dua edip kendisine
vahiy geldikten sonra ~oyle cevap verdi: «' 0 » yani yiice Allah «diyor ki, o»
kesilmesi emredilen s1grr, «ne ya~h », iJeri ya§mdan dolay1 gii9siiz hale gel-
memi§, «ne de korpe» yani hentiz yavru olmayan «ikisi aras1 bir inek. Size
emredileni hemen yap1n.'» Bu, Hz. Musa'dan gelen bir emird.ir. Y ani kesil-
mesi ernredilen inegi hemen kesin.

69. «Yine dediler ki: 'Bizim i~in Rabbine dua et, bize onun renginin
nas1l oldugunu a~1klas1n. '» Boylece hangi s1g1nn kesilmesi gerektigini bil-
mi§ olahm. <;tink.U renkler, baz1 cevherler tizerinde kendisini gosteren bir
arazdu. Hz. Musa, Rabbine miinacattan ve a<;1klama geldikten sonra «dedi
ki: '0>> yani Allah, «§Oyle diyor: 0, sari renkli.» San , yani siyah ile beyaz
aras1ndaki bilinen renkte «parlak tiiylii,» sapsan renkte, «bakanlann i~ini
Ayet: 68 -70 BAKA.RA sORESi/ 2 169

a~an bir inektir.'» Onun gilzelligi ve renginin goz ahc1 olmas1 bakanlan
hayrete dti ~tiriir. Y aratih~mda bir eksikligin bulunmamas1, tunak ve boynuz-
lar1nm gtizelligi gontillere huzur verir.

70. Yine dediler ki: "Bizim ifin Rabbine dua et de, onun
nasll bir inek oldugunu bize apklasin. <;iinkii inekler, birbiri-
ne benzer. Allah dilerse dogruya eri§mi§ oluruz."
71. $oyle dedi: "0 §liyle buyuruyor: 0 , boyunduruk altma
alznmayan, yer siirmeyen, ekin sulamayan, bi'itun ayiplardan
uzak, lzif alacasi olmayan bir inektir." Dediler ki: "i§te §imdi
gerfegi soyledin ". Hemen onu kestiler. Az kalsm bunu yap-
mayacaklardi.
72. Hani siz bir ki§iyi oldiirmii§tiiniiz de, bu konuda birbiri-
nize dii§mii§tiiniiz. Oysa Allah, gizlediginizi apga flkaracakti.
170 RUHU'L-BEYAN Ci.iz: 1

73. Onun ifin (inegin) bir parfas iyla ona (oldiiriilene) vu-
run demi§tik. i§te Allah biiylece iiliileri diriltir ve size
ayetlerini gosterir ki, dii§iinesiniz.

70. «Yine dediler ki: 'Bizim i~in Rabbine dua et de, onun nasd bir
inek oldugunu bize apklas1n.» 0 inek, salma , yani .s erbest dola§an ve me-
raya birak.Ilan bir inek mi, yoksa 9ah §l1nlan bir inek mi? Bu tekrar tekrar sor-
malann1n nedeni, meselenin ve hayvanm durumunun, renginin, niteliginin tti-
111tiyle anla§ilmas1 ic;indir. «(:iinkii inekJer birbirine benzer.» San renkte
bir\:ok s1gu vardu. Bu itibarla hangisini kesecegin1iz konusunda ku§kuya
dti§mekteyiz. «Allah dilerse dogruya eri~mi~ oluruz.'» Kesilmesi emredi-
len ve istenen inegi bulabiliriz. Hadiste §Oyle buyurulmu§tur: "Eger i srailo-
gullan 'in~aallah' (Allah dilerse) demeselerdi, hifbir zaman istenen stgin
bulamayacaklardi ." (3tl

71. Hz. Musa, « Soyle dedi: '0» yani Allah «~oyJe buyuruyor: 0, bo-
yunduruk alhna ahnmayan ...» <;ah§tinlmak siiretiyle ezilmeyen, «yer siir-
meyen», ekim ic;in ko§ulmayan, «ekin sulamayan», ekin sulamak i9in dola-
ba da ko§uhnam1§ olan, «biitiin ay1plardan uzak, hi~ alacas1 olmayan», her
turlti ay1ptan ve kusurdan annnu§, sapsan «bir inektir.'» Nitekim "hi9 ala-
casz olmayan" ifadesi, bu ger9egi ortaya koymaktadu. Boynuz ve timaklar1-
na dek sapsar1 bir inek. Yahudiler bu nitelikleri duyduktan sonra «dediler ki:
'i~te ~imdi ger~egi soyledin. '» ~imdi, kU§kU duydugumuz nokta}arda a\:tkla-
IllilCa, arttk ger~ek ortaya 91km1§ oldu, hie; bir §tiphemiz kalmad1 deyip «He-
men onu kestiler .» Blitiln bu nitelikleri toplayan s1gu1 buldular ve aguhgm-
ca alttn verip satin alarak kestiler. «AZ kals1n bunu yap1nayacaklard1.»
Kestiler ama, neredeyse bundan vazges;eceklerdi .

72. «Hani siz bir ki~iyi Oldiirmii~tiiniiz de,» Bu ayet, anlam itibariyle
67. ayetten once oldugu halde laftz itibariyle ondan sonraya blfak1lm1~t1r.
<;unkli s1g1nn kesiln1esiyle ilgili k1ssamn ba§ taraf1 burada anlatilmaktad1r.
Yani, siz bir ki§iyi oldtirdtinuz ve sonra Hz. Musa'ya ba§vurdunuz. Ondan Al-
laha dua etmesini istediniz. 0 da size: "Allah size bir szgzr kemseminiz emre-
diyor... " (Bakara: 67) anlammdaki ayetleri bildirmi§ti. Bu ayetin laf1z bak1-

3 1- ibn Ehl Hatem: ''Eger israilogullan, "Allah dilerse dogi·uya eri§mi§ oluruz" diye istisnaya
gitmeselerdi, onu bulamayacaklard1. Fakat istisna yapt1klan iyin buldular" diyor. Hafiz ibn
Mcrdeveyh de bcnzcr olarak rivayet ediyor.
Ayet: 70- 73 BAKA.RA SURESi/2 171

nundan sonra getirilmesindeki amac;, katilin ortaya 9Ikmas1 i9in s1g1nn kesil-
mesidir. Bir de ayette oldtirlilme olay1, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in i;agda§1 ya-
hudilere izafe edilmektedir. c;unkli bu yahudiler atalann1n yapt1g1na nza gos-
tennekteydiler. Anlam §byle oluyor: Ey israilogullan! Atalar1111z111 haram
olan bir can1 oldtirdi.ikleri donemi bir hatirlay111 ... «Bu konuda birbirinize
dii§mii~tiiniiz.» Siz oldiiri.ilen ki§inii1 katili konusunda birbirinizle ~eki§ip
duruyor ve oldtirme olaym1 birbirinizin i.izerine atlyordunuz. «Oysa Allah,
gizlediginizi a~1ga ~1karacakh.» Hi<; ku§kusuz, gizlediginiz bu olay1 Allah
ortaya <;Ikaracakti. <;unkti 0, hi<;bir §eyi gizli kapakh birakmaz.

73. «Onun i~in (inegin) bir par~as1yla», s1girm herhangi bir orgaruyla,
« Ona>> yani oldtirtilene «vurun, demi~tik.» Onlar da vurdular ve adam he-
men dirildi. <;unkii ayetin bundan sonraki boltirnti bunu gostermektedir: «1§-
te Allah boylece oliileri diriltir.» Rivayete gore, yahudilerin s1g1nn bir orga-
n1yla vurmalan i.izerine, Allah'1n izniyle, oldtiriilen ki§i hemen dirildi. ~ah da-
manndan kanlar alayordu. "Beni amcamm ogullanndan falan ve falan a.db iki
ki§i oldtirdti" dedi. Soma da yine dti§i.ip oldi.i. Bunun i.izerine o iki ki§i yakala-
narak oldi.iriildiiler. Artik bundan boyle, yaktnlaruu oldliren katiller, oldtir-
dtikleri kimseye varis kilinma haklann1 yitirdiler.

Hz. Musa, kendisine sihirbaz veya goz boyay1c1 denmemesi i<;in oltiye
bizzat s1gum par<ras1yla kendisi vurmay1p bunu ba§kas1na yaptrrdt. "i §te boy-
lece" ifadesi oliini.in dirildigi sirada hazir bulunanlara i§aret etmektedir. y ani
Allah oliileri, tipk1 buradaki §a§kmhk verici §ekliyle oldugu gibi, ba§ka du-
rumlarda da diriltir. Boylece hem sozle ve hem taklid1 anlamda olay1 gori.ip
kabul ettiler. Allah bu diriltme olaym1 a~1k ve kesin bir §ekilde ortaya koyup
gosterdi. Bu t1pk1 Hz. ibrahim'in: "Fakat kalbilnin tatmin olmasi if in" (Baka-
ra: 260) soziine benzer bir §ekilde olmu§tu. Ote yandan bu hitabm, Hz. Pey-
gamber (s.a.v.) doneminde bu ayetin ini§i esnasmda oliimden sonra dirilmeyi
inkar eden kimselere olmas1 da mtimkiindtir.

Bu durumda herhangi bir ifade takdirine ve ilavesine gerek de kalmam1§


oluyor. Aksine olay " ...ona vurun" k1sm1yla sona eriyor. «Size ayetlerini»
Allah'm her §eye kadir oldugunu gosteren delillerini «gosterir ki», boylece
bir tek can1 diriltmeye kadir olan zatm tilm varhklar1 da diriltmeye gti~ yetire-
bilecegini, nefislerinize uymaktan uzak durup Allah'm size emrettigi §eylere
itaat etmeniz gerekecegini olgun bir ak1lla «dii~iinesiniz.» -Allah'1n vas1tas1z
olarak ohileri diritmcyc kadir oldugu bilindigi halde- S1grrm kesilmesmin ve
172 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

bir pan;as1yla oliiye vurulmasmm §art kO§Ulmasmdaki hikmet Allah'a yak1n-


la§may1, ilzerine ytiklenen gorevi yerine getirmeyi, yetimin lehine karh bir ti-
caret yap1lmas1n1, Allah'a tevekkiil konusuna dikkat yekmeyi, 9ocuklara kar§I
§efkatli, ana-babaya kaq1 da sayg1h olmay1 iyerdigi i9indir.
Ayet: 74 BAKARA S URESi/2 173

74. Sonra bunun ardmdan kalbleriniz yine katzla§tt. Onlar,


ta§ gibi, hatta daha da kat1dzr. <;iinkii ta§lardan iiylesi var ki,
ondan nehirler fi§kirir, oyleleri de var ki fatlar da ondan su
pkar; iiylesi de var ki, Allah korkusundan yuvarlanir. Allah
yaphklarimzdan gafil degildir.
· 75. Size inanacaklarmi umuyor musunuz? Oysa onlardan
bir biiliimii, Allah 'in sijziinii i§itiyor, ona akil erdirdikten son-
ra bile bile onu degi§tiriyorlardi.
76. iman edenlerle kar§ila§tzklarinda "iman ettik" derler.
Birbirleriyle yalniz kaldiklari zaman ise: "Allah 'in size afttk-
larzni, Rabbiniz katmda aleyhinize bir delil olsun diye mi on-
lara anlatiyorsunuz? Halli akillanmayacak miszniz?" derler.

74. «Sonra bunun ard1ndan kalbleriniz yine katda§tt.» Hitap, Hz.


Peygamber (s.a.v.)'in 9agda§1 yahudi bilginlerinedir. ''Sonra" (Si.imme) keli-
mesi, bunlann kalplerinin kattla§mas1 uzak goriildiigi.i i~indir. <;Unki.i insamn
gonJtini.i yurnu§atacak bin; ok olaylar ve deliller ortaya konuldugu halde, bun-
lar durumlar1nda hi9bir degi§iklik yapmadan aynen kalm1§lard1r. Bu, ttpk1:
" ...Boyle iken siz hala ku§kulamyorsunuz" (En'am : 2) ayetiyle ifade olunan
durum gibidir.
Ayetteki "kasvet" kelimesi, kat1 ve sert anlamma gelmektedir. T1pla ta§
katihg1nda bir sertlik ... Ayette kalbler kat1hk ve sertlikte ta§a benzetiliyor.
<;unkii hic;bir §eyden ders ve ibret alm1yorlar. Hic;bir ogtit ve vaaz kendilerini
yumu§atm1yor. Bu kadar §eyler i§itrnelerine, oliini.in dirilrnesi olaym1 gorrne-
lerine ve daha birc;ok i§aretlerin sunulmasma ragmen, hiybir §ey onlari etkile-
medi ki, bunlardan daglar erir, kayalar yumu§ardi. «Onlar, ta~ gibi.» 0 kalb-
ler, katihkta ve sertlikte ta§ gibi, «hatta daha da katidir.>> Bilakis bu kalbler,
katihk bak1mmdan ta§lan da ge9rni§tir. <«;unkii ta~lardan oylesi var ki,»
Bu, katihg1n derecesini ac;iklarnak ve ayn1 zamanda "hatta daha da kat1d1r"
ifadesini kan1tlamak anlam1nda bir as:1klamadir. «Ondan nehirler f1~kir1r.»
Oyle ta§ ve kayalar var ki, kendilerinde meydana gelen yanlmalar ve c;atlama-
lar sonucu bunlardan nehirler f1§k1nr. «0yle1eri de var ki, ~atlar da ondan
su ~1kar.» Oyle ta§ ve kayalar da bulunmaktadlf ki, yanhr lar, 9atlarlar ve
bunlardan p1narlar ve gozeler 91kar. «Oylesi de var ki, Allah korkusundan
yuvarlan1r.» Allah korkusunun ne oldugunu bildigi ic;in dagin list tarafmdan
a§ag1lara iner. Oysa bu yahudilerin yiirekleri o kadar katidrr ki, ne egilmesini
ve ne de yumu§amas1n1 bilir. ic;ine kesi.nlikle hu§u girmez ve kendisine emre-
dileni yapmaz.
174 RUHU 'L-BEYMJ Cuz:l

<<Allah yaptiklann1zdan gafil degildir .» 0, yaptigm1z her §eyden ha-


berdardrr. Bu, onlann kat1 ytirekli o]malanndan ve bu sebeple kotti ameller i§-
lemelerinden dolay1 §iddetli bir tehdiddir. Kafirin kalbi kat1hkta ta~1 da ge9-
mi§tir. Oysa ta§lar anlay1 §tan, kavray1§tan ve idraktan yoksun olduklan halde,
Allah'a boyun egiyor ve Allah korkusundan parampar9a olabiliyor. Nitekim:
"Biz Kur'an'1 bir daga indirseydik, Allah korkusundan onu ba§ el~mi§, fOtla-
mi§ gon~rdii.n" (Ha§r: 21) buyurulmu§tur. Kafirin kalbiyse, kendisinde anla-
y1p kavrama imkan1 oldugu halde ne yumu§uyor ve ne de boyun egiyor.
Ehl-i stinnet, cans1z varhklarla diger canhlann da kendilerine ozgti na-
mazlan, tesbihleri ve Allah'tan korkulan oldugu gorti~tindedirler. Nitekim yil-
ce Allah §Oyle buyurmu§tur: "Aslmda hirbir ~ey yoktur ki, hamd ile Allah'a
tesbih etmesin.,, (isra: 44) "Kanatlanm f lrparak sira Slra uran kujlann, Al-
lah 'i tesbih ettigini gormez misin? H er biri kendi niyaz ve tesbihini bilir."
(Nfir: 41)
Burada insana dii§en gorev, bu gibi §eylere inanmak ve bunlara ili§kin
ilmi ve bilgiyi de Allah'a havale etmektir.

Rivayete gore, Rasulullah (s.a.v.), Mescid'in direklerinden biri olan bir


hurma ktitilgtine dayanarak hutbesini okurdu. Ancak kendisi i~in bir minber
yap1hnca, bundan boyle hutbesini bu n1inbere s:ikarak okumaya ba§ladi.
Rasfilullah'm daha once hutbesini yaslanarak okudugu ktitiik bu ayn hga daya-
namad1 ve mescidde bulunanlann duyabilecekleri bir tonda, t1pk1 bir devenin
inleyi§i gibi inledi. Bunun tizerine Rasiilullah (s.a.v .), minberden inerek kiltti~
gli kucakladi. Ktittik ancak bundan sonra sakinle§ti. (32>
Yine Rasulullah'tan gelen bir rivayete gore; c;obanm biri, koyun siirtisti-
ntin ic;indeyken, bir kurt stirtiye sald1nr ve bir koyunu kap1p gotiirtir. <;oban
kurdun pe§ine takihr ve koyunu kurtar1r. Bunun iizerine kurt, c;obana donerek:
"Ba§mda hic;bir ~obamn bulunmayacag1 ve kurtlann giinii olacak o giinde, on-
lan benden kim kurtaracaktrr?"der. Rasulullah (s.a.v.)'1n c;evresinde bulunan-
lar: "Stibhanallah! Konu§an bir kurt?" diye §a§k1nhklanru dile getirirler. Bu-
nun iizerine Rasfilullah (s.a.v.): "Bizzat kendim buna inanzyorum, Ebu Bekir
.. ·r
ve Omer de inamyor" buyurdular.(__,,

i §te bu verilen orneklerde gortildilgii gibi, Allah k1yamet giintinde


kafirlerin derilerini de boylece konu§turacaktir. Nitekim Hz. Peygamber

32- Buharl ve MUslim. Bkz. Camiu'/-Usu/,fi Ahadisi'r-Rasi'il; 11/334.


33- B uharl. Bkz. Camiu'l-Ustil , 8/625
Ayet: 75 B AKARA S0RESi /2 175

(s.a.v.)'in avw; lannda c;ak1l ta§lann1n tesbih etmesi, kendisini zehirlemek iste-
yen yahudilerin sundugu zehirli koyunun konu§mas1, iki agacm Hz. Peygam-
ber'in tuvalete c;1kug1 bir srrada gelip ona siper olmalan ve sonra yeniden yer-
lerine donmeleri gibi daha nice n1ficizeler.

"Sonra kalbleriniz yine katzla~tz" ayetiyle ilgili olarak baz1 hikmet sahi-
bi kimseler, §6yle demi§lerdir: ''Kalbleriniz kurudu." Kalbin kurumas1 demek,
gonltin Allah korkusu ve halka §efkatten yoksun kalmas1 ve bu duygulardan
bo§a1mas1 demektir. Eger herhangi bir goni.ilde Allah korkusu ve halka §efkat
duygusu yoksa, o goni.il ta§ gibi, hatta ta§tan daha katid1r. Hz. Peygamber
(s.a.v.) §Oyle buyurmu§tur: "Allah'1 zikretmeksizinfazlaca konu~may1n. <;an-
kii Allah'1 zikretmeksizin fOk konu~mak kalbi katila~tt nr. Dogrusu Allah'tan
en uzak olan insanlar da katI yiirekli olanlardir." l34i Me§hur bir soz de §0yle-
dir: "Dort §ey var ki , bunlar ki§inin bedbahthgm1n alametlerindendir: Ya§SIZ
goz, katl ytirek, uzun emel, dtinyaya dti§ktinlUk." t35>

75. «Size inanacaklanni umuyor musunuz?» Hz. Peygamber (s.a.v.),


insanlan hakka davet etme konusunda 9ok istekliydi. Onlann, getirdigi §eyle-
re iman etmelerini istiyordu. Hatta onlann kati ytireklilikleri ve inat~1hklan
yi.iztinden zaman zaman Rasfilullah'1n gogsti stlo§1yordu. i §te bunun i.izerine
ytice Allah, i srailogullann1n inat konusunda hepsini ge9tiklerini Hz. peygam-
bere haber verdi. Y ahudiler bin; ok a9Lk n1ucizelere ragmen , hep inat~1hkla
kar§I c;1km1§lard1. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in zamanmdaki kitap ehlinin sergile-
dikleri tavir kar§1smda, Allah kendisini teselli ic;in gerekeni bildiriyordu. <;un-
kil kitap ehlinden i1nan edenler ve daveti kabul edenler olduk9a azdi.
Bu ayetteki hitap Hz . peygamber (s.a.v.) ile ashabmadrr. Ayette yer alan
ve soru anlam1n1 ifade eden "Hemze" yahudilerin inkarc1hklann1 ve imana
yakla§malarmm uzak bir ihtimal oldugunu gostermektedir. Bu, t1pk1: "Sen ba-
ban1 m1 doveceksin?" sorusundaki incelige benzer. Burada anlat1lmak istenen,
insanm babasm1 dovmesinin imkans1zhg1drr. i§te yahudilerin de iman etmele-
ri boylesine uzak bir ihtimaldir. Demek isteniyor ki, sizler yahudilere ili§kin
Him haberlcri duydunuz. Yaptiklan kotiiltikleri de ayn ntilanyla bilmektesiniz.
Ttim bu bildikleriniz kar§tS1nda siz hala yahudilerin tilmlinlin veya bilginleri-

34- Tirmiz'i, Ziilzd, 2413. Hadis, Hasen garib bir had istir.
35- Bunu ibn Adiy, el-Kami!, Ebu Nu aym, Iii/ye. (Enes'ten rivayetle )Senedi zay1fttr. Bkz.
Fcy:u'l-Kadir hi ~erhi'l-Camii's-Sagfr, 1/466
176 RUHU'L-BEYAN Ci.iz: 1

nin size inanacaklanm m1 bekliyorsunuz? Oysa onlar kotii ahlakta birbirleri-


nin benzeridirler. Atalan ne yapm1§sa onlar da ayn1su11 yaparlar. Oyle ise on-
lann sizi yalanlamalanna iiztilmeyin. «Oysa onlardan bir boliimi.i,» Daha
once ya§am1§ olan atalanndan bir klsnu, «Allah'1n» Tevrat'ta okuduklan <<SO-
ziinii i§itiyor, ona akII erdirdikten», gen;egi anlay1p bu konuda hic;bir ku§-
kulan kalmad1ktan «sonra», Hz. Peygan1ber (s.a.v.)'in nitelikleri ve recm
ayeti gibi Tevrat'ta bulunan hilktimleri degi§tiriyorlardi. Atalar1n1n izinden gi-
den bu kimseler nasil iman etmi§ olurlar? <;iinkii bunJar inat91 bir toplumdur-
lar. Bu bak1mdan, onlardan iman etmeleri beklenmez. «Bile bile onu degi§ti-
riyorlard1.» Tevrat'1n dogru ve kendilerinin de yalanc1 oldugunu bile bile onu
bozuyorlardi. Ayetteki "Allah'm sozanu i§itiyorlar"dan maksat, Hz. Mfisa'n1n
okudugu Tevrat'1 i§itiyor.lar, demektir.
76. Yahudilerin mtinaf1klan «iman edenlerle», Resulullah'1n ashab1yla
«kar§Ila§hklarinda» sizin Hz. Peygamber'in Tevrat'ta mtijdelenen peygam-
ber olduguna inand1gm1z gibi, biz de «'iman ettik' derler. Birbirleriyle yal-
01z kald1klari zaman ise», mtinaf1k olmayanlar digerlerine: «'Allah '10 size
a~hklarin1,» ozellikle Tevrat'taki Resfilullah (s.a.v.)'le ilgili nitelikleri, «Rab-
biniz katinda» yani O'nun hi.ikmtine ve kitab1na gore demektir. «Aleyhini-
ze» k1yamet giiniinde «bir delil olsun diye mi anlabyorsunuz?» Buradaki
soru, boyle bir §eyin yap1lmamas1 gerektigini bildiren bir anlamdadir ve:
"Bunlan mti'minlere anlatmay1n" demektir. Herne kadar miisltimanlara bun-
lan anlatan yahudilerin, ileride aleyhlerine olmas1 gibi bir ama~lan olmasa
da, f akat onlann bu fiileri neticede bunu gerektireceginden akillar1nm son de-
rece zay1f ve goril§lerinin c1hz oldugunu belirtmek is:in boyle yapm1§lar gibi
kabul edilmi§lerdir.
«Hala aktllanmayacak m1s1n1z?' derler.» Onlarm bu sozleri de, daha
onceki sorulan dogrultusundad1r. Yani hala dii§iinmeyecek, akhn1z1 ba§1n1za
dev§irmeyecek ve bu bliyiik hatada direnecek misiniz? <;unkti bu, mil 'minle-
rin lehinde, sizin .ise aleyhinizde bir delildir. Bu durumda yadirganan §ey da-
ha en ba§ta dti§tineme1nektir. Ya da, siz bunun zaten asils1z oldugunu bile bile
nasd gidip onlara anlauyor ve neden uyar1ya gerek duyuyorsunuz. Bu durum-
da yaduganan §ey ise bu i§i yapuktan sonra olay1 hala anlamamak ve bu hu-
susta ak1ls1zl1k gostermek demektir.
Ayet: 76-77 BAKARA SURESi/2 177

77. Bilmiyorlar mi ki, Allah gizlediklerini ve afiga vurduk-


larzm biliyor.
78. Onlarin ifinde bir de iimmfler vardir. Kitab'z bilmezler,
butun bildikleri birtakim kuruntulardir. Onlar sadece zan
ifinde bulunurlar.
79. Artik kitabz kendi elleriyle yazip, az bir degerle satmak
ifin: "Bu Allah katindandir" diyenlerin vay hallerine! Elleri-
nin yazdigindan dolayi vay haline onlarin! Kazandiklarindan
otiirii vay haline onlarm!
80. Dediler ki: "Bize sayilz giinler dz§znda, asla ate§ dokun-
178 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

mayacaktir." De ki: "Allah 'tan bir soz mii aldmiz? Eger oyle
ise, Allah, kesinlikle soziinden donmez. Yoksa Allah'a kar~i
bilmediginiz bir §ey mi soyliiyorsunuz?,,

77. «Bilmiyorlar m1 ki. ..» Buradaki soru edau, red ve kmamak i<;indir.
Ey yahudiler, siz arkada§lann1z1 mti'minlerle konu§tuklar1 is;in lan1yor musu-
nuz? Yann aleyhinizde bir delil olmas1ndan m1 endi§e ediyorsunuz? ~imdi
arkada§lann1 kmayanlar bilmiyorlar m1 ki, «Allah gizlediklerini ve a~1ga
vurduklarin1 biliyor.» Yani Allah, onlann gizledikleri ve a91ga vurduklan
her §eyi bilir. Nitekim onlarrn kiifiirlerini gizlemeleri ve iman ettiklerini soy-
lemeleri de bu kabildendir. Acaba arkada§Jann1 kottilemede, azarlamada ken~
dileri ivin ne gibi bir yarar olacak ki?

78. «Onlarin» yani yahudilerin «i~inde bir de iimmiler» yani okuma


ve yazmalan olmayan kimseler «vard1r.» Ummi demek Arap ilmmetine
mensup ki§i demektir. Arap toplumu ilimden ve okun1adan nasipleri ohnayan
bir millettir. Dolay1s1yla bu kelime okuma ve yazmas1 olmayanlar ivin istiare
olarak kullamlm1§tlr. «Kitab1» yani Tevrat'1 «bilmezler» ve dolay1s1yla onu
inceleyerek, i~inde Hz. Peygamber'in niteliklerini belirten delilleri ogrenip
i§in gerc;egini bilebilecek gti<;te degillerdir ki, boylece iman edebilsinler.
«Biitiin bildikleri birtak1m kuruntulard1r .»
Buradaki istisna ayni cinsten oln1ad1g1 i9in, mlinkati olarak kabul edil-
1ni§tir. <;unkti kuruntulan kitaba dayah §eyler degildir. Sadece kendilerince
kabul ettikleri battl §ehvetlerden ibaret §eyleri almaktadirlar. Bunlar, Hz. Mu-
hammed (s.a.v.)'in niteliklerine ili§kin yaptiklar1 degi§ildikler, cehennem ate-
§inde ancak say1h giinlerde ceza gorecekleri, peygarnber atalarlillll kendileri-
ne §efaat edecekleri anlam1nda birtak1m as1ls1z kuruntudan ibaret §eylerdir.
Oysa bu kabul ettikleri §eylerin dogrulug u hakk1nda ellerinde herhangi bir
delilleri de yoktur. «Onlar sadece zan i~inde bulunurlar.» Kesin olmayan
birtak1m bilgilere dayanIIlar. Y ani ger~ekten bunlar bilimsel anlamda delile
sahip degiller, tek dayanaklan zan ve taklitten ibarettir. ~imdi durumlar1 boy-
le olan bir toplumdan kesin temellere oturtulrnu§ bir iman beklenebilir mi?

79. «Arhk kitab1 kendi elleriyle yaz1p,» degi§tirerek ... Bu, herhangi
bir mecazi anlamay1 ortadan kaldirmak i<;in yapilan peki§tirn1edir. <;iinkli in-
san bazan: "Falancaya yazdun" der, oysa o bu ifadesiyle, mecazen "falancaya
yaztlmas1 ic;in ba§kas1na bir yaz1 yazmasm1 emrettim" demek istemektedir.
Aye t: 7 7-79 BA.KARA S(JRESi /2 179

«Az bir degerle satmak i~in: 'Bu, Allah kahndand1r,' diyenlerin vay
halJerine!» Bunlar kitab1 degi§tirdikten sonra da, kendi i9lerindeki srradan
kimselere bu degi§tirilen §eylerin Tevrat'ta bulundugunu soylerler.

"Vey!" yani "vay h allerine" kelimesi, helak ohna durmnundaki herkes


ivin soylenen bir ifadedir, bir kimsenin azaba 9arpilmas1111 istemek anlammda
bir bedduadir. Y ani bunlar is;irl ger9ekten biiyuk bir ceza vardu.

Rivayete gore, Hz. Peygamber (s.a.v.) Medine'ye gelince yahudi din bil-
ginleri, bundan boyle liderligin ellerinden gidecegini, gelir kaynaklann1n ku-
ruyacag1n1 gortince korkmaya ba§ladilar. Bunun i~in ayak tak1m1ndan kimse-
leri iman etmekten alakoyn1ak i9in, Hz. Muhammed'le ilgili olarak Tevrat'ta
bulunan: "Ahir zaman peygamberi, giller ytizlil, kivuc1k sas;h, siirme gozlti,
orta boylu" gibi nitelikleri degi§tirerek bu ifadeler yerine: "Uzun boylu, mavi
gozlti, dU z sa9h ... " gibi ifadelerle degi§tirdiler. i§in ger9egini bilemeyen sua-
dan yahudiler durumu hahamlara sorduklannda, hemen kendilerinin degi§ti-
rip yazdlklan ifadeleri okuyor, dolay1s1y la bu niteliklerin Rasfilullah'ta olma-
d1gm1 goren bu ki§iler de onu yalanhyorlard1. <;unki.i hahamlar yaptlklar1 bu
degi§ikligin kar§1hgmda ril§vet ahyorlar, bunu onemsiz bir dilnyallk i~in ya-
p1yorlardi. Ayette "az bir deger" ifadesinin ge\:mesi, dtinyadaki tti.m varhg1n
yok olacag1 ve bunlann yaptig1 §eylerin de bir faydas1 olmayacag1ndand1r.
«Ellerinin yazd1g1ndan dolay1 vay haline onlarin!» Tevrat'1 kendi elleriyle
degi§tirmeleri ytiztinden kendileri i~in kesin ve btiytik bir azap vardrr; onlar
i\:in bu, kesinle§mi§tir. «Kazand1klanndan otiirii vay haline onlann !»
Rli§VCt almalanndan, gtinah olan i§leri yapmalar1ndan dolay1 vay hallerine!. .
Bu ayetlerde birtak1m i§aretler v ardu, §oyle ki:
1- Ki§inin bilgisi, kesin anlamda kavray1§1 ve Allah ile konu§mas1, ona
ger9ek anlamda iman etmeyi saglamaz. Bu, ancak Allah'1n rahmeti ve fazh
ile kazan1hr. Nitekim Allah: "Eger uzerinizde Allah'zn lutfu ve rahmeti olma-
saydi, i9inizden hi9biri ebediyen temize 91kamazdl" (Nfir: 21) buyurmu§tur.
Bilindigi gibi Allah, iblis denen §eytanla konu§tU ve ona §oyle hitap etti: ''Ey
iblfs, iki elimle yarattig1ma secde etmenden seni allkoyan nedir?" (Sad: 75)
Dikkat edilirse, Allah'rn ltitfu ve rahmetiyle desteklenmeyen, boyle bir i1na-
n1n bir yaran olmad1g1 gortiliir. <;tinki.i iblis, boyle bir imandan yoksun oldu-
gu ic;in bundan yararlanamam1§tl. Bir §ey a91k se~ik ortaya konduktan som·a,
eger o kimse iman tizere kalm1yorsa, boyle birine delillerin faydas1 olmaz.

2- inatc1 bilgin ve taklit9i cahil, sap1khkta e~ittirler. <;iinku alimin gore-


180 RUHU'L-BEYA.N Cuz: 1

vi, ilmiyle amel etmesini bilmek, cahilinki ise, i§i taklit ve zanda brrakmay1p,
ilim yoniinden saglam olan §eye dayanmaya 9al1§maktir. <;tinki.i din, yaln1zca
temenni ve kuruntularla stirdurtilecek bir olay degildir. Dolayis1yla taklit d1-
§Inda bir ba§ka yol ara§tirmayanlar, hep bozuk zanlanna dayananlar, kapah
tahminlerden ileri ge9meyenler i'rin, kitaptan kendilerine sadece okmnalan
d1§1nda bir nasip ve pay yoktur. Bunlar onu okurlar, ama inceliklerini ve an-
lamlann1 kavrayamaz ve kavramak ic;in c;alt§maz; bunun sirlan ve hakikatleri
iizerinde egilmezler. i§te bu, gtintirnliz insalar1n1n 9ogunlugunun durumunu
yans1tiyor. Adam miisltiman oldugunu ileri sliriiyor ama islfun'dan hi~ haberi
yoktur. ister mtisltimanhk iddasmda bulunan olsun, ister ternennide bulunan
olsun, ikisi de hilsrandadtr. Sonu hasret, pi§manhk ve vebaldir.
3- Allah'1n dinini degi§tiren, onda var olrnayan bir §eyi, bid'atler yoluyla
ona sokan ki1nseler de yukandaki tehdit hi.ikmilniin kapsammdadtr. Nitekim
Hz.peygamber (s.a.v.) ahir zamanda olabilecekler hakktnda ilmmetini uyar-
mt§ ve bu konuda §6yle buyunnu§tur: "Dikkat edin, uyamk bulunun! Sizden
once kitap ehlinden olanlar, yetmi§iki millete (fzrkaya) aynldllar. Bu ummet
ise yetmi§iif firkaya aynlacaklardir. Bunlardan biri dL§mda hepsi cehennem
ate§indedir. <36)
11

Rasfilullah (s.a.v.), din yontinden Allah'1n kitab1na, Rasfiltintin ve asha-


b1n1n stinnetine ayk1n bir §eyler ortaya koyarak halk1 saptiran kimseler hak-
kmda uyanda bulunmu§tur. Nitekim bu ttir §Cyler, biitiin uyanlara ragmen
bugtin yayg1nhk kazanmi§hr. Nihayet hepimiz Allah ic;iniz ve biz O'na done-
cegiz.
4- Sufi diye adland1nlan baz1 kimseler, goriintirde velilere ve kalb ehli-
ne bagland1klar1 halde, iradeleri bunu dogrulamaz, hep gaflet ehline egili1n
gosterirler, onlann sozlerini dinlerler. Gaflet ehlinin i§ledikleri §eyleri yap-
maya 9ah§1rlar. Nefislerinin arzusu dogrultusunda bir §eye 9agnld1klar1 za-
man, hemen bu isteklerine boyun egerler. "Ellerinin yazd1g1ndan oturu vay
hallerine onlann! Kazandlklarmdan oturu vay haline onlann!" <;tinkli bun-
lar, hakkl inkar ettiler, dinsizlige saptdar, kotti ve bozuk inanc1 seytiler. Hep
halk1 aldatip onlan sap1khga slirtiklediler. i§te bir9ok insanlan dogru yolla-
rmdan saptrranlar bunlardtr.
Salik'in, yani hak yolcusunun gorevi, hak olan mevcuda ula§mak i9in

36- Ebft Davud tahric etmi~tir. Miisnell'de Ahmed b. Hanbel de benzer §ekilde rivayet etmi§-
lerdir. Bkz. Fethu'l-Kehfr. 1/206; Cami'ul-UsUI, 10/22.
Ayet: 80 BAKARA SURESi/2 181

<;aba gostermek, vehimlerinden kesinlikle kurtulmak, hi<;bir zainan di§ gorti-


nii§lere aldanmamak ve ibret ahnacak §eylerin ashndan da habersiz olmamak-
tlr. Ku§kusuz hak yol, btittin inceliklerden daha ince, btitiin derin sulardan da-
ha derin ve btittin geni§liklerden daha geni§tir. insanlann en cahili, kendi
i<;indeki sahip oldugu kesin bilgiyi terkedendir. <;iinkti onda, kesinlikle ku§-
ku bulunmayan nitelikler vardrr. Halbuki o, hep insanlarm yan1nda var olanm
kendisi i<;in .daha dogru oldugunu sarup durmu§ ve hi9 doniip kendisine bak-
mam1§trr.

Haris el-Muhasibi demi§tir ki, "baul ile 1nedhedilmeye nza gosteren ki-
§i, kendisiyle alay edilmesine nza gosteren gibidir. Nitekim birisine: 'Senin
kammdan <;tkan pisligin tlpkt misk ve esans gibi bir kokusu vardlI' denilse, o
da kendisine bunu soyleyen kimsenin bu ifadesiyle sevinse ve onun alay et-
mesiyle mutlu kalsa, bu hi<; olacak bir i§ mi? Halbuki aktlh kimse, bu tilr
kimselerin sozlerine aldanmaz. Aksine bu §ahs1n yapacag1 bir §eyler vardlf,
gercregi elde edebilmesi i9in, hakikatI bulmak i<;in gayret gosterir."

Hep btiyuklenip bobtirlenen vaize yaz1klar olsun! <;tinkti o insanlarm


onun ellerini opmesine aldanm1§ ve kendisini, dinleyicilerden daha hayuh
gormti§ttir. Hep ovillmeye ve yerilmeye aldan1p durmu§tur. Bundan ancak
kalbindeki kibiri <;tkartmakla kurtulabilir. Bunun ol9tisti de kendisinin elini
openlerle kendisine sille tokat atanlar1n yan1nda bir olmas1d1r. Hatta sille ve
tokatlann tercih edilmesidir.

80. Yine yahudiler bo§ bir iddia olarak «dediler ki: 'Bize say1h giinler
d1§1nda», yedi gtinle smrrh crok kisa bir zaman di§mda fillirette «asla ate~ do-
kunmayacaktar.' » Onlar: "Diinya gilnleri yedi bin ytldrr. Biz her bin ytl ivin
bir gl.in azab gorecegiz" derler. Ya da: "Atalanm1z1n buzag1ya tapt1klar1 giin-
ler say1s1nda, yani lark gtin azab gorecegiz"derler. Aynca §Unu da soylerler:
"Biz Allah'm ogullan ve sevgilileriyiz. Dolay1s1yla hi9bir zaman azab gorme-
yecegiz. Y alruzca babanm ogula ve sevenin sevdigine yaptig1 ttirden 9ok ktsa
bir si.ire i<;in ceza gorecek, sonra da bag1§lanacag1z." Ku§kusuz btittin bunlar
bo§ ve asils1z iddialardu. Kiifriin cezas1, tipk1 imanm mtikafati gibi, ebedidir.
<;unkti bir dine inanan kimse, stirekli bir hay at i9in ona baglanu. B ti yiizden
kar§1hg1 da siirekli olacaktit. Ey Muhammed! Onlan susturmak ve ktnamak
i9in «de ki: 'Allah'tan» bu konuda i§in boyle olacag1na ili§kin «bir soz mii
ald1n1z?>> ileri silrdtigiiniiz bu iddiay1 destekleyen bir haber, ya da bir gtiven-
ce mi aldm1z? Kesin ve gti~lli bir soze dayanai1 bir haber almadan boyle bir
182 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

iddia ortaya atilamaz. «Eger, oyle ise» soylediginiz gibi, Allah'tan boyle bir
vaad ve gtivence alrm§san1z, «Allah, kesinlikle soziinden donmez.» 0 ahdi-
ni bozmaz. «Yoksa Allah'a kar§t bilmediginiz bir §ey mi soyliiyorsu-
nuz?'>> Fakat i§ sizin soylediginiz gibi degildir. Siz hep uyduruyor ve yalan
soy ltiyorsunuz.

Rivayete gore, yahudilerin, cehennemde kalacak.lann1 idda ettikleri siire


bitince, cehennemin beks;ileri onlara: Ey Allah'in dti§manlan ! iddia ettiginiz
silre bitti. ~imdi cehenne1nde sonsuza kadar kalacaksm1z derler. Boylece artik
orada ebedi kalacaklann1 kabullenirler.

81. Evet, kim bir kotuliik i§ler ve hatalari kendisini ku§atir-


sa, i§te ·onlar, cehennemliktirler. Orada ebedf olarak kalacak-
lardir.

81. «Evet... », Araps;ada "beta" kelimesi, nefiden sonra isbat i9in kulla-
niltr. Yani, "evet, size sonsuza kadar dokunacaktrr." demektir. «Kim» kotii-
liilclerden, yani biiyiik giinah ttiriinden «bir kotiiliik i§ler ve hatalari kendi-
sini ku§ahrsa», onu her yonden; kalbinden, dilinden, elinden, tipk.I bir dil§-
man gibi ~epe~vre sararsa ... Bu durum ancak kafirde ger\:ekle§tigi is:in, selef
milfessirleri "kottiliigii", "ktifiir" olarak yorumlam1§lardu. «i~te onlar>>, nite-
likleri anilan bu kottiltigli i§leyen ve hatalar1 tarafmdan ku§atilm1§ olan kini-
seler «cehennemliktirlcr.» i§te durumlar1 boyle olanlar«Orada ebedi», sti-
rekli «olarak kalacaklardtr .» Onlar ileri si.irdtikleri gibi yedi veya klfk gtin
sonra kurtulacaklarm1 nereden biliyorlar?

Ayette ge9en "Seyyie" kelimesi, "kiifi.ir" §eklinde yorumlanm1§hr.


Ayette bliylik gtinah i§leyenin cehennemde ebedi kalacag1na <lair bir delil
yoktur. Bu, kafirlere mahsustur.
Ayet: 8 1-82 BAKARA SURESi/2 183

82. iman edip salih ameller i§leyenler ise, i§te onlar,


cennetliktirler. Orada ebedt olarak kalacaklardir.

82. «Iman edip» kalpleriyle Allah'1 ve Muhammed (s.a.v.)'i dogrulay1p


«salih ameller i§leyenler», farzlan yerine getiren ve giinahlardan uzak du-
ranlar «ise, i§te onlar, cennetliktirlcr. Orada ebedi olarak kalacaklard1r .»
Ohneyecekler ve sonsuza kadar oradan <;1kmayacaklard1r.
ilfilii kanunun bir geregi olarak, cehennemle korkutan ayetlerin hemen
ard1ndan, cennetle miljdeleyen ayetler geliyor. Bu, kullann aydmlatdmas1 ko-
nusunda O'nun hiktnetinin bir geregidir. Bazan te§vik, bazan korkutma; kimi
za1nan n1tijde, kimi zaman da uyan niteliginde olur. <;unkti insan olgunluga,
liituf ve kah1rla birlikte ytikselir. Boy lece Cen1al ve Celal cennetini elde eder.
184 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

83. Bir zaman israilogullarindan: "Allah 'tan ba§kasina


kulluk etmeyin, anaya, babaya, yakinlara, yetimlere ve dii§-
kiinlere iyilik yapin. insanlara giizel siiz siiyleyin. Namazi ki-
lip, zekati verin" diye kesin soz almi§tik. Sonra siz pek aziniz
miistesna yiizfevirdiniz. Zaten siz yuzfeviricilersiniz.
84. Yine sizden: "Birbirinizin kanini dokmeyin ve birbiri-
nizi yurtlarmizdan pkarmayin" diye kesin soz almi§tik. Sonra
siz §ahitler olarak bunu kabul ettiniz.

83. «Bir zaman israilogullarindan» Tevratta "kesin soz almz§tzk."


Arapyada "misa~" kelimesi, kesin soz anlam1na gelir. Bununla israilogullan-
n1n durumunu dii§i.inmeleri ve daha soma gelenlerin imanlanndan limitlerini
kesmeleri konusunda Rasfilullah (s.a.v.)'a ve mii'1ninlere seslenilmektedir.
<;unkii yahudilerin ge\:mi§ atalann1n koti.iliikleri onlann imans1zhklanna yol
a~tl. Ku§kusuz, yilandan ancak y1lan dogar. Bu bakundan: "Ki§mm eger ash
ve mayas1 temizse, ondan dogacak olanlar da temiz olur" denmi§tir. Yani, on-
lardan kesin bir §ekilde soz a1m1§t1k. Bunlan hatrrlay1n: «' Allah'tan ba~kas1-
na kulluk etmeyin,» Allah'tan ba§kas1n1n birleyicisi olmaym ve O'ndan ba§-
kas1na ulfihiyet vern1eyin. «Anaya, babaya» iyilik yapm, onlara gtizel bir §e-
kilde ve §efkatle davranm, Allah'1n emrine ayk1n olmad1g1 stirece onlarrn em-
rettigi §eyleri yerine getirin. «Yak1nlara, yetimlere ve dii~kiinlere iyilik ya-
p1n.>> "Yetim ", heniiz ergenlik 9ag1na eri§meden babas1 olen kti9tige denir.
Bunlar hakk.1ndaki iyilik, gtizel terbiye ve egitimle, haklar1run kaybolmaktan
korun1nas1yla saglanrr. Dii~kilnlere iyilik ise, gtizel sozle, kendilerine sadaka
vermekle saglan1r.
"Du~kunler" diye ifade ettigimiz "mesakfn" kelimesi, "siikfin" kelirne-
sinden tiiremi§tir. Adeta fakirlik kendisini hareketten ahkoymu§, hareketsiz
Ayet: 83 BAKARA S0RESi /2 185

hale getirmi§tir. «insanlara giizel soz soyleyin.» Dikkat edilirse, belli kimse-
lere mal ile iyilikte bulunma emrediliyor. Bu kimseler; ana-baba, yak1nlar,
yetimler, dii§kiinlerdir. Mal herkese yetmeyecegi i~in, ti.im insanlara giizel
sozle muamele edilmesi emredilmi§tir. Nitekim ak1l sahibi herkes bunu rahat-
hkla yapabilir. Yani, onlarla gi.izel ge<;inerek, en gtizel ahlfil<.1 sergileyerek on-
lara kar§1 tath soz sarfedin.

«Namaz1 kthp, zekah verin,' diye kesin soz alm1§t1k.» Yukanda anla-
tilan genel ibadet kavram1 i<;ine namaz ve zekat girdigi halde, burada tekrar,
ozellikle belirtilmi§lerdir. Yani: "Ey israilogullan, butiin bu anlahlanlar husu-
sunda sizden soz ald1k. Siz de kabul ettiniz ve yoneldiniz. «Sonra siz pek
az101z miistesna yiiz~evirdiniz.» Siz verdiginiz sozden yiiz~evirdiniz, de-
vam etmediniz, o sozil terkettiniz. Ancak atalann1zdan pek az1 yahudiligin
geregini Allah'm emrettigi gibi yerine getirdiler. Sizden de Abdullah b.Selfun
ve benzerleri gibileri geregini yerine getirdiler. «Zaten siz yiiz ~eviricilersi­
niz.>> Yani zaten siz, Allah'a itaat etmekten ytiz ~evirmeyi ali§kanhk haline
getirmi§ bir kavirnsiniz. Burada "yiiz 9evirmek", kar§I kar§iya gelmekten ka<;-
mak ve ba§ka bir yone yonelmek anlam1ndadrr.

Bu ayette bir tak1m §eyler say1hyor. Bunlardan biri ibadet, yani kulluk-
tur. Kullugun §art1, kulun ibadetini yalnizca gervek mabudu i<;in yapmas1du.
Her arzudan soyutlanmak, sadece O'na donmektir. Buna gore, kim yaptig1
ibadelerle herhangi bir yarat1g1n hO§IlUtlugunu gozetir, ya da ovillmeyi bekler
veya kendi nefsi i<;in dtinya ve ahiret arzusunun pe~inde ko§arsa, ihlas 1nerte-
besinden dti§er ve riyfilcarhga sapm1 ~ olur.

Bu §eylerden biri de ana ve babaya iyiliktir. Allah, ana ve baba haklan-


n1n btiytik oldugunu belirtmi§tir. C';tinkti Allah Kur'an'1n bir<;ok ayetlerinde
ana ve baba haklar1n1 kendi haklanyla beraber zikretmi§tir. <;unkti insarun ilk
yeti§mesi Allah tarafrndand1r. ikinci yeti§mesi ise Ana ve baba taraf1ndan
saglanan terbiye ve egitimledir. Nitekim: "U<; §ey, ii9 ayette birlikte anlatila
gelmi§tir, bunlardan herhangi biri, yan111daki olmadan kabul ohnaz" denilrni§-
tir:

Birincisi: "Allah 'a itaat edin ve Peygamber'e de itaat edin." (Nisa: 59)
ayetidir.

ikincisi, "Bana ve anne-babana ~·ukret" (Lok1nan: 14) ayetidir.

U<;tinctisti: "Namazl kilm, zekat1 verin" (Bakara: 43) ayetidir.


186 RUHU'L-BEYAN Guz:l

Ana ve babaya iyilik; onlara gtizel davranmak, tevazu kanatlann1 ger-


mek, emirlerini yerine getirmek, sevdiklerini gidip gormek, oltimlerinden
sonra da, bagt§lanmalan i9in duada bulunmaktlf.

84. «Yine sizden kesin soz alm1~tik.» Ey yahudiler! Sizden soz ald1g1-
m1z zaman1 ve Tevratta verdiginiz sozti hatirlay1n. Size demi§tik ki: «'Birbi-
rinizin kan1n1 dokmeyin.» Kiminiz kiminizin kanm1 ak1tmas1n. «Ve birbiri-
nizi yurtlarin1zdan ~1karmayln.'» Bir kism1n1z digerlerini iilkesinden ylka-
np atmasm. «Sonra siz ~ahitler olarak» Bu ifade, ikrar olay1n1 peki§tirmek
iyin gelmi§tir. T1pk1 "falanca ki1nse §U i§i yapt1g1n1 kabul etti" ifadesine ben-
zer. Ya da: ''Ey yahudiler! Siz o gtin atalann1z1n yapt1g1 sozle§meye tan1k
olarak, «bunu kabul ettiniz.>> Bu sozle§meyi onaylad1ruz, kendiniz iyin ltizu-
n1unu ve korunmas1nm gerekliligini kabul ettiniz.
Ayet: 8 4-85 BAKARA SURESi/2 187

85. Sonra siz, o kimselersiniz ki, birbirinizi oldiiriiyorsunuz,


ifinizden bir kisim insanlan yurtlarmdan flkanyorsunuz. On-
larzn aleyhine giinah i§lemek ve dii§manlik yapmakta yardim-
la§iyorsunuz. Bununla beraber, size esir olarak ba§vurdukla-
nnda,fidye verip onlan kurtanyorsunuz. Halbuki onlan yurt-
lanndan f ikann.ak, size haramdi. Siz kitabin bir kismma iman
ediyor, bir kisminz inkar mi ediyorsunuz? i9inizden bunu ya-
panm cezasi, diinya hayatinda rezil olmaktir. Kiyamet giiniin-
de de boyleleri en §iddetli amba ugratilir. Allah, yaptiklanmz-
dan habersiz degildir.
86. i§te onlar, ahireti verip diinya hayatini satin alanlardir.
Onlann azabi hafifletilmeyecektir ve yardim da gormeyecek-
lerdir.

85. «Sonra siz, o kimselersiniz ki...» Siz, bundan sonra soz verenler-
den ayn oyle bir kavimsiniz ki, «birbirinizi oldiiriiyorsunuz>> birbirinizin
canma k1y1yorsunuz, <<i~inizden bir k1s1m insanlan yurtlarindan ~1kari­
yorsunuz. Onlar1n alcyhine giinah i§lemek ve dii§manhk yapmakta» i§le-
yenini yermeye sebep olan gtinahta ve z ulme kadar varan zalimlikte
«yard1mla§1yorsunuz.» A.yet delalet etmektedir ki, zulmetmek haram oldugu
gibi, zalime yard1m etmek de haramdrr. «Bununla beraber size esir olarak
ba~vurduklannda fidye verip onlari kurtanyorsunuz.» Ulkelerinden <;1ka-
np att1g1n1z bu kimseler, size esir olarak kurtanlmalan i<;in ba§vurduklannda,
siz fidye verip kurtar1yorsunuz. «Halbuki onlari yurtlanndan c;1karmak si-
ze haramd1.» Allah Tevrat'ta israilogullanndan, birbirlerini oldtirmeyecek-
leri, birbirlerini yurtlanndan 91karmayacaklar1 ve israilogullar1ndan nerede
bir kole ya da cariye bulurlarsa, onu satm ahp htirriyetlerine kavu§turacaklan
konusunda soz aliru§tL

Kureyza ve Nadir Ogullan, iki karde§ yahudi kabilesiydi. Evs ve Hazre<;


de iki karde§ arap kabilesiydi. Bunlar mti§riktiler. Putlara tap1yorlardi. K1ya-
met nedir, helfil ve haram nedir, tan1mazlardi. ~emr sava§mda birbirinden ay-
nld1lar. Aralarmda dti§manhk meydana geldi. Kureyza Ogullar1 Evs'in yanm-
da yer ald1 ve onlara yard1m etti. Nadir Ogullar1 ise Hazrec'in yamnda yer al-
d1 ve onlara arka <;ikti. Evs ile Hazre<;liler arasmda bir sava§ c;oonca, Kureyza
ogullan Evs'in yanmda, Nadir ogullan da Hazrec'in yaiunda yer ahyordu. Her
188 RUHU'L-BEYAN Ci.iz: I

kabile, karde§lerine kar§I, anla§mah oldugu grubu destekliyor ve digerlerinin


kan1111 akittyor, tisttin geldiklerinde yurtlarm1 yagmahyor ve onlan oradan c;1-
kanyorlardi. Oysa ellerinde Tevrat varch ve ic;indekileri de biliyorlardi. Sava§
bittiginde, Kureyza yahudileri, kendilerinden olup Hazrec;lilerin eline dti§en
esirlerini, Nadir yahudileri de, kendilerinden olup, Evs'in eline esir dti§en
karde§lerini fidye vererek kurtanyorlardi. Bu ytizden araplar bunlan k1n1yor
ve "Nas1l hem sava§1yor ve hem de fidyele§iyorsunuz?" diye soruyorlardt.
Onlar da: "Bizim onlan kurt~am1z emredildi ve onlar1 oldtirmemiz haram
kilmd1" cevab1n1 veriyorlardi. Bunun tizerine: "Oyleyse nic;in onlarla sava§1-
yorsunuz?" diyorlar, onlar da: "Aram1zda sozle§me yapt1g1m1z kimselerin bi-
zi ktic;iik gormelerinden utan1yoruz" diye cevap veriyorlard1. i§te onlar, bu c;e-
li§kileri ytiziinden yeriliyorlar. Burada k1saca §Oyle deniliyor: Siz, fidye d1-
§1llda, btittin emirlerden ytiz c;evirdiniz. <;tinkti Allah bunlardan, §U dort konu-
da soz alm1§tl: Oldtirmeyi, yurtlarmdan ~1karmay1, onlar aleyhine dii§manla-
nyla yard1mla§may1 terketmek ve esirlerini fidye kar§1hg1nda kurtarmak.
«Siz, kitab1n bir k1sm1na iman ediyor ,» yani kitab1n bir boliimiine
inan1p da, oldiirme ve siirgiln yasag1 gibi emirler ic;eren «bir k1sm1n1 inkar
m1 ediyorsunuz?>> Oysa iman davas1, onun bir k1sm1yla birli~te geri kalan
kis1mlarma da inanmay1 gerektirir. <;unkii onun hepsi de Allah katindandrr ve
sozle§meye dahildir. Bunlann ye1ilmelerinin nedeni, kitab1n bir kisnuna inan-
makla birlikte, bir k1sm1ru inkar etmeleridir. Ey yahudi toplulugu! «i~inizden
bunu yapan1n» yani kitab1n bir k1sm1na inann1akla birlikte, bir k1sm1n1 inkar
edenin «cezas1, diinya hayatrnda rezil olmakhr.» Onlar i9in zillet, rezillik
ve alc;akhk vardir. <<K1yamet giiniinde» i9inde her§eyin kar§1hgm1n verildigi
o gtinde «de boyleleri en ~iddetli azaba ugrabhr.» Bu, cehennemde ugrati-
lacaklar1 cezadrr ve onlarm dtinyada rezil edilmelerinden daha §iddetli oldugu
gibi, ondan onceki azaplardan da daha §iddetlidir. <;unkti diinyadaki azab1n
bir giin sonu gelir. Halbuki cehennem azabm1n sonu yoktur.

«Allah yaphklartndan habersiz degildir.» Burada bir k1sm1 say1lan


su9larm1z1n hi9birinden habersiz degildir. Onlar1n yapttl<lar1ndan hi~ biri Al-
lah'a gizli kalmaz. Yeniden dirilme gilntinde onlar, bi.itiln bunlardan dolay1
cezaland1nlacaklardir. Bu, gerc;ekten §iddetli bir tehdit, suc;tan dolay1 biiyiik
bir azar ve itaata devam konusunda bi.iytik bir mtijdedir.

86. «l~te onlar», daha once sozii edilen c;irkin niteliklerle nitelenen
kimseler, «ahireti verip diinya hayahn1 satin alanlardir.» Dtinya hayatiyla
ahireti degi§tirenlerdir. Onlar, elde etmeleri mtimktin iken filliret hayat1na Slft
Ayet: 86-87 BAKARA sORESi/2 189

<;evirdiler. Yukanda kitabm baz1 htiktimlerini inkar etmeleri hususu, anla§ma-


h buJunduklan kimseler verdikleri sozli tutmak i<;indir. <;tinkil bundan birta-
k1m dini ve dtinyevi <;ikar bekliyorladt. «Onlarin azab1,» ister dtinya ile, is-
terse filliretle ilgili olsun «hafifletilmeyecektir.» Ozerlerindeki azaba engel
olunmayacak ve «yard1m da gormeyeceklerdir.» Kendilerine gelecek azab1,
§efaat yoluyla veya zorla kimse onleyemeyecektir. ~iiphesiz ki, hem dtinya,
hem de ahiret lezzetlerini birlikte kazanmak rntimkiin degildir. Ak1ll1 kimse,
filliret kazanc1na ragbet eden, diinyaya meyletrneyen, §eytanm emirlerine uya-
rak kanm1 cµatmayan ve nefsin arzulan pe§inden ko§mayandir.

87. ~iiphesiz ki biz, Musa'ya kitabi verdik. Ondan sonra da,


birbiri ardmca peygamberler gonderdik. Meryemoglu isa'ya
da afik mucizeler verdik ve kendisini Ruh 'iil-Kudiis ile destek-
ledik. Demek ki 11e uzman bir peygamber size, nefislerinizin is-
temedig! bir §ey getirse biiyiikliik taslayip, bir kzsmim yalanla-
yacak ve bir kzsmmi da oldiiriiceksiniz oyle mi?
88. "Kalplerimiz perdelenmi§tir" dediler. Hayir, Allah on-
lari inkarlarindan dolayi tanetlemi~tir. Ne de az iman ederler.
190 RUHU'L-BEYAN Cuz: 1

87. «Siiphesiz ki biz,» ey i srailogullan, yemin olsun ki «Musa'ya kita-


b1 verdik,» yani bir defada, topluca Tevrat'1 verdik. «Ondan sonra da, bir-
biri ard1nca pcygamberler gonderdik.» Biz, Hz. MO.sa'dan sonra birbirleri
ardmdan, pe§pe§e peygamberler gonderdik. «Meryemogiu isa'ya», o, mtiba-
rek anlam1na gelen i sa Yesu'ya «da a~1k mficizeler verdik.» Meryem,
Stiryanice'de hizmet eden ve ibadet eden kad1n demektir. Meryem'i annesi
Mescid'e hizmet etmesi i~in birakml§tlr. Nitekim ibadetindeki iistiinliigti ve
di.irtistltigli sayesinde Allah, kendisini Kerim olan kitab1nda, peygamberlerle
birlikte yedi kez anmi§ ve §U ayette oldugu gibi, ona tlpk1 peygainberler gibi
hitapta bulunmu§tur: ''Ey Meryem! Rabbine boyun eg. O'na secde et. Ve rilku
edenlerle beraber riiku et." (Al-i imran: 43) Allah, onu erkeklerle beraberce
zikretti, Hz. isa'ya verilen mucizeler, oliileri diriltmek, korti ve alaca hastah-
g1na yakalanan1 iyile§tirmek, kay1plardan haber vermek gibi a<;1k mucizeler-
dir.

«Ve kendisini, Ruh'iil-Kudiis ile destekledik.» Onu tertemiz kutsal


ruhla destekledik ki, bu Cebrail (a.s.)'in ruhudur. Onun temiz olarak nitelen-
mesi, hi<;bir giinah i§lememesinden, ruh admm verilmesi de, peygamberlere,
kalplere hayat veren §eyleri getirmesindendir. Hz. i sa'nm, kendisiyle des-
teklen1nesi demek, onun ta ilk an1ndan ya§lthg1na kadar, Ruh'Ul-Kudtis tara-
f1ndan korunmas1 dolay1s1ylad1r. Bu yi.izden dogum csnas1nda ve yahfidiler
kendisini oldUrmek istediginde goge kald1nhrken §eytan ona yakla§amamt§-
tu. Burada diger Peygamberler aras1ndan Hz. isa'n1n zikredih11esinin sebebi
ise Hz. Musa'dan sonraki peygamberlerin, Tevrat htikiimlerini infaz is;in gon-
derilmelerine kar§thk Hz. isa'nm §eriattyla, Tevrat'1n bir9ok hiikiimleri yiirtir-
ltikten kald1nlm1§tlr.

Hz. Musa ile Hz. i sa aras1nda dort bin peygan1ber (nebi) vardir. «De-
mek ki ne zaman bir peygamber size» bir §ey getirse ... Burada hi tap, her ne
kadar a§ag1da a9tklanacak davrant§larda bulunanlar atalan olsa da, Hz. Pey-
gamber (s.a.v.) zaman1ndaki yahudileredir. Nitekim bunlar da, atalan gibi
peygamberleri oldi.irmemi§ olsalar bile, biiytikltik tash yorlar, onlann izinden
g idiyor ve yaptiklarm1 onayhyorlardi. ~u halde size bu peygamber «ncfisleri-
nizin istemedigi» yani arzu ve heveslerinize ayk1n dti§en «bir §ey getirse»,
ona uymaktan ve Allah katmdan getirildigine iman etmekten «biiyiikliik tas-
lay1p» gurur ve kibire kap1larak, Hz. isa ve Hz. Muhammed gibi «bir k1s1n1-
n1 yalanlayacak ve» Hz. Zekeriya ve Hz. Y ah ya gibi «bir k1sm1n1 da old ii~
riiceksiniz oyle mi?»
Ayet: 87-88 BAKARA SORESi/2 191

Burada "bir k1sm1" anlammdaki ''ferfkan" kelimesinin iki yerde de fiil-


den once zikredilmesi konunun oneminden ve dinleyenin dik.katini yaptiklan
~eylere c;ekmek i9indir. Ayette ''oldiirdunuz" §eklinde degilde, "oldiireceksi-
niz" §eklinde gec;mesi, onlann bu igrenc; ve kotii durumlann1 ortaya koymak
ic;indir. Yap1lan i§ daha once gec;n1i§ olsa da, §imdiki durumlanna da uygun
geliyor. Onlar bu c;irkin davraru§m kotii damgas1n1 ta§1d1klan gibi, gelecek
nesilleri de ayn1 damgay1 ta§1yacaklardrr. Ya da "Bir ktsnum da oldureceksi-
niz oyle mi?" ifadesinden, daha sonra da bu fiili yapacaks1n1z anlam1 c;1k-
maktadrr. <:;unkti ylice Allah korumam1§ olsaydi, yahudiler Hz. Muhammed'i
oldtireceklerdi. Niteki1n ona kar§I btiyil yap1nalan, yemek ic;in haz1rlad1klan
koyunun etine zchir katmalan da bunu gostermektedir. Hz. Peygamber
(s.a.v.) oltim s1rasmda §5ylc buyurmu§lardtr: "Hayber'de yedigim o bir lok-
ma zehirli etin etkisi hala zaman zaman beni yokluyor. (i§te bu, §ah daman-
rnm kesildigi andzr.)" <37>

88. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in ya§ad1g1 donemdeki yahudiler: «'Kalple-


rimiz perdelenmi§tir,'» kalplerimiz perdelerle ortiilmii§ttir, dolay1s1yla ne
Muhammed'in getirdigi §ey ve ne de onun anlam ve inceligi oraya ula§amtyor
«dediler.» i§te bunun ilzerine Allah, gerc;ekten bunlann kalplerinin bu §ekil-
de yarattlm1§ oldugu hakk.Indaki iddialanru reddediyor. <:;link.ti onlar, f1trat
tizere yaratilm1§lardu. «Hay1r, Allah onlar1 inkarlanndan dolay1
lanetlemi§tir.» Aksine inkarlar1 ytiziinden Allah onlan rezil ve rlisvay etmi§-
tir. «Ne de az iman ederler.» Buda kitab1n bir k1sm1na olan imanland1r.

37- Bu, Buhari'nin Sahih'inde rivayet ettigi hadisin bir pan;as1d1r.


192 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

89. Onlara, Allah katindan, ellerinde bulunani tasdik eden


bir kitap ge/ince, -ki daha once kafir/ere kar§I kendi/erine yar-
dzm edilmesini bekliyorlardi- evet kendilerine bildikleri gelin-
ce, onu inkii.r ettiler. Allah 'in ltlneti kafirlerin iizerinedir.
90. Allah 'in, kullanndan diledigine liitfundan bir §ey indir-
mesini kiskanarak O'nun indirdigini inkar etmekle, kendileri-
ni kar§iliginda sattiklan §ey ne kotiidiir! Bu yiizden onlar, ga-
zap iistiine gauiba ugradilar. Kafirler ifin hor ve hakir kilici
bir azap vardir.
91. Onlara: "Allah'in indirdiklerine iman edin" denildigin-
de: "Biz, sadece bize indirilene iman ederiz" derler. Ondan
sonra geleni inkiir ederler. Halbuki o, ellerindeki Tevrat'i tas-
dik eden hak bir kitaptir. Ey Muhammed! De ki: "Eger
mu'minseniz, daha once Allah'in peygamberlerini nifin oldii-
riiyordunuz?"
Ayet: 89 BAKARA SORESi/2 193

89. «Onlara, Allah'1n kahndan, ellerinde bulunan1 tasdik eden bir


kitap gelince•..» Bu, Kur'an'du. Onun Allah katindan oldugunun belirtilmesi,
bu kitabm degerini ve tisttinltigtinti vurgulamak i9indir. Ayn1 zamanda bu ki-
tap, tevhid ve baz1 yasalan a91s1ndan Tevrat'la uygunluk i9erisindedir.
Onlar «-daha once,» Hz. Muhammed'in geli§inden evvel, «kafirlere
kar§I kendilerine yard1m edilmesini bekliyorlad1.-» Bununla arap mti§rik-
lere ve Mekke kafirlerine kar~1 yard1m bekliyorlar ve dti§manlanna:"Gelecegi
konusunda soz verilen peygamberin gelme gtinti yakla~ti. 0 b!zim soyledik.le-
rimizi de dogrulay1c1 olarak 9tkacaktrr. Onunla birlikte, tlpk1 Ad ve irem ka-
vimlerinin oldtiriilmesi gibi, sizi oldtirecegiz" diyorlardi. «Evet kendilerine
bildikleri gelince...» Liderlik konusundaki hrrs ve .9ekememezlikleri ytiztin-
den «onu inkar ettiler.» Ellerinde bulunan kitaptaki, yani Tevrat'taki nitelik-
lerini degi§tirdiler. "Bildikleri"nden maksat kitaptu. <;i.inkii Hz. Peygamber'e
indirileni tan1malan, onu tan1malan anlam1na gelirdi. «Allah'1n laneti
kafirlerin» yani onlann «iizerinedir.» Burada "onlar" zamiri yerine dogru-
dan ''kafirler" ifadesinin kullanilmas1, kiifiirleri sebebiyle lanete hak kazan-
dtklann1 gostermek i9indir.
Lanet kafirler i9in kullanild1g1nda, mutlak anlamda rahmet ve ikramdan
uzakla§tinlmak, giinahkar mli'minler hakk1nda kullan1ld1g1nda ise ikramdan
uzakla~t1nlmak anlamlanna gelir. Nitekim Hz. Peygamber'in: "Kim ihtikar
yaparsa o lanetlenmi§tir. "<3 s> ifadesi de boy le bir anlama i§aret etmektedir.
Burada, halktn s1k1ntlh zamanmda satmay1 dti§tinerek daha once mal ahp
saklayan kimsenin, iyi kimselerin elde edecegi dereceden uzakla§hnldtgma
i§aret edilmektedir. Yoksa bu, Gaffar olan Allah'1n rahmetinden uzakla§trr1l-
ma anlam1nda degildir.
Bilinmesi gereken bir nokta da §Udur. Lanetlenmeyi gerektiren ti9 nite-
lik vard1r: Kiifiir, bid'at ve f1sk. Bunlardan her birinin de li9er derecesi var-
dir:

Birincisi: Genel niteligiyle lanetleme: "Allah'm laneti kafirler veya bi-


datc1lar, ya da fastldar tizerine olsun," sozti gibi.
ikincisi: Bir oncekine gore daha ozel niteliklerle yap1lan lanetleme: Al-
lah'1n laneti Hariciler ve Raf1zller ilzerine, ya da zina yapanlar veya zalimler

38- Mi.islim ve Tirmizi. Ebu Davud'da da ~oyledir: "Kim bir yiyecek ihtikarmda bulunursa
(saklarsa), o lwtalzdtr" Cli.miu'l-Usul, 1/592
194 ROHU'L-BEYAN Cuz:l

tizerine olsun sozti gibi.


U(;unciisu: Bir kimseye, lanette bulunmak: Bu kimse, ya da kimseler
§eriat9e ktiftirleri sabit olan ki§ilerse, bunlara lanet okumak caizdir. Ancak
boyle bir Janet, kliftirleri sabit olmayan mtisltimanlan rahats1z etmiyorsa "Al-
lah'1n Ianeti Firavun ve Ebii Cehil tizerine olsun" demek caizdir. <;tinkii bun-
larm kafir olarak oldtikleri kesindir. Eger §eriat a91smdan kiifrii sabit olmayan
ki§inin, mesela herhangi bir §ahts olan Zeyd, Amr ya da ba§ka ki§ilerin
13.netlenmesi hatah ve tehlikelidir. <;unkti bunlarm oltirken son durumlan bi-
linmemektedir. Kald1 ki, 9ogu zaman kafir bile miisltiman oluyor veya tevbe
ederek Allah'a yak1nla§ml§ bir kimse olarak oltiyor. ~u halde nasil onun
Ianetlenmi§ oldug,una htikmedilir? Vah§!'nin Hz.Peygamber'in amcas1 Hz.
Hamza'y1 oldtirdtigti, sonra Hz. Peygamber (s.a.v.) vas1tas1yla mtisliiman ol-
dugu ve Allah'm onu cennetle mtijdeledigi gortilmtiyor mu?

Ote yandan lanet, kimi zaman laneti yapana <loner. Mesela 13.netlenen
kimse, eger lanetlenmeye laylk degilse, bu 13.netleme i§i laneti yapana <loner.
Mti'mini lanetlemek, tip.la onu oldtirmek gibidir. <;ogu zaman bir kimse mah-
na lanet okur ve bu ytizden Allah mahndan bereketi ahr. Allah'm yaratt1kla-
nndan ne bir cans1z, ne bir hayvan, ne de bir insan 13.netlenemez. En iyisi
lanetleme i§ini buakmak, bunun yerine zikir ve tesbihle ugra§makhr. <;tinkti
zikir ve tesbihfo ugra§makta sevap vardu, halbuki lanetlemede, lanetlenen
kimse bunu hak etmi§ olsa bile sevap yoktur. Hz. Peygamber (s.a.v.) §oyle
buyuruyor: "Cehennem ate§ini gordum. Buradakilerin bin;ogu kadmlardir.
<;unkii kad1nlar fazlaca Lanette bulunurlar, kocalannm iyiligine nankorlilk
ederler. Eger sen bir omur boyu bunlardan birine iyilikte bulunsan, sonra da
senden bir §ey gorse, 'senden hiq bir hayir gormedim', der." <39>
90. «Allah'1n», risalet ylikiinti ta§lffiaya ehil olan «kullanndan diledi-
gine» yani sec;tigine.... Burada kastedilen ki§i Hz. Muhammed (s.a.v.)'dir.
Y ahudiler son peygamberin gelecegine inamyorlar, fakat onun Hz. ishak'111
soyundan gelecegini zannediyorlardi. Ancak son peygamberin ismailogullan
arasmdan 9ik1nca k1skand1lar. Peygamberlik gibi bir gorevin israilogullann-
dan ba~kalanna gec;mesini kabullenemediler. i§te boylece Allah'1n «liitfun-
dan bir §ey ,» yani vahiy «indirmesini k1skanarak... » Burada k1skanmak,
kendisine ait olamayan bir §eyi istemektir. K1skanan ki§i, k1skand1g1 kimse-
39- Hadisin ash Sahihayn'da ~u laf1zla ge~mektedir: "Ey kadmlar toplulugu! Sadaka verin ve
~·okca istigfarda hulunun . <;iirzkii cehennem halkmin <;ogunun sizlerden oldugunu
gordiim ... "
Ayet: 90-91 BAKARA SURESi /2 195

nin makamma, elinde bulunan imkanlara goz koyan kimsedir. "Bagi" ise,
ba§kasmm sahip oldugu §eyleri 9ekemedigi i9in zorla onlara el koyan kimse-
dir. «O'nun indirdigini», yani yanlarmdaki Tevrat'1 dogrulay1c1 kitab1n ozel-
liklerinj ogrendikten sonra «inkar etmekle, kendilerini» yani imanlar1n1
«kar~1hg1nda satbklan ~ey» yani ktifi.ir «ne kotiidiir!»

«Bu yiizdcn onlar, gazap iistiine gazaba» lanet tisti.ine lanete «ugraddar.»
Yani yaptiklarma denk bir gazaba hak kazandilar. Onlar, hak peygambere
kar§t zalimce davran1p inkar ederek ktifiir iizerine ktifre dti§tiiler. «Kafirler
i~in hor ve hakir k1hc1 bir azap vard1r .» Bununla onlar1n a§agilanmalan ve
horlanmalar1 isteniyor. <;unkii bunlar1n ktifrti, Peygarnber Efendimize indiri-
len §eyi 9ekememe duygusuna dayanan k1skan9hk sebebiyledir. Onlar insan-
lara kar§l tisttinltik pe§inde olduklan i9in Hz. Peygarnber'e indirilen §eyi kti-
c;timsediler. Ayette aynca, mti'minlerin azaplandlfhlmasmm egitim ve arin-
drrma, kafirlerin azapland1nlmalannm ise, a§agtlama ve ag1r bir cezaland1rma
olduguna i§aret vardrr.
91. «Onlara: 'Allah'1n indirdiklerine iman edin' denildiginde: 'Biz sade-
ce bize indirilene iman ederiz' derler .» Hz. Peygamber'in ashab1, Medine
ve <;evresindeki ·yahudilere, Allah'1n indirdigi bi.itiin kitaplara iman edin de-
diklerinde, bunlar: "Biz, bize indirilen Tevrat'a ve ve israilogullanndan olan
peygamberlere indirilenlere iman etmeye devam edecegiz" derler. «Ondan
sonra geleni», kendilcrindcn olmayan peygamberlere indirileni «inkar eder-
ler. Halbuki 0 » yani daha sonra gelen o kitap «ellerindeki Tevrat'1 tasdik
eden>> onu onaylayan «hak bir kitaptir.» Gerc;ek anlamda "hak" ad1na Iay1k
olan, bu kelime mutlak anlamda kendisi i\:in kullanilan kitaptrr. Burada yahu-
dilerin sozleri reddedilmektedir. <;iinkli Tevrat'a uygun olan1 inkar etmeleri
ayn1 zamanda onlarm Tevrat'1 da inkar etmeleri demektir. Daha sonra onlara,
Tevrat'a inandiklar1 iddasmda olduklan halde bizzat Tevrat'taki yasaga rag-
men nic;in peygamberleri oldiirdiikleri sorusu yoneltiliyor: «Ey Muhammed!
De ki:» Burada, Allah tarafmdan yahudilerin soz ve davran1§lanndaki ~eli§­
kiler ortaya konularak Hz. Peygamber'in §6yle demesi istenmektedir: «'Eger
mii'minseniz daha once Allah'1n peygamberlerini ni~in oldiiriiyordu-
nuz?'» Siz, eger iddia ettiginiz gibi Tevrat'a inan1yorsan1z, bundan once ne-
den peygan1berleri oldi.irilyordunuz. Oysa Tevrat'ta da bu haramdir. Burada
babalann1n fiili olan "Oldtirrne" i§i c;ocuklar1na isnad ediliyor. <;unkti babalar-
la c;ocuklan arasmda benzerlik vard1r. Ayet, herhangi bir masiyete nza goste-
ren kimsenin onu yapm1§ gibi olduguna delildir. <;tinkii yahudiler, babalar1-
196 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

nm oldiirmelerine nza gosteriyorlar. Allah da kendilerini katiller diye adlan-


dirdi. <;unkti: "Eger mu'minseniz daha once nif in Allah'zn peygamberlerini
olduruyordunuz?" buyurmu§tur. Burada §artrn cevab1 mahzuftur. <;unkii
ayetin oncesi zaten buna i§aret ediyor. Yani: "Eger iddia ettiginiz gibi Tev-
rat'a inamyorsaniz nifin on lan oldiirdii.nuz?"

92. $iiphesiz Musa, size apapk delillerle geldi. Sonra siz


onun ardindan wlimler olarak buzagzyi itah edindiniz.
93. Bir wman iizerinize Tur'u kaldinp sizden kesin soz al-
dik. "Size verdigimiz Tevrat'a kuvvetle sarilin ve dinleyin" de-
dik. Onlar ise: "Dinledik ve isyan ettik" dediler.
inklirlarindan doltiyi buzaginin sevgisi kalblerine i§ledi. De
ki: "Eger mii'min iseniz, imanimz size ne kotii bir §ey emredi-
yor!."

92. «~iiphesiz, Musa size apa~1k deliller)e geldi.>> Allah'a andolsun ki


Hz. Musa, asa, el, denizin yanlmas1 gibi apa\:1k mucizelerle size geldi. «Son-
ra siz onun ard1ndan zalimler olarak buzag1y1 ilah edindiniz.» Hz. Mu-
sa'nm rnucizeleri getirmesinden sonra siz onun ardmdan buzag1ya tapmdm1z.
ibadet edilecek olana degil, ibadet olunmayacag1n oniinde egildiniz. <;tink.ti
sizler zalimlersiniz.
Ayet: 92-93 BAKARA SURESi/2 197

93. «Bir itaman iizerinize Tur'u kald1np sizden kesin soz ald1k.» Da-
g1 kald1nrken de; «'Size verdigimiz Tevrat'a kuvvetle sarihn ve dinleyin'
dedik.» Sik1 s1k1ya sanlm, Tevrat'ta yer alan hilktirnleri dinleyin, dinledikleri-
nize kabul ve itaat goztiylc bakm. «Onlar ise: 'Dinledik ve isyan ettik' de-
diler.» Sanki burada "ne dediler?" gibi bir soru var. Onlar da, senin soziinti
duyduk, ancak itaat etme kulag1yla dinlemedik. Biz senin emrine kar§t geldik,
isyan ettik. Eger dag1n iizerimize dti§rne korkusu olmasayd1, kabul etrnezdik.
Atalanntn durumu bu olan insanlann iman etmeleri nastl dti§tintilebilir?

«inkarlarindan dolay1 buzag1n1n sevgisi kalblerine i§ledi.» Daha on-


cek.i kiifiir ve inkarlan ytiztinden kalblerine buzag1 sevgisi i§ledi. Ktifiirlerinin
bir cezas1 olarak, kalblerine buzag1 sevgisi yerle§ti. «De ki: 'Eger mii'minse-
niz, iman1n1z size ne kotii bir §ey emrediyor! '» Hz. Peygamber'in 9agda§1
yahudileri k1namak i~in de ki: "iddia ettiginize gore size indirilen Tevrat'a
iman1mz size ne kotii §ey emrediyor." Burada emrin imana isnad1 suf onlarla
alay etrnek i~indir. Eger ger~ekten Tevrat'a inan1yorsamz, o zaman Tevrat si-
zm i§lemekte oldugunuz bu igren9likleri dogru bulrnaz. Dolay1s1yla s~z kesin-
likle Tevrat'a inaruruyorsunuz. <;tinkti bir kimse eger inand1gtru ileri siirliyor-
sa, davraru§lannm soylediklerini tasdik etmesi gerekir. Aksi takdirde o kimse
mti'rnin olamaz.
198 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 1

94. De ki: "Eger ahiret yurdu Allah katmda ba§ka insanla-


ra degil de, sadece size tahsis edilmi§se ve bu iddiamzda sami-
mi iseniz, Oliimii istesenize ! "
95. Fakat ellerinin yapip one siirdiigii i§lerden dolayz olii-
mii asla istemeyeceklerdir. Allah, zalimleri fOk iyi bilir.
96. Onlan, insanlann hayata en dii§kiinii, §irk ko~anlardan
daha tutkunu bulacaksin. Her biri, bin yil ya§amak ister. Oysa
herhangi birinin fOk ya§amasi, kendisini azaptan uzakla§tira-
cak degildir. Allah, onlann yaptiklarini fOk iyi goriir.

94. «De ki: 'Eger ahiret yurdu>> yani cennet, «Allah katlnda ba~ka
insanlara degil de» Muhammed (s.a.v.) ve ashabma degil de «Sadece size
tahsis edilmi~se», oraya yahudiler di§mda kimsenin giremeyecegi konusun-
daki SOZUiltiZ dogruysa «Ve bu iddian1zda samimi iseniz, O)iimii isteseni-
ze! '» Onu hem dil ve hem kalble sevip isteyerek: "Allah'1m! Bizi oldtir'' dese-
nize. <;i.inkti kesin olarak cennete girecegine inanan, oray1 arzular, bir an on-
ce oradaki nimetleri elde etmeyi ve bu di.inyadan kurtulmay1 ister. Eger, cen-
netin yaln1zca size ait olacag1 soztinde samimi iseniz, hemen oliilni.i isteyin.
Temenni: Bir §eyi nefiste istemektir. Genel olarak da ger~ekle§emeyen §eyler
i9in k:ullan1br. .
95. «Fakat ellerinin yap1p one siirdiigii i~Ierden» yani i§lemi§ olduk-
lan Hz. Peygamber ve :kur'an'1 inkar, Tevrat'1 tahrif gibi cehenneme girme se-
bepleri olan su~lardan «dolay1 oliimii asla,» ne §imdi, ne gelecekte ve ne de
herhangi bir zamanda «istemeyeceklerdir.» Burada "ellerinin" kelimesinin
ozellikle belirtilmesi, yapilan §eylerin genellikle elle yap11mas1 dolay1s1yladir.

«Allah, zalimleri ~ok iyi bilir.» Allah bunlan ve bunlardan meydana


gelen §eyleri c;ok iyi bilir. Bu bir tehdittir. Rivayete gore, eger yahudiler olii-
mti arzulamt§ olsalard1, onlardan her biri kesinlikle can c;eki§ir ve an1nda oliir-
lerdi de yeryiiztinde asla bir tek yahudi bile kalmazdi. ''OlUmu asla istemeye-
ceklerdir" ifadesi bir mucizedir. <;unkti bu, gaybla ilgili bir haberdir. Nitekim
haber verildigi gibi de olmu§tur.

Eger, "Temenni kalbte olan bir olaydir. Dolay1s1yla onlar ollimti istedi-
ler mi, istemediler mi, bilinemez" diyecek olursan, cevab1m1z §Udur: Temenni
kalbe ait bir §ey degildir. Bu, insanm dilini ilgilendiren bir sozdilr. Mesela,
· ke§ke benim, i9in §U i§ boyle olsayd1, gibi.
Ayet: 94-95 BAKARA SURESi/2 199

Nafi diyor ki: "Yan1m1zda bir yahudi oturuyor ve bizin1le tartl§1yordu.


Bu ar~da: "Sizin kitabm1zda, "o!Umll temenni edin" ifadesi yer ahyor. Ben ise
oltimti istiyorurn, ama gordtigtintiz gibi nivin olmtiyorum?" dedi. ibn Omer
bunu duyunca, hemen evine girdi, kihc1n1 ald1 ve 91kti. Yahudi onu gortince
kas:maya ba§ladt. Bunun tizerine ibn Omer ~oyle dedi: "Allah'a yemin ederi1n
ki, eger ona yeti§scydim, kesinlikle boynunu vururdum. Bu cahil yahfidi zan-
netti ki oltimti temenni etrnerne her zamanki yahfidiler iyindir. Oysa bu Hz.
Peygamber'i goriip tan1d1ktan sonra inatlannda direnen ve onun peygamberli-
gini inkar eden yahfidiler i~indir.
Yahudiler, kendilerinin Allah'1n ogullan ve sevgilileri olduklann1 iddia
ettikleri gibi, cennetin de yaln1zca kendilerine ait oldugunu ileri stirdtiler. Oy-
sa insan, sevgilisinin huzuruna girmekten rahats1z olamaz; oraya gittigi za-
man intikam korkusu ya§ayamaz. Aksine insan, sevdigine bir an once kavu§-
11
may1 bekler. Kendilerine "bunu isteyin denilince onlar bunu arzu etmezlerse
iddialannda yalanc1 olduklan ortaya ~1kar. Halbuki Hz. Peygarnber (s.a.v.)
oltim temennisini yasaklayarak §oyle buyurmu~tur: "Biriniz, ba~·ma gelen bir
zarar sebebiyle oliimu istemesin. Ancak: Allah'tm, eger hakkimda ya§amak
haytrltysa beni ya§at, eger olmek hakk1mda hayirlzysa, beni oldiir" desin.c4°>
Salihlerden biri de §byle der:
"Eger kzzlanm ve giinahlanm olmasayd1,
Kesinlikle olumii. ister ve on.a ko§arak giderdim."
Sehl-i Tuster1 de: "~u ti9 ki§iden ba§kas1 oltimti te1nenni etmez: Oltim-
den sonra nelerin olabilecegini bilemeyen cahil adam~ Allah'm kendisi i9in
belirledigi kaderden ka<;an ki§i ve Allah'a kavu§may1 i9tenlikle isteyen kin1se"
der.
Oltimiln en biiyiik bela ve en bilylik felak.et oldugunu bil. Bundan daha
bilyilgti, oltimil unutmak ve onun i9in gerekli olan ameli terketmektir. Ger-
9ekten oltimden ibret almak isteyenler i9in 9ok ibretler vardir. Nitekim: "Na-
sihat91 olarak oltim yeter" denihni~tir. Dogrusu oliimil hatirlayan kimse, diin-
ya arzulanndan el etek 9eker. Fakat gafil kalbler hep vaizlerin uzun uzad1ya
anlatmalanna, siislli piislii kelimelerle meseleyi aktarmalanna muhta9ttrlar.
Oyle olmasayd1 Rasulullah (s.a.v.)'in: "Lezzetleri yok eden oliiml~ r;okca
amn."<41 i hadisi ile Allah.ti Tefila'ru1: "Her nefis olumii tadacaktzr." (Al-i im-
40- Bkz. Buhari, Muslim, Tirmizi ve Nesai. Baz1 rivayetleri de ~oyledir: ''Eger mutlaka bwzu
yapacaksa, §Dyle desin, ..." Bkz. Camiu'l-Usul,2/455.
41 - Bkz. Tirmizl, Kzyamet; Nesili, Cenaiz; ibn Mace, Ziihd; Ahmed b. Hanbel, Miisned,
2/293.
200 RUHU'L-BEYAN Ci.iz: 1

ran: 185) Buyrugu, dinleyen is:in yeter ve buna bakar da bununla me§gul
olurdu. Ak1lh kimse, oli.ime, olmeden once istekle ko§af, nefsini de dti§tik
huylardan annd1nr.

96. Sonra Yilce Allah, el9isi Hz. Muhammed'e, yahudiler i9in: «Onlar1
insanlar1il hayata en dii~kiinii,» olarak bulacagm1 ve bu ytizden de oliimti
istemeyeceklerini bildiriyor. «~irk ko§anlardan daha tutkunu bulacaks1n.»
insanlardan ve mii§riklerden daha hirsh. Mil§rilderin, onlar da insan olduklan
halde, aynca ve ozellikle antlmas1, bunlarm hayata olan §iddetli tutkunluklan
dolay1s1yladir. Bunda biiyiik bir kmama vardlf. <;iinkti mii§rikler, dtinya haya-
tmdan ba§ka bir hayat tan1mazlar. Bunlar1n diinyaya dii§kiinlilkleri de garip-
senmemelidir. <;iinki.i ceIUletleri buras1dlf.
Eger hak bir kitaba sahip olan bir toplum, amellerin kar§1hg1n1n verile-
cegini ikrar ederek hayata bunlardan daha \:Ok dti§kiinltik gosteriyorsa, en bti-
ytik kmamay1 hak etmi§ olurlar. i§te bu nlti§riklerden «her biri bin yd ya~a­
mak ister.>> Bunu arzular ve bunu ternenni eder. Bu, onJann hayata dii§kiin-
ltiklerinin anlat1hnas1 i<;indir. Boylece anlam, onlardan her birinin sonsuzlugu
yakalamak ve bin yilhk bir omre sahip olmak istediklerine i§aret etmektedir.
Bin say1s1nm ozellikle anilmas1 bu kimselerin, aralar1nda selamla§tiklarmda
kar§1hkh olarak: "bin ya§a", "bin mehrican (bayrarn) lar" demelerindendir.
"Mli§rikler" deyiminin mecusiler i~in kullan1lmas1 da dogrudur. (:tinkti onlar
"nur" (ayd1nhk) ve "zulmet" karanhga inanITlar. «Oysa i~lerinden herhangi
birinin ~ok ya§amas1, kendisini azaptan» yani ate§ten, cehennemden
«uzakla~hracak degildir. Allah, onlarin yaphklar1n1 ~ok iyi goriir.» Gorilr
anlam1ndaki "basfr" kelimesi, arap<;ada bir §eyin i\:erigini en ince noktas1na
dek bilen demektir. Yani Allah onlann gizli arnellerini, ktiflir, isyan ve gti-
nahlar1n1 bilir. Hi9bir §ey Allah'a gizli kaln1az. Allah, onlan bunlarla cezalan-
diracak, diinyada rezil, riisvay k1llp, ahirette de en btiyiik cezay1 verecektir.
Bu, Allah i9in zor degildir.
Kalbi katlla§llll§ olanlarm, kalblerini tedavi etmeleri gerekir. Buda bir-
ka9 §ekilde olur:
1- ilim meclislerine giderek, vaaz ve ogtitlere kulak vermek, iyilere ili§-
kin haber ve n1enk1beleri dinlemek sfiretiyle kendilerinde mevcut olan kotii
huylann1 terketmeleridir. <;unkti bunlar kalbleri yumu§atan §eylerdir. Kalble-
. rin kararmas1n1 engelleyen hususlard1r.
Aye t: 96-97 BAKARA SURESi/2 201

2- Oliin1ti anmak. insan1n oliimii <;ok<;a hatirlamas1, diinyaya kar§l olan


tutkunlugunu azalttr. <;tinkli oliim, topluluklan birbirinden ay1nr, ogul ve kiz-
lan yetim b1rakrr.

3- Can c;eki§ip olmek iizere olanlara bakmak, yanlannda bulunmak.


<;unkil oliiye bakmak, can c;eki§mesini seyretmek, oltimden sonraki §eklini
dil§iinmek, gerc;ekten bogazdaki lokman1n yutulmas1n1 engeller, i§tahlan ke-
ser. Kalblerden sevinci uzak kilar, uykulan kac;uu, bedenlerde rahati yok
eder. Boylece ki§iyi amele yoneltir. Bundan boyle <;ah§tp yorulmaya, oltim
gelmeden once ona hazirhk yap1naya <;ah§tr. <;tinkil bu, §iddetlerin en §iddet-
lisidir.

Rivayete gore salih kimselerden biri, Medine surlar1 iizerinde durur ve


her giin §Oyle seslenirlerdi: "Ey Medine halk.1! Goe; ba§lad1 ! Go<; ba§ladi."
derdi. Aradan zaman ge<;ti. insanlar onun sesini i§itlnez oldular. Sorduklar1n-
da "0 oldii." denildi . Bunun tizerine insanlardan biri §U beyitleri soyledi:
Gofii amp duruyordu.
Derken deveci devesi.ni kaplstna 1ht1rdz.
Onu uyamk ve haZirhklz bu/du.
Zaten eme!leri hirbir vakit onu oyalamam1~t1 .

97. De ki: Kim Cebrail'in dii§maniysa, bilsin ki, gefmi§ ki-


taplari tasdik eden, mii 'minler ifin bir miijde ve hidayet olan
Kur'an 'i, Alla.h 'in izniyle senin kalbine o indirmi§tir.
98. Kim Allah'a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail'e
202 RUHU'L-BEYAN Cilz: 1

ve Mikail'e dii§man olursa, §iiphesiz ki, Allah da kafirlerin


dii§mamdir.

97. «De ki: Kim Cebrail'in dii§man1ysa,» Hz. Peygamber (s.a.v.) hic-
ret edip Medine'ye geldiginde, yahudilerden Abdullah b. SOriya geldi ve : "Ey
Muhammed! Soyledigin §eyleri Allah'tan alarak sana getiren hangi melektir?"
diye sordu. Hz. Peygamber de: "Cebrail" dedi. Yahudi: ''O bizim dti§man1-
m1zdrr. <;iinkii o azap melegidir. Hep sava§, oldiirme, azap ve §iddet indirir.
Bizim el<;imiz Mikail'dir. <;unkii o rah1net melegidir. Bereket, bolluk, 1niijde
ve huzur indirir." dedi. Bunun iizcrine: "De ki: Kim Cebrail'in dii§mamysa"
aycti indi. Burada "kim" anlam1ndaki "men" sozciigiiniin cevab1 gizlenmi§tir.
Yani, kitap ehlinden kim Cebrail'e dii§manhk ederse, boyle bir §eyin anlanu
yoktur. Aksine onu sevmesi gerekir. «Bilsin ki, ge~mi§ kitaplar1,» yani daha
once indirilen ilahi kitaplan «tasdik eden, mii'minler i~in bir miijde» yani
cennetin miijdecisi «ve hidayet olan» hak dine yonelten «Kur'an'1, Allah'1n
izniyle» Onun emri ve kolayla§tlrmas1yla «senin kalbine o indirmi§tir.»
Ona dti§manhk etmeye gerek yoktur. Eger insafh davransalar, mutlaka onu
severler, yaptiklanndan dolay1 da, kendisine te§ekkur ederlerdi.

98. «Kim» inatla ve emrine aykm davranarak; kibirli bir §ekilde O'nun
taati d1§1na 91karak «Allah'a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail'e ve
Mikail'e dii§man olursa ... » Burada bu iki melegin ozellikle belirtilmesi,
bunlann iistiinliiklerinin ac;1kc;a ortaya konmas1 amac1na dayahdu. «~iiphesiz
ki, Allah da kafirlerin dii§man1d1r.» Burada zamir yerine bizzat "kafirler"
Iafz1n1n ac;Ikca getirilmesindeki hikmet, Allah'1n da onlara dil§manhk ettigini
bildirmek ic;indir. Buna gore anlam: "Kim onlara dti§manhk ederse, Allah da
11
ona dti§manhk eder ve onu en agir eyekilde cezalandrr1r. demektir.
Ayet: 97-100 BAKARA SURESi/2 203

99. Ey Muhammed! $iiphesiz biz, sana apafik ayetler in-


dirdik. Onlan ancakfasiklar inkar ederler.
JOO. Onlar her ne zaman bir ahitte bulunmu§larsa, iflerin-
den bir kismi onu bozmami§ mzdzr? Zaten onlartn fOgu iman
etmezler.
101. Ne zaman Allah kaimdan kendilerine, yf!nlarinda bu-
lunant tasdik eden bir peygamber geldiyse, kendilerine kitap
verilen bir topluluk Allah'in kitabmi hif bilmiyorlarmt§ gibi
arkalartna attilar.

99. «Ey Muhammed! ~ilphesiz biz, sana apa~1k», Allah katmdan ol-
duklan ve i§aret ettikleri anlamlar s:ok a\:1k olan «ayetler indirdik. Onlari
ancak fas1klar inkar ederler .» Helal ve haramt a91kca ortaya koyan, hadle-
rin ve htikiimlerin etrafl1 ac;lklamasnu getiren ayetleri, ki.ifiirde azgmla§mt§,
haddi a§ffil§ fastldardan ba§ka kimse inkar etmez. Bilinmelidir ki, Kur'an,
ilahi bir nurdur. Bununla Allah zulmetleri ortadan kalchnr. Yahudiler, Al-
lah'm nurunu sondiirmek isterler, halbuki Allah nurunu tamamlayand1r. Onlar
i9inse sadece rezil ve rlisvay olmak vardlf.

100. «Onlar her ne zaman bir ahitte bulunmu§larsa, i~lerinden bir


k1sm1 onu bozmam1§ m1dir?» Ayetin ba§inda yer alan soru edatt, inkar an-
lam1nad1r. Yani bunlar, i~aret ettikleri anlam c;ok belirgin olan, Allah'1n apa-
s:ik ayetlerini inkar etmediler mi? Verdikleri sozU bir tarafa atttlar. Ayette ge-
s:en 'ferfk" kelimesi grup demektir. Az ic;in de kullanilrr, c;ok ic;in de. «Zaten
onlarin ~ogu» Tevrat'a «iman etmczlcr.» Din ad1na hi<;bir §eye sahip degil-
ler. Bunlar verdikleri sozti ve ahdi bozmay1 bir sue; ve bir vebal saymazlar,
buna aldrrmazlar.
204 RUHU'L-BEYAN . Cuz:I

101. «Ne zaman Allah kabndan kendilerine,» Tevrat'tan «yanlar1nda


bulunan1 tasdik eden bir peygamber» yani Hz. Muhamn1ed (s.a.v.) «gel·
diyse, kendilerine kitap verilen bir topluluk Allah'1n kitab1n1» yani Tev-
rat'1 «hi~ bilmiyorlarm1§ gibi ...» <;unkti bunlar, yanlanndaki Tevrat't dogru-
layan Allah RasiHti Hz. Muhammed'i inkar ettiler. S1rf inatlan yiiztinden Al-
lah'1n kitabnu tan11nad1lar. «Arkalar1na attdar.» Onu btisbiitiin reddettiler,
ondan ytiz ~evirdiler, iltifat etmediler. T1pk1 bunun Allah'1n kitab1 oldugunu
tan1mayanlar gibi onu terkettiler.

Burada §U ger9ck dile getiriliyor: Bir kimse bilmesine ragmen, eger ca-
hiUer gibi davran1yorsa, ona <la cahil muamelesi yap1hr. Madem ki cahilden
bir hayrr beklenilmiyor, bildigiyle amel etmeyen alim de cahil gibidir. Alalh
kimseye dii§en, Allah'm tokatmdan korkarak, derhal Allah'1n e1nrine sanlma-
ya ko§maktrr.
Ayet: 1o1 - 102 BAKARA SURESi /2 205

102. Onlar, Suleyman'in mulkii hakkmda §eytanlann uy-


durduklari sozlere uydular. Oysa SiiJeyman, in/car etmemi§ti.
Fakat o §eytanlar inkfir etmi§lerdi. insanlara sihri ve Ba-
bil'de, Harut ve Marut denen iki melege indirilen §eyi ogreti-
yorlardi. Halbuki bu iki melek: ''Biz ancak bir imtihan vasita-
s1y1z. Sakm inkar etme" demedikfe hif kimseye bir §ey ogret-
miyorlardi. Fakat insanlar bu meleklerden, ki§i ile karrsinin
arasmi ayiracak §eyler ogreniyorlardi. Halbuki, Allah 'in izni
olmadikfa onlar, bununla kimseye zarar verecek degillerdi.
Onlar, kendilerine yarar vereni degil, zarar vereni ogreniyor-
lardi. Halbuki onlar, o sihri satin alan kimsenin ahiretten bir
nasibi olmadigini fOk iyi biliyorlardi. Kendilerini, kar§zliginda
sattiklari fey ne kotiidiir. Ke§ke bilselerdi!
103. Eger onlar, iman edip korunmu§ olsalardi, Allah ka-
tzndaki sevaplan daha hayirlz olurdu. Ke§ke bilmi§ olsalardi!

102. «Onlar, Siileyman'1n miilkii hakk1nda ~eytanlann uydurdukla-


1
ri sozlere uydular.» Yahudiler Allah 1n kitab1n1 arkalanna attilar ve §eytanla-
nn okuyup amel ettigi sihirbazlann kitaplanna uydular. Bu §eytanlar da, cin-
lerden olu§an az1h sap1klardrr. Bunlar Hz. Siileyman doneminde, mtilkil hak-
kmdaki §eyleri uydurup soylerler ve buna uyarlarch.

Stidd! §Unlan anlatiyor: "~eytanlar goge 91k1yor, orada ineleklerin ko-


nu§tuklarm1 dinliyorlard1. Sonra da kahinlere gelip, duyduklan her kelimeye
ytiz kelime de yalan katarak aktanyorlard1. Bunun tizerine i srailogullan ara-
smda, cinler gayb1 biliyor gibi bir inan9 yayg1nla§tl. Hz. Sti1eyman balk aras1-
na baz1 kimseler gonderip, ellerindeki kitaplar1 toplatt1, hepsini bir sand1ga
koyup kendi tahtinm alt1na gomdil ve : "Bundan boyle hi~ bir kimsenin §ey-
tanlar gayb1 biliyor, dediklerini duymayay1m. Aksi takdirde soyleyenin boy-
nunu vururum" dedi. Hz. Siileyman vefat edip onun bu dmumunu bilen bil-
ginler de gidince halk aras1nda Hz. Stileyman'm sihirbaz oldugu yay1ld1. isra-
ilogullan da bu kitaplan aldilar. i§te en 9ok sihir, ya da btiytiniin yahudiler
aras1nda bulurunas1n111 nedeni budur. Hz. Muhan1med (s.a.v.) peygamber ola-
206 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

rak gonderilince, Allah, Hz. Stileyman'1 bununla temize c;1kard1 ve Hz. Stiley-
1nai1'1n mazeretiyle ilgili olarak bu ayeti indirdi: "Onlar, Suleyman'm miilkii
hakkmda ~eytanlann uydurduklan si.5zlere uydular."
«Oysa Siileyman inkar etmemi~ti.» Sihri bilmekle kMir degildi. Y ani
Hz. Siileyman bir sihirbaz degildi. <;ilnkii sihirbaz, kafirdir. «Fakat o §eytan-
lar inkar etmi§lerdi.» ~eytanlar hem sihri kulland1lar, hem ogrettiler ve hem
tedvin ettiler. Boylece kafir oldular. «insanlara sihri ve Babil'de, Barut ve
Marut denen iki melege indirilen ~eyi ogretiyorlard1.» ~eytanlar kiifre gir-
diler. <;iinkil suf halk1 aldatmak ve dogru yoldan saptlrn1ak i9in bunu yap1-
yorlard1. Bunlar, Babil'de iki melege ilham yoluyla bildirilip ogretileni halka
ogretiyorlardt. Allah, bu iki melegi, suf insanlan denemek sihri ogretmek
amac1yla indirmi§ti. Onlar halka: ''Kim bunu ogrenir ve bununla amel ederse,
kafir olur; bundan sakman veya sirf bundan korunabilmek i9in ogrenense, bu-
nunla amel etmedigi takdirde, mti'mindir," derlerdi. Nitekin1 §oyle soylenir:
"Ben koti.iltigti, suf ondan korunabilmek i9in ogrendim."

Fahreddin Raz1 de §Oyle der: "Bu iki melegin indirilmesindeki hikmet


§Udur: Sihirbazlar §eytanlara kulak verip, onlardan bir §eyler ahyor, sonra da
onlardan hirs1zlama aldiklar1 bu §eyleri halk arasmda yay1yorlardi. Bu sebeple
peygamberlere indirilen vahye benzedikleri i~in, Allah o iki melegi, halka
bi.iyi.intin keyfiyetini ogretmeleri ic;in yerytiztine indirdi. Boylece Allah'1n
kelam1y la sihirbazlann sozti aras1ndaki fark1 gorebilme imkfuu dogacakti."

Bu iki rnelek Kfife topraklannda Irak Babil'i denen yere inmi§lerdi. Ha-
rut ve Marut adlar1n1 ta§1rlar. Bu iki melekle ilgili olarak bir kissa mahiyetin-
de anlatrlan ve onlann i9ki i~tikleri, kan dokttikleri, zina ettikleri, adam oldtir-
di.ikleri ve puta taptiklar1 gibi §eylerin tiimti astls1zdir ve hi~bir dayai1ag1 ol-
mayan sozlerdir. Bunlar btitilntiyle yahudiler taraf1ndan uydurulmu§tur. Kald1
ki bu, hem akll yonden, hem de nakil a~1smdan gen;ege ayk!ndtr. <;unkti me-
leklerde boyle bir §ey sozkonusu degildir.

«Halbuki bu iki melek: 'Biz ancak bir imtihan vas1tas1y1z.>> Allah ta-
rafrndan bir s1naina arac1y1z. Kim bizden ogrendikleriyle amel eder ve onun
gercrek olduguna inan1rsa kiifre girer. Bunlarla amel etmekten sakmanlarsa
iman tizere kahr. «Sak1n inkar etme' ...» Bunun ger9ek olduguna ve onunla
amel ediln1esi gerektigine inanarak ktifre girmeyin «demedikc;e hie; kimseye
bir ~ey ogrebniyorlard1.»

«Fakat insanlar bu meleklerden ki~i ile karis1n1n aras1n1 ayiracak


A.yet: 102 BAKARA S0RESi/2 207

~eyler» yani kan kocanm arasm1n a<;Ilma sebeplerini ve bunun nas1l kullan1-
lacag1n1 «ogreniyorlard1.» Yap1lan sihir sebebiyle, Allah'1n, bu iki ki§i ara-
smda anla§mazhk ve huzursuzluk meydana getirmesi bir imtihandu. Yoksa
burada asil etkili olan §ey sihir degildir. «Halbuki Allah'1n izni olmad1k~a
onlar» yani sihirbazlar, «bununla kimseye zarar verecek degillerdi.» Yani
onlar Allah'1n ilmi, iradesi ve kazas1 olmaks1z1n kimseye zarar veremezler.
Bunlar Allah'm ilmi, iradesi ve kazas1yle olur, emriyle degil. <;iinkii Allah,
ktifrti emretmez. Ger~i btiytintin kalbler iizerinde, ya sevgi meydana getirmek,
ya kin dogurmak veya kotliliik olu§tun11ak gibi bir tesiri vardlf. Bunun sonu-
cunda ki§i ile kans1 arasma girilebilir. Mesela bu, btiyilk acilar ve hastahklar
dogurabilir. Ttimtiyle bunlar duyu ve mti§ahedeyle alg1lanan §eylerdir. inkan
ise bir inatla§madu. Eger bu konuda aynnttl1 bilgi istersen, btiyilniln olaga-
nilstil bir §ey oldugunu bilmelisin. Buda kotil ve §erli kimselerden husfist bir
talrnn §eyler yap1lmak sfiretiyle meydana gelir. Bu kotii niyetliler, bunu ogre-
nir ve ogretirler. i §te btiyti bu iki yonii, yani ogrenme ve ogretme yonuyle si-
hir' mucize ve kerametten aynhr.

Sihir (btiyi.i)in ger9ek anlam1 konusunda alimler arasrnda farkh g6rti§ler


ortaya 9tkm1§tlf. Cumhur, sihrin varhg1n1 kabul ederken, Miltezile, bunun
varhg1m kabul etmedigi gibi, onun hari9te bir etki meydana getirdigini de
reddeder. Onlara gore bu bir hayal tirtiniinden ibarettir. Mesela insan, biiyti
yoluyla ipleri yilan gibi gortir. Bu tipk1 hok.kabazhk gibidir, el 9abukluguyla
olu§an bir §eydir. Ya da bu, i§in i9yilzilnii gizleyerek yapdan bir i§tir. Bunun
iyin de delil olarak §U ayeti gosterirler: "Bir anda on/arm ipleri ve deynekle-
ri, sihirleri yuziinden Musa 'ya, hareket ediyorlarmt§ gibi gorundu. " (Ta-Ha:
66)

Bizim (Ehl-i stinnetin) bu konuda iki delilimiz vardlf:

Birincisi: Bu, kendi i<;inde olabilecek bir i§tir ve Allah'1n kudreti kapsa-
mmdadu. <;unkti 0, yaratic1, sihirbaz ise i~i yapan (fail) ve 01taya koyandu.

i kincisi: Rabbi1nizin: "Fakat insanlar bu meleklerden ki§i ile kansmm


arasmr ay1.racak §eyler ogreniyorlard1. Halbuki, Allah'in izni olmadikfa on-
lar, bununla kimseye zarar verecek degillerdi" buyrugudur. Burada sihrin sa-
bitligine ve ger9ek9iligine i§aret edilmekte, onun yaln1zca bir irade ve goz bo-
yama olmad1g1, asil intiessir ve yarallc mm tek olan Allah oldugu belirtilmek-
tedir.
208 ROHU'L-BEYAN Ciiz: 1

Hokkabazhk ve benzeri ortaya konan §eyler ya el c;abukluguna dayanan


i§ler, ya da birtak1m ozel ila~lar ve ta§larla yapdan hareketler olup bunlarm
sihir olarak adland1nlmas1 mecazidir. insanlar aras1nda en c;ok kadmlar sihirle
ugra§Ir ve bunu ozellikle ayba§l hallerindeyken yaparlar. <;iinkti kotti ruhlar
c;ogunlukla kotii ruhlu ve kotli karakterli a§ag1hk kimselere goriinlir. Kadrnlar
ve kadmla§ml§ kimseler gibi, bu konuda daha once bir tecrilbeye giri§memi§
olanlar da olsa, boyledir. Bir kimsenin eger karakteri ve ruhu kottiyse, bu
kimse zarar verecek §eyleri sever ve bundan zevk duyar. Hatta bunu a§kla ve
istekle yapar. Bu, onun akhn1, dinini ve ahlak1n1 bozar. ~eytan pistir. Sihir
yapmaya c;ah§anlar onlara, sevdikleri ktiftir ve §irkle yakla§irlarsa, bu bir ba-
ktma onlar ic;in rli§vet gibidir. Boylece onlar da, rii§veti verenin baz1 istekleri-
ni yerine getirirler. Bu tipk1, bir kimsenin oldtiriilmesini istedigi birinin oldii-
rtilmesi ic;in birine para vermesi gibidir.
<;ogunlukla §eytan sihirbaz kthg1na girer. Kendisi hakktnda iyi §eyler
dii§tintilmesi ic;in Arafat'ta durup vakfe yapar. ~eytan insanlara bunlan, salih-
lerin kerameti imi§ gibi stisleyip gosterir. Oysa bu §eytanm i§leri kar1§tlrma-
s1ndandir. Sap1khk ic;inde bulunanlann §er'i olmayan baz1 ibadetleri vardrr.
Bunlardan birtak1m ke§if ve tesirler zuhur eder. Bunlar c;ogu kez §eytanJann
bulundugu yerlere s1g1n1rlar. Bu yerler, hamam, mezbelelik ve deve agllt gi-
bi, ic;Ierinde n~az kilman1n caiz olmad1g1 yerlerdir. Aynca her ttirden pislik
mahalleri bunlarm s1g1nag1dir. <;unkii §eytanlar, onlara bu tilr yerlerde telkin-
de bulunurlar, kafirlere baz1 §eyleri telkin ettikleri gibi, bunlara da telkin
ederler. Tipk1 putlar1n i~lerine girip de, puta tapanlara konu§tuklan gibi.
«Onlar, kendilerine yarar vereni degil. ..» Bununla sihrin, kesin bir
kottiltik ve katlks1z bir zarar oldugu ac;1klan1yor. <;i.inkti onlarm bundan ama9-
lar1, aldanmaktan kurtulmak degildir. Mesela sihirbazlar ic;inden peygamber-
lik iddias1na kalk1§anlan yalanlamaya gitmedikJeri gibi, insanlar1 ondan kur-
tarmaya da 9ah§m1yorlar. Oysa bunu yapsalard1 hepsi ic;in yararh olacakti.
«Zarar vereni ogreniyorlardt.» <;tinkti onlar, buna gore, yani sihir dogrultu-
sunda i§ yapmak istiyorlar veya sihri uygulamak ic;in ogreniyorlar.

«Halbuki onlar» bu yahudiler, «O sihri satin al an», yani sihri tercih


eden, Allah'm kitab1n1 terkedip §eytanlann okudugu §eyi alan «kimsenin
ahiretten bir nasibi olmad1g1n1 ~ok iyi biliyorlardI.» Bunu ellerindeki Tev-
rat'tan biliyorlardl. «Kendilerini, kar~1hg1nda satt1klar1 ~ey,» sihre kar§1hk
. olarak canlar1n1, yani imanlann1 vermeleri «ne kotiidiir .» <;unkti can, sihir
ic;in degil, ilim ve iman ic;in yaratdm1§t1r. «Ke§ke bilselerdi!» Eger bunu bil-
Ayet: 103 BAKARA SURESi/2 209

selerdi, sihri ve onunla amel etmeyi istemezlerdi.

103. «Eger onlar», yani yahudiler, Kur'an'a ve Peygamber'e «iman


edip» sihir ve §irkten «korunmu~ olsalard1, Allah kat1ndaki sevaplan ... »
Amelin kar§tl1g1na "sevap" adm1n verilmesi, yapdan iyi amelin kar§1ltg1 ol-
mas1ndandir. Bu , ugruna canlarm1 ortaya koyduklan sihirden «daha hay1rh
olurdu. Ke~ke» Allah'm sevabmm daha hayuh oldugunu «bilmi~ olsalardt.»
Etkisi kalbe ula§may1p yalmzca dilde kalan bilgi, sahibine hi~bir yarar
saglamaz. Bu etkinin ortaya ~1kmas1 da salih ameller pe§inde ko§turmakla,
Kitap ve Siinnet'e uymakla kazan1hr. Kim siinneti kendisi i9in uyulacak bir
rehber kabul ederse, hikmetle konu§Ur. Ki1n de nefsi iizerine heva ve istekle-
rini egemen kilarsa, bidatlerle konu§ur.
Baz1 alimler §5yle diyor: "Kotti adamdaki fazla bilgi, t1pk1 Ebft Cehil
karpuzunun koktinde bulunan fazla su gibidir. Ondaki su ne kadar artarsa, o
oranda acda§Ir."
ilmi, dtinyahk kazanmak ve onda ytikselmek i9in ogrenen kimse, bir
pisligi yakuttan bir ka~tkla alan kimseye benzer. Bir, arac1 olarak. kuland1g1
ka§1g1n degerine, bir de onunla almmak is tenen §eyin adiligine bak! ...

Allah kattnda degerini ogrenmek istersen, seni dtizeltecek §eylere onem


ver. <;tinkti yapdan ameller bunun gostergesi, davran1§lar bunun kerametleri,
kerametler de bunun delilidir. ilimler, ashnda ara~lardan ibarettir. Nitekim
§5yle denmi§tir: "Kim, Allah katindaki yerini ogrenip bununla mutlu olmak
istiyorsa, kalbinde Allah'a ayud1g1 yere baks1n. <;tinkti kul kalbinde Allah i9in
ne kadar yer ay1nrsa, Allah da ona o oranda kattnda yer verir."
210 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

104. Ey iman edenler! "Rainli" demeyin. ''Bize bak" deyin.


Ve siizii iyi dinleyin. Klifirler ifin can yakic~ bir azap vardir.
105. Ne kitap ehlinden olan kli/irler, ne de mii~rikler,
·Rabbiniz tarafindan size bir hayir indirilmesini istemezler.
Oysa Allah, rahmetini diledigine tahsis eder. Allah biiyiik lii-
tuf sahibidir.

104. «Ey iman edenler!» Rasfilullah (s.a.v.) i9in «'Raina'» yani "bizi
gozet" «demeyin.» Bu, mii'minleri iyilige yoneltmek i~indir. "Raina" keli-
mesi ashnda, ileri derecede gozetmek, i§leri dlizene koymak, koruma alt1na
almak, yararlar elde etmek gibi anlamlar ta§If. Miisliimanlar, Rasfilullah
(s.a.v.) kendilerine ilimle ilgili bir §eyler anlattig1nda Hz. Peygamber
(s.a.v.)'e: "Ey Allah'1n Rasulti! Raina, diyorlard1. Yani bizi gozet, bizi de goz
ontinde bulundur vc bize kar§l daha yava§ soyle ki, senin sozilnti kavrayabile-
lim." Ancak bu kelime ibranice'de sovmek anlanunda idi. Yahudiler, birbirle-
rine soverken "Rfilna" kelimesini kullamrlardi.

i§te yahudiler, mii'minlerin Rasfilullah'a "raina" dediklerini i§ittiklerin-


de, bu kelimeyi ibranicedeki kotti anlanuyla ve Rasulullah'la alay etmek ama-
c1yla kullanmaya ba§lad1lar. Bunun lizerine mti'minler bu kelimeyi kullan-
maktan yasaklanddar. Boylece yahudilerin kulland1g1 kelimeyi kullanmalar1-
nm oniine ge9ilmi§ oldu. Buna kar§1hk mti'minlerin, yine ayn1 anlamda olan
"unzurna" kelimesini kullanmalar1 emredildi ve dolay1s1yla «'bize bak' de-
yin» buyuruldu. «Ve sozii iyi dinleyin.» Rasfilullah'1n konU§tUklann1 iyi din-
leyin, size anlatt1g1 §eyleri de tam anlam1yla kavramaya 9ah§tl1. Onlan can
kulag1yla, adeta ba§tan ayaga kulak kesilerek dinleyin ki, tekrarlanmasma ge-
rek duyulmasm. «Kafirler i~in» yani yahudiler ve Rasfilullah'a kar§I kti9tik
dii§iirlicil davrani§lar i9ine girenler i<;in, «can yak1c1 bir azap vard1r.» <;iln-
kti bu kimseler Hz. Peygamber'e kar§t btiytik bir sovgtiye kalkr§tilar. Bu
ayette iki i§aret yer abyor:
Ayet: 104-105 BAKARA SURESi/2 211

Birincisi: Birka9 anlama ~ekilebilecek ta'rizli kelimelerden uzak durul-


mas1. Baz1 kimseler "tarizli sozlerde herhangi bir sak1nca yoktur" demi§lerdir.
Bu, bir kimsenin ba§ka biriyle konu§urken kulland1g1 kelimenin gortintirdeki
anlam1n1n ba§ka, ama9lad1g1 §eyinse daha ba§ka olmas1dIT. insanlar yalan
soylemek zorunda kald1klannda bu ttir kelimeler kullanrrlar. Fakat herhangi
bir ihtiya~ ve zaruret yoksa, bu takdirde ne tariz, ne de serahat anlammda caiz
degildir. Rasfilullah (s.a.v.) §oyle buyuruyor: "MiislUman, diger musliimanla-
rm dilinden ve elinden guvencede oldugu kimsedir." <42) Bu hadiste "dilinden"
ifadesiyle "dil"e oncelik verilmi§tir. <;unkii dille yapilan incitme daha 9ok vu-
ku bulmaktadrr. Burada "el" in zikredilmesiyse, i§lerin ~ogunun el ile olma-
smdan dolay1drr.

ikincisi: Sedd-i zeraie sar1hp onu korumak. Zerai: ~er'an yasak olan bir
§eye yol a9an miibah fiillerin de yasaklanmas1 demektir. Nitekim burada, ya-
hudilerin "Raina" demeleri, onlara gore bir ktifiir anlam1 ta§iyordu. Yilce Al-
lah, bunu bildigi i~in bu kelimeyi mtisltimanlarm da kullanmas1n1 yasakladi.
<;ilnkti boylece ktifrtin ontine gec;ilmi§tir. Yiice Allah §5yle buyuruyor:
"Kafirlerin, Allah'tan ba§ka tapttklanna savmeyin ki, onlar da a§lrl giderek
bilgisizce Allah'a savmesinler." (En'am: 108)
Hz. Peygamber (s.a.v.) §byle buyuruyor: "Kul, sakmcal1 §eye du~mek­
ten f ekinerek sakmcah olmayan §eyi birakmadzkfa takva sahiplerinin dere-
cesine ula§amaz." <43) Yine Rasulullah: "Siiphesiz bir kimsenin ana ve baba-
szna sovmesi buyiik gunahlardandzr." buyurdu. "Ey, Allah'1n Rasfilii, hi<;
adam ana ve babasma sover mi?" diye sordular. Bunun iizerine: "Evet, o biri-
nin babasma saver, 0 da, savenin babas1na saver, hirinin anasina saver, 0
da bundan dolayl onun anasina saver. "<44> diye cevap verdi. Gortildiigii gibi,
ba§kalarnun ana ve babalarma dil uzatmak, kendi ana ve babam1za dil uzat-
maya sebep gosterilmi§tir.

105. «Ne kitap ehlinden olan kafirler ...» Yahudilerden bir grup,
mli'minlere kar§I sevgi gosterisinde bulunuyor ve onlar i9in iyilik istedilderini
ileri si.irtiyorlardi. i§te bu ayet onlar1 yalanlamak lizere indi. «Ne de mii§rik-

42- Tirmizi ve Nesa1 rivayet etmi§tir. isnad1 kavid_ir. Nezai'de §U fazlahk vard1r: "Asrl
mu/weir, Allah'm kendisini nehyettigi ~eyleri terkedendir." Camiu'l-UsUl, 1/241.
43- Tinnizi S1fatti'l-K1yarnet Bahsinde, (2453. Hadis) tahric etmi§ ve hadisin hasen oldugunu
soylemi~tir. Bkz. Camiu'l-UsUl, 4/682.
44- Mtislirn, imwz; Tirmizi', Birr; Ahmed b Hanbel, Mu.med, 3/164. Bkz. Camiu'L-Usu1.
10/628.
212 ROHU'L-BEYAN COz:l

ler ••• » Yani inkarc1lann ttimti «Rabbiniz taraf1ndan size bir hay1r indiril-
mesini. .. » Yani vahiy ve Kur'an'1 «istemezler.>> Burada "istemek" anlam1n1
verdigimiz "vudd" kelimesi, bir §eyi arzulayarak sevmektir. Dolay1s1yla an-
lam, ''kMirler ve mii§rikler sizin peygamberinize ve onun vas1tas1yla tim1neti-
ne bir haynn indirilmesini sevmez ve bundan ho§lanmazlar" §eklinde olur.
<;unkti onlar sizi k1skand1klar1 ic;in, kendilerinin vahye daha lay1k oldugunu
dti§tintir ve size gelen vahiyden ho§lanmazlar.

«Oysa Allah, rahmetini diledigine tahsis eder .>> Rahmet, peygamber-


lik, vahiy, hikmet, yard1m ve zafer anlam1nadu. Diledigini rahmetiyle ses:kin
k.tlar ve rahmeti, iradesiyle ona ozgli ktlar. «Allah biiyi.ik liituf sahibidir.»
Herhangi bir sebebe dayanmaks1z1n peygamberlik ve vahiyle kimi se9kin k.tl-
d1ysa, onlara kar§t btiytik ikram sahibidir. Bu ayette peygamberligin Allah ta-
raf1ndan verilmi§ bir ltituf olduguna i§aret ediliyor. Baz1 kullar1n bundan yok-
sun btrakilmas1, Allah'm fazhnm darhg1ndan degil, ak:sine onun dilemesine ve
kendisinin bildigi bir hikmete dayahdtr. Bu baknndan Allah'm mii'min kulla-
nna olan ltitfuna kar§t ~ikan kimse, i§in ger9ek yilzilnti bilmiyor demektir.
Baz1 bilge ki§iler, 9ekememezlik duygusu iyinde olanlann, be§ yonden Rable-
rine kar§l kavgaya girdiklerini belirtirler:

1- Ba§kasma verilen her ni1net dolay1s1yla ofke ve kin duyarlar.


2- Bunlar, Allah'm yapt1g1 payla§tlrtnaya raz1 olmaz ve: "Boyle degil de,
§5yle taksim etseydin" derler.

3- Allah, ltitfunu diledigine verir, 9ekememezlik i~indekiler ise Allah'1n


ltitfunda cimrilik eder.

4- 0, Allah dostunu kti~ti1nser. <:;unkil onun gozden dii§mesini ve elin-


deki varhg1 kaybetinesini ister.

5- Hasetyiler, Allah'm dii§mamna, yani iblise yard1mc1 olurlar.

~tiphesiz insan1n k1skanyhg1, dti§man1na degil, kendisi aleyhinedir. Bu,


dti§mana attlan bir ta§In geri sekerek, atan kimsenin ka§tnl yarmasma benzer.
Adam bunun tizerine daha da ofkelenerek bir ta§ ahr ve birincisinden daha
§iddetli bir §ekilde atar. Bu defa da geri seken ta§, adamm goziinti 91kanr. Bu
· kez de kan1 beynine s19rar. Dti§manlanysa, bu durumu kar§1s1nda, 9evresini
sararak onunla alay etmeye ba§larlar. i§te <;ekememezlik i<;indeki kimsenin
durumu budur.
Ayet: 105 BAKARA S0RESi/2 213

Anlat1ld1gma gore, adam1n biri bir htikilmdann huzuruna girer ve §OY le


seslenir: "ihsan sahibi ki§iye, mertebesine yaki§lf bir §ekilde ikramda bulun,
kotii kimseye ise zaten kotliliigti yeter. "Orada bulunanlardan biri, adrun1n hti-
ktimdann yarundaki durumunu ve konu§masm1 k1skanarak harekete ge9ti.
Hlikiimdar'a giderek: "Seninle konu§an adam, htikiimdarm agz1 kotli bir §e-
kilde kokuyor, diyor. " dedi. Hilk~mdar da: "Peki bunu nas1l ispatlayabilir-
sin?" diye sordu. Adam §U cevab1 verdi: "Onu huzurunuza getiririz. Yakla§tl-
g1nda, o kokuyu duymamak i<;in eliyJe burnunu kapatacaktu." Adam huzur-
dan 91kar ve dogru haset duydugu adama gider. Onu evine yemege davet
eder. ikram ettigi yemege yOkya sanmsak koyar. Yemekten sonra hiikiimdar
onu huzuruna yag1nr. Adam, yedigi sanmsagm kokusunun duyulmamas1 i<;in
huzura girince eliyle agzm1 kapatrr. Bu durumu goren Hiikiimdar, hasetcinin
dogru soyledigine inamr. Htiktimdar, kendi el yaz1s1yla valilerinden birine bir
mektup yazarak §Oyle der: "Bu adam sana geldiginde, derhal boynunu vur,
derisini ytiz ve ivine saman doldurarak bana gonder." Masum adam yaz1lan
mektubu Htiktimdardan alarak 91kt1. Bu srrada jumalc1 adam, hilktimdann
kendi el yaz1s1yla sadece odlillendirecegi ki.mseler i<;in mektup yazd1g1lll bil-
diginden, o adama yeti§erek mektubu kendisine vermesini istedi. Diller doke-
rek adam1 kandrrd1, mektubu elinden aldt ve valiye gottirdti. Vali mektubu
okuduktan sonra, adama, kendisini oldtirmesi, derisini ylizmesi ve i~ine sa-
man doldurup htiktimdara gonderilmesinin emredildigini soyledi. Bunun iize-
rine adam, mektubun kendisine ait olmad1g1n1 ve htiklimdara bunun sorulma-
snn istedi. Fakat vali buna gerek olmad1g1n1 belirterek adanu oldtirdli ve deri-
sine saman doldurarak hiikiimdara gonderdi. Daha sonra asll mektubu alan
ki§i, adeti ilzere hiikiimdarm huzuruna 91kttgmda hiiki.imdar §a§lfd1: "Mektu-
bu ne yaptin?" diye sordu. 0 da: "Falan adam, mektubu kendisine vermemi
istedi ve 1srar etti; ben de ona verdim" dedi. Htiklimdar: "O adam, benim ag-
z1mm 9ok kotli koktugunu soyledigini aktard1. Bu dogru mu?" diye sordu.
Adam: "Hayu, kesinlilde boyle bir §ey soylemedim" diye cevap verdi. Hti-
klimdar: "Peki, madem soylemedin, ni9in elinle bumunu tutuyordun?" diye
sordu. Adam da: ''Beni yemege davet etrni§ti. ikram ettigi yemekler ise ~ok
sar1msakhydi. Arkasmdan da siz 9agrrd1lllz. 0 pis kokuyu duymamamz i9in
agz1m1 kapatarak huzurunuza girdim" cevab1n1 verdi. Hliktimdar bunun tizeri-
ne ger9egi anlad1 ve asil kotli kimsenin Iay1k oldugu cezay1 9ektigini soyledi.
Allah1m, bizi kotti ahlaktan koru!
2 14 RUHU'L-BEYAN Cuz: l

106. Biz bir ayetin hiikmiinii kaldirir veya onu unutturur·


sak ondan daha iyisini veya aymsini getiriri.z. Allah'in her §e-
ye kadir oldugunu bilmez misin?
107. Bilmez misin ki, goklerin ve yerin miilku Allah'indzr?
Sizin ifin Allah 'tan ba§ka ne bir dost, ne de bir yardzmci var-
dir.
108. Yoksa siz de daha once Musa'ya soruldugu gibi pey·
gamberinize sormak mi istiyorsunuz? Kim kiifrii imanla de-
gi§tirirse, §ii.phesiz, dogru yoldan sapml§tir.
Ayet: 106 BAKARA SURESi/2 215

109. Kita.p ehlinden bir~ogu, hak kendileri i~in apa~ik belli


olduktan sonra, iflerindeki fekememezlikten dolayi imaniniz-
dan sonra sizi tekrar kiifre fevirmek isterler. Allah, emrini ge-
tirinceye kadar onlari affedin ve ho§goriilu olun. $iiphesiz ki
Allah, her §eye kadirdir.

106. «Biz bir ayetin hiikmiinii kald1nr .» Burada "kald1rmak" §eklinde


~evirdigimiz "nesh", sozllikte izale etmek, ka\dumak ve nakletmek anlam\a-
nna gelir. Bir ayetin neshi denilince, ya ibadet sirasu1da onun okunmasm1n
kald1nlmas1 veya ondan ~1kanlan hlikmtin ytirtirltikten kald1nlmas1, ya da
hem okunmas1 ve hem de htikmtintin kald1nlmas1 anla§ihr.

Kurtubi, neshin sadece emir ve yasaklarla ilgili oldugunu, cumhurun


gorti§ti olarak bildiriyor. Haber bildiren ayetlerde ise, Allah'1n o haber konu-
sunda herhangi bir bilgi eksikligi i<;inde olacag1 dti§tintilemeyeceginden, bu-
rada nesh'ten soz edilemez. «Veya onu unutturursak ...» ayetin unutturul-
mas1, onun kalblerden silinmesi demektir.

Rivayete gore mii§rikler, ya da yahudiler §6yle diyorlard1: "Muham-


med'i gormilyor musunuz? Ashabma bir §eyi emrediyor, sonra dontip onu ya-
sakhyor; onceki emrin aksini emrediyor. Dolay1s1yla soyledikleri hep kendi-
sindendir. Bugtin bir ~ey soyliiyor, yar1n da soylediklerinden doniiyor?" On-
lann bu davran1~1, islam'a dil uzatmak ic;indi. Boylece i slfu:n'a girmek isteyen-
lerin azimlerini klrmak istiyorlardi.

i~te bu ayette Allah, neshin hiikmilnU ve hikmetini a<;1kla1U1~ oldu. An-


lam §6yle oluyor: Hikmet ve maslahat geregi biz herhangi bir ayetin lafzm1
veya htikmtinli, ya da her ikisini birlikte ytirlirltikten kald1nrsak, «ondan da-
ha iyisini,» yani kullar ic;in daha faydah ve daha hayrrh olarun1 getiririz. ~tip­
hesiz burada, bir ayetin digerinden daha hayrrb oldugu anlarn1 c;ikmaz. c;unkti
Allah'm kelfu:n1 hep ayrudir ve hepsi de hayird1r. Kendi ic;lerinde kimi ayetler,
kimisinden iisttin kabul edilemez. <;tinkii hepsi de Allah'm kelanu, vahyi ve
kitab1 olmalan baktmmdan birdirler. Ancak bu ayetlerdeki listtinltik, kullar
ic;in saglayacag1 kazan<; .ac;1s1ndandu. « Veya» menfaat· ve sevap a91s1ndan
«ayn1s1n1 getiririz.» Kolay bir §eyle degi§tirilen btittin hiiktimlerin insana ge-
tirdigi ytiktimlilltikler de daha hafiftir.

Kald1nlan htikmtin yerine daha zor bir hi.iktim kondugunda ise, bu, daha
fazla sevap kazandIIan bir §eydir. Birincisinc, yani daha kolaymm getirihne-
216 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

sine ornek, bir yd iddet bekleme stiresinin, dort ay on giinle degi§tirilmesi-


dir.t45) ikincisine ornek, Mekke doneminde sava§, farz olmad1g1 i9irl terkedilir-
ken, Medine'de farz k1hnarak bu durum neshedilmi§tir. Bazan da nesh, fazla
bir hafifleme veya bir zorlama getirmeksizin, t1pk1 onceki gibi bir §eyle olabi-
lir. Mesela, K1blenin Kudi.is'ten, Ka'be'ye 9evirilmesi gibi.
Nesihteki hikmete gelince: Bilindigi gibi, beden saghg1 icrin tedaviye gi-
ri§en bir doktor, kimi zaman hastanm karakterine, mizac1na ve zamana gore
gidalan ve tedavi yontemini degi§tirir. i§te insan ruhlan tizerinde dogrudan
bir iyile§tirme yapacak olan peygamberler de, §er'i amelleri ve ahlaki hi.iki.im-
leri degi§tirirler. Bu gibi §eyler nefisler ivin, tipkl bedenleri iyile§tiren gida ve
ila9lar gibidirler. ~ilphesiz, ruhlann g1das1 ve tedavisi, §er'i ameller ve Al-
lah'1n raz1 oldugu ahlak ile mlimktindi.ir. ~ari (yasa koyucu Allah) bunu, duru-
mun gereklerine gore degi§tirir. Bu, tipkI §Una benzer: Bir ila9 vardrr, belli bir
siire vucut i<;in tedavi saglar, fakat oyle bir zaman gelir ki, ayni ila~ hastahk
dogurur. i§te ameller de boyledir. Belli bir stire bir iyile§me saglad1g1 halde,
bir bozulmaya yol a<;abilir. «Allah1n her ~eye kadir oldugunu», dolay1s1yla
neshe, ayn1s1ru veya daha hayirhsm1 getirmeye gii~ yetirdigini «bilmez mi-
sin?» Buradaki hitap Hz. Peygambere'dir. Soru ise, olaym kesinligini goster-
mek i~indir. Y ani sen de kesin bilirsm ki, "Allah her §eye kadirdir ... "
107. «Bilmez misin ki •.•» Ba§kalan da dahil olmakla birlikte, buradaki
hitap ozellikle Rasfilullah'adrr. Ama9 hitap edilenlerin bilgisini peki§tirmek-
tir. insanlar i~inden hi9biri, nesih olaym1 Rasfilullah kadar bilemez. <;iinkti o,
yerin ve goklerin s1rlanna ba§kalar1ndan ~ok daha fazla vak1ftrr. «Goklerin
ve yerin miilkii Allah'1nd1r.» Mademki, goklerin ve yerin mtilkii O'na aittir.
0, diledigini i§ler ve istedigi hiikmi.i verir. Burada goklerin ve yerm ozellikle
zikredilmesi, bunlarm Allah'1n en ytice sanat1 ve en hayranhk verici i§lerin-
den olmas1d1r. «Sizin i~in Allah'tan ba~ka», O'nun d1§1nda «ne bir dost»,
yak1n, arkada§ veya i§leri idare eden, «ne de» iyilikte size te§vik9i olan ve si-
zi koti.iltikten engelleyen «bir yard1mc1 vard1r.» Dost (velf) ile yard1mc1
(nasfr) aras1ndaki farka gelince; dost bazan yard1m etmede zay1f kalabilir,
yard1mc1 da bazan dostluk a91s1ndan digerine uzak kalabilir. Ama9, mi.i'mirl-
lerin kalbini teskindir. <;iinkii mti'minlerin dostu ve yard1mc1s1 sadece Al-
45- "ifinizden olup de geride e§ler birakan erkekler, kadmlanmn. evlerinden flkanlmayarak,
bir yr/a kadar hakilmasmt WJSiyet etsinler" (Bakara: 240) ayeti, iddetle ilgili bir y1I gibi
uzun bir sure, "Sizden, Olen ve geride e§ b1rakan erkeklerin e§leri dart ay on giin iddet
beklerler." (Bakara: 234) ayetiyle neshedilmi§tir, boylece bir yilhk si.ire, dort ay on gtine
indirilmi~tir."
Ayet: 101-109 BAKARA SURESi/2 217 .

lah'tir. Kald1 ki, Allah'tan ba§ka-;1na da dayamlmaz. Y aln1zca Allah' a s1g1n1hr.


Burada, bilgi noktasmda anlatilan ti9 mesele vardu:

Birincisi "Allah'zn he1Jeye kadir oldugunu" bilmek,

ikincisi, "Goklerin ve yerin mulkuniin Allah'a ait oldugunu" bilmek,

09tincusii, "A/lah'tan ba~ka ne bir dost ve ne de bir yardimcz o/madzgz-


m" bilmek.

BUtiin bunlan bilmek, Allah'1n kullan i<;in iyilikten ba§ka .bir §ey dile-
medigine kesin olarak inanmay1, nesih konusunda kafirlerin sozlerine ve §tip-
helerine aldrrmamay1 saglar.

108. «Yoksa siz de, daha once Musa'ya » kavmi tarafmdan: "Ey Mu-
sa! Bunlarm naszl ilahlan varsa, bize de oyle ilah, yap" (A'raf: 138) ve "Al-
lah'z bize apa~zk goster" (Nisa: 153) denildigi ve bir9ok sorular «soruldugu
gibi,» sizde buna benzer sorulan «peygamberinize sormak m1 istiyorsu~
nuz?» Biltiin i§lerin sahibi, istedigi emri ve yasag1 koyan1n Allah oldugunu
bilmiyorsunuz da m1 soruyorsunuz? Ya da Yahudilerin Hz. Musa'ya bildikleri
halde soru sorduklar1 gibi, siz de bildiginiz halde sormak m1 istiyorsunuz?
Burada as1l ama9, miisltimanlann Hz. Peygamber'e tam gtiven duymalar1 ge-
rektigine, sik s1k kar§ISma 91kip, hi9 dli§tinmeden ve ak1llarm estigi gibi soru
sormay1 brrakmalanna i§arettir.

«Kim kiifrii imanla degi~tirirse» yani imana kar§I kiifrii se9er ve onu
kabul ederse, «§ilphesiz» hak ve hidayet i§aretlerine ula§tiran «dogru yol-
dan», ifrat ve tefritten uzak olan orta yoldan yani haktan «sapm1~hr.» Bi-
linysiz bir §ekilde kendine zulmetmi§tir.

109. «Kitap ehlinden bir~ogu» yani yahudi bilginleri ve yahudilerin


btiytik bir boliimti «Hak kendileri i~in apa~1k belli olduktan sonra ...» Tev-
rat'ta nitelikleri anlattlan, mucizelerle desteklenerek dininin hak ve kendisinin
Allah'm el~isi oldugu aylk9a ortaya konan Hz. Muhammed (s.a.v.)'e kar§1 «i~­
lerindeki ~ekememezlikten» kalblerinde yer etmi§ olan a§tn k1skan~llktan
«dolay1 iman1n1zdan sonra» ey mu'minler «sizi» tevhid dininden dondtire-
rek «tekrar kiifre ~evirmek isterler.»

«Allah, emrini», onlarla sava§mak, ve cizye almak konusundaki htik-


mtinii «getirinceye kadar onlara affedin ve ho~goriilii olun.» Ayette ge9en
"afv" kelimesinin anlanu, suylunun cezasm1 bagt§lamak, "safh" ise onu dil
21 8 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

ile yermeyi terketmektir. Buradan, onlann yaptiklanna razi olma anlam1 91k-
mamahd1r. <;unki.i onlann yaptiklanna nza gostermek ktifiirdiir ve Allah kiif-
rti emretmez. Ancak burada asll soylenmek istenen §ey, Allah'1n bu konudaki
hilkmti gelinceye kadar onlarla sava§tan uzak durmak ve kotti sozlerine kar§I
ayn1 yolla kar§Ihk vermemektir.

Rivayete gore bu ayet, sahabenin -Allah onlardan raz1 olsun- Hz. Pey-
gamber (s.a.v.)'den, klifrti se9en ve mtisltimanlan da ktifre ~agtran yahudiler-
le sava§ma izni istemeleri tizerine nazil olmu§tur. «~tiphesiz ki Allah, her
§Cye kadirdir .>> Y ani Allah, onlardan intikam almaya gti9 yetirir ve zaman1
geldiginde intikamm1 da ahr.
Ayet: 1 10 BAKAAA SURESi/2 2 19

110. Namazi kilin, zekati verin. kendiniz ifin onceden gon·


derdiginiz her hayri Allah katinda bulacaksiniz. $iiphesiz ki
Allah, yaptiklanmzz fOk iyi goriir.
111. Onlar: "Cennete, ancak yahudi olanlar veya hiristi-
yanlar girecektir. '' dediler. Bu, onlarin kuruntusudur. De ki:
"Eger dogruysaniz, delilinizi getirin."
112. Aksine kim muhsin bir ki~i olarak kendini Allah 'ates·
lim ederse, onun miikafati Rabbinin katzndadir. Onlara korku
yoktur. Onlar iizulmeyeceklerdir de.
113. Yahudiler: "Hiristiyanlar hifbir §eye dayanmiyorlar"
dediler. Hiristiyanlar da: "Yahudiler hifbir §eye ~ayanmiyor·
lar" dediler. Halbuki onlar kitabt okuyorlar. Bilmeyenler de
aynen onlarin soylediklerini soylediler. Allah, ihtitaf ettikleri
konudaki hiikmiinii kiyamet giiniinde verecektir.

110. «Namaz1 k1hn, zekah verin.» Bu, bir onceki ayette ge~en "affe-
din" emrine atfedilmi§tir. Adeta Allah, burada mti'minlere sabn, yahudilere
muhalefeti, ibadet ve iyilikle Allah'a s1g1narak sonucu beklemelerini emredi-
yor gibidir. Burada asil ama<;, farzlan , vacipleri ve nafileleri yerine getirerek
Allah'a itaate devam1 te§viktir. Bu anlam1, ayetin: «Kendiniz i~in onceden
gonderdiginiz her hayri ...» §eklindeki boltimtinden anhyoruz. Ayette yer
alan "hayir" kelimesi, iyi olan ttim amelleri i\:erir. Ancak burada yilce Al-
lah'm bu ameller arasmdan yaln1zca namaz ktlmay1 ve zekat vermeyi zikret-
mesi, bu iki ibadetin oneminin btiytikliigti ve Allah katmdaki degeri bak1-
mmdand1r. <;link.ti namaz, beden ile yaptlan bir ibadettir ve bu ibadete btittin
organlar kat11makta ve ayn ayn her organla Allah'a ~iikredilmektedir. Zekat
ise zenginler i~in bir §i.iktir vas1tas1 olan mall bir ibadettir. <;unkii Allah, bu
kimselere lUtuf ve ikramda bulunarak huzurlu bir hayat ve bir~ok glizel i§leri
b~arma, im.kan.1 vermi§tir. «Allah kahnda bulacaks1n1z.» Kendiniz i~in, ha-
yattayken namaz, sadaka ve daha ba§ka iyiliklerden neyi gonderdiyseniz,
onun sevap ve mtikafat1n1 Allah katmda bulacaks1n1z. Dtinyadayken iyilik
olarak verdiginiz bir tek meyvenin veya lokmanin kar§1hgm1, orada Uhud da-
220 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

g1 bliytikltigtinde bulacaksm1z.
1
"Onceden gonderdiginiz" ifadesi Allah 1n mtikelleflere dtinyada nimet
ve ikram olarak verdigi §eyleri ahiret i<;in onceden gonderip hazrrhk yapmaya
i§arettir. Nitekim bir eserde §6yle denilmi§tir: "Kul oliince, halk: 'Geriye ne
brrakti?', melekler de: "Onceden ne gonderdi?" diye sorarlar."

«~iiphesiz ki Allah, yapbklarin1z1 ~ok iyi goriir.>> Az veya <;ok, yap1-


lan hi9bir §ey Allah'a gizli kahnaz. Burada yapllan i§, yani amelin hayir ve
§erle kay1tlanmam1§ olmas1, bunun hem te§viki, hemde korkutmay1 i9erme-
sindendir. Haynn ~oguna mtikafat verildigi gibi, az1na da verilmesi a~1s1ndan
te§vik; kottiltigtin ~oguna ceza verildigi gibi, az1na da verilmesi ise korkutma-
y1 i~erir. <;unkti Allah katmda, yap1lan hi9bir §ey kaybolmaz.

6tumunden once salih bir amel gander.


lyi i§ler yap. <;unku olumsuzliik yolu tlkall.

~iiphesiz insan oli.ince ameli kesilir. Ancak. §U ii<; §eyden birini yapmt§Sa
ecir ve sevab1 devam eder:
Birincisi: insan1n mahyla yapm1§ oldugu hay1r hizmetleri. Mesela mes-
cidler, koprtiler, nobet kuleleri, vak1flar brrakmak ve diger hayir i§leri. Nite-
kim Hz. Peyga~ber (s.a.v.)'in "insan o!Unce, u~' ki~'i dz~zndakilerin ameli ke-
silir" <46) hadisinde i§aret ettigi "sadak.a-i cariye" buna i§aret etmektedir.
ikincisi: Osttin bir akhn iirtinii olan ilim gibi, insanlar1n yararlanacag1
§eyler. Hz. Peygamber (s.a.)'in "Kendisinden yararlanllan ilim" soztiyle i§a-
ret ettigi §ey budur. Bu soz geneldir ve yazarak geride buakt1g1 eserleri, §er'i
ilimleri ve bunlar1n metodlar1n1 ogretmesi gibi konular1 i~erir. "Yararh ilim"
sm1rlamas1yla yarars1z ilimler d1§arda b1rakilm1§ oluyor. <;tinkti ba§kalarm1n
da faydalanmas1 gereken ilmi ogretmeyen kimse ic;in bir miikafat olmayacag1
gibi, yarars1z ilmin de faydas1 yoktur.

Oruciisu: Ki§inin kendisinden olan c;ocuklan. Nitekim hadiste: "Ken-


disi i~·in dua edecek salih bir rocuk" ifadesi bu ger9egi vurguluyor. Hadiste,
<;ocuk" kelimesi "Salih" kelimesiyle kay1tlanmt§tlr. <;unkti salih olmayan
11

c;ocuk dolay1s1yla bir ecir kazanilmaz. Ancak, c;ocuk sahibi olmaktaki niyeti
iyi ise, c;ocugunun gtinah1 dolay1s1yla babaya bir sorumluluk ytiklenmez. Ha-
diste "dua" dan soz edilmesi, bir kay1tlama degil, aksine c;ocugu babasma
dua etmeye te§viktir. <;ocuk babas1 ic;in dua etsin veya etmesin, iyi amel i§le-

46- Muslim, Vasiyyet; Ebfi Davud vc Nesiil. Bkz. Cllmiu'l-Uslll, 11/180.


Ayet: 1 11 - 112 BAKARA SURESi/2 221

yen birisi ohnas1 halinde i§ledigi amelin sevaplanndan babas1na da yaz1hr.


Bir kimsenin diktigi agac1n meyvesinden yiyenlerin, o adama dua etsin veya
etmesin, yaptlgt bu hayudan dolay1 mlikafatm1 alacak olmas1 gibi ... Bu du-
rum anne i~in de ge9crlidir.

Eger Hz. Peygamber'in bu hadisiyle, "Kim guzel bir pgtr a~·arsa, bu-
nun ve bununla amel edenlerin ecri, kiyamete dek kendisinindir" <47) ve "Kim
olurse , ameli kapamr. Ancak A/ah yolunda nobet tutan kimse miistesna.
<;unka onun ameli kiyamete dek artar" <43> hadisleri aras1n1 nas1l cemetmek
gerektigini soranlara §Oyle cevap veririz: A9tlan 91gu, yararlan1lan ilimle ayn1
kategoridedir. Nobet tutan kimse ile ilgili hadis ise, Allah yolunda nobet tu-
tan kimsenin hayattayken gonderdigi amelin sevabmm, kiyamete kadar arta-
cag1 anlamma gelir. Fakat ilk hadiste sozti edilen ti~ ki§iyle ilgili durum, ve-
fatlanndan sonra meydana gelen ainelleriyle ilgilidir. <;tinkti bunlann amelle-
ri kesilmez. <;unkti sonradan yapilan amellerin sebebi bu ilk kimselerdir. Do-
lay1s1yla bundan dogacak olan sevap da kendilerine ula§acaktlf.

111. «Onlar:'Cennete, ancak yahudi veya h1ristiyanlar girecektir'


dediler.» Bu ayet, hui stiyan olan Necran heyeti hakk1nda nazil olnlu§tur.
Bunlar yahudilerle birlikte Hz. Peygamber (s.a.v.)'in bulundugu bir yerde
toplandilar ve birbirlerini yalanlayarak, her biri ancak kendilerinin cennete
gireceklerini soylediler. «Bu», cennete ancak yahudi ve hlristiyanlann girece-
gi ~eldindeki anlayt§, «onlartn» anlams1z arzulanna dayanan «kuruntusu-
dur.»
«De ki:» Bu bir taacctip emridir. «'Eger» savundugunuz §eyde «dog-
ruysantz», cennetin sadece size ait oldugu konusundaki «delilinizi getirin.'»
<;unkii delili bulunmayan her soz ge~ersizdir.
112. «Aksine», Onlar sanki "bizim d1§1m1zda kimse cennete giremez",
demektedirler. Bu soz ile, onlara, evet sizden ba§kas1 cennete girecektir, du-
rum sizin zannettiginiz gibi degildir, di ye cevap verilmi§tir. «Kim muhsin
bir ki§i olarak» yani ihHish, al9akgontillti ve boyun egerek btittin varhg1yla,
btittin amellerinde iyiligi gozeterek «kendini Allah'a teslim ederse,>> hi\:bir
§eyi ortak ko§maks1zm, samimi olarak yalruzca O'na yonelirse ... Ger9ek an-

47- Mtislim vc Nesa1de mudar kabilesinden olan fakir bedcvilerin bir k1ssas1 da vardu. Bkz.
Ccimiu'l-UsCtl, 6/457.
48- EbQ Davud, Tirmizl ve Dariml (Kitabii'l-Cihad), aynca Ahmed b. Hanbel, Miisned, 4/150.
222 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

lamda "Ihsan", bir i§i lay1k oldugu §ekilde yerine getirmektir. Nitekim Pey-
ga1nber (s.a.v.) "ihsan"1: "Allah'i gorilyormu§ gibi ibadet etmendir. <;unku
sen O'nu goremesen de, 0 seni goriiyor" <49) sozleriyle a~1klam1§trr.

«Onun miikafatl,» yaptig1 amelden dolay1 kendisine soz verilen sevap,


yani cennete girme vaadi «Rabbinin katindad1r.» Yani kendisinin sahibi ve
i§lerinin di.izenleyicisi olan Allah'tan gelmektedir. Onun bu mi.ikafatl ne zayi
olur, ne de eksilir. «Onlara» ahirette cennete girdiklerinde «korku yoktur.
Onlar, iiziilmeyeceklerdir de.» Nitekim Rabbimiz cennet ehlinin durumunu
§Dyle anlatiyor: "Orada §oyle derler: Bizden uzuntuyu gideren Allah'a ham-
dolsun." (Fatrr: 34) Halbuki di.inyada ba§lanna gelebilecek §iddet ve musi-
betlerden dolay1 hep korkarlar. Yapamadtldar1 salih ameller i9in iiziitilli.idi.ir-
ler. Ashnda mil'min, Allah'm rahmetinden umudunu kesmeyecegi gibi, O'nun .
gazabmdan ve cezalandrrmas1ndan da emin olamaz. Nitekim §6yle denilmi§-
tir: "iki korku ve iki gi.iven bir araya gelmez. Diinyada korkan, ahirette gi.i-
vencededir. Di.inyada kendisini emin goren de ahirette korkacaktrr."

113. «Yahudiler:» Bu ayet, yahudiler ve h1ristiyanlardan her grubun di-


gerini nastl sapikhkla damgalad1gm1 av1khyor. «'H1ristiyanlar hi~bir ~eye
dayanm1yorlar'», onlar dogru ve onem verilecek bir yol i.izerinde degiller
«dediler.» Buna kar~1lik «hiristiyanlar da: 'Yahudiler hi~bir ~eye dayan-
m1yorlar' dedller.» Evet, yahudiler ve hiristiyanlar, birbirlerine kar§I bu id-
diada bulunuyorlar. «Halbuki onlar» ilim sahibidirler ve her iki grup da «ki-
tab1 okuyorlar.» Allah'1n kitaplanndan birini okuyan kimse, baki olan1
1
inkara kalki§maz. \:link.ti Allah 1n kitaplanndan her biri, otekini tasdik eder.
«Bilmeyenler de», puta tapan ve benzeri cahiller de, bi.iti.in din ehli kimseler
i9in, «aynen onlarin soylediklerini soylediler.» Onlar hi~bir §eye dayanm1-
yorlar, dediler. Burada onlar1n, bilgilerine ragmen kendilerini bilgisizlerle ay-
n1 di.izeye indirmeleri dolay1s1yla bi.iyi.ik bir k1nama vardlf. «Allah,» her iki
grup arasmda «ihtilaf ettikleri konudaki hiikmiinii k1yamet giiniinde vere-
cektir .» Din bak1mmdan kimin ne durumda oldugunu ortaya koyacakt1r.
Bu durum, yaln1zca sap1k frrkalara ozgti degildir. Aksine bir sfifiyle di-
geri, bir §eyhle digeri ve bir alimle digeri aras1nda da geverlidir. Her fuka
kendi d1§mdakileri hatalt gori.ir. Oysa as1l dogru olan §ey hidayete uymaktrr.

49- Bu, Mtislim'in Sahih'inde rivayet ettigi uzuoca hadisin bir par\:as1du.
Ayet: 1 13- 1 14 BAKARA SURESi /2 223

114. Allah'in mescidlerinde O'nun isminin zikredilmesine


engel olan ve on/arm yikilmasina fali§andan daha zalim kim
olabilir? i §te onlara bu mescidlere ancak korkarak girmeleri
yara§ir. Onlar ifin dii.nyada bir rezillik, ahirette ise, bii.yii.k bir
azap vardir.
115. Dogu da, bati da Allah'indir. Her nereye yonelirseniz
Allah 'in rzzasi oradadir. $iiphesiz ki Allah, rahmeti bol olan
ve her §eyi fOk iyi bilendir.

114. «AIJah'1n mescidlerinde ... » Bundan an1a9 Beyt-i Mukaddes


(Mescid-i Aksa)'tir. <;ogul olarak kullan1lmas1 ise, ayetin htikmilntin genel ol-
masmdandir. Yani bu fiili hangi mescid de i§lerse i§lesin, o ki§inin yaptlg1 bu
kapsama girer. «O'nun isminin zikredilmesine», yani Allah'1n ad1nm anil-
mas1na, tesbihe ve i~inde namaz k1hnmas1na «engel olan ve onlann y1kd-
mas1na ~ah~andan...» Bu mescidleri tahrip edenlerden ... «Daha zalim kim
olabilir?» Evet, bunlardan daha zalim hi~bir kimse olamaz.
Ayetin ntizul sebebi, Hiristiyanlar1n krah , Bizansh Antonyus'un, israilo-
gullanyla sava§tp askerlerini oldtirmesi, Tevrat'1 yakmas1 ve Beyt-i Makdis'i
y1lop harabeye dondtirdtikten sonra i<;ine le§ atmas1 ve burada domuz kesme-
sidir. Buras1, Hz. bmer'in hilafeti donemine kadar y1k1k ve harap bir §ekilde
224 RUHU'L-BEYAN Cuz: l

kalmt§, herhangi bir tamir gormen1i§ti. Hz. Omer tarafindan tamir edildikten
bir sure sonra ise, tekrar batih hrristiyanlann eline gec;erek ytizy1h a§ktn bir
stire onlann elinde kald1. Ancak Selahaddin Eyyubi taraf1ndan Hier! 585
(Milad1: 1189) y1lmda yeniden fethedildiginde asil kimligine kavu§turulmu§-
tur.

Aslrnda bir soru edatt olan "men" (kim?), burada olumsuzluk anlamm-
da olup "daha zalim hi<;bir kimse yoktur" demektir. Bu kimselerin kimler ol-
dugu da ayette a<;1klan1yor: ~<I~te onlara» yani engel olan bu kimselere «bu
mescidlere ancak korkarak,» yani onu yikmak bir yana, oraya hu§u ve go-
ntil al~akhg1 iyinde «girmeleri yara§tr.»
«Onlar i~in diinyada» oldtiriilme, esir d~me ve cizye vennek zorunda
brrakilma gibi, nitelendirilmeyecek derecede «bir rezillik» yani a§agtlanma,
«ahirette ise biiyiik bir azap vard1r.» Bu, kesintisiz olan cehe1U1em azab1-
dtr.

Bu ayetin nilzul sebebinin mti§rik Araplar oldugunu soyleyenler de var-


du. Bu mil§rikler RasO.lullah (s.a.v.)'m, Mekke'deyken Allah'a dua etmesini
engellemi§ ve hicrete zorlamt§lardi. Ayn1 §ekilde Rasfilullah'1 ve ashabm1,
hicretin alttnc1 y1h olan Hudeybiye y1bnda Medine'den gekliklerinde Mescid-
i Haram'a sokmam1§lard1. "Onlann yikllrnasma rall§anlar" dan maksat,
Mescid-i Haram'da Al1ah'a ibadet etmekten, O'nu anmaktan ve zikirden me-
netmeleridir. Burada ger9ek anlamda bir y1kma ve harap etme olmamakla bir-
likte, bu da upk1 y1kmak ve harabeye donti§tiinnek gibidir. <;ilnkil mescidin
iinan , onu yapmak ve onarmakla oldugu gibi, ayn1 zamanda oraya devam et-
mekle de olur. Mesela Arap~ada "falan kimse mescidi imar ediyor" denir. Bu,
o kirnsenin mescide stirekli devam ettigi ve mescidden aynlmad1g1 anlamma
gelir. Nitekim hadiste §Oyle buyurulmu~tur: "Mescide devam eden birisini
gordiigunuzde, onun imanh olduguna ~ehadette bulunun. '' <50> <;unkti Allah
§Oyle buyurmu§tur. "Allah'm mescidlerini, ancak Allah'a iman eden ... kimse-
ler imar ederler." (Tevbe: 18) Dikkat edilirse mescitlere gidip gelmek, mes-
citleri in1ar anlam1nda kullanilm1§t1r.

115. «Dogu da, bah da Allah'1ndtr.» Bu iki §eyle herhangi bir


mekan1n Allah'a tahsis edilmesi degil, biitiln yerytiztintin Allah'a ait oldugu
ifade ediliyor. Eger sizler, Mescid-i Haram veya Mescid-i Aksa'da namaz k1l-

50- Tirmizi, Darimi ve i bn Mace. Bkz. Ctimiu'l-Us{(f, 1/242.


Ayet: 115 BAKARA SURESi/2 225

maktan 1nenedilirseniz, btitiin yerytizti sizin i<;in mescid k1hnnu§t1r. «Her ne-
reye yonelirseniz», ytiziintizil hangi tarafa ~evirirseniz, «Allah' 10 rizas1 ora-
dad1r.» Y ani Allah'm emrettigi ve k1ble olarak ho§nut kalacag1 yer oras1dtr.
<;ilnkti yonelme imkfuu, sadece bir mescide veya bir yere tahsis edilmi§ de-
gildir. «~iiphesiz ki Allah, rahmeti bol olan ve.•.» Burada "vasi'" kelimesi,
Allah'1n gerek miilk ve gerekse yaratma olarak her §eyi ku§atmas1 anlamma-
drr.

"Dogu da ball da Allah'1nd1r" sozii, ibadet ve namazlar i<;in baz1 mes-


cidlerin tahsis edilmedigi konusundaki sozilmtizti de i9erir. Aksine btiti.in yer-
yiizii sizin i<;in mesciddir. Hangi bolgesinde namaz lalarsan1z lahn. Bundan
ama<;, Allah'1n kullarma bir geni~lik ve ihtiya<; duyduklar1 §eylerde kolayhk-
tu. K1ble konusundaki geni§lik de bu htikmi.in i<;erisinde oncelikle yer ahr.

imam Gazzall "Esma-i Htisna ~erhinde §6yle der: ''Vasi'", "sea" keli-
mesinden ahnmadir. "Sea" kelimesi bazan "ilme" izafe edilir ve "olduk<;a
fazla bilgi sahibi" anlam1na gelir. Bazan, "ihsan" ve "ntmet bollugu"na izafe
edilir. Bu durumda Allah'1n ltituf ve nimetlerinin geni§ligi anlam1 <;1kar. Ne
§ekilde takdir edilirse ve hangi §ekilde gelirse gelsin, mutlak manada "vasi'',
bizzat Allah'trr. <;tinkti ilmine bak1lmca, O'nun bilgisi goz ontinde tutuldugu
takdirde, bilgi denizinin sahili yoktur. Denizler O'nun kelimelerini yazmak
i<;in miirekkep olsa, bunlar ttikenir, fakat O'nun kelimeleri bitmez. ihsan1 ve
nimetleri dikkate ahnd1g1nda ise, takdir ettigi §eylerin sonu yoktur. Her geni§-
lik ne kadar biiytik olursa olsun, nihayet bir noktada son bulur. Bir noktada
son bulmayan ise "sea" ismine daha <;ok hak kazanml§ olur. Bu manada mut-
lak "Vasi", Allah'tir. <;iinki.i her geni§, kendisinden daha geni§ olana oranla
dard1r. Bir noktada son bulan geni§lige yap1lan iHive, ilk durumuna gore bir
fazlahktir. Sonu olmayan ve bir yerde noktalanmayan bir §eyin tizerine ilave
de dti§tintilemez.

«Her ~eyi ~ok iyi bilendir.» Onlann biittin ihtiya~lar1m ve amellerini


en iyi bilendir. Bu ayet, hangi yone yonelerek olursa olsun, btittin namaz k1-
lanlann sevab1ndan hi<;bir §ey eksilmeyecegi vaadini i<;erdigi gibi, tehdit an-
lamm1 da i~erir. Boylece bu ayetle, "Allah'zn mescitlerinde O'nun isminin
anilmaszm yasaklayan ve oralarzn ylkzlmaszna (.Gil§an kimseden daha zalim
kim olahilir?"(Bakara: 114) ayeti aras1ndaki baglantI ortaya c;1k1yor. Anlam
§byle oluyor: Ey mi.i'minler! Allah'1n beldeleri geni§tir. Allah'm mescitlerini
y1kanlann tahribi, yerylizlintin neresinde olursan1z olun, sizi Allah'1n k1blesi-
226 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

ne donmekten ah.koy1nasm.
Mticahid ve Hasan Basri, "Rabbiniz §byle dedi: "Bana dua edin ki,
duan1z1 kabul edeyim" (Mti'min: 60) ayeti inince sahabenin: "Biz nereye
dogru dua edelim?" diye sormalan uzerine "Dogu da, bat1 da Allah'ind1r.
Her nereye yonelirseniz, Allah'm nzasi oradad1r" ayeti nazil oldu, demi~ler­
dir.

116. Ve "Allah fOCuk edindi" dediler. 0, bundan miinez-


zehtir. Aksine goklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah 'mdir.
Hepsi O'na boyun egmektedir.
117. 0, gokleri ve yeri herhangi bir iirnek olmadan yara-
tandir. Bir §eyin olmasini dilediginde, ona sadece "ol" der. 0
da olu verir.
118. Bilmeyenler: "Allah bizimle konu§sa veya bize bir
mucize gelse ya" dediler. Bunlardan oncekiler de bunlarm so-
Ayet: 116- 11 7 BAKARA SORESi/2 227

ziiniin aynisim siiylemi~lerdi. Hepsinin kalbleri birbirine ben-


ziyor. Biz iiyetleri, kesinlikle bilen bir kavme afikladik.
119. Dogrusu biz seni, bir miijdeci ve uyarici olarak hak ile
giinderdik. Sen, cehennemliklerden sorumlu degilsin.

116. «Ve: 'Allah ~ocuk edindi' dediler.» Bu ayet, yahudilerin Uzeyir


Aleyhisselam'1n, hrristiyanlann da, isa Aleyhisselam'm Allah'm oglu oldugu-
1
nu soylemeleri, araplann ise meleklerin Allah 1n k1zlan olduguna inanmalan
konusunda nazil olnlU§tUr. Dolay1s1yla "dediler" ifadesi, bu ti9 grubun hepsi-
ni de i<;ermektedir. Bunlar, Allah Yarat1klar1ndan baz1s1n1 <;ocuk edindi ve
onun ger9ekten kendi 9ocugu oldugunu iddia etti, dediler. Halbuki Allah'1n
ger<;ekten <;ocuk dogunnas1 dti§tiniilemeyecegi gibi 9ocuk edinmesi de dii§il-
ni.ilemez. Ytice Allah, hak.k1nda soylenen bu §eylerden kendisini tenzih ede-
rek «0, bundan miinezzehtir» buyurmu§tur. Y ani Allah, 9ocuga ihtiya<; du-
yuran sebeplerden uzaktir. Bu sebep, hayattayken kendisine yard1m edecek
ve Oldtikten sonra da yerine ge<;ecek birine ihtiya<; duymas1dir. Allah'm <;ocuk
edindigini soylemek, O'nun insanlara benzedigini (te§bih) soylemek anlanuna
gelir. Ku§kusuz <;ocuk, ancak babasmm cinsinden olur. 0 halde hi<;bir §eyin
kendisine benzemedigi ytice Allah'm 9ocuk edinmesi nas1l olur? Daha sonra
ytice Allah, her §eyin sahibi oldugu konusunda bir uyanda bulunarak §Oyle
buyuruyor:

«Aksine goklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah 11nd1r.» Bu, onlann


soylediklerini red ve gorti§lerinin bozuklugu konusunda gti<rlti bir delildir.
Buna gore anlam §Oyledir: Ku§kusuz Allah, goklerde ve yerdeki btittin §eyle-
rin yaratic1s1dIT. Bunun i9ine melekler girdigi gibi, Hz. Uzeyr ve isa
Aleyhisselam da oncelikle girer. Bu ger9ekten <;1kan sonuca gore Allah'1n,
goklerde ve yerde bulunan herhangi bir §eyden bir 9ocugunun olmas1 mtim-
ktin degildir. Oyleyse onlar Allah'a ~ocuk isnat etsinler veya etmesinler, hi9-
bir onemi yoktur. Goklerde ve yerde bulunan ne varsa «hepsi O'na», her§ey-
den mtinezzeh olan ytice Allah'a «boyun egmektedir .» Onlardan hi~bir §ey
O'nun dilemesine (me§iet) ve olu§turmas1na (tekvin) kar§I koyamaz. Dolaya-
s1yla btittin bu niteliklere sahip olan Allah'm bir 9ocugunun oldugu soylene-
mez. c;unkti babas1yla ayrn cinsten olmas1, <;ocuk i~in vazge~ilmez bir §eydir.
117. «0, gokleri ve yeri herhangi bir ornek olmadan» yani daha on-
ce benzeri olan bir omege gore degil, yepyeni bir §ekilde «yaratandir.» "ib-
da", bir §eyin 1naddesiz ve bir zamanla kay1th olmaks1z1n icad1dIT. i§te Al-
228 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 1

lah'1n bu sozleri de, onlann basit ve al9ak9a sozlerinin ge9ersiz k1hnmas1 i<;in
bir ba§ka delildir: ~tiphesiz baba, 9ocugun bagh oldugu unsurdur. 0 , kendi
maddesinden aynld1g1 i9in, ondan etkilenmi§tir. Allahti Teala ise, genel ola-
rak Him varh.klann hi9bir omege dayanmadan yaratlc1s1 olarak bu ttir bir etki-
lenmeden miinezzehtir. Dolay1s1yla 0 bir baba olamaz.

Herhangi bir §eye dayanmadan gokleri ve yeri yoktan yaratmaya gii~


yetiren biri, babas1z olarak Hz. isa'y1 yaratmaya nasd gii9 yetiremez? «Bir ~e­
yin olmas1n1 dilediginde ...» Burada "olmasmi dilemek" diye 9evirdigimiz
"kaza" kelimesi, bir§eyi saglam yapmak anlam1ndadrr. Bunun bir §eyin va-
rolmas1na taalluk eden ilfilli irade hakktnda kullanilmas1, iradenin o §eyin ol-
mas1111 kesin olarak gerektinnesindendir. «Ona sadece 'ol' der. 0 da oluve-
rir .» Yani herhangi bir duraklama veya aldmnazhk soz konusu olmadan hlzh
bir §ekilde varhk kazanrr. Y ani "ortaya 9Ik" emriyle, hemen ortaya c;ikar.

Ehli-i Siinnete gore bu, e§yan1n varhg1n1n, "ol" emrine bagh olarak
meydana geldigini gostermez. Aksine onun varhg1 Allah'm yaratmasma~ ica-
dma ve tekvinine baghdrr. Bu ise eze11 bir s1fattrr. Bu soz, yaratilan §eyin Al-
lah'm icad1 ve kudretinin kemaliyle hemen meydana geldigini gostermekte-
dir.

~uras1 da bilinmelidir ki, Allah'a 9ocuk nisbet etme saptl<lrgmm sebebi,


eski §eriat sahiplerinin, yiice Allah'a "baba" ad1n1 vcrmelerindendir. Hatta
bunlar: "Baba, kti9tik Rabb ve Allah da btiytik babadu" derlerdi. Onlar bu-
nunla, insan varhg1n1n ilk sebebinin Allah oldugunu belirtmek istiyorlardi.
Baba ise, onun varhg1ndaki son sebeptir. Daha sonra bunlar i9indeki cahil
kimseler, bundan amacm dogal anlamdaki dogum oldugunu sandilar ve,.taklid
yoluyla buna inanmaya ba§ladilar ve boylece de ktifre dti§ttiler. Oysa ylice
Allah, her ttirlti s1n1rlamalardan ve yonlerden <51 > miinezzeh , e§ler, ogullar ve
k1zlar edinmekten yiicedir. Yerde ve goklerde, O'nun benzeri hi9bir §ey yok-
tur. Kudsi bir hadiste §Oyle buyurulmu§tur: "Ademoglu beni yalanladz , yani
bana yalan nisbet etti. Oysa bunun yapzlmamas1 gerekirdi, yani Allah't ya-
lanlamak ona yakz§mazdr. Bunu yapmakla hata etti. Bana dil uzattz. Bunu da
yapmamallydz. Su anda oldugu gibi onu tekrar diriltmeyecegimi iddia etmesi
beni yalanlamasz, bana c;ocuk isnat etmesi ise, dil uzatmas1d1r. E~ veya <;o-
cuk edinmekten kendimi tenzih ederim." mi
iv
5 1- Allah in mutlak anlamda yi.icelik sozkonusudur: "O, her ~eyden yiicedir, biiyiiktiir" (Se be:
23)
52- Buharl, Tefsfr; Nesai, Cenaiz; Ahmed b. Hanbel, Miisned, 2/35 1
Ayet: 118-119 BAKARA SORESi/2 229

118. «Bilmeyenler:» Yani geryekten cahil olan mli§rik Araplar, ya da


ehl-i kitap olup kendisini cahil gosterenler «'Allah bizimle, konu~sa>>, me-
leklerle arac1s1z olarak konu§tugu gibi bizimle de k.onu§sa ve senin el9isi ol-
dugunu soylese, ya da peygamberlerle konu§tugu gibi bize de bir melek gon-
derip onun arac1hg1yla, senin elvisi oldugunu bize bildirse «veya bize bir
mficize», senin dogrulugunu gosteren bir delil «gelse ya' dediler.» Bilme-
yen, yani cahil kimseler boy lece, kendilerinin de melekler veya peygamberler
gibi onemli varhklar olduklanm sanarak btiytiklendiler. "Allah nic;in peygam-
berleriyle konu§uyor da bizimle konu§muyor" dediler. Varhklann en dti§lik
derecelisi olduklan halde kendilerini boylesine btiytik gormeleri ve en ytice
ayetleri de kti~iimsemeleri ger~ekten §a§tlacak §eydir.
«Bunlardan oncekiler» yani gec;mi§ timmetler «de bunlann soziiniin
ayn1s1n1 soylemi~lerdi.» Nitekim yahudiler Hz. Musa'ya: "Allah't bize apa-
f.lk olarak goster" (Nisa: 153) ve hrristiyanlar da Hz. isa'ya: "Rabbinin, gok-
ten bize bir sofra indirmeye giicii yeter mi?" (Maide: 112) demi§lerdi. Bunla-
rm istekleri dogru yolu bulmak i~in degil, inatlannda diretmek i~indi. «Hep-
sinin kalblcri birbirine benziyor.» Yani katihk, korltik ve inatta, onlann ve
onlardan oncekilerin kalbleri ayn1dir. Eger bir kalbte kiifilr ve katihk yerle~ir­
se, art1k o, imandan uzakla§lf.
«Biz ayetleri» ac;1k mOcizeler olarak «kesinlikle bilen bir kavme», ke-
sin ger9egi arayanlara «a~1klad1k.» Burada ge9en "kesin bilgi" anlam1ndaki
"yakfn" kelimesi, "ilim" kelimesinden daha kapsrunh ve daha kesindir.

119. «Dogrusu biz seni» sana uyanlar i<;in «bir miijdeci ve», seni inkar
eden ve kaq1 gelenler i9in bir «uyar1c1 olarak hak ile» hticcet ve
mucizelerle desteklenmi§ olarak «gonderdik.» Burada Hz. peygamber
(s.a.v.)'e §Oyle denilmek istenmektedir: Senin dogrulugun, mucize ve deliller-
le ortaya 91kt1ktan sonra, mtijdelemekten ve uyarmaktan ba§ka gorevin yok-
tur. Onlan imana ve kabule zorlamak senin i~in degildir. «Sen, cehennemlik-
lerden sorumlu degilsin.» Risaleti teblig ettikten sonra, onlann iman etme-
meleri dolay1s1yla senin bir sorumlulugun yoktur.
23 0 RUHU'L-BEYAN Cliz: 1

120. Kendi dinlerine uymadikfa yahudi ve hiristiyanlar


senden asla raz1 olmayacaklardir. De ki: "Hidfiyet, ancak Al-
lah 'in hidii.yetidir." Yemin olsun ki, sana ilim geldikten sonra,
eger onlarin anularma uyarsan Allah 'tan sana ne bir dost, ne
de bir yardimc1 vardtr.
121. Kendilerine verdigimiz kitabi hakkiyla okuyanlar, i§te
onlar ona iman ederler. Kim de onu inkiir ederse, hiisranda
olanlar da. i§te onlardzr.
122. Ey israilogullari! Size verdigim nimetimi ve sizi bir za-
man alemlere ustiin kildigzmz hatirlayin.
123. Kimsenin kimseye bir fayda saglamayacagi, kimseden
kar§ilik almmayacagi, kimseye §efaatm f ayda vermeyecegi ve
onlarm yardim gormeyecegi gunden sakmm.
Ayel: 120 BAKARA SURESi/2 231

120. «Kendi dinlerine uymad1k~a yahudi ve haristiyanlar senden as-


la raz1 olmayacaklardar.» Bu ayet Hz. Peygamber (s.a.v.)'in onlann islam'a
girmeleri konusundaki a~ir1 isteginin ger9ekle§meyecegini ifade ediyor. <;un-
ki.i onlann kendisinden ho~nut olmalann1, ger9ekle§mesi imkans1z bir sebebe
baglam~tir. Ondan ho§nut olmad1klanna gore, nas1l olur da onun dinine uyar-
lar? Yani yahudiler, sen yahudi olmad1k9a ve onlann kiblelerine yonelerek
namaz kllmadtk9a ve luristiyanlar da, sen hlfistiyan ohnadik~a ve onlann kib-
lesine dogru yonelerek namaz kilmadik9a senden ho§nut olmayacaklardrr.

Burada "din'' anlain1ndaki "millet" kelimesinin tekil olarak kullanilma-


s1, ktifrtin tek bir millet olmas1ndandu. Bu, onlann: "Bizim dinimiz hidayetin
ta kendisidir, diger dinler degil." yolundaki sozlerinin hikayesidir. Buna kar-
§thk ytice Allah §6yle buyuruyor: «De ki: 'Hidayet, ancak Allah'1n
hidayetidir.'» Bu, islam dinidir. insanlar1 Hakka goti.iri.ir, sizin davet ettiginiz
battl din degil. Sizin davet ettiginiz hidayet degil, heva yani nefsan'i istek ve
arzulardtr.

«Yemin olsun ki, sana ilim» vahyedilmi§ Kur'an «geldikten sonra,


eger onlaran arzular1na uyarsan, Allah'tan» O'nun yi.ice katmdan «Sana ne
bir dost», faydas1 dokunacak bir yalan, «ne de» Allah'tan gelecek cezay1 on-
leyebilecek «bir yard1mc1 vard1r.» Ayette ge9en "ehva" kelimesi, "heva"
kelimesinin 9oguludur. Heva, ~ehvete dayanan ve sap1k.hga 9agiran gorii§ de-
mektir. insan1 haviye'ye yani cehennen1e goti.irdi.igu i9in bu isim verilmi§tir.
Ehva kelimesinin tekil olarak degil de <;ogul olarak kullarulmasm1n sebebi ise
onlann herbirinin arzusunun, digerinin arzu ve isteginden farkh oldugunu be-
lirtmek i9indir. i§te bu sebeple Peygamber Efendimizin, ancak onlann hepsi-
nin hevasma yani arzusuna uyarsa, onlann hepsinin raz1 olacaklan bildiril-
mi§tir.

Hak dine 9e§itli isimler veri1mi§tir:


Peygamberler iimmetlerine imla ettirdikleri ve yazdirdiklar1 i<;in ''mil-
let"
'
Kullann itaat edip htiktimlerine boyun egdikleri i9in "din",

Susayan kimselerin susuzluklanm giderecekleri rahmet ve sevap kayna-


g1 oldugu i<;in "§eriat" ismi verilmi§tir.
Aynca ayette ge9en "dost" (velf) ile "yardunc1" (nasfr) aras1nda genel-
232 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 1

lik ve ozellik a<;1s1ndan fark vardir. <:;unkii "dost", bazen yard1m edemez.
"Yard1mc1" ise, bazan yardun goren kimseye yabanc1 olabilir.

Y ahudi ve hrristiyanlar i9indeki liderlik pe§inde ko§an inat<;ilann duru-


mu anlatildiktan sonra, inat91hktan ve liderlik arzusundan uzak duran,
Allah'1n nzas1n1 ve filljret sevab1n1 isteyen, fillireti bu ge9ici dtinyaya tercih
edenlerin ovtilmesine ge9iliyor:
121. «Kendilerine verdigimiz kitab1 hakk1yla okuyanlar,» onun
lM1zlann1 tahrif etmekten ka91nan, anlamm1 dti§tinenler ve i9indekilerle amel
edenler...
Burada Abdullah b. Selim ve arkada§lan gibi, kitap ehlinin mifminleri
kasdedilmektedir. Bunlar yahudilikten donerek mtisltiman olmu§lardi. "Ki-
tap" ise, Tevrat'trr. «i§te onlar» yani kendilerine kitap verilenler ve onu hak-
klyle okuyanlar, kitaplann1 tahrif etmeksizin «Ona iman ederler.» Buna kar-
§lhk «kim de onu» yani kitab1 «inkar ederse ...» ktifrii ister bizzat tahrif se-
bebiyle olsun, isterse daha once tasdik ettigi kitab1 inkar etmek gibi ba§ka se-
beplerle olsun, farketmez. «Hiisranda olanlar>>, aldanan ve helake ugrayan-
lar «da i~te onlardir .» <;unkii iman yerine ki.ifrti satin alm1§lard1r.
122. «Ey israilogullari! Size verdigim», i9inde Tevrat'm da bulundugu
«nimetimi ve sizi, bir zaman» kendi 9ag1n1zda «alemlere iistiin kdd1g1m1
hat1rlay1n.» Nimetin hat1rlanmas1, ona §i.ikretinekle olur. Verilen kitaba kar§I
§tikiir ise, i~inde bulunan her §eye iman etmekle gen~ek.le§ir. Tevrat'a iman1n
zorunluluklanndan birisi de Hz. Muhammed (s.a.v.)'e imandrr.
123. «Kim~enin kimseye bir fayda saglamayacag1, kimseden kar~1-
hk ahnmayacag1, kimseye ~efaatln f ayda vermeyecegi ve onlar1n yard1m
gormeyecegi giinden sak1n1n.»
Eger iman etmezseniz klyamet gtintintin azabmdan korkun. 0 gtinde hi9
bir nefis digeriyle ilgili haldan odeyemez. Hi9 bir kimse ba§kas1mn giinah1n-
dan dolay1 hesaba 9ekilmez ve onun azab1ndan hi9bir §eyi defedemez. Ancak
kendisinde ba§kas1nm hakk1 varsa kendi iyiliklerinden ve sevaplanndan ah-
narak ona verilir. Nitekim hadis-i §erifte: "Kim, namus veya ha§ka hir konu-
da ka.rde§ine zulmetmi~·se, hi9bir dinar veya dirhemin kabul edilmeyecegi
giin gelmeden once, en kisa zamanda onunla helalle§sin. <;unkii o gunde,
. yapttg1 zulum miktan kadar -eger iyiligi varsa- kendisinden aftntr ve ona ve~
rilir. E<~er iyiligi yoksa, o zaman zulmettigi ki~·inin kotiilugiinden ahnarak
Ayet: 121-123 BAKARA S0RESi/2 233

kendi kotuliigiine eklenir, sonra da ate~e at1hr" <53) buyurulmu§tur. 0 gtinde


kendisini cehennem azab1ndan kurtaracak bir fidye alm1naz. Zaten fidye ve-
recek bir§ey de bulamaz. Ayette fidye insan1n kurtarllmas1na muadil olarak
verilmek istendigi i~in "ad!" kelimesiyle ifade edilmi§tir.
"Onlann arzulanna uyarsan'' ayeti, heva ve arzular pe§inde gidenlerle
bid'at91lar1n sohbetlerinin 9irkinligine ve onlann soz ve davrant§lanna uyma-
n1n kottiliigiine i§aret etinektedir. Nitekim hadiste §Oyle buyuruhnu§tur: "Bir
kimse herhangi bir masiyette (yani Allah'a kar~l isyan ve giinah bir i~te) ha-
z1r bulunur ve o masiyeti de ho§ gormezse, o masiyetten uzakta olan gibidir.
Kim de bir masiyetten uzakta bulunmaszna ra(~men buna nza gosterirse, tlp-
k1 orada hazrr bulunanlar gibidir." <54> Ashnda selef-i sfilihimiz, bo§ sozler
konu§an, heva ve arzular1na uyan kimselerin meclislerinden uzak dururlar ve
onlarla .ili§kilerini keserledi. Heva ve istekleri dogrultusunda hareket eden ve
bid'atv1 olanlara uymaktan uzak dururlardi.
Rivayete gore, Abdullah b. Mtibarek riiyada gortilmii§, kendisine: "Rab-
bin sana ne yaptt?" diye sorulmu§. 0 da §U cevab1 vermi§tir: "Beni azarlad1
ve otuz ytl bekletti. <;ilnkil bir gtin ben, ltituf ile bid'atc;1 bir kimseye bakm1§-
t1m. Rabbim bana dedi ki: "Benim dindeki dii§man1ma sen, nic;in dii§manhk
gostermedin?" Buna oranlarsak, acaba zfilim bir toplulukla oturan kimsenin
hali ne olur? $u beyitte belirtildigi gibi, sohbetin ~ok biiytik bir etkisi vardrr:

Ahmak ve hon ki§i cesaretliye dogru hzzlzca ko§ar


Kor ate§, kiilii.n ii.zerine konur da, saner.

53- Buharl, Mezalim ve Rikak; Tirmizi, benzer Iaf1zlarla Kiyamet bahsinde ve Ahmed b .
Hanbel, Musned, 2/506 da zikretmi~tir.
54- Beyhak1, Sunen . Bkz. Sliyuti, el-Fethu'l-Kebfr, 3/185.
234 RUHU'L-BEYAN Ci.iz: l

124. Bir zaman Rabbi ibrahim'i, birtakrm kelimelerle imti-


han etmi§, o da bun/an yerine getirmi§ti. Allah ona: "Ben, se-
ni insanlara imam yapacagzm" dedi. 0 da: "Neslimden de"
dedi. Allah da: "Vaadim, zalimlere ula§maz" dedi.
125. Biz Ka'be'yi, insanlar ifin bir toplanti ve emniyet yeri
yaptik. "ibrahim'in makamini namazgah edinin" dedik. ib-
rahim'e ve ismail'e §Oyle emrettik: "Evimi, tavaf eden/er, ora-
da oturanlar, riiku ve secde eden/er if in temizleyin."
126. ibrahim §Oyle dedi: "Ey Rabbim! Bu beldeyi emniyetli
kil. Halkindan Allah 'a ve ahiret guniine iman edenleri mah-
sullerle riziklandir." Allah da dedi ki: "Kim inkar ederse, onu
az bir miiddet gefindirir, sonra cehennem azabina ugramak
zorunda birakirim. Orasi ne kotii bir yerdir. "

124. «Bir zaman Rabbi,» yani y tice Allah bir vakitler «ibrahim'i bir-
tak1m kelimelerle imtihan etmi§», onu denemi~ ... Burada "imtihan et1nif
§eklinde terctime ettigimiz "ibtila" keli111esi, daha <;ok yaptlmas1 veya terke-
dihnesi zor olan bir i§le denenmek anlanuna gelir.
Ayet: 124 BAKARA SORESi/2 235

Kurtubi der ki: "ibrahim" kelimesi merhametli baba anlam1nda "eb" ve


"rahim" kelimelerinden meydana gelmi§ '\~ocuklara kar§1 merhametli ve ba-
g1§lay1c1 oldugu i9in" kendisine bu isi1n verilmi§tir. Bu sebeple Hz. ibrahim
ve e§i Sare klyamete kadar kti9tik ya§ta olecek mii'minlerin 9ocuklann111 ko-
ruyucusu klhnmi§lardlf.

«0 da bunlar1 yerine getirmi§ti.» ibrahim (a.s.) bu kelime ve emirleri,


hi~bir ifrat ve tefrite kacrmaks1z1n geregince yapm1§ bunlar1 en glizel §ekilde
yerine getirrni§ti.

ibn Abbas'm anlatt1gma gore bu kelimeler, onun §eriattnda farz olan on


ozellikten ibaretti: Bizim §eriallm1zda ise bunlar silnnettir. Bunlardan be§i
ba§tadu: Buruna su 9ekmek, agza su vermek, sa91 ikiye ayJrmak, b1y1g1 k1-
saltmak ve misvak kullanmak. Be§i de bedendedir: Stinnet olmak, etek tra§I,
koltuk altlar1 tra§1, trrnaklann kesilmesi, su ile on ve arka mahallerin temiz-
lenmesi. B1yiklar1 k1saltrnak siinnet, tan1amen kesmek ise, t1pk1 sakalda oldu-
gu gibi, bid'attir. Nitekim hadiste §Oyle buyurulmu§tur: "Biy1klan kzsaltzn ve
sakah uzatm." <55) "K1saltmak", azaltip kes1nek anlamma, "uzatmak" da, ol-
dugu gibi serbest buakma, asll durumu ilzere b1rakma anlam1na gelir. Bu
yilzden sakahn tlfa§ edilmesi 9irkin gortilmil§, hatta "miisle"<*>ve haram de-
nilmi§tir. Ba§ka bir deyimle, nas1l ki sa9 t1ra§1 kadmlar i9in mtisle, erkeklere
benzeme ve asll giizelligi kaybetme olup yasak edilmi§se ayn1 §ekilde sakal
tira§I da erkekler i~in mtisle, kad1nlara bcnzeme, yasak ve asll gtizclligi kay-
betme anlam1n1 ta§rr.

Fakihler §Oyle derler: "Zaman1 geldiginde sakah btrakmak giizellik, ti-


ra§ etmekse onun kemalini ve olgunlugunu elden kacru-maktir. Melekler §Oyle
tesbih ederler: "Erkekleri sakal ve kad1nlan da kaktil ve ztililfle siisleyen Al-
lah her ttirlil noksanhklardan mtinezzehtir." Ote yandan, sakalm bir tutamdan
fazlas1n1 kesmekte bir sak1nca yoktur. <;tinkti Hz. Peygamber (s.a.v.): "saka-
hndan uzunlamasma ve enlemesine olanfazlalzgi ahrd1 (keserdi)". <56> Ancak
a§1n derecedeki uzun sakal, hilkati bozar, dedikoduculann ileri geri konu~ma­
lanna sebep olur. Dolay1s1yla bu niyetle, soz konusu duruma dti§mekten ka-
9mmamn bir sakmcas1 yoktur.

55- Buhar1, Miislim vc Ncsal, Tirmiz1 de "b1y1klan hafifletin" lafz1yh1 tahric etmi§dir. Bkz.
Camiu'l-Usut, 4/763.
*- Miisle: Bir canlmin uzuvlarmt keserek ona i§kcncc elmek demektir.
56- T im1izl, Siinen, Hadis no: 2763. Bkz. Camiu'l-UsUI, 4/766.
236 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 1

«Allah ona: 'Ben seni, insanlara imam yapacag1m' dedi.» Bu ozel-


Jiklere sahip olman dolay1s1yla insanlar seni onder edinecekler ve iyi amel sa-
hibi kimseler sana uyacaklardtr. 0, ~ag1mn peygan1beri oldugu gibi kiyamete
kadar da, ttim insanlar ona uyacaklardu. Nitekim ytice Allah bu ·soztinti yeri-
ne getirmek iizere Hz. Muhammed (s.a.v .)'e §Oyle buyurmu§tur: "Sonra sa-
na: 'Hakka yonelen ibrahim'in dinine tabi ol' diye vahyettik." (Nahl: 123) i§-
te bu ytizden ttim din sahipleri ona kar§1 sayg1 duyarlar. «0 da: 'Neslimden
de' dedi.» Yani benden sonra soyumdan da bazilann1 kendisine uyulan onder
yap. Burada ashnda edebe uyarak, Hz. ibrahim dogrudan emir mahiyetinde,
"neslimden de imain yap" demiyor, yahuzca "neslimden de" ifadesiyle yetini-
yor. "Nesil" olarak c;evirdigimiz "ziirriyet", erkegin soyu anlamma gelmekte,
babalan, erkek ve kiz, kii\:tik ve btiyiik tiim c;ocuklan ir;ine ahr. Nitekim §U
ayet de bunu gosterir: "Onlarm soyunu (ziirriyetini) yiiklii gemilerde ta§ima-
mlz ... " (Yasin: 41) Bu ayetle Allah, onlann ytiklil gemideki babalarm1 murad
ediyor. Ziirriyet kelimesi bazan tekil anlammda da kullanthr: "Ey Rabbim!
Bana, kendi katmdan temiz bir ziirriyet ihsan et." (Al-i imran: 38) Burada
ama~lanan §ey "salih bir ~ocuk" tur. «Allah da: 'Vaadim, zalimlere ula~­
maz' dedi.» Y ani senin \:Ocuklarmdan, milsliimanlar da, kafirler de olacakttr.
Sana soz verdigim peygamberlik ve haleflilc gorevi olan imamet, senin \:O-
cuklarmdan ve ? a§kalar1ndan zalim olanlar i~in ge~erli olmayacaktrr. Benim
vaadin1e, yalnizca zultimden uzak kalanlar ula§Ir. <;iinkii imam, zulmil onle-
mek i~in var olan kimsedir. 0 halde imam1n zalim olmas1 nas1l milmktin ola-
bilir? Eger boy le bir §ey caiz olursa, o zaman §U atasozii ger~ekle§mi§ olur:
"Kim, kurdu koyun stirtisline c;oban yaparsa, zulmetn1i§ olur."
125. Ey Muhammed! Hatula ki, «biz Kabe'yi» hac ve umre dolay1s1yla
gelen «insanlar ic;in bir toplant1 ve emniyet yeri yaptik.» insanlar ziyaret
i~in stirekli olarak buraya gelir giderler. Ayn1 zamanda buras1 bir giiven yeri-
dir. <;unkil mil~rikler Harem'de bulunan kimselere saldumazlar vc : "Ev Al-
lah'm evi, orada bulunanlar da Allah ehlidir" derlerdi. Bir adam Harem i9inde
babas1nm katilini bile gorse, ona sald1rmaz; ancak onun etraf1nda saldrrudI.
Onlar bu ozelligi Hz. ismail'in dininden miras almi§lar ve Hz. Muhammed
(s.a.v.) donemine kadar da bunu silrdiirmil§lerdi. «'ibrahim'in makam1n1 ...»
Hz. Ibarihim'in makam1, iki ayag1nm izinin bulundugu ta§, ya da Beytullah'1
yilkseltirken iizerinde durup bastig1 yerdir. Giiniimiizde de ayn1 ad1 ta§1mak-
tad1r. «Namazgah edinin'» yani oray1 namaz k1lacak bir mevzi k1hn «de-
dik.»
Ayet: 125 BAKARA SURESi/2 237

Rivayete gore Hz. ibrahim, oglu Hz. ismail'le e§i Hacer'i buraya getire-
rek Mekke'de b1rakti. Bunun tizerinden bir stire ge9tikten sonra Ctirhtim kabi-
lesi de buraya yerle§ti ve ismail bu kabileden bir kizla evlendi. Racer de oldti.
Hz. ibrahim, han1m1 Sare'den, e§i Hacer'in yanma gitmek i\:in izin istedi. 0
da kendisine izin verdi. Ancak oraya vard1g1nda atlndan inmen1esi §artln1
ko§tu. Hz. ibrahim Mekke'ye geldi, fakat e§i Hacer olmti§ti.i. Hemen oglu is-
mail'in evine gitti. Gelinine, kocas1n1n nerede oldugunu sordu. 0 da, avlan-
maya gittigini soyledi. <;i.inkti Hz. ismail, zaman zaman Harem'den 91karak
avlanmaya giderdi. Hz. ibrahim, gelinine: "Yan1nda ikram edecegin bir§ey
var 1n1?" diye sordu. Gelini de, bir §eyin bulunmad1g1ru soyledi. Bunun tizeri-
ne Hz. ibrahim, nas1l ge9indiklerini sordu. Kadm: Biz, hep s1k1nt1 ve zorluk
i<;indeyiz" diye §ikayette bulundu. Hz. Ibrahim bunun tizerine: "Kocan eve
geldiginde, selam1m1 ve kap1s1n1n e§igini degi§tinnesini soyledigimi ilet" de-
di. -Bunun anlam1, "seni bo§as1n, 9tinkti ona e§ olabilecek bir kad1n degilsin"
demekti.- Hz. Ibrahim aynhp gittikten sonra Hz. ismail eve dondii ve babas1-
n1n giizel kokusunu duyarak e§ine: "Buraya birisi mi geldi?" diye sordu. Ya§-
h bir adam1n geldigini soyledi ve onu tarif etti. Konu§urken yilztinde kti9tim-
seyici bir eda vardi. ismail: "Peki bir §ey soyledi mi?" diye sordu. E§i: "Ko-
cana selam1m1 ve kap1s1n1n e§igini degi§tirmesini soyledigimi ilet"dedi. Hz.
Ismail: "O gelen babamdi. Benden seni bo§amam1 istemi§. Artik ailene git"
dedi ve onu bo§adi. Bu kabileden bir ba§kas1yla evlendi.

Hz. ibrahim, bir stire e§i Sare'nin yan1nda kald1ktan sonra tekrar e§inden
izin isteyip ismail'i ziyaret edecegini bildirdi. E§i Sare de, gittiginde atindan
inm.e mek §artiyla izin verdi. Hz. ibrahim oglu Hz. ismail'in kap1s1na kadar
geldi. Gelini Hz. ismail'in han1m1na, kocas1nm nerede oldugunu sordu, 0 da:
"Avlanmaya gitti, in§aallah donmek tizeredir. At1ndan in, Allah sana rahmeti-
ni ihsan etsin" dedi. Hz. ibrahim gelinine: "Y an1nda ikram edecegin bir §ey
var mt?" diye sordu. 0 da, evet, dedi. Hemen bir miktar stit ve et getirdi. Bu
arada Hz. ibrahim, gelinine g~imlerini sordu. Gelini: "Biz hayrr ve bolluk
i\:indeyiz" dedi. Hz. ibrahim ona bereket i<;inde olmalar1 duasmda bulundu.
Eger o gtin bugday, ya da arpa ekmegi veya hurma getirmi§ olsayd1, yerytizii-
ntin c;ogu bugday, arpa, ya da hurmayla dolard1. Hz. ibrahim, ona §6yle dedi:
"Kocan geldiginde, ona selam1m1 ve evinin e§iginin dtizeldigini soy ledigimi
bildir" dedi. Hz. ismail eve dondiigtinde, babas1n1n kokusunu hissetti ve han1-
m1na: "Sana ki1nse geldi mi?" dedi. 0 da: "Evet, ya~h biri geldi. insanlann en
gtizel ytizltisti, en gtizel kokulusuydu. Bana da §Unlan ~unlan soyledi" ·dedi.
238 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

Hz. ismail: "Gelen babamd1, kap1mm e§igi de sensin. Bana seni iyi tutmanu
soylemi§, emretmi§" dedi.

Hz. ibrahim oglu ismail'den bir silre ayn kald1ktan sonra, bir giln tekrar
ona geldi. Bu suada ismail, Zemzem kuyusu yakmmda bir agac1n golgesinde
ok yontuyordu. Babasm1 goriince, hemen ayaga kalkarak onu bir c;ocugun ba-
baya gostermesi gereken sayg1yla kar§tlad1. Bu srrada Hz. ibrahim oglu isma-
il'e: "Allah, bana bir §ey yapmam1 emretti. Bu konuda bana yard1mc1 olur
musun?" dedi. ismail de, bu konuda ona yard1m edecegini soyledi. Hz. ibra-
him: "Rabbiin bana, burada bir ev yapmamt emretti" dedi. Bunun tizerine
evin te1nellerini yiikselttiler. Hz. ismail ta§ ta§1yor, Hz. ibrahim de binay1 ya-
p1yordu. Bina yiikselince sozkonusu ta§I getirdi. Basmas1 i9in ayagmm altina
koydu. Hz. ibrahim, dikilen ta§m iizerine <;1k1p binay1 yapmaya ba§ladi. Hz.
ismail de onun eline ta§ uzatiyordu. Bu sirada her ikisi §byle dua ediyorlard1:
"Ey Rabbimiz! Bun.u bizden kabul et. $iiphesiz sen, r;ok iyi i~iten ve t;ok iyi
bilensin.." (Bakara: 127) <57J
11
Kabe'nin yaprm1 bitince, Hz. Ibrahim'e: "insanlar1 hacca 9aglf denildi.
Hz. ibrahim: "Ben daglar aras1ndayken ve yan1mda hi9bir kimse yokken nas1l
~agrrabilirim?" diye sordu. Allah ise: "Seslenmek senden, duyurmak ve ula§-
llrmak bizdendir" buyurdu. B unun iizerine Hz. ibrahim Ebii Kubeys dag1na
~1kti ve bu ta§111 ilzerine bastI. Bu ta§, Hz. Nuh Tufan1nda Ebu Kubeys dag.m-
da iyice gizlenn1i§, kaybolmu§tU. i§te bu ta§, diinyadaki ttim ta§lan gec;ecek
§ekilde yi.ikseldi. Allah, ibrahim ic;in tilm yeryi.iziinti bir sofra gibi topladi.
Hz. ibrahim de: "Ey intisltimanlar toplulugu ! ~tiphesiz Rabbiniz sizin i~in bir
ev yapt1 ve size oray1 haccetmenizi emretti" dedi. Boylece babalann1n sul-
btinde ve analarmm rahminde olan ti.im insanlar, bu ~agnya olumlu cevap
verdiler. Euna o gtin bir defa cevap veren bir kez, on defa cevap veren de, on
defa hacca gider.
. .
«lbrahim'e ve lsmail'e ~oyle emrettik:» Yani her ikisine de kesin dj-
rektif ve iiltimatom verdik. Ayetteki "ahd" kelimesi, emir ve vasiyet anla-
mmdad1r. Nitekim "falancaya ahdetti" demek, ona emir ve tavsiyede bulundu
demektir. bte yandan ytice Allah'1n: "Ben size ahdetmedim mi?" (Yasin: 60)
sozil de bu anlamdad1r. «'Evimi, tavaf edenler,» ~cvresini ziyaret edenler,
«orada oturanlar ,» orada yerle§enler «riikfi. ve secde edenler i~in» yani na-

57- Bu k1ssamn ash Buharl'dedir. Bkz. Buharl, Enbiya; ibn Esir, Camiu'l-Usul Ff Ehadfsi'r-
Rasfi/, 10/299.
Ayet: 126 BAKARA SORESi/2 239

rnaz kilanlar i<;in «temizleyin.» Ayetteki "tavaf edenler"den an1a<;, d1~andan


hac i<;in gelenler, "orada oturanlar" dan ama~, harem halk1dlf. Namaz kllan-
lara "riiku ve secde edenler" denmesi de, bu iki §eyin namazm temel rtiktin-
lerinden olmas1ndandrr. Ote yandan Mescid-i Haram'da oturup Kabe'ye bak-
mak bile, makbul ve kutsal ibadetlerden sayiln11§tlr. Nitekim Hz. Peygamber:
"Ku§kusuz yiice Allah her gun bu Kiibe'ye yiizyirmi rahmet indirir. Altml§l
tavaf eden/ere, k1rk1 namaz kllanlara ve yirmisi de ona bakanlara payla§tln-
lzr, "c5sJ buyurmu§tur.

Ayetteki Kabe'yi ternizleme emri, onu putlardan ve pisliklerden temizle-


mek ve ~evresinde bu tip §eylerin barmd1nlrnas1n1 engellenmekle ilgili-
dir.Ytice Allah'1n: "Evimi temizleyin" buyrugu i~ine, Allah'1n yeryiiziindeki
tiim evleri (mescitleri) girmektedir. Temizlenmeleri ve temiz tutulmalar1yla
ilgili hi.iki.im t1pk1 Kabe konusundaki htikum gibidir. Burada ozellikle
Kabe'nin zikredilmesi, o zaman orada ba§ka bir mescidin bulunmamas1 dola-
y1s1yladir.

126. «ibrahim ~oyle dedi:» Ey Muhammed, ibrahim'in §U sozleri soy-


ledigi zaman1 haurla: «'Ey Rabbim! Bu beldeyi,» bu yeri, yani Harem'i
«emniyetli kd.» Orada oturanlan k1thktan, kurakhktan, yerin dibine ge~ir­
mekten, ba§ka bir varhga donii§tiirmekten, zelzele ve depremlerden giivence-
de kil. «Halk1ndan Allah'a ve ahiret giiniine iman edenleri, mahsullerle
riz1kland1r.'» Buradaki "mahsuller" §eklinde tercume edilen "semerat"
kelimesi, yiyecekler demektir. Bunun meyveler anlam1na geldigi de soylen-
mi§tir. Burada ozellikle "semerat" kelimesinin zikredilmesi yiyecegin her
yerde bulunmas1na kar§Ihk meyvelere her yerde nadir rastlanmas1ndandlf.
Hz. ibrahim burada ya§ayan insanlar ve ozellikle onlann iman edenleri i9in
emniyet, refah ve huzur istiyor.

«Allah da dedi ki: 'Kim inkar ederse» dilnyada onun da nzkm1 veri-
rim. Hz. ibrahim sadece mti'minlerin nztl<land1nlmas1n1 isterken, Allah: "Ben
inananlan da, inkar edenleri de nztkland1nnn1," buyuruyor. Hz. ibrahim, bu-
rada nzk1 da, imamete k.1yaslan11§ oluyor. Bunun i<;in sadece mti'1ninler i9in
nzik istiyor. Allah da uyanda bulunarak, nzkm diinyaya a.it bir rahmet oldu-
gunu, dolay1s1yla imametin oncelikli olarak inananlann olmasmm aksine, nz-
k1n hem mii'minlere ve hem de kafirlere verilecegini bildiriyor. Bu itibarla

58- Hadisi ibn Adiy tahric etmi§, Beyhaki, ~uabu'l-imhan adh eserinde rivayet edip zay1f oldu-
gunu soylemi§lir. Bkz. SUyilti, ed-Diirrii'l-Mensur; 1/l 36.
240 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 1

hen, «onu» dtinya lezzetlerinden pay1m almas1 i~it1 «az bir miiddet ge~indi­
rir...» <;tinkti zaten dtinya bi.itiiniiyle azdrr ve kafirin bu azdan yararlanmas1
da azm azi demektir. «Sonra cehennem azab1na ugramak zorunda b1rak1-
r1m.» Buradaki "ugramak" anJam1na gelen "iztzrar" kelimesi sozliikte, insa-
nm kendisi i<;in zararh olabilecek §eye zorlanmas1, sevkedilmesidir. Burada
bilinen manas1yla, kiifrti sebebiyle dtinyada kendi arzusuyla yaptig1 §eye kar-
§Ihk, fillirette zorunlu cezaya <;arptrrtlmas1dir. «Oras1 ne kotii bir yerdir.'»
Yani, i<;inde kalmak ilzere doni.ilecek olan cehennem, ya da cehennem azab1,
ne kottidtir. Kula, bu dtinyada belli birka<; gtin i<;in sure tan1nrr. Yoksa, unu-
tulmas1 veya ihmal edilmesi gibi bir durum soz konusu degildir. <;tinkti her-
kes, mutlaka yapt1gm1n kar§1hgm1 gorecektir. Bu yilzden dilnyanm zevk ve
lezzetleri seni aldatmas1n. <;unkil itaat edenin de, isyan edenin de bundan bir
pay1 vard1r. Bu, fillirette dereceleri ytikseltecek bir §ey degildir.
Sehl-i Tilsteri bu ayetin a<;1klamas1yla ilgili olarak §oyle der: "Biz onla-
ra bolluk ve nimetlerle mtihlet verir, bu nimetlere §iikrti unuttururuz. Onlar
nimete yapt§tp nimeti vereni unutunca, sorguya 9ekilirler." ibn Ata da bu ko-
nuda §6yle der: "Y ani ne zaman bir hata i§lerlerse, biz onlara nimeti yeniler,
i§ledikleri hatadan dolay1 onlara istigfan unuttururuz." ·
Ala.lb kimse, di.inyanm silsiine ve zinetine aldanmamal1, Allah'tan ba§ka
hi9bir §eyle sevinmemelidir. <;unkii Allah'm di§mda her§ey baul ve ge\:icidir.
Fani ve ge\:ici olan bir §eye aldan1p pe§ine takilmak, aklm, irfan1n ve ince
kavray1§m kan degildir.
Ayet: 127 BAKARA SURESi/ 2 241

127. ibrahim ve ismail Kabe'nin temellerini yiikseltirken,


Rablerine ~oyle dua ediyorlardi: "Ey Rabbimiz! Bunu bizden
kabul et. Siiphesiz sen, fOk iyi i§iten ve fOk iyi bilensin.
128. Rabbimiz! ikimizi de sana teslim olanlar yap. Bir kl-
sim soyumuzdan da sana teslim olan bir iimmet fikar. Bize
ibadet yerlerimizi goster. Tevbemizi kabul et. Siiphesiz sen,
tevbeleri fOk kabul eden ve fOk merhamet edensin.
129. Rabbimiz! iflerinden onlara ayetlerini okuyacak, kita-
bi ve hikmeti ogretecek ve onlan kotiiliiklerden temizleyecek
bir peygamber gander. $llphesiz sen Aziz'sin, Hakim'sin."

127. «ibrahim ve» onun ismail, ishak, Medyen ve Medayin adh dort
oglundan biri olan <<ismail, Kabe'nin temellerini yiikseltirken, Rablerine
~oyle dua ediyorlard1:» Burada ge9mi§ bir olaydan soz edildigi halde, §im-
diki zaman kipinin kullantlmas1, olay1 §U anda meydana geliyormu§ gibi, kar-
§Idaki insan1n kafas1nda canlandirmak ve goztinlin ontine getirmek i<;indir.
Ayette "temeller" anlam1na gelen "kavaid" kelimesi, "kfilde" sozciigtiniin <;o-
guludur. "Kaide" aslJnda bir s1fat olup "sabit" anlam1na gelir. Daha sonra
9ok9a kullan1lmaktan dolay1 sebat ve istikrar anlam1nda isim olarak kullanil-
m1§tir. Bu, bir baklma, Kabe'nin temellerinin degi§meye, ylk1lmaya, yok ol-
maya kar§1 korunmu§ oldugu anlam1na gelir. Buna gore ayetin anlam1 §U
olur: "Ey Muhammed, hat1rla! Hani bir zaman ibrahim (a.s.) Kabe'nin temel-
lerini ylikseltiyordu ... "
Hz. ibrahim'in Kabe'nin temcllerini ytikseltmesinden soz edilmesi,
Kabe'nin Hz. ibrahim'den once de var oldugunu gosteriyor. c;unkli "temelle-
rini yi.ikseltirken ... " deniliyor. Oyleyse Hz. ibrahim, var olan bir temelin iize-
rine Kabe'yi bina etmi§tir. Ancak Kabe'nin ilk kez kim taraflndan yapild1g1
konusunda gorii§ birligi yoktur. Kimine gore Kabe'yi ilk kez melekler kur-
242 RUHU' L-BEYAN Cuz:l

mu§tur. Kimine gore ise, ytice Allah gokte Beytti'l-Ma'mur admda bir ev yap-
m1§ ve meleklere yerytiztinde ona benzer, onun hizasmda ve onun ol<;tilerinde
bir bina yapmalann1 emretmi§tir. Kimisine gore de Kabe'yi ilk yapan Hz.
Adem'dir. Hz. Nuh Tufan'1nda kaybolmu§, soma ytice Allah, bunun yerini
Hz. ibrahi1n'e gostermi§tir. Temelleri yi.ikseltirlerken §6yle diyorlard1:
«'Ey Rabbimiz! Bunu bizden kabul et.>> Duarruz1 ve diger ibadetleri-
mizi kabul eyle. «~iiphesiz sen>> her §eyi duydugun gibi, dua ve yakart§im1z1
da «~Ok iyi i~iten ve» ttim davran1§lanm1zdaki niyetimizi de «~ok iyi bilen-
sin.» Bu ayet, bir ibadetle ytiki.imli.i olan herkesin, ibadet veya Allah'a yakla§-
mak ic;in yaptig1 bir i§i, emredildigi §ekilde yerine getirip bu konuda bi.iti.in
c;abasm1 harcad1ktan sonra, yap1lan i§in, hizmetin, taattn v·e ibadetin kabul
edilmesi ic;in Allah'a dua etmesinin geregine i§aret ediyor. <;unki.i bunu kabul
etmek, ya da etmemek Allah'a kalm1§ bir §eydir. Allah'1n bu konuda herhangi
bir zorunlulugu yoktur.
128. «Rabbimiz! ikimizi de sana teslim olanlar» yani sana kar§t
ihlash ve samimi olan kimselerden «yap.» Burada "teslim olan"dan maksat,
nefsini ve zatin1 btittini.iyle Allah'a adayand1r. Bir ba§ka yoruma gore de an-
lam §U §ekildedir: "Bizi sana teslim olan, n zana boyun egen, takdir ettigin her
§eyi kabul eden , htikmilnde tartr§ma yapmayan kimseler eyle." "islfun" keli-
mesi "lam-1 cer" edat1yla gelince, teslim olmak, kazaya boyun egmek ve raz1
olmak anlamma gelir. «Bir k1s1m soyumuzdan da sana teslim olan bir iim-
met ~1kar .» Neslimizden baz1 kimseleri sana ibadette ve itaat etmede samimi
olan bir topluluk yap. bzellikle burada "bir klslm soyumuzdan" demelerinin
sebebi, soy larmdan baz1 insanlann iyi insanlar oldugunu, bazilar1n1n da apa-
91k bir §ekilde kendi nefislerine zulmedeceklerini bilmelerinden kaynaklan-
maktadlf. ~u halde Allah'1n hikmeti geregi di.inyada, tisttin kimseler oldugu
gibi, orta derecede ve a§ag1hk kimseler de bulunacaktir. Ustiin kimseler, ne-
fislerini Allah'a adayan ve ti.imiiyle O'na yonelen "ehlullah" (Allah ehli)trr.
Orta derecedekiler, kotiili.iklerden ka<;1nan ve sevap kazanmak i<;in Allah'a
itaata ko~an ahiret ehlidir. A§ag1hk kimseler ise, dtinya hayatmm di§ gori.ini.i-
§linil bilip filliretten habersiz olan di.inya ehlidir. Bunlann 9abalan tti1ni.iyle
di.inyalann1 kurtarmak ve onun sebeplerine yap1§maktir. Nitekim, dtinyan1n
imann1n i.i9 §eyle ger9ekle§tigi belirtilmi§tir:

Birincisi: Ziraat ve aga9 dikmek.


i kin.dsi: Koru1na ve sava§.
Ayet: 128-129 BA.KARA SURESi/2 243

{!t;z~nciisii: Ticaret mallar1n1 bir §ehirden ba§ka bir §ehre nakletmek.

Kim bu say1lan §Cyler tizerinde durur, oltimti unutur, yeniden dirilrneyi


ve hesab1 akla getirmez, di.inyan1n itnar1 i<;in a§UI bir §ekilde 9aba gosterir,
biitiin dti§lincesini bu alanda yogunla§ttnrsa, gen;ekten bu kimse cehalet ve
ahmakhkta a§1n gitmi§tir. Bu bak1n1dan: "Eger ahmaklar olmasayd1, dtinya
harabeye donerdi" denmi§tir.
«Bize ibadet yerlerimizi» yani hacla ilgili ihrama girme yerlerini, Ara-
fat'ta vakfe yapacag1m1z yeri, tavaf yerini, Safa'y1 Merve'yi ve aralanndaki
gidi§ geli§ yollar1n1, §eytan ta§lama yerini «goster.» Ayette ge9en "ibadet
yerleri" anlamtndaki "menasik" kelimesi, "mensek" kelimesinin <;oguludur.
"Niisuk" ise, Allah'a kulluk yapmak ic;in ba§vurulan her tiirlii eylemdir. Genel
olarak hacla ilgili arneller i9in kullan1hr. <;iinkii hacla ilgili amel ve gorevler
en zor olanlandrr. Fazla gayret ve <;aba sarfedilmek suretiyle yap1lan ameller-
dir.
«Tevbemizi kabul et.» Kii<;iik gtinahlan i§lemek, ya da en iyiyi terket-
mek gibi, yan1larak yaptlg1rn1z hatalar varsa, onlar1 bag1§la. Belki de Hz. ib-
rahim ve ismail'in bu §ekilde dua etmeleri, kendi nefislerini krrmak ve soyla-
nna birtak.tm ogtitlerde bulunmak, Kabe'nin ve 9evresindeki ibadet yerlerinin,
gtinahlardan kurtuhna ve gayb1 en iyi §ekilde bilen Allah'tan bag1§lanmay1 is-
teme yerleri olduguna dikkat 9ekmek i9indir. «~iiphesiz sen, tevbeleri», yani
tevbe edenin tevbesini, «~ok kabul eden ve ~ok merhamet edensin.» Tev-
be, asil olarak geri donmek demektir. Allah'1n kulun tevbesini kabul etmesi
ise, giinahkann kalbinde pi§manhg1 ve donii§ii yaratmas1, gortinen organlann1
taatlerle siislemesi ve onu gtinah ve hatalann kirinden temizlemesi demektir.
"Tevbeleri ~ok kabul eden" anlarn1ndaki "tevvab" kelimesi, <;okluk ve a§Ul-
hk ifade eden mtibalaga kahplanndandir. Yilce Allah'1n tevbeleri 9ok9a kabul
etmesi ve kendisine yonelen pek 9ok gtinahkan affetmesi dolay1s1yla, bu s1-
fatla ni telendirilmi§tir.

129. «Rabbimiz! I~lerinden>>, yani 9ocuklar1m1z olan mtisliiman iim-


meti iyinden «Onlara ayetlerini okuyacak>; tevhid ve ntibtivvetin delillerini
i<;eren vahyi onlara duyuracak «kitab'1 ve» yani Kur'an'1, kendisiyle nefisle-
rinde gen;ek tan1may1 ve §er'i hilkilmleri kemale erdirecekleri «hikmeti ogre-
tecek ...» ibn Dtireyd §tiyle diyor: "Sana ibret veren, seni olgunluga 9agtran,
9irkinlikten uzakla§tlran her soz, hikrnet'tir." «Ve onlan» ellerinden geldigi
kadar «kotiiliiklerden temizleyecek» yani §irk pisliklerinden ve isyan111 her
244 R0HU'L-BEYAN Cuz:l

tiiri.inden annduacak «bir peygamber gonder.» i9lerinden bir peyga1nberin


gonderilmesi, onun kendilerinden olmasm1 gerektirmez. Nitekim Hz. ibrahim
ve ismail neslinden, Hz Muhammed (s.a.v.)den ba§ka peygamber gonderil-
memi§ ve onlann dualan, Hz. Muhammed peygamber gonderilerek kabul
edilmi§tir.
11
Rivayete gore ona: "Duan kabul olundu. 0, ahir zamanda gelecektir
denilrni§tir. Hadiste: "Siiphesiz ben Allah katmda, heniiz Adem'in balftk ol-
dugu bir zamanda 'peygamberlerin sonuncusu' olarak yaz1ld1m. Size §imdi
henimle ilgili ilk onemli §eyi haber verecegim: Ben, babam ibrahim'in duasz,
isa'mn mujdesi, annemin hamileligi sirasmda, kendisinden bir nurun 9ikarak
onunla butun Sam saraylarznm aydmland1gi §eklinde gordiigu riiyaslytm" <59 )
buyurularak, Hz. ibrahim'in bu duas1 belirtilmi§tir.

Hz. ibrahim, ayette ge9en bu tiy dua ile Allah'a yalvard1ktan sonra, so-
ziini.i Allah'a kar§1 yapt1g1 §U ovgtiyle bitiriyor: «~iiphesiz sen» her §eye galip
ve tistlin olan, asla gtictine kar§l konulamayan «Aziz'sin» ve yaln1zca hikmet
ve faydalarla dolu olan i§ler yapan «Hakim'sin.'>> Allah, zatl itibariyle Aziz
ve Hakim'dir. O'nun dt§Indaki her §ey de nefsi itibar1yla zelil ve cahildir.
11
imam Gazzali §Unlan soy lemektedir: Aziz, benzeri az olan, kendisine
§iddetle ihtiyac; duyulan, eri§ilmesi zor olan §eydir. Bu tic; niteligi kendisinde
toplamayan §eye "Aziz" ad1 verilemez. <;unkti nice az bulunan §eyler vardJf
ki, degeri btiytik ve faydas1 yok olmad1klanndan "aziz" diye adland1nlamaz-
lar. Aynca nice onemli, yararh ve benzersiz §eyler vardu ki, kendilerine ula§-
mak ve onlar1 kavramak zor olmad1g1ndan, yine "aziz" olarak adland1nlamaz-
lar. Mesela gtine§ ve diinya, benzerleri bulunmayan, pek ~ok yararlan olan ve
kendilerine §iddetle ihtiya9 duyulan iki varhk olduklan halde, kendilerine
ula§mak, yani onlan goriip kavramak zor olmad1gmdan "aziz" diye nitelendi-
rilemezler. ~u halde "aziz" diye nitelendirilebilmek ic;in, sozti edilen ti9 ana
anlanun bir araya geln1esi zorunludur.

Hikmet'e gelince, en degerli ve en iistiin §eyled, en ytice ilimlerle tan1-


makt1r. Varhklann en yticesi, bizzat Allah'trr. O'nun ktinhtine eri§ilemez, bir
ba§kas1 O'nu oldugu gibi tan1yamaz. 0 mutlak Hakim'dir. <;i.inki.i 0, en deger-
li §eyleri en degerli ilimlerle bilir. Nitekim, sanatlann inceliklerini ve gtizelik-
lerini bilen, saglam ve ptirilzsiiz yapan kimseye Hakim denir. Bir kimse her

59- Tirrniil rivayet etmi§ ve "Hasen bir hadistir" demi§tir.


Ayet: 130 BAKARA SURESi/2 245

§eyi tan1sa fakat Allah'i tan1masa, "Hakim" adm1 almaya lay1k olmaz. <;unkli
o, varhklann en ylice ve degerlisini ta.n1mamaktadrr. Hikmet, ilimlerin en yti-
cesidir. ilmin yi.iceligi ise konusunun yliceligiyle ol9iillir. Kime hikmet veril-
mi§se, ona c;okc;a hayrr verilmi§tir. Meseta bunun omeklerini peygamberlerin
efendisi Hz. Peygamber'in sozlerinde bulabiliriz: "Hikmetin ba§l, Allah kor-
kusudur. " "Akilli kimse nefsini hesaba fekip olumden sonrasz if in fali§an,
aciz kimse ise nefsini hevaszna uydurup sonra da Allah'dan lutuf ve ikram
bekleyendir. "<60> "Az olup da yeten, fOk olup da oyalayan (ve nimetin §iikru-
na unutturan) §eyden daha hayirlzd1r". "Said, yani mutlu kimse, ba§kasinzn
durumundan de rs alabilendir." i§te bu ve benzeri sozlere hikmet ad1 verilir,
sahibine de Hakim denir."

130. Kendini bilmez beyinsizden ba§ka kim ibrahim'in di·


ninden yiiz fevirir? :jiiphesiz ki, Biz onu diinyada peygamber
olarak seftik. 0, ahireUe de slilih kimselerdendir.
131. Bir zamanlar Rabbi ona: "islam ol" dediginde, ibra·
him: "Alemlerin Rabbi olan Allah 'a teslim oldum" demi§ti.

130. «Kendini bilmez beyinsizden» yani kendini, a§ag1lay1p hakir go-


renden « ba~ka kim ibrahim'in dininden yiiz ~evirir?» Bu, yadirgama ve
azarlama ifade eden bir sorudur. Ayettek.i "ragtbe" fiili "fi" harf-i ceri ile
kullan1brsa, istedi, anlam1na gelir; "an" harf-i ceri ile kullan1hrsa, yliz9evirdi,
anlam1na ge1ir. Burada "an" ile kullan1lm1§trr. Anlam1: Zclil ve a§agthk kim-

60- I ladisi Tirmizl tahric etmi§ ve "hasen bir hadistir" demi§tir.


246 RUHU'L -BEY.AN Cu z:l

selerin di§tnda hi~ kimse ibrahim'in dininden, §eriatindan ve yolundan yiiz


9evrrmez.
Rivayete gore Abdullah b. Selam, karde§inin ogullan olan Seleme ile
Muhacir'i islam'a davet etti ve onlara: "ikiniz de yiice, Allah'm Tevrat'ta, is-
mailogullanndan bir peygamber gonderecegim. Onun ad1 Ahmcd'dir. Ona
iman eden hidayete erer, iman etmeyense lanetlenir buyurdugunu biliyorsu-
nuz" dedi. Bunun tizerine Seleme, mlisltiman oldu, Muhacir ise buna yana§-
mad1. i§te ytice Allah, bu ayeti bu olay tizerine indirdi.
«Siiphesiz ki, Biz onu diinyada peygamber olarak se~tik.» Y ani, ye-
min olsun ki, Biz di.inyada diger insanlar aras1ndan ibrahim'i, kendisine pey-
gamberlik ve hikmet vcrerek se9tik. «0 ahirette de salih kimselerdendir.»
istikamet, iyilik ve salahta kararhhg1 a91k9a kai11tlanm1§ ki§ilerdendir. <;unkti
dtinyada kullar1n se9kini olan kimsenin fillirette de salah i~inde olduguna §a-
hitlik edilir. Oyleyse ger9ekten ona uyulmas1 gerekir ve onun dininden kendi-
ni bilmez beyinsizlerden ba§kas1 ytiz ~evirmez.
131. «Bir zamanlar Rabbi ona...>> Ytice Allah, Hz. ibrahim'i insanlar
arasmdan se~tigi zaman kendisine «'islam ol'», Rabbin iyin dininde samimi
ve ihlash ol, islam tizerinde dosdogru ytirti ve kararh ol «dediginde •.. » Bu,
magaradan 91ktp y1ldizlara, aya ve gi.ine§e bakt1g1 zaman soylenmi§ ve Allah
. "'
kendisine ihlash olmay1 ilham etmi§ti. «Ibrahim: 'Alemlerin Rabbi olan
Allah'a teslim oldum'» yani O'nun: "Suphesiz ki ben, hakka egilerek yiizu-
mu gokleri ve yeri yaratana fevirdim," (En'fun: 79) soztinde ge9tigi gibi, di-
nimde samimiyete ve ihlasa sanldrm «demi§ti.» Bu soyledigine de bagh kal-
d1, kalbini, nefsini, 9ocugunu ve mahn1 Allah'a teslim etti. Nitekim ate§e ahl-
d1gmda Cebrail ona herhangi bir §eye ihtiyac1 olup olmad1g1n1 sordugunda:
"Sana m1? Hayrr!" diye cevap vermi§ti. Daha sonra Cebrail'in: "Rabbinden
bir §ey istemeyecek misin?" diye sormas1 tizerine §Oyle demi§ti: "O'nun be-
nim durumumu bilrnesi, benim i9in yeterlidir."
Ayet: 131-132 BAK.ARA SURESi/2 247

132. ibrahim de bunu ogullanna vasiyet etti. Y akub da onu


tavsiye ederek: "Ogullanm! Allah sizin ifin bu dini sefti. 0
halde sizler sadece musliimanlar olarak can verin" dedi.
133. Yoksa siz, Yakub'a oliim geldigi Strada yamnda mi bu-
lunuyordunuz? 0 zaman o, ogullanna: "Benden sonra neye
tapacaksiniz?" demi§, ogullan da: "Senin ve atalarin ibra-
him, ismail ve ishak'in illthi olan tek iliiha kulluk edecegiz.
Bizier O'na teslim olduk" demi§lerdi.
134. Onlar, bir iimmetti gelip gefti. Onlarin kazandiklan
kendilerine, sizin kazandiklanniz da sizedir. Siz, onlann yap-
tiklanndan sorumlu degilsiniz.

132. «ibrahim de bunu ogullanna vasiyet etti.» Hz. ibrahim kendi


nefsinde kemale erince, ba§kas1na da bu kemale ermesi i9in tavsiyede bulun-
du. Bu da, Hz. ibrahim'in dini ve dtinyev! bak.1m1ndan hayrrh ve yararh ola-
rak gordtigti §eyi, bir li.ituf ve ihsan mahiyetinde, ~ocuklanna tavsiyesidir. Bu
tavsiye ogullan ifadesinden anla§1lacag1 iizere erkek i;ocuklanna demektir.
«Yakub da onu» yani Hz. ibrahim'in tavsiye ettigi §eyi «tavsiye ederek:»
Hz. Yakub, Hz. ibrahi1n'in torunu ve Hz. ishak'1n ogludur. Oniki ~ocuguna
vasiyette bulunmu§tur. Ytizkukyedi y1l ya§adt ve M1sir'da vefat ctti. Mukad-
248 RUHU'L-BEYAN Ciiz: I

des topraklara (Kudtis) gottirtiltip, orada babas1 ishak'm yan1na defnedilmesi-


ni istemi§tir. Bunun ilzerine Hz. Yusuf kendisini a11p oraya gottirmil§ ve de-
desi ishak'm yamna defnetmi§ti.

«'Ogullar1m! Allah sizin i~in bu dini» yani dinlerin en se~kini olan ve


Allah katmda ondan ba§kas1 olmayan islam'1 «se~ti. 0 halde sizler sadece
miisliimanlar olarak» yani tevhid dininde samimi ve Rabbiniz hakkmda iyi
niyet besleyerek «can verin' dedi.» Bu, gortiniirde oltimle ilgili bir emirdir.
Ancak gers:ekte, mtisltiman olarak ya§amakla ilgili bir emirdir ve islfu:n'1n ter-
kedilmesi yasaklanmaktadir. <;iinkti oltim onlarm ellerinde degildir. Bu olay,
Hz. Yakub'un M1srr'a geldiginde, oradaki halkm putlara tapttg1n1 gormesi
tizerine olmu§tU. Hz. Y akub ogullanna, islam dininden aynlmamalanm ve
bunda sebat etmelerini tavsiye etti. Onun bu vasiyetini ozellikle ~ocuklanna
yapmas1, islam'1n ba§ta gelen ve ihtimam gosterilmesi gereken bir §ey oldu-
guna i§aret etmektedir. <;unkti insan, kendisine en yak1n olan kimselere §ef-
kate, sevgiye, iyilik ve hayrr istenmeye en Iay1k olan kimselere tavsiyede bu-
lunur. Bunun yanmda ogullarm iyi ve hayuh kimseler olmas1, halk1n da iyili-
gi demektir. <;unkti kendisine uyulan kimse eger salih olursa, uyanlar da her
bakimdan onun gibi salaha ve iyi olmaya vah§rrlar. Din konusunda mutlaka
tavsiyede bulunulmas1 ve uyan yapllmas1 gerekir. ~ilphesiz, kotii kimselerle
tinsiyet peyda eden kimselerin, onlarm ahlaklanyla ahlfildanmalanndan, onla-
rm yapttl<lann1 yapmalanndan korkulur. Buda, onlar1 rn;uruma yuvarlar.
Ebfi Ubeyd Suri baz1 ihvan1na §5yle yaz1n1§: "Dogrusu sen, uzun omrtin
boyunca hep dtinyay1 dti§tinerek sabahlad1n. Yaptig1n kotti §eylere mukabil
Allah'tan liituf ve ikram bekledin. Ger~ekte sen hep soguk bir demiri doviip
durmaktas1n vesselam. Ger9i insan Allah hakkmda htisnti zan sahibi olmah-
drr. Pak.at bu, ki§inin durumunu, ahlakrm ve amelini islah etmekle olabilir."

Hasan Basri §0yle diyor: "Birtak1m kimseler, dilnyadan go9Unceye ka-


dar hep arzulan pe§inde ko§tular, iyilik nanuna hi9bir §ey yapmad1lar. Onlar-
dan biri: "Ben Rabbim hakkmda iyi §eyler dti§tintiyorum" der. Oysa yalan
soylemektedir. <;unkil Rabbi hakkinda gtizel dti§tinseydi, gtizel amel i§lerdi."

133. «Yoksa siz, Yakub'a oliim geldigi» , onda olilm belirtileri gortil-
dtigti, «s1rada yaninda mt bulunuyordunuz?» Yani o zaman siz orada de-
gildiniz. Bu ayet, yahudilerin Hz. Peygamber (s.a.v.)'e: "Yakub'un, ogullar1na
olecegi sirada yahudiligi vasiyet ettigini bilmez misin?" diye sormalan iizeri-
ne indi. Bunun tizerine Allah §tiyle buyurdu: Hz. Yakub'da olilm belirtileri
Ayet: 133 - 134 BAKARA S0RESi /2 249

gortildtigti ve ogulanna bunu soyledigi zamanda orada bulunmuyordunuz. «0


zaman o, ogullarina: 'Benden» yani oltimtimden «sonra neye tapacaks1-
n1z?'», kime kulluk edeceksiniz «demi~ ...» Bu sozleriyle o, onlann tevhid ve
isl am konusundaki kararhhklanm kesinle§tirmek istemi§tir.

i§te Hz. Y akub, bu iki konuda kararh davranacaklanna ili§kin olarak


ogullarmdan kesin soz aldi.

Rag1b (lsfahani) bu konuda §Oyle der: "Benden sonra neye tapacakst-


mz?" soztiyle Hz. ibrahim sadece me§ru olan tapmmay1 kasdetmemi§, onla-
nn Him amellerinde maksatlann1n Allah'1n nzas1ndan ba§ka §ey olmas1ndan
korkmu§tUr. Sadece putlara tapmakla oyalanmalanndan degil, ayn1 zamanda
dtinyaya ili§kin btittin me§guliyetlerin kendilerini Allah'a kulluktan alakoy-
mas1ndan da korkuyordu. Nitekim §byle denilmi§tir: "Seni Allah'tan uzakla§-
t1np alakoyan her §ey taguttur." Bunun iyin "Beni ve ogullanmt putlara tap-
maktan koru" (ibrahim: 35), yani Allah'dan ba§kas1na hiz1netten ve kulluk-
tan bizi koru buyurulmu§tur.

«Ogullari da: 'Senin ve atalar1n ibrahim, ismail ve ishak'1n ilah1


olan», ilfillhg1 tizerinde ittifak k1hnan, varhgmdan §iiphe olmayan, kendisine
ibadet etmek farz k1hnan bir tek ilfilla ... Burada Hz. ismail, Hz. Yakub'un am-
cas1 oldugu halde, babas1 gibi gosterilmi§tir. <;tinkti amcalar baba gibidir.
Teyze de anne gibidir. <;unkti her ikisi de ayn1 yoldan ve soydan geliyorlar.
Dolay1s1yla bu bir karde§liktir ve aralannda fark yoktur. Kald1 ki Hz. Pey-
gamber de §Oyle buyurmu§tur: "Bir kimsenin amcasz, babasinzn benzeri-
dir. ''<61 > Y ani aralarmda bir farklilik yoktur; tipk1 hurma agacm1n iki dah ara-
smda, ayru kokten olmalan dolay1s1yla fark olmad1g1 gibi. Evet senin ve ata-
lar1n1n ilfilu olan «tek ilaha kulluk edecegiz.» Bununla a9ik olarak Tevhid
vurgulanmakta ve ba§ka hi9bir ilah1n kabul edilmeyecegi belirtilmektedir.
«Bizier O'na teslim olduk,' demi§lerdi.»
134. «Onlar,» yani Hz. ibrahim, Hz. Y akub ve ikisinin Tevhid dinine
bagh olan 9ocuklar1 «bir iimmetti gelip ge~ti.» Oltimle digerlerinden aynhp
gittiler. "Ummet" kelimesinin anlam1 aslmda kasdedilen, kendisine yoneli-
nen §ey demektir. Cemaate timmet denilmesinin sebebi insan gruplanmn ken-
disine uydugu, yoneldigi i9indir. «Onlarin kazand1klan kendilerine,» her-

61- Muslim, tahric etmi~tir. EbQ Davud, Zekat, boltimtinde: "Sen ki§inin amcasm1 , habasmm
henzeri oldugunu bilmiyor musun?" §eklindedir. Ayr. Tirmizi, Menfikzh; Ahmed b.
Hanbel, Musned, 4/l 65'de rivayet etmi~tir.
250 RUHU'L-BEYAN Ciiz: l

kes iyin kendi kazand1g1 vardrr, ba§kas1n1n kazand1g1 degil. «Sizin kazand1k-
lar1n1z da» ba§kas1 iyin degil «sizedir. Siz, onlann yapt1klar1ndan sorum-
lu degilsiniz.» Yi.ice Allah'm, bir ba§ka ayette: "Siz, bizim i§ledigimiz suc;lar-
dan sorumlu olmayacaksuuz" (Sebe: 25) §eklinde ifade ettigi i.izere, onlar
gecrmi§ i.imn1etlerin i§ledikleri koti.iliikler ytiztinden hesaba c;ekilmeyecekler-
dir. Ayn1 §ekilde onlann iyi amelleri yi.izlinden size bir mi.ikafat veriln1eye-
cektir. K1sacas1, herkesin kar§1hg1 kendi aineline gore verilecektir.

Bu, yahudilerin, Yakub (a.s.)1n yahudi olarak oldtigtinii ve olmek iizere


iken ogullanna da bunu tavsiye ettigini soylemeleri i.izerine, ytice Allah onla-
nn bu iddialarnn reddederek: "Yoksa siz yamnda mt bulunuyordunuz?" bu-
yurmu§tur. Yahudiler dediler ki: "Kabul edelim ki durum oyledir. Onlar bi-
zim soyumuz ve atalanm1z degiller mi? Bizim soyumuz da onlara nisbet edil-
miyor mu? Ku§kusuz biz, Alah kat1nda onlann salahmdan, iyi olmalanndan
ve Allah katmdaki degerlerinden yararlanacag1z". i§te yahudiler bu sozii srrf,
atalanyla ovtindtikleri ic;in soyltiyorlardi. Yukanda da ifade ettigimiz gibi,
onlann bu iddialan c;iirtittiliiyor. Bu yahudilerin, onlarm soyundan olmalan,
onlara bir yarar saglayamayacaktir. Ancak, amellerdc onlara uymalar1 kendi-
lerine yarar saglayacaktrr. <;iinkil herhangi bir kimseye bir ba§kas1rnn kazanc1
bir yarar ve menfaat getirmez. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) §6yle buyur-
mu§lardII: "Ey Ha§imogullart! insanlar (halk) bana amelleriyle gelirken siz
soyunuzla bana geliyorsunuz. "<62) Yine §6yle buyuruyor: "Kimin ameli ken-
disini geri bzrakzrsa, nesehinin §erefli olmasi kendisine bir yarar sagla-
maz"<63> yani kotti ameli ve salih ameldeki ihmali dolay1s1yla fillirette geri ka-
lan ki1nse, soyunun §erefinden yararlanamaz ve eksigini onunla gideremez.
~air de §6y1e der:

Hz. Ali'ye yakznligmla mz ovunuyorsun?


irinin asll da saf sudur.
Temiz bir soydan olmanzn yaran yoktur,
i§lemi§ oldugun kotiiliikler onu kirletirse .
Ogullar (9ocuklar) dtinyada babalar1n1n soylanyla ne kadar ovtinseler
de, sfira iiftiri.ildiigii gtin, art1k orada ne soyun, ne de bununla ovtinmenin bir
anlanu olamaz. <;unkii bu gibi §eylerle ovtinmek, adeta ba§kas1n1n e§yas1yla
ovunmek gibidir. Bu ise deliliktir. Mutlaka ki§inin iyi bir amel sahibi ve bu

62- Bu, Ahmed b. Hanbcl'in vc Tirrnizi'nin rivayet ettigi uzunca bir hadisin bir par~as1dir. Siyer
yazarlan da bunu rivayet etmi~ler. Ayr. bkz. ed-Di.ir, 5/96
63- Ebu Davud , ilim; Tirmizl, Kur'an; ibn Mace, Dariml ve Ahmed b. Hanbel, Miisned, 3/52.
Ayet: 134 - 135 BAKARA S0RESi/2 25 1

konuda ihlash olmas1 gerekir. Gen;ekte Allah'rn fazh ve keremiyle kurtulu§


ancak bundadir.

135. "Yahudi ve hiristiyan olun ki, dogru yolu bulasmiz"


dediler. De ki: "Hayir, biz, batili hirakip hakka yonelen ibra-
him 'in dinine uyanz. 0, Allah 'a ortak ko§anlardan degildi."
136. (Onlara) §Oyle deyin: "Biz, Allah'a, bize indirilene, ib-
rahim'e, ismail'e, ishak'a, Yakub'a ve torunlanna indirilene,
Musa'ya ve isa'ya verilenlere ve Rableri taraftndan biltiin
peygamberlere verilenlere iman ettik. Onlann arasmda bir
ayinm yapmayiz. Biz, Allah 'a teslim olanlanz."
137. Eger sizin iman ettiginiz gibi onlar da iman ederlerse
§iiphesiz ki, hidayete ermi§ olurlar. Eger yuzfevirirlerse, bilin
ki onlar, ancak bir ayrilik ifindedirler. Onlara karrt Allah sa-
252 ROHU'L-BEYAN Cuz: l

na yetecektir. 0, her §eyi fOk iyi i§iten ve fOk iyi bilendir.


138. Allah '1n boyasi ile boyandik, Allah 'in boyaszndan da-
ha giizel boyasi olan kimdir? Biz ancak 0 'na kulluk ederiz.

135. «'Yahudi ve hiristiyan olun ki, dogru yolu bulas1n1z,' dediler.»


Bu ayet, Medine yahudileriyle Necran hrristiyanlan hakkmda nazil olmu§tur.
Yahudiler: "Y ahudi olun, 9tinkti bizim peygamberimiz, peygamberleri.n en
Osttinti ve dini1niz de dinlerin en faziletlisidir" dediler. Boylece Hz. isa ile
Hz. Muham1ned'i inkar ettiler. Hrristiyanlar da: "Bizim peygamberimiz, pey-
gamberlerin en faziletlisi ve dinimiz de, dinlerin en degerlisidir. Bunun i9in
h1ristiyan olun" dediler. Bunlar da Hz. Musa ile Hz. Muhammed'i inkar etti-
ler. Kur'an'1 kabul etmediler. Her iki gurup da: "Hidayeti bulman1z ve sap1k-
hktan ka9mman1z bununla mtimkiindtir" diyorlardi. By Muhammed! Onlar1
red i9in kendilerine: «De ki: 'Hayir, biz, batth b1rak1p hakka yonelcn ib-
rahim'in dinine uyanz.» Biz, sizin dediklerinizin aksine Hz. ibrahim'in dini-
ne uyanz. <;iinkti o batih brrak1p hakka yonelmi§tir. Yahudiligi ve hiristiyan-
hg1 buaktp hakka yonelmi~tir. Kald1 ki: «0, Allah'a ortak ko~anlardan de-
gildi.'» Burada bir nevi onlara kar§t bir tariz ve uyan vardrr. <;unkti Hz. ibra-
him'e tabi olduklarm1 iddia ettikleri halde, Uzeyir ve Mesih isa, Allah'1n og-
ludur diyerek ~irke giriyorlardt. Hz. ibrahim ise mli§rik degildi, §irk ko~ma­
m1§tI. Ayn1 zamanda bu ayette, Hz. ibrahim'in dinine uymam1z da gosterili-
yor. Bu din, bizim peygamberimizin, ashab1n1n ve tabilerinin de tizerinde bu-
lunduklan dindir.
136. Ey mti'minler! «(Onlara) ~oyle deyin: 'Biz, Allah'a» yaln1zca
O'na, «bize indirilene,» bizim peygamberimiz Muhammed (s.a.v.)'e indirilen
Kur'an'a; 9tinkti ona indirilen, linunetine indirilmi§ demektir. «ibrahim'e, is-
mail'e, ishak'a, Yakub'a ve torunlarina indirilene,» Hz. ibrahim'e indiri-
len on sayfaya, Hz. ismail, ishak ve Yakub peygamberlere ve Hz. Yakub'un
torunlar1na indirilene iman ettik. Burada "torunlar" anlamrna gelen "esbat"
kelimesi "s1bt" kelimesinin 9oguludur. Yani bunlann kokti bir, fakat dallar1
fazla den1ektir. An1a9 Hz. Yakub'un 9ocuklar1dir. Say1lar1 onikidir. Bu §ekil-
de isirnlcndirilmeleri, her birisinden bir cemaatm 9Ikm1§ olmasmdandu. israi-
logullannm esbat1 denilince, araplarda kabileler, acemlerde de boylar hangi
anlan1a geliyorsa, o anlama gelir. Bunlar bir baba ve anneden meydana gel-
mi§ bulunan bir cemaat demektir. «Musa'ya ve isa'ya verilenlere ...>> Bu iki
peygambere veriln1i§ olan Tevrat ve incil'e de inan1nz. Bu iki peygamberin
Ayet: 135- 138 BAKARA S0RESi/2 253

de burada zikredilmeleri, konu§manm yahudi ve hrristiyanlarla gec;mi§ olma-


smdandir. «Ve Rableri taraf1ndan bi.itiin peygamberlere verilenlere iman
ettik.>> Yani burada ad1 ge<ren ve ge~meycn tiim peygamberlere, Rableri tara-
f1ndan nc veriltni§ ve indirilmi§Se, biz hepsine inand1k. «Onlaran aras1nda
bir ay1nm yapmay1z.» Biz, yahudiler gibi baz1sma inarup baz1s1na da inan-
mazh.k et1neyiz. Hepsine iman ederiz. «Biz, Allah'a teslim olanlanz.'» Her
§eye ragmen biz, Allah'a boyun egmi§, ihlash ve inanc1nda samimi kimsele-
nz.

137. «Eger sizin iman ettiginiz gibi onlar da iman ederlerse, ~iiphe­
siz ki, hidayete ermi~ olurlar.» Eger yahudi ve huistiyanlar da tipk1 sizin di-
ne inandigm1z gibi, dininize iman ederlerse.... Bu bir bak1ma onlan sustur-
mak ve aciz birakmak ve onlan hakk1 itirafa zorlamakttr. Dolay1s1yla mana
§Oyle oluyor: Eger, sizin Allah'a iman ettiginiz gibi iman ederlerse, ki Al-
lah'm bir e§i ve benzeri yoktur. i§te bu takdirde onlar da kesinlikle hidayete
ermi§ ve hakk1 bulmu§ olurlar. Sizin dogru yol ve hidayette oldugunuz gibi,
onlar da hidayete ula§irlar. Bu sayede aran1zda birlik ve beraberlik saglanir.
«Eger yiiz~evirirlerse,» Y ani yukar1da a91kland1g1 §ekilde iman ctmezlerse,
bunda herhangi bir §eyi ihlal ederlerse, mesela bir k1smm1 kabul edip bir k1s-
m1n1 da etmezlerse, «hilin ki onlar, ancak bir aynhk i~indedirler.» Onlar
11
9ok btiytik bir ihtilaf ve aynhk i9indedirler. Haktan uzaktular. Aynhk §i-
kak" kelimesinin anlam1 olarak verilmi§tir. ~ikak, o derece a§lfl bir aynhk
anlamm1 ifade eder ki, bu manada §ikak, onlann zarf1, bunlar da 1nazrufu
(zarf1n i9inde yer alan §ey) durun1undadrrlar. Kelime kok olarak "§akk" keli-
mesinden almmadrr. Buda yan ve taraf anlammad1r. Arleta her iki gruptan bi-
ri digerinin kar§Ismda yer ahyor. Buda aralar1ndaki dii§manbktan ileri gelen
bir §eydir. «Onlara kar§I Allah sana yetecektir.>> Yahudiler ve hiristiyanla-
nn i§i ve durumu hakkmda Allah sana yetecektir. Onlann §er ve kottiltiklerini
senden uzakla§trracak, onlara kar§I sana yard1mda bulunacak ve seni zafere
kavu§turacaktu. Nitekim Allah, verdigi sozii de yerine getirmi§tir. Kurayza
Ogullar1 yahudilerinin oldi.iri.iltip esir edilmeleriyle, Nadirogullan arasmda da
stirgtinti , ~am'a uzakla§ttnhnalar1 ve benzeri hususlarla Allah vadini yerine
getirdi. «0, her ~eyi ~ok iyi i§iten ve ~ok iyi bilendir.» Allah, senin kendisi-
ne nasil dua ettigini din konusunda a91ga vurdugun niyetini 9ok iyi i§itir ve
9ok iyi bilir. Bu balumdan Allah senin duan1 kabul edecek ve seni murad1na
erdirecektir.

138. «Allah'1n boyas1 ile boyand1k.» Ayetteki "szbga" kelimesi, ken-


254 RUHU'L-BEY.AN Cuz:l

disiyle elbiselerin boyand1g1 §ey den1ektir. Burada istiare yoluyla fitrat anla-
trunda kullan11m.1§tlr. Allah'm insanlan iizerinde yaratnu§ oldugu yarahh§, ya-
ni fitrat ifade ediliyor. Burada gilzel ve temiz yaratlh§.tyla kulun iman etmeye
ve diger itaat olan §eyleri yapabilmeye uygun oldugu, kabiliyetli bulundugu
elbiseyi boyamaya benzetilmi§tir. Benzetme yonti, bunlann her ikisinin de
stis ve zinet olmas1du. Boya clbiseyi stisledigi gibi kulun iman ve amelleri de
onu stisler. Buna gore ayetin manas1: "Allah bizi hak ve imaru kabule istidath
olarak yaratt1 , tipk1 elbisenin boyay1 kabul etmesi gibi," demektir. Ya da
ayetin manas1: "Boyan1n elbiseyi temizledigi gibi Allah bizi temizledi," de-
mektir. <;link.ti iman, ktifriin her tiirlti zararlanndan ki§iyi korur ve temizler.
Burada "S1bga" olarak isimlendirilmesinde, fltrat anlam1n1n bu kelimey-
lc belirtilmesinde, hrristiyanlann vaftizindeki durumla bir benzerlik gosterili-
yor. <;link.ti hiristiyanlar 9ocuklanmn dogumlar1n1n yedinci gtiniinde onlan
vaftiz ederler. Bu, tipk1 mtisltin1anlann c;ocuklann1 stinnet ettirmeleri gibidir.
Hrrisuyanlar Ma'mudiye ad1n1 verdikleri san bir suya 9ocuklan n1 dald1nrlar.
Bu da, Hz. isa'ntn y1kand1g1 suyun ad1du. Bu suyu bir ba§ka suyla kart§tlnp
hazularlar. Bunu kullandtk9a, yerine birba§ka su ilave ederler.
«Allah 110 boyas1ndan daha giizel boyas1 olan kimdir?>>Hangi §ahs1n,
ya da ki§inin boyas1, Allah'm boyasmdan gtizel olabilir? <;unkti Allah, kulla-
nn1 imanla boyuyor, onlar1 kiifriin zararlanndan ve §irkin pislik ve murdarhk-
lanndan tertemiz hale getiriyor. Bu itibarla Allah'1n boyasmdan daha gtizeli
asla olamaz. «Biz ancak O'na ...» Bize bu degerli nimetleri veren Allah'a
«kulluk ederiz.>> O'na §tikreder.iz ve verdigi diger tum nimetlerine hamd ede-
nz.
"Biz ancak O'na kulluk ederiz" ifadesinde §Una i§aret vardir: Arifler,
Rablerine kullukta ve ibadette bulunurlar; fakat bunu ne cennet arzusu ve ne
de cehennem korkusu ic;in yapmazlar. Zebur'da §Oyle rivayet olunmu§tur:
"Bana cennet umudu, ya da cehennem korkusu i<;in ibadet edenden daha za-
lim kim olabilir? Eger ben cermeti, cehennemi yarat1nasayd1m, ibadet olun-
maya layik olmayacak nuydim?"

Rivayete gore, Seriy es-Sakati §6ylc demi§tir: "Allah'm yarattklar1 ara-


smda yirmi yil sessiz kald1m da, biri d1§mda kimse ag1ma dti§medi. Ben Bag-
dat'ta Cu1na gtini.i camide konu§uyordum. Bir ara: "Zay1f birinin gilc;lii bir
kin1seye ba§kaldumasma dogrusu §a§.1yorum" dedi1n. Cumartesi gi.inii sabah
namaz101 k1hp 91kt1g1mda, kar§imda arkas1nda bir siirti ~ocuk bulunan bir
Ayet: 138 BAKARA S0RESi/2 255

gen<; gordiim. Hayvanm1n i.izerinde duruyordu. Sonra indi ve: "Seriy es-
Sakatl hanginizdir?" diye sordu. <;evremde bulunanlar beni gosterdiler. Bana
seiam verdi ve oturdu. Sonra: "Zayifm kuvvetliye kar§I 9Ikmas10a ~a§rrd1g1n1
soylemi§sin. Bununla ne demek istedin?" Diye sordu. Ben de §U cevab1 ver-
dim: "insanoglundan daha zay1f bir yarat1k olmad1g1 gibi, ytice Allah'tan daha
gii9lii bir varhk da yoktur. Ancak biittin bu gti9siizliigiine ragmen insanoglu,
hep Allah'a isyana yeltenir." Sonra gen9 aglad1 ve: "Ey Seriy, Allah benim gi-
bi giinaha batml§ birini kabul eder mi?" dedi. Ben de: "Peki, giinaha dahp
batm1§ olan1 ba§ka kim kurtanr?'' dedim. "O halde ey Seriy, ben 9ok zuliimler
yapt1m. Benim ne yapmam gerekir? Diye sordu. Ben de: "Eger, tiimtiyle Al-
lah'a <loner, ba§kalanyla ilgiyi kesersen, Allah has1mlar1n1 raz1 eder" dedim.
Bunun tizerine gen9 yine aglad1 ve bana: ''Allah'a giden yolu ogret" dedi. Ben
de: "Eger sen orta yolu tutmak istiyorsan, namaz k1lman, oru9 tutman ve gti-
nahlan da terketn1en gerekir. Eger, velilerin yolunu bulmak istiyorsan, ba§ka-
lanyla ilgiyi kes ve yaratan1n hizmetinde ol" dedim. Gem; yine aglamaya ba§-
ladi. Elinde bulunan mendil gozya§larmdan islanm1§tl.' Sonra da aynhp gitti.
Bu gen9 bundan boyle her §eyi, ailesini, ~oluk ve 9ocugunu terketti. Hep kab-
ristanlarda, tistii ba§1 degi§ik halde gezerdi. Oltinceye dek boyle devam etti.
Seriy es-Sakat1 der ki: Bir gtin kendisini riiyamda gordtim, baktun ki, halis
ipekten parlak bir elbise ic;:inde, eteklerini stirtiyerek gidiyordu. Kendisine:
"Allah seni hay1rla miikafatlandus1n. Allah sana ne §ekilde bir muamelede
bulundu?" diye sordugumda, bana §U cevab1 verdi: "Allah hi~bir giinah1m1
sormadan beni cennete koydu."
256 ROHU'L-BEYAN Ci.iz: 1

139. De ki: "Allah hakkmda bizimle miicadele mi ediyorsu-


nuz? Halbuki bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz O'dur. Bi-
zim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de sizedir. Biz, Allah'a
kar§l samimi olanlanz. "
140. Yoksa siz, ibrahim, ismail, ishak, Yakub ve torunlari-
nm yahudi veya hzristiyan olduklarmz mi soyliiyorsunuz? De
ki: "Siz mi daha iyi biliyorsunuz, yoksa Allah mi?" Alla.h 'in
bildirdigi o yamndaki gerfegi gizleyenden daha zalim kim var-
dir? Allah, yaptiklarmizdan habersiz degildir.
141. Onlar, bir iimmetti, gelip gefti. Onlann kazandiklan
kendilerine, sizin kazandiklariniz da sizedir. Siz, onlarin yap-
tiklanndan sorumlu degilsiniz.

139. «De ki: 'Allah hakk1nda bizimle miicadele mi ediyorsunuz?»


Allah hakk1nda ve hak <lava ugrunda bizimle mticadele mi ediyorsunuz? Tar-
tl§an taraflar aras1nda kar§ihkh delil ortaya koyn1aya, "muhacce" denir. Bura-
daki soru anlamma gelen ''hemze", hem inkar ve hem de k1nama anlammadrr.
Bu ayet yahudi ve h1ristiyanlann; "Peygamberler bizden ve bizim dinimiz
ilzereydi, bizim dinimiz daha eskidir" demeleri tizerine nazil olmu~, bunun
tizerine Allah §oyle buyurmu§tur: De ki, ey Muhammed! Ey yahudi ve hrristi-
yanlar! Siz Allah'1n dini hakkmda bizimle mticadele edip \:eki§iyor musunuz?
Hak dinin yahudilik, ya da h1ristiyanhk oldugunu mu iddia ediyorsunuz?
«Halbuki bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz O'dur.» Oyleyse temelde
tartI§ma1nam1z gerekir. <;tinkti hepi1nizin Rabbi Allah'ur. Hepimizin i~lerinin
Ayet: 139-140 BAKARA SURESi/2 257

sahibi ve maliki O'dur. «Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de size-


dir.» Bizim, Allah'm emrine uygun olan gtizel amellerimiz bize, sizin Al-
lah'1n htikmtine ayk1n olan kotti amelleriniz de size aittir. Nas1l olur da siz
Allah katmda en iyi olana sahip oldugunuzu iddia edebilirsiniz? «Biz Allah'a
kar~1 samimi olanlanz. '» Biz Allah i~in, yapt1g1m1z amellerde ve i§lerde sa-
mirniyiz. Tek istegirniz Allah nzas1drr. Sizin hakhhk mticadeleniz mtimktin
olabilir mi? Nasil tizerinde bulundugunuz §eyin hakhhgm1 iddiaya kalkl§rrs1-
n1z? Halbuki siz O'na §irk ko§uyorsunuz. ihlfls (samimiyet), amel'in §irk.ten
ve gosteri§ten annd1nlmas1dir. Bunun hakikati da, yap1lan i§in, yani fiilin ya-
rattlanlann mtilahazasmdan tasfiyedir.
140. «Yoksa siz, ibrahim, ismail, ishak, Yakub ve torunlar1n1n ya-
hudi veya h1ristiyan olduklar1n1 m1 soyliiyorsunuz?» Buradaki soru anla-
mmda olan "em" edatI, bir onceki ayetteki soru hemzesinin muadilidir. Buna
gore mana §6yle olur: Bu iki §eyden hangisini yap1yorsunuz? Haliniz bu iken,
tizerinde bulundugunuz §eyin daha ger~ek olduguna delil getirip bunu a~Ikh­
ga kavu§turmak m1, yoksa taklidin pe§inden gidip peygamberlere iftira etmek
mi? Hz. Yakub'un torunlan demek, <;ocuklann1n 9ocuklan olup, oniki tane-
dirler. Zeccac'm anlatt1g1na gore, ismail Aleyhisselfunm 9ocuklanndan gelen-
lere nas1l "kabile" deniliyorsa, ishak aleyhisselam1n <;ocuklanndan gelenlere
de "s1bt" <;ogulu "esbat" denir. Bu bak1mdan Hz. ishak'1n 9ocuklanndan her
birine "s1bt" denirken, Hz. ismail'in c;ocuklanna da "kabile" denir.
Siz bu kimselerin yahudi ve hiristiyan olduklann1 nas1l soyleyebilirsi-
niz? Heirilz Tevrat ve incil indirilmeden once gonderilen peygamberlere nasll
iftiraya kalk1~irsm1z? Hentiz Tevrat ve incil ortada yok.ken nasll bunlann ya-
hudi ya da hiristiyan oldugunu soyleyebilirsiniz? Ger9ekten §a~llacak §ey?
Onceden gelen biri, sonradan gelecek olana uyacak ve onceden gelen, sonra-
kinin stinnetine tabi olacak? Bu muhal olan bir §ey. Onlara «De ki: 'Siz mi
daha iyi biliyorsunuz? Yoksa Allah m1?'» Yine buradaki soru, uyan vela-
nama amac1 ta§1maktadrr. 0 peygamberlerin dinlerini siz mi, yoksa Allah m1
daha iyi bilir? «Allah'1n bildirdigi o yan1ndaki ger~egi gizleyenden daha
zalim kim vardrr?» Buradaki soru da nefiy, yani olumsuzluk anlam1ndadir.
Allah '1n bildirdigi o yan1ndaki belli gerc;egi gizleyenden daha zalim kimse
yoktur. Yani, ey kitap ehli, siz Allah taraf1ndan sadu olan ve yan1n1zda sabit
olan §ehadetle biliyorsunuz ki Hz. ibrahim ve ogullan batih birak1p hak.ka
yonelen mtisltimanlard1. <;unkil Allah bu durun1u sizin kitabm1zda bildirip
haber vermi~tir. Sonra siz onu gizliyor ve Allah'm onlar hakk.1nda kesin bil-
258 RUHU'L-BEYAN Cuz: l

dirdigi §eyin aksini iddiaya kalk1§1yorsunuz. Bu itibarla sizden daha zalimi


olamaz. <;unkti siz Allah'1n haber verdigi bir konuda Allah'1 yalanlamaya kal-
kI§timz. «Allah yaptlklann1zdan habersiz degildir .» Siz neyi yap1yor ve
neyi buak1yorsan1z, Allah btittin bunlann ttimiinti biliyor. Nitekim bu ytizden
de size en agrr cezay1 verecektir.

141. «Onlar, bir iimmetti>>, o peygamberler bir topluluktu «gelip ge~­


ti.» Y ani oliimle go~iip gittiler. «Onlar1n kazand1klar1 kendilerine,» yani
onlann amelleri onlara, «Sizin kazand1klann1zda da sizedir. Siz, onlarin
yapt1klar1ndan so\"umlu degilsiniz.» Y ani hi~bir kimse ba§kasm1n amelin-
den sorumlu tutamaz, aksine kendi yaptlg1ndan sorgulanrr ve bununla ceza,
ya da miikafat gortir.

Bu ayet daha once ge9en bir ayetin aynen tekrar1drr. Uyarmada daha
fazla dikkat ~ekilmesi iyin gelmi§tir. Atalany la ovtinmenin, onlann yaptlg1na
gtivenmelerinin kendileri ic;in bir yarar getirmeyecegini bildirmektedir. Nite-
kim §Oyle buyurulmu§tur: "Tekrar dirilmek ifin sura ufiiriildiigu zaman, ara-
lannda soy bag1nzn hi(bir degeri kalmaz." (Mti'minun: 101)
Denifu ki: Harun Re§it hacdan donerken, birka9 gtin Kfife' de kahr. <;1k-
llg1 zaman, Mecnun Behliil (Behliil Divane) yolunda durur ve avazm1n 9ikt1g1
kadar ytiksek bir sesle ti~ kez "Ey Harun! " diye seslenir. Harun Re§it: "Bana
seslenen kim?" diye sorar. Ona, Behlfil Divane oldugunu soylerler. Harun
Re§id durur ve kendisine : "Beni tan1mad1n m1?" der. 0 da: "Elbette tan1d1m"
deyince, Harun Re~it: "O halde ben kimim?" diye sorar. Behlfil: "Sen, mag-
ribte (bat1da) iken, §arkta (doguda) biri zulme ugrasa, k1yamet giintinde Al-
lah'm senden hesap soracag1 kimsesin" der. Harun :Re§id aglamaya ba§lar ve:
"Durumumu nas1l gortiyorsun?" diye sorar. 0 da: "Durumunu Allah'1n kitab1-
na arzet bakahm" der ve: "Ger~ekten o gun iyiler nimet (cennet) i9indedirler.
Facirler (ve kafirler) ise, cehennemdedirler." (infitar: 13-14) ayetlerini okur.
Bu defa: "Amellerimiz nerededir?" diye sorar. Behlfil: "Allah, ancak takva
sahiplerinden kabul eder" (Maide: 27) ayetini okur. Harun Re§id: "Peki,
Rasfilullah (s.a.v.)'a olan yakmhg1m1z ne olacak?" der. Behlfil: "Tekrar diril-
mek ifin sura ufuruldiigu zaman, aralannda soy bagmtn hif bir degeri kal-
maz"'(Mti'mim1n: 101) ayetini okur. Bu defa: "Peki Rasfilullah (s.a.v.)'in bi-
zim i9in §efaati nerede?" diye sorar. Behllll: ''O gun, Rahman olan Allah'in
izin verdigi ve konu§masma nzii gosterdigi kimseden ba§kasm.rn §efaati fay-
da vermeyecektir" (Ta-ha: 109) ayetini okur. Bunun i9indir ki, mutlaka salih
amel gereklidir. Bunlarda samimi ve ihlasb da olmak laz1mdtr. <;unkti Allah,
Ayet: 141 BAK.ARA S0RESi/2 259

sadece bunlan kabul eder, ba§kasnu degil.

Ctineyd Bagdadl de §Oyle der: "ihtas, yani samimiyet, kul ile Allah ara-
smda bir srrchr. Hiybir melek onu bilemez ki, yaz1p deftere geyirsin ve hic;bir
§eytan da bilemez ki, onu ifsat edip yoldan ~ikarsm."

Fudayl b. iyad ise §0yle der: "Srrf insanlar iyin ameli brrak1p terketmek
riya, yani gosteri§tir. insanlar i~in amel etmekse, §irktir. ihlas ise, seni bu iki
§eyden anndiran §eydir."

Baz1 bilginler de demi§lerdir ki: Sirf desinler ve gorsUnler diye taatta


bulunan kimsenin durumu, para kesesi 9ak1l ta§tyla dolu bir §ekilde pazara 91-
kan kimse gibidir. Gorenler, falanca kimsenin para kesesi (ctizdan1) ne de ka-
banktir derler. Bunun, halkm kendisi hakk1nda ileri geri konu§malanndan
ba§ka kendisine hi9 bir yaran yoktur.

Bir eserde (gtizel bir sozde) §U ifadeler yer ahyor: Allah i~in amelleri-
11

nizde ihlash ve samimi olun. Dogrusu Allah, ancak ihlasla yap1lan ameli ka-
bul eder. Saktn bu Allah iyin ve yakmlar iyindir, demeyin. <;iinkti bunda Al-
lah i9in bir §ey yoktur." <64>

64- Dahhak b. Kays'tan Darckutni Sunen'inde rivayet etmi~tir. Bkz. Stiyutl, el-Fethu'l-Kehfr,
1/58.
260 RUHU'L-BEYAN Ciiz:2

142. i nsanlann ifinden beyinsiz olanlar: "Yoneldikleri kib-


leden onlari feviren nedir?" diyeceklerdir. De ki: "Dogu da
Allah 'mdir, ban da. 0, diledigini dogru yola iletir."
143. Boylece biz sizin, insanlara kar§t §ahitler olmaniz;
peygamberin de size kar§t §ahit olmasi ifin, sizi orta yolu tu-
tan bir iimmet kildik. y oneldigin tarafi, sadece peygambere
uyan kimseyi, gerisingeri donenden ayirdetmek ifin kible yap-
tik. Bu, ancak Allah'zn hidayet ettiklerinin di~indakilere agir
Ayet: 142 BAKARA SURESi/2 261

gelir. Allah, sizin imanmizi zayi edecek degildir. $iiphesiz


Allah, insanlara fOk ~ejkatli ve fOk merhametlidir.
144.Yilziinii goge fevirip durdugunu gorilyoruz. Seni,
sevdigin kibleye mutlaka fevirecegiz. Hemen yiiziinii Mescid-i
Haram tarafma fevir. Siz de nerede olursaniz olun yiiziiniizii
onun tarafina fevirin. $iiphesiz kendilerine kitap verilenler,
kiblenin degi~mesinin Rableri tarafindan hak bir emir oldu-
gunu bilirler. Allah onlarin yaptzklanndan habersiz degildir.
145. Yemin olsun ki sen, kendilerine kitap verilenlere bii-
tiin delilleri getirsen de yine senin kiblene uymazlar. Sen de
onlarin kiblesine uyacak degilsin. Onlar birbirlerinin kiblesi-
ne de uymazlar. Yemin olsun ki, eger sana ilim geldikten son-
ra onlann arzularma uyarsan, o zaman ~iiphesiz, zalimlerden
olursun.

142. «insanlar1n i~inden beyinsiz olanlar» yani akh kit kimseler, kib-
lenin degi§mesi tizerine ortaya 91kan kafirler, mtinaf1.klar, yahudi ve mti§rik-
ler: «'Yoneldikleri k1bleden onlan ~eviren nedir?' Diyeceklerdir.» Dikkat
edilirse, hentiz degi§im olay1 ger9ekle~meden once, onlann nder soyleyebile-
ceklerini ayet bildiriyor. Bu onceden bildirilmenin yaran, aniden olabilecek
degi§imde bir §Ok etkisi ohnamas1 ve bu zaman ic;erisinde onlara verilecek
cevab1 ogretmek i<rindir. Ayetin i9inde yer alan "ma" soru edati, inkar anla-
mmad1r. Anlam §Oyle olmaktadir: Yoneldikleri k1bleden yani, Beyt-i Mak-
dis'ten onlan ~eviren nedir? Neden buray1 brrak1p Kabe'ye yoneldiler?
Rivayete gore, Hz. Peygamber (s.a.v.) Medine'ye hicretinden sonra on-
yedi ay kadar Beyt-i Makdis'e (Kudtis'e) dogru namaz kilm1§trr. Bu, yahudile-
rin kalblerinin ismd1nlmasma yonelik bir davran1§tl. Daha sonra Kabe, mtis-
lti1nanlann k1blesi oldu ve bu, sfirun tifi.iriildtigli gtine dek boyle stirecektir.
«De ki: 'Dogu da Allah'1nd1r, bah da.» Ey Muhammed! Onlara her yer ve
mekfuun her bolge ve bucagm ttimtiyle Allah'1n oldugunu soyle. Mtilk olarak
da, tasarruf olarak da O'nundur. Bu balamdan bu yerlerden herhangi birisinin
bizzat k1ble olma haklan sozkonusu degildir ki, 0 yerden ba§kasma doni.ilme-
si dogru olmasm. Bu, tamamen Allah'1n dilemesine baghdrr. «O, diledigini
dogru yola iletir.'» Bu, bazan Kudtis'e dogru ve bazan da Kabe'ye yoneltme-
sidir. Burada ki§inin dogru yolda yani istikamet iizere ohnas1n1n anlam1 ise
hikmet ve n1aslahata uygun olarak her ikisine de donrnti§ olrnas1du.
262 RUHU'L-HB:YAN Cuz:2

143. «Boylece biz» k1yamet giiniinde, peygamberlerin kendilerine teb-


lig gorevini yapt1klanna ili§kin «sizin, insanlara kar~1 ~ahitler olman1z;
peygamberin» yani Hz. Muhammed'in «de size kar§I ~ahit olmas1 i~in, sizi
orta yolu tu tan bir iimmet kdd1k.» Yani sizi dogru yola ilettigimiz gibi, or-
ta yolu tutan hayrrh bir timmet k1khk. <;tinkti her zaman i~in, her §eyin orta
k1sm1 koruma altinda olur, gelen tehlikeler kenarlara bula§1r. Bu, §ahidin, de-
netleyici ve gozetleyici anlam1na kullanild1g1 duruma goredir. <;unkti her
hangi bir ki§inin iyiligine hiikmedilmesi, onu gormek, gozetlemek ve denetle-
mekle mtimkiindtir. Denetleyici kimse, gozetledigi kimsenin durumuna iyi
yonde §ahitlik ettigi zaman, o adamm iyi, adil olduguna karar verir.
Rivayete gore Allah, kiyamet gtintinde gelmi§ ge~mi§ biitiin insanlan bir
meydanda toplayacak, sonra limmetlerin in.karcilanna: "Size bir uyanc1 gel-
11
medi mi? diye soracaktu. Onlar inkar edecekler ve diyecekler ki: "B:ize her-
hangi bir miijdeci veya uyanc1 gelmedi." Allah bu defa peygamberlerine sora-
cak, onlar da: "Yalan soyltiyorlar! Biz kendilerine teblig gorevimizi yapt1k"
diyecekler. Bunun lizerine Allah, -tii1n §eyleri bildigi halde, sirf delil sunulsun
diye- delil getirmelerini isteyecek. i§te bu Slrada Hz. Muhammed'in timmcti
getirilecek onlar da peygamberlerin teblig gorevlerini yapt1klanna ili§kin §a-
hitlikte bulunacaklard1r. Bu kez eski timmetler: "Bunlar bizden daha sonra
geldikleri halde bu durumu nerden biliyorlar ki?" diye itiraz edecekler, bunun
tizerine Hz. Peygamber'in timmeti Allah'a kar§1 §oyle diyeceklerdir: "Sen bize
bir peygamber gonderdin. Ona bir kitap indirdin. 0 kitapta bize peygamberle-
rin tebligini haber verdin. Sen verdigin haberlerde dogrusun." Bunun tizerine
Hz. Peygamber (s.a.v.) getirilir, timmetinin durumu sorulur. 0 da onlan onay-
lar ve dogruluklanna ili§k.in §ahitlikte bulunur. i§te bunun iizerine kafirlerin
cehenneme atiln1as1na dair emir verilir. I§te: "Sizin insanlara kar~i §ahitler
olmamz ... ifin" ayetinin anlam1 budur.

«Yoneldigin taraf1, sadece peygambcrc uyan kimseyi, gerisingeri


donenden ay1rdetmek i~in k1ble yaptik.» Biziin seni, tizerinde bulundugun
lableden ~evirmemizin ve Kabe'ye yoneltmemizin nedeni, yaln1zca peygam-
bere uyan kimseyi, gerisingeri donenden, dini terkedenden aylrtdetmek ic;in-
dir. Bunu, kimler hak din lizere ve kimlerin de bat1lda olduklarm1n ortaya 9tk-
mas1 i9in yapt1k. Buradaki "aytrdetmek" den ama~, gerek Rasfilullah ve ge-
rekse mii'minlerin, iizerinde bulunduk.lar1 islam'1n dogru oldugunun ortaya
9lkmas1 ve en ufak bir tereddiit kar§1smda ku§kuya kaptlandan ayudedilmesi
i<;in iHihi bilginin ortaya 91kmas1du. Yoksa Allah onlann hallerini daha once
Ayet: 143 BAKARA SURESi/2 263

bilmiyordu da sonra bildi, anlarrunda degildir. <;link.ti Allah, zaten ezelde on-
lan biliyor ve onlann tti1n durumlanna da vak1ftir.

«Bu, ancak Allah 'in hidayet ettiklerinin d1~1ndakilere agir gelir .»


Yani §U degi§tirilen k1ble olay1, ashnda onceki k1bleye ah§tk olan ki1nselere
agir gelir. <;unkti insan genel olarak ah§1k oldugu §eye daha ~ok yonelir. Bun-
dan yeniye donil§ agir gelir. Ancak bu, Allah'1n kendilerine hliktimlerin hik-
mctini gosterdigi kimseye agir gelmez. Allah'1n kullanna teklif ettigi bir §ey-
de mutlaka bir hikmet ve incelik vardu. ~uuruna erebilenler bunu kabullenir-
ler. 0 ince hila.netin ne oldugunu bilemeseler bile, yine kabullenirler. Onlar
boylece, ger9ek kurtulu§ ve mutlulugun, hikmet sahibi olan Rabbe itaat etme-
de olduguna inan1rlar. Htisrana ugrayan bedbaht kimse ise, her §eyi bilen
Rabbine isyan edendir. Daha sonra yiice Allah, bu noktada sebat eden ve bu-
na uyanlann sevap kazand1klann1 ay1klam1§ ve bu kimselerin yapt1klann1n
zayi olmad1g1n1 bildirmi§tir=
«Allah sizin iman1n1z1 zayi edecek degildir.» Hz. Peygamber'in getir-
digi tum esaslara, hi9bir §eyden ku§kunuz olmaks1z1n, inanmaruz ve bunlarda
sebat edip hepsini tasdik etmeniz nedeniyle, hizmetinizin kar§1hg1 eksiksiz
verilecektir. Hi9bir iyiliginiz bo§a gitmeyecektir. <<$i.iphesiz Allah, insanlara
c;ok ~efkatli ve c;ok merhametlidir.» Y ani Allah kullarma kar§I btiyilk §efkat
sahibi oldugu iyin, onlan Kudtis'ten Ka'be'ye yoneltmi§tir. Bu, onlar i9in daha
dogrudur. iman etmeleri sebebiyle gtinahlarm1 bagt§lan11§ ve onlara nztklar1n1
ula§tlfmt§tlr. Kendisine s1g1nanlann, O'nun koruma ve gtivencesini isteyenle-
rin duas1n1 kabul eder.

Anlattld1g1na gore, Davud (a.s.) zamanmda, kafirlerin emirlerinden biri


bir katili yakalay1p geceleyin bir dag1n ba§mda agaca astl ve insanlar onu oy-
lece brrak1p evlerine dondi.iler. Bu arada katil, hentiz olmediginden, putlanna
ve ilahlarma yalvarmaya ba§lad1. Fakat hiy birisi adam1n imdad1na yeti§n1edi.
Sonra bu §ah1s Allah'a dondii ve: "Sen, hak olan Allah's1n. ~u anda sana gel-
dim, senin rahmetinden medet bekliyorum" dedi. Allah, Hz. Cebrail'e: "Ey
Cebrail! ~u adam kendi putlanna uzun bir sure tapt1, yalvard1 durdu. Fakat
hi~ birisi kendisine bir yarar saglamadL Bunun lizerine bana s1g1ndi. Bana
dua etti, ben de duas1n1 kabul ettim. ~in1di yere in ve kendisini saghkh bir §e-
kilde agac;tan indir" buyurdu. Cebrail de denileni yapti. Sabahleyin, onun ol-
medigini, ak.sine diri bir bic;imde Allah ic;in nai11az ktldtg1111 gordtiklerinde,
durumu Hz. Davud'a haber verdiler. Hz. Davud da, bu i§in Sirrmm ortaya 91k-
264 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

111as1 ic;in Allah'a dua etti. Allah da, Hz. Davud'a §0yle vahyetti: "Ey Davud!
Ben, bana iman eden ve bana dua edene · merhamet ederim. Eger ben bunu
yapmayacaksam, o takdirde, benimle diger ilfilllar aras1nda ne fark kahr?"
144. «Yiiziinii goge ~evirip durdugunu goriiyoruz.» Ey Muhammed!
Senin, yiizi.inii goge s;evirip, boylece bir vahiy beklemekte oldugunu gortiyo-
ruz. Hz. Peygamber (s.a.v.) hep, kiblenin Kabe'ye dogru degi§tirilmesini Rab-
binden bekleyip duruyordu. <;unkti buras1, babas1 Hz. ibrahim'in k1blesi ve
ayn1 zamanda iki kibleden en eski olan1d1r. Kald1 ki buran1n lable olmas1,
araplann mtisliiman olmalan tizerinde c;ok daha tesirli olacaktlr. <;unkti Kabe,
araplann ovtindilkleri, giivencede olduklan, ziyaret ve tavaf ettikleri bir yerdi.
Bir de boylece yahudilere muhalefet edilecekti. <;iinkii yahudiler: ''Siz bizim
dinimize kar§t 91ktyor, sonra da kalk1p bizim k1blemize dontiyorsunuz. Eger
bizler olmasayd1k, sizler hangi tarafa yoneleceginizi bilmezdiniz" diyorlardt.
i§te boyle bir durum kar§ISmda, yahudilerin ktblesine doniilmesi iyi kar§tlan-
madi.
Rivayete gore Hz. Peygamber (s.a.v.), Cebrail'e §byle demi§tir: "Al-
lah'tan, beni yahudilerin kiblesinden ~evirmesini arzuluyorum." Rasfilullah
(s.a.v.), hep umutla semaya baktp, istedigi §eyin Rabbi tarafmdan Cebrail ara-
c1hg1yla gonderilmesini bekler dururdu. i~te bunun iizerine ytice Allah bu
ayeti indirdi. «Seni,' sevdigin k1bleye mutlaka ~evirecegiz.» Allah'a yemin
olsun ki, seni istedigin ve ho~land1g1n ktbleye c;evirecegiz. Senin, kesin olarak
oraya yonelmeni saglayacag1z. <;iinkti sen buray1 heva ve arzulanna uyarak
istemiyorsun. Buray1 istemendeki sebep dini amac;hdu. Buda Allah'm me§ie-
tine ve iradesine uygundur. «Hemen yiiziinii Mescid-i Haram taraf1na ~e­
vir.» Artik bundan boyle Mescid-i Haram tarafma yonel. "Yuzi.i.nu ~evir"den
maksat, ti.im bedeninle o tarafa yonel demektir. <;unkii miikelleften istenen,
tiim bedeniyle k1bleye yonelrllesidir. Yoksa yalniz ytiziiyle degil. Burada
ozellikle "yiiz" ifadesinin ge9mesi, yonelme ve kar§damada, as1l olan yiiz ol-
dugu i9indir. Mescid-i Haram'dan maksat ise, ic;inde Kabe'nin yer ald1g1 en
biiyiik Mescid demektir. Haram denmesi de, burada sava§manm, ya da zul-
metmenin yasaklanmas1ndandu. Burada herkes gtivencede olup, kimse sald1-
nya maruz kalamaz.

Yine ayette Kabe'nin zikredilmeyip de Mescid-i Haram isminin gec;n1e-


si, sadece Kabe yoni.ine doniip yonelmenin yeterli olacagm1 bildirmek ic;indir.
<;unkti uzakta ya§ayan bir kin1senin bizzat Kabe'nin kendisine yonelmesi glic;-
ti.ir. Bunda biiyilk bir zorluk vardu. Fakat Kabe yakmmda yer alanlar oyle de-
Ayet: 144- 145 BAKARA S0RESi/2 265

gildir. «Siz de nerede olursan1z olun...» Yeryi.iztini.in neresinde bulunursaniz


bulunun, ister karada, ister denizde, ister doguda ve ister bat1da olun, namaz
kilmak istediginizde, «yiiziiniizii onun taraf1na ~evirin.>> <;link.ii oras1 bun-
dan boyle surun tiftirtilecegi gtine dek ktbledir. Once Hz. Peygamber (s.a.v.)'e
emredildikten sonra, tiim mti'minlere de bu, bir emirdir. ister ~ehirde ve ister
krrda olsun, tum kullara emir oldugunu a9ikca bildirmektedir. Dmmetin buna
uymas1 i9in bir te§viktir. «Siiphesiz kendilerine kitap verilenler, k1blenin
degi~mesinin Rableri taraf1ndan hak bir emir oldugunu bilirler.» ister ya-
hudiler ve ister hrristiyanlar olsun, kitap ehli olarak bu her iki fuka, kiblenin
Kabe'ye degi§tirilmesinin Allah'1n emri ve hak oldugunu bilirler. <;tinkti bun-
lann kitaplannda, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in iki kibleye dogru namaz k1lacag1
yaz1hdir. Daha onceleri Kudtis'e dogru namaz kilarlarken, k1blenin Kabe'ye
9evirilmesiyle, iki k1ble olmu§tur. "Rableri tarafindan" ifadesiyle, hi9bir
§eyin Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafmdan kendi hevas1na uyularak yapilmad1g1-
n1 bildirmektir. <;tinkti bu iki fuka, k1blenin Kabe yontine 9evirilmesinin Hz.
Peygamber tarafmdan oldugunu ileri siirtiyorlar. «Allah onlann yapbklar1n-
dan habersiz degildir.» Bu hitap hem mtislamanlara ve hem yahudileredir.
<;ogunluk goz ontinde bulundurularak ifade olunmu§tur. Yani mtisltimanlara
biiytik sevap ve mtikafat olacagm1 vadederken, yahudilere de, inadlan ytiztin-
den bir cezalanduma ve tehdittir.
145. «Yemin olsun ki sen, kendilerine kitap verilenlere bfi.tiin delil-
leri getirsen de», ktblenin Kabe'ye ~evirilmesinin hak oldugu hususunda her
ttirlii delili ortaya koysan bile, «yine senin k1blene uymazlar.» Suf inatlan
ve btiytikltik taslamalar1 sebebiyle, senin klblene yonelmezler. Bu htikilm, be-
lirli bir kavimle ilgilidir. Bunlarm iman etn1eyecek.lerini, ytice Allah bilmek-
tedir. <;tinki.i yahudilerden iman edip k1bleye yonelenler olmu§tur. «Sen de
onlar1n k1blesine uyacak degilsin.» Bu kitap ehlinin beklentilerine kesin bir
cevaptu. Onlar boylesi bir beklenti i9inde olmasmlar. <;unkti onlar lablenin
yevirilmesiyle, §5yle diyorlard1: "Eger bizim k1blemizde sebat edip kalsayd1,
o zaman beklemekte oldugumuz peygamber oldugunu umabilirdik." Boylece
Rasulullah'1n tekrar onlarm k1blelerine yonelmesini isitiyorlardi. «Onlar bir·
birlerinin k1blesine de uymazlar.» <;tinkti yahudiler ta§a (kutsal kayaya)
dogru ibadet ederlerken, hiristiyanlar da gtine§e (doguya) dogru yonelirler.
Onlarm sana uymalar1 bekleniln1edigi gibi, birbirleriyle de uymn saglamazlar,
k1bleleri farkhd1r. «Yemin olsun ki, eger sana ilim geldikten sonra onlann
arzularina uyarsan,» Eger onlann diledikleri dogrultuda, onlann k1blesine
266 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

dogru namaz kllarsan, bunu onlann iman edece.klerini umarak, ozellikle de,
kesin vahiyle, Allah'm lu.blesinin Kabe oldugunu ogrendikten soma yaparsan,
«O zaman ~iiphesiz zalimlerden olursun.» Boyle bir durumda a§1n bir zu-
Him ve su9 i§lemi§ olursun. ~art ifade eden bu ctimle, ki§inin hakta sebatm1
saglamak i9in dogru yol ve n1etod iizerinde durmasm1 te§vik i9in varid olmu§-
tur.

146. Kendilerine kitap verdigimiz kimseler, peygamberi,


kendi ogullanni tamdiklari gibi tanirlar. Yine de onlardan bir
cemaat bile bile gerfegi gizlerler.
147. Hak, Rabbin'den gelendir. Artik §iiphe edenlerden ol-
ma.
148. Herkesin yoneldigi bir yijn vardir. Siz, hayzr i§lerde ya
4

rz~in. Nerede olursaniz olun, Allah hepinizi bir araya


toplayacaktir. Siiphesiz Allah, her §eye kadirdir.

146. «Kendilerine kitap verdigimiz kimseler,» yani bu kitab1 anlay1p


kavrama in1kan1n1 verdigimiz yahudi din bilginleri, «peygamberi, kendi
ogullarin1 tan1d1klar1 gibi tanrrlar.» Bu kitnseler, Hz. Peygamber (s.a.v.)i,
kitaplannda yaz1h olan tistUn ve degerli nitelikleriyle, t1pk1 kendi ogullann1
Ayet: 146- 148 BAKARA SURESi /2 267

tan1d1klan gibi tan1rlar. Kendi ogullanndan §iipheleri olmad1g1 gibi Hz. Pey-
gamberi de tereddtitsiiz bilir ve tarurlar. Ayette ozellikle, ogullardan soz edil-
1nesi, bunlara gore erkek <;ocugunun daha tanmmaya deger oldugu, babalan-
nm yan1nda yer ahnaya daha 9ok hak kazand1klan, kalbleri erkek c;ocuga kar-
§1 daha <;ok bagh olmasmdandu. «Yine de onlardan bir cemaat» srrf biiyilk-
lenerek ve hakka kar§1 inat ederek «bile bile ger~egi gizlerler.>> Hz. Muham-
med'in Allah'1n Rasfilil, Kabe'nin de Allah'm k1blesi oldugunu kesin olarak
bildikleri halde, bu ger9egi gizlerler.

147. «Hak,» Ey Muhammed, senin Uzerinde bulundugun ve savundu-


gun hak, «Rabbinden gelendir.» Bu itibarla «Artik §iiphe edenlerden ol-
ma.>> Yani hakk1n Rabbin katmdan geldigi hususunda §tiphe edcnlerden ol-
ma. Bu hitap Rasfilullah (s.a.v.)'edir. Fakat kastedilen timmetidir. Onlan §tip-
he etmekten yasaklamaktadrr. Dmmetin §iipheden yasaklanmas1, haliyle bu-
nun aksi olan kesin iman ve kalb huzurunu kabul etmeleri emrini i9erir.
148. «Herkesin yoneldigi bir yon vardir.» ister mtisltiman, ister yahu-
di ve isterse huistiyan olsun, herkesin yoneldigi bir yon, dondtigti bir kible
vardtr. Fakat din sahibi olan toplumlardan her birinin k1blesi digerininkinden
farkhd1r. «Siz, hay1r i~lerde yari~1n.» ister ktble i§inde ve isterse ba§ka hu-
suslarda olsun, ttim hay1r i§lerinde yar1§1n. iki dtinyan1n mutlulugunu kazan-
diracak her iyilik i<;in ko§turun. Ashnda her timmetin yoneldigi ve tizerinde
kesinlikle durdugu, bu hususta hi<;bir tavizde bulunmad1g1 bir ktblesi vardu.
Bu k1blelerini btrak1p da hakka ve hak olan k1bleye yonelmezler. Siz,
Kabe'nin hak k1ble olduguna ili§kin ne ttirden delil. ve kan1t ortaya koyarsan1z
koyun, onlar dediklerinden vazge9mezler. Madem ki durum bu merkezdedir,
oyleyse sizler hayrr i§lerde yan§m, btiyiiklenen ve kibirlilik gosterisine kalkt-
§anlar1n izinden ve yolundan gitmeyin. <;tinkti onlar hakk1 arkalanna atip
kendi heva ve heveslerine uyarlar. ~er ve fesad hususunda birbirleriyle yan§
ederler. <;tinku haktan sonra sadece sap1khk ve dalfilet vardrr. Siz ve dti§man-
laruuz «nerede olursan1z olun, Allah, hepinizi bir araya toplayacaktir .»
Allah, cezaland1rmak ic;in mah~erde sizi bir araya toplay1p getirecektir. Boy-
lece hakltyla haks1zm aras1n1 aytracaktrr. Burada itaat edenlere vaad, isyana
kalk1§anlara da bir uyar1 ve korkutma bulurnnaktad1r. «~iiphesiz Allah, her
~eye kadirdir .» Allah, oldtirmeye de, diriltmeye de, bir araya toplan1aya da
kadirdir.
268 ROHU'L-BEYAN Cilz:2
Ayet: 149-150 BA.KARA SURESi/2 269

149. Her nereye flklp gidersen git, yiiziinii Mescid-i Ha-


ram'a fevir. Bu, elbette Rabbinden gelen bir gerfektir. Allah,
sizin yaptiklarmizdan habersiz degildir.
150. Her nereye ftkip gidersen git, yiizunii Mescid-i Ha-
ram'a fevir. Nerede olursaniz olun yiiziiniizii onun tarafzna
fevirin ki, insanlann, aleyhinize bir delili olmasin. Onlardan
zalim olanlar mustesnadir. Onlardan korkmayin, benden kor-
kun! Ben de iizeriniuleki nimetimi tamamlayayzm. Boylece hi-
dayete e1'1Tli§ olasiniz.
151. Nitekim size ifinizden ayetlerimizi okuyan, sizi kotii-
luklerden arindiran, size kitap ve hikmeti ogreten ve size daha
bilmediginiz nice §eyleri de ogreten bir peygamber gonderdik.
152. Oyleyse beni anin ki, hen de sizi anayim. Rana §iikre-
din ve bana nankorluk etmeyin.
153. Ey iman edenler! Sabirla ve namazla yardim dileyin.
$iiphesiz ki Allah, sabredenlerle beraberdir.

149. «Her nereye ~1k1p gidersen git,» yolculuk i\:in nereden ve hangi
tilkeden ~1k1p gidersen git, «yiiziinii Mescid-i Haram'a ~evir.» Namaz k1la-
cag1n vakit, ytizilnil Kabe'ye ~evir. <;unkti bir kimsenin yolcu ya da mukim
olmas1yla, ytizil Kabe'ye dondilrmenin farziyyeti hi~bir zaman degi~mez.
«Bu, elbette Rabbinden gelen bir ger~ektir.» K1ble'nin Kabe'ye donii~ttiriil­
mesi meselesi, Rabbin tarafmdan gelen ve hikmetine uygun dti~en sabit bir
ger~ektir. «Allah, sizin yapttklarin1zdan habersiz dcgildir.» Bundan otiirti
size en gtizel mtikafatl verecektir. <;ilnkti bu, mti'minlere bir vaaddir.
150. «Her nereye ~1k1p gidersen git,>> ister seferlerinde, ister sava§la-
nnda olsun; yakm ve uzak nereye gidersen git «yiiztinii Mescid-i Haram'a
c;evir.» Ey inananlar! Yeryliztintin hangi yerinde ve noktasmda bulunursan1z
bulunun, ister mukim, ister yolcu olun, namaz k1ldlg1ruzda, «nerede olursa-
n1z olun, yiiztiniizii onun taraf1na c;evirin.» Bulundugunuz yerlerden hep o
tarafa yonelerek ibadet edin.
Bu emir birka<; kez tekrar edildi. <;unkii, k1ble konusu 9ok onemlidir.
Eski .lablenin yiiriirltikten kald1nlmas1, bir bak1ma ~iiphe ve fitne konusu ol-
mu§tur. Bu balamdan bu emrin listtiste birka<; kez tekrar1 gerekir. Kald1 ki her
tekrarda da bunun apayn bir hikmeti zikrediliyor. «Ki insanlar1n, aleyhinize
bir delili olmas1n.» K1blenin Kabe'ye <;evrilmesi, yahudilerin delil ve hticcet-
270 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

lerini onler. <;i.inkti Tevrat'ta Hz. Peygamber'in k1blesinin Kabe olacag1 belir-
tiln1i~tir. Araplann delillerini de ge9ersiz kllar. <;unkii araplar, Hz. Peygam-
ber i9in:"O, Hz. ibrahim'in dininden oldugunu savunuyor, fakat lablesine ay-
k1n davran1yor'' diyorlard1. «Onlardan zalim olanlar miistesnad1r .» Bu ya-
hudilerden inat91 olanlar hari9. Onlar derler ki: "O, kavminin dinine meyletti-
gi ve kendi beldesi olan Mekke'yi sevdigi i<_rin bizim kiblemizi terkedip
Kabe'ye yoncldi. Eger ger9ekten hak tizere ise, o zaman tum peygambcrlerin
Jablesi olan Kudlis'e yonelmeye devam ederdi." Bir de Mekke halk1ndan inat-
91 olanlar hari9. Onlar da, artlk Muhammed i§in i9 ytiztintin farkma vardi, ata-
lanmn k1blesine dondii, yakmda da onlann dinine doner, dediler. «Onlardan
korkmay1n.» Kabe'ye yonelmeniz konusunda onlardan korkup 9ekinmeyin,
«Benden korkun!» Benim emrime sanhn, <;tinkti size yard1m edecek olan
benim. «Ben de iizerinizdeki nimetimi tamamlayay1m.» Size, Mescid-i Ha-
ram'a dogru yonelmenizi emrettim ki, tizerinizdeki nimetimi tamamlayay1m.
<;unkii kavim, yaptiklan tum i§lerinde, Hz. ibrahim'e uyduklarm1 ileri stirerek
bununla ovlintiyorlardi. Hz. Peygamber (s.a.v.), ne zaman Kudiis'ten tekrar
Mescid-i Haram'a k1ble olarak yonelince, bu k1bleyle ilgili hususlarda, kendi-
leri ic;in verilecek olan nimetin ttimii verilmi§ oldu. «Boylece hidayete ermi~
olas1n1z.» Boylece hak dinin §eairini (i§aretlerini) bulmu§ olursunuz.

151. «Nitekim size i~inizden ayetlerimizi», Kur'an't «okuyan, sizi


kotiiliiklerden,» ruhunuzu kirleten §eylerden sizi temizleyip «annd1ran, size
kitap ve hikmeti ogreten» Kur'an'daki srrlar1, manalar1 ve hliki.imleri, ogre-
1
ten bir peygamber gonderdi. <;unkti Hz. Peygamber (s.a.v.) Kur'an 1, hem
Jaf1z ve hem de naz1m a<;1s1ndan ogrenmeleri i9in onlara okurdu. Bu arada
kendilerine, dogruyu bulmalan ve hidayete ermeleri i9in, burada yer alan ger-
9ekleri ve sirlar1 a91klar, bunlar1 onlara ogretirdi. "Hikmet," soz ve amelde
isabet demektir. Bir kimsede bu iki nitelik bulunmadik9a o hakim olamaz.
«Ve size daha bilmediginiz nice ~eyleri de ogreten bir peygamber gonder-
dik.» Kible konusunda size nimetimi tamamlamak i~in nas1l ki, Kabe'yi lable
k1lm1§sam, yine bu nimetin bir sonucu olarak iyinizden de bir peygamber
gonderdik. Bu, Muhammed (s.a.v.)'dir.

Rag1b Isfahan!, bu ayetle anlat1lmak istenenin, ancak vahiy yoluyla elde


olunacak ilimler oldugunu soyliiyor.
152. «Oyleyse beni an1n ki, ben de sizi anay1m.» Siz bana itaat ederek
beni hatirlay1n ki, ben de sevapla, llituf, ihsan, ikram ve size mutluluk kapila-
nn1 a<;makla sizi anay1n1. «Bana ~ukredin» size verdigiin nimetlerden dolay1
Ayet: 151-153 BAKARA SURESi/2 271

ba§kas1na degil, sadece bana §ilkredin. «Ve bana nankorliik etmeyin.» Ni-
metleri inkar ederek ve emre kar§1 gelerek nankorltikte bulunmaym.

imarn Gazza!! §OY le diyor: "Zikir bazan dille, bazan kalble ve bazan da
diger organlarla yap1hr:

Kullar1n dil ile zikirleri, hamdetmeleri, tesbih \:ekmeleri, Allah'a tazim


olan zikirleri soy lemeleri ve Allah'1n kitabm1 okumalandir.

Allah'1n kalb ile zikredilmesi ise tic; ttirltidtir:


1- Allah'm zatina ve s1fatlarma i§aret eden delilleri dti§tiniip tefekktir et-
mek,

2- Allah'1n getirdigi ylikiimliililklere ve htiktimlerine, emir ve yasaklari-


na i§aret eden deliller iizerinde dti§tintip tefekktir etmek,

3- Allah'm yaratt1g1 varhklarm sirlann1 dii§tinmektir. i§te bu il<;li kalb ile


olan zikirdir. ·

Kullann dil ve kalb d1§1ndaki organlarla Allah'1 anmalari, yani zikri de,
hangi organ ile nas1l bir i§ ve hizmet gortilmesi emri verilmi§se, onun yerine
getirilmesi, nelerden uzak kahnmas1 istenmi§Se onlardan da uzak kalmmas1-
dir. Kald1 ki, "Beni anm" ifadesi, itaat olan her hususu i9erisine almaktadir."

153. «Ey i1nan edenler! Sab1rla ve namazla yard1m dileyin.» Yapn1a-


n1z ve btrakman1z gereken her hususta nefse agtr gelen §eylere sabrederek,
mesela masiyet konusunda ve nefsin istek ve arzulan hususunda sabuh davra-
narak ve tum ibadetlerin anas1, ash ve temeli, n1li'minlerin mirac1 ve filemlerin
Rabbi'nin sevap ihsan ettigi bir ibadet olan ''namazla yardlm dileyin. ''

Rivayete gore, Rasfilullah (s.a.v.)'a bir i§ agir gelince, ya da ans1z1n bir


durum ortaya 91kmca, hemen namaza ba§lar ve bu ayeti okurdu. Ayette gorill-
diigli gibi, ozellikle sab1r ve namazdan soz edilmi§tir. <;unkti sabrr, batin1
amellerden bedene en agtr gelenidir. Namaz ise, zahiri yani gortintir ameller-
den bedene en agir gelenidir. Erkan ve slinnetleri bakim1ndan namaz, hemen
ttim taatlerin i<;inde topland1g1 bir ibadettir. Evet namazda rliktinler, siinnetler,
adab, yoneli§, silkG.n ve daha bin;ok hususlar yer alrr. Bunlar, ancak Allah'm
kolayhk saglamas1yla kullara kolay gelebilir, aksi takdirde zordur. «~iiphesiz
ki Allah, sabredenlerle beraberdir .» Onlara yard1m etmekle, zafer vermek-
le, dualann1 kabul etmekle sabredenlerle beraberdir. Burada ge9en beraberli-
272 RUHU'L- BEYAN Cuz:2

gin an1am1, Allah'u1, sabir ve narnaz sayesinde kullanna dostluk ve yard1m1-


nm silrekli olrnas1drr.

154. Allah yolunda oldiiriilenlere "oliiler" demeyin. Aksine


onlar diridirler. Fakat sizfarkinda degilsiniz.
155. !jiiphesiz ki, sizi biraz korku, aflik, mal, can ve iiriin
eksikligiyle imtihan edecegiz. Sabredenleri miijdele !
156. Onkira bir musibet dokundugu zaman: "$iiphesiz biz
Alkih ifiniz ve mutlaka O'na donecegiz" derler.
157. i~·te Rabbinin magfiretleri ve rahmeti onlarin iizerine-
dir. Dogru yolda bulunanlar da onlardir.

154. «Allah yolunda oldiiriilcnlere H oliiler" demeyin.» Bu ayet, Be-


dir'de §ehit dti§enler hakk1nda nazil olmu~tur. Burada ondort ki§i §ehit dii§-
rnti§tti. Halk, Allah yolunda oldtiriilenlere, "falanca adam olrnti§, bundan boy-
le onun dtinyadaki nin1et ve lezzetleri de kaybolup gitti" diye konu§urlardi.
i§te bunun tizerine Allah bu ayeti indirdi. Oldiirrne olay1, canh btinyenin bo-
Ayet: 154- 155 BAKARA SfJRESi/2 273

zulmas1 demektir. "Allah yolunda" ifadesi ise, cihad demektir. <;tinkti cihad,
Allah'tan sevap elde etmenin ve Allah'1n rahmetine kavu§marun bir yoludur.
Bu itibarla Allah yolunda, O'nun nzas1n1 kazanmak i<;in oldtirillen kimselerin,
oltiler oldugunu soylen1eyin. «Aksine onlar diridirler.» Htiktim bak1mmdan
bunlar tipkt hayatta olanlar gibidirler. Bunlann amellerinin sevab1 kesilmez.
<;unkli bu kirnselerin oli.im nedeni, Allah'm dinine yard1m etmek ve onu zafe-
re kavu§turmaktu. Din, dtinyada devam ettigi slirece, onlann da sevaplar1 de-
varn edecektir. <;tinkti bu yolu onlar gen;ekle§tirrni§lerdir. «Fakat siz fark1n-
da degilsiniz.» Yani onlarm hayattaki durumlannm nasil oldugunu siz bile-
mezsiniz. Burada ayn1 zamanda bu i§in ruh ile ilgili bir i§ olduguna, bunun ise
akll ile degil, ancak vahiy yoluyla anla§Ilabilecegine i~aret vard1r.

Yine ayet §UOU da gostermektedir: Ruhlar, bizzat kendi ba§lar1na ayakta


durabilen cevherlerdir. Bunlar, bedende duyusal olarak algilanandan farkhdrr-
lar. Ruhlar Oltimden sonra da idrak sahibidirler, algllamalan vard1r. Nitekim
Cumhur da bu gorti~tedir. Bundan da anla~1hyor ki, Ehl-i Stinnet ve'l-Cemaat
mezhebi, ruhun latlf bir cisim oldugunu kabul eder. Tabii olarak bu, §U duyu-
larla ayakta duran heykelden (bedenden) farkhdir. Bu a<;1dan beden gibi de-
gildir. Art1k ruhun durumunu ogrendin ve berzah'm da srrlarma vak.Jf oldun.
Buna gore kabrin durumunu ve kabirde olabilecek cisman'i elem ve lezzeti de
anlamt§ oldun. Sen boylece: "Kabrin ya cennet bahqelerinden bir bahfe veya
cehennem (;Ukur/anndan bir qukur" oldugu ger~egini de anlaml§Sllldlr. ~e­
hitler Berzahl (ruhlar ile ilgili) hayatla diridirler. Orada nimetler i9indedirler.
<;unkli ruhlar latif cisimlerdir, t1pk1 melekler gibi. Nitekim melekler de var-
d1rlar ve hayat slirdtirmektedirler.

155. «~iiphesiz ki,» sizi imtihan edecegiz. Allah'a yemin olsun ki sizi,
imtihan edilenlere yap1lan bir muarnele gibi muamelede bulunarak, imtihan
edecegiz. Boylece belfilara sabredip, ilahi htikme teslim mi olacaks1n1z, yoksa
olmay1p isyan m1 edece.kesiniz, bu ortaya \:Ikacak. <;unkti imtihan, ya da de-
neme, bir mihenk ta§l gibidir. Nefsin, ya da ruhun cevheri bununla anla§ihr.
Boy lece biz, kimin itaatkar oldugunu ve kimin as! oldugunu ortaya koyaca-
g1z. Yoksa bu, bizim bilmedigimiz bir §eyin ortaya 9ikrnas1 anlanuna degildir.
«Sizi biraz korku» ile deneriz. Dti§manlardan dolay1 size biraz korku
ve endi§e veririz. Burada korkunun azhkla nitelendirilmesinin nedeni, onun
d1~1ndaki durumlar1n korkuy la kar~ila~tinld1g1nda binlerce kat fazla olma-
su1dan dolay1dtr.
274 RUHU'L-BEYAN Cilz:2

«A~hk» k1tltk ile deneriz. Hentiz n1eydana gelmeden a<!hktan soz edil-
mesinin nedeni, onlan bu duruma ah§ttrmak ve sabrrlann1 kolayla§trrmak
i9indir. <;tinkli, isten111eyen bir durumun ani olarak meydana gelmesi, beklenti
i9inde olunarak gelmesinden daha 9ok s1kmt1 verir.
«Mal» malm1, hirstzllk, yagmalama, helak etme ve egemen gli~ler eliyle
ald1rmak st1retiyle eksilterek deneriz. «Can»1n1 almakla, oldlirtilmek veya
normal oltimle, hastal1kla ve ya§lthkla, «Ve iiriin eksikligiyle...» Meyveleri
eksilterek, mesela liziim asmalarm1 ve meyve aga~lann1 soguktan dondurarak,
kas1rga ve 9ekirgeler vererek ve daha ba§kaca afetlerle sizi «imtihan edece-
giz.» Niteklln hadiste §Oyle buyurulmU§tUr: "Kulun fOCugu olii.nce Allah, 'ku-
lum ne soyledi?' buyurur. Kendisine:'Kulun sana hamd etti ve hepimiz Allah
ifiniz, Allah'a donecegiz' dedi, derler. Bunun iizerine Allah: 'Kulum ifin cen-
nette bir ev bina edin ve adzm da 'Hamd evi' koyun buyurur."<65l

Musibetlere kar§t «sabredenleri miijdele!» Bu hitap Hz. Peygamber


(s.a.v.)'e ya da, sabnn btiytikltiglinti ve yticeligini ortaya koyup mlijde verebi-
Iecek olanlaradrr. <;tinkti sab1r btiytik bir fazilettir ve sevab1 da fazladrr.
156. «Onlara bir musibet dokundugu zaman:» Yani onlar1n ba§ma
ho§lanmad1klar1 ve beklemedikleri bir felfil<:et gelince: «'Stiphesiz biz Allah
i~iniz ve mutlaka O'na donecegiz,' derler .» Biz Allah' in zavalh kullar1y1z,
kolesiyiz. Kolenin hem kendisi ve hem elindeki varhg1 efendisine aittir. Efen-
di dilerse, elimizde olani yine elimizde biraku, dilerse onu tekrar elimizden
al1r. Dolay1s1yla onun mtilkli olan bir §eyde, feryat etmez ve ona kar§I ~tka­
may1z. Aksine sabrederiz. <;linkti biz "mutlaka O'na donecegiz." Bu da bizim
kendi ad1m1za, yok olacag1m1za ili§kin bir ikrar1m1zdrr.
Herhangi bir felaketle kaqila§ild1g1nda soylenen: "§uphesiz biz Allah
ifiniz ve mutlaka O'na donecegiz" ifadesinin pek 9ok yararlan vardrr:

a- Ki§i bu ctimleyi tekrarlamakla, uygunsuz kelimeler sarfetmekten ko-


runmu§ olur.
b- Bu ctimle, felakete ugrayan kimsenin kalbine bir teselli olur ve tiziln-
ttistinii aza.ltir.

c- ~eytan1n bu kimseye yanh§ bir soz soyletmesine imkan brrakmaz.

65- Tirmizi, Ahmed b. Hanbel ve ibn Hibban rivayet ettiler. ibn Hacer, Hadis Hasendir diyor.
Bkz. Ciimiu'/-Usfil, 6/432
Ayet: 156- 157 BAKARA SORESi/2 275

d- Kendisinden bu ifadeleri duyan ba§ka insanlann da ayru ctimleleri


soylemelerine sebep olur.

e- Bunu diliyle soyleyen bir kimse, kalbiyle de gtizel bir inane; ve itikad-
da oldugunu hatular.

Boylece Allah'm kaza ve kaderine teslim olur. <;tinkli ba§ma bir musibet
gelen kimse, deh§ete kap11rr, kendisine Allah'a teslimiyctin gerekliligini hatlr-
latacak birine ihtiya~ duyar. Hadiste §6yle gelmi§tir: "Herhangi bir kulun ba-
~zna bir musihet gelince: 'Suphesiz biz Allah ifiniz ve mutlaka O'na donece-
giz, Allah'1m beni bu musibetten kurtar ve bana bunun yerine daha haytrlt
bir §ey ver' derse, Allah onu o musibetinden kurtanr ve bunun yerine, kendi-
si iqin daha hayzrll olan ~eyi verir." <66> Said b. Ctibeyr de, bu ayeti kasdede-
rek: "Musibet konusunda bu timmete verilen §ey, ba§ka hi9bir kirnseye veril-
1nemi§tir. ''
157. «i§te Rabbinin magfiretleri ve rahmeti onlann» yani sabreden-
lerin «iizerinedir .» Burada "magfiretleri" anlamma gelen "salavat" kelirnesi-
nin \:Ogul olarak kullantlmasmm nedeni, ~okluga ve magfiretin silrekli tekrar-
land1g1na i§aret etmek i~indir.
Allah'1n rahmeti denilince, Allah'tan dtinya ve ahirette sevindirici §eyle-
rin kuluna eri~tirilmesi ve zarar verecek §eylerin uzakla§tlnlmas1 akla gelir.
Dolay1s1yla Allah, onlann i§lerinin malik.i olmas1 nedeniyle, kendilerine pe§-
pe§e degi§ik rahmetler gonderir ve onlan Iayik olacaklar1 derecelere ula§tlnr.
«Dogru yolda bulunanlar da onlardtr.» Her hakk1 ve her dogruyu bulanlar
onlardu. Bu ytizden, herhangi bir musibetle kar~Ila§tiklar1 zaman "biz Allah'a
aidiz; O'ndan geldik ve O'na donecegiz" derler ve O'nun htikmtine teslim
olurlar.

66- Muslim, Mfilik, Ebu Davud, Tirmizl. Bkz. Camiu'l-Usul, 6/432.


276 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

158. $ilphesiz ki, Safa ile Merve , Allali 'in


alametlerindendir. Kim, liac ifin Kiibe'yi ziyaret eder veya
umre yaparsa, bunlann ikisini de tavaf etmesinde bir sakinca
yoktur. Bir ldmse kendi istegiyle fazladan hayir yaparsa, mu-
hakkak ki, Allah, §iikriin kar§iligini fOk veren ve lier §eyi bi·
lendir.

158. «Siiphesiz ki, Safa ile Merve Allah'1n alametlerindendir.» Safa,


Mekke'deki bir tepe ad1 olup, "safiyullah" lakabm1 ta§1yan Hz. Adem tizerin-
de oturdugu i~in bu adla adland1nlm1§tlr. Merve de, tipk1 Safa gibi, Yine
Mekke'de bir tepenin ad1dir. Bu iki tepe, Allah'a taatm aiametlerindendir.
<;unkii ister vakfe yerleri, ister sa'y yerleri, ister kurban kesme yerleri olsun,
Allah hepsini belli ibadetleri yerine getirmemiz bak1mmdan tan1yabilmemiz
i9in birer alamet kilmi§ttr.
Rivayete gore Safa tepesinde, isaf ad1 verilen insan §eklinde bir put var-
d1. Merve tepesinde de, kadm §eklinde bir put bulunuyordu. Bunun ad1 da Na-
ile'ydi. Cahiliye halk1, Safa ile Merve aras1nda sa'y ederlerken sayg1 gosteri-
sinde bulunmak amac1yla bu iki puta dokunurlardi. islfun gelip putlar k1nhn-
ca, mtislihn anlar bu iki tepe aras1nda sa'y etmekten 9ekindiler. <;tinkil bu, bir
cahiliye adetiydi. Ancak Allah, bu iki tepe aras1nda tavaf etmelerine izin ver-
di ve bunlann Allah'm alfunetlerinden oldugunu bildirildi.
Safa ile Merve aras1nda sa'y etmenin hikmeti, Hz. Hacer'in me§hur s1-
kmt1 doneminde, bu iki tepe arasmda gidip gelmesi olay1na dayann1aktad1r.
Bilindigi gibi Hz. Hacer ve oglu Ismail, susuzluk is;indeyken Hacer, bu iki te-
pe aras1nda su aramak i9in ko§mU§, bir tepeden digerine 91knu~. her tepeye 91-
k1§1nda da dua etmi§ti. Bunun tizerine Allah, kendisine Zemzem suyunu ik-
ram etti ve duas1n1 kabul buyurdu. i~te Allah bu sa'yi ta klya1nete dek tiim
miislamanlara taat gorevi olarak verdi. Her mtikellef bu gorevi yapacaktir.
Ayet: 158 BAKARA SORESi / 2 r;.77

«Kim, hac i~in Kabe'yi ziyaret eder veya umre yaparsa» "hac", soz-
ltikte kasdetmek, yonelmek; "umre" ise ziyaret anlammadrr. Nitekim bildigi-
miz hac ve umrede de kasdetine ve ziyaret vardir. Hae ve umre esnas1nda
«Bunlar1n ikisini de tavaf etmesinde bir sak1nca yoktur.» <;tinki.i bir kls1m
mtisltin1anlar, bir cahiliye adeti oldugu gerek\:esiyle bunun gi.inah oldugunu
saruyorladi. i§te ytice Allah bu ayetle, bunun gtinah olmadigm1 belirtiyor.
«Bir kimse kendi istegiyle fazladan hayir yaparsa, muhakkak ki Al-
lah, §iikriin kar§d1g1n1 ~ok veren ve her §eyi bilendir.» "Kendi istegiyle"
ifadesinden amac;, herhangi bir bask1 ve zorlama ohnadan yapilan i§tir. Yani
her kim, herhangi bir zorlama olmadan, kendi istegiyle, Allah'a yakmla§tlnc1
davrant§larda bulunursa, ku§kusuz ytice Allah onun bu tiir davranl§lill kar§1-
hks1z birakmayacaktir. <;link.ii Allah, soz konusu kimsenin niyetini bilir ve
onun kar§1hgin1 en giizel bir §ekilde verir.
Bu ayette, farz oldugu gibi, nafile ibadet yapmaya da bir te§vik vardir.
Buna gore ytice Allah, bir tek nafileyi bildigi ve kar§1hks1z b!fakmad1g1na
gore, daha fazlas1n1 nas1l bilmesin veya kar§1hks1z biraksm? bte yandan ki~i­
nin oru~la nefsine hakim oldugu, zekatla kottiltiklerden annd1g1, namazla
ruhani bir mertebeye \:lkt1g1 ve hac ile Allah'a kavu§tugu, bilinen bir ger9ek-
tir.

Bir k1s1m alimlere gore kervansaraylar gibi haytrh kurumlar yap1p mtis-
ltimanlann yaranna sunmak, ikinci kez hacca gitmekten daha hayuhd1r. Ayn-
ca nafile hac, nafile sadakadan daha faziletlidir. Farz olan hac gorevini yerine
getirmekse, anne ve babaya itaattan once gelir. Ancak nafile hac oyle degil-
dir. Buna gore ak1lh olan kimse, Kabe'ye yonelir ve onu ziyaret eder. Eger
maddi durumu mi.isait degilse, kendisine frrsat vermesi i9in Allah'a yalvar1r.
Kisacas1 insan, yaln1z bedeniyle degil, kalbiyle de, gayb olan ilfilli yone yo-
nelmek zorundadir.
278 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

159. int!irdigimiz delilleri ve hidayeti, insanlara kitapta


afikladiktan sonra onlari gizleyenlere, i§te onlara, Allah tanet
eder. Hem de biitiin tanet edebilenler lanetler.
160. Ancak, tevbe edip kendilerini diizelten ve Allah 'zn in-
dirdigini Qflklayanlar miistesna. i§te onlarin tevbelerini kabul
ederim. Ben, tevbeleri fOkfa kabul eden ve fOk merhamet ede-
nim.
16.1. Siiphesiz, inkar edenler ve kafir olarak olenler var ya,
Allah 'in, meleklerin ve biitiin insanlarin Ui.neti i~te bunlarin
iizerinedir.
162. 0 lanet ifinde ebedt kalacaklardir. Onlarin azabi ha-
fifletilmez, onlara miihlet de verilmez.
163. Sizin itahinzz tek bir ilahhr. O'ndan bafka ilah yoktur.
0 , fOk merhamet edendir ve fOk bagl§layandir.

159. «indirdigimiz delilleri» Hz. Muhammed (s.a.v.)'in peygamberligi-


ni, recmi ve k1blenin degi~tirilecegini bildiren ay1k ve kesin hilktimleri, «ve
Ayet: I 59 - 161 BAKARA SURESi/2 279

hidayeti,» bu i§lerin i<; yiiztinii gosteren ayetleri, Hz. Peygamber'e uyman1n


ve iman etmenin farz oldugunu bildiren hiiktim ve delilleri, yaln1z onlan giz-
leyen kimselere degil ttim «insanlara kitapta» yani Tevrat'ta «a~1klad1k­
tan>>, bildirdikten, hi<;bir ku§ku ve §lipheye meydan vermeksizin beyan ettik-
ten «sonra onlan gizleyenlere, i~te onlara Allah la net eder .» Bu ayet, ya-
hudi ileri gelenleri ile onlann bilginleri veya herhangi bir din! htikmti gizle-
yen herkes hakkmda nazil olmu~tur. Hatta bu ikincisi daha da akla yatk1nd1r.
<;Unkti ifade geneldir. Aynca herhangi bir htikmtin genel olmas1, sebebin ozel
olrnas1na ters dti~mez. Gizlemek ise, ihtiya<; olmas1na ve ortaya <;1kanlmas1
i<;in gerekc;e bulunmasma ragmen herhangi bir §eyi bile bile ortbas etmektir.
Bu gizlemc bazan Strf ortme §Cklinde ger<;eklc§tirildigi gibi, bazan da ortadan
kald1n11a ve yerine ba§ka bir §eyi koyma §eklinde de ger<;ekle§tirilir. Nitekin1
yahudiler, Hz. Peygamber'in s1fatlan ve ozellikleri konusunda bu ikinci yola
ba§vurmu§lardu. i§te ylice Allah, ger9ekleri gizleyen bu kin1selere Ia.net eder.
Bu davran1~lan scbebiyle onlan kovar ve rahmetinden uzakhl§lITlf. «Hem de
biitiin Janet edebilenler lanetler.» Yani Hinet edebilen herkes onlara lanet
okur. Buna gore hem melekler, hem de cin ve insanlann mti'minleri bunlara
stirekli olarak lanet okur. Ya da lanet edenlerden 1naksat, biltiin canhlard1r.
"
Bunlar Allah'a isyan edenlere lanet eder ve der ki: "Allah'rm ! Ademogullan-
n1n isyanc1lanna lanet et. <;unkti onlann ugursuzlugu sebebiyle bereketten
yoksun brraktld1k, yagmurumuz kesildi. "

160. «Ancak, tevbe edip,» hakkt gizlemek ve diger ba§ka ttirlti tevbe
ediln1esi gereken ~eylerden dolay1 tevbe edip «kendilerini diizelten ...» <;iin-
kti tevbeden sonra ki§i, bozduklarmt mutlaka dilzeltmelidir. Mesela, ba§ka bi-
rini dini konuda §tiphey~ dU§i.irmti§Se, mutlaka bu §tipheyi onlemesi gerekir.
«Ve Allah'm indirdigini a~1klayanlar miistesna.» Tevbelerinin kabul edile-
bilmesi ic;in, Allah'1n kitaplannda a<;1klad1g1 hususlan a~1klayanlar, bu
lanetten istisna edilmi§lerdir. Bu ayet tevbenin, ki§inin kendisi i9in gerekli ol-
mayan her §eyi terketmekle, yapt1mas1 gerckeni de yapmakla .olabilecegini
gosteriyor. «i§te onlann tevbelerini kabul ederim.» Onlara rahrnet ve mag-
firetimle muan1ele ederim. «Ben, tevbeleri ~ok~a kabul eden ve ~ok merha-
met edenim.» islam dii§manlanndan ya§ayanlara lanet okunma zikredilince
olenlerine de Hi.net okunma zikredilerek §Oyle buyurulinU§tUr:
161. «~iiphesiz, inkar edenler», ktifiir ve inkarda israr edenler, tevbe
etmeyi kabul etmeyip ger~ekleri gizlemey i. stirdtirenler, «Ve kafir olarak
olenler var ya,» ilk durumlanm degi§tirmcden stirdtirenler ve kiiftirlerinde is-
280 RUHU'L-BEYAN Ciiz:2

rarh olanlar, bu ktifiirleri iizere oliip giden kimselere «Allah 11n, meleklerin
ve biitiin insanlarin laneti i~te bunlann iizerinedir.» Bunlar i9in ebedi
lanet vardir, ya§arlarken ve oldiiklerinde siirekli lanete ugrayanlardtr. Burada
"nas", yani "halk" ifadesi, genddir ve herkes anlammdadIT. K1yamet gilniln-
de once Allah, sonra melekler ve sonra da btitiln insanlar bunlara lanet okuya-
caklardrr. Hatta kafirler de birbirlerine lanet okuyacaklardu.
162. «0 lanet i~inde ebedi kalacaklard1r .» <;unkti onlar ate§te silrekli
kalacaklar ve Allah'm rahmetiriden de devamh uzak olacaklardu. «Onlann
azab1 hafifletilmez.» Uzerlerindeki azab kald1nlmayacag1 gibi, bir hafiflet-
rne de sozkonusu olmayacaktrr. «Onlara mtiblet de verilmez.» Artlk bundan
boyle tekrar donil§, tevbe ve mezaret i9in onlara silre verilmez, hir; bir istekle-
ri dikkate almmaz. Veya devamh olarak azap gortirler. Bu azap suas1nda bir
an bile dinlenme imkan ve frrsatI verilrnez. Bunun ertelenmesi de sozkonusu
olmaz. Ancak bunlar ate§te silrekli ve ebedi olarak kahc1d1rlar. <;ilnkil bunla-
nn niyetleri de ve ya§ad1klar1 silrece devamh olarak putlara tapmmak ve onla-
ra kulluktu. Bu baktmdan azaplarm1n ebedi olmas1yla cezaland1nldilar. An-
cak. bunlar1n cehennern ate§indeki yerleri, i§ledikleri kotiililklere e§deger ola-
caktu.
Yahudilerin ger~ekleri gizleme sebepleri, dtinyada liderligi sevmelerin-
dendir. <;unkU onlar'halkin a§ag1 tabakas1ndan elde ettikleri irnkanlarmm elle-
rinden gitmesinden korkmaktaydilar. Fakat sonu9ta varacaklar1 yer cehennem
olacak, dolay1s1yla, ne kazanrrlarsa kazans1nlar, hi~bir §eyleri onlara bir yarar
getirmeyecektir.
163. «Sizin ilah1n1z tek bir ilahtir.>> Burada hitap tilm insanlaradrr. Ey
insanlar, sizin ilfilun1z, ulfihiyette tek olan ve ortag1 bulunmayan ilfilltu. Dola-
y1s1yla O'ndan ba§kas1na ilfill admm verilmesi dogru degildir. Mabud olarak
ancak 0 vardir. «O'ndan ba~ka ilah yoktur.» Bu, vahdaniyeti zihinlerde iyi-
ce yerle§tinnekte ve varb.k fileminde ba§ka ilah da var arna, ibadete mtistehak
degil vehmini ortadan kald1rmaktadrr. Yani i§te boylece O'nu bu anlatilan §e-
kilde tan1ym ve her zaman O'na ibadet ve kulluk edin. O'ndan ba§kasmdan bir
§ey ummaym ve korkmaym. «0, ~ok merhamet edendir ve ~ok bag1§layan-
d1r.» Her tiirlil nimeti, bu nimetlerin ashn1 ve bunlara bagh §eyleri veren
O'dur. Boylece O'ndan ba§kas1Il1ll ibadet olunmaya Iay1k olrnad1g1 ger9egi
a~1klanm1§trr. "Rahman ve Rahim", yani "merhamet eden ve bag1§layan" ifa-
desi de, vahdaniyetin bir delilidir.
Ayet: 162- 164 BAKA.RA SURESi/2 281

Anlatildtg1na gore mti§riklerin, Kabe'nin 9evresinde 360 putu vard1. Bu


kadar puta ah§ffil§ olan mti§rikler, bu ayeti i§itince hayrete dti§ttiler ve §a§lflp
kaldllar. Mti§rikler: "Bu kadar insanlar i9in bir tek ilfill m1? Olacak i§ degil.
Eger Muhammed (s.a.v.), ilah'm bir tek olmas1nda dogru ve samimiyse, bize
bir delil getirsin ki, bununla onun dogrulugunu kabul edelim" dediler. i§te bu-
nun ilzerine a§ag1daki ayet nazil olmu§tur.

164. $iiphesiz, goklerin ve yerin yaratilmasinda, gece ve


giindiiziin degi§mesinde, insanlarin faydasina olan §eylerle
deniule yiizen gemilerde, Allah 'in, giikten su indirip onunla
yeryiiziinii oliimiinden sonra diriltmesinde, yeryuziinde her
tiirlii. canliyi yaymasinda, rllzgari ve yerle gok arasinda emre
hazir olan bulutlan fe§itli yiinlere fevirmesinde, aklini kulla-
nan bir topluluk ifin ibretler vardir.

164. «Siiphesiz, goklerin ve yerin yaratdmas1nda,» yani olduklan du-


rum tizerine yarat1lmalannda, golder ve yerde bir9ok ibretli §eylerin olmas111-
da, -.ki be§er akh bunlart kavramaktan aciz kahr-, «gece ve giindiiziin degi~­
mesinde», bunlarm birbiri pe§inden gidip gelmelerinde, birbirini izlemelerin-
de, biri geldiginde digerinin uzakla§masmda, uzay1p kisalmas1nda, karanhk
ve ayd1nhgmda, «insanlar1n f aydas1na olan §eylerle denizde yiizen gemi-
282 RUHU'L-BEYAN Cliz:2

lerde ...» Agrrhklanna ve biiyiikliiklerine ragmen denizde batmayan, suyun


hafifligine ragmen su yiizilnde kalabilen, rtizgann (ve itici gticiin) etkisiyle
ileri ve geri hareket edebilen, insanlann faydas1na olan hizmetleri ta§imaya
yarayan, ticaretlerini saglayan gemilerde, «Allah'1n, gokten su indirip onun-
la yeryiiziinii oliimiinden sonra diriltmesinde,» Allah'm gokten indirdigi
yagmur ve kar gibi yararh §eylerin hepsinde ibretler vard1r.

"Serna" (gok) kelimesi, ayru zamanda "felek" anlammadrr. Bu anlamda


denilmi§tir ki: Yagmur semadan bulutlara iner ve bulutlardan da yerytiziine
yagar. Esasen yilksek olan tarafa ister gok ve ister bulut olsun "sema" denir.
<;iinkti insarun iizerinde olan her §eye sema (gok) ad1 verilir. Nitekim bu an-
lamda Araplar evin tavamna da "sema" derler. Allah bu yagmurla yeryilztinil
yeni ba§tan ye§ertir, tiirlil bitki ve ~i9eklerle donatu, aga9larla bezer. Biitiln
bunlar, kuruyup kaybolduktan, yapraklar1 dii§tilkten, ye§illiklerini ve nemleri-
ni kaybettikten sonra, yeniden hayat bulur, biiyiir. Kalbler de tipki boyledir.
Eger onlar da verimli bir kuvvetle stislenirlerse, hpk1 bitkilerin ye§erip can-
land1g1 gibi, kalbler de ye§erir ve canlan1r.

i§te ttim bunlar gibi, «yeryiiziinde», ak1lh ve akils1z «her tiirlii canhy1
yaymas1nda ..•» Bu canltlar1n yeryi.iziine dag1tilmas1, di.inyan1n yagmurla ha-
yata kavu§turulmasmdan sonradu. <;Unkil canhlarm ti.imii yagmura, yani suya
muhta\:trr. «Riizgar1 ve yerle gok aras1nda emre hazir olan bulutlan c;C§it-
li yonlere c;evirmesinde,» Rlizgan ileri geri, kuzeyden ve gi.ineyden estirme-
sinde, onun s1cak ve soguk olmasmda, kin1i zaman kasrrga ve kimi zaman yu-
mu§ak olarak esmesinde, bazan yak1c1, k1s1r b1rak1c1 ve a§Ilay1c1 etkisinde,
bazan rahmet ve bazan azap getirmesinde, ibretler vardu.

ibn Abbas §oyle demi§tir: "Allah'm en btiytik ordusu riizgar ile sudur."
Rtizgara "RID" denmesi, nefisleri dinlendirmesindendir.

Veki' el-Cerrah da §oyle der: "Eger riizgar ve sinekler olmasayd1, diinya


koku§urdu." Bulutlarm "emre hazrr" olmalannm anlam1, ytice Allah'm kendi-
leri i\:in belirledigi yasa 9er9evesinde hareket etmeleridir.

«Akhn1 kullanan bir topluluk i~in ibretler vard1r.» Yani kfillir kudre-
te i§aret eden bir 9ok ayetler ve mucizeler vardrr. Apa9Ik hikmet ve geni§ rah-
met vardu ki, bunlar hep ilahh g1n ozelligidirler. i§te dti§iinebilen, hem ba§ ve
hem kalb goziiyle gorenler iyin ibret ahnacak geryekler vardu. <;iinki.i btittin
bunlar Allah'm yi.ice kudretini gosterirler, hikmetine i§aret ederler. i§te dii§ti-
nebilenler bu yarattlanlara bakarak bunlar1 yaratana deli! getirirler ve bOylece
Ayet: 164 BAKARA SURES i/ 2 283

O'nun birligini kabul etn1i§ olurlar. Bu.rada mii§riklerin bilgisiz ve cahil ol-
duklanna da bir tariz vard1r. c;unkii inii§rikler bundan onceki "Sizin ilahzmz
tek bir ilahtzr" (Bakara: 163) ayetinin dogrulugunu gosteren bir delil istiyor-
lardi. i§te ayet bunlann ak.1ls1zhklanm ortaya koyuyor ve bunu tescil ediyor.
<;unkii dii§iinebilselerdi, bu anlaulan ayetlerden bir tanesi bile onlara yeterdi.
Hz. Peygamber (s.a.v.) §Oyle buyurmU§tUr: "Bu ayeti okuyup da, ondan ibret
olmayana yauklar olsun." Bu hadis-i §erifte "mec" kelimesi ge9mektedir.
Bunun asil anlam1 ag1zdaki tilkriik ve benzeri §eyi d1§ar1 atmak olup burada
istiare yoluyla ibret almamak anlam1nda ku1Janilm1§tlf. <;unkii bu ayeti oku-
yup iizerinde dii§tinen bir kimse, sanki onu ezberlemi§ ve ag1z1ndan dt§arI at-
mamt§tlr. Sanki btittin kainat, i9inde O'nun Hak ve Celal sahibi olduguna i§a-
ret eden delillerin gortildtigli bir ayna gibidir. insanoglu da, ytice Allah'1n Ce-
rna! ve Celaline i~aret eden delilleri bu aynada gortir ve kendi aynasuu da bu
aynanm i9inde farkeder. Niteku11 yilce Allah: "Kendi nefsinizde de gormez
misiniz?" (Zariyat: 21) buyurmu§tur.

Oyleyse ey zavalh insan! Rabbinin degerini tam anlam1yla kavrayabil-


men i9in, kendini tam anla1n1yla tan1. Goklerle yerin ve aralannda bulunan
tiim varhklann yaratllmaslillll, insanm yaratllmas1yla ili§kili oldugunu belir-
ten bir ba§ka delil de Hz. Peygamber (s.a.v.)'in §U soztidtir: "Yeryiizunde Al-
lah Allah diyen insan kalmay1ncaya dek, kiyamet kopmaz." <61> Yani yeryti-
zUnde Allah diyen ttim insanlar oliince, kiyamet kopar dolay1s1yla goklerle
yer ortadan kalkar. <;unkii bunlann varhg1 insan1n varhgma baghydi. Kendi-
sine tabi olunan insan ortadan kalk1nca ona bagh ol~ak var olan §eyden de
eser kaln1az. K1sacas1, Allah'1n yoluna koyulan kimsenin ba§hca gorevi, ken-
disini asil amac1na kavu§turacak olan ger9ek zikre sanlmas1dtr. <;i.inkti tevhid
inanc1, her ttirlti bat1h ve O'nun d1§1ndaki her §eyi reddeder.

imran b. Husayn'1n rivayetine gore, Hz. Peygamber (s.a.v.), babas1 Hu-


sayn'a §6yle sordu: "Bir gunde ka~ iliiha tapzyorsun?" 0 da; "Yedi ilaha bun-
lardan alt1s1 yerytiziinde, biri de goktedir" dedi. Hz. Peygamber: "Bunlarm
hangisine, nzasina uyarak ve gazabmdan korkarak ibadet edersin?" diye
sordu. Husayn da; "Goktekine" dedi. Bunun tizerine Hz. Peygamber (s.a.v.)
kendisine : "O ha/de, gokteki iliih sana yeter" dcdi ve arkasmdan: "Ey Hu-
sayn, eger musluman olursan, sana faydasz dokunacak iki kelime ogretece-

67- Hadisi, Muslim Sahih'inde rivayet etmi~tir. Ancak bakt1g1m kaynaklarda bir onceki "bu
ayeri okuyup da, ondan ibrer almayana yaztklar olsun" hadisine rastlamadrm.
284 RUHU'L-BEYAN C-Oz:2

gim" buyurdu. 0 da mtisltiman oldu ve: "Ey Allah'm Rasfilii! Bana o iki keli-
n1eyi ogret" dedi. Rasfiliillah (s.a.v.) §oyle buyurdu: "D e ki : Allah'im! Bana
dogruyu ilham et ve beni nefsimin kotu/ugiinden koru! ''t6ll>

//
J)./

· 68- Hadisi Tirm izi tahric etmi§ ve "bu hadis, hasen garip'lir" demi~ti r.
Ayet: 165 BAKARA SURESi/ 2 285

165. insanlardan bazilarz, Allah'tan ba§ka varl1klarz O'na


e§ler ko§arlar. Onlari, Allah 'z sevdikleri gibi sever/er.
Mii'minler ise, en fOk Allah'z severler. 0 zalimler, azabi gor-
diikleri zaman, biitiin kuvvetin Allah 'a ait oldugunu ve O'nun
azabmin fOk §iddetli oldugunu bir bilselerdi.
166. i§te o za.man tabi olunanlar, kendilerine tabi olanlar-
dan uzakla§acaklar, azabi gorecekler ve aralarzndaki baglar
kopacaktir.
167. Tlibi olanlar §Dyle derler: ''Ke§ke bizim ifin tekrar
diinyaya donii§ olsa da, onlann biz.den uw.kla§tiklan gibi, biz
de onlardan uzakla§sak." i§te boylece Allah amellerini bir pi§-
manlik kaynagi olarak kendilerine gosterecektir. Ve onlar, ce-
hennem ate§inden ftkacak da degillerdir.

165. «insanlardan bazdar1, Allah'tan ba§ka varhklan O'na e§ler ko-


~arlar.» Ayette ge9en "endad" kelimesi bir §eyin dengi, benzeri anlam1nda
olup burada putlar anlammda kullantl mi§tlr. <;unkti putlar1n baz1s1 baz1s1na
denktir. Ya da bunlar, kendi bozuk dti~tincelerine gore Allah'tn denkleri ve
benzerleridir. <;link.ti bunlardan fayda ve zarar beklemekte, isteklerini bunlar-
dan dilemekte ve bunlara birtak1m kurbanlar .adamakta idiler. «Onlari, Al-
lah'1 sevdikleri gibi severler.» putlann1, ya da pe§lerinde gittikleri liderleri-
ni, bozuk inan9lanna dayanarak adeta Allah'1 seviyormu§cas1na severler. Put-
larma ve liderlerine oylesine sayg1da bulunur ve itaat edip severler ki, bu ade-
ta Allah sevgisi gibi bir sevgidir. "Allah'i sevdikleri gibi" ifadesiyle, sayg1 ve
itaatte Allah sevgisine dcnk bir §ekilde putlann1 severler, deniliyor. Mti'min-
lerin sevgisinin putperestlerinkine benzemedigini Rabbimiz §6ylece belirti-
yor:

«Mii'minler ise, en ~ok Allah'1 severler.» Mti'minler Allah'1, kafirlerin


putlarm1 sevmelerinden daha 9ok severler. <;unkii onlann Allah'a kar§I sevgi-
leri hi~bir zaman eksilmez. Kafirlerin ve mti§riklerin putlanna ve Allah'a C§
kabul ettkikleri §eylere kar~1 sevgileri, kotti ama9 ve niyetlere bagh oldugun-
dan, hemen degi§ir, en ufak bir bahaneyle sevdiklerini bualmlar. Nitekim §id-
det ve s1kmt1da kald1klannda kendi tannlann1 birak1p Allah'a s1gmmalan bu-
nun bir gt)stergesidir. Bir puta tapan bu kimseler, ho~lar1na giden bir ba§ka ta-
pinilacak bir §ey gordliklerinde, hemen ilkini biraku ve bu yenisine sar1hrlar.
286 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

Rivayete gore Bahile, kendisi i<tin hurmadan bir put yaptirm1§, la.thk ba§gos-
terince hunnadan yapttrd1g1 bu putu yemi§tir. «O, zalimler» Bu ortak ko§an-
lar, putlan hak 1nabud yerine koyanlar, la.yamet gtintinde kendileri i\:in hazir-
lanan «azab1 gordiikleri zaman, biitiin kuvvetin Allah'a ait oldugunu»,
ilfil11 kudret ve galebenin yaln1zca Allah'a ait oldugunu «Ve O'nun azab1n1n
~ok §iddetli oldugunu bir bilselerdi.» ~irk ko§arak zultim i§lemi§ olanlar,
eger her baktmdan kudretin Allah'a ait oldugunu, sevap ve ceza bak1m1ndan
her §eyin O'nun elinde bulundugunu, putlar1nm hi9bir §eye sahip olmad1klar1-
n1, zalimlere kar§I, k1yamet gi.intinde azabm1n §iddetini 91plak gozleriyle gor-
dtiklerinde, putlara tapt1klar1ndan dolay1 pi§tnanhk duyacaklard1r. Oyle pi§-
manhk duyacaklar ki nerede ise tavsif edilemez.
166. «i~te o zaman tabi olunanlar,» pe§lerinden gidilen liderler, «ken-
dilerine tabi olanlardan», yani pe§lerinden gelenlerden, dtinyada savunduk-
lan §eylerin, ortaya koyduklan tilrlti saprkhklarm asils1z ve batil oldugunu iti-
raf ederek «Uzakla~acaklar.>> Artik onlarla beraber olmaktan ka9acaklar, on-
lara lanetle kar§rhk vereceklerdir. «Azab1 gorecekler ve aralarindaki bag-
lar kopacaktir.» Azab1 gortir gormez, hemen uzakl~acaklar, daha once ayn1
inanc~lar etrafmda bir araya gelen bu ki1nseler arasmdaki ti.im baglar kopacak-
tu. Ktifi.ir ve inkarlar1 ytiztinden kurtulu§ beklerken, boyle bir durumla ylizyti-
ze gelmelerinden dolay1 darmadagm olacaklardir.
167. «Tabi olanlar» liderlerinin kendilerinden uzakla§t.iklannr, gordtik-
lerinde, diinyadayken onlar1n pe§inden gittikleri i~in pi§manhk duyarak -<<§Oy-
le derler: 'Ke~ke bizim i~in tekrar dtinyaya donii~ olsa da,» bugi.in «onla-
nn bizden uzakla§tlklan gibi, biz de onlardan uzakla§sak.' i§te boylece
Allah amellerini» $iddetli «bir pi~manhk kayn~g1 olarak kendilerine gos-
terecektir.» <;unkil iyilik olarak yaptiklan her §ey, ktifiirleri yiiziinden kay-
'·. bolup gitmi§ onlardan bir tek iz bile kalmamt§tlr. Biitiin bunlan kaybetmeleri
ve isyana dalmalan ytiztinden pi§manhk duyacaklardrr.

Stidd! §Oyle diyor: "Eger Allah'a itaat etmi§ olsalardt, cennet kendileri
i~in kald1nhr, oradaki yerlerini goriirler. Sonra kendilerine: Eger Allah'a itaat
etmi§ olsayd1n1z, i§te yeriniz bu olacaktI denilir. Sonra da buralar, mii'minler
arasmda bolti§ttirilliir, i§te onlann, hasret ve pi§manhk duyacaklan an budur."

«Ve onlar, cehennem ate~inden ~1kacak da degillerdir.» <;unkti onlar,


cehennem i<;in yarat1lm1§lardir.
Ayet: 166-169 BAKARA SURESi/2 287

,,. ...

168. Ey insanlar! Yeryiiziinde bulunan heliil ve temiz §ey-


lerden yeyin. Seytanin adimlarmi takip etmeyin. r;unkii o, si-
zin ifin apapk bir dii§mandir.
169. 0, size sadece kOtiiliik ve hayasizligi ve Allah'a kar§t
bilmediginiz §eyleri soylemenizi emreder.

168. «Ey insanlar!» Bu ayet, kendilerine degerli yiyecek ve giyecekleri


haram kilanlar hakk1nda nazil olmu§tur. «Yeryiizunde bulunan helal ve te-
miz,» btittin §tiphelerden annm1~ olan «§eylerden yeyin.» <;unkli yenilen
§eylerden haram olan1 da vardu, §iipheli bulunaiu da. «~eytan1n ad1mlann1
takip etmeyin.» ~eytanm ~izdigi yoldan gitmeyin; onun yolunu izlemeyin.
Heva ve isteklere boyun egerek onu takip etmeyin, onun vcsvcselerine kapll-
maym. ~eytan, heHili haram, haram1 da heHil lalar. «<;iinkii o, sizin i~in apa-
~1k bir dii~mand1r.» Ayetin bu boltimti, yasaklama nedenini ac;1khyor. Yani
basiret sahibi olanlar, onun apa<;Ik bir dti§man oldugunu bilirler. Ancak basi-
retten yoksun olup kendi heva ve istekleri dogrultusunda gidenlerin ~eytan
samimi bir dostudur. <;iinkti §eytan onu, hep nefsinin arzular1 dogrultusunda
yonlendirir ve nefsince neyi iyi ve gtizel buluyorsa, onlan elde etmeye yonel-
tir. ~eytan1n insana kar§I dii§manhg1 a9Ik ve ortadadir. Bu konuda Vahidi
§Oyle diyor: "O, apa9lk bir dii§mandir. c;unkti babaruz Hz. Adem i~in secde
etmekten ka911unak suretiyle size dti§manbgm1 a\:1klann§tlr. Hz. Adem'i cen-
netten 91karan da odur."

169. «0 size sadece kotiiliik» emreder yani size vesvese verir. Burada
288 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:2

§eytan1n emretinek suretiyle insanlara musallat olmas1 hali, kendisine itaat


olunan bir amire, vesveseyi kabullenenler de, itaah kabullenen memurlara
benzetilmi§tir. Bu bir semboldiir. <;tinkti vesveseyi kabullenenler, §eytan1n
ttim isteklerine boyun egmi§lerdir. Bu, onlann gorti§lerinin degersizligini ve
durumlanrun da a§ag1hk oldugunu gosterir.
"Kotiiluk", insan1 sonu~ta ba§ans1zhga, tiziinttiye ve felakete gotiiren
ttim gtinahlardir. Bunlar ister kalble i§lenen, isterse organlara bagli olarak i§-
lenen kotiililkler olsun, sonu~ta bir §ey degi§mez. <;tinkti hepsi de sonu~ ola-
rak sahibini tizer ve kotU bir duruma sokar. «Ve hayas1zhg1», gtinah ttirleri-
nin en igrencini, kottiltiklerin en zararhs1n1 ve biiyiigtinti .. Mesela zina, bir
hayas1zhktir, cimrilik bir hayas1zhktrr... K1sacas1 her kotli fiil ve davrant§ bir
igren9lik, yani hayas1zhktrr. Esasen fuhu§ (hayasizhk) her §eyde haddi teca-
vliz etmektir. «Ve Allah'a kar§t bilmediginiz §eyleri soylemenizi» Allah'a
iftira etmenizi «emreder.» Mesela Allah ~unu, ya da bunu haram k.tlm1§tlr gi-
bi. Bilmediginiz hususlarda sizi boylece yan1ltrr. <;unkii bunu Allah emredi-
yor, demektedir. i§te §eytamn bu yaptlg1 fiil, yaptiklaruun en ~irkini ve igren-
cidir. <;iinkti Allah hakkmda olmayacak §eyleri soylemektedir. Hayas1zhk,
nas1l ki kottilliklerin en igrenci ve fenas1 ise, Allah'a iftira etmek de en bilyuk
glinahlardandrr.
Biz §eytam goremedigimiz ve sozi.inli de i§itmedigimiz halde, bunlan
bize nas1l emreder? Onun vesvesesi naslldrr ve kalbe nastl ula§lf? Bu, insan
nefsinin ve tabiatmm ona kar§I egilim duydugu gizli bir sozdiir. Bir izaha go-
re de o insanoglunun bedenine girer deruni~tir. <;unkli §eytan latif bir cisimdir
ve boylece nefse kotii fikirleri vesvese yoluyla konu§arak telkin eder. Nite-
kim Allah §6yle buyuruyor: "insanlann kalbine vesvese verir." (Nas: 5) Hz.
Peygamber (s.a.v.) §eytan1n §errinden korunmak i<;in §6yle dua ederdi: "A l-
lah'1m! Seytanzn vesveselerini benden uzakla§llr."

"Akamu'l-Mercan" da §U ifadeler yaz1hdtr: ~eytan'm insana vesvese ve-


rerek, onu 9agird1g1 §eylcr altl a§amada ele ahnir:
Birinci a§ama: Ktifilr, §irk ve Allah'1n Rasfililne dli§manhk a§amas1.
Eger §eytan, insanoglunu bu yonden elde eder ve isteklerine kavu§ursa, bun-
dan dolay1 yorgunluklarm1 unutur. <;unkti istedigini elde etmi§tir. i§te §eyta-
nm kuldan ilk istedigi §ey budur.
ikinci a§ama: Bid'at. Bu, §eytana gore faslkhktan ve isyandan daha se-
vi1nli gelir ve ho§una gider. <;iinkli insan bir gtinah i§lediginde, tevbe edebi-
Ayet: 169 BAKARA S URESi/2 289

lir. Halbuki bid'atm tevbesi yoktur. <;link.ii bidat91 kimse, yaptig1 i§in dogru-
luguna inanII ve tevbe etmez. ~eytan bundan da aciz kahrsa ii~tincii a§amaya
brujvurur.

U~·iincii a~ama :
Bu, her tiirden btiyilk giinahlardtr. $eytan bunu da ba-
§aramazsa, dordtincii yola ba§vurur.

Dordiincu a§ama: Bu defa kti~tik giinahlan i§letir. <;unkii kii9tikler bi-


rikerek zamanla btiytir. Oyle bilyilk gtinahlar da var ki, sahibini helake gotti-
riir. Nitekim bu hususta Hz. Peygamber (s.a.v.) §6yle buyuruyorlar: "Sizi, ku -
~uk gunahlarz umursamayan davrant§lardan uyanrzm. (;unkii bu, bir 90/e
inen bir topluluga benzer. Bu topluluktan her biri, kii9uk bir odun parfasz
getirip biiyiik bir ate§ yakarlar. Sonra onun uzerinde yemek pi§irip doyas1ya
yerler. "<69> i§te ktivtik dal pars:alarmdan olu§~ btiyiik bir ate§ .. $eytan bunda
da ba§anh olamaymca, bir sonraki yolu dener.

Be§inci a§ama: $eytan bu defa mtibah olan, bir sevap, ya da cezaya ne-
den olmayan i§lerle insan1n ugra§masm1 saglar. Kald1 ki, en biiyiik ceza, se-
'·-··
vap diye ugra§ttg1 §eylerle bo§ yere zaman gevirmesidir. Seytan bunda da ba-
§anh olamazsa, bir sonraki yolu dener.

Altzncz mertebe: Daha iisttin ve faziletli ameller varken, ki§iye bunlar1


brrakttrarak daha basit i§lerle ugra§maya te§vik eder. <;unkil boylece faziletin
elden ~1kmasm1 temin edecek ve daha iisttin amelin sevabm1 ka9rrtacakt1r.
Kald1 ki Allah, §eytan1 iyi ile kotilniln, pis ile temizin ayirdedilebilmesi i~in
yaratmt§tlr. Allah, peygamberleri de, saidler ve iyi kimselerin onlan omek
edinmeleri i~in yaratm1§tlr. iblis'in yaratilmas1 da, §aki ve kotti kimselerin
onu omek edinmeleri i9indir. Boylece iki kesim arasmda bir fark oldugu orta-
ya 9ikm1§ olur. iblis hep dilnya 9~Jrtkanhg1 yapar ve ate§e ~ag1nr. Onun yap-
ug1 i§ cehennem simsarhg1d1r. Sermayesi de diinyahklardrr.

Akilh kimseye dti§en gorev bir ko§eye 9ekilmesi, helfil ve temiz olanlar
di§mda, dtinyaya ait hi~bir §eye yonelmemesidir.

Me§ru kazan~ yoluyla helali istemek, peygamberlerin yoludur. Kazan-


c1n faydalan 9oktur: Eger ticaret amac1yla 9ah§1f, ziraatc1hk yapar, aga9 di-
kerse, sermayesini artrrm1§ olur. Bundan ayn1 zamanda, ku§lar1n ve brujka
varhklar1n yemesi halinde, bir de sadaka vardrr. <;ah§an bir kimse, ~al1§hg1

69- Taberani, el-Kebfr'inde, Beyhaki, Suahu'l-iman'mda ve Ahmed b. Hanbel, Musned'inde


tahric etmi§tir. Bkz. el-Fethu'l-Kebir, 1/491.
290 RUHU'L-BEYAN Ciiz:2

i<;in tembellikten ve zamanm1 bo§a harcamaktan kurtulacakt1r. <;ah~at1 bir


kimse, §ehevl isteklerme engel olacak ve boylece az1p sapmas1 da azalacaktir.
<;ah§an ki1nse, dtinya ve filrirette bir yiiz karas1 olan yoksulluktan kurtulacak-
hr. <;unkti kazan~, fakirlikten kurtanr. Kazanc1n en tisttini.i cihaddir. Bunu ti-
caret izler. Sonra <;ift<;ilik ve daha sonra da zanaat gelir.

170. Onlara:"Allah'in indirdiklerine tabi olun" denildigin-


de:"Hayir, biz atalarimzzi iizerinde buldugumuz §eye tabi olu-
ruz" derler. Atalari hifbir §ey bilmiyor ve dogru yolu bulami-
yorsa da mi?
171. Kafirlerin durumu ancak, fObanin bagirip fagirmasini
duyabilen ve manasini anlamayan hayvanlarin durumu gibi-
dir. Bu kafirler, sagir, dilsiz ve kordiirler. Bu yuzden hakki id-
rak edemezler.

170. «Onlara: 'Allah'1n indirdiklerine tabi olun' denildiginde:» Bu


ayet arap mii§rikleri ve Kurey§ kafirleri hakk1nda nazil oln1u§tur. Onlara,
Kur'an'a ve Allah'm indirdigi diger apa<;1k delillere uyrnalan ernredildi. Fakat
bu kimseler hep taklit yoluna s1gmddar ve o yolu se9tiler. Yani insanlar ara-
s1ndan mi.i§rik olanlara, nasihat ve ir§ad olarak, Allah'm indirdigi kitaba uyun,
ona tabi olun, Allah'1n Kur'an'da helal k1ld1g1n1 helal, haram k1ld1gm1 da ha-
Ayet: 170- 1 71 BAKARA SORESi/2 291

ram olarak degerlendirip ona gore davranm, §eytanm ad1mlann1 izlemeyin de-
nildiginde: «'Hay1r, biz atalanm1z1 iizerinde buldugumuz ~eye tabi olu-
ruz,' derler.>> Yani atalanm1zdan gordiigiimtiz putlar, temiz ve he.Ial olan1
haram kilma gibi ~eylere uyar ve onlan izleriz; c;tinkti onlar bizden daha ha-
yIIhydilar, derler ve boylece atalanru taklit ederler. Ey akil sahipleri! Bu ah-
maklann nasd cevap verdiklerine bir bakm! Allah, onlara hayret ve inkar an-
lam1 kapsayan bir soru edatiyla kar§rhk veriyor ve §6yle buyuruyor: «Atalar1
hi~ bir ~ey bilmiyor ve dogru yolu bulam1yorsa da mt?» Yani onlar atalan-
na uyacaklar, oyle n1i? Peki, ya atalan din konusunda hi~bir §ey bilmiyorlarsa
da m1? <;unkti onlann diinyadan ba§ka §eye ak1llan ermez. Ayn1 zamanda
hakk1 ve dogruyu da bulam1yorlarsa da m1? <;unkii bu gen;ekten ho§ kar§ila-
nan bir §ey degildir ve kabul gormekten de tanlamen uzaktu. Kald1 ki, akli ve
bilgisi olmayana ve hak yolu bulanlayana tabi olmak, asla dogru olan bir §ey
degildir.
171. «Kafirlerin durumu ancak, ~oban1n bag1rtp ~ag1rmas1n1 duya-
bilen ve manas1n1 anlamayan hayvanlaran durumu gibidir .» Kafirleri hak-
ka davet eden nasihatc;1nm durumu, tipkt bir 9obana benzer. <;oban, bag1np
c;ag1nyor ve hayvanlar bunu duyar, fakat ne soyledigini anlamazlar. Kafirler
de bu anlamayan hayvanlar gibidir. <;unkii hic;bir §ey duyup anlanlak istemez-
ler. Ayette kafirleri hakka <;agrran nasihat91, hayvanlara seslenen 9obana ben-
zetilmi§tir. Bizzat kafirler de 9ag1nlan hayvana, kafirlere iqad c;agnsmda bu-
lunan vaizin 9agns1 da, hayvanlara seslenen ~oban1n bag1np <;agumas1na
benzetiliyor. Dolay1s1yla anlam §6yle oluyor: Ey Muhammed! Senin kafirlere
ogi.it vermen, Allah'a davet etmen ve onlann da hidayete ern1emeleri, t1pk1 bir
9obanm durumuna benzer. Bu c;oban koyunlara sesleniyor ve onlarla konu§a-
rak §6yle diyor, yeyin, ic;in ve yay1lm. Fakat onlar 9oban1n ne dedigini anla-
m1yorlar. i§te kafirler de bu hayvanlar gibidirler. Ne senden ve ne de Al-
lah'tan bir §ey anlanlak istemiyorlar.

«Bu kafirler, sagir» yani sanki hakk1 duymazhktan gelen sagrrlar, 9ag1-
nld1klan §eye cevap ve kar§1hk vermeyen «dilsiz»ler, kendilerine sunulan
tiim delillerden ytiz c;eviren, ger9eklere sutlar1m donen, sunulan §eyleri hie;
goremeyen «Ve kordiirler .» Allah bu kimseleri, kendisiyle hak ile baulm
ayudedildigi ve hakk1n sec;iminin yap1ld1g1 bu ti<; organlill yitirenlere benzet-
tikten sonra, hemen pe§inden §6yle buyuruyor: «Bu yiizden hakk1 idrak
edcmezler .» Bunlar hakk1 elde edemezler. <;unkii bir §eyi elde etmek ve ka-
zanmak, ancak o §eye bakmak, dikkat etmck ve sunulan delillerden yola c;1k-
292 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:2

makla olur. Bir kimse eger sagrrlar ve korler gibiyse, hakk.i i§itmemek ve gor-
memek noktasmda bunlara benziyorsa, boyle biri nasil ger<tege ula§abilir ve
onu nas1l anlayabilir? Burada, asil vurgulanan §ey, bunlar1n ak1ls1z olduklan
konusu degildir. <;tinkti ak1ls1zhk, bir yerme yolu ve arac1 degildir. Yani aklm
olmamas1 halinde o kimseye bir §ey denilemez. i §te ahir zamanda vaaz ve na-
sihat boylece insanlara yarar vermeyecektir. <;unkti insanlarm kulaklan hakka
tikahd1r. Zihin ve duygular1 da hakk1 kabule kapal1dir.

172. Ey iman edenler! Size verdigimiz riziklarin temiz olan-


larzndan yeyin. Eger sadece Allah'a ibadet ediyorsaniz O'na
§iikredin.
173. Ancak Allah, size le§i, kani, domuz etini, Allah'tan
ba§kasi adina kesilen hayvam haram kildi. Bir kimse mecbur
kalir zaruret haddini a§madan ve ba§kalarimn hakkina teca-
viiz etmeden bunlardan yerse, ona giinah yoktur. $iiphesiz ki
Allah, fOk bagz~layan ve fOk merhamet edendir.

172. «Ey iman edenler! Size verdigimiz. r1z1klar1n temiz olanlar1n-


dan yeyin.» Verdigimiz §eylerin helal veya lezzetli olanlarmdan yeyin. <;tin-
Ayet: 1 72-1 73 BAKARA SORESi/2 293

kti nztk kelimesi daha umilm1 olup lezzetli olanlan1 da, lezzetli olmayaru da
kapsar. Burada boyle bir anlanun verilmesi uygun olup, §tipheden uzak helfile
hamledilmesinden daha evladrr. <;unkti bu makam, nz1klandird1g1 leziz §eyle-
ri hattrlatarak bu, nimetleri liltfedene §tikretmenin talebedildigi makamdrr.
"Tayyib" (temiz) kelimesinin ti<; anlain1 vard1r. Dogal olarak lezzetli olan
§ey~ §eriat a<;1smdan mtibah olan §ey ve konum itibariyle temiz olan §ey.
Ayette her ttirlu meyveden yararlan1labilecegine i§aret edilmektedir. Ancak
yine de: "Sizler dun ya hayatzmzda biitiin temiz ( giizel) ~eylerinizi harcay1p
bitirdiniz" (Ahkaf: 20) ayetinin kapsamma girmemek i<;in meyvelerin her
ti.irltistinil mutlaka yemek gibi bir yola gitmemek daha iyidir.
Temiz ve gtizel olan §eylerden yeme emri, §U iki faydan1n elde edilmesi
i~indir: Birincisi: Yedikleri §eyin, kendi hallerine brrakilmay1p bir emirle be-
lirlenmesi, insanlan hayvanlardan ayrrmaktadt.r. Dolay1s1yla insanlar, boylece
§eriatm nurlan ile kendi tabiatlar1n1n karanhgmdan 9Ikar. ikincisi: Yeme em-
riyle sevap kazantlacaktir.
«Eger sadece Allah'a ibadet ediyorsan1z..>> Allah'a inan1yor, ibadetini-
zi yaln1zca O'na ozgti klhyorsan1z, size bu §eyleri nzlk olarak veren ve onlan
sizin i9in helal k1lan Allah'a «O'na ~tikredin.» <;tinkii §iiktir, kulun ic; ve di§
tlim organlann1, yarattld1g1 amac; dogrultusunda kullanmas1du. Bu emir, her
§eyin mtibahhgm1 gosteren bir emir olmay1p, vticub ifade eden bir emirdir.
Ku§kusuz akilh kin1senin, say1lamayacak derecede tistiin ve degerli nimetleri
kendisine ihsan ve ikram eden yiice Allah'm en biiyiik sayg1 ve htirn1ete lay1k
oldugunu kalbiyle bilmesi gerekir. Kalbiyle bildigi bu §eyleri, dili ve diger or-
ganlanyla da kan1tlatnahdrr. <;ilnkii iman bunu gerektirir ve onun §artlanndan
biri de budur. Nitekim kudsi bir hadiste yiice Allah §5yle buyuruyor: "Benim
durumumla, insanlar ve cinlerin durumu ilginq bir manzara arzetmektedir.
<;unku onlarz hen yaratryorum, onlar ise kalkzp ba§kasma kulluk ediyorlar.
Onlan ben n zzklandznyorum, kalkip ba~kasma §iikrediyorlar."

173. «Ancak Allah, size le~i,» yani bogazlamadan, kesiltne i§lemi


yap1lmadan olen hayvaru haram ktld1. Ancak bahk ve 9ekirge, §eriat a91sm-
dan bunun dt§mdadlf. Burada le§in haramhgmdan ama9, onun etinin yenilme-
sinin stittiniin i<;ilmesinin, ya da bunlardan yararlanllmasuun haramhgidir.
<;unkti §eriat hiiki.imleri, bir §eyin zat1na, kendisine degil, fiillere baghdrr.
«Kant,» yani aklc1 durumda olan kan1 da haram k1hn1§trr. Fakat orf itibariyle
karaciger ve dalak bundan istisna edilmi§tir. Bu ikisi helaldirler ve yenilebi-
294 ROHU'L-BEYAN Cuz:2

lirler. «Domuz etini.» Domuzun bizzat kendisinin haramhgmda icma vardir.


Bu haram kendi varhg1na dayah bir haramdir, yani liaynihi haramdrr. Dolay1-
s1yla biitiin par~alan haram kiluum§ ve ozellikle etinden soz edilmi§tir. <;un-
kti hayvanlann en 9ok yararlan1lan §eyleri etleridir. Bu bakimdan et, as1l ol-
n1as1 itibariyle zikredilmi§tir. Diger ciizleri de buna tabidirler. «Allah'tan
ba~kas1 ad1na kesilen hayvant haram kdd1.» Yani hayvan1 put ad1na keser-
ken sesin ytikseltilmesini yani bu §ekilde kesilen hayvandan da yararlanmay1
haram kilmi§tlr. "ihlal" sesi yiikseltmek anlamma gelir. <;unkti mii§rikler
tannlan ad1na kesim yaparlarken tannlanmn ad1n1 seslerini ytikselterek soy-
lerlerdi. MeseHl Lat ve U zza ad1na derlerdi. islam alimlerinin belirttiklerine
gore, eger bir miisliiman herhangi bir hayvan1, Allah'dan ba§kas1na yakla§-
mak amac1yla keserse, kesen ki§i mtirted ve kestigi hayvan dale§ hiikmtinil
ahr. Yaln1z: "Kendilerine kitap verilenlerin yemekleri size he Lal kLllndz"
(Maide:5) ayetine gore kitap ehlinin kestikleri bizim i~in helal kihnmI§tlf.
Ancak Ehl-i kitap hayvanlan keserken Allah'tan ba§kas1nm ad1n1 anarlarsa bu
ayete gore bizim i~in helal degildir. <;unkii biraz once mealini verdigimiz
ayet, anlam bakunmdan geneldir. Halbuki, "bir de Allah'tan ba~kasi adtna
kesilenler" ayeti, ozeldir ve genel olan ayetten one ahnml§hf.
«Bir kimse mecbur kahr, zaruret haddini a§madan ve ba~kalar1n1n
hakk1na tecaviiz etmeden bunlardan yerse, ona giinah yoktur.» Buna go-
re, ba§ka bir §ey bulamad1g1 i<;in Al1~ m haram k1ld1g1 bir §eyi, hayati bir
1

tehlike, ya da bir klsun organlar1n1 kaybetme korkuysuyla yemek mecburiye-


tinde kahrsa, ba§ka bir deyimle, ya §iddetli a<;hkla kar§I kar§1ya kahp ba§ka
bir §ey bulamamast veya haram yemeye zorlanmas1 durumunda, zorunlulugu
atlatacak oranda soz konusu haram yiyecekten yiyebilir. Hayati tehlikeyi do-
guran a9hg1 bastiracak kadar yedikten sonra, artik yemeye devam edemez.
Daha fazlasm1 yiyemez. K1sacas1, zorunlu olarak yecligi bu yiyecekten dolay1
11
herhangi bir gi.inaha girmez. Ba~kalannm hakkina tecavuz etmeden" demek,
ba§ka zor durumda kahp a~hglill giderecek kadar olii hayvan eti bulan kimse-
nin elinden onu ahp tek ba§ma yer, obtiriide a9hktan oltirse i§te bu, onun hak-
lana tecaviizdUr, boyle bir tecaviizde bulunmaks1z1n, demektir.<10>

70- ismail Hakk1 boyle tefsir ediyor. Ancak: "Zaruret haddini a§madan" yani "gayra bagin"
ayetinden rnurad, sahib gorii§e gore:"Yerytiztinde bozgunculuk ytkarmaya ko§rnayan" de-
rnektir. Nitekirn MUcahid de ~oyle demi~tir.: "Bir kimse Allah'a isyan i<;in yola vikarsa, bu
kimse zor durumda kalsa bile, bunun i\:in yeme ruhsatt yoktur." ibn Abbas da §Oyle demi§-
tir: "Olli hayvandan=le~ten doymayacaktir." Katade ise, bunu ~oyle yorumluyor: "Bu ~eyi
yerken, heUil olan srnm ge~ip haram1 ycmemelidir. Nasti olsa buna izin var di ye, haddi a~ ­
mamahdtr. Ayr. bkz. ibn Kesir Muhtasan, l/151.
Ayet: 173 BAKARA SURESi/2 295

«.Siiphesiz ki, Allah, ~ok bag1~layan ve ~ok merhamet edendir.» Yani


zor durumda kalmas1 halinde yiyen kimseyi bag1§lar ve ona ruhsat tan1mak
suretiyle merhamet eder.

Bu ayette haram olan diger §eylerden soz edilmemesinin nedeni, bu


ayetin ba§h ba§1na haramlan saymaya yonelik olmamasmdandlf. Bu ayetler
inananlan, Allah'1n yasak ve haram kild1g1 §eyleri helal saymaktan menedi-
yor. <;unki.i insanlar bu sayilanlar1 helal say1yorlardi. Boylece olmti§ olan hay-
vanlann, yani le§lerin etinden yararlan1yorlard1 ve : "Siz kendi oldlirdtikleri-
nizi yiyorsunuz da, Allah'1n oldtirdiigtinti yemiyorsunuz" diyorlardi. Ayru za-
manda bu kimseler kan1, domuz etini ve putlar adma kesilen §eyleri de yiyor-
lardL i§te burada ttim bunlar1n Allah tarafmdan haram k1hnd1g1 av1klanm1§tlf.
Ba§ka bir deyi§le burada, mti§riklerin helal sayd1g1 §eylerin haramhgma dik-
kat ~ekilmi§tir. Yoksa genel olarak ti.im haramlar soz kot?usu edilmemi~tir.
296 RUHU 'L-BEYAN Ciiz:2

174. §iiphesiz, Allah'in indirdigi kitaptan bazi §eyleri gizle-


yenler ve onu az bir degere degi§enler, i§te onlar, karinlarina
sadece ate§ doldururlar. Allah, klyamet giinii onlarla konu§-
mayacaktzr ve onlari gunahlarindan temizlemeyecektir. Onlar
ifin can yakici bir azap vardir.
175. Bunlar, sapikligi hidayetle, ambi da magjiretle degi§ti-
renlerdir. Ate§e ne kadar da dayaniklidirlar!
176. Bu azap, Allah'in kitabi hak olarak indirmesindendir.
Kitap hakkinda ihtifiifa dii§enler, derin bir ayrilzk iferisinde-
dirkr.

174. «~iiphesiz, Allah'tn iodirdigi kitaptan bazt ~eyleri gizleyenler»


Bu ayet yahudi bilginleri hakk1nda nazil olmu§tur. <;iinkti onlar, Tevrat'ta ta-
rutilan ve gonderilecegi belirtilen peygamberin kendi i9lerinden 9Ikacag1n1,
umut ediyorlard1. Ancak Allah, peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'i, on-
larm d1§1ndan gonderince, hemen Tevrat'taki niteliklerini degi§tirdiler. Burada
Allah'm indirdigi kitaptan maksat da, ic;inde Hz. Peygamber'in niteliklerinin
a\:1kca belirtildigi Tevrat'tu. «Ve onu az bir degere degi~enler,» indirilen ki-
tap yerine, dtinyaya ait pek onemsiz olan bir §eyi buna kar§1hk almalan ... Ya-
ni dtinyaya ait yiyecek bir §eyleri a§ag1 halk tabakas1ndan ahp kabul etmele-
ri.. «i~te onlar, kar1nlar1na sadece ate~ doldururlar .>> Ahiretteki durumlan
gayet acrlktrr. c;unkti onlar ktyamet glintinde ate§ten ba§ka bir §ey yemeyecek-
lerdir. Bu yedikleri rii§vete kar§I onlar icrin bicrilmi§ cezadrr. Diinyada ise, ate-
§i yemelerinin anlam1, ate§e sebep olan §eyi yemeleridir. <;iinkti kendilerine
uyan insanlardan aldtl<lan rti§veti yemeleri, sonu9ta onlan cehenneme gotiire-
cektir. ~u halde burada, mtisebbeb yani ate§ zikredilmi§, sebep kasdedilmi§tir.
«Allah, k1yamet giinii onlarla konu~mayacakhr.» Allah kendilerine
gazabta bulundugundan, rahmet yoluyla onlarla konu§mayacakr1r. Yoksa
bundan ama9, onlarla ger9ek konu§man1n olmayacag1 anlam1na degildir. Boy-
le olursa "Rabbine yemin olsun ki, onlan hesaba qekecegiz" (Hier: 92)
ayetiyle <;eli§ir. Bu, ofkelenme ve k1zmaktan kinayedir. <;linkti orfe gore ko ~
nu§mama, ofkenin bir geregidir. Nitekim k1zgmhk srras1nda, klzd1klar1 kim-
selerle konu§mamak ve ho§nutluk zamanlannda da ho§nut kald1klan kimsele-
re giizel bir §ekilde yakla§mak meliklerin adetidir.
«Ve onlari giinahlarindan'temizlemeyecektir.» Mli'minlerin bag1§lan-
mak ve affedilmek sfiretiyle glinahlarmdan annd1nhp temizlendikleri gtin,
Allah onlan gi.inah kirinden ar1nd1np ternizlemeyecektir. «Onlar ic;in can
Ayet: 174-176 BAKARA SURESi/2 297

yak1c1» si.irekli ve elem verici «bir azap vard1r .»


1
175. «Bunlar,» Allah 1n Kitab1'm basit bir kar§1hk ugruna satanlar, kar-
§thg1nda satm ahnmas1 kesinlikle milmktin olmayan «sap1khg1 hidayetle»
yani hic;bir §eyin kendisiyle denk olamayacag1 kadar ytice olan bir degerle;
satm abnmas1 hic;bir zaman akla getirilemeyecek olan «azab1 da», herkesin
ugrunda yar1§ yapt1g1 «magfiretle degi§tirenlerdir.» Bunlar, cehenneme gi-
recek olanlann yaptiklann1 yapmakta bu kadar istekli davraruyorlar. Dolay1-
s1yla «ate§e ne kadar da dayan1khd1rlar!» Hidayeti brrakarak sap1khk yolu-
na girenlerin bu davram§lan ne kadar §a§1lacak bir §eydir?

176. «Bu azab»111, yani cehennem azabmm sebebi, «Allah'1n kitab1


hak olarak indirmesindendir. Kitap hakk1nda ihtilafa dii§enler,» ilah1 ki-
taplar hakkrnda ihtilafa dti§erek onlann bir la.smma inan1p bir k1s1run1 da
inkar edenler veya Tevrat'1n bir k1smma inarup Hz. Peygamber (s.a.v.)'in pey-
gamberligi ve onun niteliklerine ait ayetlerini inkar edenler, «derin bir ay1n-
hk i~erisindedirler .» Yani haktan ve dogrudan uzak bir ihtilaf tizerindedirler.
Bu ise c;ok §iddetli bir azab1 gerektirir.
Ku§kUSUZ bu ayetlerde, diinyahk koti.i amac;lan ugruna hakk.I gizleyen
herkes i~in bi.iytik bir tehdit vardrr. Bu yilzden alimler, bildikleri halde hakk1
gizlemekten saktnsmlar. Onlar hakkt ya devlet ba§kanlar1 ve yetkili ki§ilerin
yanlar1nda degerlerinin eksilmesinden korktuklan ic;in veya onlardan gelebi-
lecek ihsan ve ikram beklentisi i~inde olduklar1 i9in ya da di.inyaya bagbhk
ve diinyahk elde etme konulanndaki baz1 durumlarda onlarla ortakhk etmek
i9in, gen;egi gizlerler. <;unkti bu durumda yagc1hk yaparak, kar§1hg1nda de-
gersiz bir §eyler bekliyorlar. Dolay1s1yla hirs, §ehvet ve haset ate§inden ba§ka
hi9bir§ey yemiyorlar.

i§te dalkavukluk ya pan bu alimler, hakk1 belirtme kadir§inashg1 yerine,


dtinya sevgisini satm altyorlar ve halk1 hakka ve yagc1hg1 en faziletli cihada
tercih ediyorlar. <;tinki.i Hz. Peygamber (s.a.v.) §6yle buyurmu§tur: "Cihadtn
en iistiinii, zalim hukumdar kar~zsznda soylenen hak sozdur. "(?l)

Hasan-1 Basri ~oyle anlallyor: "Zebanller, fastk Kur'an bilginlerine puta


tapanlardan daha h1zh bir §ekilde sald1rrrlar. Bu durumda soz konusu bilginler

71 - Bu hadisiSiinen'inde ibn Mace, Taberani, Miisnedinde Ahmed b. Hanbel lahric etmi§tir.


Bkz. Suyuti, el-Fethu'/-Kebfr, 1/208.
298 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

§6yle diyecekler: "Ey Rabbimiz! Bu zebanilerin oncelikle bize saldrrmalan-


n1n sebebi nedir?" i§te bunun tizerine ylice Al1ah diyecek ki: "Bilenin durumu
bilmeyenin durumu gibi degildir. Kim din kar§1hg1nda diinyay1 satin ahrsa,
apa91k bir zarardadrr."

177. iyilik, yiiziiniizii doguya ve batiya fevirmeniz degildir.


Fakat iyilik, Allah'a, ahiret giiniine, meleklere, kitaba, pey-
gamberlere iman edenin, sevdigi mallardan akrabaya, yetim-
lere, yoksullara, yolda kalana, dilencilere ve kole azlid etmeye
verenin, namaz kilanin, zekat verenin, verdikleri sozii yerine
getirenlerin, sikinti, hastalik ve ~iddet zamaninda da sabre-
denlerin yaptzklaridir. i~te onlar dogru olanlardir ve takva sa-
hipleri de ancak onlardir.
Ayet: 177 BAKARA SU RESi/2 299

177. Ey kitap ehli olan yahudi ve htristiyanlar, «iyilik,» yani, ho§lan1lan


ve sahibini cennete gotilren davrani§, na1nazda «yiiziiniizii doguya ve bahya
c;evirmeniz degildir.» Bilindigi gibi yahudiler ve h1nstiyanlar k1ble konusu
tizerine 9ok fazla dti§tiyor ve stirekli olarak bunun tizerinde duruyorlardi. Bu
iki gruptan her biri, iyiligin kendi yoneldigi k1blede oldugunu san1yordu. Yti-
ce Allah, onlann bu iddialar1n1 reddederek, ileri stirdtikleri bu §eyin iyilik ol-
mad1gm1 bildirmi§tir.
«Fakat iyilik,» tizerinde onemle durulmas1 gereken as1l konu, her ttirlti
§irk §aibesinden uzak olarak yaln1zca «Allah'a,» i§lenen amellerin kaq1hkla-
nn1n verilecegi, ger9ekle§eceginde hi9bir §tiphe bulunmayan bir dirili§ gtinti
olan «ahiret giiniine» iman edenin yaptlg1 iyiliktir. Ahiret gtintine iman, Al-
lah'a imanm bir geregi oldugu i9in, Allah'a imandan hemen sonra yer alm1§tlr.
Yine iyilik, Allah'm kullan olan, erkeklik ve di§ilik ozellikleri bulunmayan,
Allah katinda sec;kin bir yerleri olan ve O'nunla peygamberleri aras1nda el<;i-
lik gorevi yapan «meleklere, kitaba,» yani ilfilll kitaplara ve bunlardan olan
Kur'an'a, Allah'm kullanna gonderdigi ve emir veya yasak olarak getirdikleri
her §eyde dogru ve giivenilir olan tiim «peygamberlere,» aralannda hi9bir
aynn1 yapmaks1zm «iman edenin» yaptlg1 iyiliktir. i§te anllan bu be§ konuya
bu §ekilde iman etmek, dinin temellerini ve inanc1n kurallanm olu§turur.
«Sevdigi mallardan akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolda kalana,
dilencilere ve kole azad etmeye verenin ...» Ki§inin, ozellikle sevdigi mal-
dan tasaddukta bulunmas1 daha faziletlidir. Nitekim Hz. Peygan1ber'e hangi
sadakanm daha faziletli oldugu soruldugunda: "Sagllklt ve mala du~kun bir
durumda, zenginligi dii§iiniip fakirlikten korktugun anda verdigin sadaka-
dir." §eklinde cevap vermi§, sonra §Unlan ilave etmi§tir: "Can bogaza gelip
f alancaya §Unu, falancaya bunu vasiyet ediyorum, f alancanm §U kadar ala-
cagL vardir dedig in duruma du§i.inceye kadar sadakam ihmal etme. "<72>

Sadaka verilecek kimseler arasmda akrabalann oncelikle zikredilmesi,


yard!ID edilmeyc daha Iay1k olduklanndandlf. Nitekim Hz. Peygamber
(s.a.v.): "MuslL~manlara yapmt§ olducgun sadakanzn bir seva/n, akrabana
vermi§ oldugun sadakamn iki sevabi vard1r. "m>buyurmu§tur. <;i.inkii bu, hem
sadaka, hem de slla-i rahim say1hr. Bir ba§ka hadiste de RasUliillah (s.a.v.)

72- Hadisi Buhar'i ve Mi.isl im tahric etmi~l erdir.


73. Taberan1, "el-Evsat"mda: "Akrahaya verilen sadaka, hem sadaka ve hem de st/a, yani hir-
le~tirici bir hag sayrhr" ifadeleriyle rivayet etmi~tir.
300 RUHU'L-BEYAN Ciiz:2

§6yle buyurmu§tur: "En faziletli sadaka, kindar yaklnzna verilen sadaka-


d1r. "n4i

"Yetimler"den ama<;sa, zengin degil, fakir olan yetimlerdir. Yetimin di-


gerlerinden once an1lmasm1n nedeni, ise, babas1 bulunmayan ve kendisi i9in
c;ah§acak bir kimsesi olmayan kti<;ilk olan fakirin, daha sonra zikredilecek
olan kimselerden daha muhtac; olmas1ndandrr.
"··
"Yoksullar" anlanuna gelen "mesakin" kelimesi ise, "rniskin"in c;ogulu-
dur. Buda iki kls1mdir: Bir lasmr dilenmekten kac;manlardrr ki, burada bunlar
sozkonusudur. Bir kisnu ise dilenmekten kac;1runayanlardrr ki, onlar da ayetin
devam1ndaki "dilenciler" k1smma girer. Bunlara "miskin" denilmesinin nede-
ni, yerlerinden krm1ldayamayacak kadar fakir olmalanndandrr. <;link.ti muhta<;
durumda olan bir kimse, ihtiyac1 oranmda, insanlann yan1nda stikfinet bulur.
"Yolda kalan "dan ama~ ise, kendi mi.ilkiinden uzak kalan yolcu kimse
demektir. Stirekli yolda kalmas1 nedeniyle, sanki yolun oglu imi§c;esine "ib-
nii.'s-sebfl" denmi§tir. Hz. Peygamber bu konuda §Oyle buyurur. "Allah'a ve
ahiret gunune iman eden kimse, misafirine ikramda bulunsun. ll(?S)
"Dilencfler"den amac; ise, ihtiyac;lar1 nedeniyle zorunlu olarak bu duru-
ma dti§en kimselerdir. Nitekim hadiste §5yle buyurulmu§tur: "Dilenci atmzn
iizerinde de gelse, bir hakki vardir. "<76)
"Kole azad etme" i§inden amac; da, efendisiyle anla§tna yapan koleye
yard1m etme konusudur. Aynca zenginlerin, kole satm ahp htirriyetlerine ka-
vu§turmalan §eklinde de anla§Ilabilecegi gibi, esirlerin mal kar§ihgmda ser-
best brrak1lmalann1 saglamak §eklinde de anla§tlabilir.
i§te yukanda anlattlan yerlere Allah'm muradma uygun olarak mah sar-
fetmek ayette ge9en "iyilik"tir.
Yine iyilik, farz «namaz kdantn» ve yine farz kihnmt§ «zekat vere-
nin.» Bundan once gec;en "mal vermek", nafilc sadaka ile ilgilidir. Bunun farz
ktlman zekattan once zikredilmesi insanlar1 te§vik ic;indir... E1nirler, yasaklar
ve adaklar konusunda, gerek insanlarla kendileri, gerekse Allah'la kendileri

74- Ebu Davud, Tirmizi, Ahmed b. Hanbel ve Hakim b. Hizam'dan Taberani rivayet etmi§tir.
Bkz. "El-Fethu'l-Kehfr", 1/209.
75- Hadis'in bu bolUmii Nesai, ibn Mace ve Miisnedinde Ahmed b. Hanbel tarafmdan tahric
edilmi§tir. Aslt Sahihayn 'dad1r.
76- Ebu Davud ve Ahmed b. Hanbel tahric etmi§tir. Bkz. Sliyuti, el-Fethu'l-Kebfr, 3/26.
Ayet: 177 BAKARA SURESi / 2 301

aras1nda «verdikleri sozii yerine getirenlerin,» vaadlerini tutanlann, yemin


ettiklerinde veya bir §ey adadlklannda bunu hemen yerine getirenlerin, ko-
nu§tuklan zaman dogruyu soyleyenlerin, kendilerine verilen emanete luyanet
etmeyenlerin, «s1k1nh» yani yoksulluk ve dti§ktinltikte, «hastahk» yani onul-
maz dert «Ve ~iddet zaman1nda da sabredenlerin yapbklaridir .» Burada
"§iddet zamanz''yla, ozellikle sava§ zaman1 kasdedilmi§tir. Ashnda ayette yer
alan ve §iddet anlamma gelen "Be'sa" kelimesi, mutlak manada §iddet de-
mektir.
Kisacas1, k1ble degi§ip, kitap ehli bu konu tizerinde <;ok konu§unca sanki
onlar "iyilik ve itaat filan tarafa donmektir." demi§ oluyorlar. i§te bunun tize-
rine Allah da bu ayeti indirdi. Burada adeta §6yle deniliyor: "Dinin her tiirlti
temel esaslanndan yiiz vevirdikleri halde, bu kible konusunda a§1n bir §ekilde
durmalann1n sebebi nedir? Miicerred anlamda doguya veya batiya donmek,
yani yaln1zca bunu yapmak iyilik degildir. Asil iyilik, ancak zikredilen ttim
esaslar1 yerine getirmekle elde edilir. «i§te onlar,» yani biitlin bu niteliklere
sahip olanlar, din konusunda ve hakka uymada «dogru olanlard1r.» Ktiftir-
den ve diger btitiin kotii §eylerden dolay1 Allah'tan korkan «takva sahipleri
de ancak onlard1r.»
Bu ayet, avlk ya da dolayh olarak ytisek insani deger ve iistiinltikleri
i<;ermektedir. Bunlari kisaca §U ti<; grupta ele alabiliriz: inan<; dtizgtinliigii,
davrant§ gtizelligi ve nefis temizligi. Birincisine ayetin " ...Allah'a, ahiret gu-
nune ... , peygamberlerine iman edenin ... " boltimii; ik.incisine, ayetin "...Sev-
digi mallardan akrabaya ... kole aziit etmeye verenin ... " bOltimii; ucrtinclisiine
de ayetin ".. N amaz kzlanin, ... sabredenlerin yaptzklarzdtr." boltimti i§aret et-
mektedir. Dolay1s1yla ki§inin iman ve itikadma balalarak bu nitelikleri kendi-
sinde toplayana dogru ve samimi vasf1 verilmi§tir. Takva ile de halk ile mti-
nasebetleri ve hak ile olan muamelesi dile getirilmi§tir.
302 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

178. Ey iman edenler! Oldiiriilenler hakktnda kisas size


farz kilmdi, Hiire hur, koleye kole, kadina kadin kisas yapilir.
Oldiiren, Olenin velisi olan din karde§i tarafmdan affedilirse,
orfe uymak ve diyeti giizellikle ona odemek gerekir. Bu, Rab-
binizden size bir kolaylik ve rahmettir. Artzk bu hiikiimden
sonra kim haddi a§arsa, onun ifin can yakici bir azap vardir.
179. Ey akil sahipleri! Kisasta sizin ifin hayat vardzr. Belki
biiylece Allah 'tan korkarsmiz.

178. «Ey iman edenler! Oldiiriilenler hakk1nda k1sas size farz k1-
hnd1.» Bu hitap mti'min idarecilere yaptlmaktadir. Allah, devlet ba§kanma ve
onun ad1na i§ goren ve onun makamtnda olan herkese, k1sas cezas1m uygula-
may1 farz lalm1§trr. Mana §5yle oluyor: Ey imamlar, yani yoneticiler! Size k1-
sas1 uygulaman1z farz k1hnd1. Eger olii sahibi lasas1 uygulamay1 istiyorsa, bu-
nu yerine getirmeniz size farzd1r. "Kisas": insanm ba§kas1na kar§I i§ledigi §e-
yin ayn1sm1n kendisine uygulanmas1 demektir. Bu ise cana k1ymak, organlar-
daki tahribatlar ve yaralanmalarda, ayn1 e§itlik ve benzerlik olmak §art1yla ge-
rekenin yapilmas1drr. Ayette geyen "katla" kelimesinin ba§Indaki "fi" sebep
bildirir, yani katilin oldlirme eylemi, k1sasm sebebidir. Nitekim Rasfilullah
(s.a.v.) §Oyle buyuruyor: "Ger~·ekten bir kadm, hapsettigi bir kedi yuzunden
cehenneme girdi" buyuruyor ki, burada da "fi" harfi sebep ifade eder ve se-
bep hapsetmektir. «Hiire hiir, koleye kole, kad1na kad1n k1sas yapthr.»
Hur kimse, ayn1 kendisi gibi hilr kimseye kar§ilik yakalanarak tipk1 oldtirdii-
gil kimse gibi, kendisi de oldtirtiltir. Nitekim kole yerine kole ve kad1n yerine
de kadmla k1sas yap1hr.
Ayet: 178 BAKARA S0RESi/2 303

Bu ayet, aralannda cahiliye doneminden kalma bir kan davas1 bulunan


iki arap kabilesi hakk111da inn1i§tir. Bu kabilelerden biri, mal ve say1 bak1m1n-
dan digerinden daha iistiindti. Bu baktmdan da kar§I tarafm kendilerinden c>l·
dilrdilkleri bir koleye kar§d1k, onlardan hiir bir kimseyi, bir kadma kar§thk bir
erkegi ve htir bir erkege kar§tllk da onlardan htir iki erkegi oldtirecekleri ko-
nusunda yemin ettiler. Allahfi Teala, indirdigi bu ayetle onlara ayn1 seviyede
ve adaletli davranmalar1n1 emretti. "flure hur .... " sozti, k1sas ancak iki htir,
ya da iki kole veya iki kad1n arasmda yap1hr anlamma gelmez. Aksine k1sasm
andanlar aras1nda me§ru olabilecegine ve cahiliye adetlerinin ge9ersizligine
i§aret eder. Nitekim cahiliye mensuplan, kendilerinden bir kOle oldtiren kar§l
taraftan htir bir adam oldtirtiyorlardl.

Burada, kale ile htir, ya da erkekle kad1n arasmda klsas1n cereyan1n1n


reddedilmesi sozkonusu degildir. Aksine ayette yer alan htiktim, katilden ba§-
kasma haks1z yere tecaviizti onlemektir. imam Sevri ile Ebu Hanife'ye gore,
htir ile kole ve mti'minle kafir arasmda kisas cereyan eder. Hilr bir kimse bir
koleyi oldtirmti§Se, oldtiren de bunun yerine oldiiriiltir. Bir mii'min kafiri hak-
SlZ yere oldtirmii§Se, 0 da oldtirtiltir. ~i.inkti imam Sevri ile imam Ebfi Hani-
fe: "Biz, Tevrat'ta onlara §U hukumleri farz ktlmi§tzk: Cana can ... " (Maide:
45) ayetinin genelligini delil gostermi§ler ve: "Muslumanlarzn kanlan (kisas
ve diyette) e§ittir. "(77)hadisine dayanmi§lardu. ~iinkti canda iisti.inlilk ge9erli
degildir. Bunun delili, bir ki§iyi oldi.iren bir toplulugun, kisas olarak hepsinin
oldtirillmeleridir. in1am Malik ve imam ~afii'ye gore, koleye kar§Ihk hiir kim-
se oldliriilemez. Ayn1 §ekilde kafire kar§Ihk k1sas i~in bir 1nti'min de oldi.irtile-
n1ez. Niteki1n imam ~afil bir §iirinde §Oyle der:
Su ceylam benim kamma girdigi i~in yakalaym. (:unkii o
Okumla beni vurdu. Beni oldurmesi de kasdfdir.
Ancak onu oldurmeyin, qunku hen kolesiyim onun.
Mezhebimce kole yerine hiir kimse oldiiriilemez.
«Oldiiren, olenin velisi olan din karde§i taraf1ndan affedilirse...»
Kan1n bir k1sm1ndan vazge~erse veya varislerden baz1s1 vazge9erse, artlk af
olay1 ger~ekle§mi§tir, kisas da boylece dti§mti§ olur. Bundan boyle yaln1zca
diyet odenmesi gerekir. ~tinkti ayette ge9en "§ey" kelin1esi bir klsmmdan
vazge~ilir veya bir k1sm1 bag1§lanrr anlam1nadir. Sanki burada §dyle denili-

77- Ebii Davud ve ibn Mace tahric etmi§tir. Lafz1 ~tiyledir: "Miis!Umanlann kanlan eJitfir.
Onlardan herhangi biri dii§mana aman verebilir. Onlar dii§manlarma kar§z tek viicuttur-
lar." Suyuti, el-Fethu'l-Kebfr, 21257
304 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

yor: Katil kimse i§ledigi cinayet sebebiy le, oldtirtilenin karde§i, yani velisi ta-
raf1ndan kisn1en bag1§lan.m as1 halinde, bu af ister tiimlinii kapsas1n, yani tam
bir af olsun, mesela, 1naktultin velilerinin tiimiiyle katil arasmda, bir mal tize-
rinde bir anla§ma yapilnu§ olsun; ya da bar1§1n katille velilerden baz1lan ara-
s1nda ger9ekle§mesi gibi, k1smi olsun, her iki durumda da k1sas dti§er ve sade-
ce mal (diyet) odeme zorunlulugu ortaya 9ikar.

Nitekim ibn Abbas'tan gelen rivayete gore, bu ayet bir k1sas sebebiyle
mal tizerinde yaptlan bir anla§ma tizerine nazil olmu§tur. Allah(c.c.), ayette
cinayetin, yani maktul taraf1n velisini katilin karde§i olarak adlandumt§tlr.
Burada bir ac1ma ve §efkat olay1 ortaya ~tloyor, bir de aralanndak.i islam ve
din karde§liginin halen devam etmekte oldugu belirtiliyor. <;tinkti katil, oldtir-
me fiilinden dolay1 imandan 91knu§ olmaz. «Orfe uymak ve diyeti giizellikle
ona odemek gerekir .» Y ani baz1 yonlerden k1smen de olsa bir af saglanirsa,
saglanan bu kismi afla k1sas cezas1 dti§er. Burada artlk emredilen , orfe uy-
maktrr. Y ani maktuliin velisinin katilden anla§ma bedelini iyilikle istemesi
gerekir. Art1k §iddeti birakmal1, talebinde onu tazyik altinda tutmamahdir. Di-
yeti almas1 halinde ise, f arz olanm fazlasm1 almamahd1r. Katilin de gorevi,
affeden tarafa, mah gtizellikle vermesidir. Artik o da i§i uzatmamah, eziyet
vermemeli, daha az1n1 vermeye kalki§mamahdu.

«Bu, Rabbinizden size bir kolayhk ve rahmettir.» Adi ge~en af ve di-


yet hiikmi.i, sizin i<;in Rabbinizden bir kolayhk ve geni§liktir; ayn1 zamanda
bu Rabbinizden bir ralunettir de. <;iinkti 0, size kesin aff1 ve di yet almay1 farz
kllmadt. Aksine 0 , sizi ti<; §ey aras1nda serbest brrakti. K1sas, diyet ve af. Bu
olay Hz. Musa (a.s.)'n1n dininde sadece k1sas ile yapilrrd1. Bu da yaln1zca
adaletin geregidir. Hz. isa (a.s.)'nm dininde af getirilmi§tir. Buda yaln1zca bir
fazilettir. Bizim dinimizde ise gonltin rahatlanmas1 i~in k1sas, refah elde et-
mek i<;in diyet ve asaleti ortaya koymak i~in de bagt§lama getirilmi§tir.

«Arhk bu hiikiimden sonra kim haddi a§arsa, onun i~in can yak1c1
bir azap vardir .» Kim me§rU olan s1n1n tecavtiz ederse, mesela gidip
katilden ba§kasuu ya da affettigi veya diyeti ald1g1 halde katilin kendisini ol-
dtiriirse haddi a§llll§ olur. <;link.ti cahiliye doneminde veli, diyeti kabul ede-
rek, katile bir baktma gilvence verir, sonra da eline frrsat ge9ince, hemen onu
oldiirtir, onun mabn1 da katilin velilerine brrakrrdi. i§te bu manada hadd.i teca-
vtiz edenler i<;in can yak1c1 bir azap vardrr. Bu azap diinyada, haks1z yere ol-
"'
diirdtigii kimsenin yerine k1sas olma cezas1du. Ahirette ise cehennem ate§idir.
Ayet: 179 BAKARA SORESi/2 305

179. «Ey akd sahipleri! K1sasta» yani k1sas ttirti htiktimlerde «sizin
i~in hayat vardir.» <;unkti onlar, oldtirtilen bir ki§i yerine bir 9ok kimseyi ol-
dtirtirlerdi. Nitekim Mlihelhel b. Rabia, karde§i Ktileyb'in yerine bir9ok ki§iyi
haks1z olarak oldtirmti§tii. Neredeyse Bekr b. Vail kabilesi bu yUzden ttikene-
cekti. Aynca onlar, katili degil de, ba§kalann1 oldtirtiyorlard1. Boylece fitne
yay1hyor, aralar1nda stirtti§me meydana geliyor, bir stirti karI§tkhklar oluyor
ve gtivenden eser kalrn1yordu. i slfun k1sas htikmtinti getirince, art.Ik hayat gti-
venceye kaVU§tU. <;unkil, oldiirtilecegini bilen bir kimse, arttk oldtirmeye ya-
na§ffiiyordu. Katilin oldilrtildiigunil goren kimseler, boyle bir §ey yapmaktan
~ekiniyorlard1. Boylece k1sas, iki veya daha fazla insan1n hayatta kalmas1na
sebep oluyordu.

Bu ifade ger9ekten son derece fasih ve belig bir ifadedir. <;unkii, her-
hangi bir §eyin, kendi z1dd1 olan ba§ka bir §eyin kaynag1 yap1hnas1, son dere-
ce ilginc;tir. <;unkti birbirine zit olan iki §eyden birinin varhg1, digerinin yok-
Iugunu gerektirir. K1sas, hayat1 ortadan kaldrrd1g1 i9in ona z1ttrr. Burada ise,
upk1 bir zarf gibi, ona s1gmak yaptlm1§ttr. K1sas1n hayati koruduguna i§aret
edilmi§tir. Boylece bir §eyin, kendisine zit olan diger bir §eye korucu olmas1,
son derece ince, guzel ve ilgin9 bir ntiktedir ve bu, belagat ve f esahat ntiktele-
rinin en ilgin9 olanlarmdan bir tanesidir.

i§te, ey vehim §aibelerinden kurtulmu§ akll sahipleri! Buna dikkat edin.


Allah, ruhlan korumas1 ve hayat1 muhafaza etmesi gibi hikmetlerini dti§iln-
meleri i9in akil sahiplerine sesleniyor. «Belki boylece Allah'tan korkars1-
n1z.» K1sas cezas1n1 uygulayarak, bununla htikmederek ve bu htikrne boyun
egerek takva ehlinin i§lemi§ oldugu amelleri i§lemi§ olursunuz. Bunda ayru
zamanda oldurmekten sak1ndirma da vardu. Ger9ekten kullann en btiyi.ik
haklar1ndan bir tanesi de kanlar1dlf. Allah'm kullan tizerindeki diger haklar1-
na oranla ilk hesaba vekilecegi namaz oldugu gibi, diger kul haklar1na oranla
ilk hesaba 9ekilecegi kul hakk1 da budur. Hadiste §Oyle buyuruluyor: "Kzya-
met giiniinde, oldiiriilmii§ kimse, bir elinde ba§l ve digeriyle de kendisini ol-
dureni i§aret ederek gelir. Sahdamarlan kuruyuncaya kadar kan akar. Oldu-
riilen ki§i, Allah'a: "Bu adam beni oldiirdu" der. Allah da katile :"Sen artlk
helak oldun , buyurur ve adam cehennem ate§ine goturuliir. " <7&>

Bil ki, gtinah ti~ kis1mdir:

78- ibn Cer!r, Salim b. Ebu'l-Ca'd'dan kencli senediyle rivayct ctmi~tir. Bkz. Taheri, 5/218
306 RUHU'L-BEYAN Ciiz:2
''

Birincisi: Kul ile Allah aras1nda olanlar. Zina, livata (homosekstiellik),


g1ybet ve iftira gibi. G1ybet ve iftira da giybette bulunulan veya iftira edilen
kimseye ula§mad1g1 stirece boyledir. Eger g1ybetini yaptig1 ve iftirada bulun-
dugu kimselere bu durum ula§ir da, helalhk diler ve pi§manhk duyarsa, umu-
lur ki yiice Allah onu affeder.

Ikincisi: Kul ile, Allah i~in yapmas1 gereken ameller aras1nda meydana
gelen gi.inahlardu. Ki§inin namaz1 terketmesi, oru~ tutmamas1, zekat verme-
mesi ve hacca gitmemesi gibi. i~te namaz ve diger ibadetler kaza edilmedigi
stirece, o konuda tevbe etmenin hi~bir yarar1 yoktur. <;tinkti, terkedilenin kaza
edilmesi durumunda tevbenin bir anlam1 olur. Aksi takdirde tevbenin hi~bir
yaran olmaz.
Ufilncil.sil.: Kul ile Allah'm diger kullan aras1nda meydana gelen giinah-
lard1r. Meselft ba§kasm1n mallann1 gasbetmesi ya da dovmesi veya onlara
kiifretmesi gibi. Kar§1s1ndaki hasmm1 raz1 etmedigi, ya da k1yamette ytice Al-
lah tarafmdan aralarm1 uzla§trracak salih bir amel i§le1nedigi stirece, tevbe ye-
terli degildir. Buna gore, i.izerinde kul hakk.1 bulunan ve tevbe eden bir kimse-
nin soz konusu haklan sahiplerine iade etmesi gerekir. Eger bu haklar1 yerine
ula.§tlrmaktan aciz olup da yiice Allah onu affetmeyi murad ederse, o zaman
layamet gi.iniinde ytice Allah, kar~1 taraftaki hasmma §tiyle der: ''Ba§IDl kaldu
bakayrm!" Ba§lilI kaldud1gmda ytiksek saraylar gortir ve ytice Allah'a: ''Ey
Rabbim! Bunlar kimin?" diye sorar. Bunun ilzerine ytice Allah der ki: "Bun-
lara sahip olmak senin elmdedir. Buna giictin yeter! <;link.ti bunlann bedeli,
karde§ini affetmendir." i§te o da, o zaman der ki: "Karde§imi affettim." Bu-
nun tizerine yiice Allah: "Oyleyse karde§inin elinden tut ve beraber cennete
girin" der.
Ayet: 180 BAKARA SURESi/2 307

180. Sizden birine oliim geldigi zaman, eger geride bir ha-
yzr birakiyorsa, ana-babaya ve akrabalara ~ygun bir §ekilde
vasiyette bulunmamz, size farz kilindi. Bu, muttakfler iizerine
bir borftur.
181. Vasiyeti i§ittikten sonra onu kim degi§tirirse, giinahi,
ancak degi§tirenelere aittir. Allah her §eyi fOk iyi i§itendir ve
fOk iyi bilendir.
182. Kim vasiyet edenin, bir haksizlik edeceginden veya gii-
nah i#eyeceginden endi§e eder de, vasiyet edenle, vasiyet edi-
lenin aralarini bulursa ona bir giinah yoktur. $iiphesiz Allah
fOk bagi§layan ve fOk merhamet edendir.

180. «Sizden birine oltim geldigi zaman,» yani hastal1k ve rahats1z1hk


gibi oliim sebepleri ortaya 91ktig1, belirtileri goriildiigiinde ... <:;iinkii insan
oliimle burun buruna kald1gmda vasiyete gii9 yetiremez. «Eger geride bir
hay1r» yani az veya ~ok, ya da 9ok fazla bir mal «birak1yorsa•..>> Mesela "fa-
lan, mal sahibidir" denildiginde, bu soz az bir mah olan kimse i9in kullanil-
maz.

Hz. Ai§e'den §U rivayet nakledilmi§tir: Bir adam vasiyette bulunmak is-


" ..
tedi. Hz. Ai§e ona: "Ne kadar inahn var?" diye sordu. "U9 bin" cevabm1 aldi.
"Bakmakla yi.iki.imlti oldugun ka~ ki§i var?" diye sordu? Adam: "Dort" dedi.
Bunun i.izerine Hz. Ai~e: Ylice Allah: "Eger geride bir hayzr biraklyorsa ... "
buyuruyor. Senin elinde olansa c;ok az bir ~eydir. Dolay1s1yla onu ailene birak
dedi.

«Ana-babaya ve akrabalara uygun bir §ekilde vasiyette bulunma-


308 RUHU'L· BEYAN Cuz:2

n1z, size f arz k1hnd1.» Vasiyyet, ana-babaya, mirasc1 olsun olmas1n akraba-
ya, adalet olc;iisii ic;erisinde farz k1hndi. Bunun olc;tisii de, ii9te birinden fazla
olamaz. Aynca fakir ve yoksulu bir kenarda birak1p yaln1zca zengin kimseye
vasiyet yap1lamaz.
Bu ayetin ntizOl sebebi, cahiliye doneminde ki§ilerin mallarm1 uzak
olanlara riya ve gosteri§ ic;in, §an ve §Ohret kazanmak ic;in, vasiyet ederlerdi.
Boylece yak1nlann1 yoksulluk ve meskenet ic;inde buak1rlardi. Allah, bu
ayetle vasiyeti, en uzaklardan en yak1n olan ana-babaya ve akrabaya donti§-
tilrmii§ti.ir. Daha sonra Nisa sfiresindeki miras ayeti, bu ayeti neshetti. ~imdi
hic;bir kimsenin, yakm veya uzak, herhangi birine vasiyette bulunmas1 gerek-
mez. Eger vasiyette bulunacaksa, o zaman, mirascilar d1§mda akrabalardan
herkese ve uzak olanlarma da vasiyet etmesi uygundur. «Bu, mtittakiler tize·
rine bir bor~tur.» Yani bu §elcilde vasiyette bulunmak, mahn zayi olmasm-
dan ve yoksulu mahrum brrakmaktan sak1nanlar tizerine bir borc;tur. Eger Al-
lah'tan korkuyorsan1z, mtittaldlerin iizerine bir bore; olan bu gorevi terketmez-
s1n1z.
181. «Vasiyeti i§ittikten sonra onu kim degi§tirirse,» kim i§ittikten
sonra vasiyeti me§rfi olan §eklinden 91kar1p degi§tirirse ... Degi§tirme olay1 va-
si taraf1ndan vasiyetin yaz1h§mda veya payla§tlf1lmasmda degi§ik.lik yapma
§eklinde gen;ekle§ir. Bu olay, §ahit ic;inse, vasiyeti gizleme §eklindedir. Ote
yandan diger insanlann da degi~tirmeleri mi.imki.indiir. Mesela, vasiyet konu-
su olan mahn, ger9ek sahibine ula§masm1 engelleme bic;iminde gen;ekle§ebi-
lir. i§te bunlann tlimi.i, "kim degi§tirirse" §eklinde ba§layan hiikmtin kapsa-
mma girerler. Buna gore, "vasiyeti i§ittikten sonra onu kim degi§tirirse", yani
vasiyet kendisine ula§tiktan ve kendi yanmda sabit olduktan sonra kim degi§-
tirirse «giinah1,» yani bu degi§tirme sonucundaki giinah «ancak degi§tiren-
lere aittir.» <;linkti onlar, §eriata aykin hareket etmi§ler ve ona h1yanette bu-
lunmu§lardu. Yoksa vasiyet edenin, yani oltiniln bu konuda herhangi bir ku-
suru yoktur. Onun sozkonusu gi.inahla ilgisi yoktur. «Allah her §eyi» bu ara-
da vasiyet etme ve degi§tirme olay1n1 «~Ok iyi i§itendir ve» hakka uyanlar1
mi.ikafatland1rmay1, vasiyeti degi§tireni cezalandrrmay1 «~ok iyi bilendir.»
Dolay1s1yla herkese hak ettigini tam anlam1yla verecektir.
182. «Kim vasiyet edenin» yanb§ vasiyette bulunmak, vasiyetin mikta-
nn1 a§mak, ya da vasiyet edilmemesi gerekeni vasiyet etmek §eklinde «bir
haks1zhk edeceginden veya giinah i§leyeceginden endi§e eder de vasiyet
edenle, vasiyet edilenin aralarin1 bulursa ona bir giinah yoktur .>> Bu aray1
Ayet: 1s 1- 1s2 BAKARA SURESi/2 309

bulma olay1, oltintin yaptig1 vasiyetteki bir karga§ay1 ortadan kaldtran herkes
taraf1ndan ger9ekle§tirilebilir. Bunlar arasmda vali, veli, vasi, iyiligi emreden
kimseler, mtiftti, hakim ve varisler sayilabilir. Buna gore, kendilerine vasiyet
edilen anne, baba ve akrabalarla digerleri aras1nda arabuluculuk yapan, yani
yanh§ bir §ekilde yapilan vasiyeti §eriat1n hiikiimlerine gore dtizelten kimseler
ivin, yaptiklan bu degi~tirme hareketinden dolay1 herhangi bir gtinah yoktur.
<;tinkti bu, batih deg;i~tirip yerine hakk1 yerle§tirme olay1drr. Daha once soz
konusu edilen degi§tirme ise farkhyd1.
«~iiphcsiz Allah ~ok bag1~Jayan ve ~ok merhamet edendir.» Bu, dti-
zeltme gorevini yiiklenenler ve islah i§ini yiirtitenler i<;in bir vaaddir. Giinah-
tan soz edildikten sonra hemen bag1§tan soz edilmesi, son derece uygun bir
ifadedir. <;iinkii degi§tirme olay1, gortinii§te bir oncekine benzerse de, yani
gtinah i§leyenin davram§l gibi gortinse de, herhangi bir yanh§1 hayra <;evir-
mek eyleminjn gtinahla bir ilgisi yoktur.
~tiphesiz vasiyet insanlar1n buna ihtiyac1 oldugu i9in miistehaptir. Nite-
kim genellikle insanoglu, beklentileriyle aldamr ve amelini noksan buaku.
Herhangi bir hastaltlda kar§tla§1p yok olmaktan korkunca, eksikliklerini ma-
hyla giderme yoluna ba§vurma ihtiyacm1 duyar. Bir hadiste §6yle buyurul-
mu§tur: "Allah omruniizun sonunda malmzzm uqte birini sadaka verme konu-
sunda size !Utufta bulunmu§tur. Boylece amellerinizi artzrmak amac1yla bu
hakkzntzl istediginiz §ekilde kullam rstnzz. "(79 > Ote yandan, ki§inin namaz1 ve
orucu i<;in fidye verilmesini vasiyet etmesi de gilzel bir davran1§trr. Buna gore
her farz namaz ve vitir i9in oldugu gibi, Ramazan orucunun her bir gUnil yeri-
ne yanm sa' (= 1450 gr) bugday verilir. Aynca adak oru~lannda da durum
boy ledir. Ote taraftan has1mlann1n ve alacakhlann1n gonltinti almak i9in de
vasiyet yapilabilir.

Anlattld1gma gore imam Safi1 (r.a.), hayat1run son zamanlar1nda hasta


yatag1ndayken: "Filan adruna soyleyin, ben oltince cenazemi o y1kas1n" de-
mi§tir. Safi} vefat edince, bu zata haber verilir. Adan1 gelir ve imam $afil'nin
vasiyetini ister. Vasiyet getirilir ve orada, iman1 Safii'nin yetmi§ dirhem bor-
cu oldugunu gorilr. Adam, borcu ilzerine ahr, oder ve: "i§te bu, benin1 onu y1-
kamaindrr ve bunu benden istemi§tir" der.

79- ibn Mace, Vasaya; Ahmed b. Hanbel, Mus11ed, 6/44 1


310 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

Fahrettin er-Raz'.i tefsirinde, bir k1s1m onemli alimlerden §Ullll nakleder:


"Ruhlar iki kis1mdu: Nimet iyinde olanlar ve azap gorenler. Azap goren ruh-
lar, ziyaretten, istedikleriyle gorii§mekten ahkonulmu§lar, hapsedilmi§lerdir.
Fakat nimet i9inde bulunan ruhlar, serbesttirler, dola§tp ziyaretlerde bulunabi-
lirler, diinyada olup biten §eyleri aralar1nda konu§urlar, dtinya ehlinden soz
ederler. Her ruh, ameli kendisininki gibi olan arkada§1nm ruhuyla beraberdir.
Bu beraberlik berzah yurdunda ve filriret yurdunda da sabittir. Ki§i bu ti9 yurt-
ta sevdigi ile beraberdir. Her yerde ve her durakta beraberlikleri si.irer. Bu
yiizden alal sahibi kimse, hep iyilerle arkada§hk kurmah, gece gi.indi.iz filriret
hazirhg1 i9inde olmah, mal ve mevkiye aldanmamah, uzun emeller pe§inde
ko§arak Allah'la olan ili§kisini kesmemelidir. <;unkti diinya fani oldugu gibi,
di.inya i.izerindeki her §ey de fanidir. Oyleyse ey insanlar! Her zaman ve her
yerde Allah'tan korkunuz! "
Ayet:l82 BAKARA SURESi/2 311
3 12 RUHU' L-BEYAN Cuz:2

183. Ey iman eden/er! Sizden oncekilere farz ktlindigi gibi,


sizin uzerinize de oruf farz kzlzndi. Ola. ki saklmp korunursu-
nuz.
184. Sayili giinlerdir. Sizden kim o giinlerde hasta veya
yolcu olur da oruf tutamaua, ba§ka giinlerde kaza eder. Oruf
tutmaya takati yetmeyenlere ise, her giin ifin bir yoksulu
doyuracak kadar fidye vermek gerekir. Kim kendi istegiyle
fazladan hayir yaparsa, bu, kendisi ifin daha hayirlidir. Eger
bilirseniz, oruf tutmaniz sizin ifin daha hayirlulzr.
185. 0 sayili giinler, Ramazan ayidir ki, insanlara dogru
yolu gosteren, hidayeti ve hakki batildan ayirmayi aflkla.yan
Kur'an, bu ayda indirildi. Sizden kim o aya eri§irse, onu oruf-
la. gefirsin. Kim hasta veya yolculukta olur da oruf tutamazsa,
ba§ka giinlerde kaza eder. Allah size kolaylik diler, size zorluk
dilemez. Ki boylece, sayiyi tamamlayaszniz, sizi dogru yola ilet-
tigi ifin Allah 'i yiiceltesiniz ve §iikredesiniz.
186. Eger kullarim beni senden sorarlarsa, §iiphesiz ki ben,
fOk yakinim. Bana dua ettiginde, dud edenin dudsini kabul
ederim. 0 halde benim emrime uysunlar ve bana iman etsin-
ler ki, dogru yolu bulalar.
187. Oruf tuttugunuz giinlerin gecelerinde hanimlarzniza
yakla§maniz size heliil kllindi. Onlar sizin elbisenizdir. Siz de
onlarin elbisesisiniz. Allah sizin nefislerinize zulmettiginizi
bi/di. Bunun iizerine tevbenizi kabul edip sizi bagt§ladi. $imdi
artik onlara yaklafin. Allah 'zn size f arz kildigini talep edin.
F ecirde beyaz iplik siyah iplikten ayirdedilinceye kadar yeyin,
ifin. Sonra orucunuzu geceye kadar devam ettirin. Mescidler-
de itikafta iken de hammlariniza yakla§mayzn. Bunlar, Al-
lah'in koydugu sinirlardir. Bunlara yakla§mayzn. Allah insan-
lara liyetlerini i§te boyle afzklar ki, O'ndan korksunlar.

183. «Ey iman edenler!» Buradaki "Ey", vagn edat1dtr. Bu, dosttan
dosta bir sesleni§tir. "Eyyuha" sozciigii de, dosttan dosta bir uyandrr.
Hasan Basr! ~oyle diyor: "Eger Allah'1n: "Ey iman edenler" dedigini
duyarsan, kulag1n1 dort a~. <:;unkti burada mutlaka emredilen bir emir veya
yasaklanan bir nehiy vardrr."
Ayet: 183 BAKARA SURESi/2 313

Cafer Sadik da: ''Sesleni§teki bir lezzet ile ibadetin ve s1k1ntm1n yor-
gunlugu gider. Bu, sevenin sevgilinin emrine baghhgm1 ve hemen emredilene
ko§tuguna i§aret eder. Hatta sevgili kendisine, can1n1 ·ate§e atmas1n1 e1nretse
de bunu yapar" der.

«Sizden oncekilere farz k1hnd1g1 gibi, sizin tizerinize de oru~ farz k1-
hnd1.>> Size Ramazan ay1 orucu farz kilmdi. Om<; anlam1ndaki "Siyam" keli-
mesi, §eriat dilinde, niyet etmek suretiyle gtindtiz ah§1lm1§ olan §eylerden im-
sak, yani iftar etmemek suretiyle uzak durmak anlam1nadrr. Ah§Ilagelen §ey-
ler de, can1n ~ektigi §eylerdir. Bu, mil'minlerin avam1nm orucudur. Havass1n,
yani se<;kin ki§ilerin orucu ise, kendisini yasaklanan tum §eylerden uzak tut-
maktlf. Ahassul-havas1n, yani daha se~kin ki§ilerin orucu ise, Allah'dan ba§-
kasmdan imsak, yani uzak durmaktrr.

"Sizden oncekilere OTUf farz kd1ndigz gibi" ifadesiyle, Hz. Adem'den


itibaren daha onceki peygamberlere ve limmetlere de orucun farz k1hnd1g1 be-
lirtiliyor ve htiktim peki§tiriliyor. Ayn1 zamanda bu ibadete te§vikte bulunulu-
yor. Bir de bu hitapla kar§t kar§1ya bulunanlann gontilleri ho§ tutulmak isteni-
yor. Ashnda oru\: ibadeti zor bir ibadettir. Zor bir §ey, genelle§tirilince, bu yi.i-
ktin ta§milmas1 da kolayla§rr. Herkes ayn1 §ekilde bunu yerine getirmeye arzu
duyar. Ayette yer alan benzetme, orucun esasen farz olu§undadu. Yoksa farz
kilman oru9 ibadetinin kemiyetinde degildir. Mesela Hz. Adem'e" farz kihnan
oru~ Eyyam-1 biz denilen her kameri aym onikinci, onti9lincti, ondordilncli ve
onbe§inci giinlerindeydi. A§ure orucu Hz. Mfisa'nm kavmine farz kihnm1§tI.
Dolay1s1yla ayetteki benzetme, her bak1mdan e§itligi gerektirmez. Niteki1n
Rasulullah (s.a.v.) §6yle buyuruyorlar: "Sizler, Rabbinizi, tlpki ayzn ondor-
diindeki ay gibi, goreceksiniz." Bu hadisteki benzetme, gortileni gortilene
benzetme olmay1p, gormeyi gormeye benzetmedir. Y ani aym ondordilnde ay1
gordiigilniiz gibi Rabbinizi goreceksiniz demektir. i§te orrn;taki benzetlne de
boyledir.

«Ola ki sak1n1p korunursunuz.>> Boylece giinahlardan korunmu§ olur-


sunuz. <;tinkti oru9 her gtinah1n kaynag1 olan §ehveti kuar. Nitekim
Rasfilullah (s.a.v.) §Oyle buyurmu§lardu: "Ey genfler toplulugu! Sizden ki-
min evlenmeye gucii yeterse,hemen evlensin. <;unku bu gozu daha fOk korur,
iffeti daha fOk muhafaza eder. Kimin de giicii yetmezse, oruf tutsun. <;unkii
oru9 onun i9in bir kalkandir. "(80) Boylece oru9 tutulmas1 halinde, insandaki

80- Bkz. Buharl ve Mi.islim.


314 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:2

§ehevi istek lanhr ve tipki hadun bir insan gibi, meninin §errinden kurtulur.
Hadisteki emir vaciplik ifade eder. <;ilnkti bu, §iddetli arzuya hamledilmi§tir.
"Ey gen~ler toplulugu" ifadesi ile buna i§aret edihni§tir. <;unkii gen9ler, ger-
c;ekten saghlch bir yaratth§ta olmalan halinde buna kar§l isteklidirler.

184. «Say1h gilnlerdir.» Yani say1lar1 belirlenmi§ olan giinlerden iba-


rettir. Ya da az say1da giinlerdir. <;unkii az olan mal say1hr, ~ok olan ise say1l-
maks1zm ve Ol9iilmeden dokiiliir. Bu itibarla Allah, bize yil orucunu veya y1-
lm btiylik k1smiru oruc;lu ge9irmeyi farz ktlmamt§tIT. <;unkii Allah hafiflik ve
rahrnet dilemi§tir; ttim timmetlere verilen bu yilktimli.iltik kolayla~llrilm1§tlr.
«Sizden kim o giinlerde hasta veya yolcu olur da oru~ tutamazsa, ba~ka
giinlerde kaza eder .» Kim orw~~ tutmas1 halinde saghg1na zarar verecek olan
bir hastahga yakalanm1§sa veya oruc; tutmas1 halinde kendisine fazla bir zarar
gelecekse, ya da yolcu ise, bu sebeplerden ottirti tutamad1g1 orucunu sonradan
kaza eder. Y ani hastaliktan kurtulunca ve seferden doniince orucunu tutar. Bu
orucu tutarken isterse pe§pe§e tutar ve dilerse ayn ayn gtinlerde tutar. Ayette
anlat1hnak istenen §ey, orucun farziyetinin say1h glinlerde oldugudur. Bu da
saglikh olanlan baglar. Hasta veya yolcu olanlar ise, oru~larm1 bu giinlerde
degil, ba§ka gunlere erteleyebilirlcr.

«Oru~ tutmaya takatI yetmeyenlere ise ...» Bu ayetin asil anlam1:


"Oru9 tutmaya takati yetenler ise" tarz1nda olup, bin;ok tefsir bilginleri bun-
dan maksad1n glicil yeten saghkh ve mukim kimseler oldugunu belirtmi§ler-
dir. Bu kimseler islam'm ilk donemlerinde iki husus arasmda muhayyer brra-
kilinl§lardi. Dilerlerse oruc; tutarlar, dilerlerse oru9 tutmay1p bunun yerine fid-
ye oderler. c;unkli hentiz oruca ah§tk olmadiklarmdan orucun kendilerine zor
gelmemesi isteniyordu. Daha sonra bu muhayyerlik neshedildi ve: "Sizden
kim o aya eri§irse, onu orufla gefirsin" (Bakara: 185) ayeti nazil olunca, azi-
met emredildi. Anlam §5yledir: Gticil oru9 tutmaya yettigi, buna takati oldugu
halde, eger iftar ederler ve oru~ tutmazlarsa, «her gun bir yoksulu doyura-
cak kadar fidye vermek gerekir.» Bu fidye miktan bugdaydan olursa yanm
sa', bugday d1§1ndaki bir §eyden olursa, bir sa' (2920 gr. agrrhg1nda bir ol-
9ek)d1r. Fidye, ceza anlarrunad1r. Bu da bir §eyin yerine ge9en bedel, ya da
kar§thk demektir. Bir ba§ka yoruma gore anlam §Oyledir: "Orw; tutmaya gu-
cii yetmeyenler " gen9liklerinde tutabilirlerken, sonra ya§lan1nca tutmaktan
aciz kalanlardrr. «Kim kendi istegiyle fazladan hay1r yaparsa, bu, kendisi
i~in daha hay1rhd1r.» Kim fidyeyi fazla tutar ve kendiliginden hayrr yaparsa
. veya nafile olarak fazladan bir hayu i~lerse, i ~te bu fazladan yaptig1 hayu,
Ayet: 184- 185 BAKARA SURESi/2 a15

kendisi ic;in c;ok daha iyidir. Bu fazladan yap1lan hay1rla ilgili olarak ti~ husus
zikredilmi§tir:

Birinci husus: Ki§i, bir yoksul yerine her gtin iki yoksulu veya daha c;ok
yoksulu doyurur.

ikincisi: Bir yoksulu doyururken, ona vermesi vacip, yani farz olan1n
ilzerinde yedirir.

Ur;uncusu: Ki§i hem oruc; tutar ve hem fidye verir ki, bu ttimtiyle hayu-
d1r.

«Eger bilirseniz, oru~ tutman1z sizin i~in daha hayirhdir.» Ey hasta,


yolcu ve gticli yetenler! Eger oru9taki fazileti ve zimmeti temize 9tkarmay1
bilirseniz, Oru9 tutman1z, sizin ic;in fidye vermenizden daha hayrrhdrr. Yolcu-
nun oruc; tutmas1 c;ok daha faziletlidir. <;unkti oruc; kendisi ic;in azimettir. Bir
ba§ka zamanda tutmaya tehir etmekse bir ruhsattir. DolayJS1yla ruhsati degil
de, azimeti almak daha faziletlidir. Hz. Peygamber (s.a.v.)'den rivayet olu-
nan: "Seferde oru<; tutmak iyilik demek degildir"<31 > hadisi, oruc; tutmas1 halin-
de zay1f di.i§ecek ve bu kendisini helfilce gottirecek olan kimseler ic;indir. Ni-
tekim ibn Melek'in ~erhu'l-Menar isimli eserinde de bu, boyle anlattlm1§tlr.
Oru\: tutmamay1 milbah k1lan yolculuk, imam Ebfi Hanife'ye gore, tic; gi.in ve
il9 gecelik olan yolculuktur.

~u hususun da bilinmesi gerekir: Allah, bize tam bir ay orus; tutmay1


emrediyor. B unun vadolunan ecir ac;1s1ndan y1hn giinlerine denk dii~mesi is-
tenmi§tir. c;ilnkii:''Kim, bir iyilik ortaya koyarsa, ona o iyil(~in on katt var-
dir" (En'am: 160) buyrulmu§tur. Buna gore bire on hesab1yla kamil bir ay,
ii9yi.iz giin demektir. ~evval aynun da alt1 giinii, altm1§ gtin eder. Boylece bi.i-
ttin bir sene oru9la ge9irilmi§ gibi sevap almtr.

Aynca Kudsi hadiste, "Oru(; benim i(;indir"'·82> buyurularak oruc;, Allah'a


izafe olunmu§tur. c;unkti bunda bir riya yoktur. Bu, bir sird1r ki, Allah'tan
ba§kas1 bunu bilemez. Eger ki§i, tuttugu orucuyla kalbini, sunn1 ve ruhunu
Allah'tan ba§kas1na kapah tutarsa, onun ecrini Allah verir ye i§te bu havassa
ait olan gerc;ek bir oru<; olmu~ olur.

185. «0 say1h giinler, Ramazan ay1dir ki,» Ramazan ay1nm faziletine

81- Ebu Davud, Ahmed b. Hanbel, Nesal. Bkz. SUyiJtl, el-Fethu'l-Kehfr, 3/65.
82- Bkz. Buhar1· ve Mi.islim.
316 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

ve derecesine dikkat <;eken bu cU1nlenin zikrediln1esinden n1aksat, diger aylar


ic;erisinde ozellikle bu ayda orucun farz kihnmas1n1n sebebine i§arettir. Sonra
da: "Sizden kim o aya eri~·irse, onu orufla ge~irsin" buyruguyla farziyeti gos-
terilmi§tir. Burada aya, Arapc;a ifadesiyle "~·ehr" denmesi, §6hret bulmas1 se-
bebiyledir. Ramazan kelimesi, Ramaza kelimesinin n1astandu. Bu da yan-
mak anlammadrr. Bu ad1 almas1, cigerlerin a<;hk ve susuzluktan tutu§up yan-
mas1ndan dolay1 olabilecegi gibi, bu ayda oruc; tutuln1as1 nedeniyle gtinahla-
nn yan1p yok olmas1 nedeniyle de olabilir.
«Insanlara dogru yolu gosteren, hidayeti ve hakk1 babldan ay1rmay1
a~1klayan Kur'an, bu ayda indirildi.» Kur'an bu ayda toptan dtinya sema-
s1ndaki Beyti.i'l-izze denilen yere indirildi. Daha sonra Cebrail bunu yirmi ii<;
y1l ic;inde, Rabbani me§iet geregi par<;a par<;a olarak indirdi. Kur'an kelimesi,
Kar', kelimesinden ahnmadir, bu da toplamak demektir. <;iinkii Kur'an-1
Kerim oncekilerin ve sonrakilerin tiim ilimlerini to_playan bir kitaptrr. Yine bu
Kur'an, insanlara sirat-1 mtistakim denilen dosdogru yolu gosterir. <;tinkti
bunda her tiirlii icaz yer almaktadrr. Hakka sevkettigi ic;in de ayetleri apa91k
ve kesindir. Yine Kur'an, hak ile bat1lln arasm1 da ay1rdeder. Kur'an'da say1s1z
hikmetler ve htiktimler bulunmaktadir.
«Sizden kim o aya eri~irse, onu oru~la ge~irsin.» Sizden, §ehirde ol-
sun, koyde olsun, ·mukim olarak bu aya eri§en herkes, bu ayda oruc; tutsun.
Ku§kusuz buradaki "eri§enler''den ama~, akilh ve erginlik 9ag1na ula§ffil§
saghkh kimselerdir. Buna gore "oru~la ger;irsin" ifadesi, bu nitelikleri ta§I-
yan kimselerin, ister oruc; tutma, isterse tutmayarak fidye verme aras1nda mu-
hayyer buakmay1 neshediyor. «Kim hasta veya yolculukta olur da oru~ tu-
tamazsa ba§ka giinlerde kaza eder.» Kim mukim ve hazrr oldugu halde bu
aya hasta olarak eri§irse, saghkh bile olsa yolculukta bulunursa, bu kimseler
tutamad1klar1 oru~larm1 ba§ka gilnlerde kaza ederler. Hasta ile yolcunun iftar
konusundaki muhayyerlikleri ve ruhsatlar1 burada yine tekrar edilmi§tir. <;un-
kti Allah, ilk ayette gilcii yeten mukin1 kimsenin, yolcunun ve hastanm oru9
tutmalann1 veya iftar etmelerini muhayyer birakrnI§tl. Bu ikinci ayette ise,
mukim olan kimsenin muhayyerligi, "onu orur;la ger;irsin" kavliyle neshedil-
mi§tir. Eger, sadece bir ayetle yetinilseydi, bu takdirde. muhayyerligin hepsi
i9in neshedildigi ihtimali ortaya ~1kard1. Allah, yolcu ile hastaya ruhsat verir-
ken, neshin bir kismm1 tekrar etmi§tir ki, meselenin oldugu §ekliyle kald1g1
bilinrni§ olsun.
A.ye t: 185 BAKARA SURESi /2 3 17

«Allah size kolayhk diler, size zorluk dilcmez.» Allah, size yolculukta
ve hastalikta iftan, yani oru9 tutmamay1 mtibah k1larak kolaylik diler. Yoksa
yolculuk ve hastahk hallerinde oruc; tutmamz1 isteyerek zorluk istemez. <;un-
kU Allah, <(Ok §et"katlidir ve rahmeti de boldur.
Muhammed Tirmizl, "Ayette kolaylik anlamrnda olan "yl~sr" kelirnesi
cennetin ad1drr. <;unkti her ttirlli kolayhk oradad1r. Zorluk anlam1ndaki "Usr"
de Cehennemin isrnidir. <;tinkti her tUrlti zorluk oradadu" diyor.

Necmtiddin de §oyle soylliyor: "Allah, size kolayhk diliyor ki, ashnda


bundan zorluk vardrr. Emri tutmak bakimmdan zora bakma, ancak beraberin-
de zorluk olan kolayhga bak. <;tinkti ak1lh kimse, doktor kend.isine ac1 bir ila9
verdigi zaman, ic;ilecek ilac1n ac1hgma degil, bunun getirecegi sagh gm tathh-
g1na bakar. Dolay1s1yla o, ilac1n ac1hgma hi~ bakmadan onu himmet gtictiyle
hemen ic;iverir."

«Ki boylece say1y1 tamamlayas1n1z.» Ramazan ·orucu farz k1lmd1ktan


sonra hastahk ve yolculuk sebebiyle tutamad1g1n1z oru9lan kaza ederek ay1n
giinlerinin say1s1n1 tamamlaman1z iyin size say1ya dikkat etmenizi emrettik.
«Sizi dogru yola ilettigi i~in Allah'1» hamdederek «yiiceltesiniz.» <;unkti 0 ,
sorumluluktan kurtulman1z i9in size dogru yolu gostermi§tir. «Ve §iikredesi-
niz.» Allah'1n venni§ oldugu bu nimetlere ka.r§ihk olarak dil, beden ve kalb
ile §tikredesiniz.
"5ilphesiz ttim arnellerde, ozellikle orm; ta niyet §arttrr. Niyet ki§inin, kal-
biyle de oru~ tutugunu bilmesidir. Mtisltiman kimse , Ramazan gecelerinde
zaten niyetsiz yapamaz. imsak, bazan adet geregi bazan i§tahs1zhktan olabil-
digi gibi, hastahk ve riyazet, yani perhiz maksad1yla da olabilir. Bir de ibadet
iyin imsak vardir. ibadet ise niyetsiz ger~ekle§emez. Oruc; i~in niyet, her gtin
§arttir. <;tinkti her gtinlin orucu, ba§h ba§ma bir ibadettir. Mesela, insan, bir
gilnkii orucunu ifsad ederse, yaln1zca o gtin ic;in gerekeni yapacaktlf. Yoksa o
yi.izden btittin bir aym orucu ge9ersiz k1hnm1yor. Ancak teravih boyle degil-
dir. Teravih namaz1mn her iki rekati ic;in ayn ayn niyete gerek yoktur. <;unkti
teravih namaz1mn tamam1 bir tek namazdrr. Sahih olan1 da budur. Orm; i9in
niyet, zorlugu ortadan kald1nnak is:in gtindiiztin ortas1na kadar da caizdir. Ay-
n ca hadislerde, oruca niyetin ancak geceden olabilecegi konusunda gelen ri-
vayetler, faziletinin azalacag1na yorumlanmi§tlr. Yoksa orm; sahih ohnaz an -
larnma degiJdir.
318 RUHU'L-BEYAN Ciiz:2

Ancak kaza oruc;Ian, keffaret oruc;lan ve mutlak anlamdaki adak oru9la-


n boyle degildir. <;unkti bunlar ic;in belirlenmi§ herhangi bir zaman yoktur.
Dolay1s1y la kar1§1khg1 ortadan kalchrmak iyin, bu oruc;lara geceden niyet ge-
rekir. Yukanda sozti edilen gtindiiziin ortas1 meselesi, ikinci fecirden bliylik
ku§luk vaktine kadar devam eden stiredir. Dolay1s1yla bu vakitten erken niyet
edilirse, giiniin biiyiik 9ogunlugu niyetli gec;irilmi§ say1hr. Ancak ki§i bu vak-
tin ge9mesinden sonra niyet ederse, zamanmm c;ogunun niyetsiz gec;mesi se-
bebiyle, caiz olmaz. <;unkti itibar c;oklugadrr.

Teravih namaz1 mtiekked stinnettir. Ra§it halifeler de buna devam et-


mi§lerdir. Rasulullah (s.a.v.) §6yle buyunnu§tur: "Allah, size orucufarz kzldt ,
ben de ktyam1m (teravih namazim) sunnet kildtm." Hz. Omer, Rarnazan aym-
da kthnan teravihe i§aret ederek: "Bu, ne gtizel bir bid'attrr." <M3> derken §UilU
soylemek istemi§tir: Hz. Peygamber (s.a.v.) gerc;i teravih namaz1n1 ktlrm§trr,
fakat bunu devamh ktlmam1§trr. Terkettigi de olmu§tur. Aynca insanlar1 bu-
nun ic;in bir araya getirmemi§tir. Dolay1s1yla, teravih narnaz1n1 muhafaza et-
mek, insanlarla cemaat halinde toplanmak ve buna davet etmek bir bid'at, ya-
ni yeniliktir. Kurtubi'nin de tefsirinde gec;tigi gibi, bu, ovgtiye deger bir
bid'attlr.

Hz. Peygamber (s.a.v.), ashab1n1 Ramazan1n geli§iyle mlijdeleyerek §6y-


Ie buyurmu§tur: "Size Ramazan ayl, Mubarek bir ay gelmi§tir. Allah size bu
ayin orucunu farz kildi. Bu ayda go gun kapllan a91ltr, cehennemin kaptlan
kilitlenir, §eytanlar da zincire vurulur. Bu ayda oyle bir gece var ki, bin ay-
dan daha hay1rlzdir. Kim bunun haynndan mahrum kaltrsa, o her §eyden
mahrum kalmi§ttr." <R4> Baz1 alirnler Ramazan ay1nda insanlann birbirlerini
tebrik etmelerinin buna dayand1grn1 soyltiyorlar. Sehav1 de "el-Makaszdu'l-
Hasene" adh kitapta §Oyle der: Bayramlarda ve baz1 aylarda insanlar teb-
rikle§meyi adet haline getirmi§lerdir. ibn Abbas'tan §byle dedigi rivayet edil-
mi§tir: "Kim, Cuma'dan aynld1g1nda, karde§iyle kar§Ila§rrsa, ona "Allah biz-
den ve sizden kabul etsin" desin" <!!5> Yine rivayete gore -kom§uluk haklarm-
dan olarak- gelen merfu bir ifadede §6yle denilmektedir: "Eger kom§usuna bir
iyilik isabet ederse, tebrik eder, bir kotilliik isabet ederse, taziyede bulunur
veya hastalanrrsa, ziyaret eder."

83- Bu, Buharl'nin Sahih'inde zikrettigi bir hadisin bir boltimlidi.ir.


84- Ahmed b. Hanbel, Nesai ve Beyhakl.
85- Bu ifade, ibn Abbas'in sozi.idi.ir. Bu, mi.i'minin kalbine sevin~ ve rnutluluk dolduran gi.izel
sozlerdendir. Hz. Peygamber (s.a. v.): "Giizel 1·e tatIi soz sadakadtr" buyurrnu~lur.
Ayet: 186 BAKARA SURESi/2 319

Orucun adab1ndan birisi de, dt§ organlan koruinak ve ic;ten ge9ecek kotti
dii§iincelere de engel olmaktrr. Allah'a yakla§mak, ancak haramlan terket-
mekle saglanir. Stinnet olan, iftarda acele etmek, sahuru da geciktirmektir.
<;tinkii gece orucu, yani iftar etmeksizin oruca devam etmek bid'attu. $oyle
11
rivayet olunur: Kim bir ay1 doyurursa veya bir it1plag1 giydirirse veya bir
yolcuya bannak te1nin ederse, Allah onu k1yamet zorluklanndan korur." Ab-
dullah b. Miibarek, her ytl fakirlere ve talebeye bin dirhem infakta bulunur ve
Fudayl b. iyad'a derdi ki: "Eger sen ve arkada§lann olmasayd1, benim ticare-
tim de olmazd1, ticaret yapmazd1m." Yine o, Fudayl b. iyad ve arkada§lanna
§6yle derdi: "Siz diinyalikla ugra§may1n, ilimle ugra§m. Ben sizin ihtiyac1n1z1
kar§1lar1m." Yahya el-Bermekl, Siifyan Sevri'ye her ay bin dirhem gonderirdi.
Slifyan da, secdesinde onun is:in §6yle dua ederdi: "Allah'1m! Dogrusu Yahya
benim dtinyahg1m1 kar§1hyor, sen de onun filliretini kar§ila." Yahya oltince,
baz1 arkada§lan kendisini rtiyada gortirler ve: Allah sana nas1l bir muamelede
bulundu diye sorarlar. 0 da, Allah, beni Stifyan'm duas~yla bag1§lad1, der.
186. «Eger kullanm beni senden sorarlarsa,» Bu ayetin bir onceki
ayetle baglantISI §Oyledir: Allah, kullanna Ramazan aymda oru~ tutmalann1
emretti ve onlara, gcceyi namaz ve ibadetle gevirmelerini tavsiye buyurdu.
Pe§inden de bu ayeti getirdi. Boylece Allah, onlar1n ti.im durumlar1n1 bildigi-
ni, onlann §iikriine ve zikrine muttali oldugunu, sozlerini i§ittigini ve
dualar1na icabet ettigini gostermi§ oluyor.
Ayetin ni.izUl sebebi ise, Bedev!'nin biri, Hz. Peygamber'e, "Rabbimiz
bize yakin m1? Biz ona sessizce dua edefun, yoksa uzak m1 ki sesli duada bu-
lunalun?" $eklinde bir soru sormu§tU. Allah, duaya hemen icabet ettigine i§a-
ret i~in §6yle buyurdu: «~iiphesiz ki ben, ~ok yak1n1m.» Onlara de ki, ilim
ve ihatamla ben onlara yak1n1m. Bu, Allah'm kullar111 haJlerini, ibadetlerini ve
sozlerini bildigini, durumlarma tam olarak muttali oldugunu gosteren bir ben-
zetmedir. Bu hal onlara yakm olan bir kimsenin durumuna benzetilmi§tir.

Ebu Musa el-E§'ari §6yle der: "Rasfilullah (s.a.v.), Hayber'e yonelince,


balk bir vadide toplanarak, yiiksek sesle: La ilfille illallahu vallahu ekber, di.ye
tekbir getirdiler. Bunun iizerine Rasfilullah (s.a.v.) §Oyle buyurdu : "Yava}'
olunuz. <;unkii siz sagir ve kay1p o/am ~agtrmtyorsunuz. Siz, ~ok i~iten, size
yakm ve sizinle beraber olana dua ediyorsunuz. "t86>
«Bana dua ettiginde, dua edenin duas1n1 kabul ederim.» Bu, yiice

86- Buhari ve Muslim.


320 RUHlJ'L-BEYAN Ci.'tz:2

Allah'111 insanlara ne kadar yak1n oldugunu ve dua edenin duas1na cevap veri-
lecegini belirtiyor. Eger 9ok dua ettigi ve yalvard1g1 halde, duas1 kabul olun-
n1ayan baz1 insanlar gortiyoruz di ye bir soru sorulsa, cevap olarak deriz ki :
Bu ayet Mutlaktrr. Mutlak, mukayyedle s1rurland1nhr. 0 da §U ayettir: "Ha-
yir, s1kLnt1 zamamm zda sadece Allah'a yalvanrszmz. 0 da dilerse, yalvard1-
g1n1z §ey i giderir." (En'am: 41 ) Yani, herhangi birisi bana dua ettiginde, di-
lersem veya htikmtime uygun dti§ttigti zaman veya kabul etmenin kendisi i~in
hayirh oldugu durumlarda duasm1 kabul ederim.
«0 halde benim emrimc uysunlar» yani onlan in1ru1 etmeye ve itaate
~agrrd1grm zaman, davetime icabet etsinler. T1pk1 onlar, onemli bir i§ i<;in ba-
na dua ettikleri zaman icabet ettigim gibi. «Ve bana iman etsinler ki...» Bu ,
inananlann halen tizerinde bulunduklar1 §eyde sebat etmeleri iyin bir emirdir.
iman kalble ilgili bir §eydir. Taatln imana takdin1i ise, kulun, iman nurunu ve
gilctinti ancak taat ve ibadetle elde edeceginden dolay1du. "Benim emrime
uysunlar" ayetinde yer alan "fe " edati, ttpk1 ytice Allah'm §5yle buyurdugu-
nu ifade et1nek i9indir: "Ben, sana ihtiya<; duyn1ad1g1m halde, senin duana
icabet ederim. 0 halde sen de, benim davetime icabet et. <;unkti, sen, her yo-
ntiyle bana muhta9s1n. " Bu ne ytice keremdir? «Dogru yolu bulalar .» i§te
ancak bunlar dtinya ve din i§lerinde dogru yolu bulabilirler. Ayetin anlam1 da
~oyle oluyor: "Onlar, davete icabet edip iman ettiklerinde, din ve dUnya i§le-
rinde dogru yolu bulurlar." <;tinkil, re§id diye, bu durumda olan kimseye de-
nir. ~eriat ve tarikat ehlince s1kmtm1n ortadan kakhnlmas1 i9in dua etmemek
kotii ve yanh§ bir ~eydir. Bu, Allah'a kar§1 mukavemet gostermek demektir.
S1k1ntilarm1 ytiklenmek i9in istekte bulunmak, s1k1nt1 istemek de §eytan1n tu-
zaklanndandir.
Avam i9in tesebbtib, yani sebebe sanlma vaciptir. Orta durumda olanlru·
i<;in tevekktil efdaldir. Kamil olanlara gelince, bunlann hallerini bir §ey altm-
da toplamak mtimkiln degildir. <;unki.i bunlara gore tesebbtib ve tevekkiil ay-
n1d1r. Rivayete gore, Hz. ibrahim (a.s.), ate§e at1ld1gmda, henilz havadayken
Cebrail gelir ve bir ihtayac1 olup olmad1g1ru sorar. 0 da: "Senden herhangi bir
istegim yok" cevablill verince, Cebrail: "O halde Allah'tan seni kurtarmay1 is-
t.e "der. Hz. ibrahim (a.s.): "O'nun benim durumumu bilmesi, bu konuda yeter-
lidir."der.

i~te, mabud olan Rabbin varhg1nda fena bulmada mtikemmel durumda


olan bir hakikat ehlinin durumu bundan ibarettir. Peki, ya bu konuda senin
durumun nedir? 0 halde Allah'tan af ve magfiret iste. Aynca, Allah'm duaya
Ayet: 186 BAKARA SORESi/2 321

icabeti konusundaki vadi, dogru olup bundan donme sozkonusu degildir. Bir
kimsenin bir ihti yacmdan dolay1 ettigi duanm hemen kabul edilmemesi birkas:
§ekilde yorumlanrr:

Bunlardan biri, ya kesin olarak duaya icabet olunur. c;unki.i duaya ica-
bet, ihtiyac1n giderilmesi degildir ve ihtiyacm giderilmesi de duaya icabetten
apayn bir §eydir. Duaya icabet demek, kulun: "Ey Rabbim!" diye c;ag1rmas1,
duas1 ve Rabbin de, o kuluna: "Buyur kulum" demesidir. Bu hal, dogrulukla
O'na yonelen herkes ic;in vadolunmu§tur ve var olan bir §eydir. ihtiyacm gide-
rilmesi ise, istenenin verilmesidir. Bu, bazan hemen meydana geliverir, bazan
da uzun bir stireden sonra meydana gelebilir. Bazan da ahirete kald1g1 olur.
Hadiste §Oyle buyurulmueytur: "Musliimamn duasi, §U ur; sebepten biri dl§ln-
da reddedilmez:
1- Ya giinah olan, ya da akrabayla ili§kiyi kesme ile ilgili olan bir ko-
nuda dua eder;
2- Veya istedigi §ey kendisi ir;in ahirete birakilir;
3- Ya da duas1 oranznda kendisinden bir kotuliik silindigi ir;in. "<81>

Bir diger husus duaya icabet, daha once de ge~tigi gibi, dilemeye bagh-
drr. Allah dilerse olur.

Bir ba§ka husus da, Allah, kulun duas1na icabeti, kulun kendisinin emir
ve yasaklanna, yani Allah'm kendisini ~agrrd1g1 §eylere icabeti §artma bagla-
mt§tlr. <;iinkii Allah: "Benim emrime uysunlar ve bana iman etsinler" (Baka-
ra: 186) buyurmu§tur.

Aynca duarun kabul olunabilmesinin birtalam §artlan vardir. Kim bun-


lan yerine getirirse, o duas1 kabul edilenlerden olur. Kim de bunlan yerine
getirmez, ihlal ederse, o da haddi a~anlardan olur ve duasmm kabul edilmesi-
ne hak kazanm1~ olamaz. Nitekim §oyle denilir: Dua, gok kap1s1n1n anahtar1,
onun di§leriyse helfil lokmad1r. Hz. Peygamber (s.a.v.) §6yle buyurmaktadrr: .
"Adam, Allah'a itaat ir;in yola ~zkar, uzun muddet yolculuk yapar da, sar;z sa-
kall birbirine karz§ml§ ve tozlanmt§ bir halde ellerini gage kaldinr ve: Ey
Rabbim! Ey Rabbim! diyerek duada bulunur. Halbuki adamm yedigi haram-

87- Tirmizi §U laf1zla rivayet etmi§tir: "Bir miisliiman kul, dud ettiginde, Allah onun istedigini
ya hemen verir, ya da ahirete birakir ve orada daha hayirllsmt verir. Ancak kotii hir §ey
i~in dua eden ve akraba ile ilgiyi kesen kimse bundan miistesnad1r."
322 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

dzr, ic;tigi haramdrr, giydigi haramdir, (kzsaca) hep h.aramla beslenip dur-
mu~tur. Boylesinin duasi hi~ kabul olunur mu?" <88>

Anlattld1g1na gore, Kfife'de dualan kabul olunan baz1 kimseler varm1§.


Bunlar Kufe'ye vali olarak gelen kimseler yanh§ davran1§larda bulunurlarsa,
aleyhlerinde dua ederler ve vali de hemen helak olurmu§. Haccac-1 Zalim, ibn
Mervan tarafmdan Kiifeye vali tayin edilince buna bir 9are dii§lindii ve duas1
kabul edilen bu zatlar1 yemege davet etti. Yemekten sonra Haccac kendi ken-
11
dine: Art1k ben, bunlarm kabul edilen dualar1na kar§1 kendimi garantiye al-
d1m. <;unkti kannlanna haram girmi§tir. Bundan boyle dualan kabul olun-
maz" dedi.
. ,
I§te kim bu §artlardan herhangi birini yerine getirmezse, onun duas1 ka-
bul olmaz. Bu tipk1, namazm herhangi bir rtikntinti ihlal edenin, namazmm
kabul olunamayacag1 gibidir. Ancak Cebbar olan Allah, her bozuklugu ve la-
nkhg1 dtizeltir ve kulun ibadetinde olabilecek eksiklikleri fazh ve keremiyle
boylece onlemi§ olur.
Dua edenler iki k1s1mdir: Dua eden, dua okuyan. Dua eden i~in, gokle-
rin kap1lari av1hr ve duas1 Ar§a ullliimcaya d~k, kap1lar avtk durur. Dua oku-
yucunun duas1 ise ancak kulaklarma kadar ytikselir, daha yukanya 9tkmaz.
Dua i9in, kabul edilmesinin umuldugu baz1 yerler vardrr: Ka'be'nin ilk
gorUldiigii an, Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevt ve Mescid-i Aksa'da, tavaf
siras1nda, Mtiltezem'de, Beytullah'a girildiginde, Zemzem yan1nda ve zem-
zem suyunu i9erken, Safa ile Merve tepelerinde, Sa'y esnas1nda, Makam-1 ib-
rahim'in geri tarafmda, Arafat'ta, Mtizdelife'de ve §eytanlar1 ta§larken yapila-
cak dualar boy ledir.
187. «Oru~ tuttugunuz giinlerin gecelerinde han1mlann1za yakla§-
man1z size helal k1hnd1.» Miisliiman bir kimsenin, om<; tuttugu gtiniln gece-
sinde, e§iyle beraber oln1as1 miibah k1hnm1§llr. Ayette "yakla§man1z" diye
terctime ettigimiz "refes" kelin1esinin asil anlaffil kotti soz demektir. Daha
sonra bu kelime, kadmlann yanmda cinsellikle ilgili konu§malara isim olmu§-
tur. Daha sonra cinsel ili§ki anlam1nda kinaye olarak kullan1lm1§tir. Abdullah
b. Abbas: "Refes, erkeklerin kad1nlara yapmak istedikleri 9imdiklemek ve
opmek gibi fiillerin ti.imilnli i<;eren geni§ anlamh bir kelimedir" demi§tir. Bu
kelime ayn1 zamanda kadmla ba§ba§a kalmak anlam1na da gelir. Nitekim:

88- Bu, Muslim'in rivayel ettigi uzunca bir hadisin bir par9as1d1r.
Ayet.: 187 BAKAI{A SURESi/2 323

"Birbirinizle kayna§lp ba§ba~a kalmL§ken" (Nisa: 21) buyurulmu§tur. Burada


ama<; kadmla cinsel ili~kidir.

tslfun'1n ilk donemlerinde bir kimse Ramazan'da alqam olunca yats1 na-
mazm1 k1hncaya veya uyuyuncaya kadar kendisine yeme, i<;me ve cinsel ili§-
ki helal olurdu. in san, yats1y1 lu.lar veya iftar etmeden uyur kahrsa, artik uya-
rnnca kendisine yeme, i<;me ve han1m1yla beraber bulunma gibi §eyler ta erte-
si ak§ama kadar haran1 olurdu. Bir gun Hz. Omer, yats1dan soma e§iyle ili§ki-
de bulundu. Y1kan1nca aglamaya ba§lad1 ve kendi kendini kinadi. Hz. Pey-
gamber'e gidip §6yle konu§tu: Ey Allah'm Rasfilti! Ben, i§ledigim bir hata se-
bebiyle Allah'tan ve senden oztir diliyorum . Ben yats1dan sonra aileme do-
nilnce, gilzel bir koku hissettim. Nefsim beni yan1ltt1 ve han1m1n1la beraber
oldum." Bunun tizerine RasUlullah (s.a.v.): "Ey Omer! Sen boyle bir §ey ya-
pacak biri degildin" buyurdu. Bunun tizerine bir~ok kimseler ayaga kalklp ay-
n1 §ekilde itiraflarda bulundular. i§te bu ayet bu olay sebebiyle nazil OlmU§lUf.
Hz. Omer'in bu yanilg1s1, ttim timmet i<;in bir rahmete sebep olmu§t.ur.
«Onlar sizin elbisenizdir. Siz de onlann elbisesisiniz.>> Ayette kad1n
ve erkekten her biri, digerinin elbisesi kihnm1§hr. <;tinkti yatnklan zaman so-
yunurlar ve birbirlerini kucaklarlar ve her biri digerini ttimliyle sarar. Bir ba§-
ka ifadeye gore de, her biri arkada§1mn halini kapatir ve onu kottiltiklerden
engeller. Ya da: "Onlar sizin ic;in, sizler de onlar ic;in stikOn ve huzur kaynag1-
s1n1z ... " demektir. Nitekim Allah §dyle buyurmu§tur:"Ve onunla gonlu huzu-
ra kavU§SUn diye e§ini de kendisinden yaratan ... " (A'raf: 189) Hi<;bir §Cy, iki
e§in birbiriyle kayna§IP huzur bulduklan derecede kayna§amazlar.

«Allah sizin nefislerinize zulmettiginizi bildi.» Allah, ta ezelden beri,


sizin nefislerinize ihanet ettiginizi ve zulmettiginizi billnektedir. <;unkli siz
onu hep cezaya siirtikltiyorsunuz, onun sevaptan nasibini hep eksiltiyorsunuz.
Ramazan gecelerinde han1mlar1n1zla ili§kide bulunuyorsunuz. H1yanet, ema-
netin z1dd1dtr. Allah, kullar1na tiim emir ve nehiylerini emanet etmi§tir. Kul-
lar O'na gizlice isyana kalkl§tiklarmda, Allah'a ihanet etmi§ olurlar. <;unkti
Allah §oyle buyuruyor: ".. Allah 'a ye Rasulune ihanet etmeyin ve emanetleri-
nize de ihanet etmeyin ." (Enfal: 27)

«Bunun uzerine tevbenizi kabul edip» yapt1g1111z i§ten ottirti tevbe et-
tiginizde Allah tevbenizi kabul etti ve «sizi bag1§lad1.» Onun izlerini tizeri-
nizden giderdi. «~ imdi arhk onlara yakla§IO.» Buradaki "yakla§ma'' (mti-
ba~eret) kelilnesi, tenin tene temas1, dokunmas1 demektir. Bununla; cinsel
324 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:2

ili§kiyle ilgili her ttirlti fiil anlatilmak istemni§tir. «Allah'1n size farz kdd1g1-
n1 talep edin.» Allah'm size Levh-i Mahfuz'da takdir ve tesbit ettigi vocuklan
isteyin. Burada birle§menin ainac1, \:Ocuk sahibi olmak, nesli liretmektir. <;un-
kti §ehvetin yaratilmasmda ve evliligin me§rfi kihnmasmdaki hikmet, yalruzca
§ehevi istekleri tatmin degil, neslin devam1du. Nitekim hadiste §6yle buyurul-
mu§tur: "Evlenin, uretken olun, fogalm. <;;iinku klyamet gununde diger iim-
metlere kar~i sizin foklugunuzla ovunecegim. "<89>

<<Fecirde», gi.iniin ilk I§1mas1 s1rasmda, sabah ayd1nhg1mn gece karanh-


gm1 yararak ortaya \:ikmas1 sJras1nda «beyaz iplik siyah iplikten» yani once
t1pk1 ince bir ip §eklinde uzayan, sonra giderek yay1lan beyazhkla, gecenin
uzay1p giden kar.anhg1 birbirinden «ay1rdedilinceye kadar» oru~ gtinlerinde
«yeyin, i~in.» i§te bu hal beyaz ve siyah iki ipe ve vizgiye benzetilmi§tir.
«Sonra orucunuzu geceye kadar devam ettirin.» Y emekten ve i~mekten,
tarnamen uzak durarak giine§in batmas1yla giren gece vaktine kadar oruca de-
varn edin. Ayette ge~en "devam ettirmek"ten ama9, orucun tamamlanmas1d1r.
Hadiste §Oyle buyuruhnu~tur: "Gunduz geride kallp gece girdiginde ve gune~
kayboldugunda artzk oru<;lu orucunu arar. " C90 > Y ani arttk iftar vakti girmi§tir.

«Mescidlerde itikafta iken de han1mlann1za yakla~may1n.» itikaf ni-


yetiyle mescidlerde bulunuyorsan1z han1mlann1zla bir araya gelip ili§kide bu-
lunmaym. itikaf, §eriat dilinde, mescide baglanmak, Allah'a taatta bulunmak
ve ona yakla§mak ic;in orada durmaktir. Bu, eski §eriatlerde de vard1. Nitekim
Allah §0yle buyuruyor: "..evimi, tavaf edenler, orada oturanlar (itikafta bu-
lunanlar) ... i~in temizleyin."(Bakara: 125)

Bu ayet mescidde itikafta bulunanlar hakkmda nazil olmu§tUr. Ki§i iti-


kafta iken, han1mma ihtiya<; duyunca, han1mmm yan1na gider, onunla beraber
olur, sonra da ylkanrr ve mescide tekrar donerdi. Sonra bu yasaklandi. itikafta
olan kirnseye han1rn1 ile beraber olmak haramd1r. <;unkli cinsel ili§ki itikaf1
bozar. Ayetteki ge9en "mescidler" ifadesi, her mescidde itikafa girmenin caiz
oldugunu gosterir. Ancak en faziletlisi, i<;inde cuma namaz1 Jalman mescid-
lerde itikafta bulunmaktlf. Boyle olmas1 halinde, ki§i cuma namaz1 i<;in mes-
cidi terk etmek zorunda kalmaz. itikafa glrmek en degerli amellerdendir. Eger

89- imam Safii, fbn bmer'den rivayet etmi§tir. ibn Hibban da §U kcl imelerle rivayet etmi§tir:
"(;ok seven ve doguran (vedud ve ve/Ud) kadrnla evlenin . f;iinku kzyamet giiniinde ben sizin
~·okiugunuzla ovii.necegim. ''
90- Buharl, Musl im. Bu Uzerinde ittifak olan bir hilklimdilr. Buna gore, gUne~in batt§tyla, bir-
likte orucr a~1hr.
Ayet: 187 BAKARA S0RESi/2 325

itikaf samimiyet ve ihlasla yapilrrsa, boyledir. <;unkti itikafta, kalb Allah'tan


ba§ka her §eyle ilgisini kesiyor.

Ata §6yle diyor: itikafa giren kimsenin durumu, t1pk1, bir btiytikten bir
istegi ve ihtiyac1 bulunan kimsenin durumuna benzer. ihtiya<; sahibi, o bliyii-
gtin kap1s1 ontinde oturur bekler ve: "Benim ihtiyac1m1 kar§Ilay1ncaya kadar
buradan gitmeyecegim" der. i§te itikafa giren kimse de, Allah'1n evinde oturur
ve §byle der: "Beni bag1§laymcaya dek buradan aynlmayacag1m."

Aynca halvette, yani yalmz kalmakta ve halk ile bir slire ilgiyi kesmede
bir <;ok yararlar vardrr. <;unkii bir stire insanlar ondan, o da insanlardan kur-
tulmu§ olur. Ayn1 zamanda itikafta dtinyanm slk1ntilar1ndan ve ttim aldatic1h-
gmdan yiiz9evirmek vardrr. Buda dogruluk ve ihHism ilk basamagidir. itikaf-
ta Allah ile yakmhk elde edilir. Ki§i boylece tevekktilti ve aza raz1 olmay1 og-
renir. <;unkti insanlarla beraber olmak, insan1 gtinliik ge~im bak1mmdan zor-
lar, ona klilfet ylikler. Bundan sonra da ~ogu zaman helalle haram aras1n1
ayirdedemez olur da boylece helake ve tehlikeye dti§et. Halvete ~ekilen bir
kimse, ayn1 zamanda insanlan idare etmeye <;ah§IP ve yagc1Wc yapmaktan da
kurtulur. Aynca insan1, <;ogu kez insanlarla beraber olmaktan dolay1, i§ledigi
veya kar§I kar§tya kald1g1 giinahlardan da korur.

Baz1lan §6yle derler: Vera denilen §ey, ki§inin haram §liphesi bulunan
ve tehlikesi olan her §eyden ka<;1nmas1, dilini bo§ sozlerden korumas1dir. As-
lmda halvet, yani itikaf da bundan ibarettir. Y aln1zhktan (halvet) ama~ da bu-
dur. Ancak bizim anlatt1g1m1z §ekil, <;ogunlukla yapilamdrr ki, sabit ve sag-
lam olan1 da budur. <:;tinkti insan1n halvet halinde elde ettikleri, insanlarla ka-
n §mas1 halinde ortadan kalkabilir. Halvet bu anlat1lan §ekilde, yani insanlarla
beraber olmakla saglanamaz. Nitekim Hz. peygamber de Hira magarasmda
halvete kapanmt§, ashab da itikafa girmek suretiyle onun bu metodunu devam
ettirmi§lerdir. Ancak Hz. Peygamber (s.a.v.) kirk gtin (erbain) gibi bir smrrla-
ma getirmemi§tir. Bu yi.izden mtisltimanlar, genelde Ramazan ay1n1n son on
gtintinde itikafa girerler. Evet, Hz. Musa (a.s.) da bunu yapmt§hr. Yiice Allah
§Oyle buyuruyor: "Musa'ya, otuz gece vaadettik. Sonra buna on gece daha
ilave ettik. " (A'raf: 142) i§te salih kimseler, "Erbafn" denilen halveti bura-
dan aldtlar.

«Bunlar» oru<; ayetinin ba§1ndan buraya kadar anlattig1n11z htikiin1ler


«Allah'1n koydugu s1ntrlardtr.» S1nir, iki §CY aras1ndaki engel demektir.
Yiice Allah'm, kullan i<;in yasa olarak ortaya koydugu hiiktimler, onlar i<;in
326 ROHU'L-BEYAN Cuz:2

bir smIIdII. <;link.ii bunlar, hak ile batil arasmda engel olu§turur ve bu htiki.im-
Lere muhalefet edip c;ignemeye engel olur. «Bunlara yakla§may1n.>> Birak.in
~may1, yakla§may1n bile. Ayette hakla batih ayIIan smira yakla§mak yasak-
lanmaktadu. Buna gore batila, degil girmek, yak.la§mak bile caiz degildir. Ni-
tekim Hz. Peygamber (s.a.v.) §6yle buyururlar: "Her Melik'in bir korulugu
vardzr. Allah'm korulugu (yasak sznzrlan) da haramlandir. Kim korulugun
~evresinde otlarsa, oraya dii§me tehlikesi vardtr. "<91 > "Bunlara yakla§may1n"
ifadesi ''o smrr1 ge<;meyin" ifadesinden daha tesirlidir. Ytice Allah, bu kadar-
cik az bir ifadeyle, orucun hi.iktimlerini tam ve yeterli bir bi9imde ac;tklad1k-
tan sonra §oyle buyuruyor:

«Allah insanlara ayetlerini i~te boyle a~iklar ki, O'ndan korksun-


lar.» Y ani Allah dinle ilgili delilleri, hiiktimlerle ilgili nasslan boylece apa91k
ve yeterli bir ~ekilde bcyan eder. Beyandan ve as;1klamadan maksat Allah'1n
kullanna hidayeti ve rahmetidir. Bu sayede olur ki, insanlar, Allah'1n emir ve
nehiylerine muhalefetten uzak dururlar, sak1nrrlar. Korkmak, yani takva, §irk-
ten, sonra gtinah ve kottili.iklerden sakmmak, bundan sonra da §ehvetlerden
uzak durmaktrr. Daha sonra ise bo§ olan §eyleri terketn1ek gelir. Hadiste §oyle
buyrulmu§tur: "Kul, sakmcalt hir iJe dii§ebilirim endi§esiyle , sakmcall olma-
yam bzrakmadlk~a, takva sahihi kimselerin derecesine eri§emez. "<92i

Allah, bizleri de sizleri de, uyan1k ve yakln ehli olan kimselerden k1lsm.

__,

~~1_;

~~c~L1~~;9~~iti\r.rw~

91 - Muslim vc Tirmizi. Bu uzun hadisin ba~lan g 1c1 ~oy lc: "fie/al da a~·1k11r. lwram da ..." Bkz.
Camiu'l-Usul , 10/ 567.
92- .Bkz. Tirmizi, S1fatii'l-K1yame. Bu, Hase n b ir hadis tir. Cilmiu'/-Us/JI, 4/682.
Ayet: 188 BAKARA SURESi/2 3 27

188. Birbirinizin mallarmi hakszz yere yemeyin. insanlarm


bir kisim ma/Ianni bile bile giinaha girerek yemek ifin onlan
hakimlere aktarmayin.
189. Sana, hital halini alan aylari sorarlar. De ki: "Onlar,
insanlar ve hac ifin vakit tayin eden olfiilerdir. iyilik, evlere
arka taraflarindan girmek degildir. iyilik, Allah 'tan korkan
kimsenin yaptigidir. Ev/ere kapilarzndan girin ve Allah 'tan
korkun ki, kurtrdu~a eresiniz.

188. «Birbirinizin mallar1n1 haks1z yere yemeyin.» i~inizden kiminiz


digerlerinin mahn1 gash, talan, h1rs1zhk, yalan yere yemin gibi Allah'1n
mubah kllmad1g1; kumar, ril§vet ve kahinlik gibi ~irkin kazan~ yollanyla ye-
mesin. B urada yasakland1g1 belirtilen yeme olay1, sadece bilinen ye1nek de-
gildir. (:tinkti batil olan ttim tasarruflar haramd1r. Aynca orfte yaygm olan
mat harcamanm yemek olarak ifadesidir. <;unkil genellik le maldan maksat ye-
me i§ine yoneliktir.

Bu ayet aralanndaki bir toprak 111eselesi ytiziinden anla§atnayan iki ki§i


hakkmda nazil ol.tnu§tUr. Bunlardan biri, yalan yemin yoluyla digerinin topra-
g1na sahip olmak ister. Bunun tizerine Hz. Peygamber (s.a.v.) §Oyle buyurur:
"Ben de si:in gibi bir insamm. Ancak bana vahiy geliyor. Siz anla§mazhgu11-
z1 bana getirirsiniz. 0/ur ki, bazuuz baz1s111a kar~1 daha gii~lii deli/ getirir ve
daha iyi bir savunmada bulunur, ben de dinledigim §eylere gore o kimse le-
hine hiikiim \'eririm. Eger kimin lehine karde§inin hakkmdan hir hiikiim ver-
mi§sem. ben ona cehennemden bir ate§ par~as111a hi.i.kmetmi§ olurum." Bu-
nun Uzerine her ikis.i de aglamaya ba§lad1 ve birbirlerine: "Ben hakk1m1 arka-
da~1ma helal ediyorum" dediler. Rasfilullah da: ikiniz de gidin~ ara§tLnn, son-
328 RUHU'L-BEYAN COz:2

ra payla§1n, sonra da her ikiniz birbirinizle heltilla§m "<93> buyurdu. Bu hadis-


ten de anla§1ld1g1 gibi, hakimin htikmti i9e ntifuz etmez. Nitekim $afi1 de bu
gorti§tedir.

«lnsanlarin bir k1s1m mallar1n1 bile bile giinaha girerek yemek i~in
onlari hakimlere aktarmay1n.» Mall ve idari i§lerde lehinize hiikmetmeleri
i9in, hakimlere mal yedirrneyin. Buradaki gtinaha girme olay1, yalan §ahitlik,
yalan yere yemin ve bilerek haks1zm lehinde konu§mak:la gers:ekle§ebilir.
Ba§ka yoruma gore de, rti§vet yoluyla zalim hiiktimdarlara ve kotti hakiml~re
mal aktarmaym §eklindedir. K1sacas1, yanh§ yolda oldugunuzu ve gtinah i§le-
diginizi bile bile bu tiir yollara tevesstil etmeyin. Diinyan1n helal, haram ve
§tiphe olmak tizere ti9 §eyden ibaret oldugu soylenir. Haram cezaland1nlmay1,
§tiphe kmanmay1, helal ise hesaba 9ekilmeyi gerektirir.
Akilh kimsenin, insanlar1n hukukuna tecavtizden ve zultimden ka9m-
mas1 gerekir.
Anlattld1g1na gore, Ebu Hanife'nin bir mecfisiden alacag1 vardi. Bunu is-
temek i9in evine gitti. Adamm kap1s1na gelince, ayakkab1sma pislik bula§tl.
Ancak onu temizlerken, pislik, adamin evinin duvarma s19rad1. Ne yapacagm1
§a§rran Ebu Hanife kendi kendine: "Eger bunu bu §ekilde brrakrrsam, bu me-
cusinin duvan 9irkin olur. Temizlemek i9in de duvarm kaz1nmas1 gerekir"
der. Hemen adam1n kap1sm1 9alar. Bir cariye 9ikar. Ona, efendisine, Ebu Ha-
nife'nin kap1da kendisini bekledigini soylemesini ister. Bunun tizerine adam,
Ebu Hanife'nin kendisinden mahn1 isteyecegini sanarak: kap1ya gelir. Bir yan-
dan da birtakim mazeretler siralamaya ba§lar. Bunun tizerine, sozlinti keser ve
kendi ozi.irtinti soyler. Sonra da:" Bunu nas1l temizlemeliyim?" diye sorar.
Mecus1: "$imdi dur. Once ben nefsimi temizlemeliyim?" der ve hemen miis-
li.iman olur. Buradaki incelik, Ebu Hanife'nin bu kadar kti9tik bir konuda titiz-
lik gostermesinin mecusinin mtisltiman olup ebedi §ekavetten kurtulmas1na
sebep olmas1d1r. $u halde kim zultim yapmaktan sakuur ve uzak durursa, her
iki diinya saadetini elde eder. Aksi tak:dirde rezi1 olur gider.
189. «Sana, hilal halini alan aylari sorarlar.» Rivayete gore Muaz b.
Cebel ile Sa'lebe b. Gunm, Rasfilullah (s.a.v.)'a: "Ey Allah'1n Rasulii! Hilfil
nasil oluyor da, once ip gibi ince goziiktiyor, sonra giderek biiytiyor, doluyor
ve e§it hale geliyor, sonra da tekrar eksilerek ba§lang19taki ilk haline doni.i-
yor?" diye sordular. Bunun iizerine Allah i§te bu ayeti indirdi. Ayette yer alan

93- Buhari, Muslim, Ahmed b. Hanbel ve ibn Mace. Bkz. el-Fethu'l-K ehfr, l/436.
Ayet: 189 BAKARA SORESi/2 329

"ehille" kelimesi, ay1n ilk geceden U9iincii geceye kadarki haline denen
"hilal" kelimesinin 9oguludur. Buna hilal ad1n1n verilmesi, insanlann onu
gordtiklerinde, yiiksek sesle zikir ve dua yapmalanndandir. Nitek.im hac1lann
tclbiye getirerek seslerini ytikseltmeleri ve yeni dogrnu§ bir bebegin aglamas1
da bu kelimenin ttirevleriyle ifade edilir.

«De ki:» Ey Muhatnmed! «' Onlar insanlar ve hac i~in vakit tayin
eden ol~iilerdir.» insanlar muameleleriyle ilgili ve yararlanna olan i§lerini~
hacc1n belirli vakitlerini o hilaller vas1tas1yla belirlerler. Hacc1n ozellikle zik-
redilmesi, onun tisttinltigtintin hatulatilmas1 i9indir. <;link.ti hac, diger ibadet-
lerin aksine belirli bir vakitte eda edilir. K1sacas1, hilal, insanlar1n yararlarma
uygun olarak ortaya 91kar. Gtine§e olan yak1nbg1 ve uzakhg1 hep bu amaca
yoneliktir. Nitekim hey'et ilminde de bu hususa i§aret edilir. b te yandan gti-
ne§ ise hep ayn1 konurnda goriintir. <;link.ti gtine§ dtinyaya I§lk sa9tig1 gibi, in-
sanlar1n ihtiya9lanm da kar§Ilar. Ay ise, yukar1da soztinti ettigimiz vakitleri
belirlemeyle ili§kisi bulundugundan degi§ik §ekillerde gori.intir. Ba§ka bir de-
yimle, soz konusu vakitler, ay1n bu farkh goriintimleriyle bilinir. insanlann
buna ihtiyac1 oldugundan, yi.ice Allah bunu bu §ekilde dtizenlemi§tir.

«iyilik, evlere arka taraflanndan girmek degildir.» Ensardan herhan-


gi biri, hac veya umre niyetiyle ihrama girdikten sonra, artik hi9bir avlu, ev
ve bah9eye kap1s1ndan g.irmezlerdi. Sozkonusu §ah1s eger go9ebe degil de
yerle§ik hayat si.irdiiren birisiyse, evinin arkas1ndan bir delik a91p, oradan gi-
rip 91kar ya da bir merdiven dayay1p trrmanmak suretiyle i<;eri girerdi. Eger
go<;ebeyse, <;ad1nn kap1s1ndan degil, arka tarafmdan girerdi. Bu durumlarm1
ihramdan 91kmcaya kadar stirdi.irtir ve bunu bir iyilik sayarlardl. <;tinkti onlar,
ihrama giren kimsenin tiim adetlerini degi§tirmesi gerektigini san1rlar' bu
yiizden de giyim, ku§am ve temizlikte oldugu gibi, evlerine ve <;ad1rlanna gi-
ri§te de adetlerini degi§tirirlerdi. Sonra da "Biz Allah'1n evine girmedik~e,
kendi evlerimize kapilanndan girmeyiz" derlerdi. Hatta, ihrama girdikten
sonra, hi~bir golgeden yararlanmayanlar bile vard1. Ku~kusuz ttim bunlar1
kendi kendilerine uydurmu§lardi. Bunlann §eriatle hi9bir ilgisi yoktu. i§te bu-
rada ytice Allah, bu s1kmt1n1n bir iyilik ve Allah'a yakmla§ma arac1 olmad1g1-
n1 vurguluyor, ardmdan da §Oyle buyuruyor:

«iyiJik, Allah'tan korkan kimsenin yapt1g1d1r.» iyilik, evlere list ta-


raflanndan girmek degil, haramlardan ve §Chev! isteklerden uzak kalanlann
ve sak1nanlann yapt1g1 §eydir. ihramh iken «Evlere kapilanndan girin
330 RUHU'L-BEYAN cuz:2

ve ... >> <;i.inkti bu durun1u degi§tirmek bir iyilik degildir. Aynca htikilmlerini
degi§tirme ve normal gordtigii davran1§lara kar§l gelme hususunda «Allahtan
korkun ki, kurtulu~a eresiniz.» Y ani iyilik ve hidayetle ba§anya u1a§asnuz.
Ayet: 190 BAKARA SURESi/2 331

190. Sizinle sava§anlarla, Allah yolunda sava§m. Fakat


haddi a§mayzn. {,'iinkii Allah, haddi a§anlan sevmez.
191. Onlari buldugunuz yerde oldiiriin. Sizi yurtlannizdan
flkardiklari gibi, siz de onlari pkarm. Fitne f zkarmak, adam
iJldiirmekten daha kotiidiir. Mescid-i Haram'in yamnda onlar,
sizinle sava§madikfa siz de onlarla sava§mayzn. Eger orada si-
zinle sava§irlarsa onlan oldiiriin. i§te kaftrlerin cezasi boyle-
dir.
192. Eger vazgeferlerse, §iiphesiz ki Allah, fOk bagi§layan
ve fOk merhamet edendir.
193. Fitne ortadan kalkip, din yalniz Allah'in oluncaya ka-
dar onlarla sava§in. Eger vazgeferlerse bilin ki, dii§manlik
ancak zalimlere kar§idir.
194. Mukaddes olan haram ay, mukaddes olan haram aya
kar§il1ktir. Haram aylarinda kisas hiikmii geferlidir. Kim te-
caviiz ederse, siz de ona, size yaptigi tecaviizun aynisiyla kar§l-
lik verin. Allah 'tan korkun ve bilin ki Allah, takva saliipleriyle
be rabe rdir. ·

190. «Sizinle sava~anlarla, Allah yolunda sava~1n.»


Allah'111 yolundan
maksat, O'nun dinidir. Allah'm dinini gti9lendirmek ve zafer elde etmek iyin
sizinle sava§atl n1ti~riklere kar§I cihad edin. <;tinku Allah'a giden yol ve Al-
lah'm nzas1n1 kazanmak, dini ugrunda cihad et1nekle milmkilndtir.

Bu htikiiln, heni.iz topyektin mti§riklerle sava§ emri gehneden onceydi.


<";tinkti Medine'de sava§la ilgili olarak inen ilk ayct budur. Bu ayetin inmesin-
den sonra Rasulullah (s.a.v.), kendisiyle sava§anlarla sava§ir ve sava§mayan-
lara da herha.tlgi bir ~ey yapmazdi. Nitekim ibn Abbas'tan gelen §U rivayet de
bunu desteklemektedir: Bu ayet, Hudeybiye antla§mas1 srrasmda nazil oldu.
Rasulullah (s.a.v.) ashab1yla birlikte hicretin alt1nc1 y1hnda umre ziyareti yap-
mak iqin yola c;1km1§tl. Saytlar1 1400 ki§iydi. Hepsi Hudcybiye denilen yerde
konaklad1lar. Mti§rikler onlann Beytullah'a ginnesini engellediler. Rasfilullah
(s.a.v.) ve ashab1 Hudeybiye'de bir ay kadar bekleyip sonra ertesi y1l unlfe
yapmak iizere mli~riklerle ban§ sozle§mesi yaptllar. Buna gore, bu y1l umre
yapamadan donecekler, gclecek yil gelip umrelerini yapacaklardi. Sozle§me
bu §ekliyle i1nzalat1di. Mil§riklerin dediklerine Hz. Peygamber (s .a.v.) nza
gosterdi . Sahabe de haram ayda ve Hare1n s1mrlan i~ inde sava§n1ay1 uygun
332 ROH UL-BEYAN Ci.iz:2

bulmaddar. i§te bunun ilzerine Allah bu ayeti indirdi.

«Fakat haddi a~may1n.>> Harem s1nrrlan ivinde, hem de ihramhyken


sava§1 ilk ba§latan siz olmaym. «<;iinkii Allah, haddi a~anlan sevmez.» Al-
lah haddi a§anlar i9in iyilik dilemez ve onlan dostlan kabul etmez.

191. «Onlan buldugunuz yerde oldiiriin.» Onlar1 ister harem smrrlan ,


ister serbest s1nular ve isterse haram aylar i9inde olsun, nerede bulursan1z,
hernen buldugunuz yerde oldiiriln. <;Unkii onlar, hem haram ay1n, hem Harem
smrrm1n saygmhg1na tecavilz ettiler; bu i§i ilk kez onlar ba§latt1lar. Siz de ay-
n1 §ekilde onlara kar§1hk verin.

«Sizi yurtlarin1zdan ~1kard1klan gibi, siz de onlan ~1karin.» Yani


Mekke'den. <;tinkU milsliimanlan Mekke'den ilk olarak onlar ~tk.ard1lar. Sonra
da ikinci olarak Rasfilullah (s.a.v.) Mekke'yi fethettigi zaman iman etmeyen-
leri oradan r;Ikardi.

«Fitne ~1karmak,» bir kimseyi vatanmdan i;tk.ararak btiytik bir zorluk


ve s1k.Intl i9ine dti~lirmek gibi bir fitne, «adam oldiirmekten daha kotii-
diir.>> <;iinki.i bunda si.irekli bir zorluk ve stk.mtI vardu. insan bu nedenle hep
tiziihir durur. Ki§inin vatanmdan ve tilkesinden 9tkanhp uzakla§tmlmas1, fit-
ne ve s1k1ntI kabul edilmi§tir ki, insan bundan dolay1, boyle bir §eyle kar§I
kar§iya bulunmaktansa oltimti arzular. Dolay1s1yla ayet-i kerimede buyurulu-
yor ki, siz onlan nerede bulur ve yakalarsan1z, derhal oldtirtin, bu hususta hi9-
bir §eye aldrrmay1n. <;unkti onlann Harem'de buaktln1as1 ve sizi Harem'den
uzakla§trrmalan, sizin onlan orada oldiirmenizden daha kotildiir.

«Mescid-i Haram'1n yan1nda onlar, sizinle sava§mad1k~a siz de on-


larla sava~may1n.» Yani Mescid-i Haram'da sava§i ilk ba§latan, onun saygm-
hgm1 ilk zedeleyen siz olmay1n. ilk sald1n onlardan gelirse, o zaman siz de
geregini yapm. i§te ayetin bu noktas1, bu ozel yerde yap1lacak sava§1n niteli-
gini a9Ikhyor. Bu aym· zamanda: "Onlan buldugunuz yerde oldiirun" ayetini
de tahsis etmi§ oluyor. «Eger orada sizinle sava~irlarsa onlari oldiiriin.»
Onlar1 oldiirmek i9in hi9bir §ey dti§tinmeyin. c;unkii Harem'in sayg1nl1gm1 ve
hi.irmetini onlar 9ignemi§lerdir ve bundan dolay1 da en ag1r cezaya hak kazan-
mt§lardir. «i~te kafirlerin cezas1 boyledir.» Onlar da ayn1 ceza ile kar§l kar-
§Iya geleceklerdir. Onlar ba§kalarma nasd davranmi§larsa, onlara da oylece
davran1lacaktlf.

192. «Eger» kiifiirden ve sava§maktan «vazge~erlerse, §ilphesiz ki Al-


Ayet: 191 - 194 BAKARA SURESi/2 333

lab, ~ok bag1~layan ve ~ok merhamet edendir .» Eskiden yapn11§ olduklan


gtinahlan Allah bag1§lar.

193. «Fitne» yani §irk «ortadan kalk1p» goriinmeyinceye ve ondan bir


iz kalmaymcaya, «din yaln1z Allah'1n oluncaya» ve §eytanm onda hi~bir pa-
y1 kalmay1ncaya «kadar, onlarla sava§in.» Yani putperestler islam'a girme-
dik<;e~ onlann hi9bir §eyini kabul etmeyin. Mtisltiman olmazlarsa onlar1 oldti-
rlin. «Eger» sizin kendileriyle sava§man1zdan sonra §irkten «vazge~erlerse,
bilin ki, dii§manhk ancak zalimlere kar§td1r .» Yani §irkten vazge~enlere
kar§1 haddi a§may1n. <;unkil zulmedenden ba§kasma zulmetmek gtizel bir
davran1§ degildir

Sanki §Oyle denilir gibi: Eger yaptiklanndan ve §irkten vazgecrerlerse,


arttk onlar hakk1nda haddi a§maym. <;unkii dti§manhk yaln1zca zalimlere kar-
§Idtr. ~irkten vazgec;enlerse, zalim degillerdir. 0 halde bunlar hak.kmda haddi
a§mak dogru olmaz. Dikkat edilirse, ayette kafrrlere kel!§I yapilan i§leme dii§-
manhk ve zultim ad1 verilmi§tir. Bu, ger~ekten dogrudur, haktrr ve adaletin de
kendisidir. Qinkti benzerlik sebebiyle zalimin cezas1 boyledir. Nitekim Allah
§Oyle buyuruyor: "Kotiiliigun cezas1 onun gibi bir kotiiluktiir." (~Ora: 40)

194. Yasaklann ~ignenmesi bak.unmdan «Mukaddes olan haram ay,


mukaddes olan haram aya kar§Ihktir.» Nitekim Hudeybiye y1hrun Zilkade
aymda mti§rikler mtislilmanlara engel olmu§lardi. Hatta aralarmda ta§ ve ok-
larla sald1nlar meydana gelmi§ti. Daha sonra hicretin yedinci y1 hnda, umre-
nin kaza edilmesi i9in, ayn1 ayda 91kmak icap etti. Ancak soz konusu aym
kutsalhg1 dolay1s1yla miisltimanlar, mti§riklerle sava§mak istemediler. i§te bu-
nun tizerine bu ayet indi ve bir bak1ma mtisltimanlara: "Bu kutsal ay, bir on-
ceki kutsal aya kar§thktrr. Daha once mti§rikler onu 9ignedikleri i9m bu, o ey-
lemlerine ka!§thktlr. Onun i~iJ.1 hi~ aldrr~ etmeden yolumza davam edin" denildi.

«Haram aylarinda k1sas hiikmii ge~erlidir.»


Yani kim bu aya ili§kin
bir sayg1nhg1 zedeler v.e 9igner, Harem'e kar§I da sayg1s1zhkta bulunursa,
kendilerine ayn1s1yla k1sas yap1hr. <;tinkil bu aylann sayg1nhg1na riayet eden-
lere kar§1, saygtl1 davranihr. Fakat sayg1s1zhkta bulunan kimselere kar§t da,
tiplo onlann yapt1g1 §eyle kaqtl1k verilir. A9tk9as1, ayette ge~en "hurumiit"
esasen, sayg1 gosterilmesi gereken ve htirmete deger olan her §eydir. Bu, ke-
sinlikle korunmas1 gereken can ve rrz gibi, hakkmda k1sas ge~erli olan §eyler
anlam1nadir. Madem ki onlar, sizin oraya girmenizi engellediler, oyleyse bu
da bir sald1ndu. Bu durumda siz de 9ekinmeden onlara ayn1s1n1 yaptn. Onlara
334 RUH U'L-BEYAN Cuz:2

ans1z1n baskm yapm ve tistiin gelin. Eger onlar sizi bu y1l, umre kazas1ndan
sava§arak engellerlerse, siz de ytice Allah'm buyurdugu gibi, onlarla sava§m:
«Kim» haram ayda «tecaviiz ederse siz de ona, size yaptlg1 tecaviiziin
ayn1s1yla kar~thk verin.» i§te bu, kisas yoluyla yapilan bir kar§ihktrr. Sald1-
ny1 ilk olarak ba§latmaya degil, bu §ekildeki bir saldrr1ya kar§i ~tkmaya izin
verilmi§tir. Saldrr1y1 ba§latmak ve buna sebep olmak hem zultim, hem de ha-
ramdrr.

«Allah'tan korkun.» Eger size zulmedenlere kar§I bir iisttinltik kazanlf-


san1z ve zafer elde ederseniz, hakk1n1zdan fazlasm1 alarak onlara zulrnetme-
yin. Size tan1nmayan sm1nn ic;ine girmeyin. «Ve bilin ki Allah, takva sahip-
leriyle berabcrdir.» Allah takva sahiplerini korur, i§lerini dtizene koyar, on-
lara yard1m ve imkfu:i vererek ba§anya erdirir.

Rivayete gore, Hz. Peygamber (s.a.v.) ve ashab1, bildirilen yilda Mek-


ke'ye girdiler. Kabe'yi tavaf ettiler, kurbanlann1 kestiler. Mii§riklerle yapttkla-
n antla§ma geregi, umrelerini kaza ettikten sonra, Mekke'de ancak ii<; giin ka-
lacaklardt. Bu arada Hz. peygamber (s.a.v.), Meymune binti Haris'le evlendi.
Velime yemegi vermek ic;in Mekke'de kalmak istiyordu. Mti§rikler, ii<; gtin
1 1
doldugu i<;in, Rasulullah tan Mekke yi terketmesini istediler, o da sozle§meye
uydu. Meymune annemizle evlendigi i<;in ve Serif denilen yerde ziyafet verdi
ve beraber oldu.
1
Ku§kusuz ytice Allah, kendi dini iyin, 0 nun yolunda sava§mam1z1 em-
retmi§, boylece Alah yolunda yaba harcayanlarm ortaya 91kmasm1 dilemi§tir.
1
Mal harcamak sfiretiyle zekat vermeyi de bize emretmi§tir ki, Allah 1 sevdik-
lerini soyleyenler ortaya ~1km1~ olsun. Allah yolunda cihad etmek ilahi sevgi-
nin ol9tisiidlir. <;iinkti her insana hayau ve mah sevecek bir ozellik verilmi§-
tir. Allah, boylece kullann1 cihad vc zekatla, kendi yolunda olup olmad1klan-
n1 ortaya ~1karmak ic;in imtihan etti. Boylece iddia sahiplerinin iddialar1nm
kesin olup olmad1g1 ortaya y1kacaktir. <;iinkii herkes Allah'1 sevdigini iddia
ediyor. i§te cihaddaki Slf buradad1r.
Ayel: 195 BAK.ARA SURESi/2 335

195. Mallannzzi Allah yolunda harcaym da kendinizi elleri-


nizle tehlikeye atmaym. iyilik yapin. r;unkii Allah, iyilik ya-
panlan sever.

195. «Mallann1z1 Allah yolunda harcay1n da ...» infak, yani Allah yo-
lunda harcama, mah yararh olan ~eyler ic;in sarfetmektir. Allah'm, dinin gtic;-
lenmcsi ic;in harcanmas1n1 emrettigi her §ey, dinin hakim olmas1 ic;in gereken
harcamayla ilgili her ttirlti emir, bu ayetin kapsamma girer. Kafirlerle cihad,
yakmlarla olan baglan kesmemek, fakir, yoksul ve miskinleri guc;lendirmek
i9in yap1lan her ttirlli harcama, ailenin ve c;ocuklann haklanna riayet bu kap-
sam ic;inde degerlendirilir. K1sacas1 bu ayetle ki§iyi .Allah'a yakla§tiran her
turlu harcama anlat1lm1§llr. Allah, can ile cihadm yan1nda mal ile cihad1 da
emretmi§tir. Mallarimz1 Allah yolunda harcaym, buyurmu§tur.
«Kendinizi ellerinizle tehlikeye atmay1n.>> Burada ellerden ama~, ne-
fisler ve canlard.rr. Diger organlar aras1ndan ellerin buna tahsisi ise, i§lerin ge-
nel olarak dogrudan elle yapllmas1ndandu. Dolay1s1yla burada: Nefsinizi
helake gotlirecek §eyler yapmay1n. israf ederek, gec;iminizi saglamak ic;in ka-
zand1gm1z §eyleri ~ar~ur ederek veya cihad ve cihadla ilgili onemli hizmetler
i9in harcama yapmayarak kendinizi tehlikeye atmaym. <;unkti bu, dii§1nanm1-
z1 kuvvetlendirir ve sizin iizerinize musallat kllar. EbQ EyyQb el-Ensar! tara-
f1ndan nakledilen rivayet de bunu teyid eder.

Ebfi Eyyub el-Ensari'nin §Oyle dedigi rivayet edilmi§tir: "Allah, dinini


gtic;lendirip, Rasfiltinti de zafere erdirince, biz aram1zda Ensar olarak §6yle
konu§mU§tuk. i slam yay1hp, Allah da peygamberini zafere erdirinceye dek,
biz ailemizi ve mallar1m1z1 terkettik. Artlk bundan boyle ~oluk 9ocugumuza,
ailemize ve mallar1m1za donsek de, orada kahp, kay1plarnn1z1 dtizeltsek." i§te
bizim bu konu ~1nain1z Uzerine bu ayet nazil olmu§tur: "Mallanniz1 Allah yo-
lunda harcaym da, kendinizi ellerinizle tehlikeye atmayzn." Y ani sizin helaki-
nize neden olacak §eylere, mesela aileniz ve mallann1z aras1nda kalarak, ciha-
d1 birakarak tehlikeye atmay1n. i§te bu ayetin inmesinden sonra Ebfi Eyyub
hic;bir gazadan geri kalmam1§hr. Hatta yapm1§ oldugu son gazve, Muaviye
336 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

doneminde istanbul'da olmu§ ve orada surlann dibinde topraga verilmi§tir.


Nitekim hadiste §Oyle buyuruluyor: "Cihad etmeden ve iqinden cihad etmeyi
gerirmeden olen bir kimse, bir tur munafik olarak olmu§ olur.,, <94)

«lyilik yap1n.» Fakirlere kar§I comert davran1n. «<;iinkii Allah iyilik


yapanlari sever.» Yani onlara hayu ve iyilik murad eder, onlar1 sever ve on-
lar1 kendine yakla§tuu. Kendi golgesinden ba§ka hic;bir golgenin olmad1g1 o
giinde onlar1 Ar§1'nm golgesi altmda golgelendirir.
Anlatild1g1na gore, Esedogullar1ndan bir kafile, Nu'man'1 bulmak ic;in
gelmi§lerdi. Yolda comertligiyle tan1nm1§ olan Hatem Tai ile kar§Ila§tilar.
Ona: "Kavmimizi geride buaktik, hepsi de seni oviip dururlar, hep iyiliklerini
sayarlar. Sana bir mektup gonderdiler" dediler. 0 da: "Nedir o mektup?" diye
sordu. Esedogullar1, mektupta Nabiga'ya ait bir §iir yazrn1§lard1. ~iiri okuduk-
tan sonra, dediler ki: "Biz, senden bir §ey istemekten utan1nz. Ashnda bizim
bir istegimiz var." 0 da: "Peki isteginiz nedir?" diye sorunca: "Bizim bir arka-
da§1m1z ytik devesini kaybetti" dediler. Hatem de: "i§te §U k1srag1m, arkada§1-
n1z1 ona bindirin," dedi. Onu aldilar. Bir cariye k1srag1n yavrusunu (tay1) elbi-
sesine bagladi. Sonra tay kurtularak annesinin pe§inden gitmeye ba§ladL Ca-
riye de c;oziilen taym. pe§ine tak1ld1. Onu geri getirmek istiyordu. Hatem de:
"Pe§inizden gelenler de sizindir" dedi. Boylece hem k1srag1, hem tay1 ve hem
cariyeyi ahp gotiirdtiler. ibn Zeydun el-Vezir'in risalesinde boyle anlattlmak-
tadrr.

94- Bak. Milslim, Ebu Davud ve Nesai, Ahmed b. Hanbel, Mii.sned. Si.iyUti, el-Fethu'f-Kebfr,
3/240.
Ayet: 195 BAKARA SORESi/2 337
338 RUHU'L-BEYAN Ciiz:2

196. Hacci ve umreyi Allah ifin tamamlayin. Eger hacdan


menolunursaniz, size giiciinuziin yettigi bir kurban gerekir.
Bu kurban, yerine varmadan ba§inizi tiraf etmeyin. Sizden
kim hasta olur veya ba§inda bir rahatsizlik bulunursa, tra§
olabilir ve bunun ifin oruf tutmak, yahut sadaka vermek veya
kurban kesmek sflretiyle fidye verir. Eger emniyet ifinde ise·
niz, hac zamanina kadar umre yapana, giicuniin yettigi bir
kurban gerekir. Kurban bulamayan kimseye hac sirasinda iif
giin, dondiikten sonra da yedi giin oruf tutmasi gerekir. Bu,
tam on giindiir. Bu hiikiim ailesi Mescid·i Haram fevresinde
oturmayan kimse ifindir. Allah'tan korkun ve bilin ki, Al·
lah 'in cezasi #ddetlidir.
197. Hae, bilin~n aylardadir. Kim bu aylarda hacca ba§la-
yarak onu kendisine f arz kilarsa, artik hacda cinsi temas, sov-
me, kavga etme yoktur. Ne iyilik yaparsamz, Allah onu bilir.
Aziginzzi alm. Aziklarin en hayirlisi Allah'tan korkmaktzr. 0
halde ey akil sahipleri! Ben'den korkun!
Ayet: 196 BAKARA SURESi/2 339

198. Rabbinizin liitfundan rizik aramanizda bir giinah yok-


tur. Arafat'tan sel gibi akip inerken Mefar-i Haram'da Al-
lah 't zikredin. Daha once sapiklardan oldugunuz halde size
dogru yolu giisterdigi gibi, O'nu anin.
199. Sonra insanlarin akin akin dondiigii yerden diinun.
Ve Allah'tan maifiret dileyin. $iiphesiz Alla.h, fOk bagi§layan
ve fOk merhamet edendir.
200. Hae ibadetlerinizi bitirince, atalarmizi andiginzz gibi
veya daha fazla.siyla Allah 'z zikredin. insanla.rdan bir kismi:
"Rabbimiz! Nimetlerini bize diinyada ver" der. Bunlarin
ahirette hif bir nasibi yoktur.
201. Onlardan bir kismz da: "Rabbimiz! Bize dunyada da
iyilik, ahirette de iyilik ver ve bizi cehennem azabindan koru"
derler.
202. i§te onlarin kazandiklarzndan paylari vardzr. Allah,
hesabi suratli olandir.
203. Allah 'i belirli gunlerde zikredin. Kim iki gun ifinde
ace/e edip diinerse, ona bir gunah yoktur. Kim de geri kalirsa,
ona da bir giinah yoktur. Bu, Allah 'tan korkan ifindir. 0 hal-
de Allah'tan korkun ve bilin ki, mutlaka O'nun huzurunda
toplanacaksmiz.

196. «Hacc1 ve umreyi Allah i~in


tamamlay1n.» Hae ibadeti, gil~ yeti-
renler it;in ittifakla farzd1r. Umre ise, Ebu Hanife'ye gore stinnettir. Ancak,
ttpk1 nafile namaz gibi, ba~laruld1g1nda tamarnlanmas1 gerekir. Soylenmek is-
tenen §Udur: Bu iki ibadetten herhangi birisine ba§layan kimse onu tamamla-
sm. <;unkti ba§lan1lmas1 vacip olmad1g1 halde, ba§lan1ld1ktan sonra bitirilme-
si gereken ibadetler vardir. Ayette "Allah ifin" ifadesiyse bu i§in sirf Allah
it;in yaptlmas1 gerektigini vurgulrunak i<;indir. <;unkti araplar hacc1 bir araya
toplan1p gosteri§te bulunmak ve 9e§itli panay1rlar kurmak amac1yla yaparlar-
di. Oysa bunlardan hi<;biri Allah'a taat ve yak1nla§ma amac1na yonelik degil-
di. i§te bunun i<;in ytice Allah hacc1, kendi nzas1 it;in yerine getirilmesi ama-
c1yla farz kilm1§ ve geregi gibi yerine getirilmesini istemi§tir. Buna gore
ayetin anlam1 §byle oluyor: Hae ve umrenin rtikiln ve §artlarm1 ve diger fiile-
rini, Allah'm nzas1m gozeterek ve me§ru olarak yerine getirin. Yapllacak §ey-
lerden hie; birini ihl§l etmeyin. Bu iki ibadeti yaparken ihlas ve samimiyetten
aynhnay111. Onlara her hangi dtinyevi bir ama9 katarak ibadetinizi bulandir-
340 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:2

may1n. Onun ic;in gerekli olan nafakay1 helal yoldan elde edin.

Hacc1n rtiktinleri be§tir: 1- ihram, 2- Arafat'ta vakfe 3- Tavaf, 4- Safa ile


Merve aras1nda Sa'y, 5- Ba§1 tua§ etmek veya sac;1 k1saltmak.

Haccm rliknil, ihramdan c;1kman1n ancak kendisinin yapllmas1ndan son-


ra mtimktin oldugu §eylerdir. Haccm vacipleriyse, yapilmad1klan zaman kur-
banla telafi edilen §eylerdir. Hacc1n stinnetleriyse, terkedilmeleri halinde bir
§ey gerekmeyen gorevlerdir.Umrenin de birtaktm rliklinleri, vacibleri ve slin-
netleri vardlf.

Umrenin rtikiinleri dorttiir: 1- ihram, 2- Beytullah'1 tavaf, 3- Safa ile


Merve aras1nda Sa'y, 4- Trra§.

Hacda ihramdan c;lk1§ ikidir ve bunun da tic; sebebi vardtr:

1- Kurban kesme gtinti denilen Yevm-i Nahr'da Akabe Cemresini ta§la-


mak
2- Ziyaret tavaf1,
3- Tua§.

i§te bu tic; §eyden ikisi meydana geldigi zaman ihramdan birinci c;lk.ma
olay1, tic;tinctisti ~erc;ekle§tigi zaman da ihramdan ikinci c;1kma olay1 meydana
gelir. Birinci c;1kt§tan sonra, cinsel ili§ki di§tndaki ttim yasaklar, ikincisinden
sonra ise y asaklann ta1nam1 ortadan kalkar.

Hae ve umrenin tic; §ekilde yapilacag1 konusunda timmetin ittifak1 var-


drr: ifrad, Temettu ve Kiran.

ifrad hacc1 §Oyle yap1hr: Sadece hac niyetiyle ihrama girilir, hac bittik-
ten sonra ihramdan 91k1hp yeniden Hill bolgesinden, yani mikat mahalleriyle
Harem bolgesi arasmdaki yerlerden umre ic;in ihrama girilir.

Temettu hacc1 da §Oyle yap1hr: Hae mevsiminde, umre niyetiyle ihrama


girilip umreyle ilgili gorevler yerine getili.r. Ard1ndan Mekke'de hac i9in ihra-
ma girerek ayn1 yil hac da yap1hr.

Kuan haccm1n yap1h§ §ekli ise §byledir: Hae ve umre'ye birlikte niyet
ederek ihrama girilir ve hac menasiki yerine getirilir. Bu arada umre de yaptl-
m1§ olur. <;tinkii umreyle ilgili gorevlerin tiimti, hac gorevleri aras1nda da var-
d1r. Ancak hacc1n ttim gorevleri umrede yoktur. Ya da u1me ihram1na girer,
sonra da buna bagh olarak ve hentiz tavafa ba§lamadan hacca da niyet eder.
Ayet:l96 BAK.ARA SURESi/2 341

Boylece il<isini beraber yerine getirmi§ olur. Bize gore bunlann en faziletlisi
Krran hacc1du. Nitekim, hadiste de §6yle buyurulmu§tur: "Hae ile umreyi be-
raber yap1mz. <;unku bu ikisi, koriigun demir, alt1n ve giimu~t'i. eriterek kir ve
pastm. 9ikanp att1g1 gibi, fakirlik ve gunahlan onlerler (eritirler ). Kabul edi-
len hacczn kar~tlzgt da ancak cennettir."<95>

«Eger hacdan menolunursan1z size giiciiniiziin yettigi bir kurban


gerekir.» Eger herhangi bir hastahk, dti§man, zay1fllk, nafaka ve binitinin bu-
lunmamas1 veya bunun gibi §eyler yiiztinden ihramdan sonra iki ntistikten bi-
rini yapmaktan n1enedilirseniz, bu durumda, kolay1n1za gelebilen bir kurban
"
kesmeniz gerekir. Ayette kurban olarak verdigimiz kelime "hedy" dir. Bunun
ba§1nda yer alan "min" cer edau, ya "baz1" anlam1nda ya da a91klama i<;in
(beyaniyye)dir. Yani bir hedy (kurban) veya hedyden olu§an1 demektir. Hedy,
Allah'a yak1nla§mak maksad1yla Beytullah'a gonderilen kurbanhk hayvan de-
mektir. Bunun en a§ag1s1 bir koyun, ortast s1gu ve en btiytigti de devedir. Bu,
Beyt'ine gondermek suretiyle kulun Rabbine gonderdigi bir hediyedir.
Buna gore ayetin anlami §U olur: ihramh bulunan kimse, eger bir engel-
le kar§tla§lf da, ihramdan <;tkmak isterse, bu durumda, engelle kar§ila§tlg1
yerde kesmek ilzere deve, s1gu veya davardan herhangi birisini kurban edebi-
lir. Bu gorti§ ~afi1'ye aittir. Biz Hanefilere goreyse, kurbanhgm Harem bolge-
sine gottirtilmesi gerekir. Bu arada gottirtilen kurbanhk i~in eline bir i§aret ko-
yar, boylece hangi gtin kesilecegini bilmi§ olur. 0 gtin gelince, kurban1 kesil-
mi§ kabul ederek: «Bu kurban, yerine varmadan ba~1n1z1 bra~ etmeyin»
ayeti geregince ihramdan 9tkar. Yani bu, ba~lann1z1, gonderilen kurbanhgm1-
zm hareme ula§tlg1na, yerine goti.iri.ildiigtine <lair bilgi sahibi oluncaya dek
tra§ etmeyin demektir. <;iinkti kesilmesi gereken kurbanbg1n, kesilecegi yere
ula~mas1 gerekir. Ayette ge~en "mahill" kelimesi, inmek ve konmak anlam1-
nad1r. Zaman ve yer anlanunda da kullan1lu. Nitekim ''mahillu'd-deyn" deyi-
mi, borcun odeme zaman1 demektir. "Mahillu'l-hedy" ise i<;inde hedy kurba-
n1nm kesilmesinin helal oldugu yer demektir. Bize gore "Sonra varacaklarz
yer, B eyt-i Atik (Kabe) tir" (Hae: 3) ayeti geregince, bunun yeri Harem'dir.
<;unkii ayette ge~en "Beyt-i Atik" Harem'in ttimtinti ifade eder. <;unkti hepsi
de Beyt'e tabidirler. Bu htikilm, ister ifrad, ister ktran, ister temettu hacc1, ya
da unue yapsmlar tum hacilar i~indir. Yani kurban kesilmeden ba§lar1n1 tua§

95- Nesal tahric etmi§ ve sahih oldugunu belirtmi§tir. Hadis Hasendir. Aynca bunu teyid eden
rivayetler de vard1r. Bkz. Camiu'l-Usul, 9/461.
342 RUHU'L-BEYAN Ciiz:2

etmeleri caiz olmaz. $iiphesiz bu, Mina'da mahsur ka1n1am1§larsa, boyledir.


Tira§ olmak, sa91 k1saltmaktan daha faziletlidir. Tira§ta sa91n dortte birini kes-
mek yeterlidir. Ancak hacta, Rasfilullah'a uymak i<;in sa91n tamamm1 tua§ et-
mek 9ok daha iyidir. Fakat haccm d1§1nda Rasulullah (s.a.v.) sa91n1 tlfa§ et-
mez, k.isaltirdL Sa91111 nadiren tlra§ eder 9ogu zaman da sa91n1 k1salt1rlard1.

«Sizden kim hasta olur» yani ihramh bulundugu halde, herhangi bir ra-
hats1zhk ve hastallk nedeniyle sac;m1 trra§ etmek zorunda kalrrsa «veya ba§in-
da» bir yara, bit veya ba§ agns1 gibi «bir rahats1zhk bulunursa, t1ra~ olabi-
lir.» Yani kurban1n1 kesinceye kadar ihramda olmaya devam eder. Ancak sa-
9m1 tira§ etmek zorunda kahr ve sonunda da trra§ ederse, «ve bunun i~in» tic;
gtin «oru~ tutmak» veya alu miskin ve yoksula,. her biri ic;in yanm olc;ek
bugday olmak ilzere «sadaka vermek veya kurban kesmek suretiyle fidye
verir .» Bu kurbanhg1n en btiyilgti deve, ortas1 s1gir ve a§ag1s1 da koyundur.
A

Ayette ge9en "ev" (veya) ifadesi muhayyerlik bildirir. Yani ki§i bunlardan
birini yapmakta muhayyerdir.
«Eger emniyet i~inde» yani korkulardan gtivence ic;inde «iseniz,» has-
tahg1n1zdan kurtulmu§san1z, siz bir gtiven ve geni§lik ortam1ndaysan1z, mah-
sur degilseniz, ku§atilmamt§san1z «hac zaman1na kadar umre yapana, gii-
ciiniin yettigi bir kurban gerekir.» Yani hac aylarmda hac yaparak Allah'a
yakla§mak suretiyle yararlanmadan once umre yapmak suretiyle Allah'a ya-
k1nla~mak isteyen, yani lo.ran hacc1 yapan ya da umre ihrammdan 9Iktiktan
sonra hac i<;in ihrama girmeden ihram yasaklann1 i§leyen, yani ihramhyken
yapamayacag1 §eyleri yapan kimse, (yani temettu hacc1 yapan), bu fiillerden
dolay1, gilctiniin yettigi bir kurban1 keser. Temettu hacc1 yapan bu kimse, Ebu
Hanife'ye gore soz konusu kurban1 bayram1n birinci gtinti keser ve tipk1 nor-
mal kurban gibi, kendi kurbanm1n etinden yiyebilir.
«Kurban>> yani hedy «bulamayan kimseye hac s1ras1nda» yani hac
vaktinde ve hac aylarinda, umre ihram1yla hac ihram1 aras1nda «ii~ giin» oru9
tutmas1 gerekir. Bunu isterse pe§pe§e, isterse ayn ayn gilnlerde tutar. En fazi-
letli olan1 da Zilhiccenin yedinci, sekizinci ve dokuzuncu gtinleri tutmaktir.
<;unkii Yevm-i Nahr'da ve te§rik gtinlerinde oru9 tutn1ak sahih degildir.
«Dondiikten sonra>> yani hacla ilgili i§leri ve amelleri bitirip aynld1g1nda
«da yedi giin oru~ tutmas1 gerekir. Bu,» hacda tutulan tic; gilnlilk oru9la,
doniince tutulan yedi gtinltik orucun toplam1 «tam on giindiir.» Araplann 90-
gu hesap yapmas1n1 bilmezlerdi. Dolay1s1yla bir kimse arkada§1na degi§ik sa-
yilarla hitap ettiginde, daha kolay anla1nas1 i<;in bunlar1n toplamm1 da bildirir-
Ayet: 196 BAKARA SURESi/2 343

di. Ayette de boyle bir fayda gozetihni§tir. Ayette geyen "tam" kelimesi "on"
say1sm1 peki§tiren bir s1fattu. <;tinkii s1fat, <;ogunlukla peki§tirme i<;in kullan1-
hr. Nitekim "ilfilleyn" kelimesi iki ilah1 ifade ettigi halde, hemen arkasmdan,
peki~tirme amac1yla "isneyn" denilerek bu husus aynca say1yla belirtilmi§tir.
Ote yandan genelde onemli hususlarda peki§tirme yoluna ba§VUrulur. Burada
da ozellikle tutulacak orucun gtin say1s1 vurgulanmI§ ve bunun mutlaka yerine
getirilmesi gerektigine dikk.at c;ekilmi§tir.

«Bu hiikiim ... » Hanefi mezhebine gore bu, bizzat temettuun kendisine
i§arettir, ~afi'ye gore de temettuun hiikmune i§arettir. Bu ise, hedy kurban1nm
gerekli oldugudur. «Ailesi Mescid-i Haram ~evresinde oturmayan kimse
i~indir.>> Bu kurban kesme zorunlulugu, ailesi Mekke de oturmayanlar i9in-
1

dir. Ayette "aile"nin zikredilmesi genel olarak insan1n, ailesinin bulundugu


yerde oturmasmdand1r. Dolay1s1yla "aile"sinin oturn1as1, kendisinin oturmas1
demektir.

"Mescid-i Haram'da oturanlar" bizim mezhebimize gore Mekke halla-


d1r ve evleri Mikat smrrlan i<;inde bulunanlar demektir. Bunlar i<;in temettu ve
krran hacc1 yoktur. Bunlardan temettu veya kuan hacc1 yapanlar i<;in cinayet
demi (kurban) gerekir ve bunun i~in kestikleri kurbanlarm etinden yiyemez-
ler. "Mescid-i Haram'da oturanlar"1n, hac aylan dt§Inda umre yapmalar1 ge-
rekir. Bunlar, hac aylann1 hacca ayumahdrrlar. Kuan ve temettu hacc1 yapan
afililer, yani Mikat smular1 dt§mdan gelenlerin demi, ntistikWr, yani hac kur-
ban1du. Dolay1s1yla bundan yiyebilirler. ~afii'ye gore "Mescid-i Haram'da
oturanlar", Harem halla ve namazlarm1 seferi kllabilecek bir uzakhkta olma-
yanlardrr.

Emir ve yasaklanna dikkat etn1ekte ve ozellikle de hac konusunda. «Al-


lah'tan korkun ve bilin ki,» korkmayanlar i<;in «Allah'1n cezas1 §iddetli-
dir.» <;unkti azap hakkmdaki bilgi sizi isyandan uzakla§trracaktir.
Aynca her kalb, Rabbi tarumaya elveri§li olmad1g1 gibi, her nefis Rab-
bin hizmetine uygun olmayabilir ve her iyi mal da Rabbin hazinesine uygun
gelmeyebilir. 0 halde ey kul! Durmnunu dtizeltmeye bak. Eldeki varligm ve
mahnla comert ol. Eger mahn yoksa, bedenen yard1m et. Eger senin bu iki
konuda da imkanm varsa, o zaman her ikisini de devreye sok. Gormez misin,
ibrahim (a.s.), mahn1 konuklarma nastl verdi? Canm1 ate§e nas1l att1? <;ocu-
gunu nas1l kurban etti? Kalbini Rahman'a nasil teslin1 etti? Bunlar1 bilmez ini-
sin? Onun comertligi kar§1s1nda melekler bile §a§akalm1§lar, Allah da kendisi-
344 ROHU'L-BEYAN Ciiz:2

ne Halillik (dostluk) ikrammda bulunmu§tur. Allah bu konuda §Oyle buyuru-


yor: "Allah , jbrahim'i bir dost edinnii~ti ." (Nisa: 125)

Malik b. Dinar §oyle diyor: "Mekke'ye dogru yola 91ktlm. Yolda bir
gem; gordtim. Gece olunca bu gen~ ytiztinti goge kald1nyor ve §0yle yakan-
yordu: "Ey taatlann kendisini sevindirdigi ve isyanlann kendisine zarar ver-
medigi Rabbim! Bana, seni sevindiren §eyi ver, sana zarar vermeyen §eyler-
den beni bagt§la." insanlar ihram giyip de, birlikte telbiye getirdiklerinde,
kendisine, neden telbiye getirmedigini sordum. Bana: "Ey ya§h kimse, bu tel-
biye beni gelecek gtinahlardan, eskiden i§lenmi§ su<; ve n1asiyetlerden kurta-
ramaz. Ben,"lebbeyk" diye telbiye getirirken bana, "Senin Lebbeyk'ine de,
mutlu olsununa da gerek yoktur. Serrin soztinti dinlemek ve sana bakmak iste-
miyorum, denilmesinden korkmaktay1m" diye cevap verdi. Sonra telbiye ge-
tirmeye ba§ladi. Kendisine bir daha ancak Mina'da rastlad1g1m srrada §0yle
yakanyordu: "Allah'un, beni bagi§la! Herkes kurbanlann1 kestiler ve sana
yakla§tllar. Benimse, nefsimden ba§ka, beni sana yakla§tuacak bir §eyim yok!
Ne olur, bunu benden kabul buyur." Sonra bir <;1ghk atti ve cans1z bir §ekilde
yere dii§tti." Allah'1m! Bize kereminin kemaliyle muamele et ve bizleri en yU-
ce kat1na ve haremine ula~tlr!

197. «Hae bilinen aylardad1r .>-> Yani hacc1n vakti, insanlarca bilinen
~evval, Zilkade aylar1 ile Zilhicce'nin ilk on gtintidtir. insanlar bu bilgiyi ku-
§aktan ku§aga aktarm1§latdlf. Hacc1n bu aylarla smrrland1nlmasmm hikmeti,
birtak1m hac fiillerinin ancak bu vakitlerde yap1labilecegine ve bunun d1§mda
yap11mas1mn sahih olmayacag1na i§aret etmek i9indir.

ihram ise, Ebfi Hanife'ye gore, hacc1n §artlanndan oldugu i<;in daha on-
ce girilmesi kerahetle birlikte caizdir. Buna gore haccm edasmdan once ihram
§artinm yerine getirilmesi, t1pkl namaz vaktinden once abdest alman1n caiz
olmas1 gibi, caizdir. Aynca "Sana hilal halini a/an aylarz sorarlar. De ki:
Onlar, insanlar ve hac i9in vakit tayin eden olrulerdir. (Bakara: 189) ayeti
II

de, btittin aylarda ihrama girmenin caiz oldugunu gosterir. K1sacas1 aylarm tii-
mli, ihrama girmenin caiz oldugu vakitlerdir.

«Kim bu aylarda hacca ba~layarak onu kendisine farz kdarsa ... »


Yani ki.J.n telbiye getirir, yahut kurbanhk i§aretler ve boylece hacc1 kendisine
vacip kilarsa ... <;i.inku hac, i9inde ihrama girmeyi ve ihramdan 91.kma gibi fiil-
ler olan bir ibadettir. Namazda oldugu gibi, ba~lainak i9in sadece niyet yeterli
degildir. ~u halde, hacca ba§lam1§ olabilmek i9in telbiye veya boynuna veya
Ayet: 197 BAKAHA SURESi/2 345

ayag1na herhangi bir §CY takmak suretiyle kurbanhk i§aretlemek gerekir.

«Arhk hacda cinsi temas,>> ve cinsel ili§kiye gottirecek davran1§lar,


mesela opmek ve c;imdiklemek gibi §eylerin tiimti ihrama ait yasaklardand1r.
Arafat'ta vakfeden once bu davrant§larda bulunmak hacc1 bozar, vakfeden
sonra ise, bedene (") gerektirir. Cinsel ili§kiye gottirecek her yol da yasaklan-
ffil§hr. Bu, bir tehlikeye dti§ilhnemek is:in bir tedbirdir.
«Sovme, kavga etme yoktur.» Yasaklardan herhangi birini i§leyerek
§Cf l SIIlIT}ar dl§Illa ~Ikmak yoktur. \:iinkil ayette ge9en "jisk", her ttirden ma-
1

siyet demektir. Buna sovme, birbirine lakap takma gibi §eyler girer. Hacda
hizmetc;ilerle, yol arkada§lar1yla, ula~1m arac1 sahipleriyle dala§mak yasaktir.
Hae giinlerinde bu ttir hareketlerden uzak. durmak gerekir. Burada, say1lanlar-
dan her zaman uzak durmak ve ·ka~1nmak gerekirken, hacda ka\:1nilmas1n1n
emredilmesinin sebebi, hacda bunlar1n daha ~irk.in ve daha kotti olmas1ndan-
drr. Bu tipki namazda ipek elbise giymek ve Kur'an okurken nagme yapmak
gibidir. Nitekim Kur'an okuyanlardan bir k1sm1 boyle yap1yor, tuhaf tuhaf
sesler ve musiki nagmeleri c;Ikanyorlar.
«Ne iyilik yaparsan1z, Allah onu bilir.» Allah, masiyetlerden us: tane-
sinden nehyetti ve her ttirlil taat1 da te§vik etti. Bu, kotilltikten uzak.la§ttrma-
nm hemen ardmdan iyilige bir te§viktir. Bunun ic;erisine 9irkin soz yerine gii-
zel soz, fas1khk yerine iyilik ve takva, kavga yerine iyi ge9inme ve gtizel
ahlfilc da girer.
«Az1g1n1z1 ahn.» Kotiiltiklerden k01unup sakmman1z ivin. yolculugunuz
ve ahiretinizle ilgili az1klanmz1 aim. «Az1klann en hay1rhs1 Allah'tan kork-
maktlr.» Bu, ahnan yiyecek ve is:ecek degildir. i§in ger9egi §Udur: insan1n iki
ttir yolculugu vardu. Biri di.inyada olan yolculuk, digeri de dtinyadan olan
yolculuktur. Dtinyada yolculuk is:in mutlaka az1k gerekir. Bu, yiyecek, i9ecek,
binek ve mald1r. Ayn1 §ekilde dtinyadan olan yolculuk is:in de az1k gerekir.
Bu az1k Allah'1 bilmek ve tan1mak. (marifetullah)tlf, Allah sevgisidir, O'ndan
ba§ka her §eyden yiiz 9evirmektir. Allah'a itaatle ugra§mak, O'na muhalefet-
ten ve yasaklarmdan uzak durmaktu. i§te bu azik, dtinyada yap1lan yolculuk-
taki az1ktan daha hayirhdu. <;tinkti diinyadaki aztk, seni slirekli olmayan, ge-
~ici bir azaptan kurtarrr. Oysa ahiret az1g1, seni slirekli olan bir azaptan kurta-
rrr. Di.inya az1g1 ge9ici ve fanidir. Ahiret az1g1, seni temiz ve silrekli olan lez-

* Bedene; deve ve s1gir cinsinden olan kurbana "bedene" ad1 verilir.


346 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

zetlere kavu§turur.

Yemen halk1 az1k almazlard1 ve yola az1ks1z r;1karlar: "Bizier, tevekktil


sahipleriyiz. <;unkti Beytullah'1 hacca gidiyoruz, 0 bizi doyurn1ayacak nu? "
derlerdi. Boylece bir tek ki§i de olsa, insanlara ytik olurlardi. Mekke'ye gel-
diklerinde ise, halktan dilenirledi. <;ogu zaman bu durum onlan soyguna yag-
malamaya ve gasp yap1naya gottirtirdti. Bunun ic;in Allah, "Azigmiz1 altn"
buyurmu§tur. Size yetecek olanm1 ahn, ba~kalanndan dilenecek duruma getir-
meyecek kadann1 yan1n1zda bulundurun. insanlann yiyeceklerine ortak ol-
maktan, onlan zor durumda brrakmaktan ve onlann sut1na yi.ik olmaktan sa-
11
kmm. Az1klann en hay1rlts1 Allah'tan korkmaktir. "
«0 halde ey aktl sahipleri! Ben'den korkun.» <;unkti ak1lb olmak, Al-
lah'tan kormay1 ve insanlar1 da buna te§vik etmeyi gerektirir. Ote yandan bu-
rada ytice Allah, once insanlan kendisinden korkmaya te§vik etmi§, ard1ndan,
bundan amacm O'na kavu§mak olduguna i§aret etmi§tir. Buna gore takva sa-
hiplerinin O'nun d1§1ndaki her §eyden vazger;meleri gerekir. Bu yuzden ozel-
likle akil sahiplerine hitap edilmi§tir. <;tinkti, Allah'tan korkmayanm aktlh ol-
dugundan soz etmek milmktin degildir. ~u halde ak1lh kimsenin ba§hca gore-
vi, akhn1 §tipheli §eylerden kurtarmak, nefsini anndirmak ve onu en yiice
mertebelere 91karmaktir.

imam (Fahrettin er-Raz!) tefsirinde §byle diyor: "Bil ki; insanda tic; gtic;
vardtr: Hayvani: olan §ehvet gticti, §eytani olan gazab giicU ve akilla ilgili olan
vehmt gi.i<;. Tiim ibadetlerden astl a1na9, bu ti<; gticU, yani §ehvet, gazap ve ve-
him gti9lerini yemnektir. Nitekim ayetteki:
(feta ra.fese) "cinsf temas yoktur" ifadesi, §ehvetle ilgili gticlin,
(vela fiisuka) "sovme yoktur" ifadesi gazabla ilgili gtictin - <;tinkii masi-
yet bu giictin sonucu dogar-
( vela cidale) "ve kavga etme yoktur" ifadesi de, insan1 kavgaya stiriik-
leyen, ba§kalan yla tarh§maya ve her konuda 9eki§n1eye gotiiren vehme dayah
giici.in yenilmesi gerektigine i§aret eder.

Kotiiltik bu tic; §eyden kaynakland1g1 i<;in yi.ice Allah: "Artzk hacda cinsf
temas, sovme, kavga etme yoktur." buyurmu§tur. Yani Allah'1 tan1may1 ve
O'nun sevgisini kazanmay1 isteyenler, celalinin nuruna ula§may1 dileyenler,
kullan iyinde havas olan ziinuenin <;izgisinde hareket etmek isteyenler, bu sa-
Ayet: 198 BAK.ARA S0RESi/2 347

y1lan §ey lere dikkat etmelidirler."

Ebu Cafer Muhammed Bakir da §Oyle demi§tir: "~u tic; §eyi yerine getir-
meyen kimse, Beytullah'a gitJ.ne s1kmtis1na girmesin: Kendisini Allah'm ha-
ram lald1g1 §eylerden uzakla§hran vera', gazab1 onleyen hiln1 (yumu§akhk) ve
konu§tugu milsltimanlarla iyi arkada§hk. i§te yolcu, bu ii<; §eye ihtiyac; duyar.
Yolculukta ve hele hac yolculugunda bu lie; ~emel unsur gereklidir. Kim bun-
lan mtikemmel bir §ekilde yerine getirirse, haccm1 da miikemmel olarak bitir-
mi§ olur. Kim de bunu yapmazsa, gerekeni yapmamt§ demektir. "

Hac1 olan ki§inin, arkada§lanndan aynhnadan once yapmas1 gereken


§ey, onlara kar§I i§ledigi yanh§hkl.ardan ve zuliimden dolay1 helallik dilemeli-
dir. Eger aralannda, g1ybet ve laf ta§nna gibi bir §eyler gec;mi§se veya malma
dokunmU§Sa, mutlaka helfillik istemelidir. <;tinkti c;ok az kimse bu gibi §eyler-
den uzak kalabilir. Arkada§indan soz edilince, hakk1nda iyiJik d1§mda bir §ey
konu§masm. Bunun duj1ndaki §eylere dalmasm. Nitekim Selef, seferden don-
dUklerinde, hic;biri arkada§I hakk1nda iyilik d1§mda bir §ey konu§mazd1. Kisa-
cas1 amel defteri magfiret yoluyla gtinahlardan temizlenen kimse bir daha gti-
nah ve isyan kirine donmekten sak1nsm.

198. «Rabbinizin liitfundan nz1k araman1zda bir giinah yoktur .»


Hae mevsiminde ticaret yapman1zda ve nzik pe§inde ko§man1zda bir sak1nca
yoktur. Bu ayet, hac esnasmda ticaret gibi i§lerin yap11mayacag1m soyleyenler
hakk1nda inmi§tir. Ancak burada ger~ek olan ~u ki, her ne kadar hac esnasm-
da ticaret mtibah ise de, ticareti terketmek daha iyidir. <;tinkti Allah §oyle bu-
yurmu§tur: "Halbuki onlar, dini sadece Allah'a tahsis ederek O'na ibadet et-
mekle emrolunmu~lardzr." (Beyyine: 5) ihia.s, taat ve ibadet niyetiyle yapilan
fiillerdir.

«Araf'at'tan sel gibi ak1p inerken Me~'ar-i Haram'da Allah'1 zikrc-


din.» Gtine§ battiktan sonra Arafat'tan dontip sel gibi akarken telbiye, tehlil,
tesbih, tahmid, dua ve zikirlerle Allah'1 Me~'ar-i Haram denilen yerde zikre-
din. Arafat, vakfeye durulan yerin ad1du. Kelime 9ogul gibiyse de, ~ogul de-
gildir. Bu, suf anlammdaki manay1 fazlala§tirmak ic;in harfleri artt1nlan keli-
melerdendir. Bu ifade Arafat'ta vakfenin vacip oldugunu gosterir. <;unki.i "sel
gibi akma'' dan bahsedildigine gore bu, belli bir bekleyi§ten sonra olacaktrr.
<;tinkti, vacibin kendisiyle tamamland1g1 §ey de vaciptir.

Me§'ar-i Haran1, tizerinde iman1'1n durdugu dag1n (tepenin) ad1du.


348 RUH U'L-BEYAN Cuz:2

Me~'ar: ibadet i9111 belirlenen yerdir. "Seair"de, §iar'dan al mma olup,


alametler anlamma gelir. ~iar da alainet ve i§aret anlam1nadir. Bunun "ha-
ram" vasf1yla nitelendiriln1esi, yani ona bir kutsalhk izafe cdilmesinin sebe-
biyse, ger9ekten kutsal ohnas1ndan kaynaklanmaktadrr. ~u halde, buradaki
yasaklara da dikkat etmek gerekir.
«Daha once sap1klardan oldugunuz halde size dogru yolu gosterdigi
gibi, O'nu an1n.» Siz daha onceleri imanm ve Allah'a taatm ne oldugunu bil-
mezken, size Allah'1 nas1l zikretmeniz gerektigini gosterip ogreten Allah'1
<;ok<;a zikredin. Bu zikir, O'ndan korkmak ve O'na yakarmak bi9in1inde olsun.
Bu zikir, bir istek ve heybetten kaynaklans1n. Yani Allah'1n size gosterdigi gi-
bi, O'nu zikredin, O'nun size gosterdigi yolu ve s1nrr1 ge9meyin.
Allah'1 zikretmek emredilince Arafat'tan sel gibi donti§iin de, insanlann
akin yaptlg1 yerden olmas1 emrediliyor. Ve ikinci emir de birinci ernre "son-
ra" anlarnmdaki "siimme" kelimesiyle baglanarak §Oyle denildi:

199. «Sonra insanlarin akin akin dondiigii yerden doniin.» Yani


Mtizdelife'den degil Arafat'tan doniln. Nitekim Kurey§ ve onlann mtittefikleri
olan "Hums", Mtizdelife'de vakfe yap1yor ve: "Biz Allah'm yak1nlany1z,
O'nun Harerninde oturuyoruz. Dolay1s1yla, O'nun Hareminden <;1kmay1z" di-
yorlar ve diger insanlarla birlikte, Hil bolgesinde oldugu ic;in Arafat'ta vakfe
yapmay1 kendilerine yak1§tlrrn1yorlard1. Oysa diger araplar, Hz. ibrahim
(a.s.)'in dinine uyarak Arafat'ta vakfe yap1yorlard1. Halk Arafat'tan akin akin
donmeye ba§lad1klannda, "Hums" olduklar1n1 soyleyenler de Mtizdelife'den
hareket ederlerdi. i§te Allah bu ayeti bunun tizerine indirdi. Bu ayetle onlara
da, diger insanlar gibi, Arafat'ta vakfe yaprnalann1 ve yine onlar gibi, oradan
beraber donmelerini emretti. Burada ge<ren "insanlar"dan rnaksat, Hums d1-
§1nda kalan tiim araplar demektir. <;ogulu "Ahmus" olan "hums" , cesur ve
atilgan adarn demektir. "Ahmus" ayn1 zamanda, dininde kararh ve kati olan
anlam1nadir. Kurey§, Kinane ve Kays kabileleri dinlerinde gayet §iddetli ol-
duklar1 i<;in, "Hurns" diye adland1nhrlardi. Mina giinlerinde golgelikte dur-
mazlar, evlerine kap1lanndan girmezlerdi. Ayn1 zamanda bunlarla sozle§meli
olanlar veya bunlardan evli bulunanlar da boyleydi.

«Ve Allah 'tan magfiret dileyin.» Bilgisizliginizden dolay1 rnenasikte


_ degi§iklik yaprnaktan ve vakfe yerine ayk1n davranmaktan dogan suc;lanmz-
dan dolay1 Allah'tan bag1§lanman1z1 dileyin. «~ iiphesiz Allah ~ok bagt§la-
yan ve ~ok merhamet edendir.» Allah, af dileyenin gi.inah1m bagi§lar ve ona
Ayet: 199-201 BAKARA S0RESi/2 349

ltitufta bulunur. Hz. Peygamber (s.a.v.), Hz. Ebfi Bekr'e, hacca gelenlerle bir-
likte Arafat'a c;1kmasu11 ve orada valcfe yapmas1ru emretmi§tir.

Rivayete gore Allah, meleklerine kaq1, Arafat'a 91kan mli'minlerle ovti-


nerek §6yle buyurur: "Kullanma bakm. Hepsi de en uzak yerlerden pkzp gel-
mi~·ler. Ost-ba§larz dagzmk, toz ve toprak it;indeler. Sahit olun, hen on/an
bagz§ladzm. "<96>

Yine rivayete gore, §eytanm, Arafe gtintinde ktic;tildi.igti, a§ag1land1g1,


zelil k1hnd1g1 kadar bir ba§ka gtinde ezilip kti~illdtigti, hakaret gordtigti olma-
m1§tlr. ~eytan1n bu derece ezilmesinin sebebi, Allah'1n rahmetinin.inmesini,
Allah'1n, btiytik gtinahlan bag1§lamas1n1 gorrnesidir. <97)

200. «Hae ibadetlerinizi bitirince, atalann1z1 and1g1n1z gibi veya da-


ha fazlas1yla Allah't zikredin.>> Yani cahiliye adetlerini terkedin, alemlerin
Rabbi olan Allah'1 zikirle ugra§1n. Araplar, hacla ilg.ili ibadetlerini bitirdikle-
rinde, Mina'da Mescid ile dag arasmda durup atalanna ait §eylerle ovtintirler,
ve gec;mi§ gtizel gtinlerini anarlard1. Onlann her biri bununla tin kazanmay1
ve yiikselmeyi isterdi. Kendilerinden once ge9enlerin yaptlklar1ndan kendile-
rine pay 91kanr1ard1. Allah onlara bunu yasakladt. Onlara, atalar1n1 anmalan-
nm yerine, Allah'1 anmalar1n1 O'nu yticeltmelerini, O'na senada bulunmalarm1
emretti. c;unkti btitiin iyilil<ler, Allah 'tandir.

«insanlardan bir k1sm1: 'Rabbimiz! Nimetlerini bize diinyada ver!'


der.» Hacca gelen bir tak1m insanlar var ki, zikirlerinde ve dualannda, tek is-
tekleri dtinyahktrr. Bunlar, bize sadece dtinyaya ait olan makam ve zenginligi
ver, derler. Bunlar mU ~riklerdir. Bunlar haclarmda yaln1zca diinyay1 isterler.
«Bunlartn ahirette hic;bir nasibi yoktur.>> Bir pay1 ve hissesi yoktur. c;unkti
bunlarm tiim istekleri diinyayla ilgilidir. En §erefli yerde, en degersiz §eyi is-
tiyor ve boylece siirekli nimetlerden yliz 9evirmi§ oluyorlar. Btiytik mtilkten
uzak duruyorlar.

201. « Onlardan» Hacca gelenlerden «bir k1sm1 da: 'Rabbimiz! Bize


dtinyada da iyilik ver.» Bu, sihhat ve saghk, kimseye muhta<; olmayacak de-
recede ge9im, hayra ve iyilige muvaffakiyettir. Dunya ve ahiret haynn1 iste-
yenlerin diinyadaki istekleri budur. iyilik (hasene): Her iki dtinya ic;in tiim ha-

96- Ebu Ya'la, Bezzar, ibn Huzeymc ve ibn Hibban rahric etmi~tir. Bu manada, Muslim de Hz.
Ai~e'den rivayet etmi§tir.

97- Malik bunu Mtirsel, Hakim de Mevsm olarak rivayet etmi§tir.


350 R[JHU'L-BEY.AN C ii7-:2

yulan kapsar. «Ahirette de iyilik ver.» Buda sevap ve rahmettir.

Ebu'l-Kas1m Hakim §oyle der: "Dtinya iyiligi, mutlu bir ya§antl ve §ehit
olarak ohnektir. Ahiretle ilgili iyilik ise, kabirden kalkarkcn rniijdeyle uyan~
mak, salirn bir §ekilde srrat koprtisUnden ge<;ebilmektir."

«Ve bizi cehennem azab1ndan», af ve magfiretle «koru' derler.»

Hz. Ali (r.a.) §5yle demi§tir: "Dunya iyiligi, saliha bir e§, ahiret iyiligi
de huri'l-fn'dir. Cehennem azab1. ise kotu bir e§tir." t9s).

202. «i~te onlarin», bu iki dtinyada da iyilik istemek i<;in dua eden ikin-
ci grubun «kazand1klarindan paylari vard1r.» i§ledikleri gtizel ameller cin-
sinden bunlann btiytik paylar1 vardir. Bu, gtizel menfaatleri iyinde bulunduran
sevaptrr. «Allah, hesab1 siiratli olandir.>> Yani kullann1n yokluguna ve
amellerinin de fazlahg1na ragmen onlar1 goz a<;1p kapay1ncaya kadar hesaba
~eker. <;tinkii Allah'm dti ~iinmeye, fikre ve herhangi bir §eye ihtiyac1 yoktur.
i§te kudrcti bu derece olan zata taat1 ihlfilden, ibadetlerde kusurdan sakrnm.
203. «Allah'• belirli giinlerde>>, te§rik giinlerinde, namazlarm pe§inde,
kurbanlan keserken, §eytan ta§larken hep «Zikredin.» Te§rik gtinleri yevm-i
Nahr denen Zilhiccenin onuncu gtintinden sonra ii~ giindtir. Bunun ilk giinti,
Zilhicce'nin onbirinci gtintidlir. tkinci glinti de, Nefr-i Evvel giintidtir. Buna
boyle denmesinin sebebi, hacllann bir lasm1nm bu giinde Mina'dan aynlma-
lar1 sebebiyledir. Uc;lincti giinii ise, Nefr-i sanl giintidiir. i§te Yevm-i Nahr ile
bu tic; giine, §eytan ta§lama giinleri ve namazlann ard1ndan tekbir getirme
giinleri denir.
«Kim iki giin i~inde acele edip donerse,» kim acele edip Y cvm-i
Nahr'dan sonra iki glinii daha tamamlamak suretiyle Mina'dan c;1kinak ister,
bu tic; gi.inltik zaman i<;inde §eytan ta§lamakla ilgili olarak iki gtinle yetinirse,
ii<;tincti giinii de §eytan ta§lamak i~in Mina'da beklemek ve kalmak istemezse,
boyle bir acelede «ona bir giinah yoktur.» Buna ruhsat verilmi§tir.

i§in ozeti §Oyledir: Hac1 aday1 olan ki§i, te§rik gilnlerinde , birinci ve
ikinci geceyi Mina'da gec;irir, burada geceler. Her giin zeval vaktinden sonra
yirmi bir ta~la, §eytanlan ta§lar. Ancak deve bak1ctlanna hacilara su ta§1yan
98- Ilz Ali'den aiman bu soz, bu ayetle ilgili yorumlardan biridir. Bu da ~ una hamledilmi§tir:
Kadm, ya cennettir veya cehennem. Eger e~, saliha bir kadmsa, bununla aile mutluluk kaza-
mr, clegilse sadece bir s1kmt1 ve cehennem atqi olur. ~airin kadm1 tasviri ne gUzel:
Eger kadtn bozuksa o hir ~eytandtr,
E,~er.wililw ise o hir melektir.
Ayet: 202-203 BA.KARA SURESi/2 351

kimselere ve Mina'da iki giin geceleyip ikinci te§rik <99) gi.ini.inde ta§lann1 atan-
lara ruhsat veriln1i§ Mina'da geceleme zorunlulugu kald1nlm1§tII. Nitekim yi.i-
ce Allah'1n "Kim iki gun i~'inde acele edip donerse, ona da bir giinah yoktur"
buyrugundan da bu anla§ibnaktadu. Buna gore gtin batlfl11Da kadar oradan ay-
nhnam1§sa, bu kimsenin ti<;tincii gtinii de §eytan ta§laymcaya kadar orada kal-
mas1 ve ancak bundan sonra aynlmas1 gerekir.

«Kim de geri kahrsa, ona da bir giinah yoktur .» Kim zevalden once,
ii<;tincti gtinti §eytan ta§lamas1na kadar kahrsa, ruhsah terkettigi i9in kendisine
bir gtinah yoktur. Mana §6yledir: Ki§i acele et1nekle, erteleme aras1nda ser-
besttir. "Ertelemek daha faziletli degil midir?" diye sorulursa, elbette bu daha
faziletlidir. Ancak buradaki muhayyerlik faziletli ile en faziletli aras1ndad1r.
_T1pkI yolcu olan kimsenin orm; tutmas1 daha faziletli ise de oru<; tutmakla tut-
mamak arasmdaki muhayyerligi gibi.

«Bu, Allah 'tan korkan i~indir .» Y ani zikredilen bu muhayyerlik ve


gtinah olmama yonti, sadcce Allah'm koydugu yasaklardan sakmanlar i9indir.
<;tinkii ger9ek hac1 ve haccmdan yararlanacak olan kimse, yasaklardan sak1-
nan kirnsedir. Bu, farzlar1 zahiren de olsa yerine getirmi§se boyledir. «0 hal-
de», hac yaparken olsun, sonra olsun «Allah'tan korkun ve bilin ki, mutla-
ka O'nun huzurunda toplanacaks1n1z.» i§lediklerinizin kar§1hgm1 gormek
ve almak i9in diriltilecek ve O'nun huzurunda toplanacaks1n1z. Bu, takva ile
emri peki§tirmekte ve Allah'm e1nrine baglanmay1 gerekli kllmaktadu. <;unkti
insanlar hacdan dondtiklerinde, Allah' a kar§t su~ i§leme konusunda cesaretli
oluyorlard1. Boylece onlarm uyanlmas1 hususunda §iddetli davran1lnl1§tlr.

Kabul edilrni§ bir hacc1n i§areti, di.inya ile ilgisini kesmi§ olarak oradan
donebilmek, hep fillireti arzulamaktrr. Ki§i kabul edilmi§ bir hacdan dontince,
gtinahlar1 affedilmi§ olarak doner. Duas1 kabul edilir. Bu bak1mdan selfun ile
kar§Ilanmas1 da mtistahaptlf. Ondan bizim ic;in istigfar etmesini istemek de
boyledir. Baz1lar1 §oyle der: "Asil, soylu ve hlir kimse, eski ahdini bozmayan
kimsedir. Eger nefsin seni, Mevlanla yapml§ oldugun ahdi bozmaya ~ag1nrsa,
ona §Oyle de: Allah'a s1gm1nm! Gen;ekten benim Rabbim O'dur! 0 bana gti-
zel davrand1 !"

99- Te~rik gtinleri Kurban bayrammrn ikinci, Us:tincti ve dordUncti gUnleridir. "Te§rik" gtine§-
lendirme anlamma gelir. Bu gtinlere Te§rik gi.inleri denmesinin sebebi ise, bu gtinlerde ct-
lerin kurutulmasmdand1r. Kurban bayrammm birinci gtinii ise, te~rik gtinU olmay1p Yevm-i
Nahr, yani kurban kesme gtintidtir.
352 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:2

Bir zat §byle demi§tir: "Bir grupla birlikte hactan dondtim. Nefsim beni
kotti bir i§e sevketmek istedi. Bu Slfada evin bir tarafindan gaybtan bir ses
duydum. ~oyle diyordu: Yaz1klar olsun sana. Sen haccetmedin mi? Yaziklar
olsun sana, sen haccetmedin mi? Bu ana kadar Rabbim beni korudu."
Yine haccedenlerden biri donerken yolda oliir. Arkada§lan kendisini
defnederler. Fakat kazmay1 kabirde unuturlar. Kazmay1 9Ikarmak i\:in kabri
tekrar e§tiklerinde adamm boynu ve iki elinin kazmanrn halkas1nda birle§tigi-
ni ve saprna doland1g1Ill gortirler. Tekrar tizerine toprak kapatlp, olenin ailesi-
ne giderler, adam1n durumunu ailesinden sorarlar. Onlar da §U cevab1 verirler:
Bir adamla arkada§hk etmi§ti, adamm mahn1 ald1 ve bununla haccetti.

204. insanlardan oylesi vardir ki, diinya hayati hakkindaki


sozu, senin ho§una gider. Ve Allah 'i kalbinde olana ~ahit tu~
tar. Halbuki o, en azili diipnandir.
205. (Senin yamndan) doniip gittigi zaman, yeryiiziinde fe-
sat pkarmak, ekini ve nesli helak etmek if in fali§tr. Allah,
bozgunculugu sevmez.
206. Ona: "Allah'tan kork" denildiginde, gururu kendisini
Ayet: 204-205 BAKARA SURESi/2 353

giinah i§lemeye siiriikler. Artzk cehennem ona yeter. 0 , ne ko-


tii bir do§ektir.
207. insanlardan oylesi de vardir ki, Allah'tn nzasini ka-
za.nmak ifin camni verir. Alla,h kullarina kar§l fOk merhamet-
lidir.

204. «Insanlardan oylesi vard1r ki, diinya hayah hakk1ndaki sozii,


senin ho~una gider.» Yani sen, onun soztiniin gortinii§tine bakarak giizel bu-
lur, onu kabul edersin. Buradaki "ho~una gitmek" (icab) bir §eyi gtizel bul-
mak ve ona egilim duymaktir. i§te durumu boyle olan bir kimsenin dilnya ile
ilgili olarak soyledigi soz, seni sevindirir. <;unkti adam gayet tatllhkla ve
a91khkla, fesahatla konu§uyor. Ancak konu§tugu filliret hayat1yla ilgili degil-
dir. <;unkii filliretle ilgili olarak konu§ursa adam1n o konudaki yalanc1hg1 ve
9irkinligi ortaya 9ikar. «Ve Allah'1 kalbinde olana §ahit tutar.» Yani §Oyle
der: Benim kalbimdeki sevgi ve islam, dilimdeki soziime muvafik olduguna
Allah §ahittir. «Halbuki o, en az1h dii~mand1r.» 0 , mtisliimanlara kat§l dti§-
manlikta 9ok a§rrl giden bir kimsedir.
Bu ayet, Ahnes b. $tireyk es-Sakafi hakk1nda nazil olmu§tUr. Kendisi
fiziki yonden giizel, tath konu§an, Rasulullah (s.a.v.)'a dostluk gosteren, mtis-
ltimanhk iddias1nda bulunan, Allah sevgisinden dem vuran bitiydi. Sevdigi
iddias1nda bulunup. da geregini yapmamak dinsiz ve z1nd1.klann davran1§1du.
<;tinkti seven, sevgilisinin sevdigini yapar. Nitekim §air §oyle der:

"ilahi sevdigini gostermeye qali§irken, ona isyan ediyorsun


Y emin ederim ki bu fOk alfak bir i§tir.
Eger sevgin dogru olsaydz , ona itaat ederdin .
<;unku, seven sevdigine itaat eder."

205. «(Senin yan1ndan) doniip gittigi zaman, yeryiiziinde fesat ~·­


karmak, ekini ve nesli helak etmek i~in ~ab~1r .» "<.;ah§rr" §eklinde terciime
ettigimiz ayetteki "s'ay" kelimesi h1zli ad1mlarla yliriimek ve ko§mak demek-
tir. Bu kelime bir benzetme yoluyla i§ gormede ve kazan9 elde etmede ~ah§­
ma anlam111da kullantlm1§tlf. Yani yerytiziiniin neresinde bulunursa bulunsun,
oralara girer, bozgunculuk eder. "Nesil"; canh varhk cinslerinin di§ilerinden
354 RUHU'L-BEYAN Ciiz:2

dogan §eydir. Ahnes geceleyin Saklf kabilesine gelmi§, bu adamlara ait ekin
ve hayvan ne varsa, hepsini helak etmi§ti. <;tinki.i kendisiyle onlar arasmda bir
dti§manhk bulunuyordu. Ya da bundan maksat kotti idarecilerin nesilleri ol-
di.irmeleri ve ekinleri telef etmeleridir veya halka zulmetmeleri bunlann kotti-
li.igi.i yi.izi.inden Allah yagmuru keser de, boylece ekin ve nesil de helak olur
gider. «Allah, bozgunculugu sevmez.» Yani Allah bozgunculuktan ho§nut
kalmaz. Ona bugzeder ve onu i§leyene gazapta bulunur.

206. «Ona:' Allah' tan kork' denildiginde,» bu miinaftk ve bozguncuya


ogilt ve nasihat yoluyla Allah'tan kork, yaptig1n kotti i§tir, bu mi.inafikhg1 ve
bozgunculugu buak denildiginde, «gururu kendisini giinah i§lemeye sii·
riikler.» y ani onun sahiliye daman kendisini gtinaha ve su~a iter. <<Arhk ce-
hennem ona yeter.» Onun cehennem ate§ine girmesi ona yeter. Y apttl<lar1n-
dan dolay1 orada sonsuza kadar kalacaktrr. «0, ne kotii bir do§ektir.» Y ani
oras1 gidip tizerine yattlacak ne kotti bir yataktu.

ibn Mes'ud diyor ki: Allah katmda en bi.iytik giinah, kendisine:" Allah'tan
kork" denilen .ki§inin: "Sen kendine kart§" demesidir." Hz. bmer'e "Allah'tan
kork" denilince, Allah'm yan1nda ne kadar onemsiz oldugunu gostermek i¥in
yanagm1 yere koymu§tur.

Bu ayette Allah, s1rf dtinyahg1 i~in dinini verenlerin halini anlatrm§tl.


~imdi a§ag1da gorecegimiz ayetle de, dini i~in diinyas1n1 ve canm1 ortaya ko-
yan ele ahn1yor:

207. «insanlardan oylesi de vard1r ki, AIJah'1n rizas101 kazanmak


i~in can1n1 verir.» Y ani canrm satar. <;unki.i miikellef olan kimse oru9 tuta-
rak, namaz ktlarak, haccederek ve cihad yaparak Allah'a itaat ugruna canrm
feda edince sanki sevap elde etmek i9in can1n1 Allah'a satan kimse gibi olur.
«Allah kullar1na kar§• ~ok merhametlidir.» Allah, kullanna olan merhame-
tinden dolay1, onlardan canlarm1 ve mallarm1 satin ahyor. Oysa bunlar zaten
Allah'm miilki.i ve hakk1drr. Allah, halis mi.ilkii olan bu §eyleri, say11.mayacak
rahmet ve ihsan kar§1hg1 yine kendilerinden satm ahyor. Bu, Allah'm bir ltitfu
ve keremidir.

A.yet, Suhayb b. Sinan er-Riimi hakkmda nazil olmu§tur. Bu zat, Medi-


ne'ye, Rasulullah (s.a.v.)'1n yaii1na hicret etmek tizere Mekke'den ~tkmca, Ku-
. rey§'ten baz1 kimseler pe§ine takild1. Y anmdaki baz1 kimseleri old\,irtirler. Su-
hayb iyi bir ok~uydu ve oklan da yanmdayd1: "Ey Kurey§liler! Siz de biliyor-
sunuz ki, i<rinizdeki en iyi ok9uyurn. Vallahi, hen okumu att1g1m zaman, bir
Ayet: 2 06-207 BAKARA SURESi /2 355

insan1 tam kalbinden vururum. Allah'a yemin olsun ki, oklugumda bulunan
ttim oklan bo§altmad1k<ya, sonra da elimde bir §ey kalmay1ncaya kadar kth-
c1mla sizleri dogramadlk9a hi~ biriniz beni yakalayamazsm1z. Bunlardan son-
ra eger beni yakalarsamz, bana istediginizi yapm. Kald1 ki, beni ele ge9irme-
_nizin size bir yaran da olmayacaktIT. Ben ya~h bir adam1m. Mekke'deki evim-
de bir mi.ktar varhgun var. Geri donlin, ve o mab aim ve beni inand1g1m islam
dini ile ba§ba§a birak111" dedi. Pe§ine dti§enler , Suhayb Rftmi'nin dedigini
1
yaptdar. 0 da Medine'ye gitti. Orada, Hz. Ebft Bek.ir le kar§ila§tl. Hz. Ebfi Be-
kir (r.a.): "Ey Suhayb! Karb bir ah§-veri§" dedi. Suhayb: "Nedir o?" diye sor-
du. Hz. Ebfi Bekir (r.a.) de, onun hakk1nda inen bu ayeti haber verdi. Suhayb,
bunun tizerine 9ok sevindi. <;tinkti Hz. Suhayb, malm1 vererek mii§riklerden
hayat1n1 kurtarm1§h.

Ku§kusuz mti'minler, kendi istekleriyle canlann1 ortaya koyuyorlar. Bu-


nun kar§1hg1 ise, dogrudan dogruya cennettir. Allah'm veli kullan, kendi arzu-
lany la canlann1 sattilar. Burada canlar1nm degeri , ve kar§thg1 Allah'1n
nzas1du. ikisi arasmda ~ok farklar vardir. Salik'in, yani Allah yoluna giren
kimsenin gorevi, vatandan 9ikmak sfiretiyle, yakmlarm tilkesinden uzakla§tp
garip olmaltdlf. Ger~ek anlamda bir mticahid ve manevi bir §ehid olmas1 boy-
lece miimkiindiir. Nitekim Rasulullah (s.a.v.): "Ne mutlu o gariplere/"0 00> bu-
yurmu§tur.

100- Bu, Tirmizi ve Ahmed b. Hanbel'in tahric ettikleri hadisi11 bir boH.imi.idOr. Hadis'in evveli
~oyledir: "i sl!im garip olarak ba§ladz ve b~ladzg1 gibi de garip olarak donecek. Ne mut-
lu o gariplere!"
356 RUHU 'L-BEYAN Cuz:2

208. Ey iman edenler! Hep birlikte itaate girin. $eytamn


adimlarina uymayin. <;iinkii o, sizin apafik du~manmizdir.
209. Size apaflk deliller geldikten sonra dogru yoldan sa-
parsaniz, bilin ki Allah, her §eye galiptir, hiikiim ve hikmet sa-
hibidir.
210. Onlar, ille de buluttan gOlgeler ifinde Allah'in ve me-
leklerinin kendilerine gelmesini mi beklerler? Halbuki i§ biti-
rilmi§tir. Biitiin i§ler, Allah 'a doner.

208. «Ey iman edenler!» Hitab1n mtinaftklara yonelik olmas1 halinde


'Ey dilleriyle iman ettiklerini soyleyenler!' «Hep birlikte itaata girin.» Al-
lah'a ger\:ek anlamda teslim olun, hem d1§1ruz ve hem i9inizle Allah'a itaat
edin. Ayetteki "Silm"; teslim olma ve itaat anlam1nadrr. "Hep birlikte" ifa-
desi haldir. Bir ba§ka yorum da: "islam'a ttimtiyle girin ve islam'a bir ba§ka
§eyi kan§trrmay1n" §eldindedir. Buna gore hitap, kitap ehlinin, mti'minlerine-
dir. <;unkti bunlar, eski dinlerinin baz1 hiiktimlerine riayet ediyorlard1. Nite-
kim rivayete gore, Abdullah b. Selfun ve arkada§lan, Tevrat'm baz1 htiktimle-
rine bagh kahyorlard1. Mesela Cumartesi giintine sayg1 gosteriyorlar, deve
etini ve stittinii haram say1yorlar, fakat ba§ka htiktimleri de terkediyorlardi.

«~eytan1n ad1mlar1na uymay1n.» Yani §eytanm yapt1klann1 yapmaym,


onun 9agrrdig1 batil ve yanh§ yollara giderek ona itaat etmeyin. Onun astlsiz
vesveselerine kapilmay1n. «<;iinkii o, sizin apa~1k dii~man1n1zd1r.» Onun
dii~manhg1 a91k~a ortadadir. 0, verdigi vesveselerle sizi bozarak, istam'm1za
· leke dti§tirmek ister.

209. «Size apa~1k deliller geldikten sonra dogru yoldan saparsa-


n1z•••» Zele! (Sapma): Ashnda, ayak stir~mesi anlam1nad1r. Daha sonra bu,
ger9ek lnan9tan, dogru amelden donme anlammda kullarulmaya ba§lantnl§trr.
Ayet: 2os-210 BAKARA SURESi /2 357

Buna gore anlam §Oyle olur: Siz, hakta yan1ld1n1z, hataya dti§tiintiz. Bilgi ba-
k1mrndan olsun, rune! yontinden olsun orta yolu <;ignediniz. Hem de davet
edildiginiz §eyin hak oldugu hususunda size apa<;1k deliller geldikten soma
bunlan yaptin1z. «Bil in ki Allah, her ~eye galiptir, hiikiim ve hikmet sahi-
bidir.»Allah, emri konusunda galip ve tistilndtir. Sizden intikam almak konu-
sunda kesinlikle aciz degildir. 0 , ayrn zamanda htiktim ve hikmet sahibidir.
Bu balamdan 0, intikam ahrken bile ancak hak olarak intikam altr.
Bu ayette, dogru yoldan sapanlar hakk1nda kesin bir tehdit vardrr. <;un-
kti baba, 9ocuguna: ''Eger bana kar§I gelirsen, sen beni bilirsin, benim ne ka-
dar gti9lti oldugumu da" derse, bu onu uyarmak bakim1ndan, "seni §byle do-
verim, sana bOyle yaparim" demektert daha etkili bir soz olur.
210. «Onlar, ille de buluttan golgeler i~inde Allah'1n ve meleklerinin
kendilerine gelmesini mi beklerler?» Ayette ge<;en soru edau olumsuzluk
anlam1nadrr. Yani islfun'a girmeyi terkeden ve §eytanm ad1mlar1na uyan kim-
se, Allah'1n azab1nm gelmesini mi bekliyor? Ayette: "Yoksa onlar Allah'111
kendilerine gelmesini mi bekliyorlar?" ifadesi, Allah'm azab1n1n gelmesi ma-
nasmadir. <;iinkti Allah, gelip gitmekten mtinezzehtir. Bu gibi §eyler hareket
ve stiktineti gerektirir. Halbuki Allah i~in bu gibi §eyler sozkonusu olamaz.

Bu ve benzeri ayetlerle ilgili olarak Mtitekaddiminin (oncekilerin) gorti-


§ii §udur: Insan, bunlarm zahirine iman etmeli, ancak bunun ilmini Allah'a b1-
rakmahdrr. <;unkti insan, bu konuda Allah'1n muradmm ne oldugunu geregin-
ce ortaya koyabilmek konusunda, yanilabilir. En iyisi bu konuda bir §ey soy-
lemeyip susmaktrr. Kelfuncilarm ~ogunlugunun gorii§ti de, bunun kesinlikle
etrafb bir §ekilde anlattlmas1 yoluyla te'viline gitmektir. <101 >

Ayette ge9en "zule/" kelimesi "zulle" kelimesinin 9oguludur. Zulle, in-


san1 golgeleyen §ey demektir. "Gamam" kelimesi ise ince beyaz bulut de-
mektir. Ortttigti, i9in bu isim verilmi~tir. Bulut, ancak tisttiste gelerek bir ara-
da bulundugu zaman golge olur. "Melekler'in gelmesine" gelince, onlar, Al-
lah'm emrini getirmede arac1d1rlar. Ashnda o meleklerin geli§i, ancak gen~~ek-

101- Sclefin ~orii§iine gore, bu gibi ayetlerin zahirlerine iman etmek, keyfiyetini ise ara§t1rma-
makl1r. Ayetin tefsirinde en iyi olam, bizim, selef mezhebini ve goril§Unti kabul ederek,
oylece hareket e!memizdir. Bunun i~in biz §Oyle deriz:"Allah, k1yamet gUnUnde kullarmm
arasrnda hUkUm vermesi i<;in, Celaline uygun ve ona tay1k bir geli§le geleceklir. Bu husus-
ta ketamcilann yoluna girmemize de gerek yoktur. <;unkU bu, insan m ayagmm silr\:mesi-
ne sebep olur."
358 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

te onlara azap getirmek i9indir.


Ozet olarak demek istenen §Udur: Tiim deliller ortaya konulmu§tur. Ar-
ttk bundan sonra sadece azab1n gelmesi kalmt§tlr. «Halbuki i§ bitirilmi§tir.»
Helfil<: edilmeleriyle ilgli emir tamamlanm1§t1r. Ayette, i§in olup bittigi, dili
ge9mi§ zamana ait bir fiille, yani mazi fiiliyle anlatilm1§tlf. Bu ise, bu azab1n
kesin olacag1111 gostermek i9indir. «Biitiin i§ler,» ba§ka bir varhga degil, sa-
dece <<Allah'a doner.» Yarat1lanlann i§leri ve amelleri hep O'na varacak ve
kiyamet gtini.inde aralar1nda 0 hiikilm verecektir. Sevap verecek ve azaplan-
diracak olan O'dur. Mii'min kimseye yara§an ise, hep Allah'a itaat etme tara-
fmda bulunmak ve §eytan1n ad1mlarma uymaktan, heva ve isteklerinin pe§in-
den ko§maktan uzak durmak.trr.
"Ey iman edenler! 1-lep birlikte itaata girin" (Bakara: 208) ayetinin biri
genel, digeri de ozel olmak ilzere iki anlam1 vard1r. Genel anlam1, tilm iman
edenlere hitaptir ve "Siz goriinilrde (zahirde) islam'm §artlann1 yerine getirdi-
giniz gibi, i9ten de bu §artlar1 yerine getirin", anlammdadu. Bunun §artlar1n-
dan biri de Hz. Peygamber (s.a.v.)'in §U hadisidir: "MiislUman, oteki miislii-
manlann dilinin ve elinin kotiiliiklerinden guvencede bulundugu kimsedir.
Mii'min de; halkzn mallan ve kanlan (canlan) hususunda kendisinden emin
olabildikleri kimsedir. "0°2>
Ozel anlam1 da, bizzat insanm §ahs1yla ilgili ozel hitaptu. Ki§inin tilm
zahir1 ve batm! organlanna yoneliktir. Ki§iye yara§ant Him erkan1yla fiilen
isiam'a girmekdir. Mesela: "Gozil bakmakla, kulag1 dinlemekle, ag1z yemek-
le, tenastil orgaru §ehvetle, el tutup yakalamakla, ayaklar da yilrtimekledir."
i~te bunlardan birisinin isHim'a sokulmas1 demek, Hakk1n emirlerine teslim
olmak, yasaklanndan ka~1n1p uzak. durmak demektir. K1saca ki§i ilzerine dti§-
rneyen §eylere bakmamah, yani bo§ §eyleri birak.mah ve mutlaka kendisi i9in
gerekli olanm1 yapmahdrr.

I 02- Hadisi Nesai tahric etmi§tir ve isnad1 kuvvetlidir. Benzerini ibn Hibban da rivayet etmi§
tir.
Ayet: 211 BAKARA SORESi/2 359

211. israilogullarina sor. Kendilerine ne kadar apaftk


ayetler gonderdik. Kim, Allah 'in nimeti kendisine geldikten
sonra onu degi§tirirse, §iiphesiz ki Allah, azabi fOk §iddetli
olandzr.
212. inkar eden/ere, diinya hayati siislu gosterildi. iman
edenlerle alay ediyorlar. Oysa kiyamet giiniinde Allah 'tan
korkanlar onlardan ustiindiirler. Allah, diledigini hesapsiz §e-
kilde riziklandzrir.

211. «israilogullar1na sor.» Bu, Hz. Peygamber (s.a.v.)e veya hitap


edilmeye laytk olan herkese bir emirdir. ~u, senin donemindeki israilogullan
liderlerine sor. «Kendilerine ne kadar apa~1k ayetler gonderdik.» Biz on-
larm atalanna, peygamberlerimiz eliy le nice apa91k mucizeler verdik. MeseHi,
asa mucizesi, yed-i beyza (Hz. Musa'n1n elinin parlamas1) mficizesi, kudret
helvas1 ve b1ldtrcm kebab1 gibi mucizcler. Bu sual bir bakima onlar1 sustur-
mak ve azarlamak i9indir. Nitekim k1yamet gtintinde kafirlere de bu anlamda
sorulacaktir. Yoksa asll maksat ger\:ek anlamda bir soru sorma degildir.
«Kim, Allah'1n nimeti kendisine geldikten sonra onu degi~tirirse,» Al-
lah'1n, hidayetine sebep olmak i~in gonderdigi ve birer nimet olan a<;ik
mucizeleri degi§tirip, bunu sap1khklan iyin birer sebep haline getirirlerse,
kendilerine bu ger9ekler geldikten sonra inkar ederler ve §iikretmezlerse, her
§eyi kesin bir §ekilde ogrenip bildikten sonra gerekeni yapmazlarsa, «~iiphe­
siz ki Allah, azab1 ~ok ~iddetli oland1r.» Nimeti degi§tirenlerin dtinya ve
filliretteki azaplan §iddetli olacaktu. Allah dtinyada oldtirtilmeleri gibi bir ce-
za ile onlara ceza verecektir. Mesela, bu oldiirme olay1 Beni Kurayza yahudi-
lerinde ger9ekle§tirilmi§ti. Beni Nadir yahudilerinde oldugu gibi, kimisini de
stirgtinle cezaland1nr. K1yamet gtintinde ise aynca bunlar1, en §iddetli cehen-
360 RUHU'L-BEYAN GOz:2

nem azab1yla cezaland1nr.

212. «inkar edenlere, diinya hayah siislii gosterildi.>> Di.inya hayati


gozlerinde gi.izel gosterildi. Dtinya sevgisi kaplerine ic;irildi (sokuldu). Nite-
kim bununla helak. olup gittiler. «iman edenlerle alay ediyorlar.~> Abdullah
b. Mes'ud, Ammar, Suhayb ve Bilfil gibi mii'minlerin fakirleriyle alay ediyor-
lar, bunlar1 ktic;ilrrisilyorlar ve: "Dtinya lezzetlerini birakm1§lar da, kendilerine
ibadet ederek i§kence ediyorlar ve rahatlaruu kac;1nyorlar" derlerdi.

«Oysa k1yamet giiniinde Allah'tan korkanlar ... » Allah'a itaat edenler


ve mi.i'minlerden fakirligi tercih edenler ... Bunlann "Allah'tan korkanlar",
§eklinde zikredilmelerinin sebebi, Allah katinda ancak takva sahibi mti'minin
mesud olacag1na i§aret ic;indir. i§te bu nitelige sahip olanlar, k1yamet gilnilnde
«onlardan>> yani mil§riklerden «iistiindiirler.» <;unkti bunlar A'la-y1
illiym'de yerle§irken mil§rikler esfel-i safilinde yerlerini alacaklardrr. Bu, ger-
c;ek anlamda bir i.isttinltiktilr. Ya da bunlar kerametin en list noktastnda yer
alacaklardrr. Otekilerse, a§ag1lanmanm ve rezil olmanm en alt tabakas1nda
olacak.lardrr. Buna gore ilsttinli.ik mecazidir.
«Allah, diledigini hesaps1z ~ekilde,» her iki dtinyada da «rrz1kland1-
r1r .» <;ilnkil Allah, yanmdaki §eylerin bitip ttiktinmesinden endi§e duymaz,
korkmaz. Allah zengindir ve takdir ettigi §eylerin de smir1 yoktur. Allah, hik-
met ve iradesi geregi 1 kullarm1n kimine belli bir stire tannnak amac1yla, geni§
i1nkanlar verir. Nitekim yukar1da sozkonusu edilen kafirlere, Karun ve ben-
zerlerine bu ama9la geni§ imkanlar verilmi§tir. Kimi kullar1na tan1d1g1 geni§
imkanlarsa, onlara olan liituf ve kereminden dolay1d1r. Nitekim zengin
mii'minler, Hz. Siileyman ve benzerlerine tan1nan imkanlar, hep yilce Allah'm
hirer liitfundan ibarettir. Hadiste §5yle buyuruluyor: "Cennet kapzsmda dur-
dum ve oraya girenlerin r;ogunun fakir/er oldugunu gordiim. Cehennem ka-
pisznda durdum ve gordum ki, iqindekilerin r;ogu kad1nlardir. Bir de gordiim
ki zenginler hapsedilmi~ bekletiliyorlar. Ancak bunlardan cehennemlik olan 4

far i<;inse, onlar111 cehenneme atllmalan ;~·in onceden emir verilmi~ti. "< 103l

Anlatild1gma gore Hz. isa, beraberinde bir yahudiyle yolculuga <;tkmI§tl.


Hz. isa'111n yan1nda ti<; ekmek bulunuyordu. Bunlan korumas1 ic;in yahudiye
verdi. Bir sure sonra yahudi bunlardan birini yedi. Hz. isa:"Verdigim ti<; ek-
megi ver'' dedi. Yahudi iki tane verdi. Hz. isa (a.s.), "Uc;tinctisii nerede?" diye

103- Hadisi Buharl' ve Muslim Osame b. Zeyd'den tahric etmi~Ierdir.


Ayet: 212 BAKARA SURESi/2 361

sordu. Yahudi:"Bu ikisinden ba§ka yoktu" dedi. ikisi birlikte yiirtidiiler.


Bu adam Hz. isa'da olagani.istti haller gordti. Hz. isa, bunlar achna yemin ver-
dirdi, fakat adam yine ald1gm1 soylemedi. Yolda altmdan tic; kerpi<; buldular.
Hz. isa, bunun biri benim olsun, biri senin, biri de ti<;tincti ekmegi yiyenin ol-
sun, dedi. Yahudi hemen one at1larak:"Onu ben yedim" dedi. Hz. isa:"Bundan
, boyle benden uzak dur" dedi ve ti<; alt1n kerpic;i de yahudinin yamnda b1raktp
gitti. Bu arada tic; hus1z geldiler ve yahudiyi oldtirerek, altmlan aldtlar. Sonra
da aralanndan birisini, kendilerine ekmek ve yiyecek almas1 i~in gonderirler.
Adam gozden kaybolunca, geride kalan iki h1rs1z, aralar1nda, arkada§lan don-
di.igtinde onu oldiirmek i<;in anla§lllar. Dediler ki: "Doniince onu oldiiri.iri.iz,
paym1 da ikimiz bolti§iiriiz. Ancak §eytan yiyecek almaya gidene de vesvese
11

verdi. 0 da: "Alacag1m yiyeceklere zehir katay1m, o ikisi olsiin, alttnlann tti-
milnli ben alay1m" dedi. Sonra, ah§-veri§ini yapti ve yiyeceklere zehir katt1.
Boylece Adam dondiigiinde, iki arkada§, hemen bunu oldiirtirler, sonra da
oturup yiyecekleri yediler ve onlar da bulunduklan yerde y1g1hp kalddar. Hz.
isa (a.s.) tekrar oradan donerken, hem yahudinin, hem de ti<; ki§inin oldiigtinti
gordii ve buna hayret ederek §Oyle dedi: "i§te dtinya, kendi erbabma boyle
muan1ele eder."

Akilh kimse odur ki, diinya mahna aldanmaz, onun c;oklugundan dolay1
gurura kap1lmaz. Onlan toplay1p biriktinnek ic;in ihtimam gostermez. Aksine,
fillirette bi~mesi i~in onlan dtinyada eker. <;unkti diinya, filliretin tarlas1 ve
ekenegidir. Zenginler de, varhklann1n ~okluguna aldanarak, fakir ve yoksul
kimseleri kti~iik gormesinler, onlarla alay etmesinler. <;link.ti bunlar kafirlerle
ilgili niteliklerdir.
362 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

213. insanlar tek bir iimmetti. Allah onlara miijdeleyen ve


uyaran peygamberler gonderdi. insanlarin ihtitafa dii§tiikleri
hususlarda, aralannda hiikiim vermeleri ifin o peygamberler-
le beraber hak kitap indirdi. Bu kitap hakkinda apaflk deliller
geldikten sonra sir/ aralarmdaki kiskanfllk yiiziinden, kendi-
lerine kitap verilenler ihtilaf etmiflerdir. Alla!', onlarin
ihtilafa dii§tiikleri gerfekler hakkinda iman edenlere izniyle
dogru olani gosterdi. Allah, diledigini dogru yola iletir.
214. Sizden oncekilerin bll§ina gelenlerin benzeri sizin de
ba~iniza gelmeden cennete gireceginizi mi zannediyorsunuz?
Onlara oyle yoksulluk ve sikintilar dokunmU§tU ve oyle sarszl-
ml§lardi ki, peygamber ve onunla beraber iman edenler: "Al-
lah 'zn yardimi ne zaman?" demiflerdi. Bilin ki, Allah 'in yar-
dimi f ok yakindir.
Ayet: 213 BAKARA SURESi/2 363

215. Sana, Allah 'in yolunda neyi harcayacaklanni soruyor-


lar. De ki: "Harcayacagmiz hay1rl1 bir §ey, ana-baba, akraba-
lar, yetimler, du§kiinler ve yolda kalmi§ kimseler if;indir. Yap-
tigmiz her hayri muhakkak Allah bilir. ''

213. «insanlar tek bir iimmetti.» Hz. Adem (a.s.) doneminden, ta Hz.
Nuh (a.s.) donemine kadar insanlar, iman bak1m1ndan tek bir timmetti. Hepsi
de imanda ittifak halindeydiler. Hz. Adem ile Hz. Nuh aras1nda ise tam on
asu ge~mi§ti. 0 04>
«Allah onlara miijdeleyen ve uyaran peygamberler gonderdi.» Yani
ihtilafa di.i§tiikleri i~in. Bunu ayetin: «insanlar1n ihtilafa dil§tlikleri husus-
larda aralarinda hilkiim vermeleri i~in...» boli.imi.inden ogrenmekteyiz. Al-
lah kendisine itaat edenlere sevap miijdeleyen, kiifredip isyan edenlere de
uyar1da bulunan peygamberler gonderdi. «0 peygamberlerle beraber hak
kitap indirdi.» Bu peygamberlerden kendilerine kitap verilenlerle birlikte
hak ve adaleti i9eren, onlara §ehadette bulunan kitap da indirdi. Bu kitaplar
onceleri ittifak halindeyken sonradan ihtilaf ettikleri hususlarda, Allah'1n hil-
kiim vermesi i9in kendilerine gonderilmi§ti.

«Bu kitap hakk1nda apa~1k deliller geldikten sonra s1rf aralarindaki


k1skan~hk yilziinden, kendilerine kitap verilenler ihtilaf etmi§lerdir .»
Hak konusunda ihtilafa dti§enler, sadece kendilerine kitap verilenlerdir. Oysa
aralarmdaki ihtilMm kald1nlmas1 i~in kitap gonderilmi§ti. Tam aksine davran-
dilar. (_;i.inkii ihtilMm kald1nlmas1 i9in gonderilen kitab1, ihtilafm iyice yerle-
§ip kokle§mesine sebep laldtlar. Kald1 ki, bu konuda her tiirli.i a9tkl1k ve delil
de kendilerine gelmi§ti. Buna ragmen yaptilar. (_;tinkil di.inyaya ~§In dti§ktin-
liikleri sebebiyle, haset ve zultim i9in bu yolu se9tiler. Tipk1 Kabil'in Habil'e
davranmas1 g.ibi. Kabil, Habil'i, Slff 9ekemedigi ve haset ettigi iyin oldtirmii§-
ttir. Yoksa hakk1 se9emedigi i9in degil. Nitekim bu, her 9agda boyle olagel-
mi§tir.

«Allah, onlarin ihtilafa dii§tiikleri ger~ekler hakk1nda iman edenle-


re izniyle dogru olan1 gosterdi.» Allah, kitaba iman edenlere, hak konusun-
da ihtilafa dti§tiikleri §eyi, izniyle, en1ri, ltitfu ve kolayla§ttrmas1yla gosterdi.

104- Rivayele gore ibn Abbas §Oyle derni§tir: ''Hz. Nuh ile Hz. Adem aras1 on nesildi ve hepsi
de istam i.izereydi." Daha sonra putperestlik ortaya ~I.kti.
364 ROHU'L-BEYAN Ci.iz:2

Boylece onlar da hakk1 batildan ayrrdedebilecek bir ayd1nhk ve nur ile gor-
mti§ oldular. «Allah, diledigini dogru yola iletir.» Dolay1s1yla yoluna gireni
saptirmaz.

214. «Sizden oncekilerin ba§Ina gelenlerin benzeri sizin de ba§1n1za


gelmeden cennete gireceginizi mi zannediyorsunuz?» Bu ayetle hem Hz.
Peygamber (s.a.v.)'e ve hem mti'minlere hitap edilmektedir. Onceki ayette
iimmetlerin peygamberlerine kar§l ihtilaflari ele almmi§tl. Burada inanan ke-
sime cesaretlenmeleri, ktifre kar§I koymada sablf gostermeleri a91s1ndan bir
gliven verilmek isteniyor. <;unkii i§in sonunda zafer ve kurtulu§ vardlf. Sizden
onceki peygamberlere ve onlarla beraber inananlara yapdanlann ayn1s1, sizin
de ba§1n1za gelmedik9e, onlarm 9etikleri korkun9 belalar1 siz de gormedik9e,
ayn1 §ekildeki §iddet ve stkmtiy1 9ekmedik9e, cennete gireceginizi mi san1-
yorsunuz?

«Onlara oyle yoksulluk ve s1k1ntdar dokunmu§tu ve oyle sarsdm1§-


lard1 ki..•» Korku ve yoksulluk onlar1 oylesine sarm1§, oyle acilar ve hastahk-
larla kar§Ila§IBI§lard1 ki ba§larma gelen §iddet ve dayan1lmaz felaket sebebiy-
le, «peygamber ve onunla beraber iman edenler:» ~iddet ve stkmt1dan do-
lay1, insanlarm i<;inde Allah'a ait i§leri en iyi bilen ve Allah'1n yard1mma en
9ok gtiveni olan peygamber bile, kendi izinden giden ve onun nurlanyla ay-
d1nl1ga ula§an mii'm~lerle birlikte: «' Allah'1n yard1m1 ne zaman?'» Bize
Allah'1n vadettigi yard1m ne· zaman gelecek? «demi§lerdi.» Onlar bunu isti-
yorlar ve bunu arzu ediyorlardi. <;tinkti §iddet, s1kmtl ve zorluk uzun stirmi.i§-
tli. Rabbimiz kendilerine §6yle cevap verdi:

«Bilin ki, Allah'1n yard1m1 ~ok yak1ndir.» Yani Ben, dostlanmm yar-
dimc1s1y1m. Bundan hi9 ku§ku edilmesin. Benim onlara yardimtm1n gelmesi
ve onlan zafere erdirecegim zaman yak.1ndu. $iiphesiz ki gelecek olan her
§ey, yak.1ndrr. Ayette cevap mahiyetinde, yak.1nhktan soz edilmesi, acaba Al-
lah'1n yard1m zaman1 yak1n m1, uzak mt §eklinde bir sorunun cevab1 olmakta-
dir. Eger soru, "yard1m ve zafer var m1 yok n1u?" Bi9iminde olsayd1, bu ceva-
b1 suale uygun ohnazdi. Aynca ayette, Allah'a ula§abilmek ve O'nun katmda
iisttin bir derece elde edebilmek, heva, arzu ve lezzetleri terketmekle, s1k1nt1-
lara gogiis germekle, riyazetlerle kazanilacagma i~aret ediliyor. Nhekim Hz.
Peygamber (s.a.v.) §6yle buyurmu§tur: "Cennet, nefsin arzulamadLg1 ~eylerle
ku~atllnu~ttr. Cehennem de nefsin ~ehevf istekleriyle ku~atilmz~tlr." (to5)

I 05- Buharl ve Mi.islim tahric etmi~tir. Buradaki Iaf1z Muslim'e aittir.


Ayet: 214-215 BAKARA SORESi/2 365

Habbab b. Eret (r.a)'in §oyle dedigi rivayet edilmi§tir: Mti§riklerin bize


yapttldanndan dolay1 Rasulullah (s.a.v.)'a §i.kayette bulunduk. ~oyle buyurdu-
lar: "Dogrusu sizden once geren iimmet/er turlu i§kencelerle kar§l kar§iya
kahyorlar f akat yine de bu onlan dinlerinden dondurmuyordu. Oyle ki ada-
mm, ba§I iizerine testere konularak ikiye bi~ilirdi, demir tarakla eti, kemigi
ve damarlan birbirinden aynlzrdi da , butun bunlar onu dininden dondur-
mezdi. Allah'a yemin ederim ki, Allah bu i§i (islam dinini) zafere erdirecek-
tir. Oyle ki bir suvari tek ba§ma ta San'a'dan Hadramut'a kadar gidecek de,
Allah'tan ba§ka hifbir §eyden korkusu olmayacaktzr. Ancak tek korkusu
(Eger koyun sii.rusu varsa) kurdun saldzrmasi olacaktzr. Ancak sizler acele
etmektesiniz. "< 106>

215. «Sana, Allah'1n yolunda neyi harcayacaklar1n1 soruyorlar.»


Mallar1n1n hangi ttirii ve cinsinden Allah yolunda infak edelim derler? Bu
ayet, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in, ashab1ru Allah yolunda tasaddukta bulunma-
ya te§vik ettigi bir srrada nazil oldu. Amr b. Cemuh ~oK ya§h ve olduk9a zen-
gin birisiydi. Rasulullah'a: "Mallanm1zdan hangilerini yard1m olarak verelim
ve nerelere verelim?" diye sormu§tU.
«De ki: 'Harcayacag1n1z hay1rh bir ~ey,» yani Allah yolunda hayrr
olarak neyi harcarsan1z. Burada mal, hay1r olarak adlandrr1lm1§tlf. <;tinkti
maldan ama9, onun hayra kullantlmas1drr. «Ana-baba ...» Burada Allah yo-
lunda harcama yap1lacak yerler ay1klanuken, oncelikle bunun en onemli ola-
n1ndan ba§lan1hyor. <;unkti bir §eyin ger9ek anlamda infak olabilmesi i<;in,
onun mutlaka yerinde harcamnas1 gerekir. «Akrabalar, yetimler, dii~kiinler
ve yolda kalm1~ kimseler i~indir.» Akraba ve yetimlerden ihtiya<; sahibi
olanlarma, dti§ktinlere ve yolda kalm1§ olanlara infak edilir. Ayette dilenciler-
le koleler gec;memi§tir. Ancak bunlar da genel hatlar1yla: «Yaptig1n1z her
hayn muhakkak Allah bilir'» hilkmli i9inde yer alrrlar. <;iinkti ayetin bu bo-
liimli haynn her tlirtinli ve hangi yerlere yapilmas1 gerektigini kapsar. Hayrr
olarak ne yapIDl§SaillZ ve hangi maksatla yapml§SaillZ, Allah bunun iyyi.iztinti
bilir ve buna ili§kin sevab1 verir.
Bu ayetten asil amac;, ana-babaya iyilik yapmaya, akraba ile ilgiyi kes-
memeye te§viktir. ihtiya~ sahiplerinin ihtiya9larm1 Allah nzas1 ivin kar§llama
konusunda da te§vik vardu.

106- Buhar1 hadisi buna yakm taf1zlarla rivayet etmi§tir. Bu hadis Ebil Davud ve Nesa1'nin Sil-
nen'lerinde yer almaktad1r.
366 RUHU'L-BEYAN Ciiz:2
Ayet: 216 BAKARA S0RESi/ 2 367

216. Ho§unuza gitmedigi halde, sava§mak size fan ktlindi.


Belki de ho§unuza gitmeyen bir §ey sizin ifin daha hayirlulir.
Belki ho§unuza giden bir §ey de sizin ifin daha kotlldiir. Allah
bilir, siz ise bilmezsiniz.
217. Sana haram ayda sava§ etmekten soruyorlar. De ki:
"O ayda sava§mak, biiyiik bir giinahtir. Fakat Allah yolundan
allkoymak, O'nu inkar etmek, insanlari Mescid-i Haram'dan
menetmek ve oranin halkmi yerinden flkarmak, Allah katinda
en biiyiik bir giinahtir. Fitne pkarmak adam oldiinnekten da-
ha biiyiik bir suftur." Kafirlerin giicii yetse sizi dininizden
dondiiriinceye kadar durmadan sizinle sava§irlar. Sizden kim,
dininden doner ve kafir olarak olllrse, i§te onlarin, dllnya ve
lihiret amelleri bo§a gitmi§tir. i§te cehennemlikler onlardir.
Onlar, orada ebedi olarak kalacaklardir.
368 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

218. $iiphesiz ki, iman edenler, hicret edip Allah yolunda


cihad edenler, i§te onlar, Allah'm rahmetini umarlar. Allah
fOk bagi§layan ve fOk merhamet edendir.
219. Sana ifki ve kumardan soruyorlar. De ki: "Onlarda
biiyiik giinahlar vardir. insanlar ifin bazi dunyevf faydalari
da vardir. Ancak giinahlari faydalarindan fOk biiyiiktiir." Ve
yine sana Allah yolunda ne harcayacaklarini soruyorlar. De
ki: "ihtiyaftan fazla olani." i§te Allah, ayetlerini size boylece
Qftklar ki, dii§iinesiniz.
220. Diinya ve ahiret hakkinda (dii§iinesiniz diye Allah,
ayetlerini afiklar.) Sana yetimlerden de soruyorlar. De ki:
"Onlarin i§lerini diizeltmek, kendileri ifin daha hayirlidir.
Eger onlari aramza alirsaniz onlar sizin din karde§lerinizdir."
Allah bozguncuyu islah edenden ayirdetmesini bilir. Eger Al·
/ah dileseydi sizi zor durumda birakirdi. $iiphesiz Allah, her
§eye galiptir, hiikiim ve hikmet sahibidir.

216. «Ho~unuza gitmedigi halde, sava~mak size farz k1hnd1.» Size


zor gelmesine ve ho§lanmaman1za ragmen, kafirlerle sava§mak size farz kl-
hndi. Bu ho§lanmama olay1, yaratih§ itibariyle insan1n bundan rahats1z olma-
smdan, nefse agrr gehnesinden, korkusu ve tehlikesi de olduk9a biiytik olma-
s1ndandir. Yoksa bu, onlann Allah'm emrinden ho§lanmad1klar1 anlam1nda
degildir. Fakat eger ki§i, inan<; a<;1s1ndan bundan ho§lanm1yorsa, bu, mtinaf1k-
larm niteliklerindendir.
«Belki de ho§unuza gitmeyen bir ~ey sizin i~in daha hay1rhd1r.» Ba-
zan sava§mak gibi zor i§ler, ho§unuza gitmese bile sizin i<;in daha hayuh ola-
bilir. <;iinkii sava§ta iki gtizellikten biri vardu: Ya zafer kazanarak ganimet
sahibi olmak veya §ehit olarak cennete girmek. «Belki ho§unuza giden bir
~ey de sizin i~in daha kotiidiir.» Mesela sava§a gitmeyip evinde oturup kal-
ma gibi ho§a giden §eyler, bir9ok yonden kay1plar1n1za neden olur. Sava§taki
ganimeti ve ecri kaybeder. Dii§man1n iistiinltik kazanarak tilkeyi harabeye <;e-
virmesine neden olabilir.
«Allah bilir, siz ise bilmezsiniz.» Dininiz ve diinyan1z i9in neyin hayu-
h olup olmad1gm1 siz degil, ancak Allah bilir. Zaten bilemediginiz i9indir ki,
bunlar ho§unuza gitmiyor.
Ziinnfin el-M1sri §Oyle diyor: Fesad ve bozgunculuk milletin i9ine §U alti
§eyden dolay1 girer:
Ayet: 216-217 BAKARA SURESi/2 369

1- Ahiret ameliyle ilgili olarak niyet zay1fhg1,

2- Bedenlerin, §ehvetler ugruna rehin ahnmas1,


3- Ecelin yak1n olmasma ragmen uzun emeller pe§inden ko§mak,

4- Allah'1n nzas1na halkm nzas1n1 tercih etmek,


5- Heva ve arzulara uyarak peygamberlerinin stinnetini arkaya atmak,
6- 6ncekilerin az say1daki ayak stin;melerini birer delil kabul edip, 9ok
say1daki iyilik omeklerini gormezlikten gelmek.
Ak1lh ki§i, heva, §ehvet ve bidatln ortadan kalkmas1 i~in nefsiyle ve ko-
tti ali§kanhklan ile cihad eden, kalblerde Kitap ve Siinnet'e gore amel etme-
nin yer edebilmesi i~in de gayret gosterendir.
ibrahim Havass (r.a.) da der ki: Bir dagda yiirtiyo~dum. Bir nar gordiim
ve i§tah1m 9ekti. Yakla§IP ondan bir tane ald1m. Yar1p i~ine bakt1m, hentiz ol-
mamt§tt, ek§iydi. Onu biralap yiirilmeye devam ettim. Yere uzanm1§ bir adam
gordtim. Ozerinde e§ek artlan toplanmt§tl. "Allah'm selanu iizerine olsun" de-
dim. Bana: "Allah'tn selam1 senin de tizerine olsun ey ibrahim" dedi. Bu de-
11 11
fa: "Beni nereden tan1yorsun? dedim. 0 da: Allah'1 bilip tan1yan kimseye
bir §ey gizli kalmaz" cevab1n1 verdi. Kendisine: ''Goriiyorum ki, Allah katm-
da bir yerin var. Seni bu e§ek anlarmdan ve sineklerden korumas1, ezas1ndan
kurtarmas1 i9in Allah'tan istekte bulunsayd1n ya" dedim. 0 da: "Ben de senin
Allah kattnda bir yerinin oldugunu gortiyorum. Seni nara kar§I arzu ve istek
duymaktan kurtarmasm1 isteseydin ya! <;unkii insan, narm sokmaslillil ac1sm1
fillirette duyar, halbuki e§ek ardannm sokmas1 insana sadece bu dtinyada ac1
verir." dedi. Bunun tizerine adam1 brrakip yiirtidtim.

217. «Sana haram ayda sava~ etmekten soruyorlar.» Rivayete gore


Hz. peygamber (s.a.v.), Cemaziyelahir aymda, Abdullah b. Cah§ ile berabe-
rindeki sekiz muhaciri bir seriye i~in gondermi§ti. Onlarm komutan1 Abdullah
h. Cah§'a bir mektup yaz1p verdi ve: "Allah'1n ad1yla yola devam et. jki giin-
!t'ik yo/ yiiriidiikten sonra mektubu ar;. Bundan once ar;1p okuma. iki giinliik
yul yiiri'idiikten sonra konaklad1g1nda, mektubu ac; ve arkada~larma oku.
Sonra da verdigim talimat geregince yoluna devam et. Seninle birlikte yiiru-
yen arkada§lanndan herhangi birini yiirume a~·1smdan kerih gorme." buyur-
du. Abdullah b. Cah§ iki giin yola devam etti. Sonra konaklad1 ve mektubu
a9tI. i~inde §U ifadeler yer ahyordu: "Rahman ve Rahim olan Allah'1n adzyla.
370 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

Bundan boyle, Allah'm bereketiyle, sana uyan arkada§lannla birlikte yiiru.


Batn-1 Nahle denilen yere kadar git. Orada, Kurey§ kervanini bekle ve gozet-
le. Belki bize ondan bir haber getirebilirsin."

Abdullah, mektubu okuyunca: "i§ittim ve itaate haz1nm" dedi. Soma da


durun1u arkada§lanna anlatti: "Rasulullah (s.a.v.)," sizden herhangi birinizi
zorlamaktan beni menetti. Sizden §ehitlik isteyenler varsa, gelsin. Gelmek is-
temeyenler de geri donsiln" dedi. Sonra yola koyuldu. Arkada§lan da kendi-
siyle geldi ve hiybiri ondan aynlmadI. Mekke ile Taif arasmdaki Batn-1 Nahle
denilen vadiye geldiler. Bu sirada Kurey§ Kervani da geyiyordu. Yilkleri kuru
iiztim, yiyecek ve g1da maddeleriydi. Taif ticaretinden dontiyorlardI. i~lerinde
Amr b. Hadrami de vard1. Rasulullah'm ashabm1 gortince korktular. Abdullah
b. Cah§: "Adamlar sizden tirperdi" dedi. ic;inizden birinin sac;m1 tlra§ edin de,
onlara goztikstin. Ukka§e'nin saymt tra§ ettiler. Soma o, bu haliyle onlara go-
riindti. Kurey§liler: "Bunlar umreden donen bir topluluktur, bize bir zararlar1
olmaz" deyip rahatladtlar.
Bu olaym oldugu gilnti, seriyede bulunan milsltimanlar Cemaziyelahir'in
son gtinli olarak biliyorlard1. Oysa aslmda Recep ay1na girilmi§ti. Aralarmda
isti§arede bulundular ve dediler ki: "Eger bu adamlar1 geceye birakrrsak, ha-
ram aya girerler ve boylece sizden kurtulmu§ olurlar." Bunun tizerine onlara
bask1n yapmaya karar verdiler. Vakid b. Abdullah es-Sehmi, Amr b.
Hadram1'ye bir ok atarak onu oldtirdti. Mii'minler, Hakem b. Keysan ile Os-
man b. Abdullah'1 esir alarak ticaret kervan1yla birlikte Medine'ye,
Rasfilullah'a geldiler.
Bu olay1 firsat bilen Kurey§liler: "Muhammed, Haram ay1 ~ignedi, onu
helal saydi. Halbuki her ytl korkudan giivencede oldugu bu ay1n hiinnetini o
~ignedi. Bu ayda kan aktttl, esir ald1" diyerek propagandaya giri§tiler ve Mek-
ke'deki milsliimanlar1 ay1pladdar. Mekke'li mti§rikler, oradaki miisltimanlara:
"Ey dinsizler ve sap1klar toplulugu! Sizler haram ay1 helfil kild1n1z. 0 ayda
sava§tIIllZ, adam oldiirdiintiz" dediler.
Bu durum Rasfilullah (s.a.v.)'a ula§tl. Hz. Peygamber (s.a.v.), Abdullah
b. Cah§ ile arkada§lar1na: "Ben size haram ayda sava§mamzz emretmedim"
buyurdu. insanlar bu konuda bir hayli i§i ileri gotiirdtiler.
i§te bunun tizerine Allah, bu ayeti indirdi. Buna gore anlam §6yle olu-
yor: Miisltimanlar senden, haram ayla yani Recep1le ilgili bilgi edinmek isti-
yorlar. Bu ayda sava§ etmek haram oldugu i~in, haram ay diye adland1nlm1§-
Ayet: 217 BAKARA SURESi/2 371

tu. Ey Muhammed, onlara cevap olarak «de ki; '0 ayda sava§mak», Allah
katmda «biiyiik bir giinaht1r. Fakat Allah yolundan ahkoymak, O'nu
inkar etmek, insanlari Mescid-i Haram'dan menetmek ve oran1n halk1n1
yerinden ~1karmak, Allah katlnda en biiyiik bir giinahtlr.» Kulu, Allah'a
gottiren ve yakla§tiran islam'a girmeyi engellemek, Allah't inkar etmek, mtis-
ltimanlann Mekke'ye girmelerine, Kabe'yi ziyaret etmelerine engel olmak,
Mescid'in bulundugu §ehirde oturan Hz. Peygamber (s.a.v.)i ve mii'minleri
buradan c;1karmak, Allah katinda ceza ve giinah bakun.1ndan, miisliimanlann
Amr b. Hadrami"yi haram ayda oldtirmelerinden daha btiytik ve daha igrenc;-
tir.

«Fitne ~1karmak adam oldiirmekten daha biiyiik bir su~tur.'»


Yani
sizin i§lediginiz miisliimanlar1 Mekke'den c;1karmak, ~irk ve halk1 islam'dan
menetmek gibi suc;lar, bu konuda fitne ~tkarman1z, haram ayda Amr b.
Hadraml'yi oldi.irmekten daha biiyiik bir suc;tur.

«Kafirlerin giicii yetse sizi dininizden dondiiriinceye kadar durma-


dan sizinle sava~1rlar.» Bu ayet onlarm, dti§manhkta ne kadar ileri gittikleri-
ni gosteriyor. Ey mti'minler! Kfil'irler sizinle milcadele etmek ve sava§makta o
kadar kararhlar ki, sizi hak olan dininizden dondtirtip, battl olan dinlerine c;e-
virinceye kadar, bunu stirdtiriirler. Eger buna gtic;leri yetse, hie; durmadan ge-
rekeni yaparlar. Bu, onlarm battl inans:larmda ne denli katt olduklarm1 goste-
riyor. Sanki §Oyle deniliyor: Onlar bu imkan1 nereden bulabilirler ki? «Sizden
kim, dininden doner ve kafir olarak oliirse,» Kim bunu yapar, onlann sap-
ttrmas1 ve aldatmas1yla islam'dan <loner ve bu haliyle de oliir ve tekrar islfun'a
donmezse, «i§te onlar1n, diinya ve ahiret amelleri bo§a gitmi§tir.» Bu <lin-
den doniip bu hallerinde 1srar edenlerin, miisliimanken yapttl<lar1 btittin amel-
ler, her iki dtinyada da bo§a gitmi§tir. Dtinyada bo§a gitmesi; <linden dondtigti
ic;in yakalanmas1 halinde oldiirtilmesi, nikah baglann1n sona ermesi, mtislti-
manlara ait mallara mirasc;1 olmaktan yoksun kthnmalart ve buna benzer §ey-
lerin ttimtinti kaybetmelerindendir. Ahirette ise, sevab1 ve varacaklar1 giizel
yeri kaybetmi§lerdir.

Ayetin zahirine gore, zikredilen htikiimlerin sabit olmas1 ic;in vefatm


mi.irted iken olmas1 gerekir. Buda, dtinya ve fillirette ti.im amellerinin bo§a git-
mesi ve ic;inde ebedi' kalmak i.izere cehennemlik olmas1drr. Eger <linden donen
kimse, yeniden islam'a girerse, o zaman yukar1daki htiktimlerden hi~biri ken-
disi ic;in sabit olmaz.
372 RUHU'L -BEYAN Cuz:2

Bu baktmdan imam ~afii, bu ayeti delil kabul ederek miirtedlik., amelle-


rin bo§a gitmesine sebep olmay1p, ancak. n1tirted, bu haliyle olilrse, oldtigli an-
dan itibaren tum amelleri bo§a gider, demi§tir.
EbQ Hanife'ye gore ise, mtirtedlik mutlak: anlamda tiim amelleri bo§a 91-
kanr. Ki§i sonradan mi.isli.iman da olsa, onceki amelleri bo§a gitmi§tir. Ebu
Hanife de: "Eger onlar Allah'a §irk ko§salardi, yaptzklan butun amelleri bo-
§a giderdi" (En'am: 88) ayetiyle: "Kim dini inkar ederse, §iiphesiz onun, da-
ha onceki amelleri bo§a gider" (Maide: 5) ayetinin genel anlam1ndan hare-
ketle bu ictihadda bulunmu§tur.
«i~te cehennemlikler onlard1r.» Oradan aynlmazlar. «Onlar orada,
ebedi olarak kalacaklardfr.» Tipk1 oteki kafirler gibi. ~1utlaka mti'minin
salih amel i§lemesi ve amelini bo§a 91karacak §eylerden de korunmas1 gere-
kir. <;unkli dinden dorunenin sebebi, i§i tam anlanuyla ve kesinlikle bilmeme-
lerindendir. Boyle olmasayd1, §eytan ger9ek mtisltimanm 9evresinde nastl do-
la§abilir? Ttim kay1tlardan kurtulmu§ ve tek mabud olarak Allah'a ula§IDI§ bir
mii'min bu duruma nasll dti§ebilir?
~eyh ibn Serrac'm da soyledikleri §Oyledir: Ctineyd Bagdadi'den §Unlan
dinlemi§tim: "iblis'i rtiyamda, adeta 91plak gibi gordtim ve: "Sen halktan
utanmaz rms1n?" diye sordum. Bana §Oyle dedi: "Eger bunlar halktan olsalar-
d1 , s:ocuklarm topla oynad1klar1 gibi onlarla oynamazdlffi." Bu defa: "Peki,
balk dedigin de kimler oluyor?" dedim. Onlar hep Mescide devam edenlerdir
ki, vticudumda den.nan brralanazlar; kalbimi yakarlar. Ne zaman onlan gozti-
me kestinneye ugra§lfSam, hemen beni Allah'a i§aret ederler, onlann zikirleri-
nin nuruyla yanacak gibi olurum" cevab1n1 verdi. Sonra §byle devam etti:
"Ben hemen uyand1m ve geceleyin mescide vard1m. i~eride, ti9 ki§inin otur-
dugunu gordilm. Ba§lann1 hrrkalar1yla ortmti§lerdi. Benim i~eri girdigimi his-
settiklerinde biri ba§1m 9Ikar1p §Oyle konu§tu: "Ey Ebe'l-Kas1m! Sana bir §ey
soylendiginde, hemen onu kabul eder, dinler misin?"
"~imdi onlann Allah'a itaatlerindek.i gayretlerine bir bak, Allah'tan ba§-
kas1yla ilgilerini kesmelerindeki safhga dikkat et. Bunlar ger~ekten hak:iki
miisliimanlardandrr."
Bu incilerin naz1m1 bu fakir diyor ki: Bana §eyhim Allame -Allah ken-
disini selamette baki klls1n- Hz. Peygamber (s.a.v.)'in: "islam garip olarak
ba~ladt ve ba~lad1g1 gibi de galip olarak donecektir. " <r.m hadisiyle ilgili olarak

I 07- Muslim tahric etmi~rir. Hadisin sonu ~oyledir : "Ne mutlu o gariplere." Aynca Tirmizi ve
Ahmed b. Hanbel: "Suphesiz is/am garip ba~ladz" ~eklinde rivayet etrni§lerdir. Bkz.
Camiu'l-Usfil , 1/275
Ayet: 218 BAKARA SORESi/2 373

§Oyle decli: Burada isHim'dan murat, ger~ek islam'drr. Bunun sahibi asla irtidat
etmez. Garip olu§U da, kendisinin bir arkada§llllfl ve srrda§1n111 olmamas1drr.

218. «Siiphesiz ki, iman edenler,» Bu ayet, miicahitler hakk1nda nazil


olmu§tur. imanlannda sebat edip, dininden dontip mtirted olmayanlar anla-
mtndadu. «Hicret edip Allah yolunda cihad edenler,» evlerinden ve ailele-
rinden aynbp, mti§riklerle Allah yolunda cihad edenler, dininin yticelmesi
i9in itaat edenler, «i§te onlar, Allah'1n rahmetini umarlar.» Allah'tan sevap
beklerler. Mtirtedlerin amellerinin bo§a gittigi gibi, bunlann amelleri bo§a git-
mez. «Allah ~ok bagi§layan ve ~ok merhamet edendir.» Kullanndan mey-
dana gelecek hatalar1 ~k bag1§layan, onlara ecri ve sevab1 fazla fazla veren-
dir. Katade demi§tir ki: "Bunlar, iimmetin en hayrrhlar1du. Sonra Allah bun-
lan sizin de i§ittiginiz gibi, reca ehli yani umutvar olanlar k1lm1~trr. <;tinkti
uman ister, korkan da kac;ar."
Denildigine gore, Hacac-1 Zalim, vefat edecegine yakm, §6yle dua eder-
mi§: "Allah'1m, beni bag1§la. <;unkli balk senin beni affetmeyecegini soyli.i-
yor." Kendisi, hicri 95 y1hnda, in§a ettirdigi Vas1t §ehrinde vefat etmi§tir. Ve-
fat ettigi gliniln adma, "Irak.'m dtigiln gtinti" ad1 verilmi§tir. Saray'dan bir cari-
ye ~1ghk atincaya kadar kimse oltimiinti ogrenmemi§ti. Cariye aglayarak c;tlap
§Oyle seslenir: "Haberiniz olsun, yemek yediren, stlanttlan onleyen adam ol-
dii." Sonra Haccac defnedilir. ~am halkmdan biri, kabrinin ba§1na gelir ve
1
§Oyle der: "Allah lffi! Bizi Haccac'm §efaatmdan mahrum birakma." Irak. hal-
kmdan biri de talfil<la yemin ederek, Haccac'1n cehennemde oldugunu soyle-
mi§tir. Bunun ic;in Tavus'tan fetva sorarlar. 0 da: Allah, diledigini bagt§lar.
11

Ben onun cennette oldugunu sanm1yorum. Dolay1s1yla talfil<t ge~erlidir ve ha-


nlmt bO§tUr" der. Yine soylendigine gore, bu §ahlS Hasan Basrl'den de fetva
ister. 0 da §Dyle der: "Ha111m1na git ve onunla beraber ol. Eger Haccac, ce-
hennemde degilse, sizin haramda olmaruz1n size bir zarar1 yoktur."

Ben bu anlatilandan, AUah'm c;ok bagi§layan ve merhamet eden oldugu-


nu kesin olarak anlam1§ oldum. Allah, kulunun gilnah1 deniz koptigii gibi c;ok
olsa bile, bag1§lar. Kullar is;in gerekli olan, Allah'tan umudunu kesmemektir.
i§te bu tic; mertebe, yani iman, hicret ve cihad mertebesi, « ..Allah 'tan korkun,
O'na bir yol arayin. Ve O'nun yolunda cihad edin. » (Maide: 35) ayetiyle an-
latilmak istenen mertebedir. <;link.ti hicret edebilmenin yolu iman etrnekten
gec;er. Ki§inin heva ve istekleriyle cihad edebilmesi de ancak §ehvetleri ter-
374 RUHU'L-BEYAN Ciiz:2

ketmekten ge9er. Kim bu denileni ger9ekle§tirirse, onun Allah'm rahmetini


ummas1 hakladir.

Aynca hicret de iki ktsillldtr. Biri §ekli hicrettir. Bunun hilkmii, Mek-
ke'nin fethiyle bitmi§tir. Nitekim Rasfilullah (s.a.v.), §6yle buyuruyorlar: "Artik
Mekke'nin fethinden sonra hicret yoktur. " 008> ikincisi ise, manevi hicrettir. Bu,
insanm, heva ve isteklerini brrak1p Allah'a giden yolda ytiriimesidir. <;iinkti
kalb kabesinin fethi buna baghdrr. Bu derece, kalbi §irk ve heva putlanndan
anndirmakla elde olunur. i§te bu hicretin htikmti k1yamete kadar devam eder.
Anlat1ld1gma gore, adam1n biri me§ayihten birine gider ve: "Bana ism-i
A'zam duas1n1 ogretmeni istiyorum" der. 0 da: "Senin bunu ogrenebilme ehli-
yetin var mi?" diye sorar. Evet, cevabrm verir. Gidilen zat: "O halde sen, §eh-
rin giri§ kap1s1na git, sonra gel, orada gordtiklerini bana anlat" der. Adam gi-
der, §ehrin kap1s1nda oturup bekler. Bir de bakar ki, ya§h bir oduncu, e§egiyle
odun getiriyor. Askerin biri gelip ya§h oduncuyu dover ve odunlarlill elinden
alrr. Bu olaydan sonra <loner, gidip o §eyhe, gordtiklerini anlatu. ~eyh; "Eger
ism-i A'zam duas1n1 bileydin, bununla o askere ne yapmak isterdin?" der.
Adam da: "O askerin helfilc olmas1 i9in bedduada bulunurdum." cevabm1 ve-
rir. ~eyh, kendisine: "O gordtigi.in ya§h oduncu var ya, i§te bu ism-i A'zam
duas1n1 bana ogreten odur" der ve: "~unu iyice bilmelisin lei, ism-i A'zam
. duas1n1 ancak §U niteliklere sahib birisi ogrenebilir: Sabretmesini bilecek, hal-
ka merhamet edecek ve onlara kar§t §efkatli bulunacaktlf" diye ekler.
219. «Sana i~ki ve kumardan soruyorlar.» ibn Abbas (r.a.) diyor ki:
"Rasfilullah'1n ashabmdan daha hayrrh hic;bir kimseyi gormedim. Rasfilullah
(s.a.v.)'dan ontic; mesele d1§1nda bir §ey sormadtlar. Sorduklarmm hepsi de
Kur'an'dadrr ve kendilerine ve mtisltimanlara yararh §eylerdir.

i9ki ve kumann htikmiinden soruyorlar. Buna sadece ic;ki ic;mek dahil


olmay1p, ic;ki ahm satim1 ve i9ki konusunda §eriata ayk1n ne gibi durumlar
varsa, hepsi bu hiikme dahildir. i9ki anlamma gelen "hamr", ortmek manas1-
nadrr. Hamr derunesinin sebebi, akd ve bilinci ortmesinden dolay1drr. Ayn1
zamanda buna ak1l ve temyiz gticiintin fonksiyonlann1 ortadan kaldrrd1g1 i9in
"seker" yani sarho§luk veren §ey de denilmi§tir.

I 08- Bu, Buhari vc Mtislim'in tahric etmi§ oldugu hadisin bir par~as1d1r. Hadisin devam1:
" ...An.cak cihad ve niyet vardtr. Cihada ~·agmld1gmizda hemen kalllm ." §eklindedir. Bkz.
Camiu'l-UsUJ, 9/288.
Ayet: 219 BA.KARA SURESi/2 375

Kumar da boyledir. Kumara "Meysir" denilmi§tir. Ya "Kolayhk" anla-


mmdaki "yiisr'' kelimesinden tiiremi~tir. <;ilnkii kumar oynayan, kar§mdaki-
nin malm1 kolayhkla, hi<;bir 9aba ve yorulma gostern1eden, ald1g1 i~in bu isim
verilmi§tir veya kelime "yesar" dan almma olup, bir tiir soygun anlamma ge-
lir. Kumann her tiiri.i buna girer.
«De ki: 'Onlarda biiyiik giinahlar vard1r.» i9ki i9mede ve kumar oy-
namada btiytik gtinahlar vardrr. <;iinkii i<;ki insan1n akhn1 ahr. Oysa ak1l, din
ve dtinyanm kutbu demektir. Aynca i<;ki ve kumarm ikisi de, mah telef eder.
«insanlar i~in baz1 diinyevi faydalan da vard1r.» i<;ki kazanc1yla ve kumar
paras1yla, hi9bir zahmet <;ekmeksizin kolayca varhk sahibi olunmas1, kumar-
dan kazandan develerin etlerinden yoksullann faydalanmas1 gibi. <;unkti ku-
mardan kazan1lan deve etleri ihtiya<; sahiplerine dag1tibyordu.
Vakidi ~oyle diyor: "Bazen oyle olurdu ki, bir adam, kumarm bir oturu-
munda bir adamm ytiz devesini kazanabilirdi. Hi9bir gti<;liik ve slklnt1ya kat-
lanmaks1zm ve para odemeksizin btiyiik bir mala konardi. Sonra da kazand1k-
larm1 yoksullara dag1tir, boylece onlann ovgiisiinti kazanrrd1. "

«Ancak giinahlan faydalar1ndan ~ok biiyiiktiir.'» Mesela i9ki sebe-


biyle dti§manhk ve kin meydana gelir. insan1 Allah'1 zikretmekten ve namaz
kilmaktan ah.koyar. ii;ki insan1 beyinsiz ve aktls1z duruma di.i~tirilr. ii;ki i9en
kimse adeta sidigi, pisligi ve kusmugu ile oynar.
Nitekim ibn ·Ebu'd-Diinya anlatiyor: "Kendisi bir sarho§ gormti§, adam
eline i§iyor, sonra da, tipk1 abdest ahyor gibi, bununla yiizi.inii ytk1yor, ard1n-
dan da §oyle diyor: isHim'1 bir nur, suyu da temizleyici olarak veren Allah'a
hamdolsun."

Kumara gelince, adam1n kar§I tarafm mahru hi~bir c;aba ve yorulma


gostermeden, bir kar§1hk vermeden alrnas1, o adama bir koti.iltiktiir. Dolay1-
s1yla adam kazanana di.i§manhk besler, kottili.ikte bulunur ve hatta i§i onu ol-
dtirmeye kadar gotiirtir.

Sahabeden kimileri de derler ki: "K1z1n1 ic;kiciye veren kimse, kiz1n1


adeta zinaya sevketmi§ olur." Bunun anlam1 §Udur: ic;kici durmaks1z1n agz1na
bo§ama kelimesini alrr-durur, bunun farkmda bile olmaz. Veli olan kimsenin
gorevi, k1zm1 veya k1zkarde§ini herhangi bir fas1k.la, bir miinkeri i§leyenle ev-
lendirmemesidir.
376 RUHU'L-BEYA.N Cuz:2

Kumar ise ashnda <leveler ilzerine oynanird1. Araplardan servet sahibi


olanlar deve satm ahrlar, bunlar1n paras1n1 odemeyip garanti ederler, kumar-
da kin1 kaybederse, o oderdi. Sonra develeri kesip ona bolerler, daha soma on
tane fal oku getirirlerdi. Bunlara "ezlfun" denirdi. Bu oklann yedisinde bun-
lardan ''pay abr" yaz1h bulunur, il9 okta "pay alamaz" yaz1h olurdu. Sonra da,
bu oklan Rebabe denilen bir torbaya koyarlar, bunu da adil birinin eline verir-
lerdi. Bu adama Muell denirdi. Adam bu oklan eliyle kan§tlnr, sonra elini so-
kup her adamm adma hirer ok ~ekerdi. Kime "pay ahr" yaz1h ok ~ikarsa, ya-
z1h miktar kadar pay1n1 ahrd1, kime de "pay alamaz" yaz1h olan1 91karsa, bu
adam da hivbir §ey alamay1p, develerin paras1ru odemek zorunda kahrdi. Ka-
zandan hisseleri de fakirlere dag1trrlard1. Kumar oynayan1n kendisi bunlar1n
etinden yemezdi, onlar bununla ovtintirlerdi. Kumar oynamayan1 da kottiler-
lerdi ve pinti, soysuz, insanhktao haberi olmayan gibi isimler verirlerdi. i§te
araplarm oynadlklar1 kumar1n ash buydu. Miisliimanlara bu, yasaklandi.

Ayet, kumarm her tiiriinil yasakhyor. Bu, tavla, satran~ ve diger kumar
aletleridir. Yine rivayete gore adam1n biri, bir ba§kas1yla, §U kadar yumurta
yersem, §U kadar mal vereceksin diye bahse tutu§urlard1. Hz. Ali (r.a.) bunun
kumar oldugunu soylemi§tir. ibn Sirin de: "Hangi §eyde bir bahis ve odi.il var-
sa, o kumardu" demi§tir.

«Ve yine sana A.llah yolunda ne harcayacaklar1n1 soruyorlar .» infak


edilecek §eyin cinsinden sormak uygun oldugu gibi, bunun mikanndan sor-
mak da uygundur. «De ki: 'ihtiya~tan fazla olan1. '» Yani ihtiya9tan arta ka-
lan1n1 infak edin. Bu "afv" kelimesi ile ifade edilmi§tir ki, 9aba ve gayretin
kar§1tldir. Maldan "afv" olan1 denince, infak1 ve verilmesi gayet kolay olan
anlam1 <;1kar. "el-cehdii mine'l-mal" ifadesi ise infak1 gil9, zor olan demektir.
infak edilecek miktar, verilmesi kolay olabilen demektir. Yani kendisinin ve
ailesinin ihtiyac1ndan arta kalan1n1, bakmakla gorevli bulundugu kimselerin
ihtiya9lar1ndan fazla olanmdan infak edin, anlam1nad1r. «i~te Allah, ayetleri-
ni size boylece a~1klar ki, dii~iinesiniz.» Dii§iinmeniz i9in §er'i hi.ikiimlerle
ilgili delilleri bu §ekilde a91klar.

220. «Diinya ve ahiret hakk1nda (dii~iinesiniz di ye Allah, ayetlerini


a~1klar.)>> y ani diinya ve ahiret i§leri konusunda geregince dii§i.inesiniz diye.
Bu sayede sizin i9in, hangisi daha uygunsa, diinyan1zla ilgili hangi §ey daha
kolaysa ve ahiretiniz hakk.1nda hangi §ey daha yararhysa onu alusm1z. Size
ahirette zarar verecek §eylerden de uzak dururusunu·z. i§te bilttin bunlar i<;in
Ayet: 220 BAKARA S0RESi/2 377

ayetlerini size acriklar.

Begavi de §6yle diyor: "Allah, diinya ve fil1iretle ilgili i§lerinizde di.i§il-


nesiniz diye ayetlerini size as;1khyor. Diinyarun yok olacag1n1, fani oldugunu
unutmaman1z, boylece kendinize 9eki dUzen verip, diinyaya baglanrnaktan
uzak durmamz gerekir. Ahirete ve onun baki olu§una yonelmelisiniz. Boylece
ona kar§t ragbet duyarsuuz." Bu ayet, insan1 ihtiyacr fazlas1 mallarmdan tasad-
duka te§vik etmektedir.

«Sana yetimlerden de» yani onlarla beraber bulunmaktan «soruyor-


lar.» Bu ayet, "Yetimlerin mallannl haksiz yere yiyenler" (Nisa: 10)
ayetinden sonra nazil olmu§tur. <;tinkii halk, onlarla beraber olmay1, birlikte
yemek yemeyi terketmi§lerdi. Mesela, eger bir adamm yanmda bir yetim var-
sa, onun i9in tek ba§ma kalacag1 bir ev yapar, tek ba§ma yemesi i9in yemek
pi§irir ve boylece yetimlerin mallann1 kendi mallanndan ay1nrlard1. Yetim
iyin pi§irilen yemekten artan k1s1m olursa, yetim mah yememek i<;in, onu ye-
mezler, dolay1s1yla, yemekler bozulur ve atlhrdi. Bu durum yetimlere de agrr
gelirdi. i§te bunun iizerine, bu ayet inmi§tir.

«De ki: 'Onlarin i§lerini diizeltmek, kendileri i~in daha hay1rhd1r .»


Onlar1 ve mallann1 islah etmek ve gerekeni yapmak i~in miidahalede bulun-
man1z, onlar1 yapayaln1z btrakman1zdan, onlara bakmaman1zdan \:Ok daha ha-
yrrhdir. «Eger onlari aran1za ahrsan1z, onlar sizin din karde~lerinizdir.'»
Onlara faydah olabilecek §ekilde muamelede bulunursamz, onlar dinde sizin
karde§lerinizdir ve din karde§ligi, soy karde§liginden daha gti9llidtir. Karde§in
gorevi de, karde§ine yararb olmak ve onu dilzeltmek §eklinde olur.

ibn Abbas'tan rivayete gore: Ayette ge\:en "muhalata", yetimin hurma-


smdan, siitiinden ve tabagmdan yemen, onun da senin hurmandan, slittinden
ve tabag1ndan yemesidir, diyor.

Ebfi Ubeyd de §6yle demi§tir: Bana gore bu ayet, yolculann yol esnasm-
da birbirine kar.§1 davrand1klanrun temelini olu§turur. <;iinkii seferde bunlar,
yiyeceklerini aralarmda e§it olarak 91kar1rlar. Baz1 zamanlar da yiyeceklerin
azh.k ve 9okluk durumlar1na gore birbirlerinden farkh olurlardi. Halbuki az1g1
az olan herkes, arkada§ma isteyerek ikramda bulunmaz. Bu durum yetimlerin
mallannda caiz olunca, digerlerininkinde oncelikle caiz olur.

«Allah bozguncuyu 1slah eden den ayirdetmesini bilir .» Allah, yeti-


min maluu bozan1 da, diizelteni de bilir. Allah i~in hi9bir §ey gizli degildir.
378 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

Ki1nin yetimlere, onlan bozmak i9in girip ~tktigm1 ve kimin onlan dtizeltip is-
lah et1igini bilir. Onlan miidahalelerine gore ya mtikMatland1nr veya cezalan-
dmr. «Eger Allah dileseydi sizi zor durumda b1ralord1.» Sizi zora ko§afd1,
size onlara mtidahaleyi mutlak anlamda brrakmazdi. « ~iiphesiz Allah, her §e-
ye galiptir, hiikiim ve hikmet sahibidir.» 0, hikmetinin geregine htikmeder.
~unu da bilin ki, yetimlerle beraber olmak, i§leriyle ilgilenmek ytice
kimselerin ahlakmdandir. Hadiste §tiyle buyurulur: "Ben ve yetimin i§lerini
goren kimse, cennette §U iki parmak -§ehadet parmagzyla orta parmagzni
gostererek- gibiyiz. "0 09' Bu hadis yetimin hizrnetinde bulunan, cennette
Rasfilullah'1n huzurunda ve yan1nda bulunacagm1 gosteriyor. Yoksa derece
bakmundan onun derecesine ula§rr dernek degildir.
Yetimi kendi evinde, tip.la kendi 'tOcugunu egitir gibi egitir. <;tinkti ki§i
ktyamette, ondan sorumludur, onun durumunu dtizeltip 1slah eder. Terbiye de
degi§ik olabilir. Bazan azarlamay la, bazan dovmekle, bazan ona verilrnesi ge-
reken odtilil vermemekle olabilir. <;tinkti insanlar farkh karakter ve yap1dadir-
lar. Bir nefis var ki, §iddete ve sertlige boyun eger. Eger buna yumu§ak davra-
ruhr, iyilik yaptlrrsa, bu onu bozabilir. Bir nefis var ki, bunun biittiniiyle aksi
olabilir. <;ilnkil Allah, had cezalann1 ve taziri kullarmm terbiye ve tedibi i~in
koymu~tur. Bunlar, ki§ilerin yapttldar1 kotilltik derecesine gore uygulanrr.
Hatta tedip ve terbiye eden, bundan otiiril miikafat da kazan1r. <;iinkti sorum-
ludur. Rabbimiz: ".. kendinizi ve ailenizi koruyun " (Tahrim: 6) buyuruyor:
Hadiste de §6yle buyurulmu§tur: "Hepiniz robansmzz, ve gozetiminiz altznda
bulunanlardan sorumlusunuz. "< 110>

"Eger onlan aranLza ahrsanzz onlar sizin din karde§lerinizdir" ayeti,


ayn1 zamanda §Una da i§aret ediyor: insanlar, ba§kas1yla yemek yemeyi ah§-
kanhk haline getirmeliler. <;unkii insanlann en kottisti, tek ba§ma yiyendir.
Hadiste §6yle buyurulur: "Allah'm en ho§landigz yemek, uzerindeki ellerin
fazla oldugu sofradir."<111 > Rivayete gore, sahabe: "Ya Rasfilullah! Biz yemek
yiyoruz, ama bir tiirlti doyam1yoruz. Bunun sebebi nedir?" diye sorduklann-
da, Rasfilullah (s.a. v.): "B elki de sizler ayn ayrz yiyorsunuz" buyurrnu§, onla-
rrn "evet" demeleri ilzerine Rasfilullah (s.a.v.) §6yle buyurmu§tur: "Yemekte

I 09- Muslim.
110- Ozerinde ittifak olan bir hadistir. Camiu'l-Usul, 4/50. ·
11 l- ibn Hibban, Sahih'inde ve Beyhaki, Suabu't-inum'da tahric etmi§lerdir. F ethu'l-Kebir,
1/47.
Ayet: 220 BAKARA SURESi/2 379.

toplamn (beraber yiyin) ve besmele fekin ki, Allah yemeginizi sizin ifin bere-
ketli kzlszn." <112)

Anlatilan glizel bir hikayeye gore, Nevadir sahibi Ctimeyn'e: "Falanca


kimsenin yan1nda yemek yedin mi?" diye sorulur. 0 da: "Hayrr, fakat kap1-
s1ndan ge<;iyordum, o yemek yiyordu" der. "Peki nas1l bildin?" derler. 0 da:
"Bakttm ki, ~ocuklannm ellerinde sert f1nd1k.lar, bununla havadaki ku~lan ta§-
hyorlar", cevab1n1 verir.

Bir cin1riye sorulur: "insanlarm en kahraman1 kimdir?" 0 da: ''A~hktan


insanlann di~ g1c1rtls1n1 du yup da, kesesinin agz1 ac;11mayandir." cevab1ru ve-
nr.

112- Ebu Davud, Su11en'inde, ibn Mace ve Ahmed b. Hanbel, Musned'lerinde, aynca lbn Hib-
ban ve Hakim tahric etmi~Jerdir. Bkz. Fethu'l-Ke~ir, 1/43.
3 80 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

221. iman etmedikfe mii§rik kadinlarla evlenmeyin.


Mii'min bir cariye, hilr olan mil§rik bir kadindan daha hayir-
lidir. Hiir olan mii§rik kadin, ho§unuza gitse bile. Mii§rik er-
kekleri de iman etmedikfe, mii'min kadmlarla evlendirmeyin.
Mu'min bir kole, hur olan mii§rik bir erkekten daha hayirli-
dir. Mii§rik olan erkek, ho§Unuza gitse bile. Bu mii§rikler, in-
sanlari ate§e davet ederler. Allah ise, izniyle cennete ve maifi-
rete davet eder. Ve ayetlerini insanlara apklar. Gerekir ki, dii-
§iiniirler.
222. Sana kadinlarin hayiz halinden soruyorlar. De ki: "O
zararlidir. Hayiz halindeyken kadinlardan uzakla§in. Ve te-
mizleninceye kadar onlara yakla§mayin. Temizlendikten son-
ra onlara Allah 'in emrettigi yerden yakla§in." $iiphesiz ki Al-
lah, tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de seJ:er.
223. Kadinlarimz sizin tarlantzdir. 0 halde tarlaniza istedi-
giniz §ekilde yakla§in. Kendinize, ilerisi ifin hazirlik yapin. Ve
Ayet: 221 BAKARA SURESi/2 381

Allah'tan korkun. Bilin ki, O'na mutlaka kavu§acaksiniz.


Mii'minleri miijdele!
224. Allah'a yemin ederek, O'nu iyilik yapmaniza, kendi-
sinden korkmamw, insanlarin arasini diizeltmenize engel kil-
mayin. Allah, fOk iyi i§iten ve fOk iyi bilendir.
225. Allah sizi, hata ile yaptiginiz yeminlerinizden dolayi
sorumlu tutmaz; f akat kalblerinizin kazandiffendan sorumlu
tutar. Allah fOk bagi§layandir, fOk yuinu§ak davranandir.

221. «iman etmedik~e», Allah'a ve Hz. Muhammed'e inanmadlk9a,


harbi olan «mii~rik kad1nlarla evlenmcyin.» <;unkti kitap ehli olan kadmlar-
la evlenmek, alimlerin c;ogunlugunun ".. Sizden once kendilerine kitap veri-
lenlerden hur ve iffetli kadmlar .. .'' (Maide: 5) ayetine dayanarak verdikleri
hiikme gore caizdir. «Mii'min bir cariye,» boynunda kolelik. damgas1 ta§ISa
bile, «hiir olan mii~rik bir kad1ndan» din ve dtinyas1 bak1m1ndan «daha
hay1rhd1r .» Mli§rik olan kadm soylu, ozgtir ve mevkii ytiksek bir kad1n da
olsa, inanm1§ cariye gibi degildir. «Hiir olan mii~rik kad1n,» yani Allah'a
~irk ko§an kadm gtizellik, soyluluk ve servet bak1mlanndan «ho~unuza gitse
bile,» bu boyledir. «Mii~rik erkekleri de» ister putperest kMirler olsun, ister-
se ba§ka kafirler olsun, Allah'a §irk ko§an erkekleri de «iman etmedik~e,»
ki.ifrti brrak1p ondan uzakla§mad1k9a «mii'min kad1nlarla evlendirmeyin.>>
«Mii'min bir kole,» lizerinde kolelik damgas1n1 ta§1sa bile «hiir olan
mi.i§rik bir erkekten» yani §irk i9indeki ozgi.irli.ik ve malikiyet §erefini ta§1-
yan erkekten «daha hay1rhdtr. Mi.i§rik olan erkek,» mah, giizelligi ve has-
letleriyle «ho§unuza gitse bile» bu boyledir.
«Bu mii§rikler,» yani mil§rik erkek ve kad1nlar, «insanlari ate§e davet
ederler.» Kendilerine yakla§anlan, kendileriyle beraber olanlan cehennem
ate§ine ~ag1nrlar. Yani insan1 ktifre ve fas1khga gotiiri.irler. Bu bak1mdan
mutlaka bunlara ya.kin olmaktan ve yakla§maktan uzak durulmahd1r.
«Allah ise, izniyle cennete ve magfirete davet eder.» Yani bunlara
goturecek olan, hak olan inanca ve salih amele \:ag1nr. Nitekim mil'minlere
hayrr yolunu gostermesi de bu ciimledendir. «Ve ayetlerini», tistiln ve ince
hilklimlerini ve hikmetlerini kapsayan i§aretlerini «insanlara a~1klar. Gerc-
kir ki, dii§iiniirler .» Yani bunlar1 hatirlay1p da, bel~i geregince amel ederler.
382 RUHU'L-BEYAN Ciiz:2

Bu sayede c;ag1nlan cennete ve bagi§a nail olurlar.

Ayette, kafirlerle birlik ve beraberlik ic;inde bulunmak yasaklaruyor ve


mti'minlerle birlik ve beraberlik kurmak te§vik ediliyor. Hiybir inti'min, mti§-
rik olan bir kadlillll mahna ve gtizelligine gontil kaptmnamahdir. <;tinkii mtis-
ltimanm boyle bir §eyden ho§lanmas1 yak1§1k almaz. Milsltiman kad1nlarda bu
ttir ozellikler bulunmasa bile, mi.i§rik kad1na tercih edilmelidir. el-Muhit adh
kitapta §U ifadeler yer ahyor: "Bir mtisltiman, 9ok gtizel bir luristiyan kadm
gorse ve onunla evlenebilmek i<;in huistiyan olmay1 temenni etse, yani "ke§ke
hiristiyan olsayd1m" dese, kMir olur. Bu, ahmakhktan ba§ka bir §ey degildir.
<;tinkti mtisltimanlar i<;inde her bak1mdan gtizel olan bir<;ok kad1n vardrr. Ni-
tekim Allah §6yle buyurmu§tur: "Zina eden erkek, ancak zina eden veya Al-
lah'a ortak ko§an bir kadznla evlenebilir." (Nur: 3) <;unkti kotti karakterli ve
tabiath olan kimseler pis ve murdar olan dtinyaya egilim duyarlar. Nitekim
ylice Allah §oyle buyuruyor: "K otu kadinlar, kotu erkeklere, kotu erkekler
kotii kadmlara; temiz kadmlar, temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz ka-
dznlara yaki~zr." (Nur: 26)

~u ifade Zemah§erl'nin belagatli sozlerindendir: "Kendi cinsinden ba§-


kas1n1n senin meclisinde yer almas1na nza gosterme. Ger\:ekten en §iddetli
azap budur."
222. «Sana kad1nlarin hay1z halinden soruyorlar.» Sorulan bu ti9 so-
runun "vav" edat1yla birbirine baglanarak anlatilmas1, buna kar§thk digerleri-
nin ba§ka at1f edatlanyla yapilmas1, soruyu soranlann bu ii<; soruyu birlikte
sormalarmdan dolay1 olabilir. Adeta burada §Oyle denilir gibidir: Onlar sana
i~ki, kumar ve infak konusunu ayn1 anda, digerlerini ise farkb zamanlarda
sordular. Bu ayette "hay1z" diye tiirkyele§tirdigimiz "mahfz" kelimesi, meci
ve mebit gibi masdar bir kelimedir. Hay1z: Belirli zaman i<;erisinde rahimden
gelen bir ak1ntldir. Soru, boyle bir durumda olan kad1nlarla beraber olmakla
ilgilidir.

«De ki: '0 zararhd1r.» Yani bu kan, pis ve murdar bir §eydir; kadma
yakla§an1 tiksindirir. Anlattld1g1na gore, cahiliye doneminde, erkekler hay1zh
kad1nlarla ayn1 evde otunnazlar, onlarla beraber yemek yemezlerdi. T1pk1
mecilsilerin ve yahudilerin yaptlg1 gibi davranulard1. Bu gelenek, Ebuddah-
dah'1n bu konuda soru sormasma kadar stirdii. Ebuddahdah, Rasulullah'1n as-
hab1 aras1ndan kallap dedi ki: "Ey Allah'1n Rasfilti! Kad1nlar hay1z halindey-
ken, onlara nas1l davranahm? Onlarla beraber olalun m1, olmayahm m1? Yak-
Ayet: 222-223 BAK.ARA SURESi /2 383

la§ahm m1, yakla§mayahm m1?" i§te bunun iizerine bu ayet nazil oldu. «Ha-
y1z halindeyken kad1nlardan uzakla~1n.» Onlar bu durumdayken, cinsel
ili§kiden uzak durun. «Ve temizleninceye» veya hay1z halinden kurtulup kan
kesiliriceye «kadar onlara», cinsel ili§ki maksadiyla «yakla~may1n.»

Ebfi Hanife'ye gore, kanm kesilmesinden sonra, yani on gtin ge<;ince,


kad1n ylkanmasa da, kad1nla cinsel ili§ki caizdir. Ancak hay1z gtinlerinin en
az1 halinde kesilirse, kad1n gusiil abdesti almad1k<;a veya ilzerinden bir namaz
vakti ge9medik9e cinsel ili§ki caiz degildir.

«Temizlendikten» yani guslilden «sonra onlara Allah '1n emrettigi


yerden yakla~1n.'» Allah'm size helfil k1ld1g1 yerden ki, bu on taraftlf. «Siip-
hesiz ki Allah,» gtinahlanndan vazge<;ip «tevbe edenleri de sever,» fuhu§-
tan, pislik ve murdarhktan uzakla§anlan , mesela hay1zh kad1na yakla§maktan
veya cinsel ili§kinin caiz olmad1g1 yerden yakla§maktan uzakla§tp «temizle-
nenleri de sever.»

223. «Kad1nlar1n1z sizin tarlan1zdlr.>> Yani <;ocuklarm1z1n ve nesilleri-


nizin ekilecegi yerlerdir. Allah burada kadm1 tarlaya benzetiyor. Gtinkti ra-
himlere atilan nutfe ile, tarlaya aulan tohum aras1nda bir benzerlik kurulmu§-
tur. "Hars" ile "zer" aras1ndaki fark, "hars"1n tahumu atmak ve toprag1 ha-
zulamak, "zer" ekine bak1p yeti§tirmektir. Bunun i~indir ki, Allah §Oyle bu-
yurmu§tur: "Soyleyin bana; ekmekte oldugunuz §eyi! Siz mi onu bitiriyorsu-
nuz, yoksa bitiren biz miyiz?" (Vfiloa: 63-64) Bu ayette Allah, ekme olaym1
kullara yiiklerken, bunu bitirmenin onlann elinde olmad1gm1 bildirmektedir.

«0 halde tarlan1za istediginiz §ekilde yakla§tn.» Kadmlar1 tarla olarak


ifade ettikten sonra, onlarla cinsel ili§kiyi de, "ityan" kelimesiyle, yani yak-
la§ma ve yan1na varma ifadesiyle belirtti. Ayetin ba~mdaki "enna", "keyfe"
yani nas1l manasmad1r. E§lerinize nasil isterseniz ve hangi §ekilde isterseniz,
yakla§acagm1z yer ayn1 olmak §art1yla, yani tarla olmak §art1yla, istediginiz
gibi yakla§m. Giinkii dtiblir, tarla yani ekim yeri degildir. Dolay1s1yla kadmla-
ra arka taraflarmdan, yani duburlerinden yakla§1lmas1 caiz degildir. 6n tarafa
yakla§mak kayd1yla, nastl yakla§irsa yakla§s111, bunda serbesttir.

Bu ayetin nilzfilii konusunda §Oyle bir rivayet vardtr: Y ahudiler, bir kim-
senin cinsel ili§ki ic;in han1m1na arkadan yakla§irsa, dogan ~ocugun §a§I ola-
cag1n1 iddia ediyorlardi. i§te ayet, onlara cevap olarak inmi§tir. Aynca hadiste
§6yle buyurulmu§tur: "Kim, han.1mma arka taraftan yakla§irsa, mel'undur
384 RUHU'L- BEYAN Cuz: l

(Allah'zn rahmetinden uzaktrr)"Y 13> Buna ktic;tik livata denir. Erkegi kullan-
maksa, livatan1n en btiytiglidiir. Livatan1n, yani oglanc1hg1n htikmti, tevbe
edinceye kadar tazir ve hapistir. imameyne gore, bunun cezas1 da, tipk1 zina
cezas1 gibi, had cezas1du. Bu fiili i§leyen eger evli (muhsan) degilse, degnek
vurulur. Evliyse recmedilir.

«Kendinize ilerisi i~in haz1rhk yapin.» Salih ameller i§leyin ki, Allah
katmda sizin ad1n1za biriktirihni§ bir zahireniz olmu§ olsun. Y oksa onlara
yakla§makta, suf §ehev! istekleri tatmin yolunu tercih etmeyin. «Ve Al-
lah'tan>> O'na kar§1 isyana kalkt§maktan «korkun. Bilin ki, O'na mutlaka
kavu~acaks1n1z.» Y ani O'nun cezas1 veya mtikafatiyla kar§l kar§1ya kalacak-
. smiz. Bu balamdan O'nun huzurunda rezil olamayacag1n1z §eyi hazulay1n.

«Mii'minleri miijdele.» Ey Muhammed! Kar§I kar§1ya bulunduklar1


emir ve yasaklar1 gtizel bir §ekilde abp kabul etmek ve buna baglanmakla, ge-
regini yapan mti'minleri mtijdele!

224. «Allah'a yemin ederek, O'nu iyilik yapman1za, kendisinden


korkman1za, insanlar1n aras1n1 diizeltmenize engel kdmay1n.» Rivayete
gore, Ensar'dan Be§ir b. Numan, han1mm1 bo§am1§tI. Bu kad1n, Abdullah b.
Revaha'run lazkarde§iydi. Sonra tekrar onunla evlenmek istedi. Abdullah ise,
Be§ir'in yanma gitmemeye, onunla konu§mamaya ve onunla kizkarde§inin
aras1n1 dtizeltmemeye yemin etmi§ti. Bu durum kendisine soylenince: "Ben,
bunu yapmayacag1m konusunda Allah adma yemin etmi§tim. Benim i9in de,
yeminimde durmam ve bundan vazge9memem gerekir" demi§ti.

i§te ayet bu olay tizerine nazil olmu§tUr. Ayette ge9en "urza" kelimesi,
engel anlanunad1r. Ayetin anlanu, Allah'1n adlfl1 anarak, bununla kendiniz
i9in bir §eyleri engellemek istemeyin, iyilikleriniz i9in bunu bir mani olarak
one stirmeyin. Mesela iyilik yapmak, korunmak ve insanlar1n arasm1 dtizelt-
mek gibi hususlarda bir engel olarak zikretmeyin demektir. «Allah, ~ok iyi
i~iten» yeminlerinizi duyan «Ve» niyetlerinizi «~Ok iyi bilendir.» 0 , kalbleri-
nizde olanlan, niyetlerinizi 9ok iyi bilir. 0 halde sorumlu bulundugunuz §eyi
yerine getirin ki, cezas1 gelip sizi bulmas1n.

Ayet: Ben, hi<; bir kimseye iyilikte bulunn1ayacag1m, insanlar aras1nda


kin ve di.i§manhk ba§gosterirse, aralann1 bulmayacag1m diye Allah adma ye-
m in eden herkesi kapsam1na al1r. Sanki Allah §Oyle buyurur gibidir: Btittin

113- EbQ Davud, Nikah . lwdis No: 2162 .


Ayet: 224-225 BAKARA SURESi/2 385

bunlar hayu ve taatt1r, yeminleriniz bunlara bir engel olu§turmaz. Eger siz
bunlan yapmayacagm1z konusunda yemin ederseniz, yemininizin keffaretini,
yani cezas1n1 odeyin ve o hayrrlan yap1n. Bu iyilik, tak:va veya insanlar1n ara-
Sllli bulma olabilir. Hepsinin geregini yapm ve salan: "Biz Allah adma yemin
ettik, O'nun adma yemin ettigimiz halde, yapmayacag1z dedigimiz §eyi yap-
maktan ve yeminlerimizi bozmaktan korkanz'' demeyin. <;tinkti hadiste §oyle
buyurulmu§tur: "Kim bir .Jey uzerine yemin eder, sonra yemin ettigi §eyden
ba§kaszmn daha hayzrlz oldugunu gorurse, hemen yemininin keffaretini ode-
sin ve daha hay1rlz olanmi yapszn. "014 >

Yeminini bozmadan once keffaret vermek caiz degildir. Yeminini boz-


duktan sonra ise, mutlaka vermesi vaciptir. Bu konuda ittifak vardtr. Ki§i, pa-
zarlad1g1 mal1n1 da yemin ederek satma yoluna gitmemelidrr. ister dogru ol-
sun, ister yalan, hi~bir zaman yemin yoluna gitmesin. <;link.ii eger yemininde
yalan ise, bu takdirde kasden yalan yere yemin etmi§ olur ki, bu btiytik gti-
nahlardandrr. Boyle bir yemin tilkeleri darmadag1n eder, terkedilmi§ bir vazi-
yete getirir. Eger yemini dogruysa, bu defa Allah'1, yeminleri i~in bir engel ve
destek yapm1§ olur ki, bu da kotii bir davran1§tlr. <;unkti dtinya ~ok degersiz-
dir. Bu bakimdan ortada hi~bir sebep yokken Allah'1 one stirerek bir §eylere
revac kazandirmak iyi bir §ey degildir. Dtinya, buna degmez. Bir kimse, az
veya ~ok, ne olursa yemin etmeye kalkI§rrsa, giderek dili buna ah§Ir. Ki§i hi9-
bir konuda yemine yonelmekten emin olamaz. Dolay1s1yla Allah ad1n1 one
stirerek bir §eye yemin etmesin. Mesela, "Vallahi, Allah boyle yapacaktrr" gi-
bi bir §ey soylemesin. Eger, Allah'm dostlar1ndan biri boyle bir yemin ederse,
Allah ona iyilikte bulunur ve ona bir ikram olarak yemininde dogru 9Ikanr.
Nitekim §Oyle varid olmu§tur: "Allah'1n oylesi kullan var ki, Eger Allah ad1-
na yemin etse, Allah kesinlikle onu dogrular, yeminini geryekle§tirir."

Ebfi Hafs bir giin yolda yiiriirken, deh§ete kap1lm1§ bir hamal ile kar§Ila-
§tr. Ebfi Hafs: "Ne oldu sana?'' der. Adam: "Merkebimi kaybettim. Ondan
ba§kas1na da gtictim yetmiyor" cevab1ru verir. Ebfi Hafs oldugu yerde durur
ve: "Allah'un! izzetin adma yemin ediyorum ki, bu adamm merkebi geri gel-
medikc;e buradan bir tek ad1m atmayacag1m" der. Bunun tizerin hemen mer-
kep ortaya ~ikar. Bu olay, Serhu'l-Me~arik adh kaynakta ·da boy le ge~er.

225. «Allah sizi, hata ile yapttg1n1z yeminlerinizden dolay1 sorumlu

114- Hadisi MUslim, Tirmizi veMuvatta'mda imam Malik tahric etmi~tir. Bkz. Camiu'l-Usul,
I 1/668.
386 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

tutmaz.» Lagv (hata), dti§iik soz, bo§ laf. Hata ile yemin (yeminlerde lagv),
yemin ederken herhangi bir §eyi ama~lamaks1z1n, maksats1z olarak yap1lan
yemindir. Bir kimsenin, dogru sanarak bir konuda yemin etmesi, fakat yemin
ettigi o §eyin sand1g1 gibi 91kmamas1 da yemin-i lagvdrr.
Ebu Hanife'ye gore gtinah1 olmad1g1 gibi, bunun iyin keffaret (ceza) da
gere.ktnez. imam ~afil'ye gore, Yemin-i lagv, herhangi bir and i9meyi ama~la­
maks1z1n dilden ~tkarr yemindir. Mesela, "haytr vallahi", "evet vallahi" gibi,
akla yemin etme anlam1 gelmeden sarfedilen sozlerdir. Hatta boyle birisine:
"Sen Mescid-i Haram'da yemin ettin" diye bir §ey soylense, belki de bin kez
"hayir vallahi ... diyecektir.

«Fakat kalblerinizin kazand1g1ndan sorumlu tutar.» Sorumlu tutma


(muahaze), cezalandrrmadrr. Ancak bile bile, yalan yere yaptlan yeminleriniz-
le sizi hesaba 9eker, cezalandrrrr. Ki~inin, bir konuda, aksinin dogru oldugunu
bildigi halde ettigi yemine "Yemin-i Gamus" denir. <;unkii sahibini giinaha
dald1rmaktadir. «Allah ~ok bag1~layand1r,» yantlarak ve hata ile yaptigm1z
yeminleriniz sebebiyle sizi bagi§lar. «<;ok yumu~ak davranand1r.>> Cezalan-
drrmada aceleci davranmaz.
Alimler §Oyle der: Bir kimse yemin eder ve sonra yeminini bozarsa,
eger yemini gelecege aitse, buna keffaret yani ceza gerekir. Bu tilr yemine
"Mtin'akit yemin" denir. Eger yemini ge9mi§le ilgiliyse ve yemin eden kimse
de olay1 bile bile aksi olan §eye yemin ediyorsa, bu biiytik gilnahlardandtr.
Bunun keffareti de yoktur. Ebu Hanife'ye gore bu, biiyiik gtinahlardan sayllrr.
imam ~afi1'ye gore bundan ottiril de keffaret gerekir. Bu, Yemin-i Gamus'tur.
Eger yemin eden kimse olay1 bilmiyor ve yapt1g1 yeminde dogru oldugunu
san1yorsa, durum da boyle degilse, bu, Ebu Hanife'ye gore yemin-i lagv'trr.
Bunun i~in de keffarete gerek yoktur. Fakat ~afii'ye gore bu yemin-i
gamfis'tur. Keffaret gerekir. Allah ad1na yap1lan yemin veya Allah'1n isimle-
rinden biriyle yapilan yemin, mesela: "Vallahi", "verrahmani" gibi yeminler,
Allah'1n s1fatlar1yla yap1lan yemin, mesela, "Allah'1n izzeti i9in", "Allah'1n
azametine'', "Allah'1n celaline", "Allah'm kudretine" gibi §eylere yap1lan ye-
1ninler, yemindirler.
Ancak Allah'tan ba§kas1 ad1na yap1lan yemin, Kabe'ye yemin olsun,
Beytullah'a yemin olsun, Peygan1ber'e yemin olsun ttirtinden yap1lan ye1nin-
ler, ya da baba ve benzeri §eylere yapilan yeminlerse yen1in saydmazlar ve bu
anlamda bir yemin eder de, sonradan bozarsa, bozdugu i9in bunlara herhangi
Ayet: 225 BAK.ARA SURESi/2 387

bir ceza da gerekmez. Bu ttir yemin mekruh bir yemindir. Ho§ gorlihnez.
imam ~afi! de: "Bunun gi.inah olmas1ndan endi§e ederim" der. Hadiste §6yle
buyurulmu§tur: "Kim Allah'tan ba§kasz adzna yemin ederse, o kimse Allah'a
§irk ko§mU§tur. "01 5> Yani kim Allah'tan ba§kasma yemin eder ve yemin ettigi
§eye bir yticelik atfederek boyle bir giri§imde bulunursa, yemin ettigi o §eyi
yilceltme konusunda Allah'a ortak ko§mU§ olur. Oysa ger9ek yticelik yaln1zca
Allah'a aittir.

Ali er-Razi de: "Hayatuna yemin ederim, hayatma yemin olsun, gibi
§eylerle bir kimse yemin edecek olursa, kiifrilnden korkanm" der. Ger~i hal-
km ~ogu bu gibi §Cyleri bilmeden soyleyip dururlar. Ben, bunun kesin §irk ol-
dugunu soylemekteyim. <;unkti Allah'tan ba§kast adma yemin yapdamaz. Ay-
nca bir kimse, islam'dan uzak olay1m anlam1nda da yemin edemez. Kim bunu
dogrulayarak, yani bilerek soylerse, bu kimse salim olarak islam'a tekrar do-
nemez. Eger bu §ekildeki bir yemini yalandan olsun diye soylerse, o kimsenin
kafir olacagmdan korkulur. Nitekim hadiste §Oyle buyurulmu§tur: "Kim ya-
lan yere islam'dan ba§ka bir dinle yemin ederse, yemin ettigi §eyin kapsami-
na girer." <116> Hadisin zahiri §Una i§aret eder: Eger bir miisliiman, "ben §6yle
yaparsam, yahudi olay1m" der ve o §eyi yaparsa, kafir olur." ~afii bu gorii§te-
dir. Hanefilere gore, kafir olmaz. Hanefiler, hadisi tehdit anlam1na yorumla-
m1§lard1r. Pak.at, yemini dili ge9mi§ zaman kipiyle soylerse, yani "eger ben
§unu yaptiysam, yahudiyim" der ve o §eyi de i§lerse, Hanefiler boyle bir ye-
min konusunda farkh gorii§ler ortaya koymu§lardir. Eger adam bunun yemin
oldugunu bilirse, sahih olan gorii§e gore kiifre girmez. Fakat bu yeminle kafir
olacag1 kanaatindeyse ve bunu bile bile yaparsa kfil'ir olur. <;unkti kilfre, bile
bile raz1 olmu§tur. i§te ~ogunluga gore hadisin yorumu boyledir. Fetavay-i
Bezzaziye'de, fetvaya gore bunun yemin oldugu, boyle bir kirnseye keffaret
gerektigi gorii§ii yer ahr.

115- Tirmi.zl: "Kafir olmu§tur veya §irk ko§mU§lur" lafz1yla tahric etmi§ ve "hasendir" demi§-
tir. Hakim ise bunun "sahib" oldugunu bclirtmi~, Fethu'l-Barf'de ise hadisin s1hhatI hak-
kmda bir~ey soylenmemi§tir.
116- Tirmizi ve Ebfi Davud ve Nesai tahric etmi§tir. Bkz. Camiu'l-Usat, 11/656.
388 RUH U'L-BEYAN Cuz:2
Ayet: 226 BAKARA SURESi/2 389

226. Kadinlarina yakla§mamaya yemin edenler ifin, dort


ay beklemek vardir. Eger erkekler (yeminlerinden) donerlerse,
§iiphesiz ki Alla.h fOk bagi§la.yan ve fOk merhamet edendir.
227. Eger bo§anmaya karar vermi§lerse, Allah §iiphesiz i§i·
ten, gerfekten bilendir.
228. Bo§anmi§ kadinla.r, kendi kendilerini iif "ayba§i" hfili
gozetirler. Eger Allah 'a ve ahiret giinilne inaniyorlarsa, kendi
rahimlerinde Allah'in yaratt1g1ni gizlemeleri onlara helfil ol-
maz. Kocalari bu miiddet ifinde ban§mak isterlerse onlari geri
dondiirmeye daha fOk hak sahibidir. Erkeklerin kadmlar iize-
rinde maruf haklari gibi, kadinlarm da onlar iizerinde haklan
vardtr. Erkeklerin, kadinlar iizerinde bir derecesi vardir. Al-
lah mutlak galiptir, hiikiim ve hikmet sahibidir.
229. Bo§ama iki keredir. (Bundan sonra hiikiim,) ya iyilikle
tutmak veya giizellikle salivermektir. Onlara verdiklerinizden
bir §eyi almamz size helii.l olmaz. Ancak erkek ve kadmm, ar-
tik Allah 'in simrlarmi ayakta tutamayacaklarmdan korkmala-
ri durumu ba§ka. Siz de onlarin, Allah 'in sznirlarmi ayakta
tutamamalarindan korkarsaniz, o zaman kadimn verdigi fid-
yede, ikisine de bir giinah yoktur. i§te bunlar Allah'm sinzrla-
ridir. Onlari germeyin. Kim Allah 'in smirlanni fignerse, i§te
onlar, zalimlerin ta kendileridir.
390 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

230. Eger erkek karzsini (iifiincii kez) bo§arsa, bundan


sonra kadzn ha§ka kocaya niklihlanmadikfa, kendisine hellil
olmaz. 0 da bunu bo§arsa, Allah 'in simrlari ifinde duracak-
larina iimitli olduklan takdirde, tekrar birbirlerine donmele-
rinde kendilerine bir giinah yoktur. Bunlar, bilen bir kavme
Allah 'in afikladigi smirlardzr.

226. «Kad1nJanna yakla§mamaya yemin edenler i~in ...» Ayette ge-


~en "iyla" yemin anlam1ndadrr. «Dort ay beklemek vard1r.» Erkekler bu
sure i<;inde herhangi bir cayina ve bo§ama olmaks1z1n beklemek durumunda-
drrlar. Ki§inin kansma kar§1 bu konuda yaptlg1 yemin §U §ekilde ger~ekle§ir:
11
"Vallahi ben dort ay veya daha fazla sana yakla§rnayacaglffi ya da mutlak
11
manada: "Ben sana yakla§mayacag1m. Eger erkek dort aydan az bir silre ic;in
han1m1yla beraber olmayacagma yen1in ederse, bu yeminiyle iyla yapm1§ ol-
maz. Aksine bununla, yalmzca yemin etmi§ say1hr. c;unkti ileri stirdiigti stire,
dort aydan azdrr. Eger bu sure gec;meden hamm1yla cinsel ili§kide bulunursa,
kendisi i~in bir yemin keffareti gerekir. Sahih olan gorii§ budur. iyla i~in iki
hiikiim vardrr: Yeminini bozma htikmti ve yeminine sadakat gosterme.

Yeminini bozma htikmti, eger iyla sliresi i9inde han1m1yla ili§kide bulu-
nursa, buna keffaret gerekir.
Yeminine sadakat gostermede ise, iyla stiresinin gec;mesiyle bir bain ta-
lak (bo~ama) meydana gelir. Bu sure de dort aydrr. Ancak bu stire nikfilih ka-
dmm htir olmas1 halinde boyledir. Katade: "iyla, cahiliye gelenegine gore
talak say1hrd1" diyor. Said b. Milseyyeb de: "Bu cahiliye ehlinin zarar vermek
ic;in yaptlg1 i§lerdendir. Adam han1mm1 sevmez, onun gidip bir ba§kas1yla da
evlenmesini istemez. Bunun i<;in de, ebedi olarak ona yakla§mayacagma ye-
min eder, onu oylece, ne bekar ve ne de evli o.lmayacak bir halde terkeder.
islam 1n ilk zamanlannda da boyle yap1yorlardi. Allah, boyle bir zarar1 onlar-
1

dan kaldird1. Koca ic;in belli bir sure koydu. Onlara bu zaman ic;inde dti§tinilp
ta§mma flfsati tan1di. Eger koca, bu zarar verme i§ini terketmede bir yarar go-
rtirse, hemen onu yerine getirir. Aynlmalannda yarar goriirse, aynhr.
«Eger erkckler (yeminlerinden) donerlerse,» Yani erkekler cinsel
ili§kide bulunmama konusunda yaptiklan yemini buak1p ta han1n1lanna do-
nerlerse, «~iiphesiz ki Allah ~ok bag1~layan ve ~ok merhamet edendir.» iy-
La yapan kimsenin domnesi sebebiyle onu bag1~lar. c;unkti bu, onun tevbe et-
mesi anlammad1r. Yeminini boz1nas1 sebebiyJe gUnahm1 bagt§lar.
Ayct: 226-228 BAKARA SURESi/2 391

227. «Eger bo§anmaya karar vermi§lerse,» mesela yakla§mama olay1


surer, bunda kararh davranir ve sure bitimine kadar bunu stirdiirerek bo§an-
1nay1 ger~ekle§tirirse, «Allah §iiphesiz i§iten,» bo§anmalann1 i§iten ve bu ko-
nuda ama<;larm1 «ger~ekten bilendir.»
228. «BO§anmI§ kad1nlar ...» Bunlardan maksat, hiir olan ve kendileriy-
le. cinsel ili§ki geryekle§mi§ bulunan hay1z gorme ya§ml a§maml§ olan kadm-
lard1r. <;unkti kendileriyle beraberlik geryekle§memi§ bulunan kadmlar i~in
iddet (bekleme siiresi) yoktur. Bo§amanm astl anlam1, bag1 kaldrrmaktir. Yani
kocalannm baglanndan bo§alm1§ ve sahverilmi§ olan kadmlar, «kendi kendi-
lerini ii~ 'ayba§•' hali gozetirler.» Buradaki gozetme, emir anlam1nadrr ve
dolay1s1yla, "gozetsinler, beklesinler" demektir. Bu ti~ ay ba§I hali stiresince
ba§kalanyla evlenemezler. Bu stire bitmeden evlillik yoktur.
(Kuru') kelimesi arap dilinde, birbirine zit iki anlam ta§1yan kelimeler-
dendir. <;iinkli bu kelime, hem temizlik, hem de hay1z (ayba§l) anlam1nadir.
Ebu Hanife ve arkada§lan, Kurfi' kelimesini hay1z anlanunda almi§lardu.
<;Unkli Allah, iddet stiresini hay1z gorme olay1yla degil, aylarla belirlemi§tir.
Nitekim §Oyle buyurulmaktadrr: "Kad1nlarzmz ir;inde ay hali gormekten kesi-
lenlerle henuz ay hali gormemi§ onlarzn iddetleri hususunda §iipheye du§er-
seniz bilin ki, onlarm iddet beklemesi ur; aydzr." (Talak: 4)

Bu ayette hay1z1n kalkmas1 halinde me§ru olan stirenin aylarla belirlen-


mesi, burada bu kelimenin hay1z anlammda oldugunu gosterir. imam ~afii de
§U ayeti delil gosteriyor: "Onlarz iddetleri ir;inde ho~aym." (Talak: 1) Bura-
dan anla§tlan ona gore "kurfi'" kelimesinin temizlik anlamma geldigidir. <;un-
kti "iddetleri ir;inde" ayetinde yer alan "lam" cer edati, vakti i9inde demek-
tir. Dolay1s1yla iddet vaktinin hay1z zaman1 olmas1 caiz olamaz. Kald1 ki, ha-
y1z vaktindeki bo§ama yasaktir. Buna verilen cevap ise §Oyledir: Bunun anJa-
nu, iddetlerini kar§1layacak §ekilde onlan bo§amakt1r. Bu ise, ii~ hay1z sliresi-
dir. Yoksa ayet, bO§amay1 iddet i~inde ger<;ekle~tirmeye i§aret etmiyor.

imam ~afii ile Ebfi Hanife arasmdaki bu ihtilaf1n faydas1 §Udur: ~afil'ye
gore, iddet stiresi daha k1sadir. Halbuki Ebu Hanife'ye goreyse daha uzundur.
Adam temizlik halinde kad1n1 bo§asa bile, kadm kalan ternizlik stiresini bir
kur' sayacaktrr. Bu temizligin hemen sonras1nda ayba§1 olsa bile, durum de-
gi§meyecektir. Kadm li<;tincli hay1z haline girmesi halinde. art1k ~afil'ye gore
iddeti sona erer. Oysa Ebu Hanife'ye gore, temizlik halinde bo§anmI§Sa kadm
U9tincti hayzmdan temizlenmedik<;e, iddeti sona crmez. Hayiz halinde bo~an-
392 . RUHU'L-BEYAN Cuz:2

m1§Sa dordtincti hay1zdan temizlenmedik<;e iddeti bitmez.


«Eger Allah'a ve ahiret gtintine inan1yor1arsa, kendi rahimlerinde
Allah '1n yaratbg1n1 gizlemeleri onlara helal olmaz.» Yani kadm hfunile mi,
yoksa ayba§I rm goriiyor, gizlemesin. Kadm hamile olmad1g1n1 veya hay1zh
oldugu halde bunu gizleyerek veya aksini soyleyerek kocanm <;ocuk tizerin-
deki -haklaru ve donme yetkisini onlemeye kalkt§masm. Ya da bir an once bo-
§ama ger<;ekle§sin diye hayzm1 gizlemesin. c;unkii stinni talak, temizlik stiresi
i<;inde olan1drr. Ote yandan hay1z ve hamilelik konusunda kad1nlarm sozleri-
nin ge~rli oldugu htikmti buradan anla§Ilabilir. Eger kadmlar Allah'a ve ahi-
ret gtinilne inan1yorlarsa, yanh§ bir i§e kalki§mazlar. c;unkii Allah'a ve ahiret
gtinline iman1 olan ic;in boyle bir yol kesinlikle dogru degildir. Burada kadtn-
lar haklonda ayn1 zamanda c;ok agtr ve §iddetli bir tehdit de yer almaktad1r.
«Kocalar1» yani kadllllll gec;imini ilstlenenler. .. Burada ac;Ik talfilc ifade-
sinden sonra e§ olan erkekten a<;Ik bir §ekilde koca diye soz edilmesinin nede-
ni, halen nikfilnn devam ettigi ve helal olu§un da siirdtigiinii gosterir. Kocalan
ifadesindeki zamir, ric'1 talakla bo§anmt§ kad1nlara aittir. c;unkii bain talakla
hantmlarm1 bo§am1§ olan e§lerin nikfili ve ric'at haklar1 yoktur. «Bu miiddet
i~inde bari§mak isterlerse, onlan geri dondiirmeye daha ~ok hak sahibi-
dir .» Yani bu bekleme siiresi ic;inde nikaha ve geri donmeye kocalar daha c;ok
hak sahibidirler. c;unkii ric'at, yani tekrar .mtiracaat ve donil§ hakla, iddet sti-
resi devam ettilc~e kocaya aittir. Ancak iddet siiresi sona ererse, koca i9in do-
nti§ hakki ortadan kalkmt§ olur. Kocalar stiresi i~inde ric'at yoluyla ba§VUr-
makla aralann1 dtizeltmeyi isterler, kad1nlara iyilikte bulunmay1 dilerler ve
onlara zarar vermeyi ama9lamazlarsa, tekrar onlan almaya daha 9ok hak sahi-
bidirler. Nitekim cahiliye doneminde geri donti§, kadma zarar verme amac1y-
la yaptlrrdi. Buna gore o donemde bir adam, kar1s1n1 bo§ar, iddet bitimine az
bir sure kala ona tekrar doner, belli bir stire sonra tekrar kar1sm1 bo§ar, boy-
lece defalarca iddet stiresini uzatarak kad1n1 zarara sokmak isterdi. Ytice Al-
lah, kad1nlara yeniden donmekten amac1n, onlara zarar vermek degil, aksine
durumlann1 dtizeltmek oldugunu belirttikten sonra, kan kocanm kar§thkh bir-
tak1m yiikiimliiliikleri oldugunu §U §ekilde vurguluyor:
«Erkeklerin kadtnlar iizerinde maruf haklan gibi, kad1nlarin da
onlar ii.zerinde haklari vard1r.» Ma'ruf haklardan maksat, §eriat~a kotii go-
riilmeyen, inkar edilmeyen haklardrr. Erkekler, haklar1 olmayan §eyleri onlara
yiiklememelidirler. iki e§ten biri digerini iizmesin, azarlay1p durmas1n. «Er-
keklerin, kad1nlar iizerinde bir derecesi vard1r.» Yani hak bak1m1ndan bir
fazlahg1 ve tisttinlilgti vardrr. Erkegin kadma tisttinliigii; akd ve din yontin-
dendir. Buradaki iisttinltige iki noktadan bakmak gerekir:
Ayet: 22s BAKARA SURESi/2 393

B irincisi, erkegin kad1n tizerindeki hakkt, kad1n1n erkek ilzerindeki hak-


kmdan daha fazladrr. <;tinkti erkek kadlillil sahibidir ve onun nefsinde hakkt
vardrr. Erkegin izni olmadan kad1n nafile oru~ tutamaz, onun izni olmaks1z1n
evden aynlamaz. Koca bo§ama yetkisine sahiptir. Bo§ad1g1 zaman da, yeni-
den miiracaat hakkt vardir. Kad1n istesin, istemesin bu n1ilracaat hakk1 koca-
n1ndrr. Kad1n ise bu §eylerden hi~birine sahip degildir. Ancak onuri da erkek
iizerinde mehir, kendisini ba~kasma muhta~ etmeme ve kendisine zarar do-
kundurmama gibi haklan vardrr.
lkincisi ise Zeccac'1n i§aret ettigi §U anlamd1r: Kad1n, nikah ve evlilik
akdiyle erkeklerden yararlanabilecegi lezzetler vardtr. Nitekim ayn1 §eyler er-
kek is:in de ges:erlidir. Her ikisi de birbirlerinden yararlanirlar. Kad1n1n nafa-
kas1n1 temin etmekle erkek ytiktimlti oldugundan, bu konuda da bir i.istiinltigti
vardir. Bu manadaki bir fazilet ve tisttinltik, kad1n1n hakktna bagh bulunan
merhameti ve ona iyiligi elden b1rakmamaktir. Mesela mehrini vermeli, nafa-
kas1n1 saglamah, bar1nak temin etmeli, ondan tehlikeleri bertaraf etmeli, onu
savunmah, onun ~1karlann1 korumahd1r. Hadiste §6yle buyurulmaktadir:
"Eger, bir kimsenin Allah'tan ba§ka bir kimseye secde etmesini emretmi§ ol-
saydlm, kesinlikle kadmzn kocaszna secde etmesini emrederdim."<117> <;tinkii
ytice Allah, kadm1n tizerine erkek is;in ~ok bi.iytik haklar yiiklemi§tir.
«Allah mutlak galiptir .» Htiktimlerine kar§I ~1kanlardan intikam alma-
ya gticti yetendir. «Hiikiim ve hikmet sahibidir.» <;iinkti ttim §eriat1, hikmet-
lere ve kullarm faydalarma goredir.
~liphesiz e§ler birbirlerine kar§t olan haklar1na riayet etmedikleri, birbir-
lerine kar§1 sayg1h davranmadtldan, nesli devam ettirmek, ~ocuklar1 egitmek
gibi hususlara onem vermedikleri, evi yonetmek, gorevlerine dikkat etmek,
kar§thkh ho§gorti i~erisinde olmak gibi hususlara dikkat etmedikleri stirece
evlilik kurumu amac1na ula§mam1§ say1hr. Nitekim hadiste §6yle buyurulur:
"Kadzmn cihadl, kocaszyla iyi ge9inebilmektir." Yine ·bir hadiste §Oyle buyu-
rulur: "Herhangi bir kad1n, kocasz kendisinden ho§nut olarak vefat ederse,
cennete girer. "< 118 > Kar§thkh haklardan biri de, e§lerin birbirleri i~in stislen-
meleridir.
Abdullah b. Abbas §Oyle diyor: "Han1m1m benim i9in stislendigi gibi,

1 I 7- Tinnizi, hasen olarak rivayet etmi ~ tir. Ahmed b. Hanbel ve Hakim de bu hadisi tahric etmi~lerdir.
Ayr. Bkz. el·Fethu'l-Kebfr, 3/47.
118- Tirmizi', Rada', hadis no: I 161, hadis hasen'dir. Bkz. Camiu.'1-Usul, 6/495.
394 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

ben de onun ic;in si.islenirim. 1' <;tinkii Allah §Oyle buyurmu§tur: "Erkeklerin
kadtnlar uzerinde maruf haklan gibi , kadmlann da onlar uzerinde haklan
vardzr."

Denilmi§tir ki kad1n, giivercin gibidir. Giivercinin kanad1 91karsa uc;ar.


Bunun gibi erkek de kad1ru si.islerse kad1n evde oturmaz.

Anlatild1gma gore, israilogullar1ndan salih bir adam Vafffil§, bunun da


9ok sevdigi bir hanun1 varm1§. Allah, bu salih kimseye kendisinden ti<; istekte
bulunmas1n1 bildirmi§. Bu adam han1m1na: "Rabbim'den boyle bir haber al-
dun. <;ok ihtiyac;Ianm var, ben ne yapacagmu bilemiyorum, ne dersin?" de-
mi§. Hanun1: "Benim ic;in bir, kendin ivin de iki istekte bulun" demi§. Kocas1:
"Peki ne istersin?" diye SOfffiU§. Kadm: "Senin Rabbinden istegim, beni oyle
gtizel §ekle getirsin ki, benden daha giizeli bulunmas1n" demi§. Kocas1, Rab-
bin1e harurrumn arzusunun gerc;ekle§mesi ic;in dua etmi§. Kad1nm gtizelligin-
den ve cemalinden evin ic;i ayd1nlan1vermi§. Bunun tizerine kadm, evden 91-
k1p gitmek istemi§. Kocas1: "Nereye gidiyorsun?" diye sormu§. 0 da: "Senin
gibi bir adamla giizelligimi zayi edecek degilim, ben sultanlara lay1gun, onla-
ra gidiyorum" cevabm1 vermi§. Kadm1n gtizelligini duyan sultanlardan birinin
11
adamlan da gelip, kocasmdan kadm1 zorla ahp gotiirmii§ler. Adam: Al-
lah'1m! Senden yalmzca iki istegim kald1. Onu maymunla§tir" demi§. Allah da
onu maymuna donti§ti.irmi.i§. Kral kad1n1 tekrar yamndan kovmu§. Kadm da
dontip kocas1na gelmi§; Sonra kocas1: "Allah'1m! Onu ilk haline donder" diye
dua etmi§. Boylece tiim istekler, hi9bir fayda saglamaks1z1n bo§a gitmi§. Ne
kadm1n eline bir §CY gec;mi§, ne de kendisinin.

229. «Bo~ama» yani daha once anlatt1g1ffilz ric'i talak «iki keredir.» Bu
ise, ancak ayn ayn olarak iki defa bo§ama suretiyle olabilir. Mesela biri dige-
rine iki dirhem verse, bu kimsenin verdigi bu iki dirhemden otilri.i, "ona iki
kere verdi" denilmez. Ancak bu, o ikisini iki defada vermesi halinde soylene-
bilir. E§ i~in n1i.iracaat (ric'at) hakk1 sabit olan talak, ancak iki ayn bo§atnilllm
olmas1ylad1r. Ancak ikinci bo§amadan sonra, ti<;lincti kez de bo§arsa, e§ i\:in
kesinlikle art1k ric'at hakk1 yoktur. Kadm bir ba§ka e§le evle nmediks:e, eski
e§ine helal olmaz. Sanki ayette, "kadmlan iki kez bo§aym" deniliyor gibidir.

«(Bundan sonra hiikii1n,) ya iyilikle tutmak veya giizellikle sahver-


1nektir .» Verilen iki ayn talaktan sonra hi.ikum, ya kadm1 iyilikle tutmakttr.
Y ani kadma herhang i bir zarar dokundurma amac1 ta§1maks1zm ona donmek,
durumu dlizeltmek ve ho§ ge<;inme niyeti ta§1makt1r, ya da iddet bitimine ka-
Ayet: 229 BAKARA S0RESi/2 395

dar mtiracaat etmeyip glizellikle sahvermektir. Gtizellikle sahvermekten


amac;, ona mall haklanm vennek, aynh§tan sonra onu kotil bir §ekilde ann1a-
mak ve insanlan ondan nefret ettirmemektir.

Buradakj hiikmlin ozeti §6yledir: Htir olan bir adam, duhulden sonra ka-
ns1n1 bir veya iki talfilda bo§arsa, iddet siiresi ic;erisinde kad1n istemese de,
kocanm hannn1na tekrar donme (ric'at) hakki vardir. iddet bitinceye kadar ko-
ca mtiracaat etmezse veya duhulden once bo§arSa, ya da muhalaa <119J yaparsa,
kad1nm izni ve velisinin izniyle ancak yeni bir nikahla kad1n helfil olabilir.
Ancak koca han1mm1 i.i~lincii kez bo§arsa, kans1 bir ba§ka kocayla nikahlan-
mad1kc;a eski kocas1 i9in helal olmaz.

«Onlara verdiklerinizden bir §eyi alman1z size helal olmaz.» Rivaye-


te gore Abdullah b. Ubeyy b. Selfil'un k1z1 Cemile, kocas1 Sabit b. Kays'tan
ho§lanm1yordu. Bunun tizerine Rasulullah (s.a.v.)'a geldi ve dedi ki: "Ba§1m1-
z1 ayn1 yastiga koymad1k. Allah'a yemin ederim ki, ben onu dini veya ahlak1
bakJ.m1ndan koti.ilemiyorum. Ancak i stamdan sonra tekrar ki.ifre girmeyi dog-
ru bulmuyorum. Elimde degil, onu bir ttirlii sevemiyorum. <;unkti ben, c;ad1nn
bir taraf1n1 kald1np bakttgilllda, onun bir gurubun arasmda geldiginde hepsin-
den daha siyah daha k1sa boylu ve daha c;irkin ytizlti oldugunu gordtim. Ben,
onun bana mehir olarak verdigi bah<;eyi tekrar kendisine vererek, beni bo~a­
masm1 istedim. '' 020>i~te bu, i slam'da meydana gelen ilk hulu' olay1d1r. Ayette
ge<;en "lekum" (size) ifadesi hakimlerle ilgilidir. <;unkli hakimler, her ne ka-
dar alan veya veren olmasalar da, mtiracaat an1nda karar mevkiinde oldukla-
rmdan, bu mahn ahp verilmesi onlarm emriyle olur.

Aynca kadmlara verdiginiz mehirden, az da olsa, alman1z helal olmaz.


Kald1 ki verdiginizden daha fazlas1n1 alman1z hi<; helal olmaz. «Ancak erkek
ve kad1n1n, arhk Allah'an s1nirlann1 ayakta tutamayacaklar1ndan kork-
malar1 durumu ba~ka.» Eger e§ler, e§ olabilme kurallarma riayet etn1ekten,
s1nirlar1 ~ignemekten korkarlar ve birlikte ya§ayamayacaklanna karar verirler-
se, bu hal ba§ka. «Siz de onlar1n, Allah'1n s1nirlar1n1 ayakta tutamamala-
nndan korkarsan1z,» Ey hfilcimler, siz de kan ile kocan1n, nikahm kendileri-
ne saglad1g1 haklari yerine getiremeyeceklerini baz1 i§aretler yoluyla anlarsa-

119- Muhalaa: Malmdan fidye vermek suretiyle kocasmdan bo~anma istegi vcya tersi olarak
kocamn bunu istemesi. Boylece ger\:~klqc n bo~anma olay1na hulu' dcnir. (<;ev .)
120- Sabil b. Kays'm bu hadisini Buhari, Nesal ve ibn Mace rivayel etmi~lerdir. Bunun bir ben-
zeri de Mul'atra'da ycr almaktad1r.
396 ROHU'L-BEYAN COz:2

n1z, «O zaman kad1n1n verdigi fidyede, ikisine de bir giinah yoktur .» Kad1-
111n hulu' olarak verdigi §eyde kad1na gtinah olmad1g1 gibi, kocanm da bunu
almasmda bir gtinah yoktur. Ancak bu hal, eger ge<;imsizlik kadmdan kaynak-
lanmi§sa boyledir. Eger kocadan kaynaklan1yorsa, kad1na verdigi mehirden
herhangi bir §ey almas1 helal olmaz. <;tinkti yiice Allah, erkege hitaben: "Ver-
diginizden hiqbir §eyi geri almayin" (Nisa: 20) buyurmu§tur. Kad1n1 bunun
iyin zora ko§up, verdiginiz maldan ve mehirden fidye vermek mecburiyetinde
buakmay1n1z. <;ilnki.i bu durum: "Onlara verdiginizin bir klsmzni alip gotur-
meniz i~in onlan Slkl§tlrmaym" (Nisa: 19) ayetiyle yasaklanml§lf.

Bu ayet ayn1 zamanda, kocadan ahnan kadarm1, kad1n1n muhalaa yoluy-


la vermesinin caiz oldugunu da, verilenden fazlasma da, azma da i§aret et-
mektedir. Nitekim fakihlerin 9ogunlugu da bu gorti§tedirler.

Bagavt §6yle diyor: "Ge9imsizlik ve huzursuzluk olmasa da, hul' (mal


kar§d1g1 bo§anma) caiz, ancak mekruhtur. <;tinkli arada hi~bir sorun yokken,
sebepsiz yere bo§ama, akraballk bag1n1 ortadan kald1nr. Nitekim hadiste §6yle
buyurulmaktad1r: "Allah katmda en sevilmeyen he Lal bo§amad1r." 021 >

«l§te bunlar», anlatilan bu hiikiimler «Allah '10 s1nirlar1d1r .» O'nun


emir ve yasaklandrr. «Onlar1 ge~meyin.» Kar§t gelerek veya terkederek bu
smrrlar1 <;ignemeyin. ~<Kim Allah'1n s1n1rlarin1» bilerek ve isteyerek «~ig­
nerse, i~te onlar zalimlerin ta kendileridir.» Allah'rn ofkesini ve cezasm1
ilzerlerine <;ekmi§ olurlar.

Bilinmelidir ki, eger kadm iffetli ve namuslu ise, kocan1n e§ine iyilikle
muamele etmesi gerekir, onun ba§kaca durumlar1na ve huylar1nm kottiltigi.ine
bakmamahd1r. Koca bu noktada Hz. Peygamber (s.a.v.)'in adabm1 kendisine
ornek almahdu. <;linkli RasiHullah (s.a.v.), pak ve temiz olan harnmlarma gii-
zel davranirdi. Onlara kar§I glizel, sab1rh davranmak, ahlak1 giizelle§tiren §ey-
lerdir. Kaldt ki, han1mlann1n yapttklanna kar§1 sabirh davrananlar, Allah yo-
Iunda cihad edenlerden say1hr.

Anlatild1g1na gore, abidin biri, han1m1na kar§t <;ok iyi davranrrdi. Hanim1
oli.ince, kendisine yeniden evlenmesi i<;in teklif yap1hr. Adam bundan ka91rur,
evlenn1ek istemez ve: "Yalruzhk kalbimi daha fazla rahat ettiriyor" der. Adam
soziine devamla der ki: Harum1n vefatindan bir hafta sonra bir riiya gordiitn.
Gok kaptlan a91lm1§ gibiydi. Sanki oradan bir tak1m insanlar iniyor, havada

121- Ebfi Davud, Hakim. Hakim, Sahihtir diyor. el-Fethu'l-Kebir, l/17


Ayet: 230 BAKARA SURESi/2 397

birbiri pe§inden kayar gibi yilriiyorlardi. Bu adamlardan her biri doni.ip bana
balayor ve hemen arkasmdakine: "$u kotii adama bak1n" diyordu. Obfuii de:
"Evet, oyledir," diye cevap veriyordu. U<;tinciisii de ayn1 §eyi soylilyordu.
Ben, sonuncu adam gelinceye kadar ni<;in bana boyle dediklerini sormaya
korktum. Nihayet sonuncusu geldiginde: "Bu kotti adam da kim?" diye sor-
dum. 0 da: "Sensin'' dedi. Sebebini sordugumda ise: "Biz, senin amelini, Al-
lah yolunda cihad edenlerle birlikte ytikseklere <;1kar1yorduk. Fakat bir hafta-
dan bu yana, senin amelini cihaddan geri kalanlar1nkiyle birlikte b1rakmam1z
emrolundu. Bunun neden ileri geldigini de bilemiyoruz?" cevab1n1 verdi. i§te
bu rilyadan sonra dostlanndan kendisini hemen evlendirmelerini istedi. Boy-
lece iki veya lie; e§le hayat gec;irdi.

230. «Eger erkek kar1s1n1 (ii~iincii


kez) bo~arsa,» Y ani onceki iki bo-
§amadan sonra il<;tincti kez de bo§arsa, «bundan sonra kad1n ba~ka kocaya
nikahlanmad1k~a, kendisine helal olmaz.» Kadm, tic;tincii talak ile de bo-
§andiktan sonra, yeniden bir ba§ka erkekle nikfilllan1p e'vlenmedikc;e, aralarm-
da nikah akdi gerekle§medik<;e, eski kocasma helal olmaz. Bu konuda, kadi-
nm yeni kocas1yla cinsel ili§ki kurmas1 icma ile §art ko§ulmu§tur. c;unkii riva-
yete gore, "Rifaa'nm harnm1, Hz. Peygamber (s.a.v.)'e gelir ve der ki: "Dogru-
su Rifaa beni bo§adi. Boylece bo§ama da kesinle§mi§ oldu. c;unkii beni il<;
talfilcla bo§adi. Abdurrahman b. Ztibeyr ise, benimle evlendi. Ancak onun er-
keklik organ1 elbise sa<;ag1 gibi gev§ek bir §eyden ibaret." Bu arada di§ elbise-
sinden bir sa<;ak a11p gosterdi. Rasulullah (s.a.v.) gilltimsedi ve: "Sen tekrar
eski kocan Rifaa'ya ffil donmek istiyorsun?" buyurdu. 0 da, evet, dedi. Bunun
tizerine Rasfilullah (s.a.v.) §Oyle buyurdu: "Hayir, sen onun (Abdurrah-
man'zn) balcagizmdan tatmadzkfa, o da senin balcagtundan tatmadik<;a, bu
olmaz (donemezsin)." <122> Hadiste gec;en "balcagiz" ifadesinden, cinsel ili§ki
ama<;lanm1§trr. Burada cinsel ili§kinin lezzeti bala benzetilmi§tir.

«0 da bunu bo§arsa,» ikinci koca da, cinsel ili~kiden soma bu kac:hm


bo§arsa, «Allah'1n s1n1rlar1 i~inde duracaklar1na iimitli olduklar1 takdir-
de, tekrar birbirlerine donmelerinde kendilerine bir giinah yoktur .» Eger
e~ki kan ve koca tekrar birle§melerinde, Allah'm suurlarm1 9ignemeyecekleri-
ne ili§kin bir umut i9erisinde iseler, ikisinin yeni bir akitle birbirlerine donme-
lerinde, kendileri i~in bir gtinah ve sakmca yoktur. Ayette "Umitli olduklan
( sandzklan) takdirde" buyurulmu§, fakat, "bildikleri takdirde" denilmemi§tir.

122- Buhari' ve Ebfi Hatem. Darekutni ve Beyhaki hadisi Mtirsel olarak tcrcih etmi~lerdir.
398 RUHU'L-BEYAN COz:2

<;unkti insanlar bir §eyin kesin sonucunu bilemezler. insan yar1n ne olacag1
konusunda ancak tahminde bulunur.

«Bunlar, bilen bir kavme Allah '1n a~1klad1g1 s1n1rlard1r .» bnceden


anlattlmI§ bulunan hUktimler, kesinlikle korunmas1, aykm davran1lmamas1 ge-
reken Allah'm s1nrrlar1du. Bilen ve anlayan bir topluma bunlar1 a~1khyor ki,
bilip anladiklar1y la amel ctsinler.

Burada dik.k.at ~ekilmesi gereken bir nokta vardrr. Kad1n1n ilk kocas1na
helal olabilmesi i~in ikinci kocan1n, bo§anan e§le cinsel ili§kide bulunmasm1n
§art ko§ulmas1, bu konuda yaln1zca evlilik sozle§mesinin (nikahm) yeterli ola-
mamasmm hikmeti, bir insanm hemen, canmm istedigi gibi kar1s1n1 bo§amaya
kalk1§mamas1drr. <;tinkti genel olarak hi~bir erkek, han1mmm bir ba§ka erkek-
le yatmasmdan ho§lanmaz. Boyle bir ho§nutsuzlugun olabilmesi de ancak cin-
sel ili§kiyle dogabilir. Oysa yaln1zca evlilik akdi, yaninikah fazlaca bir nefre-
te neden olamaz ve bir heyecan meydana getiremez. Sadece evlilik akdi, insa-
n1n bo~amaya ko§masma kesin bir engel olu§turmaz.

Tahlil §artma bagh nikah, yani kad1n1 birinci kocasma helal kdacak bir
evlenme akdi, akit srrasmda, helal olabilecek miktarla yetinmeyi §art ko§mas1,
beraberliklerinin devam1Ill istememesidir ki, boyle bir §art ile yap1lan akit ~o­
gunlugun ictihadma gore fasit bir akittir. Ancak bu, Ebfi Hanife'ye gore kera-
hatle caizdir. Ebfi Hanife'ye gore, eger bu ikisi, yani kadm ve erkek tahlil ola-
y1n1 gizli tutarlar, kad1n, evlenecegi ikinci kocaya: "Ben, seninle evlendim sc-
ni kocahga kabul ettim, ama bo§anma yetkisini kendi elimde tutacag1m, ben
istedigim za1nan senden bo§anacag1m" der, ikinci koca da bunu kabul ederse,
nikah caizdir, bo§anma yetkisi de kadmm eline ge~er. Nitekim hadiste §Oyle
buyurulmu§tur: "Allah, helal kilmak niyetiyle evlenen ikinci kocaya da, bu ni-
yetle kendisi i~in hammz evlendirilen birinci kocaya da Janet eder." <123>
Bu iki adama lanet olunmas1n1n sebebinin ne oldugu sorulursa, cevab1m
§Udur: ikinci kocaya (heHil kllmak i~in kad1nla evlenen ki§iye) lanet sebebi,
kad1n1 tekrar bo§amak niyetiyle almasmdandu. Halbuki nikah akdi, devamh-
hk ivin ffiC§fU k1lmm1§llr. Dolay1s1yla bu ikinci koca t1pkl, odtin~ olarak ah-
nan dam1zhk bir ko~ gibidir. Bilindigi gibi, balk, stirtiden iyi dol almak i9in
dam1zhk ko~ ahrlar. Bu da, sanki bu ttirden bir i§ olmaktadir. Birinci kocaya
lanet edilmesinin sebebiyse, boyle bir nikaha ve evlilige neden oldugu i~indir.

123- Nesa1, Ahmed b. Hanbel, Tirmizl. Bkz. el-Ferhu'l-Kebfr, 3/14.


Ayet: 230 BAKARA SURESi/2 399

<;unkii bir i§e sebep olan kimse, giinahta suc;u dogrudan i§leyenle ortaktrrlar.
Ba§ka bir yoruma gore, lanet edilmekten amas:, bu i§in koti.i oldugunu ve
iyi bir ~ey olmad1g1n1 ortaya koymaktu. Muhallilin (ikinci kocan1n) di.i§tikli.i-
gi.i, boyle bir evlilige giri§mesidir. <;unkti Hz. Peygamber (s.a.v.) bu tilr kim-
seler ic;in: "Size kiralanan (odiinf olarak alman) koru haber vereyim mi? 11024>
buyurmu§tur. Muhallelunleh (kendisi ictin htille yapunlan)1n dti§ilkltigi.i de,
diirilst karakter sahibi kimselerin nefret ettigi bir §eye giri§mi§ olmasmdandrr.
<;iinkti a.dam, ba§ka biri kadm1yla yatt1ktan ve ondan yararland1ktan sonra,
tekrar o kadma donebiliyor. Yoksa bu, gerc;ek anlamda bir lanet degildir.
<;unkti risalet makammdaki bir zatln, timmeti hakkmda Ianette bulunmas1 ya-
la§I.k almaz. Rasfilullah (s.a.v.), bir lanetci olarak gonderilmemi§tir.

124- ibn Mace, Hakim vc Beyhaki. Beyhaki sah ih oldugunu belirtmi~tir. Beyhakl'nin lafz1 ~oy­
ledir: RasGJull ah (s.a.v.): "Size odU.119 o larak a/man kofu haber vereyim mi?'' buyurdu.
Ashab: "Evet, ya RasUlullah!" dediler. RasGl ullah: "Helal ktlmak maksadzyle evlenen kim-
sedir. Allah helal kzlmak maksadiyle evlenen (ikinci kocaya) da, bu niyer.le kendisi ifin
hamm1 evlendirilen (birinci kocuya) da laner etsin." buyurdu.
400 RUHU'L-BEYAN Ciiz:2

231. Kadinlan bo§adiginiz zaman, bekleme siirelerini bitir-


diler mi, ya onlan iyillkte tutun, ya da iyilikle birakin. Hakla-
rina tecavii.z edip Z1Jrar vermek ifin, onlan tutmayin. Kim bu·
nu yaparsa kendine yazik etmi§ olur. Allah'in ayetlerini eglen·
ce edinmeyin. Allah 'in size olan nimetini, size ii#iit vermek
Ayet: 231 BAKARA SORESi/2 401

ifin indirdigi kitabi ve hikmeti dii§iiniin. Allo.h'tan korkun ve


bilin ki, Allah her §eyi bilendir.
232. Kadmlo.ri bo§adiginiz zaman, bekleme siirelerini bitir-
diler mi, kendi aralarmda giizelce anla§tiklari takdirde, koca-
lo.riyla nik/ihlanmalanna engel olmayin. Bu, sizden Allah 'a ve
ahiret giiniine inanan kimseye verilen ogiittiir. Bu, sizin ifin
daha iyi ve daha temizdir. Allah bilir, siz bilemezsiniz.
233. Anneler fOcuklanni -emzirmeyi tamamlamak isteyen-
ler ifin- tam iki yil emzirirler. Onlo.rin uygun bir §ekilde yiye-
cek ve giyecegini saglamak focugun babasina aittir. Hifbir
kimse, giiciiniin yettiginden fazlo.siyla miikellef tutulamaz. Ne
anne, fOcugu yiizii.nden; ne de fOcugun kendisine ait bulun-
dugu baba, fOCugu yiiziinden zarara sokulmasin. Miraspya
dii~en de bunun aynulir. Eger kendi aralarinda riw ve dani§-
mayla fOCugu memeden kesmek isterlerse kendilerine bir gu-
nah yoktur. Eger fOcuklannizi emzirtmek isterseniz, verecegi-
nizi orfe uygun §ekilde oderseniz yine iizerinize bir giinah
yoktur. Alwh 'tan korkun ve bilin ki, Allah yaptiklarznizi giir-
mektedir.

231. «Kad1nlar1» yani e§lerinizi «bo§ad1g1n1z zaman, bekleme siirele-


rini bitirdiler mi,» iddetlerini tamamlay1nca... Bu ayet, Ensar'dan Sabit b.
Yesar hakk1nda nazil olmU§tUr. Bu adam han1m1n1 bO§ailll§tl. Han1mmm iddet
stiresinin sonu yakla§mca, ona donmi.i§, sonra tekrar, sirf onu zarara sokmak
ic;in, bo§atnI§tl. «Ya onlari iyilikle tutun,» yani geri donmek suretiyle yeni-
den onlara mi.iracatta bulunun ve donerken, zarar vermeksizin dontin. iyilik
(Maruf); ak1llann ah§ageldigi ve nefislerin de §eriat ve orf a91s1ndan gtizel
buldugu §eydir. Burada demek istenen iyi muameledir. «Ya da iyilikle bira-
k1n.» iddetleri sona erinceye kadar, i§i uzatmadan birak1n. «Haklar1na teca-
viiz edip zarar vermek i~in, onlar1 tutmay1n.» iddet sliresini uzatmak
sfiretiyle, onlara zarar vermek dti§tincesiyle kad1nlara geri donmeyin ve onla-
ra zulmederek, kendilerini fidye odemeye zorlamay1n.

«Kim bunu yaparsa kendine yaz1k etmi§ olur.» Kim kad1nlan, zuln1e
varan anlamda kotiiliikle tutarsa, o bu haliyle nefsini azaba ve cezaya atrnl§
olur. «Allah'1n» bu htiktimleri kapsayan «ayetlerini» veya biitiin ayetlerini,
onlara Slrt 9evirmek suretiyle «eglence edinmeyin.» Bu ayetlerle amel etmeyi
hafife almay1n. Buradaki yasaktan ama9, emretmekten kinayedir. Y ani §6yle
402 ROHU'L-BEYAN Ci1z:2

deniliyor: Bu ayetlere geregince sanhn, bunlarla amel edin ve geregince ria-


yet edin.

Allah, inananlar1, sorumluluklanna bagli kalmalan ve buna riayet etme-


leri konusunda, alayc1lan tehdit yoluyla, gereginin yaptlmas1na te§vikte bu-
lundu. Bu enlfi destek.lemek amac1yla da §Oyle buyurdu: «Allah'1n size olan
nimetini, size ogiit vermek i~in indirdigi kitab1 ve hikmeti dii§iiniin.» Al-
lah'm, iC(inde dini ve dtinyevi mutlulugunuz ic;in gerekli olan §eye sizi nas1l
sevkettigini hatirlay1n. Bunlara §tiktirle kar§1hk verin. Bunlarm geregini ya-
pm. Veya Allah'1n sizleri erkek olarak yaratmadaki nimetini, sizin i~in kendi-
leriyle kayna§IP huzura kavu§acag1niz e§ler yaratmas1ru, nikah1, bo§amay1 ve
tekrar donti§ii elinize vermesini, onceki iimmetlere gosterilen zorluklann size
gostermedigini, evet biittin bu nimetleri dti§tintip hatulaym. Ayn1 zamanda
Allah'm tizerinize indirdigi Kur'an'1 ve Stinnet'i hatrrlay1n. Allah, burada Ki-
tap ve stinneti zikretmekle bunlann tisti.inlilklerine i§aret buyurmaktadrr. Size
ogtit veriyor, sizi uyanyor. Ac;Iklanan §eyleri korumakta, vazife ve haklar1 ye-
rine getirmede «Allah'tan korkun ve bilin ki Allah, her §eyi bilendir.» Si-
zin ne yap1p ne yapmad1g1n1z Allah'a gizli kalmaz. Dolay1s1yla 0 , sizi ttirlti
tiirlii azapla hesaba c;eker.
232. «Kad1nlar1 bo~ad1g1n1z zaman, bekleme siirelerini bitirdiler
mi ...» Yani iddet siirelerini bitirince ... B Ulug: Sona erme demektir. c;unkti,
bundan sonra sozti edilen konu nikahttr. Nikahtan soz edilme ise, ancak iddet
stiresinin bitmesinden sonra olabilir. «kendi aralannda giizelce anla~tlklan
takdirde kocalariyla nikahlanmalarina engel olmay1n.» Engelleme (el-
adl): Menetmek, hapsetmek, s1k1§t1rmak anlamlarmadrr. Birinci hitap kocala-
ra, ikinci hitap ise velileredir.

Rivayete gore ayet, Ma'kil b. Yesar hakk1nda nazil olmu§tur. Bu zat,


k1zkarde§i Cemile'yi, ilk kocas1 olan Ubeydullah b. As1m'la bir araya gelmesi-
ni, yani yeniden kocasma donmesini engellemi§ti. Ubeydullah b. As1m, iddet
stiresi bittikten sonra, onu istemeye gelmi§, kad1n da yeniden ona donmeyi is-
temi~ti. i~te ayet bunun tizerine indi. Ma'kil, ayeti duyar duymaz §6yle den1i§-
ti: "Ben nefsimi ayaklanm alt1na ahyor, kizkarde~imi evlendiriyor ve Rabbi-
n1e de bundan boy le itaat ediyorum. ''

Bir ba§ka yoruma gore her iki hitap da, e§ler i<;indir. c;unkti kocalar, bo-
~ad1klar1 kad1nlar1n yeniden evlemnelerini engelliyorlard1. Bu kad1nlann dile-
d ikleri kimselerle evlenmesine zuli.im ve bask1 yoluyla, zorla engel oluyorlar-
Ayet: 232-233 BAKARA SORESi/2 403

d1. Aynca cahiliye geleneklerinin baskis1yla bunu silrdiirmek istiyorlardi. i§te


iddet stirelerini bitirmi§ olan kadmlar1, bundan boyle, evlenmelerine engel ol-
maym.

Bu ayet, kad1nlann bizzat kendilerini evlendirebileceklerine delildir.


Yani bo§anmI§ olan kad1nlar, iddet stirclerini tamamlad1ktan sonra, aralarmda
evlenmeye nza gosterdikten sonra, orfe uygun olmak kayd1yla diledikleriyle
evlenebilirler. Sahih bir akitle, caiz olan bir mehirle, iyi ge9inebilmekle, ada-
letli §ahitlerle evlenmeleri halinde kendilerini bundan ahkoymay1n. "Maruf',
§eriat a91s1ndan uygun olan ve insanhgm da giizel buldugu §eydir. Bu, dengi
olmayanla evlenen kadm1 bundan ahkoymak, ya da mehr-i misil'in altindaki
bir mehirle evlenen kad1n1 engellemek, kadnu evlenmekten menetmek degil-
dir. Bu hususlar bu hiikmiln dt§mdachr.
«Bu,>> yani daha once sozli edilen ve engel olmaman1z hususunda size
anlattlanlar. Ey veliler ve kocalar! «Sizden Allah'a ve ahiret giiniine inanan
kimseye verilen ogiittiir.» Bu yasak.lanma ve ogiit verilme olay1, ancak iman
edenlerin yararlanacaklar1 §eylerdir. «Bu, sizin i~in daha iyi ve daha temiz-
dir.» Bununla ogiit alman1z ve geregiyle amel etmeniz, sizin i9in daha faydah
ve sevab1 da o oranda daha 9oktur. Ayn1 zamanda sizleri giinahlardan armd1-
nr, kotliliiklerden tertemiz hale getirir. «Allah bilir,» bunda ne gibi yararlar
ve giizellikler oldugunu, ne gibi kurtulu§ ve tisttinltikler bu]undugunu Allah
bilir, «siz bilemezsiniz.» <;unkii siz bilgi bak1mmdan eksiksiniz. Siz, kendi
gori.i§tiniizti ve reyinizi bir kenara buak1p, Allah'1n emir ve yasaklanna tutu-
nun. Yapacagm1z ve terkedeceginiz her i~te buna dikkat edin. Mesela, ana,
bazan 9ocuguna baz1 yiyecekleri yedirmez. <;unki.i o yiyeceklerin dokunaca-
gm1 bildiginden, 9ocugunu hastalanmaktan korumak ister. Bu ~ocugun iyiligi
ve dtizelmesi i~indir. <;unkti ana ve baba bu yiyecekleri, i§in zararh yontinti
bildigi iyin yasaklamaktad1r. Oysa 9ocuk bunu bilemez. i§te Allah da, Ki-
tab'mda tilmtiyle hay1r ve dogru olan §eyi bize ogi.itliiyor. Ayn1 zamanda
helakimize neden olabilecek her §eyden de bizi engelliyor.

Aktl sahipleri, bunlan ogilt kulag1yla dinleyecek olanlardu. Nitekim


Imam Gazzall de §dyle diyor: "Ogtit vermek kolayd1r. Zor olan §ey, onu ka-
bul etmektir. <;tinkti o nasihat, heva ve hevesin zevklcrine uyanlar i~in ac1 ge-
.ti
l If.

233. «Anneler, ~ocuklarin1 -emzirmeyi tamamlamak isteyenler i~in­


tam iki yil emzirirler.>> Anne/et (validat) keJimes~, gene! oldugundan, ttim
404 RUH U' L-BJ:t-:YAl\J Ci.iz:2

anneleri, bo§anm1§ veya halen evli olan biittin anneleri kapsar. "(;ocuklar"
deyimi is:erisine, erkek ve k1z ti.im c;ocuklar girer. "Emzirirler" ifadesi ise, ha-
ber anlam1nda emir olup, "emzirsinler" demektir. Ancak buradaki emir men-
dubluk ifade eder. Mendub olu§U da, c;ocugun yeti§mesinin anne siittine bagh
olmas1ndandir. <;ilnkii anne siltti, diger tiim stitlerden daha elveri§lidir. Aynca
anne §efkati, ba§ka biitiin sevgilerden daha fazladrr. Anneler c;ocuklann baba-
lan dt§mda ba§ka bir erkekle evlenmedikleri stirece, emzirme hakla oncelikle
kendilerine aittir. Fakat ba§kas1yla evlendikleri zaman, onlann hizmetiyle
me§gul olacaklarmdan, emzirme ve bakma i§ini tam anlam1yla yerine getire-
bilecekleri soylenemez.

Annelerin c;ocuklann1 emzirme stiresi ise, tam iki ylld1r. <;iinkti burada
11
tam" kelimesi kullan1ln1adan, sadece "iki ytl" denseydi; esneklik pay1 olabi-
1
lirdi. Nitekim bazan "falan kimsenin yanmda, filan yerde iki y1l kaldtm' deni-
lir. Bununla, o ki§inin yanmda yakla§1k olarak iki yil kald1m demek kasdedi-
lebilir. "Emzirmeyi tamamlamak isteyenler" ise, ·anneler olabilecegi gibi, an-
ne ve babalar birlikte de olabilir. <;iinkti mana her ikisini de kaps1yor.
1
Ebfi Hanife ye gore, emzirme siiresi ikibuc;uk yildtr. Ebu Yusuf ve Mu-
hammed ise, bu ayete dayanarak emzirme stiresinin iki yil oldugunu soylerler.
Bu sure ge9tikten sonra -ki, bu, ihtilafhdir- emzirme mtibah degildir. <;iinkti
slit, insarnn bir par~as1 oldugu i<;in miibah olmas1 zarfirldir. Oyle ise zarfiret
kendi miktar1nca takdir olunur. Aynca Allah, "Anneler ... " ayetiyle, 9ocuk
ic;in iyi olabilecek hususa riayeti anneye emrettigi gibi, bunu babaya da vasi-
yet ederek, baban1n da kad1na kar§1 gorevlerine dikkat etmesi gerektigi vurgu-
lanmi§tlr. Boylece o da, ~ocugun hakkin1 gozetmeye yoneltilmi§ olur. Ayette,
kad1nm yedirilmesi ve orfe uygun olarak giydirilmesi emri, kocaya veriliyor.
Koc a bunlar1 kar§Ilamak zorundadu. Bu maruf olan ve orfe uygun §ey, ister
bir §art ve akitle belirlenmi§, olsun, isterse olmasm, ayn1du. Bunun ic;in Rab-
bimiz ~oyle buyurdu:

«Onlann uygun bir ~ekildc yiyecek ve giyecegini saglamak ~ocugun


babas1na aittir.» Burada "baba" diye <;eyirdigimiz §ey, ayette '\;ocugun
kendisi i9in dogdugu ki§i" olarak ge~mektedir ki, bu as1l olarak, c;ocuklann
babalara ait oldugunun bilinmesi i9indir. c;unki.i kad111, 9ocugu kocas1 ic;in do-
gurur. Bu itibarla 9ocuk.lar annelere degil, babalara nisbet edilirler.
Rivayete gore Me'mun b. Re§id, hilafet davas1na kalki§mca, Hi§am b.
1
Ali kendisini ay1playarak §oyle dcmi§ti: '0grendigime gore sen hilafet isti-
Ayet: 233 BAKARA S0RESi /2 405

yormu§sun. Nas1l olur da sen halifelige Iaylk olabilirsin? \:tinkli sen bir cari-
yenin oglusun." Buna kar§thk Me'mun b. Re§it de §U cevab1 veriyordu: "is-
mail (a.s.) da bir cariyenin ogluydu. ishak ise htir bir annenin c;ocugu. Oysa
Allah, Hz. ismail'in soyundan insanoglunun en hay1rhs1n1 91karm1§tlr." Sonra
da §U §iiri soyledi:
Hir;bir genr;, annesi, Rumdur, siyahttr, soysuzdur diye ayzplanmasm.
<;;unku insanlarzn anneleri sadece bii-er kaptzrlar.
<;ocuklar bu kaplara konulur, oysa r;ocuklar i~·in aranan babalard1r.
Anneler 9ocuklann1 emzirdikleri zaman, bunlann yiyecekleri ve giye-
ceklerinin saglanmas1 babaya aittir. \:tinkii anneler hayatlann1 siirdiirmeleri
i9in buna muhta9trr ve 9ocuk, anne siittiyle beslenmektedir. Bu say1lanlar zo-
runlu ihtiya9lardandu. Bunlar, hakimin ongiirdtigii ve kad1na ihtiya9lann1
kar§dayacak olan ol9tide verilir. Eger; "Kadmla erkek arasmda halen e§lik go-
revi siirtiyorsa, zaten kad1n 9ocugu emzirsin veya emzirmesin nikah sebebiyle
nafakaya ve giyecege hak kazanm1§tlr. 0 halde bu yiyecek ve giyecegin tek-
rar emzirmeye bagh kilmmasm1n, gerek9esi nedir?" Denilecek olursa, §U ce-
vap verilir: Nafaka ve giyecek, kad1na temkin kar§1hg1 verilmektedir. Kad1n
emzirme i§iy le ugra§Irken, kocasm1n hizmeti i~in vakit bulmada zorluk 9eker.
Oyle zannedilir ki kadmm ~ocugu sebebiyle ihmali, onun nafaka ve giyecegi-
ni temin etmeyi ortadan kald1nr. i§te Allah bu vehmi ortadan kaldirarak. kadm
9ocugu emzirmekle ilgilense bile yiyecek ve giyeceginin kocas1na ait oldugu-
nu, belirtmi§tir.

«Hi~bir kimse, giiciiniin yettiginden fazlas1yla mtikellef tutulamaz.»


Teklif; ilzam anlam1nad1r, yani mecbur birakmak demektir. Burada adeta
§Oyle bir soru akla geliyor. Neden, kad1nlann durumlar1yla ilgili i§leri, onlarm
kendilerine yiiklenilmemektedir? Ni9in htikiim burada maruf ifadesiyle kay1t-
land1? Bunun cevab1 §6yledir: Kadmlar biinyeleri bak1m1ndan zay1f oldukla-
nndan, kazan9 elde etmek i~in gil9leri mtisait degildir. Kocalar1nm hizmetin-
de olduk.lanndan zamanlar1 yoktur. Eger kad1nlann ge9imleri kendilerine b1-
raktlsayd1, bu aciz olan1 zora ko~mak olurdu.

«Ne anne, ~ocugu yiiziinden; ne de ~ocugun kendisine ait bulundu-


gu baba, ~ocugu yiizunden zarara sokulmas1n.» Herhangi bir anne, 9ocugu
bahane etmek suretiyle babaya zarar vermeye kalb§mas1n. Mesela kadm, ko-
cas1 nafakay1 ve giysileri bol bol verdigi halde <rocugunu emzirmekten ka91-
nabilir. Ve <;ocugu babaya bITakabilir. Ayn1 §ekilde baba da, anneye zarar ve-
recek bir tutum izlemesin. Mesela kadm, 9ocugun yanmda kalmasm1 istedigi
406 RUHU 'L-BEYAN Cuz:2

halde, koca onu engellemesin. c;unkii kad1n, 9ocugunu olduk9a fazla sever.
Erkek, onun bu sevgisini istismar ederek anneyi zarara sokmasm. c;ocugun
her ikisine birden izafesi, iki tarafm da 9ocuk i9in §efkatli davranmalanndan
ileri geliyor. <;tinkil 9ocuk, ikisine de yabanc1 degildir. Ayn ca her iki taraf da
9ocugun geli§mesinde ve yeti§mesinde beraber olmalan konusunda uyaril-
m1§lardrr. Bu bakundan bunlann 9ocuklari sebebiyle zarara ugramalari dogru
olmad1g1 gibi, 9ocugun bunlar sebebiyle zarar gormesi de dogru olamaz.

«Miras~1ya dii~en de bunun ayn1d1r.» Yani babasmm olmamas1 halin-


de 9ocugun varisine dli§en gorev de, tlpkl baban1n yliktimlii bulunduklann1n
ayn1drr. Bu miras9Ilar yak1nlarmdan biridiL Bunlar da kadm1n nafakasllll, gi-
yecegini ve emzirme ticretini kar§tlamakla yliktimltidtirler.

«Eger kendi aralar1nda nza ve dan1~mayla ~ocugu memeden kes-


mek isterlerse kendilerine bir giinah yoktur.» Eger anne ve baba, heniiz iki
yil tamamlanmadan once , her ikisi de aralannda anla§mak sfiretiyle, kti9tik
9ocugu si.itten kesmek isterlerse, bunda bir gtinah yoktur. Yoksa sadece bir ta-
rafm kesmeye kalkl§mas1 yetmez. c;unkil bundan kti9iik bebek zarar gorebilir.
Belki de kadm 9ocugu emzirmekten usand1g1 i9in bunu istemi§ olabilir. Ya da
baba, kadma verdigi ticrette cimrilik ederek k1smtiya gidebilir. Buda c;ocugun
bede~sel geli§mesi i9in zararh olabilir. i§te btittin bu konulan, anne ve baba
her ikisi de aralannda konu§arak, 9ocugun durumunu inceden inceye dii§iine-
rek bir karara baglamahd1rlar. Artik 9ocugun si.itten kesilebilecegi konusunda
beraberce karar almahdrrlar. c;unkii asll gec;erli olan, her iki tarafm da ittifakl-
drr: Baba velayet yetkisine sahiptir ve anne de, babaya gore daha §efkatlidir.
Ayn ca anne, c;ocugun durumunu c;ok daha iyi bilir. i~te boylece her ikisi itti-
fakla karar verirlerse, bu takdirde c;ocugun iki ytldan once stitten kesilmesin-
de herhangi bir giinah ve sakmca yoktur.

i§in ozeti §U: i ster iki y1ldan fazla stirsiin , otuz aya kadar emzirme de-
vam ettirilmi§ olsun, isterse bundan daha az bir siirede olsun, 9ocugun siltten
kesilmesinde her ikisi ic;in bir gtinah ve vebal yoktur. Yeter ki, her ikisi birlik-
te c;oc~k is:in en iyi olan §eye karar vermi§ olsunlar.

«Eger ~otuklann1z1 emzirtmek isterseniz, vereceginizi orfe uygun


~ekilde oderseniz.» Eger 9ocuklarm1z1 silt annelerine emzirtmek isterseniz,
yanJ silt anne tutars~.1 z, bu durumda babalar olarak «yine iizerinize bir gi.i-
nah>» ve vebal «yoktur.» Dolay1s1yla bu ayet, babalarm, c;ocuklar1 ic;in slit an-
ne kiralayabileceklerine delildir. Bundan dolay1, as1l annenin c;ocugu emzir-
Ayet: 233 BAKARA sOREsi;2 407

mesini de menedebilir. Ancak slit annelerine vermeyi istediginiz §eyi, §er'an


gtizel ve orf bak1m1ndan da kabul edilebilir olan bir ticret olmahdir. Yoksa
burada ge9en teslim olay1, bu i§in slhhat ve cevaz1 i9in §art anlannnda bir tes-
lim degildir. Aksine bu, en uygun olan1 ve en gec;erli gortilenin verilebilecegi-
ni ongormektedir. Mendup olam budur. Eger slit annelerine emzirme kar§1hg1
odenen ticret pe§in odenirse, bu, 9ocugun i§leriyle ilgili hususlar1n yaptlma-
smda daha iyi olur.
«Allah'tan korkun» <;ocuklar (bebekler) ve siitannelerinin durumlany-
la ilgili htiktimlere riayct bak1mmdan Allah'tan korkun «Ve bilin ki Allah,
yaptiklarin1z1 gormektedir.» Dolay1s1yla buna gore sizi ya cezaland1nr veya
mtikafat verir. Hi9 ku§kusuz bu, Allah tarafmdan btiytik bir azar ve tehdit ifa-
desidir.
408 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

234. ifinizden olenlerin biraktiklart e§leri, kendilerini dort


ay on gun gozetlerler. Siireleri sona erince, artik kendileri ifin
uygun olani yapmalannda size bir giinah yoktur. Allah yap-
hklannil.dan haberdardir.
235- Boyle kadinlarla evlenmek istediginizi ii.stii kapali bi-
fimde belli etmenizde veya goniillerinizde saklamanizda size
bir giinah yoktur. Allah, onlan hatirlayacaginizi bilir. F akat
me§ru bir soz soylemeniz di§inda, sakin gizlice sozle§meyin ve
f arz olan bekleme siiresi sona erinceye kadar, nikah akdetme-
ye kalkipnayin. Bilin ki, Allah ifinizden gefeni bilir, 0 'ndan
korkun ve yine bilin ki, Allah fOk bagi§layandir ve halimdir.
236. Kendileriyle heniiz temas etmediginiz veya kendilerine
bir mehir takdir etmediginiz kadinlan bo§arsaniz, size bir gii- .
nah yoktur. Onlari faydalandzrin. Zengin olan kendi giiciine,
fakir olan da kendi kudretine gore or/e uygun bir §ekilde fay-
dalandirmali: Bu, iyilik edenlerin §anina yara1ir bir borftur.
Ayet: 234 BAKARA S0RESi/2 409

237. Onlara bir mehir takdir ettiginiz halde, kendilerine te-


mas etmeden onlari bo~arsaniz, kendilerinin veya nikali akdi
elinde bulunanin baglflamasi di§inda, takdir ettiginizin yarisi
onlanndir. Bagi#amamz takvaya daha yakindir. Aranizda iyi-
lik ve fazileti unutmayin. $iiphesiz Allah yaptzklanmzi goriir.

234. «i~inizden olenlerin b1raktJklan e§leri,» olen kimselerin geride


biraktiklan kad1nlar, «kendilerini dort ay on giin gozetlerler.» Kocalarmm
oliimtinden sonra dort ay on giinltik iddet stiresini beklesinler ve bu stire bit-
meden evlenmesinler. <:;ocuk dort ayhk olunca hareket etmeye ba§lamas1na
ragmen ayette dort ay on gtin gibi bir sure verilmesindek.i hikmet, §Udur: Bu
hususta en az siire degerlendirilmi~tir. Bu, dort aydu. Buna aynca bir on gtin-
liik zaman daha eklenmi§tir. Arttk bu on giiniin ge9mesiyle rahim'de ~ocuk
olup olmad1g1, kesin olarak ortaya c;tlant§ olacaktrr.
«Siireleri sona erince,» iddet siireleri bitince «arbk kendileri i~in» or-
fe «uygun olan1 yapmalarinda size bir giinah yoktur.» Bu hitap hakimlere
ve sfilih miisltimanlaradtr. <:;unkti kad1n hentiz iddet sliresi bitrneden evlene-
cek olursa, bundan menedilir. Eger vas1 engellemekten acze dti§erse, sultan-
dan ve devlet giicilnden yard1m ister. Ancak iddet stiresinin bitiminden sonra,
maruf yani §eriatm kabul ettigi Ol9iiler i9erisinde siislenmelerinde, kendileriy-
le evlenmek isteyenlere kendilerini bu §ekilde gostermelerinde sizin i9in her-
hangi bir gtinah ve vebal yoktur. «Allah yapt1klarin1zdan haberdardtr.»
Dolay1s1yla buna gore size ceza veya miikafat verir. 0 halde emrolundugunu-
zun aksi bir davranI§ i9ine girmeyin ve bunu yapmaym.
Bu ayette ge9en "Tarabbus" (bekleme, gozetleme), nikahtan, evden d1-
~an 91kmaktan ve siislenmekten ka9mmaktrr. Nikahtan ka91nma hususunda
icma vard1r. Fakat kad1n1n evden aynlmarnas1, zaruret ve ihtiya9 durumlan
di§mda vaciptir. Ayn1 zamanda silslenmemesi de vaciptir. <:;iinkil Rasfilullah
(s.a.v.) §oyle buyurmu~tur: "Allah'a ve ahiret g1~nune iman eden bir kadmm,
herhangi bir olu i~in u~ giinden fazla yas tutmasi he/al olmaz. Eger olen ko-
casi olursa bu ba§ka. Bu takdirde dart ay on gun yas tutar. "ms)
Kadlillil iddet i9inde nikah akdi yapmas1 haram oldugundan bu stire i~­
risinde stisten ka9mmakla da emrolunmu§tur. <:;unkii stislenmesi halinde, koca

125- Buharl ve Nesai.


410 RUHU' L-BEYAN Cuz:2

anyormu§ gibi bir yanh§ anla§ilmaya neden olunmas1 ihtimali vardu. Aynca
olen kocasma kar§1 sayg1 gostermesi gereklidir. <;unkii olen kocas1, onun ge-
~imini saglamt§, ba§kas1na muhta~ brrakmanu§trr. Nafakasm1 ve kalacag1 ba-
nnag1n1 temin etmi§tir.

Aynca siinnet geregi kad1mn, cahiliye adet ve ~izgilerinden de salanma-


s1 gerekir. Mesela listtinti ba§mt yutmaktan, yanaklann1 dovmekten, sa~1n1
kesmekten uzak durmahdrr. <;tinkii araplar cahiliye doneminde boyle yapar-
lardi. Aglarken bag1np c;agrrmamahdtr. Hz. Peygamber (s.a. v.) boy le bir dav-
rant§ta bulunanlardan uzak ve beridir. <;unki.i bu ttir adetler hep cahiliye gele-
nekleridirler. i§in ac1 taraf1 gtintimtizde <;e§itli yorelerdeki birc;ok insanlar bu
gibi cahiliye geleneklerini silrdiiriiyorlar. Bu, ozellikle de kadmlar arasmda
yaygm. Bunlar siyah elbiseler giyiyorlar, giinlerce, hatta aylarca boyle devam
ediyorlar. <;ogu zaman bir adam gortirsi.in, bu §ahts cuma11k ve bayramhklar1-
111 giymez, kendisine sebebi sorulunca, alacagm1z cevap, ya babasmm, ya da
annesinin veya yaktnlanndan ba§ka birisinin vefati oldugunu soyler. Halbuki
haber verdigi oliim olay1 belki aylarca once olmu§tur.

Nitekim Raf1ziler de boyle yap1yorlar. Bunlar Hz. Htiseyin'in ba§ina ge-


len musibet sebebiyle oylesine ~mhk ic;indedirler ki, a§ure gtintinti onun i<;in
matem giinti ilan ediyorlar, bu gibi gtinlerde taziyede bulunuyorlar, bag1np
~ag1nyor ve agla§iyorlar. Gtiya lizlinttilerini ve izdtraplarm1 dile getiriyorlar.
Oyle ki, ba§larma bu anlamda felaket gelenlerin yapmadlklarm1 yap1yorlar.
Daha da a§1n giderek sahabeden bazllanna dil uzat1yorlar. Oysa bu davran1§,
sap1k inan~ sahiplerinin davraru~1drr. Boyleleri Allah taraf1ndan rezil ve rtis-
vay edilecekler, yapt1klann1n kar§1hg1 cezay1 da mutlaka goreceklerdir. Sanki
bu kimseler matemle ilgili gelen yasaklamalan duymamt§ gibiler. Allah'tan
dogruluk isteriz.

235. «Boyle kad1nlarla evlenmek istediginizi iistii kapah bi~imde


belli etmenizde veya goniillerinizde saklaman1zda size bir giinah yoktur .»
Kocas1 olen bir kadma, kocas1ndan mal kalmt§ oldugu i9in veya gtizelligin-
den ve daha ba§ka sebeplerden dolay1 onunla evlenmek isteyenler ~tkabilir.
iddet mtiddetleri i~erisinde onlar1 listli kapah bir §ekilde istemekte bir sakmca
bulunmad1g1 belirtiliyor.

Tariz, kendisi veya ba§kas1 ic;in muhtemel olan bir anlam1 kar§I tarafa
hissettirmektir. Ayette ge~en "hitbe", nikah istegi, evlenme arzusudur. Eger
bu kelime "hutbe" tarz1nda olsayd1, anlam1 vaaz gibi §eyleri kapsayan soz de-
Ayet: 235 BAKARA SORESi/2 411

mek olurdu.

Ayette belirtilmek istenen, herhangi ric'i bir talak oln1aks1zm kocas1 ve-
fat etmi§ olup da, iddet bekleyen kadmlard1r. Mesela bu durumdaki kadm1 ils-
tti kapah bir §ekilde istemek §5yle olabilir. Erkek hcnliz iddet si.iresini bekle-
yen kad1na: "Sen gtizel ve saliha bir han1ms1n" diyebiljr. Ya da: "Su ve §U ni-
telikteki bir kadma ihtiyac1m var" veya, ''Ben iyi huylu bir insanun elim de
oldukc;a ac;Iktir, gec;im konusunda iyi gec;inebilecek biriyim, han1mlara iyilik-
te bulunurum" gibi sozler soyleyebilir. Bu tlir sozler, listli kapah evlenme tek-
lifini ic;eren ifadelerdir. Kad101n, kendisiyle evlenme arzusu duymas1 ic;in bu
gibi nitelikleri sayabilir. Aynca §Oyle konu§mas1 da listil kapah evlilik teklifi-
dir: "Seni isteyenler oldukc;a fazladir, sana oldukc;a dti§ktin olanlar var." Bu
ttir sozlerle bir bak1ma kad1n1n, evlenmeye niyetli olup olmad1g1 konusunda
agz1 aranm1§ olmakla ve eger ona kar§I bir egilimi varsa, ba§kas1na soz ver-
mesi engellenmi§ olmaktadu.

Ancak buna kar§thk ac;lkc;a evlilik ifade eden sozlerden kac;mmalidir.


Meseta: "Ben seni nikahlamak istiyorum, seninle evlenmek istiyorum, sana
dilnilr olacaglffi" gibi sozler etmemelidir. i§te bu sunulan omekler ilstii kapah
ifade ornekleridirler . Aynca bir de sizin gontillerinizde saklad1gm1z §eyler
vard1r. Siz gonltinilzden, onunla nikahlanmay1 ge9irmektesiniz, bunu kadtna
a91k9a veya ima yoluyla olsun soylemiyorsunuz, i§te bunda da sizin i9in bir
gilnah yoktur.

«Allah onlar1 hahrlayacag1n1z1 bilir .>> Y ani Allah, o kadmlara kar§1 bu


tilr isteklerde bulunacag1n1z1 ku§kusuz bilir. Burada ama9, ima yoluyla iste-
mekte bir vebal olmadig1m ac;1klamaktrr. «Fakat me§ru bir soz soylemeniz
dI§lDda, sak1n gizlice sozle~meyin.» Boyle kadmlar1 hattrlaym, konU§Uil, 011-
lara arzu duydugunuzu a91klay1n; fakat onlarla nikah konusunda bu zaman
i9erisinde sozle§meyin. Sadece size verilen ruhsat s1n1rlar1 i9inde ima ile yeti-
mn.
Ayette nikfill yapmay1n emrinin "gizlice sozle§meyin" §eklinde ifade
edilmesinin nedeni, nikah1n gizli olarak yap1lmas1 gereken cinsel ili§ki sonu-
cunu dogurmas1ndandrr. «Ve farz olan bekleme siiresi sona erinceye ka-
dar, nikah akdetmeye kalkt§may1n.» A zm (kalkz§mak), kalbin herhangi bir
fiili i§lemeye karar vermesidir. Y ani nikahlanmaya karar verip bunu yapmay1-
n1z. Burada asil ama9, iddet silresi hentiz bit1nemi§ olan kad1n1n, bu sure i9in-
de evlilikten menedilmesidir. Yani degil kadmm nikahlanmas1, bu slire i9inde
412 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

boyle bir §eye karar vermesi bile dogru degildir. <;tinkti bir §eyin mukaddime-
lerini, o §eye gottiren sebepleri, yasak etmek, o §eyin oncelikle yasak edildigi-
ni ifade eder.
«Bilin ki Allah, i~inizden ge~eni bilir. O'ndan korkun.» Caiz olma-
yan bir karara kalkt§maym, daha i§in ba§1nda iken boyle bir karara kalk1§-
maktan uzak durun ve Allah'tan korkun. «Ve yine bilin ki, Allah, ~ok bagt§·
layandir ve halimdir.» Bu i§e kalkt§lp da yapmayan1, Allah'tan korktugu
i9in uzak duran1 Allah bag1§lar. Hal!m'dir, 9tinkti size ceza vermede acele et-
mez. 0 halde cezaya neden olacak §eylerden ka9m1n ve Rabbinizin size em-
rettigi §eyleri yapm.
236. «Kendileriyle heniiz temas etmediginiz», cinsel ili§kide bulun-
mad1gm1z «veya kendilerine» hentiz «bir mehir takdir etmediginiz», ara-
n1zda akit esnas1nda belirli bir mehir tayin etmediginiz «kad1nlari bo§arsa-
n1z, size bir giinah yoktur.» Yani onlar ivin odemeniz gereken bir mehir
yoktur.
Burada ge9en "gunah" kelimesi "mehrin" gerekliligi anlam1na gelir.
Dolay1s1yla "gunah yoktur" deyimi, odemeniz gereken mehir yoktur anla-
m1ndadir. Bu durum, daha once de belirtildigi gibi, bo§anma olay1, cinsel te-
mastan once olmas1 halinde boyledir.
Ancak mehir belirlenmi§ oldugu halde, hentiz cinsel temas ger~ekle§me­
den bo§anma olmu§sa, mehrin yar1sm1 vermek gerekir. Fakat bo~ama olay1 te-
mastan soma olmu§sa, art1k mehrin tamam1n1 odemesi gerekir.
«Onlar1 faydaland1r1n. Zengin olan kendi giiciine, fakir olan da ken-
di kudretine gore orfe uygun bir ~ekilde faydalandirmah.» Bu durumda
kad1na yararlanabilecegi ve faydalanacag1 bir §eyler veriniz. Mut'an1n, yani
bir §eyler vermenin gerektigi konusundaki hikmet, erkegin kadmt bo§amakla
onu yaln1z b1rakmas1 yiiztinden, bir bak1ma kocaya bir zorlamadir. Bu verile-
cek olan miktar da, bir ba§ orttisi.i, bir gomlek ve bir de dt§ elbisedir. Bunu
zengin olan kendi btit~esine uygun §ekilde verecek, fakir de yine kendi duru-
muna gore verecektir. Yani verilecek olan §ey, kadm1n durumuna gore degil,
erkegin gticii goz ontinde tutularak, onun gticilne gore verilecektir. Bunun en
az miktar1, be§ dirhem, en tist sm1nysa mehri misl'in yans1drr. Orfe gore §eri-
atin ve insanhg1n giizel gordtigti §ekilde o yap1lmaltdrr. «Bu, iyilik edenlerin
~a111na yara~tr bir bor~tur.» Onlar buna uymak suretiyle kendilerine iyilik
Ayet: 2 ~36-23 7 BAKA.RA SORESi /2 41 3

yapm1§ olurlar.

Bo§ailffil§ olan kadm ~u dort durumdan birisinde olur:

a) Temas olmamI§ ve mehir belirlenmemi§tir.


b) Temas olmu§ ve mehri be lirlenmi§,
c) Temas olmu§ ve fak:at mehir belirlenmemi§,
d) Temas olmann§, fakat mehir belirlenmi§.

Gtinah1n olmad1g1 bildirilerek , mehir verilmeyecegi belirtilen durum,


kad1nm yukanda saydan durumlarmdan birincisi i<;in ge<;erlidir. Diger li<;linde
ise , mehir verilmesi vaciptir.

237. «Onlara» nikah akdi srras1nda «bir mehir takdir ettiginiz halde,
kendilerine temas etmeden onlan bo~arsan1z, kendilerinin veya nikah
akdi elinde bulunan1n bag1§lamas1 d1~1nda, takdir ettiginizin yar1s1 onla-
r1nd1r .»

Eger gerdekten once biri vefat ederse , mehrin tamam1 vacip olur. <;tinkii
<Hum, mehrin vacip olmas1 i<;in, tipk1 cinsel temas gibidir.

Bo§ama durumunda bo§anan kad1n, mehrin vacip olmas1ndan sonra,


kendi istegiyle bundail vazge<;erse, ya da nikah akdini elinde tutan koca meh-
rin diger yar1s1n1 da bir li.ituf olarak ona verirse bu ayndu, bag1§layabilir. Bu- ·
nu da kadma bir ikram olsun diye yapar. <";iinkti erkegin kendi hakkm1 kad1na
brrak:mas1, hi<; ku§kusuz bir bag1§tir.
"Nikah akdi elinde bulunan" ayetinden maksat, veli degil, kocadu.
Onun bag1§lamas1ndan murat ise, yar1s1n1 zaten vermek zorunda olduguna go-
re, kadma mehrin tlimtinti vermesidir. Boylece verecegi ikinci yar1 bagt§ ol-
maktadir. Ayn ca koca dilerse, kendisinin olan mehrin yar1s1n1 tekrar isteyebi-
lir. Eger istemeyip de buakusa, bunu kadma bag1§latn1§ olur. «Bag1§laman1z
takvaya daha yak1nd1r.» Takva a\:1S1ndan bu §ekilde bag1§laman1z 9ok daha
iyidir. Almak:sa, sanki bir §eyi kar§1hks1z olarak almak anlam1na gebnektedir.
Ya da insanhg1 ve mertligi elden b1Takmak, sank.i takvay1 terketmektir.
«Aran1zda iyilik ve fazileti unutmay1n.» Buradaki ifade, unutkanhktan
menedilmek §eklinde anla§tlmamahdrr. <:;iinkii insanlann bir §eyi unutmama-
lan, ellerinde olan bir §ey degildir. Unutmaktan maksat, terketmektir. Yani
§Oyle deniliyor: Aran1zdaki fazileti ve listtinltigii terketn1eyin, onu bir kenara
buakmaym. Bu, erkegin mehrin tamamm1 kadma vermesi, kadm1n da kendi
414 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

pay1na dti§eni de ona brrakmas1 ile olur. Aynca aran1zdaki sevgiyi, glizelligi
ve irfan1 (bilgiyi) de unutmaym. Boylece hepsi de iyilige, faziletli davranma-
ya te§vi.k ediliyor. «~iiphesiz Allah, yaptlklarin1z1 goriir.» 0 sizin i§ledigi-
niz iyilikleri ve ustlin amelleri bo§a yikarmaz.

238. Namazlari ve orta namazi koruyun, goniilden boyun


egerek Allah 'in huzuruna durun.
239. Eger korkarsaniz, yaya yahut binekte iken kilin. Emin
oldugunuz zaman da Allah 'i, bilmediginiz ~eyleri size ogrettigi
§ekilde anm.

238. «Namazlari>> vaktinde k1larak ve onlara devam ederek koruyun.


Burada "namaz"dan maksat, her glin farz kthnm1§ olan be§ vakit namazdrr.
Bunlann say1s1, ba§ka ayetlerle vc mlitevatir hadislerle tesbit edilmi§tir. «Ve»
yine ayn1 §ekilde «orta namaz1 koruyun.» Yani bu vakitler arasmdaki nama-
zi. .. Bir §eyin ortas1, en hayirhs1 ve en adil olan1d1r. Bu, ikindi namaz1dtr.
<;tinkti ikindi namaz1, iki vakit gece namaz1yla, iki vakit gtindliz namaz1n1n;
arasmda yer almaktad1r. Hz. Peygamber (s.a.v.) in Ahzab giinli buyurduklari
§U soz de, bunun ikindi namaz1 oldugunu gostermektedir: "Bizi orta namaz-
dan yani ikindi namazuidan geri bu-akttlar. Allah on/arm kabirlerine ve evle
rine ate§ doldursun . "U~ 6>

ikindi namaz1nm fazileti, bu vakitte insanlar1n ticaret ve kazan~lanyla

126- Hadisi Buhari ve Muslim tahric etmi§tir. Benzcrini Ahmed b. Hanbel , Ebu Davud ve ibn
Mace'de rivayet etrni ~ tir.
Ayet: 2 38 -239 BAKARA SURESi/2 41 5

9ok me§gul olduklan ve bu vakitte gece melekleriyle gtindtiz melekleri bir


araya geldigi i<;indir. Rasulullah (s.a.v.) §Oyle buyunnu§tur: "Kim ikindi na-
mazzm ka91nrsa, sanki ailesini ve malzm kaybetmi§ gibidir. "<127> Yani ikindi
namaz1 konusunda dikkatli bulunsun da onu ka9irmas1n. T1pk1 elinden ailesi-
nin ve varltgm1n gitmemesi ic;in gosterdigi titizlik gibi, ona da titizlik goster-
sin. Aynca, Ahzab gtini.iyle ilgili hadis, orta namazmm ikindi namaz1 olmad1-
gm1 soyleyenlere kar§t bir delil ve hticcet olmaktadir.
«Goniilden boyun egerek Allah'1n huzuruna durun.» Namazda ki-
yamda (ayakta) Allah'1 zikredin. <;iinki.i kunuttan maksat, kiyamda Allah'1
zikretmektir. Ya da Allah ic;in hu§fi ic;inde bulunun.
239 «Eger» dti§mandan ya da ba§ka §eyden «korkarsan1z,» namaz1ruz1
«yaya yahut binekte iken k1hn.» Ayetteki "rical" kelimesi yaya anlam1na
olan "racil" kelimesinin 9oguludur. "Rukban" kelimesi de hinitli anlanunda-
ki ''rakib" kelimesinin c;oguludur. «Emin oldugunuz zaman da» yani korku-
nuz ortadan kalkmca, gtivencede oldugunuz vakit de, «Allah'1, bilmediginiz
~eyleri size ogrettigi ~ekilde an1n.» Yani gtivencede iken namaz1 nastl k1b-
yorsan1z, yine aynen oylece Allah'1n size ogrettigi §ekilde k1hn. <;unkti siz
namazm nas1l k1hnacag1n1 bilemiyordunuz, 0 size ogretti. Ayetteki benzet-
meden amay ise, eda olunacak namazm, Allah'm ogrettigi namaza uygun ol-
mas1du. Ya da ayetin manas1 §6yle olur: Allah'a §ti.kredin. Bu §i.iki.ir, Allah'1n
size ogrettigine denk bir §tiktir olsun. <;unkii siz, §eriatm ve ahkamm ne oldu-
gunu bilmiyordunuz.
6te taraftan §Unu da bilmelisiniz. Namaz, tipk1 bir ziyafet mesabesinde-
dir. Allah bu ziyafeti tevhid ehli ic;in, her gi.in be§ kez haz1rlam1§tlr. Nasll ki,
ziyafette ttirlti ttirlti yiyecekler ve iyecekler sunulur, her birinin rengi ve tad1
farkh olursa, ayn1 §eklide namaz i9in de durum boyledir. <;unkti nrunaz i9eri-
sinde de muhtelif riiktinler ve fiiller vardir. Her bir fiilin ayn bir lezzeti ve gti-
nahlar1 ortadan kaldirmas1 vard1r.
Aynca §U husus da onemli bir noktadir: Bir kimse ezan1 i§ittigi halde,
ce1naat1 terket111emelidir. <;unkii buna izin ve ruhsat yoktur. Ce111aatle namaz
ktlmak c;ok mtiekked bir slinnettir. Eger bir bolge halla cemaatle nain az k1l-
n1ay1 bile bile terkederlerse, onlarla sava§mak vacip olur. <;unkii ce1naatle na-
maz k1lmak, isiam'1n §ianndand1r. Cemaatle namaz kllacak olanlar da, birinci

127- Nesai, Siinen'inde tahric e tm i ~ tir. Hadis sabihtir. Bkz. Cdmiu'l-Uslil, 5/205.
416 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

safa ge<;ecegim diye insanlann iizerine basa basa gecz;memelidir. Cemaat ol-
duklannda, ayn1 hizada omuz omuza birle§melidirler. Namaz1n edasmda mu-
teber olan durum, huzur ve tam bir yoneli§tir.

Anlat1ld1gma gore $eyh Ebu'l-Abbas Cevaliki, ilk zamanlannda <;uvalc1-


hk yapard1. Bir gtin bir ahc1ya veresiye bir 9uval satar, fakat kime satt1g1n1
unutur. Bu arada namaza kalkar, fakat bu satl§IDI dti§tintir, kime verdigini ha-
t1rlamaya 9ah§ir. Selfun verince ogrencisine, namazda iken hatlnma 9uvah ki-
me satt1g1m geldi, der. Ogrencisi de: "Hocam! Sen ha! Sen namaz m1 k1hyor-
dun, 9uval m1 tahsil ediyordun?" der. 6grencisinin bu soyledikleri hocas1n1
etkiler ve hemen eski bir elbise giyip, dtin.yay1 terkederek riyazetle ugra§maya
ba§lar. Bu hal, elde edecegini elde edinceye yani manevi makamlara ula§mca-
ya kadar stirtip gider.

240. Sizden, geride e§lerini birakip olenler, zevcelerinin ev·


le rinden f ikarilmaksizin bir yzla kadar gefimini saglayacak
§eyi vasiyet etsinler. $ayet o kadznlar kendiliklerinden pkzp gi-
derlerse, artik kendi haklannda me§TU olanz yapmalannda si-
zin ifin bir giinah yoktur. Allah mutlak galiptir, hikmet sahi-
bidir.
Ayet: 240 -241 BAKARA SURESi/ 2 417

241. Bo~anmi§ kadinlar ifin iirfe uygun §ekilde gefimlerini


saglamak, Allah 'tan korkanlar uzerine bir borftur.
242. i§te Allah, dii.§ii.nesiniz diye liyetlerini size biiyle afikli-
yor.

240. <<Sizden, geride e§lerini b1rak1p olenler, zevcelerinin evlerinden


~1karllmaks1z1n bir ylla kadar ge~imini saglayacak §eyi vasiyet etsinler .»
Boylece kanlann1z bir ytl evlerinden dt§art ~1k1p kimseye muhta9 olmadan
ge~imlerini saglasmlar. Hentiz oltim do§eginde hasta yatarlarken, hanrmlar1-
n1n kendilerinden sonra dt§art atilmamas1 ve magdur brrakilmamas1 i~in, yi-
yecek, giyecek ve bannak hususunda bir y1l stirecek §ekilde vasiyette bulun-
sunlar.
Bu ayet Taifli bir adam hak:kmda nazil olmu§tur. Bu zat Hakim b. Ha-
ris'ti. Kendisi Medine'ye hicret etmi§ti. Y arunda ~ocul<lan, ana ve babas1, bir
de han1m1 vardL Adam vefat etti. Allah bu ayeti bunun iizerine indirdi. Hz.
Peygamber (s.a.v.), olen §ahSIIl mirasmdan olenin ana ve babastna, ~ocuklan­
na pay verdi, fakat han1m1na bir §ey vermedi. Ancak miras verdigi kimselere,
kocas1nm terekesinden bir y1l ona infakta bulunmalann1 emretti. islam'm ilk
donemlerinde vefat tizerine kadlillil iddet bekleme stiresi bir yddL Bir yd bit-
meden varisin bu kadm1 evden 9Ikanp atmas1 haramd1. Kocanm da bunu vasi-
yet etmesi gerekirdi.
Nitekim bu durum miras ayeti nazil oluncaya kadar stirdti. Miras
ayetiyle bir ytlhk nafaka durumu neshedilip ytirtirliikten kaldrrddi. Ayette,
kocas1 olen kadinm iddet stiresi dart ay on giin olarak: belirlendiginden, bir
ytlhk iddetde neshedilmi§ oldu.
«Sayet o kad1nlar kendiliklerinden ~1k1p giderlerse,» eger kadmlar
kendi arzular1yla kocalar1nm evlerini brraktp giderlerse, ey htikiimdarlar ve
hakimler «artik kendi haklarinda me§ru olan1 yapmalar1nda sizin i~in bir
giinah yoktur.» Mesela §eriatin reddettigi anlamda bir i§ yapmadlklan tak- ·
dirde, stislenmek, koku stirtinmek, matemi terk, evlenme giri§imleri gibi §ey-
ler dl§tnda, bir vebal ve gtinah yoktur. «Allah mutlak galiptir,» emri tizerin-
de kesinlikle i.isttin gelir ve kendisine kar§l gelenleri de cezalandrrrr. «Hikmet
sahibidir.» Htiktimlerinde kullannm maslahatlar1n1 gozetir.
241. «Bo~anml§ kad1nlar i~in» ister bu kadmlarla gerdege girilmi§, is-
418 RUHU'L-BEYAN Ciiz:2

terse girilmemi§ olsun, «orfe uygun §ekilde ge~imlerini saglamak,» yani is-
ter mlistahap ve ister vacip olsun, mutlak mut'a yani kadma yararlanacag1 bir
§_eyin verilmesi, «Allah'tan korkanlar iizerine bir bor~tur.» Yani takva sa-
hibi olmas1 gereken kimselerin, kadm1n kalbini ho§ tutmas1 bak1mmdan ve
arada bir kin kalmamas1 ic;in, §eriat9e ve gelenek olarak uygun olan bir §eyleri
vermesi gerekir.

242. «i§te Allah, dii~iinesiniz diye ayetlerini size boyle a~1khyor.»


Allah buradaki gibi, a91k bir §ekilde, kullar1nm maslahatl i9in ongordiigi.i hii-
kiimleri anlayas1n1z ve dti§i.inesiniz, akhniz1 kullanas1n1z ve geregi ile amel
edesiniz, diye a91khyor.

"

243. $u binlerce iken, oliim korkusuyla yurtlarindan rikan-


lan gormedin mi? Allah onlara: "Oliin" dedi. Sonra onlan
diriltti. $iiphesiz Allah, insanlara karri ikram sahibidir. F akat
insanlann fogu §iikretmezler.
244. Allah yolunda sava§in ve bilin ki Allah i§itici ve bilici-
dir.

243. «~U binlerce iken, oliim korkusuyla yurtlanndan ~1kanlar1 gor-


medin mi?» Bu hitap, onlann kissas1n1 duyan kitap ehli ve tarih9ilerden her-
Ayet: 242-243 BAKARA SURESi/2 419

kese yoneliktir. Buradaki "gormek"ten maksat, kalb yoni.inden gormektir ki,


bu, bilmek anlam1ndadir. Bir bak1ma; "Onlara ait bilgiler ta gelip sana da
ula~mad1 mi?" demektir.

Alimler: "Hz. Peygamber (s.a.v.)'in bizzat goremedigi, fakat Kur'an'da


"gormedin mi?" tarzmda gelen her ifade: "Bunlarm bilgisi gelip sana ula§ma-
d1 m1?" anlammdad1r, diyorlar.

Teysfr'de ise, bunun ger9ek anlam1, "bunlan bil" demektir, deniliyor.


Bunun anlami: "Habibim! 0 yurtlar1m ve evlerini terkedip binlerce ki§iye ait
haberi sen de bilmektesin" §eklindedir. Ancak bu c;1.ktp gidenlerin sayilarm1n
ne kadar oldugu konusunda ihtilfil' edilmi§tir. Dogrusu bunlann onbinin tize-
rinde oldugudur. <;unkti "uluf' kelimesi cem-i kesrettir. Evlerini terkedip 91k-
malann1n sebebi de oltimden korktuklan i9indir.
«Allah onlara 'oliin' dedi.» Bir melegin agz1yla Allah onlara "oltin"
dedi. Buradaki ifadenin Allah'a isnad1, korkutmak ve' i§in onemini vurgula-
mak i9indir. Onlar da bundan soma oldiller. «Sonra onlar1 diriltti.» Allah
sonra, geride kalan omiirlerini tamamlamalar1 i9in diriltti. Boylece kaderden
ka9manm bir anlammm olmad1gm1 bilsinler istedi.
Hasan (Basri)'nin anlatt1g1na gore yiice Allah, onlara ceza olmas1 i9in,
ecelleri heni.iz bitmeden onlar1 oldilrdii. Soma, geri kalan omtirlerini bitirmek
i9in tekrar onlan diriltti.
Bunlarla ilgili k1ssay1 tefsirciler kitaplarmda zikretmi§lerdir:

Bunlar israilogullanndan biiyiik bir topluluktu. Bir kasabada ya§1yorlar-


d1. Taun (veba) salg1n1 geldi. Bunun tizerine hepsi de evlerini btrak1p ka9ttlar.
ild dag arasmda bulunan Efyah vadisine gidip orada konakladJ.lar ve kurtulma
umuduyla beklemeye ba§lad1lar. Ancak vadinin alt ve tist taraflar1ndan hirer
1 11
melek, bunlara ' oli.in diye seslendi. Hemen hepsi orada oltiverdiler. Haliyle
bu, Allah'1n emri ve ~ilemesiyle olan bir §eydir. Uzerlerinden tam sekiz gtin
ge~ti. Hepsi §i§ip kalm1§lardi. Bu arada Hazkil peygamber yanlarmdan ge~ti.
Hz. Hazkll (a.s.), Hz. Musa'dan soma peygamber olarak gelmi§ti. Bu oltileri
gorilnce, durdu ve hayretler i9inde bunlarm hallerini dii§tinmeye ba§ladi. Bu
suada Allah kendisine: "Sana bir mucize gostermemi ister m.isin?" diye vah-
yetti. 0 da: "Evet" dedi. Allah da §6yle buyurdu: "O halde §oyle seslen: Ey
kemikler! Allah, sizin benin1 yan1mda toplanman1z1 emrediyor." i§te bu sesle-
ni§ten sonra kemikler vadinin alt ve tist taraflarmdan toplanarak birbirleriyle
420 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

birle§ip kayna§t1lar. Sonra Allah, kendisine: "Ey ruhlar, Allah sizin yerlerinizi
alman1z1 emrediyor" diye seslenmesini vahyetti. 0 da gerekeni yapti ve hepsi
dirilmi§ olarak kalktilar. Bu arada §Oyle diyorlard1: "Allah'1m! Seni takdis ve
tenzihle hamd ederiz. Sen her §eyden miinezzehsin. Senden b~ka hi<;bir il§.h
yoktur." Sonra da hepsi yerlerine ve yurtlanna, kavimlerinin yaruna dondtiler.
Ecelleri sona erinceye kadar bir stire daha ya§adtlar.

Bu ktssanm yarar1, miisliimanlar1 cihad konusunda gayrete getirmek ve


onlara cesaret vermektir. ~ehadet sebeplerini ve yollann1 ara§tumalarnn, Al-
lah'a tevekkiile ve O'na teslim olmaya te§viktir. <;unkil oltimden kurtulu§ yok-
tur. Madem kurtUlu§ yok, 0 halde oltimtimtiztin Allah yolunda olmas1 daha iyi
degil midi.I? «~iiphesiz Allah, insanlara kar§I ikram sahibidir.» <;ilnkti 0,
kullar1na ibret alma yolunu ve ileriyi gonne ger~egini gosterdi. «Fakat in-
sanlann ~ogu» gerektigi gibi O'nun fazhna ve ikramma «§iikretmezler.»
244. «Allah yolunda sava§tD.» Bu hitap, bu timmetedir. Allah'm dinini
yticeltmek ugrunda cihad edin. Kaderin de mutlaka gelecegine kesin inanm.
Dolay1s1yla sevaptan ve zaferden yoksun kalmay1n. Her §eyi bagt§layan ve
her §eye sahip olan Allah yolunda olmekten mahrum olmay1n. «Ve bilin ki,
Allah i§itici» cihada ko§anlann da, cihaddan geri kalanlarm da sozlerini i§i-
ten «ve bilicidir.» iylerinde gizledikleri her §eyi bilendir.

Bu ayet, evlerini barklarrm brralap ka<;an bu kimselerin <;irkin durumla-


nn1 km1yor. Allah, bunlarm ka<;1p gitmelerinin cezas1 olarak onlara oltim veri-
yor. Onlar, boylece kurtulacaklanrn umarken, hi.israna ugruyorlar, ellerine
hi<;bir §ey ges;miyor. i§te btittin bunlar kas;marun iyi bir §ey olmad1gm1 goste-
nyor.

245. Kim Allah 'a giizel bir odiinf verirse, Allah da ona, ver-
diginin kar~iligi birfok katlariyla arhrir. Allah hem daraltir,
hem geni§letir. Ancak O'na dondiiriileceksiniz.
Ayet: 244-245 BAKARA SURESi/2 421

245. «Kim Allah'a giizel bir odiin~ verirse,» Bu ayette ge<;en "kim"
(men) soru edatI tasaddukta bulunmaya, yard1ma te§vik anlammadu. Bore; ve
odtin9 anlamrn.a gelen "karz" kelimesi, ashnda kesmek anlamindadrr. Bu is-
1nin verilmesi, bor9 veren kimsenin verdigi §eyi mahndan kestigi is:indir. Al-
lah'a bor9 vermek ise, Allah i9in onceden iyi i§ler ve ameller gondermektir.
Ancak verilecek olan bu borcun, ihlas ve iyi niyeti i~ermesi, ki§inin nefsini ve
kalbini ho§ tutmas1 gerekir.
«Allah da ona, verdiginin kar§1hg1n1 bir~ok katlar1yla arttr1r .>> Oyle-
sine bir arttlnr ki, bunun ol9ilsiinii ve miktarm1 ancak Allah bilir. iyiliklerin
kat kat verilmesinin hikmeti, ktyamette davacilar ba§tna toplansa bile, iflasa
gotiiriilmesini onlemektir. Buna gore, ahirette kulun uzerindeki haklar, iyilik-
lerin astl sermayesinden degil, kat kat olarak fazlaca verilenlerden odenir.
«Allah hem daralhr, hem geni§letir.» Allah kimine bol imkanlar verir,
kimine de ktsar veya bazan klsar, bazan da geni§ imkanlar verir. Yani hikmet
ve maslahat geregi O'nun dilemesi neyi gerektiriyorsa, o olur. Eger kul, i§in
bu inceligini sezerse, o kulun iyilikte bulunmas1, varhgmdan vermesi kendisi
i9in kolayla§mI§ olur. Sanki Allah §oyle buyurur gibidir: Siz, daraltanm da,
bolla§t1ran1n da Allah oldugunu bilip, varhg1n1zm onun geni~lik vermesi ve
imkaruyla oldugunu anlad1g1n1zda, artik bundan boyle cimirilik yapmazsrmz.
0 halde onu odiin9 olarak verin, Allah'1n size infak edip geni~ imkfutlar sagla-
d1g1 ve verdigi gibi, siz de bundan verin. «Ancak O'na dondiiriileceksiniz.»
Sizin onceden gonderdiginiz amellerinize gore size maumalede bulunacaktrr.
Buda ya Allah'm verdigi vaad veya bildirdigi cezadrr.
Bir zenginle bir fakir, bir araya gelirler. Zengin §6yle der: "Allah bizim
derecelerimizi oylesine yticeltmi§ ki, nitekim bizden bor9 bile isten1ektedir."
Fakir de §Oyle der: "Aslmda Allah bizim derecemizi yiikseltmi§tir. <;unku bi-
zim i9in bor9 istemektedir. Bir kimse bazan, sevmedigi bir kimseden de bor9
isteyebilir. Fakat srrf sevdigi kimse i9in bory ister."
Rasfilullah (s.a.v.) vefat ettigi sirada bir yahudiden odiln9 olarak ald1g1
arpaya kar~1hk, zrrlu rehine bulunuyordu. 0, arpay1 ailesinin ge9imini sagla-
mak iyin bor9 aJm1§tI. Hadiste §5yle buyuruluyor: "Kzyamet gununde Allah
§Dyle buyurur: Ey Ademoglu! Senden Beni doyurmam istedim de, Beni do-
yurmadm. Ku/: Rabbim! Sen izzet sahihi Rabbimsin, hen seni nas1l doyutabi-
lirim ki?der. Allah da §Dyle buyurur: Falanca kulum senden yiyecek istedi
de, sen orzu doyurmadzn. Sen bilmez misin ki, eger onu doyursaydin, bunu ya-
422 RlJHU'L-BEYAN Cuz:2

mmda mutlaka bulurdun. "< 128)

Bor9lanmak ancak ihtiya9 sahipleri ic;indir. Burada sanki Allah zatln1


zikretmekle, kendini ihtiya9 sahibinin yerine koymu§ bulunuyor? T1pla §U ifa-
desi gibi: "Hastalandzm, beni ziyaret etmedin, aczktzm, beni doyurmadui." Bu
ifade fakire ve yoksula kar§l duyulan §efkat ve liituftan dolay1 soylenmi§tir.
Bu, muhak.kiklerce adeta tenezztilat-1 Rahmaniye kabilindendir. Bu sayede
kulun mahabbeti, sevgisi kemale ermi§ olur. Ayn1 zamanda kullanndan §tihud
ehli olanlann huzurunda cezbesini tamamlas1n diyedir. <;unkil hak cezbelerin-
den bir tek cezbe, insanlann ve cinlerin amellerine denk dii§er.
Yi.ice Allah, fazh, keremi ve ikram1 sayesinde bizzat kullar1n1 yarath ve
onlar1 mi.ilk ve varhk sahibi k1ld1. Ardmdan da onlann canlann1 ve mallar1n1
satin ald1 ve sonra tekrar bunu ariyet yoluyla kendilerine verdi. Sonra onlar-
dan bor9 istemek ve almak sfuetiyle de bu konuda yine onlara ikramda bulun-
du. Bundan dolay1 onlara kat kat imkan saglayacag1n1, sevap verecegini mtij-
deledi. Sadik ve samimi kul, ancak himmeti kadarm1 ister. Bunun kar§1hg1n1
da sadece Allah'tan bekler. Allah da ona istedigini verir. Ayn1 zamanda fazla-
sm1 da, onlar i9in gizlenip gozlerini aydm edecek olanm1 da kat kat verir. Al-
lah bunu keremi ve ikram1 oranmca kulu ic;in katlayarak ihsanda bulunur.

128- Bu, Mtislim'de yer alan kudsi hadisten bir boliimdUr.


Ayet: 246 BAKARA SURESi / 2 423

246. Musa'dan sonra, israilogullarinin ileri gelenlerini


gormedin mi? Hani peygamberlerinden birine: "Bize bir hii-
kiimdar gonder de Allah yolunda sava§alim" demi§lerdi. 0:
"Ya sava§ yaziltr da sava§mayiverirseniz? " dedi. Onlar §Oyle
dediler: "Yurtlanmizdan ve· fOcukla.rimiz arasindan p.karildi-
gimiz halde, bizler neden Allah yolunda sava§mayalim?" Ama
sava§ onlara yazilznca iflerinden pek azz harif yiiz fevirdiler.
Allah o wlimleri fOk iyi bilendir.
247. Peygamberleri onlara: "Allah §iiphesiz size Talut'u
hiikiimdar ola.rak giinderdi" dedi. Dediler ki: "Biz hiikumdar-
Iiga ondan daha /ayik iken ve ona maldan da bir bolluk veril-
memi§ken, o bizim iizerimize naszl hiikiimdar olabilir?" $iiyle
dedi: "Allah §iiphesiz onu iizerinize sefmi§, bilgisini ve giicii-
424 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

nii arttrmi§ttr." Allah miilkiinii diledigine verir. Allah vasidir


ve her §eyi fOk iyi bilendir.
248. Peygamberleri onlara dedi ki: "Onun hukiimdarligi-
nm i§areti, Tabut'un size gelmesidir ki, ifinde rabbinizden bir
ferahlik, Musa ailesinin ve Harun ailesinin geriye biraktikla-
nndan bir kalinti vardir. Onu melekler ta§iyacaktir. Eger
iman edenlerdenseniz bunda sizin ifin kesin bir i§aret vardir.

246. «Musa' dan sonra, israilogullarin1n ileri gelenlerini gormedin


mi?>> Onlara ait bilgi sana ula§mad1 m1? <;tinkti bizzat Ben bunlar1n durumla-
rm1 ve haberlerini sana bildirdim de, sen hayrette kaldm. "Mele"' (ileri gelen-
ler), isti§are ivin kendileriyle dant§malarda bulunulmas1 ic;in toplanan toplu-
luk anlam1nadir. Boyle adland1nlmalarm1n sebebi, bunlann kavimlerinin on-
de gelenleri olmalandir. Bunlar halkin goziinti dolduruyorlar, oturduklar1
meclise de bir gtizellik veriyorlar. Bu ileri gelenler israilogullanndan bazt
kimselerdi. Bunlar Hz. Yakub'un soyundan olanlard1. Bu olay Hz. Musa'nm
oltimtinden sonra meydan gelmi§ti. «Bani peygamberlerinden birine:» Bu,
peygamberleri E§muil peygamberdi. En me§hur ve dogru olan rivayet budur.
Buna: «'Bize bir hiikiimdar gooder de,» ontimilze ge9sin, sava§ konularm-
da bizi idare etsin ve htikiimler koysun. Biz de onunla birlikte «Allah yolun-
da sava§ahm' demi~lerdi.» Boylece israilogullar1, kendileri i~in bir sava§
komutan1, ya da emiri istiyorlardi. Diyorlard1 ki: Bu komutan bizi sava§ta yo-
netsin; biz de onun safmda varpt§alun.
Goriildiigil gibi onlar, Hz. Peygamber'in orduyu yonetmek §eklinde ger-
c;ekle§tirdigi bir gorevi, kendi peygamberlerinden de istiyorlardt. Nitekim
rivayete gore, RasiUullah (s.a.v.), bir yolculuga 9tktiklar1nda insanlara, ic;le-
rinden birisini kendileri i~in emir tayin etmelerini emrederdi.
«0: 'Ya sava§ yaz1hr da sava§may1verirseniz' dedi.» 0 peygamberle-
ri de, ya o hi.iki.imdarla birlikte sava§mari1z farz k11tn1r da, bu defa onunla bir-
likte sava§maya yana§mazsan1z, yani durum benim dti§i.indtigtim gibi olur ve
sizler sava§mak istemezseniz ne olacak? Peygamberleri bununla; "Ben sizin
sava§tan korkacagm1z1 san1yorum" demek istiyordu. Ayette yer alan soru eda-
tl, onlardan beklenen bu §eyin gervekle§ecegini vurgulamak i9indir.

«Onlar §Oyle dediler: 'Yurtlar1m1zdan ve ~ocuklar1m1z aras1ndan


~1kardd1g1m1z halde, bizler neden Allah yolunda sava§mayahm?'» Burada
Ayet: 246 BA.KARA SURESi/2 425

yer alan soru edat1, inkar anlanundaki bir sorudur. Yani biz hangi sebebe ve
amaca dayanarak sava§I terk edelim ki? Oysa bizim sava§ yapmam1z1 gerekti-
ren hakh sebeplerimiz bulunuyor. <;iinkti bizler tilkemizden, vatanlanm1zdan
<;tkanld1k, ailemizden ve c;ocuklanm1zdan uzakla§tlnld1k. 0 halde neden sa-
va§mayahm?

Bunun sebebi, Hz. Musa (a.s.) vefat edince, Hz. Musa'dan sonra, israil-
ogullanna peygamber olarak Hz. Yu§a geldi. Onlara Tevrat'm htiktimleri ge-
regince ve Allah'1n emrettigi gibi muamele ediyordu. Hz. Yu§a vefat edinceye
kadar boyle devam etti. Ancak onun oltimtinden sonra, israilogullar1 ic;inde
biiyiik olaylar meydana geldi. Allah'a verdikleri sozlerini unuttular. Putlara
tapmaya ba§laddar. Bunun tizerine Allah (c.c.) kendilerine, peygamber olarak
Hz. ilyas'1 gonderdi. 0 da, bunlan yeniden Allah'1n yoluna c;agudi. Hz. Mu-
sa'dan sonra israilogullar1na gonderilen peygamberler, Tevrat'tan unuttuklan
hiikiimleri yenilemek ve hatrrlamakla gorevliydiler. Hz. ilyas'tan sonra, Hz.
Elyesa peygamber olarak gonderildi. 0 da, Allah'1n diledigi sure kadar, oliin-
ceye dek i srailogullan aras1nda bulundu. Bundan sonra israilogullanndan oy-
le toplumlar geldi ki, akla gelmedik hatalara buland1lar. Ortaya kendilerine
bir dii§man <;ikti. Bu dii§man Calut'un kavmiydi. Bu kavim Rum denizi sahi-
linde oturuyordu. Buras1 Filistin ile M1su arasmda bir yerdi. Bunlar Amalika
toplumuydular. Amalika toplumu, israilogullarma musallat oldular, onlann
topraklann1 ellerinden aldilar. Bir9ok 9ocuklann1 esir ettiler. Bunlara vergi
yiiklediler, ellerinden Tevrat'lar1n1 ald1lar. israilogullanna bunlar ytiztinden
btiyiik bela ve felaketler geldi.

israilogullannm i~lerinin esas1, krallann1n ve sultanlarmm etrafinda top-


lanmalarma bagh bulunuyordu. Bu krallann da mutlaka peygamberlerine itaat
etmeleri gerekirdi. Kral da, toplumla beraber hareket ederdi, peygamberleriy-
se 011lar1n i§lerini diizeltir ve yapmalan gerekeni onlara i§aret ederdi, dogru
yolu gosterirdi ve Allah'tan onlara haber getirirdi. «Arna sava§ onlara yaz1-
hnca.» Peygamberlerinden istekte bulunmalanndan ve hi.ikiin1dann gonderil-
mesinden sonra, sava§ kendileri ic;in farz klltrunca, «ic;lerinden pek az1 hari~
yiiz ~evirdiler.» Allah'1n emrini bir kenara iterek cihaddan geri kalarak ve
ytiz <;evirerek ka<;ttlar. Ancak Talut ile birlikte nehri gec;enler mtistesna. Bun-
lar da 313 ki§iydiler. Bedir ashab1 say1s1nda idiler. «Allah o zalimleri c;ok iyi
bilendir.» Bu, yapttklar1 zuliim sebebiyle bir korkutma ve tehdittir. Sava§tan
yiiz i;evirdikleri ve cihad1 terkettikleri ivin bir cezalandirmadlf.
426 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

247. «Peygamberleri onlara: 'Allah §iiphesiz size Talut'u hiikiimdar


olarak gonderdi' dedi.» Peygamberleri E§muil (a.s.), israilogullanna, Al-
lah'1n hlikiimdar olarak kendilerine Talfit'u gonderdigini soyledi. Ona itaat
ediniz ve dii§marun1za kar§1 onunla beraber sava§1n1z, dedi.

«Dediler ki: 'Biz hiikiimdarhga ondan daha lay1k iken ve ona mal-
dan da bir bolluk verilmemi~ken, o bizim iizerimize nasd hiikilmdar ola-
bilir? '» israilogullan buna §a§tilar ve i§in hikmetini inkar ederek, bu hilktim-
darhk ona ni~in verildigini, onun buna lay.tk olmad1gu11, halbuki kendilerinin
daha Iay1k olduklarm1 soylediler. Onlara gore htikiimdarhk kendi haklar1yd1.
<;iinkti ona mal ve servet olara.k bir §ey verilmemi§ti. Soyca kendileri seviye-
sinde oldugunu kabul etseler bile mali bir iisttinliigti yoktu. Y ani: "Boyle bir
adam bizim tizerimize nasll hiiktimdar se9ilebilir. <;tinkii ortada ondan daha
laytk olanlan varken, hiiktimdar olabilmek i9in varhkh olmas1 da gerekirken,
bu adam nas1l bir hiikiimdar olabilir ve ba§imiza ge9ebilir?" diyorlardi.

«Soyle dedi: 'Allah §iiphesiz onu iizerinize se~mi§, bilgisini ve giicii-


nii arhrmt§tir.' » Peygamberleri onlara, onun herhangi bir nesebi ve serveti
olmasa da, Allah'1n kendi tizerlerine onu se~mi§ oldugunu soyledi. <;iinkti
onun ba§kaca tisttinliikleri vard1r. Ona bilgi bak1m1ndan iisttinliik vermi§tir.
Htiki.imdarhk da bilgiye dayanu. Aynca boyca uzun ve iri yap1hdu. Ashnda
insan, bilgi a91smdan ruhlar ve kalpler tizefinde etki bITakrr, fiziki yap1 ba.ki-
1n1nda da insanlann kalplerinde korku dogurur. i§te Allah bu iki tistiin nitelik-
le onu digerlerinden iisttin kilm1§tir.
«Allah miilkiinii diledigine verir .» <;tinkti btittin mtilkiin sahibi bizzat
O'dur ve 0, diledigini i§ler. Kullar1na diledigini vermek yaln1zca O'na aittir.
«Allah vasidir>>, fa.kirin durumunu geni§letir ve onu zengin k1lar «ve her ~eyi
~ok iyi bilendir.» Htiktimdarhga kimin ehil olup olmad1g1n1 en iyi 0 bilir.

248. «Peygamberleri onlara dedi ki: » israilogullar1, Talut'un ba§larma


htikiimdar se9ildigini kabul etmeleri i9in, peygamberlerinden bir i§aret istedi-
ler ve "onun htiki.imdarhg1nm i§areti nedir?" di.ye sordular. Peygamberleri de
§Oyle dedi:

«Onun hiikiimdarhg1n1n i§areti, Tabut'un size gelmesidir ki ... » "Ta-


but" kelimesi, "Tevb" kelimesinden alinmadrr. Bu, geriye donii§ anlamma
gelir. Tabut isrninin ve1ilmesi, i~ine e§ya konmas1 nedeniyledir. Bundan mak-
sat, i~inde Tevrat'm yer ald1g1 sand1ktu . Allah, Hz. Musa'nm vefat1ndan son-
ra, israilogullarrn1n az1p isyana kalk.1~111alan ytiztinden, onlara kizarak bunu
Ayet: 247 -248 BAKARA S0RESi/ 2 427

kaldrrm1§.tl. Bunlar peygamberlerinden, Talfit'un htiktimdarbg1n1 gosteren bir


i§aret isteyince, peygamberleri kendilerine §0yle soylemi§ti: Dogrusu onun
hiikiimdarhgmm i~areti, size gokten bir tabutun gelmesidir ki, bunu melekler
korumaktadirlar. Meleklerin korumas1 alt1ndaki bu tabutun, kendilerine pey-
gamberlerinin anlattlg1 §ekilde gelmesini, ta Talfit'un yanma gelip ininceye
kadar gozetleyip durdular. Bu, Abdullah b. Abas'm soztidtir. «i~inde Rabbi-
nizden bir ferahhk,» Tabut'un gelmesinde, sizin ic;in Rabbinizden bir gontil
huzuru vardrr. «Musa ailesinin ve Harun ailesinin geriye b1rakt1klar1ndan
bir kahnb vardir.» Bunun i9inde levha par~ac1klan, Hz. Musa'run asas1, el-
bisesi ve takunyalan, Tevrat'tan bir §eyler, bizzat kendi aileleriyle veya tabi-
leriyle ilgili baz1 §eyler, kahntilar vard1. «Onu melekler ta§1yacakhr.» Yani
onun htiktimdarhgmm i§areti, gelen bu tabutun melekler tarafmdan ta§mmas1-
drr. Diger taraftan tabutu, melekler ta§1yarak getirmemi§ gokten yere bizzat
kendisi Allah taraf1ndan inmi§, melekler de onu koruyorlard1, ya da 1nelekle-
rin silrdtigli iki oktiz iizerinde getirilmi§tir.
Burada ta§Imanm meleklere izafe edilmesi, onlarm bunu korumasmdan
dolay1drr. <;unkil bir §eyi koruyan kimseye, bu §eyi o kimse ta§tffil§tlr demek
caizdir. Mesela adam: "Ben Ahmed'in e§yas1n1 ta§1y1p getirdim" der. Bu, onu
yolda ben korudum, anlamma gelir. Yoksa bizzat ta§1ma~1 demek degildir.
«Eger iman edenlerdcnseniz, bunda sizin i~in kesin bir i~aret var-
d1r.>> Ey i srailogullan! Tabutun tekrar size verilmesinde, Talfit'un hiikiimdar-
hg1 konusunda sizin i<;in biiyiik bir i§aret vardrr. Aynca bu, sizin peygamberi-
nizin dogruluguna da bir delildir. <;tinkti Allah'm Talfit'u size htikUmdar sec;ti-
gini peygamberiniz bildirmi§ti. Ger~ekten sizler inanm1§san1z, Allah'1 tasdik
ediyorsaruz, o zaman Talfit'un hiiktimdarhglil da tasdik ediniz.
428 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

.-

249. Talut askerleriyle ayrzlinca dedi ki: "$iiphesiz Allah,


sizi bir zrmakla imtihan edecektir. Kim ondan iferse benden
degildir. Kim ondan tatmaz ve sadece eliyle bir avuf alzrsa
bendendir." Onlardan pek azi harif, ondan iftiler. Nihayet o
ve beraberindeki mii'minler irmagz gefince: "Bugiin Calut ve
askerlerine kar§z giiciimiiz yok" dediler. Allah 'a kavu§acakla-
nnz kesin bilenler ise: "Nice az bir topluluk var ki, Allah'in iz-
niyle fOk olan bir topluluga galip gelmi§tir. Allah sabredenler-
Ayet: 249 BAKARA SURESi/2 429

le beraberdir" dediler.
250. Calut ve askerlerine kar1i ortaya fiktiklarinda ~oyle
dediler: "Ey Rabbimiz! Dzerimize sabir indir, ayaklarimizi sa-
bit tut ve kafir millete kar§l bize yardim et. "
251. Derken, Allah 'in izniyle onlari bozguna ugrattzlar.
Davud, Calut'u oldiirdii. Allah da ona hukiimdarltk ve hikmet
verdi ve ona diledigi §eylerden de iigretti. Eger Allah 'in insan-
lari birbirleriyle onleyip savmasi olmasaydi, yeryiizii muhak-
kak fesada ugrardt. F akat Allah, alemlere kar§t biiyiik liitu/
sahibidir.
252. i§te bunlar, Allah 'in IJ.yetleridir ki, onlari sana hak
olarak okuyoruz. Elbette sen gonderilen peygamberlerdensin.

249. «Tah1t askerleriyle» tilkesinden «ayr1hnca» Amalikalarla sava§-


mak i9in birlikte ~tlct1g1 yalan sava§ arkada§lanna «dedi ki:» Rivayete gore
bunlar, tabutu gozleriy le gortince, art1k zafer kazanacaklanndan bir ku§kulan
kalmadi. Hemen cihada ko§tular. Bunun tizerine Talfit onlara §Oyle dedi: Be-
nimle birlikte ya§h ve hasta kimse sava§a gelmesin. Yine bir adam bir binaya
ba§lam1§ ve heniiz bunu bitirememi§se, o da gelmesin. Bor~lu olan da benim-
le sava§a gelmesin. Heniiz yeni evlenmi§ ve e§iyle beraber olmam1§ olan da
gelmesin .. Benim tek bir istegim var, benimle sava§a <;Ikacak olanlar yalmzca
gayretli ve bo§ gen~ler olmahdir. i§te boyle kimselerden tam seksenbin ki§i
se<;ti. Zaman, s1caklann §iddetli oldugu bir doneme rasthyordu. Halk ko§e ve
bucaklara <;ekiliyor, suyun azhg1ndan §ikayet ediyorlardt. Allah'.1n kendileri
i~in bir nehir ak1tmas1n1 istediler. Tah1t, peygamberleri E§muil'in haber ver-
mesiyle onlara dedi ki:

«'~iiphesiz Allah, sizi bir 1rmakla imtihan edecektir.» i~inizden ki-


min Talfit'a kar§I iyi niyetli ve samimi, kimin de boyle olmadlgm1 meydana
~tkarmak istiyor. c;unkti sav~mak istemeyen bir kimse, eger ordu i~erisinde
bulunursa, orduya zaaf girer. Onun kotiiliigti yliztinden ordu yenilgiye ve boz-
guna ugrar. «Kim ondan » yani bu nehrin suyundan, avucuyla veya bir kapla
degilde, oldugu yerde uzanarak agz1yla kana kana «i~erse benden degildir .»
Yani asker ve inanmt§ arkada§larundan degildir. «Kim ondan tatmaz ve sa-
dece eliyle bir avu~ ahrsa bendendir.'>> Benim dinimdendir. Ayette ge9en
"gurfe" avu<; i9erisindeki su demektir. "Garfe" §eklinde okundugunda ise an-
lami bir avu~ su almak demek olur. Yani bu peygamberin bir mucizesi olarak,
430 RUHU'L-BEYAN Cuz:2

az miktarda su almrrsa, Allah onu bereketli .lalar ve onlann hepsine yeter. Ni-
tekim Allahli Teala, Rasulullah (s.a.v.)'10 doneminde az1c1k bir sudan, <;ok sa-
y1da insanm susuzlugunu gidermi§tir.

«Onlardan pek az1 hari~, ondan i~tiler .»


Hepsi irmaga kadar vard1lar,
hemen uzarup hpk1 hayvanlar gibi, kana kana i<;tiler. Sudan tatmamak §6yle
dursun avuc;la ahp ic;mekle de yetinmediler, kana kana i<;tiler. Fakat bunlar
aras1ndan <;ok az say1daki ki§iler boyle yapmadilar, emre uydular. Bunlann
say1s1 da Bedir sava§1ndaki sahabenin say1s1 kadar, yani 313 ki§iydi. Bunlar
sadece avu<;lanm dald1np tad1mhk olarak bu sudan i<;tiler. Fakat Talfit'a kar§t
gelenler, diz c;okerek ve yatarak hayvanlar gibi i<;meye ba§lad1lar. Boylece
TalUt kimin kendisine kar§l ve kimin yan1nda oldugunu ogrendi. Aynca asi
olanlarm tekrar beldelerine dondi.ikleri konusunda tefsir alimleri arasmda her-
hangi bir ihtilM yoktur.

«Nihayet o,» yani Talfit «Ve beraberindeki» az say1daki «mii 'minler


1rmag1 ge~ince» itaat edip kaq 1 c;Ikmayanlardan bir k1snu obiirlerine «'Bu-
gtin Calfit ve askerlerine kar§I bir gticiimiiz yok,'» yani onlarla sava§tp
kar§I koyamay1z; c;ok olduklan i<;in onlara tistiinli.ik saglayamay1z «dediler .»
Tfilut'a iman edenler iki kisma aynlmt§tl. Bir lasm1 hayati seven, oliimden
korkan, korkuya biittintiyle yenilen; diger bir k1sm1 da gil<;lti, cesur, dayarukh,
Allah'a itaat edip ol~me ald1n§ etmeyen kimselerdi. i§te, Cfilut ve askerlerine
kar§l gelemeyeceklerini soyleyenler, inananlarm birinci grubuydu.

«Allah'a kuva~acaklarin1kesin bilenler ise:» Allah'1n tisttin yard1m1-


nm ve desteginin gelecegine kesin olarak inananlarsa, «'Nice az bir topluluk
var ki, Allah'1n izniyle», O'nun htikmti ve kolayla§ttrmas1yla «~ok olan bir
topluluga galip gelmi~tir.» <;unkti Allah, saytlan az da olsa, dinine yard1m
edenleri asla zelil etmez. Sayilar1 ve silahlar1 ne kadar ~ok olursa olsun, dini-
ne kar§I crtkanlan da asla tisttin kllmaz. «Allah sabredenlerle beraberdir,'
dediler.» Dti§manlara kar§l gogus gerip sabredenleri zafere erdirmek konu-
sunda onlar1n yanmdadir. Sabir, dii§rnanla kar§tla§mca olur.

Rab1g §byle diyor: Bu k1ssada dtinya ve dtinyaya bagh olanlarla ilgili bir
ima ve omek vardrr. insan kendisine yetebilecek miktann1 ahp bununla yetin-
se, fazlas1na dti§kiinltik gostermese, di.inyada esenlige kavu§ur ve kurtulur.
Fakat ihtiya~tan fazlasuu almaya ugra§rrsa, susuzlugu giderek artar. Nitekim
Dtinya tuz gibidir. Ondan crok miktarda alan1n susuzlugu artar, denilmi§tir.
Bir hadiste §oyle buyurulmu§tur: "Ademog lunun iki vadi dolusu alflm olsa,
Ayet: 250-251 BAKARA SORESi /2 431

mutlaka bir u~uncusunil ister. Topraktan ba~ka Ademoglunun karnznz (gozu-


nu) hi~ bir ~ey doldurmaz. Allah tevbe edenin tevbesini kabul eder."029> Yani
kul, dtinyaya dii§kiinliikte devam eder durur. Bu, olUnceye kadar surer. Ancak
onun karn101 kabir toprag1 doldurur.

250. «CalO.t ve askerlerine kar~t ortaya ~tktlklannda ~oyle dediler:»


Taliit ve beraberindeki mti'minler, sava§ alan1na 91k1p Calfit ve askerlerinin
sayilann1 ve silahlarm1 gordtiklerinde ve onlara gti9 yetiremiyeceklerini anla-
y1nca hep birlikte Allah'a yalvanp yakarmaya ve O'ndan yard1m istemeye
ba§lad1lar:
«'Ey Rabbimiz!» Bu onlann kulluklann1 itiraf edip, durumlann1n dti-
zeltilmesini istemeleridir. «Uzerimize sabtr indir,» Sava§nl s1k1ntilan ve iz-
drraplan konusunda bize bi.iyilk bir sabtr ve dayanma giicli ver. Sava§ mey-
danlannda «Ayaklar1m1z1 sabit tut.» ve dti§man1n kalbine korku sal «Ve
kafir millete kar§I bize yard1m et.'» Onlan kabret, bozguna ve hezimete ug-
rat, bize zafer ihsan et.
251. «Derken» fazla bir vakit ge9meden «Allah'1n izniyle» yard1m1 ve
destegiyle «onlar1, bozguna ugrattdar» ve yendiler. «Davfid, Calfit'u 01-
durdii.» Zalim Calut, Amalika'run lideriydi. :insanlar1n en giic;liisti ve en §id-
detli olaruyd1. Tek ba§ma bir orduyu yenecek gtic;teydi. Davud ise, koyun gil-
derdi, bir 9obandt. Yiice Allah, ordunun peygamberi Hz. E§muil'e, Calufu ol-
diirecek olan ki§inin Davud oldugunu bildirdi. E§muil de Allah'tan onun gel-
mesini istedi ve Allah da onu gonderdi. Peygamber E§muil Davfid'a §6yle de-
di: "Allah (c.c.), Calfit'u senin elinle oldiirtecektir. Gel bizimle birlikte onunla
sava§a 91kahm". 0 da, birlikte c;tkti ve malum sonu9 elde edildi.
«Allah da ona hiikiimdarhk ve hikmet verdi ve ona diledigi §eyler-
den de ogretti.» Allah, israilogullann1n hilktimdarhg1n1 ona verdi. Onlar Hz.
Davfid'dan once, herhangi kimsenin hiikiimdarhg1 altmda bir araya gelmemi§-
lerdi. Davud'a hiikiimdarltk verdigi gibi, ayn1 zamanda hikmeti, yani peygam-
berligi de verdi. Hz. Davud'dan once israilogullanndan hie; kimseye hiikilm-
darhk ve peygamberlik birlikte verilmemi§ti. Bu, sadece Hz. Davfid'a veril-
mi§tir. Bundan once htiki.imdar bir soydan (kabileden) olurken, peygamberlik

129- Hadisi Buhari ve Mi.islim §6yle rivayet etmi§lerdir: "Ademoglwzun bir vadi dolusu alflm
olsa iki vadi do/usu olmas1m ister. Onun agzuu am:ak roprak doldurur. Allah tevbe ede-
nin tevhesini kabul eder." Ahmed b. Hanbel ve Tirmizl de benzer §ekilde rivayel etmi§-
lerdir. Bkz. el-Fethu'l-Kebir. 3/47.
432 RUHU'L-BEYAN Ciiz:2

de bir ba§kasrnda olurdu. Allah, Hz. Davfid'a da Zebur'u indirdi. Allah, ona
ogretmesini istedigi §eyleri de ogretti. Mesela Hz. Davud'a zuh yapmay1, ku§-
larla konu§may1, daglann tesbihini ogrettigi gibi, gtizel sesi ve giizel nagme-
leri de ona vermi§ ve ogretmi§ti. Allah, Hz. Davfid'a verdigi gtizel sesi, kim-
seye vermemi§ti.

«Eger Allah'1n insanlart birbirleriyle onleyip savmas1 olmasayd1,


yeryiizii muhakkak fesada ugrard1.» Eger fesada, bozgunculuga ve kottilii-
ge kalkt§an insanlan Allah'1n ba§ka insanlarla ortadan kald1rmas1 olmasayd1,
yerytizti mutlaka bozguna ugrardi. Tum menfaatlar1 yok olur, ekin ve nesil
bozulurdu. Aynca yerytizilnti imar eden ve diizelten §eyler de yok olup gider-
di.

Bir diger yoru1n da §Oyledir: Eger Allah, mii'minler ve iyi kimseler ara-
c11Ig1yla kafirleri ve kotii kimseleri ortadan kaldlfffiasayd1, diinya ve i«;indeki-
ler helak olurlardi. Ancak Allah, mii'minler eliyle kafirleri, salihler eliyle de
facirleri, yani kotiileri yok etti. bte taraftan bu ayette, htiktimdar1Ig1n fazileti-
ne ili§kin bir uyan var. Eger htikiimdarhlc olmasaydt, dtinyanm diizeni bozu-
lurdu. Bunun i~in §Oyle denmi§tir: Din ve devlet ikizdirler. Birinin kalkmas1
halinde, oteki de ortadan kalkar. <;tinkii din temeldir, devlet de bek«;iliktir.
Eger bir §eyin temeli yoksa, o §ey y1ktlmaya mahkumdur. Eger bir §eyin bek-
~isi ve koruyucusu yoksa, o da zayi olur, kaybolur.

«Fakat Allah, alemlere kar§I biiyiik liituf sahibidir.» Allah'm fazh ve


keremine kimse eri§emez. Bu itibarla 0, birinin fesad1n1 ve koti.iltigi.inii dige-
riyle onler. Boylece yeryiiziinde bozgunculuk olmaz. Milletlerin ve toplumla-
rm durumlan ancak Allah'm te§rii ve yasas1 ile diizelebilir.

252. «i§te bunlar,» Burada daha once ge~en hiikiimlere i§aret vard1r.
«Allah'1n ayetleridir ki,» O'nun katindan indirilmi§tir. «Onlar1 sana hak
olarak okuyoruz.» Yani Cebrail aractl1g1yla, en uygun §ekilde sana okuyo-
ruz. Hi«; ku§kusuz, kitap ehlinin onda bulduklan §eylerin hi~ birisi, onlarm ki-
taplarma uyumsuzluk gostermez. Onlar da §iiphesiz bir §ekilde bunun boyle
oldugunu bilirler. «Elbette sen gonderilen peygamberlerdensin.» Sen de,
timmetlere gonderilen peygamberlerden bir peygambersin. Bizim risaletimizi
ve htikiimleri1nizi tebligle ytikiimltisiin. Aksi takdirde bu ayetler sana bildiril-
mezdi.
Ayet: 253 BAKARA SURESi/2 433

253. i~te biz o peygamberlerden bir klsmini digerlerinden


iistiin kildik. Allah onlardan kimiyle konu§tu, kimini de dere-
celerle yiikseltti. Meryemoglu isa'ya da afik mucizeler verdik
ve onu Ruhu'l-Kudiis ile destekledik. Allah dileseydi, onlar-
dan sonra gelenler, kendilerine apafik mucizeler geldikten
sonra, birbirlerini oldiirmezlerdi. F akat onlar ayrtlzga dii§tii-
ler; onlardan kimi iman etti, kimi de kiifre sapti. Allah dile-
seydi, birbirlerini oldiirmezle'rdi. Fakat Allah diledigini yapar.
254. Ey iman edenler! ifinde ne bir all§ veri§in, ne bir dost-
lugun, ne de bir §efaatin olmadigi giin gelmeden once size
verdigimiz riziktan harcayin. Kafirler, zo.limlerin ta kendileri-
dir.
434 ROHU'L-BEYAN Cuz:3

253. «l§te biz o peygamberlerden ...» Burada tilm peygamberlere ve bi-


zim peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e de i~aret olunmaktadlf. «Bir
k1sm1n1 digerlerinden ilstiin kdd1k.>> Baztlann1 baz1 menlabelerle digerle-
rinden listiin kildtk. Bilindigi gibi peygamberlerin ttimti, peygainberlik a91s1n-
dan e§ittirler. <;iinkli nlibiivvet tek bir §eydir ve onda tisttinliik sozkonusu de-
gildir. Ancak tistilnltik dereceleri bak1m1ndandrr. Peygamberlerin baz1s1 Hz.
ibrahim (a.s.) gibi, dostluk (balillik) derecesine ufa§mI§tlr. Bazilannda da,
Hz. Davfid gibi hem hiikiimdarhk ve hem peygamberlik derecesi toplannu§trr.
Hz. Stileyman'm emrine tiim cin ve insanlar, ku§lar ve riizgar amade k1hnm1§-
tlf. Halbuki Hz. Stileyman'1n babas1 Hz. Davfid i\:in bunlar yoktu.

Allah (c.c.), bizim peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'i de, hem


cinlere ve hem de insanlara peygamber olarak gondermekle oteki peygamber-
lerden farkh ktlnu§tlf. Ayn1 zamanda bizim peygamberimizle, onceki tiim §e-
riatlar neshedilmi§, yani ytiriirliikten kald1nlm1§tlr.

Bu peygamberlerden kimisi timmetini, Hz. ibrahim (a.s.) gibi fiilleri, s1-


fatlan ve zatl bak1m1ndan Allah'1n birligine (tevhid) davet etmi§tir. <;unkii
Hz. ibrahim (a.s.) tevhidin kutbudur. Oysa oteki peygamberler ilmmetlerini
mebde ve meada davet ederler, baz1 ilfilli s1fatlarla mevsuf olan bir tek zata
(Zat-1 Ehadiyete) c;agrrulardi. Ancak Hz. ibrahim, Zat-1 ilfilliye-i ehadiyete,
yani bir tek ilfilii zata davet ediyordu. Bunun ic;indir ki Allah, bizim Peygam-
berimiz (s.a.v.)'e: "Sonra sana: Allah'i birleyerek ibrahim'in dinine uy, diye
vahyettik" (Nahl: 123) buyruguyla Hz. ibrahim'e uymasm1 e1metmi§ti.
Peygamberler davet a91s1ndan farkh derecelere sahip bulunsalar da, hep-
si Allah'a vas1l olmu§ ve Allah'da fena bulmu§ kimselerdir. Peygamber ancak
vasd olmakla olabilir. Yani her peygamber kesinlikle Allah' a ula§an, tevhid
mertebelerinin tiimiini.i elde eden kimselerdir. ister fiillerle, ister s1fatlarla ve
isterse zatla ilgili tevhid olsun, biitiln bu dereceleri elde eden kimsedir.

«Allah onlardan kimiyle konu§tu,» Y ani kendileriyle arada hi9bir va-


s1ta olmaks1zm konu§mak suretiyle derecesini tistiin kild1. Bu, Hz. Musa'dir
ve Allah ile konu§an anlam1nda "Kellmu'llah" denilmi§tir. «Kimini de dere-
celerle yilkseltti.» Bu bakimdan peygamberler baz1 yonlerden birbirlerine
gore farkh derecelere sahiptirler. Birbirinden farkh mertebeler yontinden ol-
duk9a iistiin derecelere sahiptirler. Bununla Hz. Muhammed (s.a.v.)'in mura-
dolundugu a91ktlr. \:tinkti Hz. Muhammed (s.a.v.), oteki peygamberlerden de-
rece bak1mmdan tistiindtir. <;ilnkii ba§ka hi9bir peygambere Hz. Peygamber'e
Ayet: 253 BAKARA SURESi/2 435

verilen mucizeler kadan verilmemi§tir. Eger Rasfilullah (s.a.v.) Kur'an'dan


ba~ka hicrbir mucize verilmeseydi, bu bile onun oteki peygamberlere tisttinli.i-
gti ac;1smdan yeterdi. <;link.ti bu mucize dtinya durdukcra kahc1drr. Halbuki
oteki mucizeler Kur'an gibi kahc1 degildir.

«Meryemoglu isa'ya da a~1k mucizeler verdik.» Oltileri diriltmek,


hastalara §ifa saglamak, anadan dogma korleri ve alacalan iyile§tirmek, Al-
lah'111 izniyle ku§ yaratmak ve gay1ptan haber vermek gibi a<;Ik ve secrik muci-
zeler vermi§tik. Allah, onun mucizelerini, onun tisttinltigilntin ve dereceleri-
nin f arkhhg1na sebep gosterdi. Oysa a9Ik deliller ve mucizeler sadece Hz.
isa'ya ait ve ona tahsis edilmi§ degildir. Bunun sebebi ona verilen mucizeler
oyle mucizelerdir ve oylesine btiytiktiir ki, Hz. isa'dan ba§kas1 boyle mucize-
ler gostermemi§ti.

Yi.ice Allah'1n burada, diger peygamberleri anmay1p Hz. isa'dan soz et-
mesi, yahudilerin onu a§agilamada <;ok a§m gitmelerindendir. <;unkii yahudi-
ler, Hz. isa'nm elinde boyle btiyiik ve a91k mucizeleri gormelerine ragmen,
onun peygamberligini inkar ettiler. H1ristiyanlar da, Hz. isa'ya tazimde ode-
rece ileri gitmi§lerdi ki, onu risalet mertebesinden ~1kar1p, ilahhga yiikselt-
mi§lerdi.

«Ve onu Ruhu'l-Kudiis ile destekledik.» Tertemiz ruhla. Bu ruhu ona


Allah tiflemi§ti. Allah, onu boylece, erke.kle di§inin menilerinden yarattlanlar-
dan farkh olarak yaratti. <;unkti Hz. isa (a.s.) herhangi bir erkegin stilbiinde
bulunmam1§tl ve ayn1 zamanda Hz. isa hay1z goren rahimlerden de uzakti.
Kudlis, burada mukaddes anlanunadrr, ya da Allah demektir. Bunun ruhu da,
Hz. Cebrail'dir. Ruh'un Kudtis'e izafetiyse, te§rif yani §ereflendirmek i9indir.
Mana §5yledir: Allah, ona Cebrail ile i§in ba§1nda, ortas1nda ve sonunda yar-
d1m etti. i§in ba§mda yarduruna: "Biz ona ruhumuzdan ufledik." (Tahrim: 12)
ayetiyle i§aret olunmu§tur. Ortasmda yard1m1 ise, Cebrail Hz. isa'ya ilimleri
ogretmi§ ve onu dti§manlanndan korumu§tu. i§in sonunda yardun1 ise, yahu-
diler kendisini oldtirmeye kalkl§mca, Hz. Cebrail ona yard1m edip onu sema-
ya yi.ikseltti.

«Allah dileseydi, onlardan sonra gelenler kendilerine apac;1k muci-


zeler geldikten sonra, birbirlerini oldiirmezlerdi..» Yani peygamberlerden
sonra ~e§itli limmetler birbirlerini oldtirmezlerdi. Allah onlarm oldiirtilmeme-
lerini dileseydi, oldiirmezlerdi. Hepsini de peygamberlerin getirdigine uyma-

da ittifak halinde k1lardi. Oysa gonderilen peygamberler taraf1ndan o iimmet-
436 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

lere apa91k deliller ve mucizeler geldikten sonra, bu yola giri§tiler. Kald1 ki


gosterilen tiim mucizeler, iimmetlerin peygamberlere uymalann1 gerektiriyor-
du. «Fakat onlar ayr1hga dii§tiiler.» Bunlar btiytik bir aynhga dii§tiikleri
i~in Allah bunlar1n oldilrulmelerini diledi. «Onlardan kimi iman etti,» Bu
peygamberlerin getirdigi mucizelere kimi iman etti, «kimi de kiifre saptl.»
Kimi de gelen mucizeleri kabul etmedi, dolay1s1yla durumlanna uygun olarak
birbirlerini oldiirdiiler. «Allah dileseydi birbirlerini oldiirmezlerdi.» Bu du-
rumlardan sonra da yine Allah onlann birbirlerini oldi.irmemelerini isteseydi,
oldiirmezlerdi.
«Fakat Allah diledigini yapar.» Yani herhangi bir gerektirici neden ol-
madan veya bir engelleyici olmadan Allah diledigini yapar. Burada, ttim olay-
larm Allah'm dilemesine bagh olduguna ili§kin apay1k bir delil vardtr. ister
hayrr, ister §er, ister iman ve ister ktiftir, ne olursa olsun hepsi de Allah'm di-
lemesine baghdir. i§te bu ayet Mutezile aleyhine onlan uyanci bir nitelikte-
dir.
imam Gazzali yiice Allah'm "ed-Darr ve en-Nafi' " adlar1nm aytklama-
s1nda §U ifadelere yer veriyor: 0, hayrm ve §errin kendisinden sudur ettigi,
fayda ve zarann kendisinden geldigi zattrr. Btiti.in bunlar Allah'a aittir. Bunlar
ya melekler, insanlar ve cans1z varhklar arac1hg1yla olur veya herhangi bir
vas1ta olmaks1zm olabilir. Mesela zehirin kendisinde oldtiriictiliik ve zarar ve-
ricilik ozelligi oldugunu sanma. Ayn1 §ekilde, yemegin kendisi doyurucu ve
yararh degildir. Yine sanma ~' insan, §eytan veya yarattklardan herhangi bir
§ey mesela bir yild1z, ya da bir ba§ka §ey bizzat kendisi iyilik veya kotiiliik
yapabilme imkan1na sahiptir, ya da f aydah veya zararhdlf. Aksine biittin bun-
lar1n ttimti baz1 sebeplere dayanular. Bu §eylerin meydana gelebilmesi, ancak
ba§lanna musallat k1hnan sebeplere baghdrr. Biittin bunlarm ttimti de, ezeli
kudrete izafetle ele al1nrrlar. Mesela kalemin katibe (yazana) izafesi gibi. Ya-
ni yaz1 kalemden ~ikar, ama onu kullanan ba§kas1dlf. Mesela, hiiktimdar ya
da yetkili kimse, bir cezay1 onaylay1p bunun altma imza ahnca, bu cezada ka-
lemin bir rolti yoktur. Ancak kalen1 kendisi iyin imza atdana musallat klhnana
zararhdir. i§te diger ara9lar ve sebepler de boyledir.
254. «Ey iman edenler! I~inde ne bir ah~ veri§in, ne bir dostlugun,
ne de bir ~efaat1n olmad1g1 giin gelmeden once size verdigimiz riz1ktan
harcay1n.» Heniiz hesap ve ceza glinii gelmeden, size nzik olarak verdigi-
mizden harcay1n. Buradaki infak yani harcamadan maksat, vacip (farz) olan
zekattir. <;ogunlugun gorti§line gore bu, hem farz olan zekah ve hem de nafile
Ayet: 254 BAMRA SURES i/2 437

harcamay1 kapsar. Hesap ve ceza gtintinde, herhangi bir eksikligin giderilmesi


ic;in, bir ah§ veri§ imkfuu ve flfsat1 tan1nmaz. Yaptiklar1n1zdan otiirti dostlan-
n1zdan biri de gelip sizi kurtaramaz. <;unkti orada dostluk ge9erli degildir.
Hullet (dostluk), sevgi vc sadakat anlamlar1na gelir. Halil de dost demektir.
i §te k.Lyamet giiniinde, dostlar aras1ndaki dostluk biter. Dostluk ancak takva
sahipleri aras1nda surer. <;tinkti bir ayette §byle buyuruluyor: "Dostlar, o gun
birbirine du§mandzr. Yalm z takva sahipleri hari~tir." (Zuhruf: 67) 0 giln s1r-
tm1z1 dayayabileceginiz bir §efatc;iniz olmayacak ki, size ~efaat edebilsin. K1-
yamet giintinde §efaatin olmayacagmdan maksat, hic;bir kimsenin, kendisine
izin verilmeden §efaat edemiyecegidir. <';tinkti deliller, mti'minler ic;in §efaatm
varhglill bildirmektedir. Ancak bu da kendilerine izin vermesinden sonra ola-
bilecektir. Bu §efaat, Allah'a herhangi bir §ekilde §irk ko§madan olenler hak-
k.mdadir.
«Kafirler,» yani zekat vermeyi terkedenler. Burada zekatm, Allah yo-
lunda yaptlan diger harcamalara, tercihi, bir tehdit ve uyan ic;indir. Nitekim
Hae ibadetiyle ilgili olarak gec;en ayette de ayn1 ifade gortilmektedir. Bu Hae
ile ilgili ayetin sonunda: "Kim de inkar ederse" (Al-i imran: 97) buyurulmu§-
tur. Burada "Kim haccetmezse" denilmeyip yukandaki ifade zikredilmi§tir.
Dolay1s1yla yorumunu yapmakta oldugumuz ayette de, zekau terketmenin,
vermemenin kafirlere ait bir nitelik oldugu bildiriliyor. Ytice Allah §oyle bu-
yuruyor: "Vay haline Allah 'a ortak ka§anlann! Onlar zekat vermezler." (Fus-
silet: 6-7) i§te bu kimseler «zalimlerin ta kendileridir.» <;unkti kendilerini
cezaya atmakla canlar1na zulmetmi§ oluyorlar ve mah, verilmemesi gereken
yerlere veriyorlar. Allah'm emretmedigi ve yasaklad1g1 yollara harc1yorlar.
438 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

255. Allah ki, O'ndan ba{ka, hifbir illih yoktur. 0, daima


diri ve yarattiklarini gozetip yonetendir. Kendisini ne bir
uyuklama, ne de bir uyku tutmaz. Goklerde olan ve yerde
olanlar ancak O'nundur. O'nun izni olmadikfa kendi katinda
kim §efaat edebilir? Onlann onlerindeki ve arkalarindaki §ey-
leri 0 bilir. Onlar, O'nun ilminden ancak kendi diledigi kada-
nndan ba§ka bir §ey kavrayamazlar. 0 'nun kiirsiisii gokleri ve
yeri kaplami§hr. Onlari korumak O'na agir gelmez. 0 fOk yii-
cedir, fOk biiyiiktiir.
256. Dinde zorlama yoktur. Dogruluk ile sapiklik meydana
fikmiftlr. Artzk kim, tagutu tanimayip da Allah'a iman ederse,
muhakkak ki o, kopmayan saglam bir kulpa yapi§ml§tir. Allah
hakkiyla i§iten ve bilendir.

255. «Allah ki,» Allah, yi.ice Rabbimizin doksan dokuz isminden en yii-
ce ismidir. ism-i Azam'drr. <;;unkii bu, ttim ilahi stfatlan kendinde toplayan
zatl gosterir, O'na i§aret eder. O'nun zatiyla ilgili hi~bir nitelik bu ismin d1§m-
da degildir. Oysa oteki isimler, yi.ice Allah'm ilfilli s1fatlarm1n ttimiine ayn ay-
r1i§aret etmeyip yaln1zca konulduklan anlamlara delalet ederler. Mesela il-
mine, kudretine, fiiline veya bir ba§ka ozelligine i§aret ederler. Bir de "Allah"
ismi tum isimlerin en ozelidir. Bir ba§kasma bu isim verilemez. Ne ger~ek an-
lamda ve ne de mecazi manada verilmesi miimkiin degildir. Halbuki oteki
Ayet: 255 BAKARA SURESi/ 2 439

isimler, bazan ba§ka varltklara ad olabiliyor. Mesela Kadir (her §eye gticti ye-
ten), Alim (her ·§eyi en iyi bilen), Rahim (merhametli) gibi isim'Ieri burada
sayabiliriz.

Kul i9in gerekli olan §ey, bu ismi anar anmaz, kullugunu hatrrlay1p,
O'na kar§I gerekeni yapmahdrr. Yani kul, stirekli bir §ekilde kalbiyle Allah'la
beraber oldugunu ve hep O'na yonelmesi gerektigini bilmeli, kalbi bu inanc;la
dopdolu olmalidrr. Ba§kasma bakmamali ve Allah'tan ba§kasma iltifat etme-
melidir. Yaln1zca Allah'tan beklemeli ve yaln1zca O'ndan korkmahdrr. Bu,
nasd olmasm ki, ki§i bu isimden, O'nun hakiki ve gen;ek varhk oldugunu bi-
lecek, O'ndan ba§ka her §eyin gec;ici, yok olucu ve batil oldugunu bilecek de
ba§kasma yonelecek? <;unkti ins an ba§ta kendi nefsinin helak olacagrm gortir.
T1pk1 Rasulullah (s.a.v .)'m gordtigti gibi. <;unkti 0 §6yle buyurmu§tur: "En
dogru kelime, Sair Lebid'in soyledigi kelimedir. 0 §Oyle diyordu : Allah'tan
ba~ka her ~ey battl ve ge~ersizdir." 0 30>

«O'ndan ba~ka hi~bir ilah yoktur.» ibadete lay1k, olan yalruzca O'dur.
O'ndan ba§kas1 buna Iayt.k degildir. Tevhid'in iiy mertebesi vardrr:

Birincisi: Hentiz i§in ba§mda olanlann tevhidi, yani Allah'1 birlemeleri-


dir. Bu, "La ilahe illallah" ile ba§lar.

ikincisi: Orta derecedekilerin tevhididir. Bu, "La ilfille illa ente" dir. Ya-
ni: "Ancak Sen varsm, Senden ba§ka hic;bir ilfill yoktur." <;tinkti bu durumda-
kiler §iihud makam1ndadrrlar, bunun da geregi hitaptrr. Y ani "Sen" demektir.

Ociinctisii: Kami! olanlann tevhididir. Bunlar "Vahidu'l-Ehad" olan, ya-


ni tek olandan tevhidi duyarlar. Bu, "la ilahe illa ene" dir. Yani: "Ancak Ben
vanm, ba§kas1 yok" demektir. <;tinkii bu derecede bulunanlar kiilli anlamda
fena (yok olu§) makammadrrlar. Peygamberler i§te bu makamdadular. Onlar-
dan asla hic;bir §ey sadu olmaz.

Ayette yer alan "Huve-0 " lafz1 mukarrab~ olanlarm makam1na i§aret
eder. Bu makamdakiler e§yanm mahiyetini ve hakikatini, hep Allah'1 hatrrlat-
ma dii§iincesi ve inanc1yla gortirler. Bu itibarla mukarreb olanlar ttim varlik-
larda ba§ka §eyi degil, yaln1zca Allah'1 goriirler. <;unkii Hak, yalruzca zatl iti-
bariyle varhg1 gerekli olandrr. Oysa Allah'tan ba§ka her §eyin varhg1 ile yok-
lugu e§it derecededir. Y aln1zca O'nun varhg1 vaciptir.

130- Buhart, Muslim, ibn Mace Bkz. el-Fethu'l-Kebir, 1/ 190


440 RUHU'L-BEYAN Ciiz:3

~eyhim §6yle der: "A1lah'1 tam anlam1yla bilenlere gore "La ilfille illal-
lah" diye zikretmek, "Allah, Allah", veya "hu, hfi" kelimeleriyle zikretmekten
daha tistiindtir. <;unkti "Ia ilfille illallah" cilmlesinde, hem nefy ve hem de is-
bat vardir. Y ani bir yoniiyle red, diger yontiyle kabul. (Allah'1 kabul, ba§kala-
nn1 red). Ayn1 zamanda bu kelime fazlaca bilgi ve marifet i~eriyor. Ben bu
kelimeden §llilU da anhyorum: "La ilfille illallah" dedigim zaman bu, hakkaru
§tihud ile tiim yaratiklann fiillerininin, s1fatlarmm ve zatlannm Hak olan Al-
lah'1n s1fatlar1, fiileri ve zati oniinde faniligine §ehadet etmektedir. Yine ben:
"Muhammedtin Rasulullah" dedigimde, yine bu hakkani §tihud ile Rabbani
feyzin, Nebilerin ve Rasullerin Efendisi Hz. Muhammed i~in baki oldugunu
goriiyorum. i§te kulun tevhidi, bu mahiyette olabilirse, hi~ ku§kusuz boyle bir
kimsenin tevhidi, hakiki ve hakkani tevhid olur. Yoksa resmi ve nefsa.nl bir
tevhid degil. "
«0, daima diri ...» "Hayy " sozltikte, kendisinde hayat ve dirilik olan
demektir. Bu, oltimtin ve cans1zhg1n z1dd1 olan bir s1fattlf. Bu, iradi anlamda
his ve hareketi gerektirir. insanm en §erefli vasf1 Daru'l-kerame denilen Cen-
net yurdundaki ebedi hayattrr. Allah bu vas1fla tasvif edilip: "O, Hayy-hayat
11
sahibidir. denildigi zaman bunun manas1, yok olmak ve oltimlti olmaktan
uzak, drum, bili demektir. Yiice Allah, ezeli ve ebedi hayat ile nitelenmi§tir.
«Ve yarathklann1 gozetip yonetendir.» "Kayyum "; kaim kelimesinin
miibfilaga s1fati olup her §eyi yaratma, yeti§tirme, lay1k oldugu kemale ula§tlr-
ma ve koruma hususunda slirekli bir §ekilde ayakta tutan ve gozeten demek-
tir. Ayru zamanda "el-Hayyu'l-Kayyum", Allah'1n ism-i Azam'1drr, denilmi§-
tir. Hz. i sa (a.s.), olilleri diriltmek istedigi zaman, bununla dua ederdi: "Ya
Hayyu, ya Kayyfim" derdi. Yine, deniz yolculugu yapan kimseler, batma teh-
likesi g~irdiklerinde, "Ya Hayyu, ya Kayyftm" diye dua ederlermi§. Hz. Ali
b. Ebfi Talib'ten §oyle dedigi rivayet edilmi§tir: "Bedir glintiydii, Rasfilullah
(s.a.v .) ne yap1yor diye bakmaya gelmi§tim. Onun secdede §oyle dedigini
duydum: "Ya Hayyu, ya Kayyum". Ben, defalarca yanma girip ~Iktim, fakat
o, o halde devam ediyordu ve soyledigi ifadelere ba§kalann1 ekledigini duy-
mad1m. Allah fethi gosterinceye kadar bu duaya devam etti." Bu da, bu ismin
yiiceligini gosteriyor.
«Kendisini ne bir uyuklama, ne de bir uyku tutmaz.» Ayette ge~en
"sinetiin" kelimesi, insan1 uyku agirhg1n1n basmas1 anlam1nadrr ki, insan
uyumadan once, kendisinde meydana gelen uyuklama olay1drr. Uyuklama,
uykunun ba§lang1c1drr. Miibalagada k1yasta aksi oldugu halde ayette, once
Ayet: 255 BAKA.RA SURESi/2 441

uyuklaman1n ve sonra uykunun getirilmesinin sebebi dt§ gorlini.i§e ve meyda-


na geli~teki tertibe goredir. <;tinkti insanda bu ikisinden, once uyuklama, bun-
dan sonra da uyku anz olur. Buna gore anlam §6yledir: Korumas1 ile kfilm
olan bir §eyi koruma hususunda yorulma, gaflet, usanma ve gev§eklik goster-
me gibi yarattklann ba§1na gelenler, Allah ic;in sozkonusu olamaz. Allah i\:in
yorgunluk diye bir §ey yoktur. <;iinkii yorulan varhk, dinlenmeye ve uyku yo-
luy la istirahata gerek duyar. Kalch ki uyku oltimiin karde§idir. Oltim ise haya-
tm ve diri olman1n kar§itidrr. 0 Allah hakiki anlamda Hayy, yani olmez diri-
dir. Hayatm z1dd1 olan bir §ey O'nun ic;in sozkonusu degildir. Kald1 ki Allah,
kemal s1fatlanyla da muttastftrr. Bu bak1mdan 0, her ttirlti eksik s1fattan mii-
nezzehtir, uzaktrr.

Rivayete gore Hz. Musa (a.s.) meleklere, "Rabbimiz uyur mu" diye sor-
du. Allah da, meleklere, Hz. Musa'y1 tic; gtin uykusuz brrakmalarm1, uyumas1-
na izin vermemelerini vahyetti. Sonra, eline iki dolu bardak almasm1 istedi.
Hz. Musa da ic;i dolu iki bardagi eline ald1. Bu s1rada uyku baskm gelip, elle-
rindeki iki bardak yere dii§iip kinldi. Sonra Allah: "Ben gokleri ve yeri kud-
retimle tutuyorum, eger beni bir uyku ya da uyuklama alsaydi, gokler de, yer
de yok olup giderlerdi" buyurdu.<1 30 Hadiste de §6yle buyurulmu§tur: "Siip-
hesiz Allah uyumaz ve O'na uyumak da yakz§maz. <132> 11

ibn Melek de §6yle der: "Bu, uykunun Allah ic;in muhal oldugu konu-
sunda bir ac;1klamadrr. <;unkti uyumak, bir acizlik belirtisidir. Oysa Allah,
acizlikten ytice ve mlinezzehtir." Ebu Yezid Bistami de : "Ben, gecelerimi
kendim ic;in gtindtiz yaptlg1mda, i§te o zaman bana ac;1lan kaptlar ac;tld1" de-
mi§tir.

Adam1n biri, bir cariy~ satm alrr. Ak§am olunca, ona yatag1n1 sermesini
soyler. Cariye de: "Efendim! Serrin de bir efendin var m1?" der. Adam: "Evet"
der. Bu defa: "Peki uyur mu?" der. 0 da: "Hayrr, efendim uyumaz" der. Cari-
ye: "O halde, senin efendin uyumazken, sen uyumaktan haya duymaz mis1n?"
der.

«Goklerde olan ve yerde olanlar ancak O'nundur.» Bu, Allah'1n ger-


c;ek anlamda Kayyum oldugunun kesin delilidir. Bu, O'nun ulfihiyette tekligi-

131- Bu kissa i~in Bkz. ibn Kes'ir.


132- Mtislim'in rivayet ettigi hadisin bir boltimtidtir. Burada §U ifadeler de yer alJr: "Onun hi-
cabt nurdur. Eger onu a9saydl, yiiziiniin siibii.hati, gozuniin ula~abildigi tum yarattklanm
yakardi." {lman, 293).
442 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

nin de kan1tidir.· <;unkti gokleri, yeri ve bu ikisinde yer alan her §eyi yaratan
bizzat Allah'tir. Bu ikisinde yer alan her §ey ve bu ikisi Allah'm miilkiidtirler.
Hi~bir kimsenin bu §Cylerde O'na bir ortakhg1 yoktur. Hi9bir kimsenin Allah
tizerinde (ha§a) bir hUkiimranhg1 da yoktur. by le ise bir ba§kas1na kulluk ya-
pllmas1 ve ibadet olunmas1 asla caiz olmaz. Kulluk ve ibadet yaln1zca O'na
yapillr.

«O'nun izni olmad1k~a kendi katinda kim ~efaat edebilir?» Bu


ayette yer alan (Men) her ne kadar soru edat1 ise de, anlam bakmundan nefiy,
yani olumsuzluk belirtir. Bunun i9indir ki, bundan sonra "illa" sozctigti gel-
mi§tir. Yani: Allah, izin vermedik9e, O'nun katinda hi9bir kimse §efaat ede-
, mez. Eger Allah'a ya.km olan ve kat1nda yeri olanlardan maksat O'ndan izin-
siz §efaatte bulunamayacaklarsa, ba§kalarm1n §efaau asla dii§Unelemez.
Mii§rikler, putlar1n1n, Allah'm ortaklar1 oldugunu , Allah katinda kendi-
lerine §efaat edeceklerine inaruyorlard1. Allah zatrm birledi ve zatmdan §irki,
ortakhg1 reddetti. O'nun kattnda, 0 izin vermedik9e hi9bir kimsenin §efaat et-
me yetkisi yoktur.

Ayet, kafirler i9in §efaatin olmad1g1n1 bildiriyor. Bu, ayn1 zamanda


Mfitezile'yi de reddeden bir delildir. <;unkti Mutezile §efaat~, temelden kabul
etn1emektedir. Halbuki "O'nun izni olmadzk<;a" soztiyle Rabbimiz, baz1 kim-
selerin §efaat edebileceklerini bildirmi§ olmaktadrr. Bu §efaat yetkisi, Hz.
Peygamber (s.a.v.)'in olacaktrr. <;unkti Allah, kcndisine Makam-1 Mahmud'u
vaad buyurmu§tur. Bu makam, biiytik $efaat ($efaat-1 uzma) makanudu.

Rivayete gore, peygamberlere, klyamet giintinde §efaat etmeleri i9in gi-


dilecek, fakat her peygamber: "Nefsi, Nefsi" once kendi nefsim, once kendi
can1m, bana gelmeyin, benden ba§kas1na, bir ba§ka peygambere gidin, diye-
cektir. Nihayet Hz. Muhammed (s.a.v.)'e gelinecek ve halk kendisinden §efaat
isteginde bulunduklannda: "$efaat etmek iyin ben vanm, ben vanm" buyura-
caktir. i§te bu, Allah'm layamet giinilnde kendisine vaad buyurdugu Makam-1
Mahmud'dur. Resulfillah gelecek ve hemen secdeye kapanacak, o anda Al-
lah'1n kendisine ilham ettigi §ekilde Allah'a hamd ve senada bulunacaktir. 0
daha once bunu bilmiyordu. Sonra Rasfilullah (s.a.v.) Rabbinden, insanlar
i9in §efaat kap1s1n1 a<;masrm isteyecek, Allah da, bu kap1y1 a~acaktrr. Dolay1-
s1yla §efaat etmeleri i<;in meleklere, peygamberlere, nebilere ve mti'minlere
izin 9lkacaktir. i§te bu da, Resulfillah (s.a.v .)'m degerinin ne kadar yiice oldu-
gunu gos:eriyor. Qinkii Ra91lullah (s.a v.), hemen Allah'1n huzuruna sealeye kapa-
Ayet: 255 BAK.ARA SURESi/2 443

n1yor ve O'ndan isteyecegini istiyor, Allah da ona olumlu cevap veriyor,


duas1n1 kabul ediyor. o33i

«Onlarin onlerindeki ve arkalarindaki §eyleri 0 bilir .» Yani kendile-


rinden once dtinya ile ilgili §eyleri bildigi gibi, kendilerinden sonraki ahiret
i§lerini de bilir. Bir ba§ka yoruma gore "onlerindeki"nden maksat daha once
i§lemi§ olduklan hayu ve §erdir. "Arkalanndaki §eylerden" maksat ise, bun-
dan sonra yapacaldan §eylerdir. Bu sozden maksat da, Allah'm §efaat edecek
olanlarla §efaat olunacaklann sevap ve ikab1 hak etmeleri as:1smdan durumla-
nn1 kesin bildigini gostermek i<;indir.

«Onlar, O'nun ilminden ancak kendi diledigi kadar1ndan ba~ka bir


§ey kavrayamazlar.» Melekler, peygamberler ve ba§kalan, O'nun bilgisin-
den hi9bir §eyi anlay1p idrak edemezler. Ancak Allah'm bilinmesini diledigi
ve muttali olmalarlill istedigi kadann1 bilebilir, kavrayabilirler. Mesela pey-
gamberlerin verdigi haberler boyledir. Allah gayb1na hi9bir kimseyi muttali
kdmaz. Ancak peygamberlerinden raz1 oldugu kimseleri buna mutta!i kdar
ve haberdar eder.

«O'nun kiirsiisii gokleri ve yeri kaplam1~ttr.»


Kursf, ah§aptan yaptl-
mt§ ve tizerinde oturulmaya yarayan §ey demektir. Yani Allah'm ktirstisti o
derece yayg1n ve geni§tir ki, gokler ve yerden dar degildir. Ktirsti bu ikisini
de ku§atm1§ttr. Bu konuda, imam Fahrettin er-Razi'nin de belirttigi gibi, kiir-
sti; Ar§'tn oniinde yer alan bir cisimdir. Yedi kat gogti kaplam1~tlf. <;tinkti
yeryiizti (dtinya) bir ktiredir. Dilnya semas1 bu yeryiiztinti ttimtiyle i9ine al-
mt§tlr. Dtinya ikinci sema ile tekrar ku§atilmt§tlr. Bu boylece devam eder. Ni-
hayet Ar§ da hepsini ku§atm1§tlr. <;tinkii Rasfilullah (s.a.v.) §Oyle buyurmu§-
tur: "Yedi kat gok ve yedi- kat yer, Kursu'nun yamnda qoliin ortasina bzraktl-
mz§ bir halka gibidir. i §te Ar§'ln da Kursii'ye oranla ustiinliigu, o ~olun hal-
kaya olan iistunlugu gibidir. "< 134l

«Onlan korumak O'na ag1r gelmez.» Allah i9in goklerin ve yerin


agirhg1 diye bir §ey olmaz. Ona gore yakm da, uzak da e§ittir. Madem ki tum
kainat O'nun kat1nda e§ittir, oyleyse bir zerrenin yaratdmas1 O'nu nasil yora-
bilir? Bu hi~ olacak i§ mi? <;Unkn, O'nun i§i ve. emri, bir §eyin olmasm1 dile-

133- ~efaatle ilgili hadis B uharl, Mtislim ve Stinen'lerde yer ahr. Buna ~efaat-1 Uzma ad1 veri-
len en btiytik ~cfaat olup, Him yarat1lanlarm efendisi Hz. Muhammed (s.a. v.)'e ait bir ~efa­
attir.
134- Bkz. i bn Keslr, 1/231 , ibn Cerir, Stiyiiti , ed-Dtirrti'l-Mensur.
444 RUHU'L-BEYAN Ciiz:3

diginde, o §eye "01" demesidir. 0 da he1nen oluverir. «O ~ok yiicedir.» Zat1


itibariyle her §eyden, e§ ve benzerlerden yticedir, mtinezzehtir. «(;ok biiyiik-
tiir.» O'ndan ba§ka her §ey O'na nisbetle ve oranla kii9iik ve onemsizdir.

Bu ayet Allah'm yiice Zall ile ilgili temel ilfilli meseleleri kapsamaktadrr.
Boylece Allah'1n varhg1 ve tek ilah oldugu ac;1kca ifade ediliyor. 0 hayat ile
nitelenmi§tir. Zatmm varhg1 vaciptir (vacibu'l-vucud). Ba§kalann1 0 yarat-
ffil§tlI. <;unkii Kayyum, Zatt ile kaim ve ba§kalann1 da ayakta tutan demektir.
Allah, ba§ka bir varliga hiilfil etmekten ve bir mekanda yer tutmaktan mtinez-
zeh, degi§im gibi §eylerden uzak ve beridir. O'nunla oteki varhklar arasmda
herhangi bir benzerlik yoktur. Canhlara ve ruhlara gelen ve anz olan §eyler,
Allah i9in sozkonusu degildir. 0, miilktin ve melekutun sahibidir. Usul ve fu-
ruu yaratan, icad eden O'dur. Yilce kudret ve gii<; sahibidir, yakalamas1 §id-
detlidir. O'nun katmda, kendisinin izni olmadlk9a kimse kimseye fayda vere-
mez. Her §eyi bilen yaln1z O'dur, a<;tk olanm1 da, gizlisini de bilir. Ttimtinti
bildigi gibi, bunlar1n par9alar1n1 da bilir. Malik olma ve gii9lti olma gibi nite-
ligi olan her mfiliki ve gti9ltiyti millktiniin ve kudretinin geni§ligiyle ku§atmI§-
trr. O'nun i<;in zor diye bir §ey yoktur. Herhangi bir i~in O'nu me§gul edip en-
gel olmas1 diye bir durum yoktur. Vehimlerin kapsad1g1 her §eyden ytice ve
mtinezzehtir. 0 derece btiyilktiir ki, hi9bir idrak onu kavrayamaz. Bu sebeple,
Hz. peygamber (s.a.v.) §oyle buyurmu§tur: "Siiphesiz Kur'an'da en bilyilk
ayet, ayete'l-Kursf'dir. <135 >
II

256. «Diode zorlama yoktur.» Bu ayet kitap ehli olan yahudi ve hiristi-
yanlar hakk1nda nazil olmu§tur. <;unkti cizye ancak bunlardan kabul edilip
ahn1r. Bunlar zor kullandarak islam'a sokulmazlar. Onlar arap mil§rikleriyle
ayn1 dtizeyde tutulmazlar. <;unkil mti§riklerden cizye kabul edilmez. Bunlar
ya islam'a girerler, ya da kendileriyle sava§Ihr. <;unkti bunlar i<;in Allah §oyle
buyuruyor: "Onlarla ya sava§zrsimz, yahut onlar musluman olurlar." (Fetih:
16)

Ayetin manas1: Dinde zorlama yoktur. <;tinkti ak1lh olmak, zorlamaya


muhta~ olmamay1 gerektirir. Aksine tereddtide gerek kalmadan hak dini ken-
diliginden se~er. Bu konuda ti.im deliller, son derece a~1ktrr. «Dogruluk ile
saplkhk meydana ~1km1~t1r.» Burada dogruluk (rii§d)tan maksat, insan1
ebedi mutluluga gotiiren imandir. <;unkti dinin ifade edilmesinden hemen
sonra gelmi§tir. Saptkhk (gayy ), insan1 ebedi mutsuzluga gotiiren kiiftirdtir.

135- Bkz. ibn Merduye tahric etmi§tir. Muhtasar i bn Kes!r, 1/229.


Ayet: 256 BA.KARA SORESi/2 445

«Arhk kim, tagutu tan1may1p da ...» Tagut: Allah'dan ba§ka tap1rulan ve


kulluk yap1lan insan, cin ve §eytanlar gibi btittin varhklardir. Burada tagfitu
tammamaktan amacr, onun ibadete lay1k olmad1gllli vurgulamak demektir.
«Allah' a iman ederse...» Allah'1 birlemek ve gonderdigi el~ileri tasdik yo-
luyla... <;tinkti peygamberleri ve kitaplan inkar etmek, ger9ek anlamda Al-
lah'a iman1 ortadan kaldrrrr. Ayette tagutu tan1mamanm, ytice Al1ah'a iman.:.
dan once gelmesinin nedeni, kalbin imanla doldurulabilmesi i~in bi.iti.in ho§
§eylerden temizlenmesi gerektigi i~indir.
«Muhakkak ki o, kopmayan saglam bir kulpa yapl§IDI§br.» Burada
"sag lam kulp" ifadesi, din .yerine kullan1lnu~ttr. Bir baktma manev! bir §ey,
madcli bir §eye benzetilmi§tir. Buna gore dine sanlmak isteyen, onun delilleri-
ne yapt§lf. islfun'1n delilleri en gii~lti ve en belirgin deliller olmas1 dolay1s1yla,
ytice Allah bu delilleri "saglam kulp" olarak nitelemi§tir. «Allah» soylenen
sozleri «hakk1yla i§iten ve» karar ve inan~lar1 «bilendir.» 0 , bunlann hangi-
sinin dogru, hangisinin saptkhk ve hangsinin battl, hangisinin de hak oldugu-
nu bilir.
446 RUHU'L-BEYAN Cuz:3
Ayet: 2 57 BAKARA S0RESi / 2

257. Allah iman edenlerin dostudur. Onlan karanlzklardan


aydinlzga pkanr. Kafirlerin dost/an da taguttur. Onlan aydin-
liktan karanliklara flkanr. Onlar, ate§ ehlidirler; orada ebedf
olarak kalacaklardir.
258. Allah kendisine hiikiimdarlik verdi diye, Rabbi hak-
krnda ibrahim'le tartt§ani gormedin mi? Hani ibrahim: "Be-
nim Rabbim hem dirilten, hem oldiirendir" deyince, o: "Ben
de diriltir ve oldiiriiriim" demi§ti. ibrahim: "$iiphesiz ki Al-
lah, giine§i dogudan getiriyor; haydi sen de onu batidan ge-
tir" deyince, §ll§lrtp kaldi. Allah zalimler toplumunu dogru
yola eri§tirmez..
259. Yahut o kimse gibisini (gormedin mi) ki, duvarlan
fatilan iizerine yiktlmt§ olan bir kasabaya ugrami§: "Allah
bunu, oliimiinden sonra nasil diriltecek?" demi§ti. Allah da
onu yiiz sene olii biraktiktan sonra diriltti. "Ne kadar kal-
din?" dedi. 0 da: "Bir gun veya bir giinun birazi kadar kal-
dim" dedi. "Hayir yiiz sene kaldin, i§te yiyecegine ve ifecegi-
ne bak, bozulmaml§. Bir de e§egine bak. Seni insanlara bir
deli/ kzlalzm diye boyle yaptik. Kemiklere bak, on/an nasd
yerli yerine getirip sonra ona et giydiriyorui,. " Bunlar ona
apaflk belli olunca: "Artik Allah 'in her §eye kadir oldugunu
biliyorum" dedi.
260. Hani ibrahim de: "Ey Rabbim! Oliileri nasil dirilttigi-
ni bana glister" demi§ti. "inanmadm mi?" dedi. ''Evet, fakat
kalbimin yati§masi ifin" dedi. Rabbi ona buyurdu ki: "Oyley-
se dort ku§ al, onlan kendine alz§hr. Sonra her dagin uzerine
onlardan bir parfa koy, son.ra da onlan fagir. Ko§arak sana
gelirler. Bil ki Allah, mutlak galiptir, tam hiikum ve hikmet
sahibidir. "

257. «Allah iman edenlerin dostudur.» Yani onlann ttim i§lerini ken-
disi listlenir; ba§kasma havale etmez. "Dosttr anlamma gelen "veli" kelimesi,
bazan sevgi ve yard1m etme a91s1ndan dostlugu, bazan da yonetme ve idare
etme a~1s mdan dostlugu ifade eder. Nitekim ba§kas1n1n velayetini ytiklenen-
lere, bu anlam goz ontinde bulw1durularak "veli" denilir. Buna gore ayetin an-
lam1 §6yle olur: Allah, iman etmelerini istedigi ve ezeli iliminde inanacaklan
sabit olan kimselerin dostudur ve velisidir. «Onlan>> kiifrtin ve her tiirlti kotii-
448 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

ltigtin, §iiphe ve ku§kulann olu§turdugu «karanhklardan», iman ve kesin bil-


ginin olu§turdugu «ayd1nbga ~1kanr.» Allah, btittin iman edenleri hidayeti
ve yard1m1yla, i9inde bulunduklan karanhklardan, bunun kaq1s1nda yer alan
ayd1nhga ~1karu. "Karanlzk" kelimesinin c;ogul §ekliyle yer almas1, saptkhk-
lann say1s1z ttirleri ve ktifriin de ve§itli milleti bulunmas1ndand1r. Buna kar§I-
hk "nur = ayd1nllk" keli1nesi, islfun'1n tek din olmas1ndan dolay1 tekil olarak
kullantlmt§tH. Ktifr'e, yolunun belirsizlikler ve kar1§1khklarla dolu olmasm-
dan dolay1 "karanhk", istam'a da, yolunun apa91k olmas1ndan dolay1 "ayd1n-
hk" ad1 verilmi§tir.
«Kaflrlerin», yani Allah'1n ilminde ktiftirleri sabit olanlann «dostlar1
da taguttur.» Yani, §eytanlar, insanlan hak yolundan saptiran kahinler ve ko-
ttiliik onderleridir. i§te bu tagutlar, «onlari» vesveseler ve daha ba§ka yollar-
la, insan1n f1trat1nda bulunan imana dayah «ayd1nhktan karanhklara» yani
ktifrtin karanhklanna, §ehvet dil§ktinltigtine, ya da kesin iman ayd1nhgmdan,
ku§kU ve §tiphelerin karanhklarma «~1kar1r.» i§te i§ledikleri SU<(lar ve yapttk-
lan kottililklerden dolay1 «onlar ate§ ehlidirler.» Cehenneme girmeleri ke-
sinle§mi§tir. «Orada ebedi olarak kalacaklard1r.» Oradan aynlmayacaklar-
drr.
~tiphesiz mti'minlerin, derece ve mertebeleri farkh olup ti~ mertebede
bulunurlar:
Birinci mertebede yer alanlar, mti'minlerin avam1drr. Allah, bunlar1 ktif-
riln ve sap1khg1n karanltklar1ndan 9tkar1p, iman ve hidayet nuruna sokmu§tur.
Nitekim bunlar: "(iman etmekle) dogru yolu bulanlara gelince, Allah onlara,
hidayetini artinr" (Muhammed: 17) ayetiyle i§aret olunanlardtr.
ikinci mertebede yer alanlar, mti'minlerin havass1n1n yani imanlannda
§Uurlu hareket edenlerin mertebesidir. Allah bunlan, nefsani ve cismani s1fat-
larm karanhklar1ndan c;1kar1p, Rabbani ruhaniyetin ayd1nhg1na kavu§turur.
Bunlar ic;in de: "Onlar, iman eden ve Allah'1 anmakla ka!bleri huzura kavu-
§an kimselerdir" (Rad: 28) buyurulmu§tur. Bilindigi gibi kalbin huzura ka-
VU§mast, ancak nefsani s1fatlardan armd1nhp, ruhan1 s1fatlarla bezenmesiyle
mtimktindi.ir.
U9tincti mertebedekiler de, havasu'l-havas ad1 verilen Allah'1n 9ok se~­
kin kullar1du. Allah bunlan varhklannda ifna etmek (yok etmek) sfuetiyle
ruhani yaratih§lanndaki hadislik (sonradan olma) karanhklanndan 91kanp
kurtanr. Nitekim bunlar i9in de §Oyle buyurulmu§tur: "Dogrusu onlar Rable-
Ayet: 258 BAKARA SURESi/2 449

rine inanmt§ birtakim gent;lerdi. Biz de onlarzn hidayetini arttrml~tzk."


(Kehf: 13) Ayette ge9en ''fitye" (gent;ler) ifadesiyle bunlara fliti.ivvet nisbet
ediliyor. <;unkil onlar hakk1 aramak i9in canlann1 tehlikeye att1lar. Allah'a
iman edip, tagutu inkar ve reddettiler. Nefisleri (ozleri ve ruhlar1) Allah'1n
zikrinin nurlanyla aydmlanmca, bununla tinsiyet ve yakmhk kazarup dlinya
ehlinden ve ondaki §eylerden tirpermeye ba§laymca, hemen yaln1zhg1 istedi-
ler. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.)'in de ilk zamanlardaki hali boyleydi. Hz.
Ai§e validemiz (r.a.) §oyle soyltiyor: "Hz. Peygamber (s.a.v.)'e ilk vahiy, sa-
d1k (dogru) ri.iyalarla ba§lamt§tl. Sonra kendisine yaln1zbk sevdirildi. "036)

258. «Allah kendisine hiikiimdarhk verdi diye, Rabbi hakk1nda ib-


rahim'le tart1~an1 gormedin mi?» Kesinlik ifade eden ilmin, ibrahim'le
Rabbinin Rububiyyeti hakkmda mticadele eden melik (kiral)m klssasma ula§-
mad1 mt? ibrahim Aleyhisselamla tart1§an bu kimseden ama9, azg1nla§an ve
Rabhk iddias1nda bulunan Nemrut'tur. Bilindigi gibi ytice Allah, Nemrut'u
htiktimdarhk goreviyle gorevlendirmi§, ona bol servet ve nimet ihsan etmi§,
dtinyay1 onun egemenligine vermi§, o da bu ytizderi bi.iytiklenip §1marm1§tl.

Miicahit der ki: "ikisi kafir, ikisi inaruru§ olmak: iizere, dort insan dt§lil-
da hie; kimse dtinyaya ba§tan ba§a egemen olamamt§tlr. inanm1§lar Hz. Si.iley-
man ve Ziilkameyn; kafirler ise Nemrut ve Buhtunassar'du."

«Bani ihrahim: 'Benim Rabbim hem dirilten, hem oldiirendir' de-


yince...» Cesedlerde hayati ve oli.imi.i 0 yaratu. Hz. ibrahim'in cevab1 gayet
dogruydu. <;tinkii Allah'1 tan1man1n yolu, ancak O'na hi9 kimsenin ortak ol-
mad1g1 s1fat ve fiillerini tanimak:tan gec;er. Nitekim diriltme ve oldi.irme bu tiir
s1fatlanndandrr.

«0: 'Ben de diriltir ve oldiiriiriim' demi~ti.» Rivayete gore Nemrud,


daha once hapsettigi ki§ilerden iki adamm1 9ag1nr. Bunlardan birini oldtiriir
ve digerini sahverir. "i§te ben bunu dirilttim, §Unu da oldi.irdtim" der. Nem-
rud, adam1 oldiirmemeyi, diriltmeye benzeterek i§i kari§tumaya, demagojiye
gottirmek istiyordu.

«ibrahim: 'Siiphesiz ki Allah» Burada bir §arta cevap verilmi§ oluyor,


Y ani Hz. ibrahim diyor ki: "Madem sen, ben de oldi.irtir ve diriltirim iddiasm-
dasm, -9i.inkli sen i§i birbirine kart§tlran bir tav1rla kar§1m1za 91k1yorsun, bu
halinle sen diriltmenin ne anlama geldigini bilmiyorsun,- o halde iyi dinle!

136- Hadisi, Buhar1, Vahiy kitabmm Bid'u Nuziilii'l-Vahy babmda tahric etmi§tir.
450 RUHU'L-BEYAN Cilz:3

Dogrusu Allah dilemesi geregi, «gune~i» mecburi bir hareketle «dogudan


getiriyor; haydi sen de» dogal bir kolayhkla «onu batidan getir" deyin-
ce..•» <;unkti bu i§ daha kolaydu. Sen de Allah'1n kudreti ve takdiri ol~tistinde
bir gilce sahipsen bunu yap. Hz. ibrahirn (a.s.), lanetli Nemrud'un soztinii ip-
tal yontine gitmeyip bunu onemsemedi bile. <;unki.i soyledigi her §eyin yanh§-
hg1 ve ge<;ersizligi ortadaydi. Kimsenin de bundan bir ku§kusu yoktu ve ola-
mazd1. Ancak ka<;amak bir cevaba kalk1§mas1yla Hz. ibrahim, bu defa oyle
bir ornek sundu ki, Ianetli Nemrud kendisinde cevap verecek gti~ bulamad1.
Artik demogoji imkfu11 kalmamt§tl. Hz. ibrahim (a.s.), hemen bir ornekten bir
ba§kasma ge<;ti. Bununla soztinil a<;1klamak istiyordu. Kafir ve lanetli Nem-
rud haliyle cevap veremez oldu, deh§ete di.i§tii ve «§a§trip kald1. Allah za-
limler toplumunu,» , yani kendilerini azaba atmak sfiretiyle kendi kendilerine
zulmedenleri «dogru yola eri§tirmez.» Ba§ka bir deyimle, onlarda hidayet
fiilini yaratmaz. Onlan ahirette cennete gotiirecek yola yoneltmez.

Rivayete gore bu 9eki§meden sonra Nemrud, iyice aztp §nnannca ve


Hz. ibrahim'i de ate§e atmca Allah, Nemrud'un kavminin ba§ma sivrisinekleri
musallat k1ld1. Sinekler bunlarm etlerini yiyor ve kanlann1 i<;iyor, sadece ke-
miklerini buala.yordu. Nemrud ise, kendisine hi<;bir §ey olmadan, oldugu gibi
duruyordu. Bunun tizerine Allah, buna bir sivrisinek gonderdi. Sinek Nem-
rud'un bumundan beyninin i<;ine girdi. Bu, kendisini rahats1z ettigi i~in stirek-
li olarak kafasma tokmakla vuruluyordu. Babil'de goge ytikselen bir kule ya-
pan da i§te bu Nemrut'tur. Allah'm emri gelerek, bu binalann temelleri koktin-
den sars1lm1§ ve tavanlar1 da iistlerine c;oktivermi§, boylece altmda kalmt§lar-
dt.
259. «Yahut o kimse gibisini (gormedin mi) ki, duvarlar1, ~ablari
i.izerine y1kdm1§ olan bir kasabaya ugramt§:» Bu ayet de, bir onceki "gor-
medin mi?" ayetine baglanmaktadu. Yani, sen onun gibisini gormedin. Yikil-
m1§ bir kasabaya ugrayan ki§i, Uzeyir b . .Serhiya'dlf. Sozti edilen kasaba da
Beytu'l-Makdis, yani Kudtis'ttir. Me§hur rivayetler bu merkezdedir.

Rivayete gore, israilogullan, kotilltik i§lemede, bozgunculuk ve fesad


9tkarmakta c;ok a§Ifl gitmi§lerdi. Allah, bunlann ba§ma Babil hilktimdan
Buhtunnassar'1 musallat ktldi. Buhtunnassar, alt1 ytiz bin ki§ilik bir orduyla
bunlarm lizerine yiiriidti, .Sam'1 9igneyerek, Beyt-i Makdis'i harabeye ~evirdi.
israilogullanndan ytizbin yigit delikanhy1 esir alch. Hz. U zeyir de bunlar ara-
s1ndayd1. Bir stire sonra Allah, Hz. Uzeyir'i onlann elinden kurtarmI§tl. Hz.
Uzeyir e§egiyle Beyt-i Makdis'e gidiyordu. Buraya geldiginde, ac1 manzaray-
Ayet: 259 BAKARA SURESi/2 451

la kar§lla§tL Bu durum: "Duvarlan qatzlan uzerine yikdmi~" ifadesiyle dile


getiriliyor. Yani binanm tavanlan ~okmti§, duvarlar ve tavan birbiri tizerine
y1g1hp kalrru§, her taraf harabeye donmii§tti. Bu manzaray1 goriince:

«'Allah bunu, oltimden sonra nasd diriltecek? ' demi~ti.» Boylesine


harap hale gelen bu kasabay1 Allah nasd eski giizel durumuna getirecek, dedi.
Fakat bunu, Allah'1n giicilnden §tiphe amac1yla soylemiyordu. <;iinki.i Allah'm
kudretinden §ilphesi yoktu. Uzeyir bu ifadeleri soylerken, i§in <;ok zor ve agrr
oldugunu belirtmek istiyordu. «Allah da onu yiiz sene olii b1raktiktan son-
ra diriltti.»

Rivayete gore Hz. Uzeyir, kasabaya girince, bir agac1n golgesine gitti.
Y anmdaki merkebini agaca baglad1 ve kasabay1 gezip dola§tl. Hi9bir kimseyi
bulamaymca, yukandaki sozleri soyledi. Sonrada gidip uyudu. Allah onu uy-
kusunda oldtirdti. Heni.iz gen~ bir delikanhych. Y anma da yiyecek olarak in-
cir, tiztim ve §lfa alm1§tl. Bu oliim olay1 bir ibret i9ind~. Allah ayn1 zamanda
Hz. Uzeyir'in e§egini de oldtirdti. Ytice Allah, Hz. Uzeyir'in cesedini insan,
y1rt1c1 hayvan ve ku§lardan gizledi. Kimse onu goremiyordu. Hz. Uzeyir'in
oliimtinlin (uykusunun) tizerinden tam yilz yil ge9ince, Allah onu yeniden di-
riltti. i§te: "Sonra onu diriltti" ayetinin ifade cttigi anlam budur.

Ayetteki "ba's" kelimesi bir §eyi yerinden dogrultmak manas1nadrr. Ni-


tekim araplar "deveyi yerinden kaldird1m" ifadesini de bu kelime ile ifade
ederler. K1yamet giiniine de, yevm-i ba's denir. \:iinkti insanlar o giinde kabir-
lerinden kalkarlar. Yiice Allah'm bunu, ayette "Ahyahu" (onu diriltti) deme-
yip "Baasahu" (kaldud1) kelimesiyle ifade etmesi bunun, Hz. Uzeyir'in once
nasil idiyse, aynen eskisi gibi, ak1lh, anlay1§ sahibi, ilahi bilgiyi hemen kavra-
yacak bir durumda, eksiksiz bir §ekilde eski haliyle dondtirmesindendir. Eger
"Sonra onu ihya etti (ahyahu)" deseydi, btittin bu manalar 91kmazd1.

Allah kendisine: «'Ne kadar kald1n?' dedi» Yani kac; gtin veya ne ka-
dar sure kaldm? Boylece durumu ba§tan itibaren bilmedigini ve her §eyi kav-
ray1p ku§atmaktan aciz oldugunu gostermek istiyordu. <;i.inkti Hz. Uzeyir, bu
§ehrin eski haline gelmesini ~ok uzak bir ihtimal gibi gortiyordu. Bu arada
Allah, Hz. Ozeyir'e bir ba§ka §eyi daha gostermek istiyordu. Bu, kudretinin
bedii eserleri ve izleri olacakti. Hemen ~ok k1sa bir zaman i<rinde bozulabile-
cek yiyeceklerinin, uzun si.ire kald1g1 halde oldugu gibi durmas1 ve tazeligini
korumas1drr.
452 RUHU'L-BEYAN Ciiz:3

«0 da: 'Bir giin veya bir giiniin biraz1 kadar kald1m' dedi.» Hz.
Uzeyir, tahmini olarak yakla§lk bir zaman siiresi, ya da kald1g1 stirenin olduk-
9a k1sa bir stire oldugunu belirtmek istiyordu. Ancak Allah §Oyle buyurdu:
«'Hay1r, yiiz sene kald1n,» Sen bu kadar az bir stire degil, aksine tam yiiz y1l
kald1n. Y ani sen bu stire i9erisinde oltiydtin. «i§te yiyecegine ve i~ecegine
bak bozulmam1§.>> Bizim kudretimizin delillerinden bir ba§kas1n1 germen
ivin §U yiyecek ve i9eceklerine bak, hie; birisi bu uzun silre i9erisinde bozul-
mam1§tlr. Oysa bu gidalar 9ok kisa zamanda bozulacak cinstendi. Rivayete
gore Hz. U zeyiP, incirini ve iiztimiinti hentiz yeni kopartm1§ gibi buldu. ~rras1
da sank.i yeni s1kllm1§ gibiydi. Bunlar bu kadar yillanmt§ olmalar1na ragmen,
hi<;bir degi§ime ugramam1§lad1. «Bir de e~egine bak.» Kemikleri nasil c;tiril-
ytip dag1lm1§, eklemleri birbirinden aynlmt§, paramparc;a ve darmadag1n ol-
mu§ durumda. Bunu, senin uzun bir sure kald1g1n1 ogrenmen ic;in yapttk. Boy-
lece kalbin huzur bulsun istedik.
«Seni insanlara bir delil kdahm diye boyle yapttk.» Y ani senin diril-
tilmen, e§eginin diriltilmesi, yan1ndaki yiyecek ve ic;eceklerin hi<; bozulmadan
korunmalan, btitiin bunlarla seni insanlara bir ayet, delil ve mucize ktlmam1z
i9indir. insanlar seni gorerek bundan kendileri ic;in ders c;1kars1nlar. ibret ve
ogiit als1nlar. «Kemiklere bak.» E§egin kemiklerine de bak. Kendi dirilmeni
gordiikten sonra, senin d1§1ndaki bir varhgm nas1l diriltildigini gormen i<;in
e§egin kemiklerine bak. «Onlart nastl yerli yerine getirip sonra ona et giy-
diriyoruz. '» T.opraktan onlar1 nasil kald1np, cesetteki yerlerine koymaktay1z.
Sonra da bunu, t1pk1 cesedin elbiseyle ortilnmesi gibi, et ·giydirerek kemikleri
orttiyoruz.
Ayette, kemik 9ogul, et ise tekil olarak ge9mektedir. <;iinkti kemikler
farkh ve ayn aynd1rlar; §ekil bakim1ndan da farkhdrrlar. Fakat et oyle degil-
dir; birdir, biti§iktir ve goriilen bir §eydir. Kemikler etin altmda kaldlklar1n-
dan goriilmezler. Soylendigine gore, Hz. Uzeyir, gokten §oyle bir ses i§itir:
"Ey birbirinden ayrilm1§, kuruyup ~tiriimti§ kemikler! Allah sizin, eskisi gibi
bir araya gelmenizi emrediyor. Yeniden ete ve deriye bilrtinmenizi istiyor."
i§te bunun tizerine btitiin kemikler birle§ip birbirlerine eklendiler. Sonra onla-
nn iizerine et yay1hverdi. Derinin altindan k1llar 9Ikmaya ba§ladi. Ard1ndan
i~ine ruh iiftiriildti, e§ek de ayaga kalkip anumaya ba§lad1.

«Bunlar ona apa~1k belli olunca:» Oliinlin diriltihnesi kendisine a~1k­


ca gosterilince, «'Artlk Allah'1n her ~eye kadir oldugunu biliyorum' de-
di.» 0, her §eye gil~ yetirir. Bu §ey lerden biri de kendi zatmda ve ba§kas1nda
Ayet: 260 BAKARA SURESi/2 453

gordiigii hayret verici §eylerdir. Hi<;bir §ey O'nun emrini <;igneye1nez.


260. 0 zaman1 da hatula: «Bani ihrahim de: 'Ey Rabbim! Oliileri
nasal dirilttigini bana goster' demi§ti.» Buradaki "Rabbini" kelimesi duaya
hemen kar§ihk verilmesi ic;in soylenen ve duarnn ba§ina konulan bir rahmet
isteme kelimesidir. Buna gore Hz. ibrahim Rabbinden oltileri nastl dirittigini
kendisine gostermesini, yani oliileri diriltirken bu fiilin kendisine seyrettiril-
mesini istemi§ti. Ku§kusuz bunu istemesinin nedeni, sahip oldugu bilginin so-
mutla§masm1 dilemesinden kaynaklarunt§tlf. Nitekim yiice Allah, ona bu du-
rumu kesin gostermekle kendisini §ereflendirmi§ ve makamlar1n en yticesine
ula§tlfffiI§tlr. Rabbi ona: «'inanmad1n m1?'>> Yani, benim diriltmeye giicii-
miin yettigini kesin bir §ekilde bilmiyor musun «dedi.» Hz. ibrahim ise:
«'Evet,» biliyorum ve buna inan1yorum «fakat» sormamm nedeni «kalbimin
yab~mas1» yani stikiinete kavu§mas1 ve gorme yoluyla tatmin olmas1 «i~in,'
dedi.» <;unkii kalbin tatminini saglayan §ey, onun bilgisine sahip olmayla de-
gil, bizzat gorerek bilmek (aynel-yakin) tir. ·
«Rabbi ona buyurdu ki:» Eger istedigin buysa, «'oyleyse» bir tavus,
bir horoz, bir karga ve bir de gilvercin olmak Uzere «dort ku§ al» Burada
ozellikle ku§tan soz edilmesinin sebebi, insanlara yakmhg1 ve canhlara ait
ozellikleri her bakundan ta§tffiI§ olmalarmdandrr. «Onlan kendine ah§hr»
ki, §ekil ve ozelliklerini btitiin aynntilar1yla tan1yas1n ve boylece onlar yeni-
den diriltildiginde paryalar1n1n yerli yerince yerle§ip yerle§medigini bilmi§
olas1n.
Rivayete gore Hz. ibrahim'e bu ku§lar1 kesmesi sonra ttiylerini yolmas1
ve par~alara aylfffias1, kafalar1n1 yan1nda buak1p etlerini dag1tmas1, ardmdan
da par\:alann1 daglarm ilzerine koymas1 e1nredildi.
Nitekim yi.ice Allah'm «Sonra, her dag1n iizerine onlardan bir par~a
koy» sozil de bu ger<rege i§aret eder. Evet, bu ku§larm etlerini yak1n1nda bulu-
nan dort daga dag1tmakla emrolunmu§tur. Nitek.im o da, dort par<yaya ayrrarak
bu gorevi yerine getirmi§tir. «Sonra da onlari ~ag1r,» onlara, Allah'm izniyle
gel in, de. «Ko~arak sana gelirler .» Hz. ibrahim tiim emredilenleri yerine ge-
tirdi. Boylece her parya, ait oldugu cesedin par<yas1n1 buluyor ve bir araya ge-
liyordu. Sonuyta her ku§un par9alan bir araya geldi. Vticutlar1 §ekillendi ve
Hz. ibrahim'in yanma geldi. Sonunda her viicut, ait oldugu kafayla birle§erek
eski halini aldi. Hz. ibrahim de bu durumu izliyor ve hayretler ic;inde kahyor-
du. «Bil ki Allah, mutlak galiptir ,» diledigini yerine getirir; hiybir §ey ona
454 RUHU 'L-BEYAN euz:3

engel olamaz. Fiillerinde ve i§lerinde «Tain hiikiim ve hikmet sahibidir.'>>

261. Mallarim Allah yolunda harcf,lyanlarm durumu, her


ba§aginda yiiz tane olmak iizere, yedi ba§ak bitiren bir tek
tiinenin durumu gibidir. Allah diledigine kat kat verir. Allah
vasi'dir, her §eyi bilendir.
.262. Mallanni Allah yolunda sarfedenler, sonra ba§a kak-
mak veya goniil kirmak yoluyla o harcadiklari §eyin ardina
dii§meyenlerin Rableri katinda miika/atlari vardir. Onlara
korku yoktur ve onlar iiziilmeyeceklerdir.
263. iyi bir soz ve bagt§lama, pe§inden eziyet gelen bir sa-
dakadan hayzrlidir. Allah ganidir, halimdir.

261. «Mallann1 Allah yolunda harcayanlarin durumu,» yani zekat


gibi farz olan, ya da diger nafileler gibi hayrr yollanna sarfedenlerin yapt1kla-
n i§... Bu ayette, soziln geli§i a~1s1ndan bir hazf vardu. <;tinkii taneye benzeti-
Ayet: 261 -262 BAKA.RA SURESi /2 455

lenler Allah yolunda harcama yapanlar degildir. Boyle olsayd1, bir canh §ey,
cans1z olan bir b~ka §eye benzetilmi§ olurdu. Aksine burada harcanan §eyler
taneye benzetilmi§tir.
«Her ba§ag1nda yiiz tane olmak iizere, yedi ba§ak bitiren bir tek
tanenin durumu gibidir.» <;ift9i silrdilgti ve ekime hazrrlad1g1 toprag1na to-
humlan tane olarak atar. "Tane " kelimesi genellikle bugday i9in kullan1hr.
Ekilen bu tohum taneleri de, yedi§er ba§ak verirler. Bu ba§aklann her birisin-
de de, ytiz tane vardrr. Nitekim m1slf ve danda bunlar1 gormek, verimli top-
raklarda bunu mi.i§ahade etmek, hatta daha fazlasm1 da gormek mtimkilndtir.
«Allah diledigine kat kat verir.» Bu veri§, Allah'1n diledigince olacak-
tlf. 0, fazhndan ve ihsan1ndan harcamada bulunan kimsenin ihlasma, duru-
muna ve emegine gore verecektir. «Allah vasi'dir,» verdigi §eyler dolay1s1yla
stkmt1ya girmez. «Her ~eyi iyi bilendir .» Harcamada bulunan kimsenin niye-
tini, harcad1g1 miktar1, bunu nas1l elde ettigini bilir.
~u halde Allah yolunda harcamada bulunan kimsenin durumu, tlpk1 9ift-
9inin durumuna benzer. Buna gore nasil ki, 9ift9inin i§inde dikkatli olmas1,
tohUinunu iyi se~mesi ve toprag1 iyi i§lemesi durumunda daha fazla tirtin elde
ederse, ayn1 §ekilde Allah yolunda harcamada bulunan kimse de, salih olur,
maim helfilini sec;er ve yerli yerinde harcarsa, sevab1 da bu oranda artar. Nite-
kim Hz. Peygamber (s.a.v.) §Oyle buyurmu§tur: "Kim, temiz ve he/al kazan -
cmdan bir hurma degerinde tasaddukta bulunursa -ki Allah temiz ve helal
olmayam kabul etmez- Allah bunu sag eliyle kabul eder. Sonra da bunu sahi-
bi ifin, birinizin taymL besleyip biiyiittugii gibi, dag gibi oluncaya kadar fO-
galtzr." o37>

262. «Mallar1n1 Allah yolunda,» yani yerli yerince «sarfedenler, son-


ra ba~a kakmak, veya gonlil k1rmak yoluyla o harcad1klan ~eyin ard1na
dli~meyenlerin Rableri katinda mlikafatlari vard1r.» Ayette ge9en
"Menn " kelimesi, insan1n ba§kasma yapt1g1 iyiligi one silriip bunu ba§a kak-
maya giri§mesi, yaptig1 iyilikle, onun iizerinde bir hakk1 varm1§ gibi bir duru-
ma girmesidir. Ba§a kakan kimse, iyilikte bulundugu §ahsa: "Ben sana §Oyle
iyilikte bulunmu§tum ve sana ~ok iyiliklerim dokunmu§tu" der. i§te onlar ba-
§a kakmazlar. iyilikte bulundugu kimseye kar§I btiytiklenerek eziyet etmezler

137- Buhari, Mtislim, Muvaffa.'mda, Malik, Tirmizi, Nesiil, Mi.isnedinde Ahmed, rivayet et-
mi~ledir. Bkz. Fethu 'l-Kebir, 3/178
456 RUHU' L~BEYAN Ciiz:3

ve: "Ben sana iyilik yapt1m da, bir te§elckilr bile etmedin" gibi sozler soyle-
mezler. Ya da: "Meebur kahnca bana gelip gidiyordun, §imdi git, Allah seni
benden ayrrs1n, benimle senin arana uzak: mesafeler soksun" manas1na k1nc1
sozler etmezler. i§te bunlann sevaplar1 ahirette Rableri tarafmdan verilecektir.
«Onlara» ba§lanna gelmesinden endi§e ettikleri «korku yoktur ve» yine
«onlar», geride buakttklan dtinya i§leriyle ilgili §eylerden dolay1 «iiziilmeye-
ceklerdir.»

Bu ayet de, daha onceki ayet gibi, Hz. Osman (r.a.) ile Hz. Abdurrah-
man b. Avf (r.a.) hakktnda nazil olmu§tur. Hz. Osman, Tebtik seferinde Cey-
§U'l-Usra ad1 verilen gti~liik ordusuna, ilzerindeki ytikleriyle birlikte bin deve
ve bin dinar bag1§lamt§tl. Bunun ilzerine Rasulullah (s.a.v.) elini kaldrr1p §Oy-
le dua etti: "Ey Rabbim! Ben ondan raziyim. Sen de ondan razi ol. " 038> Ab-
durrahman b. Avf da, maluun yar1s1 olan dort bin dirhem bagt§ta bulunmu§ ve
§6yle demi§ti: "Yan1mda sekizbin dirhemim var. Bunun dortbin dirhemini ai-
lem ve 9ocuklar1m i9in ay1np kalan dortbin dirhemini de Rabbime odtin9 ver-
dim." Bunun hakk1nda da Rasfilullah (s.a.v.) §6yle buyurdular: "Allah, yanm-
da alikoydugunu da, Allah i~in verdigini de senin hakk1nda bereketli kilsin."
i§te Hz. Osman ile Hz. Abdurrahman'1n durumlar1. .. Allah kendilerinden raz1
olsun, her ikisi de tasaddukta bulunuyorlar, akillanna asla ba~a kakmak ve
goniil krrmak gibi bir §ey gelmiyor.
~tiphesiz, Allah, yap1lan iyiligin ba§a kakilmas1n1 yasaklam1§trr. Oysa
Allah, kullarma verdigi nimetleri zikredip onlara hatrrlat1yor. Allah §6yle bu-
yurmu§tur: "Aksine Allah sizi minnettar kllar." (Hucurat: 17) <;unkti Allah
her bak:1mdan tam millk ve kudret sahibidir. Onun miilkii ve kudreti ba§kasm-
dan degildir. Kul, eksiktir. Eksik olanm ba§a kakmas1 olamaz. Ba§a kakmak:,
nimetin degerini dti§iiriir ve onu kirletir. !;ilnkti alan durumundaki fakir ve
yoksul, ihtiyac1 sebebiyle ba§kas1mn sadak:asm1 almak zorunda bulundugun-
dan, kalbi ve gonlti kink kimsedir. Veren kimsenin tistlin el oldugunu da itiraf
etmektedir. Eger yard1mda bulunan kimse, yapt1g1 iyilik ve ikram1n a~Iklan­
mas1n1 istiyorsa, bu hal yoksulun kalbinde biiytik yara a~ar. Adam ald1g1 §ey-
le bir eksigini gidermi§ken bu defa bundan zarar gormil§, yaralanm1§ hale ge-
lir. Ona yapm1§ oldugu iyilikten sonra kotiililk yapmt§ ve zarar verrni§ hlik-
mtine ge9er.

138- Bu rivayeti yazar anlam itibirayile soylerni§tir. Tirrnizi'nin rivayetiyse: "Osman, hugiin-
den sonra ne yaparsa, zarar vermez" §eldindedir.
Ayel: 263 BAKARA SURESi/ 2 457

Nitekim §air §6yle demi§tir:

Yapml§ oldugum iyiligi ba§a kakma.k suretiyle ifsad ettim.


Kerem sahibi olan kimse iyilik yapinca ba§a kak1c1 olma.z.
263. «Iyi bir soz» yani gtizel bir §~kilde kar§tltk verme ... Bu, bir istekte
bulunan kimseyi gtizel bir yolla kar§ilamak, kalb ve yaradth§lann kabul edip
reddetmeyecegi §ekilde muamele etmektir. «Ve bagi§lama» yani dilenenin
yapabilecegi ve kendini ilzebilecegi birtakun kusurlan gormezden gelme ...
«Pe~inden eziyet gelen bir sadakadan hay1rhd1r .» c;unkti fakir ve yoksula
bir taraftan yard1m ve menfaat saglarken, pe§inden de ona zarar verici bir tav-
rm i9ine girmek sevaptan mahrum kalmay1 gerektirir. «Allah ganidir,>> sizin
yan1n1zdaki sadakaya ihtiyac1 yoktur. 0 bundan mtistagnidir. «Halimdir.»
Ba§a kakan ve gontil k1nc1 tutum sergileyenleri cezalandrrmada acele etmez.
Dogrusu gtizel bir cevap ve kar§1hk, ba§a kakan ve gontil kinc1 olan
kimsenin sadakas1ndan daha hayuhdu. \:tinkti gtizel bir soz -reddederken bi-
le- isteyenin gonltinti rahatlatu, i<;ine su serper. Sadak.a bedene fayda saglar,
sevincin sirayet edecegi yer ise kalbtir. Hi<; ku§kusuz kalbi sevindiren ve ruhu
dinlendiren §ey, vticuda yarar saglayan §eyden daha hayIIhdrr. <;unkti ruhani-
yet, nefisler tizerinde ~ok daha etkindir ve soylu bir davran1§trr. Kald1 ki, sa-
daka sadece malda sozkonusu degildir. Her iyilik bir sadakadrr. Gi.izel bir soz,
iyi bir arac1hk ve ~efaat, ihtiya~ i~indekine yard1m, hasta ziyareti, cenazeye
katilmak, bir mtisliimanm kalbini ho~ tutmak... Blittin bunlar, sadakad1r.
458 RUHU'L-BEYAN Ciiz:3

264. Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret guniine inanmadi-


gi halde, insanlara gosteri§ ifin malmi sarfeden kimse gibi,
sadakalarmizi ba§a kakma ve incitmekle bo§a ftkarmayin. i§te
onun durumu, iizerinde biraz toprak bulunan kayaya benzer
ki, ona §iddetli bir saganak isabet edince onu diiz bir kaya ha- .
linde bzrakir. Kazandtklarindan bir §ey elde edemezler. Allah
kafirler toplulugunu dogru yola eri§tirmez.
265. Allah 'in rizasini istemek ve iflerindekini kokle§tirip
saglamla§ttrmak ifin mallarmi harcayanlann durumu da, bir
tepe iizerinde bulunan, bol yagmur degince iiriinlerini iki kat
veren, ona bot yagmur degmese bile, fisentisiyle de yetinen bir
bahfenin durumu gibidir. Allah i§lediklerinizi hakkiyla go-
rendir.

264. «Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret giinune inanmad1g1 hal-


1
de•••» Harcadiklan §eylerde Allah 1n nzas1n1 ve ahiret sevabrm istemedikleri
ve onlara bir §ey verirken s1rf insanlar gorstin ve ovstinler diye «insanlara
gosteri~ i~in mahn1 sarfeden» yani riyakarca ve ba§kalar1n1n "ne kadar co-
mert bir insan" demeleri i9in harcayan «kimse gibi,» yani milnafiklar gibi
verdiklerinizi ge9ersiz ktlmay1n ve «sadakalann1z1 ba§a kakma ve incit-
mekle bo§a ~1karmay1n.» <;tinkti boyle bir §ey yapan kimse, verdigi sadaka-
dan dolay1 herhangi bir ecir alamaz. Fakir ve yoksulun gonliinil incittigi i9in
de, aynca gtinaha girer. Sadakanm bo§a git1nesinden maksat, sevab1nm yok
olmas1dir.
«i~te onun» hayret edilecek «durumu, uzerinde biraz toprak bulu-
Ayet: 264 BAKA.RA SURESi/2 459

nan>> temiz ve dtiz «kayaya benzer ki, ona §iddetli bir saganak isabet
edince», tizerine §iddetli ve iri taneli bir yagmur yag1nca «onu diiz bir kaya
halinde b1rak1r.» Ozerinde toz ad1na hi9bir ~ey buakmaz. «Kazand1klarin~
dan bir §CY elde edemezler.» Gosteri§ ic;in yapt1klan harcamadan hi9 yarar-
lanamazlar, kesinlikle bundan bir sevap bulamazlar. Nitekim durumlan §U
ayetteki gibi olur: "Onu dagzlml§ toz zerresi yapacagiz." (Furkan: 23) Burada
ytice Allah (c.c.), sadakan1n ba§a kakmak ve gontil incitinekle bo§a gittigini
ve ecrinin de ortadan kalktig1ru iki omekle a91klam1§tir:
Birinci omekte, mahn1 insanlara gosteri§ i9in harcayan ve ayn1 zaman-
da Allah'a ve ahiret giintine inanmayan kimse gosterilmi§tir. Bu bakimdan bu
kafirin yaptlg1 infak ve harcamasmm ecrinin yok olmas1, ba§a kakmak ve in-
citmek suretiyle ecirlerini bo§a 91karanlannkinden daha belirgin olarak orta-
dad1r.
ikinci benzetme ise tizerinde toz ve toprak bulunan bir kaya parc;as1dtr.
Sonra tizerine yagmur yag1yor ve tizerindekileri ahp gottirtiyor ve adeta tize-
rinde toprak ve toz ad1na sanki hi9bir §ey yokmu§ gibi bir hal ahyor. i§te
kafir, llpkI bu kaya gibidir. Toprak da, bu anlamdak.i infak ve harcamaya ben-
zer. ~iddetli yagmur ise, kafirin yaptiklar1n1 bo§a 91karan kilfi.ir ve infak ede-
nin amelini bo§a <;Ikaran ba§a kakmak ve goni.il incitmek gibidir. Nasil ki §id-
detli ve saganak halindeki yagmur, kaya i.izerindeki tozu toprag1 silip gottirilr-
se ayn1 §ekilde ba§a kakn1ak ve gontil incitmek, yap1lan infak ve harcamayla
meydana gelen sevap ve ecri boy le silip gottiri.ir.
Ayette bu, yani yapt1klannm bo§a gittigi ve ecirlerinin de ortadan kalk-
t1g1 gayet a<;lktu. Nitekim Mfitezile de §Oyle demi§tir: Salih ameller sevab1
gerekli blar. Btiyilk gtinahlar ise bu sevab1 yok ederler, giderirler. Ehl-i Siin-
net ise §U gbrti§tedir: Sevap, ihsan ve ltituftan ibarettir. Bunlar diyorlar ki:
"Bo§a ~tkarmaytn " soztiyle belirtilmek istenen ~ey, yasaklama, yani bu seva-
bm mevcut ve sabit bulunmas1ndan sonra ortadan kalkn1as1 degildir. Buradaki
yasaklama ve nehiy, yap1lan bir i§i ho§ olmayan ve batil anlamda yapmamak-
tlf. Bunun a9tldamas1 §Oyledir: Ba§a kakmak ve gontil incitmek bir i§teki vaa-
dolunan ecrin yok olmasma sebep olur. <;unkti yap1lan ·amel, sonus:ta vaado-
lunan ecre gottirtir. <;unkii amel, ibadet, taat ve Allah n zas1 ic;in yap1lchg1 tak-
dirde vaad edilen ecre ula§tlnr ve Allah'1n nzas1na kav u§turur. Nitekim
Kur'an'da §byle buyurulmu§tur: "Kendiniz i~·in onden ne gonderireniz , Allah
kattnda onu, daha hayirlz ve mz~kafat~a daha buyuk bulacakszniz." (Mtizzem-
460 RUHU'L-BEYAN Ciiz:3

mil: 20) Yine §6yle buyuruluyor;.'.A.llalz, mil'minlerden canlanm ve mallan-


ni ce1~net kar§l!lgmda ~.atu~· . ml§tlr.:I (Tevbe: 111). B~na gor~, . ki§iyi sal~
amel I§lemeye 1ten faktor, y ·ce Allah m katmda samun1kullar19m vaad ed1-
len hususlar ise, o kimse n rmal olan kar§1hk gorme yasasma uygun bir bi-
c;imde hareket etmi§ say1hr. \

«Allah kafirler toplulugunu dogru yola» hayra ve iyilige «eri§tir-


mez.>> Bu aym zamanda ba§a kakmak ve goniil incitmenin kafirlere ait ozel-
liklerinden oldugu hususunda bir ta'rizdir. Mti'minlerin bu gibi §eylerden ka-
9.mmalar1 gerekir.
Hikayeye gore alimin biri §oyle demi§tir: itaatini suf gosteri§ ve desin-
ler diye yapanlann durumu, para kesesine 9akil ta§t doldurarak pazara 91kan
adamm haline benzer. Gorenler, adanun kesesinin ne kadar §i§kin ve dolu ol-
dugunu soylerler. Ancak bunun o adama hi9bir yaran yoktur. Eger bunlarla
bir §ey almak istese, kimse doniip bakmaz bile. Selef, yani bizden onceki bti-
yiik ve sfilih kimseler, sadakalanm hallan goztinden gizlerlerdi. Hatta bir las-
m1, kendisine yard1mda bulunanm kim oldugunu bilmesinler diye gozleri gor-
meyen fakirleri ararlardi. Kimisi de, fakir ve yoksul ki§i uyurken, gosteri§ten
uzak olsun diye, gizlice ceplerine koyarlarch. Bir hadis-i §erifte §6yle buyurul-
maktadrr:
"§ilphesiz layamet gilnii geldiginde, kullan arasinda hiikum vermek i9in
Allah, inecektir. Tum ummetler de diz 9okmu~ haldedirler. Huzura ilk fagi-
ralacak olanlar, Kur'an-l ezberinde toplayan ki§i, Allah yolunda oldurulen
ki§i ile servet sahibi varlzklz ki§i olacaktlr.
Allah, Kur'an'z ezberinde toplaml§ olan kimseye (Kur'an okuyana) :
"Peygamberime indirdigim kitabz sana ogretmedim mi?" buyuracak. 0 da :
"Elbette ogrettin, Rabbim!" cevab1m verecektir. Allah: "Ogrendigin §eylerle
ne i§ i§ledin?" buyuracak. Adam: "Gece ve gundii.z hif bo§ kalmakszzm tum
vakitlerinde (Kur'an'1) okuyup durdum" diyecek. Allah da: "Yalan soyluyor-
sun" buyuracak. Ardzndan Melekler de : "Yalan soylii.yorsun" diyecekler. Al-
lah: "Aksine sen, falan ca kimse ne giizel okuyor, desinler diye yaptln. Nite-
kim bu da soylenmi§ti" buyuracak.
Bu de/a varhklt kimse getirilecek, Allah, kendisine : "Senin imkanlarzni
geni§letip, seni hir.bir kimseye muhta~ olmayacak duruma getirmedim mi?"
buyuracak. 0 da: "Elbette, Rabbim! Oyle yaptm" cevahtm verecek. Allah:
"O halde sana verdigim §eylerle ne i§ yapt1n?" buyuracak. Adam: "Ben bu-
nunla akrabayz gozetir (sz la-i rahim yapar), tasaddukta bulunurdum" diye-
Ayet: 265 BAKARA SURESi/2 461

eek. Allah: "Yalan soyliiyorsun'' buyuracak; melekler de : "Yalan soyliiyor-


sun" diyecekler. Allah kendisine: "Aksine sen, falanca kimse ne comert
adammz§, desinler diye bunlan yaptzn. Nitekim, bu da denildi." buyuracaktzr.

Bu defa Allah yolunda oldiiriilen huzura getirilecektir. Allah kendisine:


"Sen ni~·in oldiiriildiin?" diye soracak. 0 da: "Rabbim! Ben senin yolunda ci-
had yapmakla emrolundum. Nitekim sava§ttm ve oldiiriildiim" diyecek. Allah
da: "Yalan soyluyorsun" buyuracak. Melekler de: "Yalan soyluyorsun" diye-
ceklerdir. Allah: "Aksine sen, falan ca kimse ne cesurmu§, desinler diye sa-
va§tzn, nitekim bu, senin ifin soylendi de" buyuracaktll'.

Sonra Rasulullah (s.a.v.) devamla .royle buyurdular: i§te bu ii~ ki§i, ki-
yamet giiniinde Allah'm kendileriyle cehennem ate§ini tutu§turacagi yaratik-
landirlar." <139>

265. «Allah'1n r1zas1n1 istemek ve i~lerindekini kokle~tirip saglam-


la~tlrmak i~in mallar1n1 harcayanlarin» yani Allah'1n nzasllli kazanmak
i~in, Allah'a iman ve taatta sapasaglam kalmak isteyenlerin «durumu da»
Bunlar, Allah'tan nefislerindeki cimrilik ve pintiligin rezilliginden mal sevgi-
sinden ve onu yamnda tutmak a§ag1bg1ndan kurtarmas1 i<;in nefislerini iman
ve itaat iizere sabit lalmasm1 istemi§lerdir. <;unkii nefis, mal sevgisiyle yara-
ulm1§ olmasma ve bedensel ibadetleri agrr bir yiik gibi gormesine kar§1hk, na-
stl ah§tinlrrsa, oyle gider. Nitekim §air §6yle demi§tir:
Nefis ~·ocuk gibidir. Eger onu kendi haline birakzrsan
Meme emmeye devam eder, eger memeden kesersen, kesilir.
Nefsi ne kadar serbest brrakirsan, o kadar §tmartrrsm. Sonuc;ta tembelli-
ge, cimrilige ah§tr. Mala dti§ktin olur, hay1r yerlere sarfetmez. Oysa nefse,
bedeni ve mali ibadetleri ytikledigin ve <;e§itli gorevler verdigin takdirde, sana
boyun eger ve daha onceki bu ah§kanltklanndan vazge9er. Ayetteki (tespit)
"kokle~tirip saglamla§tzrmak" anlam1, bir §eyi dogru kilmak, gerc;ekle§tirmek
ve sabit kilmak §eldinde de olabilir. Buna gore ayetin anlam1: "Nefislerinin
aslmdan kaynaklanan islam'1 tasdik etmek i~in ... " §eklinde olur. <;iinkli Allah
yolunda harcamak, ki§inin, nefsin aslmdan kalbin derinliginden kaynaklanan
bir isl am! anlayt§a sahip oldugunun belirtisidir. i§te boy lelerinin durum~ da:

139- MUslim. Nesai, Tirmizi. Tirmiz'i, hadisin Hasen oldugunu soylUyor. Bkz. Tergfb ve
Terhib, 1/61.
462 RUHU'L-BEYAN Ciiz:3

«Bir tepe iizerinde bulunan, bol yagmur degince iirtinlerini iki kat
veren, ona bol yagmur degmese 61Ie~entisiyle de yetinen bir bah~enin
durumu gibidir.>> Bah9e bu durumuyla (\onmaktan, bozulmaktan emindir.
<;unkti burada esen riizgarlar hep tath ve yzarh riizgarlardrr. Kald1 ki yiiksek
yerlerin aga9lan daha giizel ve daha meyv li olur. Fakat al9ak ve bas1k yer-
lerdeki topraklarda tirtin az olur. <;unkti blf alar1n havas1 daha kesiftir, esintisi
yoktur. Nitekim §6yle derler: Eger bahc;e ytiksek9e bir yerdeyse, bu, nehirler-
den yararlanamaz, c;ogu zaman da ri.izgarlardan zarar goriir. Dolay1s1yla bu-
nun tiriinii de iyi olmaz. Ancak bah9e orta ytikseklikteki bir yerde olursa, yani
ne fazla ytiksek ve ne de fazla alc;ak bir yerde bulunmazsa, o takdirde iyi ola-
bilir. Bu durumda ayette yer alan "Rabve" tam anlam1yla yi.iksek tepe veya
yer anlamma olmay1p, iyi ve yumu§ak toprak manasmad1r. Boyle bir toprag1n
tizerine yagmur yag1nca, toprak iyice kabaru, §i§er ve iyi tirtin verir. i§te bir
toprak eger bu nitelikteyse, verimli olur, orada gtizel aga<;lar yeti§ir. Nitekim
bu yorumu §U ayet de destekliyor: "Yeri de kupkuru goriirsun. F akat biz ona
su indirdigimiz zaman harekete ger;er, kabarzr." (Hae: 5)

i§te bu ayette de gortildi.igi.i gibi, tepe diye ifade olunan "Rabv" dan
maksat, topragm kabarmas1dir. Bu nitelikteki bir topraga bol yagmur yagarsa,
bu bah<;e tiri.inlerini fazlaca verir ve <;ok iirtin 91karrr. Vereceginin iki katl
ilriin elde edilir. Oysa ba~ka zamanlarda boyle bir tiriln kendisinden beklene-
mez. Bunun nedeni, ald1g1 bol yagmurdur. ibn Abbas (r.a.) diyor ki: "Boyle
bir toprak, iki y1lda verecegi tiriinii, bir tek ytlda verir. Ayetteki "di'f' dan
maksad "misl"dir. Nitekim "her qiftten iki lane idi. (HO.d: 40) ayetinde
II

11
zevc" kelimesinden "bir" kasdedildigi gibi. Bunu dort kat diye tefsir eden
ise "d1'f" kelimesine asil manasm1 vermi§ olur. <;tinkti "di'f' bir §eyin iki mis-
li de1nektir. Buna gore "d1'feyn" dort misli olur. Eger boyle bir topraga bol
yagmur dil§memi§ olsa bile, <;isenti halinde bir yagmur da yeter. <;tinkti top-
rak bitektir, arazi verimlidir, topragm bulundugu yerin havas1 da gilzeldir.

Burada Allah'1n nzas1n1 gozetmek ve i<;lerindeki iman1 ko.kle§tirip sag-


lamla§tlrmak i<;in mallar1n1 harcayanlar1n mallar1n1n <;ogalacag1, Allah kat1n-
da hic;bir §ekilde kaybolmayacag1, giderek iireyip 9ogalacag1 ve 9ogalmada
harcayanlarm s1dk ve ihlaslanna gore farkh olacag1 durumu, yiiksek yerde ol-
mas1 bol yagmur veya 9isenti olmas1 sebebiyle verimli olan bir bah9enin du-
rumuna benzetilmi§tir. Benzetme yonti, artma, 9ogalma ve verimliliktir. Buna
gore te§bih mtirekkeptir. Te§bih miifred de olabilir. Bu durumda, bu kimsele-
rin Allah'a yakmbklan ve Allah katmdaki iyi halleri, bah9esinin meyvelerine
Ayet: 265 BAKARA SURESi/2 463

benzetilmi~ olur. Burada benzetme yonti, ziyadelik, ~ogalmadu. Bu kimsele-


rin az ya da c;ok olarak yapttklan harcamalar, gti~lti ve zay1f yagmura benze-
tilmektedir. <;unkii her iki yagmur da, arti§a nedendir. Az, ya da ~ok harcama
da, bu insanlar1n iyi hallerini giderek gtizelle§tirir ve artinr. Tipk1 iki yagmur
omeginin bah9e tirtinlerini artirmas1 gibi.
«Allah i§lediklerinizi», ihlasla yap1lan ameli de, gosteri§ amac1yla ya-
ptlan ameli de «hakk1yla gorendir.» Bu konuda Allah i9ffi gizli kalan bir §ey
olamaz. Burada riya ve gosteri§ten sak1nma uyar1smda bulunulurken, ihlasa
te§vik ediliyor. Ak1lh kimseye gereken Allah'a ihlas ve samimiyetle kullukta
bulunmakt1r. Kul, stirekli olarak, gizli taguttan kurtulmay1 umut etmelidir.
Kurtulu§ da, bilindigi gibi ihlas ve samimiyete dayanrr.
464 RUH U'L-BEYAN Cuz:3

266. Sizden biriniz arzu eder mi ki, kendisinin, hurma ve


iiziimlerden olu§mu~, altindan irmaklar akan bir bahfesi bu-
lunsun, orada kendisi ifin her fe§it meyveler olsun da kendisi-
ne ihtiyarlik fOksiin, giifsiiz de fOCuklari olsun. Derken ona
ate§li bir kasirga isabet edip yaksin. i§te Allah, dii§iinesiniz di-
ye, liyetlerini size boyle afiklar.
267. Ey iman edenler! Kazandiklannizin ve sizin ifin yer-
den fikardigimiz §eylerin iyisinden harcayin, kendinizin goz
yummadikfa alicisi olmadiginiz kotii §eyleri vermeye kalkt§·
mayin. Biliniz ki Allah ganidir ve iiviilmeye layik olandir.
268. $eytan sizi fakirlikle korkutur, firkin §eyleri emreder.
Allah ise, size, kendisinden bir magfiret ve bolluk va'dediyor.
Allah vasidir, hakkiyla bilendir.
269. Hikmeti diledigine verir. Kime de hikmet verilirse, mu-
hakkak ona fOk hayir verilmi§tir. Olgun aktl sahiplerinden
ba§kasi dii§iinemez.

266. «Sizden biriniz arzu eder mi ki...>> Burada soru anlammdaki hem-
ze, olmas1 arzulanmayan §eyi red anlam1nadrr. Yani sizden herhangi birismin
arzulamas1 dii§tiniilemez ki, «kendisinin, hurma ve iiziimlerden olu§mU§,»
slk aga~larla kaph ve aga<;lann «alt1ndan 1rmaklar akan bir bah~esi bulun-
sun. Orada kendisi i~in her ~e~it meyveler olsun da...» Meyvelerden mey-
dana gelen, bunlara bagh nzk1 bulunsun da... Burada gec;en "semerat", genel
anlamda ttim iiriinleri degil c;oklugu ifade etmektedir. Nitekim ~u ayette de
Ayet: 266 BAKARA SURESi/2 465

ayn1 durum ifade olunmaktadu: "Kendisine her ~ey verilmir" (Neml: 23)
Eger nas1l "hu rma ve uziimlerden ibaret bir bahr;e" dedi de soma:
''Orada kendisi i<;in her r;e~it meyveler olsun" buyurdu diye sorulacak olursa,
cevaben deriz ki: Hurma ve tiztim, aga~lann en degerlileri oldugundan dolay1,
digerlerinden tisttin tutularak, bunlar soz konusu edilmi§tir.
«Kendisine ihtiyarhk ~oksiin ••. » Tam bu s1rada adam da ya§lanm1§ bu-
lunsun ki, bu ya§h kimsenin bu ilrtinlerden faydalanmaya daha 9ok ihtiyac1
vardir. «Gii~siiz de ~ocuklar1 olsun.>> Bir de zay1f ve gil9stiz 9ocuklan var,
henuz kendi ba§lanna i§ yapabilecek ve kazan9 getirecek durumda degiller.
«Derken ona ate§li bir kas1rga isabet edip yaks1n.» Adam ya§h, 9ocuklar
kil9tik, tek umutlan bu bah9edir. Derken §iddetli bir f1rt1na ve kasrrga buray1
birbirine katlp kavuruyor. Her taraf1 harabeye <;eviriyor. Ya§h adam §a§kmdJr.
Gticti yoktur ki, onun gibisini tekrar diksin, yeti§tirsin. <;ocuklanndan da ken-
disine bir haylf yok ki, yardrnuna ko§abilsinler. <;unkti henilz kti<;tikttirler, ba-
balanna yard1m etmekten acizdirler.
i§te bu gordilgiin ornek, gtizel i§ler yapan fakat bu giizelliklere ve iyilik-
lere riyakarhk ve eziyet verme gibi kotil i§leri de kar1§tlrd1gmdan, ttim iyilik-
leri bo§a gitmi§, layamet gtinii geldiginde, o iyi amellere §iddetle ihtiya~ du-
yan fakat bunlar1 bulamay1nca da hasret ve iizilntti duyan kimsenin hali,
ayette sozi.i edilen kimsenin durumuna benzetilmi§tir.
«i§te Allah, dii§tinesiniz di ye, ayetlerini size boy le a~1klar .» i§te bu
a91k-se9ik izahtan da anla§Ild1g1 gibi, tevhidin ger9ekle§mesi ve dinin dogru-
lanmas1 i<;in Allah apa9Ik delilleri ortaya koyar ki, bunlan dli§iintip, kendinize
ibret s;Ikaraslillz, geregiyle amel edesiniz.
Ku§eyri §unlan soylUyor: "Allah bu ayetleri, ihlash insanlarla mtinaflk-
lann birbirlerinden aynlmas1 i~in bir ornek olarak indirdi. Boylece Allah yo-
lunda harcamada bulunanla, battl yollarda mal harcayanlar birbirinden aynla-
caktrr. iyi olanlar, amelleriyle temize ~1kacak, kottiler ise amelleri bo§a giden-
ler ve mallar1yla zarara girenler, htisrana ugrayanlar olacaklardrr. Bu ytizden
mutlaka amellerin ihHis temeline dayanmas1 gerekir. <;unkU , meyvelerin kok-
siiz olarak ayakta kalmalar1 milmkiln degildir. Hz. Muaz b. Cebel (r.a.)'den ri-
1
vayete gore, kendisi Yemen'e gonderildiginde §6yle demi§ti: "Ey Allah 1n
Rasfilil! Bana tavsiyede bulun." Rasulullah (s.a.v.) da §6yle buyurdu: "Dinin
de ihlaslt ve samimf ol. Bu durumda az amel de sana yeter. "<L4ol

L40- Bu rivayeti ibn Ebid-Dlinya tahric etmi§tir. Hakim ise Muaz b. Cebel'den "Dininde sami-
mi ()/, amelin az1 da sana yeter" ifadesiyle naklctmi~lir. Ayr. Bkz. Fetlzu'l-Kebir, 1/58.
466 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

Riyan1n tedavisi iki yolla saglan1r: Birisi, damarlann1 kesmek ve kokle-


rini sokilp atmakla olur. Buda haliyle, bununla ilgili sebepleri ortadan kaldtr-
makla milmktindilr. Sebeplerin ba§bcas1 ise, dtinya sevgisi ile hemen bu diln-
yada olmasm1 istedigi ho§ ve lezzetli §eylerdir. ikinci yol ise, riyadan dogan
tehlikeyi an1nda bertaraf etmektir, ibadet esnas1nda insana anz olan §eyleri
hemen onlemektir."

Ebfi Zer el-Gifari (r.a.)'dan rivayete gore, Rasulullah (s.a.v.) §0yle bu-
yurmu§tur: "Ey Ebu Z er, gemiyi yenile. Suphesiz deniz c;ok derindir. Fazlaca
aZLk al, f unku yolculuk uzundur. Yukunii azalt, runku yol korkuludur. Ame-
linde ihlasll ol, runkii gozcii her~eyi gorendir. " Burada geminin yenilenme-
sinden maksat, iman1n gti9lendirilmesi ve tevhidin peki§tirilmesidir. Deniz-
den ama9, cehennemdir. Yi.ice Allah §6yle buyurmu§tur: "Sonra sakmanlan
kurtannz. Zalimleri de orada (cehennemde) diz rokmii§ olarak btrakinz."
(Meryem: 72) Yolculuktan maksat, ahiret ve kiyamet yolculugu, cennet az1-
g1ndan ama9, yaptlan taatlardir. Cehennem az1g1 da, gtinahlard1r. Ytikten ka-
s1t, giinahlar ve hatalardu. Dogrusu ahiret yolu korkulu bir yoldur. <;link.ii ze-
baniler, yiikli agu olanlan yolda yakalarlar. Orada hi~bir kimse, en yakmlan
da olsa, ba§kalann1n yard1m1na ko§amaz. <;unkii Allah §oyle buyuruyor:
"Eger yuku agzr gelen kimse, onu ta§imak ifin ba§kasinz qagzrsa, onun yii-
kunden hifbir §ey a/zmp ta§tnmaz; akrabast bile olsa." (Fatu: 18) Gozci.iden
maksat, ytice Allah'trr. 0, tertemizdir, ancak pak ve temiz olan1 kabul eder.
Nitekim Allah §Oyle buyuruyor: "Kim Rabbine kavu§mayi arzu ediyorsa, iyi
bir amel i§lesin." (Kehf: 110) Yani yaptiklanndan Allah'1n nzasm1 gozetsin.
Kudsi hadiste de §Oyle buyuruluyor: "Ben , §irk yonunden asla ortaga ihtiya9
duymayamm. <;iinkii Ben , her tiirlU §irkten miistagniyim . Kim Benim i~·in bir
amel i§ler ve bu amelinde ba§kaszm Bana ortak ko§arsa, Ben ondan uza-
gim. " (141 >
267. «Ey iman edenler! Kazand1klar1n1z1n ve sizin i~in yerden ~1kar­
d1g1m1z» tahil, meyve ve maden gibi «~eylerin iyisinden harcay1n.» Burada
"iyisi" anlam1na gelen "tayyibat", baztlarmca helal olarak yorumlanrrken, ba-
z1 tefsir bilginleri de bunu iyi ve temiz olan §eklinde yorumlam1§lardJf. <;unkti
helal olan emirle belirlenmi§tir. Haramdan harcamaksa emredilmemi§tir.
«Kendinizin goz yummad1k~a ahc1s1 olmad1g1n1z kotii §eyleri vermeye
kalk1~may1n.» Ayette gec;en ve "kotii §eyler" anlam1nda olan "habfs" keli-

141- Muslim. Ancak MUslim'in Hifz1 biraz degi~iktir. Burada: "... Ben ondan uzag1m" yerine:
"Onu ~irki ile ba§ba§a b1rakmm" Iafz1 vard1r.
Ayet: 267 BAKARA SURESi/2 467

mesi, degersiz, onemsiz, basit ve kotii §eyler demektir. Hab!s, tayyib'in z1dd1-
dtr. Tayyib, insan tabiatinm ho§ gordilgli, habis ise ho§lanmad1g1 ve igrendigi
§ey dcmektir. Bu bak.1mdan ayette: Ey iman edenler! Deger vermediginiz, ne-
redeyse igrendiginiz §eyleri Allah yolu~da harcamaya kalk1§maym, denilmek-
tedir.

ibn Abbas §OY le demi§tir: "Araplar hurman1n ~ilrtigtinli ve kurumu§unU


11
sadaka olarak verirlerdi. Sonra bundan yasakland1lar. Oysa ki siz yaptlg1n1z
muamelelerinizde, tiksineceginiz §eyleri goz yummadan almazs1n1z. Yani si-
zin bir adamda bir hakk1n1z olsa, adan1 da alacag1mza kar§ihk i§e .yaramayan
§eyler getirse, temiz hakkm1z yerine kottislinti verse, hakk1n1zm zayi olma en-
di§esiyle siz bunu almazs1n1z. Ancak gozyumup tizerinde durmazsaruz ahrs1-
n1z.

«Biliniz ki Allah ganidir.» Allah'm sizin harcaman1za ihtiyac1 yoktur.


Ancak 0, sizin menfaatiniz i9in bunu emrediyor. Burada Allah'm kullarma bu
konuyu bilmelerini emretmesi -ki onlann bunu bildikleri de ortadadtr- tiksini-
lecek kotli §eyleri vermelerinden dolay1 bir yontiyle onlan yapttklanndan otil-
rli kmamak, bir yonliyle de boyle bir davran1§ta bulunman1n, ylice Allah'1 ger-
~ek anlamda bilmemek oldugunu duyurmaktu. «Ve oviilmeye lay1k olan-
dir.» Bliyi.ik nimetlcrinc kar§I ovgliye degerdir.

~iiphesiz Allah yolunda harcamada bulunan kimse, t1pkt bir ~ifts;iye


benzer. <;ift9i, eger meyvenin olacag1ndan umutluysa, ziraate, tohumun temi-
zine onem verir ki, istedigini elde edebilsin. <";tinkil temiz tohum, iyi meyve
ve i.irlin ahnmas1nda ve fazla lirlin elde edilmesirlde etkili olur. I§te sadaka ve-
ren de tipkI bunun gibidir. Allah'a, oldtikten sonra dirilmeye, sevap ve ceza-
lanchnlmaya inanc1 artt1k~a, sadakasm1 artrracag1 gibi, bunun iyi ve temiz ol-
masma da ozen gosterir. <;unkii o, kesin olarak bilir ki Allah, bir zerre agirh-
gmca da olsa kimseye zulmetmez. Nitekim Allah §Oyle buyuruyor: "Eger bir
tek iyilik de olsa, onu kat kat artlnr ve kendi katmdan da buyuk mukafat ve-
rir." (Nisa: 40)

Bu ayet ayn1 zamanda, ~ah§mamn me§ruluguna i§aret ediyor. En giizel


ge\:im yolu, ticaret ve ziraatt1r. RasO.luUah (s.a.v.) §byle buyurmu§tur: "Ku§-
kusuz ki§inin yedigi en temiz §ey, eliyle kazandig1d1r. (:ocugu da kazanc1n-
dandtr. "( 142J Verilen sadakalann da en iyisi ve temizi, insan111 elinin emegin-

142- Ebu Davud, Tirmiz1 ve Nesiii.


468 R0HUL-BEYAN Cuz:3

den olamdu.

Rasulullah (s.a.v.) §6yle buyurmu§tur: "Bir kul, kazand1gz haram malla


sadaka vermeye kalk1§masm. <;iinkii bu, ondan kabul edilmeyecegi gibi, hak-
kmda bereketli de olmaz. Yine boyle bir mah geriye hiraklrsa bu, onun ce-
hennemdeki aztgt olur. Suphesiz Alah kotu ile kottlyii silmez; ancak kotuyu
iyilikle onler. Dogrusu pis ve murdar olan §ey, pis ve murdart temizle-
mez."043> Hay1r ve infak yollan 9oktur. Rasfilullah (s.a.v .) ~oyle buyuruyor:
"Muslumanuz diktigi bir agaftan veya ektigi bir ekinden, herhangi bir insan,
ku~ veya hayvan yedigi takdirde, mutlaka o miislamana bir sadaka yazt-
lir. " 044>

268. «~eytan sizi,» mahna s1la stloya yap1§ ve harcama, onu sadaka ola-
rak dag1tirsan yoksul kahrs1n diye «fakirlikle korkutur.» Sadaka vermenizi
engelledigi gibi, cirnirilik gibi «~irkin §eyleri emreder.» Buna kar§1hk ytice
«Allah ise,» kendisi ugruna harcamada bulunrnan1z dolay1s1yla «size, kendi-
sinden bir magfiret ve bolluk» yani dtinyada verdiginizden fazlasrm size ik-
rarn etrneyi, ahirette de sevap vermeyi «va'dediyor. Allah vasi'dir.» Kudreti
ve fazh boldur. Size soz verdigi bag1§larna soztinti kesinlikle ger~ekle§tirir.
«Hakk1yla bilendir.>> Sizin neleri hangi yerlere harcad1g1n1z1 bilir, bu itibarla
da ecrinizi zayi etmez.
269. «Hikmeti» Kur' an ogtitlerini, kullanndan «diledigine», gticilniin
derecesi ve ilminin geni§ligi oranmda «verir.» Yani Kur'andaki ogtitleri a~1k­
lar ve onlarla arnel etmeye muvaffak ktlar. «Kime de hikmet>> yani ilirn ve
arnel «verilirse, muhakak ona» di.inya ve ahiret konusunda «~ok hay1r ve-
rilmi~tir .» Bunu, kendilerine hikmet verilen ve ogtit alma yetenegi olan «01-
gun akd sahiplerinden ba§kas1 dii§iinemez.» · Bunlar, her ti.irlti vehirnden
armm1§, heves ve arzulanna boyun egmekten uzak saglarn akd sahipleridirler.
Hadiste §oyle buyuruluyor: "Allah'zn sag eli doludur. Hifbir harcama onu
eksiltmez. Gece ve gundiiz boyu durmakszzin akar, yani harcar. Goklerin ve
yerin yaratllt~zndan bu yana infak ettiklerini bana bildirir misiniz? Bu,
O'nun sag elindekini asla eksiltmem i~tir. O'nun Ar{l su iizerindedir. Oteki
elinde de kabz (tutup alma) vardzr. Bununla diledigi zaman yiikseltir, diledi-
ginde de alraltlr. "0 451

143- Ahmed b. Hanbel, MUsned. Bkz. Tef~iru ibn Kesir, 1/240.


144- Muslim.
145- Buhari, Muslim ve Tirmizt tahric etmi:;;lir.
Ayet: 268-269 BAKARA SORESi/2 469

Mii'minin gorevi, Allah'1n ahlak1yla ahlaklanmak ve fakirlere comert


davranmaktlr. ~eytanm kendisine verdigi fakirlik ve yoksulluk korkusu ile il-
gili vesvesesini, uzakla§tumahdrr. <;tinkil nziklann anahtarlan Allah'1n elin-
dedir. Mutlak anlamda veren, ancak O'dur.
470 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

270. Y aptiginiz her harcamayz veya adadiginiz her adagi


Allah §iiphesiz bilir. Zulmedenlerin yardimcilari yoktur.
271. Eger sadakalan afiktan verirseniz ne giizel. Eger on-
lan gizleyerek fakir/ere verirseniz o, sizin ifin daha hayirlulir
ve sizin giinahlarinizdan bir kismini orter. Allah i§ledikleri-
nizden hakkiyla haberdardir.
272. Onlan dogru yola eri§tirmek sana ait degildir. Fakat
Allah, diledigini hidayete erdirir. Hayirdan ne verirseniz, ken-
dinizedir. Zaten siz, ancak Allah 'in nzasini istemek ifin har-
carsrniz. Hayir olarak ne verirseniz size fazlasiyla odenir. Siz
haksizliga ugratilmayacaksiniz.
273. Sadakalar, kendilerini Allah yoluna vakfetmi§, yeryu-
ziinde dola§maya giicii yetmeyen fakirler ifindir ki, istemeye
utandiklarindan dolayi, bilmeyen onlan zengin zanneder. Sen
onlan simalarindan tanirsin. Onlar insanlardan yiizsiizliik
ederek istemezler. Ne hayir verirseniz; muhakkak ki, Allah
onu, hakkzyla bilicidir.
274. Mallanni gece ve gundiiz, gizli ve ariktan verenlerin,
i§te onlann, Rableri katmda miikafatlan vardir. Onlara hifbir
korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardir.

270. Hangi ttirden olursa olsun, gizli veya a9Ik, az veya 9ok, Allah yo-
lunda «yaptlg1n1z her harcamay1 veya» namaz ve oru9 gibi ~arth veya §art-
s1z «adad1g1n1z her adag1, Allah ~iiphesiz bilir.» Kar~1hg1rn, yaptigmtz ~ey
iyilikse iyilik, kotilltikse kottiltik olarak mutlaka verir. Bu bir te§vik, uyar1,
vaad ve korkutmadlf. «Zulmedenlerin», harcama ve adak:lannda isyana sa-
panlarm veya sadak:alann verilmesine engel olanlarm, adaklar111a ili~kin sozi.i
Ayet: 270-271 BAKARA SURESi/2 471

1
yerine getirmeyenlerin, kendilerini Allah m azabmdan kurtaracak «yard1mc1-
lan yoktur .»

271. «Eger sadakalar1 a~1ktan verirseniz ne giizel.>> Eger bundan do-


lay1 gosteri§e ve desinler diye bir dti§ilnceye kaptlmam1§sa. Bu, farz olarak
verilmesi gereken zckat i<;in boyledir. Fakat nafile sadaka ve yard1mlann gizli
olarak verilmesi daha faziletlidir. Nitekim bu ayetin bundan sonraki bolilmi.iy-
le demek istenen de budur:
«Eger onlan gizleyerek» yani ba§kasma gostermeden «fakirlere verir-
seniz o, sizin i~in daha hayirhdir .» Niyetiniz temizse, gizli olarak vermeniz,
a<;1k bir §ekilde vermenizden daha hayrrlidtr. «Ve» Allah, <<Sizin giinahlan-
n1zdan bir k1s1m1n1 orter .» <;i.inkti gizli ve a91k olarak verilen sadakalarla
Allah, gtinahlar1n bir k1sm1111 ortadan kald1nr, ya da tamamm1 bag1§lar. «Al-
lah», gizli ve a9lk «i§lediklerinizden hakk1yla haberdard1r.» Bu, iyiliklerin
gizli yaptlmas1 konusunda bir te§viktir.
imam Fahreddin er-Raz!, nafile sadakalann gizli verilmesinin birka<;
yonden faziletli oldugunu belirtiyor:
1- Boyle bir sadaka riyadan, desinlerden uzaktu. Nitekim baz1 kimseler
sadakalarm1 verirlerken oylesine hassas davran1flad1 ki, hi<;bir kimsenin bunu
bilmemesi ve ogrenmemesi i~in onu bir aman1n eline bualarlardi. Baz1s1 da,
fakirin kendisini gormemesi i~in, sadakalann1 f ak.irin ge~ecegi yola bl!akudi.
Gizlice onu takip ederdi. Kimisi de yapacag1 yardun1 uyuyan fakirin cebine
koyardi.
· 2- Sadak.a gizli verilince, insanlar taraf1ndan ovgil ve §Ohret vesilesi ol-
maz. Bu, nefse ~ok agir geldigi ic;in, sevap yonilnden de fazla olmas1 gerekir.

3- Hz. Peygamber (s.a.v.)'in: "Yedi kimse var ki, Allah, kendi golgesin-
den ba§ka hi<;bir golgenin bulunmadigi o giinde, bunlan kendi golgesinde
golgeleyecektir...Sadaka veren,fakat sag elinin verdigini sol elinden gizleyen
adam ... " 046> Hadisinde miljdelenen kimse gibi 9ok bilytik bir milkMaata hak
kazanu. Aynca Rasulullah (s.a.v.): "Gizli sadaka, Rabbin gazabzm dindi-
rir. "<147> buyuruyor.

146- Hadisi, Buhari', Muslim ve Malik tahric etmi~tir. Bu, hadisin bir bOltimUdUr.
147- Beyhaki, $uabu'l-iman Bkz. El-Fethu'l-Kebir, 2/187
472 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

Sadakantn a<;Ik~a verilmesinin cevaz1na gelince, bu, eger yard1n1 yapan


kimse a91k olarak yaptig1 yard1mdan dolay1 ba§kalannm kendisini ornek al-
malariru saglayacaksa, i§te o zaman bunu ac;Iktan verilmesi daha faziletlidir.
272. «Onlan dogru yola eri~tirmek sana ait degildir .» Ey Muham-
med! Onlar1 hidayete erdirmek senin gorevin degildir. Sana dti§en, yaln1zca
hayra yoneltmek, Allah'm sana vahyettigi ayetler ve hikmetli hattrlatmalarla
uyarmandir. Burada hitap ozel, fakat amac; tiim mtisliimanlari kapsayacak bi-
c;imde geneldir. «Fakat Allah, diledigini hidayete erdirir.» Bunlar, Allah'm
ayetlerini hatrrlayan, onlara uyan ve hayn tercih edenleredir. Hidayete ba§an-
h ktlmak Allah'a, hidayet yolunu ac;Iklamak da Hz. Peygamber (s.a.v.)'e aittir.
«Hay1rdao ne verirseniz,» mal olarak ne tasadduk ederseniz «kendini-
zedir.» Verdiginiz bu §eyden ba§kalan degil, siz yararlanacaks1n1z. Bu yiiz-
den kendisine bir §eyler verdiginiz kimsenin ba§ma kakmaym ve onlar1 incit-
meyin. «Zaten siz, ancak Allah'1n rizas1n1 istemek i~in harcars1n1z.» o4s>
Sizin yaptigm1z harcamarun amac1 zaten yalnizca Allah nzas1 ic;indir. 0 halde
niye sadakalar1n1z1 ve iyiliklerinizi goniil kinc1hkla ve ba§a kakmakla bo§a
c;1karasm1z? Niye Alah i9in verilmemesi gereken one1nsiz ve degersiz kotii
~eyleri infak edesiniz? «Hay1r olarak ne verirseniz, size fazlas1yla odenir.»
Zimmet ehline veya ba§kalarma, hayir olarak ne verirseniz, bunun kar§1ltg1 si-
ze fazlas1yla, kat kat verilir. 0 halde bunu en giizel bir §ekilde vermeniz i~in
ba§ka bir yola ba§vurman1za, cimrilik etmenize gerek yoktur. En giizel yol
varken, kotii yola girmeyin. «Siz haks1zhga ugratllmayacaks1n1z.» Size kat
kat verilmesi vaad olunan sevap ve ecrinizden herhangi bir eksiltmeye gidil-
meyecektir. Bu konuda size zulmedilmeyecek, haksizlik da yaptlmayacaktrr.
273. «Sadakalar, kendilerini Allah yolunda vakfetmi~, yeryiiziinde
dola~maya giicii yetmeyen fakirler i~indir ki,» Yapt1gm1z yard1mlar1, ken-
dilerini gaza, cihad i~in Allah yoluna adam1~ olanlara verin. <;iinkii bunlar ci-
had ile ugra§ttldarmdan dolay1 her hangi bir ticaret ve kazan~ i~in iilkeleri do-
la~maya imkan bulamazlar. Bu kin1selerin Suffe ashab1 olduguda belirtilmi§-
tir. Sayilar1 da dortytiz kadard1. Kurey§ muhacirlerindendiler. Bunlann Medi-
ne'de evleri, barklan yoktu, yak1nlan da bulunmuyordu. Geceleri Kur'an og-
renirler, giindiizleri de c;ekirdek ktnntilanyla gec;inirlerdi. Rasfilullah'1n gon-
derdigi her seriyyeye kat1hrlard1. Eger Rasulullah (s.a.v.)'1n yanmda bir §eyler
148- Bu ayet, Allah'tan bir ir~ ad vc tcnbih niteligindedir. MU'min infak ve harcamas1yla yalruz-
ca Allah nzasmr gozetmeli, ~ohrete, gosteri~e kap1Jmarnahd1r. <;unkti bu, ameli silip sti-
ptirtir.
Ayet : 272-274 BAKARA SURESi/2 473

varsa, yemeleri ic;iI1 alqamleyin bunlara verirdi.

«lstemeye utand1klarindan dolay1, bilmeyen ·onlari zengin zanne-


der.» Bunlann durumlann1 bilmeyenler, bunlar iffetlerinden ve utan9lanndan
dolay1 kimseden bir §CY istemedikleri is;in de, bunlan zengin sanir. «Sen on-
Ian simalanndan tan1rs1n.» Sen onlann fakirlik ve yoksulluk i9inde bulu-
duklarrm, izd1rap ic;inde ya§ad1klann1, zay1fuklanndan, c1hzhklanndan, tist ve
ba§lanmn diizglin olmamasmdan anlar ve bilirsin. «Onlar insanlardan yiiz-
siizliik ederek istemezler.» Yani bunlar, bir kimseye as1larak, zorla bir §ey
isten1eye kalki§mazlar. c;unkti ihtiyac; halinde istemek caizdir. Bunun bir sa-
k1ncas1 da yoktur. RasOlullah (s.a.v.) §Oyle buyurmu§tur: "Sizden birinizin,
ipini alarak gidip bununla sirtmda bir demet ot ta§zyarak, yuzunu temize fl-
karmasi, versinler veya vermesinler insanlardan istemesinden daha hayirlz-
dir. "049)

«Ne hayir verirseniz, muhakkak ki, Allah onu, hakk1yla bilicidir.>>


Buna gore Allah da size en giizel mtikafat1 verir. Bu, sadaka vermeye te§vik-
tir. A§ag1daki ayet, bu konuda daha ileri bir te§viki 19ermektedir:
274. «Mallarin1 gece ve gtindiiz, gizli ve a~1ktan verenlerin,» Yani
zamanlann1n tilmtinti hayra ve sadakaya ayrranlarm, nerede bir ihtiyac; sahibi-
nin durumu kendilerine iletilirse geciktirmeksizin hemen onu yerine getiren-
lerin, onlara §U veya bu zaman gelin diye bir neden il.eri silrmeksizin ihtiya9-
lann1 kar§ilayanlann, «i§te onlartn, Rableri katinda miikafatlari vard1r .»
Onlarm sevaplar1 Allah kat1nda hazrrd1r. «Onlara» ho§lanmayacaklar1 «hi~­
bir korku yoktur. Onlar» sevdikleri bir §eyi elde edememekten dolay1
«mahzun da olmayacaklard1r.»
$liphesiz Allah sevgisi ve Resulullah'in stinnetine uyularak yapilan bir
infak1n ecri c;ok btiytikttir. Nitekitn §Oyle denilmi§tir: Alu giizelik, alll §eyle-
dir. Bu alt1 §ey: ilim, adalet, comertlik (sehavet), tevbe, sabrr ve hayadrr. ilim
amelde, adalet htiktimdarda, Comertlik zenginlerde, tevbe genc;lerde, sabir fa-
kirde, namus kadmlarda daha gilzeldir. Amelsiz ilim, tavans1z ev gibi, adaletli
olmayan devlet ba§kant, susuz kuyu gibi; comert olmayan zengin, yag1nursuz
bulut gibi; tevbe etmeyen gene;, meyvesiz agac; gibi; sabretmesini bilmeyen
fakir, 1~1ks1z lamba gibi; haya sahibi olmayan kad1nlar da, tuzu olmayan ye-
mek gibidir. Zengine dti§en, zengin bir bulut gibi, din ve dtinya bereketlerini

149- Muslim, Buhari ve Tim1iz1, Bkz. el-Fethu'f-K ebfr, 3/6


474 RUHU'L-BEYAN COz:3

yagd1nnak olinabdir ki, fakirlik ve ihtiya9 dolay1s1yla kalbleri olmii§ olanlan


diriltsin. <;tinkii Allah, hi<;bir ihsan sahibinin iyiligini asla zayi etmez.
Ayet: 275 BAKARA SURESi/2 475

275. Faiz yiyenler, ancak, §eytanin farptigi kimsenin kalk-


tigi gibi kalkarlar. Bu, onlarm: "Ali§veri§ de falz gibidir" de-
melerindendir. Halbuki Allah, aliperi§i hellil,faizi haram kil-
mi§tir. Kim kendisine Rabbinden bir ogiit gelir de, (faizden)
vazgeferse, gefmi§te olan kendisinindir ve i§i de Allah'a kal-
mi§ttr. Kim de tekrar donerse, onlar ate§ ehlidirler, orada
ebedi kalacaklardir.
276. Allah faizi mahveder, sadakalari da artinr. Allah hif-
bir gunahkar kiifiri sevmez.
2 77. iman edip iyi i:jler yapanlar, namazi dosdognt kzlan-
lar, zekati verenler var ya, i§te onlann Rableri katinda
miikafatla,n vardir. Onlara korku yoktur. Onlar iiziilmeyecek-
lerdir de.
278. Ey iman edenler! Allah'tan korkun, eger inaniyorsa-
nizfaizden geri kala.n kismi birakm.
279. Eger boyle yapmazsaniz, Allah ve Rasulii ile sava§a
girdiginizi bilin. Eger tevbe ederseniz, ana sermayeniz yine si-
zindir. Ne haksizlik yapmi§, ne de hakizliga ugratilmi§ olursu-
nuz.
280. Eger (borflu) darlik ifindeyse, geni§lik vaktine kadar
beklemelidir. Sadaka olarak bagi§lamanzz, eger bilirseniz, si·
zin ifin daha hayirlidir.
281. Oyle bir gunden sakmm ki, o gunde Allah 'a dondiirii-
leceksiniz. Sonra herkese kazandigznin kar~iligi tastamam ve-
rilecek ve onlara hif haksizlzk edilmeyecektir.
476 RUHU 'L-BEYAN Cuz:3

275. «Faiz yiyenler,» yani faiz alanlar. Burada "alanlar" degil de "yi-
yenler" denilmesi, genel olarak mahn yenilmek amac1yla kazanilmas1ndan
bir de faizin yiyecek maddelerinde yayg1n olmas1ndan dolay1du. «Ancak,
~eytan1n ~arptig1 kimsenin kalktlg1 gibi kalkarlar.>> Yani tekrar diriltildik-
leri giin kabirlerinden, ttpk1 §eytanm 9arptig1 ve sara hastahgma yakalanm1§
ve akhn1 kaybetmi§ kimse gibi kalkarlar. Bu durum onlann tanmmalan i<;in
bir alamettir. Bir ba§ka yoruma gore, kabirlerinden kalktlklan srrada tipkt sa-
rah kimse gibi, kalk1p tekrar dii§erler. <;unkii onlar faiz yemi§ler ve Allah da
yedikleri bu faizi karmlannda biriktirrni§tir. Bu yiizden oylesine agula§IDI§-
lardtr ki, kalkabilecek durumlan kalmam1§tu.

«Bu, onlann: 'Ah~veri~ faiz gibidir' demelerindendir.» Bunlar, fa-


izle al1§veri§i ayn1 dtizeyde gormek:tedirler. <;unkti onlara gore, her ikisi de
kar getiriyor. Dolays1yla ah§veri§le elde olunan kar nastl helal ise, bu da oy-
lece helaldir. Yine bunlar, bir dirhemi iki dirhem kar§thgmda satrnak caiz-
dir, 9tinkti bir dirhem degerindeki bir e§ya da Upk1 onun gibi iki dirheme sa-
tllmaktadrr, fikrini ileri stiriiyorlar. Ashnda soziin §6yle olmas1 gerekir: "Pa-
iz d e, ah§veri§ gibidir." Ancak burada i§in oneminden dolay1 miibalaga yo-
niine gidilmi~ ve faizin helal olduguna inand1klan i<;in onun asil oldugunu
zannetmi§lerdir.

«Halbuki Allah, ah§veri§i helal, faizi haram kllmt§hr.» Yani Allah'1n


helfil kilmas1yla helal olan ah§veri§le, yine Allah'1n yasaklamas1yla haram ki-
lman faiz nas1l e§it tutulabilir?

«Kim kendisine Rabbinden bir ogilt gelir de (faizden) vazge~erse,»


kime faiz hakkmda Allah tarafmdan bir ogtit, ya da yasaklama gelir de, he-
men bu yasaga uyarsa, «ge~mi~te olan kendisinindir.» Yani daha onceki
gUnahlan ytizlinden hesaba 9ekilmeyecektir. <;tinkti hentiz haramla ilgili ya-
saldama ayeti inmemi§tir. «Ve i~i de Allah'a kalm1~tir.» Eger gelen ogudti
dogruluk ve iyi niyetle almt§, buna bagh olarak faizden vezge9mi~se, bu-
nunla ilgili mtikafat1 Allah'a aittir. Bir diger yoruma gore de, onunla ilgili
hiiklim kiyamet gUntinde verilir. Onun yapttlclanndan otiirti sizin yapabile-
ceginiz bir §ey yoktur. Dolay1s1yla ondan herhangi bir §ey istemeye kalk1§-
may1n. «Kim de tekrar donerse,» faizin yasaklanmasmdan sonra kim de
yeniden faiz almaya kalkt§lf ve daha once oldugu gibi yine heHil saymaya
devam ederse, «onlar ate~ ehlidirler,» oraya kcsin gireceklerdir ve «orada
ebedi kalacaklardir.»
Ayet: 275-277 BAK.ARA SORESi/2 477

276. «Allah faizi mahveder,» Burada "n1ahvetmek" diye 9evirdigimiz


11
"yemhaku" kelin1esinin kokti olan 1nahk" bir §eyin bitinceye kadar siirekli
olarak eksilmesidir. Tipkl gokteki hilalin giderek ki.i~illmesi vc goriinmez olu-
§U gibi. i§te faiz alan kimsenin de durumu boy ledir. Allah bunun bereketini
yok eder, bu yoldan eline ge9en mah da ah~ gottirur. «Sadakalari da artI-
nr .» Sadakan1n sevab1n1 kat kat verir ve sahibi i<;in bereketli kilar. i9inden
sadaka verilen mah da arttnr. Rivayete gore Hz. Peygamber (s.a.v.) §5yle bu-
yurmu§tur: "Suphesiz Allah sadakayz kabul eder, sizden birinizin tay zni bes-
leyip biiyutmesi gibi o sadakay1 biiyutiir. "050)

«Allah, hi~bir giinahkar kafiri,» helali haram la.lma.kta 1srar eden ve


iyice gtinaha batm1§ olan kafiri «sevmez.»

277. Allah'a, Rasfililne ve onunla gonderdigi §eylere «iman edip iyi i~­
ler yapanlar,» taat ve ibadete devam edenler, «namaz1 dosdogru.kdanlar,
zekab verenler var ya,>> Bu iki ibadetin "iyi i§ler" kapsarrnnda olmasma rag-
men burada ozellikle anilmas1, onlann diger salih amellere gore daha onemli
oldugunu gostermek ii;indir. «i~te onlar1n Rableri kabnda» kendilerine va-
dolunmu§ «miikafatlar1 vard1r. On Iara» ho§lanmayacaklar1 ve istemeye-
cekleri bir §eyden dolay1 endi§e ve «korku yoktur, Onlar» sevdikleri bir §e-
ye ula§amayacaklan konusunda «iizillmeyeceklerdir de.»

Bilindigi gibi faiz yiycn kimse, obur bir kimseye benzetilmi§tir. Yer fa-
kat doyamaz. Kami §i§inceye kadar yemeye devam eder ve k.endisine agirhk
~oker. Kalkmak istedik9e, karnm1n §i§kinliginden saraya tutulmu§ gibi yalpa-
lar durur. i§te la.yamet gtintinde faiz yiyenlerin durumu da boyledir.

Rasfilu1lah (s.a. v.) §6yle buyurmu§tur: "F aiz yetmi§ iki ~e§ittir. Bunun
en a§agtsL, ki§inin annesiyle zina etmesi gibidir. " 051 >Boyle bir durumdan Al-
lah' a s1g1runz. Boylesine agrr bir soz i§iten kimse, hemen kerim olan Mev-
la'ya tevbe etmeye ko§ar. Dogrusu bu, kalbi olan veya §ahit olarak kulak ve-
ren kimse i9in ttiyler lirperticidir. Bir kimse, birine bor9 verirken, fazlas1n1 al-
mak kayd1yla verirse, ya da verdigi §eyden daha iistUntinil almay1 §art ko§arak
verirse, bu menfaat getiren bir bor9tur ve her menfaat getiren bor9 da faizdir.

I50- Buhar1 ve Miislim rahric ctmi~tir.


~oyledir: ki~inin
11
I51- Taberani, Evsat'inda tahric etmi§tir. Hadisin devarm Faizin en k6tiisii,
karde~·inin 1rz111a di/ uzatmas1 gihidir." Bkz. el-Fethu 'l-Kebir, 2/139.
478 R(JHU'L-BEYAN Cuz:3

278. «Ey iman edenler! Allah'tan» O'nun cezalandumas1ndan «kor-


kun» ve kendinizi bundan koruyun. «Eger inan1yorsan1z faizden geri kalan
k1sm1 b1rak1n.» Faizle bir§eyler verdiginiz kimselerden geriye kaJan faiz ala-
cagm1z1 almay1n. <;tinkii iman1n1z, emrolundugunuz §eye mutlak ve kesin an-
lamda baghhk gostermenizi gerektirir.
279. ~<Eger boyle yapmazsan1z,» Size uyulmasm1 emrettigim §eyi yeri-
ne getirmez ve faizden arta kalanm1 btrakmazsan1z, «Allah ve Rasfilii ile sa-
Va§a girdiginizi bilin.» Bu, oylesine biiyiik bir sava§hr ki, onu Allah'a ve
Rasulilne kar§t as:m1§ oluyorsunuz. Bundan dolay1 Allah'tan ve Rasfiliinden
gelecek cezay1 bekleyin. Rasfilullah'a kar§t sava§, onunla kar§1hkh ordularla
sava§maktu. Bu ayet indigi zaman, Sakif kabilesi: "Bizim Allah ve Rasfiliine
kar§I sava§acak giictimiiz yoktur" demi§lerdi.
«Eger tevbe ederseniz ...» Bu §iddetli tehdidi duyduktan soma faizin
haramhg1n1 kabul ederek ve buna inanarak tevbe ederseniz «ana sermayeniz
yine sizindir.» Onu oldugu gibi alabilirsiniz. «Ne haks1zhk yapm1~» alacakh
oldugunuz kimselerden fazla almakla ne onlara haks1zhk yapml§, «ne de
haks1zhga ugratdm1§ olursunuz.» Ne de sizler onlar taraf1ndan i§in uzatil-
mas1yla, ya da ana paran1zdan bir eksiklik yap1larak bir zararla kar§t kar~1ya
biraktlm1§ olursunuz.
280. «Eger (bor~lu) darhk i~indeyse,» eger bor9lulann1zdan birisi ger-
9ekten darda ve s1k1t1daysa, yokluk 9ekiyorsa, «geni§lik vaktine kadar bek-
lemelidir .» Onlar1n durumu diizelinceye kadar kendilerine stire verilmelidir.
«Sadaka olarak bag1§laman1z,» bor9lulannizdan sikmt1 i~inde bulunanlarm
borcunu ttimtiyle silmeniz, ya da erteleyip beklemeniz «eger bilirseniz, sizin
i~in daha hayirhdir.» Bu sizin i9in daha sevaph bir i§tir. Evet eger bunun si-
zin i9in daha hayuh oldugunu bilirseniz bunu yaparsm1z. Rasfilullah (s.a.v.)
§6yle buyurmu~tur: "Kim, zorda kalml§ birine miihlet verirse veya tiimiiyle
vazge<;erse, Allah da onu klyamet giiniiniin stktnttlarzndan kurtanr. "052> Bor9
vermede btiyiik faziletler ve sevap vard1r.
Rivayete gore, Dmame el-Bahili (r.a.), riiyasmda cennetin kap1smda §U
yaz1h ifadeyi gorrnti§: "Odiin9 vermek, onsekiz derece fazlas1yla sevaba hak
kazann1aktrr. Oysa bir sadaka, ancak on misliyle degerlendirilir. Bu niye bOy-

152- Mtislim ve Ahmed b. Hanbel tahric euni~tir. Lafz1 §6ylcdir: "Kim zorda olana siire tamr,
ya da riimuyle vazger,;erse, Allah onu, kendi golgesinden ba§ka hi~:bir golgenin olmadtgi
gi.inde kendi golgesinde gOlgelendirir."
Ayet: 278-281 BAKARA SURESi/2 479

ledir? sorusu tizerine §U cevap verilir: Olur ki, verilen sadaka bazan da fakir
yerine zenginin eline ge91ni§ olabilir. Halbuki, odtin<; alan bir kimse, srrf ihti-
yac1 oldugu i<;in gelip senden istemektedir."

Bon;lanma da ti<; ttirltidiir: Allah yolunda gti9siiz oldugu i<;in, buna


imkan1 olmad1g1 i<;in bor9 istenir veya fakirlik ve yoksulluk i<;inde oleo bir
kimsenin cenaze ve tekfin giderlerinin kar§Ilanmas1 i<;in ahn1r, ya da bekarhk
fitnesinden kurtulmak amac1yla, evlenmek ve boylece iffetini korumak i<;in
istenir.

Ki§i Allah'a dayanarak ve giivenerek bor<; ister. Allah da bu bor<;lan


odeme sebeplerini ve kapilann1 a<;ar. Bir kimse borcundan ne kadann1 odeye-
bihne imkanma sahipse, hemen o kadann1 gidip odesin. Hentiz vakti gelme-
mi§ olsa da gidip versin. Hz. Peygamber (s.a. v.), Hz. Cebrail'den anlat1yor:
"Sehitlik, bor~ d1~mda tiim gilnahlan siler. "< 153)

Aktlh kimsenin, tizerinde bulunan borcu odemesi, layamet gilntinde ko-


tii niyeti dolay1s1yla meydana gelen vebalden korkmas1 gerekir. i§te bu, farz-
lan eda etmek isteyen kimsenin durumudur. Boyle davranan bir kimseye Al-
lah borcunu odemede kolayhk verir. Fakat gtinahlara dalan ve farzlan terke-
dene gelince, farzlar1 onemsemeyenler, bor<;larma ve aldtldar1na nas1l onem
verebilirler ki?

281. «Oyle bir giinden» o gtintin azab1ndan «sak1n1n ki, o giinde»,


yap11klann1z1n hesabm1 vermek tizere «Allah' a dondiiriileceksiniz. Sonra
herkese kazand1g1n1n kar~1hg1 tastamam verilecek.» iyilik ya da kotUlUk
adma kim ne yapm1§sa, eksiksiz olarak kar§1hg1n1 alacak «ve onlara hi~ hak-
s1zhk edilmeyecektir.» Ne sevaplan eksilecek, ne de cezalann1n artrrdmas1-
na gidilecektir.

ibn Abbas §oyle demi§tir: "Bu, inen son ayettir. Rasulullah (s.a.v.), bu
ayetin inmesinden 81 gtin sonra Rabbine kavu~tu. Cebrail (a.s.) kendisine:
"Bu ayeti Bakara sfiresinin 280'inci ayetlerinin ba§ma koy'' buyurdu. Ben de
bunu deyn (bor9lanma) ile ilgili ayetle riba (faiz) ayeti aras1na koydum ki, fa-
izden kesinlikle uzak kalms1n ve uzak durulsun istedim."

Rivayete gore Rasulullah (s.a.v.), Pazartesi gtinii dilnyaya geldi, Pazar-


tesi gtinti peygamberlikle gorevlendirildi, Medine'ye Pazartesi gtinti girdi ve

l 53- ~lrazi, el-Elkiib'da tahric etmi~tir. Bkz. Stiyiltl, el-Fethu'l-Kebfr, 2/183.


480 RUHU'L-BEYAN Ciiz:3

Pazartesi gilnti de ruhu kabzolundu. Onun hayati da, olilmti de rahmetti.


RasUliillah (s.a.v.) §6yle buyurmu§tur: "Allah bir iimmete rahmet dilediginde,
peygamberlerinin ruhunu onlardan once allr. 0 peygamberi onlarm selefi ve
o iimmeti i9in bir oncii kilar." Ensar'dan bazis1 Rasfilullah (s.a.v .) i~in mersi-
ye okudular da §OYle dediler:

Her yerde sab1r, ovulen bir §eydir.


F akat Senin ayrilzgma sabretmek kotii.
Ayet: 282 BAKARA SURESi/2 48,1

282. Ey iman edenler! Belirli bir siireye kadar, birbirinize


borf verdiginiz zaman, onu yazin. Aranizda bir yazici da ada-
letle yazsin. Yazici, Allah 'in kendisine ogrettigi §ekilde yaz-
maktan kafinmasin, yazsin. BorflU own da yazdirsin. Rabbi
olan Allah 'tan korksun, borcundan hifbir §eyi eksik birakma-
sin. Eger borflu akli ermez veya iiciz, ya da kendisi yazdira-
48 2 ROHU'L-BEYAN Cuz:3

mayacak durumda ise, velisi dosdogru yazdirszn. Erkekleriniz-


den iki de §ahit tutun. Eger iki erkek yoksa, razi olacaginiz §a-
hitlerden bir erkek ve -biri unutursa digerine hatirlatmasz
ifin, - iki kadin gerekir. Sahitler fagirzldzklan zaman kapn-
masinlar. Biiyiik olsun, kiifiik olsun vadesiyle yazmaktan bzk-
mayin. Bu, Allah katinda daha adaletli, §ahitlik if.in daha
saglam ve §iipheye dii§memeniz ifin daha elveri§lidir. Ancak,
aranizda hemen alip vereceginiz pe§in ticaret olursa, onu yaz-
mamanizda sizin ifin bir giinah yoktur. Ali§veri§ yaptziJ.niz
wman da §ahit tutu,.. Yazana da, §ahide de zarar verilmesin.
Eger yaparsamz, mutlaka o, sizin ifin kotiiliik olur. Allah'tan
korkun. Allah size ogretiyor. Allah her §eyi hakkiyla bilendir.
283. Eger yolculukta olup da bir katip bulamazsanzz, ali-
nan rehinler yeter. Eger birbirinizden eminseniz, kendisine
giivenilen kimse emaneti odesin. Rabbi olan Allah 'tan kork-
sun. Sahitligi gizlemeyin, onu gizleyenin kalbi gunahkdrdir.
Allah yaphklanmzi bilir.
284. Goklerdekilerin ve yerdekilerin hepsi Allah 'indir. ifi-
nizdekini apklasaniz da, gizlesiniz de Allah onunla sizi hesa-
ba feker, diledigini bagi§lar, diledigine de azap eder. Alah her
§eye kadirdir.

282. «Ey iman edenler! Belirli bir siireye kadar, birbirinize bor~
verdiginiz zaman, onu yaztn.» Birbirinize bor~ verdiginiz zaman ve veresi-
ye olarak i§ yapt1gm1z takdirde, hem veren, hem alan, bunu belirli giin veya
aylara ertelemi§lerse ,.ortadan bilgisizligi kaldiracak, ger~egi ortaya koyabile-
cek §ekilde bir anla§ma olmas1 halinde, bunu hemen yazm. Belirli olmayacak
siireler soy lemeyin. Mesela hasat zaman1 veya hac1lann donti§ii gibi kapah
ifadeler kullanmaym. Borcu siiresiyle yazm. <;iinkti boy~ yapmak hem arada
dogabilecek tart1§may1 onler, hem de daha giivenli olur. Cumhur, bu yazma
i§inin miistehap oldugu gorii§iindedir.

«Aran1zda bir yaz1c1 da adaletle yazs1n.» Burada yaz1hnas1 emrolunan


i§in keyfiyeti actiklaruyor. "Aramzda" ifadesi, yazan kimsenin taraflann orta-
smda bulunmas1, bunlardan birisinin soziiyle yetinmeyip ikisinin sozlerini de
yazmast gerektigini bildirmektedir. Yaz1c1, ayn1 zamanda adaletli olmah, dii-
rilst davrarunal1, iki taraftan birine meyletmemeli, az ya da ~ok yazma yoluna
giri§memelidir. Bu, ayn1 zamanda fakih, bilgili, giivenilir bir katibin se~ilme­
sini de emretmektedir. Katip §eriat ol9iisilnde hareket edecek ve adaletten ay-
nlmayacaktir. «Yaz1c1, Allah'tn kendisine ogrettigi ~ekilde yazmaktan ka-
Ayet: 282 BAKARA SURESi/2 483

~1nmas1n, yazs1n.» Bu bore; i§ini yazmaktan hi~bir kimse kac;mmas1n. Al-


lah'm ogrettigi §ekilde beige ve vesikalara yazsm. 0, yaz11mas1 isteneni yaz-
sm. Burada "kafmma" yasag1ndan sonra tekrar yazsm ifadesinin zikredilme-
si, konuyu peki§tirmek i<~indir.
«Bor~lu olan da yazd1rs1n.» Ayette ge<;en "yumlil" kelimesi imla' ma-
nasmadrr. imla', gerekenin yaz1lmas1 iyin katibe anla§thr §ekilde durumu ak-
tarmaktrr. Yani borc;Iu olan kimse de, soylenilen miktann kendisinde oldugu-
nu soylesin, susmasm. <;tinkii hakk1nda §ahitlik yapilan §ey, mutlaka bunun
ikrar olunmas1yla sabit olur. <<Rabbi olan Allah'tan korksun.» yazdrran
kimse yiice Allah'tan korksun. «Borcundan hi~bir §eyi eksik b1rakmas1n.»
Katibe yazd1nlan hak konusunda hic;bir eksiklige yonelmesin. <;unkii yazd1-
ran kimseden boyle bir eksik.lige gitmesi dil§tiniilebilir. Katip de fazla yazma-
ya kalkt§abilir. Yazdrran kimsenin teklifi ve ytikiimltiltigli tizerinde israrla du-
rulmas1, genel olarak insarnn kendisinden zaran uzakla§t1rmak, zimmetinde
ve iizerinde bulunan §eyi de kaldrrmak istemesindendir;

«Eger bor~lu akh ermez veya aciz, ya da kendisi yazd1ramayacak


durumda ise, velisi dosdogru yazd1rs1n.>> Eger iizerinde hak olan ki§inin ya-
ni bor~lunun, akh yerinde degilse, savurgansa, olytiyii elden ka~rran biriyse,
yahut 9ocuk veya bunam1§ bir ya§bysa, ya da dilsizlik, tutukluk, bilgisizlik
veya daha ba§ka herhangi bir anzadan dolay1 yazduamayacak durumdaysa,
onun i§lerini tistlenen ve idaresini ilzerine alan velisi yazdus1n. Bu kimse kay-
yim, vekili veya terctiman olabilir. Velisi fazlaltk veya eksiklik yonilne git-
meden adaletle yazdrrsm.

«Erkeklerinizden iki de ~ahit tutun.» Aranizda ge~en bu bor9lanma


olay1nda, sizin i~in tan1khk yapmalarnu kendilerinden isteyin. Fakat bu
adamlarm her ikisi de sizin dininizden htir, mtisltiman ve akil balig olmu§
kimselerden olacaklard1r. <;tinkli soz bunlann muameleleri hakkindadir.
«Eger iki erkek yoksa,» §ahitlik i~in iki erkek bulamazsanrz, «raz1 olacag1-
n1z ~ahitlelden bir erkek ve -biri unutursa digerine hattrlatmas1 i~in,- iki
kad1n gerekir.» Bir erkek ve iki de kad1n §ahit bulundurun. Mal konusunda
erkekle birlikte kad1nm §ahitliginin caiz oldugu konusunda icma vardtr. An-
cak hadlerde ve k1sasta §ahitlerin mutlaka erkek olmas1 gerekir. Ancak bu
edineceginiz §ahitler de, sizin kabul edeceginiz kimselerden olmahdrr. Her
§ahitlikte itibara almmas1 gereken bu niteligin ozellikle belirtilmesi, kadmla-
rm bu vasfa sahip olmalannm az olmasmdandrr. Bunlann §ahitlikleri konu-
484 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:3

sunda adaletlerine ve giivenilirli olduklanna emin olacaks1n1z. Aynca kadm-


lardan birinin §ahitlik konusunda yan1lmas1 ve unutmas1 halinde, digeri ona
hatirlatabilir. Bu bak1mdan bir kadm yerine iki kad1n tanik istenmektedir.
Boylece endi§e de onlenmi§ bulunmaktadrr.
Aynca §imdi sunacag1m1z kis1mla da §ahitlik yapmaya te§vikte bulunu-
luyor: «~ahitler ~ag1nld1klara zaman» §ahitlik yapmaktan ve boyle bir gore-
vi ytiklenmekten «ka~1nmas1nlar.» Bundan dolay1 b1kkmhk duyup geri dur-
masmlar. «Biiyiik olsun, kil~iik olsun» ya da az veya 9ok olsun «vadesiyle,»
yani odenecegi gtinti belirterek «yazmaktan b1kmay1n.»
i§te «bu,» yani alacag1n vadesiyle birlikte yazilmas1 «Allah kabnda»
yani o·nun verdigi htikme gore «daha adaletli,» dogru ve isabetli «§ahitlik
i~in daha saglam» yani §ahitlik konusunda, gen;egin ortaya ~ikmas1 ve ika-
mesinde en dogru olan «ve §iipheye» borcun cinsi, miktar1 ve vadesi konu-
sunda ku§ku i~ine «dii§memeniz i~in daha elveri~lidir. Ancak, aran1zda
hemen ahp vereceginiz pe§in ticaret olursa,» yani yaptlgm1z ah§ veri§, mah
vermek ve paray1 almak §eklinde pe§in olarak ger~ekle§iyorsa, «onu yazma·
man1zda sizin i~in bir giinah yoktur.» <;unkti bunda, daha sonra ortaya \:I-
kacak bir tartI§ma ve unutkanl.Ik sozkonusu degildir.
«Ah§veri§ yaphg1n1z zaman da...» Bu ttir ah§veri§ mutlak al1§veri§tir.
Bunun mutlak ah§-veri§ olmas1 daha ihtiyath olur. «~ahit tutun.» Bu ayette
yer alan emirler, cumhura gore mendupluk ifade eder.<154)
«Yazana da, §ahide de, zarar verilmesin.» Katip yazmaktan, §ahid de
§ahitligi yerine getirmekten ka~1nmasm. «Eger yaparsan1z,» size yasaklanan
zararh §eyleri i§lerseniz, «mutlaka o,» yani yaptigm1z bu §ey, «sizin i~in ko-
tiiliik» Allah'a itaatten uzakla§mak «olur.»
Oyleyse O'nun emir ve yasaklanna aykrr1 davranmak konusunda «Al-
lah 'tan korkun. Allah size» iyiliginizi i9eren htikiimlerini «ogretiyor. Allah
her §eyi hakk1yla bilendir.» Sizin hi~bir durumunuz O'na gizli kalmaz ve si-
zi yaptlglillZ bu §eylerle hesaba 9eker.
Bu, Kur'an'1n en uzun en geni§ ve en aynntill ayetidir. Bu ayetle, yara-

154- ~ahit tutma, mendup bir i§tir. Eger bu farz olsayd1, insanlar i<;in btiytik bir gti<;ltik dogar ve
insan yapt1g1 en kti~Uk bir i§ten mesela §eker veya pirin~ten, ev veya araba satin almaya
kadar her al1§veri§te btiytik zorluklarla kar§Ii~ud1. Bu bak1mdan cumhur, bu emrin vticub
degil mendupluk ifade ettigi gorti§Unii benirnsemi§lerdir. Allah en iyisini bilir.
Ayet: 283 BAKARA SURESi/2 485

tiklann hakkma riayet etmek gerektigi, din diinya i§lerinde gerekli olan malda
dikkatli davranmak icabettigi anla§1lmaktadir. Buna gore, hak i<;in 9ah§an ba-
§anya l}.la§rr. Aksi takdirde zarara girer.
Ytice Allah geni§ rahmetiyle insanlarla birbirlerine kar§1 haks1zhk ve
zuliim etmemeleri i9in, aralarmdaki ili§kilerin niteligini ogretiyor. Boylece in-
sanlar aras1nda 9eki§me, tart1§ma ve dii§manhk ortaya 91kmayacak, bunlar so-
nucunda aralar1nda bir kin olu§mayacaktir. Yiice Allah aynca, haklar1n yaz-
mak ve §ahitlik yolu ile korunmas1n1 emretmi§tir. ~ahitlere once gorevi yilk-
lenmelerini, sonra da geregini yapmalann1 emir buyurrnu§tur. Bu i§i yazan
katibe de, adaletli bir bi9imde Allah'm ogrettigi §ekilde yazmasm1 emretmi§-
tir. 0 55> Kisacas1 bu ayetle, yukar1da ge9en pek 9ok inceliklere deginilmi§tir.

Sonra a§ag1daki ayette Allah Teala, bor9 konusunda dikkatli davramla-


rak borcun rehinle garanti altma ahnmas1n1 emretmi§tir.
283. <<Eger yolculukta» yani misafirlik durumunda «Olup da» bor9lan-
ma olaym1 yazacak «bir katip» ya da kag1t, kalem ve mtirekkep gibi yazacak
malzeme «bulamazsan1z, ahnan rehinler,» olay1 belgeleyecek bir rehin «ye-
ter.» 0 zaman vesika rehindir ve bunu almak §arttrr.

Burada yolculuk esnas1nda rehin alma i§i §art ko§ulrnu§ olsa da, yolcu-
luk olmad1g1 zamanlarda da rehin ahnabilir. Bu, yaln1zca yolcuiuk haline ait
bir i§ degildir. Burada rehinin yolculukta zikredilmesinin nedeni, genelde yol-
culuk esnasmda katip ve §ahit bulanamayabilir. Burada rehin al1nmakla emr
olunmas1, hem katip ve hem §ahit yerine ge9mesi a91smdandir. Mah koruma-
da bir glivence ve vesika olmaktadir rehin birakilan §ey. Dolay1s1yla burada
soylenen soz §art yoluyla olmay1p, genelin durumuna goredir. Nitekim Hz.
Peygamber (s.a.v.), zirh1n1, yirmi olc;ek arpa kaq1hgmda bir yahudiye rehin
brrakm1§tL Rasfilullah ailesinin ihtiyac1 i<;in o arpay1 ondan almt§tl.

«Eger birbirinizden eminseniz,» yani bon; verenle borc;lanan eger bir-


birlerine giiveniyorlar ve birbirleri hakk1nda iyi niyet sahibi olduklan ic;in
emanetine kar§ihk rehin almak istemezse, «kendisine giivenilen kimse ema-
neti odesin.» Gi.ivenilir borc;lu, kendisine gtivenen alacakhya olan borcunu
odesin, zim1netindeki borcunu yerine getirsin. «Rabbi olan Allah'tan kork-
sun.>> Emanet haklanna riayet ve geciktirmeksizin borcu odemede Allah'tan
korksun.

155- Kur'an-1 Kerim bu en uzun ayetiyle noterlik mtiessesinin esaslanm koymu~. musltimanlar-
da bu tavsiyeyi genellikte uygulam1§lard1r. Na~ir.
486 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

«Sahitligi gizlemeyin.» Ey §ahitler, hak.k1n geregi gibi yerine gelmesi


i9in, hakim huzuruna 9ag1nld1g1ruz zaman, bildiklerinizi gizlemeyin. «Onu
gizleyenin kalbi gilnahkardir .» Gtinah i§lemi§ olur. Burada kalbten soz edil-
mesi pe§ilctirmek i9indir. Bu: "i§te bu benim goztimtin gordilgli, kulag1m1n
i§ittigi ve kalbimin tan1d1g1 gibidir." demeye benzer. <;link.ti kalb, organlann
ba§1drr. Bu oyle bir et par~as1drr ki, eger bu et par9as1 dtizelirse, tum vlicut
dtizelmi§ olur; eger bu bozulursa, ti.im vticut bozulur.
«Allah yaptiklar1n1z1 bilir.» i§lediginiz hayrrsa, kar§1hgmda hayrr, ko-
ttili.ikse kar§1hg1nda kottiltik gortirstintiz. $ahitligi gizlemek, bildigini soyle-
memek, yalan yere §ahitlikte bulunmak gibi ameller insam cehenneme si.iriik-
leyen i§lerdendir.
284. «Goklerdekilerin ve yerdekilerin hepsi,» yaratma mtilk ve tasar-
ruf bak1m1ndan «Allah'1nd1r.» Bu §eylerin hi9 birisinde, §U ya da bu §ekilde,
hi9bir kimsenin O'nunla ortakhg1 yoktur. Oyleyse O'ndan ba§ka birine kulluk
etmeyin. «i~inizdekini a~1klasan1z da,» kalblerinizdeki koti.iliigti veya buna
niyeti soz ve davraru§la a~1ga vursan1z da, a~1ga vurmay1p insanlardan «gizle-
seniz de, Allah onunla sizi hesaba ~eker.» K1yamet gtintinde sizi bununla
yargtlar. Bu, Mfitezile'den ve Raf1ztlerden hesab1 inkar edenlerin aleyhine bir
delildir. «Diledigini bag1§lar,» gtinahlan ne kadar bi.iyiik de olsa, merhamet
ve comertligiyle onu affeder. «Diledigine de», adaleti dolay1s1yla, gunah1 ne
kadar kiic;iik de olsa «azap eder .» Bunlar1 hikmet ve maslahata day ah olan
iradesi dogrultusunda yapar. Burada bagi§m azaptan once gelmesi, yilce Al-
lah'1n, rahmetinin gazab1ndan daha btiytik olmasmdandir. «Allah her ~eye
kadirdir .» Bag1§lamaya da, azap etmeye de gticii yeter.
Teysfr'de §6yle denmi§tir: "Gizleseniz de" ayetinin zahiri, insanm kal-
bindekilerden dolay1 da hesaba ~ekilecegine i§aret eder. i9inden bir kottiliik
gec;iren, ancak sonra kendi istegi dt§mda bunu yapmaktan imtina eden, bunu
kendi istegiyle degil, bir engel dolay1s1yla yapmayan kimse, bu suc;tan dolay1,
aynen bu fiili i§leyenin gorecegi cezay1 gormez. Yani bir kimse zina i§lemeye
azmetse, fakat bunu i§lemese, bu, zina cerzas1 gormez. Zina i§lemeyi akhndan
ge~iren kimsenin ona azmeden kimse gibi ceza gorlip gormemesi konusu ise
tart1§mahd1r. Kimine gore bu, Rasfiltillah'm: "Suphesiz Allah benim if;in, um-
metimi i<;lerinden gef irdikleri §eyleri i§lemedikleri veya konu§mad1klan sii-
rece affetmi~tir. "t1 56> Hadisinden dolay1 affedilir. Ancak c;ogunluga gore bu

156- Hadisi, Buhari, Mtislim ve SUnen sahipleri, Ebfi Hureyre hadisinden tahric etmi§lerdir.
Ayet: 284 BAKARA SORESi/2 487

hadis, azmetmeyle degil, i9inden ge<;irmeyle ilgilidir. <;tinkti azmetmede he-


saba \:ekilme sabittir. <;ogu kez insan oldilnne, zina ve benzeri §eylerden do-
lay1, nzas1 olmas1 kayd1yla, giinaha ortak olur. Nitekim hadiste §6yle buyurul-
mu§tur: "Bir kimse herhangi bir masiyetin yaninda bulunur da, bunu ho§
gormezse, sanki orada degilmi§ gibidir. Bir kimse de o masiyetin oldugu yer-
de olmayzp,fakat buna nza gosterirse, sanki orada haz zrmz§ gibi gunaha gi-
rer."C157> Bir ba§ka hadiste de §Oyle buyurulmu§tur: "Kim bir toplumu sever-
se, o, on/arm zumresinde ho§rolunur. "C 15 R)

Akilh .kimse kalbinden kotii dii§iinceleri c;1kanp atand1r. Fasik bir .cema-
at ve toplumla oturup kalmayandir. <;iinkil onlann ztimresinden olmamas1
i9in bOyle yapmas1 gerekir.

157- Beyhak1, Silnen'inde tahric etmi~tir. Bkz. el-Fethu'l-Kehfr, 3/ 185.


158-Taberanl, K ebfl1 inde tahric etmi§tir. el-Fethul'l-Kebfr, 3/149.
488 RUHU'L-BEY.AN Ciiz:3

285. Rasul, Rabb'inden kendisine indirilene iman etti,


mu'minler de. Hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplanna ve pey·
gamberlerine iman etti. "0 'nun peygamberlerinden hifbirini
digerinden ayirmayiL i§ittik, itaat ettik! Rabbimiz! Bagi§la-
mani dileriz. Donii§ ancak sanadir" dediler.
286. Allah kimseyi guciiniin iistiinde bir §eyle yiikumlii tut-
maz. Herkesin kazandigi iyilik kendi yararina, kotiiliik de
kendi zararinadir. "Rabbimiz! Unutur, ya da yanzlirsak, bizi
sorumlu tutma! Rabbimiz! Bize, bizden oncekilere yiikledigin
gibi, affer bir yuk yiikleme! Rabbimiz! Bize giicumiiziin yetme-
digi §eyleri yukleme. Bizi affet, bizi bagi§la, bize aci! Sen bi-
zim mevUlmizsin! Kafirler toplumuna kar§i bize yardim et!" ·

285. «Rasul, Rabb'inden kendisine indirilene,» ytice Allah, tarafmdan


indirilen her §eye «iman etti.» Onlan tasdik etti. inen Kur'an ayetlerine ve
onlarda yer alan Him yasa ve htiktimlere, lassalara, ogtitlere, peygamberlerin,
kitaplann ve daha ba§ka §eylerin durumlanyla ilgili haberlere tafsill bir §ekil-
de, yani aynnuh olarak inand1. «Mii 'minter de.» Yani bu isimle tanmm1§
olan grup da iman ettiler. «Hepsi Allah'a,» yani btittin mti'minler, Allah'm
ulQhiyette ve mabudlukta e§siz ve ortaks1z bir ~ekilde tek olduguna, «melek-
lerine,» bunlann Allah'1n miikerrem kullar1 olduguna, «kitaplar1na ve pey-
gamberlerine iman etti.» Burada, kitaplara imanm kapsamtnda oldugu i<;in
ahirete iman aynca zikredilmemi§tir. Peygamber ve mii'minler demi§lerdir ki~

Biz «'O'nun peygamberlerinden hi~birisini digerinden ay1rmay1z.»


Y ahfidi ve hrristiyanlann yapt1klar1 gibi peygamberlerden baz1s1na inan1p ba-
z1s1n1 inkar ederek aralannda bir ay1nm yapmay1z. Mti'minler imanlanrun he-
men ardmdan, emre uyduklarm1 bildirerek dediler ki: «i~ittik,>> bize haktan
geleni anlay1p kavradlk, bunun dogruluguna da kesin inandik. «itaat ettik!»
Onda yer alan emir ve yasaklara da itaatle boyun egdik. «Rabbimiz! Bag1~la­
man1 dileriz.» Onceden i§ledigimiz gtinahlannuzrn aff1n1, haklana riayette
Ayet: 285-286 BAKARA SURESi/2 489

yapt1gun1z kusurlanm1z1 bagt§la. «Donii~ ancak sanadtr.'» Oli.im ve oldtik-


ten sonra dirili§ yoluyla doni.i§ ba§kas1na degil, ancak sanadrr. «Dediler.»

Bizim i~in gerekli olan Kur'an ahlak1yla ahlfildanmak olmahdrr. Yaln1z-


ca Kur'an okuyup, bunun geregiyle amel etmemek herhangi bir fayda sagla-
maz. Buna §6yle bir omek verebiliriz:
Bir htikiimdar, herhangi bir kimseye bir emirlik bagt§lar, ona bir lider-
lik, ya da niyabet verir. Adamm elinde, i.ilke halkmm kendisine itaat etmesi
gerektigini belirten bir belge vardir. 0 tilkeye gelir, makamma oturur ve halk
da kendisine itaat etmeye ba§lar. Sonra htikiimdar ona bir yaz1 gonderir. Bu
yaz1da, o tilkeye geldiginde kalmas1 i~in, kendisine bir ko§k veya geni~ bir ev
yaptrrmas1 emredilmektedir. Mektup, emirin (valinin) eline ula§tr. Ancak o,
her gtin mektubu a~1p okudugu halde, kendisine ernredilen §eyi yapmamakta-
dir. Htikiimdar geldiginde, emrinin yerine getirilmedigini gortince bu vali
hil'ati m1 hak eder, yoksa tekdir ve azar i§itmeyi mi? i§te Kur'an da bOyledir.
T1pk1 hilkiimdann mektubu, ya da fermaru gibi. Allah bu kitapta kullanna, di-
nin ri.ikiinlerini imar etmelerini emrediyor. Dinin imar1n1n nasil olacag1n1
a91khyor ve §6yle buyuruyor: "Namazt kiltn, zakatt verin" (Bakara: 43),
"Oru~ size farz kzlzndz" (Bakara: 183) ve "Oraya yo/ bulabilen kimseye, Bey-
tullah'z haccetmesi farzdir." (Al-i imran: 97) Bu durumda Kur'an'1n okunma-
s1, t1pkl hilkiimdarm fermarurun okunmas1 gibidir. Cennet, Kur'an'1n yaln1zca
okunmas1yla kazanilmaz. <;tinkli Allah §6yle buyurmu§tur: "Yaptzklanna
kar§zlik olarak." (Secde: 17) Bunun i<;in amel laz1mdu.
286. «Allah kimseyi giiciiniin iistiinde bir ~eyle yiikiimlii tutmaz.»
Bu, mti'minlerin sozti degil, Allah tarafmdan verilen bir haberdir.

Rivayete gore: "i~inizdekini a9zklasan1z da, gizleseniz de, Allah onunla


sizi hesaba ~eker" (Bakara: 284) ayeti inince, bu durum Rasfilullah'1n ashab1
i~in agu geldi. Hepsi Rasulullah (s.a.v.)'a gelerek ontinde diz 9okti.iler ve
§6yle dediler: "Ey Allah'1n RasfiHi ! Giicilmiiziin yettigi amellerle, namaz,
oru~, hac ve cihadla sorumlu tutulduk. Sana bu ayet nazil oldu. Oysa bizim
gtici.imilz buna yetmez.'' Bunun ilzerine Rasulullah (s.a.v.) §Oyle buyurdu:
"Sizden onceki kitap ehli gibi, 'i§ittik ve kar§i geldik' mi demek istiyorsunuz?
Aksine siz, 'i§ittik ve itaat ettik. Rabbimiz! Bagi§lamam dileriz. Donil§ ancak
sanadtr' deyin." Bunun tizerine gelenler bunu okudular ve Allah: "Rasul,
Rabbi'n.den kendisine indirilene iman etti" diye ba§layan "Rabbimiz! Bagi§-
lamam dileriz. Donu§ ancak sanadzr" diye biten ayeti indirdi. Sonra Allah bu
490 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

ayeti (Bakara: 284) neshederek: "A/ah kimseyi guciiniin iistunde bir §eyle yu-
kumlu tutmaz" ayetini indirdi. '~ 159 ) Bununla iizerlerindeki ytik hafifletilmi§tir.

Burada, "i~inizdeki "nden (Bakara: 284) murad1n, ozellikle yaptlmas1na


karar verilen ve azmedilen kottiliik oldugu gen;egi a91klanm1§ bulunuyor.
Yoksa gontillerinden ge9en her §eyden otiirii insan sorumlu tutulmayacaktir.
<;unkii insan1n boyle bir §eyden kendisini kurtarmas1, gonltinden bir §eyler
ge~irmemesi dii§tinelemez ve bu, mtimktin de degildir. "Teklif," i~inde zorluk
ve kiilfet bulunan bir §eye zorlamaktrr. "Vus' " ise, yapmaya gti9 yetirilebi-
len, insana agrr gelmeyen §ey demektir. Kald1nlamayacak §eyleri insana yiik-
lememek Allah'm kanunudur. Ancak bu konuda insan1n giicii neye yetiyorsa,
gtictintin ve 9abasm1n tizerinde olmamak kayd1yla kolay1na geleni istemektir.
Kaldt ki bir de Allah'm bu timmete rahmetle muamele etmesi vardu. <;iinkti
§Oyle buyurmu§tur: "Allah size kolaylzk ister, zorluk istemez. '' (Bakara: 185)

«Herkesin kazand1g1 iyilik kendi yararina..•» Yapmakla yiikiimlii ol-


dugu iyilik.ten dolay1, herkesin kazand1g1 sevab1 kendisinedir. «Kotiiliik de
kendi zararinad1r.» Brrakilmas1 istenen kotiiltigii yapmas1 halinde dogabile-
cek kottiltik de kendi aleyhinedir. Yoksa ki§inin yapug1 kotiiliigiin cezas1n1
bir ba§kas1 9ekmeyecektir.
«'Rabbimiz! Unutur ya da yan1hrsak bizi sorumlu tutma!» Onlar:
"Ey Rabbimiz! Unutkanhk, ya da yandg1yla bizden meydana gelen bir a§rrI-
hktan, i§in tizerinde titiz davranamamaktan dogan §eyler ytizunden bizi hesa-
ba 9ekme" derler. Nitekim bir hadiste §Oyle buyurulmu§tur: "Ummetimin
iizerinden hata, unutkanlzk ve zorlanma sonucunda yaptlklan ~eylerden do-
layz dogabilecek sorumluluk kaldznlm1~tir. "<160> Hadis, hata ve unutkanbk se-
bebiyle olabileceklerden Hz. Muhammed (s.a.v.)'in ilmmetinin sorumlu tutu-
lamayacaklar1n1 gosteriyor. Oysa ge9mi§ ilmmetler bu iki §eyden sorumlu tu-
tulmaktaydtlar.
«Rabbimiz! Bize, bizden oncekilere yiikledigin gibi, ag1r bir yiik
yiikleme!» Nitekim sen israilogullanna, tevbe etmi§ sayilabilmeleri i9in ken-
dilerini oldiirmelerini, kirlenen yerlerini kesmelerini, Suyun dI§lilda herhangi
bir §ey le temizlenmemelerini mescid d1§1nda ba§ka yerlerde namaz k1lama-
malann1 belirtmi§, gtinahlan sebebiyle baz1 gtizel nimetleri onlara yasakla-

159- Hadisi Ahmed b. Hanbel, Miisnedinde ve aynca Muslim tahric etmi§tir. Bkz. Camiu'f-
Usr2l, 2/60.
160- Taberani, Kebfr'inde tahric etmi§tir. el-Fethu'l-Kebfr, 2/125.
Ayet: 286 BAKARA SORESi/2 491

mi§, gece yaptiklan gtinah1 sabahleyin kap1lanna yazd1rm1§ ve daha pek <;ok
zorluklarla kar§1 kar§1ya brrakrm§tm. i§te bunlar ve bunlara benzer agrr so-
rurnluluklarm ve yiiklerin hi9 birisi bu timmete yiikletilmemi§tir. Allah, bu
timmeti bundan korumu§ ve bu iimrnete rahmetiyle muamele etmi§tir. Bu gibi
agrr ve zor §artlar1 bu timmete yilklememi§tir. Nitekim bunun i<;in §U ayet na-
zil olmu§tur: "Onlann sirtLndan agir yuku ve uzerlerinde olan zincirleri kal-
dznr." (A'raf: 157) Hz. Peygamber (s.a.v.) de §Oyle buyunnu§tur: "Ben, ko-
laylzk ve ho§goru temeline dayalt islam dinini getirdim."061 ).

Allah bu timmeti, onceki iimmetlerin 9arp1ldlklar1 cezalardan korumu§-


tur. Mesela, onlardan kimisi ba§ka bir varhg1n §ekline donii§ttirtiltiyordu, ki-
misi de yerin dibine ge9iriliyordu. «Rabbimiz! Bize gilcilmilziin yetmedigi
~eyleri yiikleme.» Bu, gti9 yetirilemeyen bir ytikilmltiltikle ylikiimli.i tutuldu-
gu taktirde meydana gelebilecek agrr cezalardan bagi§lanma istegidir. Y ani:
"Ey Rabbimiz! Siirekli olarak, altmdan kalkamayacag1m1z ytikleri tizerimize
yilkleme." «Bizi ·a ffet.» Gynahlannuzm izlerini kaybet, «bizi bagcyla.» Ay1p-
lar1m1z1 ort, kusurlar1m1z1 gorme, bizi herkesin ortasmda rezil etme, «bize
ac1!» Bize ikramda bulun, fazhn ve kereminle bize muamele et. Burada rah-
met isteginden once affm ve bag1§1n zikredilmesi, once ki§inin her §eyden
ar1ndrr1lmas1 ve sonra da, tertemiz bir §ekilde gerekenin istenmesindendir.
«Sen bizim Mevlam1zs1n!» Sen bizim efendimiz ve sahibiinizsin,-biz de se-
nin kullar1n1z. Veya Sen bizim yard1mcim1z ve i§lerimizin dilzenleyicisisin.
«Kafirler toplumuna kar~1 bize yard1m et!'» Onlann kottiltiklerini
bizden uzakla§tir. <;unkii Efendiye yak1§an, kullanna yard1m etmesi, dti§man-
larma kar§1 emirlerini savunanlar1 ba§ar1ya ula§tLrmas1, kafirlere kar§1 onlara
zafer vermesidir. Buda, dostlarm1 ilstiin kllmak ve onlar1 korumakla olur. Bu
ayn1 zamanda, §eytanlardan korunmaya yonelik bir duadrr. <;ilnkti §eytanlar
da Allah'm dli§manlar1 olan kafirler arasmdadrr.

Rasulullah (s.a.v.) §6yle buyurmu§lard1r: "Kim Bakara Suresinin son iki


ayetini okursa, bu ona yeter. "(162) Yani gecenin ihyas1, ya da klyamet gtinii
hesabmdan korumak i~in ...
Ylice Allah'1n yard1m1yla Bakara SGresinin tefsiri sona erdi.

161- Bu hadisi Hatib, et-Tarih'te tahric etmi§tir. Hadis ~oyle bitiyor: "Kim benim sannetime
aykin davramrsa henden degildir." Ayr. Bkz. el-Fethu'l-Kehfr, 2/7.
162- Buharl, Mtislim, Ebu Davud ve Tirmizi tahric etmi§tir. Bkz. Camiu'l-UsiU, 8/473.
Bu sure ilyas KARSLI tarafmdan tercume edilmi;;tir.
496 RUHU 'L-BEYAN Ciiz:3

1. Eli/, Lam, Mftn.


2. Allah ki, O'ndan bafka itah yoktur. Dliima diri ve koru-
yup yoneticidir.
3-4. Sana Kitab'i hakla, kendinden oncekileri dogrulayici
olarak indirdi. Bundan once de insanlara yo/ gosterici olarak
Tevrat ve incil'i indirmi~ti. Ve Furkan'i indirdi. Allah'in
ayetlerini inkii.r edenler ifin mutlaka fetin bir awp vardir. Al-
lah azWlir, intikam sahibidir.
5. Ne yerde, ne de gokte hifbir §ey Allah'a gizli kalmaz.
6. Rahimlerde sizi diledigi gibi §ekillendiren 0 'dur. O'ndan
ba{ka illih yoklur. 0 azfadir, hakimdir.

1. «Elif, Lam, Mim.» Elif harfi Allah' a, Lam harfi "Latif', Mim harfi
de Allah'm "Mecid" ismine i§arettir.
2. <<Allah ki, O'ndan ba§ka ilah yoktur.» Ba§kas1 degil, sadece O'dur
ibadet edilmeye Iaylk olan. «Dfilma diri ve koruyup yoneticidir. » 0, oltim-
stiz ve bak:idir. Yaratiklan 0 yonetir ve korur.
Bu ayet, Hz. isa'n1n (a.s.) Rabb oldugunu iddia edenlerin iddialann1
reddeder.
Rivayet edildigine gore, Necran'dan 60 ki§ilik bir heyet Hz. Peygam-
ber'e gelmi§lerdi. Bunlarm 14 ki§isi e§raftan, 3 ki§isi ise ileri gelen ki§iler-
dendi. Bunlar Medine'ye gelip ikindi namazmdan sonra Hz. Peygamber'in
mescidine girdiler. Uzerlerinde ozel elbiseler vardi. Hz. Peygamber'in asha-
b1ndan onlan goren baztlan §5yle diyorlard1: " Onlar gibi heyet gormedik."
Namaz vakitleri gelince kalk1p, namazlarllli mescidde k.ildtlar. Hz.Peygam-
ber: "Onlan birakinzz, doguya dogru kllsinlar" buyurdu. Daha sonra bu
gruptan ti9 ki~i Hz. Peygamber'le konu§tular ve bir keresinde: "isa, Allah'trr;
c;iinkii oltileri diriltir, hastalar1 iyile~tirir, gfilpten haber verir" dediler. Bir ko-
nu§malarmda da: "isa Allah'm ogludur, onun bilinen bir babas1 yoktur" dedi-
ler. Ba§ka bir konu~mada ise: " 0, Uc;tin i.i9tinctistidiir. <;tinkti Allah 'yapt1k ve
soyledik' buyurmu~tur. Eger bir olsayd1 'yapt1m ve soyledim' buyururdu" de-
diler.
Bu nun tizerine Hz. Peygamber: ".Miisluman olun " buyurdu. Onlar:
"Senden once mtisltiman olduk" dediler. Hz. Peygamber: "Yalan soyluyorsu-
Ayet: 1-4 AL-i iMRAN sORESi/3 497

nuz! (;unku sizin Allahu Teala'ya foc uk isnat etmeniz, musluman olmamzz
engeller" buyurdu. Onlar: "Eger isa Allah'm oglu degilse, babas1 kimdir?"
dediler. Bunun iizerine Hz. Peygamber: "(;ocugun babasma benzer oldugu-
nu bilmiyor musunuz?" buyurdu. On1ar: "Ev et biliyoruz" dediler. Hz. Pey-
gamber: "isa'da bundan (babasmdan) bir §ey var mz?" diye sordu. Onlar:
"Hayu" dediler. Hz.Peygamber : " Yerde ve gokte hi~·bir §eyin Allah'tan gizli
kalamayacagmz bilmiyor musunuz?'' diye sordu. Onlar: "Evet biliyoruz" de-
diler. Hz. Peygamber: "i sa kendine bildirilenlerden ba§ka bir §ey bilir mi?"
diye sordu ve onlardan "hayrr" cevab1n1 aldi. Bunun iizerine §Oyle buyurdu:
"Bilmiyor musunuz ki Rabbimiz, i sa'yi rahimde diledigi gibi §ekillendirdi.
Rabbimiz yemez, iqmez, tuvalete qikmaz." Onlar da: "Evet bunu biliyoruz"
dediler. Hz. Peygamber: "lier kadimn hamile oldugu ve dogum yapttgi gibi,
lsa'n1n annesinin de r;ocugunu dogurup, besledigini, sonra yemek yedigini,
su iftigini, tuvalete pktzgtm biliyor musunuz?" diye sordu. Onlar yine "bili-
yoruz" dediler. Bunun iizerine Hz. Peygamber: "Bu, naszl sizin iddia etdigi-
niz gibi olur?" diye sordu. Adamlar sustular ve inkar etmeye devam ettiler.
Bunun lizerine Allahti Tefila, bu sfirenin ba§1ndan seksen kiisur ayet indirdi. ci>
Boylece Hz. Peygamber bu ayetleri delil gosterip hakk.1 ger~ekle§tirmek ic;in
onlann §iiphelerine cevap verdi.
3-4. «Sana kitab1» indirdi ... Burada "kitap"tan maksat Kur'an-1 Ke-
rim'dir. Burada nic;in kitabm (Kur'an'm) indirilmesinden bahsedilirken "nez-
zele", Tevrat ve incil'in indirilmesinden bahsedilirken "enzele" fiili kullanil-
m1§tlr? Denilirse, cevaben derim ki: "Nezzele" fiili ~okluk ifade eder, Kur'an
par~a parc;a indirilmi§tir. Halbuki incil ve Tevrat toptan indirilmi§tir.

«Hakla ...» Htikn1tinde adaleti gozeterek, haberlerinde dogrulugu goze-


terek ...

«Kendinden oncekileri dogrulay1c1 olarak indirdi.» Kendisinden da-


ha once indirilen kitaplan, tevhid, ntibtivvet ve verdikleri haberler konusunda
dogrulay1c1 olarak, Hak, sana kitab1 indirdi. «Bundan once de insanlara yol
gosterici olarak ...» insanlarm dogru yolu bulup hidayete ermeleri i9in «Tev-
rat11 ve incil'i indirmi~ti.» Kur'an-1 Kerim'i indirmeden once, Tevrat vein-
cil'i, Musa ve isa peygamberlere bir biitiin olarak indirdi.

«Ve Furkan 11 indirdi.» Burada Furkan'dan maksat, semavi kitaplann

l- Bkz. imam Vak'idi, Esbfib'un-NuzUl, Kurtubi, ibn Kesir ve R uhu'l-Meanl Tefsirleri.


498 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

btittintidtir. <;tinkti semav1 kitaplann her biri, hak ve batih birbirinden ay1nr.
Furkan'dan 1naksat Kur'an-1 Kerim de olabilir. Onun §aDllll ve faziletini ytik-
seltmek i9in, ikinci defa tekrarlanmt§tlr. «Allah'1n ayetlerini inkar edenler»
Allahti Teala'n1n indirmi§ oldugu Kur'an-1 Kerim'i ve Hz. Peygamber'in mu-
cizelerini inkar edenler «i~in», inkarlanndan dolay1 «mutlaka <;etin bir azap
vard1r.» 0 azabm §iddeti tasavvur edilemez. «Allah azizdir, intikam sahi-
bidir.» Allahii Tefila kesinlikle maglup olmaz, diledigine htikmeder, diledigi-
ni yapar. 0, yiicedir. Onun gibi hi<tbir intikam sahibi yoktur.

5. «Ne yerde, ne de gokte hi~bir §ey Allah'a gizli kalmaz.» Allahti


~ea.Ia her §eyi bilir. inkarcll11ll inkar1n1, mti'minin imanm1 ve biitiin amelleri
bilir, klyamet gtinti kar§1hgm1 verir.
6. «Rahimlerde sizi diledigi gibi ~ekillendiren O'dur.» 0, sizi analan-
n1z1n rahminde beyaz, siyah, erkek veya di§i olarak, uzun boylu, kisa boylu,
giizel veya 9irkin olarak, ozel bir bi9imde yaratrr.
Bu ayet, "isa Allah'trr, ya da Allah'1n ogludur diyenlerin iddialarm1
II

reddetmek ic;in nazil olmu§tur. <;tink:ti, rahimlerde §elcillendirilen, ne ilah ola-


bilir, ne de Allah'1n oglu. Boyle bir varhk, ancak sonunda fena bulup yok ol-
mak i9in meydana getirilmi§tir.
«O'ndan ba§ka ilah yoktur.» Hz. isa'n1n, kendi oglu olmas1ndan mil-
nezzehtir. «0, azizdir, hakimdir.» Kudret ve hikmetinde sonsuzdur. Rabbi-
niz sizi, e§siz bir bi~imde yaratir. Bu konuda, Hz.Peygamber (s.a.v.) §Oyle
buyuruyor: "Sizin yaratzll§lJUZ, ba§langi~ta, ana ve baba maddeleri 40 gun
ana karnmda toplamr. Sonra o maddeler de bunun gibi 40 gunde kan pihtist
halini alzr. Sonra yine bunun gibi 40 giinde bir fignem ete donii§iir. Sonra
Allahu Te/illi bir melek gonderir. Onun ifin §U dort kelimeyi yazmasi emro-
lunur; Onun nzk1, eceli, §akf ya da safd olmas1 ... "<2l

Yine Hz. Peygamber §Oyle buyurdu : "Nutfe, ana rahminde kirk veya
kirkbe§ gun kalzp yerle§tikten sonra melek ona girer. Sonra; 'Ya Rabbi! Saki
mi, sa'fd mi?' diye sorar. Bu ikisi yazlllr. Sonra; 'Ya Rabbf! Kzz ml, erkek
mi?' diye sorar. Bu ikisi de yazillr. Daha sonra, ameli , eceli, nzki ve eseri
yazilarak say.fa diiruliir. Oraya hiqbir eksiltme ve artirma yapilamaz. Sonra
Melek 'Bu yaziyi ne yapayzm Ya Rabbi?' diye sorar. Bunun iizerine Allah
(c.c.) : 'Ben onun hakkmda karar verinceye kadar o yaziyt boynuna as' bu-

2- Buhar1, Muslim, Tirmiz1 ve i bn Mace.


Ayet: 5-6 AL-i iMRAN SURESi/3 499

yurur. "<3> Bu olaya, Allahii Teata'n1n: "Her insanzn ku§unu yani amelini
boynuna doladzk" (isra: 13) ayetinde de i§aret edilmektedir. Buradaki kU§tan
maksat takdir edildigi gibi, insamn hayir ve §er olarak kendi istegiyle i§ledigi
amelidir. Bu, sanki gay1p ve kader yuvasmdan u~mu§ ku§ demektir.

7. Kitab'i sana indiren O'dur. Onun bazi ayetleri muhkem-


dir. Bunlar Kitab'in anasidir. Digerleri de miite§libihtir. Kalb-
lerinde egrilik olanlar, fitne flkarmak, kendilerine gore yo-

3- Ahmed b. Hanbel, Musnedinde tahric etrni~tir.


500 RUHU'L-BEYAN Ciiz:3

rumla ak ifin onun miite§iibih iiyetlerinin ardina dii§erler.


On n te'vilini Allah 'tan ve derin bilgi sahiplerinden ba§ka
k. se bilemez. Onlar: "Biz ona inandzk, hepsi Rabbimizden-

:~~:~:~::•::~:o:::i::::~:~:.:~:~:::::::~:
hak yoldan saptirma ve katindan bize rahmet ver. $iiphesiz
Sen fOk bagz§layanszn." (dediler.)
9. "Rabbimiz, Sen, insanlan asla §llphe olmayan o kiyamet
giiniinde toplayacakszn." Allah, soziinden donmez.

7. «Kitab'1 sana indiren O'dur.» Kitaptan kas1t Kur'an'drr. «Onun ba-


z1 ayetleri muhkemdir.» 0 Kur'an'daki ayetlerin baztlan, istenen manaya ke-
sin olarak delalet ederler. ihtimal ve kar1§1khk yoktur. ibaresi muhkemdir.
«Bunlar Kitab'1n anas1d1r.» Yani, asil ve temel olan §eyler bu muhkem
ayetlerdedir. Diger §eylerin yorumu ona gore yap1lu.

«Digerleri de miite§abihtir.» Kur'an'da bulunan ayetlerin bir kism1 da


miite§abih (birbirine benzeyen) ayetler olup, birbirlerine benzeyen anlamlara
ihtimali vard1r. Bu ayetler, birbirlerinden zor ayirdedilir. Anlamlan ancak,
<;ok ince bir ara§t1nna ve titiz bir dti§iinmeyle anla§Ilabilir. Hud sfiresinin ilk
ayetinde her ne kadar "ayetleri muhkem olan kitap " denmi§se de, bunun an-
lam1 §Udur : Kur'an'1n ttimti birden §tiphe gottirmez bir ger<;ektir; Kur'an, sa-
pasaglam bir ger9ek olup, onda hi<;bir <;eli§ki yoktur. Her ti.irlti 9arp1kh.ktan da
korunmu§tur. Ziimer suresinin 23. ayetinde de: "Ayetleri ikili mute§abih ki-
tap ... ,, buyurulmU§ ise de, bunun anlam1 da §U §ekildedir : Kur'an ayetleri,
anlanurun saglamhg1 ve nazmm1n e§sizligi konusunda da birbirine benzer.

Buradaki ayette ise, Kur'an'm, bir ktsm1nm muhkem, bir ktsm1n1n da


1ntite§abih oldugundan bahsediliyor. Allah, Kur'an'1n ttimiinii muh.kem olarak
indirmemi§tir. <;link.ti mtite§abihte, hakk iizere olanla, bocalayan arasmda ay1-
nm ve imtihan vard1r. israilogullar1n1n nehri ge9erken, peygamberlerine tabi
olmakla imtihan edilmi§ olmalar1 gibi.

«Kalblerinde egrilik olanlar...» Haktan vazge9ip batil yollara uyan


kimseler' kitaptaki mtite§abih ayetlerin gortinii§teki anlamlanna tak1hp durur-
lar. «Fitne ~1karmak, kendilerine gore yorumlamak i~in, onun miite~abih
ayetlerinin ard1na dii§erler.» Yahut da o mtite§abih ayetleri, battl bir §ekilde
Aye t: 7 AL-i iMRAN s ORESi/ 3 501

yorumlama yoluna giderler. insanlan, dinleri hak.kmda §i.ipheye dil§tirmek is-


terler. Hatta birtalum §eyler uydurarak, onlan §tipheye bile dti§tirtirler. Yine
bu kalblerinde egrilik olan grup, mtite§abih ayetleri, asJls1z bir §ekilde te'vil
etme yoluna giderek , zevk ve istekleri dogrultusunda anlamlar ~1karmay1 is-
terler.

«Onun te'vilioi Allah'tao ve derin bilgi sahiplerinden ba§ka kimse


bilemez.» Miite§abih ayetlerin te'vilini kimse bilemez. Onlan, Allahti
Tefila'mn istedigi §ekilde kimse yorumlayamaz. Ancak. Allah ve O'nun, dinde
derin bilgi sahibi olan kullan 0 ayetleri te'vil edebilir.

Baz1 ilim adamlar1 da, ayette ge9en "illallah - ancak Allah" veya "Al-
lah'tan ba§kasz" ifudesi tizerinde vak.1f yaparlar. (Kur'an okurken dururlar.) 0
zaman ayetin anlarru §Oyle olur : "O'nun te'vilini, Allah'tan ba§ka kimse bile-
mez.<4>Derin bilgi sahipleri de: 'Biz ona inandlk' derler." Boylece mtite§abih
ayetler, Allahi.i Tefila'n1n, bilgi, hikmet ve marifet alanmda kalan ayetler olup,
onlan Allah'tan ba§kas1 te'vil edemez. "Uzerinde ondokuz vardzr" (Mtiddesir:
30) ayetinde belirtilen "zebani"lerin say1smda, dtinyanm omrtinde, kiyametin
ne zaman kopacagmda, orw; ta, be§ vakit namazm rekat say1smda Allah'm
kendi hikmet ve marifeti vardu. Onlan kullar bilemez.

Birinci goril§ daha giizeldir. <;link.ii Allahti Teala Kur'an'da, kullann fay-
dalanam1yacag1 hi9bir §ey indirmemi§tir. Mtite§abih ayetler i9in, "anlamlarm1
Allah'tan ba§kas1 bilmez" diyecek olursak, burada tenkitcilere soz hakk1 veril-
mi§ olur. "Bu ayetlerin te'vilini Hz. Peygamber de bilmezdi" diyebilir miyiz ?
Eger: "Onun te'vilini Allah'tan ba§kasz bilmez" ayetine ragmen, Hz. Peygam-
ber mlite§abihi biliyor idiyse, onun filim olan ashab1 ve sahabenin ileri gelen-
leri de biliyordu. Eger Hz. Peygamber ve onun ashab1 bu ayetleri bilmiyor ve,
''bunlarm manasfill Rabbimiz biliyor" diyor idiyseler, bunlarm da cahillere bir
tistiinliigii olamazd1. Zaten cahiller de bunu soyltiyorlard1. Aynca, b3.§lang19-
tan gtiniimiize kadar, btittin tefsirciler, her ayeti tefsir ve te'vil etmi§ler, bun-
lardan hiybirisi i9in "bu miite§abihtir, manasm1 Allah'tan ba§kas1 bilemez" di-
yerek , yorumlamaktan geri durmamt§lardir. Hatta, heca harflerini ve ba§kala-
rm1 da tef sir yollanna gitmi§lerdir.

«Onlar: 'Biz ona inand1k, hepsi Rabbimizdendir,' derler.»

4- Mtifessirlere gore me~ hur ve dogru olan bud ur. <;unkti mUte§abihin te'v ilini Allah'tan ba§kas1
bilemez. Kullardan baz1s1mute§abihi bilir, §eklindeki mtiellifin gorti§ii zay1ft1r. (Sabuni.)
502 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

Miite§abih ayetlere de inand1k, muhkemlere de. ikisi de Rabbimiz taraf1ndan


indirilmi§tir. Aralannda hivbir ayncahk yoktur.
«Akl-1 selim sahiplerinden ba§kast dii§iiniip anlayamaz.» Saf ve te-
miz olan, hevasma uymayan ak1l sahipleri ancak anlayabilirler. Burada, ilim-
de~ derinle§mi§ ki§iler, keskin zekah ve iyi gorii§ sahipleri olarak nitelenm~§
ve ovtilmti§lerdir.
8. «'Rabbimiz, bizi dogru yola ilettikten sonra kalplerimizi hak yo-
lundan saphrma ve kabndan bize rahmet ver.» Senin katinda yiicelecegi-
miz geni§ rahmeti bize bah§edip, bizi hak ve imana ula§trrd1ktan sonra, senin
raz1 olmayacagm §ekilde te'villere uyarak, kalblerimizin hak yoldan sapmas1-
na fusat verme Allah'1m! «~iiphesiz sen, ~ok bag1~layans1n' (dediler.)»
9. «'Rabbimiz, Sen,» mutlaka oliimden sonra, hesap ve kar§1hk - ceza,
ya da mlikafat - i9in klyamet giini.inde «insanlar1» bir araya toplayacaksm.
«Asia §iiphe olmayan o k1yamet giiniinde toplayacaks1n.'» K1yamet
gtiniintin vukuunda ve kiyamet gtintinde vuku bulacak hesap ve ceza gibi §ey-
lerde hi9 §iiphe yoktur. Bundan kas1t, onlar1n mutlaka rahrnete ihtiya9lar1n1n
olmas1dtr. Rahmete kavu§rnak, iosanlann en yiice idealleridir.
«Allah, soziinden donmez.» Allahii Teala'nm uluhiyeti, duaya kar§ihk
vermede ve oldiikten·sonra dirilmede soziinden caymaya aykrr1drr. Ulfrhiyet
bunlardan mtinezzehtir. Bu durum, ilimde derinle§enlerin duadaki halidir.
Heva ve §ehvani §eylere uyarak, dogru yoldan ~Ikrnamaya dikkat ediniz. Hz.
Peygamber hadis-i §eriflerinde §oyle buyurur : "Hi~bir kalb yoktur ki, Rah-
man'zn iki parmagz arasmda olmastn. Onu, dogrultmayi isterse dogrultur, di-
lerse de saptzrzr." <5>

Mti'minin kalbi, ba§ar1yla yenilgi aras1ndadu. Onun ic;indir ki "Rah-


man'm parmaklarz arasmdadzr" buyurulmu§tur. Boyle buyurulmas1nm sebe-
bi, Rahman'm, kullar1n1n kalbinde taht kurup, orada diledigi gibi tasarrufta
bulunmas1drr. Hz. Peygamber (s.a.v.) §C>yle buyurur: "Ey kalbleri ve gozleri
diledigi gibi ~eviren Allah'im! Kalbimizi senin dininde sabit kil ."<6> Ol9ii,
Rahman olan Allah'm kudret elindedir. K1yamete kadar, baz1 topluluklar1 yti-
celtir, bazdar1n1 da alc;altir.

5- Tirmiz1, Deavat. Bkz. Camiu'l-Vsul, 4/342.


6- Tirmizi, Deavat, No: 3750.
Ayet: s - 10 AL-i iMRAN S URESi/3 503

10. inkar edenler var ya, rie mallari, ne de fOcuklari onla-


ra, Allah 'a kar§i hifbir fayda saglamaz. Onlar, cehennemin
yakitulzrlar.
11. Firavun ailesinin ve onlardan oncekilerin durumu gibi.
Onlar da ayetlerimizi yalanladilar. Allah onlari giinahlariyla
yakaladi. Allah'in cezasi §iddetlidir.
12. inkarcilara de ki: "Yenileceksiniz ve cehenneme siirii-
leceksiniz. Orasi ne kotii bir do§ektir."

. .
10. «Inkar edenler var ya, ne mallari, ne de ~ocuklar1 onlara, Al-
lah 'a kar§I hi~bir fayda saglamaz.» inkarc1lara, zaran uzakla§tlrma, fayday1
celb i9in harcadtklar1 mallan fayda vermeyecek. Ayette mallar, evlattan once
zikredilmi§tir. <;unkti mallar, herhangi bir stkmti an1nda, inkarcdar1n s1gma-
caklar1 ilk malzemelerdir. 0 inkarcilara, zor durumdayken muhta9 olduklar1
ve onemli i§lerinde yard1ma 9agird1klar1 evlatlan da fayda vermeyecektir.
inkarcilar1n mallarillln 9oklugu, zenginlikleri, 9oluk 9ocuklar1n1n fazlabg1 ve
onlan yard1ma ~agrrmalan , kendilerini Allah'm azab1ndan kurtaramayacaktrr.
inkarcdar: "Bizim mal ve evlatlannuz ~oktur, bize azap edilemez" (Sebe': 35)
504 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

demi§lerdi. Allahi.i Teala da onlann bu sozlerine cevap olarak §Oyle buyurur:


"Ne mallaruuz, ne de evlatlanniz, size, huzurumuzda bir yakmltk saglamaz.
Ancak salih amel i§leyenler miistesna." (Sebe: 37) i§te «Onlart» bu inkar s1-
fatiyla vas.Lfland1nlan insanlar, «cehennemin» ta§ ve odundan olan «yak1t1-
d1rlar.»

11. 1nkar edenlerin inkardaki durumu, «Firavun ailesinin>> durumu gi-


bidir... «Ve onlardan oncekilerin durumu gibi.» Yani kendilerinden once
ge9en inkarc1 kavimlerden, Nuh, Semfid ve Lfit peygamberlerin kavimlerinin
durumu gibidir. «Onlar da ayetlerimizi» kitaplar1m1z1 ve peygamberlerimizi
«yalanladdar. Allah, onlan giinahlar1yla yakalad1.» Ve cezalandrrd1. Al-
lah'm azabmtn §iddetinden s1gmacaklan bir yer bulamad1lar. Bu inkarc1larm
durumu da, oncekilerin durumu gibidir.
Allahi.i Teala'n1n ayetlerini ve O'nun gonderdigi peygamberleri inkar
edenler i~in, «Allah 110» verecegi «cezas1 §iddetlidir.»
12. «lnkarcdara de ki:» Burada ''inkarczlar" dan maksat, yahudilerdir.
ibn Abbas'tan rivayet edildigi i.izere, Medine yahudileri, Hz. Peygamber'in
Bedir gtini.inde mi.i§rikleri yendigini goriince dediler ki : " Vallahi bu i.immi
11
Nebi, Mfisa'n1n bize mtijdeledigi Nebidir. Tevrat'ta da medhiyesi vardu.
Boylece, Hz. Peygamber'e tabi olmaya yoneldiler. Bunun i.izerine diger baz1-
lan dediler ki: "Acele etmeyin, ba§ka bir olay1 gorelim." Bu adamlar, Uhud
gtini.inde §ilpheye dli§tiiler. Y ahudilerle Hz. Peygamber arasmda, belli bir za-
mana kadar anla§ma vardi. 0 anla§may1 da bozdular. Ka'b b. el-E§ref, 60
si.ivari ile Mekke halkma gidip, Hz. Peygamber'le sava~maya ittifakla karar
aldilar. Bu ayet, ad1 gec;en olay ilzerine indi.
,
«'Yenileceksiniz...» Di.inyada yakmda yenileceksiniz. Allahti Tefila bu
vaadini, Kurayzahlar1n oldtiri.ilmesi, Hayber'in fethi ve onlara di.i§manhk
edenlerden cizye almmas1 ile yerine getirdi. Bu durum, ntibtivvetin en a9lk
delillerindendir.
«Ve» dtinyada yenildikten sonra, ahirette de topluca «cehenneme siirii·
leceksiniz. Oras1», yani o cehennem, «ne kotii bir do~ektir'» ve ne kotil bir
karargahtir. Ayette ge9en "ha§r"m manas1, sevketmek ve biraraya toplamak-
trr. Y ani onlar dtinyada maglup olacaklar, fillirette de topluca cehenneme sev-
kedileceklerdir.
Ayet: i 1- 12 AL-i iMRAN SURESi/3 505
506 RUHU'L-BEYAi~ Cuz:3

13. Karrila§an §U iki toplulukta sizin ifin ibret vardir: Bir


topluluk Allah yolunda farpl§tyordu, oteki de inklircilardi.
inkarcilar miisliimanlari kendilerinin iki kati goriiyorlardi.
Allah, diledigini yardimiyla destekler. Elbette bunda, basiret
sahibi olanlar ifin bir ibret vardir.
14. insanlara kadinlardan, ogullardan, kantarlarca y1g1l-
mt§ altln ve giimii§ten, salinmt§ atlardan, davarlardan ve
ekinlerden gelen zevklere a§tri dii§kiinliik siislii gosterildi.
Bunlar diinya hayatinin gefimidir. Ast/ varilacak guzel yer,
Allah 'in yanindadir.
15. De ki: "Bunlardan daha iyisini size soyleyeyim mi? Al-
lah 'tan korkanlar ifin, Rableri katinda, altlarmdan irmaklar
akan, ifinde ebedi kalacaklari cennetler, tertemiz e§ler ve Al-
lah 'in nzlisi vardzr. "Allah kullarini goriir.
16. (Bu nimetler:) "Rabbimiz! Biz inandik, bizim giinahla-
nmizi bagt§la, bizi ate§ auzbmdan koru" diyen;
17. Sabreden, dogru olan, huzurunda boyun buken, infak
eden, seher vakti istigfarda bulunanlar (ifindir.)

13. Bedir'de «kar§da§an §U iki toplulukta sizin i~in ibret vard1r:» Ey


saydanna ve silfilllanna aldanan yahudiler! Size "yenileceksiniz" dememin
dogrulugunda bi.iyi.ik bir ibret vard1r. Bu sava~ i9in kar§ila~an iki topluluktan
maglup olan, ne zaman ki 9okluguna aldand1 ve tisttinliigiine gururland1, kar-
~tl~tig1yla kar§1la§tl, sizin de ba§miza gelecek olan musibet, gelecektir.

«Bir topluluk Allah yolunda ~arpt§tyordu, oteki de inkarcllard1.


inkarcdar miisliimanlan kendilerinin iki katI goriiyorlard1.» Bedir sava-
§Inda kar§ Il~an iki topluluktan biri, Allah yolunda sava§1yordu, onlann ne
c;oklugu, ne de gtic;leri vardi. i§te onlar, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in ashab1ydr.
Diger topluluk ise, Allah'1 ve O'nun peygamberini inkar edenlerdi. inkarc1
olan topluluk, mti'min olan toplulugu, kendilerinin iki kat1 olarak gori.iyorlar-
dr. Bin ki§i olan bir topluluk, ikibin ki§i olarak gorUni.iyordu.

inkarc1 toplulugun say1s1 950 sava§c;iydi. Onlann ba§kan1 Utbe b.


Rebia'yd1. ic;lerinde, Ebu Stifyan ve Ebu Cehil de bulunuyordu. Sa'd b. Ebi
Evs diyor ki: "Mti§rikler, mil'minlerden birini esir ahp, ona kac; ki§i olduklan-
n1 sorar. 0 mii'min de, ' ti9ytiz on ktisur' diye cevap verir. Onlar derler ki: 'Si-
Ayet: 13-14 AL-i iMRAN SURESi/3 507

zi bizim iki kat1m1z kadar gortiyoruz'. Bu izaha gore 'kendilerinin iki katt
goruyorlardz' dan maksat gorenlerin iki kat1, demektir. Y ahut da gori.inenlerin
11
iki kat1 kadar, yani 620 klisur. <;unkii Hz. Peygamberin ashab1 313 ki§iydi-
ler.

Hz. Peygamber (s.a.v.)'in sancaktan, Muhacirlerden Hz. Ali (r.a.) idi.


Ensar'1n sancaktan ise, Hazre91i Sa'd b. Ubade idi. Orduda, 90 deve, 2 at var-
d1. Bedir'de §ehit olan mil'min say1s1 14'tii. Bunlarm alt1s1 muhacir, sekizi de
ensardand1. Allahti TeaHi onlann say1s1n1 az olmalar1na ragmen boyle <;ok
gosterdi ki, inkarc1lar, onlardan korksun ve onlarla sava§maktan vazge9sin.
Hatta mti'minleri, meleklerin yardun1yla dahi destek.ledi.
Bu durum, Enfal suresindeki "sizi onlann gozunde azaltt1" (Enfal: 44)
ayetiyle 9eli§kilidir diyecek olursan1z, §oyle deriz: "Once mti'minleri
inkarc1lann goztinde az gosterdi ki, onlarla sava§maya cesaret etsinler. Kar§I-
la§mca da c;ok gosterdi ki, yenilsinler. Az gostermek ile 9ok gostermek, iki
ayn durumda olmu§tur. Bazan az, bazan da 9ok gostermek, Allah'm ayetinin
izhar1nda ve kudretine delalet etmede en belirgin halidir." Burada belirtilen
gorme olay1, hi9bir kan§ikhk olmayan, net bir gorme olay1drr .
. «Allah, diledigini» herhangi bir arac1ya ihtiyac1 olmadan da «yard1-
m1yla destekler.» T1pk1 kendi yolunda sava§an toplulugu, zaferle destekledi-
gi gibi.

«Elbette bunda, basiret sahibi olanlar i~in bir ibret vard1r .» Bedir
sava~1nda, az bir toplulugun ~ok gortinmesinde, ak.il ve basiret sahipleri i9in
bir ibret vardrr. Ak.tl sahiplerinin, mal ve 9ocuklarm1n 9okluguna onem vere-
cegi yerde, Allah'1n ayetlerini goz oni.inde bulundurmas1 gerekir. Allahti
Teala, boyle davranmayanlara az bir 1nutluluk verir, sonra da bilytik bir azab1
tatmaya mecbur eder.

14. «insanlara» stislil gosterildi. Stisli.i gosteren Allahu Tealadir:


Ayette, "onlara, yapttklan §eyleri suslu gosterdik" (Neml: 4) buyurulur. Bu
da, Allah'm insanlan imtihan etmesi i9indir.

i§ledikleri §eyleri kendilerine si.islli gosteren, §eytan da olabilir. Ayette:


"Seytan, yapuklan §eyleri onlara guzel gosterdi" (Enfal : 48) buyurulur. Bu
da, vesvese yoluyla olur.

Ayet'te ge9en ve ''zevklere G§lrl dii§kanluk" olarak terctime ettigimiz,


508 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

§ehvet sevgisi, nefislerin istekleri olan sevgilerdir. ~ehvet ise, nefsin diledigi
§eyi arzulamas1dir. ~ehvet ashnda masdar olup burada ism-i meful manas1na-
dir. Yani istenilen, arzu edilen §eyler demektir. Ayetin devam1nda zikredilen
§eyleri Allahii Tefila, a§agilamak i9in, §ehvet kelimesiyle isimlendirmi§. <;iln-
kii §ehvet, filozoflarca da, a§ag1hk ve rezil bir duygu olarak nitelendirilmi§tir.
~ehvetine uyan kimseler, yerilmi§lerdir. ~ehvetleri , hayvanla§ttldarm1n i§are-
tidir.

Filozoflar derler ki: "Allahti Tefila melekleri akllh, fakat §ehvetsiz, hay-
vanlar1 ise ak1ls1z, fakat §ehvetli olarak yarattl. insana ise hem akh, hem de
§ehveti beraber olarak, bah§etti. Akh §ehvetine galip gelen kimse meleklerden
daha faziletlidir. ~ehveti kendisine galip gelen kimse ise hayvanlardan daha
a§ag1dir."
«Kad1nlardan, ogullardan •..» Bunlar1n birinci derecede gosterilmesi,
kadmlann, §ehvetler konusunda asaletlerinin olduguna i§aret iyindir. Aynca
kadmlar, §eytanlann tuzaklar1dir.
insanm bula§tlg1 fitnelerin bir k1sm1 da ogullanndan dolay1dlf. Ki§i,
ogullan i<;in helal veya haram mal biriktirmeye dti§ktin olur. Bu ogullar da ki-
§iyi, Allah'1n koydugu smirlan korumaktan alikoyar. Bir §iirde §6yle denir:
<;ocuklanmiz. fitnedirler,
Ya§arlarsa fitne t;Lkanrlar, olurlerse bizi ii.zerler.
«Kantarlarca y1gllm1§ albn ve giimii~ten ... »
Burada "kantarlarca y1-
gilmi§11 tan kas1t, <;ok ve stok yaptlm1§ mal demektir. Ayette ge9en "kanatfr"
kelimesi, 9ok mal anlammda olan "kmtar" kelimesinin <;oguludur. Ke§§af tef-
sirinde belirtildigine gore, "mukantara" (y1gilm1§) kelimesi de, k1ntardan tti-
remi§ olup, peki§tirmek i<;in kullan1lm1§trr. Kantarlarca y1gilm1§ olan bu mal-
lar, alt1n ve gtimti§ cinsinden mallardu.

«SahnmI§ atlardan ... » "Hay/-atlar" kelimesi <;ogul olup kendi lafzm-


dan tekili yoktur. Tekil olarak "feres" kelimesi kullamlir. Btiytiklenmek anla-
m1ndaki "huyela"' kelimesinden tiiremi§tir. Sahnarak yilriidiigti i<;in bu isim
verilmi§tir. Burada bahsedilen "salznml§ atlar"daki "salmml.J"tan kas1t da,
i§aretlenmi§, daglamak sfiretiyle i§aret konmu§, atlar demektir.

«Davarlardan ve ekinlerden gelen zevklere a§irt dii§kiinliik siislii


"
gosterildi.» Ayette ge<;en "en'am"dan kas1t, deve, s1.g1r ve davardrr.
Btittin bu sayilan §eylerin insanlar i<;in fitne oldugu belirtilmektedir. Ka-
Ayet: 15- 16 AL-i iMRAN SURESi/3 509

dm ve ogullann fitnesi herkese, altm ve gtimli§i.in fitnesi ticaret erbabma, atla-


nn fitnesi krallara ve devlet adamlanna, davarlann fitnesi halk kesimine,
ekinlerin fitnesi de tanrnla ugnl§anlara dokunur.

«Bunlar, diinya hayat1n10 ge~imidir.» Sayilan btiti.in bu varhklar, dtin-


ya hayatmm mallandrr. Bu mallarla di.inya hayatmda birka<r gi.in zevkle ya-
§and1ktan sonra, ttikenip giderler. Halbuki «asll varllacak giizel yer, Al·
lah'1n yan1ndad1r.» i§te oras1 da Cennet'tir. Bu ifade, insanlar1 dtinyanm ge-
~ici gtizelliklerinden uzakla§trr1p Allah katinda olan yticeliklere te§vik i~in
kullan1lmt§t1r.

Ak1lli insanm yapacag1 §ey, bu fani dtinyadan, ihtiyac1 kadar almaktrr.


Yoksa kendini tehlikelere dii§tirecek olan ve sak1ncah §eyleri ona miras b1ra-
kacak~- ve millkil c;ogaltt1k~a 9ogaltmak, akilh insan1n yapacag1 §ey
degildir.

15. «De i; 'Bunlardan daha iyisini size ·soyliyeyim mi?» Ey


Rasultim, onlara'. de ki; "Size a9tl<lanan stislti gosterilen ve gec;ici lezzet veren
§eylerden daha haylfhSlll1 haber vereyim mi?"

«Allah'tan korkanlar i~in, Rabbleri kahnda, altlarindan 1rmaklar


akan, i~inde ebedi kalacaklar1 cennetler, tertemiz e~ler ve Allah'1n rizas1
vardir.' Allah kullarin1 goriir.» Zilhd ve takva sahibi olarak Allah'tan kor-
kan, masivay1 (Allah'tan ba§ka her §eyi) terkeden kimseler bu cennetlere gir-
meye hak kazanacaklardJ.r. Orada, hay1z, tuvalete \=lkma ve stimktirme gibi,
goriintirde hi9bir ay1p ve kusuru olmayan hanunlarla birlik.te olacaklardrr. Ay-
nca bu han1mlarin, k1skan9hk, sinirlenme ve kendi kocalanndan ba§kalar1na
bak.ma gibi, psikolojik birtak.1m aksakhklar1 da yoktur. Yine bu kimseler i9in,
hi9bir §eyle asla ol9tilemeyecek derecede olan, Allah nzas1 vardir. Allahti
Teala kullann1 goriir, onlarm yaptig1 i§leri bilir ve ona gore sevap, ya da ceza-
lann1 verir.

16. «(Bu nimetler:) 'Rabbimiz! Biz inand1k, bizim giinahlanm1z1


bag1~la, bizi ate~ azab1ndan koru' diyen;» Burada sanki, " kim bu ytice ik-
ramlarla yi.ikselen takva erbab1 ?" diye bir soru sorulup ve cevab1 almm1§tlr.
i§te onlar: "Ey Rabbimiz! Seni ve Senin peygamberini tasdik ettik. Bizim gti-
nahlar1m1z1 bag1§la ve bizi ate§ azab1ndan koru" diyenlerdir. Buradan anla§th-
yor ki, mlicerred bir iman, kulun bag1§lanmas1na ve ate§ten korunmasma yet-
mektedir.
510 RUHU'L-BEY.AN Ctiz:3

17. Allah'a itaat etmekteki zorluk, s1k1ntt ve iizlinttilere «sabreden» soz,


hareket ve niyetlerinde ve farzlan yerine getirmede sebat gosterip «dogru
olan» itaat ederek ve ibadet esnasmda «huzurunda boyun btiken,» Allah
yolunda esirgemeden «infak eden, seher vakti istigfarda bulunanlar (ic;in-
dir.)»
istigfar, Allah'tan bag1§lanmay1 istemek olup, seher vaktine tahsis edil-
mi§tir. <;iinkti bu vakit, dualarm kabule en yak1n oldugu vakittir. Seher vakti
ibadet etmek zor olmas1na ragmen, nefisler tertemiz, ruhlar da toplu haldedir.
Ozellikle ibadet etmede gayret gosterenler i9in.
Mticahid, Yakub (a.s.)'un, ~ocuklar1 i9in: "Rabbimden bagi§lanmanzzt
dileyecegim" (Yusuf: 98) ifadesi hakkmda diyor ki: "Yakub peygamber, is-
tigfar duas1n1 seher vaktine ertele1ni§tir. <;tinkti o vakitte dua kabul olur. Al-
lah'1 hi9bir ses me§gul etmez. Fakat seher vaktindeki dua, halvet halinde olup,
riyadan da uzaktrr. Onun ic;in, kabul edilmeye en yakm duad1r."
Hz. Peygamber (s.a.v.) bu konuda §oyle buyurmaktadrr: ''Allahu Tea/a,
her gecenin ur;tebiri kaltnca diinya semasina iner ve §Dyle buyurur: 'Mulkiin
sahibi Benim. Dua eden kim ise, onun duas1n1 kabul edeyim. Kim Benden
bir§ey isterse, ona vereyim. Kim B enden bagl§lanmasmi isterse, onu bagi§ll-
yay1m. "'<1>

Lokman da ogluna §dyle dermi~ : "Yavrucugum ! ~u horozdan daha aciz


olma. 0 seherlerde otilyorken, sen yatakta---yat1yorsun."

7- Buharl, MUslim. Bkz. Camiu'l-Usul, 4/138. Buhari'de: "... gecenin son ii.ftebiri kalznca ..."
§eklindedir.
Ayet: 17- 18 AL-i iMRAN SURESi/3 511

18. Allah, adaleti kaim kilarak kendinden ba§ka ilah ol-


madigina §ahitlik etti. Melekler ve ilim sahipleri de. O'ndan
ba§ka iwh yoktur. 0 azizdir, hakimdir.
19. Hak din, Allah katinda islam'dir. Kitap verilenler, ken-
dilerine ilim geldikten sonra, aralarmdaki kiskanf liktan dola-
yi ihtiwfa dii§tiiler. Kim Allah'in ayetlerini inkar ederse, Allah
da hesabi pek fabuk gorendir.
20. Seninle feki§meye girerlerse de ki: "Ben kendimi ve ba-
na uyanlari Allah 'a teslim ettim." Kendilerine kitap verilenle-
re ve iimmilere de de ki: "istam'i kabul ettiniz mi?" Eger
isllim 'a girerlerse, dogru yolu bulurlar. Eger yiiz fevirirlerse,
artik sana dii§en sadece tebligdir. Allah, kullarim goriir.

18. «Allah, adaleti kaim kllarak kendinden ba§ka ilah olmad1g1na


§ahitlik etti.» ~am'dan iki din adam1 gelip Hz. Peygamber'e sordular : " Mu-
hammed sen misin?" 0 da: "Evet" dedi. "Sen Ahmed misin?" diye sordular.
0 da : "Evet. Ben Ahmed'im ve Muhammed'im" diye cevap verdi. Bunun
tizerine : "Allah'tn kitab1ndaki en btiyilk §ehadeti bize bildir " dediler. Hz.
Peygamber de bildirdi. Bunun tizerine i§te bu ayet indi. Onlara kesin deliller-
512 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

le isbat edilip, Allah'1n birligine i§aret eden sanat1, kendilerine bildirildi. 0 bir
tektir. E§i, benzeri ve ortag1 yoktur. Hi~bir kimse, O'nun sanatindan bir ~ey
icad edemez.
«Melekler» de, Allah'in kudretinin azametini gordi.igti i~in O'nun bi.i-
ytikli.igi.inii ikrar edip, ona §ahitlik yapti.
«Ve Him sahipleri de.» Yani peygamberler ve Allah'm birligini bilen
mi.i'1ninler de kevru ve dmi delillerle Allah'a inandilar. O'na dogru bir §ekilde
itikad ettiler. Allah, nztklann dag1ttm1nda, ecellerde, kullara emrettigi konu-
larda "adaleti" ve e§itligi "kaim kzlarak" ve onlardan zulmii kalduarak Al-
lahtan ba§ka ilah olmad1g1na "§ahitlik ettiler."
«O'ndan ba§ka ilah yoktur. 0 azizdir, hakimdir .» Allah, kendisine
§ahitlik yapilan §eyi yani Allah'tan ba§ka ilah yoktur, sozi.inti tekrarlayarak,
tevhidi peki§tirmi§ ve kendisine hi~bir ortak ko§ulmamasm1 istemi§tir. <;unkti
o Allah, kendi birligini kabul etmeyenlerden intikam alacaktrr. Hi.ikmi.inde de,
hi9bir kimse onu hesaba c;ekemez.
19. «Hak din, Allah kattnda islam'd1r.» Allah katmda, islam dininden
ba§ka hi9bir din kabul gormez. 0 islfun dini, tevhidi ve §erefli bir yolu takip
etmektir. Allah Tefila'n1n, Hz. Adem'i gonderdiginden beri, gen;ek din, islam
dinidir. Bu dinin hakikatI tevhidtir. Adem peygamberden ta kiyamete kadar
bu din ge~erlidir. Bu din, hakikatt itibariyle tek olup, §art ve §ekilleri itibariy-
le a ynhk arzeder. ·
Galip Katt~ §Oyle der: "Ticaret i~in Kilfe'ye geldim. Kendisine s1k s1k
gidip geldigim A;~-~da bir yerde konakladnn. Bir gece kalk1p te-
hecctid namaz1 kild1 ve bu ayete (Al-i imran: 18) gelerek §Oyle dedi: "Ey Al-
lah'1m, senin §ahitlik yaptigma ben de §ahitlik yaparim. Bu §ahitligi Allah'a
emanet ederim. Bu §ahitlik, Allah katmda benim emanetimdir. Allah katinda
din de tsiam'dir." Bunu defalarca soyledi. Kendi kendime dedim ki: "Orada
bir §ey i§itmi§tir." Namaz1 kd1p vedala§tlm. Sonra dedim ki: "Ayeti tekrarla-
y1p durdugunu duydum. Orada sana ne u1a§t1?" Bunun tizerine: "Sana onu,
ancak bir ytla kadar anlatabilirim" cevabm1 verdi. 0 gtinden beri kap1s1nda
bekleyip durdum. Bir yd ge9tikten sonra; "Ey Eba Muhammed! Bir y1l ge~ti"
dedirn. Bunun tizerine §Unlar1 soyledi: "Ebfi Vail'den rivayet edilen hadiste,
Hz. Peygamber §Oyle buyurur: "Yukandaki aye ti (AI-i imran: 18) okuyan kim-
se kiyamet gununde getirilir ve Allah ona ~oyle der : Benim bu kuluma bir ta-
ahhudiim var. Taahhii.diine en sad1k olan da Benim. Kulumu cennete koyun. (8) 11

8- Taberani, El-Kebfr'inde tahric etmi~tir. ibni Kesir, 1/272.


Ayet: 19-2 0 AL-i iMRAN SURESi/3 513

«Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra,» ihtilafa dii§tti-


ler ... Bu ayet, Hz. Peygamber'in getirdigi islam'1 terkedip, onun ntibtivvetini
inkar eden yahudi ve hristiyanlar hakk1nda nazil olmU§tUr. Onlar, islfun dini
ve nilbtivvetin ger9ekligi konusunda, hakikatleri bilip, ayetlere ve delillere sa-
hip olduktan sonra inkara saplanddar.
«Aralarindaki k1skan~hktan dolay1 ihtilafa dii§tiiler.» Yahudi ve
Hristiyanlann ihtil.afa dii§meleri, ba§kanh.k konusunda aralannda ~1kan haset-
likten kaynaklan1yordu. Bu durum ise 9irkinlik iistiine ~irkinlikti. «Kim Al-
lah'1n» Allah katinda ger9ek din islam oldugu k onusundaki «ayetlerini
inkar ederse» ve o ayetlerin geregi olan i§leri yapmazsa, «Allah da he_sab1
pek ~abuk gorendir.» Allah o kimseyi yakmda hesaba 9eker ve cezalandmr.
Yahut da Allah, btitiin yarattldann hesab1n1 pek 9abuk bitirir.
20. Allah katmda ger9ek dinin islfun dini oldugu konusunda «seninle
~eki§meye girerlerse, de ki: 'Ben kendimi ve bana uranlar1 Allah'a teslim
ettim.'» Her §eyimi Allah'a adadnn. Tek olan Allah'a, ba§kalann1 ortak tan1-
madrm. «Kendilerine kitap verilenlere ve iimmilerede de ki: 'islam'1 ka-
bul ettiniz mi?'»
Kendilerine kitap verilenler, yahudi ve hristiyanlardrr. Ommiler ise,
kendilerine kitap verilmeyen arap mii§rikleriydi.
Size deliller geldikten sonra, mtisltimanlann yapt1g1 gibi, Miisliiman ol-
dunuz mu, yoksa hata inkar m1 ediyorsunuz? Buradaki soru ctimlesi, emir
manasma, "islam'1 kabul edin!" anlam1ndadir.
«Eger islam'a girerlerse, dogru yolu bulurlar.» islam'a girer, ihlash
ve samimi olurlarsa, en bol §ans1 elde etmi§ olurlar ve sapikhk 9ukurundan
kurtulurlar.
«Eger» islam'1 kabul etmeyip, ona uymaktan «yiiz ~evirirlerse, arhk
sana dii§en sadece tebligdir.» Senin getirdigin <linden yiiz 9evirmeleri sana
zarar vermez. Sana dti§en, hidayete erdirmek degil, sadece risaletini teblig et-
mektir. Teblig gorevini en iyi §ekilde yaprm§ oldun.
Rivayet edilir ki : Hz. Peygamber (s.a.v.) bu ayeti kitap ehline okudugu
zaman onlar, "miisltiman olduk" demi§lerdi. Hz. Peygarnber Yahudilere so-
rar: "Hz. isa'nm, Allah'm kelimesi, kulu ve el~isi olduguna §ahitlik eder mi-
siniz? " Onlar da "Allah'a s1g1n1nz" derler. Sonra Hristiyanlara: "Hz. isa'nm,
514 RUHU 'L-BEYAN Cuz:3

Allah'ln kulu ve elr;isi olduguna §ahit misiniz ?" diye sorar. Onlar da : "Hz.
isa'n1n, Allah'1n kulu olmas1ndari Allah'a s1g1runz" derler. i§te, "eger yuz r;e-
virirlerse" ayeti buna i§aret etmektedir.

«Allah, kullar1n1 goriir» ve onlann btittin hallerini bilir. Bu bir va'd


(soz verme) ve va1d (tehdit) tir.
Ayet: 21 -22 AL-i iMRAN SORESi/3 515

21. Allah 'in liyetlerini inkar edenler, haksiz yere peygam-


berleri oldiirenler, adaleti emredenlerin canlarina klyanlar,
i§te onlara acikli bir azabi miijdele.
22. Onlar oyle kimselerdir ki, diinya ve ahirette yaptiklan
biitiin a melier bo§a gitmi§tir. Onlann hifbir ardimcilan da
yoktur.
23. Kitaptan kendilerine bir nasip verilenle · gormedin mi?
Aralannda bu kitapla hiikiim vermek ifin, llah 'in kitabina
fagriliyorlar. Sonra onlardan bir g;.u. z feviriyor. Onlar,
yiiz fevirenlerdir.
24. Bu, onlarin: "Sayili giinler di§inda ale§ bize dokun-
maz" demeleri sebebiyledir. Onlarin uydurduklan bu §ey, din-
leri konusunda kendilerini aldatmi§tir.
25. Onlan hifbir §iiphe olmayan giinde topladigimiz ve her-
kesin diinyada kazandigi kendisine tamamen odendigi zaman,
artik halleri nice olur?

21. «Allah'1n», islam'1n ger~ek olu§u hakk1ndaki «ayetlerini inkar


edenler, haks1z yere peygamberleri oldiirenler, adaleti emredenlerin cao-
larina k1yaolar•.•» Y ani peygamberleri ve peygamberlere tabi olanlan oldi.i-
ren «i~te onlara», kitap ehline «ac1kh bir azabt miijdele.>> Onlara, devamh
ac1tan bir azap vardrr. Buradaki miijdeleme olay1, onlar1 hafife ahp, alay etme
anlam1 ta§tmaktadrr.

Ebfi Ubeyde b. Cerrfill anlatiyor: "K1yamet,.gtiniinde, azab1 en §iddetli o-


lan adam hangisidir Ey Allah'1n el~isi ?" diye sordum. Hz. Peygamber de:
"Peygamber olduren adam, ya da iyiligi emredip kotuluge engel olmaya ~all-

§an adami oldurendir" diye cevap verdi ve bu ayeti okudu. Daha sonra da:
"Ey Eba Ubeyde! israilogullan, gunun ba§langicmda bir saat iferisinde 43
peygamber oldurdii. Sonra israilogullarmLn ibadet eden grubunda 112 ki§i
kalklp, peygamber oldurenlere iyiligi emretme, kotulugu engelleme gorevi
yapmak istedi. Gunun sonunda onlan da oldurdiiler." <9>
..
22. «Onlar oyle kimselerdir ki. ..» Yukar1da belirtilen bu ~irkinlikleri
i§leyenlerin, «diioya ve ahirette yaptiklar1 biitiin ameller», iyilik ve hayu-

- ibni Ebi Hatem ve ibni Cerir rivayet etmi§tir. ibni Kesir de tefsirine alm1§1Ir. Bkz. Suyutl,
ed-Durriil Mensur, 2/13.
516 RUHU'L-BEYAN CfJz:3

lar «bo§a gitmi~tir .» iki diinyada da onlardan hi~bir eser kalmami§tlr. Belirti-
len bu crirkinlikleri i§leyenleri, Allah 11n §iddet ve azabmdan kurtaracak, «OD-
lann hi~bir yard1mcdar1 da yoktur.» Bu ayette, iyiligi emredip kotiiltigil
engelleme gorevini yapanlar1 oldiirenler, fena halde yerilmi§lerdir. Kendileri-
ne iyilikle emredenleri oldtiren toplum ne kotti toplumdur ve insanlar aras1nda
adaletle davranmayan toplum ne kotti toplumdur. iyiligi emretme ve kottiliik-
ten nehyetme gorevi, kesinlikle insanlardan dti§mez. Fakat son zamanlarda,
vaaz ve zorlama da fayda vermez oldu. <;tinkti kalbler, korkun~ bir §ekilde
kattla§tl ve nefisler de dilnya lezzetine merak saldi.
I

Rivayet edildigine gore bir yahudi, askeriyle birlikte giden Harun Re-
§it'e §Oyle der: "Allah'tan kork!'' Bunu duyan Harun Re§it ve askerleri, ltAl-
lah" kelfunma tazimden dolay1 atlanndan inerler.
Bir insanm, karde§ine: "Allah'tan kork!" dedigi zaman, onun da ceva-
ben: "Sen kendine bak, bana bunu mu emrediyorsun ?" demesi en btiytik gti-
nahlardandu.
23. «Kitaptan kendilerine bir nasip verilenleri gormedin mi?»
Ayetin ba§lang1cmda hayret ifadesi vardrr. Hz. Peygamber (s.a.v.)'i, kitap eh-
linin hallerinden ve kotti amellerinden dolay1 hayrete dii§tirme vardrr. Burada,
"nasip"ten kas1t, bol §ailS, "kitap"tan kas1t ise, Tevrat'trr. Tevrat'tan kendile-
rine bir nasip verilenler, «aralarinda bu kitapla htikilm vermek i~in, AI-
lah '1n kitab1na ~agrd1yorlar.»
Rivayet edilir ki: Hz. Peygamber (s.a.v.) bir gtin yahudilerin ilim mecli-
sine gidip, onlan ·imana ~ag1nr. Onlann ba§kan1 olan Nuaym b. Amr, Hz.
Peygamber'e: "Sen hangi dindensin ?" diye sorar. Hz. Peygamber de: "Hz.
ibrahim'in dinindfR" diye cevap verir. Ba§kan : "ibrahim yahudiydi" der.
Bunun ilzerine l(z. Peygamber : "Sizde Tevrat vardzr. Getirin bakalzm Tev-
'
rat'i" deyince, yahudiler diretirler. <10)
\
«Sonra on._Iardan bir grup ytiz ~eviriyor.» Onlar, kitab1n htikmilne uy-
manm gerekli ~lqugunu bildikleri halde, kitaba uymaya yana§m1yorlardi.
«Onlar, yilz ~evir'ciilerdir.» Onlar, meclisten dontip gidenler ve kalbleriyle
de ytiz~evirenlerdir. Ya da ciimle, parantez aras1 ctimlesi olup anlam1 §oyle
olur: Onlar oy le bir topluluktur ki, adetleri, haktan yiiz ~evirmek ve batilda IS-

10- ibn Cerir, lbn Mtinzir ve ibn Ebi Hatem, ibn Abbas'tan tahric etmi§tir. Bkz. Suyuti, ed-
Diirru'l-Mensur, 2/14.
Ayct: 23-25 AL-i iMRAN sORESi/3 517

rar etmektir.
24. «Bu onlar1n: 'Say1h giinler d1§1nda ate§ bize dokunmaz' demele-
ri sebebiyledir.» Allah'm dininden ytiz ~evirip, sirtlar1n1 donmelerinin sebe-
bi, onlarm, gtinah ve isyana dahp, sonra da, belli giinlerin dt§mda, cehenne-
min oruan yakmayacag1na inanmalandu. Ate§in dokunacag1 say1h gtinler de,
buzag1ya tapmd1klan lark gtindlir.
«Onlann uydurduklar1 bu §ey, dinleri konusunda kendiletini aldat-
m1§tir.» Onlann, bu ve buna benzer baz1 uydurma sozleri, kendilerini aldat-
m1§tir. Onlar, " nebi olan babalanm1z bize §efaat eder" inanc1n1 ta§1yorlard1.
Ve yine onlar, "Allah Teala'nm, Yakub peygamber'e ogullanna az bir miidde-
tin d1§mda azap etmeyecegine soz verdigi" dti§tincesine kapilllli§lardi. Bunun
i9indir ki, i§leyebildikleri kadar fenabk i~liyorlard1.
25. «Onlart», geryek.le§eceginde « hi~bir §iiphe olmayan giinde topla-
d1g1m1z ve herkesin» kendilerine haks1zllk edilmeyerek, «diinyada kazand1-
g1 kendisine tamamen odendigi zaman, arhk halleri nice olur?» Onlara
hi~bir §ekilde, ne fazla bir sevap, ne de eksik bir azap verilir. Herkes, yaptig1-
run kar§1hgm1 goriir. Bir zerre kadar bile olsa, Allah'm kullanna zulmetmesi
olamaz.

Alalh kimselerin yapacag1 §ey, gtinah1 denizlerin koptigil kadar ~ok bile
olsa Allah'1n rahmetinden limit kesmemektir. Allahti Teala, kulun kendisini
zannettigi gibidir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) §oyle buyurur: "La ilahe illallah ehline, ne o!Um
anmda, ne kabirde, ne de kabirlerinden diriltilip kalkarlarken hi~bir yalniz-
lzk yoktur. Ben, sanki la ilahe illallah ehliyle beraberim. Onlann, ba~larm­
dan topraklan silkelediklerini gorur ve 'bizden sikzntly1 gideren Allah'a
hamd olsun' dediklerini i~itir gibiyim." 01>

Mti'min kimsenin gorevi, kendisine hidayet verdigi ve onu §erefli mils-


ltiman milletinden kild1g1 i~in Allah'a hamdetmektir. Onun iyindir ki, "kulun,
kendisini tevhid ve imana ul~trran Allah'a §tikretmemesi, onun ak.1betinin ko-
tti olmasma i§arettir" denmi§tir.
imam Gazall, Minhac'ul-Abidfn adh kitab1nda ~oyle der: "Tevbenin

I l- Taberani, K ehir'de Abdullah b. Omer'den tahric etmi~tir. Bkz. e/-Fethu'/-Kehir, 3/61.


518 RUHU'L-BEYAN Ciiz:3

ba§lang1c1 uc;ttir:

Birincisi, giinahlann sonucunun c;irkinligini hatulamak;

ikincisi, Allah'm, takat getiremiyecegin gazabmm ve ho§nutsuzlugunun


sonucunu hatrrlamak;

09tinctisti ise, zay1fl1g1n1 ve imkanlann azhgm1 hatularnak.trr."

Gtine§in 1s1sma, polisin tokat1na, kanncan1n isrrmas1na dayanam1yan


kimse, cehennemin ate§ine, zebanilerin kam91sma, kocaman yilanlann ismna-
sma ve ate§ten yaratilan katir gibi akreplere nasil dayan1r. Gazabmdan ve aza-
bmdan Allah'a s1gunnz.

26. De ki: "By miilkiin sahibi olan Allah 'im! Diledigine


miilk verir, dilediginden fekip alirsin. Diledigini aziz kilar, di-
ledigini zelil edersin. Hayir, senin elindedir. Senin her ~eye
giiciin yeter.
27. Geceyi giindiize katarsin, giinduzii de geceye katarsin.
Oliiden diri fzkarirsin, diriden de iilii flkarirsin. Diledigine sa-
yzszz nimetler verirsin."
Ayet: 26-27 AL-i iMRAN SO RESi I 3 519

26. «De ki: 'Ey miilkiin sahibi olan Allah 11m!» Miilkiin ger9ek sahibi
ve miilktinde diledigi gibi tasarruf eden sensin. «Diledigine miilk verir, dile-
diginden ~ekip ahrs1n. Diledigini aziz kilar, diledigini zelil edersin.» Dile-
digini diinyada ba§arI ve zafer vermek suretiyle yiiceltir, diledigini de herhan-
gi bir vas1ta ve engel olmadan savunmas1z bir §ekilde zelil edersin.
«Hay1r, senin elindedir.» Biittin hayular senin kudretindedir.
Me§ietinin geregi olarak, ya k1sars1n veya yayars1n. Her §eyin Allah'1n kudre-
tinde olmasma ragmen, "hayr"m tahsis edilmesi, edebe riayet i9indir. Yticelt-
mede veya zelil etmede «Senin her §eye giiciin yeter.»
27. «Geceyi giindiize katars1n, giindiizii de geceye katars1n.» Geceyi
kisalt1p giindi.izti uzatarak, geceyi gtindtiziin ic_;ine sokars1n. Boylece geceler
dokuz saat, gilndtizler ise onbe§ saat olur. Geceyi uzatip, gtindtizti onun i<;ine
sokarsm. 0 zaman da, geceler uzun, giindiizler kisa olur.
«Oluden diri ~1karirs1n, diriden de otu ~1karfrs1n.» Y ani, nutfeden
canlt, yumurtadan kU§, cahilden alim, alimden cahil, mti'minden kafir,
kMirden mti'min, kuru yerden de bitki yaratrrs1n.
«Diledigine say1s1z nimetler verirsin.'» Bu btiytik i§leri yapmaya gilcti
yeten kudretin, miilkii Acemlerin elinden altp Araplara vermek ve Acemleri
zelil etmek, Araplan da yiiceltmek... gibi hususlara oncelikle giicii yeter. Bu
gibi §eyler, O'nun i9in yok daha basittir.
Baz1 kitaplarda ~oyle denir: "Ben, padi§ahlarin padi§ahI olan Allah'1m!
Padi§ahlar1n per~em ve kalbleri, benim elimdedir. Kullar bana itaat ederlerse,
onlara rahmet ederim. Bana isyan ederlerse, onlara ceza veririm. Padi§ahlara
sovmekle ugra§tp durmaym. Bana tevbe edin ki, size onlar1 §efkatli kilayrm."
Bu sozler, "nasllsamz, oyle idare edilirsiniz" anlammdadu. Bunun ac_;tk
anlam1 da §Udur: Allah'a itaatkar insanlar iseniz, sizi merhametli insanlar yo-
netir. isyankar insanlar iseniz, o zaman size ceza veren gaddar insanlar tara-
f1ndan yonetilirsiniz.

Burada valilerin, idare ettikleri insanlann halve hareketlerine gore ol-


duklanna i§aret vardu. Halk iyi ise, valiler de iyidir. Halk kotii ise, valiler de
kottidtir. Her mtisltiman, Allah'a niyazda bulunup, tevbe etmelidir. Ozellikle,
gaddarhk ve zultim yay1ld1g1 zamanlarda. Valinin zulmii veya adaleti, ekin-
lerde, aga~larda, meyvelerde veya sagilan hayvanlarda belli olur. Eger vali
520 RUHU'L-BEYAN Ciiz:3

zalim olursa, hayvanlarm stiti.i, ekinlerin bereketi ve aga9larm meyvesi azahr.


Ticaret kervanlan §ehirlere ugramaz. <;unkti vali zalimdir, fenadir ve ugur-
suzdur. v ali adil olursa, durum bunun tersine olur.
Omer b. Abdtilaziz halife oldugu zaman, Tavus ona §0yle yazm1§
"Eger i~inin tilmtinlin hayrr olmas1n1 istiyorsan, hayrrhlan 9ah§tir." Omer de :
"Bu, bana ogut olarak yeter" demi§tir.

28. Mii'minler, mii'minleri birakip da inkarcilari dost edin-


mesin. Kim boyle yaparsa, Allah 'a olan dostugundan siyrllmif
olur. Meger ki, onlardan gelecek olan bir tehlikeden sakinmi~
olasiniz. Allah size, kendisinden korkmanizi emrediyor. Gidi1
de O'nadir.
29. De ki: "Gogiislerinizde olani, gizleseniz de, afiklasaniz
da Allah onu bilir. Goklerde ve yerde olani da bilir. Allah, her
~eye kadirdir. "
Ayet: 28-29 AL-i iMRAN SORESi/3 521

30. 0 gun herkes, ne hayir iflediyse, kar§tsinda hazir hula~


cak; ne kotiiliik de yaptiysa, onunla kendi arasinda uzak bir
mesafe olmasini isteyecek, Allah sizi kendisinden sakindirir.
Allah kullanm pek fOk esirgeyendir.

28. «Mii'minler,» kendileri gibi «mil'minleri b1rak1p da inkarcdan


dost edinmesin.» Bu ayet, mil'minlerin, akrabahk, arkada§hk, kom§Uluk ve
buna benzer §eyler sebebiyle, inkarcilarla dostluk kurmasmt yasaklamt§ttr.
Mil'minlerin sevgileri de, nefretleri de Allah'1n nzas1 di§mda olmamah. Ya
da, sava§ ve diger din! konularda, onlardan yardlill istenmesin. Burada, dost-
lugun, mti'minlerin hakk1 olduguna i§aret edilmi§tir. Mil'minlerle kurulan
dostluk, inkarcllarla kurulan dostluktan daha kapsamh ve saglamdtr.
«Kim boyle yaparsa•..» Her kim mil'minleri birakJ.r da, inkarctlar1 dost
edinirse, «Allah'a olan dostlugundan s1yrdm1~ olur.» Buda akla uygun bir
i§tir. <;iinkii dostu dost edinmekle, dii§mamm dost edirunek birbirinin z1dd1-
drr.
~air §OY le der:
Dii§mammz seviyor sonra da
Benim dostum oldugunu iddia ediyorsun.
Bu durumda, aptalltk senden uzak degildir.
Oysa dost, seni seven, di1§manma da bugzedendir.
«Meger ki, onlardan gelecek olan bir tehlikeden sak1nm1~ olas1n1z.»
Burada, bir istisna vard1r. Sanki denilmi§tir ki: "inkarctlar1 hi~bir halde dost
edinmeyin. Ancak onlardan korkmantz halinde dost edinebilirsiniz. Buda ya
kafirlerin galip gelmesinden korkmakla olur, ya da bir milmin onlar arasmda
kalmt§ olur. Bu durumda kalbler tamamen iman etmi§ olarak, inkarctlara dil§-
manhk ve kinle dolmu§ bir halde onlara dostluk gosterir olmak caizdir.

«Allah size, kendisinden korkman1z1 emrediyor. Gidi§ de O'nadir.»


Allah, O'nun dti§manlarm1 dost edinmeniz halinde, sizleri korkutuyor. Bu 9ok
§iddetli bir ceza ve tehdittir. Sonu9ta btittin yarat1lmt§lar, Allah'tn huzurunda
hesaba 9ekilecek, i§lediginin kar§1hgm1 gorecektir.

29. inkarc1lar1 dost edinenlere «De ki: 'Gogiislerinizde olan1, gizlese-


niz de, a~1klasan1z da Allah onu bilir.» Kendisine vard1g1n1zda, sizi hesaba
9ekecektir. «Goklerde ve yerde olan1 da bilir.» Gizli veya a91k his:bir s1rr1-
n1z, Allahil Teala'dan gizli kalmaz. Burada, ozelden sonra genel zikredilerek,
522 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

peki§tirme yapllmt§tlf.
«Allah her §eye kadirdir.'» Size yasak k1hnan §eyleri yapmaktan ~e­
kinmezseniz, Allah'1n gtici.i, sizi cezalandumaya yeter. Bu ifade, "Allah size,
kendisinden korkmamzz emrediyor" ifadesinin a91klanmas1du.

Padi§ah1n kolelerinden biri, padi§ahm durumdan haberdar olmas1 i~in,


her tarafa gozciller koydugunu ve kolenin gizli hallerini ogrenmek i9in casus-
lar yerle§tirdigini bilse, tedbirini iyi ahr ve yaptig1 her i§te uyan1k davranir.
Boylece kendisini korumu§ olur. Peki, Allah Teala'mn da, gizli ve ay1k her §e-
yi bildigini, her §eye htiktimran oldugunu bilenler neden akhn1 ba§1na alnu-
yorlar ?...
Aktlh kimse, Allah'tan korkar, mti'minleri dost, inkarc1lar1 dii§man edi-
nir, sevgiyi de, nefreti de Allah i9in besler. "Allah ic;in sevgi , Allah i<;in nef-
ret'' ilkesi, iman esaslar1ndan olup, ~ok btiyi.ik bir kap1dir. Halis sevgi ancak,
batmi bir tasfiyeden sonra mtimkilndilr.
~air der ki:

Ki§iye kendisini sorma.


Arkada§tna bak, kendisini tanzrszn.
{:'iinkii her arkada§, arkada§tna uyar.
Mti'min, inkarc1fardan ve giinahkar yalanlardan, dostlugu kesmenin ge-
rekli oldugunu bilmelidir. Lokman suresi, 15. ayette §oyle buyurulur:
"Ey insan! Eger anne ve baban seni, bilmedigin hir §eyi Bana ortak ta-
mmaya zorlarsa, onlara itaat etme. '' Bir kimse, senin kotti yo la dti§mene se-
bep olacaksa, ondan uzak durman §arttrr. 0 kimse senin yakmm bile olsa, du-
rum boyledir. <;tinkil ayet, bunu ifade ediyor.
30. «0 giin herkes, ne hayir i~lediyse, kar~1s1nda haz1r bulacak; ne
kotiiliik de yaphysa, onunla kendi aras1nda uzak bir mesafe olmas1n1 is-
teyecek ..•» K1yamet gilntinde, mtikellef kimseler, yaptiklan iyi amelleri, Al-
lah'1n emriyle yanlar1nda hazrrlanmt§ olarak bulacaklar. Kotti §eyleri de, yine
yanlannda haztrlanm1§ olarak bulacaklar. Herkes, i§lemi§ oldugu hayir ve §er-
Jerin yaz1h bulundugu sayfay1, hazu olarak buldugu gtin kendisi ile, yaptig1
kotii §eyler aras1nda, dogu ile bati aras1ndaki mesafe kadar geni§ mesafe ol-
n1asuu ve bu kotti §eyi i§lememi§ olmasm1 ister.
«Allah sizi kendisinden sak1nd1nr.» Yani o zaman Allah: "Benim aza-
b1mdan korkun" der.
Ayet: 30 AL-i iMRAN SORESi/3 523

«Allah; kullaran1 pek ~ok esirgeyendir.» Allah'm, kullann1 korkutma-


s1, onlan gazab1nda11 sakmd1np, nzas1na sevkeder. Allah kullaruu, §efkatli bir
babamn c;ocugunu kotiiltige dti§tirecek §eylerden sakmd1rmas1 gibi sakind1nr.

Akilh kimselerin yapacag1 §ey, nefislerini kotti huylardan temizlemek,


kalblerini dtinyan1n pisliklerinden annd1rmak ve salih amellerle Allah'm
nzasm1 elde etmeye c;alt§maktrr. ihtiyac; an1nda ve Allah katmda arad1gm1 bu-
labilmesi i~in, bunlan yapmak zorundadrr.

Hz. Peygamber (s.a.v.) §Oyle buyurur: "Ey ~efkatli, bah§i§kar, ikram ve


celal sahibi olan Allah'zm ! Dogu ile batz araszm a~tzgzn gibi, benimle guna-
hzmzn arasmz da af. Beyaz elbisenin kirden paklandzgi gibi, beni de hatala-
nmdan annd1r ve beni soguk kar suyu ile yika. Allah'1, ona lay1k olan hamd
ile tesbih ederim. Yuce Allah'tan bag1~lanma dilerim ve ona tevbe ederim."0 2>

31. De ki: "Eger Allah 'i seviyorsaniz, bana tabi olun ki, Al-
lah da sizi sevsin ve giinahlarmizi bagt~lasm." Allah, gafur ve
rahfmdir.
32. De ki: "Allah'a ve Rasul'e itaat edin." Eger yiiz fevirir-
lerse, ruphesiz Allah da inkarcllari sevmez.

J 2- Tirmizi, ibn Mace.


524 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

31. «De ki: 'Eger AJlah'1 seviyorsan1z bana tabi olun ki, Allah da si-
zi sevsin.» Bu ayet, Hz. Peygamber'in (s.a.v.), Ka'b b. E§ref ve ona tabi olan-
lan islam'a davet etmesi ve onlann da:"Biz Allah'm ogullan ve sevgilileriyiz"
demeleri uzerine nazil olmU§tUr. Allah Teala nebisine, inkarcilara §Oyle ses-
lenmesini bildiriyor:
"Ben Allah'm el~isiyim. Sizi O'na ~ag1nyorum. Eger O'nu seviyorsan1z,
O'nun dininde beni ornek ahn ve bana tabi olun ki, Allah da sizi sevsin ve siz-
den raz1 olsun" «ve gunahlarin1z1 bag1~las1n. '» Allah Teala, sizin kalbleri-
nizden perdeleri kald1rsm, a§1nhklanmz1 gidersin, sizi cennetlerine yakla§tI-
np ve katmda sizlere yer hazrrlas1n. «Allah, gafur ve rahimdir .» Gonderdigi
el~iyi sevip, onun ernrine uyanlan affedip bagt§lar.

32. «De ki: 'Allah'a ve Rasul'e itaat edin.'» Btittin emir ve yasaklarda,
Allah'1n el~isine uyun. Allah'1n elc;isine uymaktan «eger yiiz ~evirirlerse,
§liphesiz Allah da inkarcdar1 sevmez.» Yani onlardan razi olmaz ve onlan
an1p, yiizlerine bakmaz. Bu ayet Hz. Peygamber'in yticeligine de i§aret et-
mektedir. <;unkil Allah Tefila, kendisine uymay1, habibine uymaya baglamt§,
kendisine itaah da, ona itaat etmekle beraber zikretmi§tir. Her kim, Allah'1
sevdigini iddia eder de, peygamberin yoluna aylan hareketlerde bulunursa,
Kur'an nass1yla o kimse yalanc1drr.
~air de §Oyle der:
"ilaht sevdigini gostermeye ~alt§irken, ona isyan ediyorsun
Yemin ederim ki bu ~·ok alr;ak bir i§tir.
Eger sevgin dogru olsayd1 , ona itaat ederdin .
<;unkii, seven sevdigine itaat eder."

Allah'1 sevdigini iddia edip de peygamberinin stinnetine uymayan kimse


davasmda yalanc1du. <;tinkti, bir kimseyi seven, onun ozel dostlarm1 ve onun-
la beraber olanlar1 da sever. KOlesini, cariyesini, evini, yerini ... Bu durum, a§-
ktn kanunu ve sevginin esas1d1r. Bu anlamda, Mecnun el-Ainiri ~oyle der:
"Ulkeye, Leyl/1'mn iilkesine varabilsem,
Perde sahibini, perde sahibini opebilsem,
Gonliime dolan iUke sevgisi degil,
Ulkedekinin sevgisidir."
Ayet: 31-32 AL-i iMRAN SORESi/3 525

Kasan1, "De ki: 'Al/ah'a ve Rasul'e itaat edin.'" ayetinin tefsirinde §OY-
le der: "Eger habibime uymaya gtictintiz yetmezse, en azindan, kendisiyle
emrettigim §eye itaatkar olun. Milrid, murada uyup, onun emrine sanlmahdrr.
'Eger' insanlar, rasfile tabi olmaktan 'yuz ~evirirlerse', inkarc1 kafirlerin du-
rumuna dti§erler. '§iiphesiz Allah'da inkarcilan sevmez.'"
Rivayet edildigine gore: Hz. Peygamber (s.a.v.), Hz. Omer'in (r.a.) elini
tutmu§tu. Omer ona dedi ki: "Ey Allah'm el9isi, nefsim hari9, sen bana her §e-
yimden daha sevgilisin. '' Bunun tizerine Hz. Peygamber: "Muhammed'in nef-
si, yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, ben kendisine, kendisinden
daha sevgili olmadik~a , hir biriniz iman etmi§ olamazsiniz" buyurdu. Hz.
Omer de: "Allah'a yemin ederim ki, §imdi sen bana, kendimden daha sevgili-
sin" dedi. Hz. Peygamber de: ''§imdi imanzn tamam oldu ey Omer" buyur-
du. (13)

Hz. Peygamber §C>yle buyurdu: "Direnen harir, butun ummetim cenne-


te girecektir." "Direten kimdir Ey Allah'm el<;isi?" diye soranlara da: "Kim
bana itaat ederse cennete girer. Kim de isyan ederse, direnmi§ olur" cevab1-
n1 verdi. <14>

Cabir b. Abdullah anlattyor: "Peygamber Efendimiz uykudayken, ona


melekler geldi. Meleklerden biri onun uykuda oldugunu soyledi. Diger melek
de, gozlerinin uyudugunu, fakat kalblerinin uyan1k oldugunu belirtti. Daha
sonra bu melekler dediler ki: 'Bu zat (Hz. Muhammed) i~in bir benzetme ya-
pm.' Daha sonra §5yle bir temsil getirdiler: Adanun biri, ev yapar ve orada zi-
yafet vermek ister. Etrafa haberciJer gonderip, ziyafet verdigini duyurur. Da-
vete icabet eden, eve girer ve yemek yer. Davete icabet etmiyen ise, eve girip
yemek yemez. Bunu Hz. Peygamber i~in yorumlay1n1z ki, anla§lls1n. Daha
sonra §5yle yorumladilar: Ev, cennet, davet veren ise Hz. Muhammed'dir.
Kim Hz. Muhammed'e itaat ederse, cennete girer. Kim Hz.Muhammed'e is-
yan ederse, Allah'a isyan etmi§ olur." <15>

13- EbO. Davud: "Sizin hi~ biriniz, ben kendisine en sevgili, aile efradimda kendi aile efradm-
dan daha sevgili olmadtk~·a ger~ekten iman etmi§ olmaz", lafz1yla rivayet etmi§tir. Bkz.
Cem'ul-Fevaid, 1/21.
14- Buhari, Kirobii'l-hisbm, 13/214. Bkz. Camiu'l-Usul, 9/194.
15- Bubar!, 6/213, Tirmizi de bir benzer ~ekliyle Emsal bahsinde ifade etmi§tir. Hadis No:
2864 Bkz. Camiu'l-Usat, 8/541.
526 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

33. Allah Adem'i, Nuh'u, ihrahim ailesini ve imran ailesini


a/em/ere iistiin kildi.
34. llepsi de birbirinden tiireyen bir nesildir. Allah, hakkty-
Ayet:33-34 AL-i iMRAN SURESi/3 527

la i§itici ve bilicidir.
35. Hani, imran'in kansi: "Rabbim, karnimdakini, hiir bir
kul olarak sana adadim; benden kabul buyur; Sen i§itir ve bi-
lirsin" demi§ti.
36. Fakat onu dogurunca 'ne dogurdugunu Allah bilirken'
§iiyle dedi: "Onu kiz olarak dogurdum, erkek kiz gibi degildir.
Ona Meryem adini verdim. Onu ve zurriyetini kovulmu§ §ey-
tandan sana sigindinnm."
37. Rabbi onu, giizellikle kabul etti. Onu bir bitki gibi gii-
zelce buyiittii ve Zekeriyya'yi da onun bakimiyla giirevlendir-
di. Zekeriyya her mihraba giri§inde, yaninda bir yiyecek bulur
ve: "Ey Meryem, bu sana nereden?" derdi. (0:) "Bu, Allah
katzndandir. Allah, dilediffene sayisiz nzik verir" derdi.

33. «Allah, Adem'i, Nuh'u, ibrahim ailesini ve imran ailesini


alemlere iistiin klld1.» Allah Teala, Adem peygamberi kutsi nefis ve ona la-
ylk olan ruhi melekeleri sebebiyle se9ti. Ya da Hz. Adem'i se~mesi onu biz-
zat, kendi kudret eliyle en giizel §ekilde yaratml§ olmas1, ona isimleri ogret-
mesi, ona melekleri secde ettirmesi ve onu, cennete yerle§tirmesidir.

Nuh peygamber de, kendinden onceki §eriatlar1 ilk defa nesheden pey-
gamberdir. Allah, onun omriinii uzatm1§, zi.irriyetini bfild kilm1§ ve duas1n1
kabul buyurmu§tur.

ibrahim hanedan1ndan kas1t, Hz. ismail ve ishak ile onlann soyundan


gelen ve aralarmda bizim peygamberimiz Hz. Muhammed'in de bulundugu
diger peygamberlerdir. ibrahim peygamber (s.a.v.)'in ailesinin se9ilmesi,
onun oncelikle se9ilmi§ oldugunu ifade eder.

imran hanedan1, Hz. isa ve onun annesi imran'1n k1z1 olan Meryem'dir.
Bunlarm, diger filemlere kar§t se~ilip tisttin kthnmas1, zaman1nda ya§ayan di-
ger insanlara iistiin k1bnmas1drr. Alemler'den kas1t, bu peygamberlerin herbi-
rinin doneminde ya§ayan diger insanlardrr.

34. «Hepsi de birbirinden», ayn1 ztirriyetten «tiireyen bir nesildir.»


Burada zlirriyetten kas1t, ibrahim ve imran hanedan1drr. Bunlar, birbirinin de-
vam1 olan iki ziirriyettir. Biri digerinden dallanm1~trr. ibrahim hanedam, (yani
ismail ve ishak) ibrahim'den dallanm1§lar. ibr~him Nuh'tan, Nuh da Adem
528 ROHU'L-BEYAN Ciiz:3

peygamberden dallan1p gelmi§tir.(Salat ve selam onlara olsun ). israilogullan-


n1n son peygamberine kadar hepsi, o ikisinden dallanmt§hr. imran hanedani
da, ibrahim'in ziirriyetinden gelen, Musa ve Harun peygamberlerdir. isa pey-
gamber ve annesi Meryem de boyledir.
«Allah, hakk1yla i§itici ve bilicidir.» Kullann btitlin sozlerini i§itir, on-
lann gizli ve a9Ik btittin i§lerini bilir. Kullan i9erisinde, .soz ve hareket bak1-
mmdan, kimin istikameti dogru ise, hizmetine onu se9er. Rtitbelerin en giizeli
de, "Baztlarmt derecelere yukseltti ... " (Bakara: 253) ayetiyle i§aret edilen
muhabbet rtitbesidir. Bunun i9indir ki, peygamberler i9erisinde en tisttin olan,
Habibullah Hz. Muhammed'dir.
Denilir ki, ti9 9e§it baba vardrr. Dogrudan baba (ger9ek baba), egitip bii-
yiiten baba ve ogreten baba yani, hoca, ogretmen.
35. «Hani imran'1n karis1: 'Rabbim, karntmdakini, hiir bir kul ola-
rak sana adad1m» demi§ti. Adamak, insan1n bir §eyi kendisine vacip ktlma-
s1drr. imran'm kanstndan kas1t, Masan'1n oglu imran'm kar1s1chr. Buda, Mer-
yem validemizin anas1 ve isa peygamberin anneannesidir. Buda, Fakuza'nm
ktz1 Hanne'dir. Bu han1mm kts1r oldugu, ya§lantncaya kadar 9ocuk dogurma-
d1g1 rivayet edilir. Bir gtin, agacm golgesinde otururken, yavrusu~u yedir-
mekte olan bir ku§ gorlir. Nefsi harekete ge9er ve bir 9ocuk temennisinde bu-
lunarak §oyle dua eder: "By Allah'1m, bana bir erkek 9ocuk verirsen onu sana
adakta bulunuyorum. Onu, Beyttilmakdis'e tasadduk edecegim ki, Beyttil-
makdis'in hizmetini gorsiin." Meryem'e hamile kalrr, sonra da imran olilr.
Burada 9ocuktan aktls1z varhklar i9in kullanilan "mil" ile bahsedilmi§tir. Bu-
nun sebebi 9ocugun durumu mtiphem oldugu ve heniiz aktlhlar derecesinde
olmad1g1 i9indir.
"Hur bir kul"dan kas1t, Beyttilmakdis'in hizmetine verilmi§ veya srrf
Allah'a adanm1§ kul demektir. 0 donemlerde, bu ttir adaklar me§rfi idi. Bey-
tiilmakdis'e hizmet~i olarak erkek ~ocugu adan1r, cariye adanmazd1. <;tinkii
cariye, adet haline yakalanrr ve Beyttilmakdis'ten d1§ar1 9tkmaya ihtiya9 du-
yard1. Fakat Hanne, mutlak olarak karn1ndakini azat edip htir k1ld1 ve erkek
9ocuk i~in adag1 vesile k1ldi. Adami§ oldugum §eyi «benden kabul buyur»
diye dua bile etti. Buradaki, "tekabbel"den kas1t, bir §eyi isteyerek kabul et-
mek, kabul buyurmaktu. Ger9ekte ise, 9ocuk istemiyle duada bulunmaktrr.
«Sen i§itir ve bilirsin,' demi§ti.» By Allah'1m ! Sen, i§itilen §eylerden
olan benim dua ve yalvar1§1m1 i§itir ve bilgiler zlimresinden olan gonltimdeki
Ayet: 35-37 AL-i iMRAN SURESi/3 529

~ey i de bilirsin.

36. «Fakat onu dogurunca •.» Hanne, erkek bir c;ocuk istiyordu. Oysa
bir k1z dogurdu. Bunun tizerine hayal lankhg1na ugrad1 ve iiziildii.

«Ne dogurdugunu Allah bilirken, §Oyle dedi: 'Onu k1z olarak do-
gurdum.» Burada, kadm1n ne dogurdugunu Allah'1n bilmesi ifadesi, Allah ta-
raf1ndan tazim iyin kullan1lan bir ifadedir. Kad1n, di§i dogurunca· hayrete dti-
§tip tiziilmti§til. Bunun tizerine Allah: "O kadm, bu hibenin kadrini bilmez.
Allah ise, onun dogurdugunu ve onunla ilgili olan onemli ve ~ok buyuk §eyle-
ri bilir" buyurmu§tu.

«Erkek, k1z gibi degildir.» Bu da Allah'1n soztidtir. <;ocugun degerini


ifade etmekte ve derecesini ytikseltmek ic;in soylenmi§tir. Buna gore ayetin
manas1: Onun istedigi erkek c;ocugu kendisine verilen laz c;ocugu gibi degil-
dir. Ayetteki son iki ctimle Hanne'nin "Onu klz olarak dogurdum" sozti ile,
"ona Meryem adznz verdim" sozii, arasmda parantez ctimlesidir. Faydas1
Hanne'yi teselli etmek ve c;ocuga deger vermektir. «Ona Meryem ad1n1 ver-
dim.» Hanne'nin sozlerindendir. Onu, gay1plar1 bilen Allah'a arzetmekten
maksadi, Allah'a yak.la§mak ve O'ndan c;ocugu korumas1n1 istemektir.

«Onu ve ziirriyetini, kovulmu§ §eytandan sana s1g1nd1rsr1m.'» Bu


9ocugu ve onun yocuklann1, §eytan1n §errinden koruman i9in sana havale
ederim. Hz. Peygamber (s.a.v.) §Oyle buyurur: "Hi~·bir r;ocuk yoktur ki, dog-
dugu zaman ona §eytan dokunmasLn. Onun dokunmasi dolayiszyla, baginr.
Meryem ve·~·ocugu bundan mustesna." <16)

Bu hadisin anlam1 §Udur: Dogan her <;ocuga §eytan musallat olmak ister.
Ancak Hz. Meryem'in annesinin bu duas1 kabul olmu~, Meryem ve onun <;o-
cuguna §eytan musallat olamam1§trr.

37. «Rabbi onu, giizellikle kabul etti.» Allah TeaJa, erkek <;ocuk yeri-
ne Meryem'i adak olarak kabul etti ve ona raz1 oldu. Meryem, kti<;iik ve k1z
olmas1na ve mescide hizmet edebilme gticii ·olmamas1na ragmen, Allah onu
kabul etti. «Onu bir bitki gibi giizelce biiyiittii.» Allah Teala Meryem'i her
§eye rag1nen kabul etti. <;i.inkil annesi, ba~lang19taki niyetinde 9ok san1imiydi
ve sonunda da utan1yordu. «Ve Zekeriyya'y1 da onun» Merye111'in «bak1-
1n1yla gorevlendirdi.» Meryem'in menfaatlerini koruyup, i§lerini yapmakla

16- Buhart. Muslim, Ahmed b. Hanbel.


530 ROHU'L-BEYAN Cuz:~-i

Zekeriyya peygamber gorevlendirildi. Zekeriyya ona kefil oldu. Kefil demek,


bir ba§kasma bakan ve onun menfaatlerini koruyan demektir. Hadis-i $erifte:
$ehadet ve orta parmag1na i§aret ederek "Ben ve yetime kefil olan ~oyle yan-
yanayiz"(l7> buyurulur.

Rivayet edilir ki: Hanne dogurdugu zaman, Meryem'i bir bez par~as1na
sanp mescide gottirdii. Onu din adamlannm yan1na brrak1p §6yle dedi: "Bu
kii<;tik adak, i§te huzurunuzda. Onu ahn1z." Meryem'i alma konusunda yan§a
girdiler. <;unkti o, liderlerinin ~ocuguydu. Bunun tizerine Zekeriyya: "Onu al-
ma.ya hen daha ~ok hak sahibiyim. <;Unkti teyzesi benim yan1mda," dedi.
Adamlar: "Haytr, olmazsa kura ~ekelim 11 dediler. Daha sonra, Urdtin nehri ke-
nanna gidip, vahiyleri yazd1klan kalemlerini o nehre attllar. Kimin kalemi
ytikselirse o tercih edilecekti. Bunu ii<; defa denediler. Her defasmda, Zeke-
riyya'n1n kale1ni su yliziine ~tkti. Digerlerinin kalemi bath. Boylece Meryem
Zekeriyya'n1n yan1nda kaldi.
«Zekeriyya her mihraba giri§inde, yan1nda bir yiyecek bulur ...»
Soylendigine gore, Zekeriyya, Meryem i~in mescitte bir mihrap, yani bir oda
yaprnI§tI. Oraya 1nerdivenle vikilrrdi. Zekeriyya, oraya tek ba§Illa girerdi. <;1-
karken de yedi kap1y1 Meryern'in tizerine kapatudi. Her yan1na vart§mda da
orada degi§ik yiyecekler bulurdu. Kl§m yaz rneyveleri, yazm ise kl§ meyvele-
ri bulurdu «ve: 'Ey Meryem, bu sana nereden?' derdi.» <;unkti bu yiyecek-
ler bu diinyadakilere benzemiyordu, mevsimleri degi§ikti. «(0)» kti9iik Mer-
yem: «'Bu Allah katindandir.» ~a§ma ve bunu garip kar§1lama, \:iinkti «Al-
lah, diledigine say1s1z riz1k verir,' derdi.» Alla.h'm verecegi nimetlerin \'.Ok-
lugunu hesap edemezsiniz. Onlar1 takdir bile edemezsiniz. Bu ifade, nimetle-
r.in Allah katindan oldugunu a\'.1klarnak i\'.indir. Ayet-i kerime'de, evliyan1n
kerainetine i§aret vard1r. Kerameti inkar eden, bu durumu, Zekeriyya Pey-
ga1nberin peygarnberlikten onceki harikuladeliklerinden ve onun peygan1ber-
liginin esas1ndan sayar.
Rivayet edildigine gore, k1thk senesinde Hz. Peygamber acikm1eytI. Fati-
ma validemiz ona, iki pide ile bir par9a et verdi. Validemiz, Hz. Peygan1ber'i
kendisine tercih etrni§ti. Peygamber efendimiz de, aldtklar1n1 ona iade etti ve
"gel kzztm" dedi. Validemiz gelip tabag1 a~tl. Bir de ne gorstin? Tabak et ve
ekmekle dolu. Bunun tizerine donakald1 ve Allah katmdan geldigini bildi. Bu-

17- Buhari ve Miislim, hadisi ~u ifadelerle rivayet etmi~tir: "Ben ve yetime hakan, cennette §DY-
ie yanya11a.y1z."
Ayet: 37 AL-i iMRAN SORESi I 3 531

nun tizerine Hz. Peygamber, ';Bunlar sana nereden geldi? "buyurdu. Fatnna
validemiz de "Allah'tan! Allah Team. diledigini hesaps1z bir §ekilde nziklandi-
nr11 dedi. Bunun tizerine Hz. Peygamber §Oyle buyurdu: "Seni, israilo(~ullan­
nm hammefendisi Meryem'e benzeten Allah'a hamd olsun." Daha sonra Pey-
gamber efendimiz, Hz. Ali'yi, Hz. Htiseyin'i ve ehl-i beyti topladi. Hepsi bu
tabaktan yeyip doydular, yemek de oldugu gibi kaldi. Fatima validemiz de
kom§ulara dag1tt1. os>

Selef-i sfilihinin, sahabenin, tabimin ve daha soma bir~oklarm1n kera:-


metleri ortaya ~lkmI§tlr.

Stifyan-1 Sevri, $eyban-1 Rfil ile birlikte haccediyormu§. Onlerine arsla-


na benzeyen yrrtlc1 bir hayvan ~IkmI§. Stifyan, $eyban'a demi§ ki : "Bu hay-
van hakk1nda gorti§iin nedir?" ~eyban 'korkma' demi§ ve kulaklann1 tutarak
birbirine stirmti§. Hayvan da bayg1n bir §ekilde bakarak kuyrugunu sallami§.
Bunun tizerine Stifyan: "Bu §Ohret ne?" diye sormu§. $eyban da §Oyle cevap
verrni§: "$ohretten korkmasayd1m, az1g1m1 bu hayvan1n Slftlna ytikler ve
Mekke 'ye giderdim.

18- Hafiz EbQ Ya'ta tahri~ etm1~tir. ibn Kesir Tefsiri, l/280.
532 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

38. Orada Zekeriyya, Rabbine dua etti ve: "Rabbim, bana


kendi tarafindan temiz bir ziirriyet ver. Sen duayi hakkiyla. i§i-
tensin" dedi.
39. 0, mihrapta durup namaz kilarken, melekler ona nida
etti: "Gerfekten Allah sana, kendisinden bir kelimeyi tasdik
edici, efendi, nefsine hakim ve salihlerden bir peygamher ol-
mak ii.zere Yahya'yi miijdeler."
40. Dedi ki: "Rabbim, ben ya§lanmi§ken, karim da kisirken
nasil bir oglum olabilir?" Alla.h: "i§te biiyle, Allah ne dilerse
yapar" dedi.
41. "Rabbim bana bir ni§an ver" dedi. Allah: "Senin ni§a-
nin, i§aret haricinde iif giin insanlarla konu§mamandir. Bu-
nunla beraber Rabbini fOkfa anip, ak§am sabah 0 'nu tesbih
et. " buyurdu.

38. «Orada Zekeriyya Rabbine dua etti ve:» Zekeriyya peygamber,


Meryem'in Allahii Teala kat1ndaki makbuliyetini goriince, kendisinin ya§h ol-
masma, hammmm da ya§h ve kisu olmasma ragmen, kendisinin de Hanne'nin
c;ocugu gibi asil bir ~ocugu olmasma heveslendi. «' Rabbim, bana kendi ta-
raf1ndan temiz bir zilrriyet ver» diye dua etti. "Kendi tarafindan" ifadesin-
den maksat, normal halin d1§1nda, Cenab-1 Hakk'1n kudretinden bir c;ocuk is-
temektir. Temiz zlirriyet: Salih, mtibarek, takva sahibi ve kendisinden raz1
olunan c;ocuktur. Ztirriyet, nesil demektir. Temiz: Huylan ve amelleri temiz
olan, kendisinde ay1planacak ve kotti goriilecek bir §ey olmayan demektir.
«Sen duay1 hakk1yla i§itensin,' dedi.» Duay1 i§itenden maksat , kabul
edendir. Bu ifade "Allah, ona hamdedeni i§itir" ifadesi gibidir. Duaya icabet
etmeyen, i~itmemi§ demektir. Dense ki: Zekeriyya peygamber, Meryen1'in
A.yet: 38-40 AL-i iMRAN SORESi/3 533

durumunu gormeden once de Allah'tn kudretini biliyordu. Fakat neden daha


once istekte bulunmad1? Bizim cevab1m1z §Udur: insan bir §eyi onceden bil-
mi§ bile olsa, goztiyle gordtikten sonra hevesi daha ~ok artar.

39. «O, mihrapta durup namaz kllarken, melekler ona nida etti:»
Zekeriyya peygamber, mihrapta, yani Meryem'in odas1nda namaz k1larken,
melekler ona nidada bulundu. Meleklerden maksat Cebraildir. Cebrail, me-
leklerin reisi oldugu i9in onu yticeltmek i9in 9ogul §eklinde getirilmi§tir.
«'Ger~ekten Allah sana, kendisinden bir kelimeyi tasdik edici, efen-
di, nefsine hakim ve salihlerden bir peygamber olmak iizere Yahya'y1
miijdeler.'» Yahya, dogacak 9ocugun ad1drr. Kendisinden bir kelime ise, Hz.
isa peygamberdir. isa peygambere "kelime" ad1 verilmesinin sebebi, "ol" ke-
limesi ve emriy le babas1z olarak dtinyaya gelmesindendir.
Stiddi der ki : Y ahya peygamberin annesi, isa peygamberin annesiyle
kar§Ila§IDl§ ve demi§ ki: "Ey Meryem, hamileligimi hissettirn." Meryem de
demi§ ki: "Ben de hamileyim." Yahya'n1n annesi: "Karnrmdakinin, senin kar-
n1ndakine secde ettigini hissediyorum" demi§. Yahya peygamber, isa pey-
gamberden alti ay daha btiytiktli, isa peygamber goge yiikseltilmeden once,
Yahya peygamber oldiiriildti. Yahya peygamber, toplumunun §ereflisi ve ba§-
kan1 idi.

Yah ya peygamber nefsine 9ok hfilcim olup, imkfuu varken bile §ehevi ar-
zular1na gem vururdu. Rivayete gore, bir sabah 9ocuklarla kar§ila§mI§ ve 90-
cuklar onu oyuna 9ag1rm1§. 0 da "Oyun iyin yaratllmad1m" demi§. Yahya
peygamberin, nefsine ~ok hakim olmasm1n bir anlam1 da, onun, gii<; ve
imkaru oldugu halde, kad1nlardan yiiz 9evirmesidir.

"Nebi" (peygamber) den maksat, bi.iliig c;agma erdigi zan1an, Yahya'ya


vahiy gelmi§ olmas1, "salihler" den maksat da, Yahya'run sfilih insanlar olan
peygamberlerin sulbtinden gelmi§ olmas1d1r.

40. Melekler Zekeriyya'ya nidada bulunup, kendisine bir 9ocuk mlijdesi


verince, adet dt§I olacak bu c;ocuga Zekeriyya §a§akald1 ve «Dedi ki: 'Rab-
bim, hen ya~lanm1~ken, kar1m da k1sarken nasd bir oglum olabilir?'» Bu
ifadeden, melegin kendisine bir c;ocuk miijdesi vermi§ oldugu anla§1lmakta-
d1r. Zekeriyya peygamberin 99 ya~1nda, e§inin de 98 ya§1nda oldugu soylenir.
Aynca bu han1m, k1su olup c;ocuk dogurmaya elveri§li de degilmi§.
534 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

Bunun iizerine «Allah>> Teala: «'i§te boyle, Allah ne dilerse yapar,'


dedi.» Allah Teala, diledigi zaman, kullann aktllanna durgunluk verecek
harikulade §eyler yaratmaya kadirdir. Ayette goriildugii gibi, 99 ya§mda ya§h
bir erkek ve yine ya§h ve kisu bir hammdan kendi kudretiyle \:Ocuk diinyaya
getirmesi de bunlardan biridir.
41. Bunun iizerine Zekeriyya peygamber, «'Rabbim bana» hamileligin
ger9ekle§ecegine veya istenilen §eyin tahakkuk edecegine dair «bir ni~an
ver,' dcdi. Allah»Teata da : «'Senin ni~an1n, i§aret haricinde» pe§pe§e «ii-;
giin insanlarla konu~mamand1r. Bununla beraber Rabbini ~ok~a anip,
ak§am sabah O'nu tesbih et,' buyurdu.>> Zekeriyya peygamber bu 9ocuk
nimetinin §tikriinil eda edebilmek i\:in ti9 giin pe§pe§e insanlarla konu§maya-
cakti. Merarrun1 sadece i§aretle ifade edecekti. Allah Tefila'y1 sabah ak§am zi-
kir ve tesbih edecekti ki, Zekeriyya'n1n lisan1 zikir ve tesbihte 9ok gilzeldi.
Bu da bir mucize idi. ikinci bir gorii§e gore, buradaki zikirden maksat, kalble
yap1lan zikirdir. <;tinkti, Allah Tefila'n1n muhabbetine dalanlar, adet olarak bir
stire lisanla zikre devam ederler. Kalb Allah'1 zikretmenin nuruyla dolduktan
sonra, diller susarlar ve kalb zikretmeye ba§lar.
Biliniz ki zikirler de birka9 9e§ittir. Dille yapllan zikir, kalble yaptlan
zikre gore daha noksandrr. Rivayet edildigine gore, isa peygamber (a.s.) zikir-
de en ytiksek mertebeye ula§b.g1 zaman, §eytan gelmi§ ve §Oyle demi§: "Ey
isa! Allah'1 zikret." ~eytan1n, Allah'1 zikretmeyi emrennesi kar§ismda isa pey-
gamber hayrete dti§mti§. <;unkil §eytan1n varhg1, bunun z1dd1m gerektirirdi.
isa peygamber "kaybol ey Allah dii§man1" demi§. Daha sonra, isa peygambe-
re igva vererek onu, kalbi zikir mertebesinden lisani zikir mertebesine dti§tir-
mek istedigi anla§Ilmi§. Bu mertebe, isa peygamberin makam1na gore, daha
alt bir mertebedir. o9i

Ku§eyri §Oyle der: "Kulun, Allah'1 dille zikretmesi, o kulu, kalble zikrin
devam1na ve zikrin tesirine ula§tmr. Bir kul, Allah'1 kalbi ve diliyle zikreder-
11
se, o kul hal ve gidi§atlnda Allah'1 kamil bir §ekilde vasfetmi§ demektir.

Sehl b. Abdullah der ki: "Hi<;bir gtin yoktur ki Allah Tefila §5yle nidada
bulunmas1n:'Ey kulum, bana hi~ adil davranmadm. Seni hatrrhyorum, beni

19- Kalbi zikirden maksat, kulun devamh bir surette Allah'a bagh kalmas1dir ve Allah'm, bi.ittin
tasarrunannda kuJu kontrol altmda bulundurdugunu gozden ~lkarrnamas1dir. Buda, "ihsan"
mertebesidir. Hz. Peygamber: "ihsan, Allah'z goriircesine O'na ihadet etmendir. Sen O'nu
gormiiyorsan da, 0 seni goriiyor" buyurarak, ihsan'm nc demek oldugunu a~1klam1§t1r.
Ayet: 41 -42 AL-i iMRAN SURESi/3 535

unutuyorsun. Seni kendime ~ag1nyorum, sen benden ba§kas1na gidiyorsun.


Senden belalan uzakla§tlnyorum, sen hatalara daltyorsun. Ey Adem oglu !
Yarm bana geldigin zaman ne diyeceksin ?'"
Htiseyin der ki: 0 U~ §eydeki tad ve zevki kaybettiniz. Bunlar, namaz, zi-
kir ve okumad1r. Bulabilirseniz ne ala, bulamazsan1z bilmi§ olunuz ki, kap1lar
kapanmt§trr."

42. Hani melekler: "Ey Meryem! $iiphesiz ki Allah sana


sefkin bir ozellik verdi. Seni tertemiz kildi ve seni diinyanin
kadrnlanna iistiin etti" demi§ti.

43. "Ey Meryem! Hu§il ile Rabbinin divanina dur, secde et


ve riiku edenlerle birlikte sen de riiku et. "

42. «Hani melekler:» Meryem suresindeki "Ona ruhumuzu (Cebrail'i)


gondermi~tik de tam bir insan olarak gorunmu~tu ." (Meryem: 17) bu ayetin
de i§aret ettigine gore, burada melekten kas1t, Cebrail'dir. Cebrail, meleklerin
ba§kan1 oldugu i~in, onu tazimden ottirti ~ogul olarak "melekler" denilrni§tir.
«'Ey Meryem! ~iiphesiz ki. ..» Cebrail'in Meryem'le konu§mas1 ona vahiy
degildir. <;unkii Allah Teala, "Senden once ancak kendilerine vahyettigimiz
erkekleri peygamber olarak gonderdik." (Nahl: 43) ayetinde, peygamberlerin
erkeklerden oldugunu belirtmi~tir. Kad1nlann peygamber olamayacag1 konu-
sunda icrna olup, ona kera1net olarak §iffilli olarak soylerni§tir. <;unkii, evliya-
536 RUHU'L-BEYAN COz:3

nm kerameti bir ger~ektir.


«Allah sana se~kin bir ozellik verdi.» Yani Allah seni, annenden gti-
zellikle kabul edip Zekeriyya'n1n himayesinde btiytittti ve sana birtakun
kerametler verdi. «Seni tertemiz kdd1» yani seni, kotti i§lerden, ~irkin
adetlerden, sana insanlann dokunmasmdan ve hay1z-nifastan beri lald1 «Ve
seni diinyan1n kad1nlar1na iistiln etti,' demi§ti.» Allah Teala, isa peygam-
beri sana babas1z olarak bag1§layarak seni diger kadmlardan ayudi ve sizin
ikinizi filemlere "ayet" klldi.

43. «'Ey Meryem», namazda «hU§U ile Rabbinin divan1na dur.>> Al-
lah Teala i~in kiyamlan uzat. «Secde et ve riikfi edenlerle birlikte sen de
riiku et.'»
Burada namazm erkaru zikredilerek Meryem validemize cemaatle na-
maz kilmak emredilmi§tir. Kum1t, kiyamtn uzunlugu demektir. Sticfid ve
rtiku'un zikredilmeleri, namazm rtikilnlerinin yerine getirilmeleri konusunda
mtibalaga ifade ederler. Secdenin riikiidan once zikredilmesi de, onun, nama-
zm en faziletli riiknti ve hu§ilnun en ote mertebesi olmas1ndandtr. Namaz1n
zahiri_goriintimiinde dtizenin boyle olmas1 gerekmez.

44. Bunlar, sana vahyetmekte oldugumuz gayb haberleri-


dir. Meryem'i onlardan hangisi himayesine alacak diye ka·
lemlerini atarlarken, sen yanlarinda degildin. <;eki~irlerken
de yine yanlannda degildin.

44. «Bunlar, sana vahyetmekte oldugumuz gayb haberleridir .» K1s-


sada sana, gayba ait baz1 haberler anlattik. Anlatilan bu haberler ancak, ya
gozlemle, ya kitaptan okumakla veya bir bilgin'in anlatmas1yla ogrenilebile-
Ayet: 43- 44 AL-i iMRAN SURESi/3 537

eek §eylerdir. Y ahut da Allah'm vahyetmesiyle. Bu, ilk i.i9ti degildir. Dordtin-
ctisti ger9ekle§ti ki, o da vahiydir. Allah bunlan sana, peygamberliginin bir
delili olarak anlat1yor ki, seninle 9eki§enler durumu kavras1nlar.
"V ahy" kelimesi Kur'an'da §U anlamlara gelir:
1) Peygamberlere bir §ey bildirmek. (Bkz. Nahl: 43)
2) ilham etmek. (Bkz. Kasas: 7)
3) istenen anlarm bildirmek. (Bkz. Zilzal: 5)
4) i§aret etmek. (Bkz. Meryem: 11)
Ashnda btittin bunlar, gizlice bildirme anlamma gelir.
«Meryem'i onlardan hangisi himayesine alacak diye kalemlerini
atarlarken, sen yanlar1nda degildin.» Meryem'i ahp yeti§tirme konusunda
ihtilafa dti§tiikleri ve Tevrat'1 yazan kalemlerini att1klar1 zaman, sen onlann
yan1nda degildin.
Kur'an'm boyle ifade etmesi, mti§riklere Hz. Muhammed'e vahiy geldi-
gini bildirmek ve onu inkar edenlerle alay etmek i~indir. Onlar, senin bilgin
olmad1gm1 biliyorlar, kitap okumad1gm1 da biliyorlar. Herhangi bir peygam-
berle arkada§hk edip, ondan baz1 §eyler dinlemedigini de biliyorlar. Geriye
sadece gozlem kaldt. 0 da, imkans1z bir §ey.
«t;eki§irlerken de yine yanlannda degildin.» Meryem'i ahp bilytitme
konusunda ihtilafa dti§IDil§lerdi. Bu ayet, Hz. Meryem'in faziletine i§aret et-
mektedir. <;unkti Allah onu, alemlere kar§1 se9ip, ilsttin kilrm§tir.
ibn Abbas, Hz. Peygamber'in §Oyle buyurdugunu soyler: "Dunya ha-.
mmlarzmn efendisi §Unlardir: Meryem, sonra Fatima, sonra Hatice ve sonra
da Asiye.''(io) Bu hadis, hasen bir hadistir ve ayetin anlam1na uygundur.
Ayette de Meryem'in -biltlin dtinya kadmlarindan daha faziletli oldugu bildiril-
mi~tir.

Hz. Enes (r.a.) rivayet ediyor: Hz. Peygamber (s.a.v.) §Oyle buyurdu:
"Diinyadaki kadlnlardan imran'm kzzz Meryem, Huveylid'in klz1 Hatice, Mu-
hammed'in klzz Fatzma ve Firavun'un karzsi Asiye sana misal olarak ye-
ter .. "<21>

20- Hfil<im, Mtistedrek, Fethu'l-Kebfr, 2/169. Hakim'deki rivayct: "Cennetteki kadmlann efen-
dileri yani en faziletlileri dorttur .... " §ekJindedir.
2 1- T innizi, Ahmed b. Hanbel , ibn Hibban, Hakim. Bkz. Ciimiu'l-Usul, 9/125.
538 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

Bu hadisler, sayilan dort kad1n1n, diger kad1nlardan tistiin olduklannt


ifade etmi§tir. Biliniz ki, kemal ehli ~ok erkekler vardir. .Han1mlarda, bu dort
ki§iden ba§ka ken1al ( olgunluk) ehli yoktur. Kemal ehli demek, iyilik, fazilet
ve takvada son derece ilerde olmak demcktir. "Kemal", kamilin elde etmeye
daha Iay1k oldugu §ey demektir. Peygamberlik, han1mlann yapacag1 §eyler
ciimlesinden degildir. <;tinkti peygamberlik, a9lkh.k ve daveti gerektirir. Ka-
d1nlann durumu ise kapalihg1 gerektirir. Peygamberlik, kad1nlar i~in bir ke-
mal degildir. Kadmlann kemali "s1ddlkiyet"tir. 0 da peygamberlige ~ok ya-
k1ndlf. S1ddtk demek, btiti.in hal, hareket ve sozlerinde dosdogru olan demek-
tir. Han1mlar i~erisinde de, erkeklerin makam1na ula§an kamil han1mlar, arif
han1mlar vardrr. Bunlar da bir anlamda erkektirler. Bir §filr §oyle der:
Eger kadznlar bizesoylendigi gibi olsaydz.
Erkeklere tercih edilirlerdi.
"Gune§'' kelimesinin di§i kabul edilmesi ayzp degildir.
"Hila/" kelimesinin erkek kabul edilmesi de ovun~· degildir.

45. Melekler demi§ti ki: "Ey Meryem! Allah, kendinden bir


kelimeyi sana mii.jdeliyo_r. Adi Meryem oglu isa Mesih'tir.
Diinyada da, ahirette de §ant yiice ve Allah 'a yakin kilinanlar-
dand1r.
46. Be$igi11de de, yeti§kinliginde de insanlara soz soyleye·
cektir. 0, salihlerdendir."
Ayet: 45-46 AL-i iMRAN SORESi/3 539

45. «Melekler dcmi~ti ki: 'Ey Meryem! Allah, kendinden bir kelime-
yi sana miijdeliyor.» Burada da "melekler"den kas1t, Cebrail (a.s.)'dir. Ta-
zim i~in ~ogul olarak kullarnlnn§trr. "Kelime"den kasit, "Kun : Ol" kelimesi-
dir. Ashnda her yarat1gm meydana gelrnesi bu kelime yani "ol" emri sebebiy-
le ise de, Hz. isa hakk1nda insanlar aras1nda bilinen zfilliri sebep yok oldugu
i9in onun meydana gelmesinin bu kelimeye isnad edilmesi daha tam ve daha
kamildir. isa peygamberin "kelime" olarak ifade edili§i, en tamamlay1c1 ve en
mi.ikemmel bir tarzdir. «Adi, Meryem oglu isa Mesih'tir.» Mesih, "s1dd1k
ve faruk" gibi §erefli bir lfil<:ap olup, ibranice'de "me§ih" diye tabir edilir. An-
lam1 ise, "milbarek" tir. "Meryem oglu", isa'nm s1fatidir.
Burada hitap, Meryem'e yoneltilmi§tir. Oyleyse "oglun isa" denmesi ge-
rekirdi. Halbuki "Meryem oglu isa" denmi§tir. <;iinkti, peygamberler annele-
rine degil, babalanna nispet edilirler. Burada, isa'run babas1z olarak dtinyaya
gelecegine ve annesine nisbet edilecegine dikkat 9ekmek i9in boyle ifade
edilmi§tir. Onun i9in Meryem validemiz, alemlerin kad1nlanna tercih edilip,
faziletli kd1nmt§tlr.
«Diinyada da,» peygamberlikle ve insanlann ontine ge9mesiyle,
«ahirette de» §efaat etmesiyle ve cennetteki tisttin derecesiyle isa'n1n «§an1
yiice ve Allah'a yak1n k1hnanlardand1r.» isa peygamber, goge ytikseltilip,
meleklerlerle arkada§hk etmesi ve Rabbine varmas1yla yakmlardan olmu§tur.
46. «Be§iginde de, yeti§kinliginde de insanlara soz soyleyecektir.»
Hz. isa, hem 9ocukken, hem de yeti§kin haldeyken, tipk1 bir peygamber gibi
insanlara hitap edecektir. Bunun 9ocukluk ve yeti§kinlikteki hitab1 arasmda
hivbir fark olmayacaktrr. ~tiphesiz bu da en btiyiik mficizelerden biridir.
Rivayet edildigine gore: isa (a.s.) 30 ya§tna varmca, Allah onu, israil
ogullanna peygamber olarak gonderdi. Peygamberlikte 30 ay kaldi. Sonra go-
ge ytikseltildi. "Yeti§kinlik" (kehl) , 40 ya§illl ge9ip ya§hhga yakla§an de-
mektir. isa peygamber, yeti§kinken insanlara hitap etmeyip, gen9 y~§ta goge
ytikseltildi. Dtinyanm sonunda yere indirildigi zaman hitap edecek. Deccal'i
de o zaman oldtirecek.
«0 salihlerdendir.'» Allah'1n, "salih" soziinii zikretmesi, ki§inin bun-
dan daha tisttin bir mertebesi olam1yacag1na i§arettir.
540 ROHU'L-BEYAN Ciiz:3
Ayet: 4 7 AL-i iMRAN SURESi/3 541

47. Dedi Id: "Ey Rabbim! Benim nastl fOCugum olabilir?


Bana bir insan dokunmadi." Allah: "i§te boyle, Allah ne di-
lerse yarahr. Bir i§e hukmedince ona ancak 'ol' der, o da olu-
verir" dedi.
48. Allah, ona yazmay1, hikmeti, Tevrat'i ve incil'i ogretecek.
49. Onu israilogullanna peygamber gonderecek. 0 diyecek
ki: "Gerfekten hen size Rabbiniulen bir mucize getirdim: <;a-
murdan size ku§ bifiminde bir §ey yapar, ona iifiiriiriim de,
Allah'in izniyle derhal bir ku§ olur. Yine hen, anadan dogma
korii ve alaca hastaligina yakalanani iyile§tirir, Allah 'in izniy-
le oliileri diriltirim. Evlerinizde neyi yeyip, neyi biriktirdiginizi
size haber veririm. Elbette bunlarda sizin ifin, eger iman ettiy-
seniz, kesin hir ibret vardir."
50. "Oniiniizde hulunan Tevrat'i tasdik edici olarak ve size
haram kilinan bazi §eyleri serbest birakmak iii.ere (gonderil-
dim.) Size Rabbinizden fiyet getirdim. Allah 'tan korkun ve ba-
na itaat edin. "
51. "Siiphesiz Allah, benim de, sizin de Rabbinizdir. O'na
ibadet edin, dogru yol budur."

47. Meryem, Rabbine tazarruda bulunarak «dedi ki: 'Ey Rabbim! De-
nim nasll ~ocugum olabilir?» Burada, Allah'1n §an1n1 yticeltmek i9in bir
hayret ifadesi vard1r. Normalin d1§mda bir olay oldugu zaman, be§erin hayret
etmesi gerekir. Babasiz bir 9ocugun diinyaya gelmesinde de adet d1§1 bir olay
cereyan etmi§tir. 0 zamana kadar, oyle bir adet goriilmemi§ti. «Bana» her-
hangi «bir insan dokunmad1.'» Yani ben, hi¥bir insanla cinsel ili§ki kurma-
dun. Benim bu halitn 9ocuk yapmaya engeldir.

«Allah: 'i§te boyle, Allah, ne dilerse yaratlr. Bir i§e hiikmedince ona
ancak "ol" der, o da oluverir' dedi.» Allah, yaratmak istedigi §eyi diler ve
istedigi gibi yaratu. isa peygamberi tuhaf bir §ekilde babas1z olarak yaratm1§
oldugu gibi... Bir §eyi yapmaya karar verip ona htikmettigi zaman, ona sadece
"ol" demesi yeter. 0 da hemen oluverir. Bu durum, Allah'm kudretinin kema-
lini ve takdir ettigi §eyleri, me§ieti (dilemesi) geregi yaptlguu gosterir. Aynca
burada, itaat eden yaratdm1§1n, emredici olan Allah'1n gtictinli anlamas1 i9in
yaratic1hktaki luzma da i§aret edilmi§tir.
542 RUHU'L-BEYAN Ciiz:3

ibn Abbas der ki: "Meryem validemiz odasmdayken, kar§1sma bir perde
olu§uverdi. 0, tizerinde beyaz elbiseler olan Cebrail (a.s.) di. Meryem'e, yara-
hh§I tam bir insan ~eklinde gortindli. Onu gortince: "Eger takl (takva sahibi
biri) isen, senden Rahman'a s1gm1nm" dedi. Sonra (Cebrail) gomleginin yaka-
sma iifledi, bu lifleme rahime ula§tl ve hamile kaldi."

48. «Allah, ona yazmay1, hikmeti, Tevrat 11 ve incil'i ogretecek.» Al-


lah, isa peygambere, vahiy ve ilham yoluyla kalemle yazmay1 ogretti. Boyle-
ce isa peygamber, ya§ad1g1 devirlerde, yaz1s1 en gilzel olan ki§i oldu. Hikmet-
ten maksad, §er'i ve akll bilgiler ve ahlfila gtizelle§tirmedir. c;unkti insan1n ke-
mali, amel i§leyebilmesi i9in hakk1 ve hayn bilmesiyle mi.imktindiir. Btittin
bunlar, "hikmet" kelimesiyle ifade edilmi§tir. isa peygamber, incil ve Tev-
rat'1 da ezberden bilirdi. Btitiin bu ifadeler, kocas1z bir han1mm 9ocuk dogur-
mas1 ve toplumun onu k1namas1 konusunda, Meryem validemizin gonltinti
ho§etmek i~indir.

49. «Onu, israilogullar1na peygamber gonderecek.» Yusuf peygam-


ber, israilogullar1n1n ilk peygamberi, isa peygamber ise son peygamberidir.
«0», isa peygamber onlara «diyecek ki: 'Ger~ekten hen size Rabbinizden
bir miicize getirdim: <;amurdan size ku§ bi~iminde bir §ey ya par, ona
iifiiriiriim de, Allah1n izniyle derhal bir ku§ olur.» Burada geyen "yarat-
mak" kelimesini, "yapmak" manasma almak gerekir. c;unkii, Allah'tan ba§ka
hi9bir yaratig1n yarat1p, yeniden bir§ey yapma gticti yoktur. isa peygamberin
ku§ yapmas1n1n sebebi, israilogullarnun, onu yalanlamalar1ru buak1p, imana
gelmelerini temin etmek i9indir. Meydana getirilen bu ku§ da, diger ku§lar gi-
bi canh ve u9abilen bir ku§tur. Bu ku§, Hz. i sa'nin bir mucizesi degil, Allah
Teala'run bizzat kU§U yaratmas1drr.

Rivayet edilir ki: isa peygamber, peygamberligini ilan edip mficize gos-
terdigi zaman, ondan bir yarasa yapmalar1n1 isterler. 0 da biraz 9amur altp §e-
killendirir. Ona lifter ve hemen gokte u9maya ba§lar.

Allah'm izniyle, «Yine hen, anadan dogma korii ve alaca hastahg1na


yakalanan1 iyile§tirir...» "Ekmeh" anadan dogma kor insan, "ebras" ise
ctizzamh insan demektir. Aslmda cildinde beyazhk olan kimse demektir.
Ugursuz say1ludi. Bu hastahk ilerleyince iyile§mez ve ila9la gitmezdi. Arap-
lar ondan nefret ettikleri gibi hi9bir §eyden nefret etmezlerdi. Burada bu iki
hastahk zikredildi. c;unkti isa peygamber doneminde, tip ilminin 9ok ilerle-
mi§ olmas1na ragmcn, bu iki hastahk tedavi edilemiyordu. Onun i9in bu iki
Ayet: 48 -50 AL-i tMRAN sORESi/3 543

hastahga dikkat yekilmi§. isa peygamberin, gtinde elli bin hasta tedavi cttigi.
gticti yetenlerin ona geldigi, gticti yetmeyenlere onun gittigi rivayet edilir. isa
peygamber bu hastalan, iman etmek §artlyla sadece dua ederek tedavj ederdi.

«Allah'1n izniyle oliileri diriltirim.» isa peygamberden oltileri dirilt-


1nesini istemi§ler. 0 da dort ki§iyi diriltmi§tir. Azer onun arkada§1ym1~. K1z-
karde§ini i sa peygambere gondererek, karde§i Azer'in olmek lizere oldugunu
bildirmi§ ve onu <;ag1m11§. Bunlann arasmda ii9 giinlilk yol olmas1na ragmen,
isa peygamber ashab1yla birlikte oraya varm1§. Onlar yeti§inceye kadar Azer
olmii§tti. i sa peygamber, Azer'in klzkarde§inden, kendilerini kabire gottirme-
sini istemi§, o da kabre gottirmti§. isa peygamber, kabrin ba§1nda §by le dua
etmi§: "Ey yedi kat yerin ve gogiln Rabbi olan Allah'1m! Sen beni, i srailogul-
lar1na peygamber gonderdin. Ben onlar1 senin dinine 9ag1nyorum. Oltileri di-
rilttigimi onlara bildiriyorum." Boylece Azer'i diriliti. Azer kalk1p kabirden
9tktl. i sa peygamberin bundan ba§ka, ya§h bir kadmm oglunu, A§ir'in klzm1
ve Nuh'un oglu Sam'1 da dirilttigi rivayet edilir. Ya§h ·kad1Il1Il oglu ohnti§til.
Sedye ile Hz. Isa'mn yamna gottirillmti§, Hz. isa Allah'a dua etmi§, o da diri-
lip sedye iizerinde oturmu§, sonra inerek elbisesini giyerek ailesine donmti§,
ya§amaya devam etmi§ ve <;ocugu bile olmu§. A§ir (O§tir alan)in klz1 i9in de .
Hz. isa'ya: "O dtin oldil, onu dirilt" dediler. Allah'a dua etti, o da dirildi, ya§a-
d1 ve 9ocugu oldu.
«Evlerinizde» yemeklerden «neyi yeyip» yanna «neyi biriktirdiginizi
size haber veririm.» isa peygamber, bir adama, onceden ne yedigini ve son-
radan ne yiyeccgini bildiriyordu. Kendisi mektepte 9ocuklara babalannm ne-
ler yap11gm1 bildirirdi. Aynca, evde babalarmm ne yediklerini, ne saklad1kla-
nrn haber verirdi. Boylece 9ocuklar evlerine doner, saklad1klan §eyi kendile-
rine verinceye kadar aglamaya devam ederlerdi. Babalar da 9ocuklar1na "bu
sihirbazla oynamaym" derlerdi.

«Elbette bunlarda sizin i~in, eger iman ettiyseniz, kesin bir ibret
vardir.» Eger ger9ekten inan1yorsaruz, gosterilen bu harikulade olaylarda si-
zin i9in, benim (i sa'nm) peygamber olduguma drur a91k deliller vard1r.

50. «Oniiniizde bulunan Tevrat'1 tasdik edici olarak ve size haram


k1hnan baz1 §eyleri serbest b1rakmak iizere (gonderildim.) Size Rabbiniz-
den ayet getirdim.» isa peygamber gelmeden once, i srailogullanna baz1 yi-
yecekler hara1n ki11nm1§tI. Bunlar, bahk eti, deve eti, i9 yag1 ve tirnakh hay-
vanlar1n etleri idi. isa peygamber bu yasaklan kaldum1§tl. Bun.Jar, isa pev-
544 RUHU' L-BEYAN Ciiz:3

gamberin peygamberliginin a<tik delilleriydi.

Getirilen bu helfillan kabul edip, onlara muhalefet etmeme konusunda


«Allah!tan korkun Ve>> size emrettigim ve yasak.lad1grm §eyler konusunda da
«bana itaat edin.»
51. «~iiphesiz Allah, benim de, sizin de Rabbinizdir.» isyan ederek
O'na §irk ko§may1n. «O'na ibadet edin.» i§te Allah'a ve peygamberine iman
edip itaat etme yolu olan «dogru yol budur.'» Sahibini cennete gotiirtir.

BiRiNCi CiLDiN SONU


BiRiNCi CiLDiN
HADiS iNDEKSi
iQiNDEKiLER

Sunu§: Mehmet DOGRU ....................................... .................. 7


Takriz: Ruh'ul-Beyan ve Muhtasan Ozerine
Prof. Dr. Hayreddin KARAMAN .................................. 11
ismail Hakk.1 Bursevi ve Ruhu'l-Beyan Tefsiri ....................... 15
Muhammed Ali es-Sabfini ve Tenviru'l-Ezhan min
Tefsir-i Ruhi'l-Beyan ................................... ...... ......... .... 19
Giri§-~eyh Muhammed Ali es-Sabfini .. ..... .. .. ... . .. ... ....... ... .. ... .. 21
6nsoz-ismail Hakla Bursevi ................................................... 23
istiaze ................. ..................... .... ............ ......... ....................... 25
Fatiha Sfuesi ............ .......................................... ...................... 33
Bakara Sfiresi .·...... .......... ......... ................ ... ....... .... ... ............... 55
AI-i imran Sfiresi .................................................................... 495
Birinci Cildin Hadis indeksi ................................................... 547
Birinci Cildin ~iir indeksi ....................................................... 555
A

RUHU'L
......
.

BEYAN
...... .
TEFSIRI
2
YEN1DEN .GOZDEN GE<;'IR1LM1~
SEKiZiNCi BASKI
MUHTASAR

RfiHU'L-BEYAN
TEFSiRi
ismail Haklu Bmsevi
ihtisar Eden: Muhammed Ali Sabiini

iKiNCiCiLD
Damla Yay1nevi No: 211
Rfih'ul-Beyan Tefsiri Cilt: 2

·®
DAMLA YAYINEVI
Prof. K. ismail Gfukan Cad. No: 6
Cagaloglu-iSTANBUL
Tel: 0.212. 514 28 28 (pbx)
526 21 99
ISBN 975-381-117-9 Faks: 0.212.528 24 01

Yay1n Hakk1: ©Copyright DamlaYaymevi Ltd. $ti. Dizl - Montaj: Damla Yaymevi
Bask1 - Cllt: Erkam Matbaas1, Ba~ak§ehir - Istanbul 2012 / 7.
www.damJayayinevi.com.tr
TERCUME HEYETi
Abdullah OZ - <;atalca MOftOsO
Ali R1za TEMEL - Haseki Egitim Merk.ezi Ogretim Oyesi
COneyt GOK(_(E - Urfa ilahiyat Fal<Ottesi Ogretim Oyesi
Halit SEViMLi - Emekli imam-Hatip
Harun ONAL - i mam-Hatip
Yrd. Do9. Dr. Hasan HOseyin TUN<;BiLEK - Urfa ilahiyat FakOltesi Ogretim Oyesi
Dr. Huseyin KAYAPINAR - Haseki Egitim Merkezi Ogretim Oyesi
ibrahim TOFEK<;i - Haseki Egitim Merkezi Ogretim Oyesi
ityas KARSLI - Rize ilfilliyat FakOltesi Cgretim Oyesi
Muharrem ONDER - MOtercim
Mustafa AYDIN - Mutercim
Dr. SOleyman MOLLAiBRAHiMOGLU - Tefsir Doktoru ve SOleymaniye Camii imam1
Yahya ALKIN - Haseki Egitim Merkezi Ogreiim Oyesi

TERCUME KONTROL
Dr. Durak PUSMAZ - Haseki Egitim Merkezi MOdOrO
Dr. Huseyin KAYAPINAR - Haseki Egitim Merkezi Ogretim Oyesi

REDAKSiYON
YOksel KANAR

EDiTOR VE ·SON KONTROL


Mehmet DoGRU - Emekli EminonO MOftOsO

HAT
Kapak Hatti: HOseyin KUTLU
Hilalli Besmele: Abdi.ilkadir SAYNAQ
Kur'an-1 Kerim Hatti: Hafiz Osman
A • e A A e •
AL-1 IMRAN SURESl NIN DEVAMI 1

52. Ne zaman lei Isa, onlardan kiifrii hissetti: "Allah'in di-


nini za/ere erdirmede bana yardim edecekler kim?" dedi. Ha-
variler dediler ki: "Allah 'in yardimcilari biziz. Biz Allah 'a
inandrk, fahit ol Id biz muhakkak miisliimanlanz."
53. "Ey Rabbimiz! indirdigine inandik, peygambere de tlibi
olduk, bizi §ahitlerle beraber yaz. "
54. Hile yaptilar, Allah da onlann hilelerine mukabelede
bulundu. Allah, yapilan hi/eye mukabelede bulunanlann en
hayirlisidir.

52. «Ne zaman ki isa, onlardan kiifrii hissetti:» isa peygamber, btittin
bunlardan sonra kesin olarak anlad1 ki, gosterilen bunca .mucizelere ragmen
yine iman etmeyip inkar etmeye devam edecekler. Bunun lizerine isa pey-
8 RUHU'L- BEYAN Cuz:3

gamber: «'Allah'1n dinini zafere erdirmede bana yard1m edecekler kim?'


dedi.» isa peygamberin bu sorusu i.izerine, say1lan oniki olan ve is:Ierinde ba-
z1lanrun peygamber ~ocugu, baz1lanmn bahk avc1s1, baztlann1n boyac1 ve ba-
z1lann1n da elbise boyac1s1 oldugu «Havariler dediler ki:>> Allah'1n dinini
zafere ula§ttrmada «' Allah'1n yard1mcdar1 biziz.» Allah'm dinine iman et-
mek, onun dininin zafer i§aretidir, dli§manlara galibiyettir. Onun i9in, «biz
Allah'a inandtk.>> Ey isa, sen de Ǥahit ol ki, biz muhakkak miisliimanla-
raz.» Senin getirdigin dinin zafere ula§mas1 i\:in, emrettigin her §eye boyun
egeriz ve Allah'1n dinine samiiniyetle tabi oluruz.

53. «Ey Rabbimiz!» isa peygambere «indirdigine» (incil'e) «inand1k»


ve isa «peygambere de tabi olduk, bizi §ahitlerle beraber yaz.'» Bizi, se-
nin birligine §ehadet edenlerle beraber yaz. Veya Muhammed (s.a.v.) timme-
tiyle beraber yaz. <;unki.i Hz. Muhammed'in (s.a.v.) limmeti, btitlin insanlara
§ahitler olacakttr.

54. y ahudiler, bir .ki§i tayin edip gizlice isa peygamberi oldtirmek tizere
«hile yaptdar.» 0 ki§i, isa peygamberi oldtirecegi yere gotiirtip, hile ile oldti-
recekti. isa peygamberi, goge yiikselterek, «Allah da onlar1n hilelerine mu-
kabelede bulundu.» Boylece, isa peygamberi oldtirmeyi planlayan ki§inin
kalbine §iiphe dii§tirdii ve o ki§i oldtirtildti. «Allah, yapilan hileye mukabele-
de bulunanlar1n en hay1rhs1d1r.» Allah, tuzak kuranlarm en gii9ltisti, bunu
en iyi infaz eden ve hi<; umulmadlk yerlerden, onlara zarar vermeye en iyi ka-
dir olandrr, gelecek zarardan onlan kurtartr.

Rivayet edildigine gore israilogullan'n1n krah, isa peygamberi oldtirt-


meyi tasarlam1§ ve ona, kti\:iik penceresi olan bir eve girmesini emretmi§.
Cebrail (a.s.) de, isa peygamberi bu kti\:tik pencereden goge ytikseltmi§. Allah
da kendisine ttiy ve nurdan elbise giydirmi§. Ondan yeme ve i<;me duyusunu
almt§. Boylece, Ar§'tn etraf1nda meleklerle u9maya ba§lam1§. Dolay1s1yla isa
peygamber, yerli, goklti, melek ve insan s1fatlar1na sahip olmu§. Sonra Cebra-
il, onlarm tayin ettikleri o pis adama: "i9eri gir ve onu oldtir" demi§. Adam
eve girmi§, fakat Allah, ona isa Peygambere benzer bir suret vermi§tir. D1§a-
nya 91krm§ ve evde kimsenin olmad1g1n1 bildirmi§. Bunun tizerine, o adam1
oldtirmti§ ve asmt§lar (9arm1ha germi§ler) . Sonra da "Ytizii isa'mn ytiztine
benziyor muydu?" diye sormu§lar. Bunun iizerine aralarmda <;ok btiyiik tartl§-
malar olmu§.

Eger "mekr:hile", kullardan birisi tarafindan ger<;ekle§tirilirse; bu, hile,


Ayet: 53-55 AL-i iMRAN SURESi/3 9

aldatma, kandirn1a ve kotti bir §ey manas1nadrr. Ayn1 ~ey, Allah taraftndan
olursa, yava§ yava§ kullann bir tehlikeye yakla§tlnhp, onlann bilmedikleri bir
§ekilde yakalarunas1 demektir.

55. Allah 'in: "Ey isa! Seni ancak ben oldiirecegim, seni
kendime yiikseltecegim, inkarcilardan temiz kilacagim. Sana
uyanlarz, kiyamet giinune kadar inkarcilardan iistiin kzlaca-
gim. Nihayet sizin donii~iiniiz banadir. ihtillzf ettiginiz husus-
wrda, araniula hen hukum verecegim" dedigini hatirla.
56. inkarczlara gelince, onlari diinyada da, ahirette de #d-
detli bir azaba farptiracagim; onlarin hifbir yardimcilari yok-
tur.
10 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

57. inanip salih amellerde bulunanlara gelince, Allah onltz·


ra amellerinin kar§iligini verecektir. Allah mlimleri sevmez.
58. Bu haberleri liyetlerden ve hikmetli Kur'an'dan sana
okuyoruz.

55. «Allah'1n: 'Ey isa! Seni ancak hen oldiirecegim.» Yani seni eceli-
ne tam bir §ekilde yetirecegim dedigini hallrla. Bunun anlam1, seni
inkarcilann oldiirmelerinden koruyacag1m ve oliimiinii senin i~in yazd1g1m
eceline kadar erteleyecegim. Seni onlann oldiirmesiyle degil, kendi ecelinle
oldtirecegim, demektir.
ikram ve nimet mahallini ve meleklerimin karargfiluru gostermek iizere,
«Seni kendime yiikseltecegim.» Allah'1n isa peygamberi kendisine ytikselt-
mesi, onu yticeltmek i~indir.
Bu durum, ibrahim peygamberin: "Ben Rabbime gidiyorum" (Saffat:
99) diyerek, Irak'tan $am'a gitmesine benzer. Hactlara, "Allah'm ziyaret~ile­
ri", Kabe'ye kom§u olanlara da, "Allah'm kom§ular1" diye isim verilmi§tir.
Biitiln bunlar, tazim ifadeleridir.
Ben seni, «in.k arcdardan» onlann kotii kom§uluklanndan, kotii arka-
da§hk.lanndan ve kotii muamelelerinden uzakla§ttnp, kurtararak «temiz kda-
cag1m.»
isa peygamber, Deccal'in zamarunda, adil bir hakem olarak gokten yere
inecek, putlar1 krracak, domuzu oldtirecek, <22> cizyeyi kaldrracak, mal 0 kadar
bolla§acak ki, kimse dontip de ona bakmayacaktrr. Onun ya§ayacak oldugu bu
zamanda, islfun dini hari~, bilttin dinler helak olacak.trr. Deccal'i oldtirecek ve
ondan sonra da bir Arap kadm1yla evlenip o kad1ndan ~ocugu olacaktir. Yer-
ytiztine inip krrk yil ya§adlktan sonra olecek ve mtisliimanlar onun namaz1n1
kilacaktrr. <;unkti isa peygamber, bu timmetten olmak i~in Allah'a dua etmi~,
Allah da onun duaslfil kabul etmi§tir.

«Sana uyanlar1, k1yamet giiniine kadar inkarcllardan tistiin kdaca-


g1m.» "Sana uyanlar" dan kas1t, mtisliimanlardrr. <;tinkii, miisltimanlarm §e-
riatlar1 farkh ise de, islam'1n ashna uyanlar miisltimanlardu. Onu yalanlayan

22- Ahir zamanda Hz. isa'nm yeryUztine inecegi konusundaki hadis mtitevatir hadislerden olup,
Buhari ve digerleri rivayet etmi§tir.
Ayet: 55-58 AL-i iMRAN SURESi/3 11

ve ona kar§I yalan soyleyen yahfidi ve hristiyanlar degil. "inkarczlar" dan ka-
s1t da, Hz. isa'ya hile yapanlardrr. Mtisllimanlar, iistiinliik, dine baghhk ve de-
lil bak.1mmdan onlardan daima listiindiirler. Mlisllimanlar, kiyamete kadar on-
lara listiin gelecektir.
Ey isa'ya tabi olanlar ve onun risaletini inlcar edenler! «Nihayet sizin
donii§ii.niiz banad1r.» 0 giin, dini konularda «ihtilaf ettiginiz hususlarda,
aran1zda hen hiikiim verecegim,' dedigini hattrla.»
56. «lnkarctlara gelince, onlar1 diinyada da,» kih~la, esir alarak, ciz-
ye alarak, hastahk ve be!alar1 aralarma yayarak, azaba 9arpuracag1m. <;link.ti
bunlar kafirler hakk1nda ceza, mli'minler hakktnda ise bir ltituftur. <;link.ti
bunlar, mti'minler i9in imtihandu. «Ahirette de §iddetli bir azaba ~arpt1ra­
cag1m;»
«Onlar1n», ne dtinyada, ne de fillirette, Allah'm azab1ndan kurtaracak
«hi~bir yard1mctlar1 yoktur.>>

57. Ona indirilene «inan1p,» miisltimanlann yapt1g1 gibi «salih amel-


lerde bulunanlara gelince, Allah onlara amellerinin kar§1hg1n1» tam ola-
rak «verecektir. Allah zalimleri sevmez.» Onlara bugzeder ve onlardan raz1
olmaz.
58. isa peygamber ve digerleri hakkmdaki «bu haberleri ayetlerden ve
hikmetli Kur'an'dan sana okuyoruz.» Ey Muhammed! Bu ayetleri sana
okuyoruz. Ayetleri Hz. Peygambere okuyan Cebrail olmasma ragmen Allah,
bunu kendisine isnat etmi§tir. <;link.ti Cebrail'in (a.s.) okumas1, Allah'm onu
gorevlendirmesiyle olmaktadrr.
Hakim, hikmetli, hikmet dolu ve muhkem yani, kendisine, ~eli§ki ve
~arptldtklarm dokunmad1g1 §ey anlamma gelir.
12 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

59. $llphesi:z isa'nm hdi, Allah kaiuula Adem'in haline ben-


zer: Onu lflpraktan yaratlp, sonra ona 'ol' dedi 0 da oluverdi.
60. Gerfek, Rabbindendir. Oyle ise §iiphecilerden olma.
61 . Her kim, sana bilgi geldikten sonra, onun (isa'nin)
hakkinda seninle feki§meye girerse, de ki: "Ge/in ogullanmizz
ve ogullarinizi, kadinlarimizi ve kadinlarinizi, kendimiz ve
kendinizi fagiralim da, dua ve niyaz edelim, Allah 'in lanetini,
yalancilar iizerine kilalim."
62. i§te bu, elbette en dogru bir haberdir. Allah 'tan ba~ka
ilah yoktur. Allah hif §iiphesiz yegane galiptir, mutlak hiikiim
ve hikmet sahibidir.
63. Eger yiiz fevirirlerse, Allahfesatfilari hakkiyla bilir.

59. «Siiphesiz isa'n1n», misaller silsilesindeki e§siz «hali, Allah kattn-


da Adem» peygainber«in haline benzer .» Adem peygamberin ak11lara dur-
gunluk veren durmnu konusunda, hi9bir §i.ipheci, §ilphe etn1emi§, hi~bir 9eki§-
meci de s;eki§meye girmemi§ti.
Ayet: 59-61 AL-i iMRAN SORESi/3 13

Allah, «O'nu»n kahb1n1 «topraktan yarattp, sonra ona» insan «'ol'


dedi. 0 da oluverdi.>>

Rivayet edildigine gore, Necran heyeti Medine'ye geldi. Bunlar e§raftan


olan ondort ki§iydi. i~lerinde onlann efendisi yani btiytigti, Ak.ib yani gorti§ti-
ne bavurduklan kimse ve bir din adam1 olan Ebu Harise b. Alkame de vardi.
Bir ikindi namaz1 sonras1nda Hz. Peygamber'e ula§tilar. Ozerlerinde degerli
giysiler vardi. Kalk1p klblelerine dontip, namaz k1khlar. Hz. Peygamber'in as-
hablilln onlari engellemek istemeleri tizerine, Hz. Peygamber: "Bzrakm onla-
n" buyurdu. Daha sonra, Ebu Harise b. Alkame ile bir ba§kas1, Hz. Peygam-
ber'e vardilar. Peygamber efendimiz onlara: "Musluman olun" dedi. Onlar
da: "Senden once mtisliiman olduk" dediler. Hz. Peygamber: "Yalan soylu-
yorsunuz. Sizin ~u u~ hareketiniz musluman olmamza engeldir: Ha~a tapma-
niz, domuz yemeniz ve Allah'm oglu oldugunu iddia etmeniz" buyurdu.
Adamlar: "Ni~in Peygamberimiz olan isa'ya sovtiyorsun? dediler. Hz. Pey-
gamber: "Ne diyorum ?" dedi. "O'nun bir kul oldugunu soyluyorsun" dediler.
Hz. Peygamber: "Evet, o Allah'1n kulu ve el~isi, Allah'tn bekar ve temiz olan
Meryem'e ilka ettigi kelimesidir" buyurdu. Onlar da k1zarak dediler ki: "Sen
babasiz insan gordun mil hi~? Senin de kabul ettigin gibi, onun babas1 olan
bir insan yoktur. Oyleyse onun babas1 Allah'trr." Bunun tizerine Hz. Peygam-
ber: "Adem peygamberin de ne annesi, ne babasi vard1." buyurdu. Bunun
iizerine ayet indi. Bundan, Allah'm oglu olmas1 gerekmez. isa peygamber'in
durumu da boyledir. Babas1z ve annesiz yaratllmak, sadece babas1z yarat1l-
maktan daha biiytik bir harikuladeliktir. Hasm1n §ilphesini gidennek i\:in, ~ok
daha tuhaf ve insan1 hayrete dii§tiren bir§ey, tuhaf olan bir §eye benzetilerek
misfil verilmi§tir.
60. isa peygamber ve onun annesi hakkmda sana anlatt1g1m1z «ger~ek,
Rabbindendir.» Hristiyanlann "o Allah'm ogludur" sozti ve Meryem'in bir
ilfill dogurdugunu soylemeleri ger~ek <legildir. «Oyle ise §iiphecilerden ol-
ma.» Bu konuda sakm §tipheye dii§me, ger~ekten hak olan1, hak olarak bil-
meye devam et. ~iipheden uzak dur, itminana er. imam Ebfi Mansfu "ismet
(korunmu§ olmak), mihneti gidermez, yasag1 da kaldrrmaz" der.

61. Hristiyanlardan «her kim, sana bilgi geldikten sonra, onun


(isa'n1n) hakktnda» isa Peygamber ve onun annesi konusunda, a~1k ve kesin
ayetleri senden dinledikten sonra, yine kottiltik ve sap1khkta devam edip, «se-
ninle ~eki§meye girerse,» onlarla konu§may1 kes, onlara inat9Ilar gibi mua-
melede bulun ve onlara «de ki: 'Gelin, ogullar1m1z1 ve ogullar1n1z1, kad1n-
14 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

Iar1m1z1 ve kad1nlar1n1z1, kendimiz ve kendinizi ~ag1rahm•..» Onlar sadece


bedenleriyle orada bulunuyorlard1. Onlara, iddia ve delillerinizi de getirin
dendi. A.yet, sadece erkek ogullan zikretmesine ragmen §wrn1liinde evlatlan-
n1z manas1 vardrr ki ogullarm1z ve klzlar1n1z demektir. Sadece erkekleri zik-
retmesi, erkeklerin yaradth§ta daha izzetli olmasmdandtr. Bizden ve sizden
herkes, degerli bildigini ve kalbinin bagh oldugu, duasmm kabul edildigine
inan.d1g1ru ~ag1rsm «da, dua ve niyaz edelim, Allah'1n lanetini, yalancdar
iizerine kdahm.'»
Rivayet edilir ki: Onlar dua ve niyazla lanetle§meye 9ag1nld1klar1 za-
man, "dontip bakahm" dediler. Birbirleriyle ba§b~a kaldtklan zaman, Abdtil-
mesih'e "g6rii§tin ne?" diye sordular. 0 da "Ey Hristiyan toplulugu! Siz bili-
yorsunuz ki Muhammed, gonderilmi§ bir peygamberdir. Size, sahibiniz Hz.
isa'nm emrinden bir bolilm getirmi§. Allah'a yemin ederim ki, hi~bir toplum
yoktur ki peygamberle lanetle§sinde, btiytikleri ya§as1n, kii9tikleri yeti§sin.
Yani peygamberle lanetle§ip de ya§ayan hi~ bir millet yoktur. Eger boyle ya-
parsaruz, helak olursunuz. Eger dininizde devam etmek istiyorsan1z, onunla
vedal~1p, tilkenize dontin" dedi. Bununu iizerine Hz. Peygamber'e geldiler.
0, Htiseyin'i kucag1na almt§, Hasan'1n da elini tutuyordu. Hz. Fatima, Pey-
gamber'in arkasm~a, Hz. Ali de Fattma'nm arkasmda ytirtiyordu. Bu esnada
Hz. Peygamber: "Ben dua ettigimde, siz de ii.min deyin" buyurdu.
Bunu goren Necran'h din adam1 §6yle dedi: "Ey Hristiyan toplulugu!
Ben oyle yiizler gortiyorum ki, Allah bir dag1 yerinden yok etmek isteseydi, o
yiizler sebebiyle yok ederdi. Lanetle§meyin, helfil<: olursunuz."
Daha sonra Hz. Peygambere hitaben "Ey Ebii'l-Kas1m! Seninle
lanetle§meyip anla§maya ve sana her yil,. bin tanesi Safer aymda, bin tanesi de
Recep ay1nda olmak iizere ikibin elbise ile otuz tane demirden yapllm1§ adi
zrrh vermeye karar verdik" dediler. Bunun tizerine Hz. Peygamber, onlarla
anla§ma yaph ve onlara boyle bir yazi yazd1.
62. «i§te», isa peygamber ve annesine ait anlatllan «bu» haber, «elbette
en dogru bir haberdir.» Hristiyanlar1n anlatttklan ise yalandtr. «Allah 'tan
ba§ka» hic;bir «ilah yoktur .» Buradaki ifadede, Hristiyanlann teslis inanc1n1
red i~in tekid ifade eden istigrak "min"i kullamlllll§ttr.
«Allah hi~ §iiphesiz yegane galiptir, mutlak hiikiim ve hikmet sahi-
bidir.>> Allah, her §eye kadir olup, btittin bilgileri bilir ve onun ilmi her §eyi
ku§attr, .ulOhiyette hi~bir kimse ona ortak olamaz.
Ayet: 62-64 AL-i iMRAN SURESi/3 15

63. «Eger,>> bu a~lk ve parlak delilleri gozleriyle gortip de yine tevhid-


ten «yiiz ~evirirlerse, Allah»ii Teala, o «fesat~Ilar1»n fesadm1 «hakk1yla bi-
lir» ve onlan cezalandmnaya gticii yeter.

64. De ki: "Ey kitap ehli! Bizimle skin aranizda efit olan
bir kelimeye gelin : Allah 'tan bll§ka.sina ibadet etmeyelim. Al-
lah 'a hifbir ftyi ortak tanimayahm, Allah'i birakip da birbiri-
mizi Rabb'ler edinmeyelim." Yine yiiz ftvirirlerse, onlara de-
yin ki: "$ahit olun, biz muhakkak miisliimanlanz."
16 RUHU'L-BEYAN co.z: 3

65. Ey kiJap ehli! ibrahim hakklnda neden feki§ip duruyor-


sunuz? Oysa Tevrat da, incil de ondan sonra indirilmi§tir. Ak-
hniz ermiyor mu?
66. Sizler, hakkinda bilgi elde etmi§ oldugunuz konuda fe-
ki§meye giriyorsunuz; ama kendisiyle ilgili hifbir bilgi alma-
d1gin1z ki§i hakkinda n.asil f eki§meye giri§iyorsunuz? Allah
bilir, siz hilmezsiniz.
67. ibrahim ne yahudi, ne de hristiyandt. Fakat o, sapik
inanflardan arinmt§, Allah 'a boyun egen hir mii.sliimandi.
Mii§riklerden de degildi.

64. «De ki; 'Ey kitap ehli» olan yahudi ve hristiyanlar! «Bizimle sizin
aran1zda e§it olan bir kelimeye gelin:» Hz. Peygamber, kitap ehlinin iman
etmesini yOk istiyordu. Allah ona, delil ve milcadele konusunda her akl-1 se-
lim sahibinin gorebilecegi bir metod izlemesini emretmi§tir. Burada da adalet
lizerine kurulmu§ bir ifade vardlf. "Gelin ey kitap ehli!" Allah'1 bir olarak ta-
my1p, ibadette samimi olmak ilzere «Allah'tan b~kas1na ibadet etmeye-
lim.» Allah'tan ba~kas1ru ibadetlerimize ortak etmeyelim ve, «Allah'a hi~bir
§eyi ortak tan1mayahm, Allah 11 birak1p da birbirimizi Rabb 'ler edin-
meyelim. '» Uzeyi; Allah'm ogludur, Mesih Allah'1n ogludur gibi baul §eyler
ileri stirrneyelim. Din adamlann1n ortaya atm1~ oldugu heial ve haramlara da
itaat etmeyelim. <;tinkti onlar da bizim gibi insanlardu.

S izin onlan tevhide davet edip ~irki brrakmaya vaguman1za ragmen,


«yine yiiz ~evirirlerse,» sen ve mli'minler, «onlara deyin ki: '~ahit olun,
biz muhakkak miisliimanlar1z.' >> Yani, delil sizleri ilzam edip, sadece bi-
zim mtisliiman oldugumuzu itiraf ediniz.

Rivayet edildigine gore, Hz. Peygamber (s.a.v.) efendimiz, Kayser'e


~unlan yazmt§br: "Allah'zn elrisi Muhammed'den (s.a.v.), Rum buyiigu He-
rakliyiis'e. Hidayete tabi olanlara selam olsun. Seni i slam'a ~agirzyorum.
Miisluman ol ki, kurtulasm. Mii.slz~man ol ki, Allah sana iki kat mukafat ver-
sin. Eger yuz ~evirirsen, Erisliler'in gunahi sanadzr. De ki: Ey kitaplzlar! Si-
zinle bizim aramizda e§it olan bir kelimeye gelin. Yalnzz Allah'a kulluk ede-
lim, O 'na hirbir §eyi ortak ko~mayahm, Allah'z birakrp da birbirimizi
Rabb'ler edinmeyelim ... Sahit olun, biz muslumanlanz. "(23)

23- Buhan, Sahih.


Ayet: 64-67 AL-i iMRAN SORESi/3 17

Sahib bir habere gore, Herakliytis, Hz. Peygamber'in durmnunu sonnu§


ve ona gelen yazidan ogrenmi§ti, sonra da "yan1nda olsayd1m, onun ayaklan-
111 operdi1n" demi§. \:tinkil o, daha onceki kitaplardan, Hz. Peygamber'in dog-
rulugu hakktnda bilgiler edinmi§ti. Fakat ba§kanhg1n elinden gitmesinden
korkuyordu.

Hz. Peygamber, Fars Krall Kisra'ya da mektup yaz1p islama davet et-
mi§ti. Kisra, kendisine verilen mektubu yntlnt§, elyiyi de oldtinnek istemi§ti.
El~i geri dondtikten sonra, Hz. Peygamber ona beddua etrni§ ve §oyle demi§ti:
"Allah onlarin mulkiinii dagitsm, ebediyyen miilk sahibi olamastnlar." Nite-
kim oyle oldu.

65. «Ey Kitap ehli!» olan Y ahudi ve Hristiyanlar! «ibrahim» (a.s.)


«hakk1nda neden ~eki~ip duruyorsunuz?».

Yahudi ve Hristiyanlar, ibrahim peygamber hakklnda tartt§maya ginni§-


lerdi. Her iki grup da, ibrahim peygamberin kendilerinden oldugunu iddia
edip, Hz. Peygamber'e kar§I ovfunnti§lerdi. Bu ayet, zikredilen bu olay iizeri-
ne nazil oldu. Ayetin manas1, "neden ibrahim Peygamberin sizden oldugunu
iddia ediyorsunuz?" dur.

«Oysa» Musa peygambere indirilen «Tevrat da,>> isa peygambere indi-


rilen «incil de ondan» yani Hz. ibrahim'in vefattndan «sonra indirilmi§tir.»
Size yahudi ve hristiyanhk isimleri kitap indirildikten sonra verilmi§tir. Gorti-
~iintiziln batll olduguna «akhmz e~miyor mu» ki, imkans1z olan §eyler konu-
sunda veki§meye giri§iyorsunuz? ibrahim (a.s.) ile, Musa (a.s.) aras1nda tam
bin y1l geymi§tir. Musa ile isa aras1nda da ikibin yd ge9mi§tir. ibrahim pey-
gamber nastl kendisinden uzunca zaman sonra gelmi§ olan bir dinin mensubu
olur?

66. i~te «sizler,» o ahmak ve gafillersiniz ki, Hz. Muhammed (s.a.v.)


«hakk1nda» Tevrat ve incil'den «bilgi»ler «elde etmi§ oldugunuz konuda
~eki§meye giriyorsunuz.» Bu neyse, «ama kendisiyle ilgili» kitaplanmzdan
«hi~bir bilgi almad1g101z ki§i» olan ibrahim Peygamber «hakk1nda nastl
~eki§meye giri§iyorsunuz?» Sizlerin, iki kitab1n1zda da yani incil ve Tev-
rat'ta ibrahi1n'in (a.s.) clini hakk1nda herhangi bir §ey anlatllmanu~ttr.

Sizin ortaya att1gn11z ve bize de ogretmeye 9ah§ttg1n1z delillerinizi «Al-


lah bilir.» Sizin tart1§maya girdiginiz konulan ise «siz bilmezsiniz.»

67. «ibrahim ne yahudi, ne de hristiyand1. Fakat o, sap1k inan~lar-


18 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

dan ar1nm1§, Allah'a boyun egen bir miisliimand1. Mii§riklerden de degil-


di.» Buradaki mtisltiinandan maksat, Allah'a itaat eden, boyun egen, demek-
tir. Y oksa Hz. tbrahim'in islam dini tizere oldugu kasdedilmemi§tir.

"Mu~riklerden degildi " ifadesinde "Uzeyr, Allah'm ogludur" diyen


yahudilerin mli§rik olduklanna ta'riz ve ibrahim peygamberin dininden ol-
duklarm1 iddia eden mti§rikleri de red vardrr.

68. Gerfekten ibrahim'e insanlarin en yakini, ona tabi


olanlarla §U peygamber ve inananlardir. Allah da mii'minle-
rin dostudur.
69. Kitap ehlinden bir grup istedi ki, sizi fDfirtsinlar. Hal-
buki onlar, kendilerinden bafkasini saptiramazlar da, f arkin-
da deffeller.
70. Ey kitap ehli! Siz, bildiginiz halde, nirin Allah 'in
8yetlerini inklir ediyorsunuz?
71. Ey kitap ehli! Siz bilip dururken, neden hakki batila ka-
n~tznyor ve gerreffe gizliyorsunuz?
Ayet: 68-69 AL-i iMRAN SURESi/3 19

68. «Ger~ekten lbrahim'e», onun dininden oldugunu iddia etmede «in-


sanlar1n en yak1n1,» onun zaman1nda «ona tabi olanlarla §U peygamber»
Muhammed (s.a. v.) «Ve inananlard1r .»
Hz. ibrahim'e insanlann en yakm1, Hz. ibrahim doneminde ona uyanlar-
la, Hz. ibrahim·e uydugu iyin Hz. Peygamber efendimiz ve bu timmetten Al-
lah'a ve peygambere inananlardtr. <;iinkii, ibrahlln peygamberin getirdigi bir- ·
~ok hiikilmler asd itibariyle, bu timmet tarafmdan da uygulanmaktadir.

«Allah da mii'minlerin dostudur.» Onlara yard1m eder ve onlan iman-


larmdan dolay1 gtizel bir §ekilde mtikafatland1nr.
69. «Kitap ehlinden bir grup istedi ki,» islam dininden sapt1np,
inkarctltga sevkederek «sizi §a§1rts1nlar.» Burada "bir grup" tabiri kullarul-
m1§t1r. <;tinkti, kitap ehli ic;erisinde Allah'm ayetlerini okuyan bir timmet de
vardrr.
«Halbuki onlar, kendilerinden ba§kas1n1 saptlramazlar da, farktnda
degiller.» Daha bilmiyorlar ki, onlart saptrrmaya s:al1§malar1, sadece kendile-
rinin veballerini artrracak, zararlar1 kendilerine dokunacak ve azaplan kat kat
olacaktrr.
Allahii Tefila daha once kitap ehlinin yolunun haktan ytiz ~evirmek ve
getirilen delilleri kabul etmemek oldugunu belirtince, burada aynca onlar1n
bununla yetinmediklerini, aksine Hz. Peygarnbere inananlan §iipheye dti§tir-
mek suretiyle saptrrmaya ~ah§ttklarm1 beyan etmi§tir.
insanlar ainel ve itikat bakimmdan farkl1drrlar. ic;lerinde oyleleri vardrr
ki, onlar korunmu§ kaleye benzerler. Btittin insanlar onlar1 sap1tmaya ~ab§sa­
lar bile, yine de bir §ey yapamazlar. Bu rtitbe, dinde oyle bir rtitbedir ki, oraya
ancak peygamberler, veliler ve baz1 mti'minler ula§abilir. Hz. Ali (r.a.) buyu-
rur ki: "Ortil a~Ilm1~ olsayd1, yine de yakinim artmazdi. 0
insanlar i~erisinde oyleleri de vardtr ki, bir heva rtizgan esse, onlan iste-
digi gibi savurur. Hadis-i §erifte: "insanlar, altln ve gumil§ madenleri gibi-
dir" buyurulmu§tur.(24i Yani insanlar, soz, ahlfilc ve amel madenleridir. Altm

24- Muslim Sahih'indc tahric etmi§tir. Hadisin devam1 §tiyledir: "Onlarm c{Jhi/iyye doneminde
hayzrlz olanlan , anlayi~ll olduklan zaman i slllmda da hayzr/1 olanlandzr. Ruhlar bir araya
gelmi~ ordulardzr... " Bkz. Fethu'l-Kebfr, 3/266.
20 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

ve gumti~ madenlerinde farkhhklar oldugu gibi, insanlarda da f arkhhklar


olur. <;tinkii, madenler de derece derecedir. Burada, huylann da derecelerine
i§aret edilerek, mekarim-i ahlfilan cevherlerine dikkat ~ekilmi§tir. Cevherlerin
madenlerden, paz1 ol9tilerle ve bir9ok yorgunluk ~ekildikten sonra 91kanlmas1
gibi, ahlfilc cevheri de ancak, nefsi riyazete ~ektikten sonra <;lkanlabilir.
~air ne giizel soy ler:
Yuksek rutbeler, fall~mayla kazamlzr.
Yucelmek isteyen, geceleri uykusuz kalmalz.
Yucelik istiyor,fakat geceleri uyuyorsun.
jnci yakalamak isteyen denize dalmabdir.
70. «Ey kitap ehli!» incil ve Tevrat bile Hz. Muhammed'in (s.a.v.) pey-
gamberligini tasdik ettigi halde, «siz,» Allah'tn ayetleri oldugunu «bildiginiz
halde, ni~in Allah'1n ayetlerini inkar ediyorsunuz ?»
71. «Ey kitap ehli! Siz bilip dururken» ve kitab1n1zda mevcutken,
«neden» Musa ve isa peygamberlere indirilen kitaplan tahrif edip elinizle
yazmak sfiretiyle ve giiya batd oldugunu gostermek i~in birini digerine ilave
ederek «hakk1 batda kar1~tlr1yor ve ger~egi» yani Hz. Muhammed'in pey-
gamberligini «gizliyorsunuz?»
Ayet: 70-73 AL-i iMRAN SURESi/3 21

72. Kitap ehlinden bir grup: "Kendilerine indirilene iman


edenlere, giiniin evvelinde inanin, sonunda da inkdr edin.
Olur ki diinerler." dedi.
73. "Sizin dininize uyanlardan ba1kasini kabul ve tasdik et-
meyin" (dediler). De ki: "Hidayet, Allah 'in hidayetidir. Size
verilenin benzerinin bafka birine verilmesinden veya Rabbin_i-
zin kahnda aleyhinize delil getirmelerinden (korkarak mi tas-
dik etmiyorsunuz?)." De ki: "Liituf, Allah 'in kiidret elindedir.
Onu diledigine verir. Allah'in kudreti geni§, ilmi de tamdir."
74. "Rahmetini diledigine tahsis eder. Allah biiyiik liituf ve
inayet sahibidir."

72. «Kitap ehlinden bir grup: 'Kendilerine indirilene iman edenlere,


giiniin evvelinde inan1n, sonunda da inkar edin. Olur ki» mti'minler de
~donerler' dedi.>>

Kitap ehlinin bliytiklerinden ve ba~kanlanndan bir grup, kendilerine tabi


olanlara, sabahleyin Kur'an'a inanmalar1n1 ve daha sonra da inkar etmelerini
soylemi§lerdir. Boylece, mti'minlere iman etmi§ olarak gortinecekler. Sonra-
dan da dti§linlip, gliya mi.i'minlerin gorti§lerinin ~arptk oldugunu anlayacaklar
ve doneceklerdir. Boylece mii'minler de onlarla beraber doneceklerdir.

Burada, "bir grup"tan kas1t, Ka'b b. E§ref ile Malik b. Sayftrr. Kible
degi§tirildigi zaman arkada§larma "Ka'be'ye dogru namaz kdmalar1 konusun-
da onlara indirilene inan1n ve sabahleyin Ka'be'ye dogru namaz k1hn. Sonra
da Beytti'l-Makdis'e dogru namaz lahn. Belki mti'minler: 'Onlar bizden daha
iyi _bilirler, bakm1z dondtiler' derler ve kendileri de donerler" demi§tir.

73. Ve yine onlar, Muhammed'e uyup mtislilman olanlar1 buak1n, «'si-


22 RUHU'L-BEYAN Ciiz:3

zin dininize"uyanlardan ba~kas1n1


kabul ve tasdik etmeyin' (dediler.)»
Ey Muhammed!(s.a.v.) Sen onlann ba§kanlanna «de ki: 'Hidayet, Allah'1n
hidayetidir.» Onunla istedigini imana eri§tirir. 0 imanda da sabitle§tirir. Si-
zin hile ve tuzag1n1z ona zarar veremez. «Size verilenin benzerinin ba~ka
birine verilmesinden veya Rabbinizin kattnda» klyamet gi.inii «aleyhinize
delil getirmelerinden (korkarak m1 tasdik etmiyorsunuz?')» Size verilen
kitap ve ilmin benzeri bir ba§kas1na verildigi veya k1yamet gi.intinde size delil
getirip sizi susturacag1 i<;in siz bu sozil soylediniz ve bu tuzag1 kurdunuz. (25>
«De ki: 'Liituf,» hidayet ve inayet, «Allah'1n kudret elindedir. Onu,»
kullanndan «diledigine verir. Allah'tn kudreti geni~, ilmi de tamdtr.'» Al-
lah'm kudretinin tam olmasmdan dolay1drr ki, kullanndan diledigine liltuf ve
ihsanda bulunur. ilminin kemalinden dolay1drr ki, dogruluk ve hikmetin dt-
§tnda hi~ bir fiili yoktur.
74. «Rahmetini, diledigine tahsis eder. Allah biiyiik liituf ve inayet
sahibidir.'» Bu ikisi de, daha once ge~enin kapsamt§ oldugu §eye eklemede
bulunmak i~indir. ~oyle ki: Y ahudileri bu di.i§tinceye iten, onlann k1skan~b­
g1yd1.
Esmai §oyle anlatrr: "120 ya§tna gelmi§ bir arap gordiim. Ona, omrtinti
1
uzatan §eyin ne oldugunu sordum. 'Hasedi brraktun ve bill kald1m cevabm1
verdi."

Denildi ki: "~unlarda haset~inin ozelliklerindendir: Gordilgtinde dalka-


vukluk eder, uzakla§mca g1ybet eder ve bir belayla kar§tla§mca sovtip sayar."
~air de §OYle der:

Allahu Tea/a bir fazileti yaymak dilediginde,


Bu i§ irin hasetrinin dilini vasita k1lar.
Eger ate§, kendisine kom§U olanla tutu§masaydi,
Odunun guzel kokusu bilinmezdi.

25- Merhum mUellifin tefsirinde ayetin manast, a91k degildir. Bu ayetin a~Iklanmas1 §oyledir:
Yahudiler, birbirlerine ~oyle tavsiyede bulunmu§lar: "Dininize tabi olandan ba~kasm1 ka-
bul etmeyin. Peygamberlik iddiasmda bulunana bakm. Eger dininize uymu§Sa kabul edin,
uymanu~sa yalanlaym. Sizin dininize uymayandan ba§kasmm peygamberligini kabul etme-
yin. Size verilenin bir ba§kasma da verilmesinden ve bunun, Rabbiniz katmda sizin aleyhi-
nize delil olmasmdan korkulur.. ·Muhammed'in peygamberligini kabul ederseniz, aleyhini-
ze k1yamet gtintinde delil olur." (Sabfini)
~Cl. /4-75 AL-i iMRAN SURESi/3 23

Haset, nefsin yerilen huylanndandir. Tevhid, zikir ve Cebbar olan Al-


lah'm eserlerine bakarak, o kotii huylan yok etmek gerekir. insanlann, bilgi,
amel ve buna benzer diger faziletli s1fatlanndaki makamlann1n farkh olmas1,
onlar i\:in rahmettir. Bu farkhlik, aziz ve alim olan Allah'm takdiridir. Allahti
Tefila, Kitab1'nda ktskanctlar1 ~u ~ekilde yermi~tir: "Yoksa Allah'in, lutfundan
insanlara verdiklerini onlardan ktskamyorlar mz ?"(Nisa: 54) G1bta ise, ovil-
len bir huydur. Allah bizleri, §erefli s1fatlarla ve Iatif ahlfilda stisleyip haset ve
bugzetmekten uzak lalsm.

75. Kitap ehlinden oylesi vardir ki, ona bir kantar (do/usu
mal) emanet etsen, onu sana oder. Onlardan oyle kimse de
vardir ki, ona bir (tek) dinar emanet etsen, iizerinde durma-
dikfa onu sana Odemez. Bu, onlann: "Ummiler hakkinda bize
kar§i bir yol ( sorumluluk) yoktur" demelerindendir. Bildikleri
ha/de, Allah 'a kar§i yalan soylerler.
76. Hayir! Kim ahdini yerine getirir ve sakinirsa, Allah da
sakinanlan sever.

75. «Kitap ehlinden oylesi vard1r ki, ona bir kantar (dolusu mal)
emanet etsen, onu» eksiltmeden ve inkar etmeden «sana oder.» Abdullah b.
24 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

Selam gibi. Kurey§'li birisi, Abdullah b. Selam'a 2000 ukye para emanet et-
mi§, o da bu meblag1 sonradan iade etmi§ti. Kitap ehlinden emanete riayet
edenler, daha sonra miisltiman olanlard1r.
«Onlardan oyle kimse de vard1r ki, ona bir (tek) dinar emanet et-
sen, iizerinde durmad1k~a onu sana odemez.» Ka'b b. E§ref bunlardan biri-
dir. Kurey§li bir zat, ona bir tek dinar emanet etmi§ti. 0 da bunu inkar edip
geri vermemi§ti. Bunun tizerine Allah onu yerdi. Kitap ehlinden hiyanet ehli
olan kimseler, yahudi ve hristiyan olarak kald1lar.
Buradaki anlam, kitap ehlinden oyle insanlar vardir ki, onlar emanet ehli
olma konusunda zirveye ula§mI§lar. Onlara c;ok fazla miktarda bir mal ema-
net edilmi§ olsa, yerine iade ederler. Oyleleri de vardrr ki, hlyanetin zirvesine
ula§IDt§ olup, kendilerine az1clk bir §ey emanet etmi§ olsaruz, ona ihanet eder-
ler. ·

Sen tizerinde dump, b3_§1na dikilmedikc;e ve birtaktm deliller gostererek


muhakeme olmad1kc;a sana hakkm1 odemezler. Bu haklan odemeyi§lerinin
sebebi, «Bu onlann,» kitap ehli olmayan «'iimmiler hakk1nda bize kar§I
bir yol (sorumluluk) yoktur' demelerindendir.»
"Ummf" anneye mensup olan, demektir. Hz. Peygamher de, "iimmi" di-
ye adland1nlm1§trr. <;iinkii yazmasmt bilmiyordu. Boylece, "lim=ana" demek,
bir §eyin ash demektir. Yazmas1n1 bilmeyen kimseye anadan dogdugu andaki
durumu tizere kald1g1 ic;in bu isim verilmi§tir.
Bu durumu, kitaplarmda mevcut oldugunu iddia ederek, «bildikleri hal-
de, Allah'a kar~1 yalan soylerler.» Onlar yalanc1drrlar. Allah'a iftira ediyor-
lar. <;iinkii, kendilerine muhalefet edene zultim yapmay1 helal say1yorlar.
"Onlar hakkmda, Tevrat'ta bir haramhk yoktur" diyorlar. Bu konuda, Allah'a
kar§1 yalan uyduruyorlar. Halbuki, emanete riayet etmek, btittin dinlerin ge-
rekli kild1g1 bir husustur. Ba§kas1nm malm1 ahkoymak ve ona h1yanet etmek
haramdu.

76. «Hay1r!» Dmmilere kar§I sorumluluklan vardir. «Kim», Allah


Teata'nm Tevrat'ta Hz. Peygamber'e iman etme ve emanete riayet etm(( konu-
sunda kendilerinden aldig1 «ahdini yerine getirir,>> §irk «Ve» luyanetten «sa-
k1nirsa, Allah da», ahdini bozmayan, hain ve gaddar olmaktan «sak1nanlar1
sever.»
Ayet: 76 AL-i iMRAN SORESi / 3 25

Hadis-i §erifte §0yle buyurulur: "Su dort haslet kimde bulunursa, o


kimse halis munaftk olur. Kimde de o dort hasletten biri bulunursa, o kimse-
de de, o hasleti terkedinceye kadar munaftklzk vardzr: Kendisine bir §ey ema-
net edilince ona hiyanet eder, konu§tugunda yalan soyler, soz verdigi zaman
sozunden doner ve bir kimseye haszm oldugu zaman ftsk ve fii cur i§ler. Yani
haktan sapar. "<26) Bu, miinaf1gm alametinin sadece dort taneden ibaret oldu-
gunu gostermez. Kimlerin, ivleri dt§lanna uymazsa, onlar mtinaftlct1rlar.

Alalh kimseye dti§en, her hfil ii karda sozi.ine sadlk olup, verdigi sozii
yerine getirmeye ~ah~maktJ.r.
Anlahld1g1na gore, gencin biri, diinyan1n gtizelliklerine bakmamak iize-
re, Allah Teala ile bir sozle§me yapar. Gtintin birinde, pazara ugrar ve orada,
inci ve cevherle i§lenmi§ bir kemer gortir. Ona bakar ve begenir. Sonra ge9ip
gider. Daha sonra kemerin sahibi ona bakar. Gene;, oray1 terkettigi zaman,
adam da kemeri kaybeder ve bulamaz. H1zhca ko§up, gence ula§lf ve: "Ey
htrs1z, §Oyle §Oyle tarif ettigim kemerimi ver" der. Olay padi§aha intikal eder.
Padi§ah, gencin yaklanmasm1 emreder. Kemeri gencin belinde bulurlar. Padi-
§ah gence: "Ey gem;, iyi kimseler gibi elbise giyinip, kotil i§ler yapmaya utan-
m1yor musun?" der. Bunun tizerine gen9: "Vazge~iyorum, vazge9iyorum
efendim! Allah1m, bu gibi i§i bir daha yapm1yacag1m" der. Padi§ah, gencin
dovtilmesini emreder. Dovmeleri ivin soyunur. Bir de ne gorsiinler! Goriin-
meyen birisinden bir ses i§itilir: "Brrakm onu. Dovmeyin. Onu te'dib etmek
istedik!" Sonra padi§ah, bu gencin yanma gelip, alnmdan oper ve der ki: "~u
olay1 bana bir anlat bakahm.'' Gen~ de anlatu. Padi§ah hayrete dii~er ve
" ...verdikleri sozu yerine getirenler... "(Bakara: 177) ayetini okur. Bunun iize-
rine kemer sahibi, gence §Oyle der: Bu kemeri sana veriyorum, Allah a§kma
kabul et ve bana hakkm1 helal et. Gen9 de: Benden uzak dur. Bu, senin i§in
degil, biitiin i§ler ancak san'at sahibinin (Allah'm) dir. V arhk ilzerinde,
Hakk'tan ba§kas1 etkili olamaz." der.

25- Buhari, Muslim, Tirmizi, Nesei, EbO. Davud. Bkz. Climiu'l-Usul, 11/569.
26 RUHU'L-BEYAN Ciiz:3

77. Allah 'a verdikleri sozu ve yeminlerini az bir deger kar-


§iligznda satanlar, i§te bu kimselerin, ahirette nasibi yoktur.
Allah onlarla konu§mayacak, kiyamet guniinde onlara bak-
mayacak, onlari temize fikarmayacaktir. Onlara acikli bir
azap vardir.
78. Yahudilerden bir grup var ki, kitaba dogru dillerini egip
biikerler ki, siz onu kuaptan sanasmiz. Halbuki o, kitaptan de-
gildir. Ve derler ki: "0, Allah katindandir." Halbuki o, Allah
katindan degildir. Boylece onlar, bile bile Allah 'a yalan isna-
dinda bulunuyorlar.

77. Allah'm Rasultine iman ve emanete riayet konusunda, «Allah'a ver-


dikleri sozii ve» onlara iman ve yard1m etme «yeminlerini az bir deger kar-
~1hg1nda satanlar, i~te bu» <_rirkin slfat1 ta§tyan «kimselerin, ahirette nasibi
yoktur.» Onlara k1z1p otKelendigi i9in, «Allah onlarla konu~mayacak, k1-
yamet giiniinde onlara bakmayacak, onlar1 temize ~1karmayacakhr.»
Onlan ovmeyecek ve gtinah kirlerinden temizlemeyecektir. i~ledikleri kotii-
ltiklerden dolay1 «onlara, ac1kh bir azap vard1r.»
Bu ayet, Tevrat'1 tahrif edip, Hz. Peygamber'i oven k1sm1 degi§tirerek
Buna kar§I rii§vet alan yahudiler hakkmda nazil olmu§tur. "Allah onlara bak-
A.yet: 77-79 AL-i iMRAN SORESi/3 27

mayacak" tan kas1t, onlara olan otKeden dolay1, onlan a§agdamaktrr.

78. Tahrifatc1 «Yahudilerden>>, Ka'b b. E§ref, Malik b. Sayf ve yanda§-


lari gibi «bir grup var ki, kitaba dogru dillerini egip biikerler» ve onu oy-
le okurlar «ki, siz onu kitaptan sanas1n1z. Halbuki o, kitaptan degildir. Ve
derler ki: '0» rnuharref kitap «Allah kat1ndand1r.' Halbuki o» tahrif edil-
rni§ olan kitap «Allah kat1ndan» indirilmi§ «degildir.» Allah kelarru da de-
gildir. «Boylece onlar, bile .bile Allah'a yalan isnad1nda bulunuyorlar.»
Onlar yalanc1 ve iftirac1lardrr. Bu ifade, onlar1n kas1th olarak yalan isnadmda
bulunduklann1 tescil etrnektedir.
ibn Abbas (r.a.) der ki: "Onlar Yahudilerdir. Ka'b b. E§refe geldiler ve
Tevrat'1 degi§tirdiler. Elleriyle bir kitap yaz1p, onda Hz. Peygamber'in s1fat1n1
degi§tirdiler. Daha soma, Kurayza Kabilesi gelip, onlann yazdtldann1 ald1 ve
kitaba kan§trrd1."

79. Allah'in kendisine kitap, hiikiim ve peygamberlik verdi-


gi kimsenin, insanlara: "Allah 'i bzrakip da bana kul olun"
demesi yaki§maz. Fakat, kitabi ogrettiginiz ve okudugunuz
§eyler uyannca: "Rabbinize halis kullar olun" demesi yakz§ir.
80. Size, melekleri ve peygamberleri Rabb'ler edinmenizi de
emretmez. Siz mii.sliiman olmu~ken, size inklin emreder mi?
28 RUHU'L-BEYAN Ciiz:3

79. «Allah'1n kendisine» Tevrat gibi hakla konu§an ve tevhidi emreden


bir «kitap, hiikiim ve peygamberlik verdigi kimsenin, insanlara: 'Allah '1
b1rak1p da bana kul olun' demesi yak1§maz.» Burada, onlann, peygamber-
lerine iftirada bulunduklan aytl<lanmaktadir. Necran Hristiyanlan: "isa bize,
kendisini Rab edinmemizi emretti'' demi§lerdi. Be§er olsun veya oln1asm, hi9-
bir kimse i9in boyle bir durum soz konusu degildir. Allah Teala bir kimseye,
§eref verip ona bin;ok ytice hakikatleri bildirirse, onun boyle yapmas1 nasll
di.i§tiniilebilir? ..
«Fakat» onun insanlara, «Kitab1 ogrettiginiz ve okudugunuz ~eyler
uyar1nca: 'Rabbinize halis kullar olun' demesi yak1~1r.»
"Rabb/inf", Rabb'e mensup olan, ilim ve amel bak1m1ndan kemale er-
mi§ olan, Allah'a ve onun di.nine s1k1 s1k1ya sarilmI§ olan halis kul demektir.
Bu ifade, ilfilu tan1y1p, ona itaat eden kimseye "rectiltin ilfilliyytin-ilaha men-
sup bir adam" denmesine benzer bir ifadedir.
80. «Size, melekleri ve peygamberleri Rabb'ler edinmenizi de em-
retmez.» Allah'm peygamber olarak gonderdigi bir insarun daha sonra, insan-
larm kendisine ibadet etmesini istemesi, yakt§lk olan bir §ey olan1az. Kurey§-
lilerin "Melekler, Allah' in k1zlandrr" demeleri, Yahudi ve Hristiyanlann da
"Uzeyr Allah'm ogludur, Mesih Allah'm ogludur" demeleri gibi, melekleri ve
peygamberleri Rabb edinmeyi emretmesi aklm alacag1 bir §ey degildir.
«Siz miisliiman olmu§ken, size inkar1 emreder mi?» Sizler, ihlas ve
samimiyetle tevhide inand1ktan sonra; size, meleklere ibadet etmeyi ve nebi-
lere secde etmeyi mi emrediyor? Eger bu §ekilde size inkan emrederse, kafir
olur ve Allah ondan peygamberligi ve inanc1 ~ekip ahr. <;unkii Allah, vahyi
ve kitab1 ancak, temiz nefislere ve pak ruhlara verir. Bir insan, hem peygam-
berligi, hem de Allah'tan ba§kas1na ibadet etmeye ~agrrmay1 birlikte yapa-
maz.
Bilmi§ ol ki, ilim ve ara§trrma, rabbanlligin (halis kul olman1n) astl se-
bebidir. Kim ilim kazanmaya ~ah§lf ve bu ilmi, ainel iyin bir vesile kabul et-
mezse, onun 9ah§mas1nm bo§a gitmesine delil olarak yeter. Ve bu kimse gi.i-
zel bir aga~ dikerek manzarasm1 begenen, fakat meyvesinden istifade etme-
yen insana benzer. ilimsiz amel ve amelsiz ilim bunlann hi9biri, tek ba§ma
Allah'a yakinhg1 ispat etmez.
Ayet: 79-80 AL-i iMRAN SURESi/3 29

Bilmi§ ol ki, ilminin geregini yerine getirmeyen alimin, bilmeden bir-


§eyler yapmaya <;ah§an cahil gibi, Rabbiyle aras1 a91ktir. Bunlann hi<;birinin,
Allah'la bir alakas1 yoktur. <;tinkii, Allah'a yaktn olmak, bilgiye dayanan rune-
le yapt§makla mtimkiindiir. Bu konuda Hz. Ali (r.a.): "iki tip insan belimi
btiktiL ibadetsiz alim ve cahil sofu buyurur.
II

Faydas1z ilimden ve hu§usuz kalpten Allah'a s1g1n1nz. Ogrencilerin bil-


giyi, Allah nzas1n1 elde etmek ve halis kullar olmak i9in tahsil etmeleri gere-
kir. Ogretme ve ogrenmeyle ugra§anlardan her kim bu i§i, Allah nzas1n1 ka-
zanmanm. d1§mda bir ama<;la yaparsa, onun ameli de, arzusu da bo§a gitmi§tir.
Burada §Una da i§aret etmek gerekir. Hakikat ehlinin adeti, halis kullar,
iyi ahlakh, kitaptan ogrendiklerini ya§ayan kimseler olmalan i<;in kendilerine
tabi olanlar1 ve mliridlerini terbiye etmek ve egitmektir. Bunlar, iyice ara§tl-
nrlar, halk1n agz1ndan ogrendikleri ~eylere dayanarak iftirada bulunmazlar.
Bunu iddia edenlerin bazdarma, heva ve hevesleri v~ insan olma ozellikleri
egemen olur, boylece birtak1m entrikalarla halk1 kand1nrlar. Bazt cahilleri
kendilerine tabi k1larlar, ag1zdan duyma baz1 sozlerle onlan avlarlar. Hak yol-
da olan baz1 talebeleri kand1rular. Onlara hak yolu kapattrlar ve onlann hak
yolda olan insanlarla ve §eyhlerle gorii§mesine engel olurlar. Onlara, kendile-
rinin yaptlg1 §eylere nza gosterip teslim olmalarm1 emrederler. Onlarda bun-
lardan ba§kas1n1 tan1mazlar ve boylece Allah'a degil onlara kulluk ederler.
Zaman1m1zda bir9ok §eyhin durumu budur. Bu durum, kendisine kitap, hti-
ktim ve ntibtivvet verilen kimsenin ozelligi olamaz!
30 ROHU'L-BEYAN Cuz:3

81. Allah, peygamberlerinden ahit almqti: "Ne za,man size


bir kitap ve hikmet verirsem ve sonra size bir peygamber gelip
onu tasdik ederse, ona mutlaka iman edecek ve yardim ede-
ceksiniz. ikrar edip buna dair ahdimi ii.zerinize aldiniz mi?"
demi§, onlar da: "/krar ettik" demi§ler, Allah da: "$ahit olun,
ben de sizinle beraber §ahitlerdenim" buyurmu§tu.
82. Bundan sonra kim yiiz fevirirse, onlar fasiklarin ta
kendileridir.
83. Allah'in dininden ba§kasini mi anyorlar? Oysa gokler-
de ve yerde ne varsa, ister istemez 0 'na teslim olmu§tur. Ve yi-
ne O'na dondiiriileceklerdir.

81. Bir zaman «AJlah, peygamberlerinden» §6yle bir «ahit almt§tl:»


Peygamberler, birbirlerini tasdik edeceklerdi. Bir peygamber, kendisinden
sonra gelen peygamberi tasdilc edecek ve ona ula§rrsa, yard1m edecekti. Ona
yeti§emezse, kavmine, o gelen peygambere iman edip, ona yard1m etmelerini
emredecekti. Btittin peygamberlerden bu soz ahnm1§tl. Musa'dan isa'ya,
isa'dan da Hz. Muhammed'e (s.a.v.) iman etmesi konusunda ahit ahnmi§tlr.
Bu hiiki.im, peygamberler i9in varsa, iimmetler i~in haydi haydi vardu. Bu
ayet: "Ey Muhammed!(s.a.v.) Allah'1n, Peygamberlerden ve timmetlerinden
ahit ald1g1 zaman1 hatrrla" anlan11n1 ta§lf.
«'Ne zaman size» helal-haram ve Allah'm koydugu smulari a~tldayan
Ayet: 81-83 AL-i iMRAN SURESi/3 31

«bir kitap ve hikmet verirsem ve sonra size bir peygamber gelip onu tas-
dik ederse, ona mutlaka iman edecek ve yard1m edeceksiniz.» Hak din
olan isiam'm 1zhan i~in, onun peygamberligini tasdik edip, dti§manlanna kar-
§1 ona yard1m edeceksiniz. Lnan edip yard1mda bulunmay1 «ikrar edip buna
dair ahdimi iizerinize ald1n1z m1?' demi§, onlar da:» bunu «'ikrar ettik'
demi§ler, Allah da:» "Ey peygamberler ve timmetleri, birbirinizin ikranna
«'~ahit olun. Ben de sizinle beraber>> sizin bu ikrann1za «§ahitlerdenim'
buyurmu§tU.»
82. «Bundan» bu ahitten «sonra kim» anlattlanlardan «yiiz ~evirirse,»
i§te «onlar, fas1klann ta kendileridir.» Allah'a itaattan ayrilmt§ isyanctlar-
drr. "Faszk'', haddi a§tp, tecaviiz eden demektir. Peygamberler, ytiz 9evirmez-
ler ve onlardan fisk sadtr olmaz. Bu durumun iki a~tklamas1 vardrr:
1. Ahit, peygamberlerden almilll§trr. Bu hususta iimmetleri peygamber-
lerine tabi idi. Yiiz ~evirme ise, sadece timmetlere aittir.
2. Su~suz ve beri olmak (masuniyet-ismet), imtihan1 (mihneti) ortadan
kald1nnaz.
Bu durum, onlann kitaplannda da mevcuttu ve bunu onlar da biliyorlar-
d1. Hz. Peygamber'in, peygamberliginin ger~ek oldugunu da biliyorlardi. Oy-
leyse, onlarm inkar etmelerinin, k1skan~ltk ve dii§manhktan ba§ka hi~bir se-
bebi yoktu. Onlar da, iblis gibi oldular. iblis'i de, onun k1skan9ltg1 inkara go-
tilrmii§til. Allah Teala onlara, bu durumdan ne zaman vazge9eceklerini sor-
mu§tu. Onlar, Allah'tan ba§ka bir tann ve Allah'm dininden ba§ka bir din isti-
yorlard1. Bu, a§ag1daki ayetten anla§Ilmaktadrr:

83. «Allah'1n dininden» yilz 9evirip de <<ba§kas1n1 m1 ariyorlar? Oysa


goklerde ve yerde ne varsa, ister istemez O'na» boyun egip «teslim olmu§-
tur.» isteyerek boyun egenler, Allah'1n birligini kabul edenler; istemeyerek
boyun egenler ise, inkarctlardtr. Bunlar kendilerinde bulunan Allah'm sanat1-
run eserlerini ve sagltk, hastah.k, zenginlik, fakirlik, ne~e ve keder gibi hudfis
delillerini inkar ederler. Bunlar, kaza ve kaderi def edecek bir imkana sahip
degillerdir. Yine de inkar ediyorlar. «Ve yine O'na dondiiriileceklerdir.»
Kendilerine veya ba§kalanna fayda ve zarar vermeye gti9leri bulunmayan,
yerde ve gokteki btittin varhklann hepsi, Allah'a dondtiriilecektir. Bu ifade,
hak din islam'a kar§191kanlar is:in btiyiik bir tehdittir.
32 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

84. De ki: "Allah'a, bize indirilene, ibrahim'e, ismail'e, is-


hak'a, Yakub'a ve torunlarina indirilene, Rabb'leri tarafindan
Musa'ya, isa'ya ve biitiin peygamberlere verilenlere inandik.
Onlar arasmda hifbir ayirim yapmayiz. Biz Allah'a teslim
olanlariz. "
Ayet: 8 4 AL-i iMRAN SORESi / 3 33

85. Kim, isliim 'dan ba§ka bir din ararsa, onun dini kabul
edilmeyecektir. 0 kimse, ahirette de hiisrana ugrayanlardan·
dir.
86. Allah, inandiktan, Peygamberin hak olduguna ~ahitlik
ettikten ve kendilerine afik deliller geldikten sonra inkiir eden
bir toplulugu nasil hidayete iletir? Allah, wlim kavmi hidayete
erdirmez.
87. Bunlann cewsi, Allah'in, meleklerin ve biitiin insanla·
nn tanetinin iizerlerine olmasidir.
88. 0 liinetin ifinde ebedf olarak kalacaklardir. Onlarin
azabi hafifletilmeyecektir. Onlara miihlet de verilmeyecektir.
89. Ancak bundan sonra, tevbe edip islah olanlar miistes-
nadir. <;iinkii Allah, gafur ve rahimdir.

84. Ey Muhammed! «De ki: 'Allah'a» inand1k. Buradaki emir, anlat1-


lanlara kendisinin de inand1gm1 bildirmek i~in, Hz. Peygamber'edir. "inan-
dtk" ifadesinin ~ogul olarak kullamlmasunn sebebi, krallarm adeti iizere Hz.
Peygamber'in kadrini yilkseltmektir. «Bize indirilene...» inandtlc. Bundan ka-
s1t da Kur'an'dri. «ibrahim'e, ismail'e, ishak'a, Yakub'a ve torunlarina in·
dirilene..•» yani bu peygamberlere indirilen suhufa da inandt.k.
Burada "Es bat" kelimesi, torunlar manasma gelir ve Hz. Yakub'un to-
runlann1 ve ztirriyetini ifade eder.
«Rabb'leri taraf1ndan Musa'ya» indirilen Tevrat'a, «isa'ya» indirilen
incil'e, onlar tarafmdan ger9ekle§tirilen mficizelere «Ve» ad1 ge~sin veya ge~­
mesin «biitiin peygamberlere verilenlere inand1k. Onlar aras1nda hi~bir
ay1r1m yapmay1z.» Yahudi ve Hristiyanlarm yaptig1 gibi. Onlar peygamber-
lerin bir k1smma inan1p bir k1smm1 inkar etmi§lerlerdir. Biz onlann hepsine
inan1nz ve zamanlannda onlara indirilenin hakikatine de inamnz. Sadece bu
peygamberlerin zik.redilmesinin sebebi, ayetlerin, yahudi ve hristiyanlardan
soz etmesindendir.
«Biz, Allah'a teslim olanlar1z.'» O'na boyun egenleriz. Burada
islam'm anlam1, boyun egip, tamamen teslim olmaktrr. ifadede, kitap ehlinin
iman1na bir tariz vardtr. <;iinkti onlar, bundan uzaktrrlar.
85. «Kim, islam'dan ba§ka bir din ararsa, onun dini» asla «kabul
34 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:3

edilmeyecektir.» Kim, tevhid ve Allah'1n hlikmi.ine boyun egme d1§1nda ba§-


ka bir din arama yoluna giderse, onun bu aray1§1 kesinlikle din olarak kabul
edilmez. «0 kimse, ahirette de hiisrana ugrayanlardandtr.» Bu kimseler,
biittin sevaplann1 kaybetmi§ ve cezaya mtistehak olmu§larchr. i slfu.n'dan ytiz
<;evirip bir ba§ka din arayan kimse, fayday1 kaybedip, zarara dil§mti§ttir. <;i.in-
kti bu kimsel.er, insanlann sahip oldugu "f1trat-1 selime"yi bozmu§lardrr.

86. «Allah, inand1ktan, Peygamberin hak olduguna ~ahitlik ettikten


ve kendilerine a~1k deliller geldikten sonra inkar eden bir toplulugu nasd
hidayete iletir?» Hakka kar§I direnen, mtitevazi olmay1 buak1p kibirlenen bir
toplumun hidayete erdirilmesi uzak gorillmektedir. Eger, boyun egip istekli
olurlarsa, Allah da onlar1 hidayete iletir ve buna muvaffak k1lar. Burada hi-
dayetten kas1t, Allah'1n onlann hidayeti i~in gerekli olan sebepleri yaratmas1-
du. Kulun, yapmas1m istedigi her fiilde, stinnetullah (Allah'1n kanunu) cere-
yan eder. Sanki Allah Tefila: "Onlar inkan isteyip, onu dilediler . Allah onlar
hakkmda nasil ihtida ve marifet yaratrr" buyurmaktadir.

Burada, dil ile ikrar etmenin ger~ek iman olmad1g1 konusunda bir delil
vardrr. i<;, d1§a aykrr1 olmamahdir.

«Allah, zalim kavmi hidayete erdirmez.» Nefislerine zulmedip, iman


yerine inkar eden, kendisine ger<;ek bildirildigi halde ondan ytiz c;eviren kim-
seye Allah Teala nastl hidayet eder?

87. «Bunlann» bu kotti s1fatlarla nitelenen .insanlann «cezas1, Allah'1n,


meleklerin ve biitiin insanlar1n lanetinin iizerlerine olmas1d1r.»

"Ceza" dan kas1t, onlar1n cennetten uzakla§t1nhp, onlara azap edilmesi-


dir. Melekler de onlara, insanlar gibi lanet ederler. "insanlar"dan kas1t da,
mli'minlerdir. Eger btitiin insanlar kastedilseydi, onlar1 kabul etsin veya kar§l
<;iksm, herkesin lanetlemesi gerekirdi.

88. «O lanetin» ve azabm «i~inde ebedi olarak kalacaklard1r. OnJa-


rin azab1 hafifletilmeyecektir. Onlara miihlet de verilmeyecektir.»

"Lanet i qinde ebedf kalmak"tan kasit, k1yamet gtintinde melekler,


mti'minler ve onlarla birlikte cehennemde bulunanlann, onlara lanet etmeye
devam etmeleridir. Onlar1n azaplar1 hafifletilmeyecektir, ba§ka bir zamana da
ertelenmeyecektir.

89. «Ancak bundan sonra, tevbc edip 1slah olanlar miistesnad1r.


Ayet: 85-89 AL-i iMRAN SURESi/3 35

<;iinkii Allah, gafftr ve rahimdir.» Allah, <linden uzakla§tiktan sonra, tevbe


edenlerin ve bozduklann1 islah edenlerin tevbesini kabul edip, onlara ihsanda
bulunacaktrr.

Burada, "zslah olanlar" ifadesi, "tevbe edenler" ifadesine atfedilmi§tir.


Bunun anlanu, sadece tevbe etmenin yetmeyecegidir. Tevbe ettikten sonra
sfilih ameller yap1p i~ hallerini, Hak'la murakabede ve halkla muamelede 1slah
ederler. Boylece, Allah Teala'n1n rahmet ve inayetini elde etmi§ olurlar ve
pi§manhk duyarak, nefislerini tasfiye ve tezkiye i<;in riyazata devam ederler.
Seri es-Sakati §Oyle anlatlf: "Bir gtin, zayifm kuvvetliye nasd isyan etti-
gine §a§nu§t1m. Sonraki giin sabah namazm1 k1hnca, baktim ki arkas1nda bi-
nekli adamlar olan bir gen9, gelmekte. Onlerinde de koleler vard1. Gen9 de
binekliydi. Hayvandan indi ve sordu: 'Seri es-Sakati hanginizdir?' Yan1mda
oturanlar beni i§aret ettiler. Selfun verdi ve 'zay1fm kuvvetliye nas1l isyan etti-
gine §a§ttg1n1 soylemi§tin. Bununla ne demek istemi§tin?' dedi. Bunun tizeri-
ne dedim ki: ' insanoglundan daha zay1f, Allah'tan daha kuvvetlisi yoktur. Bu
zay1fhg1na ragmen insan, Allah'a isyanda bulunur. ' Gen9 aglad1 ve: 'Ey Seri,
Rabbin benim gibi gilnaha batrilI§ bir insan1 kabul eder mi?' diye sordu. Ben:
'Batm1§ insanlan Allah'tan ba§ka kim kurtarabilir ki?' dedim. Gen~ adam:
'Ey Seri, ben bir9ok zultim i§ledim, nasil yapanm?' dedi. 'Ger~ekten Allah'a
yoneldiysen, Allah da, senin has1mlarm1 raz1 eder' dedim. Gene; adam: 'Bana
Allah'a giden yolu anlat' dedi. Ben de ona: 'Eger, Allah'a varmak isteyen
(muktesit)lerin yolunu istiyorsan, oruc; tutup namaz ktlacaks1n ve gilnahlan
buak.acak.s1n. Evliyanm yolunu istiyorsan, takmtilar1 brrak1p, Allah'a hizmete
yap1§acaksm. Allah'a gitmeye ~ah§ana, btittin gilnahlardan tevbe etmesi ve
gonltinii, Allah'1 mil§ahede etmekten ba§ka bir §eyin me§gul etmemesi gere-
kir' dedim."

Abdullah b. Omer, Hz. Peygamber'in §6yle buyurdugunu soyltiyor: "E y


Abdullah! Dunyada garipmi§sin, ya da yolcuymu§sun gibi ol. Kendini mezar-
dakilerden say. "<27) Dtinyaya meylctme ve onu vatan da tutma. Evine varmak
isteyen yolcunun, ba§ka §eylerle ugra§may1p, bir an once evine varmay1 iste-
digi gibi, sen de sakm kendi kendine, "dtinyada uzun mtiddet kalacagrm" de-
me.
Hadis-i ~erifte, kendine varhk izafe etmeye degil, fenaya (yok olmaya)

27- Buharl, Tirmiz1, ibn Mace.


36 RUHU'L-BEYAN Cuz:3

i§aret vardrr. <;ilnkti vticut (varlik) Allah'1ndtr. Beden, ruh i\:in neyse, kabir de
olil i~m ayn1 §eydir. Kabirdek.i oli.i, i§ini mevlas1na havale etmi§tir. Aynen bu-
nun gibi, kul da, kalbt ve bedent Metlerden hi9 birine ili§memeli, bilakis Al-
lah'm yaratnu§ oldugu, as1l f1trata donmelidir.

90. inandiktan sonra inkD.r edenlerin, sonra inkarlannda


ileri gidenlerin tevbeleri kabul edilmeyecektir. i§te onlar sa-
piklardir.
91. inkar edip kafir olarak olenlerin hifbirinden, yeryuzii
kadar alttn fidye verse bile, kabul edilmeyecektir. Onlar ifin
acikh bir amp vardir. Onlann hifbir yardimcilan da yoktur.

90. Y ahudilerden, Musa ve Tevrat'a «inand1ktan sonra», isa ve incil'i


«inkar edenlerin, sonra» Hz. Peygamber ve Kur'an'1 inkar etmek suretiyle
veya peygamber gonderilmeden once Hz. Muhammed'e iman edip daha sonra
inkar ederek bu «inkarlar1nda ileri gidenlerin» inkarda 1srar edenlerin, onu
tenkit edenlerin ve ahdi bozup imandan sapanlann «tevbeleri kabul edilme-
yecektir .» <;unkii onlar, helfilc olmanm e§igine gelmeden tevbe etmezler.
"Tevbeleri kabul edilmeyecektir." ifadesi, tevbe etmezler, ifadesinden
k.inayedir. Onlarm durumlann1 agula§tumak ve hallerini Allah'm rahmetm-
den limit kesmi§lerin halleri §eklinde ortaya 9Ikarmak i~in bu ifade kullanil-
m1§tlr.
Ayet: 90-9 1 AL-i iMRAN SURESi/3 37

«l§te onlar» tam «Sap1klard1r.» Buradaki "sapiklar"dan maksat, tam


sap1klar, demektir. Yoksa her inkarc1 sap1k olur. ister iman ettikten sonra
inkar etmi~ olsun, isterse asil itibariyle inkarc1 olsun.

91. «inkar edip kafir olarak olenlerin hi~birinden, yeryiizii»nti dol-


duracak <<kadar alhn fidye verse bile, kabul edilmeyecektir.» Burada,
"yeryiizii kadar altzn "dan maksat, ~okluktur. Yani bir inkarc1nm, mal ve mtil-
kti ne kadar yOk olursa olsun, ktyamet giintinde Allah'1n azabmdan hic;bir §ey-
le ve hiybir ~ekilde kurtulma imkan1 bulam1yacaktu. Burada inkarcilarm, ce-
zadan kendilerini kurtarabileceklerinden limitlerini kesmeleri gerektigi beyan
edilmektedir.
«Onlar i~in ac1kh bir azap vard1r. Onlar1n hi~bir yard1mcdar1 da
yoktur» ki, kendilerinden bu azab1 kaldusm veya hafifletsin.
Hadis-i §erifte §Oyle buyurulur: "Ktyamet giinunde, cehennemliklerden
azabz en ha/if olanlara Allah §Dyle der: 'Yeryiiziindekiler senin olsaydt, onla-
rz f idye olarak verir miydin?' Onlar da : 'Evet verirdik' derler. Allah da :
'Ben senden, bundan daha basit olan bir §ey istedim. Sen Adem peygamberin
sulbiindeydin. Senden, bana ortak tammamani istedim. Sen ise, bana ortak
tammakta israr ettin' buyurur. "(28>
imam Fahreddin er-Razi der ki: "inkarcllar ti<; kls1md1r:
Bunlardan birincisi, ktiftirden tam bir tevbeyle tevbe edenlerdir. "Tevbe
edip, islah olanlar ... "(AI-i imran:89) ayeti bunu ifade eder.
ikincisi, soz olarak tevbe eden, fakat kalplerinde yine inkar bulunanlar.
Bunlara da "tevbeleri kabul edilmeyecektir" (AI-i imran: 90) ayeti i§aret
eder.

D9uncii grup ise, hiybir §elcilde tevbe etmeden, inkarc1 olarak. olenlerdir
ki, bunlara <la, "inkar edip kafir olarak olenler... " <AI-i imran: 91) ayeti i§a-
ret etmektedir."

Bil ki, ki§i, dini hlikiimler dogrultusundan hareket edince nefsine hak.im
olur. Artik o ki§i §eytana ait yedi s1fatla kar§1 kar§1ya gelmez. (Bunlar: riya,
uctib, hased, buhl, kibir, hubbi dlinya ve gaflet'tir.) (Mtitercim.)

Hz. Peygamber §Oyle buyurur: "Ummetim ad1na en fOk korktugum §ey,

28- Buhari, Mtislim , Ahmed b. Hanbel.


38 RUHU'L-BEYAfJ Cuz:4

bo§ arzulara (hevaya) uyma ve uzun emeldir. Bo~ arzulara uyma Haktan ah-
koyarken, uzun emel de ahireti unutturur. "(29>

Zunnfin el-M1sr1 de §6yle der: "ibadetin anahtan, dti§tincedir. isabet et-


menin alameti de, nefse ve hevaya muhalefet etmektir. Muhalefet ise, §ehevi
duygulan terketmektir."

Ca'fer b. Nasir ~oyle der: "Ci.ineyd bana bir dirhem verdi ve 'onunla in-
cir satin al' dedi. Ben de incir satin aldrm. iftar edecegi zaman inciri agz1na
koydu ve aglayarak <;1kanp att1. Daha soma da 'gotiir onu' dedi. Sebebini so-
runca da 'kalbime f1s1ldand1 ki, Allah i<;in terkettigin §ehvetten utanm1yor
musun da, sonra tekrar ona donilyorsun' dedi."

Ebfi Stileyman ed-Darani de §5yle diyor: "Geceleyin ihsanda bulunan1n,


giindtiztine de yeter. Giindiiziin ihsanda bulunan1n da gecesine yeter. Her kim
ki §ehvetini tutma konusunda samimi olursa, bu ona az1k olarak yeter. Allah
Team da, yersiz istekleri O'nun nzas1 i<;in terkeden bir kalbe azabetmekten
11
yticedir.

Bilmi§ ol ki, nefis, latif olan iki goz gibidir ve kotti huylarm kaynag1dtr.
insan1n iki taraf1na yerle§tirihni§ olup, kotti §eyleri emreder. <;iinkti o,
ruhaniyetten sapt1rmak ic;in yarat1lmt§tlI.
"
Bir de temiz nefisler vard1r. Onlar da, Melekut-u A'Ia'da (en ytiksek ma-
kain) yaratilm1§lardir. Onlar da, hayirlar1 emreder, kotuliiklerden sak1nd1nr-
lar. Kotti nefisler, §eytanlar gibi, Melekfit-u Stifla'da (en dii§tik makam) yara-
ttbn1§ olup, kotilltikten ba§kasm1 emretmezler. Onlar1n tabiatinda, isyan, di-
renme ve kibirlenme vardrr. Onun ic;indir ki bu nefis, nasihat dinlemez ve de-
vamh isyan eder. Nitekin1 bir salih kul §U beyti soylemi§tir:
Rana kotiiliigu emreden nefsim, cehaletinden dolay1
Ba§tmdaki ak sarlardan ve ihtiyarltg1mdan ogiit almadl.
Kotti ve ay1p §eyler yap1nay1 emreden nefis, ne gen9ten ve ne de ya§h-
dan asla nasihat dinleyip ibret almaz. Ya§landlktan sonra bile, cehaletin bata-
gma saplan1p dururlar ve pi§n1an olup da §ehvetlerine gem vuramazlar. Her

29- Bagavi, Ebu Nuaym ve ibn Mende ~u laf1zlarla tahric etmi~lerdir: "Benden sonra iimmetim
adma en korktugum §eyler us;tur: Bo§ arzulara (hevliya) sapma, karmlan ve cinsf istekleri
konusunda §ehvetlerine tiibi olma ve bilgiden sonra gaflet." Bkz. Suyutl, el-Fethu'l-Kehfr,
1/55.
Ayet: 9 2 AL-i iMRAN SORESi/ 3 39

kim bu s1fatlardan nefislerini temizlemezse, peri§an olur, kaybedip cehen-


nemde kahr. Allah Teala: "Onu (nefsi) kirletip orten, ziyana ugraml§tzr"
(~ems: 10) buyurmu§tur.

Allah Teala, bizi de, sizi de kottiliik emreden nefsin tuzag1ndan ve §ey-
tanm §errinden korusun. Can1miz bedenimizde kald1g1 stirece de halimizi
1slfill etsin.

92. Sevdiginiz §eylerden Allah ifin harcamadikfa iyi-


lige ula§amazszntz. Ne harcarsanzz, Allah onu bilir.

92. Ey mti'minler! «Sevdiginiz ~eylerden Allah» yolunda ve onun nez-


dindekileri kazann1ak «i~in harcamad1k~a», elde etmek i9in yar1§1lan, gen;ek
«iyilige ula~amazs1n1z...» iyiler grubuna katilamazsm1z. Ya da, Allah'm rah-
met ve sevab1n1, celllet ve nzas1n1 eldc edemezsiniz.
Burada, "sevdiginiz §eyler"den kas1t, en c;ok sevdiginiz, ho§unuza giden
ve nefsinizin arzulad1g1 degerli mallar101zdlf.
Sevdiginiz degerli §eylerden veya sevmediginiz basit §eylerden «De
harcarsan1z, Allah onu bilir.» Allah Teala, infak ettiginiz §eyleri 9ok iyi bi-
lir ve bunlar iyi olsun, kotii olsun sizleri ona gore, hesaba c;eker. <;unkii Al-
lah'tan hic;bir §ey gizli kalmaz. Buradak.i ifadede, iyilerin verilmesine te§vik,
kotiilerin verilmesinden sakmdrrma vardrr.
Bilmi§ olun ki, istege ula§mak i<;in, sevdiklerinizi vermeniz gerekir.
Onun i<;in eski insanlanm1z, en yok sevdikleri §ey leri, muhta<; olacaklar1 k1ya-
met gtinilnde kullanmak tizere, Allah i<;in stok yap1p biriktirirlerdi. insan, sev-
gilisini verebilmesi i<;in, ondan daha sevgili birisine kavu§may1 kesinlikle bil-
mi&olmalidIJ.
40 RUHU 'L-BEYAN Cuz:4

Bu ayet indigi zaman, Ebfi Tallia, Hz. Peygamber'e gelerek §Dyle der:
"Ey Allah'm Rasfilii, benim en sevdigim mal, Beyruha ismindeki bah~em­
dir. <30> Onu Allah'1n sana gosterdigi gibi kullan." Hz. Peygamber: "Ne giizel,
bu karli bir mal, bu karli bir mal. Benim gorii§iim, onu yakznlarma dagu-
mandir" buyurdu ve Ebu Talha da onu akrabalanna dag1tti..<31> Bundan anla§t-
ltyor ki, mallann en sevimlisini akrabalara infak etmek, en faziletli olan in-
faktlf.

Omer b. Abdiilaziz hakkinda bir hikaye anlatihr. Onun han1m1n1n c;ok


gtizel bir cariyesi varm1§. 0 cariyeyi han1mmdan defalarca istemi§, fakat ha-
nmu vermemi§. Omer b. Abdulaziz hilafete ge9ince han1m1, cariyeyi stisleye-
rek ona gondermi§ ve demi§ ki: "Ey Mtislilmanlann Emiri, bunu sana hibe
ediyorum. Sana hizmet etsin." Omer de: "Bu cariyeyi nereden elde ettin?" di-
ye sormu§ ve "babam Abdtilmelik'in evinden getirdim" cevab1n1 almt§. Omer
b. Abdulaziz, bu cariyenin nereden elde edildigini ara§trrmt§ ve gormti§ ki, bu
cariye bor9lu bir i§9ininn1i§. Adam oliince, terekesinden ahnm1§. Adamm du-
rumu ara§tlnllp, varisleri getirtilmi§. Onlarm hepsine mahn1 vererek raz1 et-
mi§. Sonra 9ok sevdigi cariyeye donerek: "Sen Allah ic;in htirsiin" demi§. De-
nilmi§ ki: "Ey Mii'minlerin Emiri, cariye ile ilgili btittin §tipheleri giderdigin
halde ni9in onu hiirriyetine kavu§turdun?" Omer de: "Ba§ka ttirlti, nefisleri
§ehev1 duygulardan ahkoyamad1m" demi§.

Anlat1ld1g1na gore, Rebi' fel9 olmu§. Bir dilenci gelip, kap1smda isteme-
ye ba§latnt§. Rebi' "dilenciye §eker verin" demi§. <;link.ii §ekeri 9ok seviyor ve
11
"sevdiginiz §eylerden vermedikfe, iyilige ula§amazs1niz ayetini boyle yo-
rumluyor. Bunun ilzerine, Rebi'in hastal1g1 uzamr§. Can1 tavuk eti istemi§.
Ktrk gtin nefsini tutmu§. Sonra da han1mma: "Krrk giindilr can1m tavuk eti is-
11
tiyordu. Fakat kendimi tuttum demi§. Han1m1 da ona: "Silbhanallah, bu et
helfil oldugu halde, neden kIIk gtindiir kendini tutuyorsun?" demi§. Hanmun1
pazara gonderip, tavuk satm aldumt§. Tavugu kesip ktzartmI§, sonra bir de
ekmek yapmt§. Onlan nar gibi k1zarm1§ bir §ekilde sofraya getirip, Rebi'in
huzuruna koymu§. Bu defa dilenci, kap1da dikilip, "Allah nzas1 i\:in bana da
verin" diyormu§. Rebi' yemekten vaz ge~mi§ ve "§unu al ve dilenciye ver" de-
mi§. Han1m1: "Fe slibhanallah" demi§. Rebi': "Emrettigimi yap" diye diretmi§.

30- Beyruha Medine'de Hz. Peygamberin mcscidinin kar§isrnda verimli bir arazl (hurma bah9e-
si) idi .
31- Buhari, Muslim, Ahmed b. Hanbel. Bkz. Tefslru ibn Kestr, 1/299.
Ayet: 92 AL-i iMRAN SORESi/3 41

Kad1n: ''Kendin ic;in iyi olan1 yap" demi~. Rebi' de: "iyi olan neymi§" diye
sormu§. Han1m: "Dilenciye bunun parasm1 verelim, sen de eti zevkle ye" de-
mi§. Rebi': "Aferin, bana paras1n1 getir" demi§. Sonra da: "Koy §Uraya, §unu
da al ve ikisini de dilenciye ver" demi§. 0 da verm.i§.

93. Tevrat indirilmeden once, i srail'in kendisine haram kil-


diklart harif, biitiin yiyecekler israilogullarina heial idi. De
ki: "Eger dogru soyliiyorsaniz, Tevrat'z getirin ve okuyun
onu."
94. Bundan sonra, her kim Allah'a kar§i iftirada bulunur-
sa, onlar uilimlerdir.
95. De ki: "Allah, dogru soyledi. Oyleyse hanif olan ibra-
him 'in dinine tlibi olun. 0, mii§riklerden degildi."

"Yahudilerin yapttklarz zulumden ... dolay1, kendilerine helal kihnan te-


miz §eyleri onlara yasakladlk 11 (Nisa: 160) ayeti indigi zaman, yahudiler bunu
42 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

inkar etti ve kendilerini zuliimden temize <;1kard1lar. Boylece, Kur'an'm getir-


digini inkar ettiler ve §Unu soylediler: "Bu yiyeceklerin haram lahnd1g1 ilk in-
sanlar bizler degiliz. Bunlar eskiden haram k1hnm1§ §eylerdir. Bunlar, Nuh ve
ibrahim peygamberlere de haram k.rhnm1§t1, bize de ula§tl." Onlann gayesi,
Allah'm kendileri aleyhindeki zuliim, azgmhk ve Allah yolundan ahkoymakla
ilgili §ehadetini yalanlamakt1. Bunun tizerine a§ag1daki ayet indi:

93. «Tevrat indirilmeden once, israil'in kendisine haram kdd1klari


hari~, biitiin yiyecekler israilogullanna helal idi.» Burada helfil olan yiye-
cekler degil, bu yiyeceklerin yenmesiydi. HelaJ veya haram olan, insanlarm
fiilleriydi, e§yan1n ash degildi. Bi.itlin yiyecekler, israilogullanna helfil idi.
Ancak israil'in, yani Yak.up peygamberin kendisine yasaklam1§ oldugu deve
eti ve stitti bunun d1§1ndayd1. Rivayet edildigine gore, Y akub (a.s.) §ikayette
bulunmu§tU. Bunun iizerine siyatik hastahg1na yakalandi. Boylece imtihan
edilmek iizere bir bela ve §iddetle kar§1la§tl. Ac1dan, geceleri uyuyam1yordu.
Bu hastahktan kurtulursa, en sevdigi §eyi yememeye yemin etmi§ti. Onun
i<;in, deve eti ve stitiinli kendisine haram kilm1§tl.

Bu yiyecekler, Tevrat inmeden once onlara helal idi. Daha soma onlar,
azg1nla§1p zulme sapt1klan i<;in haram k1hndi. Bunlar, Nub, ibrahim ve diger-
lerine nastl haram klhnnu~ olabilir ?
«De ki: 'Eger dogru soyliiyorsan1z, Tevrat'1 getirin ve okuyun
onu.'» Burada Hz. Peygamber'e, onlarla kendi kitaplanyla mticadele etmesi
emrediliyor. <;linkli bu haram1n, sonradan onlann az1p zulme dalmalanndan
meydana geldigini, onlann kitaplar1 da belirtiyor. Onun iyin Hz. Peygamber'e,
"onlar kitaplann1 getirsinler ve okusunlar" diye emir verilmektedir. Boylece
onlar, donakalacaklar, susacaklar ve yalanlar1 ortaya 91kacaktu.

Rivayet edilir ki, onlar, kitaplanrn getirmeye cesaret edememi ~ler, dona-
kalnu§lar ve gerisin geri gitmi§ler. Bu olayda da, Hz. Peygamber'in dogrulu-
guna ve inkar ettikleri neshin cevazma a9lk se9ik delil vardrr.
94. «Bundan sonra, her kim Allah'a kar~t iftirada bulunursa, onlar
zalimlerdir .» Kim Tevrat'1n, israilogullar1na indirilmesinden once, onlara ba-
z1 yiyeceklerin yasakland1g1Ill iddia edip, Allah'a kar§l yalan uydurursa i§te
bunlar iftira etmekte 1srar edenler, zultim ve dli~manbkta a§rrI gidenlerdir.

95. «De ki, 'Allah dogru soyledi. » Yani israilogullarmm baz1 yiyecek-
leri kendilerine haram kildtldar1 konusunda, Allah'm indirdigi ~eyde dogrulu-
Ayet: 93-94 AL-i iMRAN SURESi/3 43

gu ortaya ~tkti. «Oyleyse», biittin sahte dinlerden yiiz ~evirin, yani «hanif
olan, ibrahim'in dinine tabi olun.» ibrahim'in dini, islfun dinidir. <;unkti
dinler, ashnda tektirler. Sizler, zannettiginiz gibi, onun dinine tabi olmu~ de-
gilsinizdir. «0» ibrahim, «mii~riklerden degildi. '»

Burada yahudilerin, mii§rik olduklanna ve ibrahim peygamberle onlar


arasmda asla hi~bir dim ili§ki olmad1gma i§aret vardir. Burada ifade edilmek
istenen Hz. Peygamber'in, ibrahim'in dininden olmas1dir. <;unkti o da tevhide
ve Allah'tan ba§kasma kul olmamaya ~ag1nyordu.

96. insanlar ifin kurulan ilk ev Mekke'de bulunan miiba-


rek ve alemler ifin hidayet kaynagi olan Kabe'dir.
97. Orada apaflk deliller ve ibrahim 'in makami vardir.
Kim oraya girerse emniyette olur. Oraya yol bulabilene, o evi
haccetmesi, Allah'in insanlar iizerindeki hakkidir. Kim inkar
ederse, §iiphesiz Allah, filemlere muhtaf degildir.

96. «insanlar i~in» yeryilzi.inde «kurulan ilk ev Mekke'de bulunan»


Kabe'dir.
44 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

Rivayet edildigine gore, k1ble, Kudtis'ten Kabe'ye ~evrildigi zaman ya-


hudiler, Hz. Peygamber'e dil uzatm1§lar ve §6yle demi§lerdi: "Beytii'l-Makdis,
Kabe'den daha faziletli ve yonelmeye daha laylktu. <;link.ii, Kabe'den once
yap1lm1§ olup, Mah§er yani toplan1na yeri btitiin peygamberlerin hicret yeri
11
ve ktblesidir. K1blenin Kabe'ye dogru 9evrilmesi batddII. Bunun tizerine i§te
a~1klamas1n1 yapacag1m1z ayet incti. A.yetin anlam1, kullann ibadet etmeleri
i~in yaptlan ilk binanm, Mekke'deki Beytullah oldugudur. Beytullah, bu mu-
kaddes beldenin semboltidtir. Ayet'i kerimenin metninde "Mekke" yerine
"bekke" kelimesi ge<;mektedir. Bunun sebebi, insanlann burada zahmetle
kar§Ila§malarmdandrr. Bir de "bekke" krrmak hurdaha§ etmek anlamma gelir.
Zalim insanlar1n boynunu kud1g1 ir;in bu isim verilmi§tir. Buraya yonelen her
zalimi, mutlaka Allah helfil< etmi§tir.

Rivayet edildigine gore: Beytullah'1, Hz. Adem'in yaratilmas1ndan 2000


y1I once melekler yaprn1§lardu. Adem peygamber yeryiiziine indirildigi za-
man, melekler ona: "Bu evin etrafrnda tavaf et Biz, senden 2000 yil once ta-
vaf etmeye ba§lad1k" dediler. Adem peygamber ve ondan sonra gelenler, Nuh
peygamber zamaruna kadar onu tavaf ettiler. Nuh tfifanmda bu ev (Beytullah)
yerle bir oldu. Sonra Hz. ibrahim bu binay1 yeniledi.

ibn Abbas (r.a.), "Bu bina yerytiziinde ilk defa Adem peygamber tara-
fmdan yap1lm1§tlr" der. Bu rivayetler gosteriyor ki, Beytullah'1 ilk yapan Hz.
Ibrahim degildir. ibrahim peygamber, onu tamir edip, direklerini ytikseltmi§
ve kaybolmaya yiiz tutan bu binay1 ortaya ~Ikarmt§ttr. <;unkti Kabe'nin yeri,
Nuh tfifanmdan sonra yerle bir olup, kaybolmaya yiiz tutmu ~tu. Sonra, Allah
Teala, Cebrail'i gonderdi, bu yeri Ibrahim peygambere gostertip tamirini em-
retti. Bunu yapmay1 emreden Allah (c.c.), teblig eden ve mlihendis Cebrail,
binay1 tamir edip ortaya ~1karan Hz. Ibrahim peygamber ve onun yardrmc1 us-
tas1 da, oglu ismail'dir. Onun is:in, "yeryiizilnde, Kabe'den daha §erefli bina
yoktur" denilir.

0 bina, «miibarek», hac ve umre yapanlar i~in yok hay1rlara vesile


olan, gtinahlarnn Often bir yer olup, «Ve alem(er i~in hidayet kaynag1 O)an
Kabe'dir.>> <';ilnkli oras1, insanlann k1blesi ve ibadet ettikleri yer olup, Al-
lah'm ytice kudretine ve e~siz hikmetine i~aret eder.

97. «Orada, apa~1k deliller» Oraya, kotii niyetlerle giden zalimlerin


kahrolduklanna ait, a91k deliller vardrr. Fil ordusunun yenilgiye ugramas1 gi-
bi. «ve ibrahim'in makam1 vardir.» ibrahim'in makam1 da oradadir. ibra-
Ayet: 97 AL-i iMRAN SURESi / 3 45

him peygamberin, Kabe'nin ta§laruu koyarken, iizerine bast1g1 bir kaya vardi.
i§te o kayamn iizerinde, Hz. ibrahim'in ayaklann1n izi vardir.

«Kim oraya» yani Harem'e «girerse emniyette olur.» Kendisine yap1-


lacak taarruzdan kurtulur. Bu, Ibrahim peygamberin duas1 ile olmu§tur. ~tin­
kti ibrahim peygamber: "Ey Rabb'im, bu beldeyi emniyetli kil"(Bakara: 126)
demi§ti. Bir kimse, su~ i§leyerek Kabe'ye s1g1nusa, pe§ine dti§iiliip hesaba 9e-
kilmezdi. Bu konuda Ebu Hanife §6yle der: "H1ll'de<32>, lasastan, <linden don-
me sebebiyle veya zina su9undan ottirti oldtirtilmesi gereken bir kimse,
Kabe'ye s1g1n1rsa, ona sald1nlmaz. Ona yemek vb. gibi §eyler verilmeyip, d1-
§anya ~tlanas1na ~ah§ihr. Bu durum, Hill'de SU¥ i§leyip, soma Harem'e s1g1-
nanlar i~indir. Bir kimse, Harem'de, haddi gerektiren bir su~ i§lerse, orada ce-
zas1 uygularur. Orada hrrs1zhk yapanm gerekli orgaru kesilir, adam oldiiren de
oldtirultir."

Bakara suresinin 191. ayetinde §oyle buyurulur: "...Onlar, Mescid-i Ha-


ram'in yamnda sizinle sava.Jmadzkr;a, siz de onlarla sava.Jmayzn. Eger orada
sizinle sava§lrlarsa, siz de onlan oldurun ... Bu ayet, Mescid-i Haram'1n ya-
II

nmda onlarla sav~anlan oldtirmeye izin vermektedir.

«Oraya yol bulabilene, o evi haccetmesi, Allah'1n insanlar iizerinde-


ki hakk1d1r.» Hae goreviyle mtikellef olanlar, mii'minlerdir. Mil'min olma-
yanlar, dini vecibelerden sorumlu degillerdir. Allah'1n bu konudaki htikmii
boyledir.

Hae: Ozel bir ziyaret anlam1nda olup, Allah Teala'n1n, kullarma farz k1l-
d1g1 bir hakladir.

Bu gorev, oraya gidebilme imkfuu olanlar, organlan saglam olanlar ve


ula§Im iyin gerekli olan vas1ta ve yiyecege sahip olanlar iyindir.

«Kim inkar ederse, §iiphesiz Allah, alemlere muhta~ degildir.» Bu-


radaki "kim inkar ederselt ifadesini, "kim hacca gitmezse" yerinde anlamak.
gerekir. Haccm farziyetini tekid ve hacca gitmeyeni §iddetle sakmdumak i9in
bu §ekilde ifade edilmi§tir. Yani, kimin hali vakti yerinde olur da hacca git-
mezse, inkar edene yakla§ml§ ve ancak inkarcm1n yapabilecegi bir i§i yapmt§
demektir. Allah Teala'nm, alemlerin kendisine ibadet etmelerine ihtiyac1 yok-
tur.

32- Harem-i ~erifin d1§mda kalan sahaya verilen ad.


46 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

Bir hadis-i §erifte §6yle buyurulur: "Her kim, kendisini belli bir zaruret
veya Jena bir hastahk, ya da zalim bir idareci engel olmadLgL halde hacca
gitmezse, dilerse yahudi, dilerse hristiyan olarak olsun. "<33> Burada, yahudi ve
hristiyanlann zikredilmesinin sebebi, onlann, hacc1 ve Kabe'yi faziletli olarak
gonneyi§lerindendir. Bil k.i, bu mukaddes yerlere ancak oralara a§Ik olanlar
9ok9a gidip gelmek isterler.
Ali b. Muvaffak'tan rivayet edilir: 0, 60 defa hac yapmI§h. Diyordu ki:
"Bundan sonra Haceru'l-Esved'e vard1g1mda, kendi hakk1mda ve bu mekana
gidip geli§im konusunda §6yle dii§tindilm. Bilemiyorum, bu haccun kabul
edildi mi, yoksa edilmedi mi? Uykuya dald1m ve §Oyle bir se.s duydum: 'Ey
Muvaffak'1n oglu, sevdiginden ba§kas1n1 evine 9ag1nr m1sm?' Uyandim. <;ok
sevinmi§tim. Bundan, Allah'm ziyafetine davet edilmeyenin o ziyafetten hak
sahibi olamayacagma i§aret edildigini anlad1m." Burada hac i9in hazrrhk yap-
maya ~ah§mayan, aksine fesat ve bozgunculuk yapan kimsenin halini klnama
vardu. Allah Teala'nm hikmeti, her y1l insanlarm, ibrahim peygamberin ~ag­
n s1na uymak i~in bu ho§ yerleri ozlemelerini gerektirmi§tir. <;unkli ibrahim
peygamber: " .. .insanlann kalplerini onlara meylettir." (ibrahim:37) diye
duada bulunmustur.
>

Hz. Peygamber (s.a.v.) de §6yle buyurmu§tur: "Amellerin enfaziletlisi,


Allah'a ve Rasulune- inanmaktir. Sonra cihad, sonra da kabul olmu§ hac-
dzr. "(34J

Denmi§tir ki: Giinahlann bag1§lanmas1 hac iledir. Cennet'e girmek de,


kabul edilmi§ (mebrur) bir hacla olur. Mebrur hac ise, §U iki §ey ile olur:

1) Hacda, iyi ameller yapmak. iyi amel demek, insanlara iyilik yapmak,
ihsanda bulunmak, yemek yedirmek ve selam vermek demektir.
2) Hacc1n tamam olmas1 i~in, orada gtinah i§lemek, kotli soz soylemek
ve isyan etn1ek.. gibi fiilJerden ka~mmak.
Ebu Ca'fer el-Bfilcir demi§tir ki: "Beytullah'1 ziyaret etmek isteyen §U ti~
§eyi yapmad1k9a ona onem verilmez:

33- Tirmizl, biraz degi ~ik bir laf1zla §Oyle rivayet etmi~tir: "Kim, kendisini Beytullahi'l-hareme
(Allah'm kutsal evine) ula§trracak binek ve azzk hulurda haccetmezse ya yalzudi veya hris-
tiyan olarak Mur." Tinnizi hadis garibclir, dedi. Bkz. Camiu'l-Usul, 3/6.
34- Ahmed b. Hanbel, Darim1.
Ayet: 97-98 AL-i iMRAN SURESi/3 47

a) Kendisini gUnahtan koruyacak vera (Allah korkusu),


b) Gazabm1 yenecek hilm (yumu§ak huy),

c) Kendisiyle arkada§ olan mtisltimanlara gtizel muan1elede bulunmak.

Her yolculuga 9tkmas1 gerekende bu ti9 ozelligin bulunmas1 §arttrr.


Ozellikle de hacca gidenlerde... Bunlan tamamlayan, hacc101 tamamlam1§
olur. Hae yoluna 9tkan1n, insanlara gtizel ahlfilcla muamelede bulunmas1 gere-
. "
klf.
Btiytiklerden biri demi§tir ki: "Kabul olan haccm i§areti, hacmm hacdan
dtinyay1 istemeyip, ahireti isteyerek donmesidir. ·:

98. De ki: "Ey kitap ehli! Allah'in liyetlerini nifin inklir


ediyorsunuz? Allah, sizin yaptikla.nmza §ahittir."
99. De ki: "Ey kitap ehli! Nifin iman edeni Allah yolundan
saptlriyorsunuz? Hak olduguna ~ahitken, egri olmasini isti-
yorsunuz. Allah, yapttkla.rinzzdan habersiz degildir."

98. Ey Muhammed! «De ki: 'Ey kitap ehli! Allah'1n ayetlerini ni<;in
inkar ediyorsunuz?» Yahudi ve Hristiyanlara kitap ehli denmi§tir. <;unkii
onlara, kitap indirilmi§tir. Burada, onlarm inkannm sebebi olarak, bir azarla-
ma ve inkar ifadesi vardir. "Ayetler"den kas1t, Kur'an'da bulunan ayetlerle,
Tcvrat ve incil'de bulunup Hz. Muha1nmed'in Peygamberligine delalet eden
48 RUHU'L-BEYAN Cilz:4

haberlerdir. Halbuki «Allah, sizin yaphklar1n1za §ahittir.'» Allah sizin, yap-


t1guuz her §eyi ~ok iyi bilir, sizleri ona gore cezaland1nr.
99. «De ki: 'Ey kitap ehli! Ni~in iman edeni Allah yolundan», Hak.
<linden «saptlr1yorsunuz?» 0 yol ki, ebedi mutluluga ula§tlnr. 0, tevhiddir
ve islam dinidir. Onlar, baz1 tuzak. ve fitneler uydurarak, insanlann islam'a
girmesine engel olmaya 9ah§1yorlard1 ve diyorlard1 ki: "Muhammed'in vasf1
kitab1m1zda yok. KitabllU1zda, Muhammed haklanda bir mtijde de yok."

«Hak olduguna §ahitken, egri olmas1n1 istiyorsunuz.» Dosdogru olan


dinin, istikametten sapm1§ olmasm1 istiyorsunuz ki, insanlara onu, egri olarak
gosteresiniz. Mesela Hz. Peygamber'in, s1fatm1 degi§tiriyorsunuz.
....
Ayette ge~en "ivec" egrilik demektir. Mana isimlerinde kullan1hr, so-
ztinde egrilik var, dininde egrilik var, ifadeleri gibi. Madde isimlerinde egrilik
oldugu ifade edilmek istendigi zaman ise "avec" §eklinde kullanihr. Duvarda
egrilik var, aga~ta egrilik var, gibi.
Halbuki, "sizler", o Allah yolunun dosdogru olduguna "§ahitlersiniz." 0
yolun etrafmda hi~bir egrilik §aibesi yoktur. Ondan sapmak ise, bir ihlaldir,
bozgunculuktur. «Allah, yaptiklar1n1zdan habersiz degildir.'» Sizin insan-
lan hak yoldan saptrrd1gm1z1 ve Hz. Peygamber lehine §ehadette bulunmay1
gizlediginizi biliyor.

Kitap ehlini, mti'minleri saptud1klan i9in azarlayan Allah, daha sonra da


mti'minlere bunlara uymalarm1 yasaklayarak §5yle buyurmu§tur:
Ayet: 99- 1oo AL-i iMRAN SORESi/ 3 49

100. Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilen bir gruba


itaat ederseniz, imaninizdan sonra sizi yeniden inkarciliga
sevkederler.
101. Siz nasil inkar edersiniz? Size Allah'in ayetleri okunu-
yor ve O'nun peygamberi de aranizda. Kim Allah'(zn dini olan
islam)a sanlirsa, §iiphesiz ki o dogru yola iletilmi§ olur.
102. Ey iman edenler.! Allah'tan, hakkiyla korkun ve ancak
miisUimanlar olarak can verin.
103. Hep birlikte Allah'm ipine simsiki sarilin, ayrilmayin.
Allah 'in iizerinizdeki nimetini hatirlayzn. H ani siz birbirinize
dii§man ki§iler idiniz de O, goniillerinizi birle§tirmi§ti ve
O'nun nimetiyle kardef[er olmu§tunuz. Yine siz bir ate§ fUku-
runun tam kenarinda iken oradan da sizi 0 kurtarmi§tz. i§te
Allah, dogru yola eri§esiniz diye size boylece liyetlerini apk-
lar.
50 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

100. «Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilen bir gruba itaat
ederseniz, iman1n1zdan sonra, sizi yeniden inkarc1hga sevkederler.» Bura-
da "bir gruba" diye ifade edilmesinin sebcbi, kitap ehli iyinde, inanm1§ in-
sanlann da bulunmas1dir.
ikrime diyor ki : "Bu ayet, ~as b. Kays admda bir yahudi hakk1nda indi.
Bu §ah1s, Evs ve Hazrec kabilelerinin kalabahk oldugu bir yeri gormti~. Onla-
nn, aralanndaki sevgi ve iilfet yahfidiyi k1zdlfml§, hemen oraya gorevli bir
gen9 gondermi§. Bu gen9, daha once aralannda cereyan eden ve her iki kabi-
leden de bir 9ok kimsenin oldtigti ve Evs kabilesinin zafer kazand1g1 B uas
harbi ile ilgili §iirler okumu§. Bunun tizerine iylerindeki kabile taassubu dep-
renmi§, birbirlerine girmi§ler. Durum Hz. Peygamber'e haber verilmi§, hemen
yanlanna vanp aralarm1 bulmu§tur."
101. «Siz nasd inkar edersiniz?» Halbuki «size,>> Kur'an'dan «Al-
lah'1n ayetleri okunuyor ve O'nun peygamberi de aran1zda.» inkar size
nas1l ula§u? Halbuki Rasulullah dilinden size taptaze Kur'an okunuyor. Ara-
n1zda Hz. Peygamber var, size nasihatta bulunuyor ve size ogtit veriyor.
«Kim Allah'(1n dini olan islam)a» yani hak dine, ki o da tevhid olan islam
dinidir, s1mstla «sarihrsa, ~iiphesiz ki o, dogru yola iletilmi~ olur.»
Biliniz ki; buradaki hitabm zahiri, kitap ehlinedir. Batmi ise, dini, dilnya
-kar§1lig1nda satan, ilminin geregini yapmayan kotti ilim adamlannadir. Bu
ilim adamlan, Kur'an'1n getirdigi, "diinyaya gontil vermeyip hakka yonelme"
ilkesini inkar eden ilin1 adamland1r. Bu ilim adamlannm du1umu, muma ben-
zer. Mum kendini yakar, etrafm1 da ayd1nlatlf.
Fudayl b. 'iyad §6yle der : "Bize bildirildigine gore, k1yamet giintindeki
hesaba 9ekme, putperestlerden once, faslk ilim adamlar1yla, haf1zlardan ba§-
layacaktir."
102. «Ey iman edenler! Allah'tan hakk1yla korkun.» Burada ge9en
11
"ittika", iftial vezninde olup, korunmada a§1nhg1 ifade eder. Y ani, a§1n de-
recede korkun" manas1 ta§ir. "Hakklyla" dan kas1t, korkulmas1 gereken §e-
kilde demektir. Buda, emirleri yerine getirip, haramlardan sak1nmada azami
gayreti gostermekle olur. Takvada devam edip, ondan hi9 aynlmamak isten-
mektedir. «Ve ancak miisliimanlar olarak can verin.» Allah i9in ihlash ve
samimi olun. Nefislerinizde, Allah'tan ba§kasm1 O'na asla ortak k1lmaym.
Ayetin gorunurunde, bu durumun haricinde bir hal uzere olum yasaklanm1§-
Ayet: ioo- 103 AL-i iMRAN SORESi/3 51

trr. Bunun anlam1, "islfun'a devain ediniz" demektir.


103. «Hep birlikte,» toplu olarak «Allah'1n ipine s1ms1k1 sanhn.»
islam dinine, ya da Allah'1n kitabma sanhn. "Habl" kelimesi, ip anlam1nda
olup istiare yoluyla isHim dini, veya Kur'an anlammda kullamlm1§tlr. Bunlar-
dan herbiri, ipe benzer. <;unkil, zor bir yola giren, her an is;in ayaklanrun kay-
masmdan korkar. Bu yolun iki tarafmda ve iki ucundan bagh bir ipe tutunur-
sa, korktugundan emin olur. Ebed1 saadet yolu da boyledir. Kaygan bir yol-
dur. Ondan saptlnc1 etkenlcr 9oktur. 0 yolda, halk1n 9ogunun ayag1 kaymt§-
trr. Kim ytice Kur'an'a ve sapasaglam §eriat kanunlanna s1ms1k1 sanhrsa,
dosdogru yola iletilir ve cehenneme gotiiren saptkh.ktan emin olur.
Sak.In kitap ehli gibi, aran1zda ihtilafa dil§erek haktan «ayrilmay1n. Al-
lah '1n, iizcrinizdeki nimetini hahrlay1n. Hani siz birbirinize dii~man ki§i·
ler idiniz de 0, gontillerinizi birle§tirmi~ti» ki, siz cahiliye doneminde dil§-
manlar idiniz. Ararnzda dil§manhk, kin ve devam edegelen sava§lar vardi.
Denilir ki bunlar, Evs ve Hazrec kabileleriydi. Bunlar aras1nda ofke ve
dti§manltk olmu§ ve sava§mI§lar. Sava§lar1 da tam 120 y1l si.irmil§.

«Ve» Allah Teala, sizi islam olmaya muvaffak ktlarak, kalplerinizi bir-
birinize ah§trrd1 da, bu ah§ma sayesinde, «O'nun nimetiyle karde§ler ol-
mu§tunuz.» Birbirini seven ve Allah'1n yolunda olan karde§ler oldunuz. Boy-
lece, birbirine nasihat eden, biribirini seven ve hak yolda birle§en insanlar ha-
line geldiniz.
Halbuki «yine siz,» daha onceleri, «bir ate§ ~ukurunun tam kenann-
da iken ...» inkann1zdan ottirti, cehennem ate§ine dti§mek tizereydiniz. Oltim
sizi, o haldeyken yakalam1§ olsayd1, i~ine dil§erdiniz. Bu durum, onlann ce-
henneme dti§ttikten sonraki muhtemel hayatlann1 temsildir. Ate§in kenannda
oturmu§, ate§e dti§mek tizereyken, «oradan da sizi 0 kurtarm1~tI.» Sizi
islfun'a iletmek sfiretiyle, ate§e dil§mekten kurtard1.

«i~te Allah, dogru yola eri~esiniz diye size boylece ayetlerini a~Ik·
far.» Bu a~1klan1alann sebebi, sizin hidayette sebat etmeniz, dogru yoldan
sapmaman1z i~indir.
Biliniz ki Allah, mti'minlere, once takvay1, sonra onun yoluna sik1 stloya
sanlmay1, sonra nimetlerini hatulamay1 emrediyor. \:ilnkti insan1n fiilleri, ya
korkudan, ya da hevesle bir§ey1 istemesinden meydana gelir. Korku, hevesle
istekten once gelir. <;unkil, zarann giderilmesi, faydanm celbedilmesinden
52 RUHU'L-BEYAN Ciiz:4

once gelir. T1pk1 insanm kottiliiklerden annmas1, glizel ahlak ve iyi amellerle
siislemeden once olmas1 gibi.

"Allah'tan hakkiyla korkunuz" ifadesi, Allah'1n cezas1n1 hafifletmeye


i§arettir. Sonra bunu, Allah'1n dinine s1ms1kl sar1lma emrine bir sebep klhyor.
Sonra da bunu, heves, istek (ragbet) izliyor. "Allah'in size olan nimetini ha-
tirlaym .,, ayetindeki gibi.

Alalh insan1n yapacag1 §ey, Allah'm emrine boyun egmek, O'nun hiik-
mtine itaat etmek, O'nun ipine s1ms1k1 sar1lmak ve dinde aynhga dii§me-
mektir.

~eyh Nasr Abadi §0yle der : "Takva sahibi insan1n dort alameti vard1r.
Bunlar, Allah'1n helal ve haramlar1m koruyup onlara riayet etmek, elinden
geldigince 9ah§mak, soziine sadlk olmak ve elde olana kanaat etmektir."

104. Siu/en, hayra fagiran, iyiligi emredip, kotiililgii engel-


leyen bir topluluk bulunsun. i~te onlar, kurtulu~a erenlerdir.
105. Kendilerine apaftk deliller geldikten sonra parfalanan
ve ihtilafa dii§enler gibi olmaym. i§te onlara biiyiik bir azap
vardir.
Ayet: 104 AL-i iMRAN SURESi/3 53

104. «Sizden, hayra c;agrran, iyiligi emredip, kotiiliigii engelleyen bir


topluluk bulunsun. i§te onlar, kurtulu§a erenlerdir.»
Burada istenen §ey, hayra 9agiran bir toplulugun bulunmas1dir.Yaptlan
~agn, her ne kadar insanlardan baz1lanna ise de, hitap, btittin insanlaradrr.
Bunun farz-1 kifaye oldugu anla§thyor. Bu gorev, biitiln insanlar1ndrr. Fak:at
baztlann1n yapmas1yla, digerlerinin sorumlulugu dii§er. ~ayet bu gorevi, bti-
ttin insanlar terkederse, hepsi birden gilnah i§lemi§ olurlar. Bu gorev, i§lerin
en yucesi ve en ilsttinti oldugu i9in, bunu ancak ilim adamlan yapabilirler.
Cahil, bu i§i yerine getiremez. <;unkti o, ne yapacag1n1 bilemez. Belki de,
hayn engeller, yasag1 emreder. Kendi mezhebini bilir, kar§1smdakinin mezhe-
bini bilmeyip, onu engellemeye 9al1§1r. Kaba davranacag1 yerde yumu§ak, yu-
rnu§ak davranacag1 yerde de kaba davranir. ·
Hz. Peygamber minberdeyken, "insanlarm en hayirhs1 kimdir ?" diye
sordular. 0 da : " iyiligi emreden, kOtil./ugu engelleyen, Allah'tan en 9ok kor-
kan ve szla-i rahmi en r;ok yapan kimsedir"(35> buyurdu.
Huzeyfe'den: "insanlar oyle bir zamanda ya§ayacaklar ki, onlar i~in, bir
e§ek le§i, iyiligi emreden, kottiltigti engelleyen bir mti'minden daha sevimli
olacaktrr."
Hz. Peygamber de bir hadis-i §eriflerinde §oyle buyurur : " Allah'm ya-
sakladigi hudut uzerinde duran yani yasaklanna riayet etmeyen kimselerin
misali, bir gemi halkuun misali gibidir. Onlar gemi uzerinde kura fektiler.
Bazilanna geminin ustu, bazilanna da geminin alu du§tU. Alt kattakiler, SU
almak uzere ust kata ugradilar. Bu durumdan usttekiler rahatstz oldular. Bu-
nun uzerine alttakilerden biri, baltayla gemiyi oymaya ba§ladt. Usttekiler ge-
lip "sana ne oluyor ?" diye sordular. Adam da, "Benden rahatsiz oldunuz.
Mutlaka su almam gerekir" diye cevap verdi. Eger, bu adamin elini tutarlar,
ve ona engel olurlarsa, hem onu, hem de kendilerini kurtanrlar. Eger onu
kendi kendine terkederlerse, hem onu, hem de kendilerini helak ederler." (36>
Bir ba§ka hadis-i §erifte de : "Eger insanlar, bir fenalzk gorur de onu
degi§tirmezlerse, Allah Teala'mn azabz herkese §amil olur." buyurulmu~tur.

35- Ahmed b. Hanbel ve Taberani §U .iaf1zla tahric e trni§tir: "in.sanlarm en haytrltst (Allah'm
kitabuu) en iyi okuyanlan , Alla.h'm dinini en iyi bilenler.i, Allah'tan en ~ok korkanlan, iyi-
ligi en ~ok emredenleri, kotuWgii,k.den en ~ok menedenleri ~e stla-i rahimi en <;ok yapanla-
nd1r." Bkz. el -Fethu'l-Kebfr, 2/18.
36- Buhari, buna yakm bir laf1zl a rivayet etmi~tir. Bkz. Camiu'l-Usal, 3/597.
54 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

iyiligi emretmek, emredilen §eye baghdu. E1nredilen §ey, vacip ise, em-
retmek de vacip olur. Eger emredilen §ey, mendup olursa, enuetmek de men-
dup olur. Kottililgil engellemek ise, btitiintiyle vaciptir. <;unkti, bUttin kottiltik-
ler 9irkin §eyler oldugu i<;in, onlann terkedilmesi vaciptir. Engel olunacak §e-
yi bildikten sonra, ona engel olmanm §arll, o §eyin meydana gelmemi§ olma-
srdrr. <;tinkti, meydana gelmi§ olan bir §ey engellenemez. <;unkti olan olmu§-
tur. Ancak yerilip, kottilenir. Kotti bir §eyin benzerine ah§kanhktan nehyedi-
lir. Bu da onu yapacag1na zann-1 galip hastl olursa, olur. Meseta~ bir is_;kici
gortirstintiz. i9ki i91neye hazrrlan1yor, malzemeleri de hazrr. Zannm1zda yaml-
m1yorsunuz. Ada.ma engel olmaya <;ah§irsan1z, btiyiik bir zarara gireceksiniz.
Bu durumda, "Engellemeye nasil ba§lanrr ?'' derseniz, ben de §Oyle derim:
"Kolaydan ba§layacaks1n1z. Fayda vermezse, zor olana dogru <;1kacak.sm1z.
<;iinkti hedef, kottiliige engel olmaktir." Allah, "aralannz duzeltin" buyurur,
daha sonra da "sava~zn" buyurur. (Hucurat: 10) Engel olmaya giri§mek her
mti'minin ·§artlara gore vazifesidir. Sava§la engel olma ise, devlet ba§kan1 ve
gorevli kimseler i<;indir. <;tinki.i onlar, siyaseti daha iyi bilirler ve onlann
ara<;lan da vardu. "Kim engellenir veya kime emredilir" dersen, ben de de-
rim ki: "Milkellef olan veya 9ocuklar ve deliler gibi mtikellef olmayan birisi,
digerine zarar vermeye yeltendigi an engellenir. <.;ocuklar, ah §mamalar1 i9in
haram §eyleri yapmaktan engellenirler. Gi..inahkar bir kimse tizerine de kendi
i§ledigi gi.inahtan ba§kasm1 menetmesi vaciptir. (Kendisi bu gtinah1 i§liyor di-
ye ba§kas1m menetme sorumlulugundan kurtulamaz.) <;tinki.i gtinah1 kendisi-
nin terketmesi de i.izerine vaciptir. Engel olma, herkesin gorevidir. insan ko-
ttiltigti hem kendisi yapmayacak he1n de ba§kas1n1 bundan menedecektir. iki-
sinden birini terketmesiyle, digerinin vacip olmas1 sakit olmaz."

Peygamber (s.a.v.) efendimiz §6yle buyurur : " Allah Teala bu dini,


faszk insanlarla da desdekler. "<37) Bir ba§ka hadis-i §erifte de §6yle buyurulur:
"Kiyamet gununde bir adam getirilip, ate§e allhr. Ate§te onun bagtrsaklan
dz§m·z ftrlar. Sonra o adam, e§egin degirmende dondugii gibi bagirsaklan et-
rafmda doner. Bunun uzerine cehennem halkt, o adamm ba§ma toplamp :
"Ey falanca, senin halin ne boyle? Sen bize dunyada iyiligi emredip, kotulu-
gii engellemez miydin ? diye sorarlar." Adam da der ki : " Size emrederdim,
fakat hen yapmazdzm . Sizi engellerdim, fakat hen yapardzm. " <38'

105. «Kendilerine apa~1k deliller geldikten sonra par~alanan ve

37- Taberanl: Bkz. el -Fethu'f.Kehfr, l/345.


38- Buhari, Mtislim ve Ahmed b. Hanbel.
Ayet: 105 ALA iMRAN SORESi/3 55

ihtilafa dii~en>> hristiyan ve yahudi«ler gibi olmay1n.» Kitap ehli olan bu iki
topluluktan her biri, bir9ok gruplara aynlnn§lardi. Onlar, birtak1m sahte §ey-
ler uydurarak, Allah'm a9ik ayetlerini gizliyorlar, ya da basit diinyev1 bir§ey
kar§1smda tahrif ediyorlardi.

imam Fahreddin er-Razi tefsirinde diyor ki: "Bunlar, bedencn de birbir-


lerinden aynlmt§, din adamlar1ndan her biri, bulundugu §ehirde liderligini
ilan etmi§, sonra da bunlarm her biri, kendisinin hakh, digerinin ise haks1z
oldugu iddias1nda bulunmu§tU."
Ben de derim ki: "Biraz insafh dii§tinecek olursan1z, bugiinkti ilim
adamlar1nm 9ogu, ayn1 ozellige sahiptirler. Allah'tan af ve rahmet dileriz."
Onlar kendilerine, Hakk.'1 gosteren ve ittifak ederek soz birligi yapmanm
gerekli olduguna dair apa9ik deliller geldikten soma, ihtilaf3; dii§tip parc;alan-
rm§lardir. «i~te onlara,» bu pan;alanmalarm1n cezas1 olarak ahirette, ard1 ar-
kas1 kesilmeyen «biiyiik bir azap vard1r.»
Madem ki Allah, bu timmete, iyiligi emredip, kottiliige engel olma vazi-
fesini ytiklemi§, oyleyse bu gtice ancak, din ve hak ehli kimselerin birbirini
sevip, biribirine kar§I tilfet ve sevgiyle ula§ihr. Allah Tefila onun i9in, bir uya-
nda bulunarak, boli.intip par~alanmamay1 emretmi§tir. Boltinme ve pan;:alan-
ma acze dti§tirilr ve bu gorev yerine getirilemez.
Hz. Ali (r.a.) §oyle buyurur : " insanlann mutlaka, iyi veya kotii bir yo-
neticisinin olmas1 §arttlr. Allah'1n peygamberi bile bir i§ ivin iki veya daha
9ok ki§i gonderdigi zaman mutlaka bunlardan birisini, i§lerin dogru diizgiin
yi.irUmesi i~in digerine tabi olmasm1 ve ona itaat etmesini emretmi§tir. Aksi
halde, here ti mere olur, din ve di.inya i§leri alt ii st olur, sistemler sars1lt r."
Onun ivin Hz. Peygamber (s.a.v.) : "Her kim ki, cemaatten bir kan~ miktan
aynltr, cennet nimetini goremez"<39 ) buyurmu§tur. Ba§ka bir hadis-i §erifte ise
: "Allah'in (kudret) eli cemaatledir. $eytan tek ki~iyle beraber olup, iki ki§i-
den ise ~·ok uzakt1r"<40> buyurmaktadu.

39- Buharl, Muslim hadisi §U laf1zlarla tahric etmi §tir: "Kim em frinden kotii bir davranz§ go-
riirse, onunfenahgma sabretsin, (isyan etmesin!) <;ii.nki1 kim isliim camiasmdan bir kan~
aynllr da oliirse, muhakkak o, cahiliyet oWmii.yle olur." Bkz. C/lmiu'l-UsUI, 4/69, 1/290.
40- Tirmizi degi§ik bir taf1zla §Oyle rivayet etmi§tir: "Allah'tn kudret elf cemaatle beraberdir.
Kim cemaatten aynhr tekba.Jma kalirsa, tek olarak afe.Je (cehenneme) gider." Bkz.
Camiu'l-UsUI, 9/196.
56 RUHU 'L -BEYAN Ciiz:4

106. 0 ·gun bazi yii.zler agarip, bazi yiizler kararacaktzr.


Yiizleri kararanlara: "iman ettikten sonra inkar mi ettiniz ?
inkar ettiginiz ifin tadin azabz'' denilecektir.
107. Yii.zleri agaranlar ise Allah 'in rahmetindedirler. On·
lar, orada ebedf kalacaklardir.
108. i~te bunlar, Allah'in ayetleridir. Onlari sana hakla
okuyoruL Allah alemlere zulmetmek istemez.
109. Goklerde ve yerde ne varsa, Allah 'indir. Butii.n i§ler
Allah 'a dondiirii.lur.

106. «0 gun, baz1 ytizler agar1p, baz1 yiizler kararacaktir.» Ey


mii'minler, biryok yiizlerin karanp, birc;oklann1n da agard1g1 giinu hatulay1n.
Yiizlerin aganp ya da kararmasmdan kas1t, korkulu ve ne§eli olma halleridir.
istegini elde edip, sevdigine kavu§an ic;in "yiizii agard1" denir. Yani istedigine
kavu§tU ve yiizii giildti. Kendisine bir fenahk dokunan kin1se iyin de "rengi
soldu, §ekli degi§ti" gibi ifadeler kullantlrr. Ayetin anlam1 : K1yamet giiniinde
Ayet.: 106-109 ALA iMRAN SURESi/3 57

insan, daha once kazan1p gonderdigi §eylerle kar§Ila§rr. Eger kar§1la§tlg1 §ey-
ler iyi §eyler ise, Allah'1n nimet ve ltitfu ile sevinir, mtijdelenir. inkarc1 da, i§-
lemi§ oldugu 9irkin §eyleri kar§1smda gortince, tiztintii ve sikmtis1 artar. Agar-
mak ve kararmak kelimelerinin gerc;ek manalarmda kullan1lm1§ oldugu da
soylenir. Hak ehli olanlann ylizti beyaz, digerlerinin ytizti ise, bunun z1dd1 ile
damgalanacaktlr.

«Yiizleri kararanlara: 'iman ettikten sonra inkar m1 ettiniz?» dene-


cektir. Buradaki sorudan kas1t, onlar1n durumunun hayret ve §a§ktnhk ifade
ettigini belirtmektir. <;unkti, iman edip tevhidte karar lold1ktan sonra inkara
sapm1§lard1. 0 halde, Kur'an'1 ve Hz. Muhammed'i (s.a.v.) «inkar ettiginiz
i~in tad1n azab1!' denilecektir.»

107. «Yiizleri agaranlar ise, Allah'1n rah~etindedirler.» Y ani


onlar,
cennet ve ebedi nimetler ic;erisinde olacaklardu. Cennet'ten "rahmet" diye
bahsedilmesi, mii'minler, btitiin omiirleri boyunca Allah'a itaat etseler bile
oraya, ancak Allah'1n rahmeti sayesinde girebileceklerine dikkati c;ekmek
ic;indir. «Onlar, orada ebedi kalacaklard1r.» Onlar, cennetten ba§ka bir yere
gitmeyecek ve olmeyeceklerdir.
108. «i~te bunlar,» inkarc1lar1n azabtru, mii'minlerin sevincini belirten
ayetler, «Allah'1n ayetleridir. Onlari sana hakla» ve adaletle «okuyoruz.»
«Allah» hi~bir §ekilde «alemlere zulmetmek istemez.» Allah, hic;bir yarat1-
g1na zulmetmez. Bunu nasil yaps1n? <;unkti zuliim, ba§kas1n1n miilkiinde ta-
sarrufta bulunmaktan ibarettir. Oysa Allah, ancak kendi mtilktinde tasarrufta
bulunur. Allah kendisinin olan mutlak miilkiinde, zultimle degil, suf adalet
ve hlkmetle muamele buyurur.
109. «Goklerde ve yerde ne varsa, Allah'1nd1r.» Yerde ve goklerde
bulunan, mal, mahluk, oltim ve yaratma gibi hadiseler tek olan Allah'a aittir.
«Biitiin i~ler»in uygulanmas1, ba§kas1na degil, «Allah'a dondiiriiliir.» Kul-
larm btittin i§leri Allah'm htikiim ve kazasma <loner. Allah da onlara, hie; kim-
senin mtidahalesi olmadan kar§thgnn verir.
58 RfJHU'L-BEYAN Cuz:4

110. Siz, insanlann iyiligi ifin ortaya flkanlmi§ hayirli bir


iimmetsiniz; iyiligi emreder, fenaligi engellersiniz. Allah 'a
inanirszniz. Kitap ehli de inansaydi, elbet bu, k endileri ifin
hayirli olurdu. (Gerfi) iflerinde iman edenler var; (fakat) fO-
gu yoldan fikmz§lardir.
111. Onlar size, eziyetten ba§ka hifbir zarar veremezler. Si-
zinle sava§a girecek olsalar, size arkalarini doniip kafarlar.
Sonra onla.ra yardim da edilmez.
112. Nerede olsalar, onlara zillet-alfaklik vurulmu§tur. Me-
ger ki, Allah 'in ahdine ve insanlarin ah dine siginmi§ ol-
sunlar. Allah 'in gazabina ugradilar ve onlara miskinlik
damgasz vuruldu. Bu, onlarin Allah 'in ayetlerini inkar
etmelerinden dolayidir. Haksiz yere peygamberleri de
Ayet: l l0-112 AL-i iMRAN SORESi/3 59

oldiiriiyorlardi. Bu, onlann isyan etmelerinden ve haddi


a~nialanndandir.

110. «Siz, insanlann iyiligi i~in ortaya ~1kardm1~ hayirh bir iimmet-
siniz.» Siz, hayrrh timmet olmaya devam ediyorsunuz. \:iinkti siz, insanla-
nn fayda ve menfaati i9in ortaya 91kanlm1§s1n1z.

«iyiligi emreder, fenahg1 engellersiniz.» Hayrrh timmet olman1n sebe-


bi, iyiligi ernredip, kottiltigti engellemedir. Bu hayuhhg1n sebebi iki tane gti-
zel niteliktir. iyiligi emretme, kotilltige engel olma. inanilmas1 gereken §ekil-
de, «Allah'a,» O'nun peygamberine, kitaba, hesaba ve cezaya «inan1rs1n1z.»

«Kitap ehli de,» sizin iman1n1z gibi «inansayd1, elbet bu, kendileri
i~in» reislikten ve halk1 kendilerine tabi kdmaktan daha «hay1rh olurdu.
(Ger~i) i~lerinde» Abdullah b. Selam ve arkada§lan gibi «iman edenler»,
dtinya ve filiiret saadetini elde edenler «var; (fakat) ~ogu yoldan ~1km1~lar­
d1r.» Yani, inkarlannda diretiyorlar.

111. «Onlar, size eziyetten ba~ka hi~bir zarar veremezler.» Onlann


size, sadece eziyet vermekten ba§ka hi9bir §ekilde zarar1 dokunmaz. Hi<;bir
etkisi olmayan tenkit ve tehditlere aldtn§ bile edilmez.
«Sizinle sava~a girecek olsalar, size arkalar1n1 doniip ka~arlar.>> On-
lar sizinle §aVa§a bile girmi§ olsalar, sizden olil, esir gibi hi9bir §ey elde ede-
meden, yenilgiye ugram1§ olarak, gerisin geri doniip giderler. «Sonra onla-
ra ,» hi9bir kin1se taraf1ndan «yard1m da edilmez.>> Sizin oldiirme ve bazJ ga-
nimetler alman1za da engel olam1yacaklardrr. Burada, onlar i9inde bulunan
inanm1§ insanlara bir miljde ve dinlerinde sebat etmeye te§vik vardu. Onlara,
sozle dahi bir eziyette bulunam1yacaklardrr. Ben! Kurayza, Beni Nadir ve
Hayber yahudileri gibi, onlarm da i§lerinin sonu rezil ve peri§an olmaktir.

112. «Nerede olsalar, onlara zillet-al~akhk» damgas1 «vurulmu§tnr.»


Nerede ve ne zaman bulunurlarsa bulunsunlar onlarm iizerine zillet damgas1
vurulmu§ ve onlar bununla ku§atilnu § durumdalar. «Meger ki, Allah'1n ahdi-
ne ve insanlarin ahdine s1g1nm1§ olsunlar.» Allah'm ve milsltimanlarm zim-
meti d1§1nda bulunanlar1, onlann zimmetine s1gmmayanlan zillet kaplamt§trr.
Zimmi'nin eman elde etmesi iki §ekilde olur :
60 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

1) Zimml'nin, cizye vermeyi kabul ederek cizye vermesi suretiyle.

2) Devlet ba§kan1n1n gorti§tine buakilanlar. Devlet ba§kan1, ictihad1na


gore, dilerse bunlara ticret kar§1hg1, dilerse kar§1hks1z eman verir. Bu duru-
mu, onun ictihadt belirler.

Bunlardan birincisine, Allah'm ipi-eman1, ikincisine ise, mtisliimanlann


ipi-eman1 ad1 verilmektedir. Bu iki eman da mtisltimanlann vas1tas1yla mey-
dana gelir, fakat itibar yonilnden degi§iktirler, yani degi§ik olmalar1 itibaridir.

«Allah'1n gazabma ugraddar ve ... » Yani, Allah'1n gazabm1 hak ederek


dondtiler de «onlara miskinlik damgas1 vuruldu.» Y ani onlan her taraftan
fakirlik kapladi. Y ahudiler 9ogu kez fakirdirler. Bunlar, ya ger9ekten fakirdir-
ler, ya da fakir gortintirler. Zengin olsalar bile, aslmda fakirdirler. «Bu,» zillet
ve miskinlik damgasmm vurulmas1, «onlarin, Allah '1n ayetlerini inkar et-
melerinden dolay1d1r.» Onlar, Allah'1n Hz. Peygamber'den bahseden
ayetlerini ve diger ayetleri devamh bir sfirette inkar ediyorlardi.

Ve onlar, «haks1z yere peygamberleri de oldiirtiyorlard1.» Bu son ki-


tap ehli yani Hz. Peygamber zamarnnda ya§ayanlar bizzat peygamberleri ol-
dtirmediler ise de onlar, ge9mi§tekilerin yapttl<lan bu kotiiltikten inan~ olarak
memnundurlar. Onun i~indir ki, "oldtirme" fiili onlara isnad edilmi§tir.

«Bu,» inkar etme ve oldtirme «onlartn isyan etmelerinden ve haddi


a~malar1ndand1r.» Onlar1n bu duruma dti§melerinin sebebi; isyan edip, de-
vamh bir §ekilde Allah Tefila'n1n koydugu smrrlan tecavtiz etmelerindendir.
Kti9tik gtinahlarda israr etmek, btiytik gtinahlar1 i§lemeye gottirtir. Bilytik gii-
nahlarda israr etmek ise, inkara gotiirilr. Kim su9 ve gilnaha dalarsa, kalbinde
isyan karanhklan artar. iman 1§1g1 zay1flay1p, inkar karanhg1 olu§ur. Bu du-
rumdan Allah'a s1gm1nz.

Kur'an-1 Kerim'in bir ba§ka ayetinde buna §oyle i§aret edilir : " Hayzr,
onlann i§ledikleri, kalplerinde pas olmu§tur. '' (Mutaffifin: 14) Allah
Teala'n1n, "bu isyan etmelerindendir" sozti de, sebebin sebebini belirtmekte-
dir. Bu anlamda, anlay1§ ehli §Unlar1 soyltiyorlar:

''Edebi terk etmeye ah§an, stinnetleri terkeder. Stinnetleri terkeden, farz-


lar1 terkeder. Farz1 terkeden, §eriati hafife ahr. Bununla smanan da ktifre dti-
§er. Mti'minin yapacag1 §ey, i~ine dii§mesi korkusuyla, nefsi i9in, gtinah kap1-
s1n1 a9mamaktir. Bilfil<.is, §eriattn kendisine miibah kild1g1 baz1 §eyleri de ter-
Ayet: 112 AL-i iMRAN SORESi/3 61

ketmesi gerekir. i§te bu durum, takvanm kemalidir."


Hz. Peygamber (s.a.v.) §Oyle buyurur : "Kul, kendisinde sakmca olma-
yan bir §eyi, onda sak1nca vardtr endi~·esiyle terkedinceye kadar, gerqek tak-
vaya ula§amaz. " t4 l ) Bir ba§ka hadislerinde ise : " Heliil da bellidir, haram
da. Bu ikisi arasmda §iipheli §eyler vardir. $iipheli §eylerden korunan, dinini
ve 1rz1m korumu§ olur. $iipheli §eylere dii§en, Ufurumun kenarznda otlatarak
uquruma dii§me korkusu olan fOban. gibi, harama dii§mii§ olur"<42> buyurul-
maktadrr.

Hadiste, harama dti§me korkusuyla, §tipheli §eylerden sakmd1nlmI§hr.


Bu durum (sedd-i zeria), harama goti.iren vas1talan ortadan kaldumadir.

Ctineyd-i Bagdadi der ki : "Ta9lann, krallann b3.§1nda oldugu gibi, iba-


detler de, ariflerin ba§lanndad1r." Onun elindc bir tesbih gortiltir. Ona denir
ki: " Sen bu §erefinle eline nasil tesbih alrrsm?" 0 da der ki : " Biz, varacag1-
m1za bu yoIla vardik. Onu asla terkedemeyiz."
~eyh Ebu Talip de §oyle der : "Virdlere devam etmek, mti'minlerin
ahlak1 ve abidlerin yoludur. 0 , iman1 artrrrr ve yakln derecesinin i§aretidir."

~eyh Ebu'l-Hasan der ki: "Ustadima, muhakkiklerin (hakikat ehli) vird-


lerini sordum. 0 da 'hevay1 brrak1p, mevlay1 sevmektir. Bir §eyin sevgisi,
kendisinden ba§ka bir §eyin sevilmesine manidir. (Yani, hem mevlay1 hem de
hevay1 sevmek mtimkiln degildir.)' dedi. Ve yine 'vird, nefsin, hakki batildan
ayirmas1drr. Kul her zaman, vird ve itaata devam edip, isyan ve koti.iliiklerden
ka~1nmas1 gerekir' dedi."

Hz. Peygamber (s.a.v.) bir gtin ashab1na §Oyle der : "Allah'tan ger9ek
§ekilde utamn." Ashab der ki: " By Allah'1n Rasfilti! Allah' a hamd olsun. Biz
11
Allah'tan utan1yoruz. Bunun tizerine Hz. Peygamber : "Boyle degil. Kim Al-
lah'tan geregi gibi utamrsa, ba§l ve ba§taki butiin organ/an, karnim ve ye-
diklerini haramdan korusun. Olumu ve kabirdeki durumunu hatzrlaszn. Ahi-
reti isteyen, diinya ziynetini terkeder ve her kim bunu yaparsa, Allah'tan ger-
fek §ekilde utanmt§ olur" buyurur.<43>

41- Tirmiz1, Bkz. Camiu'l-UsCtl, 4/682.


42- Buhari', Mtislirn, Ebfi Davud, Tirmizi, Nesai ve ibn Mace, Bkz. Camiu'l-Usul, 10/568.
43- Tirmizl, Ahmed b. Hanbel, Bkz. el-Feth'ul-Kebfr, l/1 78.
62 RUHU'L-BEYAfJ Cuz:4

Me§ayihten biri §Oyle der : "Bir insan, ikiyliz sene ya§ar ve §U dort §eyi
bilmezse, cehenne1ne ondan daha Iayik kimse bulurunaz:

1) Gizli ve a91k, her§eyi Allah'111 bildigini ve O'ndan ba§kasm1n veremi-


yecegini ve engel de olan11yacag1n1 bilmek.
2) Yapt1g1 i§i, Allah'1n bildigini, ki§i bilmelidir. <;tinkli Allah Tea.la,
kendi nzas1run d1§mda bir §ey i9in yapilan ameli kabul etmez.
3) Kendi nefsinin acziyetini bilmesi: Ki§i, Allah'm hlikiim verdigi §eye
mtidahelede bulunamaz.
4) Allah'm ve kendinin dti§manlarm1 bilmesi ve onlarla bilerek sava§1p,
onlar1 yenmesi."

Bilgi, arifin silah1drr. Her kim, ger9ek bilgiye sahip olursa, a9tk ve gizli
di.i§manlanna listi.in gelir ve dilegine ula§1r. Nefis, dti§man1n gozi.idtir. iyi
ameller yaparak, zikrederek ve dti§tinerek, her an onunla sava§tp §errinden
korunman1z gerekir. Allah, bizi de, sizi de, §erlerden korusun!

113. llepsi bir degildir; kitap ehli ifinde gece saatlerinde


ayakta durup, Allah 'tn ayetlerini okuyarak secdeye kapanan
bir topluluk da vardzr.
114. Onlar, Allah 'a ve ahiret giiniine inamrlar. iyiligi em-
reder, kotii.liigu engellerler ve hayirda yariprlar. i§te onlar,
Ayet: 113-115 AL-i iMRAN SORESi/3 63

sali/ilerdendir.
115. Onlarin yaptiklan iyilikler inkiir edilmeyecektir. Allah,
takva sahiplerini bilir.

113. Kitap ehlinin «hepsi bir degildir.» Onlann hepsi, iyilik vc <;irkin-
likte birbirine denk ve e§it degildir. «Kitap ehli i~inde, gece saatlerinde
ayakta durup, Allah'1n ayetlerini okuyarak secdeye kapanan bir topluluk
da vard1r.» Onlann hepsinin, birbirine denk olmad1gm1 belirtmek ic;in soy-
lenmi§ bir soz. Soztin tamamm1n ~oyle olmas1 gerekir: "Onlar i9erisinde, ye-
rilmi§ bir topluluk da vardir." Fakat bu k1s1m zikredilmeyip, iki z1ttan bid zik-
redilerek, digerinin anla§tlmas1 istenmi§tir.
Kitap ehli iverisinde, dosdogru ve adil bir topluluk vardtr. Bunlar, Ab-
dullah b. Selam ve digerleri gibi mtisltiman olan kimselerdir. Bu ayet, yahudi
din adamlar1n1n, yahudiler i9erisinden miisliiman olan Abdullah b. Selam ve
digerleri hakk1ndaki: "Muhammed'e (s.a.v.) inananlar, bizim §erlilerimizdi.
iyilerimiz olsaydtlar, babalann1n dinlerini terketmezlerdi." sozleri iizerine in-
mi§tir.
Ayetteki "secdeye kapanmak"tan kas1t, onlann namaz kilmalandtr.
Kur'an okuduklarmdan bahsediliyor. Halbuki secdede okuma yoktur. Demek
ki onlar, namaz k1hyorlarm1§. Hz. Peygamber §Oyle buyurur : " Dikkat edi-
niz! Ruka ve secde halindeyken Kur'an okumam yasaklandi." Onlann namaz-
larmdan maksat da, tehecciiddiir.
114. «Onlar,» §eriat'1n soyledigi §ekilde, «Allah'a ve ahiret giiniine
inanirlar. lyiligi emreder, kotiihigii engellerler.» Burada kitap ehlinden di-
gerlerinin bu gorevi yerine getirmediklerine, aksine insanlara saptldig1 emret-
tiklerine ve Allah yolundan ahkoymaya <;ah§t1klarma dair bir ta'riz vardrr.
<;unkti bu, koti.ililgii emir, iyiligi nehiydir. «Ve hay1rda yar1~1rlar.» Hayrrda
yan§mak, hay1r yapmada istek ve hevesini artlnp, a§rrl derecede hayir i§le-
mek demektir. Yani hay1nn biittin 9e§itlerinde, en list dereceyi elde etmeye
ko§arlar.
Bu s1fatlarla an1lan kimseler, «i~te onlar, salihlerdendir.» Onlar, du-
rumlann1 diizeltip, Allah'rn nzas1n1 kazanmay1 hak etmi§lerdir.
115. Ne olursa olsun, «onlaran yaptiklan iyilikler inkar edilmeyecek·
tir.>> Onlann yaptddan sevaplar hi9bir ~ekilde, ne kaybedilecek ve ne de ek-
64 RUHU'L-BEYAN Ciiz:4

siltilecek. «Allah, takva sahiplerini bilir.» Burada, onlann sevaplann1n bol


olarak verilecegine mi.ijde vard1r. Aynca, takvan1n, hayrrlann ba§lang1c1 oldu-
gu ve takva sahibi insanlar1n da, Allah katmda yiice olduklan ifade edilmek-
tedir. Hadis-i Kutsl'de §Oyle buyurulur : "Ben, beni zikredenle beraberim.''

Ebu Bekir el-Kettan! anlattyor : "Rliyamda, kendisinden daha giizelini


gormedigim bir gene; gordiim ve ona, 'sen kimsin?' diye sordum. 0 da: 'Ben
takvay1m' dedi. 'Nerede bann1yorsun ?' diye sordugumda da : 'Uztintiilti in-
sanlann kalbinde' diye cevap ald1m. Sonra birisi bana dondti. Bakttm ki deh-
§ete kaptlm1§ zenci bir kad1n. Kendisine 'sen kimsin? ' diye sordum. 'Giilli§'
cevab1n1 verdi. 'Nerede bann1yorsun?' soruma da, 'ne§eli ve gururlu kalpte'
cevab1n1 verdi. Bundan sonra, dikkat ettirn ve kendime hakim olamama hali
dt§mda, giilmemeye soz verdim."
Allah yolunun yolcusu, takva ipine sar1hp, dilnyada onunla dost olmah-
du. Umulur ki Allah da, takvay1 ona, kabir yolda§1 yapar. Takva, salihlerin
adetidir. Onlar hayatta kald1klan mtiddet9e hayrrda yar1§rrlar.
Hadis-i §erifte §oyle buyurulur: "Kalbimi bazz duygular kaplar ve giin-
de yetmi~ defa istigfar ederim. "<44> Hz. Peygamber'in istigfarda bulunmas1,
iki durum arasuu ayirmak ii;indir ki, o iki durumda da ubudiyyet vardlf. Pey-
gamberler, "ismet" s1fatina sahip olduklan i9in, onlara, eksiklik veya b1kkm-
Wc ve usanma gibi §eyler gelmez. Fakat, iyilerin iyiligi, mukarrabinin kottilii-
gil mesabesindedir. insanm, nefsini kinay1p, zikir ve §iiktirstiz hi9bir an kay-
betmemesi gerekir. Bir noksanhk gordtigtinde, hemen istigfarda bulunup, onu
gidermesi gerekir. Allah'1 zikretmek, imanm i§areti, nifaktan kurtulma berati,
§eytandan koruyan bir kale ve ate§ten koruyan bir s1gmaktrr. Hz. Peygamber
(s.a.v.) §6yle buyurmu§tur: "Allah, Zekeriyya oglu Yahya'yi israil ogullan-
na peygamber olarak gonderdigi zaman, onlara be§ §ey emretti. Her §ey i~in
de bir misal verdi:

1) Onlara, Allah'a ibadet edip, hi~bir §eyi O'na ortak tanzmamalanni


emretti. Onlara bir de §irk misali verdi: Adamzn biri, kendi malty/a bir kale
satin almzr Onu eve yerle§tirip evlendirmi§ ve kendisine mal vererek ticaret
yapmasuu emretmi§. Bu ticaretten, yeteri kadar yiyecek, kalan kan da efen-
disine verecek. Fakat kole, kan alip, efendisinin dii§manzna veriyor. Efendi-
sine de az1c1k bir §ey veriyor. Kolenin bu durumuna sizin hanginiz razt olur ?

44- Muslim, Ebu Davud, Camiu'l-Usul, 4/386.


Ayet: 115 AL-i iMRAN SURESi/3 65

2) Onlara namaz kzlmayl emredip, namazla ilgili bir de misal vermi§ :


Adamzn biri, krallardan birinin huzuruna 91kmak it;in izin istedi. Kendisine
izin verildi ve huzura ftkti. Kral, adami dinleyip, ihtiyacznz gidermek uzere
yuzunu ona donmur Adam, saga sofa donup, ihtiyacimn kar§zlanmasma al-
dzn§ etmemi§. Bunun iizerine kral da, adamdan yuz ~evirip, ihtiyaczm gider-
mem1§.
3) Onlara, oruf tutmayz emredip, §U misali vermi§: Oruf tutan adam1n
durumu, sava§ elbisesini giyip, silah1m ku§anan askere benzer. Du§man ona
ula§amaz ve siliiht da ona tesir etmez.

4) Onlara sadakayz emredip, sadaka verenle ilgili §U misali vermi§: Sa-


daka veren adamzn durumu, dil§mam taraf1ndan esir alinan kimseye benzer.
Belli bir degere, kendisini satin almt§. Esir, adamzn ulkesinde falz§lP az fOk
ne kazamrsa, kazandzgz bu parayt fidye odeyip, hurriyetine kaVU§acak.
5) Onlara, Allah'z zikretmeyi emrederek, §U misali vermi§ : Allah't zik-
retmek, kaleleri olan ve yakmlannda da du§manlan olan ve kalenin iferisine
girerek, kapzlan kapallp, kendilerini dii§mandan koruyan topluluga ben
zer. <45l
Rivayet edilen habere gore, Hz. Peygamber (s.a.v.) de Yahya
aleyhisselam'la Allah'm emrettigi bu be§ §eyi emretmi§tir. Bunun haricinde de
Allah'm kendine emrettigi be§ §eyi daha emretmi§tir. 0 be§ §ey de §Unlardir:
"Cemaat olun, yani birlik ve beraberlikten aynlmay1n, dinleyin, itaat edin,
hicret edin ve cihad edin ."

45- Tirmizl ve Bezzar el-Haris el-E~'ari merfii olarak rivayet etm i§tir. Bkz. Cem'ul-Fevaid,
l/26.
66 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

116. $iiphesiz ki, ink/fr edenlerin ne mallan, ne de evllitlan,


Allah 'a kar§i kendilerine hifbir fayda vermeyecektir. i~te on-
lar cehennemliklerdir. Orada ebediyyen kalacaklardir.
117. Bu diinya hayatznda harcadiklan §eyin durumu; ken·
dilerine zulmeden bir toplulugun ekinlerine isabet ederek onu
yok eden fOk soguk riizgarin durumuna benzer. Allah, onlara
zulmetmedi. Fakat onlar, kendilerine zulmettiler.

116. «Siiphesiz ki,» inanilmas1 gereken §eyi «inkar edenlerin, ne mal-


lari, ne de evlatlari, Allah'a kar§• kendilerine hi~bir fayda vermeyecek-
tir.» Allah'1n azabmdan onlan, hicrbir§ey kurtaram1yacaktu.
Bu ayet, inkarcilann iddialann1 reddetmek ic;in nazil olmu§tur.
inkarc1lar: "Bizim mal ve evlatlanm1z 9oktur, bize azap edilmez" diyerek,
mal ve evlatlar1yla oviinmti§lerdi. Yine bunlar, Hz. Peygamber (s.a.v.) ve as-
hab1m, fakirlikle ay1playarak §6yle diyorlard1 : "Eger Muhammed hakh olsay-
d1, Rabbi onu, fakirlige terketlnezdi."
Burada, "mal" ve "evlatlar"dan soz edilmesinin sebebi, insanlann,
kendilerini kurtarmak ic;in, bazen mallann1 feda etmelerinden bazen de
evlatlann1 imdada c;agrrmalanndandrr. Fakat inkarc1lara, k1yamet gtintinde,
mal ve 9ocuklan da asla fayda vermiyecektir. Bu ikisi fayda veremiyecegine
gore, diger e§ya hi':r fayda veremez.
«i§te onlar ,» devamh olarak «cehennemliklerdir. Orada ebediyyen
kalacaklardir.»
Ayet: 116-117 AL-i iMRAN SURESi/3 67

Allah, inkarcdann 1nal ve evlatlannm kendilerine fayda venneyecegini


bildirmi§tir. Sonra insamn akhna, onlar hayir kast1yla mallarm1 harcam1§lar-
du. Bundan faydalanabilirler, gibi §eyler gelebilir. Allah Teala, bu §ilpheyi
izale edip §U misali vermi§tir :

117. inkarctlann; oviinmek, riya, §Ohret ya da namlar1 duyu1sun diye «Bu


diinya hayatmda harcadiklan §eyin durumu; ken_dilerine» inkar ve isyan gi-
bi §eylerle «zulmeden» ve Allah'm gazab1na ugrayarak donen «bir topulugun
ekinlerine isabet ederek onu yok eden \l)k soguk bir riizgarin durumuna
benzer.» Riizgfu:, inkarcilann elcinlerine isabet edip, her §eyi koktinden kaz1y1p
gotiimiil§, geriye hi~ir §eY brrakmamI§tlf. Bu durum, ink.fu:ct1ara bir cezachr.

Harcamt§ olduklan mallarm bo§a gitmesi konusunda, «Allah onlara


zulmetmedi. Fakat onlar, kendilerine zulmettiler.» <;unkii onlar, Allah'm
nzas1nm d1§1nda olan birtakirn harcamalarda bulunmu§lardir.

inkarctlann yaptig1 infak (harcama), ya dtinya menfaati i9in, ya da filli-


ret menfaati i9in olur. Eger bu infak, dtinya menfaati i9in olursa, elbette ki
ahirette bir faydas1 yoktur. Eger ahiret menfaati i9in infak yap1lm1§sa ki bu,
ribat yani fakirler yurdu in§a etmek, koprii yapmak, fakirlere, yetim ve dullara
yardrm yapmak gibi hayrr i§leridir. Hayu limidiy le bu tiir infaklarda bulunan
kimse, bundan c;ok hayu umar. Fakat fillirette, inkannm bi.ittin bu hay1rlarm1
bo§a 91karm1§ oldugunu goriir. Bunun durumu fayda elde etmek ic;in ekin
eken ve c;Ikan bir riizgann, btitiin ekinleri tahrip ettigi, bu sebeple kendisine
ilzi.intti ve s1k1ntidan ba§ka hic;bir §ey kalmayan kimsenin durumuna benzer.
Bu durumu: "Biz, onlarm i§ledigi her ameli, ele ailnlp safzlmz§ toz zerreleri
yapanz"(Furkan: 23) ayet-i kerimesi de dile getirmektedir.

Mansur b. Ammar §0yle anlatir: "Benim, Allah nzas1nda birlikte oldu-


gumuz bir dostum vardi. iyi ve kotil gi.inlerimde beni ziyaret ederdi. Ztihd ve
takva sahibi olup, zaman zaman aglard1. Bir ara onu kaybettim. Zay1f ve hal-
siz oldugunu soyledi1er. Gidip kap1sm1 c;ald1m. K1z1 c;1kti. ic;eri girdigimde,
kendisini evin ortas1nda, yatag1nda yatar bir halde buldum. Yiizti kararmI§,
gozleri rnavile§mi§ ve dudaklar1 kabarm1§tt. Kendisine ' lillfille illallah'1 c;okca
tekrar et' dedim. Gozlerini ac;1p, goz ucuyla bana bakti. Korktum ve kendisine
§Unu soyledim : 'Eger bunu soylemezsen, seni yikay1p kefenlemem ve cenaze
namaz1n1 da lalmat11.' Adam bana §Oyle soyledi: 'Karde§im Mansur, bunun-
la benim aramda engel var.' Bunun i.izerine ben de la havle c;ekip: 'Namaz,
oruc;, ziihd ve takva nerede ?' diye sordum. Adam da : 'Ey karde§im! Btittin
68 RUHU'L-BEY.AN Cuz:4

bunlar, Allah nzas1 d1§mdayd1. Bunlar1 desinler diye yap1yordum. Kendi ba§1-
ma kald1g1m zaman, perdeleri indirir, kapilan kapar ve Rabbime isyan etmek
sfuetiyle adeta onun]a muharebeye kall.a.§1rd1m."

Alalh insarun niyeti dogru olmazsa, hic;bir halde mal ve evladm1n c;oklu-
gu kendisini aldatmamahdu. Nerede, Mevla'y1 ba§kalanna tercih eden, fakir-
ligi zenginlikten, zelil olmay1 da i.isti.inli.ikten daha ho§ bularak, canlann1 ve
mallarm1 Allah yolunda harcayan insanlar!..

Hz. Peygamber (s.a.v.), "(;oklukla ovunmek, kabirlere vanncaya kadar


sizi oyaladz" (Tekastir: 1-2) mealindeki ayetleri okur ve §Byle derdi : "insa-
noglu, 'mal1m malzm' der. Yiyip tiikettiginden, giyip yzprattigindan ve tasad-
duk edip verdiginden ba§ka ne malzn var ki ?"<46>Kanaatkar olup, diinyaya ait
isteklerini azalt, mal ve makam sahiplerine aldanma.

46- Milslim, ztihd; Tirmizt, Nesai. Bkz. Camiu'l-Usul, l/610.


Ayet: 118 AL-i iMRAN SURESi/3 69

118. Ey iman edenler! Sizden olmayanlari dost edinmeyin.


Onlar sizi bozmaktan geri durmazlar ve sizin szkintiya dii§me-
nizi. isterler. Kinleri agizlarznda goriiliir. iflerinde sakladiklari
ise daha biiyiiktiir. Eger dii§iiniirseniz, biz size ayetleri afikla-
dik.
119. i§te siz oyle kimselersiniz ki, onlan seversiniz, halbuki
onlar, sizi sevmezler. Siz, kitaplann tiimiine inanzrsim.z. Sizin-
le kar§ila§tiklan zaman "inandik'' derler. Kendi ba§lanna
kaUliklari zaman ise, size kar§t, ojkeden parmaklarini isirir-
lar. De ki "Ofkenizden. oliin." $iiphesiz Allah, gonii.llerin
ozii.nii. bilendir.
120. Size bir iyilik dokunsa onlan iizer. Size bir kotiiliik do-
kununca da sevinirler. Eger sabredip korunursaniz, onlann
tuzaklari size hifbir zarar veremez. Allah, onlarin yaptzklanm
ku§atmi§tir.
121. Sabahleyin erkenden ailenden ayrilip mii'minleri sa-
va§ mevzilerine yerle§tirdigini hatirla. Allah i§itir ve bi-
lir.

118. «Ey iman edenler! Sizden» yani miislilmanlardan «olmayanla-


rl» sirda§ ve «dost edinmeyin. »
Ayette ge9en "Bitane" kelimesi; dost, srrda§ demektir. Bir insanm stria-
. nn1 bilen ve kendisine giivenilen kimseye, "bitane" denmektedir. Karma
(batna) temas eden i9 elbiseye benzeti1erek bu isim verilmi§tir. Nitekim ensar
70 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

da i<; elbiseye benzetilmi§tir. Peygamber efendimiz (s.a.v.): "Ensar ir elbise,


diger insanlar ise dt§ elbise gibidir. '' t47 i buyurmu~tur.

Bu ayet, mii'min bir toplulugun, mtinafiklarlan dost edinmesi tizerine


nazil olup, Allah Teala onlara bunu yasaklami§trr.

«Onlar, sizi bozmaktan geri durmazlar.» Size kar§I hile ve tuzakla el-
lerinden gelen bozgunculugu yapmaktan geri durmazlar ve size zarar vermek
i~in olanca gayretlerini sarfederler. «Ve sizin,» §iddetli zarara ugray1p, «s1-
k1nhya dii~menizi ·isterler. Kinleri ag1zlar1nda goriiliir.» Ag1zlanndan <;1-
kan sozlerinde, dti~manhk belirtileri goriiltir. «i~Ierinde saklad1klan» kin
«ise daha biiyiiktiir.>> Bunlann gostermi§ olduklan bu durum, kendi istekle-
riyle olmay1p, psikolojik olarak kendisini gostermektedir.

«Eger dii~iiniirseniz, biz size,» .dinde samimi olman1za ve inkarc1lara


dii§manhk beslemenize deHilet eden «ayetleri a~1klad1k.»

119. «i§te,» ey onlan dost edinmede hata eden mti'minler, «siz oyle
kimselersiniz ki, onlari seversiniz, halbuki onlar ,» aran1zda din aynhg1
oldugu i<;in <<sizi sevmezler. Siz, kitaplar1n tiimiine inan1rs1n1z.»

Onlar sizi sevmiyorlar. Halbuki sizler, onlara gonderilmi§ olan kitaplara


da inaruyorsunuz. Size ne oluyor da, kitabm1za inanmad1klan halde onlan se-
viyorsunuz? Burada, mti'minler kinanarak, inkarc1lar111 bat1ldaki durumlan-
nm, mii'minlerin haktaki durumlanndan daha mukavemetli olduklan belirtili-
yor.

«Sizinle kar§da§tlklari zaman,» mtinaf1k olduk.lar1 i9in, «'inand1k'


derler. Kendi ba§lar1na kald1klari zaman ise, size kar§I» olan «ofkeden
parmaklar1n1 1s1r1rlar.» inkarc1lar, oyle bir §a§kinhk ve tiziintti i<;erisindeler
ki, bunun §ifas1 bile yoktur. Mii'minlere olan kin ve nefretlerini, parmaklann1
isrrmak sfiretiyle ortaya <;ikarrrlar. c;unkti onlar, mti'minlerin bir araya gelip,
hak iizerinde birle§mi§ ve birbirlerine tam destek olduklar1n1 gormii§lerdi.

«De ki : 'Otkenizden oliin!'» "Ofkenizden olun" ifadesi onlann oli.in-


ceye kadar, ofkelerinin devam etmesi ve artmas1 i9in bir bedduadu.

«~iiphesiz Allah, goniillerin oztinii» \:Ok iyi «bilendir.» Allah TeaHi,


goniillerinizde saklad1gm1z dti§manhklar1, ofkeleri ve huylan 9ok iyi bilir.

47- Buhari , Muslim, ibn Mace, Ahmed b. Hanbel. Bkz. Cllmiu'l-Usul, 8/389.
Ayet: 119-120 AL-i iMRAN SURESi/3 71

120. Ey mti'minler! Dil§mana galip gelseniz, bir ganimet elde etseniz ve


«Size bir iyilik dokunsa,» otkelerinden ve hasetlerinden dolay1, bu faydaya
ula§n1an1z, «onlari iizer. Size» di.i~1nanm1z taraf1ndan «bir kotiiltik doku-
nunca da buna sevinirler.» Size bir zarar ve zorluk dokundugu zainan, sevi-
nirler. Cenab-1 Hak burada, ''mess"i (dokunma), iyilige; "jsabe"yi (dokun-
ma) de kottiltige izafe ediyor. Bunun sebebi §Udur : MUsltimanlara ufactlc bir
iyilik dokunsa, n1tinafiklar buna 9ok tiztili.irlerdi. Fakat mtisltimanlara btiytik
bir fenaltlc dokunmadan da sevinmezlerdi.

«Eger» onlann, size yapt1g1 di.i§manhk veya agu tekliflere «sabredip,»


Allah'1n hara1nlanndan ve· yasaklanndan «korunursan1z, onlar1n» kunnu§
olduklan hile ve «tuzaklari,» Allah'1n liituf ve inayetiyle «size hi~bir» §ekil-
de «zarar veremez.»

«Allah onlarin yaphklar1n1» size kaq1 olan dti§manhklann1 ilmi ile


«kU§atmI§tir.» Ve onlann cezasnn verir. Mti'minler~, Allah dti§manlar1ndan
uzak durup, onlarm verdigi s1k1ntllara sabretmesi gerekir. Bu durum, kendile-
ri i9in bir imtihand1r. Hi9bir peygamber ve evliya, tenkitten kurtulamamt§UT.
Buna gore, sen nesin ey adam! ..

"Sizden olmayanlan dost edinmeyin" ayeti, §Una da i~aret eder. Bir


kimsenin sirr1n1 ta§iyan kimse de, tecrtibeli ve emin bir kimse olmahdir. Belki
de s1rrm1 tecrtibesiz birine a9ar ve insanlar arasmda rezil olur. ~air §6yle der :
"jnsanlar, kapalt kutular gibidirler,
Bu kutulann anahtan ise, tecrubeli ki~ilerdir."
i~ hallerini bilmeden, bir insan1n di§ gorilnti§tine aldanma. imam Gazali
diyor ki : "Onunla bir yerde veya evde arkada~hk ederek, yolculuk yap1p,
onunla alt§Veri§te bulunarak veya zor durumda kahp kendisine muhta9 olarak
denemedigin kimsenin sevgisine glivenme. Bu durumlardan sonra, eger bti-
ytikse, onu kendine baba, kti~tikse, evlat kabul et; ya§1tsan1z karde§ olarak bil.
Arkada§lanndan biri, senin hakk1nda dedikodu yaparsa veya onlardan sana
bir kottiltik dokunursa, durumu Allah'a havale et. Kendini, ona kar§1hk ver-
mekle me§gul etme. <;tinkti zarar1n artar ve onunla me§gul oldugun i\:in om-
rtinti tUketirsin." ~air de §6yle der :
"Haset~·inin verdigi stktnfllara sabret,
(;iinkii senin sabnn, onu oldurur.
Ate~·, yiyecek ~ey bulamaymca kendisini yer."

Zlinnun §Oyle der : "Tamamen teslim olmadan Allah ile, nasihat etme-
72 ROHU'L-BEYAN Ci.iz:4

den insanlarla, muhalefet etmeden nefisle ve dti§manhk beslemeden de §ey-


tanla arkada§h.k etme. Kul, iyi huylar edinerek ve nefsine de, kotiiliiklere kar-
§1 sabrrh olmay1 yerle§tirerek, kurtulu§a eren bahtiyar kimseler mertebesine
ula§n1aya ko§sun."

121. Ey Muhammed! (s.a.v.) «Sabahleyin erkenden ailenden» yani


Medine'de bulunan Hz. Ai§e'nin evinden «aynhp,» Uhud'da «mii'minleri sa·
va~ mevzilerine yerle~tirdigini hattrla.»
Ayette, "maka'id" kelimesi ge<;mektedir. Bu kelime, "oturulacak yerler"
anlam1na gelir. Burada ise, Uhud sava§1nda, ashaptan herbirinin oturmas1na
tahsis edilen yerleri ifade eder. (48>

Rivayet edilir ki, mli§rikler, Uhud'a <;ar§amba gtinti gelirler . Hz. Pey-
gamber (s.a.v.), ashabma daill§rr. Abdullah b. Ubey b. Selfil'u da 9agrr1p ona
da dani§rr. Bu §ah1s ve Ensar'm 9ogunlugu §C>yle dediler: "Ey Allah'm Rasulti!
Medine'de otur ve sak1n onlarla sava§a gitme. Allah'a yemin olsun ki, biz dti§-
mana kar§I Medine'den ne zaman d1§ar1 <;1km1§sak mutlaka bizi yendiler. Me-
dine'ye girdiklerinde de mutlaka biz onlar1 yendik. Onlan buak. Eger tizeri-
mize gelmezler, olduklar1 yerde kalularsa kendileri i<;in kotti ve zararh bir
yerde kalm1§ olurlar. Eger Medine'ye girecek olurlarsa erkekler onlarla yliz-
ytize <;arp1§1rlar. Kad1nlar ve <;ocuklar da onlara ta§ atarlar. Eger Medine'ye
girmeden dontip giderlerse, hayal ktnkhg1yla donerler." Baztlan da §6yle de-
. diler : " Ey Allah'm Rasfilti ! Sen bizi, onlarla kar§I sava§a <;1kar ki, bizim ken-
dilerinden korktugun1uzu sanmas1nlar."

Bunun tizerine Hz. Peygamber (s.a.v.) §Oyle buyurdu : "Ruyamda, ke-


silmi§ bir inek gordum ve bunu hayzra yorumladim. Yine ruyamda, kzlzczmm
ucunda bir gedik gorup, onu da yenilgiye yorumlad1m. Sanki elimi, muhafa-
zali bir zirha soktum ve bunu da Medine'ye yorumladim. Siz Medine'de kalzr
ve onlan kendi hallerine bzrakirsanlz ... "
11
Bedir sava§1na kati.lamayan baz1 miisltimanlar da §Oyle dediler : Bizi
dti§mana gottir." Hz. Peygamber'in i9eri girip zrrh1n1 giyinceye kadar buna 1s-
rar etmeye devam ettiler. Bu durumu gortince de pi§man olup: Ne kotti §ey
yaptik. Hz. Peygamber'e vahiy gelmeye devam ederken, biz ona ak1l verdik.
"Nas1l uygun gortirsen oyle yap, ey Allah'm el9isi" dediler. Bunun tizerine

48- Tercumede bu kelimeye "mevzl'' anlamm1 vermeyi uygun bulduk. (Milterc·im).


Ayet: 121 AL-i iMRAN SURESi/3 73

Hz. Peygamber §6yle buyurdu : "Bir peygamberin, Z1rhmi giyip sava~madan


o zirlu 9Lkarmas1 kendisine yakl§maz."

Mli§rikler, 9ar§amba ve per§embe gtinleri, Uhud'da kald1lar. Hz. Pey-


gamber ise, cuma gtinii, cuma nan1az1n1 kild1ktan sonra yola s:1k1p, cumartesi
giinti , halkla birlikte Uhud'da oldu. Bu durum, hicretin ti<;tincti y1h, §evval
ay1nm ortasmda idi.

Hz. Peygan1ber, binegi tizerindeydi. Ashab1n1 dtizgtin bir §ekilde siraya


koyup, kendisi de vadinin kenanna yerle§ti. Arkalanna Uhud daguu alm1§lar-
di. Abdullah b. Ctibeyr'i de, ok~ulann ba§1na tayin ederek : "Burada durup
oklannzzla bizi koruyunuz ki, dii§man bizi arkadan vurmaszn. Sakm yerleri·
nizden aynlmaym.. Dii§manla kar§ila§ttgtm z zaman, yenilerek doniip gider-
lerse, sakm on/an takip edip, pe§lerine dii§meyin " diye emirler verdi. Hz.
Peygamber (s.a.v.), Abdullah b. Ubey'in goril§tine ayktn hareket etmi§ti. Bu-
nun i9in o : "Beni brrakip, c;ocuklar1n soziine uydu" diy~ sitem etmi§tir.
Hz. Peygamber bu sava§a 1000 ki§iyle kat1lm1§tl. ikinci a§amada, Ab-
dullah b. Ubeyy b. Selfil, ba§tnda bulundugu 300 ki§iyi alarak geri dondti.
Boylece, Hz. Peygamber'le 700 ki§i kald1. Bu adam, topluluguna §Oyle diyor-
du: "Kendimizi ve 9ocuklanm1z1 ni~in oldlirelim?" Sonra, Ebfi Cabir es-
Siilemi de onlarla kar§1la§tl ve §6yle dedi: "Yapmay111 Allah a§ktna!.. Pey-
gamberinizi ve kendinizi koruyunuz." Abdullah b. Obeyy b. Selfil de: " Sa-
va§masm1 bilseydik, size uyard1k" diyordu.

Bu sava§ta, Hz. Peygamber'le Ensar'dan iki kabile vardi. Birisi, Haz-


rec'ten Ben! Seleme, digeri ise, Evs'ten Ben! Harise. Abdullah'a uymaya yel-
tendilerse de, Allah onlan korudu. Hz. Peygamber'le beraber gittiler ve Al-
lah'm da onlan kuvvetlendirmesiyle, rnli§rikleri yendiler. Mii'minler, kar§1 ta-
rafln yenilgiye ugradlklanm gortince, bu sava§1n da Bedir sava§1 gibi olmas1-
na tama ettiler. Hz. Peygamber'in yerle§tirdigi mevzllerden aynhp, bozguna
ugrayanlar1 takibe ve ganimet elde etmeye 9ah§t1lar. Halbuki Hz. Peygamber
(s.a.v.), onlara yerlerinden aynln1amalarm1 emretmi§ti. Onlar bu emre kar~1
geldikleri iyin, Allah da onlara yard1m1n1 kesti ki, bir daha Hz. Peygamber'in
ontine ge9ip, ona muhalefet et1nesinler. Ve bilsinler ki Bedir'deki zaferleri Al-
lah'a ve Peygamber'e itaatlar1 sayesindeydi. Allah (c.c.) onlan, dti§n1anla yal-
n1z birakt1g1 zarnan, direnme saglayamazlar.

Allah Team Uhud'da, mii§riklerin kalbinden korkuyu aldi. Bunlar 3000


ki§iydi. Mti'minlere saldrrdilar. Hz. Peyga1nber'in etraf1ndaki asker dag1hp,
74 RUHU'L-BEYAN Ciiz:4

sadece 9 ki~i kald1. Yedisi ensardan, ikisi de Kurey~tendi. Dti~1nan Hz. Pey-
gamber'e sald1np, ba§1n1 yaralad1 ve on di~lelini krrdi. 0 gtin Hz. Peygam-
ber'in yan1nda Tallia varch ve Hz. Peyga1nber'i koruyordu. 0 da, 24 yerinden
yara alm1§t1. Talha, Hz. Peygamber'i ahp geri 9ekildi. Hz. Peygamber de :
"Talha cenneti kazandi" diyordu. Derken asker ic;erisinde "Muhainmed oldli-
riildti" diye bir ses duyuldu. Ashab i~erisinde Ebu Stifyan lakab1nda birisi ''i~­
te Rasulullah" diye seslenince, Ensar ve Muhacirler oraya toplandi. Uhud'da
72 mti'min, §ehadet §erbetini i<;mi§ti. ~ehidlerin efendisi Hz. Hamza da bunlar
aras1ndaydt. Allah, tfuni.irriin mtikafat1n1 artinp, cennetinde daim klls1n...
Btittin bunlar, Allah Teala'n1n ''eger sabreder ve korunursaruz, onlarzn
tuzaklan size hi<;bir zarar veremez" (Al-i imran: 120)soztinti peki§tiriyor.
Allah'1n yard1m ettigi kazarur, O'nun yarchms1z birakug1 da ytiztistti kahr.
«Allah,» onlann soylediklerini «i~itir ve» gizlediklerini de «bilir.»
A.yet: 121 - 122 AL-i iMRAN sORESi/3 75

122. Rani sizden iki grup, bozulmaya yiiz tutmu§tU. Halbu-


ki Allah, on/.arin yardimc1s1ydt. M ii 'minler, sadece Allah 'a da-
yansmlar.
123. Ando/sun, siz zayifken, Allah size Bedir'de yard1m et-
mi§ti. Dyle ise, Allah 'tan korkun Id, §iikredesiniz.
124. Hani o zaman, sen mii'minlere: "Rabbinizi.n, gokten
indirilmi§ iif bin melekle yardim etmesi, size yetmez mi?" di-
yordun.
125. Evet, sabrederseniz, (Allah'tan) korkarsaniz ve onlar
da hemen iizerin.ize gelirlerse, Rabbiniz, i§aretlenmi§ be§bin
melekle, sizin yardtmmiw yeti§ir.
126. Allah bunu, sadece miijdelemek ifin ve kalbiniz huzu-
ra kavzt§sun diye yapti. Zafer ancak, azfz ve liakfm olan Allah
tarafin.dand1r.
127. (Allah) inkilr eden.lerden bir biiliimiin.iin kokiinii kes-
sin, ya da peri§an etsin de, iimitsiz olarak geri don.siinler.
128. 0 i¥en. Sllna hifbir §ey yok. Allah, ya on/arm tevbelerini
kabul eder, ya da wum olduklanndan dolayi onla.ra az.ap eder.
76 RUHU'L-BEYAN Ciiz:4

129. Goklerde ve yerde ne varsa, hepsi Allah'indir. 0, dile-


digini bagt§lar, diledigine auzp eder. Allah gafur ve rahimdir.

122. Ey Mil'minler! «Hani sizden iki grup, bozulmaya yi.iz tutmu~­


tu.» 0 iki grup, Hazrec kabilesinden Beni Seleme, Evs kabilesinden de Beni
Harise idi. Bu iki grup, korkmu§, zay1fllk hissetmi§ ve geri donmeye yonel-
mi§ti. Onlar boyle yapman1n dogru oldugunu zannediyorlard1. Ayette ge~en
"hem" kelimesi burada azim ve kasdetmek manas1na degil, insanm akhna ge-
len ve i9inden ge~en §ey demektir. Bazan nefisler, zorluk anlannda bu ttir
duygulara kap1hr. Fakat sonradan diizelir ve istikrar kazanrr. Sabu ve sebata
donii§ilr, gii9lilklere kar§1 tahanuniil eder.
«Halbuki Allah, onlarin yard1mc1s1yd1.» Dolay1s1yla onlan, nefisleri-
nin kendilerine vermi§ oldugu bu diirtii1ere uymaktan korudu.
«Mil'minler,» btitiln i§lerinde ba§kalanna degil, «sadece Allah'a da-
yans1nlar.» Allah onlara yeter. Bu ayette, tevekktil etmek, iman1n gereklerin-
den say1lm1§ttr.
imain Fahreddin er-Razi §Oyle diyor: Bu ayetten anla§ild1gma gore in-
II

san, kendisine dokunan kotilltik ve afetleri tevekktille Allah'a havale etmeli


ve s1k1nttlar101 da bu tevekkiil vas1tas1yla iizerinden atmahdu."
ibrahim (a.s.), manc1n1kla ate§e attlacag1 zaman, kendisine Cebrail (a.s.)
gelip : "Bir ihtiyacm var rm ?" diye sorar. ibrahim de : " Sana ihtiyac1m yok.
Allah'a gelince evet, O'na ihtiyac1m var" der. Bunun tizerine Cebrail : "Oy-
leyse iste" der. ibrahi1n de : " istemen1e gerek yok kendisinden istekte bulu-
nacagim Allah, benim halimi biliyor" der.

Hz. Peygamber (s.a.v.), bir hadis-i kudst'de Cenab-1 Hakk'm §Oyle bu-
yurdugunu soyler : "/!er kim, beni zikretmekten istekte bulunmaya fzrsat bu-
lamazsa, istekte bulunanlara verdigimden daha faziletlisini ona veririm. "(49)

Allah yolunun yolcusu mutlaka Allah'a tevekkiil edip, i§ini ona havale
etmelid.ir. Nefsin istemese, kar§1 koymaya 9ah§sa da senin hakkmda yazthp
takdir edilen §ey, asla reddedilmez.

123. « Andolsun, siz zay1fken, Allah size Bedir' de yard1m etmi§ti ...»
Bedir sava§t, hicretten iki y1l sonra, Ramazan ay1n1n l 7'sinde yapilm1§tl. Al-

49- Tirrnizl, Sevahu'l-Kur'an, 2927'de "hadis hasen garib'tir" demi~tir; Darimi. Bkz. Camiu'l-
Usul, 8/500.
Ayet: 122-125 AL-i iMRAN SURESi I 3 77

lah Teala ayet- i kerimede, sozti edilenlerin zay1f olu§lannm, say1sal olarakda
az olduklanna dayand1g1na i§aret etmek tizere "zelail" yerine "ezilleh" keli-
mesini getirmi§tir. Onlar1n zay1f olu§lan, durumlann1n zay1f, silahlar1n1n,
mallannm ve bineklerinin az olmas1drr. Nitekim onlar, su ta§1yan hayvanlarla
yola ~tlant§lardrr. Birka'r ki§i, nobetle§e bir deveye biniyordu. Mtisliimanlar1n
bir tek atlan, doksan develeri, altl z1hlan ve smlfli say1da la.119lan vardt. Az
olu§lar1, onlann 313 ki§i olmalarmdan dolay1drr. Dii§manlar1 ise 9oktu; 1000
sava§9tlan, 100 de atlar1 vardi.
Hz. Peygamber'in sancaktan, Ali b. Ebi Tfilib'di. Ensar'm sancaktar1 da,
Sa'd b. Ubade idi.
«Oyle ise,» Hz. Peygamber'le birlikte sebat etmekte «Allah'tan korkun
ki, §iikredesiniz.» Yani Allah'm size verecegi zafere ula§man1z iyin Allah'a
§tikretmelisiniz.
124. «Hani» sava§maktan acze dti§ttikleri «o zaman, sen mii'minlere:
'Rabbinizin, gokten indirilmi§ ti~bin melekle yard1m etmesi, size yetmez
mi?' diyordun.» Bedir gilntinde mti'minler, zaferden iimitsizlige dti§mli§ler-
di. <;iinkti, kendileri az ve zayif, dii§man ise, 9ok ve kuvvetliydi.
"Munzelfn" kelimesi yardun i<;in gelen meleklerin, Allah'm izniyle gok-
ten indirildiklerini ifade eder. Allah mti'minleri, once bin, sonra ti~bin, daha
sonra da be§bin melekle desdekleyip, imdatlanna yeti§ti. <;tinkti, kalplerinin
gtiylenmesi, kararh olmalar1 ve zafere ula§malan i~in, meleklerin indirilmesi
konusunda kendilerine soz verilmi§ti.
125. «Evet,» bu size yeter. Sonra Allah, sabrr ve takva §art1yla, onlarm
kalplerini kuvvetlendirmek ve onlan sabrr ve takvaya te§vik etmek i~in, ken-
dilerine bir vaadde bulundu. Dii§manla kar§lla§lp, ona mukavemet etmeye
«sabrederseniz,» Allah'a isyan ve peygamberine muhalefet etmekten «(Al-
lah 'tan) korkarsan1z ve onlar da hemen» mii§rikler de o zaman «iizerinize
gelirlerse, Rabbiniz, i~aretlenmi~ be~bin melekle, sizin yard1m1n1za yeti-
~ir .» Onlann size inip, yard1mda bulunmas1 gecikmez. Allah sizin, fethinizin
kolay olmas1n1 ve en k1sa zamanda zafere ula§man1z1 diler. Eger sabreder ve
Allah'tan korkarsan1z!
Ayette ge9en "Musevvimfn", damgalanmt§, i§aretlenmi§ manas1na ge-
lir. Yani melekler kendilerini i§aretleyerek yahut da, atlarm1n per9emine be-
. yaz ytin ile i§aret koymu§lard1r. Rivayet edildigine gore melekler, beyaz sa-
78 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:4

nkh idiler. Sadece Cebrail san sankh idi. Ztibeyr b. Avvam §eklinde idi. Iv1e-
lekler ktr atlar tizerinde gelmi§lerdi.

126. «Allah bunu,» size melekler gondermek suretiyle yapt1g1 bu yard1-


m1, ba§ka biqey ic;in degil, «sadece» size zaferinizi «miijdelemek i~in ve»
korkudan kurtularak, «kalbiniz huzura kavu~sun diye yaptt. Zafer ancak,
aziz ve hakim olan Allah taraf1ndand1r .» Say1 ve cephane c;oklugundan de-
gildir. Bu ifade, onlann yardrma ihtiyac;lar1 olmad1g1n1, fakat yard1m miijdesi
vermek suretiyle kalplerini huzura kavu§turmak i<;in kullantlm1§t1r. Mti'minle-
rin, boyle bir §eye meyletmemeleri gerekir. Allah Teala, hlikiim ve karar1nda
hi9 maglup ohnaz, hikmet ve maslahatln geregi neyse, hikmetiyle onu yapar.
127. Allahil Teala, «inkar edenlerden bir boliimiiniin kokiinii kessin,
ya da peri~an etsin de, timitsiz olarak geri donstinler .» Mti'minler, Be-
dir'de zafer kazannu§lardi. inkarctlar ise, maglup olup, 70 esir, 70 de olti ver-
diler. Bunlann hemen hepsi, lider kadrodan, ya da militanlardand1. Allah on-
lar1, yenilgiyle, esir dii§iirrnek sfiret~yle ve timitsiz bir §ekilde rtisvay eyledi.
"Kebt" kelimesi, §iddetli ofke ve kalpteki zay1fhk anlami ta§tr. Allah, onlann
timitlerini bo§a ~Ikanp, isteklerine ula§malanna firsat vermedi. Onlar da zafe-
ri elde edemediler.
128. «0 i~ten sana hi~bir §ey yok. Allah,» onlann i§leri konusunda
mutlak kudret sahibidir. Dilerse onlan helak eder, dilerse rusvay eder. islan1'1
kabul etmeleri halinde, «ya onlarrn tevbelerini kabul eder, ya da» 1srar
ederlerse «Zalim olduklar1ndan. dolay1 onlara» §iddetli bir §ekilde «azap
eder.» Bu i§lerden sana bir §ey yoktur. Sen sadece onlan uyarmakla ve cihad
etmekle gorevlisin. Bu ise "Onlann da zalim olduklarmdan dolayzdzr. Bu II

zullimleri sebebiyle de azaba miistehak olmu§lardtr.


129. «Goklerde ve yerde» mal, mtilk olarak her «ne varsa, hepsi Al-
lah'1ndir ...» Onlara hi9 kimse miidahelede bulunamaz. «0, diledigini bag1~­
lar, diledigine azap eder.» Burada, Allahil Teala, bag1§lamay1 azaptan once
zikretmi§tir. \:iinkti Allah'1n rahmeti, gazab1rn ge<;mi§tir. istenen azap degil,
af ve magfirettir. «Allah,» kullanna «gafur ve rahimdir.» c;ok affeden ve
~ok merhamet edendir. Allahu Teala; af da eder, azap da eder. Fakat, rahmet
taraf1 galiptir. Rahmet etmeye mecbur degildir. Sadece fazl u ihsan1ndan do-
lay1 rahmet eder.
Ayet: 126 - 130 AL-i iMRAN SURESi /3 79

130. Ey iman edenler! Kat kat arttinlmi§ olarak fliiz yeme-


yin. Allah 'tan korkun ki, belki kurtulmu§ olursunuz.
131. inklircilar ifin hazirlanmi§ cehennem ate~inden saki-
nm.
132. Allah 'a ve Rasille itaat edin ki, merhamet olunasimz.

130. «Ey iman edenler! Kat kat artt1rllm1§ olarak faiz yemeyin.»
Buradaki "yemeyin"den kas1t, "almaym" demektir. Paiz, daha yok,yeme mad-
delerinde cari oldugu ic;in "yemeyin" deyimi kullantlmt§tlr. Ancak bundan
kas1t, "almay1n"dir. "Kat kat"tan kas1t, tekrarlanmi§ art1nmlar ( mi.irekkep
ffilz) demektir.

Cahiliye doneminde, birisinin ytiz dinar borcu olurdu. Zaman1 gelince


bunu odeyemezdi. Alacakh olana: "Bana biraz sure ver. Daha sonra sana iki-
ytiz dinar oderim" derdi. ikinci odeme zaman1 gelince, yine ayn1 §ey tekrar
edilir ve zaman uzadik9a, odenecek meblag da artard1. Verm~ oldugu ytiz di-
nar1 birkac; kat fazlas1yla ahrdi. i§te buna "kat kat" denirdi. Bundan kas1t,
fazla olarak bir §ey ahnaktir. Buradaki "kat kat"deyimi, yasaklamay1 bununla
Sllllflamak degil, yi.irtirJtikte Olan adeti ortaya koymak Ve insanlan bu yapttk-
lar1 kotti §ey dolay1s1yla azarlamak.tu.

Yasaklamt§ oldugu §eyler, ozellikle faiz ve faizli i§ler hakkmda «Al-


lah'tan korkun ki, belki » boylece «kurtulmu~ olursunuz.»
80 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

131. «inkarctlar i~in haz1rlanmt§ cehennem ate~inden sak1n1n!» Bu-


rada, inkarc1lardan sakinmaya ve onlarla olan ili§kilerde temkinli olmaya dik-
kat 9ekilmi§tir. Yine bu ayette; cehennemin,- birinci derecede inkarc1lar ic;in,
arizi olarak da asller ic;in, haz1rland1g1na i§aret vardrr. Bu ayet hakkmda Ebfi
Hanife §oyle der: "Bu ayet, Kur'an'daki kendisinden en c;ok korktugum
ayettir. Allahti Teala, cehennemi kafirlere hazrrlanu§tlr. Fakat, Allah'm ya-
saklarmdan korunmamalar1 halinde, mti'minleri de onunla korkutmu§tur."

132. Size, yasaldam1§ ve emretmi§ oldugu her konuda «Allah' a ve»


onun emir ve yasaklann1 size teblig eden «Rasule itaat edin ki, merhamet
olunas1n1z.»
Ka§fill1 §Oyle der : " Zeki insan, Allahu Teala'nm, faiz yasag1 konusun-
daki §iddetli tehdidini anlamakta zorluk c;ekmez. <;unkli, ondan sakinanlar1n
kurtulu§U "lea/le= belki umulur ki'' kelimesiyle ifade edilmi§tir. Sonra da,
onlar mti'minler olmasma ragmen, inkarc1lar ic;in haztrlanan cehennemle teh-
dit edilmi§lerdir. Mti'minler ic;in, inkarc1larin ceza c;ek.melerini gerektiren mu-
sibete dtic;ar olmaktan daha btiytik musibet ve bela olur mu ?"

Hz. Peygamber §6yle buyurur: "Allahu Teala,faiz yiyene, yedirene onu


yazana ve taraflann §ahitlerine lanet etsin. Onlar e§ittirler." cso)
Ffilz (riba), verilen mala kaq1, fazla bir §ey istemektir. Buda iki kis1m-
dir:

1) Ribe'n-Nes1e : Bu faiz, yukar1da ge~tigi iizere, cahiliye Araplar1nm


yapageldikleri ffilzdi.

2) Ribe'l-Fadl : Aym cins §eylerin pe§in ah§veri§inde, fazlahk almaktir.


Bir ol~ek bugday verip, iki ol~ek almak... gibi.
ilim adamlann1n hepsi, bu iki c;e§it faizin de haram oldugu konusunda
ittifak etmi§lerdir. <;iinkti faiz, mii'minin iman1na zarar verir.

Paiz, her ne kadar gorlintirde arti§ ise de, gerc;ekte eksilmedir. Fakirler,
ffilz vas1tas1yla mallann1 alan faizcilere lanet edip, onlara beddua yagd1nrlar.
Bu durum, faizcinin nefsinde ve mahndaki bereketini ve haynn1 yok eder.
Onun; uz, k1ymet.. . gibi mefhumlann1 da yok edip, insanlar goziinden dti§ii-
riir. Ona kimse glivenmez, kalbi karanr ve katila§ir. Faizcinin sadakasm1 Al-

50- Mlislim, Ebfi Davud, Nesa1, ibn Mace, el-Fethu'l-Kebir, 1/13.


Ayet: 13 1- 132 AL-i iMRAN sORESi/3 81

lah kabul etmez. Hatt.a onun, hacc1n1, namazm1, cihaduu bile kabul etmez.

Hadis-i §erifte §6yle buyurulur : "Zenginler, fakirlerden be§yiiz yd son-


ra cennete girecekler." Helfildan kazanan zenginin durumu bu olursa, haram-
dan kazanan1n durumu ne olur acaba? insanoglu, fakirligine ve ihtiya9 i~inde
k1vranmas1na ragmen, Allah'a tevekktil eder ve O'nun kulcag1zlanna yard1m-
da bulunursa, Allah da onu , diinyada a~ ve sefil birakmaz. Aksine , her giin
onun mertebesini ytikseltir, onu iyilikle anar ve insanlann gonltinti ona mey-
lettirir. Eger insanoglu, bunun tersine hareket ederse, dtinyada da, ahirette de
i§i zordur. Kotti amel, olUm anmda insanm iman1111 yok ederek, kafir gibi son-
suza kadar cehennemde kalmasma vesile olur. Bu durumdan Allah'a s1g1mnz.

Ebfi Bekir el-Verrfilc, Ebfi Hanife'den §6yle rivayet eder: " Oliim anmda,
gtinah1 sebebiyle insanm iman1n1 en ~ok ve h1zh bir §ekilde yok eden §ey,
kullara zultim yapmakt1r. ''

Ey Mli'min! Allah'tan kork ve haks1z yollarla mallar1n1 elinden almak


sO.retiyle onun kullanna zuli.im yapma! Bu, bilyuk bir gilnahtu. Allah, bizi de,
sizi de bu ti.ir gilnahlara dti§mekten korusun !
82 RUHU'L-BEYAN Cuz: 4

133. Rabbinizin magfiretine ve geni§ligi, goklerle yer kadar


Olan Ve muttakfler ifin hazirlanan cennete kO§Un.
134. Onlar, bollukta ve darlikta Allah ifin harcarlar, ofke-
lerini yenerler, insanlari bagi§larlar. Allah, iyilikte bulunanla-
n sever.
135. Onlar, bir kotiiliik yaptrklari, ya da nefislerine zulmet-
tikleri zaman, Allah 'i hatirlarlar ve hemen gunahlarmin ba-
gi~lanmasrni isterler. Gii.nahlari Allah 'tan ba§ka kim bagi§la-
yabilir? Yaptiklan kotiilii.kte, bile bile israr etmezler.
136. i§te bunlarin kar§iligi, Rableri tarafindan bagi§lan-
mak, ifinde .ebedf olarak kalacaklari ve altlarmdan irmaklar
akan cennetlerdir. <;ali§anlarin miik4fati ne giizeldir.

133. «Rabbinizin;>> islam, tevbe, ihlas, emirleri yerine getirme ve ya-


saklardan ka~1nma gibi «magfiretine ve geni~ligi, goklerle yer kadar olan
ve mtittakiler i~in haz1rlanan cennete ko~un.»
Burada, cennetin geni§liginden bahsedilmesi, bir orneklemedir. Onun
geni§ligini anlatmak i~in , mtibalaga ile ifade edilmi§tir. Geni§lik, genelde
uzunluktan daha dardir.

Cennet, takva sahibi kimseler i9in haz1rlanm1§tir. Bu ayet, §U anda cen-


netin yaralllm1§ oldugunu ve bu alemin d1§1nda oldugunu ifade eder. Dili ge9-
mi~ zan1an ifadesinin kullan1lmas1, onun e l'an yaratilm1§ oldugunu, onun ge-
ni§liginin bu alemin geni§ligi kadar oldugunun belirtilmesi ise, onun bu
~Hemin i9erisinde olmachg1n1, dt§tnda oldugunu ifade eder.

Rivayet edildigine gore, Herakliyus'un gonderdigi el\:i, Hz. Peygamber'e


Ayet: 133-134 AL-i iMRAN SURESi / 3 83

§6yle sormu§ : "Sen, geni§ligi gokler ve yer kadar olan cennete <;agu1yorsun.
Peki, cehennem nerede?" Bunun tizerine Hz. Peygamber (s.a.v.)'de §6yle bu-
yurmu§ : "Subhanallah! Giindiiz geldigi zaman, gece nerede olur ? "Bunun
anlam1, dtinya dondi.igti zaman, evrenin bir tarafmda gtindi.iz olur. Ba~ka bir
taraf1nda ise gece olur. Bunun gibi, cennet list tarafta, cehennem ise alt taraf-
tadrr. En dogrusunu Allah bilir.
134. «Onlar,» yani takva sahibi olanlar, «hollukta ve darhkta», zen-
ginlikte ve fakirlikte, dar zamanda ve geni§ zamanda, «Allah» nzas1 «i~in
harcarlar.» Az veya 9ok, gti<;lerinin ycttigini vermekten bir an bile geri kal-
mazlar. «Ofkelerini yenerler ,» gii~leri olmasma ragmen ofkelenmezler ve
mtistehak olduklan cezalan uygulamayarak «insanlan bagt~larlar. Allah,
iyilikte bulunanlar1 sever.» "iyilikte bulunanlar"dan kas1t, hayu ve fazilete
sahip olan insanlardir.
Biliniz ki, "ba§kalanna iyilikte bulunmak" ve "bollukta ve darlzkta in-
fak" tabirleri i<;erisinde, "ilim infakt" da vardrr. <;link.ti, ilmi yayan kimse, ca-
hillere ogretmekle ve saptl<lar1 kurtarmakla me§gul olur. Mallarin, hayir ve
ibadet i<;in harcanmas1 da boyledir.
Hadis-i §erifte : "Comert insan; Allah'a yakLndir, insanlara yaklndzr,
cennete yakmdir. Fakat, cehenneme uzaktLr" <51 > buyurulmu§tur. Ofkeyi yen-
me konusunda da Hz. Pcygamber (s.a.v.) §oyle buyurur : "Kim infazma (ge-
regini yapmaya) gucil yettigi Jzalde ofkesini yenerse, Allah onun kal~ine, gu-
ven ve iman doldurur. "c52>

Fudayl b. iyad da §5yle der : " iyilige kar§i iyilik, mtikafattu. iyilige
kar§t kotiiltik, cezalandrrmad1r. Kottili.ige kar§t iyilik, comertlik ve ikramd1r.
iyilige kar§1 kottiltik ise, alc;akhk ve kottiltikttir."

Anlatddig1na gore, Hasan b. Ali (r.a.), misafirleriyle sofradayken, hiz-


met\:isi gelip yan1nda durmu§. Derken, elindeki <;anak devrilmi§ ve i~erisinde
ne varsa Hasan b. Ali'nin ba§ina dti§IDil§. Bunun tizerine hizmet9i : " .. Ofke-
sini yenenler ve insanlan hagz~layanlar.." ayetini okumu§. Bunun tizerine
Hasan b. Ali "Seni afettim" demi§. Hizmet9i ayetin geri kalan : "...Allah, iyi-
likte bulunanlan sever" k1sm1n1 okumus. , Bunun iizerine Hz. Hasan : "Allah

51- Tirmizi, Beyhak.1 vc Evsat'ta Teberani tarafmdan tahric edilmi§tir. Aynca Bkz. el-Fethu'l-
Kehir, 2/ 170.
52- EbGDav Gd, Edeh, 4778; Ayr. Bkz. Camiu'l-Usul, 8/443.
84 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

nzas1 icrin sen htirstin" demi§tir.


135. «Onlar,» zina ve buna benzer «bir kotiiliik yapbklan, ya da»
gtinfill i§lemek suretiyle «nefislerine zuhnettikleri zaman, Allah'1 hahrlar-
lar .» O'nun ytice hak.kin1 ve korkma ve utanmay1 gerektiren celalini hattrlar-
lar. Ya da O'nun tehdidini hattrlar.

"Nefse zulmetmekten" maksad, hangi gilnah olursa olsun, gilnah i§le-


mektir. Ya da ayette gec;en "fahi~e " kelimesi btiyiik giinah, nefse zulmetmek
ise kii<;i.ik gilnahtir.
«Ve hemen,» gec;mi§te yaptiklanna pi§man olarak, «giinahlar1n1n ba-
g1§lanmas1n1 isterler.» Bunu yaparken, gelecekte bir daha giinah i§lememeye
kesin karar vermi§ olmahdular. Sadece dille yaptlan istigfar, gtinahlarm ba-
g1§lanmas1na yeterli degildir. Bu tilr tevbe, yalancllann yapabilecegi bir tev-
bedir.
«Giinahlari, Allah'tan ba§ka kim bagi§layabilir?» Hier kimse bag1§la-
yamaz. Sadece Allah bagi§lar. Burada, tevbe edenler tasvip edilerek gontilleri
ferahlatllm1§hr. Allah'm onlara rahmet nazanyla bakacag1 ve bagt§tn onlara
yalon oldugu mtijdelenmi§tir. Gtinahlanndan tevbe edenlerin, hie; giinahlar1
yokmu§ gibi kabul edilecegi ifade edilmi§tir. Boylece insanlar, tevbeye te§vik
edilmi§tir.
«Yaptiklar1 kotiiliikte, » ister nefse zultim olsun, ister diger giinahlar
olsun «bile bile 1srar etmezler.» <;link.ti bliyiik gtinahlar, istigfar edilirse, bii-
yiik olarak kalmaz. Kuc;uk gtinahlar da israr edilirse kii<;tik olarak kalmaz.

136. «i§te bunlar1n>> yani vas1flar1 belirtilen insanlann yapttklann1n


«kar§1hg1, Rableri taraf1ndan bag1~lanmak, i~inde ebedi olarak kalacak-
lar1 ve altlanndan 1rmaklar akan cennetlerdir.» Orada kendilerine; eksil-
meyen bir az1k ve miikafat, tilkenmeyen bir tad ve ebedi cennetler vard1r.
Zikredilen magfiret ve cenneti elde etmeye «~ah~anlar1n miikafatJ ne
giizeldir .»
Hz. Peygamber (s.a.v.), Allahii Teala'n1n §6yle buyurdugunu rivayet
eder: "Ey A.demo(~lu! Sen bana dua edip yalvard1gm zaman, durumuna al-
dzrmadan, seni bag1§lanm. Ey Ademoglu! Sen bana, yer dolusu SUfla gelsen ,
bana bir §eyi ortak tanrmadigm muddetqe, hen de seni o kadar bagl§lanm.
I\

Ey Ademoglu! Gokyuzii kadar gunah i§lemi§ olsan, sonra benden bagi§lan-


Ayet: 135-137 AL-i iMRAN SURESi/3 85

mam istesen, seni bagt§lanm. "<53>


Sabit el-Btinan1: "Bu 'on.far bir kotuliik yaptLklan ...' ayeti indigi zaman
11
§eytan1n aglad1g1 haberi bana ula§tl der. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in de §byle
dedigi rivayet edilir: "Hi9bir kul yoktur ki, gunah i§lesin de, daha sonra gii-
zelce bir abdest al1p namaz k1lsm ve bagL§lanma dilesin, yani istigfar etsin
de Allah o kulu bag1.Jlamasm." C54>
Allahti TeaHi'n1n, Musa'ya (a.s.) §Oyle vahyettigi rivayet edilir : "Amel
yapmadan cennetimi isteyenin hayas1 ne kadar azdzr. Bana itaat etmekte
cimri olan kimseye, cennetimi nastl ikram ederim ?"
Kurtulu§ istiyorsun,fakat kurtulu~a gotiiren yollara yana§mzyorsun.
Halbuki, kuru yerde gemi yurumez.

137. Sizden once de nice olaylar gelip gefmi§tir. Yeryiiziinii


dola~in da, yalanlayicilann sonunun nasil oldugunu goriin.

138. Bu, insanlar ifin bir afiklama, takva sahipleri ifin bir
hidayet rehberi ve ogiittiir.

137. «Sizden once de,» Allah' in kanunla§trrd1g1 «nice olaylar gelip


ge~mi~tir.» "Siinen" olaylar, demektir. AllahU TeaHi, sizden onceki zaman-
larda ya§ayan yalanlay1c1 milletlere de baz1 olaylar ya§at1p, hikmetinin geregi
olarak onlara, takip edecekleri yollan gostermi~tir. Burada amac;, Allahti
Teala'n1n, ge~mi~teki yalanlay1c1 milletlere Iaytk gordiigti, kokiinii silme ve

53- Tinnizi ve Ahmed b. HanbeJ


54- Ebu DavOd, Tinnizi ve ibn Mace rivayet etmi~tir. Bkz. el-Fechu'I Kehir, 3/116.
86 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

helak etme inuameleleridir.

Eger bunda §iipheniz varsa, «yeryiiziinii dola§1n da, yalanlay1cdarin


sonunun nasd oldugunu goriin.» Buradaki "dola§in"dan kas1t, yiiriiyerek
yolculuga 91kmak degildir. Bir tak1m gozlemler yaparak onlar1n durumlann1
ogrenin demektir. Gozlem yaparak ogrenmenin etkisi, i§itmenin etkisinden
daha giivltidtir. Nitekim "haberi i§itmek, gozle gormek gibi olamaz" denmi§-
tir. Bir beyitte de :
izlerimiz bizi gosterir.
Bizden sonra izlerimize baktn
denmi§tir. Onun i~in, ge9mi§te ya§ayan enbiya ve evliyan1n hayat1na bak1n.
Onlarm hayatm1 gozleyerek kendinize ¥eki diizen verin.

138. Ge¥mi§e ait olan «bu» bilgi, yalanlay1c1 «insanlar i~in bir a~1kla­
ma, takva sahipleri i~in bir hidayet rehberi ve ogiittiir.>> Yani, yalanlay1c1
insanlarm, i~inde bulunduklari koti.i aktbeti a~Iklamadir. Beyan: ~iipheleri gi-
dererek hakk1 gostermektir. "Huda" (hidayet rehberi), kuvvetli bir basiret an-
lam1ndadtr. 0 da, dosdogru olan din yolunu bildirip ona dogru yoneltmeyi
ifade eder. "Mev'iza" (ogtit) ise, dinde olmamas1 gereken bir §eyi engelleme-
yi ifade eden sozlerdir. "Takva sahipleri if in ... " ifadesi hiikmiin sebebini bil-
dirmek i~indir. Hidayet rehberi ve ogiit olmasmm ana sebebi, onlann takva
ehli, yani, Allah'tan korkan ki§iler olmalandu.

Biliniz ki gec;mi§ milletler, dlinyay1 isteyip, onun lezzetlerinden istifade


etmek hrrs1yla, peygamberlere kar§I c;1kt1lar. Sonra da, yik1hp gittiler ve dtin-
yalanndan hic;bir eser kalmadi. Dtinyada kendilerine kalan §ey Hinet; ahirette
ise, cezadir.

Burada Allahti Teala, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) limmetini, ge~rni§ mil-


letlerin durumu hakk1nda dii§tinmeye te§vik etmi§tir. Bu te§vik onlan, Allah'a
tevbe etmeye, ge~ici ve al9ak zevklere aldanmaktan yliz ~evirmeye ~ag1rn11§­
t1r. Bu diinya, ne mii'mine, ne de kafire kalir. Olen mli'min ic;in, dtinyada, ho§
bir sada, ahirette de bol sevap kahr. Kafire de, bunun z1dd1 vardir. Hayirh ve
en kahc1 olan1 yapmak gerekir. Dlinyanm stislerine baktlmaz.

Burada, Uhud'da sava§an mti'minlerin ugrad1g1 netice ic;in, bir teselli


vardrr. Kafirler, Allah'1n hikmetinin geregi olarak, mii'minlerden baz1 §eyler
elde ettiyseler bile, netice yine de mti'minlerin olacaktrr. <;unkii ayet-i keri-
11
melerde: "Gonderilen peygamber kullanmtza §U soziimuz geqmi§ti : M utla-
Ayet: 138 AL-i iMRAN SORESi/3 87

ka kendilerine yardim edilecektir. Ve galip gelecek olanlar, mutlaka bizirn


ordurnuzdur." (Saffat: 171-173). "...Arza rnutlaka, iyiler sahip olacak ... "
(Enbiya: 105) buyurulmu§tur.

Eger mii 'minler, her zaman galip gelselerdi, o zaman, iman etmek zo-
runlu olacakti. Bu durum ise ilahi hikmete uygun degildir. Ak.Ilh ki§i, i§leri
Allah'a havale edip, ay1k ve gizli biittin olaylara ibret goztiyle bakmahdrr.
Kur'an-1 Kertm'de: "Ey akll sahipleri! ibret alln." (Ha§r: 2) buyurulur. Hz.
Peygamber (s.a.v.): "Ey kalpleri fevirip alt ust eden Allah'irn! Kalbimi di-
ninde sabit kzf"<55> duas1111 9okca tekrar ederdi.

55-Tim1izi, Kitabii.'d-deavat, bah;93, Hadis; 3750.


88 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

139. Gev§emeyin, iiziilmeyin. Eger inaniyorsaniz, en iistiin


sizlersiniz.
140. Eger size bir yara dokunduysa, onun gibi bir yara da o
kavme dokunmu§tu. Biz bu giinleri insanlar arasmda fevirip
duruyoruz ki, Allah iman edenleri ortaya flkarsin, sizden §e-
hitler edinsin. Allah, zalimleri sevmez.
141. Ve Allah, iman edenleri arindirstn ve inklircilari da
heUik etsin diye (insanlar arasinda zafer ve yenilgi giinlerini
degi§tirip duruyoruz.)
142. Yoksa siz, Allah, sizden cihad edenleri (smayip) bilme-
den ve sabredenleri bilmeden, cennete gireceginizi mi sandi-
nzz?
143. Gerfekten siz, onunla kar§tla§madan once, iiUimu ar-
zuluyordunuz. i~te o (oliimii) gi:irdiiniiz, ama bakip duruyor-
sunuz.

139. Uhud gtintinde size isabet eden yaralanmadan dolay1 «gev~eme­


yin,» zay1flay1p da cihaddan geri kalmaym, sizden oldtiriilen, §ehid edilen
kimselerden dolay1 da «iiziilmeyin. Eger inan1yorsan1z en iistiin sizlersi-
niz.» Buradaki "uziil'fl,eyin" yasag1ndan kas1t, onlan teskin etmek ve sabret-
meye te§viktir. Yoksa hi9 iiziilmeyin manas1na degildir.
Ayetin a9lk anlam1 §Oyledir: Eger ger9ekten mii'minler iseniz, sal<In
gev§emeyin ve tiztilmeyin. <;unkti siz, dii§manlanruza galip geleceksiniz. On-
lann sonu peri§anhktu. <;Unkii, batd yok olmaya mahkumdur. iman, kalbin
gti9lti olmas1n1, Allah'1n yarattig1 §eye raz1 olmay1 ve onun dti§manlanna
onem vermemeyi gerektirir.
140. «Eger size bir yara dokunduysa, onun gibi bir yara da» Be-
dir'de kafir olan «o kavme dokunmu§tU.» Bedir sava§mda mti'minler, yet-
mi§ ki§i oldlirtip, yetmi§ ki§iyi de esir almt§tI. Uhud'da onlar sizden, daha on-
ce Bedir'de de siz onlardan 09 aldm1z. Bu durum onlann kalblerinizi zay1fla-
tlp, onlar1 sizinle sava§maktan engellemedi. Duru1n boyle olunca, zay1fhk ve
gev§eklik gostermemeye siz daha Iay1ksm1z. <;unkii siz, Allah'tan, onlann
ummad1klann1 umuyorsunuz.
«Biz bu>> ge9mi§ ve gelecek btittin milletlerin zafer ve yenilgi «giinle-
ri»ni «insanlar aras1nda ~evirip duruyoruz ki. ..» Yani, yenilgi ve zaferi
Ayet: 139-142 AL-i iMRAN S0RESi/3 89

milletler aras1nda degi§tiriyoruz. Bazan birini, bazan da otekini zafere ula§tl-


nnz. Burada gec;;en "mudavele" (c;;evirme, tedaviil), birinden digerine aktarma
manas1nad1r. "El degi§tirdi" dedigimiz zaman, bundan, birisinden digerine
aktar1ld1 anlam1 \:Ikar. Allahti Teala'n1n buradaki kasti, 111ihnet ve s1k1nt1y1,
bazan inkarc1lara, bazan da mti'1ninlere vermesidir. Eger her defas1nda,
inkarc1lara verip mli'minleri bundan muaf k1lsayd1, iman etmenin ger\:ek, bu-
nun d1§1ndakilerin de bat1l oldugu, zaruret haline gelirdi. Durum boyle olsay-
dt, teklifler, sevaplar ve cezalar bo§una olurdu. Bunun i~indir ki Allahii Teala,
milmet ve s1kmtty1 bazan inkarc1lara, bazan da mii'minlere verir.
«Allah, iman edenleri» n ceza veya mtikafata ili§kin durumlann1 «Orta-
ya ~1kars1n, sizden» baztlanna §ehitlik ikram ederek, Uhud'daki gibi «~ehit­
ler edinsin. Allah, zalhnleri» i\'.i ba~ka, dt§l ba§ka olanlan yahut da
inkarc1lan «sevmez.» Burada; Allahii Teala'n1n, gerc;;ege kar§I duran
inkarcJlara, yard1m etmiyecegine ait uyar1 vardrr. Bazan inkarc1lan galip ge-
tirmesinin sebebi, onlar1 yava§ yava§ helake gottirerek cezalandrrmak ve
mii'minleri de imtihan etmektir.
141. «Ve Allah, iman edenleri» eger yenilgiye ugrarlarsa gtinahlarm-
dan temizleyip «ar1nd1rs1n ve inkarcllan da» yenilgiye onlar ugrarlarsa
«helak etsin di ye (insanlar aras1nda zafer ve yenilgi giinlerini degi~tirip
duruyoruz.)»

"Mehk'' bir§eyi yava§ yava§ azaltmak demektir. Buradaki


"inkarctlar"dan kas1t, Uhud'da Hz. Peygamber'e (s.a.v.) kar§I sava§an ve
in.karda rsrar edenlerdir. Allah onlarm hepsini helak etmi§tir.
142. «Yoksa siz, Allah, sizden cihad edenleri (s1nay1p) bilmeden ve
sabredenleri» deneyip «bilmeden, cennete gireceginizi» ve nimetlerine na-
il olacagm1z1 «mi sand1n1z?» "Allah sizden cihad edenleri bilmeden .. .'' ifa-
desinin anlam1 "siz cihad etmeden" demektir. <;link.ti, bir §eyin vukuu, onun
Allah tarafmdan bilindigini gerektirir. Buradaki "bilmeden" kas1t, onlarm ci-
had etmiyeceklerinin, Allah tarafindan kesinlikle bilindigine i§arettir. Burada
Allah Teala'nm, e§yay1 oldugu gibi bildigine i§aret vardir. "Allah falan kimse
hakkmda hayrr bilmedi" soztintin anlaffil: "Onda hayrr yok ki bilsin." demektir.
Yine Allah, onlarm zorluklara sabretmiyeceklerini de kesinlikle biliyor.
Onun i~in onlann, sabredenlerin yolunu takip edip, onlar gibi sabretmeden
· cennete gireceklerini sanmamalar1 gerekir.
90 RUHU'L-BEYAN Ct.iz:4

143. «Ger~ekten siz,» o oliimii mii§ahede edip, «onunla kar§da§ma-


dan once, oliimi.i arzuluyordunuz.» Burada, oliimden kas1t, §ehit olmaktrr.
Hitap da, Bedir'de bulunmayanlaradrr. Onlar, Bedir'de §ehit olanlann ald1klar1
ccir ve dereceye nail ohnak i~in, Hz. Peygamber'le birlikte bir gazvede btilun-
may1 istiyorlardL Bu konuda, Hz. Peygamber'e israr ettiyseler de, netice bu-
nun tersine oldu.

«i~te,» arzulam1§ oldugunuz «o (oliimii) gordiiniiz, ama bak1p duru-


yorsunuz.» Goztintizlin oniinde oldtiriilen, karde§lerinizi ve akrabalar1n1z1
goriip, mti§ahede ediyorsunuz. Neredeyse siz de oldtiriilecektiniz. Bu ifadeler;
onlar1n, §ehit olma isteklerini degil, oli.imti isteyip, sonradan da, korkup yenil-
melerini kmayan ifadelerdir.
Dilnya sevgisi, ahiret saadetiyle birlikte bulunmaz. Birinin ~ogald1g1
yerde, digeri azahr. Allah'tan ba§ka her §eyi (masiva) kalpten bo§alt1p, oraya
Allah sevgisini doldurmad1k~a, ahiret mutlulugu elde edilemez. Bu iki §ey,
bir arada bulunmaz. Bu s1rdan dolay1dtr ki ayette, ikisinin bir arada bulunma-
s1 'rok uzak goriilmti§ttir. Allah'1 sevmek, iddiayla olmaz. Allah'm dinini ikrar
eden herkes de samimi ohnaz. Bu ikisini birbirinden ay1rmak i~in, ortaya baz1
haram ve mekruhlar konmu§tur. Sevgi; cefayla eksilmez, vefayla da artmaz.
Birtakun belalarla imtihan edildikten sonra, yine de varhg1ru koruyan sevgi,
ger~ek sevgidir. Bu hikmetten dolay1, Allah, sizi cihad, §iddetli mihnet ve s1-
k1ntI ile imtihana tabi tutmadan sadece peygamberi tasdik etmekle, "cennete
gireceginizi mi sandmiz?" buyurmu§tur.

Bu konuda Ku§eyri §Oyle der: "$iddetli zorluklara gogtis germeden,


ytiksek bir yere ula§acagm1 sanan kimseyi, kuruntular1, helfilon kuyusuna
atar. istedigi §eyin degerini bilen insana onu elde etmesi i<;in olanca giictinti
sarfetmesi kolay gelir."

$air der ki:


Ta.Jkmllk yapzp cimri olana ,
Zaman, nimetleriyle comert davranmadz.

$ibl:i'ye, arifin ozelligi sorulmu§, o da §Unu soylemi§: "Dili, Allah'1 ana-


rak konu§ur. Kalbi, Allah'm varhgm1 tasdik eder. Srrn, Allah'm va'dine daya-
nir ve ruhu da Allah'111 yolunda ge~er. ''
Ayet: 143- 144 AL-i iMRAN SURESi/3 91

144. Muhammed, sadece bir elfidir. Ondan once de pey~


gamberler gelip gefti. Simdi o, oliir veya oldiiriiliirse, Okfele-
riniz iizerine geri mi doneceksiniz? Kim, okfesi iizerine geri
donerse, Alla.h'a hifbir zarar veremez. Allah, §iikredenleri
miikafatlandiracakhr.
145. Allah'in izni olmadan, hifbir ki§i olemez. (Oliim), ya-
zilmi~ bir eceldir. Kim diinya sevabini isterse, kendisine ondan
veririz. Kim de ahiret sevabini isterse, kendisine ondan veririz.
$iikredenleri miikafatlandiracagiz.
146. Nice peygamberler var ki, kendileriyle beraber birfok
erenler farpz§tl. Allah yolunda kendilerine dokunan §eylerden
ytlmadilar, za.yiflik gostermediler, boyun egmediler. Alla.h, sa-
birli olanlari sever.
92 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:4

144. «Muhammed, sadece bir el~idir.» Allahli TeaJa el<;isini, kendi


ism-i celalinden tiireyen iki isimle vas1flandrrm1§hr. Bunlardan biri "Muham-
med", digeri de "Ahmed"dir.

Rivayet edilir ki: Hz. Peygamber (s.a.v.), Uhud'a 700 ki§ilik bir gurupla
gitmi§ti. 50 ki§ilik ok<;u grubunun ba§ma da Abdullah b. Ctibeyr'i vererek,
onlara: "Dagzn dibinde durun. Oklann1zla bizi savunun ki dii§man arkamzz-
dan gelmesin. Yerinizden kiptrdamaym. Yerinizde durdugunuz muddetre,
galip gelecegiz" diye emirler verdi. Mti§rikler gelip, Hz. Peygamber (s.a.v.)
ve onun ashab1yla sava§a giri§tiler. Sava§ k1z1§tI. Hz. Peygamber (s.a.v.) bir
k1h9 alarak: "Bu kzlzczn hakkznz kim verir ?" diye sordu. Ebfi Dticane kihc1
kaprp, diger milsltimanlarla birlikte §iddetli olarak kth<; sallamaya ba§ladi.
Hz. Ali de, k1bc1 egrilinceye kadar sava§tI. Sa'd b. Ebi Vakkas da sava§1yor-
du. Hz. Peygamber (s.a.v.) ona: "At! Anam babam sana feda olsun!" diyor-
du. Hz. Peygamber (s.a.v.) ve ashabt, mli§riklere hamle yapm1§lar, Allah da
onlan zafere ula§tirmI§tI ve mti§rikleri yenmi§lerdi. Bu arada ok<;ular (atlc1-
lar), mil§riklerin ka~tig1n1 gortince, yerlerini terkedip, ganimet toplamaya ba§-
ladilar. Abdullah b. Ctibeyr onlara: " Hz. Peygamber'in koydugu yerlerinizi
sal(ln terketmeyinl" diye telkinde bulunduysa da, onun soztine kulak asan ol-
mad1. Abdullah b. Ctibeyr sekiz ki~iyle kaldt.

Halit b. Velid, 250 ki§ilik bir grupla, geride kalan ok9ular ilzerine ytirii-
yilp, onlan da oldtirdti. Daha sonra, miisliimanlara arka taraftan sald1np yen-
diler. ibn Kamie ad1nda birisi, Hz. Peygamber'e (s.a.v.) ta§ at1p, onu yaralad1
ve on di§ini lardi. Sair Hasan b. Sabit §6yle der:

Gormuyor musun, Allah delilleriyle kulunu Peygamber gonderdi.


Allah, en yiice, en §ereflidir.
Onu yuceltmek i~in kendi isminden ismini turetti;
Ar~m sahibi ( olan Allah) Mahmud, bu ise Muhammed'dir.

Hz. Peygamber'in ashabr, kendisinden aynlm1§tl. Ibn Kamie, Hz. Pey-


gamber'i oldtirmek i<;in bir hamleye giri§ti. 0 gilnkti sancaktar olan Mus'ab b.
Umeyr de engel olmaya s:ah§tI. Kamie, Mus'ab'1 oldilrdi.i, fakat Hz. Peygan1-
ber (s.a.v.)'i oldiirdiigtinti zannederek doniip gitti ve "Muhammed'i oldiirdtim"
dedi. Bunun tizerine birisi <;Ik1p, " Muhammed oldilriildi.i!" diye bagird1. Bu
iblis'ti. Ashap, hayretler i\:erisinde ve yenilmi§ olarak geri dondi.i. Enes b.
Ayet: 14 4 AL-i iMRAN SURESi/3 . 93

Mfilik'in amcas1 olan Enes b. Nadr, Ensar ve Muhacirlerin kar§1s1na ge<;ip,


"neden duruyorsunuz ?'' diye sordu. Onlar da : "Muhammed oldliriildii" dedi-
ler. Bunun tizerine Enes b. Nadr: " Oyleyse bundan sonra ya§amay1 ne yapa-
caks1n1z? Peygamberinizin oldtigti ugurda siz de oliin" dedi, dii§mana dogru
ytiriidii ve §ehid edildi. Ka'b b. Malik diyor ki: " 0 esnada, mlisliimanlar i~eri­
sinde, Hz. Peygamber (s.a.v.)'i ilk goren ben oldum. Migferin altindan, gozle-
rinin belirdigini gordtim. Btitiin sesiyle : " Ey Allah'in kullan, bana ko§un!
Ey Allah'tn kullan bana haktn!" diye bag1nyordu. insanlar etraf1na topland1-
lar. Y enilgilerinden dolay1 onlan kmadi. Onlar da : "Ey Allah'1n Rasfilti ! Ana-
larmuz ve babalanm1z sana feda olsun. Kotti bir haber i§ittik ve kalplerimiz
tirperdi. Onun i~in geri dondiik" dediler. Allahti Teala da bu ayetle onlan kl-
nadi.

"Muhammed (s.a.v.) de sadece," diger peygamberler gibi, "bir elfidir."


«Ondan once de peygamberler gelip ge~ti.» 0 da onceki peygamberler gibi
ge9ip gidecektir. Kendisinden sonra, onun getirdigi dihe sunslkl sar1hn. Pey-
gamber gonderilmesinin amac1, delil getirip, ilzam etmektir. Yoksa devamh
olarak onlarla beraber kalmak degildir.

«Simdi o, otur veya Oldiiruliirse, ok~eleriniz iizerine geri mi done-


ceksiniz? .>> Bu ifade, Hz. Peygamber'in olmesinden, ya da oldtirtilmesinden
sonra, onlarm <linden donmelerini yasaklamaya yonelik bir ifadedir. <;ilnkil
onlar, onceki peygamberlerin oldilgtinii, timmetlerinin ise, 0 peygamberlerin
dinlerine yapl§lp, ya§amaya vah§ttklann1 biliyorlar.

«Kim,» cihad ve diger konularda, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in emrine uy-


may1p, «ok~esi iizerine geri donerse,» o bu geri donti§ii ile, «Allah'a hi~bir
zarar veremez.» Ancak, Allah'1n ofke ve azab1ru kendi ilzerine ~ekerek, nef-
sine zarar verir. Allahti Teala, fayda ve zarardan miinezzehtir.

«Allah,» i slam dininde karar k1hp, «~iikredenleri miika-


fatlandiracakhr.» Bu ise, en ytice nimet ve en tistiin iyiliktir. Onlar bu §ekil-
de isimlendirilmi§lerdir. <;tinkii isiarn iizere sabit kalmak, Allah'a §tiktir ve
O'na kar§l olan hakkl odeme anlam1 ta§ir. Aynca bu ifade; donenlerin,
ktifran-1 nimette bulunduklanru da !ma ediyor.

Hz. Peygamber (s.a.v.) vefat ettigi zaman, mtis1iin1anlar ne yapacaklar1-


n1 §a§ird1lar. Bir k1sn11 deh§ete kapildi. Bir k1sm1 oturup kalkamad1. Bir k1s-
. 1n1n1n dili tutulup konu§arnadt. Bir k1sm1 da, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in olti-
n1tinti biitilnilyle inkar etti. Hz. Omer (r.a.) bile, bir ara, bu ayeti hat1rlayama-
94 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

yip, ~oyle dedi: "Mtinafiklann bazilan, Hz. Peygamber'in oldtigtinti iddia edi-
yorlar. 0 olmedi. Hz. Musa'nm, krrk gun insanlar aras1ndan kaybolup, Rabbi-
ne gidip dondtigti gibi, 0 da Rabb'ine gitmi§tir. Vallahi o mutlaka geri done-
cektir. Onun oldtigilni.i iddia edenlerin ellerini ve ayaklann1 keserim." Hz.
Omer (r.a.) bu soztini.i tekrarlay1p durdu. Ta ki Hz. Ebu Bekir (r.a.) kalk1p,
Allah'a hamd ve sena ettikten sonra, §U hitapta bulununcaya kadar:

"Ey insanlar! Her kim Muhammed'e tap1yorsa, bilsin ki o oldil. Her kim
de Allah'a tap1yorsa, o da bilsin ki, Allah olmez, diridir." Daha soma da
"Muhammed sadece bir el~·idir" ayetini okudu. Ravi der ki : "Hz. Ebu Bekir,
bu ayeti okuyuncaya kadar, insanlar sanki boyle bir ayetin indigini bilmiyor-
mu~ gibilerdi. Btittin insanlar, onun oldi.igi.ine artik kesinlikle inandi. Cans1z
varhklar bile onun aynhg1na dayanamayarak c;atlay1p yanhrken, mti'minlerin
kalpleri nasil c;atlarnazd1 ki? Nitekim kendisine minber yaptlmadan once Hz.
Peygamber (s.a.v.), bir ktiti.ik iizerinde hutbe okurdu. Minber yap1lmca ktittigi.i
terketmi§ti. Fakat kilti.ik, ona olan ozleminden dolay1, 9ocuk gibi aglamaya
ba§lay1nca, Hz. Peygamber ki.iti.igi.i kucakladt ve o da sakinle§ti."

Ben de derim ki: "Sevgililerden ayn kalan1n hayatl ne ac1dir. Hele bu


sevgili Rasfilullah (s.a.v.) olursa." Hz. Peygamber agrrla§tlg1 zaman kendisini
stkmtt kaplam1§t1. Bunun i.izerine Fatima (r.a.), "Vah liztinttilti babac1grm!"
deyince Hz. Peygamber ona, "Bugunden sonra artlk baban if in iiziintii yok-
tur" buyurmu§tur. Allah RasUlti vefat edince de Fatuna (r.a.), "Kendisini da-
vet eden bir Rabbe icabet eden babac1g1m ! Konag1 Firdevs cermeti olan baba-
c1g1m ! "demi§tir. Hz. Peygamber defnedildigi zarnan, Hz. Fatima (r.a.) §0yle
diyordu: "Ey Enes! Peygamber tizerine toprak serpmek ho§unuza gidiyor
mu?" Hz. Fatima, babasmm oli.imtinden sonra alt1 ay ya§ay1p, sonra vefat et-
ti.

145. «Allah'1n izni olmadan, hi~bir ki~i olemez.>> Allah'1n izni ve dile-
mesi olmadan hic;bir nefsin olmesi mtimktin dcgildir. Allah'1n ilmi ve takdiri
dahilinde, her nefis i~in belirlenmi§ bir siire vardu (Ecel-i miisemma). Bu sii-
re, sava§a 9lkmakla veya sava§tan kac;makla ileriye de geriye de abnamaz. Bu
ifadede, sava§a te§vik ve Hz. Peygamber'in (s.a.v.) de korunacagma <lair bir
va'd vard1r. Mticahit, eceli gelmeden olmez. Eceli gelen ise, sava§a ~tkrnasa
bile oltimle kar§da§lf.

«(Oltim), yazdm1~» ve zamaru belli <<bir eceldir.» Geri veya ileri alma-
maz. «Kim» yap1n1§ oldugu amel kar§1hg1nda «diinya sevab1n1 isterse, ken-
Ayet: 145-146 AL-i iMRAN SURESi/3 95

disine ondan veririz.» Burada, Uhud'da ganimetle me§gul olan ki~ilere ta'riz
vard1r. «Kim de ahiret sevab1n1 isterse,» ilahi vaad geregince, diledigimiz
kadar, «kendisine ondan vcririz.»

Allahii Teala'n1n, kendisine vermi§ oldugu gil9 ve kuvveti, yaratih§ ga-


yesine uygun ve Allah'a itaat i9in harcay1p, i slfun nimetine Ǥi.ikredenleri
mi.ikafatland1racag1z.» Bu ayet, her ne kadar cihad hak.k1nda gelmi§se de,
biiti.in amelleri kapsam1na almaktad1r. Allah yolunda sava§an ki§i, Allah'm di-
ninin yticehnesi i~in sava§iyor. Gani1net elde etmek i~in, ya da nam kazan-
mak i9in degil.

Hz. Peygamber (s. a.v.) §Oyle buyurur : "Kimin niyeti ahireti istemek
olursa, Allah da onun kalbine zenginlik koyar. Guciinil birle~tirir de diinya
ona basit gelir. Kimin niyeti de dunyay1 elde etmek ise, Allah onafakirlik ve-
rir, giiciinii dagzt1r ve nasibinden ba§kasma da ula~·amaz ." <56>

146. «Nice peygamberler var ki, kendileriyle beraber bir~ok erenler


~arp1~tl.» "Ribbfyyun" kelimesi, Rabb'e mensub olan, eren insan demektir.
Nice peygamberler vardu ki, Allah'm dinini yticeltme konusunda, bir9ok veli,
ilim adam1 ve takva ehli kimseler, o peygamberlerle birlikte mticadele ver-
mi§lerdir.

Onlar, «Allah yolunda» k1yas1ya mticadele verirken, «kendilerine do-


kunan ~eylerden» yaralanma ve diger zorluklardan b1k1p usanmadilar ve
«ydmaddar,» dii§manla cihad etme konusunda «zaydl1k gostermediler,»
dii~man kar§1S1nda zelil olup, «boyun egmediler .» c;unkii boyun egmek, kar-
§ts1ndaki insana diledigi §eyi yapma imkan1 verir. Burada miisliimanlann,
inkarc1 dti§manlann, kendilerine saldud1g1 ve Hz. Peygamberin oldtiriildiigii
konusunda asils1z haber yayild1g1 zaman, yilg1nhk ve zay1fllga dti§ttiklerine,
ve mti§riklerle cihad et1nede zaafa dii§ttiklerine ta'riz vardrr.

«Allah,» kendi yolunda verilen mlicadelede zorluklara gogi.is gerip, <<sa-


birh olanlari sever » ve onlara yard1m ederek, derecelerini yticeltir.

56- Tirmizi hadisi: "Kimin gayreti alziret irin olursa, Allah da <mun ze11ginhgini kalhinde kllar,
goniil zenginligi verir. '' ~eklinde degi§ik bir la fi zla tahric etmi§tir. Bkz. Camiu'f-Usul,
11/l I.
96 ROHU'L-BEYAN Ci.iz:4

147. Sadece §Oyle diyorlardi: "Ey Rabbimiz! Bizim giinah-


lanmzzi ve i§imizdeki ta§kmligimzzi bagi§la. Ayaklanmizi sabit
tut ve bize, inkarci topluluga kar§i, yardim et!"
148. Allah da onlara, hem diinya sevabi, hem de giizel ahi-
ret sevabini verdi. Allah, iyilik yapanlan sever.
149. Ey iman eden/er! Eger inkarcilara itaat ederseniz, sizi
arkamza fevirirler ve biisbiitiin kaybedersiniz.
150. Hayzr! Yardimciniz Allah'tir. 0, yardim edenlerin en
hayirlzsidir.

147. Onlar, dil§manla kar~tla§Ip, §aVa§m zorluklann1 a§mada, «sadece


~oyle diyorlard1 : 'Ey Rabbimiz! Bizim giinahlanm1z1 ve i~imizdeki ta~­
k1nhg1m1z1,» yani senin nzan d1§1nda haddi a§arak i~ledigimiz isyanlanm1z1
Ayet: 147-150 AL-i iMRAN SURESi/3 97

«bag1~la. Ayaklar1m1z1 sabit tut ve bize, inkarc1 topluluga kar~1, yard1m


et!'» Sava§ alan1nda, takvam1z1 art1np, bizim ayaklanm1z1 sabit lol, bizi hak-
tan uzakla§tlrma. Buradan anla§ilan, §ava§ yerinde §aibeye kap1hp, bozguna
ugraymcaya kadar bu duaya devam ediyorlardi. Yine burada, sava§ meyda-
nmda dag1bp hezimete ugrayanlara a~1k bir tariz vardrr.

148. «Allah da onlara,» bu dualan sebebiyle «hem diinya sevab1,» za-


fer, ganimet, tisttinliik ve nam; «hem de giizel ahiret sevab1n1 verdi.»
Ahiret sevab1 da cermet ve oradaki ebedi nimetlerdir. «Allah, iyilik yapanla-
r1 sever.» Allah'm, kulunu sevmesi, ondan raz1 olmas1 ve onun haklanda ha-
yrr dilemesidir. i§te o, btittin mutluluklarin ba§lang19 noktas1dir.
imam Fahreddin er-Razi tefslrinde der ki: " Burada, ince bir Iatife var-
du. Onlar: 'Ey Rabbimiz! Bizim gii.nahlanmzzz ve i§imizdeki ta§kinlig1mzzt
bagz§la' diyerek, kotii olduklann1 itiraf etmi§lerdir. Onlar bunu itiraf edince,
Allah da onlara, 'iyilik edenler' ismini vermi§tir."

Sanki Allahii Teala onlara :" Madem ki su~unuzu itiraf edip aczinizi ka-
bullendiniz, ben de sizi 'iyilik edenler' diye vas1fland1np, kendime sevgililer
yaptrm" demi§tir. Boylece kul, Allah'a ula§mak i9in, gi.ic;stizlligtinli, basitligi-
ni ve zavalbhg1ru itiraf etmekten ba§ka 9are olmachgm1 bilmi§ olmahdrr.
149. «Ey iman edenler! Eger inkarcllara itaat ederseniz•••» Bu ayet,
Uhud'daki yenilgiden sonra, miinaftl<lann mti'minlere : " Dininize ve karde§-
lerinize doniin" demeleri lizerine nazil olmu§tur. 0 kimseler miinaf1ktular.
Fakat kendilerinden nefret ettirmek ve onlara itaat etmekten sak1ndrrmak i9in
inkarc1hkla nitelendirilmi§lerdir. «Sizi arkan1za ~evirirler», kendi dinlerine
sokarlar «ve biisbiitiin kaybedersiniz.» Siz tekrar eski halinize donmekle,
hem diinyaruz1, hem de ahiret saadetinizi kaybedersiniz. <;link.ti, ebedi sevap-
tan mahrum edilip, ebedi azaba dii§tirtililrsliniiz.

150. «Hayir! Yard1mc1n1z Allah'tir.» Onlar sizin yarduncdann1z degil


ki onlara itaat edesiniz. Sizin yard1mcuuz Allah'tu, ba§kas1 degildir. Oyleyse,
O'na itaat edin, inkarctlan dost edinmeyin. «O, yard1m edenlerin en hay1rh-
s1d1r.» 0 halde, sadece O'na itaat edin ve sadece O'ndan yard1m dileyin.
98 RUHU'L-BEY.AN Ciiz:4

151. Allah 'in, kendilerine hifbir giif indirmedigi §eyleri,


0 'na ortak ko§tuklarindan dolayz, inkiir edenlerin kalplerine
korku salacagiz. Onlarin siginacakla.n yer, cehennemdir. Za-
limlerin karargfihz ne kotii. bir yerdir.
152. O'nun izniyle inkarczlarz oldiirdiigiiniiz zaman, Allah
size olan vaadinde durdu. Taki siz, ba§arisizliga dii§iip, emir
konusunda feki§meye girinceye kadar. Allah size, sevdiginiz
(zaferi) giisterdikten sonra, isyan ettiniz. Kiminiz, diinyayi isti-
yordu, kiminiz de, ahireti istiyordu. Sonra 0, sizi imtihan et-
Ayet: 151 - 152 AL-i iMRAN SORESi/ 3 99

mek ifin, o inkarcilardan UUlkla~tirdi. (Pi§manlik duydugu-


nuz ifin) sizleri affetti. Allah mu 'min/ere kar§i liituf sahibidir.
153. Hani siz, uzakla§iyordunuz ve kimseye diiniip bakmiyor-
dunuz. Peygamber de arkaniula.n sizi faginyordu. Bu yiizden,
Allah size, gam iistiine gam verdi ki, ne kaybettiginize, ne de
ba§iniza gelene iiziilmeyesiniz. Allah, yaptiklarinizdan haber-
dardir.

151. «Allah'1n, kendilerine hi~bir gii~ indirmedigi §eyleri, O'na or-


tak ko~tuklarindan dolay1, inkar edenlerin kalplerine korku salacag1z.»
Onlann kalplerine korku sahnmasmm sebebi, giic;stiz §eyleri Allah'a ortak
ko§malandrr. Ayn1 zamanda bu, mti'minlerin zaferinin, kendilerinin de yenil-
gilerinin sebeplerindendir.
Bu korku, Uhud gtinti kalplerine atilan ve boylece sava§I terketmelerine
sebep olan korkudur. Hic;bir sebep yokken, galibiyet kendilerinde olmas1na
ragmen geri donmti§lerdi. "Ru'b", kalbi dolduran korku anlammadrr.
Ayette gec;en "sultan" kelimesi; giic;, kuvvet, delil, beige gibi anlamlan
ifade eder.
«Ontario» ahirette «s1gmacaklar1 yer, cehennemdir.» Ba§ka s1gma-
caklan hic;bir yerleri yoktur. «Zalimlerin karargah1» olan cehennem «ne ko-
tii bir yerdir.» Onlann gidecekleri cehennem, once s1g1naklan, sonra da
karargfiltlan olarak belirtilmi§tir. Bu ifadeler, onlar1n cehennemde sonsuza
degin kalacaklarma i§arettir.
152. «O'nun izniyle» ve dilegiyle, «inkarcllart» yaygm bir §ekilde «ol-
diirdiigiiniiz zaman, Allah size olan vaadinde durdu.»
Uhud sava§1ndan sonra, Medine'ye dontildiigilnde, mtisliimanlardan ba-
zdar1 : "Biz nastl yeniliriz, Allah bize zafer vadetmi§ti" dediler. Bunun ilzeri-
ne i§te bu ayet indi. Hz. Peygamber (s.a.v.), Uhud'a yerle§tirdigi ok~u birligi-
ne: " Sakzn yerinizden ayrzlmayin. Burada durdugunuz surece galip gelece-
giz" demi§ti. Nitekim durum oyle olmu§tu. Mil§rikler gelince, ok~ular ok ati-
yor, digerleri de yeninceye kadar ktl19la vuruyorlard1. Mtisliimanlar elden ge-
len her§eyi yap1yor ve yigit~e ~apn§1yorlard1.
«Ta ki siz,» korkup ve zayiflayarak «ba§aris1zhga dii§iip,» Hz. Pey-
gamber (s.a.v.)'in verdigi «emir konusunda ~eki~meye girinceye kadar.>>
100 RUHU'L-BEYAN Ciiz:4

Ok<;ulann bazilan : "Ne yapahm §imdi ?" deyince, onlann ba§kan1 olan Ab-
dullah b. Ctibeyr: ''Hz. Peygamber'in emrine muhalefet edemeyiz" diyerek, on
civannda arkada§1yla yerlerinde kaldtlar. Digerleri de, ganimet yagmalamaya
ba§ladilar. i§te ayetin bunu ifade eden k1sm1 : «Allah size, sevdiginiz (zafe-
ri)», ganimeti ve dii§maiun yenilgisini «gosterdikten sonra, isyan ettiniz.»
0 da sizi zaferden mahrum brrakti. Mii§rikJer, bu durumu goriince, ok<;ulara
sald1np, ba§kanlann1 oldiirdtiler. isyan bundan sonra tescil ediliyor. Bu da,
gtinahm btiytikltigtine i§aret eder.
«Kiminiz,» mevziyi terkedip, ganimet pe§inde ko§arak, «diinyay1 isti-
yordu.» ibn Mes'ud diyor ki: "Bu ayet ininceye kadar, bizden herhangi biri-
nin dlinyay1 istedigini bilmiyordum." «Kiminiz de, ahireti istiyordu.» Bun-
lar, yerlerini terketmeyip, §ehitlik §erefine ula§anlardi. «Sonra 0, sizi imti-
han etmek i~in, o inkarcdardan uzakla§hrd1.» Siz zafere yakla§ffiI§ken, Al-
lah bu durumu yenilgiye 9evirerek, imandaki sebat durumunuzu ol<;tii. Pey-
gamber'inizin emrine muhalefer ettiginizden dolay1 pi§manhk duydugunuzu
bildigi i<;in, «sizleri affetti. AJlah, mu'minlere kar§• lutuf sahibidir.» Onla-
ra, biittin durumlannda li.itufla muamelede bulunur ve onlan affeder. Bu du-
rum, Allah'1n §an1ndandrr.
153. «Hani siz, uzakla~1yordunuz ve kimseye doniip bakm1yor-
dunuz.» Arkan1zdakine doni.ip bakm1yordunuz ve sizden biri durup digerini
beklemiyordu. Halbuki, «Peygamber de arkan1zdan sizi ~ag1nyor» ve: "Ey
Allah'zn kullan! Bana gelin. Ben Allah'zn peygamberiyim. Kim di.i~mana
hamle yaparsa, ona cennet vardir" diyor«du.» Hz. Peygamber, kavmin arka-
smda kalm1§tl. <;i.inkti onlar, yenilgi sebebiyle ilerlemi§lerdi.
«Bu yiizden, Allah size, gam iistiine gam verdi ki, ne kaybettiginize,
ne de ba§IDIZa gelene uzulmeyesiniz.» Yapml§ oldugunuzdan dolay1, Allah
sizi, oli.imle, yaralanmayla ve mii§riklerin zafere ula§mas1yla cezalandirdi.
Yahut da, Hz. Peygamber'e isyan ederek yaptig1n1z eziyetin kar§thgm1 gordi.i-
ni.iz. Boylece, zorluklara ve sikmttlara ah§1p, gamlar1 i'rinize <;ekesiniz de, ne
kaybolan menfaate, ne de gelecek zarara iiziilmeyesiniz.
«Allah, yaptiklar1n1zdan haberdard1r.» Allahti Tefila, sizin btitiin i§le-
rinjzi ve niyetlerinizi bilir. Sabrr, Allah'a kesin bir §ekilde inanma ve tevek-
ktil, sizi Allah'tn yard1m ve zaferine ula§tlnr. Bozguna ugramak, ~eki§mek,
dtinyaya meyletmek, Peygamber'e isyan etmek ise, mi.isibete ugramaya ve
di.i§mandan ka\:maya yol a~ar.
Y ahya b. Muaz'a, vellnin ozelligini sormu§lar. 0 da §U cevab1 vermi§ :
"Veli'nin; sabir i9 elbisesi, §tiklir di§ elbisesi, Kur'an yard1mc1s1, hikmet ilmi,
fakirlik iftihar1, takva binegi, liztintti arkada§1, zikir meclisi, Allah ise yolda§1-
d lf. "
Ayet: 153 AL-i iMRAN SORESi/3 101
102 RUHU'L-BEYAN Ciiz:4

154. Uziintiiden sonra size, bir giiven ve uyku indirdi. Uy-


ku, ifinizden bir grubu biiriimii§tii. Diger grubu da, nefisleri
ilgilendiriyordu. Allah'a kar§i, cahiliye zanni gibi, haksiz bir
mnda bulunuyorlar: "Bu i§ten bize bir §ey var mi?" diyorlar-
di. De ki: "Biitiin i§ Allah'a aittir." Onlar, _sana aflklayama-
diklanni, iflerinde gizliyorlar. "Bu i§ten, bize bir fayda olsay-
dt, burada oldiiriilmezdik" diyorlar. De ki: "Evleriniule dahi
olsaydiniz, yine iizerine oldii.rii.lmesi yazilmt§ ola.nlar, yatacak-
lari yeri mutlaka boylardz." Allah, if iniulekini denemek ve
kalplerinizdekini afiga flkarmak ifin (bunlari ba§1n1za getir-
di.) Allah, gogiislerde olani bilir.
155. iki toplulugun kar§tla§hgi giin, sizden yiiz fevirenlerin
i§ledikleri ba:a i§lerden dolayt, §eytan, ayaklarini kaydirmak
istemi§ti. Allah, onlan affetti. Allah gafurdur, halimdir.
156. Ey iman edenler! Siz, inkar edenler ve yeryuziinde se-
fere, ya da sava§a flkan (ve olen) karde§leri ifin: "Eger yani-
mizda olsalardi olmezlerdi ve oldiirulmezlerdi" diyenler gibi
olmayin. N eticede Allah, onlarin bu sozlerini, kalplerinde bir
hasret ktlacakttr. Ya§atan da, oldiiren de Allah'ttr. <;iinkii Al- .
lah, yaptiklartni:a gormektedir.
157. Yemin olsun ki, Allah yolunda oldiiriiliir, ya da oliir-
seniz, Allah'in bagi§lamasi ve rahmeti, onlann biriktirdikle-
rinden daha hay1rl1d1r.
158. Yemin olsun ki; oliir veya oldiiriiliirseniz, Allah 'in hu-
zuruna flkanlacaks1.n1z.
Ayet 154 AL-i iMRAN sORESi/3 103

154. Ey Mti'minler! «Uziintiiden sonra» Allah <<size, bir giiven ve uy-


ku indirdi.» Ebfi Talha der ki: "Uhud gtinti kafain1 kald1np baktlm. Uykudan,
ba§1n1 saga sola sallamayan kimse yoktu. 0 gtin, kendisini uyku basanlardan
biri de bendim. Elitnden klh9 dii§erdi, onu ahrd1m. Sonra kam<;I dti~erdi onu
alrrd1m."

0 «0yku, i~inizden bir grubu biiriimii§tii.» Ki o grup da, Muhacirlerle


Ensann tiimtiydti. Mtinaf1klar olan «diger grubu da, nefisleri ilgilendiriyor-
du.» Nefislerinin derd.ine dti~mti§, tiztintil ve s1klntl. i~erisindeydiler. «Allah'a
kar§i, cahiliye» donemindeki milletlerin «zann1 gibi, haks1z bir zanda bu-
lunuyorlar:» O'nu geregi §ekilde bilmiyorlar. Ve: «'Bu i§ten bize bir §ey
var mt?' diyorlard1.» Bunlar, Hz. Peygamber'e, Allah'1n yardlffi vaadinden
11

ve zaferden bize herhangi bir hisse yok mu ?" diye soruyorlardt.


Sen «de ki : 'Biitiin i§ Allah'a aittir.'» Ahiretteki galibiyet, Allah'm ve
onun dostlanmndir. Orada ancak, Allah'1n grubu galiptir.
«Onlar, sana a~1klayamad1klann1, i~lerinde gizliyorlar.» Onlar, zafer
ve yardtm isteklerini aylk9a belirtiyorlar. Fakat, inkar etmeyi ve yalanlamay1
da iylerinde sakbyor~ar. Birbirleriyle ba§ba§a kaldtklannda, gizlice: «'Bu i§-
ten,» Hz. Muhammed'in: "Galip gelmek, Allah'a ve dostlarzna mahsustur ve
butiin i§ler Allah ifindir." diyerek vaadettigi gibi «bize bir fayda olsaydt,
burada oldiirtilmezdik' diyorlar.» Uhud SaVa§IIlda bizden Oldtirtilenler ol-
durtilmezlerdi. Bu sava~ konusunda, bizim se~me hakklm1z olsaycb, gorti§ti-
mtiz Obey b. Selfil ve arkada§lann1n gorti~il gibi olurdu.

Ey Muhammed (s.a.v.), sen de onlann yalanlann1 ortaya dokmek ve


muamelelerini iptal etmek iyin «de ki: 'Evlerinizde dahi olsayd1n1z, yine
iizerine oldtirtilmesi yazdml§ olanlar' yatacaklari yeri mutlaka boylard1.'
Allah, i~inizdekini denemek ve kalplerinizdekini a~1ga ~1karmak i~in
(bunlar1 ba§1n1za getirdi.)» Bunlan size yapti. .. Siz, Uhud'a sava~maya git-
meyip de, Medine'deki evlerinizde oturmu§ olsayduuz, hakkiruzda takdir edi-
len ve levh-i mahfuzda bulunanlar 1nutlaka size yine uht§irdi. Med.ine'de kal-
may1 istemek, size bir fayda saglamazdt. <;tinkti, Allah'1n takdiri reddedilmez
ve hiikmti degi~tirilemez. Boylece Allah, sizi imtihan edip, kalplerinizdekini
a~1ga 91karman1z i9in, sizi bir i~leme tabi tuttu ki, ihlas ve samimiyetiniz i~
durumunuz ve nifakm1z ortaya ~1ks1n. «Allah, gogiislerde olan1», gizli §eyle-
ri «bilir .»
104 RUHU'L-BEYAN Ciiz:4

155. Uhud'da «iki toplulugun kar§tla§tlg1 gun,» sizin ic;inizden olup


da sav~mak istemeyerek <<Sizden yiiz ~evirenlerin, i§ledikleri baz1 i§lerden
dolay1, §eytan, ayaklar1n1 kayd1rmak istemi§ti.» Kar§1la~an iki topluluk,
mlisllimanlar ve inkarcilard1 ve onlar yenilgiye ugram1 ~lard1. Onlann yenilgi-
sinin sebebi, §eytamn onlann yenilgisini isteyip, ayaklann1 kayd1rmas1dlf.
Buna sebep de, onlann, Peygamber'e muha1efet ederek, yerlerini terketmeleri,
ganimete ve dtinya hus1na kapllmalandir. Boylelikle de, yard1mdan ve
manevi gli9ten mahrum olmu§lard1.
«Allah,>> tevbe edip . ozlir diledikleri iyin «onlan affetti. Allah
gafurdur,» gtinahlan bag1~lar, «halimdir,» tevbe etmeleri ic;in, ceza ver-
mekte acele ettnez.
~eytan, yaktn ehlinden olan samimi ve ihlash kimseleri, onlann kalbin-
de, gtinah i§lemeleri sebebiyle birtak1m kottiltik ve karanhk ~eyler olmad1kc;a
saptuamaz. ~eytan bunlara vesvese veremez. ~eytan, nefsinin kottiltiklerin-
den kurtulan kimseye, vesvese vermek ~oyle dursun yakla~amaz bile.
Denilir ki: "Cilneyd rilyas1nda, iblis'i c;1nlc;1plak gorilr ve ona: 'insanlar-
dan utaruruyor musun ?' der. 0 da: ' ~unlar insan rrud1r kt? Asil insanlar mes-
ciddeler. Onlar cigerimi yaklp beni ttikettiler.' der. Sonra Clineyd: 'Uyamnca
erkenden mescide gittim. Ba§lanm dizlerine koymu§, dti§linen insanlar varch.
Beni gordiiklerinde: 'Pisin sozil seni aldatmas1n' dediler. Kalp, marifet nu-
ruyla aydtnlarunca, §eytan, ona vesvese veremez."

Ebu Said Harraz ~oyle der: "Rtiyamda iblis'i gordlim. Kendisine vur-
mak i~in, hemen sopam1 elime ald1m. Bana dendi ki: 'O bundan korkmaz.
Kalpte olu§an nurdan korkar'."

imam Gazfili de §oyle diyor: "Nakledildigine gore ashab doneminde ib-


lis, askerlerini ortallga yaymt§. Bir mtiddet sonra, peri§an bir halde iblis'e
donmti~ler. Tulis onlara: 'Bu haliniz ne?' diye sormu§. Onlar da: ' Bunlar gibi
insanlar hie; gormedik. Bizi 9ok yordular. Onlardan bizim alacag.1m1z bjc;bir
§ey yok' demi~ler. Bunun iizerine iblis: 'Onlara gtictintiz yetmez. Onlar Hz.
Peygamber'le arkada§hk etmi§, vahye §ahit olmu§lardIT. Fakat onlardan sonra
bir topluluk gelecek, istediklerinizi o toplulukta bulacaks1ruz.' Tabiin devri
gelince, iblis askerlerini tekrar etrafa yayar. Kink doktik timitsiz bir §ekilde
geri donerler ve derler ki: 'Boyle tuhaf topluluk g<irmedik. Onlar biraz gtinah
i§leseler de gtintin sonu yakla~1nca, istigfara ba§lay1p, gtinahlann1 sevaba 9e-
Ayet: 155- 157 AL-i iMRAN sORESi/3 105

virtiyorlar. ' iblis de: 'Siz onlardan da bir §ey alamazs1n1z. Onlar, tevhide ve
Hz. Muhammed'in (s.a.v.) stinnetine sanlIIll§lard1r. Fakat bir topluluk gelecek
ve onlar sizin ytiztintizti gilldilrecek. Onlarla oyun oynay1p, onlan nefislerine
uydurup, istediginiz gibi yUneteceksiniz. Ne bag1§lanma dileginde bulunacak-
lar, ne de bag1~lanacaklar. Tevbe de etmeyecekler. Dolay1s1yla gilnahlan se-
vaba donti~meyecek.' Birinci yi.izy1ldan sonra bir topluluk gelir. Onlar heva
ve heveslerine kap11Irlar. Bid'atlar kendilerine stislil gosterilir. Onlan helal sa-
y1p, din kabul ederler. Af dilemezler ve tevbe de etmezler. iblis onlara dii~­
manlar musallat eder. Dli~manlar da onlan, istedikleri yone sevkederler."
156. «Ey iman Edenler! Siz, inkar edenler ve yeryiiziinde sefere, ya
da sava§a ~1kan» ve sonra da olen «karde§leri» ya da dinda§lan «i~in :
'Eger yan1m1zda» kahp ~ehri terketmemi§ «olsalard1 olmezlerdi ve oldii-
riilmezlerdi' diyenler» (miinaf1klar) «gibi olmay1n. Neticede Allah, onla-
r1n bu sozlerini, kalplerinde bir hasret kdacaktlr.» "li yec'ale"nin ba§lll-
daki Him i11et icin degil, "filabet" iyindir. Buna gore mana: "Onlar bu sozli
soylediler ve buna inandllar. Bunun neticesi de hasret oldu. -Hasret, pi§man11-
g1n daha siddetli olan1dlr. - Buna inanan kimsenin hasreti, daha da artar."

Hayatin ve olilmiin, Allah'1n takdir ve htikmil ile ger~ekle§tigine inanan


milsltiman ise, bu hasreti kalbinde kesinlikle hissetmiyecektir.
«Ya§atan da, oldiiren de Allah'ttr.» Milnaf1klann batll sozleri redde-
diliyor. Hayat ve oltimde, sadece Allah'1n etkisi vardtr. Yolculukta veya sa-
va§ta olmalanrun bunda bir etkisi yoktur. Allah, bazen tehlikeler kar~1s111daki ,
sava§anl da, yolcuyu da ya§atIT. Yine Allah, yolculukta olmay1p, mukim olan
kimseyi de, hi9bir sebep yokken ve tedbirleri de alm1§ken oldiirebilir.
«<;iinkti Allah, yapbklarm1z1 gormektedir.» Oyle ise §U munaf1klar
gibi olmay1n.

157. «Yemin olsun ki,» siz mti'tnin olarak «Allah yolunda oldiiriiliir,
ya da oliirseniz, Allah'1n bagt§lamas1 ve rahmeti, onlarin biriktirdiklerin-
den daha hay1rhdrr.» Yolculuk veya sava§, olilmti 9eken §eyler degildir.
Ecel, asla i1eri ahnamaz. Olilin, Allah'm emriyle olunca, bu bir rahmet ve ba-
gt§lanmadir, rahathktir. in.karctlar ise, dlinya hayatlan boyunca mal biriktir-
meye ~ah§trlar. Bu mallann da, kendileri i9in hay1rh olacag1na inanular. Al-
lahli Team da, onlann bu zanlarnun bo§ ~eyler olduguna dikkat 9ekerek, ba- 11

g1~lanma onlann zannettigi bu ~eylerden daha haytrhdir" buyuruyor.


106 RUHU'L-BEYAN Ciiz:4

158. «Yemin olsun ki,» her ne §ekilde olursa olsun, ilfilli irade geregi,
«Oliir veya oldiiriiliirseniz,» gen;ek ma'bud, §ant ytice, rahmeti ve ihsan1 9ok
bol olan «Allah'1n huzuruna ~1karllacaks1n1z.» Sizi, ba§kalan degil, sadece
0 hesaba 9ekip, amellerinizin kar§1hgm1 verecektir. Size bol miktarda ihsan-
da bulunacaktrr.
Bu ayette nefis bir sua gozetilmi§tir. Once "Allah'zn bagt§lamasi" zik-
redilmi§tir. Bu, gtinahlarm affedilmesidir. Bununla Allah'm ikabmdan korka-
rak O'na ibadet eden kimseye i§aret edilmi§tir, Sonra "rahmeti" zikredilmi§-
tir. Bu da Allah'1n sevap lutfetmesidir. Bununla da sevap umarak kendisine
ibadet eden kimseye i§aret edilmi§tir. Daha sonra da "Allah'zn huzuruna <;1ka-
nlacaks1mz" buyurulmu§ olup bununla s1rf rubfibiyyet ve ubudiyyet i9in
Allah'a ibadet edene i§aret edilmi§tir. Bu makamlar1n en yticesidir. Allah'1n
huzuruna 91karilmakla, Allah'1n magfiretine 9tkar1lmak aras1nda btiytik fark
vardrr. Bu konuda §6yle bir olay anlat1hr:
isa (a.s.) bir gtin, bedenleri c1hzla§IDI§, benizleri sararmt§ ve tizerlerin-
de ibadet izleri olan bir topluluga ugray1p, kendilerine: "Ne istersiniz ?" diye
sorar. Onlar da: "Allah'1n azabmdan korkuyoruz" derler. isa da: " Allah, size
azap etmemede 9ok comerttir, elbette size liitfu ile muamele edecektir" der.
Sonra bir topluluga daha ugray1p, onlarda da ayn1 ozellikleri goriip, ne iste-
diklerini sorar. 0 topluluk da: " Cennet ve rahmeti isteriz" derler. isa (a.s.)
onlara: "O sizi, rahmet ve cennetten engellememe konusunda 9ok comerttir,
elbette size ltitfu ile muamele edecektir" der. Sonra da ti9tincti bir topluluga
ugray1p, onlar iizerinde de daha 9ok ibadet izleri goriir. Onlara ayn1 soruyu
sorar. Ald1g1 cevap §U olur: "O'na ibadet ediyoruz. <;unkti, 0 bizim
Rabb'imiz, biz ise O'nun kullar1y1z." isa peygamber de: "Siz ihlash kullar ve
ger~ek ibadet edenlersiniz" buyurur.

Ba§ka bir hikayede de §5yle anlatthr:


Kadm1n biri, yan1ndakilere §6yle sorar: "Size gore, comertlik nedir ?"
Onlar da: "Mal vermektir" derler. Kad1n: "Sizin dediginiz, dtinya ehlinin ve
siradan insanlann comertligidir. Havass1n(Allah'1n se9kin kullannm) comert-
ligi nedir ?" diye sorar. Onlar: "Allah'a itaat etmek konusunda elden gelen 9a-
bay1 sarfetmektir" derler. Kadm da: "Sevap umuyor n1usunuz ?" diye sorar.
Onlar "evet" derler. Kad1n da: "Allah'm: 'Kim bir iyilik getirirse ona on kat1
vardzr'(En'am: 160) sozline gore, bire on alacaks1n1z " der ve ilave eder:
"Bunda comertlik nerede bire on ahyorsunuz?" Adamlar derler ki: '' Soyle
Ayet: 158- 159 AL-i iMRAN SURESi/3 107

bakalnn nedir o ?" Kadm §Oyle der: "Comertlik, amelin Allah i~in yap1lmas1,
cennet sevgisi, ya da cehennem korkusuyla; sevap i9in veya cezadan korkul-
dugu i9in yaptlmamas1du. Buda ancak, tek ba§Ina kahp, masiva'dan soyutla-
n1p ve varhgm ger'iegine ula§makla mtimkiindtir. Mti'minin gorevi, dtinyadan
ytiz ~evirip, Allah'a dogru yol almaktlf. Boylece gozlerinden perde kalkar ve-.
Rabb'ine ula§lf."

imam Fahreddin er-Raz! tefsirinde §Oyle der: " insan cihada yonelince,
dtinyadan ytiz ~evirir ve ahirete onem verir. Oltince de, sanki dti§mandan kur-
tulur ve sevgiliye ula§tr. Oltirnden korkarak evde oturan ve dtinyaya tutkun
olan kimse oltince de, sanki sevgilisinden aynhr ve gurbete gonderilir. Bun-
lardan birincisi, mutlulugun zirvesi, ikincisi ise, mutsuzlugun zirvesidir."

159. Allah'in rahmeti sebebiyle, onlara yumu§ak davran-


dzn. Eger kaba ve kati kalpli olsaydin, etraftndan dagilirlardi.
Sen a/Jet ve bagi§lanmalarini dile. i§ konusunda onlara danz§,
karar verdin mi de, artik Allah 'a dayan. Allah, kendisine da-
yananlan sever.

159. «Allah'1n rahmeti sebebiyle, onlara yumu~ak davrand1n.» Sen


onlara, btiytik bir merhamet ornegi gosterdin. Onlar senin emrine muhalefet
ederek, seni dii§mana teslim ettiler. Buna ragmen, onlara yine de liitufda bu-
lunup, yumu§ak davrandm.
108 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

«Eger» onlara kar§1 «kaba ve katI kalpli olsayd1n, etraf1ndan dag1hr·


lard1.» Senin yamnda oturmazlard1. Eger sen, soz ve davrarn§lannla, onlara
kaba davran1p, fena muamelede bulunmu§ olsayd1n, hepsi ka91p giderdi.
"Fezz", kaba ve ahlaks1z den1ektir. "Katz kalpli" ise, kalbi hi9bir §ey-
den etkilenmcyen demektir. insan bazan, koti.i huylu olmaz ve kimseyi de in-
citmeyebilir. Fakat, merhametli olup, hassas da davranmaz. Aradaki fark da
i§te budur.

Onlan, Allahti Teala'n1n affettigi gibi, senin hukukuna ait konularda


«sen» de «affet ve» Allah'm hukukuna ait konularda «bag1~lanmalarin1 dile.
i~ konusunda onlara dan1~.» Sava§ ve buna benzer gori.i§i.ilmesi gereken ko-
nularda, onlarm gori.i§lerini al. Onlann gonilllerini al ve onlar1 onore et. Ayn1
zamanda, iimmet i9erisinde dan1§ma silnnetinin yer1e§mesine omek ol. Bu da-
rn§madan sonra bir §eye «karar verdin mi de, arhk Allah' a day an.» DanI§-
ma sonucunda vanlmt§ olan en iyi neticeyi uygulama konusunda Allah'a da-
yan. Senin i9in en iyi olan1, Allah'tan ba§kas1 bilemez. Ne sen, ne de senin da-
n1§t1gm ki§i bilebilir.
«Allah, kendisine dayananlari sever.» Kendisine tevekktil edenlere
yardlffi eder, onlar1 en dogru ve kendilerine hayirh olan yola iletir.
"Tevekkul", i§i Allah' a havale etmek ve O'na gtivenmenin yeterliligine
inanmaku.r. Bu ayetten anla§Ilan, (bazi cahillerin dedigi gibi) insanm tevekktil
ediyorum derken, kendini ihmal etmemesidir. Aksi halde, dan1§ma emri, te-
vekktil etmeye ayk1n olurdu. Tevekktil, insan1n goriintir sebepleri gozetmesi
demektir. Fakat, kalbiyle onlara dayanmayacaktrr. Sadece, hikmete inanacak-
tlr. Yani her §eyde bir hikmetin varhgm1 unutmayacakhr.
Ayet-i kerimede belirtildigine gore, Hz. Peygamber, ashab1na kaba ve
kati kalbli davranm1§ olsayd1, kendisinden aynlacaklard1. Halbuki ona uymak
din, ondan aynln1ak ise inkardrr. insanlann kendisine boyun egdigi, kendisine
tabi oldugu ve itaat ettigi birisinin, onlara kaba ve kati kalple muamele etmesi
nasd dti§tintilebilir? Yumu§ak soz, kalplerde en etkili olan ve en <rabuk cevap
verilen sozdtir. itaat edilmeye en Iayik olan sozdi.ir. Onun i9in Allah, Hz. Mu-
sa ve Hamn peygamberlere: "Ona yumu§ak soz soyleyin" (Taha: 44) emrini
vermi§tir.

imam Fahreddin er-Razi' tefsirinde §Oyle der : "R1fk ve yumu§aklikla


muamele, Allah'1n hukukuna tecavtiz etmiyorsa caizdir. Allah'1n hukukunu
Ayet: 159 AL-t iMRAN SURESi/3 109

ihlale gottirtirse caiz degildir."

Allahti Teala §6yle buyurur: "Ey Peygamber! inkarczlara ve iki yiizlule-


re sert davran. '(Tahrim: 9) Zina sw;u i§leyenlere verilecek olan ceza konu-
1

sunda da, mti'minlere §5yle deniliyor: "Allah'ln dini konusunda; sizi, onlara
kar§z aczma duygusu engellemesin!" (Nur: 2)

Dikk.at ediniz! ifrat ve tefrit, yerilmi§ iki mefhumdur. A§Inhk, olumsuz


da olsa, olumlu da olsa iyi kar§1lanrnam1§tlr. Faziletli yol, orta yoldur. Kaba
davranmak, bir yerde yasaldanmI§, bir yerde de emredilmi§tir. Buda, ifrat ve
tefritten uzakla§rnak i\:indir. Orta yolu takip etrnek gerekir ki, o da en dogru
yoldur. Bu sirdan dolay1dtr ki Allahu Teala: "Boylece sizi, orta bir iimmet
yaptlk" (Bakara: 243) buyurmu§tur.

Bihni§ olunuz ki, peygamber gondermekten kas1t, insanlara Allah'm tek-


liflerini bildirmektir. Bu rnaksada ula§mak i9in, gontillerinin peygambere yo-
nelmesi gerekir. Nefislerinin ona is1nmas1 laz1rndrr. Bunun ger9ekle§mesi ic_;in
ise, peygamberlerin, kerim ve rahim olmalan, comert, §efkatli ve merhametli
davranmalan, insanlar1n gtinahlarm1 gormemeleri, su9lann1 bag1§lamalar1,
§efkat ve merhametle onlara yakla§malan gerekir. Bu sebeplerden dolay1 pey-
gamberler, kotti ahlfilctan annd1nlm1§lard1r. Kati kalbli degillerdir. Fakir ve
yoksullara yarduna meyillidirler. Onlann kottiltiklerine pek bakmazlar. Bu-
nun i~in aksi olsayd1 ayette belirtildigi gibi "Sert ve kati kalbli olsayd1n, etra-
11
ftndan dag1hrlard1. 0 zaman ise, peygamberler gonderrnekten maksat has1l
olmamt§ olurdu. Onlarm varisleri olan ilim adarnlari ve hocalarm boy le olma-
s1 gerekir. insanlar, i9 ve di§ yonleriyle, uymu§ olduklar1 ki§ilerin dini tizere-
dirler. Herne kadar, giizel ahlak tizere olan ilim adam1 ve hoca, bu devirde az
bulunsa da, durum yine ayn1dir. Ancak Allah'1n kendilerini korudugu, §eriata
sar1lma yolunu gosterdigi ve hakikat adab1n1 ger~ekle§tirmeye muvaffak kil-
d1g1 kirnseler hari\:.

Rivayet edilir ki: Hilimde darb-1 mesel haline gelen Ahnef, bir adamla
birlikte bulunuyordu. Adam Ahnefe ~ok ~irkin bir §ekilde sovdii. Ahnef,
kalkt1, gitmeye ba§lad1, adam da onun pe§ine dii§tii. Ahnef kavmine yakla§tn-·
ca durdu ve: " Bak arkada§ l Benim toplumuma geldik. Eger sovecegin ba§ka
soz varsa onu da soyle. Sonra bu toplum i§itirse, sana eziyet ederler" dedi.
Ahnefin ahlfilana bakm1z. Cahile nas1l davramyor ve ona nasil iltifatta bulu-
nuyor? Bir adam Ahnefe der ki: "Ki§ilik (mtirfiet) nedir, bana soyle?" Ahnef
cevap verir: "Gtizel ahlakh olman ve kotii ahlaktan ka~mmandrr."
110 ROHU 'L-BEYAN Ciiz:4

160. Eger Allah, size yardim ederse, sizi yenecek yoktur.


Eger yiiziistij birakirsa, ondan sonra artlk size kim yardim
edebilir? Mri'minler, Allah'a tevekkiil etsinler.
161. Bir peygamber, gan.imet malina hiyanet edemez. Kim
hiyanet ederse, kiyamet giiniine, hiyanet ettigi §eyle gelir. Son-
ra herkese, kazandiii tam olarak verilir. Onlara asla zulmedil-
mez.
162. Allah'in nzasina uyan kimseyle, O'nun gazabina ug-
rayan kimse, hif bir olur mu? Onun yeri cehennemdir. 0, ne
kotii sonuftur.
163. Onlar, Allah katinda, derece derecedirler. Allah, onla-
nn yaptiklanni gormektedir.

160. «Eger Allah, size yard1m ederse, sizi yenecek yoktur .>> Allah si-
ze, Bedir sava§1nda yapttg1 gibi, yard1m eder ve dti§mandan korursa, sizi
kimse yene1nez. Uhud sava§tndaki gibi, «eger yiiz iistii b1rak1rsa,» size yar-
d1mda bulunmazsa, «Ondan sonra size kim yard1m edebilir?» Buradaki so-
Ayet: 160- 161 AL-i iMRAN sORESi/3 111

ru, olumsuzluk ve mtibalaga ifade eder. Yani, kimse yard1m edemez, demek-
tir. Bu durum, btittin i§lerin Allah'a ait olduguna dikkati vekmek i~indir. Bu
sebeple O'na tevekkill edilmesi emredilir:

«Mii' minier, Allah' a» dayan1p, «tevekkiil etsinler .» 0 'ndan ba§kas1mn


yardun edemiyecegini biliyorlar. Oyleyse, sadece O'na dayans1nlar.

imran b. Husayn'dan rivayet edildigine gore Hz. Peygamber (s.a.v.) ~oy­


le buyurmu§tur: " Ummetimden yetmi~·bin ki~i, hesap sorulmadan cennete gi-
rer." "Onlar kimlerdir Ey Allah'1n elyisi ?" diye soranlara ise §Dyle buyurdu:
"Onlar, sihir yapmayanlar, yaptirmayanlar, ugursuz saymayanlar ve Allah'a
tevekkul edenlerdir." Ukka§e b. Mihsan: "Ey Allah'm el9isi, Allah' a dua et de
beni onlardan etsin" dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.) de: "Sende onlardanszn"
buyurdu. Sonra bir ba§kast kalk1p, ayn1 ricada bulundu. Hz. Peygamber
(s.a.v.) buna da: "Ukka§e bunda seni gefti "buyurdu. <57)
Bir ba§ka hadiste ise §Oyle buyurulur: "Eger siz~ Allah'a geregi §eldlde
tevekkul etseydiniz, sizi ku§lar gibi nzzklandznrdi. KU§lar sabahleyin karnt
bo§ olarak gider, ak§am tok olarak geri doner. "<58>
161. «Bir peygamber, ganimet mabna luyanet edemez.» Burada ge-
~en "gulul" kelimesi, ganimet mahn1, gizli ve haince almak anlam1nadu. Bu
olay, diinyada aytp, ahirette ise cehennemi gerektirir. insanhg1n en ylice ma-
kam1nda olan peygamberlere bu i§ yak1§maz.
«Kim h1yanet ederse, k1yamet giiniine, h1yanet ettigi §eyle gelir .»
Ganimet mahna hiyanet edip, ondan bir §ey a§iran kimse, klyamet gtintinde
a§rrd1g1 §ey boynuna asilt bir halde gelir. A§IIlDl§ oldugu seyle, orada bulu-
nanlann huzurunda rezil olur. Bu durum, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) §U sozli
gibidir: "Kim kendisine ait olmayan yerden bir karz~ gasbederse, la.yamet gu-
nu Allah, o yerin yedi katini boynuna dolar." <59l
Bir ba§ka hadiste de Hz. Peygamber (s.a. v.) §Oyle buyurur: "Dikkat edi-
niz! Kiyamet giinu bagiran bir deveyle, boguren bir inekle ve meleyen bir ko-
yunla geleni asla tanimam. 'Ey Muhammed! Ey Muhammed!' diye faginr.
Ben de: 'Allah'm azahlna kar§t, sana bir §ey yapamam, bunu sana bildirmi§-

57- Muslim, Ahmed b. Hanbel "Musned" derivayetetmi§tir. Bkz. Caimu'l-UsUl, 7/570.


58- Tirmizt, tbni Mace, Ahmed b. Hanbel. Camiu'l-Usul, 10/140.
59- Bubar!, Mtislim, Tirmiz1, Ahmed b. Hanbel. (Buhari' de "gasbederse" yerine "zulmederse"
kelimesi vardir). Bkz. Camiu'l-Usul, 8/444.
112 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

tim' de rim. "<60>

Ebfi Hureyre' ye denildi ki: " H1yanet ederek ald1g1 §ey s:ok btiyiikse,
toplu bir malsa onu nas1l getirir ?" Cevab1 §Oyle oldu: " Di§i Uhud kadar, dizi
dev (veya vedegan denen bir yer) kadar, kolu dag kadar ve oturag1 da Medi-
ne-Cidde aras1 kadar olan1 gormedin mi ? i§te onu bu ta§lf."

«Sonra herkese, kazand1g1 tam olarak verilir.» Hayir veya §er, az ve-
ya s:ok, her kim ne kazantnI§Sa, kazand1gmm k~§1hg1 tamamen kendisine ve-
rilir. «Onlara asla zulmedilmez.» Hiybir kim~eye, kazand1g1ndan az sevap
veya fazla ceza verilmez.
162. «Allah'1n r1zas1na -u yan kimseyle, O'n~n -gazab1na ugrayan
kimse, hi~ bir olur mu?» Bir kimse, Allah'm yasaklanndan sa.kirur, O'nun n -
zas1n1 kazanmaya 9ah§Ir, O'n(;l it~!te bulunur ve kotti_§eyleri yapmazsa, el-
bette gazaba ugrayanlarla bir olmaz. B.ir_"grup, Allah'm dinine baglanm1§, di-
ger grup da bunun tersini yap1yor. Bunlarm e§it olmas1 imkansizdu.

«Onun» yani Allah'1n gazabma ugrayan1h «yeri cehennemdir. O, ne


kotii sonu~tur.» "Merci" (var1lacak yer) ile, "masfr" (sonm;) aras1ndaki fark
§Udur: Masir, ilk halden farkh olmahdtr. Merci ise boyle degildir.
163. «Onlar, Allah katlnda, derece derecedirler.» Allahti Teala'nm
ilim ve hikmetinde onlann, degi§ik ve ye§itli tabaka ve mertebeleri vardir.
Onlar, itaat ve isyan bak1mmdan ayn ayn olduklar1 i9in, sevap ve ceza bak1-
mmdan da farkh muameleye tabi tutulurlar.

«Allah, onlar10 yapbklann1 gormektedir .» Onlarm yaptlklar1 amelleri


ve derecelerini Allah yok iyi gortir ve onlara gore kar§Illklarm1 verir.

Akdh insan, derecesini _tamamlamaya ve en iyi dereceyi elde etmeye ve


boylece glizel hallere ula§maya ko§ar.

Dediler ki: Cennetlikler dort k1s1mdu: Nebiler ve rasuller, veliler, s1d-


d1klar ve Allah'm birligine inanan alimler. Allahii Teala'nm "...Allah sizden
inananlan ve kendilerine ilim verilenleri derecelere yukseltir ... " (Mticadele:
11) mealindeki ayetiyle murad1 da bu son guruptur.

60- Buhar1, Muslim, Nese1, EbQ Davud, Ahmed b. Hanbel, Camiu'l-UsiU, 2n16
Ayet: 162-163 AL-i iMRAN SURESi/3 113

1
Bu dort grup, beyaz kum tepesi tizerinde Hakk 1 gormek tizere, Adn cen-
netinde tek ba§lanna kahrlar. Orada bunlarm, dort makam1 vardu:

Birinci tabaka, ''minber" tabakas1dir. Buras1 en ytice tabaka olup, Nebi


ve Ra<iuller'e aittir.

ikinci tabaka, soz, amel ve hareket bak1mmdan, peygamber varisi olan


alimlerin tabakas1drr. Bu tabaka, "eserra" ve "ar§" ashab1drr.

O~tincil tabaka, Allahti Teala'y1, gozlem ve akli deliller yoluyla bulan


alimlerin tabakas1du. Bunlar, "klirsti" ashab1drr.

Dordtincil tabaka, taklidi imanla Allah'1n birligine inanan mti'minler ta-


bakas1dir.

Bunlann da mertebeleri vardrr. Bunlar, kumdan bir tepe tizerinde ve di-


gerlerinin online ge~mi§lerdir. Halk, amellerinde de mertebelere aynhru§tlr.
Faziletlerde de mertebeleri vardtr. Ya§ da bunlardandrr. Fakat islam ve itaat
i\:erisinde ge~en bir ya§. Amel bak1m1ndan mertebeleri e§it olduklar1 zaman
ya§ bakimmdan btiytik olan kti~tik olana tercih edilir. Bunlardan biri de za-
mandrr. Ramazanda, cuma gtintinde, Kadir gecesinde, zilhiccenin 10. gilniln-
de ve A§Ore gtintinde yapilan ameller, diger gtinlerde ve zamanlarda yapilan-
lardan daha faziletlidir. Mekanlar da mertebe rnertebedir. Mescid-i Haram'da
k1lman namaz, Medine mescidinde lahnandan daha faziletlidir. Medine mes-
cidinde k1hnan namaz da digerlerinden faziletlidir. Durumlar da mertebe mer-
tebedir. Cemaatle k1hnan namaz, tek ba§1na kihnandan daha faziletlidir. Biz-
zat arneller de derece derecedir. Mesela namaz kilmak, insanlara eza veren
§eyleri gidermekten daha faziletlidir. Bir amel de yap1h§ durumuna gore fark-
hdu. Y akmlanna sadaka verenin sevab1, uzaga vereninkinden daha 9oktur.
<;iinkil bu hem sadaka vermi§, hem de s1la-1 rahim yapmt§tlf. Bunun gibi,
Ehl-i Beyt'ten §erefli bir.ine hediye veren, ba§kalarma verenden daha faziletli-
dir.

Btiytiklerin soztinde §oyle denir: Hi\:bir glin yoktur ki, insanogluna §OY-
le demi§ olmasm: "Ey insanoglu! Ben yeni bir yarat1g1m. Yapttgm i§te, yarm
sana §ahit olacag1m. Bende hayrr yap ki, yarm sana §ahitlik yapay1m. Eger
ge~ersem, beni bir daha goremezsin."
114 RUHU'L-BEYAN Ciiz:4

164. Andolsun ki Allah, mii'minlere biiyiik liitufta bulun-


du. Daha once afik bir sapiklik iferisindelerken onlara, kendi
iflerinden, kendilerine Allah'in ayetlerini okuyan, onlari te-
mize flka.ran ve onlara Kitap ve hikmeti ogreten bir peygam-
ber giinderdi.

164. «Andolsun ki Allah, mii'minlere biiyiik liitufda bulundu.» Al-


lah'a yemin olsun ki·, Hz. Peygamber'le (s.a.v.) kavminden inananlara, Allahti
Team ihsanda bulunmu§tur.

«Daha once, a~1k bir saptkhk i~erisindelerken onlara, kendi i~lerin­


den, kendilerine Allah '1n ayetlerini okuyan, onlan temize ~1karan ve on-
lara Kitap ve hikmeti ogreten bir peygamber gonderdi.»

Ayette ge9en: "Enfusihim" ifadesinin anlam1, gonderilen o peygamber


(s.a.v.), kendi soylar1ndan veya kendi uyruklanndan ve kendileri gibi Arap,
demektir. Soztinti kolayhkla anlayabiliyorlar, durumunu biliyorlar. Dogruluk
ve gtiven konusunda, onunla ogi.intiyorlar, onun varhg1, kendileri i~in btiytik
bir §eref. Ayette "O, sana ve kavmine ~ereftir " (Zuhruf: 44) buyurulmu~tur.
Ayette g~en "enfusihim" kelimesi, bir ba§ka kiraatte, "enfesihim" §eklinde-
dir. Buna gore, Hz. Peygamber, kavminin en §ereflisi. Zaten o, Arap kabilele-
rinin en §ereflilerindendi.

Bu Peygamber (s.a.v.) onlara, Kur'an okuyor. Halbuki onlar, cahillerdi.


Vahiy i§itmemi§lerdi hi9. Onlan pis huylardan, kotil inan<; ve i§lerden~ yalan
Ayet: 164 AL-i iMRAN SORESi/3 115

§eylerden ve zararlardan temizliyordu. Onlara, Kur'an ve stinneti ogretiyordu.


Onlar, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) gelip kendilerini temizlemesinden ve onlara
baz1 §eyler ogretmesinden once, a9lk bir saplkllk sergiliyorlardt.
Allahii Teala Peygamber'ini, azgm ve c;irkef toplumlara gonderdi. Fakat
azan ve haddi a§anlar peri§an oldu. O'nun dtinyaya te§rifiyle, putlar yerle bir
olup, Kisra'n1n saray1 ytktldi. Fars'm ate§i sondii. Mevlas1, onu se~ti ve halk1n
ontine ge~irdi. 0, ba§taki goz makam1ndad1r. Btitlin varllklara rahmet vesile-
sidir. Halkm ve ileri gelenlerin arasmda, onun 9ok ytice bir hat1n vardrr.
Hz. Peygamber (s.a.v.), Hz. Hatice'yle evlenecegi zaman, Ebfi Tfilib bir
konu§ma yapm1§ ve §Oyle demi§ti (Bu srrada, Beni Ha§im ve Mudar kabilesi
ba§kanlan da oradaydi.): "Bizleri ibrahim'in ztirriyetinden, ismail'in ekinin-
den ve Mudar kabilesinden yaratan Allah'a hamdolsun. Bizleri, evini kucakla-
yanlar ve haremine hizmet edenler ktldt. Bize ytice bir ev, emin bir harem
yapti. Bizi insanlarm idarecileri yapt1. Sonra §U karde§imin oglu Muhammed
b. Abdullah (s.a.v.) var ki, Kurey§ kabilesinin hangi genciyle olc;tilse, o tercih
edilir. Allah'a yemin olsun ki, bundan sonra onun, btiyiik bir mesaj1 ve onemli
bir mevkii olacaktu."<61>

61 - Bkz. ibn Hi§am, Sfret'iin-Nebeviyye.


116 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

165. Onlara iki katini ugrattiginiz bir belfi kendi ba§intza


geldigi zaman mi: "Bu nereden ba§imiza geldi?" dediniz. De
ki: "0 kendinizdendir." Siiphesiz Allah, her §eye klidirdir.
166-167. iki toplulugun kar§ila§tigi giin, sizin ba§iniza ge-
lenler, ancak Allah'in izniyle olmu§tUr ki, bu da, mu'minleri
ayirtetmesi ve miinafiklan ortaya flkarmasz ifindi. Bunlara:
"Gelin Allah yolunda sava§in, ya da savunma yapin" denildi-
ii zaman: ''Eger sava§mayi bilseydik elbette sizin pe§inizden
gelirdik" dediler. Onlar, o giin, imandan fOk kufre yakindilar.
Agizlanyla, kalplerinde olmayani soyliiyorlardi. Halbuki Al-
lah, sakladiklanni fOk iyi bilir.
168. Kendileri oturduklan halde, karde§lerine: "Eger bize
uysalardi oldiiriilmezlerdi" dediler. De ki: "Eger dogru iseniz,
oliimii kendinizden savin.,,

165. «Onlara» dii§manlanruza «iki kahn1 ugrathg1n1z bir bela kendi


ba~1n1za geldigi zaman m1: 'Bu nereden ba~1m1za geldi ?' dediniz?» Ugra-
n1lan beladan kas1t, Uhud'dak.i durumdur. Uhud'da mii'minler, 70 kay1p ver-
mi§lerdi. Bedir'de de mii§rikler, 70 kay1p, 70 esir verdiler. Ayetin anlann, da-
ha once dti§manlann1za verdiginiz zarann yans1 sizin ba§1n1za gelince mi sa-
birs1zlandm1z ve: "Bu, bizim ba§1m1za nereden geldi? Daha once mi.i§rikler
maglup idiler, bize nasil galip .geldiler? Oysa onlar, mi.i§rik ve kafir kimseler.
Biz Allah'1n dinine ve rasfiliine yard1m ediyoruz." dediniz. Buradaki soru,
inkar etme anlam1nda bir sorudur. Allahi.i Teala da, bu fasit soruya §U §ekilde
Ayet: 165-167 AL-i iMRAN SURESi/3 117

cevap venr:

«De ki: '0 kendinizdendir.'» Bu yenilgiye ugraman1z, isyan1n1z sebe-


biyle oldu. <;unkii siz yerlerinizi terketmek ve ganimet lursma kap1lmak sure-
tiyle emre kar§l y1ktm1z. «Siiphesiz Allah, her §eye kadirdir.» itaat ederse-
niz, zafer verir, muhalefet ederseniz, ytiztistil btrakrr.

166-167. «iki toplulugun kar~lla~t1g1 giin, sizin ba§1n1za gelenler, an-


cak Allah'1n izniyle olmu§tur ki, bu da, mii'minleri ay1rdetmesi ve miina-
f1klar1 ortaya ~1karmas1 i~indi.» Uhud'da kar§1la§ail iki topluluktan, hangi-
lerinin mii'min, ha11gilerinin milnaflk oldugtinun ortaya c;1kmas1 i\:in, Allah'1n
izniyle boyle bir imtihan geryekle§tirilmi§tir.

«Bunlara: 'Gelin, Allah yolunda sava~1n, ya da savunma yap1n' de-


nildigi zaman:» Miinafiklardan kas1t, Abdullah b. Obey ve arkada§landu.
<;iinkii bunlar, Uhud giinti Hz. Peygamber'den aynlmt§lardi. Abdullah b. Ha-
ram da onlara: "Peygamberinizi ve kavminizi yardimsiz birakmakta oldugu-
nuzu, Allah ifin size hatirlat1nm" demi§ti ve onlan sava§a c;agum1§tl. Mtislii-
manlann istegi ise, bu grubun kendilerine katthp, <;ogunluk elde ederek birlik-
te sava~makti. <;ogunlugu elde edince, bu durum dii§man1 tedirgin eder ve gil-
ciinli krrardJ.

Bu iki se~enek ( sava§mak veya savunmak) arasmda kalanlar «'Eger sa-


va~may1 bilseydik, elbette sizin pe~inizden gelirdik' dediler.» Mtinaftldar,
kendilerine yaptlan teklife katilmay1p, §U baha11eleri ileri stirtiyorlar: "Sizin
sava§ dediginiz §eyin, sava§ oldugunu bilsek, size kat1hnz. Fakat o sava§ de-
gil, kendinizi tehlikeye atmaktlr. Yabut da, giizel sava§may1 bilseydik, size
katihrdlk." Bu sozleri, alay etmek ve a§agtlamak iyin soyliiyorlardi. Bunun
i9indir ki:

«Onlar, o giin, imandan ~ok kiifre yak1nddar.» Bunun anlanu; miina-


f1klar, o gline kadar, nifaklarm1 gizliyorlard1. Gortiniirde inkardan uzaktilar.
Ger~ek ytizleri ortaya c;ikmca, ktifre yakm olduklar1 anla§tldi. Onlann yilziis-
tii kalmalar1run sebebi, miisltima11lara yard1mdan vazge9meleridir. Kendile-
rinden rivayet edilen sozlerden onlann miisliiman olmadtklar1 anla§dmakta-
drr.

«Ag1zlanyla, kalplerinde olmayan1 soyliiyorlard1.» i9lerinde gizle-


diklerinin tersini soyliiyorlar. Sozli ag1za izafe etmek, peki§tinne ve tasvir ifa-
desidir. Allah Teala'n1n " ... iki kanadlyla u9an hi9bir ku~ yoktur ki .. " (En'am:
118 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

38) ifadesinde oldugu gibi. Soztin ger9egi, bu §ekilde ifade edilmi§tir. Gtinkii
soz soyleme orgaru, ag1zdu.
«Halbuki Allah,» onlann «saklad1klar1n1 ~ok iyi. bilir .» ic;lerinde
saklad1klan ve sadece ba§ba§a kahnca a<;Ikladi.klan nifak1, Allahti Teala bti-
tiin aynntilanyla bilir. Siz bunlan, az <;ok ve belirtileriyle bilebilirsiniz.
168. «Kendileri oturduklan halde, karde§lerine: 'Eger bize uysa-
lard1, oldiiriilmezlerdi' dediler.» Bu sozleri, kendileri gibi mtinaf1k olan ve
Uhud'da oldtiriilenler i9in soylemi§lerdi. Ayn1 evde oturduklan oz karde§leri
de ifade edilmi§ olabilir. Bunlar i~risinde, baz1 §ehitler de vardrr. Sava§a ka-
tilanlar ic;in ise: "Ke§ke bizim dedigimizi dinleselerdi ve bizim sava§mad1g1-
m1z gibi onlar da sava§masalard1" demi§lerdi. Bu sozlerden, sava§a katilanla-
ra engel olmaya ~alt§ffit§ olduklan anla§dmaktadir.
Sen de onlan susturmak ve yalanlar1n1 ortaya c;tkannak i<;in «de ki:
'Eger dogru iseniz, oliimii kendinizden sav1n.'» Sozlerinizden anla§Ildtgma
gore kendinize gelen oltimti uzakla§tlrmaya gticlintiz varsa, o halde ozel bir
sebebe bagh olarak ve muayyen bir vakitte size yazilan oltimti, sebebini de-
fetmek sfrretiyle kendinizden defedin. Oliime kar§t c;are aray1p kendini
mlidafa etmek veya etmemek birdir. Kendi canlann1z onlardan daha onemli-
dir. Ayetin anlam1 §U<;lur: Sizin olmeyi§inizin sebebi, oltim zamanm1zm gel-
memi§ olmas1drr. Slireniz gelmi§ olmas1na ragmen, evde oturarak onu ertele-
mediniz. Bu dii§tinceniz dogru olamaz. Bazan sava§mak kurtulu§a, evde otur-
mak ise oltime gottirebilir.
Bilin ki, oltimtin belli bir ya§t yoktur. Belli bir zaman1 da yoktur. Belli
bir hastahg1 hie; yoktur. Ki§i bunlan bilerek, her an ic;in, oliime haztr olmah-
drr. Salih kimselerden birisi, geceleri §ehir duvar1 tizerine c;tkarak:
11
"Yolculuga haz1rlan1n yolculuga haz1rlan1n diye bag1nrm1§. Adam
oliince, bu sesi art1k duyamayan vali, birisini c;ag1np bunu sordugunda, ada-
m1n oldilgtinii soylemi§ler. 0 da §UilU soylemi§:

Yolculuga dii§kiindil, devamll onu anardi.


Nihayet deveci, devesini kapzslnda zhttrdl.
Onu uyanik, gayretli ve hazirllkll bu/du,
Zaten emelleri, onu hif oyalamam1§tt.
Ayet: 168- 169 AL-i iMRAN SORESi/3 119

169. Allah yolunda oldiiriilenleri sakin oliiler sanmayr.n.


Aksine onlar diridirler. Rabb'leri katinda nziklandirtlmakta-
dirlar.
170. Allah 'in kendilerine lutfundan verdigi §eylerle sevinf
ifinde olarak geride kalip kendilerine yeti~emeyenlere, onlar
ifin bir korku ve iiziintll olmadigini miijdelerler.
171. Onlar, Allah'in nimet ve Uitfunu ve Allah'zn, mu'min-
lerin miika/atini zayi etmeyecegini miijdelerler.

169. «Allah yolun(:la oldiiriilenleri sak1n oliiler sanmay1n.» Onlardan


kas1t, Uhud §ehitleridir. Saytlan da yetmi~tir. Ka§full der ki: "Sakin sanmayi-
ntz" hitab1, herkesi kapsanuna alu. <;tinkii bu ~ok onemli olup, tek tek herke-
se bu miijdenin verilmesi gerekir ki, iyi bir kar§1hgm olduguna emin olsunlar
ve cihada ~tlanak i~in gerekli tedbirleri alsmlar.
«Aksine onlar diridirler. Rabb'leri katinda riz1kland1rdmaktad1r-
lar.» Onlar, Allahii Teala'ya yakm olup, cennet meyve ve hediyeleriyle nz1k-
land1nhyorlar. Bu durum, onlara bir ikramdII, tazimdir. " ...Rzzzklandznlmak-
120 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

tadzrlar" ifadesi onlann gervekten diri olduklann1 tekid etmektedir.

170. «Allah'1n, kendilerine liitfundan verdigi ~eylerle sevin~ i~inde


olarak ...» Ki bu ltituf, §ehitlik mertebesi ve acilen ebedi nimetlerden yarar-
lanmaktrr. «Geride kahp kendilerine yeti~emeyenlere, onlar i~in bir korku
ve iiziinti.i olmad1g1n1 miijdelerler.» Kendileri gibi, Allah yolunda oldilrtil-
meyen ve onlara yeti§emiyen karde~lerine, sevirn; is;erisinde mtijdeler verirler.
<;iinkti, §ehit olanlar one ge9mi§, digerleri ise geride kalmi§tlf.

Kendilerine verilen miijdeden dolay1 sevinc; is;erisindedirler. <;link.ii, oliir


veya oldi.irtililrlerse, ebed1 bir hayata kavu§acaklar. Orada, korku ve i.iziintii
hissetmeyeceklerdir. Korku, ilerde gelmesi muhtemel olan bir fenahk olunca
hissedilir. Dztintii ise, ge~mi§te mevcut olan bir menfaatin kac;1nlmasmdan
dolay1 hissedilir. Burada Allahi.i Teala; onlann, k1yamette kar§tla§acaklan
§eylerden dolay1 his;bir korkular1 olmayacagm1 ve kaybettikleri diinya nirnet
ve lezzetlerine de iizillmeyeceklerini a9Ikl1yor.
171. «Onlar, Allah'1n nimet ve Iiitfunu» miijdelerler. Bu miijdenin
tekrar edilmesi, zikredilen mtijdenin sadece korku ve tiztintiintin olmamasm-
dan ibaret olmay1p onlarla birlikte, degeri takdir edilemiyecek kadar btiyiik
mtikafatlar da bildirmektedir. Bu mi.ikafatlar, diinyada i§ledikleri amellerin
kar§1hg1drr. Ayette gec;en "Lutuf-Fadl" dan maksat da "Giizel davrananlara,
daha giizel kar~zlzk ve fazlasz var"(Yunus: 26) ayetinde oldugu gibi, fazla, zi-
yade demektir. «Ve» ister §ehit olsun, ister olmas1n, «Allah '10,» bilttin
«mii' minlerin miikafat1n1 zayi etmeyecegini miij delerler.»

Bu ayetin zahirinden anla§ild1g1na gore, oldtirillmti§ olanlann ruhlar1,


bedenlerinden ayrilml§ olsalar bile, §U anda canhdrrlar. Onlann el'an canh ol-
dugunu soyleyenler ruhun mu, yoksa bedenin mi canh oldugu konusunda
ihtilat etmi§lerdir. Olay1 biraz daha ac;Ikhga kavu§turmak i'rm, §U on bilgileri
vermek gerekiyor:

insan olarak ortada gorilnen §U varhk, sadece gortintirdeki §U bedenden


olu§an bir varhk degildir. Aksine onda, bedene ayk1n olan bir varhk daha var-
dir. Nitekim, gortinen §U beden, yag ve buna benzeyen §eylerle, erir, c.;oziiliir,
birtakim degi§imlere ugrar. Neticede, insan denen varhg1n, gortinenin d1§mda
bir varbk oldugu anla§il.tr. Boylece ate§in odundaki ve yagm susam ic;erisin-
deki durumu ne ise, ruhun bedendeki durumunun da o oldugu gorilltir. Ruh,
cisim degil, cisim iverisinde degil, kendi kendine kaim bir cevher de olabilir.
Ayet: 171 AL-i iMRAN SURESi/3 121

iki goril§e gore de, beden oldtigti zaman, ruhun canh olarak kald1g1 belirtil-
mi§tir. Amellerine gore, sevap ya da azap 9eker. Bedenler Oldtikten sonra, ne-
fislerin bfild kalacag1 konusuyla ilgili, akll ve nakll bir9ok deliller olup, bu de-
liller birbirini destekler. 0 delillere dontip bakmak gerekir. Bu ayet, kabir se-
vab1 konusundaki §tipheleri de ortadan kaldrrrr. Kabir azab1 konusunda ise, §U
ayet vardu: ".. .Boguldular ve ate§e sokuldular" (Nuh: 25) Bogulduktan sonra
ate§e sokulmalar1 iki §ekilde izah edilebilir: Ya bedenlerin oltimtinden sonra,
nefisler olmediyse veya deriz ki, Allah onlan oldtirdti, sonra onlara hayat ver-
di. Bu konuda baz1 haberler de gelmi§tir.
Hz. Peygamber, §ehitlerin niteligi konusunda §oyle buyurur: "Onlann
ruhlan, ye§il ku§larm kursaklanndadtr. Onlar, cennet nehirlerine gelirler,
cennet meyvelerinden yerler. Cennette, istedikleri yere giderler. Ar§tn altzn-
da, alundan kandillere szguup, orada kahrlar. Yemeklerinin, ko§klerinin ve
ifeceklerinin guzelligini gordiikleri zaman: Din karde§lerinin cihada ragbet
etmeleri ifin: 'Ke§ke bizim ula§ml§ oldugumuz nimetleri ve Allah'1n bize ne-
ler yaptig1nz kavmimiz de bilse' derler." Bunun tizerine Allahti Teala: "Ben,
sizin adimza bunu karde§lerinize haber verecegim" buyurdu. Onlar da buna
sevindiler ve mujdelendiler"(62)
Bunun i.izerine Allah bu ayeti indirdi. Cesetlerin olmedigi gorii§iinde
olanlar ihtilafa di.i§ti.iler. Baztlan §oyle dedi: "Allah, bu §ehitlerin cesetlerini,
goklere aI§lil alt1ndaki kandillere ytikseltir. Saadet ve keramet ~e§itlerini de
oraya ula§hnr." Digerleri de §U gorti§il ileri stirdtiler: " Onlar1 yerde b!fakrr ve
dirilterek, bu saadetleri kendilerine ula§ttnr."

62- Muslim, Sahih'inde bu hadisi, "karde~leriniz uhud'da §ehid edilince Allahu Teillil ruhlart-
m, ye~il ku$lann kursaklarma koydu ... " §eklinde tahric etmi§tir.
122 RUHU'L-BEYAN Ciiz:4

172. Onlar, yara aldiktan sonra yine Allah'a ve Rasul'e uy-


dular. Onlardan iyilik yapip Allah 'tan korkanlar ifin biiyiik
bir miik8/at vardir.
173. insanlar onlara: "insanlar size ka.r§i toplandi. Onlar-
dan korkun " ' deyince, bu onlarin imanini artirdi ve: "Allah
bize yeter. 0, ne giizel vekildir" dediler.
174. Kendilerine hifbir kotiiliik dokunmadan, Allah 'in lii-
tuf ve nimetiyle geri dondiiler. Onlar, Allah'in rizasina uy-
mu§lardi. Allah, biiyiik tutu/ sahibidir.
175. i§te o §eytan, ancak kendi dostlarini korkutur. Onlar-
dan korkmayin. Eger inamyorsaniz, Benden korkun.

172. «Onlar,» Mii'minler, Uhud sava§1nda «yara ald1ktan sonra»,


emirlerini yerine getirmek ve yasaklanndan sak1nmak suretiyle, «yine Al-
lah'a ve Rasul'e uydular. Onlardan iyilik yap1p Allah'tan korkanlar i~in
biiyiik bir miikafat vard1r.» Ashnda ayetin manas1: ''Allah'a ve Resfile
uyanlar i~in btiytik bir miikafat vardu." §eklindedir. Burada onlan ovmek ve
gtizel fiilerine kar§thk miikafatlann1n btiyiikliigtinii belirtmek i~in "takva" ve
"ihsan" s1fatlanyla vas1flandmlm1§lardir.

Rivayet edildigine gore: Ebu Siifyan ve arkada§lan, Uhud sava§1ndan


Ayet: 172-173 AL-i iMRAN SURESi I 3 123

dontip, Mekke Medine aras1ndaki Revha denilen yere vard1klannda, pi§man


olup yeniden mtisltimanlara saldrrmay1 ve kalanlann da koktinti kaz1Illay1 dti-
§i.inmii§ler. Bu durum Hz. Peygamber'e (s.a.v.) ula§tnca, Ebfi Si.ifyan'a dogru
hareket etmek i.izere ashab1 9agmn1§ ve onlara §6yle buyurmu§tur: "Dun bi-
zimle gelenlerden ba§kasc sakln gelmesin." Daha sonra, onlara gil9 ve kuv-
vetlerini gostermek i.izere, ashab1yla birlikte yola 9Ikrm§lard1. Medine'ye 80
mil uzakhkta olan, Hamrau'l-Esed denen yere vard1lar. Ashab i9erisinde yara-
hlar ve zorla ytirtiyebilenler bulunuyordu. Suf miikafatI kac;rrmasmlar diye
yola 91km1§lard1. 0 zaman Allahi.i Teala, mti§riklerin kalbine bir korku salmt§
ve ~ekip gitmi§ler. i§te bu ayet, o olay tizerine nazil olmu§tur. 0 olaya
"Hamrau'l-Esed Gazvesi" denir. Uhud Sava§t'yla beraber olmu§tur.
173. «insanlar» yani Nuaym b. Mes'ud el-E§cei «onlara:>> Mtisliiman-
lara: «'lnsanlar» Ebii Stifyan ve arkada§lar1 «size kar~1 topland1. Onlardan
korkun' deyince ...»
Rivayet edildigine gore, Bedir sava§1ndan sonra, Medine'den Mekke'ye
gitmeye karar veren Ebfi Siifyan, Hz. Peygamber'e (s.a.v.): "Ey Muhammed!
Oni.imtizdeki sene, kti9tik Bedir'de tekrar seninle kar§1la§acag1z" demi§ti. Hz.
Peygamber (s.a.v.) de, " in§allah" buyurmu§tu. Ertesi ytl, Ebfi Si.ifyan, Mek-
ke'lilerle birlikte yola 91kip, Merri.i'z-Zahran yak1nlanna vardtlar. Allahi.i
Teala da onlarin kalbine korku sald1 ve kendilerine geri donmek gori.indil.
Umre i¥in gelen Nuaym b. Mes'fid kendisine ugrad1. Ona, "Ey Nuaym! Biz
Muhammed'le, Bedir mevsiminde bulu§mak lizere sozle§mi§tik. Fakat bu y1l,
kurak bir ytl. Verimli bir yd olmas1 laz1m ki biz silt i9elim. Ben geri donmeyi
dti§tindilm. Fakat Muhammed yola ~IkmJ§Sa, bu durum onun cesaretini artrra-
cak. Sen Medine'ye gidip, onun yola ~J.k.masun engellersen, sana 10 deve ve-
ririm." dedi. Bunun i.izerine Nuaym, Medine' ye gelir ve mi.isltimanlar1 yola
~ikmak i¥in hazlfhk yaparken gortir. Onlara: "Ne yap1yorsunuz boyle? Ben
sizin eski i.ilkenizden geliyorum. Onlar 9ok iyi hazrrlanmt§lar. Yine yola 91ka-
cak nuslillz? Eger 91karsan1z, sizden bir ki§i geri donemez" der.
Bu sozler, onlarm brr kismma tesir etmi§ti. Hz. Peygamber, bu durumu
hissedince: "Nefsim , kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, bir ki§i gel-
mese bile, ben yine yola ~·zkacagzm" buyurmu§ ve 70 binekliyle birlikte yola
¥Ikrnl§tl. Bunlarm tiimli: "Y ard1mc1 olarak Allah bize yeter. 0 ne giizel vekil-
dir, tek dayandacak olan Allah'trr" dediler. «Bu» soz «onlarin iman1n1 artlr·
dt.» Bunun anlam1, bo§ sozlere inanmay1p, Allah'a olan irnanlarm1 kuvvetlen-
dirdiler. Boylece islam'a olan baghhklann1 gosterdiler, ona olan samimiyetle-
124 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

rini belirttiler. «Ve: 'Allah bize» yard1mc1 olarak «yeter. 0, ne giizel vekil-
dir,' dediler.»

. 174. «Kendilerine hi~bir kotiiliik dokunmadan, Allah'1n liituf ve ni-


metiyle geri dondiiler. Onlar, Allah'1n r1zas1na uymu~lard1.» Onlar, ver-
dikleri randevuya sad.ik kalmak tizere yola c;tlop, varacaklar1 yere vardtlar.
Kimsenin takdir edemiyecegi ltituf ve ikranu elde ederek geri dondtiler. Bu
nimet ve ltituf, Allah'1n onlara verdigi, afiyet, imanda sebat ve ziyadelikle,
dii§manlann kendilerinden korkmas1yd1. Yap1lan bu ticarette, mti'minlerin
karh 9Ik.malanydi. Onlar bu yolculuktan, salim olarak Medine'ye donmti§ler,
hic;bir zarar ve ziyana ugramamt§lardi. iki dtinyada da hayrrlann, cesaret ve
yola c;Ikma gticilntin kaynag1 olan "Allah 'zn rzzaslna uymu§lardi ."

«Allah, biiyiik liituf sahibidir .» Onlara, sebat, iman kuvveti ve cihada


c;tkma ba§ar1s1 verdi. Onlar1 btittin kottiltiklerden koruyup, ytice menfaatlere
ula§trrdt. Bu ltituf, kendileriy le yola c;1kmayanlarm hasret duydugu ve goril§-
lerinin yanh§ oldugunu anladlklan bir ikramdi. Yola c;1kanlann elde ettikleri
nimetlerden, c;Ikmayanlar mahrum kalm1§lard1.

175. Ey Mli'minler! «i~te o» yola c;Ikmay1 engelleyen «~eytan, ancak


kendi dostlarin1 korkutur .» Onun dostlan da, sava§a ~lkmadan oturan, kalp-
lerinde hastahk buluµan milnafiklardrr. Sava§a c;1kma konusunda Hz. Pey-
gamber'.e muhalefet etmi§lerdi. ~eytanm korkuttuklar1, onun dostlan ·olan mti-
naflklardu. Mti'minler ise, Allah'm dostlar1 ve onun galip toplulugudur. 0
§eytan, onlar1 korkutamaz. Siz sakJ.n «onlardan» yani, §eytandan ve onun
dostlanndan «korkmay1n. Eger inan1yorsan1z,» emrime muhalefet etme ko-
nusunda «Benden korkun.» Allah'a inanmak, ba§kalar1ndan degil, sadece
O'ndan korkmay1 gerektirir. ~eytandan ve onun dostlarmdan korkmay1p, gil-
ven i~inde olmay1 temin eder. Bilmi§ olun ki, mli'minlerin parolas1 ve adeti,
Allah yolunda cihad etmek ve kmay~larm kmamasma aldrrmamaktrr. Bak1-
n1z Allah, oyle toplumu nastl ovmti§ :

" ...Allah yolunda cihad ederler, kinayanzn kznamaszndan korkmazlar ... "
(Mai.de: 54) Kim Allah'la beraber olursa, Allah da o kimseyi, dti§manlarmdan
korur ve ona yardIID eder. Ozellil<le de, kottillikleri emreden nefsin dti§manl1-
gmdan.
Ayet: 174-176 AL-i iMRAN SURESi/3 125

176. inkarda yan§anlar seni iizmesin. Onlar, hifbir §ekilde,


Allah'a zarar veremezler. Allah onlara, ahirette bir pay ayir-
mamak istiyor. Onlara, biiyiik bir azap vardir.
177. imana kar§ilzk, inklln satin alanlar, Allah'a hifbir za-
rar veremezler. Onlara, acikli bir amp vardir.
178. inkarcilar, miihlet vermemizin kendileri ifin hayirli
oldugunu sanmasinlar. Giinahlanni artirsznlar diye, onlara
mi.ihlet veriyoruz. Onlara, alfalticz hir azap vardir.

176. <<inkarda yan~anlar seni iizmesin.» Onlar, inkara kar§I h1rsh


olup, onun i9in §iddetli bir heves beslediklerinden, inkara saplanm1§lardrr.
Onlar, i9lerinde sakladlklan inkara dogru ko§an, sava§tan geri kalm1§ mtina-
ftldardrr. inkarcilara kar§I ise, inkarlann1 gizlemezler ve Allah'm nurunu son-
dtirmeye ~ah~rrlar. «Onlar,» bu halleriyle, «hi~bir ~ekilde, Allah'a zarar
veremezler.» Onlar, Allah'm dostlanna hi9bir zarar veremezler. <;ilnkti Al-
lah, dostlanm korur. «Allah onlara, ahirette bir pay ay1rmamak istiyor.»
· Bu durumda Allah, inkarctlara ahiret sevab1 vermek istemez. Onlara stire ve-
126 RUHu'L-BEYAN Ciiz:4

rerek, azgmhklanyla ba§ba§a brrakrr ki, inkarlanyla peri§an oluversinler. Ahi-


retteki sevaptan mahrum olmalan sebebiyle, <<onlara,» oyle «biiyiik bir azap
vardar» ki, onu kimse takdir edemez.

177. «imana kar~thk, inkari satin alanlar,» yani iman bedeli olarak
ktifrti alanlar, ona rag bet edenler ve imam brrakanlar «Allah' a hi~bir zarar
veremezler. Onlara, ac1kh bir azap vard1r.» A<let olan, mti§terinin s·a tm al-
d1g1 §ey karh ise sevinmesi, zararh ytkarsa tiztilmesidir. Onlara bi.iyiik bir aza-
bm olacag1 da buna gore belirtilmi§tir.
178. «inkarcdar, miihlet vermemizin kendileri i~in hay1rh oldugunu
sanmas1nlar. Giinahlar1n1 arbrs1nlar diye, onlara miihlet veriyoruz.» "Li
yezdadu" kelimesinin ba§mdaki "lam", Ehl-i Siinnefe gore, "irade lam1"dtr.
<;iinkil onlara gore, "hayrr ve §er Allah tarafindan"dir. Ayette ge~en "imla"
omrti uzatmakhr. Bu ise, §liphesiz Allah'm i§idir. Fakat kendileri i~in hayrrh
degildir. Omiirleri uzun olunca, azgmhklanna devam edecekler ve giinahlari
artacak. Omtirleri uzadlk~a da gtinah kazanmaya devam edecekler ve Allahii
Teala, bunun da yarat1c1s1drr. Bu gtinahlar, Allah taraf1ndan yaratibr. Ancak,
glinah1 isteyen kul, yaratan ise Allah'ur. Allah yaratlc1, kul ise isteyendir. Mu-
tezile mezhebine gore buradaki "Lam" ise, "fila.bet lanu"drr. Buna gore, neti-
cede onlann giinahlan artm1§trr, demek olur.

«Onlara, al~ait1c1 bir azap vard1r.» Onunla, ahirette horlan1p, a§agila-


nacaklardtr. Hz. Peygamber (s.a.v.) §Oyle buyurur: "insanlarm hayirllsi, om-
rii uzun, ameli guzel olandzr. insanlann §erlisi ise, omru uzun, ameli de kotu
olandzr. "<63)

Bu ayetten anla§tldtgma gore, inkarc1 ve giinahkar kullann, omtirlerinin


uzatlhp, dtinya isteklerini elde etmeleri, kendileri ictin hayub bir §ey degildir.
Bunlar, her ne kadar gorlintirde nimet ise de, ger~ekte kendileri i~in azaptrr.
Bir insana, zehirli tath ikram eden ki§i, ger~ekte tath degil, zehir ikram etmi§-
tir. Buda ona benzer. <;iinkti, sonu~ bakimmdan, onun helfilana sebep olmu§-
tur. Kulun yapacag1 §ey, uzun omtire, yardimla destek gormesine, mal ve ~o­
cuklann c;okluguna aldanmamaktrr.

63- Tinnizi, Dfuim1, Ahmed b. Hanbel.


Ayet: 177- 179 AL-i iMRAN SORESi/ 3 127

179. Allah, mii'minleri, ifinde bulundugunuz §U durumda


birakmak istemez. Nihayet pisi temiulen ayinr. Allah sizi gay-
ba vakzf kilacak da degildir. Fakat Allah, elfilerinden dilediji-
ni sefer. Oyleyse, Allah'a ve peygamberlerine iman edin.
Eger, iman eder ve korkarsaniz, size fOk biiyiik bir mukafat
vardir.

179. «Allah,>> samimi «mii'minleri, i~inde bulundugunuz §U durum-


da b1rakmak istemez.» Buradak.i hitap, Hz. Peygamber zaman1ndak.i btittin
samimi inany sahiplerine ve mtinaf1ldaradir. «Nihayet, pisi temizden ay1-
r1r.» Allahti Teala, sizi boyle oldugunuz gibi, mtinaftldarla ii; ive buakmaz.
Miinaf1klann miiminlerden ayrrdedilmesini ister. Allahti Teala, vahyetmek
sfiretiyle, miinaf1klann durumunu peygamberine bildirir. Yahut da, cihad ve
hicreti emretmek §eklinde onlan ortaya 91kanr. Boylelilde, samimi mti'min-
lerle, miinaf1ldar bilinmi§ olur.
«Allah sizi, gayba vak1f kdacak da degildir.» Allah, sizin hii;birinize,
gayba dair bilgi vermez, boylelikle de, kalblerde olan iman1 veya ink.an bile-
mezsm1z.
«Fakat Allah, el~ilerinden diledigini se~er .» Onlar1, seyilmi§ ytice kul-
lar k1lar. Onlar da, Allah'1n kendilerine bildirdiginden ba§kasm1 bilemezler.
Sadece Allah'1n kendilerine vahyettigini bilirler. «Oyleyse, Allah'a ve pey-
128 RUHU 'L-BEYAN Cuz:4

gamberlerine iman edin. Eger,» ger~ek §ekilde «iman eder ve» milnaflk ol-
maktan «korkarsan1z,» bu iman ve takvan1zm kaq1hg1 olarak «size,» mahi-
yeti bilinmeyen, «~ok btiyiik bir miikafat vardir.» Bu mtikafat, takvan1n de-
recesine gore artar. Ytice maksatlara ytirtimek ve se9ilmi§lerin derecesine
ula§mak, ancak, t,akva ayaklanyla hazrrlarur. Allah'a ve O'nun peygamberine
inanmak, kalple tasdik etmek ve §eriata sar11makla mtimktindtir. Kurtulu§ da
i§te buradadu, ba§ka bir yerde bulunmaz.

Gtinlerini bo§una kaybetme karde§im! Gtinlerin, senin en btiytik serma-


yendir. Ancak sennayene sahip oldugun stirece karh 9tlcarsm. Allah'a itaat ve
1
ibadetle, sermaye kazanmaya c;ah§! Hz. Peygamber in stinnetini ya§at! Olme-
den once ve vakit varken, ona salat ve selam getir. Oliiler, iki rekat namaz
11
kilmak, bir defa Ia ilfilie illallah" demek, ya da bir tesbih 9ekmek i<;in kendi-
lerine milsade edilmesini tem~nni ederler. Fakat kendilerine izin verilmez.
Bunun tizerine, sag olan insanlarm nic;in hayatlann1 bo§a gec;irdiklerine taac-
ctip ederler. Ne gtizel soylenmi§: "insanlar uykudadrrlar. Oldilkleri zaman
uyanacaklardrr. 11 Samimi olan, mtinaf1ktan aynlacaktu. Bu aymm, dtinyada,
soz ve davran1§la oldugu gibi, orada da, ak ytizle veya kara yiizle olacaktir.
Allahti Teala: "O gun, yuzler var aganr, yuzler var kararzr" (Al-i imran,
106) buyurmaktadu. Allah bizleri, layamet gtiniinde, ytizleri ak olanlardan
eylesin.
Aye t: 179- 180 AL-i iMRAN SURESi/3 129

180. Allah'in, kendilerine kereminden verdiginde cimrilik


edenler, onun kendileri ifin hayirli oldugunu sanmasinlar.
Aksine o, kendileri ifin §erdir. Cimrilik ettikleri §eyler, kiya-
met giiniinde boyunlarina dolanacaktir. Giiklerin ve yerin mi-
rasi, Allah 'a aittir. Allah, yaptiklarmizdan haberdardir.
181. Gerfekten Allah, "Allah f akirdir, biz ise zenginiz" di-
yenlerin siiziinii i§itmi§tir. Onlann soylediklerini ~e haksiz ye-
re peygamberlerini oldiirmelerini yazacagiz. "Tadin yakici
azabi" diyecegiz. ·
182. Bu, ellerinizin yapip gonderdigi §eylerin kar§iligidir.
Yoksa Allah, kullara asla zulmedici degildir.
183. Onlar dediler ki: "Ate§in yiyecegi bir kurbani bize ge-
tirmedikfe, hifbir peygambere iman etmememiz konusunda
Allah bize ahit verdi." De ki: "Benden once de apapk deliller-
le size peyamberler geldi ve soylediginizi getirdi. Eger samimi
iseniz neden onlan oldiirdiiniiz?,,
184. Eger seni yalanladilarsa, senden once llflk deliller, sa-
hifeler ve aydmlatici kitap getiren peygamberler de yalanlan-
mi§tl.
130 RUHU'L-BEYAN Ciiz:4

180. «Allah'1n, kendilerine kereminden verdiginde cimrilik edenler,


onun kendileri i~in hay1rh oldugunu sanmas1nlar.» Cimri insanlar, cimri-
liklerinin kendilerine hayir getirecegini sanmasmlar. «Aksine O» cimrilikleri,
«kendileri i~in §erdir.» Cezay1 iizerlerine ~ekmektedir. «Cimrilik ettikleri
§eyler, k1yamet giiniinde boyunlanna dolanacakt1r.» Yapttklan cimriligin
vebalini ~ekecekler ve cimrilikleri, bir halka olup boyunlanna sanlacaktu.
Bu, mecaz manasmda degil, hakikat manasmda kullan1lm1§tlr. A§ag1da zikre-
decegimiz hadisin de ifade ettigi ilzere, yaptiklar1 cimrilikler, ate§ten bir halka .
veya y1lan olarak., onlann boyunlanna sar1lacaktu.
«Goklerin ve yerin miras1,>> ba§kas1na degil, sadece «Allah'a aittir.»
Buradaki "miras"tan kas1t, miras olarak ahnan mal ve diger §eylerdir. Onlara
ne oluyor da, Allah'1n miilktinde cimrilik yap1yorlar, O'nun yolunda harcam1-
yorlar? Ya da harcamay1p ellerinde tuttuklari §eyler, onlar oldtikleri zaman,
miras olarak ba§kalanna kalrr. Boylece, kendilerinede pi§manb.k ve §a§kmhk
· kahr. «Allah, yaphklann1zdan haberdard1r.» Verdiginizi veya vermedigi-
nizi bilir, sizi onlara gore hesaba ~eker.
Hz. Peygamber (s.a.v.) §Oyle buyurmaktadir: "Malt olup da zekatini
vermeyen ki§i, kiyamet gunune, gozleri uzerinde iki i§aret olan, ~zngirakh bir
yzlanla birlikte gelir. Yzlan onun boynuna sanlzp, §akaklarzm yakalar ve :
'Ben senin malznzm. Ben senin hazinenim' der. Daha sonra Rasulullah
(s.a.v.) ' ...cimrilik edenler, onun kendileri iqin hayirll oldugunu sanmasm-
lar ... ' ayetini okudu.,, (64)

Ba§ka bir rivayette de: "Zekat vermekte cimri davrananzn mall, k1yamet
gunu bir yzlan olur ve boynuna sanlzr. Onu, ba§Lndan ayagina kadar tSlrtr.
Onun ba~lna vurarak 'ben senin malzmm' der" buyurulmu§tur.
Hz. Peygamber (s.a.v.), bir hadislerinde de : "Devesi, inegi veya koyunu
olup da, zekatim vermemi§ olan hi9bir kimse yoktur ki, bu hayvanlar, k1ya~
met giinii daha hesili bir halde kar§zsina gelmi§ olmaszn. Tzrnaklanyla uzeri-
ne f ikar ve boynuzlarzyla ona toslar. Bu, szra ile devam eder. Arkadaki hay-
vanlar bitince, ondekiler getirilir ve boylece devam eder. Taki, insanlar ara-
smda hiikum bitinceye kadar"<65> buyurur.

Zekat1 vermemek, ahirette ceza ~ekmeyi gerektirir. Onu vermek de, se-
vaba ula§tir1r. Zekat, dtinyada malm kalesidir. Buyrulmu§tur ki : "Zekat vere-

64- Buhari.
'15- Buhari, Muslim, Nesei, ibn Mace.
Ayet: 180-181 AL-i iMRAN SURESi/ 3 131

rek, malznzzz kale ir;erisine alln. Sadakayla hastalann1z1 tedavi edin. Belala-
ra kar~l; dua ederek yard1m isteyin. "<66J

181. «Ger~ekten Allah, 'Allah fakirdir, biz ise zenginiz' diyenlerin


soziinii i§itmi§tir.» Yahudiler, " ..Allah'a guzel bir borr; verecek olan kim
var?" (Bakara: 245) ayetini i§ittikleri zaman bunu soylemi§lerdi.
Rivayet edildigine gore Hz. Peygamber (s.a.v.), bir yaz1 yaz1p, Hz. Ebfi
Bekir'le Beni Kaynuka Y ahudilerine gonderir ve onlan islam'a ~ag1nr. Hz.
Ebfi Bekir (r.a.) de, gidip onlann bir toplanttlanna girer. Bir de bakar ki, bir-
<;ok Y ahudi, Finhas b. Azura adh bir yahudinin etrafmda toplanmi§lar. Bu
adam, Yahudi bilginlerindendi. Ebii Bekir (r.a.) ona : "Allah'tan kork ve miis-
liiman ol. Allah'a yemin ederim ki sen, Muhammed'in Allah'1n el<;isi oldugu-
nu biliyorsun. Allah'tan size ger9ek gelmi§tir. Tevrat'llllZda bu geryegi yaz1h
olarak buluyorsunuz. iman et, tasdik et ve Allah'a gtizel bir bor<; verki seni
cennetine koysun ve sana, kat kat sevap versin" der. Bunun iizerine Finhas :
"Ey Eba Bekir! Sen Rabbimizin bor<; istedigini iddia ediyorsun. Halbuki, fa-
kir zenginden bor<; ister. Eger dedigin dogruysa, Allah fakir, bizler de zengi-
niz. 0, faizi size yasakhyor, bize veriyor. Zengin olsaych, bize faiz vermezdi"
der. Ebfi Bekir de bu sozlere laz1p, adama §iddetli bir tokat indirir ve §6yle
der : "Ey Allah'1n dti§man1! Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim
ki, aramtzda ahit olmasayd1, senin boynunu vururdum." Bu olay iizerine Ya-
hudi, Hz. Peygamber'e gider ve soyledigini inkar ederek, Ebfi Bekir'i §ikayet
eder. Bunun iizerine i§te bu ayet iner ve Yahudiyi reddedip, Hz. Ebfi Bekir'i
dogrular.
«Onlar1n soylediklerini ve baks1z yere peygamberlerini oldiirmele-
rini yazacag1z.» Onlarm soylemi§ olduklar1 al~ak sozleri, amel defterlerinde
yazacag1z. Burada ge<;en "sin", te'kid sin'idir. Onlarm ~irkince ortaya att1klari
sozleri ka9rrmay1p, mutlaka tespit ederiz demektir. Nastl yaz11mas1n ki, o soz-
ler, Allah'1 inkar ve Kur'in'1 alaya ahyor.
Peygamberleri oldiirmeleri de yazilacak. <;tinkti, soyledilderiyle, pey-
gamberleri oldtirmeleri aym agrrhkta su~lardrr. Peygamberleri oldtirmeye ce-
saret edebilenler, buna benzer bir~ok su~lar1 da i§leyebilirler. Peygamberleri
oldtirmekten kas1t, peygamberleri oldtiren dedelerinin i§ledigi bu suc;a, nza
gostermeleridir. Kendi inan~lanna gore de peygamberlerini haks1z yere oldtir-
66- Ebfi Davud, hasen ve mUrsel bir hadis olarak tahric etmi§tir. Taberani bir rivayetinde,
"Be/ii i~:in dua haz1rlaym," §eklinde tahric etmi§tir. Bkz. el-Fethu'l-Kebfr, 2n3.
132 RUHU'L-BEYAN Ciiz:4

mii§lerdi ve biiytik bir sue; i§lemi§lerdi.


Oliim veya ha§ir aiunda onlara : «'Tad1n yak1c1 azab1,' diyecegiz.» On-
lara boyle soylemekle, kendilerinden intikam alacag1z. <;tinkti onlar da, pey-
gamberlere boyle c;ektirmi§lerdi.
182. «Bu» azap, dtinyadayken, kendi «ellerinizin yaptp gonderdigi §eY-
lerin kar§1hg1d1r >> Bu azaba ugramanizm sebeb~ dtinyada soylediginiz c;irkin
sozler ve peygamberleri oldiirmek sfiretiyle i§ledig.iniz cinayetlerdir. Burada,
siz yerine "eller" kelimesi kullan1lm t§ttr. <;tinkti, birc;ok koti.iltik elle i§lenir.
«Yoksa Allah, kullara asla zulmedici degildir.» Allahti Teala, kulla-
nn suc;u olmadan, onlara azap etmez. Bu ifadeden, zulmtin yasaklanm1§ oldu-
gu da anla~tltr. Allahu Teala, zultim yapmaktan kemaliyle mtinezzehtir. On-
dan kesinlikle zultim sadrr olmaz.
183. «Onlar dediler ki : 'Ate~in yiyecegi bir kurban1 bize getirme-
dik~e, hi~bir peygambere iman etmememiz konusunda Allah bize ahit
verdi.'» Bunu soyleyenler, Ka'b b. E§ref, Hayy b. E§ref ve Finhas b. Azfira
idi. Bunlar, soyledikleri §eyin, kendilerine Tevrat'ta emir ve tavsiye edildigini
iddia ediyorlardi. Ayette gec;en "kurban"dan kas1t, kulun Allah'a varmas1 ic;in
yapt1g1 her §eydir. Sadaka, sfilih amel.. gibi. Bunlar1, gtiya peygamberlerin
dogrulugunu ispat etsinler diye istiyorlardi.
Ey Muhammed! Sen de onlara «de ki : 'Ben den once de, apa~1k delil-
lerle size peygamberler geldi ve soylediginizi getirdi. Eger samimi iseniz,
neden onlari Oldiirdiiniiz?' »
Onlan susturup, yalanlarllli ortaya 9Ikarmak ic;in, de ki: "Benden ·once
sizin babalann1za ve dedelerinize bir ¥Ok peygamber, apa91k mucizeler ve is-
tediginiz §ekilde kurban getirdi. Fakat siz onlar1 oldi.irdliniiz. Eger siz, istedi-
giniz kurban mucizesini getiren peygambere inanma sozilnilzde dogru iseniz,
size bu ve ba§ka mucizelerle gelen Zekeriyya, Yahya ve diger peygamberleri
ni9in oldtirdtinliz? Size ne oluyor, ni9in inanffilyorsunuz da onlan oldtirmeye
ctir'et ediyorsunuz?
184. «Eger seni yalanladdarsa ..•» Burada Hz. Peygamber'in teselli
edildigini gortiyoruz. «Senden once a~1k deliller, sahifeler ve ayd1nlahc1
kitap getiren peygamberler de yalanlanm1~h.» Boylece yalanlanm1§ ol-
maktan dolay1 sabret ve i9in rahat olsun. Onlar da "aflk deliller", yani muci-
Ayet: 182- 184 AL-i iMRAN SURESi I 3 133

zelerle gelmi§lerdi. Aynca onlar, "sahifeler ve aydinlatc1 kitap getiren pey-


gamberler"di. Arna yine de yalanlanm1§lardi.

"Aydznlat1ct kitap"tan kas1t, Tevrat, incil ve ZebGr'dur. Ne mutlu, nef-


sini kotti §eylerden anndiran, inat ve direnmeden kurtulan kullara! Hakk1 hak,
batth battl bilenlere! Di.inyaya ve hevaya uymay1p, kendisini koruyanlara! Al-
lah'tan ba§kas1na boyun egmeyenlere!
Rivayet edildigine gore, isa (a.s.) bir koye ugrar. Bir de bakar ki, koy
halk1 etrafta olmti§ duruyor. Havarilere dontip : "By Havariler toplulugu! Bu
insanlar, ofkeden oldtiler. Ba~ka §ekilde olmti§ olsalard1, defnedilirlerdi" der.
Bunun ilzerine Havariler : "By Ruhullah ! Onlarm halini ogrendigimize sevin-
dik" dediler. Daha sonra, Allah'a niyazda bulunur. Allah da kendisine, gecele-
yin onlara gitmesini emreder. Gece olunca, isa (a.s.) koydeki oltilere gider ve:
''By koy halk1!" di ye S'.ag1nr. Oltilerden bir tanesi : "Buyur ey Ruhullah!" di ye
cevap verir. isa: "Nedir bu haliniz ? Size ne oldu?" diye sorar. Olii der ki :
"Afiyette geceleyip, haviyede (c;ukur-cehennem) sabahlad1k." isa: "Bu nasd
oldu?" diye sorunca da: "Dtinyay1 sevip, asilere itaat ettigimiz i<;in" dedi. Bu-
nun tizerine isa : "Dtinyay1 nasll seviyordunuz?1' dedi. 0 da: "<;ocugun anne-
sini sevdigi gibi ... Dilnya bize yonelince sevinir, bizden yiiz9evirince ilzillilr-
dtik" dedi. Daha sonra ise : "Bana cevap vermeyen oliiler ne filemde ?" diye
sorar. 0 da : "Onlarm ag1zlanna, gti9lil ve sert meleklerin elleriyle, ate§ten
gemler vurulmuf der. isa tekrar : " Peki sen bana nasil cevap verebildin ?"
der. 0 da : " Ben onlardan degildim, fakat onlar aras1ndayd1m. Onlara azap
inince, bana da isabet etti. Ben de cehennemin kenannda tutunup kald1m. Bi-
lemiyorum, kurtulabilecek miyim, yoksa ba§ a§ag1 m1 olacagnn ?"
134 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

185. Her nefi.", oliimu tadacaktir. Mukafatlariniz, kiyamet


giiniinde, eksiksiz olarak size verilecektir. Kim, cehennem ate-
§inden uzakla§tirilip cennete konursa, §iiphesiz o, kurtulu§a
ermi§tir. Diinya hayati ise, aldatic1 bir menfaatten ba§ka bir
§ey degildir.
186. ~iiphe yok ki siz, mallar1niz ve canlarmiz konusunda
deneneceksiniz. Sizden once kitap verilenlerden ve Allah 'a or-
tak ko§anlardan, eziyet veren fOk §ey i§iteceksiniz. Sabreder
ve Allah 'tan korkarsaniz, i§te bunlar, yapmaya deger i§lerden-
dir.

185. «Her nefis, oliimii tadacaktir...» 6Itimle, nefis-ruh, bedenleriniz-


den ~tlnp aynlacak.tir. Bu, tasdik edenler ir;in bir mtijde, yalanlay1cilar i9in bir
tehdittir. Bu dtinyadan sonra, diger bir diinya vardu. Orada, iyi kottiden ayn-
lacaktu. Herkes, layi.k oldugunun kaqillg1n1 alacaktu.
Bir eserde §oyle anlatihr : "Adem peygamber yarattld1g1 zaman, (mayas1
topraktan ahnd1g1 i~in) yer, Rabbine §ikayette bulundu. Allahti Teala da, ken-
disinden ahnanm, yine kendisine donecegine soz verdi. Hi9bir kimse yoktur
ki, yaratilm1§ oldugu topraga gomiilmesin."
«Miikafatlarin1z, k1yamet giiniinde, eksiksiz olarak size verilecek-
tir .» i§Iemi§ oldugunuz iyilik ve kotiiltiklerin kar§1hg1, size tam olarak verile-
cektir. Bu durum kabirden kalkt1g1n1z zaman olacaktir. Hadis-i §erifte §0yle
buyurulur : ''Kabir, ya cennet bah~e/erinden bir bah~e, ya da cehennem ru-
kurlanndan bir ~ukurdur. "l67 >
«Kim, cehennem ate~inden uzakla~ttrihp, cennete konursa, §iiphesiz

67- Tirmjzi, S1fati'l-KLyame, 2462; Bkz. Camiu'l-Usul , l l/170.


Ayet: 185 AL-i iMRAN SURESi/3 135

o, kurtulu§a ermi§tir.» istegine ula§IDI§ ve kurtubnu§tur. Hz. Peygamber


(s.a.v.) §Oyle buyurmu§tur : " Kim cehennemden uzakla§tzrzlzp, cennete girdi-
rilmesini isterse, olumu, kendisine Allah'a ve ahirete inanmi§ oldugu halde
gelsin ve insanlara, onlann kendisine yapmalarznz istedigi §eyi yapszn."<68)

«Diinya hayatI»nm zevk ve siisleri «ise, aldatic1 bir menfaatten ba§-


ka bir §ey degildir.» Diinya hayat1, aldauc1 basit bir mala benzetilmi§. Oyle
bir mal ki, insanlara satmak ic;in kusuru gizlenir, nihayet onu alarak aldam.r-
lar. Bu durum, dtinyay1 ahirete tercih edenler ic;indir. Ahireti dtinyaya tercih
edenlere ise dtinya, onlar ic;in ahireti hatrrlatan bir uyan ve teblig arac1dir. 0,
dtinya vas1tas1yla ahirete ula§u.

Ak1lh adam, dtinyaya aldanmaz. Dtinyay1 sevmek tathdir, fakat zehiri


de oldtiriictidtir. Diinyanm di§ goriintimii ne§e, ic;i ise fenahk binegidir.

Hz. Peygamber (s.a.v.) §6yle buyurur : "Allahu Teala buyurdu ki :


'Salih kullarzma, hif bir gozun gormedigi, hifbir kulagzn i§itmedigi ve hifbir
insan1n akltna gelmeyen bir yer hazzrladzm'. Dilerseniz, ~u Ii.yeti okuyun :
'Hif bir kimse, onlar ifin diinyada yaptzklarzmn kar§tlzgi olarak saklanml§,
memnun edici nimetlerin ne oldugunu bilemez .' (Secde: 17) Cennette bir
aga(; vardir. Ath bir ki§i, golgesinde yiiz yzl gider ve yine bitiremez. Dilerse-
niz su Ii.yeti okuyunuz. : 'Uzanml§ golgeler.' (Vakia: 30) Cennette bir k1rbaf
boyu yer, dunya ve dunyadakilerden daha hay1rltdir. i§te Allah'm §U ayetini
okuyun : 'Kim cehennemden uzakla§tzrzlzp, cennete konursa, ruphesiz o, kur-
tulu§a ermi§tir. Diinya hayati ise, aldattcz menfaatten ba§ka bir§ey degil-
dir."'(Al-i imran: 185) <69l

Kim, Allahti Teala'ya kulluk ve itaat etmi§, kottiltiklerden sak.1nm1§ ve


diinyadan ytiz c;evirmi§ bir halde Allah'a varrrsa, cenneti ve cennetteki derece-
leri kazanm1§ olur. Aksi halde, bunlardan mahrum olur ve cehennem i;ukurla-
nna gider.

Bir hadis-i §erifte §Oyle anlatilrr: Cebrail, rengi degi§mi§ bir halde, Hz.
Peygamber'e gelmi§. Peygamber (s.a.v.) ona, renginin neden degi§tigini sor-
mu§, o da §oyle demi§ : "Allahii Teala, cehenneme iiflenn1esini emretti, ben
de sana geldim. "Bunun tizerine Peygamber (s.a.v.) : "An/at bana §U cehen-
nemi" der ve Cebrail de anlatir : "Allah, cehennemi yaratt1gmda, orada bin

68- Muslim. Ebu Davud, Nesai; Bkz. Camiu'l-Usul , 10/50.


69- Buharl, Muslim, Tirmizi; Bkz. Camiu'l-Usul, 10/495.
136 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

yd ate§ yakt1 ve sonunda k1pkirffilz1 oldu. Sonra bin y1l daha yakt1 ve sapsan
oldu. Sonra bin ytl daha yaktt ve simsiyah oldu. Seni gen;ek bir nebi olarak
gonderene yemin olsun ki, oradan bir koz diinyaya dti§se, biittin dtinyalilan
yakardi. Oradaki elbiselerden bir tanesi, yerle gok aras1na astlmt§ olsayd1, ko-
kusundan btitiin dtinyadakiler olilrlerdi. Onun yedi kap1s1 var. Baz1s1 digerle-
rinden daha alttad1r."

186. «~iiphe yok ki siz, mallar1n1z ve canlar1n1z konusunda denene-


ceksiniz.» Burada bir deneme ve imtihan vard1r. imtihan ve deneme, ~ogu
kez, zor ve agrr olan §eylerde olur. Bu, i§lerin sonunu bilmeyen kimse i~in
dii§tintiliir. Allahil Teala her. §eyi bilendir. Oyle ise kullar1n1 denemeye tabi
tutacaglillll bildirilmesi mecazidir. Allahti Teala size, sizi deneyen kimsenin
muamelesi gibi muamele yapar. Boylece hak tizere olup, iyi amellerde bulu-
nanlar ortaya vlkar. Bazan da mallar1n1zla sizi dener. Size bir felaket verir ve
mallann1z helfilc olur. Allah sizi, kendinizle de dener. Oldtirtiliir, yaralanir,
esir olursunuz. Korku, §iddet ve zorluklarla denenirsiniz.

«Sizden once» kendilerine «kitap verilenlerden ve Allah'a ortak ko-


§anlardan, eziyet veren ~ok §ey i§iteceksiniz.» "Sizden oncekiler"den kastt,
Kur' an gelmeden onceki Y ahudi ve Htristiyanlardrr. "Ortak ko§anlar" ise,
Ebu Cehil, Velld ve Ebfi Siifyan ... gibi araplardrr.

"Eziyetten" kas1t da, ger9ek dini tenkit etme, Allah'm §erefli htiktimleri-
ne saldirma, inanmak isteyenleri saptinna ve yine inanmak isteyenleri suyla-
. ma... gibi hareketlerdir. Bu olaylar meydana gelmeden once, Allah bunlar1
haber veriyor. Boylece mti'minler, baz1 §eyleri i9lerine sindirip, sabra, kotil
§eylere katlanmaya ah§tyorlar. Korkular1n saldrr1ya geymesi, insanlann ayak-
lar1n1 sarsar. Onun i9in, durumlar1 hafifle§tiren §eylerle, ilztinttilere hazirlan-
mak ge~ekir.

Eger, kar§tntza 91kan §iddete ve belfilara «sabreder», birtak1m ibadet ve


amellerle Allah'a yakla§IT «Ve» o «Allah'tan korkarsan1z,» O'ndan ba§kas1n-
dan ytiz 9evirirseniz, oyle ki yan1ruzda sevdiginize kavu§makla, sevmedigi-
nizle kar§Ila§mak e§it olursa «i~te bunlar,» yani sizin bu sab1r ve takvan1z,
«yapmaya deger i~lerdendir.» Bu sabrr ve takva, her yan§macmm, elde et-
meye ~ah§t1g1 ~eylerdir. <;unkil sabrr ve takvada tistiln meziyyet ve §eref var-
drr.

Akdh insanlann, peygamber ve evliya ahlak1yla ahlaklanmas1 gerekir.


Ayet: 186-187 AL-i iMRAN S0RESi/3 137

Onlann edeplerini takm1p, eziyetlere sabretmeleri gerekir. Beyinsizlere de


kar§ihk vermemeleri, gereksiz §eylerle kar§ila§tnca da, gec;ip gitmeleri gere-
kir.
Allahi.i Teala peygamberini Kur'an'da : "Suphesiz ki sen, en buyuk ahliik
uzeresin" (Kalem: 4) ayetiyle ovmti§tilr. Hz. Ai§e (r.a.h.): "Nebi'nin (s.a.v.)
ahlak1 Kur'iin'd1" der. Bunun anlam1, "Hz. Peygamber, Kur'an terbiyesi al-
mt§tl" demektir. Hadis-i §erifte : "Sana uzak durana yakla~, sana zulmedeni
affet ve sana kotuli.ik yapana da iyilik yap" buyurulur.<10>

187. Hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden: "Onu


mutlaka insanlara llftklayacaksiniz, gizlemeyeceksiniz" diye
soz almi§tt. F akat onlar, verdikleri sozii arkalarina attilar ve
kar§iliginda az bir iicret aldilar. Ne kotii §ey satin aliyorlar!
188. Yaptiklarma sevinen ve yapmadiklari ile de oviilmek
isteyenleri sakin azaptan kurtulmu§ sanma. Asia sanma. On-

70- ibn Neccar tahric etmi§tir. Orada aynca: "Aleyhine de olsa hakkl siiyle." ili.ivesi vard1r.
Bkz. Fethu'l-Kebfr, 2/188.
138 RUHU'L-BEY.AN Ciiz:4

lar irin, can yakici bir azap vardir.


189. Goklerin ve yerin hiikiimranligi Allah'mdir. Allah'in
gucii, her §eye yeter.

187. «Hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden : 'Onu mutlaka


insanlara a~1klayacaks1n1z, gizlemeyeceksiniz' diye soz alm1~tI.» "Kendi-
lerine kitap verilenlerden" maksat, Yahudi ve Hristiyan alimleridir. Allah,
peygamberlerinin diliyle, onlardan soz alm1§tir. Onlara, Allah peygamberinin
emirleri ctimlesinden olan, haberleri ve hiiktimleri, mutlaka ac;1klayacaksm1z,
onlan kesinlikle gizlemiyeceksiniz, denilmi§tir.
«Fakat onlar, verdikleri sozii arkalartna atblar ve kar~1hg1nda az
bir iicret alddar.» Verdikleri sozti yerine getirmediler, kulak arkas1 edip git-
tiler. Sonra da bu sozlerinden tamamen ytiz 9evirdiler, onu hafife aldtlar. Giz-
lemeyip a9Iklamakla emredildikleri kitab1 ise, az bir ticret kar§ihgmda degi§-
tirdiler. Buradaki degi§tirmekten kas1t, dtinya mahn1, gizledikleri §eye kar§1-
hk olarak alm1§lardir. Emredildikleri §eyi terkedip, kar§1hg1n1 almalar1drr.
Hem de bu kar§1hk, 9ok basit ve degersiz bir dtinya mahdir. Bunu, dti§lik
kimselerden almt§lardir. iman etmeyi kerih gortip bu kendilerinden kesilince
bu konuda bildiklerini gizlediler ve kendilerine onu yalanlamalar1n1 emretti-
Jer. ·

Onlar, «ne kotii ~ey satin ahyorlar!» Onlar1n, az bir ticret kar§ihgmda
satm aldlklar1 §ey, ne kotti §eydir.
Bu ayet, her ne kadar ger9ekleri gizleyen Yahudi ve Hristiyanlar hak-
kmda nazil olmu§ ise de, Kur'an'm htiktimlerini gizleyen btitiln mti'minleri de
i9ine almaktadtr. Kur'an, kitaplarm en §ereflisi, mil'minler de, kitaphlann en
§ereflileridir.

Ke§~·fif sahibi der ki : "ilim adamlarma, bildikleri §eyleri ve ger9egi, in-


sanlara a~lklamak i~m delil olarak bu ayet yeter. Kur'an'1n gayelerinden biri-
ni gizlemek, batll bir sebepten dolay1 zalimlerin i§ine gelecek §ekilde, onlara
ho§ gortinme amacuu gilderek, dtinya menfaati elde etmek i~in ger~egi gizle-
mek de bu ayetin kapsam1na girer. Delilsiz baz1 §eyler ortaya atmak, ilimde
k1skarn;hk yapmak, ya da cimri olup, ba§kalanna nisbet yapmak da bu ayetin
kapsrun1ndadrr."
Ayet: 187-188 AL-i iMRAN SURESi/3 139

imam Fahreddin er-Raz!'nin tefsirine gore de, "Her kim bu gen;ekleri


insanlara a<;Iklamay1p gizlerse, bu ayetin tehdidi altma girmi§ olur. Aytk.lama,
ya da gizleme durumunda ki§i, niyetini temiz tutmah, i9 alemini de, ge9ici
§eylerin pisliklerinden, yalan dolandan ve inkardan armdIImahdII."

Anlattld1g1na gore Haccac, Hasan'a bir mektup gonderir ve §Unu sorar:


"Senden bana ula§an bu sozler nedir bilir misin?" Hasan da: "Sana ula§an her
§eyi soylemedim. Soyledigim her §ey de, sana ula§mam1§tlr." Bunun iizerine
Haccac: " Sen, 'nifak uzakti, yay1ld1 ve k1h9 ku§and1' dedin mi?" diye sorar.
Hasan: "evet" der. Haccac: "Biz boyle §ey istemeyiz. Ni9in bunu soyledin ?"
diye sorar. Bunun tizerine Hasan: "<;iinkii Allah, kitap verilenlerden, onu
a<;tklayacaklan ve gizlemeyecekleri konusunda soz almt§tII" der.

Katade diyor ki : "Soylenmeyen bilgi, harcanmayan hazineye benzer.


Ortaya 91kmayan hikmet, yemeden ve i9meden ayakta duran puta benzer.
Miljdeler olsun konu§an alime ve §UUrlu dinleyiciye ki, alim bilir ve bilgisini
anlattr, dinleyen de, hayirh bir haber duyar ve §UUrla onu dinler."
Hz. Peygamber (s.a.v.) de §6yle buyurur : "Her kim, bilgisini o bilgiye
ehil olan kimselerden gizlerse, ona ate§ten bir gem vurulur. "<71 >

Fudayl da §6yle der: "Eger ilim adamlar1, kendilerine deger verir, dinle-
rinden taviz vermezler, ilmi iistiin tutup onu korurlar ve Allah'm k1ymet ver-
digi gibi ona kiymet verirlerse, zalimler o ilim adamlanna boyun egerler. in-
sanlar da onlara itaat ederek kendilerine tabi olurlar. Boylece islam ve Mtislti-
manlar yticelmi§ ve aziz olmu§ olurlar. Eger ilim adamlar1, kendilerini zelil
ktlar, dilnyahklan yerinde iken din! a<;1dan eksikliklerini ara§ttrmaz ve insan-
lann elinde bulunan mallar1 elde etmek i9in ilimlerini, kendilerini dtinyaya
kaptIImt§ olan insanlara feda ederlerse, zelil olurlar ve insanlar nazarmda kti-
9tik dti§erler."

188. Ey Muhammed (s.a.v.) ve onun timmeti! HakkI gizlemek sfiretiyle


birtak1m §eyler «yapt1klar1na sevinen ve yapmad1klari» §eyler «ile de oviil-
mek isteyenleri sak1n azaptan kurtulmu~ sanma. Asia sanma.» Yapma-
d1klar1 §eyler; sozlerinde durmak, hakk1 a91klamak ve dogrulugu haber ver-
mektir. Bu konularda, oviilmek istedikleri §eyin tersini yapm1§lard1r. «Onlar
i~in, can yak1c1 bir azap vard1r.» c;unkti onlar, inkara saplanmt§lar ve hakkt
battlla kart§tlrm1§ lardrr.

71- ibn Mace: "Kim Allah'm insanlarafaydah kildigt bir ilmi gizlerse, Allah ona ate§ten hir
gem vurur." laf'z1yla rivayet etmi§tir. Bkz. el-FethUl-Kebfr, 2/234.
140 RUHU'L-BEY.AN Cuz:4

189. «Goklerin ve yerin hiikumranhg1 Allah'1nd1r.» Goklerde ve yer-


de, yegane tasarruf sahibi, ancak O'dur. Diledigi gibi yaratrr ve yok eder. Di-
ledigi gibi oldtiriir ve diriltir. «Allah'1n giicii, her ~eye yeter.» Onlar1 ceza-
landtrmaya yeterlidir.
Rivayet edildigine gore Hz. Peygamber (s.a.v.), Tevrat'ta olan bir §eyi,
Yahudilere sorar. Onlar da, Tevrat'ta olan1n tam tersini soylerler. Boylece,
Hz. Peygamber'e, gtiya tasdik ettiklerini gostermi§ olurlar ve yapttl<lanna da
sevinirler. Bunun lizerine bu ayet iner.
Bir rivayette de, bunlar1n hepsinin miinaf1klar oldugu soylenir. Bu go-
rii§, ayetin gortiniir anlamma daha uygundur.
"Yapmad1klan ile ovulmek isteyenler." Bunlar, mti'minleri sever gorti-
ntiyorlar. imanh gortindtiklerine seviniyorlaimt§. Halbuki, gontilleri inkar do-
luymu§. Dii§manllkta zirveye ula§Illi§lar. Burada, mevsul "ma"sm1 biraz iyi-
lik yap1p, onunla kendisini begenerek sevinen herkese §arnil k1lmak en iyisi-
dir. Bu gibi kimseler faziletlerden yoksun olduklar1 halde, insanlann, kendile-
rini ovmelerini isterler. Buradaki sebebin ozel olU§U, ayetin hiikmtiniin genel
ohnasma engel te§kil etmez.
Bilmi§ olun ki, dtinya malma sevinmek ve insanlardan ovgli beklemek,
nefsine uyan ve dtinyasma aldanan kimselerin yapacag1 bir i§tir. Bu kimseler,
ahiretteki mutluluktan ve manev1 yakmhktan uzak kalmi§lardir.
imam Fahreddin er-Raz! tefsirinde §6yle der: "insaflt olarak bakarsan,
bir9ok insan1n boyle oldugunu anlars1n. Di.inyay1 kazanmak i9in bir<;ok hileler
yaparlar. isteklerini bulduklar1 i<;in de sevinirler. Sonra da bu adarnlar, dindar,
sarnimi ve namuslu insanlanm~ gibi oviilmek isterler. 11
Aktlh insan1n yapacag1 §ey, haddi a§mamak ve kendisinin olmayan §e-
ye sevinmemektir. <;link.ii, bundan bir §ey kazanmaz.
Bazdar1 da §6yle derler: "Baz1lar1, senin hay1rh ve salih bir kimse oldu-
gunu sanarak, seni overler. Bu durum, Allah'm senin koti.iliiklerini gizleme-
sindendir. Sen, kendi kendini yer, koti.ile. <;tinkii kottiltiklerini biliyorsun.
Mti'min, kendisinde olmayan bir s1fatla ovilldtigti zaman, Allah'tan utantr. in-
sanlar1n en cahili, kendisi hakkmda, kendi kesin bilgilerini terkedip, insanla-
nn kendisini iyi hal sahibi bilmelerine aldanandrr."
Haris el-Muhasibi de §6yle der: "Batil §eyle ovtilmeye raz1 olan kimse,
Ayet: 189 AL-i iMRAN SURESi/3 141

kendisiyle eglenilen kimse gibidir. Denir ki, insana i~inden ytkan dt§kmm ko-
kusu misk kokusu gibi gelir. 0, buna sevinir ve onunla alay edilmesinden
ho§nut olur."

Arif ki§i, ovme ve yerme konusunda ayn1 tavn takuur. Oviilmekten do-
lay1 sevinmedigi gibi, yerilmekten de rahats1z olmaz. Halk1n soylediginden
dolay1 nas1l sevinsin? 0, kendisini en iyi bilendir. Eger oviilmesine sevinip
gururlanrrsa, aldanmt§ demektir.

Seyh Abdullah Kure§i §UilU anlatu : "Bazi insanlar, salih bir zata
§ikayette bulunup, herkese iyilik yaptigm1, fakat bu iyiligi kendi i9inde tad-
mad1gnu soylemi§ler. Salih zat da §oyle demi§ : "Senin yan1nda §eytan1n kiz1
vardu. Kalbindedir o. 0, diinyadrr. Baba, ktzm1 evinde mutlaka ziyaret etmek
isteyecektir. 0 ev, kalbindir. ~eytan, o eve girmemelidir. Aksi halde fena
olur. Hadis-i Kutside Allahii Teala §oyle buyurmu§ : ' Ey Davud! Eger beni
seviyorsan, dunya sevgisin.i ifinden fikar. Benim ve diinyamn sevgisi asla
ayni kalpte bulunmaz'."
Rivayete gore Isa (a.s.), arkada§lanna demi§ ki : "Oliilerle oturmaym,
kalpleriniz oliir." Arkada§lan da : "Oltiler kimdir?" diye sorunca, isa (a.s.)
da: ''Dtinyay1 sevip, onu isteyenlerdir" diye cevap vermi§tir.
142 RUHU'L-BEYAN Ciiz:4

190. Goklerin ve yerin yaratili§tnda, gece ile giindiiziin de-


gi§mesinde, alal sahipleri ifin gerfekten ornekler vardir.
.191. Onlar, ayakta iken, otururken ve yanlari iizerine ya-
tarken Allah 'i anarla.r. Goklerin ve yerin yaratili§inl dii§iiniir-
ler ve §Oyle derler: "Rabbimiz! $en bunu bo§una yaratmadin.
Seni tenzih ederiz. Bizi cehennem awbindan koru ".
192. "Ey Rabbimiz! Sen kimi cehenneme koyarsan, mutla-
ka onu peri~an etmi§Sindir. Zalimlerin hifbir yardimcilari
yoktur." ·
193. "Ey Rabbimiz! Biz, 'Rabbinize iman edin' diyerek
imana fagiran bir davetfiyi i§ittik ve iman ettik. Ey Rabbimiz!
Giinahla.rimizi bagi§la, kOtiiliiklerimizi ort, canimizi iyilerle
beraber al."
194. "Ey Rabbimiz! Bize, peygamberlerin vasitasiyla vaa-
dettiklerini ver. Bizleri kiyamet giinunde rezil etme. Sen vaa-
dinden donmezsin. "

190. «Goklerin ve yerin yarabh§inda, gece ile giindiiziin degi§mesin-


de, akll sahipleri i~in ger~ekten ornekler vardir.» Mekkeliler, Hz. Pey-
gamber'e gelerek, iddias1n1 ispat i~in birtak1m deliller isterler. <;unku Hz.
Peygamber (s.a.v.) onlan, tek olan Allah'a ibadet etmeye ~ag1nyordu. Bu
ayetin ini~ sebebi budur.
Allahii Teala'n1n; gUne§, ay ve y1ld1zlar gibi gokte yaratmt§ oldugu ~ey-
Ayet: 190-191 AL-i iMRAN SURESi/3 143

lerle, daglar, denizler, aga\:lar, hayvanlar ve ku§lar gibi yerde yaratrm§ oldugu
§eylerde, aktl sahipleri ic;in bir~ok ibretler vardrr. Gtine§in gidip, gecenin geli-
§inde, yahut da, gecenin k1sahp, ,gtindiiztin uzamasmda veya bunun aksi duru-
munda, gtine§in; mevsimlere gore, bize dogru uzakla§IP yakla§mas1nda da
akl-1 selim sahipleri i\:in birc;ok ibretler vardrr. Bu ibretlerden ancak, hayal ve
evhamdan soyutlanm1§, tertemiz aktl sahipleri anlar.

"Liib", akhn halisi, ozti, tertemiz akil demektir. Akhn bir zahiri, bir de
ozti vardir. Normal halde akll vardrr. Aklm olgunla§arak zirveye vard1g1 za-
man "liib" hali ortaya c;Ikar.

191. «Onlar, ayakta iken, otururken ve yanlar1 iizerine yatarken,


Allah'1 anarlar.» Y ani onlar, her durumda Allah'1 anarlar. Ayakta, otururken,
yan yatarken ... insan \:Ogu kez, bu hallerin di§mda olamaz.

«Goklerin ve yerin yaratd1§1n1 dii§iiniirler .» Onlar1n yaratih§mdan ib-


ret ahrlar. Dil§ilnme olay1, yaratth§ konusuna tahsis ,edilmi§tir. <;unkti Hz.
Peygamber (s.a.v.) : "Yaratllanlar hakkinda duriinun, yaratzci hakkinda du-
§iinmeyin"<72i buyurmu§tur. Allah'm zat1 hakkmda dil§iinmek yasaklanm1§tlf.
<;tinkti, Allahti Teala'n1n ger\:ek mahiyeti, insan dti§ilncesine s1gmaz. insan
dti§tincesi onu kavrayamaz. O'nun zatm1 dii§ilnmek, insanlara bir fayda da
saglamaz. insan, nefis ve bedenden olU§ffiU§tur. ibadet de, bedene ve nefse
goredir. "Allah'1 anarlar" ifadesinde, bedenle yaptlan ibadete i§aret edilmi§-
tir. Bu ibadet ancak, bedenin organlan arac1hg1yla yaprhr. "Goklerin ve yerin
yaratih§ml dii§ilnurler" ifadesinde ise, kalb ve ruhla yaptlan ibadete i§aret
vardu.

Ata b. Ebi Rebah §6yle rivayet eder : ibn omer ve Ubeydullah b.


Omer'le birlikte Hz. Af§e (r.a.)'nin yaruna var1p, ona selam verdim. Ai§e
(r.a.): "Bunlar kirn?" diye sordu. "Ubeydullah b. bmer11 dedim. Bunun tizeri-
ne: "Ho§ geldin ey Ubeydullah b. Omer. Neden beni ziyaret etmiyorsun?" de-
di. Ubeydullah da: "Seyrek ziyaret et ki, sevgin arts1n" dedi. ibn Omer ise:
"Bu kadar yeter. Hz. Peygamber'den gordiigi.in en garip §eyi bize anlat" dedi.
Hz.Ai§e (r.a.) de §iddetli bir §ekilde aglad1 ve: "Onun her i§i garipti. Bir gece
A

bana gelip, yatag1ma girdi. Cildi cildime degiyordu. Sonra bana : 'Ey Ai§e!
Rabbime ibadet etmek if in bana izin verir misin ?' dedi. Ben de : 'Allah'a
yemin ederim ki, ben senin ibadetini de, bana ya.km olmam da seviyorum. Sa-

72- Ebfi Nuaym: "Allah'm yarattklarz hakkmda dii§ilnun, Allah hakkznda dil§iinmeyin" ~eklinde
tahric etmi§tir. Bkz. Fethu'l-Kebfr. 2/35.
144 RUHU'L-BEYAN Ciiz:4

na izin verdim' dedim. Bunun lizerine, kalk1p bir kuba su alarak. abdest aldt.
Soma namaza durdu. Ayaktayken aghyordu. Gozya§lan beline kadar akm1§tl.
Soma secdeye vard1 ve yer islanmcaya kadar aglad1. Namaz1n1 bitirince, sag
yan1na dayan1p, sag elini sag yanag1na koyarak tekrar aglad1. Sabah ezan1n1
okuduktan sonra Bilal gelip, onu namaza <;agud1. Bilal, onun aglad1gm1 go-
rtince, §Oyle dedi : 'Ni<;in aghyorsun ey Allah'm Rasulli? Allah senin ge<;mi§
ve gelecek btitiin gtinahlarm1 affetmi§tir.' Bunun ilzerine Resfilullah (s.a.v.) :
'Ey Bilal, §ii.kreden bir kul olmiyayim mt? Nasti aglamam ki, 'Suphesiz,
goklerin ve yerin yaratllz§lnl .... bizi cehennem azabmdan koru' ayetine ka-
dar olan kisim bana bu gece indi. Onu okuyup da dii§iinmeyenlere yaztkla
rolsun.!' buyurdu. •'(73)

Ba§ka bir hadiste de: "Bir saat dii.§iinme (tefekkur), altmz§ yil ibadetten
hayir/rdir"<74 >buyurulmu§tur. Bunun iki sebebi vardrr:
Birincisi; tefekktir seni, Allah'a ula§tlnr. ibadet ise, Allah'1n sevab1na
ula§trrrr. Seni Allah'a ula§tiran §ey, Allah'tan ba§kasma ula§tlrandan hayrrh-
drr.

ikincisi ise; tefekktir, kalbin; itaat da organlarm i§idir. Kalp, organlar-


dan daha §ereflidir. Kalbin i§i de, organlarm i§inden daha §ereflidir.
Bundan sonra Allahii Teala dua ogretmeye ba§hyor. <;iinkii dua, vesileyi
sunduktan sonra insana fayda verir. 0 vesile de, Allah'1 anma ve Allah'1 dti-
§iinme gibi kulluk gorevleridir.

Onlar dti§tintir «ve ~oyle derler: 'Rabbimiz! Sen bunu bo~una yarat-
mad1n.»Yer ve gokleri ho§ yere, hi9bir hikmetsiz yaratmadm. Onlar faydas1z
degillerdir. Aksine, ytice bir nizam i9erisindeler ve btiytik faydalar1 vard!f.
Gokler ve yer, kullann ge<;imlerini temin ettikleri vas1talar ve dtinya ile ahi-
retlerini bilmeleri i9in, kendilerine t§lk tutan kaynaklard1r. ilfilli kitaplar ve
peygamberler, bunu boyle a9Iklam1§lard1r.
«Seni,» hikmetsiz ve bo~ §eyler yaratmak gibi sana laylk olmayan §ey-
lerden «tenzih ederiz. Bizi cehennem azab1ndan koru!>> Cehennem azab1,
Allah'1 tan1mayanlann cezas1du. Burada, Allah'1 anman1n biiytikltigtine ve

73- ibn Merdeveyh ve Abd b. Humeyd tahric etmi§tir. Bkz. Tefsiru'L-Hajiz ibn Kesfr, 1/348
74- Deylemi: "Bir saatlik du~iince seksen yilltk... " §eklinde degi§ik bir laf1zla tahric etmi§tir.
Bkz. ed-Diirrii'l-Mensur, 2/111.
Ayet: 191 AL-i iMRAN SURESi/3 145

zikrin §U ti~ mertebesine i§aret edilmi§tir :


Birincisi dil ile zikretmek, ikincisi kalp ile dii§tinmek, ti~iinctisii de, ruh
ile tan1maktir. <;iinkii, dil ile zikretmek, sahibini kalbfo zikretmeye ula§tlnr. 0
da, Allah'm kudretini dli§iinmektir. Kalp ile zikretmek de, ruhun makamma
ula§ttnr. Bu makamda da, e§yanm gerc;egini ogrenir, Allah'1n yaratug1 §eyler-
deki ilfilli hikmeti goriir. Bundan sonra da : "Rabbimiz! Sen bunu bo~una ya-
ratmadzn" der.
Mti'min, her zaman, diliyle Allah'1 zikretmeli, bunu terketmemelidir ki;
boylece, kalble zikretmeye ula§abilsin. Daha sonra da, ruhun zikrine ula§a-
rak, yaldn ve marifeti elde etsin. Cahilligin karan11gmdan kurtulsun, marifetin
nuruyla aydmlans1n.
Biliniz ki ayet, ayaktayken zikretmenin caiz olduguna delildir. Bunun
i~in, baztlan der ki : "Kalplerini dinlendirmek iyin ayaga kalkmakta bir sakm-
ca yoktur. Yeter ki, zikrederken birtaktm hareketler yapmas1nlar ve ger9ekten
kendilerinde olmayan §eyi, varmI§ gibi gostermesinler. Adaba aykir1 olma-
mak §arttyla, zikretmenin ozel bir durumu yoktur. Ayakta, oturarak, yatarak
zikir yap1labilir. Fakat, sessiz bir §ekilde Allah'1 zikretmenin, Allah'a daha se-
vimli olacag1na ili§kin hadisler vardu. Ke§§af tefsirini §erheden zat, bu duru-
mun makamlara gore degi§ebilecegini soyler.
Mtir§id vasfma ula§an §eyh, yeni mtiridine, sesli olarak zikretmeyi em-
reder. Kalbinde yerle§mi§ olan degi§ik §eyler, ancak bu §elcilde soktiliip atila-
bilir ve zikrine ancak boyle ula§rr. Onun i9in §eyh §Oyle ifadede bulunur :
"Sesli bir §ekilde zikretmek caizdir, hatta miistehabdrr." Ancak riya ve goste-
ri§ten sakmmak §art1yla, insanlar1 te§vik ederek dine heveslendirip, dinleyici-
leri zikir bereketine ula§ttrmak i<;in cehri zikir (yiiksek sesli zikir) yapilabilir.
Bu gibi §eyler, ev, diikkan ve buna benzer yerlerde yapdmca, zikredenin se-
sini duyan herkes ona uyar. Kiyamet giinil, onun sesini duyan kuru ya§, her
§ey, kendisine §ahitlik yapar. Mtiezzinler hakkmda da ayn1 §ey vardrr.
Baz1 §eyhler ise, gizlice zikretmeyi uygun gormii§lerdir. <;iinkti bu du-
rum, gosteri§ten daha uzaktrr. Biitiin bunlarda, niyetin de onemli bir yeri var-
dir. Kimin niyeti samimi ise, yiiksek sesle Kur'an okur ve zikir yapar. Onun
i~in hayuh olan budur. Kim de, nefsinin gosteri§e ka<;masmdan korkarsa, o
da, gosteri§e dti§memesi i9in sessizce zikir yapar. Bu onun i~in daha iyidir.
Bu konuda §Unlar da soylenir: Aklt ba§tnda ve bu i§leri bilen kimse, tek
146 RUHU'L-BEYAN Cu z:4

ba§1na oldugu zaman, sessiz zikir yaparsa kendisi is:in daha iyidir. Eger,
avamdan birisi ise, sesli zikir yapmas1 daha iyidir. Eger zikir yapmak tizere
toplanmi§larsa, sesli zikir yapmalan daha iyidir. Perdeleri kaldirmada, sesli
zikir daha tesirlidir. Sevap yontinden ise, her biri hem kendi zikrinin sevabm1
alu, hem de arkada§lannm zikrini dinlemesinin sevabm1 ahr.<75>
192. «Ey Rabbimiz! Sen kimi cehenneme koyarsan, mutlaka onu
peri§an etmi§sindir.» Senin cehenneme koydugun kimse peri§an olmu§ de-
mektir. Bundan kas1t, onlan korkutarak, korunulmas1 gereken §eylerden koru-
maya te§vik etmektir. «Zalimlerin hi~bir yard1mc1lan yoktur.» Zalim in-
sanlara yardim edebilecek hic;bir yard1mc1 yoktur. Onlara kim yard1m edebi-
lir ki? Zalimlere yard1m edilmemesi, §efaatin reddini gerektirmez.

193. «Ey Rabbimiz! Biz, 'Rabbinize iman edin!' diyerek imana ~ag1-
ran bir davet~iyi i§ittik ve iman ettik.» Davet9iden kas1t, Hz. Peygamber'dir
(s.a.v.). <;iinkti, gerc;ek imana c;aglfan oydu. Allah Teala kendisine : "Rabbi-
nin yoluna qagir" (Nahl, 125) buyurmu§tu. Biz de, onun emrine tabi olduk,
c;agnsma cevap verdik.

«Ey Rabbimiz!» Btiyiik «giinahlar1m1z1 bagI§la.» <;unkti iman etmek,


· ge9mi§i silip temizler. «Kotuliiklerimizi ort, can1m1z1 iyilerle beraber al.>>
Bizim ruhlanm1z1 qa, iyilerle beraber kabzeyle. Bize, onlara kom§U olma f1r-
sati verve bizi onlarm grubundan eyle. Burada kasdedilen beraberlik, zaman-
la bagh bir beraberlik degildfr. Oltim an1nda, iyilerin ozelligine sahip olma
beraberligidir. ifadede, onlarm da, Allah'a kavu§may1 arzulad1klanna i§aret
edilmi§tir. Kim Allah'a kavu§may1 isterse, Allah da ona kavu§may1 ister. Mtij-
deler olsun, soztin en gtizelini i§iten ve ona tabi olanlara! Mtijdeler olsun gti-
zel sozii i§itip, ibret alanlara!

Rivayet edilir ki : Demircinin biri, klzg1n demiri eliyle tutarm1§. Bunun


sebebi sorulunca §unlan anlatmI§ : Bir kad1na a§tk olup, ona mal teklif ederek
cinsel ili§ki teklifinde bulundum. Kad1n bana : "Benim kocam var. Mala ihti-
yac1m yok" dedi. Sonra kocas1 ollince, ona evlilik teklif ettim, o da : "<;ocuk-

75- Toplu halde zikir yapmanm caiz oldugu konusunda bir kuds1 hadiste §6yle buyurulur: "Ben
kulumun beni wnnettigi iizereyim. Beni zikredince onunlay1m. Beni tek ba~ma zikrederse,
ben de onu kendim ananm. Be11i bir toplulukta zikrederse, hen de onu, daha hayirlt hir
toplulukta ananm" (Buhar1, Mi.islim) Ba§ka bir hadiste ise: "Allah'm bir tak1m melekleri
vardtr. Onlar, yollarda dola§1p, zikir yopa11 insanlan ara§tmrlar. Allah'1 zikreden insanla-
n bulwu;a: 'Geliniz, arad1g1111 z burada' derler ve onlarm etrafini kanatlany/a ku§attrlar."
(Buhar1, Mtislim, Tim1 izl).
Ayet: 192-194 AL-i iMRAN SURESi/3 147

lanm1 zelil etmek istemiyorum" diyerek, teklifimi reddetti. Bir zaman sonra,
muhta~ olup, bana haber gonderdi. Ben de ona: "Bana istegimi verinceye ka-
dar sana bir§ey vermem" dedim. Onunla bir yere girince ilrperdi. Neden tir-
1
perdigini sorunca da: "i§iten ve goren Allah tan korkuyorum" dedi. Boylece
onu brraktim. 0 da: "Allah seni ate§ten korusun." diye dua etti. i§te o gi.inden
1
sonra, beni diinya ate§i yaknuyor. Allahii Teala dan, beni ahirette de yakma-
masm1 diliyorum. Kim Rahman olan Allah'tan korkarsa, daima O'nun huzu-
runda oldugunu hatular ve glinah i§lemeye cesaret edemez. Boylece de, ce-
hennemden kurtulur ve kurtulu§ yurdundaki nimetlerden yararlanrr.
ibn Abbas (r.a.), Hz. Peygamber (s.a.v.)'in §U hadisini rivayet eder :
"Her kim, istigfar etmeye devam ederse, Allah da onun szkmt1sm1 ne§eye fe-
virir, darllg1na bir ~1k1~ yolu bulur ve ummad1g1 bir yerden kendini nzzklan-
d1nr. "<76)

Dua ibadetin oztidi.ir. Diinyada fayda verip, afetleri savar. Ahirette ise,
Allahii Teala ona, melekler eliyle hediyeler verir ve : ·"Bu, senin diinyadaki
duamn kar§zllgzdzr" der.

194. «Ey Rabbimiz! Bize peygamberlerin vas1tas1yla vaadettiklerini


ver.» Bize, peygamberlerinin dilinden vaadettigin sevap ve ikramlan ltitfet.
«Bizleri k1yamet gtinunde» koru ve «rezil etme. Sen vaadinden donmez-
sin. '» Bu dualarm hepsi, yalvanp niyazda bulunmanm en list noktas1dlf. <;lin-
k.ii onlar, emirlere· tam anlam1yla sartlamadtldar1 i<;in, kendilerine va'dedilen-
lerden olamamaktan korku duymaktad1rlar. "Sen va'dinden donmezsin" ifa-
desi i§i saglama almak i<;indir. Ya da kulluk ve hu§fida miibalaga ic;indir. Kul,
Allah'm kendilerine vaadettigi kullar grubuna girebilmesi ic;in, itaat ve ibadet-
lere ko§sun.
Cabir'den rivayet edilen bir hadis-i ~erifte §6yle anlat1hr: "Hz. Peygam-
ber'in (s.a.v.) yan1ndayd1k. 0 bize : 'Size cennet odalartndan bahsedeyim
mi?' dedi. Bizier de : 'Bahset ey Allah'1n Rasfilti' dedik. Bunun tizerine Hz.
Peygamber: 'Cennette, dt§ansi iferiden, iferisi de dz§arzdan goriinen odalar
vardir. Orada, hi9bir kulagzn duymadzgz, hifbir goziin de gormedigi nimet ve
lezzetler vardzr' buyurdu. Ben: 'Bu odalar kimindir ey Allah'm elfisi' diye
sordugumda ise : 'Se!Gmz yaygm hale getirenin, yemek yedirenin, oruca de-
vam edenin ve insanlar uykudayken namaz kzlamnd1r' buyurdu. "<77)

76- Ebu Davud, ibn Mace. Bkz. el-Ferhu'l-Kehfr, 3/237.


77- Tirmizl, Ahmed b. HanbeL
148 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

ibn Mes'ud'dan rivayet edildigine gore, Hz. Peygamber buyurdu ki :


"Cennete en son girecek olan ki§i, bir yuruyiip, bir dii§en ki§idir . Onu ate§
yakalar. Ate§ten kurtulunca da ona donup §i5yle der : 'Beni senden kurtaran
Allah'i tesbih ederim. Daha once ve sonra, hifbir kimseye vermedigi §eyi ba-
na verdi.' Onun ifin, golgesi biiyuk olan bir agaq yiikseltilir. Onun golgesini
ozler ve der ki : 'Ya Rabbi, beni ona yakla§tir. Ba§ka bir§ey istemem.' Onu
agaca yakla§tlrtr ve suyundan i<;irir. Sonra onun i<;in, oncekinden daha bii-
yuk bir agar; yukseltir. 0 yine der ki : 'Ey Rabbim! Beni o agaca yakla§tlr.'
Ba§kd bir§ey istememeye de soz verir. Onu yakla§tirir ve oncekinden daha
buyuk bir agar; yiikseltir. Bu sefer yine, kendisini agaca yakla§tlrmaszm ister.
Yakla§tLrdigi zaman ise, cennet ehlinin seslerini duyar : 'Ey Rabbim! Beni
ona ula§tinrsan ba§ka §ey istemem' der. Bunun uzerine Allahu Tealii da :
'Ey insan oglu! Senne soziinde durmaz kimsesin. Ka<; kere soz verdin, yalan
soyledin? Sana, diinya ve onun gibisini versem raZI olur musun ?' Bunun
uzerine insan oglu: 'Sen benimle alay mz ediyorsun ? Sen alemlerin Rabbi-
sin.'" Soma ibn Mes'ud giildii. Neden gilldiigiinii soranlara ise, "Hz. Pey-
gamber de boyle giilmii§tti" cevabm1 verdi. Ona : "Neden gilliiyorsun Ey Al-
lah'm rasfilii ?" diye sorduklannda da : "Allah guldiigu i<;in" cevab1n1 ahyor-
lardt. Allah buyurur ki: "Ben alay etmem. Fakat istedigimi yapabilirim. "C18>

Hz. Peygamber (s.a.v.) §Dyle buyurur : "Sizden hi~bir kimse yoktur ki,
k1yamet gununde, Allah onunla konu§mU§ olmaszn. Onlann arasmda, tercu-
man da yoktur. Sagzna bakar, daha once gonderdiginden ba§ka bir§ey gor-
mez. Soluna bakar, daha once gonderdiginden ba§ka bir§ey gormez. Kendisi-
ni ate§ kar§zlar. Sizden biriniz, cehennemden korunabilirse, bir tane hurmay-
la bile olsa korunsun. "<79>

Rivayet edilir ki : Kafir bir kocakan, kt§ giinlerinde, ku§lara birazc1k


yem verirmi§. Ztinnfin M1sr1 bu kad1n1 gortir ve §6yle der : "Allahti Teala,
kafir dii§mandan bir§ey kabul etmez." Sonra da bu kadm1, Kabe'de mtisliiman
olmu§ olarak goriir. Bu sefer kadm der ki : " Ey Ziinm1n! Gordtigiln gibi, Al-
lah bana islfun'1 verdi."

78- Tirmiz1, Ebtl Davud.


79- Buharl, Mtislim, Tirmiz1, ibn Mace.
Ayet: 194-195 AL-i iMRAN SURESi/3 149

195. Rabb'leri onlara cevap verdi: "Ben, erkek veya kadin,


sizden hifbir fali~anin amelini wyi etmem. Sizler, birbiriniz-
densiniz. Hicret edenler, yurtlarindan pkarilanlar, benim hak
yolumda eziyete ugrayanlar, oldiirenler ve oldiiriilenlerin gii-
nahlarim mutlaka ortecegim ve onlari, Allah 'in bir miikli/ati
olarak, altlarindan irmaklar akan cennetlere koyacagim.
Miikli/atin en giizeli, Allah katzndadir."

195. «Rabb'leri onlara» yani isteklerine §5yle «cevap verdi: 'Ben, er-
kek veya kad1n, sizden hi~bir ~ah~an1n amelini zayi etmem.» Allahil
Teala'y1 zikir ve onun yaratiklan hakk1nda dti§linmeye devam etmeleri ve dua
etn1eleri gibi amellerini zayi etmem. Bu amellerin icabet i~in sebep lahnmas1,
duan1n kabul edilmesi i~in bu gibi amellerin §art oldugunu ifade ediyor. "Er-
kek veya kadm" ifadesinden, Allahti Teala'nm, kullanna cevap vermesi, dua-
lann1 kabul etmesi konusunda, erkek veya kad1n fark1 olmad1g1 anla§ihyor.
Onemli olan, itaat edip, Allah'm dinine sila s1k1ya sanlrnakt1r. Din konusun-
daki listtinltik, yapilan amellere goredir. Diger ozelliklerin onemi yoktur. Er-
kek veya kadtn olmak, soylu veya soysuz olmak, yaptlan amellere etki etmez.
«Sizler, birbirinizdensiniz.» Kad1n erkekten, erkek de kadmdand1r.
. Ommli Seleme rivayet ediyor : "Ey Allah'm Rasfilil! Hicret konusunda, i~itti-
150 RUHu'L-BEYAN Ciiz:4

gime gore Allah, erkeklerden bahsediyor, kadmlardan bahsetmiyor." dedim.


Bunun tizerine i§te bu ayet indi.<so)

"Sizler birbirinizdensiniz" ciimlesinin bir anlam1 da, "amellerinizin


kar§tl1g1nda sevap kazanmada birbirinizin ayrus1s1n1z. Kadmm sevap kazand1-
g1 gibi, erkek de kazanII. Erkegin kazand1g1 gibi, kadm da kazanrr. Bazilann1-
za sevap verip de diger baztlarm1z1 mahrum brrakmam" drr.

«Hicret edenler•..» iyi amellerde bulunan kimselerin, yapttldan ameller


detaylandrrilarak, onlar i9in hazrrlanan sevap ve yticelik ovtiltiyor. Sanki §OY-
le denilin§itir: Bu gtizel amelleri i§leyenler fitne yurdundan ka~1p, vatanlann1
terkederek dinleriyle birlikte Allah'a gidenler ve mil§riklerin verdigi 1zd1rap-
larla s1k1§tinlarak «yurtlarindan ~1kardanlar, benim hak yolumda» ve
tevhid dinimde imanlartndan dolay1, mil§rikler tarafmdan «eziyete ugrayan-
lar,» benim yolumda, mti§riklerle sava§tp, onlan «oldiirenler ve» bu sava§
esnasmda «oldiiriilenlerin,» yani §ehit olanlarm «giinahlar101 mutlaka or-
tecegim», kotiiltiklerini silecegim «ve onlar1, Allah '10 bir miikafah olarak,
altlar1ndan 1rmaklar akan cennetlere koyacag1m.» Bu mtikafat onlara, Al-
lah katmdandrr. Boyle ifade edilerek, cennete girecek o kimsenin §ant yticel-
tilmi§tir. Ytice padi§ah; kolesine : "Tarafrmdan sana bir elbise giydirecegim"
dedigi zaman, bu ifade, koleyi §ereflendirme anlam1 ta§rr. Allah, bu sevab1n
yticeligini §U sozii ile de peki§tirmektedir:
«Miikafatln en giizeli, Allah kahndad1r.'» Amellere verilen en giizel
sevap, Allah katmda olup, o da, sonsuz olan cennet nimetleridir. 0 nirnetler,
tilkenecek olan diinya nimetleri gibi degildir. Bu ylice mtikafat1n ve btiyiik
kar§1hg1n, Allah yolunda kendilerine eziyet edilip, yurtlar1ndan ~1kanlarak
hicret ettirilen 0 yiice insanlann hak.k.1 oldugu a§ikatdlf.

Hasan Basri §Oyle diyor: "Yolculuga 91kmak iizere bulunan az1ks1z top-
luluklara §a§arim. Onlar1n onde olanlari, geride olanlar1n hazrrlanmas1 i~in
bekletilrnekte, bunlar ise oturmu§, oynay1p oyalanmaktad1rlar."

Rivayet edilir ki; oltim melegi, salih insanlardan birinin ruhunu almak
iizere kar§1sma dikilip, §6yle der : " Merhaba. Vallahi ben, elli y1ldan beri, se-
nin i~in hazrrlaruyorum. "

Abdullah b. Mtibarek, can ~eki§me esnasmda goztinii a~1p giller ve :

80- Hafiz ibn Kesir, Tefsir'inde rivayet etmi§tir, l/348; ayr. Bkz. Vahidi, Esb8hu'n-Nii.zul.
Ayet: 195- 196 AL-i iMRAN SURESi/3 151

"Y apabilenler boyle yaps1nlar" der.

Baz1 alimler de der ki : Cenneti isteyenler, §Ube§ §eye devam etmelidir-


ler:

1) Kendini kottiltiklerden ahkoymah. Allahti Teala : "...Kim nefsi kotu


heveslerden engellerse, gidilecek yer cennettir" (Naziat:40-41 ) buyurur.
2) Dtinyada, az §eye raz1 olmah.

3) Allahti Teala'ya itaat etmeye <;ok haris (tutkun) olmali. Allahti Teala :
"i §te yaptzklannLza kar§zlzk size miras verilen cennet budur" (Zuhruf: 72)
buyurur.

4) Salih ve iyi ki§ileri sevmeli, onlara kan§1p, onlarla oturmahdlf. <;tin-


kil sfilihler, bag1§lanmca, karde§lerine ve arkada§larma §efaat ederler.
5) Allah'a 9ok dua etmeli ve sonunun haylfh olmasm1 dilemeli.
Sonu9 olarak §unu diyebiliriz ki, aktlh insan, nefsini temizleyip, kalbini
1slah ederek, ahireti i<;in hazlflanmahdrr.

196. inkiir edenlerin, iilkelerde gezip dola~masi seni aldat-


masm!
197. Bu, az bir gefimdir. Sonra onlarin varacagi yer cehen-
nemdir. 0, ne kOtii bir do§ektir.
152 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:4

198. Fakat, Rabb'lerinden korkanlar ifin, altlarindan ir-


maklar akan cennetler vardir. Orada ebedi olarak kalacaklar,
Allah tarafindan agirlanacaklardir. Allah yaninda bulunanlar
ise, iyiler ifin daha hayirlulzr.

196. Ey Muhammed! «inkar edenlerin, iilkelerde gezip dola§mas1, se-


ni aldatmas1n!» Buradaki hitap, Hz. Peygamber'edir. Onun "ismet" s1fatma
sahip olmas1, kendisine bir §eyin yasaklanmas1na engel olmaz. Bu ifadede
anlatilmak istenen, Hz. Peygamber'in, oldugu halde kalmas1 ve dtinyaya go-
ntil vermemesidir. Y ahut da hitap, Hz. Peygamber'e olup onun timmeti kaste-
dilmi§tir. Bir toplulugun ba§kanma hitap edilerek, hepsi kastedildigi gibi. Bu-
rada da "seni aldatmasin" buyurularak, ayn1 §ey ifade edilmi§tir.

"inkar edenlerin , iilkelerde gezip dola~masi , seni aldatmasin" demek,


sakm onlarm elde etmi§ olduklan bol nzka ve elde·etmi§ olduklan dtinya ni-
metlerine goz dikrne. Onlarm; tilkedeki dola§malan ve tasarruflan, boylece ti-
caret yap1p kazanmalarma aldanma.

Rivayet edilir ki : Baz1 mtisltimanlar, mti§riklerin bolluk ve refah i<tinde


ya§adlklar1n1 gortince, §6yle derler: "Allah dii§manlar1, bolluk i~erisindedir.
Bizier ise, a9hktan ve .~ah§maktan olecegiz." Bunun tizerine bu ayet iniyor.

197. «Bu» gezip dola§ma, «az bir ge~imdir.»


Allahti Teala'n1n,
mii'minler i9in hazrrlad1gmm yanmda, bu gezip dola§man1n hi9bir degeri yok-
tur. Hz. Peygamber (s.a.v.) de §6yle buyurur : "Ahirete gore dunya~ sizden
birinin parmagzm denize sokmasi gibidir. Ne ile donecek ona baksm. "(81 >
«Sonra onlar1n varacag1 yer cehennemdir.» Onlar, sonu9 olarak ce-
henneme s1g1nacaklar ve ondan kurtulannyacaklardrr. Oraslillil azab1 asla an-
lattlamaz. 0 dtinya nimeti, az bir §ey olmasma ragmen, ebediyyen cehenneme
gitmeye sebep oldu. Az bir nimet, biiyiik kottiltige sebep olursa, o nimet, ni-
met say1lamaz. «0, ne kotii bir do~ektir.» Kendileri ic;in hazrrladtklan ce-
hennem ne koti.idiir.

198. «Fakat,» emirlerine uyup, yasaklar1ndan sak1nma konusunda ona


.m uhalefet etmeyip, «Rabb'lerinden korkanlar i~in, altlar1ndan irmaklar
akan cennetler vard1r. Orada ebedi olarak kalacaklar .» inkarcdann, tilke-

81- Buhari, Muslim, Tirmizi, ibn Mace.


Ayet: 196~ 198 AL-i iMRAN SURESi/3 153

leri dola§1p ticaret yapmalan, basit bir menfaat i<;indi. Mtittakller, gezip dola-
§arak, kafirler gibi baz1 §eyler elde etseler de, etmeseler de, onlann elde ede-
cekleri sevabm degeri <;ok btiytiktlir.

«Allah taraf1ndan agirlanacaklard1r. Allah yan1nda bulunanlar


ise,» <;ok ve devamh oldugu i<;in «iyiler i~in daha hay1rhd1r.» Halbuki, kotti
insanlann gezip dola§arak elde etmek istedilderi §ey, az ve lasa zamanda yok
olup giden bir §eydir.
Ayette ges:en "niizul", misafir i<;in haz1rlanan yiyecek, is;ecek ve diger
§ey!er demektir.
ibn Mes'O.d rivayet eder : " iyi ya da kotti hi<;bir nefis yoktur ki, oltim
onun i<;in hayirh olmasm. iyiler i<;in Allahi.i Teala : 'Allah katlnda olanlar,
A '
iyiler i~in daha hayirlldzr' (Al-i Imran: 198) buyurur. Kottiler i<;inse Allahti
Teala : 'Gunahlanm artzrsmlar diye, onlara muhlet veriyoruz' (Al-i -imran:
178) buyurmaktadir. "

Hz. Omer (r.a.) rivayet ediyor: "Geldim ve gordiim ki, Hz. Peygamber
(s.a.v.) odada bir has1r tizerinde yatiyor. Has1rla aras1nda bir §ey yok. Ba§m1n
altmda lif dolgu bir yast1k ve ba§t yan1nda tabak.lanm1§ bir deri par9as1 as1h.
Hasrrm, yan tarafmda iz yaptig1Ill gortince aglad1m. Rasfiltillah : 'Seni agla-
tan · ne ?' di ye sordu. Ben de : 'Ey Allah' in Rasuli.i ! Kisra ve Kayser' in her
tiirlii rahati yerinde. Sen ise; Allah Rasulti'si.in ve haslf tizerinde uyuyorsun'
dedim. Bunun tizerine 0 : 'Dunya onlann, ahiret ise bizim olsun istemez mi-
sin? 0 toplumun iyilikleri, acele olarak dunyada verildi. Bizim toplulugumu-
zun guze/likleri ise, ahiret hayatimiza ertelendi' buyurdu. " l 32>
ibn Abbas diyor ki : "K1yamet giinilnde dtinya; mavi gozli.i, sa~1na ak
dti§mti§, di§leri ortaya 91km1§ bir kocakar1 vaziyetinde ve 9irkin bir yarallk
olarak varhklar1 seyreder halde getirilir. insanlara: 'Bunu tan1yor musunuz?'
diye sorulur. Onlar da : ' Bunu tarumak.tan Allah'a s1g1Illf1z' derler. Denir ki :
'Bu ilzerindeyken cak.a satt1g1n1z dtinyad1r. Bunun i<;in birbirinize ktiserdiniz,
bunun i9in birbirinizi laskanrrdm1z ve birbirinize ofk:elenirdiniz:' Daha sonra
da, cehenneme atihr ve : 'Nerede benim dostlarlffi, bana tabi olanlar?' diye
bagmnaya ba§lar. Allahti Tefila da: 'Onun adamlarznz ona verin!' buyurur."
Hz. Ai§e (r.a.) anlatir : "Hz. Peygamber'i , a<;hktan bitkin bir halde ve

82- Ash. Sahihhayn'dadir. Hadisi ibn Mace'de Rivayet etmi§tir. Bkz. el-Fethu'l-Kebir, 1/249.
154 RUHU'L-BEYAN Ciiz:4

karnma ta§ baglam1§ durumda gortince aglad1m ve §Unu sordum : 'Ey Allah'm
Rasfilii! Allah'tan yemek istemiyor musun ki seni yedirsin ?' Bunun tizerine
0: 'Ey Ai§e! Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, ben Al-
lah'tan istesem, dunyadaki butun daglan altm yapar ve onlan yeryuzunde is-
tedigim tarafa qekerim. F akat ben, diinyamn arhgmi tokluguna, fakirligini
....
zenginligine ve iizuntiisunu de ne~·esine tercih ettim. Ey Ai§ef Ne Muham-
med'e, ne de onun aline (akrabalanna) dunya gerekmez' buyurdu."

Akilh insan, dtinyadan ve diinyadakilerden sakmarak, ahirete ve cennete


ragbet etmelidir. Hatta Allah'a kavu§ma derecesine ytikselmelidir.

Ebfi Yezid Bestami diyor ki : "Allah kullan i~erisinde bir kul vard1r.
Muhabbetullah (Allah sevgisi) ona oyle i§lemi§ ki; cennet, btittin gtizellikle-
riyle kendisine verilse, cehennemliklerin cehennemden ka9ttg1 gibi, o da ka-
s;ar. Allah'tan b~kasma gontil vermez."

199. Kitap ehlinden oyleleri vardir ki, Alla.h'a inanirla.r, si-


ze indirilene inanirlar ve kendilerine indirilene de, Allah'tan
korkarak, inamrlar. Allah 'in ayetlerini, az bir degere degi~­
mezler. i§te onlann, Rabb'leri katmda mukli.fatlan vardir. Al-
lah, hesabi fabuk gorendir.
200. Ey iman edenler! Sabredin, dii~manlanniulan daha
Ayet: 199 AL-i iMRAN SURESi I 3 155

sabirli olun. Cihada hazirlikli bulunun. Allah 'tan korkun ki,


kurtulu~a eresiniz.

199. «Kitap ehlinden oyleleri vard1r ki, Allah'a inan1rlar, size indiri-
lene» yani Kur'an'a «inanirlar ve kendilerine indirilene de» iki kitaba da
«Allah'tan» azabmdan dolay1 «korkarak» ve sevabm1 umarak «inan1rlar.»
Bu ayet, aslen Yahudi olup, daha sonra Miisliiman olan Abdullah b.
Selam ve arkada§lan hakk1nda nazil olmu§tur. Habe§istan krah Neca§i hak-
kmda nazil olmu§ diyenler de vardu. Ayetin inmesine zemin haz1rlayan
Neca§i olay1 §Udur : Neca§i oldiigti giin, Cebrail gelip, hemen Hz. Peygam-
ber'e bunu bildirir. Hz. Peygamber (s.a.v.) de ashabma: "<;1k1n ve sizden uzak
bir yerde olen karde§iniz ir;in cenaze namaz1 kzlzn" di ye emir verir. Kendisi
de namaz kilar, dort tekbir ahr ve onun bag1§lanmas1n1 ister. Bunun iizerine
mtinaf1klar: "~una halon, gormedigi ve kendi dininden de olmayan Hristiyan
Neca§i'nin namazm1 ktl1yor" diyerek tenkitte bulunurlar.<s3>
Onlar, Tevrat ve incil'de bulunup, Hz. Peygamber'i oven «Allah'1n
ayetlerini, az bir degere degi~mezler.» Onlar, ba§kanhk ve basit dtinya mah
ugruna, Allah'1n ayetlerini degi§tirmezler.
«i§te onlartn,» yani bu giizel vas1flara sahip olanlann, «Rabb'leri ka-
ttnda miikafatlart vard1r.» Onlar1 onurlandmnak i9in, kendilerine soz veril-
mi§ bir miikMat verilecek.
«Allah, hesab1 ~abuk gorendir.» Allahti Teala'run ilmi her §eyi kapsa-
d1g1 i~in, hi9bir §eye ve hi9bir yaz1 ve yaz1c1ya ihtiyac1 olmadan, insanlarm
hesablill 9abucak gorecektir. Bundan maksat, iyi kullar, kendilerine soz veri-
len mi.ikafata, 9abucak ula§acaktlf. Hesap 9abuk olunca, cezanm da ~abuk
olacagmdan ku§ku yoktur.
Anlattld1g1na gore, ibrahim b. Edhem hamama girmek ister. Hamamc1
bunu engeller ve: "Buraya iicretsiz girilmez" der. ibrahim de aglar ve: "~ey­
tanlar1n evine bedava girmeme izin verilmezken, nebilerin ve s1ddtklarm evi-
ne ticretsiz nas1l girilebilir ?" der.

83- ibn Cerir,et- Taberi tahric etmi~tir. Bkz.Suyilli, ed-Durrii'l-Mensur, 2/113.


156 RUHU'L-BEYAN Ciiz:4

Ne giizel soylenmi§:

Yiiksek riitbeler, falz~makla kazanzlzr.


Yiicelmek isteyen geceleri uykusuz kalmalr .
Yiicelik istiyor,fakat geceleri uyuyorsun.
inci yakalamak isteyen denize dalmalL.

200. «Ey Iman edenler!» Allah'a itaate devam ederken kaq1ruza <;1kan
her tiirlti zorluklara, fakirlige, latliga, hastahga ve buna benzer diger beHilara
«sabredin.» Sava§1n zorluklanna gogtis gerip, dii§manlann1za galip gelmek
i9in «dii~manlartn1zdan daha sab1rh olun.»
Ayette ge9en "sabredin" ifadesinden sonra, ayn1 ifade tekrar, fakat bu
defa, degi§ik bir kiple kullan1hyor. Sabretmek c;ok zor ve giic; bir olay oldugu
ve diger §eylerden daha faziletli oldugu ic;in bu ifadeler kullandm1§tir. Sabir,
nefsi tutarak, Allah'm raz1 olmad1g1 §eyleri yapmamaktrr. Sabu derece dere-
cedir. Once "tasabbur" gelir. Bu, sabretmeye kendisini zorlamak, demektir.
Sonra "musabere" gelir. Bu da, nefsi sabudan ahkoyan §eye kar§I koymay1
ifade eder. Bundan sonra ise, sabrr sonucu elde ettigin §eye devam etmek an-
lam1na gelen "1st1bar" gelir. Soma ibret almak, sc:>nra kabullenmek ve en so-
nunda da sabu gelir. Bu nokta, en son nokta olup, olgunluk noktas1du. Hic;bir
zorlama olmadan ki~inin yapacag1 §eydir. Ah.§kanhk kazan11m1~tu.
Dti§manlan gozetlemek i9in, atlann1z1 gediklere baglayara.k «cihada
haz1rhkb bulunun» ve kendinizi Allah'a itaat etmeye ah§ttrt.n.
Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.v.) §byle buyurur : "Allahu Teala'nin,
kendisiyle hatalann1z1 silip, derecelerinizi yukseltecegi §eyi haber vereyim
mi?" Bunun tizerine orada bulunanlar: "Haber ver ey Allah'1n Rast1lti!" dedi-
ler. Hz. Peygamber (s.a.v.) de: "Guq durumlarda guzelce abdest almak, mes-
citlere fazla devam etmek, namazdan sonra ikinci bir namaz1 beklemek. Bu
sizin ifin ribattir. Bu sizin iqin ribattir (yani cihada hazzrlzklz bulunmaktir )"
buyurur. <R4>
-
«Allah'tan korkun ki, kurtulu~a eresiniz.» Gerc;ek kurtulu§a ermeniz
i9in, Allah'tan ba§kasmdan uzak durup, sadece Allah'tan korkun. ·

ibrahim b. Edhem haklanda §6yle bir olay anlattlrr: 0, yaya olarak Bey-

84- Muslim, Tirmizi, Nesiil, ibn Mace.


Ayet: 200 AL-i iMRAN SURESi/3 157

tullah'a gidiyormu§. Onu devesi tizerinde gitmekte olan bir arap gortir ve :
"Ey Adam, nereye gidiyorsun ?" diye sorar. 0 da : "Beytullah'a" diye cevap
verince, arap der ki : "Peki binitsiz, yaya olarak oraya nastl varacaks1n?" ibra-
him Edhem : "Benin1 bin;ok binegim var" der. "Nedir onlar ?" sorusuna ise,
§U cevab1 verir : "Bana bir bela gelince, sabir binegine binerim. Nimet gelin-
ce, §iikiir binegine binerim. Bana Allah'1n htikmti gelince, nza binegine bine-
rim. N efsim beni bir §eye ~agud1g1 zaman da, anlar1m ki, omrtimiin ~ogu gi-
dip, az1 kaldi." Arap der ki : "Sen bineklisin, ben ise yayay1m. Yilrii, Allah
selamet versin !"

Omi.ir boyu mticahede ile ugra§mak gerekir ki, nefse yerle§en kotti huy-
lar1n kokii kaz1nabilsin, sabu ve diger gtizel huylarla yer degi§tirsin. Bu
mticahedenin tipik omegi ise, "murabata", yani hudutlarda nobet tutmaktu.
Salihlerden bir adam, her gece bir hatim yapar ve ibadette bulunurmu§.
Ona : "Kendini ~ok yoruyor ve nefsine azap ediyorsun" demi§ler. Adam:
"Diinyan1n omrti ne kadardu ?" di ye somu§. Denilmi§ ki: "Yedi bin y11." "K1-
yamet giiniiniin miktan ne kadardu ?" diye sorunca da, "elli bin senedir" ce-
vabm1 alu. Bunun iizerine salih adam der ki: "Ki§iye, dtinyarun omrii kadar
omiir verilse bile, bu uzun kiyamet gtinti i~in onu ibadetle g~irmesi gerekir.
<;tinkti bu, ona oranla daha kolaydu."

Allahti Teala bizi, kendisine itaatte ve nzas1nda ba§artya ula§tinp, biz-


leri murab1t ve mticahid kullar1 ziimresine dahil etsin. 0, dualar1 i§itendir.
Yilce Allah'm yard1m1 ile AI-i imran Sfiresi'nin tefsiri sona erdi.
Bu sure ilyas KARSLI taraf mdan tercOme edilmi9tir.
162 RUH U'L-B EYAN Ciiz:4

I. Ey insanlar! Sizi bir tek ne/isten yaratan ve ondan da


e§ini yaratip, ikisinden birrok erkekler ve kadinlar iiretip ya-
yan Rabbiniiden korkun. Adina birbirinizden dilekte bulun-
dugunuz Allah 'tan ve akrabalik baglarini koparmaktan saki-
nzn. $iiphesiz Allah, sizi,n iizeriniule gozetleyicidir.
2. Yetimlere mallanni verin. Temizi pis olanla degi§tirme-
yin. Onlarzn ma/Ianni, sizin mallarmiza katarak yemeyin.
<;iinkii bu, biiyiik bir giinahtir.
3. Eger yetimler hakkinda adaleti yerine getiremiyeceginiz-
den korkarsaniz, size hellil olan ve hO§llnuza giden diger ka-
Ayet: I NiSA SURESi/4 163

dinlardan iki§er, iifer, diirder aim. 0 kadmlar arasmda da


adaleti yerine getirme konusunda korkarsaniz, bir tane aim,
yahut da, sahip oldugunuz cariyelerle yetinin. Bu, adaletten
aynlmamaniz ifin, en dogru o/andir.
4. Kadinlarin mehirlerini, bir hak olarak giiniil ho§lugu ile
verin. Eger kendi istekleriyle, o mehirlerin bir kismini size ba-
gi§larlarsa, onu da afiyetle yeyin.
5. Allah 'in, sizi barma diktigi mallannizi aklz ermezlere
vermeyin. 0 mallarla onlan besleyin, giydirin ve onlara giizel
soz siiyleyin.
6. Nikfih ragina varincaya kadar yetimleri deneyin. Eger
onlarda bir olgunluk goriirseniz, hemen ma/Ianni kendilerine
verin. Biiyiiyecekler (de geri alacaklar) diye israf ile tez elden
onlann mallarinz yemeye kalkmayin. Zengin olan rekinsin.
Fakir olan da, uygun olan §ekilde yesin. Onwra mallarini geri
verdiginiz zaman da, yanlannda §ahit bulundurun. Hesap go-
riicii olarak Allah yeter.

1. «Ey insanlar ! Sizi bir tek nefisten yaratan...» Buradaki hitap, 9ag-
nnm yapild1g1 zamandaki ve o zamandan sonraki btittin insanlarad1r. AranIZ-
daki hukuku koruma konusunda, Rabbinizden korkun. Size emrettiklerime ri-
ayet ve onlan yerine koyma konusunda gerekeni yapm. 0 Allah, oyle bir Al-
lah'trr ki, sizleri degi~ik §ekil ve renklerde yaratm1§ttr. Fakat ashn1z birdir. 0
da, hepinizin babas1 olan Hz. Adem'in nefsidir. «Ve ondan da, e~ini yara-
t1p•..» Yani, Adem'in sol kaburga kemiginden de, e§i Havva'y1 yaratm1§trr.
Rivayet edilir ki : Allahti Teala, Adem peygamberi yarattp, cennete yer-
le§tirdigi zaman, ona bir uyku verdi. Adem de, uyku ile uyan1khk aras1nda bir
hal aldi. Havva'yt, onun kaburga kemiginden yaratt1. Adem uyanmca, yanmda
Havva'y1 bulup, ona ismd1 ve ali§tl. <;unkti, kendi par9alanndan bir par9adan
yarattlm1§t1.
«ikisinden, bir~ok erkekler ve kad1nlar iiretip yayan Rabbinizden
korkun.» Bu, tek nefis olan Adem'den ve ondan yaratmI§ oldugu Havva'dan
tiretip artirma yoluyla sizi yerytiztine dag1t1p yayan Allah'trr. Boylece, bir~ok
erkek ve bir~ok kad1nlar olarak ortaya ~lktm1z.
Allahti Teala'mn belli bir strayla bunlan saymas1, ileride gelecek olan
164 RUHU'L-BEYAN Ct1z:4

ayetlerden de anla§ilacag1 gibi, Allah'tan korkup, takvaya ula§mak ve boyle-


likle de aralannda hakk1 gozetmelerine zemin hazrrlamak i9indir. Sanki den-
mi§tir ki: Birbirinize ili§kin haklanruz1 koruman1z i9in, sizi tek bir kokten ya-
ratlp, sonra muhtelif da11ara ayrran Rabbinizden korkun. Bu haklan iyi koru-
yup riayet edin ve salan gaflete dti§meyin.
Kendisini one siirerek, «ad1na birbirinizden dilekte bulundugunuz
Allah'tan ve akrabahk baglar1n1 koparmaktan sak1n1n.» Tek kokten mey-
dana gelen dallan kesmeyin. Din ve soy aynhgma meydan vermeyin. Birbiri-
nize soylerni§ oldugunuz : " Allah ve akraban i9in" veya "Allah ve akraban
a§ktna §Byle yapacag1m" gibi ifadeleri kullanrrken, Allah'a isyan etmekten
korkun.
Araplar arasmda bir adet vardi. Birisi digerinden bir §ey isteyecegi za-
man : "Allah ve akrabahk hakk1 i9in ... rica ederim" derlermi§. Allahii Teala
burada, mtiminlerin dikkatini 9ekerek, akrabahk baglarm1 koparmamay1 em-
rediyor. Akraba hakkma riayet edihnesini istiyor.
Hz. Peygamber (s.a.v.) de : "Akrabalzk, ar§ta aszlzdir ve §Oyle der: 'Be-
hi gozeteni Allah gozetsin, beni terkedeni Allah terketsin"'<n buyurur. Kulla-
nn gorevi, haklara riayet etmektir. c;tinkii hepsi, Adem v·e Havva'run yocukla-
n olan karde§lerdir. Ozellikle miiminler, buna daha c;ok dikkat etmelidirler.
c;unkii onlar arasmda,' din ve iman yalanhg1 da vardtr.
«~tiphesiz Allah, sizin ilzerinizde gozetleyicidir.» "Rakfb": Senin bti-
ttin hareketlerini kontrol edip, seni koruyandtr. Senin niyetlerini, soz ve hare-
ketlerini bilendir. Allahti Teala, i~te saklanan ve en kapal1 olan §eyleri bildigi-
ni a\tkhyor. Onun i\in kullann, uyan1k olmas1, yapttl<lan ve yapmad1klar1 ko-
nularda Allah'tan korkmas1 gerekiyor. Takva, ana ilke olup, dtinya ve ahirette
en btiytik §eref sebebidir.
Rivayet edilir ki : Basra'da miskci bir adam varmt§. Kendisinden, misk
kokusu yay1hyormu§. Bunun sebebini sorduklarmda : "insanlar1n en temiz
ytizliisilydtim. Haya sahibiydim. Bahama: 'Onu 9ar§1da oturt da, insanlar ara-
sma girip a91ls1n' demi§lerdi. Baham da beni, bir zahireci dtikkfuuna oturttu.

1- Mtislim, Kitabti'l-Birr, 16, Buhari'de degi§ik laf1zla §oyle rivayet etmi§tir: "Yiice Allah mah-
lukat1 yaratip da onlara ait hiikmz~nii tamamlad1g1 zaman akrabaltk ayaga kalkzp: 'Ya
Rabbi! Burasi akraba!Lk munlisebetlerini kesmekten sana sigmanlann makamtdtr' dedi.
Cendbz Hak: 'Evet, 6yledir. Sen, seninle haglanm koruyanlara benim de iyilik etmeme, sen-
den baglanm kesenlere benim de ilgimi kesmeme raz1olmaz mtszn?' buyurdu."
Ayet: l Ni SA SURESi/ 4 165

Ya§h bir kadm gelip bir§eyler istedi. Ben de istedigi §eyi 91kard1m. Kadm ba-
na: 'Benimle gel de paran1 vereyim' dedi. Onunla gittim, beni btiytik bir k6§-
ke soktu. Ko§kiin, gorkemli kubbeleri vard1. i9eri girdigimizde yald1zh ortti-
lerle orttilmti§ yataklar1 lizerinde oturan cariyeleri vardi. Cariyelerden biri, be-
ni gogstine dogru 9ekti. Ben ise "Allah'tan kork! Allah'tan kork!" dedim.
Cariye : 'Bunda bir beis yok' dedi. Ben ise, stla.§t1g1m1 ve tuvalete girrnem ge-
rektigini soyledim. Boylece, tuvalete girip d1§k1m1, yiiziime ve bedenime siir-
dtim. Benim deli oldugumu sand1lar ve onlardan kurtuldum. Rilyamda bir
adam gordtim. Bana: 'Y akub'un oglu Yusuf nerede, sen nerede?' dedi. Daha
soma ise : 'Beni tan1yor musun?' diye sordu. Ben de •hayir' cevabuu verdim,
kendisinin Cebrail oldugunu soyleyip, eliyle bedenimi ve yliztimil sildi. 0
gtinden beri ilzerimden, Cebrail'in kokusu olan misk kokusu yay1hyor." Bu,
takvamn bereketidir.

~eriata
gore takva ; ahirette zarar verecek olan §,e ylerden korunmaktrr.
Buda birka9 mertebedir:

Birinci mertebe : ~irkten temizlenerek, ebedi azaptan korunmakt1r. Bu


konuda Allahti Teala : "Onlarin takva siiz1~nu tutmalann1 sagladz." (Fetih:
26) buyurur.

ikinci mertebe: Btitiln gtinahlardan ka9mmaktrr ki, halk arasmda, takva-


olarak bilinen budur. Allahil Teala : " Eger kasaba halki inarup Allah'tan
korksaydz , elbette onlann iistiine gokten ve yerden nice bereket kapzlan
ar;ardtk ... " (A'raf: 96) buyurur. ·

Uc;tincti mertebe : Allah'tan ba§ka, kendisini me§gul eden her §eyden


s1ynlmaktrr. Buda, §U ayette istenen ger~ek takvadrr: "Allah'tan , korkulmasi
gereken §ekilde korkun." (Al-i imran: 102)

Bu hususta, Zilnm1n el-M1sri'den bir hikaye anlatthr : Bir giin kendisine


vezirlerden biri gelip, padi§ahtan korktuklar1n1 belirterek, himmette bulunma-
sm1 ister. Onlara der ki : " Eger ben sizin padi§ahtan korktugunuz kadar, Al-
lah'tan korksam, s1dd1klardan olurun1."

Mi.imin, Rabbinden korkup, bi.ittin davran1§larmda, Allah'la murakabe


halinde olmahdtr. Onun i<;in Allahti Teala: "Siiphesiz Allah, sizin iizerinizde
gozetleyicidir" (Nisa: 1) buyurmu§tur.

Murakabe : Kulun, Allahti Teala'n1n btittin hareketlerinden haberdar ol-


166 RUHU'L-BEYAN Ciiz:4

dugunu bilmesidir. Kul bunu bilmeye devam edip, Rabbiyle olan murakabesi-
ni kesmemelidir. Bu, her haynn ashdIT. Kul, bu mertebeye ancak kendisini
hesaba yekmek suretiyle ula§abilir. Kul; ge9mi§te yapt1klanndan dolay1 ken-
dini hesaba 9eker, §imdiki durumunu dtizeltir, hak yolda devam eder, Allah'la
aras1n1 dtizeltir, Allah'm, kulun btittin hareketlerini kontrol ettigine, kendisine
9ok yakm oldug.una, hal ve davran1§lar1n1 bildigine, sozlerini i§ittigine kesin
olarak inanrrsa vuslata ermi§ demektir. Bunlardan gaflete dli§en kimse ise,
vuslatm ba§lang1cmdan uzaktlr. Bu haliyle o ki§i, kurbiyyet (Allah'a yakmla§-
ma) geryeklerine nas1l ula§abilir ?

Sfilih ki§ilerden birinin ogrencileri varmt§. Bunlardan bir tanesiyle daha


fazla ilgileniyor, onu digerlerine tercih ediyormu§. Diger ogrenciler de bu i§in
farkmdalarm1§. Salih ki§i onlara: "Bunun sebebini size gosterecegim" demi§
ve ogrencilerin herbirine birer tane ku§ vermi§. Sonra da: "Bu ku§lar1, hi<;bir
kimsenin goremiyecegi yerde kesin" demi§. Ogrenciler gidip, ku§lar1 keserek
geri donmii§ler. Seykin ogrenci ise, kU§U kesmeden getirmi§. Kendisine :
"Ku§U kesmedin mi?" diye sorulunca §U cevab1 vermi§ : " Bu ku§u, hi<;bir
kimsenin gormeyecegi yerde kesmemi emrettiniz. Fakat ben, hi9bir kimsenin
goremiyecegi yer bulamadlffi. Her nereye gittiysem, Allahti Teala'rnn goztinti
iizerimde hissettim." Bu sozlerden sonra o salih ki§i : "i§te bunun iyindir onu
se9tim, ve ona tevecctih ettim," demi§.
2. «Yetimlere mallann1 verin.» "Yetama " : Yetim kelimesinin 9ogulu-
dur. Yetim ise, babasm1n oltimii ile yaln1z kalan kimse demektir. Aslmda ye-
tim btiytik olsun, ki.i9tik olsun, babas1 oltip, yaln1z kalan herkese denir. Fakat
genelde bu kelime, kti9ukler i<;in kullan1hr. <;unkti bilyiikler, kendilerini ko-
rurlar ve bir koruyucuya ihtiya9lan olmaz. Ayetin anlam1 §Udur : Ey veli ve
vasiler! Yetimlerin mallar1n1 iyi koruyun. Onlara kotii davranmay1n. Mallan-
n1, zaman1 geldiginde kendilerine teslim edin.

«Temizi pis olanla degi§tirmeyin.» Temiz olan §eyi verip, pis olan1;
helal mahn1z1 verip, haram mah almay1n. Helal olan kendi malm1zla, haram
olan yetim mahn1 degi§tirmeyin. <;unkii helal mal, size mlibah klhnan ve 9ah-
§lp kazanarak elde etrni§ oldugunuz maldrr. Allah'm size gonderdigi helal n z-
km1z1 yeyin.

«Onlarin mallarin1, sizin mallarintza katarak yemeyin.» Burada,


"yemek"ten maksat, tasarrufta bulunmaktlf. <;unkti, yetimin mahn1 yemek
· haram oldugu gibi, yetimin mahnda yapilan diger tasarruflar da haramdrr, in-
Ayet: 2 NiSA SURESi/4 167

san1 helak eder. "Yeme" ifadesinin kullarulm1§ olmas1, genelde btitiin hareket-
lerin, yemek ugruna yapilmas1ndand1r. Ayetteki 'ila' harf-i ceri, 'mea' anla-
nunadu. Durum boyle olunca, ayetin anlamt §6yle olur : Onlann mallann1,
kendi mallar1ruzla beraber yemeyin. Daha dogrusu mana §OY ledir: Onlann
mallann1 kendi malm1za katarak yemeyin. Bu ikisini ayn1 diizeyde gormeyin.
<;iinkti onlardan biri helal, digeri ise haramdrr. «<;iinkii bu» yemesi yasaklan-
ffil§ olan yetim mah, Allah katmda «biiyiik bir giinahtlr.»

Rivayet edildigine gore, Gatafan kabilesinden bir adam vardi. Yetim ka-
lan yegeninin ~ok miktardaki mah da onun yan1ndayd1. Yetim yegen biiyii-
yiince, mallarm1 istedi. Amca ise, bu mallan vermeye yana§madi. Sonu9ta
Hz. Peygamber'e miiracaat ederek muhakeme oldular. Bunun iizerine i§te bu
ayet indi. <2) Amca bu ayeti i§itince : " Allah' a da, O'nun Rasuli.i'ne de itaat et-
tik. Biiytik gtinahtan Allah'a s1g1nmz" dedi ve yetim yegenine mahn1 verdi.
Allahii TeaHi'n1n: "Yetimlere mallaruu verin" buyrugu, ozellikle hrrs-
tan, ~ekemcmezlik ve a§ag1hk afetinden tern izlenmeye ve emanete riayet ve
goniil esenligi ile siislenmeye yoneliktir. "On/arm mallanni, sizin mallanni-
za katarak yemeyin" ayeti ise ki§iyi, ta§ktnhk ve zultimden temizleyip, ada-
lete ve insafa yoneltir.
Akllh insan, nefsini kotii huylardan temizleyip, az veya 9ok olsun, ba§-
kas1n1n mahna tama etmemeli, aksine, comert davranarak, dul ve yetimlere
ikramda bulunmah, imkan bulabildigi stirece, onlann haklarm1 gozetmelidir.
Rivayet edildigine gore, Hz. Peygamber'e bir adam gelerek : "Benim ya-
nrmda bir yeti1n var. Onu ne ile doveyim?" diye sorar. Hz. Peygamber (s.a.v.)
de: "(;ocuklanni dovdugiin ~eyle" cevab1n1 verir. Bunun anlam1, elem verici
olmamak ~art1yla, terbiye i<rin onlann doviilebilecegidir. T1pk1, babalann 90-
cuklann1 dovdtikleri gibi.

Fudayl b. iyaz'm §Oyle dedigi rivayet edilmi§tir : "Bir~ok tokat vardII ki,
yetim i9in, helvadan daha faydahd1r. " Tenbfhu'l-Gafilfn isimli kitapta da §OY-
le denir : "Yetimi dovmeden terbiye edebilirsen, dovmemelisin. Yetimi dov-
mek btiyiik cezay1 gerektiren bir i§tir." Hikmetli bir sozde ~oyle denilmi§tir:
"Yetime, §efkatli bir baba gibi davran. Ne ekersen, onu bi9ecegini bil. Yine
unutma ki, salih kad1n, kocas1 i9in altm ta9 giydirilmi§ kral gibidir. Kocas1
onu gortince, goztiniin i9i giller. Kotii kad1n ise, kocas1 i<rin, ya§h bir adamm

2- Bkz. Vahidi, Esbabu'n-Nuzul; Tefsfru'l-Kurtubf, Tefsfru'/-A/Usfve Safvetii't-Tefasfr.


168 RUHU' L-BEYAN Cuz:4

sutindaki agir bir ytik gibidir."


3. «Eger yetimler hakk1nda, adaleti yerine getiremiyeceginizden
korkarsan1z ... » "iksat" adalet, "havf' ise zultimden korkmak degil, zulmtin
vaki olacagm1 bilmektir.
Bu ayetin nuzul sebebi, Araplar velayetleri altmda bulunan ve kendileri-
ne helfil olan yetimlerle, onlan ger9ekten sevdiklerinden dolay1 degil, sadece
mallarmdan dolay1 evleniyorlardi. Evlendikleri yetim k1zlara kotti davran1rlar,
mirasa konmak i~in, onlann olmelerini beklerlerdi. Ba§ka bir rivayete gore de
ayetin nuzfil sebebi §oyledir: Veli, kendi himayesinde bulunan yetimin hem
glizelligi ho§una gider, hem de mahna sahip olmak isterdi. Bunun i~in onunla,
diger kadmlara verilen mehrin en az miktanm vererek evlenmek isterdi. i§te
inen bu ayetle, yetim ktzlarla mehirlerini adil bir §ekilde tam olarak vermek
§arttyla evlenebilecekleri emredilmi§, bunu yerine getirememekten korkarlar-
sa, yetimlerin d1§mda diger kadmlarla evlenmeleri emredilmi§tir.
Buna gore ayetin manas1: Yetim k1zlarla evlendiginiz zaman, onlara iyi
muamelede bulunam1yacag1n1zdan, ya da mehirlerini odeyemiyeceginizden
korkman1z halinde, «size helal olan ve ho~unuza giden diger kad1i;ilardan,
iki§er, ii~er ve dorder ahn.» Gonlliniiziin istedigi ve size helfil olan diger ka-
dmlardan, iki§er, ii9er veya dorder olmak tizere evlenebilirsiniz.
Eger, yetim k1z hakk1nda korkmu§ oldugunuz gibi «0 kad1nlar ara-
s1nda da adaleti yerine getirme konusunda korkarsan1z,>> o zaman «bir
tane ahn.» yani bir kadmla evlenin. Aralartnda adaleti yerine getiremiyecek-
seniz, birka~ kad1nla evlenmeyin ve tek bir kad1nla nikahlan1n. «Yahut da,
sahip oldugunuz cariyelerle yetinin.» Burada, "men" degil, "ma" edat1 kul-
lan1lmt§tlr. Bunun sebebi, htir kadmlar1n, cariyelerden daha iistiin olmas1du.
Yine burada, cariyelerin say1s1 ne kadar 9ok olursa olsun, bir tek bur hanlffia
denk saydm1§tlr. <;unkti cariyelerin yan1nda e§it §ekilde kalmak vacip degil-
dir. Cariyelerin ge~imlerini temin etmek gerekir ve bunlara kar§1 sorumluluk-
lar1 daha hafiftir.
«Bu» bir kadmla evlenmeniz, «adaletten ayrilmaman1z i~in, en dogru
olandir.» Adaleti yerine getirememe endi§eniz olursa, bir tek kadinla yetin-
meniz veya cariyelerle yetinmeniz, diger sak1ncah yollara sapmaktan daha
iyidir.
4. «Kad1nlarin mehirlerini,» Allah taraf1ndan emredilmi§ «bir hak
Ayet: 3 -5 NiSA SURESi/ 4 169

olarak gonul ho~lugu ile verin.» <;unkti mehir, Allah taraf1ndan e§lere farz
k1hnm1§ttr. Farz k1hnan bu mehir, gonill nzas1yla, isteyerek verilmelidir. San-
ki deniliyor ki : Allah'1n emretmi§ oldugu mehri, goniil nzas1yla ve severek,
han1mlara veriniz. Buradaki hitap, kocalaradir. Bu hitab1n, velilere oldugunu
soyleyenler de vardu. <;unkii veliler, k1zlar1n1n mehirlerini ahyor ve k1z <;o-
cugu dtinyaya gelen kimseye: "Henien leke en-nafice" diyorlar, bununla:
"Onun mehrini ahp mahn1 ~ogaltrrs1n" ifadesini kasdediyorlardi.
«Eger kendi istekleriyle, o mehirlerin bir k1sm1n1 size bag1~larlarsa,
onu da afiyetle yeyin.» Ayetteki zarriir, mehire gider ve ayet, mehirden az bir
k1sm1n1n bagi§lanabilecegini ifade eder. Kad1n1n, zorlanmak sfiretiyle degil,
kendi nza ve istegiyle verdigi k1smm helal oldugunu belirtir. Zorla, kotti. yol-
larla elinden ahnan mehir ise helfil degildir. "Afiyetle yeyin" ifadesinden, ha-
n1m tarafmdan, gontil nzas1yla verilen mehrin, caiz oldugu ve yenebilecegi
anla§tltr. Hatta burada, mubaHiga bile vard1r. Oyleyse, han1mlann kendi iste-
giyle size hibe etmi§ olduklan mehri, istediginiz gibi harcayabilirsiniz.
Rivayet edildigine gore bu ayet, han1mlarma verdikleri mehri geri alma-
y1 giinah sayan kimseler hakk1nda inmi§tir. Ayette, ihtiyath davranmanm ge-
rekli olduguna i§aret vardrr. <;i.inki.i bu hibe, goni.il nzasma bagh klbmru§trr.
Bu, sebeple kad1nlar, kocalar1 tarafmdan aldatihrlarsa yaptlklar1 hibeden geri
donmeleri caizdir, denilmi§tir. Ayn1 zamanda ayette kad1nlara iyi davranma-
ya, aradaki sevgi ve iyiligin peki§tirilmesine, te§vik vardir. insanlar1n en ha-
yrrhs1, ailesine en hayirh olan ve ~oluk ~ocuguna en <;ok faydas1 dokunandu.
Rivayet edildigine gore kad1nm cihad1, kocasma itaat edip, iyi bir e§ ol-
mas1dir. Selef-i salihin donemi kad1nlar1, kocalan eve geldiklerinde kar§ilar-
lar ve §6yle derlerdi : Merhaba ey benim ve evimdekilerin efendisi. " Koca-
ti

smm elbisesini s1rt1ndan ahr ve ayakkab1lar1n1 c;1kar1rlard1. Kocas1n1 i.izgiin


gordi.igii zaman, neden iizi.ildiigiini.i sorardi. Bu iiztintiini.in sebebi, ahiretle il-
gili olursa: "Allah iyiligini artrrsm", dtinya ile ilgili oldugunda da: Allah ih-
ti

tiyacuu kar§1lama hususunda sana yeter" derlerdi.

Hakikat ehli ki§ilere gore, salih kad1n1n ozellikleri §Unlardrr : Gtizelligi,


Allah'tan korkmak; zenginligi kanaat; si.isti iffet, yani kotti ve bozucu §eyler-
den sak1nmak; f arzlardan sonra yapacag1 ibadet, kocas1na hizmet ve himmeti
de, oliime hazulanmaktlr.

5. Ey veliler! «Allah'1n, sizi ba~1na diktigi mallarin1z1,» sa<;1p savuran


170 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

c;ocuklara, yetimlere, kad1nlara ve erkeklere yani «akh ermezlere verme-


yin !>> Allahti Team burada; mallan, velilere izafe etmi§, yetimlerin mallann1,
kendi mallan gibi degerlendirmi~tir. (:tinkti bunlar aras1nda, cins ve soy bak1-
m1ndan birlik vard1r. Btittin bunlar, yetimlerin mallann1 iyi korumak ic;in
mubalaga ifadeleridir.

"Allah'zn, sizi ba~1na diktigi mallarmiz1..." ifadesiyle de bu mallann,


veliler i<;in ge9im sebebi lahnd1g1 pe.ki§tirilmi§tir. 0 mallarla gec;inir ve ayak-
ta kalrrs1ruz. 0 mallan kaybederseniz, siz de kaybolursunuz. Mal, ayakta dur-
manm sebebi oldugu i9in, mubalaga ifadesi olan "kiyamen" kelimesiyle ifade
edilmi§tir.
«0 mallarla onlari besleyin, giydirin ... » 0 mallardan onlara yedirin.
Burada ince bir nokta bulunmaktadrr. Ayetin ala§1nda, ''minha" denmeyip,
''fiha'' denmi§tir. "Minha" ifadesi kullan1lsayd1, mallann bir k1sm1n1n kendi-
lerine yedirilecegi emredilmi§ olurdu. Boyle denmeyerek, o mallarla ticaret
yap1lmas1 emrediliyor. 0 mallar nemalandrrllarak, elde edilen karlardan, ken-
dilerine nzlk temin edilecek. Yoksa, ana 1nallar yedirilerek ttiketilme yoniine
gidilmeyecektir.
«Ve onlara, giizel soz soyleyin.» Onlara, goniillerini alabileceginiz gti-
zel sozleri soyleyin.
Gaffal der ki: "Gtizel sozden maksat §Udur: Veliye bir ~ocuk teslim edil-
diginde, onun malm1n kendi mah oldugunu, velinin ise, sadece bu mahn bek-
c;isi oldugunu 9ocuga bildirecek. <;ocuk biiytiyilnce, mah kendisine teslim
edilecek. Eger bu §ah1s, bir akh lat kimseye veli tayin edilmi§se, kendisine
nasihatta bulunur ve israf ederek savurganhk yapmaktan uzak durmaya te§vik
eder. Savurganhgm sonunun fakirlik ve halka muhtac; olmak oldugunu kendi-
sine bildirir.'' Ayetle, malm tehlikesinin de, faydasmm da btiytik olduguna
i§aret edilmi§tir.
Selef-i salihin §byle der: "Mal; mUminin silah1 olup, neredeyse
inkarc1hk olacak olan fakirlik i~in hazulanm1§Ur. Ticaret yapm ve kazan~
saglay1n. Siz oyle bir donemde ya§iyorsunuz ki, sizden biri muhtac; oldugu
zaman ilk yiyecegi §ey dinidir. Belki de, cenazede insanlar1 gordUkleri zaman
onlara: 'Dtikkanm1za gidin,, derler. "

imam Fahreddm er-Razi tefsirinde §oyle der: "Allahu Teala, mi.idayene


. (bor~lan1na) ayetinde, (Bakara: 282) 1nah kormnaya tC§Vik etti. \:tinkli, yaz-
Ayet: 5-6 Ni SA SURESi/ 4 171

may1, §ahit tutmay1 ve rehin almay1 emretti. Ak1l da bunu teyid eder. insanm
zihni bo§ olmad1k9a, dtinya ve ahireti kazanamaz. Zihninin bo§ olmas1 da an-
cak mal ile mtimklindtir. Mal olunca, menfaat elde edilir, zarar def edilir. Her
kim ahireti kazanmak i9in dlinyay1 isterse, onun i<;in diinya, ahiret mutlulugu-
nu kazanmak ic;in belirtilen en ulvi sebeplerden biri olur. Kim de dlinyay1
kendi nefsi ic;in isterse, ahireti kazanmak i9in en btiytik engellerle kar§I kar§I-
yadir."
6. Ey Veliler ve Vasiler! ihtilfun olup, bultiga ermeden once, «nikah <;a-
g1na varincaya kadar, yetimleri deneyin.» Onlar1, din konusunda ve malla-
rm1 koruma konusunda denemelere tabi tutun. Deneyin bakahm, durumlar1
nasll, davraru§lar1 ne durumda? Onlara mal verin ve ali§veri§lerini deneyin.
Becerip beceremiyeceklerine bir baklll: Onlar ihtilfun olunca, evlenme 9agma
gelmi§ler demektir. Bu doneme kadar, kendilerini birtakim deneylere tabi tu-
tun.
«Eger onlarda,» din konusunda dogruya ula§ttldarm1 gosteren bir belir-
ti, mallann1 da israfa ve herhangi bir zay1fhga dti~meden kullanabileceklerini
gosteren «bir olgunluk goriirseniz,» geciktirmeden «hemen mallar1n1 ken-
dilerine verin.» Ayet-i kerimeden anla§ilan gorlinlirdeki anlama gore, bultig
c;agma gelmi§ olan kimse, re§it degilse, kesinlikle ona mal teslim edilmez. Bu
ki§i, mtisrif de olsa, aciz de olsa, durum ayn1dir. Ebu Yusuf ve imam Muham-
med'in gorii§leri boyledir.

«Biiyiiyecekler (de geri alacaklar) diye» haks1z yere « israf ile tez el-
den onlann mallar1n1 yemeye kalkmay1n.» Onlann btiyilmesinden ve mal-
lanna sahip olmalar1ndan korkarak, size teslim edilen mallann1 bol keseden,
savIP savurarak harcamay1n. "Gonltimiiztin istedigi gibi harcayahm. <;tinkti
onlar btiyilyilnce, nasll olsa bizden mallanm isteyecekler. Biz de onlara teslim
edecegiz" gibi dii§tincelere kaptlmaym.

«Zengin olan» veli ve vasiler, yetimin mahn1 yemekten ka91n1p «~ekin­


sin.» Yetimlere §efkat edip, onlann malm1 oldugu gibi koruma konusunda
Allah·1n kendisine vermi§ oldugu nztk ve zenginlige kanaat etsin. Ayette ge-
9en "istijaf' (~ekinme) kelimesi, "iffet" kelimesinden daha beligdir. isti'faf
kelimesinde, fazlas1yla iffet ve 9ekin1ne istemi vardrr.
«Fakir olan da,» fakir olan veli ve vasiler de, §eriatta ongoriildtigu §e-
kilde ve vermi§ oldugu hizmet kar§1hg1 olarak gerekli olan miktan a§madan
«uygun olan ~ekilde,» yani ffiC§fU bir suretle «yesin.» Ayet, vasmin yaptlg1
goreve kar§J11k olarak belirli bir hak alabilecegine i§aret etmektedir.
172 RUHU'L-BEYAN Ciiz:4

Belirtilen esaslara riayet ederek, «onlara mallann1 geri verdiginiz za-


man da,» bu mallar1n kendilerine teslim edildigine, onlann da teslim aldrgma
ve zimmetten kurtuldugunuza ili§kin «yanJarmda §ahit bulundurun.»Yara-
tiklann hareketlerini kontrol edici ve «hesap goriicii olarak Allah yeter .»
Emredilen §eyleri yapmamazlik etmeyin. Sm1n a§may1n.
Akilh insana yara§an, ba§kalarmm hakkma, ozellikle de yetim haklana
tecavtiz etmekten sakmmaktrr. <;iinkti bu haklar insan1, ceheIUleme stiriikler.
Ba§kalanrun haklanru yemek, btiyiik gtinahlardandtr. Kul haklanyla imtihan
edilip kaybeden insan, ahirete gitmeden once helalla§mahdtr. Bu konuda Hz.
Peygamber §Oyle buyurur : "Sizden biriniz, bir ba§kaszna hakszzlik etmi§se,
dinar veya dirhem bulunmayan (kzyametten) once, yani bugun helalle§Sin.
Klyamet gunu, hakszzlzk yapan kimsenin, sevabzndan yaptzgz hakszzllk kadan
a!Imr ve haksizltga ugrayana verilir. Sevabz yoksa, haks1zlzga ugrayanin gu-
nahlanndan almir ve hakszzllk yapana yuklenir." c3>

Bir kimsenin yapm1§ oldugu haks1zbklar fazla olur da, hak sahiplerin-
den helalhk alrnas1 da zor olursa, iyi amellerini artmnaya 9ah§sm. Umulur ki,
bu ameller onu Allah'a yakla§tlrtr. Boylece Allah1n imanh kullar1 ivin biriktir-
mi§ oldugu ltitfa ula§rr. Buda hakstzhga ugrayanlan raz1 ederek haks1zlik ya-
pam bag1§~amas1drr.
"' .
Alimler §oyle derler: Evli bir kad1nla zina yapan kimse, o kadmm koca-
s1yla helalla§mad1g1 siirece affedilmez. <;unkii hasm1 bir kuldur. Eger zina
yapan kimse, tevbe eder ve adamla helalle§irse, gtinah1 bagt§lanabilir. Adam-
la sadece helfille§irken han1m1yla zina yapttgm1 soylefl1eZ. " Bendeki biitiin
haklarm1 ve aram1zdaki biittin kugmhklar1 bana bag1§lay1p, hakkiru helal et"
der. Boylece, bilinmeyen §eyler iizerinde, bilinen bir anla§ma yap1hr. Buda,
bu timmet §erefli oldugu i9in caiz gortilmti§ttir. Gec;mi§ iimmetlerin durumu
boyle degildi. Onlar' yap1lan gtinah1 soylemedik~e, bagI§lanmazlarch.
Kullar1n mallann1 gasbetme, onlan dovme, sovme, oldiirme ve buna
benzer btittin gtinahlardan dolay1, hak sahibinin nzas1n1 almak, tevbe etmek
ve salih ameller yapmak gerekir. Kul, bu ttir gtinahlardan tevbe edip, haks1z-
hk yaptig1 kimseleri raz1 etmezse, klyamet giiniinde kayba ugrar ve amelleri
bo§a gider.

3- Buhari Sahih'inde, Ahmed b. Hanbel Miisned'inde rivayet etmi~tir. Bkz. Camiu'l-UsUl,


10/43 l.
Ayet: 6- 7 NiSA SURESi/ 4 173
174 RUHU 'L-BEYAN Cuz:4

7. Ana, baba ve akrabanzn (geriye) biraktiklarmdan erkek-


lere pay vardzr. Ana, baba ve akrabamn bzraktiklanndan, ka-
dinlara da bir pay vardir. Gerek azindan, gerekse fOgundan
bir hisse aynlmi§hr.
8. (Miras dii§meyen) akrabalar, yetimler, yoksulltzr da tak-
simde hazir bulunurlarsa, (bir §eyler vererek) onlan da ondan
nzikltzndznn ve onlara giizel soz soyleyin.
9. Kendileri, geriye uiyif fOcuklar bzraktzklan takdirde, on-
lara bir kotiiliik ge/mesinden korkanlar, ba§kalan ifin de oy-
lece korksunlar. Allah 'tan korksunlar ve dogru soz soylesin-
ler.
10. Haksiz yere yetimlerin mallarini yiyenler, karinlanna
ancak ate§ tikinmi§ olurlar, zaten onlar filgin bir ate§e gire-
ceklerdir.
11. Allah size, fOcukltzrinizzn alacagi miras hakkinda, erke-
ge kadimn payinin iki katini tavsiye eder. Eger biitiin fOcuk-
lar kizsa ve ikiden de fazlaysa, bunlann payz, olenin biraktigi
malin iifte ikisidir. Eger mirasp bir tek kzz ise, miraszn yansi
onundur. Olen, ana ve babayla birlikte fOcuklar da birakmi§-
sa, ana ve babanzn her birinin terekeden paylan altula birdir.
Eger fOCugu yoksa ve mirasfi oltzrak ana ve babasz kalmi§sa,
ananin payi iifte birdir. Eger karde#eri varsa, anasinin payi
altida birdir. Bu paylar, olenin borflan odenip vasiyeti de ye-
rine getirildikten sonra hak sahip/erine verilir. Baba ve f ocuk-
lanmzdan hangisinin size f ayda bakimzndan daha yakzn oldu-
gunu siz bilemezsiniz. Bu, Allah tarafindan farz kilinmz§tir.
$iiphesiz Allah, bi/endir, hikmet sahibidir.

7. Olen «Ana, baba ve akraban1n» miras olarak «(geriye) b1rakhkla-


r1ndan, erkeklere pay vard1r.» Rivayet edildigine gore, Ensar'dan Evs b.
Ayet: 7-8 NiSA SURESi/ 4 175

Samit vefat etmi~, arkada da, hanun1 Dmmii Kahha ile ti\: kiz1 kalmt§tl. Am-
cas1run oglu olan Stiveyd ve Urfuta ise, Evs'in mallann1, cahiliye donemi ade-
tine gore taksim etmi§lerdi. Onlar, han1mlan ve ~ocuklan varis kabul etmi-
yorlar, mirastan pay vermiyorlardi. Evs'in mahn1 da, buna gore pay etmi§ler-
di. Onlann dli§tincesine gore, sadece sava§an ve smulan koruyanlar mirastan
pay alabilirdi. Bunun tizerine Dnunii Kahha, Hz. Peygamber'e (s.a.v.) gelip,
§ikayette bulundu. Hz. Peygamber de : " Evine git. Bakalzm Allah ne takdir
edecek" buyurdu. Bunun tizerine bu ayet indi. Hz. Peygamber de onlara ha-
ber gonderip, Evs'in malmdan hi\:bir ~eye yakla§mamalann1, hannn ve 9ocuk-
lann da malda haklan oldugunu bildirdi. Kimin ne kadar alacag1na ili§kin bil-
giyse, daha sonra inen ayetlerle bildirildi. Ona gore, Dmmii Kahha'ya sekizde
bir pay, klz 9ocuklara ise, ii9te iki pay verildi. Kalan da, amca 9ocuklanna ve-
rildi. Bundan, olen kimsenin erkek ~ocuklann1n da mirastan paylar1 oldugu
anla§tlmaktadrr.
A.yette ge~en "akraba"dan kas1t; olenin yakutlan ve olene mirass;1 olan
kimselerdir. Bunlar da anne, baba, e§ler, k1z ve erkek ~ocuktur.
Olen «Ana, baba ve akraban1n b1raktlklar1ndan, kad1nlara da bir
pay vard1r.»
Bu hak, onlara, geriye kalan mahn «gerek az1ndan, gerekse ~ogundan
bir hisse ayrdm1~t1r.» Aynlan bu hisse, Allahii Teala tarafmdan tesbit edil-
mi§tir. Dolay1s1yla herkese gerektigi gibi verilmelidir. Ayetten anla§1ld1g1na
gore, miras~tlardan bir tanesi, paymdan vazge~se bile, onun hakkt dti§mez.
Ayetteki, "Gerek az1ndari, gerek 9ogundan" ifadesiyle baz1 mallann1n,
baz1 mirascilar i~in olacag1 zanm da ortadan kaldrrtlm1§ oluyor. Mesela atla-
nn ve sava§ aletlerinin erkeklere verilmesi gibi. Her iki grubunda az veya ~ok
bir takim hak.lar1run oldugu anlattlnu§ oluyor.

8. Olen kimseden kendilerine pay «(mir~s dii~meyen) akrabalar, ye-


timler, yoksullar da, taksimde haz1r bulunurlarsa,» taksim edilen maldan
«(bir §eyler vererek) onlari da ondan r1z1kland1nn ve onlara giizel soz
soyleyin.» Bu gurup insanlar, her ne kadar mirasc1 olmasalar da gontillerinin
ahnmas1 i~in, kendilerine baz1 ikramlarda bulunulmas1 mendup gortilmti§ti.ir.
Bu insanlar <;agnlarak : "Ahn §Unu. Allah mtibarek kils111" denir ve bu mal
ba§a kakllmaz. "Giizel soz soyleyin"in anlam1 budur.
Ayet-i kerimede "ma'ruf' (iyilik) kelimesi ge9mektedir. Ak.Il ve §eriat
176 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

yontinden gtizel olan ve gontillerin istemi§ oldugu §ey demektir. Bunun z1dd1
ise, "munker" (kotiiliik) ttir. Bu da, alal ve §eriat yoniinden kabul edileme-
yen, gontillerin ho§ gormedigi §eydir. Hadisi-i §erifte de : "Her maruf yani
iyilik sadakadir" buyurulur.<4 > Bir atasoztinde ise : "iyilik et denize at, bahk
bilmezse, Hahk bilir" denmi§tir.
9. «Kendileri, geriye zay1f ~ocuklar b1rakhklar1 takdirde,» yani 61-
diikten sonra arkalannda gii<;stiz <;ocuklar birakanlar ve «onlara bir kotiiliik
gelmesinden korkanlar, ba§kalar1 i~in de oylece», ba§kalar1 tarafmdan b1-
raktlan yetimlerin haklanna tecavtiz etmekten «korksunlar.» Burada vasilere
emir vardrr. Ellerinde bulunan yetimlere kar§t hassas davranmalan, onlar hak-
k1nda Allah'tan korkup titremeleri gerekir. T1pk1 kendi ~ocuklan konusunda
oldugu gibi, ba§kalar1run <;ocuklan konusunda da titremesi gerekir.
Ba§kalannm <;ocuklan konusunda da «Allah'tan korksunlar ve dogru
soz soylesinler .» Yetimlere de, kendi <;ocuklan gibi hitabederek, "yavrum,
evlad1m" gibi tath sozler soylesinler. Onlara §efkat ve merhametle muarnele-
de bulunup, eziyet etmesinler. ·
10. Hakim veya velilerden «haks1z yere,» zalimce bir §ekilde veya me§-
ru olmayan yollarla «yetimlerin mallar1n1 yiyenler, kar1nlar1na ancak ate§
tJk1nmt§ olurlar.» Bu yedikleri §ey onlan, cehenneme stirtikleyecektir. Sanki
ger~ekten ate§tir. Kiyamet gtiniinde «zaten onlar ~dg1n bir ate~e girecekler·
dir.» Rivayet eclildigine gore, bu ayet indigi zaman, insanlara c,rok agrr gelmi§
ve yetimlerin sorumlulugunu tistlenmekten sakmmi§lardrr. Bu durum, yetim-
ler i~in de zor olrnu§ ve bunun ilzerine : "Eger onlara karz~irsanzz, sizin kar-
de§lerinizdir. Allah, y1kzciyla yapzczyi ~ok iyi bilir"(Bakara: 220) ayeti inmi§-
tir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) de §oyle buyurmu§tur: " Miraca goturuldiigum
gece, deve dudagz gibi dudagi·olan bir topluluk gordum. Cehennem gorevli-
leri onlara, cehennem kozu ve ta§lan yediriyorlardi. Cebrail'e, bunlann kim-
ler oldugunu sorunca, hakszz yere yetimlerin mallarznz yiyenlerin o/dugunu
soyledi. II

Allahii Teata, yetimlere eziyet edilmemesini emretmi§tir. Bunlara "dog-


ru soz" soylenmesi istenmi§tir. Hal boyleyken, onlara eziyet edenlerin, mal-

4- Bu hadisi, Buhan ve Mtislim rivayet etmi§tir. Tirmizi'de: " ...Karde~ini gUler yuzle kar§tla-
mon sadakad1r" ilavesi vard1r. Bkz., Cilmi'ul-Ahkam, J/427.
Ayet : 9- 11 NiSA SURESi/4 177

lann1 9alanlann ve yiyenlerin durumu ne olacaktrr ?

11. «Allah size, ~ocuklar1n1z1n alacag1 miras hakk1nda, erkege kad1-


n1n pay1n1n iki kahn1» emir ve «tavsiye eder .» Miras taksiminde, erkek ve
klz beraberce bulunurlarsa bir erkek 9ocuk, iki klz 9ocugu say1hr, yani onla-
rm ald1g1 miras1 alrr. «Eger biitun ~ocuklar k1zsa ve ikiden de f azlaysa»,
yani erkek karde§leri yoksa, «bunlar1n pay1, olenin birakhg1, mahn ii~te
ikisidir.» iki k1z1n durumu, daha fazla say1daki laz 9ocuklar1n durumu gibi-
dir. «Eger» olenin arkada brrakt1g1 <<miras~1 bir tek k1z ise,» ba§ka k1z veya
erkek karde§i yoksa, brraktlan «miras1n yaris1 onundur. Olen» ki§i, «ana ve
babayla birlikte ~ocuklar da b1rakm1~sa, ana ve baban1n her birinin tere-
keden pay Ian alt1da birdir .» Bu 9ocuklann tek veya 9ok olmas1, klz veya
erkek olmas1, miras oranma etki yapmaz. Oglunun 9ocuklari varsa durum yi-
ne boyledir. Olen kimsenin «eger ~ocugu» veya oglunun 9ocuklan «yoksa ve
miras~1 olarak ana ve babas1 kalm1~sa, anan1n pay1» mirastan yaln1zca
« ii~te birdir.» Geriye kalarun tiimii babamndrr. E§lerde·n herhangi biri sag ol-
maymca durum boyledir. Onlardan (ana veya babadan) birisiyle e§ de varsa,
ikisinden birisine f arz k1hnandan kalanm ancak ii<_;te birini anne altr, btittin
miras maim ti9te birini alamaz. <;tinkti bu durumda ana, babaya tercih edilmi§
olur. «Eger» erkek veya kiz «karde~leri varsa, anas1n1n pay1, alt1da bir-
dir.» Bu karde§lerin, ayn1 ana ve babadan olup olmamast, erkek olsun ktz ol-
sun veya her ikisi olsun sonucu degi§tirmez. Kendilerinin miras1 olsun veya
olmasm, yine durum ayntdu. Ahkonmu§ olan alt1da bir ise, baban1ndrr. «Bu
paylar, olenin bor~lar1 odenip vasiyeti de yerine getirildikten sonra hak
sahiplerine verilir.» Burada, bon;lar herhangi bir kayda bagh olmadan soz
konusu edilmi§tir. Bu hors: delille de sabit olur, ikrarla da sabit olur.

«Baba ve ~ocuklarin1zdan hangisinin size fayda bak1m1ndan, daha


yak1n oldugunu siz bilemezsiniz..» Olen kimselerden, 9ocuklarimz nu, yok-
sa baba ve dedeleriniz mi size daha faydabdrr, bunu bilme imkanm1z yoktur.
«Bu» miras, «Allah taraf1ndan» insanlara «farz k1hnm1§br.»

«~iiphesiz Allah,» yaratttldarm1 ve onlar1n menfaatlerini en iyi «bilen-


dir .» ve size takdir edip uygulad1g1 §eylerde de mutlak «hikmet sahibidir.»
Sizlere yak1§an, adil olmak ve ozellikle de yakmlann1za haks1zhk yapmaktan
sak1nmaktrr. <;tinkti, onlarm yabancilara tercih haklar1 vard1r. S1la-i rahimin
Allah kat1ndaki degerlerinden dolay1 Allah bunu kendi ad1 ile beraberce zik-
rederek: "Adina birbirinizden dilekte bulundugunuz Allah'tan ve akrabahk
178 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

baglanm·koparmaktan sakmm"(Nisa: 1) buyurur.


Adanun biri, ilim adamlanndan birine : "Annem beniin yan1mda ya§-
landi. Ona elimle yedirip i~irdim ve onu omuzumda ta§Idlill. Acaba hak.lan1
odeyebildim mi? diye sorar. ilim adam1 da: " Hayir, yiizde birini bile odeye-
medin" der. Adam1n: "Ni~in?" sorusuna ise, ilim adanu §U cevab1 verir: "Sen
kti~iik ve zayt.fhn. Btiyiiylip ya§ayas1n diye, anan sana hizmet etti. ~imdi ise
sen ona, olstin diye hizmet ediyorsun."
Hz. Peygamber'e (s.a.v.) bir adam gelerek, cihada gitmek i~in izin ister.
Hz. Peygamber de ona: "Anan var mi?" diye sorar ve "evet" cevablill ahr.
Sonra da : "Ona hizmet etmeye devam et. Cennet, onun ayaklan altmdadir"
buyurur. <5>

5- Ahmed b. Hanbel Miisned'inde , Tirmizi ise Suneliinde tahric etmi~tir. Bkz. el-Fethu'l-
K ehtr, 1/23 1.
Ayet: 12 NiSA SURESi/ 4 179

12. Eger hanimlanmzin fOCuklan yoksa, biraktiklan mira-


sin yansi sizindir. Eger fOcuklan varsa, biraktiklan mirasin
dortte biri sizindir. Bu paylar onlann vasiyeti yerine getirildik-
ten veya varsa borcu odendikten sonra verilir. Eger siz fOcuk
birakmadan oliirseniz, geriye biraktigmiz mirasm dortte biri
hanimlannizindir. Eger focuklariniz varsa, biraktigmiz mira-
sin sekizde biri hanimlarinizindir. Bu paylar yaptiginiz vasi-
yetler yerine getirilip ve varsa borcunuz odendikten sonra ve-
rilir. Eger Olen bir erkek veya kadin, usul ve f uruu olmayip
(kelfile §eklinde) mali mirascilara kalusa, kendisinin bir erkek
veya kiz karde§i bulunuyorsa, bunlardan her birinin miras pa-
yi, terekenin altula biridir. Bundan fazla iseler, iifte hire or-
taktirlar. (Bu taksim) yapilacak vasiyetten ve borftan sonra,
kimse zarara ugramaksizin (yapilacak)tir. Bunlar Allah'tan
size vasiyettir. Allah hakkiyla bilendir, hilim sahibidir.
13. Bunlar, Allah'in sinirlarulir. Kim Allah'a ve rasuliine
itaat ederse, Allah onu, altindan irmaklar akan cennetlere so-
kar. Orada ebedf olarak kalirlar. i§te biiyiik kurtulu§ budur.
14. Kim de, Allah'a ve rasulune kar§i gelir, O'nun koydugu
simrlan a§arsa, Allah onu, ifinde ebedf olarak kalacagi ate§e
koyar. Onun ifin alfaltici bir azap vardir.
180 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

12. «Eger» oleo «han1mlar1n1z1n,» kendilerinden, ya da ogullann1n


sulblerinden, sizden veya ba~kalarmdan, k1z veya erkek «c;ocuklar1 yoksa,
biraktlklan miras1n yaris1 sizindir .» Aynnulan belirtilen §ekil tizere, «eger
c;ocuklari varsa, biraktlklan miras1n dortte biri sizindir .» Geri ye kalan
miras ise, diger mirasyilanndir. «Bu paylar, onlarin vasiyeti yerine getiril-
dikten veya varsa borcu odendikten sonra verilir.» Bu bon;, ister ikrarla
sabit olsun, isterse delille.

«Eger siz» laz veya erkek «c;ocuk» ya da oglunuzun ~ocuklanru «b1-


rakmadan oliirseniz, geriye, b1rakbg1n1z miras1n dortte biri han1mlar1n1-
z1nd1r.» Aynntilan belirtildigi iizere, «eger c;ocuklar1n1z varsa» ve oliirse-
niz, «h1rakbg1n1z miras1n sekizde biri han1mlar1n1z1nd1r.» Kalan miras ise,
diger miras~tlanndrr. «Bu paylar, yapbg1n1z vasiyyetler yerine getirilip ve
varsa borcunuz od.e ndikten sonra verilir .>>
«Eger oleo bir erkek veya kad1n usfil ve ftiruu olmay1p (kelale §ek-
linde) mah mirasc;llara kahrsa, kendisinin bir erkek veya k1z karde§i bu-
lunuyorsa, bunlardan her birinin, miras pay1, terekenin albda biridir.»
Kad1nla erkek arasmda f ark gozetilmez. <;tinkti bunlar ana bir karde~ olup o-
ltiye yalanhklar1 anneleri yontindendir. Ke/ale : <;oluk 9ocugu ve anne babas1
olmayan (usul ve fiiruu olmayan) kimse demektir. Aslmda bu kelime, konu§-
mada yorulmak, gii9stiz kalmak anlammadtr. istiare yoluyla ~ocuk ve baba ci-
hetinden olmayan akrabahk i9in kullanilm1§hr. <;unkti bunlar dI§mdaki akra-
bahk onlara gore daha zay1ftrr.
Eger olen ki§i erkekse ve arkada hi9bir usfil ve ftiruu yoksa, bir tek er-
kek ve bir tek laz karde§lerden herbiri, altida bir hisseye mirasc1 olurlar. Olen
ki§inin kad1n olmas1 halinde de durum boyledir.
Buradaki karde§lerin, analan ayn1 olan karde§ler olmas1nda icma vardrr.
<;unkii digerlerinin durumu, sfirenin devam1nda belirtilecektir.

Eger annenin evlatlan «bundan» yani bir erkek karde§ veya bir k1z kar-
de§ten «fazla iseler ii~te hire ortakbr1ar,» erkegin pay1 kad1nm pay1ndan
fazla olmaz. Geri kalan hisse de diger miras~Ilara kahr. «(Bu taksim) yaplla-
cak vasiyetten ve bor~tan sonra, kimse zarara ugramaks1z1n (yapala-
cak)hr.» Olen ki§i, belirtildigi §ekilde vasiyetini ve borcunu ortaya koyar.
Ancak vasiyeti, mahn i.i9te birinden fazla olmas1yla varisleri zarara so.kmama-
. h, ya da vasiyetle onlara zarar vermeyi ama~lamamahdu. «Bunlar Allah'tan
size vasiyettir .» Y ani Allah size bu §ekilde vasiyette bulunmaktadrr. Dolay1-
A.yet: 12- 14 NiSA SURESi/4 181

s1yla bu vasiyeti degi§tirmek caiz degildir. «Allah>> zararh olan ve olmayan1


«hakk1yla bilendir, hilim sahibidir.» Bu ytizden cezalandumakta acele et-
mez.
13. «Bunlar», yani yukarda zikredilen yetimlerle, vasiyetle ve miras 'ile
ilgili hiiki.imler, «Allah'1n s1n1rlar1d1r.» Allahti Teala'n1n smirlari belirlenmi~
ve d1§ma 91lalmas1 caiz olmayan ilkeleridir. Burada belirtilen btitiln emir ve
yasaklar konusunda «kim Allah'a ve rasultine itaat ederse, Allah onu, alt-
larindan 1rmaklar akan cennetlere sokar. Or ad a ebedi olarak kahrlar.
i§te» verilen bu sevap dolay1s1yla «biiyiik kurtulu§ budur.» K1yametteki en
tistiln kurtulu§ budur ve bunun otesinde hi9bir zafer yoktur.
14. «Kim d~» emir ve yasaklan konusunda «Allah'a ve rasfdiine kar§I
gelir, O'nun koydugu s1n1rlan a§arsa, Allah onu, i~inde ebedi olarak ka-
lacag1» vok bi.iyilk bir «ate§e koyar. Onun i~in al~altic1 bir azap vard1r.»
Bu azap, cisminin yanmasm1n d1§1nda olan ve asllfll !dmsenin bilemiyecegi,
rfihani bir azaptrr. Bunun ancak vasf1 anlattlmt§tlr. Mahiyetini kimse bilemez.
18 2 RUHU'L-BEYAN Cuz: 4

15. Fuhu~ yapan kadinlariniz ifin, ifinizden dort 1ahit


tutun. Eger onlann aleyhinde §ahitlik yaparlarsa, oliim onlan
alincaya, ya da Allah onlar ifin bir yol gosterinceye kadar ev-
lerde tutun.
16. ifinizden iki ki§i fuhu§ yaparsa, onlara eziyet edin.
Eger tevbe edip uslanirlarsa, onlara eziyet vermekten vazge-
fin. t;iinkii Allah, tevbeleri fOk kabul eden, fOk esirgeyendir.
17. Allah katinda makbul olan tevbe, ancak bilmeyerek ko-
tiiliik i§leyip akabinde hemen tevbe edenlerin tevbesidir. Allah
da on!arm tevbesini kabul eder. Allah, bilendir, hikmet sahibi-
dir.
18. Yoksa kiitiiliikler yapip da, nihayet oliim gelip fUhnca,:
"Ben §imdi tevbe ettim" diyenler ve kll/ir olarak olenlerin
tevbesi kabul edilmez. Onlar ifin, acikli bir awp hazirlami§iz-
dir. .
19. Ey iman edenler! Kadinlara zorla mirasci olmaniz, size
hellll olmaz. Aflk bir hayasizlik yapmadtkfa, onlara verdikle-
Ayet: 15- 16 NiSA SURESi/4 183

rinizin bir kismini alip gotiirmek ifin, onlari siki~tirmayin.


Onlara iyi muamelede bulunun. Eger onla.rdan ho§la.nmazsa-
niz, olabilir ki Alla.h, ho§unuza gitmeyen bir §eyde, fOk hayir
yaratmi§flr.

15. «Fuhu§ yapan kad1nlar1n1z i~in, i~inizden dort §ahit tutun .. >>
"Fuhu§"un, buradaki anlam1; zina, yani nikfills1z cinsel ili§kidir. Zina, 9ok
~irkin bir i§ olup, ~irkinliklerin en btiytiklerinden oldugu ve 9irkinliginin a§1-
nhg1 dolay1s1yla, "fuhu§" tabiriyle ifade edilmi§tir.
Kadmlarmizm, fuhu§ yaptlklanna dair dort tane §ahit tutun. Bu §ahitler;
mtimin ve htir erkeklerden olmahdrr.
«Eger» bu dort §ahit, «onlarin aleyhinde ~ahitlik yaparlarsa, Oliim
onlar1» yani bu su9lu kadmlan, «ahncaya,» yani oltinceye « ya da Allah on-
lar i~in bir yol gosterinceye kadar evlerde tutun.» Evleri onlara hapishane
yapm ve onlan orada tutun.
16. «i~inizde·n iki ki§i,» yani bir kadmla bir erkek, «fuhu§» yani zina
«yaparsa, onlara eziyet edin.» Onlar1 k.inay1p azarlaym ve: "Allah'tan kork-
muyor musunuz? Allah'tan utanm1yor musunuz?" deyin onlara. Fakat bu
azarlama, su~un isbattndan sonra olmahdu. Stiddi, buradaki cezanm, bekarlar
i<;in oldugunu soyler. <;tinkti bunlarm cezas1, mtiebbet hapisten daha hafiftir.
Bu §ekildeki bir izahla, tekrar da onlenmi§ olur.
«Eger,» yapllan bu kmama ve azarlamalardan soma, i§lemi§ olduklan
fuhu§a pi§man olup, «tevbe edip uslan1rlarsa,» ve durumlann1 degi§tirirler-
se, «onlara eziyet vermekten vazge~in.» Onlar1 arttk k1namay1n ve eziyet et-
meyin. <;unkti tevbe etme ve halini dtizeltme krnama ve ceza vermeye engel _
te§kil eder. «<;iinkii Allah, tevbeleri ~ok kabul eden, ~ok esirgeyendir.»
O'nun rahmeti 9ok geni§tir.
Evli bir kadmla evli bir erkegin yapttldar1 zinarun cezas1, recm yani ta§-
lanarak oldfuiilmedir. Zina yapan kad1nla erkek bekar iseJer, bunlar1n cezalar1
da sopalanmaktrr. Biri evli, digeri bekar ise, evliye recm, bekara da sopa ce-
zas1 uygulan1r. Cezanm uygulanmas1 i<;in, evli olarun, aktlh, btihlga ermi§,
htir ve mi.i'min olmas1 gerekir. Bu evli erkegin zina yapm1§ oldugu evli kad1-
nm da; akilh, billfiga enni§, hiir ve mtimin bir kadm olmas1 gerekir.
184 RUHU'L-BEYAN Ciiz:4

Reem (ta§layarak oldiirme) cezas1, Tevrat'ta kanunla§t1nlm1§tl.


Kur'an'daki "eziyet edin" ayetiyle ytirtirltikten kald1nlm1§ oldu. Daha sonra
da, Ubade b. Samit'ten rivayet edilen §U hadisle, hapis ayeti yiiriirliikten kalk-
ffil§ oldu. "Birbiriyle zina yapan iki bekar kimsenin cezas1, yuz sopa ve bir
yzl surgundur. Bu i§i evli veya dullar yaparsa, yuz sopa ve ta§la recm cezasl
verilir. "(6) Karar da buna gore gen~ekle§mi§, boyle karar kllm1§tir.

Her miisliiman, eger boy le bir hatay1 i§lemi§se, bundan tevbe etmeli ve
insanlan bu gibi kotti §eylerden ahkoymahd1r. Zinanm yaygmla§tig1 yere, Al-
lahti Teala tafin hastahg1 musallat eder ve oradaki insanlar1 fakirlige dti§tiriir.
ibn Mes'fid §0yle anlatir : "Hz. Peygamber'e (s.a.v.), Allah katmda en btiyiik
gtinahm ne oldugunu sordum: 'Seni yaratan Allah'a ortak ko§mand1r' buyur-
du. Sonra hangisinin oldugunu sorunca: 'Seninle yemek yemesinden korkarak
~ocugunu oldurmendir' buyurdu. Daha soma hangisidir soruma da, 'Kom§u-
nun hammiyla zina yapmandtr' buyurdu.m

Ki§inin yapm1§ oldugu en kotii zina da, bo§am1§ oldugu hanlIBla dti§ilp
kalkmas1chr. Bu ~irkefi, insanlar arasmda rezil olacag1 korkusuyla soylemek-
ten korkan kimse, ahirette yapt1klannm ortaya ~ikmasmdan nasil korkmaz ?
Orada btitiin sular ortaya doktilecektir. insan bunu nasll dti§ilnmez? i§te o
gtinde rezil olmaktan salan! Zinadan ka~m ve bu konuda ISrarh olma! Sonra
Allah'm azabma gticiin yetmez. Oyleyse Allah'a tevbe et. c;unkti Allah, kulla-
nnm tevbesini kabul eder. 0 tevbeleri kabul edendir ve ~ok merhametlidir.

17. «Allah kat1nda makbul olan tevbe,» yani kabul edilebilecek nite-
likte olan tevbe, «ancak bilmeyerek» kii9iik veya biiyilk «kotiiliik i§leyip
akabinde hemen tevbe edenlerin tevbesidir.»
1
Allahti Teala n1n, verdigi soztin geregi olarak kulun tevbesini kabul et-
mesi i9in, kulun da yaptig1 gtinaha tevbe etmesi gerekir. Bu tevbe, hem biiyilk
gtinahlar, hem de kii~tikleri i9in g~erlidir. Bilmeyerek yapilan giinahtan ka-
s1t, ki§i bir eylemin gtinah oldugunu bilir, fakat gafletinden ve beyinsizligin-
den dolay1 o gtinalu i§lerse, i§te buna tevbe etmesi gerekir. Yoksa, yapdan ey-
lemin giinah oldugunu bilmemesi kastedilmemi§tir. Sonucu dti§timneden ya-
pilan bir eylemin hemen arkasmdan yapllmas1 gerekli olan tevbedir. i§te in-
san, hi9 dii§tinmeden, su~ oldugunu bildigi bir eylemi i§ler ve hemen arkasm-
dan, olmeden once tevbe ederse, «Allah da onlar1n tevbesini kabul eder.

6- Buhari, Muslim ve Stinen sahipleri tahric etmi§tir.


7- Buhari, Muslim, Ebfi Davud, Tirmizi ve Nesei rivayet etmi§tir.
Ayet: 17 Ni SA S 0RESi/ 4 185

Allah,» yarattldann1n tevbesindeki samimiyeti 9ok iyi «hilendir» ve sanatm-


da «hikmet sahibidir.>> Hikmet sahibi olan Allah, tevbe edene ceza vermez.
Onun i9in mtimin, gi.inah i§ledigi zaman, tevbe ve istigfarda bulunup, mtilkiin
sahibi ve tevbeleri kabul edip, miimini bag1§layan Allah'a yonelmeli O'na
ko§mahdir. Hz. Peygamber buyurur ki : Kulun cant r1kmadtgl surece, Allah
II

kulunun tevbesini kabul eder. "<8> i§te o andan sonra, ki§inin varacag1 yer be-
lirlenmi§tir. Neiman, ne de inkar fayda vermez arttk.

Burada "karfb" (yak1n) kelimesi yer almaktadir. Bunun anlam1, ''olme-


den once" dir. (Bu sebeple bu kelimeyi "hemen" kelimesiyle Tiirk9ele§tir-
dik.) Buna, yakm ismi verilmesinin sebebi, diinya hayatin1n yak.in, yani k1sa
olu§undandir. Allahti Teala, " .. Dunya hayatl (gefr·imi) azdzr ... " (Nisa: 77) bu-
yurur. Dtinya hayati boyle ktsa ve az olunca bir ferdin omriiniin ne kadar ol-
dugunu sanirsm ?

Allahii Teala : "Fakat azablmtzt gordukleri zaman, imanlan onlara fay -


da vermeyecektir" (Mii'min: 85) buyurur. Onun i9in insan1n, can bogaza gel-
meden ve oliimle kar§tla§madan once tevbe etmesi gerekir. Bu durum ise,
"akabinde hemen tevbe ederler~'in izah1dir. Bu vakte kadar yapilan tevbe ge-
9erlidir. <;i.inkii yalvarma kabc1d1r. Pi§man olmak ve kotil eylemlerde bulun-
mamaya karar vermek de ge9erlidir.

Tevbe etmek, miiminlere farzdir ve dort §aitl vardrr : Kalple pi§manhk


duymak, davrant§larla kottiltikleri terketmek, buna benzer bir kottiliigti bir da-
ha i§lememeye karar vermek, bunlan yapml§ olmaktan dolay1, Allah'tan utan-
mak ve b~kasmdan degil, yalnizca O'ndan korkmaktrr.

Hasan Basri'nin, "istigfanm1zm bile, istigfara ihtiyac1 vardir" sozii ko-


nusunda, Kurtfibi : " Bu soz, kendi zaman1 i9in ge9erliydi. Ya §imdi ya~asayd1
acaba nas1l dii§iintirdti? insanlar gortirsiiniiz, zulme dalIIll§lar, zulme kar§l ih-
tirastan kurtulamaz hale gelmi§ler. Ellerinde tesbih var. Giinahlanna tevbe et-
tigi zannedilir. Halbuki, alay edip, dalga ge~iyorlar. Allah'1n ayetlerini alaya
alandan daha zalim kim olabilir ?" der.

Ger9ekten pi§manhk duymak gerekir. Biliniz ki, Allahii Teala bir kula
hayir dileyince, o kulu kendisi i9in se9er ve kalbinde bir la1nba (1§1k) meyda-
na getirir. Boylece, hakla batih birbirinden ay1nr, nefsinde olan ay1plar1 go-

8- Ahmed b. Hanbel, Tinnizi, ibn Mace ve Hakim tahric etmi§lerdir. Bkz, Suyfitl, ed-Diirru'l-
Mensur, 2/131. Tirmizl hadisin hasen, Hakim de sahih oldugunu soylemi§tir.
186 RUHU'L-BEY.AN Ciiz:4

rtir. Dtinyay1 ve dtinyadaki basit §eyleri terkederek, dlinyan1n yulann1 birakrr.


18. «Yoksa kottiliikler yap1p da, nihayet Oltim gelip ~ahnca,>> koma-
ya girip oliim melegini.gorlince: «'Ben §imdi» gtinahlanma «tevbe ettim' di-
yenler ve kafir olarak olenlerin tevbesi kabul edilmez.» Onlann yapmt§ ol-
dugu bu ttir tevbeler, asla kabul edilmez. <;tinkti bu tevbe, ger<;ekten isteyerek
yap1lmt§ bir tevbe degil, <;aresizlik halinde yapilmt§ bir tevbedir.
inkarc1hklanna devam ederek olen kimselerin tevbeleri de kabul edilmez.
Bunlar, oltim an1nda ahiret azab1n1 gortince tevbe ederler. Fakat bu da kabul
edilen bir tevbe degildir. «Onlar i~in», yani bu iki gruba, «ac1kh bir azap
hazirlam1§1zd1r .» Onlar i9in hazrrlad1g1m1z azap, devamh elem veren ve ac1-
tan bir azaptrr.
Bilrni§ olunuz ki : Allahti Teala, tevbenin kabul edilmemesi konusunda,
tevbe etmeyi geciktirip oltim aruna erteleyen glinahkarlarla, kafir olarak olen-
leri ayn1 seviyede tutmu§tur. Bu haldeki tevbeye onem verilmeyecegi husu-
sunda mtibalaga yap1lm1§trr. Bu e§it tutma gtinah i§leyen kimsenin tevbeyi ih-
mal etmemesi i9indir. Allah, bir inayet riizgan estirince, kulu bulur ve hemen
tevbeye ko§ar. Kendini sebeplere uzatu ve olan §eyden etkilenir. Boylece de,
yaptig1 eylemin kottiltikleri i9in tevbe eder.
Darani der ki : "~ikayecinin toplantis1na defalarca gittim. Anlatttg1 §ey-
ler kalbimi etkiledi. Oradan aynld1g1mda ise, kalbimde hi~bir §ey kalmadt.
Tekrar oraya dondtim. Soztintin etkisi kalbimde kaldi. Nihayet evime don-
diim, muhalefet etmemi saghyan vas1talar1 yok ettim ve hak yo la girdim."
Bu hikaye, Yahya b. Muaz'a anlatthnca demi§ ki : "Ser<;e, turna avla-
Illl§." Sen;eyle bu hikayeciyi, tumayla da, Ebfi Stileyman'1 kasdetmi§.

Miisltiman olan herkese, sabah ak§am Allah'a tevbe etmesi ve onu erte-
lememesi vaciptir. Ebfi Bekir el-Vasiti der ki : " U<; §ey d1§1nda, acele etme-
mek giizel bir harekettir. Acele edilmesi gereken ii~ §ey de §Unlardu: V akti
gelen namaz, defnedilmesi gereken olii ve gtinahtan sonra tevbe."
Daha onceki milletlere, bir gtinah i§ledikleri zaman, helal olan §eyler,
haram edilirdi. Onlardan birisi gtinah i§lediginde, kap1smda as1h §6yle bir ya-
z1yla kar§tla§rrd1 : "Falanca adam bir giinah i§ledi. Onun tevbesi de §5yledir."
Allahti Teala, bu timmete tevbeyi kolayla§tirarak §oyle buyurmu§tur : "Kim
bir fenalzk i§ler veya kendisine haksizllk eder, sonra da istigfar ederse, Al-
. lah't bagi§layu:i ve merhametli olarak bulur." (Nisa: 110)
Ayet: 18- 19 NiSA SURESi/4 187

Anlatild1gma gore, Allahi.i TeaHi iblis'i lanetleyince, iblis mtihlet iste-


mi§, Allah da ona, kiyamete kadar mi.ihlet vermi§. Allah ona : " Bak ne dii§il-
nuyorsun gorii~iin nedir?" buyurunca o: " Senin yticeligine yemin ederim ki,
can1 91k1ncaya kadar, senin kulunun gonli.inden _9Ikmayacag1m" demi§tir. Al-
lahti Teala da : "izzet ve cetalime yemin ederim ki, cani ~ikincaya kadar, ku-
lumun tevbe kaptszm kapamiyacagzm" buyurrnu§tur. Allahil Tefila'nm, kulla-
nna olan §efkat ve merhametine bakm1z ki, bir si.irii gi.inahlan i§ledikten sonra
bile, onlara "mi.iminler" s1fallm yakt§ltnyor: "Ey Miiminler! Toptan Allah'a
tevbe ediniz!" (Nur: 31) Tevbe ettikten sonra kullar1n1 sevdigini de ac;1k9a be-
lirtiyor. "Allah, tevbe edip temizlenenleri sever." (Bakara: 222)

19. «Ey iman edenler! Kad1nlara zorla miras~1 olman1z, size helal
olmaz.» Cahiliye doneminde ~irkin bir adet VarIDl§. Bir adam, yak1n1 oldtigti
zaman, onun hanun1 ve malt iizerine elbise atip : "Ben bunun malma miras91
oldugum gibi, hanunma da miras91y1m" dermi§. Boylece de, olen adam1n ka-
ns1m almaya en Iay1k olan ki§i olurmu§. isterse o kad1n1 eski mehiriyle alrr-
ffil§, isterse ba§kas1yla evlendirirmi§ . Bu durumda, mehiri kendisi ahr ve ka-
dma hi9 biqey vermezmi§. isterse o kad1n1 hapsedip kendisine bask1 yaparak,
kocasmdan kalan mah kendisine vermeye zorlann1§. Eger kadm, i.izerine elbi-
se attlmazdan once, kendi babasma donebilmi§se, o zaman kendisinin ve ma-
hn1n sahibi olarak kalirmt§. i§te ayet, miras91 olmak yoluyla kadmlan almay1
yasakhyor.

«A~1k bir hayas1zhk yapmad1k~a, onlara verdiklerinizin bir k1sm1n1


ahp gotiirmek i~in, onlari s1k1~tJrmay1n.» Cahiliye doneminde, evlenmi§
olduklar1 kadmlara baskilar uyguJamak suretiyle, onlardan para ve mal s1zdir-
maya <;ah§1hrrn1§. Boylece han1mlara, kotil muamele yap1hr, evlere hapsedi-
lirlermi§. Bu ayet, o baslalan ortadan kald1rmak ve han1mlarm haklanna sa-
hip 91krnak i9in nazil olmu§tur.

"Fahi§e- Hayaslzhk"tan kas1t, 9irkin bir §ekilde huysuzluk etme ve ko-


caya kar§t isyankar bir tavir talanmadrr. Bu da, kocaya ve ailesine eziyet etme
ve kotti sozler soyleme §eklinde ortaya 91kar. Burada hayas1zWda zinan1n
kastedilme ihtimali de vardir. Netice olarak hi9bir surette, hanunlara basla ya-
p1hp, mallanna el konulmasma izin verilmemi§tir. Ancak hayasizhk yapmala-
n hari<;. 0 zaman sebep iki cihetten olur. Bu durumda mal mukabilinde onlari
bo§amada mazursunuz.

«Onlara iyi muamelede bulunun.» Buradaki hitap, han1mlanna kotti


188 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

inuamele yapan insanlaradir. Ayette ge<;en "ma'ruf' dinin ve orftin (me§ru


orfi.in) kotii saymay1p, ho§ gordtigti §eydir. Buradaki anlain1 ise, han1m1n na-
fakas1n1 temin etmede ve ona ev vs. temin etmede adaletli davranmak
suretiyle, soz ve benzeri §eylerde kendisine gi.izel davranmaktlf.

Onlann kusuru olmaks1z1n sizin huyunuzdan kaynaklanan bir sebeple,


«eger onlardan ho~lanmazsan1z..», sirf kendi isteksizliginiz sebebiyle, salCln
onlan kendinizden ayrrmaym, onlarla beraber ya§amaya sabredin. «Olabilir
ki Allah, ho~unuza gitmeyen bir ~eyde, ~ok hay1r yaratmt§tlr.» Burada,
~ok hayirdan kas1t, salih <;ocuklar veya kan koca aras1ndaki tilfet ve muhab-
bettir. Sanki §5yle deniliyor : Han1mlar1n1zdan ho§lanmasan1z bile, onlara
sabredin. Belki de, ho§land1gm1z §eylerde degil, ho§lanmad1gm1z §eylerde si-
zin is;in bir9ok hay1rlar vard1r. Nefisler bazan, dinde hayuh olan §eylerden
ho§lanmamt§, haytrstz §eylerden de ho§lanm1§ olabilirler. Onun i9in sizler,
gonltiniiztin istedigine degil, haytrh olana bakm.
Ku§kusuz, Allah'm nzas1n1n d1§1na 91kmadiklan konularda onlara iyi
muamelede bulunmak ve sabretmek gerekir. K1skan9hk konulan bunun dt§lil-
dadrr. <;tinkii k.tskan9hk; Allah'm, enbiyanm ve evliyan1n huylar1ndandu. Hz.
Peygamber (s.a.v.) : "Sa'd'zn klskan9ligina §G§iyor musunuz ? Ben ondan da-
ha k1skanclm. Allah da benden daha klskanr;tir. Allahu Teala klskan9ligin-
dan dolayz, gizli ve ar;tk kotulukleri haram kzlmt§llr" buyurmu§tur.l9>

Kiskan~hkta bilinen §ey, han1m1n1n yanma erkeklerin girmemesi, haru-


mm da sokaga 91.kmamas1dir. Netice olarak, eger kad1n, §aibeli §eylerden sa-
lanrr ve iffetli olursa, kocas1 da ona, iyi muamelede bulunmah, ona kar§l sa-
btrlt davranmah ve kotti huyuna sabretmelidir. Bunlann d!§mdaki fena §eyler
miistesnadu.
Bil ki, kad1nlara kar§1 davran1§, erkeklerle olan ili§.kiden i;ok daha zor-
dur. <;unkii onlar~ din yoniinden hassas, ak.Il yoniinden zay1f ve yaratih§ yo-
ntinden de narindirler. Onlara iyi davran1p, eziyetlerine sabretmek, Allah yo-
lunda cihad saydrm§trr. Hz. Peygamber, temiz zevcelerine <;ok iyi muamelede
bulunurdu.

Anlattld1gma gore, abidlerden biri hamm1na, oliinceye kadar iyi muame-


lede bulunmu§, ona evlenme teklif etmi§lerse de o : "Bana bir tane yeter" de-

9- Buhaft, Nikah; Muslim, Lian bahsinde rivayet etmi~tir. Dariml ve Ahmed b. Hanbel, Miis-
ned, 4/248.
Ayet: 19 Ni SA SURESi/ 4 189

mi§tir. Han1m1nm vefatindan bir hafta sonra bir rtiya gormti§. Riiyasmda, gok
kap1lan a~1hp , sanki bir tak1m kimseler inerek havada dola§1yormu§. Onlar-
dan biri abid olan adami gordtigtinde arkasmdakine : " i§te ugursuz adam" di-
yormu~. Diger birisi de "evet oyle" diye onu tasdik ediyormu§. O~i.incli de ay-
n1 §eyi soyltiyormu§. Abid adam, hepsinin kendisine ugray1p ayn1 §eyi tekrar
etmesinden korktugu i\:in: "Kim bu ugursuz adam ?" diye sormu§. 0 da "sen-
sin" cevabm1 vermi§. "Ni9in?" sorusuna da : "Senin yapt1gm amelleri, Allah
yolunda sava§an mi.icahitlerin amelleriyle birlikte Allah'a yi.ikseltiyorduk. Bir
haftadan beri, senin amelini cihad etmeyenlerin yan1na koymam1z emredildi.
Ne yaptm bilemiyoruz" cevablill almt§. Bunun iizerine sabaha 9tkmca hemen
arkad~larma demi§ ki : "Berri evlendirin." Daha sonra da, devamh surette, iki
veya tis; han1m bulundurmaya devam etmi§.

Hantmlann birden fazla olmas1, dtinya i¥in degildir. Zahidler ve abidler,


iii; veya dort evli idiler. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurur ki : " Rana iif §ey
sevdirildi. Kadm, giizel koku ve namaz da gozumun nuru yapildz. "<10>

10- Bu hadisi NeseI Siinen'inde benzer bir §ckilde tahric etmi§tir, 7/61. Aynca Bkz. Ahmed b.
Hanbel 3/128.
190 ROHU'L-BEYAN Cuz:4
Ayet: 20 Ni SA SORESi/ 4 191

20. Bir e§in yerine, ba§ka bir e§ almak istediginiz takdirde,


onlardan birine, yi.iklerle mal vermi§ olsaniz dahi, verdiginiz-
den hifbir §eyi geri almayin. i/tira ederek ve afik giinaha gi-
rerek mi onu geri alacakszmz ?
21. Birbirinizle kayna§ml§ken ve onlar da sizden sag/am bir
teminat almi§larken, onu nasil alabilirsiniz ?
22. Gefmi§te olanlar harif, babalarinizin evlendigi kadin-
larla evlenmeyin. <;unkii bu /uhu§tur, ne/ret edilen bir §eydir
ve / ena bir yoldur.
23. Size anneleriniz, kiz fOcuklanniz, kiz karde§leriniz, ha-
lalariniz, teyzeleriniz, karde§ kizlarz, kiz karde§ kizlarz, sizi
emziren silt anneleriniz, siit karde§leriniz, kanlarimzzn ana-
lan, cinsel ili§kide bulundugunuz hanimlannizdan olan ve si-
zin evinizde bulunan iivey k1zlarin1zla evlenmek haram kilin-
mi§tir. Eger anneleriyle cinsel ili§kide bulunmami§ iseniz,
(kendilerini bo§ad1ktan sonra) on/aria evlenmenizde hifbir
giinah yoktur. Kendi sulblerinizden gelen ogullannizin kanla-
192 RUHU'L-BEYAN Cuz:4

n ve iki kiz karde§i bir arada almaniz da size haram kilmdi.


Gefen gefti artik. $iiphesiz ki Allah, fOk bagi§layan, fOk mer-
hamet edendir.
24. Evli kadinlarla evlenmeniz de haram kilindi. Sahibi bu-
lundugunuz cariyeler miistesna. Bunlar, Allah 'in size farz kil-
digi hiikiimlerdir. Bunlarin dt§inda, if/etli olarak, zina etmek-
sizin, mallannizla evlenmek istemeniz size he/al kilindi. On-
/a,rdan, f aydalanmaniz kar§tliginda, kararla§tzrzlmi§ olan me-
hirlerini verin. Mehrin kararla§tlrtlmasindan sonra, biribiri-
nizi razi etmenizde bir sakznca yoktur. Allah en iyi bilen ve
hikmet sahibi olandir.
25. Si:!den kim, hiir ve miimin kadmlarla evlenmeye giif ye-
tiremezse, sahip oldugunuz miimin cariyelerle evlensin. Allah,
sizin imaninizi daha iyi bilir. Sizler birbirinizdensiniz. Oyley-
se, if/etli ya§amalan, zina etmemeleri ve gizli dost tutmama/a,-
n §artiyla, sahiplerinin iznini alarak onlarla evlenin. Onlann
mehirlerini de, guzel bir 1ekilde verin. Evlendiklen sonra bir
fuhu§ yaparlarsa, onlara; hiir kadinlara verilen ceza,nm yansi
verilir. Bu ( cariye ile evlenme izni), ifinizden s1k1nt1ya dii§-
mekten korkanlar ifindir. Sabirli olursaniz, bu sizin ifin daha
hayirlidir. Allah, bagi§layandir, merhamet edendir.

20. Sevmediginiz «bir e§in yerine», onu bo§ayarak «ha§ka bir e§ al-
mak istediginiz taktirde, onlardan birine, yiiklerle mat vermi§ olsan1z da-
hi, verdiginizden hi~bir §eyi geri almay1n. iftira ederek ve a~1k gtinaha
girerek mi onu geri alacaks1n1z ?»

Cahiliye donemlerinde, bir adam hanrrnmm d1§mda bir kadmlaevlenmek


isteyince, eski harununa fuhu§ isnachnda bulunur ve ondan para vs. sizdrrmak,
verd~i mehri geri almak suretiyle, ikinci harumla evlenme yoluna giderdi.
B oylece de, a¢c bir iftira atarak, ac;Ik bir gtinah i§liyorlardi. Ayette ge~n
"buhtan", hakkmda soylenen kimseyi hayret ve deh~te dti§iiren bir yalandir.
21. «Birbirinizle» ba§ba§a kahp «kayna§IDI§ken ve onlar da sizden
saglam bir teminat almt§larken, onu» verdiginizi «nasd» geri «alabilirsi-
niz ?» Bunu hangi yilzle ve ne sebeple yapabilirsiniz? Ararnzda, geri alma ar-
zunuza zit dil§en baz1 durumlar olmu§. Onlarla ba§ba§a kalm1§sm1z, beraber
ya§am1§s1111z ve onlar size birtaknn hizmetler sunmu§lar. Onlar sizden sag-
lan1 bir ahit alm1§lar. Ki bu ahit de, dostc;a ge9inme ve hamma iyi n1uamelede
Ayet: 20-21 NiSA SURESi/ 4 193

bulunmadrr. Hz. Peygamber (s.a.v.) buna §U veciz ifadeleriyle deginmi§lerdir


: "Hamm/an, Allah'm emaneti olarak aldimz ve Allah'm emri ile onlann 1rz-
lann1 kendinize held/ sayd1mz. "< 11 >
~tiphesiz ki, kadmlara baskt yapmak, onlan evlenmekten mahrum brrak-
mak ve onlann elinde olan §eyleri zultim ve hakstz yollarla almak gibi uygun-
suz §eyler, iman i§areti ve imanh insan1n yapacag1 §eyler degildir. <;link.ii
mti'min, miiminin karde§idir. Ona haks1zhk etmez, ona sovmez. Hz. Peygam-
ber (s.a.v.) : "Muminler birbirlerine, birbirlerini sikica tutan bir binanzn ta§-
lan gibidir."< 12) buyurmu§tur. Hz. Peygamber (s.a.v.), kendisi i~in sevdigi §e-
yi, miimin karde§i i~in de sevmeyen kimsenin imanm1n kabul edilmeyecegini
a~1k.lam1§ ve §Oyle buyurmu§tur : "Sizden biriniz, kendisi ifin ho§ gordiigii
bir §eyi, mumin karde~i ifin de ho~goriinceye kadar, ger~ekten iman etmi§
olamaz." Ki§i, btittin hareket ve davrant§lannda, adil olmahdir. Ozellikle,
hannnlarma ve akrabalarma kar§t daha da titiz davranma11drr. Onlara kar§t
adaleti gozetmek, ki§inin gorevlerindendir.

Bu ayet, han1mlara mehir vermede haddi a§man1n caiz olduguna delalet


etmez. <;tinkti ayetteki: "Onlardan birine yiiklerle mal vermi~ olsanzz da-
hi ... " ifadesi, onlara kantarlar dolusu mehir vermenin caiz olduguna delalet
etmez. Nitekim Allahti Teala'nm : "Goklerde ve yerde, Allah'tan ba§ka
ilahlar olsaydi, yer ve gok kesinlikle bozulup gitmi§ti." (Enbiya: 22) soztin-
den de, yerde ve goklerde birden fazla ilah oldugu anlamt yoktur. Sonuc; ola-
rak, bir §eyi diger bir §eye §art kilmak, o §eyin olmas1n1 gerek.li ktlmaz. imam
Fahreddin er-Razt de tefsirinde ayn1 §eyi soyler.

Bir haberde §Oyle denilir : "Kadinm bereketlisi; tez evlenen, tez dogu-
ran ve mehri hafif olandzr. "< 13> Erkegin, hanlllllil mehrini tam olarak vermesi,
hi9 olmazsa tam olarak Odemeye niyetlenmesi gerekir. Kim, han1mm1n meh-
rini vermemeye niyetlenirse, k1yamet giiniine gas1b olarak gelir. T1pk1, borc;-
lanirken odememeyi akllna koyan insan1n, hlfSlZ olarak: geldigi gibi. Erkek,
kadllllll mehrini venneyi ertelememelidir. Fakat fakir olursa, hantm erteler.

11- Mtislim, Ebfi Davud ve Nesei'nin, Veda Hacc1 boltimtinde zikrettigi hadisin bir boltimtidtir.
Bkz. Ciimi'ul-UsUI, 3/465.
12- Buhari, Muslim, Tirmizi Bkz. Cdmi'ul-UsUI, 6/564.
l 3- ibn Asakir, "ilk deja kit dogurmak, kadmm bereketidir" lafz1yla rivayet etmi§tir. Bkz. el-
F ethu'l-Kebfr, 3/141.
194 RUHU'L- BEYAN Ciiz:4

Erkekler han1mlanna; temizlige, hay1z, nifas ve namaza ait htiktimleri,


stinnet ehlinin inanc1n1 ogretmelidir. Eger erkekler bilmiyorlarsa, miiftiilere
sorup, han1mlanna ogretmelidirler. Erkekler, bu gorevi yerine getirmezlerse,
han1mlar evden d1§an 91karak, bu bilgileri elde etmeye <;ah§abilirler. Eger er-
kekler, han1mlara farzlan ogretirlerse, han1mlar da onlar1n nzas1n1 almadan
dt§arI 91k1p bir§ey ogrenemez ve zikir toplantilar1na gidemez. Ki§i, dinine ait
htiktimleri harum1na ogretmede ihmalkar davranir, onu terbiye etmezse, ona
ogretmezse ve ogrenmesini de engellerse, onun i§ledigi giinahlara ortak olur.

22. «Ge~mi~te olanlar hari~, babalarin1z1n evlendigi kad1nlarla ev-


lenmeyin.» Cahiliye doneminde ya§ayan insanlar, babalannm bo§ad1g1 ka-
dmlarla evleniyorlardi. Bu kotti adet, bu ayetle yasaklanmt§ oluyor. Ge9en
ge9ti. Artlk bundan sonra, babalarm1zm evlendigi kadmlarla evlenmeyin. Bu-
radaki maksat, serbestiyeti btittintiyle ortadan kaldrrmaktrr. Bunun bir benzeri
de ," ...Deve igne deliginden gefmedikfe cennete giremezler." (A'raf: 40)
ayetinde vardir.

«~iinkii bu, fuhu§tur, nefret edilen bir §eydir ve fena bir yoldur .»
Babalarm1z111 han1mlar1yla evlenmeniz, Allah katinda 9ok 9irkin bir i§tir ve
btiyiik bir glinahtir. Onun i9in bu i§e, hi9bir timmette ruhsat verilmemi§tir. Bu
i§i yapanlar, kotti bir yoldad1rlar ve o yol kendilerini cehenneme gottiriir.

23. ~unlarla evlenmeniz «size» haram k1hnm1§trr. «Anneleriniz,>> baba


anneleriniz, anne anneleriniz, onlann anneleri ve yukan dogru bilttin nineleri-
niz; «k1z ~ocuklar1n1z» ve a§ag1ya dogru gittik9e 9ocuklar1Illz1n k1z yocukla-
n; ana baba bir «k1z karde~leriniz,» veya yaln1zca ana bir, ya da baba bir
karde§leriniz. Kiz karde§ler ii<; yonltidilr: Oz k1zkarde§, anadan k1zkarde§, ba-
badan k1zkarde§.

ilim adamlan : " Buradaki haramhgm sebebi, cinsel ili§kidir. <;unkli bu


cinsel ili§ki , bir kti9timseme, 3.§agilamadrr. insan, bu i§i anmaya bile utanrr.
Oyleyse anneleri, bundan korumak gerekir" derler. Annenin 9ocuguna ikram-
da bulunmas1, en ytice ikramdir. K1z yocugu da insanm bir paryas1du ve bir
boltimtidtir. Oyleyse onu da bu a§agilamadan korumak gerekir.

Yakm veya uzak «halalanniz,» ayn1 durumda «teyzeleriniz,» babalan-


n1z1n ve dedelerinizin k1z karde§leri, halalar kapsamma; annelerinizin ve ni-
nelerinizin k1z karde~leri de, teyzeler kapsam1na girer. Bunlar111; anne ve baba
. tarafmdan olmas1 veyahut da, ikisinden biri taraf1ndan olmas1 ayn1drr. Uzak
Ayet: 22-23 NiSA S URESi / 4 195

da olsa, erkek «karde~ k1zlari, k1z karde~ k1zlari.»


Biliniz ki Allahi.i Teala, ondort sm1f kad1nla evlenmeyi yasaklam1§tlr.
Bunlardan yedi s1n1f, yukar1da belirtildigi gibi nesep yontinden, kalan yedi s1-
ruf ise, sebep yonlindendir. Sebep yontinden haram olan yedi s1n1f da §Unlar-
drr:

«Sizi emziren silt anneleriniz, silt k1zkarde§leriniz.» Y ani, tlpk1 ne-


sep yontinden haram k1hnan anne ve karde§leriniz gibi slit anneleriniz ve slit
k1zkarde§lerinizle evlenmeniz de size haram klhndi. Allahii Teala, emzirmeyi
haramhk sebebi olarak bildirmi§tir. Ki, ayette silt anneyi, emen c;ocugun an-
nesi; emzirilen kiz1 da la.z karde§ diye adlandirml§tII. Emzirenin kocas1, eme-
nin babas1, emzirenin kocasmm babalan da emenin dedeleri say1lm1§tir. Em-
zirenin kocasm1n klz karde§i, emen c;ocugun halas1 say1br. Adamm, silt anne-
den olmasa bile, slit emmezden once ve sonra olan c;ocuklan, onun babadan
k1zkarde§leri ve erkek karde§leri say1hr. Emziren kadmm annesi; ninesi, k1z
karde§i ise, teyzesi say1hr. Bu kocadan olan her c;ocuk; onun, baba bir ana bir
k1z ve erkek karde§i olur. Ba§kasmdan.olan c;ocuklar ise, ana bir klz ve erkek
karde§leri olur. <;unkti bu konuda Hz. Peygamber (s.a.v.) : " Nesep yonunden
haram olanlar, sut emme yonunden de haram olurlar" buyurmu§tur.<1 4 > Bu
htikiim, hepsini kapsayan genel bir htiktimdiir.
Kendileriyle cinsel ili§kide bulunmam1§ olsan1z bile, nikahlanm1§ oldu-
gunuz «kardar1n1z1n analara.» Bu hususta ilim adamlan ittifak etmi§lerdir.
«Cinsel ili~kide bulundugunuz han1mlar1n1zdan olan ve sizin evinizde bu-
lunan iivey k1zlar1n1zla evlenmek haram k1hnm1§tlr.» Burada "haram kz-
lmml~tir " ctimlesinden maksat, nikahlamanm haramhg1d1r. <;unkti orfe gore,
bir §eyin haramhg1, ama9lanan §eyin cinsine goredir. "Kadmlar size haram-
dir" denilince, bundan, kad1nlarla evlenmenin haramhg1 anla§1hr. i9ki haram-
drr denilince, i9kinin ic;ilmesinin haram oldugu; domuz eti haramdir denilince
de, domuz eti yemenin haram oldugu gibi...
«Eger anneleriyle, cinsel ili§kide bulunmam1§ iseniz, (kendilerini bo-
§ad1ktan sonra,) onlarla evlenmenizde hi~bir giinah yoktur.» Sizin eviniz-
de bulunandan maksat, sizin terbiyenizde bulunandrr. Aslmda sizin yaruruzda
ve terbiyenizde bulunmas1 da §art degildir. Genellikle boyle oldugu i~in bu
ifade kullanilm1§hr. «Kendi sulblerinizden gelen ogullar1n1z1n kardari»yla

14- Buhati, Mtisli'm, Ncsei ibn Abbas'tan rivayet etmi§lerdir. Bkz. Cami'ul-Usat, 11/475.
196 RUHU'L-BEYAN Ciiz:S

evlenmeniz de haramdrr. Burada, "kendi sulbunuzden gelen" tabiri kullarul-


mak suretiyle, evlathklar istisna edilmi§ oluyor. Yanm1za d1§andan almt§ ol-
dugunuz evlathk, eger hamm1n1 bo§arsa, o hammla evlenebilirsiniz. Nitekim
Hz. Peygamber, evlathg1 olan Zeyd b. Hfirise'nin bo§ad1g1 Zeynep binti
Cah§'la evlenmi§tir.

«Ve iki k1z karde~i bir arada alman1z da size haram k1hnd1. Ge~en
ge~ti arbk.» Daha oncekilerden hesaba c;ekilmeyeceksiniz. «~iiphesiz ki Al-
lah,» cahiliye doneminde yaptiklann1z1 «~ok bagt§layan, ~ok merhamet
edendir.» Gilnahlann1zdan dolay1 yapm1~ oldugunuz tevbeleri kabul eder,
kendisine itaat ederseniz sizi bagt§lar.
24. «Evli kad1nlarla evlenmeniz de haram k1hnd1.» Ayette "evli ka-
dinlar" diye terctime edilen "Muhsanat" kelimesidir. Muhsanat, korunmu§
kadmlar demektir. Evlilik, kadmlan harama dti§mekten korudugu ic;in bu ifa-
de kullaruhm§tlr.

Kur'an-1 kerim'de "ihsan" kelimesi, dort anlamda kullan11Ir:

1- Bu ayette oldugu gibi evlenmek,


2- "i!fetli ya§amak §art1yla" (Nisa: 24) ayetinde oldugu gibi, iffet.
3- "ifinizden in~nmt§ hur kad1nlarla evlenmeye gucu yetmeyen ... " (Ni-
sa: 25) ayetinde oldugu gibi, hiirriyet.

4- Yine Nisa sfiresinin 25. ayetinde ge~tigi tizere islam. <;unkii oradaki
"Evlendikten sonra" ifadesini "islfun olduktan sonra" diye tefsir edenler var-
dir.
«Sahibi bulundugunuz cariyeler» bundan «miistesna.» Cariyeden
maksat, esir ahnan han1mlardtr. Bunlar, kilftir i.ilkesinde evli olan kad1nlar
olup, sava§an miiminlere helaldirler. Allahii Teala, evli kadmlar1 erkeklere
haram kllmak suretiyle, onlann iffetini ve neseblerinin saghg1n1 korumu§tur.
Erkeklerin de, rrzlarm1n §erefini a§ag1lara dil§mekten ve ~irkefe kar1§maktan
koruyarak, gorevlerinin yticeligi ifade edilmi§tir. <;tinkti Allah, i§lerin en yiice
olan1ru sever, dii§ilk, adi i§lerden nefret eder. Allah, "cariyeler mustesna" bu-
yurmu§tur. Y ani o han1mlar1, gii~ ve kuvvet kullanmak suretiyle kafirlerden
elde etmi§sinizdir. Bunun ic;indir ki din, onlar1n bir hay1z goriip gebe olma-
. dtklan kesin olarak anla§thncaya kadar onlara yakla§mamay1 gerekli kilmt§-
trr.
Ayet: 24-25 Ni SA SURESi/ 4 197

I§te «bunlar, Allah'1n size farz klld1g1 hiikiimlerdir.>> AHahti Teala


bunlann haram oldugunu size yazmt§ ve bunlan uygulaman1z1 size farz k1l-
m1§ttr.

«Bunlartn» yani say1lan bu kadmlann «dl§Inda, iffetli olarak, zina et-


mcksizin,» mehirlerini verip, «mallar1n1zla evlenmek istemeniz size helal
kthndl.» Yukar1da saytlan guruplar d1§1nda, mehirlerini tam olarak vermek ve
zinadan ka91nmak suretiyle, bir veya birka9 tane han1mla evlenmek isteme-
nizde bir sakmca yoktur. Ancak stinnetle de bir kadmla teyzesi veya halaslill
aym nikah altmda toplamak haram k1hnm1§tir.

"Sifah" kelimesi, zina ve fuhu§ demek olup meniyi ak1tmak anlam1na


gelir. Zina'dan maksat bu oldugu i~in "siffill" denilmi§tir. Yani zina yapmaya-
rak Irzlar1n1z1 koruyun, demektir. Buna gore ayetin manas1 §oyle olur. Zina
yaparak mallann1z1 kaybetmeyin. Sonra hem dtinyan1z, hem de ahiretiniz el-
den gider. Fakat kadmlarla evlenin. Bu sizin i9in daha hayrrhdrr. Burada ma-
hn zikredilmesinin sebebi, maldan ba§ka bir §eyin mehir olarak verilemiyece-
gine i§aret i<;indir. «Onlardan,» sahib nikah, sahib halvet vs. gibi <<faydalan-
man1z kar§d1g1nda, kararla~hrdmt§ olan mehirlerini verin.» <;unkti me-
hir, han1mlardan istifade etmenin kaq1hg1d1r. «Mehrin kararla§tlrdmas1n-
dan sonra,» az veya 9ok vererek, «biribirinizi raz1 etmenizde bir sak1nca
yoktur.» Mehri kararla§ttrd1ktan sonra, kar§1hkh nza ile azaltlp eksiltmekte
veya hanrmm, tesbit edilen bu mehri kocasma bag1§lamasmda hi9bir sak1nca
yoktur.

«Allah>> kullarin menfaatini «en iyi bilen ve» kanunla§tlrm1§ oldugu hti-
ktimlerde de «hikmet sahibi oland1r .»

25. «Sizden kim,» aran1zda bulunan «hiir ve mii'min kad1nlarla ev-


lenmeye gti~ yetiremezse, sahip oldugunuz miimin cariyelerle evlensin.»
"
Ayette ge9en "muhsenat" kelimesinden kas1t, htir han1mlard1r. Kar§1h da
"memlukat - cariyeler"dir. <;unkti onlarm htirriyetleri, kendilerini esaretten
ve peri§an olmaktan korumu§tur. Eger htir ve iniimin han1mlarla evlenmeye
gtictinliz yoksa, o zaman, sahip oldugunuz kole veya cariyelerle evlenin.

«Allah, sizin iman1n1z1 daha iyi bilir .» Evlendiginiz mtimin cariyelerle


sizin aran1zdaki iman konusundaki aynnttlar1, Allah daha iyi bilir. Belki de,
mi.imin cariyenin i1nan1, hiir kad1n1n iman1ndan ve kad1nm iman1, erkegin
imamndan daha kuvvetli olabilir. Mi.imine gereken iman ve isiam'1n d1§1nda
198 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

hic;bir tistiinltik olc;iisii aramamas1, haseb ve nesebe itibar etmemesidir. «Siz-


ler birbirinizdensiniz.» Sizin de, kolelerinizin de soyu Adem peygambere
dayanmaktadrr. Dininiz de isiam'd1r. ~airin §0yle dedigi gibi:

Cins bakimindan insanlar birbirine e§ittir.


Babalan Adem, anneleri de Havva'dtr.

Sizinle koleleriniz aras1nda iman bag1, din karde§ligi vard1r. Hur bir in-
san1n, kole bir insana, ancak iman iistiinltigti olabilir. Dindeki kidemliligi
kendisine iisti.inltik saglar.

«Oyleyse; iffetli ya~amalan, zina etmemeleri ve gizli dost tutmama-


lar1 ~artlyla, sahiplerinin iznini alarak onlarla evlenin.» Onlardan ytiz c;e-
virmeyin. Sahiplerinin bizzat nikah akitlerini yapmalar1 degil de izinlerinin
§art ko§ulmas1 nikah akdini bizzat cariyelerin yapabilecegine cevaz verildigi-
ne i§arettir.

Cahiliye doneminde iki c;e§it zina vard1. Bunlardan biri, para kar§1hg1n-
da ac;I.k bir §ekilde yaptlan zina idi. Bunu herkes bilirdi. ikincisi ise, dost tut-
mak suretiyle yap1lan gizli zina idi. 0 zamanki insanlar, bu dost tutma §eklin-
de olan zinay1, zina saymazlard1. Bu her iki durumun da zina oldugunu belirt-
mek ic;in, Allahii Teala bunlar1 tek tek zikretmi§ ve haram olduklarm1 belirt-
mi§tir. <15>

«Onlann mehirlerini de,» kendilerini zarara sokup, fidye vermeye


mecbur etmeden ve tehir etmeden <<giizel bir ~ekilde verin.»

«Evlendikten sonra» zina gibi «bir fuhu~ yaparlarsa, onlara; htir»


ve bekar «kad1nlara verilen cezan1n yar1s1 verilir .» Bu ceza, bekar han1mlar
i~in ytiz, cariyeler ic;in de, bunun yar1s1 olan elli degnektir. Cariyelere recm
cezas1 yoktur. <;unkii recm cezas1nm yans1 olmaz.

«Bu» htir kadmla evlenmeye gilcti yetmeyince «(cariye ile cvlenme iz·
ni), i~inizden s1k1nbya dii~mekten korkanlar i~indir.» Buradaki "szkzntiya
dii~mekten korkmak", "zina korkusu"dur. Ashnda ayetteki "anet" kelimesi
sardi.ktan sonra kemigin k1nlmas1drr. Daha sonra istiare yoluyla her tiirlil za-
rar ve me§akkat i<;in kullan1lm1~tlr. Ancak burada onunla zina kastedilmi§tir.
<;link.ii zina, diinyada haddi, ahirette de cezay1 gerektirdigi i~in bir gii~ltik se-

15- Cahiliye done.mindeki "gizli dost tutma''ya, metres tutma diyebiliriz. <;unku olay aym olay-
dir. (Mtitercim)
Ayet: 25 Ni SA SURESi/ 4 199

bebidir. Can1n1z1n istedigi kottiliiklerden sak1n1p, cariyelerle evlenmeme ko-


nusunda «sabirh olursan1z, bu sizin i~in» cariye ile evlenmekten «daha ha-
y1rhd1r.»

<;link.ti cariye ile evlenmeye her ne kadar ruhsat verilmi§Se de dogacak


olan 9ocugun kolelikle kaq1 kar§1ya kalmas1 soz konusudur. Bir de efendisi-
nin onda hakki vard1r. Kocasma kar§I, hilr kachnlar gibi olamaz. Efendisi onu,
her yerde ve fusatta, istedigi gibi 9ah§ttrabilir, satabilir de. Bu durumlar ise,
kocas1nm ve 9ocuklann1n durumunu sarsar. Bu durumlar, gurur kinc1 §eyler
oldugu i9in, cariyeyi nikfilllayan kimseyi etkiler. Mliminlere ise, izzet ve §eref
yala§rr. Cariyenin mehiri, efendisine aittir, kendisi mehirinden istifade ede-
mez, kocasma da hibe edemez. Ev i§lerini de dtizenli olarak yapamaz.

«Allah,» buna sabredemeyenleri «bag1§layand1r ,» gii9 ve ruhsat verme-


de «merhamet edendir.»
Cariye ile zor durumda kahnca evlenilir. ~afii mezhebine gore, htir ka-
dmla evlenmeye giicti olan, cariye kad1nla evlenemez. Hanefi mezhebine gore
ise, htir hanim1 olmad1g1 miiddet9e, cariye ile evlenmesi helaldu..
~afii mezhebi, ayetin zfilliri anlam1n1 almi§ttr. Onlara gore, cariye ile ev-
lenmenin ti9 §artl vard1r. Bunlann ikisi nikfiltlayanda, biri de nikfiltlanan cari-
yede bulunmas1 gereken §artlardrr. Nikahlayanda aranan §artlar; htir kadm al-
maya gticti olmama ve zorluga (zinaya) dti§me korkusudur. Nikfilllanan da
aranan §art ise, kAfir olmay1p, mtimin 0Jmas1dir.
Ebu Hanife'ye gore ise, bunlar aranan, fakat §art olmayan §eylerdir. 0,
gi.ici.i olmama durumunu, hiir hanrm1 olmama §eklinde anlayarak, cariye ile
evlenmenin helfil oldugunu soyler. Nikahtan da, cinsel ili§kiyi anlar. Boylece,
"mu'min cariyelerinizle" ifadesinden de, mtimin cariye ile evlenmenin, kitap
ehli birisiyle evlenmekten daha faziletli oldugunu anlar. Bunun da mendup
oldugunu soyler.

Teysir isimli eserde denilir ki : "Miimin cariyeleriniz" buyrugunda, ki-


tap ehli kad1nlarla evliligin haram olu§una degil, mti'min kad1nlarla evliligin
helfil olu§una i§aret edilmi§tir. Nikfilun caizligi konusunda zengin ve fakir
aras1nda fark olmad1g1 gibi, mi.i'min, yahudi ve h1ristiyan kad1nla evlenme
arasmda da fark yoktur.

Biliniz ki evlilik, peygamberlerin si.inneti ve sadiklann yoludur. Ancak


200 RUHU'L-BEYAN Ciiz:5

bu konuda, insanlann durumlanna gore degi§ik haller soz konusudur. Evlen-


me; onu §iddetle arzu edenlere vacip, 1hmh olanlara mtistehab ve evlenmek-
ten aciz olup, nafaka ve cinsel ili§kiyi yerine getiremeyenlere ise mekruhtur.
Evlenmek i9in, dindar bir han1m se9ilir. <;tinkti dindar han1m, dtinya
mahrun en hayrrhs1du. insan onunla, evin yonetimini ve kalb huzurunu elde
eder. Pi§irme i§i, temizlik, bula§Ik yikama gibi biitiln rahathg1 onun vas1ta-
s1yla elde eder. insarun; §ehvet esiri olma korkusu olmasa bile, evinde tek ba-
§1Ila han1ms1z olarak ya§amast 9ok zor bir i§tir. Erkek evinin biitiin i§lerini
gorse, ilim ve kulluk gorevi i9in bo§ vakti kalmaz. Evin i§lerini ytiklenen sali-
ha kadm, boylece din yolunda da bir yard1mc1 olur. Bu ilkeler dogrultusunda
hareket etmemek insan1 me§gul eder, insanm gonH.ine rahats1zh.k verir ve ge-
c;im balammdan da insan1 stlantiya sokar.
Bunun i9indir ki, Ebfi Stileyman ed-Darfull §Oyle demektedir: "Saliba e§
dtinya i9in degildir. 0, ahiretin i9in sana bo§ vakit saglar, seni bir takrm i§leri
yapmaktan kurtanr. ''
Baz1 insanlar da, bekar han1mlan se9erler ve derler ki : "Bekar han1m
senin harum1ndrr. Ahnt§ olduguri dul hammm 9ocugu yoksa, o hanurun yans1
senindir. Eger 9ocugu varsa, hepsi ba§kasmmdrr. Senin ekmegini yer ve sen-
den ba§kas1n1 sever."
Sonuc; olarak, cariye kadmlarla evlenmek bir ruhsattrr. Onlarla evlenme-
yip sabretmekse, azimettir. ~tiphesiz azimeti tercih etmek daha iyidir. Kul, sa-
brr sayesinde ytiksek derecelere ula§rr. Allahti Teala'nm, kullanna olan rah-
meti, anlatdamayacak kadar geni§tir. Bunun i9in ylice Allah : ''Allah, bagl§-
layandir ve merhamet edendir"buyurmu~tur. Onun rahmetinden biri de daha
once ya§aint~ ir~ad ehli insanlann yollarm1 beyan etmesidir.
Ayet: 2 5-28 NiSA SURES i/ 4 201

26. Allah, size afiklamak ve sizi, sit.den oncekilerin yollan-


na iletmek ve sizin tevbenizi kabul etmek ister. Allah, bilendir
ve hikmet sahibidir.
27. Allah, sizin tevbenizi kabul etmek ister. Sehvetlerine
uyanlar ise, busbiitiin yoldan fikmanizi isterler.
28. Allah, iizerinizdeki yiikii hafi.fletmek ister. <;iinkii in-
san, zayif olarak yaratrlmifhr.

26. «Allah size;» kendi yarann1za uygun ve ibadet etmeniz i9in gerekli
olan helfil ve haranu «a~1klamak ve sizi,» kendilerine uyas1n1z diye, «sizden
oncekilerin», gecrmi§ peygamberlerin ve sfilih kimselerin «yollarina iletmek
ve sizin tevbenizi kabul etmek», sizi iyinde bulundugtinuz giinahlardan kur-
tanp, kendisine itaat etme yoluna dondiirmek ve tevbe iyin ba§arih k1lmak
«ister.»
«Allah,» sizi «bilendir ve» sizin iyin istemi§ oldugu §eylerde «hikmet
sahibidir.»
27. «Allah, sizin tevbenizi kabul etmek ister ..» Burada Allahii
Teala'nm diledigi §eyin faydasmm kemaline ve facir kimselerin diledigi §e-
yin zararin1n kemfiline i§aret vardrr. Dolay1s1yla bu, bir tekrar degildir. «~eh­
vetlerine uyanlar,» giinahlar i§leyerek facir olan kimseler «ise,» sizin de
kendileri gibi §ehvetlere uyman1z1 ve «biisbiitiin» hak «yoldan ~1kman1z1»
ve onlar gibi zinakar olman1z1 «isterler.» Buradaki yoldan 91kmak'tan kas1t,
haram1 helfil kabul etmemek §arhyla, hatalar i§lemektir.
28. «Allah, iizerinizdeki yiikii», katlanilmas1 zor olan yiikiimltillikleri
«hafifletmek ister.» Onun is;in kolayhk dini olan islfun, cariyelerle evlenme
ve diger konularda size ruhsat verip, kolayhklar sagladi.
202 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

«<;iinkii insan,» nefsinin istemi§ oldugu §eylere kar§t <;tkmada «zay1f»


ve aciz «olarak yarahlm1~tlr.» 0, nefs1 arzu ve isteklerine kar§t koyma ko-
nusunda sab1r gosteremez. Kelbi: "insan, kadinlara dayanamaz" der. Said b.
Mtiseyyeb ise : "~eytan, insan oglundan iimidini kestigi anda, ona kad1nlar
vas1tas1yla yakla§rr. Seksen ya§Ina bastlm, goztimiin biri gitti, fakat digeriyle
bakmak isterim. Nefsime kar§I en ~ok, kadm fitnesinden korkanm" der.

Ebu Hureyre (r.a.) §6yle dua edermi§ : " Ey Allah'1m! Hrrsizhk yapmak-
tan ve zina etmekten sana s1g1n1nm." Bunu duyanlar ona: "Sen Allah
Rasultintin arkada§tsm. Hala zinadan ve hirs1zhktan m1 kork:uyorsun ? " diye
sorarlar. Ebfi Hureyre de: "Kendime nasil gilvenebilirim? ~eytan hala sag" di-
ye cevap venr.
Ayet: 29-30 NiSA SURESi/4 203

29. Ey iman eden/er! Mallarinizi aranizda haksizlikla ye-


meyin. Kar§ilikli nza ile yapmi§ oldugunuz ticaret olursa ba§-
ka. Kendinizi oldiirmeyin. Allah, size kar§i fOk merhametlidir.
30. Kim, bunu zuliim ve dii§manlik kasdiyla i§lerse, onu ce-
henneme sokanz. Bu Allah 'a kolaydir.
31. Eger yasaklandiginiz biiyiik giinahlardan kapnirsaniz,
sizin kusurlanmzz orteriz ve sizi, giizel bir makama koyariz.
32. Allah 'in sizi, birbirinizden iistiin klldigi §eyleri temenni
etmeyin. Erkeklere de kazandiklanndan bir pay var, kadinlara
da kazandiklarindan bir pay var. Allah'tan, O'nun liitfunu is-
teyin. Allah, her§eyi bilendir.

29. «Ey iman edenler! Mallar101z1 aran1zda,» kanunsuz yollarla, 9al-


mak suretiyle, hiyanet ederek, kumar oynayarak, faiz ve rii§vet alarak... «hak-
s1zhkla yemeyin.» Buradaki "yemeyin"den kas1t, "almaym"d1r. <;unkti mal-
lar1n bilytik ~ogunlugu, yenmek i~indir. Bu mah yemek haran1 olunca, diger
tasarruflar da haram olur. «Kar§1hkh riza ile yapmt§ oldugunuz ticaret
olursa ba§ka.» Ancak mallanruzm ticaret mah olmas1 hari9 hibe, sadaka ve
miras gibi me§ru yollarla mal elde etmek de boyledir. Bunlar, batil yollarla
kazanilrm§ olmaz. Burada ozellikle "ticaret" kelimesinin zikredilmi§ olmas1,
kazancm en 9ogunun ticaretten olmas1ndan ve ticaretin, insanhga en uygun
ges:im yolu olmasmdandrr.
11
Kar~tl1kh nza"dan maksat ise, satl§ esnasmda, satm alanlarm ve sat1c1-
lann i.izerinde akit yapttldar1 §eyde anla§maya varm1§ olmalar1drr.

Camrnz1 tehlikeye atmak suretiy le veya di.inya ve ahirette sizi helake go-
tiirecek olan birtakun gtinahlari i§lemek suretiy le, «kendinizi oldiirmeyin.>>
Bir izaha gore de buradaki "nefis", yani "kendiniz" kelimesinden maksat,
kendi cinsinizden olan mtiminlerdir. <;unkti btittin mil'minler, bir tek nefis gi-
bidir.

«Allah, size kar§• ~ok merhametlidir .» Size olan a§in merhametinden


dolay1, emrettigini emreder, yasakladiguu da yasaklar.

30. «Kim bunm» oldilrme olayrm ve az once zikrettigimiz haramlar1


«zuliim ve dii§manhk kasd1yla i§lerse, onu cehenneme sokariz.» Haddini
a§arak, zultim ve tecavi.iz yoluyla bunlan i§leyeni, hakk1 olmad1g1 §eyi alan1,
204 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

azab1 ~ok <;etin ve tutU§ffiU§ bir ate§e, yani cehenneme atanz. «Bu»nu yap1p,
onlan cehenneme atmak da, «Allah'a kolayd1r.» Burada, ~ehditte bir mubala-
ga vard1r. Hi~bir kimse ondan ka9amaz ve direnemez.

Akilh insan, tehlikelere dti§mekten ka~mmaltdrr. Hukuka tecavtiz etme-


mekte itina gostermelidir. Allah, mah ve nefsi korumay1, ayrn anda emredi-
yor. Bu ikisi, insana hayatm1 devam ettiren ikiz karde§ler gibidir.

Mah batil yollarla yemek, insanm hem dinini, hem de diinyas1n1 peri§an
eder. Dogrudan kendisine zarar verir ve helfil<. olmas1na sebep olur. Baz1 i§le-
rin etkisi dtinyada gortiltir.
Anlatild1gma gore sultanm biri, ~eyh Alauddevle'ye bir ceylan gonder-
mi§ ve bunun hetal oldugunu soylemi§. ~eyh de demi§ ki: "Ben Tus'ta idim.
Emirlerden biri bana, tav§an getirdi ve kendi eliyle avlad1g1 i9in helal oldugu-
nu ve yememi soyledi. Ben de ona~ imam Ca'fer Sad1k'a gore, tav§anm bana
haram oldugunu soyledim. Bir ba§ka gtin de, ceylan getirerek, o ceylan1, ba-
bas1ndan kalan at tizerinde, kendi eliyle yapug1 okla avlad1gm1 ve yememi
soyledi. Bunun tizerine akhma §U geldi. Amirlerden biri, Mevlana Cemal'e iki
tane ordek getirmi§ ve ordekleri dogan vas1tas1yla yakalad1g1m soyleyerek,
Mevlana Cemal'in bunlar1 yemesini istemi§ti. Mevlana da : 'Soz, iki ordek
konusunda degil, doganm az1g1 konusundadrr. Hangi y~h kad1nm tavugunu
yiyerek, avlayacak kadar kuvvetlendi acaba? Atmm tizerindeyken avlamt§ ol-
dugun ceylan, av ise de, atm1n yemi olan arpa hangi mazlumun az1g1yd1 aca-
ba?' demi§ ve onu yememi§ti" dedi. 06)

Terzinin biri, btiyiiklerden birine §Oyle sormu§ : " Zalimlerin elbisesini


dikerken, zulme yardnnc1 oluyor muyum acaba ?'' 0 da demi§ ki : "Bu soz se-
nin hakkmda degil, igne yapan demirci hakkindadir. " <m

Bu gibi olaylar, zaman1m1zda pek az ise de, helfildan kazanmaya 9ok


dikkat etmek gerekir. <;iinku ona ula§mak ~ok onemlidir.

31. «Eger» Allahti Teala ve onun Rasfilti tarafindan «yasakland1g101z


biiyiik giinahlardan ka~1n1rsan1z, sizin» kti~tik «kusurlar1n1z1 orteriz ve

16- Bursev1 Hazretleri, hetal ve haram konulannda, mtislilmanlann ara§tmna yap1p, takva sahi-
bi olmalanm ve §tipheli ~eylerden sakmmalanru ikaz ctmek i~in bunlan kaleme alm1~t1r.
(Mtitercim)
17- Bu, takva sahibi olmak ve §i.ipheli §eylerdcn uzakla§mak konusunda ~eyhin a§m dikkatidir.
Bununla haram ve heliil konularmda mi.islumanlan rrok titiz davranmaya te§Vik etmeyi
ama~I am1§tlr.
Ayet: 31 NiSA SURESi/4 205

sizi,» raz1 olacag1n1z «giizel bir makama koyar1z.» Bu makam da cennettir.


Hz. Peygamber (s.a.v .) : " Bir kimse, biiyuk giinahlan i§lemekten ka~mirsa,
bir namaz diger namaza kadar, bir cuma diger cumaya kadar ve bir Rama-
zan da diger Ramazana kadar yapt1gz (kii~uk) giinahlara keffaret olur. "08>
buyurmu§tur.

"Kebair", yani biiyi.ik gtinahlar konusunda gorii§ aynhklan vard1r. Bu


gorii§lerin en dogrusuna gore, Allahii Teala'n1n had cezas1 koydugu ve ceza
vermekle tehdit ettigi her giinah, kebfilrdendir.

Enes b. Mfilik : "Bugiln sizler, oyle i§ler yap1yorsunuz ki, sizin gozii-
niizde onlar bldan daha incedir. Halbuki biz o giinahlan, Hz. Peygamber za-
mamnda kebfilr say1yorduk" demi§tir.

Bilmi§ olunuz ki, btiyiik gtinahlardan sak1nmak, kii~iik gilnahlann ba-


gi§lanmasma vesile olur. Biiyiik ve ktic;tik gilnahlardan ka~1nmak suretiyle
c;ok giizel bir yere, Allahti Teala'n1n huzuruna girmek miimktin olur. Hz. Pey-
gamber (s.a.v.): "Ku§kusuz Allah guzeldir, sadece guzel ve temiz olanz kabul
eder" buyurmu§tur. o9>

Biiytik giinahlar, ii9 gurupta toplanmt§tir :

1. Heva'ya uymak : Reva, insan nefsinin, §ehev1 arzulardan zevk almas1-


drr. Bu konuda Allahii Teala: "Hevaya uyma! Seni Allah yolundan saptlrzr"
(Sad: 26) buyurmu§tur.
•'

2. Di.inyay1 sevmek : Btitiin biiytik giinahlar1n binegi mesabesindedir.


Adam oldiirmek, zultim yapmak, htrs1zhk ve soygun yapmak, gash ve talan
etmek, faiz almak ve vermek, yetim mah yemek, yalan yere yemin etmek ve
zekat vermemek gibi biiytik giinahlar, dtinyay1 sevmenin bir sonucudur. Al-
lahti Teala: "Kim diinya ekinini isterse, ona da dunyadan bir §ey veririz. Fa-
kat, onun ahirette bir nasibi yoktur" (~Ora: 20) buyurur. Hz. Peygamber de bu
konuda: "Dunya sevgisi, biitiin kotiiliiklerin ba§zdir" buyunnu§tur.<20>

18- Mtisl im vc Tirmizl: "Be§ vakit 11amaz... " kelimesiyle tahric etmi~lerdir. Bkz. Cllmiu'/-
UsUl, 9/397.
19- Muslim ve Tirmizt rivayet etmi~tir. Uzunca bir hadisin par~as1d1r. Bkz. Camiu'l-UsUl,
10/565.
20- Beyhakt, Hasan el-Basri'den miirsel olarak rivayet etmi§tir. Bkz. Siiyfit1, el-Fethu'l-Kebir,
2/68.
206 RUHU 'L -BEYAN Ciiz:5

3. Etkiyi, Allah'tan ba§kasmda gormek: ~irk, riya ve nifak gibi §eyler


bundan kaynaklanrr. Onun i~indir ki Allahti Team : "Siiphesiz ki Allah, ken-
disine ortak ko~ulmastm asla bagi~lamaz. Bundan ba~kaszm , diledigine ba
gt~lar" (Nisa: 48) buyurur.

32. «Allah 'in sizi, birbirinizden iistiin klld1g1 ~eyleri


temenni etme-
yin.» Temenni, olmayacag1 bilinen veya zannedilen bir §eyi istemektir. Al-
lah'm size vermi§ oldugu, mal ve makam gibi dtinyaya ili§kin §eyleri elde et-
meyi temenni etmeyin. Bu gibi mallan elde etmede birbirinizle yar1§may1n.
Bunlar, Allahti Teala'n1n, herkesin durumuna gore kullanna ve.rmi§ oldugu
paylardir. Herkesin, Allah'1n ~endjne vermi§ oldugu §eye raz1 olmas1, ba§ka-
lanna verilen §eye haset etmemesi gerekir.
Denilir ki : Miras konusunda Allahti Teala, kadmlara erkegin yans1 ka-
dar pay verince, kad1nlar: "Bize iki pay, erkeklere bir pay verilmesine bizim
daha \:Ok ihtiyac1m1z var. Biz zay1fiz, onlar ise kuvvetlidirler. Onlar, ge~imle­
rini daha kolay temin ederler" demi§ler. Bu ayet-i kerimenin, bu olay tizerine
indigi soylenir.
«Erkeklere de kazand1klar1ndan bir pay var, kad1nlara da kazan-
d1klarindan bir pay var.» Mirasta, her grubun yeteneklerine gore belli pay-
lan vardu. Allah, herkes kendi hakkrna raz1 olsun diye, "kazandigi" deyimini
kullannn§ ve herkese belli bir pay1 hak olarak vermi§tir. Herkesin hakk1 ken-
disine tahsis edilmi§tir. Dolay1s1yla hi~bir kimse digerinin hakk1na goz dik-
mesm.
Sizden ba§kas1na tahsis edilen kazan1lm1§ haklan1 degil, «Allah'tan,
O'nun liitfunu isteyin.» Allah'm, ttikenmek bilmeyen nimet hazinelerinden,
dilediginizi isteyin. 0 size, istediginizi verir.
«Allah, her §eyi bilendir.» 0, her insanm neyi hak ettigini 9ok iyi bilir,
ilim ve hikmeti geregi herkese hakk1n1 verir. Bunun anlamm1n §6yle oldugu
da soylenmi§tir: Allahti TeaHi, insanlarm farkh olmas1na, rutbe ve sanatlarmm
degi§ik olmasma aldumaz. Baz1 insanlarm sultan, bazilar1nm vezir ve baz1 in-
sanlarm da sanat~1 olmasma bakmaz. <;unkti sistem bu farkhbklar lizerinde
durmaktadrr.
Ayet: 3 2-33 NiSA S URESi / 4 207

33. Ana, baba ve akrabalann biraktiklan her §ey ifin mi-


rasfilar kildik. Yeminlerinizin bagladigi kimselere de paylan-
ni verin. Siiphesiz Allah, her §eye §ahittir.
34. Erkekler, kadinlara hakimdirler. <;iinkii Allah, kimini
kiminden iistiin kilmi§tir. Erkekler ise mallarindan harca-
maktadirlar. iyi kadm/ar, itaatkar olanlar ve Allah 'in korun-
masini emrettigi §eyleri kocalannin bulunmadigz zamanlarda
da koruyanlardir. Dik kafalilik etmelerinden korktugunuz ka-
dinlara ogiit verin, yataklarindan ayrilin ve onlari diiviin.
Eger size itaat ederlerse, artik onlar aleyhine ba§ka bir yol
aramaym. <;unkii Allah, yiicedir, buyiiktii.r.

33. «Ana, baba ve a~rabalann b1raktiklar1» tereke ve mal gibi «her


208 ROHU'L-BEYAN Cuz:S

§ey· i~in miras~alarkdd1k.» Mevla kelimesinin c;ogulu olan "mevalf" miras-


9Ilar anlammdadu. Dereceleri farkh olup, istihkaklanna gore, olen ki§inin
mahndan paylann1 ahrlar. Mevall de, diger mirasc;1lar gibi, ashab-1 feraiz ve
asabedirler. 0 zaman ayetin manasm1 §6yle anlamam1z gerekir: Olen; anne,
baba ve akrabalar1n, geride brrakttklan mallardan, pay alacak. miras<;1lan her
toplulukta var ettik. Yani bu miras9Ilar her toplumda vardrr.
«Yeminlerinizin baglad1g1 kimselere de» mirastaki «paylar101 verin.»
Bunlar, sozle§meli mirasc;Ilardrr. (Mevali'l-muvalat.) Birisiyle yardtmla§ma
sozle§mesi yapan kimse, anla§tig1 adam1n mahndan, altida bir miras ahrd1.
Daha sonra bu hiikiim, "Akraba olanlar, Allah'm kitabma gore, birbirlerine
daha uygundur" (Enfal: 75) ayetiyle yiiriirliikten kald1nlm1§tlr.
«~iiphesiz Allah, her §eye §ahittir.» Onlara verdiginizi de, vermedigi-
nizi de <;ok iyi bilir. "Sahittir" ifadesiyle, bu pay1 venneye te§vik, vermeyen-
lere ise, tehdit vardu.
Bir gorti§e gore, "yeminlerinizin bagladzgz kimseler"den kas1t, yard1m-
la§ma sozle§mesi yapan kimselerdir. "Verin"den kas1t ise, yap1lan sozle§me
geregi, yard1mla§ma, nasihat etme ve insani ili§kilerde dtiriist olmaktrr. Her
miiminin, milmin karde§ine yardim etmesi, onun kurtulu§ ve iyiligini isteme-
si, nifak ve dil§manhktan uzak durmas1 gerekir. Bu konuda Hz. Peygamber
(s.a.v.) §C>yle buyurmu§tur : "Muminler, birbirlerini sevmekte, birbirlerine
aczmakta ve birbirlerini korumakta bir vii.cut gibidirler. Vu
cudun herhangi bir ·organi rahatsiz olursa, diger organlan da bu yuzden
ate§lenir ve uykusuz kallr. ''<21>
insan1n yapmas1 gereken §ey, kendisi i~in sevmi§ oldugu hayrrlan, diger
insanlar i\:in de sevmesi, onlara ogiit vermesidir. <;unkti ogiit, dinin diregidir.
Ogiit verme ve zorlama yoluyla eziyet verecek §eyleri ortadan kaldrrmas1, ya-
ni gelecek kotti §eylere engel olmas1, onlara §efkat ve merhametle davranma-
s1, bir kimseyi, begerunedigi bir §ekilde anmamas1 gerekir. <;ilnkii, her insana
vekil olan bir melek vardrr, arkada§tna soyledigi §eyi kendisine geri ~evirir.
Olgun insan kim olursa olsun, hi<; kimsenin ba§1na gelen kottillige sevinmez.
insanlar1n iyisine de, kotiisline de ihsanla sevgi besler. Onlar1n sikmttlar1na
katlanrr.. insanlardaki asll cevher boylece ortaya <;ikar.

34. «Erkekler, kad1nlara hakimdirler.» Yararh olan i§lerini goriip go-


zetirler, fena olanlar1 ise, engellerler. Ttpk1 valilerin, halk1n i§ini gorilp gozet-
tigi gibi. Erkekler kadmlan terbiye edip egitirler. Bu hakimiyet iki sebepledir.

21 - Buhari, Mtislim, Ahmed b. Hanbel. Bkz. Cllmiu'/-Usul, 6/547.


Ayet: 34 NiSA SURESi / 4 209

Birisi, insanm kendi kazanmas1y1a olan, digeri ise, Allah'm vermesiyle.

«Ciinkii Allah, kimini kiminden iistiin k1lm1~tir.» yani erkekleri akil,


kuvvet, kahramanhk, cesaret ve ho§gorii bak1m1ndan kadmlara tisttin kilm1§-
tlr. Bu, Allah vergisidir. Kendi kazanmalanyla olan tisttinltikleri de «Erkek-
ler ise, mallar1ndan harcamaktad1rlar» ifadesiyle belirtilmi§tir. Erkekler
nikfillta, mehir ve nafaka gibi §eylerde kendi mallanndan verme ac;1s1ndan, yi-
ne kadmlara i.isttin ktlmmi§tlr.

Rivayet edildigine gore, ashabm ileri gelenlerinden, Sa'd b. Reb!'in han1-


m1 olan, Hab1be binti Zeyd, kocas1na kar§I huysuzluk etmi§. Sa'd da ona bir
tokat atnu§. Babas1 ise kadnu alarak, Hz. Peygamber'e (s.a.v.) §ikayete gitmi§.
Hz. Peygamber: "Kisas yapahm" buyurmu§. Bunun tizerine i§te bu ayet in-
mi§. Peygamber efendimiz ise : "Bizim dilegimiz ba§ka, Allah'in dilegi ba§-
ka. ,4llah'm dilegi daha hayirhdir" buyurmu§ ve kisastan vazgec;ilmi§.

«iyi kad1nlar,» kadmlar ic;erisinde sfiliha olanlar, «itaatkar olanlar»


Allah'a itaat eden ve kocalarmm hukukunu koruyanlar «ve Allah'1n korun-
mas1n1 emrettigi ~eyleri, kocalann1n bulunmad1g1 zamanlarda da koru-
yanlardir.» Kocalar1 olmad1g1 zamanlarda, evlerinin e§yasm1, irzlann1 ve ko-
rumalar1 gereken §eyleri muhafaza edenlerdir. Bu ayetle kadmlar, kocalan ol-
mad1g1 zamanlarda, onlann malm1 korumaya te§vik edilmi§ ve bu konuda
mtijde ve ceza ile kar§I kar§iya olduklan belirtilmi§tir. Hz. Peygamber
(s.a.v.): "Kadzmn hayzrllsz, kendisine baktzgm zaman sana sevinf veren, em-
rettigin zaman itaat eden, kendisinden uzak kaldzgzn zamanlarda da, malznz
ve kendisini koruyan kadzndzr" buyurmu§tur.<22)

«Dik kafahhk etmelerinden korktugunuz kad1nlara ogiit verin.» Bu-


radaki hitap kocalarad1r. Kadmlara nasil hakim olacaklar1 bildirilerek, kendi-
lerine yol gosteriliyor. Kocalara deniyor ki : Eger han1mlann1z1n, size kar§I
huysuzluk etmesinden korkarsan1z, onlara nasihat edin. Bu nasihatiniz, onlan
iyiliklere te§vik edip, kottilliklerden sakmduma yoluyla olsun. Onlara ogtit
verin. Ogtit, kati kalpleri ve nefret edilen huylan yumu§atir.

Eger ogtit ve uyanlarm1z, han1mlara faydah olmazsa, «yataklanndan

22- Hakim, Beyhakl. Ebfi Davud, ~u


laf1zla tahric etmi~tir: "Ki~inin haylrll bir hazinesini size
haber vereyim mi? Kendisine bakt1g1 zaman ona sevin~ veren saliha bir kadm .." Bkz.
Camiu'l-Usul, 2/ 163.
210 RUHU'IrBEYAN Cuz:5

ayrihn ve...» Onlarla ayn1 yorgan alt1na girmeyin ve onlarla temas1 kesin.
Verdiginiz ogtitler ve yataklarmdan aynlmak suretiyle yapm1§ olduklarin1z-
dan da bir sonu9 elde edemezseniz, yaralamamak, incitmemek, bir yerlerini
larmamak ve yara bere izi btrakmamak §artlyla, «onlari doviin.» Bu ti9 dav-
ranI§, birbiri pe§inden gelen ve a§amah olarak uygulanmas1 gereken §eylerdir.

«Eger» bu uygulamalardan sonra «size itaat ederlerse, arbk onlar


aleyhine ba§ka bir yol aramay1n.» Onlan kmamaym ve eziyet etmeyin. On-
lara sata§may1 buak1n ve yapttldar1n1, yapmami§lar gibi kabul edin. <;unkti,
gi.inahlardan tevbe eden, gtinah i§len1emi§ gibidir.
«~iinkii Allah yiicedir, biiyiiktiir.» Allahil Teala, onlara kar§I sizden
daha tisttin bir kudrete ve daha btiytik bir gtice sahiptir. Allah'a kar§I gelmek-
ten sak1nm, kotti huy lanndan donerlerse onlar1 affedin ve kendilerine ceza
vermeyin. <;tinkii siz, ytice §anma ragmen Allah'a as! oluyorsunuz, sonra tev-
be ecliyorsunuz, Allah da tevbenizi kabul ediyor. Size kar§I hata edeni, hata-
smdan dondtigti zaman, affetmeye en hale sahibi olan sizsiniz. Birisi, hanim1-
n1Il zina, fenahk, fesat veya kotii bir §ey yapt1g1mn farkma var1rsa, onu bo§ar.
Onsuz ya§amaya sabredemezse, bo§amaz. Hz. Peygamber'e (s.a.v.) bir zat ge-
lerek : " Ey Allah'm elyisi! Benim bir han1m1m var. Kendisine dokunan eli
geri ~evirmez" dedi. Hz. Peygamber de : "Bo§a onu" buyurdu . Adam1n,
"Nefsimin ona uymas1ndan korkuyorum" demesi tizerine, Hz. Peygamber :
"Oyleyse tut onu, bo§ama" buyurdu.<23> c;unkli, eger han1mm1 bo§am1§ olsay-
d1, nefsine uyup, yine han1m1yla beraber olacakti ve her ikisi de su9 i§leye-
ceklerdi. Boyle bir korku vardi. Onun i~indir ki, bir fesad1 onleme bakmun-
dan, bunlarm nikfillh kalmalarmda fayda gorillmti§tiir. Erkekler, ho§lanna git-
meyen baz1 §eylere katlanmak zorundadirlar. Hz. Peygamber (s.a.v.) : " Ko-
cas1 kendisinden razl olarak olen kadtn, cennete girer" buyurdu. (24>
Hz. Peygamber, bir ba§ka hadislerinde ise §Oyle buyurur : "Dunyada
bir kadtn, kocasina eziyet verdiginde, o adamtn Huriler'den olan e§i der ki :
'Allah seni kahretsin! 0 adama eziyet etme. 0 senin yantnda yabancidzr. Ya
kmda seni bzraktp bize gelecektir.' " <25>

23- Ebu Davud ve Nesel, Nikah, 6/67. Laf1z Nesci'nindir. Bkz. Camiu'l-Usul, I 1/533.
24- Tirmizl rivayet etmi~ ve, "hasendir" demi~cir. Bkz. Ciimiu'l-Usm, 6/495.
25- Tirmizl, Rada'. Bkz. C/lmiu'l-UsiU, 6/496.
Ayet: 34-35 NiSA SURESi/ 4 211

35. Eger, aralarindaki anla§mazliktan endi§e duyarsaniz,


bir hake.m erkek tarafindan, bir hakem de kadin tarafindan
gonderin. Eger dii.zeltmek isterlerse, Allah da onlarin arasini
bulur. $ii.phesiz Allah en iyi bilen ve haberdar olandir.
36. Allah'a ibadet edin. O'na hifbir §eyi ortak ko§mayin.
Ana babaya iyilik edin. Akrabaya ve yetimlere iyilik edin. Yok-
sullara ve yakin akraba olan kom§uya iyilik edin. Uzak kom-
§Uya da iyilikte bulunun. Yaninizda bulunan arkada§a da
iyilik edin. Y olcuya ve elleriniz altinda bulunanlara da iyilik
edin. Allah, kendini begenen ve kibirlenen kimseleri .r;evmez.

35. Ey haki1nler! «Eger,» kan-koca «aralar1ndaki anla§mazhktan en-


di§e duyarsan1z» ve bu anla§mazhg1n kimden kaynakland1gm1 bilemezseniz,
bunlann arasm1 dtizeltmek ilzere, adil, hi.ikiim vern1eye ve ara bulmaya kabili-
yeti olan «bir hakem erkek taraf1ndan,>> bunun gibi «bir» ba§ka «hakem
de kad1n taraf1ndan,» bunlann aras101 bulmak tizere kendilerine «gonde-
212 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

rin.» \:iinki.i yakmlar, onlann i9 durumlarm1 daha iyi bilir ve aralar1n1 bulma-
ya daha isteklidirler. Onlar tizerinde daha etkili olur ve onlann nefislerini da-
ha iyi teskin ederler. E§lerin nefisleri, o hakemlere daha yok unsiyet saglar.
E§ler, birbirlerine kar§l, i<;lerinde besledikleri kin veya sevgiyi, yakmlarmdan
olan hakemlere daha iyi a\:lklarlar.

«Eger>> e§ler aralann1 «diizeltmek isterlerse, Allah da onlar1n» yani


kan kocanm «aras1n1 bulur.>> Boylece, o hakemler sayesinde, kan koca ara-
s1nda sevgi ve uyum ortaya 91kar. Kalblerine sevgi ve muhabbet a§1lanm1§
olur. Burada bir uyan vardtr. Kim, niyetini temiz tutarak, halis kalble bir §ey
isterse, Allahi.i Teala o ki§iyi istegine ula§hnr.

«~iiphesiz Allah» gizli ve a~1k olanlan «en iyi bilen ve haberdar olan-
d1r.» 0, anla§mazhg1 giderip, uyuma nastl ~evirecegini 9ok iyi bilir. Ayette,
aralar1 a~1k olanlan duzeltmeye te§vik vardrr. Hz. Peygamber bir hadislerin-
de: '' Namaz, oru~ ve zekiit derecesinden daha faziletli bir dereceyi size ha-
ber vereyim mi?" diye sorar. Yan1nda bulunanlar: "Evet, haber ver ey Al-
lah'1n el9isi" derler. Bunun tizerine Hz. Peygamber (s.a.v.): "Ki§ilerin arasi-
ni duzeltmektir" buyurur.<26> Yine Hz. Peygamber: "Dikkat edin, din nasihat-
t1r" buyurmu§ ve bu ifadeyi ti9 defa tekrarlamt§tlr. "Kimler ic;in ey Allah'm
elc;isi?" sorusuna ise : "Allah irin, O'nun Rasulu irin, Kitabz irin, mu'minle-
rin liderleri irin ve herkes i9in" cevab1n1 vermi§tir.<27)
Allah i9in olan nasihat, O'na inanmak ve hic;bir §eyi O'na ortak ko§ma-
mak, O'nun emirlerini yap1p, yasaklarm1 terkederek, diger insanlara da bu yo-
lu gostermektir.

Rasulti i9in olan nasihat, onun siinnetini ya§ayarak, insanlan ona c;agir-
maktu.

Kitab1 i~in olan nasihat, ona inanarak onu okumak, onda olan ilkeleri
uygulamak ve insanlan ona ~agirmaktrr.

Liderler ic;in olan nasihat, k1h9la onlann kar§1s1na c;1kmamak, onlan


adalet ve insafa davet ederek, insanlar1 da buna yonlendirmektir.

Herkes ic;in olan nasihat ise, kendin ic;in sevdigini, insanlar ic;in de seve-

26- EbQ Davucl, Tirmizi, Malik Muvatta'mda, Ahmed b. Hanbel de Miisnedinde rivayet etmi§-
tir. Bkz. Comiu'l-Usul, 6/668.
27- Buhari, Muslim, Ebfi Davud, Tirmizl ve Nesei rivayet etmi§tir.
Ayet: 35-36 Ni SA SURESi/ 4 213

rek, onlann aralann1 dtizeltmek, onlan terketmemek ve onlar1 kurtulu§a c;a-


grrmaktu. ~tiphesiz ki 1slahat91 ve hatalan dtizelten k.imseler bozgunculann
tersine olarak, insanlann hayrrhlar1drr. Bozguncular ise, halk1n §erlileridir.
Onlar, yer yiiziinde fesad c;1karmaya c;ah§irlar. Fitneyi yok etmeyip, uyandrr-
maya c;ah§rrlar. Bir haberde : "Fitne uykudadtr. Lanet olsun onu uyandirana"
buyurulmu§tur. <28>

36. «Allaha ibadet edin.» ibadet, emredilen her §eyi yapmak, yasakla-
nan her §eyi de terketmektir. Ancak, her ikisi de, sirf Allah emretmi§ oldugu
ic;in yap1lacaktrr. Boyle olunca; kalbin ve organlann yaprn1§ oldugu btiti.in
ameller, ibadet kapsamma girer.

«O'na» herhangi bir put, ya da ba§ka «hi~bir ~eyi ortak ko§may1n.»


Ac;tlc §irk olan kiifurden ve gizli §irk olan riyadan uzak durun. «Ana babaya
iyilik edin.» insanlarm iyilik etmeleri gereken kimseler saydirken, ~lk srray1
anne ve babalar aliyor. <;tinkii anne baba hakk1, en bilyilk kul hakkidir. On1a-
ra geregi gibi hizmet edilerek, kendilerine ihsanda bulunulmah. Onlara yiik-
sek sesle hitap edilmemeli, sert konu§mamah, isteklerini yerine getirmeye
ko§rnah ve gtic; nisbetinde kendilerine infakta bulunulmahdu.

Karde§, amca, day1 gibi «akrabaya ve yetimlere iyilik edin.» Yetimle-


re iyilikten maksat, onlar1n hallerine en uygun olari1 infak etmek ya da onlara
vast tayin edilmi§se, rnallar1n1 iyi korumaktrr.

«Yoksullara» her ttirlti iyilik, sadaka ve yemek yedirmek sfiretiyle iyi-


lik edin «Ve yak1n akraba olan kom§uya iyilik edin.» Korn§ulardan yak1n
olamna yahut da, kom§U olmakla beraber akraban1z ya da dinda§1n1z olanlara
iyilik edin. «Uzak kom§uya» ya da akraba olmayan kom§uya «da iyilikte
bulunun ..»
Hz. Peygamber §oyle buyurur: "U~ ~e§it kom§u vardtr:
1- Uf hakkz olan kom§u. Bu , akraba ve musluman olan kom§udur.
Kom§uluk hakki, akrabalLk hakkz ve is/am hakkz vardtr.
2- lki hakkz olan kom§u. Akraba olmayan Mu sluman kom§udur. Kom§u-
luk hakkl ve is/am hakkz vardzr.
3- Bir hakkz olan kom§u. Gayr-i Muslim (kitap ehli) olan kom§udur.
Bunun sadece kom§uluk hakkz vardzr." <29>

28- Rafi'), Enes'ten riv ayet etmi§tir. Bkz. ei-'Fethu'l-Kebfr, 2/280.


29- imam Taberan1 ve Bezzar rivayet etmi§tir. Bir benzeri de, EbO Nuaym'm Hilye'sinde var-
dtr. Bkz. Suyuti, el-Fethu'l-Kebfr, 2/67.
214 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

Yolculuk, ogrenim ve meslek gibi konularda birlikte c;ah§tigmiz, «yan1-


n1zda bulunan arkada~a da iyilik edin.» <";tinkti o, size arkada§hk etmi§ ve
yanm1zda bulunmu§tur. Mescidde, ya da bir topluluktaki arkada§m1z da boy-
ledir. Onun hakkm1 da gozetmeniz ve onu unutmarnan1z ge~ekir. <;unkti onu,
kendinize ihsan edilmesine vesile kilacaks1ruz.
«Yolcuya ve elleriniz alt1nda bulunanlara da iyilik edin.» Y olcu, bir
beldeden, ba§ka bir beldeye sefere ~lkandrr. Onu konuk edin ve kendisine ye-
mek verin. Eliniz alunda bulunanlar, kole veya cariyelerdir. Onlar1 iyi egite-
rek, kendilerine ihsanda bulunun. Yapamayacaklar1 §eyleri onlara ytikleme-
yin. Sert sozlerle incitmeyin. Onlara iyi muamelede bulunun ve kendilerine,
ihtiyac; duyduklar1 kadar, yiyecek, ic;ecek ve giyecek verin.
«Allah,» kibirlenerek arkada§lar1na ve kom§ulanna bakmayan «kendini
begenen» kimseleri ve kendisine uygun olmayan §ekilde bobtirlenen «Ve ki-
birlenen kimseleri sevmez.»

37. Bunlar, cimrilik ederler ve insanlara da cimriligi emre-


derler. Allah 'in, liitfundan kendilerine vermi§ oldugu nimeti
gizlerler. Biz de o kafirlere, alfaltici bir az.ap hazirladik.
Ayet: 36-39 Ni SA SURESi/ 4 215

38. Bunlar mallarim, insanlara gosteri§ ifin harcarlar. Al-


lah'a ve ahiret giinune inanmazlar. Seytan kimin arkada§t
olursa, o ne kotii arkadaftir!
39. Bunlar, Allah'a ve ahiret giiniine inanip, Allah'zn ken-
dilerine vermi§ oldugu rizzktan harcasalardi, kendilerine ne
mrar gelirdi? Allah, onlari fOk iyi bilendir.

37. «Bunlar,» kendilerine verilen §eylerde «cimrilik ederler ve insan-


lara da cimriligi emrederler.» Onlar, insanlan cimri olmaya ~ag1nrlar ve
mallann1 Allah yolunda harcamalarma engel olurlar. «Allah'1n, hitfundan
kendilerine vermi§ oldugu» mal ve zenginlik gibi «nimeti gizlerler. Biz de
o kafirlere, al~alhc1 bir azap haz1rlad1k.» Burada, "Biz de onlar i9in al9alti-
c1 bir azap hazulad1k. " diye zamir kullan1lacag1 yerde "O kofirlere ... " denile-
rek a91k9a isim getirilmi§tir. Bunun sebebi, zikredilen .s1fat1 ta§iyan kimsele-
rin, Allah'm nimetlerine nankorltik ettiklerine i§aret i9indir.

Yahudilerden bir gurup, nasihat etrne §ekliyle, Ensar'a §Oyle diyormu§ :


"Mallann1z1 harcamaym. Sizin fakirlige dil§menizden korkanz." i§te bu ayet,
yahudilerin bu sozleri iizerine nazil olmu§tur.

38. «Bunlar mallar1n1, insanlara gosteri§ i~in harcarlar~» Kendileri-


ne : "Ne comert insan! Ne iyilik sever insan! " densin ve ovilnsilnler diye
mallar1n1 harcarlar. Allah nzas1 i~in bir §ey harcamazlar. Dolay1s1yla bu kim-
seler de, daha once zikredilenlere, yerilme ve cezalanma konusunda ortak ol-
mu§lardrr. <;unkti, cimrilik ve israf, ifratla tefrit arasmda c;eli§ik iki durumdur.
Bunlann ikisi de, 9irkinlikte, kmann~.a ve yerilme hususunda e§ittirler.

«Allah'a ve ahiret giiniine inanmazlar.» Boyle olduklan icrin de, in-


fakta bulunarak Allah'm nzasma ve sevaba ula§arnazlar. Onlar, mallar1n1 Hz.
Peygamber'e dti§manllk iyin harcayan Mekke mli§rikleridir.

«~eytan kimin arkada§t olursa, o ne kotii arkada§hr!» Seytan ve


onun yardlffic1lan ne kotii arkada§ ve yak1ndirlar! <;ilnkti onlan 9irkinliklere
stirliklemi§ ve ~irkin §eyleri onlara gtizel gostermi§tir.

39. «Bunlar, Allah'a ve ahiret giiniine inan1p, Allah'1n kendilerine


vermi§ oldugu r1z1ktan» O'nun yolunda ve gosteri§siz olarak «harcasalard1,
kendilerine ne zarar gelirdi?>> Bu ifade, onlann menfaat ic;in cahillik yap-
216 RUHU'L -BEYAN Cuz:5

malann1 lanamakta ve onlan, cevap aramak i9in dti§iinmeye te§vik etmekte-


dir.

«Allah, onlar1»n gen;ek durumlar1n1 «~ok iyi bilendir.» Allahti Teala,


onlann yaptiklann1 mutlaka bilir. Bu ifade , onlann cezaland1nlacagma ili§kin
bir tehdittir. Allah, §erli kimselerin yaptiklar1nm kotiiltigtinti ve gorti§lerinin
zaylfhglfll haber vennektedir. Boylece, al9ak ve basit bir dtinya mahna kan1-
yorlar ve bir9ok ger9ek uhrevi makamlardan yoksun oluyorlar.

Hikmetli soz soy leyenlerden biri demi§ ki : " Gosteri§ ve §Ohret i9in ta-
atte bulunan, kesesini 9akil ta§lanyla doldurarak 9ar§1ya 91.kan adama benzer.
insanlar ona, 'Bu adamm kesesi ne kadar dolu 'derler. Halbuki onun, bu soz-
den ba§ka hic;bir menfaat1 yoktur. 0 keseyle bir §ey satin almak istese, ona
hi9bir §ey vennezler. Gosteri§ ve §Ohret ic;in i§ yapanlar da bOyledir."

Hamid el-Leffaf §6yle der: "Allahti Teala bir kimseyi cezalandirmak is-
tedigi zaman, ona §U ti9 §eyi yapar :

1. Ona, ilim nasip eder, fakat ilim adamlar1n1n yapttg1m yapt1rmaz.


2. Ona, salihlerle sohbeti nasip eder, fakat onlarm hukukunu tanitmaz.

3. Ona itaat kap1s1n1 a9ar, fakat ihlas1 engeller.

Biltiin bunlar, onun kotii niyetinden ve kotil gidi§atmdandrr. Eger niyet


saglam olmu§ olsayd1, Allah ona, ilmin faydas1n1 ve amelin ihlasm1 nasip ki-
lardi."
Ayet: 39-40 NiSA SURESi/5 217

40. $iiphesiz ki Allah, zerre kadar haksizlik etmez. Yapilan


bir iyiligi kat kat artinr ve sahibine kendi katindan biiyiik
miikiifat verir.
41. Her iimmetten bir fahit, seni de bunlara §lihit getirdigi-
mizde, halleri ne olacaktir?
42. 0 giin, peygambere isyan edip, inkar edenler, yerle bir
olma.yi isterler. Allah 'tan, hifbir sozii gizleyemezler.

40. « ~iiphesiz ki Allah, zerre kadar haks1zhk etmez.» Miikafattan


zerre miktan eksiltmez ve cezay1 da zerre miktan artirmaz.
"Zerre"; krrm1z1 ve ufac1k kannca demektir. 0 kadar ufac1k ki, nere-
deyse goriilemeyecek. Yabut da, toprag1n en ufak parvalan demektir. Zerre
kelimesi, evlerin i9erisinde u9u§an ve ancak gtine§ I§tgmda goriilen tozlar1 da
ifade eder. Miibalagaya en uygun olan da odur.

Zerre miktar1 kadar bile olsa, «yapllan bir iyiligi»n kar§1hg1Ill «kat kat
arbrir ve sahibine kendi kattndan biiyiik miikafat verir.» Bu iyiligi yapa-
na, kendi kattndan ikram olmak iizere miikafat verir. Bu ikrama "ecir" denil-
mi§tir. <;unkil, ikram vah§marnn kaq1hg1 olan ecre bagh olup onun lizerine
fazlahk olarak verilmi§tir. Sahih bir haberde §U ifade yer almaktadrr:

"Cennet ehli i9eriye girince, Allahti Teala meleklere: "Benim dostlanmz


yedirin" der ve onlara rengarenk yemekler verilir. Her lokmada, digerlerinde
bulamad1klan, bamba§ka bir lezzet bulurlar. Yemeyi bitirdikleri zaman, Alla-
hti Teala : "Kullanmz iririn" der. Onlara i~ecek verilir. Her yudumda, dige-
rinde olmayan bir lezzet bulurlar. Bunu da bitirdikleri zaman Allah onlara:
"Ben sizin Rabb'inizim. Size olan soziimu yerine getirdim. Benden isteyin, si-
ze vereyim" buyurur. Bunun iizerine onlar, iki veya ti~ defa: "Senin nzan1 is-
teriz" derler. Allah da : "Sizden fazlaszyla raz1 oldum. Bugiin size, butiin bun-
lardan daha biiyuk bir ikramda bulunacag1m" buyurur. Perdeyi a~ar ve Alla-
hi.i Teala'n1n diledigi kadar O'na bakarlar ve O'na secdeye kapanular. Secde-
218 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

de, Allah'1n diledigi kadar kahrlar. Sonra Allah onlara : "Kaldirzn ba~larzm
zt, burasz ibadet yeri degildir" der. Bunun tizerine, kendilerine ikram edilen
btitiin nimetleri unuturlar. <;linkii o anda, Allah'a bakmak, kendileri i9in, bli-
tiin nimetlerden daha sevgili olmu§tur. "<30>
41. Ey Muhammed! (s.a.v.) K1yamet gilnlinde, «her iimmetten» yani
biitlin milletlerden ayn ayn kavimlerine «bir ~ahit, seni de bunlara ~ahit
getirdigimizde halleri ne olacaktir?» Her limmetten kavimlerine ayn ayn
getirilecek olan §ahit kendi peygamberleridir.
K1yamet gtintinde, her peygamber kendi ilmmetine §ahitlik yapt1g1 gibi,
sen de kendi limmetine §ahitlik yapacak.s1n. 0 zaman, senin i.immetin i<;erisin-
de bulunan asi ve gtinahkarlar1n durumu ne olur? Y ahudi, huistiyan ve diger
· kafirler ne yaparlar o gtin?
42. «0 giin, peygambere isyan edip, inkar edenler, yerle bir olmay1
isterler.» Hz. Peygamber'e isyan ederek inkara sapanlar, oltiler gibi yerin di-
bine gomiilmeyi arzu edecekler. Y ahut da onlar, kiyamet glinti, tekrar diriltil-
memeyi boylece kendileriyle topragm e§it olmasm1 dileyeceklerdir. «Al-
lah'tan, hi~bir sozii gizleyemezler.» Onlann bir§ey gizlemeye gti9leri yet-
meyecektir. <;unkti organlan §filritlik yapacaktu. Rivayet edildigine gore, on-
lar bunu soylediklerinde, Allah ag1zlann1 mtihtirleyecek ve organlan yaptikla-
rma §ahitlik yapacaktir. 0 gun, onlann i§i 9ok kotii olacak ve yerin dibine
gec;mek isteyeceklerdir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) §Oyle buyuruyor: " Kzyamet giiniinde Nuh pey-
gamber ragnlac'ak ve : 'Buyur ey Rabbim, emret! 'diyecek. Allah : Teblig
ettin mi?' diye sorunca da : 'Evet' cevabini verecek. Bunun uzerine Nuh'un
iimmetine : 'Nuh size teblig etti mi?' diye sorulacak. Onlar da : 'Bize uyanc1
gelmedi' diyecekler. 0 zaman Allah: 'Ey Nuh! Senin teblig ettigine kim ~ahit­
lik edecek?' diye soracak. Nuh da: 'Muhammed ve onun ummeti ~ahitlik ede-
cekler'diye cevap verecek. Bunun uzerine Hz. Muhammed ve ummeti, Hz.
Nuh'un ummetine tebligi ettigine §ahitlik edecekler." Buna "Rasul de size
§ahit olsun" (Bakara: 143) ayeti i§aret etmektedir." Sonra da diger Peygam-
berler ~ag1nlacak. <31 l

30- Bu Hifizla varid olan bir haber gormedim. Fakat sahih hadiste, "Cennette Allah'1 gorme"
ba§hg1 altmda serdedilen hadisler arasrnda , buna benzeyen hadisler mevcuttur. Bkz.
Cem'ul-Fevaid, 2/487.
31- Buhari ve Tim1izi rivayet etmi§tir. Nesei de bunlara benzer §ekilde rivayet etmi§tir. Ahmed
b. Hanbel , Musnedinde rivayet etrni§tir. Bkz. ibn Kesir Tefsiri , 1/136. Hadisi, imam
Gazall de zikretmi§tir.
Ayet: 41 -42 NiSA SURESi/ 4 219

Gazali §0yle anlatir : "Bu durum, Allahii Teala'n1n, hayvanlar arasmda


htiktim vermesinden ve boynuzsuzun boynuzludan hakkilll almasmdan, vah§i
hayvanlarla ku§lar arasmda htiktim verip ve onlara : " Toprak olun" demesin-
den ve onlann da hemen yerle bir olniasmdan sonradrr. i§te o zaman, inkar
ederek Rasule isyan edenler, toprak olmay1 §iddetle arzu ederler. Kafirler de
toprak olmak isterler. Kur'an'm ifadesine gore o gtin kafir: " Ke~ke ben, top-
rak olsaydzm der". (Nebe: 40)

Biliniz ki; Nebi'ye, timmetinin ameli gosterilir. Nebi de onlan, simala-


nndan ve amellerinden tan1yarak, kendilerine §ahitlik eder. Hz. Peygamber'e,
per§en1be ve pazartesi gosterilir. Diger peygamberlerle, anne ve babalara ise,
cuma gtinti gosterilir.

Dti§i.in ey karde§im! Eger adil bir §ahit olursan, sana da biitiin davrant§-
lannda ve sozlerinde §ahitlik edilir. Senin §ahitlerinin en btiytigti, senden ha-
berdar olandu. Oyle ki, ona zaman ve mekan gizli kalmaz. Kendisine donti-
ltip, ona vanlacag1n1 bildirene amel yap! 0, btiytik ve kiiyilk, az ve 9ok her
arnelin kar§1hgm1 verir. Giinlerini bo§a ge~irme! <;link.ti senin sermayen, giin-
lerindir. Sermayeni iyi yakalarsan, kar etmeye giictin olur. <;iinkti ahiret mal1,
bu gtin kesatt1r. Kesat zamanmda, ahiret mal1 biriktirinceye kadar durmadan
9al1§! Bir giin gelir, bu mal degerli olur. Kesat giintinde, az mallann buluna-
cag1 giin i9in malm1 art1rmaya \:ah§. 0 gtin bu mah isteyemezsin.
Rivayet edilir ki : Oli.iler, iki rekat namaz ktlmak i9in veya bir defa "la
ilfille illallah" demek i9in yahut da bir defa "Siibhanellah" demek icrin izin is-
terler. Kenclilerine izin verilmez. Bunun iizerine oliiler; dirilerin, giinlerini na-
sil gaflette g~irdiklerine §a§arlar.
220 RUHU'L-BEYAN Ciiz:5

43. Ey iman edenler! Sarho§ken, ne soylediginizi bilinceye


kadar, namaza yakla§mayin! Yolcu olmaniz mi.istesna, ciiniib
iken de yikanmadan namaw yakla§mayin. Eger hasta iseniz
veya yolcu iseniz, yahut biriniz tuvaletten gelmifse veya ha-
nimlara dokunmu§saniz ve bu durumda su da bulamamifsa-
niz, temiz toprakla teyemmiim edin. Yiizlerinize ve ellerinize
siiriin. $iiphesiz Allah, fOk affeden ve fOk bagiflayandir.

43. «Ey iman Edenler! Sarho~ken, ne soylediginizi bilinceye kadar,


namaza yakla~may1n!»
Riva yet edilir ki: Abdurrahrnan b. Avf, (i9kinin serbest oldugu zaman-
da) bir ziyafet haz1rlam1§ ve ashab1n ileri gelenlerini davet etmi§ti. Bunlar,
yemi§ i.':(mi§ler ve sarho§ olmu§lar. Ak§am namaz1 vakti gelince de, birini one
gec;irip, arkas1nda cemaat olarak namaza durmu§lar. Namaz k1ldumak i9in
one ge9irdikleri ki§i, Kur'an'daki Kafirun suresini okumaya ba§lam1§. Sarho§
oldugu i9in de sfireyi: "De ki : Ey kafirler! Ben sizin ibadet ettiklerinize iba-
det ederim. Sizler de, benim ibadet ettigime ibadet edersiniz" §ekJinde yanh§
okumU§. Boylece, ayetlerin anlam1, tam tersine donilvermi§. i§te bu ayet, bah-
settigimiz olay iizerine nazil ohnu§ ve namaz vakitlerinde, i':(ki i':(meyi terket-
mi§lerdir. Art1k ic;kilerini yats1dan sonra i':(meye ba§lami§lar, sabahlay1ncaya
kadar da, sarho§luklan gitmi§. Boylece ne dediklerini bilir bir halde sabah na-
mazlfil kllm1§lar. Daha sonra da ic;kiyi, kesin olarak yasaklayan ayetler nazil
olmu§tur.

Sarho§ken namaz kllmay1n denilmeyip de namaza yakla~maym, denil-


mesi milbalaga i~indir. Teysir'de deniyor ki: "Burada yasaklanan, namaz1n
. kendisi degildir. Namaz bir ibadettir, yasaklanmaz. Yasaklanan §ey, ger~ek
bir §ekilde, Allah'm kitab1na uygun olarak. k1hnan namaza engel olan, i9kinin
Ayel: 43 NiSA S0RESi/ 4 221

kullanilmas1d1r. "

imam Ebfi Mansur §tiyle der: Hz. Peygamber'in (s.a.v.): "Kaqan kolenin
ve serke~lik eden kadmm namaz1 yoktur" sozii de boyledir. Buradaki maksat,
nan1az kilmay1 yasaklamak degildir. Ka9may1 ve serke§lik etmeyi yasakla-
maktlr. Boylece; ka9mak, serke§lik etmek ve sarho§ olmak, namazm farz ol-
masm1 dii§tirmek iyin kullan1lamaz.

Ayetin anlam1: "Namaza ba§lamadan once, ne dediginizi bilmeyecek ka-


dar sarho§ haldeyken, namaz ktlmay1n" demektir. Bu tecrtibeden anla§Il1yor
ki onlann, namazda ne okuyacaklann1 bilmeleri gerekiyor. Sarho§luk, ki§i ile
akh aras1na giren bir haldir. Bu, en 9ok ic;kiden olur. A§ktan, uykudan, ofke-
den ve korkudan da olabilir. Fakat sarho§luk, i9kide ger9ek §ekilde olur ve
burada kastedilen de, i9kinin verdigi sarho§luktur.
Sarho§lann yapmt§ olduklan ah§ veri§in caiz olmayacag1 konusunda
icma vardrr. Oldlirme ve buna benzer eylemlerine ise ceza verilir. Yapttlda-
nndan sorumlu olur. Kendisine bir ceza olarak, yapmt§ oldugu bo§ama ve ko-
le azad1 da, bize gore ge9er1idir. ~afii mezhebinde ise ge\:erli degildir.
«Yolcu olman1z miistesna, ciiniib iken de y1kanmadan namaza yak-
la§may1n.» Ct.intib demek, cenabet olan kimse demektir. Cenabet kelimesi,
esas itibariyle, uzak olma anlam1nadII. Ctiniibli.ik insan1, Kur'an okumaktan
ve namazdan uzakla§ttnr.
Ayetin manas1 §oyle olur: Ci.iniib oldugunuzda hi~bir §ekilde namaza
yakla§maym, ancak sefer halinde olman1z harit;, o zaman oziirlti sayilIIs1n1z.
Burada, namaza yakla§mamantn sebebi, ctintib olma halidir. Ayet-i kerimede,
namaz k1lan kimselerin, kendilerini oyalay1p, kalplerini me§gul edecek olan
§eylerden armm1§ olmalanna ve nefislerini de kirletici §eylerden temizlemi§
olmalanna i§aret edilmi§tir. Bu temizleme olay1nm en alt derecesiyle yetinil-
memelidir.

«Eger hasta iseniz•..» '09 9e§it hastahk vardII:


Birincisi: Biiyiik ve tehlikeli yaralar gibi, SU kullan1lmas1 halinde oltime
gotilren hastahktrr.

ikincisi: Su kullan1ld1g1 zaman oltime gottirmeyen, fakat btiytik 1zduap


9ektiren ve rahats1zhg1 artlfan hastahk.
222 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

U9iinctisti: Oliim ve §iddetli elemden korkmainakla birlikte, vticutta bir


kusur kalmasmdan korkulan hastahktrr.

F1k1h\:1lar, ilk iki 9e§it hastahk i\:in, teyemmiim yapmanm caiz oldugunu
soylemi~lerdir. 09Uncii tip hastaltk i~in ise, cevaz vermemi§lerdir.

«Veya yolcu iseniz ...» Teyemmtim burada, hastahk ve yolculuga bag-


lru1nu§tlf. -Halbuki bu hiiktim, zorluk olan her yer i<;indir. Hatta Ebu Hanife:
"~ehirde s1cak su bulunmazsa, cenabet kimsenin teyemmiim etmesi caizdir"
demi§tir.- <;unki.i, suyu kullanma zorlugu genellikle hastah.k ve yolculuk du-
rumunda, olur.
«Yahut biriniz tuvaletten gelmi§se...» "Gait" kelimesi, 9ukur ve emin
bir yer anlam1nadir. Oradan gelen ki§iden kas1t ise, hadestir, yani abdest boz-
mad1r. <;unki.i o 9ukur yere (tuvalete) giden kimse, kendisini insanlardan sak-
lay1p, orada tuvaletini yapar.

« Veyahan1mlara dokunmu§san1z •..» Yani onlarla cinsel ili§kide bu-


lunmu§san1z, «ve bu durumda» ylkanmak i9in kullanabileceginiz «SU da bu-
lamam1§Santz...» Bu suyu bulamama durumu 9e§itli sebeplere dayanabilir.
Su hi9 olmaz, su_olur da uzak olur, su almak i9in kablillz olmaz, suya varmak
i~in y1lan veya yrrt1c1 hayvan tehlikesi olur vb... i§te o zaman, «temiz toprak-
Ia teyemmiim edin.» Zeccac der ki: "Sa'fd"den kas1t, yerytizi.inde olan temiz
toprak vb. gibi §eylerdir. Dzerinde toprak olmayan bir ta§ pan;as1 bulur ve
ona teyemmi.im ederse, boylece de temizlenmi§ olur." Bu gorti§, Ebu Hani-
fe'nin g6ri.i§tidtir.

Toprag1, «yiizlerinize ve» dirseklerinize kadar «ellerinize siiriin.» Hz.


Peygamber'in (s.a.v.), teyemmiim ederek, dirseklerine kadar ellerini meshetti-
gi rivayet edilir. Teye1nmiim, abdest yerine ge~er ve zaruret ol~ilsi.inde yap1-
lrr.

«Siiphesiz Allah, ~ok affeden ve ~ok bag1~Iayand1r.» Adeti, hatalar1


affedip, giinahkarlari bagi§lamak olarun, zorla§trr1c1 degil, kolayla§tinc1 olma-
s1 gerekir. Bunun i9in Hz. Peygamber: "Tertemiz ve ho§gorii.lu olan islam di-
niyle gonderildim" buyurmu§tur.<32>

32- Hatib, Cabir b. Abdullah'tan merfu olarak rivayet etmi~tir. As1l metin: "Tertemiz ve ho$go-
riilii ohm is/am diniyle gonderildim. Siinnetime uymayan benden degi/dir" ~eklindedir.
Bkz. el-Fethu'l-Kebir, 2/7.
Ayet: 43-44 NiSA SURESi/4 223

44. Kendilerine kitaptan pay verilenleri gormiiyor musun ?


Onlar sapikligi satin aliyorlar ve sizin de yoldan flkmanzzz is-
tiyorlar.
45. Allah, sizin dii§manlarrnizz daha iyi bilir. Dost olarak
da, yardimci olarak da Allah yeter.
46. Yahudilerden bir kismi, sozu asil anlamindan kaldinp:
"i§ittik, kar§i geldik, dinle dinlemez olasi" derler. Yine dilleri-
ni egerek ve dini kotiileyerek: "Raina" derler. Eger onlar:
"i§ittik, itaat ettik, dinle ve bizi gozet" deselerdi, kendileri ifin
daha hayirli ve daha dogru olacakti. Fakat, inkarlan sebebiy-
le, Allah on/an llinetlemi§tir. Artik pek az inanzrlar.
224 ROHU'L-BEYAN Cuz:S

44. «Kendilerine, kitaptan pay verilenleri gormiiyor musun ?» Bura-


daki hitap, mtiminlerden gorme kabiliyyeti olan herkesedir. Kitaptan maksat,
Tevrat, pay ve nasip verilenler ise, yahudi din adamland1r. Ayetin anlam1
§Oyle oluyor: Onlara baktig1n1zda, gerc;ekten §a§tlacak durumlann1 gormi.iyor
musunuz?
Bu ayet, iki ·yahudi din adanu hakkmda nazil olmu§tur. Onlar, mtinaflk:-
larm lideri o.lan Abdull<ih b. Ubey ve grubuna gelerek, onlann mtisltiman ol-
malann1 engellemeye ~ah§1yorlardt.
«Onlar, sap1khg1 satin ahyorlar ve sizin de yoldan ~1kman1z1 istiyor-
lar .» Onlar, kendilerine verilen hidayeti almay1p, sap1khg1 ahyorlar ve kendi
sap1khklanyla da kalm1yarak, siz mtiminlerin de, hakka ula§tlran dogru yol-
dan sapman1z1 istiyorlar. Bunu, liderligin, tlimuyle kendilerinde olmaslill iste-
dikleri ic;m yap1yorlar.
45. «Allah, sizin» btittin «dii~nianlarin1z1,>> sizden «daha iyi bilir .»
Bundan dolay1, onlar1n ne yapmak istediklerini size bildiriyor ki, onlara kart§-
maktan sak1nas1n1z ve onlardan korunasrmz. Yahut da Allah, onlann her hali-
ni ve i§lerinin neticesini c;ok iyi bilir.
Sizin fayda ve menfaatinizi garanti etmek i~in, «dost olarak da, yar-
d1mc1 olarak da Allah yeter.» O'na gilvenin, O'nun yard1m1 ve dostlugu ile
yetinin ve ba§kalann1 dost edinmeyin. Onlarm kottiltik ve hilelerine kar§l, Al-
lah size yardtm eder. Buda sizin i~m yeterlidir.
46. «Yahudilerden bir k1sm1, sozii asd anlam1ndan kald1np:» Kal-
dtrd1klan kelimenin yerine ba§ka kelimeler koyarlar. Boy lece, Allahii
Teala'nm koymu§ oldugu yerdeki kelimeyi kald1nn1§ olurlar.
Kelimeleri tahrif etmek iki §ekilde olur: Birincisi, kelimeyi istenen anla-
m1n di§tnda yorumlamak sfiretiyle, battl bir anlam ~lk:armaktrr. Zaman1m1zda-
ki bidat ehli kimselerin yapt1g1 gibi. Bunlar, kendi dii§tincelerine ayk1n olan
ayetleri, kendi dti§tinceleri lehine yorumlarlar. ikincisi ise, kelimeleri, ba§ka
kelimelerle degi§tirmek sfiretiyle yaptlan tahriftir. Yahfidi bilginleri boyle ·
yap1yorlardt. Tevrat'ta Hz. Peygamber'i anlatan "Esmer Reb'a" kelimesini,
"Adem Tuval" ve "recm" kelimesini de "had" kelimesiyle degi§tirmek gibi.

Bunlar, inatlann1 ve kar§I gelmelerini tamamen ger~ekle§tirmek tizere,


. kendi bozuk g5rii§lerine uymayan sozler i~in: «'i~ittik» fakat, emrine «kar~1
Ayet: 44-46 NiSA SURESi/ 4 225

geldik, dinle dinlemez olas1' derler .»


"Dinle, dinlemez olasz" ifadesi, iki anlam ifade eder: Birincisi, ovme
anlam1na gelen "ltitfen dinle, sana zorla dinletecek halimiz yok" demektir.
ikincisi ise, yermek manasm1 ifade eden,"dinle ey dinlemez olas1ca" demek-
tir. Bu da ya saguhktan, ya da oliimden dolay1 olur. Onlann duas1 kabul ol-
sayd1, Hz. Peygamber i§itmez, sagu olurdu. Sank:i onlar bunu onun aleyhinde-
ki beddualann1n kabul olmasm1 temenni ederek soyliiyorlardi. Onlar Hz.
Peygamber'e Medih-ovme manas1n1 kasdettiklerini belirterek soyliiyorlar. Fa-
kat i~lerinde ikinci yani yermek mana.c;1ru gizliyorlard1.
«Yine dillerini egerek ve dini kotiileyerek: 'Raina' derler.» "Raina"
kelimesi de iki anlam ifade eder. Birincisi hayrr ve iyiliktir. "Bizi gozet ve ko-
11
ru, sozilmiize kulak ver ki, seninle konu§ahm. anlammadir. ikincisi ise, kotii-
ltik, sovme ve tahkir etme anlami ifade eder. Onlar bu sozii soylerken de go-
riiniirde, sayg1 ve ihtiram kasdediyorlardt.
Onlar, bu ifadeleri, dillerini egip biikerek kullanrrlar ve boyle yapmakta-
ki arna9lar1 da diille alay etmektir. «Eger onlar,» Allah'm emirlerini ve ya-
saklar1n1 i§ittilderi zaman, "i§ittik ve kar~z geldik" yerine, «'i§ittik, itaat et-
tik,» "dinle dinlemez olasz" yerine «dinle ve» ''riiina" yerine «bizi gozee
deselerdi,» ve sozlerinin altmda §er ve f esat gizlemeselerdi «kendileri i~in
daha hay1rh ve daha dogru olacaktl.» Bu durum, kendileri ic;in, daha dti-
rilst ve daha adil olurdu. Fakat boyle yapmay1p, inkarda devam ettiler, «Fa-
kat inkarlar1 sebebiyle Allah onlar1 lanetlemi§tir.» Onlar1 yilztistii brrak-
m1§ ve hidayetten uzakla§tirm1§trr. <;tinkii onlar, inkar1 ve sapikhg1 tercih et-
mi§lerdi. Bundan sonra onlar, «arhk pek az inan1rlar.» Bundan kas1t, Hz.
Musa'ya olan imanlan ve Hz. Muhammed'e kar§t olan inkarland1r.

Bu ayette, dtinyay1 ahirete tercih eden, kotti ilim adamlan kmantyor. Hz.
Peygamber: "Allah nzaszm kazanmak i~in elde edilecek olan ilmi, dunya
menfaat1 i~in elde edenler, cennetin kokusunu alamiyacaklardtr" buyurmu§-
tur.<33>

Seyh Sazeli de ~oyle der: "Faydab olan ilim, Allah'a itaat etmede yar-
dunc1 olan, O'ndan korkmaya devam ettiren ve O'nun hududuna tecavtiz ettir-
11
meyen ilimdir. 0 ilim, Allah'1 tan1tan ilimdir.

33- Ebu Davud, Kitabu'l-ilm, hadis no: 3664; ibn Mace, hadis no:252. Bkz. Camiu'l-Usul,
4/544.
226 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

$eyh Ebfi'l-Hasan da der ki: "ilimler, paralar gibidirler. Dilerse onunla


sana fayda verir, dilerse zarar verir. Eger ilmiyle beraber Allah korkusu mev-
cut olursa sana mtikafati ve sevab1 vardrr. Aksi halde, zarar1 ve cezas1 vardrr.
Senin leh veya aleyhine delil olacaktrr o. Allah korkusunun belirtisi, dtinyay1
ve halkt birakarak, §eytanla ve nefisle sava§maktrr."

$air der ki:


Takvas1z ilimde §eref olsaydz,
Allah'in yarattklarmm en §ereflisi iblis olurdu.

47. Ey kendilerine kitap verilenler! Biz, yiizleri silip belirsiz


yaparak oniinii arkasina revirmeden, yahut cumartesi ehline
lanet ettigimiz gibi onlara da lllnet etmeden, yaninizdaki (ki·
tap )/art da tasdik eder oldugu halde indirdigimize iman edin.
Ayet : 4 7- 48 Ni SA SURESi/ 4 227

Allah 'm emri, mutlaka yerine gelecektir.


48. $iiphesiz ki Allah, kendisine ortak ko§ulmasim asla ba-
gi§lamaz. Bundan ba§kasini, diledigine bagi§lar. Kim Allah'a
ortak ko§arsa, biiyiik bir giinah ile iftira etmi§ olur.
49. Kendilerini temize ftkaranlari gormedin mi? Hayir! Al-
lah diledigini temize pkarir ve onlara, kil kadar haksizlik edil-
mez.
50. Bak, nasil Allah'a yalan yere iftirada bulunuyorlar!
Apafik bir giinah olarak bu yeter!

47. «Ey kendilerine>> Tevrat isimli «kitap verilenler!» Size verilmi§


olan Tevrat'1 da tasdik. eden bu Kur'an'a inan1n! Kur'an'm Tevrat'1 tasdik et-
mesi, Tevrat'ta anlatdan baz1 haberleri dogrulamas1, ondaki cezalan kabul et-
mesi ve onun tevhide olan ~agns1ru onaylamas1 ve insanlar arasmdaki adaleti
ger9ekle§tirmesidir.
«Biz, yiizleri silip belirsiz yaparak oniinii arkas1na ~evirmeden ...»
"Tamese" kelimesi, izleri silip, belirtileri yok etmek demektir. Yani, agiz, bu-
run, ytiz ve gozlerdeki izleri silip, belirtileri yok etmeden once Allah'a inan1n!
Yoksa onlarm ba§lann1n ontinti, arkas1 gibi diimdtiz hale getiririz. ibn Ab-
bas'm ifadesine gore: "Deve taban1 ve hayvan tlmagma c;eviririz". «Yahut»
da, ileri gelenlerini c;irkin bir §ekle sokmak suretiyle lanetler ve rezil ederiz.
T1pk1,«cumartesi ehline» yani yahudilere «lanet ettigimiz gibi onlara da
lanet etmeden», yani onlar1 <;irkin bir §ekle sokup domuz ve maymuna ben-
zeterek lanetlenmi§ bir hale getirmeden, «yan1n1zdaki (kitap)Ian da tasdik
eder oldugu halde indirdigimize», yani yanm1zdaki Tevrat'1 da onaylayan
Kur'an'a «iman edin. Allah'1n emri», yani azab1 «mutlaka yerine gelecek-
tir.» Bu onlar i\:in ~ok §iddetli bir cezay1 belirtir. Yani bu cezadan sakmm!
inkardan imana doniin! Tevbe edin ve bag1§lanman1z1 isteyin!
48. «Siiphesiz ki Allah» tevbe edip, yeniden imana gelmedikc;e, «ken-
disine ortak ko~ulmas1n1 asla bagt§lamaz.» <;iinkil Allahii Teala'run hikme-
ti, inkar kap1sm1 btitiintiyle kapatmay1 gerektirir ve iman i§1g1, inkar ve isyan
karanhklar1ru btittintiyle kapatrr. iman1 olmayan kimsenin, inkar ve isyanlan
asla bagt§lanmaz. «Bundan ba§kas1n1,» Allah'a kar§l i§lenen gtinahlardan
§irk d1~1nda kalan btiytik veya kti<;tik giinahlan, «diledigine bag1~lar. Kim
Allah'a ortak ko§arsa, biiyiik bir giinah ile iftira etmi~ olur.» Bu bag1§la-
228 RUHU'L-BEYAN COz:5

ma, Allahil Teala'n1n bir ikram ve ihsan1dir. Bu ikram, tevbesiz de olabilir.


Fakat bu durum, herkes i~in degildir. Allah bu ikram1, sadece dilediklerine
yapar. Allah'a ortak ko§arak, boyle btiyiik bir gtinaha giren kimseye ise, ke-
sinlikle bagi§lanma yoktur.

Bu ayet, Allah'a ortak ko§man1n dt§tndaki giinahlarrn bag1§lanacag1n1


bildirrnektedir. Bu da, Allahii Teata'nin, samimi kullar1na olan bir ikram1dir.
Ytice Allah: "Allah, butun gunahlan affeder" (Ziimer: 53) buyurmu§tur. Hz.
Peygamber (s.a.v.) de: "Allah'a ortak ko§madan olen kimse, cennete girer"
buyurmu§tur. 0 4l

~ureyh oltim hastahgrndayken, riiyas1nda k1yametin koptugunu gonnti§.


Yi.ice Allah: "ilim adamlar1 nerede ?" diye sormu§. Onlar da olduklar1 yerler-
11
den toplan1p gelmi§ler. Bu sefer Allah: ''Bildiklei:inizle neler yaptrn1z? diye
sormu§. Onlar da: "Ey Rabbimiz! Biz, ilmimizin geregini yapamay1p, kotti
§eyler yaptik" derni§ler. Allah, bu cevab1 begenmeyip, ba§ka cevap istemi§.
~ureyh demi§ ki: "i§te ben buraday1m. Amel defterimde, Allah'a ortak ko§rna
(§irk) gtinah1 yok. ~irkten ba§kas1n1 bag1§layacagrn1 soz vermi§tin ey Al-
11
lah'1m!" Bunun i.izerine Allah: "Gidin artik! Hepinizi bag1§lad1Il1 buyurmu§.
Bundan ii<( gece sonra da, ~ureyh olmti§. Bu durum, Allah hakkmda gtizel
zanda bulunup, O'nun kullanna iyi muamele yapmasrm temenni etmektir.

49. «Kendilerini temize ~1karanlar1 gormedin mi?» Buradaki hitap,


Hz. Peygamber'edir ve hayret ifade eder. Y ani, kendilerini giinahlardan ar1n-
dir1p temize <;Ikaran, yahudileri gormtiyor musun? Onlar: "Biz, Allah'1n c;o-
cuklar1 ve sevgilileriyiz. Biz, ktic;tik 9ocuklar gibiyiz. Bizim gtinah1m1z olur
mu hi9?" derlerdi. Onlara bak ve durumlarrna hayret et. Onlar Allah katinda
temiz olduklar1n1 iddia ederler. Halbuki onlar, biiyiik bir gtinah ve inkar i<;e-
risindedirler. Buradaki laf1z genel olup, kendisini temize <;Ikaran herkesi kap-
sam1na alrr. Ki§i, yapmI§ oldugu ameli begenip, onunla oviinmesinden sakrn-
drrdmt§trr.
«Hay1r!» Ashnda onlar, kendilerini temize <;Ikaramazlar. <;tinki.i onlar
yalanlay1c1lardir ve batil inan<; sahipleridir. Fakat «Allah,» mtimin kullan
i~inden «diledigini,» yani raz1 oldugu kimseleri «temize ~1kar1r.>> Allah, ku-
lun i<;erisinde gizli bulunan, iyi ve koti.i §eyleri <;ok iyi bilir. Boylece onlar, sa-
hip olduklar1 bu kotil nitelikleri dolay1s1yla klnan1yorlar.

34- Bu hadisi, MUslim sahihinde rivayel etmi§tir. iman, 92. Bkz. Camiu'l-UsUl, 91364.
Ayet: 49-50 NiSA SURESi/4 229

«Ve onlara kd kadar haks1zhk edilmez.» Onlara en kti9tik bir haksiz-


hk yap1lmaz. Sadece, i§lemi§ olduklan bu 9irkin i§in cezas1n1 9ekerler.
"Fetfl", yekirdek yang1n1n i9indeki iplikciktir. Onlara, bu kadar bile haks1zhk
yap11mayacag1, en ufak bir zulme maruz kalinadan, sadece yapt1klarmm ceza-
SID1 9ekecekleri vurgulanmaktadrr. Bu §ekilde onlara, azhkla ve hakaretle or-
nek verilmektedir.
50. «Bak,» kendilerini Allah'm ogullan ve O'nun katinda temiz insanlar
sanarak, «nasll Allah'a yalan yere iftirada bulunuyorlar!» Burada yalanm
a91klanmas1, onlarm kotti durumlar1n1 vurgulamak i~indir. Onlann bu iftirala-
n, diger btiytik gtinahlan olmasa bile, kendilerine «apa~1k bir giinah olarak
bu yeter!» Bundan ba§ka hi9bir giinahlan olmasa da, bu iftira onlann hepsini
golgede brrakan biiytik bir giinah olur.
imam Ebfi Mansur §6yle der: "Bir adamm 'ben miiminim' demesi, ken-
disini temize 9Ikarmas1 anlamma gelmez. Tam tersine, kendisine ikram edilen
bir §eyi bildirir. Kendisini temize 91karmas1, nefsini takva ve salih olarak gor-
1nesi ve onunla ovtinmesidir."
Ser! es-Sakati de §Oyle der: "Kendisinde olmayan bir §eyle siislti gortin-
meye 9al1§an kimse, Allahti Teala'n1n goztinden dil§mti§ olur. Bir mtimin,
kendisini ovmeye 9all§mamahdrr."
Miimin, Hz. Peygamber'in (s.a.v.): "Ben, Ademoglunun efendisiyim"<35>
soziinti gormez mi? Bu soztin hemen arkasmdan da, "yine de ovunmem" bu·
yurmu§tur. insanlar1n, kendilerini ovdiikleri gibi, bu da bir oviinmedir demek
istemiyorum. Hz. Peygamber'in ovtinmesi, Ademogullarm1n onderi olmakla
degil, fakat sadece Allah iledir.

35- Tirmizi'nin Siinen'inde rivayet ettigi uzun bir hadisin bir par~as1du.
230 RUH U'L-BEYAN Cuz:5

51. Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri glirmiiyor mu-


sun? Onlar, puta ve taguta inaniyorlar ve kafirler ifin de:
"Bunlar, inananlardan daha dogru yoldadir" diyorlar.
52. Allah'in Mnet ettigi kimseler, i§te bunlardzr. Allah kimi
Mnetlerse, ·arllk onun ifin, hifbir yardzmci bulamazsin.
53. Yoksa onlann, miilkte bir paylan mi var? Eger oyle ol-
saydz, insanlara fekirdegin arkaszndaki kii.fiicii.k oyuk kadar
bir §ey bile vermezlerdi.
54. Yoksa onlar, Allah'in liitfundan verdigi §eyler ifin, in-
sanlan mi kiskaniyorlar? Oysa biz, ibrahim ailesine, kitap ve
hikmet vermi~, onlara biiyiik bir miilk bagi~lami§tik.
55. Onlann bir kismi ona inandi, bir kismi da yiiz fevirdi.
Yakicz bir awp olarak cehennem yeter.

51. Ey Muhammed! «Kendilerine kitaptan bir pay» Tevrat'tan baz1


bilgiler «verilenleri gormiiyor musun?» Yahudileri gortip, onlann haline
§~m1yor musun? «Onlar, puta ve tagO.ta inan1yorlar.»

"Cibt" kelimesi, bir put ismi olup Allah'tan ba§ka, kendisine ibadet edi-
len her§ey i~in kullanthr. "Tagut" kelirnesi ise, §eytana ve genel olarak ken-
disine tapdan diger batil §eylere denrnektedir. .
Ayet: 51 -54 NiSA SURESi/4 231

Rivayet edildigine gore, Huyey b. Ahtab ve Ka'b b. E§ref isimli iki ya-
hudi, 70 ki§ilik binekli bir yahudi grubuyla birlikte, Mekke'ye dogru yola 9Ik-
m1§lardi. Bunlann gayesi, Kurey§lilerle anla§ma yaparak, Hz. Peygamber'le
sava§mak ve Peygamber'le kendileri aras1nda olan antla§may1 da bozmakti.
Bunun ilzerine Kurey§liler onlara hitaben: "Siz kitap ehli insanlarslillZ ve do-
lay1s1yla Muhammed'e daha yak1nsmiz. Size gtivenemiyoruz. Size glivenebil-
memiz i~in, bizim ilfilllanm1za secde etmeniz gerekir" demi§ler. Onlar da bu-
nu yapmi§lar. i§te bu, puta ve taguta inanmaktir. <;unkti onlar, yaptiklan bu
hareketle, putlara secde edip, §eytana itaat etmi§lerdir.
Ebfi Stifyan, Ka'b b. E§refe §oyle der: "Sen, kitab1 okuyan ve bilen bi.r
ki§isin, biz ise, okuyamayan ve bilmeyen kimseleriz. Hangimiz dogru yolda-
y1z? Biz mi, yoksa Muhammed mi?" Bunun iizerine o, "Muhammed ne di-
yor? " diye sorar. 0 da: "Tek olan Allah'a ibadet etmeyi emrediyor, 0 na or-1

tak ko§may1 yasakhyor" der. Ka'b, Ebfi Siifyan'a: "Sizin dininiz nedir, yani
siz ne yap1yorsunuz?" diye sorunca da: "Biz, Kabe'nin· koruyucular1yiz, hac1-
lara su verir, onlar1 agirlanz. Esiri ~ozeriz , yani hiirriyetine kavu§tururuz." ce-
vab1n1 ahr. Bunun tizerine Ka'b: "Siz en dogru yoldaslllZ" der. i§te bu tur tu-
tumlar i~in Allahii Teala: «Ve kafirler i~in de: 'Bunlar, inananlardan daha
dogru yoldad1r' diyorlar» buyuruyor. i §te bu gibi kimseler kar§tla§ttldar1
kafirlere: "Siz inanan insanlardan daha dogru yoldasm1z, sizin yolunuz en
saglam yoldur" derler.
52. «Allah'1n lanet ettigi kimseler, i~te bunlard1r.» Bu ttir insanlara,
Allah lanet etmi§ ve onlar1, rahmetinden uzakla§t1np, kovn1u§tur. «Allah ki-
mi lanetlerse, artik onun i~in,» O'nun, lanet ederek rahinetinden uzakla§tlf-
d1g1 kimseler ic;in, cezalar1n1 savacak «hi~bir yard1mc1 bulamazs1n.» Onlara
hic;bir kimse ne §efaat, ne de yardlillda bulunabilir.
53. «Yoksa onlar1n, miilkte bir paylar1 m1 var?» Bu ifade, onlarm id-
dialann1 inkardrr. Halbuki yahudilerin iddialarma gore, dtinya mah, kendileri-
nin olacakt1. Durum «eger oyle olsayd1,» kendilerinden ba§ka diger «insan-
lara ~ekirdegin arkas1ndaki kii~iiciik bir oyuk kadar bir §ey,» ya da onun
kadar bir §ey «bile vermezlerdi.» "Nekfr" kelimesi, ~ekirdegin arkas1ndaki
kti<(licilk oyugu ifade eder. Bu tabirle, ki.i<;iikltik ve degersizlik ifade edilir.
54. «Yoksa onlar,» yani bu yahudiler, «Allah'1n liitfundan verdigi
~eyler i~in, insanlan», Hz. Peygamber'e ve onun ashab1na verilmi§ olan ki-
tap ve peygamberligi ve mti'minlerin giic; ve ba§anlann1n her gtin art1nas1n1
232 RUHU'L-BEYAN Ciiz:5

«m1 k1skan1yorlar?» Fakat onlann la.skanmalan, 9ok kotii bir i§ ve batil bir
olayd1r. «Oysa biz,» bundan onceleri, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) selefi olan
«ibrahim>> peygambere ve onun «ailesine» de gokten inen «kitap ve hik-
met» bilgi ve peygamberlik «vermi§»tik. Bununla birlikte «onlara» degeri
takdir edilemiyen «biiyiik bir miilk bag1§lam1§tlk.» Oyleyse, nas1l olur da,
Hz. Muhammed'in peygamberligini imkans1z goriirler ve onu klskarurlar ?
SS. «Onlartn» yahudilerden «bir k1sm1 ona» yani Hz. Peygamber'e
«inand1, bir k1sm1 da yiiz ~evirdi» ve inanmadi. Onlara «yak1c1 bir azap
olarak, cehennem yeter .» i§te o cehennemle kendilerine azap edilecektir.
Cehennem onlara azap i~in hazrrlanmt§hr. 0 ate§ kendilerine yeter.
Gei;en ayette Allahti Teala, yahudileri §iddetli bir bilgisizlikle vas1flan-
drrm1§trr. 0 bilgisizlik de, putlara ibadet etmenin, Allah'a ibadet etmekten da-
ha tisttin oldugunu iddia etmeleridir. Daha sonra da, onlar1 ktskani;hk ve cim-
rilikle vas1flandmn1§trr. K1skan9hk ve cimrilik, ba§kalanna nimet verilmesini
istememektir. Bu noktada birle§irler. Cimri kendisine verilen nimeti ba§kas1-
na vermek istemeyendir. K1skan~ ise, Allahti Teala'n1n, kullanna nimeti ver-
memesini ister. Bu iki huy, rezilliklerin en kotiisii olup sebebi de, bilgisizlik-
tir. K1skan~ ve cimri insan, hi9bir zaman iistiin olmaz.
Baz1 hikrnet sapibi kimseler, insanoglunu mal toplamadaki hlfs1 ve so-
nunun fena olmas1 bak1mmdan ipek bocegine benzetmi§lerdir. ipek bocegi de
bilgisizligi nedeniyle, kendisi i~in bir bez par~as1 yapmak isterken, s1gmacak
bir yerden yoksun kalrr. Kendisini oldtiriir ve ipek de ba§kas1na kalrr. Mti'min
kulun yapmas1 gereken §ey, Allah'm kendisine verdigi nzka kanaat etmesi,
hirsm1 terkederek mevcut olan malmdan ba§kalanna da ikramda bulunmas1-
drr.
Ayet: 55-56 NiSA SURESi/ 4 233

56. Ayetlerimizi inklir edenleri, ate§e atacagiz. Derileri yan-


dikfa, azaplari artsin diye, onlann derilerini degi§tirecegiz.
Siiphesiz Allah, azfzdir, hakfmdir.
57. iman edip, salih amel i§leyenleri ise, altzndan irmaklar
akan cennetlere koyacagiz. Orada, ebedt olarak kalacaklardir.
Orada onlara, tertemiz e§ler vardir ve on/an koyu bir giilgeye
koyacagiz.

56. «Ayetlerimizi» yani Kur'an'1 ve diger mucizeleri «inkar edenleri,»


btiytik ve tutu§turulmu§ bir «ate~e atacag1z. Derileri» pi§ip «yand1k~a,
azaplari arts1n diye onlartn» ye.rine yeni deriler yaratarak yanan «derilerini
degi§tirecegiz.» Boylece, yanan deri yerine, eski derinin t1pk1sm1 koyacag1z
ve yeniden yanacak ve azap yenilenmi§ olacak. Netice olarak deri ba§ka bir
§ekilde tekrar yaratilacaktu. Bu, meseia bir ytiztigtin eritilip yeniden yliztik
yap1lmas1 gibi olur. ikinci yilzilk birinci yilztigtin ayntdir, degi§en doktimdilr.

Burada akla, §6yle bi.r §ey gelebilir. ilk yanan deri, inkarc1 ve asi deridir.
Kendisine azap edilir. Fakat sonradan yaratilan deriye ni~in azap ediliyor ?
Boyle bir §ey caiz midir ? Bu soruya §6yle cevap veririz: Yap1lan azap, gorti-
ntirdeki deriye degil, bizzat isyan eden zatad1r. isyan eden ki§i, aym ki§idir ve
azap da onadir.

Yapilan bu azab1 tatmalan ivin, devamh bir surette kendilerine azap edi-
li.r. Bu azap hi9 kesilmez. Bu durum, degerli bir insana: "Allah seni yi.ice k1l-
sm11 demeye benzer. Bunu soylediginde "Allah senin yticeligini devam ettir-
sin ve artrrs1n" demek istemi§sindir.
234 ROHU'L-BEYAN Cuz:5

Hasan Basri §Oyle der: "Ate~ onlan, hergtin yetmi§ defa yer. Her yeyi-
§inde de onlara 'don tin' denir ve olduklan gibi donerler." Merfu' olarak rivayet
edilen bir habere gore, inlcarc1 insan1n derisi yetmi§ ar§m, di§i Uhud tepesi ka-
dar ve list dudag1 da, gobeg.ine kadardir.

«~iiphesiz
Allah azizdir.» Hi<ibir §CY ona gil9 olamaz, her §eye gilcii
yeter. «Hakimdir,» verdigi her cezay1, ilim ve hikmetle verir.

Rivayet edilir ki: Allah'1 tek olarak tan1yan milletlerden, btiyiik gilnahla-
n i§leyen, tevbe etmeyen ve pi§man olmayarak olenler, 9e§itli bi9imlerde ce-
henneme giderler. Ate§, bunlann baz1larm1n ayaklanna kadar ula§ir, baz1lan-
n1n dizine kadar ve baz1lann1n da boynunlarma kadar ul~rr. Bu durum gii-
nahlar1na ve amellerine gore olur. Orada, baz1lan bir ay, baz1lan da bir y1l ka-
lrr ve sonra 91kar. Orada en uzun kah§, dtinya ol9iisil olarak, dtinyan1n yaratl-
h§mdan yok olu§una kadardir.
ibn Semmak, nefsini k1nama · konusunda diyordu ki: "Ey Nefis!
Zfillidlerin soztinii soyliiyor, miinaf1klarm i§ini yap1yorsun ve bu halinle de
cenneti arzu ediyorsun. Heyhat! Heyhat! Cennet, diger topluluklarmdrr. Sana
yazd<lar olsun! Kisra'nm, Kayser'in ve Firavun'lar1n modasma uyup, cennette
benim de Hz. Peygambcr'e arkada§ olmarm istiyorsun. Bu nasil olabilir ?"
Anlatild1g1na gore, Yezid b. Mersed'in bir an bile goz ya§t dinmiyor ve
aglamas1 durmuyormu§. Bunun sebebini soranlara §U kar§1hg1 venni§: "Allah
beni, i§ledigim gtinahlardan dolay1, sadece hamama hapsedecegini soylemi§
olsayd1, goz ya§imm dinmemesi gerekirdi. Halbuki Allah, ii<;bin y1ldir tutu§-
turmu§ oldugu cehenneme atacagm1 soy H.iyor. 0 cehennem ki, ilk bin ytlda
k1pkrrm1z1 olmu§, ikinci bin ytlda bembeyaz olmu§, ti9tincii bin yilda ise ate-
§in hararetinden dolay1 simsiyah olmu§tur. Oras1, karanhk gece gibi, simsi-
yahtrr. Nastl goz ya§1 doktip aglamayahm k.i?"

Ebfi Hureyre (r.a.) da §Oyle der: "Giinahkar insana verilen nimete gtpta
etme. c;un.kii onun arkas1nda hasis bir istekli var. 0 da cehennemdir." Ayet-i
kerimede: "Ate§ dindikfe, alevini art1nnz" (isra: 97) buyurulmu§tUr.

Hadis-i §erifte §Oyle buyurulur: "Kimin gayesi , ahireti kazanmak olur-


sa, Allah ona kuvvet verir ve kalbine zenginlik koyar ve dunya ona boyun
eger. Kim de diinyay1 kazanmak isterse, Allah onun i~lerini parfalar ve fa-
. kirligini gozii oniine getirir. Diinyadan da, kendisine takdir edilenden ba§ka-
Ayet: 56-57 NiSA SURESi/ 4 235

szm alamaz. "{36>

57. Allah'a, peygambere ve Kur'an'a «iman edip» diger mficizeleri tas-


dik edenleri ve «salih amel i~leyenleri» ve Allah'1n emirlerine uyanlan, «ise
alhndan 1rmaklar akan cennetlere koyacag1z. Orada ebedi olarak kala-
caklardir,» oradan hiy 9Ikanlmayacaklar ve olmeyeceklerdir. «Orada onla-
ra, tertemiz,» hay1z, nifas, haset, kin... gibi bedeni pisliklerden armduilm1§,
tabii kirlerden temizlenmi§ «e~ler vard1r ve onlari» yine orada kendilerini,
gtine§in etki edemeyecegi «koyu bir gOlgeye koyacag1z.»
"Zalfl" kelimesi, golge anlam1ndaki "zzll" kelimesinden tiiremi§ olup,
golge kelimesini peki§tirir. Kopkoyu golge anlamma gelir. Alda §U gelebilir:
Cennette, s1cakhg1 dolay1s1yla insanlara eziyet verecek olan bir gilne§ olma-
yacagma gore, kopkoyu golgeden ni9in sozedilmi§tir? Orada baz1 yerler var-
d1r da, gtine§ ula§am1yorsa, orarun havas1 bozuktur ve oras1 s1ktc1, rahatsiz
edici bir yerdir. Oyleyse, neden cennetin havas1 boyle ~latilm1§tlf?
Bu soruya verebilecegimiz cevap §Udur: Arap tilkeleri ~ok s1caktir. On-
lar i9in golge, en btiytik rahathk sebebidir. Bunu onlar rahathktan kinaye ola-
rak soylerler. Hz. Peygamber de: "Devlet ba~kanz, yer yuzunde, Allah'in gol-
gesidir" buyurmu§tur. <37> Golge, rahatlig1 ifade eden bir kelime olduguna go-
re, koyu golge de rahathgm 9ok btiytik boyutlara varmt§ oldugunu ifade etmi§
olmahdu.
imam (Fahreddin Razi) §6yle der: "~u anda hatu1ma, Hz. Peygamber'in
hadisi geldi. Hadis §oyledir: "Cennette bir agaq vardir. Binekli bir ki§i o
agacin golgesinde yuz ytl gider de golgeyi ger;emez. "(3B> Kur'an'da da "Uza-
tzlm1§ golge" (Vfilcta: 30) ifadesi yer alu. Ba§ka bir hadiste belirtildigine gore
de cennette, hi9bir goziln gormedigi, hi9bir kulag1n i§itmedigi ve hatrrdan
ge9meyen nimetler vardu. Nitekim ayet-i kerimede: "Onlar ir;in, nice sevin-
dirici ve goz aydmlaucz nimetler saklandzgznz kimse bilemez" (Secde: 17) bu-
yurulur."

36- Buna benzer bir laf1zla Ahmed b. Hanbel rivayet elmi§tir. Bir benzeriyle de Tirmiz1 rivayet
etm i~tir. Bak. Camiu'l-Usul, 11/11.
37- Taberan1 ve Beyhak1 rivayet etmi§tir. ibn Neccar'm rivayetinde: " .. .Kullarmdan her maz-
/um ona sigm1r" ilavesi yer ahr. Bkz. el-Fethu'l-Kebfr, 2/17 l.
38- Buhar1, Muslim, Tirmiii, ibn-i Mace ve Darim1 hadisi tahric etmi~lerdir.
236 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

58. Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar ara-


sinda hiikmettiginiz zaman da adaletle hiikmetmenizi emre-
der. Allah size, ne giizel ogiit veriyor! $iiphesiz Allah, fOk iyi
i§iten ve gorendir.
59. Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygambere ve siz-
den olan idarecilere de itaat edin. Eger herhangi bir ~eyde an-
la§mazliga dii§erseniz; Allah 'a ve ahiret giiniine inaniyorsa-
niz, onu Allah'a ve rasuliine gotiiriin. Bu daha iyidir ve sonuf
bakimmdan da daha giizeldir.

58. «Allah size, emanetleri ehline vermenizi>> emreder. Bu ayet,


Kabe'nin hizmetini goren, Osman b. Abdtiddar haldonda nazil olmu§tur. Hz.
Peygamber, fetih giintinde Mekke'ye girince, bu adam Kabe'nin kap1sm1 ka-
patarak, dam1na c;1km1§ ve Hz. Peygamber'e anahtan vermemekte direnmi§.
Sonradan da: "Onun Hz. Peygamber oldugunu bilseydim, engel olmazd1m"
demi§. Ali b. Ebl Talib, onun elini btikerek anahtar1 almI§ ve Kabe'yi aymI§.
Hz. Peygamber i~eri girerek iki rekat namaz k1ln11§. Namazdan sonra Hz. Ab-
Ayet: 58 NiSA SURESi/4 237

bas, anahtann tekrar Osman'a verilmesini hem Kabe hizmeti ve hem de hac1-
lara su ikram1 i§inin ona verilmesini istemi§. Bu ayet i§te bu olay tizerine
nazil olmu§tur. Rasfilullah Hz. Ali'ye, Osman'dan ozUr dileyerek, anahtan
tekrar ona vermesini ve oziir dilemesini einretmi§. Hz. Ali de emri yerine ge-
tirmi§. Bunun tizerine Osman, Ali'ye demi§ ki: "Once zorlayrp eziyet ettin,
§imdi de gelmi§ merhamet mi ediyorsun?" Ali de: "Allah senin hakkmda
Kur'an indirdi" demi§ ve inen ayeti okumu§. Osman da, kelime-i §ehadet geti-
rerek Miisltiman olmu§. Cebrail gelerek, bundan sonra Kabe hizmet~iliginin
ebediyyen Osman'm ogullar1nda olmasm1 Hz. Peygamber'e soylemi§tir. Daha
sonra Osman hicret edince, anahtan oglu $eybe'ye vermi§tir. Giintimiize ka-
dar bu hizmet onun ogullar1nda devam etmi§tir.

«Ve» Allahii Teala size, «insanlar aras1nda» bir konuda «hiikmettigi-


niz zaman da adaletle hiikmetmenizi>>, hakk.1 tam olarak yerine getirmenizi
«emreder. Allah size,» adaleti yerine getirmeyi ve insafh karar vermeyi em-
rederken, sizin ic;in «ne giizel ogiit veriyor! Siiphesiz .A llah» halkm soyledi-
gini «~ok iyi i~iten ve» yaptig1 i§leri c;ok iyi «gorendir.» Oyleyse, Allah'1n
emirlerini ve ogiitlerini yerine getirin. 0, goriilenleri de, i§itilenleri de c;ok iyi
bilir. Sizden c;ikan §eylere gore, sizin miikafattn1z1, ya da cezaruz1 verir.

Bu ayetin, yukar1da zikredilen ozel bir olay hakkmda inmi§ olmas1, hilk-
miintin sadece o olayla s1nirh kalmasm1 gerektirmez. Bilakis her tiirlii ema-
netler, insan1n Allah'la, diger insanlar ve kendisiyle olan ili§kileri bunun kap-
sam1 i9indedir. Bu ti~ ~e§it ili§kiden her birinde emaneti gozetme mecburiyeti
vardrr:

Birinci k1s1m, Allah'm emanetine riayet, O'nun tarafmdan emredilenleri


yapmak, yasaklanan §eyleri terketmektir. Bu oyle bir denizdir ki, sahili yok-
tur. ibn Mes'ud §oyle der: "Her konuda emaneti gozetmek gerekir. Abdestte,
gusiilde, namazda, zekatta, oru~ta ve diger konularda." Mesela, dil emanetini
gozetmek; yalan konu§mamakla, giybet etmemek.le, dedikodu yapmamakla,
inkarc1hk etmemekle, bid'attan uzak durmakla ve ~irkin sozler sarfetmemek-
le... olur. Gozlerin emanetini korumak; onlan harama bakmada kullanmamak-
la olur. Kulag1n emanetini korumak; yalan ve iftira gibi bo§ ve yasaklanan
§eyleri dinlememekle olur. Diger btitlin organlar i~in de durum ayn1du.
i:k.inci klsim ise, diger yarat1klara kar§I olan emaneti gozetme mecburi-
yetidir. Bu kisma, ahnan emaneti geri vermek, ol<;ii ve tamy1 eksik yapma-
mak, insanlann ay1plann1 yaymamak, idarecilerin adaletli davranmas1, han1-
238 RUHU'L-BEYAN Cuz:S

mm, kocas1run emaneti olan iffetini korumas1 gibi konular dahildir.


U<;i.incti k1s1m ise, insanm kendi nefsine kar§I emaneti gozetmesidir. Bu
da, din ve di.inyas1 i<;in, en faydah olan §eyi yapmas1, §ehvet ve ofkesi sebe-
biy le, ahiretine zarar verecek olan §eylerden ka<;1nmas1du. Onun i<;in Hz.
Peygamber (s.a.v.): "Hepiniz robanstniz ve hepiniz suri.inuzden sorumlusu-
nuz" buyurmu§tur. <39> Hz. Peygamber, ba§ka bir hadiste de §by le buyurur:
"Emaneti gozetmiyenin, imant da yoktur. Sozunde durmayanzn ise, dini yok-
tur. "<40>

Mi.i'min kulun gorevi, elinden geldigince emanete riayet etmesi ve her


zaman Hakk'm ogtidtine kulak vermesidir. <;unkil ogi.it, mutlaka faydahd1r.
Eger idareci ise, mutlaka adaletli i§ yapmahdu, emanetleri ehline vermelidir.
Hasan Basri §5yle der: "Allahii Teala idarecilere ii~ §ey yiiklemi§tir: Bo§ §CY-
lere ve hevaya uymamak, insanlardan degil, O'ndan (Al1ah'tan) korkmak ve
ayetlerini bas it bir dtinya menfaati kar§1lig1nda satmamak."
59. «Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygambere ve sizden olan
idarecilere de itaat edin.» Burada sozi.i edilenler, hakk1 emreden idareciler
ve adaleti yerine getiren valilerdir. Haks1zhg1 emreden idareciler ise, itaat
edilmeye laylk degillerdir. Onlar, yani adaletli olmayan idareciler, zalim kim-
selerdir. insanlarin mallar1n1 zorla gasbederler.
Allah'a itaat, miistakil olarak zikredilmi§, arkas1ndan ise, "peygambere
ve sizden olan idarecilere" k1sn11 bir arada zikredilmi§tir. "Sizden olan idare-
cilere itaat edin " ifadesi miistakil olarak gelmemi~tir. "Allah'a itaat edin.
Peygambere ve sizden olan idarecilere de itaat edin" buyurularak, bir edep
ifadesi sergilenmi§tir. 0 edep de, Allahii Teata'n1n ismiyle, bir ba§kas1nm is-
minin ayn1 yerde yanyana sergilenmemi§ olmas1du. Fakat i§ kullarla ilgili
olunca bu caizdir. <;unki.i, Hz. Peygamber (s.a.v.) de, bir insand1r, idareciler
de. Bu ikisinin bir arada zikredilmesinin herhangi bir zaran yoktur.
«Eger» siz ve sizi yonetenler, din veya di.inya konusunda «herhangi
bir §eyde anla§mazhga dii§erseniz,» eger ger~ekten «Allah'a ve ahiret gii-
niine inan1yorsan1z, onu Allah'a ve Rasuliine», Allah'1n Kitab1'na ve Hz.
Peygamber'in Stinneti'ne «gotiiriin.>> Bu ayet, k1yasm delil olmasma i§aret et-
mektedir. K1yas nasil delil olmasm? Bir konuda nas varsa, ihtilaf edilen konu-
yu o nassa havale etmek, temsil yoluyla, ve onun iizerine bina etmek suretiyle
39- Buhari. MUslim ve Ahmed b. Hanbel rivayet etmi~tir. Uzunca bir hadisin par~as 1dir.
40- Ahmed b. Hanbel Musned'inde rivayet etmi§lir.
Ayet: 59 NiSA SURESi/4 239

olur. K1yasla kasdedilen de budur. Allah'a ve peygambere itaattan sonra, bu


da emredilmektedir. Boylece de, htiktimlerin iii; yolla ortaya 91ktig1 anla§dm1§
oluyor: Kitapla sabit olan hilklimler, stinnetle sabit olan htiktimler ve kitap ve
silnnete havale etmek yoluyla sabit olan htiki.imler ki, bu da k1yastir.

Eger Allah'a ve ahiret giinline iman ediyorsan1z, boyle yapmaruz gere-


kir. Allah'a iman bellidir. Ahiret giintine iman ise, Allah'm Kitab1'na ve pey-
gamberin silnnetine muhalefet edenlerin ugrayacag1 cezay1 ifade eder. ihtilafa
dti§tiigiinilz §eyleri, Allah'm Kitab1'na ve peygamberin stinnetine havale eder-
seniz, sizin i~in «bu daha iyidir ve sonu~ bak1m1ndan da daha gi.izeldir.»
Bu ayet, hak yolda olan idarecilere itaat etmenin vacip olduguna i§aret
eder. Hak yoldan sapan idarecilere ise, itaat edilmez. <;tinkti hadis-i §erifte:
"Allah'a kar~i gelinen bir konuda, mahluka itaat yoktur" buyurulur.<41 >
idarecilerin, Allah'1n kanun ve htiktimlerini uygulama ve Hz. Peygamber'in
stinnetine uyma konusunda, Allah'tan korkup, iirpermeleri gerekir. Ancak o
zaman, insanlara kar§J Allah onlann kalbine heybet doldurur ve o zaman, in-
sanlardan korunmak ii;in orduya da ihtiya~lan olmaz.
Rivayet edildigine gore Rum krah, Hz. 6mer'e hediye olarak ciibbe ve
bazi giyim e§yalan gondermi§. Hediyeleri getiren el~i §ehre girince:
"Hfilifenin binas1 ve saray1 nerede?" diye sormu§. Ona demi§ler ki: "Onun, se-
nin dii§ilndtigtin gibi btiytik bir saray1 ve binas1 yoktur. Kii~tik bir evi vardrr."
Ona evini gostermi§lcr. Gittiginde kii~tik mtitevazi bir ev oldugunu gormii§.
Eski oldugu i~in, evin kap1s1 kararm1§ bir haldeymi§. Hz. Omer'i istemi§, an-
cak evde olmad1gm1, kendinin ve mtisltimanlar1n baz1 i§lerini gormek i~in
9ar§1ya 9Lkt1g1n1 soylemi§ler. Eli;i de <;ar§tya ~ikrnr§ ve Hz. Omer'i, bir duva-
nn golgesinde, larbac1na dayanmt§ olarak uyur halde bulmu§. El~i bu durumu
gotiince: "Adilsin, eminsin ve istedigin gibi de uyuyorsun. Bizim yoneticileri-
miz ise, haks1zhk ediyorlar, kalelere ve ordulara s1g1n1p, ordular taraf1ndan
korunma ihtiyac1 hissediyorlar" demi§.

Erde§ir de §6yle der: "Miilktin temeli din, muhafiz1 da adalettir. Mtilktin


temeli olmazsa y1k1hr, muhaf1z1 olmazsa kaybolur." Haks1zhk ~ok btiylik bir
ayrp, cezas1 da cehennemdir. Her akilh insan1n, haks1zhktan ka91nmas1 gere-
kir. Mii'minin niyeti adalet olursa, zalimlerden ka~mas1 ve zalimlere itaat et-

41- Buhari, Miislim ve Ebfi Davud: "Allah'a isyan edilen yerde itaar yoktur. iraat ancak, iyilik-
tedir" §eklinde rivayet etmi§lerdir. Rivayet biraz uzuncad1r. Bkz. Camiu'l-Usfil, 8/416.
240 RUHU'L-BEYAN Ciiz:5

memesi gerekir. Sadece hak yolda olan insanlara itaat edilir. Hz. Peygamber
(s.a.v.): "Bana itaat eden, Allah'a itaat etmi§ olur. Bana kafa tutan da, Al·
lah'a kafa tutmu§ olur. Adaletli yoneticiye itaat eden, bana itaat etmi§ olur.
y oneticiye kafa tutan ise bana kafa tutmU§ olur" buyurur. t42>
I

Haccac'a: "Sen Hz. Omer devrine yeti§tin. Onun adaletini gordiin. 0


halde, neden Omer gibi adil olmuyorsun?" diye sorarlar. Haccac da §oyle der:
"Sizler ziihd ve takvada Ebfi Zer gibi olun. 0 zaman ben de size, Omer gibi
adil ve insafh davranay1m."

@t:r- .
'
42- Bubar!, Muslim ve Nesei: rivayet etmi§lerdir. Bak. Cem'ul-Fevaid, 1/493. Buhari metninde
"adaletli" ifadesi yoktur.
Ayet: 60 NiSA SURESi/4 241

60. Sana indirilene ve senden once indirilenlere inandikla-


rini iddia edenleri gormedin mi ? Tfigut'a inanmamalan em-
redilmi§ olmasina ragmen, yine de tagut'un oniinde
muhfikeme olunmalanni istiyorlar. Seytan da onlan, derin bir
sapikliga dii§iirmek istiyor.
61. Onlara: "Allah'in indirdigine ve peygambere gelin''
dendiginde, miinaftklarin senden biisbiitiin uzakla§ttklarint
goriirsiin.
62. Ya nasil, elleriyle yaptiklan yiiziinden ba§lanna bir fe-
laket gelince hemen sana gelirler de : "Biz yalnizca iyilik et-
mek ve arayi bulmak istedik" diye Allah 'a yemin ederler.
63. Allah, onlann kalplerinde olani bilir. Onlara aldirma,
kendilerine ogiit ver ve onlara kendileri hakkinda tesirli giizel
soz soyle.

60. «Sana indirilene ve senden once indirilenlere inand1klar1n1 iddia


11
edenleri gormedin mi?» Buradaki iddia (zu'm)"dan kas1t, onlann yalanla-
ndu. <;unkti ayet, mtinaftl<lar hakkmda nazil olmu§tur. Onlar, sana indirilene
yani Kur'an'a ve senden once indirilenlere, Tevrat'a ve diger kitaplara inan-
dtldarm1 iddia ediyorlar. Boylece de, Tagfita ba§vurmak istiyorlar.
ibn Abbas anlatiyor : Bir mtinaflk, yahuc:linin biriyle kavga etti. Yahudi,
mtinaf1g1 Hz. Peygarnber'in kar§1sma c;agrrd1. <;unkti Hz. Peygarnber'in, adil
karar verecegini biliyordu. Mtinaf1k da yahudiyi, Ka'b b. E§refe gitmeye da-
vet etti. <;unkti bu adam da, ril§vete c;ok merakhydi. Yahudi, davasmda hakh,
mtinaflk ise haks1zdi. Yahudi, soztinde diretti ve yargtlanmak ilzere, Hz. Pey-
gamber'in huzuruna 91kttlar. Hz. Peygamber, yahudinin lehine karar verdi.
Mtinafik bu karara raz1 olmay1p, Hz. Omer'in huzurunda yarg1lanmak istedi.
Yahudi, Hz. Omer'e §Dyle dedi : "Hz. Peygamber benim lehime karar verdi.
Fakat o, bunu begenmeyip, senin huzurunda yargilanmay1 istedi." Hz. Omer
de: "Oyle mi?" diye milnaf1ga sordu ve mtinafiktan ''evet" cevab1n1 aldi. Bu-
nun tizerine Hz. Omer: " Ben gelinceye kadar yerinizden kipudamaym" diye-
rek d1§ar1 c;tkti. Biraz sonra k1hc1yla i9eri girerek, mtinaf1gm kellesini m;urdu
ve " Allah'm ve O'nun Resfili.ini.in kararma raz1 olmayana boyle karar gerekir"
dedi. Bu olay tizerine bu ayet indi.<43>

43- Bkz. Kurtt2bf Tefsiri, Alusf Tefsiri., Razf Tefsiri ve Safvetu't-Tejasfr. Orada geni~ a9tklama
var.
242 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

Cebrail gelerek dedi ki: "Omer, hakla batih ay1rd1g1 i<;in" Faruk" ismini
alm1§tlr." Tagfit da, Ka'b b. E§ref'tir. <;unkti o, Hz. Peygamber'e saldrrmada
ve dti§manhkta <;ok ileri gitmi§ti.

Halbuki onlara, «tagut'a inanmamalar1» ondan sak1nmalar1 ve kendi-


lerini temize <;1karmalan «emredilmi~ olmas1na ragmen yine de, tagut'un
oniinde muhakeme olunmalann1 istiyorlar .» Y ani emredilenin tersini ya-
parak, taguta uyuyorlardt. «~eytan da onlan, derin bir sap1khga dii§iirmek
istiyor.» Bu oyle bir sap1khktir ki, arttk ondan sonra, bir daha hidayet bula-
mazlar.

61. «Onlara,» yani rnilnafiklara: «' Allah'1n indirdigine ve peygambe-


re,» yani Allah'1n, kitabmdaki emirlerine ve O'nun peygamberinin ernirlerine
«gelin, dendiginde,» o «miinaf1klarrn senden busbiitiin uzakla§t1klann1
goriirsiin.» Bu ifadeyle, mtinaf1klar yerilerek, nifaklan tescil edilmi§tir.

62. «Ya nasd» olur halleri ve nastl yaparlar ? Kendi «elleriyle yaphk-
lar1» bir kottiltik «yiiziinden ba§lar1na bir f elaket gelince,» yaprm§ oldukla-
n sm;tan dolay1 «hemen sana gelirler de» oztir dileyerek senden ba§kasma
gidip muhakeme olmakla: «'Biz yaln1zca iyilik etmek ve arayt bulmak iste-
dik'» yoksa biz sana muhalefet etmek ve senin htikmtinti begenmemezlik et-
mek istemedik. Yapml§ oldugumuzdan dolay1 bizi hesaba c;ekme «diye Al-
lah' a yemin ederler.»
Bu durum, onlar1n yaptiklar1na bir tehdit ifadesidir. Onlar, pi§manhgm
fayda vermedigi bir zamanda pi§man olacaklar. Onlan, oztirleri de kurtaram1-
yacaktlf.
63. «Allah onlarin kalblerinde olan1,» mtinaftklann kalplerinde gizle-
dikleri nifak1, ~ok iyi «bilir.» Nifaklann1 gizlemeleri ve yalan yere Allah'a
yemin etmeleri, kendilerini cezadan kurtaram1yacaktir. «Onlara aldirma.»
Onlardan ytiz c;evir, oztirlerini kabul etme. Nifaklan ve hileleri konusunda
«kendilerine ogiit ver» ve onlar1 uyar. Nefislerinde olan pisligi onlara anlat.
Ya da, nefislerindeki pislikten armmalarm1 anlat. Belki ogtit, onlara daha fay-
dah olur. «Ve onlara kendileri hakk1nda tesirli giizel» ve etkili «soz soy-
le.» Etkili soz §6yle olur: "Allah sizin, gizli ve a91k her §eyinizi bilir. Kalble-
rinizde olan1 da bilir. i9inizi dtizeltin. Kalplerinizi, inkar ve rezilliklerden te-
mizleyin." Onlara biraz da kaba davran1n. Belki de ogtit vermeniz onl.ara fay-
. da11 olur.
Ayet: 61 -64 NiSA SURESi/ 4 243

64. Biz her peygamberi, ancak Allah'in izniyle kendisine


itaat edilmesi ifin gonderdik. Eger onlar, kendilerine zulmet-
tikleri zaman sana gelseler ve Allah 'tan bagz~lanmayi istese-
ler, rasul de onlar ifin bagi~lanma dileseydi, Allah 'i tevbeleri
kabul edici ve merhamet edici olarak bulurlardi.
65. Hayir! Rabbine yemin olsun ki onlar, aralarinda pkan
feki§melerde seni hakem yapip, sonra da senin verdigin hiik-
me kar~i, iflerinde hifbir burukluk duymadan, tam anlamiyla
teslim olmadikfa inanm'§ olmazlar.

64. «Biz her peygamberi,» hi9biri istisna olmamak tizere, «ancak Al-
lah'1n izniyle, kendisine itaat edilmesi,» verdigi emirlere uyulmast «i~in
gonderdik.» Peygamberler, verdikleri emirleri Allah'tan alarak verirler. Bu
yiizden de peygamberlere itaat, Allah'a itaat ve onlara isyan, Allah'a isyandrr.
«Eger onlar, kendilerine zulmettikleri,»sana itaat etmeyerek ve sen-
den ba§kas1nm huzuruna, muhakeme olmaya giderek kendilerini ·azaba maruz
birakttl<lar1 «Zaman» nifaktan tevbe ederek «Sana gelseler vc Allah'tan ba-
g1§lanmay1 isteseler ,» samimi olarak tevbe ctseler, «rasfil de onlar i~in ba-
244 RUHU 'L-BEYAN Cuz:5

g1§lanma dileseydi, Allah'• tevbeleri» 9okca «kabul edici ve» 9ok9a «mer-
hamet edici>> onlara rahmetiyle muamelede bulunan bir mabud «olarak bu-
lurlard1.»

65. «Hay1r!» Durum, onlann inanm1§ olduklann1 iddia ettikleri gibi de-
gildir. Ey Muhammed! «Rabbine yemin olsun ki onlar, aralar1nda ~1kan
~eki§melerde,» birbirleriyle olan ili§kilerinde ortaya 91kan ihtilaflarda, «seni
hakem yap1p,» senin huzurunda yarg1lanmad1kva, ve «sonra da senin verdi-
gin hiikme kar§t,» her ttirlii endi§e ve vesveseden uzak olarak. «i~lerinde
hi~bir burukluk duymadan, tam anlam1yla teslim olmad1k~a,» senin ver-
digin karara raz1 olmadik9a, ger9ekten «inanmt§ olmazlar.» Ger9ekten iman
etmi§ olmalan i<;in, senin vermi§ oldugun karara, i<;leriyle ve d1§lanyla teslim
olup, boyun egmeleri gerekir.

Bu ayet gosteriyor ki, Allah'1n ve peygamberin emirlerinden bir §eyi ka-


bul etmeyen kimse, islfun'm d1§1na 9tknu§tlr. Hz. Peygamber, hale yolun reh-
beridir. Rehbere uymamak ise, saptl<liktrr. Bir hadis-i §erifte : "Sizden birini-
zin istegi, getirmi§ oldugum hiikumlere uymadikfa, gerfekten iman etmi§
olamaz" buyurulmu§tur. <44)
'irbaz b. Sariye §Oyle anlatrr: "Hz. Peygamber bize ogiit verdi. Verdigi
bu ogiitten dolay1 ksilblerimiz tirperip, gozlerimiz ya§ardi. Bunun ilzerine biz-
ler dedik ki, 'Ey Allah'1n Rasfilii ! Bu veda eden kimsenin ogiidii galiba! Oy-
leyse bize tavsiyede bulun'. Bu soztimtiz iizerine buyurdu ki : "Size, Allah'tan
korkmamzi, ba§imza bir kole dahi idareci olmu§ olsa, dinleyip itaat etmenizi
tavsiye ederim. Sizden kim ya~arsa, birc;ok ihtilaflara ~ahit olacak. i§te o za-
man, benim rii§it ve hidayet rehberi olan halifelerimin sunnetine sanlln.
Hem Slmsiki sanlln. Sonradan uydurulan ve dine sokulan §eylerden saktnzn.
Sonradan uydurulan her ~ey bidatt1r. Her bid'at da sapikliktir. "(45>

Mtimin, Rasfi1Ullah'1n stinnetine uymaya ve bid'at olan §eylerden ka9ma-


ya mecburdur. Ancak bu §ekilde, i\:ini ve d1§m1 temiz tutabilir ve la.yamet gii-
ntinde Hz. Peygamber'in §efaatine nail olur. Boylelikle de, ate§ten kurtularak,
iyilerle birlikte cennete girer.

44- Bu hadisin beyam ve kaynag1 daha once belirtilmi~tir.


45- EbG Davud, "Siinnete Uymamn liizumu" , Tirmiz'i "him" ve Ahmed b. Hanbel de Miis-
ned'inde rivayet etmi§tir. s. 4/126. Bkz. Camiu'l-Usill, 1/278
Ayet: 65-66 NiSA SURESi/ 4 245

66. Eger onlara : " Keftdinizi oldiiriin, ya da yurtlannJZdan


fikin" diye yazmi1 olsaydzk, iflerinden pek azi harif, bu nu
yapmazlardz. Ama kendilerine ogiitleneni yapsalardi, elbette
onlar ifin daha iyi ve daha saglµm olurdu.
67. 0 zaman elbette onlara, katimzzdan biiyiik bir miikfifat
verirdik.
68. Ve onlan elbette dogru bir yola iletirdik.
69. Kim Allah 'a ve peygambere itaat ederse, i§te onlar, Al-
lah 'in kendilerine nimet verdigi peygamberler, szddiklar, §e-
hidler ve salihlerle beraberdir. Onlar ne giizel arkada§tirlar.
70. Bu nimet Allah 'tandir. Bilen olarak Allah yeter.
246 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

66. «Eger onlara: 'Kendinizi oldiiriin, ya da yurtlarintzdan ~lion'


diye yazmt§ olsayd1k,» yani eger biz, o miinaftldara da, giinahlanndan tevbe
etme isteginde bulunduklan zaman, israil ogullar1na farz kilm1§ oldugumuz
gibi, kendilerini oldilrmelerini veya yurtlarmdan 91kmalarlfll emretmi§ olsay-
dik, «i~lerinden pek az1 hari~, bunu», yani emretmi§ oldugumuz bu §eyleri
«yapmazlard1.» i<;lerinde pek az samimi bir gurup bunu yapardi. «Arna ken-
dilerine ogiitleneni yapsalardt,» peygambere itaat edip, ona uysalar, onun
sancag1 alt1nda yurilseler, onun gosterdigine boyun egseler ve onu hakem ka-
bul etselerdi, «elbette onlar i~in» her iki dtinyalan a<;1s1ndan da «daha iyi ve
daha saglam olurdu.» i9inde bulunduklar1 isduaptan uzak olurlard1 ve iman-
lan daha kuvvetli olurdu.

67. imanda sabit kalsalardt, i§te «O zaman elbette onlara,» ahiretleri


i9in, «kahm1zdan biiyiik bir miikafat» ve kesilmeyen bir sevap «verirdik.»
68. «Ve onlar1, elbette dogru bir yola iletirdik.» Onlar, bu davran1§la-
nyla mutluluk alemine Ula§rrlard1. Kendilerine gayb kapilar1 a<;1hrdi.

Salihlerden biri demi§tir ki : "Sizin hi9biriniz, korkunca 9ah§an kotii ko-


le gibi olmasm. Kendisine bir §ey verilmeyince 9ah§mayan i§<;i gibi de olma-
ym." Yine denir ki, korku ve ~ile atina binmeyen, mal ve mtilke ula§amaz.
Ey kendisine verilen ogiidti yerine getirmeyen ve Rabb'inden korkma-
yan kul! Senin ii;in hayrrh olam nasil terkettin, menfaatrn1 nas1l teptin? ~u an-
da senin ii;in, i<;ine dil§IDil§ oldugun kotiiliik ve menhiyattan tevbe edip, iba-
det ve taatte bulunarak Allah'a donmekten ba§ka 9lkar yol yoktur.

69. «Kim,» tam anlam1yla «Allah'a ve peygambere itaat ederse...»


Burada "taat", tam bir boyun egme, ger~ek anlamda emirlere uyma, btitiin
emir ve yasaklara riayet etmektir. i§te kim Allah'a ve peygambere bu §ekilde
bir baghhk gosterirse, «i~te onlar, Allah'1n kendilerine nimet verdigi» de-
recelerini yiicelttigi «peygamberler, s1ddiklar, ~ehitler ve salihlerle bera-
berdir.» Bu ifade, miiminleri itaate te§viktir. <;unkii itaat vas1tas1yla, Allah
dostlanyla birlikte olmaya soz alm1§lard1r. itaat sayesinde, Allah katinda en
yilce dereceleri elde edeceklerdir. Bunlarm ba§1nda, ilim ve amel bak1mmdan
yticeligin zirvesine ula§an nebiler vardu. Soma, sadakat ve saminUyette ytice-
len sadtk kimseler yer alu. Bunlarrn arkasmdan da, Allah'm dininin yticelmesi
ugruna hayatlarrn1 veren §ehitler gelir. Btittin 01nilrlerini Allah'a itaat etmekle
g~iren sfilih kullar da bu grubun erleridir.
Ayet: 66-70 NiSA SURESi/ 4 247

Buradaki "heraberlik" ten kas1t, derecedeki beraber olma degildir. <;un-


kii, fadil ile mefdfil'iin ayn1 derecede olmas1 caiz degildir. Fakat bunlar, cen-
nette oyle yerle§ecekler ki, hepsi de birbirlerini gorecek ve dilediklerinde, bir-
birlerini ziyaret edebileceklerdir.
«Onlar ne giizel arkada§brlar.» Burada bir hayret ifadesi vardir. Sanki
denmi§tir ki : " Ne gtizel arkada§trr onlar ?" Y ani nebiler ve ondan sonra bah-
si ge9enler.
"Reffk" kelimesi, nfk kelimesinden tiiremi§ olup, arkada§ anlam1nadu.
Yumu§ak huylulugu, munisligi ifade eder.
Rivayet edilir ki : Hz. Peygamber'in azath kolesi ~evban, gtiniln birinde,
vticudu c1hzla§IDI§ ve rengi solmu§ olarak, Hz. Peygamber'e gelir. Hz. Pey-
gamber (s.a.v.) bunun sebebini sorar. 0 da: "Hi9bir acrm falan yok. Pak.at se-
ni gormedigim zaman ozltiyoium, aynhgma dayanam1yorum. Sonra da ahireti
hat1rlad1m ve seni, orada da gorememekten korktum . .Orada senin, nebilerle
birlikte ytikseltilecegini biliyorum. Bep cennete girdirilsem bile orada, seninle
benim yerim ayn olacak.·Eg'er cennete .gi~dirihnezsem o zaman seni ebediy-
yen hi~ goremiyecegim" cevabm1 verir. i§te bu ayet, bunun iizerine, iner.
70. «Bu nimet,» .Allah'a itaat edeniere verilen bu sevap ve milkafat, sa-
dece «Allah'tand1r.» Allah'm liituf ve ikram1dt.t. ·Kendisine itaat edenlere ve-
recegi mtikafatt, «hilen olarak Allah yeter.» .
·' .. ,. . \ -
Bu ayet, btitiin mtikellefler, hakknidadu. AUah'a ve peygambere itaat
eden herkes Allah katmda derece ve ~erefli bir makarn kazanir.
Salihlerden birinden §5yle rivayet edilmi~tir : Gecenin birinde, uykum
geldi ve uyudum. Ri.iyamda, kiyametin koptugunu gordi.im. insanlar hesaba
9ekiliyorlar, bir topluluk cennete, birisi de cehenneme gonderiliyor. Ben de
cennete goti.iruldtim ve: 'Ey Cennet ehli! R1dvan mahallesindeki bu bah9eli
evi nas1l elde ettiniz ?' diye sordum. (Allah'm nzas1n1 kaza.narak cennetteki
ko§kleri nas1l elde ettiniz?) Onlar : "Allah'a itaatle, §eytana ha§ kaldlfmakla"
cevabllli verdiler. Sonra cehennem kap1sma geklim ve: 'Ey Cehennemliler!
Buraya nastl geldiniz?' diye bagrrd1m. Onlar da : ·~eytana itaat edip, Allah'a
ba§ kald1rmak suretiyle' cevabrm verdiler.
Hz. Peygamber ( s.a.v.) buyurur ki: "Diretenler hari9, butun ummetim
cennete girecektir." Denildi ki: " Diretenler kimlerdir?" 0 buyurdu ki:
248 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:5

"Bana itaat eden cennete girecek, bana ba§ kaldzran ise, diretmi§ olur. '<40J
Ki§i, Allah'm Rasfiliine ve Allah'1n dostlanna tabi olmas1 gerekir. <;link.ii ha-
diste : "Ki§i sevdigiyle beraberdir" buyurulur.t47> Eger peygamberleri, s1ddlk-
lan, §ehitleri ve salih kimseleri severse, elbette cennette onlarla birlikte olur.

71. Ey iman edenler! ihtiyatli davranin, boliik boliik, ya da


hep birlikte sava~a fUan.
72. ifinizden bazilari vardir ki, pek yava~ davranirlar. Size
bir musibet dokununca: "Allah bana liitfetti de, onlarla be-
raber bulunmadim" der.

46- Buhar1 ve Ahmed b. Hanbel rivayet etmi~tir. Bkz. ibn-i Esrr, Ciimiu'l-Usul, 9/194.
47- Buhari, Muslim. Bkz. Camiu'l-Usal, 6/558.
Ayet: 71-74 NiSA SURESi/ 4 249

73. Eger Allah'tan size bir nimet eri§irse, sizinle kendisi


arasinda hif sevgi yokmu§ gibi : " Ke§ke ben de onlarla bera-
ber olsaydim da, biiyiik bir bafari kazansaydim" der.
74. 0 halde, diinya hayatini ahiret karfilzginda satanlar,
Allah yolunda SQVQ§Sinlar. Kim Allah yolunda SQVQ§lT da ol-
diiriiliir veya glilip gelirse, biz ona yakinda biiyiik bir miiklifat
verecegiz.

71. «Ey iman edenler! ihtiyath davran1n.>> Uyantk olun ve dti§tnana


kar~1 tedbirinizi alm ki, dii§man size ilstiin gelmesin! Ayn ayn guruplar halin-
de, «boliik boliik» dii~manla cihat etmeye 91k1n. «Ya da» Hz. Peygamber
9Ikt1g1 zaman, siz de bir biitiln halinde toplu olarak «hep birlikte sava§a ~1-
k1n.» Ayette ge9en "subat", "siibett kelimesinin ~oguludur. Stibe, saytlan
onun iizerinde erkeklerden olu§an topluluk demektir.
72. Sizin «i~inizden baztlan vard1r ki,» sava§a <tikmakta «pek yava§
davran1rlar» ve geri kaltrlar. Buradaki hitap, miimin olan miisltiman askerle-
11
re ve miinaftl<laradrr. Yava§ davrananlar" dan kas1t ise, askerin is:erisinde
bulunan milnafiklardtr. Bu miinaftklar, nifak \:lkarmak i~in sava§a gidiyorlar-
d1.
«Size» dii§man tarafmdan; bir yenilgi veya oliim gibi «bir musibet do-
kununca,» yava§ davranan miinaftklar, yaptig1 i§e sevinerek ve rabbine ham-
dederek: Sava§a katilmay1p geri kalmam sebebiyle, «'Allah bana liitfetti
de,» sava§ta «onlarla beraber bulunmad1m' der.» Boylece onlann ba§ma
gelen felaket benim b~1ma gelmedi, der.
73. «Eger Allah'tan size» ganimet veya zafer gibi «hir nimet eri§ir-
se,» yava§ davran1p, evde oturmalar1na ve kaybettikleri ganimete pi§man bir
vaziyette, sanki «sizinle kendisi aras1nda hi~ sevgi yokmu~ gibi : 'Ke§ke
hen de,» sava§ta «onlarla beraber olsayd1m da, biiyiik bir ba§ar1 kazan-
sayd1m' ,» yani elde edilen bol ganimetten pay alsaydlffi «der .»
74. «0 halde, diinya hayatin1 ahiret kar§d1g1nda satanlar,» yani Al-
lah nzas1n1 elde etmek i~in hayatlar1n1 feda eden miiminler, «Allah yolunda
sava§Stnlar.» Baz1lan yava§ davransalar da, samimi mliminler sava§a devam
etsin. «Kim, Allah yolunda sava§tr da oldiiriiliir veya galip gelirse, biz
ona yak1nda» degeri bi~ilemiyecek derecede, «biiyiik bir miikafat verece·
250 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

giz.» Onun hakkt, biiyi.ik bir mlikafattir ancak. Yense de, yenilse de.
Burada ince bir nokta vardu. Ayet-i kerimede : "OldurulUr veya galip
gelirse" buyurulmasmm sebebi, mticahide, sava§ta kararh olup, kendisini §e-
hitlikle yuceltmesi tenbihi yapilmaktadrr. Mticahidin gayesi, srrf adan1 oldtir-
mek degil, hakki yticeltip, dini hakim kilmaktlr. Bu konuda Hz. Peygamber
(s.a.v.): "Allahii. Tea/a, Allah yolunda cihad etmek ve kelimetullahi tasdik et-
mek niyetiyle evinden 9ikan kimseyi, cennete koymayL yahut da almz§ oldugu
ecir ve ganimetle evine geri dondii.rmeyi tekefful etmi§tir" buyurmaktadir. (48>

Bir ba§ka hadis-i ~erifte : "Allah yolunda bir gaziyi sava§a hazirlayan
kimse , sava§ml§ gibidir. Sava§an bir gazinin, evinde bzrakml§ oldugu kimse-
lere iyi muamelede bulunan kimse de, sava§mt§ gibidir" buyurulur.<49> Sava§a
giden gazinin, geride brrakm1§ oldugu insanlann ihtiya9lanru giderip, onlara
iyi muamelede bulunmak da, sava§a katilm1§ kadar sevap kazandmr.
Cihad1n faziletleri saydam1yacak kadar ~oktur. Bu ayet, her ne kadar Sa-
va§ hakk1nda inmi§ ise de, hayrrlara ko§an insanlar da bu kapsama dahildir-
ler. Yeter ki, vakit ge~meden, bu hay1rlan i§leyebilsinler. Hz. Peygamber bu-
yurur ki : "Karanlzk gece parralan gibi fitneler gelmezden once, salih amel-
lere ko~unuz. Dyle bir zaman olur ki adam, mii'min olarak sabahlaytp, kafir
olarak ak§amlar. Ya da, kafir olarak sabahlar, mii'min olarak ak§amlar. Ba-
sit bir dunya menfaati kar§Lilginda, dinini satar. "<50>
Ztibeyr b. 'Adiy anlatiyor : "Enes b. Malik'e gelip, Haccac'1n bize yap-
t1klar1m §ikayet ettik. 0 dedi ki : Sabredin! Hi9bir zaman gelmez ki, ondan
sonra Allah'a kavu§uncaya kadar daha kotu bir zaman gelmemi§ olsun. Ben
bunu, Peygamber'inizden i§ittim. "<51>

Biliniz ki, nefis ve §eytanla sava§man1n silah ve malzemeleri, Allah'1


zikretmektir. Allah'1 zikretmekle insan, nefsfull duygulann esiri olmaktan kur-
tulur. Hz. Peygamber (s.a.v.) : " Hirbir topluluk yoktur ki, Allah'i zikretmek
ir;in otursunlar da, onlann etraftm melekler sanp rahmet kaplamasm ve on-
lara bir sekfnet (huzur ve rahatltk) inmesin ve aynca Allahu Teala o toplulu-

48- Buhari, Mtislim, Nesei ve ayn ca Muvattdmda Malik rivayet etmi§lerdir.


49- Buhari, Mtislim, EbG Davud, Tirimizi' ve Ncsc1 rivayet etmi~lerdir.
50- Mtislim, Tinnizi rivayet etmi§lerdir.
5 1- Buharl ve Tinnizi rivayet etmi~tir. Bkz. Cilmiu'l-Usul, 10/98.
Ayet: 74 NiSA SURESi/4 251

gu yuce katmda olanlann yamnda anmaszn." buyurmu§tur.c52>

Ebfi Vakid el-Haris b. Avf (r.a.) anlatiyor : "Hz. Peygamber mescidde


oturuyordu. Onunla birlikte ba§ka insanlar da vardi. 0~ ki§i i<;eri girip, ikisi
Hz. Peygamber'e yoneldi, birisi ise gitti. Bu iki ki§i, Hz. Peygamber'i tannnt§-
lardt. iki ki§iden bir tanesi, halkada bir bo§luk gortip, oraya oturdu. Digeri ise,
arkalannda oturdu. Hz. Peygamber i§ini bitirince : "Bu 11<; ki§inin durumunu
size haber vereyim mi? Onlardan hirisi Allah'a szgzndz, Allah da onu koru-
masina aldi. ikincisi Allah'tan utandz , (orada bulunanlan szkl§tLrmak isteme-
di, Allah'1n Resuliinden utandl) Allah da ondan utandi, (yani ona rahmetiyle
muamele etti, onu cezalandirmadi .) U<;iincusii de Allah'tan yuz <;evirdi, Al-
lah da ondan yuz <;evirdi" buyurdu.<53>

52- Tirmizt ve ibn Mace: "Hi~·hir topluluk yoktur ki, Allah'in ev/erinden birinde oturup Al-
lah'm kitabmi okusunlar ... " §eklinde rivayet etmi~lerdir.
53- Buhar), Mtislim, Tirmizi ve Muvatta'mda imam Malik rivayet etmi§tir. Bkz. Cli.miu'l-UsUI,
8/1 1.
252 RUHU'L-BEYAN COz:5
Ayet: 75 NiSA SURESi/ 4 253

75. Size ne oldu ki, Allah yolunda ve : "Rabbimiz! Bizi,,


halki wlim olan §U 1ehirden fikar, bize katindan bir koruyucu
ver, bize katindan bir yardimci ver" diyen myif erkek, kadin
ve fOCuklar ugrunda sava§miyorsunuz ?
76. iman edenler, Allah yolunda sava1irlar.. inkar edenler
de, tagut yolunda sava§irlar. 0 halde, 1eytanin dostlanna kar-
§l sava§in. <;iinkii §eytanin hilesi myiftir.

77. Kendilerine : "Ellerinizi sava§tan fekin, namazi kiltn


ve zekati verin" denilen kimseleri gormedin mi ? Kendilerine
sava§ yazilinca, hemen iflerinden bir grup; insanlardan, Al-
lah 'tan korkar gibi, hatta daha f azla korkmaya ba§ladllar da:
"Rabbimiz! Nifin bize sava§ yazdin ? Bizi yakin bir zamana
kadar ertelesen olmaz miydz ?" dediler. Onlara de ki: "Diin-
ya gefimi azdzr. Allah 'tan korkanlar ifin ahiret daha iyidir.
Size kil kadar haksizlik edilmez. "
78. Nerede olursaniz olun, saglam kaleler ifinde de bulun·
saniz, yine Olum size ula§ir. Onlara bir iyilik dokunsa: "Bu
Allah tarafindandir" derler. Ba§W.nna bir kotiiliik gelince de :
"Bu sendendir" derler. De ki: "Hepsi Allah'tandir." Bu top-
luma ne oluyor ki, bir tiirlii wf anlamaya yana§miyorwr.
79. Sana gelen her iyilik, Allah'tandir. Sana gelen ki.itiiluk
de, kendindendir. Seni insanlara elfi gonderdik. $ahit olarak
Allah yeter.
80. Kim Rasul'e itaat ederse, Alwh'a itaat etmi§ olur. Kim
de yiiz fevirirse, biz seni onlara bekfi gi.indermedik.
81. "Peki" derler,fakat senin yanzndan ayrildiklari zaman,
onlarin birtakim1, soylemi§ oldugunun tersini geceleyin kurar.
Allah, onlarin geceleyin dil§iinii.p kurduklarini yazmaktadir.
254 RUHU 'L-BEYAN Cuz: 5

Sen onlara aldirma ve Allalz'a dayan. Vekil olarak Allah ye-


ter.
82. Kur'an 'i geregi gibi dii.fiinmiiyorlar mi ? Eger o Al-
lah 'tan ba§kasi tarafindan indirilmi§ olsaydi, onda birbirini
tutmayan fOk §eyler bulurlardi.

75. Ey Milminler! «Size ne oldu ki Allah yolunda» sava§miyorsunuz,


cihad1 terkediyorsunuz. Cihad1 terketmek ir;in hi~bir sebep yokken, neden sa-
va§mtyorsunuz? Buradaki soru ctimlesi, bir kmama ifadesidir. Allah'tan ba§ka
hi9bir crareleri ve s1g1nacaklar1 yer olmayan Mekke'li bu zay1f insanlar, dua
ederek diyorlar ki : «Ve: 'Rabbimiz! Bizi, halkt zalim olan §U ~ehirden» in-
sanlan, Allah'a ortak ko§tuklan ve miisltimanlara eziyet ettikleri i9in zalim
olan bu Mekke diyanndan «~1kar» bizleri! «Bize kattndan bir koruyucu
ver.» Bize mtislilman bir vali ver de, menfaatlerimizi korusun, dinimizi mu-
hafaza etsin. Yine «bize,» kendi «kat1ndan bir yard1mc1 ver'» de, dti§man-
lanm1za kar§1 bize yardun etsin, «diyen zay1f erkek, kad1n ve ~ocuklar ug-
runda sava§m1yorsunuz?» Size ne oluyor da, Mekke'de miisltiman olan ve
inkarc1lar tarafmdan kendilerine eziyet verilen, esir abnan ve zay1f dti§i.irtilen-
leri kurtarmak i<;in sava§m1yorsunuz? Halbuki, bu insanlann hicret etmeleri,
mti§rikler tarafindan engellenmi§, zelil ve aciz bir §ekilde onlarm aras1nda
kalmi§lar. Onlann bir9ok §iddetli eza ve cefalanyla kar§l kar§tyalar.
Burada, "mustaz'af' (zay1f) tan ozellikle bahsedilmi§ olmas1, zay1f mtis-
ltimanlan kMirlerin elinden kurtarman1n en btiyilk hay1rlardan biri olduguna
i§aret i9indir.
<;ocuklara yap1lan haks1zhg1n <;ok fazla oldugunu tescil etmek i<;in ozel-
likle zay1flarla birlikte zikredilmi§tir. <;i.inkti, kafirlerin yapt1g1 haks1zbklar,
mtikellef olmayan 9ocuklara bile sirayet etmi§ti. Ayetten anla§Ild1g1na gore,
mal vererek, sava§arak veya hangi yolla imkan bulunursa onu yaparak, esir
insanlan inkarc1lardan kurtarmak vaciptir.

Allahti Teala, onlann bu dualanna cevap veriyor ve Mekke'nin fethin-


den once, baz1lann1n Mekke'den <;1kmasn11 nasip ediyor. Orada kalanlara ise,
hayrrh bir yard1mc1 ve dost nasip ederek, sevgili Peygamber'i(s.a.v.) eliyle,
Mekke'nin fethini nasip ediyor. Boylece, kendilerine yard1m edilmi§ oluyor.
Daha sonra da kendilerine, Attab b. Esld vali tayin ediliyor. Kendilcrine 9ok
biiyiik yard1mlarda bulunuyor ve Mekke'nin en yiiceleri oluyorlar.
Ayet: 75-76 NiSA SURESi/ 4 255

76. Allah'a «iman edenler, Allah yolunda,» Allah'm dininin yticelmesi


ic;in «sava~1rlar.>> Hi~ §tiphe yok ki, Allah onlann dostu ve yard1mc1s1d1r.
«Inkar edenler de, tag-0.t yolunda sava~1rlar.» Tagut da onlan, §eytana
ula§trrrr. Onlann §eytandan ba§ka yard1mc1lan yoktur. «0 haJde §eytan1n
dostlanna kar§I sava§JD.» Sanki burada, "Oyle ise ey Allah'1n dostlar1! Sey-
tanm dostlar1yla sava§lillz!" gibi bir ifade vardir. «<;iinkii §eytantn hilesi za~
y1fbr.» Seytanm mti'minlere olan tuzag1 zay1ftir, onemsizdir. Oyle ise onun
dostlanndan korkmaym1z. <;unkti §eytan1n dostlann1n dayanag1 <;ok zay1f ve
<;ok basittir. T1pk1 bu: " Hakk1n devleti, batthn gtirtilttisti (cevleti) vardir" ata
soziine benzer.

Seytanm tuzag1 kopege benzer. Ona kar§I direnirsen, deriyi yrrtar, elbi-
seyi par9alar. Rabbine yonelirsen, §efkatle onu senden uzakla§tlnr. Allahii
Teala, §eytan1, kullar1na dti§man yaratmI§tir ki, kullar da §eytan1 kotti olarak
bellesin ve §eytandan sak1nmaya devam etsinler.

Ahmet b. Sehl §byle soyler: Dort tane dil§manm vardrr:

Birincisi dtinyadir. Dilnyanm sana kar§t kulland1g1 silfill ise halkla kar§1-
la§makt1r. Dtinyay1 i<;erisine atacagm ceza evi ise, halktan aynhp, kenara <;e-
kilmektir.

ikincisi §eytandrr. Seytanm silalu tokluktur. Seytan1n ceza evi de a<;hk-


tlf.

U<;lincil dti§manm ise nefistir. Nefsin silah1 uykudur. Nefsin ceza evi de
uykusuzluktur.

Dordtincti dii§man da heva olup, silah1 da laft1r. Hevan1n ceza evi de


susmaktir. II .

Biliniz ki, §eytan1n tuzak ve hilesi, ger~ekten zay1ftrr. Allahti Teala her
zaman, kullanna yard1m eder. Bu yard1m1 da, kullarnun nefislerini temiz k1l-
mak ve onlarm i9lerine tevhid nuru doldurmak suretiyle ortaya koyar. ~eytan
zulmant (karanhga mensup) dir, nuraru (1§1ga mensup) olandan ka<;ar.

Anlattld1gma gore Hz. Omer (r.a.), Hz. Peygamber'in huzuruna ~1kmak


i<;in izin ahr. 0 s1.Iada Hz. Peygamber'in yan1nda, Kurey§'in kad1nlan bulun-
makta ve ona baz1 sorular sormaktadrrlar. Ancak bu han1mlann sesleri, Pey-
gamberin sesinden daha ytiksek 91kmaktadir. Hz. Omer ic;eri girince, i~eride
bulunan han1mlar, he1nen ortlilerine sar1hrlar. Bunun tizerine Hz. Peygamber
256 RUHU'L-BEYAN Ciiz:5

(s.a.v.) de giilmeye ba§lar. Bunun iizerine Hz. Omer: "Anam babam sana fe-
da olsun ey Allah'm Resulii! Seni giildtiren nedir ?" diye sorar. Hz. Peygam-
ber de : "Su yammda olan kadtnlara §a§tzm. Senin sesini i§itince hemen ortu-
lerine sanldilar" buyurdu. Hz. Omer ise : "Ey Allah'm Resfilil! Kendisinden
haya edilip sakuulmaya en laytlc olan sensin" der ve hanunlara <loner. Han1m-
lara da: "Ey nefislerinin dti§manlar1! Hz. Peygamber'den degil de, benden mi
utan1p sakm1yorsunuz ?" diye seslenir. Hanlffilar ise : "Sen daha kaba ve sert-
sin" derler. Bunun iizerine Hz. Peygamber : "Sus ey Hattaboglu! Nefsim
kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, sen bir yolda giderken, §eytan
asla sana yakla§amaz. 0, senin yolundan ba§ka bir yola yonelir" buyurdu.<54)
77. «Kendilerine: 'Ellerinizi sava~tan ~ekin» denilenleri gormedin
mi? Rivayet edildigine gore, Mekke'den Medine'ye hicret etmezden once, bir
grup insan Hz. Peygamber'e gelerek, mti§riklerin kendilerine verdigi eziyetten
§ikayet ederler ve derler ki : " Cahiliye doneminde, yani mtisltiman olmazdan
once bizler, onemli insanlard1k, §imdi ise zelil insanlar olduk. Eger bize izin
verirsen, mii§rikleri yataklanndayken oldtiriirtiz." Hz. Peygamber (s.a.v.) de:
"Ellerinizi sava§tan fekin", yani onlarla sava§maktan uzak durun, «namaz1
k1hn ve zekatJ verin'» ve "size emredilen §eylerle ugra§Ln. Ben, onlarla sa-
va§makla emredilmedim," buyurur. «denilen kimseleri gormedin mi?»

Mtisltimanlar, Mekke'de kald1klari miiddet9e, durum hep boyle devam


etti. Peygamberle birlikte, Medine'ye hicret edince, kendilerine sava§ma emri
verildi. Baz1lan bu emri ho§ kar§Ilamad1, kendilerine ag1r geldi.
Ancak zaman1 gelip «kendilerine sava~ yaz1hnca,» cihad farz kihn1n-
ca, «hemen i~lerinden bir grup» bunu siirpriz olarak kar§dad1 ve kafirlerin
kendilermi yakalay1p oldlirmelerinden korktular. Bu «insanlardan, Allah'tan
korkar gibi,» tipk1 Allah ehlinin Allah'tan korktugu gibi bir korkuyla «hatta
daha fazla korkmaya ba~laddar da:» Sonra da: «'Rabbimiz! Ni~in bize
sava~ yazd1n, bizi yak1n bir zamana kadar ertelese~ olmaz m1yd1?' dedi·
ler.» Bize biraz daha sure versen, bizi b1raksan da ecelimizle yatakta olsek ol-
maz m1? Onlarin bu sozleri, kendilerine farz k1lman sava§m hafifletilmesini
istemelerine i§arettir. Bunu, ya§amay1 sevip, oliimden korktuklar1 i9in soyle-
mi§lerdir.
Sen de, fani dilnya mahndan, oturarak elde edecekleri §eyden onlan sa-

54- Buhari, Muslim ve imam Ahmed b. Hanbel. Bkz. Climiu'l-UsO/, 8/620.


Ayet: 77 Ni SA SURESi/ 4 257

k1ndirmak, bald ve sava§arak elde edilecek olan §eylere te§vik etmek i<;in
«Onlara de ki : 'Diinya ge~imi azd1r .>> Dtinyada faydalantlan ve zevk ahnan
§eyler, k1sa zamanda yok olurlar. Sava§arak §ehit olmu§ olsaydm1z, diri kahr-
d1rnz. Boylece de, fani hayat, baki olan hayata biti§mi§ olurdu. «Allah'tan
korkanlar i~in ahiret daha iyidir.» Sava§mak sebebiyle ahirette elde edece-
giniz sevap, bu dtinyada elde ettiginiz ge9ici zevk ve faydalardan daha hayrr-
hdrr. <;unki.i ahirettek.i sevap, <;oktur ve hie; kesilmez. Burada, "Allah'tan kor-
.kanlar ir;in" tabiri kullanilarak, isyan etmekten sak1nmaya ve samimi bir §e-
kilde, §ehadet istemeye te§vik edilrni§tir. «Size kll kadar ,» az bir miktar bile
olsa, kesinlikle «haks1zhk edilmez. '» Yaptlg1n1z amellerin kar§1hg1Ill eksik-
siz olarak ahrs1n1z.
Biliniz ki ahiret, dtinyadan daha hayirhd1r. <;iinkti, diinya nimetleri az,
ahiret nimetleriyse voktur. Dtinya nimetleri kesilir, ahiret nimetleri ise de-
vamhdrr. Diinya nimetleri tiztintti ve s1kmttlarla kan§tk, §aibeli nimetlerdir,
i~lerinde i;irkinlikler vardrr. Ahiret nimetleri ise, bulaiukhklardan annd1nl-
m1§, tertemizdirler. Diinya nimetlerinde §ilphe vardrr. Bugtin, en biiylik nime-
te kavu§mU§ olan insan, yannki akibetinin ne olacag1n1 bilemez. Ahiretteki
nimetler ise, kesindirler, §i.iphe gotiirmezler. Bu yiizden akdh insan1n, her yo-
niiyle hayrrh olan1 yani ahireti se9mesi, kotil olan1, yani dtinyaya aldanmay1
da terketmesi gerekir.
Rivayet edildigine gore adam1n biri, bir ev satin almt§. Evi satan adama,
"bir senet yaz" denmi~ ve o da §6yle yazmt§ : "Rahman ve Rahim olan Al-
lah'1n ad1yla. Aldanffil§lll ve kendini begenenin biri diger bir aldanm1§ ve ken-
dini begenenden bir ev satm ald1 ve gafillerin sokag1ndaki o eve girdi. Bu
evin sahibine ebedilik yoktur. Orada smir vardrr. S1n1nn birincisi oltimle,
ikincisi kabirle, ti~tinctisti ha~irle, dordiinciisii de, cennet veya cehennemle bi-
ter. Vesselfun." Bunun tizerine, evi satm alan adam, satm alm1§ oldugu evi ge-
ri verir, paray1 da Allah yolunda harcar. Dlinyadan el etek ~eker. i§te bu du-
rum, ariflerin gen;ek durumudur.
~eyhlerden biri §Oyle der: "Allahii Teala ahireti, mii'min kullar1nm
mtikafatrm verecegi bir yer olarak yaratm1§trr. <;iinkli onlara vermek istedigi
gizli ve a~Ik nimetler, bu diinyaya s1gmaz. Cennette olanlar, diinyadakilere
uymaz. Aralarmda sadece isim benzerligi vard1r. Onun i<;in Allah, mti'min-
lerin degerlerini yticeltmi§ ve fani olan bir diinyada degil, ebedi olan bir .
filemde kendilerini mtikafatland1racag1n1 ifade etmi§tir." (:tinkii Allah : "Al-
258 RUHU'L-BEYAN Ciiz:5

lah katmda o/anlar, daha hayirlz ve daha kaltczdtr" (Kasas: 60) buyurmu§tur.
Ahiret yurdundaki mtikafat, ibadetlerin kabul edilmesinin delilidir. <;unkti
miikafat, bu kabule baghdtr.
11
ibrahim b. Edhem der ki : Eger krallar, bizim neye sahip oldugumuzu
bilselerdi, bizi kil19larla doverlerdi. Kul ancak, gilcii nisbetinde rabbine itaat
eder. Kim, Allah katmdaki makam1n1 bilmek isterse, Allah'1n kendisinin kal-
11
binde olan makarrnna baks1n. Bazdanna : "Allah'1 biliyor musun ?" diye so-
ruldugu zaman lazar ve: "Gorilyorsun ki ibadet ediyorum. Bilmedigime nasll
11
ibadet ederim'' der. Bu defa Pekiyi, bildigine isyan da ediyor musun ?" dedi.

78. Her «nerede olursan1z olun, saglam kaleler i~inde de bulunsa-


n1z,» hakk1n1zda takdir edilen mtiddet gelince, «yine oliim size ula~1r.»
A.yette kullanilan idrak" kelimesinden, onlann oliimden ka~maya ~ah§mala­
II

flfia i§aret edilmektedir. Allah ise, onlann bu ka~ma isteklerine son veriyor.

Yilksek saraylarda bile olsan1z, insanlann ~tkam1yacag1 ytiksek yerlerde


bile bulunsan1z oltim sizi bulur. Oltim i~in, belli bir ya§in <la olam1yacag1, bi-
linen bir ger9ektir. Oltim i9in, belli bir zaman ve hastahk da yoktur. Onun
i'tin insan, her an i9in oltime hazrr olmahdlf. Hz. Peygamber buyurur ki : "l §-
tahlarz kesen oliimii, sik sLk hatzrlay1n. "<55> Bu soz, 9ok ktsa ve anlamh bir
sozdtir. Bu soz, biitiin ogiidil kendisinde toplam1§ olan en belig ogiltttir. Her
kim, olilmi.i geregi §ekilde hatrrlarsa, lezzetten de zevk alamaz ve gelecekte
bile onu lezzet almaktan engeller. Onu, umduklar1ndan uzakla~maya sevke-
der. Fakat, kirli nefisler ve gafil kalpler, ~ok fazla ogi.ide ve kendilerine silslii
laflarm soylenmesine 1nuhtac;tirlar. Y ahut da Hz. Peygamber'in, " i§tahlan
kesen olumu, Slk Slk hatzrlayzn" hadisiyle kar§l kar§Iya kahrlar. Allahti Team
da kelanunda : "Her nefis olumu tadacaktzr" (Ankebut: 57) buyurur. Bu soz,
kulag1 olana yeter, ona dikkat edeni de geregi §ekilde me§gul eder.

«Onlara, bir iyilik dokunsa,» o nimetin Allah'tan geldigini kabul ede-


rek : «'Bu, Allah taraf1ndand1r' derler.» Ey Muhammed! Onlarm, «ba~la­
rina» bir k1thk ve buna benzer bir «bir kotilliik gelince de>>, bunu senden
bilerek: «'Bu sendendir'», senin ugursuzlugundan ba~ka bir §ey degildir
«derler.» Tlpk1 yahudilerin: "Muhammed Medine'ye girdikten sonra, meyve-
ler azald1, fiyatlar yi.ikseldi" demeleri gibi.

55- Tirmiz'I ve ibn Mace Siinen'lerinde rivayet elmi§lerdir.


Ayet: 78 -79 NiSA SURESi/ 4 259

Ey Muhammed (s.a.v.)! Sen de onlara «de ki:» iyilik de, kottiliik de,
«'hepsi Allah'tandtr.'» iradesi geregi, diledigine bolca verir, diledigine de
k1sar. «Bu topluma» yani §U yahudi ve mtinaf1klar topluluguna nasil bir has-
tahk bula§ffil§ ve onlara «ne oluyor ki,» hayvanlar gibi «bir tiirlii laf anla-
maya yana§m1yorlar.» Eger onlar, Iaftan anlasalard1, her §eyin Allah katin-
dan oldugunu bilirlerdi.

"Fikh", anlan1ak demektir. Daha sonra bu kelime, ozel bir anlam kaza-
narak, "fetva ilmi" anlam1n1 kazanm1§t1r.
79. By insan! «Sana gelen her iyilik» hay1r ve nimet «Allah'tand1r.»
O'nun bir ltitfu olarak sana ula§mI§llr. insanoglunun yapnu§ oldugu hi~bir
ibadet ve itaat, sadece yaratlh§ nimetini bile kar§tlayamazken, diger nimetleri
nastl kar§llas1n? Onun ivindir ki, Hz. Peygamber (s.a.v.) efendimiz : "Allahii
Tealii'mn rahmeti olmadan, hi~bir kimse cennete giremez" buyurmu§tur. Bu
sozii duyanlar : '' Sen de mi ey Allah'm Rasfilti?" diye sorunca : "Evet ben de,
Allah beni rahmetine batlrmasa cennete giremem" ceva:b1n1 vermi§tir.<56>
«Sana,» bela ve ho§una gitmeyen §ey «gelen kotiiliik de, kendinden-
dir .» <;unkti o masiyetin i§lenmesine sebep olan senin kendi nefsindir. Bu du-
rum, az once gec;en "hepsi Allah'tandzr"(Nisa: 78) ayetine ters dii§mez. <;tin-
kti, yaratma ve kula ula§tirma bak1mmdan her §ey Allah'tandrr. iyilik ve ihsan
kullara bir ikramdH, kotillilk ise, kullan cezalandirmak ve intikam almaktrr.
Nitekim Hz. Ai§e (r.a.) validemizden §tiyle rivayet edilmi§tir: "Hi9bir Miislti-
man yoktur ki, ba§1na gelen bela, me§akkat ve hastahk, kendisini inciten bir
<liken ve ayakkab1suun kopmu§ olan bag1, i§lemi§ oldugu bir gtinahtan dolay1
olmasm. Allahli Teala'n1n bag1§lamas1 ise, bunlardan daha 9oktur. "(57>

Biliniz ki, amellerin dort mertebesi vardir: Bunlann ikisi Allah ic;in
olup, onlarda kulun hi9bir mtidahalesi yoktur. Bunlar; yaratma ve takdir et-
medir. Geriye kalan ikisi de, kulun insiyatifindedir. Bunlar da, 9ah§ma ve ka-
zanmadrr (kesb ve fiil) . Allahti Teala, kazanmadan ve kotti fiil i§lemeden mii-
nezzehtir. Bu ikisi, kulun i§lerindendir.· Fakat kul ve onun kazand1g1 §eyler
mahluktur, Allah yaratmi§tlr. <;unkti Allah : "Sizi ve yaptzklarzmzl yaratan,
Allah'ttr" (Saffat: 96) buyurmu§tur. Bu ayet: "De ki: (Yaratma ve takdir yo-

56- Buharl, Muslim, ibn Mace, Darimi ve Ahm.ed b. Hanbel rivayet etmi*Lir.
57- Mi.islim benzerini rivayet etmi§tir. Buharl de bir k1smrn1 rivayet elmi*tir. Bkz. Camiu'l-
Usill, 9/580.
260 RUHU'L-BEYAN Ciiz:5

niiyle) hepsi Allah'tand1r. "(Nisa: 78) ayetini teyid eder. Takdir ve yaratma
Allah'a, kesb ve fiil ise kula aittir. Bunu boyle anla ve inan. <;iinkii, hak ehli-
nin ve erbab1nm gorii§ti budur.
Dahhak: "Kulun, Kur'an'1 ezberleyip, sonradan da unutmas1, kendi giina-
h1n1n eseridir." demi§ daha soma : "Ba§mlza gelen herhangi bir musibet,
kendi ellerinizin yaptlgz yiiziindendir" (~fira: 30) ayetini okumU§ ve "Kur'an't
unutmak en biiylik musibettir" demi~tir.

«Seni,» btittin «insanlara eh;i gonderdik.» Sen, sadece Araplann pey-


gamberi degil, ayn1 zamanda Araplar d1§1ndaki btittin insanlann da peygam-
berisin. "Seni ancak butun insanlara gonderdik" (Sebe: 28) Senin peygamber
oldugun konusunda: «Sabit olarak Allah yeter.» Yani sana mficizeler vere-
rek desteklemesi yeterlidir.

80. «Kim Rasul'e itaat ederse,» gen;ekte «Allah'a itaat etmi~ olur.»
c;unkii, rasfil sadece teblig edendir. Amir yani emreden ise, Allahii Teala'drr.
«Kim de» itaat etmekten «ytiz ~evirirse, biz seni onlara bek~i gonderme-
dik» ki, onlarm i§lerini gozetesin ve onlar1 hesaba ~ekesin. Senin gorevin teb-
lig etmektir. Hesaba ~ekmek bize aittir.

81. Onlara bir emir verdigin zaman: «Peki», emredersin! Bizim gorevi-
miz emre itaat etmektir «derler.» Ey Muhammed! «Fakat senin yan1ndan
ayrdd1klar1 zaman, onlar1n birtak1m1, soylemi§ oldugunun tersini gecele-
yin kurar.» insanlar c;ogu zaman, geceleyin dti§linlir ve baz1 §eyler planlarlar.
c;unkti geceleyin dti~tinceler saf, me§gfiliyetler az olur. Tertiplenen dti§tinceye
"miibeyyet" ismi verilmi§tir. «Allah, onlar1n geceleyin dii§iiniip kurdukla-
r1n1 yazmaktad1r.» Kar§1hg1n1 vermek ilzere, arnel defterlerinde tesbit et-
mektedir.

Artik «sen onlara ald1rma ve» onlardan yliz ~evir, onlan onemseme.
Biitlin i§lerde ve ozellikle onlar hakk1nda sadece «Allah'a dayan.» O'na te-
vekkiil et. Sana «vekil olarak Allah yeter.» 0 , senin nam1na onlardan inti-
kam ahr. Yeter ki islam kuvvetlensin ve islam'a yard1m edenler yticelsinler.

Ve kil, kendisine havale edilen §ey lerin yonetimini bilen demektir.

82. «Kur'an'1 geregi gibi dii§tinmtiyorlar m1?» Onda olanlan gormil-


yorlar m1? Kafirlerin iddia etmi§ oldugu gibi, «eger o, Allah'tan ba§kas1 ta-
. raf1ndan,» yani bir insan taraf1ndan «indirilmi§ olsayd1, onda birbirini tut-
Ayet: 8 0 -82 NiSA S 0 RESi/4 261

mayan ~ok ~eyler bulurlard1.» Birbirine ters anlamlar, nazmtnda dtizensiz-


likler, bir k1sm1 edeb! oldugu halde bir k1sm1 dtizensiz, bir las1in htikiimleri
akla uygun oldugu haJde bir kism1 1nantiga uymayan bir 9ok eksiklikleri orta-
ya ~1kanrlardi.

"Allah'1n kelanurun bir lasm1, diger k.tsmmdan daha beligdir" demek ca-
iz midir? imam Suyuti, el-itkan adh eserinde §6yle der : "Bir grup, gorii§leri
dar oldugu i~in, buna cevaz vermi§lerdir. ~u sozleri dile getiren kimsenin ne
kasteddigini bilmek gerekir: "Bu soz, §U sozden daha beligdir. Bu soziln, bu-
lundugu yerde kendine has bir gtizelligi, letafeti ve belagat1 vardrr. ~u soztin
de, yerinde kendine ait bir gtizelligi ve ho§lugu vardu. Bu soztin, yerindeki
gtizelligi digerininkinden daha fazla ve daha tamdrr. "De ki: 0 Allah birdir."
(ihHis: 1) ifadesinin "Ebu Leheb'in elleri kurusun" (Tebbet: 1) ifadesinden
daha belig oldugu soylenemez. Ancak, "Ebu Leheb'in elleri kurusun" ifadesi-
nin Ebfi Leheb'e beddua oldugu soylenebilir. Beddua i~in bundan daha giizel
bir ifade bulunabilir mi? "De ki: 0 Allah birdir" ifadesi i\:in de ayn1 §ey soy-
lenebilir. Allah'm birligine delfilet eden bundan daha belig bir soz bulunamaz.

Muhakkiklerden biri §6yle der : "Allahi.i Teala'nm, kendi zatl hakk1ndaki


kelam1, digerleri hakk1ndaki kelfurundan daha faziletlidir. "De ki: 0 Allah bir
tektir" kelam1 da, "Ebu L eheb'in elleri kurusun" kelanundan daha faziletli-
dir. <;i.inkti onda, anma fazileti vardir ki o da, Allah'1n kelarmdu. Ve an1lanm
fazileti vardu. Bu da O'nun zati ismi, onu birleme (tevhid) ve O'nun zati ve
stibfiti s1fatlandu. Tebbet sfiresinde, sadece anman1n fazileti vardu ki o da,
Allah'm kelfurudlf.

Gazfili, Ceviihiru'l-Kur'iin isimli eserinde der ki : "Kur'an ayetlerinin


fazileti hakkmda duraklayan kimse, Hz. Peygamber'in : "En faziletli sure, en
bUyi.ik sure" gibi ifadelerini, "ecir ve sevap" olarak yorumlar. Kur'an'1n bir
kism1, diger k1sm1ndan daha faziletli degildir. Soztin faziletli olmas1 konusun-
da Kur'an'1n hepsi birdir. Farkhhk, Allah'tn kelammda degil, mtikafattadu.
11
<;iinkti Kur'an, kendi zattyla kaim olan Allahii Teala'nm, kad!m kelam1d1f.

Bilginler §oyle der : " Kur'an, Hz. Peygamber'in dogruluguna ti9 yonden
i~aret eder. Birincisi; fesahatte, la£1zlann1n pe~pe§e gelmesidir. Ikincisi;
gaibten haberleri kapsamas1, ti<;iinctisii de, 9eli~kiden korunmu~ olmas1drr.
<;eli~kiden korunmu ~ olmaslill, kelam bilginleri ~oyle a~tklar : 'Kur'an btiyiik
bir kitaptrr. Bir~ok bilimleri kapsamma ahr. Eger bu kitap, Allah katmdan ol-
262 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

masayd1, kelimeleri arasmda c;eli§kiler bulunurdu. <;iinkti, boyle btiylik ve


geni§ ba§ka bir kitap, c;eli~kisiz olamaz. Kur'an'da bu tiir hic;bir 9eli§ki bulun-
mad1gma gore, anhyoruz ki bu kitap, b~kalan tarafmdan degil, ancak Allah
katmdand1r. Bu kitap ancak, Allahii Tealfi tarafmdan, Cebrail vas1tas1yla, Hz.
Peygamber'e vahyedilen bir kitaptrr.
Ayet: 83 NiSA SURESI/4 263

83. Onlara, giiven veya korkuya dair bir haber gelse, onu
yayarlar. Halbuki onu, peygambere ve aralannda yetkili ki§i-
lere gotiirselerdi, iflerinden i§in ifyiiziinii ara§tirip pkaran-
lar, onun ne oldugunu bilirlerdi. Eger size, Allah 'in liitfu ve
merhameti olmasaydi, pek azimz harif, §eytana uyardiniz.
84. Artik Allah yolunda sava§. Sen, sadece kendinden so-
rumlusun. inananlan da (sava§a) te§vik et. Umulur ki Allah,
kilfirlerin giiciinii kirar. Allah 'in giicii daha §iddetli, cezasi
daha fetindir.
85. Kim giizel bir i§e aracilik ederse, onun da o giizel i§ten
payi vardir. Kim de kotU bir i§e aracdik ederse, onun da o ko-
tii i§ten payi vardir. Allah her §eyin kar§iligini vericidir.
86. Size selam verildiji zaman, siz de, ondan daha giizeliyle
kar§ilik verin. Veya aynisiyla kar§ilik verin. $iiphesiz Allah,
her §eyi hesap edendir.

83. «Onlara» zay1f olan mtisltimanlara, «giiven veya korkuya dair,»


gizli «bir haber,» zafer veya yenilgi, yahut musibet ve hezimet «gelse,» he-
men «onu yayarlar,» sm1 de~ifre ederler. Bu durum da, onlar1n aleyhine
olur. «Halbuki onu,» yani bu haberi, Hz. «Peygamber'e ve aralarinda,»
yani onun ashab1 i9inde bulunan «yetkili ki§ilere gotiirselerdi,» onlardan
yiiz 9evirmeyip, i§lerini onlara havale etselerdi, «i~lerinden i§in i~ yiiziinii
ara~hnp ~1karanlar ,» kendilerine ula§an bu haberi degerlendirip, i§in i9 yii-
zilnil ortaya <;lkanrlar, «onun ne oldugunu bilirlerdi.>> Daha onceki tecrilbe
ve gorti§lerini ortaya koyarak, bu yeni haberlerin de ger<;ek degerlendirmesini
yaparlarch. Sava§ ve diger hilelerine kar§1, bilgilerini ortaya koyar, tedbir ahr-
larch.
"l stinbat" (i§in i~ yiiztinti ortaya y1karmak) kelimesi, "nebt"i ortaya 91-
karmak.tu. "Nebt" ise, kuyu kazlldi~ zaman ilk anda ortaya ~ikan sudur.
Deniliyor ki : Bir la.srm zay1f milsltimanlar, Resulullah (s.a.v.)'den dti§-
manlan hak.k1nda baz1 haberler duyuyorlar ve dti§iinmeden bunu yay1yorlardi.
Bu haberler dti§mana ula§1yor. Neticede bu haberlerin yayilmas1, mtisltiman-
larm aleyhine oluyordu. Halbuki duyduklar1 bu haberleri, Hz. Peygamber'e
veya ic;lerindeki idarecilere gotiiriip onlann gorti§lcrini alsalard1, i§lerini o
idarecilere havale etselerdi, o idareciler de, bu habere kar§1 nas1l davranacak-
264 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

Ian konusunda tedbir ahrlardi.

Burada zikredilen "i~in if yiiziinii ara~tlrzp ~ikaranlar onun ne oldugu-


nu bilirlerdi'' tabirinden, Hz. Peygamber ve idareciler anla§1hr. Aynca
ayette, srrlar1 de§ifre etmek de yasaklanml§tlf.

Ediplerden birine: "SlITlill nasd saklars1n ?" diye sorulunca, §Oyle cevap
vermi§: "Ben sunm1n mezar1y1m." Ve yine bu konuda denmi§tir ki, iyi insan-
larm gogtisleri, srrlarm mezarlandu.

<<Eger size, Allah'1n liitfu ve merhameti olmasayd1, pek az1n1z hari~,


~eytana uyard1n1z.» Allahti Teala, kitap ve peygamber gondermek sfuetiyle,
size rahmet ve Hitufta bulunmasaydt, §eytana uymak suretiyle inkar ve saplk-
hga dil§erdiniz. <;ok azm1z bunun d1§mda kalrrdi. Burada bazdan istisna edil-
mi§tir, Allah'm kendilerine listiin akd ve saf kalp verdigi kimseler hakka ve
dogruya ula§rrlar.

84. Ey Muhammed! Eger mtinaf1klar geri durur, digerleri de tembellik


ederler ve seni tek ba§tna birakirlarsa, «Arhk Allah yolunda» yani Allah'm
nzas1na ula§tuan yolda tek ba§tna «sava~.» Cihat et. Onlarm yaptlklanna al-
d1rma sakm! «Sen, sadece kendinden soruinlusun.» Onlann muhalefet et-
meleri ve evlerinde oturmalan sana zarar vermez. Sana hi~bir kimse yard1m
etmese bile, sen yine .cihada atd. Senin yardimcm, ordular degil, Allah'trr.

Sen, sava§man1n sevab1n1, sava~rn.aktan geri durmarnn da cezaslill anla-


tarak, «inananlar1 da (sava§a) te§vik et.» Onlar hakkmda, sadece te§vik et-
mekten ba§ka bir §ey yapamazsm. Onlan zorlayamazsm da. «Umulur ki Al-
lah, kafirlerin giiciinii k1rar» ve onlarm sava§ durumuna engel olur.

"Be's" kelimesi ashnda, istenmeyen, sevimsiz §ey anlam1na gelir. Fakat


sonralar1, sava§ma ve cihad yerine kullanilmi§tlr. Ba§ka bir ayette : " Zaten
onlarm pek azz sava~a gelir" (Ahzab: 8) buyurulmu~tur.
'"Asa" kelimesi Allahli Teala haldanda kullaruhrsa vacip olur. <;unkii
'asa, sozliikte, limit vermek anlam1 ta§ir. Kerim (comert) olan da, limit verdigi
zaman, yap1p bitirir.
«Allah'1n giicii daha §iddetli,» 0, Kurey§'ten daha gtii;lti, «cezas1» ve
azab1 «daha ~etindir.» Allahii Teala'n1n azab1, onlarla sava§maktan dolay1 si-
. ze ula§an zararm ttimtinden daha c;etindir. <;iinki.i, onlardan gelen kottililk bi-
tip kesilir, sonra cennete girersiniz. Allahu TeaHi onlar1 sizden savar ve onla-
nn i§iyle sizi yctindirir.
Ayet: 84-86 Ni SA SURESi/ 4 265

85. Her «kim, giizel bir i~e arac1hk ederse, onun da o giizel i~ten,>>
yaptig1 i§in sevab1ndan, bir «pay1 vardir.» Ayette geven giizel bir i~e aracl-
11

llk"tan yani §efaatten kastt, mtisltiman1n hakk1nm gozetilmesi ve boylelikle


de, Allah'1n nzasm1n istemnesidir. Bu giizel arac1hk, herhangi me§ru bir i§te
caizdir. Allahti Teala'mn koymu§ oldugu hadlerde (cezalarda) ise, caiz degil-
dir. Her «kim de,» iyiligin d1§1nda, «kotii bir i~e aracd1k ederse, onun da»
i§lenmi§ olan «O kotii i~ten bir pay1 vard1r.» Kendisinden hi\:bir §ey eksil-
mez. 0 kotii pay1 tam olarak ahr.

Mesriik'tan §OY le anlat1hr: Mesruk, birisine iyi arac1hkta bulunmu§ ve


arac1hk yapt1g1 kimse de Mesrfik'a bir cariye hediye etmi§ti. Mesrfik buna
k1zm1§ ve hediyeyi geri vererek: "Senin kalbindekini . bilseydim, ihtiyac1n
hakk1nda konu§mazd1m" demi§tir.
Zemah~ed'nin belagatmda da §Unlar var : iki §ey btiyilk ay1p ve hatadrr.
Bunlardan birisi, Allah'm hadlerinde arac1 olmak, ik~ncisi ise, hilkilmlerde
ril§vet vermek veya al1naktlr.
Mii'min insanm yapmas1 gereken §ey, cinayete ugrayana arac1h.k edip
yard1mc1 olmaktlf. Miislilmanlann ihtiyac1n1 gidermek i~in arac1 olmak,
islam'1n haklar1ndand1r. Bu hak, giicii yerinde olanlar i~indir. Kimin giicti
varsa, giicli orarunda, milsliimanlarm haklanna sahip <;1kmak mecburiyetinde-
dir.

Mtislilmana dua etmek de, iyi i§e arac1hk etmek sayd..lf. <;tinkti bu dua,
Allahti Teala'ya arac1hk etmek say1hr. Hadis-i §erifte: " Kim bir miisliiman
karde§ine, onun gzyabmda dua ederse, duasz kabul edilir ve bir melek ona,
'sana da ayms1' der" buyurulmu§tur.<58>

«Allah her §eyin kar§ll1g1n1 vericidir.>> iyi ve kotil her §eyin mtikafat
ve cezasm1 venr.

86. Mti'minler taraf1ndan, «size selam verildigi zaman, siz de ondan


daha giizeliyle kar~1hk verin.» "Ve aleykilmiisselam ve rahmetullahi" de-
mek sGretiyle, bereketin artmas1n1 dileyin. Boylece, zararlardan kurtulup, fay-
dan1n devam etmesine ula§Irsm1z. Hz. Peygamber §6yle buyurur: " Kim,
esseliimu aleykum derse, kendisine on iyilik yaz1lzr. Esselamu aleykum ve
rahmetullah diyene, yirmi iyilik yazrltr. Esselamu aleykum ve rahmetullahi

58- Muslim Sahih'inde, Ebu Davud Siinen'inde rivayet etmi§tir. Bkz. el-Fethu'l-Kehfr , 3/190.
266 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

ve berekatiihii diyene ise, otuz iyilik yaz1hr. "<59>

Selam, saghkh ve uzun omi.irli.i ohnak iyin bir duadir. Daha sonra ise,
her tiirli.i dua anlam111da kullan1hr olmu~tur. Araplar, birbirleriyle kar§1la§-
t1klan zaman: "Hayyake'llah" (Allah seni ya§atlp, uzun omi.ir versin) derler-
mi§. Baz1lan da : "Bin ytl ya§a" denni§. Daha sonra ise, Allahti Teala'nm ka-
nunu bildigimiz selamla§may1 getirmi§ ve: "... Kf!ndinize giizel bir dilek ola-
rak selfim veriniz" (Nfir: 61) buyunnu§tur. islfun'1n getinni§ oldugu selfunda,
Araplann selam1na kar§1 daha bir ilsti.inltik vard1r. <;unkti bu selam, din ve
di.inya i\:in kar§1la~Ilmas1 muhte1nel olan bela ve musibetlerden kurtulu§ i9in
bir duadir. Bir insan digerine," esselamu aleykum" dedigi zaman, onun saghk
ve selfuneti i<;in dua etmi§tir. Bu selfun, kar§1s1ndaki insan1n kurtulu§una ve
gilvenligine bir garanti te§kil eder. Selam verilmek suretiyle : "Sen benden
emin ol, benden sana asla hi9bir kotillilk gelmez" anlam1 ifade edilir. Selamet
(kurtulu§), uzun omtirlil olmay1 da kapsar. Halbuki Araplar1n dualar1nda, bu
tip incelikler bulunmuyordu.
Bir de es-seiam Allahi.i Teala'nm isimlerinden biridir.
Selam1 ilk veren kimse dilerse, "setamun aleykum" dilerse, "es-selamu
aleykum" der. <;link.ti bu iki §ekil de, Kur'an'm metninde birka~ yerde mev-
cuttur.
Taha suresinin 47. ayetinde : "Ve'sse!amu ala menittebea'l-hiida" §ek-
linde, Neml suresinin 57. ayetinde de "Ve selamun ala ihadihi... " §eklinde
ge9mektedir.
«Veya>> selfuna «ayn1s1yla kar§1hk verin.» Verilen selama kar§1hk ver-
mek vaciptir. Muhayyerlik ise, verilen selfuna ilave yapmak veya yapmamak-
tadir. «Siiphesiz Allah, her §eyi hesap edendir.» Yapm1§ oldugunuz her §eyi
hesap eder, ona gore size ceza, ya da miikafat verir. Onun i9indir ki, emredil-
mi§ oldugunuz §ekilde aran1zda selamla~maya dikkat ediniz.

Siinnete gore selfunla§ma, §U ~ekilde olur :

Binekle giden yiirtiyene, kii<;iik bi.iyi.ige, azhk 9okluga selam verir. <;o-
cuklara selfun vermek de, vern1e1nekten daha faziletlidir.

59- EbG Davud ''Edeb" bahsinde, Tirmizl "isti'zan" bahsinde: "Hz. Peygamher'in yamnday-
ken, bir adam geldi ve se/am verdi. Esselamu aleykum dedi .. ." lafz1yla rivayet. etmi§tir.
Bkz. Camiu'l-UslH, 6/602.
Ayet: 86 NiSA SURESi/ 4 267

Kurtfibi : "Gen9 yabanc1 kad1nlara se.tam verilmez. <;unkil onlarla ko-


nu§makta, fitne korkusu vardu. Bu, ya §eytan1n vesvesesi ile olur, yahut da,
hain goztin bak1§1 ile olur," der. Y a§h yabanc1 kadmlara selam vermek, gtizel-
dir. Mtisltiman olan herkese, tan1san da, tammasan da, selam verilir. Tavla ve
satran9 oynayana (oyun esnas1nda) selam verilmez. ~ark1- ttirkli soyleyene,
def-i hacet i9in oturana ve banyoda soyunmu§ halde olana da selam verilmez.
Zimm! kimseye de mecbur kalmadtlc9a seHim verilmez. Ancak bir zaruretten
dolay1 ya da onun yan1nda i§i varsa selam verilir.

Kafir kimsenin di.inyas1nm 1slah1 i<;in, dua edilebilir. Nevevl der ki : "Ki-
tap ehli kimseye selfun vermek haramdrr. Bir insana selam vermek, onu yti-
celtmektir. Bir mti'minin, kafiri yilceltmesi ise caiz degildir." Tercih edilen bir
goril§e gore, bid'at ehline de selam verilmez. Kafirle birlikte yemek yiyen
kimsenin durumuna gelince, o kafirin kalbini islfun'a ISmdumak i9in bir veya
iki defa onunla yemek yerse bunda bir sak1nca yoktur. <;ilnkil Hz. Peygamber
(s.a.v.), bir defa kafirle yemek yemi§tir. Biz bunu, kafirin kalbini islam'a
ISmd1rmas1na yorumlanz. Fakat bu i§e devam etmek mekruhtur.

Zimm! bir kimse sana selfun verirse, sen : "Aleyke" (sana da) de. Bu ko-
nuda Hz. Peygamber §Oyle buyurur : "Size bir yahudi selam verirse, 'oliim
size' ( es~samu aleykum) der. Sizde ona, 'sana da' (ve aleyke) deyin. "<60>

Rivayet edilir ki : Y ahudilerden bir grup insan, Hz. Peygamber'e gele-


rek: "Oltim sana ey Kas1m'm babas1" demi§ler, Hz. Peygamber de: "Size de"
cevabm1 vermi~tir. Bunun tizerine Hz. Ai§e (r.a.) : "Oltim size olsun, hem de
derhal olesiniz" diye kaq1hk vermi§tir. Bunu duyan Hz. Peygamber : "Ey
Ai§e! Allahu Tea/a, kotu soza de, kotii soze daha kotu cevap vermeyi de sev-
mez" buyurmu§tur. Hz. Ai§e'nin : "Fakat dediklerini duymadm m1 ?" sorusuna
da Hz. Peygamber : "Onlara cevap vermedim mi? Onlar hakkindaki benim
dilegim kabul edilir. Onlann benim hakkimdaki dilekleri kabul edilmez" <61 >
cevabm1 vermi§tir.

Siinnet olan selam1n a9Ik9a verilmesidir. <;tinkti, Hz. Peygamber:


"Sellimt yaym" buyurmu§tur. 0, mezarbga vard1gmda, mezara ugrar ve §oyle
derdi : "Ey burada yatan mumin ve muslumanlar! Allah'111 selfim1 sizlerin
uzerine olsun. Sizden, once gelenlere de sonra gelenlere de Allah rahmet ey-

60- Buharl, Muslim, Ebft Davud, Tirmizl. Bkz. Camiu'L-Usul, 6/609.


61- Bu hadisi Muslim rivayet etmi§tir. Bir benzeri de Buhar1'de vard1r. Orada Hz. Ai§e:"Al-
lah'm laneti ve gazab1da size ... " ifadesini kullanmi§tlr. Bkz. Camiu'l-U.fiu/, 6/612.
268 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

lesin. Siz, bizim ge~mi~'lerimizsiniz. Bizier ise, size tabiyiz. in§allah bizler de,
0
sizlere ula§acagzz. Bize de, size de Allah'tan afiyet dileriz.

Bir hadis-i §erifte de §Oyle buyurulur : "Sizden biri, diinyadayken tan1-


m1§ oldugu bir adamzn kabrine ugrar, ona selam verirse, mutlaka o kul da
onu tanir ve onun selamma cevap verir. "<62)

ibn Seyyid §Oyle der : "Herhalde ol.en insanlann selama cevap verme-
sinden kas1t, sozlii selam olmay1p, halleriyle verdikleri selamdrr. Baz1 haber-
ler, bunu destekle1nektedir. Onlann amellerinin kesilmesi, kendilerini tizmek-
tedir. Oyle ki, selama cevap vermeye hasret duymaktadrrlar."

imam Suyuti §oyle anlatrr: "Bize ula§an eser ve haberler, mezarhga ge-
len ziyaret~iyi oltilerin tan1d1gm1 ve soztinti i§ittigini bildirmektedir. Ziyaret-
s;iden ho§lanlf ve ona cevap verirler. Bu durum, hem §ehitler ve hem de diger
oltiler i9in ges:erlidir. Bunda bir zamanlama da yoktur. Sahib olan gorti§ de
budur. <;unkti Hz. Peygamber timmetine mezarhklara selam vermeyi emret-
mi§tir. Bu, i§iten ve anlayanlara verilen selamdir."
Hakikat erbab1 da §Oyle der : "Ruhun, bedenle bir bag1 vardir. Ruhlar1n
durumu, bedenlerin durumu gibi degildir. Buradaki yanlt§hk, gortinmeyen §e-
yi, goriinen §eyle k1yaslamaktir. Zannedilir ki, ruh, bir yeri i§gal ettigi zaman,
ba§ka bir yerde olma imkan1 olmaz. Ruhu; baztlan gokteki gtine§e benzetmi§-
lerdir. Bunun I§tnlari ise yerdedir. Muhammed} ruh gibi. Kabri ba§mda kendi-
sine dua edenlere cevap verir. Hz. Peygamber : " Bir kimse bana selam verir-
se, Allah ruhumu bana mutlaka verir, hen de onun selam1na cevap veririm."
buyurmu§tur. <63)

62- Bu hadisi, ibn Asakir ve Hatip Bagdadl Tarih'incle rivayet etmi~Lir. Bkz. el-Fethu'l-Kebfr,
3/117.
63- Ebfi Davud, Siinen'de rivayet etmi§, Nevevl de Kitabu'l-Ezkar'da zikretmi§lir. s.99.
Ayet: 86 NiSA SURESi/ 4 269
270 RUHU'L-BEYA.N Cuz:5

87. Allah ki, O'ndan ba§ka ilah yoktur. Kiyamet giiniinde,


sizi mutlaka bir araya top1ayacaktir. Bunda §iiphe yoktur. Al-
lah 'tan daha dogru sozlii kim o/abilir?
88. Size ne oldu ki miinaftklar hakkmda iki gruba aynldi-
niz ? Halbuki Allah onlarz, yaptiklari yiiziinden, ba§ a§agi et-
mi§tir. Allah 'in saptirdzgmi, dogru yola iletmek mi istiyorsu-
nuz ? Allah 'in saptirdigi ldmse ifin, as/a yol bulamazsin.
89. Sizin de, kendileri gibi inkar etmenizi istediler ki, kendi-
leriyle bir olasiniz. 0 halde, onlar da Allah yolunda hicret
edinceye kadar, onlardan hifbirini dost edinmeyin. Eger yiiz
fevirirlerse, onlari yakalayin. Nerede bulursaniz oldiiriin ve
hifbirini dost ve yardzmci edinmeyin.
90. Ancak, kendileriyle aranzula antla§ma bulunan bir top-
luma siginanlar yahut ne sizinle, ne de kendi toplumlariyla
sava§mak istemediklerinden, yiirekleri sikllarak size gelenler
miistesna. Allah dileseydi, onlari sizin ba§mzza musallat eder-
di de sizinle sava§irlardz. Artz.k onlar, sizden uuzk dururlar, si-
zinle savafmazla.r ve size hart§ teklif ederlerse bu durumda Al-
lah size, onlann aleyhinde bir yo/a girme hakkz vermemi§tir.
91. Ba§ka bir grup insanlar da bulacaksmiz ki, hem siulen,
hem de kendi toplumlarindan emin olmak isterler. Bun/ar ne
zaman fitneye gotiiriilseler, ba§ a§agi edilip fitneye atilzrlar.
Eger onlar, sizden uuzk durmazlar, size bari§ teklif·etmezler ve
sizden ellerini fekmezlerse, onlari yakalaym ve buldugunuz
yerde Oldiiriin. i§te on/ar aleyhine, size apapk bir yetki verdik.

87. «Allah ki,» yerde ve gokte, «O'ndan ba§ka ilah yoktur. K1yamet
giiniinde, sizi mutlaka» hesaba 9ekmek iyin kabirlerinizden 91kanp «bir
araya toplayacaktir. Bunda, » o k1yamet giintinde hi9bir «~iiphe yoktur.» 0
gtin, mutlaka meydana gelecektir. «Allah'tan daha dogru sozlii kim olabi-
lir?» Ondan daha dogru sozlti hic;bir kimse yoktur. O'nun tarafindan verilen
haberde yalan sozkonusu degildir. Allahii TeaHi'nm yalan soylemesi mtimktin
degildir. O'na boyle bir isnatta bulunmak da imkans1zd1r. Hadisi-i kutside
§Oylc buyurulur : "Ademoglu beni yalancllik/a itham etti. Bu ona yaki§maz.
Bana sovdu. Ona bu da yakz§maz. Onun bana yalan isnat etmesi, "Allahu
Teala, ben.i ilk yaratt1lg1 gibi yaratacak degildir" demesidir. Halbuki, bir §eyi
ilk deja yaratmak , sonradan tekrar yaratmaktan daha kolay degildir. Bana
sovmesi de , "Allah rocuk edindi" demesidir. Ben, ehad ve samed olan, dog-
Ayet: 87-89 Ni SA SURESi/ 4 271

mayan ve dogurmayan ve kendisine kimsenin denk olamiyacagt bir tek Al


lah '1m. "<64)
88. Ey Miilninler! «Size ne oldu ki, mi.inaf1klar hakk1nda iki gruba
ayrdd1n1z ?>> Onlar hakkmda neden boyle degi§ik gorli§lere aynld1n1z? Bu
ifadede, milslilmanlann, milnaf1klann durumu hakkindaki ihtilaflan bege-
nilmeyip reddediliyor ve onlann biitiin htikiimlerde inkara v~dlklan belirtili-
yor.

Mtinaftldardan bir grup Hz. Peygamber'e gelerek, Medine'nin havasm1


begenmediklerini ve Badiye'ye 91kmak i~in izin istediklerini belirtmi§ler, Me-
dine'den <;Iktiktan sonra da, Mekke'de mil§riklere katilm1§lard1. Bu mtinaf1k
insanlar haklanda mtisltimanlar ihtilafa dii§tip, iki gruba boltinmil§ler. Bir k1s-
m1, bunlarm mtisltiman oldugunu, diger k.tsffil ise, kafir oldugunu soylemi§-
lerdi. i§te bu ayet, ad1ge~en olay iizerine inmi§tir.
«Halbuki Allah onlari, yaptlklan yiiziinden, ha§ a§ag1 etmi§tir.»Yti-
ce Allah onlar1, yapm1§ olduklar1 baz1 i~lerden dolay1 tekrar inkara dondiir-
rnti§tiir. Boylece onlar; zelil, peri§an ve esir olarak, oliime terkedilmi§lerdir.
<;tinkti, dinlerinden donmil§ler, mti§riklerle bulu§up, Hz. Peygamber'e tuzak
kurmu§lardrr.

Ey o rnilnafiklann mtimin olduklarm1 soyleyen samimi insanlar! «Al-


lah'1n saphrd1g1n1, dogru yola iletmek mi istiyorsunuz?>> Allah'1n yoldan
91karm1§ oldugunu siz hidayete erenlerden mi ktlacaksm1z? Burada, mtinafik-
lann hidayette oldugunu zanneden insanlar kinanmaktadular. c;unkti; mtina-
f1klann imanlarmm oldugunu ve onlarm yola gelebileceklerini iddia etmek,
bo§una bir ugr~d1r. Onlar bundan uzaktrrlar. Allahti Teala bir kimseyi yoldan
91karnu§sa, artik «Allah'1n saptird1g1 kimse i~in, asla» dogru «yol bulamazM
sin.» Her kim hakkmda, Allahti Teala saptklik takdir etmi§se, art1k o ki§i i9in
sizin hi9bir faydan1z dokunamaz. Ona 9are olamazsm1z.

Buradaki hitap, a9Iklamadaki detaym kapsannn1 belirtinek lizere, btitiin


muhataplarad1r. Yani bir kimse hakk1nda, Allahil Teala tarafmdan sap1khk
takdir edilmi§se, art1k ona kullarm engel olarmyacag1 ifade edihni§tir.

89. Onlar «sizin de, kendileri gibi inkar etmenizi istediler.» Bu ifade
onlar1n, inkarda ne kadar ileri gittiklerini, bu inkarlarmdaki devamhliklar1n1,

64- Buhar1, Sahih'inde rivayet etmi§tir. Bkz. Camiu'/-Usul, 2/443.


272 RUHU'L-BEYAN Cuz:S

kendi sap1khk ve azg1nhklan yetmiyormu§ gibi, ba§kalann1 da saplkhga ve


inkara stirliklemeyi §iddetle arzuladtldann1 gostermektedir. <;iinkii in.karc1lar,
mti'minlerin de, tipk1 kendileri gibi inkarc1 olmalann1 istemektedirler.
«Ki,» boylelikle, «kendileriyle bir>> yani ayn1 dtizeyde «olas1n1z.» Si-
zin de kendileri gibi inkarc1 olman1z1 isterler ki sap1khkta e§it olas1n1z. Bu
ifadede, inkar belirtilerinin iveride gizli oldugu, ktifre nza gostermenin de kti-
filr oldugu a9•kva belirtilmi§tir.
«0 halde onlar da Allah yolunda hicret edinceye kadar ...» Onlar, ta-
mamen iman edinceye ve bu imanlann1 da herhangi bir dtinya gayesi i9in de-
gil, sadece Allah ve O'nun peygamberi yolunda hicret etmek sfiretiyle isbatla-
y1ncaya kadar, «Onlardan hi~birini dost edinmeyin. Eger» iman etmekten
«yiiz ~evirirlerse,» gilctinilz yetiyorsa «onlar1 yakalay1n.» Harem iyerisinde
veya d1§ar1s1nda, her «nerede bulursan1z oldiiriln.» Onlar hakk1ndaki hti-
ktim de, diger mti§rikler hakkmdaki hilkilm gibidir. «Ve hi~birini dost ve
yard1mc1 edinmeyin.» Onlardan tamamen uzak durun ve onlann kesinlikle,
ne dostlugunu ve ne de yard1m1n1 kabul etmeyin.
90. «Ancak, kendileriyle aran1zda antla§ma bulunan bir topluma s1-
g1nanlar, yahut>> da, «ne sizinle, ne de kendi toplumlar1yla sava§mak iste·
mediklerinden, yiir~kleri s1kllarak size gelenler miistesna.» Burada iki
grup insanla sava§mak istisna ediliyor: Birincisi; milsltimanlarla sava§anlan
terkedip, Miislilmanlarla antla§ma yapan grupla birlikte olanlar. ikincisi ise,
miisltimanlara gelerek, her iki grupla da sava§mayacaklann1 belirtenler.
Ytirekleri soolarak gelenler, Mildlic kabilesi idi. Bu kabile, hem miislil-
manlarla ve hem de Kurey§ kabilesiyle sava§mama konusunda anla§ma imza-
lam1§lardi. i§te araruzda anla§ma oldugu iyin onlarm, sizinle sava§maktan go-
nillleri s1k1hr. Kurey§liler de kendi inan9larm1 ta§1d1g1 i9in onlarla da sava§-
mazlar.
i§te Allahii Teala, eger bu mtirted insanlar, mtisltimanlarla anla§rna ya-
pan bir toplumla birle§irlerse, onlan oldilrmeyi yasakhyor. <;iinkti onlann, si-
zinle anla§ma yapan bir topluma katilrnas1, aynen o toplum gibi olmu§ olmas1
demektir.
Eger «Allah dileseydi,» o Mtidlic kabilesinin kalbini kuvvetlendirir, on-
lara gti9 verir, kalplerinden korkuyu giderir ve «onlart sizin ba§1n1za musal·
· lat ederdi de sizinle sava~1rlard1.» Hi9bir §ekilde sizinle sava§maktan 9ekin-
Ayet: 90-91 NiSA SURESi/4 273

mezlerdi. «Artlk onlar, sizden uzak dururlar, sizinle sava§mazlar ve» size
saldrrmaktan uzak durarak, «size bari§ teklif ederlerse bu durumda Allah
da size,» onlara saldrrmak i~in ya da esir almak veya oldtirmek i9in, «onlarin
aleyhinde bir yola girme hakk1 vermemi§tir.» Onlann, size ban§ teklif et-
meleri sizin onlara sald1rmaman1z i<;in yeterlidir.
91. «Ba§ka bir grup insanlar da bulacaks1n1z ki, hem sizden, hem de
kendi toplumlarindan emin olmak isterler.» Bunlar, sizinle tevhid esas1
.iizerinde anla§ml§ olduklar1 goriintiistinti vererek, sizden emin olmak isterler.
Kendi toplumlar1ndan da gizli ktifiirleri sebebiyle emin olmak isterler. Bu
grup da, Esed ve Gatafan kabileleridir. Bunlar Medine'ye geldikleri zaman,
mtisltiman olmu§lar ve Miisltimanlardan emin olmak i~in anla§ma yapmi§lar-
drr. Kendi toplumlarma dondtikleri zaman ise, onlarla giiven i9erisinde olmak
i~in, mtisltimanlarla yapttl<lan anla§may1 bozmu§lar ve kafu olmu§lardir.

«Bunlar ne zaman fitneye gotiiriilseler, ba§ a§ag1 edilip fitneye ab-


hrlar.» Bunlar her ne zaman, kendi topluluklan tarafmdan, mtisliimanlarla
sava§maya <;agnlrrlarsa, hemen fitneye donerler, ba§ a§ag1 edilirler ve en ko-
tti dii§man haline gelirler. «Eger onlar,» sava§ konusunda «sizden uzak dur-
mazlar» size saldrrrrlar ve «size» anla§rna yaparak «barI§ teklif etmezler ve
sizden ellerini ~ekmezlerse, onlar1 yakalay1n ve buldugunuz yerde oldii-
riin.» Bu ~irkin s1fatlan sayilanlar var ya, «i~te onlar aleyhine, size,» onlan
esir almak ve oldiirmek i\:in «apa~1k bir yetki verdik.» <;unkii bu durumda
onlann dii§manhklan ortaya 91km1§, durumlar1 a\:Ikhk kazanm1§ ve miislti-
manlara zarar verir olmu~lardrr.
274 RUHU' L-BEYAN Cuz:5

92. Yanli§ligzn di§inda, bir mii'min, diger bir mii'mini oldii-


remez. Yanli§likla bir mii'mini oldiiren kimsenin, mii'min bir
kole aza.d etmesi ve olenin ailesine de teslim edilecek bir diyet .
vermesi gerekir. Eger olenin ailesi bagt§larsa, ba§ka. Eger ol-
diiriilen mii'min, dii§mamniz olan bir toplumdan ise, mii'min
bir kole a7.JU/ etmek gerekir. Ve eger sizinle kendileri arasinda
andla§ma bulunan bir toplumdan ise, ailesine verilecek bir di-
yet ve mii'min bir kole azad etmek gerekir. Bunlari bulama-
yan kimsenin, Allah tarafindan tevbesinin kabiUii ifin, iki ay
pe§pe§e oruf tutmasz gerekir. Allah, her §eyi bilendir, hikmet
sahibidir.
93. Kim, bir mii'mini kasten oldiiriirse, onun cezasi, ifinde
siirekli olarak kalacagi cehennemdir. Allah ona gazab etmi§,
lanet etmi§ ve ona biiyiik bir azap hazirlami§tlr.

92. «Yanh~hg1n d1~1nda,» yani bir hata durumu hari~, «bir mii'min di-
ger bir mii'mini oldiiremez.» Bu ne dogru olur, ne de uygun. Mil'min insa-
nm iman1, haks1z yere bir ba§ka mti'mini oldtirmeye engeldir. Hatada, mti'mi-
ni boyle bir fiili i§lemeye yakla§tlrmaz. Yahut da, bir can1n ortadan kald1nl-
masm1 ama~lamaz. Bir kimsenin, mtisltiman oldugunu bildigi halde, o mtislii-
man1 kafirler grubuna atmak... gibi.
Rivayet edildigme gore, Ebu Cehil'in anneden karde§i olan Ayya§ b.
Ayet: 92 NiSA SORESi/ 4 275

Eb! Rebia, miisltiman olmu§ ve ailesinden korkarak Medine'ye hicret etmi§ti.


Bu hicret, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) hicretinden onceydi. Ayya§'In annesi,
Ayya§ dontinceye kadar yememeye, iyn1emeye ve eve girmemeye yemin et-
mi§ti. Ebfi Cehil ve Haris b. Zeyd, daghk bir yerde bulunan Ayya§'a gelerek:
"Muhammed seni s1la-i rahimde bulunmaya te§vik etmiyor mu? Geri don ve
annene iyilikte bulun. Emin ol ki, biz senin bu halini kinay1p, c;irkin gorme-
yiz. Dininle senin arana da girmeyiz" demi§ler. Ayya§ da, i.izerinde bulundu-
gu, dagdan inerek, onlarla gidivermi§. ~ehirden uzakla§mca, onun ellerini
baglayarak iss1z bir dagm arkasma yekmi§ler ve herbiri kendisine ytiz sopa at-
mI§. Bunun tizerine Ayya§, Haris'e §oyle demi§: "Ebfi Cehil benim karde§im-
dir. Sen de kim oluyorsun? Allah'a yemin olsun ki, bir frrsat bulursam seni ol-
dtirecegim." Daha sonra Ayya§'I annesine teslim ediyorlar. Bu sefer de anne-
si, Ayya§ eski dinine dontinceye kadar, ellerini yozmeyecegine yemin ediyor.
Ayya§ ise, kalbi imanla dolu olarak, diliyle, eski dinine donmli§ oldugu izle-
nimini veriyor, bundan sonra da hicret ediyor. Daha sonra da, Haris mtislii-
man oluyor ve o da hicret ediyor. Ayya§ bunu yakalay1p oldtirliyor. Sonradan
da, Haris'in mtisltirnan olmu§ oldugu kendisine haber veriliyor. Ayya§, Hz.
Peygamber'e gelerek, Haris'i oldtirdligtinti, fakat miisltiman oldugunu bilme-
digini soyliiyor. i§te ayet, bu olay lizerine iniyor.
«Yanh§hkla bir mil'mini oldtiren kimsenin, mii'min bir kole azad
etmesi ve olenin ailesine de teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir.
Eger olenin ailesi bagi§larsa,» bu diyetten vazgec;erse «ba§ka.>> Kii9i.ik ol-
sun veya biiytik olsun, mil'min bir insan1 kaza sonucu oldliren ki§i, miisltiman
olduguna hiikmedilen bir koleyi htirriyetine kavu§turmas1 gerekir. Koleyi htir-
riyetine kavu~turmak, o mtisliiman insan1n i§ledigi gtinaha keffaret olur. Bu,
Allah'1n hakk1drr. Aynca, oldtirtilen mi.isliimanm ailesine de belli bir diyet
odenmesi gerekir. Bu diyeti mirascdar, kendi aralar1nda bolii§iirler. Fakat, ol-
diiriihnii§ olan ki§inin ailesi, eger isterse, diyet almaktan vazge9ebilir. <;iin.kii
bu diyeti almak, mirasc1lar1n hakk1dir. Onu almayabilirler de. Fakat kole aza-
d1, Allah'm hakkI olup, veliler affetmi§ olsa bile, ondan vazge9ilemez.

Diyet, canm bedeli olup, hatah oldtirmelerde 1000 dinar alttndrr ya da


10.000 dirhem giimli§tiir. <65> Hata sonucu olan oldiirmelerde bu diyeti, oldtire-
nin akilesi oder. ''Akile;" karde§ler, karde§ 9ocukJan, amcalar ve amca yO-
cuklar1dir. Katil, akileden bir par9aym1§ gibi say1hr. Akileden her birinin ver-

64- Dinar, 4.25 gr. altm; dirhem de yakla§1k 3 gr gtimi.i§ para birimleridir. (Na§ir.)
276 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

mi§ oldugu miktar kadar, katil de verir. Diyetin bir ad1 <la "akl"drr. <;tinkti di-
yet, kanlan akmaktan korur.
«Eger oldiiriilen mii'min, dii§man1n1z olan» kafir «bir toplumdan
ise,» katil de, oldtirmti§ oldugu kimsenin mtimin oldugunu bilmiyorsa, i§te o
zaman, «mii'min bir kole azad etmek gerekir.» Bunun katiline, sadece kef-
faret gerekir' diyet gerekmez. <;ilnkti, oldiirtilenin ailesi kafir oldugu i<;in, ol-
dtirenle aralarmda veraset htiklimleri uygulanmaz. «Ve eger» oldtiriilen mil-
min, «sizinle kendileri aras1nda andla§ma bulunan bir toplumdan ise,»
katil taraf1ndan «ailesine verilecek bir diyet ve mii'min bir kole azad et-
mek gerekir.>> Bu toplumun kafir veya milmin olmas1, aran1zda yapllan soz-
le§menin de ge\:ici veya silrekli olmas1, durumu degi§tirmez, fidyeyi odemek
mecburiyetindesiniz. T1pk1, diger mtisltimanlara fidye odediginiz gibi.
«Bunlar1 bulamayan kimsenin ...» Azad etmek i~in kole bulamayan, ya
da, bulmu§ oldugu kolenin fiyati fazla olup, ona odeyebilecegi paray1 temin
edemeyenin «Allah taraf1ndan tevbesinin kabulii i~in, iki ay pe§pe§e oru~
tutmas1 gerekir.» Burada, "pe~pe~e" ifadesinin kullanilm1§ olmasmdan anla-
§Ilmaktadir ki, keffaret orucu tutmaya ba§layan bir kimsenin, pe§pe§e iki ay1
bitirmeden, orucuna ara vermesi, bu orucu yeniden ba§layarak tutmaslfil ge-
rektirir. Ancak; hay1z, nifas gibi haller, bu htikmiln d1§1ndadrr. Bu gibi du-
rumlar, ka~lllilmaz . durumlar olup, "pe§pe§e" lik mecburiyetine aykin degil-
lerdir. Fakirlere yemek yedirmek, bu keffarette me§ru degildir. Yap1lan bu
hatadan dolay1, Allahti Teala'n111 tevbenizi kabul etmesi i~in, bu orucu tutma-
hs1n1z. "Allah tarafindan tevbesinin kabulu ifin" ifadesinin kullanilmas1, bu
konuda tembellik gosterilmemesine dikkat 9ekmek i9indir.
«Allah, her ~eyi» bu arada onun halini ve kasden oldtirmedigini ~ok iyi
«bilendir» ve ona emretmi§ oldugu §eyde de «hikmet sahibidir.»
93. «Kim, bir mii'mini,» hata ile degil de «kasten oldiiriirse, onun ce-
zas1, i~inde siirekli olarak kalacag1 cehennemdir.»
Rivayet edilir ki: Mikyes el-Kinfull ve karde§i Hi§am mtisliiman olmu§-
lardt. Mikyes, karde§ini, Neccar ogullar1 arasmda olti olarak bulur ve durumu
Hz. Peygamber'e anlatir. Hz. Peygamber de, Mikyes'le birlikte, Bedir asha-
b1ndan olan Zilbeyr b. iyaz el-Fihri'yi gondererek, Neccar ogullar1na, k1sas
yap1lmas1 i\:in, katilin teslim edilmesini emreder. Eger katilin kim oldugunu
. bilmiyorlarsa, oldtirtilenin diyetini vermeleri.nj emreder. Neccar ogullan da:
"Peygamber'in emri ba§1m1zm tizerine. Biz katilin kim oldugunu bilmiyoruz.
Ayet: 93 Ni SA SURESi/ 4 277

Fakat diyetini oderiz" dediler ve diyet olarak da hemen ytiz adet deveyi el~i­
lere teslim ettiler. El<;iler develeri alarak, Medine'ye gelmek tizere, oradan ay-
nldtlar. Y olun tam yansma geldiklerinde, Mikyes'e §eytan musallat olup ves-
vese verir ve: "Karde§inin diyetini kabul edip de, milleti kendine sovdiirecek-
sin, oyle n1i? Seninle olan bu adam1, yani Fihri'yi oldiir, cana can olsun, diyet
de sana fazladan kals1n " der. ~eytan'm vesvesesine uyan Mikyes bir ta§ ahp,
arkada§lillll ba§ma vurur ve onu oldtirilr. Daha sonra da, develerden birine bi-
nerek ve diger develeri de siirerek kafirce Mekke'ye dogru gider ve §U §iiri
soyler:

Onun yerine Fihr'i oldurdum ve kan bedelini,


Neccar ogullan ileri gelenlerine ve deve sahiplerine yiiklettim.
intikamimi a/dim ve yaslamp uyudum.
Boylece de putlara ilk once donen hen oldum.
A.yetin ini§ sebebi, i§te bu olaychr.
Mli'min bir insaru oldiiren kimsenin, i§ledigi cinayete kar§1 hak etmi§ ol-
dugu ceza, i<;erisinde stirekli olarak kalmak. tizere, cehennemdir. «Allah ona
gazab etmi~,» ondan intikam alm1§, ona «lanet etmi~,» anilan cezay1 kendisi-
ne vermek suretiyle, onu rahmetinden uzakla§ttnn1§ «ve ona» cehennemde
ol<;iilemeyecek kadar «biiyiik bir azap haz1rlam1§hr.»

~iiphesiz ki bu ayet, her ne kadar ozel bir sebeple inmi§ olsa da, ifade
etmi§ oldugu hiikiim geneldir. A.yette, mli'min insanm kanm1 ak1tmay1 helal
sayan1n, kafir olacag1 ve onun gidecegi yerin de, ger9ekten cehennem olacag1
ifade edilmi§tir. Eger bir mli'min, bir ba§ka mii'mini kasten oldtirtir ve i§lemi§
oldugu bu cinayetin helfil oldugunu iddia etmezse, bununla kafir olmaz, iman-
dan da 91.kmaz. <;unkii kiifiir, yani inkar etmek, adam oldtirmekten daha bti-
ytikttir. Kafirin tevbesinin kabul edildigine gore, katilin tevbesinin kabul edi-
lecegi zaten normaldir. Eger katil, tevbe etmeden <:Hurse, onun durumu Al-
lah'a kalm1§trr. Dilerse gtinahm1 bag1§lar ve hasm1ru raz1 eder, dilerse de, yap-
t1g1nm cezas1 olarak ona azab eder ve sonunda da cehennemden <;1kar1p, iman
ettigi i<;in kendisine soz verdigi cennetine koyar. <;tinkti Allah, soztinden cay-
maz.
Boyle bir kimse hakk1nda cehennemdeki "sureklilik" ten kas1t, orada
uzun zaman kalmaktrr. Yoksa sonuna kadar kalmak degildir. Hatta Allah,
boyle bir bildirimde bulunuyor, bunu bildiriyor. Yoksa, bu §ekilde ceza vere-
278 RUHU 'L-BEYAN Cuz:S

cegini ifade etmiyor. <;unkti bir ba§ka ayette : "Bir kotiUiigun cezas1, ona
denk hir kotuluktiir" (~ura: 40) buyurulmu§tur. Allahti Team, her kottiltige,
kendisi gibi bir kottiltikle kar§ilik verecegini bildirmi§ olsayd1 o zaman: "Bir
~ogunu da affeder" (~lira: 34) ayetiyle 9eli§kiye dti§erdi.

Bir insan, diger bir insan1 herhangi bir §eyden sak1ndrrmak i9in : "Eger
onu yaparsan, senin cezan dovtilmek ve oldtirtilmektir" der. Sonra da ona bu
cezay1 vermezse, yalanc1 olmaz. <;iinkti bu soz, bir peki§tirme ve tehdit etme
ifadesidir. Bu peki§tirme ve tehdit ifadeleri, tevbe eden katile ili§kin degildir.
Mesela kisas gibi hakh yere kasden oldliri.ilenler i9in de degildir. Bu yalmzca
tevbe etmeyen ve dii§manhk ve zultimle oldiiren katil hakkmdadrr.
Hadis-i §erifte §6yle buyurulur : "Dunyanm yok olmasi Allah'a bir
mu'minin oldiirillmesinden daha hafiftir. "(66} Yine bir hadiste : Bir muslU- II

manm oldurulmesine, yanm kelimeyle bile olsa yardzm eden kimse, kzyamet
giinune, alnina: 'Allah'zn rahmetinden umit kesmi§tir' yazllml§ olarak gelir"
buyurulmu§tur.<61>

Ebfi Hureyre'den (r.a.) rivayet edilen bir ba§ka hadis-i §erifte de Hz.
Peygamber (s.a.v.): "Muftis kimdir bilir misiniz ?" diye sorar. Yan1nda olan-
lar. : "Bize gore mtiflis, mah mtilkti ve paras1 olmayan kimsedir" diye cevap
verirler. Bunun tizerine Hz. Peygamber : " Benim ummetimin muflisleri (iflas
etmi§ kimseleri) , kzyam<Jt gunune, namaz1yla, orucuyla, zekatlyla birlikte; §U-
na sovmii§, buna iftira etmi§, §Unun mahm yemi§, bunun kanznz akztml§ ve
§Unu da dovmii.§ olarak gelenlerdir. Butun bunlara onun iyilikleri verilir.
Uzerindekt haklar bitmeden once, iyilikleri tukenirse, bu sefer de, haksizlik
edilen ki§inin gunahlan alinarak, hakszzltk edene y llkletilir. Sonra da cehen-
neme atzllr" buyurdu.<68>

Bilinmelidir ki, oldtiriilen insanm velisi, kisas yoluyla katilin oldtirtilme-


sini istese bile, bu ceza, dtinyadaki cezas1d1r. Olenle oldilren aras1ndaki diger
htikiimler, ahirete kalmt§tlr. Oldtirillenin velisi, eger k1sas istemi§Se, kin ve
ofkesinin dinmesi i9in kendi hakk1n1 almi§tlf. Kisasta, oldiirtilen i9in hi9bir
fayda yoktur. Oldtiriilen kimsenin velisi, ~u ur; §eyi yapmakta serbesttir : K1-
sas ister, diyet ister yahut da hic;bir §ey istemeden katili affecter. Hz. Musa'nm

66- Tinnizl, ibn Mace ve Nesei rivayet etmi§tir. Bkz. Ciimiu'l-Usat, 10/208.
67- ibn Mace Stinen'inde rivayet eLmi§lir. Bkz. el-Fethu'l-Keb fr, 3/164.
68- Milslim, Kitabu'l-Birr, 258 l ; Tirmizi, Kiyiime , 2420. Bkz. Camiu'l-Usut, 10/43 1.
Ayet: 93-94 NiSA SURESI/4 279

§eriattnda, sadece klsas vard1 ki, o da oltimdti. Hz. isa'n1n dininde ise, sadece
diyet ve af vardi. Bizim dinimizde ise, klsas, diyet ve ilmmet i9ffi bir ikram
olarak affetme vardrr. Katili affetmek, en faziletli olandir.

94. Ey iman edenler ! Allah yolunda sava~a pktiginiz Zll·


man, iyi anlayip dinleyin! Size setam verene, dunya hayatinm
gefiCi menfaatine goz dikerek : "Sen mu'min degilsin" deme-
yin. <;iinkii, Allah katmda sayisiz ganimetler: vardir. Onceden,
siz de oyleydiniz. Allah size lutfetti. 0 halde, iyi anlayip dinle-
yin. Allah biitiin yaptzklarinzzdan haberdardir.

94. «Ey iman edenler!» Bu ayet, kavmi i9erisinde tek ba§ma iman
eden, Mirdas b. Nehlk haklanda inmi§tir. Hz. Peygamber, onun toplumuna bir
seriyye (askeri birlik, miifreze) gondermi§, seriyye onlara ula§tlg1nda, hepsi
kac;m1§, sadece Mirdas kalm1§tI. Mirdas, bir dagm dolambacmda koyunlari ile
birlikteydi. Seriyye ile gelenlerin yanma inip: "La ilfille illallah Muhammediin
RasUlullah, esselamu aleyktim" demi§ti. Osame b. Zeyd de Mirdas'1 oldtirmii§
ve koyunlann1 stiriip gottirmii§tti. Durumu Hz. Peygamber'e haber venni§ler,
o da bu olaya c;ok k1zffil§ ve : "La ilahe illallah dedigi halde, onu oldurdun
oyle mi ?" diye c;1k1§m1§, Osame ise: "O, diliyle soylemi§ti, i<;inden gelerek
soylememi§ti" demi§ti. Bunun iizerine Hz. Peygamber: "Kalbini yanp baktzn
280 RUHU'L-BEYAN Ciiz:5

ml ?" diye ve bu ayeti okumu§tu. lJsarne : "Ey Allah'1n Rasulti! Be-


SOrtnU§
nim bagt§lanmam i\:in Allah'a dua et." diye ricada bulununca, Hz. Peygam-
ber: "La ilahe illallah diyen nastl oldurii.lur?" demi§ti. Sonra Osame §oyle
diyor: " Hz. Peygamber bu soztinti o kadar tekrarlad1 ki, bir ara, 'ke§ki daha
once degil de, §imdi mtisltiman olmu~ olsayd1m' diyesim geldi. Sonra da, Al-
lah 'tan benim bag1§lanmam1 diledi, sonra da, bu koyunlar1 geri vermemi ve
mtisHiman bir kole azad etmemi emretti."<69>

«Allah yolunda» harekete ge\:ip, «sava~a ~1kbg1n1z zaman, iyi anla-


y1p dinleyin!» Yapacag1n1z veya yapmayacag1n1z i§in iyice a~1khga kavu§-
mas1rn isteyin. Tedbirsiz ve dti§tincesiz, aceleyle hareket etmeyin. <<Size»
mtisltimanlann yapt1g1 gibi «selam verene, diinya hayahn1n ge~ici menfaa-
tine goz dikerek : 'Sen mii'min degilsin' demeyin.» Onu, size gortindiigii
§ekilde kabul edin ve ona gore davrant§larda bulunun. Diinyada elinize ge9e-
cek olan, basit ve sonunda tiikenecek bir mala goz dikerek, basit bir menfaat
kaq1hg1nda ona bu gibi sozler soylemeyin. Bu ifadede, dtinya mahnm hemen
ttikenip, en klsa zamanda yok olacagma i§aret vardrr.
«<;iinkii Allah kabnda, say1s1z ganimetler vard1r.» Bu ganimetler si-
zi, bu gibi insanlar1, mallan i~in oldtirmekten mtistagni kilar. Bu ifadede, Al-
lahil Teala'nrn verecegi sevabm devamhhgma ve kahc1hgma i§aret edilmekte-
dir.
«Onceden siz de oyleydiniz.» Miislilman olmazdan once, siz de, §imdi
size selam veren kimse gibiydiniz. «Allah,» bu derecenizi kabul etmek
suretiyle, «size lutfetti.>> Bu dereceniz sayesinde, mallanmz1 ve kanlar1n1z1
korudu. Sizin gizli hallerinizi ara§tlnnay1 emretmedi.
«0 halde» durum boyle olunca, artrk siz de «iyi anlay1p dinleyin.» Bu
i§in a~lkhga kavu§mas1n1 isteyin. Onun durumunu, kendi durumlarm1zla kar-
§Ila§tum. Di§ gortinti§e bakma konusunda, ilk mtisliiman oldugunuz zaman,
size nas1l davrandd1ysa, siz de oyle davran1n. «Allah» gizli veya asak «biitiin
yapttklar1n1zdan haberdard1r.» Sizi onlara gore hesaba ~ekecektir. Hayrr
yapmt§Sarnz hay1r, §er yapm1§san1z §er kazanacaksrmz. Onun i\:indir ki, he-
men oldtirmeye ko§maym, ihtiyath davranm.
imam Gazfil1 §Oyle der: 'Haberdar' demek, gizli haberlerin bile, kendi-
sinden gizli kalmad1g1 kimse demektir. Hareketli veya hareketsiz her zerre-

69~ Muslim, iman, 158; Ebii Davud, Cihad, 95.


Ayet: 94-95 NiSA SURESi/ 4 281

den, muzdarip veya itminan i~indeki her nefisten haberi olan demektir. Y ani
ayetteki "habfr", "allm" manasma olup her §eyi bilen demektir. Fakat bilgi,
i~erdeki gizliliklere izafe edilince buna 'uzmanbk-tecrtibe' ad1 verilir. Bu uz-
manhk ve tecrtibe sahibine de, "habir" yani 'uzman- tecrtibeli' veya 'haberdar'
denir.

Bu ayet, Usame'nin hata ettigi gibi, mtictehidin de hata edebilecegine


i§aret eder. Dsame'nin hatas1, k.Isas yap1lmaks1z1n bag1§lanm1§tlr. Ayn1 za-
manda ayet dil ile zikrin muteber oldugunu ifade eder. Fakat mti'min, dil ile
zikirden kalbi zikre ytikselmelidir. (Yani insan, dille zikretmekten terfi ede-
rek , kalple zikredecek a§amaya gelmelidir.) Daha sonra da, ruhla zikretme
a§amasma gelmeli. i§te boylece, bilgisizlik karanhgmdan kurtulup, bilgi 1§1g1-
na ula§ml§ olur.

95. Mii'minlerden, oziirsiiz olarak yerlerinde oturanlarla,


mallarryla ve canlariyla Allah yolunda cihad edenler bir ol-
maz. Allah, mallanyla ve canlanyla cihad edenleri, derece ba-
kimindan, oturanlardan iistun kilmi~tzr. Gerfi Allah, hepsine
de guzellik vadetmi§tir. Ama miicahitleri, miikafat baktmzn-
dan, oturanlardan iistiin kilmi§tir.
282 RUH U'L-BEYAN Ci.iz:S

96. Kendi katindan yiiksek dereceler, bagi~ ve rahmet ver-


mi§tir. Allah, bagi§layandzr, esirgeyendir.

95. «Mii'minlerden, oziirsi.iz olarak,» Allah yolunda cihad etmeyip


«yerlerinde oturanlarla, mallariyla ve canlar1yla Allah yolunda cihad
"'
edenler bir olmaz.» Ayette ge9en "ozursiiz" kelimesindeki oziir, korllik, to-
'

palhk, fel9 gibi mlizmin ve onulmaz birtaknn hastahklar anlarruna gelir.


Zeyd b. Sabit anlat1yor : "Hz. Peygamber'in yan1nda bulunuyordum.
Kendisini sekinet hali kapladi. Dizini dizimin lizerine koydu, oyle ki dizimin
k1nlmasmdan korktum. Sonra, vahyin §iddetinden dolay1 kendisinde bulunan
bu hal ondan gidip ac;ilmca bana: 'Yaz' dedi. Ben de, 'Oturan mu'minlerle
sava~anlar bir olmaz ' ayetini yazd1m. Bunun lizerine, yarnm1zda bulunan ve
a'ma (kor) olan Ummil Mektfim : "Ey Allah'm RasulU! Cihada gilcii olmayan
milminlerin durumu nastl olacak ?" diye sordu. Bunun ilzerine, Hz. Peygam-
ber'i tekrar sekinet kaplay1p, tekrar ay1bnca, ~oyle yaz, buyurdu: "Mu'minler-
den ozursuz olarak yerlerinde oturanlarla ... " Ben de yaz1p ayete ilave et-
tim. (70)

Ayette gec;en "oturanlar"dan kastt, saglam olup da Bedir sava§ma katil-


mayanlardrr. "Sava~anlar" da, "oturanlar"a at1ftlf. Ayette anlattlmak istenen
§ey, hi~bir oztirti olmay1p, Allah yolunda sava§mayanlarla, Allah yolunda sa-
va§anlann sevab bak1m1ndan derecelerinin e§it olamayacag1dlf.

«Allah, mallar1yla ve canlar1yla cihad edenleri, derece bak1m1n-


dan,» ozlirleri olmachg1 halde, «oturanlardan iistiin kJlm1~hr .» Yani otu-
ranlarla cihad edenler, ecir ve sevap a~1smdan e§it degildirler. "Mallanyla ve
canlanyla cihad edenleri ustun krlmz~tir" ifadesi, ni<;in e§it olmadlklann1
a9lklamaktadir. Sanki sava§a 9ikanlarla s:ikmayanlar ni<;in e§it degildir, denil-
mi§tir. Buna cevap olarak: Derece bak1mmdan, oturanlardan iisttin kilm1§ttr
ctimlesi geliyor.

«Ger~i Allah, hepsine de,» hem sava§anlara hem de sava§may1p otu-


ranlara «giizellik vadetmi~tir.» Bu gtizellik, cennettir. <;unkii, bu her iki gu-
rubun da inan<;lan dogru, niyetleri samimidir. Farkhhk ise, sevab1 artrracak
olan ameldedir.

70- Bkz. Vahid1, Eshllhu'n-NuzUl, Kurtubl Tefsiri , el-Bahru'l-Muhft ve Safvetii.'t-Tejasfr,


1/297.
Ayet: 95-96 NiSA SURESi/4 283

Fakihler §oyle diyorlar : Bu ifadeye gore cihad, herkesin yap1nas1 ge-


rekli olan bir farz-1 ay1n degil, farz-1 kifayedir. <;linkti Allahti Team, hem sa-
va§anlara, hem de sava§mayanlara gtizellik vaadinde bulunmu§tur. Eger ci-
had, herkese farz-1 ay1n olmu§ olsayd1, sava§a katilmayan insanlar, iyilige hak
kazanmayacaklardi.

«Arna 1niicahitleri, miikafat bak1m1ndan, oturanlardan iistiin kll-


m1§hr.» Cihad edenlere, c;ok biiytik bir mtikafat vermi§tir.
96. «Kendi kahndan yiiksek dereceler, bag1~ ve rahmet vermi~tir .»
Allah yolunda cihad edenlere, Allahti Teala kendi fazh olarak, yetmi§ kat de-
rece vermi§tir. Hadis-i §erifte: "Cennette yuz derece vardtr. Allahu Tea/a bu
dereceleri, kendi yolunda cihad eden/er ifin haz1rlamz§tlr. Bu derecelerin
herbirinin arast, yerle gok arasl kadardzr"<11 ) buyurulmu§tur. Kendilerinden
sadu olan gtinahlar ic;in bir bag1§ ve kendileri i<;in de aynca, rahmet vardrr.
«Allah,» kendi yolunda sava§anlar1n gtinahlar1n1 «bag1§layandir» ve
«esirgeyendir.» Onlar1 esirgeyip, rahmetiyle cennetine koyandrr.
Ku§eyri §Oyle der: "Allahti Team., btittin velilerini, keramet bak1nundan
ayn1 seviyede toplamt§ fakat, onlar1n derecelerini ayn ayn yapmI§tlr. Bazila-
nn1n derecesi yilksek, digerlerinin ise daha ytiksektir. Bazilannm derecesi
biiytik, bazllarmm.ki ise daha btiytiktilr. Gortinen §U yild1zlar I§tlc sa~arlar. Fa-
kat ay, onlann da tistiindedir. Gtine§ dogunca da, l§Ig1yla btittin bunlar1 ege-
menligi altma ahr."

Ayetin ifade ettigine gore, oztirlli olarak sava§a katilamayanlarla, sava§a


katllanlar, sevap ve mtikafat ba.lam1ndan ayn1 dereceyi alacaklardrr.

Rivayet edildigine gore Hz. Peygamber (s.a.v.), Tebtik gazvesinden do-


ntip, Medine'ye yakla§rrken §6yle buyurmu§tur: " Medine'de topluluklar var.
Su kadar yurudunii.z ve §U kadar da vadiler Q§tlnlZ. i §fe 0 topluluklar sizinle
beraberdi." Bunun ilzerine, yanmda bulunanlar : " Ey Allah'm Rasfilli ! Onlar
Medine'de olanlar m1?" diye sormu§lar. Bunun iizerine Hz. Peygamber :
"Evet Onlar M edine'de olanlardtr . .Ozii.rleri on/an sizinle olmaktan altkoy-
du"m> buyurmu§tur. Bunlann niyetleri samimidir ve kalbleri de cihada talohp
kalm1§trr. Kendilerini cihaddan alikoyan §ey ise, birtak1m oztirlerdir. Onun

71 - imam Ahmed Mii.snedinde ve de Buhari rivayet etmi~tir. Bkz. el-Fethu'l-Kehfr, 1/400.


72- Buhar1, Muslim, Ebfi Davud ve ibn Mace rivayet etmi~tir.
284 RUHU'L-BEYAN Ciiz:5

iyin : " Ki§inin niyeti, amelinden daha hayrrhdrr" denmi§tir.

Biliniz ki cihad, kazan9lann en faziletlisi ve sanatlann da en idealidir.


Akilh insan, cihad1 veya onu i9inden geyirmeyi terketmez. Bir hadis-i §erifte:
"Her kim, sava~madan veya sava~mayz arzulamadan olurse, cahiliye uzere
olmu~tur"<73 ) buyurulur. Hadiste geyen " tahaddus" kelimesinin anlam1, sa-
va§may1 istemek ve sava§I gonltinden g~irmektir.

73- Muslim ve Ebu Davud ve Nesei de: "Bir r;e~it mii11af1kltk uzere oliir" §eklinde rivayet et-
mi§tir.
Ayet: 97 NiSA SURESi/4 285

97. Melekler kendilerine yazzk eden kimselere, canlanni


alirken : "Ne yaptzmz?" dediler. Bunlar: "Bizier, yeryiiziin-
de faresizlerdik" dediler. Melekler dediler ki : " Allah 'in yeri
geni§ degil miydi? Hicret etseydiniz ya!" i§te onlarin barinagi
cehennemdir. Orasi ne kotii hir gidi§ yeridir.
98. Hifbir fareye giicii. yetmeyen ve (giif ifin) yol bulama-
yan, zayif erkekler, kadznlar ve fOCuklar bundan mii.stesnadir.
99. i§te bunlari, Allah'in affetmesi umulur. Allah, fOk affe-
den, fOk bagi§layandzr.
JOO. Allah yolunda gof eden kimse, yeryiiziinde gidecek bir
fOk giizel yer ve bolluk bulur. Kim, Allah ve Rasulii ifin gof
etmek amaciyla evinden flkar da sonra kendisine oliim ula§ir-
sa, artzk onun miikafati Allah 'a dii§er. Allah da fOk bagt§la-
yan fOk esirgeyendir.

97. «Melekler, kendilerine,>>- hicret etmemek ve kafirlerle dost olmay1


isteyerek «yaz1k eden kimselere...» Bu ayet, Mekke doneminde, mlisltiman
olup da, o zaman farz olmasma ragmen go9 etmeyen bir gurup insan hakkm-
da inmi§tir. Sonra bu, Mekke'nin fethinin ardmdan "fetihten sonra hicret yok-
tur"04>hadisiyle neshedilmi§tir. «Canlar1n1 ahrken», oldlikleri anda ruhlan-
n1 ahrken... Buradak.i melek, oliim melegidir. 0 melegin, meleklerden diger
yard1mc1lan da vardu. Ba§ka ayetlerde, can alma olay1, Allah'a isnad edil-
mi§tir : "Canlan Allah allr" (Zlimer: 42). "O Allah ki, sizi yaratzr ve oldu-
rur" (Hae: 66). Bu ayetlerden anla§ihyor ki, oliimtin yaratic1s1, ancak Al-
lah't1r. .. i§te bu ollim melekleri, onlar1 k1namak i~in: «'Ne yaptin1z?'» yani
dininizle ilgili olarak hangi i§leri yapt1IllZ «dediler.»
«Bunlar» da : «'Bizier, yeryiiziinde» yani Mekke topraklar1nda giic;sliz
ve dinlerinin geregini yapamayacak kadar «~aresizlerdik' dediler.» Bu sefer
«melekler,» onlann bahanelerini ortadan kald1np, onlan susturmak i9in
«dediler ki: 'Allah'1n ·yeri geni~ degil miydi? Hicret etseydiniz ya!'»
Allah'1n dinini ya§ayabileceginiz, ba~ka tilkelere gitseydiniz. Medine'ye ve
Habe§istan'a g~ edenler gibi, siz de go9 edip, dininizi oralarda ya§asayd1niz.

74- Bu hadisi Buhari ve Muslim rivayet ctmi ~ tir. Oradaki laf1z: "Fetihten sonra hicret yoktur.
Cihad ve niyyet vard1r. Sava~a <;lkmak isterseniz, sava§tmz." ~eklindedir. Bkz. Camiu'l-
UsUl, 2/565.
286 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:5

«i~te onlartn,» yani kotti durumlan anlatilan bu kimselerin, ahiretteki


«bannag1 cehennemdir.>> <:;unkti onlar, gorevlerini btraktp, kafirlere
uymu§lar, inkarctlara yard1m etmi~lerdir. «Oras1,» yani onlann varacag1 bu
cehennem «ne kotii bir gidi~ yeridir .»

98. «Hi~bir ~areye giicii yetmeyen ve (go~ i~in) yol bulamayan, za-
y1f erkekler, kad1nlar ve ~ocuklar bundan miistesnad1r.» Bu ifadeler,
zayif insanlarm s1fatlandtr. "9areye gucii yetmemekten" kas1t, goc; etmek i9in
bii- 9are bulamayan ve buna imkanlan olmayanlard1r. "Y ol bulamamaktan"
kas1t ise, hicret edecek kimsenin izleyecek bir yol ve kendisine yolu bildire-
cek bir kimse bulamamas1drr. Bunlar, kafirlerin elinde zelil ve peri§an olmu§,
go~ etmeye giicti kalma1n1§ kimselerdir.

99. «i~te buolari,» yukanda zikredilen zay1f kimseleri, «Allah'1n affet-


1nesi umulur.» Burada, limit verme anlannna gelen "asa" ile "affetme" keli-
mesi kullarulmi§tlr. Bunun sebebi,. go9
.
etmeyi terketmenin c;ok tehlikeli bir i§
oldugunu bildirmektir. Hatta zorluk kar§ts1nda kalan kimsenin bile, giiven
duymamas1, fusat kollamas1 ve kalbinin hicrete baglanmas1 gerekir ki ilk frr-
satta go9 etsin.

«Allah, ~ok affeden, ~ok bag1~layand1r.» Allahii Teala'n1n "fok affe-


dici" olmas1, ceza vermekten vazge9mesidir. "9ok bagt§laylCl " olmas1 ise,
dtinya ve ahirette, kulun yapm1§ oldugu kotiillik ve glinahlan orttip kapatma-
s1du. Yani Allahti Teala'nm, aff1 kamil ve bag1§lamas1 tamdu. Yine bu
ayetten, her ne sebepten dolay1 olursa olsun, dim emirlerin yerinc getirileme-
mesi halinde, oray1 tcrkedip, ba§ka yere gitmenin gerekli oldugu anla§thnak-
tadir.

Haddad!, "Allah 'zn yeri geni~ degil miydi ki, oraya go~· edeydiniz?"
ayeti hakkmda ~oyle der : "Bu ayet, bir kimsenin, mal ve mtilktinlin, yoluk
9ocugunun, Allah'a isyan edilen bir lilkede oturmast i9in mazeret olannyaca-
gma delildir. Tam tersine, eger orada, hakkl ortaya koyma imkanm1 bulamaz-
sa, vatan1n1 terketmesi gerekir. Onun i9indir ki, Said b. Ciibeyr : " Bir yerde
Allah'a isyan edilirse, oray1 terket'' demi§tir.

100. «Allah yolunda go~ eden kimse ...>> Bu ifadede, hicrete heveslen-
dirme ve hicreti sevdirme vard1r. "Allah yolu"ndan maksat ise, girmesi emre-
. dilen yoldur. «Yeryiiziinde gidecek bir ~ok giizel yer ve bolluk bulur.»
Allah yolunda go9 etmek isteyen kimseler i9in, yeryilziinde gidilecek bir~ok
yer vardu. 0, gitini§ oldugu yerlerde, bol nz1k vc dinini yaymak iyin
Ayet: 98-1 oo NiSA SURESi/4 287

1
imkanlar bulur. Kur an'1n bu ifadelerinde, Allah yolunda, onun dinini yaymak
i9in go9 et1neye te§vik vardtr.

Her «kiln» n1illetini, <;oluk ~ocugunu ve ailesini terkederek, «Allah ve


Rasulil i~in go~ etmek amac1yla evinden ~1kar da ...» Allah'a ve O'nun
Rasfiltine itaatten dolay1 yurdunu terkeder, «sonra» da amacma varmadan on-
ce «kendisine oliim ula~1rsa, arttk onun miikafah Allah'a dii§er.» Bunun
mtikafati Allah katmda sabittir. Onun alacag1 mtikafat, Allah katinda ger~ek­
le§mi§tir.

«Allah da» kulun yapm1§ oldugu gtinahlardan dolay1 «~Ok baga~layan,»


ve bol rahmetinden dolay1 <la «~ok esirgeyendir.» Onu bagt§lar ve kendi ug-
runa go<; ettiginden dolay1 ona rahmet eder.

Rivayet edildigine gore bu ayetler indigi zaman, Hz. Peygamber onu


1
Mekke deki mtisltimanlara bildirmi§. Ciindtib b. Damre ad1ndaki 9ok ya§h ve
bir binege de binemeyen kimse ogullanna: "Beni ytiklenin, ben zay1f kimse-
lerden degilim, yolu da bilirim. Allah'a yemin ederim ki, bundan sonra, Mek-
ke'de bir gece bile kalmam" demi§. Ogullan da onu, bir sedye iizerinde, Me-
dine'ye dogru yola 9tkarm1§lar. Mekke yak1nlannda, Ten'im denen yere var-
dtklar1nda, art1k oltime iyice yalda§IBI§ oldugu halde sag elini sol elinin tizeri-
ne koymu§, §Oyle demeye ba§lam1§: ''Ey Allah'lill! ~u, senin ve §U da Rasfiltin
i9indir. Rasfilti'ntin biat ettigi §ey ic;in ben de sana biat ediyorum." Ctindtib,
boylece iyi bir §ekilde oltince, orada bulunan mti§rikler, gtilerek §6yle demi§-
ler: "Bu adam istedigine kavu§amadi." i§te bu olay tizerine, Allahti Teala bu
ayeti indirmi§tir.

Ke§Jaf adh tefsir kitabmda da §U ifadeler yer almaktadrr: "ilim tahsili,


hac, cihad, Allah'a daha iyi kullukta bulunmak, bir tilkeden diger bir i.ilkeye
hicret, diinyadan uzakla§arak ztihd ve takva ic;inde ya§amak, te1niz bir nzik
elde etmek gibi dini ama9h go<;ler, Allah'a ve O'nun Rasultine kavu§mak i9in
yap1lan go9lerdir. Bu ttirlti go<;ler esnas1nda olen kimsenin mtikafat1, Allah'a
dti§er. Sevabm1 0 verecektir."
288 RUHU'L-BEYAN Cuz:5
Ayet: 101 NiSA SURESi/ 4 289

101. Yeryiiziinde yolculuga flktiffeniz uiman, kiifulerin size


kotiiliik yapmala.rindan korkarsan1z, namazi kisaltmaniwan
dola.yi, size bir giinah yoktur. M uhakkak ki kiifirler, sizin aflk
dU.§manin'IZJlir.
102. Sen de iflerinde bulunup, onlara namaz kddirdigin
zaman, onlardan bir kismi seninle beraber namaza dursun ve
silahlanni da yanlanna alsinla.r. Namazda olanlar, secde
edince arkaniza gefsinler. Bu kez, namaz lalmayan oteki bo-
liik gelsin, seninle beraber namaz lalsinla.r, korunma tedbirle-
rini ve silahlannz da alsinlar. 0 kafirler isterler ki, siz,
silahlarmizdan ve e§yala.rinizdan gaflete dii§esiniz de, birden
uzerinize baskin yapsinla.r. Yagmurdan zahmet fekerseniz, ya
da hasta olursaniz, silahla.rinizi birakmamzda size bir gunah
yoktur. Fakat korunma tedbirinizi alin. $iiphesiz Allah,
kafirler ifin alfaltici bir azap hazirlami§hr.
103. Namazi bitirdiginiz zaman; ayakta iken, otururken ve
yanla.nniz iizerinde yatarken Alla.h 'i anzn. Emniyete }cavu§tU·
gunuzda ise, namazz geregi gibi kilin. <;unkii namaz, miimin-
lere vakitli ola.rak fan kilinmi§hr.
104. 0 toplulugu takip etmekte gev§eklik gostermeyin. Eger
siz aci fekiyorsaniz, onlar da sizin aci fektiginiz gibi aci feki·
yorla.r. Ustelik sizler Allah 'tan, onlann ummadiklan §eyi um-
maktasiniz. Allah bilendir, hikmet sahibidir.

101. «Yeryiiziinde yolculuga ~1khg1n1z zaman kafirlerin size kotii-


liik yapmalarindan korkarsan1z...» Bu ayette; yolculuga 9tlald1gmda, hicret
ve diger zamanlarda, dti§manla kar~da§ma tehlikesi ve yagmur tehlikesi gibi
zaruret durumlannda, namazm nasll lahnacag1na dair a~1klamalar yer almak-
290 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

tadlf. «Namaz1 k1saltman1zdan dolay1, size bir giinah yoktur.»· Burada kas-
tedilen, dort rekath i1amazlann, yansrtun kilmmas1d1r. Y ani dort rekat olarak
k1hnan namazlann da yolculuk-halindeyken iki rekat olarak k1hnmasmda bir
giinah yoktur. Bu k1saltma olay1 sadece; ogle, ikindi ve yats1 namazlannda
olup, ak§am ve sabah namazlannda olmaz.

Namazlann k1saltilabilmesi ic;in gerekli olan en az yolculuk mtiddeti,


Ebft Hanife'ye gore, ii~ gun ve ti<; gecelik yolculuk mtiddetidir. Buradaki yti-
rtiyli§, normal ad1mlarla, ya da deve ytirtiyil§tiyle yap1lan ytirilyti§ttir. Yolcu-
nun, yava§ veya h1zh yiiriiyti§tine itibar edilmez. De; gtin ve ii~ gecelik yolu,
bir gilnde ytirtimti§ olsa, namaz1 k1saltabilir. Fakat, bir gilnltik yolu ti<; gtinde
giderse, k1saltamaz. Ayetin zahiri manasmdan anla§tld1g1na gore, namaz1 tam,
ya da yarim kilma arasmda serbestlik vardir. Tam olarak ktlmak, daha fazilet-
lidir. Fakat bize gore, k1saltmak gerekir. Tam olarak kllmaya ruhsat yoktur.
Hz. Peygamber (s.a.v.): "O, Allah'zn size bir ikramtdtr"<75> buyurmu§tur. Bu
ifade, yolculuk halinde kihnan namaz1n, tam olarak k1hnam1yacag1na delildir.
<;unki.i, yaptlan ikram1 geri c;evirmek olmaz. 0 ikram edilmi§tir, geri c;evrile-
mez.
Eger: "Kzsaltmanizdan dolayt, size bir gunah yoktur" ayeti, neden bu
§ekilde, yani namaz1 k1saltman1n gtinah olmad1g1n1 belirtir §ekilde gelmi§tir
diye sorarsan1z, deriz ki: <;unkii onlar, namaz1 tam olarak klln1aya ah§mt§lar-
di. K1sa olarak klldiklar1 zaman, namazlannm eksik oldugunu zannederlerdi.
Ayetin bu §ekilde nazil olu~unun sebebi, onlann namaz1 k1saltmalann1n gti-
nah olmad1g1n1 a~Iklamak, gontillerini ferahlatip, mutmain olmalar1n1 sagla-
maktlf. T1pk1: " ... Evi haccedenin veya umre yapanzn, o ikisini (Safa ile
Merve'yi) tavaf yapmasznda gunah yoktur" (Bakara: 158) ayetinde oldugu gi-
bi. Bu tavaf, bize gore vacib, ~afil'ye gore ise rtiktindiir.
"Kafirlerin size bir kotuluk yapmalarzndan korkarsancz ... " Size, isteme-
diginiz bir sava§ ba§latarak sald1nda bulunmalarmdan korkarsan1z, namaz1 k1-
saltman1zda, hic;bir giinah yoktur. Ozellikle korku halinde, namazm kisaltila-
rak k1hnmas1, bu ayetle sabit olmu§tur.
Na1naz1n, gi.ivenlik bulundugu zamanlarda yapilan yolculuk sirasmda
··k1saltilmas1 ise, silnnetle sabittir. ibn Abbas (r.a.) §oyle anlatu: " Hz. Peygam-
ber, Mekke ile Medine aras1nda yolculuk yapt1. Allah'tan ba§ka hic;bir ki1nse-

75- Buharl ve Mtislim'in rivayet ectigi uzun bir hadisin par~as1d1r. Bkz. el-Fethu'l-Kebfr,
2/188.
A.yet: 101-102 NiSA SURESi/ 4 291

den korkmamas1na ragmen, yine de namazlar1 iki rekat olarak k1ld1."

«Muhakkak ki kafirler, sizin a~1k dii§man1n1zd1r.» Onlann size olan


dii§manhg1 a~iktrr ve size saldumalannm gerek\:esi, size tam anlanuyla dii§-
man olmalandrr.

102. Ey Muhammed! «Sen de,» kendilerine bir §ey gelffiesinden korkan


mtiminlerin «i~lerinde bulunup, onlara namaz kdd1rd1g1n zaman»
ibn Abbas (r.a.) der ki: " Zattirrika gazvesinde, Hz. Peygamber imam ol-
IDU§ ve kendisiyle bulunan arkada§lanna ogle namaz1 kild1rm1§tl. Mti§rikler
de bu durumu gormil§ ve kendileriyle sava§may1 buaktiklanna pi§man olmu§-
lar. Bir k1sm1, ikindi namaz1m kastederek demi§ ki: " Buak1n onlar1! Biraz
sonra onlann bir namaz1 daha var. Bu namaz onlar i9in, babalar1ndan,
evlatlartndan ve mallarmdan daha sevgilidir. i§te o namaza ba§lad1klar1 za-
man, onlan ku§atm ve oldtirtin." Bunun tizerine Allahii Teala, Cebrail'le iki
namaz arasmda bu ayetleri indirerek, korku namaziru.n nas1l la.hnacagrm bil-
diriyor. Mti§riklerin kas1tlann1 ve tuzaklarm1 onlara belirtiyor. ilim adamlar1-
nm 9ogunlugunun gorii§line gore korku namaz1, Hz. Peygamber'den sonra da
btitiin timmet i<;in me§ru k1hnm1§ bir namazdir.
«Onlardan bir k1sm1, seninle namaza dursun ve ...» Sen onlan iki
gruba ayird1ktan sonra, onlar1n bir grubu da dil§mana kar§1 dursun ve sizi kol-
las1n. Seninle birlikte namaza duran ve namazda .olanlar «silahlar1n1 da yan-
larina als1nlar.» Sakm silfilllatim birakmasmlar.
Seninle birlikte «namazda olanlar» rekatlann1 tamamlay1p «secde
edince, arkan1za ge~sinler» ve dti§man1 kollamaya yonelsinler. Di.i§man1
kollamaya yonelen bu gruptan sonra «bu kez, namaz kdmayan oteki boliik
gelsin,» kalan rekat1 «seninle beraber namaz kds1nlar.» A.yet-i kerimede,
her iki gruptan da geriye kalan rekat hakkmda bir a~1klama mevcut degildir.
Bu rekatlara dair a91klamalan, Hz. Peygamber'in stinnetinde buluyoruz.
ibn Omer ve ibn Mes'ud'dan (r.a.) rivayet edildigine gore, Hz. Peygam-
ber (s.a.v.), korku namaz1 ktldird1g1 zaman, birinci rekat1 birinci gruba, ikinci
rekati da ayette belirtildigi gibi, ikinci gruba kddumt§trr. Birinci rekat1 ktlan
grup, dti§man1 kollainaya gitmi§, ikinci grup gelerek ikinci rekatt tainamla-
mi§tlf. Daha sonra birinci grup gelip, k1raats1z olarak daha once ktlamad1kla-
n son rekat1 kaza etmi§ler ve selrun vermi~ler. Sonra da ikinci grup gelerek
klfaatla birlikte kilmad1klan birinci rekat1 k:1Jt,,,~1!lr,hr Rovlece, her iki grup
292 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

da iki§er rekat kiln11§lard1r. Bu durum, yolcular ve sabah namazm1 kilanlar


ic;indir. <;unkii bu namazlarda bir rekat, namaz1n yans1drr. Eger yolcu olmaz-
sa ve ak§am namazmda olursa, birinci grup iki rekat olarak kilar. <;unki.i bura-
da, iki rekat namaz1n yans1drr.

Namaza ba§layan bu grup, «korunma tedbirlerini ve silahlann1 da>>


yanlanna «als1nlar ,» silfillh bir §ekilde ve tedbirli olarak namaza ba§lasmlar.

«0 kafirler isterler ki, siz, silahlar1n1zdan ve e§yalann1zdan gaflete


dii§esiniz de birden iizerinize bask1n yaps1nlar .» Buradaki hitap, iltifat yo-
Iuyla o iki grubadir. Y ani kafrrler, size i.isttin gelmeyi arzu ederler ve bir sal-
drri§ta sizi, kisk1vrak baglamay1 umarlar.

«Yagmurdao zahmet ~ekerseniz, ya da hasta olursan1z, silahlar1n1z1


b1rakman1zda size bir giinah yoktur. Fakat korunma tedbirinizi ahn.»
Silfilllann kendilerine agrr gelmesi durumunda, tizerlerinde ta§unamalan ko-
nusunda onlara izin verilmi§tir. Bu, yagmurdan 1slanmalar1 ve hastalanmalan
sebebiyle olur. Bundan anla§ihyor ki, "silahlanni alsinlar" emri, mtistehab
degil, vi.icfib ifade eder.

F1k1hc;1lar §Oyle demi§lerdir: Korku namaz1nda silfilll1 bulunmak mi.iste-


habd1r. <;i.inkti silfili ta§tmak, namazm §artlanndan degildir. "Korunma ted-
birlerini ve silahlar!nl alstnlar" ifadesi, mendubu ifade eder. Bununla birlik-
te, "korunma tedbirinizi alln" ifadesi, uyan1k olmay1, tedbirli bulunmay1 ge-
rektirir ki, di.i§man1n hileli saldmlanna kar§1 konmu§ olsun.

ibn Abbas (r.a.) der ki: " Hz. Peygamber (s.a.v.), Ben'i Enmar kabilesiy-
le sava§IDl§, Allahii Teala da o kabileyi yenilgiye ugratm1§tI. Hz. Peygamber
ve mtisltimanlar, bir yerde konaklam1§lard1. Hi~bir di.i§man gorlinmtiyordu.
Silahlar1n1 da lizerlerinden birakmt§lard1. Hz. Peygamber silfilun1 yere koy-
mu§, ozel ihtiyac1 i9in dola§maya ylkml§tl. Derken vadinin dI§lDa kadar gel-
mi§ti ve hafifce yagmur serpi§tiriyordu. Hz. Peygamber dola§maya 9Ikmca,
galiba biraz uzakla§IDl§ olacak ki, ashab1yla arasma vadi girmi§ti. Hz. Pey-
gamber, bir agacm altma oturmu§, Gavras b. el-Haris el-Muharibi denen di.i§-
man bir zat ise bunun fark1na varmt§, k1hcm1 alarak vadiye dogru yakla§maya
ba~lam1§tl. Bu arada da: "Eger Muhammed'i oldtirmezsem, Allah benim can1-
m1 als1n" diye soz de vermi§ti. Hz. Peygamber ise, tek ba§ma duruyordu ve
olup bitenden haberi yoktu. Adam klhc1n1 kin1ndan ytkanp: "Ey Muhammed!
. ~imdi seni, benden kim kurtaracak ?" diye seslendi. Hz. Peygamber de: "Aziz
ve Celi! olan Allah" dedi ve ilave ~tti. "Ey Allah'tm! Gavras b. el-Haris'in
Ayet: 102- 103 NiSA SURESi/ 4 293

diledigi §eyden beni kurtar." Bunun tizerine adam, k1hc1n1 Hz. Peygamber'e
vurmaya yeltenip, lizerine koyulacag1 sirada, Hz. Peygamber ayaga kalk1p,
k1hc1 eline ahr ve: "Ey Gavras! Simdi seni kim kurtaracak ?" der. Gavras :
"Hi9 kimse" cevabuu verir. Bunun tizerine Hz. Peygamber (s.a.v.): "Allah 'a
ve Muhammed'in, Allah'111 kulu ve rasulu olduguna §ahitlik edersen, k1hcm1
sana verecegim"der. Gavras ise: "Hayrr" diyerek: "Fakat seninle hi9 sava~­
mayacag1ma ve senin aleyhine kimseye yard1m etmeyecegime soz veriyo-
rum" diye ikrarda bulunur. Hz. Peygamber de, la.hc1n1 kendisine verir. Bunun
11
tizerine Gavras: " Allah'a yemin ederim ki, sen benden hayirhs1n diyerek ar-
kada§larma <loner ve olup bitenleri anlatir. Bunun tizerine, onlardan bazilan
da iman ederler. Daha sonra vadi sakinle§ince, Hz. Peygamber de ashab1na
<loner ve olup bitenleri anlatrr.

«Siiphesiz Allah, kafirler i~in al~alttc1 bir azap haz1rlam1~ttr.» Alla-


hil Teala, size yard1m edip, onlan rezil etmek suretiyle, kafirlere al'ialt1c1,
horlay1c1 bir azap haz1rlamt§tlr. Onun i~in, i§lerinize oriem verin ve sebeplere
sanlmay1 da ihmal etmeyin. <;tinkti, onlara yap1lacak azap, sizin ellerinizle
helfil lohnacaktrr.

103. «Namaz1 bitirdiginiz zaman ...» Korku namaz1n1, a91kland1g1 §e-


kilde eda edip bitirdiginizde, «ayakta iken, otururken ve yanlar1n1z iizerin-
de yatarken Allah'• an1n.» Allah'1 zikretmeye devam edin. Her durumda,
O'na yalvarmaya, O'na dua etmeye ve O'nun kontrohinde oldugunuzu unut-
mamaya devam edin. Hatta, sava§ an1nda bile. <;unkti Allah: "Bir toplulukla
kar~zla~llgm1z zaman, sebat edin ve Allah'1 ~okca arun ki, kurtulu§a eresiniz"
(Enfal: 45) buyurmaktadir.

«Emniycte kavu~tugunuzda ise, namaz1 geregi gibi k1hn.» Kalbleri-


niz korkudan kurtulup huzura kavu§tugunuz zaman ve sava§ bittikten sonra
gµvene kavu§tugunuz zaman, namaz1 dosdogru, btittin §artlar1n1 yerine getir-
mek suretiyle, radil-i erkanma riayet ederek k1lm.
11
Buradaki zikr-anma" kelimesini genel anlamda dti§tinerek, bu zikrin
dille yap1lan zikir ve namaz oldugu gorti§tinli savunanlar, ayeti §U §ekilde tef-
sir ederler: Her durumda, Allah'1 zikretmeye devam edin. Namaz kilmak iste-
diginiz zaman, saghk durumunuz yerindeyse ve gtictintiz varsa, ayakta k1hn.
Hastahk sebebiyle ayakta durmaya gticti yetmeyenler oturarak kils1n. Otura-
rak k1lmaya gticti yetmiyenler ise, yanlan tizerine yatarak k1ls1nlar. «<;iinkii
namaz, miiminlere vakitli olarak f'arz k1hnm1~ttr .» Allahti Teal a namaz1,
294 RUHU'L-BEYAN Ciiz:5

vakitlerini belirtmek suretiyle mti'minlere emretmi§tir. Denilmi§tir ki: Namaz,


yolculuk durumunda iki rekat, normal durumlarda ise dort rekat olarak takdir
edilerek mtiminlere farz k1hnm1~tu. Her vakitte, takdir edilmi§ oldugu gibi
kilmak gerekir. c;unkti Allahti Teala, kullanh1 kendilerinden c;ok daha iyi bil-
digi i~in, ibadetleri de ona gore belli zamanlarda takdir etmi§tir.

Allah Teala kullara b1kkmhk ve usan<; gelecegini bildigi i<;in, gtiniln be§
vaktinde namaz1, senenin bir ay1nda da orucu farz klhnmi§hr. Zekat1 krrkta
bir ve hacc1 da kullarma rahmet olmak ilzere, omtirde bir defaya mahsus ol-
mak tizere farz kilmi§tlr. Blitlin bunlar, kullugun kolay olmas1 i9in Allahti
Teala'ntn kullanna ikram ettigi kolayhklardu. Eger ibadetler, belirli zaman-
larla s1n1rlanmam1§ olsayd1, kullar, her fusatta ibadetleri erteleme yoluna gi-
deceklerdi. ibadetlerin vakitlerle s1n1rland1nlmt§ olmas1nm srrn da buradadir.
Namaz, Mirac gecesinde elli vakit olarak farz k1lmm1§tl. Daha sonra Allahli
Teala, kullara rahmet olsun diye bunu hafifletti ve her vakit i~in on sevap ver-
di. Be§ vakit kthnan namazm sevab1n1, elli vakit sevab1 olarak verdi. Denir ki:
Kiyamet giinti, kafir i<;in elli bin sene olmaslil.111 sebebi, kafirin elli vakti kay-
betmesinden dolay1du. Kaybettigi her namaz i<;in, bin ytl ceza ~ekecektir. Bu-
nu, kendilerinin hale ettiklerini, yine kendi ifadelerinin §U ifadelerinden anla-
maktay1z: "Biz namaz1 kilmiyorduk." (Mtiddesir: 43)

104. «0 toplulugu takip etmekte gev~eklik gostermeyin.» Bu ayet,


Kil9iik Bedir Sava§t hakk1nda inmi§tir. Rivayet edilir ki: Ebfi Siifyan, Uhud
sava§tndan aynhrken: "Ey Muhammed! Dilersen, gelecek y1l buna kar§thk
Bedir'de bulu§ahm" demi§, Hz. Peygamber de: "in§allah" diye cevap vermi§-
ti. Aradan bir yll ge~ip, Bedir zaman1 gelince, Allahti Teala, Ebu Stifyan'1n
kalbine bir korku salm1§ ve bir y1l once soylemi§ olduguna pi§man olmu§tU.
Bunun iizerine, Nuaym b. Mes'fid'u gondererek, miisltimanlan korkutup, on-
lann Bedir'e gitmelerine engel olmaya yah§IDI§tl.
Nuaym b. Mes'fid Medine'ye geldiginde; mtisltimanlar1, Bedir'e gitmek
iizere haz1rlanm1§ bir halde bulmu§ ve: "Sizin ic;in bir~ok insan toplanm1§.
Onlardan korkun" demi§ti . i§te bunun lizerine, Allahti Teala, bu ayet-i indirir.
Bu ayetin anlam1: Gev§emeyin ve y11tnaym ! Kafirlerle sava§maktan korkup,
acziyete dii§n1eyin! Uhud'da kar§Ila§tig1n1z oldtirtilme ve yaralann1a hadisesi
sizi y1lgmhga ve za'fa dii§tinnesin.

«Eger siz,» yaralanmadan dolay1 «ac1 ~ekiyorsan1z, onlar da sizin act


· ~ektiginiz gibi ac1 ~ekiyorlar .» Sava§tan dolay1, sizin birtak1m kaybm1z ol-
Ayet: 104 NiSA SURESi /4 295

mu§ ve yaralanmadan dolay1 ac1 <;ekiyorsan1z, onlar da ayn1 durumdan dolay1


ac1 yekmektedirler. Bundan dolay1dir ki, onlar ic;in sozkonusu olmayan sizi
sava§a <;agiran ba§ka sebepler de vardu. Buna: «Ustelik sizler Allah'tan, on-
lann ummad1klan ~eyi» sevap ve zaferi ummaktas1n1z ifadesi i§aret etmek-
tedir.

Sonu<; olarak, kar§1la§ml§ oldugunuz ac1 ve s1kmt1lar, sadece sizin stkm-


tilann1z olmay1p, ayn1 slkmtilarla onlar da kar§Lla§ffil§lardrr. Sonra size ne
oluyor da sabredemiyorsunuz? Halbuki siz, onlardan daha ondesiniz. <;unkli
sizler Allahii Teala'dan, onlann kesinlikle ak1llanndan bile ge~iremiyecekleri
sevab1 «ummaktas1n1z.»

«Allah,>> sizin kalblerinizi ve i§lerinizi c;ok iyi «bilendir.» Yine Allahti


Teala, size emrettigi ve yasaklad1g1 §eylerde «hikmet sahibidir.» Onun ic;in,
Allah'm emir ve yasaklanna uyma konusunda gayret gosterin. Bu konuda cid-
di olanlara, iyi neticeler vardrr. Ayet-i kerimede, cesur ve sabrrh olmaya, sert-
lik gostermeye te§vik vardrr. Ba§ka bir ayette de: " Onlar, sizde bir sertlik
bulsunlar" (Tevbe: 123) buyurulmu§tur.
296 RUHU'L-BEYAN Ciiz:5

105. Allah'in sana gosterdigi 1ekilde insanlar arasinda


hiikmedesin ,diye sana Kitab'i hak ile indirdik. Hainlerden ta-
raf olma.
106. Ve Allah 'tan bagi§lanma dile. f;iinkii Allah, gafur ve
rahimdir.
107. Kendilerine hainlik edenleri savunma. <;unkii Allah,
Min giinahkan sevmez.
108. insanlardan gizlerler de Allah'tan gizlemezler. Oysa
geceleyin, O'nun razi olmadigt sozii duziip kurarken 0, on/ar-
ia beraberdi. Allah, onlann yaptiklanni ku~aticulir.
109. Haydi siz diinya hayahnda onlan savundunuz. Ya ki-
yamet giinii Allah 'a kar§i onlan kim savunacak ? Yahut da
onlara kim vekil olacak ?
110. Kim bir kotiiliik yapar, yahut nefsine haksizlik eder de
sonra Allah'tan bagi§lanmayi dilerse, Allah'i gafur ve rahfm
olarak bulacaktzr.
111. Kim bir giinah kazanzrsa, onu ancak kendi aleyhine
Ayet: 105 NiSA SURESi/ 4 297

kazanmi§ olur. Allah her §eyi bilir, hikmet sahibidir.


112. Kim bir hatli veya giinah i§ler de onu bir sufsuzun
iizerine atarsa, muhakkak ki biiyiik bir iftira etmi§ ve apaftk
bir giinah yiiklenmi§ olur.

105. «Allah'1n sana gosterdigi ~ekilde insanlar aras1oda hiikmedesin


diye sana Kitab'1,» yani Kur'an'1 «hak ile indirdik.» Rivayet edildigine gore
bu ayet, Ensar'dan, Tu'me b. Ubeyrik hak.kmda nazil olmu§tur. Bu zat, kom-
§USU olan, Katade b. Nu'man'm, un 9uvah ic;erisinde bulunan zrrhm1 c;almi§tL
Un, c;uvaldaki delikten yere doktiliiyordu. Bunu, bir yahudi olan Zeyd b. Se-
min'in yanmda gizlemi§ti. Zuh, Tu'me'de arand1 fakat bulunamad1. Zrrh1 al-
mad1g1na ve zirh hak.kmda hic;bir bilgisi olmad1gma da yemin etti. Bunun
tizerine Tu'me'yi brrakt1lar ve c;uvahn y1rt1g1ndan doktilen unun izini takip et-
meye ba§ladilar. iz, yahudinin evine varffil§tI. Zrrh1 ~ddar. Yahudi ise, zuh1
Tu'me'nin verdigini soyledi ve buna bir grup yahudi de §ahitlik etti. Bunun
tizerine Beni Zafer kabilesi (Tu'me'nin mensub oldugu kabile), Hz. Peygam-
ber'e giderek, kendi arkada§lanna iftira eden yahudilerin, bu c;irkin iftiralan-
mn hesabmm sorulmasm1 istediler. Dediler ki: "Htrs1z olan yahudidir." Boy-
lece Hz. Peygamber (s.a.v.), baz1 ipuc;lanndan dolay1, hirs1zm yahudi oldugu-
na inanir gibi oldu. i§te bu olay tizerine, inen' bu 'ayetle Tu'me ve §ahitlerinin
yalanc1, yahudinin ise sm;suz olduguna dikkat 9ekilmi§ oldu.
i§te biz sana bu Kitab1 'insanlar arasmda, Allah'zn sana gosterdigi §e-
kilde hukmedesin' diye indirdik. Allahti Teala'ntn, sana Kur'an'1 indirmesinin
sebebi, insanlar arasmda, o Kur'an'da sana bildirip vahyettigi §eylerle htikmet-
men i9indir.
Burada ad1 ge9en bilgiye, "ru'yet-gorme" adt verilmi§tir. <;tinkli bu bil-
gi, kuvvet ve a91khk balam1ndan, gorme·gibidir.

Allah'1n sana vahyettigiyle hiikmet ve «hainlerden taraf olma.» Tu'me


ve ona yard1m edenler gibi, hain kimselerden yana olma. Onlann iyiligine
htikmedip, suc;suz olan yahudinin hasm1 olma.
Rivayet edildigine gore Tu'me'nin toplulugu, hirs1zhgm Tu'me tarafm-
dan yap1ld1gm1 biliyordu. Fakat, Tu'1ne'yi temize ytkarmak i~in, gece boyu
plan hazirlam1§lard1. Tu'me'yi hrrstzhk su~unun cezas1ndan kurtarn1ak i9in, it-
tifakla karar vermi§ler ve bu suc;u yahudiye yilklemi§lerdi. Bundan dolay1drr
298 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

ki Allahti Teal§., onlann ttimtinti birden, hain olarak adlandrrmt§tlr.


106. «Ve» onlann §ahitlik etmelerine giivenerek karar vermek istedigin-
den dolay1, «Allah'tan bag1.~lanma dile.» ibn $eyh §Oyle der: "Hz. Peygam-
ber'den, boyle bir karar s,;lkm1§ olsayd1, nefsi hak.k1nda hataya dii§mii§ olabi-
lirdi. Herne kadar Hz. Peygamber ma'zur ise de, Allahti Teala, ona, bu oztir
ic;in bagi§lanma dilemesini emrediyor. <;iinkti "Allah'a yakm kimselerin hata-
lar1, iyilerin iyilikleri derecesindedir" denilmi§tir.

«{_;iinkii Allah,» kendisinden bagt§lanma isteginde bulunanlara kar§I


~ok «gafur' ve rahimdir.» Onlan bagi§lar ve kendilerine rahmetle muamele-
de bulunur.
107. «Kendilerine hainlik edenleri savunma.» Hainlik, birtak1m gti-
nahlar1 i§leyerek, kendi kendisine haks1zllk etmek anlam1na gelir. Onun ivin-
dir ki her ne kadar kendilerine hainlik ettniyorlarsa da ayette, "kendilerine ha-
inlik edenler" ifadesi kullan1lm1§tlr. f;tinkti, kendilerine hainlik etmelerinin
zaran, sonunda tekrar kendilerine donecektir. T1pk1, ba§kalanna haks1zhk
eden kimse hakk1nda soylenen: "Haks1zhk eden, kendisine eder" ozdeyi§inde
oldugu gibi.
«{_;iinkii Allah, hain» likte ileri gidenleri, onda ISrar edenleri ve
«giinahkar1,» yani gtinah i§lemeye devam edenleri «sevmez.»
Rivayet edildigine gore Tu'me, Mekke'ye ka9m1§ ve orada <linden don-
mil§til. Mekke'de de bir duvan delip, ic;eriden bir §eyler c;almaya c;ah§Irken,
duvar iizerine ylk1lm1§ ve boylece ohnti§ttir.

~oyle denilmi§tir: Kottiltik yapan birisine raslad1g1nda, onun mutlaka


ba§ka kotUHikler yapm1§ oldugunu da bil. Rivayet edildigine gore, Hz. Omer
(r.a.), bir hirs1z1n elinin kesilmesini emretmi§ti. Hrrs1zm annesi gelip aglama-
ya ba~lad1 ve: "Bu, oglumun ilk hrrs1zhg1du. Onu affet" dedi. Bunun tizerine
Hz. Omer: " Yalan soyltiyorsun. Allahti Teala kulunu, ilk a§amada hesaba
9ekmez" dedi.
108. «insanlardan gizlerler de, Allah'tan gizlemezler.» insanlar1n
kendilerine zarar vermesinden korktuklan, ya da utandtldar1 ic;in saklarurlar.
Fakat bu insanlar, Allah'tan hie; utarunazlar. Halbuki Allah, utan1lmaya en
Iay1k olan ve cezas1ndan en 9ok korkulacak. olandir. «Oysa» onlar, «gecele·
. yin, O'nun raz1 olmad1g1 sozii diiziip kurarken...» Birtakun planlar hazrrla-
n1ak suretiyle, sahtekarltk yapttldar1, su9suza iftirada bulunduklan, yalan ye-
Ayet: 106-11 o Ni SA SURESi/ 4 299

re yemin ettikleri ve yalanc1 §ahitlikte bulunduklannda «0» Allah, «onlarla


beraberdi.» Yiice Allah, onlann btitiin bu durumlann1 biliyordu. <;unkti, Al-
lah'tan hi~bir §eyi gizleme imkan1 yoktur.

Bilindigi tizere Tu'me, yahudiye, zirh1 ~ald1 diye iftirada bulunmu§tU.


Tu'me'nin grubu da, bu yalana §3.hitlik etmi§ ve bu i§i kendilerinden birinin
yapmas1 durumunda, kar§lliglll odeyeceklerini soylemi§lerdi.
«Allah onlann,» gizli veya a<;ik tiim «yaptiklann1 ku~atlc1dtr .» Onla-
nn hepsini bilir. O'ndan hi<;bir §ey sakh kalmaz.
109. «Haydi siz diinya hayatinda onlari savundunuz.» Buradaki hi-
tap, bir grup miiminleredir. Bunlar, Tu'me ve toplulugunun tarafm1 tutmu§lar-
dt. Onlar1n tarafm1 tutmalan da, goriintirde onlann, mtislilman olu§lanndandi.
Bu durumda ayetin anlam1: Haydi sizler di.inya hayaunda, Tu'me ve
onun taraftarlar1n1 §iddetli bir §ekilde savundunuz, «ya k1yamet giinii, Al-
lah' a kar§t onlar1 kim savunacak?>> Ahiret giintinde Allahi.i Teala onlan,
azab1yla yakalad1g1nda, bu durumda onlan kim savunacaktrr? «Yahut da on-
lara kim vekil olacak?» Allah'1n azab1ndan ve intikammdan, onlan kim ko-
ruyup savunacak ?
110. «Kim, bir kotiiliik yapar, yahut» yalan yere yemin etmek suretiy-
le «nefsine haks1zhk eder de ...» Tu'me de boyle bir kottiliik i§leyerek, i§ledi-
gi kottiltigti bir yahudiye yiiklemeye ve onu rezil etmeye ~alt§IDI§tl. «Sonra,»
samimi olarak tevbe eder ve «Allah'tan bag1§lanmay1 dilerse... » Sadece ba-
g1§lanmay1 istemek, tevbe saytlmaz. Tevbe ancak: "Tevbe ettin1, kotiililk i§le-
dim. Yap1lan fenahg1 bir daha kesinlikle i§lemeyccegim. Ey Allah'Im beni ba-
g1§la," diyerek tevbe yap1hr. «Allah'• gafur ve rahim olarak bulacaktir.»
Gtinah1 her ne olursa olsun, Allah onu bagt§lar. Kendisine rahmetle muamele
ederek, ikramda bulunur. Bu ayette, Tu'me'yi ve onun toplulugunu tevbeye
kesin bir te§vik vardir.

Hz. Ali (r.a.), Ebii Bekir'in (r.a.) kendisine §byle dedigini anlatrr: " Hi<;-
bir kul yoktur ki, bir giinah i§ledikten sonra, abdest ahp iki rekat namaz kilsm
ve Allah'tan bag1§lanma dileginde bulunsun da Allahil Teala o kulu bag1§la-
mas1n." Bundan sonra da: "Kim bir kotuluk yapar, yahut nefsine haks1zhk
eder ... " ayetini okur. <16>

76- Ebil Davud , Sanen'inde riva yet etmi§tir.


300 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

111. «Kim bir giinah kazan1rsa, onu ancak kendi aleyhine kazanm1~
olur .» KazanmI§ oldugunun zaran ve gtinah1 ba§kasma yans1maz. «Allah,»
onun yaptlg1 «her§eyi bilir,» yapilan §eye verdigi ceza konusunda «hikmet
sahibidir.»

112. «Kim,» btiyiik veya ki.ic;iik, kastth veya kas1ts1z «bir hata veya gii-
nah i§ler de, onu bir su~suzun iizerine atarsa•••» i§lemi§ oldugu gtinah, bli-
ytik veya ktic;tik, kas1th veya kas1ts1z olsun, onu, Tu'me'nin yapml§ oldugu gi-
bi, suc;suz birisine ytiklerse, «muhakkak ki biiyiik bir iftira etmi§ ve apa-
~1k bir giinah yiiklenmi§ olur.» Bu gilnah oyle bir gtinahtir ki, aguhg1 bile
takdir edilemez. <;tinkti, sue; i§lemekle gtinahkar olmu§, i§ledigi gi.inah1 ba§ka-
sm1n tizerine atmakla da iftira etmi§tir. 0, iki suc;u bir araya getirmi§tir. Su9-
suz bir insana bir §ey yi.iklemeye "btihtan-iftira" ad1 verilmi§tir. Btihtan keli-
mesinde, hayret ve §a§kmhk ifadesi vardrr. Onun ic;indir ki iftiraya, "btihtan"
ad1 verilmi§tir. iftira atllan kimse, kendine aulmt§ olan bu yalan1 duyunca, ya-
lan1n btiyiikli.igtinden dolay1, hayrete dti§er, §a§1nr. Hz. Peygamber (s.a.v.): "
Gtyhet, bir mu'min karde§in hakkinda, onun ho§lanmadigi bir §eyi soylemen-
dir" buyurrnU§tUr. y an1nda bulunanlar da: Eger soyledigimiz §ey' 0 karde-
ti

§imizde varsa buna ne dersin ?" diye sorunca, Hz. Peygamber (s.a.v.) : "Soy-
lediginiz §ey, o karde§inizde varsa giybet etmi§, soylediginiz §ey onda yoksa,
o zaman da iftira da bulunmu§ olursunuz" buyurmu§tur. (77)

77- Muslim, Ebfi Davud, Tirmizi ve Ahmed b. Hanbel rivayet etmi§tir.


Ayet: 111 - 113 NiSA SURESi/4 301

113. Allah'in sana, liituf ve esirgemesi olmasaydi, onlardan


bir grup, seni saptirmaya yeltenmi§ti. Onlar, sadece kendileri-
ni saptirirlar, sana hifbir wrar veremezler. Allah sana, Ki-
tab'i ve hikmeti indirmi§ ve sana bilmedigini ogretmi~tir. Ger-
fekten de, Alla.h'm sana biiyiik liitfu olmu§tur.
114. Onlarin fisildapnalarinin birfogunda fayda yoktur.
Ancak bir sadaka, yahut bir iyilik, yahut da insanlann arasini
diizeltmeyi emredeninki miistesna. Kim, A Uah 'in riwszni elde
etmek ifin bunu yaparsa, biz ona, yakmda biiyiik bir miikafat
verecegiz.
115. Kendisine dogru yo/ belli olduktan sonra, kim peygam-
bere kar§i fikar ve mii'minlerin yolundan ba§ka bir yola gi-
derse, onu o yonde bzrakinz ve cehenneme sokariz. 0 ne kotii
bir yerdir.
116. Allah, kendisine ortak ko§ulmasini asla bagi§lamaz.
302 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

Ondan ba§ka giinahlan, diledigi kimse ifin bagi§lar. Kim Al-


lah 'a ortak ko§arsa, busbutiin sapitmi§tir.

113. «Allah'1n sana, liituf ve esirgemesi olmasaydi,» Tu'me'nin taraf1-


n1 tutan «onlardan,» Zufer ogullanndan «bir grup, seni sapbrmaya yelten-
mi§ti.» Onlar, sm;u i§leyen ki§inin kendi arkada§lar1 oldugunu bildikleri hal-
de, seni aldatrnaya i;ah§IDI§lar ve ger~egi uygulamana engel olmak istemi§ler-
di. «Onlar, sadece kendilerini saptJnrlar.» <;ilnkti, yapt1klannm vebali ken-
dilerinedir. «Sana hi~bir zarar veremezler.» <;tinkti Allahti Teala seni koru-
masma almi§tt r.

«Allah sana Kitab't» yani Kur'an'1 «ve» i9inde bulunan htiktimlere ait
«hikmeti indirmi§»tir. HeiaJ ve haram1 tan1trm§tlr. «Ve sana» vahyetmek su-
retiyle, «bilmedigini,>> yani senin ic;in gizli olan §eyleri «ogretmi§tir.» Bun-
lan, daha onceden bilmiyordun. «Ger~ekten de Allah'1n sana, biiyiik liitfu
olmu§tur.» <;tinkti, genel bir peygamberlikten ve tam bir ba§kanhktan daha
btiyiik bir liltuf olamaz. Hz. Peygamber'in korunmu§ olmas1 ve ona bilmedigi
§eylerin ogretilmi§ olmas1, bu ltitfun eseridir.

Bu ayet-i kerimeler, bir kimsenin i§in ger~gini bilmeden ba§kas1Il1Il


hakhhgm1 veya haks1zhg1n1 savunmas1n1n caiz olmad1gm1 gostermektedir.
Ayn1 §ekilde hakimm taraflardan birine -biri mtishiman, digeri kafir olsa bile-
meyletmesi caiz degildir. Elinde <;almtt mat bulunan kimsenin aleyhine htik-
metmek de gerekmez.

Bil ki, bu ayetler, bir<;ok fazileti bir arada toplam1§tlr. Kottiliik yaparun,
kendisinin zarar gorecegi, iyilik yapanm da kendisinin faydalanacag1 bunlar-
dandrr.

Rivayet edildigine gore bir kadm, dilenciye bir lokma ekmek vermi§,
daha sonra da tarlaya gi.dip, orada dogum yapmI§. Kurt da gelip bu c;ocugu
ahvenni§. Bunun tizerine kad1n: "Ey Allah'1m! <;ocugum!" diye feryat eder-
ken , bir adam ~ikagelip, kurdun boynunu sikarak kolayhkla <;ocugu 91karm1§.
Sonra da: " Bu lokma, senin dilenciye verdigin lokmanm kaq1hg1d1r." demi§.
i§te boyle. Diinyada herkes, yapt1g1nm kar§1bgm1 bulur.
Ayetlerde; faziletin, en btiyiik ilim ve hikmet oldugu da anlatilmaktadrr.
Buradaki ilimden kas1t, ku§kusuz faydah olan, Allah'a yakla§tlran ilimdir.
Peyg,unber Efendimiz: "Ey Allah'Lm! Faydaszz ilimden sana sigimnm." bu-
Ayet: 113-114 Ni SA SURESi/ 4 303

yurmu~tur. Faydab ilimin insana verdigi destek, ahirette bile kesilmez. Ebfi
Hureyre'den (r.a.) rivayet edilen bir hadiste, Hz. Peygamber §Oyle buyurur:
''insan oldugii zaman, ur §ey hari~ , biitiin ameli kesilir. Bu Uf §ey; sadaka-i
cariye,faydalamlan ilim ve kendisine dua eden hayirh ~ocuktur."<7 s)

Ayette anlat1lan faziletlerden bir digeri de; kulun, hayu ve faziletleri


kendi nefsinden gonnemesi, bunlan Allah'1n ltituf ve ihsan1 olarak bilmesidir.
Kul, nefsini temize 91karamaz. <;unkti nefisler, temize 91kartlamazlar. Her
kim, nefsinin bir §eyini iyi gortirse, ic; diinyas1ndan, yakln nurlanndan birini
dti§tirtir.

Kfunil ins an, nefsinde bir deger goremiyecegine gore, amelinde ne deger
gorebilir? Kulun, dogdugu gtinden oldilgti gtine kadar yapacag1 ameller, onun
varhgmm nimetini dahi kar§Ilayarnaz.

114. «Onlann f1sdda§malann1n bir~ogunda fayda yoktur.» insanla-


rm, kendi aralannda f1stlt1 §eklinde konu§tugu §eylerin 9ogunda, hi9bir fayda
yoktur. "Necva" kelimesinin sozltik anlam1, iki ki§i atasmdaki sudir. «Ancak
bir sadaka» verilmesini emredenin f1sildamas1, «y~h.µt b.ir iyilik, yahut da
insanlann arasnii diizeltmeyi emredeninki miistesna.»

Ayette ge9en "ma'ruf-iyilik" kelimesi; akhn 9irkin kar§1lamad1g1 ve


istam'1n da ho§ gordtigti §ey anlamma gelir. iyilikler ve gilzelliklerin hepsini
i9erisine ahr. Buradaki iyilik ise, bon; para vermek ve tizgtinlere yard1mda
bulunmak diye yorumlanm1§tlr. "jnsanlann arasmi diizeltmek" ten kas1t da,
islarn'm smular1n1 tecaviiz etmemek §art1yla, aralarmda ~akan kavga ve dti§-
manhklardan dolay1, insanlarm aralar1n1 diizeltmektir. Hz. Peygamber bir ha-
dislerinde §Oyle buyururlar: "Size, namaz ve sadakadan daha faziletli bir de-
receyi haber vereyim mi?" Yan1nda ]?ulunanlar dediler ki: "Evet. Haber ver
ey Allah'1n Rasfilti!" Bunun iizerine o: "Darginlann aras1n1 duzeltmektir.
Darg1n ki~ilerin bozuklugu, kokunu kazzr. Safzn kokunii kazir demiyorum.
Dinin kokiinu kaur. "<79)

«Kim, Allah '1n r1zas1n1 elde etmek i~in bunu yaparsa... » yani sadaka
verir, iyilikler yapar ve darg1nlar1n aras1n1 bulmak i<;in <;ah§IISa «biz ona, ya-
ktnda biiyiik bir tniikafat verecegiz.» Dtinya menfaatt ic;in bunlan yapan

78- Buhar1 edeb bahsinde; Ahmed b. Hanbel de Musned'de rivayet etmi§tir. Bkz. Feyzu'l-
Kadfr.
79- Tim1iz'i, Ebii Davud, Ahmed b. Hanbel ve Taberanl rivayet etmi§tir.
304 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

lcimse hor goriilmii§ttir, as1l olan Allah'm nzas1dlf. <;unkii amelleri, hayu i§le-
rini gosteri§ ve ba§kalanna i§ittirmek i~in yapan, ecir almaktan mahrum olur.
115. «Kendisine dogru yol belli olduktan sonra, kim peygambere
kar§t ~1kar ve mii'minlerin yolundan ba§ka bir yola giderse onu ..• »
Mficizelerin verilmesiy le, kendisine dogrunun ne oldugu bildirildikten sonra,
Hz. Peygamber'in ntibtivveti anlat1lchktan sonra, yine peygambere muhalefet
ederek kar§1 geleni ve mti'minlerin takip etmi§ olduklan iman ve amel yolu-
nun di§mda bir din takibedeni «o yonde b1rak1r1z ve cehenneme sokanz.»
Onu, gitmek lizere oldugu sap1k yolda devam ettiririz ve se~mi§ oldugu yolda
kendisini rezil ederiz. Sonunda da kendisini cehenneme sokanz. «0» cehen-
nem «ne kotii bir yerdir .»
Akllh insan, mti'minler topluluguna ayk1n dil§memelidir. Stiriiden ayn-
lan koyunu kurt kapar. Dogru olan yol,. mtiminlerin yoludur. Cennete ve Al-
lah'a kavu§maya gottiren yol da o yoldur.

116. «Allah, kendisine ortak ko§ulmas1n1 asla bagt§lamaz. Ondan


ba§ka giinahlan, diledigi kimse i~in bagi§lar.» Hz. Peygamber'e (s.a.v.)
ya§b bir adam gelir ve: "Ben gtinah i§lemeye devam eden ya§h bir adanum.
Fakat, Allah'1 tan1chgrmdan beri, O'na inandun ve O'na ortak ko§machm" der.
Bunun tizerine bu ayet iner. Tevbe etmedikve, §irk (Allah'a ortak ko§ma) ba-
gt§lanmaz. Onun di§indakiler bagi§larur. Fakat herkese degil. Allah'1n bag1§-
lamasm1 istediklerine bag1§larur.
<<Kim Allah'a ortak ko§arsa,» hak yoldan «biisbiitiin sap1tm1§br.»
<;tinkti §irk, sap1khklann en btiytigti, dogru olmaktan da en uzak olan bir
inan9trr. Haddadi der ki: "Allah'a ortak ko§an kimse, dogrudan ve dogru yol-
dan tamamen uzakla§mI§tlf. Btiti.in hayrrlardan yoksun olmu§tur. Allah'a or-
tak ko§mak, rezilliklerin en ~irkin olan1du. Tevhid (Allah'1 tek olarak tan1-
mak) ise, gtizelliklerin en giizelidir."
Ayet: 115- 11 7 NiSA SURESi/ 4 305

117. O'nu birakip da sadece di§ilere tapiyorlar. Boylece de,,


ancak inatfi §eytana tapmi§ olurlar.
118. Allah onu Lanetledi. 0 da: "Yemin olsun ki, kullann-
da.n belli bir pay alacagun" dedi.
119. "Onlan mutlaka saptiracagim. Onlan muhakkak bo§
kuruntulara sokacagim. Kesinlikle onlara emredecegim de,
hayvanlann kulaklannz yaracaklar. Ve yine onlara emredece-
gim, Allah 'in yarattigini degi§tirecekler." Kim Allah 'i birakip
da §eytani dost edinirse, §iiphesiz ki o, apaftk bir w,rara ugra-
mi§hr.
120. Onlara vaadde bulunur ve onlan iimitlendirir; halbuki
§eytanin onlara vaadi aldatmacadan ba§ka bir §ey degildir.
121. i§te bunlann yeri cehennemdir. Oradan kafacak bir
yer de bulamiyacaklardir.

117. Mti~rikler, «O'nu» yani Allah'1 «b1rak1p da sadece di§ilere tap1-


yorlar.» Bu ayette ge9en "in" edatt, olumsuzluk belirtir. Ayette gec;en
"yed'une-~ag1nyorlar" ifadesi ise, "ibadet ediyorlar" anlammadrr. <;unkli, bir
§eye ibadet eden, s1k1~tig1 zaman onu ~ag1nr. Di§ilerden kas1t ise, putlard1r.
Mti§rikler, tapm1§ olduklar1 putlar1, kadm §eklinde tasvir ediyorlard1 ve o put-
306 RUHU'L-BEYAN Ciiz:5

Iara, kad1nlann stislendigi §eyleri giydiriyorlar ve bu putlara genel olarak, ka-


d1n isimleri veriyorlardi. Lat, Menat ve Uzza ... gibi. Bu durum onlarm, son
derece cahil olduklarma ve serseriliklerinin de a§1nhg1na §ahitlik etmektedir.
Yine deniyor ki, "di~iler"den kas1t, meleklerdir. <;tinkli, mti§riklerin bir
boltimti, meleklere tap1yorlar ve onlara "Allah'1n k1zlan" diyorlard1. Allahti
Teala bunu: "Ahirete inanmayanlar, meleklere di§ilerin isimlerini verirler''
(Necm: 27) ayetiyle ifade etmi~tir. Oysa mli§rikler, her §eyin en al9ak ve rezi-
linin di§iler oldugunu kabul ederlerdi.
«Boylece de,>> di§iler §eklindeki putlara tap1nm1§ olmakla, «ancak
inat~1 §eytana tapm1§ olurlar .» <;Unkti §eytan onlara, puta tapmalanm emre-
dip, onlan buna heveslendirdi. Onlarrn bu §ekilde itaatte bulunmalar1, t1pk1
§eytana tapmak gibiydi. Buradaki §eytandan kas1t, "iblis"tir. <;iinkii, a§ag1daki
ayette ge~en "belli bir pay alacagim" sozti, iblis'in sozlidtir.
Ayette ge~en "merld" kelimesi; "kotiiliik yapmak iizere, hayudan so-
11
yutlanm1§, hayirs1z" olan anlam1na gelir. Yaprag1 olmayan agaca §ecerettin
merda'" denir. Yilzilnde tliy bitmeyen kose insana da ayn1 isim verilir.
118. «Allah onu,» rahmetinden uzakla§ttnp, stirekli olarak cehennemde
kalmas1na hiiktim vermek suretiyle «lanetledi.» Onu boyle cezalandud1. «0
da,» yani, Allah taraf1ndan lanetlenmi§ olan ve a§ag1da belirtilen sozleri soy-
leyen §eytan da: «'Yemin olsun ki, kullarindan belli bir pay alacag1m' de-
di.» Boylece §eytan, insanlara kar§l beslemi§ oldugu a§tn dil§manhk duygu-
sunu belirtmi§ oluyor. "Belli bir pay"dan kas1t, gerekli olan ve §eytana ayn-
lan pay demektir. Hasan el-Basd'ye gore bu pay: "Allahil Teala'mn, kudsi ha-
diste bildirdigine gore, bin ki§iden, dokuzytiz doksandokuz ki§idir."
Hadis-i kudslde ~oyle rivayet edilir: "Allahii Tea/a: 'Ey A.dem!' der.
A.dem oglu da: 'Buyur Ey Rabbim, emret! Butun haylr sendedir, emrine uy-
makla mutlu olacagzm' der. Bunun iizerine Allah: 'Cehenneme gidecekleri
sefip <;tkar' buyurur. Ademoglu da: 'Cehenneme gidecekler ne kadardir?' di-
ye sorunca, Allahii Teala: 'Her bin ki§iden, dokuzyiiz doksandokuzu' diye ce-
vap verir. Hz. Peygamber de buyurur ki: 'l§te o zaman, <;ocugun ba§l aganr
ve her gebe kad1n da c;ocugunu dii#iriir.' "<80>

80- Buharl, Kitabu'l-Enbiya'da, Mtislim, Kitabu'l-iman'da, Tirmizl ise, Kitabu't-Tefsfr'de ve


Ahmed b. Hanbel, Miisned 1/388'de rivayet etmi§Cir.
Ayet: 118 - 11 9 NiSA SURESi/4 307

119. «' Onlari mutlaka» gen;eklerden «saptlracag1m.» Onlann sapt1-


nlmas1, kendilerine vesvese verilrnek suretiyle, battl §eyleri 9ag1np, onlara
tapmalan §eklinde olacaktir. «Onlari muhakkak bo§ kuruntulara sokaca-
g1m.» Onlan batil hayallere daldiracag1m da, uzun omtir ve 9ok mallar isteye-
cekler. ~eytan1n onlara; cennetin ve cehennemin, oldtikten sonra dirilmenin
ve hesaba 9ekilmenin olmayacagma dair baz1 yanh§ bilgiler verecegi de soy-
lenmektedir.

«Kesinlikle onlara emredecegim de,» benim emrimin geregi olarak


«hayvanlarin kulaklarin1 yaracaklar .» Miifessirlerin 9oguna gore bu ifade-
den kas1t, adak ivin aynlan <leveler ve be§ nesil dogurmu§ develerin kulaklan-
nm kesilmesidir. "En'am" kelimesi; deve, davar ve inegi kapsar. ~eytan de-
mek istiyor ki : "Onlar1, bu hayvanlann kulaklann1 kesmeye te§vik edecegim.
Boylece de, o hayvanlan putlarma adamak sfiretiyle, kendilerine haram saya-
caklar. Ve yine o hayvanlara; "adak deve, be§ nesil doguran deve, on nesil
doguran deve ve srrtJ. daglanan deve ... " gibi isirnler verip, putlanna adayacak-
lar."

isiam oncesi Araplar1nda bir adet vardi. Birisinin devesi be§ defa dogu-
rur ve be§inci yavrusu da erkek olursa, onun kulag1n1 delerler ve o hayvana
binmekten, etini ve silti.inti yemekten vazge9erlerdi, o hayvandan yararlanma-
nm, kendilerine haram oldugunu kabul ederlerdi. Sularm1 i9se engel olrnazlar,
otlaga \:Iksa ahkoymazlardi. Bu ti.ir deveye "bahira" derlerdi. "Saibe" ise: Ser-
best, ba§I bo§ b1rak1lm1§ deve demektir, bu hayvan, diledigi yere giderdi. 0
donemin insanlar1: " Ben §ifa bulursam devem saibedir, veya kaybolan kim-
sem gelirse devem sfilbedir" derlerdi. Buna da yukanda sozti g~en ballrra de-
vesi gibi muamele ederlerdi.

«Ve yine onlara emredecegim, Allah'1n yaratt1g1n1 degi§tirecekler' .»


Bu degi§tirme; hem §ekil yontinden, hem de ozellik yoni.inden olabilir. Kole-
leri igdi§ yapmak, dovme yapmak, gen9le§mek i~in, kadmlarm di§lerini in-
celtmesi ve yiizdeki k1llan yolmas1 gibi. Hz. Peygamber, "yuzunun k1llannz
alan ve aldirtan kadma , sar; takan kadma, sa9 taktzran kadma, dovme yapan
kadina ve dovme yaptiran kadma Allah lanet etmi~tir'buyurur. <81>

8 1- Seyhan yani, Buhari ve Mi.islim rivaye t e tmi~tir. Onlann rivayeti: "Yiiz ktllanm a/an veal-
dtrtan adama Allah lane! etti. .. " ~eklindedi r. Ahmed b. Hanbel de, buna benzer bir Iaf1zla
rivayct clmi~tir. Bkz. el-Fethu'l-Kebfr, 3/14.
308 RUHU'L-BEYAN Ciiz:5

"Onlardan pay alacagtm", "on/an sapt1racag1m", "onlan kuruntulara


sokacaglm" ve "onlara emredecegim". i§te bu dort cilmlenin her biri, §eyta-
nm soztidilr.

«Kim Allah '1 b1rak1p da ~eytan1 dost edinirse» yani, §eytan1n davet
ettigi §eyleri, Allah'm emirlerine tercih ederse, «§iiphesiz ki o, apa~1k bir za-
rara ugram1§hr.» c;unkti o, cenneti cehennemle degi§mek suretiyle, biitlin
sermayesini kaybetmi§tir. ·

120. «Onlara vaadde bulunur ve» uzun omiir mal, dtinya hayatlannda
elde edecekleri mevki, makam, lezzet ve §ehvetlerini tatmin etme va'dinde
bulunur, oldtikten sonra dirilmenin, hesapla§manm ve cezan1n olmayacag1 gi-
bi §eyleri soylemek sfiretiyle «onlar1 iimitlendirir; halbuki §eytan1n onlara
vaadi aldatmacadan ba§ka bir §ey degildir.» Bu da, zarar olan bir yerde
fayday1 ortaya <;tkarmaktir. $eytan bu vaadi, ya vesvese vermek sfiretiyle, ya
da kendi dostlannm diliyle vermektedir.
$eytan1n; insanlan yoldan ~tkarmaktaki ilkesinin, dtinyada bulunan §ey-
leri silslemek oldugunu, insanlann kalblerine baz1 limit ve kuruntular verdigi-
ni iyi biliniz. $eytan, insan1n gonlilne, omrilniln uzun olacag1m, dtinyadaki ar-
zularma kavu§acag1n1, mal ve makam elde edecegini yerle§tirir. i§te biittin
bunlar, aldatmadlf. c;unkii <;ok defa, omrti uzun olmaz ve umdugunu da bula-
maz. Allahii Teala, §eytan1n verecegi soz ve kuruntulara kar§1, kullarm1 uyar1-
yor. Boylece §eytan, onlan kand1np aldatmayacak, sonu~ta da, en ytice ma-
kamlan ve en faydah §eyleri ka9irmayacaktrr.
Akilh insan, §eytan1n dedikodulanna uymay1p, Allah'm nzasma uyan-
drr. Yiice Kitab'a s1IDs1k1 sanhp, Resfililntin stinnetinden aynlmayandu. Ytice
dereceler elde etmek i~in, bu iki kaynaga sanlan insandir. Akllh olan ii;in bu
kadar ogtit yeterlidir.
121. «l~te bunlarin,» yani §eytan1n dostlann1n «yeri cehennemdir .»
Onlarm karargfilu cehennemdir. «Oradan ka~acak bir yer de bulam1yacak-
lard1r.»
Allahti Teala bu ayette, hem cenneti ve hem de cennete lay1k ki§ileri ya-
rattig1na i§aret ediyor. i§te o cennetlik k.i§iler, mutlu insanlard1r. Cehenne111i
ve cehennemlikleri de yaratmt§tlr. Cehennemlikler ise, mutsuz, e§kiya insan-
lard1r. ~eytan1 da; stisleyici, bo§ §eyleri emredip onlara ~ag1nc1 olarak yarat-
ffiI§tlr. iyi anla. in§allah §eytandan uzakla§rrs1n.
Ayet: 120- 122 NiSA SURESi/4 309

122. inanip giizel i§ler yapanlari, altlarindan irmaklar


akan cennetlere koyacagiz. Orada ebedf olarak kalacaklardir.
Buda Allah'in gerfek vaadidir. Allah'tan daha dogru sozlii
kim olabilir ?
123. (Bu sevap) ne si;,in kuruntunuI., ne de kibp ehlinin ku-
runtusu (i/.e elde edilir.) Kim bir kotiiliik i§lerse, onunh cezabnu
ve kendisi if in, Allah tan ba§ka dmt da, yardmci da bubmaz.
124. Erkek olsun, kadin olsun, kim mii'min olarak giizel i§-
ler yaparsa, i§te bunlar cennete girerler ve zerre kadar bile
310 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

haksiz/iga ugrahlmazla.r.
125. iyilik yaparak, kendisini Allah'a teslim edip hakka yii-
nelen ve hanif ibrahim'in dinine tabi olandan dince daha gii-
zel kim vardir? Allah ibralzim 'i dost edinmi§tir.
126. Giiklerde ve yerdekilerin hepsi Allah'indir. Allah her
§eyi ku§aticidzr.

122. «inan1p guzel i~ler yapanlar1 •..» i§lerin iyi olmas1, samimiyetle
yapilmas1du. Gtizel i§, yani amel-i salih, yapilan i§lerin, sirf Allah nzas1 i9in
yap1lmas1dir. Bu, namaz ve zekat gibi yapilan biltiin amelleri i"erisine ahr.
«Altlarindan 1rmaklar akan cennetlere koyacag1z.» Bu rrmaklardan; su,
slit, §arap ve bal akar. «Orada ebedi olarak kalacaklardir.» Cennete giden
bu insanlar, orada siirekli olarak kalacaklardrr. Gtizel i§lerle (salih amel) ima-
run bir araya konup ayn1 seviyede zikredilmesi, yani " inantp guzel i§ler ya-
panlar" diye ifade buyurulmas1, "kafirin taati fayda vermedigi gibi, iman ol-
duktan sanra giinah zarar vermez" iddiasm1 bo§a c;Ikarmak i9indir. Aynca bu
ifadeden anla§tld1g1na gore, hem iman etmek, hem de salih ameller yapmak
sevap kazandrrrr. «Buda Allah'1n ger~ek vaadidir.» Allah'1n onlara ger9ek-
ten vaadi budur. Bu vaad ger9ek olan vaaddir. «Allah'tan daha dogru sozhi
kim olabilir?» Burada, inkari bir soru vardrr. Soz ve vaad bakim1ndan, Al-
lah'tan daha dogru hi<;bir kimse yoktur. Allah, her soz soyleyenden daha dog-
ru soz soyler. O'nun vaadi, kabu1 edilmeye en layik olandir.

123. Ey Milslilmanlar! «(Bu sevap) ne sizin kuruntunuz ne de kitap


ehlinin kuruntusu (ile elde edilir.)» Allah'1n vaadettigi sevap, ne sizin ku-
runtunuzla elde edeceginiz sevap, ne de kitap ehlinin kuruntuyla elde edecegi
sevap degildir.

Hasan el-Basri der ki: " iman, temenni ile olmaz. iman kalbe yerle§ir,
~alih runel de iman1 tasdik eder. Baz1 topluluklan, bagt§lanma kuruntusu oya-
iad1 da, hi~bir iyilik yapmadan diinyadan aynhp gittiler. Ve onlar dediler ki:
"Biz Allah'a guzel zanda bulunuruz." Halbuki bu sozlerinde yalanc1dirlar.
Eger Allah'a gtizel zanda bulunsalard1, giizel runeller i§lerlerdi.

«Kim bir kotiiliik» veya ~irkin §ey «i~lerse,» er ge9 «onunla cezalan1r
· ~ kendisi i~in, Allah'tan ba~ka dost da, yard1mc1 da bulamaz.» Onun
·r~Ila~acag1 bu ceza ve azab1 onleyecek ve kendisine yard1m edecek hi9bir
· ~~ bulamaz.
Ayet: 122- 125 Ni SA SURESi/ 4 311

124. «Erkek olsun, kadtn olsun, kim mii'min olarak,» gtictintin yetti-
gi kadanyla «giizel i§ler yaparsa ... » Nice insanlar vard1r ki, onlara ne hac, ne
zekat ve ne de cihad farz degildir. <;unkti gti9leri yoktur. Bu yapilan gtizel
amellerin faydah olmas1 i9in, gergek bir iman gerekir. iman olmadan, yapilan
giizel i§lerin hi9bir faydas1 olmaz. «i~te bunlar,» yani salih ameller yapan
miiminler, «cenncte girerler ve zerre kadar bile haks1zhga ugratdmaz-
lar .» Yapmt§ olduklan salih amellerin kar§1hg1ndan hi9bir §ey eksiltilmez.
itaat edip, salih ameller i§leyen kulun sevab1 eksilmeyecegine gore, isyan
ederek kottiltik i§leyen k:ulun da cezas1 artm1yacaktir. Ne i§lemi§lerse, i§ledik-
lerinin kar§1hklann1 alacaklard1r. <;unkii, bunlann kar§1hg1n1 veren Allah,
merhametlilerin en merhametlisidir.

Nisabfiri der ki: "iyiliklerin kat kat olmas1n1n hikmeti, has1mlar toplan-
d1g1 zaman, kulun iflas etmemesi i9indir. Has1mlara bir pay odenir, dokuz pay
da sahibine kahr. Kullarm yaptlklar1 haks1zhklann kar§Il1g1, i§lenmi§ olan iyi-
liklerin ashndan degil, yap1lan kat kat ilavelerden odenir. <;unkii kat kat ilave,
Allahti Teala'nm fazhndandrr. Bir iyilige, ashnda bir sevap verilir."
Ku§kusuz, biitiin salih ameller, imarun nurunu artlnr. Senin de iyi amel-
ler yap1p, Allah'a itaatte bulunarak, ilfilll bilgilere ula§man gerekir. <;unkti Al-
lah'1 bilmek, amellerin en tistiiniidiir.

125. «iyilik yaparak kendisini Allah'a teslim edip hakka yonelen ve


hanif ibrahim'in dinine tabi olandan dince daha giizel kim vardtr?» Bu-
radaki soru da, inkarl bir sorudur. Ashnda, din ve millet kelimelerinin anlam1
birdir. iyilik yaparak ve kotiiliikleri terkederek kenclisini samimi olarak Al-
lah'a teslim eden, kendisi iizerinde Allah'tan ba§kasmm hak sahibi olmad1g1m,
yaratma ve mtilkiyetin Allah'a ait oldugunu belirtenden din bakrm1ndan daha
gtizel kimse yoktur. "Muhsin" kelimesini Hz. Peygamber: "Sen Allah'l gorii-
yormu~casma ona kulluk etmendir. <;unku, sen onu gormuyorsan da, 0 seni
gorilyor" ~eklinde a9Iklam1§hr. ihsan, imanm ger9egidir.

islam, iki §ey tizerine kurulmu§tur: inane; ve amel. Bunlardan birincisi-


ne, "kendisini Allah'a teslim edip hakka yonelen'' ifadesiyle, digerine ise,
"iyilik yaparak (muhsin)" ifadesiyle i§aret edilmi§tir. Allah'a tam anlanuyla
teslim olmu§, kendisine emredilenleri de, hiirmet ve hu§U ile yerine getirmi§-
tir. Aynca, "hanif olarak, ibrahim'in dinine uymu~tur." Din olarak islam'1 ka-
bullenmi§tir. Onun saglam bir din olduguna inanm1§, diger dinler arasmdan ona
gonUl vermi§tir. "Hanif', diger uydum1a dinlerden yuz ~eviren anlarmnadtr.
312 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

Daha sonra Allahti Teala, ibrahim dinine uyanlan te§vik etmek iizere,
«Allah, lbrahim'i dost edinmi§tir» buyurmu§tur. Ona birtak.tm kerametler
vererek, se9kin kullanndan laJm1§tir. Dostun dosta olan dostlugu gibi, i9li d1§-
h bir durum meydana gelmi§tir.

126. «Goklerde ve yerdekilerin hepsi Allah'1nd1r.» Goklerde ve yerde


olan her §ey, hem yaratma ve hem de mtilkiyet bak1m1ndan Allah'1nd1r. On-
lardan diledigini se~er. «Allah» ilim ve kudret yontinden «her §eyi ku~atic1-
d1r .» Allahti Teala'mn ilim ve kudreti, her §eyi ku§atm1§tlf. Hicrbir §ey, O'nun
ilim ve kudreti d1§1nda olamaz.
Kadi Iyad Sifa adh eserinde der ki: "Burada dostluk, oguldan daha kuv-
vetlidir. <;unkti ogullukta bazan, dti§manhk da olabiliyor. Allahti Teala: "E§-
leriniz ve fOcuklannzzdan , size du§man olanlar vardir" (Tegabun: 14) buyur-
maktadir. Dostlukla dti§manh.k bir arada olamaz. Doslukta temel §art; kul, bil-
ttin hallerinde, Allah i¥in Allah'a teslim olmahdrr. Gonllinde, Allah'tan ba§ka
hi~bir §ey saklamamahd1r; ne mal, ne beden, ne nefis, ne irocuk ve ne de aile.
ibrahim peygamberin durumu buydu. Sevginin §artl da, seven kimsenin, sev-
gide yok olmas1dir. Buda, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) halidir.

Hadis-i §erifte §Oyle buyurulur: " Allahu Teala, ibrahim'i dost edindigi
gibi beni de dost edindi. Ben de, Rabbimden ba§kaszm dost edinecek olsay-
dzm, Ebu Bekir'i dost edinirdim. "(82> Y ani, benim sITT1m1 bilmek tizere, eger
kullardan birini dost edinmem caiz olsayd1, Ebfi Bekr'i dost edinirdim. Fakat
benim srrnmt Allah'tan ba§kas1 bilemez. Her §ey ona baghdir, o ise asla Al-
lah'tan ba§ka hi¥bir §eye bagh degildir. Ya Rabbi! Bizi onun §efaatma kavu§-
tur.

82- ~eyhan, Tirmizl, ibn Mace ve Darimi rivayet etmi§tir.


Ayet: 126~ 127 NiSA SURESi/4 313

127. Sentlen kadinlar hakkindafetva istiyorlar. De ki: "On-


lar hakkindaki f etvayi size Allah veriyor: Yazilan haklanni
vermediginiz ve kendileriyle evlenmeyi istediginiz yetim kadm-
lar· ve zayif fOcuklar hakkindaki ve yetimlere adil davranma·
niz hususundaki hiikumleri, Kur'dn'da size okunan dyetler
afiklar." Ne hayir i§lerseniz, §iiphesiz ki Allah onu bilir.
314 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

128. Eger bir kadin, kocasinin gefimsizliginden veya kendi-


sinden yiizfevirmesinden korkarsa, aralarmi diizeltip anla~­
malarinda bir sakinca yoktur. Anla§ma daha hayirl1dir. Zaten
nefisler kzskanf liga hazirdir. Eger iyi gefinir, Allah 'tan kor-
karsamz, §ilphesiz Alla.h, yaptikla.rimzdan haberdardir.
129. Ne kadar isteseniz de, kadinlar arasinda adil davran-
maya giif yetiremezsiniz; bari tamamen birine meylederek, di-
gerini askida birakmayin. Eger anla§maya varir, Allah'tan
korkarsaniz, Alla.h gafurdur, rahfmdir.
130. Yok eger ayrilirlarsa, Allah her birini digerinden ken-
di liituf ve kudretiyle mustagni kilar. Allah'in liitfu geni§tir,
hikmet sahibidir.

127. «Senden kad1nlar»m miras almas1 «hakk1nda fetva istiyorlar.»


Bu ayet, Uyeyne b. Husayn ad1nda bir zatm Hz. Peygamber'e gelerek: "Duy-
dugumuza gore sen, laz ~ocuklara ve kiz karde§lere mirastan yanm pay veri-
yormu§sun. Halbuki bizler, sava§a katihp ganimet elde edeni miras<;t yapanz"
demesi ve Hz. Peygamber'in de "oyle emrolundum' cevab1 iizerine nazil ol-
1

mu§tur.<s3>

«De ki: 'Onlar hakk1ndaki fetvay1 size Allah veriyor:>> Onlarm mi-
rastan ne kadar pay alacaklann1 Allah a~tkltyor. "ifta" yani fetva vermek, ka-
pall ve mti§kil bir §eyi ac;iklamaktu. Burada Allahii Teala'ya atifda bulunula-
rak, kadmlar konusundaki fetvay1 O'nun verdigine i§aret ediliyor. Aynca:
"Allah size rocuklann1z hakkmda ... tavsiyede bulunur" (Nisa: 11) ayeti de
buna dayanak oluyor.
Miras, ya da ba§ka konularda «yazllan haklann1 vermediginiz ve ken-
dileriyle» mallan ve gtizellikleri i9in «evlenmeyi istediginiz yetim kad1n-
lar .» yani gtizellikleri veya zenginlikleri dolay1s1yla velisinin kendisiyle ev-
lenmeyi istedigi kadmlar «Ve zay1f ~ocuklar hakk1ndaki ve yetimlere adil
davranman1z,» onlara haklar1n1 ve mallann1 tam olarak vermeniz «hususun-
daki hiikiimleri, Kur'an'da size okunan ayetler a~tklar.'» Miras ve buna
benzer diger htikiimleri size, Kur'an ayetleri farz kilar.
Araplar, c;ocuklara mirastan pay vermezlerdi. T1pk1 kadmlara vermedik-
leri gibi. Sadece, i~leri goren erkeklere mirastan pay verirlerdi. Kur'an'da on-

83- Bkz. Taber'i Tefsiri, Kurtubi, ibn Kesir ve Arnsl'nin Ruhu'l-M e'OniTefsirleri.
Ayet: 127 NiSA SURESi/4 3 15

Iara okunan ayetlerden kas1t Allahii Teala'n1n: " Temizi piste degi§tirmeyin .
MallannLZLonlann mallarma katarak yemeyin" (Nisa: 2) buyrugudur.
Yukanda belirtilenler ve diger konularda, «ne hay1r i§lerseniz, ~iiphe­
siz ki Allah onu» mutlaka «bilir.» Sizleri ona gore hesaba yeker.
Ak1lh insan1n yapacag1 §ey, Allahti Teala'nm emirlerine itaat edip, ba§-
kalannm malm1 yememek , tam tersine, yetim ve yoksullara, elinden geldigin-
ce yard1mda buluntnaktrr .· ·

Hatem el-E sam ~oyle der: '' 0 9 §ey vardrr k.i, diger ti~ §eye baghdrr. 0
ti~ §ey olmaksizin, diger ti9 ~eyi iddia eden yalanc1drr:

Malm1 Allah i~in harcamadan cenneti sevdigini iddia eden yalanc1dir.

Allah'1 sevdigini iddia ederek, Allah'm harani ktld1g1 ~eylerden sakmma-


yan da yalanc1drr.

Hz. Peygamber'i sevdigini iddia edip de, fakirleri sevmiyen kimse de


yalanc1du."

Ayette ge~en "ne haytr i§lersen.iz" ifadesi, hayrr yapmaya te~vik ve he-
veslendirmek anlam1 ta§rr.

Anlatild1g1na gore, Ebfi Hanife'nin dtikkan1na bir kadm gelip, elbise al-
mak ister. Ebu Hanife de , 400 dirhem degerinde yeni bir elbise 91kanr. Kad1n:
" Ben fakir bir kachn1m. Bir klz1m var. Onu kocaya vennek istiyorum. Bu el-
biseyi bana, uygun bir fiyatla sat" diye ricada bulunur. Ebfi Hanife de: " Dort
dirheme al" der. Kadm: "Benimle a.lay m1 ediyorsun?" diye ~1k1~1nca, Ebfi
Hanife : " Alay edenlerden olmaktan Allah'a s1g1n1nm. iki tane elbise satm al-
IDI§tlm. Bir tanesini satarak sermayesini kurtard1m. Ancak dort dirhem eksi-
gim kaldi. 0 dort dirhem de bu elbiseye kald1" der. Bunun iizerine kad1n, dort
dirhem verip elbiseyi ahr ve sevirn;li bir halde evine <loner.

~uras1 bilinmelidir ki, nefis, ruhun e§ine kar§I kadm mesabesindedir.


Ylice Allah erkeklere, kad1nlann haklann1 yerine getirme ytiktimli.igunii ytik-
ledigi gibi, kullan da, nefislere kar§I baz1 haklar1 yerine getinnekle ytikii1nlti
ktlm1§trr.

Abdullah b. Amr (r.a.), gecele.ri ibadetle, gtindtizleri de oru~la ge~irince,


Hz. Peygamber ona: "Nefsinin sende hakkl vardzr. Oruq da tut, iftar da et.
3 16 RUHU'L-BEYAN Ciiz:5

ibadet et, fakat uykuyu da terketme" der.<841 ~iddetli bir §elcilde riyazete dal-
mak, insan1n gticiinti keser. Onun i\:indir ki Hz. Peygamber: " Bu din metin-
dir (gu~:!Udur, serttir.) Ona yu1nu~'aklikla s1zmaya bak" buyurur.<851 Bu soztiy-
le de, nefislere fazla §eyler ytikletilerek, gii~ yetiremiyecegi §eyleri emretme-
meyi tavsiye etmi§tir. Eger oyle yap1hrsa, giicti kalmaz ve <linden de, amelden
de yoksun kahr. Hz. Peygamber (s.a.v.), nefsinin hakkrm verme konusunda
orta bir yol izlerdi. Bu konuda gayet adaletli davranrrd1. Bazan orm; tutar, ba-
zan tutmazd1. Hem ibadet eder, hem de uyurdu. Kad1nlarla evlenirdi. Bazan;
tath, bal ve tavuk gibi buldugu §eyi yerdi. Bazan da, §iddetli a91Iktan dolay1,
karnma ta§ baglardi.
Ey gafil insan! Kendine ve gidecegin yere dikkat et! Nefsine uymu§ bir
kul olmaktan §iddetle salan! Olmeden once kendini diizelt! Yapt1g1n biitiln
haraketlerde ve soyledigin biitiin sozlerde kendini hesaba 9ekip olc;iilii dav-
ran! <;iinkil Allah, her §eyi 9ok iyi bilir. O'nun bilgisi her §eyi ku§atm1§tlr.
Her tilrlii a§inhktan kac;1n!
128. «Eger bir kad1n, kocas1nin ge~imsizliginden veya kendisinden
yiiz~evirmesinden,» ona eza cefa etmesinden ve onunla sohbet etmemesin-
den «korkarsa» ve kocasmm bir serke§lik yapabilecegini dii§iiniirse ... Koca-
n1n han1mmdan ytiz 9evinnesi, onunla oturmamak veya onunla konu§mamak
§eklinde ortaya c;Ikabilir. Bunun da baz1 sebepleri vardir. E§ler aras1ndaki ya§
farki, goziin kendi e§inin d1§mda olan 9irkin §eyleri gormesi suretiyle onlara
tama etmesi gibi.
Bu ayetin, Muhammed b. Mesleme'nin kiz1 Huveyle ve kocas1 olan Sa'd
b. Rehl' hakk1nda nazil oldugu rivayet edilir. Sa'd, Huveyle'yi gen~ken ahru§-
h . Huveyle ya§lan1nca, gen~ bir kadmla daha evlenip, bu gene; kachrn Huvey-
le'ye tercili etmi§ ve ona eziyet vermeye ba§larrt1§tI. Huveyle de Hz. Peygam-
ber'e gelip §ikayette bulununca, bu ayet inmi§tir. i§te o zaman, kad1mn mehi-
rin bir k1sm1n1 veya tamam1n1, bag1§lamas1, ya da kendi nobetini vermesi
sfiretiyle, «aralann1 diizeltip anla~malar1nda bir sak1nca yoktur.» Nite-
kim, Hz. Sevde (r.a.) da oyle yapm1§tl. Hz. Peygamber'in e§i ve mii'minlerin
annesi olan Sevde, ya§h bir han1mdi. Hz. Peygamber bu e§ini bo§amak iste-
mi§ti. Sevde ise, Hz. Ai§e'nin (r.a.) Peygamber (s.a.v.) in kalbinde olan yerini

84- Hadisin ash, Sahihayn'dadrr.


85- Bezzar. rivayet e tmi~tir. Orada ~u ziyadelik vard1r: "... <;unku yorulup kesilen kimse ne yo!
katedebilir, ne de hayvammn s1rt1m rahat biraklr. "Bkz. Feyzu'l-Kadir, 2/544. Bu hadisin
zaylf olduguna i~aret etmi~tir.
Ayet: 128 NiSA S0 RESi / 4 317

bildiginden dolay1, kendi nobetini Ai§e'ye vermek sfiretiyle, Hz. Peygam-


ber'den bo§anmamay1 istemi§ti. Hz. Peygamber de bunu kabul ederek, Sev-
de'yi bo§amam1§ti. Hz. Peygamber, i§te bu anla§madan sonra, Sevde'nin gti-
ntinil de Ai.§e'ye tahsis etmek suretiyle, Ai§e'yle iki giin kahrdi.

Haddad! der ki: "E§ler aras1ndaki anla§manm mutlaka boyle olmas1 ge-
rekmez. E§lerden bir tanesi, e§it §ek.ilde bolti§me talebinde bulunursa, ona go-
re davran1hr."

E§ler aras1nda boyle «anla~ma» yapmak ve ge<;imsizlik s1kmtis1ndan


kurtuhnak, bo§anmaktan ve devamh sG.rette kavga yapmaktan «daha hay1rh-
dir .»

Suyfit1, "Hi.lsnu'l-Muhadara fl ahval-l Miszr ve'l-Kahire" isimli eserinde


§oyle der: "Eger velilerden olmak istiyorsan, huylannm baz1s1n1 degi§tir ve
9ocuklann §Ube§ ozelligini al. Eger bu ozellikleri ya§hlar ahn1§ olsayd1, mut-
laka veli kullardan olurlardi. <;ocuklar, nz1k endi§esi ta§1y1p, nzka onem ver-
mezler. Hasta olduklan zaman, yaratic1lanndan §ikayet etmezler. Yemeklerini
toplu halde yerler. Korktuklan zaman gozleri ya§la dolar ve kavga ettikleri
zaman da hemen bar1§rrlar."

«Zaten nefisler k1skan~hga hazirdrr.» Nefislerde k.tskan9Wc vardrr. Bu


huy onlara yerle§mi§tir. Soktip atamazsm. Kad1n, kiskan9hk huyundan vazge-
9erek, haklann1 ba§kas1na vermez. Erkek de, han1m1 ya§lan1nca veya gozti
ba§kalanna kay1nca, han1m1na kar§t iyi muamelede bulunamaz. Asil kelam,
"
Allahti Teala nefislere cimrilik ve a§1n hus verdi, demektir. Ayette ge~en
"§uh" husla beraber olan cimriliktir.

Leys §byle anlatu: "Bana ula§an habere gore iblis, Nuh peygamberle
kar§ila§ffil§ ve ona: 'Ey Nuh! K1skan~hk ve cimrilikten sak1n. Ben, Adem
peygamberi k1skand1m ve cennetten ~1kanld1n1. Adem peygamberin de bir
agaca cimrilik etmesi, o agac1n kendisine yasaklanmas1na ve bu nedenle de
cennetten kovulmasma sebep oldu' demi§tir."

Ey kocalar! «Eger iyi ge~inir>xie hannnlarlillZI evinizde tutar ve onlara


iyi muamelede bulunmak sfiretiyle, «Allah'tan korkarsan1z,» onlara serke§-
lik yapmak suretiyle haks1zhk yapmaz ve onlardan yiiz vevirn1ezseniz, «~iip­
hesiz Allah,» takva ve ihsan konusundaki bu «yaphklarin1zdan haberdar-
d1r .» Sizin bu yapuklarm1zdaki amac1n1z1 bilir ve sizlere ona gore kar§thk ve-
nr.
318 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

Rivayet edildigine gore s:irkin bir adam, s;ok giizel bir kadmla evlenmi§-
ti. Bu giizel kad1n bir giin kocas1na bakarak: "Elhamdiilillfill-Allah'a hamdol-
sun" demi§." Adam da: " Sana ne oluyor ?" diye sormu§. Bunun tizerine ka-
d1n: "Sen de, ben de cennet ehlinden oldugumuz i9in Allah'a hamdettim. <;iin-
kii sana benim gibi gtizel bir kadm verildi, Allah'a §i.ikrettin. Bana da senin gi-
bi biri verildi, sabrettim. Allahii Teala da, sabredenlere ve §tikredenlere cen-
neti soz vermi§tir."

129. «Ne kadar isteseniz de, kad1nlar aras1nda adil davranmaya gii~
yetiremezsiniz.» Siz ne kadar ugra§san1z da, kad1nlar aras1nda e§itlik sagla-
y1p, adaleti saglainaya gli~ yetiremezsiniz. Onun i<;indir ki Hz. Peygamber
(s.a.v.), hanrmlan arasmda gtinlerini taksim edip adaleti saglar, daha sonra da:
" Ey Allah'im! Bu taksim, benim gucum oraninda yaptzgzm bir taksimdir. Sa·
dece senin giicun dahilinde olup, benim gu{: yetiremedigim §eyler hakkmda
beni hesaba fekme!" diye dua ederdi.<86> Boylece de, sevgi konusunda e§itlik
saglamay1 dilerdi. Hz. Ai§e'ye fazlaca bir sevgisi vardi.

<~Bari tamamen birine meyledcrek, digerini ask1da b1rakmay1n.» is-


temediginiz han1ma bilsbiitiin haks1zhk yap1p, onu zorda brrakmaym, giicii-
nilz oran1nda ona adaletli davranmaya 9ah§m. Hadiste: "Dogru olunuz. Arna
buna gucuniiz yetmeyecek, " buyurulur. Y ani her konuda tam adaleti sag1aya-
mayacaks1n1z, mutlilka bir tarafa meyledeceksiniz. Oyleyse, harumlar1n1zdan
birine gontil vererek, otekini kocah kocas1z bir halde, fezada ask1da birakma-
y1n. <;link.ii hadis-i §erifte: " Kimin iki tane hanimi var da, birisine daha r;ok
gonul verirse, kiyamet giinune bir tarafl yamulmu~ olarak gelir" buyurul -
mu§tur. <S7) «Eger anla~maya vanr,» kendilerine yapm1§ oldugunuz fenahk-
Iardan vazgec;er, bundan sonra da sadece bir tanesine goniil verme konusunda
«Allah'tan korkarsan1z, Allah gaffirdur, rahimdir.» Daha onceleri, sadece
bir tanesine gonlil vermi§ oldugunuzdan dolay1 sizi bagt§lar ve size rahmetiy-
le muainelede bulunur.

130. «Yok eger» e§ler birbirlerinden «aynhrlarsa,» her ne §ekilde olur-


sa olsun, birbirleriyle anla§ma saglayamazlarsa, «Allah her birini digerin-
den kendi liituf ve kudretiyle mustagni kdar.» Bu ifadede, her iki §ahsa da,
digerine ragmen ondan aynlmasmdan dolay1 bir kmama vard1r. Ancak, bun-

86- Siinen sahipleri ve Ahmed b. Hanbel Miisnedde rivayet etmi~tir. Bkz. ihn Kesir Tef.siri,
1/445.
87~ Ebu Davud, Nese1, i bn Mace ve Ahmed b. Hanbel Miisnedde rivayet etmi~tir. Bkz. el-Fet-
hu.'l-Kebfr, 2/233.
Ayet: 129-130 NiSA SURESi/ 4 319

Jann birisini digerine muhta\: etmez.

«Allah'1n liitfu geni~tir, hikmet sahibidir.» Allah, htiktin1 ve fiillerin-


de mutlak htikiim ve kudret sahibidir. Htikmettigi her konuda mutlaka bir hik-
meti vard1r. Onun iyindir ki, her mi.i'minin, nefsinin isteklerini birakmas1 ve
btittin hareketlerinde Allah'1n emirlerine boyun egmesi gerekir. Kad1nlar ko-
nusunda da, ytice Allah'm : " Ya iyilikle tutun , ya da iyilikle salzverin" (Baka-
ra: 229) emrine uyularak, hi9bir aracmm fayda vermiyecegi ve ab§veri§in de
olam1yacag1 layamet gi.ini.i gelmeden once, helfilla§mak gerekir.

ibn Mes'ud §6yle der: "K1yamet giintinde kul insanlann huzuruna 91kan-
hr. Bunun tizerine bir mtinadi: 'Bu, falanca ki§idir; ki1nin ondan hakk1 varsa
gelsin alsm.' diye sesJenir. 0 esnada kadm, evladmdan, karde§inden, babasm-
dan, ya da kocasmdan alacak hakk1 var timidiyle sevinir." Daha soma ibn
Mes'G.d: " ... 0 gun, aralannda soy baglannm bir degeri kalmaz ve birbirleri-
ne bir ~ey de soramazlar" (Mtiminfin: l 01) ayetini o~ur. Yiice Allah der ki:
"Bunlara haklann1 verin." 0 da: "Ey Rabbim, ben diinyada degilim, nereden
vereyim ?" der. Bunun tizerine meleklere: "Bu adam1n salih amellerinden alm
ve onlardan insanlara istedikleri kadar verin. Eger bu adam Allah dostu ise,
hardal tanesi kadar bile iyiligi varsa, Allah o iyiligi artirarak o kimseyi cenne-
te koyar" der. Daha sonra da: "§iiphesiz ki Allah, hi{· kimseye zerre kadar
haksizlik etmez. Yapilan iyilik zerre kadar da olsa, onu kat kat artlnr. Ve ya-
pana katzndan kat kat iyilik verir" (Nisa: 40) ayetini okur. Eger bu kimse ha-
yirs1z birisi ise melekler: " Ey Rabbimiz, iyilikler ti.ikendi, fakat alacakblar
var" derler. Meleklere: "Alacakhlarm kottiltiklerinden ahn ve bu adamm ko-
ttiHiklerine ekleyin. Sonra da bu adam1 cehenneme atm" denir. Bunun iyindir
ki, tevbeleri kabul edip, glinahlari bagi§layan o yiice Allah'a tevbe etmek ve
O'na donmek gerekir.

Rivayet edildigine gore, Eba Mansur b. Zilkeyr, salih ve zahid bir adam-
m1§. Oltimti yakla§ttg1 zaman devamh aglamaya ba§lam1§. Ona: " Oltimtin
yakla§mca niyin aghyorsun" di ye sorulunca: " Daha once girmedigim bir yola
girdim" cevab1n1 vermi§. Oglu onu, oltimtinUn dordtincii gecesinde rilyas1nda
gormti§ ve: "Babac1g1m Allah sana ne yapti" diye sonnu§. Babas1 da: "Yav-
rum! Durum, gordtigtinden ve zannettiginden daha zor. Adillerden daha ~da­
letli bir kralla kar§1la§tim. Has1mlan \:eki§irken gordtim. Rabbim bana: "Ey
Eba Mansur! Sana yetmi§ yil omtir verdim. Bugtin sende ne var ?" diye sordu.
Ben de: "Ey Rabbim! Otuz defa hacca gittim, elimle kirk bin dirhem tasad-
320 RUHU'L-BEYAN Ciiz:S

dukta bulundum ve krrk defa da sava§a kat1ld1m" diye cevap verdim. "Bunlan
kabul etmedim" buyurdu. Ben de: "Oyleyse mahvoldum" dedim. Bunun iize-
rine Allahti Teala: "Ey Eba Mansur! Bu §ekilde azap etmek benim §an1mdan
degildir. Bir 1ntisltiman1n eziyet ~ekmemesi i~in, yoldan ta§I kald1np, stkmtly1
giderdigin gtinti hat1rlam1yor musun? Ondan dolay1 sana merhamet ettim. iyi-
lik yapanlann mtikafatiru zayi etmem" buyurdu. Bu hikayeden anla§thyor ki,
yoldan bir engeli kaldumak, affedilip bagi§lanmaya sebeptir. Oyleyse, insan-
lann s1k1ntilanru gidermek de, k1yamet gtinlinde o s1k1ntty1 giderenler i~in
~ok btiytik faydalar saglar. Hele mti'minlerin ve aile fertlerinin siktntdann1 gi-
derenlere, kat kat daha fazla sevap verilir. c;tinku hadiste: Musliiman, diger
11

muslumanlara, eliyle ve diliyle zarar vermeyen kimsedir" buyurulur.(88>


Ey Allah'un! Bizi, zararhlardan degil, faydahlardan eyle.

88- ~eyhan rivayet etmi§tir. Hadisin devarmnda: "Muhcair de, Allah'm yasakladigi §eyden ka-
randtr" ifadesi yer ahr. Bkz. Camiu'l-Usfil, 1/240.
A.yet: 131-132 Ni SA SURESi/ 4 321

131. Goklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'indir. Sizden


once kendilerine kitap verilenlere ve size, Allah 'tan korkmani-
zi emrettik. Eger inkli.r ederseniz, bilin ki goklerde ve yerde ne
varsa hepsi Allah 'indir. Allah hudutsuz zengindir, ziyadesiyle
ovgiiye lliyiktrr.
132. Goklerde ve yerde ne varsa, hepsi Allah'indir. Vekil
olarak Allah yeter.
133. Ey insanlar! Eger Allah dilerse sizi yok eder ve yerini-
ze ba§kalanni getirir. Allah'in buna giicii yeter.
134. Kim diinya nimetini isterse, bilsin ki diinya ve ahiret
nimeti Allah katmdadir. Allah, fOk iyi i§iten, fOk iyi gorendir.

131. «Goklerde ve yerde» varhklar olarak her «ne varsa, bepsi» ve on-
lar1n rtzlklan «Allah'1nd1r,» Allah'a aittir. «Sizden once>> ge<;en milletlerden
«kendilerine kitap verilenlere,» yani yahudi ve hrristiyanlara verdigimiz ki-
taplarda «Ve» ey Muhammed timmeti «size» de kendi kitabm1zda «Allah'tan
korkman1z1 emrettik.» Ayette ge9en "lam", cins Iam'1 olup, semavi olan bti-
ti.in kitaplan kapsar. Size ve onlara dedik ki: «Eger inkar ederseniz, bilin ki
goklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'1nd1r.» Btitiin varhgm ger9ek sahibi
Allah't1r. Allah, sizin inkann1zdan ve isyanm1zdan bir zarar gormedigi gibi
takvanizdan ve ona hamdetmenizden de bir fayda gormez. «Allah hudutsuz
zengindir,» ne yarat1klara ve ne de onlann ibadetlerine muhta~ degildir,
«ziyadesiyle ovgiiye lay1ktlr.» Kullar O'na hamdetse de, etmese de, yine de
hamde Iayik olan O'dur.

132. «Goklerde ve yerde ne varsa, hepsi Allah'1ndir.» Bu ifade, Alla-


hi.i Teata'n1n, ger~ekten hi<;bir §eye muhta<; olmad1g1na delil olmak tizere,
ii~i.inci.i defa zikredilmi§tir. Btittin varhklar, O'nun zenginligine muhta<;t1r.
Onlara vermi§ oldugu i.isttinliik ve ozellikler de, Allah'm ltituf ve zenginligi-
nin eseridir. Onun i9in, kendisine hamdedilmelidir. Oyle ise ii<; defa zikredi-
len bu ifadeler tekrar say1lmaz. <;unkil her defas1nda yeni bir fayday1 ortaya
3 22 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

koyan lafizlarla beraber zikredilmektedir. Her tiirlii i§in tistlenilmesinde «Vew


kil olarak Allah yeter .» Mutlaka O'na tevekkiil edilmelidir.
133. «Ey Insanlar! Eger Allah dilerse sizi yok eder»ek bir anda kokii-
ntizli kazu «Ve yerinize ba§kalar1n1 getirir.» Sizin yerinize ba§ka insan top-
luluklan getirir. Yahut da insanlan n yerine ba§ka bir varhk getirir. Y ani siz
isyanm1zda devam etmenize ragmen Allfillti Tealan1n sizi bu haliniz ilzere b1-
rakmas1, aczinden dolay1 degil, sizin taraftn1za ihtiyac1 olmad1gmdan dolay1-
dir. Allahti Teala'n1n bu· ayetinde, isyanc1 kullara bir tehdit vardu. «Allah'1n
buna giicii yeter .>> Yani bir anda, sizin koktiniizti kaz1y1p, sizi yerle bir etme-
ye ve sizin yerinize ba§ka bir topluluk getirmeye kadirdir. Hi9bir istegi yerde
kalmaz O'nun. O'na itaat edin ve O'nun cezasmdan korkun.
Bu ayet, ylice Allah'1n gticlintin sonsuzluguna ve kullann1 hesaba 9ekme
konusunda da acele etmedigine delildir. Bir hadiste: " Hir;bir kimse, kendisi
hakkinda duymu§ oldugu ezaya , Allah'tan daha sabtrll degildir. Onlar, Al-
lah'a ortak ko~arlar ve r;ocuk isnadznda bulunurlar. Boyle yapmalarzna rag-
men, Allah bunlan affeder ve n zlkland1nr" buyurulmaktad1r.<39>Y ani bazilar1,
Allah'in mtilkiinde ortag1 vardu, derler ve O'na ~ocuk nisbet ederler. Buna
ragmen Allah onlara afiyet, nz1k ve diger nimetleri verir. Kendisine §irk ko-
§anlara boyle muamele ederse, kendisine hamd ve sena edenlere verecegi
nimet ve nzla nasd tfisavvur edebilirsiniz ?
ibn Ata da §byle der: "Allah korkusunun, bir i9 taraf1, bir de di§ tarafl
vardu. Dt§ taraf1, Allah'1n kanunlann1n s1nrrlan i9erisinde ya~amaktu. i~
taraf1 ise, niyette samimi olmaktir. Allah'tan korkmamn ger9egi ise, dtinyadan
ytiz vevirmek, yticeler yi.icesi Mevlaya yonelmektir. Kim O'na ula§irSa, kole-
likten kurtulup htirriyetine kavu§ur ve Allah'm ger9ek kulu olur."
134. «Kim» Allah yolunda cihada 91kan miicahit gibi, yapmt§ oldugu
cihadla «diinya nimetini isterse, bilsin ki diinya ve ahiret nimeti Allah
katindad1r.» Eger isterse, bu nimetlerin ikisi de Allah katindadir. Neden az
ve bayag1 olan nimeti istiyor? Nimetlerin ikisini birden, ya da en tisttin
olan1ru istesin. Her kim, suf Allah n zas1n1 kazanmak i9in sava§rrsa mutlaka
ganimet elde eder. Nitekim, Allahti Teata: " Kim ahiret menfaatini isterse,
onun mukafatzm arttrznz. Kim de dunya menfaatini isterse, ona hir parr;a

89- B u hadisi Buharl, "m.aehadiin esbara..." ~eklinde rivayet etmi~tir. Metinde gori.ildtigti ~ekil­
de ise, Muslim ve Ahmed b. Hanbel rivayet etmi§tir.
A.yet: 133-134 NiSA SURESi/ 4 323

veririz. F akat ahirette hi9bir payt olmaz" (~ ura: 20) buyurmu§tur.

«Allah,>> i§itilmesi gereken her §eyi «~ok iyi i~iten,» goriilmesi gereken
her §eyi de «~ok iyi gorendir.» Cihada ~1kanlann gayelerini ve isteklerini
9ok iyi bilir. Bu ayette, gosteri§ yapan mtinafiklara bir tehdit vardtr. Hadis-i
§erifte §5yle anlatthr: "Allahii Teala Adn Cennet'ini yarattigt zaman, o
cennette, hifbir gozun gormedigi, hif·bir kulagin i§itmedigi ve hifbir insanLn
gonlunden gefmeyen bir .Jey yarattr. Sonra da ona: "Konu§'' di ye emretti. 0
da Uf defa: "Mu'minler kurtulu§a erdiler" dedikten sonra, " ben, gosteri§ ya-
pan her cimri insana yasagzm" diye ilavede bulundu. "<90>

Mti'minin yapmas1 gereken §ey, gosteri§ten ka~marak yapm1§ oldugu


amellerde samimi olmaya ~ah§mas1 ve Allah nzasmdan ba§ka hi9bir §eyde
gozii olmamas1drr.

90- Taberani.Kebir'inde ibn Abbas'tan rivayet etmi~tir. Bkz. el-Fethu'l-Kebfr , 3/34.


324 RUHU'L-BEYAN Ciiz:5

135. Ey iman edenler! Kendiniz veya ana babaniz ve akra-


baniz aleyhine de olsa, (hakkinda §ahitlik yapacaginiz ki§i)
zengin de olsa, fakir de olsa, Allah ifin adaleti uygulayan §a·
hitler olunuz! <;unkii Allah onlara daha yakindir. Adaleti uy-
gulamada heva ve heveslerinize uymayin. Eger egri davranir
veya yiiz fevirirseniz, §iiphesiz Allah, yaptiklariniulan haber-
dardir.
136. Ey iman edenler! Allah'a, peygamberine, peygamberi-
ne indirdigi kitaba ve daha once indirdigi kitaba iman edin!
Kim; Allah 'i, meleklerini, kitaplarini, peygamberlerini ve ahi-
ret giiniinii inkfir ederse, §iiphesiz ki o, derin bir sapikliga
dii§mii§tiir.
137. inanip sonra inkar eden, sonra inanip tekrar inkar
eden, sonra da inkarinda ileri gidenleri, Allah ne bagi§laya-
cak ve ne de dogru yola iletecektir.

135. «Ey iman edenler! Kendiniz veya ana babamz ve akrabamz aley-
hine de olsa, (hakk.1nda §ahitlk yapacagm1z ki§i) zengin de olsa, fakir de ol-
sa, Allah i~m adaleti uygulayan §ahitler olunuz! » Biitiin i§lerinizde mutlaka
adaleti yerine getirmeye 9al1§1IlIZ. ~ahitliginizi Allah n zas1 i9in yap1mz. Allah'm
sizlere emretmi§ oldugu hak.la ortaya ~Ikar1111z. Y apm1§ oldugunuz bu §ahitlik,
kendi aleyhinize bile olsa, dogruyu soyleyiniz. insanm kendi a.leyhine §ahitlik
yapmas1, ger~gi soylemeS.dir. ~ahitlik; b~kalan hakkmdaki bilgileri ortaya
koymaktir. Bu bilgiler, kendinin veya ba~asmm aleyhine olsa bile.

Yapm1§ oldugunuz §ahitlik, anne baban1z ve akrabaruz aleyhine bile ol-


sa, dogruyu soyleyin. Mesela: "Babam1n falanca adama §U kadar borcu oldu-
- guna §ahidim" demekten ~ekinmeyin. Bu ayetten anla§Ild1gma gore, 9ocugun,
Ayet: 135 NiSA SURESi/4 325

anne ve babas1 aleyhine §ahitlik etmesi, onlara isyan anlamma gelmez. <;ocu-
gun, anne veya babas1 aleyhine §ahitlik yapmaktan ka<;1nmas1 helal degildir.
<;unkti, onlar aleyhine §ahitlikte bulunmas1, onlann yapmalan muhtemel olan
haks1zhg1n ortadan kald1nln1as1n1 saghyacaktir. Onlann lehine §ahitlik yap-
malan ise, kabul edilmez. Ana-babanm 9ocuklan haklandaki §ahitligi de boy-
ledir. <;unkti, baba ile 9ocuklar aras1ndaki menfaatler birbirine baghdtr. Bun-
dan dolay1drr ki, <;ocuklara zekat vermek caiz degildir. Bunlardan birisine §a-
hitlik yapm1§ olmalar1, kendileri lehine §ahitlik yapml§ olmalan anlami ta§rr
veyahut da, tohmet altinda .kahrlar. Onun i9indir .ki, <;ocuklarm, anne ve baba-
lar1 lehinde §ahitlik yapmalan, caiz gortilrnemi~tir.

Kendisine §ahitlik yapacag1n1z kimse, "zengin de olsa, fakir de olsa .. "


Zengine §ahitlik yapthrken, genellikle onun ho§nutlugunu kazanmak, ya da
kizmas1ndan kurtulmak amac1 giidtiltir. Fakire §ahitlik yap1hrker:i de, ona ac1-
ma duygusu agu basar. Oyleyse, bunlarm hi9birinden taraf olmaym1z. <«;un-
kii Allah onlara daha yak1ndtr.» Onlann ikisine de Allah sizden daha ya-
kmdir. Oyle ise zenginin ho§nutlugu_l?-u gozetmek ya da fakire ac1mak i<;in §a-
hitlikten ka9mmay1n. Bazan, onlann aleyhine yaptigm1z §ahitlikte bile, kendi-
lerine fayda vardrr.

Hz. Peygamber (s.a.v.): "Zalim de olsa, mazlum da olsa din karde§ine


yard1m et" buyurunca, yan1nda bulunanlar: "Ey Allah'1n resulti, mazluma
yard1m ederiz. Fakat zalime nasll yard1m edebiliriz ki ?" diye sorarlar. Bunun
tizerine Hz. Peygambe r: "Onu zulum yapmaktan alzkoyarstn. Boylece kendi-
sine yardim etmi§ olu.rsun" buyurmu§tur.<91) Zalimlik yapan kimsenin zulmti-
ne engel olmak, dini konusunda o kimseye yard1mc1 olmaktir. Onun i9indir
ki, hadiste bu, ona yard1m etme olarak ifade edilmi§tir.

insanlar aras1nda «adaleti uygulamada heva ve heveslerinize uyma-


y1n. Eger egri davran1r veya yiiz ~evirirseniz, ~iiphesiz Allah, yaphklar1-
n1zdan haberdard1r.» Eger onlarla kar§1 kar§iya geldiginizde, hakk1 soyler-
ken diliniz dola§HSa , gerc;egi gizleyip adil §ahitlik yapamazsan1z, Allahu
TeaHi da sizin bu halinizi bilir ve buna gore sizi hesaba c;eker. Bunda hi9bir
§tipheniz olmasm.
ibn Abbas §Oyle der: "Bu ayette, kar§1s1na iki has1n1 tarafin c;lktig1 ha-
kitnler kastedilmi§tir. Hakla yerine getirmekte birini savunur, digerinden yiiz-

9 1- imam Buhari ve Ahmed b. Hanbel Musned'de rivayet etmi§tir. Bkz. Camiu'l-UsiU, 6/568.
326 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

~evirir.Yahut da, has1mlan oturtma ve onlara bakma konusunda e§it davran-


maz. " Fak:at burada, ayetin lafz1 genel olup; hakimc, §ahitlere ve biitiin insai1-
lara §amildir. <92)

Flklh alimlerine gore; hadler konusunda, §ahitlik etmemek, §ahitlik et-


mekten daha faziletlidir. <;iinkti Hz. Peygamber (s.a.v.), kendisi yan1nda ceza-
ya (hadde) §ahitlik eden bir kimseye:"Onu elbisenle gizleseydin, senin i~:in
daha hayirlt olurdu" buyurmu§tur.l93> Bir hadiste de: " Kim bir muslumanin
ayib1ni gizlerse, Allah Tealfi da, hem diinyada, hem de ahirette onun ayipla-
rm.i gizler" buyurulur.<94> Bir ba§ka hadis-i §erifte ise Hz. Peygamber (s.a.v.)
§Oyle buyurur: '' Bir kimse, zrz ve namusu lekelenmek iizere olan bir kimseye
yardlmcz olursa, Allahii Tea/a da o kimseye, yardzma muhta~ oldugu zaman-
da yardzm eder. Bir kimse de, muslumamn zrz ve namusu ~ignenecegi bir s1-
rada ona yardtm etmeyip yiizustii hzrakirsa, Allah da o kimseyi , yardLma
muhta9 oldugu zamanda yuzustii birakzp rezil eder. "<95>

136. «Ey iman edenler!» Buradaki hitap, biltiln miisliin1anlaradrr. «Al-


lah'a, peygamberine, peygamberine indirdigi kitaba ve daha once indir-
digi kitaba iman edin!» Bu imamnuuz tizere sebatkar olun ve iman1ruzda
devam edin. imruun1z1 giicylendirin ve O'na olan teslimiyetinizi saglamla§tl-
nn. Ayette ge~en birinci kitaptan kas1t Kur'an, ikinci kitaptan kas1t da btitlin
semavi kitaplardu. «Kim; Allah'1, meleklerini, kitaplarin1, peygamberleri-
ni ve ahiret gliniinii inkar ederse ...» Bunlar1n bir k1smm1 inkar etmek bile,
hepsini birden inkar etmek gibidir. Meleklerin ve kitaplann peygamberden
once zikredilmi§ olmas1, kitaplarm indirilmesinde, meleklerin arac1llk yapml§
olmasmdandrr. «~iiphesiz ki o,» gen;ek maksattan yan cyizerek, «derin bir
sap1khga dii~mii~tiir.» Ger~ek yola donemez art1k.
Denir ki: Dini konularda ki§inin yapmas1 gereken ilk §ey, delillerle Al-
lah'1 tan1mas1du. imam-1 Azam'a gore, mukallidin iman1 her ne kadar sahih
isc de, dii§tince ve akhn1 kullanmay1 terkettigi i9in giinahkardir. Onun i9in. ilk
defa yap1ln1as1 gereken §ey, delil ve btirhan yoluyla Allah'1 bilip oylece in1ai1
etmektir. Daha sonra da mli§fillede ve en sonunda ise, Rahman olan Allah'tan
ba§kas1ndan s1ynhp fenaya ula§mak gelir.

92- Selefin bu konudaki gorti§leri icrin bkz. Taheri Tef.siri, 51324.


93- Ebfi Davud, Taberanl ve Ahmed b. Hcmbel rivayet etmi§tir.
94- Ash Sahihlwyn'da olup, anlam olarak rivayet cdilmi~tir.
95- Ebu Davud ve Ahmed b. Hanbel Mi.isnedde rivayet ermi§tir.
Ayet: 136- 137 Ni SA SURESi/ 4 327

137. «inan1p>> yani Hz. Musa'ya inan1p «sonra» buzag1ya tapmak sure-
tiyle «inkar eden» yahudiler, «sonra inan1p tekrar» inciJ ve isa peygamberi
«inkar eden, sonra da» Hz. Peygamber'i inkar etmek sfiretiyle «inkannda
ileri gidenleri,» bu inkarlannda devam ettikleri mtiddet~e, «Allah, ne bag1~­
layacak ve ne de dogru yola iletecektir.» Kurtulu~lan i~in onlara yol verme-
yecektir. inkarlanndan dolay1, onlan ylizi.isti.i brrakacaktir.
328 ROHU'L-BEYAN Cuz:5

138. Miinafiklara, kendileri ifin acikli bir azabin oldugunu


miijdele.
139. Mii'minleri birakip da kafirleri dost edinenler, onlarin
yanznda iistiinliik ve §ere/ mi ariyorlar? Halbuki, iistiinliik ta-
mamen Allah'a aittir.
140. 0, kitapta size §Oyle indirmi§ti: "Allah 'in ayetlerinin
inkar edildigini ve onlarla alay edildigini i§ittiginiz zaman,
bunu yapanlar ba§ka bir soze dalzncaya kadar onlarla birlikte
oturmayin. Yoksa siz de onlar gibi olursunuz." Elbette Allah,
cehennemde, miinafzklan ve kafirleri bir araya toplayacakttr.
141. Sizi gozetleyenler, size Allah tarafindan bir zafer veril-
diginde: " Sizinle birlikte degil miydik ?" derler. Kafirlerin
Ayet: 138- 140 NiSA S0RESi/4 329

zaferden bir paylari olsa: "Size iistiinliik saglayarak, mii'min.-


lerden korumadik mt?" derler. Allah, aranizdaki hiikmiinu,
ktyamette verecektir. Allah, mu'minlerin aleyhine olarak,
kafirlere hifbir yol vermeyecektir.
142. $iiphesiz miinaf1klar, Allah'i aldatmaya fal1~1rlar.
Halbuki Allah, onlarin oyunlanni ba~larina gefirecektir. On-
lar namaza kalktiklarmda tembelce kalkarlar. insanlara gos-
teri~ yapar ve Allah't da pek az anarlar.

143. Bunlarin arasinda bocalay1p dururlar. Ne onlara


uyarlar, ne bun.Iara. Allah'm. §ll§trtt1g1. kimseye as/a bir yol bu-
lamazs1n.
144. Ey iman edenler! Mu'minleri biraktp da kafirleri dost
edinmeyin. Aleyhinizde, Allah'a aftk bir delil mi vermek isti-
yorsunuz?
145. Gerfekten miinafiklar, cehennemin en alt katin.dadr.r-
lar. Art1k onlara, bir yardimct da bulamazsm. '

138. «Miinaf1klara, kendileri i~in ac1kh bir azab1n oldugunu miijde-


le.» Onlar oyle bir ac1yla kar~tla§acaklar ki, bu ac1 kalplerine kadar ula§acak.
Bu ayetin, milnaf1klar hakk1nda indigi a<;1kt.Ir. Onlar, gortintirde inanmt§lar,
ashnda ise, devamh sfirette inkar etmi§lerdir. Boylelikle de mi.inaf1khklan art-
m1~ttr. Burada, "enzir-sonunun kotti olacag1n1 anlatarak uyar" yerine, "be§-
§ir-miijdele" ifadesinin kullan1lm1~ olmas1, onlarla alay etmek ic;indir.

139. «Mii'minleri b1rak1p da kafirleri,» yani yahudileri «dost edinen-


ler, onlann yan1nda iistiinliik ve §eref mi ar1yorlar?» Bunlar, samimi
mtisllimanlann dostlugunu biraktp da, onlardan m1 yardun istiyorlar '? Onlara:
'' Muhammed'in dti§tincesi geryekle~1nez, oyle ise, yahudileri dost edinin" di-
yorlardt. Boylelikle kafirlerle dostluk kunnak suretiyle kuvvet ve tisttinllik
mil bekliyorlar? Oysa yahudiler, Allah'1n htiktntine gore al<;ak ve zelil insan-
lardir. «Halbuki iistiinliik, tamamen AJlah'a aittir.» Onlann dli~tinceleri
9tirlittiltiyor ve boylece, hayalleri bo§a <;1kanhn1~ oluyor. izzetin tamam1 Al-
lah'1n kat1ndadir. Allahti Teata'run, kendilerine tisttinltik yazd1g1 kitnselerden
ba§kas1 -ki onlar Allah'1n clostlandir- i9in iisttinli.ik ve galibiyet diye bir §ey
yoktur. Ayet-i kerimede: Ustiinliik; Allah'in, resuluniin ve miiminlerindir"
II

(Mtinafikun: 8) buyuruhnaktadir.

140. «0, kitapta», yani Kur'an'da «size §oyle» bir htiktim «indirmi§ti:»
330 RUHU'L-BEYAN Cti.z:5

Buradaki hitap, 1ntinaf1klaradir. Mekke mti~rikleri, Kur'an konusuna gili~ ya-


parlar ve bulurunu~ olduklan topluluklarda onunla alay edip, Kur'an'1 hafife
ahrlannt.~. Daha sonralan da. Medine'de bulunan yahudi din adamlan, Mekke
mti~riklerinin yapt1g1n1 yapaflann1~. Mtinaf1klar da, bunlarla oturur ve onlann
haul sozlerine uyuyorlarm1~. Allahti Teala onlara hitap ederek, ~unlan indirdi-
gini bildiriyor: «'Allah'tn ayetlerinin inkar edildigini ve onlarla alay edil-
digini i~ittiginiz zaman, bunu yapanlar ba~ka bir soze dahncaya kadar ,»
sozti degi§tirip, Kur'an'dan ba~ka bir soze ba§lay1ncaya kadar, «onlarla bir-
likte oturmay1n.» Onlardan ytiz ~evirmenin sebebi, onlarm, Allah'm
ayetleriyle ugra§maya dahn1§ olduklann1 bilmektir. Bu da, ya gormek suretiyle,
ya da i§itm.ek suretiyle olur. Boylece, ayetlerle alay ederler, ya da inkar ederler.
inkann d1~1nda bir §eyle me~gul olmalan halinde, onlarla otunnak caiz-
clir. Onlarclan ytiz c;evirmekten kas1t, onlann bulundugu yerden aynlmaktir.
S adece kalple bugzetmek, ya da ytizli ba~ka tarafa c;evinnek degildir.
«Yoksa siz de onlar gibi olursunuz. '» 0 esnada kendileriyle otunnaya
devam ederseniz, siz de onlar gibi olursunuz. Onlann yaptiklann1 yaparsan1z,
inkar a\:1s1ndan o yahudilere benzer ve azaba ugrars1mz. <;unkti, kilfre nza
gostermek de kliftirdlir. «Elbette Allah, cehennemde, miinaf1klar1 ve
kafirleri bir araya toplayacakbr.» Allah'1n ayetlerini alaya almak iyin bir
araya gelenler ve onlara uyup yanlanncla oturanlar azaba ortak olacaklardtr.
Biliniz ki, orada bir arada bulunmak, ruhlann birbirleriyle tan1§1p tilfet kur-
malanna sebep olur. Hz. peygamber (s.a.v.): "Ruhlar, bir araya gelmi§ ordu-
lardzr" buyunnu~tur.< 96 )

Rivayet edildigine gore ytice AU ah, YO.~a· b. NO.n'a §oyle ilhamda bulun-
mu~: ''Senin toplumunun ile1i gelenlerinden kirk bin, kottilerinden de altm1~
bin ki~iyi helfil< edecegim. '' Bunun lizerine Hz. Yfi§a': " Ey Rabbim! Kottileri
anladnn, fakat iyileri neden peri§an edeceksin ?" diye sorunca. Allahti Team
~u cevab1 venni§tir: Onlar, beni1n k1zd1gun §eylere k1zmay1p, kottilerle bir-
11

likte yerler ve onlarla birlikte ic;erler."


Bir kin1se. hacca veya sava~a giderken, gtinahkar insanlarla bulunabilir.
Fakat onlarla sohbet ettnek sQretiyle itaatI terket1ne1nelidir. Onlara kalbiyle
bugzedip, yapt1klanna nza gostenne1nelidir. Boylelikle, belki de glinahkar in-

96- Bu hadisi ~eyhan, Ahmed b. T-fanbcl vc EbG Davud rivayet etmi§tir. Ebu DavGd'tm lafz1:
"Ruhlar, bir araya gelmi~ ordulardir. Tam~·anlar iilfet kurarlar, zttla~·anlar ise iluilafa dii-
§erler" ~eklindedir. Bkz. el-Fethu'l-Kebf.r. 1/506.
A.yet: 140- 142 Ni SA SlJRESi/ 4 331

san, tevbe etmi§ olabilir. Toplumda lider durumunda olmayan bir kimse, mti-
zikli ve oyunlu bir davete <;agnlmca, bu davete g ider. Fakat gi.icti yeterse, bu-
na engel olmas1 gerekir. Mtiftti ve hakim gibi, lider durumunda olan birisi,
miizikli ve oyunlu bir toplant1ya vagn hnca, bu mtizik ve oyuna en gel olmak
§art1yla gidebilir. Eger engel olamazsa, toplantiy1 terkeder. Eger bu davet, bir
m asa ba§1na yap1h yor ve orada i<_rki ic;iliyorsa, kendisine uyulan bir kimse ol-
masa da oray1 terkeder.

Davette me§ru olmayan ~eylerin oldugunu onceden biliyorsa, o davete


kesinlikle gidemez. ·

141. Ey Mtiminler ! Size kotti bir durumun isabet etmesi i<;in, «sizi go-
zetleyenler, size Allah taraf1ndan bir zafer» ganimet veya bir gil<; «verildi-
ginde: 'Sizinle birlikte degil miydik'» size arka 9tlan1yor muyduk? Eide et-
tiginiz ganimetlerden bize de verin! «derler. Kafirlerin zaf'erden bir paylan
olsa,» o zaman da o kafirlere: «'Size iistiinliik saglayarak, mii'minlerden
korumad1k m1?'» Mtisli.imanlara sut 9evirmedik mi ? Onlan esir ahp oldiir-
meniz i<;in size yard1m etmedik mi ? Oyleyse bize dti§en pay1m1z1 verin ,
«derler. Allah, aran1zdaki hiikmilnii, k1 yamette verecektir.» Mii'minlerle
mlinaf1klar arasmdaki hi.ikmti, k1yamet gtiniinde Allah verecektir. Herkese uy-
gun olan ceza veya mtikafati 0 verecektir.

«Allah, mii'minlerin aleyhine olarak,» kiyrunet giiniinde «kafirlere


hic;bir yol vermeyecektir.» Ancak, dtinyada mil'minleri imtihan ve istidrac
yolu bundan istisnadrr. Eger burada ge9en "yol vermeme" dtinyada da ola-
caktu , denilirse, o zaman bundan n1aksat delildir. Mi.i'n1inlerin delilleri, btittin
delillerin tisttindedir. Hi<;bir kin1se, deliller bakimmdan mti'minlere galip ge-
lemez. Denir ki: " Bahl, ta§ar ve hem en batar." Mtiminin yap1nas1 gereken
§ey, dindeki hjmmetin yi.ice ~erefini korumak ve yakin bilgisini elde etmeye
<;ah~maktrr.

142. «~ilphesiz miinaf1klar,» imanh gorliniip inkarlar1rn gizlemek sure-


tiyle «Allah't aldatmaya c;ah§irlar. Halbuki Allah, onlar1n oyunlann1 ba~­
lanna gec;irecektir .» Allah onlann hilekarhklann1 daha onceden bildigi i<;in,
hilelerini alcyhlcrine crevirir. Onlan dtinya hayatlannda , mal ve kanlan korun-
1nu~ olarak barmd1nr. Fakat ahirette ise, cehenne1nin en alt katina atn1ak
sfiretiyle cezaland1nr.

«Onlar na1naza kalktiklannda tembelcc» agtr agtr ve goniilleri istc-


332 RUHU 'L-BEYAN Ci.iz:S

meyerek «kalkarlar. insanlara gosteri~ yapar ve Allah'• da pek az anar-


lar.» Mtinaftl<lann narnaza kalkmalan, insanlara gosteri§ yap1p, nam kazan-
mak i9indir. Yoksa, ger9ekte inanrn1§ degillerdir. Gosteri§ yapan kimse, yap-
tig1 §eyi, bir ba§kas1 oldugu zaman ona gosteri§te bulunup, caka satmak i9in
yapar. Miisliiman goriinen bazilar1 vardtr ki, onlarla gece ve gtindilz bir arada
kalsan, bir kere hamdettikleri.ni veya §tikrettilderi.ni goremezsin. Btittin vakit-
lerini dtinya kelamI ahr ve ondan hi~ b1la.p usanmazlar.

143. «Bunlarin arasanda bocalay1p dururlar.» Tereddiit etini§ bir hal-


de ve §a§k1nd1rlar. ~eytan ve heva, onlan tereddtide dii§iirmti§tiir. ''Miizebzib-
bocalayan" demek, iki hali birbirine uymayan, bir ona, bir buna uyan demek-
tir. «Ne onlara uyarlar, ne bunlara.» Ne mu'minlere uyarak tam mi.i'min
olurlar, ne de kafirlere uyarak mi.i§rik olurlar. Dogru yola ve hidayete ula§ma
kabiliyetinden dolay1, «Allah'1n ~a§1rtt1g1 kimseye,» kendisini hakka ve dog-
ruya ula§tiran hi9bir «yol bulamazs1n.»
Miinaf1klarla kafirlerin durumu, nehire at1lan §U ti9 insan1n durumuna
benzer. Mti'min nehri katetmi§tir. Kafir durmu§, mtinaftk ise nehre inmi§tir.
Nehri yanlam1§ ve ge9emiyecegini anlay1nca kafir Ona: "Bana, gel, batma"
diye bag1nr, mii'min ise: "Kurtulabilmen i9in bana gel" diye bag1nr. Ne ya-
pacag1n1 §a§uan milnaf1k, bu iki durum aras1nda oltinceye kadar bocalay1p
durur, §tipheden hi9 kurtulamaz. Sonunda su kendisini al1p goti.irtir.
144. «Ey iman edenler! Mii'minleri b1rak1p da kafirleri dost edin-
meyin.» Yahudileri ve islam'1n dti§manlann1 dost edinme hususunda
n1tinafiklara benzemeye 9ah§may1n. Boyle yaparak, «aleyhinizde, Allah'a
a~tk bir delil mi vermek istiyorsunuz ?» Bununla, mtinM1k oldugunuz hu-
susunda Allah i9in bir delil mi, aleyhinize bir delil mi kilmak istiyorsunuz?
Sizin onlan dost edinmeniz, mtinafik oldugunuzun en ac;1k delilidir. Burada
gec;en "sultan" kelimesi, delil anlam1na kullanllm1§tlr.

145. «Ger~ekten miinafaklar, cehennemin en alt kattndadirlar.» Bu


kat, ceheµnemin en dip noktas1dir. Oras1 "haviye- m;urum" dur. Cehennem
yedi tabakadir. Bunlar birbiri tisttine oldugu ic;in, "derk" tabiri kullandm1~trr.
Cehennemdeki tabakalara "derk", cennetteki tabakalara ise "derece" denir.

ibn Mes'fid'a (r.a.), en alt katm ne oldugu sorulunca: " Kap1s1 olmayan
demirden tabutlardir" cevab1111 vern1i§tir.

"Mtinaf1k, neden kMirden daha ~ok azap 9ekecek?" diye soracak olursa-
Ayet: 143 - 145 NiSA SURESi/ 4 333

. n1z, §Oyle deriz: " inkar etme bak.1m1ndan, mtinafJ.k. da kafir gibidir. Aynca
miinaf1k, inkanna, dinle alay etmeyi ve miisliiman1an kandmnay1 da ilave et-
mi§tir. Mtinaftklar, kafirlerin en pisleridir."

"Miinaf1k kimdir?" diye sorarsan1z, §Oyle cevap veririz: " ~eriata gore
milnaflk, iman1 ac;1klayarak ktifriinii gizleyendir. Giinah i§leyene mtinaflk ad1
verilmesinin sebebi ise, gtinalunm btiytikli.igi.inii ifade ederek onu tehdit et-
mek ve ameli itibariyle ona benzedigini belirtmek ic;indir. Ve gtinah i§lemek-
ten ahkoymak ic;indir." "Namaz1 kasten terkeden kafir olur." ifadesinde oldu-
gu gibi.

Hz. Peygamber (s.a.v.) efendimiz hadis-i §eriflerinde §Oyle buyurur:


"Su ii.(; ozellige sahip olan munafzk olur. Bu ki§i, namaz kzlsa, oruf tutsa ve
kendisinin musluman oldugunu iddia etse bile boyledir: Konu§tugu zaman
ya/an. konu§an, soz verince cayan ve emanete hzyanet eden. "(97>

Mtinafik kelimesi, "nefek" kelimesinden ttiremi§tir. "Nefek", gizli yol,


tiinel, gibi anlamlara gelir. Y ani bir insanm tiinele girmek suretiyle gizlendigi
gibi, milnaflk da islam'la.ger<;ek halini gizlenmi§ olur; ya da kendini gizlemek
ic;in miisltiman goriiniir.

«Arbk onlara,» azaplarm1 engelleyecek ve cehennemin en alt katmdan


9Ikaracak «bir yard1mc1 da bulamazs1n.»

97- Bu hadisi, Nese1 Sunen'de Kitf.ibu'l-iman bahsinde rivayet etmi§tir. Buhari ve Mtislim ise:
"MunafLgin belirtisi il{tiir. Konu~unca yalan soy/er, soz verince cayar ve akit yapmca ca-
yar, ahdini bozar." §eklinde rivayet edcrler. Bkz. Ciimiu'l-Usut, 11/570.
334 RUHU'L-BEYAN Cuz:5

146. Tevbe edenler, kendileri.ni duzeltenler, Allah'in emirle-


rine sikica sarilanlar ve Allah ifin dinleri.nde samimi olanlar
mustesna. i§te bunlar, mu'minlerle birliktedirler. Allah, mu-
minlere buyiik bir mukafat, verecektir.
147. Eger §iikreder iman ederseniz, Allah size niye awp et-
sin? Allah, §Ukredenlerin miikafatini verici, hakkiyla bilicidir.
148. Allah, firkin sozun aftkca soylenmesini sevmez. Zul-
me ugrayanlar ba§ka.. Allah, i§itici ve bilicidir.
149. Eger bir iyiligi apklar veya onu gizlerseniz, yahut bir
kotiiliigii affederseniz, §iiphesiz Allah da fOk bagi§layan ve
her §eye giicii yetendir.

146. Mtinaftk ohnaktan «tevbe edenler .» Mtinaf1khk durumlanndan do-


ni.ip, yaptiklan fenaltklardan annarak «kendilerini diizeltenler, Allah'1n
emirlerine s1k1ca sardanlar,» O'na tam manas1yla giivenip, O'nun dinine ve
tevhid inanc1na s1msik1 sanlanlar «Ve Allah i~in dinlerinde samimi olanlar»
ve sadece Allah i<;in dindar. olanlar «miistesna. i§te bunlar, mii'minlerle
birliktedirler.» Yukar1da gtizel ozellikleri saytlan insanlar, mii'minlerle bera-
berdirler. Cennetteki yiice makama ula~acaklard1r. Daha onceki mi.inaf1khkla-
n, onlara zararh olmayacakur. Bunu §U ifade bildirmektedir: «Allah,
mii'minlere biiyiik bir miikafat verecektir.>> Onlara oyle bir mi.ikafat vere-
cektir ki, degerini hic;bir kimse ol9emez. Mtinaf1khklarmdan vazge~enler de,
bu mlikafata ortak olacaklard1r.
Ayette gec;en "sevfe" kelimesi, limit vennek anlamuu ifade eder. Bu, al-
lah'a isnad edilirse kat'iyet ifade eder. <;unkii 0, ikram edenlerin en yi.icesidir.
Ayet: 146-149 NiSA SURESi/4 335

Comertin soz vermesi, olup bitmi§tir anlam1 ifade eder.

147. «Eger ~iikreder iman ederseniz, Allah size niye azap etsin?»
Ayetin ba§mdaki "ma" soru edati olup, olumsuzluk ifade eder. Allah size ne-
den azap etsin? Ku§kusuz etmez. Siz §ilkredip imana geldik.ten sonra, Allah
ofkelenip sizden intikam m1 alacak? Boylece bir zaran giderip, menfaat m1
kazanacak? Asla boyle bir §ey olarnaz. <;ilnkU Allah,. bunlann hiybiriyle §i.ik-
reden mti'mine azap etmez. 0, ihtiya9 sahibi degildir, kendisine menfaat sag-
lamaktan ve zaran uzakla§trrmaktan da miinezzehtir. Allahti Teaia'n1n, ayette
boyle ifade buyurmasm1n hikmeti, milkellef mii'minleri imana ve itaata sev-
ketmek ve kotiiltik yapmaktan ka91nmaya te§vik etmektir. Burada sanki §U
denmek istenmi§tir: iyilik yap1p, kottiltiklerden vazgec;erseniz, size azap et-
mek O'nun kerem s1fatlna nastl uyar? Kullanna azap etmesi, O'na bir §ey ka-
zandirmad1g1 gibi, kotti davram§larma ceza vermeyip bag1§lamas1 da O'nun
gi.ici.inden bir §ey eksiltmez.

«Allah, ~iikredenlerin miikafahn1 verici, hakk.1yla bllicidir .» Allah,


kullannm az itaat etmesine raz1drr. Sizin yapml§ oldugunuz §i.ik.ri.i ve imanm1-
z1 bilir. Sizin mi.ikafatm1z1 vermemesi mi.imktin degildir. Kulun, rabbine §ilk-
retmesi gerekir. Ki§i, §ilklir ve imanla cehennemden kurtulur. Aksi halde,
kendini azaba maruz brrakrr. Boylelikle de, k1nanmay1 ve cezay1 hak eder.
Allah'1n azab etmesine gelince, hikmet geregi terbiye etmek vaciptir.

Allahti Teala'n1n cehennemi yaratmasmm hikn1eti; kullann, Allah'1n gtic;


ve kudretini bilmeleri ve O'ndan geregi §ekilde korla.11alar1 i~indir. Baz1 kullar
vardlf ki, peygamberin egitiminden tamamen nasiplerini alarnam1§lardir. i§te
bu kimselerin akillarlill ba§ma ahp edeplenmeleri i9in, cehenneme ihtiya9 du-
yulmu§tur. Boylelikle, akh ba§mda olan kimseler de bundan ibret alm1§ olur-
lar.
148. «Allah, ~irkin soziin a~tk~a soylenmesini sevmez.» Allahii TeaHi,
bir kimsenin, ba§kas1 hakk1nda ac;1k bir §ekilde koti.i soz soy lemesini sevmez.
«Zulme ugrayanlar ba~ka.» Ancak, bir kimse haks1zhga ugram1§sa, bu kim-
senin ayik bir §ekilde sesini ytikselterek beddua etmesinde ve §ikayette bulun-
mas1nda bir sakinca yoktur. ''Falan adam benim mahm1 9ald1" veya "zorla
mahm1 elimden ald1" gibi ~eylerin soylenmesi sakmcah degildir. «Allah,»
haks1zhga ugrayan1n sozi.inti «i§itici ve» onun durumunu hakk1yla «bilici-
dir.»
149. «Eger» soz veya davrru11§larla ilgili «hir iyiligi a~1klar veya onu
336 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

gizlerseniz, yahut bir kotiiliigii affederseniz, §iiphesiz Allah da ~ok bag1~­


layan ve her ~eye giicii yetendir.» Burada, iyiligin aylklan1p veya gizlenmesi
ile soze ba~larnnas1, bag1§lann1a i':;in giri§tir. Buna "Allah ~ok bagt§layiczd1r
ve her §eye giicii yeter" ifadesi delildir. Bu ifadeden anla§Ilmaktadtr ki asII
olan cezalandirmaya gtici.i varken, bag1§lamaktlf. Allah'm, hesap sorup inti-
kam almaya gticii var. isyanctlara hesap sormak O'na zor gelmez. Fakat 0,
bag1§lay1c1drr. Sizin de, Allah'm bu kanununa uymamz gerekir. Ayet-i keri-
1nede, haks1zhga ugrayan kimsenin bag1§lamas1 te§vik edilmektedir. Bagi§la-
mayabilir de. Fakat bagi§larsa, gi.izel bir i§ yapm1§, tisttin bir ahlak ornegi ol-
mu§tur.

Biliniz ki Allahti Teala, fenahk ve ':;irkinliklerin asaga vurulmas1n1 hi~


sevmez. Ancak, hak:s1zhga ugrayan kimse, bunu belirtebilir.. Kendisine yap1-
lan hilenin, ugrad1g1 zarar ve hak:s1zhgm etrafa duyurulmas1 caizdir. Hz. Pey-
gamber (s.a.v.): " Gunahkar kimsenin gunahmz anlatm ki, insanlar ondan sa-
kzns1nlar" buyurmu§tur.<98)

Kotiiliilderin birs;ogu sozle olur. Dilin kendisi kti~tik ama gtinah1 btiytik-
tiir. Hadiste: "Bela, konu§maya baglzdir" buyurulur.<98) Yani belanm vekili,
konu~ma orgarn olan dildir.

Anlattld1g1na gore, bir giin ibn Sikkit'le, Halife Miitevekkil birlikte otu-
rurken, Miitevekkil'in iki oglu Mu'tez ve Miieyyed yan.lanna gelmi§ler. Mtite-
vekkil: " Soyle bakahm! Senin iyin bu 9ocuklanm mi, yoksa Hasan ve
Htiseyin mi daha sevgilidir? diye sormu§. 0 da: " Allah'a yemin ederim ki,
Hz. Ali'nin hizmet9isi olan Kanber, senden ve 9ocuklanndan daha hayrrhdrr"
demi§. Bunun iizerine halife: " Bu adamm dilini kesin" diye emretmi§. Onlar
da kesmi§ler ve oldtirmti§ler. Ne gariptir ki, daha once ibn Sikklt, Mu'tez ve
Miitevekkil i':;in bir §iir soylemi§ti. Bu §iirde, insanlarm ba§1na gelen §eylerin,
ayaklar1 ytiztinden degil de, dilleri sebebiyle oldugunu, bildinni§ti:
Gencin ba§ma gelen dilinin sur9mesindendir,
Ayaklanmn kaymasmdan dolayz degildir.
Sozde siir9mesi, gencin ba§znz gotiirur.
Ayak surrmesi ise, zamanla iyile§ir.

98- Bu hadisi, ibn Ebi'd-Dtinya, Taberani, Beyhaki ve Hatib Bagdadi rivayet etmi~ olup, hadi-
sin lafz1 : "GillWhkiin anlatmaktan vaz nu ge~iyorsunuz ? Giinahkarm gun.alum anlatimz
ki, insanlar ondan sakmsmlar" §eklindedir. Bkz. el-Fethu'l-Kebfr, l/32.
99- ibn Sem'ant ve Kudai rivaye t etmi~tir. Beyhaki ve Hatip de buna benzer bir laf1zla rivayet
etmi§lerdir. Bkz. el-Fethu'l-Kebir, 2/20.
Ayet: 149 NiSA SURESi/ 4 337
338 RUHU 'L- BEYAN Ciiz:6

150. Allah 'i ve peygamberlerini inkfir edenler, Allah ile


peygamberlerini birbirinden ayirmak isteyerek: "Bir kismzna
inanir, bir kismini inkar ederiz" diyenler ve bunlar arasinda
bir yol tutmak isteyenler yok mu?
151. Gerfek kafirler, i§te bunlardir. Biz de, kiifirlere,
alfaltu:i bir azap hazrrlami§izdzr.
152. Allah'a ve peygamberlerine inanip, onlarin birini
digerlerinden ayirmayanlara gelince, i§te onlara, Allah
miikiifatlarrnr verecektir. Allah, fOk bagi§layicidir, fOk
esirgeyicidir.
153. Kitap ehli senden, kendilerine gokten bir kitap
indirmeni istiyor. Onlar Musa'dan, bunun daha biiyiigiinii is-
teyerek: "Bize Allah'i apaflk olarak goster" demi§lerdi de zu-
liimleri sebebiyle kendilerini hemen yildirim farpmi§ti. Kendi-
lerine afik deliller geldikten sonra da buwgiyi iliih edinmi§-
lerdi. B unu da bagi§lami§tik ve Musa 'ya da apafik bir giif
vermi§tik.
154. Soz vermeleri ifin, Tur dagini uzerlerine kaldirmi§,
kendilerine: "0 kaprdan, secde ederek girin" demi§tik. "Cu-
martesi giiniinde de haddi ll§mayin" diyerek, kendilerinden
saglam bir soz almi§tik.

150. «Allah'1 ve peygamberlerini inkar edenler,» Allah'1n birligini


inkar eden ve O'nun ytice Peygamberlerini yalanlayanlar, «Allah ile peygam-
berlerini birbirinden ayirmak isteyerek: 'Bir k1sm1na inantr, bir k1sm1n1
inkar ederiz' diyenler ve bunlar aras1nda bir yol tutmak isteyenler yok
mu?» Al1ah'a inan1p, peygamberlerini inkar etmek isterler. Fakat bu niyetleri-
ni a91k9a ortaya koyamay1p, iltizam yoluyla belirtirler. i9lerinde bu niyeti ta-
~1yarak: Peygamberlerin bir k1smma inanrr, bir klsmuu inkar ederiz diyenler...
T1pk1 yahudilerin: "Musa'ya ve Tevrat'a inanir, onun d1§1ndakileri inkar ede-
riz" dedikleri gibi ... i§te bu, ytice Allah'1 ve O'nun el9isini inkfirdan ba§ka bir
§CY degildir ve Allah'la el9isini iman konusunda birbirinden ayrrmaktu. <;tin-
kti ytice Allah onlara, peygamberlerin ttimilne .inann1ay1 emrediyor. Kavmine,
Hz. Muhainmed'in getirecegi dinin ger9ek oldugunu bildirmeyen hi9bir pey-
gamber de yoktur. Bunlardan herhangi birini inkar eden, hi9bir tereddtide
meydan kalmadan hepsini inkar etn1i§ say1hr.

Bunlar, imanla kiiftir arasmda, orta bir yol tutmak isterler. Oysa bu ikisi-
Ayet: 150- 152 NiSA SURESi/4 339

nin aras1nda orta bir yol yoktur. c;unkii Allah'a inanmak, O'nun rasfillerine
inan1p, onlan da kabul etmekle tamamlamr . Bir k1sm1ru inkar et1nek, sap1kbk
bakunmdan, hepsini birden inkar etmek gibidir.

151. «Ger~ek kafirler, i§te bunlard1r .» Bu 9irkin ozelliklerin sahibi


olanlar, inkarda zirveye ula§rni§lardu. Bunlann, gerc;ekten kafir olduklannda
hic;bir §tiphe yoktur. «Biz de, kafirlere, al~alt1c1 bir azap haz1rlam1§1zd1r .»
Onu tadacaklar ve horlanacaklardrr.

Kafirlere verilecek ceza ve azap belirtildikten sonra, mii'minlere verile-


cek mtikafat ac;tl<lanarak §oyle deniyor:

152. «Allah'a ve peygamberlerine inan1p,» inkarc1lann yaptiklan gibi


«onlann birini digerlerinden ay1rmayanlara gelince, i§te onlara, Allah
miikafatlar1n1 verecektir.» Mtiminlere verilecegi va'dedilen bu miikafat ke-
sindir, gecikse de mutlaka gen;ek.le§ecektir. «Allah,» onlara kar§1«~ok bag1§-
lay1c1d1r, ~ok esirgeyicidir .» Yaptlan iyilildere kat kat sevap verir. <;iinkti 0 ,
bol rahmet sahibidir.
Anlattld1g1na gore, gtizel yiizlii bir gene; ve arkada§lan; yemi§, ic;mi§,
ne§elenmi§ler ve paralan bitiverrni§. Bunun iizerine toplan1p, yol kesmeye ka-
rar verrni§ler. Sonra yollara c;1k1p, kervan kollamaya ba§lam1§lar. Fakat tic;
gun hi<; kimsey le kaqtla§marnt§lar. Gen9 delikanh, ya§h bir adarn gormii§.
Adam ona: "Yavrum, senin sanalln bu degil. Allah'tan bag1§lanman1 iste. Be-
11
ni merak ediyorsan, Bursa'da Seyyid Buhari camiinde Kur'an okurum de1ni§.
Bu sozlerin etkisiyle, gencin kalbi tutU§IDU§ ve arkada§lanna: "Eger benim
soztimi.i dinlerseniz, gelin Bursa'ya gidelim ve oradaki ti.iccarlan arayahm.
Onlann arkasma taktl1p, mallann1 alabm" diye teklifte bulunmu§. Arkada§lar1
bu teklifi kabul etmi§ler ve birlikte Bursa'ya git1ni§ler. Bursa'da arkada§larma:
"Ge}jn Seyyid Buhari camiine gidip namaz kllahm ve dua edelim de istedigi-
mizi elde edelim" demi§ . Camiye vardtklannda, ya§h adam1 orada Kur'an
okurken gormti§ler ve gem; hemen ayaklar1na kapanm1§. Onun yanmda iki ytl
kalm1§. Daha sonra ya§lt adam onu, ~eyh ~emseddin'e gondermi§ ve ~emsed­
din de bu genci egitmi§. Boy lece, eksik bir mtimin, yol kesen bir insan iken,
kan1il bir insan olrnu§. Onun iyindir ki, neticeye bak.m ak gerekir. Oncesi iyi
ohnayabilir. Fakat inayet buyurulunca, sonu iyi olur.

Ey Allah'1m! Ey yard1m eden! Bizi dogru yolu bulanlardan eyle!


I
A min ...
A
340 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

153. «Kitap ehli senden, kendilerine gokten bir kitap indirmeni isti-
yor .» Bu ayet, yahudi din adamlann1n Hz. Peygamber'e (s.a.v.) gelerek:
"Eger gen;ekten peygamber isen, bize Hz. Musa'n1n getirdigi gibi, gokten,
bi.iti.in olarak bir kitap getir" demeleri tizerine inmi§tir. «Onlar Musa'dan
bundan daha biiyiigiinii isteyerek:» Y ani ey Muhammed! Eger onlann sen-
den istedigi §eyin btiyiik ve ag1r bir §ey oldugunu dii§tiniiyorsan, Musa'dan is-
tedikleri §ey bundan 9ok daha bi.iyiiktii. Sana teklif ettikleri §CY, onlann ilk
bilgisizlikleri degildir. Onlar Hz. Musa'ya: «'Bize Allah't, apa~1k olarak
goster' demi§lerdi de ...» Bunlar, Hz. Musa'yla birlikte dag1n eteginde bulu-
nan yetmi§ ki§iydi. Musa'n1n Allah'la konu§tugunu gordtiklerinde, dtinya ha-
yatlanndayken, kendi gozleriyle Allah'1 gormek istemi§lerdi. Bunun iizerine,
«zuliimleri sebebiyle kendilerini hemen ydd1r1m» gokten inen bir ate§
«~arpm1~b.» Zuliimleri de, imkans1z olan §eyi istemeleri ve i§i sarpa sarma-
larmdan kaynaklan1yordu. Allah'1 gormek istemelerinin sebebi, O'na olan sev-
gi ve O'nu yticeltme duygusundan kaynaklanm1yordu. Musa gibi, Allah'a olan
i§tiyaklan da degildi. Onlar1n bu istekte bulunmalan, sadece edepsizliklerin-
dendi. <.;iinkii onlar, isyankar insanlardi.
Mutlu insan, ba§kasmm nasihatm1 dinleyip ogiit alandu. lnkarc1 bir ka-
raktere sahip olan kimse, a9lk9a Allah'1 gorse bile, yine de inanmaz. Mii'min
karakterine sahip olan kimse ise, I§Ik serpintilerinin geli§inden, gormedigi
Peygambere, okumad1g1 kitaba da, a91k bir mucize olmadan inan1r. TipkI, Hz.
Peygamber'in: "Peygamber olarak gonderildim" demesi iizerine, Hz. Ebfi
Bekir'in "inand1m" deyip, derhal teslin1 olmas1 gibi.

Aynca onlar «kendilerine a~1k deliller geldikten,» Firavun'a, asa, be-


yaz el ve denizin ikiye aynlmas1 gibi mucizeler gosterildikten «Sonra da bu-
zag1y1 ilah edinmi§lerdi.>> Yani onu, kulluk etmek istedikleri bir ilfill olarak
kabul etmek istemi§lerdi. Bu olay, gec;mi§leri tarafindan i§lenen ikinci h1ya-
net olay1du. Tevbe etmelerinden sonra, gtinahlan ve h1yanetlerinin biiyiiklil-
giine ragmen biz «bunu da bag1§lam1§bk.» Hak etmi§ olmalanna ragm.en,
koklerini kurutup, onlar1 yok etmedik.

Bu ayet, Allahii Teala'n1n rahmet ve magfiretinin geni§ligine, nimetinin


ve ikramm1n bolluguna ve Allah'1n rahn1etinin, hic;bir suc;tan daha dar olmadi-
g1na i§aret etmektedir. Burada, Allah'1n rahmetinden limit kesmek de yasak-
lanm1§tlr. «Ve Musa'ya da apa~1k bir gii~ vermi§tik» ve onlara hakim k1l-
. mi§tlk. Nitekim Hz. Musa onlara, gunahlar1ndan tevbe etmek tizere kendileri-
ni oldiirmelerini emretmi§ti. Onlar da k1h9 darbeleri altrnda avlular1nda giz-
Ayet: 153- 154 NiSA SURESi/ 4 341

lenmeye <;ah§tyorlardi.
154. Dini kabul etmeleri konusunda «Soz vermeleri i~in, Tur dag1n1
iizerlerine kaldirmt§»tJ.k.

Rivayet edildigine gore Musa peygamber, kavmine Tevrat'1 getirince,


onda birtak1m zor teklifler gorrnti§ler, bunlan yapmak kendilerine agir gel-
mi§. Boylelikle de emirleri yerine getirmemekte diretmi§ler. Bunun tizerine
Allahti Tefila Cebrail'e Tur dagm1 yerinden sokmesini ve emirleri kabul edin-
ceye kadar da tizerlerine kaldrrmas1n1 emretmi§, Cebrail (a.s.) da boyle yap-
m1§tlr.
«Kendilerine:» Musa peygamberin diliyle: «' 0 kap1dan,» yani girece-
giniz kasaban1n kap1smdan «secde ederek, girin' demi~tik.» Rivayete gore
girilecek olan yer "Eriha" admda bir yerdir. Onlara, kendilerini <;olden <;1kar-
d1gmdan dolay1, §tiktir ni§anesi olarak. oraya boynunuz egik bir bi<;imde girin
denmi§ti. Onlar da si.irtinerek girmi§ler ve kendilerine ~oyleneni degi§tirmi§-
lerdi.
Ve yine onlara, Davud peygamberin diliyle: «'Cumartesi giiniinde de»
bahk avlamak suretiyle haks1zhk edip «haddi a§may1n' diyerek, kendilerin-
den saglam bir soz alm1~t1k.» Cumartesi gi.inti, onlarm ibadet gtinleriydi.
Onlardan bir grup insan, o gtin haddi a§tilar ve bahk av1na <;1kttlar. Bunun
i.izerine ise, emirleri yerine getirmelerine <lair, kendilerinden bir soz ald1k.
342 RUHU'L-BEYAN Ciiz:6

155. Onlar sozlerini bozmalari, Allah'm /iyetlerini inkar et·


meleri, haksiz yere peygamberleri oldiirmeleri ve: "Kalpleri·
Ayet: 155 Ni SA SURESi/ 4 343

miz perdelidir" demeleri sebebiyle (tanete ugramt§lardir.) Ha-


yir, fakat inkar etmelerinden dolayi, Allah onlarin kalplerini
miihiirlemi§tir. Artik onlar, fOk azi di§inda iman etmezler.
156. Kiifiirlerinden ve Meryem aleyhine biiyiik bir iftira at-
malarindan ...
157. Ve: "Biz Allah'in peygamberi, Meryem oglu Mesih
isa'yi oldiirdiik" demeleri sebebiyle (onlari liinetledik.) Hal-
buki, onu oldiirmediler, onu asmadilar da. Fakat onlara isa
gibi gosterildi. Onun hakkinda ihtillifa dii§enler, kesin bir
ku§kU ifindedirler. Onlarin, bu konuda, zanna uyma di§mda
hifbir bilgileri yoktur. Kesinlikle onu oldiirmemi§lerdir.
158. Aksine, Allah onu kendine yiikseltmi§tir. Allah,
azfulir, hakllndir.
159. Kitap ehlinden herbiri, oliimiinden once ona mutlaka
iman edecektir. Kiyamet giiniinde de o, onlar aleyhine §ahit
olacaktir.
160-161. Yahudilerin zulmetmeleri, bir fOklarint Allah yo-
lundan alikoymalari, yasaklanmalarina ragmen faiz almalan
ve insanlarm mallarmi haksiz yollarla yemeleri sebebiyledir ki
biz, temiz ve hellil §eyleri onlara haram /aldik ve iflerinden
inkara sapanlara, aci bir azap hazirladik.
162. Fakat iflerinden, ilimde ilerlemi§ olanlar ve mii'min-
ler, sana indirilene ve senden once indirilene iman ederler,
namaz kilarlar, zekiit verirler, Allah'a ve ahiret giiniine ina-
nirlar. i §te onlara, bii.yuk bir miiklifat verecegiz.

155. «Onlar»a yapt1g1m1z btittin bu §eyler, «sozlerini bozmalan,» yani


verdikleri sozde durmamalan ve Kur'an'daki, ya da kendi yanlannda bulunan
kitaplanndaki «Allah'1n ayetlerini inkar etmeleri, haks1z yere» Yahya ve
Zekeriyya gibi «peygamberleri oldiirmeleri ve: 'Kalplerimiz perdelidir'
demeleri sebebiyle (lanete ugram1~lardir.)» Yani kalblerinin Hz. Muham-
med'in (s.a.v.) getirdigi Kur'an'1, anlayamayacak §ekilde lohfh oldugunu soy-
lemeleri dolay1s1yladu. Oysa durum boyle degildir: «Hay1r,» onlann inkarlan
ka1blerinde k1hf olmas1 dolay1s1yla hakikatin oraya ula§ama1nas1ndan degil
«fakat inkar etmelerinden dolay1, Allah onlartn kalplerini miihiirlemi ~­
tir .» Onlara geryegin ula§may1§1n111 ve kafir olmalannm sebebi, inkar etme-
lerinden dolay1, Allahti Teala'n1n, kalblerini mlihtirlemesidir. inkarlann1n se-
344 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

bebi, iddia ettikleri gibi, kalpleri degil, kliftirleridir. «Arbk onlar,» i<;lerinde-
ki, Abdullah b. SeHim ve arkada§lan gibi «~ok az1 d1~1nda iman etmezler.»
Yahut da onlann iman1 az olup onem verilmez. c:;unkti onlar peygarnberlerin
bir kism1na inan1p, digerlerine inanmazlar.
~tiphesiz verilmi§ olan sozde durmay1p, ahdi bozmak, Allahti Teala'n1n
ofkesini kazanmaya sebep olur. Miimin; beladan kurtulmas1 i~in, verdigi so-
zlin hi.iktimlerini gozetip, geregini yerine getirmek mecburiyetindedir.
ibn bmer'in (r.a.) rivayet ettigine gore, Hz. Peygamber (s.a.v.) yanrm1za
gelip §Oyle buyurmu§tur: "Ey muhacirler toplulugu! Size ula§masmdan Al-
lah'a slgmd1gim be§ §ey vardir ki, onlardan imtihan edileceksiniz:
1- Bir toplumda, fuhu§ ar;1k bir §ekilde yaylldtg1 zaman, taun ve diger
hastallklar, hatta, oncekilerde goriilmeyen hastahklar ortaya r;zkar.
2-0lr;ii ve tartiyi eksik yap1nca da kzthga yakalanzrlar, §iddetli ar;lik
ba§gosterir ve idarecinin zulmu artar.
3-Mallannzn zekatzm vermezlerse, iizerlerine gokten damla bile dii§-
mez. (Yani kurakllk olur.) Hayvanlar olmasa, yagmur yagmaz.
4-Allah 'a ve Resulune verdikleri ahdi bozarlar da kendilerine di§ardan
bir du§man musallat olur ve ellerindekinin bir kismim allr.
5-0nderleri, Allah'zn kitabim ve rasulunun yolunu izlemezlerse Allah
onlarzn araszna korku salar." (l oo)
156. «Kiifiirlerinden ve Meryem aleyhine biiyiik bir iftira atmala-
rindan ... » isa peygarnberi inkar etmelerinden ve Meryem validemize zina is-
nad1nda bulunmalarmdan dolay1, yahudilere ceza verdik.
157. Aynca: «Ve: 'Biz Allah'1n peygamberi, Meryem oglu Mesih
isa'y1 oldiirdiik' demeleri sebebiyle (onlan lanetledik.)» Onlar isa pey-
gamberi, kendisiyle alay etmek i~in, "Allah'cn peygamberi" diye nitelemi§ler-
dir. Nitekim Peygamber Efendimize de: " Ey kendisine zikir indirilen sen
mutlaka delisin" (Hier: 6) diye hitapta bulunulmu~tur. <:;unkti onlar, isa pey-
gambere dti§man olmakta ve onu oldiirmekte soz birligi yapm1§lardrr. Hal
boyle olunca, nas1l olur da ona: "Allah'zn peygamberi" derler? Demek ki bu,
bir alay ifadesidir. Onlarm bu tlir ifadeleri, sadece yalanc1h.klann1 degil, bir-
<;ok cinayet i§lediklerini de ortaya cr1karmaktadrr. Halbuk.i onlar, peygarnberle
alay etmekten ve onu oldiirmekten ho§nut olup sevin\: duyuyorlar. Onlarm bu

l 00- ibn Mace , Fiten babmda rivayet etmi§tir.


Ayet: 156-157 NiSA SURESi / 4 345

durumlanndan, oyle olduklan anla§tlmaktadir.

«Halbuki, onu oldii.rmediler, onu asmadllar da. Fakat onlara Isa gi-
bi gosterildi.» isa peygambere benzeyen birisi, onlara isa diye gosterildi ve
onu oldtirdtiler.
Rivayet edildigine gore, yahudilerden bir grup, isa peygambere soverek:
" 0, sihirbaz bir kadmm oglu olan bir sihirbazd1r. Annesi gibi o da sihir yap1-
yor" demi§ler, hem isa peygambere ve hem de annesine iftira etmi§lerdi. i sa
peygamber bu sozleri i§itince, Allah'a §6yle yalvarmt§ll: "Ey Allah'1m! Sen
benim Rabbimsin ve ben senin ruhundan 91ktim. Beni kendi kelimenden ya-
ratt1n. Ben onlara, kendiligimden gelmedim. Ey Allah'1m! Bana ve anneme
11
sovene lanet eyle! Bu yalvart§ iizerine, Allahti Teala onun duas1n1 kabul ede-
rek, kendisine ve annesine sovenleri maymun ve domuz §ekline soktu. Onla-
nn komutan1 durumunda olan ki§i, bu durumu gorlince, kendisi aleyhine de
beddua edilmesinden 9ok korkmu§tU. Bunun tizerine _yahudiler, Isa peygam-
beri oldtirmek tizere gorii§ birligine vard1. Allahti Teala da, Cebrail'i gonder-
mek suretiyle, onu semaya, kendisine ytikseltecegini bildirdi. isa peygamber
de arkada§lar1na: "Benim §eklime girmek suretiyle oldiirilllip as1lmaya ve
cennete girmeye kim raz1 olur ?" diye sordu. i9lerinden bir adam "ben" dedi.
Allahti Teal§. da o adam1 isa'ya benzetti ve oldi.irilltip as1ld1.
Bir ba§ka rivayette de ~oyle deniyor: isa peygambere mtinaf1khk yapan
birisi vardt. Hz. isa'y1 oldtirmek istediklerinde: ''Size isa'y1 gostereyim" diye-
rek, isa'nm evine girdi. 0 anda Hz. isa goge ytikseltildi. isa1y1 oldtirmek iste-
yen kimseler i9eri girdiler ve mlinaf1k adam1 isa'ya benzeterek oldtirdtiler.
Onlar Hz. isa'y1 oldtirdtiklerini sandilar; halbuki oldtirdtikleri 0 degildi. ( IO I)

Bu ve buna benzer harika on1eklere, peygamberler doneminde ~ok rast-


lanir. Hrristiyanlann, oliiyti gordiiklerine <lair gec;mi§lerinden naklettikleri te-
vattir bir haber yoktur. H1ristiyanlar1n tevattir haberleri, az bir topluluga daya-
nrr ki onlar da yalan tizerinde ittifak edebilirler.

«Onun hakk1nda ihtilafa dii.§enler, kesin bir ku~ku i~indedirler.» Bu


olay ger~ekle§tigi zaman, onlar kendi aralar1nda 9eli§kiye dti§ttiler. Dediler
k.i: "Oldlirillen isa ise, arkada§tm1z nerede? Arkada§11n1z oldtiriildiiyse, isa ne-

101 - Bu rivayet, en me~hur ve belirli olan rivayettir. Oldi.irtilen adam, mi..inaf1klardan biriymi~.
isa peygamberin evini bilir ve yahudilcre gostenneye gidermi~. Yaptlgmm cezas1 olarak
OldUrtilrnil§ oldu.
346 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

rede?" Bazllan da: "Ytizii i sa'n1n yiiziine, bedeni de arkada§1m1z1n bedenine


benziyordu'' demi§ti. Allahii Teala, o adarru i sa ~ekline sokunca, sadece yi.izi.i-
nii ona benzetmi§, bedenini eski halinde birakm1§tl. Bu olayda ihtilafa di.i§en-
lerin, hiristiyanlar oldugu soylenir. Onlardan bir grup: "isa Peygamber, oldli-
riiltnedi ve as1hnadi. Allah onu semaya yiikseltti" derler. Baz1 Hristiyanlar
ise, Hz. isa'y1 yahudilerin oldtirdtigi.ini.i soylerler.

«Onlann, bu konuda, zanna uyma d1~1nda hi~bir bilgileri yoktur.»


Sadece tereddtitleri bulunmaktad1r. Mesih'i oldtirmti§ olduklarnu iddia etmi§
olmalanna ragmen, «kesinlikle onu Oldiirmemi~lerdir.»

158. «Aksine, Allah onu kendine yiikseltmi§tir.» Ayette ge9en "bel-


aksine" kelimesi, onun oldtirtilmii§ oldugunu reddcderek goge ytikseltildigini
isbat eder.

Hasan Basri: "Gokte, Allahii Teala'n1n kerametinin ve meleklerinin


karargfilu olan yere ytikseltilrni§tir" der.

«Allah azizdir, hakimdir.» Hi<;bir kimse, Allahti Teala'ya galip gele-


mez. 0 , diledigi her §eyi yapmaya gii~ yetirir. i sa peygamberin goge yi.iksel-
tilmesi, insanlarm yapam1yacag1 bir §eydir. Fakat Allah, bunu kolaybkla ya-
pabilir. Ve yine Allahti Teala, btitiin yaptiklann1 bir hikmete dayah olarak ya-
par. isa peygamberin goge 91karilmas1 da, o hikmetlerden birine dayah olarak
ger~ekle~mi ~tir.

159. «Kitap ehlinden her biri, oliimiinden once ona mutlaka iman
edecektir .» Yahudi ve hrristiyanlar i~erisinde hi\'.bir kimse yoktur ki, olmeden
once, i sa peygambere iman etmemi§ olsun. Yani olmeden once, Hz. isa'ya
mutlaka iman edecektir.

Rivayet edildigine gore, yahudinin oltimii yakla§1p, kendisine ahiretin


durumu gosterilince, melek ytiztine ve arkasma vurur ve : "Hz. isa sana pey-
gamber olarak geldi. Fakat onu yalanladm" der . Y ahudi ise, iman eder. Fakat
teklif zaman1 ge9ip, iman1n fayda vermeyecegi bir zamanda in1an eder. Ayru
1
melek huistiyana: "Allah m kulu ve rasfilti sana geldi. Onun, Allah ve Al-
lah'm oglu oldugunu iddia ettin" der. Bunun tizerine huistiyan da, onun Al-
lah'm rasulil olduguna iman eder. Pak.at o andaki iman1nm hi~bir faydas1 yok·
tur. Hiybir yahudi ve kitap ehlinin, isa peygarnbere inann1adan olmeyecegi
soylenir. Bogulsa, yansa ya da tizerine duvarm ylk1lmas1yla olse bile, yine du-
rum boyledir.
Ayet: 158-162 Ni SA S0RESi/ 4 347

ibn Abbas'a: "Evinden di.i~tip olse de boyle midir?" diye sorulmu§, o da:
" Onunla havada konu§ulur" cevabm1 vermi~.

Ayette ge9en "kable mevtihf" deki zamirin, Hz. isa' ya ait oldugu da
soylenir. 0 zaman ayetin anlanu ~oyle olur: "isa peygamberin gokten inn1esi
zamanmda, hi9bir kitap ehli yoktur ki, Hz. isa Olmeden once isa'ya inanma-
ffil§ olsun." isa peygamberin gokten indirildigi zamana kalan kitap ehli isa'ya
inanacak. isa peygamber, yeryiiziinde krrk y1l kalip sonra olecek. Miisliiman-
lar onun namazllli k1hp topraga verecekler.
«K1yamet giiniinde de o,» i sa peygamber «onlar aleyhine ~ahit ola-
cakt1r .» Y ahudilerin kendisini yalanladtl<larma, hrristiyanlarm da isa'n1n Al-
lah'1n oglu oldugunu iddia ettiklerine §ahit olacaktrr.
160-161. « Yahudilerin>> c;ok btiyiik «zulmetmeleri,» miisltiman olanla-
nn «bir~oklarin1 Allah yolundan ahkoymalari, yasa~lanmalarina ragmen
faiz almalan» ki, faiz bizim gibi onlara da yasakt1 «Ve insanlarin mallarin1»
rii§vet ve diger «haks1z yollarla yemeleri sebebiyledir ki biz, temiz ve helal
~eyleri onlara haram kdd1k.» Y ahudilerin yapmt§ oldugu her kottiliik ic;in,
kendilerine ceza olarak, daha once hetal olan bir yiyecek hararn k1hnmt§tlf.
Deve eti, stitti ve yag1 gibi. «Ve i~lcrinden inkara sapanlara,» inkannda 1s-
rar edip tevbe etmeyenlere «ac1 bir azap haz1rlad1k.>> 0 azabm ac1s1, kalble-
rinde hissedilecektir. Ahirette tadacaklardu o azabi.
162. «Fakat ic;lerinden,» yani kitap ehlinden, Abdullah ibn Selam ve
arkada§lan gibi tevbe edip, «ilimde ilerlemi§ olanlar ve ...» Bunlara, "ilimde
ilerlemi§ olan.lar" s1fat1 verilrni§tir. <;tinkti bunlar, damarlanyla yeryiiztine
kok salan aga9 gibi, ilimde sebat etmi§lerdir. Abdullah ibn Selam, Tevrat'1 bi·
liyordu ve orada Hz. Peygamber'in ovgiistinti okumu§tU. Onun ic;in: "Hz. Pey-
gamber'in ytiztinti gordtigilmde, onun yalanc1 bir ytiz olmad1g1n1 anlad1m,"
demi§ ve ona iman etmi§tir.

Kitap ehlinin d1§mda olan Ensar'la Muhacir'den diger «mii'minler, sana


indirilene ve sen den once indirilene iman ederler, namaz kllarlar, zekat
verirler, Allah'a ve ahiret giiniine inanirlar.» Burada, namazm faziletine
i§aret ic;in, kelime mansub, zekatm faziletine i§aret ic;in de kelime merfu' ola-
rak zikredilmi§tir.<102 > "Allah'a ve ahiret gunune inanirlar" ifadesinde de
durum aymd1r. Bu ayette de, peygamberlere ve kitaplara irnan etmek konusu

102- Mansub ve merfu' kelimeleri, Arap grameriyle ilgili terimlerdir. (Mi.itercim)


348 RUHU'L-BEYAN Cu z:6

once zikredilmi§tir. <;unkti burada maksat budur. «l~te onlara, biiyiik bir
miikafat verecegiz.>> Cennette onlara, bol sevap verecegiz. <;Unkti ·onlar,
iman ve salih ameli bir arada ger~ekle§tirmi§lerdir.

163. Biz, N uh'a ve ondan sonraki peygamberlere


vahyettigimiz gibi, sana da vahyettik. ibrahim'e, ismail'e,
i shak'a, Yakub'a, torunlara, i sa'ya, Eyyub'a, Yunus'a,
Harun'a ve Sii.leyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur'u
verdik.
Ayet: · 163 Ni SA SURESi/ 4 349

164. Bir kisim peygamberleri, daha once sana anlattik. Bir


kzsmim ise sana anlatmadik. Ve Allah Musa ile gerfekten ko-
nu§·tu.
165. Peygamberleri, mujdeleyici ve uyar1c1 olarak gonder-
dik ki, insanlarzn, peygamberlerden sonra Allah 'a kar§l bir
bahaneleri olmasin. Allah, iuet ve hikmet sahibidir.
166. Fakat Allah, sana indirdigine §ahitlik eder. Onu kendi
ilmiyle indirdi. Melekler de §ahitlik ederler. Ve §ahit olarak
Allah yeter.

163. «Biz, Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettigimiz


gibi, sana da vahyettik.» Bu ayet, kitap ehlinin Hz. Peygamber'den, gokten
bir kitap istemeleri ilzerine verilen bir cevaptrr. Yani, Ey Muhammed! Biz
Cebrail'i sana, bu Kur'an'la gonderdik. Once Nuh pey~amberden bahsedihni§.
<;unkti o, insanhg1n babastdtr. Allahti Teala, Nuh'un bedduas1yla,
yerytiztindekileri helfilc etmi§tir.
Denir ki: Nuh peygamber bin y1l ya§amI§ olmas1na ragmen, ne di§i ve
ne de kuvveti eksilmi§tir. Sa~1 da agarmamt§tlr. Peygamberlerden hi9biri, da-
vette onun kadar 9aba gostermemi§tir. Toplumunun verdigi s1klnttlara onun
kadar sabredebilen de olmamt§ttr. 0, gece ve gtindtiz, gizli ve ac;Ik her zaman
kavmini davet ederdi. Baytlmcaya kadar, toplumundan dayak yerdi. Ay1hnca
gidip tekrar tebligde bulunurdu.
«ibrahim'e, ismail'e, ishak'a, Yakub'a,» Yakub'un ogullan olan
«torunlara,» ki onlar on iki tanedir, «isa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve
Stileyman'a da vahyettik.» Burada bu peygamber isimlerinin say1lm1§
olmas1, onlan §ereflendirmek ve faziletlerini belirtmek i~in olup, ashnda
ayette zikredilen "en-nebiyyfn-Peygarnber/er' 1 ifadesi bunlan da kapsam1na
almak.tad1r. <;tinkti burada saytlan Peygamberlerden ibrfillim (a.s.), Ulti'l-Azm
Peygamberlerin ilki, isa (a.s.) ise sonuncusudur. (Allah'tn selam1 hepsinin
lizerine olsun) Digerleri ise, peygamberlerin ileri gelenleri ve 1ne§hur
olanlar1drr. «Davud'a da Zebur'u verdik.» Zebur, kitap demektir. "zebr"
kelimesinden ttiremi§ olup, yazmak. anlam1na gelir.
Kurtfibl der ki: "Zebur'da yiiz elli sure olup, i~lerinde hi9bir hilktim
mevcut degildi. Bunlann ttimti, hikmetli sozler, ogtitler, Allah'a hamd ve se-
nalan kaps1yordu. Davud peygarnberin gi.izel bir sesi olup, Zebur'u okumaya
350 ROHU'L-BEYAN Cuz:6

ba§lad1g1 zaman, ku§lar etrafnu sanp, kanatlanyla kendisine golge yap1yorlar-


di. Sesi giizel oldugu ic;in, herkes taraf1ndan dinleniyordu. ti

Ebu Musa el-E§'arl §0yle anlahr: "Hz. Peygamber bana dedi ki: "Dun
gece beni gorseydin! Ben senin okumanz dinliyordum. Davud peygamberin
namelerinden sana da verilmi§ti." Ben de Hz. Peygamber'e: "Ey Allah' in
Resulti! Yemin ederim ki ben seni gormedim. Senin beni dinledigini bilsey-
dim, senin i9in biraz daha giizel okumaya 9ah§ird1m" dedim. oo3)

164. Gonderdigimiz «bir k1s1m peygamberleri, daha once sana anlat-


tik.» Daha onceki surelerde, bu peygamberlerin isimlerini antp k1ssalar1n1 an-
latarak onlan sana tan1tt1k. Boylece sen de onlar1 ogrenmi§ oldun. «Bir k1s-
m1n1 ise sana anlatmad1k.» Onlann isimlerini sana bildinnedik.
Ebu Zer §Oyle anlat1yor: "Hz. Peygainber'e: 'Nebiler ve rasUller ne ka-
dard1 ?' diye sordum. Hz. Peygamber de: 'Nebilerin sayisz yuz yirmi dort bin,
rasullerin sayzsl ise, ilfyilz on Uf idi' buyurdu." (l04)

«Ve Allah Musa ile ger~ekten konu§tu.» Bu ifade ile, " Sana vahyet-
tik" ifadesine atif yapilm1§t1r. K1ssa, k1ssaya atfedilmi§tir. "Kelleme-Hita-
betti kelimesinin mastar olan "teklfmen" kelimesiyle peki§tirilmesi, Musa
ti

peygan1berin, Allah'm soziinil ger~ekten i§ittigine delildir. Kaderiye: ''Allahti


Teala bir yerde soz Yflfatm1§, Musa peygamber de o sozti i§itmi§" diyor. Hal-
buki onlann bu gorii§leri dogru degildir. <;unkii bu, dogrudan dogruya Al-
lah'1n kelfuru olmaz. Mecazi fiiller, mastarlar zikredilmek suretiyle peki§tiril-
mezler.
Ferra der ki: "Araplar, mastarla peki§tirilmemek §artiyla, ne yolla ula§Ir-
11
sa ula§Stn, insana ula§ail §eye kelam" (soz) derler. Mastar ile peki§tirilirse,
soziin kendisinden ba§kas1 olmaz. ti

Buradaki "teklfmen-hitap etmek, konu§mak" vahiy mertebelerinin son


duragmda, dogrudan dogruya yapilan bir hitaptu. Bu da, Musa peygambere
tahsis edilen bir durumdur. Bu durum, diger peygamberlerin niibilvvetine ku-
sur getirmez. Tevrat'1n ona bir defada toptan indirilmi§ olmas1 Kur'an'm ken-
disine par\:a pan;a indirilen Hz. Peygamberin peygamberligini kusurlu kild1g1
nasil dii§liniilebilir? Tevrat'm da boylece bir defada indirilmi§ olmas1 bir ta-

I 03- Buharl, Muslim, Tinnizi, Nesei ve ibn Mace tahric etrni~tir.


I04- Ahmed b. Hanbel, Miisned'de tahric etmi~lir. 5/266.
Ayet: 164- 166 Ni SA SURESi/ 4 351

k1m hikmetlerin geregidir.

Rivayet edildigine gore, Musa peygamber TGr-i Sina'ya geldiginde, ora-


dan §eytan kovuhnu§, Musa peygamberin tizerindeki her ttirlti ag1rhk ve uy-
kuya benzer haller de giderilmi§. Bu esnada gok a91lm1§, melekleri Allah'a
ibadet ederken gormti§. Allahti Tealfi Musa'ya hitabetmi§ ve sozi.inti i§ittirn1i§,
Musa da O'na yalvan ~ta bulunmu§tur.
165. «Peygamberleri,» Allah'a itaat edenleri cennetle «miijdeleyici ve»
Allah'a isyan edenleri de cehennemle «uyaric1 olarak gonderdik ki, insan-
lann,» k1yamet gtintinde «peygamberler>> gonderip kanunlann1 bildir-
dik«den sonra Allah'a kar~1 bir bahaneleri olmas1n.» K1yamet gtintinde
baz1 kimselerin: "Ke§ke bize de peygamber gonderip, kanunlann1 ac;1klay1p,
ilkelerini bildirseydin" demelerine firsat verilme1nesi ic;in, peygamberler gon-
derilmi§tir.
Bu ayette, peygamberler gonderilmesinin insanlar i<;in bir zaruret oldu-
gu, daha sonra insanlann ortaya atacaklan bahanelere yer verilmeyecegi anla-
§tlmaktad1r. Allahti Teala'ya kar§I, kullann hic;birinin delili olmas1 mtimktin
degildir. Hal boyleyken ayette, "huccet" (delil) kelimesi mazeret anlammda
kullanilm1§tJ.r. Bunun sebebi ise, Allahti TeaHi'nm, kabul olmas1 a91s1ndan
mazeret, O'nun keremi ve rahmeti sebebiyle kesin delil gibidir. Bu sebeple
Allahti Teala: "Biz peygamher gondermedikr;e azap etmeyiz" (i sra: 15) bu-
yurmu§tur.
Hz. Peygamber (s.a.v.) §Oyle buyurur: "Allahu Teata'dan daha ktskanci
yoktur. Onun i<;indir ki, ar;tk ve gizli f uhu§u yasaklamt§ttr. 6 vulmeye, Al-
lah'tan daha layik olan yoktur. Onun ifindir ki, kendisini ovmii§tiir. Allah'tan
daha fazla ma'zeretinin kendisine sevimli oldugu kimse yoktur. Onun i<;indir
ki, Allahu Teala peygamherler gonderip, kitap indirmi§tir. "\105>

«Allah, izzet ve hikmct sahibidir.» Hi9bir gtic; O'na galip gelemez. 0 ,


yapt1g1 her i§i belli bir hikmete dayah olarak yapar. Peygamber gonderip ki-
tap indirmek de, bu hikmetler aras1ndadtr.
166. «Fakat Allah, sana indirdigine §ahitlik eder .» Bu ifadenin ash
sanki §6yledir: Mti§rikler Peygamber efendimize: Biz, Allah'1n seni bize Pey-
grunber gonderdigine §ahitlik etmiyoruz, demi§ler, Allah da: Onlara, senin
Peygamberlik davas1ndaki dogruluguna §ahadet etmiyorlar, fakat Allah, sana
I 05- Buhari. Muslim ve Ahmed b. Hanbel rivayet e lmi§tir.
352 RUHU'L-B EYAN Cuz:6

indirdigi, insanlan aciz birakan ve senin Peygamberligine detalet eden Kur-


'an'a §ahitlik ediyor. <;tinkii gelip gec;mi§ blitiin insanlann boy ol<;ti§mekten ve
benzerini meydana getirmekten aciz kalacak kadar fasih ve belig olan bu
Kur'an'm indirilmesi, Hz. Peygamber'in peygrunberligine ve el<;ilik davas1n-
daki dogruluguna §ahitlik etmektedir.

«Onu kendi ilmiyle indirdi.>> 0 Kur'an'1 kendi ilmine istinaden indirdi.


Ba§kalan bunu bilemez. 0 , e§siz bir tarzda olu§turulmu§tUr. Belagatc;llar, oy-
le bir kitap olU§tUrmaktan acizdirler. «Melekler de» senin peygamberligine
«§ahitlik ederler. Ve» senin peygamber olu§unun kesinligine «§ahit olarak
Allah yeter.» Sanki Allahti Teala §6yle diyor: "Ey Muhammed! Bu yahudiler
seni yalanliyorlar. Sen onlara sakm aldtrma. Alemlerin Rabbi olan Allah, da-
vanda seni dogruluyor. Bu konuda, gokteki melekler de seni dogruluyorlar. "

167. inkar eden ve Allah'in yolundan alikoyanlar, ~iiphesiz


ki dogru yoldan fOk uwklafmi§lardzr.
Ayet: 167-170 NiSA SURESi/4 353

168. inkar edip zulmedenleri, Allah asla bagi§lamayacaktir.


0 nlari bir yola da iletmeyecektir.
169. Ancak, orada ebedf kalmak iizere cehennem yoluna
iletileceklerdir. Bu dtz Allah 'a fOk kolaydir.
170. Ey insanlar! Rasul size, Rabbinizden bir gerfegi getir-
di. 0 halde, kendi hayrmiw olarak ona iman edin! Eger inkar
ederseniz, goklerde ve yerde ne varsa, §llphesiz hepsi Allah 'm-
dir. Allah, ilim ve hikmet sahibidir.

167. Allahti Teala'nm indirdigini «inkar eden» Yahudiler «ve Allah'1n


yolundan,» yani islfun'dan «ahkoyanlar,» inkara gotiiren davrant§lanndan
ve hak yoldan ahkoymalanndan dolay1, «~iiphesiz ki dogru yoldan ~ok
uzakla§m1~lard1r.»

168. Allah'm indirdigini ve Hz. Muhammed'in peygamberligini «inkar


edip,» onun yiiceligini gizleyerek «zulmedenleri, Allah asla bag1~lamaya­
cakbr. Onlari bir yola da iletmeyecektir.» <;tinkii, kafirlerin bag1§lanmas1
imkans1zdrr. Kafirlere bagt§lanma diye bir §ey olamaz.
169. Onlar, hak yola yakla§mamalan ve cennet yoluna gotiirecek olan
gilzel amellerde bulunmamalan sebebiyle «ancak, orada ebedi kalmak iize-
re cehennem yoluna iletileceklerdir.» i~erisinde sonsuza kadar kalmak iize-
re, cehenneme atllacaklardtr. «Bu da Allah'a ~ok kolaydir.» <;iinkii Allahii
Teala'ya istedigi §eyleri gerc~ekle§tirmesi gii~ gelmez.
Biliniz ki, Allahii Teala ruhlan yaratmt§ oldugu zaman, sa9Ilan iman
nurundan, kendisinde zerre kadar iman nuru bulunan kimseyi, o nur, cehen-
nemden ~tkaracakttr. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.): "Kalbinde zerre kadar
iman bulunan kimse, cehennemden ~ikacaktir" buyurmu§tur.° 06>
170. «Ey insanlar!» Buradak:i hitap, biittin insanlaradtr. «Rasul size,
Rabbinizden bir ger~egi getirdi.» Yani Hz. Muhammed (s.a.v.) size, Kur'an'1
getirdi. 0 Kur'an'1n e§sizligi, kendisinin hak kitap olduguna §ahittir ve o kitap
Allah tarafmdan gonderilmi§ bir kitaptrr. «0 halde, kendi hayrin1za olarak
ona,» yani peygambere ve peygamberin getirdigi kitaba «iman edin!>> Ona

106- Bu hadisi Tirmiz1, "Cehennemin ozellikleri" boltimtinde rivayet etmi§tir. ~eyhan ise,
uzunca bir hadis olarak zikretmi~tir. Bkz. Camiu'l-Usul, 9/357.
354 RUHU'L-BEYA.N Ci.iz:6

inanman1z, sizin i9in inkarda olmaktan daha hayrrhdrr. «Eger inkar ederse-
niz>> ve inkar etmekte 1srar ederseniz, «goklerde ve yerde ne varsa, §iiphesiz
hepsi Allah'1nd1r.» Goklerde ve yerde bulunan her §eyi 0 yaratmt§tlr, O'nun
mtilkiyeti ve O'nun tasarrufunda bulunmaktadu. Onlardan hi<;bir §ey, Allah'tn
tasarrufunun di§ma ~akamaz. Bu s1fatm sahibi olan ytice Allah, inkara sapt.Ig1-
ruz i<;in, hie; §tiphe yok ki, size azap etmeye de gti<; sahibidir. «Allah, ilim ve
hikmet sahibidir.» O'nun ilmi ~oktur, her §eyi bilir, yaptig1 her §eyde de hik-
met sahibidir. Yapmt§ oldugu her §eyi bir hikmete dayah olarak yapnu§trr.

~tiphesiz Hz. Muhammed (s.a.v.), bedenlere gonderilrni§ olan gaybi


nfirun bir sfiretidir. Her kim, Hz. Peygamber'in davetinin nurunun akmas1na
mtisaitse, i§te o kimse dogruya ula§IDI§ttr. Kim hata i§lerse, dogrudan sapmt§
olur. Hidayete ermen i~in iki §ey yapman gerekir:
Birincisi, Hz. Peygamber'in sevgisini kazan1p, onun sevgisini, kendin-
den, ailenden ve mahndan tisttin k.dman;

ikincisi de Hz. Peygamber'e uyup, onun btittin emirlerini ve yasaklar1n1


hayatma tatbik etmendir. i§te boylece, olgunlugun zirvesine ula§may1 ba§ar1r-
s1n.
Hz. Peygamber (s.a.v.): "Benim ve yuce Allah'm beni gondermi§ oldu-
gu toplumun durum.u, bir topluluga gelip: "Ben §Urada, gozlerimle bir ordu
gordum. Ben yalmzca bir uyanc1yim. Hemen ka~ip kurtulmaya bakzn" diyen
adamzn durumuna benzer. Bu soz uzerine, topluluktan bir grup ona uyarak,
kar;ip kurtulmu§lar. Toplumdan bir grup da, onu yalanlami§lar. Ordu da, sa-
bahleyin onlan yakalayip, hepsini oldurmii.§tiir. Bana itaat eden ve gerr;ek
olarak getirdigime uyanlann durumu i§te boyledir" buyurmu§tur.<107>

107- Buha.ri, rikOk bahsinde, l4/98; Muslim defezail bahsinde, 2283 rivayet etmi§tir. Bkz.
Camiu'l-Usul, 1/285.
Ayet: 170 NiSA SURESi/ 4 355
356 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

171. Ey kitap ehli! Dininizde a§in gitmeyin ve Allah hak-


kinda gerfekten ba§kaszni soylemeyin! Mesih ancak, Mer-
yem'in oglu isa, Allah'zn rasulii, Meryem'e Ula§ttrdigi kelime-
si ve O'ndan gelen bir ruhtur. Allah 'a ve peygamberlerine
iman edin! (Tann) "Uftiir" demeyin! Sizin ifin hayirli olmak
iizere bundan vazgefin. Allah ancak bir tek ilahtir. 0 Allah,
fOcugu olmaktan miinezzehtir. Goklerde ve yerde ne varsa,
hepsi O'nundar. Vekil olarak Allah yeter.
172. Ne Mesih, ne de yakin melekler, Allah'in kulu olmak-
tan fekinmezler. O'na kulluk etmekten fekinip, biiyuklenen
kimselerin hepsini, yakinda huzuruna topla,yacaktir.
173. iman edip iyi i§ler yapanlara, miiklifatlarini tam ola-
rak verecek, onlara daha f azlasznz kendi lutfundan ihsan ede-
cektir. Kullugumuzdan yiiz feviren ve buyuklenenlere de, aci
bir §ekilde azap edecektir. Onlar kendilerine, Allah'tan ba§ka
ne bir dost, ne de bir yardimci bulamazlar.
174. Ey insanlar! $uphesiz Rabbinizden size, kesin bir delil
geldi ve size, apaflk bir nur indirdik.
175. Allah'a iman edip, O'na simsiki sarilanlar, i§te onlan,
kendi rahmetine ve liitfuna daldiracak ve onlan kendine dog-
ru bir yola iletecektir.

171. «Ey kitap ehli! Dininizde a~ir1 gitmeyin.>> Dininizde haddi a§ma-
y1n. Hitap ozellikle hlfistiyanlaradrr. Haddi a§n1ak, isa peygamberin §an1n1
<;ok fazla yiiceltmek adma, onun ilfill oldugunu iddia etmektir. Ku§kusuz, din
ve mezhebde ileri giderek haddi a~mak, birtak1m abartmalarda bulunmak ve
s1n1n a§mak, ho§ kar§ilanmayan bir durumdur. Bu timmetin biryogu, mezhe-
binde s1n1n a§ml§tlr:

~ia mezhebinden bir grup (Gulat-1 ~ia), mii'minlerin devlet ba§karu olan
Hz. Ali (r.a.) hak.kmda smrr1 a§arak, onun tann oldugunu iddia etmi§lerdir.

Mfitezile mezhebi, Allah'1 tenzih etmekte s1nu1 a§1p, O'nun baz1 s1fatla-
nn1 yok saymt§lardlf.

Mii§ebbihe grubu da, s1mn a§an gruptandrr. Onlar da, Allah'1n s1fatlar1
konusunda sm1n <;ok a§tp, Allahii Teala'y1 cisimle~tirecek kadar ileri gittiler.
Halbuki Allahti Teala, zalimlerin, O'nun hakk~nda soylediklerinden mtinez-
. zehtir, <;ok bilyiik ve 9ok yiicedir.
Ayet: 171 NiSA S0RESi/ 4 357

Hz. Peygamber bu a§1nhg1 defetmek i9in ~oyle buyurrnu§tur: "Hiristi-


yanlarm, Hz. i sa'yi ovmekte ~ok ileri gitmek suretiyle sapikliga dU§iip , onun,
Allah'in oglu oldugunu soylemeleri gibi, siz de beni ovmekte ileri gidip Slnlrl
a~maym. Sadece: 'Allah 'm kulu ve rasalii: deyin. "0 08>

«Ve Allah hakk1nda ger~ekten ba§kas1n1 soylemeyin!» Allah hakkm-


da, O'na uygun olmayan s1fatlar ortaya atmaym. O'nu, e§ ve 9ocuk edinme gi-
bi niteliklerle nitelemeyin. 0, btittin bunlardan milnezzehtir. «Mesih ancak,
Meryem'in oglu isa, Allah'1n rasfi.lii, Meryem'e ula§tlrd1g1 kelimesi ve
O'ndan gelen bir rfi.htur. » "Mesih" kelimesi, s1ddtk ve faruk gibi, gtizel s1-
fatlardandlf. "Meryem 'in oglu isa" denmek sfiretiyle, isa peygamber annesine
nisbet edilmi§ ve Allahti Teaia'ya nisbetinin yani Allah'm oglu oldugunu soy-
lemelerinin yanh§ bir dti§tince olduguna dikkat ~ekilmi§tir. "M eryem" keli-
mesi de, ibadet eden kul anlammadu. i sa, Allah'm rasfiltidtir. i§te dogru olan
soz budur. isa, Allah'1n kelimesidir. c;unkii, Allahti Teala'nm "ol" emriyle, ba-
baya ve nutfeye ihtiya~ duyulmadan, arac1srz bir §ekild.e yaratilm1§tlr. Annesi
Meryem'e, Cebrail'in iiflemesi neticesinde, Meryem'de olu§uvermi§tir. "O'n-
dan gelen bir ruhtur" ifadesi, mecaz bir ifade olup hiristiyanlann iddia ettik-
leri gibi, Allah'1n bir par9as1 degildir. c;unkti Allah'1n ctizlere, yani par9alara
boltinmesi mtimkiin degildir.

Rivayet edildigine gore, Harun Re§it'in Hristiyan bir doktoru varm1§. Bu


doktor, gtizel yiizlti, terbiyeli ve k:rallar1n huzuruna 9tkabilecek btittin giizel
huylan kendisinde bulunduran bir koleymi§. Harun Re§it, bu doktorun mtislti-
man olmaslill istiyor, doktor ise, diretiyormu§. Harun Re§it hep ona, bir takun
htilyalar empoze etmesine ragmen, kesinlikle mtisltiman olmuyormu§. Bir
gtin ona : "Neden Mi.isltiman olmuyorsun ?" diye sormu§. Doktor: "Sizin kita-
b1n1zda, Hristiyanhg1 benimsedigime dair deli) vardir" demi§ ve kendisini
hakh gostermeye <;ah§ffil§. Harun Re§it, o delilin ne oldugunu sorunca da:
"Meryem 'e ula§tzrdigi kelimesi ve O'ndan gelen bir ruh" ayetini hatrrlatnn§.
Yani boylece, isa peygamberin, Allah'm bir par9as1 oldugunu vurgulamak is-
temi§. Bu olay tizerine Harun Re§it'in can1 stla.lmi§ ve ilim adamlanm topla-
mt§. Fakat, ic;lerinden onun §tiphesini giderecek biri 9Ikmam1§. Horasan'dan
bir grup hac1 gelmi§. Bunlar ic;erisinde, Ali b. Htiseyin b. Va.kid! admda bir
zat varm1§. Bu zat, Merv kasabasmdanm1§ ve Kur'an ilminde derin bilgiye sa-
hipn1i§. Koleyle bu zati bir araya getirmi§. Kole ona bu soruyu sorunca cevab

l08- Buhari, Kitc1bu'l-Enbiya, 6/354, Bkz. Ciimiu'/-UsUI , 11/5 l.


35 8 RUHU 'L-BEYAN Cuz:6

vermemi§ ve §byle demi§: " Ey mli'minlerin emiri! Allahti Teala 9ok iyi
bilmektedir ki, bu pis kole, senin meclisinde bana boyle §eyler soruyor. Al-
lah'm kitabmda mutlaka bunun cevab1 vardu. Fakat §U anda aklrma gelmiyor.
Allah'a yemin ederim ki, bu soruya ay1khk getirinceye kadar, yemeyecegim
ve i~meyecegim . In§allah cevab1 da bulacag1m." Daha sonra, karanh.k bir eve
girip kap1y1 iizerine kilitler ve Kur'an okumaya koyulur. Casiye suresindeki
"Goklerde ve yerde, kendisinden olan her ~·eyi sizin emrinize verdi" (Casiye:
13) ayetine gelince, avaz1 9Iktig1 kadar bagirarak: "Kap1y1 a~1111Z ! Cevab1 bul-
dum !" der. Kap1y1 a~arlar, koleyi 9aguir ve Harun Re§id'in huzurunda bu
ayeti okur. Soma da: 'O'ndan gelen ruh', yani i sa, O'nun bir par~as1 olursa,
II

'goklerde ve yerde, kendisinden olan §ey' de O'nun bir par\:as1 olmas1 gere-
kir" der. Bunun tizerine Hristiyan kole cevap veremez ve Miisltiman olur. Ha-
run Re§it ise \:Ok sevinir ve Ali b .Htiseyin el-Vfild.di'ye gtizel bir bagi§ta bulu-
nur. Ali b. Hliseyin Merv kasabas1na doniip, orada bir kitap yazar ve ad1m da
"Kitabu'n -Nazair Ff'l-Kur'an" koyar. Bu e§i ve benzeri olmayan bir kitaptrr.

Deniyor ki: " Onun ruh olmasllllll anlami, Allahti Teala'dan gelen bir ru-
ha sahip olmas1ndand1r. Ancak Allahii Teala, §erefli k1lmak tizere, ruh keli-
mesini nefsine izafe etmi§tir." Yine deniyor ki: "Ruhtan kas1t, Cebrail'in
Meryem'e iiflemesidir. Bu ilfleme, Meryem'in karnma girmi§tir. Allah'm iz-
niyle bu liflemeden hamile kalrm§trr. Bu iiflemeye ruh ad1 verilmi§tir. <";ilnkti
o da, ruhlardan bir tanesidir."

Allahti Teala, Cebrail'in tiflemesini, kendisine izafe ederek, "O'ndan -


Allah'tan-bir ruh" ifadesini kullanmt§tlr. <;tinkti bu olay, Allahti Teala'nm iz-
ni ve O'nun emriyle meydana gelmi§tir.

«Allah'a ve» O'nun btittin «peygamberlerine iman edin!» Allah'm hi~­


bir peygamberini, normal vasf1run tizerine <;Ikararak, tann yerine koymaym!
Hz. i sa , Allah'1n peyga1nberlerinden bir tanesidir. Onu ilfillla§tlrmay1n!
«(Tanr1) 'ii~tlir', demeyin! » "ilfill'm Allah, Mesih ve Meryem" olarak iiy ta-
ne oldugunu, ya da ''Allah ti<; asildan; Baba, Ogul ve Mukaddes ruh'tan olu§-
tugunu" soylemeyin.

«Sizin i~in hayirh olmak iizere bu» ti<;lti inant§ tarz1«ndan vazge~in.
Allah ancak bir tek ilahhr.» 0, tek zattrr. ilfillhgmda tektir ve <;ok olmaktan
da mtinezzehtir. «0 Allah, ~ocugu olmaktan miinezzehtir.» 0 Allah'1, <;o-
cugu olmaktan tenzih ederim. <;ocuga sahip olmak, nesli yok oltnaktan kur-
- tarmak i<;indir. Allahii Teala ise bfilddir. Ezell ve ebedidir. Onun i<;indir ki,
Ayet: 1 71 - I 72 Ni SA SURESi/ 4 359

O'nun ~ocuk edinmeye ihtiyac1 yoktur. Bu gibi §eylerin ttimiinden mtinezzeh-


tir 0 .

«Goklerde ve yerde ne varsa, hepsi O'nundur.» Yaratlna, sahip olma


ve tasarruf O'na aittir. Hi9bir §ey, O'nun tasarrufundan 91kamaz. Hz. i sa da,
bunlardan birisidir. O'nun 9ocugu oldugu nasll dti~tintilebilir ?

ibn $eyh Ha§iyeler'inde §6yle der: " Allahi.i Teala her konuda, ~ocugu
olmaktan kendisini miinezzeh k1lmt§tlr. Goklerde ve yerde ne varsa, yaratma,
sahip olma ve tasarruf yoni.inden, O'na ait oldugu ifade edilmi§tir. Bu ifade,
batil goril§ sahiplerinin, O'na izafe ettiklerini ortadan kald1rmak ic;in kullan1l-
Illl§t1r. Onlann iddia ettikleri §elcilde bir ti\:leme kesinlikle mtimkiln olamaz.
<;tinkti, Allah'la yaratt1g1 §eyler arasmda hic;bir benzerlik yoktur. Boyle bir §e-
yin dti§tiniilmesi bile imkans1zdrr. Durum boyle olursa, O'nun e§i ve \:Ocugu
olmasm1 akil nas1l alabilir ?"

«Vekil olarak Allah yeter.» Btitiin varhklar, i§lerini Allah'a havale


ederler. <;unkti 0, alemlerden mtistagn!dir, hic;bir §eye muhtac; degildir.
Muhta9 ve aciz kimselerin ihtiya9 duydugu \:Ocuk edinme olay1, O'na nasd
yaki§tinlabilir ?

Her§eyin varlzgz benim i~·in §ahittir.


Ki 0 Allah bir tek ilah'tir.

172. «Ne Mesih, ne de yaktn melekler, Allah'1n kulu olmaktan ~e·


kinmezler.» <;tinkii O'na kul olmak, §ereflerin en btiytigti ve O'ndan
ba~kas1na kulluk etmek ise, alc;akbklann en al9ag1drr.

Rivayet edildigine gore, Necran heyeti geldigi zaman Hz. Peygamber'e:


"Neden sahibimizi a~ag1hyorsun?" diye sormu§lar. 0 da: "Sahibiniz kimdir?"
diye sorunca, "i sa" cevab1n1 almt§. Bu cevap tizerine Hz. Peygamber (s.a.v.):
"Onu a~a~~1layacak ne soyledim?" diye sormu~. Onlar: "Allah'm kulu dedin"
demi§ler. Bunun tizerine Hz. Peygamber: "Allah'a kul olmak a~ag1llk m1dtr?"
11
diye sormu§ ve onlar ise, "evet a§ag1hktlf cevab1n1 vermi§lerdir. Ayet bu
olay iizerine inmi~tir.

«O'na kulluk etmekten ~ekinip, » O'na ibadete tenezziil etmeyen ve


«biiyiiklenen kimselerin hepsini, yak1nda huzuruna toplayacakttr.» Alla-
hii Teala, kendisine ibadet etmeye yana§mayanlan da, ibadet edenleri de
k1yamet gilniinde huzuruna toplay1p, dtinyada yapm1§ olduklan ~eylerin
360 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

kar§thgrm kendilerine verecektir.


173. «iman edip iyi i§ler yapanlara, miikafatlann1 tam olarak
verecek,» i§lemi§ olduklar1 hay1rlarm sevabm1, hi9bir eksiltme yapmaks1z1n
kendilerine verecek, «onlara daha fazlas1n1 kendi liitfundan ihsan edecek-
tir.» Buna ek olarak da, kendi ltitfundan onlara bagt§larda bulunacaktu. Bu
ltituf da; hi9bir goztin gormedigi, hic;bir kulag1n i§itmedigi ve hi9bir kulun
hat1nndan ge9meyen nimetlerdir. ·

«Kullugumuzdan yiiz ~eviren ve biiyiiklenenlere de, ac1 bir ~ekilde


azap edecektir.» Yi.ice Allah'a kulluktan 9ekinip btiyiiklenenlere ise,
anlahlanuyacak §ekilde act bir azap verilecektir. «Onlar kendilerine,
Allah'tan ba~ka ne bir dost, ne de bir yard1mc1 bulamazlar.» Onlar kendi-
lerine yard1m edecek ve kendilerini ate§ten kurtaracak kimse bulanuyacaklar-
drr.

174. «Ey insanlar!» Buradaki hitap, biiti.in mtikellefleredir. «$iiphesiz


Rabbinizden size, kesin bir delil geldi ve size,» Hz. Peygamber vas1tas1yle
«apa~1k bir nur indirdik.» Buradaki "kesin deliller"den kas1t, mucizeler,
"nur"dan maksat da Kur'an'd1r. Size, akli deliller ve nakli deliller gelmi§tir.
Sizin inkar etmeniz ic;in, hi9bir sebep ve bahane kahnam1§ttr. Kur'an, kableri
aydmlatt1g1 ic;in, ona da nur ad1 verilmi§tir. I§Ikla gozler ayd1nland1g1 gibi,
Kur'an'la da hi.iktimler ayd1nhga kavu§ur.
175. Kendilerine gelen deliller geregi, «Allah'a iman edip,» kotti §eyle-
ri emreden nefsin emirlerine, §eytamn vesvesesine uymaktan ka<;1p, «O'na
s1ms1k1 sardanlar» var ya, «i~te onlart,» imanlanndan dolay1 , «kendi rah-
metine ve liitfuna dald1racak ve onlari kendine>> giden «dogru bir yola
iletecektir.» Bunlara oyle bir ihsanda bulunacak ki, o ihsan1, hic;bir goz gor-
memi§, hic;bir kulak i§itmemi§ ve de hi9bir insan1n akhndan bile ge9ememi§-
tir. i§te bu insanlar1, AllahU Teala kendine iletecektir. Dogru yola iletecektir.
Dogru yol da, dtinyada Islam ve itaattir, ahirette ise cermet yoludur.

Allahti Team. her peygambere, ilmmetine gostermesi ic;in bir delil ve bei-
ge vermi~tir. Allahti Team, Hz. Peygamberi'n kendisini de bir delil yapmt§tlr.
Diger peygamberlerin delilleri, kendi nefisleri d1§mdayd1. Musa peygamberin
delili, elindeki deynekteydi. Diger bir delili ise, on iki yerinden su ft§kuan
ta~ta idi. Hz. Peygamber ise, her yontiyle bizzat kendisi delildi. Onun gozleri
· de delildi. 0 buyurmu§tur ki: "Secdeye ve ruku'a giderken henden once dav-
Ayet: 1 73-175 Ni SA SfJRESi/ 4 361

ranmayzn. Ben sizi, onumden gordugiim gibi, arkamdan da gorurii.m. "0 09)
Onun goztiniln bir ba§ka delili de: "Muhammed'in gozu ne kayd1., ne de s1n1n
a§ll" ( Necm: 17) ayetidir. Burnunun delili de onun: "Yemen taraflarmdan,
rahmanzn nefesini kokluyorum" ifadesidir.<110> Dilinin delil olmas1na ornek
de: "0 kendi arzu ve hevas1ndan konu~maz. Onun konu~tugu, vahiyden ba§-
kas1 degildir" (Necm: 3-4) ayetidir.

Hz. Peygamber'in ttikrtigii de bir delildir. Herne kadar tiikiiriik olarak


ge9iyorsa da, yanh§ anla§Ilmamas1 i9in "tiflemesi" diye terctime edilebilir, ka-
naatimce, ttiktirtigti de bir delildir. Cabir (r.a.) §Oyle anlatir: "Hendek sava§t
zamanmda Hz. Peygamber §Oyle buyurdu: "Hamurunuzu ekmek yapmaytn.
Kazanin1z1 da hen gelinceye kadar indirmeyin." Daha sonra geldi ve hamura
tiiktirdti. Boylece hamur berekete kavu§tu. Kazana tiikiirdii, kazan da bereket-
lendi. Allah' a yemin ederim ki, bin ki§i bunu yedi ve artti. Sonra da gittiler.
Kazan1m1z hala kayn1yordu. Hamurumuz da oldugu gibi ekmek oluyordu."
Bu konuda bir ba§ka ornek de, Hayber gliniinde meydana gelrni§tir. Hz.
Ali'nin gozii agnyormu§. Hz. Peygamber, Ali'nin gozline birazc1k tiiktiriince,
Allah'1n izniyle agns1 kesilmi§.
Hz. Peygamber'in elinin delil olu§una da: "Attzgin zaman sen atmadin.
Allah atti"(Enfal: 17) ayetidir. Onun elinde, ~ala.I ta§lar1n1n tesbih edip Al-
lah'1 zikretmesi, parmaklan arasmdan suyun ft§kinp, insanlann i\'.mesi de de-
lillerdendir.
Namaz k1lma esnas1nda, aglamaktan dolay1, kazan kaynamas1na benzer
bir §ekilde, gogslintin fokurdamas1 duyulurdu. Onun, gozleri uyur, kalbi uyu-
mazd1. Bu delilleri \'.Ogaltmak mtimkiindiir. Ancak, onun en biiytik delillerin-
den biri, Mirac olay1drr. Hatta bu esnada, Ylice Allah'a iki yay mesafesinden
daha 9ok yakla§IDI§tlr. Buda bir biittin olarak Hz. Peygamber'in kendisiyle il-
gili bir delildir. Bunlar, Hz. Muhammed'den onceki peygamberlere verilme-
mi§tir. 0, kendisine vahyedildikten sonra, Araplar1n ve Acemlerin en fasih
insaru olrnu§tur. Halbuki daha onceden, okuma yazmay1 bilmiyordu ve
kitaptan da anlam1yordu. Bundan daha gu~lil, a9tk ve belirgin delil olur mu
hi~ ?

109- Musl im ve Nese1 bir benzer ~ekliyle rivayet etmi§tir. Bkz. Camiu'l-Usul, 5/627.
110- Ahmed b. Hanbel'in rivayet ettigi hadisin bir bolUmtidilr. Miisned , 2/541.
362 RUHU'L-BEYAN Ciiz:6

176. Senden fetva isterler. De ki: "Allah, babasi ve fOCugu


olmayan kimsenin mirasi hakkzndaki hiikmii §Dyle apklar:
Eger fOCugu olmayan bir kimse oliir de, 0 olenin kiz kardefi
bulunursa, biraktiginin yarisi bu kiz karde§indir. Kiz karde§
oliip, fOcugu olmazsa, erkek karde§ ona mirasci olur. Kiz
karde§ler iki tane olursa, olen erkek karde§in biraktiginin iifte
ikisi onlarindir. Eger, erkek ve kadin daha f azla karde§ bulu-
nuyorsa, erkegin hakki, kadinin payinin iki katidir.
Sapitmamaniz ifin, Allah size afiklamada bulunuyor. Allah
her§eyi bilmektedir. "

176. «Senden,» babas1 ve <;ocugu olmayan kimse hak.k1nda «fetva


isterler.» Fetva; a9Ik ve net olmayan bir durumu giderip, a9lkhk getirmek
anla1nma gelir. «De ki: 'Allah, babas1 ve ~ocugu olmayan kimsenin miras1
hakk1ndaki hiikmii ~oyle a~1klar:» Burada "babas1 ve <;ocugu olmayan kim-
se" diye 9evirdigimiz "Kelale", kelime anlam1yla, gti<; ve kuvvetin
kaybolmas1du. Fakat bu ayette, istiare yap1lmak sureti.yle, baba ve 9ocuk ci-
. hetinden olmayan akraba i9in kullan1lm1§t1r. Bir insan oltir de, arkada
Ayet: 176 NiSA SURESi/ 4 363

9ocuklan ve babas1 bulunmazsa buna da "kelale" ad1 verilir.

Rivayet edildigine gore, Cabir b. Abdullah hastalanm1§ ve H z.


Peygamber onu ziyarete gitmi§. Cabir: ''Ben ketaleyim, yani, babam ve
<;ocuklanm yok. Mahm1 ne yapacag1m ?" diye sormu§. i§te bunun tizerine ad1
ge<;en ayet inmi§. «Eger» ktz veya erkek «~ocugu olmayan bir kimse oliir
de, 0 o)enin» OZ « klZ karde§i bu(unursa, b1raktlg1n1n yarlSI bu k1z
karde§indir.» Kalan ise asabenindir. Bu kizkarde§ sadece anne bir kizkarde§
degildir. <;unkti onun hakk1 alt1da birdir. «K1z karde§ ohip, ~ocugu
olmazsa,» oz «crkek karde§ ona mirasc1 olur.» Y ani mahnm tamam1n1 ahr.
K1z1 bulunursa tamarnm1 degil, kalan1 ahr. «K1z karde§Jer iki tane» veya
daha 9ok «oJursa, olen erkek karde§in biraktlg1n1n ii~te ikisi onlarind1r.
Eger, erkek ve kad1n» kan§tlc olarak «daha fazla karde§ bulunuyorsa,
erkegin hakk1, kad1n1n pay1n1n iki katJdrr.» Bu, Allahti Teala'nm, kitabmda
indirdigi son hiikiimdtir. Buna gore erkek; kadma gore ,daha fazla pay alacak-
tir.

Hz. Ebfi Bekir es-S1dd1k'm §6yle dedigi rivayet edilir: "Nisa sfiresindeki,
feraiz konusunda indirilen ayetin ilki, 9ocuk ve baba hakk1ndadrr. ikincisi de,
kart koca ve ana bir karde§ler hakkmdadrr. Sfirenin son ayeti ise, oz veya ba-
ba taraf1ndan ktz karde§ hakk1ndad1r. Enfal sfiresinin son ayeti de, "iilti'l-
erham, yani yakmlar, hakkmdadir."

«Sap1tmaman1z i~in, Allah size a~1klamada butunuyor.» Bu


konularda saptlchga dii§memeniz i9in, AJlahu Teala size, kelalenin htikrniinti
ve diger hiiktimleri a~1khyor.«Allah her~eyi bilmektedir.'» Ku~ku suz ytice
Allah, her§eyi ~ok iyi bilir. Sizin, ya§arken ve oldtikten sonraki durumunuzu
da 9ok iyi bilir. 0 , bunlan 9ok iyi bildigi i9in, size hayirh ve faydah olan
§eyler konusunda a\:tklamalarda bulunuyor.

Allah11n yard1m1yla Nisa Sfiresi'nin tefsiri sona erdi.


Bu sure Cuneyt GOKCE taraftndan tercOme edilmi§itir.
368 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

1. Ey iman edenler! Sozle§meleri yerine getirin. ihramli


iken avlanmayi he/al saymamaniz §artiyla, fe§itli hayvanlar
size hellil hlindi. Ancak haram olduklan size okunanlar miis-
tesna. $iiphesiz ki Allah, diledigi hiikmii verir.
2. Ey iman edenler! Allah 'in ni§anelerine, mukaddes olan
haram aya, hediye edilen kurbanlzga, gerdanlzklara ve Rable-
rinden liituf ve nza taleb ederek Kabe 'ye yonelenlere sakzn
saygiszzlik etmeyin. ihramdan pktiginiz zaman avlanabilirsi-
niz. Sizi, Mescid-i Haram'dan menettigi ifin bir kavme olan
kininiz, sakzn sizi, onlara kar§l tecaviize sevketmesin. iyilikte
ve takvada yardimla§tn. Giinah i§lemek ve dii§manlik yap-
makta yardzmla§mayin. Allah 'tan korkun. $iiphesiz ki, Allah,
azabi fOk §iddetli olandzr.

1. «Ey iman edenler! Sozle§meleri yerine getirin.» Vefa: Verilen so-


ziln geregini yapmak demektir. Akid: Saglam soz anlamma gelir. iplerin dti-
gtimlerine benzetilerek bu isim verilmi§tir. Burada sozkonusu clan akid ve
sozle~meler, ytice Allah m kullanna gerekli kild1g1 ve gorev olarak verdigi
1

ti.iin dini htiktimlerdir. Aynca insanlann kendi aralannda yapttl<lari muamele-


lerle ilgili anla§ma Ve sozle§meler de bu konunun kapsamma girer. Onlar1 da
yerine getirmek gerekir.

Bu hitabm ard1ndan, ytiktimliiltiklerin aynntih olarak anlatilmas1na ge-


c;iliyor. Once helfil ve haram olan yiyeceklerden soz edilerek:

«ihramh iken avlanmay1 helfil saymaman1z §arbyla, ~e§itli hayvan-


lar size helal k1hnd1» deniyor. Ayette "Behfm'e" diye ge~ip "hayvanlar" di-
ye ifade ettigimiz kelime dort ayag1 olan ttin1 hayvanlar anlam1na gelir. Yani :
Deve, inek, koyun ve ke~i gibi hayvanlann etleri size helal k1hnd1. «Ancak
haram olduklari size okunanlar miistesna.» Yani bundan sonraki il~iincii
Ayet: 1-2 MAiDE SURESi/5 369

ayette haram olduklan Kur'an taraf1ndan bildirilecek olanlar miistesna... Av-


lanmarun yasak olmas1 demek, yasak: olduguna inanmak ve bu yasag1 fiilen
s;ignememek demektir. Bu husus, hem ayet ve hem de hadisye sabittir... ''ih-
ramlr iken ... " Y ani ihrama niyet etmi§ iken ... Anlattlan hususlar yasak:tir.

Reial k1hnan hayvanlann bu §artlarla birlikte anlatilmas1, insanlann on-


lara olan ihtiya~lar1n1 hat1rlatmak suretiyle verilen nimetin miikemmelligine
i§aret etmek i9indir. Sanki §dyle denilmek istenmi§tir: Ashnda baz1 vakitlerde
sizi onlara muhta9 etmeyecek §ey leri elde etmekten s;ekindiginiz halde bu
hayvanlar size mutlak olarak helal k1hndi. «Siiphesiz ki Allah diledigi hiik·
mii verir .» Hikmetinin geregi dogrultusunda neyi helal; neyi de haram ktla-
cag1na 0 karar verir.

2. «Ey iman edenler! Allah '10 ni~anelerine,» sayg1s1zbk etmeyin. Bu


ayet ~urayh b. Dubay'a hakkinda inmi§tir. Bu zat Yemame'den Medine'ye
gelmi§; beraberindekileri Medine d1§mda brrakarak Rasillullah (s.a.v.)'in ya-
nma tek ba§tna girmi§ti. Sonra Allah'1n Rasfilii'ne: "Sen insanlari neye yag1n-
yorsun?" diye sormu§tu. Bunun ilzerine Rasillullah: "Allah'tan ba§ka ilah ol-
madzgma §ahitlik yapmaya, namaz kilmaya ve zekat vermeye ... ~agtnyorum "
cevab1ru vermi§ti. Sonra $urayh: "Gilzel! ... " demi§ ve §Unu eklemi§ti: "Benim
birtak1m btiytiklerim vardlf, onlars1z hiybir §eye karar vermiyorum. Umarrm
ben miisltiman olur, onlar1 da getiririm ... " Oysa, daha once Allah'1n Rasillii
ashab1na: "Rabialilardan size ~eytamn diliyle konu.Jan bir adam gelecek" de-
mi§ti. .. Sonra ~urayh s;Ikt1 gitti. Bunun tizerine RasOlullah dedi ki: "Bu adam
kafir olarak i9eri girdi ve ayni zihniyetle geri dondu. Bu, kesinlikle muslii-
man olmadz." Sonra ~urayh'm Medine' den ytlct1g1 gortildil. Rasfilullah onu iz-
letti. Ancak ona yeti§emediler. Ertesi yil bilytik bir ticaret mah ile Y ema-
me'den hacca geldi. Getirdigi hediye kurbanhklar1na gerdanhk takm1§tl. Mils-
Himanlar Rasfilullah'a: "Ey Allah'1n Rasfilil! i§te $urayh! izin verin, biz onun
hakkmdan gelelim. Sen onu bize birak" dediler. Allah'1n Rasfilii : "Baksamza,
bir de hediye kurbanbklara gerdanllk takmi~ " dedi. Ashab da: "Evet, ey Al-
lah'm Rasfilii! Biz de cahiliye doneminde boyle yapardtk" kar§thg1n1 verdiler.
Sonra Rasulullah bunun yasak oldugunu belirtti." 0 >

Bu ayetin indigi siralarda mii§rikler haccedip kurban kesiyorladi. Mils-


lilrn~lar onlara engel olmak istediler. Ancak Allah, bunu yasakladi. .. Ni~·a­
neler: ihram, tavaf, sa'y, halk (tra§) ve kurban gibi, belirli ibadet §ekillerine

1- Bkz. Vahidi, Esbabu'n-NuzUI ile Taberi, Kurtubi ve ~evkani Tefsirleri ...


370 RUHU'L-BEYAN Ctiz:6

verilen addrr. Y ani: Bu kutsal hareketlcri hafife almay1n, Allah'1n Kabesini ta-
vaf edip Hae ilkelerine onem verenin hareketle rine engel olmay111.

«Mukaddes olan haram aya,>> kutsal aya da sayg1s1zhk etmeyin. 01-


dtirme ve talan etmeyi bu haram ayda, hac aymda, helal gormeyin. Mukaddes
olan dort haram ay: Zilka'de, Zilhicce, Muharrem ve Recep ayland1r. «Hedi-
ye edilen kurbanhga,» deve, inek ya da davar cinsinden, Allah'a yakmla§-
mak umuduyla Kabe'ye hediye edilen kurbanhklara da sayg1s1zhk etmeyin.
«Gerdanhklara ve» gerdanhk taktlmt§ hediye kurbanhklara da, sak1n sayg1-
s1zhk etmeyesiniz. "Gerdanhklar" anlam1ndaki "Kalaid" kelin1esi, "Kilade"
kelimesinin 9oguludur. Kilade, yani gerdanhk, ozellikle develerin boynuna, -
dokunulmamas1 ve hediyelik kurbanhk olduklann1n bilinmesi iyin- asllan nal,
aga~ par9as1 veya benzeri bir §eyden ibarettir.

«Rablerinden liituf ve riza talep ederek Kabe'ye yonelenlere sak1n


sayg1s1zhk etmeyin.» Ziyaret anlac1yla Kabe'ye gelip, ticaret ve nza ile, yani
Allah'1n nzas1yla beraber nz1klan pe§inde de ko§anlara sakin ili§meyiniz, on-
lara engel olmaylillz. Ancak bu ayetin htikmti daha sonra "... mu~rikleri nere-
de bulursanzz oldurun"(Tevbe: 5) ve " ... bu yillarzndan sonra onlar, Mescid-i
Haram'a yakla§mastnlar" (Tevbe: 28) ayetleriyle nesholunmu§tUr. Bu yilz-
den art1k mii§rikler Hae Bolgesine sokulamaz! Birtaknn kurbanhk ve gerdan-
hklarla hi<; bir kafire, gtiven verilemez !. ..

«ihramdan ~1kttgm1z zaman avlanabilirsiniz.» ihramlann1z1 <;tkardtk-


tan sonra avlanman1zm bir sakmcas1 yoktur.

«Sizi, Mescid-i Hara1n'dan menettigi i~in, bir kavme olan kininiz»,


Hudeybiye y11mda umre tavafi ve ziyareti yapman1za engel oldugu i9in bir
kavme olan k1zgmhgm1z ve dti§manhgm1z, «sak1n sizi, onlara kar§I tecavii-
ze se,'ketmesin.>> Tecavilze sevketmek, bu duruma zorlamak anlam1ndadir.
Bu durum, onlan Mescid-i Haram'dan <;1karmaniza sebep olmas111, sizi inti-
kam almaya yoneltmesin.

Birbirinize kar§t «iyilikte ve takvada yard1mla§ID», affetn1e ve ho§go-


rtilti olmada; ilfilli emre uyup arzularrn1za kar§t 9Lkma konulannda destek<;i
olun. «Giinah i§lemek ve dii~manhk yapmakta yard1mla§may1n.» isyan,
zuliim, haks1zhk, misilleme ve intikam konulannda birbirinize destek9i olma-
y1n. \:iinkti yard1mla§mai11n gerekli oldugu hususlar, iyilik, takva, affedicilik
ve ho§g6rlidlir. "Yard1mla~mayzn" anlam1ndaki "La teavem1 ... "nun ash keli-
me yap1s1 bak1mmdan "La teteavenu"dur. Kolay telMfuz amac1yla "te" harfle-
Ayet: 2 MAiOE SURESi/5 371

rinden birisi at1h111§tlr...

Hz. Peygamber'e "iyilik ve gtinah nedir?" diye soruldugunda, §U cevab1


verdigi rivayet edilir: "iyilik, glizel ahlaktzr. KotiilUk ve gunah ise seni ifer-
den rahatszz eden ve insanlarzn, sende bulundugunu bilmelerini istemedigin
§eydir." <2>

«Allah'tan korkun», her konuda O'ndan salan1n. «~iiphesiz ki Allah,


azab1 ~ok §iddetli oland1r.» O'ndan korkmayanlar i9in O'nun intikam1. daha
da §iddetli olacaktir.

A91klad1grm1z bu ayette Allah'1n ylicelttigi yer ve zamanlara sayg1 gos-


termeye i§aret vardu. Buna gore yilce Allah, bir k1s1m ay, gtin ve vakitleri di-
ger bir kism1ndan tistiln tutmu§tur. Nitekim bir k1s1m peygamber ve timmetle-
ri de diger bir k1smmdan daha ytice .kilrm§tII. Boylece gontillerin daha 9abuk
yumu§amas1, ruhlann daha heyecanh ibadet etmesi; insanlarm, i.isttin kihnan
timmet ve peygamberleri ornek edinmesi ve halk1n bu faziletlere te§viki sag-
lanmt§tlr. Ote yandan sakinlerine sevap kazandirma, ba§ka bir deyimle yap1-
lan amellerin kar§1hgm1 daha da bilytitme amac1yla bir las1m mekanlar tisttin
k1lmm1§ttr. Allah baz1 insanlar1 bedbaht, bazilarlill da mesut, iyi kimseler ola-
rak yaratm1§tlr. Her §eyin son durumu onemlidir. Ku§kusuz Hz. Muhammed,
gtizel ahlak ve iyi amel sahibiydi. Sana dti§en, ona uymaktrr. Allah, tilm pey-
gamberleri ov1nil§, her birini bir s1fatla nitelendirmi§ ve hepsini kasdederek
Hz. Muhammed (s.a.v.)'e: "Sen de onlann dogru yoluna uy" (En'am: 90) di-
rektifini vermi§, peygamberimiz de bu direktifin geregini yapmI§tlr. Bu ytiz-
den Hz. Peygamber (s.a.v.) bu peygamberlerin sahip olduklar1 gtizel hasletle-
rin tli1ntinli kazanmI§tII. Bilindigi gibi, her peygamberin belirgin bir ozelligi
vardrr. Mesela Hz. Nuh §ilkrediciligiyle, Hz. ibrahim yumu§ak huyluluguyla,
Hz. Musa ihlas1yla, Hz. ismail verdigi soze baghhg1yla, Hz. Yakub ve Hz.
Eyyfib sabuh ohnalar1yla, Hz. Davut onurlu olmas1yla, Hz. Siileyman al~ak­
gontilltiltigtiyle, Hz. isa ztihd ve takvas1yla tanmmt§tlr. i§te bilttin bunlan izle-
yen Rasiilullah (s.a.v.) tum bu ozelliklere sahip olmu§tur. i§te ey mi.isltiman!
Sen, o peygamber (s.a.v.)'in timmetindensin. Allah'tan korkup takva sahibi ol
ki, ~iddetli ve ac1kh azaptan kurtulas1n, ebedl ve bol nimetli cennete kavu§a-
s1n.

2- Bu hadisi Buharl (Edep), Muslim ve Tirmizl tahric etmi§tir. Bu konuda aynca bkz. Fethu'l-
K ebfr, 2/18.
372 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

3. Le§, kan, domuz eti, Allah'tan ba§kasimn adi anilarak


kesilen, bogulan, doviilerek, dii§erek, birbirleriyle dovii§erek
olen, cani flkmadan kestiginiz harif yirtzci hayvanlar tarafm-
dan yenilen, dikilen o ta§lar ifin kesilen hayvanlar ve /al okla-
nyla kismet aramamz da haram kzlinmi§hr. Bunlan yapmak,
yoldan flkmaktir. Bugiin kafirler, dininize kar§i iimitsizlige
dii§mii§lerdir. Onlardan korkmayin. Benden korkun! Bugiin
dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladim ve din
olarak size i slam 'i seftim. Afltk sebebiyle zaruret ifinde olan-
lar, giinaha kaymayacak bir §ekilde bu haram kilinan §eyler 4

den yiyebilirler. <;unkii Allah fOk bagi§layan ve fOk merhamet


edendir.
Ayet: 3 MAiDE SURESi/5 373

3. Size «le~,» haram kilmm1§ttr, onlan ahp yemeniz haramdu, yasaktrr.


Helal ve haram kilma, maddelerle ilgili degil, fiillerle ilgilidir. Le§ ise bogaz-
lanmadan olen hayvan demektir.

«Kan,» aktulan, doktilen, bir yere bo§altilan kan da haramdrr. Ciger ve


dalak ise haram degildir. Cahiliye doneminde kam bagITsaklara doldurup k1-
zaruyorlar, hacainat yap1lan i~in bu kan haram degildir, diyorlardi.

«Domuz eti»nin yenilmesi de haramdu. Hatta bu, bizzat necis oldugun-


dan, bogazlansa bile helal olmaz. Domuz etinin ozellikle soz konusu edilme-
sinin sebebi, bir k1srm kafirlerin bunu yen1eyi ali§kanhk haline getirmeleriy-
di. Ote yandan, yenilen §ey, viicudun bir par~as1 haline gelir; ahlfilc ve karak-
teri, i~inde bulunan ozellikler dogrultusunda etkiler. Domuz ise a§1n ve pis
bir hrrsa sahiptir. i§te onun gibi olmamas1 iym, insana domuz eti haram klhn-
mi§trr. Dstelik, domuz namus yoksuludur. Kiskanma diye bir§ey domuz ic;in
sozkonusu degildir. Hatta erkek domuzun gozii oni.inde, kendisine ait olan di-
§isiy le cinsel ili§ki kuran hayvana kar§1 kihm bile kipudatmaz. i§te domuz
etinin yenilmesi, bu ozelliklerin insana da gec;mesine sebep olur.

«Allah'tan ba§kas1n1n ad1 anllarak kesilen» hayvanlann etleri de ye-


nilmez. Mesela bogazlanrrken tizerinde "Lat ve Uzza ad1" an1lan hayvanlann
eti haramdir. Hatta islam hukukc;ular1 (fakihler): "Hayvan1 kesen adam, Al-
lah'm ad1yla Hz. Muhammed'inkini beraber ansa, mesela 'Allah'm ve Muham-
med'in ad1yla .. .' dese, kesilen hayvan haram olur"derler. Hadiste de §Oyle ge-
9er: "Allah, anne ve babasmi lanetleyeni lanetlesin. Allah, O'ndan ba~kasz ­
nm admi anarak bir hayvan keseni de llinetlesin ... " (3) Nevevl, bundan ama-
cm, Allah'tan ba§kas1nm; mesela bir putun veya Musa'nm, ya da ba§ka birisi-
nin ad1 an1larak kesilen hayvan oldugunu belirtir.

Maverdi de, Buhara alimlerinin, padi§aha yak1nla§mak amac1yla onu


kar§tlarken kesilen hayvan1n Allah'tan ba§kasma kesildigi gerek<;esiyle haram
olduguna fetva verdiklerini a<;lk<;a soyler. Rafi! ise, bunun haram olmad1g1;
<;tinkii bunun, geli§in bir mtijdesi niteliginde oldugu, 9ocuklann dogumunda
kesilen Akika kurban1na benzedigi, sonu<; olarak da haram k1hnamayacag1
gorti§tindedir.

«Bogulan,» <;e§itli §ekillerde bogularak olen hayvanlar1n etleri de ha-

3- Hadisi Mtislim, Nesai ve Ahmed (Mi.isned'de) tahric ederler. Aynca bkz. F erhu'l-Kebfr,
3/15.
374 RUHU'L-BEYAN Ciiz:6

ramd1r. Nitekim cahiliye doneminde insanlar, koyunlar1 boguyorlar ve ondan


sonra yiyorlardi. Kesi lip bogazlai1n1adan olen bu hayvanlar da bir nevi le§ sa-
y1hrlar.
«Doviilerek» olen hayvanlann etleri de yenilmez. Bunlar da herhangi
bir ta§, ya da sopayla vurulup oldiirtilen hayvanlardir. Ytiksek bir yerden «dii-
§erek» olen hayvanlann etleri de haramdir. Bunlann yere veya bir kuyuya
dti§meleri arasmda fark yoktur. Asil olan dii§ttikten sonra kesilmeden olmesi-
dir.

Peygamber (s.a.v.) Adiy b. Hatem'e §oyle buyurmu§tur: "Vurdugun av


hayvanz dagdan yuvarlamp suya du~unce, artzk onu yeme. <;unkii sen, onun
okun isabeti sonucu mu; yoksa suyun etkisi sonucu mu oldugunii bilemez-
sin. "<4 > i§te bu, "salancalt" ve nsalancas1z" iki durumun sozkonusu olabilecegi
tiim konularda bir kural haline gelmi§tir. Buna gore, bu gibi durumlarda "sa-
k1ncah" yon goz ontinde bulundurulacak, o ihtimale gore hareket edilecektir.
Bu ytizden Allah'1n Rasfilti §5yle buyurmu§tur: "Helal a f zktir, haram da
a<;tkttr. Ancak ate yandan pek qok kimsenin bilemedigi ~iipheli durumlar da
vardzr... " <5>

«Birbiriyle dovii§erek olen,» yani bu dovti§me sonucu can veren ve


«can1 ~1kmadan kestiginiz hari~ y1rtic1 hayvanlar taraf1ndan» par9alarup
bir k1sm1 «yenilen» hayvanlar1n ctleri de yenilmez. "YirtlCl hayvanlar" dan
ama9, az1 ve kopek di§leri olup, insan ve hayvanlan par9alamak. ivin saldrran
aslan ve benzeri hayvanlard1r. ~u halde av hayvan1, yakalad1g1 av1n bir kism1-
111 yerse, geri kalan kis1m, yani artig1 da haram olur, artlk yenilmez. "Canz
qzkmadan kestiginiz hari(' yani, an1lan hayvanlardan olmeden, canlari 9Ik-
madan kesebildikleriniz haram degildir. Buna gore, tepinirken; goztinti kirpar
veya kuyrugunu sallarken yeti§ip kesebildikleriniz helal olur.

islfuni anlamda kesim; girtlagm ve grrtlaga biti§ik olan yeme-ic;me boru-


sunun kesilmesiyle gervekle§ir. Hayvanlan bogazlarken en azmdan bu ikisini
kesmek gerekir. Mlikemmel bir kesimde ise gutlak ve yemek borusu ile bera-
ber her iki yandak.i ~ahdamarlar1 da kesilmelidir. Keskin olan her §eyle kesim
yap1labilir. Bu bir demir par9as1 olabilecegi gibi, herhangi bir kamt§, cam, ya-

4- Bu, Buharl'nin KitabU's-Sayd'de Adiy b. Hatem'e dayandirarak naklettigi hadisin bir boliimU-
dtir. Bkz. Camiu'l-Usa/, 7/26.
5- Bu cla Buhari ve MUslimin naklettikleri uzunca bir hadisin bir boJtimi.ldlir. Bkz. Fethu'l-Ke-
bir, 2/82
Ayet: 3 MAiDE SURESi/5 375

hut ta§ par9as1 da olabilir. K1sacas1, §ahdrunarlann1 yar1p kan ak1tabilen her
§ey kesim fileti olabilir.

«Dikilen o ta§lar i~in kesilen hayvanlar» da haramd1r. Bu ta§lardan


ama~ Kabe'nin etraf1na dikilen ve cahiliye toplumunda tizerlerinde kurban ke-
silen ve kutsalla§ttnlan ta§lardrr. i~te bu ta§lar ic;in kesilen kurbanlar size ha-
ram k1hnm1§tlr. «Ve fal oklariyla kismet araman1z da haram kd1nm1§tlr.»
Ayette ge9en "ezlam " kelimesi fal oklar1, ya da zarlan anlam1nda olup "ze-
lem" kelimesinin <;oguludur. K1sacas1, bu fal oklanyla da kismet aramak ya-
saklanm1§t1r. Cahiliye toplumunda yayg1n olan §Oyle bir uygulama vard1:
Herhangi bir i§e giri§tilderinde, ya da niyetlendiklerinde ti<; tane fal oku geti-
rip birisinin iizerine ''yap" anlannnda "Rabbim emretti" ; ikincisinin tizerine
"yapma" anlam1nda "Rabbim yasaklad1" yazarlar; ti~i.inciistinil ise "bo§" bua-
krrlardi. Ardindan giri~tikleri i§ niyetine, torbaya koyduklar1 o oklardan birini
c;ekerler, yap emri 9lkarsa yaparlar; yasak c;1karsa yapmazlar; bo§ olan c;tlanca
da bu fiili bir daha tekrarlarlardi. B urada "kismet araniak"tan maksat k1smet-
lerini bu yolla belirlemek ve buna inanmaktu.

i~te «bunlari yapmak», bu <;e§it k1smetlere ba§vurmak, «yoldan ~1k­


makhr>>, isyandu, haddi a§makd1r, gayb bilgisine mildahaledir. Oysa gayb1
ancak Allah bilir.
~unu bilin ki, me§ru oln1ayan bir yolla gayb1 ogrenmeye kalk1§mak; -
mesela bir i§in iyi mi, yoksa kotii mti oldugunu kamn ve mtineccimlerden og-
renme te§ebbtisiinde bulunmak- kesinlikle yasaktir. Kur'an'la istiharede bu-
lunmak, ya da hayirh bir i§ i<;in istihare namazm1 k11mak; duas1n1 okumak ise
ona benzemez. <;tinkil bu me§ru bir yolla bilgi aramaktrr; hayu pe§inde ko§-
makur. Hayir ile ilgili 9abamn yasak olmas1 dti§lintilemez. Yasak olan, fal ok-
lar1 arac1hg1yla, kismet aramakttr. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.) de §Oyle
buyuruyor: "Ku§ Ufurtarak, ta§ karz§tzrarak, Jal bakllrarak bazi kararlara
varmak ve bir §eyleri ugursuz saymak, sihirbazlzk , hayirsiz bir davrani§ttr,
putlara inanmak gibidir." <6>

«Bngiin» yani §imdi, §U anda ... (T1pk1: "Diln gem; idim, bugiln ihtiyar-
ladrm" demek gibi.) Ku§kusuz "di.in" derken, ozellikle bulunulan gUnden bir
onceki gi.in ifade edilmek istenmedigi gibi; "bugtin" derken de ozellikle ic_;inde
bulunulan gun belirtilmek is~enmez ... bte yru1dan ayette gec;en "bugun"den

6- Hadisi EbQ Davud Kubcysa'dan nakleder. Bkz. Suyuti , Fethu'l·Kebfr, 2/253.


376 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

amac1n, ayetin indigi giin olan Cuma giinti ikindi sonras1, peygamberin
Arafat'ta bulundugu, Veda Hacc1nm arefe gtini.i oldugu da ileri si.iri.ilmii§ti.ir.
i§te bugi.in «kafirler, dininize kar~1 iimitsizlige dii~mii~lerdir .» S izin dini-
nize kar§1 tistiinltik saglayamayacaklar1n1 anlayan, yi.ice Allah'm islam Dinini
ti.im dinlerden tistiin k1lacag1na ili§kin soziinii ger9ekle§tirdigini goren dinsiz-
ler, artik size galip gelmekten iimitlerini kesmi§lerdir. Bu yi.izden «onlardan
korkmay1n», s.i ze tisti.inliik saglayabileceklerini dti§tinrneyin. «Ben den kor-
kun!» Sadece benden! ..

«Bugiin, dininizi kemale erdirdim.» Diger biittin dinlerden i.isttin ve


ytice lald1m. «Size nimetimi tamamlad1m.» Sizlere hidayet ve ba§an nasip
ettim. Dinlerin ve §eriatlann en mlikemmelini size verdim. «Ve din olarak
size islam'1 se~tirn.>> Btittin dinler aras1nda Allah katmda en degerli ve mak-
bul din olan islam'1 size verdim.

Hz. Omer'den riv a yet edildigine gore, Y ahudilerden bir adam bir giln ,
kendisine demi§ ki: "Ey mti'minlerin emiri! Sizin kitab1n1zda okudugunuz bir
ayet vardrr ki, eger bize inmi§ olsayd1; biz 0 gilnti bayram edinirdik. II Hz.
Omer: "Hangi ayettir" diye sordugunda, yahudi: "Bugun, dininizi kemale er-
dirdim ... diye ba§layan ayettir" cevab1n1 vermi§, bunun iizerine Hz. Omer:
"Biz o gilnli ve ayetin peygambere indigi o yeri 9ok iyi biliyoruz. Bu ayet cu-
ma glinli peygamberimiz Arafatta iken inmi§ti, kar§Il1gm1 vermi§." <7> Boylece
Hz. Omer de o gtinli bayram edindigimize i§aret etmek istemi§.

Yine rivayet edildigine gore, bu ayet indiginde Hz. Omer aglamaya ba§-
lam1§; Rasfilullah Efendimiz (s.a.v.) "Niye aglLyorsun ey Omer?" diye sorun-
ca §U cevab1 vermi§: "Beni aglatan §U: Biz dinimizin artmas1ru bekler durur-
duk. Artlk kemale erdigine gore azalacak, eksilecek demektir." Bunun ilzeri-
ne Allah'1n Rasfilti: "Dogru soyledin" kar§1hg1n1 vermi§. <3> Boylece bu ayet
Rasfilullah'1n oltim haberini veriyordu. Nitekim Allah'tn Rasulil bundan 81
glin sonra Rebitilevvel ayuun 12'sine rastlayan bir pazartesi gi.inti vefat etti.
Ne gariptir ki Hicret'i de bir Rebitilevvel aymm 12'ci gtinti olmu§tU.

«A~hk sebebiyle zaruret i~inde olanlar,» i9inde bulundugu zorunlu


durum dolay1s1yla harain kihnan bu §eyleri yemek mecburiyetinde kalanlar,

7- Bu hadisi Muslim ve Buhari Sahihlerinde, Imam Ahmed de Miisned'inde naklederler. Ancak


Buharinin ibaresi: "Yahudiler Hz. Omer'e dediler ki ... " diye ba~lar.
8- Bkz. ibn Keslr Tefsiri, l/482 vc Alusi, Ruh'ul- Maani.
Ayet: 3 MAiDE S0 RES[/5 377

a~hktan oltim korkusu iyinde olanlar «gunaha kaymayacak bir §ekilde bu


haram k1hnan ~eylerden yiyebilirler.>> Bunlann yemeleri isteyerek, Jezzet
duyarak ve i~tahla olmayacak; ruhsat verilen sm1n a§1nayacaktlT. «~iinkii Al-
lah <;ok bagi§layan ve <;ok merhan1et edendir .» Bu durumda kalanlan, ye-
meleri sebebiyle hesaba ~ektnez .

Rivayet edildigine gore adamJn biri Rasfilullah'a : "Ey Allah'm Resfilti!


Herhangi bir yerde avhk tehlikesiyle kar~1 kar~1ya kaldlg1m1zda olti hayvanla-
nn etleri bize nas1l helfil olur diye sormu~. Allah'1n Rasfilti ~u cevab1 venni~­
11

tir: "Sabah ve algam yemegi haline getirmediginiz, ve giinaha kaymadiguuz


siirece... ' <9>
1

A<;hk tehlikesiyle kaf§I kal'§tya kald1g1 halde, olii hayvan etinden yeme-
yerek olen ki~i glinahkardu. Oysa ote yandan hasta olup da tedavi gormeye
yana~mayan ve olen adam1n durumu boyle degildir, yani gUnahkar olmaz.
<;unkti onun, o iHiyla iyile§ecegi kesin degildir; iHiv' olmadan da iyile~1nesi
imkan dahilindedir.

9- Hadisi imam Ahmed, Miisned'inde nakleder. lbn Kesir de hadisin Buhar'f ve Mi.islim'in §art-
lanna uygun olarak Sahih oldugunu belirtir. (1/483)
378 RUHU'L -BEYAN Cl.iz:6

4. (Ey Muhammed!) Onlar senden, kendileri ifin neyin


helal kilmdtgtni soruyorlar. De Id: "iyi ve temiz olan §eyler si-
ze helill ktltndt. Allah 'in size ogrettiginden ogretip a vet hale
getirdiginiz hayvanlarin, sizin ifin yakaladiklanndan da ye-
yin. Ve (onlari ava salarken) iizerlerine Allah'1.n adinz anin.
Allah'tan korkun. $iiphesiz ki Allah, hesabi fOk siiratli olan-
dtr."
_5. Bugiin size temiz ve giizel §eyler helfil kihndi. Kendileri-
ne kitap verilenlerin yemekleri size helal oldugu gibi sizin ye-
mekleriniz de onlara helaldtr. Hiir ve iffetli mii'min kadinlar
ile siulen once kendilerine kitap verilenlerden hiir ve iffetli
kadinlar, nainuslu olmaniz, zina yapmamaniz, gizli dost edin-
memeniz ve kendilerine mehirlerini vermeniz §arttyla size
hel/ildir. Kim dini inkar ederse §iiphesiz daha onceki amelleri
bo§a gider ve ahiret giiniinde o, hiisrana ugrayanlardand1r.

4. «(Ey Muhammed!) Onlar senden kendileri i~in neyin helal k1hn-


d1gin1 soruyorlar.» Neyi yiyebileceklerine ili ~kin bilgi istiyorlar. «De ki:
'iyi ve temiz olan §eyler size helal k1hnd1.» Saghkh kimselerin tiksirunedigi
ve yirkin kar~1lamad1g1 ~eyleri yiyebilirsiniz. Nitekim b~ka bir ayette de ~oy­
le denilmektedir: "Temiz §eyleri onlar ifin helfil. murdar §eyleri de haram kz-
lar" (Araf: 157) Temiz'in sozllik anlam1: Arzulanan> lezzet duyulan ve i~tah
9eken her ~eydir. Ku~kusuz bu lezzet duyma ve ho~laruna, saghkh, sagduyulu
ve saglam karekterli kimselerin ho~lamnas1dir. Yoksa bedeviler tilm hayvanla-
nn etlerinden ho~larurlar.
«Allah'1n size ogrettiginden ogretip avc1 hale getirdiginiz hayvanla-
Ayet: 4 MA.iDE SURESi/5 379

rin,» av i<;in egittigiillz avc1 hayvanlann sizin iyin yakaladtl<lanndan da ye-


yin. A vc1 hayvanlar deyince, sahibi iyin av yakalayan yirt1c1 hayvanlardan
pars, kaplan ve kopek; par9alay1c1 ku§lardan da §ahin, dogan, kartal ve akba-
ba akla gelir. Bunlar egitilmeye mtisait hayvanlardrr. Bu ytizden hepsinin av1
heHildir. K1sacas1 av i9in yeti§tirilip egitilen avc1 hayvanlann yakaladiklar1
helaldir. Sanki denilmi§tir ki: Av konusunda uzman olarak yeti§tirdiginiz ve
Allah'1n size ogrettiklerinden kendilerine ogrettiginiz; <;e§itli planlar ve bilgi-
lerle donatt1gllllz avc1 hayvanlann yakaladtklar1 size helal ktl1nm1§tlr.
Sahibi taraf1ndan sahnmca giden, sahibi dur deyince duran, don dey.ince
donen; sahibi i<;in yakalad1g1 avdan yemeyen av hayvanlar1, egitilmi§ hayvan-
lardt.r.
Ke§§af tefsirinin yazan: "Allah'in size ogrettiginden ogretip avci hale
getirdiginiz ... " ayetinin a9tl<lamas1yla ilgili olarak der ki: "Herhangi bir ko-
nuda ilim sahibi olmak isteyen kimse o konudaki en yetkili ve en uzman ki§i-
ye ba§vurmahdir. Ugrunda 9ok uzun yolculuk yapmak zorunda kalsa bile, o
konunun inceliklerine dalabilen mtitehass1slara mtiracaat etmelidir. <;link.ti
ehil olmayan birisinden bilgi ahp vakit kaybeden nice kimseler vardrr ki, gtin-
lerini bo§a ge\:irmi~lerdir, o konunun uzmaruyla kar§ila§tiklannda doviintirler,
parmaklar1n1 isirular ..."
i§te bu avc1 hayvanlann «sizin i~in yakaladtklanndan da yeyin.»
Evet, bir k1sm1n1; ba§ka bir deyimle hi<;bir §eyini yemediklerini yeyin. <;unkti
bir par9as1n1 yedikleri av1 sizin i<;in degil, kendileri i<;in yakalam1§ say1hrlar.
Nitekim Peygamber (s.a.v.) Adiy b. Hatem'e §6yle buyurmu§tur: '' ... Eger se-
nin avci hayvamn, yakaladig1 avdan yemi~se, artzk sen yeme. <;unku onu ken-
disi ifin yakalamL~tzr. "<10> islam hukuk9ularmm ~ogu da ayrn gorti§ti ileri sti-
rerler.

«Ve (onlan ava salarken) iizerlerine Allah'1n ad1n1 an1n.» Av hayva-


n1n1 salarken Allah'1n ad1n1 anmay1 ihmal etmeyin ... Ebfi Sa'lebe der ki: "Ben
Allah'm Resuliine bir gtin: "Ya Nebiyyallah dedim, bazen kitap ehlinin yanla-
nnda bulunuyoruz, onlarm kaplanndan yiyelim mi? Bazen de okumla veya
egitilmi§ av kopegimle, ya da egitilmemi§ kopegimle avlan1y01um, bunlarm
hangisi benim i9in caizdir, ne yapmam laz1m?" Bu soruJanm tizerine Pey-

10- Buhari, Mtislim, Ebft Davud ve hadis birka~ rivayetle Tirmizl tarafmdan nakledilmi§tir.
Bkz. Camiu'l-Usul, 7/25,
380 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:6

gamber (s.a.v.) §6yle buyurdu: "Sordugun kitap ehli kaplanntn durumu §U-
dur: 'Eger ba§kasLnL bulursanLZ, ondan yemeyin. Bulamazsamz, y1kaym ve
ondan yeyin.' Avlanma durumlanna gelince: Allah'm aduu anarak okunla
vurdugunu ye; Allah aduu amp sald1g1n egitilmi§ av kopegi tarafmdan yaka-
lananz da ye; egitilmemi§ kopegin tarafindan yakalanan ve kesmesine yeti§ti-
gin avz da ye. 01 >
11

«AHah'tan korkun.>> Yasaklan konusunda O'ndan salan1n. «Siiphesiz


ki Allah, hesab1 ~ok siiratli oland1r.'» Hesab1nm geli§i c;abuktur, ya da he-
sap gormey~ ba§lad1g1nda hemen tamamlanir, en k1sa zamanda gerc;ekle§ir.
Her iki ac;1klamaya gore de anlam §Udur: Bi.iytik, ki.ic;i.ik her hususta hemen
yakan1za yapI§lf, kurtulamazs1n1z.
Bu ayet indikten sonra Peygamberimiz (s.a.v.), kendilerinden yararlan1-
lan kopeklerin beslenmesine izin vermi§, sald1rgan kopeklerin ve zarar verip
rahats1z eden §eylerin oldi.irtilmesini emretmi§tir. Peygamberimiz (s.a.v.) §oy-
le buyurmu§tur: "Kim, 9ohan, av ve ziraat kopegi di§znda evde kopek besler-
se her gun sevabuidan bir miktar azalir. <12> Bu yasaklaman1n hikmeti, misa-
11

firlere saldrrd1g1ndan; gelip-giden fakirleri korkuttugundan olsa gerek. Aynca


kopek beslemek kafirlerin geleneklerindendir. Kafirler, kopek bak1m1na 9ok
onem verirler, onu c;ocuklar1 gibi goriirler. <;i.inkii ayn1 cinsten olanlar (yani
nesil olanlar) aras1nda bir yak1nhk ve ah§kanhk meydana gelmektedir. Pey-
gamberimiz buyuruyor ki: "ifinde resim, kopek ve cenahet kimse bulunan
eve melek girmez." <13> Buradaki melekleden ama9, rahmet ve istigfar melek-
leridir. Hayir ve §erleri kaydeden melekler ise mi.ikellefiyet 9ag1na gelenler-
den bir an bile aynlmazlar. Resimlerden ama9 ise canhlarm, yani ruh sahiple-
rinin resimleridir. <;iinki.i bu tip evler puthaneleri andumaktadir. Kopek ise
necistir, salrnulmas1 gerekir.
5. «Bugtin», §U hazir zamanda, ya da ayetin indigi gi.in «Size temiz ve
giizel §eyler helal k1hnd1.» Temiz ve gtizel §eyler salim fitratlann, ki§ilikli
ve gi.izel ahlakl1 kimselerin ho§ kar§Ilad1g1 ve c;irkin gonnedigi §eylerdir. Ay-
nca haram olduguna herhangi bir §ed delil, layas ya da mtictehid tarafmdan
hUkmedilmeyen §eyler de bu lasma girer. «Kendilerine kitap verilenlerin»,
yahudi ve hristiyanlann «yemekleri»; yiyecekleri ve kestikleri size helal ki-

11- Hadisi Buhari, Mtislim. Tirmizi ve Nesei tahric etmi§tir. Bkz. Camiu'l-UsUI, 7/31.
l 2- Sahih olan bu hadisi Nesei Kitabu's-Sayd'de tahric etmi~tir. Hadis sahihtir.Bkz. Camiu'l-
Usu/, 7/51.
13- Hadis, Buhari ve Muslim tarafmdan tahric edilmi§tir. Bkz. Camiu'l-UsiU, 4/808.
Ayet: s MAiDE SURESi/5 381

hnffil§hr; yemeniz n1i.imktindtir.

ibn Abbas'tan rivayet edildigine gore, kendisine Arap Hristiyanlann


kestiklerinin durumu sorulmu§; o da "helaldir" cevab1n1 vermi§. Btitiin tabiin
ku§ag1 da ayn1 goril§tedir. Hatta yahudi ve hristiyan1n Allah'tan ba§ka birisi-
nin ad1n1 anarak kestigi; mesela hristiyanm Hz. isa'nm ismini zikrederek bo-
gazlad1g1 hayvan1n etinin yenilebilecegini pek ~ok ~ilim ileri stirmil§ttir. <;un-
kti onlann kestigini helfil ktlan ytice Allah, ne diyeceklerini gayet iyi bilir.
Hasan der ki: "Yahudi ve Hristiyan1n Allah'tan ba§kas1111n ad1Ill anarak
kcstigini bizzat gortir, i§itirsen yeme. Ancak o i§ senin g1yab111da yapilm1§sa
ye. <;linkti Allah onu sana helal k1lm1§hr."

Kitap ehlinin yemekleri «size hclal oldugu gibi, sizin yemekleriniz de


onlara helaldir.» Onlan yedirip ic;irmede sizin ic;in herhangi bir sakmca yok-
tur. Onlara g1da maddesi satman1z caizdir.
«Hiir ve iffetli mii'min kad1nlar ile, sizden once kendilerine kitap
verilenlerden hiir ve iffetli kad1nlar» size helal klhnm1§tlr. Kitap ehlinden
olanlann harbi oln1alan, durumu degi§tirrnez. ibn Abbas ise, barb! olan kitap
ehli kadmlarla evlenilemeyecegi gorti§tindedir.

Ayet, bir ikram ve ihsan konumunda oldugundan, ozellikle "hur ve if-


fetli" olanlarla evlenilebilecegini ortaya koymu§tur. <;tinkti boylesi bir evlen-
me daha milkemmel ve daha ilsttindtir. Dolay1s1yla "en mlikemmel"e dikkat
<rekilmi§tir. Mti'min cariyeyle evlenebilecegine ili~kin herhangi bir ihtilaf
yoksa da, "hur kadmlann" tercih konusu ohnalar1 gerektigine de boylece i§a-
ret edilmi§tir. <;unkti cariyeyle evlenmek c;ocugun kolele§tirilmesine sebep
olur. Zira c;ocugun "htir", veya "kole" olmas1, annesinin durumuna baghdrr.
Oysa ki§i, kendi koleligini arzulamad1g1 gibi, c;ocugunun da kole olmasma se-
bep olmamal1drr.

«Namuslu olman1z,>> iffeti terketmemeniz, «Zina yapmaman1z,» ac;tl<-


tan zinaya tevessi.il etmemeniz, «gizli dost edinmemeniz» gizli zina yapma-
maniz «Ve kendilerine mehirlerini vermeniz» onlan mehirsiz birakmaman1z
«~arhyla size helaldir.» Ayette ge<;en "Ehdan" kelimesi "H zdn"1n <;ogulu-
dur. H1dn, zina yapmak i<;in gizlice edinilen erkek veya kad1n dost demektir.
$a'bi de zinay1 iki k1sma ay1nr. Birincisi a<;Iktan yaptlan ve "Sifah" denilen
zina. ikincisi "H1dn" yani gizli dost edinmek sfiretiyle gizlice yap1lan zina.
Ytice Allah her iki k1sm1 da bu ayetle yasaklarnt§, haram k.Ilm1§tir.
382 RUHU' L-BEYAi~ Ci.iz:6

«Kim dini inkar ederse» isiam §eriatin1 benimsemeye ve kabullemne-


ye yana§mazsa «~iiphesiz onun daha onceki amelleri bo~a gider>>. Onlan
yapmamI§ gibi olur, yapt1g1 iyilikler bo§a gider «ve ahiret giiniinde o, hiis-
rana ugrayanlardand1r .» Ate§e siirliklendigi i~in yak1nan, dovtinen ve zarar
edenlerden olacaktrr. 0 gun, kocas1 miisltiman olan kitap ehli kad1na, kocas1-
nm islfimhg1 herhangi bir yarar saglamayacag1 gibi; e§i kitap ehli olan miislil-
man erkege de e§inin kiifrti herhangi bir zarar vermeyecektir.

Bil ki, kiiftir ~irkinlik ve rezaletlerin en kotiisti oldugu gibi iman da gii-
zelliklerin doruk noktas1dir. ibn Abbas (r.a.)'dan rivayet edildigine gore: "Al-
lah, Adn Cennetini yaratttgt zaman, it;inde de hiqbir goziin gormeyip, fiir;bir
kulagin i§itmedigi ve hiq kimsenin akllna bile getiremedigi §eyler yerle§tir-
mi§ ve ona '§imdi konu{ demi§. Bunun uzerine Adn Cenneti ii9 deja:
'Mii'minler muhakkak kurtulu§a ermi§lerdir' demi§tir. ' < 14>

14- Hadis'i Taberani el-Kebir'inde ibn Abbas'tan tahric etmi~tir. Bkz. el-Fethu'l-Kebir, 3/34.
Ayet: 5-6 MAiDE SURESi/ 5 383

6. Ey iman edenler! Namaza kalktiginiz zaman yiizlerinizi


ve ellerinizi dirseklerle beraber yikaym. Ba§larinizi meshedin.
Ayaklarinizi topuklarla beraber yikayzn. Eger ciiniip iseniz te-
mizlenin. Eger hastaysaniz, yahut yolculukta bulunuyorsaniz
veyahut herhangi biriniz abdest bozma yerinden gelmi§se veya
kadinlara dokunmu§saniz ve su da bulamami§saniz temiz top-
rakla teyemmiim yapin. Yiizlerinizi ve ellerinizi toprakla mes-
hedin. Allah size bir zorluk ftkarmayi dilemez. F akat 0, te-
mizlenmenizi ve ii.zerinize olan nimetini tamamlamak ister ki
§iikredesiniz.
7. Allah'in iizerinizdeki nimetini ve :"i§ittik, itaat ettik" de-
diginizde sizden aldigi ve onunla sizi bagladigi ahdini, hatirla-
yin. Allah 'tan korkun, fiinku Allah gogiislerin oziinii fOk iyi
bilir.

6. «Ey iman edenler! Namaza kalkbg1n1z zaman», namaz kilmak iste-


diginiz zaman ... Burada abdesti olmayan mii'minlere seslenildigi anla§dmak-
tachr. <;unki.i namaza kalk1nca abdest almak, abdestli-abdestsiz herkes i~in de-
gil, sadece abdesti olmayanlar ic;in §arttlr. i§te ey abdesti olmayan mil'minler!
Namaza kalkt1g1n1z zaman «yuzlerinizi ve ellerinizi dirseklerle beraber y1-
kay1n.» Yikamak, y1kanmas1 gereken yer iizerinden suyu ak1tmak demektir.
Ytiz ise insan1n kafa bolgesindeki on cephesidir. Uzunlugu sa~lar1n bitimin-
den ~enenin alt1na; geni§ligi bir kulak memesinden oteki kulak. memesine ka-
dar devam eder. Yiiz bolgesinin smular1 ~eriatte boyle belirtilir. Bu ytizden
· abdest ahrken bu bolgenin tamam1 ytkanmahdu. Alimlerin ~ogunlugu "dir-
seklerin" de, y1kanmas1 zorunlu olan bolgenin i~inde yerald1g1 gorti§iindedir-
ler. Dirsek, kolun arka noktas1drr. Uzerine dayanild1g1 i9in Arap<;a da "daya-
384 RUHU 'L-BEYAN Cuz:6

nak" anlam1nda "miifak" olarak adland1nhr. Ayette de bu kelimenin <;ogulu


olan "merafik" kullantlm1§hr.
1
«Ba§larin1z1 meshedin.» Mesh, el stirmek demektir. Ebfi Hanife ye gore
meshedilmcsi zorunlu olan miktar ba§In dortte biridir. <;tinkti Peygamber
Efendimiz (s.a.v.) ba§Imn on lasmm1 meshederdi ki, bu k1s1m ba§tn dortte bi-
rine tekabtil eder. Bilindigi gibi ba§, on las1m, arka (ense) k1sm1 ve iki yan ta-
raflar olmak tizere dort bolti1nden olu§rnaktadrr.

«Ayaklar1n1z1 topuklarla beraber yikay1n.» buradaki "ayaklann1z1"


anlamllla gelen "erculekiim" kelimesi, gramer bak1mmdan "ytizleriniz" anla-
1
m1ndaki "vucuhekiim' kelimesine matuftur. Yani ytizlerinizi ylkad1glillz gibi,
ayaklarm1z1 da yikaym. Nitekim peygamberimizin ac;1k ve yayg1n uygulama-
s1, sahabenin tatbikatI ve miictehid imamlann gorti§leri de bunu desteklemek-
tedir. Aynca yikanacak bolgenin sm1rland1nlarak net bir bic;imde belirtilmesi
de bu gorli§ii teyid etmektedir. Zaten meshetme olay1nda s1nu belirleme soz
konusu olmaz. Smulandrrma yikanacak §eyler ic;in miimktin olabilir.
6te yandan abdest ic;in bu dort organm tahsis edilmesinin sebebi ve
hikmeti §U olabilir: Hz. A<lem ytiztiyle yasak agaca yonelip eliyle meyvesini
almca; ayag1yla ona dogru yi.irtiytip ona dokundurdugu elini ba§tnm tisttine
koyunca, sanki gtinahlanna keffaret olsun diye ytice Allah Adem (a.s.)'e bu
dort organ1 ylkamas1ru emretmi§tir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) §6yle bu-
yurmu§tur: " ... Kul yuzunii y1kayinca gunahlan goz kapaklanmn altmdan p-
kar gider." <15>

Denmi§tir ki, Allahti Teala diger timmetler aras1ndan Dmmet-i Mu-


hammed'in farkh ozellik ve ni§anlara sahib olmas1 i9in soz konusu abdest or-
ganlarm1 ylkamay1 sadece onlara tahsis etmi§tir. Nitekim hadis-i §erifte §6yle
buyrulmu§tur: "Onlar kzyamet gunu abdestden dolayz farkh ozellik ve
alamete sahip, yuzleri pin! pznl bir ha/de gelirler. Ben ise onlardan once
havzin ba§tnda bulunurum. " tt6) Bilindigi gibi Peygamber (s.a. v.), Fetih gi.inti
1
be§ vakit namaz1 tek abdestle k1ld1. Bunun tizerine Hz. b1ner: "Ey Allah m
11
Rasulti! Daha once hie; yapmad1gm bir §eyi bugtin yaptm? dedi. Peygamber

15- Bu, Ncsei ve Malik'in (Muv atta'da) tahric ettikleri hir hadisin bir boltimtidUr. Hadis §Oyle
ba~lamaktadrr: "Ku/ abdestini ahp agz1.m su ile ~·alkalayuu:a gunahlan agzmdan <;lkar, gi-
der '' .... Tum abdest organlan boyle saythr. Bu arada da ~oyle demi§tir: "... yuziinu de yi-
kaymca giinahlan goz kapaklannm altmdan ~1kar gider ... " Bkz. Camiu'l-Usfil, 9/375.
16- Bu hadisi Ebfi Davud ~u ifadelerle tahric eder: "Benim iimmetim kiyamet gununde yiizleri
parlak, elleri ve ayaklan sekili olarak haFolunacuklardir. Herke.\' giiciinun yeltigi kadar
bu parlakhgi artirsm." Mtislim ve Buharlnin de buna benzer rivayetleri vard1r.
Ayet: 6 MAiDE SURESi/5 385

(s.a.v.) dedi ki: "Bile bile yaptlm ey Omer." c17> Yani, her namaz i<;in yeni ab-
dest almak gerekmez. Abdest bozulmadtlc<;a ayn1 abdestle birka9 namaz klh-
nabilir. Ancak, her farz i<;in yeni abdest alrnak, gilzel bir davran1§tlf. Abdest
yenilemenin ki§inin i<; dlinyasm1 da olumlu etkiledigi, aydmlatlp nurlandrrd1-
g1 a<;1k bir ger<;ektir. Hatta Allah'm bir k1s1m salih kullarmm, g1ybet, yalan ve
ofke gibi durumlarda bile abdest tazeledikleri nakle~ilir. Ku§kusuz abdest ne-
fis ve §eytanm karanhklann1 dag1tan bir nurdur.

Ote yandan, abdestten soma iki rekat namaz k1lmak stinnettir. Rivayet
edildigine gore Allah'1n Rasfilti (s.a.v.), Bilal'e §Oyle demi§tir: "Bilal! Soyle
bana, sen i s!am'da kabul olunmasl en fOk umulan ne amel yaptin? <;unku
hen Cennette iken onumde senin ayak seslerini i~ittim." Bunun tizerine Bilal
§U cevab1 vermi§tir." Bana gore yapt1g1m en degerli amel, gece veya gtindtiz
abdest aldiglITl zaman, ardmdan kilabildigim namazdrr. <18>
«Eger ciiniip iseniz temizlenin», gustil (boy) abdestinizi alm, yikanm.
Ancak bu temizleme, viicudun biitiin di§ lasmm1 yikamakla ger<;ekle§ebilir._
Hatta trrnaklarm altmda hamur art1g1 bulunsa, suya engel oldugu i<;in, gusiil
ge<;ersizdir. Ancak suyun ula§mas1 ~ok zor olan goztin i<;i gibi bolgeler bunun
dI§tndadrr. Burun i<;i ve ag1z i<;i gibi yerler ise, hem yik.anmalan zor olmad1-
g1ndan, hem de buralan y1kamak herhangi bir zarar vermediginden, yikanma-
lan gereken yerlerdir.

Temizlenme ve y1kanman1n hem bedeni, hem de dini pek 9ok yararlan


vardrr: Her §eyden once bu, gusletmeyen kafirlere bir muhalefettir. Bir lasun
hastahklara sebep olan al~ak psikolojik dtirtiiler bununla giderilir. ~ehvet
duygulan teskin edilir.

Bedaius-Sanai fl Ahkami'~-Serai' adh eserde, neden btittin vticudun si-


dik ve d1§kmm ~Ikmas1ndan dolay1 degil de, meninin <;Ikmasmdan dolay1 y1-
kanmasmm gerektigine ili§kin olarak §U hikmetler anlat1hr:
1- Meninin inmesine sebep olan cinsel ili§ki, etkisini btitiin vticutta gos-
teren bir lezzet ve nimettir. Dolay1s1yla bu nimete kar§1 yapilacak §ilki.ir, an-
cak btitiin vticudun ytkanmas1yla gerc;ekle§ebilir. Oysa sidik ve dt§lanm 9tla-
§mda boyle bir gene! etkilenme soz konusu degildir.

17- Hadisi Mtislim ve diger Stinen sahipleri Burayde hadisinden tahric ederler. Aynca Bkz.
Cemu'l-Fevaid, 1/62.
18- Tirmizi Sunen' inde yakla§Ik bu laf1zlarla tahric eder. Bkz. Camiu'l-Usul, 8/576 ve el-
F ethu'l-K ehfr, 3/391.
386 RUHU'L-BEY.AN Ci.iz:6

_2- Ctintipli.ik tiim vticudu ku§atlr. <;unkii ciintipltige sebep olan cinsel
-ili§ki, tum beden1 gticiin kullan1hnas1yla gen;ekle§ir. Hatta 9ok cinsel i~i§kide
bulunanm gti9stizle§tigi; cinsel ili§kiden uzak kalan1n gii9lendigi bilinen bir
ger9ektir. ~u halde ci.ini.ipltik, imkanlar oran1nda i9i ve d1§1yla tii1n viicudu
kapsar. Oysa abdestsizlik oyle degildir. Bunun etki alan1 ytizeysel ve dard1r.
<;link.ti abdestsizlige sebep olan ba§hca faktor, yeme ve i9me olay1dir. Yeme
ve i<;me ise bi.ittin vticutta degil, belli baz1 organlarla gen;ekle§ir. Bu yilzden
abdestte tiim vticut degil, baz1 di§ organlar ylkanu.
3- Abdest, ilah1 bir gorev olan namaz lalmak ve ytice Allah'1n huzuruna
<;1k1nak i<;in gerekli olan bir ytiktimltiltiktilr. i§te daha miikemmel bir gorev
yapmt§ olmak i<;in, namaz kilacak olan ki§i, en temiz ve en gtizel bir durumda
bulunmahdrr. En milkemmel temizlik de btitiin vticudun ylkanmas1yla mtim-
ktindiir. Hatta mtimkiln olursa, abdestte bile ttim viicudun y1kanmas1 daha gti-
zel olur. Ancak s1k s1k tekrarland1g1ndan dolay1 burada kirlenmeleri en 9ok
muhtemel olan organlar y1kanrr. Ger9ekten abdest organlan en 9ok kirlenen
ve en fazla gozlenen organlardrr. Zorluk ve me§akkati ortadan kaldirmak ve
kolayhg1 saglamak amac1yla ytice Allah'tan bir ltituf olarak, btitiin bedenin y1-
kanmas1 yerine ge9mek iizere, bu organlarm ytkanmas1 yeterli goriilmti§tiir.
Cenabetlik durumunda ise herhangi bir zorluk soz konusu degildir. <;unkti slk
s1k kar§rla§ilan bir olay degildir. Dolay1s1yla bunda mtikemmelin aranmas1 ta-
biidir.

«Eger hastaysan1z,» olilm tehlikesi olan, ya da su kullan1mmdan dolay1


uzun stire devam etmesinden korkulan bir hastahga yakaland1g1n1zda, «ya-
hut» siz uzun ya da klsa bir «yolculukta bulunuyorsan1z veyahut herhangi
biriniz abdest bozma yerinden gelmi~se...» Abdest bozma yeri demek ra-
hatlamak i<;in uygun olan yer demektir. Abdest bozma yeri olan heladan gel-
mek, abdest bozmaktan gelmek demektir. Adet olarak abdest bozmak isteyen
bir kimse insanlar1n goziinden kendisini gizlemek ic;in helaya gider. «Veya
kad1nlara dokunmu§san1z», cildiniz onlarm cildine degmi§se, yani onlarla
· cinsel ili§kide bulunmu§san1z. A~lk olarak ifade etmek milstehcen olacagm-
dan Kur'an'da bu tip kinayeler yok kullan1hr. Bu ifadeler Kur'an'm adab1m
~ok glizel yans1tir. .. «Ve su da bulamamt§santz>>, suyu kullanabilecek
imkandan yoksun iseniz ... i§te biittin bu durmnlarda «temiz toprakla teyem-
miim yap1n.» Yeryliztinden toprak ve ona benzer temiz bir ~ey abn ve onunla
teyemmiim yapm. Yerytiztindeki topraga dogrudan dogruya temiz denrnesinin
sebebi, bu ozellige sahip oldugundand1r. «Yiizlerinizi ve ellerinizi toprakla
meshedin.» 0 temiz toprag1 ytiziiniize ve dirseklerinize kadar ellerinize sti-
Ayet: 6 MAiDE SURESi /5 387

rt.in, meshedin.

Rivayet edildigine gore peygamberimiz (s.a.v.) teyemmtim yapm1§, her


iki ellerini dirseklere kadar meshetmi§tir. Ote yandan teyem1ntim abdest yeri-
ne allnd1g1ndan onun gibi degerlendirilir, abdest organlan meshedilir... Gra-
mer bak1mmdan "vucuhikum" kelimesinin ba§mdaki "be" harfi zaittir. Bu du-
rumda toplu halde ciimlenin anlamI §U olur: iki elinizi topraga vurduktan son-
ra ara vermeden hemen ytiztiniize ve kollar1ruza gotiirtin.

«Allah size bir zorluk ~1karmay1 dilemez.» Dini konularda sizi zor
durun1da blfakmak istemez. «Fakat 0, temizlenmenizi», gtinahlan silen ab-
destle, glinahlardan paklanman1z1 «Ve iizerinize olan nimetini tamamlamak
ister.» Size bu kolaybklar1 tan1yarak eksiksiz nimete kavu§turmak ister «ki,
§iikredesiniz.» Nimetinin §iikriinti yerine getiresiniz...
~ilphesiz elbiselerin temizlenmesinden ve ytizey~el beden y1kanmas1n-
dan gaye, kalbin temizligini saglamaktir. Kalb ise i<; alemin oztidtir. Kalbin
ahlfilci kirlerden temizlenmesi <;ok onemlidir. Ancak di§ temizligin de, kalbi
olumlu etkiledigi, onu parlatt1g1 bilinen bir ger~ektir. i§te ey mtislilman karde-
§im, sen titiz bir abdest abp di§ temizligine ozen gosterdiginde, kalbinde daha
once goremedigin bir huzur ve mutluluk hissedersin. Bunun sebebi, madde
alemiyle mana alemi aras1nda esrarh bir ili§kinin bulunmas1d1r. Madde
aleminin temsilcisi durumunda bulunan ytizeysel viicutla, mana alen1inin bir
par~as1 olan kalb aras1nda da boyle bir ili§ki vardrr. Kalbin marifeti organlara
yans1d1g1 gibi, organlann durumlan da kalbi etkiler. Aynt §ekilde madde
aleminden olan organlar1n hareketinden kalbe nice eserler ytikselir. Bu ytiz-
den madde alemindeki bir takun bedensel hareketlerden ibaret oldugu halde,
ytice Allah namaz kilmay1 emretmi§tir. Hatta Allah'm Rasfilti namaz1 dtinya-
nm bir pan;as1 olarak degerlendirmi~tir. Nitekim bir hadisde §6yle buyurmak-
tadir: "Sizin dunyamzdan bana guzel koku, kadtnlar ve gozbebegim olan na-
maz sevdirildi." <19> K1sacas1, di§ temizligin i~e de yans1mas1 uzak bir ihtimal
degildir.

l 9- Hadis, Ahmed Miisnedde , Nese! ve Haklm tarafmdan Enes yoluyla tahric edilmi§tir. Bkz.
el- Fethu'l-Kebir, 2/68
Peygamber (s.a.v.)'in "Ben di.inyamzdan giizel koku, kadmlar ... v.s.'yi seviyorum" demeyip,
"sizin diinyamzda11 ban.a, giizel koku , kadmlar ... sevdirildi" demcsi , bu §eylerin insan f1tra-
tma yerle§tirildigine, bunlarm sevgisiyle ve istam dininin fitrat dini olduguna i§aret etmek
i<;indir. Gen;ekten isJam'da fltratla \:eli~en htiktimler yoktur. "Kadmlara, ogullara, kantar
388 RUHU'L-BEYAN Ciiz:6

7. «Allah'1n iizerinizdeki nimetini» size verdigi islam nimetini hatirla-


y1n. Boylece o nimeti size vereni dii§tini.in ve O'na bol bol §iikredin. «ve: 'i-
~ittik ve itaat ettik' dediginizde sizden ald1g1 ve onunla sizi baglad1g1 ah-
dini hatlrlay1n.» Sizden kesin olarak ald1g1 sozti, sizden ald1g1 o kesin ahdi
hatirlaym. Bu ahid, ytice Allah'm, Peygambere geni§lik, darhk, kolayhk ve
zorluk anlannda destek vereceklerine ve uyacaklar1na <lair biat eden mtislti-
manlardan ald1g1 ahittir.

«Allah'tan korkun» sak1n verdiginiz sozden donmeyin. «~iinkti Al-


lah, gogiislerin oziinii ~ok iyi bilir.» Gontillerde gizlenen her §eyden haber-
.
dardrr. Gizli yap1lanlan bilip ona gore kar§1hk verdigi halde, a91ktan yaptlan-
lara ne dersiniz?
~unu biliniz ki, ytice Allah'm mti'minlere verdigi ilk nimet onlan yokluk
karanhklanndan kurtar1p varWc ayd1nhgma kaVU§turmas1dir. Onlan, gii~lii ,
dini kabullenecek yaptda yaratm1§, onlara dosdogru yolu nasip etmi§; sonra
onlan "i~ittik ve itaat ettik" demeye muvaffak kilmt§tlr. Gen;ekten Allah'1n
tevfiki olmam1§ olsayd1 "i§ittik ve isyan ettik" de diyebilirlerdi. Nitekim
isyankar sap1klar boyle demi§lerdir.
Abdurrahman b. Avf der ki: Biz dokuz veya sekiz, ya da yedi ki§i
Rasulullah'm yarundayd1k. Bize: "Allah'm Rasulune biat etmez misiniz?" de-
di. Heni.iz yeni biat ettigimizden "Ey Allah'm Rasfilli, sana biat etmi§tik" ce-
vabm1 verdik. Bunun tizerine tekrar "Allah'm RasulUne biat etmez misiniz?"
dedi. Biz de elimizi uzatarak tekrar, "Sana biat etmi§tik; sana daha neyin iize-
rine biat edelim Ya Rasfilallah" dedik. Bunun iizerine Allah'm Rasulti, §U hu-
suslarda biat edin dedi: "Allah'a kul olun, O 'na ibadet edin. Hifbir §eyi O'na
ortak ko§mayin. Be§ vakit namazintzi kll111. Gizli afzk her durumda Allah'in
emirlerine uyun . insanlardan bir §ey istemeyin." Sonra Abdurrahman §6yle
diyor: Bu emri dinleyen o gruptaki insanlardan oylelerini gordiim ki, kendisi
stivari oldugu bir srrada elindeki degnegi dti§Se yerde bulunan yan1ndaki arka-
da§mdan eline uzatmas1n1 istemez; aksine kendisi inip degnegini ahrd1. <20)

kantar altm ve giimii$[ere, besili atlara, hayva11lara ve ekinlere kar§l duyulan G§lrl istek insan-
lara suslii gosterildi" (Al-i imran: 14) ayetinde de belirtildigi gibi, kadma olan egitim fitn dir.
Ancak arzu ve isteklere kole olmak ayn, fttrat k anununa uym ak ise aynd1r. Bunlar birbirinden
~ok farkh §eylerdir.
20- Hadisi Mtislim (Sahih'inde) Ebfi Davud ve Nesei tarafmdan tahric ed ilmi~tir. Bkz. Camiu'l-
Usul, 1/254.
Ayet: 7 -8 MAiDE SURESi/ 5 389

8. Ey iman edenler! Allah ifin hakki ayakta tutan ve ada-


letle §ahitlik eden kimseler olun. Bir topluluga olan ojkeniz si-
zi, adaletsizlige siiriiklemesin. Adil olun; bu, takvaya daha ya-
kindir. Allah 'tan sakmm. ~iiphesiz Allah, yaptzklarinizdan
haberdardir.
9. Allah inananlara ve yararli i§ler i§leyenlere bagi§lama ve
biiyiik ecir oldugunu vaadetmi§tir.
10. inkar edenler ve liyetlerimizi yalanlayanlar, i§te onlar
cehennemliktirler.
11. Ey inananlar, Allahtn iizerinize olan nimetini hatirla-
390 ROHU'L-BEYAN Ci.iz:6

yin. Hani bir topluluk size ellerini uzatmaya kalki§mt§ti da Al-


lah onlann ellerine mani olmu§tu. Allah'tan korkun. inanan-
lar yalmzca Allah 'a tevekkiil etsinler.

8. «Ey iman edenler! Allah i~in hakk1 a yak ta tu tan», emirlerine ku-
lak veren ve onlara sartlan, onlar1 uygulayan «Ve adaletle ~ahitlik eden kim-
seler olun.» Onu ayaklar altmda vignetmeyin. «Bir topluluga olan ofkeniz»
yani mil§riklere olan §iddetli k1zg1nhg1ruz, «sizi, adaletsizlige siiriikleme-
sin.» Adaleti terketmenize ve size helal olmayan ~eyleri yapmaniza neden
olup, onlara zulmetmenize sebep olmasm. «Adil olun; bu,» yani adalet; em-
rolundugunuz «takvaya daha yak1nd1r .» Kafirlere kar§1 bile adaletli olma-
m1z emredildigine gore, mtisliimanlara kar§t nas1l davranmak gerektigi art1k
dti§tinillstin. «Allah'tan sak1nm.» <;Unkii Allah korkusu inanman1n geregi ve
ahiret yolculugunun azig1drr. «~iiphesiz Allah, yaphklar1n1zdan haberdar-
d1r.» Dolay1s1yla her §eyin kar§ihglill eksiksiz verecektir.
9. «Allah inananlara ve>> ivinde adalet ve takvanm da bulundugu «ya-
rarh i§ler i~leyenlere» gtinahlanndan «bagt§lama ve» iyiliklerine kar§thk
«biiyiik ecir oldugunu vadetmi~tir.>> Gtinahlann1 affedecegine ve onlan
cennete kavu§turacag1na ili§kin soz vermi§tir.
10. «Inkar edenler ve» adalet ve takvay1 emrcden «ayetlerimizi yalan-
layanlar, i~te onlar cehennemliktirler.» Orada stirekli olarak kalacaklardu.
Kafirlere yonelik olan bu tehdit, bir bak1ma da mii'minleri sevindirmek i<;in-
dir. <;unkti, ger~ekten insan; dti§manmill tehdit edilmesine sevinir.
11. «Ey inananlar! Allah'1n iizerinize olan nimetini hahrlay1n. Hani
bir topluluk size ellerini uzatmaya kalk1~m1~tI da», size zarar vermeye, sizi
oldilri.ip yok etmeye yelteruni§ti de, «Allah onlar1n ellerine mani olmu§tu.»
Elle tecavuz etmek, oldiirtip yok etmek anlamma geldigi gibi; dille tecavtiz
etmek de sovmek anlam1na gelir.
Ayetin i§aret ettigi olay §Udur: <2 l) Bir gtin Hz. Peygamber (s.a.v .) Ebu
Bekir, Omer ve Ali ile beraber Beni Kurayza'ya gidip, Amr b. Umeyye'nin,
mti§rik zannederek yanb§hkla oldtirdtigti iki milslilmanm diyetini istedi. On-
lar da: "Olur ey Ebe'l-Kas1m, otur, bir §eyler ye ve iv. Scnin istegini kar§Ila-

2 1- Bu olay1, Taber!, Kurtubl, AIUsi', Bahru'l-Muhit sahibi gibi mtifessirlcr de naklederler.


Ayet: s-11 MA.iDE SURESi/5 391

yalm1" dediler. Onu, tistti a9Ik bir yerde oturtup oldtirme plant kurdular. Amr
b. Ciha§ biiyiik bir degirmen ta§t ahp yukar1dan iizerine birakmak istedi. Al-
lah onun ellerini havada tutup, Cebrail'i Hz. Peygamber'e durumu bildirmek
tizere indirdi. Sonra da Hz. Peygamber 91kti."
«Allah'tan korkun.» Nimetlerine kaq1 §iiktirstizltik yapmay1n; nimetle-
rinin hakkuu gozetin. «inananlar yaln1z Allah'a», ba§kas1na degil, yalruz ve
yaln1z O'na «tevekkiil etsinler», giivensinler. Stiphesiz 0, kendilerini her tlir-
lti iyilige kavu§turmaya ve onlardan ti.im kotlili.ikleri uzakla§tirmaya yeterli-
dir.

Ey aziz karde§im, bil ki; tevekklil, her konuda Allah'a dayanmak de-
mektir. Onun yeri ise kalbtir. Sebeplere ba§vurmak, kalbin hareketlerine ayki-
n degildir. Kul, her §eyin Allah'm takdiriyle olduguna inand1ktan sonra, bir
tak1m zorluklarla kar§tla§sa bile onun i~in problem degildir. <;iinkti Allah'1n
takdiri olmadan hi~bir §eyin olamayacaglill bilir. Teve~tiliin en doruk nokta-
s1 ki§inin kendisini ytice Allah'rn huzurunda, ytlcay1c1nm elindeki olti gibi his-
setmesidir. Buna gore ki§iyi ezeli kudret hareket ettirir. Evet, imam gil9H.i ola-
n1n dti§tincesi bundan ibarettir.

Bilindigi gibi Hz. ibrahim (a.s.) Nemrut ve kavminin h1§m1na ugray1p


ate§e at1hnca Hz. Cebrail, havada onu kar§ilay1p herhangi bir ihtiyac1 olup ol-
mad1g1n1 sorar; bunun tizerine Hz. ibrahim'in cevab1 §U olur: "Sana herhangi
bir ihtiyac1m yok." Sonra §UilU ekler: "Allah bana yeterlidir. 0, ne giizel ve-
kildir."

Aynca Hz. Peygamber'in tevekktili.intin oztine bak ki, ytice Allah her
§eyden once, mli§rikleri, ondan ve ashab1ndan uzakla§tirmt§ ve herhangi bir
zarar vermelerine engel olmu§tur. Ku§kusuz her §ey Allah'1n dilemesiyle ger-
~ekle§ir. 0, kullann1 diledigi §ekilde imtihan eder. Bu ytizden kullara dti§en,
ferah ve stk1ntrda; darllk ve geni§likte O'na dayanmak, O'na gtivenmektir.

Ebu Osman'dan rivayet edildigine gore Hz. isa (a.s.), dag1n tepesinde
namaz k1hyordu. iblis ona geldi ve : "Her §eyin Allah'111 takdiriyle oldugunu
iddia eden sensin, degil mi?1' diye sordu. Isa da: "Evet" cevabm1 verdi. Bunun
tizerine iblis: "Haydi bakahm kendini bu dagdan at da; 'Allah'1n takdiri boy-
leymi§ de' '1 deyince Hz. isa der ki: "Ey lanetli, Allah, kulunu deneyebilir;
ama kulun, Allah 1 dene1ne yetkisi yoktur." ~u halde kulun gorevi Allah'a te-
1

vekklil etmek, O'na gtivenmek ve nimetlerine kar§t §tikretmektir.


392 RUHU'L-BEYAN Cuz:6
Ayet: 12 MAiDE S0RESi/5 393

12. Andolsun ki Allah, israilogullarindan sliz almi§tl. On-


lardan oniki de ba§kan seftik. Sonra Allah onlara §liyle dedi:
"Ben ruphesiz sizinleyim. Eger namaz kilar, zekat -verir, pey-
gamberlerime inanir ve kendilerine yeterince yardim ederse-
niz, Allah 'a giizel bir lidiinf verirseniz, giinahlarinizi bagi§la-
rim ve sizi zemininden irmaklar akan cennetlere koyarim.
Bundan sonra sizden kim inkar ederse, §iiphesiz dogru yoldan
sapmi§ olur. "
13. Sozlerini bozduklan ifin onlara Mnet ettik. Sonra kalb-
lerini katda§ttrdtk. Onlar kelimeleri yerlerinden degi§tirirler
ve kendilerine belletilenin bir kismini unuttular. iflerinden
fOk az bir kismi miistesna, onlardan siirekli olarak hainlik go-
rursiin. Yine de sen onlan affet ve aldirma. M uhakkak ki Al-
lah, iyilik yapanlan sever.
14. "Biz Hristiyamz" diyenlerden de ahit almi§tik. Onlar
uyanldiklan §eylerden pay almayi unuttular. Bu yiizden onla-
rm aralanna kiyamet guniine kadar dii§manlik' ve kin saldik.
Allah ileride ne yaptiklanni onlara haber verecektir.

12. «Andolsun ki Allah, israilogullar1ndan soz alm1~t1.» Allah'a ye-


min olsun ki, ytice Allah yahudilerden kesin bir soz alm1§tI... «Onlardan
oniki de ba~kan se~tik.» Bunlar, emredildikleri sozti yerine getirmelerini
saglayacaklardi. Bu ileri gelenler bir bak1ma aralannda en bilgili olan kimse-
ler idi. «Sonra Allah onlara §Oyle dedi: 'Ben §iiphesiz sizinleyim.» ilim ve
yardrmunla yanmizdayrm. Soylediklerinizi i§itiyorum. Yaptik.lann1z1 gortiyo-
rum. Soziin k1sas1, amellerinize gore size kar§thk veririm. Sonra ytice Allah,
tekrar yahudilere §OY le sesleniyor: «Eger namaz kdar, zekat verir, peygam-
berlerime inan1r» ttimtine iman eder «Ve kendilerine yeterince yard1m
ederseniz,» onlan gti~lendirip desteklerseniz, sonra «Allah'a giizel bir
odiin~ verirseniz,» yani hayrr yolunda infak edip; riyas1z, minnetsiz, goste-
ri§siz, istekli ve ihlash olarak helal mahn1zdan sadakalarda bulunursan1z ...
Evet bu say1lanlar1 yaparsan1z «giinahlann1z1 bagt§larim.» Bu ctimle, "eger
namaz kzlarsamz" cilmlesinin ba§tnda bulunan ve oradaki "Lam" dan anla§l-
lan gizli yeminin cevab1dir. Yani, yemin olsun ki, eger namaz kilar ve §Unlar1
§Ufilan yaparsan1z gUnahlann1z1 bagi§lanm «Ve sizi zcmininden 1r1naklar
akan cennetlere» cennet bah~elerine «koyanm.» Agas;larm ve evlerinin ara-
s1ndan dort mnak akan cennetlere girdiririm.
394 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

«Bundan sonra sizden kim inkar ederse,>> kim peygamberleri yalan-


larsa, yani yukandaki vaadlerden sonra kim peygamberleri inkar ederse,
«§iiphesiz dogru yoldan sapmt§ olur.'» Apa91k ve net olan orta yolu terket-
mi§, as:ik bir §ekilde sap1khga girrni§ ve telafisi n1i.imki.in olmayacak ve her-
hangi bir mazeret ileri stiriilemeyecek bir hataya dalm1§ olur.

13. «Sozlerini bozduklart i~in»; peygamberleri yalanlay1p onlan ol-


di.irmek ve kitaplan arkalanna atmak sfiretiyle yahudiler, verdikleri sozii c;ig-
nedikleri ic;in ... Buradaki "Fe-bima" ciimlesinde yer alan "ma", gramer bak1-
m1ndan zaittir. Soziin kuvvetlendirilmesi ve iyice yerle§tirilmesi ic;in getiril-
mi§tir ... i§te yahudiler sozlerini bozduklan i<;in «onlara lanet ettik», rahmeti-
mizden uzakla§tird1k, onlan kovduk. «Sonra kalblerini katlla§tlrd1k.»
Ayetlerden ve korkutrnalardan etkilenmeyecek §ekilde kaskati yapt1k.
«Onlar kelimeleri yerlerinden degi§tirirler.» Bu, onlann kalblerinin
katihg1n1 c;ok gi.izel bir §ekilde dile getiren bir ctimledir. <;link.ti, ger<;ekten Al-
lah'1n sozlerini degi§tirmek ve O'na iftirada bulunmak kadar bi.iytik bir katlhk
dti§tini.ilemez ... Buradaki "degi§tirmek"ten amac;, ya peygamber (s.a.v.)'in s1-
fatin1 degi§tirmek veya kotliye yorumlamaktrr. Bu konudaki a91klama daha
once Bakara suresinde ge~ti. «Ve kendilerine belletilenin bir k1sm1n1» na-
siplcrinin btiytik bir boltimiinti «unuttular .» Tevrat1 tahrif ederler. Kendileri-
ne indirilen k1smete kavu§amazlar. ibn Mes'ud'dan rivayet edildigine gore:
"Ki§i bel?en gilnah i§ledigi i9in, sahip oldugu bir lasun bilgileri unutur." Bu
ayet de bu hususu peki§tirmektedir.
«i~lerinden ~ok az bir k1sm1 miistesna, onlardan siirekli olarak ha-
in lik goriirsiin.» Hainlik ve kalle§lik yaptlklanna §ahit olursun. Hainlik ve
kalle§lik onlarm ve ge<;mi§ atalanmn degi§mez niteligidir. Ondan vazge<;me-
leri, ya da ortbas etmeleri mi.imkiin degildir. i§te sen de, hep hainlik ve kalle§-
lik yaphklann1 gori.irsi.in. Onlardan ~ok az bir boli.imtintin hainlik yapmadikla-
nna §ahit olursun. Meseta Abdullah b. SeHim ve benzerleri bu kts1mdandir.
«Yine de sen onlar1 affet ve aldirma.» Pi~manhk gosterip iman ettikleri tak-
dirde eski hatalar1ndan dolay1 onlan sorgulama; eski yapt1klanna bakma.
«Muhakkak ki Allah, iyilik yapanlart sever.» Dolay1s1yla sen de onlan af-
federek iyilikte bulun. Hainlik yapan kafiri affetmek bir iyilik olduguna gore,
kMirden ba§kasm1 affetmek daha da gtizel bir davran1§ olsa gerektir.

14. «'Biz Hristiyan1z' diyenlerden de ahit alm1~hk.>> Daha once yahu-


dilerden ald1g1m1z gibi, Hristiyanlardan da soz almI§tlk. Burada, "Hristi-
Ayet: 13 - 14 MAiDE SURESi/5 395

yanlardan... '' ifadesi yerine '"biz Hristiyanzz' diyenlerden ... " ifadesinin kulla-
nllmas1n1n sebebi, bu ismi onlann kendi kendilerine verdiklerine i§aret etmek
i9indir. Ba§ka bir deyimle, yiice Allah onlara "Allah'm yardunctlan" anlanun-
da "Nasara" ismi vermemi§; onlar bu iddiada bulunarak kendilerine "Nasa-
ra" demi§lerdir. Onlardan soz ve ahit ahnmasmdan amacr ise incil'de Hz. Mu-
hammed'in niteliklerinden bahsedilmesi ve ona uyacak.larma ili§kin kendile-
rinden soz ahnnu§ bulunulmas1dir. Oysa, «onlar uyarild1klan §eylerden pay
almay1 unuttular.» Nasiplerini terkettiler. Hier hatirla1nak. istemediler. Kendi-
lerine hat1rlatilan inanma ve ona bagh olarak iyilik yapma giri§imi.nde bulun-
madtlar.

«Bu yiizden onlann aralarrna k1ya1net giiniine kadar dii§manhk ve


kin sald1k.» Birbirleri hakkmda kotli dli§iinecekler, kin besleyecek.ler ve hi~­
bir zaman birbirlerini sevmeyeceklerdir. Fitne ve karga§a yakalar1n1 brrakma-
yacaktir. .. «Allah, ileride» yani ahirette, «ne yaphklarin1 onlara haber ve-
recektir.» 0 glin onlara, siz §Unlar1 §Unlar1 yaptm1z diyecektir. Bu, t1pk1 biri-
ni tehdit ederken "ne yaptlg1n1 sana bildiririm" demek gibi; yiice Allah'm, ce-
za ve azaba ili§kin korkun9 bir tehdididir.
Buna gore, kitap ehli ahdi bozmak gibi, slirekli olarak yapageldikleri
suc;larllliil kar§1ltg1n1 mutlaka goreceklerdir. Gelecek zaman edat1 olan "sev-
f e", bu tehdidi peki~ tirmektedir. Huistiyan gruplann aras1ndaki dil§manhk
k1yamete kadar devam edecektir. Nitekim ba§hca tic; gruba aynlmr§lardir:
a) Hz. isa'nm Allah'111 oglu oldugunu ileri silren Nasturiler.

b) Mesih, annesi ve Allah diye tic; ilfilla inana.n ve Allah'1n ii9lin iic;lincii-
sti oldugunu iddia eden Melkanller.

c) Mesih'in Allah oldugunu kabul eden Yakubller ...


396 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:6

15. Ey kitap ehli! $iiphesiz size, kitaptan gizlediklerinizin


birfogunu afiklayan ve bir fogunu da apklama geregi duy-
mayip gefen peygamberimiz gelmi§tir. Muhakkak ki size, Al-
lah tarafindan bir nur ve apaftk bir kuap gelmi§tir.
16. Allah onunla, rizasina tabi olanlan setamet yollarina
eri§tirir. Onlan izniyle karanliklardan ayd1nliga fikanr ve on-
lan dogru yola iletir.

15. «Ey kitap ehli!» Ey yahudi ve htristiyanlar!.. Buradaki kitaptan


ama9 Tevrat ve incil'dir. «~iiphesiz size» gelen bizim peygamberimiz, duru-
mun gerektirdigi ol<;tide «kitaptan gizlediklerinizin bir~ogunu», Tevrat ve
incil'de bulundugu halde saklad1gllliz pek <;ok ger9egi «a~tklayan»; inand1g1-
mz ve uydugunuz kitap olan Tevrat ve incil'de yer ald1g1 halde gizlediginiz
Hz. Muhammed'in gelecegine ili~kin haberi ve incilde Hz. isa'mn onunla ilgi-
li olarak. verdigi mi.ijdeyi a91klayan «ve bir ~ogunu da a~1klama geregi duy-
may1p ge~en peygamberimiz gelmi§tir.» Burada yiice Allah'1n, peygamber
(s.a.v.)'i "Peygamberimiz" diyerek kendine baglamas1, onun §an1n1 yticelt-
mek ve kendisine uyulmas1 gerektigine i§aret etmek ivindir.
Gizlediginiz pek <;ok §eyi de ortaya c;lkarmayan; daha fazla rezil olma-
man1z i<;in onlar1 gormezden gelen peygamberitniz gelmi§tir.

«Muhakkak ki size, Allah taraf1ndan bir nur ve apa~1k bir kitap


gelmi~tir.» Buradaki "Nur" ve "Kitap"tan ama9, Kur'an'dir. <;unkti Kur'an,
§irk ve §ilpheler tizerindeki karanliklan aydmlatir, bilmedikleri konularda in-
sanlan bilgilendirir. Ya da apa91k mucize oldugu i<;in ona ''Nur" denmi§tir.
Bir ba§ka gorti§e gore de Nur'dan ama~ Hz. Peygamber (s.a.v.) ; Kitap'tan
ama9 da Kur'an'dir.
Ayet: 15- 16 MAiDE SURESi/5 397

16. «Allah onunla», yani Nur ve Kitap'la... Buradaki zamirin tekil ola-
rak kullantlmaslilln sebebi, her ikisinden de ayn1 amacm kasdedilmesidir:
Hallo Hakka \:agumak ... Zaten birisi Allah'1n peygamberi; otekisi de O'nun
mficizesi ve ~agns1nm a~1klanmas1du. i§te ytice Allah, bunlarla, «r1zas1na ta-
bi olanlan», Allah'a inanarak ho§nutlugunu kazanmak isteyenleri «selamet
yollar1na eri§tirir .» Azap ve cezadan kurtulma ve uzakla§ma yollanna ka-
VU§turur. «Onlar1 izniyle», yani iradesi ve tevfikiyle «karanhklardan», kti-
filr ve sap1kltk karanhklanndan «ayd1nhga», iman ayd1nhg1na «~tkanr.»
iman'a "Nur" yani ayd1nhk ad1 verilmesinin sebebi §udur: insan, iman ettigi
zaman, bu iman sayesinde kurtulu§ yollarm1 net bir §ekilde goriir, onu ister ve
tehlikeli yollardan uzakla§1r. Her iki yolu da iman sayesinde ayd1nhk bir bi-
c;imde gorilr. Bu ytizden imana "Nur", yani aydmhk denmi§tir. «Ve onlart
dogru yola iletir.» Allah'a en yakm olan yola ula§t1nr.
398 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

17. "$iiphesiz ki Allah, ancak Meryemoglu Isa Mesih'tir"


diyenler kfifir olmu§lardir. De ki: "Oyleyse Allah, Meryemog-
lu isa Mesih 'i, anasrni ve biitiin yeryiizundekileri hewk etmek
istese, O'na kim engel olabilir?" Goklerin, yerin ve ikisi ara-
sindakilerin miilkiyeti sadece Allah 'a aittir. 0, diledigini yara-
tir. Allah, her §eye kadirdir.
18. Yahudiler ve Hristiyanlar: "Biz, Allah'in ogullari ve
dostlariyiz" dediler. On/ara de ki: "0 halde nifin giinahiniz-
dan dolayi size auip ediyor? Hayir, siz de Allah: 'in yarathgi hi-
rer insansiniz." Allah, diledigini bagi§lar, diledigine azap
eder. Gokleri_n, yerin ve ikisi araszndakilerin mulkiyeti Allah 'a
aittir. Donu§ sadece O'nadir.
19. Ey kitap ehli! "Bize miijdeci ve uyarici gelmedi" deme·
yesiniz diye peygamberlerin arasinin kesildigi bir devirde, size
gerfekleri apklayan Peygamberimiz geldi. i§te size miijdeci ve
uyanci geldi. Allah, her §eye kadirdir.

17. «'Siiphesiz ki Allah, ancak Meryemoglu isa Mesib'tir' diyenler


kafir olmu~lardrr.» Bu ayet Necran huistiyanlan hakklnda inmi§tir. Bunlar,
hiristiyanlann Yakubi grubundan olup yiice Allah'm belirli bir insan viicudu-
na veya ruhuna yerle§ebilecegini ileri stirenlerdir.

Ey Muhammed, onlan sustunnak ve aciz durumda buakmak i9in: «De


ki:» Eger durum iddia ettiginiz gibiyse, §U halde: «'Oyleyse Allah, Merye-
moglu isa Mesih'i, anas1n1 ve biitiln yeryiiziindekileri helak etmek istese,
O'na kiln engel olabilir?'» Kim kar§I 91kabilir? Hi~ kimse olamaz. Allah'1n
kudret ve iradesinin ontine kim vlkabilir?
Ayet: 17 MAiDE SURESi/5

Bu ciimle, iddialann1n 9iiriikliigtinii ispatlamakta ve Hz. isa'nm yarattl-


m1§ bir insan oldugunu, diger varhklar gibi ge9ici bir hayata sahip bulundugu-
nu vurgulamaktadir. ~u halde bu ozellikte olan birisinin ilfill olmas1 dil§iinti-
lemez. Ne kendisinin, ne de ba§kasm1n yok olmas1na engel olmayan birisi
ilfill olabilir mi?
Burad_aki helfil<.'tan ama9, yok etmek, canm1 almaktrr.

«Goklerin, yerin ve ikisi aras1ndakilerin miilkiyeti sadece Allah'a


aittir .» Evrenin iki kutbu arasmda ne varsa, O'nundur. Buna gore goklerdeki
meleklerin; yerin ve denizlerin derinliklerindeki yarattl<lann mtilkiyeti sadece
Allah'a aittir. K1sacas1 yaratiklann ttimii O'nun mtilkiidiir ve 0, her §eyde
mutlak tasarruf yetkisine sahiptir. Y aratma, yok etme, diriltme ve oldti.rme
yaln1zca O'nun elindedir. Ttim bunlar, ylice Allah'm biricik ilah olmasmdan
kaynaklanmaktad1r. Dolay1s1yla «0, diledigini yaratlr.» Diledigini diledigi
§ekilde yaratma yetkisine sahiptir. Baz1 §eyleri herhangi bir as1l olmaks1z1n
yaratir. Mesela, yeri ve gokleri herhangi bir §eyden degil de direkt olarak ya-
ratm1§tlr. Baz1 §eyleri de ba§ka bir kaynaktan meydana getirir. Meseta; nice
hayvanlar1 ve insanlan bu §ekilde viicuda getirmi§tir. Kimi insanlar1 sadece
bir erkekten yaratm1§trr: Havva'mn yaratlh§l gibi. Y ahut da bir di§iden yarat-
m1§trr. isa (a.s.)'1n yaratdt§l gibi. Kimisini de hem erkek, hem de di§iden ya-
ratIIll§trr: Diger insanlar gibi. .. «Allah, her ~eye kadirdir.» Bu, sona eklenmi§
bir ara ciimlesidir. Kendinden evvelki ger~ekleri ispatlamaktad1r. Y ani , hi9-
bir §ey Allah' 1 aciz brrakamaz demektir.

Ubade b. Samit'ten nakledildigine gore, Hz. Peygamber (s.a~v.) §byle


buyurmu§tur: "Allah'm tek ilah olduguna tantklzk yapip O'na ortak ko§ma-
yan, Muhammed (s.a.v.)'in O'nun kulu ve el9isi olduguna inanan, i sa
(a.s.)'nzn da O'nun kulu ve el9isi, Meryem'e ilka ettigi kelimesi ve O'ndan bir
ruh olduguna iman eden, cennet ve cehennemin gerqek oldugunu kabul eden
kimseyi yuce Allah bu inanczndan dolayi yaptigz amele gore cennete girdire-
cektir." <22)

Haris el-E§'ari'den nakledilen bir rivayette de Allah'1n Rasfrl'ti (s.a.v.)


~oyle buyurmu§tur: "Saphesiz, Allah Hz. Zekeriya'nm oglu H z. Yahya'ya be§

22- Hadisi Buharl, Mtislim ve Tirmizi nakletmi ~tir. MUslim'den nakledilen ba~ka bir rivayet de
~oyledir: "... Allah onu diledigi sekiz cennet kapiszndan birinden girdirecektir." Bkz. ibn
Esir, Camiu'l-Usul, 9/355.
400 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

emir ir;eren bir vahiy gonderip, onlan uygulamaszni ve uygulamalan ir;in de


israilogullanna ar;1klamaszni istedi. Yahya bunlarz duyurmakta gecikince,
isa (a.s.) onun yanma vard1 ve dedi ki: 'Allah, uygulaman ve uygulamalarz
i~in i srailogullanna duyurman amactyla sana be§ emir gondermi§tir. Ya sen
duyur veya ben duyurayim.' Bunun uzerine Yahya §U cevabz verdi: 'Yapma
karde§im, korkanm ki benden evvel bunlari ar;zklarsan mahvolurum, azaba
ugratiltnm.' Sonra israilogullanm Beytu'l-Makdis'e top/adz. Cami tikabasa
doldu. Herkes yerine oturunca onlara §Dyle seslendi: 'Allah bana be§ emir
gonderip uygulamamz ve uygulamalan ir;in israilogullarina duyurmamz iste-
di:

Birincisi: Allah'a hir;bir §eyi ortak ko§mayzn. Allah'a ortak ko§amn du-
rutriu neye benzer biliyor musunuz? Anlatayzm: Adamin hiri en degerli mal-
lanyla altzn ve gumu§iiyle bir kale satm ahr, sonra onu bir yere birakzp r;a-
lz§maszm ve r;ah§tlgznzn kar§llzgznz kendisine getirmesini emreder. Kole de
r;alz§zr, r;ali§zr ve kazandzklanni tutup-efendisine degil de- ba§kasma gotii.-
rur. Hanginiz kolesinin boyle yapmaszna goz yumar. i§te, sizi yaratan ve sizi
nziklandzran Allah'a sakzn hir;bir §eyi ortak ko§mayzn.

ikincisi: Namaz kllarken saga-so/a bakmayznzz. (;iinkii Allah, yuzunu


kibleden r;evirmedigi surece, namaz kilan kulunun yuzune bakar, onu kar§z-
lar.
Ur;uncusii: Orur; tutunuz. Size ornek vereyim: Bir topluluk ir;inde elinde
giizel koku bulunan bir adam dii§ilnun. Herkes o giizel kokudan yararlanmak
ister, degil mi? i§te Orur;, Allah katznda o guzel kokudan da daha ho§tur.

Dorduncusu: Sadakalann1z1 ve zekatlannizi veriniz. Bununla ilgili bir


misal vermek gerekirse §Dyle diyebiliriz: Dil§mana esir dii§en bir adam du§ii-
niin. Ellerini arkasma baglamz§lar, boynunu vurmak ir;in ileri suruyorlar.
Tam o Strada diyor ki: Size fidye versem, beni serbest birakzr mzszmz? Sonra,
buyuk-kur;uk ne varsa her §eyini verir ve kendisini kurtanr.

Be§incisi: Allah'i r.okr;a ammz. Bu durum da §Una benzer: Adamm biri


aniden dil§man saldtnsma ugrar ve kendisini korumak i9in bir kale bulur,
kendisini ir;ine atar ve sigznzr. i§te kul, en buyuk dii.§man olan §eytamn §er-
rinden ancak, Allah'z fOkca anmak suretiyle kurtulabilir.<23>

23- Bu hadisi Ahmed b. Hanbel, Tirmizi, Nesel, ibn Hibban ve Hakim tahric etmi~lerdir. Bkz.
Stiyuti; el-Fethii'l-Kebir, l/325.
Ayet: 17- 18 MA.iDE SORESi/5 401

18. «Yahudiler ve Hristiyanlar: 'Biz, Allah'1n ogullari ve dostlan-


y1z' dediler.» Yahudi ve hiristiyanlar, ovlinerek kendilerine bu gozle bakttlar.
Bizim Allah ile olan .ili§kimiz, t1pk1 baba-ogul ili§kisidir. Bize kendi ogullan
goztiyle bakmaktadir. Bizim O'na olan sevgimiz de, ttpk1 babam1za duydugu-
muz sevgi gibidir. Baba bazen \:Ocuklarma k.Izar; bazen de onlar1 sevgiyle ku-
caklar... i§te bu anlayt§ta olan bu insanlar, ytice Allah katmda ozel bir yerleri
oldugunu iddia ediyor ve herkesten ilstiln olduklarm1 ileri stirilyorlard1. Bu-
nun tizerine iddialann1 'tilriltmek ve onlan susturmak amac1yla ytice Allah
§Oyle buyurdu:

«Onlara de ki: '0 halde ni~in giinah1n1zdan dolay1 size azap edi-
yor'!» Eger dedikleriniz dogruysa, sizi ni\:in azaplandrrsm? Oysa bizzat kendi
agz1n1zla, ahirette ge9ici bir sure azapland1nlacag1n1z1 itiraf ediyorsunuz.
Soyledikleriniz dogru olsayd1, ba§mtza bunca §eyler gelmeyecekti. Arna ha-
yu, durum iddia ettiginiz gibi degildir. «Haytr, siz de Allah'1n yara~t1g1 hi-
rer insans1n1z.'» Ozel bir konumunuz yoktur. Siz de yarat1k ttirlerinden biri-
siniz. Herhangi bir ozel tisttinli.igtintiz yoktur.
«Allah diledigini bag1§lar,» yarattklar1ndan istedigini affeder ki bunlar
Allah'a ve Peygamber'ine inananlardrr; «diledigine azap eder.» istedigi yara-
tig1 da cezaland1nr. Bu grupta olanlar da Allah'a ve Peygamberleri'ne iman et-
meyenlerdir. «Goklerin, yerin ve ikisi aras1ndakilerin miilkiyeti Allah'a
aittir.» Her §eyin sahibi Allah'tir ve herkes O'na kulluk yapmakla ytikiimlti-
dtir. Peki, bu durumda yahudi ve huistiyanlar1n ileri stirdtikleri sa9mahklarm
bir degeri kalrr m1? «Donti§ sadece O'nad1r.» Boylece ahirette hem iyilik ya-
panlann, hem de kottiltik i§leyenlerin yapt1klanna uygun bir kar§thk verecek-
tir.

Aynca §Unu belirtelim ki, ''Sevgi" kuru bir iddia degildir. Aksine sevgi-
nin birtak1m belirtileri olmahdir. Baktn, §air ne gtizel soylemi~:

Bir yandan Allah'i sevdigini soyliiyorsun; ote yandan O'na isyan ediyorsun ...
Yemin olsun ki, bu, ~ok ~irkin bir davranz§tzr.
Eger sevginde samimi olsaydm O'na itaat ederdin.
<;unkii, seven, sevgilisinin isteklerine uyar, emirlerini din/er ...

~liphesiz ytice Allah, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) getirdigi §eriata ayk1n


en ufak bir davran1§ta bulunan1 sevmez. Allah'1n sevdigi kimseler, e1nirlerinin
402 RUHU'L-BEYAN Ciiz:6

geregini yapanlardu. Bu konuda herhangi bir uk ve renk fark1 yoktur. insan-


lar1 Allah katmda birbirinden farkh k1lan, ilim ve amelleridir. Bu farkhhk da
ahiret yurdunda somutla§acaktlf. <;unkli oras1 kar§thk gorme yeridir. ~u hal-
de, durumunu ve donii§ yerini dti§iinerek vakit kaybetmeden ztihd ve takvaya
yonelen kimseye ne mutlu! ...

19. «Ey kitap ehli! 'Bize miijdeci ve uyanc1» cennetle miijdeleyip,


cehennemle korkutucu kimse «gelmedi' demeyesiniz>>, dolay1s1yla dini ko-
nulardaki ihmallerinize bir bahane uydurmayas1n1z, "gec;mi§ §eriatlar silindi,
sondti ve onlarla ilgili bilgiler gelmez oldu" gibi iddialarda bulunmayaslillz
«diye peygamberlerin aras1n1n kesildigi bir devirde, size ger~ekleri a~1k­
layan» yasalan ve htiktimleri beyan eden «Peygamberimiz geldi»; peygam-
ber gonderilmesine ve vahye ara verildigi bir donemden sonra size §eriati izah
eden Hz. Muhammed (s.a.v.) geldi...
Bu ara doneme, "uyu§ukluk, zay1fhk meydana gelmesi, adet haline ge-
len bir §eyin kesilmesi anlam1nda "F etret" denilmesinin sebebi, ilgili do-
11

nemde sozkonusu yasalarla amel edilmesinin ak.samas1 ve bu konuda bir uyu-


§uklugun ba§ gostermesidir. Nitekim, Hz. isa donemine kadar hep pe§pe§e
gelen peygamberler, art1k Hz. isa'dan sonra uzun stire gonderilmemi§lerdir.
Bu ytizden vahiy kesintiye ugram1§ ve araya uzunca bir mesafe girmi§tir. Pey-
gamberimiz de bu kesintiden sonra gonderilmi§tir.
«i§te size miijdeci ve uyar1c1 geldi.» Artik hic;bir bahane ileri stiremez-
siniz! Size mtijdeci ve uyanc1 geldi; hem de "en btiytik mtijdeci" ve "en bti-
ytik uyanc1... " Ku~ku s uz bu, onlara ilfilli bir §amardu; btiytik bir minnettir...
c;~nkti vahyin eserinin silindigi ve aydmlanmaya <;ok ihtiyac; duyuldugu bir
donemde ytice Allah onlara gondermi§tir. «Allah her §eye kadirdir.» ~u hal-
de peygamber gondermeye de gticti yeter. Nitekim, Vahyin uzun stire kesil-
mesi dolay1s1yla insanlarm c;ok ihtiyac; duydugu bir donemde, Hz. Muham-
mcd'i Peyga1nber olarak gondermi§tir. Boylece, biiytik bir nimete kavu§an ve
kendilerine rahmet kap1s1 ac;1lan insanlarm herhangi bir bahanesi kalmamt§tlr;
bu ilfilli hticcet kendilerini baglamaktadrr. Arttk. yarm: "Bizi gafletten uyand1-
racak kimse gelmedi" gibi bahanelerin arkasma s1gmamayacaklardrr.
Alimler, Hz. Peygamber'in (s.a.v.), Fil y1h, Rebiulevvel aym1n onuncu
glinti bir pazartesi gecesi Mekke'de dogdugu konusunda goril§ birligindedir-
ler ... Kainat onun pak ve nezih vi.icuduyla ~ereflenince, insanlar1n goniilleri
ayd1nland1, nurland1. Allah onlan Hz. Peygan1ber arac1hg1yla dogruya yonelt-
A.yet: 19 MAiDE S0RESi/5 403

ti. Basiret sahibi olanlar dogruyu buldu; kor olanlar ise korltik, kiiftir ve sa-
ptkhk i<;inde yuvarlanmaya devam ettiler.
404 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

20. Musa, kavmine §iiyle demi§ti: "Ey kavmim! Allah'zn


iizerinizdeki nimetini hatzrlaym. 0, ifinizden peygamberler p-
kardt. Sizi hiikumdarlar yapti. Ve alemlerde hif kimseye ver-
medigini size verdi.
21. Ey kavmim! Allah 'in size takdir ettigi mukaddes yere
girin. Geriye donmeyin, yoksa hiisrana ugrarsimz."
22. Onlar da : "Ey Musa! Orada zorba bir kavim vardir.
Onlar oradan pkmadikfa biz oraya asla girmeyecegiz. Eger
oradan ftkarlarsa, riiphesiz biz de gireriz'' dediler.
23. Allah'tan korkan ve Allah'zn kendilerine nimetini verdi-
gi kimselerden, iki adam §Dyle dedi: "O zorbalarin iizerlerine
kapulan yiiriiyiin. Oradan girerseniz §iiphesiz galip gelirsiniz.
Eger mii'min iseniz, sadece Allah'a tevekkiil edin."
24. Kavmi ona: "Ey Musa! Onlar orada oldukfa biz ebedi-
yen oraya girmeyiz. Sen ve rabbin gidin ve sava§tn. Biz bura-
da oturacagiz" dediler.
25. Musa: "Ey Rabbim! Ben kendimden ve karde§imden
ba§kasma soz gefiremiyorum. Artik bizimle bu f asik kavmin
arasmi ayir" dedi.
26. Allah, (Musa'ya) §Oyle dedi: "Kirk sene o mukaddes
yer, onlara haram kilmmi§ttr. Yeryiiziinde §a§kin §a§kzn dola-
§acaklardir. 0 Jasik kavim ifin iiziilme. "

20. Ey Muhammed! Hz. Musa'nm israilogullanna ogtitlerde bulunurken


olup bitenleri kitap ehline §U §ekilde haurlat: «Musa, kavmine ~oyle demi~ti:
'Allah'1n iizerinizdeki nimetini habrlay1n», unutn1ay1n. «O, i~inizden>>
yani sizin yak1n akrabalann1zdan «peygamberler ~1kard1.>> Sizi o peygam-
berler arac1hg1yla dogruya yoneltti; sizi onurlandirdi. Sizden c;1kard1g1 kadar,
ba§ka bir millette n bu kadar peygarnber c;1karmadl. Boylece i9inizden pekc;ok
Ayet: 20-22 MAiDE SURESi/5 405

§anh ki§ilikler c;1k1nca, siz de §ereflendiniz; peygamberlik sayesinde bi.iyilk


bir prestij kazandm1z. Aynca «sizi hiikiimdarlar yaph.» Aram.zdan pekc;ok
htiktimdar yeti§tirdi. Sizin milletinizden pek9ok peygamber c;1kard1g1 gibi; bir
o kadar da htikti1ndar yaptl ...

Stidd!, ayetin bu klsm1n1 §U §ekilde ay1klaint§tlr: "... Y ani, siz Firavun'un


baskls1 altmda K1ptilerin elinde birer kole iken, sizleri ozgtirltige kavu§turdu. "

ibn Abbas'm bu konudaki ay1klamas1 ise §6yledir: " ... Size pekc;ok hiz-
met9i ve kole nasibetti." Nitekim ilk defa hizmet<;i edinenler onlardu; onlar-
dan once kin1se hizmets;i tutmami§ttr ...

Bir k1s1m insanlarm tan1mma gore ise: "Beraber ya§ad1g1 bir e§e, s1g1na-
cag1 bir eve, kendisine hizmet edecek bir hizmetc;iye sahip olan herkes, kendi
9apmda bir htiktimdar say1hr ... "

btc yandan «alemlcrdc hi~ kimseye vermedigini size verdi.» Dli§man-


lanmz1 denizde bogdu, bulutlan lizerinizde golgelik yaptl; size kudret helvas1
ile btldirc111 indirdi ve daha pek c;ok olagantisti.i nimetlerle sizi nimetlendirdi.
~uphesiz buradaki "alemlerden" ama9, kendi donemlerine kadar gelip ge9en
milletlerdir...

21. «Ey kavmim! Allah 11n sizin i~in takdir ettigi» Levh-i Mahfuz'da
size -iman edip itaat etmeniz §artiyle- ikametgfill olarak belirledigi «mukad-
des yere» peygainberler ve mti'minler diyan olan Beytii'l-Mukaddes'e «gi-
rin» , oraya yerle§in. Zorbalardan korkarak «geriye donmeyin», oradai1 tek-
rar c;lkmaym, «yoksa» iki dtinya inutlulug unu ve sevab1n1 kaybederek « hiis-
rana ugrars1n1z. '» Zarar edersiniz ...

22. «Onlar da: 'Ey Musa! Orada zorba bir kavim,» kar§I koyulam1-
yacak bir topluluk «Vardtr.» Zorba: insanlara zulmeden ve kendi istekleri
dogrultusunda onlan zorla 9ah§ttran kimse demektir. Nitekim, nakib olarak
adland1nlan vekiller, durumu incelemek tizere c;1ktiklar1nda zorbalar1n §ehrine
ugrami§lar; geri dondiiklerinde gordtikleri enteresan durumlar1 Hz. Musa'ya
anlatn11§lar; zorbalann gtictinden, kuvvetinden ve ~In uzun boylarmdan soz
etmi§ler. Bunun tizerine Hz. Musa onlara demi§ ki: "Susun, bu durumu hi9
kimseye anlatmay1n, yoksa millet dag1lacak, limitsizlige ugrayacaktu. " Ancak
onlardan Yu§a b. Nun ve Kfileb b. Yufenna adlar1ndaki iki ki§i d1§1nda, diger-
lcri , Hz. Musa'n1n emrini dinlemeyip duru1nu kendi yakmlanna, amca <;ocuk-
lanna anlatmi§lai-; dolay1s1yle haber, israilogullan arasmda ya.yilm1§. Bu y~iz-
406 RUHU'L-BEYAN COz:6

den demi§ler ki: Orada zorba bir kavim vardrr, onlar1 oradan 9Ikarmaya bizim
gticiimtiz yetmez. Dolay1s1yla bizim herhangi bir mtidahalemiz olmaks1zm
«onlar oradan ~1kmad1k~a, biz oraya asla girmeyecegiz. Eger oradan ~1-
karlarsa, §iiphesiz biz de gireriz' dediler.» Ancak bu konuda bizim herhan-
gi bir giti§imilniz olamaz. !...

23. Dii§manlardan degil, «Allah'tan korkan», emirlerinj yap1p, yasak-


lanndan ka91nan «Ve Allah'1n kendilerine nimetini verdigi», sozlerinde du-
ran ve vaadlerine bagh kalan «kimselerden» kild1g1, Kaleb ve Yu§a adlann-
daki «iki adam §oyle dedi: '0 zorbalar1n iizerine kap1dan», Eriha denilen
kendi giri§ yerlerinden «yiiriiyiin», sahraya 91kmalanru engelleyin, yollann1
tikaym, sava§malanna mani olun... «Oradan girerseniz,» onlar §ehirdeyken
girl§ kaptlanndan hiicum ederseniz «§iiphesiz galip gelirsiniz», sava§maya
ve 9arp1§maya gerek kalmadan tisttinliik saglarsmiz. Biz onlan gordtik, du-
rumlanna §ahit olduk. Herne kadar cisimleri bi.iytikse de kalpleri zay1ftrr. Siz
onlardan korkmay1n1z. Dar noktalardan onlara sald1nn1z, onlan ko§eye slk1§-
t1nn1z; boylece ne ka9abilir ne de sava§abilirler. .. «Eger mii 'min iseniz,>> Al-
lah'a inan1yor ve soztinde durdugunu tasdik ediyorsan1z «sadece Allah'a te-
vekkiil edin. '» Sebeplere ba§vurduktan sonra yaln1zca O'na dayanm; salan,
ba§vurdugunuz sebeplere giiveruneyin, ~iinkil onlarm boyle bir etkisi yoktur.
Aynca O'na inanmak yaln1zca O'na dayanmay1 gerektirir.

24. iki adamm soylediklerine aldtn§ etmeyen ve ilk sozlerinde israrh


olan Hz. Musa'n1n «kavmi ona: 'Ey Musa! Onlar orada olduk~a biz ebedi~
yen oraya girmeyiz.>> Y ani, zorbalar kendi topraklannda olduklan stirece biz
kesinlikle, onlarm bulunduklar1 yere uzun slire ayak basmay1z. «Sen ve rab-
bin gidin sava~1n.» Siz onlara kar§I koyun dediler. Ku§kusuz, soyledikleri bu
son soz alaya alma ve dalga ge9me niteligindedir. Yoksa, fiili bir gidi§i kas-
detmemi§lerdir. Ard1ndan da: «Biz burada oturacag1z' dediler.» Bir kart§
bile ilerlememiz soz konusu degildir.<24}

24- Bu vurdumduymaz ve alayvar1 tavir nerede, Hz. Peygamber'in §anh ashabmm sergiledikleri
tutum nercdc? ... Bilindigi gibi Hz. Peygamber, ashabm1 Bedir sava§ma davet edip bu konu-
da onlarla isti§are edince verdikleri cevap §U olmu§tu: "Yem in olsun ki, eger sen bizi denize
dalmaya ~agus an , seninle bcraber hi~ tereddtit etmeden dalanz; bizdcn bir ki§i bile geride
kalmaz. Biz, kaq1la§ma esnasmda sab1rh ve sava§ta sad1k kimseleriz. israilogullarmm ken-
di peygamberlerinc dedikleri gibi biz sana: "Sen ve Rabbin gidin ve sava~m. Biz burada
oturacag1z" demeyiz. Aksine biz diyoruz ki: "Sen ve Rabbin gidin, sava~rn. Biz de sizinle
beraber sava§acag1z. Umulur ki ey AtJah'm e l~i si! Allah, aranuzdan, seni sevindirecek biri-
lerini 91kanr. GoztinU aychnlatacak tavir ve davrant§lar sergilememizi nasip eder."
Ayet: 23-26 MAiDE SURESi/5 407

25. Hz. «Musa» onlann inatlanru ve i.imitsizlik, htiziln ve §ekva yi.iklti


tavulann1 gortince dedi ki: «'Ey Rabbim! Ben kendimden ve karde§imden
ba§kas1na soz ge~iremiyorum.>> ikimizden ba§kas1na laf anlatam1yorum.
«Arbk bizimle», benim ve karde§imle, senin kullugundan 91kan vc isyanda
1srarh olan «bu fas1k kavmin aras1n1 ay1r' dedi.»
26. Bunun i.izerine yi.ice «Allah, (Musa'ya) ~oyle dedi: 'Kirk sene o
mukaddes yer, onlara haram k1hnm1§tir.» Bu stire i9erisinde oraya girme-
leri, ya da sahiplenmeleri yasaktrr. <;i.inkti buras1 onlara iman etmeleri ve ci-
had yapmalan §art1yla tahsis edilmi§ti. Ancak sozlerinden donmeleri sebebiy-
le onlara yasaklandi. Kisacas1, soz konusu stire i\:erisinde hi9birisi oraya gire-
mez!. .. Ard1ndan, yasaklamak bi9imine de: «Yeryiiziinde §a§kin §a§kin do-
la§acaklardir.» §eldinde a9Ikbk getiriliyor. Artik « O fas1k kavim i~in iiziil-
me'», onlar i9in kederlenme, mahzun olma.
Rivayet edildigine gore Hz. Musa onlara beddua ettigine pi§rnan olmu§.
Bunun tizerine ona denilmi§ ki: ''Uzi.ilme, kederlenme, onlar bu cezay1
faslkhklan sebebiyle haketmi§lerdir."
Yine rivayet edildigine gore bunlar, altiytiz bin sava§91yd1. Kirk sene
beklediler. Bu sure i~inde her sabah yeniden harcket ediyorlar; ak§amleyin
bakiyorlard1 ki dontip dola§1p sabahleyin hareket ettikleri noktaya varmi§lar.
bte yandan bulut onlar1 gline§in s1~akhg1ndan koruyor, geceleyin nurani bir
slitun onlerini ayd1nlauyordu. Kendilerine kudret helvas1 ve b1ld1rc1n indirili-
yordu. Ta§1dtldan ta§lardan sularm1 temin ediyorladt. Cezah olduklan halde
btittin bu nimetlerle nimetlendirilmelerinin sebebi, cezalarmm terbiye edilme-
lerine yonelik olmasmdand1.
En dogru ve gtivenilir rivayete gore Hz. Musa ve Hz. Harun da bu §a§-
kmhk yurdunda, bu Tih <;olunde onlarla beraberdiler. Ancak, Hz. tbrahim'in
i~ine atild1g1 ate§te yanmamas1 ve selamette olmas1 gibi, ve azap meleklerinin
Lfit kavmini hela.k etmek i9in ini§lerinde Hz. Lfit (a.s.)'un bu hela.kten kurtul-
mas1 gibi Hz. Musa ve Hz. Harun'a bir azap olmam1§tlr. Esenlik ve ferah i<;in-
de ya§am1§lardrr.
408 RUHU'L-BEYAN Cuz:6
Ayet: 27 MAiDE SURESi/5 409

27. Onlara Adem 'in iki oglunun kissasini hakkiyla anlat:


Onlarin her ikisi de birer kurban kesmi§, birinin kurbani ka-
bul olunmu§, digerininki kabul olunmami§ti. Kurbani kahul
olunmayan, digerine: "Mutlaka seni oldii.recegim" demi§ti.
Kurbani kabul olunan da §i.Jyle demi§ti: "AUah, ancak takva
sahiplerinin kurbanini kabul eder.
28. Y emin olsun ki sen, beni oldii.rmek ifin elini bana uzat-
san da, hen seni oldiirmek ifin elimi sana uzatmayacagim.
$iiphesiz hen, lilemlerin Rabbi olan Allah 'tan korkarim.
29. <;iinkii hen, hem benim giinahimz, hem kendi gii.nahini
yiiklenip cehennem ehlinden olmani istiyorum. i§te zalimlerin
cezasi budur. "
30. Bunun ii.zerine kurbani kabul edilmeyenin nefsi kendi-
sini, karde§ini iildiirmeye te§vik etti ve onu iildiirdii. Boylece
hiisrana ugrayanlardan oldu.
31. Karde§inin cesedini nasil giimecegini ona gostermek
ifin Allah, yeri e§eleyen bir karga gonderdi. Bunu goriince:
"Yaziklar olsun banal Su karga kadar olup karde§imin cese-
dini gommekten aciz miyim?" dedi. Ve yaptigina pi§manltk
duyanlardan oldu.
32. Bunun ifindir ki, israilogullarina: ''Kim, bir cana kzy-
mayan veya yeryiiziinde bozgunculuk flkarmayan bir nefsi ol-
diiriirse, biitiin insanlari iildiirmii§ gibi olur. Kim de bir nef-
sin ya§amasina sebep olursa, biitiin insanlari ya§atmi§ gibi
olur" hii.kmiinii farz kildik. Siiphesiz ki peygamberlerimiz on-
lara apk delillerle geldiler. Yine de bundan sonra onlarin bir-
fOgu yeryiiziinde a§zn gitmektedirler.

27. Ey Muhammed! «Onlara>> yani kitap ehline, insanhg1n babasi olan


«Adem'in iki oglunun>> Kabil ve Habil'in «k1ssas1n1 hakk1yla», hak ve dog-
410 ROHU'L-BEYAN Cuz:6

ru olarak «anlat.»

Alimlerin naklettigine gore, Hz. Havva her seferinde biri klz biri erkek
iki <;ocuk doguruyordu . ilk dogumda Kabil ve luzkarde§i Iklima'y1 dtinyaya
getirdi. ikincisinde ise Habil ve k1zkarde§i Leyuza'y1 dogurdu. Kabil'in ikiz
karde§i daha giizeldi. Kabi1, kizkarde§ini Habil'den klskand1 ve ona klzdi. Hz.
Adem ikisine: "Her biriniz hirer kurban kesin; hanginizinki kabul edilirse, bu
k1zla o evlenir." Onlar da birer kurban kestiler; bir ate~ Habil'in Kurbam tize-
rine inip onu yedi, ancak Kabil'inkine hi~ dokurunad1. Bu olaydan sonra
Kabil, daha da k1z1p kin doldu ve yapacagm1 yapti.
«Onlar1n her ikisi de birer kurban kesmi§.>> Kurban, Allah'a yak1n-
la§mak amac1yla kesilen hayvan, ya da verilen sadakad1r. Evet, onlann her
ikisi de hirer kurban kesmi§ , «birinin kurban1 kabul olunmu§,» o da
Habil'cli. Habil, slit hayvanlan besliyordu ve kurban olarak bir ko<; kesti, sa-
daka olarak da bir miktar slit verdi. Gokten dumans1z beyaz bir ate§ indi ve
kurbanm1 yedi. Bu, kabul oldugunun gostergesiydi. <;tinkii o zamanki kabul
olunan kurbanlar, bu §ekilde, gokten inen bir ate§ tarafmdan yenilirdi; kabul
olunmayanlan ise par9alay1c1 ku§lar ve vah§i hayvanlar yerdi. «digerininki
kabul olunmam1§tl.» Bu da Kabil'di. Kabil ziraatla ugra§iyordu. Kurban ola-
rak sahip oldugu en kotii bugday1 takdim etti. Ancak, ate§ o bugdaya hi<; yak-
la§madi. <;unkti Kabil, Allah'm hiikmtine raz1 olmam1§, kurbanmda iyi niyetli
davranmamt§, sahip oldugu mahn en kotilsiinti sunmu§tu. Kabil, kurban1n ka-
bul olunmamasma 9ok ofkelendi. Kinini i9inde gizliyordu. «Kurban1 kabul
olunmayan, digerine: 'Mutlaka seni oldiirecegim' demi~ti.» Yemin ederek
onu oldiirecegini belirtmi§ti. Neden mi? <;tinkli kaq1s1ndakinin kurban1 kabul
edilmi§ ama kendisininki reddedilmi§ti ... «Kurban1 kabul olunan da §Oyle
demi§ti: 'Allah, ancak takva sahiplerinin kurban1n1 kabul eder>> , ba~kas1-
n1nkini kabul etmez. Senin ba§1na gelenler senden kaynaklanmaktadrr; benim
bu konuda herhangi bir su9mn yok. Beni niye oldtireceksin ki!
28. «Yemin olsun ki sen, beni oldiirmek i~in elini bana uzatsan da,
hen seni oldiirmck i~in elimi sana uzatmayacag1m.» Allah'a kasem ederim
ki, sen beni oldtirmeye c;ah§san da, ben hic;bir zaman boyle bir giri§imde bu-
lunmayacag1m; seni oldtirmeye te~ebbtis etmeyecegim. Ard1ndan da hemen,
bunun sebebini ~oyle ac;1khyor: «Stiphesiz hen, alemlerin Rabbi olan Al-
lah'tan korkar1m.» Rivayet edildigine gore, Habil daha gti9lii olmasma rag-
men, srrf Allah'tan korktugu i9in Kabil'i oldtirmedi ve ona teslim oldu.
Ayet: 27-31 MA1DE SURESi/5 411

29. <«;unkii ben>>, sana teslim olup hi9 dokunmamakla; «hem benim
giinah1m1, hem kendi giinah1n1» yani hem kendini mtidafaa etmek i~in -~a­
yet elimi uzatrrsam- benim sald1nmdan dogabilecek giinalu, hem de bana sal-
dumanla meydana gelecek giinah1 topluca «ytiklenip» boylece ahirette «Ce-
hennem ehlinden olman1 istiyorum. i~te zalimlerin cezas1 budur. '» Al-
lah' in hiikmiinti kabul etmeyenin sonu bundan ibarettir.

30. «Bunun i.izerine kurban1 kabul edilmeyenin nefsi kendisini, kar-


de~ini Oldi.irmeye te~vik etti.» Nefsi, kendisine bu i§in 9ok kolay oldugunu,
ortada hi9bir zorluk ve problem bulunmad1g1n1 kabul ettirdi. Ger~ekten insan,
haks1z yere oldiirme olay1n1, ozellike karde§in oldiiriilmesi olaym1 dti§i.indtigti
zaman 9ok deh§etli ve kotti bir i§ oldugunu anlar. Oldiirme olay1, hem akhn,
hem de §eriattn nazannda son derece igrens; bir olaydrr. Buna ragmen, oyle
anla§ihyor ki, Kabil onceleri kendi nefsine kar§I direnen ve ba§kaldrran birisi
ikcn, nefsi onu kendisine boyun egdirmi§ti «... ve onu oldi.irdii.»

Rivayet edildigine gore Kabil, Habil'i nas1l oldilrecegini bilemedi. ~ey­


tan, omek olsun diye bir ku§ ahp kafas1n1 bir ta§m iizerine koydu, sonra ba§ka
bir ta§la kafasm1 ezdi. Kabil de ona bakip ogrendi. Ba§ka bir rivayete gore de,
Kabil Habil'i, koyunlann1 giitti.igti ve uykuya dald1g1 bir srrada gafil yakalaya-
rak Oldtirdi.i. «Boylece hiisrana ugrayanlardan oldu.» Hem dinini kaybetti,
hem de dtinyasm.i...

ibn Abbas der ki: "Dilnya ve ahirette zarara ugrayanladan oldu. Diinya-
da zarara ugrarnas1 anne ve babasm1 k1zdirmas1nda11 ve klyamet giintine kadar
kotiillikle an1lmas1ndan anla§Ihnaktadu. Ahjrette gorecegi azap ise zararlann
en biiyi.igtidtir."

31. «Karde§inin cesedini nasll gomecegini», nasil ortadan kaldrracag1-


n1 «ona gostermek i~in Allah, yeri e~eleyen bir karga gonderdi.» <;unkti
olii ccsedin ortada biraktlmas1, 9irkin bir olaydrr. Ba§ka bir gorii§e gore de
"karde§inin avret yerini nasll ortecegini ona gostermek i9in" Allah sozkonusu
kargay1 gonderdi. <;link.ii Kabil, karde§inin elbiselerini soymu§tu ...

Rivayet edildigine gore Kabil, Habil'i oldtirdiikten sonra 1ss1z, aga<rs1z


bo§ bir yerde buakti. Ne yapacagm1 bilemedi. <;unkii bu, yer yiiziinde insa-
noglundan oldiirtilen ilk ki§iydi. Vah§i hayvanlann onu par~alamasmdan
korktu. Bu yi.izden bir torbaya koyup s1rtmda ta§1d1. Sonra yiice Allah iki kar-
ga gonderdi. Bunlar dovi.i§tliler. Sonu9ta biri digerini oldlirdti. Oldiiren karga,
412 RUHU' L-BEYAN Cuz:6

gagas1 ve trrnaklan yard1m1yla bir 9ukur kazd1 ve oldilrdUgii kargay1 i<;ine


atip iistiinti kapatti. Kabil «bunu gorunce : 'Yaz1klar olsun bana! ~u karga
kadar olup karde~imin cesedini gommekten aciz miyim?' dedi.»

Ayette ge9en ve "yaziklar olsun" diye terclime edilen "ya veyleta!" ke-
limesi, hasret, keder ve iiziintiiyti dile getiren bir ifadedir. Sondaki "elif', ko-
nu§an ve soyleyen birinci §ahsm zamiri olan "ya" yerine getirilmi§tir. Buna
gore anlamt §U olur: Ey benim, ah1m, vahun, kederim! Nerdesin? Hemen or-
taya 91k, zaman senin zamamndu. "Su karga kadar olup karde§imin cesedini
gommekten aciz miyim?" ctimlesi de, kargan1n buldugu 9oztimti bulamama-
nm iiziinttisi.inti ifade eden bir tabirdir. Yani, yaz1klar olsun bana! Ben bir kar-
ga kadar da olamad1m ve karde§i.min cesedini topraga gommeyi dii§tineme-
dim.

«Ve yapbg1na pi~manhk duyanlardan oldu.» Ne yapacagm1 §a§1np


uzun stire cesedi ta§1ma zorunda kalmca, karde§ini oldi.irdiigiine pi§manhk
duydu. Bu pi§manhk, i§ledigi gtinahtan dolay1 Allah'tan korktugu i9in degil,
cesedi ne yapacagma §a§rrd1g1 i<;indi. Bu ytizden bu pi§manltk bir tev be pi§-
manhg1 degildi; dolay1s1yla bu pi§manhgm kendisine herhangi bir yarari do-
kunmaz.
~tiphesiz Kabil, insanoglundan sw; i§leyen ilk ki§idir. Hadiste de §oyle
denilmektedir. "Haksl z yere oldurulen hif kimse yoktur ki onun kaninda
Adem'in ilk oglunun bir pay1 butunmasm. <;unku oldurme olay1m ilk kez ba~­
Iatan odur." <25>

32. «Bunun i~indir ki ...» Bu ifade, a<;1klanacak hiikmtin gerek~esini be-


lirtn1enin ilk ad1m1d1r. Yani, dti§manca oldtirmenin, dint ve dtinyevi faziletle-
rin kayb1 gibi 9e§itli fesathklarm kaynag1 oldugu i<;indir ki, «israilogullar1-
na» §U hiikmti farz klld1k ve Tevrat'ta da belirttik: «'Kim,>> insanlardan
hiv«bir cana k1ymayan» ve dolay1s1yla k1sas1 haketmeyen «veya yeryuziin-
de» §irk ve yol kesicilik gibi kan1mn ak1tdmasm1 me§ru kilacak bir «bozgun-
culuk ~1karmayan bir nefsi olduriirse, butiin insanlari oldurmii~ gibi
olur .» c;unkti insanlarm kan hakk.1n1 ~ignemi§, oldtirme olay1n1 me§rula§tir-
m1§ , insanlar1 bu yola te§vik etmi§ say1hr. Allah'1n gazabm1 celbetmek ve <;e-
tin azabm1 hak etmek, av1smdan bir ki§inin oldtiriilmesiyle ttim insanlar1 ol-
diirmesi aras1nda bir fark yoktur.

25- Hadisi Buhari, MUslim, Tinniz1, Nesai ve ibn Mace tahric etmi§lerdir. Aynca Bkz. ibn Ke-
sir Tefsiri, 1/508.
Ayet: 32-33 MA.iDE SORESi/ 5 413

«Kim de» affetmek, ya da oldtirtilmesine engel olmak suretiyle «bir


nefsin ya~amas1na sebep olursa, biitiin insanlan ya§atmI§ gibi olur' hiik-
miinii farz kild1k.» Sanki yaptig1 iyi davrant§t, ttim insanlara kar§t yapmt§
say1hr. Ku§kusuz bu benzetmelerden amac;, haks1z yere insan oldtirmenin ne
kadar biiytik bir suer oldugunu vurgulamaktrr.

«~iiphesiz ki peygamberlerimiz onlara a~1k delillerle», yani kitap eh-


line onlara farz k1ld1g1m1z htiktimleri belirten apa91k mt1cizelerle «geldiler»,
net a91klamada bulundular. «Yine de bundan sonra» bunca kitaplardan pey-
gamberleden ve pe§pe§e antla§ma yenilemelerinden sonra «onlar1n bir~ogu
yeryiiziinde a~1r1 gitmektedirler.» Hie; aldrrI§ etmeden oldtirmeye devam et-
mektedirler.

33. Allah ve Rasuliine karp sava§an ve yeryiiziinde fesat fl-


karmaya fali§anlarin cewsi ancak, oldiiriilmeleri veya asil-
malari yahut el ve ayaklarinin faprazlama kesilmesi ya da
yeryuziinde siirgiln edilmeleridir. Bu, diinyada onlar ifin bir
zillettir. Ahirette ise, onlar ifin biiyiik bir azap vardir.
4 14 RUHU 'L-BEYAN Cuz:6

34. Ancak, kendilerini yakalamanizdan evvel tevbe eden/er


olursa, bilin ki Allah, fOk bagi§layan ve fOk merhamet eden-
dir.

33. «Allah ve Rasuliine kar~1 sava~an ...» Allah'm ve Rasuliiniln dost-


lan olan mtisliimanlara kar§I sava§anlann... Mtisliimanlara kar§I sava§manm
"Allah'a kar§1 sava§mak" gibi degerlendirilmesi, mtislilmanlarm degerini yii-
celtmek i~indir. Onlara kar§1 sava§mak, yollar1n1 kesmek §eklinde geryekle§ir
ki, bu da mi.isltimanlann kanlanna ve mallar1na goz diken ve bu amayla bir
araya gelen bir topluluktan ortaya ytkabilir. «Ve yeryiiziinde fesat ~1karma­
ya ~ah~anlann cezas1 ancak,» bozgunculuk yaparak dola§anlann ...
Bu ayet, Hilal el-Esleml'nin kavmi hakk1nda nazil olmu§tur. Hz. Pey-
gamber'in bunlarla yapt1g1 ban§ antla§mas1na gore ne peygambere yard1m
edecekler; ne de onun aleyhinde herhangi bir kimseye destek saglayacaklardi.
Onlarm yanma giden miisltimanlar da gilvencede olacaklardi. Bu arada Kina-
ne ogullar1ndan bir grup, Hilal'in kavminden bir k1s1m insanlan islam'a davet
etmek i~in gittiler. 0 srrada Hilal orada degildi. Onun kavmi, gelenlerin yolla-
nn1 kestiler, onlan oldtiriip mallann1 yagmalad1lar.

Gortildtigil gibi, sava§mak ve bozgunculuk 9Ikarmak ~e§itli §ekillerde


gen;ekle§ebilir: y agmalamaks1zm oldilrme yaptlabilir; hem oldiirme, hem de
yagmalama bi<;iminde olabilir; oldurmeksizin sadece korkutmak bic;iminde de
gen;ekle§ebilir. i§te durum boyle olunca, her su<; i<;in ayn bir ceza takdir edil-
mi§tir. Buna gore yukandaki su9lann cezas1 §Oyledir:

Eger yol kesenler, sadece oldtirme olay1n1 gerc;ekle§tirmi§lerse, «oldii-


rulmeleri» gerekir; ancak aynca as1lmayacaklardrr. Eger oldiirtilenin velileri
affetseler de, bu husus gozonlinde bulundurulmaz. <;tinkii bu ceza §er'! bir
haktir.

«Veya asdmalari», hem oldtirmeleri, ard1ndan da aynca asilmalan


Iaz1mdrr. Eger hem oldiirme hem de mallarm1 ahp gotiirme sw;unu i§lemi§ler-
se onlara bu ceza uygulanacakt1r. Y ani, diri diri asilmalar1 ve oklarm u9lanyla
tak1nak, ollinceye kadar karmlarm1 de§mek §eklinde ger<;ekle§tirilebilir. Oldu-
rtildi.ikten sonra, aynca asilmalar1na gerek yoktur. <;unki.i diti diri asmak daha
da 9etindir, yaptirnn giicti daha fazladir. Ba§kas.m1n bu su9a yeltenmemesi
konusunda daha etkilidir.
Ayet: 33-34 MAiDE SURESi/5 415

«Yahut el ve ayaklarin1n ~aprazlama kesilmesi» icabeder. Buna gore


mtislilman1n, sadece mahn1 almakla yetinmi§lerse, sag elleriyle sol ayaklan
bileklerden kesilecektir. Ellerinin kesilmesinin hikmeti, mah onunla ald1kla-
nndan; ayaklannm kesilmesinin hikmeti ise yolda korku sald1klanndand1r.

«Ya da yeryiiziinde siirgiin edilmeleridir.» Yiiryiiztine sadece korku


sahp bozgunculuk ~lkarmt§larsa stirgtin edileceklerdir. Bize gore, stirgtin'den
ama~, hapistir. <;tinkti, yerytizii sakinlerini onlann kottiliiklerinden korumak
ve tehlikeye soktuklan gtiven ortamrrn yeniden saglamak i~in onlar1 bir yere
hapsetmek en gi.izel si.irgiln say1hr.
«Bu, diinyada onlar i~in bir zillettir.» Bir al<;akhk ve rezalettir. Bu-
nun d1§1nda, aynca «ahirette ise, onlar i~in biiyiik bir azap vard1r.» Bu
azab1n btiytikli.igtinii tahmin etmek son derece gil~tiir. <;unkti cinayetleri de o
oranda btiyilktilr.
34. «Ancak, kendilerini yakalaman1zdan evvel tevbe edenler olursa,
bilin ki Allah, ~ok bag1~layan ve ~ok merhamet edendir .» ~liphesiz bu, sa-
dece Allah'1n hukukunu i~ine alan bir istisnadir. Zaten ayetin sonundaki :
"Bilin ki Allah fOk bagz§layan ve merhamet edendir" ctimlesi de bu ger~egi
i§aret etmektedir. Fakat kul hakk1, boyle bir pi§manhkla ortadan kalkmaz. Or-
negin yol kesip bir insan1 oldtiren kimseler yakalanmadan once tevbe ederler-
se, hadden oldtirtilmeleri zorunlulugu ortadan kalksa da, oldiirillenin velileri
isterlerse kisas talcp ederler; isterlerse affederler. Bir mal gasbettikten sonra
ve yakalanmadan once tevbe ederlerse, ellerinin ve ayaklann1n c;aprazlama
kesilmesinden kurtulurlar. Fakat mal sahibinin hakk1 bfilddir, ma11n1 geri ver-
mek gerekir. Ancak, yakalandlktan sonra tevbe ederse, ayetten anla§lld1g1 ka-
danyla bu tevbe ona herhangi bir yarar saglamaz. Diinyadaki cezas1n1 c;eker.
Ahiretteki azaptan kurtulsa da, kul hakk1n1 tazmin etmeye mecburdur.

~liphesizayet, yol kesen mtislilmanlarla ilgilidir. <;unkti mti§rikin yaka-


lanmadan once de, sonra da tevbe etmesi cezasm1 dli§iirtir. Mtislilmanlara kar-
§I sava§an mtisliiman ise, devlet gilc;leri tarafmdan yakalan1nadan once pi§-
manhk duyup tevbe ederse, Allah'm hukuku olarak hak ettigi cezadan kurtu-
lur. Ancak kul hakk1ndan yakas1ru kurtaramaz.

Bir k1s1m alimlerin gorti§lerine gore de: Yakalanmadan once tevbe


edenden artlk herhangi bir inal, ya da diyet istenmez. Ancak, elinde sahibi bi-
linen bir mal bulunsa, onu sahibine iade etmek durmnundadrr.
416 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

Hz. Ali'den rivayet edildigine gore, Haris b. Bedir yol kestikten, kan
ak1tttktan ve milletin mahru gasbettikten sonra tevbe edip kendisine s1gmnn§;
Hz. Ali onun pi§manhgm1 kabul etmi§ ve ondan hi~bir §ey istememi§tir. Ote
yandan, yakalandt.ktan sonra yap1lan tevbe ise hi9bir hakk1 dti§tirmez.
Bilindigi gibi yollan, rahats1zhk verici §eylerden temizlemek en gtizel
davrant§lardan oldugu gibi yol kesenlik yapmak ve gelen gidene korku sal-
mak en kotti davran1§lardandrr. Hz. Peygamber (s.a.v.) de §6yle buyurmakta-
drr: "Ummetimin iyi ve kotu amelleri bana gosterildi . i yi ameller aras1nda
yo /Lan, eziyet verici §eylerden temizleme i§ini; kotu ame/ler aras1nda da
mescide rastgele balgam atma davrant§lnt gordum. "<26>

35. Ey iman eden/er! Allah'tan korkun. O'na yakla§maya


bir yol arayin. Ve 0 'nun yolunda cihad edin ki, kurtulu§a ere·
siniz.
36. Biitiin yeryiiziindekiler ve bir o kadari daha, inkar
edenlerin olsa da kiyamet guniiniln awbmdan kurtulmak ifin

26- Muslim, Mest1cid, Hadis no: 553; Aynca Bkz. ibn Esir, Camiz/l-Usul, 1/420.
A.yet: 35 MA.iDE SURESi/5 417

on11 /id.ye verseler yine on/ardan ka.bul olunmat.. On/ar ifin


can yakici bir aw.p vardir.
37. Cehennem ate§inden fikmak isterler. Ama oradan f ika.-
cak degillerdir. Onlar ifin devamli bir azap vardir.

35. «Ey iman edenler! Allah 'tan korkun.» Azab1ndan yekinin. O'na,
sak1n kar§1 gelmeyin. «O'na yakla§maya», O'nun verecegi mtikafatlar1 elde
etmek ve O'na yak1nla§mak i~in kendinize «bir yol aray1n.>> Salih ameller
yapmak suretiyle O'na yalanla§manm ~aresine bak1n.
Ata der ki: Ayette geyen "Vesile", Cennet mertebelerinin en faziletlisi-
dir. Hz. Peygamber de buyuruyor ki: "Allah'a dua edin ki, bana "vesile'"yi
nasibetsin. (;unku "vesile" cennette r;ok yuksek bir mertebedir ve oraya yal-
mz bir ki§i kavUJur. Umanm ki o ki§i ben olayzm. ''<21>
«Ve» a~Ik ve gizli dti§manlarla sava§mak sfiretiyle «O'nun yolunda
cihad edin ki, kurtulu§a eresiniz.» Allah'a kavu§as1ruz, O'nun nimetlerini
elde edesiniz. Ayette yi.ice Allah'm, ger9ek kurtulu§U dort §eyde ktld1gma i§a-
ret edilmektedir:
Birincisi: iman. Kul, iman1 ile ktifiir karanhglllll1 perdelerinden kurtulur.
ikincisi: Takva. Kul, takva ile gi.inahlar1n karanhgmdan kurtulur.
Uyiinctisil: O'na dogru yol aramak. Kul, bununla alyak diinyan1n karan-
hklar1ndan kurtulur.
Dordiinctisii: Allah yolunda cihad etmek. Kul, cihad ile varbgm karanh-
gmdan kurtulur ve O'na kavu§manm lezzetini elde eder.
~eyh Hasan e§-~azeli der ki: "Allah'm yoluna girmek, O'na ula§mak
amac1yla bir arkada§unla beraber bir magaraya kapanrm§tlk. Orada kabyor ve
kendi keI_J.dimize: '<;ok yakmda, yar1n veya obiir gun amacmuza kavu§uruz,
bize maneviyat kaptlan ay1hr,' diyorduk. Gtiniln birinde yan1m1za 9ok hey-
betli bir adam geldi. Onun Allah dostlanndan biri oldugunu anlad1k. Ona:
'Nas1ls1n?' diye sordugumuzda cevab1 §U oldu: 'Yann veya obtir gtin amac1-
ffilza kavu§uruz, bize 1naneviyat kap1lar1 ay1hr diyen nastl olsun ki? .. Ey Ne-

27- Miislim, Tirmizi Ebu Davud ve Nesai. Hadis §Oyle bitiyor: "Kim, henim i~in Vesile
duasznda bulunursa §efaaflml hakeder." Aynca bkz. Ciimiu'l-Usal, 9/380.
418 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:6

fis! Niye Allah'a, sirf O'nun nzas1 i9in kulluk etmiyorsun? ' Onun bu cevab1
kar§1smda kendimize geldik, uyandlk ve Allah'a tevbe ettik. Sonra maneviyat
kapilan bize ac;Ildi." ~u halde, durumun gerc,;egine vak1f ohnak ve O'na ula§-
1
mak, 0 11dan ba§kas1yla her tiirli.i ili§kiyi kesmekle mtimklindiir. Allah'm iyi
ve salih kullanyla arkada§ hk yapmada c,;ok biiytik bir §eref ve saadet vardrr.

36. «Biitiin yeryiiziindekiler>>, dtinyada bulunan her tlirli.i yeralt1 ve ye-


ri.istti zenginlikleri «ye bir o kadar1 daha,» bir kat daha da fazlas1 «inkar
cdenlerin olsa da»; anlatilan bu §eylerin ttimiinti «k1yamet giiniiniin aza-
b1ndan kurtulmak i~in onu fidye verseler»; tiim dtinya zenginlikleri ve bir
o kadar1 daha, kafirlerin elinde olsa da, ugrayacaklar1 azaptan kurtulmak i9in
fidye olarak vermek isteseler, «yine onlardan kabul olunmaz»; vermek iste-
dikleri fidyenin hi9bir yaran olmaz. Bu son ciimle, ~art ctimlesinin cevab1drr
ve kesinlikle azaba ugrayacaklar1n1 belirtmek ve kurtulu§lar1run olmad1g11~1
vurgulamak i<;in gelmi~tir. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor ki: "Kiyamet
gununde sorgulanmak i(;in getirilen kafire: 'Dunya dolusu altmin olsa, ir;inde
bulundugun durumdan kurtulmak ir;in fidye olarak verir miydin?' diye soru-
lacak. Kafir: 'Evet' cevab1n1 verecek. 0 zaman kendisine deni/ecek ki: 'Bun-
dan daha kolayi senden istendi: Bana ortak ko§mamakla emrolundun; ama
sen ortak ko§mada direttin'"_C2s>Yani, sozkonusu fidyeden daha kolay olan
bir §eyle emrolundun. Senden, Allah'a ortak ko§maman ve §ehadet kelimesini
getirmen istendi, ama yapmadm ... «Onlar i~in can yak1c1 bir azap vard1r.»
Bu azabm ac1s1n1 kalblerinde hissedeceklerdir.

37. «Cehennem ate~inden ~1kmak istcrler.» Cehennemden kurtulma-


nm yollar1n1 ara§trrular; ancak ate§in alevleri onlar1 yukar1lara dogru firlatrr;
bu defa, oradan ~lkma giri§iminde bulunurlar; fakat bo§una... c;ikmak isterler
«ama oradan ~1kacak degillerdir.» <;unkti, ~1kma giri§iminde bulunduklan
her seferinde, tekrar geri gonderilirler. «Onlar i~in devamh>> bitmck tliken-
1nek bilmeyen «bir azap vard1r.» Azab1n §iddetini belirten ifadeden sonra,
burada da bu azab1n sonsuzluguna i§aret edilmektedir. Nitekim Hz. Peygam-
ber (s.a.v.) buyuruyor ki: "Cennet ehline denilecek ki: 'Ey Cennet ehli! Sii-
reklilik vardir sizin i~in; oliim yoktur.' Cehennem ehline de-aym §ekilde- de-
nilecek ki: 'Ey Cehennem eh.Ii! Sizin i~·in siireklilik vardtr; olum yoktur. "'<29)

28- Hadis, birbirine yakm ifadelcrlc Mtislim, Ahmed ve Nesei tarafmdan tahric edilmi~tir. Ayn-
ca bkz. el-Fethu'l-Kebir, 3/406.
29- Bu, Buhari', MUslim ve Tirm iz!'nin tahric ettiklcri bir hadisin bir bo!UmtidUr. Hadisin ba~ ta-
rnf1 ~oyledir: "Glum, alaca hir kos: ~·eklinde geririlecek ... " Aynca bkz. CfJmiu'l-Usul,
10/492.
Ayct: 36-37 MAiDE S0RESI /5 419

Y ani Cehennemde ebedi kalacaksllllz ...

Rivayet edildigine gore bu iki hitap, k1yamet guntinde, oltim alaca bir
ko9 §eklinde getirilip cennet ve cehennem arasmda kesildikten sonra soy lene-
cektir. Oltimtin, bu temsill olayla anlattlmasmm sebebi, onlar1, oliimtin orta-
dan kald1nld1gma inandumak ve bu olay1 gozleriyle gormelerini saglamaktrr.
Boylece Cennct ehlinin sevinci, Cehennem ehlinin de kederi artmt§ olur.

Salihlerin biri §OY le demi§tir: Rtiyamda cehennem koprtilerinin tizerinde


oldugumu gordtim. Btiytik bir deh§ete kap1hp nastl kurtulacagtm1, tizerinden
nasil ge\:ecegimi dii§tindtim. Bakttm, bana §Oyle seslenildi: "Ey Allah'1n kulu,
ytikiinti buak ve ge<;". Ben dedim k.i: "Ytikiim nedir ki?" Dedi ki: "Dtinyay1
brrak, Allah' a yonel!. .. "

Hz. Peyga1nber (s.a.v.) buyuruyor ki: "Klyamet gununde, dunyada en


fazla nimetlere kavu~up cehenneme giren adamlardan birisine, ate§e bir kez
atllip ~:zkanldtktan sonra, ~oyle sorulacak: 'Ey insanoglu! Sen hi<; nimet gor-
dun mil? Hi<; yararlandm mi?' Bunun uzerine cevabi ~u olacak: 'Hayir, ya
Rabbi! Allah'a yemin ederim, hi<;bir §ey gormedim." Sonra, en fa zla sikznti
· <;eken ve cennete bir defacik giren adama da: 'Ey insanoglu! Hi<; sikintl <;ek-
tin mi?' diye sorulacak; o da diyecek ki: Hayzr, ya Rabbi! Allah'a yemin ol-
sun ki hif sLkmtz ve zorluk <;ekmemi§ gibiyim.'" <30>

30- Hadis, Mi.islim, Ahmed, Nesai ve ibn Mace tarafmdan tahric edi lmi~tir. Aynca bkz. el-
F ethu'l-Kehir, 3/407.
420 RUHU'L-BEYAN Ciiz:6

38. Erkek ve kadin hirsizlarzn yaptiklarina kar§ilik bir ceza


ve Allah tarafindan bir ibret olarak ellerini kesin. Allah, izzet,
hukiim ve hikmet sahibidir.
39. Kim, zulmettikten sonra tevbe edip kendini diizeltirse
~iiphesiz Allah, onun tevbesini kabul eder. Muhakkak ki Al-
lah, fok affeden ve fOk merhamet edendir.
40. Goklerin ve yerin hiikiimranliginin Allah 'a ait oldugu-
nu, diledigine azap edip diledigini de bagi~ladigmi bilmez mi-
sin? Allah, her §eye kadirdir.

38. «Erkek ve kad1n hirs1zlartn» hiikmii §U §ekilde belirtilmi§tir:


«Yaphklar1na kar~d1k bir ceza ve Allah taraf1ndan bir ibret olarak elle-
rini kesin.>> Evet, bu konudaki hiikiim budur. Buna gore, erkek veya kad1n,
htrs1zltk yapanlann sag elleri kesilecektir. Bu, yapt1klann1n bir kar~1hg1 ve
cayd1nc1 bir unsurdur.

«Allah izzet» sahibidir. Hi~bir engelle kar§Ila§madan, diledigi htikmti


verir; «hiikiim ve hikmet sahibidir .» Koydugu ttim yasalan hikmet ve mas-
lahat geregi yapar.
39. «Kim zulmettikten», ba§kas1n1n mahn1 zorla ahp haks1zhk yapttk-
tan «sonra», yaptig1 hus1zhktan Allah'a «tevbe edip kendini di.izeltirse»,
h1rs1zhk yapmayacag1na soz verirse «~iiphesiz Allah, onun tevbesini kabul
eden>, ahirette ona azap vermez. Ancak, tevbe etmek, el kesme cezas1111 orta-
dan kaldmnaz. Gtinkti, ortada mah yalmanm hakki sozkonusudur.
Haddad! der ki: "Olay mahkemeye intikal etmeden, hrrs1z ~ald1g1 mall,
sahibine iade ederse, el kesme cezasrndan kurtulur. Ancak, olay mahkemeye
intikal ettikten soma tevbe de etse eli kesilir. Bu durumda, eger ger9ekten tev-
be etmi§se uhrevi dereceleri yiikselir. Nitekim yiice Allah, zaman zaman salih
Ayet: 38-40 MAiDE SURESi/5 421

kullarnu ve peygamberlerini 9e§itli beHi, hastahk ve musibetlerle imtihan eder


ve derecelerini ytikseltir. Yok, eger tevbesi, hakiki degilse, zaten gtinahmm
kar§1hg1n1 gormi.i§ olur."

«Muhakkak ki Allah, ~ok affeden ve ~ok merhamet edendir.» Bol


rahmet ve magfiretli oldugu ivin de tevbeleri kabul eder.
40. «Goklerin ve yerin hiikiimranhg1n1n Allah'a ait oldugunu...» Bu-
rada hitab1n Hz. Peygamber'e olmasma ragmen, aslmda herkes ivin ge~erlidir.
Yani, Allah'1n egemen otorite sahibi oldugunu, kudretinin her§eyi kapsad1g1-
n1, bu kapsamh tasarrufuyla, diledigini var edip diledigini yok ettigini; istedi-
gini ya§at1p istediginin can1n1 ald1g1n1, «diledigine azap edip diledigini ba-
g1§lad1g101 bilmez misin?>> Evet 0, diledigini cezaland1nr; diledigini de
mtikafatlandrrrr. <;tinkil : «Allah, her §eye kadirdir.» Dolay1s1yla soz konusu
azaplandrrma ve bag1§lamaya da gticti yeter.

ibn ~eyh der ki: "Allah Tefila; hrrs1zhga kar§I el kesme emrini verip ar-
d1ndan tevbe edenlerin tevbesini kabul edecegini belirttikten sonra, diledigini
yap1p diledigi hiikmii verdigini, istedigini affedip istedigini de cezalandiraca-
g1n1 belirtmi§tir. <;tinkti 0, ttim yarattl<lar1n sahibi, Rabbi ve ilfiludir. Ger9ek
sahip ise, mtilktinde istedigi tasarrufta bulunur. Diledigi htikrnti verir. Yoksa,
Mutezile'nin iddia ettigi gibi, "Allah, en iyiyi yapmak zorundadir" gibi bir go-
rti§ dogru degildir.

Hirs1z1n sag eli bilekten kesilir, s1cak yag i<;erisine konarak daglanir ve
karun durmas1 saglruur. Bu yapilmad1g1 takdirde, hayatma mal olabilir. Oysa,
bu §er'! had, oldtirmeye degil, caydumaya yoneliktir. Eger sag eli kesildikten
sonra ikinci kez htrs1zhk yapsa, bu defa sol ayag1, ayak bileginden kesilir.
O~iincti kez hrrs1zhk yaptlg1 takdirde ise, bu defa kesme olay1 degil, tevbe
edip iyilik belirtileri ortaya koyuncaya kadar hapis cezas1 uygulanacaktir. c3 i)
<;link.ti Hz. Ali ti<; kez hirs1zhk yapanla ilgili olarak demi§ ki: "Yemek yeme-
si i<;in bir el; yliriln1esi i9in de bir ayak brrakmamaktan Allah'tan haya ede-
. ,,
nm ...
H1rs1zhk, i9ki i9ilmesinin ispatland1g1 §ekilde ispatlanu. Yani §ahitlik

31-Bu gori.i§ EbG Hanifeye aittir ve gerek~esi de ~udur: Os;i.incU kez h1rs1zhk yapt1gmda "kes-
me" cezas1 uyguland1g1 takdirde, insanlara ytik olacakt1r. Art1k, kendisini yedirecek, iyire-
cek, abdest ald1racak birisine ihtiya~ duyacakt1r. imam ~afil de der ki: O<;-Un~U kez h1rs1zhk
yapt1ginda sol eli; dordtincti kezde ise sag ayag1 kesilecektir. Ku~kusuz, bu gorU~ sahiple-
rinden her birisinin de gerek<;e ve delilleri vardIT.
422 ROHU'L-BEYAN Cfu:6

veya bir seferlik itirafla ispatlanmt§ olur. $ahitlerin adedi iki erkektir. <;tinki.i
hadlerde kad1nlann §ahitligi ge9ersizdir. Aynca, mah 9ahnanm da davac1 ol-
mas1 gerekir. <;i.inkil ba§kasm1n mahyla ilgili bir su9, mal sahibinin davac1 ol-
mas1yla tahak.kuk eder. El kesme cezasmda soylu ile sITadan bir kimse arasm-
da herhangi bir fark yoktur. Nitekim, Mahzumllerden bir kadm lurs1zhk yap-
m1§tl. Hz. Peygamber, onun elini kestirmek istedigi srrada Osame b. Zeyd, af-
fedilmesi i9in Hz. Peygamber'e ba§vurdu. Hz. Peygamber Dsame'yi 9ok sevi-
yordu. Bunun uzerine Hz. Peygamber (s .a.v.) ~oyle dedi: "Ey Osame! Al-
lah'ln koymu~ oldugu cezalardan birisi konusunda nasil ricacz olursun!
Unutma ki, sizden oncekilerin durumu §Uydu: Aralanndan soylu birisi hirszz-
ltk yapt1gznda cezalandirmazlar, gariban birisi hzrslzlzk yaptzgznda ise, ceza-
landinrlardi. i §te onlar, bu yuzden helak oldular. Allah'a yemin ederim ki,
h1rs1zlik yapan Muhammed'in ktzt Fatima bile olsa elini keserdim ."<32> Aynca
bu hadiste, olay, m$kemeye intikal ettikten sonra, affedilmesi i9in arac1
olunmamas1 gerektigine de i§aret vard1r. Bu yiizden Hz. Peygamber,
Osame'nin istegini reddetmi§tir. Mahkemeye intikal etmeden once ise, hak-
s1zhga ugrayan1n arac1hg1 kabul edilir. Ketti karakterli ve rahats1zhk vennek-
ten zevk alan birisi olmamas1 kaychyla gUnahlar1nm ortillmesi menduptur.
Aynca hadiste ge9tigi ilzere, halk aras1nda adaletle htikmetmek ve herkese
e§it muamele yapmak gerekir.
Eger: On dirhetnlik bir hus1zl1k i<;in degeri binlerce dirhem olan bir elin
kesilmesi, nas1l dogru olur? Oysa Allah Teala buyuruyor ki: "Kim bir kotulUk
i§lerse, sadece o kotulugiiniin misliyle cezalandLnlzr." (En'am: 160) di ye so-
rulursa, deriz ki: Dtinyadaki cezalar, ki§iyi imtihan etmek i9indir. ~u halde
Allah, diledigi §ekilde imtihan eder. Aynca "kesme" cezas1, 9ahnan mahn
kar§1hg1 degil, yasaklar1 9ignemenin kar§1hg1drr. Ytice Allah'1n: "yaptiklarz-
nm kar§lltgl olarak" soziinti: "Yasaklann <;ignenmesi, el kesmeyi gerektir-
mi§tir." §eklinde anlamak miimktindtir. Aynca bu ceza, insanlar i<;in biiytik
bir cayd1nc1 unsur ozelligini ta§ir. Bir tek elin kesilmesi, insanlan, mallann-
dan endi§e etmez bir duruma sokar. Bu konuda insanlara giiven verir. Durum
boyle olunca, hakka teslim olup boyun egmek gerekir.

6te yandan zina ile ilgili ayetle ilk.in kadmdan soz edildigi halde, burada
ba§ta erkek hirs1zlardan bahsedilmesinin sebebi §Udur: Hrrs1zhk gtice dayanan
bir i§tir. Erkek kad1ndan daha gii<;Hi oldugu i<;in ilk once ondan bahsedilmi§-

32- Hadisi, Buban ve Ebu Davud Hz. Ai~e'den riv ayet etmi~lerdir. Aynca bkz. el-Feth11'l-Ke-
bir , 3/378.
A.yet: 40 MAiDE SURESi/5 423

tir. Zina ise §ehvet i§idir ve kad1n erkekten daha ~ehvetlidir. Aynca, kachn bu
konuda erkekten daha 9ok kendini savunabilir. Bu ytizden bliyi.ik bir topluluk
bir kad1mn ba~1na toplansa, onun istedigi dt~1nda ona bir §ey yapamazlar. Hu-
s1zhkta bizzat el, i~e kan§t1g1ndan dolay1 kesilir. Zina eden erkegin tenastil
uzvunun kesihnemesi ise, neslin sona ennesi korkusundandu. Dstelik, zina-
mn lezzeti bedenin her taraf1nda duyulur.
4 24 RUHU 'L- BEYAN CG.z:6

41. Ey peygamber! Kalbleri inanmad1gi halde agizlarzyla:


"iman ettik" diyenlerden ve yahudilerden inkara ko§anlar se-
ni iiIJnesin. 0 nlar fOkfa yalan dinlerler. Sana gelmeyen ba§-
ka bir kavme fOk fa kulak verirler. Bunlar, kiJabin kelimeleri-
ni asil yerlerinden degi§tirirler. (Kendilerin.e uyanlara, degi§ik
§ekli gostererek): "Size bu verilirse alzn, verilmezse ka fin1.n"
derler. Allah, bir kimsenin fitneye dii§mesini dilerse, senin
onun if in Allah 'a kar§i yapacak hifbir §eyin yoktur. i§te on-
lar, Allah 'in, kalblerini temizlemek istemedigi kimselerdir.
Diinyada onlar ifin zillet, ahirette de biiyiik bir azap vard1.r.
42. Onlar, ya/an.a fOk kulak veren ve fOk haram yiyenler-
dir. Eger sana gelirlerse, aralannda hiikmet veya onlardan
yii.z fevir. Onlardan yiiz f evirirsen sana hif bir zarar veremez-
ler. Eger hiikmedersen aralarinda adaletle hiikmet. Siiphesiz
Alla.h, adaletli davrananlari sever.
43. ifinde Allah'in hiikmii bulunan Tevrat yanlarinda ol-
dugu halde, naszl oluyor da senin hiikii.m vermeni istiyorlar?
Sonra da verdigin hiikiimden yiiz fe viriyorlar? Onla.r mii'min
degillerdir.

41. «Ey peygamber! ...>> Hz. Muhammed'e (s.a.v.) "peygainberlik" s1fa-


ttyla seslenilmesi, onu onurlandnmak i~indir. «Kalbleri inanmad1g1 halde
ag1zlanyla: 'iman ettik' diyenlerden ve yahudilerden inkara ko§anlar se-
ni iizmesin.» Bunlan n icinde
.. bulunduklan durum seni mahzun etmesin. Ku-
ftirde yan§malan, firsat bulcluk<;a ktifre dalmalan seni k ederlendinnesin.
Unutma ki, dostun ve yard1mc1n Allah'tlr.
Konu~man1n "ag1zla" yap1ld1g1 apa<;lk ve bilinen bir ~ey oldugu halde,
burada ozellikle vurgulanmas1rr1n sebebi, dillerinin kalblerine tercti1n an olma-
d1g1n1 belirtinek, kal ben inanmad1klanna dikkat c;ekmek i9indir. Niteki1n
Ayet: 41 MAiDE S0HESi/5 425

ayette kalbleri inanmadzgz ha/de ciimlesi de bu ger~ege i~aret eder.


ti II

Burada kuftirde yan~anlann iki k1sun oldugu dikkati1nizi 9ektnektedir:


Mtinaf1klar ve yahudiler. «Onlar» yani, yahudi ve mtinaf1klar «~ok~a yalan
dinlerler.» Hahamlann Allah' a ka~1 olan yalanlanna, kitab'1 tahrif etmelerine
ve iftiralanna onem verirler. «Sana gelmeyen» kibir, kin ve gururundan dola-
y1, senin meclisine ugra1nayan ve senden kac;an «ba§ka bir kavme ~ok~a ku-
lak verirler .» Rivayet edildigine gore, kibir ve gururlanndan dolay1 Hz. Pey-
gamber'e ugramayanlar Hayber yahudileri; onlann sozlerini dinleyenler ise
Kurayza ogullandtr. «Bunlar, kitab1n kelimelerini asd yerlerinden degi§ti-
rirler .» Ya bizzat kelimeleri atarak veya anlam1ndan uzak bir ~ekilde kulla-
narak, Allah'1n yerli yerine yerle~tirdigi ilfilli kelimeleri egip btikerler, yerle-
rinden kayd1nrlar ve degi§tirirler. Sozlerine kulak verenlere ve «(kendilerine
uyanlara, degi§ik §ekli gostererek):» Eger peygamber taraf1ndan «size bu
verilirse ahn» yani degi§tirilmi§ §eklini ahn ve geregini yapm; ytinkti o hak-
br. Yok eger «verilmezse ka~1n1n'», saktn kabul etmeyin «derler.»
Rivayet edildigine gore, Hayber'de soylu bir erkek, soylu bir kadmla zi-
na etti. Oysa ikisi de evliydiler. Tevrat'a gore recmedilmeleri; yani ta~lanma­
lan gerekiyordu. Ancak, soyluluklanndan dolay1 onlan recmetmek iste1nedi-
ler. Sonra Kurayzaogullanna bir haber yollay1p dediler ki : "Bizde boyle boyle
bir olay oldu, evli olan falanca erkek ve kad1n zina ettiler. Bu durum hakk1n-
daki gorii~tinti Muharruned'e sonnan1z1 istiyoruz. ''Bunun tizerine Kurayzao-
gullan onlara dediler ki: "~tiphesiz, gorUrstintiz; size ho§unuza git1neyecek
bir ~eyi emreder." Sonra, onlardan bir grup, gidip Hz. Peygamber'e ~oyle bir
soru sordu: "Senin kitab1nda, evli bir kad1nla erkegin zina etmelerinin hiikmti
nedir?" Hz. Peygamber dedi ki: "Recmetmektir." Ancak, bu htikmti uygula-
maya yana§madtlar. Bunun tizerine Hz. Peygamber, onlann reisi durumunda
olan ibn Sfiriya'y1 c;ag1np dedi ki: "Musa'ya Tevrat't indiren ve kendisinden
ba.Jka Uah olmayan Allah a~kma dogru soyle, sizin kitabuuzda zina eden ev-
lUerin recmedileceklerine ili~kin bir hiikum var nudir, yok rnudur ?" ibn
Sfiriya'run cevab1 ~u oldu: "Evet, vard1r. Yemin ettinneseydin itiraf etinez-
ditn. Vardrr; ama bizim e§raftan birisi boyle bir ~ey yaparsa cezay1 uygulamaz
olcluk. Siradan, gtic;stiz birisi yaparsa hemen recm haddini tatbik ettik. Bu
ylizden soylulanm1z aras1nda zina yapanlann say1s1 arttl. Bunun tizerine her-
kesi ~agird1k ve cledik ki recimclen daha hafif bir ceza bulahm ki, soyluya da,
gli9slize de uygulayabilelim. Sonuyta recm yerine 'degnekle1ne' ve 'ylizlerini
karalama' cezas1m koyduk." Bu itiraf1ndan sonra yahudiler ibn St11iya'ya de-
426 ROHU'L-BEYAN Cliz:6

diler ki, ''Ne kadar da <;abuk haber verdin". 0 da onlara dedi ki: "Beni, Tev-
ratla ye1nin ettirdi. Tevrat ytiztinden helfil<a gidecegimden korkmasayd1m, bu
itiraflarda bulunmazd1m. '' Ard1ndan Hz. Peygamber, iki zaninin de recmedil-
mesi iyin emir verdi; Mescid'in ontinde recmedildiler. Sonra Hz. Peygainber
§U duay1 yaptl: "Ya Rab.' Ortadan kaldtrmaya ~·ali~t1.klan bir emrini hayata
kavu~turan , ;Lk de.fa ben oldum. "(33>

Bunun iize1ine ayetin §U klsm1 indi: «Allah, bir kimsenin fitneye dii§~
mesini dilerse>>, ne ~ekilde, kim olursa olsun, onun sap1kllg1m ve rez.illigini
isterse, «senin onun i~in Allah'a kar§I yapacak hi~bir ~eyin yoktur.» Bu
durumu ortadan kald1rmaya senin gtictin yetmez. «i~te onlar ,» bu yahudi ve
mtinaftl<lar, «Allah '10, kalblerini» ki.iftir ve dalalet kirinden «temizlemek is·
temedigi kimselerdir.» <;linkti, ktifiir ve dalaletden ytiz<;evinnede yahudiler-
le iniinaf1klar ayn1 durumdadrrlar. «Diinyada onlar i~in», yani yahudi ve mti-
naflklar ivin «zilllet, ahirette de biiyiik bir azap vard1r.» Dtinyada 1ntinaf1k-
lann zillet gonnesi; i~ytizlerinin ve mlislUmanlar aras1nda munaf1k olduklan-
n1n ortaya y1kmas1 ~eklinde geryekle~mesidir. Yahudilerin dtinya zilleti ise,
Tevrat ayetlerini gizlemelerinin ortaya 91kmas1 ve kendilerinden cizye ahn-
1nas1 §e.klind.e tahakkuk etmi~tir. Ahirette de, aynca cezaya 9arptinlacaklard1r.
Ku§kusuz, ahiretin en bilytik azab1, cehennemde stiresiz kalmaktir.
42. «Onlar, yalana ~ok kulak veren ve ~ok haram yiyenlerdir.» Rti~­
vet gibi haram ~eyleri yemege tenezztil edenlerdir. Burada "haram" anlaillln1
verdigimiz "suht" kelimesi, koktinti kaz1mak anlam1na gelen "saht" masda-
nndan tiiretilmi§tir. Gen;ekten "hara1n" da bereketi ortadan kald1nr, kokiinti
keser.

«Eger sana gelirlerse,» aralanndaki herhangi bir anla~mazhk dolay1-


s1yla senin hakemligine ba~vururlarsa, «aralarrnda hiikmet veya onlardan
yiiz~evir.» Bu iki se<;enekten birisini yapabilirsin. «Onlardan yiiz ~evirirsen
sana hi~ bir zarar veremezler.» Onlardan yiiz c;evirdigin iyin sana dokuna-
mazlar; s;tinkti Allah, seni insanlann kottiltiklerinden koruyacaktir. «Eger
hiikmedersen aralarinda adaletle hiikmet.» Nas1l ''recm" hi.iklnunti verrni§-
sen, diger konularda da emrolundugun adaleti ih.J.nal ettne. «Siiphesiz Allah,
adaletJi davrananlan sever »; onlan her ttirlti kottiltik ve slklnt1lardan korur.
Adaletli kimseler~ hadis-i ~erifte de yOk ovtillnti§lerdir. i~te bir omek: "Ada-

33- Bu hadisi , benzer ifadelerle Muslim tahri c e tmi~tir. Aynca Eba Davud da Berra b. Azibden
rivayet etmi§tir. Kissanm tamam1i~in bkz. Cam iu'l-Usul, 2/11 5.
Ayet: 42-43 M.AiDE SURESi/5 427

letli davrananlar Allah katznda nurdan yaptlmt§ minberler iizerinde olacak-


lardir." (J4)

43. «i~inde Allah'1n hukmii bulunan Tevrat yanlannda oldugu hal-


dc, nasll oluyor da senin hiikiim vermeni istiyorlar?>> inand1klann1 iddia
ettikleri kitap yanlarmda olup ilfilli hiikiim de i9inde belirtildigi halde, kendi-
sine ve Kitab'1na inanmadtldan Hz. Muhammed'in hakemligine ba§vurmalan-
na hayret ediliyor. Bu hareketlerinin hakk1 ogrenip uygulaina amac1na yone-
lik olmad1gma; aksine daha kolay bir hiiktim pe§inde ko§tuklanna dikkat 9e-
kilmektedir. «Sonra da verdigin hiikiimden yiiz ~eviriyorlar»; senin ha-
kemligini kabul etmelerine ragmen, verdigin htiktim kendi kitaplanndakiyle
aym olunca, kabul etmeye yana§madilar. Dolay1s1yla, senin hakemligine ba§-
vurup, verdigin hiikmii kabul etmedikleri ivin «Onlar mii'min degillerdir.»
Once kitaplanndaki hiiktimden, sonra da senin verdigin aym htiktimden yiiz
9evirmi§ler ve inanmanu§lardrr.
Bu ayetler grubunda bir yandan mti'minler oviiltip soz konusu kimseler
yerilirken, ote yandan zultim, haram ve rii§vet de yerilmekte; buna kar§1hk
adalet ovtilmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v.) hadis-i §erifinde §oyle buyur-
mak:tadir: "Haram/a toplanan ete en layLk §ey, ate§tir. "<35> Bir ba~ka hadisin-
de de ~ oyle buyurmaktadrr: "Rii§Vet alana, verene ve aralarznda aract olana,
Allah lanet etsin!" <36>

34- Bu hadisi, Muslim Kitabii.'l-imare'de ; Nesai Kitahii'l-Kada'da; Ahmed b. Hanbel de Miis-


ned , 2/l 60'ta tahric etmi~lerdir. Aynca hadisin. "inne'l-muksir.ine ... " diye ba§layan bir ri-
vayeti de vardtr.
35- Hadisi, Taberan1 el-Kehir'de, Ebu Nuaym .de el-H ilye'dc : "Haram/a beslenen her u:sed,
ate§le yakilmaya /ay1ktlr" kelimeleriyle tahric etmi§lerdir. Ayn ca bkz. el-Fetlzu'l-Kebir,
2/324.
36- Hadisi, Ahmed b. Hanbel, Sevban'dan nakl ederek Miisnedine alm1§tir. Tirmizi ve Hakim
ise aym hadisi §U ifadele rle naklederler: "Hiikumde rii~vet alana ve verene Allah /()net et-
. ,,
S l/1.
428 RUHU'L-BEYAN Ciiz:6
Ayet: 44 MAiDE SURESi/5 429

44. $iiphesiz biz, ifinde hidayet ve nur bulunan Tevrat'i in-


dirdik. Allah 'a teslim olan peygamberler, yahudilere onunla
hiikmederlerdi. Rablerine samimi olarak kulluk eden/er ve
alimler de Allah 'zn kitabindan, kendilerinden korunmasi iste-
nilenle hiikmederlerdi. Onlar, o (Tevrat'in hak oldugu)na §ll·
hit idiler. insanlardan korkmayzn, Ben 'den korkun.
Ayetlerimi az bir degere satmaym. Kim Allah 'in indirdigi ile
hiikmetmezse; i§te onlar, kafirlerin ta kendileridirler.
45. Biz, Tevrat'ta onlara §U hiikiimleri farz kilmi§tik: Cana
can, goze goz, buruna burun, kulaga kulak, di§e di§ ile kzsas
yapzlir. Yaralarda da kisas vardir. F akat kim hakkzndan vaz-
geferse, bu onun giinahlarinin a/Jina bir sebeptir. Kim, Al-
lah 'in indirdigi ile hiikmetmezse; i§te onlar, z.alimlerin ta ken-
dileridir.
46. 0 peygamberlerin pe§inden, kendinden onceki Tevrat'z
tasdik eden Meryemoglu isa'yi gonderdik. Ve ona, ifinde hi-
dayet ve nur olan, kendinden onceki Tevrat'i tasdik eden ve
Allah'tan korkanlar ifin bir hidayet ve bir nasihat olan incil'i
verdik.
47. incil'e tabi olanlar, Allah'in onda indirdikleriyle hiik-
metsinler. Kim, Allah'in indirdigi ile hiikmetmezse; i§te onlar,
fasiklarm ta kendileridir.

44. «~iiphesiz biz, i~inde» insanlan htiktim ve yasalanna yoneltecek


«hidayet ve» cehalet karanhg1yla gizlenen htiktimleri ayd1nlatacak «nur bu-
lunan Tevrat'1 indirdik. Allah'a teslim olan» ve ilfilli kitab1n htiktimlerini
uygulay1p insanlar1 ona yonlendiren «peygamberler,» yani israilogullan pey-
gamberleri «yahudilere onunla htikmederlerdi.» Burada "yahudilere" anla-
mma gelen keli1nenin ba§1ndaki "lam'', sozkonusu htiktimlerin yahudilere ait
oldugunu belirtmek i9indir; yoksa "lehlerindenki htiktimler" demek degil...
Kisacas1 bu, "lehte" veya "aleyhte" olmaktan 9ok, "kendilerine ait" anlamm1
ta§rr. Sanki: "Yahudiler i9in" denilmek istenmi§tir.
Eger yukandaki: "Allah'a teslim olan" ifadesiyle ilgili olarak bir tenkit
ileri stiriilse ve denilse ki: "Bir peygamber'in, aynca 'Allah'a teslim olmu§ ki-
§i' §eklinde nitelendirilmesi, ytiksek bir ozelligin daha basite indirgenmesi an-
lam1na gelmez mi?" Cevaben derim ki: Bazan herhangi bir "s1fat" ba§ka bir
"s1fat"la ovilliir. Mesela Peygamberlerin "salihlikle" ve meleklerin "ilnan et-
430 ROHU'L-BEYAN Cuz:6

mi§ oln1akla" vas1fland1nlmalan gibi. Aynca §Oyle bir soz vardlf: "$erefli
ki1nselerin vas1flan vas1flann en §ereflileridir." $air de der ki:
Ben Hz. Muhammed'i sozlerimle ovmeye r;all§mad1m.
Aksine sozlerimi onunla ktymetlendirmeye ugra§tlm.
«Rablerine samimi olarak kulluk edenler ve alimler de,» yani pey-
gamberlerin yolundan gidip Tevrat'la yahudi dinine mensup insanlar arasmda
hilkmeden zahid ve bilgin kimseler de «Allah'1n kitab1ndan, kendilerinden
korunmas1 istenilenle hiikmederlerdi.» Peygamberler tarafmdan korumakla
emredildikleri Tevrat'1n hiiktimlerine gore amel ederlerdi. Nitekim, kaybol-
mamas1 ve tahrif edilmemesi konusunda uyanlm1§lard1. "Korunmasz istenen-
le" anlam1na gelen kelimenin ba§tndaki "be" harfi sebeplilik i9indir. Yani,
Rablerine saminu olarak kulluk eden kimseler ve alimler, peygamberleri tara-
findan kitab1 korumakla enuedildikleri i~in, bu Kitabm hilktimlerini uygulad1-
lar. Peygamberlerinin tavsiye ve emirleri dogrultusunda hareket ederler. «On~
lar, o (Tevrat'1n hak oldugu)na §ahit idiler.>> Degi§tirilmesine goz yumma-
dan gozetleyici idiler. ~u halde buradaki "§ahit olma" hususu, hazrr bulunma,
kontrol etme anlammdadIT.

Ey reisler ve alimler! Kim olursa olsun «insanlardan korkmay1n. Hen-


den korkun», haklanm1 c;ignemekten sakm1n. Buna gore, verilecek hilkilm-
lerde Allah'tan ba§kasmdan korkmak, herhangi bir zalimin korkusundan dola-
y1 yagc1hk ve dalkavukluk yapmak veya btiyiik bir insan1n denetimi sebebiyle
"'
haktan sapmak yasaktu. Ayet, mHsltiman hfildmleri de ic;ine ahr.
«Ayetlerimi az bir degere satmay1n.» Ayetlerimle amel etmeyi bir ke-
nara brrak1p kar§thgmda rii§vet, makam ve benzeri dilnyevi lezzetler almaym.
«Kim» hafife ahp inkar ederek «Allah'1n indirdigiyle hiikmetmezse; i§te
onlar, kafirlerin ta kendileridir.» <;unkii Allah'm indirdigi hiikmil hafife
ahp ba§ka bir hilkmii uygulama konusunda direnmek kilfrii gerektirir. Bu
ytizden, aynca bu kimseler "zalimlik" ve "fas1khk" ile de nitelendirilmi§ler-
dir. Allah'1n hiikmiinii inkar ettikleri i~in kafir; ayk1n hilki.im verdikleri i9in
zalim; saptiklan i9m de fas1k olurlar.

45. «Biz, Tevrat'ta onlara», yani yahudilere «~u hiikiimleri farz kll-
m1~tlk: Cana can,» birismi haks1z yere oldiiren, oldtiriili.ir; «goze goz,» biri-
sinin goztinil haks1z yere kor edenin, gozii kor edilir; «buruna burun», biri-
sinin burnunu haks1z yere kesenin, burnu kesilir; «kulaga kulak,» birinin ku-
lag1ru haks1z yere zultimle kesenin kulag1 kesilir; «di~e di~ ile k1sas yap1hr.»
Ayet : 45-47 MAiDE SURESi/5 431

Ba§kas1n1n di§ini haks1z ye re <;ekenin, di§i <;ekilir. «Yaralarda da k1sas var-


d1r .» Miktan ve ol9i.isi.i tesbit edilebilen, denklik korunabilen yaralarda k1sas
yap1hr. Ancak, kemiklerin k1nlmas1, etin parrralanmas1 ve i<;eriye niifuz edil-
mesi gibi denkligin korunmas1 miimkun olmayan durumlarda ise ya mall
masratlar tazmin ettirilir veya adil bir hakimin hakemligine ba§vurulur.
«Fakat kim hakk1ndan vaz ge~erse» ve kisas yaptirmazsa «bu, onun
giinahlann1n aff1na bir sebeptir.» Ayette "hakklnda vazge~me", tabiri "ta-
sadduk etme", "hakkuu sadaka olarak verme" §eklinde ifade edilerek affetme
i§ine fazlas1yla te§vik yap1lm1§; biiytik bir sevap olduguna dikkat \:ekilmi§tir.
Buna gore, ba§kas1ndan almas1n1 hakettigi kisas hakk1ndan vazge<ten, ilahi
rahmete nail olacak ve gi.inahlan affedilecektir. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyu-
ruyor ki: "Vucudundan yaralamp Allah n zasz i~in hakkzndan vazgefenin gu-
nahlan bagt§lamr."

«Kim, Allah'1n indirdigi» §eriat ve htiki.imler <~ile hiikmetmezse; i§te


onlar zalimlerin ta kendileridir.» Allah'm 9izdigi sm1n a§arak zuliimde ileri
gitmi§ler ve §eriata gereken onemi vermemi§lerdir.
46. «0 Peygamberlerin pe~inden, kendinden onceki Tevrat'1 tasdik
eden Meryemoglu isa'y1 gonderdik.» Adi ge<;en peygamberlerin ard1ndan
Meryemoglu isa'y1 peygamber olarak gorevlendirdik. «Ve ona», t1pkI Tevrat
gibi «i~inde hidayet ve nur olan, kendinden onceki Tevrat'1 tasdik eden
ve Allah'tan korkanlar i~in bir hidayet ve bir nasihat olan incil'i verdik.»
Aym ayetin ic;inde ikinci defa "kendinden onceki Tevrat" ifadesinin ge<;mesi,
daha ~ok vurgu saglamak i<;indir. Once, "i~inde hidayet ve nur olan" denilip,
hidayet'ten daha kapsamh bir nitelikte tan1tilmasma ragmen, ard1ndan ba§h
ba§1na "hidayet ve nasihat'"tan ibaret oldugunun belirtilmesi, hidayeti ile
dogruyu bulup nuruyla aydmland1klarma -ozellikle- dikkat <;ekmek ic;indir.

47. <<Incile tabi olanlar, Allah'tn onda indirdikleriyle hlikmetsinler.»


Biz, isa'ya (a.s.) incil'i indirdik ve ona tabi olanlar, ic;indekilerle amel etsin,
dedik. «Kim,» hafife ahp inkar ederek «Allah'1n indirdigiyle hiikmetmezse;
i~te onlar, fas1klann ta kendileridir.» Bunlar Allah'1n itaatindan d1§an c;1k-
m1§lardrr.

Bu ayet, Hz. isa'run mtistakil bir §eriat getirdigine ve ihtiva ettigi hi.i-
kti1nleri uygu.lamakla emredildigine i§aret eder. Aynca bu ayette hakimler
ic;in btiytik bir tehdit vardrr. Nitekim, Hz. Peygamber (s.a.v.) de buyuruyor ki:
432 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

"Kiyamet gi.inunde adil hakim -bir ki~i hakkLnda farkedemedigi iki tane hur-
ma degerindeki hakslzllk dolay1slyla- §iddetli bir azapla kar§zla§acaktir."
Adil hakimin durumu bu ise, zalim ve rti§vet~i olanlarm durumu takdir edil-
sin! ... Bir ba§ka hadiste de §6yle buyuruluyor: "U<; tiirlii hakim vardir: ikisi
cehennemde, biri cennette ... Bu hakimlerden birisi, bile bile haks1z karar
vermi§tir; bu cehennemliktir. Bir ba§kasz, bilmeden karar vermi§ ve ba§ka
insanlann hakkint <;ignemi§tir; bu da cehennemliktir. Birisi de hakkzyla ka-
rar vermi§tir, bu cennetliktir." r37J

37- Ebil Davud, Akdiyye, Hadis No: 3573. Sahib olan bu hadis i~in aynca bkz. Camiu'l-Usul,
10/166.
Ayet: 48 MAiDE SURESi/ 5 433

48. (Ey Muhammed!) Sana da gefmi§ kitaplan ta.sdik eden


ve onlan muha/azasi altina alan Kur'an'i hak ile indirdik.
Aralarmda Allah 'in indirdigi ile hiikmet. Onlann heva ve he-
veslerine uyarak, sana gelen haktan sapma. Herbiriniz ifin
bir ~eriat ve yol tayin ettik. Eger, Allah dileseydi sizi tek bir
iimmet yapardi. Fakat sizi iimmetlere ayzrmasi, verdikleriyle
sizi imtihan etmek ifindir. 0 halde iyiliklere ko§U§Un. Hepini-
zin donii§ii Allah 'adir. 0, ihtil/i/ etmekte oldugunuz §eyi size
bildirecektir.
49. Aralarinda, Allah 'in indirdigi ile hiikmet. Onlann heva
ve heveslerine uyma. Allah 'm sana indirdiginin bir kismmdan
seni saptirmalarindan sakin. Eger, (Allah'in hiikmiinden)
yiizfevirirlerse, bil ki Alla.h, bir kisim giinahlan sebebiyle on-
Ian musibete ugratmak istiyor. Muhakkak ki, insanlann bir·
fogu fasiktirlar. ·
50. Onlar cahiliye devrinin hiikmiinii mii istiyorlar? Kesin-
likle bilen bir kavim ifin, Allah 'tan daha giizel hiikiim veren
kim vardir?

48. «(Ey Muhammed!) Sana da ge~mi~ kitaplan tasdik eden», tevhid


inancmda ve §eriatlarm esaslar1nda onlarla uyum i~inde olan; «Ve onlan mu-
hafazas1 albna alan», onlan gozetliyen ve onlann lehinde §ahitlik yapan
«Kur'an'1 hak ile», dogruluk ve gers:eks:ilik ile «indirdik.» ~u halde kitap
ehli senin hakemligine ba§vurduklan zaman, «aralannda Allah'1n indirdi-
giyle hiikmet.» Allah'm sana verdigi h\ikmiln dogrultusunda karar ver; 'rilnkii
senin §eriatm tilm ilahi hi.iktimleri ihtiva ediyor. «Onlann heva ve hevesleri-
ne uyarak, sana gelen haktan sapma.» Haktan ve adaletten ytiz s:evirip on-
lann arzu ve isteklerine uyma.
«Herbiriniz i~in bir ~eriat ve yol tayin ettik.» Ayet aki~m1n bu nokta-
smda muhatap degi§tirilerek ttim insanhga sesleniliyor. Yani: Ey insanlar! Ey
434 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

gelmi§ ge91ni§ tum iimmetler! Her birinize ozgti bir §eriat ve yontem belirle-
mi§iz .. ! Mesela, Hz. Musa'n1n peygan1berligi zaman1ndan Hz. isa'nm pey-
gamberligine kadar gec;en timmetin §eriatI Tevrat'a goredir; onunla amel et-
1ni§lerdir. Hz. isa'dan Hz. Muhammed'e kadar gelip gec;en insanlar ise incil'in
hiiktimlerini uygulam1§lardir. Siz ise, ey inti'minler! Sizin §eriatln1z Kur'andrr.
Ayette ge9tigi §ekliyle "~ir'at" veya §eriat gidilen, izlenen yol demektir.
11 11

«Eger, Allah dileseydi, sizi tek bir iimmet yapard1.» Btitiin asrrlar bo-
yunca, d'ini hi9bir konuda ihtilafa dii§meyen hepsi ayn1 dine inanan tek bir
topluluk yapardi. «Fakat>> sizi tek bir timmet yapmay1 arzulamad1; «sizi iim-
metlere ay1rmas1,» iimmetlere ili§kin ilahi kanunu geregince «verdikleriyle
sizi imtihan etmek i~indir.» Ytice Allah'1n bu §eldldeki tutumu, adeta, sizi
imtihan eden birisinin tavn ve tutumu gibidir. Ba§ka bir deyimle Allah, her
9aga uygun olarak gonderdigi c;e§itli §eriatlann htiktin1leri dogrultusunda o
donemdeki insanlan smava tabi tutmu§tur. «0 halde iyiliklere ko~u~un.»
Diinya ve ahirette sizin i9in daha hayult olan ve Kur'an'da yer alan dogru
inan9 ve salih amellere sanhn; bir yart§ma duygusu i9erisinde bunlan bir fir-
sat bilin ve bu konuda birbirinizle yan§m.
«Hepinizin donii~ii Allah'ad1r.» inanan veya inanmayan; kim olursa
olsun, tiim insanlar O'na donecektir. «0, ihtilaf etmekte oldugunuz §eyi size
bildirecektir.» Dll,1 ve §eriat i§lerinden dtinyada iken aran1zda ihtilaf ettiginiz
konularda hi9bir §tipheye yer kalmayacak §ekilde inanan ve inanmayan insan-
lann her birisine uygun ceza ve milkafatlan verecektir. Ahirette verilecek ceM
za ve n1likafattn haber verme §eklinde ifade edilmesi, aralanndaki ihtilafi or-
tadan kaldrrmak i9indir.
49. «Aralarinda Allah'1n indirdigiyle hiikmet. Onlar1n heva ve
heveslerine uyma.>> Biz sana Kitab1m1z1 gonderdik ve i9indeki htikiimleri uy-
gulaman1 emrettik. Bu ytizden, «Allah '1n sana indirdiginin bir k1sm1ndan
seni saptirmalarindan saktn.» ilahi htiktimlerin bir boliimiinden, seni vazge-
9irmelerinden kork. Seni, haktan dondtiriip battla stirilkleyebilirler.
Rivayet edildigine gore, yahudi hahamlanndan bir k1sm1 dediler ki:
"Gidip Muhan1med'i dininden saptuahm." Sonra Hz. Peygamber'in yan1na
vardilar ve §0yle soylediler: "Ey Ebfi Kas1m; bizim yahudi hahamlan oldugu-
muzu; sana uydugumuz takdirde tum yahudilerin sana uyacaklann1 biliyor-
sun. Bizimle kavmiiniz aras1nda bir anla§mazhk vardir; aram1zda htikmetn1en
i~in senin hakemligine ba§vuruyoruz. Sana iman ediyor; seni tasdik ediyo-
Ayet: 49-50 MAiDE SURESi/5 435

ruz." Bunun ilzerine Hz. Peygamber isteklerini kabul etmedi ve yukandaki


ayet indi.

Bir k1sun filimler bu ayete dayanarak, peygamberlerin birtak1m hatalar


yapabileceklerini ve bazt §eyleri unutabileceklerini ileri stirerler. <;tinki.i, ytice
Allah: "Allah'zn sana indirdiginin bir klsmLndan seni saptirmalarindan sa-
km." buyuruyor; bu durum "bile bile" yapilmayacag1na gore, geriye sadece
"hata ve unutma" kahyor.

«Eger (Allah'1n hiik1niinden) yiiz~evirirlerse,» Allah'm indirdigi htik-


me raz1 olmay1p ba§ka bir htikme ba§vururlarsa, «bil ki» bu ytiz<;eviri§lerinin
sebebi §Udur: «Allah, bir k1s1m giinahlan sebebiyle onlan musibete ugrat-
mak istiyor.» Onlar1 Allah'm htikmtinden ahkoyan gtinahlar1ndan dolay1 yti-
ce Allah, onlan dtinyada ivedi olarak cezalandrrmak istiyor. ~tiphesiz, burada
"bir kzsim gunahlarz" ifadesinin kullanilmas1run sebebi, c;ok daha btiytik gti-
nahlan olduguna ve bu gi.inah1n da onlardan sadece bir tanesi olduguna i§aret
etmek i~indir. «Muhakkak ki, insanlaran bir~ogu fas1kt1rlar.» Kiiflirde
inatla§IP 1srar gostererek belirlenen srmrlar1 a§tyorlar.
50. «Onlar cahiliye devrinin hiikmiinii mii istiyorlar?» Bu, bir hayret
ve taac.ctip ifadesi olup onlar ic;in bir klnamadrr. Yani, senin htikmlinden ytiz
c;evirip cahiliye devrinin htikmtine mi ba§vuruyorlar? Oysa, ismi listtinde ca-
hiliye devri. Reva ve heves taraflarlillil egemen oldugu devir ve bu devrin in-
sanlan. «Kesinlikle bilen bir kavim i~in,» Allah'1n hlikmlini.in, hilktimlerin
en glizeli ve adili olduguna inanan, gerc;ekleri gozleriyle gorebilen insanlar
ic;in «Allah'tan daha guzel hiikiim veren kim vard1r?»
Bu ayetler dinlerin temel hiiklimleri baklm1ndan bir oldugunu; sadece
detaylarda birtak.1m farkbhklann oJabilecegini, Allah'm diledigi c;agda ve za-
manda, diledigi hi.ikmli verme yetkisine sahip oldugunu; ilfilli hilkiimlerde far-
kedemedigimiz birtakim maslahatlar1n olabilecegini, dolay1s1yla ilfilli hliklim-
lere teslim olup boyun egmek zorunda oldugunuzu, ilfilli htiktimlere kar§I gel-
mekten sakm1p iyiliklere ko§1nak gerektigini vurgulamaktadrr. Nitekim Hz.
Peygamber (s.a.v.) de §6yle buyuruyor: "Be§ §ey gelip 9atmadan once be~ §e-
yi ganimet bil. ihtiyarltktan once g en~ligin; hastalzktan once saglzgm; me~­
guliyetten once bo~ vaktin;.fakirlikten once zenginligin; olumden once haya-
tln .. . kzymetini bil. " <3S)

38- Hakim ve Beyhaki "imamn ~·ubeleri " boliimtinde; Ahmed b. Hanbe1 "Zuhd" boltimtinde;
Ebu Nuaym "H ilye" boli.imi.inde tahric ctmi§lerdir. Aynca, bkz. el-Fethii'l-Kebir, 1/203.
436 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

51. Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanlan dost edinme-


yin. Onlar, birbirinin dostudurlar. Siulen kim onlan dost edi-
nirse, §iiphesiz onlardan olur. Muhakkak ki Allah, zalim kav-
mi hidayete erdirmez.
52. Kalblerinde hastallk bulunanlann, onlara dogru ko§tU-
gun u goriirsiin. "Bize kOtuliik isabet etmesinden korkanz"
derler. V mulur ki Allah, birf etih ihsan eder veya katzndan bir
emir getirir de iflerinde giz/ediklerine pi§man olurlar.
53. iman edenler: "Sizinle beraber olduklarina dair Al-
lah 'a agir yeminler eden/er bunlar midir?" derler. Onlarm
amelleri bo§a gitmi§tir ve hiisrana ugrami§lardir.
Ayet: 51-52 MAiDE SURESi /5 437

51. «Ey iman edenler!» diye ba§layan bu ayetin ihtiva ettigi hliki.im
ti.im mti'minleri ic;ine almaktadu. Ayetin ini§ sebebinin sadece bir k1s1m
mti'minler olmas1, genelligini etkilemez. Nitekim rivayet edildigine gore,
Ubade b. San1it Hz. Peygamber'e demi§ ki: "Benim birtak1m yahudi dostlanm
vard1, ben Allah ve RasCilti ic;in onlann dostlugunu birak1yorun1; Allah'a ve
Rasuliine s1g1n1yorum." Abdullah b. Ubey de demi§ ki: "Ben, felfilcetlerden
korkan birisiyim; dolay1s1yla Kaynukaogullanndan olan yahudi dostlanm1
terketmiyorum." Bunun tizerine bu ayet indi: «Yahudi ve Hristiyanlan dost
edinmeyin.» Onlann hi9biriyle dostluk kurmaym. Onlara dost gozilyle bak-
may1n. «Onlar, birbirinin dostudurlar.» Her iki gruptan bir k1s1m insanlar,
diger gruptan bir k1s1m insanla dostluk kurmu§lardu. Dolay1s1yla aleyhinize
ve zarann1za olabilecek bir noktada, onlar mtittefik durumdad1rlar. Hepsi,
aleyhinizde bir araya geliyorlar. Durum boyle olunca, onlardan herhangi biri-
sinin dostlugunu, nasil kafan1zdan gec;irirsiniz; onlara dost olmay1 nasil dti§ti-
nebilirsiniz?
«Sizden kim onlari dost edinirse,» onlan dost olarak kabut ederse
«~iiphesiz onlardan olur .>> Onlann dinini benimsemi§ olur ve onlarla beraber
cehenneme girer. $tiphesiz bu dostluk, onlann dinini benimseme bi~iminde
bir dostluk olursa sonucu boyledir; yoksa onlann inanclill kabul etmeden, on-
larla srrf ah§-veri§ ve benzeri bir ihtiya~ ic;in arkada§hk yapmak, ihtiya~tan
dolay1 onlarla sohbet etmek, muhatap olmak bu tehdidin kapsam1na girmez.

«Muhakkak ki Allah, zalim kavmi hidayete erdirmez.» Mti'min kar-


de§lerini bir kenara buak1p din dii§1nanlar1111 dost edinen; mtislilmanlar1n kti-
ftir ve sap1khga dii§melerine seyirci kalan, onlan kendi halinde btrakan ve
boylece kendi kendisine zulmeden kimseleri dogru yola yoneltmez. $oyle bir
dua nakledilir: "Ya Rab! Goz a~1p kapaymcaya kadar; hatta daha az bir za-
man bile; beni, nefsime teslim etme!"

52. Ey Muhammed! Sen, «Kalblerinde hastahk bulunanlaran,» i~le­


rinde miinaf1khk hastahg1 ta§iyanlann, «onlara dogru ko§tugunu goriir-
siin.>> Dostluk ve yard1mlanna ko§tuklanna §ahit olursun. Bunlardan ama9
Abdullah b. Ubey ve benzerleridir. Bunlar yahudilerin ve Necran hiristiyanla-
nn1n dostlugunda yar1§1rlar ve mi.i'minlere kar§I da zaman1n tehlikelerinden
korunmak amac1n1 giitti.iklerini ileri slirerler. Nitekim ytice Allah da §6yle bu-
yuruyor: «' Bize kotiiltik isabet etmcsinden korkariz' derler .» Yani demek
istiyorlar ki, ba§rmtza herhangi bir tehlikenin gelmesinden; i§lerin ters don-
438 ROHU'L-BEYAN COz:6

mesinden, egemenligin ·tekrar kafirlerin eline gec;mesinden korkanz. Onlann


bu gec;ersiz bahanelerine ve ham hayallerine kar§l yiice Allah §Oyle buyuru-
yor:

«Umulur ki Allah, bir fetih ihsan eder .» Mekke'nin fethini nasip eder
de kafirlerin belini lurar; «veya kahndan bir emir getirir de», oldtirtilme ve
siirgtin edilme ile yahudilerin koktinti kazir ve onlan yerle bir eder de; bu mti-
naf1klar «i~lerinde gizlediklerine pi§man olurlar.» Gontillerinde saklad1kla-
n ktiftir ve Hz. Peygamber (s.a.v.) hakk1nda besledikleri §ilpheden dolay1 bel-
ki pi§1nanhk duyarlar.

53. «iman edenler», mtinaf1klan i§aret ederek, yahudilere : «'Sizinle


beraber olduklar1na dair ag1r yemin edenler bunlar m1d1r?' derler.» Ni-
tekim mtinafiklar, yahudilere dostluk besliyor; onlann egemenligini umuyor;
bu bo§ hayallerinden dolay1 onlara a~ir1 sevgi besliyorlardi. i§te, bu durumda
mti'minler -mtinafrklar1 kasdederek- yahudilere diyorlar ki: Sizinle beraber ol-
duklar1, size yardtm edecekleri ve destek saglayacaklar1 konusunda aglf ye-
min edenler bunlar m1dir? Y ani, siz yan1hyorsunuz; bu konuda hatahsm1z! ...
"Agir yemin"den amac;, en §iddetli ve en biiytik yemindir. «Onlarin amelleri
bo§a gitmi§tir ve hiisrana ugram1~lard1r .» Dostluk ic;in yapmt§ olduklan
amelleri bo§a c;Ikmi§tlr. Nitekim, egemenlik yahudilerin eline ge9medigi gibi,
yaptiklar1 i§lerinde ~ararh 91kmt§lar ve ttirlti ttirlti s1ktntdara maruz kalmt§lar-
dir.

iyi bilinmelidir ki Hale, her zaman galip gelir. Batihn tisttinltigti saman
alevi gibidir; aniden ytikselir ve yerle bir olur. Bu ytizden battla ve batil yan-
da§lanna meyletmek mii'mine yala§maz. Batd taraftarlan kim olursa olsun,
sonuc; degi§memelidir.

Ebu Musa el-E§'ari der ki: "Ben bir defasmda Hz. Omer'e dedim ki: 'Be-
nim, Hristiyan bir katibim var, ne yapay1m?"' Hz. Omer'in cevabt §U oldu:
"Ne olmU§ sana, Allah seni §a§k1nhga dti§tirmti§; nic;in bir Miisltiman katip
tutmuyorsun ki? !. .. Sen hie; ytice Allah'1n: "Ey iman edenler! Yahudi ve
Hristiyanlan dost edinmeyin" emrini i§itmedin mi? Bunun tizerine ben de-
dim ki: "Onun dini ona ... Bana, yazd1g1 §ey Hiz1m. " Hz. Omer de dedi ki:
"Onlara sayg1 gostermeyin; <;link.ti Allah onlan al<;altm1§tu. Onlara giivenme-
yin; c;tinkti Allah, giiv~nilmez olduklar1n1 belirtmi§tir. Onlan kendinize yak-
la§tirmay1n, 9tinkil Allah onlan uzakla§tirmt§tlr. Hesap et ki, senin Hristiyan
Ayet: 53 MAiDE SORESi/5 439

139
katibin oldti. Yani, diyelim ki o, oldii. 0 zaman ne yapabilirsin ki? >

54. Ey iman edenler! Sizden kim dininden donerse, bilsin ki


Allah, onlarzn yerine, kendisinin onlari, onlarin da kendisini
sevdigi, mii'minlere kar§i alfak goniillii, kafirlere kar§t ise,
giiflii ve §erefli olan, Allah yolunda cihad eden ve kinayanin
kznamasindan korkmayan bir kavim getirir. i§te bu, Allah'in
bir liitfudur. Onu diledigi.ne verir. Allah, geni§ ihsan sahibi·
dir. Her §eyi fOk iyi bilendir.
55. Sizin dostunuz sadece, Alla,h, O'nun peygamberi ve Al·
/a,h 'a boyun egerek namaz kilan, zekat veren mii'minlerdir.

39~ Bu, Hz. dmer'in ~er'i: taktiklerinden bir tanesidir. Nitekim, Hafiz ibn Kesir de aym olay1,
tefsirinde nak:leder.
440 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

56, :\.lm Allah'i, Rasulunii ve iman edenleri dost edinirse;


~uphesiz ki, Allah 'in taraftarlan galip geleceklerdir.

54. «Ey iman edenler! Sizden kim dininden donerse...» Bu ayetle


sozkonusu edilen olay, Kur'an'm, meydana gelmeden once haber verdigi olay-
lardan bir tanesidir.

Nitekim, rivayet edildigine gore Hz. Peygamber doneminde Miidleco-


gullan isiam'dan dondtiler. Onlann reisi, Zii'l-Himar diye bilinen Esved el-
Ansi idi. Bu adam bir kfillindi. Yemende, peygamberlik iddiasmda bulunmu§-
tu. Ulkesine hakim olmu§tu. 0 derece ileri gitti ki, Hz. Peygamber'in valileri-
ni iilkesinden kovdu. Bunun tizerine Hz. Peygamber, Muaz b. Cebel ve bera-
berindeki mii'minlere Esved'e sava§ a9malan emrini gonderdi. Sonu~ta F'm1z
ed-Deylemi, Esved'i yatag1nda oldiirdil. Hz. Peygamber'e, bu haber Allah ta-
rafmdan bildirildi. Hz Peygamber de Esved'in oldiiriildiigiinti ashab1na miij-
deledi.

Dinden donen ikinci bir grup da Yemame'deki Hanifeogullar1yd1. Bun-


lar1n reisi de yalanc1 Miiseyleme idi. Bu da, hicretin onuncu ytlm1n sonlann-
da, hentiz Hz. Peygamber hayatta iken peygamberlik iddias1nda bulunnlU§tu.
Peygamberlikte Hz. Muhammed'in ortag1 oldugunu ileri siiriiyordu. Hatta Hz.
Peygamber'e (s.a.v:) §6yle bir mektup yazmt§tl: "Allah'1n ResulU Museyle-
me'den Allah'1n Resulti Muhammed'e... Bundan sonra: Yerytiztintin yar1s1 ba-
na, yans1 sana aittir." Bu mektubu iki arkada§iyla birlikte Hz. Peygamber'e
gonderdi. Hz. Peygamber onlara dedi ki: '"Elf iye zeval yoktur' kurali olma-
saydt, ikinizin de boynunu Ufururdum." Sonra Miiseyleme'ye §U cevab1 yaz-
d1: "Allah'1n Rasulu Muhammed'den, fOk yalanci Museyleme'ye ... Bundan
sonra: 'Siiphesiz yeryuzu Allah'mdir, Onu kullanndan diledigine miras blra-
kzr. iyi akibet Allah'tan korkanlanndir." (A'raf: 128) Daha sonra Hz. Pey-
gamber hastaland1 ve vefat ·etti. Nihayet, Hz. Ebfibekir, Halid b. Velid komu-
tasmda kalabahk orduyu Miiseyleme'nin tizerine gonderdi. Sonm;ta, zorlu bir
\:atl§madan sonra, Hz. Hamza b. Abdulmuttalib'in katili Vah§t eliyle, yiice
Allah onun sonunu takdir etti. Nitekim V ah§! §Oyle derdi: "Ben cahiliye done-
mimde insanlar1n en iyisini, miisltiman olduktan sonra da insanlarm en kotti-
stinii oldiirdtim."

i§te, ey iman edenler! Eger sizden, dinden donen olursa, «bilsin ki Al-
lah,» helak ettikten sonra «onlarin yerine, kendisinin onlarr, onlann da
Ayet: 54-55 MAiDE SURESi/5 441

kendisini sevdigi, mu '1ninlere kar§J al~ak goniillii, kafirlere kar§I ise, gii~­
lii ve §erefli olan,» onlara tistiin gelen «Allah yolunda cihad eden ve k1na-
yan1n k1namas1ndan korkmayan»; cihaddan geri kalmay1p dine si.k.1 s1la sa-
nlan «bir ka vim getirir .» Kimisine gore bunlar, Yemen halk1d1r. <;unkil Hz.
Peygamber: "Iman Yemenlidir; hikmet de Yemen e mensuptur." buyurmu~­
11

tur. Hz. Peygamber'in iman1 Yemen halk1na boylece nisbet etmesinin sebebi,
gti~lil ve mtikemmel iman sahibi olduklanna i§aret etmek i<;indir. Ku~kusuz
bunlardan amac;, her zamanki ttim Yemen halkt degil; o zaman mevcut bulu-
nan Yemen halkldu. Ki mine gore ise buradaki kavimden amac; Ensar'dtr. <~>

«i§te bu», yani yilce Allah'm bu kavmi nitelendirdigi sevgi, al<;akgontil-


liiltik, gli9lti1Uk ve miicahitlik gibi ozellikler «Allah'1n bir liitfudur» O'nun
ihsan ve keremidir. Yoksa bu ozellikler, sozkonusu kavmin tekelinde degildir.
Hikmet ve maslahatm gerektirdigi ol<;tide ytice Allah «onu diledigine verir.
Allah, geni§ ihsan sahibidir.~ Liituf ve keremi boldur. «Her §eyi ~ok iyi bi-
lendir.» ihsan edilmeye, ba§anya ula§tlnlmaya en <;ok Hiy1k olan1 kendisi da-
ha iyi bilir.

55. «Sizin dostunuz sadece, Allah, O'nun peygamberi ve» mii'minler-


dir. Y ahudi ve hrristiyanlar1 dost edinmeyin; sizin dostlar1n1z yaln1zca Allah,
O'nun Peygamberi ve mii'minlerdir. Dostlugunuzu bunlara tahsis ediniz. <;un-
kti Allah'a dost olmak, O'nun di§mdakileri terketmekle mtimkiindiir. Nitekim
Kur'an-1 Ker!m'de Hz. ibrahim'in dilinden §Oyle buyurulur: "Dogrusu onlar
benim dii~·mammdir. Dostum ancak alemlerin Rabbidir. " (~uara: 26/77) Hz.
Peygamber'in dostlugu da, nefis ve hevfuun isteklerine kar§1 9Lkmakla ger<;ek-
le§ir. Nitekirn Hz. Peygamber (s.a.v.) §6yle buyurmu§tur: "Sizden herhangi
birinizin nefsi, benim getirdigim hakikatlere uymadigz siirece iman etmi§ sa-
yilmaz. "<40> Ba§ka bir hadiste de §Oyle buyuruyor: "Sizden herhangi biriniz,

*- Ayette ozellikleri belirtilip ovtilen bu kahraman millet kimdir? Bu konuda, Merhum ismail
Hakk1 Bursevi'nin de belirttigi gibi, Hz. Ebu Bckir ve ashab1, Ensar, Yemen halk1 v.s. gibi
gorti§ler ileri stirlilmil§Hlr. Fakat ayetin anlam1 geneldir. Kur'an'm bu htikmti k1yamete ka-
dar bakidir. irtidat olaym1 bir devre hasretmek dogru olmad1g1 gibi, Allah yolunda cihad
edenleri belir1i bir millete maletmek de dogru degildir. Nitekim islam'm inti§armm ilk asII-
lannda Araplarm, sonra iranhlann ve nihayct TUrklerin yapt1klan , tarih tarafmdan tesbit
edilmi§ bliytik hizmetlerdir. Onemli olan isHim'm bayragmm hep gonderde olu§udur. Tarih
boyunca bin;ok toplum isliim'rn bayraktarhgm1 yapml§, onun bayrag1 his; yere di.i§memi§-
tir. insanlar yerytiztinde ya§ad1k1an mtiddct~c de isHim timmetinden bir topluluk daima
hakkt ayakta tutacak ve bayrag1 ta§tyacaktlf. (Na~ir)
40- Bagavi. Serhu's-Siinne, "Bidat ve hevalann reddi" bab1, t/l 23. Ancak, hadisin ravilcri
arasmda Nuaym b. Hammad gibi zay1f bir ravi bulundugu ndan "hadisin senedinde zay1fhk
vard1r" denilmi§tir.
44 2 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

beni kendi nef sinden, mahndan, <;oluk focugundan ve tum insanlardan daha
fazla sevmedik<;e iman etmi§ sayzlmaz.<4 1> Mti'minlerin dostlugu ise, onlan din
karde§i kabul etmekle gerc;ekle§ir. · Niteki1n ytice Allah §Oyle buyuruyor:
"$iiphesiz mu'minler karde§tirler." (Hucurat: 10) Hz. Peygamber de §5yle
buyuruyor: "Sizden biriniz kendi i9in istedigini , karde~i i<;in istemedikr;e
iman etmi~ say1lmaz"<42) ~tiphesiz bu mti'minler: «Allah'a boyun cgerek na-
maz kdan, zekat veren mii'minlerdir.» Bunlar namaz la.larlar, zekat verir-
ler, Allah'tan korkarlar, Allah i~in tevazu gosterirler.

~tiphesiz
bu a9lklamalardan ama9, ger9ek ve halis mii'minle, iman iddi-
as1nda olup miinafik olan kimseleri birbirinden ayird@tmek i~indir. <;iinkii
ihlas, namaz ve zekata kar§1 duyarh ve 1srarh olmakla anla§thr; Allah'a boyun
egmek, O'nun i~in mtitevaz1 olrnak ve O'ndan korkmakla belli olur.
56. «Kim Allah'•, Rasfiliinii ve iman edenleri dost edinirse,» dost ola-
rak yaln1z onlan se9erse; «~iiphesiz ki Allah '10 taraftarlan galip gelecek-
lerdir .>> Dstiin gelecek olanlar, onlar olacaktlf. Burada zamir ile "onlar.. "degil
de, ac;ikc;a "Allah'm taraftarlan" denilerek Allah'a nisbet edilmeleri, kendile-
rine verilen degerden kaynaklanmaktadir. Aynca Allah'1n, Rasftltiniin ve
mti'minlerin d1§1nda herhangi birinin dostluguna yonelen kimselerin de "§ey-
tanm taraftarlar1" olduklar1na i§aret etmek i9indir. Ki§inin taraftar oldugu
grup, onun arkada§land1r. Ayette gec;en ve taraftar olarak terctime edilen
"hizb" kelimesi aynca, grup, kafile, taife anlam1na da gelir. Hatta, Arapc;ada:
"ictemeu Ii emrin hazebehiim" demek~ kendilerine isabet eden, kendilerini il-
gilendiren bir§ey ic;in bir araya geldiler, demektir. ~unu da belirtelim ki, Al-
lah'n1 dii§manlanna galip gelmek, ancak Allah'1n yardJm1yla mtimktindilr. Ni-
tekim ytice Allah §Oyle buyuruyor: "Siz Allah'a yardim ederseniz, Allah da
size yardim eder." (Muhammed: 7) Yard1m ve iistiinliik ancak Allah'1n deste-
giyle ger~ekle§ir. <;tinkti gtic;lii la.Ian O'dur; her gtic; O'na aittir.

4 1- Muslim, Buhari, Nesai vc ibn Mace hadisi ~u ibareyle nakJetmi~lerdir: "Sizden biriniz ben i
~ocugundan anne ve babasmdan ve tum insanlarda11 daha f azla sevmedikF iman ermi~ sa-
y ilmaz. '' Aynca bkz. el-Ferhii'l-Kebir , 3/35 l.
42- Buhari, Muslim, Ahmed b. Hanbel, Tirmizi, Nesel ve ibni Mace tahric elmi~lcrdir: ·"...Siz-
den hiriniz iman etmi§ sayilmaz" soztinden maksat, iman kemale ermez; iman tamamlan-
maz, anlam1dlf. iman1 yok eder, imans1z ktlar, anlamm1 ta§1maz. Bkz. el~Fethu'l-Kebfr,
3/35 1.
Ayel: 56-57 MAiDE SURESi/5 443

57. Ey iman edenler! Sizden once kendilerine kitap verilen-


lerden dininizi alay ve eglence konusu yapanlan ve kafirleri
dost edinmeyin. Eger iman ediyorsamz Allah 'tan korkun.
444 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:6

58. Namaza fagirdiginiz zaman, onu alay ve eglence ko11u-


su yaparlar. Bu on/arm, akillarmi kullanmayan bir kavim ol-
masindandir.
59. (Ey Muhammed!) De ki: '.'Ey kitap ehli! Sadece Al-
lah 'a, bize indirilene ve daha once indirilenlere iman ettigi-
mizden ve sizin de fOgunuzun fasiklar oldugunuzdan dolayi
mi bize kiziyorsunuz?"
60. De ki: "Allah tarafzndan bir cezaya farptzrilma baki-
mindan size bunlardan daha kotusiinii haber vereyim mi? Al-
lah, kime lanet eder ve gazabina ugratirsa ve kimlerden de,
maymunlar, domuzlar ve §eytana kullar yaparsa, i~te bunlar,
makamlan en kotii, yollari da en sapik olanlardir."

57. «Ey iman edenler!» Rivayet edildigine gore Riifaa b. Zeyd ve Sii-
veyd b. Haris, once mtisltiman oldular; sonra mlinM1kla§tllar. Ote yandan, ba-
z1 mtisllimanlar onlan hala seviyorlard1. i~te bunun 'iizerine ytice Allah, bu
durumu yasaklay1p dedi ki: «Sizden once kendilerine kitap verilenlerden
dininizi alay ve eglence konusu yapanlari ve kafirleri dost edinmeyin.»
Dini alay konusu yapmak, islam'la dalga ge~mek demektir. Eglence konusu
yapmak da, dil ile inand1gm1, kabul ettigini belirtmek ve ii;ten ii;e ktifre de-
vam etmek anlamma gelir. Buradaki kafirlerden ama9 da, mii§riklerdir. Ozel-
likle belirtilmelerinin sebebi, kafirliklerinin kat kat olu§undandir.
~u halde ilke olarak, hak tizere olmayanlann dostlugu yasaklanm1§hr.
Bunlar, ister kitap ehli gibi onceleri bir din iizere olup onu normal ak1§mdan
dondtirsiinler, ister mti§rikler gibi, hi~bir din ilzere olmasmlar, fark etmez.
Her haltikarda onlarla dost olmaym; onlardan son derece uzakla§1n.
«Eger iman ediyorsan1z», tam anlam1yla inan1yorsan1z, hak iizere ol-
n1ayanlann dost.lugunu terkederek «Allah'tan korkun.»
58. «Namaza ~ag1rd1n1z zaman, onu», yani namaz1, ya da duyurulan
mesaj1 «alay ve eglence konusu yaparlar.» Nitekim, miiezzinler ezan oku-
duklannda, yahudiler kendi aralannda giilti§lirler, namaz1 alaya ahp dil uzatlr-
lar, namaza gidenleri cahillikle itham ederler ve insanlar1 namazdan uzakla§-
tumaya 9ah§1rlard1. «Bu onlar1n, ak1llaran1 kullanmayan bir kavim olma-
s1ndandir.» Ak1llan olmad1g1 iyin hakkm glizellikleriyle dalga gec;erler; o ko-
nudaki bilgisizlikleri dolay1s1yla alay ederler; eger, geryekten ak1llan olsayd1,
Ayet: 57-60 MAiDE SURESi / 5 445

boyle biiyiik bir suc;a cesaret etmezlerdi.


Alimler demi~ler ki: "Ezan, sadece rilya ile sabit olma1n1§tlr. Aksine, bu
ayet de ezanm varhgm1 ispatlamaktadir. <;unkti bu ayetin ac;1klamas1 §byledir:
"Namaza <;·agzrdrgzmz zaman ... "Y ani, insanlar1 namaza ezanla davet ettiginiz
zaman ... Nitekim ayette ge~en "nida" kelimesi en yliksek sesle bir ~eye davet
etmek anlamma gelir. bte yandan ezanm islam §ifuin1 ilan etmek; Tevhid ke-
limesini haykrrmak; namaz vaktinin girdigini duyurmak; cemaate c;agumak
gibi pek c;ok hikmetleri vardir.
59. «(Ey Muha1nmed!) De ki: 'Ey kitap ehli!>> Rivayet edildigine go-
re, bir grup yahudi Hz. Peyga1nber'e (s.a.v.) gelip diniyle ilgili birtak1m soru-
lar sordular. Hz. Peygamber (s.a.v.) onlann sorularm1 cevaplandrrd1. Ancak,
Hz. isa'nm bahsi gec;ince Hz. Peygamber'e dediler ki: "Diinya ve ahirette siz-
den daha nasipsiz bir timmet; sizin dininizden de daha kotti bir din gorme-
dik." Bunun i.izerine bu ayet indi. Y ani, ytice Allah buyuruyor ki, ey Peygam-
ber'im (s.a.v.) o fas1k yahudilere de ki: «Sadece Allah'a» O'nun varhgma ve
birligine; «bize indirilene», Kur'an-1 Kerim'e; «Ve daha once indirilenlere>>,
Tevrat, incil ve diger ilahi kitaplara «iman ettigimizden ve sizin de ~ogunu·
zun fas1klar oldugunuzdan», inat edip imandan 91kt1g1111zdan «dolay1 m1 bi-
ze k1z1yorsunuz?' » Bu yiizden mi bizi ay1phyor, dinimizi kottiltiyorsunuz?
Hatta, o derece ileri gidiyorsunuz ki, size indirilen kitaba bile inanm1yorsu-
nuz. Eger ger~ekten bize gonderilen kitab1n dogrulugunu tasdik eden kitab1n1-
za inansaydnuz, Kur'an'a iman eder, milsliiman olurdunuz!. ..
60. Yahudilere «de ki: 'Allah taraf1ndan bir cezaya ~arpttnlma bak1-
m1ndan size bunlardan daha kotiisiinii haber vereyim mi?» Sizin hayuh
olan §eyleri kotti zannettiginiz ttirden degil de, gerc;ekten kotii olan bir §eyi si-
ze soyliyeyim mi?

«Allah, kime lanet eder ve gazab1na ugratirsa», apa91k deliller ortada


oldugu halde, gtinahlara dald1g1 ve kiifre girdigi iyin, ytice Allah rahmetinden
uzakla§tlnr ve lanetlerse -ki yahudiler boyledir- «Ve kimlerden de, maymun-
lar, domuzlar ve ~eytana kullar yaparsa,» cumartesi yasaguu ~igneyenler­
de oldugu gibi kin1isini maymunla§tlnp apa9ik delilleri gordtikleri halde son-
ra kiifre girenlerde oldugu gibi kimisini de domuzla§tlnrsa... Nitekim bu ayet
indikten sonra mtisltimanlar yahudilere: ''Ey inaymun ve domuz karde§leri"
§eklinde seslenmi§ler; yahudiler de ba§laruu egip rezil ohnu§lardu.
446 RUHU'L-BEYAN Ciiz:6

«l§te bunlar,>> yukandaki <;irkin ve igren9 nitelikleri ta§1yanlar, «tna-


kamlari en kotii, yollar1 da en sapik olanlard1r.'» Kottiliiklerini vurgulu
olarak belirtmek i<;in "makamlan en kotii" denmi§tir. Aynca bunlar, dogru
yoldan en fazla uzakla§an ki1nselerdir. Bu da gosteriyor ki, dinlerinin hakla
hi9bir ilgisi yoktur. Haktan <;ok uzaktrr ve srrf kottiliikten ibarettir.
bte yandan ayetin ba§ taraf1nda ge<;en "mesube" kelimesi, ashnda hayir
i§lerin kaq1hg1 olarak kullan1hr, tipk1 "ukube" kelimesi, kotilltik kar§1hg1
olarak kullan1ld1g1 gibi. Ancak, burada "mesube" kelimesinin "cezaya r;arp-
tlnlma" kar§tbg1 olarak kullan1lmas1, yahudilerle alay etmek i<;indir.
Sunu bil ki: Her s1n1f insan, tizerinde bulundugu duruma sevinir. Kar§1-
s1ndakinin durumuna da kizar. Ancak, Hak, uyulmaya daha lay1kur. Bu ytiz-
den mti'min mti'mini sever. <':;tinkti sevgi, gtizel hasletlerden ve saygm nitelik-
lerdendir. Nitekim Hz. Peygamber §6yle buyurdu: "Yuce Allah'm, peygamber
ve §ehid olmayan birtak1m kullan vardir ki, -yiice Allah'1n katmdaki derece-
leri dolayzszyla- kiyamet guniinde peygamberler ve ~ehitler onlara gipta
eder." Bunun ilzerine ashab: "Ey Allah'm Rasfilil! Bunlarm kim olduklarm1
ne yaptlklarrm bize anlatir m1s1n? Belki onlar1 severiz" dediler. Hz. Peygam-
ber buyurdu ki: "Onlar, aralanndaki bir akrabahk, ya da kar§Ilzkli menfaat
bagiyla degil de, yabuzca Allah nzasi irin birbirlerini seven insanlardzr. Al-
lah 'a yemin olsun ki, pnlann yuzleri nurludur. Onlar, nurdan minberlere fl -
kacakladir. insanlann korktugu zaman onlar korkmazlar, insanlar uzuldugu
zaman onlar iizulmezler. "<43>
Abdullah es-Salimi'ye "Allah'm dostlan, diger kullar1ndan ne ile aylft
edilir?" diye soruldugunda §U cevab1 vermi~: "Tatl1 dil, giizel ahlak, giileryuz-
lillilk, comertlik, oztirleri kabul etme ve herkese kar§t §efkatli olma ile... "

43- Ebu Davud, Sunen, hadis no: 3527; ibn Hibban, Sahih, hadis no: 2805; Hasen olan bu ha-
dis i<rin aynca bkz. C/imiu'l-UsUl, 6/552.
Ayel: 60-61 MAiDE SURESi /5 447
448 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:6

61. Onlar, size geldikleri zaman: "iman ettik" derler. Oysa,


yaniniza kafir olarak girip, kafir olarak fikmi§lardir. Allah,
onlann gizlediklerini fOk iyi bilir.
62. Onlarm fOgunun giinaha, dii§manliga ve haram yeme-
ye kO§U§tuklarznz goriirsiin. Bu yaptzklari ne kotii bir §eydir.
63. Rablerine hakkiyle kulluk eden/er ve diger din li.limkri,
onlari yalan soylemek ve haram yemekten menetmeli degiller
miydi? Bu i§ledikleri ne kotii bir §eydir!
64. Yahudiler: "Allah 'in eli sikidir" dediler. Dediklerinden
otiirii elkri baglansin ve kendilerine Iii.net olsun! Aksine, Al-
lah 'in (nimet veren) elleri afiktzr. Diledigi gibi sarfeder. Siip-
hesiz ki, Rabbinden sana indirilenler onlarin fOgunun azgzn-
ligini ve inkli.rim artiracaktir. Biz, onlarin arasina, kiyamete
kadar dii§manligi ve kini saldik. Ne zaman harp ifin bir ate§
tutu§tursalaf, Allah onu siindiiriir. Onlar yeryuziinde bozgun-
culuga ko§arlar. $iiphesiz ki Allah, bozgunculan sevmez.
65. Eger, kitap ehli, iman edip Allah 'tan korksaydilar, el-
bette gunahlanni orter ve onlari ''Nafm" cennetlerine koyar-
dik.
66. Eger onlar Tevrat'i, incil'i ve Rableri taraftndan kendi-
lerine indirileni tatbik etseydiler iistlerinden ve ayaklanmn al-
tzndan nziklandinldiklan nimetleri yerkrdi. Onlardan bir kis-
mi mutedil bir iimmettir. Birf oklannzn yaptiklan da ne kotii
§eydir!

61. «Onlar, size geldikleri zaman: 'iman ettik' derler.» Bu ayet, Hz.
Peygamber'in huzuruna vanp iman ettiklerini soyleyen mtinaf1k bir yahudi
grubu hakkmda inmi§tir. Evet, ey Muhammed! Onlar size kar§I mtisltiman ol-
duklann1 ileri silri.iyorlar. «Oysa, yan1n1za kafir olarak girip, kafir olarak
~1km1~lard1r.» Durumlannda herhangi bir degi§iklik olmamt§tlr. Senden
Ayet: 61 -63 MAiDE SORESi /5 449

duyduklan §eylerden hiy etkilenmemi§lerdir. «Allah onlar1n gizlediklerini»


gizledikleri kilfrii, «~ok iyi bilir.»

62. «Onlar1n», yahudi ve mtinaf1klann <<~ogunun giinaha,» genel ola-


rak yalana, «dii§manhga>>, ba§kasma zultim ve tecaviize «Ve haram yemeye
ko§u§tuklarin1» gozlerinle «goriirsiin. Bu yaphklar1 ne» kadar da «kotii
bir §eydir.»

63. «Rablerine hakk1yla knlluk edenler ve diger din ~limleri, onlar1


yalan soyfemek», inanmadtldar1 halde "inandik" demek «Ve» kotii oldugunu
bildikleri ve gordiikleri halde «haram yemekten menetmeli degiller miy-
di?» Bu ayette ge~en ve ''Rablerine hakkzyla kulluk eden" ile "dig er din
alimi" §eklinde a~lklanan "Rabbanf" ve "Habr'' kelimelerinin ikisi de filim
demektir. Ancak genelde, zahid, arif ve errni§ olanlarma "Rabbani"; ilmiyle
arnel edenine de "Habr" denir... Ayetin ba§1nda yer alan ve "degiller miydi"
§eklinde terciime ettigimiz "Levla" kelimesi de bir sitem edatldir. «Bu i§le-
dikleri ne kotii bir §eydir!» Bu ifade, "bu yapuklan ne kotti bir §eydir" ifa-
desinden daha etkin bir ifadedir. <;tinkti "sun' - i§lemek" "atnel - yapmak"'tan
daha gti~ltidtir.

Omer b. Abdtilaziz der ki: "Ytice Allah belli bir grubun yapttldan i§-
lerden dolay1 herkesi cezalandtrmaz. Ancak, 0 ktiytik grup a~lktan av1ga gti-
nah i§ledikleri halde bir tepki gonnez ve yadtrganmazlarsa, o zaman halkm
tamam1 cezay1 hak eder."

ilmiyle amel eden ve sadece yiice Allah'1n dinini yiiceltme amac1 ta§t-
yan alimler sozlerinde ve davrant§larmda hataya dii§mezler. Anlatild1gma go-
re, tabiin ku§agmdan bir zahid, devlet ba§kanlarmdan birisine ait bir eglence
aletini lardi. B~kan, sozkonusu zahidin, bir arslan1n ontine attlmas1n1 emretti.
Gorevliler onu, emredildigi §ekliyle arslanm oniine attdar. Arslan1n bulundu-
gu yere atlld1ktan sonra namaza durdu. Arslan geldi, kuyrugunu sallay1p ora-
daki btittin arslanlan topladi. Hepsi gelip namazdaki zahidi dilleriyle yalama-
ya ba§ladilar. Zahid ise hi~ aldum1yor, narnazma devam ediyordu. Sabah
olunca, ba§kan: "Bizim zahid'e ne oldu?" diye sordu. Gorevliler dediler ki:
"Biz onu arslanlar1n aras1na attik." 0 da dedi ki: "Gidin, bakm arslanlann onu
yiyip yemediklerini kontrol edin". Gorevliler gidip bakttlar ki, arslanlar onun-
la arkada§ olmu§lar; hayretler iyinde kalarak, zahidi ba§kana getirdiler. Ba§-
kan, zahide: "Arslanlardan hi<; korkmad1n m1?" diye sordu. Zahid §U cevab1
verdi: "Hay tr, ama gece boyunca dil§tinmekle me§guldiim." Ba§kan dedi ki:
450 RUHU'L-BEYAN Cilz:6

"Neyi di.i§i.inmekle me§guldlin." Zahid dedi ki: "Bu arslanlan dil§i.intiyorum,


diyordum ki, bunlann hepsi beni yalad1; acaba salyalan necis midir, degil mi-
dir? Dii§ilncem, beni korkmaktan ahkoydu." Ba§kan, hayretler i9erisinde ka-
hp zahid'i serbest birakti.

64. «Yahudiler: 'Allah'1n eli s1k1d1r' dediler.» Mtifessirler diyorlar ki:


Ytice Allah yahudileri nimetlerle donatm1§tl. Hatta, di.inyanm en zengin in-
sanlan olrnu§lar; en fazla refah i~inde ya§ayan kimseler konumuna 9tlan1§lar-
d1. Ancak, Allah'a isyan ettiler. Bunun tizerine ytice Allah, bolluk ve refah
muslugunu iizerlerinden klst1. Dolay1s1yla, yahudiler: "Allah'm eli slk1drr. Ar-
11
tlk, Allah vermekten uzak duruyor; cimrilik. yap1yor dediler. Eli a91k olmak,
comert olmaktan ; eli slk1 olmak aa cimri olmaktan kinayedir.

«Dediklerinden», sarfettikleri bu igren~ ctimleden «Otiirii elleri bag-


lans1n.» Bu, onlar i9in bir bedduadrr. Y ani; elleri, hayu yapma konusunda
baglans1n, cimri kesilsinler. Ger9ekten Y ahudiler, insanlar1n en cimrileridir-
ler; onlardan daha cimri bir millete rastlanmam1§t1r. «Ve kendilerine lanet
olsun!» Allah'1n rahmetinden uzak olsunlar; zaten ilah! rahmetten kovulmu§-
lardrr. y ahudilere yaptlan bu beddua, insanlara bir ders ve ogretme niteligini
ta§1maktadrr. Yoksa, -ha§a- Allah aciz kalm1§ da, onlara beddua etmi§ gibi bir
durum sozkonusu degildir. Yi.ice Allah, hertilrlii noksanhktan mtinezzehtir.

«Aksine, Allah'1n (nimet veren) elleri a~1kttr.» Ey yahudiler, yi.ice Al-


lah sizin zannettiginiz gibi degildir; 0, son derece comerttir, smus1z kerem ve
ihsan sahibidir. «Diledigi gibi sarfeder .» Harcama konusunda hur ve muhtar-
drr. Bazen bolca verir; bazen de irade ve hik.metinin geregi az verir. Nitekim
yahudilerin isyanlanna binaen, hikmeti, onlar1 s1k1§tlnnay1 uygun gormii~ttir.
«Siiphesiz ki, Rabbinden sana indirilenler» Kur'an-1 Kerim ve i~indeki hti-
kiimler «Onlarin ~ogunun» ozellikle alimlerinin ve reislerinin «azg1nhg1n1
ve inkann1 arhracakhr.» Azgmhklar1n1n tizerine azgmhk, ktifiirlerinin iize-
rine ktiftir Have edecektir. <;i.inkti her ayet indiginde onu inkar ediyorlar, boy-
lece azg1nhklar1 ve kiiftirleri art1yordu. Ttpk1 saglam insanlara yararb olan ye-
megin, hastalarm hastahgm1 artud1g1 gibi.

«Biz, onlann» yani yahudilerin «aras1na, k1yamete kadar dii~manhg1


ve kini sald1k.» OnJar1 ~e§ itli gruplara ayrrarak birbirine dii§man ettik. Nite-
kim yi.ice Allah ba§ka bir ayette §6yle buyuruyor: "Sen onlan birlik beraber-
lik iqinde samrstn. Halbuki on/arm kalbleri darmadaginzktzr." (Ha~r: 14) Ar-
t1k, biraraya gehneleri; gontil ve sozbirligi elde etmeleri mumk.lin degildir.
A.yet: 64-66 MAiDE SURESi/5 451

«Ne zaman harp i~in bir ate~ tutu~tursalar,» Hz. Peygamber'e (s.a.v.)
kar§I sava§maya haz1rlan1p aleyhinde bir kottiltik dti§tinseler, «Allah onu
sondiiriir.» Planlann1 ytizlerine 9arpar, aralar1na aynltk sokarak onlan dag1ttr
ve komplolarm1 sonu~suz birakir.

«Onlar yeryiiziinde bozgunculuga ko~arlar.>> islam'a ve miisliimanla-


ra kar§l 9e§itli dolaplar ~evirirler, milsliimanlan birbirine dil§ilrmeye ugra§tr-
lar. «Siiphesiz ki Allah, bozguncular1 sevmez.» Bu ytizden planlanm sondti-
rilr ve zarann1 onlara s:evirir.
65. «Eger, kitap ehli» olan yahudi ve hiristiyanlar inan1lmas1 gereken
hususlara «iman edip» gilnahtan ve haramdan uzak durarak «Allah'tan
korksayddar, elbette giinahlarin1 orter», onlann su~lann1 affedip azaptan
kurtarlf «ve onlari 'Nairn' cennetlerine koyardak.» Mtikafat olarak onlar1
si.irekli bir §ekilde cennetle §ereflendirirdik.
66. «Eger onlar Tevrat'1, incil'i» kabul edip i\'.lerinde yeralan Hz. Pey-
gamber'in (s.a.v.) tasdik edilmesi gibi hilkiimleri uygulayarak verdikleri soz-
leri yerine getirseydiler «ve Rableri taraf1ndan kendilerine indirileni» ve
kitaplanru onaylayan Kur'an'1 «tatbik etseydiler, iistlerinden ve ayaklar1n1n
albndan r1z1kland1rdd1klar1 nimetleri yerlerdi.» Bol bol nz1klara kavu§ur-
lar goklerin ve yerin bereketini gorilrledi. Y agmurlar yagar ve ekinler biterdi.
Bu da gosteriyor ki, ba§lanna gelen s:tk1ntI ve musibetler, yi.ice Allah'm her-
hangi bir kusurundan degil yapttklar1 su~lardan kaynaklanmaktad1r.

«Onlardan bir k1sm11nutedil bir iimmettir.» Bunlar §Unarmayan, go-


revlerini ihmal etmeyen ve iman eden Abdullah b. Selfun ve benzerlerinden
olu§an yahudi astlh bir gruptur. "Mutedil olmak" gorevlerini normal bir §e-
kilde yapmak, a§tnya ka~mamak ya da ~ok geride kalmak gibi bir durum
meydana getirmemek demektir.

«Bir~oklar1n1n yaptiklar1 da ne kotii §eydir!>> Gosterdikleri inat ve ki-


bir gibi ozellikler; haklo tahrif etmek ve ger~ekten yilz ~evirmek gibi davra-
llI§lar ne kadar da kotiidlir; hayretler dogrusu!

6te yandan ayet, takvanm, nz1k bolluguna; dunya ve ahirette, i§lerin iyi
gitmesine sebep olduguna i§aret eder.
452 R0HU'L-BEYAN COz:6

67. Ey peygamber! Rabbinden sana indirileni teblig et.


Eger yapmazsan Allah 'in peygamberligini teblig etmemi§
olursun. Allah seni insanlardan korur. $iiphesiz ki Allah,
kafirler toplulugunu hidayete erdirmez..
68. De ki: "Ey kitap ehli! Tevrat'i, incil'i ve rabbiniz tara-
findan size indirileni tatbik etmedikfe, hif bir dayanaginiz ol-
maz." $iiphesiz ki, Rabbinden sana indirilen, onlarin fOgu-
nun azginligini ve inkanni artiracaktir. 0 ha/de kafir bir top-
luluga iiziilme.
69. $iiphesiz, iman eden/er, yahudiler, sabiiler ve hristiyan-
Ayet: 67 MAiDE SORESi/5 453

lardan kim Allah'a, ahiret giiniine iman eder ve salih amel i§·
lerse, onlar ifin bir korku yoktur. Onlar iizulmeyeceklerdir de.

67. «Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni» biltilniiyle «teblig


et!» Kullann durumlanyla ilgili her §eyi a~1kla. «Eger» sana dokunabilecek
bir kottiliik korkusuyla sana indirilenin tiimiinii teblig etmeyip gorevini «yap-
mazsan, Allah'1n peygamberligini teblig etmemi~ olursun.» <;unkii bir k.ts-
m1n1 gizlemek, tlpkt tamanun1 gizlemek gibidir. «Allah seni insanlardan ko-
rur.» Bu, yiice Allah'tn Hz. Peygamber'e verdigi bir gilvencedir. Boylece,
korkmayacak ve 9ekinmeyecektir.
Nitekim rivayet edilmi§tir ki, "Hz. Peygamber Medine'ye girdiginde
Muhacir ve Ensar'dan yiiz ki§i, onu yahudilerden koruyordu; ancak "Allah
seni insanlardan korur" ayeti indikten sonra, Hz. Peygamber, Allah taraf1n-
dan yahudi ve diger insanlann kotiiliiklerinden korundugunu anladi ve muha-
cirlerle Ensar'a: "Aruk yerlerinize gidin, runku Allah beni yahudilerden ko-
rur" dedi. Daha sonra, Hz. Peygamber -dii§manlarm1n ~okluguna ve yard1m-
c1lar1n1n azhg1na ragmen- zaman zaman gecenin ba§lang1c1nda ve seher va-
kitlerinde Medine vadilerine tek ba§1na giderdi. Ytice Allah, onu koruyordu.
Ku§kUSUZ buradaki "koruma" dan gaye, oldi.iriilmekten korumaktrr ki, ytice
Allah, onu ger~ekten oldiiriilmekten korumU§tUr. Hz. Peygamber'in kar§tla§tl-
g1 diger stlanti ve musibetler ise diger peygamberlerin ve Allah dostlannm
gordiikleri tiirlerdendir.
Kirmanl der ki: "Peygamberlerin kar§Ila§td<lan i§kence ve stlantdar1n
sebepleri §Unlardir:
a) Biiytik sevaba nail olmak;

b) Onlann da hirer insan olduklarm1n; dolay1s1yla diinya stk1nttlanyla


kar§tla§abileceklerinin bilinmesi;
c) Y aratdm1§ hirer ki§i olduklanrun anla§Ilmas1 ve gosterdikleri
mucizelerle helake dii§iilmemesi ... II

«~iiphesizki Allah, kafirler toplulugunu hidayete erdirmez.» Bu ifa-


de, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) masumiyetini belgelemektedir. Yani; kafirler,
Hz. Peygamber hakkmda planladtl<lar1n1 ger~ekle§tiremiyecekler ve ona zarar
veremiyeceklerdir. Burada aynca, yiice Allah'm, zaman zaman peygamberleri
454 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

ve veli kullann1 ~e§itli §ekilde i1ntihanlara tabi tuttuguna ve onlann kendisine


kavu~masm1 saglad1gma i§aret vardu. Bu O'nun bir yasas1drr. Kur'anl deyim-
le: "Allah'm oteden beri devam edegelen kanunu budur. Allah'zn kanununda
hifbir degi§iklik bulamazsm ... " (Fetih: 23)

bte yandan §Ubir gen;ektir ki: "Yarattcmm emrine uyan1, Allah yara-
tiklann kotiiltiklerinden korur." Nitekim, Hz. Peygamber (s.a.v.) ile Hz. Ebu
Bekir, hicret sirasmda magarada iken dti§manlar1n tehlikelerinden korunmu§-
lardlf.

Aynca, rivayet edildigine gore Hz. Peygamber'in (s.a.v.) Siifeyne admda


bir hizmets:isi vardi. Bir giln Silfeyne, Bizans topraklannda orduyu kaybedip
yolunu §a§ud1. Ko§a ko§a askerleri ariyordu. Aniden bir arslanla kar§Ila§tt ve
ona: "Ey bu yerlerin krah! Ben Hz. Peygamber'in (s.a.v.) hizmets:isi olan Sti-
feyne'yim. Amac1m §Oyle, §Oyledir" dedi. Bunun ilzerine arslan, yan1na gelip
onu ok§amaya ba§ladi. Si.ifeyne konu§tuks:a anhyormu§9asma ona kulak veri-
yordu. Orduyu buluncaya kadar beraberlikleri devam etti. Sonra arslan geri
dondii.

Hz. Cabir (r.a.) der ki: "Sava§lann birisinde Hz. Peygamber, beraberin-
dekilerle bir vadide konaklad1. Herkes 9e§itli yerlere dagild1; aga9larm golge-
sinde dinlenmeye ve uyumaya ba§ladtlar. Hz. Peygamber de k1hc1Ill bir agaca
as1p alttnda uyumaya·ba§lad1. Bir de bakt1k ki, Hz. Peygamber uyanmt§, bizi
~ag1nyor. Gittik, yan1na vard1g1m1z da bedevi bir arap yan1ndayd1. Hz. Pey-
gamber bize dontip §6yle buyurdu: "Bu adam, ben uykudayken ktltc1mt bana
<;ekti; uyandzglmda kzli<; hala elinde ve iizerime kaldirmz§tt. Bana dedi ki:
"Seni, elimden kim kurtaracak?" Dedim ki: "Allah, beni senden kurtaracak."
Bakt1m ki, kill<;, elinden di'i§tU. Sonra kzltcz ahp bu deja ayni soruyu hen ken-
disine sordum. Dedim ki: 'Seni, elimden kim kurtaracak.' Dedi ki: "iyilik,
sende kals1n.' Sonra dedim ki: 'Peki Allah'tan ba§ka ilah olmad1g1na, benim,
O'nun el<;isi olduguma tanikltk yapar mtstn? Dedi ki: "Hayir! Ancak, sana
kar§l hi<;bir zaman sava~'mayacag1ma, sana kar§l sava§anlarla beraber ol-
mayacagima soz veriyorum." Bunun iizerine Hz. Peygamber onu serbest b1-
rakt1." (44>

68. Ey Muhammed! Y ahudi ve Hristiyanlara «de ki: 'Ey kitap ehli!


Tevrat'1, Incil'i ve Rabbiniz taraf1ndan size indirileni tatbik etmedik~e,»

44- Buhari, Muslim, Nesai, ahmed b. Hanbel rivayet etmi~tir. Bkz. Suyilti, el-Fethii'l-Kebfr,
1/424.
Ayet: 67-69 MAiDE S0RESi/5 455

Hz. Muhammed'e itnan edip htiktimlerini uygulamadtkya; Hz. Muhammed'e


inanmay1 emreden Kur'an-1 Kerim'i dinlemedikc;e; tiiln ilfil11 kitaplann e1nret-
tigi mficizeye inarunad1kya; neshedilmeyen ilfil11 kitap htiklimlerini benimse-
medikve «hi~bir dayanag1n1z olmaz. '>> Burada Kur'an'dan soz edilirken, ki-
tap ehline seslenilerek "size indirilen" denrnesinin sebebi, israilogullanrun,
Kur' an'1n kendilerine irunedigi ~eklindeki iddialann1 9tirlitrnek i9indir. «Slip-
hesiz ki, Rabbinden sana indirilen» Kur'an, «onlann» bilgin ve ba~kanlan­
mn «~ogunun azg1nhg1n1 ve inkarin1 arbracaktir .» Eski azg1nhk ve klifiir-
lerini kat kat artiracaktir. «0 halde kafir bir topluluga iiziilme»; azgmhk ve
kiifiirlerinin artmas1na mahzun olma; c;tinkti bu zarar onlarla s1nuh kalacakt1r.

69. «Suphesiz» sadece dilleriyle «iman edenler,» yani mtinaf1klar; ya-


hudiligi benimseyen «yahudiler»; kalbleri cahiliyeye meyleden, sadece b~­
lann1n ortas1m tra§ eden ve Hristiyanlardan bir grup olan «sabiiler ve Hristi-
yanlardan kim Allah'a ve ahiret gliniine iman eder»; halis, safi ve sap1k-
hktan annd1nlm1~ bir bi9imde inarur «ve salih amel i§lerse,>> k1sacas1, imarun
geregini yaparsa, «onlar i~in bir korku yoktur.» Kafirlerin cezadan kork-
tuklan anda, onlar hiv kormayacaklardrr. Aynca «onlar iizulmeyeceklerdir
de.» Omiirlerini bo§a geyiren sevaplardan yoksun kalan insanlann tiziilecek-
leri giinde onlar tiztilmeyeceklerdir.

Malum ola ki~ Allah'1n veli kullan ve dostlan ivin korku diye bir §ey
yoktur. <;tinkti onlar, Kur'an'a hem zahir1, hem de battn1 bir bivimde uyuyor-
lar. Aynca dilnya ve nefis zevkle1ini terkettikleri i9in kar§lla§tiklan stlantdar-
dan dolay1 tizillmezler de. Ote yandan maruz kaldlklan musibet ve felaketlere
de aldtn§ etmezler; viinkli onlar taklit dtizeyinden kurtulup tahkik dtizeyine
vlknu~lardlf.

ibrahim el-Havas der ki: "Kalbin be§ ilac1 vardlr:

1) Dti§tinerek Kur' an okumak.


2) Karru bo§ tutmak.
3) Geceleyin ibadet yapmak
4) Seher vakitlerinde Allah'a yalvanp yakarmak
5) A1Jah'1n salih kullanyla oturup kallanak."
Hz. Ali'den gelen bir rivayet ~oyledir: "in.sanlar, bir zamanlar oyle bir
duruma dii~ecekler ki, ortada islam'zn sadece ismi, Kur'an'1n sadece cismi
456 RUHU'L-BEYAN Ciiz:6

kalacaktir. Bol bol mescid in§a edllecek, fakat ir;lerinde Allah anilmayacak-
tir. i~te o insanlar, bulunduklan donemin en kotu yaratiklandir. Fitne onlar-
dan f tkacak ve tekrar onlara donecek'tir. "
Ayet: 10 MAiDE S0RESi/5 457

70. $iiphesiz ki, israilogullarzndan ahit aldik. Ve onlara


peygamberler gonderdik. Her peygamber onlara nefislerinin
ho§lanmadigi ~eyi getirdiginde, (peygamberlerin) bir kismtni
yalanladilar ve bir kismini da iildiirdiiler.
71. Onlar bir fune kopmayacagini sandzlar. Kor ve sagzrlar
oldu/ar. Sonra Allah tevbelerini kabul etti. Yeniden onlarzn
birfogu kor ve sajzrlar oldular. Allah, onlartn yaptiklarini fOk
iyi goriir.
72. $iiphesiz: "Allah, Meryemoglu isa Mesih'ti.r" diyenler,
kafir oldular. Oysa Mesih (onlara): "Ey israilogullari! Hem
benim, hem de sizin Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin. Kim,
Allah 'a ortak ko§arsa, §iiphesiz, Allah ona cenneti. haram kzl-
mz§tir. Ve onun varacagi yer cehennemdir. Zalimlerin hif bir
yardzmcisi da yoktur" demi§ti.
73. $iiphesiz ki: "Allah, iif ilahtan biridir" diyenler, kafir
olmu§tur. Oysa tek bir iliihtan ba§ka hif bir iltih yoktur. Eger
soylediklerinden vazgefmezlerse, §iiphesiz onlardan inkar
edenlere, can yakici bir azap isabet edecektir.
74. Ha/ii Allah'a tevbe edip O'ndan af dilemiyorlar mi?
Halbuki Allah, fOk aj]eden ve fOk merhamet edendir.
458 RUHU'L-BEYAN Cuz:6

75. Meryemoglu Mesih de ancak bir peygamberdir. Ondan


once de peygamberler gelip gefmi~tir. Onun annesi dosdogru
bir kadindir. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak onlara ayetleri
nasil afikliyoruz? Yine bak nasil yii.z feviriyorlar?
76. De ki: "Allah'z birakzp da size hif bir fayda ve zarar
vermeye gii.cu yetmeyen ~eylere mi ibadet ediyorsunuz? Allah,
her §eyi fOk iyi i~iten, fOk iyi bilendir. ''

70. «~iiphesiz ki, israilogullarandan ahit ald1k.>> Tevrat'ta kendilerine


farz klhnan Tevhid ve diger dini yiiki.imltiliikler konusunda israilogullarmdan
soz aldlk. «Ve» dini konular1 kendilerine anlatmalan ve onlan ayd1nlatmalan
ic;in pek9ok say1da «onlara peygamberler gonderdik.» Oysa «her peygam-
ber onlara nefislerinin ho§lanmad1g1 §eyi getirdiginde» kar§1 ~1ktilar;
«(peygamberlerin) bir k1sm1n1 yalanladdar ve bir k1sm1n1 da» yalanla-
makla yetinmeyip onlan «oldiirdiiler .» Nitekim Hz. Zekeriya ve Hz. Yah ya
pey gamberleri oldiirmii§lerdir.

71. «Onlar b ir fitne kopmayacag1n1 sand liar.» Y ani, israilogullan


zannettiler ki, yapt1klan yanlanna kar kalacak; peygamberleri yalanlay1p ol-
di.irrneleri kar§1s1nda hi9bir ceza gormeyecekler. Nitekim: "Biz, Allah'tn ogul-
lan ve dostlanylz" (Maide: 18) diyorlar ve gec;mi§ atalarmm peygamberlikle-
ri sayesinde ilfilli azaptan yakay1 kurtarabileceklerine inan1yorlard1.

«Kor ve sagirlar oldular.» Yani fesat ve azgrnhga dahp hidayeti gor-


mezden geldiler. GozU gormeyen kor gibi kar§ilad1lar. Aynca hakka kar§I ku-
laklann1 tikadtlar; t1pk1 sagrrlar gibi davrand1lar, dolay1s1yla soz konusu hare-
ketleri ortaya koydular. ic;inde bulunduklan fesattan vazgec;ip uzakla§tlktan
«sonra Allah tevbelerini kabul etti.» Ancak daha sonra «yeniden» Hz. Yah-
ya ve Hz. Zekeriya'y1 oldtirmeye cesaret edip Hz. isa'y1 da oldtirme giri§imin-
de bulunarak «onlann bir~ogu kor ve sag1rlar oldular.» Bu ifadeden de an-
la§ild1gma gore, bu ikinci seferde onlarm "tiimU" degil "bir c;ogu" kiifre dii§-
mil§ledir.

«Allah, onlarin yaphklar1n1 ~ok iyi gorur.» Dolay1s1yla amellerine


kar§th.k onlar1 uygun bir bic;imde cezaland1nr. Oyle ya, bu yanh§ saplant1lan
nereden kaynaklan1yordu? Gi.inahlar unutkanltga, korltik ve sagirhga sebep
olmu§sa da ilahi takdirde bir degi§iklik olmaz. Bu yUzden onlar, yanh§ davra-
nt§lanmn cezasm1 mutlaka goreceklerdir. Dolay1s1yla, omriinil heva ve heves
Ayet: 70-74 MNDE SURESi/5 459

pe§inde ge~irip hakk1 ve hak yolunu bulam1yan1n i9inde bulundugu duruma


aglamas1 gerekir.
72. «Siiphesiz: 'Allah, Meryemoglu isa Mesih'tir' diyenler, kafir ol-
dular.» Bu ayet, Necran huistiyanlan hakkmda inmi§tir. Nitekim onlar: "Al-
lah, isa'n1n bedenine girmi§, onunla birle§mi§tir" diyorlardi. Ytice Allah bu
gibi sa9mahklardan mtinezzehtir. 0 , yUceler yticesidir ve §ailI btiyiikttir. «Oy-
sa Mesih (onlara): 'Ey israilogullari! Hem benim, hem de sizin Rabbiniz
olan Allah'a ibadet edin.» Ben de sizin gibi ibadet eden bir kulum, beni ve
sizi yaratan 0 ilfill'a kulluk edin.
«Kim, Allah'a ortak ko§arsa,» ibadette, kullukta veya sadece O'na ait
olan herhangi bir fiil ve s1fatta ba§ka bir §eyi veya kimseyi O'na ortak ederse
«§iiphesiz, Allah ona cenneti haram k1lm1§hr.» Artik, oraya girmesine
imkan yoktur; 9iinkti oras1 Allah'a ortak ko§mayan muvahhidlerin yurdudur.
«Ve onun varacag1 yer, cehennemdir»; mii§riklere Iay1k olan ve onlar i9in
hazrrlanan yer oras1drr. «Zalimlerin hi~bir yard1mc1s1 da yoktur' demi~ti.»
Onlar1 ate§ten kurtaracak hi~ kimsenin olmad1gma dikkat 9ekmi§ ve sozlerini
boylece noktalam1§tl.
Daha sonra, Hristiyan gruplardan Nastfiri ve Melkanllerin ileri si.irdtikle-
ri sa9mahklara §Oyle deginiliyor:
73. «Siiphesiz ki: 'Allah, ii~ ilahtan biridir'», yani ilfillhk, Allah, isa
ve Meryem aras1nda payla§hnlrni§tu, il<;ii de bu hususta ortaktir. «diyenler,
kafir olmu§tur.>> Onlar kiifre girmi§lerdir. «Oysa» ibadet edilmeye lay1k
olan "birlik" s1fatiyla nitelenen «tek bir ilahtan ba§ka hi~bir ilah yoktur.»
0 da Allah'ur. «Eger soylediklerinden vazge~mezlerse, » hem birinci, hem
de ikinci iddialanndan donmezlerse, «§liphesiz onlardan inkar edenlere,»
herhangi bir §ekilde Allah'a ortak ko§anlara «can yak1c1 bir azap isabet ede-
cektir .» Bu azabm ac1s1n1 kalblerinde hissedeceklerdir.
74. «Hala Allah'a tevbe edip O'ndan af dilemiyorlar m1?» ·Onlar,
haHi o sa9ma iddialarmda israr m1 ediyorlar? Harn o batil inam; lann1 mt ileri
stirtiyorlar? Allah'a yak1§tlrdlklar1 §irkten hfila vazge9miyorlar m1? Hara, Al-
lah'1n ba§ka bir bedene girip onunla birle§tigini 111i iddia ediyorlar! Ku§kusuz
bu ifadelerde, kliftirdeki inatlar1n1n tuhafhgma dikkat ~ekilmekte ve tevbeye
te§vik yap1lmaktadrr.
«Halbuki Allah, ~ok affeden ve ~ok merhamet edcndir.» Allah, bu
460 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

denli affedici ve merhamet edici oldugu halde, tevbeye yana§mamalan ~ok


tuhafttr! Oysa, Allah'a yalvanp af diledikten sonra, Allah onlan affedecek ve
fazh keremiyle onlara merhamet edecektir.

75. «Meryemoglu Mesih de ancak bir peygamberdir. Ondan once de


peygamberler gelip ge~mi~tir .» 0 da, kendinden onceki peygamberler gibi
sadece peygamberlik goreviyle gorevlendirilmi§tir. Allah, t1pk1 digerlerine ol-
dugu gibi, ona da birtak1m mucizeler vermi§tir. Eger Allah, Hz. isa'ya oliileri
diriltme mucizesi vermi§Se, -ondan daha enteresan1- Hz. Musa'ya da asa
mucizesi bah§etmi§tir; asasuu yiiriiyen bir y1lan §ekline sokmu§tUr. Ote yan-
dan, yine yiice Allah, Hz. isa'y1 babas1z olarak dtinyaya getirmi§se; -daha il-
ginci- Hz. Adem'i hem babas1z, hem de anas1z olarak yaratmt§tlr.

«Onun annesi dosdogru bir kad1nd1r .» Evet, Hz. isa'mn annesi de ttp-
kl dogrulugu benimseyen diger kadmlar gibi dosdogru bir kadmdan ba§ka bir
§ey degildir.

«Her ikisi de yemek yerlerdi.» Y arattlan diger kullar gibi yemek yeme
ihtiyac1 duyarlardi. Peki, ancak yemekle hayatirn devam ettirebilen birisinin
ilah olmas1 dti§ilntilebilir mi? Haytr, kesinlikle! ... Boyle bir yaratigm ilfill ol-
mas1 miimkiin degildir. <45>

«Bak onlara ayetleri nasd a~1khyoruz?» Aleyhlerine ileri siirtilen id-


dialan, daglar gibi sagrr olanlara bile i§ittirecek derecede nasil da gtir ve ytik-
sek bir §ekilde hayk1nyoruz? «Yine bak nasd yiiz ~eviriyorlar?» Nasti da
bu giiylti hakikatlere s1rtlarm1 dontiyorlar; hi~ dti§tinmeye yana§m1yorlar...

76. «Ey Muhammed!» Bu htristiyanlan susturmak iyin onlara «de ki:


'Allah'1 birak1p da size hi~bir fayda ve zarar vermeye giicii yetmeyen
§eylere mi ibadet ediyorsunuz?>> Sizden hiybir zaran bertaraf etmeye giicti
yetmeyen ve hi<;bir madd1 yarar saglamayan Hz. isa'ya m1 kulluk ediyorsu-
nuz? Bu ozellikte olan isa (a.s.), nastl ilfill olabilir ki? «Allah, her §eyi ~ok
iyi i~iten , ~ok iyi bilendir.'» Dolay1s1yla herkese, hakettigini verecektir. iyi-
liklere kar§I miikafatlandtracak; kottiliiklere kar§1 ise cezalandrracaktrr.

45- Ayetin bu son ctimlesinde ~ok gtizel bir incelik vardir. Bilindigi gibi yemek yiycn, tuvalete
i;1kma ihtiyac1 duyar. Oysa boyle bir ihtiya9 bir ilah i~in soz konusu olamaz. <;Unkti ilfill'm
hi9bir ~eye ihtiyact yoktur. Ancak, Kur'an-1 Kerim Hz. 1sa'dan soz ederken: "i~erdi; bUyUk-
kti~Uk tuvaletini yapard1" gibi bir ifade kullanmamakta, aym ger~egi kinayeli bir ~ekilde
~ok nezih bir ifadeyle "Her ikis; de yemek yerlerdi" ~eklinde dile getirmektedir. Aman Al-
lah'1m, Kur'an'm ifadeleri ne kadar da nezih ve anlamh; getirdigi deliller ne kadar gus;lti ve
parlak! ...
Ayet: 75-77 MAiDE SURESi/5 461

77. De ki: ''Ey kitap ehli! Hakkzn dt§tna flkarak, dininizde


D§tn gitmeyin. Daha once sapmi§, birfoklarini da saptirmi§ ve
boylece dogru yolu kaybetmi§ bir kavmin heva ve heveslerine
uymayzn. ''
78. israilogullarindan inkiir edenler, Davud'un ve Merye·
moglu isa'nm lisaniyla lanetlendiler. Bu, onlarin isyan etme-
462 ROHU'L-BEYAN Cuz:7

leri ve U§lrl gitmelerindendi.


79. Onlar, yaptiklari kotuliiklerden birbirlerini menetmi-
yorlardi. Yaptiklari §ey ne kotii idi.
80. Onlardan birfoklartnm, kafirleri dost edindiklerini go-
riirsiin. Nefislerinin kendilerine takdim ettigi §ey ne kotiidiir!
Allah, onlara gazabetmi§tir. Onlar ebedi olarak azap ifinde
kalacaklardir.
81. Eger onlar, Allah'a, peygamber'e ve ona indirilene
iman etmi§ olsalardz, klifirleri dost edinmezlerdi. F akat onlar-
dan birfogu yoldan flkan kimselerdir.

. 77. «De ki: 'Ey kitap ehli! Hakk1n d1~1na ~1karak, dininizde a~1r1 git-
meyin.» Hz. isa'ya ilfilllik isnat ederek yanh§a dalmay1n. «Daha once», yani
Hz. Muhammed gonderilmeden evvel, atalan ve kavimleri «sapm1~,» haktan
aynlm1~, «bir~oklar1n1 da saptlrm1~», kendi bid'at ve sap1khklanna uydur-
mu~ «ve boylece» Hz. Muhammed'in peygamberliginden sonra «dogru yolu»
yani islam'1 «kaybetmi~ bir kavmin heva ve heveslerine uymay1n.'»
78. «israilogullarindan inkar edenler, Davud'un ve Meryemoglu
isa 'ntn lisan1yla lanetlendiler .>> Yani, Allah'1n rahmetinden kovulup uzak-
la§t1nld1lar.
Nitekim, Cumartesi ya.sagm1 ~ignedikleri zaman Hz. Davud (a.s.): "Ey
Allah'1m! Onlara lanetini yagdrr ve onlar1 diger yaratiklannm diline dola! Bir
ibret gostergesi yap!" §eklinde beddua et1ni§; yi.ice Allah onlar1 maymunla§tlf-
m1§tl! ...
bte yandan ilfilli sofradan yeyip iman etmemeleri i.izerine Hz. isa (a.s.)
da onlara §U §ekilde beddua etmi§ti: "Allah'tm! T1pk1 Cumartesi yasag1n1 ~ig­
neyenlere yaptig1n gibi bunlan da lanetle! Onlan bir ibret gostergesi yap!"
Bunun tizerine bunlar da domuzla§trr1lm1§lardt.
«Bu, onlar1n isyan etmeleri ve a§trI gitmelerindendi.» i§te bu
lanetlenme ve onlarm igren~ bir §ekilde insanhktan ~1kar1hp domuzla§tinlma-
larma sebep olan §ey, Allah' a ba§kaldrrmalar1 ve yasaklann1 ~ignemeleriydi.
79. «Onlar, yaphklan kotiiliiklerden birbirlerini menetmiyorlard1.>>
Birbirlerinin koti.i eylemlerine engel olmuyorlard1. «Yaptiklari ~ey ne kotii
Ayet: 77-81 MAiDE SURESi/5 463

idi»; hem de 9ok 9ok koti.i !...


80. «Onlardan», yani kitap ehlinden, Ka'b b. E§ref ve benzerleri gibi
«birc;oklarin1n kafirleri dost edindiklerini», Hz. Peygamber ve mii'minlerin
inad1na mti§riklerle i§birligi yapttldann1 «goriirsiin.>> Nitekim yukanda ad1
ge9en Ka'b ve arkada§lan Hz. Peygamber (s.a.v.) ile sava§ma konusunda
Mekke mti§rikleriyle i§birligi yapma giri§iminde bulundular. «Nefislerinin
kendilerine takdim ettigi §ey ne kotiidiir!» Gerc;ekten 9ok igren9 bir §eydir.
«Allah, onlara gazabetmi§tir. Onlar ebedi olarak azap ic;inde kalacaklar-
d1r.» Nefislerinin kendilerine sundugu bu kotti §ey, stirekli olarak azapland1-
nlmalanna ve Allah'm gazabma ugramalanna sebep olnlu§tur.
81. «Eger onlar, Allah'a, peygambere», kendi peygamberlerine «ve
ona indirilene», yani Tevrat ve incil'e «iman etmi§.olsalard1, kafirleri dost
edinmezlerdi.» <;unkti iman, mii§rik kafirleri dost edinmeye engel olur. «Fa-
kat onlardan birc;ogu yoldan»; <linden, Allah'a, kendi peygamberlerine ve
kitaplanna iman etme yolundan «~1kan kimselerdir.»
464 RUHU'L-BEYAN CO.z:7

82. $iiphesiz insanlardan, iman edenlere en §iddetli dii§-


man olarak, yahudileri ve Allah 'a ortak ko§anlan bulursun.
Ve yine iman eden/ere sevgi bakimindan en yak1n olarak:
"Biz Hristiyaniz" diyenleri bulursun. Buda, onlann arasinda
papazlann ve rahiplerin bulunmasindan ve biiyiikliik tasla-
mamalanndandir.
83-84. Peygambere indirileni i§ittikleri zaman, onun hak
oldugunu ogrendiklerinden dolayi, gozlerinin yafla doldugu-
nu goriirsiin. Onlar: "Ey Rabbimiz! iman ettik. Bizi de §ahit-
lerden yaz. Allah'a ve Hak'tan bize gelene nas1l iman etmeye-
lim? Halbuki biz, Rabbimizin bizi salih bir toplulukla birlikJe
cennete koymasini fOk arzu ediyoruz" derler.
85. Boyle dediklerinden dolayi, Allah onlan altlanndan ir-
maklar akan cennetlerle miikafatlandirmt§hr. Orada ebedi
olarak kalacaklardir. i §te iyilik yapanlann miikafatz budur.
86. inkar eden/ere ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince;
i§te onlar, cehennemliklerin ta kendileridir.

82. Ey Muhammed! «Siiphesiz insanlardan, iman edenlere en §iddetli


dii§man olarak, yahudileri ve Allah'a ortak ko§anlan», Arap mti§riklerini
«bulursun.» En fazla, sozkonusu bu kimselerin mii'minlere dti§man oldukla-
nm gortirstin. «Ve yine iman edenlere sevgi bak1m1ndan en yak1n olarak:
'Biz Hristiyan1z' diyenleri bulursun.» Y ahudilerin ve ahirete inanmayan
Ayet: 82-84 MAiDE SURESi/5 465

mti§riklerin dti§manl.tklan, diinyaya a§rrl bagh ve hush olmalanndan kaynak-


lanmaktir. <;unkti a§irt tamah ve hrrs, tum kotii huylann kaynag1du. Di.inyaya
a§In bir §ekilde bagh olan ve hirs gosteren kimse hi~bir §eyden <;ekinmez;
hi~bir yasaktan ka<;mmaz. Hristiyanlann sevgisinden ama~, Hristiyanlann tii-
mti degildir. <;unkil, Mtisltimanlara dti§manhklar1nda Hristiyanlar da yahudi-
ler gibidir. Onlar da Mtisltimanlan oldiirmekte, onlan peri§an etmekte; yerle-
rini yurtlarm1, cami ve mescitlerini ytlanaktan geri durmamaktadular. Miislti-
manlan hi~ sevmemekte ve onlara hi9bir deger vermemektedirler.
~u halde burada, ayet, islfun'a giren Hristiyanlardan soz etmektedir; tip-
k1 Neca§i ve arkada§lan gibi. <46> Nitekim, Haba§istan krah Neca§i islam'dan
once Hristiyan idi. Daha sonra Mekke Fethinden once arkada§lar1yla birlikte
islfun'a girdi, mtisliiman oldu. Fetihten once de oldti.
«Buda,» yani ad1 ge~en Hristiyanlann sevgi balam1ndan mtisliimanlara
daha yak1n olmalannm sebebi de «onlar1n aras1nda papazlann ve rahiple-
rin bulunmas1ndan ve» hakka kar§1 «biiyiikliik taslamamalar1ndand1r .»
Papaz, genel olarak Hristiyan bilgin, abid ve b~kanlanna verilen addrr. Ra-
hip ise kiliseye kapamp hu§fi ile kulluk yapanlarma denir. Yukar1daki ifadeler
gosteriyor ki, -kafir bir kimse bile olsa- ilim ve amele kaq1 tevazu gosterip
deger vermek ve nefsani arzulardan yiiz ~evirmek gtizel bir davrani§trr.

83-84. «Peygambere indirileni i§itikleri zaman, onun hak oldugunu


ogrendiklerinden dolay1, gozlerinin ya~la doldugunu goriirsiin.» Burada
da, nisbeten iyi olduklann1 etkileyen faktorlerin sayilmasma devam ediliyor.
Buna gore, iyi olmalann1n bir gostergesi de, hak oldugunu bildikleri Kur'an'1
i§ittikleri zaman gozlerinin ya§la dolmas1d1r. Bu da 9ok duygulu olduklar1n1,
hakki kabul etmeye egilimli bulunduklarlill, haktan yiiz ~evirmediklerini, Al-
lah'tan ~ok korktuklarm1 gostermektedir. Bu olay1 ~ok vurgulu bir §ekilde an-

46- Dogrusu da budur. Buna gore bu ayet, Neca§i donemindcki Habe§istan Hristiyanlanndan
soz etmekte; ba§ka bir deyimle "ozel bir Hristiyan grubundan" bahsetmektedir. Nitekim
sozkonusu huistiyanlar Kur'an-1 Kerim'i i§ittiklerinde sakallanm gozya§lanyla tslatacak ka-
dar aglam1§lar ve Neca§i ile birlikte Kur'an'a ve Hz. Peygamber'e (s.a.v.) iman etmi§lerdir.
Hatta bir sonraki: "Peygamber'e indirileni i§irtikleri zaman, omm hak oldugunu ogrendikle-
rinden dolay1 , gdz!erinin ya§la doldugunu gorursun . Onlar:"Ey Rabbimiz! iman ettik...'der-
ler" (Maidc: 83) ayetinden bu husus anla§Ilmaktadu. Yoksa, bazllannm zannetigi gibi, yu-
kandaki 82. ayet ttim Hristiyanlara yonelik bir ovgi.i degildir. <;i.inkU, Hristiyanlar da islam
di.i§mantdirlar. Kinde, pislikte ve dii§manhkta yahudilerin karde~leridirler. i§te ey okuyucu!
Bu hususta uyamk ol! Aldanma! Allah seni korusun!..
466 RUHU' L-BEYAN Ciiz:7

lattnak i<;in "dolup ta§ina" anlamma gelen ''feyz" koku kullan1lm1§ ve bu ola-
y111 gozle goriildtigilne dikkat ~ekilmi§tir. Ku§kusuz, gozlerinin bir p1nar gibi
akmasllll11 sebebi, Kur an'1 tam tanimalan ve etk.ilenmeleridir.
1

1 1
Tam bu a§amada sanki: "Peki, Kur an 1 i§ittiklerinde ne derler?" §eklinde
sorulan bir soruya §6ylece cevap verilmi§tir:
«Onlar: 'Ey Rabbimiz iman ettik>>; bu Kur'an'a inand1k. «Bizi de»
Kur'an'1n hak olduguna §ahitlik yapan «~ahitlerden yaz. Allah'a ve Hak'tan
bize gelene» yani, Allah'tan bize gelene veya hak olarak bize gelene «nasd
iman etmeyelim?» inanmamamtz sozkonusu olur mu hi~?!. .. «Halbuki biz,
Rabbimizin bizi salih bir toplulukla birlikte cennete koymas1n1 ~ok arzu
ediyoruz' derler.» Yani, demek istiyorlar ki: Biz boyleyken iman etmeme-
miz dii§iinillemez!
85. «Boyle dediklerinden dolay1,» inand1klann1 belirttikleri i9in, «Al-
lah onlari, altlarindan irmaklar akan», yani aga~lar1n1n, konutlar1n1n ve
odalann1n altlanndan su, bal, §arap ve silt 1rmaklar1 akan «cennetlerle», cen-
net bah~eleriyle «miikafatland1rm1~hr»; onlan bu §ekilde odtillendirmi§tir.
«Orada ebedi olarak kalacaklard1r. i~te iyilik yapanlartn»; salih amel i§-
leyerek olaylan iyi degerlendirenlerin veya iyiligi ah§kanhk haline getirenle-
rin «miikafatt budur .» Onlar bu §ekilde odiillendirileceklerdir.
86. «inkar edenlere ve ayetlerimizi yalanlayanlara» ve bu inan<; iize-
re olenlere «gelince; i~te onlar cehennemliklerin ta kendileridir.» Onlar,
hayvanca, §eytanca ve canavarca lahklara btirtinerek gizlendikleri iyin Allah
onlar1 sag1rla§Unp korle§tirmi§ ve onlan yak1c1 cehennem ate§ine atmt§tlr.
Burada "ayetleri yalanlayanlar"m "inkar edenler"in bir ttirti oldugu halde
ayn ayn anilmalar1n1n sebebi, ozellikle "yalanlayanlann11 durumuna dikkat
<;ekmek i9indir.
A.yet: 85-87 MAiDE SURESi/5 467

87. Ey iman edenler! Allah 'in size he/al kildigi temiz §eyleri
haram saymayin. Ve haddi a§mayin. <;unkii Allah, haddi
Ǥanlari sevmez.
88. Allah 'in size verdigi riziklardan helal ve temiz olarak
yeyin. iman ettiginiz Allah'tan korkun.
89. Allah sizi, kasusiz olarak yaptiginiz bo§ ve anlamsiz ye-
minlerinizden sorumlu tutmaz. F akat bile bile yaptiginiz ye-
minlerinizden sizi sorumlu tutar. Bozulan yeminin kefareti,
ailenize yedirdiginizin ortalamasindan on yoksulu yedinnek
veya giydirmek yahut da bir kole amt etmektir. Verecek bir §ey
bulamayan kimse il;in de iif giin oruf tutmaktir. Y apip da boz-
dugunuz yeminlerinizin kefareti i§te budur. Yeminlerinizi ko-
ruyun. i§te, Allah ayetlerini size boyle ap,klar ki, §iikredesiniz.
468 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

87. «Ey iman edenler! Allah'1n size helal kdd1g1 temiz §eyleri haram
saymay1n.» Helal ve temiz §eyleri haram sayarcas1na kendi kenclinize yasak-
lamaym. «Ve haddi a§may1n»; size helal k1ld1g1 §eylerin s1n1nna da tecavtiz
etmeyin. <«;unkii Allah, haddi a§anlari»; s1n1nna tecavilz edenleri «sev-
mez.»

88. «Allah'1n size verdigi r1z1klardan helal ve temiz olarak yeyin.»


Allah'1n size verdigi helfil ve temiz nz1ktan yeyin.

ibn Mubarek der ki: "Helal, §er'i ol9tiler i~erisinde kazand1gm, ald1g1n
§eylerdir; temiz ise gidalanduan ve geli§tiren maddelerdir. ~u halde g1dalan-
d1nc1 ozellige sahip olmayan yiyeceklerin tedavi gorme amac1 di§tnda yen-
mesi mekruhtur."

«iman ettiginiz Allah'tan korkun.» Bu ifade de, yukandaki ilah.1 emri


uygulamaya yonelik bir peki§tirmedir. <;iinkil Allah'a iman etmek, O'nun ya-
saklad1klanndan sakmmay1 ve O'nun smrr1n1 a§mamay1 gerektirir.

imam Fahreddin er-Razi tefsirinde der ki: "Kur'an'1n: 'Allah'1n size


verdigi rzziklardan ... yeyin' ayeti, ytice Allah'1n herkesin nzkm1 tizerine ald1-
g1n1 gostermektedir. <;tinkii durum boyle olmasayd1; yani herkesin nzkm1 ga-
ranti alt1na almasayd1, "Allah'm size verdigi nzzklardan yeyin" demezdi. ~u
halde rtzlk, ilaht teminat alt1nda olduguna gore, onun pe§inde a§trt bir hirsla
ko§mamak; ba§ka bir deyimle Allah'm vadine glivenmek ve sebeplere ba§vur-
duktan sonra her §eyi O'na havale etmek, O'nun kerem ve ihsanma itimat et-
mek gerekir; 9ilnkti ytice Allah'1n verdigi sozden donmesi dti~tintilemez. Nite-
kim Hz. Peygamber de: 'Allah'tan korkun ve nzk1mz1 giizel yollardan elde
edin' buyurur . "<47)

Tefsir filirnleri diyorlar ki: ''Birgiin Hz. Peygamber (s.a.v.), cehennem-


den bahsetti; uzun uzad1ya k1yametten soz etti ve Allah'tan korkma konusu
iizerinde fazlaca durdu. Bunun iizerine etraf1ndakiler etkilenip agladdar. Bir
kisun sahabe Osman b. Maz'un el-Cumehl'nin evinde toplan1p isti§are ettiler.
Sonunda, rahipler gibi dtinyay1 terketmeye, karalara btirtinrneye, ytl boyu
oru~ tutmaya, geceleri hi~ uyumadan ibadet etmeye, yataklanna yakla§mama-

47- Bu, Ebfi Naim'in Hilye'de rivayet ettigi hadisin bir bolilmti olup ba§ araf1 §Oyledir: "Ku§ku-
suz, Ruh'ul Kudiis kalbime §Oyle ilham etti:; ecelini tamamlamadzk~·a ve kendisine tayin
edilen n zk1 almadikfa hi~·bir kimse (j/mez. Bu yiizden Allah'tan korkun ve n zkinlZl giizel
yollardan elde edin". Bu hadis i~i n aynca, bkz. el-Fethu'l-Kebir, l/393.
Ayet: 87-88 MAiDE SURESi/5 469

ya ve et yememeye oybirligiyle karar verdiler. Sonra bu haber Hz. Peygam-


ber'e ula§tt. Bunun i.izerine Hz. Peygamber insanlar1 toplay1p ~oyle bir hitapta
bulundu: 'Bir klszm insanlara ne oluyor ki, kadtnlanna yakla§mayz, yemek
yemeyi, diinya nimetlerinden yararlanmay1 kendilerine haram ktlm1§lar. Ben
hi~'birinizin papaz ve rahipler gibi olmas1nt istemem. <;iinku et ve kadtndan
uzak durmanm ve ibadet hucrelerine kapanmamn benim dinimle hiqbir ilgisi
yoktur. Ummetimin ibadeti oruf, ruhbaniyeti ise cihaddzr. Su ha/de Allah'a
kulluk edin, O'na hir;bir §eyi ortak ko§mayin, hac ve umre yaptn, namazmzzt
k1hn, zekat1mz1 verin, ramazan orucunuzu tutun ve dosdogru olun; sonufta
tum bunlarrn miikafatmz alacaks1mz. Sunu unutmay1n ki, sizden oncekiler
hep zora ko§arak helak oldular. Onlar, kendilerini s1k1§t1rd1kqa yiice Allah
da yuklerini agirla§ttrdz. Onlardan arta kalan, kilise ve havralardaki kimse~
ler oldu.' Bunun i.izerine yukar1daki ayet-i kerime indi."

Adanun biri Hasan Basr1'ye gelip dedi ki: "Benim, pelte taths1 yemeyen
bir kom§um var". Bunun i.izerine Hasan, sebebini soninca; adam, "kom§um,
yedigi takdirde ~i.ikrtini.i yerine getiremiyeceginden korkuyor" diye cevap ver-
di. Bunun ard1ndan Hasan, dedi ki: "Senin kom§Uil soguk su i<;iyor mu?"
Adam: "Evet" dedi. Sonra Hasan dedi ki: "Amma da cahil kom§Ull varm1§;
c;i.inkli, ytice Allah'm soguk sudaki nimeti, pelte taths1n1n nimetinden daha da
bi.iyi.iktiir.
II

Ote yandan Fudayl'e, ztihd niyetiyle et ve hurmah un taths1 gibi nimet-


leri terketmekle ilgili gorti§ti soruldugunda, bu helvay1 yemedigini ileri siiren
kimseye §6yle dedi: "Ke§ke, hem bu nimetleri yesen; hem de takvah olsan,
~link.ti Allah, heHil olan temiz §eyleri yemenizi size yasaklamaz. ~unu sora-
y1m size: Anne ve baban1za kar§1 tutumunuz nas1l? Akrabalara kar§t merha-
metiniz ne durumda? Kom§ular1mza kar§t olan ili§kinizden ne haber? Mtislii-
mana kar§1 merhametiniz? Ofkeyi yenmeniz? Size haks1zhk yapan1 affetme
durumunuz? Size kotiiltik yapana iyilikle kar§ihk venneniz? S1k1ntilara kat-
lanmaniz ve sabretmeniz nasil? Evet, helva'dan uzak durma yerine bu husus-
lara dikkat etmeniz daha onceliklidir."

K1sacas1; a§tnhklar, ruhbanhkta soz konusudur. Allah'm helal k1ld1g1


lezzet ve nimetlerden bi.iti.intiyle uzak durmak ise kalb ve beyin gibi temel or-
ganlarda zay1fhk meydana getirir. Bu gibi organlarda n1eydana gelen zay1fhk
da dii§iince zay1fhgma sebep olur ve sonuc;ta ki§i pek c;ok erdemlikleri kaybe-
der.
470 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

Aynca; tam anlam1yla ruhbanhk, diinyan1n bozulmas1, ekin ve neslin


kesilmesini gerektirir. K1sacas1, dtinya ve ahiretin baymdir olmas1 ruhbanbgm
terkedilmesine; marifet, muhabbet ve taate baglan1lmas1na dayand1g1na gore,
insanoglunun,-ayette de i§aret edildigi gibi- helal lezzetlerden mahrum kal-
mamas1, ilfilli hikmet geregidir. Ancak, yine ayet-i Kerime'de orta yolun ter-
kedilmemesine i§aret edilmi§ ve: "Haddi a~mayln" denilmi§tir. ~u halde ye-
mekte oldugu gibi riyazette de "orta yolu" sec;mek; "haddi a§mamak" giizel
bir olaydIT. Bu ytizden bir kislffi kamil miir§idlerin, heniiz i§in ba§inda olan
mi.iridlerine et ve yag yemekten uzak durmala:rm1; cinsel ili§kide bulunmama-
lann1 tavsiye ettigini; ancak mi.iridinin yap1sm1 goz oni.inde bulundurup haddi
a§mad1g1n1, buna gore tavsiyede bulundugunu gortirsi.in. <";i.inki.i insan karakte-
rini di.izeltmede riyazetin onemli bir yeri vardtr; riyazet c;ok milhim bir olay-
dlf. ~u halde riyazete bi.ittinliyle kar§t c;1kanlarm bir dayanag1 yoktur. Nitekim
Hz. Peygamber, Osman b. Maz'un'a bu konularda giizel ac;1klamalarda bulun-
mu§tur. K1sacas1, olay1 iyi anlamak ve kavramak; her konuda; ifrat ve tefrit-
ten sak1nmak gerekir.

89. «Allah sizi, kas1ts1z olarak yaptlg101z bo~ ve anlams1z yeminleri·


nizden sorumlu tutmaz.» Kas1ts1z olarak yaptlan bo§ ve anlams1z yeminden
ama~, hic;bir hiiki.im ifade etmeyen ve bir sonuc; dogurmayan yeminlerdir.
imam Azam'a gore ki§inin bir §eyi dogru zannederek yaptig1 yemindir. Oysa
o, onun zannettigi gibi degildir. Mesela, bir §eyi uzaktan gorilp bir kanaata
vardlktan soma: "Vallahi, bu §6yledir" dedikten sonra dediginin dogru ytkma-
mas1 gibi. i§te, o kimse, bu yemininden dolay1 ne gi.inaha girer; ne de keffaret
odemek durumunda kahr. Bu ttir yeminlere yemin-i lagv -bo§ ve anlams1z ye-
min- denir.

Yemin-i Gamfis ise, ki§inin mevcut, ya da ge9mi§ bir konu hakkinda ya-
lan yere bile bile yemin etmesidir. Mesela, -yapmad1g1 halde-: Vallahi, falan-
ca §eyi yapt1m demesi; ya da tam tersini ileri stirmesi, yani yaptig1 halde yap-
mad1gma ili§kin yemin etmesi veya bir ki§iye bor9lu oldugunu bildigi halde:
Vallahi, falancanin benden herhangi bir alacag1 yoktur demesi bu ttir yemin-
lerdendir. i§te bu durumda soz konusu kimse gtinahkar olur. <";tinkti yalan ye-
re yemin etmek biiytik giinahlardandir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) §oyle
buyurmu~tur: "Allah, yalan yere yemin edeni cehenneme koyar. "<4 s>

48- Hadisi Ebu Davud §U ~ekilde rivayet etmi§tir: "Kim, kendisini baglayan bir konuda ya/an
yere yemin ederse, cehennemdeki yerine haztrlansin". Aynca bkz. Camiti'l-Usul, 11/658.
Ayet: 89 MA.iDE SURESi/5 471

Kisacas1, ey iman edenler! Diinyevi veya uhrevi herhangi htikilm do-


gurmayan bo§ ve anlams1z yeminlerinizden dolay1 Allah sizi sorumlu tutmaz.
«Fakat bile bile yaphg1n1z yeminlerinizden sizi sorumlu tutar.» Bilerek
akdettiginiz yeminlerinizin sonm;lan sizi baglar. Mesela herhangi bir §eyi ile-
ride yapacagm1za veya yapmayacagm1za ili§kin yaptigm1z yeminlerden so-
rumlusunuz. Buna "yem1n-i mtin'akide" denir. Bu durumda: «Bozulan yemi-
nin keffareti,» gilnahm1 silip kurtulman1n <;aresi, «ailenize yedirdiginizin
ortalamas1ndan on yoksulu yedirmek veya giydirmek yahut da bir kole
azat etmektir.» Buna gore <;oluk, <;ocuk ve hizmets;ilerinize yedirdiginiz §e-
yin ortalamasmt; yani <;e§it ve miktarca ortalama bir konumda olan1n1, on ayn
yoksula yedireceksiniz; ba§ka bir deyimle on fakir'den her birisine yanm sa'
bugday, yani bir fitre miktan yiyecek vereceksiniz. Bir gtinde on ayn fak1re
birer fitre verebileceginiz gibi, on ayn gtinde ayn1 fakire on fitre de vermeniz
mtimktindtir. Ancak on fitreyi ayn1 giinde tek f akire vermeniz caiz degildir.
Bu durumda yaln1z bir kez vermi§ saytlacaktu; yani bir giintin yerine ge<;er.
bte yandan elbise vermek istediginiz takdirde ise vereceginiz elbisenin,
on fakiri ayn ayn biittiniiyle giydirmesi, yani ttim vticudunu kapsamas1 gere-
kir. Mesela birer pantolon vermeniz yeterli degildir. <;link.ti sadece pantolon
giyen, orfen giyinik sayilmaz.
Kole azat etme durumunda ise, mifmin veya kafir erkek ya da kadm,
kti<;iik yahut btiytik herhangi bir kole hilrriyetine kavu§turulmas1yla ger9ekle-
§ir. Kor, ya da tamamen sag1r veya dilsiz bir kolenin azat edilmesi yeterli de-
gildir.

Ki~i, say1lan bu hususlardan herhangi birini; yani yedinne, giydirme ve


azat etme i~lemlerinden diledigini yerine getirdiginde keffaretini geryekle§tir-
mi~ say1hr. Soz konusu §eylerden herhangi birisi iyin «verecek bir §ey bula-
mayan kimse i~in de ii~ giin oru~ tutmakhr.» Keffaret olarak -in1am
Azam'a gore pe§pe§e- tiy giin oruy tutacaktir. «Yap1p da bozdugunuz ye-
minlerinizin keffareti i§te budur »; yukanda size aylklanan hususlardu.
«Y eminlerinizi koruyun»; gtictintiz yettigi siirece, yeminlerinizi bozmay1n.
Ancak, yeminlerinizi korumaya gi.ictinuz yetmedigi takdirde; ya da yeminini-
zi bozmay1 daha hayub gormeniz durumunda, yemininizi bozup keffaret ve-
nrsm1z.

isHim hukukyulanna gore, bile bile akdedilen yeminler ba§hca iki k1-
s1md1r:
472 ROHU'L-BEYAN Ciiz:7

a) Korunmas1 zorunlu olan yeminler; mesela, farzlan yapmak ve gi.i-


nahlardan uzakla§mak konusunda yapilan yeminler. Ki§i bu hususlan, zaten
yerine getirmeye mecburdur. Yemin ile peki§tirilmi§ say1hr.

b) Bozulmas1 zorunlu olan yeminler; mesela ki§inin gtinahlar1 i§leye-


cegine ve ytikiirnltiltiklerini terkedecegine ili§kin yaptlg1 yeminler bu tiirden-
dir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) de §Oyle buyurmu§tur: ''Allah'a itaat
edecegine ili§kin yemin eden kimse, O'na itaat etsin. Allah'a isyan edecegine
ili§kin yemin etmesi durumunda ise O'na isyan etmesin. "<49)
«i~te, Allah ayetlerini»' §eriatm1n htiktimlerini «Size boyle» yukandaki
§ekilde «a~1klar ki, ~iikredesiniz.» Size ogrettigi ve kolayca elde etmenizi
sagladtg1 nimetlerinin §tikri.inti yerine getiresiniz...

49- Buhari, Tirmizi, Ebu Davud ve Nesai, bu hadisi ~u ~ekilde rivayet etmi§Ierdir: "Ki~i, Al-
lah'a itaat edecegine ili~kin adakta bulunursa, O'na itaat etsin; Allah'a isyan edecegine
ili§kin adakta bulundugu takdirde ise O'na isyan etmesin". Bu hadis, Tirmizi ve Ebu Da-
vud'da "Eyman ve Ntiz ur-Yeminler ve Adaklar" boltimtinde yer ahr. Aynca bkz. Camiu'l-
UsUI, 11/552.
Ayet: 90 MAiDE SURESi/5 473

90. Ey iman edenler! ifki, kumar, putlar ve Jal oklan sade-


ce §eytanm i§inden hirer pisliktirler. Bu pislikten kafinin ki,
kurtulu§a eresiniz.
91. ~iiphesiz ki §eytan, kumar ve ifki ile araniza dii§manlik
ve kin sokmayi, sizi Allah 'in zikrinden ve nama¢an menetme-
yi ister. Artzk bunlardan vazgefmez misiniz?
92. Allah'a da itaat edin. Peygambere de itaat edin. Kar§i
gelmekten sakinin. Eger yiiz fevirirseniz, bil.in ki, peygamberi-
mize dll§en sadece, apafik tebligdir.
93. iman edip iyi amel i§leyenler, Allah'tan korktuklari,
imanlarinda sebat ettikleri, iyi amel i§lemeye devam ettikleri,
sonra Allah 'tan sakmdiklan, imanlanndan ayrilmadiklari, yi-
ne Allah 'tan korktuklari ve iyilikte bulunduklan miiddetfe,
daha once yediklerinden dolayi kendilerine bir giilzah yoktur.
Allah, iyilikte bulunanlan sever.

90. «Ey iman edenler! i~ki...» Bu, ic;ki hakk1nda inen dort ayetin dor-
di.inci.isiidiir. Nitekim bu konuda geni~ a~1klama Bakara suresinde ge\:ti. ic;ki
denince, sarho§ eden her §eyi kapsar. «Kumar,» bi.iti.in §ekilleriyle kumar c;e-
§itleri; §U halde kumar amac1yla oynanan tavla ve satrarn; da bu htikme girer.
Tapmak ic;in dikilen «putlar ve fal oklarr», bunlar bir kism1mn iizerinde
"Rabbim bana en1retti" ; bir kisnun1n tizerinde de "Rabbim bana yasaklad1"
yaz1h bulunan ve iyi, ya da kotti kismet aramak amac1yla ~ekilen oklardrr.

Tefsir filin1lerinin naklettiklerine gore, cahiliye mensuplanndan herhan-


gi birisi bir yolculuk, sava§, ticaret ve benzeri bir ~eye niyetlendigi zaman bu
474 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

i§in iyi ya da kotti oldugunu fal oklanyla tesbit etmeye c;ah§rrdi. Bu oklar
Kabe'de bulunurdu; bir kis1n1n1n tizerinde "Rabbim emretti"; bir kis1n1nda
"Rabbim yasaklad1" yaz1hyd1; diger bir k1sm1 ise yaz1s1zd1; herhangi bir i§aret
ta§1m1yordu. Bu oklar1 torbadan c;ektiklerinde, tizerinde emredici yaz1 buluna-
n1 c;Iktig1nda o i§i yaparlar; yasaklay1c1 yaz1 bulunan1 ~1kt1g1nda ise niyet et-
tikleri o i§ten vazge~erler; yaz1s1z olanlardan birisi 9Ikt1g1 takdirde ise, 9ekme
i~ini tekrarlarlard1. ~u halde, fal oklar1yla kismet aramanm anlam1, niyetlen-
dikleri §eyin iyilik, ya da kottiltigtinti tesbit etmektir.

i§te tihn bunlar «sadece §eytan1n i§inden hirer pisliktirler.» Saghkh


ak1llann tiksindigi §eylerdir. Ayette ge~en "rics" kelimesi "necis" manasma-
dir. Ancak tab'an pis gortilenlere necis denir. Ries ise ~ogunlukla aklen pis
goriilenlere denir. Bu gtinahlardan uzakla§manm zorunlulugu dolay1s1yla ken-
dilerine "pislik" ad1 verilmi§tir. Nitekim pis §eylerden uzakla§mak gerekir.
i§te §eytan, bu pislikleri stisler, gtizel gosterir. Gtinahkarlarm kalblerine yer-
le§tirmeye ~alI§lf. «Bu pislikten ka~1n1n ki, kurtulu§a e~esi,niz.» Kurtulu§U-
nuzu istiyorsan1z bu pisliklerden uzak durmak mecburiyetindesiriiz.

91. «~iiphesiz ki §eytan, kumar ve i~ki ile aran1za dii§manhk ve kin


sokmay1» ister. Bunlar dtinyadaki zararlara hirer omektir. i<;ki ile dti§manh-
g1n nas1l meydana geldigi hususu §Oyle a9Iklanabilir: i<;ki i<;enler sarho§ ol-
duktan sonra bagmp <;agrr1rlar ve birbirleriyle kavga yaparlar. Nitekim, ensar-
dan biri sarho§ olduktan sonra Sa'd Ebi Vakkas'1 devenin <;ene kemigiyle ya-
ralami§tl. Kumar ile olu§an dti§manhk ise §Oyledir: Baz1 adamlar, mal ve e§-
leri tizerine kumar oynarlar; bunlar1 kumarda kaybederler, sonra n1al ve e§ten
yoksun kalarak tiztinttilii bir bi<;imde bir kenara <;ekilirler, yapttklanna pi§man
olurlar ve birbirlerine kin beslerlerdi.

Burada ana konu i<;ki ve kumar oldugundan, ozellikle onlar tizerinde


durulmu§tur. <;tinkti bu ayet mti'minlere seslenerek; onlar1 i<;ki ve kumardan
sakmdrrmaktadrr. Cahiliye mensuplanna ait olmalar1na ragmen burada putlar-
dan ve fal oklanndan soz eclilmesinin sebebi, i<;ki ve kumann kottiltigtinti vur-
gulamak ve bu dort ~eyin, dogurduklar1 kotti sonu<;lar bakrrnmdan birbirlerine
yaktn olduklarina dikkat <;ekn1ek ic;indir.

Aynca §eytan «sizi Allah'1n zikrinden ve namazdan menetmeyi is-


ter»; ahkoymay1 ama<;lar. Bunlar da dinde meydana gelen zararladrr. <;iinkti,
i<;ki insan vticudunda bir keyif meydana getirir; keyif ve lezzette bogulan ne-
fis ise Allah'1n zikrinden ve namazdan gafil kahr. Onlan hatirlamaz olur. Ote
Ayet: 91 -93 MAiDE SURESi/5 475

yandan kumar oynayan kimse de, eger galip gelirse, i.isti.inliigtin verdigi sar-
ho§lukla ibadetleri hatirlamaz olur. Yenilme durumunda ise a§Jn tiztintilden
dolay1 art1k ba§kas1n1 yenme planlanndan ba§ka hic;bir §ey dii§tine1nez hale
gelir.

Namaz da Allah'1 anma ve O'nu zikretme kapsam1na girdigi halde ozel-


likle belirtilmesinin sebebi, onemine i§aret etmek ve namaza engel olman1n
imana engel olmakla e§deger olduguna dikkat c;ekmek ic;indir. <;unkti namaz,
din ve imanm diregidir.
«Artik bunlardan vazge~mez misiniz'!» Bu, soru bi~iminde bir ifadey-
se de; asil anlarn1 emirdir. Yani, artlk vazgec;iniz! ... Daha c;ok etkili olmas1m
saglamak amac1yla, yasaklay1c1 olan bu emir ~ok ince ve anlamlt bir ifadeyle
ortaya konmu§tur. Nitekim Hz. Omer bu ifadeyi duyar duymaz: "Vazgec;tik
ey Rabbimiz, vazgec;tik" diye haykrrmt§llr. is:kinin yasaklan1§ tarihi, Hicret'in
uc;tincti y1h, Uhud sava§mdan sonradrr.
92. Emrettikleri hususlarda «Allah'a da itaat edin. Peygamber'e de
itaat edin.» Yasaklad1klan hususlara «kar~1 gelmekten sak1n1n. Eger yiiz
~evirirseniz,» emirlerini dinlemeyip yasaklannt i§lerseniz, «bilin ki, Pey-
gamberimize dti~en sadece apa~tk tebligdir.» 0 da bu gorevini tam anla-
IIllyla yapm1§tlr. Otesine kart§acak degildir. Artlk, vahiy size bildirilmi§, ma-
zeretleriniz ortadan kald1nlm1§, bahaneleriniz yok olmu§tur. Delil ve a91kla-
malar1 dinledikten soma emir ve yasaklarm geregini yapmaman1z cezaland1-
nhnan1z1 gerektirir.

Aynca §Unu da bilin ki, i\:ki ve kumar1n putlarla beraber amlmas1, i\:ki
ve kumann son derece yasak oldugunu gosterir. Nitekim Hz. Peygamber de
§oyle buyurmaktadu: "Allah ifkiye, ifk iyi ifen, i9iren, satan, satin alan, sl-
kan, s1kt1ran, ta§zyan, kendisine ta§lttzran ve kar§ihgzm (parasln1) yiyen kim-
selere lanet etsin. " <50>

93. «Iman edip iyi amel i~Ieyenlcr, Allah'tan korktuklar1, imanlartn-


da sebat ettikleri, iyi amel i§lemeye devam ettikleri,» imana bagh olarak
hayatlarlll1 stirdtiriip - daha once helfil olmas1na ragmen- arttk ic;kiden uzak-
la§tlklan, «sonra Allah'tan sak1nd1klan, imanlanndan ayrdmad1klar1,»
Allah'm yasak ettigi §eylerin haram olduklanna inand1klar1, «yine Allah'tan

50- Ebu Davud, £~.,.ibe , 3674; ibn Mace, 3380; Tirmizi, Buyu', 1295. Aynca bkz. ibn Esir,
Camiu'l-Usui. 5/104.
476 ROHU 'L-BEYAN Cuz:7

korktuklari» daha once yasak olmad1g1 halde, sonradan yasaklanan §eylere


yakla~mad1klan «Ve iyilikte bulunduklari>>, yukanda anilan hayirh ve giizel
i§leri yaptiklan «miiddet~e, daha once yediklerinden dolay1 kendilerine
bir giinah yoktur.» Yasaklan1adan once, i9ki i9mi§ ve kumardan elde ettikle-
ri bir mah yemi§ olsalar bile, bundan dolay1 sorgulanmayacaklardir. (SJ) «Al-
lah, iyilikte bulunanlari sever.» Yasaklama oncesi yapttldan i~lerden dolay1
onlan sorumlu tutmaz.

Denilmi§tir ki: Bu tip yasaklardan ka91nan inuhsin, yani iyilik yapm1§


kimse olur. Muhsin olan da Allah'1n kallnda rnahbub, yani sevilen bir kul dti-
zeyine vikar. Mahbubiyet makam1 ise, derecelerin en listtintidtir. Bu ytizden-
dir ki Rasfilullah, ayn1 zamanda "Habibullah", yani Allah'1n sevdigi bir kim-
seydi.

51- ibn Abbas'm rivayet ettigine gore, ii;kiyi kesin yasaklayan ayet indigi zaman, bir k1s1m
mtisli.imanlar, " i~ki i9ip, kumar mah yedigi halde Olenlerimizin durumu ne olacak" diye
sormu~lar, bunun Uzerine yasaklama oncesinden sorumlu olunamayacag1m a\:1 klayan yuka-
ndaki ayet inmi~tir. Aynca, bkz. Safverii't-Tejasir, 1/364.
Ayet: 94 MAiDE SURESi I 5 477

94. Ey iman eden/er! $iiphesiz ki Allah sizi, elinizin ve ok-


la.rinizin UW§acagi bir kisim avla,r ile imtihan eder ki, 0, ki-
min gormedigi halde kendisinden korktugunu ortaya pkarsin.
Kim, bundan sonra haddi a§arsa onun ifin can yakict bir az.ap
vardir.
95. Ey iman edenler! Sizler ihramli iken av hayvani oldiir-
meyin. Sizden kim ihramli iken kasten bir av hayvani olduriir-
se, onun cez.asi: ifinizden lldil iki kifinin verecegi hiikme gore
ehli hayvanlardan, oldiirdiigune denk ve Kiibe 'ye ula§acak bir
kurbanliktir. Yahut onun kiymeti kadariyla kefaret olarak
yoksullarl doyurmak veya kzymeti O[fUSiinde, OTUf tutmaktir.
Bu cez.a, i§ledigi SUfUn kar§iligmi tatmasi ifindir. Allah gef·
mi§te yapiwnlari affetmi§tir. Kim tekrar bu yasagt ihlal eder-
se, Allah onu cez.alandinr. Allah, her §eye galiptir. Layik ola-
na cezasini verendir.
96. Size de yolculara da yiyecek olmak iizere, deniz avi ve
yiyeceffe heliil kilindt. Kara avi ise ihramli oldugunuz miiddet-
fe size haram kilinmi§tir. Huzurunda toplanacaginiz Al-
lah 'tan korkun.

94. "Ey iman eden/er! .. '' di ye ba§layan bu ayet Hudeybiye anla§mas1nm


yapild1g1 Hicretin altmc1 y1hnda iruni§tir. 0 yd, Hz. Peygamber (s.a.v.), 1540
ki§ilik bir grupla Kabe'yi ziyaret etn1ek amac1yla Medine'den ~1km1§ ve Hu-
deybiye'de konaklam1§tl. i§te o suada ytice Allah, ihramda bulunan o mil'min-
478 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

leri avla imtihana tabi tuttu. Avlanacak hayvanlar da o kadar yoktu ki, ytikle-
rinin aras1na sokuluyorlar, yanlarma yakla§iyorlardi. Hatta isteseler elleriyle
bile yakalayabilirler; oklanyla yaralayabilirlerdi. ihramh iken yasak olan bu
av, dogrudan dogruya bir imtihandi. Hatta bir lasm1, bu yasag1 yignemek, ava
el uzatmak lizereydi. i§te tam bu suada ylice Allah bu ayeti indirdi:
«Ey iman edenler! ~iiphesiz ki Allah sizi, elinizin ve oklarin1z1n ula-
~acag1» rahathkla elde edebileceginiz «bir k1s1m avlar ile», basit bir av1 ha-
ram etmek ve yasaklamak sfiretiyle «imtihan eder.» "Sizi imtihan eder" an-
lam1ndaki "Leyebluvennekum" fiilinin ba§1ndaki "lam", gizli bir yeminin ce-
vab1drr. Yani: Allah'a yem·in olsun ki 0 (c.c.), tipk1 durumunuzu ogrenmek is-
tercesine, sizi s1navdan geyirecektir. Burada oldtirtilmesi yasak olan hayvan-
lar -hariy tutulan zararh hayvanlann d1§mdaki- eti yenilen, ya da yenilmeyen
kara hayvanlar1dir. Nitekim Hz. Peyga1nber (s.a.v.) buyuruyor ki: "Be§ za-
rarlz hayvan vardir ki, bunlar Harem bolgesinin i9inde de, dc~znda da oldu-
riUur: Yzlan, akrep, karga, fare ve yzrtzcz kopek"<52) Baz1 rivayetlerde geytigi-
ne gore, y1rt1c1 kopekten ama9 kurttur. Yukandaki ifadede "bir kzsim avlar''
denmesinin sebebi, yasag1 kilvtimsemek ve bu imtihanm, can ve mah almak
gibi zor oln1ay1p aksine 9ok basit bir imtihan olduguna dikkat yekmek i9indir.
Evet, ytice Allah sizi boyle imtihan eder «ki, 0, kimin gormedigi hal-
de kendisinden korktugunu ortaya ~1kars1n.» iman1 kuvvetli oldugu iyin
Allah'1n azabmdan korkup ava yakla§inayan kimseyle iman1 zay1f oldugu iyin
korkmay1p avlanmaya 9ah§an kimse birbirinden aynls1n. «Kim, bundan son-
ra haddi a~arsa», av hayvanlann1n 9ogald1g1 ve bu hayvanlann insanlardan
tirkmeyip yana§tig1 o durumun, itaatkar ve isyankar insanlar1 birbirinden ayu-
mak amac1yla ortaya konan bir imtihan oldugu belirtildikten sonra, kim bu
yasag1 9i.gne1neye yeltenirse «onun i~in can yak1c1 bir azap vard1r .» (:tinkii,
bu durumda haddi a§mak apa91k bir ba§kald1ndu; Allah'a isyan etmek ve
O'ndan korkmamak demektir. Ku§kusuz, ahirette verilecek olan bu azap, tev-
be etmeden dtinyada tazir cezas1na yarpttnlmadan ve keffaret Odemeden olen
r

ki111seler iyin soz konusudur.


95. «Ey iman edenler! Sizler ihramh iken av hayvan1 oldiirmeyin.»
Bu hayvanlardan maksat, -oldtiriilmeleri yasak olmayan zararh hayvanlar d1-

52- Hadisi, Muslim, Nesal ve i bn Mace Hz. Ai~e'den rivayet etmi§lerdir. Buhar1 ise §U ifadeler-
Ie nakleder: "B e~ hayvan vardtr ki, ihramluun on/an iildiirmesinde bir sakmca yoktur ... "
Aynca bkz. El-Feth, 2/91 ; Camiu'l-UsCtl, 3/77 .
Ayct: 95 MAiDE SURESi/5 479

~mdaki- ti.im kara hayvanlar1drr; etlerinin yenilip yenilmemesi, durumu degi§-


tirmez. Akrep, yilan, karga, fare ve yrrtic1 kopek gibi zararh hayvanlar ise ha-
rem bolgesinin i~inde de, dt§inda da oldtirtilebilir. ~u halde harem bolgesinin
i~inde veya di§mda olsun, silahla veya av kopekleriylc olsun, ihramhn1n av
hayvanlanru oldtirmesi kesinlikle yasaktrr. ihramh olmayan kimse isc sadece
harem bolgesinin d1§1nda avlanabilir.

K1sacas1, ey iman edenler! ihramh bulundugunuz durumda, av hayvan-


larm1 sakm oldilrmeyin! ...

Ey mti'minler «sizden kim, ihramh iken>>, ihramh ve yasakh oldugunu


bile bile «kasten bir av hayvan1n1 oldiiriirse, onun» yerine getirmesi gere-
ken «cezas1: I~inizden adil iki» mlisltiman erkek «ki~inin verecegi hiikme
gore ehli hayvanlardan>>, deve, s1grr ve davar cinslerinden, diledigi herhangi
birisinden «oldiirdi.igi.ine denk ve Kabe'ye ula~acak bir kurbanhkhr.» Bu-
nun en kti~tigii bir koyun, orta dilzeyde olan1 bir inek, en ytiksegi de devedir.
Denklikten arnay cins birligi degil, deger denkligidir. Oldtirdtigti av hayvan1-
nm degeri bir kurban degerine ula§tigmda, isterse o parayla Kabe'ye varacak
bir kurban ahr. isterse ayn1 parayla bugday veya hurma gibi bir yiyecek ahp
dag1trr. Bu durumda her fakire, ya yanm olyek (sa'= l458 gr.) bugday veya
bir c>l~ek hurma (2917 gr.) verir. isterse de her fakire dti§ecek pay yerine bir
gtin orus: tutacaktir. Bu deger, bir fakire dii§ecek paydan daha az oldugu tak-
dirde ise, ya oldugu gibi ta5adduk edecek, ya da onun yerine tam giin oru~ tu-
tar. <:;tinkti orus:, par9alanamayan §eylerdendir.

"Ehlf hayvan" anlam1na gelen "neam" kelimesi, dilde genel olarak de-
ve s1grr ve davarlar ic;in kullantlrr. Develer, tek ba§ma olduklannda da bu ke-
lime kullan1labilir. Ancak, s1grr ve davarlarm baguns1z olarak ifade edilmeleri
durumunda ise, onlar iyin "neam" kelimesi kullarulamaz.

Kurbanhg m Kabe'ye ula§mas1 ise, harem bolgesinde kesilmesi demektir.

«Yahut onun k1ymeti kadar1yla keffaret olarak yoksullan doyur-


mak veya krymeti ol~iisiinde oru~ tutmaktrr.» Yani, bu durumda oldtirdti-
gti hayvanm laymeti kadanyla, ya fakirleri doyuracak veya o miktarda oru~
tutacaktu. ~u halde bu konudaki denklik, cins e§itligi degil; deger denkligidir.
Kurban da, doyurmak da, oruc; da ayn1 ol9tiyle degerlendirilir. Bunlann herbi-
ri kendi degeriyle digerinin yerine gec;ebilir. Su9lu diledigi cezay1 se9mekte
serbesttir.
480 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

Ferra' der ki: "K1ymeti ol~tistinde" anlam1na gelen "adl" kelimesi, ayn1
harfi esreli olarak "tdl" §eklinde okunsa, cins birligiyle saglanan denklik; ayn
harfi ilsttinlil olarak "ad/" §eklinde okundugu takdirdeyse, deger ve k1ymet
e§itligi anlamma gelir.

«Bu ceza, i§ledigi su~un kar§1hg1n1 tatmas1 i~indir.» Harem bolgesi-


ne kar§1 yapt1g1 sayg1s1zhg1n cezasm1 bu §ekilde ~ekecektir. «Allah ge~mi~te
yapdanlar1», yasaklamadan once i§lenen bu tiir sm;lan «affetmi§tir.» Onu
bagt§lamt§tlf. «Kim, tekrar bu yasag1 ihlal ederse,» kim yasakland1g1 halde
ihramhyken av hayvanlann1 yine oldtiri.irse, «Allah onu cezaland1r1r.» Al-
lah, yap11g1 su~u kar~1hks1z brrakn1az, ahirette mutlaka ceza verir. «Allah,
her §eye galiptir.» O'nun yenilmesi dti§tintilemez ve yine Allah «lay1k olana
cezas1n1 verendir.» isyanda ve haddi tecavtizde israrli olaru kesinlikle ceza-
landrrrr.

96. Ey ihramhlar! «Size de», sizden olan «yolculara da» <53> aztk edin-
mek tizere, yani «yiyecek olmak iizere, deniz av1»; ba~ka bir deyimle, ister
deniz, ister nehir, ister gol olsun her ttirlti sudan avlantlan ve yaln1zca suda
ya§ayan her tiirlii su tirilnti «Ve yiyecegi helal k1hnd1.» Denizin yiyeceginden
maksat, sahile vuran, yenilen ve risksiz ahnan §eylerdir.
Ebus Suud'a gore ise bundan gaye, yenilen deniz av1dir ve bu ifade ge-
nellemeden soma yet a1an bir detayland1rma ve ozelle§tirmedir. Yani, sudan
<;_;1kanian her ttirlti §eyi ahp yararlanmak size helfil ktlmm1§tlr. ~tiphesiz yol-
culuk durumunda bulunmayan kimse, su iirtinlerinden taze taze yararlan1r.
Y olcularm da bu iiriinleri kurutma, konserve, ya da pastrrma yapma imkanlar1
vardir. Hem suda, hem de karada ya§ayan ordek, kurbaga, yenge~, kaplumba-
ga ve ti.im su ku§lan deniz hayvan1 olarak kabul edilmez. Aksine bunlara kara
hayvan1 goziiyle bakllrr. ~u halde ihramh birisinin bunlardan herhangi birini
oldtirmesi yasaktlr.

imam Fahreddin er-Raz1 tefsirinde der ki: "Su tirtinleri ba§hca ti<y bsma
aynlrr:

a) Balik cinsleri. Bunlarm btittin tlirleri helfildrr.

b) Kurbagagiller. Bunlar1n da her ttirti haramdrr.

53- Yolculadan arna~, sefer halinde bulunan insanlardir. Bunlar, yolda az1ga muhta~ oldukJann-
dan ytice Allah kendilerine su iirUnlerini helfil k1lm1~t1r.
Ayet: 96 MAiDE SORESi/5 481

c) Bunlann d1§mdaki hayvanlar konusunda ise gorii§ birligi yoktur.


Ebfi Hanife bunlann btittintiyle haram oldugunu ileri stirmti§ttir. Diger
alimlerin pek ~ogu ise, ayetin genel ifadesini gozontinde bulundurarak helal
oldugunu belirtmi§lerdir."
«Kara av1» yani, karada ilreyen hayvanlarm av1 «ise ihramh oldugu-
nuz surece size haram k1hnllll~br .» Deniz ku§lar1 gibi hayatlarlilln bir bolti-
mtinii suda ge9irseler bile, karada i.iredikleri i9in, ayru hi.ikiimdediler.
Ayetin zahiri manasindan anla§lld1gma gore, ihramh olmayanlarm avla- .
d1klan §eyler de ihramhya haramdrr. Herhangi bir mtidahalesi olmarnt§Sa bi-
le, ondan yiyemez. Ancak Ebfi Hanife bu gorti§e kar§1 ~tlrnu§; ihramsiz bir
kimse bizzat ihramh ic;in avlam1§Sa bile, ihramh, ihrams1zm av1n1 yiyebilir.
Yeter ki, yakalamas1 ve avlamas1 i9in ihramh ona i§aret etmi§ ve gostermi§
olmas1n. Aynca, ihramhn1n ihrama girmeden once kestigi §eyler de ihrama
girdikten sonra kendisine helfildrr. <;unkti hitap ihraml~ olanlar i~indir. Buna
gore sanki §6yle denilmi§tir: ihramh iken karada avlad1grmz §eyler size ha-
ram kthnml§tlr. $u halde, bel§kas1nm av1 hari~ tutulmu§tur.
Ba§kas1n1n degil, yaln1zca O'nun «huzurunda toplanacag1n1z Al-
lah'tan korkun.» Tum yasaklarmdan saktn1n.
482 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

97. Allah, Beytii'l-Haram olan Klibe'yi, hiirmet gosterilen


ay 'i, Klibe 'ye hediye edilen kurbani, kurbanliklara ta.kilan ger-
danliklan, insanlan ayakta tutmanin verilesi yapb.. Bu, Al-
lah 'in goklerde ve yerde olanlan bildigini ve Allah 'in her §eyi
ilmiyle ku§attigzm bilmeniz ifindir.
98. Bilin ki Allah, azabi §Uldetli olandir ve Allah, fOk bagi§-
layan ve merhamet edendir.
99. Peygamberin iizerine dii§en sadece, teblig etmektir. Al-
lah, afikladiklannizi da, gizlediklerinizi de bilir.
100. De ki: "Pis olan 1eyin foklugu ho§unuza gitse de, pis
ile temiz bir·degildir. " Ey akil sahipleri! Allah 'tan korkun ki,
kurtulu§a eresiniz.

97. Hz. Peygamber'in : "Ku§kusuz, yuce Allah gokleri ve yeri yarattzgz


gunden beri Mekke'yi kutsalla§tzrdz.<54>" hadisinde de belirttigi gibi: «Allah,
Beytii'l-Haram olan», yani ylice Allah tarafmdan kutsall~trr1hp deger veri-
len «Ka'be'yi, hiirmet gosterilen», i<;inde hac gorevi yapllan «ay'1» yani Zil-
hicce ay1n1; «Kabe'ye hediye edilen kurban1, kurbanhklara takdan ger-
danhklari, insanlar1 ayakta tutman1n» yani dini ve dtinyevi i§lerini yerine
getirmenin «vesilesi yaptl.»

54- Bu, Buhari'nin Sahih'inde naklettigi hadisin bir par9as1dtr. Hadisin devanu ~oyledir:
"O Al-
lah'm emriyle kiyamete kadar kutsal olarak kalacaktir. Ne benden once, ne de benden son-
ra hir; kimseye he/al kilmmaml~; hatta bana da be/li bir sure dt-Itnda hell),/ ktlmmamt-Itlr."
Aynca bkz. el-Fethu'/-Kebir, 1/332.
Ayet: 97 MAiDE SURESi/5 483

Btitiin bunlann ac;tklamasma gelince:


Birincisi, yani Kabe'nin, insanlan dini ac;1dan ayakta tutmas1n1n anlam1
§Udur: Racca, ya da Umre'ye niyetlenen kimseler, Kabe'ye yonelmek duru-
mundadrrlar. Orada yapttldan ibadet ve diger gorevler giinahlannm silinmesi-
ne, manevi derecelerinin ytikselmesine ve c;e§itli erdemliklere ula§malar1na
sebep olur. Evet, Kabe c;ok degerli ve kutsal bir yerdir. Geometrik bi9imin-
den, yani ki.ip §eldine benzediginden "ktip §ekli" anlammda kendisine "Kabe"
denilmi§ olabilecegi gibi; yerden yi.iksek olU§U dolay1s1yla da bu ismi almt§
olabilir. <;tinkti, "Kabe" kelimesinin bir anlarn1 da, c;lkmtt ve ytikseltidir. Nite-
kim Arap dilinde erginlik 9agma yakla§an ve memeleri 9tkmaya ba§layan kl-
za da ayni kokten: "Kaib" denilir. K1sacas1, dtinyaya fin salan, yticelip me§-
hurla§an Beytullah'a en uygun kelimesiyle "Kabe" denilmi§tir. Bu anlam do-
lay1s1yla araplar §an ve §eref bakimmdan iin salan kimseye "Ka'b'1 ytikseldi"
derler. Ote yandan ayette ki "Beytullah" Kabe'yi aytldamak ic;in degil, ovmek
i9in kullanilan atf-1 beyandrr.
Kabe'nin insan1 dtinyevi baknnmdan ayakta tuttugunun anlamt da §Udur:
Her §eyin mahsfilti, tirtin ve meyvesi oraya akar. Tticcarlar orada kar elde
ederler. Aynca, insanlar orada koruma altmdadir. Herhangi bir yagmalanma
ve soyulma tehlikesi ile kar§1la§m1yorlard1. Harem bolgesinde hi9 kimse ba§-
kas1 hakkmda kotiiltik yapmaya yeltenmezdi. Hatta, Harem bolgesine s1gman
katillere bile dokunulmazdt.
ikincisi: Zilhicce aym1n insanlar1 ayakta tutmasm1n anlam1 da §Udur:
Araplar, diger aylarda birbirlerini oldtirtiyor ve yagmahyorlard1. Ancak Zil-
hicce aymm gelmesi, insanlarm korkusunu ortadan kald1nyordu. 0 ayda hac-
ca gidebiliyorlar, ticar! ama<;h seferlere ytkabiliyorlardi. Malian ve canlar1
bakim1ndan herhangi bir endi~eleri yoktu. Boylece bu aym gelmesi, hem dini,
hem de diinyevi bak1m1ndan insanlara yararlar saghyor, ge~imlerini temin
ediyorlardt.

09tinctisti: Kabe'ye hediye edilip kesilerek fakirlere dag1tilan kurban ise


hediye eden ay1s1ndan dini bir gorev; fakirler ay1smdan da bir dtinyevi ge9inl
kaynag1 olmas1 bakunmdan, hem dlinyevi, hem de uhrevi bir ayakta tutma
arac1yd1.

Dordilnctisti: Kurbanhklara takilan gerdanhklar da insanlar1 a.yakta tut-


man1n vesilesiydi. Kurbanltklann boyunlanna nal, bir aga9 par<;as1, ya da
484 RUHU'L -BEYAN Ciiz:7

benzeri bir §ey as1hyor; boylece kurbanhk oldugu belirtiliyor, binilmekten ve


yi.ik ta§ttmaktan korunmu§ oluyordu ...

«Bu,» yani ti.im bu a9tl<lamalann amac1, «Allah'1n goklerde ve yerde


olanlan bildigini ve Allah' 1n her §eyi ilmiyle ku§athg1n1 bilmeniz i~in·
dir .» Her §eyden once tum bu hi.ikilmleri a9tldamas1 ve ortaya koymas1 O'nun
hikmetinin en belirgin kan1tl ve hi9bir §eyin O'nun ilminin d1§mda olmad1g1-
run en a91k belgesidir. Nitekim, goklerde ve yerde olanlan bildigi ozellikle
belirtildikten sonra, daha kapsamh bir ifadeyle "her §eyi ilmiyle ku§attigi"
vurgulanmt§tlr.

98. «Bilin ki Allah, azabt ~iddetli oland1r.» Bu, ilahi yasaklan \:igne-
mekte israrli olanlara yonelik bir tehdittir; «Ve Allah ~ok bagt§layan ve mer-
hamet edendir.» Bu da yiice Allah'1n yasaklar1ndan uzakla§anlara yonelik
ilahl bir mi.ikafat vaadi ve miljdesidir.

99. «Peygamberin iizerine dii§en sadece teblig etmektir.» Gorevi


emir ve yasak.lan duyurmaktrr; mi.ikMat ve cezay1 gerektiren hususlan a9Ikla-
maktlr. Su halde, peygamber gelip teblig gorevi yapttktan sonra size dii§en
de, onun emir ve yasaklarma uymaktrr. Art1k bundan sonra hi9bir bahaneniz
sozkonusu olamaz.

«Allah, a~1klad1klar1n1z1 da, gizlediklerinizi de bilir.» Gizli veya a9tk


yapttg1n1z tiim i§leri, soylediginiz §eyleri bilen ve goren yi.ice Allah, yapttkla-
rm1zdan ve soylediklerinizden sizi sorumlu tutacaktu.

100. Ey Muhammed! «De ki: 'Pis olan §eyin ~oklugu ho§unuza gitse
de,» fazlahg1 goziiniizii kama§ttrsa da «pis ile temiz bir degildir' .» Ayo1 ol-
malar1 mtimkiin degildir. <;unkii ooemli olan azhk-~okluk degil, iyilik-kotii-
liikttir. Nitekim az olan "iyi" ~ok olan "kotii"'den daha hayrrhdrr. Pislik ve ko-
11
ttiliigiin artmas1 oranmda "pislik" ve "kotilllik derecesi de artar.

Bu ayet Yemfune hactlar1yla ilgili olarak inmi§tir. Bir stirti ticaret mah
ve develeriyle Mekke'ye gelen bu insanlara eski yaptiklanodan dolay1 mtislii-
manlar saldumak istemi§ti.<55> i§te buouo tizerine, bu ayet, mti'minleri bu ey-
lem planlarmdan caychrmak i9in inmi§tir.

Ayetin ini~ sebebi "ozel" olsa bile, ta§1d1g1 htikiim "genel" niteliktedir.
Allah kat1nda iyiligin de, kotiiltigiin de kendine has bir konumu vardu.

55- Konu ile igili rivayet i~ in bkz. Maide Sfiresi ikinci ayetin tefsiri.
Ayet: 98-1 oo MAiDE SURESi/5 485

Onemli olan bunlann azhg1, ya da 9oklugu degil; bizzat kendileridir. Miktan


ne olursa olsun iyi iyidir, kotti kottidtir. Burada soz konusu olan iyilige te§vik
ve kottiltikten sak1ndirmadir. ~u halde az1clk helal, dtinya dolusu haramdan
daha haytrhdir. <;ilnkti haram pistir ve makbul degildir. Heta.l ise gtizeldir,
iyidir ve makbuldur. Buna gore helal ile haram e§it olam1yacag1 gibi, bunlan
isteyen kimseler de ayn1 olamaz. Yiice Allah iyileri gtizel §eylere; kottileri
~irkin ve pis §eylere yonlendirir. Nitekim yilce Allah §6yle buyurmaktadrr:
"Kotu kadmlar, kotii erkeklere, kotu erkekler kotu kadmlara, temiz kadinlar
temiz erkeklere, temiz erkekler temiz kadmlara yakl~u-." (Nur: 26)
Ote yandan iyi ve kotti i~in, mti'minle kafir, adil ile faslk da ornek ola-
"
rak. gosterilebilir. Mii'min bal gibi, kafir ise zehir gibidir. Adil adam meyveli
bir agaca, fas1k adam da dikenli bir agaca benzer. ~u halde bu iki grup her ba-
k1mdan farkhdirlar.
Dtinya mahn1 sevmek de insan nefsinin ozellikleri arasmda say1lnu§tlr.
Bliytik zatlar, hetal mah bile baz1 dereceler i9in engel gormti§lerdir. Art1k ha-
ram olanm1 sen takdir et! ~u halde, nefsimizi Allah sevgisi d1§1nda her §eyden
artndmnam1z gerekir.

«Ey akd sahipleri!» Ne kadar c;ok olursa olsun, pis §eylerden uzakla§tp
-az bile olsa- iyi ve temiz §eyleri tercih etmek suretiyle «Allah'tan korkun
ki, kurtulu§a eresiniz», ahiret saadetine ula§as1n1z.
Bir ktslffi salih insanlar vefat etmek lizereyken geride brrakt1klan kimse-
lere §U tavsiyede bulunmu§ladir: "Gizli ve a<;lk her yerde Allah'tan korkman1-
z1, az yiyip, az uyuyup, az konu§man1z1, gtinah ve kottiltikleri terketmenizi,
silrekli olarak §ehvetlerden uzakla§tp Him insanlar1n s1kmtilarma katlanman1z1
bo§, serseri ve cahil kimselerle beraber oturmaktan ka~mman1z1, stirekli ola-
rak alim, salih ve degerli insanlarla arkada§hk yapman1z1 size tavsiye ederiz.
Sunu da belirtelim ki, insanlar1n en hayirhs1 insanlara faydah olandir. Soziin
en hayirllst da k1sa, oz ve anlaulmak isteneni anlatan1drr."
K1sacas1, insanlara en yararh olan §ey, Allah korkusudur. Ki§iyi kurtara-
cak olan da iman ve salih ameldir. Soyun, sopun bu konuda hi~bir yaran yok-
tur. Su halde §eytan seni mal ve evlad1mn ~okluguyla, baba ve atalann111 ov-
gliye deger ozellikleriyle aldatmas1n. ~unu unutma ki, sidigin ash tertemiz
berrak sudur; aynca yiice Allah diriden olliyti de n1eydana getirebilir.
486 RUHU'L-BEYAN Ciiz:7

101. Ey iman edenler! Apklandigi zaman ho§unuza gitme-


yecek olan §eylerden sormaym. Eger onlan Kur'an indirilir-
ken sorarsaniz size afiklanir. (Size afiklanmadigina gore) Al-
lah o §eyleri affetmi§ (onlan size yuklememi§)tir. Allah, fOk
bagi§layan ve fOk yumu§ak davranandir.
102. Sizden once de bir kavim bunlan sormuftu da sonra
bu sebeple kafir olmuflardi.
103. Allah, Bahire, Saibe, Vasile ve Hlim diye bir §ey yap-
mamtfltr. Fakat kafirler Allah 'a yalan iftira etmektedirler.
Ayet: 101 MAiDE SURESi/5 487

<;okltln da aktlltlnni kulltlnmazltlr.


104. Onlara: "Alltlh'in indirdigine ve peygambere gelin"
dendigi zaman: "Atalanmizi iizerinde buldugumuz §ey bize
yeter" detler. Atalan bir §ey bilmiyor ve dogru yolu da bula-
miyorlarsa da mz?

101. «Ey iman edenler! A~1kland1g1


zaman ho§unuza gitmeyecek
olan §eylerden sormay1n. Eger onlar1 Kur'an indirilirken sorarsan1z size
a~1klan1r.» Rivayet edildigine gore: "Allah i<;in Kabe'yi ziyaret edip haccet-
mek farzdzr" (AJ-i imran: 97) ayeti indigi zaman, Akra' b. Habis: "Her sene
mi?" diye sordu. Hz. Peygamber, ytiztinti ~evirdi. Akra', soruyu ti~ kez tekrar-
laytnca, Allah'm Rasulti §U cevab1 verdi: "Hayzr! Eger "Evet" deseydim, her
sene gitmek farz olurdu. Bu duruma da giiciiniiz yetmezdi. Bakzn, ar;zklama-
dzgim hususlan bana sormayui; ar;zkladzklanmla yetinin. Sunu unutmay1n ki,
sizden onceki milletlerin helak olm.alarzmn sebebi, peygamberlerine r;ok soru
sormalarz ve onlarla ters dii§meleri olmu§tur. Ben, size herhangi bir §ey em-
rettigim zaman o konuda gii.cii.niizun yettigini yapmak durumundaszmz . Her-
hangi bir §eyi yasakladigim zaman da ondan uzak durunuz."C56> Bunun tizeri-
ne bu ayet-i kerime indi.
ibn Abbas'm da rivayet ettigine gore, kendisine lilzumsuz ve ilgisiz so-
rularm ~ok~a sorulmas1 tizerine Hz. Peygamber bir gtin ~ok lazg1n bir §ekilde
hitap ediyordu. Bir ara dedi ki: "Dikkat edin, bana ne sorulursa mutlaka ce-
vaplan.dirznm." Bunun iizerine adam1n biri: "Baham nerede?" di ye sordu;
Hz. Peygamber "Cehennemde! ... " diye cevap verdi. Bir ba§kas1 da: "Baham
kim?" diye sordu, onun sorusunu da "Hii.zafe!" diye cevaplandudi. Oysa o
adam ba§kas1na nisbet ediliyor; yani ba§kas1n1n oglu olarak bilihiyordu. i§te
bu olaylar tizerine bu ayet indi. <57>

K1sacas1, ey inananlar! A~tk~a soylendiginde hO§Unuza gitmeyecek olan


§eylerden sakm sormay1n. <;;unkti: "K ur'an indirilirken", vahiy devam eder-
ken "sorarsamz size ar;zklanzr." Boylece iiztiltirsiintiz. Oysa akilh insan, ken-
disini tizecek davraru§larda bulunmaz.
«(Size a~1klanmad1g1na gore) Allah o §eyleri affetmi§ (onlan size
yiiklememi§)tir.» Eskiden sordugunuz sorulardan dolay1 sizi affetmi§tir. Ni-
56- Muslim, Hae, 1337; Nesai, Sunen, 5/110; Ebu Davud, 1721; bkz. Camiu'l-Us12l, 3/3.
57- Bkz. Vahidi, Esblibu'n-NuzUl; Kurtubi Tcfsiri; Bahru'l-Muh.it; Alfisi.
.. .4:88 . ROHU'L-BEYAN Ci.iz:7

tekim: "Her sene mi hacca gidelim?" §eklinde bir soru sordunuz diye, ceza
olarak sizi bu ytikiin alt1na sokmamI§ ve bu konuda size uhrevi ceza da yaz-
mamt§tU. Oyleyse bir daha boyle bir hataya dli§meyiniz. «Allah, «;ok bag1~­
layan ve ~ok yumu§ak davranand1r.» Gtinahlan affetme ve gormezden gel-
me konusunda yOk bag1§lay1c1du. Bu ytizden sizi affetmi§ ve yaptigmiz hata-
lardan dolay1 sizi cezalandumam1§tlr. Bu son ctimle ilahi aff1 peki§tiren ilave
bir ciimledir.

102. «Sizden once de bir kavim, bunlar1 sormu§tu da•..» Bizzat ayn1
olmasa bile, ayn1 nitelikleri ta§tyan ve aynt sorumluluk ve yiiktimliililkleri do-
guran sorular yoneltmi§lerdi de «sonra bu sebeple kafir olmu§lard1.» Nite-
kim israilogullan, ye§itli konularda peygamberlerine sorular sormu§lar, bu-
nun tizerine herhangi bir §eyle yiikiimlti k1hndtl<lar1 zaman, onu yapmayarak.
helfilc olmu§lardi. Mesela, Hz. Salih (a.s.)'in kavmi kendisinden mucize olarak
di§i bir deve istemi§ler; Hz. isa'run (a.s.) kavmi de kendisinden ilahi sofra ta-
leb etmi§lerdi. Sonra da olan oldu. 6te yandan Hz. Peygamber (s.a.v.) de §OY-
le buyurmu§tur: "Yuce Allah sizlere birtak1m farzlar yazmz§tzr, onlan yitir-
meyiniz. Birtakzm §eyler yasaklamz§ttr, onlarz i§lemeyiniz. Birtakim simrlar
fizmi§tir, onlan a§mayiniz. -Unuttugundan degil de- rahmeti geregi sizi bir-
takim §eylerden muaf tutmu§tur, onlann pe§ine du§meyiniz. "(5 s>
Yine nakledildigine gore Ebfi Yusufun sohbetine c;okya kattlan ve uzun
slire konu§mayan bir adam varnU§. Bir gtin Ebfi Yusuf, kendisine: "Yahu, ne-
yin var? Hiy konu§muyorsun, bir §ey sormuyorsun?" deyince, adam Ebu Yu-
sufa: ltEy Kadi, soyler misin bana, oruc;lu ne zaman iftar eder?" Ebu Yusuf
demi§ ki: "Gtine§ bat1nca. " Bunun iizerine adam: "Ya gece yar1sma kadar gii-
ne§ batmazsa, o zaman ne olacak?lt deyince; Ebfi Yusuf giiliimseyip Cerir'in
§U IIDsralar1yla durumu ac;tldam1§:
Bo§ adam i<;in, susmak, elbette ki siistiir; ancak,
insanin ki§iligi konu§makla ortaya <;ikar.
Aynca §oyle denilmi§tir: "Dili onlarm kalemi, ttiktirtigli de onlann mti-
rekkebi olan iki melegi iizerinde ta§1d1g1 halde liizumsuz konu§an insanoglu-
nun durumuna §a§artm, dogrusu!"

103. «Allah, Bahire, Saibe, Vasile ve Ham diye bir ~ey yapmam1~­
hr.» Boyle bir §eyi me§riila§trrmam1§, boyle bir kural koymam1§hr. O'nun

58- Darekutni, Sunen, "Reda"', s.502. Bezzar vc Hakim de bu hadisi destekler nitelikte baz1 ri-
vayetlerde bulunmu~lardrr. Bkz. Camiu'l-Usul, 5/59.
Ayet: 102-104 MAiDE SORESi /5 489

boyle bir yasas1 yoktur. Cahiliye insanlannm bu noktada birtaklill adetleri


vard1:

Bir di§i deve be§ kez dogurup be§incisinde erkek olursa kulag1n1 "bahr"
ederler, yani yararlar ve sahverirlerdi. "Bahire" dedikleri bu devenin binil-
mesini ve sag11mas1n1 yasaklarlar ve hi9bir meradan ve sudan onu kovmazlar-
di. istedigi yerde otlar, istedigi yerden suyunu i9erdi.
Bazan da adamm biri: ''Yolculugumdan dondtigtim, ya da hastahg1mdan
§ifa buldugum takdirde §U devem saibe, yani serbest olsun" §eklinde adakta
bulunurdu. Boylece "saibe" denilen bu deveye de biniln1ez ve sag1lmazdi.
Ote yandan, hayvanlar1 di§i dogurdugunda bunu kendileri iyin sayarlar;
erkek dogurdugunda ilablar1na ait kabul ederler; hem erkek, hem de di§i ol-
mak ilzere ikisini birden dogurdugunda ise "Vasalet ehfilla - karde§ine ula§tl"
derler, di§inin hatln i<tin erkegi de kesmezler; di§i, erkegi de hayata kavu§tur-
du anlam1nda buna da "vasfle" ad1n1 verirler ve bu kez erkegi il3.hlar1 i<;in
kesmezlerdi.
Aynca, bir erkek devenin dolilnden on ku§ak dogarsa, yani on kez do-
gum ger~ekle§irse: ''Art1k bunun sJrt1 haram oldu" derler ve Ham dedikleri
bu deveye ondan sonra hi<; binrnezler; hi~bir meradan ve sudan engellemez-
lerdi.

Evet yUce Allah, bunlardan hi9birini me§ru ktlmam1§hr. «Fakat


kafirler, Allah'a yalan iftira etmektedirler.» Yalan soylereyek, yaptiklarm1
bile bile bunu yapmaktadrrlar ve yalan yere: "Bunu, Allah bize emretti" de-
mektedirler. «~oklara da» yaptlklan i§in asils1z oldugu konusunda «aklllan-
n1 kullanmazlar.»

104. Hidayete 9agirmak ve ogiit vermek amac1yla «Onlara: 'Allah'1n


indirdigine», helal ve haram1 a~tklayan ilahi kitaba «ve» bu kitap kendisine
indirilen «peygambere gelin'», boylece ger9ekleri oldugu gibi goriin, helal
ile haram1 birbirinden ayirt edin «dendigi zaman: 'Atalanm1z1 i.izerinde
buldugumuz §ey bize yeter' derler.» Hak ve hidayet davet9ilerine kar§1 ne
kadar da inaty1dirlar; ne kadar da direniyorlar! Kendilerini sap1khga ~agrran­
lara, oylesine teslim olmu§lar, oylesine boyun egmi~ler!. .. "AtalarimlZl iize-
rinde huldugumuz §ey hize yeter", demeleri ger9ekten inat ve 1srarlanm 9ok
gi.izel canlandirmaktad1r.
· 490 ROHU'L-BEYAN Cuz:7

«Atalar1 bir §ey bilmiyor ve dogru yolu da bulam1yorlarsa da m1?»


Yine boyle mi diyecekler? Atalan din konusunda koyu cahil ve saptlc. kimse-
ler olsalar bile, yine bu iddiada m1 bulunacaklar?
Bu ayetten anla§thyor .ki, ancak alim, dogruyu bulmu§ ve rehber olduk-
lan kesin olarak bilinen filime uyulur. Buda c;e§itli deWlerle anla§thr. ~u hal-
de, bunlar, nastl oluyor da, koril kortine, bilinc;sizce atalar1na uyuyorlar? Ha-
dislerde sozti edilen Deccallar1n durumu ve timmet arasmdan c;ikmalar1 husu-
"
SU ise, alimler nezdinde bilinen bir §eydir: Alimlere gore, Deccallar ilmmeti
saptrracak olan kimselerdir. Bunlar ozellikle tasavvufc;u gec;inenler aras1ndan
c;1kar. <;ag1m1zda bunlann omeklerine 9okc;a rastlarur. Hatta durumu bilinen
tasavvufc;u taslaklanndan birine denilmi§ ki: "Bana ctibbeni satsana?" 0 da §U
11
cevab1 vermi§: "Avc1 ag1m sattiktan sonra, ne ile avlayacak ki?! ...

105. Ey iman edenler! Siz ken.dinizi koruyun. Siz dogru yol-


da .olursamz, sapanlar size zarar vermez. Hepinizin donecegi
yer, Allah 'in huzurudur. 0 i.aman yaptiklannizi size haber ve-
recektir.

105. «Ey iman edenler! Siz kendinizi koruyun.» Kendinizi dtizeltme-


ye, ilahi gazab1 ve ahiret azabm1 gerektirecek hatalardan korumaya 9al1§1n.
«Siz dogru yolda olursan1z,» hidayet tizere olursan1z «Sapanlar size zarar
vermez.» Bu ayet, mii'minlerin, kafirlerin iman etmelerini temenni ettikleri
ve bu ytizden tiziildtikleri zaman inmi§tir. «Hepinizin donecegi, yer,» ba§ka-
s1n1n degil, yaln1zca «Allah'1n huzurudur.» K1yamet gtintinde, dogru yolu
bulan1 ve sapan1 ile topyekfin O'na doneceksiniz. «0 zaman, yaptiklar1n1z1
size haber verecektir.» Yaptlgm1z amellere kar~1hk sizi cezalandrracak veya
Ayet: 105 MAiDE SURESi/5 · 491

milkafatlandrracaktrr. Bu, dogru yolu bulanlara bir rntikafat sozti; sap1klara da


bir tehdittir.

Buna gore hi9 kirnse ba§kasm1n ameliyle cezalandrrilmayacak, sorguya


9ekilmeyecektir. Ku§kusuz bu -yaptlabildigi halde iyiligi emredip kottililkten
sak1ndirrna gorevini terketme- anlam1na gelrnez. Zaten hidayete 9agmnamn
bir yolu da imkanlar ol~tistinde kottiltikten sak1ndrrmaktrr. Nitekim Hz. Pey-
gamber (s.a.v.), §5yle buyurmu§tur: "Herhangi bir kotuliigii goren kimse,
eger degi~tirmeye giicii yeterse onu eliyle degi§tirsin, buna gucu yetmezse di-
liyle engel olsun, buna da giicu yetmezse kalbiyle bugzetsin, ki bu da imanm
en zayif derecesidir. "<59>

Yine rivayet edildigine gore Hz. Ebubekir rninbere 9tlap: "Ey insanlar!
Siz 'Ey iman edenler! Siz kendinizi koruyun' ayetini okuyor ancak yanh§ yo-
rurnluyorsunuz; yerli yerinde kullanrn1yorsunuz" diye hitap etrni§ ve sozlerini
§oyle silrdtirmii§: "Ben Hz. Peygamber'in: 'Ku~kusuz, insanlar kotuliikleri
goriip de engel olmazlarsa, topyekiin o kotuliigiin zarannz goriirler. Allahii
Teala on/arm hepsini cezalandirzr.' dedigini i§ittim. <60J 11

~u halde iyiligi emredip kotiililkten uzakla§ttrmak farzdrr. Bu farz, an-


cak gii~ yetmeme durumunda ortadan kalkar; k.i§i ancak giicii yetmedigi du-
rumlarda bu sorumluluktan kurtulur. Nitekim, el ve dil ile bu gorevin yaptla-
mad1g1 baz1 donemlere zaman zaman rastlanmt§tlf. Bu durum §ahtslara, du-
rumlara ve zamanlara gore degi§ir. ~u halde miisliimanm ba§hca gorevi, Slllln
a§mamak, haddini tecavtiz etmemek, bulundugu zamamn §art ve durumlarm1
iyi degerlendirmektir. <;unkti her zamanm bir htikmti ve soz sahibi k.imseleri
vardrr.

59- Bu hadis Muslim, Tirmizi ve Nesai tarafmdan "Bir kotuliigu goren herhangi biriniz onu
eliyle degi~tirsin ... " §eklinde rivayet edilmi§tir. Aynca bkz. Cllmiu'l-Usfi/, 1./324.
60- imam Ahmed b. Hanbel, Musned'inde Hz. Ebubekir'den rivayet ctmi~tir. Aynca, bkz. el-
Fethu'l-Kebir, 1/371.
492 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

106. Ey iman edenler! Her hangi birinize Oliim belirtisi gel-


digi uzman vasiyet ederken sizden iki adaletli ki§iyi §ahit tutun
veya yolculukta iseniz ve ba§iniza i:iliim musibeti gelmi§se, .si-
zin dl§imulan iki ki§iyi §ahiJ tutun. Eger kendilerinden §iiphe-
leniyorsaniz, onfart namazdan sonra tutun ve: "Akraba bile
olsa yeminimizi hif bir degere degi§meyecegiz. 'Allah 'in §ahit-
ligini gizlemeyecegiz. Y oksa, §iiphesiz ki giinahklirlardan olu-
ruz" diye yemin etsinler.
107. Eger bunlarin, giinahi gerektiren bir §ey yaptiklari or-
taya pkarsa aleyhlerine SUf i#enen mirasfilardan §ahitlige
Ayet: 106 MAiDE SURESi/5 493

daha lliyik olan diger iki ki§i oncekilerin yerine gefer. Ve:
"$iiphesiz bizim §ahitligimiz, onlannkinden daha dogrudur.
Biz, hakki fignemedik. Eger fignemi§ olsaydik, zalimlerde11
olurduk" diye yemin ederler.
108. Bu, §ahitliklerini gerektigi gibi yapmalarz, yahut ye-
minlerinden sonra yeminlerin kabul edilmemesinden korkma-
lan ifin en iyi yoldur. Allah 'tan korkun ve emirlerini dinleyin.
Allah, yoldan flkan bir toplulugu hidayete erdirmez.

106. «Ey iman edenler! ...» Rivayet edildigine gore Temim b. Evs ed-
Dfui ve Adiy b. Zeyd, Amr b. As'm azath kolesi Bildeyl b. Ebi Merye1n'le be-
raber ticaret amac1yla ~am'a gitmi§ler. Btideyl Mtisltimand1. ~am·a vardtlda-
nnda Btideyl hastalanm1§~ beraberindeki e§yalannm bir listesini yap1p onlara
haber vermeden kuma§lar1n i9ine saklam1§ ve oldtigli takdirde e§yalanm ev
halkma teslim edivermelerini vasiyet etmi§, sonra olm~§. Temim ve Adiy de
e§yalarm1 kar1§tinp i9inde altmla stislenmi§ bir gilmti§ kap bulup alm1§lar.
Donti§te e§yalann1 onun ev halk1na teslim etmi§ler. Ancak e§yalarm i9inde
listeyi goriip i9inde altm siislti giimti§ kabm da kay1th oldugunu tespit eden ev
halkl, Temim ve Adiy'e: "Arkada§1n1z e§yalar1ndan herhangi bir §ey satt1
m1?" diye sormu§lar, onlar da: "Hayrr!" diye cevap vermi§ler. Sonra: "Hasta-
hg1 uzun stirdii mil, hastahk esnas1nda bir masraf1 oldu mu?" diye sordukla-
nnda ise: "Hayrr, §ehre varrr varmaz hastalandi ve 9ok si.irmeden oldti" de-
mi§ler. Bunun iizer~e Btideyl'in akrabalan Temim ve Adiy'e: "E§yalarm ara-
smda tiim mallann kay1th bulundugu bir liste bulduk, ii;inde altmla stislenmi§
glimti§ bir kab1n da oldugu kay1th. Ancak giimii§ kap ortada yok?" diye sor-
duklar1nda cevaplar1 §U olmu§: "Bilmiyoruz, haberimiz yok. E§yalarm1 size
teslim etmemizi·istemi§ti. Biz de o gorevi yaptik. Kapla bir ilgimiz yok. Ne
oldugunu bilmiyoruz." Bunun tizerine ikisini de Hz. Peygamber'e §ikayet
ettiler. Sonra bu ayet indi. <61 >

Durumu haber alan Hz. Peygamber ikisini ~ag1np ikindi namazmdan


sonra minberin yan1nda: "Kendilerine teslim edilen maldan hi9bir §eye do-
kunmad1klarma, hainlik yap1p almadtldarma ve gizlemediklerine ili§kin 'ken-
disinden ba§ka ilfill olmayan Allah'a ' yemin etmelerini" teklif etmi§; onlar da
yemin etmi§ler. Bunun iizerine bu ayet inmi§tir.

61- Sebeb-i ntizul i~in bakm1z: Taheri, Kurtubi, ibni Keslr ve Alusi tcfsirleri.
494 RUHU'L-BEYAN Ciiz:7

«Herhangi birinize oliim belirtisi geldigi zaman» art1k, olmek tizere


oldugu anla§1ld1g1 zaman, «vasiyet ederken sizden iki adaletli ki§iyi §ahit
tutun.» Vasiyet ederken sizden, yani sizin akrabalann1zdan akli ba§1nda gii-
venilir iki adaletli ki§iyi §ahit tutun denmesinin yakrn akrabalann, ki§inin du-
rumunu daha iyi bilmelerinden ve yaranna olacak §eyleri daha ~ok tesbit ede-
bildiklerinden dolay1d1r. Ote yandan "sizden" amac;, "sizin dininizden" de
olabilir. Ancak bu iki k.i§inin kimler olabilecegi hususunda ihtilafa dii§illmii§-
tiir. Bir k1s1m filimlere gore bunlar, vasiyet edenin vasiyetine §filrit olacak iki
ki§idir. Diger bir k1s1m alimlere gore ise bunlar vasilerdir. <;iinkii ayet onlar
hakkmda inmi§tir. Ustelik ayetin devarrunda da "onlarz namazdan sonra tu-
tun ... yemin etsinler" denilmektedir.
Ote yandan vasiyet etme olay1 §ahitleri baglamaz. Bir ki§iye vasiyet et-
mek caiz ise de, ihtiyath ve garantili olmas1 bakimmdan iki ki§iye yap1lmas1
uygun goriilmii§tiir. Ayetlerde de bu hususa i§aret edilmi§tir. Boylece biri di-
gerinden crekinerek, i§ saglama almm1§ olur. Bu durumda "§ahitlik" o mecliste
hazrr bulunma anlam1nda kullanilm1§ olur. Nitekim: "Falancanm vasiyetine
§ahit oldum" demek; "orada hazrr bulundum" demektir.

« Veya yolculukta iseniz ve ba§1n1za oliim musibeti gelmi§se,» siz


yolculukta iken ecel yakan1za yapt§IDI§Sa «sizin d1§1n1zdan iki ki§iyi §ahit
tutun.» Bu durumda sizin akrabalarm1zdan ve miisliimanlardan §ahitlik yapa-
cak kimse bulamazsaniz, adil olan yabanc1 iki kimseyi veya zimmet ehlinden
dininizin dt§mdan iki ki§iyi §ahit tutun. Nitekim yolculukta, genelde insan her
istedigini bulamaz. ~u halde "sizin di§znizdan iki ki§inin §ahitligi", "yolcu-
lukta olmamz" ~art1yla kay1thdrr.

«Eger kendilerinden §iipheleniyorsan1z,» yani siz bir varis olarak bu


iki ki§inin hainliginden, veraset mahndan herhangi bir §eyi ald1klarmdan ku§-
kulamyorsaniz, Allah'a yemin ettirmek iizere «onlari namazdan sonra tutun
ve: 'Akraba bile olsa yeminimizi hi~bir degere degi§meyecegiz. Allah'1n
§ahitligini gizlemeyecegiz. Yoksa, §iiphesiz ki giinahkarlardan oluruz' di-
ye yemin etsinler.» Namazdan ama9, ikindi namaz1drr. <;unkii insanlar ova-
kit bir araya toplruuyorlar. Aynca Hz. Peygamber (s.a.v.) de hep ikindi nama-
zmdan sonra yemin ettirmi§tir. ·

imam ~afi1 de der ki: "Kan davas1, talak meselesi, azat etme durumlar1,
ikiyiiz dirhem degerini bulan mal meselesi gibi konularda yer ve zamanla ka-
y1th olarak yeminler iizerinde titizlikle durulur ve peki§tirilir. Buna gore hep
Ayet: 106- 107 MAiDE S0RESi/5 495 ..

ikindi namazm1 mtiteakip olma.k tizere Mekke'de Kabe'deki Riikn ve Makam


aras1ndaki yerde; Medine'de Minber-i Nebevi yan1nda; Beytulmakdis'te de
Sabra (kaya)'nm yan1nda yemin ettirilir-." $u halde §ahitlerin hainliginden
ku§kulantld1g1 takdirde, yukar1da ge~tigi §ekliyle yemin ettilir. Buna gore di-
yecekler ki: "Olen ki~i bizim akrabam1z bile olsa, yalan yere yemin etmeyiz.
09 be§ kuru§luk dtinya mah ugruna Allah'1n ad1n1 birakmay1z. Yalanc1hkla
O'nun emrettigi §ahitligi 9ignemiyecegimize, gizlemiyecegimize yemin ede-
riz" demektir. Gizledigimiz takdirde O'na isyan etmi§ say1hnz.

107. «Eger bunlar1n,» tahrif etmek, gizlemek gibi «giinah1 gerektiren


bir §ey yaptlklar1 ortaya ~1karsa», bu durumda «aleyhlerine su~ i§lenen
miras~dardan>> varis olup «§ahitlige daha lay1k olan» yemine daha ~ok du-
yarh olan «diger iki ki§i oncekilerin yerine ge~er»; evvelkilerin yalanc1hk-
lar1 ispatland1g1nda, yerlerine varislerden iki ehliyetli kimse ge~er. «Ve:
'~iiphesiz bizim §ahitligimiz onlar1nkinden daha dogrudur. Biz hakk1
~ignemedik. Eger ~ignemi§ olsayd1k zalimlerden olurduk' diye yemin ·
ederler.»

Buradaki §ahitlikten ama9, yemindir. Yani son iki §ahit demek isteyecek
ki: "Onlar1n yalanc1 olduklarma, yalan yere yemin ettiklerine herkes\:e de bi-
lindigi gibi, onlar1n gtinah i§lediklerine ili§kin yeminimiz, onlar1n yalan ye-
minlerinden daha dogrudur. Bizim yeminimizde en ufak bir ku§ku ve soru
i§areti yoktur. Biz ger~ek §ahitlik s1n1nn1 a§mad1k, onlann iddialar1n1 ~tirtit­
mekle en ufak bir ha.ks1zhk yapmt§ olmad1k. <;i.inki.i biz, yalan yere yemin et-
tigimiz takdirde, ilam gazaba maruz birakma.k sfiretiyle kendi nefsimize zul-
metmi§ olacag1m1z1; Allah'm azab1n1 hak edecegimizi, Allah'm ismini hafife
almanm ve hukukunu ~ignemenin cezas1ru 9ekecegimizi 9ok iyi biliyoruz."

Biitiln bu soylenenlerden sonra bu ayetin a<;1klamas1n1 ozetlemek gere-


. kirse, diyebiliriz ki: Oltim belirtileri meydana \:Ikan kimse, kendi akrabalar1n-
dan veya dininden adalet sahibi iki ki§iyi vasiyetine §ahit kdar. Yolculuk gibi
bir mazeret dolay1s1yla bu nitelikte iki ki§iyi bulamazsa, onlar1n dt§mda iki
ki§iyi §ahit tutar. Daha sonra bunlarla ilgili bir §iiphe has1l olursa: "$ahitlikle-
ri konusunda hi9bir §eyi gizlemediklerine ve oli.iniin geride b1rakt1g1 malda
herhangi bir hainlik yapmadtk.larma" ili§kin, yukar1daki gibi kuvvetli peki§tir-
me ve vakite de riayet etmek §arttyla yemin ettirilir. Daha sonra yalanlar1 or-
taya 9Ikarsa; mesela ellerinde Oli.ini.in biraktig1 bir mal gortiltir de, bunu haya-
tmda iken oliiden ald1klar1n1 iddia ederlerse; bu durumda varisler yemin eder
496 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

ve onlann yeminine itibar edilir. Burada varislere yemin ettirilmesinin sebebi,


huzurlannda vasiyet yapilan evvelki iki adam terikenin herhangi bir mahn1
oli.iden satin ald1klar1n1 iddia etmi§lerdir. ·Vasi, oltini.in ma11ndan bir §ey ahr
ve olen kimsenin bu ma11 kendisine verilmesi i<;in vasiyet ettigini iddia ederse
bu durumda varisler bu hususu kabul etmeyip yemin edebilirler. <;un.ki.i inkar
edenin yemini meselesi neshedilmemi§ bir htiki.imdiir.

108. Yukar1da a<;1klamas1 ge9en «bu» hiikilm, «~ahitliklerini gerektigi


gibi yapmalar1,» ahiretteki azaptan <;ekinerek §ahitligin gerektirdigi sorumlu-
luklan yerine getirmeleri, «yahut yeminlerinden sonra yeminlerin kabul
edilmemesinden korkmalar1 i~in en iyi yoldur.» Bu ifadeler, veraset konu-
sundaki yeminlerin geri <;evrilme hikmetini c;ok gilzel a9lkbyor. Yani §ahitle-
rin, dogru §ahitlik yapmalan, yaptlklar1 yeminlerin ge9ersiz say1hp varislerin
yeminlerinin gec;erli say1lmas1yla insanlar kar§tsmda rezil olmaktan korkma-
lar1, sonu<;ta onlar1 boyle bir duruma sokacak hainlikten uzakla§arak sorumlu-
luklann1 yerine getirmeleri i<;in en saghk11 yontemdir.

~ahitliginiz
konusunda «Allah 'tan korkun», §ahitliginizi bozmaym, ye-
minleriniz hususunda da O'ndan 9ekinin ve yalan yere yemin etmeyin. Size
teslim edilen emanetlerle ilgili olarak da O'ndan sak1nm, emanetlerinize hiya-
net etmeyin. «Ve emirlerini dinleyin.» Size verilen direktiflere kulak vererek
onlara uyun ve uygulaym.
«Allah, yoldan ~1kan bir toplulugu hidayete erdirmez.» O'nun emir-
lerini dinlemeyenleri dogru yola yoneltmez. Eger siz de O'nun emirlerini din-
lemez ve O'ndan korkmazsan1z yoldan 91km1§ sayrrhrs1n1z. Allah kendi yo-
lundan sapanlar1 Cennet'e gidecek yone; ya da kendilerine yararh olacak i§e
yoneltmez.

$unu biliniz ki, §ahitlik: $ahitlerin hazrr bulunduklar1 ve gordiikleri §ey-


leri haber vermeleridir. Bu i§ler ya katil ve zina gibi somut fiilleri gormekle
olur veya akidler ve ikrarlar tiiriinden i§itmeye dayah soyut §eyler olur.

~u halde ki§inin gormedigi, bilmedigi ve duymad1g1 bir hususta §ahitlik


yapmas1 dogru degildir. Bu yi.izden olay hat1rlanmadan §ahitlik yapilmama11-
d1r. Nitekim Hz. Peygamber buyuruyor ki:· "Herhangi bir §eyi giine§ gibi
apaftk bir §ekilde biliyorsan, §ahitlik yap,
. .
yoksa vazgeq."

Ote yandan §ahitlikte insanlar1n haklarm1 diriltme olay1 vardu. Bu saye-


de akid ve sozle§meler inkardan kurtulur, ayd1nhga kavu§ur. Mallan asil sa-
Ayet: 108 MAiDE SURESi/5 497

hiplerine teslim etme ve onlann hukukunu koruma soz konusudur. Kendisin-


den ba~ka ~ahitlik yapacak birinin bulunmamas1 durumunda insan1n bu go-
revden kendi arzusuyla ka91nmas1 dogru degildir; cyi.inkli o zaman bir hak ve
hukukun kaybolmas1 sozkonusu olabilir. Ancak ba§kas1run da bu hakki yerine
getirme ve gorevi i.istlenmesi durumu sozkonusuysa, o zaman serbesttir ve is-
terse geri cyekilebilir. <;tinki.i onun geri c;ekilmesiyle herhangi bir hak kayb1
meydana gelmez.

Diger yandan had konusuna giren meselelerde ~ahitlik yapma ve miislii-


man1n suc;unu ortme konusunda tercihini kullanabilir. <;tinkii hadlerin uygu-
lanmas1n1 saglainak bir gorev oldugu gibi, mii'mini korumak ve ortmek de bir
gorevdir. Nitekim Hz. Peygan1ber buyuruyor ki: "Kim, bir mus/Umanm hata-
sim orterse, yuce Allah da kendisini dunya ve ahirette orter." (62)

62- Bu, Muslim, EbG Davud ve Tirmiz1 tarafmdan tahric edilen hadisin bir boli.imi.idlir. Hadisin
ba~ taraf1 ~oy l ed ir: "Kim hir mii.'minin dunyevi szkmtt/anndan bir s1kmttsim giderirse, yiice
Allah da ke11disi11in k1yamet giiniindeki hir s1kmt1s11u giderir. Kim darda kalrru~ hirisini.fe-
ralw kavu~turursa Allah da dii.nya ve ahirette ke11disine kolayllklar ihsan eder ... " Aynca
bkz. Camiu'l-Usul. 6/563.
498 ROHU'L-BEYAN Cilz:7

109. Allah, peygamberleri biraraya topladigi giin: "Umme-


tiniz davetinize ne cevap verdi?" der. Onlar da: "Hif bir bilgi-
mizyoktur. $iiphesizgaybleri bilen an.cak Sen'sin" derler.
110. 0 giin Allah §Oyle der: ''Ey Meryemoglu isa! Sana ve
annene olan nimetimi hatirla. Hani, seni Ruhu'l-Kudiis ile
desteklemi§tim. Be§ikte iken ve kemale ermi§ iken insanlarla
konu§uyordun. Sana kitabi, hikmeti, Tevrat'i ve incil'i iigret·
mi§tim. iznimle, famurdan ku§ §eklinde bir §ey yapmlf ve ona
iiflemi§tin de o da iznimle ku§ olmu§tU. Anadan dogma kor
olani ve alaca hastaligma yakalanmi§ olan kimseyi iznimle
iyile§tirmi§tin. Olllkri iznimle kabirden ftkartp diriltiyordun..
israilogullanna ayetlerle geldigin ve onlardan inkiir edenle·
rin: "Bu ancak apafik bir sihirdir" dedikleri zaman, seni on-
lardan korumu§tum.
111. Hatirla, hani havarilere: "Rana ve peygamberime
iman edin" diye bildirmi§tim. Onlar da: "iman ettik, §ah it ol
ki, biz miisliimamz" demiflerdi.

109. «Allah, peygamberleri bir araya toplad1g1 giin: 'Ummetiniz da-


vetinize ne cevap verdi? ' der.» Allah'1n, peygamberleri timmetleriyle bera-
t. ••
ber bir araya toplad1g1 ve peygamberlere: "Ummetinizi hak yola clavet ettigi-
Ayet: 109 MAiDE SURESi/5 499

nizde, onlardan ne gibi bir cevap ald1n1z" diyecegi k1yamet gtintinti hatirla.
Ommetler de kendi peygamberlerine tabi olduklan i<;in ayet-i kerimede:
"Peygamberleri bir araya topladigi gun" deruni~ ve timmetlerden aynca soz
edilmemi~tir. Evet, ylice Allah klyamet giiniinde peygamberlere diyecek ki:
"Ummetinizi benim Tevhid inanc1ma <;ag1rd1g1ruzda size ne gibi cevap verdi-
ler; otumlu cevap vererek davan1z1 benimseyip tasdik mi ettiler? Yoksa red-
dedip yalanladllar tm?"
Eger: "Ylice Allah'111 bilmedigi bir §ey olmachg1 halde, boyle bir soru-
nun hikmeti ne olabilir? diye bir soru sorulursa, cevap olarak diyebiliriz ki:
"Bu sorudan maksat, hak davaya uymayan insanlan azarlamaktir. Nitekim
ba~ka ayette de yiice Allah ~oyle buyurmu~tur: "Diri diri topraga gomiilen
kiz focuguna, hangi sufla oldilruldilgii soruldugu zaman ... " (Tekvir: 8-9)
Buradaki sorudan maksat da bu fiili yapan insanlan kmamaktlf.
Evet, yiice Allah k1yamet gliniinde peygamberlyre: "Ummetiniz daveti-
nize ne cevap verdiler" diye sordugunda «Onlar da: 'Hi~bir bilgimiz yok-
tur. ~iiphesiz gaybleri bilen ancak Sen'sin' derler.>> <;iinkii sen onlann giz-
lediklerini de ac;1ga vurduklann1 da biliyorsun. Bu cevap, pe.ygamberlerin,
i.immetlerinden bir nevi kapah §ikayetlerini de i<;erisine almaktachr. Sanki
§6yle denilmi§tir: "Senin ilmin her§eyi ku§atmi§tlr. Onlar taraf1nclan maruz
kaJd1g1m §eyleri ve kotti cevaplanna gogiis gerdigimi biliyorsun."
· ibn Abbas (r.a.) dan §oyle rivayet edilmi§tir: Bu cevap klyamet giiniiniin
baz1 yerlerinde olacaktII. Bu da Cehenne1n kiikredigi, iimmetler dizleri lizeri-
1
ne c;oktligli, Allah a yakln meleklerin ve peygamberlerin bile nefsi nefsi diye
kendilerini dti§linecegi bir zamancla olacaktir. i§te o zainan kalpler yerinden
oynayacak ve peygamberler bu korkun9 ve §iddetli durum kaf§1s1nda : "Hif-
bir bilgimiz yoktur. Suphesiz gayiplan bilen ancak sensin" diyeceklerdir.

Bir gorli§e gore peygamberlerin: "Hifbir bilgimiz yoktur" demelerinden


amac;, teblig s1ras1nda ya da hayatta bulunduklan donemlerde timmetlerinin
durumlann1 bilmemelerini belirtmek degildir. Aksine bununla, kendi oltimle-
rinden sonra litnmetlerinin ivine dti~tligti durumu ve sonuy itibariyle iimmet-
lerinin ak1betlerini bilmediklerini vurgulamak istemi§lerdir. <;tinkli as1l olan
ve degerlendirmeye konulan, son durumdur, mtikafat ve ceza ona gore belir-
lenir ve bu durum peygamberlerce bilintnemektedir. Bu ytizden: "Hirbir bil-
gim.iz yoktur" demi§lerdir.
500 RUHU'L-BEYAN Ci1z:7

Hz. Peygainber buyuruyor ki: "Ben cennette Kevser Havuzunun ha§m-


da iken sizden bana vonelenlere bakarken, Allah'a -vemin olsun ki, bir k1sm1
~

insanlann henden altkondugunu goriirii.m. 0 Slrada: "Ey Rabhitn! Bunlar


benden. henim ilmmetimdendir" derim. Bunun iizerine yz~ce Allah bana der
ki: "Bunlarl/1 senden sonra neler yapt1klaruu sen bilmiyorsun ; bunlar, sen-
den sonra hep davalarmdan geri donduler. "(6.3J

Bir ba~ka hadiste de §oyle buyrulmaktadir: "Nuh (a.s.) k1yamet giiniin-


de yuce Allah tarafmdan r;ag1nlacak; Nuh (a.s.): "Buyurun, ya Rab! Emrine
amadeyim" diyecek. Sonra yii.ce Allah: "Sen, teblig gorevini yaptm mi?" di-
yecek. Nuh da: ''Evet ya Rah" cevahuu verecek. Daha sonra iimmetine:
"Nuh, size davasm1 teblig etti mi?" diye sorulacak. Onlar diyecekler ki: "Bi-
ze, herhangi bir peygamber ge/medi." Sonra yuce Allah Nuh (a.s.)'a donii.p:
$ahidin var mt? diyecek Nuh (a.s.)'un cevabi §U olacak: ''Muhammed ve
orum ilmmeti benim §ahitlerimdir." Bunun uzerine Muhammed ve onun iim-
meti, Nuh ( a.s.)'un ilahi davayt tehlig etti,~ine ili§kin §ahitlik yapacaklar. i§te
"Boylece biz sizin, insanlara kar~·1 §ahitler olmamz i~·in sizi, ortayolu tutan
bir ummet klld1k" (Bakara: 143) ayetinde anlatllmak istenen de budur. Sonra
Hz. Muhammed (s.a.v.) 9ag1nhp kendi ummeti hakkmda goru§ii sorulacak. 0
da on/aria ilgili olumlu gorii§ belirtecek. Dogruluklanna §ahitlik yapacak.
i§te aym ayetin ir;indeki: "Peygamberin de size kar~·l §·ahit olmas1' (Bakara:
143) ifadesinin anlarm da budur." <M)

110. «0 giin Allah ~oyle der: 'Ey Meryemoglu isa!» Ey mii'minler


toplulugu! Ylice Allah'rn isa'ya §Dyle seslenecegi k1yamet gtintinti hatulay1n:
«Sana ve annene olan nimetimi hat1rla.>> Nitekim yi.ice Allah Isa (a.s.)'ya
pek 9ok mucizeler vermi§tir. Bir lasm1 onu yalanlay1p kendisine sihirbaz de-
diler; diger bir k1s1m insanlar da a§1nya gidip onu ilfillla§hrdilar. i§te kiyamet
giintinde, dti~tiikleri bu hatalardan dolay1 ~ok pi§manhk duyacaklar; ancak i§
i§ten gec;mi§ olacak ... Burada, annesinden de sozedilmesinin sebebi, hakkmda
konu§ulan dedikodulann izlerini ta1namen silmektir.

Daha sonra ytice Allah, Hz. isa'ya verdigi nimetleri tek tek saymaya de-
vam ediyor: Hatula: «Hani, seni Ruhu'I-Kudiis ile desteklemi~tim.» Pak

63- Muslim, Fezliil, no: 2294; Buhari de benzer ifadelerle) rivayet etmi§tir. Aynca bkz.
Camiu'l-Usfil, 10/471 .
64- Ahmed b. Hanbel, EbG Said el-Hudrl hadisinden tahric etmi§tir. Aynca bu hadisi Buharl,
Tirmizi ve Nesai cle benzer ifadelerle nakletrni~lerdir. Hadis me§hurdur.
Ayet:l l O MAfDE SURESi/5 501

Cebrail ile seni takviye etmi§tik. Burada tertemiz ve pak ohnan1n, kendisinin
ba§hca ozelligi olduguna dikkat c;ekmek ic;in temizlik ve pakhk anlanundaki
"Kudiis" kelimesine "Ruh" kelimesi de eklenmi§ ve Cebrail'e "Ruhu'l-Ku-
diis" denmi§tir.
Aynca: «Be§ikte iken ve kemale ermi§ iken insanlarla konu§uyor-
dun.» Yani hem bebeklik doneminde, hen1 de olgunla§ttgmda ayn1 §ekilde
konu§abiliyordun. Ba§ka bir deyimle, bebeklik donemindeki konu§man ol-
gunluk ve ya§hhk c;agmdaki konu§n1andan geri ~alm1yordu. Hepsi de e§it de-
recede son derece makul olup bilgili ve peygamber olan kimselere yakt§aJ.1
konu§malard1. Nitekim Hz. isa henliz be§ikteyken: "Suphesiz ben Allah'1n bir
kuluyum. 0 bana mutlaka kitap verecek ve beni peygamber se~ecektir "
(Meryem: 30) demi§ti.
Kemale erdiginde de vahiy ve peygamberlik gerc;egini dile getirmi§ti.
Her iki donemdeki konu§mas1, ayn1 slllflar i9erisindeydi. Nitelikleri de birbi-
rinden farks1zdi. Bu, ne kendisinden onceki, ne de sonraki hi~bir peygambere
nasip ohnayan btiytik bir mucizeydi.
"Kehl-kemfile eren" kimseden maksat ise, otuz ya§1n1 a§1p ilitiyarhk be-
lirtileri ta§1maya ba§layan kimsedir. bmrtinti tamamlamadan semaya c;1kug1n1
gozonlinde bulunduran bir g6Iii§e gore de, Hz. isa'n1n kemale erdiginde in-
sanlarla konu§masmdan ama~, ahir zamanda, semadan indikten sonra insan-
larla konu§mas1du. Bu durumda "Kemale ermi~ken" ifadesi, semadan inece-
ginin delili olur. '65>
«Sana kitab1, hikmeti, Tevrat'a ve incil'i ogretmi§tim.» ikinize olan
nimetlerim aras1nda, sana ilfilli kitaplar1 ogrettigim zaman1 hatirla. Burada.ki
"hikmet'"ten ama9 da, ilahi kitaplann sular1n1 ve anlamlarrn1 kavramak ve
bilmektir. Bir gorii§e gore de hikmet, bu ilfilli sirlar1 bilen ve geregini yapma
konusunda nefsin, erdemlilige ula§tinlmas1dlf.

«iznimle ~amurdan ku~ §eklinde bir §ey yapmt§ ve ona iiflemi§tin


de o da iznimle ku§ olmu§tU.» Ben sana kolayhk saglam1§, sen de bunu ba-
§arm1§tln. ~u halde yaratma fiili ashnda Allah'a aittir. Sebeplere ba§vuruldugu
zaman bu mucize i sa peygan1ber'in eli i.izere ger9ekle§mi§tir. T1pk1 Meryem'e

65- Meryemoglu isa'mn inmesi meselesi, kes in bir bi~imde ifade edilen bir husustur ve bu olay
k1yamet alametlerindendir. Nitekim bu konuda pek ~ok mUtevacir hadis vardu . Bunlardan
bir tanesi Sahih-i Buhari'de bulunan ~u hadistir: "Belki de isa (a.s.) adil bir hakem olarak
aramza inecektir."
502 RUHU'L-BEYAN Guz:7

Ut1enen ruhun Cebrail arac1hg1yla yapilmas1 ve ashnda yaratmanm Allah'a ait


olmas1 gibi.

Ote yandan Hz. isa'n1n kavmi kendisini zor duruma sokmak ve s1k1§tlf-
mak amac1yla: "Eger davanda sami1ni isen: haydi bize bir yarasa yarat ve ii;i-
ne de ruhu yerle~tir" dediler. 0 da bir pan;a 9amur ahp yarasa §ekline koydu.
Sonra ona iifledi. Bir de gortildii ki, bu ku§ yerle gok aras1nda uc;uyor.

«Anadan dog1na kor olan1 ve alaca hastahg1na yakalanmt§ olan


kimseyi iznimle iyile~tirmi§tin.>> Anadan dogn1a korliik ile ciltte birtak1m
beyazhklann ortaya 91kmas1yla beliren alaca hastahg1 doktorlann aciz kald1k-
lan olaylardi.

«Oliilcri iznimle kabirden ~1kanp diriltiyordun.» Benim emrim ve


kolayla§tmna1n ile bir daha canlanmalanna sebep oluyordun.

Sana suikast diizenlemek isteyen «israilogullanna ayetlerle», yani


apa<;ik mficizelerle «geldigin ve onlardan inkar edenlerin: 'Bu ancak apa-
~tk bir sihirdir' dedikleri zaman seni onlardan korumu~tum.» Evet,
inkarc1 yahudiler Hz. isa'ya: "Senin getirdigin bu ayet, mficize ve mesajlar ta-
mamen a91k bir biiytiden ibarettir" demi§ler, kiifiir hastahg1 tizere kalm1§lar
ve uzman hekimin ortaya koydugu ila<;lardan yararlanmami§lardi.

~ibll'den nakledildigine gore, bir gtin kendisi hastalanm1§ ve hastaneye


kalduilm1§. Bunun iizerine Vezir, durumu bir mektupla Halife'ye bildirmi§.
Durumu haber alan halife, ~ibll'yi tedavi etmek ilzere 9ok mahir bir doktor
gondermi§, ancak bir ttirlti iyile§tirememi§, tedavisi bir fayda vermemi§, sonra
doktor, ~ibll'ye §oyle demi§: "Allah'a yemin olsun ki, vticudumdan bir et par-
9as1yla bile iyile§~cegini bilseydim, hi9 <;ekinmezdim, bu bana hi<; zor gel-
mezdi." Bunun iizerine ~ibli: "Hayir, benim ilac1m ba§ka §eydir" deyince,
doktor: "Peki, nedir o ila9?" diye sormu§. ~ibli de §U cevab1 vermi§: Benim
0

tedavim belindeki Zunnar'1 c66) kesip atmanla ger9ekle§ir." Tam o Slfada dok-
tor: "E§hedii en la itahe illallah ve e§hedti enne Muhammmeden Resfiliillah "
demi§. Bu durumu haber alan halife aglam1§ ve §oyle demi§: "Biz, bir dokto-
ru bir hastaya gonderdigimizi zam1etn1i§tik; megerse bir hastay1 bir doktora

66- Zunnar, Hristiyanlarda papaz ve ruhbanlann bir belirti olarak bellerine baglad1klan bir ke-
merdir. Ba§ka bir deyimle zunnar, Hristiyanhkta dini bir i§arettir. Bu ytizden islam hukuk-
9ulan, Hristiyanlara benzeme amac1 ta§1d1g1 gerek9esiyle zunnar baglamanm ki§iyi ktifre
gotUrecegini belirtmi§ler. <;unkti bir milleti taklid eden onlardan olur.
Ayet.: 1 10-111 MAiDE SURESi/5 503

gondermi§iz."

111. «Hatirla, hani havarilere: 'Bana ve peygamberime iman edin'


diye bildirmi~tim.» Hat1r1a ey Muhan1med, hani peygan1berlerim, diliyle
inananlara: Benim rubfibiyet ve ulfihiyet birligime, peygamberlerimin getirdi-
gi mesaja inan1n, demi§ ve bu ger\:egi kalb1erine yerle§tirrni§tim.
«Onlar da: 'iman ettik, ~ahit ol ki, biz mi.isli.iman1z' demi§lerdi.»
inan~lannda samimi olduklanm belirtmi§lerdi. Havari kelirnesi, "bembeyaz"
anlamma gelen "havar" kokiinden ahnmt§tlr. Halis niyetli ve tertemiz dti§tin-
celi olmalan gerek'!esiyle ayn1 manaya yak1n olarak Hz. i sa'nm arkada§larma
"havari" denilmi§tir. Falan .kimse, falancan1n havarisidir demek, ona \:Ok sa-
mimi bir §ekilde baghd1r demektir.
504 RUHU 'L-BEYAN Guz:7

112. Hani, havariler: "Ey Meryemoglu isa! Rabbinin, gok·


ten bize bir sofra indirmeye giicii yeter mi?" demi§lerdi. 0 da:
"Eger iman ediyorsaniz, Allah 'tan korkun" demi§ti.
113. Bunun iizerine dediler ki: "Ondan yemeyi, kalblerimi-
zin huzura kavu§masuzi, senin bize dogru soyledigini bilmeyi
ve ona §ahitlik edenlerden olmayi istiyoruz." .
114. Meryemoglu isa §Oyle dedi: "Ey Rabbimiz olan Al-
lah 'im! Gokten bize bir sofra indir ki, bizden oncekilere de
sonrakilere de bir bayram ve Sen'den bir mucize olsun. Bizi
nziklandir. Sen, rizik verenlerin en hayirl1s1s1n."
115. Allah: "Ben o sofrayi size indirecegim. Fakat bundan
sonra sizden kim inkar ederse, alemlerden hif kimseye yapma-
yacagim bir azapla onu awplandirirun" dedi.

112. Hatrrla «hani, havariler: 'Ey Meryemoglu isa! Rabbinin, gok-


ten bize bir sofra indirmeye giicii yeter mi?' demi~lerdi.>> Bu, daha ilk ba~­
larda; ba§ka bir deyimle, heniiz yilce Allah'1 tan1madiklan bir donemde yo-
nelttikleri bir sorudur. Bu ytizden Hz. isa'ya "Ey Allah'1n RasiHi.i" veya "ey
Allah'm ruhu" §eklinde hitap etme1ni§ler, sayg1s1zhk gostererek ona ismiyle
seslenmi§ler vc onu annesine nisbet etmi§lerdir. Eger, sayg1h bir tav1r sergile-
yebilselerdi, "ey Allah'1n ruhu" diyerek on~ Allah'a nisbet edeceklerdi. Ardm-
dan Allah'a kaT§l da sayg1s1zhk yapm1§lar. O'nun gil~ ve kudretine kaq1 tered-
dlitlerini belirterek: "Rabbinin gtkii. yeter mi?" demi§lerdir. Sonra da basit-
liklerini ve di.i§Uncesizliklerini ortaya koyn1u§lar, Allah'm, onlara gec;ici, fani
bir dtinyevi sofra indirmesini istemi~ ler; en az1ndm1 silrekli ve dini bir fayda-
y1 arzulamay1 ala.I etmemi§lerdir. <;tinkii din! bir §ey isteselerdi, dlinyev! sof-
raya da kavu§urlardi. Ayette ge<;en "maide" Uzerinde yemek bulunan masa,
sofra demektir.

«0 da: 'Eger iman ediyorsamz», O'nun gtid.iniln sllllfstzhgma inan1yor-


san1z «Allah'tan korkun '» ve bu tip sorulan sormaktan sakmm «demi§ti.»
Ayet: 112-115 lVIAiDE SURESi/5 505

113. <<Bunun iizerine dediler ki: ' Ondan yemeyi, kalblerimizin hu-
zura kavu§n1as1n1, senin bize dogru soyledigini bihneyi ve ona §ahitlik
edenlerden olmay1 istiyoruz.'» Sofray1 indinnesini istemekteki amac1m1z,
O'nun gi.ici.iyle ilgili ku§kulanm1z1 gidermek degildir. Hastahklanm1zdan iyi-
le§mek, duygulanm1z1 saglan1la§tlrmak ve huzura kavu§mak ic;in teberriik ni-
yetiyle ondan ye1nek istiyo1uz. Mficizeyi gormek sfuetiyle pratik bilgimiz, te-
orik bilgin1ize gi.is: katacakttr. Boylece peyga1nberinin dogru soyledigini kesin
bir §ekilde anlanz; ytice Allah'm, sofray1 indirmeyle ilgili duam1z1 kabul etti-
gini gozlimtizle gortir ve bu sofray1 gormeyen i srailogullanna kar§I §ahitlik
yapanz. Boylece onlar da inanacak, huzura kavu§acak ve ilnanlan gU9lene-
cektir.

114. Onlann makul bir gerekc;eleri oldugunu goren kendisini zora sok-
mak, ya da kti9lik dli§tirmck gibi bir niyetleri olmad1gm1 anlayan «Merye-
moglu Isa>> onlann bahanelerini btittintiyle kesmek i~in ǤOyle dedi: 'Ey
Rabbimiz olan Allah 11m! Gokten bize bir sofra indir ki, bizden oncekile-
re de sonrakilere de bir bayram ve Senden bir mficize olsun.» Senin glicli-
ne, benim peygamberligime delil olsun. ilk nesillerimiz de sonradan gelecek
nesillcrimiz de o giinli bayram yapsm. Bayram yap1lacak gtinlin ~erefi sofra-
dan kaynakland1g1 ic;in "bir sofra indir ki ... bayram olsun" denilmi§ ve bay-
ram sofraya nisbet edilmi§tir.

Rivayet edildigine gore soz konusu sofra pazar gtintinde indirildigi i<;in
bu gun hiristiyanlar taraf1ndan bayrain kabul edilmi§tir.

«Bizi nz1kland1r. Sen nz1k verenlerin en hay1rhs1s1n' .» Bize sofray1


nasib et ve ona kar§1 §Ukiir gorevinuzi yerine getirme konusunda bizi ba§anli
kil. R1zlklari yaratan ve kar§1ltks1z olarak veren sen oldugun ic;in bizi nz1klan-
dir ya Rab! · ·

115. «Allah: 'Ben o sofray1 size indirecegim>>, isteklerinizi kaqdaya-


cagim. «Fakat bundan sonra sizden kim inkar ederse,» sofra indikten son-
ra sizden kim inkar yolunu se~erse, «ale111lerden hi~ kimseye yapmayaca·
gnn bir azapla onu azapland1ririm'», kendi donemindeki alemlerdeo, ya da
ttin1 alemlerden hi<; kimseye vermeyecegim bir cezay la onu ceza1and1nnm
«dedi.» Nitekim onlar, maymun ve ve domuz §ekline donli§ttirtilerek cezalan-
d1nldilar. Ba§ka hi9 ki1nse onlar gibi cezaland1nhnadl.
506 ROHU'L-BEYAN C U.z:7

Rivayet edildigine gore isa (a.s.) gusledip elbiselerini giymi~, iki rekat
namaz kllm1~ , ba~1m egip goztinil yumarak dua etmi§. Sonra iki bulut aras1n-
da k1nn1z1 bir sofra ini venni~. Onlerine dti~ilnceye kadar hepsi ona bakakal-
m1~. indikten sonra, Hz. isa aglay1p §Oyle dua etmir "Allah'1m, beni ~iikre­
denlerden ktl! Allah'1m! Bu sofray1 file1nlere rah1net k1l!"
Ayet: 11 6 MAiDE SURESi/5 507

116. Allah'm isa'ya: "Ey Meryemoglu isa! Sen mi insanla-


ra Allah 'i birakl.p da beni ve annemi iki iliih edinin dedin?"
buyurdugunu hat1rla. 0 wman isa der ki: "Sen 'i tenzih ede-
rim. Hakkim olmayan §eyleri soylemek bana yaki§maz. Eger
boyle siiylemi§sem, Sen on.u bilirsin. Sen, benim nefsimdekini
bilirsin. Ben ise, Sen'in nefsindekin.i bilemem. Siiphesiz ki
Sen, gaybleri fOk iyi bilensin..
117. Ben on.Iara sadece, bana emrettiklerini dedim. Benim
ve sizin Rabbinit olan Allah'a ibadet edin dedim. Aralarinda
oldugum miiddetfe onlara §ahit idim. Sen beni semaya aldigin
zaman, onlan Sen gozJ.iiyordun. Sen, her §eye §ahitsin.
118. Eger onlara amp edersen, §iiphesiz onlar Sen'in kulla-
rindir. Sayet bageylarsan, muhakkak ki Sen, her §eye galipsin,
hiikiim ve hikmet sahibisin. "
119. Allah §iiyle buyurur: "Bu, dogrulara dogruluklarinin
fayda verdigi giindiir. Onlar ifin altlanndan irmaklar akan
cennetler vardir. Onlar, orada ebedi olarak kalacaklardir. Al-
lah onlardan razz olmu§tur. Onlar da Allah 'tan raZL olmU§lar-
dir. i§te biiyiik kurtulu§ budur. "
120. Goklerin, yerin ve her ikisinde bulunanlann miilkii
Allah'a aittir. 0, her §eye kadirdir.

116. Ey Muhammed! Yilce «Allah'1n,>> inkarc1lan azarlamak; peygam-


berlerin, Allah'a kulluk etme 9agnlanna kulak vermediklerini gozler ontinde
ispatlamak i9in ahirette: «isa'ya: 'Ey Meryemoglu isa! Sen mi insanlara
Allah'1 b1rak1p da beni ve annemi iki ilah edinin dedin?' buyurdugunu
hattrla» ve insanlara hat1rlat. Evet, ytice Allah, ahirette Hz. isa'ya diyecek ki:
Ey isa! Sen mi insanlara: "Beni ve annemi Allah'a ortak ko§un ve ikimize
kulluk edin" dedin?

«0 zaman isa der ki: 'Seni tenzih ederim.» Sana Hiy1k olacak §ekilde,
seni her tilrlti noksanl1klarclan uzakla§tinnm, ben boyle bir §eyi nasll soyle-
rim. Sen, hakklnda bu tip iddialar ileri stirtihnekten milnezzehsin. «Hakk1m
olmayan §eyleri soylemek bana yaki§maz.» Soylemem dogru olmayan §ey-
leri kesinlikle soyletnem. «Eger boyle soylemi§sem,» insanlara bu tip bir di-
rektif venni§sern «Sen onu bilirsin.» Boyle bir §ey soylemiyecegim senin
malumundur. Boyle bir §ey soylersem senin taraf1ndan bilinir. «Sen, benim
nefsimdekini bilirsin»; i9imdeki gizledigim her §ey senin malu1nundur.
508 RUHU'L -BEYAN Cu z:7

«Ben ise, Sen'in nefsindekini bilemem.» Bilinmesini istemedigin §eyler


hakk1nda bilgi aln1an1 111ti111ktin degildir.

Yi.ice Allah'1n bilinn1esini istemedigi ~eylerin "senin nefsindekini bile-


. mem" ifadesiyle dile getiriln1esi "mii~akele" sanatin1 yapn1ak iyindir. (Edebi
bir sanat olan mi.i§akele, birinin soyledigi bir soztin digerinin az s;ok evvelki
manaya zit olarak kullan1ln1as1drr. Mesela burada Hz. isa is:u1 "nefis'' tabiri
kullaml~hg1 gibi; Allah ic;in de kullan1ln11§trr. Oysa Allah'a isa'n1n nefsi anla-
1n1nda bir nefis di.i§tinmek soz konusu degildir.)

«$tiphesiz ki Sen gaybleri ~ok iyi bilensin.» Oln1u§ ve olacak her §eyi
bilirsin.

117. «Ben onlara sadece, bana emrettiklerini dedim.» Bana verdigin


emirler d1§mda onlara herhangi bir emir vermedim.

Ayette "bana emrettiklerini emrettiin" ifadesinin yerine "bana emrettik-


lerini dedim" ifadesinin tercih edilmesi, yukandaki: "sen mi insanlara ...de-
din" ifadesiyle cdcb1 ifade btiti.inltigi.i saglamak i<;indir.

«Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin dedim.» Senin ta-
raftndan bildirilen bu emir d1§1nda onlara bir§ey soylen1edim. «Aralarinda
oldugum», beraberlerinde bulundugum «miiddet~e onlara ~ahit idim», on-
lar1 gozetliyor, senih emirlerinin geregini yapmaya davet ediyordum. «Sen
beni>> aralanndan ~ekip «semaya ald1g1n zainan, onlan Sen gozliiyordun.>>
Ne yaptiklann1 goren ve bilen biricik varhk sen idin. «Sen her ~eye ~ahit­
sin.» Ne olup bittigini gorurstin.

118. «Eger on Iara azap ederscn, ~iiphesiz onlar Sen 'in kul1annd1r .»
Kendi kullarm1 azaplandirml§ olursun. Ku§kusuz onlar senin mtilkiyetinde ol-
duldar1 is:in, diledigini yapars1n. Bu ifadeler soz konusu kimselerin Allah'1n
d1§1nda birtaktm kimselere ibadet yapt1klar1 i~in azab1 hak ettiklerini bildir-
n1ektedir.

«Sayet bag1~larsan, muhakkak ki Sen, her §eye galipsin, hiikiim ve


hikmet sahibisin.'» Ku~kusuz senm bu bagi§laman, herhangi bir gti<;stizliik-
ten kaynaklanmamaktadlf; ortada yaduganacak bir durum yoktur. Senin hen1
mtikafatlandrr1naya, hem de cezalandumaya gtictin yeter. $tiphesiz 1nlikafat
ve azap bir hikmetten ve dogru bir hUkumden kaynaklanrr. Her suc;luyu affet-
1nek giizel b.ir olayd1r. Sen ise ey Rabbim! AzaplandJfdtg1n tak.dirde mutlaka
Ayet: 117- 120 MA iDE SORESi/5 509

senin adaletinin geregidir. Affettigin takdirde ise senin li.itfundan kaynaklan1r.

Rivayet edildigine gore bu ayet indigi za1nan Hz. Peygamber (s.a.v. ):


"Ummetim ! Ummetim ! Ya Rah!" demi§ ve aglamaya ba§lam1§. Bunun iizeri-
ne Cebrail inn1i~ ve kendisine: "Ey Muhammed! Rabbin sana seHim soyltiyor
ve: 'Sen in ti1nn1etin konusunda seni tizmeyiz; 1nutlaka seni me1nnun ederiz'
buyuruyor." (67>

119. «Allah ~oyle buyurur:» Yani, kiyamet gtintinde isa (a.s .)'n1n ceva-
b1ndan soma he m onu tasdik etn1ek, hem de kendisininde ic;lerinde bulundugu
dogrulann durumunu be lirt1nek amac1yla §6yle der: «' Bu,» yani ktyamet gii-
nii «dogrulara dogruluklarin1n fayda verdigi giindi.ir.» SUphesiz buradaki .
dogruluktan maksat, dlinyadaki dogruluktur. <;unkti ki§i "sorumlu " durum-
dayken yaptig1 iyi §eylerin yarann1 goriir. Dogrulardan ama9 da, insanlan hak
davaya 9ag1ran davetc;i peygamberlerle onlara iman cdip inan9lannm geregini
\

yapan mii'1ninlerdir.

«Onlar i~in altlarindan irmaklar akan cennetler vardir. Onlar, ora-


da ebedi olarak kalacaklardtr.» Siirekli nimetler ve bitmez mi.ikafatlar i¥in-
de olacaklar ve btiytik n1utluluga ereceklerdir.

«Allah onlardan raz1 olmu§tur .» <;tinkii O 'nun emirlerini dinle1ni§ler-


dir. «Onlar da» liituf ve nzasm1 gormek sfiretiyle «Allah'tan raz1 olmu§lar-
dar. i§te biiyiik kurtulu§ budur.'» Allah'1n nzas1n1 e lde etn1ek en bi.iyiik
kurtulu~, e n bi.iytik mutluluk ve en btiyiik ba§and1r. "Kurtulu§"un "buyiik"
olarak nite lendirilmesinin sebebi, onu saglayan faktoriin , yani Allah n zasmm
"biiyiik" olmas1du. Ger9ekten, ilahi n zadan daha btiyiik bir §eyi dti§tinmek
mlilnktin degildir.

120. «Goklerin, yerin ve her ikisinde bulunanlarin miilku Allah'a


aittir.» Evct ger~ek budur. Bu, ayrn zamanda, Hristiyanlann yalanlanna bir
i§arettir; Hz. isa ile annesi hakkmda ileri siirdtikleri iddialann astls1z olu§u-
nun belgesidir. Evet, goklerin ve yerin ve her ikisinde yer alan canh cans1z

67- Bu hadisi Milslim, Kirabu'l-iman, no: 202'de ~u ~ekildc nakleder: Abdullah b. Amr b.
As'tan rivayet edildigine gore Hz. Peygamber: "Rahbim.' (iinkii purlar kendilerine rapan
bir{·ok i11sam11 sapmas111u sehep oldular. K im bana uyarsa §iiphesiz ki o, benim di11imde11-
dir. Kim de bana karJI gelirse, ~-iiphesiz ki sen af ve merlwmeti bol nlansin" (ibrahim: 36)
ayetiyl e, "Eger onlara azap edersen $iipliesiz onlar senin kullannd11-. Sa.ver ba,g1~/arsun.
muhakak ki .\·e11 .her FYe galipsin , hiikiim ve hikmer sahibisin (Maicle: 118) ayetindeki Hz.
isa'nm sozlerini okudu, ellerini kald1rch ve: "A/10/11111! Ummetim! Ummetim!" dedi ve ag-
lad1. Aynca bkz. Cclmiu'l-Uslll, 8/546.
510 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

her §eyin inUlkiyeti Allah'a aittir. Diledigi gibi tasarruf eder. Yaratir, yok e-
der; oldlirtir, diriltir; emreder, yasaklar. Biiti.in bu konularda, hi~ kimsenin ve
hi9bir §Cyin gen;ek anlamda bir mudahelesi sozkonusu ola1naz.

«0, her §eye kadirdir .» Kudret ve glictintin yoktur. Gli~si.izltik ve


s1111n
zaaftan 1niinezzehtir. Yerdeki veya gokteki herhangi bir §ey taraf1ndan aciz
biraktlmaktan ylicedir!

Yi.ice Allah'1n yard.1m1yla Maide Suresi'nin tefsiri sona erdi.


Bu sure Cuneyt GOKQE tarafindan tercume edilmi~tir.
En'am Sfiresi; bir gece Mekke'de yetmi§bin melek e§liginde bir defada
inmi§tir. Yerytiztinii, dogudan batiya, her taraftan ku§atan bu melekler, diin-
yay1 tesbih, tahmid ve temcid nidalanyla doldurdular; neredeyse yeryiizii sar-
silrnak iizereydi. Bu durumda Hz. Peygamber (s.a.v.): "Bu yuce Rabbim her
turlu noksanltktan munezzehtir! Yuce Rabbim her turlu noksanl1ktan munez-
zehtir!" deyip secdeye kapandi.
514 RUHU 'L-BEYAN Cuz:7

I. Hamd, gokleri ve yeri yaratan, karanliklari ve aydinligi


var eden Allah'a mahsustur. Boyleyken, kafirler hala Rableri·
ne (ba§kalarini) e§it sayiyorlar.
2. Sizi famurdan yaratan, sonra size bir ecel takdir eden
O'dur. Tayin edilen bir ecel de O'nun katmdadir. Sonra bir de
§iiphe ediyorsunuz.
3. 0, goklerde ve yerde tek Allah 'tzr. 0, sizin gizlinizi de
afigznizi da ve ne kawndigimzi da bilir.

1. «Ha1nd, gokleri» i9indeki gtine§, ay ve ylldJzlarla beraber «ve yeri»


i~indeki kara, deniz, ova, dag bitki ve aga9larla birlikte «yaratan, karanhk·
Ian ve ayd1nhg1 var eden», yok iken meydana getiren «Allah'a mahsus-
tur.» Ayetin ilk kelimesi olan "el-hamd"m ba§1ndaki "el-" tak1s1, genellik
ifade eden belirleme edatidrr; "Zillah" taki "Lam" ise aitlik edatidrr. Buna go-
re bu ifadenin a91klamas1 §U olur: Dtinya ve fillirette, goklerde ve yerde bulu-
nan herkesin ve her §eyin yapt1g1 her tilrlti hamd, Allah'a mahsustur ve O'na
aittir. <;unkii, hamdetme yetenegini onlara veren O'dur. Gii~leri ve kabiliyet-
leri oran1nda, O'nun nimetlerine kaq 1 hamdetmeyi, kendilerine nasip eden de
O'dur. ~u halde, gen;ek anlam1yla, O'nun d1§1nda iyilik yapmay1 seven ve
hamdedilmeyi hak eden hi~ kimse yoktur.
Hamdin, ilahi ~1fatlan kendinde toplayan "Allah" ismine, ozellikle ait
k1hnmas1n1n sebebi, kendi zatinda hamdedilmeyi hak ettigine i§aret etmek
iyindir. Y ani kendisine hamdeden birileri olsun veya olmasm, sonu9 degi~­
mez; 0, her zaman hamdedilmeye lay1ktrr.

Bagav1 der ki: "Burada Allah'1n kendi kendisine hamdetmesi, kullanna


bu olay1 ogretmek ic;indir. Yani, 'O'na hamdediniz' demektir."

Yukanda ozellikle goklerden ve yerden soz edilmesinin sebebi, kullann


gorebildikleri en biiytik yaratik olu§lanndau. dolay1dir. Bunlarda ger~ekten
bi.iytik ibret ve yararlar vardrr. Yerler de gokler gibi gorkemli oldugu halde -
yerin degil de- sadece goklerin 9ogul olarak anllmas1, degi~ik etki ve fonksi-
yonlan olan farkh tabakalara sahip olu§undandrr. Nitekim her iki sema ara-
smdaki uzakhg1n be§ytiz y1llik bir mesafe oldugu soylenmi§tir. 6te yandan -
ayd1nhk degil de- "karanlzklar". deyimi de c;ogul olarak kullanilm1§t1r. Nite-
kitn bu konuda Haddad! §U gerekc;eyi ileri surer: "Nur yay1hp ba§ka tarafa gi-
der. Fakat karanhk oyle degil. "
Ayet: 1-2 EN'AM SURESi/6 515

Rivayet edildigine gore bu ayet, "Nur'un yaratlCISl Allah, karanhklar1n-


ki ise §eytandrr" diyen mecfislleri yalanlamak ilzere inmi§tir.

«Boyleyken, kafirler hala Rablerine (ba§kalarin1) e§it say1yorlar.»


"Boyleyken" deyimi, bunca evrensel delillerle <;tirtittilen §irkin in1kans1zhgm1
vurguluyor. "E§it saymak" da, ayn1 konumda gormek, ayn1 degeri vermek
anlam1na gelir. iici §eyi C§itlemek, onlan denk tutmak demektir. Buna gore
ayetin toplu anlam1 §6yle olur: Kendisine ozgti tisttin ozelli~leri dolay1s1yla
yalmzca ytice Allah (c.c.), hamdedilmeye ve kulluk yap1lmaya layiktrr. Soz
konusu ozellikler, yabuzca O'nun hamdedilip ibadet edilmesini gerektirir.
Hamd ve ibadet de nimetlere kar§l §tikretmenin ba§hca amac1du. 6te yandan
O'nun d1§mdak:i her §ey O'nun sanatin1n eseridir. O'nun d1§1nda hamdediln1eyi
hak eden ba§ka bir kimse yoktur.

Nakledildigine gore, Yemen fakihlerinden bir grup, arif-i billah olan


~eyh Ebul Gays b. Cemil'e geldiler. Ama9lan, kendisini imtihan etmekti.
Kendisine yakla§tiklannda onlara §byle seslendi: "Ey· kulumun kullan ho§
geldiniz !. .. " Onlar, bu ifadeyi 9ok yadirgay1p bilytittiiler. Durumu, iki tarika-
tin §eyhi ve iki grubun lideri olan ismail b. Muhammed el-Hadremi'ye haber
verip ad1 ge~en ~eyh Ebul Gays'1n kendilerine soyl~digi §eyleri anlattilar. Bu-
nun iizerine ~eyh ismail gtildil ve dedi ki: "~eyh Ebul Gays dogru soylemi§-
tir. <;unki.i siz, hevfuuzm kullans1n1z; o ise, hevay1 kendi kulu haline getirmi§-
tir.
ti

2. «Sizi» ba§lang19ta <<~amurdan» yani su kar1§ttnlm1§ bir topraktan


«yaratan, sonra» herbirinizin oliimti i<;in «size bir ecel takdir eden O'dur.»
Evet, insanoglunun ilk maddesi topraktir. <;tinkil insanhgm babas1 olan Adem
(a.s.) ilk kez toprak:tan yaratilm1§ ve sonra soyu kendisinden tiiremi§tir.

Allah, Hz. Adem'i topraktan yaratti. Once onu 9amur yap1p sertle§meye
terketti, yani degi§iklige ugray1p siyahla§mcaya kadar bir kenara brrakti. Son-
ra onu yarat1p §ekil verdi ve ate§te pi§irilmi§ bir hale gelinceye kadar birakt1.
Vuru.Idugunda ses ~Ikaracak kadar sertle§tikten sonra ona kendi ruhundan
ilfiirdil. Topraktan yaratmas1run hikmeti ise, topragm mtitevazi ve fedakar bir
konmnda bulundugundandu. Tevazunun sonu ise ytikselmektir ve kararhhk-
trr. Bu ytizden "yilce Allah, kendi nzas1 i~in tevaz~ gostereni yticeltir" denil-
mi§tir. Hz. Peygamber (s.a.v.) de hep: "Allah'tm, beni mutevazi olarak ya§at
. ve mutevazi olarak ruhumu al" §eklinde dua ederdi.
516 RUHU 'L-BEYAN Ciiz:7

Ote yandan her canh i\:in Allah taraf1ndan belirlenen bir ya§ama, sonra
da olme siiresi vardir. Her birisi i'tin, kendisine ozgi.i bir zaman tan1m1§tlf. Bu
zaman dolduktan sonra inutlaka olecek, ilfilli hiiki.im geryekle§ecektir.
Yeniden dirilmeniz i9in «tayin edilen bir ecel de O'nun katindad1r.»
Bu ecel O'nun ilminin smirlari iyerisindedir. Bunun degi§mesi ya da herhangi
bir kimse tarafmdan engellenmesi soz konusu degildir. Hi9 kimse bu vaktin
ne zaman gelecegini bilemez. insanlann eceli ise, genelde oltim belirtilerinin
meydana ~1kmas1 durumunda, ya da insan1n ya§ad1g1 siireyle oranuh olarak
dU§iintildtigiinde yakla§tk olarak tahmin edilebilir. K1sacas1, ecel her canhn1n
sonu i9in tayin edilen bir vakittir. Bu vakit gelip yatmadan once hi9 kimsenin
bilmesi, ya da miidahele etmesi soz konusu degildir. Nitekim yi.ice Allah'm:
"Hifbir ummet kendisi ifin takdir edilen zamani, ne one alabilir ne de gecik-
tirebilir. " (Mti'minun: 43) §eldindeki ayeti de bunu ifade eder.
«Sonra bir de §iiphe ediyorsunuz.» Sizi ve sizin ashn1z1 yaratip stire-
niz doluncaya kadar sizi ya§atamn Allah oldugu ispatland1ktan sonra, yeniden
dirilme konusunda §tipheye dti§meniz yersizdir. Bu tutumunuzun hi9bir hakh
gerek\:esi yoktur. ilk defa maddeleri yarat1p, onlar1 bir araya getiren ve ilk kez
onlara bir hayat verip herbirisini belli bir stire ya§atan yaraticm1n ikinci defa
bu maddeleri bir araya getirip diriltmesi daha da basittir. Buradaki "§iiphe"
kelimesi, "mirye" kokiinden almarak kullan1lrn1§tlf. Aslmda "mirye", §tiphe
ile artan tereddilt demektir. Hatta Araplar, sagmak amac1yla siitiinti art1rmak
i~in memesini ovalad1m anlammda: Deveyi miryeledim, derler... "Olup, top-
rak ve kemik oldugumuz zaman mi, tekrar dirilecegiz" (Mti'mint1n: 82; Saf-
fat: 16; valaa: 47) ayetlerinden de anla§tld1g1 gibi tekrar dirilme olayma §iip-
hey le bakmalan dolay1s1yla "§tiphecilikle" damgalanmalan iddialarmm son
derece temelsiz, tutarsiz ve giiltin9 oldugunu vurgulamak i9indir.
3. «0, goklerde ve yerde tek Allah'tlr.» O'ndan ba§ka ibadet edilmeye
laytlc hi~ kimse yoktur. Goklerde ve yerde ibadet edilmeye lay1k olanm 0 ol-
mas1, goklerde ve yerde maddi olarak bir yer i§gal etmesini gerektirmez. <;tin-
kti Allah (c.c.), zaman ve mekandan miinezzehtir. 0 >

«0 sizin gizlinizi de a~1g1n1z1 da ve ne kazand1g1n1z1 da bilir .» Gizli


ya da aylk soylediginiz her §eyi bildigi gibi, bir yarar saglamak ya da bir zara-

I- Ytice Allah (c.c.) i9in sonsuz ilsttinliik soz konusudur. Kendisinin de Kur'an'da belirttigi gibi
0 , Ar§'t ku§atm1§tlr. Selefin gorti~ti budur. (Allah hepsinden raz1 olsun.)
Ayet: 3 -4 EN'AM SURESi/6 517

nn ontine ge~mek amac1y la yaptlgnuz §eyleri de bilir. Gizlice kalblerinizden


ge~irdiginiz ya da organlann1zla ortaya koydugunuz gizli ve a\:tk ne varsa
O'nun malumudur. Dolay1s1yla yaptiklann1zdan dolay1 sizi sorguya ~ekecek­
tir. iyiliklerinize kar§l sizi miikafatlandrracak, kotiiliiklerine kar§l da cezalan-
drracaktir.

4. Onlara, Rablerinin ayetlerinden hifbir ayet gelmez ki,


ondan yiiz fevirmif olmasinlar.
5. Hak, kendilerine gelince onu yalanladilar. Alaya aldikla-
n §eyin haberleri yakznda kendilerine gelecektir.
6. Kendilerinden once nice nesilleri helak ettigimizi giirme-
diler mi? Y eryiiziinde size vermedigimiz imkanlari onlara ver-
5 18 RUHU'L-BEYAN Ciiz:7

mi§tik. Onlara gokten bol bol yagmur indirmi§, alt/arindan ir-


maklar akitmi§tik. Fakat onlari giinahlarindan dolayi hetak
ettik. Ve kendilerinden sonra ba§ka bir nesil varettik.

4. «Onlara, Rablerinin ayetlerinden hi~bir ayet gelmez ki, ondan


yiiz ~evirmi§ olmas1nlar.» Buradaki "ayetlerden" ama~ ya inen Kur'an
ayetleridir ki, o zaman "gelme", "inme" anlammdadrr ve ay1klamas1 §oyledir:
Mekke mli§rikleri kendilerine inen tiim Kur'an ayetlerinden yi.iz yevirirler ve
onlara iltifat etmezler. Ya da bunlardan ama9, mficizeleri ve olagantistii sanat-
lan ku§atan evrensel delillerdir. Bu durumda onlann "getirilmeleri'', insanlara
"goriilmeleri" anlamma gelir ve a~tldamas1 §6yle olur: Allah'1n birligine deli!
olan ve kendilerine goriinen tiim mficizeleri inkar edip gormezden gelirler.
Kendilerini o mficize ve delillerin yaratlc1s1na iman ettirecek saghkh bir ba-
k1§la soz konusu mficize ve delillere bakmazlar.
5. «Hak, kendilerine gelince onu yalanladllar.» Kur'an1n tiim
ayetlerinden yliz ~evirdiler. Sergiledikleri davian1§1n son derece yirkin olmas1
dolay1s1yla burada Kur'an-1 Kerim, "hak" sozciigilyle ifade edilmi§tir. <;unkti
ha.k.km yalanlanmas1 hi9 kimseden beklenmeyen bir olaydtr.
«Alaya ald1klan ~eyin haberleri yak1nda kendilerine gelecektir.»
Burada "haberler" diye ifade ettigimiz "enba"' kelimcsi, <;ok biiytik ve
onemli haber anlam1na gelen "nebe'" kelimesinin 9oguludur. Bu ayctte yakm-
da gelecegine i§aret edilen onemli haberler ise, bu dtinyada 9arptinlacaklar1
aclkh azaptrr. Yani, ayetlerle alay etmenin, kendilerine neye mal oldugunu
pek yak1nda anlayacaklardu. Nitekim ytice Allah, Bedir gUnlinde hepsini k1-
h9tan ge9irtmi§ ve oldilnnti§tiir.
6. «Kendilerinden once nice nesilleri helak ettigimizi gormedilcr
mi?» Yani Mekke Halkt, kendilerinden once yaratilan veya kendi donemle-
rinden once ya§ayan pek 9ok insanlan yok ettigimizi duymad1lar n11?

Yukanda, yalanlama, alay etme ve ytiz 9evirme gibi su9lann1n 9irkinli-


gine dikkat 9ekildikten sonra, ardmdan ogiit ve ibret alacaklar1 bir misale yer
verilmi§; ba§ka bir deyi§le, ibret almalar1 amac1yla ge<;mi~ nesillerin durumla-
nna dikkat yekilmi§tir. Ge9mi§ olaylann dogrulugunu pcki§tirmek i~in de
azarlay1c1 soru yontemine ba§vurulmu§tur. Bu olaylardan kesinlikle haberdar
olmalan gerektigini vurgulamak iyin de "gormediler mi?" bi<;iminde bir soru
yoneltiln1i§tir. Yani, eskilerin izlerini gormediler mi? Onlarla ilgili haberleri
A.yet: 4 -6 EN'AM S0 RESi/6 519

duymadllar m1? ..
A

Ayette "nice nesiller" ifadesinin yerinde nice kam'lar yani asirlar tabiri
kullan1lm1§ttr. Bunun sebebi, sozkonusu nesillerin ad1 ge~en asulann belli bir
doneminde ya§adlklan i'(indir. Yani asirdan ama9, o asnn belli bir kesitinde
ya§ayan nesillerdir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.)'in: "Asirlarui en hayzrli-
si benim asnmdir" soztindeki asH da bu anlamda kullantlmi§ttr. Ba§ka bir
gorti§e gore de kam, ya da asIT, seksen veya yuz y1lhk bir zaman diliminden
ibarettir. Bu durumda isim tamlainasmdaki muzaf zikredilmemi§ olur. 0 za-
11
man "asulardan nicelerini ... " demek, "asnn insanlanndan nicelerini... demek
olur.

~imdi de onceki nesillerin nasll hel§k edildiklerinin aynnttlJ olarak a91k-


lamas1na geyilerek §Oyle deniyor: «Yeryiiziinde size vermedigimiz
imkanlan onlara vermi§tik.» <;ok gil9lli bir §ekilde onlan dlinyaya yerle§tir-
mi§, size vermedigimiz imkaruan ve serveti onlara vermi§tik. «Onlara gok-
ten bol bol yagmur indirmi§, altlar1ndan irmaklar ak1tml§hk.» Aga9, ko-
nak ve saraylann1n altJndan mnaklar alatmt§tlk. Ayette geyen "midrar" ifa-
desi, suyun <;ok akmas1, yagmurun bol olmas1 demektir. Nitekim, midrar olan
bir yagmur veya bulut demek; ihtiya<; amnda, ihtiyaca gore bolca su veren,
demektir. Yani Ey Mekke Halk1! Biz, iri yapllibkta, uzun omtirlillilkte ve ge-
ni§ 1nfili imkana sahip olunma konusunda size vermedigimiz <;ok ~eyleri onla-
ra venni~tik, ancak yine de nankorluk ve isyanda bulundular...

Evet, onlara bol imkaruar vermi~tik «fakat onlan giinahlar1ndan dola-


y1 helak ettik.» Her birisini kendi gtinah1yla cezalandud1k. Sahip olduklan
onca servet ve imkan, onlara herhangi bir yarar saglayamadi. Dolay1s1yla ayn1
azap sizin de ba~1n1za gelebilir.

«Ve kendilerinden sonra ba§ka bir nesil varettik.» Helfilc ettigimiz


her neslin arkas1ndan, yerine ba~ka bir nesil koyduk. Ku~kusuz bu da ylice
Allah'tn giictiniln s1n1rs1zhg1ru gosterir. <;unkii O'nun otoritesi son derece ge-
ni§ kapsambdir. Helak edilen nesillerin ortadan kalkmas1 O'nun millkilnden
herhangi bir ~ey eksiltmez. Nitekim helak ettigi her neslin yerine yenisini ko-
yar ve tilkeleri yeniden onunla imar ettirir, prensip olarak ylice Allah , zalim
ve inkarc11nilletlere belli bir silre tanlf, daha sonra ortadan kald1nr ve yerleri-
ne he~eyi Ol<;tilil ve dengeli yapan adil insanlar koyar.
520 RUHU'L-BEYAN Ciiz:7

7. Sana kftgitta yazili bir kitap indirmi§ olsak da ona elleriy-


le dokunsalardi, yine de o kfifirler: "Muhakkak ki bu, apaflk
bir sihirdir" derlerdi~
8. "Ona bir melek indirilseydi ya" dediler. Eger bir melek
indirmi§ olsaydik i§ bitmi§ olurdu. Sonra onlara hif miihlet
verilmet.di.
9. Eger peygamberi melekten yapsaydik, onu, insan
suretinde ktlardik. Onlari yine de dii§tiikleri §iipheye dii.§iiriir-
diik.
10. Sen.d en onceki peygamberler ile de alay edilmi§ti. On-
larla alay edenleri, alay konusu ettikleri §ey fepefevre kzt§ati-
verdi.
Ayet: 7-9 EN'AM S0RESi / 6 521

11. De ki: "Yeryiizilnde dola~tn. Sonra da yalanlayan.larin


iiklbeti nasil olurmu~ bir goriin. "

7. Rivayet edildigine gore, bir kts1m mti§riklerin Hz. Peygambere: "Ey


Muhammed! Bize Allah tarafmdan bir kitap getinnedigin stirece sana inan-
mayacag1z. Aynca o kitap ~liginde de dort melek gelecek sozkonusu kitab1n
1
Allah taraf1ndan gonderildigine ve senin Allah 1n Rasfilti olduguna tan1khk
edecek; ancak o zaman iman ederiz" demeleri tizerine ytice Allah (c.c.) ~u
ayeti indirdi:
Ey Muhammed! «Sana kag1tta yaz1h bir kitap indirmi§ olsak da»
hi~bir ku§kulan kalamayacak ~ekilde gozleriyle gordiikten sonra «Ona elle-
riyle dokunsalard1, yine de o kafirler» ortada goriinen hakka kaI§I inatla:
«'Muhakkak ki bu, apa~1k bir sihirdir' derlerdi.» Burada ozellikle elleriy-
Ie dokunmalanndan soz edilmesi, dokunma olay1nda bir taklit, aldatma baha-
ne ve hile olamayacag1ru vurgulamak ic;indir. Mesela, bu durumda: ''Gozleri-
miz kapandt" gibi bir mazeret ileri stirmeleri mtimktin degildir. Kisacas1, go-
ztin aldanabildigi yerde dokunman1n" aldann11yacag1 vurgulanmt§tlf. 6te
11

yandan dokunma denince "el'' akla geldigi, yani genelde "el ile" dokunuldugu
halde, ozellikle "elleriyle dokunsalardt " denmesinin sebebi ise, ba~ka ihti-
malleri ortadan kaldumak, yorumlann ontinli kesmek ve ttim bahaneleri ge-
c;ersiz kllmak iyindir.
8. «'Ona bir melek indirilseydi ya' dediler.» indirilsin de gorelim,
inip onun peygamber oldugunu bize soylesin bakahm. «Eger bir melek in-
dirmi§ olsayd1k i§ bitmi§ olurdu.» Onlann istekleri dogrultusunda as1l gorii-
ntimtinde bir melek indirseydik, her §ey biterdi; olan olur, toptan heHik olur-
lardi. Aynca, tirktitticil bir gortintime sahip oldugu ic;in, insanlann onu gortip
bakmaya gtic;leri yetmezdi, dolay1s1yla hepsi yok olurdu. «Sonra onlara» ar-
t1k «hi~ mtihlet verilmezdi.» Hatta goz a~1p kapayana kadar bile, kendilerine
ondan sonra stire tan1runas1 sozkonusu olmazdt.
9. «Eger peygamberi melekten yapsaydtk, onu insan suretinde k1-
lard1k.» insanlann, melekleri asli ~ekilleriyle gorebilmeleri mtimktin olmad1-
g1 ic;in, boyle bir durumda yine melekten gonderdigilniz o peygamberi insan
sfiretinde gonderirdik. <;link.ti insanoglunun, melekleri asll ~ekilde gormeleri
mtimktin degildir. Peygamberleri insandan gonderdigimiz durumda «Onlari
yine de dii§tiikleri ~iipheye dii§iiriirdiik.>> Ona da sen melek degil, insans1n
522 RUHU'L-BEYAN Ci1z:7

derlerdi.

10. «Senden onceki peygamberler ile de alay edilmi§ti.» Bu, Hz. Pey-
gamber'e (s.a.v.) kav1ninden gordtigti hakaretlere ka~tl1k bir Hahl tesellidir.
Yani, Ey Muha1nmed! Allah'a yemin olsun ki, senden onceki pek 9ok pey-
gamberle de alay edilmi§ti. «Onlarla alay edenleri, alay konusu ettikleri
§ey ~epe~evre ku§attverdi.>> Peygamberlerle alay ettiklerinden dolay1 ytice
Allah onlan helak etti.
11. «De ki: 'Yeryiiziinde dola§1n.» Eski milletlerin ba§1na gelen
felaketleri gormek ve tammak ivin gezin. «Sonra da yalanlayanlann aktbeti
nas1I olurmll§ bir goriin.'>> Yerle bir edili§lerini bir dti§tintin. "Ahbet," i~in
van§ noktas1 ve sonucu demektir. Ku§kusuz alay etme meselesi, §tmank in-
sanlann, tarih boyunca her zaman ve her yerde din davetc;ilerine kaf§I ba§vur-
duklan bir silahtu~ sergiledikleri bir tutumdur.

Rivayet edildigine gore bir gtin Hz. Peygamber (s.a.v.) Mescid-i Ha-
ram'da Bilfil, Suhayb ve Ammar gibi bir k1s1m fakir miisltimanlarla beraber
oturuyordu. 0 sirada bir grup Kurey§'in ileri gelenleri ile birlikte Ebfi Cehil
oradan gevti ve fakir mtisltimanlan gostererek: "Muhainmed, bunlann cenne-
tin efendileri olacaklanm iddia ediyor oyle mi?" dedi ve onlarla alay etti. 0
da yaptig1 alay1n cezas1n1 Bedir gtintinde gordti. Allah, ona yapacag1ru yaptl.
Ku§kusuz bu, baslret sahipleri isrin btiytik bir ibret noktas1dlf.
Ayet: I 0-12 EN'AM SURESi/6 523

12. De ki: "Goklerde ve yerde olanlar kimindir?" De ki:


"Allah 'mdir." 0, merhamet etmeyi iizerine alml§tir. Muhak-
kak ki 0, sizi kendisinde §iiphe olmayan kiyamet gii.niinde
toplayacaktir. Husrana dil§enler, inanmazlar.
13. Gece ve giindiizde bartnan her §ey O'na aittir. 0, her
§eyi fok iyi ifiten ve fOk iyi bilendir.
14. De ki: "Gokleri ve yeri yaratan, rizrklandiran,fakat rzz-
ka ihtiyaci olmayan Allah 'tan ba§kasini mi dost edineyim?"
Ve de ki: "!)uphesiz ben, miisliiman olanlarin ilki olmakla
emrolundum. '(Bana) Asia ortak ko§anlardan olma' (emri ve-
rildi.)"
15. De ki: "Rabbime kar§l gelirsem biiyiik bir giiniin aw-
bindan korkartm. "
16. 0 giin kimden awp giderilirse, §iiphesiz ki Allah, ona
merhamet etmi§tir. i§te apaftk kurtulu§ budur.

12. «De ki: 'Goklerde ve yerde olanlar kimindir?' De ki: 'Allah'1n-


d1r.'» Bu, Mekke halk1n1 Him yaratiklann Allah'a ait olduguna inanmaya
zorlayan bir ifadedir. Her~eyin idare~ miilkiyet ve tasanuf baknn1ndan Allah' a
ait olduguna Mekke halknu iman etme durumunda birakir. Bu dunnnun boyle
oldugu, hi9 kimse tarafindan inkar edilemiyecek kadar ortada iken ey Mekke
halk1! Sizin de bunu kabul etmekten ba~ka bir se~eneginiz var m1d1r? Ba~ka ·
bir deyimle, bu apa~1k du.rumu inkar etmeniz mtimkiin m.ii.dtir? Bu, hemen ce-
524 ROHU'L-BEYAN Ciiz:7

vapland1nlmas1 gereken bir sorudur.


«0, mer hamet etmeyi iizerine almt§hr .» Bu, ytice Allah'1n kullanna
son derece merhametli oldugunu ve onlan cezaland1rmada acele etmedigini
vurgulayan bag1ms1z bir ctimledir. Merhameti tizerine almas1run anlam1 ise,
bir llituf ve ihsan olarak, kullanna·merhamet etmeyi kendisine gerekli kllm1§-
t1r, demektir. Llituf ve ihsan d1~1nda ytice Allah'1n gerc;ek anlam1yla herhangi
bir ~eyi yapma zorunda olmas1 gibi bir durum dil§tintilemez.
«Muhakkak ki 0, sizi kendisinde §iiphe olmayan k1yamet giiniinde
toplayacakhr.» Allah'a yemin olsun ki, 0 sizi, k1yamet gtintinde bir araya
toplainak tizere kabirlerde toplayacaktir. Zamaru geldiginde ~irkiniz ve diger
gtinahlanruz i~in sizi cazaland1racaktlr. Sennayeleri olan saghkh ak1ll~nru yi-
tirip «hiisrana dii§enler, inanmazlar.» Duygu, vehim ve isteklerine-uyduk-
lan ve taklide daldlklan i<;in ktiflirde israrh olurlar, imana yana~mazlar, rah-
metin ozel dairesinden ~Ikarlar.
Kadi der ki: "Yukanda ge9en rahmetten amay, dtinya ve fillireti ku§atan
rahmettir. Ytice Allah'• tarumak, delil ve htiktim koyman1n ve kitap indirme-
nin sadece O'nun taraf1ndan gen;ekle~tirildigini bilmek de bu anlamda ilfilli
rahmetin kapsam1na girer." ·
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor ki: "Yii.ce Allah rahmet'i yii.z par9a
olarak yaratmt§; doksandokuzunu kendi katinda biralap bir tanesini-yeryii.zii-
ne indirmi§tir. i§te yaratzklann, kar§zlikh merhametle§melerinin kaynagi,
ilahf rahmetin bu parfas1d1r. Bu yii.zden hayvan bile yavrusuna isabet eder
korkusuyla ayagmz kaldznr. <2> Bu bile, mtisltimanlar iyin ne kadar btiytik bir
11

mlijde ve iitnidin sozkonusu oldugunu gosterir. <;tinkti, bir tanecik rahmet


par~as1ndan gortinen ve goriinmeyen bunca nimet meydana geldigine gore,
ahiretteki ytiz paryarun tamam1ndan meydana gelecek durumu art1k dti~ti-
'
.. ....
nun

Hz. Om.e r (r.a.) diyor ki: "Bir giln Hz. Peygamber'e bir grup esir getiril-
di. Aralanndan bir kad1n gogtislerini tutmu~ ko~uyordu. Bir ara ganimetler
aras1nda bir 9ocuga rastlach. Ahp bagnna bastt, gogstine yap1~t1np emzinneye
ba~lad1. Bu suada Hz. Peygamber bize dontip dedi ki: 'Bu kaduun kendi eliy-
le fOcugunu ate§e atacag1na ihtimal verir m.isiniz ?' Biz: 'Hayir, biz atmaya-
cag1 inanc1nday1z' dedik. Bu defa Hz. Peygamber buyurdu ki: 'i§te yii.ce Al-

2- Bu hadisi Buhari tahric etmi§tir.


A.yet: 12-14 EN'AM S0RESi/6 525

lah'm kendi kullanna olan merhameti bu kadinm fOcug una olan merhame-
tinden daha fazladir. '" <3)

Allah'un! Alrum1z1n terledigi, inlemelerimizin ~ogald1g1, dostlanm1z1n


ilzerimize agladlg1 ve doktorun bizden limit kestigi anda sen bize merhamet
et! Allah'Im! Toprag1n bizi orttiigii, dostlann bizimle vedala§tlg1, nimetlerin
bizi terkettigi ve ruhumuzun bizden kesildigi saatte sen bize ac1!. .. Allah'1m!
ismimizin unutuldugu, viicudumuzun yiirtidtigti, kabrimizin silindigi ve defte-
rimizin dilriildiigii zamanda sen bize rahmet eyle! Allah'tm! S1rlann ortaya
dokiildtigil, gonUldekilerin ac;1ga y1ktlg1, hesap dokilmlerinin yap1ld1g1 ve her
§eyin olytiltip bi~ildigi giinde, rahmetini bizden esirgeme! Ey Diri, her §eyi
idare eden Rahman ve Rahim olan Allah'1m! Senin rahmetine s1g1n1yor ve
yardunlill dili yoruz !.. .
13. «Gece ve giindiizde bar1nan her §ey O'na aittir.» Gece ve giln-
dtizde yer alan ve onlar tarafindan ku§atllan her §ey Allah'a aittir. Bu yilzden,
diledigi takdirde Peygamberine bolca mal-mtilk verip emu yarattklann en zen-
gini haline getirebilir. «0, her§eyi ~ok iyi i§iten ve ~ok iyi bilendir.» O'nun
i§itmedigi, ya da bilmedigi hiybir §ey yoktur. Dolayis1yla hivbir soz, ya da fii-
lin O'ndan gizli kalmas1 mtimktin degildir.

14. Ey Muhammed! Mekke kafirlerine «de ki: 'Gokleri ve yeri yara-


tan, r1z1klandiran, fakat rizka ihtiyac1 olmayan Allah'tan ba§kas1n1 mi
dost edineyim?'» Bu ayet, Mekke mii§riklerinin, Hz. Peygamber'i §irke ve
kendi atalanrun dinine davet ettikleri bir sirada inmi§tir. E vet, ey Muham-
med! Mekke mti§riklerine de ki : "Tek ba§1na, ya da Allah'a ortak ko§mak
sfiretiyle ba§kas1n1 IIll ilah edineyim? Hayir, Allah'tan ba§kaslill dost edinme-
yecegim. <;ilnkti daha once hi~ omegi olmadan yeri ve gokleri Allah meydana
getinni§, 0 yaratmt§tlT. Dstelik o ~ yaratt1klann1 nz1kland1nr; ancak 0 nun 1

11
nzka ihtiyac1 yoktur... Gortildtigii gibi, burada yasaklanan "dost edinmek"
degil, "Allah'tan ba~kas1ru dost edinmek" olay1dir.

-«Ve de ki: 'Suphesiz hen, miisliiman olanlar1n ilki olmakla emro-


lundum.'» Evet, Hz. Peygamber (s.a.v.), sadece Allah'a yonelmekle emrolun-
mu§ ve kendi iimmetine omek olmas1 istenmi§tir. Ey Muhammed de ki: 'Ba-
. na, «Asia ortak ko§anlardan olma»' emri verildi. .. ' Buna gore, hivbir
dilnyevi i§te O'na ortak ko§mam dogru degildir. Ben, isiam'1 y~amakla emro-

3- Milslim, Tevbe.
526 RUHU'L-BEYAN Ciiz:7

lundmn ve bana ~irk yasakland1.


15. «De ki: 'Rabbime kar§J gelirsem», her ne ~ekilde olursa olsun
O'nun e1nirlerini ~igner ve yasaklanru i§lersem <<biiyiik bir giiniin», yani
k1yamet gtinliniin «azab1ndan korkanm.'» Bu ifadeler mi.i§riklerin i.imitleri-
ni k1rmaya ve azab1 gerektirecek §ekilde Allah'a ka~1 geldiklerini belirtmeye;
tariz etmeye yoneliktir.

16. «0 giin kimden azap giderilirse,» k1yamet gtiniinde kim azaptan


korunursa, «§iiphesiz ki Allah, ona merhamet etmi§tir»; onu kurtann1§ ve
nimetlendi.rmi§tir. «i§te apa~1k» nimet ve «kurtulu§ budur .>>

17. Allah sana bir zarar isabet ettirecek olsa, o zarari


0 'ndan ba§ka hifbir kimse kaldiramaz. Sana bir hayir isabet
ettirecek olursa, 0, her §eye kadirdir.
18. 0, kullarinin iistiinde kahredici giice sahiptir. Ve 0,
Ayet: 15-18 EN'AM S0RESi / 6 527

hiikiim ve liikmet sahibidir. Her §eyden haberdardtr.


19. De ki: "$ahitlik yoniinden hangi §ey daha yucedir?"
De ki: "Allah'tir. 0, benimle sizin aranizda §ahittir. Bu
Kur'an, sizi ve haberi kendilerine ula§anlari uyarmam ifin
bana vahyolunmu§tur. Allah ile beraber ba§ka ililhlar bulun-
duguna siz mi §ahitlik ediyorsunuz?" De ki: "Ben §ahitlik et-
miyorum." De ki: "O, ancak bir olan iliihtir. Ben sizin ortak
ko§tukfanmzdan uwgim. "

17. «Allah, sana bir zarar isabet ettirecek», hastahk, fakirlik ve ben-
zeri bir §eye maruz birakacak «olsa, o zarar1 O'ndan ba~ka hi~bir kimse»
gideremez ve «ka~az»; senden uzakla§tlramaz. Sadece 0 kaldrrabilir.
«Sana bir hayir i~abet rttirecek olursa,» sana saghk, nimet ve benzeri bir
§CY verecek olursa, ~~_,,lher~eye kadirdir», dolay1s1yla onun hayn. koruyup
devam ettirmeye gilcti yeter ve O'ndan ba§kas1 o hayn ortadan kaldrramaz.
18. «0, kullarin1n iistiinde kahredici giice sahiptir.» Hi<;bir §eyin
O'nu aciz birakmas1 sozkonusu degildir. «Ve 0,» yapttg1 ve emrettigi her hu-
susta «hiikiim ve hikmet sahibidir. Her §eyden haberdard1r .» Kullann1n
ttim durumlanru ve her tiirli.i gizli i§lerini bilir.

~u halde kulun ba§hca gorevi, Efendi'sini tan1mas1 ve O'nun


ubfidiyetiyle me§gul olmas1dtr. i§te 0 mabud, her §eyi yaratlp icad eden ve
kahredici bir giice sahip olan yiice Allah'tir. ..
~eyh Abdulvfillid b. Zeyd'ten hikaye edildigine gore, kendisi §Oyle bir
olay anlatm1§: Ben bir vapurda yolculuk yap1yordum. Rtizgar bizi bir adaya
stiri.ikledi. Orada putlara tapan bir adam gordiik. Ona: "Hey, adam ! Sen kime
ibadet ediyorsun?" diye sorduk, putu i§aret etti. Sonra ona dedik ki: "Senin
tapttg1n bu §ey insan eliyle yaptlmt§tlr. Bizde bunun gibilerini yapan pek ~ok­
tur. Bu taptlacak bir ilfill degildir!. .. " Bunun tizerin o da bize: "Peki, siz kime
ibadet ediyorsunuz?" diye sordu. Cevap olarak dedik ki: "Biz semada ar§1
olan, yeryiizi.inde gticii bulunan diriler ve canhlarla ilgili hi.ikiimler veren yi.ice
varhga ibadet ederiz. O'nun isimleri kutsaldtr, §3.nt yilcedir." Daha sonra: "Pe-
ki ama, bunu size kim ogretti?" dedi. Biz dedik ki: "O, bize bir peygamber
gonderdi. l§te o peygan1ber, bize tiim bunlan ogretti." Sonra: "Peygamber
aran1zda ne yaptr?" diye bir soru yoneltti. Biz de §U cevab1 verdik: "Hz. Pey-
gamber, risaleti teblig gorevini yaptiktan sonra her§eyin hakiki sahibi olan
528 I RUHU'L-BEYAN Cu z: 7

yilce Allah, onun ruhunu teslim ahp kendi katma ytikseltti. " Daha sonra §Oyle
bir soru sordu: "Peki, o gittikten sonra, aranizda belirti ve alamet brraktl m1?"
Biz dedik ki: "Bize, kendi Meli.kine ait bir kitap brrakti." Bunun ilzerine: "Pe-
ki oyleyse; 0 Melik'in kitabm1 bana gosterin, bakahm" dedi ve §oyle ilave et-
ti: "Ku§kusuz; Meliklerin kitaplann1n 9ok ahmh, gosteri§li ve gtizel olmast
gerekir." Onun bu istegine kar§1bk kendisine Mushaf1 getirdik. Dedi ki: "Ben
bu kitab1 daha once gormedim, tanim1yorum." Biz ahp bir sure okumaya ba§-
lad1k. Sfire tamamlan1ncaya kadar hi9 ses <r1karmadan 9ok dikkatli bir §ekilde
dinledi ve §Oyle dedi: "Bu sozlerin sahibine kesinlikle isyan edilmemesi gere-
kir." Daha sonra islfun'a girip 9ok gtizel bir §ekilde mtislilmanhg1 devam ettir-
di ve bir sure sonra gtizel bir §ekilde oldti.

Uzun soztin lasas1, stirekli olarak ylice olan Allah'a hamd olsun.
19. «De ki: '~ahitlik yoniinden hangi ~ey daha yiicedir?'>> Rivayet
edildigine gore Kurey§ Hz. Peygamber'e (s.a.v.): "Ey Muhammed! Seni yahu-
di ve hrristiyanlardan sorduk, kendi kitaplarmda sana yer verilmedigini; senin
ozelliklerinden soz edilmedigini iddia ettiler. Oyleyse, Allah'm rast1lti oldugu-
na kimin §ahitlik yapt1g1rn bize goster; ~tinkii onlar senin peygamberligini
inlcar ediyorlar" dediler... i§te bunun tizerine bu ayet-i kerime inmi§tir.
Burada yilce Allah (c.c.), sevgili peygamberine §ahitlik yontinden hangi
§eyin daha ylice oldugunu onlara sormas1m. emrediyor; hemen ard1ndan da
kendisi cevap veriyor: «De ki: 'Allah'br.» Y ani, §ahitlik yontinden Allah,
her §eyden daha yticedir. Oyleyse O'nun §ahitligi insanlarm §ahitliginden da-
ha tistiindiir. <;iinkti onlar1n §ahitli~
"' i ebilgisi her §eyi ku§atmaz; ba§ka bir
deyi§le onlar her §eyin mahiyetini anlartuyla bilemezler, yilce Allah'm il-
mi ise her §eyi ku§atm1§tlr. «0, beni sizin aran1zda §ahittir.>> Benim
dogruluguma 0 §ahitlik yapmaktadu. ·
Peygamberligimin dogruluguna tan1khk yapan «bu Kur'an, sizi ve» la-
yamete kadar «haberi kendilerine ula~anlan», ttim cinleri ve insanlan ·
«uyarmam», i<rindeki tehditlerle korkutmam «i~in bana vahyolunmu§tur.»
O'nun tarafmdan bana gonderilrni§tir.
«Allah ile beraber ba§ka ilahlar bulunduguna siz mi §ahitlik ediyor-
sunuz?'» Bu, Allah'a ortak ko§tuklar1n1 kendilerine itiraf ettirmege, yaduga-
maya ve azarlamaya yonelik bir sorudur ... «De ki: 'Ben §ahitlik etmiyo-
rum'», Siz §ahitlik etsenizde ben yalan-yanl1§ bir §eyi onaylam1yorum.
Ayet: 19-20 EN'AM SURESi/6 529

«De ki: '0 ancak bir olan ilahtar.» O'ndan b~ka ilfill yoktur. «Ben si-
zin ortak ko~tuklar1n1zdan uzag1m.'» Ortak ko§tugunuz putlarla hi~bir il-
gim yoktur. Burada Hz. Peygamber'e yonelik emrin iki kez "De ki; De ki"
§el<linde pe§pe§e gelmesinin nedeni olay1n onemine dikkat 9ekmek ve peki§-
tirmek i~indir.

20. Kendilerine kitap verdikle.rimiz, peygamberi, fOcuklari-


ni tanuliklan gibi tanirlar. Onlar nefislerini husrana ugratan-
lardir. Onlar iman etmezler.
21. Alla,h'a kaT§l yalan uyduran veya O'nun aye.tlerini ya-
lanlayandan daha zalim kim olabilir? $iiphesiz ki zalimler,
kurtulu§a eremezler.
530 ROHU'L-BEYAN Cuz:7

22. Kiyamet gununde hepsini toplanz. Ve sonra o ortak ko-


§anlara: "0 rtak olduklanni sandigmiz ortaklan1uz nerede?"
deriz.
23. Sonra (ifinde bulunduklarz zor durumdan dolayi):
"Rabbimiz olan Alla.h'a yemin olsun ki, biz O'na ortak ko§an-
lardan degildik" demekten ba§ka fareleri kalmaz.
24. Bak! Kendi kendilerini nasil yalanladilar. Ve uydur-
duklan (putlar) kendilerinden nasil kaybolup gitti.

20. «Kendilerine kitap verdiklerimiz,» kendilerine Tevrat ve incil ver-


digimiz yahudi ve huistiyanlar, «peygamberi, ~ocuklartn1 tan1d1klar1 gibi
tan1rlar.» Yahudi ve hrristiyanlar, Hz. Muhammed'in ozelliklerini ve mesaj1-
mn mahiyetini kendi kitaplarmda okuduklan i9in, onu ~ocuklanm tan1d1klan
gibi tanrrlar, davasmm hak oldugunu gayet iyi bilirler.
Rivayet edildigine gore Hz. Peygamber (s.a.v.) Medine'ye geldiginde
Hz. Omer, Abdullah b. Selam'a §6yle sordu: "Yilce Allah, Hz. Peygamber'e
bu ayeti indirdi, bu ne bi~irn bir tammadir, a~1klar m1sm?" Bunun tizerine Ab-
dullah b. Selam'1n cevab1 §U oldu: "Onu aran1zda ilk kez gordi.igi.imde, oglu-
mu tan1d1g1m gibi tamd1m. Hatta ben, Hz. Muhammed'i oglumdan daha fazla
tan1d1gmu soyleyebilirim, ~ilnkii ben kachnlar1n ne halt i§lediklerini bilemem.
Muhammed'in ise Allah tarafmdan gonderildigine daha fazla inamyorum." Bu-
nun i.izerine Hz. Omer (r.a.): "Allah seni muvaffak etsin , ey ibn Selam" dedi.
«Onlar nefislerini hiisrana ugratanlardir.» Allah'm, insanlar1, onun
i.izerine yaratt1g1 ilfilli f1trat1 yitirerek ve inanmay1 gerektiren delilleri btitti-
nilyle gormezlikten gelip hiisrana ugrayanlardir. «Onlar iman etmezler.»
Kalbleri mi.ihtirlti oldugundan inanmalan sozkonusu degildir.
21. «Allah'a kar§• yalan uyduran», O'nun peygarnberini yanh§ bir §e-
kilde tan1tan, meleklerin O'nun kizlar1 olduklann1 ileri suren «veya O'nun
ayetlcrinh>, gonderdigi Kur'an'1 ve gosterdigi mficizeleri «yalanlayandan»
sihir oldugunu iddia edenlerden «daha zalim kpn~bilir?» Bu ve benzeri
tav1rlar1 sergileyenlerden daha zalim kimse olarriaz!
\...._
... ~iiphesiz ki zalimler,
kurtulu~a eremezler.» Umduklann1 bulamadtldan gibi, yakay1 kurtarmalar1
da mtimki.in degildir. Bu tip zfilimlerin durumu bundan ibaret olunca, zuliim-
de daha da ileri gidenlerin ve zulmtin dorugunda olanlann durumlann1 da sen
dti§iin!...
Ayet: 20-24 EN'AM SURESi I 6 531

22. <<K1yamet giiniinde hepsini toplaraz.» K1yamet gtiniinde ti.im in-


sanlan bir araya getiririz. «Ve Sonra» azarlamak, kinamak ve milletin huzu-
runda rezil etn1ek i<;in «o ortak ko~anlara: 'Ortak olduklar1n1 sand1g1n1z»
ve Allah'a ortak ko§tugunuz «Ortaklarin1z,» sizi savunacaklarm1 ileri si.irdti-
giiniiz sahte ilfilllar1n1z «nerede?' deriz.» Burada "ortak olduklanm sandigi-
mz" ci.imlesindeki "sandig1n.1z" kelimesinin genellikle yalan ve yanh§ iddia-
lar anlamma gelen "zu'm" koktinden gelmektedir.

23. «Sonra (i~inde bulunduklart zor durumdan dolay1): 'Rabbimiz


olan Allah'a yemin olsun ki, biz O'na ortak ko~anlardan degildik' de-
mekten ba~ka ~areleri kalmaz.>> Omtir boyu stirdiirdtikleri ktiftirlerinden
uzakla§maya \;ah§maktan ve hi<;bir ilgileri olmad1gm1 belirtmekten ba§ka ~a­
releri kalmaz. Ne yapacaklanm §a§trd1klan ve son derece <;aresizlik i<;inde
kald1klar1 i<;in: "Allah'a yemin ederiz ki, biz O'na ortak ko§anlardan degildik"
diyeceklerdir.
24. Ey Muhammed! «Bak! Kendi kendileririi nasd yalanladdar .»
Dtinyada yapttl<lar1 §irk su<;unu nas1l da inkar ettiler. Onlann bu yalanlan ger-
<;ekten <;ok ilgin<;tir. «Ve uydurduklari (putlar) kendilerinden nastl kaybo·
lup gitti.» iftiralan nastl da u~up gitti. Nitekim onlar, tapt1klar1 putlann, ken-
dilerini Allah katmda savunacaklanna inan1yorla:rd1. i§te, onlann bu iddialan-
nm temelsiz, dayanaks1z, yalan ve yanh§ oldugu nasil da ortaya v1kt1.

Rivayet edildigine gore, ytice Allah'1n kiyamet glini.inde, tevhid ehlini


affettigini ve hatalarm1 bag1§lad1g1n1 goren mti§rikler kendi aralar1nda §U ka-
rara vanrlar ve derler ki: "Gelin, Allah'a ortak ko§tugumuzu inkar edelim, ba-
kars1n1z biz de, tevhid ehliyle beraber kurtuluruz." Daha sonra da §5yle soy-
lerl~r: "Rabbimiz olan Allah'a yemin olsun ki, biz O'na ortak ko~anlardan
degildik. " Bunun tizerine ag1zlar1 mtihi.irlenir ve btittin organlan, onlar1n ktif-
re dti§ttiklerine ili§kin tan1kbk yaparlar. Boylece kurtulu§a ermeleri .mtimktin
olmaz.
532 RUHU'L-BEYAN Cuz:7
Ayet: 2 5 EN'AM SU RESi/6 533

25. Onlardan seni dinleyen de vardu. Biz onlann kalbleri-


ne anlamalanna engel olan perdeler gerdik ve kulaklanna
afferlik verdik. Onlar, biitiin deliUeri gorseler bile onlara iman
etmezler. Hatta sana geldiklerinde seninle mucadele ederler.
Ve inkar edenler: "Bu oncekilerin masallanndan ba§ka bir
fey deffeldir" derler.
26. Onlar, insanlari Kur'an'a iman etmekten alikoyarlar.
Ve kendileri de ondan uzakla§irlar. Boylece ancak kendilerini
heliik ederler. FakaJ bunun f arkinda degildirler..
27. Ate§in iizerinde durdurulduklan zaman: "Ne olurdu
tekrar diinyaya dondiiriilseydik, Rabbimizin ayetlerini ya/an·
lamasaydik da mii'minlerden olsaydik" dediklerini bir gorsen.
28. Hayir, daha once gizledikleri onlara goriindii. Tekrar
diinyaya dondiiriilseler yine kendilerine yasak edilen §eylere
diinerler. Dogrusu onlar yalanculirlar.
29. Onlar: "Hayat, ancak diinya hayatidir. Biz tekrar diri·
lecek degiliz" dediler.
30. Rablerinin huzurunda durdurulduklan zaman onlari
bir giirsen! Rableri (onlara) §liyle der: "Bu, bir gerfek degil
midir?" Onlar da: "Rabbimize yemin olsun ki, gerfektir" der-
ler. Rableri de onlara: "Oyleyse inkanniz sebebiyle tadin aza-
bi!" der.
31. Allah'in huzuruna fikmayi yalanlayanlar, gerfekten
hiisrana ugramiflardir. Kiyamet giinii ansizzn kendilerine ge-
lince onlar, giinahlarzni sirtlarina yiiklenmi§ olarak §Dyle der-
ler: "Diinyada yaptigimiz kusurlardan dolayi yaziklar olsun
bize!" Bakin yiiklendikleri giinah ne kiitiidiir!
32. Diinya hayati oyun ve eglenceden bafka bir §ey degildir.
Ahiret yurdu ise, Allah 'tan korkanlar ifin daha hayirlulir. Ak·
linizi kullanmaz misinzz?
534 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

25. Ey Muhammed! Sen Kur'an-1 Kerim'i okudugunda «Onlardan seni


dinleyen de vard1r.» Rivayet edildigine gore Ebfi Stifyan, Velld, Nadr, Utbe,
~eybe, Ebu Cehil ve benzerleri toplan1p Hz. Peygamber'in Kur'an-1 Kerim
okuyu§unu dinlerler, sonra eski donemlere ait bilgileri bilen Nadr'e derler ki:
"Ey Ebfi Katlle! Muhammed ne diyor?" 0 da §U cevab1 verir: "Kabe'yi kendi-
sine ev edinene ye1nin olsun ki, ne dedigini bilmiyorun1. Bildigim tek §ey, di-
lini hareket ettirip -size eski donemlere ait anlatug1m ttirden- bir siirti eskile-
rin masallann1 okuyor. Sonra Ebu Stifyan der ki: ''Bana gore anlatt1g1 §eylerin
birk1sm1 haktir... " Ebfi Cehil de der ki: "Hayu, kesinlikle!. .. " i§te bunun iize-
rine bu ayet inmi§tir.

«Biz onlann kalblerine» insanlarm ah§ageldiklerinin d1§1nda dinledik-


leri Kur'an'1 «anlamalanna engel olan» birtak1m «perdeler gerdik ve ku-
laklar1na» hakkt i§itmelerini engelleyen bir «ag1rhk verdik.» Ayette ges:en
ve "perdeler" anlam1na gelen "ekinne" sozcilgii, herhangi bir §eyi ortmek
i9in kullanllan nesne anlam1ndaki "kinan" kelimesinin 9oguludur; "aglrhk"
da, sagrrhk demektir. Ku§kusuz ki, cehaletin ve anlay1§s1zbg1n zirvesinde ol-
duklarm1 ifade , etmek i9in kullan1lan bir temsildir. Buna gore kalbleri ve ku-
laklan Kur'ani hakikatlan anlamaya kapahdrr. Buda gosteriyor ki, ytice Allah
diledigi gibi kalblerde tasarruf eder onlan degi§tirir, yonlendirir. Bir k1srmna
hidayeti nasip ederken diger bir la.smm1 da ilfil11 Kelanu anlamayacak ve iman
etmeyecek §ekilde perdeler. <;tinkti: «Onlar biitiin» Kur'an'1 «delilleri» i§it-
seler ve «gorseler bile onlara iman etmezler», kesinlikle inanmazlar. Aksi-
ne ti.imtinti teker teker inkar ederler. A§in inat ve korii kortine taklitten dolay1
bu delillere ya sihirdir derler ya da yalan isnat ederler veya ge9mi§e ait birta-
lam efsane ve hikayeden ibaret oldugunu iddia ederler.

«Hatta» Kur'an'1 anlamakta o kadar aciz kalrrlar ki, «Sana geldiklerin-


de» kalklp «seninle miicadele ederler», a§1n cahilliklerinden ottirii seninle
tartl§maya ba§larlar. «Ve inkar edenler» i§ittikleri Kur'an 1 sadece inkar et-
1

mekle yetinmeyip: «'Bu oncekilerin masallanndan ba§ka bir §ey degildir'


derler .» Boylece Kur' an ayetlerinin, eski kavimlerin yalanlanndan, yalan-
yanh§ gorii§ ve dii§iincelerinden, ibaret oldugunu ileri stirerler. Ayette ge~en
ve "masallar" diye ifade edilen "esatfr" kelirnesi "tistfire" kelirnesinin \:Ogu-
ludur. Nitekim gtiltin9ltikler ve komiklikler anlarrundaki "edfilllk" ve "eacib"
kelimeleri de "tidhUke" ve "ti'cfibe" kelimelerinin 9oguludur.

26. «Onlar,» yani kafrrler «insanlar1 Kur' an' a iman etmekten abko-
yarlar.» insanlarm Kur'an'a yonelmelerine ve inanmalanna engel olurlar.
Ayet: 25-29 EN'AM SURESi/6 535

«Ve kendileri de ondan uzakla§irlar.» Kur'an'dan son derece uzak oldukla-


rm1 vurgulamak i~in hen1 ba§kas1n1 uzakla§tinrlar, hem de kendilerini den-
mi~tir. «Boylece» bu uzakla§ma ve uzakla§tirma sonucunda « ancak kendi-
lerini helak ederler.» <;unkii zarar sadece kendilerinedir. «Fakat bunun far-
k1nda degildirler .» Sadece kendilerinin zarar goreceklerini, davran1§lar1n1n
bunu gerektirdigini bilmeyecek kadar cfillildirler.
27. «Ate~in iizerinde durdurulduklan zaman: 'Ne olurdu tekrar
diinyaya dondiiriilseydik, Rabbimizin ayetlerini yalanlamasayd1k da
mii'minlerden olsayd1k' dediklerini bir gorsen.» Bunu, duyan ve goren
herkese yonelik bir hitaptu. Ate§in iizerinde "durdurulmak" ise mecburen
bekletilmek ve ahkonmak anlam1ndad1r. Ayetin sonunda, "dediklerini bir
gorsen" denildikten sonra "ne olacag1" belirtiln1emi§ ve zihinlere havale edil-
mi§tir. Yani, kafirlerin ate§ tizerinde durdurulduklanru bir gorsen, kelilnelerle
ifade edilemiyecek bir durumda olduklarlill anlarsm ... Evet o zaman pi§man
olacaklar, "ke~ke diinyaya dondiirtilseydik de ytice Allah'm gonderdigi Kur'an
ayetlerine iman edip onlar1n geregini yaparak bu korkurn; durumu gormesey-
dik" diyeceklerdir.
28. «Hayir, daha once gizledikleri onlara goriindii.» Yani, durum on-
larm dedikleri gibi degil; dtinyaya dondiiriilseler bile, iman etmezler. .. Ba§ka
bir deyimle, kiyamet glintindeki bu temennileri iman etmeye istekli ve arzulu
olu§larmdan kaynaklanm1yor. Aksine dtinyada iken gizledikleri; yani inkar
ettikleri "ate§" gen;egiyle kar§ila§tiklan ic;in bu temennide bulunurlar.
Faraza, diyelim ki, «tekrar diinyaya dondiiriilseler yine kendilerine
yasak edilen ~eylere donerler.» Gozleri ile gordiiklerini unutup tekrar Al-
lah'a ortak ko§arlar. <;unku onlar gayb konusuna giren gerc;ekleri gormezden
gelip sadece goriini.ir §eylere iltifat ederler. Nitekim iblis de pek c;ok ilfilli de-
lili gordiigti halde, inat edip kiifre girdi. Bu. ytizden, Allah'm hiikmtini.i geri
9evirecek, ya da degi§tirecek hivbir gti~ yoktur. 0, ezelde neyi takdir etmi§se,
o olacaktrr. «Dogrusu onlar yalanc1d1rlar.» Soyledikleri her sozde, ortaya
atttldar1 her iddiada yalandan ba§ka bir dayanaklan yoktur; i§leri gti9leri sade-
ce yalan uydurmaktlf.

29. «Onlar: 'Hayat ancak diinya hayatidir. Biz tekrar dirilecek de-
giliz' dediler.» Kafirler gordiikleri gcr'tekleri hi9 gormemi§9esine, bu dtinya
hayatindan aynld1klar1 takdirde bir daha dirilmeyeceklerini ileri si.irdiiler...
536 RUHU'L-BEYAN Ciiz:7

30. T1pk1 sucrlu kolenin, efendisinin huzuruna getirilip azarlanmas1 gibi


kafirlerin de sorgulanmak uzere «Rablerinin huzurunda durdurulduklan»
ve bekletildikleri «zaman onlart bir gorsen!» ~ok bilyilk bir durumla kar§ila-
§Irsm. Nitekim «Rableri (onlara) §Oyle der:>> Melekler arac1hg1 ile onlan
§Oyle azarlar: «'Bu, bir ger~ek degil midir?'» Bu dirilme ve sorgulama ger-
~egi dogru degil midir? «Onlar da : 'Rabbimize yemin olsun ki, ger~ek­
tir'» hakttr ve dogrudur «derler.» Bunun ilzerine «Rableri de onlara: 'Oy·
leyse inkar1n1z sebebiyle tad1n azab1' der.» Evet yilce Allah o zaman
kafirlere diyecek ki: "Dtinyada iken inkar etmeniz sebebiyle azab1 tadm baka-
1IID I.... "
31. «Allah'1n huzuruna ~1kmay1 yalanlayanlar, ger~ekten hiisrana
ugrami§lardtr .» 0 ltirnden sonra dirileceklerine inanmay anlar aldanin1§lardu.
<<K1yamet giinii kendilerine ans1z1n gelince onlar, giinahlann1 s1rtlar1na
yiiklenmi§ olarak §Oyle derler: 'Diinyada yaptlg1m1z kusurlardan dolay1
yaz1klar olsun bize!'» K1yamet gilnil geldiginde onlann htisranlar1 degil, ya-
lanlan son bulur. Hilsranlar1 ise ebedi ve silreklidir. K1yarnetin ans1zm gelme-
si, hi~ beklenmedik bir anda gelip ~atmas1, insan tarafmdan farkedilmeyecek
derecede siiratle ortaya ~Ikmas1 dernektir. Ger~ekten insanlar, sadece Allah'm
bildigi bir vakitte ansizm k1yamete yakalanacaklardir. Bu ytizden ayet-i keri-·
mede k1yarnet'in gelrnesi "saatm gelmesi" §eklinde ifade edilrni§tir. Saat de-
mek, btiyiik ve onemli 'i§lerin meydana geldigi belirli vakit demektir. Ote yan-
dan kiyamete "saat" denmesinin bir sebebi de, belli bir noktaya stiratle ilerle-
nilmesindendir. Her iki saatin aras1nda ki rnesafe de ahp verilen nefeslerdir.
Y ani layamet saati ans1zm ~1kmcaya kadar yalanlamaya devam ettiler. Daha
sonra, dtinyada iken klyamet gtintiyle ilgili yapt1klan hatalardan, ona onem
verrneyi§lerinden dolay1 ona iman etmeyerek sfilih amel i§lemeyi§lerinden
§iddetli pi§maiib.k duyup hay1flanarak ''yauklar olsun bize" diyeceklerdir.
<;tinkti yapabildikleri halde kusur i§lerni§lerdir. Aynca gtinahlar1 s1rtlar10a
yiiklenmi§ olarak geleceklerdir.
,...
Ayette ge<;en ve "giinahlar" anlam1na gelen "evzar" kelimesi "vizr"
kelimesinin ~oguludur. Vizr ise aslmda "agrr ytik" demektir. Gilnah ve hatalar
da sahibine agir bir yiik oldugundan, benzetrne yontemiyle bu kelimeyle ifade
edilmi§lerdir. Y ani dtinyada i§ledikleri gilnahlar1n agirhklar1 altinda ezilerek
salih amel i§le1nediklerine son derece pi§man olacaklardir. «Bak1n, yiiklen-
dikleri giinah ne kotildur!» Giinah i§lemeleri ve bu gtinahlann agrr yiikti al-
tinda ezilmeleri ne kadar da kotti bir durumdur.
Ayet: 30-32 EN'AM SURESi / 6 537

Stidd! der ki: "Ku§kusuz mi.i'min kabrinden 91ktiktan sonra 9ok gtizel
sfiretli ve nefis kokulu bir §ey onu kar§1lay1p: 'Beni tan1yor musun?' diye so-
rar. Mi.i'min de: ' Hayrr!' cevabm1 verir. Bunun i.izerine o gi.izel yap1h ve mis
kokulu §ey ona der ki: 'Ben senin sfilih amelinim, bana bin; 9i.inkil sen de beni
dilnyada uzun sure ta§IffiI§tln.' Kafiri ise 9ok 9irkin yap1h ve pis kokulu bir
§ey kar§ilar ve o da: ' Beni tan1yor musun?' diye sorar. Kafir: ' Hayir' diye ce-
vap verince, o 9irkin ve pis §ey §Oyle der: 'Ben senin koti.i amelinim; sen dtin-
yada bana 9ok bind.in; bugiin ise ben sana binecegim.' i§te, 'gunahlanm sirt-
lanna yuklenmi~ olarak' gelmelerinin anlam1 budur. Buna gore buradaki
'yiiklenmek' gen;ek anlam1yla bir yilklenmektir. <:;ilnkii gtinahlar araz da ol-
salar fillirette ortaya c;lkan bir §ekilleri, goriiniimleri vard1r."

~eyhTirmiz1 el-Hakim der ki: "Allah'1 anmak kalbi yumu§attp nemlen-


dirir. Kalb, ilahi zikirden bo§ald1g1nda ise nefsin hararetine ve §ehvetlerin ate-
§ine maruz kalarak katila§ir ve kurur. Dolay1s1yla diger organlar1 da itaate ya-
na§maz. Bu yiizden onlar1 9ekmeye 9al1§tlgm an, t1pk1 kuruyan ve sadece kes-
meye yarayan bir aga9 gibi kinhverir ve cehennem ate§inin bir yak1h olur.
Allah, bizleri boyle bir duruma dii§mekten korusun. ~u halde zikir ve tevhid
her §eyin ba§I ve temel dayanag1drr."

32. «Diinya hayatl», yani diinyaya ait i§ler «oyun ve eglenceden ba§ka
bir §ey degildir», ge9ici menfaatlar1yla insanlar1 oyalay1p onlar1 ebedi lezzete
sebep olan iman ve sfilih amelden ahkoyar. Oyun, yararh olan §eylerden ki§i-
yi ahkoyup uzakla§trran §eydir. Eglence ise, nefsin ciddiyetten uzakla§trrtlip
ciddi olmayan durumlara sokulmas1drr.

«Ahiret yurdu» , yani uhrevi hayatm ya§anacagt yer «ise, Allah'tan


korkanl~r i~in daha hay1rhd1r .» <;unkii uhrevi yararlarda herhangi bir zarar
sozkonusu olmad1g1 gibi, uhrev1 lezzetler de elemler tarafmdan ku§atilmam1§-
lardir.

«Akhn1z1 kullanmaz m1s1n1z?» Ahiret hayatm1n m1, diinya hayat1n1n


ffi1 daha hayrrb oldugu hususunda kafan1z1 9ah§tirmaz m1s1n1z?

Dtinya'ya "diinya " denmesinin sebebi, ya ahiretten once geldigi i9in


"diini.ivv" kokiinden, ya da al9ak oldugu i9in "denaet" kokiinden ahnd1gmdan-
drr. Ahiret ise diinyadan sonra yaratild1g1ndan, "daha sonra" anlammda "ahi-
ret". olarak adland1nlm1§tlr. Allah'1n, filliret'i, gozlere gortinmez bir nitelikte
yaratmasmm sebebi ise, imtihan srrnrun kaybolmamas1 i9indir. <:;tinkii ortad.a
538 RUHU'L-BEYAN Ciiz:7

olsayd1 inkar edilmesi imkans1zla§acak ve sorumluluk s1m kaybolacakti. Do-


lay1s1yla yeryiizi.inde bulunan varliklar imtihanm siislii hirer unsuru olarak ya-
ratilm1§lard1r. K1sacas1 dlinyan1n ger9ek n1ahiyeti, seni Rabbinden ahkoyan
her §eydir.

Anlatdd1g1na gore, Bagdath bir kad1, hizmet9i ve adamlanyla birlikte


bir hamam sokag1ndan ge9iyormu§. Tam o srrada bir cehennen1 zebanisi ti-
pinde kapkara kesilmi§ olan yahudi lctilhanc1, kadmm atm1n gemine sar1lm1§
ve demi§ ki: "Allah a§kma! Seyler misin bana, sizin peygamberinizin: 'Dun-
ya, mu'minin zindam ve kafirin cennetidir' §eklindeki sozi.intin anlanu nedir?;
baksana diinya senin ic;in cennettir oysa sen mii'minsin; benim i9in ise bir ce-
hennemdir oysa ben yahudi bir kafirim! Dstelik hadisin anlam1 bunun tam
tersini ifade etmiyor mu?" Bunun iizerine dtinyaca zengin say1lan kad1, ktil-
hanc1 yahudiye §U cevab1 vermi§: "Beni, ic;inde gordiigtin bu konfor ve ha§-
met, Allah'm cennette vadettiklerine oranla benim i9in zindan say1hr; senin
i9inde bulundugun durum da, seni bekleyen azap mertebelerine oranla, senin
11
i9in cermet saydrr.

Ote yandan denilmi§tir ki: "Diinya ve filliretin durumu iki e§li bir erkege
benzer; birisini memnun ettiginde mutlaka digeri dartlrr; birini sevindirirken
digerini kizdinr. Dunya ge9ici oldugundan filliret daha hayrrhdir; 9tinkii daha
siireklidir."
Nakledildigine gore Cafer b. Stileyman demi§ ki: "Malik b. Dinar'la bir-
likte Basra sokaklar1nda geziyorduk. Bir ara imar edilen bir saraya rastladlk.
Yak1§tkll bir delikanh, saraym yap1m1 ic;in 9e§itli direktifler veriyordu. ~oyle
yapm, boy le edin diyordu. Yarnna var1p selam verdik; selamim1z1 ald1ktan
sonra Mfilik kendisine: "Bu saraya ne kadar harcama yapmay1 planladm?" di-
ye bir soru sordu. Delikanh dedi ki: "Yiizbin dirhem" Bunun ilzerine Malik
dedi ki: "Bu paray1 bana vermez misin? Onu tam yerinde kullanay1m ve Allah
kattnda bu saraydan daha hayirhs1ru sana garanti edeyim. Ustelik ic;inde vil-
dan ve hizmet9ileri hazir olsun. Kubbe ve ~ad1rlar1 yan1nda bulunsun. Cev-
herlerle silslil krrm1z1 yakuttan, toprag1 za'ferandan, harc1 miskten olsun. Hi9-
bir insan eli degmemi§, hi~bir in§aat91 tarafmdan yapilmamI§ olsun ... "
Malik'in bu sozleri delikanliy1 ~ok etkiledi. Soyledigi paray1 hazrrladi. Malik
b. Dinar kalem kag1t isteyip §unlar1 yazdi. "Bismillfillirrahmanirrahlm. Malik
b. Dinar'm falanm oglu falancaya olan taahhiidtidtir: Ben, senin saraymm ye-
rine bir saray taahhtid ediyorum. Ozellikleri tipattp anlatttglffi gibi olacak; da-
ha fazlas1 ise yilce Allah'm liitfudur. Bu meblag kar§1hg1nda cennette senin
Ayet: 32 EN'AM SURESi/6 539

saray1ndan daha geni~ bir saray satin aldun. Tati1 gblgelikier alt1nda bulunan
bu saray, ytice Allah'a yak1n bir noktadad1r." Daha sonra mektubu katlay1p
delikanhya uzatt.I. Ald1g1 paray1 da fakirlere dag1tt1. Kuk gtin soma vefat eden
dclikanh sozkonusu pusulanm kefeni iyine konmas1n1 vasiyet etmi§ti."

iKiNCi CiLDiN SONU


A

RUHU'L A

BEYANA •

TEFSIRI
3
YEN1DEN GOZDEN GE<;tR1LM1~
SEKiZiNCi BASK!
MUHTASAR .

RfiHU'L-BEYAN A e

TEFSIRI
ismail Hakk1 Bursevi
ihttsar Eden: Muhammed Ali Sabuni

D<;ONCU CiLD
Damla Yay1nevi No: 211
Rfih'ul-Beyan Tefsiri Cilt: 3

·®
DAMLA YAYINEVI
Prof. K. ismail Gurkan Cad. No: 6
Cagaloglu-iSTANBUL
Tel: 0.212. 514 28 28 (pbx)
526 21 99
ISBN 975-381-117-9 Faks: 0.212.528 24 01

Yay1n Hakk1: ©Copyright DamlaYaymevi Ltd. $ti. Dizl - Montaj: Damla Yaymevi
Bask1 - Cilt: Erkam Matbaas1, Ba~ak§ehir - istanbul 2012 / 7.
www.damlayayinevi.com.tr
TERCUME HEYETi
Abdullah OZ - <;atalca MOftOsO
Ali R1za TEMEL - Haseki Egitim Merkezi Ogretim Oyesi
COneyt GOK<;E - Urfa ilahiyat FakOltesi bgretim Oyesi
Halit SEViMLi - Emekli imam-Hatip
Harun ONAL - imam-Hatip
Yrd. Do~. Dr. Hasan HOseyin TUN<;BiLEK - Urfa ilahiyat FakOltesi Ogretim Oyesi
Dr. HOseyin KAYAPINAR - Haseki Egitim Merkezi Ogretirn Oyesi
ibrahim TOFEK<;i - Haseki Egitim Merkezi Ogretim Oyesi
ilyas KARSLI - Rize ilahiyat Fakl.iltesi Ogretim Oyesi
Muharrem ONDER - MOtercim
Mustafa AYDIN - MOtercim
Dr. SOleyman MOLLAiBRAHiMOGLU - Tefsir Doktoru ve SOleymaniye Camii imam1
Yahya ALKl_N - Haseki Egitim Merkezi Ogretim Oyesi

TER~OM..t; KONTROL
Dr. Durak PUSMAZ - Haseki Egitim Merkezi MOdOrO
Dr. HOseyin KAYAPINAR- Haseki Egitim Merkezi Ogretim Oyesi

(Bu ciltteki surelerin tercOme kontrolO, say1n


Dr. Durak PUSMAZ tarafi.ndan yap1lm 1~t1r)

REDAKSiYON
Ytiksel KANAR

EDiTOR VE SON KONTROL


Mehmet DOGRU - Emekli EminonO MOftOsO

HAT
Kapak Hatti: HOseyin KUTLU
Hilalli Besmele: AbdOlkadir SAYNAQ
Kur'an-1 Kerim Hatti: Hafiz Osman
,.. . .
EN'AM SURESl'NiN DEVAMI

33. Onlarin sliylediklerinin seni iizecegini elbette biliyoruz.


Onlar aslinda seni yalanlamiyorlar. Fakat o dllimler, Allah'in
ayetlerini inkar ediyorlar.
34. Senden once de nice peygamberler yalanlanmi1t1. Ken-
dilerine yardimimzz gelene kadar yalanlanmaya ve eziyet
olunmaya sabrettiler. Allah 'in slizlerini degi~tirecek hifbir
kimse yoktur. $iiphesiz ki sana, peygamberlerin haberlerinden
bir Jasmi geldi.
35. Eger onlarin yii.z fevirmeleri sana agzr geliyorsa ve on-
8 RUHU'L-BEY.fu'.\J Cuz:7

lara bir ayet getirmek ifin yere bir tiinel kazmaya veya goge
bir merdiven kunnaya giiciin yetiyorsa, yap. Allah dileseydi
onlan, lzidayette birle§tirirdi. 0 halde sakm cahillerden olma!

33. Ey Muhammed! «Onlarin soylediklerinin seni tizecegini», Mekke


kafirlerinin dedikodulanndan rahats1z olacag1n1 «elbette» ~ok iyi «biliyo-
ruz.» Ancak tiztilme! <:;iinkti: «Onlar ashnda scni yalanlam1yorlar.» Onlar
ilfilli ayetleri yalanlarken direkt olarak seni yalanlamt§ olmuyorlar. «Fakat o
zalimler, Allah'1n ayetlerini inkar ediyorlar.» Onlann inkarlan dogrudan
dogruya Bana yoneliktir. Dolay1s1yla "bile bile inkar"dan ibaret olan bu zu-
ltimlerinin kar§1hg1n1 Ben verir ve intika1nm1 en §iddetli bir ~ekilde Ben ah-
nm.
34. «Senden once de nice peygamberler yalanlanm1~h.» Bu, Hz. Pey-
gamber (s.a.v.)'e yonelik bir tesellidir. <:;unki.i herhangi bir musibet ve felaket,
herkesi ku§atlp genelle§mesi durumunda hafifle§ir. Yani, ey Muhammed! Al-
lah'a yemin olsun ki, senden once de <;ok say1da peygamber, tipk1 senin gibi
yalanlanm1§lard1. «Kendilerine yard1m1m1z gelene kadar yalanlanmaya ve
eziyet olunmaya sabrettiler.» Ba§ka bir deyimle; sab1rlarllln sonucu olarak
Allah'm yardnn1na kavu§tular. Dolay1s1yla, sen de, kavminden gordilgtin ezi-
yet ve davranI§lara kar§1 sabirb ol!

«Allah'1n sozlerini degi§tirecek hi~bir kimse yoktur.» Yard1m veils-


ttinltik konusunda verdigi sozlere engel olacak hi9bir gti9 yoktur. Nitekim yti-
ce Allah (c.c.) bu konuda §oyle buyurmaktad1r: ''Silphesiz bizim peygamber
olarak gonderdigimiz kullanmiza ezelden bir vaadimiz vardzr: Onlar mutla-
11
ka yardzm goreceklerdir. $iiphesiz galip gelecek olan da bizim ordumuzdur.
(Saffat: 171-173) «~iiphesiz ki sana, peygamberlerin haberlerinden bir
k1sm1 geldi.» Allah'm yard1m1111 gorecegine ili§.kin haberler ti.irtinden, senin
gonltinti rahatlatacak baz1 peygamber haberleri sana ula§tL Dolay1s1yla mils-
terih ol!

35. «Eger onlann>> iman ve Kur'an'dan «ytiz ~evirmelerisana» son


derece «agir geliyorsa»; onlann milslilman olmalar1111. §iddetli bir §ekilde is-
tedigin i9ill her isteklerini kar§Ilamak «Ve onlara bir ayet getirmek i~in yere
bir ttinel kazmaya ve goge» tumand1nc1 «bir merdiven kurmaya gticiin
yetiyorsa, yap.» Bu ifadeler, kavminin islam'a girmesi konusunda Hz. Pey-
gamber'in ne derece istekli oldugunu ~ok glizel bir §ekilde belirtiyor. K1saca-
s1, iman etineleri ugruna, yerin dibinden, ya da goklerin ytiksekliklerinden bir
Ayet: 33-35 EN'AM SURESi/6 9

delil getirn1eye gi.ici.i yetse kesinlikle bundan ka<;1nmayacakti.

Eger «Allah dileseydi onlari, hidayette birle~tirirdi.» Ancak dileme-


1ni§tir. <;unkii onlann bu konuda hi<;bir <;abalan yoktur. Tercihlerini bu yonde
kuUanmamt§lardu. inanabilecekleri halde bilerek inanma1n1~lar, iman etmeyi
gerektiren delilleri gozleriyle gordi.ikleri halde iman etmemi§lerdir.

«0 halde saktn cahillerden olma!» Olmayacak bir i§ i<;in israrh dav-


ramna. <;i.inku imkans1z bir i§m olmas1 i<;m 1srar etmek, ilfilli srrlar111 incelik-
lerini bilmeyen cahillere yaki§an bir davran1§tlr. Nitekim ilfilli iradenin, onla-
nn inanmalany la ilgili olmad1g1 husfisu da ilahi sirlardan bir tanesidir. Ote
yandan bu ayette, Hz. Peygamber'i egitip terbiye eden bir nokta da goze <;arp-
maktadir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) de §oyle buyurmaktadir: "Beni
Rabbim terbiye etti ve ne giizel bir §ekilde egitti ... " Bundan anla§1hyor ki hak
ettneyene ve lay1k olmayana kar§t §efkat gostermek dogru degildir.
10 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

36. Daveti ancak dinleyenler kabul ederler. Oliilere gelince,


Allah onlari diriltir. Sonra 0 'na dondiiriiliirler.
37. "Ona Rabbinden bir mucize indirilmeli degil miydi?"
dediler. De ki: "Siiphesiz ki Allah, bir mi'icize indirmeye ka-
dirdir. Fakat onlarin fOgu bunu bilmezler."
38. Yeryiiziinde hareket eden hifbir canli varl1k ve kanatla-
nyla Ufan hifbir ku§ yoktur ki, sizin gibi hirer topluluk olma-
smlar. Biz, kitapta hifbir §eyi eksik birakmadik. Onlar sonra
hesap ifin Rablerinin huzurunda toplanacaklardir.
39. Ayetlerimizi yalanlayanlar karanliklarda kalmi§ sagir
ve dilsizlerdir. Allah, kimi dilerse onu saptinr, kimi de dilerse
onu dogru yola koyar.

36. iman etmeye ili§kin olarak yapt1g1n «daveti, ancak» anlamak ve


kavramak niyetiyle 9ok ciddi bir bi9imde «dinleyenler kabul ederler», bun-
lar gibi oHiler degil!. .. «Ohilere gelince,>> yani ger9ekleri dinlernerne konu-
sunda oliiler gibi olan kafirlere gelince, «Allah onlan>> kabirlerinden «diril-
tir. Sonra» ba§kasma degil, yaln1z «O'na dondiiriiliirler.» 0 zaman cezay1
gormeye ili§kin emirlere ister istemez uyacaklar; <;;iinkli ba§ka se9enekleri ol-
mayacaktir. Daha once ise, bunlara ilahi emirleri dinletmenin yolu yoktur.

37. Kurey~ ileri gelenlerinden olan o kafirler: «'Ona Rabbinden bir


mucize indirilmeli degil miydi?'» Oyleyse in<lirilseydi ya «dediler.>> inan-
may1 gerektiren "deve", "asa" ve "sofra" gibi olagantistti bir tak1m
mficizelerin meydana gelmesi gerektigini savundular. «De ki: '~iiphesiz ki
Allah» onlann istedikleri tilrden «bir mucize indirmeye kadirdir. Fakat
onlar1n ~ogu bunu bilmezler' .» istedikleri mficizenin kendileri i9in bir
felfil<et olacag1n1, ~ilnkti onu inkar ettikleri takdirde helfil<.e gitmelerinin zo-
runlu olarak gerektigini bilmezler.

Eger §oyle bir soru sorsan ve desen ki: "Ytice Allah'1n, insanlar1 itaatkar
ve isyankar (said ve §aki) olarak yaratmas1nm, ard1ndan da: "Allah dileseydi
onlan hidayette birle§tirirdi" (En'am: 35) ve "Allah hepinizin dogru gitmesi-
ni dileseydi, sizleri dogru yola sevkederdi" (Nahl: 9) gibi a~1klamalarda bu-
lunmasm1n hikmeti nedir?" Cevap olarak deriz ki: Yi.ice Allah ezelden, yarat-
Liklar1ndan falancasnun gtinah i§leyip isyan edecegini, ~tinkU soz konusu in-
sanm yeteneginin salih ameller i§len1eye elveri§li olmad1g1n1, biliyor. Bu yilz-
Ayet: 36-38 EN'AM SURESi/6 11

den ezell hiikmli geregi onu §akl olarak yaratlr. Ote yandan, ezeli ilmi gere-
gince itaatkar olacag1ru bildigi kulunu d_a said ve itaatkar olara.k dtinyaya geti-
rir. Yani hayrrh i§ler yapmaya yetenekli oldugunu bildigi iyiI1, iyine yerle§tiri-
len ozellikler dogrultusunda onu itaatkar olarak yaratir. K1sacas1 insanlar
itaatkar ve isyankar oln1ak tizere iki sm1fhr. itaatkann yetenekleri sadece Al-
lah'1n ho§nut oldugu emirleri ve gtizel ahlill davran1§lar1 yapmaya elveri§li
olur. Bunlar da ho§gorlilii ve rahat olmay1 gerektirir. isyankar kimsenin yete-
nekleri ise sadece s1k1ntl doguracak hususlara elveri§li olur. Bu ytizden ytice
Allah, sevgili Peygamber (s.a.v.)'ine sablfh olmasrn1 ve isyankarlardan gore-
cegi eziyetlere katlanmasm1 emrediyor.
f?tinyada kar§tla§ilan musibetler affedilmeye sebep olur. Aynca ki§inin
cennette ula~acag1 dereceler, dtinyadaki imtihan ve felaketin miktarma gore
degerlendirilir. K1sacas1 insan, dini giicti oran1nda imtihana tabi tutulur. Din
duygusu kuvvetli olan1n imtihan1 da <;etin olur. Din duygusu zay1f olan1n im-
tihan1 ise daha hafif olur. Ba§ka bir deyi§le, bela ve musibet, insan1 gtinahsrz
kdmadik<;a, yani tiim hatalarm1n silinmesine sebep olmadtk<;a yakasm1 brrak-
maz. Bela ve musibet ytice Allah (c.c.) taraf1ndan kullanna bir §efkat tokati-
du. Bu sayede ki§i, dtinyaya dalmaktan ve kalben onunla me§gul olmaktan
kurtulur ve t1pk1 atm, s1gmag1na ko§mas1 ve s1g1nmas1 gibi, kulun Allah'a
donmesini saglar. K1sacas1 ger\:ek rahat ve huzur yeri filliret yurdudur.
38~ «Yeryiiziinde», dtinyarun herhangi bir yerinde «hareket eden hi~­
bir canh varhk ve» gok yilzilniln herhangi bir bolgesinde «kanatlar1yla
u~an hi~bir ku~ yoktur ki, sizin gibi» durumlar1 korunan, nzrk ve omilrleri
belirlenen «hirer topluluk olmas1nlar.>> Burada u~may la beraber aynca ka-
natlardan soz edilmesi peki§tinne i ~indir. Nitekim zaman zaman, gozilmle
gordiim, elimle ald1m gibi ifadeler bu anlamda kullan1lrr. «Biz, kitapta hi~­
bir §eyi eksik b1rakmad1k.» insanhg1n yararma olan hi\:bir onemli §eyi zayi
edip terketmedik. Az ~ok her §eye, Kur'an'da dokunduk. «Onlar sonra hesap
i~in Rablerinin huzurunda toplanacaklard1r.»

Rivayet edildigine gore imam ~afii Mescid-i Haram'da bulundugu bir


sirada etrafmdaki insanlara: "Bana ne sorarsamz mutlaka Kur'an'dan cevap-
land1nnm" demi§. Bunun iizerine adamm birisi kalk1p kendisine: "ihramh bi-
risinin e§ek ar1s1n1 oldtirmesinin hilkmti nedir?" §eklinde bir soru sormu§.
~afii §6yle cevap vermi§: "Hi\:bir §ey gerekmez. " Ada1n: '. 'Bu htikmtin
Kur'an'daki delilini goster" deyince, imam ~afii hemen: ''Peygamber size ne
verdiyse onu abn" (Ha~r: 7) ayetini okumu§ ve ard1ndan Hz. Omer'e dayan-
12 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

d1rd1g1 §U hadisi nakletmi§: "i hramlmzn e~·ek arrs1m oldiirmesinde hir;bir sa-
ktnca yoktur."

39. «Ayetlerimizi» yani Kur'an-1 Kerim'i «yalanlayanlar» ki.ifre ait


«karanhklarda kalm1~ sagir ve dilsizlcrdir .» Dti§i.iniip anlayacak §ekilde
dinlemezler ve ger9egi soyleyemezler. Duruinlan t1pla sagir ve dilsizlerin du-
rumu gibidir. Bu ytizden ba§ka §eylerin pe§inde ko§up senin ~agnna kulak as-
mazlar. «Allah, kimi dilerse onu saptinr.>> Allah, kimde sap1khg1 yaratmak
isterse yaratir. Ancak bu istek bir zorlama sonucunda degildir. Ba§ka bir de-
yimle, Allah kulu zorlayarak boyle bir konuma getirmez. Aksine, kulun, terci-
hini sap1khk yontinde kullanmas1 ve o yonde 9aba harcamas1 durumunda yiice
Allah boyle bir yola ba§ vurur. Allah «kimi de dilerse onu dogru yola ko-
yar .» Kendisine yoneleni saptrrmaz, dogru yolda olanm ayag1n1 kayd1nnaz.

Bu ayetlerden §U sonw;lar ~1kar1labilir:

a) insanlar d1§1nda da 9e§itili topluluklar vardir. Nitekim Hz. Pey-


gan1ber (s.a.v.) §6yle buyurmU§tUr: "Kopekler de bir topluluk olmasaydl, ol-
durulmelerini emrederdim. Siz yalmz siyah ve zararlz olanlanm olduri.in . "<4>

b) H~r olay1 ttim yaratiklar i~in sozkonusudur. Nitekim Ebfi Hurey-


re §Oyle demi§tir: "Ytice A llah k1yamet gi.intinde hayvanlan, canhlar1, ku§la-
n; k1sacas1 her §eyi ile ttim yaratiklan bir araya getirir. 0 zaman boynuzsuz
hayvanm hakla boynuzludan ahnacakur." Aynca Hz. Peygarnber (s.a.v.) de
§6yle buyurmu§tur: "Ku~kusuz, kzyamet giiniinde herkese, hakkz verilecektir.
Hatta boynuzsuz koyunun hakkz boynuzlusundan almacakttr." <5> Yani boy-
nuzsuzun hakki kisas yap1larak boynuzludan ahnacaktir. Buda gosteriyor ki,
yaban1 hayvanlar da k1yamette bir araya gelecek, ha§rolacaktrr. Nitekim ytice
Allah (c.c.): "Yabant hayvanlarm korkudan hir araya toplandLklarz zaman''
(Tekvir: 5) buyurmaktad1r. Ancak. bundaki k1sas, kar§1hkh ode§me k1sas1dir.
Y oksa mtikelleflere uygulanan ve bir had ttiri.i olan lasas degildir.

c) Allah tarafindan kalbleri mtihi.irlenenlerin sagir ve dilsizlerden


farklari yoktur. Zaten dilsizin bir ozelligi de, ayn1 zamanda sagir olmas1drr.

4- Muslim, Tirmizi ve Ahmet b. Hanbel.


5- Muslim, B irr; Ahmed b. Hanbcl ve Tirmizl.
Ayet: 39 -40 EN'AM SURESi/6 13

40. De ki: ''Soyleyin bana, Allah'in azabi size eri§se veya


kzyamet vakti size gelse, Allah'tan ba§kasina mi yalvarirsiniz?
Eger sozunde dogru kimselerseniz ( cevap verin.)"
41. Hayir, (sikinti zamaninizda) sadece Allah'a yalvarzrsi-
niz. 0 da dilerse yalvardiginiz §eyi giderir. Siz de ko§tugunuz
ortaklari unutursunuz.
14 ROHU'L-BEYAN Ci.iz:7

42. $iiphesiz ki, senden onceki iimmetlere de peygamberler


gonderdik. Y alvarmalari ifin onlari sikmti ve zararlara ugrat-
t1k.
43. Onlara azabimiz geldigi zaman yalvarmali degiller miy-
di? Fakat kalbleri katila§ti ve §eytan, yaptzklarini kendilerine
giizel gosterdi.
44. Kendilerine hatirlatilanlari unuttuklarinda onlara her
§eyin kapzsini aftlk. Nihayet kendilerine verilen o nimetlerle
sevinip zevke dalinca, onlari azabimizla ansizin yakalayiver·
dik. Hemen iimitsizlige kapilip §O§kina dondiiler.
45. Biiylece zulmeden kavmin kokii kesildi. Alemlerin Rab-
bi olan Allah'a hamdolsun.

40. Ey Muham1ned! Mekke hallana «de ki: 'Soyleyin bana», eger «Al-
lah'1n azab1» tipla sizden onceki milletlerde oldugu gibi heniiz diinyada iken
«size eri§se veya» sozkonusu azab1 ku§atan «k1yamet vakti size gelse, Al-
lah'tan ba§kas1na m1 yalvarirs1n1z?>> Ayetin ba§mda yer alan ve "soyleyin
bana" diye ifade edilen "eraeytekiim" kelimesindeki "kef', ozneyi peki§tir-
mek tizere getirilen bir hitap harfidir. Haber vermenin sebebi olan "ilim-bil-
gi", mecaz olarak haber verme anlamtnda kullanilm1§tlf. Yani haber verin,
bildirin, soyleyin, bakahm ... <;ok k1sa bir siirede onemli i§lerin meydana gel-
mesi sebebiyle kiyamete "saat" denilmi§tir. Yani k1yametin kopacag1 saat,
vakit, zaman «Eger soziinde dogru kimselerseniz» putlar1rnz1n ilfill olduk-
lar1 konusunda samimi iseniz «(cevap verin.)'», soyleyin bakahm, eger Al-
lah'1n azab1 size eri§se yine Allah'tan ba§kasma m1 yalvanrsm1z?
41. «Hay1r,» s1k1nt1 zaman1mzda «sadece Allah'a yalvarirs1n1z.» Bu,
yukanda ges;en yadrrgay1c1 olumsuz soru ciimlesine bagh bir ciimledir. Sanki:
"Siz O'ndan ba§kas1na yalvarmazs1mz; sadece O'na yalvanrs1n1z" denilmi§tir.
«0 da dilerse», ortaya c;ikanhp giderilmesini murad ederse, «yalvard1g1n1z
~eyi giderir.» Yalvarmamz1n hemen akabinde duan1z1 kabul eder. Su halde
1
dualann kabul edilip edilmemesi Allah 1n iradesine baghdrr. Bazan kabul
eder; bazan da etmez. «Siz de ko~tugunuz ortaklari unutursunuz.» Alallar,
sadece ytice Allah'm azab1 gidermeye gticti yettigi konusunda yogunla§1nca,
O'na ortak ko§tugunuz putlar1 terkedersiniz. Su halde burada "unutma", "gaf-
lete dalma" anlam1nda degil "terketme" anlam1ndadu.
Ayet: 40-45 EN'AM SURESi /6 15

42. Allah'a yemin olsun, hi9 «Siiphesiz ki, senden onceki» pek 9ok
«iimmetlere de peygamberler gonderdik. Yalvarmalari i~in onlari s1k1ntt
ve zararlara ugratttk.» Ayetin bu boltimi.inde yer alan "onlarz zararlara ug-
ratttk'' anlam1ndaki "ehaznahum" fiilinin ba§1nda "fe" harfi, ac;1klay1c1 bir
harftir; climledeki bu aki§Ill takd1r1 bir htikme dayand1nld1gm1 ayik:lamakta-
drr. Sanki ifadenin tamam1 §6yledir: "~tiphesiz ki, senden onceki limmetlere
de peygan1l?erler gonderdik. Ancak soz konusu i.immetler gonderilen peygam-
berleri yalanlad1lar; bunun tizerine, yalvarmalar1 i9in onlar1 stkmtI ve zararla-
ra ugratt1k"; azab1n1 gidermesi i9in yalvan§ ve yakan§ i9erisinde O'na dua et-
meleri , inkar ve isyanlanndan dolay1 O'na tevbe etmeleri i9in onlan
felaketlere ugratt1k.
43. «Onlara azab1m1z geldigi zaman yalvarmah degiller miydi?»
Evet, durum bunu gerektirdigi halde yapmad1lar; yalvarmaya yana§madtlar.
«Fakat kalbleri katlla§h.» Bu ifadeyle anlam tamamlan1yor. Yani, Allah'a
yalvarmadilar, fakat kalbleri kaskatt kesildi, kuruyuverdi. <;iinkti kalblerinde
en ufak bir duygu ve korku olsayd1, O'na yalvaracak:lardt. «Ve §eytan, yap-
hklarin1 kendilerine giizel gosterdi.>> inkar ve isyan1 kendilerine stislti ve
cazip gosterdi. Onlan aldatarak nefis, heva, heves, lezzet ve rahat pe§inde
ko§turdu. Oysa kendilerine isabet eden azap ve felfilcetler hep bu ytizdendi;
ancak onlar bunu dti§tintip kavrayamadilar.
44. «Kendilerine hahrlatdanlan unuttuklannda>>, gaflete dahp ken-
dilerine hatrrlatilan azap ve felaketleri unutuverdiklerinde «onlara her §eyin
kap1s1n1 ac;tik.» Onlara 9e§it 9e§it nimetler verdik. Boylece derece derece
helillerine yakla§tllar. «Nihayet kendilerine verilen o nimetlerle sevinip
zevke dahnca,» tipk1 Karan gibi elde ettikleri di.inyevi nimetler kar§1smda se-
vinyten §rmanp kendi kendilerini begenince «onlan azab1m1zla ans1z1n ya-
kalay1verdik», daha iirktitticfi, korkutucu ve etkin olmas1 iym onlar1 ans1z1n
azab1m1zla kar§1 kaq 1ya getirdik. «Hemen ilmitsizlige kap1hp ~a§kina don-
diiler.» Her ttirlfi hayir ve gi.izellikten fimitlerini keserek i.iziinttiyle yan1p tu-
tU§tular. Buradaki iimi~sizlige kap1hp §a§kma donmek anlammdaki "iblas"
sozctigti ashnda felfilcet an1nda kurtulu§tan limit kesmek, hiizlin ve hasretle
yamp tutu§mak demektir.
45. «Boylece zulmeden kavmin kokii kesildi.» Onlardan tek birey kur-
tulmayacak §ekilde, sonlar1n1 getirdik. Bagavi bu ifadenin anlam1n1: "Zalim-
ler azaba 9arptinhp btiti.ini.iyle yok edildiler" §eklinde tefsir etmi§tir. Burada
"onlar" zamiri yerine, a91k ifadeyle "zulmeden kavim" denmesi, "yok edilme-
16 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

nin" as1l sebebine i§aret etmek i<;indir. Buna gore, §i.ikrlin yerine klifril; itaatin
yerine isyan1 ikarne etmekten ibaret olan zullimleri sebebiyle kokleri kesildi
ve btittiniiyle yok edildiler. «Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun.»
Onlan helak ettigi ic;in kendisine sonsuz §tiktirler olsun. <;linkli kafirlerin ve
isyancilann yok edilmesi, gen;ekten, kar§1s1nda hamdedilecek kadar bliytik
bir nimettir. Bu ayetten §U sonuc;lan c;ikarmak mtimkiindiir:
a) Her konuda tek merci ytice Allah'tu. Hem normal zamanlarda, hem
de s1k1ntih anlarda; k1sacas1 her zaman sadece O'na ba§vurulur. Aktlh kimse
O'ndan ba§kasma s1g111maz. <;unkti O'nun d1§1ndaki her §ey ara<; ve sebepler-
den ibarettir. Ger<;ekte mtiessir olan yaln1zca O'dur.
b) Yuce Allah bazan insan1 darhk ve s1kmtidan geni§lik ve rahata 91-
kanr; bazan da tersini yapar. T1pkl <;ocugunu sevip ona §efkat eden babarun,
<;ocugun iyiligi ve terbiyesi i<;in bazan scrt davranmas1, bazan da yumu§ak
muamele etmesi gibi ... K1sacas1 bu uygulamada insanoglu ic;in hem bir terbi-
ye hem de dmi ve diinyev1 biiytik bir yarar soz konusudur.
c) Helake derece derece yakla§1lu. Boylesine kotli durumlara dli§-
mekten Allah'a s1g1n1nz. bte yandan Hz. Peygamber (s.a.v.)'in : "YI1ce Al-
lah'zn herhangi bir kula -giinahkarligma ragmen- diledigini verdigini gor-
dugi.i.n zaman, bu, derece derece onu helake yakla§tlrmak ifindir." <6> dedigi
ve ardj,Jtdan da: '.'Kendilerine hatzrlatilanlan unuttuk/annda ... " (En' am: 44)
§eklinde ba§layan ayeti okudugu nakledilir.
d) Ucb, yani ki§inin kendisini begenmesi ve kendisiyle ovtinmesi 9ok
c;irkin ve helfilc edici bir davran1§tlr. Nitekim hadiste de §Oyle buyurulmu§tur:
"insam §U u~ ~ey helake goturii.r: Boyun egdiren bir cimrilik; p e§inde kO§U-
lan bir hevii ve insamn kendisiyle ovunmesi." <7>
e) Nimete kar§1 mutlaka hamd ve §iikretmek gerekir. Buna gore dini
ve dtinyevi bak1mdan herhangi bir tehlikeden korunmaya kar§1 mutlaka Al-
lah'a hamdetmek Iazimdrr. <;iinkii bunlann her biri hirer nimet sayillf.
Nakledildigine gore, Sehl b. Abdullah'1n yan1na bir adam gelip: "Evi-
me hrrs1z girdi ve e§yalar1m1 9ald1" demi§. Bunun tizerine Sehl: "Allah'a §tik-
ret; eger en btiyiik hlfstz olan §eytan senin kalbine girip tevhid inancuu boz-
sayd1 ne yapard1n?" demi§. '

6- Ahmet b. Hanbel , Musned.


7- Bu hadis Tirmizi, Ebfi Davud ve Ibn Mace tarafmclan: "Boyun egilen bir cimrilik, uyulan hir
he ro .. gordugiin zaman" ... §eklinde ba~Jayan bir ifadeyle nakledilmi§tir. Ote yandan
Taberani ise, Evsat'mda yukandaki §ekliyle zaytf bir senetle nakletmi§tir.
Ayet: 45-46 EN'AM S0RESi/6 17

46. De ki: "Soyleyin bana, eger Allah kulaginizi, gozlerinizi


alirsa ve kalblerinizi miihiirlerse, Allah'tan ba§ka onu size ge-
tirecek illih kimdir?" Bak ayetleri nasil afikliyoruz? Sonra
onlar nasil yuz feviriyorlar?
47. De ki: "Soyleyin bana, eger size Allah'in azabi ansizm
veya afikfa gelirse, zfilim kavimden ba§kasi mi he/fik olur?"
48. Biz, peygamberleri ancak miijdeleyenler ve uyaricilar
olarak gondeririz. Kim iman eder ve kendini diizeltirse, onlara
korku yoktur. Onlar iiziilmezler de.
49. Ayetlerimizi yalanlayanlara ise, dogru yoldan fikmalan
sebebiyle azap dokunacakhr.
18 RUHU'L-BEYAN Cu z:7

46. Ey Muhammed! Mekke halkma «de ki:» Ey mti§rikler! «'Soyle-


yin», haber verin «bana, eger Allah kulag1n1z1, gozlerinizi ahrsa ve», sizi
sagirla§tlnp korle§tirirse, ak1l ile anlay1§1n1z1 giderecek ve sizi delirtecek §e-
kilde «kalblerinizi 1niihi.irlerse, Allah'tan ba§ka onu size getirecek ilah
kimdir?'» Ey mti§rikler! Soyleyin bana, ytice Allah sizin en degerli organla-
. rm1z1 devre d1§1 birakacak olursa, O'ndan ba§ka, soz konusu organlan size
tekrar verecek kimse var m1dir? Hayu, kesinlikle yoktur. ~u halde, O'ndan
ba§ka boyle bir §eye giicti yeten kimse olmad1gma gore, ibadet edilmeye ve
yticeltilmeye en Jaylk olan da O'dur. Ku§kusuz bu da mil§rikler aleyhine ileri
stiriilmii§ olan ba§ka bir delildir. ..

Ey Muhammed! «Bak» ve ibret al «ayetleri nasll a~1khyoruz?» Onlar1


farklt ifadelerle nas1l belirleyip tekrarliyoruz. Bazan te§vik edici ya da korku-
tucu bir yontemle, bazan da eski milletlerin durumlanna dikkat c;ekerek, uya-
nc1 ve hat1rlatic1 bir tislupla nasd izah ediyoruz ... Haddadi der ki: "Tasrif -
a(.iklamak'"tan amac;, anlam1 en gtizel bir bic;imde ifade eden yonlere dikkat
c;ekmektir. «Sonra onlar nasll yilz~eviriyorlar?>> Nasil da iltifat etmiyor ve
inaruruyorlar.

47. «De ki:» Ey mi.i§rikler! «'SoyJeyin» ve haber verin «bana, eger size
Allah'tn azab1 ans1z1n veya a~1k~a gelirse, zalim kaviniden ba~kas1 m1
helak olur?'» "Anszzzn" gelen azaptan ama~ geceleyin, "a~lk~a" gelenden
ama~ ise giindi.iz vaktinde gelen azaptu. <;i.inkti genelde geceleyin gelen
felfil<.etlere ans1z1n yakalan1hr; gtindiiz vaktinde gelen felaketlerde ise nisbe-
ten daha fazla bir a9tkhk vardir. Dolay1s1yla en uygun a91klama budur. Nite-
kim yilce Allah A'rM sfiresi'nde de: "O memleketler halkl, azabzm1zzn onlara
uyurlarken gece gelmeyeceginden emin midirler? Ve yine o memleketler hal-
ki, azablmlzm kendilerine ku~luk vaktinde eglenirken gelmeyeceginden emin
midirler?" (A'raf: 97-98) buyurmu§tur.

Bilindigi gibi Kur'an-1 Kerim in bir kisim ayetleri diger bir klsmm1 tefsir
1

etmektedir. Buradaki "zalim kavimden ba~kasl ml heliik olur?" §eklindeki so-


ru da olumsuzluk ifade eder. Y ani, ey mti§rikler! Soyleyin bana, eger bu diin-
yada size verilecek ceza t1pk1 sizden onceki milletlere geldigi gibi aniden ve-
ya a<;lk<;a gelse, sizden ba~kas1 rm helak: olur? Haylf, sizden ba§kas1 helfilc ol-
maz.' B unu b.l . . ....
i esm1z I

48. «Biz, peygamberleri ancak miijdeleyenler ve uyar1cllar olarak


gondeririz.» Onlan kendilerinden bir takun 1nficizeler istenmesi ve kendile-
Ayet: 46-49 EN'A M S0RESi/6 19

riyle alay edihnesi i<;in degil, aksine kendi kavimlerini taata kaJ§lhk sevapla
miijdelemeleri ve gtinah konusunda onlan azapla uyarmalan ic;in gonderiyo-
ruz. Bilindigi gibi mi.ijdelemek, sevindirici bir olay1 haber vermek; inzar -
uyarmak da tizticti bir olay1 bildinnek ve o konuda ikaz etmek anlam1na gelir.
«Kim» o peygamberlere «iman eder ve kendini» yani kendi amelini «diizel-
tirse,>> dtinyev1 olsun, uhrev1 olsun uyanld1klar1 azap konusunda arttk «onla-
ra korku yoktur.» Kendilerine mtijdelenen dtinyev1 veya uhrevi faydalan
kaybetmelerinden dolay1 «onlar iiziilmezler de.»

49. «Ayetlerimizi», yani peygamberlerin ortaya koyduklan ve timmet-


lerine teblig ettikeri ger<;ekleri «yalanlayanlara ise, dogru yoldan ~1kmala­
n», ger9ekleri onaylamama ve kulluk yapmama konusunda, 1srar etmeleri
«Sebebiyle» ac1kh bir «azap dokunacaktir.» Bu ayetlerde te§Vik ve uyan
soz konusudur.

Malik b. Dinar der ki: Bir gtin Basra kabristanma girdim. Orada Mecnun
Sadun denilen bir adama rastlad1m. Kendisine: "Nas1ls1n, durumun nas1l?" di-
ye sordum. Bana dedi ki: "Ey Malik! Aztlcs1z ve hazrrhksiz bir vaziyette olan
ve sabah ak~m stirekli olarak uzun bir yolculuga 91kmay1 dti§tinen ve kullar
arasmda adaletli bir §ekilde htikmeden bir Rabbin huzuruna 9tlcmaya hazrrla-
nan bir adamm durumu nasil olur ki?" Ard1ndan da, §iddetli bir §ekilde agla-
maya ba§ladi ... Bunun tizerine ben kendisine: ''Seni aglatan ne? Niye aghyor-
sun?" diye sordum. Dedi ki: "Allah'a yen1in ederim ki, ben dtinyaya olan a§in
baghhg1mdan, ya da 9e§itli belalar ve oltim korkusundan aglanuyorum. Ben,
herhangi bir hay1rh i§ yapmadan omrtimden bO§ olarak gec;irdigim bir gtine
aghyorum. Beni aglatan az1g1m1n azhg1, yolumun uzak olu§U ve engellerin
c;etin olu§udur. <;unkti cennete mi, cehenneme mi gideceginii bilmiyorum.
11

Evet i§te o mecnundan bu §ekilde c;e§itli hikmetli sozler.:t§frtim. Sonra kendi-


sine: "Millet senin deli oldugunu ileri stirtiyor, ne dershI?" diye sordugumda
cevab1 §U oldu: "Hayir, bende herhangi bir delilik fal.an yok. Aksine, efendim
olan Allah'1n sevgisi kalbime, i9ime girmi§; etim karum ve kemiklerim aras1n-
da dola§maktadir."
20 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

50. De ki: "Size Allah 'in hazineleri benim yanimdadir de-


miyo rum. Gaybi da bilmiyorum. Ve size, ben bir melegim de
demiyorum. Ben sadece bana vahyolunana tabi oluyorum."
De ki: "Kor ile goren bir olur mu? Hif dii§iinmez misiniz?"
51. Rablerinin huzurunda toplanacaklarindan korkarilarz
onunla uyar. Onlar ifill Allah 'tan ba§ka ne bir dost, ne de bir
Ayet: so EN'.AM SORESi/6 21

§efaatfi vardir. Umulur ki, Allah 'tan korkarlar.


52. Suf Allah 'in rizasini diliyerek sabah ak§am Rablerine
dull edenleri huzurundan kovma. Onlann hesabmdan sen so-
rumlu degilsin. Onlar da senin hesabmdan sorumlu degiller
ki, onlan kovasin da zalimlerden olasm.
53. Neticede: "Allah aramizdan bruilara mi liitufta bulun-
du?" desinler diye, onlart birbirleriyle boyle imtiha11 ettik. Al-
lah, §iikredenleri daha iyi bilen degil midir?

50. Ey Muhan1med! Bazen senden birtaktm ayetlerin indiriln1esini iste-


yen, bazen de ba§ka isteklerde bulunan kafirlere «de ki: 'Size Allah'1n hazi-
neleri benim yan1mdadar demiyorum'» Allah'1n, olup bitecek §eylere ait
hazinesi bana verilmi§Lir, onda diledigim gibi tasarruf ederim, iddias1nda bu-
lunmuyorum ki benden ayetlerin judirilmesini veya a~ab1n gelmesini, ya da
daglan altina <;evirmem gibi §eyleri isteyesiniz.
Nitekim mli~rikler Hz. Peygamber'e geliyor ve: "Eger ger<;ekten Allah
taraf1ndan gonderilen bir peygambersen di.inyadaki gelir ve menfaatlerimizi
bolla§tir," diyorlardi. i§te bu noktada Hz. Peygamber'e, onlara §U anlamda bir
cevap vennesi emrediliyor: "R1z1k anahtarJar1 benim elimdedir, diledigim gibi
ahr, diledigim gibi de bolla§tlnnm gibi bir iddirun yok."
Aynca de ki: «Gayb1 da bilmiyorum.» Yiice A1lah'1n fiillerinden gayb1
da biliyorum gibi bir iddiam yok ki, k1yametin ne zaman kopacagm1, azap ve
benzeri §eylerin ne zaman inecegini bana soruyorsunuz.
«Ve size, hen bir melegim de demiyorum>», meleklerden birisi oldugu-
mu ileri siirmtiyorum ki, insanlann yapan1ayacaklar1 §eyleri yapmak, semaya
91kmak gibi fevkatadelikler gostermemi istiyorsunuz ve size vermeyi§imi
peygamberligi1nin ge<;ersizligine ve yanh§hg1na delil say1yorsunuz.

«Ben sadece bana vahyolunana tabi oluyorum.'» Vahiyde herhangi


bir miidahelem yok. Benim yaptlg1m i§, sadece bana vahyedilip bildirilene
uymaktlr.
«De ki: 'Kor ile goren bir olur mu?» Korltik sap1khga dti§enin; gor-
mek ise hidayete erenin semboltidi.ir. Ku§kusuz Hz. Peygamber (s.a.v.), ken-
disini ilfilii vahye uyan ki§i olarak nitelendirince, dogal olarak nefsini hidaye-
te ermi§; kendisine inatla kar§1 <;1kan1 da haktan sapnn§ kimse olarak nitelen-
RUH U'L-BEYAN Ct1z:7

_d irmesi gerekiyordu. Buna gore vahye uyrnayan bir arnel, korlikortine yap1l-
m1~ bir arnele, yani kor adanun yapt1g1 i§e benzer. Vahyin geregini yaprnak
ise gozti gorenin yapt1g1 i§ gibidir. ·«Hi~ dii§iin1ncz misiniz?'» Bu hak kelanu
dinleyip tizerinde dti§iinmek suretiyle hidayete gelmek, vahye uyup geregini
yapmak istemez misiniz? Buradaki sahne, azarlama sahnesi oldugundan,
ayetin bu noktas1nda iki emri; yani hem dinlemeyi, hem de dti§tinmeyi bera-
berce ernretme yoluna gidilmemi§tir. Aki§ bunu gerektiriyor.
51. «Rablerinin huzurunda toplanacaklarindan korkanlari» yeniden
diriltilip hi<; kimsenin zarar da, yarar da veremiyecekleri bir yerde Rable-
ri'nin huzurunda bir araya gelmekten c;ekinenleri <<onunla uyar. Onlar i~in
Allah'tan ba§ka ne bir dost, ne de bir §efaat~i -vard1r~» Allah'tan ba§ka on-
lara yarar1 dokunacak ve kendilerini savunabilecek hie; kimse yoktur. K1saca-
s1, Allah'tan ba§ka gtinahkar mti'minleri koruyup kollayabilecek hi<; kimse dti-
§ilni.ilemez!... «Umulur ki, Allah'tan korkarlar.» Ey Muhammed! Sen onla-
n uyar ki Allah'tan korksunlar, ktifiir ve isyandan uzakla§s1nlar!
52. «S1rf Allah'1n r1zas1n1 diliyerek sabah ak§am Rablerine dua
edenleri huzurundan kovma.» Rivayet edildigine gore, Kurey§ ileri gelenle-
ri, Suhayb, Ammar, Habbab, Bilal ve Selman gibi fakir mil'minleri Hz. Pey-
gamberin ytice huzurunda gordiiklerinde: "Bu koleleri huzurundan kovarsan
seninle otururuz ve konu§uruz" onerisinde bulunmu§lar. Hz. Peygamber
(s.a.v.) de: "Ben mii'minleri huzurumdan kovmam" ce".'abm1 vermi§. Daha
sonra demi§ler ki: "Oyleyse, hi<; olmazsa biz geldigimiz zaman onlar1 gonder
ki, Araplar bizim degerimizi bilsinler. <;tinkil sana grup grup Arap kabileleri
geliyor. Gelenlerin bizi onlarla beraber senin huzurunda gormelerini istemi-
yoruz. Boyle bir §eyi kendimize yaki§trranuyoruz. Biz gittikten sonra istersen
onlar1 tekrar geri ~agu." Bunun tizerine Rasultillah (s.a.v.), belki bu sayede
imana gelirler temennisiyle boyle bir yola ba§vurmay1 dil§tinmil§. i§te bu srra-
da yiice Allah (c.c.) bu ayeti indirmi§tir.
Burada ozellikle sabah ve ak§am vakitlerinden soz edilmesinin sebebi,
stireklilige i§aret etmek i~indir. <;ilnkti Allah'1 siirekli hatirlayan, devamh ola-
rak kendini ·o ·nun huzurunda hisseder. Nitekim ytice Allah (c.c.), bir kutsi ha-
diste §Oyle buyunn u§tur: "Ben, surekli olarak beni hatzrlayanzn meclisinde
say1l1nm." Y ani beni hatrrlayanla beraberim.
Ote yandan burada, sabah-ak§am dua edenlerden ama~, zikir ve ibadet-
lerinde herhangi bir dtinyevi menfaati degil, sadece Allah'1n n zas1n1 hedefle-
Ayet: 51-53 EN'AM SORESi/6 23

yen ve samimi bir §ekilde ihlash olarak O'na dua eden kimselerdir. Duanm
ihlasla yap11Inas1 §artl, ihlas1n, ibadetin ozti olmas1ndan kaynaklanmaktadu.
Aynca Allah'tan uzakla§may1 engelleyen, ba§ka bir deyimle kulu Allah'a ya-
kmla§tuan en gti<;lti f aktOr ihlastir...

«Onlarin hesab1ndan sen sorumlu degilsin. Onlar da senin hesab1n-


dan sorumlu degiller ki, onlar1 kovas1n da zalimlerden olas1n.» Mti§rikle-
rin, fakir mtisltimanlan sadece kolelik ve fakirlikle degil, imanlan noktasm-
dan da horlay1p kti<;timsemeleri ve onlar haklanda Hz. Peygamber'e: "Ey Mu-
hammed! Bunlar, yiyecek ve giyecek i<;in senin yanma geliyorlar" de1neleri
lizerine, ylice Allah (c.c.) §Oyle buyurdu : "Onlarm hesabzndan sen sorumlu
degilsin." Sen onlann di§ gortinti§tine bak~ Allah'tan korkan insanlar
suretinde olmalan seni ilgilendirir... Bu ifadeler, bir yandan kafirlerin tenkit-
lerini yiizlerine <;arptlg1 gibi, Hz. Peygamber (s.a.v.)'i de fakir mti'minlerin
egitilmeleri ve olduklan gibi kabul edilmeleri konusunda yonlendiriyor. Kisa-
cas1 onlann hesab1ndan sorumlu olmad1gm i<;in onlan ·kovma; aynca onlan
kovma ki zalimlerden ohnayas1n.

53. «Neticede: 'Allah aram1zdan bunlara m1 liitufta bulundu?'»,


dogruyu ve gen~egi bulmalar1 konusunda bunlar1 m1 ba§anh kild1? Oysa bun-
lar fakir ve kole, biz ise zengin ve ileri gelen bir topluluk durumunday1z. Al-
lah kaunda onlar1n degeri var da bizimki yok, oyle mi? «desinler diye onlari
birbirleriyle boyle imtihan ettik.» Buna gore, dtinyevi bak1mdan aralar1nda
korkun~ bir fark bulunan mil§rikler, mti'minlere bu gozle bakacaklar ve onlar1
bu §ekilde horlayacaklar...

Kelbl der ki: "Soylu ve zengin birisi, kendisinden once Mtisltiman ol-
mu§ bir fakiri gordtigii zaman burun klvrru, Mtisltiman olmay1 kendisine ya-
la.§trrmaz "bu mu , i siam'a girme konusunda beni ge<;ti" der ve Mtisltiman.ol-
mazd1."

«Allah, §iikredenleri daha iyi bilen degil midir?» Burada yiice Allah
(c.c.) mii§riklerin iddialar1n1 ytizlerine 9arparak yanh§ oldugunu vurguluyor.
Yani Allah (c.c.), nimetlerine kar§I §tikredenlerin kimler oldugunu daha iyi
bilmiyor mu ki, bu fakirlere ltitufta bulunulmasm1 uzak gortiyorsunuz? 6te
yandan bu ifadeler, soz konusu fakir mti'minlerin, ytice Allah'm Kur'an'1 in-
dirme ve iman etmeye muvaffak kilma nimetine kar§I §tiktir gorevlerini tam
anlam1yla yerine getirdiklerine ve bunun degerini bildiklerine i§aret etmekte-
dir.
24 ROHU'L-BEYAN CU.Z:7

Aynca~ ayette fakirlerin faziletleri konusuna da i~aret ediltnektedir. Ebtl


Said el-Hudri der ki: "Ben bir grup fakir 1nuhacirle beraber oturuyordum. El-
biselerden o denli yoksun idiler ki, birbirlerinin arkas1na s1g1n1yorlarch. Bilisi
Kur'an-1 Kerim okuyor, biz dinliyorduk. Bir ara Hz. Peygainber (s.a.v.) yan1-
m1za gelip durunca Kur·an okuyan arkada~11n1z sustu. Hz. Peygainber (s.a.v.)
bize seHhn verdi ve: "Ne yapiyordunuz ?11 cliye sord.u. Biz de: "B iritniz
Kur•an-1 Kerim okuyor, biz de dinliyorduk" cevab1m verdik. Bunun tizerine
Hz. Peygamber (s.a.v.) ~oyle buyurdu: "Umm.etimden bir kismi insanlarla
beraber bulunmaya sabretmemi emreden Allah'a hamdolsun. Sonra da ~oy­
11

le ilave etti: Ey fakir niuhacirler toplulugu! Kiyamet guniinde eri§ecegfrziz


11

tam mutluluktan dolayi size mujdeler olsun! (:iinkii siz, zenginlerden yanm
gun once cennete gireceksiniz ki, bu da be~yiiz yilhk bir sure demektir. "(8)

Ote yandan yine ~oyle bir rivayet nakledilir: "Fakir kul Allah'1n huzuru-
na getirildiginde, ytice Allah (c.c.), ttpkl bir adamm diger bir adama ozilr be-
yan etmesi gibi ~oyle buyurur: 'Ey kulum! izzet ve celalime yemin ederim ki,
seni hakir gordiigumden degil, sana haurladigim liituf ve ikramdan dolayz.
diinyayt sana kiisturdum, senifakir kildim. Ey kulum! Su sajlann araszna f zk,
danyada benim nzam i~·in seni yedirip giydiren kimselere bak; elinden tut.
Orm sana teslim ediyorum.' 0 suada tiim insanlan bir ter kaplar. 0 kul da
sat1ar aras1nda gezip, dtinyada Allah nzas1 i<;in kendisini yedirip giydirenleri
11
bulur, elinden tutup cennete girdirir.

8- Tirmizi ve Ahmet b. Hanbel.


Ayet: 53 -54 EN'AM SURESi/ 6 25

54. Ayetlerimize iman edenler, sana geldikleri zaman onla-


ra §Oyle de: "Selam olsun size! Simen bilmeyerek bir kotiiliik
i§leyip de sonra tevbe edip nefsini is/ah eden kimselere, Rabbi-
niz merhamet etmeyi iizerine almi§tlr. <;iinkii 0, fok affeden
ve fOk merhamet edendir."
55. Suflztlann tuttugu yol apga ftksin diye, ayetleri i§te
boyle geni§fe aftklariz.
56. De ki: "Ben., sizin Allah 'tan ba§ka taptiklarmzza ibadet
etmekten menolundum." Ve de ki: "Sizin heva ve heveslerini-
ze uyacak degilim. Aksi takdirde sap1kltga dii§tnii§ olurum. Ve
hidayete erenlerden olmam1§ olurum."
57. De ki: "Ben, Rabbimden gonderilen apk bir delile da-
yanmaktaytm. Siz ise, onu yalanladintz. Acele istediginiz §ey
de benim elimde degildir. Hi.ikiim ancak Allah'tndir. 0, hakk1
haber verir. 0, hi.ikiim verenlerin en hay1rl1s1dir."
58. De ki: "Eger acele istediginiz §ey benim elimde olsayd1.,
sizinle benim arannzdaki i§ bitmi§ olurdu." Allah, mlimleri
daha iyi hilir.
26 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

54. «Ayetlerimize iman edenler, sana geldikleri zaman .••» Riva yet
edildigine gore bir grup insan Hz. Peygamber (s.a.v.)'e gelip: "Biz s;ok bliyilk
giinahlar i~ledik. Affedilmesi i~in ne yapmam1z laz1m?'' diye sonnu~lar. Hz.
Peygainber (s.a.v.) ise onlara herhangi bir cevap vern1e1ni§. Onlar da limitsiz-
lige kap1larak geri donmil~ler. i~ te bu ayet bu olay lizerine inmi§tir. ~unu da
belirtelim ki, Allah'a iman eden herkes bu §erefe nail olur.

i§te ey Peygamber! Ayetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman


«onlara ~oyle de: 'Selam olsun size!. ..» Her tlirlti felfil<:et ve kotilllikten ko-
runmu§ olas1niz! "Selam olsun size" ifadesinin anlam1 §Udur: "Dininiz ve ca-
n1n1z konusunda her tUrlti felfilcetten sizi korumas1 ic;in ytice Allah'a dua edi-
yorum. «Sizden bilmeyerek bir kotiiliik i~leyip de sonra tevbe edip nefsini
1slah eden kimselere,» zarar ve sonucunu bilmeden herhangi bir i§ yaptiktan
sonra pi§manltk duyanlara, yapt1gi hatadan donenlere, bozdugunu dilzeltenle-
re ve bir daha kottililk yapmatnak lizere dogruya yonelenlere, «Rabbiniz
merhamet etmeyi iizerine alm1~tir.>> Bir ltituf ve ihsan olarak bu kullarma
merhamet etmeyi yi.ice Zattna gerekli kilm1§trr. «~iinkii 0, c;ok affeden ve
c;ok merhamet edendir.'» Soz konusu kullann1 affetmesi ve onlara merha-
met etmesi O'nun ernrinin geregidir.
SS. «Su~lulann tuttugu yol ac;1ga c;1ks1n diye,» iyice ortaya c;1k1p sak1-
nils1n diye «ayetleri i~te boyle geni~c;e ac;1klariz.» itaatkar ve isyankar insan-
lan ve bu durumda 1srarh olanlan Kur'an ayetleriyle i§te boyle detayh bir bi-
9imde ortaya koyar1z. Boylece hak ortaya c;1k1p uyulacak, suc;lulann tuttugu
yol da belli olup sak1mlacaktir.

~u halde ak.ill1 olan kimse ba§arI ve kurtulu§ yolunu tutar ve salih kim-
selerin mertebesine
.
ula§Ir. Bu yolun birinci basamag1 ise yap1lan hatalardan
.
dontip tevbe etmek ve affedilmeyi istemektir.

Alimler diyorlar ki: Once gtinahlann c;irkinligini ve ilfilli cezan1n §idde-


tini dti~iln. Ard1ndan da kendi gtic;stizltigiinli ve c;aresizligini hatirla ... Kar1n-
can1n isrrmasma ve gtine§in s1cakhgma katlanamayan insan, cehennem ate§i-
ne ve ejderhalarm sokmasma nas1l goglis gerebilir? Oyleyse, seninle Allah'm
diger kullari arasmda meydana gelen gtinahlardan helalhk dilemek ve herkese
hakk1n1 iade etmek sGretiyle kurtulmaya c;ah§! Namaz, oruc; ve zekat gibi yii-
ktimlliltiklerini yerine getirmemenden kaynaklanan giinahlar1 ise bu borc;larrm
kaza et1nek sfuetiyle silmeye c;ah§. ic;ld ic;mek, c;alg1 c;almak ve faiz yemek gi-
bi, seninle Allah arasmda olan gi.inahlanndan da pi§manbk duy ve bir daha i§-
Ayet: 54-57 EN'AM SU RESi/6 27

len1emeye soz verip bu duyguyu kalbine iyice yede§tir. Sana haklan ge<;en
insanlan imkanlar ol9ilstinde memnun ettikten, gilctiniin yettigi oranda ge<;-
mi§ ibadet bor9lan01 kaza ettikten ve kalbini giinahlardan temizledikten son-
ra, hu§O ve niyazla Allah'a donmen gerekir. Allah'1n ltitfu sana kafidir. Nite-
kim sahih bir hadiste §Oyle buyurulma.ktadir: "Gunahkar kul, guzelce temiz-
lendikten sonra kalkip iki rekat namaz kzlar ve kendisini bagt§lamasz ifin Al-
lah'a yalvanrsa yuce Allah onu mutlaka affeder." <9>

bte yandan oltintin kabirdeki durumu, bogulma tehlikesi ge<;iren insanm


bekleyi§ine benzer. Babas111dan, annesinden, karde§inden ve dostlanndan
kendisine ula§acak bir dua beklemektedir. Kendisine ula§an bu dua, kendisi
i<;in dilnya ve tilm i<;indekilerden daha hayrrhdrr ve ona daha sevimli gelir.
Yilce Allah (c.c.) kabirde bulunanlann tizerine yeryiiziindeki insanlann yap-
tlklan dualardan daglar biiyilklilgiince gonderir. Dirilcrin oliilere en gi.izel he-
diyeleri affedilmeleri i<;in dua etmektir. Bu konuda gi.izel bir ornek olarak
Kur'an-1 Kerim'de §U ifadeler yer ahr: "Ey Rabbimiz! Herkesin hesaba fekile-
cegi gunde beni, annemi, babamt ve butun mii'minleri affet!" (ibrahim: 41)
56. Kurey§li kafirlerin Hz. Peygamber (s.a.v.)'i atalann1n dinine uymaya
~agumalan tizerine §U ayet-i kerlme inmi§tir: Ey Muhammed! «De ki: 'Ben,
sizin Allah'tan ba~ka tapbklar1n1za», ne olursa olsun ibadet ettiklerinize
«ibadet etmekten», onlara tapmaktan «menolundum.'» Allah'tan ba§kas1na
tapmam yasakland1.. . «Ve de ki: 'Sizin heva ve heveslerinize uyacak degi-
lim.» Sizin tuttugunuz yol hidayetten uzak olup heva ve hevese uymaktan
ibarettir. Ben nasil hidayet yolunu buak1nm da, sizin heva ve heveslerinizin
pe§ine takihnm? «Aksi takdirde sap1khga dti§mii§ olurum.» Hidayet yolu-
nu bualap sizin isteklerinize uydugum takdirde hak yoldan \:ikml§ «Ve hida-
yete erenlerden oimami§ olurum. '» Dogru yola uyan insanlardan olmam1§
olurum.
57. «De ki: 'Ben, Rabbimden gonderilen a~1k bir delile dayanmak-
tay1m.>> "A~·lk deli/" den ama~, hak ile bat1h birbirinden ayIIan kesin kan1ttrr.
Ba§ka bir deyimle Kur'an ve vahiydir. Nitekim, "hen falanca konuda a~Ik de-
lil i.izereyim" denildiginde anlam1 §U olur: "O konuda kesin kan1tlanm, sag-
lam dayanaklar1m ve gilvenilir tanlklanm vardrr ve o konuda en ufak bir te-
reddtidtim yoktur." i§te ey Muhammed! De ki: "Ben, Rabbim tarafmdan gon-
derilen kesin bir kan1ta dayan1yorum. «Siz ise onu yalanlad1n1z.» Bana gelen

9- Ebu Davud; Tirrnizi. Kitabus'salar, ibn Mace; Ahmet b. Hanbcl, Miisned, 1/ 10.
28 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

gen;egi muhtevas1 ile birlikte inkar ettiniz. Bu arada ilahi azapla ilgili tehdide
de kulak asn1adu11z, onen1 vennediniz, yalan oldugunu ileri surdtinilz."

«Acele ettiginiz ~ey de benim elimde degildir.» Kurey§ ileri gelenleri,


Hz. Peyga1nberle alay etmek, ya da onu susturmak an1ac1yla, ondan azab1n bir
an once gelmesini istiyorlard1. Bunun tizerine ytice Allah (c.c.), Hz. Peygam-
ber'e onlara §U cevab1 vennesini emretti: "Vadedilen azabm gctirilmesi benim
yetkim dahilinde degildir. Onu ben getiremem. Gerek ba§ka hususlarda ge-
rekse ilahi azab1n hemen getirilmesi y a da geciktirihnesiyle ilgili «hiiku1n
ancak Allah'1nd1r.» Bu konuda karar verme hususunda benim herhangi bir
yetkim yoktur. Htiktim sadece Allah'a aittir.

«0, hakk1 haber verir.» A91klad1g1 ve vcrdigi htiktim hak ve ger<;ek


olduguna gore, il§hi azabm ertelenmesi de bu hak kanun dog rultusunda ger-
9ekle~ecektir. Bu hususta mutlaka onemli ve ince bir hikmet vard1r. «0, hii-
kiim verenlerin en hay1rhs1dir.'» Ayetin sonunda yer alan bu ctimle, "hakk.1
haber vermek"ten amac1n, "hak ile batth hirhirinden ayumak ve aralar1nda
hakkiyla hilkmetmek" olduguna i§aret etmektedir.

58. «De ki: 'Eger acele istediginiz §ey benim elimde olsayd1», benim
gi.iclimtin ve yetkimin sm1rlan i9erisinde bulunsayd1, «sizinle benim aram1z-
daki i§ bitmi~ olurdu. ' » iJahi azabm gelmesini acele istemenizden hemen
sonra soz konusu azap i.izerinize indirilirdi. «Allah zali1nleri daha iyi bilir .»
Zalimlerin durun1unu ve §iddetli azab1 hakettiklerini yi.ice Allah daha iyi bilir,
dolay1s1yla kendilerine sure tan1r. K1sacas1, azab1 gonderme i§ini bm1a verme-
mi§ ve bu konuda beni yetkili k1lmam1§tlr. ~u halde putlara ta pan kimse, mut-
laka ilfilli azab1 tadacak ve kesinlikle yakasm1 kurtaramayacakttr. Dtinya, ne-
fis, §eytan ve hevalanna tapanlann dmumu da bundan farkh degildir.

Anlat1ld1g111a gore, Yemen fak.ihlerinden bir grup, bir konuda kendisini


imtihan etmek tizere biiytik §eyh Ebu'l-Gays'e giderler. Ona yakmla§ttklan
zaman, §eyh onlan: "By benim kulumun kullan! Ho§ geldiniz!" diye kar§ilar.
Onlar bu ifadeyi ~ok yadirgayarak ilim §eyhi ismail b. Muhammed el-
Hadrem!'ye gidip ~ eyh Ebu'l-Gays'm kendilerine soyledigi sozleri aktanrlar.
~eyh is1nail gillerek: "~eyh Ebu'l-Gays dogru soylemi§tir" der ve §U ag1kla-
may1 yapar: "Siz hevfu.un kullansm1z; heva ise §eyh Ebu'l-Gays'm kulu ... " Ki-
§inin hevadan kurtulmas1 ise takva ile mi.imkiindilr.

~unu da belirtelim ki, heva nefsin ozelliklerindendir. Rabbinden gonde-


Ayet: 57 -58 EN'AM S0RESi/6 29

rilen ac;1k bir delile dayanan k imse heva yolunda degil hidayet yolunda olur.
Allah'tan gonderilen delil, aslmda kalbi ferahlatan bir nurdur. Ku§kusuz hida-
yet tizere bulunan1n belirgin ozellikleri olacaktir.

Anlatild1gma gore Allah'm salih kullanndan birisi insanlara sohbet edi-


yor, onlara c;e§itli ogutlerde bulunuyordu. Giiniin birinde, soz konusu salih
adan11n yine insanlara ogtitlerde bulunarak onlan, "Sizden cehenneme ugra-
mayacak hi( kimse yoktur. Bu, Rabbinin 11zerine aldtgl degi~·mez bir hiikum-
diir. (Meryen1: 71) ayetiy le korkuttugu bir suada yahudinin biri oradan ge-
II

c;er ve salih adama: "Eger okudugun bu soz dogruysa, o zaman bizimle sizin
aran1zda hic;bir fark yoktur" der. Bunun iizerine alim ve salih zat §U cevab1
verir: "Hay1r, e~it durumda degiliz. Biz oraya girip 'rlkanz, siz ise gireceksi-
niz ve oradan 91kmayacaksm1z. Biz, takva sayesinde oradan ~akmay1 ba§ara-
cag1z. Siz ise zulmtintizlin sonucu olarak orada diz tistti c;oktip kalacaksm1z."
Ard1ndan da §U ayeti okur: "Sonra takva sahiplerini cehennemden kurtaraca-
g1z. Zulmedenleri de diz ustii ~okmii~ olarak cehennemde birakacag1z."
(Meryem:72) Daha sonra yahudi: "Takva sahipleri biziz" deyince salih ve
a.lim zat: "Hayn, kesinlikle. As1l takva sahipleri biziz'' cevab1n1 verdikten
sonra §U ayetleri okur: " ...Rahmetim ise her §eyi ku~atml§tlr. Rahmetimi, Al-
lah'tan korkanlara, zekatznz veren ve ayetlerimize iman eden kimselere yaza-
cagtz. Onlar, okuyup yazmast olmayan Allah'zn el9isi peygambere tabi olur-
lar.11 (A'raf: 156-157)
30 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

59. Gaybin hazineleri Allah'in katindadir. Onlan ancak 0


bilir. 0, karada ve denizde olanlan bilir. Du~en hifbir yaprak
dahi yoktur ki, Allah onu bilmesin. Y erin karanliklarinda
olan her tane, kuru ve ya§ her §ey mutlaka apafik bir kitapta-
dir.
60. Geceleyin sizi, oldurur gibi uyutan, giindiizii.n ne yapti-
ginizi bilen O'dur. Sonra, tayin edilen vadenin tamamlanmasi
ifin sizi giindiiziin diriltir gibi uyandirir. Sonra donii§iiniiz yi-
ne O'nadir. Nihayet 0 , yaptiklarinw size haber verecektir.
61. 0, kullari iizerinde kahredici giice sahiptir. Size koru-
yucu melekler gonderir. Nihayet sizden birine oliim geldigi za ..
man elfilerimiz onun canini alirlar. Ve hifbir eksiklik yap-
mazlar.
62. Sonra, g erf ek sahipleri olan Allah'a dondiiriiliirler.
Dogrusu, hiikiim yalniz O'nundur. 0, hesap gorenlerin en sii-
ratlisidir.

59. «Gayb1n hazineleri» sadece «Allah'1n katindad1r.» Ayette ge<;en


"mefatih" kelimesi, "hazine" an1am1ndaki ''mefteh" kelimesinin 9ogulu olabi-
lecegi gibi "anahtar" anlam1ndaki "miftah" kelimesinin ~ogulu da olabilir. 0
zaman gayb alemi kilitli hazinelere benzetilmi~ ve onlann anahtarlann1n Al-
Ayet: 59-60 EN'AM SURESi/6 31

lah katmda olduguna dikkat c;ekilmi§ olur. «Onlan ancak 0 bilir.» Bu ctim-
le, kendisinden onceki ciimleyi peki§tirir. Gayb hazinelerinden amac; ise:
"K1yametin ne zaman kopacagzna dair bilgi, ancak Allah '1n katmdadzr."
(Lokman: 34) ayetinde belirtilen be§ husustur. Niteki1n Hz. Peygamber
(s.a.v.) de §6yle buyurmu§tur: "Gaybm hazineleri be§tir ve onlan ancak Al-
lah bilir: Rahimlerdekilerin mahiyetini sadece Allah bilir; yann ne olacagmi
sadece Allah bilir; yagmurun ne zaman yagacaguu sadece Allah bilir; kimin
nerede olecegini sadece Allah bilir. Kiyametin ne zaman kopacagm1 sadece
Allah bilir." oo)

«0, karada ve denizde olanlar1» tiirleri ve cinsleriyle birlikte detayh


olarak «bilir. Di.i~en hi~bir yaprak dahi yoktur ki, Allah onu bilmesin.»
Yani hem dti§en, he1n de aga9larda kalan yapraklann say1s1n1 dahi bilir. Ku§-
kusuz, bu ifadeyle, ilminin her ~eyi ku§att1g1 anlattlmak istenmi§tir. «Yerin
karanhklannda olan her tane» O'nun bilgisi dahilindedir. «Kuru ve ya§
her ~ey» O'nun tarafmdan bilinir.
Haddad! der ki: "Ya§ ve kurudan amav, goklerde ve yerde bulunan her
§eydir. <;tinki.i her §ey, ya kuru veya ya§ olur; cisim sahibi olmak bunu gerek-
tirir." i§te yukar1da sozii edilen §eylerin ttimti «mutlaka apa~1k bir kitapta-
d1r.» ''Kitap"tan ama~, ya Levh-i Mahfuz veya bizzat ilfill1 bilgidir.
Haddad! der ki: "Eger: 'Hi~bir §ey Allah'a gizli olmad1g1 halde, onlan
Levh-i Mahfuz'da kaydetmenin anlam1 nedir? Aynca 0, heqeyi yaratmadan
ve yazmadan once de biliyordu; oyleyse bunlan okuyup ezberlemek ve og-
renmek i~in de yazmad1g1na gore, ba§ka ne hikmeti olabilir?' §eklinde bir so-
ru sorulsa, cevaben denilebilir ki: 'Kaydedildikleri §ekliyle olaylar1n meydana
gelmesiyle meleklerin yiice Allah'm s1fatlar1n1n tistilnltigti haklandaki inan9-
lan artar, bilgileri fazlala§rr; i§ie bunun faydas1 ve manas1 budur.'"
60. «Geceleyin sizi, oldi.iriir gibi uyutan» mti'min veya kafir hepinizi,
bir §ey hissetmeme ve ay1rt etmeme konusunda olti gibi uyutan, «giindiiziin
ne yaptlg1n1z1 bilen O'dur.» K1sacas1, ne yaptig1n1z1 gayet iyi bilir. Ayette
ge9en "cereha" bir §eyi yapmak anlam1nad1r. "cevarihu'l-insan", insan1n i§
yaptlg1 organlan demektir. «Sonra, ta yin edilen vadenin tamamlanmasI>>,
ki§inin dtinya hayatmm son bulmas1 ve ecelin noktalanmas1 «i~in sizi giindii-

10- Bu hadisi Buharl Sahih'inde; Ahmet b. Hanbel de Abdullah b. Omer'den naklen Mils·
ned'inde rivayet etmi~tir. Aynca bkz. Suyuti, el-Fethu'/-Kebfr, 3/137.
32 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

ziin diriltir gibi uyand1nr.» Sizler gtinah i§ledikten sonra, size belli bir stire
tanrr ve o si.irenin bitiminde can1111z1 ahp daha sonra sizleri huzuruna getirir.
«Sonra donii§iiniiz yine O'nad1r.» Oldi.ikten sonra ba§kas1na dcgil, O'na do-
neceksiniz. «Nihayet 0, yapttklar1n1z1 size haber verecektir.» Sozkonusu
gece ve gtindtizlerde ne yaphglillZ1 size bildirecek ve kar§1hklann1 size vere-
cektir.

61. «0, kullart iizerinde kahredici giice sahiptir.» Onlann her i§inde
tasarruf yetkisine sahip olan yahuz O'dur. Onlara diledigini yapar. Y aratma
veya yoketme; diriltrne veya oldtinne; azap etme veya miikafat venne konula-
nnda serbesttir. «Size koruyucu mclekler gonderir .» Soz konusu melekler
yaptiklann1z1 kaydederler. Bunlara "Kirfunen-Katibin" denir. Ku§kusuz, yap-
ttg1 amellerin kaydedildigini ve gi.intin birinde de§ifre edilecegini bilen insan
daha dikkatli davran1r. Aynca, efendisinin lUtfundan emin olan ve kendisini
affcdip hatalanm ortecegine inanan hizmet~i, hatalanmn fark1na varan hizmet
ettigi diger insanlardan 9ekinip s1ktld1g1 kadar, efendisinden 9ekinip utanmaz.

$oyle rivayet edilir: "Bizden her insani geceleyin iki melek ve gundii.zun
de iki melek izler. Bunlarm biri iyilikleri, digeri kotuliikleri kaydeder. Sag ta-
rafta bulunanz, sol tarafta hulunamn ba§kam konumundadzr. insan herhangi
bir iyilik i§lediginde ~ag taraftaki melek bunu on kallyla kaydeder. insan her-
hangi bir kotuliik i§leyip de soldaki melek bunu kaydetmeye kalki§tlgmda
sagdaki melek ona "dur, bekle" der. Bunun uzerine soldaki melek altz-yedi
saat bekler. Eger bu sure irerisinde insan, yaptlgtndan pi§manlzk duyup Al-
lah'tan bagi§lanmayt dilerse, soldaki melek kaydetmekten vazgefer. Yok
eger, tevbe-istigfar etmezse, bu kez bire bir olarak yazar." 01 >

Eger: "Bu melekler, gori.ini.irdeki fiilleri bildikleri gibi insanm gizledigi


niyetJeri de bilirler mi?" diye bir soru sorulsa, cevaben deriz ki: "Evet bilirler.
<;unkti bunlar her§eyin durumunun kaydedildigi Levh-i Mahfuz'a mtivekkel
meleklerden yazarlar."

6te yandan denilmi§tir ki: "Kul, herhangi bir iyilik yapmaya kalk1§tlgm-
da agiz1ndan mis gibi bir koku yay1hr, kottiliik yapmaya niyetlendiginde ise
kendisinden 9ok kotti bir koku yay1hr. i§te bu belirtiJer dogrultusunda kay1t-

11- Taberani el-Kebir'de §U ifadelerle tahric eder: "Soldaki melek a/11 saat siiresince hata i~le­
yen mi/min kul aleyhine bir ~·ey kaydetmez. Eger bu sure zar.finda mii'min pi~manllk duyup
Allah'ran hagl§latunoyt dilerse, i§ledigi o gunah atlhr. Aksi takdirde bir gii.nah olarak kay-
dedilir." Aynca bkz. el-Fethu'l-Kehfr, 1/395.
Ayet: 61 -62 EN'AM SURESi/6 33

larda bulunurlar." Buna gore insan1n, ya§ad1g1 stirece kendisini gozetleyen iki
melegi degi§mez.

«Nihayet sizden birine oliim geldigi zaman», yani kim olursa olsun,
herhangi birinizin eceli doldugu ve oltim belirtileri ortaya 9Iktig1 zaman «el~i­
lerimiz onun can1n1 ahrlar»; bu i§le gorevli meleklerimiz, Azrail ve yard1m-
cilan onun ruhunu kabzederler. Boylece koruyucu meleklerin gorevi biter.
«Ve» bu el9iler «hi~bir eksiklik yapmazlar.» Kendilerine verilen gotevi bir
an bile ihmal etmez ve belirlenen siireyi a§mazlar.

Ote yandan oliim melegi Azrail'e yard1m eden on dort melek vardir.
Bunlardan yedisi rahmet melegi olup mti'minlerin ahnan ruhlan onlara teslim
edilir. Diger yedisi de, kendilerine olen kafirlerin ruhlar1 teslim edilen azap
melekleridir.

Mticahid der ki: "Yeryilzil oliim melegi i<;in bir ~egen gibi yap1lm1§tlr.
Diledigi yerine uzanabilir." Y ani, degi§ik yerlerde olup sayilan <;ok olsa bile
ruhlan alma konusunda herhangi gi.i<;llikle kaqtla§maz. Ancak, §eytanm diin-
yadaki tiim insanlarm kalblerine nasil vesvese verdigini bilemedigimiz gibi,
bu meleklerin ruhlan nasil alabildigi keyfiyetini 9ok s1nirb olan akllm1zla
kavrayamay1z.

Alimler diyorlar ki: "Oliim bir hi<;lik ve yokluga mahkfim olmak degil-
dir. Aksine olilm, sadece ruhun bedenden aynlmas1dir. Oltim bir iilkeden ba§-
ka bir iilkeye go9 etme halinden ibarettir. Oysa, insanlar uzun bir emele sahip
olmalan dolay1s1yla oltimli unuturlar. Dilnyaya baglandtl<lar1 ve kad1n §ehve-
tine daldlklan i9in oliimii hatulamazlar. Bu yiizden denilmi§tir ki: 'Oliim 9ok
btiyiik bir mus!bettir, fakat gaflet ondan daha da biiytik bir mus1bettir. "'

62. Olilmiin ard1ndaki dirili§ten «Sonra» melekler taraf1nda"n «ger~ek


sahipleri olan Allah'a», her durumlann1 bilen Allah'a «dondiiriiliirler.»
O'nun hiikmiine ve adaletine teslim edilirler. O'ndan ba§ka hi9bir soz sahibi-
nin bulunmad1g1 hesap meydan1nda sorgulanmak ilzere O'nun huzuruna \:Ika-
nhrlar. Buradaki "gerqek sahipleri olan Allah ... " ifadesinin "Ku§kusuz,
kafirler sahipsizdirler" (Muhammed: 11) ayetiyle <;eli§tigi zannedilmesin.
<;unkti bunun anlam1 "kafirlerin yard1D1ctlar1 yoktur" §eklindedir.
«Dogrusu, hiikiim yaln1z O'nundur.» K1yamet giinilnde hi<;bir
sfirette, O'nun d1§1nda hi<; kimsenin kullar aras1nda hilkmetmesi sozkonusu
degildir. «0, hesap gorenlerin en siiratlisidir.» <;ok klsa siirede ttim yara-
34 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

ttklann hesab1n1 gorecektir. O'nun i9in bir hesap diger bir hesaba; bir durum
diger bir duruma engel olamaz. <;unkii 0, herhangi bir alet arac1hg1yla konu§-
maz. Hesap yapabilmesi i~in dil§tinmeye ve parmaklann1 kullanmaya ihtiyac1
yoktur. Zaten hesap gormesi herkesin hak ettigi mtikafat ve cezay1 belirleme-
si demektir.

~tiphesiz ha§ir ve hesap yerytizilntin iizerinde goriilecektir. Ancak bu


yer §imdikinden farkh olacaktrr. Dzerinde hi~bir kanm akmad1g1, hi~bir hak-
s1zhgm yapilmad1g1 gtimii§ gibi bembeyaz bir toprak par9as1 olacaktrr. Ha§ir
ve hesab1n Allah tarafmdan yap1lacag1 kesin olduguna gore, akilh insan1n
kendisini sorgulamas1 ve hesap tart1§mas1na girmemesi gerekir. <;unkti insan,
ahiret yolculugunu stirdtiren bir tilccar konumundadu. Sermayesi omrtidtir.
Bu omrti taat ve ibadetle harcad1g1 takdirde karh, gtinah ve isyanda tiikettigi
takdirde ise zararh olacaktlr. Bu ticaretteki ortag1 ise kendi nefsidir. Nefis
hem iyilik yapmaya, hem de kottiliik i§lemeye yetenekli olsa bile gtinah ve
§ehvetlere daha egilimlidir. Bu yilzden nefsin, stirekli olarak denetlenmesi ve
sorgulanmas1 gerekir.
Ayet: 63-64 EN'AM SURESi/6 35

63. De ki: "Sizi kara ve denizin karanltklartndan kim kur-


tarir. Halbuki siz: 'Eger bizi bundan kurtarirsa yemin olsun
ki §iikredenlerden oluruz' diye boyun egerek gizlice O'na dua
edersiniz. "
64. De ki: "Sizi ondan ve biitiin sikintilardan Allah kurta-
nr. Sonra da siz O'na orlllk ko§arsiniz."
65. De ki: "Ustiiniizden yahut ayaklarimzm altindan size
azap gondermeye veya sizi parfalara boliip bir kisminizin ko-
tiiliigiinii diger bir kisminiza tattirmaya klidir olan O'dur."
Bak, ayetleri iyice anlasmlar diye nasil aftkliyoruz?
66. Kavmin, hak oldugu halde onu yaltlnladi. De ki: ''Ben
sizin iizerinize vekil degilim."
67. IIer haberin neticelenip kararla§acagi bir vakit vardir.
Yakznda bileceksiniz.

63. Ey Muhammed! Mekke halk1na: «De ki: 'Sizi kara ve denizin ka-
ranhklarandan>>, yolculuklann1z srrasmda kara ve denizin tehlike ve s1k1ntl-
lanndan «kim kurtar1r?» Sizi bu durumlardan kim muhafaza eder? .. Burada
"karanhgm" §iddet ve s1ktntl yerine kullanilmas1nm sebebi, .ikisinin de ben-
zer sonrn;lar dogurmas1ndandrr. Nitekim hem "karanhk", hem de "§iddet ve
stlantt", gormeyi engelleme ve korku verme konusunda ayn1 neticelere sebep
oluyorlar. Hatta -bu anlamda- stkmtt dolu gtine "karanhk gtin" denir. «Halbu~
ki siz: 'Eger bizi bundan kurtarirsa yemin olsun ki §iikredenlerden olu-
ruz' diye boyun egerek gizlice O'na dua edersiniz.'» Son derece muhta~
bir konumda oldugunuzu belirterek O'na yalvarusm1z. Nimetlerine kar§t tam
. anlam1yla §tiktir gorevinizi yerine getireceginize ili§kin soz verirsiniz. Oysa,
nimetlere kar§I §tiktir gorevi, Allah'a ortak ko§ma bir yana, o nimetleri vereni
hatrrlayarak O'na kulluk etmeyi ve O'nun emirlerine kar§t gelmemeyi gerekti-
ru.

64. Ey Muhammed! Onlara «de ki: 'Sizi ondan ve» onun d1§1ndaki
«biitiin s1k1ntdardan», insaru tizen ttim dert ve kederlerden «Allah kurta-
nr.>> Blitiln bu nimetleri gordtikten «sonra da siz O'na ortak ko§ars1n1z' .»
36 RUHUL-BEYAN Cuz:7

Aslmda insan, bir onceki ayette yer alan "§ilkredenlerden oluruz" sozlerine
kar§thk, en uygun soztin "sonra da siz §tikretmezsiniz", yani kulluk gorevleri-
nizi yapmazs1n1z, denilmesi oldugunu dii§tini.iyor. Ancak Allah'a ortak ko§-
manm dogrudan dogruya bir §i.iktirslizliik olduguna dikkat 9ekmek i9in "son-
ra da siz O'na ortak ko§arszmz" denilmi§tir.
65. «De ki:» Kendisine ortak ko§1nan1zm cezas1 olarak: «'Ustiiniizden
yahut ayaklarin1z1n albndan size azap gondermeye veya sizi par~alara
boliip bir k1sm1n1z1n kotiiliigiinii diger bir k1sm1n1za tatbrmaya kadir
olan O'dur.'» Nitekim Lut kavminin ve fil ashab1n1n tepesinden ta§lar yag-
drrm1§; Firavun'u bogdurup Karun'u batrrmI§tl. .. Par9alara boliinmekten ama\:
ise, muhtelif hiziplere ve farkh gorti§lere sahip gruplara aynlmak demektir.
Boylece her grup bir onderin pe§ine takilacak, aralarmda sava§ c;1kacak, bir
grup diger bir k1smm kottiltigiini.i tadacak, yani bir k1sm1 diger bir k1smm1 ol-
diirecek. ..

Ku§kusuz, ytice Allah'1n cemal ve celal s1fatlannm tecellisi ve hikmeti-


nin geregi olarak kimi zaman mti'minler kafirlere tisttinltik saglayabilir, bazan
da tam tersi olabilir. Hadiste de §6yle buyurulmu§tur: "Ben Rabbimden iif
§ey istedim: ikisini liitfetti. Birisini ise kabul etmedi. Once O'ndan iimmetimi
arlikla peri§an etmemesini istedim kabul etti. Ard1ndan yine O'ndan ammeti-
mi batzrmakla mahvetmemesini diledim, onu da kabul etti. Sonra aralarmda
dii§manltk meydana getirmemesi igin dua ettim, kabul etmedi." (t 2i Ku§kusuz,
a~hktan ama~ ttim timmeti etkileyen bir k1thk; bat1rmaktan ama~ ise Nuh tu-
fan1 gibi genel bir sel felaketiyle ummeti yok etmektir. Dii§manhkla i§aret
edilmek istenen husus ise, sava§ ve benzeri felaketlerdir.

Bir hadiste de §Oyle buyurulmaktadir: "Ummetimin yok olmasl, sava~


ve salgm hastalzkla olacakttr." c13> Bir ba§ka hadis-i §erif de §Oyledir: "Um-
metimin arasma kilu; konuldugu takdirde artzk kzyamete kadar ~·ikmaz." <14'

12- Mi.islim'in Sahih'ine daha uzun ifadelerle ald1g1 bu hadisin ba~ taraf1 §Oyledir: "Ku~kusuz
yiice Allah, yeryiiziinii goziimiin 6niine seriverdi. Doguszmdan hatisma kadar her taraftm
giJrdilm... "
13- Bu hadisi Ahmed b. Hanbel, Miisned'inde tahric etmi§; Taberani ise el-Kebt1ide §U ifade-
lerle nakletmi~tir: "Vmmetim sava~la yok olacaktir. Taun da cinnf du~manlarmtzdan size
gerecek bir tehlikedir. Her ikisinde de §ehitlik mertebesi vardir." Aynca bkz. el-Fethu'l-
Kebfr, 2/271.
14- Ebfi Davud, TirmizI, ibn Mace, Ahmet b. Hanbel rivayet etmi~tir. Aynca bkz. Suyuti, el-
F ethu'l-Kebfr, 1/159.
Ayet: 65-67 EN'AM SORESi /6 37

Bu hadiste Hz. Peygan1berin bir mfi.cizesi gori.ilmektedir. <;tinkil, haber verdi-


gi gibi olmu§tur. Hadislerde ge9en "be's"ten ama9, §iddetli sava§tir. bte yan-
dan, Muhammed Ummetinin arasma fitne ve sava§ girmesinin ba§hca sebebi,
yetkililerin Allah'm kitab1na gore hilklim vermemeleridir.

«Bak» ey Muhammed! Kur'an'daki «ayetleri», <;e§itli §ekillerdc ortaya


konan vaad ve tehditleri «iyice anlas1nlar» ciddiyetini kavray1p kendilerine
gelsinler, hatalanndan donstinler «diye» soz konusu ayetleri degi§ik §ekiller-
de «nasd a~1khyoruz?»
66. «Kavmin,» yani onlann i<;indeki inat<;1 kafirler «hak oldugu halde
onu» va'dedilen azab1, ya da ondan bahseden Kur'an't «yalanlad1.» Oysa o
azap mutlaka vuku bulacakttr ve o kitap haber verdigi §eylerde dogrudur. «De
ki: 'Ben sizin iizerinize vekil degilim.'» Sizi yalandan c;evirecek ve tasdik
etmeye zorlayacak dmumda degilim. <;ilnkti benim gorevim sizleri uyarmak-
tan ibarettir.
67. Kur'an'da belirtilen «her haberin neticelenip kararla~acag1 bir
vakit vard1r.» i§te o vakit gelecek, boylece azapland1nlman1z1n zaman1 da
gelmi§ olacaktir. «Yak1nda» yani meydana geldiginde, dilnyada veya
fillirette, ya da her ikisinde, bu durumu «bileceksiniz.» Ba§miza nelerin geldi-
gini farkedeceksiniz !
Durum boyle olunca, akilh insanm yapmas1 gereken i§, stkmttlar1 gider-
mesi i9in Allah'a yalvarmas1 ve gi.inahta 1srarh olmamas1drr. (:iinkti her gtinah
bir musibete sebep oldugu gibi, meydana gelen her kotti durum da mutlaka
kotiilligu emreden nefsin davran1§larmdan kaynaklanrnaktachr.
38 RUHU'L-BEYAN Ciiz:7

68. Ayetlerimiz aleyhinde konufmaya dalanlari giirdiigiin


zaman bafka bir siize gefmelerine kadar onlardan yuz fevir.
Eger feytan sana unutturursa hatirladrktan sonra artik o
mlim kaviml~ beraber oturma.
69. Allah '.t an korkanlar, o zalimlerin hesabindan sorumlu
degillerdir. Fakat (onlara dii§en) bir hatirlatmadir. Umulur
ki, sakimrlar.
70. Dinlerini oyun ve eglence edinen ve kendilerini dunya
hayatinin aldattigi kimseleri birak. Ki~i kazandigi amel yiiziin-
den heliike ugramasin diye Kur'an'la iigiit ver. (0 giin) onun,
Allah 'tan bafka ne bir dostu ne de bir §efaatfisi vardir. Her
tiirlii fidyeyi .verse de ondan kabul edilmez. i§te onlar, yaptzk·
Ian amel yiiziinden kendilerini heliike teslim eden kimselerdir.
Onlar ifin inkar ettiklerinden dolayi kaynar bir ifecek ve can
yakici bir awp vardir.

68. «Ayetlerimiz aleyhinde konu§maya dalanlar1 gordiigiin za-


man ... » Ashnda "dalmak", diye terctime edilen "havd" kelin1esinin anlam1
mutlak olarak bir §eye ba§lamaktir. Ancak taglip yoluyla baul bir §eye ba§la-
1
makta kullanilmaktad1r. Ayetlerden ma.ksat da Kur an'drr. Yani: Kur'an'1 ya-
lanlamak, alay edip tenkit etmek suretiyle konu§maya dalanlan gordiigtin za-
Ayet: 68-70 EN'AM S0RES1/6 39

man ... Nitekim bu Kurey§ kafirlerinin genel karakteriydi. i§te bunlar1, bu du-
rumda gordliglinde «ba~ka bir soze ge~melerine kadar onlardan yiiz ~e­
vir>>, ayetleri1niz aleyhindeki dedikoduyu stirdtirdtikleri slirece onlarla ili§igi-
ni kes. «Eger §eytan» onlardan yliz <;evirme ve yanlannda oturmama i§ini
«Sana unutturursa, hahrlad1ktan sonra arbk o zalim kavimle beraber
oturma.» Tasdik etme ve yticeltmenin yerine alay etme ve yalanlamay1 ko-
yan insanlardan uzakla§. Ayette gec;en "~eytan "dan amac; iblis veya askerleri-
nin ileri gelenlerinden birisidir.
69. Mtisliimanlann: "Eger bunlar1n Kur'an'la alay ettikleri her defas1nda
yanlanndan kalkmam1z gerekiyorsa, Mescid-i Haram'da dogru-dtiriist otura-
mayiz, hi<; tavaf yapamay1z. <;tinkil i§leri gii<;leri Kur'an aleyhinde konu§mak-
hr" diye stlantilann1 dile getirmeleri iizerinc yiice Allah, zfilimlerin hatalann1
onlara hatirlatmalan ve onlan ikaz etmeleri i~in oturabileceklerine ruhsat ve-
rerek §6yle buyurdu:
«Allah'tan korkanlar, o zali1nlerin hesab1ndan sorumlu degiller-
dir.» Kur'an'1n aleyhinde konu~anlann ~irkin davran1§lanndan sak1nan
mti'minler o zalimlerin i§ledikleri cinayetlerden mesul degillerdir. «Fakat
(onlara dii§en) bir hat1rlatmad1r.» Yani hatirlatma ve sozkonusu dedikodu-
lardan vazgec;irme niyetiyle oturabilirler. Buna gore mil'minler, imkanlar ol-
s;iisiinde Kur'an aleyhinde konu§anlar1 uyaracaklar, yapuklan i§in s;irkinligini
kendilerine hat1rlatacaklar ve onlan vazge<;irmeye <;ah§acaklardrr. «Umulur
ki, sak1n1rlar.» Utanma pahas1na bile olsa belki boylece Kur'an'1n aleyhinde
konu§maktan vazge~erler ve kotii duruma dti§mekten sakmrrlar. ·
70. «Dinlerini oyun ve eglence edinen ve kendilerini dilnya hayah-
010 aldatbg1 kimseleri birak.» Ku§kusuz bunlardan amac;, Kur'an aleyhinde
konu§an kfil'irlerdir. Dini oyun ve eglence edinmek, onunla alay etmek ve onu
hafife almak demektir. Bilindigi gibi "oyun ", yararh §eyleri btrak1p faydas1z
§eylerin pe§inde ko§mak; "eglence" ise ciddiyetten uzakla§mak demektir.
"Diinya hayatuun aldatmas1ndan" amay ise, blitliniiyle dtinyaya baglanmak,
ondan sonra ba§ka bir hayatm olmayacagma inanmak demektir. Y ani bu gibi
insanlarla muhatap olma, onlarla §akala§ma. Onlarm yalanlamalar1na onem
verme ve alaylar1yla kalbini me§gul etme.
«Ki~i kazand1g1» kotti «amel yiizilnden helake ugramas1n», yok ol-
maya mahkfim oltnasm «diye Kur'an'la ogiit ver.» Yapttg1 yirkinliklerin ce-
zasllll s;ekmesin diye, oglitten anlayana Kur'an'la nasihat et!
40 RUHU'L-BEYAN Ciiz:7

«(0 giin) onun», yani soz konusu durumda olan insan1n «Allah'tan
ba~ka ne bir dostu, ne de bir ~efaat~isi vard1r.» O'ndan ba§ka kendisini
azaptan kurtaracak kimse yoktur. «Her tiirlii fidyeyi verse de...>> Mesela fid-
ye olarak yeryilzilnde olan her §eyi takdim etse de «ondan kabul edihnez.»
Aruk onun i<;in ti.im kurtulma yollan t1kanmt§t1r. Bu gers:ege inantp da gtinah
i§lemeye yeltenenlerin, kalbi nasil iirpermiyor hayret dogrusu? !...

«i§te onlar», yani dinlerini oyun ve eglence edinip diinya hayat1na alda-
nanlar, «yapbklarr amel ytiziinden» 9irkin davrant§lan ve battl inan9lar1 yti-
ziinden «kendilerini helake» ve azaba «teslim eden kimselerdir. Onlar i~in
inkar ettiklerinden» diinyada ktifilr ilzere kald1klanndan «dolay1 kaynar bir
i~ecek ve can yak1c1 bir azap vard1r.» Sozkonusu kaynar su ile ic;leri parc;a-
lanacak, bagusaklan paramparc;a olacak ve cehennem ate§i tarafmdan yakila-
caklardir. ~iiphesiz Allah'm ayetlerini kabul etn1emek ve onlarla alay etmek
kiifiirdiir, inkarc1hkt1r. .. inkarc1hgm sonucu ise can yak1c1 azaptrr. bte yandan
gilnahta 1srar da 9ogu as! mil'minlerin kafir olarak olmelerine sebep olmakta-
drr. Boyle bir duruma dil§mekten Allah'a s1gmrr1z.
Ayet: 70-72 EN'AM SURESi/6 41

71-72. De Id: "Allah'i birakarak bize bir fayda ve bir zarar


veremeyen §eylere mi tapalim da, Allah bizi hidayete erdirdik·
ten sonra geriye dondiiriilmii§ olalim? Seytanlarin yeryiiziin-
de aldattigz, §a§kinlik iferisinde kalan, arkada§larinin kendisi-
ni dogru yola davet ederek: 'Bize gel' dedikleri kimse gibi mi
olalim?" De ki: "Siiphesiz, hidayet ancak Allah'm hidayetidir.
Biz, alemlerin Rabbi olan Allah 'a teslim olmakla ve 'namazi
kilm ve Allah'tan korkun' diye emrolunduk." Huzurunda top-
lanacagimz O'dur.
73. Gokleri ve yeri, yerli yerince yaratan O'dur. Bir §eye
"ol" dedigi gun hemen oluverir. O'nun sozii haktir. Sur'a
iifiiriildiigii giin de miilk ancak O'nundur. 0, gizliyi ve afigi
bilendir. 0, hiikiim ve hikmet sahibidir, her §eyden haberdar-
dir.

71-72. Ey Muhan1med! «De ki: 'Allah'1 birakarak» O'na ibadet etmek-


ten vazge~erek «bize bir fayda ve zarar veremeyen», vermekten aciz olan
«~eylere», yani putlara ve heykellere «mi tapahm da, Allah bizi hidayete
erdirdikten», islfun'la §ereflendirdikten ve §irkten kurtard1ktan «sonra geri-
ye dondiiriilmii~ olahm?» isiam'dan vazge~ip §irke donmil§ olahm? «~ey­
tanlann yeryiiziinde aldatt1g1,» cinni §eytanlann ahp kuytu bir yere gottirtip
kaybettirdigi, «§a~k1nhk i~erisinde kalan,>> yolunu yitiren, «arkada§lar1n1n
kendisini dogru yola davet ederek», hakka 9agrrarak: «'Bize gel' dedikleri
kimse gibi mi olahm'?'»
Kendisine hak ile bat1h kesin bir bi9imde birbirinden ayuan deliller ser-
dedildigi halde Allah'a ortak ko§up O'ndan ba§kas1na tapan kimseyi yi.ice Al-
lah, §U tic; nitelige sahip olan bir ki§iye benzetiyor:
Birincisi, kotti ruhlu cinni §eytanlar tarafmdan ka~1nhp kuytu bir yere
gottirtiltip kaybettiriln1i§;
42 RUHU'L-BEYAN Ciiz:7

ikincisi, §a§km ve yolunu yitirmi§, ne yapacaglill bilmez bir bi9imde do-


nakalm1§;

U9tinctisti, arkada§lan taraf1ndan uyanld1g1, ''yolunu §a§1rd1n bize gel"


denildigi halde cinlere ve §eytanlara uymaktan vazge<;merni§ ... ~tiphesiz cin-
ler, 9e§itli §ekillerde ortaya 91kabilen niiraru cisimlerdir. Nas1l ki hava, delikli
ve aynk olan cisimlerin aras1na s1zabiliyorsa, cinler de hayvanlann ve diger
canlilann i9ine s1zabiliyorlar.

«De ki: '$iiphesiz, hidayet» yani bizi yonelttigi isiarn, «ancak Al-
lah'1n hidayetidir.>> i slam'm d1§1ndaki her §ey saplkhktir. Yine de ki: «Biz,
alcmlerin Rabbi olan Allah'a teslim olmakla» milslilman olup O'nun emir-
lerine boyun egmekle «ve 'namaz1 k1hn ve Allah'tan korkun' diye emro-
lunduk' .» ~u halde i siam, ruhani taatlann; namaz da cismani taatlann ba§I-
du. Allah'tan korkma, yani takva ise, sak1n1lmas1 gereken her §eyden sakm-
mak de1nektir. «Huzurunda toplanacag1n1z O'dur.» Evet k1yamet gilntinde
Allah'1n huzurunda toplan1p hesaba ~ekileceksiniz.

73. «Gokleri ve yeri», yani ytikseklerde ve derinliklerde bulunan tum


ytice ve a§ag1 var1Iklar1 «yerli yerince» hak ve hikmete uygun olarak «yara-
tan O'dur. Bir ~eye 'ol' dedigi giin hemen oluverir. O'nun sozii hak't1r.»
Her §eyle ilgili olar~ verdigi emir gen;ekle§ir ve bu emir o §eyin mahiyetini
i9eren "hak" dogrultusunda olur.

«Sur'a iifiiriildiigii giin de miilk ancak O'nundur.» 0 giin, diinyadaki


gibi mecazi tilrden bile olsa, hi9 kimse i9iI1 herhangi bir millk ve htikiimranhk
sozkonusu degildir. «0, gizliyi ve a~1g1 bilendir.» Gorilnen ve goriinmeyen
her §eyi bilir. «0», yapt1g1 her §eyde «hiikiim ve hikmet sahibidir.» Gizli ve
ac;lk «her §eyden haberdard1r.»

Ku§kusuz, Sur'a tifi.iriilii§ olay1 tic; a§amada gen;ekle§ecektir:

Birincisi: Korkutma ilftirilgtidtir. Bu tifiiriigli duyan herkes artik olecegi-


ne inanrr. Dtinya omrtintin bitmek tizere oldugunu anlar. Sorgu, hesap ve azap
dolay1s1yla kendisini bir korku kaplar.

ik.incisi: Siir'a bu tiftirii§te Allah'tan ba§ka her §ey oltiverir. <;tinkti O'nun
di§mda her §ey fan!dir.

U9tinctisti: Kabirlerden dirili§ tiftirtigildtir. Tum yarat1klar oldtikten son-


ra ruhlan Sur'a yerle§tirilir. "Acbil'z-zeneb" denilcn kuyruk sokumundaki bir
A.yet: 72 -73 EN'AM SURESi/6 43

par9a dt§1nda insan btitiintiyle 9tirtir. Toprak taraf1ndan yenilmeyen ve 9tiril-


ttilmeyen soz konusu par9a k1yamet gtiniinde yarat1klarm temelini olu§turur.
Ba§ka bir deyimle tum yarat1klar tekrar "acbti'z-zeneb"ten meydana getirilir.
Nitekim sahih hadislerde de bu tip bilgilere yer verilir .<15>

15- ibn Mace §U ifadelerle bir hadis uakleder: "Acbii'z-zeneb denilen bir kemik di~inda insan
biituniiyle r;urur. Kiyamet g t~nunde ise insan. sozkonusu kemikten meydana getirilir." Bkz.
el-Fethu'l-Kebfr, 3/60.
44 RUHU'L-BEYAN Ciiz:7

74. Bir zaman ibrahim, babasi Azer'e: "Putlari ilahlar mi


ediniyorsun? Dogrusu ben seni ve kavmini apafik bir sapiklik
iferisinde goriiyorum" demifti.
75. Yakinen iman edenlerden olsun diye lbrahim'e, gokle-
rin ve yerin muhte§em miilkiinii iiylece gosteriyorduk.
76. Kendisini gece biiriiyllnce, bir yildiz gordii. Ve: "i§te
benim Rabbim budur" dedi. Yildiz kaybolu.nca da: "Ben, kay-
bolup gidenleri sevmem" dedi.
77. Ay'i dogarken goriince: "Benim Rabbim budur" dedi.
0 da kaybolu.11ca: "Eger Rabbim, beni dogru yola serk<'lme-
seydi, yemin olsun ki, sapik kavimden olurdum" dedi. ;
78. Gllne§i dogarken giiriince: "Benim Rabbim budur, bu
daha biiyiiktiir" dedi. 0 da kaybolunca, dedi ki: "Ey kavmim!
Ben, sizin ortak ko§tugunuz §eylerden uzag1m.
79. $iiphe.siz ki ben, Hakk'a egilerek yiiziimii giikleri ve yeri
yaratana fevirdim. Ben, Allah 'a ortak ko§anlardan degilim."

74. Ey Muhammed! Mekke halk1na ibrahim'in k1ssasm1 anlat. <;unkii se-


nin bu anlatI§1n onlan susturur. «Bir zaman ibrahim», putlara tapan «babas1
Azer'e: 'Putlari ilahlar m1 ediniyorsun?» diyerek bu davran1~1ndan dolay1
yadirgamI§, putlar1 ilfill edinmesinin §a§ilacak §ey oldugunu vurgulam1~; daha
sorua da : «Dogrusu ben, seni ve» bu konuda sana uyan «kavmini apa~1k
bir sap1khk i~erisinde goriiyorum' demi§ti.» "Azer" ke~i1nesi de ttpk1
"Tareh" kelimesi gibi ibrahim'in babas1n1n ismi olabilecegi, ba§ka bir deyimle
ibrahin1in babasm1n Azer ve Tareh §eklinde iki ismi olabilecegi gibi, Azer
onun lakab1, Tareh de ismi olabilir. Niteki1n israil ve Yakup da ayn1 peygam-
berin iki ayn ismidir.

Ku§kusuz Hz. ibrahim'in babas1na yonelttigi bu soru bir yadtrgama ve


ay1plama sorusudur. ~unu da belirtelim ki, putlara tapmak ktifiirdtir. Bu
ayetten A.zer'in kufur uzere oldugu anla§1lsa <la bu, soyundan olmas1 dolay1-
s1yla peygamberimize bir eksikli.k olarak izafe edilemez. <;unkti Hz. Peygam-
ber (s.a.v.)'in: "Ben hep tertemiz sulplerden, tertemiz rahimlere intikal ettim"
11
sozilnden ama9: "Benim soyumdan, zinadan dogan olmam1§t1f demektir. Ay-
nca, cahiliye donemindeki nikah, kendi §artlan iyerisinde ge9erlidir. Nitekim
Ayet: 74-79 EN'AM SURESi/6 45

ba§ka bir hadiste de Hz. Peygamber (s.a.v.) §6yle buyuruyor: "Ben zinadan
degil, nikah neticesi dogdum."

75. «Yaklnen iman edenlerden» yani Allah'1 tan1yanlardan «olsun di-


ye ibrahim'e goklerin ve yerin muhte~em miilkiinii», yani ytice Allah'1n
gokleri ve yeri egemenligi altmda nasil tuttugunu; nas1l, onlartn Rabbi oldu-
gunu «oylece gosteriyorduk», tan1tiyorduk.
76. «Kendisini gece biiriiyiince», ortahk karanverince «bir ydd1z gor-
dii.» Bir kisun rivayetlere gore Ztihre (Venus gezegeni), bir k1smma gore de
Mi.i§teri yJld1zm1 (Jtipiter gezegeni), k1sacas1 yedi gezegenden birisini goril-
verdi. «Ve: 'i~te benim Rabbim budur' dedi.>> Bilindigi gibi Hz. ibrahim'in
babas1 ve kavmi putlara ve y1ld1zlara tap1yorlardt. Ote yartdan Hz. ibrahim'in,
burada ortaya att1g1 iddialara inan9 olarak sahip olmad1g1n1n ve bu iddialann
temelsiz oldugunun delili, ifadelerin ba§kasmm dilinden anlatilmas1 sonra da
bunun c;tiriltiilmesidir. «Ydd1z kaybolunca da: 'Ben, kaybolup gidenleri
sevmem' dedi.» Ydd1z batt1ktan sonra da, §ekilden §ekile giren ve stirekli yer
degi§tiren, degi§ken varhklarm Rab olanuyacagm1 belirtti.
77. Y1ld1zlarm batim1ndan sonra: «Ay'1 dogarken goriince: 'Benim
Rabbim budur' dedi.» Ttpk1 ytld1z gibi «0 da kaybolunca: 'Eger Rabbim,
beni dogru yola sevketmeseydi, yemin olsun ki sap1k kavimden olurdum'
dedi.» Boylece kendi kavminin dalalet iizre olduguna i§aret etti. Bilyiik bir
ihtimalle o zaman Hz. ibrahim (a.s.), bat1s1nda bilyiik bir dag1n yer ald1g1, yil-
d1zlarla aym o dagm arkas1nda kayboldugu bir bolgede bulunuyordu. Yoksa,
y1ld1zlarm kaybolmas1ndan sonra hemen aym 91kmas1n1 ve giine§ 91kmadan
hemen once de aym kaybolmasm1 bir anda dti§tinmek normalde yok zor bir
olaydrr.
78. «Giine~i dogarken>>, yani dogmaya ba~larken «goriince: 'Benim
Rabbim budur,>> 9tinkti «bu» ay ve ytld1zlardan «daha biiyiiktiir' dedi.»
Bu ifade de ttpk1 : "Yemin olsun ki sapik kavimden olurdum" ifadesi gibi Hz.
ibrahim'in kendi kavmini dalalette gordtigilne i§aret ediyor. «0 da» yani, gti-
ne§ de ttpk1 ydd1z ve ay gibi «kaybolunca, dedi ki: 'Ey kavmim! Ben sizin
ortak ko~tugunuz ~eylerden uzag1m.» Btittin delillere ragn1en, kavminin,
dogru yola donmedigini goren Hz. Ibrahim ger~egi boylece haykirarak onlar-
la herhangi bir ili§kisi olmad1g1n1 belirtti; yaratilmaya muhta9 cisimlere ve
putlara tapmasm111 mtimki.in olmad1gm1 vurguladi.
46 RUHU'L-BEYAN Ciiz:7

79. Bunun iizerine Hz. ibrahim'in kavmi kendisine: "Peki, oyleyse sen
neye ibadet ediyorsun?" diye bir soru sorunca cevabt §U oldu: «~liphesiz ki
ben Hakk'a egilerek», yani sadece Allah'a ibadet edip O'na yonelerek «yli-
ziimii gokleri ve yeri yaratana ~evirdim.» Kesin bir §ekilde batd inanc;lar-
dan vazge~ip Allah'1n dinine dondi.im. «Ben» herhangi bir soz ve davrani§la
«Allah'a ortak ko§anlardan degilim.'» Ku§kusuz bu, kalb aynas1 tertemiz
olup p1nl p1nl parlayan, nefis ve §ehvetin karanhklanndan kurtulan ki§ilerin
durumunu yans1tmaktadu.
Ayet: 8 0 -8 1 EN'AM S0RESi /6 47

80. Kavmi onunla tarti§maya ba§ladi. 0 da: "Beni dogru


yola eri§tirdigi halde Allah hakkinda benimle miicadele mi
ediyorsunuz? O'na ortak ko§tuklarinizdan korkmuyorum. An-
cak Rabbimin diledigi §ey miistesna. Rabbim ilmiyle her §eyi
ku§atmi§tir. Dii§iinmez misiniz?" dedi.
81. "Hakkznda size hifbir delil indirmedigi §eyi, siz Allah'a
ortak ko§maktan korkmuyorsunuz da, hen sizin ortak ko§tuk-
larmizdan nastl korkarim?" Eger bilirseniz (soyleyin.) Bu iki
topluluktan hangisi emniyet ifinde olmaya daha 1.ayiktzr?
82. iman edenler ve imanlarina zuliim kisvesi giydirmeyen-
ler, i§te emniyet ifinde olma onlann hakkidir. Onlar dogru
yoldadir.
83. Bu, ibrahim'e, kavmine kar§i verdigimiz delilimizdir.
Biz, diledigimizin derecelerini yiikseltiriz. :jiiphesiz ki Rabbin,
hiikiim ve hikmet sahibidir, her §eyi iyi bilendir.

80. Hz. ibrahim'in «kavmi», di:ni konusunda «onunla tarh~maya ba~­


lad1.» Putlan terkettigi takdirde, putlardan kendisine bir zarar gelecegini be-
lirttiler ve bu hususta onu tehdit ettiler. «0 da: 'Beni dogru yola eri~tirdi­
gi», yani bana ger~egi gosterdigi «halde Allah hakk1nda benimle miicadele
mi ediyorsunuz? O'na ortak ko~tuklarin1zdan korkmuyorum.» Putlann
bana hi9bir zarar veremiyecegine inan1yor ve onlardan 9ekinmiyorum. <;tinkti
onlann hi9bir §eye gil9leri yetmez. «Ancak Rabbimin diledigi ~ey miistes-
na.>> Eger Allah, ba§1n1a herhangi bir f elfilcetin gelmesini takdir etmi§se, bu
O'nun taraf1ndan olur. Yoksa sizin putlann1z1n hi9bir §ey yapmaya gil9leri
yoktur. «Rabbim ilmiyle her ~eyi ku~atm1~ttr.» Her §ey O'nun bilgisi dahi-
lindedir. «Dii§iinmez misiniz?'» Cans1z ve donuk §U putlann1zm hi9bir zarar
ve fayda veremiyeceklerini, dolay1s1yla bana herhangi bir kottiltik dokundura-
m1yacaklann1 anlainaz m1s1n1z? «dedi.»

81. «'Hakk1nda size hi~bir delil indirmedigi ~eyi, siz Allah'a ortak
ko§maktan korkmuyorsunuz da, hen sizin ortak ko§tuklar1n1zdan nasll
korkarun?'» Hic;bir dayanagm1z olmad1g1 halde siz cinayetlerin en korkun-
. cunu i§liyorsunuz, yerlerde ve goklerde benzeri olmayan Allah'a ortak. ko§-
maktan 9ekinmiyorsunuz da, ben hi9bir f ayda ve zarar veremeyen putlardan
nas1l korkanm? «Eger bilirseniz, (soyleyin.)» bak.ahm «bu iki topluluktan
hangisi e1nniyet i~inde olmaya daha lay1khr?» Biz mi? Yoksa siz mi? ...
48 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

82. Bu iki topluluktan birincisi: «iman edenler ve imanlarina», mti§rik


grubun aksine «Zuliim» ve ~irk «kisvesi giydirmeyenler», yani imanlanna
~irk kan§tirmayanlardir; «i§te emniyet i~inde olma onlarin hakk1d1r .»
Azaptan kurtulmaya lay1k olanlar onlardir. «Onlar dogru yoldad1r.» Diger-
leri ise apayik sap1klik i~indedirler.
83. «Bu,» yani "kendisini gece biiriiyunce ... " (En'am: 76) ifadesinden
ba§lay1p " ... Onlar dogru yoldadir." (En' am: 82) ifadesiyle biten bu kan1tlar
«ibrahim'e, kavmine kar~1 verdigimiz delilimizdir.» Bilindigi gibi "deli/",
herhangi bir §eyi ispatlamak ivin ortaya konan sozdilr. i§te biz ibrahim'e bu
delili gosterip ogrettik. «Biz, diledigimizin derecelerini>>, ilim ve hikmet ba-
k1m1ndan «yiikseltiriz.» Nitekim, ~ocuk ya§ta iken kendi donemindeki ya§h-·
lardan iisttin olacak §ekilde ibrahim'in derecelerini yiikse!ttik. Boylece, ancak
btiytik peygamberlerin bulabilecekleri delillere yoneldi. «~iiphesiz ki Rab-
bin,» birtak.im kimselerin derecelerini yiikseltip bir k1srrun1nkini al~altma ko-
nusunda «hiikiim ve hikmet sahibidir.» Derecesini ytikselttigi kimsenin du-
rumunu ve yetenegini bildigi gibi, «her §eyi iyi bilendir.»
Ku§kusuz Hz. ibrahim'le kavmi arasmdaki bu k1ssalardan amac;, kavmin
tart1§ma ve delil ileri silrme yontemiyle susturulmas1, sap1khk ii;inde bulun-
duklar1na dikkatlerinin c;ekilmesidir. ileri gelen sei;kin miifessirlerin gorti§ii
de bu dogrultudadu. ,55z konusu mtifessirler bahsi gec;en ayetleri bu istika-
mette yorumlam1§lardrr. Bir k1smma gore Allah'1n birliginin ispatlanmas1 ve
O'nun d1§1ndakilerin ilfillhg1nm <;tiriitillmesi konusunda ileri siiriilen bu delil-
ler, Hz. ibrahim'i yeti§tirmeye ve tam bilgi sahibi etmeye yoneliktir. Buna go-
re Hz. ibrahim, heniiz delikanhhk <;ag1nda ve ergenliginin ilk basamag1nda
boyle bir durumla kaqtla§ffil§tir.<16> Bu durumda 75. ayetteki melekfit-muhte-
§em mtilk'ten ama~ ilfilli ayetler olur.

l 6- Ancak birinci gorti§ daha dogrudur. Yani Hz. ibrah im (a.s) kavmiyle mtinazara ediyor-
du;"Bu benim Rabbimdir" ifadeleriyle de kavmine meydan okuyor, yild1zlara ibadet etme-
nin yanh§hgmt vurguluyordu. Nitekim "Bu, jbrahim'e, kavmine kar§Z verdigimiz delili-
mizdir" (En'am:83) ayeti de buna i§aret etmektedir. K1sacas1, Hz. ibrahim, bir arayt§ ii;eri-
sinde degil, bir tartl§ma pozisyonundayd1. Daha geni~ bilgi i~in bkz. Safvetu't-Teffisir,
1/4-02.
Ayet: 82 -84 EN'AM S0RESI/6 49

84. Biz ona, ishak'i ve Yakub'u bah§ettik. Ve hepsini dogru


yola sevkettik. Daha once Nuh'u ve soyundan olan DO.vud'u,
Siileyman'i, Eyyub'u, Yusufu, Musa'yi ve Hiirun'u da dogru
50 RUHU'L-BEYAN Cl.lz:7

yola sevketmi§tik. i §te Biz iyilikte bulunanlari boyle miikli-


fatlandirinz.
85. Zekeriya, Yahya, i sa ve ilyas'i da (hidayete erdirdik.)
Hepsi de slilihlerdendi.
86. i smail, Elyesa, Yunus ve Lut'u da (hidayete erdirdik.)
Hepsini de iilemlerden iistiin kildik.
87. Babalarindan, nesillerinden ve karde§lerinden bazilarz-
nz da (iistiin kildik.) Onlan seftik ve dogru yola ilettik.
88. i§te bu, Allah'in dogru yoludur. Kullarindan diledigini
o dogru yola iletir. Eger onlar AUah'a ortak ko§salardi yaptik-
lari biitiin amelleri bo§a giderdi.
89. Kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiklerimiz
i§te bunlardir. Eger o klifirler, bu verdiklerimizi inkar ederler-
se, bun/an inklir etmeyecek bir kavmi, o verdiklerimize vekil
kilariz.
90. i §te bunlar, Allah'in hidayete erdirdigi kimselerdir. Sen
de onlarin dogru yoluna uy. De ki: "Sizden bu teblige kar§ilik
bir iicret istemiyorum. 0 Kur'an, alemler ifin ancak bir ogiit-
tiir."

84. «Biz ona,» ibrahim'e «ishak'1 ve Yakub'u bah~ettik», ikramda bu-


lunduk. ishak (a.s.) Hz. i brahim (a.s.)'in oz ogludur. Hz. ishak, israilogullan-
na gonderilen tiim peygamberlerin babas1 say1hr. Yakub ise ishak'm ogludur
«Ve hepsini dogru yola sevkettik.» Hepsine ilmi ve amell iistiinliikler vere-
rek dlni faziletlere yonelttik. ibrahim'den «daha once Nuh'u ve soyundan
olan Davud'u,» onun oglu «Slileyman'1,>>Emvas oglu «EyyfJb'u,» Yakub'un
oglu «Yusuf'u,» imran oglu «MfJsa'y1 ve» kendisinden bir yar btiylik olan
karde§i «Harun 'u da dogru yola sevketmi§tik.»

Burada, Hz. ibrahim'den bahsedildigi bir s1rada atalanndan olan Nuh'un


dogru yola sevkedilmesinden soz edilip Hz. ibrahim i9in bir nimet olarak de-
gerlendirilmesi dikkat ~ekicidir. Ku§kusuz bunun sebebi , Hz. Nuh'un, Hz. ib-
rahim'in babalanndan olmas1 ve babaya ait olan bir ~erefin ogula da sirayet
etmesi dolay1s1ylad1r. bte yandan burada say1lan peygamberlerin, Hz. ibra-
him 'in degil de, Hz. Nuh'un "soyundan" olduklanna dikkat 9ekilmesinin se-
bebi de, ger9ekten Hz. ibrahim'in "soyundan" olmayan Hz. Yunus ve Hz.
Ayet: 84-87 EN'AM SORESi/6 51

Lut'tan da soz edilm.esinden dolay1d1r. Nitekim Bagav1 de bu hususu boylece


a91klamI§ttr. ~unu da belirtelim ki, Hz. Davud ve Hz. Stileyman'1n soylan Ya-
kub oglu Yahuda'ya kadar c;1kar. Aynca burada ad1 gec;en peygamberler gel-
dikleri zmnan srras1na gore zikredilmemi~lerdir. «i~te Biz iyilikte bulunanla-
r1», derece bak1m1nda.n ylicelttigimiz gibi, onlan aynca «boyle miikafatlan-
d1r1riz.» Hak etti.kleri oranda onlara mtikafat veririz.
85. bte yandan, soyu Hz. Stileyman (a.s.)'a kadar uzanan «Zekeriya,»
onun oglu «Yahya,» inuan'1n kiz1 olan Meryem'in oglu «isa ve» Musa'.n1n
karde§i olan Harun'un yegeni «ilyas'1 da (hidayete erdirdik.)»

Burada imran'1n k1z1 olan Meryem'in oglundan, yani Hz. isa'dan bahse-
dilmesi, ki§inin k1zlfilil i;ocuklanrun da kendi zlirriyetinden say1ld1g1Ill goster-
mektedir. Buna gore anneleri arac1lig1yla Hz. Peygambere bagland1k1an hal-
de, Hz. Hasan ve Hz. Htiseyin Rasfilullah (s.a.v.)'m soyundan kabul edilir ve
onlara hakarette bulunan Hz. Peygarnber'in ztirriyetine hakaret etmi§ olur.

«Hepsi de salihlerdendi.» Adi ge<;enlerin ttimti de yapi1mas1 gerekeni


yap1yor, sak1ntlmas1 gerekenden sak1ruyordu. Hepsi de salahda kemale eren-
lerdendi.

86. Nuh'u hidayete erdirdigimiz gibi ibrahim'in oglu «ismail» peygam-


beri de hidayete erdirdik. Hz. ismail'in, Hz. ibrahim'in diger soyundan ayn
olarak zikredilmesinin hikmeti, belki de Hz. Peygamber (s.a.v.)'in, Hz. isma-
il'in soyundan olmas1ndan dolay1dir. Bu ytizden m~stakil olarak kendisinden
bahsedilmi§ ve sona birakllm1§tlr. bte yandan Acuz'un oglu olan Ahtub'un
oglu «Elyesa,» Metta'nin oglu «Yunus ve» ibrahim'in karde~inin oglu olan
Haran'm oglu «Lut'u da (hidayete erdirdik.)» Hepsini dogru yola sevkettik.
«Hepsini de alemlerden iistiin kdd1k.» Onlar1 kendi donemlerinde bulunan
insanlann ttimtinden tistlin klld1k.

87. «Babalanndan» bir kism1n1 «nesillerinden ve karde~lerinden ba-


zdar1n1 da (iistiin kdd1k.)» Babalanndan bir kism1111 dedik. <;tinkti Adem,
~It ve idris gibi baz1 babalar Peygamber iken , diger bir lasmi bu konumda de-
gildi. bte yandan "nesillere" Y akupogullarm1; "karde~lere " de onlar1n do-
nemlerindeki Hz. Yusufun karde~lerini ornek vermek mtimktindtir. Aynca
karde§lerden ama~, ad1 ge~en peygamberlere inanan ve dinde karde§ olan tlim
insanlar olabilir. «Onlan se~tik ve dogru yola ilettik.» Dogru yola giren sa-
p1tm1§ olmaz.
52 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

88. «l§te bu» hidayet «Allah'1n dogru yoludur.» Yolun Allah'a nisbet
edilmesi, ona §eref kazandrrmak i9indir. «Kullanndan diledigini», hidayet
ve ir§ada elveri§li olanlann1 «O dogru yola iletir», hidayete sevkeder. «Eger
onlar» yani ad1 gec;en peygamberler, faziletli ve tisttin degerli olmalanna rag-
men «Allah'a ortak ko§salard1», §irke girselerdi, «yaptlklar1 biittin amelle-
ri bo§a giderdi.>> Tiim iyilikleri gec;ersiz say1lrrd1. Bunlann durumu boyley-
ken artik diger insanlann durumunun nasil olacag1n1 siz dti§tintin? Bu, ger-
c;ekten hem srradan insanlar, hem de tistiin konumda bulunanlar i9in son de-
rece onemli bir uyandrr. Allah'1n gazab1ndan btittiniiyle emin olmamalari ge-
rektigine ili§kin §iddetli bir ikazdrr.
89. «Kendi1erine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiklerimiz i§te
bunlard1r.» Adi ge\:en on sekiz peygambere semavi kitaplann muhtevasm1
tam anlam1yla kavrathk. Yoksa bunlarm hepsine ayn ayn kitap gonderilme-
mi§ti. Ancak her birine ayn ayn yetenek.ler verilmi§, bir kavrama kabiliyeti
bah§edilmi§ti. «Eger o kafirler,» yani Mekke hallo, «bu verdiklerimizi» ya-
ni kitap, hikmet ve peygamberligi «inkar ederlerse, bunlan inkar etmeye-
cek bir kavmi», Rasfiltillah'm ashab1n1 «O verdiklerimize vekil kdanz.» Bu
ger9eklere uymalarm1 emreder, iman etmelerini saglar ve bu hususlann gere-
gini yapmalarlill tenrin ederiz.
90. «l§te bunlar,» kendilerinden soz edilen bu peygamberler, «Allah'tn
hidayete erdirdigi kimselerdir.» Yi.ice Allah onlan dogru yola yoneltmi§ ve
kendilerine ger\:egi gostermi§tir.
«Sen de onlann dogru yoluna uy .» B~kalarmm degil, yalruz onlarm
yolunu izle. Ku§kusuz bu yoldan ama9, Allah'a iman etme, O'nu birleme ve
dinin temel riiktinlerini izleme ger\:egidir.
Alimler, bu ayete dayanarak Hz. Peygamber'in btitiin peygamberlerden
daha faziletli oldugunu ileri stirmii§lerdir. <;unkti erdemlik ozellikleri ve §eref
s1fatlar1 peygamberler aras1nda dag1tilm1§h. Her biri bir noktada ilerlemi§ti.
Meseta, Hz. Davud ve Hz. Siileyman'1n ba§hca ozellikleri nimetlere kar§t
§i.ik.retmeleriydi. Hz. Eyyfib, musibetlere kar§1 sabretmekle me§hur olmu§tU.
Hz. Yusuf, hem §ilkreden, hem de sabredendi. Hz. Musa fevkalade mficizeleri
gostermek.le tin salm1§tl; Hz. Zekeriya, Hz. Yahya, Hz. isa ve Hz. ilyas, ztihd
sahibi kimselerdi. Hz. i smail dogruluk ve teslimiyetiyle tan1nm1§h ... Goriildti-
gii gibi her peygamber belirli bir ozellikle me§hur olmu§ ve tan1run1§t1. i§te
ytice Allah, tti1n gi.izel s1fatlan sevgili peygamberi Hz. Muhammed'de topla-
Ayet: 88-90 EN'AM SURESi/6 53

m1~t1. <;tinkti ona: "Sen de onlann dogru yoluna uy" buyuruyordu. Bu yiiz-
den Hz. Peygamber (s.a.v.), kendinden onceki tiim peygamberlerin giizel
ozelliklerini eksiksiz uygulamak durumundayd1.
Ve Kurey§li kafirlere «de ki: 'Sizden bu teblige kar§thk bir ilcret iste-
miyorum.» Size Kur'an'1 teblig ettigimden dolay1 herhangi bir menfaat bekle-
miyorum. «0 Kur'an, alemler i~in ancak» bir hattrlatma, «hir ogiittiir.'»
Yiice Allah tarafmdan gonderilmi§ bir ir§ad kaynag1drr. Ku§kusuz ir§ad hiz-
meti hep boyle olagelmi§tir. Oyleyse dini egitim, ogretirn ve ir§ad i~in her-
hangi bir maddi ticret beklenilmemelidir. Ba§ka bir deyimle din hizmeti her
ttirlti dtinyevi ~ikardan anndrrtlm1§ olmahdrr.
54 RUHU' L-BEYAN COz:7

91. Onlar: "Allah hifbir insana bir §ey indirmedi" diyerek,


Allah'i hakkiyla takdir etmediler. De ki: "Musa'nin insanlar
ifin bir nur ve hidayet rehberi olarak getirdigi Tevrat'i kim in-
dirdi? Siz, onu parfa parfa kagztlar haline getirip (i§inize ge-
leni) afikliyor, fOklarmi da gizliyorsunuz. Sizin de, atalarim-
zm da bilmediginiz §eyler size (o kitapta) ogretilmi§ti." "Al-
lah "de. Sonra birak onlari, daUJ1klarz bataklikta oynayadur-
sunlar.
92. Bu, kendinden onceki kitaplari tasdik eden, Ommii'l-
Kura ve fevresindekileri uyarman ifin indirdigimiz miibarek
bir kitaptir. Ahiret giiniine iman edenler, buna da iman eder-
ler ve onla.r namazlarma devam ederler.

91. «Onlar: 'Allah hi~bir insana» kitap ve vahiy adma «bir §ey indir-
medi' diyerek Allah'• hakk1yla takdir etmediler.» O'nu tam anlanuyla tan1-
madilar. O'nun hukukunu gozetmeyip c;ignediler. Dolay1s1yla peygamberlerin
gonderili§ini ve kitaplarm indirili§ini inkar ettiler. Bu arada Kur'an'm indirili-
§ine de olanca giic;leriyle kar§t 91ktilar. Bir §eyi hakk1yla takdir etrnek, onu
tum yonleriyle bilmek demektir. Buna gore kafirlerin Allah't. hakk1yla takdir
etmeyi§leri, O'nun s1fatlanru tan1mama anlanuna gelir.
Rivayet edildigine gore, yahudilerin bilginlerinden ve ileri gelenlerinden
Malik b. Sayf, birgtin inatc;1 bir grup arkada§1yla birlikte Mekke'ye gitti.
Ama~lan Hz. Peygambere bir §eyler sormak ve onu zor durumda buakmakti.
Malik, iri-yan §i§man bir adamdi. Hz. Peygamberin yanrna geldiginde Al- .
lah'tn RasUlii (s.a.v.) ona: "Hz. Musa'ya Tevrat'z indiren Allah a§kina dogru
soyle: Tevrat'ta yiice Allah'1n §i§man alimden ho§lanmadigz yazili degil mi?"
diye bir soru sordu. Bunun tizerine Malik: "Evet, boyle bir §ey var" diye ce-
vap verdi. Ardmdan Hz. Peygamber: "i§te sen §i§man bir bilginsin. Yahudile-
rin sana verdigi yiyeceklerle bayagz §i§manlami§szn" deyince, yahudi Mfilik
~ok klzd1 ve: "Allah insana bir §ey indirmedi" dedi. I§te bunun lizerine bu
ayet-i kerime inmi§tir. Yahudinin bu soztinden sonra ytice Allah onu sustur-
mas1 ve agz1na ta§1 tikamas1 ic;in Rasfiliine §U emri veriyor:

Ey Muhammed! «De ki: 'Musa' n1n insanlar i~in» aydmlauc1 ve ba§ka-


sma yol gosterici «bir nur ve hidayet rehberi olarak getirdigi Tevrat'1 kim
indirdi? Siz, onu par~a par~a kag1tlar haline getirip» par~alanrnt§ boltim-
lere ay1np «{i§inize geleni)» ortaya koyarak «apkhyor, ~oklarin1 da gizli-
Ayet: 91 -92 EN'AM SURESi /6 55

yorsunuz.» Mesela, Tevrat'ta yer alan Hz. Muhammed'in s1fatlan, recim ayeti
ve benzeri bir tak1m htikilmleri ortbas ediyorsunuz. «Sizin de, atalann1z1n
da bilmediginiz §eyler» Hz. Muhammed arac1hg1yla «size (o kitapta) ogre-
tilmi§ti. '» <:;e§itli ili1n ve hiikiimleri oradan ald1n1z. «' Allah' de.» Yani ' Oki-
tab1 Allah indirdi,' de. Onlann §a§inp kald1klanna ve cevap veremediklerine
dikkati vekmek i~in Hz. Peygambere onlara cevap vermesi emredihni§tir. Ar-
d1ndan ytice Allah, onlann aldand1klann1 ve rezil olduklann1 Peygamberine
bildirerek §Oyle buyuruyor:
«Sonra birak onlan, dald1klan batakhkta oynayadursunlar.» Sen
teblig gorevini yap1p gerekli delilleri ortaya koyduktan sonra gerisine kar1§-
ma. Buak onlan, ivine dii§ttikleri batakhkta yuvarlanadursunlar. Oyalanmala-
nnm kendilerine hi~bir yaran dokunmayacaktir.
92. «Bu» Kur'an, «kendisinden onceki>> Tevrat ve benzeri «kitaplara
tasdik eden,» soz konusu kitaplarda belirtilen ilkeler dogrultusunda inip on-
lar1 onaylayan, «Ummii'l-Kura» yani §ehirlerin ana merkezi olan Mekke hal-
km1 «Ve ~evresindekileri» dogusundaki ve bausrndaki btittin insan1Ig1 «uyar-
man i~in indirdigimiz miibarek», yani \:Ok faydah «bir kitaphr.>> Gerc;ek-
ten Kur'an 9ok yararlt bir kitapttr. <;tinkti teorik ve pratik ttim bilimleri ku§a-
trr. Ku§kUSUZ Allah'1n zatln1, s1fatlarm1, fiillerini ve hilktimlerini tarumak teo-
rik bilimlerin en degerli klsm1du. i§te, ba§ka hi~bir kitap Kur'an kadar bu
onemli konu iizerinde durmam1§t1r. Pratik bilirnler ise ya duyu organlann1n
i§leyi§ini konu edinen bilimler, ya da kalbi faaliyetleri iyeren bilimlerdir. i§te
ahlak ve nefis terbiyesi dedigimiz bu bilimler en gtizel bi9imde Kur'an-1
Azim'de i§lenmi§tir. bte yandan yeryuzil, Mekke'nin altmdan yayilmaya ba§-
lad1g1 i~in, Mekke yerytizliniin ana merkezi kabul edilir. T1pk1 bir ananrn ken-
di neslinin kaynag1 olmas1 gibi.

«Ahiret giinune» ve ondaki azap 9e§itlerine «iman edenler, buna» bu


Kur'an'a «da iman ederler.» <:;tinkti sonlanndan korkarlar. i§te bu korku ve
dti§tince onlan inanmaya sevkeder. Dolay1s1yla bunlar inanular. «Ve onlar
namazlar1na devam ederler.» Be~ vakit namazlarnu ihmal etmezler. <:;linkti
namaz, ibadet ve ytiktimltiliiklerin en degerlisidir. Bu ytizden ozellikle namaza
dikkat 9ekilmi§tir. 6te yandan bu ayetten bir kac; htiktim 91kannak mtirnkiindtir:

Birincisi: .Yarattlan1n, yaratan1 ta1n anlam1yla tanlffias1, btitiin ozellikle-


riyle kavramas1 iniimklin degildir. ~u halde yaratdmt§ bir arac;la Allah'1 tan1-
maya 9ah§an kimse tain anlarruyla O'nu tan1yamaz. Kisacas1, Allah'm mahi-
56 RUHU'L-BEYAN Cii z:7

yetini ger~ek anlain1yla yine ancak Allah bilir.

ikincisi: Ayetin ini§ine sebep olan olaydan anla§lld1g1 gibi, §i§rnanhk


giizel bir §ey degildir. Ku§kusuz bu §i§1nanhktan a1nay, f1trat ay1smdan, yani
ya.pi itibariyle mevcut olan §i§manbk degil, a§1n yemekle elde edilen §i§rnai1-
hkt1r. Nitekim hadiste §5yle buyurulmu§tur: ''Kzyamet gununde §i§man bir
adam gelir. Allah katmda bir sinek kanadi kadar degeri olmaz. isterseniz:
'Biz k1yamet guniinde onlara hir;bir deger vermeyecegiz' (Kehf: 105) ayetini
okuyunuz." 01 >

Kurtubi, Tezkire' sinde, ."zoraki yen1ekle meydana gelen §i§manhg1n ho§


bir §ey olmad1g1 htikrntinli bu hadisten ~1karmak mtimktindtir" demi§tir.
"<;iinkti bu durum insana a§1n yemek yiikti getirdigi gibi, onu, gtizel §eyleri
yapmaktan da me§gul eder. Hatta, a§ITI yemenin, yani ihtiya~tan fazla, s1rf
§i§manlamak ve lezzetlenmek amac1yla yemenin ha.ram oldugu htikmti de <;1-
kanlabilir" demi§tir.

Konulann detay1na inen baz1 alimler de §5yle demi§lerdir: "Nefsi yok


olmaktan kurtarmak amac1yla yemek farzdrr. Oru~ ve namaz gibi ibadetlere
gti~ getirebilmek niyetiyle yenildigi takdirde ise aynca sevap kazanllrr. Doy-
mak ve gticiinti artrrmak niyetiyle yeme de mubahtrr. Ertesi giinkti oruca da-
yanabilmek ve misafirlerin utanc1n1 gidermek gibi mazeretler dt§tnda, doy-
duktan sonra yemek ise haramdIT. ''

Hadiste buyuruluyor ki: "Ku§kUSUZ, yiice Allah, §i§man alimden ho#an-


maz." Tevrat'ta da §Oyle buyurulmu§tur: "Ku§kusuz, ytice Allah §i§man bilgi..
ne bugzeder." Aynca: "Ku§kusuz, ytice Allah §i§man okuyucudan nefret
eder" §eklinde bir rivayet .de vardIT.

imam $afii'nin §oyle dedigi naklediiir: "$i§man kimse, kesinlikle kurtu-


lu§a ermez." Kendisine bunun sebebi soruldugunda ise: "<;tinkti o dti§tine-
mez," diye cevap venni§tir.

"Aynca §UOU da belirtelim ki, alolh kimse her zaman ya filriret i~in, ya
da dtinya hayati ve g~imi i~in ugra§rr. Y ani bu iki durumdan birisinde bulu-
nur. ~i§manltktan kaynaklanan fazla yag ise gaye ile bagda§maz. Soz konusu
olan §U iki dti§tinceden yoksun kalan kimse ise hayvanlann durumuna dti§er.
<;unkii ·yag onun basiretini baglar."

17- Buhari, Mtislim. Aynca Bkz. Camiu'l-Usat, 2/235.


Ayet: 92 EN'AM SURESi/6 57

Daha sonra Safi! sozlerini §0yle si.irdiirmi.i§: "Eski zamanlann birisinde


9ok §i§man bir hi.ikiilndar varm1~. Tip uzmanlanm bir araya toplay1p onlara:
•Etimi hafifletecek, beni bir par~a zay1flatacak bir ~oztin1 onerin, bir yol gos-
terin' demi§; ancak ona bir 9are bulamami§lar. Daha sonra ona ak1lh edip ve
bu i§ten anlayan ba§ka bir adam gondermi§ler. Htikiitndar kendisine gonderi-
len adama §fiyle bir gozahp: 'Bu delikanh m1 beni tedavi edecek?' demi§. De-
likanh da §6yle cevap vermi~: ·Allah iyiliginizi versin, hiiktimdanm! Ben ta-
bip ve mtineccim bir adam1m. Bana bir gece stire tan1, ta ki senin burcuna ba-
k1p senin ilac1n1 tesbit edeyin1 ve ona gore seni tedavi edeyim.' Bunun tizeri-
ne htiktimdar istegine uyup bir gece kendisine stire tan1m1§. Ertesi gtin deli-
kanb, hiiktimdardan eman dileyerek: 'Hilkilmdanm, bana bir §ey yapmayaca-
g1na soz ver' demi~. 0 da kabul etmi~. Bunun tizerine delikanh htiktimdara
demi§ ki: 'Senin talihine, burcuna bakttm. Goriindi.igtine gore, senin bir ayhk
bir omrtin kalmt§. Dolay1s1yla seni ne zaman tedavi edebilirim ki? Bunun
a~1klarnasm1 istersen bu stire i~inde beni yan111da ahkoy, beni hapset. Soztim
dogru ~tkarsa beni serbest birakt1nrs1n. Yok eger bir ay1n bitirninde soztim
dogru <rtkmazsa, bana istedigin cezay1 verirsin.' Ardmdan htikilrndar genci
ahkoymu§. Sonra kendisi de eglenceyi brrak1p insanlardan gizlenrni§. Tek ba-
§IDa ka11p derin tiztinttiye dalarak gtinlerce kederinden ba§1n1 kald1ramaz ol-
rnu§. Gtinler g~tik9e kederi ve derdi artiverrni§. Nihayet yaglan erimi§ ve ha-
fifleyiverrni§. Yirmi sekizinci gtinde delikanhy1 huzuruna 9ag1r1p gorti§ilnti
sorunca, delikanh §U cevab1 venni§: 'Allah, sana gii9-kuvvet versin hiiktimda-
nm! Gayb1 bilrnekten Allah'a s1g1n1nm. Yiice Allah'a kar§t boyle bir sayg1s1z-
hg1 i§leme~ sozkonusu degildir. Allah'a yernin ederim ki, ben kendi omriimti
bile bilemezken senin ne kadar ya§ayacag1n1 nereden bileyim? Bana gore se-
nin tek ilacm dii§tinrnek ve iiztilmekti. Ancak bu §ekilde seni dii§iinceye sev-
kedebilecegirni dti§tindtim.' Sonuc;ta htiktirndar zararh yaglardan kurtulup
saghgma kavu§tU. Delikanhya iyiliklerde bulunup rntikafatland1rdi."
Dc;tinctisti: "'Allah' de" ifadesinde anlayabilenler i~in ince i§aretler var-
d1r. Buna gore, Allah'a ula§mak isteyen kimsenin, O'nun d1§1ndaki her §eyden
ili§igini kesrnesi gerekir. <;tinkti. O'nun dt§mdaki her §ey bir eglence ve oyun-
dan ibarettir. Eglence ve oyuna dalan ise bir §ey yapm1~ olrnaz. O'nun dt§lll-
daki §eylere baglanmaktan Allah' a s1g1n1nz.
Dordtincilsti: Bu ayette Kur'an'1n faziletine ve faydalarma i§aret edihni§-
tir. Ahmet b. Hanbel demi§ ki: "Ben ytice Allah'1 riiyada gortip: 'Sana ula§-
mak isteyenleri ula§trracak en faziletli §ey nedir, ya Rabbi?' diye sordurn. Ba-
58 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

na: ' Benim ilfilll kelanum ey Ahmet! ' diye cevap verdi. Sonra: ' Ey Allah'1m!
anlamak §artiyla mt, yoksa anlamadan da m1?' diye sordum. 'Anhyarak da,
anlam1yarak da... ' di ye cevaplandudI. 1108> Hadi ste: "Sizin en hayirllnzz
Kur'an-l Kerim'i ogrenen ve ogretendir"<t9) buyurulmU§tUT. Bu ytizden bu ko-
nuda Hz. Peygamber'e uyarak Kur'an ogretme kar§ihgmda herhangi bir ticret
istememeli, bir mi.ikafat ve te§elcktir beklentisi i~inde olunmamahdu. Aksine,
Kur'an'1 ogreten kimse bu i~i slff Allah nzas1 i~in ve O'na yak1nla§mak ama-
c1yla yapmah ve peygamberleri ornek almahdlf. <;tinkil onlar, 9agn gorevleri-
ni yaptiklannda, muhataplanna hep: "Teblig gorevine kar§illk sizden bir uc-
ret istemiyorum" (Hfid: 51; ~fira: 23) demi~lerdir.

El-Esrar'ul-Muhammediye adh eserde §Oyle denilmektedir: "Kim


Kur'an'1 ogrenmek i<rin iicret ahrsa bu, kendisi i\:in helfildrr. Fakat kim de tic-
ret almak i9in Kur'an'1 ogrenirse bu, kendisine haramdrr. Kur'an'1 okuyan kim-
se tecvid kurallanna dikkat etmeli ve glizel bir sesle okumahdrr. Nitekim;
Hadiste de §Oyle buyurulmaktadu: 'Kur'an-z Kerim'i guzel bir edayla okuma-
yan bizden degildir. Su ha/de Kur'an'z, seslerinizle guzelle§tiriniz.' "(20)

Kimine gore hadiste ge9en "teganni"den maksat mustagni olmak, kimi-


ne gore ise "gtizel sesli ve giizel makamh" demektir. Oil uzmanlanna gore bu
ikinci yorum daha isabetlidir. K1sacas1, Allah'1 sevip si.irekli O'nun kelanuyla
me§gul olan, herhangi bir diinyevi ama9 gtitmeden, fas1klann miizikal ma-
kamlann1 taklit etmeden, omegin f1tri Arap makamlan dogrultusunda sesini
gilzelle§tirip Kur'an okuyan kimsenin maddi manevi tenkit edilmemesi gere-
kir. Yine de her §eyin en dogrusunu Allah bilir.

18- Ahmet b. Hanbcl , Miisned.


19- Buhari, Tirmizi, EbO Davud, ibn Mace. Aynca Bkz. Camiu'l-Usul, 2/452.
20- Bu hadisi Buhari: "Kur'an-z Kerim'i guzel bir edayla okumayan ·bizden degildir'' ifades iyle
nakletmi§, Ebfi Davud da ayni ~ekilde tahric etmi~tir. Nesai ise aynca: "... 6yleyse Kur'an'z
seslerinizle s-USleyiniz" ctimlesini de cklemi~tir. Aynca Bkz. Camiu'l-Vsul 2/454.
Ayet: 92-93 EN'AM SURESi/6 59

93. Allah'a yalan uyduran veya kendisine hifbir §ey vahyo-


lunmadigi halde: "Bana vahyolundu" diyen ve: "Allah'in in-
dirdigi gibi bir kitap da ben indirecegi.m" diye Uldia edenden
daha mlim kim olabilir? 0 Ui.limlerin halini Oliim §Uldeti ifin-
deyken bir gorsen! Melekler onlara ellerini uzatirlar ve: "Ru-
hunuzu teslim edin. Bugiin, Allah'a kar§l haksiz §eyler soyle-
diginizden ve O'nun li.yetlerine kar§i bobiirlenmenizden dolayi
alfalhci bir azapla cezala.ndzrilacaksiniz" derler.
94. $iiphesiz Id, (bugiin) ilk yarattigimiz gibi teker teker hu-
zurumuza geldiniz. Verdigimiz her §eyi ardinizda bzraktiniz.
(Size Rab olmada) Allah 'a ortak oldugunu sandiginiz §efaat-
filerinizi, sizinle beraber goremiyoruz. Muhakkak ki, onlarla
aranizdaki irtibat kesildi. $efaatfileriniz oldugunu zannettigi-
niz §eyler sizi biraktp kayboldular.
60 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

93. «Allah'a yalan uyduran», Miiseylemetu'l-Kezzab ve Esved'iil-Ansl


gibi yalan yere "Allah beni peygamber olarak gonderdi" iddiasmda bulunan
«veya kendisine» kesinlikle «hi~bir ~ey vahyolunmad1g1 halde: 'Bana
vahyolundu' diyen ve: 'Allah 11n indirdigi gibi bir kitap da ben indirece-
gim'», diyerek alay edenler ve: "Dilersek bunun gibisini biz de soyleriz" «di-
ye iddia edenden daha zalim kim olabilir?» Evet, bu tip iddialarda bulu-
nanlardan daha zalim kimse yoktur.

Katade der ki: "Miiseyleme, bir tala.m kfiltinliklerde bulunuyor, birtalam


seci'li ifadeler ortaya atlyordu. Nitekim Kevser sfiresine nazire olarak ~u sa9-
mahklarda bulunmu§tu: 'Biz sana <;ok §eyler verdik. Rabbine namaz lal ve
oralara hicret et. Biz senin a91k ve biiytik giinahlann1 affettik.' Evet, §U ifade-
lerin igren<;ligine ve bozukluguna bak1n. i§te yalanc1 Mtiseyleme bu §ekilde
yalanc1 peygamberlik iddiasmda bulunmu§tu."
6te yandan hadis-i §erif'te §Oyle buyurulmaktadtr: "Ben uyku
iilemindeyken bir ara tum yeryuzii hazineleri bana getirilip elime iki altcn bi-
lezik konuldugunu gordum. Soz konusu bilezikler biiyuk gelip bana srkintl ve-
riyorlardi. 0 szrada bana, onlara iifurmem vahyedildi. Ben de iifiedim. Bir-
den kayboluverdiler. Ben on/art, kar§tla§tlglm iki yalanct ile yorumladzm:
Biri San'a'lz, digeri Yemiime'li." <2n
Kadi Hz. Peygamberin iki bilezik ile ilgili yorumuyla ilgili olarak der
ki: "Bileziklerin, yalanc1 peygamberlik iddiasmda bulunanlar olarak yorum-
lanmasmm sebebi, bilezilderin, ellerin serbest olarak ~ah§maslnt engelleyen
birer unsur olduklanndandlf. Nitekim bu yalancllar da Hz. Peygamberin §eri-
at1na kar§t <;1km1§lar, emirlerini uygulamaktari ka<;mnn§lardi."

Bu yalancilardan "_S an'ah" denilen Esved'til-Ansi, ·Hz. Peygamber'in


son hastahg1nda bulundugu ve hentiz ya§ad1g1 bir donemde Feyruz ed-
Deylemi tarafmdan; "Yemame'li" denilen Milseyleme de Hz. Ebfi Bekir done-
minde Hamza'nm katili Vah§i taraf1ndan oldilrtildti ... Nitekim Vah§i, onu ol-
dtirdilkten sonra: ''Ben cahiliye doneminde insanlann en haylfhslDl, mtislli-
manhg1m doneminde de insanlarm en kotiisilnti oldtirdiim" demi§tir.
Daha sonra yilce Allah, Hz. Peygamber'e §oyle sesleniyor: «0
zalimlerin halini oliim §iddeti i~indeyken bir gorsen!» 0 zaman ~ok deb-

2 1- Buhari, Muslim, Tirmizi ve ibn Mace. Aynca Bkz. Camiu'l- Usul, 21537.
Ayet: 93- 94 EN'AM SURESi/6 61

§etli bir manzarayla kar§1la§1rs1n! Burada "olum ~iddeti " diye ifade edilen
"Gamerat'ul-mevt'' tamlamas1ndaki "gamerat" sozctigu "gumre"nin c;ogulu-
dur. Aslmda "gumre", tistUn gelen §iddet anlammda olup suyun bir §eyi ku-
§atmas1, orttip iyine almas1 ifadesinden ahn1n1§ ve olagantistii oltim ve ecel
§iddetini dile getim1ek i9in kullan1lm1§tlr. i§te ey Muhammed sen onlan seke-
rat anmda bir gorsen!
«Melekler», can alma melegi ve yard1mctlan olan azap melekleri «on-
Iara ellerini uzahrlar.» Ba§kasmdan alacakh olan1n alacakh bulundugu ki§i-
ye hakh olarak elini uzat1p hi9 silre tan1maclan alacag1m istemesi ve s1kbogaz
et1nesi gibi, inelekler onlann ruhlann1 ahrlar. Ya da melekler ellerini azapla
uzatular «ve: 'Ruhunuzu teslim edin» cesetlerinizden 9ikanp bize verin der-
ler. Bu ger9ekten 9ok deh§etli bir istektir. Bu cihnleyi: "Gtictinilz yetiyorsa
ruhlann1z1 azaptan ve elimizden kurtar1n bakahm" §eklinde yoruIQlamak da
mtimktin ... i§te ey zalimler! Ruhlar1n1z1n ahnd1g1 «bugiin, Allah'a kar§l
haks1z ~eyler soylediginizden ...» O'na <;ocuk, ortak ve benzeri §eyler isnad
edip yalan yere vahiy ve peygamberlik iddias1nda bulundugunuzdan «Ve
O'nun ayetlerine kar~1 bobiirlenmenizden» , O'nun ayetlerini dti§tinmeye
ve kabullenmeye yana§mad1g1mzdan «dolay1 al~alhc1 bir azapla cezaland1-
rdacaks1n1z,'» §iddet ve hakaret dolu bir azap goreceksiniz «derler.»

94. «Siiphesiz ki, (bugiin) ilk yaratt1g1m1z gibi» 91plak ve yahn ayak
«teker teker», yani mallann1zdan ve 9oluk-9ocugunuzdan aynlnu§ olarak he-
sap vermek ve kar§1hk gormek tizere «huzurumuza geldiniz», yani gelecek-
siniz!. .. Bu da, tipk1 "Allah'm emri geldi" (Nahl: 1) ayetinde oldugu gibi
meydana gehnesi kesin bir olay oldugu i9in, sanki meydana gelmi~9esine,
"di"li ge9mi§ kipiyle ifade edilmi§tir. Ote yandan hadiste §Oyle buyurulur.
"Kzyamet gununde insanlar, anadan dogma 9iplak, yalm ayak ve ba.Jlan a~zk
olarak ha§ir meydamna gideceklerdir." Bunun tizerine Hz. Ai§e validemizin,
sik1lganhg1ru ve utanga~hg1n1 dile getirerek: "Aman Allah'tm! Ne ay1p §ey!
Kad1nlar da, erkekler de ayn1 durumda m1 olacaklar?" diye sormas1 tizerine
Allah'1n Rasfilti (s.a.v.): "O gun herkesin kendine yetecek kadar derdi var-
dir." (Abese: 37) ayetini okuyarak: "Herkesin i§i ba§tndan a§ktndzr, herkes
kendi tela§ma du~mii§tiir. Dolay1s1yla ne erkekler kadmlara bakacak, ne de
kad1nlar erkeklere bakacaklardzr. "<221

«Verdigimiz her §eyi ard1n1zda b1raktin1z.>> Di.inyada size verdigimiz

22- Hadisin ash Buhari ve Mi.islim'de ge~er.


62 RUHU'L-BEYAN Ciiz:7

nimetlerin k1ymetini bilmediniz. Onlarla oyalan1p ahireti unuttunuz. Mii'min-


ler ise sizlerin aksine bliti.in hi.tnmetlerini salih amel i§leme yolunda harcad1k-
lan i~in onlara verdigimiz nimetler bo§a gitmedi. Onlarla beraber k1yamet
sahnesine geldi. «(Size Rab olmada) Allah'a ortak oldugunu», tlpk1 O'nun
gib.i· ibadet edilmeye Iay1k bulundugunu «sand1g1n1z §efaat~ilerinizi,» yani
putlann1z1 «sizinle beraber goremiyoruz. Muhakkak ki onlarla, aran1zda-
ki irtibat kesildi.» Birbirinizden uzakla§tln1z. «~efaat~ileriniz oldugunu
zannettiginiz ~eyler sizi b1rak1p kayboldular.» ilahi azab1 sizden uzakla§tJr-
maya gli~leri yetmedi. Ya da: Sizin Rabbiniz olma hususunda Allah' a ortak
olduklar1n1 zannettiginiz putlar kaybolup gitti. .. Hatta bu ikinci yorum, ayetin
aki§ma daha da uygun dti§mektedir.

Ku§kusuz insanm dort dti~man1 vardrr: Mal, aile, ~oluk-~ocuk ve dost-


lar. Aynca bunlar1n hi~birisi insanla birlikte kabre ginnez, aksine kabirde yal-
n1z kahr. Ote yandan yine insan1n ba§hca dort dostu varchr: Kelime-i §ehadet,
namaz, oru~ ve Allah'1 zikretmek. Ustelik bunlarm dordti de kendisiyle birlik-
te kabre girer ve Allah kat1nda ona §efaat~t olur. Dolay1s1yla yaln1zhktan kur-
tulur. ~u halde insan yaln1zhg1n1 goz ontinde bulundurarak bir takva libas1 '
bir de arkada§, yani sfilih axnel edinmeye ~ah§mal1drr.
Ayet: 94 -95 EN'AM SURESi / 6 63

95. $iiphesiz ki, taneyi ve fekirdegi yaran Alltzh'tir. 0, olii·


den diriyi ftkarir, diriden de oliiyii ftkaran O'dur. i§te Allah
budur. 0 ha/de nasil yiizfevirirsiniz?
96. Karanligi yanp tan yerini agartan, geceyi dinlenme za·
mant yapan, giine§i ve ayz bir hesaba gore hareket ettiren
O'dur. i§te bu, her §eye galip olan ve her §eyi bilen Alltzh'in
takdiridir.
97. Kara ve denizin karanlzklannda yolunuzu bulasiniz di-
ye sizin ifin yildizlari yaratan O'dur. Muhakkak ki Biz, bilen
bir kavim ifin ayetleri geni§ bir §ekilde Qftkladik.
98. Sizi bir tek candan yaratan O'dur. (Sizin ifin) bir kalma
yeri ve emanet olarak konulacagzniz yer vardir. Anlayan bir
kavim ifin ayetleri geni§ bir §ekilde apkladtk.
99. Gokten suyu indiren O'dur. i§te Biz, her fe§it bitkiyi
onunla bitirdik. Ondan da ye§illik meydana getirdik. Ye§illik-
ten ise, birbiri iizerine yigilmt§ taneler pkannz. Hurmanzn to-
murcugundan, sarkip yere yakla§an salkimlar flkannz. Ayrz-
ca o su ile birbirine benzeyen ve benzemeyen iiziim baglari,
zeytin ve nar bahfeleri meydana getiririz. Her birinin meyve
64 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

verdigi zaman meyvesine ve onun olgunla§masma bakm. $iip-


hesiz ki, bunlarda iman eden bir kavim ifin birfOk deliller
vardzr.

95. «Stiphesiz ki, taneyi ve ~ekirdegi yaran Allah'hr.» Buradaki "ta-


ne"den ama9 bugday, arpa ve pirirn; gibi tihn tane'lerdir. Yani kuru taneyi
ivindeki bitki oztiyle yanp filizlendiren, kuru taneden ye§il bitkiyi 91karan
O'dur. "<;ekirdek" ise §eftali, kay1s1, hurma ve benzeri meyvelerin ivinde bu-
lunan §eydir. Yani, sert 9ekirdegi yanp i9inden yaprakh, dalh budakh agac1
fi§lartan Allah'tir.

«0, oluden diriyi ~1kanr.» Hayvan ve bitki gibi geli§meye elveri§li


yarattklan, kendi kendine geli§emeyen nutfe ve taneden meydana getirir.
Hayvan ve bitki gibi «Diriden de» nutfe ve tane gibi «Oltiyti ~1karan
O'dur.» Burada mecaz yoluyla geli§en §eyler "diri'', donuk §eyler de "olu"
olarak ifade edilmi§tir. Ashnda diri, hislerine tabi olan ve iradi hareket yapa-
bilen varhklara; olti de her ttirlti ya§ama niteliklerinden yoksun bulunan var-
hklara denir. Bir k1s1m filimler de mecaz yoluna ba§vurmadan kelimeleri ol-
dugu gibi almt§ ve: "Olli nutfeden diri insan1 ve diri tavuktan olti yumurtay1
<;1karan Allah'trr" §eklinde yorumlam1§lardu.

ibn Abbas'1n yorumu ise §6yledir: "ibrahim (a.s.)'de oldugu gibi


kafirden mii'mini; ve Nuh (a.s.)'da oldugu gibi mii'minden kafiri; itaatkar
olandan isyankar olan1m ve isyankardan itaatkan; cahilden alimi ve alimden
cahili; ahmaktan ak1lhy1 ve aktlhdan ahmag1 ... meydana getiren Allah'tir. "<23>

«i~te» ibadet edilmeye Iay1k olan yi.ice «Allah budur.» Bu derece gtic;Li.i
ve kuvvetlidir. «0 halde nasd ytiz ~evirirsiniz?» Nas1l O'nu birak1p ba§kas1-
na ibadet edersiniz? Ayette "yuz 9evirmek", olarak terctime edilen "ifk" soz-
Hikte bir §eyi ters ytiz etmek ve <;evinnek anlamma gelir. Ku§kusuz buradaki
hitap Kurey~li kafirleredir. <;unkti bu sure Mekke'de inn1i§tir.

96. «Karanhg1 yanp tanyerini agartan, geceyi dinlenme» ve yorgun-


luktan dolay1 istirahat «zaman1 yapan,» parlak olan «gtine~i ve ay'1 bir he-
saba gore hareket ettiren», onlan belli zaman birimlerinin ve c;e§itli hesap-
lamalann dayanag1 yapan «O'dur.» Evet, ytice Allah giine§in hareketini belli

23- ibrahim (a.s.)'in babas1 Azer kafirdi. Nuh (a.s.)'un Yam ve Ken'an admdaki ogullan da
kfifirdi. Tufanda bogulup gitmi§Ierdir. (Na§ir)
Ayet: 95-98 EN'AM SURESi/6 65

bir ol9ti ve stiratte takdir etmi§tir ki devrini bir senede tamamlar. Aya da oyle
bir hareket takdir etn1i§tir ki devrini bir ayda tamamlar. i§te gtine~ ve aya ve-
rilen bu hareketlerle dort mevsim meydana gelir. Meyvelerin olgunla§mas1,
ekinlerin bi9ilmesi, dogum zaman1n1n belirlenmesi gibi maslahatlar hep bu
hareketlere gore bilinir. K1sacas1, kainat ve hayat 9ark1 hep bu hareketlere go-
re dtizenlenmi§tir.
«i§te» soz konusu hareketlerle tesbit edilen ttim «bu» olagantistti inti-
zam «her §eye galip olan ve her §eyi bilen Allah'1n takdiridir.» Dolay1s1yla
0, her §eyi kendi yiice iradesi dogrultusunda hareket ettirir. Yarat1klann ha-
yatl ve gelecegi ile ilgili yarar ve maslahatlan 0 bilir.
97. «Kara ve denizin karanhklarinda yolunuzu bulas1n1z diye», gece
karanhg1nda, m;suz bucaks1z denizlerde bir yerden ba§ka yere gidebilesiniz,
yolunuzu bilesiniz, tirktitticii gecelerde rahathkla yontiniizti bulabilesiniz diye
«sizin i~in ydd1zlar1 yaratan O'dur.» Nitekim yolcular bazan bu y1ld1zlar-
dan bir k1sm1n1 onlerine, bazan saglar1na, bazan sollarma, bazan da arkalan-
na alarak yonlerini ve gidi§ istikametlerini belirlerler. Aynca ytld1zlarm, gok-
ytiztintin stislenmesi ve §eytanlarm kovalanmas1 gibi daha pek 9ok faydalar1
vardu.

«Muhakkak ki Biz, bilen bir kavim i~in» kudretimize delalet eden


«ayetleri» boltim boltim «geni§ bir §ekilde a~1klad1k.» <;unkii
ayetlerimizden faydalananlar, onlan bilenlerdir.
98. «Sizi» c;oklugunuza ragmen «bir tek candan yaratan O'dur.» Evet
hepimizi Hz. Adem'den yaratt1. <;tinkii Hz. Havva annemizi de onun kaburga
kemiginden meydana getirdi. Boylece ttim insanlar bir tek candan yarat1lrrl1§
oldu. Bu hususun bir nimet olarak ozellikle vurgulanmas1nm hikmeti, bir tek
asildan meydana gelen insanlann birbirleriyle daha 9ok anla§abileceklerine
i§aret etmek i~indir.
Sulblerde «(sizin i~in) bir kalma yeri ve» rahimlerde «emanet olarak
konulacag1n1z yer vard1r.» Nitekim kendisinden yarattld1gm1z nutfenin kal-
ma yeri baban1z1n sulbtidiir. Annenizin rahmi ise soz konusu nutfe ivin ema-
net olarak kahnan yer kihnmt§hr. <;iinkti nutfe, babanm sulbtinde kendi ken-
dine hastl olmastna ragmen annenin rahminde ancak babanm fiiliyle hastl ol-
maktadrr. T1pk1 bir emanet gibi erkek tarafindan kadmm rahmine yerle§tirilir.
Ba§ka bir deyi§le erkek, kendisinde yerle§mi§ olan §eyi kadmm rahmine ema-
net olarak brrakrr. Hasan Basri bu anlamda der ki: "Ey Ademoglu! Sen akra-
66 RUHU'L-BEYAN Ct1z:7

balann aras1nda bir emanetsin. Gtintin birinde gen;ek sahibini bulursun. " Le-
bid de §6yle der:

Mal ve aile fertleri emanetten ba~·ka bir ~ey degildir.


Gunun birinde emanetlerin geri verilmesi ise zorunludur.

«AnJayan», yani zekasm1 kullanmak ve dti§ilnmek sfiretiyle olaylann


inceliklerini kavrayabilen «bir kavim i~in» insanlann yaratih§tn1 belirten
«ayetleri geni~ bir ~ekilde a~1klad1k.» Ytld1zlardan soz edildigi s1rada "bi-
len bir kavim"; insanlann yaratih§1 bahsinde ise "anlayan bir kavim" ifadesi-
nin kullan1lmas1 9ok anlamhd1r. Ba§ka bir deyi§le, y1ld1zlar bahsinde yer alan
deliller dt§ dtinya ile, yaratlb§ bahsindeki. deliller ise i9 dtinya ile ilgili oldu-
gundan, her birisine uygun ifade se9ilmi§tir. Di§ diinya ile ilgili omeklerin da-
ha belirgin ve daha a91k oldugu ger~egi inkar edilemez. Bu yiizden orada "bi-
len" ifadesi uygun dti§er. i~ dtinya ile ilgili ornekler ise kavray1§ gerektiren
durumlardu. Dolay1s1yla "anlayan" deyimi son derece uygun dti§er. <;tinkti
anlamak genelde gizli manalar1 kavramak i9in kullaruhr. Anlayan ve kavra-
yan bilgin anlammdaki "fakih" terimi de, htiklimleri detayhca inceleyip a~Ik­
layan, hikmetlerini ve inceliklerini ortaya koyan, problemlerini c;ozen alim
i9in kullan1hr. K1sacas1 "anlamak" zeki olmamn, kavray1§ yetenegine sahip
olmarun ve ileri gorii§lti olmanm gostergesidir.
bte yandan bu di§ ve i9 diinya ile ilgili deliller ytice Allah'1n orijinal sa-
natm1 gosterip §irk ehlini tevhid ve imana 9ag1nr. ihtas sahiplerini de ibret
dersi almaya ve delilleri gozleriyle gormeye davet eder. isyankarlann dilleri
ve kalbleriyle tevbe etmeleri gerektigini hatulatir. ~u halde degerli nimetlerin
hatrrlattlmas1 ve vurgulanmas1 onlara kar§I §tiktir gorevini yerine getirmeyi
gerektirir. Bu ytizden akilh insan, ger9egi bulma yolunda 9aba sarfeder. c;un-
kti en biiyiik perde gaflettir.

Anlatild1g1na gore, $ah Ebu'l-Fevaris el-Kirmani bir gtin ava 91km1§. Is-
rarh aray1§lar sonunda 1ss1z bir c;ole varmt§. Orada yirt1c1 bir hayvanm s1rt1na
binen ve etraf1nda pek~ok yirt:Ic1 hayvan bulunan bir gene; adam gormii§. $ah
Ebu'l-Fevaris'i goren bu hayvanlar onu gordiiklerinde saldumaya yeltenmi§-
ler. Ancak gen<; adam engel.olmu§ ve onlar1 geri 9evirmi§, sonra $ah'a yakla-
§IP selam vermi§ ve §Oyle demi§: "Ey $ah! Nedir bu gaflet! ... Neden Allah'tan
bu kadar gafil kald1n? Dtinyaya sar1hp ahireti unuttun? Zevkine dalarak O'na
hizmet etmeyi biraktin? Oysa yiice Allah, O'nun hizmetine ko§as1n diye sana
Ayet: 98-99 EN'AM SURESi/6 67

diinyay1 vermi§tir. Sen ise dilnyay1 Allah'111 hizmetine ko§mamak i<;in bir ara<;
olarak ku1lan1yorsun." Gene;, boyle konu§urken ihtiyar bir kad1n gortintiver-
mi§. Elinde bulunan su kab1n1 gence uzatmI§. Gene; suyu ic;mi§, artan1n1 da
§ah'a venni§. 0 da ic;1ni§ ve: "~imdiye kadar, bu sudan daha lezzetli, daha so-
guk, daha tath bir §ey i~memi§tim" demi§. Sonra ihtiyar kad1ncag1z
kaybolmu§. Ard1ndan gen9 adam konu§mas1n1 §Oyle stirdtirmti§: "Gordtigi.in o
kad1n di.inyadlf. Allah onu benim hizmetime sunmu§tur. ihtiyac; duydugum ve
akhmdan gec;irdigim her §eyi amnda benim ic;in hazular. Yoksa sen, ytice Al-
lah'm dtinyay1 yaratt1g1 strada ona: 'Ey dtinya! Bana hizmet eden kimseye sen
de hizmet et. Sana hizmet edeni ise kendi emrinde c;ah§tir' dedigini duyrnadm
m1? "Bu durumu goren ~ah, tevbe edip Allah'a donrnti§ ...
99. «Gokten suyu», yani yagmuru «indiren O'dur.» Yani, Allahti
Teata'du. Ayetin bu noktas1nda tic;tincti §ahis kipinden birinci §ahts kipine do-
ntilerek §oyle deniliyor:
«i§te Biz,>> bugday, arpa, nar ve elma gibi «her ~e§it bitkiyi onunla>>,
0 SU ile «bitirdik.» Ku§kUSUZ buradaki ''Biz" ifadesi sogulluk ic;in degil, yti-

celige i§aret etmek i\:indir. Ba§ka bir deyi§le, yiice Allah §an1n1 yilceltmek
i~in bu ifadeyi kullanu. Ote yandan "bitki" den ama~, yeryiizlinde biten her
§eydir. Bunlar agac; gibi govdesi olanlar olabilecegi gibi, govdesi olmayan
normal bitki Hirleri de olabilir. «Ondan da», yani normal bitkilerden de «ye-
§illik meydana getirdik.» Ard1ndan bu «Ye§illikten de, birbiri iizerine y1-
gllm1§», dlizenle dizilmi§ «taneler ~1kanr1z,» rneydana getiririz. Bitkilerin
ge~irdigi a§amaya bbylece i§aret edildikten sonra, §imdi de aga\:lann durumu-
nu belirten bir ornek veriliyor:
«Hurman1n tomurcugundan,» ttpla tiziimde oldugu gibi, «sark1p yere
yakla§an» ve rahathkla kopar1labilen «salk1mlar ~1kariraz.» Yere yak1nla§an
bu salk1mlar kii<;lik de olsalar oturanlar taraf1ndan rahathkla ahnabilir ve yiik-
seklerde bulunan salkimlar da vardtr. Yere yak.in olanlar onlara oranla daha
faydab olurlar. Bu ylizden burada onlara i§aret edilmi§tir.
«Aynca o su» sebebi «ile» yere yak.111 olmayan yapraklan «birbirine
benzeyen ve» meyveleri balom1ndan ise birbirine «benzemeyen iiziim bag-
Ian, zeytin ve nar bah~eleri meydana getiririz.» Cennet kelimesi, gizli ol-
mak, goriinmemek anlarn1ndaki "cenne" koktinden ttirerni§tir. i\:erisinde
agac;lann stk9a bulundugu ve bir kism1 digerini ortttigti ic;in bu isim verilmi§-
tir. Ayette <;ogul olarak "cennetler=hah~:eler" §eklinde zikredilmesine gelin-
68 R0HU'L-BEYAN Ci.iz:7

ce ancak bu durumda istifadenin tam olacagma i§aret ic;indir.

i§te ey muhataplar! «lier birinin meyve verdigi zaman meyvesine ve


onun olgunla§mas1na» ibretle «bak1n.» ilk ba§ta zay1f ve hi9 i§e yaramaz gi-
bi gortinen meyvenin olgunla§tlktan sonraki durumuna bakm, lezzetinden
ders ahn! Ayn1 topraktan ~1kt1g1 ve ayn1 suyla beslendigi halde meyvenin ilk
durumu ile son durumu aras1ndaki korkun9 fark1 ibretle seyredin! Birbirine zit
durumlara nasll btirtindiigilnti bir dti§i.intin. Ku§kusuz tum bu olagantistti degi-
§iklikler, rahmet, hikmet ve maslahat dogrultusunda bu koca evreni yoneten,
her §eyi bilen, gti9lii olan, hilktim ve hikmet sahibi bulunan Allah'm kudretine
dayanrr.

«Siiphesiz ki, bunlarda», ibretle bak.1lmas1 emredilen biittin bu i§lerde


«iman eden bir kavim i~in» hilktim ve hikmet sahibi olan ytice Allah'm var-
hg1na ve birligine i§aret eden «bir~ok deliller vardtr.» Burada ozellikle iman
edenlerden soz edilmesi, mii'minlerin delillerden en ~ok ibret alrnalar1ndan
dolaytdrr.


~ '-<t\ '· .1."' '
~~rG
.. . ..., ~
'
Ayet: 99-1 oI EN'AM SORESi / 6 69

100. Cinleri Allah yarattigz halde, onlari Allah'a ortak ko§-


tular. Ve hifbir bilgiye dayanmadan O'na ogullar ve k1zlar is-
nad ettiler. Ha§li! 0, onlarm uydurduklari sifatlardan miinez-
zehtir, yiicedir.
101. O, gokleri ve yeri e§siz bir §ekilde yoktan varedendir.
O'nun e§i yokken fOcugu nastl olabilir? Her §eyi yaratan da
O'dur. 0, her §eyi fOk iyi bilir.
102. i§te Rabbiniz olan Allah budur. O'ndan ba§ka hifbir
illih yoktur. IIer §eyin yaraticisidtr. 0 halde 0 'na ibadet edin.
0, her §eye vekildfr.
103. Gozler O'nu kavrayamaz. 0 ise, biitiin gozleri kavrar.
0, her §eyin inceliklerini bilir, her §eyden haberdardzr.

100. «Cinleri Allah yaratt1g1 halde.•• » Kendiler¥1i cinlerin degil, ytice


Allah'm yaratt1g1n1 ve yine cinleri de O'nun yoktan varettigini bildikleri halde,
kafirler «onlart Allah'a ortak ko~tular.» Bu ayet, kendilerine "Seneviyye"
yani "iki tannya inananlar" ad1 da verilen mecusi zmdtl<lar hakk1nda inmi§tir.
Bunlar yiice Allah (c.c.) ile iblis'in karde§ olduklanru ileri siirtiyor, ytice Al-
lah'm insan, hayvan ve Him iyilikleri, iblis'in de ytlan, ~1yan, akrep ve ttim ko-
ttiltikleri yaratt1g1n1 iddia ediyorlard1. Y ani ytice Allah'm cinleri yarattig1n1
bildikleri halde, batJ.l inan9larma gore bunlari O'na ortak ko~tular.

«Ve hi~bir bilgiye dayanmadan», dogru ya da yanh§ oldugunu ara§trr-


madan, korii kortine ve bilgisizce «O'na», Y ani Allah' a «ogullar ve k1zlar is-
nad ettiler,» yalan ve iftirada bulundular. Nitekim yahudiler Uzeyr'in, hiristi-
yanlar ise isa Mesih'in, Allah'm oglu oldugunu ileri si.iriiyorlardi. Araplardan
bir grup ise: "Melekler Allah'm kizlar1du" diyorlardi. «Ha§a! 0 » Allah «on-
lar1n uydurduklan s1fatlardan», ileri stirdtikleri ortak ve 9ocuklardan kendi
zatma lay1k bir §ekilde «miinezzehtir, yiicedir.»

101. «0, gokleri ve yeri e§siz bir §ekilde», yani daha onceden herhangi
bir ornek modeli olmaks1z1n «yoktan var edendir.» Bir §eyin etkisinde kal-
maktan mtinezzehtir, yticedir. <;ocuk babanm bir par9as1du. <;ocugun madde-
sinin kendisinden intikal etmesiyle etkilenir. ~u halde yiice Allah'1n 9ocukla-
rm1n olmas1 nasil mum.kiln olabilir? Ote yandan bu ayeti: "O, e§siz olan gok-
leri ve yeri yoktan var edendir" §eklinde yorumlamak da mtimktindtir. 0 za-
man ayetin ba§tnda yer alan "Bedfu's-semavati ve'l-ard" ifadesi, oznesine
izafe edilen s1fat tan1lamas1 olur. Y ani, O'nun e§siz olan gokleri ve yeri olaga-
70 RUHU 'L-BEYAN Ciiz:7

niistii bir uyum ve parlak bir gtizellige sahiptir.


«O'nun e§i yokken ~ocugu nasd olabilir?» Hz. isa misfilinde oldugu
gibi, 9ocugun baba olmadan dti§tintilmesi milmkiln ise de, annesiz dii§tintil-
1
mesi mtimkiln olmad1g1 ve ytice Allah m e§i bulunmad1g1 halde nasil o·na c;o-
1
cuk nisbet edilebilir. Ostelik Allah 1n c;ocuklar1 olduklar1 ileri stiriilen varhk-
lar dahil «her §eyi yaratan da O'dur.» ~u halde nasil olur da bir yaratik, ya-
rat1c1sllliil c;ocugu olabilir? Aynca «0,» yarattlan ya da yarattlmayan «her §e-
yi ~ok iyi bilir.» Ezelden ebede her §ey o·nun bilgisi dahilindedir. Olmu§ ve-
ya olacak hic;bir §ey ondan gizli degildir.
102. «i§te» ey mii§rikler! Biitiin bu yiice s1fatlara sahip bulunan ve
«Rabbiniz olan Allah budur .» ibadet edilmeye lay1k olan ve i§lerinizin sahi-
1
bi bulunan 0 dur. «O'ndan ba§ka hi~bir ilah yoktur .» Kesinlikle hi~bir or-
tag1 bulunmaz. Meydana gelen ve gelmeyen «her §eyin yarabc1s1d1r. 0 hal-
de O'na ibadet edin.» <;unki.i, ancak bu ozelliklere sahip olan birisi ibadet
edilmeye laylktir. «0, her §eye vekildir.» Her §eyinizi kendi ilzerine almt§tlr .
. ~U halde siz de her §eyi 0 na havale edip dtinyevi Ve uhrevi kurtu}U§UilUZ i~in
1

O'na ibadet etmek sfuetiyle s1gmm1z. <;unkii ger<;ek vekil, iistlendigi gorevin
geregini eksiksiz olarak yapandrr. i§te bu ytice Allah'trr.
103. «Gozler 0 .'nu kavrayamaz.» O'nu tam anlanuyla idrak edemez ve
ku§atamaz. «0 ise, biltiln gozleri kavrar.» O'nun ilmi hepsini ihata eder.
«0, her §eyin inceliklerini bilir, her §eyden haberdard1r.» Dolay1s1yla
gozlerin kavrayamad1klarin1 bilir ve idrak eder. Nitekim gozler, kendi kendi-
lerini bile idrak edemezler. Ba§ka bir deyi§le insanlar gozlerin yardmuyla
gormenin mahiyetini kavrayamazlar. Gozlerin gormesini saglayan gorme du-
yusunun gerc;egini anlayamazlar. Neden, ba§ka organlanyla degil de, gozle-
riyle gordtiklerinin srrnn1 9ozemezler? Aynca "kavramak-idrak" ve "gormek"
farkh §eylerdir. "Kavramak", bir §eyin mahiyetini anlamak ve ihata etmek
manasma gelir. "Gormek" ise, herhangi bir nesneyi gozle gormeye denir. Ay-
nca "gormek", kavrama olmaks1z1n da ger9ekle§ebilir. Ote yandan "Ozel" bir
durumun imkans1zhg1Ill belirtmek "genel" durumun imkans1zhg1n1 gerektir-
mez. Buna gore, bir §eyi gorme ve idrakin mtimktin olmamas1, o §eyin gortin-
ttiden soyutlanmas1 itibariyledir, ancak perdelerin kaldmlmas1 ve mesafelerin
katedilmesi durumunda gortilebilir. Nitekim §air §6yle der:
Sevgilinin yiizii gune§ gibi ortada iken goriinmez ...
Onun goriinme.si ancak ince bir bulut giymesiyle mumkun olabilir.
Ayet: 102-103 EN'AM SURESi/6 71

11
Diger bir k1s1m miifessirlere gore ise "kavrama" sozciigii goz"le birlikte
anild1gmda "normal gorme" anlam1na gelir. Buna gore "gozlerimle gordiim"
ile "gozlerimle kavrad1m" aras1nda bir fark yoktur. Bu durumda bu ayetteki:
"Gozler O'nu kavrayamaz" ciimlesinin yorurnu: "Gozler O'nu dtinyada gore-
mez" §eklinde olur. Ku§kusuz bu da mii'minlerin O'nu fillirette gormelerine
engel degildir. <.;iinkti Kur'an-1 Kerim'in ba§ka bir ayetinde de §oyle buyurul-
mu§tur: "O gun Rablerine bakip O'nu goren ve pinl pin/ parlayan gozler
vardir. " (Klyfune: 22-23)

Muslim ve Buhari'nin naklettigi bir hadiste de Hz. Peygamber (s.a.v.)


§oyle buyurmu§tur: "Sizler yuce Allah'z, tzpkl ondordiindeki ayi gordugiinuz
gibi goreceksiniz." Ku§kusuz buradaki benzetme olay1 iki §eyi birbirine, yani
yiice Allah'1 aya benzetmek degil, gortintiintin a~1kbgm1 vurgulamak i~indir.
Vurguyu belirtmek i~in iki gortintiiyii birbirine benzetmektir.

Aynca yiice Allah'1 gormenin bilytik bir ikram okJuguna i§aret edilmi§-
tir. Nitekim bu ikram1n en btiytigti Mirac gecesi yilce makam sahibi Hz. Mu-
hammed (s.a.v.)'e nasip olmu§tur. <.;iinkti Ibni Abbas'm da naklettigine gore o
gece Hz. Muhammed (s.a.v.) yiice Allah'1 gozleriyle de gormil§ttir.
72 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

104. $iiphesiz size Rabbinizden hakikati gosteren deliller


gelmi~tir. Kim 011/ari gorilrse kendi lehinedir. Kim de onlara
kar§t kiir olursa kendi aleyhinedir. Ben sizin iizerinize bekr;i
degilim.
105. Boylece Biz ayetleri geni§ geni§ apkltyoruz ki, "sen
ders almi§szn" desinler de Biz de anlayan toplum ifin Kur'an'i
iyice aftklayalun.
106. Rabbin tarafindan sana vahyolunana tii.bi ol. O'ndan
ba§ka ilah yoktur. Allah 'a ortak ko§anlardan yiiz fevir.
107. Allah dileseydi, onlar ortak ko§mazlardi. Biz seni, on-
lari11 iizerine bekfi yapmadik. Sen onlara vekil de degilsin.

104. Ey Muhammed! insanlara, ozellikle Mekke halk1na de ki : «~iiphe­


siz size Rabbinizden hakikati gosteren deliller gelmi§tir.>> Tevhid inanc1n1
belgeleyen, peygamberliginin ger~ekligini ispatlayan, oltimden soma dirilme-
yi, herkesin hesaba crekilecegi ve yapt1klannm kar§1hg1n1 gorecegi hakikat1n1
ve diger imani meseleleri kan1tlayan deliller ortaya \:lkm1§tlf. Ayette "delil-
ler" diye terctime edilen "besair" "basiret" kelimesinin <;oguludur. Bas!ret,
· kalbin gormesine sepep olan nurdur. Buna kalp gozii de diyoruz. Basar ise
gozlerin gormesine sebep olan nur, gorme kuvvetine denir. Burada basiret,
istiare yoluyle a~lk deliller anlammda kullandm1§t1r. <;tinkii bunlann her biri
idrak - kavrama sebebidir.

«Kim» sozkonusu deliller sayesinde «onlan», yani yukar1daki ger9ek-


leri «goriirse», kavray1p iman ederse «kendi Iehlnedir. » <;linku yaran kendi-
sine dokunur. «Kim de» ortadaki bunca kan1t ve belgeye ragmen «onlara
kar~1 kor olursa», hakk1 gormezse «kendi aleyhinedir.» Burada hakki gor-
1nemenin "kor"liik olarak nitelenmesi, olaym cs:irkinligine ve igren9ligine dik-
kat c;ekmek i<iindir.

«Ben sizin iizerinize bek~i degilim.» Benim gorevim, sizleri uyarmak


ve ger\'.ekleri duyurmaktrr. Sizi gozetleyip yaptiklarm1z1 kaydedecek olan ise
ytice Allah'tir. Ku§kusuz 0, yaptiklann1z1n kaq1hgm1 mutlaka verecektir.

105. «Boylece Biz» Kur'an «ayetleri»ni ince ntikteleriyle «geni§ geni§


a~tkhyoruz ki,» kafirler: «'Senders almt§stn'» onu ba§kalar1ndan ogrendin,
ba§kas1 sana okutup ogretti «desinler de Biz de anlayan toplum i~in
Ayet: 104- 107 EN'AM S(JRESi/6 73

Kur'an'1 iyice a~1klayahm.» Burada ozellikle "anlayan toplum"dan soz


edihnesi, ayetlerden onlann yararlanmas1 sebebiyledir.
106. «Rabbin taraf1ndan sana vahyolunana tabi ol.» Ey Muhammed!
Uzerinde bulundugun Kur'an yolunu izlemeye devam et. Kur'an hilktimlerinin
eksenini tevhid inanc1 te§kil eder. «O'ndan ba§ka» kesinlikle hi~bir «iJah
yoktur.» O'nun ortag1 bulunmaz. «Allah'a ortak ko§anlardan yiiz ~evir.»
Onlann dedikodulanna ve gorU§lerine aldin§ etme, hi~ onen1 venne. Kisacas1,
cahillerin cahillikleri dolay1s1yla teblig gorevini aksat1nan dogru degildir.

107. «Allah» tevhid inanc1 tizre olmalann1 ve ortak ko§1namalann1 «di-


leseydi, onlar ortak ko~mazlard1.>> Bundan da anla§ihyor ki, ytice Allah
(c.c.) kafirlerin imatun1 murad etmemi§tir. Ba§ka bir deyi§le kafirler imana
yonelmedikleri ve kiiftirde 1srar ettikleri i<;in ytice Allah onlann iman etmele-
rini dilen1emi§tir. Yoksa bu, "onlar1n iman etme isteklerine ragmen yilce Al-
lah onlara engel oln1u§tur" anlammda degildir.
«Biz seni onlarin iizerine» ainellerini koruyacak bir «bekc;i yapma-
d1k.» Aynca «sen onlara vekil de degilsin.» I§lerini yonetmek ve yararlann1
gozetmek i9in kendileri tarafmdan boyle bir gorevle de gorevlendirilmedin.
Farkh anlaml~da olduklan i<;in burada "haffz ~ bek~i" ile "vekil" bera-
ber kullarulm1§tlr. <";ilnkii herhangi bir §Cyin bek~isi, onu zarar verecek unsur-
lardan koruyan; herhangi bir §eyin vekili ise ona iyilik saglamaya 9ah§an ve
fayda temin etmek ic;in ugra§an kimsedir. Sonu9 olarak anla§tl1yor ki,
kafirlerin hakk1 kabul etmemeleri koklti bir §akavetten kaynaklanmaktadtr.
Bu ytizden ytice Allah saadet ve hidayetlerini dilememi§tir.
$akavetin ba§hca gostergesi gozlerin donmas1, kalblerin kaskatI kesil-
mesi, dtinya sevgisi ve uzun emel (tuli eniel) ta§mmastdlf.

Saadetin belirtisi de Allah'rn salih kullann1 sevip onlara yakla§mak,


Kur'an okumak, geceleri ibadetle ge9irmek, alimlerin sohbetinde bulunmak
ve ince kalbli olmaktir.
Buna gore kulun ba§hca gorevi, iyi ve salih ameUere ko§maktu. <";tinkli
bu, saadetin belirtisidir. Bu konuda gev§eklik gostermek ve dtinya konusunda
sanki olmeyecekmi§ gibi uzun emel sahibi olmak ise §akavetin belirtisidir...

Rivayet edildigine gore abidlerden birisi, rliyas1nda §eytan1 gostermesi


i9in Allah'a yalvarm1§, Allah da rtiyas1nda §eytan1 ona gostermi§. ~eytan1 go-
74 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

ren abid, onu dov1neye yeltenmi§. Ancak §eytan ona demi§ ki: "Sen yliz y1l
ya§amayacak olsayd1n ben seni yener alt ederdim .... '' Onun bu soztine alda-
nan abid, kendi kendine: "Benim daha epey omrtim var, diledigim gibi ya§ar,
sonra tevbe ederim" demi§, kotti yola dti§tip ibadeti terketmi§ ve helaka git-
mi§. Bu hikaye de sana, uzun emel sahibi olmarun ne kadar tehlikeli oldugunu
gosteriyor.

108. Onlann, Allah 'tan ba§ka taptiklanna sovmeyin ki on·


lar da a§in giderek bilgisizce Allah'a sovmesinler. Her iimme-
te yaptigi i§i boylece siislii gosterdik. Sonra onlarin varacakla-
n yer, Rablerinin huzurudur. 0, yaptzklarini kendilerine ha·
ber verecektir.
109. Kendilerine bir mucize gelirse, ona mutlaka iman ede-
ceklerine dair en agir bir bifimde Allah'a yemin ettiler. De ki:
"Mucizeler ancak Allah katindandir." Onlara mucizeler gel-
diginde dahi iman etmeyeceklerini bilemezsiniz.
110. Biz onlarm kalblerini ve gozlerini ters feviririz. Tipki
Ayet: 108 EN'AM S0RESi /6 75

evvelce ona iman etmedikleri wmanki gibi. Onlart azginliklart


iferisinde birakinz, bocalayip dururlar.

108. Ey mti'minler! «Onlann,» yani kafirlerin «Allah'tan ba§ka tap-


tiklar1na», ilfill edindikleri putlanna «sovmeyin.» "Size ve tapt1g1n1z putlara
yaz1klar olsun" §eklinde hakaretlerde bulunmaym «ki onlar da a§ar• gide-
rek», hakk1 biraktp batila yonelerek «bilgisizce Allah' a sovmesinler.» Al-
lah 'I, amlmas1 gereken ylice ifadelerle anmay1p O'nun hakkmda korli korline
ileri-geri konu§mas1nlar.
Bu ayetten anla§1byor ki, isyan ve gtinaha yol a9an taatl terketmek va-
ciptir. <;ilnkil, kotiiltigtin meydana gelmesini saglayan §ey de kottidilr. Nite-
kim, putlara sovmek bir bak1ma taat oldugu halde -Allah'a ve peygamber'e
sovmek ve bilgisizce hareketin kap1sm1 a9mak gibi- 9ok bilytik gi.inaha dolay-
b olarak sebep oldugundan ytice Allah (c.c.) tarafmdan yasaklanmt§tlr.
«lier iimmete» iyilik ve koti.iltik, itaat ve giinah olarak «yapttg1 i§i
boylece siislii gosterdik.» Daha «sonra onlar1n varacaklan yer ,» oldtikten
sonra dirilip toplanacaklan yer, onlann her §eyini yoneten «Rablerinin huzu-
rudur .» Kesinlikle, O'nun huzuruna varacaklardrr. «0» Rableri, «yaptlklari-
01 kendilerine haber verecektir.» Dtinyada iken kendilerine stislil gosterilen
gilnahlarda nas1l 1srarla hayat stirdiirdtiklerini kendilerine bildirecektir.
Buradaki "haber verme" olay1, herhangi bir adam1n, tehdit ettigi birisi-
ne: "Ne yapt1guu sana gosteririm" demesine benzer. Ote yandan, burada ~ok
anlamh bir incelik vardir. Buna gore, bu dtinyada gorilnen madde ve arazlar,
ahirette gortilecekleri hakiki §ekillerinden farkh bir durumda gortintirler. Ni-
tekim oldiiriicli bir zehir olan giinahlar, bu ayette de belirtildigi ·tizere diinya-
daki glinahkarlarca 9ok siislii goriiniir. Gtizellerin gtizeli olan taat ve ibadetler
ise, onlarca ~irkin kar§il~. Bu yiizden Hz. Peygamber (s.a.v.): "Cennet nef-
sin ho§lanmadzgi ~eylerle, cehennem de ~ehevf arzularla ku§attlmz§tzr" bu-
yunnu§tur. <24> ~u halde dtinyada, kafirlerin amelleri kendilerine ~ok giizel go-
riinmti§tiir. Ahirette de yaptiklar1 amellerin gen;ek ytiztinti gorecekler, ne ka-
dar kotii ve ilrkiitiicti oldugunu anlayacaklardrr. Ba§ka bir deyi§le; kafirler,
fillirette amellerinin ger~ek ytiztinii tamyacaklardrr.

24- Mtislim , Tirmizi, Nesai ve Ahmed b. Hanbel.


76 RUHU'L-BEYAN Cuz:7

Salih insanlardan bir zat diyor ki: Bana yalan oturan ve ibadet ede ede
zay1f dti§en bir kad1ncag1z vardi. Ben ona: "Biraz kendine ac1" dedim. Bana
~u cevab1 verdi: "Ey ~eyh ! Nefsime ac1d1g1m takdirde, Mevlfun1n kap1smdan
uzakla§tinlacag1m1 bilmiyor musun? <;unkii, dilnya ile me~gul olup o
Mevladan uzakla§an <;e§itli felfilcetlerle s1nanrr. Aynca, gayret gosterdigim
halde amelim ne kadardu ki, az yaptig1mda ne olsun?" Daha sonra dedi ki:
"Yan§1nan1n hasretinden ve aynhg1n ac1s1ndan dolay1 , vay ba§ima gelen-
ler! ... " Y an§ma hasretinden ama~ ~udur: Kabirlerden kalklldlktan sonra bir
k1s1m insanlar, nurani bineklere binip saygrn ve ylice bir saraya gidecekler.
Kendilerine tisttin makamlar verilip Allah dostlanna yara§1r hediyeler sunula-
cak. Yan§t kaybedenler ise iizilntLlliiler aras1nda kalacaklardir. i§te o za1nan
bunlann kalbleri tiztintil ve kederden dolay1 yerinden kopacak, pi§manhktan
ottirii eriyip gideceklerdir. Aynhgm ac1s1yla da §U husus anlatilmak istenmi§-
tir: BtitUn insanlann bir arada toplandiklar1 bir sirada ytice Allah bir melege:
"Ey su~lular! Bugun mii'minlerden aynlzn!" (Yasin: 59) §eklinde bir duyuru
yapmasm1 emreder. 0 zaman erkek kansmdan, 9ocuk annesinden, sevgililer
biribirinden aynlmak zorunda kalacakt1r. Bir ktsmI cennet bah~elerine gonde-
rilirken diger bir k1sm1 da cehennem ~ukurlarma attlacaktu. Kisacas1, ac1 ay-
nhktan dolay1, gozya§lan dinmeyecek sel gibi akacaktrr. Hatta bu durum §U
§ekilde §iirle ifade edilmi§tir:
Eger aynlzk aninda aramizda olsaydm
Ve defalarca vedala§tigzm1zi gorseydin
0 zaman goz ya§lanndan denizlerin olu§tugunu
Ve kan §eklinde aktig1nz gorecektin ....
109. istemi§ olduklan mucizelerden «kendilerine bir mucize gelirse,
ona mutlaka iman edeceklerine dair en ag1r», en kaba ve en §iddetli «bir
bi~imde Allah'a yemin ettiler.»

Rivayet edildigine gore Kurey§liler Hz. Peygamber (s.a.v.)'e: "Ey Mu-


hammed! Sen bize Hz. Musa'nm bir asas1mn oldugunu, bununla ta§a vurdu-
gunda on iki 9e§me f1§klrttlgllli, Hz. i sa'n1n oltileri dirilttigini ve Hz. Salih'in
kayadan bir deve 9Ikard1gm1 anlatiyorsun. Oyleyse sen de bize apa91k bir mu-
cize getir. Eger dedigimizi yaparsan, sana kesinlikle iman ederiz." dediler ve
bu konuda 9ok agir bir §ekilde yemin ett.iler. i§te bunun i.izerine yilce Allah,
bu ayeti indirdi ve Hz. Peygamber'e §U emri verdi: Ey Muham1ned! Sen Ku-
rey§ halkma «de ki: 'Mucizeler» btittintiyle «ancak Allah kattndandir.'» is-
tedigi zan1an 91karabilir. Bu benim yetki ve gticti1niin d1§1ndadu. <;unki.i ben,
Ayet: 108-110 EN'AM SURESi/6 77

ancak bir uyanc1y1n1 ...

Ard1ndan ytice Allah mti'minlere hitabederek onlara ni~in mucizeler


gondermedigini 9ok anlamh ifadelerle §U ~ekilde a~1khyor: «Onlara mucize-
ler geldiginde dahi iman etmeyeceklerini bilemezsiniz.» istekleri yerine
getirilse bile inanmayacaklanrn siz nerden bilebilirsiniz ki? Her haliikarda kil-
filr ve inatta 1srar edeceklerini bilmediginiz ic;in -belki iman edebilirler diye-
istedikleri mucizelerin gen;ekle§mesini istiyorsunuz. Burada mii§riklerin ya-
lan yere yemin ettiklerine ve delilleri ac;tl<lamanm, ilahl rahmete mazhar ol-
mayanlara yarar saglamad1g1na i§aret ediliyor.

110. «Biz onlarin kalblerini ve gozlerini ters c;eviririz. T1pk1 evvelce


ona», yani getirdigi ayetlere «iman etmedikleri zamanki gibi,» §imdi de
iman etmezler. Kalbleri, haktan sapttg1 ve gozleri korle§tigi ic;in dogruyu
bulamazlar. Dolay1s1yla daha once "aym yar1hnas1'' gibi mucizelere kaq1 c;Ik-
tJ,klan gibi, §imdiki mucizelere de kar§I c;1karlar. Bu ylizden «onlari azgmhk-
lari i~erisinde b1rak1riz, bocalay1p dururlar .» ilahi hidayeti bulamadlk:lar1
i9in §a§ktnhk ic;erisinde kahrlar. Ku~kusuz, azg1nhklan i~erisinde brrak1hp
tersytiz edili§lerinin sebebi, onlarm hidayeti kabule yeteneklerinin bozulmas1
ve haktan btittintiyle ytiz c;evirmeleridir.
·78 RUHU'L-BEYAN Cilz:8

111. Eger Biz onlara melekleri indirseydik, oluler kendile-


riyle konu§saydi ve her §eyi iizerlerine kefil olarak toplasay-
dik, Allah dilemedikfe yine de iman edecek degillerdi. Fakat
fOgu, bu hususta. bilgisiulirler.
112. Her peygamber ifin, insan ve cin §eytanlarmdan dll§-
manlar yaratttk. Bunlar birbirini aldatmak ifin siislii sozlerle
vesvese verirler. Eger Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardt.
Onlari iftiralan ile ba§ba§a birak.
113. Bir de iihirete iman etmeyenlerin kalbleri, o siislii soze
meyletsin, ondan ho§lansin ve i§leyecekleri SUfU i§lesinler di-
ye (boyle yaparlar.)

111. «Eger» istekleri dogrultusunda «Biz onlara melekleri indirsey-


dik, oliiler kendileriyle kODU§SaydI», yani onlann isteklerine uygun olarak
oliileri diriltseydik de ger~ek iman1 ve senin hak peygamber oldugunu onlara
bildirselerdi «Ve her ~eyi iizerlerine kefil olarak toplasayd1k,» yani pey-
gamber (s.a.v.)'in ve getirdigi mesajlann dogrulugu hususunda her §eyi kefil
olarak bir araya getirseydik, «Allah dilemedik~e yine de iman edecek» bir
konuma giiecek «degillerdi.>> isyanda 1srar ettikleri ve inkarc1hg1 inatla siir-
diirdi.ikleri stirece inanmalar1 sozkonusu degildir. «Fakat» mii'minlerin «~ogu
bu hususta bilgisizdirler.» Onlann iman etmeyeceklerini bilmedikleri i<;in
olmayacak bir konuda limit beslerler, inanmalann1 beklerler.
112. Bir k1sun Kurey§ kafirlerini sana dii§man klld1g1m1z gibi, senden
onceki «her peygamber i~in, insan ve cin §eytanlanndan dii§manlar ya-
ratbk.» Burada Hz. Peygamberin teselli edilmesi sozkonusudur. Ba§ka bir
deyimle, dii§manhk.la kar§ila§mak yaln1zca Hz. Peygamber'e ozgti bir olay
degildir. Aksine bi.ittin peygamberler de t1pk1 Hz. Muhan1med (s.a.v.) ve i.im-
meti gibi 9e§itli mus1betlere maruz kalm1§lar ve onlar da s1nanm1§lardir.
Ayet: 111- I 13 EN'AM SURESi/6 79

insan olsun, cin olsun, haddini a§an, fitne \:tkaran, bozgunculuk yapan
herkese §eytan denir. Ote yandan cinlerden olan §eytan, ba§1na musallat oldu-
gu insan1n direnmesiyle kar§ila§IP onu yenemediginde bu hususta kendisine
yard1mc1 olmas1 ic;in insandan olan bir §eytana ba§vurur.

Malik b. Dinar'dan §Oyle dedigi nakJedilmi§tir: "Bana insanlann §eytan-


lan, cinlerin §eytanlanndan daha tehlikelidir. Ben cinni §eytanlardan Allah'a
s1gmd1gunda giderler. Oysa insi §eytanlar ise gelir ve goz gore gore beni gti-
nahlara stirtikler."

«Bunlar birbirini aldatmak» ve kand1rmak «i~in siislii» ve yald1zh


«sozlerle vesvese verirler»' yalan ve yanh§ kandrrmacalarla gizliden gizliye
ktsa stirede ortahg1 kan§t1nrlar. «Eger Rabbin dileseydi», dti§manh.k ve ves-
vesenin meydana gelmemesini murad etseydi «bunu yapamazlard1.» Oyley-
se «onlari iftiralan» ~e§itli desise ve hileleri «ile ba~ba~a b1rak.» <;tinkli
onlara c;ok ac1 azaplar verilecegi gibi, seni de ~ok gtizel sonm;lar beklemekte-
dir.

113. «Bir de ahirete iman etmeyenlerin kalbleri, o siislii soze meylet-


sin, ondan ho~lans1n ve i~leyecekleri su~u i§lesinler diye (boyle yapar-
lar.)» Bu vesveseyi yaymalannm diger bir sebebi de, fillirete inanmayanlarm
gonilllerini, bu yalan sozlere meylettirmek, onlara benimsettirmek ve onun
geregini yapmalann1 saglamaktrr. Mti'minlere gelince, onlar bu.yald1zh ve ya-
lan sozlerin ge~ersizligini ve vahim sonu~lar doguracag1n1 gayet iyi biliyor-
lard1. Ku§kusuz hak.larmda verilen htiktim Levh-i Mahfuz'da da kay1thdlf.
80 RUHU'L-BEYAN Ciiz:8

114. Size kitabi genqfe afiklanmq olarak indirmi§ken; Al-


lah 'tan batka hakem mi arayayim? Kendilerine kitap verdikle-
rimiz, o Kur'an'in, gerfekten Rabbin tarafindan, hak olarak
indirilmi§ oldugunu bilirler. 0 halde sakin §iiphe edenlerden
olma.
115. Rabbinin sozii dogruluk ve adaletle tamamlandi.
O'nun sozlerini deffe§tirecek hif kimse yoktur. 0, her §eyi fOk
iyi i§iten ve fOk iyi bilendir.
116. Eger yeryiiziindekilerin fOgunluguna uyarsan seni Al-
lah yolundan saptinrlar. Onlar sadece zanna uyarlar ve sade-
ce tahmin yiiriiturler.
117. !fuphesiz ki Rabbin, yolundan kimin saptigini fOk iyi
bilir. 0, dogru yolda olanlan da fOk iyi bilir.

114. «Size kitab1 geni§~e a~1klanm1§ olarak indirmi§ken; Allah'tan


ba§ka hakem mi arayay1m?» Rivayet edildigine gore Me.kke mti~rikleri Hz.
Peygamber'e (s.a.v.) gelip kendisine: "Ey Muhammed! istersen yahudi bilgin-
lerinden, istersen huistiyan piskoposlanndan, bizimle senin aranda hakemlik
yapacak ve hakhy1 haks1zdan ayuacak bir hakem se~. Clinkii onlar senden on-
ceki kitaplan okumu§lar" dediler. Bunun iizerine yilce Allah (c.c.), bu ayeti
indirdi ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'in onlara: "Sizinle benim aramda hiikmede-
cek Allah'tan ba~ka hakem mi arayay1m? Boylece haktan m1 sapay1m?'' de-
mesini emretti. Oysa onlar ilmm! idi. Neyi yap1p neyi yapm1yacaklarm1, bil-
miyorlard1. Ytice Allah onlara ger9egi hayklfan, hak ile bat1h ve haram ile
helah a~1klayan bu Kur'an 1 indirmi§ti. Din ile ilgili bi.iti.in konulan a91klam1§
1
Ayct: 114-115 EN'A.1\.1 SURESi/6 81

ve hi~bir kan§ikhk birakmam1~ken ba§ka hakeme gerek var m1yd1? Buradaki


ifadelerden de anla§Ild1g1 gibi Kur'an, dinle ilgili biitiin hususlan a91klam1§ ve
ba§ka herhangi bir §eye ihtiya9 brrakmami§trr.

«Kendilerine kitap verdiklerimiz, o Kur'an'1n, gcrc;ekten Rabbin


taraf1ndan, hak» ve dogru «olarak indirilmi§ oldugunu bilirler.» Kendile-
rine Tevrat ve incil ogrettigimiz yabudi vc huistiyan bilginleri, Allah katm-
dan gonderilen Kur'an'1n ger9ek oldugunu gayet iyi bilirler. «0 halde sak1n
§iiphe edenlerden olma.» Her ne kadar bunu a91ga vurmuyorlarsa <la onlar
Kur'an'1n hak oldugunu bihnektedirler. Ytice Allah (c.c.) Kur'an-1 Kerim'in
eksiksizliginin gerek9esi olarak, kendi katinda hak ile indirilmi§ olmas1n1 be-
lirttikten sonra bu eksiksizlik ve yticeligin diger bir sebebinin de bizzat
Kur'an-1 Keri1n'in kendisi olduguna §6yle dikkat 9eker:
115. «Rabbinin sozii dogruluk ve adaletle tamamland1.» Anlatt1g1
olaylar ve ortaya koydugu htiktimler bak.1mmdan Kur'an, dogruluk ve adaletin
doruk noktas1ndad1r. MeseHi; Allah'm varhg1 ve birligi, O'nun s1fatlar1, vaad
ve tehdid, ceza ve miikafat, ges;mi§ miletlerin durumlar1, gayb! meseleler ve
benzeri konularda yaptlg1 a~tldamalarda en ufak bir §iiphe yoktur. Namaz,
oru~, zekat ve hac gibi yillciimliiliiklerle emir ya da yasaktan ibaret olan diger
§er'! sorumluluklar konusunda son derece adaletli hiiki.imler ortaya koymu§-
tur. «O'nun sozlerini degi§tirecek», daha dogru ve daha adil hiikiimler orta-
ya koyacak «hi~ kimse yoktur.» ~u halde Allab'tan ba§ka bir hakemin aran-
mas1 soz konusu olabilir mi? «0,» i§itme ile ilgili «her §eyi ~ok iyi i§iten ve»
bilinmesi milmkiin olan her §eyi «~ok iyi bilendir.»

Bu ayetten 91kanlacak sonucy §Udur: Kur'an, Allah'1n hiikmii ve insanlar


arasmdaki iistiin delilidir. ~u halde ba§kasm1n hakemligine ba§vurulamaz.
<;iinki.i boyle bir §eyi ancak katirler yapar. Aynca kul, kullukla ilgili'yiikiim-
ltiH.iklerden kurtulamaz. Ilfill1 tecellilerle manev1 bir makama ula§sa da dtin-
yada bulundugu siirece kulluga ili§kin sorumluluklar1 devam eder. Ba§ka bir
deyi§IC, yiikiimliiltik ve sorumluluklar ancak 3.hiret yurdunda kalkar. Baz1lan-
run sand1g1 gibi dtinyada bu sorumluluk kal.kmaz.

Ku§kusuz bu ayetin, nefsin dereceleri ve 1slah1yle ilgili bir yonti de var-


drr. <;unkti Allah'tan ba§ka birisinin hakemligine ba§vurmak, nefsin arzulann-
dan kaynaklanir. ~u halde nefsin 1slah1 Allah'1n emirlerini benimsemek ve
O'na teslim olmakla mtimki.in olur. Aynca zahiri, ya da bat1n'.i olarak Kur'an
82 ROHU 'L-BEYAN Cuz:8

ilminden nasibi olan kimse, kendi 9apmda Hz. Peygamber (s.a.v.)'in varisi sa-
y1hr.
Anlat1ld1g1na gore, bir gtin ~a'bi'ye bir soru sorulur. $a'b1 ise: "Bilmiyo-
rum" der. Bunun tizerin soruyu soran ki§i ~a'b!'ye der ki: "Sen Irakhlarm faki-
hi oldugun halde bu soruya cevap verememekten utanm1yor musun?" $a'b1
ise §U kar§1hg1 verir: "Meleklerin: 'Seni tesbih ederiz. Bize ogrettiklerinin d1-
§tnda hifbir bilgimiz yoktur.' (Bakara: 32) diyerek, bilemediklerini itiraf et-
mekten 9ekinmedikleri bir hususta, ben niye utanay1m ki?! ... "

116. «Eger yeryiiziindekilerin ~ogunluguna uyarsan ...» Ey Muham-


med! Eger, yerytiztiniln 9ogunlugunu olu§turan kafirlerin pe§inde gidersen
«seni Allah yolundan» O'nun dininden ve §eriatmdan «saptir1rlar .» Seni
yoldan 9Ikanrlar. <;ilnkil «onlar,» gerek din! meselelerde, gerekse olii hay-
vanlarla ilgili olarak seninle yapt1klan tartl§malarda «Sadece zanna uyar-
lar.» Ge9mi§ atalarm1n dogru yolda olduklar1n1 sanarak izlerini takip ederler.
Ku§kusuz ger9ekten kendisi dogru yoldan saptlg1 halde ogtit vermeye kalk1-
§an, ba§kas1n1 kendi yoluna 9ekmeye 9al1§tr. ~u halde kafirler hem kendileri
sapm1§lardu hem de ba~kalar1Il1 sapt1nrlar. Ger9ege giden yol ise zan ve tah-
minle ytirtitiilmez. Aksine hak yolun ba§hca belirtisi dogruluk, ara§t1nc1hk ve
hidayet ozellikleridir. Bat1l yolda gidenler ise zanlan pe§inde ko§arlar «ve sa~
dece tahmin yiiriitiirler.» Allah'a kar§I yalan soylerler. Allah'm haram ktld1-
g1 oli.i hayvan eti gibi pek ~ok §eyi helal sayarak O'na iftirada bulunurlar.

117. «~iiphesiz ki Rabbin, yolundan kimin saptlg101 ~ok iyi bilir .»


Aynca «0, dogru yolda olanlari da ~ok iyi bilir.» Dolay1s1yla, herkesin hak
ettigini eksiksiz olarak verir. Oyleyse birinci gruptan olmamaya dikkat et. Ote
yandan yiice Allah, her §eyi btiti.in yonleriyle bildigi i9in "fok iyi" deyimi
kullarulni1§t1r. Allah'1n d1§mdakiler ise bir kisim §eylerin, baz1 yonlerini smuh
olarak bilebilirler.

J •J
0

....
.. ·c.
0 Pc
Ayet: 11 6 - 118 EN'AM SURESi/6 83

118. Eger Allah'in ayetlerine iman ediyorsaniz, (kesilirken)


uzerlerine Allah 'in adi zikredilenlerden yeyin.
119. Size ne oluyor da iizerine Allah'in adi zikredilenlerden
yemiyorsunuz? Halbuki 0 size, (yemeye) mecbur kalmanizm
di§tnda haram olan §eyleri geni§ olarak apklami§hr. Dogrusu
birroklari heveslerine uyarak hifbir ilme dayanmaksizin dog·
ru yoldan saptirirlar. M uhakkak ki Rabbin, haddi tecaviiz
edenleri f ok iyi bilir.
120. Giinahin, apgini da gizlisini de terkedin. Siiphesiz ki
giinah kazananlar, yaptiklarmdan dolayi ceUJlandirilacaklar-
dir.
121. Uzerine Allah'zn adi zikredilmeyenleri yemeyin. Bunu
yapmak Allah'in yolundan pkmaktir. Siiphesiz ki, §eytanlar
sizinle miicadele etmeleri irin dostlarina telkinlerde bulunur-
lar. Eger onlara uyarsaniz, muhakkak ki, Allah 'a ortak ko-
§anlar olursunuz.

118. Ey mti'minler! «Eger Allah'1n ayetlerine iman ediyorsan1z,» ke-


simi esnas1nda «tizerlerine Allah'1n ad1 zikredilenlerden» hayvanlann etle-
rinden «yeyin.» Allah'tan ba§ka birisinin ad1 an1larak kesilen, ya da kesilme-
den olen hayvanlardan salCin yemeyin. \:tinkti Kur'an ayetlerine iman etmek,
84 RUHU'L-BEYAN COz:8

Allah'm he.lat ktld1g1n1 helal gormeyi ve yasaklad1g1 ~eylerden sakmmay1 ge-


rektirir.

119. «Size ne oluyor da iizerine Allah'1n ad1 zikredilenlerden yemiw


yorsunuz?» Bunun sebebi nedir? «Halbuki 0 size,» bu surede yer alan ve:
"Ey Muhammed! De ki: .'Bana vahyolunanlarda, yiyen bir ki§inin yedigi her-
hangi bir §eyin haram olduguna dair bir lu~kiim hulamiyorum'" (En' am: 145)
diye ba§layan ayette yemeye «mecbur kalman1z1n d1~1nda haram olan ~ey­
leri geni~ olarak a~1klam1~hr .>> Haram ve helali birbirinden ayirml§ttr. Zo-
runluluklar d1~1nda, slirekli olarak haram ve yasak olan §eyleri sozkonusu
ayette belirtmi§tir. «Dogrusu» kafirlerden «hirc;oklan heveslerine uyarak
hi~bir ilme dayanmaks1z1n» insanlan «dogru yoldan saphrirlar .» ~anh §e-
riattan ahnnu§ hi~bir bilgiye ba§vurmaks1zm, kendi kafalanna gore birtak.1m
hiikiln1ler ileri stirerler; le§lerin hclal oldugunu iddia ederler ve saprk davra-
ni§lanyla insanlan yoldan <;1kanrlar. «Muhakkak ki Rabbin, haddi tecaviiz
edenleri ~ok iyi bilir .» Hakk1 buak1p battla, heiali brrak1p harama yonelenle-
ri <;ok iyi tanlf.

Ku§kusuz heveslerine uyan insanlar birkac; <;e§ittir. Mesela, K1ble ehlin-


den olan Mutezile ve ~ia gibi gruplar da Ehl-i Stinnet ve'l-Cemaat'e n1uhalefet
ederek Kur'an ve stinneti kendi hevesleri dogrultusunda yorumlad1klan ic;in
heveslerine uyan insanlar ttirlindendir. Kafirler ve mii§riklerin insanlar1 sap-
tird1klar1 gibi bunlar da insanlan kendi heveslerine uydurmaya ve saghkh yol-
dan c;1karmaya c;al1§irlar.

bte yandan §er'-i §erife uygun olarak ayet ve hadislerden birtakrm i§a-
retler c;rkarmak ise "hevese uyma" say1lmaz. Aksine bu i§, dogrudan dogruya
bir irfan ve fazilettir. ~u halde bu ttir i§aret sahiplerine uymak, kendi hevesle-
rine uyan dalalet ehline uymaya benzemez. <;unkii ger~ek i§aret sahipleri, zan
ve tahmine degil, kesin bilgi ve gorgtiye dayan1rlar.

Aynca dtinya ehli de filliret ehline layasla heves ehli say1hrlar. <;unkli
evren btittintiyle bir bak1ma hayalden ibarettir. Hayal pe§inde ko§an ise tam
anlam1yla akilh adam say1lamaz.

Behltil der ki: Gtintin birinde ben Basra sokaklannda gezerken ceviz ve
. bademlerle oynayan bir grup c;ocuga rastlad1m. Onlara bak1p aglayan bir ~.o­
cuk dikkatimi <;ekti. Kendi kendime, herhalde diger s;ocuklann ellerinde bulu-
nan §eylere sahip olamad1g1 is;in tiztiliip aghyordur, diye dti§lindtim. Kenclisi-
Ayet: 11 9 - 120 EN'AM SURESi/6 85

ne yalda~1p: "Yavrucugum, niye aghyorsun? Ben sana ceviz ve badem satm


ahnm; sen de arkada~lannla oynars1n" dedim. Bunun tizerine c;ocuk bana ba-
k1p: "Behey geri zekfilI! Biz oyun ic;in mi yarat1lm1§1z?" dedi. Ben de : "Peki
yavrucugum, oyleyse ni<;in yaratilm1§1z?" dedim. <;ocuk dedi ki: "Biz ilim ve
ibadet i9in yarattlnu§IZ." Bunun tizerine ben: "Aferin tebrik ederim; bunu ne-
reden ogrcndin?" dedim. <;ocuk: "Ben bunu ytice Allah'1n: 'Sizi hO§Una ya-
rattlgmuzz ve huzurumuza 91kanlmayacaginizt m1 sand11uz ?' (Mii'minfin:
115) soztinden ogrendim," dedi. Daha soma ben kendi kendime: "Vallahi bu
9ocuk benden daha akdhdrr" dedim.

120. «Gilnah1n, a~1g1n1 da, gizlisini de,» yani ac;1k ve gizlisiyle btitlin
gtinahlan «terkedin.» Nitekim giinahlar bu iki ttirden ibarettir. Dolay1s1yla
hem kalblerin, hem de diger organlann tiim yapt1klar1 bu ifadenin ic;ine girer.
«Siiphesiz ki» ac;1k ve gizli «giinah kazananlar»; hatah i§ler yapanlar, filliret
yurdunda «yaptlklanndan dolay1 cezalandirdacaklar~hr.» Ne olursa olsun,
dtinyada yapttl<lan her §eyin kar§1ligllli mutlaka goreceklerdir. Bu yiizden gii-
nahlardan sakmmak gerekir.

Ku §kusuz ttim giinahkarlar tehlikeli bir durumda bulunmaktadrrlar. Oy-


leyse ey gtinahkar, akianma! <;tinkii, inayet-i ilahiyenin her gilnahkara nasip ol-
mas1 sozkonusu degildir. Ba§ka bir deyi§le sen, ytice Allah'1n bag~lanmalanm
istedigi kimselerden oldugunu bilemezsin. ilk planda affedilenlerin say1s1 azdrr.

Rivayet edildigine gore Mfilk b. Dinar der ki: Ben Basra'da, cenaze ta§1-
yan bir grup insana rastlad1m. Beraberinde cenazeyi ugurlayan ba§ka kimseler
yoktu. Onlara cenazenin hayattaki durumunu sordum, gtinahkarlar1n ileri ge-
lenlerinden oldugunu soylediler. Ben, namazm1 k1hp kabrine koydum ve bir
golgelige ~ekilip uyudum. Gokten iki melegin inip kabrini a~t1klann1 gordtim.
Birisi ollintin yaruna indi ve diger arkada§ma: · ''Cehennemliklerden oldugunu
yaz" dedi ve §oyle ilave etti: "Gtinahlara bula§manu§ bir tek orgam bile yok-
tur. .. " Bunun lizerine arkada§t dedi lei: "Acele etme gozlerini incele" 0 da:
"Gozlerini inceledim Allah'm yasaklad1g1 §eylere bakmakla doludurlar" dedi.
Bu kez: "Oyleyse kulaklanna bak" dedi. Bu sefer de: "Kulaklanna da bakttm.
Onlar da igren9liklerle doludurlar" dedi. Bunun tizerine arkada§1: "O zaman,
dilini ara§tII" dedi. 0 da §U cevab1 verdi: "Dilini de ara§tird1m. Dili de her tiir-
lti yasaklara bula§ffil§ ve haram i§lemi§tir." Bu kez arkada§1: "Oyleyse elleri-
ne bak" dedi. Bunun iizerine de: "Ellerini de ara§ttrd1m. Tamamen haram,
§ehvetler ve me§rfi olmayan lezzet ve keyiflerle dolu oldugunu gordtim" ce-
vab1111 verdi. Bu kez de arkada§1: "Bir de ayaklarma bale" dedi. Bu sefer de
86 RUHU'L-BEYAN Cl1z:8

cevab1 §U oldu: "Ayaklann1 da inceledim. Onlann da pisliklere ve igren~ i§le-


re bula§t1klann1 gordi.im ... " Sonra tekrar: "Acele etme, mtisaade et; bir de ben
bakaynn" dedi ve ikinci melek de kabrine inip yan1nda bir stire kald1 ve once-
ki arkada§1na: "Bak karde§im, ben onun kalbini inceledin1 ve imanla dopdol.u
oldugunu gordtim. Oy leyse onun, rahmeti hak etmi§ ve bag1§lannu§ mutlu bir
kimse oldugunu yaz" dedi ve §6yle devam etti: "Ytice Allah'm ltitfu, onun ha-
ta ve gtinahlarm1 ku§atacak kadar geni§tir."

Evet, bu husus in1an sayesinde ger~ekle§mi§se de omekleri azd1r. K1sa-


cas1: "Allah '1n anszzm yakalamasmdan ancak h11srana ugrayan bir topluluk
emin olur." (A'raf: 99)

121. Kesilirken «iizerine» kasden «Allah'tn ad1 zikredilmeyen» hay-


vanlar1n «etleri»ni «yemeyin.» <;iinkii ki§i, unutarak yaptig1 i§lerden sorumlu
degildir. Ote yandan mil'minin kalbi, Allah'1n zikriyle dolu iken, lizerine Al-
lah'm admm zikredilmedigi bir nesnenin girmesi uygun ohnaz. Aynca Al-
lah'tan ba§kas1 ad1na kesilen hayvan1n yenilmesi de yasaktu. «Bunu yap-
mak», yani yukar1da sozkonusu edilen hayvanlar1 yemek «Allah'1n yolun-
dan ~1kmaktlr.» Helal olmayan bir §eyi i§lemektir. Nitekim imam Azam'a
gore, kesim esnasmda besmeleyi kasten terkedenin kestigi bir hayvanm etinin
yenilmesi helal degildir.

Ote yandan mti§rikler, mtisllimanlarla tartI§1p: "Nasil oluyor da kendi ol-


dtirdtiklerinizi yiyorsunuz da Allah'1n oldtirdtigtini.i yemiyorsunuz?" diyorlar-
dt. i§te bunun iizerine ytice Allah (c.c.) mti'minlere §Oyle seslendi: «~iiphesiz
ki, ~eytanlar» yani iblis ve yanda§lar1 le§lerin helfil oldugu hususunda «Sizin-
le miicadele etmeleri i~in dostlanna telkinlerde bulunurlar.» Mti§riklere
vesvese verirler. «Eger» haram1 helal kilma konusunda «onlara uyarsantz»
ve batd gorti§lerine yard1m ederseniz, «muhakkak ki, Allah'a ortak ko§an-
lar olursunuz.» <;unkti, Allah'1n emirlerine uymay1p ba§kas1na itaat eden
O'na ortak ko§IBU§ olur.

Rivayet edildigine gore: "Seytan, iizerinde Allah adz zikredilmeyen ye-


megi mubah sayar." <25> Y ani Allah'm ad1 antlmadan ba§lan1lan ye1nekte bir-
likte olur. Ba§lamlmad1g1 stirece §eytanin mtidahale imkan1 yoktur. ~u halde

25- Bu hadisi Muslim, Ebu Davud ve Nesel tahric etmi§lerdir. Ahmed b. Hanbel de Huzey-
fe'den: "Ku§kusuz, §eytan Allah'm admm amlmad1g1 yemegi miibah krlar, ona miidahele
eder" ifadeleriyle uzun bir k1ssanm ii;inde nakletmi§tir. Aynca bkz. el-Fethu'l-Kebir,
1/307.
Ayet: 121-122 EN'AM SORESi/6 87

sofrada bulunanlardan en az birisinin besmele ~ekmesiyle siinnet yerine gel-


mi~ olur. Ba§lang1cyta besmele unutuldugunda, ne zaman hatrrlan1hrsa: "Ba§ta
ve sonda Allah'1n ad1yla" anlam1nda "Bismillfilli evvelehli ve fillirehii " demek
gerekir. Bu durumda i§lenen kusur telafi edilmi~tir.

122. Olii iken diriltip, kendisine insanlar arasinda yiiriiye·


cegi bir nur verdigimiz kimse, karanliklar ifinde kalip, ondan
fikamayan kimse gibi midir? i§te kafirlere yaptiklari boyle
siislii gosterildi.
123. Ve boylece her bir beldenin giinahkarlarini orada
hflekarlik etsinler diye buyiikler kildik. Halbuki onlar
hilekarligi ancak kendilerine yaparlar da f arkinda olmazlar.
124. Onlara bir ayet geldigi zaman: "Allah 'in peygamberle·
rine verilenin aynisi bize de verilmedikfe iman etmeyiz" dedi-
88 RUHU'L-BEY.AN Cuz:B

ler. Allah peygamberligini nereye verecegini daha iyi bilir.


Suflll olanlara, yaptiklari hilelerinden dolayi Allah katindan
bir zillet ve §Uidetli bir azap eri§ecektir.

122. Rivayet edildigine gore Ebu Cehil Hz. Peygamber'e i§kembe pisligi
frrlattI. Bunun tizerine Ebu Cehil'in yapttklan Hamza'ya anlat11di. 0 gtinlerde
hentiz mtisltiman olmayan Hamza, elinde bir yayla avdan donuyordu. Hamza,
EbG Cehil'e rastlad1gmda elindeki yay ile onun kafas1na vurdu. Bunun tizerine
EbG Cehil: "Sen onun ne yaptigm1 gormtiyor 1nusun? Bak.sana getirdigi me-
sajlarla bize meydan okuyor, ak.1llanm1z1 kli9timstiyor ve ilfilllannuza sovi.i-
yor'' dedi. Bunun i.izerine Hamza: "Ger\:ekten siz insanlann en geri
zekahlanslillZ; ytice Allah'1 brralap ta§lara tap1yorsunuz" dedi ve: "E§hedii
enla ilahe illallahu vahdehO la §erlkeleh ve e§hedti enne Muhammeden
abduhu ve rasuliih" (Ben §ahitlik ederim ki Allah'tan ba§ka ilfill yoktur, tektir
ve ortaks1zdir. Yine §ahitlik yapar1m ki Muhammed O'nun kulu ve rasultidtir)
diyerek mtisltin1an oldugunu ilan etti. i§te bunun lizerine bu ayet-i kerime in-
di. Burada mli§riklerin olliye benzetilmesi sozkonusudur. Evet ylice Allah
§Oyle buyuruyor:

«Olii iken» hidayetle «diriltip,» kendisine bir hayat ve algilama glici.i


verdigimiz; bunun d1§1nda aynca yine «kendisine insanlar aras1nda>>, onun
sayesinde «yiiriiyecegi bir nur verdigimiz», onu insanlar1n kottili.iklerinden
emin ktld1grm1z «kimse, karanhklar i~inde kahp, ondan ~1kamayan kimse
gibi midir?» Allah'1n hidayetiyle dalaletten kurtulup ilfilli delilleri kavrayabi-
len ve dolay1s1yla hak ile batih birbirinden ay1rma gi.ici.ine sahip kimse, kiifiir
karanhgmda ylizmeye devam eden gibi midir?

«i~te» mti'minlere, iman siisli.i gosterildigi gibi «kafirlere yapttklari


boyle siislii gosterildi.» Buradaki stislli gosterilmenin yaratih§ noktasmdan
Allah tarafmdan yapild1g1n1 dti§iinmek mi.i1nkiin oldugu gibi §eytan taraf1ndan
vesvese yoluyla yap1ld1gm1 dli§tinmek de mi.imktindiir. K1sacas1, kafirler kti-
ftir ve glinaha devam ettikleri siirece yapll.klann1 si.islli gortirler ve bu si.isle-
meyle ki.iftir ve isyanda devam edip iman ve hidayet nuruna yonelmezler.

Buna gore hakk1 tarnyan ve bilen arif, bir nura sahiptir. Bu nur ile yolu-
nu gori.ir ve diledigi kadar gider. Marifetten yoksun olan cfillil ise §a§k1nhk
vadisinde yolunu kaybeder... Gozti goren kimseyle gormeyen kimse, nas1l ay-
m degillerse; basiret sahibi kimseyle digcrleri, yani filim ile cahil de bir ola-
Ayet: 122- 124 EN'AM SU RESi / 6 89

maz. Bunun gibi Allahti Teala hal ehli ile soz ehlinin aras1n1 ay1nr, onlara
farkh muamele eder. Buna gore insan1n sahip oldugu nurun boyutu, kalbinin
geni§ligine ve marifet derecesine goredir. Kalb, yiice Allah'm kudret eli ara-
s1ndadir ve onu diledigi gibi ~evirir. i §te bu ytizden , <;e§itli hay1r ve taatlar
iman ehli i9in siislli gosterilmi§tir. Onlara giizel gortintir. Kafirler i9in ise ko-
ti.illikler ve giinahlar siislenmi§tir. Ancak kullar cebir ve zorunluluk baskis1 al-
t1nda degildirler; kendi iradelerini ·kullanarak karanhklardan kurtulma.lan
mtimktindtir. Ba§ka bir deyi§le, yeteneklerini, yarat1h§ amacma yoneltmedik-
leri takdirde, tabiat ve nefsin karanhklan arasmda kahrlar.

123. «Ve boylece», yani Mekke faslklanm, ileri gelenler ztinuesine kat-
t1g1m1z gibi «her bir beldenin giinahkarlann1 orada» yani soz konusu bel-
dede «hilekarhk etsinler diye biiyiiklen>, ileri gelenler «kdd1k.» <;i.inkli on-
lar \:e§itli plan ve tuzak kunnaya daha 9ok muktedirdirler. Batil inan9lann1 in-
sanlara benimsetme yoniinde daha 9ok etkindirler. Nitekin1 Kurey§ ileri ge-
lenleri, Mekke'ye giren her yolun ba§ma dort adam yerle§tirmi§ler ve insanla-
n Hz. Muhammed'e gitmekten abkoymakla gorevlendirmi§lerdi. Sozkonusu
gorevliler gordilkleri herkese: "Aman, sakm bu adama yakla§maym. <;unkti o
yalanc1 bir sihirbazdtr" diyerek Hz. Muhammed (s.a.v .)'i kottiltiyorlar vein-
sanlarm onunla gorii§mesine engel olmaya ~ah§1yorlard1.

Her i.ilkenin en gii9siiz ve en zay1f olanlarm1 gonderdigi her peygambe-


rin yolda§1 yapmak Allah'm bir kanunu idi. Nitekim Hz. Nuh'un kavmi kendi-
sine: "Sana rezil ve bayagz ki§iler tabi olmu§ken, biz sana iman eder miyiz?"
(~uara: 111) demi§lerdi. Aynca, gizliden gizliye 9e§itli planlar kurmalan ve
bozgunculuk yapmaya vah§malan i9in yoldan ytkanlann1 ileri gelenlerden
yapmas1 da yine ilfilli kanunun bir par9as1ydt. Ayette Hz. Peygamber (s.a.v.)
teselli ediliyor.

«Halbuki onlar, hilekarhgi ancak kendilerine yaparlar da fark1nda


olmazlar.» <;tinkti bunun sorumlulugu onlara aittir. Kurduklar1 tuzag1n ba§-
kas1na zarar verdigini zannederler.

124. Bir onceki ayette bir beldedeki fas1klarm, oradaki ileri gelenler,
mal ve mevki bakimmdan se~kin bir konumda bulunanlar oldugu belirtildik-
ten sonra bu ayette Mekke reislerinin i§lemi§ olduklar1 su9 ve f1sk belirtilmi§-
tir. Bu durum ayette §5yle belirtilir:

«Onlara» Hz. Muhammed'in peygarnberliginin dogrulugunu kamtlayan


«bir ayet geldigi zaman: 'Allah'1n Peygamberlerine verilenin ayn1s1 bize
90 RUHU 'L-BEYAN Ciiz:B

de verilmedik~e»; bize de vahiy ve kitap gonderilmedikc;e «iman etmeyiz'


dediler.»
Rivayet edildiginc gore Ebfi Cehil §6yle demi§tir: "Biz Abdiilmenaf
ogullanyla hpk1 iki yart§ at1 gibi §an ve §eref konusunda yan §tlk. Sonu9ta bi-
ze: 'Bizden, kendisine vahiy gonderilen bir peygamber <r•ktI' , dediler. Valla-
hi, ona vahiy geldigi gibi, bize de gelmedik~e biz bu i§e raz1 ohnay1z." i§te
bunun iizerine bu ayet inmi§tir. (26)

K1sacas1, Mekke halk1, Hz. Muham1ned'e verilen nG.btivvet ve risaletin


ayn1s1nm kendilerine verilmesini istiyor ve kendilerinin, uyan kin1seler degil,
uyulan kimseler olmas1n1 istediklerini ortaya koyuyorlard1. Ku§kusuz herhan-
gi bir adama "iman et" denildiginde: "Hay1r, Allah beni peygamber yapma-
d1k9a iman etme1n" kar§1hgm1 vermesi, aklls1zhg1n doruk noktas1dlf.

Buradaki ayette ge9en "Peygamberler" ifadesinden amac;, Hz. Peygam-


ber (s.a.v.)'dir. Kendisini yticeltme amac1yla 9ogul olarak kullarulm1§tlr. «Al-
lah peygamberligini nereye» yani kime «verecegini», peygan1berlik i<;in en
uygun olan yeri her §eyden «daha iyi bilir.» Bunlar ise peygamberlige Hiytk
degildirler. <;tinkii peygamberlik i9in ehliyet ol9tisii soy ve mal degil, ki§isel
erdemliktir.

«Su~lu olanlara» bek:ledikleri peygamberlik §erefi yerine siirek.li olarak


«yapbklari hilelerinden dolayr» k1yamet giintinde «Allah kabndan bir zil-
let ve §iddetli azap eri§ecektir.» ~u halde peygamberlik, ~ah§1larak elde edi-
len bir §ey degil, ilfilll bir tensibtir. O'nun tahsisiyle ger~ekle§ir. Buna gore ki-
§i, biltiin §art ve sebeplerini yerine getirse bile, kendi kendine o makama ula-
§amaz.

26- Bkz. Vahidi, Esbabu'n-Nuztll, 131; Tefsiru'l-Bahri'l-Muhit, 41216 .


Ayet: 124- 125 EN'AM SORESi/6 91

125. Allah kimi hidayete erdirmek isterse, onun gonliinii


isllim'a afar. Kimi de saptirmak isterse, sanki goge yiikseli-
yormu1 gibi gonliinii dar ve sikintilt kllar. i§te boylece Allah,
iman etmeyenlerin iizerine azap yagdirir.
126. i§te Rabbinin dogru yolu budur. $iiphesiz Biz, hatirla-
yip ibret alan bir kavim ifin ayetleri geni§ bir §ekilde Qf ikla-
dtk.
127. Rablerinin katinda onlara giiven yurdu vardir. Yaptik-
lari iyi amelden dolayi, Allah onlarin dostudur.
128. Allah, onlarzn hepsini bir araya topladigi gun: "Ey cin
toplulugu! insanlarin fOgunu yoldan fikardiniz" (buyurur.)
insanlardan, cinlerin dostu olanlar da §Oyle derler: "Rabbi-
miz! Biz birbirimizden faydalandik. Nihayet bize tayin ettigin
vademize ula§tik." Allah da: "Sizin duraginiz cehennemdir.
92 RUHU'L-BEYAN Ct1z:8

Orada, Allah'in diledigi mii.stesna, ebedf olarak kalacaksimz"


buyurur. Siiphesiz Rabbin, hiikiim ve lrikmet sahibidir, her §e-
yi fOk iyi bilen<lir.

125. «Allah kimi hidayete erdirmek», dogru yolu ona gosterip iman
etlneye inuvaffak kilmak «isterse, onun gonliinu islam'a a~ar.» Boylece
gonlti geni§ler ve enginle§ir. Ba~ka bir deyi§le, ylice Allah kimin iman etme-
sini dilerse, kalbini bu i§e yatkm k1lar. GonlUnde imana ayk1n bir §ey birak-
maz, annd1nr.

Bu ayet indiginde sahabe Hz. Peygamber (s.a.v.)'e "gonul aqma"mn


air1klan1asm1 sordular. Hz. Peygamber (s.a.v.) de §U cevab1 verdi: "O, hir
nurdw~. Yi.ice Allah onu, mu'minin kalbine yerle~tirir. Boylece geni§·ler ve en-
ginle§ir." Daha sonra tekrar bunun bir belirtisi var m1d1r, diye sordular. Bu -
nun iizerine Hz. Peygamber (s.a.v.): "Eve t, ebedf olan ahiret yurduna egilim-
li olmak; aldatu.:l dii.nyadan uzakla~mak ve gelmeden once oliime hazirhkli
olmak, bu nurun ba§lica belirtisidir." (27> buyurdu .

«Kimi de saptlrmak isterse,» yani iradesini ona yoneltmesi ic;in, ic;in-


de dalaleti yaratusa «sanki goge yukseliyormu~ gibi gonliinii dar ve s1k1n-
hh k1lar .>> Boy lece, hakk.t kabul etmez ve gonltine iman girmez. Y ani yiice
Allah, kimin ktifrilnli dilerse, imana engel olan manilerini c;ogaltlr, ktifre sti-
rukleyen sebeplerini gtic;lendirir, gonHinti olagantistli bir bic;imde darla~tinr.

Buradaki goge ytikseln1e benzetmesiyle ilgili olarak imam Fahreddin er-


Razi Tefsirinde der ki: "Bu hususu iki noktada degerlendirmek n1timktin: Bi-
rincisi; Nastl gage ytikselmesi istenen bir adama bu gorev agu gel:ir, bu i§i
goztinde btiytitlip nefret eder ve ka<;1p yana§mal< istemezse, tlpk1 bunun gibi
kafir imandan kac;ar ve bu husus ona son derece agu gelir. ikincisi; kalbi,
iman ve islam'dan o denli uzal<la§JJ ki bu uzakl1k, yerden goge y1kan birisinin
kate ttigi mesafe kadar olur. "

«i~te boylece Allah, iman etmeyenlerin iizerine azap» ve lanet «yag-


d1nr»; onlan rezil ve peri§an eder. Burada zamir kullan1laral< "onlar" denil-
m eyip bunun yerine "iman etmeyenler" kelimesi kullantlaral<, kafirlerden
a91k isimle soz edilmesi ktifiir ve isyanda 1srar ettiklerine ve imana hi<; yana§-
mad1klanna i~aret etmek i~indir.

27- Bu hadisi ibn Eb! Hatem tahric etmi~tir. ibn Kesir de bu hadisle ilgili olarak: "Bunun birbi-
rini destekJeyen mtirsel ve muttastl pek9ok rivayet yollan vard1r" demektedir.
Ayet: 125- I 28 EN'A.i\.1 SURESi/6 93

126. «l§te Rabbinin dogru yolu budur.» Yani Kur'an'm getirdigi a9tk-
1amalardir. Rabbin taraf1ndan kabul edilen, ic;inde en ufak bir egrilik bulun-
mayan ve cennete ula~tuan yol bundan ibarettir. «Siiphesiz Biz, hahrlaytp
ibret alan>» ve ogtit kabul eden «bir kavim i~in ayetleri geni§ bir §ekilde»
ve birbirine kan§mayacak bir bic;in1de «a~1klad1k.» En c;ok ders alanlar, ken-
dileri oldugu ic;in burada ozellikle "hattrlay1p ibret a/an bir kavim" den soz
edilmi§tir.

127. «Rablerinin kahnda», O'nun ikram1 ve ziyafetindc «onlara gii-


ven yurdu>> olan cennet, Dar'us-Selfun «vardir.» Orada her ttirlil kottiltikten
korumnu§lard1r. «Yaptiklan iyi» ve salih «amelden dolay1 Allah onlarin
dostudur.» Onlan sever, korur ve dli§manlanna kar§t onlara yard1m eder .
Ku§kusuz, ytice Allah, imanm gi.izelligine ve kiifri.in c;irkinligine dikkat
c;ekmi~ , salih olan ve olmayan kimsenin durumunu belirtmi§, peygamberlerin
ve velilerin yollanna te§vik etmi§tir. Ote yandan salih amel in Allah dostlugu-
na sebep oldugunu ve ki§inin gi.iven yurdu olan Cennete girmesini dogurdu-
gunu a~1klam1§hr. Evet Cennete giren, Allah'1n azab1ndan kesin olarak kurtu-
lur. Kisacas1: "Allah iman edenlerin dostudur. Onlan karanllklardan aydinll-
ga q1karzr." (Bakara: 257)
Allah'1m! Bizi dosdogru yola giren ve saghkh bir kalble senin taraf1na
ula§an ve senin ac1kh azabmdan kurtulan kimselerden eyle. Ey Kerim ve
Rah!rn olan ytice Allah'1m, bu duam1z1 kabul et! ·

128. Ey Muhammed! Mekke halk1na ve diger insanlara §Ul1U hat1rlat:


«Allah, onlann hepsini», cin ve insanlann ttimiinti k1yarnet sahnesinde «bir
araya toplad1g1 giin», azarlay1c1 bir ifadeyle cinlere: «'Ey cin toplulugu!»
Yani ey §eytanlar gtiruhu! «insanlann ~ogunu yoldan ~1kard1n1z' (buyu-
rur.)» Cinlere, gizlenmek anlam1na gelen "cin" isminin verilmesinin sebebi,
insanlardan gizlenip gortinmedikleri i~indir.

«lnsanlardan, cinlerin» yani §eytanlann «dostu» olup onlara uymu§


«olanlar da §Oyle derler: ' Rabbimiz! Biz birbirimizden faydaland1k. Ni-
hayet bize tayin ettigin vademize ula~hk.'» insanlar cinlerden, cinler de in-
sanJardan yararland1, soma k1yamet gtinti geldi c;atti. Ku§kusuz bu, §eytanlara
uyduklanna ili§kin insanlann itiraf1 ve pi§manhg1drr. ~eytanlar insanlan kotti
yollara yoneltmek ve bu yollan onlara kolayla§tlrmak sfiretiyle onlara yarar
saglaint§lar, insanlar da §eytanlara uymak ve emeklerini bo§a s;1karn1amak
suretiyle onlara bir ti.ir fayda temin etmi§lerdir. <;i.inkti emri dinlenilen ba§kan,
94 ROHU'L-BEYAN Cuz:8

kendisine uyan insantann ona boyun egmesiy le, bir bakuna fayda gorilr. I§te,
§eytanlara uyan insanlann, kar§Ihkh olarak saglad1klann1 belirttikleri yarann
asaklamas1 bundan ibarettir.
«Allah da: 'Sizin durag1n1z» ve van§ yeriniz «cehennemdir. Orada,
Allah'1n diledigi miistesna, ebedi olarak kalacaks1n1z' buyurur.» Buna
gore, tevbe edip Allah'a donenlerin durak yeri cehennem olmayacaktir. ~u
halde ayette ge9en "Allah'm diledigi rniistesna" ifadesiyle ebed! cehennem-
liklere degil, dtinyadaki tevbe ehline i§aret edilmi§tir.
Bir kis1m mtifessirlere gore ise "Allah'm diledigi rniistesna" ifadesinin
ac;lklamasi: "Allah'm diledigi zrunanlar, yani ate§ten zemheri soguguna gotti-
riihnelerini istedigi vakitler haric; ... " §eklindedir. B una gore cehennemlikler,
Allah'1n diledigi vakitler ch§1nda cehennem azab1n1 ebedl olarak tadacaklardlf.
Nitekim, cehennem ehlinin baz1 vakitlerde, i9inde zemher1 sogugu bulunan
bir vadiye nakledilecekleri, orada s1zlanarak tekrar cehenneme gottirtilmeyi
istiyecekleri rivayet edilir. ~u halde buradaki istisna, onlarla alay etme amac1-
na yoneliktir.
Celaleyn Tefsiri'nde ise "Allah'm diledigi rnustesna" ifadesi, "Kaynar
11
su kan§t1nlm1§ i9ecekler verilmek tizere 91kartlacaklar1 vakit hari9 §eklinde
a91klanm1§tlr. <;tinkti bu i~ecekler d1§arda yer ahr. Niteklln ytice Allah: "Son-
ra onlartn donup varacaklan yer cehennerndir" (Saffat: 68) buyurmu§tur.
Ba§ka bir gorli§e gore de bu ifadeden ama9, cehenneme girmeden onceki va-
kittir. Yani Allah'1n ertelemesini diledigi vakit hari9, bunlann ebed! yeri ce-
hennemdir.

«Siiphesiz Rabb in,» btittin yaptlklarmda «hiikiim ve hikmet sahibidir,


her §eyi» bu arada cinlerin ve insanlarm durumlar1n1, yaptiklann1 ve hak et-
tiklerini «~ok iyi bilendir.>>
Ayet : 128- 129 EN'AM SlJRESi/6 95

129. i§te Biz boylece, kazandiklari giinahlardan dolayi


zalimlerin bir kismzni diger bir kismznin bafina dikeriz.
130. "Ey cin ve insan toplulugu! ifinizden size ayetlerimi
okuyan ve sizi bit guniiniize kavu§acaffe,niz hususunda uyaran
peygamberler gelmedi mi?" Onlar: "Kendi aleyhimize §ahi-
diz" derler. Dunya hayati onlari aldatti ve kendi aleyhlerine
klifir olduklanna dair §ahitlik ettiler.
131. Bit biiyledir. <;iinkii Rabbin, bir iilkeyi, halki gaflette
iken zulumleri sebebiyle hetak edici degildir.
132. Herkesin yaptigi i§lerden dolayi dereceleri vardtr. Rab-
bin, onlarm yaphklarindan habersiz degildir.

129. «i§te Biz boylece,» insan ve cinlerin asllerini yard1ms1z btraktig1-


m1z gibi «kazand1klar1 giinahlardan dolay1», i§lemi§ olduklan ktiftir ve is-
yan SU~Undan Ottirti «za)iJnferin bir kISIDIIll diger bir klSIDIIllil ba§IIl3 dike-
riz.»0nlardan diger bir lasm1na musallat ederiz.

ibn Abbas §Oyle rivayet etmi~tir: "Yi.ice Allah (c.c.) bir n1illetin iyiligini
istediginde, ba§.lanna iyi kimseleri hakim kilar. Bir kavmin kottiliigiinii murad
96 ROHU'L-BEYAN Ci.1z:8

ettiginde ise idarelerini koti.i kimselerin eline verir."

Bir k1s1n1 ilahl kitaplarda §U ifadeler yer ahr: "Ben hliktimdarlar hilkiin1-
dan olan ylice Allah diyorum ki: Htiktimdarlann kalbleri benim elimdedir.
Bana itaat ederlerse, hiikiln1darlann1 kendileri hakk1nda rahmete ~eviririm.
Bana kar§I gelirlerse, ba§lanndaki hiikiimdarlan onlar i<tin azaba ~eviririm.
Dolay1s1yla htiktimdarlann dedikodusunu yapmay1 btrak1n da bana yonelin,
tevbe edin. Ben ba§mtzdakileri size merhametli ktlanm."

130. K1yamet gtintinde ytice Allah (c.c.) bilttin cinlere ve insanlara diye-
cek ki: «'Ey cin ve insan toplulugu!» Dtinyada iken «ic;inizden», sizin ara-
n1zdan «Size ayetlerimi» Ve gonderdigim kitaplan «Okuyan Ve sizi bu» k1ya-
met «giiniintize kavu§acag1n1z hususunda uyaran» Allah taraf1ndan gorev-
lendirilmi§ «peygamberler gelmedi mi?'» Ku§kusuz, hem cinlerin, hem de
insanlann mtikellef olduklan, yani sorumluluk ta§1d1klar1 ittifakla belirtilmi§-
tir. Ancak kendilerine gonderilen peygambere gelince bu, kendi cinslerinden
oldugu gibi, farkh cinsten yani insanlardan da olabilir. Farkh olU§U, kendisin-
den yararlanmaya engel olmaz. Bu durumda, se~kin olanlar peygamberin me-
sajlar1n1 ahp onun bir elyisi olarak bu mesajlan kendi milletine iletmesi caiz-
dir.

bte yandan, b~zim peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'in, hem cin-


lerin, hem de insanlann peygamberi olduguna ili§kin g6rii§ birligi vardII. On-
dan onceki peygamberler ise sadece kendi kavimlerine gonderilmi§lerdir. Hz.
Stileyman (a.s.) da, genel peygamberlik goreviyle cinlere gonderilmemi§, hil-
ktimdar, yonetici ve idareci olarak vazifelendiriln1i§tir.

Buna gore ayette geyen "i9inizden" ifadesi, ya yukandaki birinci at;1kla-


maya i§aret eder, yani peygamberlerin hem insanlardan, hem de cinlerden
olabilecegini belirtir. Ya da ikinci a91klatnaya i§aret eder. Peygamberlerin
yalmz insanlardan olabilecegini vurgular. Ancak "Ey cin ve insan toplulugu!"
§eklinde de hitabedilerek hem cinle.re, hem insanlara birlikte seslenilmesi
"ir;inizden" ifadesinin kullandmas1n1 dogru ktlmi§tlr. Bu ifadenin benzeri
ba§ka yerlerde de ge~er. Mesela tath sulu denizlerden degil, yaln1z tuzlu sulu
denizlerden inci ve mercan 91kanld1g1 halde, birlikte anildtklan is;in: "O iki
den.izden inci ve mercanlar 9zkar'' (Rahn1an: 22) denilmi§tir.

i§te ytice AUah'1n "size ... peygamberler gelmedi mi?" sorusuna kar§1hk
«Onlar: 'Kendi aleyhimize ~ahidiz' derler.» Aslmda bu, inkarc1hk yapt1k-
Ayet: 130- 132 EN'AM SORESi/6 97

Ianni ve ilahl azab1 hak ettikleri:ni dile getiren bir itirafttr. «Diinya hayat1 on-
Ian aldatt1.» Bu ytizden iman etmediler «ve kendi aleyhlerine kafir olduk-
lanna» diinyada iken ilah! ayet ve uyanlan inkar ettil<lerine «dair» ahirette
«~ahitlik ettiler.» Bu da, gorii§lerinin yanh §hg1na ve isabetsizligine i§aret
eder. <;unkti onlar, dtinya hayat1na aldanarak, ahiretten btittinilyle ytiz ~evirdi­
ler. Sonu~ta inkarc1hklann1 itiraf etmek zorunda kalarak ebedi azaba teslim
oldular.

131. «Bu boyledir.» Rabbin, uyanc1 peygamberler gondermi§tir. «<;iin-


kii Rabbin, bir iilkeyi, halk1 gaflette iken zuliimleri sebebiyle helak edici
degildir.» A~1klay1c1 peygamberler gondermeden, Slff yaptiklar1 zuliimlerden
dolay1 kimseyi yok etmez. Gtinahs1z olarak kimseyi azaplandumamak ilah1
bir kanundur. Ki§i emredileni yapmaz, yasaklanam yaparsa gi.inahkar olur. Bu
da peygamberlerin uyarmas1ndan sonra olur. Allah peygamber gondermeden
hie; bir millete azab etmez.

132. Mti'min olsun, kafir olsun, cin ve insanlardan btittin mtikellefler


i~in «herkesin yaphg1 i~lerdeo dolay1 dereceleri», mertebeleri «vardir.» i yi
veya kotti yaptiklar1 Him i§lere kar~1hk farkh konumlarda bulunurlar. iyilik
yapan sfilih insanlar1n cennette birtakun dereceleri oldugu gibi, mti§rikler i<;in
de cehennemde yer alan, zorluklar1 farkh biri digerinden daha §iddetli merte-
beler bulunur. "Derece" kelimesi, genellikle iyiliklerin siralamasmda kulla-
n1ld1g1 i~in , ayette ge~en ''derece" ifadesi "mertebe" olarak a~1klanmt§tlf.
<;unkti kafirler i~in sevap diye bir §ey soz konusu degildir. «Rabbin onlar1n
yaphklarindan habersiz degiJdir.» Yaptlklar1 amellerin O'ndan gizli kalma-
s1 soz konusu olamaz. Yani herkese yaptigm1n kar§1ltgm1 verecektir.
98 RUHU'L-BEYAN Cuz:B

133. Rabbin, zengindir. Merhamet sahibUlir. Sizi, ba§ka bir


kavmin soyundan getirdigi gibi, dilerse, sizi de yok edip, siz-
den sonra yerinize diledigini getirir.
134. Size vfidedilen §eyler mutlaka gelecektir ve siz (Allah'i)
aciz birakamazsmiz.
135. De ki: "Ey kavmim! Guciiniiziin yettigini yapin. Mu-
hakkak ki, ben de yapacagzm. y akinda 0 yurdun aklbetinin ki-
min olacagini (kimin iyi sonuftar elde edecegini) bileceksi-
niz." $iiphesiz ki zlilimler, kurtulu§a eremezler.

133. «Rabbin,zengindir.» Hic;bir §eye muhtac; degildir ve hi~ kimsenin


ibadetine ihtiyac1 yoktur. «Merhamet sahibidir.» Mtikemmelle§tirmek i~in
sorumluluk verir, §efkat eder, giinahkarlan hemen cezalandirmaz, stire verir.
«Sizi,» niteliklerinizi ta§unayan «ha~ka bir kavmin soyundan getirdi-
gi gibi, dilerse, sizi de» ey gtinahkarlar <<yok edip, sizden sonra», sizi yok
edip helak ettikten sonra «yerinize diledigini getirir.» Onlar Allah'a sizden
daha c;ok itaatkar olurlar. Ancak, size ac1d1g1 ii;in buakm1§, yok etmemi§tir.
Ayette ge9en ''ba§ka bir kavim" den ama~, Hz. Nuh'un gemisindeki kavim-
dir.

134. «Size vadedilen>> ha§ir ve azap gibi «~eyler mutlaka gelecektir.»


Bunda §liphe yoktur. «Ve siz» Allah'1 «aciz b1rakamazs1n1z.» Bunlarm gel-
mesine engel olamazsm1z, bunlardan kurtulamazs1n1z. Ba§vurmad1k hi9bir
c;are birakmasan1z bile bunlardan kurtulu§ yoktur.

135. Ey Muhammed! Mekke halkma «de ki: 'Ey kavmim! Giictiniiziin


yettigini yap1n.» Ktifiir ve di.i§manhk konusunda btitiin gi.id.intizU kullan1n.
«Muhakkak ki, hen de» islfun'da kararhhk gostermek, sabretmek ve salih
Ayet: 133-135 EN'AM SO RESi / 6 99

amellere devam etmek gibi bana emredilenleri «yapacag1m.» Yukandaki


"yapm " emri, ashnda bir tehdittir. «Yak1nda o yurdun ak1betinin kimin
olacag1n1», kimin iyi sonuc;lar cl.de edecegini «bileceksiniz.'» Ak1betin, ki-
min lehinde olacag1n1 goreceksiniz. «~iiphesiz ki zalimler,» yani kafirler
«kurtulu~a eremezler.» Umduklann1 bulamazlar.

Ku§kusuz kurtulu§un c;aresi, ilim ve amele sar1lmak, dilnyay1 ve tembel-


ligi terketmektir. Anlatild1gma gore, adamm birinin yan1na fakirlerden biri
girmi§ ve dtinya mah adma hi~bir §CY bulamam1§. Bunun tizerine ona: "Hic;bir
§eyiniz yok 1nu'?" diye sormu§. Adam §U cevab1 vermi§: "Evet, iki diinyam1z
var. Birisi gtivenlik ve emniyet yurdu, ikincisi de korku yurdudur. Biz, elde
ettigimiz her §eyi gtivenli evimizde, yani ahirette koruma altma ahyoruz."
Bunun tizerine, fakir: "Arna, bu dtinyaya da birtalam §eyler laz1m" deyince
adam: ''Bu dtinya sahibi bizi burada buakacak degildir. <;tinkti diinya bir
emanettir. Emanet ise as1l sahibine <loner," cevabmt ve11I1i§.

~u halde iyi fil<ibetleri elde edecek olanlar, salih ve hayrrh kimselerdir.


Bunlar gece-gtindiiz Allah i9in ~ah~1rlar ve hi\:bir vakit O'ndan aynlmazlar.
100 RUHU'L-BEYAN Ciiz:B

136. Allah'm yarattigi ekin ve hayvanlardan O'na pay ayir-


dilar. Ve kendi iddialarma gore: "Bu Allah'indir. $u da or-
taklanmizzndir" dediler~ Ortaklari ifin ayirdiklan Allah ifin
verilmezdi. F akat Allah if in ayirdiklari ortaklari ifin verilirdi.
Bu hiikiimleri ne kotiiydii!
137. Yine ortaklan, mii§riklerden fOguna fOCuklarmi ol-
diirmeyi ho§ gosterdi ki, mii§riklerin helak olmalarina ve din-
lerinde §iipheye dii§melerine sebep olsunlar. Eger, Allah dile-
seydi bunu yapamazlardi. Onlari iftiralan ile ba§ba§a birak.
138. Onlar, batil zanlanyla: "$u hayvanlarla ekinler yasak-
tlr. Onlari bizim diledigimizden ba§ka.n yiyemez. Su hayvanla-
nn da sirtlari binmeye ve yuklemeye haram kilmmi§trr" dedi-
ler. Ayrica bir kisrm hayvanlar da vardir ki, Allah 'a iftira ede-
rek Allah'in adini onlarzn iizerine zikretmezler. Allah onlan,
yaptiklan iftira sebebiyle cezaland1racaktir.
139. Onlar: "Bu hayvanlarin karinlarmdaki §eyler sadece
Ayet: 136- 137 EN'AM SURESi/6 101

erkeklerimize ait olup kadmlanmiza haramdir" dediler. Eger


olii dogarsa, o zaman hepsi onda ortaktzr. Allah onlann bu
yanli~ vas1fla,ndzrmalannzn cezaszm verecektir. $iiphesiz ki 0,
hiikiim ve hikmet sahibidir, her ~eyi fOk iyi bilendir.
140. Hifbir bilgiye dayanmadan beyinsizce fOcuklannt ol-
diirenler ve Allah'a iftira ederek, O'nun kendilerine verdigi
rizki haram kilanlar, muhakkak ki hiisrandadzrlar. Onlar,
dogru yoldan sapmi§lardir. Hidayete erecek de degillerdir.

136. Arap mii§ri.kler, «Allah'1n yarathg1 ekin ve hayvanlardan» hem


«O'na», hem de O'na ortak ko§tuklan tannlanna «pay ay1rdilar ve kendi»
batil «iddialanna gore: 'Bu Allah '1nd1r. ~u da ortaklar1m1z1ndir' dedi-
ler.>> Allah'1n emri d1§1nda boyle bir payla§tirmada bulundular. Bir k1smm1
Allah'a, bir k1sm1n1 da mallannda, ticaretlerinde ziraatlannda, hayvanlarmda
ve ba§ka §eylerinde kendilerine ortak kabul ettikleri sahte tannlarma ayud1lar.
~u halde buradaki "§iireka"' ifadesi"§irk" kelimesinden degil, "§eriket" keli-
mesinden tiiremi§tir. Yani "01tak ko§tuklannuz" degil, "ortaklanm1z" anla-
m1ndadrr.

Rivayet edildigine gore mii§rikler, ekinlerinden ve diger mahstiller.inden


bir kism1n1 Allah'a ayuarak misafirlere ve yoksullara harc1yorlar, bir k1sm1n1
da kendi putlanna ve tannlanna ay1np onlara hizmet edenler i9in harcryor,
putlara birtak1m adaklar sunn1ak ic;in kullan1yorlardi. Hatta Allah'1n pay1 ola-
rak ayird1klar1 §eyin daha degerli olduguna kanaat getirdiklerinde, vazge9ip
kendi tannlanna tahsis ediyorlardi. Ancak, tannlar1 i9in ayird1klan §eyin daha
k1ymetli ve tisttin oldugunu gordiiklerinde ise "Allah zengindir bahanesiyle
11

ilfilllanna bITak1veriyorlard1. Ku§kusuz bu, kendi sahte ilahlann1 daha 9ok .


sevmelerinden kaynaklan1yordu.

«Ortaklart i~in ay1rd1klan» iiriin ve hayvanlar «Allah i~in» yoksullara


ve misafirlere «verilmezdi.» Allah istese kendi pay1n1 9ogaltabilir diyorlard1.
«Fakat Allah i~in aytrd1klan» pay «ortaklan i~in verilirdi.» Ortaklan i9in
ayud1klan pay1 yeterli gonnedikleri zaman, Allah i9in aynlmt§ olan ve artan
ve 9ogalan pay1 ilahlanna ait lalarlard1. Allah'a kar§I sahte ilahlan tercih et-
meleri hususuna ili§kin «bu hiikiimleri ne kotiiydii!»

137. « Yine ortaklan,» cinlerden ve Kabe'ye bakanlardan dostlan t1pkt


yukandaki olay gibi, «mti~riklerden ~oguna» k1z «~ocuklarin1 oldiirmeyi
102 RUHU'L-BEYAN Cuz:8

ho§ gosterdi ki, mii§riklerin helak olmalanna ve dinlerinde §iipheye dii§-


melerine sebep olsunlar.» Cahiliye doneminde insanlar, yoksulluk ya da ev-
lendirme korkusuyla k1z <;ocuklann1 diri diri gomilyorlardt. Onlardan biri :
"~u §U nitelikte ve §U kadar say1da erkek 9ocuga sahip olursam, onlann biri-
sini kurban ederim" diye yemin ediyordu. i§te bu §ekilde 01taklan , mti ~rikleri
yoldan 9tkar1yor ve atalan i smail'in dininde §tipheye dti§tirtiyorlardi.

«Eger Allah dileseydi» mti§rikler «bunu yapamazlard1.» Kendilerine


ho§ gosterilen oldtirme eylemini gen;ekle§tiremezlerdi. Ey Muhammed! «On-
Ian iftiralanyla ba§ba§a birak!» ''K1zlanm1z1 canh canb gommeyi Allah bi-
ze emretti" §eklindeki iftiralanyla ba§ba§a buak. Engel olabildigi halde Allah
onlan yapt1klar1yla ba§ba§a buaktig1na gore, sen de onlan iftiralanyla ba~ba­
§a birak! <;unkii onlann sorgulanacaklan giln elbette gelecektir!. ..

138. «Onlar,» yani mli§rikler «hatll zanlanyla», hi9bir delile dayan-


maks1z1n: «'Su hayvanlarla ekinler yasaktir», yani haramdir. «Onlan bi-
zim diledigimiz» yani kad1nlar degil, putlann hizmet9ileri ve erkekler «den
ba§kas1 yiyemez. Su hayvanlar1n da s1rtlan binmeye ve yiiklemeye ha-
ram k1hnm1§hr' dediler.» Bu hayvanlardan ama9lar1 ise daha once Maide
sftresinde (Ayet: 103) ad1 ge~en "Bahlre, Saibe ve Hfuni" dedikleri hayvanlar-
dir. «Aynca bir ~1s1m bayvanlar da vardir ki,» putlar1 ic;in keserken «Al-
lah'a iftira ederek Allah'1n ad1n1 onlar1n iizerine zikretmezler.» Yani Al-
lah'm ad1n1 degil, putlann1 anarak Allah'a iftirada bulunurlar. i§te «Allah on-
lari yaptiklan iftira sebebiyle cezaland1racakt1r.»
139. «Onlar», yani o mti~rikler, Bahlre ve Saibe dedikleri hayvanlar1n
yavrular1na i~aret ederek: «'Bu hayvanlar1n kannlar1ndaki ~eyler sadece
erkeklerimize ait olup kad1nlanm1za haramd1r' dediler.» Dogacak yavru-
lann sadece erkeklere ait oldugunu, kad1nlann bundan yararlanamayacag1n1
ileri sUrdUler. «Eger olii dogarsa o zaman» erkegi ve kad1n1yla «hepsi on-
da», yani hayvanlarm karrnlanndaki ~eylerde «ortakhr.» Hepsi yerler. «Al-
lah onlann bu yanh~ vas1fland1rmalar1n1n», yani helal ve haram k1lma ko-
nusunda Allah'a iftira ettikleri yanh§ degerlendirmelerinin «cezas1n1 verecek-
tir.» Kesinlikle kar§1hks1z brrakmayacaktrr. «Siiphesiz ki 0, hiikiim ve hik-
met sahibidir, her ~eyi ~ok iyi bilendir.» Yapt1klann1 bildigi ~eyleri kar~1-
hks1z birakmamas1 O'nun hikmetinin geregidir.

140.Yemin olsun ki, «hi~birbilgiye dayanmadan beyinsizce ~ocukla­


rm1 oldiirenler ve Allah'a iftira ederek,» O'nun kendilerine emrettigini ileri
Ayet: 138-140 EN'AM S0RESi/6 103

stirerek «O'nun kendilerine verdigi» Bahire gibi «rtzk1 haram kllanlar,


muhakkak ki» hem diinyada, hem de ahirette «hiisrandad1rlar» bliytik bir
zarar ic;erisindedirler. «Onlar, dogru yoldan sapm1~lard1r. Hidayete erecek
de degillerdir .» <;ocuklann1 oldi.irenlerden ama<r, Rabia ve Mudar kabileleri
ve benzeri Araplardir. Bunlar, kiz 9ocuklann1 diri diri topraga gOini.iyorlardL
i§te ayetteki "beyinsizce" ifadesi, Allah'm hem kendilerini, hem de 9ocuklan-
n1 nz1klandird1g1ndan habersiz olacak kadar cahil olan bu insanlann durumla-
nn1, c;ok gtizel bi.r bi9imde canlandumaktadir.

Rivayet edildigine gore Hz. Peygamber (s.a.v.)'in ashab1ndan sUrekli


olarak liziintti ic;erisinde bulunan bir adam vardi. Bir glin Allah'1n Rasfilil:
"Nifin, hep ii.zgiinsiln?" diye sordu. Adam dedi ki: "Ey Allah'm Rasulti! Ben
cahiliye doneminde oyle bir glinah i§ledim ki, mtislti1nan oldugum halde ba-
g1§larunamaktan korkuyorum." Hz. Peygamber (s.a.v.): "i~ledigin gunah1 an-
/at bakaltm" deyince adam ba§1ndan gec;enleri §6yle anlatt1: "Cahiliye done-
minde ben de kiz <;ocuklann oldtirenlerdendim. Bir gti:n yine bir klz1m1z dog-
du. E§im, bu k1z1 oldtirmememi rica etti. Ben de onun ricasm1 kabul edip k1z1
oldtirmedim. Ktz btiytidti, olgunla§tI ve <;ok gtizel bir gen<; k1z oldu. Gtintin
birinde evlendirmem i9in onu benden istediler. Taassup, namus ve izzet-i ne-
fis damar1m kabardi. Evlendirme ya da evde brrakma aras1nda bir tercih yapa-
m1yordum. Bunun iizerine e§ime: 'Ben falanca yerdeki §U kabileye, akraba zi-
yaretine gidecegim. K1z1 da benimle beraber gander' dedim. E§im 9ok sevin-
di. K1z1 haz1rlad1, siislli elbiseler giydirdi, 9e§itli tak1lar takt1 ve kiza herhangi
bir §ey yapmamam konusunda benden soz aldt. K1zla beraber bir kuyunun ba-
§llla vardlk. K1z kuyuyu gorlince, kendisini kuyuya atmak istedigimi anlad1.
Bana sar1hp aglamaya ba§lad1 ve: 'Babac1g1m, bana ne yapmak istiyorsun?'
dedi. Ona ac1d1m. Ancak kuyuya bak1nca, tekrar taassup damanm kabardi.
K1zcag1z, yine bana yalvanp: 'Babac1g1m, ne olur, anneme verdigin sozii boz-
ma. Onun emanetini yitirme' dedi. Ben, bir kuyuya bak1yor, bir de kiz1ma ba-
lap ona ac1yordum. Sonunda §eytana yenildim ve ba§ a§ag1 kuyuya att1m. Za-
valh k1z: 'Babac1g1m, beni oldtirdlin' diye bag1nyordu. <;1ghklar1 kesilip oltin-
ceye kadar orada bekledim. Sonra geri dondii1n ... " Bunun tizerine Hz. Pey-
gan1ber (s.a.v.) aglad1 ve adama: "Eger, cahiliye doneminde yapttklan i§ler
dolay1s1 yla insanlan cezalandirmam konusunda bana emir verilseydi, bu
davram§mdan oturii seni mutlaka cezaland1nrdim" (28) dedi.

28- Bu k1ssada ogtit, ibret ve cahiliyye donemindeki kadtmn durumu vard1r. Bkz. Kurtubf Tef
siri, 7/92.
104 RUHU'L-BEYAN Cuz:8
Aye t: 141 EI\'AM SORESi/ 6 105

141. <;ardakli ve fardaksiz baglan, iiriinleri fe§it fe§it hur-


malan, ekinleri, zeytin ve narlan birbirine benzeyen ve benze-
meyen i:izelliklerde yaratan O'dur. Bunlann her biri mahsul
verdigi z.aman mahsullerinden yeyin. Hasat zamam da hakki-
ni verin. israf etmeyin. <;iinkii Allah, israf edenleri sevmez.
142. Hayvanlardan yuk ta§iyanlari, ve yiiniinden istifade
edilenleri de yaratan O'dur. Allah'tn, size nzik olarak vermi§
oldugu §eylerden yeyin. !jeytanin izinden gitmeyin. <;unkii o,
sizin ifin apafzk bir d'ii§mandir.
143. Sekiz fifti yaratan da O'dur. ikisi koyun, ikisi kefidir.
De ki: "Allah, iki erkegi mi, yoksa iki di§iyi mi, yahut o her iki
di§inin rahimlerindekileri mi haram kzlmi§tir?· Eger dogru
soyliiyorsaniz, bilgiye dayanarak bana cevap verin."
144. ikisi deve, ikisi de sigirdir. De ki: "Allah, iki erkegi mi,
yoksa iki di§iyi mi, yahut o her iki di§inin rahimlerindekileri
mi haram kilmi§tir? Y oksa, Allah bunu size emrederken huzu-
runda mt bulunuyordunuz?" insanlan saptirmak ifin hifbir
bilgiye dayanmadan Allah 'a karp yalan uydurandan daha
ziUim kim olabilir? $iiphesiz ki Allah, z.filim kavmi hidayete
erdirmez.

141. «<;ardakh ve ~ardaks1z baglan ...» Kendisini ta§1yan tahta ve ben-


zeri §eyler tizerinde yiikselen, ya da topragm. ytizeyi tizerinde btiyliytip geli-
§en tirtinleri, 9ardaklar tizerinde geli§en i.iztimlerle toprag1n tizerinde biiytiyen
kabak, karpuz gibi mahsulleri «iiriinleri ~e§it ~e§it hurmalari,» tath, ek§i,
kaliteli ve kalitesiz olan ve kendileriyle beslenilen «ekinleri,» tum tohumlu
ilriinleri, «zeytin ve narlart birbirine benzeyen ve bcnzemeyen ozellikler-
de yaratan O'dur.» Bun]ann bir ktsm1 renk ve §ekil bak1m1ndan birbirine
benzemekte, renkleri ayn1 oldugu halde tadlan farkhclir.
«Bunlann her biri mahsul verdigi za1nan», hepsinin verdigi «mah-
sullerinden yeyin.» Buradaki "mahsul verdigi zaman" ifadesinden , ortaya
. ~tkar <;ikmaz yenilebilcegi; ba§ka bir deyi~le tam olgunla§n1a vaktinin beklen-
mesinin §art olmad1g1 anla§1hyor.
106 ROHU'L-BEYAN Cuz:8

Uztim ve benzeri tiri.inlere ait «hasat zaman1 da hakk1n1 verin. israf


etmeyin.» Dengeli ve ol<;tilli bir §ekilde zekat ve sadakasm1 vermek sfiretiyle
dag1tln. Nitekim, Sabit b. Kays'1n, toplad1g1 be§ytiz hurma agacmm i.iri.iniinti
bir gtin i9inde dag1tlp aile efrad1na hi<;bir §ey birakmad1g1 rivayet edilir.. .. i ~­
te bu §ekilde israf etlneyin. «<.;iinkii Allah, israf edenleri sevmez», yapt1kla-
nn1 ho§ kar§1lamaz.

142. «Hayvanlardan yiik ta§1yanlari,» ytik ta§ima i§inde kullamlanla-


n, «ve yiiniinden istifade edilenleri de yaratan O'dur.» Hepsini 0 yarat-
ffil§tlr. Ayette ge<ren "fer§" den maksat, kesmek i9in yere yatinlan, ya da yti-
ntinden, k1lmdan do§ek yap1lan demektir. «Allah'1n, size nz1k olarak vermi§
oldugu §eylerden» helal olanlill «yeyin. ~eytan1n izinden gitmcyin.» Helal
ve haram konusunda onun telkinlerine uymay1n. «~ iinkii o,» sizi giinah ve
isyandan ba§ka bir §eye davet etmez. Aynca o, «sizin i~in apa~1k bir dii§-
mand1r.» Nitekim baban1z Adem (a.s.)'e kar§l, bu dli§manhg1 a<;1k9a ortaya
koymu§tur.

143. Nesillerini devam ettirn1ek amac1yla «sekiz ~ifti yaratan da


O'dur.>> Bu sekiz yiftin «ikisi» di~i ve erkek «koyun»dur, yani normal koyun
ile ko9tur. «ikisi» de di§i ve erkek «ke~idir .» Yani di§i ke~i ile tekedir. Ey
Muhammed! «De ki: 'Allah» o ~iftlerden «iki erkegi mi?» k()\: ve tekeyi mi,
«yoksa iki di§iyi mi~ , yani koyun ile ke9iyi mi, «yahut o her iki di§inin ra-
himlerindekileri mi» di§i ve erkek fark1 olmaks1zm «haram kllm1§hr?»
Soyleyin bakahm! ... «Eger>> haram kllma konusunda «dogru soyliiyorsa-
n1z,» Allah'1n gonderdigi bir kitapla belgelenen, ya da Allah'1n soz konusu
§eyleri haram kildigma ili§kin peygamberler taraf1ndan a<rlklanan bir «bilgiye
dayanarak bana cevap verin. '»

144. Bu sekiz ~iften geriye kalanm «ikisi deve, ikisi de s1g1rdir.» Deve-
ler di§i ve erkek oldugu gibi, s1gITlar da di§i ve erkek olmak tizere iki cinstir-
ler. Onlar1 azarlayarak «de ki: 'Allah» bu ~iftlerden «iki erkegi mi, yoksa
iki di§iyi mi, yahut o her iki di§inin rahimlerindekileri mi» yani rahimle-
rinde bulunan yavrulan m1 «haram kllm1§tir?» Nitekim mti§rikler, bazan
hayvanlardan erkek olanlann, bazan da di§i olanlarm haram oldugunu ileri
siiriiyorlard1. Oysa Allah bunlardan his;birini haran1 kilmarm~tlr. «Yoksa, Al-
lah bunu size emrederken,» bunlann haram oldugunu belirtirken, «huzu-
runda m1 bulunuyordunuz'?' insanlar1 saphrmak i~in hi~bir bilgiye da-
yanmadan Allah'a kar§t yalan uydurandan», yalan yere Allah, §Unlan §Un-
Ayet: 142- 145 EN'AM SURESi/6 107

lan haram ktlmt§tlf iftirasmda bulunandan <<daha zalim kim olabilir?>> Evet,
gen;ekten bunlardan daha zfilim kimse yoktur. «Siiphesiz ki Allah, zalim
kavmi hidayete erdirmez.» Onlan k1sa ve uzun vadede yararlanna olabile-
cek hususlara yoneltmez.

145. De ki: "Bana vahyolunanlarda, yiyen bir ki§inin yedi·


gi herhangi bir §eyin haram olduguna dair bir hiikiim bula-
mzyorum. Ancak, le§ veya akitilmi§ kan, yahut domuz eti ·ki
pistir- yahut dogru yoldan ~zkarak, iizerine Allah'tan ba§kasi-
nin adi zikredilmek suretiyle kesilen hayvanlarin yenmesi ha·
ramdir. Kim zaruret ifinde kalirsa, haddi a§mamak ve ba§ka-
108 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:8

simn hakkm.a tecaviiz etmemek suretiyle (yiyebilir.),, $iiphesiI.


ki Rabbin fOk bagt§layan ve fOk merhamet edendir.
146. Biz, yahudilere biitiin tirnakl1. hayvanlari lzaram kl.1-
dik. Onlara s1gir ve davann sirt, bagirsak ve kemik yaglarmm
d1p.n da if yaglartni da haram k1ld1k. A§trl gitmelerinden. dola-
y1, onlan bu §ekilde cewland1rd1k. $iiphesiz ki Biz, dogru soy-
leyenleriz.
147. Eger seni yalanlarlarsa (onlara) §Oyle de: "Rabbiniz
gen~ rahmet sahibidir. F akat 0 'nun awb1. da suflll kavimden
geri f evrilmez.. "

145. Ey Muharruned! «De ki: 'Bana vahyolunanlarda, yiyen bir ki~i­


nin yedigi herhangi bir §eyin haram olduguna dair bir hiikiim bulam1yo-
rum.» Barra bildirilen ayetlerde onlann haram oldugunu iddia ettikleri yiye-
ceklerin, erkek veya kadm herhangi bir kitnseye haram olduguna ili~kin hi9-
bir htiktim yoktur. Bu ifadelerle, onlann " ... kadinlanmzza haramd1r"
(En'am: 139) §eklindeki iddialar ~ilrtittihnti§ttir.
«Ancak» bogazlanmadan Olen «le§ veya ak1tdm1§ kan, yahut domuz
eti -ki pistir~ yahut dogru yoldan ~tkarak, tizerine Allah 'tan ba~kas1n1n»
omegin putlann «ad1 zikredilmek suretiyle kesilen hayvanlartn» etlerinin
«yenmesi haramd1r.» Burada ozellikle domuzun pis olarak nitelenqiril-
11 11

mesinin sebebi, pisligi ve tiksindirici §eyleri yemeyi ah~kanhk haline getir-


mesindendir. K1sacas1 do1nuz, son derece pistir. Pis olan ~eylerin yenilmesi
ise haramdu.

Ancak «kim zaruret i~inde kahrsa,» yani adl ge9en §eylerclen yeme
zorunda kahrsa, zan1ret halinde «haddi a§mamak ve ba~kas1n1n hakk1na te-
cavuz etmemek,» yani zorunlu olarak yectigi miktan gec;tnemek «suretiyle
(yiyebilir.)' ~iiphesiz ki Rabbin ~ok bag1~layan ve ~ok merhamet eden-
dir.» Zorunlu olarak bu duruma dli§en kimseyi yaptig1ndan dolay1 hesaba
c;ek.mez.

Te'vilat'un-Necmiye adh eserde, bu ayette ge9en "le{' ifadesiyle. dtin-


yan1n bir le§ten ibaret olduguna dikkat <;ekilmek istendigi soylenmektedir. Ni-
tekitn §air de, dtinyan1n bir le§ten ibaret oldugunu §Oyle dile getinni§tir:
Ayel: 145 - 147 EN'AM SORESi/6 109

Diinyayl hm tanimak isterse, hen onu denedim.


Aci-tatlz.. her durumunu gordum.
Dunya, tath gorunen bir le§ten ibarettir.
Tek amaq Zan, onu par~·alamak olan kopeklerle ku§at1lmt§tir.
Eger ondan sakuursan, kopeklerden kurtulmu§ olursun.
Onu fekmeye falL§irsan; kopekleri sana hucum eder.

Bir rivayette §U hususlar kaydedilir: "Ytice Allah Hz. Davud'a §U mesaj1


gonderdi: 'Ey Davud! Di.inya, lizerinde kopeklerin topland1g1 bir le§e benzer.
Sen de onlar gibi olup onlarla birlikte <;ekmek ister misin?" ~u halde ak.1lh
insamn yapmas1 gereken, peygamberler ve olgun veliler gibi dlinyadan insan-
larm en c;ok ytiz c;evireni olmas1dir.
146. «Biz», gelmi~-gec;mi§ milletlerden hic;birine degil, ozellikle «yahu-
dilere biitiin hrnakh hayvanlan haram klldtk.» Paryalay1c1 hayvan ve ko-
pek ttirleri gibi ttn1aklanmn aras1 ac;1k, ya da deve, kaz ve ordek gibi t1makla-
nmn aras1 kapah olan tlim timakh hayvanlan yasakladtk. Nitekim daha once-
leri t1makh hayvanlar1n bir klsm1 yahudilere helfildi. Ancak zulmetmeye de-
vam ettiklerinde haramhk genelle§tirildi. «Onlara s1g1r ve davarin» etleri
degil, «sirt, bag1rsak ve kemik yaglann1n d1§1nda i~ yaglann1,» yani go1n-
lek yag1 denilen don yag1yla bobreklerin ta§1dlg1 yag1 «da haram kdd.Ik. A§I-
n gitmelerinden dolaya, onlari bu ~ekilde cezaland1rchk.» Haks1z yere pey-
gamberleri Oldlinneleri, faiz almalan , insanlann mallann1 zulmederek yeme-
leri ve benzeri davran1~larla haddi a§malan dolayis1yla onlara bu §ekilde ceza
verdik. Nitekim, yaptiklan her su~tan sonra, daha once kendilerine helal olan
bir§ey haram klhn1yordu. Ancak onlar, yasaklanan §eylerin eski tirnmetlere de
haram oldugunu ileri stirtiyorlard1. i§te bu noktada ytice Allah, gerek onlann
zultimlerini dile getinnesi, gerekse ba§ka hususlarda bilgi vermesi konusunda
kendisinin clogru sozlli oldugunu §U §ekilde vurguluyor: «Siiphesiz ki Biz,
dogru soyleyenleriz.»
147. «Eger» yahfidiler ve mti§rikler helal ve haram ktlma konulanna
ili~kin a'(1klad1g1n htiktimlerde «seni yalanlarlarsa (onlara) §Oyle de: 'Rab-
biniz geni§ rahmet sahibidir.» Bu ytizden, yalanlarnalann1zdan dolay1 sizi
hemen cezalandlnnayacak, size sure tan1yacaktir. Yaln1z §Unu unutmay1n ki,
bu sadece bir slire tan1madir. Yoksa, ytice Allah'1n sizi unutmas1 soz konusu
degildir. Evet, raluneti geregince size stire tamm1~tu; «fakat O'nun azab1 da
su-;lu kavimden geri ~evrilmez.'» Ba§ka bir deyi ~le, Allah'1n azab1 geldigin-
. de, hi9 kimse buna engel olamaz.
110 RUHU'L-BEYAN Cuz:8

148. Allah'a ortak ko§anlar, §iiyle diyecektir: "Eger Allah


dileseydi, ne biz ne de babalarimzz O'na ortak ko§ard1 ve ne de
bir §eyi haram kilardik." Bunlardan oncekiler de boylece ya-
lanlamz§lardi. Nihayet azabimzzi tattilar. De ki: "Yanznizda
meydana pkararak bize gostereceginiz bir bilgi var mi? Siz sa-
dece zanna tiibi oluyorsunuz. Ve siz yalan soyliiyorsunuz."
149. De ki: "En iistiin deli/ Allah'indir. Eger 0 dileseydi
hepinizi hidayete erdirirdi."
150. De ki: "Haydi, Allah'in bunu haram kildigma dair
§ahitlik edecek §llhitlerinizi getirin." Onlar §ahitlik etseler de,
sen onlarla beraber §ahitlik etme. Ayetlerimizi yalanlayan ve
ahirete iman etmeyenlerin heva ve hevesleri11e uyma. Onlar,
taptiklarim Rablerine denk sayarlar.
Ayet: 148- 150 EN'AM S0RESi/6 11 l

148. «Allah'a ortak ko§anlar, §Oyle diyecektir: 'Eger Allah» ortak


ko§mamanuz1 «dileseydi, ne biz ne de babalar1m1z O'na ortak ko~ard1k ve
ne de bir ~eyi haram ktlard1k.'>> Onlar bu sozleriyle, yaptiklan i§in Allah
katmda 1nakbul ve hak oldugunu ileri silrmeye <;ah§trlar. «Bunlardan once-
kiler de boylece yalanlam1~lard1.» Ayru §ekilde ger9eklere kar§I <;tlmlt§lard1.
Yalanlamalannm cezas1 olarak «nihayet azab1m1z1 tathlar.» indirdigimiz
azapla kar§ila§tilar. Onlara «de ki: 'Yan1n1zda meydana ~1kararak bize
gostereceginiz bir bilgi», delil olarak ileri stirebileceginiz bir beige «var m1?
Siz,>> ortak ko§ma ve haram kllma §eklinde ortaya koydugunuz bu davran1§la-
nn1zla «sadece zanna tabi oluyorsunuz.» Hi~bir dayanagm1z yoktur. «Ve
siz yalan soyliiyorsunuz. '» Allah'a iftirada bulunuyorsunuz.
149. «De ki: 'En iistiin>>, en a~1k ve sagla1n «delil Allah'1nd1r. Eger
0», tti1ntiniiztin hidayetini «dileseydi hepinizi hidayete erdirirdi. '» 0 konu-
da ba§anh kilard1. Ancak ttim <;abalar1n1 sap1khk yolun.a harcayan bir kls1m
insanlarm dalaletini dilemi§tir.
150. «De ki: 'Haydi, Allah'1n bunu haram klld1g1na dair ~ahitlik
edecek ~ahitlerinizi getirin?'» Sozlerini tasdik edip gorti§lerini benimsedigi-
niz onderlerinizi getirin bakahm. Onlara bu §ekilde meydan okunmas1 daya-
naks1z ve desteksiz olduklanm ispatlamak ic;indir... «Onlar>> gelip bunu Al-
lah haram kdd1, diye «§ahitlik etseler de, sen onlarla beraber §ahitlik et-
me.» Yani onlan tasdik etme. <;unkti btittin soyledikleri, yalandan ibarettir.
Aynca sen «ayetlerimizi yalanlayan ve ahirete iman etmeyenlerin heva ve
heveslerine uyma.» Pullara tapanlann sozlerine inanma. ilfilii ayetleri inkar
eden bu mil§rikler filiirete de inanmazlar ve «onlar, tapttklann1 Rablerine
denk sayarlar.» O'nun dtizeyinde olduklarma inanirlar.
K1sacas1, Allah'a ortak kO§Up fillireti inkar eden ve Allah'1n ayetlerini
yalanlayan mti§riklerin heva ve heveslerine uymak yanh§tlr. Ku§kusuz ytice
Allah (c.c.) gtizel olan nimetleri helal k1lm1§ ve cahiliye donemi insanlann1n
kendi kendilerine haram kild1klan §eyleri reddctmi§tir. <;ilnkti dinin dayanag1
heva ve hevesler degil, ilahi vahiydir.
Ote yandan yine yilce Allah (c.c.) iyki, le§, kan, domuz ve ·benzeri pis
§eylerin haram oldugunu belirtmi§, bunlarm yenilmesini ve sattlmasm1 yasak-
lam1§tlr. <;unkti, yenilmesi haram olan ~eyin, abn1p sat1lmas1 da haramd1r.
Aynca ytice Allah'1n herhangi bir §eyi haran1 kllmas1, ya yahudilerde oldugu
· gibi bir su1ama ve cezalandtrmak i~indir veya ger~ekten fizyolojik ya_da psi-
112 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:8

kolojik bir zaran bulundugundand1r. Mesela zehirin bedene zaran oldugu gi-
bi, canavar ve ha~erelerin etleri de insan1n karakterini olumsuz yonde etkiler.
Nitekim: "Si.it, huyu degi~tirir," §el<linde me§hur bir deyim vardrr.
Faldh Ebu'l-Leys der ki: "Ki§inin, bedenini zararh olan §eylerden koru-
yacak kadar tip bilgisine sahip olmas1 gerekir. <;tinkti ilimler, beden1 ilimler
ve din! ilimler olarak ikiye aynhr. Ote yandan biitiin a.limier, zorunlu durum-
larda, haram olan §ey lerin ila9 olarak kullan1labilecegi gorii§lindedirler.
Mesela, zorunlu durumJarda, bogazda diigtimlenen lokma, ancak i9kiyle yutu-
labilirse o zaman kullanilabilir. Zaruret olmazsa caiz degildir."
Ayet: 150-151 EN'AM SORESi/6 113

151. De ki: "Gelin Rabbinizin size haram kildiklanni oku-


yayim: Allah'a hifbir §eyi ortak ko§mayin. Ana babaya iyilik
yapin. Fakirlikten dolayi fOcuklarinizi iildiirmeyin." Sizi de
onlan da Biz nzikla,ndinnz. "Hayasizliklarin afigina da gizli-
sine de yakla§mayin. Bir hak olmadtkfa Allah 'in oldiiriilmesi-
ni haram kildigi cana kiymayin. Allah, aklinizi kullanasiniz
diye size bunlan emretti.
152. Yetim rii§diine erinceye kadar, onun malina en giizel
yolun di§tnda yakla§mayin. Olfiiyii ve tartiyi tam ve dogru ya-
pin. Biz herkesi ancak guciiniin yettigi ile mes'ul tutanz. Ak-
rabaniz dahi olsa konu§urken adaletli olun. Ve Allah 'in ahdi-
ni yerine getirin. i§te dii§iinesiniz diye size bunlan emretti.
153. !jiiphesiz ki bu, Benim dosdogru yolumdur. O'na
uyun. Ba§ka yolwra uymayin ki, sizi onun yolundan ayirma-
sin. Alla,h bunlan sakinasiniz diye size emretti."

151. Ey Muhammed! Mekke'li kafirlere «de ki: 'Gelin Rabbinizin size


haram kdd1klar1n1» a<;J.klayan ayetleri «Okuyay1m:>>

Ku§kusuz "De ki: 'Gelin Rabbinizin size haram kzldtklanm okuyayzm"'


diye ba§layan ve "Allah bunlan sak1nas1mz diye size emretti" ~eklinde sona
eren bu ti<; ayet, tamamen iyiliklerle dolu olan ve biittin iHihi kitaplarda yer
alan 9ok onemli on prensibi i9ermektedir. ~u halde bu ayetlerde belirtilen ya-
saklar btittin insanlan ku§atmaktadrr. Ommet ve donemlerin degi§mesi bu hii-
ktimleri degi§tirmemi~tir. Buna gore, kim bunlann geregini yaparsa cennette
girecek, bu prensipleri ~igneyenlerse cehenneme atilacaklardir.
Bu prensiplerin birincisi: «Allah'a hi~bir ~eyi ortak ko~may1n» ifade-
siyle belirtilen Allah'a ortak ko§mama hususudur. Haramlarm ba§1 oldugu ve
· onunla birlikte hi9bir ibadet kabul edilmedigi i9in "Allah'a ortak ko§mama
114 RUHU'L-BEYAN Ciiz:8

hususu" ba§a almmt§tlr. Allah'a ortak ko§ma yani §irk, a91k ve gizli olmak
i.izere ikiye aynllr. A91k §irke, putlara yap1lan ibadet omek gosterilebilir. Giz-
li §irk ise, hamdi, gi.i9lti ve biricik olan ytice Allah (c.c.) ile birlikte ba§kasma
gosteri§ i9in yapmaktu.

ikinci prensip, «Ana babaya iyilik yap1n» ifadeleriyle dile getirilmi§tir.


Yani her ikisine iyilikte bulunun, onlara kotiiltik yapmay1n. Ku§kusuz, burada
haram oldugu belirtilmek istenen husus, ana babaya kottiliik yap1lmas1drr.
<;unkii, herhangi bir §eyi emretmek, aksini yasaklama anlam1na gelir. Ayetin
bu boliimtinde yasak yerine emrin sozkonusu edilmesi anne babaya kar§t iyi-
lik yapman1n ve haklar1na ozen gostermenin onemine i§aret etmek i~indir.
<;i.inki.i, yaln1zca: "onlara kar§1 kotiiltik yapmay1n" demek, onlarm haklarnn
yerine getirmeye yetmez.
09iincii prensip de §Udur: «Fakirlikten», yoksulluktan «dolayt ~ocuk­
larin1z1 oldiirmeyin.'» Ktzlarm1z1 diri diri gommeyin. «Sizi de onlar1 da Biz
r1z1kland1r1r1z.» R1ztl<lan temin edememekten korkmay1n, boyle bir endi§e-
niz olmas1n. <;ocuklar1 oldtirmeyi yasaklamanm hikmeti, boyle bir davrant§lil
Allah'm kurdugu yap1y1 ytkma anlamma geldigindendir. Allah'm yaptig1 bir
§eyi bozanlar ise lanetlenmi§tir.
Dordiincii prensip: «'Hayas1zhklar1n», yani zinamn «a~1g1na da, gizli-
sine de yakla~may1n.» hiikmtidtir. Zinanm her tiirliistini.in haram ve yasak ol-
duguna i§aret etmek iyin ~ogul ifade kullanilm1§tlr. Buna gore a19ak9a yapilan
ve rezil insanlar taraf1ndan i§lenen a9lk zina yasak oldugu gibi, metres ve dost
edinmek suretiyle gizliden gizliye ve kendisini soylu kabul eden insanlar tara-
f1ndan yaptlan zina da yasak ve haramdrr. Ote yandan harama bakt§ da zina-
nm bir 9e§ididir.
ibn Abbas der ki: "~eytan ii9 yerinden erkege yakla§u: Gozlerinden,
kalbinden ve iireme organmdan. Kad1n1 da ayn1 §ekilde il9 yerinden aldatma-
ya 9ah§rr: Gozlerinden, kalbinden ve kal9alanndan."
Be§inci prensip: iman ettikten sonra inkarc1hga sapmak, evlendikten
sonra zina etmek ve su9suz bir insan1 oldi.irmek su9larm1 i§leyen insanlan ol-
dtirmek gibi §eriat1n emrettigi hususlar haric; yani: «Bir» §er'! «hak olmad1k-
~a Allah'1n oldiiriilmesini haram ktld1g1 cana k1ymay1n. Allah, akhn1z1
kullanas1n1z,» kafan1z1 ~ah§tlnp koti.iltiklerden uzakla§asm1z «diye size bun-
lari» kesin olarak «emretti.»
Ayet: 151-153 EN'AM S0RES1/6 115

152. «Yetim rii§diine erinceye kadar, onun mahna en giizel yolun


d1§1nda» yani, korumak ve artirmak ama9lan haricinde «yakla~may1n.>> Rti§-
diine erdiginde ona teslim edin. Yetim, babas1 olen insana denir. Ku§kusuz
burada hitap vasi ve vellleredir. Ki.i9iik ya§taki yetim, mahn1 koruyamad1g1
i9in, ylice Allah (c.c.) onun korunmas1n1, gozetilmesini ve lehinde dti§ilni.il-
mesini emretmi§tir. Buda altmc1 hiikiimdiir.

Ol9tilen §eylerde «Ol~iiyii» , tartilan §eylerde de «tarby1 tam ve dogru


yap1n.» Eksik olarak ol9lip tartmaym. Buna gore, ol9en ve tartan kimsenin bu
gorevi eksiksiz yapmas1, kendisi i9in ol9liliip tart1lan alacakbnm ise fazlasm1
istememesi gerekir. «Biz herkesi ancak giiciiniin yettigi ile mes'ul tutar1z.»
Yapamad1g1 ve gli9 yetiremedigi §eylerden sorumlu tutmay1z. Ol9li ve tart1da
adaletli olunmasm1 emreden ifadeden hemen sonra bu hususa yer verilmesi,
adaleti yerine getirmenin zorluguna i§aret etmek i9indir. ~u halde yapman1z
gereken §ey, gi.iciinlizlin yettigini yerine getirmektir. Onun otesinden sorumlu
degilsiniz. Buna gore insan, adaletli olarak ol9iip tartmak i9in biittin <tabasrm
gosterdigi halde, yine de az bir f azlahk, ya da noksanhk meydana gelirse, ki§i
sorguya 9ekilmez. Buda yedinci hiiktimdtir.

«Akraban1z dahi olsa konu§urken adaletli olun.» Kesinlikle taraf tut-


may1n. Me§rfi olan hakka uymak ve Allah'm nzaslfil istemek asil oluduguna
gore, bu konuda yabanc1 ile akraban1n farkl yoktur. Buda sekizinci hiikiim-
dtir.
«Ve Allah'1n ahdini yerine getirin.» Adalete sanlmak, §eriatin htikiim-
lerini yerine getirmek gibi, hangi ahid olursa olsun, kesinlikle uygulaym. Ote
yandan buradaki ahid ile, iki insan arasmdaki ahid de kasdedilmi§ olabilir. Bu
durumda "Allah'ln ahdi" ifadesinin anlam1, Allah'm, yerine getirilmesini em-
rettigi ahid, olur. Buda dokuzuncu hiiktimdlir.

«i§te» Allah, «dil§iinesiniz» ve geregini yapas1n1z «diye size bunlart


emretti.»

153. «~iiphesiz ki bu, Benim dosdogru yolumdur.» Bu sfirede belirti-


len tevhid ve niiblivvetin ispatl ve §eriat'1n a9lklanmas1 gibi hususlar, benim
yolumun ta kendisidir. Ba§ka bir deyi§le, bu sfuede ge~en htiktimler benim
§eriatunm bir par~as1drr. Gii9lti ve kuvvetlidir. Cennete ula§tJ.ran bir yol olma-
s1 sebebiyle ilah1 hilkiimlere, §eriata "dogru yol" ad1 verilmi§tir. «Ona
. uyun.» Y ahudilik, hiristiyanllk, ya da ba§ka dinlere ve «ba§ka yollara uy-
may1n ki, sizi O'nun» Allah'm «yolundan ay1rmas1n.» Sizi par9alara ay1np
116 RUHU'L-BEYAN Ciiz:8

peri§an etmesin ... Allah'm se9tigi din olan islam'dan uzakla§tlrmas1n. Bu ifa-
delerden anla§d1yor ki, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in yolu, Allah'1n yolunun aym-
s1d1r. Buda onuncu hiikiimdiir.

«Allah bunlan», yani O'nun yoluna uyup ba§kas1n1n yoluna uymama


gibi hususlan, «sak1nas1n1z diye size emretti.'» Boylece ktifiir ve dalalet yo-
luna sapmaktan korunmu§ olursunuz. Hz. Peygamber (s.a.v.) bu ayeti okudu-
gunda diiz bir \:izgi <;:izip "i§te bu, Allah'm yoludur" dedi. Daha sonra sag1na
SOluna birka\: 9izgi <;:izip: "i§te bun/ar, herbirisinin ba§lnda, Ona (s:agLran bir
§eytan bulunan r;e§itli yollardtr" <29> buyurdu. Ku§kusuz buradaki dosdogru
yoldan ama~ islam §eriat1'du. Bu ytizden namaz1n her rekatmda ytice Allah'a
yalvanp "Bizi dosdogru yola ilet" (Fatiha: 6) deriz. Dtinyada iken bu yoldan
sapan ahiret yolunda da kesinlikle kayacaktu.

29- Ahmet, tbni Hanbel, Hakim ve Nesei rivaye l etmi§tir. Aynca bkz. ibn Kesir Tej:\·iri,
l/633.
Ayet: 153- 155 EN'AM SlJRESi/6 117

154. Sonra iyilik i§leyenlere nimetimizi tamamlamak, her


~eyi geni§ bir 1ekilde Dfiklamak, bir hidayet ve rahmet olmak
uzere Musa'ya kitabi verdik ki, Rablerine kavu§acaklarina
iman etsinler.
155. i§te bu da Bizim indirdigimiz miibarek bir kitaptir. Oy-
leyse ona uyun ve Allah 'tan korkun ki, merhamet olunasiniz.
156. "Kitap, yalniz bizden onceki iki topluluga indirildi. Biz
ise onlarin okumasindan habersizdik" demeyesiniz.
157. Veya: "Eger bize de kitap indirilseydi, biz onlardan
daha dogru yolda olurduk" demeyesiniz (diye bu kitabi indir·
dik.) $imdi ise, Rabbinizden size apk bir delil, bir hidayet ve
rahmet gelmi§tir. Allah 'in ayetlerini yalanlayan ve onlardan
yuz fevirenden daha wlim kim otabilir? Ayetlerimizden yuz
fevirenleri, yiiz fevirdiklerinden dolayi yakznda en kotii bir
azapla cew,landiracagiz.

154. «Sonra iyilik i~leyenlere», gorevini tam anlam1yla yapan peygam-


berlere ve mti'minlere «nimetimizi» ve ltitfumuzu «tamamlamak, her ~eyi
geni~» ve detayh «bir ~ekilde a~1klamak,» btiti.in dini konulart belirtmek,
«bir hidayet ve rahmet olmak iizere>>, yani sap1khktan 9evirmek ve iman
edip gi.izel amel edenleri azaptan korumak amac1yla «Musa'ya kitab1>>, yani
Tevrat'1 «verdik ki,» israilogullan «Rabblerine kavu~acaklanna iman et-
sinler.» Oliimden sonraki dirilmeye, miikafat ve cezaya inans1nlar... Ayetin
ba~mda yer alan ''sonra" ifadesi anlat1m srralamaslill belirtir.

155. «i~te bu» Kur'an «da» inkarcilann iddia ettigi gibi Peyga111ber ta-
rafmdan degil, «Bizim indirdigimiz 1niibarek», hem din, he1n dtinya i~in ya-
118 RUHU'L-BEYAN Cuz:B

rarli «bir kitaptir. Oyleyse ona uyun» emirlerinin geregini yapm, ona ayk1n
hareket etmekten sak1nm «Ve Allah'tan korkun ki, merhamet olunas1n1z»;
ona uyup muhtevasmm geregini yapm ki, ilah1 rahmete ula§asm1z.
156. Bu Kur'an'1 indirdik ki, siz ey Mekke halk1: «'Kitap, yaln1z bizden
onceki iki topluluga» yani yahudi ve hrristiyan taifelerine «indirildi.>> Tevrat
ve incil gonderildi. «Biz ise, onlarin okumas1ndan habersizdik'», bizim di-
limizle yazllmad1g1 i9in, i~inde ne oldugunu bilmiyorduk «demeyesiniz.» Bu-
rada yahudi ve hrristayanlara i§aret edilirken o ikisinin okumas1ndan §eklin-
deki ifade yerine, "on/arm okumasuidan" bi9iminde 9ogul ifadenin tercih
edilmesinin sebebi, her grubun kendi aras1nda bir topluluk oldugunu vurgula-
mak i9indir.
157. «Veya: 'Eger bize de kitap indirilseydi, biz onlardan daha dog-
ru yolda olurduk' demeyesiniz» diye biz bu Kur'an'1 indirdik. «Simdi ise,
Rabbinizden size a~1k bir delil, bir hidayet ve rahmet gelmi~tir .» ArtJ.k bu
tip bahaneleri ileri silremezsiniz. «Allah'tn ayetlerini yalanlayan» Kur'an'tn
ayetlerine kar§l gelen «Ve onJardan yiiz ~evirenden daha zalim kim oJabi-
lir?» Keridisi saptig1 gibi, ba§kasm1 da sapttran ve ilfilll ayetlere yonelmeleri-
ni engelleyen kimseden daha zalim birisi di.i§iini.ilebilir mi? «Ayetlerimizden
yiiz ~evirenleri,» insanlann benimsemesine engel olanlar1, «yiiz ~evirdikle­
rinden dolay1 yak1nda en kotii bir azapla cezaland1racag1z.» insanlar1 sap-
tlfan ve islfun'1 kabul etmelerine engel olan kimseleri cezasiz brrakmayacag1z.
Onlar1, azabm en ~iddetlisiyle azaplandrracag1z.
Ayet: 156-1 58 EN'AM SURESi/6 119

158. Onlar, kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rab-


binin ( emrinin) gelmesinden yahut Rabbinin bazi
allimetlerinin gelmesinden ba§ka bir §ey mi beklerler? Rabbi-
nin atametlerinden bir kismimn geldigi gun, daha once inan-
maml§ veya fmaniyla bir iyilik kawnmami§ olan bir kimseye
fmani fayda vermeyecektir. De ki: "Bekleyin. ~iiphesiz biz de
bekliyoruz. "
159. Dinlerini parfa parfa edip firkalara aynlanlarla artik
senin bir atakan kalmami§tir. Onlann i§i Allah 'a kalmi§ttr.
Sonra Allah, yaptiklarini onlara bildirecektir.
160. Kim, iyilikle gelirse, ona o iyiligin on misli vardir. Kim
de kiitiiliikle gelirse, sadece o kotiilugiin misliyle cezalandin-
lir. Onlar, haksizliga ugratilmazlar.

158. «Onlar, kendilerine meleklerin», yani oliim melegiyle yad1mc1la-


nmn, ruhlann1 almas1 i9in «gelmesinden veya Rabbinin» azap verme, ceza-
landirma veya k1yamet sahnesindeki durumlannt belirtme ile ilgili «(emri-
nin) gelmesinden, yahut Rabbinin» Duhan, Dabbetu'l-Arz, Decca!, gtine§in
battdan dogmas1 ve Ye'cuc-Me'cuc gibi «baz1» klyamet «alametlerinin gel-
mesinden ba§ka bir §ey mi beklerler? Rabbinin alametlerinden bir k1s-
m1n1n geldigi gun, daha once inanmam1§ veya iman1yla bir iyilik kazan-
1nam1§ olan kimseye iman1 fayda vermeyecektir.» Sekerat an1ndaki iman,
nastl fayda vermiyorsa, ad1 ge9en layamet alametlerinin ortaya <;ikmasmdan
sonra yapilan iman da herhangi bir yarar saglamayacaktir. iman etmenin asil
esprisi "gaybi" olu§undan kaynakland1g1na gore, alametlerin a91k~a ortaya
· <;1kmas1 inanmaya engeldir. ~u halde salih amel olmaks1zm kuru bir imandan
120 ROHU'L-BEYAN Cuz:8

tam anlanuyla yararlanilmaz. Niteki1n ehl-i Si.inner, bu durumdaki bir insan1n


ebedl olarak cehennemde kalmayacag1 gorli§ilndedir. Yani cehenneme gitme-
si miimktindtir. Ancak slirekli kalmayacaktrr. Nitekitn ilfilll §eriattan anla§tlan
da budur.
«De ki:» bekleyip durdugunuz ii~ §eyden birinin gelmesini «'bekleyin.
~iiphesiz biz de» onlarm gelmesini <<bekliyoruz. '» 0 zaman, galibiyet bizitn
olacak; azap ise sizi yakalayacaktir....
159. Ey Muhammed! «Dinlerini par~a par~a edip f1rkalara ayrdan-
larla,» yani yahudi ve huistiyanlarla «arhk senin bir alakan kalmami§hr.»
Bu konuda sorumlu degilsin. Dinlerini boltik por~tik yap1p her biri bir par9a-
s1na yapI§an ve kendine ayn bir lider se9en yahudi ve hiristiyanlar1n bu dav-
rant§lanndan otiirii hesaba 9ekilmeyeceksin.
Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) de §oyle buyurmu§tur: "Yahudiler yet-
mi~bir parfaya boliinduler. Hristiyanlar yetmi#ki k1sma aynld1lar. Umme-
tim ise yetmi~iif parfaya bolunecek. Biri di§inda tum parfalar cehenneme
girecektir. ' <3o)

«Onlann i§i Allah'a kalm1~tlr.» Bu husus, O'nun yetkisi dahilindedir.


0, diledigi gibi tasarrufta bulunur. «Sonra Allah» k1yamet gtintinde «yaphk-
lar1n1 onlara bildirecektir.» Yapttklan her i§i gozler ontine serecek, diinya-
da iken i§ledikleri ~irkinlige dikkatlerini 9ekecek, onunla ilgili ceza belirtile-
cektir. ~tiphesiz, diinyada i§lenen ttim ~irkin davran1§lar, fillirette de 9irkin bir
§ekilde gosterilecektir. Ancak, s1nama amac1yla bazan bu i§ler, diinyada giizel
olarak goriinebilir. 0 zaman zehir kan§ffit§ bala benzer. Allah hepimizi amel-
lerin kotlisiinden korusun.
160. Mti'min insanlardan layamet gtinli «kim iyilikle gelirse, ona o iyi-
ligin on misli vardir.>> <;linkti "iyilik" olarak nitelendirilen ttim davran1§lar,
imarun iiriintidilr.
Kadi iyaz der ki: "Kafirlerin yapttl<lan amellerin kendilerine herhangi
bir yarar saglamayacag1 ve iyiliklerine kar§tlik mtikafatland1nlamayacaklan
konusunda alimler aras1nda gorti§ birligi vardtr. Ancak, kafirlerden bir klsm1-
nm azabmm su9lar1 oran1nda digerlerinden §iddetli olacag1 bilinen bir ger9ek-
tir.
II

Evet, Mtisliiman olduklan zaman ise ge9mi§ iyiliklerinin mtikafattn1

30- Ebu Davud, Tirmiz1 ve ibni Mace tahric etmi~lerdir.


Ayet: 159-160 EN'AM S0RESi/6 121

ahrlar.

Yapanm kim olduguna bak1lmaks1zm «kim de kotiiliikle gelirse, sade-


ce o kotiiliigiin misliyle cezaland1rihr .» itahi vaad geregi, her kotiiltige bir
ceza ongorliltir. "Bir anhk bir ktifriln, ebedi bir azab1 dogurmas1 olay1nda
'misliyle' hususu nastl a<;1klanabilir?" diye bir soru sorulursa, cevap olarak
§oyle denilebilir: "Kafir, soz gelimi sonsuza degin ya§ayacak olsa, yine de
inanc1n1 degi~tirmeyecektir" ger9eginden yola <;1k1larak bu husus a<;1klanabi-
lir. ~u halde ebedi' olarak ayn1 konumda kalmay1 planlayan bir ki§iye ebed1
.nitelikli bir azap uygundur. MU'minin durumu ise oyle degildir. <;unkil onun
ba~hca amac1, bu gtinaht yok etmektir. ~u halde mti'minin cezas1 da kesilip
sona erecektir. «Onlar,»· sevaplannm azaltilmas1 ve azaplar1nm artinlmas1 gi-
bi bir «haks1zhga ugrablmazlar.»
bte yandan sevaplann yetmi§ kat, yediytiz kat ve s1nus1z bir §ekilde
kaydedilebilecegi hususunda rivayetler vardrr. Bu kat kat fazlahgm hik1neti
ise, kulun mi.iflis duruma dti§mesini onlemektir. <;tinkti bazan kulun ba§IIla
davacilar toplanrr ve hak iddiasmda bulunurlar. i§te o zaman on sevaptan biri-
ni hasmma verir, dokuzunu da kendisi ahr. Kisacas1, kulun yapt1g1 haks1zhk-
lar bu fazlahklardan odenir.
122 RUHU'L-BEYAN Cuz:8

161. De ki: "$iiphesiz Rabbim beni, dogru bir yola, dosdog-


ru bir dine, hakka yiinelen ve mU.§riklerden olmayan ibra-
him 'in dinine sevketti. "
162. De ki: "$iiphesiz, benim namazim, ibadetlerim, haya-
tim ve oliimiim alemlerin Rabbi olan Allah 'a aitir.
163. O'nun hif;bir ortagi yoktur. Ben, bunlarla emrolun-
dum. Ve ben Miisliimanlann ilkiyim."
164. De ki: "Allah, her §eyin Rabbi iken, O'ndan ba§ka bir
Rab mi arayay1m? Herkesin kaza.ndigi ancak kendisinedir.
Hifbir giinahkiir ba§kasinzn giinahini ta§imaz. Sonra donii§ii·
nuz Rabbinizedir. 0, ihtillifa dll§tiigiiniiz §eyleri size haber ve-
recektir."
165. Verdigi §eylerle sizi imtihan etmesi ifin sizleri yeryiizii-
niin halifeleri kzlan ve sizi derece bakimindan birbirinizden
iistiin yapan O'dur. $iiphesiz ki Rabbin, cezalandirmasz siirat-
li olandir. 0, fOk affeden ve fOk merhamet edendir.

161. Ey Muhammed! Biitiintiyle uzakla§ttklan halde ger9ek din iizere


olduklann1 idctia eden Mekkeli kafirlere «de ki: '~iiphesiz Rabbim» vahiy
gondermek, i\: ve dt§ evrensel kan1tlan gostermek sfiretiyle «beni, dogru bir
yola, dosdogru bir dine, hakka yonelen ve mii~riklerden olmayan ihra-
him 'in dinine sevketti.'» Yiice Allah'1n kullan ic;:in belirledigi, benimseyip
boyun egmelerini istedigi yasalann btittintine din denir. i§te Hz. ibrahim (a.s.)
da bu ozellikleri ta~1yan hak dinin n1ensubuydu . Batil dinlere meyletmemi~ti.
Kesinlikle Allah'a ortak ko§anlardan olrnam1§tl.
Ayet: 161-164 EN'AM SURESi/6 . 123

Burada ozellikle Hz. ibrahim (a.s ..)'e dikkat 9ekilip onun dininden soz
edilmesi, Hz. ibrahim (a.s.)'in gerck Araplar, gerekse diger din mensuplar1
nezdinde btiytik bir degere sahip olmas111dand1. 0, hepsinin gonltinde taht
kurmu§tu. Hatta her dinin mensuplan, Hz. ibrahim (a.s.)'in dinine bagh oldu-
gunu ileri stirerdi. i§te ytice Allah (c.c.) burada onlara cevap veriyor.

162. «De ki: 'Stiphesiz benim» be§ vakit farz «namaz1m,» btittin
«ibadetlerim, hayahm ve oliimiim alemlerin Rabbi olan Allah'a aittir.»
Hayatta yapt1g1m ibadetlerle oHim an1ndaki unan ve taatimm hepsi O'na mah-
sustur.

163. «O'nun hi~bir ortag1 yoktur.» Ben ibadet ve kullugumda hic;bir


§eyi O'na ortak ko§mam. «Ben, bunlarla emrolundum.» Tum ibadet ve taat-
lanm1 yaln1z O'na ait kilmam hususu bana emredildi. «Ve hen Miisliimanla-
nn ilkiyim.'» <;link.ti her peygamber kendi timinetinden once dine girer.
Bu ayetten aynca, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in, emrolundugu hususlar1 sil-
ratle yerine getirdigi ve ona bildirilen emirlerin sadece kendisinin degil, btittin
Mtisltimanlan baglad1g1, Musltiman olan herkesin bu emirlere, dolay1s1yla
Hz. Peygamber'e uymas1 gerektigi anla§ilmaktadtr.

Aynca bu ayet, tevhid ve ihlas'a te§vik etmekte, bunun ba§hca gosterge-


sinin gortinen ve gori.inmeyen her §eyi bir kenara buak1p Allah'a baglanmak
olduguna dikkat <;ekmektedir.
164. Ey Muhammed! "Bizim dinimize don" diyen kafirlere «de ki: 'Al-
lah her §eyin Rabbi» ve O'nun d1§1ndaki her §ey, tlpkI beniln gibi O'nun kulu
«iken, O'ndan ba§ka bir Rab m1 arayay1m?» ibadette, ba§kasm1 O'na ortak
m1 ko§ay1m? O'na ortak olunabilecegi nasil dti§iintilebilir? Bu hi<; miimkiin
mtidtir?

«Herkesin kazand1g1» gtinah «ancak kendisinedir .» Birisinin i§ledigi


su<;tan, ba§kas1 sorumlu tutulmaz. «Hi~bir giinahkar ba§kas1n1n giinah1n1
ta§1maz.>> Dolay1s1yla mti'minlere: "Bizim yolumuzu takip edin de, sizin gu-
nahlann1zz biz yuklenelim" (Ankebut: 12) §eklinde yaptig1n1z teklifin hi~bir
degeri yoktur. Hi<; kimse ba§kasmm ytiktinii ytiklenmez ki, sizin bu soziiniiz
dogru olsun.

«Sonra donii§iiniiz yine Rabbinizedir .» Kiyamet gtintinde sizi yone-


. ten Allah'a doneceksiniz. i§te o zaman «O, ihtilafa dii§tiigiiniiz §eyleri size
haber verecektir.'» Dogruyu yanh§tan, hakby1 haks1zdan ay1racak ve herke-
124 RUHU'L-BEYAN Cuz:8

se hak ettigini verecektir.

Eger, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in: "Kimin uhdesinde, bir din karde§inin


nefsine, yahut ma/Jna tecaviizden dogan bir hakkl varsa, dinar ve dirhemin
bulunmad1(g1 ve i§e yaramad1g1 ktyamet gii.nii gelmeden once, bugiin dii.nya-
da, ondan heldlhk dilesin. Aksi takdirde k1yamet gununde, zalimin salih ame-
li varsa, yaptljjl zuliim miktannca kendisinden ahnip mazluma verilecektir.
iyilikleri olmadzg1 takdirde ise yine ayni miktar mazlumun giinahlanndan
alzmp zaliminkine eklenecek ve zalim cehenneme afllacaktir. "(31) §eklindeki
hadisini hatulatarak: "Birisinin i§ledigi gtinah, nasil olur da ba§kasma ytikle-
nir ve berikinin yapt1g1 iyilikler, onlarla ilgisi olmayan ba§kas1na nasil verilir?
Bu durum Allah'1n htikmtine ve adaletine gore nas1l dogru olur?" diye bir soru
sorarsan, cevap olarak deriz ki:

Gtinahlar, etken ve edilgen olmak tizere iki ttirltidtirler. Etken olanlar,


yaln1z su9u i~leyende kalmay1p ba§kas1na da sirayet edendir. Edilgen olanlar
ise yaln1z i§leyende kalmaktadir. Mesela i\:ki i\:mek edilgen bir gtinahtrr. Bu-
nun birtek yonti vardrr ve o SU\'.U i§leyenin dr§mda hi~ kimse bu konuda sor-
gulanamaz. Ba§kas1na da sirayet eden etken gtinahlara da adam oldi.irme ola-
y1n1 omek vermek mlimktindiir. Bu konuda sus;u i§leyen hesaba \'.ekilse de,
bu olay1n iki yonlti oldugunu unutmamak gerekir: Birincisi §eriat1n s1n1nn1
a§ma hususu, ikincisi· cinayetin bir kula sirayet etmesi hususu ... i§te bu du-
rumda bir balama cani, mazlumun gtinahlarm1 yiiklenmi§ ve kendi iyiliklerini
ona vermi§ say1lrr. Ancak yine de bu, ger9ekte kendi kendisinin gtinah1n1
· ytiklenmi§tir. Yani aslmda ba§kas1nm iyiliklerini alma gibi bir durum soz ko-
nusu degildir. ~u halde burada bir ~eli§ki ve haks1zbk oldugu dti§tintilemez.
K1sacas1, ayet ile hadis aras1nda bir tutars1zhk yoktur. ikisi de ayn1 §eyi ifade
eder.

bte yandan bu ayetten anla§Ild1gma gore, nasil ki iman ehli ile kilflir eh-
li aras1nda ihtilaf meydana geliyorsa, ihlash insanlarla riyakar insanlar aras1n-
da da ihtilaf meydana gelir. Nitekim, Hadis-i §erifte §6yle buyurulnlu§tur:
"Ahir zamanda din kar.Jzltgmda dunyayz alacak insanlar ortaya fLkacaktir.
Koyun derisinden yumu~ak elbiseler giyeceklerdir. Bunlarzn dilleri baldan
tath; kalbleri ise kurtlann kalbinden. daha kattdir. Yuce Allah (c.c.) buyuru-
yor ki: 'Bunla_r Beni mi aldat1yorlar, yoksa Bana kar.Jl ~tkma cesaretinde mi
bulunuyorlar? Zallma yemin ederim ki, onlara oyle bir fitne gonderirim ki,

31- Buhari, Muslim ve Ahmed b. Hanbcl tahric etmi§lerdir.


Ayet: 164- 165 EN'AM S0RESi/6 125

en uslulanm dahi ~a§kt11hkta b1rak1r'. " <32> ~u halde mi.i'minin ba§hca gorevi
hem is;ini, hem ch§1n1 tertemiz kilmak ve aynhklan ortadan kald1nnakttr.
<;tinki.i hak birdir. "Hak'm dt~tnda sapikhktan ba~ka ne vardzr?" (Yunus: 32)

0 mmetin aras1ndaki ihtilaf1n herkese rahmet oldug,u hususu ise, kin ve


dU§manhktan kaynaklanan ihtilaf degildir. Orada anlatilmak istenen, degi§ik
§ah1s ve konumlara gore hakka dayah farkb yakla§tmlarm olabilecegidir. Ya-
ni farkh insan ki.imelerinin ve ktilttirlerin olabilecegidir.

K1sacas1 hak, uyulmaya en Iayik olandrr. Allah (c.c.) ciimlemizi dine za-
rar veren ihtilaftan ve ger9ekleri zedeleyen tartl§madan korusun ve bizi hakta
ba§anli k1lsm. Ku§kusuz her §eyi rahmetiyle ku§atan O'dur.

165. Ey insanlar, mal ve mevki gibi «verdigi §eylerle sizi imtihan et-
mesi i~in, sizleri yeryilziiniin halifeleri kdan», §tikriini.i mti eda edeceksiniz,
yoksa nankorlilkte mi bulunacaks1n1z diye sizi nimetlerle smayan «ve sizi»
§eref ve zenginlik a91s1ndan ve «derece bak1m1ndan birbirinizden iistiin
yapan O'dur.»
Rivayet edildigine gore Ctineyd kil\:tikken gtintin birinde <;ocuklarla bir-
likte oynuyordu. Bir an Seriyy-i Sakati oradan gec;ti; Ci.ineyd'e "Hey! <;ocuk,
§tiktir hakk1ndaki gorti§tin nedir?" diye sordu. Ctineyd §U cevab1 verdi: "~ti­
ktir, Allah'm sana verdigi nimetleri gtinah yolunda kullanmamandrr."

Ey Muhammed! «~iiphesiz ki» senin «Rabbin, cezaland1rmas1 siiratli


oland1r.» Nimetlerine kar§1 §iiktir gorevi yapmayanlan hemen cezaland1nr.
«0, ~ok affeden ve ~ok merhamet edendir.» Allah'm verdigi nimetleri yerli
yerinde kullanan, O'nun rahmetine ve affma mazhar olur.

Ku§kusuz yUce Allah (c.c.), §Uktir edenle nankorltikte bulunaru birbirin-


den ayrrdetmek ic;in mal ve makam verdigi gibi, ilfilli ahlakla ahlaklan1p kul-
luk gorev lerini yapanlarla hayvanhk derecesine yuvarlananlan birbirinden
ayrrdetmek ic;in de insana halifelik yetenegi vermi§tir. Buna gore gerc;ek in-
sanhk niteliklerini yitirip hayvani niteliklere biirtinen kimsenin kalbi, kulag1
ve gozti miihtirlenir. iman edip dtinya hayatmda hayirb i§ler yapanlar ise hi-
dayetle mi.ikMatlandrr1hr.

Hikaye edildigine gore, bir seferinde ibrahi1n b. Ethem hac niyetiyJe


Mekke'ye gitnli§. Tavaf esnasmda son derece glizel yuzlli bir gence rastlam1§.

32-Tirmizi ve Daremi. Aynca bkz. Si.iyfili, el-Fethu'l-Kebir, 3/4L9.


126 ROH U'L-BEYAN Ci.iz:8

Herkes onun gtizelligine hayran imi§. ibrahim b. Ethem o gence bak1p agla-
maya ba§lam1.§. Bir arkada§t kendisine: "Efendim, bu gozti ya§h bak1§1n1z1n
hikmeti nedir?" diye sorunca, ihrahim §U cevab1 vermi§: "Karde§i1n, ben Al-
lah'a bozulmas1 imkans1z bir soz verdim. Bu benim oglum, can1m, cigerim ...
Kti9tikken onu brraktim ve onlann yan1ndan <;1k1p Allah'1n sevgisine ka<;tlm.
GordUglin gibi, delikanh olmu§. Vazge9tigim bir §eye tekrar donme hususun-
da yi.ice Allah'tan utan1yorum." ibrahim'in arkada§1 diyor ki: "ibrahim, bana
dedi ki: 'Git, ona selamlanm1 soyle. Umulur ki senin selammla teselli bulu-
rum ve cigerin1deki ate§i biraz olsun sondtiriirtim.' Bunun tizerine ben o gen-
ce gidip: 'Delikanh! Allah seni babana bag1§las1n' dedi1n. Delikanh bana:
'Amca, babam nerde ki?!' diye sordu ve §6yle devam etti: 'Babain, bizim ya-
n1m1zdan <;1k1p Allah'1n sevgisine ka91p gitti. Ke§ke, bir kezcik bile olsa onu
gorseydim.' Gen<; bunlan soylerken, kelimeler bogaz1nda dtigtimleniyordu.
Sonra ibrahim'in yanma dondtim. Makam-1 ibrahim'de secdede bulunuyordu.
Ta§lar onun goz ya§lanyla 1slanm1§tL Allah'a yalvar1p yakararak §Oyle diyor-
du:
Senin a§kzn ifin ben herkesi terkettim;
Seni gorebilmek ir;in r;oluk-r;ocugu yetim birakt1m.
Eger beni sevginden yoksun btraktrsan,
Bu kalb senin dz§znda hiq kimseyle teselli bulmaz ki.

Sonra ben ibrahim'e: 'Ogluna dua et' dedim." Bunun tizerine ona §Oyle
dua etti: Allah onu gtinahlardan korusun ve raz1 oldugu hususlarda ona yar-
11

11
d1m etsin
i§te, saltanatI terkedip f akirlik ve kanaatl tercih edenlerin durumuna bak
da gor. .. Allah (c.c.) bizi ve sizi, peygarnberlerin efendisi Hz. Muhammed
(s.a.v.)'in stinnetine uyanlardan eylesin. Tevekktil ve yakin makam1na ula§ma
korwsundaki emellerimizi ger9ekle§tirsin.
En'am Suresi, her §eyi en iyi bilen Allah'm yard1m1yla tamamlandi.
Bu sure Hasan HOseyin TUNQBiLEK tarafmdan tercOme edilmi~ti r.
1. Eli/, Um, Mim, Slid.
2. Bu, sana indirilen bir kitaptir. Onunla insanlan uyar-
man, inananlara ogiit vermen ifin giigsiinde bir siklnti olma-
sm.
3. Rabbinizden size indirilene uyun. O'ndan ba§kasini dost-
lar edinip onlarin pe§ine dii§meyin. Ne kadar da az ogut ali·
yorsunuz!
130 ROHU'L-BEYAN Cuz:8

1. «Elif, Lam, Mim, Sad». Burada "Elif' Allah'1n Zati'na, "Lam" ilim
s1fattyla birlikte Zat'a, "Mim" Muhammed (s.a.v.)'in zatlrun ve hakikatinin
1nanas1na, "Sad" da bedeni ve dt§ goriinii§i.inden ibaret olan Muhammedi
surete i§arettir. (l)

2. «Bu, sana» Allah taraf1ndan «indirilen bir kitapttr. Onunla insan-


lari uyarman, inananlara ogiit vermen i~in gogsiinde bir s1k1ntl olmas1n.»
Y ani, onun hak olu§u konusunda bir §tiphen bulunmasm.
Burada muhatap her ne kadar peygamber (s.a.v.) ise de, kasdedilen ilm-
mettir. ~ek ve §tipheye di.i§meyiniz demektir. Burada "szkmtl" nm ger~ek ma-
nasmda kullanilm1§ olmas1 da soz konusudur. Soylenmek istenen §udur: "Se-
ni yalanhyacaklarmdan korkarak o kitab1 teblig konusunda ytireginde bir s1-
11
kmt1 olmasm <;tinkii peygamber (s.a.v.) kavminin kendisini yalanlamasm-

dan, kendisinden ytiz ~evirmesinden korkuyor ve tebligi yerine getirememe


duygusuyla yiiregi soohyordu.
3. By mtikellefler! «Rabbinizden size indirilene» yani Kur'an'a «uyun.
O'ndan ba§kas1n1 dostlar edinip onlar1n pe§ine dii§meyin.» Rabbiniz olan
Allah'1 buakarak, ona isyan edip, cinlere ve insanlara itaat etmek sfiretiyle on-
lar1 dostlar edinmeyin.
«Ne kadar da az ogiit ahyorsunuz!» Y ani: 0 kadar az ogi.it ahyorsu-
nuz ki, veya o kadar az zaman ogiit al1yorsunuz ki, ne o kitaptan etkileniyor-
sunuz, ne de geregiyle amel ediyorsunuz. Buna kar§1bk Allah'm dinini terk
ediyor, ondan ba§kas1nm pe§.ine dti§ilyorsunuz.
Sonra Allah (c.c.), ge~mi§ timmetlerin kendileri gibi kafir dostlarmm
dinlerine uymada 1srar etmeleri sebebiyle ba§lar1na gelenlerden ibret almadlk-
lar1 takdirde onlan tehditle §Oyle buyurmu§tur:

1- Dogru olan, ehl-i tahkik tefsircilerin gorti~tidtir. 0 da, sfire1erin ba~lanndaki hece harflerinin
(huruf-u mukattaa'mn) sadece Kur'an'm i'cazma dikkat yekmek iyin geldigi hususudur. Bkz.
Safvet'ut-Tefasir, 1/31.
Ayet: 1-6 A'RAF SURESi/7 131

4. Biz nice memleketleri hetak ettik. Azabimiz onla.ra gece·


leyin, yahut giindiiz uykulannda iken geldi.
5. Onlara azabimiz geldiginde: "Biz gerfekten zalimler
idik" demelerinden bafka itiraflari olmadi.
6. Elbette kendilerine elfi gonderilmif ola.nla.ra soracagiz.
Gonderilen elfilere de soracagrz.
7. Andolsun ki, onlara (olup bitenleri) tam bir bilgi ile mut-
laka anlatacagiz. <;iinkii Biz ( onlardan) uzak degiliz.

4. «Biz, nice memleketleri helak ettik.» Bir9ok mernleketlerin helakini


diledik. i§te o zaman, o memleketlerin ahalisine bazan Lfi.t kavminde oldugu
gibi «azab1m1z onlara geceleyin yahut giindiiz» ya da Hz. ~uayb kavminde
oldugu gibi, gtindtiziin ortasmda "kaylule" denen ogle «uykularinda iken
geldi.» Allah onlan gtindiiziln ortas1nda, §iddetli bir s1cakta giindtiz uykusun-
da iken helfilc etmi§ti.
5. «Onlara azab1m1z geldiginde» ve bu azab1n belirtilerini apa~lk gor-
dtiklerinde, hepsi de: «'Biz ger~ekten zalimler idik' demelerinden ba§ka
itiraflari olmad1.» Yani iiziintii ve pi§manhk duyarak zuliimlerini itiraf ettiler
ve kurtulu§U arzuladilar. Ancak ne yaztk ki, i§ i§ten ge9mi§tir. <;unkii azab1n
geldigi andaki tevbe fayda vermez.
6. «Elbette kendilerine el~i goncJerilmi§ olanlara» yani ha§ir gtintinde
biitiin timmetlere: "Gonderilen peygambere ne cevap verdiniz?" diye «sora-
cag1z. Gonderilen el~ilere de» kendilerine onlar1n nas1l cevap verdiklerinden
«soracag1z.» Yfillut da buradaki "sormak"tan ama9 kafirleri azarlama ve on-
132 RUHU 'L-BEYAN Cuz:8

lara ~Ikl§mak icrindir.

7. «Andolsun ki, onlara» yani peygamberlere: "Senin bize ogrettikle-


rinden ba§ka bizim bildigimiz yoktur" dedikleri zaman, «(olup bitenleri) tam
bir bilgi ile» yani icr ve d1§lann1 bilen olarak «mutlaka anlatacag1z. <;iinkii
Biz» her haltikarda «(onlardan) uzak degiliz» ki, onlar1n i§ledikleri amelle-
rinden ve hallerinden herhangi bir §ey bize gizli kalsm.

Bilmi§ ol ki, peygamberler ha§ir giiniinde §oyle derler: "Allahlm, kurtar


kurtar!" Dm1netleri ha.k.kinda <;ok korkarlar. i<rleri, saptu1c1 §ilpheler ve §eriate
ayk1n i§lerle lekelenmeyen ihlash kimselere gelince, peygan1berler onlara im-
renirler.

Kim o giin Allah'a ihlash , peygamberine (s.a.v.) inanmt§, §irkten ve


mtislilmanlann kanlarm1 alatmaktan uzak, Allah ve Rasuli.i i9in ogtit verici,
Allah ve Rasfililne itaat edeni seven, Allah ve Rasfiliine isyan edene bugzeden
kimse olarak kavu§ursa, Rahman olan Allah'm Aq1 altlnda golgelenir ve tasa-
dan kurtulur.

Rivayet edildigine gore, Kinde krallanndan birisi zevk ve eglenceye \:Ok


dti§kilndti. Bir gtin avlanmak i\:in binegine binip arkada§larmdan uzakla§tl-
gmda, topladig1 olti kemiklerini oniine koyarak, onlar1 evirip ~evirmekte olan
bir adam gormti§. Kral adama:

- Ne oldugunu bana anlatir m1s1n? Seni bu kotti duruma dil§ilren nedir?

Adam:

- Ben, uzun bir yolculuk.tay1m. Y an1mda, beni rahats1z eden iki gorevli
var. Beni, kar1nca yuvas1 gibi, dibi karanhk, kalmas1 tik.sindirici bir menzile
itiyorlar: Toprak tabakalan altmda helak olanlarla kom§U olmaya zorluyorlar.
Eger darhg1 ve korkurn;luguna ragmen bu menzilde b1rakilsayd1m, belfuun da
sonu gelirdi, s1k1ntln1n da. Arna bundan sonra ha§rin 91ghgma itiliyorum.
Sonra iki konaktan hangisine gitmem emrolunacak bilemiyorum. Sonu bu
olan bir kimse, hangi §eyden lezzet alabilir?

Kral, adamm soylediklerini duyunca, kendini attan a§ag1ya atti. Adarmn


ontinde oturdu ve dedi ki:

- Ey ki§i ! Soziin ya§ama zevkimi buland1rd1, btitiin kalbimi sard1. Ko-


. nu§mana devam et.
Ayet: 7 · A'RAF SURESi/7 133

Bunun tizerine adam §6yle dedi:

- ~u ontimdekileri gormtiyor musun? Bunlar, dtinya mahnm kendilerini


aldatt1g1; kalblerini istila edip onlan oblir taraf i<;in hazirlanmaktan ahkoydu-
gu krallann kemikleridir. Oyle ki, ecel onlan ans1z1n yakalay1verdi; emeller
pe§ine takti; nimetin gtizellikleri akillarin1 ba§lanndan aldi. Bu kemikler dag1-
hp tekrar bir araya gelecekler; yaptiklann1n hesab1 sorulduktan sonra ya ni-
met ve sukunet, ya da azap ve helak: yerine gideceklerdir.
Sonra o ki§i ortadan kayboldu. Kral onun nereye gittigini bilemedi. Ar-
. kada§lan kendisiyle kar§rla§tlg1nda renginin degi§tigini, gozya§lann1 tutama-
d1gm1 gordi.iler. Gece karanhg1 c;okttigtinde Uzerinden kralhk elbisesini <;1ka-
np, eski bir elbiseyle c;1k1p gitti. Giderken ~u misralan soyltiyordu:
R efah i~·erisindeki zamanlan bitirdi,
Gece ve giinduzun gelip gidi§i.
Ey gecenin ba§langtclnda sururla uyuyan,
Seher vakti olaylar kap1y1 falar.
Evveli ho§ olan geceye giivenme.
Nice gecelerin sonu ate§i tutu§turmu§tur.

imam Zeynel Abidin der ki: "Dtin bir meni iken yann bir le§ olacak
kimsenin bobiirlenip kibirlenmcsine hayret ederim! Yaratt1klar1111 gordiigu
halde Allah'1n varhg1 hak:k1nda §iiphe edene; birinci yarahh§I gordtigil hfilde,
ikinci yaraUh§I inkar edene; oliimstiz alemi terkedip de ge<;ici alem i9in 9ah-
§aila blisbiltiin hayret ederim!"

Aktlh insanm yapacag1 i§, ba§ma kaza gelmeden gevmi§ten ibret almak;
oliim gelip 9at1nadan hazirhg1n1 yapmaktir. Zaman rtizgar gibi ge9mektedir.
Zaman1 tiiketecegiz de yeryuztinde bir tek ki§i kalmayacak. Amel defterleri
dtirtilecek, btiyi.ik-kti~i.ik, az-~ok her §ey apa9Ik ortaya ~ikacak. Ne bahts1zdu
yard1mdan mahrum kalanlar! Ve ne bahtiyardtr yarduna mazhar olanlar!
134 RUHU'L-BEYAfJ Ciiz:B

8. Gerfek tam o giindedir. Kimin tanilan agir gelirse, i§te


onlar kurtulu1a erenlerdir.
9. Kimin de tartilan haft/ gelirse, i§le onlar, ayetlerimizi
inklir ettiklerinden dolayi kendllerini ziyana sokanlardir.
10. Dogrusu Biz sizi yeryiizune yerle§tirdik ve size orada
gefim vasitalari verdik. Ne kadar da az §iikrediyorsunuz!

8. «Ger~ek tartt ...» Burada "tarti" dan maksat, amellerin tartilmas1;


agrr gelenle hafif gelenin, iyisiyle kottistintin birbirinden aynlmas1drr. «0
giindedir.»Yani ktyamet gtintindedir. «Kimin tarblar1,» yani tartilan sevap-
lar1 «ag1r gelirse, i§te onlar kurtulu~a erenlerdir.» Burada ''tartilar" diye
<;evirdigimiz "Mevazfn" kelimesi "mevzun" kelimesinin <;oguludur. Boyle
<;ogul gelmesinin sebebi, her kul ic;in, durumuna uygun adil tartilann konma-
s1drr. <;unkti bedeni ic;in bir tart1 vardu, onunla bedeni nitelikleri; ruhu ic;in bir
tart1 vardrr, onunla ruhun s1fatlar1; srrr1 ic;in bir tart1 vard1r, onunla s1rr1n du-
rumlar1; i<; filemi ic;in bir tart1 vardir, onunla da ahlak1 tartlhr. Nitekim
Rasulilllah (s.a.v.): ''Teraziye gii.zel ahlaktan daha agzr hi~bir §ey konmamz§-
tir" ci> buyurmu§tur.

9. «Kimin de tartdan hafif gelirse, i§te onlar,>> yarattlt§lannda bulu-


nan selim f1tratl kaybettikleri, azabla kar§I kar§iya kalacak §eyleri i§ledikleri
ve «ayetlerimizi inkar ettiklerinden,» yani onlar1 tasdik etmeyip yalanlad1k-
lanndan «dolay1 kendilerini ziyana sokanlardir.» Buradaki "ziyan", senna-
yeyi kaybetmek demektir. insarun sermayesi de bizzat kendisidir. Kotti ameli

2- Hadisi Ahmed b. Hanbel ve Ebu Davud "Terazide giizel ahlaktatt daha agir hi<s·bir $ey yok-
tur" ~eklinde rivayet etmi~lerdir. el-Feth'ul-Kebfr, 3/111.
Ayet: s-10 A'RAF SURESi/7 135

sebebiyle hetak olunca, kendisini ziyana sokmu§ demektir. Rivayet edildigine


gore Rast1Hillah (s.a.v.) §oyle buyurmu§tur: "Kiyamet giiniinde iri ciisseli,
uzunca, obur bir ki~i (hesap yerine) getirilir, (hayzr ve sevabi) tartilir, fakat
bir sivrisinegin kanadz agzrltg1 kadar bile tutmaz. " <3>

Bu rivayet, tartilan1n §ah1slar olduguna i§aret eder. Nitekim baz1 alimler


de bu gorii§tedir. Fakat filimlerin 9ogunlugu, tartilarun amel defterleri oldugu
gorti§iindedir. Bu terazinin bir dili ve iki kefesi vardrr. Adfileti gostermek ve
itirazlan ortadan kaldirmak i9in halkm gozii oniinde kurulmu§tUr. Nitekim
Allah onlara yaptiklanndan sorunca dilleri ve azalan bunlan itiraf; peygam-
berler, melekler ve §ahitler de aleyhlerinde tan1kh.k ederler. Ayn1 zamanda
yapttl<lann1 defterlerinde kaydedilmi§ olarak gortirler ve hesap giintinde onla-
n okurlar. ~u rivayet bu hususu gii~lendirir: ''Bir ki~i tartzya getirilir, onun
irin doksan dokuz dosya ar;1llr. Her dosyanzn uzunlugu gozun ula~ttgl yere
kadard1r. Onun i<;in i<;inde ~ehadet kelimesi bulunan bir kart r;ikartilir. Dos-
yalar terazinin bir kefesine, kart da obur kefesine konur. Dosyalar hafif ge-
lirken , kart agtr basar. " <4>

Rivayete gore Davud (a.s.) Rabbinden ktyamet gtinilnde kurulan teraziyi


gostermesini istedi. Her kefesinin dogu ile batl aras1n1 doldurdugunu gortince,
kendinden ge~ti. Ayild1gmda §6yle dedi: "Allah'1m! Terazinin kefesini sevap-
larla doldurmaya kimin giicii yeter?" Allahii Teala da: "Ey Davud! Ben ku-
lumdan raz1 olursam, onu bir hurma sadakas1yla da doldururum" buyurdu.
Baz1lar1 da Davud (a. s.)'un §6yle dedigini rivayet eder: "Birisini rtiyam-
da gordiim, 'Allah sana nasd muamele buyurdu?' dedim. 0 da: 'Amellerim
tartlld1gmda, giinahlarim sevaplar1ma agrr bast!. 0 anda gokten bir kese geldi
ve sevaplar kefesine dil§ti.i. Bunun iizerine sevaplanm agrr bash. Keseyi ~oz­
dtigtimde bir ne goreyim, i~inde bir fakire sadaka olarak verdigim hurmalar
vard1' cevabuu verdi."

10. «Dogrusu Biz sizi yeryiiziine. yerle§tirdik.» Orada size bir mekan
ve ilzerinde karar lalacak yer; dilediginiz §ekilde tasarruf etmeye gti~ verdik.
«Ve size orada ge~im vasltalar1 verdik.» Sizin iyilik ve yararm1z i~in, ya§a-

3- Hadis Sahihayn (Buhari ve Muslim) de: "Kiyamet giiniinde iri cusseli, semiz bir ki§i (lzesap
yerine) getirilir, (hayir ve sevabz tartllir fakat) Allahu Tea/a yamnda bir sivrisinegin kanadt
agirligznda (bir sevap) tartmaz" §eklindedir. Camiu'l-Usul: 2/235.
4- Burada hadisin manas1 rivayet edilmi§ olup, ash Ahmed b. Hanbel'in Miisnedi ve
Tirmizi'nin Sunen'indedir. Bkz. Suyuti, e/-Fethu'l-Kehfr , 1/337.
136 RUHU'L· BEYAN Cuz;B

yabileceginiz btittin sebepleri yarattlk. Burada "ge9im vas1talan" §eklinde 9e-


virdigimiz "meayi§" kelimesi "1nai§et" kelimesinin 9ogulu olup yiyecek ve
i9ecek tiirtinden olup kendisiyle g~inilen §eyler demektir. Buradaki hitap,
Kurey§'edir. <;unkti ytice Allah onlan, gtiven is:inde yaz1n ~am·a, ki§m da Ye-
men'e seyahat etme imkfuu vererek diger Araplardan tistiin k1ldi. Bunun da
sebebi, Allah TeaHi'n1n Harem'inde yerle§meleri ve §erefli Evi'nin kom§ular1
olmalar1d1r. Boylece ge~imlerini saglamaya sebep olan yiyecek, iyecek ve da-
ha ba§ka §eyleri kazan1yorlard1. Size yapt1klarlffia kar§Illk «ne kadar da az
~iikrediyorsunuz!»

Bil ki, §tiphesiz nimet, ancak degerini bilmeyen ve §tikrtini.i yerine getir-
meyen kimseden 9ekilip ahnrr. Rivayete gore, peygamberlerden birisi, Allahti
TeaHi'ya Bel'am'1n halini, o ylikseli§ ve kerametlerden soma kovulu§unu sor-
du. Yiice Allah: "Bir gtin olsun verdigim §eylere kar§1 bana §tikretmedi. Bana
bir kere §iikretmi§ olsayd1, verdigimi almazd1m" buyurdu.
Ey insan! Uyan, §iiktir payandas1ru koru, nimetlerine kar§l Allah'a ham-
det! Bunlar oyle nimetler ki, en yticesi islfun, en a§ag1s1 da bir tesbihe (stibha-
nallah demeye) seni muvaffak ktlmas1d1r. Umulur ki, senin tizerine olan ni-
metlerini tamamlar ve nimetlerini elinden almak suretiyle zeval ac11tg1yla
mtibtela kilmaz. <;unkti en ac1 ve en zor §ey, ikramdan sonra ihanet, yakla§tlr-
d1ktan soma kovn1akt1f.
Ayet: 11 A'RAF SURESi /7 137

11. Ando/sun sizi yarattik, sonra size §ekil verdik, sonra da


meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. iblisten ba§ka hepsi
secde ettiler. F aka.to secde edenlerden olmadi.
12. Allah: "Sana emrettigim vakit, seni secdeden alikoyan
neydi?" dedi. "Ben ondan daha hayirliyim. <;iinkii beni ate§·
ten, onu da topraktan yaraJtin" dedi.
13. Allah: "Dyle ise oradan in, orada biiyiikliik taslamak
senin haddine degildir, haydi ftk, f'iinkii sen alfaklardansin"
dedi.
14. iblis: ''Bana, insanlarin tekrar dirilecekleri giine kadar
muhlet ver" dedi.
15. Allah: "Haydi, sen miihlet verilenlerdensin" dedi.
16. iblis: "Oyleyse beni azdirmana kar§ilik, and iferim ki,
ben de onlan saptirmak i<;in se11in dogru yoluna oturacagim.
17. Sonra elbette onlara onlerinden, arkalarmdan, sag/a~
rzndan, sollarzndan sokulacagim ve sen onlarzn fOklartni §ilk·
redenlerden bulamayacaksin" dedi.
138 RUHU'L-BEYAN Ciiz:8

18. Allah: "Haydi sen yerilmi§ ve kovulmu§ olarak oradan


fik! Andolsun ki, onlarda,n kim sana uyarsa, sizin hepinizi ce-
henneme dokluracagim" buyurdu.

11. «Andolsun sizi yarathk, sonra size ~ekil verdik,» yani baban1z
A<lem'i kendine ozgii §ekliyle §ekillendinneksizin toprak olarak yarattlk, son-
ra ona §ekil verdik. Burada bizzat Adem'in yaratih§1 yerine, blitiin insanlann
yaratlh§I ifade edilmi§tir. <;unkii onun yaratll§1ndan maksat, 9ocuklan vas1ta-
s1yla yer yiiziiniin baymdirhgrmn saglanmas1dir. Boylece onun yaratlh§t, 90-
cuklannm yaratih§t mesabesindedir.
«Sonra da» biittin «meleklere: 'Adem'e» selam ve sayg1 secdesi ola-
rak «secde edin' dedik.» <;unkii, ibadet amac1yla aln1 yere koymak olan §er'i
secde, ger9ekte ancak Allah i~in yap1ltr. Bu emirden sonra «iblisten ba§ka»
meleklerin «hepsi» hemen «secde ettiler. Fakat o,» yani iblis Adem'e «sec-
de edenlerden olmad1.» Yoksa o, Allah'a secde ediyordu.

12. «Allah: 'Sana emrettigim» yani secde emrini verdigim «Vakit, seni
secdeden ahkoyan neydi? dedi.» iblis: «'Ben ondan daha hay1rhy1m,» ya-
ni beni secdeden ahkoyan §ey, benim ondan tistiin olmamdtr. «<;iinkii beni
ate§ten, onu da topraktan yaratbn. '» Ate§, nfirani, Iatif bir cevher; toprak
ise zulmant kesif bif cisimdir. Dolay1s1yla ate§ topraktan daha hayrrhd1r «de-
di.» Ger~ekteyse Ianetlenmi§ §eytan yantldi. <;unkti listtinliigii fazilet a<;1sm-
dan degil, madde ve unsur a91s1ndan degerlendirdi. Oysa kendisine yoneltilen
emir Allah (c.c.) tarafmdandrr.

Adem'in secde edilme §erefi ve meleklere i.isttinliigti, yalruzca toprak ol-


ma ozelliginden .degildir. Onun §ereflenmesi, vas1tas1z olarak yarattlmas1 §e-.
refindendir. Nitekim ylice Allah: "Ellerimle yarattigzma secde etmekten seni
altkoyan nedir?" (Sad: 75) buyurmu§tur. Ayn1 zamanda onun tisttinlligti, ara-
c1s1z olarak Allahti Teala'ya nisbetle §ereflenmi§ ruhun tiflenmesi ve ruhun
tiflenmesi anmda onda tecelli etme ozelligindendir. Nitekim ytice Allah:
".. .ir;ine de ruhumdan ufurdiigum zaman ... " (Sad:72) buyurmaktadlf.
Bu strdan dolay1dIT ki Allah, Adem'in kahb1n1 topraktan diizenledikten
sonra degil, ona rub tifledikten sonra, melek.lerm ona secde etmelerini emretti.
Nitekim Allahti Teal§: " ...Ben muhakkak {'amurdan bir insan yaratacag1m .
. Onu tamamlay1p ir;ine de ruhumdan ilfiirdugum zaman, derhal ona secdeye
kapanm" (Sad: 71-72) buyurmu§tur. Bunun sebebi Hz. Adem'in kendisine
. Ayet: 1 1 - 14 A 'RAF SU RESi/7 139

ruh tiflendikten sonra tecelliye hazrr duruma gelmi§ olmas1du. i9indeki ruhta,
tecelliye hak kazanabilecek letafet ve nuraniyet meydana gelmi§tir. Boylece
meleklerin kendisine secde etn1esine laylk hale gelmi§tir.

13. «Allah: 'Oyle ise» ey iblis, «Oradan,» yani cennetten «in!» Bu, is-
yana kar§1 verilen ceza emridir. «Orada,» yani cennette «bilyiikliik tasla-
mak senin haddine degildir,» yani senin i<;in dogru olmaz ve boyle bir §eye
hakkm yoktur. «Haydi ~1k, ~iinkii sen al~klardans1n' dedi.» Bilytikltik tas-
lad1g1n i<;in a§ag1hk, hor ve hakir olanlardansm. Ayette, yiice Allah'1n §eytan1
huzurundan ve cennetten kovmas1, sirf isyamndan dolay1 degil, ayn1 zaman-
larda biiyiikltik taslamas1na dayand1g1 konusunda ikaz vardu. Hadiste ise:
"Kim Allah ifin tevazu gosterirse, Allah onu yiiceltir. Ve kim buyiiklilk tas-
larsa, Allah onu algaltzr" <5>buyurulmu§tur.
Arifler, nefsin huylanndan kan aghyorlardi. Rivayete gore Kad1'nm biri-
si, bir gtin EbG Yezid Bestami'ye gelir ve der ki: "Senin bildigini biz de bili-
yoruz, fakat etkisini goremiyoruz". Bunun iizerine Ebfi Yezid §U cevab1 verir:
"Bir miktar ceviz al, bir kaba koyarak boynuna as. Sonra §ehir halkma §6yle
seslen: "Kim bana bir tokat atarsa, ona bir ceviz verecegim". Cevizler bitince-
ye kadar boyle yap. Bunu yaparsan etkisini gortirstin. Bunun iizerine Kadi bir
"estagfirullah" <;eker. Ebu Yezid de ona: "Giinaha girdin; <;iinkii ben sana, se-
ni kibirinden kurtaracak §eyi soyliiyorum, sen ise kibirinden "estagfirullah"
9ekiyorsun" der.
Ebfi Cafer El-Bagdadi der ki: "Alt1 haslet, altI kimseye yak1§maz:
Alimlere tama', devlet adamlanna acelecilik, zenginlere cimrilik, fakirlere ki-
bir, ihtiyarlara sefahat, soylulara da a19akhk yaki§maz."

Tevhide saril; <;linkti o, her kotii huyun damarm1 kesen keskin bir k1h9-
trr.
14. «lblis,» yani §eytan, kovulduktan sonra: «Bana insanlar1n» yani
Adem ve ziirriyetinin, oldiikten sonra hesaba 9ekilmeleri i<;in, ikinci surun iif-
leme vakti olan «tekrar dirilecekleri giine kadar bana miihlet ver' dedi.>>
Lanetlenmi§ §eytan bununla, insanlan azdrrmak i<;in geni§ zaman bulmak, on-
lardan intikatn almak Ve Oliimden kurtulmak i<;in bir <;ikI§ yolu bulmay1 dili-
yordu. <;unkii bunlari oliimden sonra yapmas1 im.kans1zdi.

5- Ebu Nuaym, Hilye'de tahric elmi~tir. Bkz . el-Fethu'l-Kehfr, 3/180.


140 ROHU'L-BEYAN Cuz:8

15. «Allah: 'Haydi sen mi.ihlet verilenlerdensin'» yani birinci surun


iifleme vaktine kadar ecellerini erteledigim kimselerdensin «dedi.» y oksa
§eytanm istedigi tekrar dirilme vaktine kadar degil. Nitekim Allahii Teala sti-
/1
re konusunda §6yle buyurmu§tur: 0 ha/de sen, bilinen vakte kadar kendile-
rine miihlet verilenlerdensin ." (Hier: 37-38) Buradaki "bilinen vakit", sfira
birinci tifleme glinlidtir ki, o glinde yarattklar ve onlarla birlikte iblis de ollir.
Birinci liflemeyle ikinci tifleme aras1 krrk yildrr. Boylece duasm1n bir ktsnu
kabul edilmi§tir.

Allah §eytana, suf kullan imtihan yaptlg1n1, Allah i<;in ihlasla yapanla,
arzu ve isteklerine uyan1 ayirdetmek i<;in stire vermi§tir. ~oyle de denebilir:
Ondan ba§ka, kotiilerin ve kafirlerin ytiklenemeyecegi gtinahlan ytiklenmesi
ve boylece bilmeden ad1m ad1m helake yakla§mas1 i9in Allah ona miihlet
vermi§ ve diinyan111 sonuna kadar bITakm1§ttr. Ona tanman bu silre, basiret sa-
hiplerinin ibret almalar1 ve bu diinyada en uzun 01nriin, kafirlerin reislerinin
ve glinahkarlar toplulugunun liderlerinin oldugunu bilmeleri i<;indir.

16. «iblis: 'Oyleyse beni azd1rmana kar~Il1k,» yani onlarm ytiztinden


beni azg1n, dogru yoldan sapmI§, rahmetten yoksun kild1g1ndan dolay1, izzeti-
ne «and i~erim ki, hen de onlari» yani Ade1ni ve ziirriyetini «sapbrmak
i~in senin» cennete ileten -ki o islam Dinidir- «dogru yoluna» yani o yolun
tizerine «oturacaguri.» Onlari gozetleyip yol kesicilerin yoldan ge<;enlerin
yolunu kesmek i<;in tuzak kurduklan gibi, tuzak kuracag1m. Burada ''otur-
mak" Ademogullann1 azdmna hususunda gayretten kinayedir.

17. «Sonra elbette onlara onlerinden,» yani filliret yonlinden sokula-


rak onlan o konuda §iipheye di.i§tirecegim ve k1skan<;hg1 onlara slislil gostere-
cegim. «Arkalanndan,» yani dtinya yoniinden sokulup, ona te§vik edecegim.
«Saglanndan,» yani sevaplar yontinden sokularak onlan kendini begenmi§li-
ge ve riyaya dii§ilrecegi1n. «Sollar1ndan» yani giinahlar yoniinden «sokula-
cag1m» ve onlara onu stislti gosterecegim.

Dort yoniin bu §ekilde sayllmas1, dti§man1n hticumunun adeten bu yon-


lerden olmas1drr. Onun i~in list ve alttan soz edilmemi§tir. «Ve sen onlarin
~oklann1 ~iikredenlerden» yani itaat edenlerden «bulamayacaks1n' dedi.»
iblis bunu kesin olarak bildigi iyin degil, zannmdan dolay1 soylemi§tir. Nite-
kim yiice Allah: "Andolsun ki ihlis, onlar hakkmdaki zanmnz dogru r1kard1,
. gerfek/e~tirdi'' (Sebe': 20) buyurmu§tur.

iblis'i bu zanna sevkeden §ey insanlarda §errin ba§lang1cuu, yani §ehvet,


Ayel: 15- 18 A'RAF SURESi /7 141

gazap, hased ve bugzu gordilgii ic;indir.

18. «Allah» §eytana: «'Haydi sen yerilmi§ ve kovulmu~ olarak» -ki


lanetli §eytan kendini begendigi i~in, cennetten ve haylfh her §eyden kovul-
n1u ~tur- «oradan» yani cennetten «~1k! Andolsun ki, onlardan kim sana
uyarsa, sizin hepinizi cehenneme dolduracag1m' buyurdu.»
"Lemen" deki "lam" yemine giri§; "men" de §art i~indir. "Sizin hepini-
zi cehenneme dolduracagzm" ciimlesi de yeminin cevab1dir. «Sizin hepinizi»
ifadesinin anlam1; "seni, senin zlirriyetini~ Acte1n'in ziirriyetinden kafir olanla-
n" demektir. Hadiste §Oyle buyurulmu§tur: "Cehennemle cennet 9eki§meye
ba~ladz. Cehennem: 'Bana zorlu kimselerle kibirliler girecek' deyince, cen-
net: 'Bana da zayiflar ve yoksullar girecek' dedi. Yiice Allah cehenneme: 'Sen
benim azabimsm. Diled(~ime seninle azap ederim'; cennete de: 'Sen benim
rahmetimsin. Seninle diledigime rahmet ederim. Sizden her birinizin dolma
hakkz vardzr' buyurdu." <6>

~eytana uyup onun yolunda gidenlere gelince, §eytamn, 17. ayette belir-
tilen dort yonden gelecegi kimseler onlard1r. Onlar, §eytan1n emrettigi §eyi
kabul ederler. Aktlh insan, onun pe§ine taktlmaktan sakms1n, Allah'a itaat ve
kullukta ~ok ~ah§sin ki, giren.lerle beraber cehenneme girmesin.

6- Hadisi Buharl Kitahii't-Te.f~·fr'de, Muslim ve Tirmizl Cennet'te, Ahmed b. HanbeJ de Miis-


ned'de (3/3 14) rivayet etmi~lerdir.
142 RUHU'L-BEYAN Cuz:8

19. Ey Adem! Sen ve e§in cennette yerle§in, dilediginiz yer-


den yeyin. Ancak ~u agaca yakla§mayin, sonra zalimlerden
olursunuz.
20. Derken §eytan kendilerinden ortiilmii§ olan firkin yer-
lerini glistermek ifin onlara vesvese verdi ve: "Sizi Rabbiniz
ba§ka bir §ey ifin degil, sirf melek olacaginzz, yahut ebedi ka-
lanlardan olacagmiz ifin bu agaftan yasakladi" dedi.
21. Ve onlara: "Ben gerfekten size ogiit verenlerdenim" di-
ye yemin etti.
22. Boylece onlan hile ile aldattz. Agacin meyvesini tattzkla-
Ayet: 19-20 A'RAF S0RESi/7 143

rinda kendilerine ayip yerleri goriindii. Ve cennet yaprakla-


nndan iist iiste yamayip iizerlerine orlmeye ba§ladilar. Rableri
onlara: "Ben sizi o agaftan men etmedim mi ve §eytan size
apafik bir dii§mandir demedim mi?" diye nida etti.
23. "Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eger bizi bag~­
lamaz ve bize acimazsan, mutlaka ziyan edenlerden oluruz"
dediler.
24. Dedi ki: "Birbirinize d'ii§man olarak inin. Sizin ifin yer-
yiiziinde bir siireye kadar yerle§ip kalma ve ya§ayip faydalan-
ma vardir.
25. Orada ya§ayacaksiniz, orada oleceksiniz ve oradan fZ-
kanlacaksiniz '' dedi.

19. iblis'in cennetten ~1kanlmasmdan sonra, yiice Allah, Adem'e dedi ki:
«Ey Adem! Sen ve e§in» Havva «cennette yerle~in.» Orada oturmaya de-
vam edin. Bu, izin verme ve ltitufta bulunmay1 ifade eder.
Ayetteki "cennet" filimlerin ~ogunluguna gore, miikafat yeri k11Inan
"huld cenneti" dir. «Dilediginiz yerden,» cennet nimetlerinden ve meyvele-
rinden dilediginiz §eyden bol bol «yeyin. Ancak §U agaca yakla§may1n.»
Allah, bu agacm adm1 soylemeyi ve belirtmeyi gizli tuttugundan, alimler bu
konuda ihtilafa dii§ti.iler. ~tiphesiz eger bu agacm hangi aga~ oldugunun belir-
tilmesinde bizim i~in bir fayda olsayd1, elbette Allah onu belirtirdi. «Sonra
zalimlerden,» yani kendilerine zulmedenlerden «olursunuz.»
20. «Derken §eytan, kendilerinden ortiilmii§ olan ~irkin yerlerini,»
yani avret mahallerini -ki elbiseyle orttilti oldugu ic;in birbirlerinin avret ma-
hallerini gormiiyorlard1- «gostermek i~in onlara vesvese verdi ve» vesvese-
siyle onlara kottiliik yapmak, yani, meleklerin yan1nda avret yerlerinin a9il-
mas1 sfiretiyle onlan kti~iik dii§iinnek istedi.
Bunda, zorunlu durumlar d1§1nda avret mahallini a~manm c;irkin, insan
yaratlh§1na aykm oldugu konusuna i§aret vard!f.
"Vesvese", §er'an kotii olan §eyi siislu gostem1ek ic;in §eytanm insan
kalbine brraktig1 ve siirekli tekrarlad1g1 gizli sozdiir.
Adem ile e§ini tuzaga dil§tirmek ic;in ilk ba§lad1g1 §ey, onlarm yan1nda
h1c;lara h19kira aglamas1yd1. Onlar bunu i§itince iizi.il~iiler ve: "Seni aglatan
144 RUHU'L-BEYAN Cuz:8

nedir?" diye sordular. 0 da: "Size aghyorum. Olecek, i9inde bulundugunuz


nimet ve ikramlardan aynlacaksm1z" cevab1n1 verdi. Bu soz onlan etkiledi.
Bunun tizerine "kendilerinden orti.Umii~ olan firkin yerlerini gostermek ifin"
ikinci defa onlara vesvese verdi.

«'Sizi Rabbiniz ba§ka bir §ey i~in degil, s1rf melek olacag1n1z,>> yani
biinyenin letafetinde, yeme, i9me ve benzeri yollardan besin almaya ihtiya9
duymama konusunda melekler gibi olacagm1z, «yahut» olmeyip cennette
«ebedi kalanlardan olacag1mz» 1 istemedigi «i~in bu aga~tan,» onun mey-
vesini yemekten «yasaklad1', dedi.»

Meleklerin baz1 yonlerden tisttin olmas1, onlann mutlak olarak peygam-


berlerden i.isttin olduguna i§aret ctmez. <;tinkii insanlann ba§ka faziletlerinin
de bulunmas1 rntirnkiindiir.

21. «Ve onlara: 'Ben ger~ekten size» soyledigirn §eyde «ogiit veren~
lerdenim' diye yemin etti.» Yenlin sadece iblis tarafmdan yapililll§tlr. Buna
ragmen ayette "kasemehuma" §eklinde rntifaale vezninde gelrnesi, §eytamn
kar§ihkh yeminle§rne gayretine di.i§ttigtinti gostermektedir.

22. «Boylece onlar1,» yalan yere Allah'a yemin ederek «bile ile aldat-
t1.» Onlar1 agacm rneyvesinden yemeleri i<;in kandrrd1 ve ytiksek mertebeden
dti§tik dereceye indirdi. Lanetli §eytan, yalan yere Allah'a ilk yemin eden ol-
du. Hz. Adem, hi9bir kirnsenin yalan yere Allah'a yemin etmeyecegini san1-
yordu. Onun iyin de aldandi. <;unkii mti'mine yakt§an, ytice Allah'1n azameti-
ni kalbine yerle§tirrnek ic;in, Allah'a yemin eden kimsenin dogruluguna inan-
mas1dlf.

Alimlerden baz1s1 der ki: "Kirn bizi Allah'la kandrrrnak isterse kanar1z".
Hadiste de "Mii'min, kotulage kafa yormayan, kerem sahibi; facir ise aldaticz
al~akt1r," a> buyurulur.

«Agac1n meyvesini tathklarinda kendilerine ay1p yerleri goriindii.»


Meyveyi yemege ba§lay1p tad1n1 aldtldannda, ceza ve giinahm ugursuzlugu
onlan yakaladi. 0 anda giyecekleri tizerlerinden dli§ti§meye ba§lad1 ve <;1nl-
91plak kald1klann1 gorilp utand1lar. Giyecekleri, avret mahallerini gormeye
engel olan bir nurdu. Cennet elbjselerinden bir elbisedir de denilmi§tir. «Ve
cennet yapraklanndan iist iiste yamay1p iizerlerine ortmeye ba§ladtlar.»

7- Hadisi EbQ Davud, Tirmizi ve Ahmed b. Hanbel rivayet etmi ~ tir.


Ayet: 21 -23 A'RAF SURESi /7 145

Bu yapraklann incir yapraklan oldugu soylenir. <;i.inki.i incir yapragmdan ba§-


kas1 list Uste yamanmaz.

Ayette, Adem (a.s.)'den bu yana avret yerlerini ac;manm c;irkinligine i§a-


ret vard1r. Avret yerini ac;man1n ~irkinligi ak1llanna yerle§ince orttinmek i~in
nasil davrand1klar1111 gormtiyor musun?
«Rableri onlara: 'Ben sizi o aga~tan men etmedim mi ve §eytan size
apa~1k bir dii§mand1r demedim mi' diye,» azarlama ve k1nama yoluyla
«nida etti.» Bunda Allah'm " ... Bu, senin ve e§inin dii§mamdzr. Sak1n sizi
cennetten ~·ikarmascn; yoksa bedbaht o/ursun" (Taha: 117) ayetine i§aret var-
drr. Rivayet edildigine gore ytice Allah, Adem'e §Oyle dedi: "Cennet agac1
olarak sana verdi.klerim ic;inde, bu agac;tan ba§ka agac; yok muydu?" Bunun
Uzerine Adem: "Evet, izzetine yemin olsun ki, vardi. Fakat ben, senin yarattk-
lar1ndan hi~ kimsenin sana yalan yere yemin edecegini zannetmiyordum" de-
di. Allah da: "izzetime yemin olsun ki, seni mutlaka yerytizline indirecegim
de sonra zorla ve me§akkatle ge~imini temin edeceksin" buyurdu.
Derhal onu yeryiiztine indirdi, ona demir sanatm1 ogretti ve toprak siir-
mesini emretti. 0 da toprag1 stirdti, tarlay1 sulad1, hamur yogurdu ve ekmek
yapti.

23. Hatay1 itiraf edip tevbeye ko§arak: «'Ey Rabbimiz! Biz kendimize
zulmettik.» Yani masiyetle kendimize zarar verdik ve kendimizi, cennetten
91kanlmayla kar§1 kaq1ya buaktik. «Eger bizi bag1§lamaz,» gi.inahlanm1z1
ortmez «ve bize» tevbemizi kabul etmek sfiretiyle «ac1mazsan, mutlaka zi-
yan edenlerden» yani bir anhk arzu i9in ahiretteki nasibini satarak helak.
olanlardan «oluruz' dediler.» Ashnda Adem'in giinah1 ki.i~iiktil . <;ilnki.i o,
agacm meyvesini Allah'1n hiikmtine ayk1n davranmak amac1yla degil, aksine
lanetlenmi§ §eytarun sozi.ine kanarak yedi. Bu su9u i§lemesinde hatah bir icti-
hadm da pay1 oldugu §i.iphesizdir. <;unkti o, "Ancak §U agaca yakla~mayin "
(El-A'raf: 19) sozi.indeki i§aretin, yaln1zca i§aret edilen belirli bir aga~ ic;in
sozkonusu oldugunu sanm1§, ayn1 ttirden bir ba§ka aga9tan ahp yemi§tir. Oy-
sa bu ayetten amac;, i§aret edilen o aga~ tiirtiydli. Nitekim Rasfiltillah
(s.a.v.)'m eline bir ipek ve altin ahp §6yle dedigi rivayet edilir: "Bu ikisi, iim-
metimin erkeklerin.e haram; kadznlanna helaldir." <3> Bu ikisinden maksat

8- Hadisi EbG Davud, Nesai ve Tirmizt birbirine yakm Iafizlarla rivayet etmi§lerdir. Camiu'f-
Usul, 10/678.
' 146 ROHU'L-BEYAN Cuz:8

sadece elindeki ipek ve altln degil, btitlin ipek ve altin ttirleridir.

24. Allahti Teala «dedi ki: 'Birbirinize -dii§man olarak inin.» Burada
hitap, Adem, Havva ve zlirriyetlerine; ya da Adem, Havva ve iblis'edir. ib-
lis'in dti§manhk karakteri, akrebin sokma, kurdun kapma karakteri gibidir. ib-
lis'e dti§manhk etmeyi emrettik; ~link.ti ogul, babasmm dii§man1na dti§manhk
duyar. «Sizin i~in yeryiizilnde bir silreye kadar yerle§ip kalma ve ya§aytp
faydalanma vard1r.» Buradaki siire, ecellerinin bitme siiresidir. Adem tasa-
land1 ve (bir daha) cennete donemeyecegini zannetti.
25. Allahii Tefila: «Orada» yani yer yiiziinde «ya§ayacaks1n1z, orada
olecek» ve gomiilecek «Siniz Ve» hesap i9in «oradan» diriltilip «~1karda­
caks1n1z,' dedi.» Adem bu hitab1n manas1ndan, cennete donecegini anladi.
Boylece Allah'm keremi ve vaadiyle teselli buldu.

26. Ey Adem ogullari! Size firkin yerlerinizi ortecek giysi,


siislenecek elbise indirdik. Takvft elbisesi ise daha hayirlidir.
i§te bunlar, Allah 'in ftyetlerindendir. Belki dii§iiniip ojjiit ahr·
lar.
27. Ey Adem ogullan! $eytan, ana ·babaniz1, firkin yerleri-
Ayet: 24-26 A'RAF SURESi/7 147

ni kendilerine gostermek ifin elbiselerini soyarak cennetten


flkardigi gibi, sizi de §a§1rt1p bir belaya dii~iirmesin. <;iinkii o
ve kabilesi, sizin onlari goremiyeceginiz yerden sizi goriirler.
$iiphesiz Biz ~eytanlari, inanmayanlarm dostla,ri kildik.

26. «Ey Adem ogullari!» Bu hitap biittin insanlaradu. Rivayete gore


Araplar Kabe'yi 91plak olarak tavaf ederler ve "Allah'a isyan ettigimiz elbise
ic;inde tavaf etmeyiz" derlerdi. Bunun tizerine. bu ayetten itibaren ti<; ayet nazil
oldu. «Size ~irkin yerlerinizi» yani avret mahallerinizi «ortecek» -ki ortecek
bir giysinin var olmas1na ragmen avret yerini ac;mak son derece c;irkindir.
$ilphesiz ki, vilcutlarmm bu bolgelerini ac;anlar §eytan tarafmdan ayartilm1§-
trr. T1pk1 Adem ile Havva'y1 ayart1p c;irkin yerlerini ona gostermenin §eytan
igvas1yla oldugu gibi. Onun §errinden Allah'a s1gm1nz- «giysi, siislenecek>>
tiiylti ve stislii «elbise indirdik.» Semadan indinnek suretiyle sizin i9in yarat-
tlk. 0 da yagmur suyudur. Topraktan bitmi§ olan pamuk ve keten gokten inen
yagmur suyundan oldugu gibi, koyunlarm ytinlerinden yap1lan giyecek de ay-
n1 sudandIT. Burada "sus", ku§ ttiytine benzetilerek "Ri§" (tily) kelimesiyle
ifade edilmi§tir. <;iinkti "tiiy", ku§un stistidtir. T1pk1 giysinin Adem oglunun
stisil oldugu gibi. Sanki "size iki giysi indirdim. Biri, 9irkin yerlerini orten
giysi; digeri, sizi stisleyen giysidir" denilmi§tir. <;tinkti stis, gtizel bir §eydir.
Allahti Tefila: "At/an, katirlan ve e§ekleri binmeniz ve suslenmeniz ir;in ya-
rattz" (Nahl: 8) buyunnu§tur.
«Takva elbisesi» yani, Allah korkusu «ise daha hay1rhdtr.» Elbisenin
sahibini korudugu gibi, takva da sahibini zararh §eylerden ortilp korudugu
i~in, elbiseye benzetilmi§tir. Sanki Allah: "Takva elbisesi, maddi elbiseden
daha hayrrhdrr" buyurmu§tur. <;tinkil facir, her ne kadar gtizel giyinse de, av-
ret yerleri meydandadrr. Nitekim §fur §oyle der:

Sanki ben, hayasz ve gii.venilirligi olmayan ki§iyi,


topluluk i~inde <;lnlpplak goriiyorum.

«i§te bunlar,» yani elbisenin indirilmesi, «Allah'1n>> kerem ve rahmeti-


ne i§aret eden «ayetlerindendir. Belki dii~iiniip ogiit ahrlar.» Yapraklan
list i.iste koyup orttinme yerine, onlara elbise yaratt1g1 i9in nimetini tamrlar.
Ya da soz dinlerler de avret yerini a~ma gibi ~irkinliklerden uzakla§rrlar.
Peygarnber Efendimiz, yalruzken bile orti.inmeyi, ki§inin hanim1yla 91p-
148 RUHU'L-BEYAN Cuz:8

lak olarak cima etmem.esini emir buyurmu§tur.

Ki§i, elbise giymekle, avret yerini ortn1eyi ve miisliimanlara kendini


sevdirmek ic;in onunla stislenmeyi ama\:lamahdu. Yoksa nefsinin ho§una git-
tigi ic;in degil. <;unkil bu niyetle giyinn1ek, akh, nefsin arzu ve zevklerinden
hic;bir §eyi kan§tirmadan, bulan1khklardan temizler ve ayd1nlat1r. Bu niyet se-
bebiyle ecre nail olur.

27. «Ey Adem ogullari! Seytan, ana-baban1z1,» yani Adem ile Hav-
va'y1, «~irkin yerlerini>> yani avret mahallerini «kendilerine gostermek i~in
elbiselerini soyarak cennetten ~1kard1g1 gibi,» ayartmak siiretiyle «sizi de
§a§irhp» cennete girmenize engeJ olacak «bir belaya» ve s1kmt1ya «dii§iir-
mesin.» Ana-baban1z Adem ve Havva'rnn cennetten c;1kar1lma belas1 gibi, sizi
de bir belaya dti§tirmesin. <;unkti onlar1n ayaklann1 kaydirmaya gticii yettigi-
ne gore, c;ocuklann1n ayaklann1 kaydrrmaya haydi haydi gticii yeter. Oyleyse,
size dti§en §ey, onun vesvesesini kabul etmekten sak1nmakt1r.

"Elbiselerini soyarak" ayetinin tefsirinde ibn Abbas §oyle der: "Onlann


elbiseleri tunaktandi. Yani timaga benzerdi. <;unkti o elbise, onlar ic;in trrnak
§eklinde yarat1lm1§tl."
"(;irkin yerlerini" yani avretlerini "kendilerine gostermek ifin". Halbu-
ki bundan once kendi kendilerine avret yerlerini gormilyorlardi. Nitekim
"'
rivayete gore Hz. Adem, uzun boylu bir ki§iydi. Sanki upuzun hurma agac1
gibi. Sac;lan s1kt1. Bilinen su9u i§leyince, c;irkin yeri gortindti de cennette ka9-
maya ba§ladi. Bunun ilzerine Rabbi ona: "Ey Adem! Benden mi ka91yorsun?"
diye nida edince: "Hayrr, fakat ben utandun" dedi.

«<;iinkii o,>> yani §eytan «Ve kabilesi,» yani askerleri ve ztirriyeti, «si-
zin onlari goremiyeceginiz yerden sizi goriirler .» Baz1 hallerde onlann bizi
gormesi, bizim onlan gormemizin imkans1z oldugunu gerektirmez. insan bi-
9imine girdiklerinde onlan goriirtiz. Nitekim rivayette oldugu gibi, baz1 in-
sanlar cinleri apa91k gortirler. Allah, onlarm cisimlerini katila§tlnp, bizim de
goz 1§1nlanm1z1 gtic;lendirmi§ olsayd1, elbette onlan gortirdi.ik. Nefesin de-
vamh girdigi bedenlerimize cinlerin de girmeleri imkans1z degildir. Nitekim
Hadiste: "Suphesiz ki ~eytan insana, kamn deveran1 gihi niifuz eder"(9 ) buyu-
rulmu§tur.

9~ Hadisi Buharl, Ebu Davud, ibn Mace ve Ahmed b. Hanbel rivayet etmi§tir.
Ayet: 27 A'RAF SURESi / 7 149

Sonra, Allahti Teala'n1n "o sizi gorur" sozti, onun, zaranndan sakiml-
mas1 zor bir dil§man oldugunu a91klayarak nehyin sebebini (yani: "$eytan si-
zi ~a~trtlp bir belaya du~iirmesin'' sozilntin gerek9esini) belirtmektir. c;unkti,
o seni gorilp de, senin onu goremedigin dti§manla ba§a 91kmak oyle zordur ki,
ondan ancak Allah'1n korudugu kimseler kurtulur.

0 halde, akilh insanm onun zaranndan 9ok sak1nmas1 gerekir. Eger:


"Biz onlan goremedigimize gore, onlarla nasil sava§ahm ve onlardan nas1l
korunahm?" diye sorulacak olursa, cevap olarak: "Biz, onlann §ahislanyla sa-
va~makla degil, sadece onlar1n vesveselerini uzakla§trrmak, kalbimize buak-
mak istedikleri §eyi, o §eyden Allah'a s1gmarak kabul etmemekle emrolun-
duk" deriz.

«~iiphesiz
Biz §eytanlar1,>> aralannda terkedilmi§lik ve azgmhk icad et-
1nek suretiyle «inanmayanlann dostlar1 ktld1k.» Boylece onlar, birbirlerine
yak1n oldular ve birbirlerini azdirdilar.

Riva yet edildigine gore lanetli §eytan, Zekeriyya'n1n oglu Y ahya


(a.s.)'ya goriindi.i de: "Ben sana ogtitte bulunacag1m" dedi. 0 da: "Yalan soy-
liiyorsun. Sen bana ogtit verme, fakat Adem ogullanndan haber ver" dedi.
~eytan §Oyle dedi: "Bize gore onlar ti<; gruptur:

Bunlardan birinci grup bizce en zorlulandrr. Onlan, ak1llarm1 <;elerek el-


de ederiz. Sonra giderler istigfar ve tevbeye ba§vururlar. Boylece btitlin
planlar1m1z1 alt list ederler. Tekrar onlara doneriz, onlar da onceki gibi tevbe
ve istigfara donerler. Onlardan timidimizi kesmeyiz, ama istedigimizi de elde
edemeyiz. Biz bu durumdan bitkin hale geliriz.

ikinci gruba gelince, onlar bizim elimizde, sizin <_;ocuklarm1z1n elindeki


top gibidirler. Biz onlara yeterli oldugumuzdan onlan istedigimiz gibi elimiz-
de oynat1nz.

U\:iincii grup ise, senin gibi masumdurlar. Onlara hi\:bir §ey yapama-
y1z, II

Bundan sonra Hz. Y ah ya ona: "Bentle, gti~ yetirebildigin bir §ey oldu
mu?" deyince, o da: "Hayir. Sadece bir kere sen yemek yemeye gelmi~tin .
Ben de sana onu lezzetli gostermeye devam ettim de, istediginden fazla ye-
din. 0 gi.in uyuyakahp her zaman kalkt1gm gibi namaza kalkamad1n" cevabm1
verdi. Bunun tizerine Hz. Yahya: "~tiphesiz, bundan sonra doyuncaya kadar
150 R0 H U 'L-BEYAN Ciiz:8

yemeyecegim" deyince, §eytan da ona: "Ben de senden sonra hi~bir insan og-
luna ogilt vermiyecegim" dedi.

28. Onlar bir kotiilii.k yaptzklan zaman: "Babalanmizi bu


yolda bulduk, Allah da bize bunu emretti" derler. De ki: "Al-
lah kotiilii.gii. emretmez. Allah'a karfi bilmediginiz feyleri mi
soyluyorsunuz?,,
29. De ki: "Rabbim (bana) adaleti emretti. Her mescidde
yiizlerinizi O'na dogrultun ve dini yalniz Allah'a has kilarak
0 'na yalvann. ilkin siu 0 yarattzgi gibi, yine 0 'na doneceksi-
niz."
30. 0 bir grubu dogru yola iletti, bir gruba da sapiklik hak
oldu. 9unku onlar, Allah 'r. birakip §eytanlan kendilerine dost
edindiler. Boyle iken kendilerinin dogru yolda oldugunu sani-
yorlar.
Ayet: 28-29 A'RAF S0RESi/7 151

28. «Onlar» yani, Kurey§ kafirleri «bir kotiiliik» yani, puta tapma, ta-
vafta avret yerini ac;ma ve buna benzer son derece c;irkin bir i§ «yapttklari
zaman: 'Babalar1m1z1 bu yolda bulduk, Allah da bize bunu emretti' der·
ler.» Demek ki yaptlklan kottiltigiin iyiligine dair iki delil one stirtiyorlar:
Birincisi: Babalan taklit. "Babalanmizi bu yolda bulduk" ifadesi bunu
gosteriyor.
ikincisi: Allah'a iftiray1 ifade eden "Allah da bize bunu emretti" sozleri.
Bozuklugu ortada oldugu ic;in ytice Allah, birinci delillerine cevap ver-
meye gerek gormemi§tir. <;tinkti taklit, yanh§hg1na delil getirilen fiilin dogru-
luguna deli! saytlmaz. ikinci delili ise, «De ki: 'Allah kotiiliigii emretmez>>
soziiyle reddetmi§tir. <;unkii Allah'm adeti, gtizel fiilleri emretmek ve gtizel
hasletlere te§vik etmek tizerine cereyan etmi§tir. «Allah'a kar§l» O'nun em-
rettigini «bilmediginiz §eyleri mi soyliiyorsunuz? '» Halbuki ilmin yolu, ya
i§itmek, ya da peygamberler vas1tas1yla ogrenmektir. Onlar ise peygamberle-
rin peygamberligini inkar ediyorlar. Bu durumda Allah'm htikiimlerini ogren-
meye onlar i~in yol yoktur.
29. «De ki: 'Rabbim (bana) adaleti emretti.» Ayette gec;en "kist",
adfilet demektir ki, her §eyin ortas1, ifrat ve tefritten uzakhk demektir. <;tinkii
bir rivayette: "i§lerin en hayzrlisz, orta olanlarzdzr" buyrulur.
Bir i§ yapmak istedigin zaman orta yolu tut.
<;unkii ifrat da tefrit de kotulenmi§tir.

«Her mescidde» yani her secde edilen yerde «yiizlerinizi O'na,» k1ble-
ye «dogrultun.» Dosdogru olarak, ba§ka §eye degil, Allah'a ibadete yonelin;
ytizlerinizi de k1bleye dogrultun. Burada secdeden maksat, "parc;adan soz edip
biitlinti anlama" kurahnca, namazdrr.

Bu ayet, farz namaz1 cemaatle kilman1n vticfibuna i§aret ediyor. Alimler


derler ki: "Farz namazlar ve teravih gibi cemaatle ktlmmas1 emredilen namaz-
larm camide kihnmas1, sevap yoniinden, evde cemaatle kilmmasmdan daha
iistiindiir. <;iinkti camide k1lmakta islam'm §iarlanru gosterme durumu vardrr.
Ttpki bunun gibi, evde cemaatle kihnan namaz da, tek ba§ma kiltnan namaz1n
sevabmdan fazladrr."
«Ve dini» yani taat1 «yaln1z Allah'a has kdarak O'na yalvarin.» O'na
ibadet edin. Burada husus yani "O'na yalvarm" zikredilmi§, umfim yani "O'na
152 ROHU'L-BEYAN Ciiz:8

ibadet edin" kasdedilmi§tir. <;i.inki.i dua, ibadet konulanndand1r. 0 da, fakr ve


tevazu is;inde olup, Allah kar§1s1nda boyun bi.ikmektir. ibadetten kasdedilen
de, ibadetin payandas1 da budur. "Dini yalmz Allah'a has kilarak O'na yalva-
rzn." <;iinkti ahirette var1§m1z O'nadir.
«Ilkin sizi 0 yaratttg1 gibi» O'nun dirilterek dondtirmesiyle «yine
O'na doneceksiniz.'» Boylece yaptiklann1zm kar§1hg1n1 verecektir. Burada,
mtimktin oldugunu ifade etmek ic;in, "ilk yaratlh§" a benzetilmi§tir. Ku§kusuz
ilk yaratmaya gticil yetenin, tekrar diriltmeye de gi.ici.i yeter. <;tinkti sizin ol-
dtikten soma diriltilmeniz ilk yarattl1§m1zdan zor degildir.

30. «0 bir grubu dogru yola Hetti, bir gruba da» me§iete tabi ge9mi§
kazfuun geregi olarak «sap1khk hak oldu. <;unkii onlar Allah'• b1rak1p §ey-
tanlart kendilerine dost edindiler .» Yani, §eytanlar1 dost edindilderi, hak ile
battl arasuu ay1rt etmeksizin onlann 9agrrdtl<lar1 §eyi kabul ettikleri i<rin sa-
pikhk onlara hak oldu.

Dogru yol ve sap1khk, her ne kadar ba§lang19ta Allah'm yaratmas1yla


meydana geliyorsa da, ancak 0 bunu, kulun onu kazanmas1 ve onun meydana
gelmesi i9in yah§masma gore yaratrr.

«Boyle iken kendilerinin dogru yolda oldugunu san1yorlar.» Burada,


mticerred zannm dinin s1hhati hususunda yeterli olmad1gma i§aret vardu. Oy-
sa bu konuda kesinlik ve §tiphesizlik gereklidir. <;tinkti Allahti Tefila kafirleri,
kendilerinin dogru olduklarm1 zannetmelerinden dolay1 kmam1§tlr. Eger suf
zan yeterli olsayd1, onlar1 bundan dolay1 kmamazd1.
Ayet: 30-31 A'RAF S0RESi /7 153

31. Ey Adem ogullan! Her mescide gidi§inizde ziynetli elbi-


selerinizi giyin. Y eyin, ifin, f akat israf etmeyin. <;iinkii Allah
israf edenleri sevmez.
32. De ki: "Allah 'in kullari ifin fikardigi siisii ve giizel n-
ziklari kim haram kildi?" De ki: "Onlar, diinya hayatinda
inananlar ifindir. Kiyamet giiniinde ise yalniz onlara mahsus-
tur. " i§te, bilen bir topluluk if in ayetleri biiyle Qflkliyoruz.
33. De ki: "Rabbim ancak apk ve gizli kotiiliikleri, giinahi
ve haksiz yere ha§ kaldirmayi, hakkinda hifbir delil indirmedi-
gi ~eyi Allah'a ortak ko§manizi ve Allah hakkinda bilmedigi-
niz §ey[eri soylemenizi haram kzfml§hT.
34. Her iimmetin bir eceli vardir. Ecelleri gelince, ne bir an
geriye atabilirler, ne de bir an ileriye alabilirler. "
35. Ey Adem ogullan! Size kendi ifinizden ayetlerimi anla-
tacak peygamberler gelir de kim sakinir ve kendisini islah
ederse, onlara korku yoktur ve onlar iiziilmeyeceklerdir.
154 RUHU'L-BEYAN Ciiz:8

31. «Ey Adem ogullar1! Her mescide gidi§inizde ziynetli elbiselerini-


zi giyin.>> Her ne kadar ziynet, kendisiyle stislenilen liiks giysilere verilen
isimse de, tefsirciler, buradaki "ziynet" ten amacm, avret yerini orten giysi
oldugunu soylemi§lerdir. Buna, ayetin niizul sebebini delil gosterirler. 0 da
§Udur:
Cahiliye doneminde Arap kabileleri Kabe'yi <;1plak olarak tavaf ediyor-
lar ve: "i<;inde giinah i§ledigimiz ve gtinahlarla kirlettigimiz elbiselerle tavaf
etmeyiz" diyorlard1. Boylece giindiiz erkekler, gece de kadmlar 91plak olarak
tavaf ediyorlardi.
Bunun tizerine ytice Allah, elbiselerini giymelerini; ister namaz, ister ta-
vaf i9in olsun, her mescide giri§lerinde soyunmamalann1 emretti. Halbuki on-
lar, Mina'ya ayak bastiklar1nda, her biri elbisesini binegindeki heybeye sokar;
eger tavaf ederken i.izerinde elbise varsa, dovtili.ir ve elbisesini 9Ikartrrlard1.
Kad1nlar da geceleyin 91plak olarak: tavaf eder, ancak kal9alann iizerine sey-
rek bir §ekilde kesilmi§ ptiskiil gibi sarkan s1nm baglar, bu da avret yerini tam
olarak ortmezdi.
Bu ayet, namazda avret yerinin ortiilmesi konusunda delildir. Ayetin an-
lam1 §Udur: Gerek tavaf, gerekse namaz i<;in her mescide giri§inizde, av_ret
yerinizin orti.ilmesi i9in elbiselerinizi giyin. Namaz esnasmda en gtizel elbise-
leri giymek mtistehaptlr. \:iinki.i "zinet"ten ama9, elbisedir. Elbise giyinmek
farz, gtizel bir §ekilde giyinmekse stinnettir.
Ebfi Hanife (r.a.), gece namaz1 i9in, bir gomlek, bir sank, bir ctibbe ve
bir de §alvardan olu§an elbise edinmi§ti. Degeri binbe§ytiz dirhemdi. Bunu
her gece giyer ve §6yle derdi: Allah i9in stislenmek, insanlar i~in stislenmek-
ten daha evladrr.
Size helal olan §eylerden «yeyin, i~in, fakat» harama tecavtiz etmek
veya a§rrt yemek suretiyle «israf etmeyin.» <;link.ti ihtiyac;tan fazlaslill yemek
de israftrr.
"'
Rivayete gore Amir ogullar1 haccettikleri gtinlerde olmeyecek kadar
yerler, yagh yemezler, bununla haclanna sayg1 gosterdiklerini dti§ilntirlerdi.
Mtisliimanlar da boyle yapmak isteyince bu ayet nazil oldu.
«Ciinkii Allah israf edenleri sevmez>>; yaptiklanna raz1 olmaz ve onla-
. n ovmez.. Ki§inin i~inin ~ektigi her §eyj yemesi israf saytlrr.
Ayet: 31-32 A 'RAF SURESi/7 155

Rivayete gore Harun Re§id'in uzman bir hristiyan doktoru vard1. Ali ibn
Htiseyin'e: "Sizin kitabm1zda tip ilmiyle ilgili hi<;bir §ey yoktur. Halbuki ilim;
dinler ilmi ve beden ilmi olmak i.izere ikiye aynlrr." 0 da ona cevaben:

-$tiphesiz ki Allah, btiti.in t1bb1, kitab'1m1zm yanm ayetinde toplamI§tlr.


-Peki, nedir o?

-Ytice Allah'm "yeyint ifintfakat israf etmeyin" buyrugudur.

-Peki, Peygamberinizin tlpla ilgili herhangi bir sozti var m1drr?

-Evet, Peygamberimiz (s.a.v.) tibb1 birka<; Iaf1zda toplam1§tlr.


-Nedir o?

-Onun "Ademoglut midesini doldurmaktan daha §erli bir kap doldur-


madi. Ha/buki ademoglunat belini dogrultmas1 i~in birkaf lokmaczk yeter." <10)
soztidiir.

Bunun tizerine hristiyan doktor:

-Kitabm1z da, Peygamberiniz de Calinos'a tip diye bir §ey btrakmad1,


dedi.

ibn Abbas (r.a.) §6yle diyor: "Diledigini ye, diledigini giy. Yeter ki iki
haslet seni hataya dii§iirmesin : israf ve kibir."

32. «De ki: 'Allah'1n, kullar1 i~in» pamuk ve keten gibi bitkilerden,
ipek ve ylin gibi hayvanlardan ve zuh gibi madenlerden «~1kard1g1» elbise ve
gtizellik veren §eylerden «siisii ve giizel r1z1klar1 kim haram kdd1?'» Y ani
et, yag ve slit gibi yiyecek ve ic;eceklerden olu§an lezzetli §eyleri kim haram
kild1?

Bil ki, ki§i farzlar1 yerine getirir, gtizel bir manzara ve gtizel elbiselerle
nimetlenmek isterse, bunda bir sakinca yoktur. Kim de, en az ge<;ime kanaat
eder, geri kalanm1 ahirette faydalanacag1 §eye harcarsa, bu daha iyidir. <;unkii
Allah'1n katmdaki, daha hayrrlt ve daha kal1c1du.

«De ki: 'Onlar,» yani siis ve gtizel nz1klar «diinya hayatanda inanan-
lar i~indir.» Onlar i~in kararla§tudm1§tlr. Gtizel nztklarm yaratilmas1ndaki

10- Hadisi Tirmizl ve Ahmed b. Hanbel rivayet etmi§tir.


156 RUHU'L-BEYAN Cuz:8

as1l hedef, mtikeleflere Allahti Teala'ya ibadet iyin gii9 kazand1rmak iyindir.
Yoksa kiiftir ve isyan etmeye gti9 kazandirmak iyin degildir. 0, aslmda ina-
nanlar ivm olup, kafirler bu hususta on1ara tabidir (yani ikinci derecededirler).
«Ktyamet giiniinde ise, yalmz onlara mahsustur.'» Bu konuda dtinyooa,
mti'minler ve kfilirler ortak olsalar bile, fillirette mti'minlere kimse ortak olamaz.

«i§te bilen bir topluluk i~in ayet1eri boyle ac;1khyoruz.» Ayetlerin ih-
tiva ettigi son derece gtizel manalan bilen bir topluluk i<_rin, bu hiikmti avikla-
d1g1m1z gibi, diger hiikilmleri de a<_r1k1Iyoruz.

33. «De ki: 'Rabbim ancak» kiiftir ve nifak gibi «a~1k ve gizli kotii-
liikleri,» yani, 9irkinligi a<;1ga 9Ikm1§ ve artm1~ gtinahlan -ki bunlar btiytik
gtinahlardrr- «giinah1» yani gilnah1 gerektiren §eyi -ki bu, kiic;tik ve biiytik
giinahlar1 i9ine alrr- «Ve hakstz yere ha§ kaldarmay1» veya kibiri, «hakkln-
da hi~bir delil» yani hilccet ve biirhan «indirmedigi §eyi Allah'a ortak ko§·
man1z1 ve Allah hakk1nda» s1fatlann1 inkar ve mil§riklerin "ve Allah da bize
bunu emretti" (A'raf: 28) dedikleri gibi O'na iftira ederek «bilmediginiz §ey-
leri soylemenizi haram kdmt§tlr. '»

Ayette ge9en "ba§ kaldirma", daha once zikredilen "giinah" ifadesinin


kapsanuna girdigi halde aynca zikredilmesi, ondan saklndirmada milbalaga
i9indir.
"H_akkinda hit;bir deli/ indirmedigi" sozti, n1i.i§riklerle alay1 ifade eder.
<;unkil o delil ininceye kadar, Allah'a ortak ko§ma ve ibadet etme hususunda
delil ve btirhan yoktur.
34. «Her ilmmetin bir eceli>>, oltimleri iyin takdir edilmi§ zaman «var-
dir. Ecelleri» yani tizerlerine, koklerini kesecek azabm inmesi i~in belirlenen
vakit «gelince,» bu vakti «ne bir an,» yani zamandan az bir §ey «geriye ata-
bilirler, ne de bir an ileriye alabilirler .»

Rivayete gore, meliklerden biri ibadete 9ok dti§kiindti. Sonra, dtinya ve


devlet reisligine meyletti. Ytiksekye bir k6§k yapt1rd1. D5§enmesi i9in emir
verdi. Sofralar kuruldu. Halkl 9agrrdi. Y anma gelip yeyip i9meye, ko§ktin ya-
p1sma hayranhkla bakmaya, kendisine dua edip gitmeye ba§ladilar. Giinlerce
burada ikamet etti, sonra kendisiyle birlikte oturmakta olan yalan arkada§la-
nndan bir gruba: "Goriiyorsunuz, bu ko§ki.imde ne kadar sevin9liyim. <;ocuk-
lar1mdan herbiri i~in de onun bir benzerini yapmaya kendi kendime soz ver-
. dim. Yan1mda birka9 gtin kahn da sohbetinizle yaln1z1Ig1m1 gidereyim ve si-
Ayet: 33-35 A'.RAF SORESi/7 157

zin gorti§tintizti alay1n1'' dedi. Gtinlerce onun yan1nda oynay1p eglendiler.


Ko§kti nasil yapacagm1 onlara daru§iyordu. Onlar bir gece vakti eglenirken
ko§ktin obtir ucundan gelen bir ses i§ittiler. ~oyle diyordu:

Ey olumiinu unutan banf!


Hif guvenme; filnku olum yazllmi§tir.
Bu insanlar, sevinseler de,
Oliim, arzulann onune dikilmi§ bir yok olmadir.
Yerle§miyecegin ko§kleri yapma
ibadete ba§vur ki gunah (m) bagz§lansm .

Bu sesten 9ok korktu ve dedi ki:


- Benim i§ittigimi i§ittiniz mi?
- Evet, dediler.
- Benim hissettigimi hissediyor musunuz?
- Ne hissediyorsun ki?
- Kalbimin darald1gm1 hissediyorum. Bu oltim hastahg1ndan ba§ka bir
§ey degildir.
- Hayn, aksine saghk ve afiyettir.
Bunun lizerine aglad1, sonra §araplan dokttirdii, 9alg1 filetlerini krrd1rd1,
Allah'a tevbe etti ve ruhu 9Ikmcaya kadar "oltim, oltim" dedi durdu. Allah ona
rah.met etsin.
35. «Ey Adem ogullari!» Bu hitap blitiln insanlaradu. «Size kendi i~i­
nizden» yani kendi cinsinizden «ayetlerimi anlatacak,» htiktimlerimi ve ka-
nunlanm1 a<;1klayacak «peygamberler gelir de, kim» onlara kar§I gelmekten,
onlan yalanlamaktan «sak1nir ve kendisini», amelini «Isiah» ve O'nun

RasiHune itaat «ederse, on Iara korku yoktur yani gelecekte asilerin ba§ma
gelecek §eyden korkmayacaklar «Ve onlar» dilnyada kaybettikleri §eye
«iiziilmeyeceklerdir.» <;unkil onlar, ikram ve nza yeri olan cennette, mtitta-
kiler i~in haz1rlanan ~eylerdeki lezzetlere garkolmu§lardu.
158 RUHU'L-BEYAN Cuz:8
Ayet : 3 6 A'RAF SURESi / 7 159

36. Ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara kar§i biiyiikliik


taslayanlar var ya, i§te onlar ate§ ehlidir. Onlar orada ebedf
ka.lacaklardir.
37. Allah'a kar§l yalan uydurup iftira eden, ya da O'nun
ayetlerini yalanlayanlardan daha zli.lim kim vardir? Onlann
kitaptan nasipleri kendilerine eri§ecektir. Sonunda elfilerimiz
gelip canlarini alirken derler ki: ''Allah 'i buakip da tapttklan-
nzz nerede?" Onlar da: "Bizi birakip kayboldular" derler. Ve
kflfir olduklarina dair kendi aleyhlerinde §ahitlik ederler.
38. Allah: "Sizden once gefmi§ cin ve insan iimmetleri ile
birlikte siz de ate§e girin" diyecek. Her iimmet girdikfe kendi
yolda§lartna Ianet edecek. H epsi birbiri ardindan cehennemde
toplaninca, sonrakiler oncekiler ifin: "Ey Rabbimiz! Bizi i§te
bunlar saptirdilar! Onun ifin onlara ate§ten bir kat dahafaz-
la azab ver" diyecekler. Allah da: "Her biri if in bir kat daha
fazla azab vard1r,fakat siz bilmezsiniz" diyecektir.
39. Onceldlerde sonrakilere derler ki: "Sizin bize bir iistiinlii-
gii.niiz yok. 0 ha/de siz de ka:mnd1khrinwi karpltk ama tadln!"
40. Bizim ayetlerimizi yalanlayip da onlara karft kibirlen-
mek isteyenler var ya, i§te onlara gok kapilan afllmayacak ve
onlar, deve igne deligine girinceye kadar cennete giremeye-
ceklerdir. Suflulari i§te biiyle cezalandinnz!
41. Onlar ifin cehen-,,em ate§inden bir do§ek, iistlerine de
(cehennem ate§inden) ortiiler vard1r. i§te wlimleri boyle ceza-
landinnz!

36. «Ayetlerimizi yalanlayanlar», inkar edenler «Ve onlara kar~1 bii-


yiikliik taslayanlar» yani bObtirlenip de onlara inanmayanlar «var ya, i~te
onlar ate§ ehlidir. Onlar orada,» cehennetnde «ebedi kalacaklardir.» Ora-
dan hi~ ~1kmayacaklard1r.
160 RUHU 'L-BEYAN COZ:8

37. <<Allah'a kar§I yalan uydurup iftira eden,» yani, O'nun soylemedi-
gi ~eyi soyledi diyen, dolay1s1yla ona ortak~ e~ ve ogul isnad eden~ «ya da
O'nun ayetlerini» yani soylectiklerini «yalanlayanlardan daha zalim kim
vardtr?» Allah, kendisine kar§l yalan uydunnay1 ve ayetlerini yalanlatnay1
gtinahta e§it tut1nu§ ve §Oyle buyunnu§tur: «Onlann» yani Allah'a iftira et-
mek ve ayetlerini yalanlrunakla nite1endirilenlerin «kitaptan», nz1k ve omtir
olarak kendileri iyin yaz1landan <<nasipleri» yani paylan «kendilerine eri§e-
cektir. Sonunda el~ilerimiz gelip» yani oliim melegi ve yard1mc1lan onlann
«canlar1n1 ahrken», yani ruhlann1 kabzederken -ki bunun anlain1, oltim me-
lekleri kendilerine gelinceye kadar nz1k ve omtir olarak kendileri ivin yaz1lan-
dan paylan ne ise kendilerine eri~ecegidir- de onlan k1nayarak «derler ki:
'Allah'1 b1rak1p da» ilfill di ye dtinyada «tapttldanruz nerede?' Onlar da:»
Yani kiifirler de: «'Bizi b1rak1p kayboldular'»~ ortadan kayboldular, yerleri-
ni bile bilmiyoruz «derler. Ve» dtinyada «kafir olduklarina» yani sonucunu
ve sap1khg1m gordiiklerinde. asla ibadete lay1k olmayan §eylere taptlklanna
«dair kendi aleyhlerine §3.hitlik ederler.»
38. K1yamet gtintinde «Allah» onlara: «'Sizden once» kafir olarak
«ge~mi§ cin ve insan i.immetleri ile birlikte siz de ate§e girin' diyecek.»
A

Ayette cin, insanlardan once zikredilmi§tir. <;i.inkti cinler insanlardan once ya-
ratdm1§tlr. Allahii Teala cinleri yaratt1g1nda, onlardan kimi mu'min, kimi de
kafircti. Kafir olanlar inananlara tisttin gelip onlann kokiinti kaz1y1nca, Allah
onlara meleklerden bir ordu gonderdi. Ordu iyinde iblis de vard1. Allah onlan
cinlere 1nusallat etti de hepsini helfil< ettiler. Onlardan sonra Allah Actem'i ve
ondan da ziirriyetini yaratti. Onlardan kimisi Kabil gibi kafir, kimisi de Rabil
gibi mti'mindi. i§te boylece cehenneme girmeyi hak eden kafir bir Ummetle,
cennete ginneyi hak eden mti'min bir timmet, giintimtize kadar devam edegel-
mi§, diinyan1n sonuna kadar da deva1n edecektir. Nitekim RasuluJlah (s.a.v.)
§Oyle buyurmu§tur: "Yeryiiziinde 'Allah, Allah' diyenler bulundugu m.iiddetre
k1yamet kopmaz." <ll>

Geymi~ ve gelecek ilmmetlerden «her i.immet» cehenneme «girdik~e»


tabi olduklan «kendi yolda§larina lanet edecek.» Mti§rikler mti§riklere, Ya-
hudile r Yahudilere, Hristiyanlar Hristiyanlara, mecusiler mecusilere ve
halklar liderlerine lanet edip §Oyle diyecekler: Allah size lanet etsin! Bizi siz-
ler aldatt1mz!

l l- MUslim'in rivayet.i: "Allah, Allah diyen h.ifbir kimse iizerine kzyamet kopmaz" ~eklindedir .
Tirmizi de: "Yeryuziinde Allah, Allah demneyinceye kadar ... " §ek.linde rivayet etmi§tir.
Aye t: 37-40 A'RAF SORESi/7 161

"Yolda~lzk"tan maksat din ve ideoloji yolda§hg1dir. Ayette "Ehaha"


den1neyip "uhtehli" denmi§tir. <;tinkti bununla i.immet ve cemaat kasdedil-
mi§tir.
«Hepsi birbiri ard1ndan» grup grup, birbirlerine lanet ederek girdikleri
«cehennemde toplan1nca, sonrakiler» yani cehenneme sonra girenler -ki
onlar tabi olanlardir- «oncekiler ic;in:» Allah'a- hitap ederek §6yle diyecekler:
«'Ey Rabbimiz! Bizi i~te bunlar sapbrdilar!» i~imize §tiphe atmak
sfiretiyle bizi dogru yoldan saptirddar. Boylece onlara uyuverdik. «Onun ic;in
onlara ate§ten bir kat daha fazla azab ver.'» <;unkti onlar saptilar ve saptir-
dilar «diyecekler. Allah da» onlara: Oncekiler ve sonrakilerden «'her biri
ic;in bir kat daha fazla azab vard1r fakat siz» size ve onlara olan azab1 «bil-
mezsiniz' diyecektir.» Liderlere, hem kafirliklerinden, hem de ba§kalann1
dogru yoldan saptrrdtl<larmdan; bunlara uyanlara da hem kafir olduklanndan,
hem de sap1k liderleri taklit ettiklerinden otilrti bir kat daha fazla azab edile-
cektir.
39. «Oncekiler de» Allah'm kendilerine verdigi cevab1 i§ittikleri o anda
«sonrakilere derler ki: 'Sizin bize bir iistiinliigiiniiz yok.» N asil oluyor da
azablillztn bizim azab1m1zdan daha hafif ve bizim azablilllzm sizinkinden kat
kat fazla olmas1n1 istiyorsunuz? Sonra sizi kafirlige biz zorlamadtk. Aksine,
kafirlik arzulann1za uygun geldigi i~in kafir oldunuz. «0 halde siz de»
kafirlik ve sap1khg1n1z sebebiyle, «kazand1klar1n1za kar~1hk» bilinen kat
kat «azab1 tad1n!'»
Bil ki kafirler, inkar ehli olup iyilerin ir§admdan ytiz 9evirirler. ikrann
fayda vermiyecegi bir zamanda da su9lann1 ve sapikW<laruu itirafa yonelirler.
40. «Bizim ayetlerimizi» tevhide, enbiyan1n peygamberligine, oldtikten
sonra dirilmeye ve hesaba i§aret eden delilleri «yalanlay1p da, onlara kar~1
kibirlenmek isteyenler» yani kendilerini btiytik gori.ip onlara iman ve gere-
giyle amel etmeye tenezztil etmeyenler-ki onlar kafirlerdir- «var ya, i~te on-
lara gok kapdari ac;Ilmayacak» yani dua ve amelleri kabul edilmeyecek, ya-
hut ruhlan oralara ytikselmiyecek.
Eserde §Oyle rivayet edilir. "Mti'minin ruhu semaya ytikselir, kendisine
bir kap1 avthr ve denir ki: 'Temiz cesedde olan temiz iuh, ho§ geldin'. Yedin-
ci semaya vanncaya kadar boyle devam eder. Kafirin ruhu ivinde bir kap1 a91-
hr ve ona §oyle denir: 'Kotii olarak don'. Boylece siccine kadar yuvarlanrr."
162 RUHU'L-BEYAN Ciiz:8

Sl.ccin, yedinci yerytizii tabakasmm altmda iblisler iblisinin yerle§tigi yerdir.


«Ve onlar, deve igne deligine girinceye kadar, cennete giremeyecek-
lerdir.» Bu ise olmayacak §eydir. Araplar olumsuz §eyi peki§tirmek istedilde-
ri zaman, onu olmas1 mtimkiin olmayan §eyle baglar. Nitekim §filrin §U beyti
de oyledir:

Karga beyazla~znca ve zift sut gibi bembeyaz olunca aileme gelirim.


~ A
Ayette ge~en "cemel" erkek deve, "hiyat" da igne demektir. Ayette
"deve" diye terctime edilen "cemel" kelimesi urgan ve gemi halati anlamma
gelen "ctimmel" §eklinde de okunmu§tur.
«Su~lular1 i§te boyle» rezil edici bir ceza ile «cezaland1r1r1z.»
41. «Onlar i~in cehennem ate§inden» i~inde yan gelip yatacaklan ve
oturacaklar1 «bir do§ek, iistlerine de ( cehennem ate§inden) ortiiler var-
d1r.» Ayetin anlam1, ate§in her taraftan onlar1 ku§atmasm1 haber vermektir.
c;unkti ate§ onlar1n hem yatagi, hem de ortiisti olmu§tur. «i§te zilimleri boy-
le» §iddetli bir ceza ile «cezaland1r1nz.» Cehennem ate§inde ebedi azap, ce-
zalann en §iddetlisi oldugu i~in, zulmtin bu ceza ile birlikte arulmas1, onun en
biiyiik su9 olduguna i§aret eder.
Bil ki, nimeti e}den ka~1rmak, cehennem stkmtlsmdan daha kolaydrr.
Btiytik rnusibet ise, orada ebedi kalmaktir. Rivayet edildigine gore, ibrahim
ibn Edhem hacca gitmek tizere sahray1 katetmek istediginde, §eytan gelip
§6yle korkuttu : "Bu sabra tehlikeli bir sahradrr. Seninse ne az1gm var, ne de
binegin." Fakat o, sahray1 geymeye azmetmi§ti. Hatta o y1llarm birinde, Re§id
haccetmi§ ve onu namaz lalarken gormil§tti. Re§id'e: "Bu, ibrahim ibn Ed-
hem'dir" denildiginde yanma geldi ve: "Kendini nastl buluyorsun ey EbQ is-
hak?" dedi. 0 da §U ~iiri okudu:

Dinimizi yzrtarak dilnyam1z1 yamiyoruz


Ne dinimiz kaliyor, ne yamad1g1m1z.
0 kula miijde olsun ki, Rab olarak Allah'z tercih etmi§,
ileride bekledigi §ey ifin dunyasmz feda etmi§! ..
Ayet: 41 -42 A'RAF SURESi/7 163

42. iman edip de salih amel i§leyenler, - ki hif kimseye gii-


cuniin iistiinde bir §ey teklif etmeyiz· i§te onlar cennet ehlidir.
Orada onlar ebedi kalacaklardir.
43. Kalbkrinde kinden ne varsa hepsini flkarip atari7.. Alt-
larindan irmaklar akmaktadir. Ve onlar derler ki:
"Hidayetiyle bizi buna kavufturan Allah'a hamdolsun. Allah
bizi dogru yo/a iletmeseydi kendiligimiulen dogru yolu bula-
cak degildik. Andolsun Id Rabbimizin elfileri gerfegi getirmif-
lerdir." Onlara: "i§te size cennet.! Yapmi§ oldugunuz iyi
ameUere kar§ilzk ona varis kzlindimz" diye sesknilir.

42. «iman edip de salih amel i§leyenler,» yani Allahti Tefila'run nzas1-
n1 isteyenler «-ki hi~ kimseye giiciiniin ustiinde bir §ey teklif etmeyiz-» Bu
ctimle, btitiin gayretlerini sarfetmeseler de, iman ve salih ameJle donanmt§ ol-
malar1 sebebiyle devamh nimetler i~inde ebed1 kalmay1 hak etmeye i§aret et-
tigi i9in bir parantez ctimlesidir- «i§te onlar cennet ehlidir. Orada onlar
164 RUHU'L-BEYAN Cuz:8

ebedi kalacaklardir.»

43. Kalblerinde» dtinyadan kalma «kinden ne varsa hepsini ~1kar1p


atar1z.» Dtinyada iken var olan kinin sebeplerini kalblerinden c;1kannz. <;un-
kti bu kin, ancak dilnya ve ic;indekilere baglanmaktan kaynak1anm1§t1r. 0 ba-
gm kesilmesiyle tizerine teretttib eden hak da bitmi§tir.

Seytan1n dilnyada Adem ogullannm kalblerine vesveseler atm1§ olmas1


da, bu kinin sebepleri aras1ndadu. Bu, fillirette kesilmi§tir. Aralannda sevgi-
den ba§ka bir §ey yoktur. Cennet ehli, aralarindaki derece ytiksekliginden do-
lay1 birbirini laskanmad1g1 gibi, yilksek derecelerden mahrum oldugundan
dolay1 da kederlenmez.

Cennette onlann aga9 ve ko§klerinin «altlarindan>> son derece lezzetli


ve silrfir verici «trmaklar akmaktad1r.»
«Ve onlar» cennetteki yerlerini gordtikleri zaman «derler ki:» Lfitfedip
«'hidayetiyle bizi bona,» bu nimete, yani milkafati bu olan bir din ve amele
«kavu~turan Allah'a hamdolsun. Allah bizi dogru yola iletmeseydi» ve
onda ba§ar1h ktlmasayd1 «kendiligimizden dogru yolu bulacak degildik.>>

Stiddl'nin §6yle dedigi rivayet edilir: "Cermet ehli cennete sevkolunduk-


lan zaman, govdesinin dibinde iki p1nan olan bir agac; bulurlar. Birinden su
i~tiklerinde, kalblerindeki kin s1ynhp c;Ikar. Bu, temiz ic;ecektir. Digerinde de
y1kan1rlar. Nimetin gi.izelligi tizerlerinde cereyan eder de, ondan sonra ebedi
olarak dag1n1khk ve viicutlarmda degi§me olmaz, cennete girmeden once de
cennet bek9ileri kendilerini mtijdeleyerek §6yle seslenirler: 'i§te size cermet!
Yapmt§ oldugunuz iyi amellere kar§zltk ona varis kllzndzmz.' Oraya girip yer-
lerine yerle§tiklerinde: 'Hidayetiyle bizi buna kavu§turan Allah'a hamdolsun
derler.'"
«Andolsun ki, Rabbimizin el~ileri ger~egi getirmi§lerdir.'» Bunu,
cermet ehli, el9ilerin kendilerine vaadettikleri §eyi apa91k gordilkleri zaman
soyler. Bununla el9ilerin kendilerine gen;egi ula§tlrd1klanna §ehadet etmi§
olurlar. Yani: Onlar dogruyu getirdiler, biz de onlan tasdik ettik (dogrulad1k),
demektir. «Onlara: 'i~te size cennet.» Dilnyada «yapm1~ oldugunuz iyi
amellere kar~1hk ona varis k1hnd1n1z.'» Yani o size verildi «diye sesleni-
lir.» Mil'rninler cenneti uzaktan gordiikleri zaman melekler onlara seslenir ve
§OYle derler: "i§te o gordiigiinliz var ya, diinyada ·size vaadedilen cennettir o."

Eger: "Bu ayet, kulun kendi ameliyle cennete girecegine i§aret ediyor,
Ayet: 43 A'RAF SORESi/7 165

halbuki Rasfiliillah: 'Sizden hi~biriniz kendi ameliyle cennete giremiyecektir'


buyu1uyor. ~imdi bu iki gorti§tin uzla§ma yonli nedir?" denilecek olursa, §OY-
le cevap verilir: Amel, bizzat cennete girmeyi gerektim1ez. Ancak, ytice Al-
lah'm katik.s1z rahn1eti, eksiksiz liituf ve ihsamyla amel edenleri cennetle ni-
metlendirecegini vaad etmesi yoniiyle amel, cennete girmeyi gerektirir. Ma-
dem ki amel kar§tligmda, amel edenlere cennete ginne lutfu vaad edilmi§tir, o
halde amel, cennete gottiren bir sebep mesabesindedir. Onun i9indir ki:
"Yapmz§ oldugunuz amellere kar~zlzk ona varis ktlmdzmz" denilmi~tir.

Amelde iisttinltige gelince, o da mertebe mertebedir. Onu da §6yle srra-


layabiliriz:

Ya§ unsuru: Amel balo.m1ndan ayn1 mertebede olan iki ki§iden ya§h
olan, ya§1 kti~iik olana tisttindiir. <;unkii o ibadet ve islam'da daha oncedir.

Zaman unsuru: Ramazan, Cuma gtinti, Kadir gecesi, Zilhicce'nin onun-


cu ve a§ura gi.intinde yapilan ameller diger zamanlardan daha degerlidir.

Mekan unsuru : Mescid-i Haram'da k1hnan namaz, Medine mescidinde


k1hnandan; Medine mescidinde k1bnan namaz, Mescid-i Aksa'da k1hnandan;
orada kllman namaz da diger camilerde k1lmanlardan daha faziletlidir.

Durum unsuru: Cemaatle k1hnan namaz, ki§inin tek ba~1na kild1g1 na-
mazdan daha faziletlidir.

Bizzat amel unsuru : Namaz k1lmak, yoldan eziyet verici §eyi kaldrr-
maktan tistiindiir.

Ayru amel i~inde de bu iistiinliik sozkonusudur. <;unkil ak.rabasma sada-


ka veren kimse, hem s1la- i rahimde bulunmu§, hem de sadaka vermi§ olur.
Bir kimsenin ehl-i beytten bir §Crif (Hz. Htiseyin'in soyundan olup islamiyete
tam baglanan kimse)'e hediye vermesi de, bir ba§kas1na hediye vermesi ve ih-
sanda bulumnasmdan daha faziletlidir.
166 RUHU'L-BEYAN Ciiz:B

44. Cennet ehli, cehennem ehline: "Biz Rabbimizin bize va-


adettigini gerfek bulduk, siz de Rabbinizin size vaadettigini
gerfek buldunuz mu?" diye seslenir. Onlar da: "Evet" derler.
Aralarindan bir miinadi, "Allah'in Mneti zalimlerin uzerine
olsun!" diye bagirir.
Ayet: 44-45 A 'RAF SURESi/7 167

45. Ki onlar Allah 'in yolundan yiizfevirirler ve o yolu eg-


riltmek isterler. Onlar, lihireti de inklir edenlerdir.
46. iki taraf arasinda bir perde ve A 'rO.f ii.zerinde de her bi-
rini simalanndan taniyan erkekler vardir ki, bunlar heniiz
cennete girmedikleri hakle gireceklerini umarak cennet ehli-
ne: "Selii.m sizin iizerinize olsun!" diye seslenirler.
47. Onlarin gozleri cehennem ehli tarafina fevrildigi za-
man da: "Ey Rabbimiz! Bizi zlllimler topluluguyla beraber
bulundurma!" derler.
48. A 'raf ehli simalanndan tanidiklan bir takim kimselere
seslenerek derkr ki: "Ne fOklugunuz, ne de taslamakta oldu-
gunuz biiyiikliik size hifbir yarar saglamadi.
49. Kendilerini Allah 'in rahmetine erdirmiyecegine yemin
ettikleriniz bunlar miydi?" diye seslenirler. (Cennet ehline do- .
nerek:) "Girin cennete, artik size korku yoktur ~e siz iizii.lecek
de degilsiniz. "

44. «Cennet ehli, cehennem ehline», kendi durumlanna, sevinerek ve


cehennem ehlinin ba~ma gelenlerden memnun olarak: «'Biz Rabbimizin bize
vaadettigini» sevap ve ikranu «ger~ek bulduk, siz de Rabbinizin size vaa-
dettigini» azab1 -ki vaad hay1r ve §erde kullaruhr- «ger~ek buldunuz mu?'
diye seslenir. Onlar da: 'Evet' derler.» Yani onu ger9ek bulduklann1 soy-
lerler. Boylece itiraf1n kendilerine fayda venneyecegi bir vakitte itirafta bulu-
nurlar. «Aralar1ndan» yani iki grup arasmdan, ortalannda «bir miinadi,>> -ki
o, Allahti Tefila tarafmdan gorevlendirilmi§ bir melektir.- Cennet ehliyle ce-
hennem ehlinden her birinin i§itecegi §ekilde «' Allah 11n laneti zalimlerin»
yani kafirlerin «iizerine olsun!' diye bag1r1r.» Burada "zalimler" kelimesiy-
le kafirler amac;lanmi§tlr. <;unkii zuliim, mutlak olarak zikredildiginde kemale
hamledilir. Zulmtin kemali ise, §irktir.
45. «Ki onlar Allah 11n yolundan» yani Allah'1n, cennete giden yolu
olan dininden «yiiz~evirirler ve o yolu» egrilik ve haktan uzakhkla nitelen-
dirmek sfiretiyle ki o, bunlardan beridir- «egriltmek isterler. Onlar, ahireti»
yani oldiikten sonra tekrar dirilmeyi «de inkar edenlerdir.» Ayette zfilim,
kafire has ii9 s1fatla vasdlandmlm1§tlr:

Birincisi: Allah'm yolundan ylizc;evirmeleri,


168 RUHU'L-BEYAN Cuz:8

ikincisi: Hak olu§unun delilleri hususunda §i.iphe meydana getirmek


suretiyle, Allah yolunun ve O'nun hak dininin egrilmesini ve batila c;evirmeyi
istiyor olmalan,
Ur;unciisu: Ahireti inkar etmi§ olmalandu.
Bu ti~ sifattan her biri, ki.ifi.ir anlam1nda olan zuli.imlerini ifade etmekte-
dir.
46. «iki taraf aras1nda bir perde» yani cehennem ehlinin oradan 91k1p
cennete girmeye, cennet nimetlerinden yararlanmaya gi.i9leri yetmesin diye,
§eh ir suru gibi bir sur vardrr. <;unki.i perde birinin digerine ula§mas1na engel
olur.
Rivayete gore eger hurilerden birisi diinyaya bir kere bakmi§ olsayd1,
diinya onun I§tg1 ve gi.izel kokusuyla dolardi. Cehennemi tan1~layan bir
rivayete gore de, ondan bir klv1lcim di.inyaya di.i§mi.i§ olsayd1, di.inyay1 yak1p
kavururdu.
«Ve A'raf iizerinde de» cennetlik ve cehennemliklerin «her birini
simalarindan» yani yi.iz beyazhg1 ve siyahltg1 gibi i§aretlerinden «tan1yan
erkekler,» sevaplar1yla gi.inahlari e§it olan mti'minlerden bir grup «vardir ki,
bunlar heniiz cennete giremedikleri halde, gireceklerini umarak cennet
ehline: 'Selam sizin iizerinize olsun!' diye seslenirler.» Bunlar cehenneme
ve cennete bakarlar. Kendilerini bu ikisinden birine girdirecek ri.ichanlan yok-
tur. Her iki taraf1n yi.izlerindeki beyazhk ve siyahhk, cennet ve cehenneme
girmeden oncedir. Seslenme, yani cennet ehline bak1p seHim verme ise, cen-
netliklerin cennete, cehennemliklerin de cehenneme girmesinden sonradir.
"Se/am sizin uzerinize olsun" demeleri, cennet ehline baktiklan zaman, sayg1
ve dua selam1yla selam vermeleri ve onlan btittin koti.i §eyler ve afetlerden
kurtulmakla miljdelemeleridir. Cennete gireceklerini ummalan, tevhid ehli ol-
malar1 ve Allahi.i Teala'nm kendilerine zerre kadar zulmetmiyecegini bilmele-
rindendir. Allah'm h1tuf ve adaletini umarlar. Ve onlar cennete en son giren-
lerdir. Hadiste zikrolundugu gibi, Allahti Teala onlan annd1rmak istedigi za-
man, "Hayat nehri" denen bir nehre getirilip oraya at1hrlar. Boylece renkleri
dUzelir. Sonra getirilip cennete konurlar.
47. «Onlarin gozleri cehennem ehli taraf1na ~evrildigi zaman da:»
- ki rivayete gore n1elek yiice Allah'1n emriyle onlann gozlerini cehennem eh-
. Ii taraf1na crevirir- koti.i durumlanndan dolay1 Allah'a s1g1narak «'Ey Rabbi-
Ayet: 46-47 A 'RAF SURESi/7 169

miz! Bizi», cehennemde «zalimler topluluguyla beraber bulundurma'


derler.» Giinah i§lediklerinden dolay1 Allah'tan korkarak boyle dua ederler.
Rivayete gore satihlerden birisi §6yle der: "Bir gece beni bir uyuklama
tuttu ve uyudum. Ri.iyamda sanki k1yametin koptugunu gordtim ve sanki in-
sanlar hesaba \:ekiliyorlardi. Bir topluluk cennete, bir topluluk da cehenneme
goti.iriililyordu. Cennete geldim ve onlara §Dyle nida ettim: 'Ey cennet ehli!
R1dvan mahalli olan cennetler· yurduna neyle nail oldunuz?' Bana §U cevab1
verdiler: 'Rahman'a itaat ve §eytana muhalefetle'. Sonra cehennem kap1s1na
geldim ve onlara §6yle seslendim: 'Ey cehennem ehli! Cehem1eme ni~in girdi-
niz?' Bana §U cevab1 verdiler: ·~eytana itaat ve Rahman'a muhalefetle'. Bir de
bakt1m ki, cennetle cehennem aras1nda bekletilen bir topluluk var. Onlara: .
'Ne oluyor size de, cennetle cehennem aras1nda bekletiliyorsunuz?' diye sor-
dum. ~oyle dediler: 'Bizim az bir gunah1m1z ve sevab1m1z var. Gtinahlar cen-
nete; sevaplar da cehenneme girmemize engel oJdu.' Ag1zlanndan §U beyitler
dokiiltiyordu:

Biz oyle bir topluluguz ki, bizim biiyiik gunahlanm1z vardtr.


Bizim oraya (cennete) girmemize engel oldu
Sa~km, bocalar bir durumda b1rakfl bizi
Oraya yonelmemize engel oldu.

Uyand1gunda hemen §6yle dedim: 'Tevbe ediyor, magfiret diliyor ve ku-


surumu itiraf ediyorum."

Bil ki, cehennem ehliy le cennet ehli aras1nda bir perde vardir. Bu perde,
be§eri s1fatlar ve nefsani kotli huylardan ibarettir. Cehennem ehli, cennet ehli-
ni bu perdenin arkas1ndan goremez. Cennet ehliyle de Allah ehli -ki bunlar
A'raf ehlidir- arasmda bir perde vardir. Bu perde, ahlak'i s1fatlar ve ruhan1 gti-
zel huylardan ibarettir. Cennet ehli, Allah ehlini bu perdenin arkas1ndan gore-
mez. Nitekim Allahii Teala: "iki taraf arasznda bir perde ve A 'raj iizerinde
de herbirini simalanndan tamyan erkekler vardir" (A'raf: 46) buyurmu§tUr.
Yani: A'raf ehli cennet ve cehennem ehlini kalb nuru ve karanhg1 izlerinden
ibaret olan yUzlerindeki i§aretlerinden tanir.
A'raf, marifet ehlinin yurtlan olmast dolay1s1yla bu ad1 almI§tlf. Allah,
marifet ehlini rical (erkekler) diye isimlendirmi§tir. <;unku onlar, Allah'm d1-
§Indaki §eylerde erkegin kad1nlara tasarrufu gibi erkek9e tasarruf etmi§ler,
170 RUHU'L-BEYAN Cuz:B

masivadan hi<;bir §ey onlara egemen olamam1§tu. Nitekim Allah: ''Bir takzm
erkekler vardlr ki, ne ticaret ne de ab§-veri§ on/an Allah't anmaktan alikoy-
maz" (Nur: 37) buyurmu§tur. Allah, havass1 zikrederken de "rical=erkekler"
le zikretmi§ ve §Oyle buyurmu§tur: " ...verdikleri sozde duran nice erler (er-
kekler) var ..." (Ahzab: 23) Yine Allah: "Onda temizlenmeyi seven erkekler
vard1r" (Tevbe: 108) buyurmu§tur. <;iinkti havasla avamm arasm1 ayrrma hu-
susu, hakk1 isteme ve himmetin yiiceliginde erkeklikle mtimktindtir. Boylece
A'raf ehli, himmetlerinin yilceligi sebebiyle, be§eriyet seviyesi ve cehenne-
min a§ag1 mertebelerinden n1haniyetin zirvesine ve cennetlerin yilce tabakala-
nna ytikselmi§lerdir.

Sonra yilce Allah, A'raf ehliyle bir k1s1m cehennem ehli aras1nda ge<;en
kar§1hk11 konu§may1 §Oyle anlatrr:
48. Yine «A'raf ehli» -ki onlar peygamberler ve orada bekleyenlerin
ileri gelenleridir . 02> Bu ayetin ak1§1na daha uygundur. <;unkti "girin cennete"
sozleri, amelde kusur i§leyenlere lay1k dti§mez- «simalar1ndan» yani kotti
hallerine i§aret eden alametlerinden «tan1d1klari», cehennem ehli arasmda
gordliklerinde kafirlerin reislerinden «bir tak1m kimselere» -ki bunlar Ebu
Cehil, Velid ibn Mugir'e, As ibn Vail ve benzerleridir- onlan kmamak. ve ba§-
lar1na gelen belfilara sevinmek sfiretiyle «seslenerek derler ki: 'Ne ~oklugu­
nuz,» yani tabi ve taraftarlar1n1z veya mal toplaman1z, «ne de» devamh halka
kar§I «taslamakta oidugunuz btiyiikliik size hi~bir yarar saglamad1.>>
49. «Kendilerini Allah'1n, rahmetine erdirmiyecegine yemin ettikle-
riniz bunlar m1yd1?' diye seslenirler.» Bu, kafirlerin reisleri olan adamlara
A'raf ehlinin sozlerindendir. Ayn1 zamanda dtinyada kafirlerin hakaret etmi§
oldugu zay1f mil'minlere i§arettir. Kafirler onlar1n cennete giremiyecegine
a<;ik<;a yemin ediyorlard1. Bu §ekilde seslendikten sonra A'raf ehli, cennet eh-
line, yani fakir mtisli.imanlara donerek derler ki: Kafirlerin reislerine inat «'gi-
rin cennete, arhk» cehennem ehlinin korktugu bir sirada «size korku yok-
tur ve siz» cehennem ehlinin tiztildiigti bir srrada «iiziilecek de degilsiniz. '»
Ayette, mal, btiytiklenme, yard1Illc1 ve taraftar ~oklugu sebebiyle ovlinme k1-
nanmaktachr.

12- Bu soz, ayetin zahirine aykmdu. <;unkti Allahti Tefila'mn A'raf ehli hak.kmdaki "bunlar
cennete giremedikleri /wide, gireceklerini umarak" sozti, onlarm ytiksek derece ehli olduk-
larma degil; iyi kimseler olup, fakat kusur i~leyen, sevaplan gi.inahlanna e§it olan insanlar
olduguna i§aret eder. Boylece A'raf ehlinden olmu§lard1r.
Ayet: 4 8 -4 9 A'RAF SORESi/7 171

Bil ki, mal sevgisi ve btiytikltik taslamak, kotti huylardan olup, nefsin
onlardan temizlenmesi gerekir. Nitekim peygamberlerimiz (s.a.v.) §6yle dua
ederdi: "Allah'Lm! Benim yaratzll§zmz da, huyumu da giizelle§tir." Allah da
onu §6yle ovmii§tiir: "Ve sen elbette yiice bir ahtaka sahipsin." (Kalem: 4)
Peygamberimiz (s.a.v.) fakir ve yoksullarla bir arada oturur, onlarla be-
raber yerdi. <;ocuklara ugrar, onlara selam verirdi. Adamm birisi geldi. Pey-
gamberimizin heybetinden tirtir titriyordu. Bunun tizerine peygamberimiz
ona: "Korkma, ben bir melik degilim. Ben ancak Kurey§'ten giine§te kurutul-
ffiU§ et yiyen bir kaduun ogluyum" dedi. Sanki onlardan biriymi§ gibi asha-
b1yla bir arada oturur, yabanc1 birisi geldiginde, onlardan hangisinin
Rasfiltillah oldugunu, sorup ogreninceye kadar bilmezdi. Ashabdan birisi ken-
disini ~agird1g1 zaman da "buyurunuz" derdi. Btittin bunlar, onun (s.a.v.)
tevazuundand1.
Ziinnun'el-M1sri der ki: "Mutlulugun i§areti, sfilihleri sevmek, onlara ya-
lan olmak, Kur'an okumak, gece uyanlk olmak, filimlerle oturmak ve kalb in-
celigi ve yufkahg1drr."

SO. Cehennem ehli, cennet ehline: "Suyunuzdan veya Al-


lah 'in size verdigi nziktan biraz da bizi.m iizerimize dokiin" di-
ye seslenirler. Onlar da derler ki: "Allah bunlan kafirkre ha-
172 ROHU'L-BEYAN Cuz:S

ram ktlmi1tir. "


51. 0 kafirler ki dinlerini bir eglence ve oyun edindiler ve
diinya hayati onlari aldatti. Onlar, bu giinleri ile kar§ila§acak-
larmi unuttuklari ve ayetlerimizi bile bile inkar ettikleri gibi,
Biz de bugiin onlari unuturuz.

50. Her iki yere de yerle§tikten sonra «cehennem ehli, cennet ehline:
'Suyunuzdan» yani susuzluktan meydana gelen hararetimizi sondiirmek i9in
cennet suyundan «veya Allah'1n size verdigi» diger i9ecek veya yiyecekler-
den olu§an «riz1ktan biraz da bizim tizerimize doktin' diye seslenirler.»
Hararetlerini sondtirmek i9in cennet suyu isterler. Onlar, cehennemde a~ ve
susuz kald1klannda §oyle derler: "Ey Rabbimiz! Cennette bizim yakmlar1m1z
vardtr. Bize izin ver de, onlan gorelim ve kendileriyle konu§ahm." Onlara
izin verilir. Cennetteki yak1nlar1na ve onlarm i9inde bulunduklar1 <;e§itli ni-
metlere bak1p onlar1 tanirlar. Ancak cennet ehli onlar1 yiizlerinin siyahhg1n-
dan dolay1 tan1yamaz. Cennet ehlinden yakmlar1na kendilerinin yakmhklar1111
haber vererek seslenir ve: "Suyunuzdan veya Allah'1n size verdigi diger ive-
cek veya yiyeceklerden olu§an nz1ktan bizim ilzerimize dokiin de onu yiye-
lim, belki a~hg1m1z1 giderir" derler.
Ebfi Hayyan der ki: "Bize yiyecek ve i9ecek ver diyenler, diinyada mi-
delerinin kulu, yemeye ve i9meye a§tfl dii§kiin olanlard1 ki, ya§ad1klan hal
iizre oldi.iler ve oldtikleri gibi de ha§fOldular.
II

A.yet, azab i\'.inde bile olsa, insanm yiyecek ve ir;ecekten n1tistagni ola-
m1yacagm1 a<;lklamaktad1r. Ebu'l-Cevza' der ki: ibn Abbas (r.a.)'a: "Hangi sa-
daka daha tistilndtir?" diye sordum. "Sudur. Bilmez misin, cehennem ehli
cennet ehlinden yard1m isterken: "Suyunuzdan ... bizim uzerimize dokiin." de-
mi§lerdir? » cevab1111 verdi.

«Onlar da derler ki: 'Allah bunlar1 kafirlere haram kilm1~tJr.'» Ya-


ni cennet yiyecek ve i<;ecegini onlara yasaklam1§tlr. Buna kesinlikle bir yol
yoktur. Kafirlerin i9ecegini, kar111lar1n1n i9indeki organlar1 ve derilerini erite-
cek olan kaynar su; yiyecegini de kuru diken ve zakkum ktlmt§tir.

51. «0 kafirler ki,» kendilerine din olarak kabul etmeleriyle emrolun-


duklan «dinlerini» yani Islam dinini «bir eglence ve oyun edindiler.» Dile-
diklerini haram ve dilcdiklerini hclfil sayarak onu oyuncak edindiler. Allah'1n
Ayet: 50-51 A 'RAF SURESi/7 173

emrine degil, sadece §eytanm kendilerine stisli.i gosterdigi arzu ve heveslerine


uyuyorlardi. «Ve diinya hayatJ» ge9ici 9ekiciligi ve bitmeyen isteklerle «on-
lari aldatt1.» Onun i9in mtislilmanlarla alay ediyorlardi. Nitekim rivayet edil-
digine gore Ebfi Cehil, birisini Peygamberimiz (s.a.v.)'le §Oyle alay etmesi
icrin gondermi§ti: "Cennetinin iiziimtinden veya meyvalanndan bir §eyle beni
doyur." Bunun iizerine Ebu Bekir (r.a.) §6yle dedi: "Allah bunlar1 kafirlere
haram kilmI§tlr."
Akilh insana dti§en, diinyaya aldanmamas1d1r. (_;tinkii o crok zalim ve
~ok aldat1c1drr.
«Onlar, bu giinleri ile kar§lla§acaklarin1 unuttuklar1 ve ayetlerimizi
bile bile» Allah kat1ndan oldugunu «inkar ettikleri gibi, Biz de bugiin» k1-
yamet giiniinde «onlan unuturuz.» Onlara kendilerini onemsememek ve ta-
mamen cehennemde birakmak siiretiyle, unutulana unutanm yaptig1 gibi ya-
panz.
Allahii Teala, kafirlerle olan muamelesini, iyilik yapma hususunda kole-
sini unutup ona iltifat etmeyen birisine benzetti. Y oksa Allah, unutmaktan
uzaktrr. Yani: Onlar bu gtinleriyle kar§da§acaklann1 unutup hi~ hat1rlanna ge-
tirmedikleri ve oras1 i~in hazIIlanmad1klan gibi, biz de onlar1 unuturuz. Al-
1.ah'a kavu§acaklarm1 hatirlanna getirmemelerini, ona ald1n§ etmemelerini, bir
§eyi bilip de unutan kimsenin haline benzetmi§tir. Kur'an'da bu gibi benzet-
meler c;oktur. c;unkli gayb aleminde meydana gelen §eyleri anlatmak, ancak
§ehadet aleminde ona benzer §eylere benzetmek suretiyle olur.
174 RUHU'L-BEYAN Cuz:B

52. Gerfekten onlara ilim ile afikladigimiz, inanan bir topw


lum ifin yol gosterici ve rahmet olarak bir kitap getirdik.
53. Fakat onlar, O'nun te'vilinden ba§ka bir §ey beklemiw
yorlar. O'nun te'vili geldigi gun, onceden onu unutmu§ olan-
lar derler ki: "Dogrusu Rabbimizin elfileri gerfegi getirmi§·
ler. $.imdi bizim §efaatfilerimiz var mi ki bize §efaat etsinler
veya tekrar geri doiuluriilmemiz miimkiin mii ki, yapmi§ oldu-
gumuz amellerden ba§kasmi yapalim?" Onlar, citl.den kendi-
lerine yazik ettiler ve uydurduklari §eyler de kendilerinden
kaybolup gitti.

52. «Ger~ekten onlara ilim ile» akaid, ahkam ve ogtitlerin anlamlann1


geni§ bir §ekilde «a~1klad1g1m1z, inanan», onun Allah kattndan oldugunu
tasdik eden -ki onun tesirinden istifade edenler ve nurundan faydalananlar on-
lardir- «bir toplum i~in yol gosterici ve rahmet olarak bir kitap getirdik.»
Burada "kitap" tan am.a~ Kur'an'drr.

53. «Fakat onlar,» yani iman1 olmayan o kafrrler, «onun te'vilinden>>,


yani cennet ve cehennemle ilgili verdigi haberlerin ac;1ga 9tkmas1yla dogrulu-
gu ortaya ytkan durumun sonucunun nereye varacagmdan «ba§ka bir §ey
beklemiyorlar. O'nun te'vili geldigi gun,» yani vaadedildikleri kiyamet gti-
ntintin onlara geldigi Ve geldigini apa~tk gordtikleri gtin, te'vili gelmeden
«onceden onu unutmu§ olanlar» yani unutulan §eyin terkedildigi gibi terke-
denler «derler ki: 'Dogrusu Rabbimizin el~ileri ger~egi getirmi§ler.» Boy-
lece, oldtikten sonra tekrar dirilme, hesap ve ceza cinsinden peygamberlerin
getirmi~ oldugu §eylerin gen;ek oldugunu itiraf ederler. «Simdi bizim §efaat-
~ilerimiz var m1 ki» bugtin <<bize §efaat etsinler>> ve bizden azab1 uzakla§ttr-
smlar «veya tekrar» diinyaya «geri dondtiriilmemiz mtimkiin mti ki, yap-
m1§ oldugumuz amellerden b~kas101 yapahm?'» Y ani: Peygamberleri tas-
dik edelim ve gtizel ameller i§leyelim?

Allahii Teala, temenni ettikleri §eyin kesinlikle ger~ekle§meyecegini


a~1klayarak §Oyle buyurur: «Onlar,» sermayeleri olan omtirlerini inkar ve
gilnahlarla harcad1klanndan dolay1 «cidden kendilerine yaz1k ettiler ve» Al-
lahti Tefila'run ortaklar1 ve k1yamet giinilnde §efaat~ileridir diye «uydurduk-
lan §eyler» yani putlar «de», batilhklar1 ortaya 9tktp «kendilerinden kaybo-
lup gitti.»
Ayet: 52-53 A'RAF S0RESi/7 175

Alalh kimse, haline c;eki dtizen verir, bitmez ttikenmez isteklere kapil-
maz.

imam-1 Gazali der ki: "Kim ekinini eker, c;ah§rr ve harman1n1 toplar,
sonra da: 'Umanm ki bundan bana ytiz olc;ek gelir' derse, bu bir ummadir. Bir
ba§kas1 ne ekin eker, ne de bir gun olsun 9al1§1I. Gider yatar, uykuya dalar.
Harman vakti gelince de: 'Umanm bundan bana ytiz ol<;ek gelir' derse, o da
ash olmayan kuruntudan ibarettir."
Bunun gibi, kul Allah'a kullukta <;ok <;ah§rr, O'na isyan etmeye son verir
de: "Umanm ki Allah, bu az §eyi kabul eder, bu noksan1 tamamlar, sevab1 bti-
ytittir ve hatay1 affeder" derse, bu ondan reca (umma)drr. Arna bundan gaflet
eder, ibadeti brrakir, gtinahlan i§ler, Allah'1n ne gazabma, ne de nzasma, ne
cennetine, ne de cehennemine ald1n§ etmez, sonra da: "Ben Allah'tan cennet
ve cehenneminden necat umanm" derse, Bu onun sonuvsuz kuruntusundan
ba§ka bir §ey degildir. Bunu Rasuliillah (s.a.v.)'m §U sozti ne gtizel ac;Iklar:
,..
"Akzllz odur ki, nefsini hesaba ~eker; olumden sonrasi ifin amel eder. Aciz
odur ki, ~ahsf arzularzna kapzlzr; bu haliyle Allah'tan bir takzm ~eyler temen-
ni eder.'' 0 3>

Yusuf ibn Esbat der ki: "Siifyan'm yaruna geldim. Btitiin gece aghyordu.
Ona: "Bu aglaman gtinahlardan ottirii mtidtir?" diye sordum. Yerden bir sa-
man ~opti ald1 ve §6yle dedi: "Giinahlar, Allah'1n yanmda bundan daha hafif-
tir. Ben ancak Allah'm benden islam'1 soyup almasmdan korkuyorum."
Allah, bizi ve sizi Kitab1yla amel edenlerden; Allah'1 unutmadan ve ar-
zulanna kaptlmadan huzuruna ula~anlardan k.dsm.

13- Hadisi Tinnizi, Ebfi Ya'la ~eddad ibn Evs (r.a.)'den rivayet etmi~tir.
176 RUHU'L-BEYAN Cuz:8

54. $ilphesiz ki, gokleri ve yeri a/ti giinde yaratan, sonra


Ar§ iizerine istiva eden, geceyi, durmadan onu kovalayan gun-
diize buriiyiip orten; giine~i, ayi ve yildizlan emrine boyun eg-
mi§ durumda yaratan Rabbiniz Allah 'tir. Bilesiniz ki, yarat-
mak da, emretmek de 0 'na mahsustur. Alemlerin Rabbi Allah
ne yiicedir!

54. «~ iiphesiz ki, gokleri ve yeri» onceden ornegi olmaks1zm «alb


giinde yaratan, sonra Ar§ uzerine istiva eden, geceyi, durmadan onu ko-
valayan giindiize» karanhg1yla «biiriiyiip orten; giine~i, ay1 ve ydd1zlar1
emrine» yani htikmiine ve tasarrufuna «boyun egmi§ durumda yaratan
Rabbiniz Allah't1r.» Allah gokleri ve yeri alti gtinde yaratm1~ttr. Dileseydi
anmda yaratirdi, fakat .0 , kullanna i~lerinde acele etmemeyi ogretiyordu. Der-
ler ki: Acele ancak §U hususlarda iyi olur:
1- Gtinahlardan tevbe etmekte,
2- Stiresi gelince borcu odemekte,
3- Misafiri agrrlamakta,
4- Btilfiga erdiginde bekan evlendirmekte,
5- Oltiyti defnetmekte,
6- Ctintipltikten ytlcanmakta,
Ar§, krallar1n iizerine oturdugu taht'a verilen addu. Ar§ iizerine istiva,
laz1m1 zikredip melzfimu murad etme kaidesince, bizzat miilk, izzet ve salta-
nattan kinaye kihnm1~t1r. Bu, Kazi'nin, "emri istiva etti" soztintin manas1drr.
Yani: Rububiyetinin emri karar klld1, emri ve tedbiri ger~ekle~ti ve kudretini
yaratlklannda ge~erli klld1, demektir. <1 4>

14- Dogrusu, geymi§ alimlerin (seleftn) gori.i~UdUr. 0 da §Udur: Allah, keyfiyetten, te§bih, tem-
sil ve ta'tilden uzak, celaline yak1~Ir bir ~ekilde -haber verdigi gibi- Ar~1 tizerine istiva et-
mi~tir. O'nun istivasmm anlam1, imam Taberi'nin dedigi gibi, Ar§m Uzerindeki yticeligidir.
Ayet : 54 A'RAF SU RESi /7 177

Ar§'m tahsisi, mahlOkatm en btiytigti olmas1ndand1r. <;unkli o, bUtlin ci-


simleri ku§atan bir cisimdir. Onun d1§mdakilerinin tizerine istivas1 da oyledir.
Sonra Allahti Tefila Ar§'m tizerine istivas1n1 zikredip emrinin ge9erliligini ve
tedbirinin intiza1n1n1 haber verdiginde, bunu a<;1klayarak: "Geceyi, durmadan
onu kovalayan gunduze buruyap orten ... " buyurmu§tur.

Y ani geceyi, karanhg1yla gilndtizil orten bir ortti kllar. Boylece giindti-
ziln I§1gm1 giderir ve onu gecenin karanhg1yla orter. iki z1ddm biriyle yetine-
rek aksini zikretmemi§tir. "Durmadan kovalamak" §Unu ifade eder: Gecenin
gtindtizii kovalay1c1 oldugu halde, yani, gecenin arkas1ndan c;abucak gelecegi
ic;in, geceyi glindtize ortil kilmi§tlf.

Gece ve giindiiziin her birinin digerini izlemesi ve aralanna hiybir §ey


girmeksizin birbirinin arkas1ndan gelmesi, bir program dahilinde, birinin .di-
gerini kovalamas1 §eklinde ifade edilmi§tir.

"Gii.ne~i .
ayt ve yLld zzlarz emrine boyun egmi§ durumda yaratan ... " Bu-
nun manas1: Btitiin mahlfikat1 hilkmiine ve tasarrufuna boyun egmi§, yani, do-
gup batmalanndan, kendilerine takdir edilen hareketler ve meydana gelen du-
rumlardan murad edilen §eye ram olmu§ olarak yarattl.

«Bilesiniz ki, yaratmak ·da, emretmek de O'na mahsustur.» <;unkti


her ~eyi icad eden ve lizerinde tasanuf yetkisine sahip olan O'dur.

Fahreddin er-Razi Tefsirinde der ki: "Alem -ki o Allah'tan ba§ka her
§eydir- ikiye aynhr: Halk, yani yaratma alemi ve emir alemi." Halk
fileminden ama9, cesetler ve cismaniler; emir aleminden ama9sa, ruhlar ve
miicerredler alemidir. Allahii Teala'n1n: "Bilesiniz ki, yaratmak da , emret-
mek de O'na mahsustur" kelam1 bu iki aleme i§arettir. Halk alemi, emir
alemine tabidir; 9i.inkti o, onun ash ve ba§lang1c1du. "De ki: Ruh, Rabbimin
emrindendir." (isra: 85)

Sonra Allahti Tefila: «Alemlerin Rabbi Allah ne yiicedir!» buyurdu.


Yani: Ulfi.hiyetindeki vahdaniyetle ytice, rubfibiyetindeki teklikle btiytiktiir.

ibnG'§-~eyh der ki: "Her §eyi icad eden, onda tasarruf eden, bir olan itah
ne btiyiiktiir !"

Bununla Allah, kendilerine bir tak.1m rabler edinenlere cevap vermi§,


hik.n1et ve hUccetle onlan tevhide 9ag1nn1§, inkarlarm1 reddetmek i9in ayete ·
"inne" edat1yla ba§larrn§tlf. "Suphesiz ki'' Rububiyete Iaylk olan "Rabbiniz"
178 RUHU'L-BEY.AN Cuz:8

birdir. Ve 0, her §eyi, ilim, Hikmet ve Kudretinin kemaline i§aret eden sag-
lam, muhkem tertib iizerine yaratan Allah'trr. Goriildiigti iizere miilkiinii in§a
eden, onun yonetimini ilzerine alan da O'dur. Ttpki iilkesini yoneterek dizgin-
leri elinde tutan kral gibi. Bir beyitte §6yle denilmi§tir:
Yaratlklanyle ilgili butiin emir Allah'a mahsustur.
Emir, yaratlklanndan hif birine ait degildir.

55. Rabbinize yalvara yakara ve gizlice duii edin. Bilesiniz


ki, 0, haddi a§anlan sevmez.
56. Yeryiizii. islah edildikten sonra orada bozgunculuk yap-
mayin. Korkarak ve umarak 0 'na dua edin. M uhakkak ki iyi-
lik edenlere Allah 'in rahmeti fOk yaktndir.

55. «Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin.» "Rab" Terbiye


eden, terbiye edici anlam1 ta§tr. Terbiye ise, bir §eyi azar azar kemaline ula§-
tumaktrr. Allahii Teala, nimetle zfilrirlerin terbiyecisidir ki, o zfillirler nefisler-
dir. Rahmetle de batinlann terbiyecisidir ki, onlar da kalblerdir. ~eriatin hii-
ktimleriyle abidlerin nefislerinin; tarikattn adab1yla mti§taklann ve hakikat
nurlar1yla muhibbinin esrannm terbiyecisidir. "er-Rab" kelimesi Allah'm ism-
i Azam'1du. Onun i~indir ki biittin isimlerdeki harflerin yeri degi§tirilince ma-
na bozulur. Ancak "er-Rab" kelimesi hari~tir. Bunda harflerin yerlerini degi§-
. tirdigimiz zaman "el-Birr" iyilik yapan olur.
Ayet: 55-56 A'RAF S0RESi/7 179

Ayetin manas1 ise: "icabet etmeye daha yalon olmas1 i~in, yalvanp ya-
kararak, boyun egerek gizlice dua edin. c;unkil gizleme, ihlasm v~ riyadan ko-
runman1n delilidir" demektir.

Rivayet edildigi tizre Sahabe, bir gazvede idiler. Bir vadi gordiiler. Ses-
lerini ytikselterek tekbir ve tehlil getirmeye ba§ladllar. Bunun tizerine
Rasfiltillah (s.a.v.) §Oyle buyurdri: "Sakin olunuz. <;unku siz, sagzr ve ortada
bulunmayan birine dua etmiyorsunuz. Siz, her ~eyi i§iten, her §eyi goren ve
her §eye en yakm olana dua ediyorsunuz." o5> Bu hadis, ytice Allah'1 gizli bir
§ekilde zikretmenin iyi ve gtizel olduguna i§aret etmektedir.

Omer (r.a.)'den: Der ki: "Rasfiltillah (s.a.v.) dua ederken ellerini kald1r-
d1g1nda, onlan ytiztine stirmedilc9e geri 9evirip indirmezdi." Bu, eline dolan
bereketin yilztine ula§mas1 i9indir. ihtiyac1ru isteme hususunda dua eden kim-
se ic;in stinnet olan, ellerini semaya dogru kald1rmas1, slkmt1h ic;in elleri ytizti-
ne mukabil gelecek §elcilde kaldirmas1, bir kimseye beddua ediyorsa ellerini
ters yevirip, elinin sutm1 yukanya dogru getirmesidir. Stinnet olan, dua arun-
da ellerini yenlerinden ~tkarmas1drr. Mtistehab olan da, dua esnas1nda ellerini
gogsil hizasmda kaldirmaktir. ibn Abbas (r.a.) Peygamberimiz (s.a.v.)'in boy-
le yapt1gm1 rivayet etmi§tir.

«Bilesiniz ki 0,» duada ve ba§ka §eyde, emrolunan §eyi b1rak1p «haddi


a~anlar1 sevmez.» Bununla, dua eden, peygamberlerin mertebesi ve gokyii-
zi.ine ~1kma gibi lay1k olmad1g1 §eyi istememesi, gerekliligine kar§t uyar1lm1§-
tlr. Rasfiliillah (s.a.v.) §6yle buyurmu§tur: "Oyle bir kavim gelecek ki, duada
a§lrl gidecekler." <16> Ki§inin "Allah1m! Senden cenneti ve ona yakla§tuacak
soz ve amel istiyorum. Cehennemden ve ona yakla§trracak soz ve amelden sa-
na s1gm1yorum" demesi yeterlidir.

Dua edene yaki§an, en onemli §eylerle dua etmektir ki, bu da cennete gi-
rebilme ve cehennemden kurtulmadir.

56. « Yeryiizii» peygamberlerin gonderilmesi ve htiktimler konulmas1


sebebiyle «Isiah edildikten sonra,» ktifur ve giinahlarla «orada bozguncu-
luk yapmay1n.» Amellerinizin kusurundan otilrti «korkarak ve» ltituf ve ih-
san olarak kabul edecegini «umarak O'na dua edin. Muhakkak ki iyilik

15- Hadisi Ahmed b. HanbelMusned'de rivayct etmi~tir: 4/402.


16- Hadisi EbQ Davud Siinetiin de, Ahmed Miisnedde rivayet etmi§tir. Bkz. el-Fethu'L-Kebfr:
2/166.
180 RUHU'L-BEYAN Cuz:8

edenlere Allah'1n rahmeti ~ok yak1nd1r.» Bunun anlam1 §udur: Muhakkak


1
ki Allah 1n rahmeti, zikredip §iikreden dille ve uyan1k temiz kalble dua eden-
lere ~ok yakmdu.
Bunda ummay1 tercih, rahmet tarafinm agirhkh olmas1 ve_kabul olma
vesilesine, yani ihsana uyan vard1r. Hadiste §Oyle rivayet edilir: "Kabul ola-
cagina inanarak Allah'a dua edin." mJ Yani Rabbine dua eden ki§i, Allah'1n
kabul edecegine kesin olarak inans1n. <;unkti duay1 reddctmek, ya onu kabul
etmede acizlikten, yahut dua edilenin cirnriliginden, veyahut dua edilenin dua
edenin duas1n1 bilrnemesinden dolay1du. Bu §eyler, Allah'tan uzaktrr. <;unkii
0, her §eyi bilir, ihsan sahibidir ve her §eye giicii yeter. Kabul etmesi i~in bir
engel yoktur.
Sehl der ki: "Kul, dua vaktinde, kendisine helal olan §CY hakkmda fakn-
n1 yani ihtiyac1n1 Allah'a a91k~a arz ederse, Allah meleklerine §Oyle buyurur:
'Eger o benim kelam1n1a dayanabilseydi, ona 'buyur!' diye cevap verirdim. "'

Rivayete gore Musa (a.s.) dua eden, yalvar1p yakaran birini gordti ve de-
di ki: "ihtiyac1 benim elimde olsayd1, mutlaka yerine getirirdim." Bunun iize-
rine Allahii Teala ona §Oyle vahyetti: "Ben ona kaq1 senden daha merhametli-
yim. Fakat onun bir koyunu var, bana dua ederken kalbi koyunundadII. Ben,
kalbi benden ba§kas1nda olan kulun duas1m kabul etmem." Bu durum adama
hatulatilmca, kalbiyle Allah'a yoneldi ve ihtiyac1 yerine getirildi. 0 halde,
dufuun kabulii ic;in kalbin Allah'la beraber olmas1 ve duasmm kabul edilecegi
hususunda Allah' a kar~1 htisn-ti zan ic;inde bulun1nas1 gerekir.

Allah, bir kulu, herhangi bir §eyi dile getirmeye ba§arth kllmI§Sa, onu
kabul edecegini ve istegini yerine getirecegini istedigi ic;in ba§anh kilmi§tlI.
Musibetin kalkmas1 ic;in dua etmemek, k1nanm1§trr. <;tinkil bu, Allah'a kar§I
direnme gibidir. Musibetlerden gelen zorluklara sabretme iddias1 da iyi gortil-
memi§tir. Nitekim ~air §6yle demi§tir:

Du§mana kar§z kahramanhk gostermek giizeldir.


Dostlar yamnda ise tevazudan ba§ka bir davram§ta bulunmak f irkindir.

17- Hadisi Tirmi:d "Daavat"ta ve Ahmed b. Hanbel Musneddc rivayet etmi~tir.


Ayet: 56-57 A 'RAF S0RESi / 7 181

57. Riizgarlari rahmetinin oniinde miijdeci olarak gonde-


ren 0 'dur. Sonunda onlar agir bulutlari yiiklenince onu oU;
bir memlekete sevkederiz. Orada su indirir ve onunla tiirlii
turlU meyveler ftkarirrz. i§te oluleri de boyle fikaracagzz. Her-
halde bundan ibret alirsiniz.
58. Guzel iilkenin bitkisi, Rabbinin izniyle ftkar; kotii olan-
dan ise faydasiz bitkiden ba§ka bir §ey fikmaz. ifte Biz §iikre·
den bir kavim ifin ayetleri boyle Qfikliyoruz.

57. «Riizgarlar1 rahmetinin» yani yagmurun <<oniinde miijdeci ola-


1
rak gonderen O'dur.» Kur'an da "riyah" (Rtizgarlar) olarak zikredilen btittin
1 11 11 11
kelimeler ' rahmet "Rfh (riizgar) olarak zikredilen de "azap i9indir. Buna
;

delil, rtizgar estigi zaman Rasfililllah'm (s.a.v.) iki dizi tizerine 9oktip §0yle
demesidir: "Allahim! Onu bize riyah (rahmet) ktl, rfh (azap) ktlma. Allahim!
Bizi gazab1nla katletme, azabinla da helak etme. Bundan once bize afiyet
ver. " 0 11>

18- imam Ahmed Musned'de rivayet etmi~tir. Tirmizi'nin rivayctinde: "Gokgii.riiltiisii sesini
i§ittigi zaman: "Allah'im! Bizi gozahmla katletme ..." derdi." ~ekl i ndedir. Bkz. Camiu'/-
Ustil, 4/320.
182 RUHU'L-BEYAN Cuz:8

Hadiste §Oyle rivayet edilmi§tir: "Ruzgara sovmeyiniz. Ho§unuza gitme-


yen §ey gordugunuz zaman §Dyle deyin: Allahim! Senden bu ruzgarm hayrz-
ni, onda olan §eyin hayrmt ve onunla emrolundugum §eyin haynnz isterim.
Bu ruzgann §errinden, onda olan §eyin §errinden ve onunla emrolundugum
§eyin §errinden de sana sigzninm." o9> -Ayetteki "rahmet", yagmurdur. Nite-
kim ibn Abbas: "Allah, rtizgarlan gonderir. Onlar da bulutlar1 slkar. T1pki ki-
§inin devenin ve koyunun memesini s1k1p slit ~1kard1g1 gibi" demi§tir.

«Sonunda onlar» yani o riizgarlar «ag1r bulutlar1» kolayca kald1np


«yiiklenince», diriltmek ve canlandrrmak i~in, bitkisi olmayan «onu olti bir
memlekete sevkederiz. Orada» yani o illkede «SU indirir ve onunla>> yani o
su sebebiyle «tiirlii tiirlii meyveler ~Ikar1r1z. i§te oliileri de boyle ~1kara­
cag1z.» 0 tilkeyi, kendisinde bitki bitirme gticil icad ederek ve orada tiirlil tlir-
li.i bitki ve meyveler meydana getirerek canlandird1g1m1z gibi, oltileri de ka-
birlerinden ~Ikanr, bedenlerine ruhlar1 iade etmek sfiretiyle, diriltiriz. «Her-
halde bundan ibret ahrs1n1z.» Boylece buna giicti yetenin, her §eye gticiiniin
yettigini anlars1n1z.

Ayette ge~en "beled-memleket" ifadesi, ma'mur olsun_, veya olrnasm,


mesk:un olsun veya olmasm yer ytizilndeki her yere denilir.

ibn Abbas ve Ebfi Hfireyre derler ki: "insanlann hepsi birinci netba
(sur'un tiflenmesi) da oldilkleri zaman, son nethadan once, lark gtin, erkekle-
rin menisi gibi gokten yagmur yagar. Bu yagmur sebebiyle kabirlerinden ot
gibi biterler. T1pkI analann1n karn1nda bittikleri ve ekinin sudan bittigi gibi.
Cesetleri tamamlarunca da onlara rub tiflenir, sonra tizerlerine uyku biralalrr
da kabirlerinde uyurlar. Sura ikinci defa ilflendiginde -ki o dirilme tiflemesi-
dir- silkinip kalkarlar. Uyuyup da uykudan uyanan kimsenin hissettigi gibi,
ba§lar1nda uykunun tadm1 hissederler. 0 anda derler ki: "Bizi kabrimizden
kim ~1kanp dirilui? " Bir mtinadi onlara §Oyle nida eder: "Bu Rahman'zn va-
adidir. Peygamberler gen;ekten dogru soylemi§ler!" (Yasin: 52)

58. Toprag1 degerli, verimli «giizel iilkenin bitkisi, Rabbinin izniyle»,


dilemesi ve kolayla§trrmas1yla, 9ok yararh olarak «~1kar;» sanki ate§le yalal-
mt§ gibi siyah ta§h ve hi9 bir ~ey bitirmeyen «kotii» toprag1 «olandan» yani
kotti tilkeden «ise» hi9bir zaman «faydas1z bitkiden ba§ka bir §ey ~1kmaz.
i§te Biz,» Allah'1n nimetlerine «§iikreden», onlar hakk1nda tefekktirde bulu-
19- Ebfi Davud, Tirmiz1 ve ibn Mace rivayet etmi~tir. ibn Allan'm el-Filtuha.t'iir Rabbaniye'sin-
de: Bu, sahih hasen bir hadistir, denilmi§tir.
Ayet: 58 A'RAF SURESi/7 183

nan ve onlardan ibret alan «bir kavim i~in ayetleri boyle» e§siz bir a9ikla-
mayla tek.rar tekrar «a~1khyoruz.» Burada §tikredenlerin ozellikle antlmas1,
Allah'1n ayetlerinden ancak onlann yararlanabilme yetenegine sahip olmalar1-
drr.
Ayet, Peygamberlerin §eriatlerle gonderildigini anlatmaktadir. 0 §eriat-
ler, kalplerin hayat suyu olup nurundan istifade edenler ve eserlerinin gani-
metlerinden mahrum olanlar diye kis1mlara aynlan milkelleflere dogru aktp
gider.
Abdullah ibn Mehran der ki: Harun Re§id haccedip Kufe'ye geldi. Orada
gunlerce ikamet etti, sonra yolculuga ~J.k.may1 emretti. Onunla 91kan kimseler-
le Behlfil de 91kt1. Sonra c;opler i9inde oturdu. <;ocuklar kendisine eza veriyor
ve ona taktliyorlardi. Kar§tdan Harun'un kervan1 gelince ona tak1lmaktan vaz-
ge~tiler. Harun gelince, Behlfil ytiksek sesle §oyle seslendi: "Ey mti'minlerin
emiri! Eymen ibn Nail, Kudame ibni Abdullah'tan bize §oyle nakletti: 'Pey-
gamber (s.a.v.Yi deve ilzerinde ge~erken gordilm, altmda da eski bir palan
vard1.' Ne bir iti§ kakt§, ne de buna benzer §eyler varch. Ey mii'minlerin emi-
ri! Bu yoluculugunda tevazu gostermen, senin i9in biiyilkltik taslamandan ha-
yrrhdu." Bunun ilzerine Harun Re§id oyle aglad1 ki, gozya§lar1 yerleri islatti.
Sonra dedi ki: "Ey Behlfil! Allah sana merhamet buyursun, nasihatm1 artu."
Bunun tizerine Behlfil §U §iiri okudu:

F arzet ki, yeryuzuni.in tamamma sahip oldun


Kullar da senin (emrinde)dir, o ha/de olan nedir?
Yann varacagzn yer kabir bo~lugu degil midir?
Biri arkasindan oburu (iizerine) toprak atmiyacak mzdir?

Hfuun aglad1 ve: "Gtizel soyledin ey Behlfil!" dedi, sonra kendisine bir
hediye verilmesini ernretti. Bunun iizerine BehlOl hediyeyi getirene: "Hediye-
yi kimden ald1ysan ona gottir, benim hediyeye ihtiyac1m yoktur" deyince,
Hamn: "Ey Behlfil! Borcun varsa odeyelim" dedi. Behlfil: "Ey mii'minlerin
emiri! Bor~, bor9la odenmez. Hakla sahibine iade et, kendi borcunu ode" de-
di. Harun: "Ey Behlfil! 0 halde sana yetecek kadar bir §ey verelim" teklifinde ·
bulundu. Behlul ba§1rn semaya kaldrrd1 ve sonra §6yle dedi: "Ey mti'minlerin
emiri! Ben ve sen Allah'1n yarahklany1z. Seni hatirlay1p beni unutmas1
imkans1z." Harun, cilbbesini sarkltarak ge9ti gitti.
Bu hikayeyi anlatmam1n sebebi, Harun'un gerc;ege kulak vermesi ve onu
184 RUHU'L-BEYAN Cuz:8

kabul etmesidir. i§te bu, onun temiz bir mekan gibi, kalbinin de gtizel ve te-
miz bir hayatla canh olmasmdandu. Onun i~in ondan sadece guzel ahlfilc
sudfir etmi§tir.

59. Andolsun ki Nuh'u elfi olarak kavmine gonderdik de


dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin ondan bafka
iliihmiz yoktur. Dogrusu ben, ustiiniize gelecek biiyiik bir gu-
niin azabindan korkuyorum. "
60. Kavminden ileri gelenler dediler ki: "Biz seni apat;ik bir
sapiklik ifinde gorii.yoruz!"
Ayet: 59-62 A'RAF SURESi / 7 185

61. Dedi ki: "Ey kavmim! Rende herhangi bir sapiklik yok-
tur; fakat hen, alemlerin Rabbi tarafzndan gonderilmi§ bir
peygamberim.
62. Size Rabbimin vahyettiklerini bildiriyorum, size ogiit ve-
riyorum ve hen sizin bilmediginiz §eyleri Allah tarafmdan bili-
yorum."
63. Korunup da rahmete nail olmaniz umUliyle, ifinizden
sizi uyaracak bir adam vasitasiyla Rabbinizden size bir zikir
gelmesine §ll§timz mi?
64. Onu yalanladilar; Biz de onu ve onunla beraber gemide
bulunanlari kurtardik, ayetlerimizi yalanlayanlari suda bog-
duk. <;unkii onlar kor bir milletti.

59. «Andolsun ki Nuh'u el~i olarak kavmine gonderdik de...» Nuh


(a.s.), Hz. idris'ten sonra ilk peygamberdir. Bir marangoz iken Allah onu krrk
ya§mda kavmine peygamber olarak gonderdi. Allah ona bin iki ytiz krrk sene
omtir verdi. Nuh «dedi ki: 'Ey kavmim!» Yalmzca «Allah'a kulluk edin»;
~tinkti ortak ko§arak kulluk etmenin, kesinlikle kullukla ilgisi yoktur. «Sizin
ondan ba~ka» ibadete lay1k «ilah1n1z yoktur. Dogrusu hen,» O'na kulluk
etmezseniz -ki bu O'na kulluk etme sebebini a9iklamadir- «i.istiiniize gelecek
biiyiik bir giiniin» yani k1yamet veya tufan giiniintin «azab1ndan korkuyo-
rum.'»

60. Celal ve heybetleriyle yiiksek makainlan, gtizellik ve §irinlikleriyle


gozleri dolduran «kavminden ileri gelenler dediler ki:» Ey Nuh! Bize
muhalefet ettigin i9in «biz seni apa~1k bir sap1khk i~inde» yani ger9ek ve
dogru yoldan uzakla§ml§ olarak «goriiyoruz.'»

61. Kalblerini ger9ege dogru meylettirmek ivin, kavmi kendine izafe


ederek onlara seslendi ve «dedi ki: 'Ey kavmim! Bende herhangi bir sa-
p1khk yoktur;» Nefyetme konusunda oyle miibalaga gostemii§ k.i, bir tek sa-
p1khg1n bula§masm1 bile kendinden uzak gormti§tiir. Yani, degil bende apa91k
biiytik bir saplkhk, saplkhgm izi ve par9as1 bile yoktur. Nitekim onlar isbatta
miibalaga gostermi~. onu apa~lk bir sap1khkta karar k1lm1§ olarak gormii§ler-
di. «Fakat hen, alemlerin Rabbi taraf1ndan gonderilmi§ bir peygambe-
rim.» Sanki o §Oyle demi§tir: Fakat son derece mtikemmel bir hidayet iizere-
yim. <;iinkii ben alemlerin Rabbi tarafindan gonderilmi§ bir peygamberim.

62. «Size Rabbimin vahyettiklcrini bildiriyorum.» Burada vahyedilen


18 6 RUHU'L-BEYAN Cuz:B

§eylerin ~ogul olarak "vahyettikleri" §eklinde ge9mesi, bu kelimenin i~erisine


akaid, mev'izeler ve ahkam gibi konular girdigi i~indir. «Size ogiit veriyo-
rum.» Fayda ve iyiliginiz i~in size nasihatta bulunuyorum. «Ve hen sizin bil-
mediginiz ~eyleri Allah taraf1ndan» yani O'nun tisti.in kudreti ve di.i§manla-
nn1 §iddetli bir §ekilde k1sk1vrak yakalamasmdan «biliyorum. '»
Denilir ki: "Kendilerinden once, ba§lanna azap gelen bir kavim i§itme-
dikleri i~in, Nfih (a.s.)'un kendilerine vahiyle bildirdigini bilmiyerek gafil ve
emin olarak ya§1yorlardi."
63. «Korunup da rahmete nail olman1z iimidiyle, i~inizden sizi uya-
racak» yani sizin cinsinizden, sizin dilinizi konu§an «bir adam vas1tas1yla
Rabbinizden», her §eyinizin sahibinden ve sizi terbiye edenden «size bir zi-
kir>> vahiy veya ogtit «gelmesine §a§tln1z m1?» Bunun olmas1m aklen uzak
m1 gordiiniiz? Onlar insandan peygamber gonderilmesine hayret ediyorlar ve
Allah ile be§er aras1nda bir miinasebet yoktur, diyorlardi.
Ayette " rahmete nail olmanzz iimidiyle" ifadesindeki "lea/le" kelimesi,
ummay1 ifade eder. Takvan1n mutlaka rahmeti gerektirmedigine, aksine onun
Allah'1n lfitfuyla ilgili olduguna ve miittaki kimsenin, takvas1na giivenmemesi
ve Allah'm azabmdan da emin olmamas1 gerektigine dikkati 9ekmektir.
64. «Onu yalanladdar» ve bu uzun stire iyinde yalanlamalanna devarn
ettiler. Bogulmay1 doguran ~ey de, yaln1zca yalanlama degil, inatla bu yalan-
lamay1 stirdilrmedir.
Rivayete gore Nuh (a.s.) kavminin helfilc olmas1 i9in dua etti, ytice Allah
da ona gemi yapmaslfil emretti. Yap1m tamamlanmca inananlarla beraber ge-
miye girdi. Arkas1ndan Allah tufan1 gonderdi. Kafirleri suda bogup Nuh'la
birlikte inananlan kurtardi. i§te Allah'1n bu konudaki sozil: «Biz de onu ve
onunla beraber gemide bulunanlar1» -ki krrk erkek ve ktrk kadmdan olu§an
mii'minlerdi- «kurtard1k, ayetlerimizi yalanlayanlarl» yani onlan yalanla-
makta 1srar edenleri «Suda bogduk.>> Ayetleri yalanlayanlardan ama~. yalruz
kabule engel olan kavmin ileri gelenleri degil, aksine onlardan ve onlann pe-
~inden giden ve yalanlama iizerinde israr edenlerden her biridir.

«<.;iinkii onlar kor bir milletti.» Kalp gozti kor olan kimseye "rectiliin
amin fi'l-basrreti"; gozii kor olana da: "Rectililn a'ma fi'l-basar" denir. Onlar
tevhid, niibtivvet ve 3.hiret konusunda kalp gozleri kor olanlard1r. Dolay1s1yle
· onlar gormezler. Bu korli.ik, gozdeki korltigiin aksine, Allah'm apa<;ik delille-
Ayet: 63-64 A'RAF SURESi / 7 187

rini ve ayetlerini gormeye engeldir. <;unkil gozil a9tk olan kimse, kalb gozti
kapah olamn aksine gormeye giicti yeter. Obiirliniln musibeti daha btiytiktiir.

Anlatild1gma gore ~eyh Beka, bir gtin melik nehri kenannda oturuyor-
du, i9inde askerlerin bulundugu bir gemi ge~ti. Beraberlerinde ic;ki ve meyve-
ler, a91k sac;tk kadmlar, oglan c;ocuklan ve §ark1c1lar vardi. Son derece eglen-
ce ve ta§k1nltk i9indeydiler. ~eyh Beka kaptana: "Allah'tan kork ve Allah'a
yonel" dedi. Soziine kulak asan olmadi. Bunun iizerine ~eyh Beka: "Ey emir
altmda olan nehir! Facirleri cezalandrr" deyince, su tizerlerine dogru ytikseldi,
gemiye kadar 91kt1, bogulmayla kar§1 kar§tya kaldtlar. ~eyh'e seslenerek tev-
belerini ilan ettiler. Su da eski haline dondii. Tevbelerinde sad1k kahp ondan
sonra §eyhi stlc stk ziyaret etmeye ba§ladtlar.
Akilh ki§i, kendinden btiytigtin de kii~iigtin de ogiidiinti kabul eder; 9iin-
kli ogi.it vermek kolay, kabul etmek zordur.
188 RUHU 'L-BEYAN Cuz:B

@ /,
. . ..•.J
~y

65. Ad kavmine de karde§leri Hud'u gonderdik. (0 kavmi-


ne) dedi ki: ''Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan
ba§ka ilii.hinzzyoktur. Hilla sakinmiyacak misimz?"
66. Kavminden ileri gelen kafirler dediler ki: "Biz seni bir
beyinsizUk ifinde goruyoruz ve gerfekten seni yalancilardan
samyoruz."
67. "Ey kavmim!" dedi, "bende beyinsizlik yoktur, fakat
ben iilemlerin Rabbinin gonderdigi bir peygamberim.
68. Size Rabbimin gonderdigi vahiyleri teblig ediyorum ve
hen sizin ifin guvenilir bir ogiitfiiyiim.
69. Sizi uyarmak ifin ifinizden bir adam vasitasiyla Rabbi
nizden size bir zikir ( vahiy) gelmesine §a§tiniz mi? Dii§ii.niin ki
0 sizi, Nuh kavminden sonra onlarm yerine getirdi ve yarati-
li§ta sizi onlardan iistiin kzldi. 0 halde Allah 'in nimetlerini
Aye t: 65-67 A'RAF SURESi /7 189

hatirlayuz ki kurtulu§a eresiniz. ''


70. Dediler ki: "Sen bize tek Allah 'a kulluk etmemiz ve ata-
larimzzin tapmakta olduklarinz bzrakmamiz ifin mi geldin?
Eger dogrulardan isen, biz.i tehdit ettigin azabi bize getir."
71. Dedi ki: "Artik size Rabbinizden bir azap ve bir hi§lm
inmi§tir. Haklarinda Allah'in hifbir delil indirmedigi, sadece
sizin ve atalarinizin taktigi kuru isimler hususunda benimle
tartiriyor musunuz? Bekleyin oyleyse, §ii.phesiz hen de sizinle
beraber bekleyenlerdenim. "
72. Onu ve onunla beraber olanlari rahmetimizle kurtardik
ve ayetlerimizi yalanlayip da iman etmeyenlerin kokiinu kes-
tik.

65. «Ad kavmine de» dinde degil, nesebde onlardan biri olan «karde~­
leri Hfid'u gonderdik.» Milletlere Peygamberin ozellikle kendi kabilelerin-
den gelmesi, onun sozunti daha iyi anlayacaklan, durumunu daha iyi bilecek-
leri ve ona uymaya daha yakm olacaklan i~indir.
«(0 kavmine) dedi ki: 'Ey kavmim!» Yalniz «Allah'a kulluk edin, si-
zin O'ndan ba~ka ilah1n1z» yani Rabbiniz «yoktur.» Hala dti§tinmeyecek,
O'nun azab1ndan « hala sak1nm1yacak m1s1n1z?'»
66. «Kavminden ileri gelen kafirler dediler ki:» Burada, kavmin ileri
gelenleri ktifUrle nitelendirilmi§tir. <;iinki.i Nuh (a.s.)'un kavn1i gibi bunlann
hepsi kiiftir tizere degildi. Onlardan bir k1sm1 Hfid (a.s.)'a iman etmi§ti. «'Biz
seni» atalar1nm dinini birakt1g111 i9in «bir beyinsizlik i~inde goriiyoruz, ve
ger~ekten seni,» peygamberlik iddianda «yalancdardan san1yoruz.'» Bura-
da Hz. Nuh kavminin kalbleri gibi, Hz. Hud kavminin kalblerinin de pash ve
pis olduguna i§aret edilmektedir.

67. Hfid (a.s.), onlardan kotti soz i~itmesine ragmen, giizel mticadele yo-
lunda giderek -ki her ogtit9tintin boyle yapmas1 gerekir- «'Ey kavmim!' de-
di, 'bende beyinsizlik»ten hi~bir §ey olmad1g1 gibi, onun izi bile «yoktur,
fakat hen alemlerin Rabbinin gonderdigi bir peygamberim.» Yani ben,
son derece rti§d ve dogruluk i~indey im. <;link.ii ben alemlerin Rabbi tarafm-
dan gonderilen bir peyga111berin1. Rti§d, din ve dtinyanm faydah §eylerini bi-
lip anlamaktu. Bu da tam bir ak1lla olur.
190 ROHU'L-BEY.AN Cuz:8

68. «Size Rabbimin gonderdigi vahiyleri teblig ediyorum ve hen si-


zin i~in giivenilir bir ogiit~iiytim.» 0 , insanlar aras1nda ogtit vermekle bili-
nen ve glivenilirligiyle tanman bir kimseydi.
69. «Sizi uyarmak» ve ic;inde bulundugunuz kiiflir ve glinalun sonucun-
dan sakmdumak «i~in i~inizden» yani sizinle ayn1 dili konu§an kendi cinsi-
nizden <<hir adam vas1tas1yla» i§lerinizin sahibi ve mlirebbiniz olan «Rabbi-
nizden size bir zikir (vahiy) gelmesine» onu aktldan uzak gorerek «§a§bn1z
m1? Dii§tiniin ki 0 sizi, Nuh kavminden sonra onlar1n yerine getirdi.»
Yani yerle§im yerlerinde veya yeryiiziinde egemen ktldi. <;tinkli ~eddad ibn
A A

Ad, Reml-i Alec'den Uman'daki ~ahr'a kadar olan yerytizti mamfiresine sahip
olmu§tur. Burada adeta §5yle denilmi§tir: Buna §a§may1n; i§lerinizin fildbetini
ve Allah Teala'n1n sizi hakimler k1ldtg1 vakti dti§tini.in. «Ve» benzeri gortil-
memi§ «yarahh§ta» ve §ekillendirmede «sizi onlardan iistiin kdd1.» Boy,
gii~ ve yap1 olarak kendi zamanlar1nda onlar1n benzeri yoktu. Onlardan uzun
boylusu yliz ar§1n; ktsa boylusu ise altmt§ ar§1nd1. Vehb der ki: "Onlardan bi-
risinin ba§I btiyi.ik bir kubbe gibi; gozli, i9inde ku§Ull yavru yapabilecegi ka-
dardt. Burun delikleri de oyleydi." «0 halde Allah'1n nimetlerini hahrlay1n
ki,» onlan hattrlamak sizi, stlc1nttlardan kurtulu§a ve istenilene kavu§maya
ileten §tikre gotiirstin ve boylece «kurtulu~a eresiniz. '»
70. 0 yiice og~tlere cevap olarak «dediler ki:» Ey Hfid! «'Sen bize>>
ozellikle «tek Allah'a kulluk etmemiz ve atalarim1z1n tapmakta oldukla-
rin1» yani atalanm1z1n tapttklan ilahlan «b1rakmam1z i~in mi geldin?» Biz-
den tek olan Allah'a kulluk etmemizi istiyor, bizi bununla ytiklimlli ktlmay1
m1 kasdediyorsun? «Eger» azabm gelmesi konusundaki verdigin haberde
«dogrulardan isen, bizi tehdit ettigin» o «azab1 bize getir.'»
71. Hfid (a.s.) «dedi ki: 'Art1k size Rabbinizden bir azap ve h1~1m in-
mi~tir.» Y ani inmesi gerekmi§tir. <;i.inkii onun inmesi ytice Allah'm ilmi i9in-
dedir. «Haklarinda» yani onlara tapma konusunda «Allah'tn hi~bir delil in-
dirmedigi, sadece sizin ve atalarin1z1n takttg1 kuru isimler hususunda»
-ki, onlar putlarnu ilfill diye isimlendiriyorlar ve onlann tapmaya lay1k olduk-
larm1 zannediyorlardt. i§in ger~egi, onlann ulfihiyetten ve tapmaya liyakattan
uzak olmalar1du- «benimle tarh~1yor musunuz?» Bunun manas1: Laytk ol-
mad1klan isimlerle isimlendirilen §eyler hakkmda benimle tartl§1yor musu-
nuz? Kottileme, manadan soyulmu§ sadece isimlendirmeye yoneliktir. Boyle-
. ce ismin, bizzat miisemma (isimlendirilen) olmas1 gerekmez. istediginiz §eyi
«bekleyin oyleyse, §iiphesiz hen de sizinle beraber» size inecek azab1
Ayet: 68-72 A'RAF. S0RESi/7 191

«bekleyenlerdenim. '»
72. Sonunda azab indi «ODU>> yani Hud'u «Ve onunla beraber olanlan»
ona inananlan taraftm1zdan gonderilen engin «rahmetimizle kurtard1k ve
ayetlerimizi yalanlay1p da iman etmeyenlerin» yani kilftir ve yalan tizerin-
de 1srar edip bundan kesinlikle geri donmeyenlerin «kokunii kestik.» Y ani,
kok ve damarlarm1 kesmek sfiretiyle onlarm hepsini helak ettik. <;tin.kil bir §e-
yin kokti, onun sonudur. Kavmin sonunu kesmek de, ba§1ndan sonuna kadar
helak edilmeleridir. Burada, kurtulu§ kaynag1n1n Allah'a iman ve O'nun
ayetlerini tasdik olduguna i§aret vardir. Nitekim helfil<in sebebinin ktiftir ve
yalanlama olmas1 gibi.
192 RUH U'L-B EYAN Cuz:8

73. Semud kavmine de karde~leri Salih'i gonderdik. Dedi


ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan ba§ka
ilDhmiz yoktur. Size Rabbinizden afik bir delil gelmi§tir. Bu,
Allah'in size bir delil olarak gonderdigi devesidir. Onu bira-
ktn, Allah 'in arzinda ye sin, sakin ona herhangi bir kotiiUikle
dokunmaym; sonra sizi acikli bir amp yakalar.
74. Dii§iiniin ki, (Allah) Ad'dan sonra, sizi hiikiimdarlar
kildt. Ve yeryiizunde sizi yerle§tirdi: Onun diizliiklerinde sa-
raylar yapiyorsunuz, daglannda evler yontuyorsunuz. Artik
Allah 'in nimetlerini hatzrlayin da yeryiizunde f esatfilar olarak
kan§iklik flkarmayin."
75. Kavminin ileri gelenlerinden biiyiikluk taslayanlar, if-
lerinden zayif goriilen inananlara dediler ki: "Siz Salih 'in
gerfekten Rabbi tarafmdan gonderildigini biliyor musunuz?"
Onlar da: "$iiphesiz ki biz O'nunla gonderilene inananlarzz"
dediler.
76. Kibirlenenler dediler ki: "Biz de sizin inandigmizi inkar
edenleriz. "
77. Derken o di§i deveyi ayaklarini keserek iildiirdiiler ve
Rab'lerinin emrinden di§ari pkarak: "Ey Salih! Eger sen ger-
fekten peygamberlerdensen bizi tehdit ettigin azabi getir," de-
diler.
Ayet: 73 A'RAF SURESi /7 193

78. Bunun iizerine onlari sarsinti yakaladi da yurtlarmda


diz iistu flike kaldzlar.
79. Salih de onlardan yiiz fevirdi ve ~oyle dedi: "Ey kav-
mim! Andolsun ki, ben size Rabbimin elfiligini teblig ettim ve
size ogut verdim, f akat siz ogiit verenleri sevmiyorsunuz."

73. «Semud kavmine de» neseb yontinden «karde~leri Salih'i» yani


Salih ibn Ubeyd ibn Asifi peygamber olarak «gonderdik.» Semfid, bir Arap
kabilesi olup, en btiytik babalan Semud ibn Ad ibn Brem ibn Sam ibn Nuh'un
ismini koymu§lardrr. Yurtlan, Hicaz'la ~am arasmda "·Hier" denilen yer olup,
Vadi'l-Kura'ya kadar uzan1yordu. «Dedi ki: 'Ey kavmim!» Yaln1z «Allah'a
kulluk edin, sizin O'ndan ba~ka ilah1n1z yoktur.» Burada; her ne kadar
peygamberler arasmda §eriatlar yontinden farkhhk varsa da, Allah Teala'n1n,
Tevhid hususunda onlan birle§tirdigine i§aret vardir. <;tinkti davette onlardan
herbiri bir digerinin yolunda gitmi§tir. Hz. Nuh, Hud ve Salih: "Ey kavmim!
Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan ba§ka ilah1nzz yoktur" demi§lerdir.

Rivayete gore Ad kavmi helfilc olunca, Semud kavmi onlar1n yurtlarlill


baymdrr hale getirmi§ler, yeryliziinde onlara halef olmu§lar, bolluk ve geni§-
lik iyinde 9ogalm1§lar, sonunda Allah'm emrinin dt§Ina 9tlap yeryiiziinde boz-
gunculuk yapmt§lar, putlara tapm1~lard1r. Bunun iizerine Allah, Hz. Salih'i
gondermi§tir. Onlar Arap kavminden, Salih de neseb yontinden orta hallile-
rinden idi. Onlan Allah'a 9agirdl. Ancak kendisine zay1flardan 9ok az bir
kimse tabi oldu. Onlar1 sak1ndrrd1, ihtar etti. Onlar da soziiniin dogrulugunu
isbat iyin ondan bir delil istediler. "Nasil bir delil istiyorsunuz?" dedi. Onlar
da dagm bir kenar1nda duran bir ta§t gostererek dediler ki: "Bu ta§tan bize on
ayhk gebe deve c;Ikar. Bunu yaparsan seni tasdik eder ve sana icabet ederiz."
Salih onlardan saglam soz aldt. "Bunu yaparsam, gerc;ekten bana iman edecek
ve beni tasdik edecek misiniz?" deyince, "evet" cevab1n1 verdiler. 0 da iki
rekat namaz kild1 ve Rabbine dua etti. Bunun tizerine ta§ yardd1, ic;inden onla-
rm gozi.i ontinde on ayhk bir deve 91kti. Sonra kendi biiytikliigtinde bir yavru
dogurdu. Kavminden bir grup ona iman etti, gerisi iman etmekten 9ekindi.

Deve, yavrusuyla birlikte, Semud yurdunda otlay1p su ic;erek hayat siir-


dtirtiyordu. Bu mucizenin ortaya 9Ikmasmdan soma Salih onlara: «Size Rab-
binizden a~1k bir delil» yani benim peygamberligime §ahitlik yapan apa91k
bir mficize «gelmi~tir.» Burada "Rabbinizden" kelimesi "gelmi§tir" kelime-
194 RUHU'L-BEYAN Ciiz:8

sine bagh olup, tevhide davetinin pe§inde onlara ilk hitab ettiginde Salih
(a.s.)'dan, ondan sadu olan bir soz degildir. Aksine o sozii onlara ogtit verdik-
ten ve Allah'1n nimetlerini hattrlattiktan sonra soylemi§tir. Buna ragmen onlar
onun soziinii kabul etmemi§ ve onu yalanlami§lardir.
«Bu, Allah'1n size delil olarak gonderdigi devesidir.» Bu ctimle bir
sorunun cevab1du. Sanki kendisine "Bu delil nedir?" diye sorulmu§, o dace-
vaben: "Bu Allah'1n devesidir. Benim peygamberligimin dogruluguna i§aret
eden bir delildir" demi§tir. Devenin Allah'1n ytice ismine izafe edilmesi, onu
tazim i~indir. "Beytullah =Allah'1n evi" denildigi gibi.
Allah'1n mficizelerinden bir mucize olarak «ODU» kendi haline «b1rak1n,
Allah '1n arz1nda yesin,» onun otlamas1na engel olmaym. Yemesine oldugu
gibi i<;mesine de kar1§may1n. «Sak1n ona herhangi bir kotiiliikle dokunma-
y1n.» Yani, Allah'm mficize (delil)lerine hiirmet ifadesi olarak, kottiltigti <;ag-
fl§ttran oldtirme, dovme veya ho§ olmayan bir §eyle ona dokunmaym ve sa-
ta§maytn. «Sonra sizi ac1kh bir azap yakalar .»
74. «Dii§iiniin ki, (Allah) Ad'dan sonra, sizi hiikiimdarlar kdd1.»
Yani Allahii Tealanm sizi Hier topraklarmda htikiimdarlar k1ld1giru, ya da Ad
kavminin helak.inden sonra sizi onlarm yerine getirdigini hatrrlay1n. «Ve yer-
yiiziinde sizi yerle§tirdi:» Yani: Hicaz'la ~am aras1ndaki Hier topraklannda
size.yerle§eeek yer bah§etti: «Onun diizliiklerinde» yiiksek «saraylar yap1-
yorsunuz, daglannda» yani kayalan aras1nda «evler yontuyorsunuz.»
Rivayete gore Hier halk1, yaz1n ovalarda, kI~1n da daglarda yerle§erek hayat-
larm1 siirdtirtirlerdi. Yine soylendigine gore onlar, uzun omiirlii olduklar1 i~in,
daglarda kendiierine evler yontmaya ihtiyac;lar1 vard1; ~iinkti tavanlar ve bina-
lar onlann omiirleri bitmeden eskirdi.
«Artik Allah'1n» size verdigi «nimetlerini hat1rlay1n» yani onlan ko-
ruyun «da yeryiiziinde fesat~dar olarak kar1§1khk ~1karmay1n.'» <;iinkii
Allah'1n nimetlerinin hakk1, onlara §iikredilmesi ve onlardan gaflet edilmeme-
sidir.
75. «Kavminin ileri gelenlerinden» ona iman etmeyip «biiyiikliik tas-
layanlar, i~lerinden zay1f goriilen» yani zay1f ve zelil olarak gordtikleri
«inananlara» alay yoluyla «dediler ki: 'Siz Salih'in ger~ekten Rabbi tara-
f1ndan gonderildigini biliyor musunuz?' Onlar da : '~uphesiz ki biz
O'nunla gonderilene», tevhid ve ibadet esaslar1na «inananlar1z' dediler.»
A.yet: 74-78 A'RAF S0RESi/7 195

Bu harikulade biiyiik mficizeyle geldigi i~in onun peygamber olarak


gonderilmesinin, akh ba§mda olan hic;bir kimsenin §iipheye dii§mesine gerek
kalmayacak bir bic;imde ac;ik olduguna dikkat c;ekmek ic;in, inananlar, cevap
olarak "evet" demeyip boyle kar§tlik vermi§lerdir. Bu cevap, Oslfib-u Hakim
tiiriinden olup muhatab1 beklemedigi §ey le kar§Ilamaktu.
76. «Kibirlenenler dediler ki: 'Biz de sizin inand1g1n1z1 inkar edenle-
riz.'» Boylece onlar, kendileri ic;in as1l uygun olan "biz de onunla gonderileni
inkar edenleriz" cevabm1 vermek yerine, sanki: "Onun gonderilmesi bizim
ic;in bilinen ve bizce kabul edilen bir §ey degildir," anlam1na gelen bir cevap
verdiler. Bununla, meselenin yalmzca Salih Aleyhisselanun bo§ bir iddias1n-
dan ibaret oldugunu ve ona inananlarm da bu bo§ inanca saplandtklarm1 iddia
etmi§ ve: "Biz ise sizin iman ettiginiz §eyi inkar edenleriz" demi§lerdir.
~iiphesiz burada Allahil Tefila, kafirleri iki yonilyle kotiilemi§tir:

Birincisi, onlarm btiyiikliik taslamalar1drr. 0 da, kendilerini oldugundan


yiiksek gorme ve hakla inkard1r.

ikincisi ise, astl deger vermeleri gereken kimseleri zay1f gormeleridir.


Aynca mii'minler, hakta sebat ettikleri ve kafirlere kar§l mukavemet etmekten
aciz kalmalanna ragmen hakki ortaya c;.tlcardtldan ic;in ovtilmti§lerdir.

77. «Derk en o di§i deveyi ayaklann1 keserek oldiirdiiler.>> Yani onu


bogazladllar. Burada oldiirme fiili hepsine isnad edilmi§tir. <;iinkti bu, hepsi-
nin nzas1yla olrriu§tur. Bu nedenle sanki o, hepsinin yapug1 i§tir.

Rivayete gore deve, suya varu, ba§rm kuyuya soktugu zaman, ic;indeki
suyun hepsini i9meden ba§ml kaldirmaz, bir damla bile buakmazd1. Sonra da
ayaklarm1 a<;ar ve btittin kaplan doluncaya kadar istedikleri miktarda sagarlar;
i<;erler ve biriktirirlerdi. Soma su i<;mek ic;in gittigi vadinin en yukar1smdan
doner; c;tinkti o, darhgmdan dolay1 suya gittigi yerden donemezdi.

«Ve Rablerinin emrinden d1~ar1 ~1karak,» yani Salih (a.s.)'in ''sakm


ona herhangi bir kotillukle dokunmayin" emrine uymaktan veya Allah'1n
emrine uymaktan biiytiklenerek Salih Aleyhisselfun'1 taciz etme ve susturma
yoluyla ona hitabederek «'Ey Salih! Eger sen ger~ekten peygamberlerden-
sen» -ki onlardan olman tehdit ettigin §eyin dogrulugunu gerektirir- devenin
oldilrtilmesi ilzerine «bizi tehdit ettigin azab1 getir,' dediler.»
196 ROHU'L-BEYAN Cuz:B

78. «Bunun iizerine onlan» §iddetli «sars1nt1>> yani deprem «yakalad1


da yurtlarinda» ve topraklannda «diz iistti ~oke kaldtlar.» Yani hareketsiz
oliiler haline geldiler.
Rivayete gore, deveyi oldiirdtiklerinde yavrusu daga ka9t1. Salih (a.s.)
onlara dedi ki: "Allah'1n azab1n1 ve cezas1n1 bekleyin." "Bunun alameti ne-
dir?" dediklerinde: "Per§embe gtinti sabahi yiizleriniz sararm1§; cuma gtinli
kizarm1§; sonra cumartesi kararmi§ olarak sabahlayacakslllz. Sonra da pazar
giiniiniin erken saatlerinde size azap gelecektir." Durum, peygamberlerinin
aylklad1g1 gibi olmu§tur. Derken onlara semadan, i9inde her y1ld1nmm ve se-
se sahip olan her §eyin sesinin bulundugu bir 91ghk, yerden de bir sarsmtl gel-
di ve gogtislerindeki kalbleri par9aland1; onlardan btiytik-kii9tik hi9bir §ey
kalmayarak helak oldu.
79. Helak:i gordtikten sonra, onlara ac1yarak, iman etme frrsatin1 ka9rr-
diklan iyin iiziinttilii bir §ekilde «Salih de onlardan yiiz ~evirdi ve §Oyle de-
di: 'Ey kavmim! Andolsun ki, hen size Rabbimin el~iligini teblig ettim ve
size» davet zaman1nda iyilige te§vik etme ve kottiliikten korkutma hususunda
«ogiit verdim.» Sizin i9in elimden gelen btittin 9abay1 gosterdim, «Fakat siz
ogiit verenleri sevmiyorsunuz.'» Yani, sizin i§iniz baz1 ogtit~illerle alay et-
mektir; 9iinkii ogiit9tintin sozil agrr, gerc;ek ise ac1du. Ba§ka bir husus da; pis
ruhun toprag1nm pisliginden, ogtit ~ekirdegini kabul etmemesi ve o ~ekirde­
gin orada bitmemesidir.
Cabir ibn Abdullah'tan yapdan bir rivayete gore: Peygamber (s.a. v.) Te-
btik sava§mda H1cr'e ugrad1gmda, ashab1na §Oyle buyurdu: "Sizden hit;biriniz
bu koye girmesin, suyundan i<;mesin, o azap gorenlerin diyanna ancak agla-
yarak girin. Yoksa onlara dokunan azap size de isabet eder." (W)

20- Hadisi Buhari, Mtislim ve Ahmed b. Hanbel rivayet etmi~tir. Hadisin ravisi -yukanda zikre-
dildigi gibi- Cabir ibn-i Abdullah degil , Abdullah ibn-i Omer'dir (mUtercim).
Ayet: 79-80 A 'RAF SURESi/7 197

80. Lut'u da (gonderdik.) Kavmine dedi ki: "Sizden once


alemlerden hif birinin yapmadigi I uhU§U mu yapi.yorsunuz?
81. Siz kadinlan birakip da §ehvetle erkeklere gidiyorsunuz.
Dogrusu siz, haddi a§an bir kavimsiniz."
82. Kavminin cevabi: "Onlari memleketinizden flkarin.
<;iinkii. onlar f azla temizlenen insanlarmt§ ! " demelerinden
ba§ka bir §ey olmadi.
83. Biz de onu ve karisindan ba§ka aile efrfidini kurtardik,
fiinkii. kansi geride kalanlardandi.
84. Ve iizerlerine (ta§) yagmuru yagdirdik. Bak ki,
gunahkarlann sonu nasil oldu!

80. «Lut'u da» peygamber olarak «(gonderdik.)» 0, Lfit ibn Haran ibn
Ebi ibrahim (ibrahim'in karde§inin oglu Haran'm oglu Lfit)dir. Irak Babil'i de-
nen yerdendir. Amcas1 ibrahim'le birlikte ~am'a go~ etrni§, Urdiin'e yerle§-
rni§tir. Allah da onu Sodom ahalisine peygamber olarak gondermi§tir.

«Kavmine dedi ki: 'Sizden once aiemlerden hi~ birinin yapmad1g1


fuhu§U mu yap1yorsunuz?» Bu ifade onlann yaptig1 son derece virkin bir i~
olan livata, yani erkeklerin erkeklerle kurdugu 9irkin ili§ki dolay1s1yla bir ki-
nama, azarlama ve ay1plamadrr. Lfit (a.s.) onlan, hem boyle bir igrem; fiili i~-
198 RUHU'L-BEYAN Ciiz:8

ledikleri ve hem de bunu ilk olarak icat ettikleri ic;in kmamaktadII ki, bu ikin-
cisi daha kotiidilr.

81. «Siz» Allah'1n sizin ic;in milbah kdd1g1 «kad1nlar1 b1rak1p da §eh-
vetle erkek1ere gidiyorsunuz.» Buradaki "erkeklere gidiyorsunuz" ifadesi
a§Irl §ekilde k1namak suretiyle, o fuh§un a~1klanmas1dir. "Sehvet" ten soz
edilmesiyse, onlann hayvanlara yara§an bir davrant§ ic;inde bulunduklann1n
gosterilmesi ic;indir. Aynca burada, dikkat c;ekilen konulardan biri de akh ba-
§mda bir insarun cinsel ili§kide bulunmasmm sebebi ~ocuk edinmek ve tiirtin
devam etmesini istemek i9ill olmah, cinsel arzuyu tatmin etmek ic;in olmama-
hdrr.
«Dogrusu siz, haddi a§an bir kavimsioiz.'» Siz her §eyde a§trI gitmeyi
adet haline getirmi§ ve konulan me§rO s1nrrlar1 a§may1 ah§kanltk edinmi§ bir
topluluksunuz. Bundan dolay1du ki, §ehvetlerini giderme konusunda a§rr1 git-
mi§, o hususta me§rO olc;iiler ic;inde belirlenmi§ olan Slillfl ~mt§lard1r.
82. «Kavminin cevab1: 'Onlar1» yani LOt'u ve ona inanan taraftarlar1ru,
«memleketinizden ~1kar1n.» Buradaki memleketten amac;, onlarm ya§ad1kla-
n "Sodom"dur. «<;iinkii onlar fazla temizlenen insanlarmt§!' demelerin-
den ba§ka bir §ey olmad1.» Onlar1n bu sozleriyle kasdettikleri §ey, Lilt (a.s.)
ve ona tabi olanlann, fuh§iyattan temiz olmalandrr. Haliyle bunu, onlarla alay
etmek ve dalga gec;mek iirin soylemi§lerdir.
83. «Biz de onu» yani Lfit'u «ve kar1s1ndan ba§ka» iki k1z1 ve ona
iman eden diger kimselerden olu§an «aile efrad1n1» -ki "ehl" kendisine nis-
bet edilen ozel cemaatidir- «kurtard1k, ~iinkii karis1 geride kalanlardan»
yani, kfilirlerden «idi.» Dolay1s1yla memleketlerinde kahp orada helak olan-
lardan oldu. Burada Lilt (a.s.)1n kar1s1, kendisine inanmad1g1 ic;in, aile
efradmdan istisna edilmi§tir.

84. «Ve iizerlerine (ta~) yagmuru yagd1rd1k.» Bu oyle bir yagmur ti.i-
ril idi ki, ta§tan ibaretti. Dolay1s1yla ilzerlerine yagmur yagd1nr gibi, ta§ yag-
drrd1k demektir. «Bak ki giinabkarlar1n sonu nasll oldu!» Yalanlay1c1
kafirlerin durumlannm sonunu dti§tin; onlara nastl muamele yapt1g1m1za bir
bak! "Bak ki'' ifadesi, durumlanndan §a§trmalan ve yaptiklar1ndan sakmma-
lar1 i~in, dii§tince ve nazar sahibi olan herkese hitaptrr.

Ayet, livatan1n en ~irkin ve en kotii bir fuhu§ olduguna i§aret etmekte-


. dir. <;unkii Allahii Teala; zina, hIIs1zhk, haks1z yere adam oldtirme, hatta §irk
Ayet: 81 -85 A'RAF SURESi/7 199

gibi btiytik giinah i§leyenler tizerine ta§ yagdrrmami§tlr.


ibni Sirin der ki: "Domuz ve e§ekten ba§ka bu i§i yapan hi~bir hayvan
yoktur."
Livata bilyilk bir gilnahtu. Ondan; ayn1 zamanda onun ba§lang1c1 olan
dokunma ve opme gibi §eylerden sakmmak gerekir. Erkege arkadan yakla§-
maya btiytik livata; kad1na arkadan yakla§maya da kti~tik livata denir. Hadis-
te: "Kadma arkadan yakla~an mel'undur" <21 > buyrulmu§tur.

21- Hadisi Ebu Davud Nikah babmda rivayet etmi~tir. Bkz. ClJmiu'l-Usul, 3/55 l.
200 RUHU'L-BEYAN Ciiz:B
Ayet: 85 A'RAF SURESi/ 7 201

/
.

85. Medyen'e de karde§leri Suayb'i gonderdik. Dedi ki: "Ey


kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin ondan ba§ka ilahiniz yok-
tur. Size Rabbiniulen afik bir delil gelmi§tir: Artik olfiiyii tar-
tzyi tam yapm, insanlarin e§yalarini eksik vermeyin, islah edil-
dikten sonra yeryiiziinde bozgunculuk yapmayin. Eger ina-
nanla.r iseniz bunlar sizin ifin daha hayirlulir.
86. Tehdit ederek, inananlan Allah yolundan alikoyarak ve
0 yolun egriligini arayarak oyle her yolun ba§inda oturmayin.
Dii§iiniin ki siz az idiniz de, 0 sizi fOgaltti. Bakin ki, bozgun-
culann sonu nasil olmu§tur!
87. Eger ifiniulen bir grup benimle gonderilene inanir, bir
grup da inanmazsa, Allah aramizda hiikmedinceye kadar sab-
redin. 0 hakimlerin en hayirlisulir."
88. Kavminden ileri gelen kibirliler dediler ki: "Ey $uayb!
Kesinlikle seni ve seninle beraber inananlan memleketimiz-
den pkaracagiz, yahut dinimize doneceksiniz. '' ($uayb) dedi
ki: "istemesek de mi?
89. Dogrusu Allah bizi ondan kurtardiktan sonra tekrar si-
zin dininize donersek, Allah 'a yalan iftira etmi§ oluruz. Rabbi-
miz Allah 'in dilemesi miistesna, geri donmemiz bizim ifin ola-
cak §ey degildir. Rabbimizin ilmi her §eyi ku§atmi§tir. Biz sa-
dece Allah 'a dayandik. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz ara-
sinda adaletle hiikmet. (:iinkii sen hiikmedenlerin en hayirli-
sism."
90. Kavminden ileri gelen kafirler dediler ki: "Eger Su-
. ,, ayb'e uyarsaniz o takdirde siz mutlaka ziyana ugrarsimz."
91. Derken o §iddetli deprem onlari yakalayiverdi de yurtla-
nnda diz iistu fiike kaldilar.
92. $uayb'i yalanlayanlar sanki yurtlarznda hif oturmami§
gibi oldular. Asil ziyana ugrayanlar $uayb'i yalanlayanlarm
ke ndileridir.
93. Onlardan yiiz fevirdi ve dedi ki: "Ey kavmim! Ben si7e
202 RUHU'L-BEYAN Ciiz:B

Rabbimin sozlerini bildirdim ve size ogut verdim. Artik klifir


bir kavme nasil acirim?"

85. ibrahim (a.s.)'in oglu Medyen kabilesine mensup «Medyen'e de» iy-
lerinden biri, yani nesebde «karde~leri» olan «~uayb'1» ~uayb ibn Mlkil
ibn Ye§clir ibn Medyen'i Peygamber olarak «gonderdik.» ~uayb (a.s.)'a,
kavmine giizel bir §ekilde hitabettigi i9in "Peygamberlerin hatibi" denilirdi.
Kavmi ise kafirlikleri yanmda ol9ti ve tartida haks1zhk yaparlard1. «Dedi ki:
'Ey kavmim!» Bir olan «Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan ba~ka ilah1n1z
yoktur. Size» her §eyinizin sahibi «Rabbinizden» biiyi.ik ve «a~1k bir delil,»
yani mficize «gelmi~tir.» Kur'anda peygamberimizin bir9ok miicizeleri zikre-
dilmedigi gibi, ~uayb (a.s.)'m mucizesi de zikredilmemi§tir. «Arttk ol~iiyii,
tart1y1 tam yap1n.» Olc;ii ve tart1yla insanlarm haklarm1 eksiksiz olarak yeri-
ne getirin, «insanlarin» satm aldt.klar1 «e~yalar1n1 eksik vermeyin.» c;unkii
Medyenliler, btiytik veya kti9iik, az ya da yok demeden, olytiyti eksik yap1yor-
lardi. ~tiphesiz olc;ti ve tart1da insanlarm e§yalann1 eksiltmek nefsin al9akhg1,
ba§kasm1 dti§iinmeme, hrrs1n galebesi, istek ve zulmiin pe§inden gidilmesin-
dendir. Bu kotii s1fatlar, nefislerin huylanndandtr.
~er'i
emirler bu s1fatlar1 degi§tirme ve nefsi temizlemek iyin gelmi§tir.
c;unkti Allahti Tefil.a, yiice §eyleri sever, adi §eylere de bugzeder. Hadiste:
"Bir davar siirusune gonderilen iki a~ kurdun o suruye verdigi zarar, ki~inin
mal ve ~ohrete olan hzrsindan daha fazla degildir." <22>buyurulmu§tur.
«Isiah edildikten» yani, durumunu ve halk1n1, §eriatleri ytirtirliige koy-
mak sfiretiyle peygamberlerin ve onlara uyanlann dilzeltmesinden «sonra»
kafirlik ve sap1k.hkla «y.eryiiziinde bozgunculuk yapmay1n. Eger inanan-
lar» yani beni bu soztimde tasdik edenler «iseniz, bunlar» yani emir ve ya-
saklara riayet «sizin i~in daha hay1rhd1r.» ,,
86. «Tehdit ederek, inananlar1 Allah yolundan», yani O'nun §eriattn-
dan ve kullar1 is;in ses;tigi dininden «ahkoyarak ve o yolun» kalblerine §tip-
heler koyup «egriligini arayarak» veya o yolu egrilikle niteleyip oyle olma-
sm1 istiyerek «oyle her yolun ba~1nda oturmay1n.» Oyle din yollanndan her
birinin ba§1na tehdit ederek, §eytan gibi korkutarak oturmaym. c;unk.ii o §ey-
tan §Oyle demi§ti: "And i~erim ki, ben de onlan saptirmak ifin senin dogru

22~ Hadisi Tirmizi Zuhd'de rivayet etmi~ ve "bu, sahih bir hadistir" demi ~tir.
Ayet: 85-88 A 'RAF SURESi /7 203

yoluna oturacaglm." (A'raf: 16) Onlar din i~in ~ab~an birini gordtiklerinde
ona engel oluyorlardt.
Denilir ki: Gozetleme yerine oturup Hz. ~uayb'm yanma gitmek isteyen-
lere: "O bir yalanc1drr, salon seni dininden dondi.irmesin" diyorlar ve ona ina-
nanlan tehdit ediyorlardt. «Dii§iiniin ki siz az idiniz de 0 sizi» nesilde ve
malda bereket vermek sfrretiyle «~ogalth»; zay1fken gii9lii, fakirken de zen-
gin oldunuz. «Bak1n ki» Nuh, ondan sonra gelen Ad, Semfid ve benzeri ka-
vimler gibi ge9mi§ iimmetlerden «bozguncularin sonu nasd olmu§tur!» On-
lardan ibret alm, yollanndan gitmekten sakm1n.
87. «Eger i~inizden bir grup» §eriat ve hiikiimler konusunda «henimle
gonderilene inan1r, bir grup da» ona «inanmazsa, Allah aram1zda>> yani,
iki grup aras1nda, hak iizere olanlann batil tizere olanlara galip gelecegi konu-
sunda «hiikmedinceye kadar sabredin», bekleyin. (_;iinkii o hiiktim, mii'min-
ler i9in bir vaad, kMirler i9in de tehdittir. «O hakimlerin en hay1rhs1dtr'»;
9tinkii O'nun hiikmtinti hi9 kimse degi§tiremez ve onu saptiramaz. 0, hiikme-
denlerin en adilidir.
88. Hz. ~uayb (a.s.)'m bu ogiitlerini dinledikten sonra «kavminden ileri
gelen kibirliler dediler ki: 'Ey ~uayb! Kesinlikle seni ve seninle beraber
inananlan», size olan kinimizden otiirii ve sizin fitnenizi uzakla§trrmak iyin
«memleketimizden ~1karacag1z.» Burada kibirlilerin i§inin ve zorbalann
adetinjn iiste ~tkma olduguna i§aret edilmektedir. Bunun da sebebi nimetler-
den dolay1 §lrnarmalar1 ve zenginlikten ottirii de t~k1nhk yapmalar1drr. «Ya-
hut dinimize doneceksiniz.» Buradaki "donmek" fiili ilk bulunduklan duru-
ma yeniden donmek anlam1na gelir. Bilindigi gibi ~uayb (a.s.) onlarm dinleri
tizerine degiJdir. Ancak "donmek" ona ve onunla birlikte inananlara isnad
edilmi§tir. Buda taglib yoluyJa olmu§tur. Boylece "donmek" ancak onlar hak-
ktnda dil§iiniilebilir. (23> Boylece ayetin anlam1 §6yle olur. "Allah'a yemin ol-
sun ki, kesinlikle iki durumdan biri olacaktir." Sanki diyorlar ki: Dinimize
girmedik~e sizi aram1zda buakmay1z.

«(~uayb )»,onlann batil sozlerine cevap olarak ve facir yeminlerinde


onlar1 yalanlayarak «dedi ki: 'istemesek de mi?» Yani biz donmeyi isteme-
sek de, yine ona mr donecegiz? isternedigimiz halde nasil ona doneriz?

23- Hz. ~uayb (a.s.)'a tabi olanlar onceden ktifi.ir tizere idiler. Onun i~in "tekrar donme" ifadesi
onlar hakkmda kullamlm1~trr. (Mtitercim)
204 RUHU'L-BEYAN Ciiz:9

89. «Dogrusu Allah bizi ondan kurtard1ktan sonra tekrar» ~irkten


ibaret olan «sizin dininize donersek, Allah'a,» btiytik «yalan iftira etmi§
oluruz.» c;unkti o takdirde Allah'm benzeri oldugu zehab1na kap1lm1§ oluruz.
Bundan daha btiytik bir iftira var m1dir? «Rabbimiz Allah'1n dilemesi miis-
tesna,» her hangi bir durumda, yahut herhangi bir §ekilde «geri donmemiz
bizim i~in olacak §ey degildir.» Yani, yiice Allah'1n ona donmemizi dilemesi
hali miistesna -ki bu, neredeyse olmayacak bir §eydir- ona geri donmemiz bi-
zim iyin dogru olmaz. Buradaki "Rabbimiz" kelimesi, ile Allah'1n Rubfibiyet
iinvan1na dokunuluyor ki, bu da Allah'1n, kesinlikle onlann <linden y1kmas1m
dilemesinin imkans1z oldugunu bildiriyor. Ayetin bu k1smm1n anlam1nm "Al-
lah'm bizim riisvayhgrm1z1 dilemesi mtistesna" §eldinde oldugu da soylenmi§-
tir ki, bunda kiifriin de Allah'm dilemesiyle olduguna bir i~aret vardrr.
«Rabbimizin ilmi her §eyi ku~atmt§br.» ilminin, her olaru ve olacag1
ku§atmas1drr ki, kullarm1n durumlan, kas1tlan ve niyetleri bu ctimledendir.
Bizi ondan kurtard1ktan sonra, tekrar onlann dinine donmemizi dilemesi,
lfitfunun geregi olarak miimkiin degildir. «Biz», bizi iman iizere sabit kllmas1
ve §erlerden korumas1 konusunda «sadece Allah' a dayand1k.»

Sonra inatc;1lardan ytiz yevirdi ve alemlerin Rabbine yonelerek §OYle de-


di: «Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz aras1nda adaletle hiikmet.» Biziin
hak ve onlann da bat1l iizerine olduklanna i§aret eden §eyle hiikmet; iki
gruptan her birinin durumuna yak1~tr §eyle aram1z1 aylf. «~iinkii sen hiikme-
denleriil en hay1rhs1s1n.'» Burada Allah'1n "hiikmeden" anlam1ndaki ''fatih"
kelimesiyle adland1nlmas1 problemleri aytig1 ve i§leri birbirinden ayrrd1g1
iyindir. Dolay1s1yla anlam1 §oyle olur: Durumu a~1ga y1kar da, bizimle onlar
aras1ndaki ~ey belli olsun ve hakh ile haks1z birbirinden aynlsm.

90. Hz. ~uayb (a.s.) ve onunla beraber olan inananlarm imandaki ciddi-
yetlerini mii§ahede ettikten ve kavim,Ierinden inananlarm kendilerine uymala-
nn1 istemelerinden korktuklar1 ic;in, onlara engel olmak ve ondan (~uayb'dan)
tiksindirmek i~in , ki.iftir iizerinde 1srar eden «kavminden ileri gelen
kafirler» cemaatlerine «dediler ki: 'Eger ~uayb'a uyar», dinine girer ve ba-
balann1zm dinini birakrr «San1z, o takdirde siz» hidayetinizle sapikhg1 satin
ald1g1rnz i9in «mu ti aka ziyana ugrars1n1z. '»

91. «Derken o ~iddetli deprem onlan yakalay1verdi de yurtlar1nda


. diz iistii ~oke kalddar .» Yani yiizilstti ve dizleri iizerinde, olduklan yerde
oliiverdiler. Ankebfit sfiresinde de (ayet: 37) boyle gey1ni§tir. Hfid sfiresinde
Ayet: 89-93 A'RAF SURESi/7 205

ise: "..Zulmedenleri ise korkunf bir gurultu yakalad1 da ... " (Hud: 94) <24) de-
nilmi§tir. Burada onlan yakalayan §ey Cebrail'in sesidir ve belki de o, §iddetli
bir depremm ba§lang1c1drr. Helak olmalan, bazan yak1n bir sebebe, bazan da
uzak bir sebebe isnad edilmi§tir.

ibn Abbas der ki: "Yer onlan sarstt ve onlara §iddetli bir s1cakhk isabet
etti. Boylece iizerlerinde bir bulut yiikseldi, ona dogru gidip ondan rahmet is-
tediler. Altma geldiklerinde Cebrail'in naras1yla birlikte onlann tizerine azab
alatt1."

Diz tistti helfilc olmalar1yla ilgili olarak ibn Abbas der ki: "Allah, onlara
kar§I cehennemden bir kap1 aytl ve buradan i.izerlerine §iddetli bir s1cakhk
gonderip nefeslerini kesti. Evlerin iyine girdiler, ancak onlara ne su, ne de
golge fayda verdi. S1cakhk onlan pi§irdi. Bunun tizerine Allah, i9inde temiz
bir hava bulunan bir bulut gonderdi. Havan1n serinligini ve temizligini, bulu-
tun golgesini hissettiler. Bu sebeple "ona gidiniz" diye bagn§arak buluta dog-
ru gittiler. Erkekler, kad.mlar ve c;ocuklar onun altma toplandlklannda, Allah,
onlarm i.izerine bir ate§ tutu§turdu, yerde onlar1 sarst1 da, lozarm1§ c;ekirgenin
yand1g1 gibi yandilar, kill oldular. Bu, golgesine s1gmdiklan bulutun tizerleri-
ne 9okiip helak etmesidir."

92. «~uayb'1 yalanlayanlar, sanki yurtlar1nda hi~ oturmam1~ gibi ol-


dular.» Yani, tamamen kokleri kaz1nd1 ve sanki yurtlarmda hi9 oturmam1§ gi-
bi bir duruma geldiler. Ba§ka bir deyimle, bu sozleri sebebiyle cezaland1nld1-
lar da, bir daha hi<; giremeyecek §ekilde yurtlarmdan 9Ikar1lanlar oldular. Bu-
rada, her ne kadar ba§lang1c;ta galibiyet onlann olsa da, yalanlayanlar1n ve ki-
birlilerin gilnlerinin hizla sona erecegine, adlar1mn arulmaz hale gelecegine,
eserlerinin yok olacagma, hakla beraber hak ehlinin her §eyde galip gelecegi-
ne ve biitiin ozellikleriyle bat1hn yok olacagma i§aret vardrr.
«Asd ziyana ugrayanlar, ~uayb'1 yalanlayanlar1n kendileridir.» Ya-
ni, ~uayb (a.s.)'1 yalanlayanlar, son sozleri sebebiyle cezaland1nlm1§lar, dtin-
yada ve din konusunda zarara ugrayanlar da, ~uayb'a uyanlar degil <:>nu yalan-
layanlar olmu§lardir.

93. ~uayb «onlardan yiiz ~evirdi ve dedi ki: 'Ey kavmim! Ben size
Rabbimin sozlerini bildirdim ve size ogiit verdim.» Bunu, helak olduktan
sonra onlara, iiztildtigiinden ve onlar iizerindeki §iddetli htiznilnden dolay1

24- Ancak Ankebut suresinde "~iddetli bir deprem" Hild suresinde ise -yukarda oldugu gibi-
"korkunf bir gii.ra/tu" olarak zikredilmi§tir. (Mlitercim)
206 RUHU'L-BEYAN Cuz:9

soyledi. Sonra bunu kendine yala§tlramad1 ve dedi ki: «Artlk» kiiftirlerinde


1srar eden «kafir bir kavme nasd ac1nm?'» Nasil olur da, §iddetli bir §ekil-
de hi.iziinlenirim! Halbuki onlar, kafirlikleri nedeniyle kendilerine inen musi-
beti hak ettikleri i1tin, hilzi.inlenmeye Iay1k degillerdir. y abut bu sozii, kendi-
sini tasdik etmedikleri ic;in, onlara olan §iddetli htizniinden dolay1 soylemi§tir.
Buna gore anlam §Oyle olmaktadrr: Haddinden fazla teblig ve uyanda bulun-
dum, ogtit konusunda elimden gelen c;abay1 gosterdim, f akat siz, soztimti tas-
dik, etmediniz. Biittin bunlara kar§thk size nastl acu1m?

94. Biz hangi iilkeye bir peygamber gonderdiysek, ora hal-


kini, yalvanp yakarsinlar diye yoksulluk ve darlikla sikmi§iz-
dir.
95. Sonra kotiiliijii degi§tirip yerine iyilik getirdik, nihayet
rogaldilar ve: "Atalanmiza da boyle darlik ve sevinf dokun-
mu§tu" dediler. Biz de onlan hatirlarindan germedigi bir an-
da ansizin yakaladik.

94. «Biz hangi iilkeye bir peygamber gonderdiysek,» onu yalanlayan


«ora halk1n1, yalvanp yakars1nlar», boyun biikstinler, omuzlar1ndan kibir
kaftan1n1 indirsinler «diye yoksulluk ve darhkla>>, peygamberlerine uymaya
. tenezzill etmedikleri ve kendilerini onlardan iistiin gordiikleri ic;in zarar ve
hastahkla «s1km1~1zd1r.» <;unkii s1kmtdar, ozellikle ac;hk s1.kmtis1, <;ogu kul-
Ayet: 93-95 A'RAF SURESi/7 207

lar hakk1nda tevazu ve boyun egmeye gotilren bir husustur.

95. «Sonra» ba§lanna gelen «kotiiliigii», yoksulluk ve darhg1 «degi§ti-


rip» i<;inde bulunduklar1 bela ve s1k1ntl «yerine iyilik», bolluk ve geni§lik
«getirdik.» <;unkti sikmt1dan sonra nimetin gelmesi boyun egmeye ve §iikiir-
le me§gul olmaya sebep olur. «Nihayet ~ogaldllar» ve nimet onlari §Imarttl
«ve:» Bize dokundugu gibi «'atalar1m1za da boyle darhk ve sevin~ dokun-
mu§tu '», onlar da s1k1ntlh ve sevin\:li giinler ge<;irmi§ler, ba§lar1na gelen
musibetlere ragmen dinlerinde s~bat 'etmi§lerdi. 0 halde siz de dininizde ka-
rarh olun, ondan aynlmaym «dediler.» Bunun ilzerine «biz de onlar1» ceza-
run inmesinin «habrlar1ndan ge~medigi bir anda» §iddetli bir §ekilde «an-
s1z1n yakalad1k.» Bunun ac1s1 ve pi§manhg1 olduk\:a biiytiktiir. <;link.ii ki§i,
gelecek belfuun i§aretlerini gordiigilnde, kendisini onlara haz1rlar, siirpriz ha-
linde bunun tersi olur.
Ayette ge<;en "afev" \:Ogald1lar, demektir. Ot sik 've <;ok oldugu zaman
"afa en-nebat" denir. ~air de bu kelimeyi <;ogald1, manasmda kullanarak §OY-
le demi§tir:
Az iken ~ogaldllar (fakir iken zengin oldular)
Bir zaman yanlarmda hifbir deve yoktu.
208 RUH U'L-BEYAN Cuz:9

96. 0 iilkelerin halki inansalar ve korunsalardi, elbette on-


lann iistiine giikten ve yerden nice bereket afardik, fakat ya-
lanladtlar, Biz de kaza.nmakta olduklari yiiziinden onlari ya-
kalayiverdik.
97. Acaba o iilkelerin halki, geceleyin uyurlarken kendileri-
ne aza.bimizin gelmiyeceginden emin miydiler?
98. Yoksa o ulkelerin halki, ku~luk vakti eglenirlerken ken-
dilerine azabimiz gelmiyeceginden emin miydiler?
99. Allah'in tuzagindan emin mi oldular? Fakat ziyana ug-
rayan topluluktan bQ§kasi, Allah 'in tuzagindan emin olamaz.
100. On~eki sahiplerinden sonra yeryiiziine varis olan/ara
hlilii belli olmadi mi ki; eger biz dileseydik, on/an da giinah/a-
rindan dolayi musibetlere ugratirdik! Biz onlarin kalblerini
miihiirleriz de on/ar i§itmezler.

96. Helfil< olan « O iilkelerin halk1» ktiftir ve isyan yerine «inansalar


ve» Allah'1n azabmdan «korunsalarda, elbette onlar1n iistiine gokten ve
yerden nice bereket» ve bolluk kaptlan «a~ard1k,» ba§lanna gelecek 9e§it
9e§it cezalar yerine, onlar i9in iyilik yollar1n1 geni§letir, o yolu onlara kolay-
la§tlnrd1k. «Fakat» peygamberleri «yalanladdar, Biz de kazanmakta ol-
duklari» kiiftir ve giinah ti.irilnden i§ledikleri kotilliikler «yiiziinden onlari
yakalay1verdik.» Tefsircilerin 9ogu, gok bereketinin yagmur, yer bereketinin
de bitki ve meyveler oldugu gorii§iindedir. Ayn ca ayet, eger §likrederse, nz1k
bollugunun ki§inin mutluluk sebeplerinden olduguna i§aret etmektedir.
97. «Acaba o iilkelerin halk1, geceleyin» gafletlerinden dolay1, azab1
hatrrlanna getirmeden yataklar1nda ve evlerinde «uyurlarken kendilerine
Ayet: 96-100 A'RAF SURESi/7 209

azab1m1z1n gelmeyeceginden emin miydiler?» B uradaki "emin miydiler?"


sorusu, olay1n kotti ve c;irkin bulundugunu gosteren bir sorudur. Boylece an-
lam, "bu yakalamadan sonra, Mekke halk1 ve etrafmdakiler azab1m1z1n gelmi-
yecegi konusunda gtiven ic;inde miydiler?" §eklinde olmaktad1r.

98. «Yoksa o iilkelerin halk1, ku§lnk vakti» -giin dogduktan ve gline§


i§1g 1 yiikseldikten sonra- «eglenirlerken» yani, a§rrl gafletten otlirii faydas1z
§eylerle oyalanularken veya kendilerine fayda saglamayan dtinya i§leriyle
me§gul olurlarken «kendilerine azab1m1z1n gelmiyeceginden emin miydi-
ler?» <;unkii kim yaln1zca dilnya ile me§gul olur, ahiretinden ytiz c;evirirse, o,
oyuncaklarla oynayan c;ocuk gibidir.
99. «Allah'1n tuzag1ndan emin mi oldular?» Burada gec;en "Allah'zn
tuzagz" deyimi umulmadik yonden kulu yakalay1vermesi anlam1nda kullanil-
mt§ bir istiaredir. Bundan amac; ytice Allah'1n azab1n1n yukanda sozi.i edilen
iki vakitte gelmesidir. Azabm, tuzak olarak is.imlendirilmesi de, anlam bak1-
m1ndan geni§lik ve mecaz yonilndendir. <;iinkii tuzak, tuzak kuran tarafmdan,
tuzak kurulana ummachg1 yonden gelir. Hile anlamma gelen "mekr" ise, Allah
hakkmda cfilz degildir. «Fakat» helfilce gottirmesi ve yakalamas1 bu §ekilde
olunca, bu anlamda «ziyana ugrayan topluluktan ba§kas1,» -ki onlar ka-
zan~h topluluk degillerdir- «Allah'1n tuzag1ndan emin olamaz.»

100. «Onceki sahiplerinden» yani kendilerinden once helfil<. olan ilm-


metlerden «sonra yeryiiziine» yani o iimmetlerin yurtlar1na -ki onlar Mekke
hal.k1drr- <<varis olanlara hala» seleflerinin yolunda gitme konusundaki du-
rumlar1nm sonuyla ilgili §U gen;ek «belli olmad1 m1 ki, eger biz dileseydik»
kendilerinden oncekileri ugratt1gun1z gibi, «onlar1 da giinahlar1ndan dolay1
musibetlere ugrat1rd1k! Biz onlartn kalblerini» onlara ceza olarak «mii-
hiirleriz de onlar» helak olan iimmetlerin haberleriyle ilgili ger~ekleri «i§it-
mezler.» Yani onl~, dil§tinmek, gec;mi§te cereyan eden olaylardan ibret al-
mak ve bu olaylar1n hidayete vesile olmas1n1 fusat bilmek §Oyle dursun; helfil(
olmu§ timmetlerin haberlerini dahi i§itmezler.
210 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:9

101. i§te o iilkeler -ki, sana onlarin haberlerinden bir kis-


mini anlatiyoruz- andolsun ki, peygamberleri onlara apafik
deliller getirmi§lerdi. Fakat onceden yalanlad1klan gerfeklere
iman etmek istemediler. i§te kafirlerin kalblerini Allah boyle
miihiirler.
102. Onlarin fOgunda sozde durma diye bir §ey bulamadik.
Ancak, onlarin fOgunu yoldan fikmi§ bulduk.

101. «i§te» ach ge9en timmetlere ait «O iilkeler -ki sana onlar1n» i~eri­
sinde ders ve hatrrlatma bulunan «haberlerinden bir k1sm1n1 anlabyoruz-
andolsun ki,» o helak edilen iimmetlerden her birine, kendilerine ozel olarak
gonderilen «peygainberleri onlara apa~1k deliller», yani kesinlikle iman et-
meyi gerektiren, peygamberliklerinin dogruluguna i§aret eden apa9Ik
mficizeler «getirmi§lerdi. Fakat onceden» yani peygamberler gelmeden on-
ce «yalanlad1klari ger~eklere iman etmek istemediler.» Y ani kendilerine
peygamberler geldiginde o toplumlardan hi9biri iman etmiyor, aksine yalan-
lamalar1na devam ediyorlad1. «l§te» deliller ve hat1rlatmalann etki etmedigi,
ach ge9en ve diger ba§ka «kafirlerin kalblerini Allah boyle» saglam ve §id-
detli bir §ekilde «miihiirler.» Ge9mi§ i.immetler i9indeki kafirlerin kalblerini
nas1l mtihtirlemi§se onlann kalblerini de oylece miihtirler. T1pki, haklarmda
ebedi olarak iman etmemeleri takdir edilen kafirlerin kalblerini mtihi.irledigi
gibi...

102. «Onlartn ~ogunda sozde durma diye bir §ey bulamad1k.» <;un-
kti onlar, yoksulluk ve darhk dokundugunda Allah'a vermi§ olduklar1 sozti,
. §oyle diyerek bozdular: "... Andolsun eger bizi bundan kurtanrsan mutlaka
§iikredenlerden olacagzz ... " (Yunus: 22)
Ayet: 101 -102 A'RAF SURESi/7 211

«Ancak onlartn» yani o iimmetlerin «~ogunu yoldan», taatten «~1k­


m1~», verdikleri sozleri bozmu§ fas1klar olarak «bulduk.»

~iirde §Oyle de~tir:


Ey dinleyici! Eger dinledigin f aydalt §eyi
Yapmlyorsan sen dinleyici sayzlmazsin.
Diinyada iyilik yapmaktan acizsen,
Kiyamet giinunde ne yapacaksin?
Peygamberlerin verdikleri sozi.i yerine getirmeleri ve yoldan ~1km1§larm
sozlerine bagh kalmamalan tizerinde konU§maya gerek yoktur. Dzerinde du-
rulmas1 gereken astl konu, iman ve islam iddias1nda olup da bir gtin olsun so-
ztinti yerine getirmeyen kimsenin durumudur.
Abdurrahman ibn-i Avf der ki (25) : "Rasfiltillah (s.a.v.)'m yarunda dokuz,
yahut sekiz, yahut yedi ki§iydik. Buyurdular ki: "Alla_h'tn Rasuliine biat et-
mez rnisiniz ?" Kendisine daha yeni biat etmi§tik. ~oyle dedik: "Ey Allah'1n
Rasfilil! Sana biat etmi§tik, peki (§imdi) ne tizerine biat edelim?" Bunun tize-
rine §Oyle buyurdu: "A llah'a kulluk edin . O'na hifbir §eyi ortak ko§mayzn.
Be§ vakit namazi kilzn, itaat edin. insanlardan bir §ey istemeyin". 0 kimse-
lerden bazilarm1 gordiim, onlardan birinin sopas1 dil§erdi de, hi~bir k.imseden
ahp kendisine vermesini istemezdi." <26)

25- Hadisi , yukarda oldugu gibi, Abdurrahman ibn Avf degil, Avf ibn Malik rivayet etrni§tir.
(Mtitercim).
26- Hadisi MUslim, Ebfi Davud ve Nesai Zekiit kitabmda; ibn Mace Cihad kitab1, Bey'at Ba-
bmda rivayet etmi§tir. (Hadis numaras1: 2867) Bkz. Camiu'l-Usal, 1/254.
212 RUHU'L-BEYAN Cuz:9

103. Onlardan sonra Musa'yi mucizelerimizle Firavun ve


kavminin ileri gelenlerine gonderdik. Mucizeleri inkar ettiler.
Ama bak ki, f esatftlann sonu ne oldu!
Ayet: 103 A'RAF SURESi/7 213

104. Musa dedi ki: "Ey Firavun! Ben alemlerin Rabbi ta-
raftndan gonderilmi§ bir peygamberim.
105. Allah hakktnda gerfekten ba§kasim soylememek be-
nim iizerime borftur. Size Rabbinizden afik delil getirdim, ar-
tzk israilogullanni benimle gander."
106. Dedi ki: "Eger bir mucize getirdiysen ve gerfekten
dogru soylii.yorsan onu goster bakalim."
107. Bunun ii.zerine Musa asasini ath, birden o, apaftk bir
ejderha oluverdi!
108. Ve elini ftkardi birden o da bakanlar ifin bembeyaz
bir §ey oldu.
109. Firavun kavminden ileri gelenler dediler ki: "Dogrusu
bu f ok bilgili bir sihirbazdir.
110. Sizi yurdunuzdan fikarmak istiyor." (Fir~vun dedi ki):
"0 halde ne buyurursunuz?"
111. Dediler ki: "Onu da karde§ini de beklet, §ehirlere top·
layicilar yolla.
112. Biitiin bilgili sihirbazlari sana getirsinler."
113. Sihirbazlar Firavun'a geldi ve "Eger iistun gelen biz
olursak, bize kesin bir miikafat var mi?" dediler.
114. (Firavun): "Evet, hem de siz mutlaka yakinlanmdan
olacaksiniz" dedi.
. 115. (Sihirbazlar) "Ey Musa! Ya sen at, veya biz atalim"
dediler.
116. "Siz atin" dedi. Onlar atinca, insanlarin gozlerini bii-
yii.lediler, onlan korkuttula.r ve biiyuk bir sihir meydana getir-
diler.

103. «Onlardan» yani Nub, Hild, Lftt, Salih ve ~uayb (a.s.) gibi ad1 ge-
9en peygamberlerle ilgili olaylann arkas1ndan, daha «sonra Musa'y1 mucize-
lerimizle Firavun ve kavminin ileri gelenlerine gonderdik. Mucizeleri
inkar ettiler» ve onu sihir olarak gormekle haks1zhk ederek, kendi yerinden
ba§ka bir yere koydular. «Arna» ey bakma ve dti§tinme durumunda olan ki§i!
AkII goziiyle, kendilerine yapttg1mtz §eyin keyfiyetine «bak ki, fesat~dann
214 ROHU'L-BEYAN Cuz:9

sonu ne oldu!» Bak ve onlann sonunu gor!

"Onlardan sonra Musa'yz ... gonderdik" diyerek bunu m~tk9a dile getir-
mek, Musa (a.s.)'m peygamber olarak gonderili§inin, birbiri arkasrndan pey-
gamberlerin gonderili§iyle ilgili ilfilli kanunlar dogrultusunda cereyan ettigini
bildirmek i<;indir. <;unkti ytice Allah, yaratttklarma olan sonsuz rahmeti gere-
gi, yok olu§la kar§1 kar§iya kalan her kavme, bir peygamberden sonra digerini
gonderir. T1pkl bir kavimden sonra ba§ka bir kavmi, bir nesilden sonra da
ba§ka bir nesli gondermesi gibi. Onlan, mucizelerin ortaya 91k1§1yla, tabiat
karanhklar1ndan hakikat nuruna 91karmak i<;in, peygarnberlerin elleriyle mu-
cizeler ger9ekle§tirir. c;unkii 9ogu zaman bir9ok kimse, <linden ve onun ger-
9eklerinden habersiz, dtinya denizine dalmt§, hayvani ve nefsani §ehvet ve
lezzetler ivinde bitip tiikenmi§lerdir.

Yi.ice Allah'1n Musa (a.s.) ile gonderdigi mucizeler dokuz tanedir. Bun-
lar: Asa, beyaz el, klthk, meyvelerin noksanla§mas1, tufan, ~ekirge, bitkilere
musallat olan bit, kurbaga ve kandrr. Bunlardan ileride soz edilecektir.

Firavun, Amalika kavminden olan M1srr krallanndan herbirine verilen


13.kaptu. T1pki, Fars (iran) kirallarmdan herbirine Kisra ve Rum k.rallanna ise
Kayser lakab1nm verilmesi gibi.

Firavun'un ismi Kabus'tur. Velid ibn Mus'ab ibn Reyyan oldugunu soy-
leyenler de vardir. Kipti olup dortytiz yildan fazla ya§aml§tlr.

104. «Musa» kendisiyle birlikte, Allah'm peygamber olarak gonderdigi


karde§i Harun'la, Firavun'un yanma girdiginde «dedi ki: 'Ey Firavun! Ben
alemlerin Rabbi taraf1ndan» sana «gonderilmi§ bir peygamberim.» Seni
filemlerin Rabbine kulluga davet ediyor, Rabltk iddiasmdan vazge~meni isti-
yorum.

105. Firavun'un ona: "Yalan soyliiyorsun, sen bir peygamber degilsin"


demesi tizerine, Hz. Musa dedi ki: «Allah hakk1nda, ger~ekten ba§kas1n1
soylememek benim iizerime bor~tur.» Y ani, bana, Allah'a kar§t ger~ekten
ba§ka bir §ey soylememem yakt§lf. <;ilnkii ben, peygamberlige Iayrk bir el9i-
yim. Allah'a kar§1 ger9ekten ba§kasm1 soylememek tizere gonderildim. Musa
(a.s.), filemlerin Rabbi tarafmdan gonderilmi§ bir peygamber oldugunu belirt-
tikten sonra, davasllllil dogrulugunu i§aret eden §eyi a9tklach ve dedi ki: «Size
Rabbinizden a~1k delil» yani miicize «getirdim, artlk israilogullar1n1 be-
nimle gonder.'» Buak onlan da, benimle birlikte, babalanmn yurdu olan mu-
Ayet: l 04- 1 12 A'RAF S0RESi/7 215

kaddes topraklara gitsinler.

Firavun isrrulogullann1 kolele§tirmi§ti ve onlan kerpi~ yapma, toprak ta-


§lffia, evler in§a etme ve buna benzer agu i§lerde kullan1yordu. Hz. Musa ge-
lince, onlan babalannm yurtlanna gottirmek istedi. Oras1 mukaddes yerdi.
Hz. Yusufun M1sl!'a girdigi gtinle, Hz. Mfisa'nm oraya girdigi giintin aras1,
dort ytiz y1khr.

106. Firavun «Dedi ki: 'Eger» iddia ettigin gibi, seni peygamber olarak
gonderen Allah taraf1ndan «bir mucize getirdiysen ve ger~ekten dogru soy-
luyorsan,» iddia ettigin konuda dogruysan, «onu» benim yanrmda «goster
bakahm.'>> Onu goster de, dogrulugunu isbat et.
107. «Bunun iizerine Musa asas1n1», elindeki bastonunu elinden yere
«attI, birden o,» at yelesi gibi yelesi clan, san renkli, «apa~1k» erkek bir y1-
lan oldugundan §i.iphe edilmeyen «bir ejderha oluv~rdi!» Rivayete gore
Musa (a.s.), asaslill yere atmca, asa, ttiylti, agz1 a~1k bir ejderha olmu§, sonra
Firavun'a dogru yonelmi§, Firavun ondan kurtulmak i9in kactmca, insanlar da
panige kapllarak ka~I§maya ba§lam1§lar. Bunun tizerine Firavun: "Ey Musa!
Seni peygamber olarak gonderen a§kina, onu yakala. Ben sana inamyorum ve
israilogullann1 seninle birlikte gonderecegim" dedi, o da yllan1 tutunca, yilan
tekrar asa oldu.

108. «Ve elini» cebinden veya koltugunun altindan «~1kard1, birden o


da bakanlar i~in», I§llll gilne§ 1§1n1ndan f azla, ah§1lm1§m d1§1nda nurani bir
beyazhkla «bembeyaz bir ~ey oldu.» Aslmda Musa (a.s.) olduk9a esmerdi.

109. «Firavun kavminden ileri gelenler» -ki onlar onun me§veret ar-
kada§lanyd1- «dediler ki: 'Dogrusu bu» sihir ilminde «~ok bilgili», bu ko-
nuda oldukc;a ustala§ffil§ «bir sihirbazd1r.» 0 zamanda sihir revac;ta oldugu
ic;in insanlar Hz. Mfisa'n1n sihir ilminde ihtisas sahibi, o hususta c;ok ileri ol-
dugunu ve bu sahadaki ilmini mtilk ve peygamberlige vesile kild1gm1 zanne-.
diyordu. Bundan dolay1 §Oyle diyorlard1:

110. Sihriyle «sizi yurdunuzdan>>, yani M1srr'~an «~1karmak» ve israi-


logullarm1 egemen kdn1ak «istiyor.'» Firavun bunu i§itince dedi ki: «'0 hal-
de ne buyurursunuz?'» Yani, buna kar§1hk ne yapmam1 istersiniz? Durum
boyle olduguna gore, bana nasil bir yol onerirsiniz?

111- 112. Firavun'a «dediler ki: 'Onu da karde~ini de» yani Harunu
216 RUHU'L-BEYAN Ciiz:9

da «beklet.» Yani onlar haklonda herhangi bir §ey yapmak i<rin acele etme;
yapacag1n §eyi ertele. Sonra da «~ehirlere» biltiln iilkenin sihirbazlann1
«toplay1cdar» yani onlan toplayan gorevliler «yolla.» Oralarda bulunan «bii-
tiin bilgili», sihirde usta «sihirbazlan,» toplay1p «sana getirsinler-. '»
Lfigatta sihir, goz boyayarak hile yapmak anlamma gelir.

113. Kendilerine toplay1c1 memurlar gonderildikten sonra «sihirbazlar


Firavun 'a gel di ve» galip geleceklerine gilvenerek, miikafatm kesinle§mesini
belitmek i9in: «'Eger iistiin gelen biz olursak, bize kesin bir miikafat var
m1?' dediler.» Sanki, "o halde bize biiytik bir miikafat verilmesi gerekir" de-
mek istediler.

114. «(Firavun): 'Evet,» size mtikafat var ve «hem de» bununla birlik-
te «siz mutlaka>> benim kattmdaki riltbe bak.1m1ndan en «yak1nlanmdan
olacaks1n1z' dedi.» Keib!: "Firavun'un onlara: 'Meclisime ilk girenlerden
olacaksm1z' dedigini soy lemi§tir•
II

115. «(Sihirbazlar): 'Ey Musa!» Hilnerini gostermek i9in asan1 «ya


sen» ortaya «at, veya» iplerimizi ve asalanm1z1 «biz atahm' dediler.» Boy-
lece Hz. Musa'y1 bu konuda muhayyer biraktilar. <;ilnkil, buradaki "ya" anla-
m1na gelen "imma" kelimesi, tahyir, yani muhayyerlik i<rindir.
Tefsirciler derler ki: "Sihirbazlar Musa (a.s.)'ya kar§l edebli davrandtlar.
Bu da onlarin iman' etmelerine sebep oldu."

116. Hz. Musa, mficizenin peki§tirilmesi, zorluk crikarmamak, onlar1


a§agtlamak ve kendi durumunu garantiye almak i<rin, once onlara atmalann1
emretti ve: «'Siz atin' dedi.» Bunun anlam1, ne atacaksaniz atin demektir.
«Onlar» atacaklat1n1 «ahnca» batih hak, hayali hakikat gostermek sfiretiyle
«insanlarin gozlerini biiyiilediler, onlari» <;ok «korkuttular ve» o anda
«biiyiik bir sihir meydana getirdiler.»
Rivayete gore sihirbazlar, koca1nan birer yilan gibi gostermek i<;in bii-
yiik halatlar toplam1§ ve i<;lerine c1va doldurmu§lar, soma da bunu sopalar1n
i<rine koymu§lardu. Gtine§in 1s1s1yla c1va ismd1kcra bunlar hareket etmeye,
birbirleriyle sarma§ dola§ olmaya ba§lam1§lar. Olduk9a <rok olan bu halatlar,
gorenlere kendi kendilerine hareket ediyor ve sarma§ dola§ oluyormu§ gibi iz-
lenim veriyormu§. Oyle ki, koca alan, adeta y1lanlarla dolmU§.
Ayet: 11 3 - 11 7 A'RAF SURESi /7 217

117. Biz de Musa'ya: "Asani at!" diye vahyettik. Bir de


baktilar ki bu, onlarm uydurduklarinz yakalayip yutuyor.
118. Boylece gerfek ortaya fikti ve onlarin yapmakta ol-
duklari yok olup gitti.
119. Orada yenildiler ve kiifiik duruma dii§tiiler.
120. Sihirbazlar ise secdeye kapandzlar.
121-122. (Sihirbazlar): "Musa ve Harun'un da Rabbi olan
218 RUHU'L-BEYAN Ciiz:9

alemlerin Rabbine inandik" dediler.


123. Firavun dedi ki: "Ben size izin vermeden ona iman mi
ettiniz? Dogrusu bu, halki §ehirden flkarmak ifin diizdugii-
niiz bir hiledir. Ama yakinda siz bileceksiniz.
124. Mutlaka ellerinizi ve ayaklarinizi faprazlama kesece-
gim, sonra da hepinizi asacagim."
125-126. Onlar: "Biz zaten Rabbimize dlinecegiz. Sen sade-
ce Rabbimizin ayetleri bize geldiginde onlara inandigimiz ifin
bizden intikam aliyorsun. Ey Rabbimiz! Ustumuze sabir yag-
dir ve bizi Miisliiman olarak lildur" dediler.

117. «Biz de Musa'ya: 'Asana at!' diye vahyettik. Bir de baktdar ki


bu, onlarin uydurduklartn1 yakalay1p yutuyor.» Hz. Musa, elindeki asay1
yere at1nca asa, sihlrbazlann goz boyama yoluyla meydana getirdikleri uydur-
ma ytlanlan h1zh bir §ekilde agz1na ahp yutuyor.

Rivayete gore ejderha, onlann btittin halat ve sopalann1 toplay1p yutun-


ca, orada bulunanlara dogru dondii. Onlar da panige kaptlarak ka91§maya ba§-
lad1lar ve bu srrada 9ogu helfil<: oldu. Sonra Hz. Musa onu eline ahnca, tekrar
onceki gibi asa oldu. Bunun tizerine sihirbazlar: "Bu bir sihir olsa idi, halat ve
sopalar1m1z yok olmazd1" dediler.

118. «Boylece ger~ek ortaya ~1kb» ve Allahii Tefila, Musa (a.s.)'n1n


elinde apa91k bir mficize gostermek sfiretiyle onu tasdik etmesi, Musa
(a.s.)'n1n: "Ben alemlerin Rabbi tarafzndan gonderilmi§ bir peygamberim"
(A'raf: 104) soziinii dogrulad1 «Ve onlar1n yapmakta olduklart yok olup
gitti.» Yani; devamlt yapmakta olduklar1 sihrin batil oldugu ay1ga 9tku.
119. Firavun ve kavmi «orada» yani oturduklar1 yerde «yenildiler ve
kii~iik duruma» yani zelil ve suskun duruma «dii~tiiler .»

120. «Sihirbazlar ise secdeye kapanddar.» Yani secde ederek kendile-


rini yere attilar. Oyle §iddetli bir §ekilde dii§tliler ki sanki birisi onlan tutup
yere atm1§tl. <;iinkii kar§I kar§tya kald1klar1 bu biiytik ger9ek, onlann goziinii
alm1§ ve boyle davranmak zorunda b1rakm1§tt.

121-122. (Sihirbazlar): «'Musa ve Harun'un da Rabbi olan


. alemlerin Rabbine inand1k' dediler.» ibn Abbas der ki: "Mfisa·ya, israilo-
gullar1ndan altI yiiz bin sihirbaz iman etti ve onun pe§inden gitti."
A.yet: 117- 126 A'RAF SURESi/7 219

123. «Firavun» sihirbazlann yapt1k1ann1 kottileyerek ve onlan kmaya-


rak «dedi ki: 'Ben size izin vermeden ona iman m1 ettiniz?» - Aslmda bu
konuda onun izin vermesi mtimkun degildir- «Dogrusu bu» sizin yaptlglllZ,
Mfisa'n1n ortaya koydugu delilin kuvvetinden ve mucizenin ortaya ~ikmasm­
dan dolay1 degil, aksine o, bulu§ma yerine varmadan once Musa ile gori.i§i.ip
Kipti olan «halk1 ~ehirden ~1karmak» ve §ehrin size ve israil ogullar1na kal-
mas1 «i~in diizdiigiiniiz bir hiledir. Arna yak1nda siz» ba§1n1za gelecekleri
«bileceksiniz.»

124. Yukar1daki tehdit, ktsa bir tehdittir. Bunun aynntilan ise §6yledir:
«Mutlaka ellerinizi ve ayaklarin1z1 ~aprazlama» yani sag ellerinizi ve sol
ayaklann1z1 «kesecegim, sonra da hepinizi», sizi rtisvay etmek ve ba§kalar1-
na ibret olmas1 i9in, Misrr nehri kenanndaki hurma agacma «asacag1m.'»
125-126. «Onlar» elde ettikleri imanda sebat ederek: «'Biz zaten»
eninde sonunda oltim yoluyla «Rabbimize donecegiz.» 0 baklffidan senin
tehdidine ald1n§ etmeyiz. Boylece onlar, bu tehdidi, adeta Allah'a kaVU§mak
i9in can atarcasma yerine getirmesini istediler ve §oyle devam ettiler: «Sen
sadece Rabbimizin ayetleri bize geldiginde onlara inand1g1m1z i~in biz-
den intikam ahyorsun.» Bizi bu ytizden kotiiltiyor ve ay1phyorsun. Halbuki
o ayetlere iman, amellerin en hayrrhs1dir. Seni ho§nut etmek i9in bizim ondan
yiiz \:evirmemiz soz konusu olamaz.
Sonra Allah'a s1gmarak «Ey Rabbimiz!» Firavun'un tehdidine kar§l
«iistiimiize sab1r yagd1r ve bizi» fitneden uzak olarak bag1§ladtg1n islfun ni-
meti tizerinde sebat eden «Miisliiman olarak oldiir' dediler.» ibn Abbas,
bunun tizerine Firavun'un, sihirbazlar1 kestirerek M1srr'daki Nil nehrinin ke-
nannda asttgm1 soy ler.
220 RUHU'L-BEYAN Ciiz:9

127. Firavun kavminden ileri gelenler dediler ki: "Musa'yi


ve kavmini, yeryiiziinde bozgunculuk flkarsinlar ve Musa seni
ve iliihlanni terketsin diye mi birakiyorsun?" Firavun ise:
"Biz onlann ogullanni oldurup kadinlanni sag birakacagiz.
Elbette biz onlan ezecek ustunliikteyiz" dedi.
128. Musa kavmine dedi ki: "Allah'tan yardim isteyin ve
sabredin. $uphesiz ki yeryuzii Allah'indir. Kullarindan diledi-
gini ona varis kilar. SonUf ise sakinanlanndir.,,
129. Onlar da: "Sen bize gelmeden once de, geldikten son-
ra da bize i§kence edildi" dediler. (Musa:) "Umulur ki Rabbi-
niz dil§maninizi hetak edecek ve onlann yerine sizi yeryiiziine
hakim kilacak ve nasil hareket edeceginize bakacaktir" dedi.

127. Rivayete gore Firavun, Musa (a.s.)'dan asa ve beyaz el mficizesi


olarak gorecegini gordtikten sonra, ondan <;ok korktu. Bundan dolay1 davetini
kabul etmedi. Fak:at ona bir kotiiltik de yapmayarak onu serbest brrakti. Bun-
dan dolay1 «Firavun kavminden ileri gelenler» ona «dediler ki: ' Musa'y1
ve kavmini, yeryiizilnde bozgunculuk ~1kars1nlar ve Musa seni ve
ilahlar1n1 terketsin» yani M1sir topraklannda halkm dinini ifsad etsinler ve
onlann senin pe§inden gitmelerine engel olsunlar «diye mi birak1yorsun?'>>
Ayet: 127-129 A'RAF SOHESi/7 221

Denildigine gore Firavun kavmi i9in kendi sftretinde bir put yaptirmt§
ve kendisine yak1n olmak i9in ona tapmalann1 emretmi§ ve bunun ic;in "Ben
sizin en yi.ice Rabbinizim" demi§tir.

«Firavun ise» onlara cevaben: «'Biz onlar1n ogullar1n1 oldiirtip ka-


d1nlarin1 sag b1rakacag1z.» Y ani, tlpk1 Musa'nm dogum zamanmda yapt1g1-
m1z gibi, kad1nlan hizmetc;i olarak kullanacag1z. Boylece bilsin ki biz, tistiln-
liik ve galibiyet i.izereyiz. Aynca, miineccim ve kahinlerin soyledikleri gibi,
kendisinin saltanat1ru kaldrrmak tizere ortaya <;1kan kimsenin o c;ocuk oldugu-
nu sanmas1n. «Elbette biz onlar1 ezecek i.isti.inliikteyiz.'» Yani, guc; bak1-
mmdan onlardan tisttinliz, onlar ise ellerimizin altmda maglup durumdadrrlar
«dedi.»
128. Firavun'un soztinti i§ittiklerinde, onlan teselli etmek ic;in «Musa
kavmine dedi ki: 'Allah'tan yard1m isteyin ve» Firavun'un battl sozlerinden
i§ittiginiz §eylere kar§t «sabredin. Si.iphesiz ki yeryiizii» yani Mtsir toprak-
lar1 «Allah'1nd1r. Kullarindan diledigini» yani kendisine inanan kullann1
«Ona varis kdar. Sonu~ ise>>, Allah'tan korkup gtinahtan «Sak1nanlar1n-
d1r. '» i§te siz de onlardans1n1z. <;unkti rivayete gore, Firavun'un sihirbazlan
maglup olup, delilinin yticeligi ile Musa (a.s.)'n1n peygamberligi ortaya 9ikm-
ca, israilogullar1ndan alttytiz bin ki§i Musa (a.s.)'ya iman etti, ~irk ve isyan-
dan sakindi. Bu da gosteriyor ki, Allahti Teala'ya s1g1nmak ve sabretmek,
takvarnn bir sonucudur.

129. «Onlar» yani israilogullan «da: 'Sen bize» peygamber olarak


«gelmeden once de» -bununla Musa (a.s.)'n1n dogumundan once ve dogu-
mundan sonra ogullanmn oldi.irtildtigtinti kasdediyorlar-, «geldikten sonra
da» - bununla da Musa (a.s.)'ya olan dii§manhg1ndan oti.iri.i, Firavun'un, tek-
rar ogullarm1 oldtirecegi ve kendilerine ttirlti ttirlti zuli.im ve i§kence edecegi
tehdidini kasdediyorlar- «bize» Firavun tarafmdan «i~kence edildi' dediler.
Musa» (a.s.) gordtikleri §eyden dolay1 hiiztinle sizlandtklarlill gorilnce, onlar1
teselli etmek ic;in: «'Umulur ki Rabbiniz» sizi i~kence ile tehdit eden «dii§-
man1n1z1» yak1nda «helak edecek ve onlarin yerine sizi yeryi.izi.ine», yani
M1srr topraklarma «hakim k1lacak ve» gUzel mi yoksa ~irkin mi, «nastl ha-
reket edeceginize bakacakbr' .» Sizden meydana gelecek §tikUr ve nankorli.i-
ge; itaat ve isyana gore odtillendirecek veya cezalandiracaktir, «dedi.» Nite-
kim hadiste: "Suphesiz dunya tatlr, manzaras1 ctiziptir. Suphesiz Allah sizi
222 RUHU'L-BEYAN Cuz:9

diinyaya halife kzlacak, ne yapacaginzza bakacaktzr." Yani, ge~mi§tekile­


27
< >

rin durumlanndan ibret alacak, onlann akibetini dti§tinecek misiniz diye ba-
kar.

27- Muslim, Sahih'inde rivayet etmi§tir. Hadisin devamt §Oyledir: "O ha/de dz~nyadan koru-
mm, kadmlardan da korunun! <;iinkii isrchlogullanmn ilkfitnesi kadmlarda idi."
Aye t: 130-131 A'RAF SORESi /7 223

130. Andolsun ki Biz de Firavun ailesini ders alsinlar diye,


yillarca kuraklik ve mahsul kitligi ile cezalandzrdik.
131. Onlara bir iyilik gelince: "Bu bizim hakkimizdir" der-
ler. Eger kendilerine bir kotiiliik gelirse, Musa ve onunla be-
raber olanlari ugursuz sayarlard1. Bilesiniz ki onlarin ugur-
suzlugu Allah katindandir; /akat onlann fOklari bilmezler.
132. Ve dediler ki: "Bizi sihirlemek ifin ne mucize getirir-
sen getir, biz sana inanacak degiliz. "
133. Biz de ayri ayri mucizeler olarak onlarin iizerine tu-
/an, fekirge, ha§erat, kurbagalar ve kan gonderdik; yine de
buyiikliik tasladilar ve giinahkiir bir kavim oldular.
134. Azap iizerlerine fokiince: "Ey Musa! Sana verdigi soz
hiirmetine, bizim ifin Rabbine dua et, eger bizden azabi kaldi-
rirsan, mutlaka sana inanacagiz ve muhakkak israiloguUarinz
seninle gonderecegiz" dediler.

130. «Andolsun ki Biz de Firavun ailesini» yani, Firavun kavmini ve


dinda§lanm, bununla «ders» ve oglit «als1nlar» ve bunun gtinahlan yiiziin-
den geldigini anlas1nlar, i<;inde bulunduklan ta§kmhk. ve inattan vazg~sinler
«diye, ydlarca kurakhk ve» buna ek olarak hastahklar musallat etmek
sfiretiyle «mahsul k1thg1 ile cezaland1rd1k.» <;tinkti mahsuller (ayette mey-
veler olarak ge9iyor) insanlann azik ve besinidir.
Ka'b (r.a.)'dan §6yle rivayet edilmi§tir: "insanlar tizerine oyle bir zaman
gelir ki, hurma agac1nda sadece bir hurma bulunur."
ibn Abbas demi§tir ki: "Ayet delalet etmektedir ki: S1k111tr ve gti<;lilkler
uyanmay1 ve ibret almay1 gerektirir. Fakat bundan ibret alanlar saadet ehli ve
ak1l sahipleridir. Kottiltiklere dalan bedbaht ki1nseleri ise nimetin c;oklugu ve
11
cezan111 §iddeti uyand1rmaz.
"Kurakhk", c;olde ve silrli sahipleri i~inde; "mahsul kztligz" ise §ehir-
lerde olmn§tur.
131. «Onlara bir iyilik» yani bolluk, bereket, refah ve daha ba§ka iyi-
lil<ler «gelince: 'Bu, bizim hakk1m1zdir'» yani bizim ytiztimtizden geldi ve
kendi davran1§1m1zla bunu elde ettik «derler. Eger kendilerine» k1thk ve
beta gibi «bir kotiiliik gelirse, Musa ve onunla beraber olanlar1 ugursuz
224 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:9

sayarlard1.» Ve derlerdi ki: Ba§inuza gelenler, sadece onlann ugursuzlugu


sebebiyledir. «Bilesiniz ki, onlarin ugursuzlugu Allah katindandrr.» Yani
onlara gelen iyilik veya kottiltik, sadece Allah katmdadtr. O'nun kazas1, takdi-
ri ve dilemesiyledir. «Fakat onlarin ~oklan» kendilerine gelen musibetlerin
Allah taraf1ndan veya yapttklar1nm ugursuzlugundan oldugunu «bilmezler.»
Soyledikleri §ey, bu bilgisizlikleri ytiztindendir.

Bil ki, "tayr", te§atim-ugursuzluk anlanundadrr. Bu kokten ahnan "T1ye-


ra" ismi, ugursuzluk ifade eden kotti fal demektir. Bunun ash, Araplar, ku§-
larla tefe'tilde bulunurlar, onlardan biri bir maksat i9in ~tkar, ku§ da sag tara-
f1ndan gelirse, onu ugurlu ve bereket vesilesi sayar; sol tarafmdan gelirse, onu
ugursuzluk bilir ve evine donerdi.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) i.i9 defa tekrarlayarak "bir ~eyi ugursuz


saymak bir tur §irktir" <28' buyurmu§lard1r. ~irk demesinin sebebi ise, gere-
giyle amel ettiklerinde "ugursuz sayma"run kendilerine fayda getirecegi veya
kendilerinden zarar1 uzakla§trracag1 inancmdan dolay1drr. Sanki onlar "ugur-
suzluk sayma"y1 Allah'a ortak ktlmt§ oluyorlar.

ibn Mes'ud der ki: "Ugursuzluk sayma, ancak ugursuzluk sayana zarar
verir." Bunun anlam1 §Udur: Her kim, yasaklanmt§ ugursuzluk saymada bulu-
nursa, arzu etmedigi §ey b~ma gelir. Ancak kim korku - limit dengesi i9inde
Allah'a kalbini baglar, korkutucu sebeplerden ilgisini keser, emrettigi kelime-
leri soyler ve bunu gen;ekle~tirir de Allah'a tevekktil eder ve O'na gtivenirse,
ugursuzluk ona zarar veremez. Burada, Allah'1n emrettigi "Kelimeler"den
murad ise hadiste: "Allah 'Lm! Senin ugursuz say1p saymamandan ba§ka bir
ugursuz say1p saymama; senin iyiliginden ba§ka bir iyilik yoktur. Senden
ba§ka ilah da yoktur. Giif ve kuvvet yalniz Allah'mdir. Allah'm diledigi olur.
i yilikleri getiren ve kotiiliikleri goturen yalniz Allah'tzr. Ve ben §ehadet ede-
rim ki, Allah her §eye kadirdir" <29) §eklinde ifade edilen kelimelerdir. Ki§i
bunu der ve i§ine devam eder.

"Senin ugursuz sayzp saymamandan ba§ka bir ugursuz sayip saymama


yoktur" ifadesinin anlam1 §Udur: Hayu ve §erden, ugur ve ugursuzluktan in-
san1n ba§tna gelen §ey, yaln1z senin kaza ve takdirin, hi.ikmtin ve dilemenle-
dir.

28- Hadisi EbO Davud. Tirmizi ve ibn Mace rivayet etmi§tir.


29- Hadisi imam Ahmed Miisned'de rivayet etmi§tir.
Ayet: 13l A'RAF SURESi/7 225

Hadiste §6yle buyrulur: "Ugursuzluk anlayt§l adet olarak kadmda, atta


ve evdedir." <30> KadllllJl ugursuzlugu kotii huyu veya mehrinin 9ok olmas1dlf.
Bir goril§e gore de c;ocuk dogurmamas1du. Atm ugursuzlugu, uysal olmay1§1
veya iizerinde gaza ve cihad yaptlmay1§1du. Evin ugursuzlugu ise, darhg1 ve-
ya kom§usunun kotti olmas1dir. "Ugursuzluk yoktur'' hadisiyle buna itiraz
edildi. ibn Kuteybe buna §Oyle cevap verdi: "Ugursuzluk yoktur" hadisi, "An-
cak bu ti<; §eyde ugursuzluk vardu" hadisiyle tahsis edilmi§tir.

Gtizel tefe'tilde bulunmada bir beis yoktur. Rasfiltillah (s.a.v.) de tefe'iilii


sever, fakat ugursuz saymay1 sevmezdi. Gtizel tefe'til ise, ki§inrn karde~inden
i§itmi§ oldugu gtizel kelimedir. Bir i§ arayan kimsenin "ey bulucu" veya "ey
ba§arib"; yahut yolculuga c;tkan birinin "ya Ra§id" yani "ey dogru bulan"; ya-
hut da hasta birinin "ey kurtulan" §eklinde sozler i§itmesi gibi.
Me§rU i§lerle tefe'tilde bulunmak me§rfi; ugursuzluk sayma yasaktir. Ba-
z1 vaziyetler baz1 hallere i§aret eder. T1pki baz1 isim]erin baz1 §eylere i§aret
ettigi gibi. Nitekim rivayet olunduguna gore Omer (r.a.) birisine sorar: "ismin
nedir?" 0 da: °Cemre (tutU§ffiU§ ate§ parc;as1, kor)", cevab1n1 verir. "Klinin og-
lusun?"

-~ihab (alev)'1n.
-Neredensin?
-Harka (hararet)'dan
-Nerede oturuyorsun?
-Harra'da (Harra, yanm1§ gibi siyah ta§h topraktir).
Bunun tizerine Omer:
-Ailene yeti§, yandilar, der.
Adam eve gittiginde ailesini yanm1§ olarak bulur.

Omer (r.a.) adamm birinden yard1m talebinde bulunmak istedi ve ismini


sordu. 0 da: "Htrs1z oglu zalim," cevabm1 verince, Omer: "Sen zulmediyor-
sun, baban da hirs1~hk yap1yor oyle mi?" dedi ve ondan yardun istemedi.

Bundan anla§1hyor ki, ~irkin isimleri giizel isimlerle degi§tirmek gerek;


~tinkti gtizel isimlerde tefe'til vardrr.

Allah iyiliklere yol gosterici, kottiliikleri uzakla~tlnc1drr.

30- Hadisi Buhari ve MUslim: "Ugursuzluk anlayi§l iidet olarak ancak u~· §eydedir: Atta, ka-
dmda ve evdedir" ~eklinde riv ayet etmi~lcrdir.
226 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:9

132. «Ve» Firavun ve kavmi asarun kurakhgm ve mahsul kltllguun du-


rumunu gordtikten sonra «dediler ki: 'Bizi sihirlemek», bu mficizelerle goz-
lerimizi btiytilemek «i~in ne mucize getirirsen getir ,» onilmtize ne ortaya
koyarsan koy, ne gosterirsen goster, «biz sana inanacak» seni tasdik edecek,
peygamberligine iman edecek «degiliz.'»
133. «Biz de ayn ayri mucizeler olarak onlartn iizerine tufan» yani
tizerlerine, onlan s:ep~evre saran, yerlerini ve tarlalarm1 kaplayan yagmur ve
sel suyu, «~ekirge, ha~erat, kurbagalar ve kan gonderdik.» Yani bu §eyle-
ri, onlar1n tizerine, hi9bir akilh insan1n, Allah'tan oldugunu anlamakta zorluk
s:ekmeyecegi mficizeler ve apas:1k i§aretler olarak gonderdik; «yine de bii-
yiikliik tasladllar», iman etmeye tenezztil etmediler «ve giinahkar bir ka-
vim oldular.» Yani, sus: ve bilytik gtinahlar i§lemeyi adet haline getirdiler.
Rivayete gore, Musa (a.s.) mficizelerle onlara ilsttin gelince, hemen
inkar ettiler. 0 da onlara beddua ederek §Oyle dedi: "Ya Rabbi! ~tiphesiz ku-
lun Firavun yeryilzilnde ta§kmhk yaptl, azd1 ve a§IIl gitti. Ve §ilphesiz kavmi
de sana verdigi sozti bozdu. Onlara oyle i§kenceli ceza ver ki, bu onlardan bir
intikam, kavmime ders, onlardan sonrakilere de ibret olsun." Bunun tizerine
Allah onlar1n tizerine, sus:larma ceza olarak tufan1, 9ekirgeyi, ha§eratI, kurba-
galar1 ve kan1 gonderdi.
Ayette ge9en "cerad" kelimesi kara 9ekirgesi olup, insanlarm mahsulle-
rine hi9bir hayvanm vermeyecegi derecede zarar verir. Alimler, yenmesinin
mubah oldugu konusunda gorii§ birligi iyindedir. <;unkti Rasuli.illah (s.a.v.):
"Bize iki olu ve iki kan. helal kilmmL§tzr: Ciger ve dalak; balzk ve fekirge" <3 o
buyurmu§lard1r.
"
Ayette "ha§erat" olarak terctime edilen "kummel'', yani klmll, develere
musallat olan kenenin btiytigtidilr. Bugdaydan vikan gtiveye de denir. Onun,
ekinde bulunan bir §ey oldugu da soylenir. <;ekirge degildir. Daha taze iken,
gti~lenmeden once ba§ag1 yer. Ekin uzar, fakat ba§ag1 yoktur.

Kurbagalarm ttirleri 9oktur. i~lerinde otenleri de vardrr, otmeyenleri de.


6tmeyi b1rakt1g1 zaman keskin i§itmesiyle nitelendirilir. 6tmemeyi istedigin-
de, alt s:enesini suya sokar. Agz1na su girdiginde de otemez. Soztinden otiiril
k1nanan bir §airin §U sozti ne kadar incedir:

31- Hadisi ibn Mace "Et'1me" (yiyecel<ler)de, Ahmed de Miisned'de rivayet e tmi§tir. 2/97.
Ayet: 132- 134 A'RAF SURESi/7 227

Kurbaga bir soz soyledi.


Hikmet sahipleri onu af iklad1.
Agzimda su vard1r, hif
Agzznda su olan konU§Ur mu?
Siifyan der ki: "Soylenildigine gore kurbagadan daha vok Allah'1 zikre-
den hicrbir §ey yoktur." Zemah§eri de onun otmesinde "siibhane'l-Meliki'l-
Kuddtis" (her§eyin sahibi, biittin eksiklik ve kusurlardan miinezzeh olan Al-
lah11 tesbih ederim) dedigini soyler.
Rivayete gore Allah, onlann tizerine kurbagalari gonderdi. Oyle ki, han-
gi giyecegi ve yiyecegi a<(salar, ivinde onlar1 buluyorlardi. Y ataklan onlarla
doluyor, kaynamakta olan tencerelerine, konu§tuklan zaman ag1zlar1na s1crn-
yorlardi. Kurbagalann <(tghklarmdan birbirlerinin sozlerini i§itmiyorlardi. On-
lardan birini oldtirdiikleri zaman, yerini ba§ka §eyin alacag1ndan korkarlar,
orada oturmaya cesaret edemezlerdi. Gidip Mfisa'ya yalvar1p yakard1lar. 0 da
onlardan soz ald1 ve dua etti. Allah da btiyiik bir rtizgarla kurbagalari denize
doktiirdti ve onlardan bu musibeti kaldrrd1.
Tekrar verdikleri sozii bozunca, bu sefer Allah onlarm tizerine kan gon-
derdi. Btitiin sular1, su kuyular1 ve nehirler koyu krrm1z1 kan oluverdi. Oyle
ki, K1pti ile israil'li, bir kab1n etrafmda toplanular, K1ptinin tarafmdaki su
kan; israillinin taraf1ndaki ise normal su olurdu. Yedi gun boyunca, kandan
ba§ka bir §ey yeyip i<(mediler. Firavun dedi ki: "Ey Musa! Senin ilfiluna ye-
min ederim ki, eger bu kan 1 bizden uzakla§timsa, mutlaka sana iman edece-
1

giz." Bunun tizerine Musa Allah' a dua etti. Sulan tatlandr. Tekrar
kafirliklerine dondtiler. Bu ha1, gark olma olayma kadar boyle devam etti.
134. Adi ge9en tufan ve diger «azap» lar, yani o cezalar «iizerlerine ~o­
ktince,>> her defasmda: «'Ey Musa! Sana verdigi soz hiirmetine, bizim i~in
Rabbine dua et, eger bizden» tizerimize 9oken «azab1 kald1rirsan, mutla-
ka sana inanacag1z ve muhakkak israilogullar1n1 seninle» mukaddes top-
rak olan babalarmm yurduna «gonderecegiz'» ve onlan boyunduruktan ve
zor i§lerden sa11verip serbest b1rakacag1z «dediler.>>
Buradaki "soz" (ahd) den murad, peygamberliktir. Yani bizim i9in Rab-
bine dua et, Allah'1n sana verdigi soz, yani peyga1nberligin htirmetine bizden
azab1 kaldirs1n. <;i.inkii peygamberligin hakk1 ve geregi, ba~lanna gelen bela
ve s1kmtilann uzakla§tlnlmas1 ic;in peygamberin, timmeti i<;in dua etmesidir.
228 RUHU'L-BEYAN Cl1z:9

135. Biz, ula§acaklari bir miiddete kadar onlardan azabi


kaldirinca hemen sozlerinden doniiverdiler.
136. Biz de, ayetlerimizi yalanlamalan ve onlardan gafil
kalmalari sebebiyle kendilerinden intikam aldik ve onlan de-
nizde bogduk.
137. Hor goriiliip ezilmekte olan o kavmi de, ifini bereketle
doldurdugumuz yerin dogu taraflarina ve bati taraflarina mi-
rasp kildik. Rabbinin i srailogullanna verdigi giizel soz, sabir-
lanna kar§ilik yerine geldi. Firavun ve kavminin yapmakta ol-
duklarini ve yeti§tirdikleri bahfeleri hellik ettik.

135. «Biz, ula§acaklan bir miiddete» yani smirh bir zamana «kadar»
-o da gark olma vaktidir- «onlardan azab1 kald1r1nca» dti§tintip ta~1nmadan
«hemen sozlerinden doniiverdiler.»
Ayet: 135-137 A 'RAF S0RESi /7 229

136. «Biz de, ayetlerimizi» yani Mfisa'nm getirdigi dokuz mucizeyi


«yalanlamalari», onlardan ytiz c;evirmeleri ve onlar hakk1nda derinden deri-
ne dti§tinmemeleri «Ve onlardan gafil kalmalar1 sebebiyle» -ki tamamen on-
lardan gafil kalanlar gibi olmu§lardir- «kendilerinden intikam ald1k ve on-
lan» dibi bulunmayan «denizde bogduk.» intikamdan maksat, helak etmek-
tir. intikam, Allah'1n zatma isnad edilmi§tir; c;iinkti peygamberler Allah'tan
ba§kas1na dayanmazlar. Allah da, dti§manlanndan intikam alma hususunda
onlann vekilidir. Boylece anlam §U olur: i§ledikleri masiyet ve gtinahlardan
dolay1, Firavun ve kavminden intikam almak istedik.
137. Erkek c;ocuklar1n bogazlanmas1 ve kadmJann hizmetc;i yap1lmas1
sfuetiyle, Kiptilerce «hor goriiliip ezilmekte olan o kavmi de,» yani israilo-
gullar1n1 da «i~ini» bolluk ve «bereketle», geni§ nz1klarla «doldurdugumuz
yerin dogu taraflanna ve bah taraflarina miras~1 kdd1k.» Burada gec;en
"yer" ~am diyan, dogusu ve batls1; dogu ve bati yonleridir ki, Firavunlar ve
Amfilika'lardan sonra israilogullan sahip olmu§tur.
«Rabbinin israilogullar1na verdigi giizel soz,» onlann «sab1rlar1na»
yani Firavun ve kavmi tarafmdan kar§1la§tiklar1 zorluklara kar§t sabretme.Ieri-
ne «kar§thk yerine gel di.» Buradaki "soz" den amac;, Allahti Teala'nm onlara
yardtm ve hilim ktlma vaadidir. Bu, Allah'm §U soziinde zikredilmi§tir: "Biz
ise istiyorduk ki, o yerde giifsiiz du.JilriUenlere liitufta bulunaltm, onlan on-
derler yapalim, onlara (otekilerin) yerini aldiralzm. Ve o yerde onlan hakim
kilallm, Firavun ile Haman'a ve ordulanna, onlardan (geleceginden) fekin-
mekte olduklarz §eyi gosterelim." (Kasas: 5-6) Bu soztin tamamlanmas1, gere-
gini yerine getirmekle olur. <;iinkti bir §eyi vaadetmek, ifade ve dille o §eyi
yerine getirn1eyi gerektirir. Onun tamamlanmas1 ise, ancak hariyte ve gorti-
niirde vaad edilen §eyin ger9ekle§mesiyle olur. «Firavun ve kavminin yap-
makta olduklar1n1,» binalar1 ve ko§kleri «Ve yeti~tirdikleri bah~eleri» yani
baglan ve aga~lar1 «helak ettik.>>
Ayet, aziz, Allah'1n aziz ktld1g1; zelil de A1lah'111 zelil k1ld1g1 kimse ol-
duguna i§aret etmektedir. Her kim ki, Allah yolunda zillet stkmtis1na kar§I
sabrederse, Allah ona izzct tac1 giydirfr ve onun ilibetini giizel ktlar. Allahu
Teala, israilogullanna soz verip soztinii yerine getirdigi, yerin dogusu ve batl-
sma onlan hakim k1ld1g1 gibi, bu timmete de soz vermi§ ve §Oyle buyurmu§-
tur: "Allah, sizlerden iman edip iyi davram§larda bulunanlara, kendilerinden
oncekileri sahip ve hakim kildigz gibi, kendilerini de yeryiizune sahip ve
230 RUH U 'L -BEYAN Ci.iz:8

hakim k1lacaguu ... va'd etti." (Nur: 55) "Yeryiizu"nden murad, Arap ve acem
kafirlerinin yerleridir. Hadiste: "Siiphesiz Allah yeri benim if in bir araya ge-
tirdi. Boylece dogu ve batz taraflanni gordiim. Suphesiz ummetimin miilkii
benim if in bir araya getirilen yere kadar ula§acaktir." (32>

138. israilogullanni denizden gefirdik, (orada) kendilerine


mahsus bir takim putlara tapan bir kavme rastladilar. Bunun
uzerine: "Ey Musa! Onlara ait tanrilar gibi bizim ifin de bir
tann yap!" dediler. Musa: "Gerfekten siz cahil bir toplumsu-
nuz " dedi.
139. $iiphesiz bunlann ifinde bulunduklart (din) yiktlmz~hr

32- Bu, hadls'in bir ooli.imtidtir. Mtislim, Ebu Davud, Tirmiz1, Ahmed b. Hanbel ve ibni Mace
rivayet etmi§lerdir. Bkz. el-F ethu'l-Kebfr, 1/336.
Ayet: 138- 140 A'RAF SURESi/7 231

ve yapmakta olduklan da batzldir.


140. Musa dedi ki: "Allah sizi alemlere iistiin k1lmi§ken
ben size Allah'tan ba§ka bir tanri mi arayayim?"
141. Hatirlayin ki, size azabin en kotiisiinii yapan Firavun
ailesinden sizi kurtardik. r;unkii onlar ogullarznizi oldiiriiyor-
lar, kadinlarinizi sag birakiyorlardi. i§te bunda, size Rabbiniz
tarafmdan biiyiik bir imtihan vardir.

138. «israilogullann1 denizden ge~irdik, (orada) kendilerine mahsus


bir tak1m putlara>> devamh surette «tapan», Musa (a.s.)'10 kendileriyle sa-
va§makla emrolundugu Ken'an'h Amalika'dan olan «bir kavme rastladdar.
Bunun iizerine», onlann hallerini gordi.iklerinde: «'Ey Musa! Onlara ait»
tapttl<lan «tannlar gibi bizim i~in de bir tann yap,» da ona tapahm «dedi-
ler. Musa: 'Ger~ekten siz cahil bir toplumsunuz' dedi.» Onlan mutlak
cfillillikle niteledi. <;tinkil onlar bilyi.ik ayet ve mucizeleri daha once mti§ahe-
de etmi§lerdi.
Caveze ve caze ayru anlamdad1r. "Vadiyi ge~ti" ile "Ba§kas1n1 denizde
kar§tdan kar§1ya ge~irdi" anlfunlan i~in caveze kelimesi kullamhr. Buradaki
denizden murad "Kulzum" denizidir (K1z1ldeniz). Onun M1sir Nil'i oldugunu
soyleyenler yanilmt§lardrr.
Rivayete gore, Musa (a.s.) onlar1 denizden A§ura gtinti ge<;irdi. Onlar da
Allah Tefila'ya §ilktir i<;in oru<; tuttular.
139. «~iiphesiz bunlartn» yani o putlara tapan Amalika kavminin
«i~inde bulundukar1» batd «(din) y1k1lm1§hr .» Yani Allahii Team yak1n za-
manda onlann i~inde bulunduklar1 dinlerini yikacak, putlann1 parampar<;a
edecektir. «Ve» her ne kadar niyetleri yilce Allah'a yakla§mak olsa da, «yap-
makta olduklar1» putlara tapmak «da batdd1r.» Tamamen yok olucudur;
9tinkti o mutlak ktiftirdtir.
140. «Musa dedi ki: 'Allah sizi alemlere iistiin kilmi§ken,» yani siz-
den ba§kasma vermedigi nimetlerini ozellikle size vermi~ken «ben size Al-
lah'tan ba§ka» ibadete lay1k «bir tanri m1 arayay1m?'» Allah Tefila'nm on-
lara verdigi nimetler, apa91k mOcizelerdir. Bununla onlan kotii
muamelelerinden ottirii uyarmt§ oluyor. <;unkti onlar, nimetleri, Allah'1n en
rezil mahl0kat1na yonelmek suretiyle kar§ilad1lar. 0 rezil §eyi Allah'a ortak
232 ROHU'L-BEYAN Ciiz:9

ko§tular.

141. Sonra Allah, "kurtarma" nimetini zikretti ve §6yle buyurdu: Ey is-


railogullan! «Hat1rlay1n ki, size azab1n en kotiisiinii» en §iddetlisini ve en
~irkinini «yapan Firavun ailesin»in elin«den sizi kurtard1k.» Allah'1n size
yapt1g1 bu iyiligi hatirlaytn. «<;iinkii onlar ogullarin1z1 oldiiriiyorlar' ka-
d1nlaran1z1» hizmet gordtirmek i~in <<sag b1rak1yorlard1. I§te bunda,» yani
"kurtarma" veya azabm en kottisiinde «size» i§lerinizin sahibi -9tinkii nimet
ve ceza her ikisi de Allah'tandir.- «Rabbiniz taraf1ndan» benzeri olmayan
«biiyiik bir imtihan», yani nimet veya s1kmtr «vardir.» <;unkti "bela-imti-
han" kelimesi, her ikisi i~in de kullan11rr. Nitekim Allahti Teala §6yle buyur-
mu§tur: " ...Onlan iyilik ve kotuliiklerle imtihan ettik." (A'raf: 168)
Ayet: 141 - 142 A'RAF S0RESi/7 233

142. Musa ile otuz gece sozle§tik ve ona on (gece) daha ilave
ettik. Boylece Rabbinin tayin ettigi vakit, kuk geceye tamamlan-
di. Musa karde§i H arun 'a dedi ki: "Kavmim ifinde benim yeri-
me gef, onlari islah et, bozgunculann yoluna uyma."
143. Musa tayin ettigimiz vakitte gelip de Rabbi onunla ko·
nu§unca: "Rabbim! Bana (zatmi) goster; sana bakayim!" de-
di. (Rabbi:) "Sen beni asla goremezsin. Fakat §U daga bak,
eger o yerinde durabilirse sen de beni goreceksin!" buyurdu.
Rabbi o daga tecelli edince onu paramparfa etti, Musa da
baygin dii§tii. Ayilinca dedi ki: "Seni noksan sifatlardan ten-
zih ederim, sana tevbe ettim ve ben inananlarin ilkiyim."
144. (Allah) "Ey Musa, dedi, ben risaletlerimle ve (sana)
konu§mamla seni insanltJnn ba~ma sertim. Sana verdigimi al
ve §-Ukredenlerden ol".

142. Bana ibadet etmesi i9in «Musa ile otuz gece»yi tamamlamas1 veya
otuz gece beklemesi i~in «sozle~tik ve ona on (gece) daha ilave ettik. Boy-
lece Rabbinin» onun i9in «tayin ettigi vakit, kirk geceye tamamland1.»
"Va'd", bir faydan1n, gen; ekle§mesinden once ula§mas1n1 haber vermekten
ibarettir.

Rivayete gore Musa (a.s.) M1srr'da iken israilogullanna, AJlah, dii§man-


lann1 helfil< ederse, kendilerine neyi yapacaklarm1, neyi terkedeceklerini a~lk­
layan bir kitap getirecegini vaad etmi§, Firavun helfil< olunca, Musa Rabbin-
den o kitab1 istemi§, Allah da kendisiyle konu§mak, ona vahyetmek ve pey-
gamberlik i§ini tamamlayarak onu yiiceltmek i~in btiti.in Zilkade ay1 boyunca,
otuz gun oru9 tutmasm1 emretmi§tir. Musa (a.s.) bu oru9lan tuttu. Sonra otu-
za tamamlay1p ay bitince agz1n1n kokusundan ho§lanmadi. Yani, agz1n1n ko-
kusu oru9lunun agiz kokusu gibi oldugu i~in , Rabbiyle konu§mak istemedi.
Harm1b agac1 dahyla agzm1 misvaklad1, yerden bir miktar ot alarak 9ignedi.
Bunun iizerine ytice Allah kendisine §byle vahyetti: "Bilmez misin, oru~lunun
ag1z kokusu, benim kat1mda n1isk kokusundan daha ho§tur?" Boylece Allahti
234 RUHU'L-BEYAN Cilz:9

Teala, orucuna Zilhicce'den on giin daha ilave ehnesini emretti. Sonra Musa
(a.s.) milnacat i9in daga dogru hareket etlnek istediginde, Allah ona, Allah'm
kendisine bah§ettigi h1tfu mii§ahede etineleri i~in, kavminden dtirtist, alalh
yetmi§ ki§i se~mesini emretti. 0 da oyle yapti. Karde§i Harun'u da kavmi
i~inde kendi yerine birakti. Nitekim Allahii Teala buyurdu ki:

«Musa» daga hareket etmeden once «karde~i Harun'a dedi ki: 'Kav-
mim i~inde benim yerime ge~» ve yapttldan ve terkettikleri §eylerde onlan
kontrol et, islah1 gereken durumlannda «onlar1 1slah et,» onlar i~inde f esada
yer vermeyen davran1§la hareket et, «bozguncular1n yoluna uyma. '» Senden
bozgunculuk isteyene uyma ve ona davet edene itaat etme. <.;tinkii Musa (a.s.)
zaman zaman kavminin <;ok aykln davran1§larma tanlk oluyordu. Bundan otii-
rii onlann durun1lan hakkmda karde§ine tavsiyede bulunniu§tU.

143. «Musa tayin ettigimiz vakitte>> yani krrk giin tamamland1g1nda


Tfir-1 S:ina'ya «gelip de» vas1tas1z ve keyfiyetten uzak olarak «Rabbi onun-
la>>- tipk1 meleklerle konu§tugu gibi «konu~unca: 'Rabbim! Bana (zabn1)»
kendini «goster,» seni goriip «sana bakay1m! dedi.» Musa (a.s.) Rab'le ko-
nu§urken, Cebrail onunla beraberdi, fakat Rabbinin Mfisa'ya ne konu§tugunu
i§itmedi. Bundan otiiriidtir ki, insanlar i<;inde bu ozelliginden dolay1 ona
"kelim", yani "kendine hitabedilen" tinvanm1 aldi. <.;tinkti diger peygainberler
(a.s.)'le Allah sadece kitab ve melek vas1tas1yla konu§uyordu.

Eger "Ni<;in Allah diger peygamberlerle degil de, sadece Musa (a.s.)'la
kar§thkh konu§tu?" denecek olursa, cevaben denilir ki: c;unkti Mfisa'n1n oldu-
gu gibi, diger peygamberlerin, Firavun, Haman, Karun ve Y ahudiler gibi dii§-
manlar1; onun kavminden daha edepsiz, daha katl kalpli kavimleri yoktu.
Bundan dolay1 Allah onu, ozel konu§mas1na muhatap k1ldi. Gormilyor mu-
sun, K1ptl sihirbazlar ilk davetinde iman ettiler de, Y ahudilerden bir kavim,
birc;ok mucizelere tan1k olduktan sonra inkar etti. Bunun ilzerine Allah onu,
kavmi i9inde imtihana tabi tutuldugu belalara tahammiil edebilmesi ic;in,
kendisiyle konU§illak suretiyle destekledi.

Musa, Rabbinin kelinun1 i§itince O'nu gormeye kaf§I i§tiyaki artt1 ve: "Bu,
haberin lezzeti! Peki ya gonnenin lezzeti na<i1ldrr?" dedi. O'nu gorrnek istedi.

"Bana (zattn1) goster" soztinden kastedilen, Allahti Teala'ntn Musa'n1n


zatinda kendi mukaddes zattn1n gortinmesini yaratmas1 degildir. Aksine
. onunla kasdedilen, Mfisa'y1, mukaddes zat1n1 gormeye muktedir kilmaktlf.
Allah'1n onu gormeye muktedir k1lmas1, Musa'n1n Allahii Teala'y1 gormesi
Ayet: 143 A 'RAF SURESi/7 235

ivin bir sebeptir.

Bil ki, bedenler iyi g1dalarla geli§ir; haller de vakitlerin iyi degerlendiril-
mesiyle iyi olur. 0 halde cesedinin g1das1, helal §eylerden ald1g111 besinler; ru-
hunun g1das1 da, halvet vakitlerinde ibadet g1dalanyla geli§tirdigin §eydir.
Kaplar temiz oldugu mtiddet<;e, i<;indeki mana cevherleri panldar. Basiret go-
ztin korelmi§se, kalb gozleri su ft§ktran; ic;leri marifet nurlanyla dolan bir ce-
maatin mertebelerine ula§maya 9al1§mak senin neyine? 0 halde sende olma-
yan §eye sahip 9Ikma. Allah'in senden bildigi §ey, sana yeter. Sana dti§en, kil-
9i.iklerin duru~u gibi durmak; btiytiklerin edebiyle edeplenmektir.
A.yet, ehl-i slinnet ve cemaatin Allahti Teala'y1 gormenin cfilz olduguna
ili§kin delilidir. <;tinkti Musa (a.s.), gormeyi istedigi zaman caiz olduguna
inanmi§tlr. Ve Allah'a kar§I, cevaz1 caiz olmayan §eye inanmak ki.iftirdtir.
«(Rabbi:) 'Sen beni asla goremezsin. Fakat §U ,daga bak,» yani beni
gormeyi isteme; 9tinkti sen buna dayanamazsm, ancak seninle benim arama,
senden daha gii9lti olan ve senin kaq 1nda bulunan §U dag1 koy, «eger o yerin-
de» sabit ve hareketsiz olarak «durabilirse, sen de beni goreceksin!' buyur-
du.>> Bana bakmaya gti9 yetireceksin. Yerinde duramazsa, sen bana bakmaya
gti9 yetiremezsin. <;link.ii <lag, sertligiyle birlikte tecelliden etkilenir, buna da-
yanamaz; aksine yerle bir, parampar9a ve dtimdilz olursa, korkun<; §eyleri
mti§ahede anmda deh§ete dti§en insan nastl dayanir? Bu durum, azamet sahibi
(Allah'1) mii~ahede an1nda nasil olur? Allahii Teala ayette "bana bakamazs111"
anlam1nda "len tenzure ileyye" demedi de "Len terani'', yani "beni asla gore-
mezsin" buyurdu. <;unkti istenen §ey beraberinde idrak de olan "ri.i'yet"tir.
Yoksa gortilen §eye dogru gozbebeginin yevrilmesinden ibaret olan "nazar"
yani bakmak degildir. <;tinkii baz1 durumlarda ''nazar"da idrak olmaz. Buda
ayru zamanda bizim iyin delildir. <;unkti "len lira= Hi9 gortihniyecegim" de-
medi. Eger goriilmeyecek olsayd1, elbette gortilmiyecegini haber verirdi.
<;iinkii durum, a91klamaya ihtiya9 duyulan bir durumdur. 0 da gortilmesinin
imkans1zhgma degil, aksine gormek isteyenin O'nu gormekten aciz olduguna
i§aret eder. <;unkti gorme, gormek isteyenin gonnek i9in haz1rhkh olmasm1n
hasil olmas1na bagbdu.

Denmek istenen §udur: Sen beni insan s1fatmla ve varbgmla goremiye-


ceksin; yilnkti insanhk ozellikleri beni gormeye ayk1ndu. Musa (a.s.) ise gor-
meyi ancak be§eriyyetin zfillirine ve kevni vlicuduna nisbetle istemi§tir. 0 da
kesinlikle mUmktin degildir. Eger " dtinya yurdunda Allah'm rti'yeti (gormeyi)
236 RUHU 'L-BEYAN Ciiz:9

men etmesindeki ilahi hikmet nedir?" dersen, cevaben derim ki: Gorme, diin-
yadaki en son llituftur. Diinyadaki en son liituf da mahlukatm en §ereflisi i~in­
dir. 0 da, Mirac gecesinde ba§min iki goziiyle (33 > Rabbini mti§ahede eden,
Makam-1 Malunud'un sahibi, Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'dir.
Mfitezilenin, '"len" kelimesi, nefyin sonsuzlugunu ifade eder" sozu
Lfigat alimlerince asils1z bir iddiadl! ki, hi~bir muteber kitap ve sahib rivayet
dogruluguna §ehadet etmez. Batil olduguna Allahil Teala'nm yahudilerin s1fa-
t1 hakk1ndaki §U ayeti(nde kullantlan "len" kelimesi) delalet eder: "Hi9bir Za-
man olumu temenni etmiyeceklerdir." (Bakara: 95) Halbuki onlar k1yamet
giiniinde oliimti temenni ederler ve derler ki: "Ey Malik! Rabbin bizim i~imizi
bitirsin!" (Zuhruf: 77), ve "Ke§ke onunla (olilmumle) her i§ olup bitseydi!"
(Hakka: 27)
Musa (a.s.)'nm Allah'1 goremiyecegini haber verme, mfitezilenin dedigi
gibi, ebed1 olarak goremeyecegine i§aret etmez.
«Rabbi o daga tecelli edince» azameti onda gortindil, emir ve kudreti
ona aksetti ve kilyilk parmakla ba§parmak aras1 miktar1nca, hicab1ndan nuru
gortindti ve «onu parampar~a etti.» Sehl ibn Sa'd es-Sfildi §oyle demi§tir:
"Allah, yetmi§ bin perdeden dirhem miktarmca bir nur izhar etmi§tir." Btiyilk
yaratd1§1na ragmen dag1n ba§ma gelen bu olursa, (yani param parya olursa),
ya zay1f ademoglunun hali ne olur? Baz1 alimler derler ki: "Allah, Musa (a.s.)
iyin dag1 feda etmi§tir. Eger Musa (a.s.) deh§ete kaptlmasayd1, mutlaka dagm
eridigi gibi erirdi."

«Musa da>> gordtigli §eyin deh§etinden «bayg1n dii~tii. Ay1hnca» gor-


dligti §eyi tazim ederek «dedi ki: 'Seni noksan s1fatlardan tenzih ederim,»
senden izinsiz senden bir §ey istemem, dlinyada isten1eye cesaret ettigimden
dolay1 «sana tevbe ettim.» Sen ise onu, ancak ahirette vaad ettin. «Ve hen»
senin azametin ve celaline, yahut dtinyada senin gortilmeyecegine «inananla-
nn ilkiyim.'»

Bil ki Mfitezile, Allah'1 gormeyi inkar etti. Niteki1n Ke§§af Tefsiri sahibi
ez-Zemah§eri Ehl-i stinneti kottilemek ve sap1khk iyerisinde olduklarm1 be-
lirtmek i9in §U beyitJeri soylenli§tir:

33- Bu soz sahih bir senedle ibn Abbas'tan gelmi§tir. Hz. Muhammed (s.a.v.) Rabbini dtinya
aleminde degiJ, ancak melekfit ateminde gormti§ttir. Ai§e (r.a.) rti'yeti (gormeyi) reddetmi§-
tir. Ahmed ve Cumhur ibn Abbas'm gorU§tindedir.
Ayet: 144 A' RAF SURESi / 7 237

Oyle bir cemaat vardtr ki kendi heva heveslerine sunnet dediler.


Fakat onlar, yemin ederim ki semerlenmi~ e§ektirler.
Onlar Allah'z yaratiklarzna benzetir.
Ha/kin kendiler;ni kotiilemesinden korktular ve
"Ahirette Allah keyfiyetsiz olarak gorulecektir. sozunun arkasina giz-
II

lendiler.

Ehl-i silnnet alimlerinden biri de ona cevaben ~u beyitleri soylemi~tir:

Zalim olan bir topluluk ne tuhaftzr ki


Kendilerini adaletle vasiflandirdzlar.
Yemin ederim ki onlann hirbir bilgileri yoktur.
Allah'zn szfatlanm nefyederek zatzni ta'tfl
Onlara bilmedikleri bir yonden gelmi~tir.
el-Mevla :ibrahim el-Eruskl de a~ag1daki beyitleri ~oylemi~tir:

Aram1zda hiikum vermesi i9in Allah'in kitabzna razz olduk


Rasulilllah'in sozii en apk hukmedicidir.
Allah'zn ayetlerini tahrif etmek sapikliktir.
Apk delilleri reddetmek adalet degildir.
Rasulullah'zn ashabznz sapzklikla itham edip onlarz kznamak
Ve Nazzam ile Vasll b. Ata'nm goru§lerini tasvib etmek de adalet degildir.
P eygamberi yalanlamak adalet olsaydi.
Yaratiklann en adili As b. Vail olurdu.
Ey Carullah (ez-Zemah§erf) sen dalalet fzrkasindan olmasaydin
Sahsinda butun faziletlerin toplanmasina layik olurdun.

144. "Sana tevbe ettim ve ben inananlann ilkiyim" dediginde, «(Al-


lah)» Musa (a.s.)'ya: «'Ey Musa, dedi,» her ne kadar durumunun dtizelmesi
ve zatuun bekas1 ivin seni, beni gormekten men ettiysem de, bunclan dolay1
tasalanip htiztinlenme; «ben risaletlerimle ve (sana)» vas1tas1z «konu§mam-
la seni» za1nanmdaki mevcut «insanlann ba§1na se~tim» ve seni onlardan
tisttin klld1m. Burada "risaletler"den kasdedilen, Tevrat'1n esfandIT. "Esfar"
da "sifr''in 9oguludur ve kitaplar anlam1ndadir.

Peygamberlik ve hikmet §erefinden «Sana verdigimi al ve» nimete kar-


~1 «§iikredenlerden ol. '»
238 ROHU'L-BEYAN Ciiz:9

145. Musa ifin, nasihat ve her §eyin apklamasina dair ne


varsa hepsini levhalarda yalifik. (Ve dedik ki): "Bunlan kuv-
vetle tut, kavmine de onlan en gii.zel §ekilde tutmalarmi emret.
Y akinda size yoldan pkml§lann yurdunu gosterecegim."
146. Yeryiiziinde haksiz yere bobii.rlenenleri, fiyetlerimden
uzakla§tiracag1m. Onlar bii.tiin mucizeleri gorseler yine de
iman etmezler. Dogru yolu gorseler onu yol edinmezler. Fakat
azg1nl1k yolunu gorii.rlerse, hemen onu yol edinirler. Bu du-
rum on/arm fiyetlerimizi yalanlamalarindan ve onlardan gafil
Ayet: 145- 146 A 'RAF SURESi/7 239

olmalanndan ileri gelmektedir.


147. Halbuki ayetlerimizi ve ahirete kaVU§mayi ya/an/ayan-
larm amelleri bo§a ftkmt§tir. Onlar yapmakta olduklan amel-
lerinin cezasindan ba§ka bir §eyle mi ceuilandinlirlar?

145. «Musa i~innasihat ve» din i§lerinden muhta~ olduklan «her §e·
yin a~1klamas1na dair ne varsa hepsini» ye§il ziimrtidden «levhalarda~
dokuz levhada «yazd1k.» Yani onun i9in biitiin nasihatleri ve htiktimlerin
hepsini yazdlk. «Ve dedik ki: 'Bunlari» yani levhalan «kuvvetle>>, azim ve
ciddiyetle «tut, kavmine de onlari en giizel §ekilde tutmalar1n1» geregi ile
amel etmelerini «emret.»
Buradaki "emret" nedb ve daha f aziletlisini se9meye te§Vik ifade eder.
Kutrub der ki: "En guzel §ekilde" yani gtizelini ki, hepsi gtizeldir. Alla-
hti Teata'nm "Allah'1 ann1ak elbette en buyiik ibadettir." (Ankebiit: 45)
ayetinde oldugu gibi.
Ey israilogullan! «Yak1nda size yoldan ~1km1§lar1n» Firavun ve kav-
minin M1srr'daki «yurdunu» nastl harabeye 9evirdigimi «gosterecegim'» ki,
bundan ders alas1n1z ve Tevrattaki htiktimlere gore amel etmekle ilgili size
1
emredilene muhalefet ederek yoldan sapmayas1n1z. Firavun un topraklar1 Mi-
srr'da, zorbalar ve Amfilika'run topraklan ise ~am'daydi.
146. «Yer yiiziinde haks1z yere» yani hak olmayan bir §ey ve a§in zu-
ltim dti§tincesi sebebiyle «bobiirlenenleri ayetlerimden uza~la§hracag1m.»

Ayetlerden murad, Tevrat levhalannda yaz1h olan, nasihat, ahkam ve di-


ger tekvini ayetlerdir. Onlan bunlardan uzakla§t1rman1n manas1, kalblerinin
mtihtirlenmesi demektir ki, boylece onlar, bu ayetler haklanda dti§iinemezler,
i9inde bulunduklar1 kibir ve zorbahkta 1srar ettikleri i9in onlardan ibret ala-
mazlar.

Bunun anlam1: Kendilerini biiytik sayanlann, meziyet ve fazilet bak1-


m1ndan kendilerini halkm iistilnde gorenlerin kalblerini mi.ihi.irleyecegiz, boy-
lece onlar bizim enftis ve afakta konulan tenzili ve tekvin1 ayetlerimizden ya-
rarlanamazlar ve onun eserlerinin ganimetlerinden istifade edemezler. Oyley-
se ey israilogullan, onlar1n yolundan gitmeyiniz, yoksa siz de onlar gibi olur-
sunuz!
24 0 RUHU'L-BEYAN Cuz:9

Bobtirlenme, ad1 ge9en ayetlerden istifadeden mahrumiyete gotiirdtigil


is:in, ayetten kasdedilen §ey' i srailogullann1, kendilerini ayetler hakk1nda dti-
§tinmekten ve 0 ayetlerle dogruya ula§maktan uzakla§maya gotilren bobtirlen-
mekten sak1ndirmaktrr. T a ki, Tevrat'm hiikiimlerini ciddiyet ve arzu ile tut-
sunlar.

«Onlar biitiin mucizeleri gorseler» mti§ahede etseler «yine de iman


~tmezler» yani bunlar1n her birini inkar ederler. «Dogru yolu gorseler onu
yol edinmezler,» yani: Kendilerini sapikhk kaplad1g1 ve tabiatlar1 bozuldugu
i9in hakka yonelmezler ve o yola asla koyulmazlar. «Fakat azgtnhk yolunu
goriirlerse, hemen onu yol edinirler.» Y ani, batll arzularma uygun ve onlar1
bu a§1n isteklerine ula§tinc1 olmasmdan otiirii, bu yolu kendilerine nerede ise
aynlam1yacaklar1 bir yol olarak se9erler. «Bu durum» yani, dogru yoldan
ytiz 9evirme ve azg1nhk yoluna tam yonelme, «onlarin>> muttaslf olduklar1
9irkinliklerin haks1zh gma ve bunlann z1tlann1n hak olu§una delalet eden
«ayetlerimizi» -ki bunlar indirilen ayetler ve mucizedir.- «yalanlamalar1n-
dan ve onlardan gafil olmalarmdan», onlar hakkmda di.i§iinmediklerinden
«ileri gelmektedir.» Y oksa kesinlikle battl §ey leri i§leyemezlerdi.

Ayetlerden gafletten maksat, onlar hakk1nda dii§iinmemektir. Bir §eyden


ytiz crevireni, 0 §eyden gaflet edene benzetmek icrin, ayetleri dii§iinmemek on-
lardan gaflet etmekle ifade edilmi§tir.

147. «Halbuki ayetlerimizi ve ahirete» yani filliret yurduna «kavu§-


may1 yalanhyanlar1n» sila-i rahim, muhta9 kimseye yard1m etme ve benzeri
konularda yapt1klar1 «amelleri bo§a» gitrni§, yani batil oldugu ortaya «~1k­
m1~t1r.>> Dolay1s1yla, onlar, o amellerden faydalanamazlar. «Onlar» kiifilr ve
gUnah cinsinden «yapmakta olduklar1 amellerinin cezas1ndan ba§ka bir-
~eyle mi .cezaland1rihrlar?» Buradaki "Hel " istifham ve inkar manasmadir
demektir.
Ayet: 146- 148 A'RAF SURESi/7 241

148. Musa'mn. arkasmdan kavmi, zin.et takzmlarindan, bo-


gurmesi olan bir huzagi heykelini yapip iliih edindiler. Giirme-
diler mi ki o, on.larla ne konu§uyor ne de onlara yol gosteri-
242 RUHU'L-BEYAN CU2:9

yor? Onu benimsediler ve mlimler oldular.


149. Ba§lari elleri arasina du§iirii.liip de, kendilerinin ger-
fekten sapmi§ olduklarmi goriince dediler ki: "Eger Rabbimiz
bize acimaz ve bizi bag1.§lamazsa mutlaka ziyana ugrayanlar-
dan olacagiz."
150. Musa, kizgin ve ii.zgiin bir halde kavmine doniin.ce:
"Benden sonra arkamdan ne kotll i§ler yapmi§siniz! Rabbini-
zin emrini beklemeyip acele mi ettiniz?" dedi. Levhalari yere
ath ve karde§inin ba§'tni tutup kendine dogru f ekmeye ba§ladi.
Karde§i: "Anamin oglu! Bu kavim beni cidden zayif gordiiler
ve neredeyse beni oldiireceklerdi. Sen de dii§manlari bana
gii.ldiirme ve beni bu mlim kavimle beraber tutma!" dedi.
151. Musa: "Rabbim, beni ve karde§imi bagi#a, bizi rah-
metine kabul et. Sen merhametlilerin en merhametlisisin!"
dedi.
152. Buzagiyi benimseyenlere, mutlaka Rablerinden bir ga-
zap ve diinya hayatinda bir alfaklzk eri§ecektir. i§te Biz iftira-
cilari boyle cezalandirinz.
153. Kotiiliikler yaptiktan sonra ardindan tevbe edip de
iman edenlere gelince, §llphesiz ki o tevbe ve imandan sonra,
Rabbin elbette bagl§layan ve esirgeyendir.

148. «Musa'mn arkas1ndan» Tur'a gitmesinden sonra «kavmi,» alt1n


ve gtimii~ten olu§an «zinet tak1mlar1ndan,» s1g1r gibi «bogiirmesi olan»,
ctissesi alt1ndan olup ruhu olmayan. «bir buzag1 heykelini yap1p ilah edindi-
Ier .»
K1pti:lere filt oldugu halde, zinet tak1mlann1n onlara, yani Hz. Musa'run
kavmine izafe edilmesi, yakln bir mlinasebetten ottirtidtir. <;tinkli onlar o ta-
k1mlan, MISir'dan <;1kmay1 dti§tindtiklerinde sahiplerinden odtin<( alm1§lardt.
Onlann bu buzag1 heykeline tapt1klan stire kirk gtindti. Bu sebeple Tih'te kirk
sene cezaland1nlm1§lardtr.
Hz. Musa kavmine, otuz gtinltigtine daga giclip gelecegi konusunda soz
venni§ti: Donti§ti gecikince Sfuniri onlara dedi ki: "Siz zinet tak1mlann1 Fira-
vunun halk1ndan ald1n1z, Allah da sizi bu cinayetten dolay1 cezalandtrch ve
Mfrsa'y1 sizden uzakla~tudt. "Zinet tak1mlanm toplay1n da onlan yakay1m.
Belki Allah Mfisa'y1 bize dondtirtir. Sfunin bu tak1mlardan onlar i<;in bir buza-
Ayet: 148 A'RAF SURESi/7 243

g1 yapti. Agz1na Cebrail (a.s.)'in atmm izinden bir toprak koydu, oradan bo-
gtirme ve hareket ortaya 91kti. Samtd dedi ki: "Bu sizin de, Mllsa'mn da tan-
nsidir" (Taha: 88) Onlar da ona taptilar.

Bir rivayete gore de Sfuniri bu buzag1y1 i9i bo§ olarak yaptt ve i9ine ozel
bir bi9imde tlipler yerle§tirdi. Sonra onu rtizgann estigi yere koydu. Rtizgar
bu ttiplere giriyor, boylece heykelden, buzag1 bogtirmesine benzer ozel bir ses
91kiyordu. isrfillogullan onun bogiiren bir canh oldugunu zannederek etrafm-
da dansediyorlard1.

Kurtubinin anlatt1gma gore Tarsusi'ye sorarlar: "Kur'andan bir §ey oku-


mak, soma §iirler (bugiinkti haliyle ilfilri ve kasideler) soylemek i9in toplanan,
def ~alarak rakseden bir toplulugun i~inde bulunmak helal nndlf, yoksa degil
mi?" Bunun lizerine Tarsus! §U cevab1 verir: "Sufilerin mezhebi, bo§ §eylerle
i§tigal, cehalet ve sap1khktir. islfun ise, Allah'1n kitab1 ve Rasfiltillah (s.a.v.)'m
stinnetinden ibarettir. Raks ve kendinden gec;meye gelihce, onu ilk ortaya ko-
yan Sfuniri'nin arkada§lar1drr. Bogtiren buzag1y1 ilfill ed:indiklerinde, etrafmda
raks etmeye, kendilerinden ge9meye ba§ladtlar. Buda buzag1ya tapanlarm di-
nidir. Yoksa, Nebi (s.a.v.) ashab1yla, sanki ba§lar1nda vakardan bir ku§ vannI§
gibi otururlardi. Oyleyse devlet adamt veya onun vekillerine dti§en, onlarm
camilerde veya ba§ka yerlerde toplanmalarma engel olmaktir. Allah'a ve filli-
ret giiniine inanan kimselerin onlarla bir arada bulunmas1, onlarm hurafelerine
yardlill etmesi helal olmaz. Bu, Malik'in, ~afii'nin, Ebu Hanife'nin, Ahmed'in
ve miisltimanlarm diger imamlarmm gorii§iidi.ir." Hayat'ul-Hayavan'da boyle
anlat1lm1§hr" <34>

«Gormediler mi ki O>> buzag1 «onlarla ne konu§uyor, ne de onlara


yol gosteriyor?» Y ani onda uh1hiyet ozelliklerine ait hi~bir §ey yoktur. <;un-
kii onun ne konu§maya, ne de emir ve yasaklamalarda bulunmaya gticti yet-
mez. i§lemek tizere gidecekleri herhangi bir hayir yoluna da ir§ad edemez.

34- i§te ger~ek htiki.im budur. <;iinkti Allah'm kitab1yla oynamak caiz degildir. Ancak ona sayg1
ve tazimde bulunmak gerekir. Buda ona kulak vermek, ona tabi olmak ve ayetleri okunur-
ken h u§u i1tinde bulunmakla olur. T1pk1 selef-i salihin yapt1g1 gibi. Tasavvufl_(ulann cahille-
rinin yapttgma gelince, o, <linden uzakla§ma ve Kur'an-1 Kerim'in hi.irmetini ihlaldir. 0 oyle
Kur'an'drr ki, insan onu i§itligi zaman aglamas1 gerekir, yoksa raksedip def ~almas1 degil.
Nitekim yi.ice Allah, Habe§ huistiyanlanndan ehl-i kitab mti'minlerini §Oyle zikreder:
"Rasule indirileni duyduklar1 zaman, tamd1klan ger~ekten dolayi gozlerinden ya~lar bo-
~and1gm1 giiriirsun . Der/er ki: Rabbimiz! iman ettik, hizi hakka ~iihid olanlarla beraber
yaz." (Maide: 83) Allah1m ! B izi Kitabm1 tazim eden, dosdogru yoluna tabi olanlardan
k.tl!. ..
244 RUHU 'L-BEYAN Cuz:9

«Onu» ilah olarak «benimsediler.» Halbuki o ilfill olsayd1, onlarla konu§ur


ve onlan ir§ad ederdi. <;unkti ilfill, kullann1 ihmal etmez. Onu tann olarak be-
nimsediler ve onun cisimlerin, gtic;lerin ve kaderin yaratlc1s1 oldugunu zannet-
tiler. «Ve» boylece onlar, e§yay1 kendi yerinden ba§ka yere koyarak
«zalimler oldular.» Buzag1y1 il§h edinmeleri de onlann yaptlg1 yeni bir §ey
degildir.

149. Sonra pi§manhklanndan dolay1 «ba§lan elleri aras1na dii§iiriiliip


de» ba§lanm iki elleri aras1na koyup da -ki bu, son derece pi§man olduklanm
gosteren bir davran1§tlr, c;tinkti 9ok pi§man olan ve umdugunu elde edemiyen
kimse parmag1n1 is1nr- buzag1y1 ilfill edinmekle «kendilerinin ger~ekten
sapml§ olduklarin1 goriince», yani adeta gozleriyle gortiyorrrm§c;asma buna
kesin olarak iman ettiklerini anlay1nca «dediler ki: 'Eger Rabbimiz bize»
Tevrat'1 bir rehber olarak indirmek suretiyle «ac1maz ve bizi» gtinahlanm1z-
dan vazge9mek sfiretiyle «bagi§lamazsa» buzag1ya tapmam1z sebebiyle
«mutlaka ziyana ugrayanlardan olacag1z.'»

150. «Musa», Tur dag1'ndan 9ok «k1zg1n ve iizgiin bir halde kavmine
doniince:» Ey buzag1ya tapanlar! «'Ben» aran1zdan aynhp daga gittik «den
sonra arkamdan ne kotii i~ler yapm1§s1n1z! Rabbinizin emrini bekleme-
yip» yani peygamberlerinizi bekleyerek ona verdiginiz sozti tutmak ve tavsi-
yesini yerine get~ek gerekirken, bunu yapmay1p «acele mi ettiniz?' dedi.»
Mfisa'n1n kavmine kizmas1ndan, ytice Allah'm kendisine bildirmesi dolay1s1y-
la onlarm buzag1ya tapttl<larnn onceden bildigini anhyoruz.
Tevrat'm yaz1h oldugu «Levhalar1» elinden «yere att1 ve karde§inin»
yani Harun (a.s.)'un «ba§IDI» yani ba§tndaki sm;m1 «tutup» bu kotti davrani§-
lanndan dolay1 onlar1 engellemedigini dti§tinerek «kendine dogru ~ekmeye
ba§lad1.» Hamn (a.s.), Hz. Mfisa'dan ti<; ya§ btiytiktti ve yumu§ak ba§h bir
kimseydi. Kendi hakkmda gerekeni yapmad1 dti§tincesini kaldirmak i<;in
«karde§i: 'Anam1n oglu! Bu kavim beni cidden zayif gordiiler ve» kendi-
lerini buzag1ya tapmaktan ahkoymak ic;in ne kadar ~aba gosterdiysem de ol-
mad1, «nerede ise beni oldiireceklerdi. Sen de dti§manlar1 bana giildiir-
me.» Bana gtilmelerine sebep olacak davrant§ta bulunma «Ve beni bu zalim
kavimle beraber tutma!'» Beni azarlamakla veya gerekeni yapmad1 diye
sm;lamakla beni onlardan biri olarak sayma «dedi.>>
Harun'un, Musa ile anne baba bir karde§ olduklan halde, sadece annesi-
ni anarak "anamzn oglu " ifadesini kullanmasi, Hz. Mfisa'n1n, kendisine §ef-
A.yet: 149-153 A'RAF SURESi/7 245

katle muamele etmesi ve kalbini kuacak ~eyler soyleme1nesini saglamak


i<;indir.

151. «Musa: 'Rabbim,» haks1z yere karde§itne yapt1g1m mua1neleden


dolay1 «beni ve>> eger kavmin buzag1ya tapmas1n1 engelleme konusunda ku-
sur etmi~se «karde§imi bagi§la,» geirmi§te yapttklarumzi bag1§lad1ktan sonra
bize yOkya nimette bulunmak suretiyle «bizi rahmetine kabul et!» Haddad!
der ki: Bunun anlam1 "bizi cennetine girdir" demektir. Musa (a.s.) karde§ini
ho~nut etmek ve ona gtilen dti§manlanna kar~1 ondan ho§nut oldugunu goster-
mek dti§tincesiyle kendisi i<;in af diledi. <;tinkti «sen merhametlilerin en
merhametlisisin!'» Sen bize kaf§I, bizim kendimize olan merhameti1nizden,
anne ve babalanm1z1n bize olan merhametinden daha merhametlisin «dedi.»

Rivayet edildigine gore, gencin birisinin dili tutuldu ve oltim esnasmda


kelime-i §ehadet getiremedi. Durumu Peygamber (s.a.v.)'e bildirdiler. 0 da
hastan1n yan1na girdi ve kelime-i ~ehadet getinnesini istedi. Fakat genv bir
ttirlti getiremiyordu. Bunun tizerine p eygamber (s.a.v.): "Namaz kilnuyor-
muydu, zekat vermiyor muydu, oruf tutmuyor muydu?" buyurdu. Dediler ki:
"Evet, bunlann hepsini yap1yordu". Bunun i.izerine Rasulilllah: "Ana ve ba-
basina asi oldu mu?" diye sordu ve orada bulunanlardan "evet" cevab1n1
al.tnca da, annesini 9ag1rma lanm istedi. Gozleri gormeyen ya~lt bir kad1n gel-
di. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ona: "Oglun u affetmez misin ?" buyurunca,
kadln: "Affetmeml <;tinkti o beni tokatlad1 ve goztimti ((tkarch" dedi. Peygam-
berimiz (s.a.v.) "Odun ve ate§ getirin" dedi : Kad1n bununla ne yapacag1n1 so-
runca da: "Yap11g1n1n kar~11Ig1 olarak senin goztintin oniinde onu yakacag1m",
11
buyurdu. Bunu duyan kadln: Affettirri, affettim! Ben onu ate§ i((in mi dokuz
ay kam1mda ta~1dun, iki yll onu ate§ iyin mi emzirdim? Annelik merhameti
nerede kald1 ?I( deyince, gencin dili <;oztildti ve kelime-i §ehadet getirdi.

152. Samiri ve taraftarlan gibi kalblerine buzag1 sevgisi iyirilip «buza-


g1y1» ilfill olarak «benimseyenlere,» su9Jann en btiytigtinti ve en 9irkinini i~­
ledikleri i9in «mutlaka Rablerinden» ahirette btiytik «hir gazap ve diinya
hayatinda bir al~akhk eri§ecektir.» Bu, kendileri ve <;ocuklan i<;in kararla~­
t.InlmI~ gariplik ve miskinlik al<;akhg1d!r. «i§te Biz» Allah'a iftira eden «ifti-
racllar1 boyle cezaland1nnz.»

153. Hangi kottiltik olursa olsun, «kotiihikler yapttktan sonra», i~le­


nen o kottiltiklerin «ard1ndan tevbe edip de», saglain ve samimi olarak
«iman edenlere» ve iman1n geregi olan salih amellerle me~gul olup -birinci
246 RUHU'L-BEYAN cuz:9

grubun yaptig1 gibi- yapttlclan kotillilkte israr etmeyenlere «gelince, §iiphesiz


ki o tevbe ve imandan>> yani tevbe edip Allah'a dondtikten «sonra, Rabbin
elbette» ne kadar btiyUk ve ~ok olursa olswi, gilnahlan «bag1§layan ve» dtin-
ya ve ahirette rahmetinin her ye~idiyle «esirgeyendir.» ~tiphesiz tevbe, ba-
g1§lamay1 gerektirir. Tevbe, geri donti§ttir. Kul, tevbeyle nitelendiginde, bun-
dan kasdedilen, gtinahtan donti§ttir. Bununla Allah nitelendiginde ise, ondan
kasdedilen bagt§lamak siiretiyle azaptan donii§tilr.

Tevbe iki kis1mdtr: Zahir ve batin. Zahir tevbe, goriinen gtinahlardan


tevbedir. Buda gtinahlan terketmek ve organlan ibadette kullanmakla olur.
Bat1n tevbe ise, kalbin i<;teki gizli gtinahlardan tevbesidir. Batln gtinahlann
terki de, dil sussa bile kalbin susmadan zikirde bulunmas1chr.

Nefsin tevbesi, dtinya ile ili§kileri kesme, kolaya yapt§rna ve iffetli ol-
ma;

Ruhun tevbesi, ilfilll marifetlerle stislenme;

Sirnn tevbesi de, dilnyadan yiiz <;evirdikten sonra ytice huzura yonelme-
dir.

Kul, kotiiltikten uzakla§tr, amelini dtizeltirse, Allah da onun durumunu


dtizeltir, ald1g1 nimetleri ona iade eder. Oyleyse mil'mine dti§en §ey, hemen
tevbe edip giizel aniel i§lemektir. <;tinkti iyilikler, kottiltikleri giderir.
A.yet: 154 A'RAF SURESi / 7 247

154. Musa'nin ojkesi dinince, levhalari- aldi. Onlardaki ya-


zula Rablerinden korkanlar ifin hidayet ve rahmet vardi.
155. Musa, tayin ettigimiz vakitte kavminden yetmi§ adam
sefti. Onlan o miithi§ deprem yakalayinca, Musa dedi ki: "Ey
Rabbim, dileseydin onlan da, beni de daha once helak eder-
din. i fimizden bir takzm beyinsizlerin i§ledigi yiiziinden h epi-
mizi heliik edecek misin? Bu q senin imtihanindan ba§ka bir
§ey degildir. Onunla diledigini saptinr, diledigini de dogru yo-
la iletirsin. Sen bizim velimi:zsin, bizi bagi§la ve bize rahmet et.
Sen, bagi§layanlarzn en iyisisin.
156. Bize, bu diinyada da iyilik yaz, ahirette de. Biz sadece
Sana dondiik." Allah buyurdu ki: "Kimi dilersem onu azabi-
ma ugratirim. Rahmetim ise her §eyi ku§atmi§tzr. Onu saki-
nanlara, zekati verenlere ve liyetlerimize inananlara yazaca-
gim."

154. Karde§inin oziir dilemesi ve kavmin tevbe etmesi sebebiyle «Mu-


sa 'n1n ofkesi dinince,» att1g1 «levhalan aldt.» Bundan anla§ihyor ki, levha-
lan att1g1 zaman levhalar lanlmamt§tlr. Burada "ofkesi dinince" anlam1 ver-
248 RUH U'L-BEYAN Ciiz:9

digimiz "siikut" kelimesi, konu§may1 kesmek demektir. Gazap sustu, denile-


mez. Oyle ise mecaz1 anlamda kullan1lm1§, olup "ofkesi dinince" demektir.
Levh-i mahfuz'da yazdmt§ olan «onlardaki yaz1da, Rablerinden kor-
kanlar i~in hidayet» yani hakla ac;tldama «Ve» hayra ve iyiye ir§ad etmek
sfiretiyle insanlar i9in «rahmet vard1.» "Nesh ", Bir metni as1l ntishadan ay-
nen kopya etmek, ba§ka bir sayfaya aktarmak demektir. Bir kitab1 ba§ka bir
kitaptan harfi harfine aktararak yazd1g1nda, "bu kitab1 §U kitaptan neshettim"
yani "ondan naklettim" dersin. Burada, kitabm ayetlerinden faydalananlar on-
lar oldugu i9in ozellikle "Rablerinden korkanlar" soz konusu edilmi§tir. ~tip­
hesiz ha§yet, ancak Allah'1n s1fatlarm1 tanrmaktan dogar. Allah'tan ha§yet'in
gostergesi de dtinyay1 ve halk1 terketmek, nefis ve §eytanla sava§maktrr.
155. «Mfisa,» buzag1ya taptiklar1ndan dolay1 oztir dilesinler diye israi-
logullannm se~kinlerinden yetmi§ adam getirmesi i~in kendisine «tayin etti-
gimiz vakitte kavminden yetmi~ adam se~ti» ve huzura getirdi. Bu vakit,
mtinacat ve konu§ma vakti degil, tevbe vaktidir. "Biz Allah'i apk~a gorme-
dik~e sana inanmayiz" (Bakara: 55) dediklerinde, gorme isteginden dolay1
«onlar1 o miithi~ deprem yakalay1nca Musa dedi ki: 'Ey Rabbim, dilesey-
din» yani buzag1ya tapmaktan engelleme konusunda kusur ettikleri, ona ta-
panlarm 1srarlann1 gordtikleri halde onlardan aynlmadtl<lar1 sirada «onlar1
da,» giinahlanm1zdan ottirti «beni de daha once helak ederdin.» inat ve
"rii'yet" istegine kaI§l cesaret etme gibi «i~imizden birtak1m beyinsizlerin
i§ledigi» gtinah «yiiziinden hepimizi helak edecek misin?» Buradaki soru,
"bizi helfilc etme" anlam1ndadir. Dolay1s1yla "hepimizi helak edecek misin?"
sorusu, "beyinsiz baz1 kimselerden meydana gelen giinah dolay1s1yla biiyiik
bir toplulugu helak etmen senin §anma yakt§maz" demek olur.
«Bu i§» yani beyinsizlerin iyine dii§tiigii fitne ·«senin imtihan1ndan
ba§ka bir §ey degildir .» Yani, bu senin mihnetin ve imtihamnd1r. <;unkti on-
lara soziinti i§ittirdin de onlar bununla meftun oldular. «Onunla» yani o imti-
han sebebiyle, sapmasm1 «diledigini sapt1r1r,» boylece kendisine ait olma-
yan §eyi istemekle haddini a§ar, «diledigini de dogru yola iletirsin», hakka
ula§tlnrsm. «Sen bizim velimizsin.» i§lerimize kaim, bizim yard1mc1m1z ve
bizim koruyucumuz sadece sensin. i§ledigimiz gtinahlardan dolay1 «bizi ba-
g1§la», diinyevi ve uhrevi rahmet eserleri bah§ederek «Ve bize rahmet et.
Sen, bagi§layanlarin en iyisisin.» Kottiltigti bag1§lar, onu iyilige ~evirirsin.
Magfiret, yani bag1§, azabm kald1nlmas1; rahmetse haynn ula§t1nlmas1-
Ayet: 155- 156 A'RAF SORESi/7 249

dir. Burada bagt§lil rahmetten onceye allnmas1, zarann uzakla§tirtlmasm1n ya-


ran elde etmekten once olmasmdandir. Burada bag1§1n ozellikle antlmas1 ise,
makam dolay1s1yla onun daha onemli olu§undandir.
156. «Bize, bu diinyada da iyilik», giizel ge~i m ve taate muvaffakiyet
«yaz, ahirette de.» Y ani: Orada da bize iyilik yaz. Ahiretteki iyilik giizel
mtikafat, veya cennettir. «Biz sadece» i§ledigimiz biiytik masiyetlerden tevbe
ederek «Sana dondilk.'» Bir rivayete gore, onlan o mtithi§ deprem yakala-
y1nca, hepsi oldii. Bunun iizerine Musa (a.s.) Allah'a yalvarmaya ba§lad1 ve
Allah da onlan diriJtti. «Allah buyurdu ki:>> Benden ba§kasm1n dahli olmak-
s1z1n «'kimi dilersem onu azab1ma ugrabrim. Rahmetim ise» mti'min ve
kafir, hatta mtikellef ve miikellef olmayan «her §eyi ku~atmt§tir .>> Hi<;bir
mtisltiman ve kafir yoktur ki, dtinyada O'nun rahmetinin ve nimetlerinin eser-
leri onlar tizerinde bulunmasm. 0 rahmetle ya§arlar ve onunla kazan~ saglar-
lar. Fakat o rahmet, ah.irette sadece mti'minlere hastrr. Nitekim yiice Allah
§Oyle buyurmu§tur: «Onu» ahirette kottiltikten, ktifiirden ve giinahlardan «Sa-
kananlara, zekab verenlere ve» biittin «ayetlerimize» devamh imanla «ina-
nanlara» ve onlardan hi~birini inkar etmeyenlere «yazacag1m.'» Burada
zekatm ozellikle an1lmas1, onlara zekat vermenin ~ok agrr gelmesindendir.
250 RUHU'L-BEYAN Cuz:9

157. Yanlarindaki Tevrat ve incil'de yazili bulduklari o el-


fiye, o iimmi peygambere uyanlar var ya, i§te o peygamber on-
lara iyiligi emreder, onlari kotiiliikten men eder, onlara temiz
ve giizel §eyleri helal, pis ve zararli §eyleri haram kilar. Ve
iizerlerindeki agirliklan, sirtlanndaki zincirleri atar. 0 pey-
gamber'e inanip ona saygi gosteren, yardim eden ve onunla
birlikte gonderilen nura uyanlar var ya, i§te kurtulu§a erenler
onlardir.
158. De .ki: "Ey insanlar! Gerfekten hen sizin hepinize,
goklerin ve yerin sahibi Allah 'in elfisiyim. Ondan ba§ka ilah
yoktur. 0, diriltir ve oldiiriir. Oyleyse Allah'a ve O'nun iimmi
peygamber olan Rasilliine inanin -ki o (peygamber) de Al-
lah 'a ve onun kelimelerine inanmaktadir- ve ona uyun ki,
dogru yolu bulasiniz."

157. Gevmi§te ve bugtin israilogullannm kendileriyle ibadet etti.kleri


«yanlar1ndaki Tevrat ve incil'de» ismini ve s1fatm1 «yaz1h bulduklar1 o el-
~iye,» yani kendisine ozel olarak bir kitab vahyettigimiz Muhammed
(s.a.v.)'e, «O» okuma yazma bilmeyen «iimmi peygambere uyanlar var ya,
i~te o peygamber onlara iyiligi» yani tevhidi ve islfun'm hilki.imlerini «em-
reder, onlar1 kotiiliikten», §eriat ve slinnette olmayan §eylerden «men eder,
onlara>> zultimlerinin ugursuzlugu sebebiyle kendilerine haram klhnan i~yag1
gibi «temiz ve giizel §eyleri helal,» kan ve domuz eti gibi «pis ve zararh
§eyleri haram kllar. Ve iizerlerindeki ag1rhklari, s1rtlarindaki zincirleri
a tar.» Yani, diyet koymaks1zm bilerek ve hata ile adam oldtirmekte k1sas uy-
Ayet: 157 A'RAF SURESi/7 251

gulamaslill, pislik degen elbisenin pislik yerinin kesilmesi ve ylkainayla yeti-


nilmemesi, ganimetlerin yak1lmas1 ve cumartasi giinti 9ab§manm tamamen
haram kihnmas1 gibi agu teklifleri hafifletir.

Bu me§akkatli teklifler, agir yiike ve elleri boyuna baglayan zincirlere


benzetilmi§tir. Asbnda ayette geyen "Isr" insan1 hareket etmekten ahkoyan
agullk, agrr yiik demektir.
Beyzavi der ki: "Burada Peygamber, Allah'a nisbetle "Rasul''; kullara
11
nisbetle de Nebi" olarak isimlendirilmi§tir."
"Ummi" okuma yazma bilmeyendir. Peygamberimiz (s.a.v.)'in iimm1
olu§u, mucizeleri ctimlesindendir. <;unkti o, gi.izel okuma yazma bilmi~ olsay-
d1, oncekilerin ve sonrakilerin kitaplann1 mtitalaa etmek ve bu ilimlerin o
ara§trrma ve okumalann sonucu olmakla itham edilirdi. Halbuki, tahsilsiz ve
mlitalaas1z olarak oncekilerin ve sonrakilerin ilimlerini iyine alan bu btiytik
Kur'an1 getirmesi, apa~lk mucizeleri ctimlesindendir.
"Temiz ve gtizel" olarak tercilme ettigimiz "tayyibat"tan ama~, insan ta-
biatmm temiz ve lezzetli buldugu, "pis ve zararh" §eklinde terctime ettigimiz
"habliis" de insan tabiatinm pis buldugu ve nefret ettigi §eylerdir. Ayetten
anla§Ilan ise, §eriatm helal olduguna htikmettigi §ey helal, haram olduguna
htikmettigi §ey de haramdrr.
«0 peygambere» yani, timmi Rasul ve Nebinin ntibtivvetine «inan1p
ona sayg1 gosteren,» emir ve nehiylerinde ona itaat eden, dii§manlarllli on-
dan uzakla§trrmak sG..retiyle ona «yard1m eden ve onunla birlikte gonderi-
len nura» yani gozlerdeki I§tk gibi, t§1g1 kalblerde olan Kur'an'a «uyanlar
var ya, i~te» bu ytice s1fatlarla muttas1f olup, «kurtuln§a erenler,» istedikle-
rini elde edenler, s1kmttlardan kurtulanlar «onlardtr.» Yoksa onlar1n d1§mda-
ki inat~1 Jl1illetler degildir.
~urasllll
bilmelisin ki, peygamberler silsilesinin tertibindeki ilfill1 ama~,
varhg1n efendisi Hz. Muhammed (s.a.v.)'in peygamberligidir. Kendinden on-
ceki peygamberlerin varhg1, onun §erefli varhg1nm mukaddimesi gibidir. 0 ,
ozet, sonu~, oz, Nebilerin ve Rasfillerin en §ereflisidir. Nitekim o, ~oyle bu-
yurmu§tur: "Altt §eyle Peygamberlere iistun kzlindzm: Bana Cevamiu'l-kelim
verildi. DiiJmanlanmzn kalbine korku salmakla iistiin kzllndim . Ganimetler
bana helal edildi. Yeryiizii bana namazgah ve taharet sebebi kllmdi. Biitiin
252 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:9

insanlara peygamber olarak gonderildim. Benimle peygamberler silsilesi son


huldu. " <35>

Ge<rmi§ ilfilll kitablardan maksat, Nebi (s.a.v.)'ye indirilen Kur'an'drr. 0,


ilfilli kitaplann ozil ve en bliyligildilr. Onceki kitaplan tasdik edicidir. <;iinkil
O, oyle bir laf1zla gelmi~tir ki, belagat91lar Ona benzer bir sure VC manas1n1 ge-

tirmekten aciz kalnn§lardrr. 0, onceki kitaplardaki ahkam, adab ve faziletleri


cfuni, hiiccet, btirhan ve delileri i<;ine almaktadrr.

Ge9mi§ iimmetlerden maksat ise, rahmete rnazhar olan bu ilmmettir. Ya-


ni, timmet-i Muhammed (s.a.v.)'dir. 0, kendisinden onceki timmetlerin neti-
cesi gibidir. Ve o, vasat i.immettir. "Boylece sizi orta (dengeli) bir iimmet kzl-
dzk." (Bakara: 143)
158. Ey Muhammed! «De ki: 'Ey insanlar! Ger~ekten ben sizin hepi-
nize, goklerin ve yerin sahibi», her ikisinde de tasarruf eden «Allah '10»
gonderdigi «el~isiyim.» Hitap geneldir. Rasfililllah (s.a.v.) diger peygamber-
lerin aksine insan ve cinlerin hepsine, kendi 9agda§lar1na ve onlardan sonra
k1yamet giiniine kadar geleceklere gonderilmi§tir. Diger peygamberler ise
kendi kavimlerine ve 9agda§lar1na gonderilmi§, §eriatleri layamete kadar de-
vam etmemi§tir. Bunun anlam1: Ben sizin hepsinize gonderilmi§ olan, Al-
lah'm el~isiyim. Sizi Allah'a ibadete ve O'nu birlemeye (tevhide) <ragu1yorum.
Burada "insanlar" anlam1ndaki "nas" kelimesi konusunda Cevheri der
ki: "Nas" insan ve cinlerden olur. "Uns"tin ~oguludur. Ash "Unas"t1r.

«O'ndan ba§ka ilah yoktur.» <;ilnkti fileme kim sahipse yegane ilfill da
odur. «0, diriltir ve oldiiriir.»Bu, uluhiyeti peki§tinne ifadesidir. \:iinkil an-
cak kendisinden ba§ka ilah olmayan birisi diriltme ve oldilrmeye gti<r yetire-
bilir. Bu, insanlar1 nutfeden yaratarak diriltir ve ecelleri sona erince onlar1 ol-
diiriir, anlammdadrr. Bu konuda §Oyle de denilmi§tir: Oldilkten sonra dirilmek
i9in oltileri diriltir ve di.inyada dirileri oldilrtir. «Oyleyse Allah'a ve O'nun»
okuyup yazmayan «iimmi peygamber olan Rasuliine inan1n -ki o (pey~
gamber) de Allah'a ve onun kelimelerine inanmaktad1r.», yani, diger pey-
gamberlere ait haberlerden, onlara gelen kitaplardan ve vahiyden kendisine
indirilene goniilden inanan Rasfiliine iman edin «Ve» din hususunda yapt1g1

35- Hadi si Muslim Kitab'lU M esii.cid'de, Tirmiz1 Siyer'de, rivayet etmi~lerdir. Buhari'nin
rivayeti: "Benden once hi~·bir kimseye verilmeyen be§ §ey bana verildi ... " §eklindedir. Bkz.
Camiu'l- Usul, 8/530.
Ayet: 158 A'RAF SORESi/7 253

ve terkettigi §eylerde «ona uyun ki, dogru yolu bulas1n1z.'» Yani istedigini-
ze ula§asuuz.
Ci.ineyd der ki: "Allah'm Rasfili.ini.in izinden giden, stinnetine uyan ve
yoluna koyulanlann d1~1nda herkese btiti.in yollar kapahdir. <;unkti hayu yol-
lannm hepsi ona, onun izini takip edenlere ve si.innetine uyanlara a~1ktrr."
Rivayet edildigine gore, bir gi.in Ebfi Yezid el-Bestami arkada§lar1na:
"Kalk1n, §U kendisini velayetle me§hur eden kimseye gidip bakahm." dedi.
Kalk1p gittiler ve onun mescide dogru yoneldigini gordi.iler. Sonra adam
mescidin kible taraf1na dogru ttiktirdti. Bunun i.izerine Ebfi Yezid adama
selam vermeden geri dondti ve §Oyle dedi: "Bu, Resfilullah (s.a.v.)'a ait
adabtan yoksun goriini.iyor ve bu konuda emniyet telkin etmiyor. Peki nasil
olur da veliler ve s1dd1klar makamma ytikseldigi konusundaki iddias1ndan
emin olunabilir?"
Ahmed b. Hanbel'den §oyle rivayet edilir: "Bir giln bir grupla beraber-
dim. Soyunup suya girdiler. Bense: 'Allah'a ve ahiret giinune iman eden kim-
se pe§tamalsiz hamama girmesin' hadisiyle amel ederek soyunmad1m. 0 ge-
ce riiyamda, birinin bana §oyle soyledigini gordtim: 'Ey Ahmed! Sana mtijde!
Stinnete uydugun i~in Allah seni magfiret buyurdu, seni kendisine uyulan
imam ktldt.' Ona: 'Sen kimsin' diye sordum. 'Ben Cibril'im' dedi."
Abbas b. Rebia §6yle der: "Omer ibn Hattab (r.a.)'1 Hacer-i Esved'i oper-
ken gordtim. Soyle diyordu: 'Ben biliyorum ki, sen bir ta§slh, ne fayda vere-
bilirsin, ne de zarar. Eger Rasfili.illah (s.a.v.)'1, seni operken gormeseydim, se-
ni opmezdim,' II

Uymak istedigin zaman, Hz. Actem'in, onun di§mdaki peygamberlerin


ve velilerin, bayrag1 alttnda oldugu, peygamberlerin Efendisi Muhammed
(s.a.v.)'e uy. Dmmetinden birine uyacagmda da, strf insanlar aras1nda 1ne§hur,
emirler ve sultanlar katinda makbul oldugu i\:in uyma. Sana dti§en, once
hakk'1 tan1man sonra ki§ileri onunla ol~mendir. ilmin kap1s1 Ali (r.a.) bu hu-
susta §6yle der: "Kim hakk1 ki§ilerle tanirsa, o, dalalet vollerinde ba§tbO§ do-
la§Ir. Hakk1 tan1 ki, hak ehlini tan1yas1n.'' Rasfiliillah (s.a.v.)'a uydugun ol9ti-
de, O'nunla ve O'nunla ilgili her §ey le miinasebetini saglamla§ttnr, seninle
O'nun arasmdaki sevgi bagrm gti~lendirirsin.
254 RUHU'lr BEYAN Ciiz:9

159. Musa'mn kavminden hak ile dogru yolu gosteren ve


onunla adil davranan bir topluluk vardir.
Ayet: 159- 160 A'RAF SURESi/7 255

160. Biz israilogullarmi, oymaklar halinde on iki kabileye


ayirdik. Kavmi Musa'dan su isteyince ona: "Asani ta§a vur"'
diye vahyettik. Derhal ondan on iki pznar fl§kirdi. Her kabile
ifecegi yeri belledi. Sonra ii.zerlerine bulutla golge yaptik, on-
lara kudret helvasi ve bildirc1n eti indirdik. "Size verdigimiz
riziklarin temizlerinden yeyin" (dedik.) Onlar Bize degil, ama
kendi kendilerine zulmediyorlardi.
161. Onlara: "Su §ehirde yerle§in. Ondan dilediginiz gibi
yeyin, 'bagi§lanmak istiyoruz' deyin ve kapidan egilerek girin
ki, hatalarinizi bagi§layalim. Aynca Biz, iyilik yapanlara ileri-
de daha da artiracagiz." denildi.
162. Fakat onlardan zalim olanlar, siizii. kendilerine soyle-
nenden ba§kasiyla degi§tirdiler. Biz de zuliimlerinden dolayi
ii.zerlerine gokten bir azap gonderdik.

159. «Mnsa'n1n kavminden hak ile» donannu§ olup «dogru yolu gos-
teren ve onunla» aralannda ge~en hliktimlerde «adil davranan bir toplu-
luk,» yani cemaat «Vard1r.» y lice Allah, yukandaki ayetlerde buzag1ya tapan
o azg1n ve isyankarlardan bahsedince, ard1ndan bu ayette onlann z1dd1 olan
saidlerden de soz etmi§tir. Buradaki "kavim"den amac.;, Musa (a.s.) zaman1n-
daki isrfillogullandrr.
160. «Biz israilogullar1n1,» yani Mfisa'n1n kavmini, Yakub'un on iki
oglundan gelen «oymaklar halinde» birbirinden ayirdedilebilir bir ilmmet
veya boliik olarak «On iki kabileye ay1rd1k.» Bunlar, her biri digerine kin
besleyen ve kendi kabilelerini otekinden iistlin goren on iki frrkaydi.
Yapttl<lan kotti i§ler sebebiyle bulunduklan Tih ~ollinde giinlerce susuz
kahp «kavmi Musa'dan su isteyince, ona; 'Asam ta~a vur' diye vahyettik.
Derhal» kabileler adedince «onclan on iki p1nar f1~k1rd1. Her kabile i~ecegi
yeri,» yani kendilerine ait olan pman «belledi.» Aralanndaki kavmiyetc.;ilik se-
bebiyle, her kabile kendi p1nanndan i~er, b~kalarm1 aralanna kar~tmnazlardt.
Hz. Mfisa'nm asas1, cennetten gelme bir asadtr. Adem (a.s.) cennetten
yan1na alarak yeryiizilne getirmi§tir. Peygamberler ona mirasc.;1 oldular ve o
Suayb (a.s.)'a kadar ula§tl. 0 da onu Hz. Musa'ya verdi. Asa'nm ta§a vurulma-
s1 olay1, baz1 degi§ikliklerle Bakara Suresi'nde ge9mi§tir.
Musa (a.s.) asasm1 vurunca kayadan suyun ~1kn1as1 Kur'an-1 Kerim'de
256 RUHU'L-BEYAN Ciiz:9

"inbicas" ve "inficar" kelimeleriyle ifade edilmektedir. "inbicas" suyun az


olarak 91kmas1, .. inficar" ise 9ok olarak c;1kmas1du. Su kayadan ba§lang19ta
az, daha sonra da 9ok olarak 91ktig1 ic;in bu iki tabir de kullanllm1§tlr.
«Sonra» gtindtiz gtine§in s1cagmdan korumas1 i9in «iizerlerine bulutla
golge yaptlk.» Gece de ate§ten bir direk iner, onun 1§1g1yla yol ahrlardi. «On-
Iara kudret helvas1 ve bdd1rc1n eti indirdik.» Buradaki "kudret helvas1" de-
mek olan "menn" kelimesi, herhangi bir aga9 veya ta§ iizerine gokten inen
yig anlam1ndadu. Tatlarur ve bala donil§iir, tutkal kurusu gibi kurur. "B1ldrr-
c1n eti" demek olan "Selva"ya ise bu isim insanm diger az1klara ihtiya9 duy-
madan, onunla yetinmesinden otiirii verilmi§tir. Soylendigine ·gore onlann
iizerine fecirden giine§in dogu§una kadar, kar gibi kudret belvas1 iner ve her
ki§iye bir ol9ek dii§erdi. Y anlar1na b1ldrrc1n gonderilir ve her insan ondan
kendisine yetecek kadar kesip yerdi. Onlara:

«'Size verdigimiz nz1klar1n>>, yani helva ve b1lduc1nm «temizlerin-


den», lezzetlilerinden «yeyin' (dedik.) Onlar» emirlerimizi dinlememekle ·ve
o degerli nimetlere kar§I nankorliik etmekle «Bize degil, ama kendi kendile-
rine zulmediyorlard1.» <;unkti onun zarar1 kendilerinden ba§kasma ge9mez.
Allah'1n azab1na mtistahak olduklan ve nz1k maddesini kendi1erinden kestik-
leri i~in kendi kendilerine zarar verirler.
161. Ey Muhammed, §UUU hatirlat: «Onlara: '~u §ehirde» yani Ku-
diis'te veya Eriha'da «yerle§in» Eriha, Beyt-i Makdis yaklillilda zorbalarm ya-
§ad1g1 bir yerdi. Orada Ad kavminden kalanlar ya§iyordu. Bunlara Amalika
deniyordu. Reisleri Ave b. Unk idi. «Ondan» oradak.i nimetlerinden, yani, yi-
yecek ve meyvelerinden «dilediginiz gibi» yani, hi9 kimse size engel olma-
dan oran1n civannda «yeyin 'bagi§lanmak istiyoruz'», yani bizim dilegimiz
gilnahlanm1zdan vazgeyilmesidir «deyin ve kap1dan», o §ehrin kap1s1ndan
«egilerek» tevazu i9inde veya sizi Tih'ten 91kard1g1 i9in §iikiir makam1nda
secde ederek «girin ki,» istigfarda bulundugunuz ve boyun egdiniz is:in «ha-
talann1z1» yani ge~mi§ glinahlarm1z1 «bag1§layahm. Ayrica Biz, iyilik ya-
panlara ileride» ihsan ve sevab1 «daha da arbracag1z' denildi.»
162. «Fakat onlardan zalim olanlar,» tevbe ve istigfar gibi emrolun-
duklan §eyden yilz yevirmek sfiretiyle «SOZii kendilerine soylenenden b3§-
kas1yla» yani kendisinde hayrr bulunmayan sozle «degi§tirdiler.»

Rivayete gore onlar, ki~lar1 tizerine slirlinerek girdiler ve Allah'm emrini


hafife alarak, Musa (a.s.) ile alay ederek ve Allah'tn af ve rahmetini istemek-
Ayet: 161- 162 A'RAF SORES[ /7 257

ten yiiz ~evirip , ad!, fani dtinya maksatlanndan arzu ettikleri §eyi talep ederek
"htttatfin yerine (yani, Allah'dan bagt§lanmak dileyiniz'') "hmtatun (Yani bug-
day ") dediler.
Burada "Kendilerine soylenenden ba~kasiyla" ifadesini getirerek "de-
gi§tirme"nin her yonden gerc;ekle§tigini gostermek i~in, ytice Allah bu aykln
davranI§I a9Ik<;a zikretmi§tir. «Biz de», sadece "degi§tirme" sebebiyle degil,
gec;mi§te ve hal-i hazirda devamh «zuliimlerinden dolay1 iizerlerine», i§le-
dikleri §eyin hemen ard1ndan, hie; geciktirmeden ve uzatmadan «gokten» zul-
medenlerin lizerlerine yagmur gibi inen «bir azap gonderdik.» Azaptan mu-
rad taun (kolera) dur.

Rivayete gore bir saat ic;inde onlardan yirmidort bin ki§i olrnti§tlir.
israilogullan ic;indeki zulmedenleri iki §ey dejenere etmi§tir. Bunlardan biri
dlinya nimetidir. 0 da kudret helvas1 ve btlducmdir. Digeri Ukba nirnetidir. 0
da magfiret ve mtikafatlandumadtr. Zaman1 gec;tikten sonra, ki§iye ne irnan1,
ne de pi§manhg1 fayda verir.
258 RUHU'L-BEYAN Ciiz:9

163. Onlara deniz kiyisinda bulunan §ehir halkinin duru-


munu sor. Hani onlar Cumartesi giiniine saygisizlik gosterip
haddi a§iyorlardi. {:iinkii Cumartesi tatili yaptiklan giin, ba-
liklar meydana fikarak akin akin onlara gelirdi, Cumartesi ta-
tili yapmadiklan giin de gelmezlerdi. i§te boylece Biz, yoldan
flkmalanndan dolayi onlan imtihan ediyorduk.
164. iflerinden bir topluluk: "Allah'in heliik edecegi, yahut
§Uldetli bir §ekilde azap edecegi bir kavme ne diye ogiit veri-
yorsunuz?" dedi. Dediler ki: "Rabbinize mazeret beyan etmek
ifin, bir de belki sakimrlar diye. "
165. Onlar kendilerine verilen ogiitleri unutunca, Biz de
kotiiliikten men edenleri kurtardik, zulmedenleri de yapmakta
olduklari kotiiJiiklerden dolayi §Uldetli bir azap ile yakaladik.
166. Kibirlerinden dolayi kendilerine yasak edilen §eyler-
den vazgefmeyince onlara: "A§agilik maymunlar olun" de-
dik.

163. «Onlara, deniz k1y1s1nda bulunan» yani denize yakm ve sahilde-


ki «~ehir halk1n1n durumunu», ba~lanna gelen belalan «sor.» Buradaki
"§ehir" Medyen ve Tur aras1nda bulunan "Eylc"dir. Araplar §ehre "karye"
derler.
Burada, kendilerine sorulmas1 istenen kimseler RasCilUlah (s.a.v.)'m 9ag-
da§1 olan yahudilerdir. Sorudan kasdedilen, soran1n mal0n1u olmayan §eyin
bilinmesini istemek degildir. <;tinkii Rasfiltillah (s.a.v.) bu kissay1 Allah tara-
f1ndan vahiy yoluyla ogrenmi§ti. Bu sorudan kasdedilen ~cy, Rasultillah
(s.a.v.)'1n onlan, kiiftirlerinin 9ok eski oldugunu ve Allah'm koydugu Slillilan
Ayet: 163- 165 A'RAF SURESi/7 259

a§tiklann1 ikrara zorlamak ve bununla onlan klnamaktu. Boy lece kendisinin


hak peygamber olduguna i§aret eden bir mucize gostermektir. <;tinkil
RasiHilllah, timmi ve ge~mi§ kitab ehliyle bir arada bulunmam1§ iken, bu k1s-
say1 ziyadesiz ve noksans1z, oldugu gibi a91klamas1 gosteriyor ki, 0 bunu
vahy ile ogrenmi§, boylece onu a~1klamas1 da O'nun (s.a.v.) mficizeleri ctim-
lesinden apa~1k bir mficizedir.
«Hani onlar Cumartesi giiniine sayg1s1zhk gosterip haddi a§1yorlar-
d1.» Cumartesi giini.i avlanmalan yasak oldugu halde avlan1yorlardi. Halbuki
onlar o giinde ibadetten ba§ka bir §eyle me§gul olmaktan men edilmi§lerdi.
«~iinkii Cumartesi tatili yapbklar1>> yani, Cumartesi giiniine sayg1 goster-
dikleri «giin, bahklar» suyun tizerinde, sahile yak1n olarak «meydana ~1ka­
rak akin akin onlara gelirdi, Cumartesi tatili yapmad1klar1» yani o gline
gereken degeri vermedikleri «giin de» avlanmaktan sak1nd1klar1 i~in Curnar-
tesi giinii geldikleri gibi «gelmezlerdi.» !;link.ti ytice Allah, o zaman1n pey-
gamberinin bir mucizesi ve o iimmetin iptilas1 olarak bahklann Cumartesi gti-
nti rneydana 9Ikma sebeplerini kuvvetlendirmi§tir.
«i§te boylece Biz, yoldan» devamh «~1kmalar1ndan dolay1 onlar1»
boyle ~ok §iddetli bir s1namayla «imtihan ediyorduk.» Onlara, kendilerini
imtihan eden birisinin muamelesiyle muamele ediyorduk ki, dti§manhklar1
a91ga ~1ks1n da onunla onlan hesaba ~ekelim.
164. «i~lerinden bir topluluk» yani, onlann iyilerinden bir topluluk:
«' Allah'1n helak edecegi,» koklerini kaz1yacag1 ve yeryiiztinti onlardan te-
mizleyecegi, «yahut» tamamen yok etme yerine, «§iddetli bir ~ekilde azap
edecegi bir kavme ne diye ogiit veriyorsunuz?' dedi.» Buradaki azaptan
amac;, dilnya azab1d1r. Ogtidtin onlara fayda vermeyecegini kesin olarak bil-
dikleri ic;in oyle dediler. Buna kar§ihk ogilt verenler de «dediler ki: 'Rabbi-
nize mazeret beyan etmek i~in, bir de belki sak1n1rlar» da giinalu terkeder-
ler «diye.'» !;iinkti, akilh kimsenin apa9Ik gerc;egi kabul etmesi umulur.
165. «Onlar kendilerine verilen ogiitleri unutunca,» yani i9lerindeki
iyilerin kendilerine verdikleri ogiltleri terkedip onlardan tamamen yiiz 9evi-
rince, «Biz de kotiiliikten» yani avlanmaktan «men edenleri kurtard1k» -ki
bunlar ad1 ge9en iki firkadtr.-
Hasan Basr1 der ki: "iki frrka kurtuldu ve bir frrka helak oldu."
260 RUHU'L -BEYAN Cuz:9

A§Inhkla ve e1nre muhalefetle «zulmedenleri de yapmakta olduklari


kotiiliiklerden dolay1 §iddetli bir azap ile yakalad1k.» Taatten ~tkI§, zultim
ve dti§manWctan ibaret olan fiskta devam etmeleri sebebiyle ad1 ge9en azapla
onlan yakalad1k.

166. «Kibirlerinden» ve inatlanndan «dolay1 kendilerinc yasak edilen


~eylerden vazge~meyince onlara:» insanlardan uzak zelil ve: «' A§ag1hk
maymunlar olun' dedik.»

Rivayet edildigine gore yahudiler, bizim emrolundugumuz Cuma gti-


nliyle e1nrolunduklar1 halde onu terkedip Cumartesiyi se9tiler. Yiice Allah'1n
§U sozti bunu ifade eder: "Cumartesi ibadeti, ancak onda ihtilaf edenlere
(farz) kllmmz§ti." (Nahl: 124) Boylece onunla imtihan oldular, avlanma ken-
dilerine haram k1hn1p o gtine sayg1yla emrolundular. Bahklar kendilerine Cu-
martesi gtinti gelir, 9oklugundan dolay1 suyun ytizii gortilmezdi. Diger giinler-
de gelmezlerdi. Bunun lizerine baltklar1n girmeleri kolay, fakat 91kmalan zor
olan havuzlar yaptilar. Cumartesi giinti bahklar1 oraya dogru siirmeye ba§lad1-
lar. Boylece bahklar bu havuzlara giriyor ve art1k dt§ar1ya ~ikam1yorlar, pazar
gtinii de baltl<lar1 oradan ahyorlard1. Bu ~ekilde devam ettiler, avland1lar, ye-
diler ve satt1lar. Hepsi yetmi§ bin ki§i civar1ndaydi.

~ehir halk1 u9 gruptu. Oc;te biri yasaklamaya devam etti, uc;te biri ogut-
ten usand1 ve ogiit ,verenlere "niye ogilt veriyorsunuz?" dediler. Diger lic;te bi-
ri de yasag1 i§lemeye ba§ladilar. Onlar bundan vazge<;meyince, Milsltimanlar:
"Biz sizinle oturmay1z" dediler ve §ehri bir duvarla boldtiler. Musltimanlar1n
bir kap1s1, miitecavizlerin de bir kap1s1 vardi. Davud (a.s.) onlan lanetledi.
Yasaklayanlar bir gun sabah olunca kendi kapilar1ndan 91ktilar, i§lerini gor-
mek lizere dagild1lar. Mi.itecavizlerden hic;bir kimse 91kmad1. Dediler ki:
"Belki ic;ki onlara galip geldi." Duvara 9iklp bakt1klar1nda, hayretler i9inde
gen9lerin maymun, ya§hlarm da domuz olduklar1ru gordiller. Kap1y1 a9IP
yanlanna girdiler. Maymunlar insanlardan olan soylarnn tan1dilar. Oysa in-
sanlar onlan tanun1yorlardi. Bir maymun soyda~rna geliyor, elbiselerini kok-
luyor ve aghyordu. De; gun bekledikten sonra oldliler. Nitekim ibn Abbas, in-
san §eklinden degi§tirilip hayvan §ekline giren hi9bir kimsenin tic; gtinden faz-
la ya§amad1g1m belirtmi§tir. Cumhur da bu gorti§tedir. Miicahide gore, bunla-
nn sadece kalbleri meshedilmi§, anlay1§lan maymun anlay1§lar1na c;evrilmi§-
tir. Mticahid, bu gorti§tiyle biltiin ulemadan aynlmaktadrr.

Fakir der ki : Kalbin meshi, biitiin timmetlerin asileri arasmda mti§terek-


Ayel: 166 A'RAF SURESi/7 261

tir. Allah'm kanunu ise, en 9irkin ve c;ok ~i ddetli bir ~ekilde diinya azab1m
acele kllmaktir. insamn gtizel sfiretini, hayvanlann en adisinin silretine ~evir­
mekten daha biiytik bir ceza yoktur. Bu sfiret, ~irkin maymun ve d01nuzlann
sfiretidir. Bundan Allah'a s1gm1nz.
262 RUHU'L-BEYAN Ciiz:9

167. Rabbin, elbette kiyamet giin.iine kadar onlara azabin


en kotiisiinii yapacak kimseler gonderecegini ii/in etti. Siip-
hesiz Rabbin cezayi fabuk verendir ve 0, fOk bagl§layan, fOk
esirgeyendir.
168. Onlan parfa parfa topluluklar olarak yeryiiziine da-
g1ttik. Onlardan kimi iyi kimselerdi, kimi de iyi degil! Belki
donerf.er diye onlan iyilik ve kotiiliiklerle imtihan ettik.
169. Onlarzn ardindan da §U degersiz diinya malim alip,
"nasil olsa bagf.§lanacagr.z" diyerek Kitab'a varis olan birta-
kim kotii kimseler geldi. Onlara ona benzer bir menfaat daha
gelse onu da alirlar. Peki, Kitap'ta Allah hakkznda gerfekten
ba§ka bir §ey soylemeyeceklerine dair onla.rdan soz alinmaml§
m1ydi ve onlar Kitap'ta olanlari okumaml§lar miydi? Elbette
ahiret yurdu sakinanlar ifin daha hayirlr.dir. HQ.ta aklmiz er-
miyor mu? ·
170. Kitab'a simsiki sanlip namazi dosdogru kzlanla.r var
ya, i§te Biz boyle iyilige fal'f.§anlann ecrini zayi etmeyiz.
171. Bir zaman da dagi kaldirip israilogullannin iizerine
golge gibi fektik de, ii.stlerin.e dii§ecek sandtlar. "Size verdigi-
mizi kuvvetle tutun ve ifinde olani hatirlayin ki, korunasiniz. ''
(dedik.)

167. Hatirla ey Muhammed! «Rabbin, elbette k1yamet giiniine kadar


onlara>>, yani Yahudilere, a~ag1lama, cizye verme ve daha ba~ka, c;e§it 9e~it
«azab1n en kotiisiinii yapacak kimseler gonderecegini ilan etti.» Ytice Al-
lah Stileyrnan (a.s.)'dan sonra yahudilere Buhtunnasir'1 gondenni§ti. 0 da
yurtlanm harap etnli~, sava~anlann1 oldtinnti~, kad1nlann1 ve ~ocuklann1 esir
alm1~ ve onlardan geri kalanlara da vergi ytiklemi~ti. 0 vergiyi 1necfisilere ve-
riyorlardi. Sonunda Allah, Hz. Muhammed (s.a.v.)'i gonderdi, o da onlara ya-
pacag1n1 yaptl, sonra vergi ytikledi. Sonuna kadar bu vergi ytikil devam etti.
Ayet: 167-169 A'RAF SURESi/7 263

Bu ayette, klyamet gilnilne kadar yahudilerin bayrag1n1n ytikselmeyece-


gine i§aret edilmektedir. «Siiphesiz Rabbin cezay1 ~abuk verendir.» Diln-
yada onlan cezalandmr. «Ve 0 , ~ok bagi§layan,» tevbe edip onlardan iman
edenler i9in «~ok esirgeyendir.»
168. «Onlan» yani yahudileri «par~a par~a topluluklar olarak yer-
yiiziine dag1tt1k.» Onlardan her grubu, haktan yilz 9evirip ona sutlanru don-
melerinin cezas1 olarak, sonsuza kadar bir araya gelip bir gti9 olu§turmamala-
n i~in yerytizilniln her bir yerine dag1tt1k. «Onlardan kimi>>, Musa (a.s.)'n1n
dinine tabi olan «iyi kimselerdi, kimi de iyi degil!» Bu son gruptakiler onla-
nn fas1k ve kafirleridir. Yaptiklan kotillilklerden ktifiir ve gtinahlardan «belki
donerler diye onJar1 iyilik ve kotiiliiklerle», bazan bolluk ve Miyet kap1sm1;
bazan da k1thk ve zorluklar kap1s1n1 kendilerine avmak s1lretiyle nimet ve s1-
k1nttlarla «imtihan ettik.»
169. «Onlarm» yani adi ge9enlerin «ardmdan da.>> ayetleri tahrif ka~1-
hg1nda «~u degersiz diinya mabn1 abp, ' nasal olsa bag~lanacag.z'», Allah
bizi onunla hesaba 9ekmez ve ondan vazgeyer «diyerek Kitab 1a», yani g~­
mi~lerinin okudugu ve i9indekilere vak1f olduklan Tevrat'a «varis olan birta-
k1m kotii kimseler geldi» ki onlar, Peygamber (s.a.v.)'in ya§ad1g1 donemde
buJunup, Allah'1n yerytizi.ine dag1tt1g1 yahudilerin ard1ndan gelenlerdir. Bura-
da ifade edilmek istenen ~ey, onlann hi.ikilmet i~lerinde ril~vet almalan ve so-
"
zti, as1l anlamlann1n d1~1na 91kararak tahrif etmeleridir. Ayette geyen "half'
ashnda mastar olup, s1fat manas1nda kullanllm1§t1r. Bu sebeple tekil i9in de
kullan1hr, 9ogul i'tin de kullan1hr. Birinin yerine ondan sonra gelen kimseye
halef denir. ibnti'l-A'rabl'nin belirttigine gore sonradan gelen iyi kimse ise
"halef ' kotil kimse ise "half' denir. Dilnya meta1, gevici olu~undan dolay1
"araz" olarak isimlendirihni§tir. Bununla onun ge9ici, yani ariZi oldugu ve
yok olup gittigi belirtilmi§tir. Ayette geyen "edna", "dtinya" manas1nadu.
"Dilnya" kelimesi "yakm" anlanunda olan "di.inliv" kelimesinden ttiremi~tir.
Ahirete yakin olmas1ndan dolay1 bu isim verilmi~tir.
«Onlara ona benzer bir menfaat daha gelse onu da ahrlar.» Yani,
htiki.imlerde ril§vet ahrlar ve derler ki: Allah, di.inya menfaatinden ald1g1m1z
§eyden clolay1 bizi hesaba c;ekmez ve onu affecter. Y ani onu almaya devam
ederler, ondan tevbe etmezler.
«Peki, Kitap'ta Allah hakk1nda ger~ekten ba§ka bir §ey soylemeye-
ceklerine» yani Allah'a iftira etmiyeceklerine «dair onlardan soz ahnmaml§
264 RUHU 'L-BEYAN CDz:9

m1yd1 ve onlar Kitap'ta olanlan» yani Tevrat'taki soz konusu ahdi «oku-
mam1~lar m1yd1?» Yani, onJardan Kitab'1n ahdi a1Ind1 ve onlar. Kitap'ta olan1
okudular. «Elbette ahiret yurdu», glinahlardan ~irkten, harain yemekten ve .
Allah'a iftira etmekten «sak1nanlar i~in daha hay1rhdrr. HaJa akhn1z ermi-
yor mu?» Di.i§i.intni.iyor 1nusunuz? Oyleyse di.i§i.ini.in ve azaba goti.iri.ici.i adi
§eyleri, ebed! nimetlerle degi§tirmeyin.

170. Din i§lerinde «Kitab 'a s1ms1k1 sarihp namaz1 dosdogru kdanlar
var ya, i§te Biz boyle iyilige ~ah§anlann ecrini zayi etmeyiz.» Sozde ve
amelde onlann ecrini veririz.

Mi.icahid der ki: "Kitab'a szmsiki sanlanlar," kitap ehli ivindeki iman
edenlerdir. Abdullah ibni Setam ve arkada~lan gibi. Onlar Musa (a.s,Ymn ge-
tirdigi Kitab'a SlillSlkl. sanldilar ve onu tabrif etmediler, i<;indeki gen;ekleri
saklamad1lar ve onu insanlann mallanm yemek i9in kullanmadllar.

Ata da, bunlann Hz. Muhammed (s.a.v.)'in timmeti oldugunu soylemi~:


Kitab'1n da Kur'an oldugunu belirtmi~tir.

"Namazz dosdogru kilarlar" ci.itnlesi, genelin zikredilmesinden sonra


ozeli zikretme kabilindendir. Bu da ozelin §eref ve i.isti.inltigtine dikkat 9ek-
mek iyindir. <;linkil namaz1n dosdogru k1hnmas1, imandan sonra ibadetlerin
en bi.iyi.igi.i ve il stil~i.idilr. Diger s1ms1k1 sanlacak ~eylere nisbetle degerinin
yliceliginden dolay1, ozellikle zikredilmi§tir.
Bil ki, ahir zamanda en s1k meydana gelecek §ey, Kur'm1'la amelin ter-
kedilmesidir. Mutlu ve iyi insanlardan sonra, dtinyan1n si.islerine gontil veren
~akller gelmi§tir.

Hasan Basn der ki: "Yetmi§ Bedir ashab1 gordi.im, Allah'1n kendilerine
helal k1ld1g1 §eyler konusunda, O'nun size hara1n ktld1g1 ~ey hususunda sizden
claha fazla dikkatli idiler. Belaya kar§I, sizin rahathga kar§I duydugunuz se-
virn; ten daha fazla sevinv duyuyorlardi. Bu ytizden eger onlan gorseydiniz
deli derdiniz. Onlar da sizin en iyilerinizi gorseydi, bunlann isHhn'dan nasip-
lerinin ohnad1g1n1 soylerlerdi. Kottilerinizi gonni.i§ olsalard1, onlann ahiret
glintine inanmad1klanna hi.ikmederlerdi. Kendilerine helal olan bir mal sunul-
dugunda. kalble1inin fesada ugrayacag1ndan korktuklan i<.(in onu terkederler-
."
d1.

171. «Bir zaman da dag1» yerinden sokerek «kald1np israilogullar1-


n1n iizerine gOlge gibi ~ektik de, iistlerine dii~ecek sanddar.» <;iinkti dag
Ayet: 1 70- l 72 A 'RAF SURESi/7 265

havada sabit durmaz. Ve onlar, Tevrat'1n htiktimlerini kabul etmedikleri tak-


dirde o dagla tehdit ediliyorlardi.
Buradaki dag, Tur dag1drr. Rivayete gore Musa (a.s.) Tevrat'1 israilogul-
lanna getirip okudugunda ve onlar da Tevrat'taki zor teklifleri i§ittiklerinde,
onu kabul etmekten ve iyindekine boyun egmekten ka<;mdilar. Bunun tizerine
ytice Allah, daga emretti, o da koktinden koptu, vanp ba§lan tizerine dikildi.
Onlara denildi ki: Ya bu Tevrat'1n i9indekileri kabul edersiniz, yoksa bu dag1
ilzerinize dil§tirecegiz. Daga bakt1klannda, i<;lerindeki herkes ba§lann1n sol
tarafi ilzerine secdeye kapandt. DU§eceginden korktugu i<;in sag gozliyle de
daga bak1yordu. Bu yilzden btittin yahudiler sol tarafa secde ederler. Derler
ki: "O oyle bir secdedir ki, bu secdeyle bizden azap kald1nlm1§trr." Boylece
cebren onu kabul etmi§lerdir.
Onlara: «Size verdigimizi» yani Kitab'1 «kuvvetle», ciddi olarak ve
zorluklanna katlanarak «tutun ve i~inde olant» amel etmekle «hat1rlay1n»,
onu unutulmu§ bir §ey gibi terketmeyin ve onunla amel edin «ki» bununla
azab1m1zdan, <;irkin i§lerden ve kotti huylardan «korunas1n1z. (dedik).»
266 RUHU'L-BEYAN Cuz:9

172. Kiyamet giiniinde: "Biz bundan habersizdik" demeye-


siniz diye Rabbin, Ademogullarmdan, onlarin bellerinden ziir-
riyetlerini aldi ve onlari kendilerine ~ahit tutarak (dedi ki:)
"Ben sizin Rabbiniz degil miyim?" Onlar da: "Evet, §ahit ol-
duk" dediler.
173. Yahut: "Daha once babalarimiz Allah'a ortak ko§tU,
biz de onlardan sonra gelen bir nesildik. (Verdikleri sozii) ip-
tal edenlerin yaptiklari yiiziinden bizi hetak edecek misin?"
demeyesiniz diye.
174. i§te boy/ece, donmeleri ifin ayet[eri Dflkliyoruz.

172. Ey Muhammed! israilogullanna ~unu hat1rlat: «K1yamet guniin-


de» her ~ey a<;1ga ~1k1nca: «'Biz bundan» yani Allah'tn Rubfibiyyetinin
vahdaniyetinden ve onun htiktimlerinden «habersizdik'» ona kar§1 uyanlma-
dtlc «demeyesiniz diye Rabbin, Ademogullarrndan» yani, Hz. Adem ve ne-
silden nesle onun evlatlanndan, «onlar1n bellerinden ziirriyetlerini» aslfdan
asra nesillerini «aldt», yani dtinyada ~ogald1klar1 gibi baz1srm baz1s1ndan ~1-
kard1 «Ve onlari kendilerine» yani o zilrriyetlerden her birini, kendi kendisi-
ne tam Rububiyetini bildirmek i~in «§ahit tutarak (dedi ki: )» Hi~ kimsenin
dahli olmaks1z1n: «'Ben sizin Rabbiniz» ve i§lerinizin sahibi «degil miyim?'
Onlar da: 'Evet,>> Rabbimiz olduguna «§ahit olduk'>> yani, kendimize §abit
olduk ki sen bizim Rabbimiz ve ilfilum1zs1n, bizim senden ba§ka Rabbimiz
yoktur. «dediler.»
Bu bir benzetmedir. Afaki ve enftisi (objektif ve silbjektit) deliller orta-
ya koymak, kendilerinde yaratt1g1 kabiliyet dolay1s1yla Rububiyetini tan1ma-
ya muktedir kihnmalan, bir bak1ma §ahit tutulmalan olarak degerlendirilmi§-
tir. Oysa ger9ekten ztirriyetlerini bellerinden alma, §filrit tutma, soru ve cevap
yoktur. Benzetme konusu, ~ok geni§ bir konudur. Kur'an'da, hadislerde ve
belagat~tlarm sozlerinde s1k s1k gortiltir. Nitekim §U ayette de boyle bir ben-
zetme yoluna gidilmi§tir: "Goge ve yerkureye: 'isteyerek veya istemeyerek
gelin' dedi. ikisi de 'isteyerek geldik' dediler." (Fussilet: 11)
173. «Yahut: 'Daha» b1zim zaman1m1zdan «once babalanm1z Allah•a
ortak ko§tU,» yani, §irki icad etti ve o yolu tuttu, «biz de onlardan sonra ge-
len» yolunu bulamayan, delille istidtale giicti yetmeyen «bir nesildik.» Onun
i~in biz de onlar1n izinden gittik. Onlara uyduk. «(Verdikleri sozii) iptal
edenlerin yaphklar1 yiiziinden bizi helak edecek misin?' demeyesiniz, di-
Ayet: 172- 174 A 'RAF SURESi/7 267

ye.» Yani yoldan saptiran atalanm1zm SU\:lu olduklan ac;1ga 91kmas1na rag-
men, onlann ahdi bozmalanndan dolay1 bizi hesaba c;ekerek helfilc edecek mi-
sin? Burada inkarcilann anlatilan mtikemmel yetenekleri, onlara oztir beyan
etme kap1s1ni kapamaktadrr.

174. «l§te boylece,» yani anlattlan ytice menfaatlere tabi olmay1 isteyen
bu belig ~1klamalarla, kafirlikten, yani i9inde bulunduklan battl tizere 1srar-
dan ve babalann1 taklitten «donmeleri i~in» ba§ka degil, ad1 ges;en «ayetleri
a~1khyoruz.»

Bin;ok §Jim, bir onceki ayette ges;en "soz almanzn" gers;ek oldugu go-
ril§tindedir. <;unkii ibn Abbas (r.a.)'tan §0yle rivayet edilir: Allah Adem'i ya-
ratt1g1nda srrt1n1 meshetti, boylece k1yamete kadar yaratacag1 her insan1 ondan
s;1kard1. Buyurdu ki: "Ben sizin Rabbiniz degil miyim?" Onlar da: "Evet, sen
bizim Rabbimizsin." 0 giin nida edildi. K1yamete kad¥ olacak §eylerin (mu-
kadderat101 yazan) kalemin mtirekkebi kurudu."
Rivayet edildigine gore, kendisine bu ayet-i kerime soruldugunda Hz.
Omer (r.a.) §Oyle dedi: Bu ayetin Rasfilullah (s.a.v.)'a soruldugunu i§ittim. 0,
§Oyle buyurdu: "§iiphesiz ki Allah Adem'i yarattz, sonra eliyle szrtmz meshetti
ve ondan bir neslin flkmasinz istedi. Sonra buyurdu ki: Onlarz cennet iqin
yarattzm. Cennet ehlinin ameliyle amel ederler. Sonra tekrar sirtznz meshetti
ve ondan bir neslin fzkmas 1m istedi ve buyurdu ki: Onlan da cehennem ifin
yarattzm ve onlar cehennem ehlinin ameliyle amel ederler." l36>

Eger: "Bu durumda soz, onlardan kafir olanlann aleyhinde nasil delil
olur? Onlar, Allah'1n kendilerini Adem'in sulbiinden ~lkard1g1 zaman1 hat1rla-
m1yorlar?" diye sorulursa, §oyle deriz: Allah peygamberleri gonderdiginde
onlara bu ahdi haber verdiler. Onlar hattrlainasalar bile, peygamberlerin sozii
aleyhlerinde bir delil olmu§tur. <;unkii bilirsin ki, bir kimse namaz1ndan bir
rekat terketse ve bunu unutsa, ard1ndan gtivenilir kimseler bunu kendisine ha-
trrlatsa, onlann sozti, aleyhinde delil olur.

Ebfi's-Suud der ki: "Bunun anlam1 §Udur: Ey kafirler! K1yamet gtintinde:


'Biz bu ahdden habersizdik, teklif yurdunda bu konuda uyanlmad1k, yoksa
onun geregiyle amel ederdik' demenizi istemedigimiz i~in ahdi ve onun a~lk­
lamasm1 zikretmek sfiretiyle yapacaguruz §eyi yapuk."

36- Hadisi Taberani ve Ebu Davud rivayet etmi§tir.


268 R0HU 'L-BEYA.N Ci.iz:9

175. Onlara, kendisine liyetlerimizi verdigimiz, fakat onlar·


dan siyrilip ftkan, o yuulen de §eytanin takibine ugrayan ve
sonunda azginlardan olan kimsenin liaberini oku.
176. Dileseydik elbette onu ayetlerle yiikseltirdik. Fakat o,
diinyaya sapiandi ve hevesinin pe§ine dii§tii. Onun durumu
tipki §U kopegin durumuna benzer: Eger iistiine varsan, dilini
fikarip solur, biraksan da dilini sarkit1p solur. i§te
ayetlerimizi yalanlayan kavmin durumu budur. Bu kissayz an-
lat, umulur ki diifiiniirler.
177. Ayetlerimizi yalanlayan ve kendilerine zulmetmekte
olan kavmin durumu ne kotiidiir!
178. Allah kimi hidiiyete erdirirse, dogru yolu bulan odur.
Kimi de saptirirsa, i§te onlar ziyana ugrayanlardzr.
Ayet: 175- 176 A'RAF SURESi/7 269

175. Ey Muhammed! «Onlara,» yani yahudilere «kendisine


ayetlerimizi verdigimiz,» yani ulfihiyet ve vahdaniyet delillerini ogrettigi1niz
ve o delillere vfilc1f kild1g1m1z «fakat onlardan» yani o delillerden, derinin
koyundan ve yilandan s1ynhp ~Iktig1 gibi «s1yr1hp ~1kan, o yiizden de §eyta-
n1n takibine ugrayan ve sonunda azg1nlardan>>, ba§ta dogru yolda oldugu
halde sonradan azg1nb.kta ileri derecede olan saptldar ztimresinden «Olan
kimsenin» onem ta§tyan «haberini oku.» Ayette gec;en "nebe"' kelimesi,
onemli bir §eyden haber vermektir.
Kendisine ayetler verilen kiinse, israilogullan alimlerinden biri olan
Bel'am ibn Bafira'd1r. Bu adam israilogullann1n abidlerindendi. Musa
(a.s.)'nm gitmek istedigi §ehirde bulunuyordu. 0 ~ehrin halk1 kafirdi ve
Bel'am'm yan1nda Allah'1n ism-i azam1 vardi. Krrallar1, Musa (a.s.)'1 o ~ehir­
den uzakla§trrmak ic;in Bel'am'dan, ism-i azam1 okumas1n1 isteyince Bel'am:
"Onun diniyle benim dinim bir. Bu olacak §ey degil. Ben onun aleyhinde na-
stl dua ederim? 0 Allah'1n peygamberi ve onunla birlikte melekler ve
mti'minler vardir. Ben ise, bana verilen ilmin Allah taraf1ndan verildigini bili-
yorum. Eger ben bu dediginizi yaparsam, dtinyarm da, filliretimi de kaybede-
rim" dedi. Pak.at kendisini mallarla ve hediyelerle kandmnaya ~ah§tllar ve so-
nunda bunu ba§ard1lar.
"Seytamn takibine ugrayan" ctimlesiyle, §eytanm onu saptumak i~in
hep pe§inde ko§tugunu gosterir. Sonunda Allah'1n ayetlerinden s1ynhp y1k1n-
ca §eytan ona yana§IDI§tir.
176. Ytikseltmeyi «dileseydik elbette onu>> ulemadan ebrann derecele-
rine «ayetlerle» yani o ayetler ve onlara s1msik1 sanlmas1 sebebiyle «yiiksel-
tirdik. Fakat o, diinyaya sapland1.» Di.inyaya meyletti «Ve» dtinyay1 tercih
etmede «hevesinin pe~ine dii~tii» de alc;ald1kc;a al~ald1, esfel-i safiline dii§tti.
Ytice Allah, onun bu haline §5yle i§aret etti: «Onun durumu hpk1» yani,
rezalet Ve adiligi temsil eden SlfatI, «§U kopegin durumuna benzer:» i§te 0
kopek: «Eger iistiine varsan, dilini ~1karap solur, b1raksan da dilini sark1-
bp solur.» Kopek, ister azarlamak ve kovmak i~in tizerine var1ls1n, ister ter-
kedilip kendisine ili§ilmesin, hep solur. c;unkti kopekte oyle bir yarattlI§ var-
drr ki, diger hayvanlar1n aksine, kalbinin zay1fhg1 ve yiireginin yetmemesi yii-
ztinden, kolayca s1cak havay1 ~1karmaya ve soguk havay1 almaya giicti yet-
mez. Oysa diger hayvanlar §iddetli soluga ihtiya~ duymaz. Y orgunluk ve bit-
kinligin dt§mda onlara sikmtl ve daralma gelmez. N asil ki kopek devamh so-
270 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:9

luk alma ve stk1§1k durumda ise, kafir de ayn1 bunun gibidir. Onu azarlasan
da, ogiit versen de, ne azardan anlar, ne de ogiit dinler. Kendi ba§ma brraktt-
gmda da ne yolunu diizeltir, ne de aklm1 kullanir. 0, rezillik ve al9akhkta so-
nu bulunmayan §eye dogru gider gelir.

Diinya sevgisine ve onun ugursuzluguna bak ki, ozellikle alimlerin ba§1-


na neler getiriyor. Nimet ancak onun degerini bilmeyenden ~ekip ahnir. 0, ni-
metinin §iikrtinii eda etmeyen bir nankordiir. Nitekim kopek, ihanetle ikranu,
yiicelikle al9akhg1 birbirinden ayir1p tan1maz. istersen kendi yanmda onu kol-
tuga oturt, istersen toprak ve pislik i.izerinde olsun, onun goztinde biitiin ik-
ram, tadacag1 birtaklffi ktnntllar, yahut oniine attlan sofra arttklanndan
ibarettir. Kotii kul da boyledir. ikram1n degerini bilmez, nimetin hakkrm taru-
maz. Boylece lfituf ve kerem libasmdan s1ynhp yikar, kahr ve mekr libasm1
g1yer.

«i~te» bu kotii durum, «ayetlerimizi yalanlayan kavmin» yani yahudi-


lerin- «durumu budur.» Nastl ki Bel'am, kendisine ayetler verildikten sonra
onlardan s1ynhp 91kn11§, diinyaya meyletrni§ ve sonunda kopekle§mi§se, ya-
hudiler de kendilerine Tevrat verildikten sonra. Hz. Muhammed (a.s.) hakkm-
daki itikat ettikleri §eylerden s1ynhp 9tkt1lar. Onu yalanladtlar ve ismini tahrif
ettiler;

«Bu k1ssay1 anlat, umulur ki dii~iiniirler,» ibret alirlar.

111. Ayetlerimiz uzerine ve ayetlerle onlar uzerine delil getirildikten


sonra «ayetlerimizi yaJanlayan ve» yaJanlamakla ancak «kendilerine zul-
metmekte olan kavmin durumu ne kotiidiir!» l;tinkii o zulmiin vebali ken-
dilerinden ba§kas1na ge~mez. i§te boyle bir kavmin vasf1 9ok ~irkindir. Bu
kotiiltik, bizzat "duru.m "a degil, sadece fiillerine racidir. Sanki Allah §6yle bu-
yuruyor: Onlara ~irk.in bir nitelik kazandrran fiilleri ne kotiidiir! "Durum"a
gelince o, Allah tarafmdan bir hiiktimdiir ve dogru'dur.

178. «Allah kimi hidayete erdirirse,» kimin i~inde hidayete erecek bir
l§Ik meydana getirirse, «dogru yolu bulan odur.>> Kim olursa olsun ondan
ba§kas1 degildir. ibret alma ve dil§iinme, hidayete ermenin meydana geli§inde
sadece normal vesileler kabilindendir. «Kimi de» i~inde hidayete ermek i9in
bir yetenek verme1nesi, aksine se~imini o yonde yaptlg1 i~in. Allah'm onun
hakkmda sap1khg1 yaratmas1 sebebiyle «Saptinrsa, i~te onlar ziyana ugra-
yanlardir.» Ba~ka konuda degil, ziyanda kemale ula§anlardu. Kime inayet ve
Ayet: 177 - 179 A'RAF SURESi/7 271

hidayet yeti§irse, yi.ice mertebelerden, a§ag1 tabak.alara inmez. Allah kimi yal-
n1z brrakir, boylece hevas1na uyar, hevas1 da onu Allah yolundan saptmrsa,
i§te onlar, bu nurun kendilerine ula§mad1g1 ve isabet etmedigi kimselerdir.
Boylece saptl<llk ve ziyan i9ine di.i§mii§lerdir.

Siifyan-1 Sevd sanki bir geminin i9inde olup batrhaktan korkar bir vazi-
yette: "Allah'1m kurtar, kurtar" derdi.

Yakub (a.s.)'a miijdeci geldiginde, ona: "Onu (Yusuf aleyhisselarrn)


hangi din iizere blfakt1n?" diye sordu. 0: "islam dini iizerine" dedi. Bunun
ilzerine: "~imdi nimet tamamlandi. Allah katmda §iiktir hususunda kulun §OY-
le demesinden daha gtizel soz yoktur: Hamd bize nimet veren ve islam'a
hidayet eden Allah'a mahsustur" dedi.

~tikiirden gafletten; sende bulunan marifet, ba§an ve gtinah i§lememe


gibi §eylerden dolay1 gururlanmaktan sak1n! <;tinkii bunlarla beraber emniyet
ve gafletin yeri yoktur ve i§ler, sonu9lanna gore degerlendirilir. Kiymetli bir
mlicevheri olan kimsenin bunu bin dinara satmas1 mi.imktinken, kalklp da bir
fi.iliise satmas1 biiytik bir ziyan ve aldanma olmas1 yanmda, ayn1 zamanda ak-
lm zay1fhg1na ve gaflete apa9lk bir delildir. 0 halde uyan ki, filliretin zayi ol-
masm! Goziini.i ay, 9iinkil i§ 9ok onemli, omi.ir kisa, her §eyi kontrol eden ise,
biitiin aynnt1lan gorilciidiir.

179. Andolsun, Biz cin ve insandan birfogunu cehennem


ifin yarattik. Onlarin kalbleri vardir, ama onlarla gerfegi kav-
ramazlar; gozleri vardir, ama onlarla gormezler; kulaklan
272 RUHU'L-BEYAN Ciiz:9

vardir, fakat onlarla i§itmezler. i §te onlar hayvanlar gibidir.


Hatta daha da sapiktzrlar. Onlar gaflete dii~enlerin ta kendile-
ridir.

179. «Andolsun, Biz cin ve insandan», Allah'm ilmi hakk1nda kiifiir


tizerine israr eden «bir~ogunu cehennem» e girmek ve orada azab etmek
«i~in yarathk.» Cehennem ahirette Allah'm bir hapishanesidir. <;ok derin ol-
dugu ic;in cehennem ismini alm1§tir. Cinler, Iatif cisimler o1up, c;e§itli §ekillere
girmeye giic;leri yeter. Aloi ve idrakleri vardrr. Zor i§leri ba§arabilirler. insan-
lardan ayndtrlar. Gozden gizlenmeleri ve saklanmalanndan otiirii bu ismi al-
m1§lardrr.

Ayette gec;en "ins" ise insan demektir. Bir §eyi gordii anlanunda kulla-
nilan "anese" kelimesinden tiiremi§tir.

Burada, say1lannm c;oklugu ve yarat1h§ bak1mmdan once olmalan sebe-


biyle "cin", "insan"dan once zikredilmi§tir. Ayn1 zamanda "ins" kelimesi §ed-
desiz "nun" ve soylenmesi hafif olan "sin" harfleriyle yaztld1g1 ve boylece
soylenmesi kolay oldugu icyin daha sonraya ahnm1§trr. <;unkii soyleni§teki ra-
hathktan dolay1, agir kelimeden sonra gelmesi daha iyidir. Cinlerin ozellikle
bu §eriatle amel ettiklerinde ve peygamberlerimiz (s.a.v.)'in insan ve cinlere
gonderildiginde icma vardu. ~tiphesiz ki onlar, bu iimmet ic;inde de mi.ikkel-
lef olduklar1 gibi, ge~mi§ iimmetler ic;in de miikellef idiler. Bu hususta yi.ice
Allah §oyle buyurur: "i§te onlar, kendilerinden. once gelmi§ gefmi§ insan ve
cinden iimmetlerle berfiber azabz hak eden kimselerdir. Siiphesiz onlar, hiis-
rana ugrayanlard1r." (Ahkaf: 18)

«Onlarin kalbleri vard1r, ama onlarla ger~egi kavramazlar.» <;tinkil


onlar1 gerc;egi tanunaya ve ger~egin delillerine bakmaya, yoneltmezler. Kalp
ayna gibi olup inkar ve gafletten dolay1 paslanu. Cilas1 ise iman esaslar1n1
tasdik ve tevbedir. «Gozleri vard1r, ama onlarla gormezler.» Allah'1n yarat-
tig1 §eylere ibret goztiyle bakmazlar. «Kulaklar1 vardir, fakat onlarla»
ayetleri ve oglitleri «i~itmezler. i~te onlar», yani bu nitelikte olanlar, gerc;egi
kavramamada, ibret goztiyle bakmamada «hayvanlar gibidir. Hatta daha da
sap1kt1rlar.» Burada gec;en "hatta" anlam1ndaki "bel" edati, iptal ic;in degil,
bir hiiktimden diger hiikme ge~i§i bildirmek ic;indir. Dolay1s1yla onlar hayvan
olmaktan da ote, yol bak1m1ndan daha da sap1kttrlar. <;unkii hayvanlar, men-
faat ve zararlar1 idrak eder, menfaatlan elde etmek veya zararlar1 uzakla§tlr-
Ayet: I 79·-180 A'RAF SURESi/7 273

makta btiyiik 9aba harcarlar. Bu ttir insanlar ise boyle degildir. Aynca bu ko-
nuda, hayvanlann sahiplerini tan1d1g1 ve itaat i9in boyle nitelendirildik.leri de
soylenmi§tir. «Onlar» ahiret i§inden, orada asiler i9in hazirlanan §eyden
«gaflete dii~enlerin ta kendileridir.»
insanda hem ruhan1 yon, hem de cismani yon vardrr. Ona ala.Ive §ehvet
verilmi§tir. Eger akh hevas1na listlin gelirse, meleklerden ilstiln; nefis ve
hevas1na maglOp olursa hayvanlardan daha al~ak ve a§ag1 olur.

180. En giizel isimler Allah 'indir, 0 halde 0 'na o guzel


isimlerle dua edin. O'nun isimleri hakkinda egrilige sapanlan
birakin. Onlar yapmakta olduklarinin ceuzsma farptinlacak·
lardir.

180. «En giizel» en yiice «isimler Allah'1nd1r.» <;tinkti bu isimler, en


giizel ve en §erefli manalara i§aret ederler. «0 halde O'na o giizel isimlerle
dua edin.» 0 isimlerle isimlendirin ve O'nu onlarla an1n. Bu isimlerden mu-
rat, 9e§itli manalara i§aret eden 1M1zlardir. Burada ismin, isimlendirilenden
ayn olduguna i§aret vardir. Eger isim, onunla isimlendirilenin kendisi olsayd1,
isimler say1smca isimlendirilen kimse olurdu ki, bu da imkans1z bir §eydir.
Nitekim Gazza.Ii de: "Silphesiz isim, isimlendirilenden ba§kadir. Q.inkti bu
isimler mliteradif olmayan birbirinden ayn isimlerdir" demi§tir.
Hadiste de §Oyle buyurmu§tur: "Allah'1n doksandokuz ismi vardzr. Kim
onu sayarsa cennete girer." ~ 37)

37- Hadisi ~eyhan, ibn Mace ve Tirmizi rivayet etmi§tir. Tirmizl'de "bu giizel isimleri
(Esmiiii'l-Husnii'y1) zikredilmi§tir." ziyadesi varchr.
274 RUHU'L-BEYAN Cuz:9

0, kendinden ba§ka ilah olmayan Allah'tlr. 0 , Rahman, Rahim, Melik,


Kuddfis, Selarn , Mti'min, Miiheymin, Aziz, Cebbar, Mtitekebbir, Hahk, Bari',
Musavvir, Gaffilr, Kahhar, Vehhab, Rezzak, Fettah, Alim, Kab1d, Bas1t,
Haf1d, Rafi', Muizz, Miizill, Semi', Basir, Hakem, Adl, Latif, Hablr, Halim,
Azim, Gafur, ~ekfir, Aliyy, Kebir, Hafiz, Muklt, Hasib, Celil, Kerim, Rak.lb,
Mficib, Vasi', Hakim, Vedfid, Mecid, Bais, ~ehid, Hakk, Vekll, Kaviyy, Me-
tin, Veliyy, Hamid, Muhsi, Mtibdi', Mfiid, Muhyi, Milmit, Hayy, Kayyfim,
Vacid, Macid, Vfiliid, Samed, Kadir, Mukteclir, Mukaddirn, Muahhir, Evvel,
Mir, Zahir, Battn, Vall, Mtiteali, Berr, Tevvab, Miintakim, Afiivv, Rauf,
Malikil'l-Miilk, Zii'l-Celfili ve'l-ikram, Muks1t, Cami', Ganiyy, Mugni, Mani',
Darr, Nafi', Nfir, Harli, Bedi', Bill, Vfuis, Re§id, Sabfir'dur. ·~
·"---~..,
Eski filimler soze §Oyle ba§lamay1 giizel goriirler ve: "Allah'1ms·e nden
isteriz Ya Rahman, Ya Rahim ..." d.iyerek biitiin isimleri nida harfiyle soyler-
ler, hepsinin sonunda da Muhammed (s.a.v.)'i ve alini magfiret etmeni ve beni
nztklandrrmani. .. '' diye dua ederlerdi.

«O'nun isimleri hakk1nda egrilige sapanlar1 b1rak1n.» Dogru yoldan


sapmak "ilhad"drr. Burada mana, "Allah'1n isimleri konusunda haktan sap1p
batila meyledenleri brrakm" §eklinde olur.

Rivayete gore, sahabeden birisi, namazmda "Allah" ve "Rahman" isim-


leriyle dua etti. Mii§riklerden birisi dedi ki: "Muhammed ve arkada§lan bir
olan Rabb'e ibadet ettiklerini iddia etmiyorlar m1? Bu adama ne oluyor ki, iki
Rabba dua ediyor?" Bunun tizerine ytice Allah §U ayeti indirdi: "De ki: ister
Allah deyin, ister Rahman deyin ... " (isra: 110) <;iinkii ismin 9oklugu onlarla
isimlendirilenin \:Oklugunu gerektirmez.

«Onlar yapmakta olduklar1n1n cezas1na c;arphrtlacaklard1r.» Onla-


rm ba~ma gelen §eyin sizin ba§mtza gelmemesi i9in, ilhaddan ka~1run. <;unk:ii
onlara, ilhadlannm cezas1 mutlaka isabet edecektir.
Ayet: 180- 181 A'RAF SURESi/7 275

181. Y arattiklarim1zdan, daima hak ile dogru yolu gosteren


Ve onunla fidil davranan bir ummet Yardir.

182. Ayetlerimizi yalanlayanlan, hif bilmeyecekleri yerden


yava§ yava§ helii.ke yakla§hracagiz.
183. Onlara miihlet veririm. <;un.ku Benim tuzagun fetin·
dir.

181. «Yaratt1klanm1z>>1n baz1lann«dan, daima hak ile dogru yolu


gosteren» Hakk1 konu§mak sfiretiyle insanlan dogruya ul~tiran ve onlara is-
tikameti gosteren <<Ve onunla>> yani hak ile «adil davranan» aralannda g~en
htiklimlerde hak ile htikmeden ve zulme sapmayan «bir iimmet» yani bir 9ok
millet ve kabile «vard1r.»

~tiphesiz hak ehli neye kavu§mU§Sa, kendi i9lerinde dogru yolda ve


adalet tizere olduktan sonra, insanlara da dogruyu gostennelerinden, halk ara-
s1nda adil davranmalarrndan dolay1 kaVU§ffiU§lardlf.
Abdullah ibn Mtibarek ticaretle ugra§Ir ve: "Be~ ki§i olmasayd1 ticaretle
ugra§mazdlill. iki Stifyan, Fudayl, ibn-Semmfil<. ve ibn Uleyye" derdi. Bu ve-
sileyle onlan ziyaret ederdi. Aradan bir y1l geytikten sonra ona, ibn Uleyye'-
nin kad.I oldugu soylendi. Bunun tizerine onu, ziyaret etmekten vazge~ti. ibn
Uleyye kendisine geldiginde ba§1n1 kald1np da bakmadi. Sonra ibn Mtibarek
§Oyle bir §iir yazd1:
Ey ilmi kendisine tau yapip,
F akirlerin mallanni avlanan!

Dini yok eden bir hileyle,


Diinya ve diinya menfaati i9in hileyi kullandin.

Deli/ere deva olduktan sonra


Dunya yuziinden deli oldun.
276 ROHU'L-BEYAN Ciiz:9

Sultanlann kapilanru terketme hususun.da


i leri sardugii.n rivayetler nerede?

Eger "bunu soylemeye zorlandmi" dersen ,


Bu batildir. i lrnin e§egi r;amura ~imdi batt1.

i s1nail ibn Uleyye beyitleri okuyunca dogruca Harun Re~id'e gitti, ken-
disini kad1hktan affetmesini istedi, o da kabul etti.
182. Hakk1n ol9tisli olan «ayetlerimizi yalanlayanlar1, hi~ bilmeye-
cekleri yerden» ceza ve azab inertebelerinin en sonuna ula~mas1 i~in «yava§
yava§ helake» tehlike basamaklanna «yakla§tlracag1z.» Onlar onu Allah'tan
bir ikram zannedecekler. Boylece istidrac, ashnda bir §eyi yukandan a§ag1ya
nakletmektir. Kendilerine azab htiktnii ger~ekle§inceye kadar ~1mankhklan
ve ta~k1nhga dalmalan artacaktJ.r.
183. «Onlara miihlet veririm.» Cezalann1 erteler, hesaba c;ekme konu-
sunda acele etmem. <«;unkii Benim tuzag1m» yani once mtihlet verip soma
yakalamam «~etindir.» <;ok ~iddetlidir. Burada "tuzak" anlam1na gelen
"keyd" , gori.inti~te ihsan, ama gerc;ekte yaln1zhk ve terkedilmi~ligi ifade
eder. Buna "keyd" denilmesinin kendilerine isabet eden ~eyin, bilmedikeri bir
yerden gelmesi dolay1s1yla oldugu da .soylenmi ~tir. Aynca "keyd", gizlice ya-
kalamak anlarruna da gelir. )

Sehl bu ayetin manas1nda...../


aelici: "Onlara bol nimetler verir, ~tikriinti
unuttururuz. Nitnete meylediP, onu verenden uzak kaldtklan zaman ans1z1n
yakalan1verirler."

~eyh der ki: "istidrac, Fitne ko.rkusu olmaks1z1n ihsamn pe~i pe~ine gel-
mesidir.''

"Ytice A1Jah'1n dtinyada asilere mi.ihlet vennesindeki hikmet nedir?" di-


ye sorutursa, derim ki: Buriun hikmeti, Allah yan1nda af ve ihsan1n, ans1z111
yakala1na ve intikamdan daha sevimli oldugunu kullann gorrnesidir. Aynca
bununla insanlar, O'nun ~efkati , iyiligi, keremi ve rahmetinin gazab1run oniln-
de oldugunu goreceklerdir.
Ayet: 182 - 185 A'RAF SORESi/7 277

184. Dii§iinmediler mi ki, arkada§larinda delilikten hif bir


eser yoktur? 0, sadece apafik bir uyaricidir. '
185. Gokleri.n ve yeri.n melekutuna, Allah'in yarattigi her
hangi bir §eye ve ecellerinin yakla§ml§ olabilecegine bakmadi-
lar mi? 0 halde bundan sonra hangi soze inanacaklar?
186. Allah kimi saphnrsa, arhk onun ifin yol gosteren yok-
tur. Ve onlan azginliklari ifinde §a§kin olarak birakir.

184. «Dii§iinmediler mi ki, arkada§larinda» yani Hz. Muhammed'de


«delilikten hi~bir§ey yoktur?» Buradaki soru hemzesi inkar, taacctib ve Ia-
namak i9indir. Ondan so7aki "vav" da mukadder olan bir §eye ctimleyi at-
fetmek i~indir. Buna gor~§6yle olur: Onlar ayetlerimizi yalanlad1lar ve
arkada§lannda delilikten hi9bir §ey olmad1g1n1 dii§iinmediler mi ki bu dii§tin-
celeri kendilerini Hz. Muhammed'in peygamberliginin dogruluguna gottirslin
ve ona iman etsinler. Burada Rasuliillah (s.a.v.) ta delilikten hi9bir eser olma-
d1gm1n belirtilmesi, inkarcdarm al9ak~a iftiralanna kar~1 bir cevaptu. «0,»
(s.a.v.) «sadece apa~1k bir uyar1c1dtr.»
185. «Goklerin ve yerin melekutuna,» htikiimranhg1na; mtilktin bti-
ytikltigu ve kudretin kemali a91s1ndan goklerin ve yerin i§aret ettigi §eye «Al-
lah'1n yarathg1», say1s1n1 belirlemenin mtimktin olmad1g1 cinslerden biiytik
kti9tik «her hangi bir §eye ve ecellerinin yakla§ml~ olabilecegine» dti§iince
ve istidlal gozi.iyle «bakmaddar mi?» Allah'm yeri ve gokleri bo§a yaratma-
278 RUHU'L-BEYAN Cuz:9

d1gm1 ve kullann1 da ba~1 bo§ brrakmad1g1n1 anlamak i~in btittin bunlara bak-
mad1lar m1? Buradaki soru onlann btitiin bu say1lan §eylere ibret gozliyle bak-
madtldann1 gosterir. Buradaki "melekrlt", btiytikltik ve geni§likte benzeri ol-
mayan mtilk demektir. V arhklardan herbiri, dii§tince, ibret merkezi; yarat1c1-
ya ve O'nun vahdaniyetine gottiren delillerin bulundugu yerdir. Nitekim §iirde
§Oyle denilmi§tir:

Her ~eyde bir de'li{ vardtr zahir,


Ne ~iiphe elbette ~ birdir bir!
Buradaki "ve ecdlerinin yakla~mz~ olabilecegine bakmadzlar mt?" ifa-
desinin anlam1 §oyledir: Ecellerinin yakla§ml§ olabilecegi konusunda dikkat
etmediler mi? Belki de ~ok yakmda oltirler. Oyleyse hakla istemek oltim gel-
meden ve azap inmeden once kendilerini kurtaracak §eye yonelmek konusun-
da ni~in acele etmiyorlar? Bu konularda neden boylesine hissiz davraniyor-
lar? «0 halde bundan» yani Kur'an'dan «sonra», ona inanmad1klar1 zaman
«hangi soze inanacaklar?» Halbuki o, beyanda sondur. Ondan sonra inecek
bir kitap ve gonderilecek bir peygamber yoktur.
186. «Allah kimi saptirirsa,» yani Allah kimi datalet iyinde brraklfsa,
hi~ kimsenin onu imana eri§tirmeye giicii yetmez ve «arttk onun i~in yol
gosteren yoktur. Ve onlari azg1nhklari», ktiftirlerinde ve haddi a§an davra-
nt§lan «i~inde §a§k1n» ve mtitereddid «olarak b1rak1r .»
Ayette, dii§tinmeye te§Vik ve akilh bir kimsenin, mucizeleri bir tarafa,
Peygamber (s.a.v.)'in ahlfiln ve ya§ay1§1 hakk1nda, vehim, hayal ve taklit
afetlerinden uzak bir ak1lla dti§tindtigti takdirde onun dogruluguna ve c;agudt-
g1 §eyin hak olduguna, kendisinin ancak bu dii§iince sebebiyle kurtulacagi hu-
susuna i§aret vardrr. Nitekim Allahii Team cehennem ehlinin halini §6yle ha-
ber vermektedir: "Ve: 'Eger kulak vermi§ veya aklimizz kullanmz~ olsaydzk,
§imdi ~u alevli cehennemin mahkumlan arasmda olmazdzk' derler." (Miilk:
10)
Ayet: 185- 187 A 'RAF SURESi/7 279

187. Sana kiyamet saatinden, onun ne uzman gelip fataca-


gindan soruyorlar. De ki: "Onun ilmi ancak Rabbimin katin-
dadir. Onun vaktini O'ndan ba§kasi afiklayamaz. 0, giiklere
de yere de agir gelmi§tir. 0 size ansizzn gelecektir." Sanki sen
onu biliyormu§SUn gibi sana soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi
ancak Allah 'm kahndadir, ama insanlarzn fOgu bilmezler."
188. De ki: "Ben, Alla,h 'in dilediginden ba§ka kendime her-
hangi bir f ayda veya zarar verecek guce sahip degilim. Eger
ben gaybi bilseydim, elbette dahf(efiayir elde ederdim ve
bana hifbir kotuluk dokunmazdi. Ben sadece inanan bir ka-
vim ifin bir uyarici ve miijdeciyim "

187. «Sana k1yamet saatinden, onun ne zaman gelip ~atacag1ndan


soruyorlar.» Burada "kiyamet saati" anlam1n1 verdigimiz "saat" kelimesi,
k1yametiil kopu§ vakti anlam1nda kullan1lan bir isimdir. Kiyametin "saat" ola-
rak ifade edilmesi, ans1zm meydana gelmesinden, ya da onda vukubulacak
hesabm k1sa bir anda tamamlan1p sonu~lanmasmdandrr. "Saat"m ash, insanla-
rm kabirlerinden kalkma an1du. <;okc;a kullanild1g1 ic;in, belirgin hale gelmi§
ve izafetten mtistagni olmu§tur. Ayette gec;en "eyyane" kelimesi zarf-1 zaman
olup soru anlanu iyermektedir.
Rivayet edildigine gore yahudilerden bir grup: "Ey Muhammed! Eger
280 RUHU'L-BEYAN Cuz:9

sen peygambersen, bize k1yametten haber ver?" dediler. Bu, Rasfiliillah


(s.a.v.)'1: Bir tiir in1tihan etmekti. Bunun iizerine bu ayet nazil oldu.
«De ki: ' Onun ilmi,» yani ne zaman gelip 9atacag1 konusundaki bilgi
«ancak Rabbimin kahndad1r.» Ozellikle onun bilgisini kendine ayrrdt. Ne
bir mukarreb melege, ne de bir gonderilen peygambere onu bildirmedi.
«Onun vaktini O'ndan ba§kas1 a~1klayamaz.>> Ytice Allah, onun meydana
gelme vaktini, ortaya 91kmcaya kadar devamh olarak ba§kas1ndan gizli tutar.
Allah, mtikelleflerin biittin vakitlerde tevbe ve ibadete ko§mas1 i9in k1yametin
ne zaman kopacagm1 insanlardan gizli tutmu§tur. <;unkti, eger klyamet saati
bilinmi§ olsayd1, izs ' nlar devamh tedbirli olmazlar, ona kar§1 tedbirde kusur
ederdi. Nitekim, Ka ir gecesi de gizli tutulmu§tur. Boylece mi.ikellefin, biitiin
Ramazan ay1 geee erinde ibadetle me§gul olmas1 saglanmi§tlr.
«0, goklere de yere de agir gelmi§tir .» K1yametin kopmas1, gokteki
melek.lere ve yerdeki insan ve cinlere zor gelmi§tir. Bu zorlugun, goklere ve
yere agrr gelmesi, onun deh§et ve §iddetinden korktuklan i~indir. «O size»
haberiniz yokken «ans1z1n gelecektir.'» Biri stiriisiinii sularken, biri havuzu-
nu tamir ederken, biri terazisini indirip kald1nrken, biri de agzma lokmay1 go-
tiiriip hentiz agz1na koymadan kopacaktrr. «Sanki sen onu biliyormu§sun gi~
bi sana soruyorlar .» Yani senin durumunu kendi yanlannda onu c;ok iyi bi-
len birinin durumuna benzeterek sana soruyorlar. «De ki: 'Onun bilgisi an-
cak Allah'1n kat1ridad1r.» Bunun tekrarlanmas1ndan ama9, btittin bilgileri
Allah'a havale etmek i9indir. Bu durumda tekrar; peki§tirmek ve cehfiletlerini
gostermekten ibarettir. «Arna insanlar1n ~ogu,» onun ilminin Allah'a mahsus
oldugunu «bilmezler.'» 0 bak1mdan onu baz1s1 inkar eder, baz1s1 da onu bil-
menin peygamberligin gereklerinden oldugunu iddia eder. Boylece o hususta
soru sormay1 senin peygamberligini ay1plamaya bir vesile edinirler.
188. «De ki: 'Ben, Allah'1n dilediginden», bir §eye sahip olup da beni
ona muktedir ve giic; yetirir lalmasmdan «ba~ka kendime herhangi bir fay-
da» saglayacak «veya zarar verecek» ve onu uzakl~trracak «giice sahip de-
gilim.» Kendisine nelerin fayda, nelerin zarar verecegini bilemeyen kimse,
layametin ne zaman kopacag1n1 nasd bilebilir? «Eger hen gayb1 bilseydim,
elbette daha ~ok hayir elde ederdim.» <;ok~a mal ve menfaat edinmeye \:a-
h§ird1m «Ve bana» di.i§man1n tuzag1, fakirlik, zarar ve daha ba~ka §eyler tii-
rtinden «hi~bir kotiiliik dokunmazd1. Ben sadece inanan bir kavim i~in
bir uyar1c1 ve miijdeciyim.'» Ben sadece uyarma ve mtijdeleme ic;in gonde-
rilmi§ bir kulum. Benim durumum, dint ve diinyev! ilimle r ac;1s1ndan uyarma
Ay et: 188 A'RAF SU RES1/ 7 281

ve mlijdele1neyle alfil<ahdir. Yoksa gayb tizerinde durmak clegildir. Benim


uyanc1 ve mlijdeci olma ozelligim, inananlar i9in ge~erlidir. <;tinkli onlar
mtijdeden faydalandtklan gibi, uyannadan da faydalamrlar.

A.yet, dtinyarun mtiddetini bilme iddias1nda olan kimsenin soztintin batil


olduguna i§aret etmektedir. Bazilan dtinyamn omrlintin yedi bin y1l oldugunu
soylerler. Eger oyle olsaydt, k1yametin kopma an1 bilinirdi . Efendimiz
(s. a.v.)'in ~ehadet pannag1 ile orta pannag1na i§aret ederek: "Benim peygam-
berligimle fayametin kopmasi §U ikisi gibidir" SOziine gelince, bUilUD tnanfiSl
vaktin yak1nhg1dtr, yoksa s1rurlanchnlmas1 degildir. Nitekim ylice Allah'1n:
"Suphesiz onun alametleri belirmi§tir" (Muhammed: 18) buyrugu da boyle-
dir.
282 ROHU'L-BEYAN Ciiz:9

189. Sizi bir tek nefisden yaratan, gonlii isinsin diye ondan
da e§ini yaratan O'dur. E§ini sanp ortiince, e§i ha/if bir yiik
yiiklendi. Onu bir miiddet ta§idi. Hamileligi agtrla§tnca, Rab-
leri Allah 'a: ''Andolsun, bize kusursuz bir fOcuk verirsen mu-
hakkak §iikredenlerden olacagiz" diye dua ettiler.
190. Fakat Allah onlara kusursuz bir focuk verince, kendi-
lerine verdigi bu fOcuk hakkinda Allah'a ortak ko§tular. Al-
lah ise onlann ortak ko§tugu §eyden yiicedir.
191. Kendileri yarattldigi halde, hifbir §eyi yaratamayan
varhklan (Allah'a) ortak mi ko§uyorlar?
192. Halbuki putlar ne onlara bir yardim edebilirler, ne de
kendilerine bir yardimlan olur.
193. Dogru yolu gostermeleri ifin onlara dua etseniz, size
icabet etmezler. Onlara dua etseniz de sussaniz da birdir.
"\
189. Hi<; bir §ekilde)ba§k!lsnun rolti olmaks1z1n tek ba§tna «sizi»n hepi-
nizi «bir tek nefisden» yani Adem'den «yaratan, gonlii 1s1ns1n diye ondan
da» yani o bir tek nefi.s/cinsinden veya onun cesedinden de «e§ini», Havva'y1
«yaratan 0 'dur.»
"
Bir diger rivayete gore ytice Allah Havva'y1 Adem (a.s.)'in kaburga ke-
miklerinin birinden yaratmI§tlf.
Birinci anlam daha uygundur. <;tinkii gelecek gayeye ula§t.Iran cinsiyet-
tir, ctiz'iyyet degildir. «E§ini sarip ortiince,» yani onunla birle§ince, i§in ba§-
lannda «e§i hafif bir yiik yiiklendi.» Yani hamile kaldi. <;tinkti nutfe veya
alaka halindeyken hfunilelik, daba sonraki merhalelere nisbetle kendisi i9in
daha hafiftir. insan1n kam1ndaki veya agacm ba§1ndaki agtrhga (ytike)
"haml"; insan1n veya hayvan1n s1rtmdaki ag1rhga yani ytike de "h1mr· denir.
"
Ayette geven "tega§§a'' kelimesi ortrnek anlamina olup burada cinsi miinase-
betten kinaye olarak kullanilm1§tir. <;unkti erkek cinsi mtinasebet esnas1nda
kad1n1n tisttine abantp onu orter. «Onu bir miiddet ta~1d1.» Havva~ oturup
kalkarak, ahp birakarak onceden oldugu gibi onunla bir mtiddet gitti geldi.
Kammdaki yocugun btiytimesiyle «hamileligi agirla~1nca,» dua ancak ken-
disine has olan, her ikisinin i§lerinin sahibi «Rableri Allah'a: 'Andolsun, bi-
ze» azas1 dtizgtin veya din konusunda «kusursuz bir ~ocuk verirsen mu-
- hakkak» bu yenilenen nimete kar§I «~iikredenlerden olacag1z' diye dua et-
tiler .»
Ayet: 189- 193 A'RAF SURESi/7 283

190. «Fakat Allah onlara» yani Actem ile Havva'run mti§rik 9ocuklan-
na eli ayag1 dtizgtin «kusursuz bir ~ocuk verince,» bu anne ile baba «kendi-
lerine verdigi bu ~ocuk hakk1nda» c;ocuklanru "Abdti'l-Uzza",
11
Abdtimenaf' ve benzeri §eylerle isimlendirmekle «Allah'a ortak ko§tular.»

Daha a<;1g1, EbO.'s-Suud'un tesbitidir. 0 , "Allah onlara kusursuz bir r;o-


"
cuk verince" ayetinin tefsirinde §oyle demi§tir: "Adem ile Havva'mn asaleten
ve nesilden nesile tireyen c;ocuk ve 9ocugun 9ocugundan istedikleri §eyi ve-
rince, 9ocuklanna verdigi <;ocuklar haklanda, Allah'a ortak ko§tular."

Bu sozde, muzaf1n hazfedilip muzaftinileyhin onun yerine konmas1 var-


"
du. Yoksa Adem ile Havva'n1n ~irke nisbet edilmesi gerekir. Onlarsa bundan
ittifakla uzaktrr. Aili ge9en hazfe Allah Teala'n1n «Allah ise onlar1n ortak
ko§tugu §eyden yiicedir» ayetindeki yogul stgas1 i§aret etmek:tedir. Yani, on-
lann <;ocuklanm ad1 ge9en §ekilde isimlendirmelerinden yticedir. Eger ayette
"
Adem ile Havva kasdedilseydi tesniye (ikil) kipi kullamhrd1.

191. «Kendileri yaratdd1g1» yaratllmt§ hirer varhk olduklan «halde


hi~bir §eyi yaratamayan varhklar1>~ yani putlan «(Allah 'a) ortak m1 ko§U-
yorlar?» I
192. «Halbuki putlar» ger4 bir menfaat sag!ama, gerekse bir zaran
uzakla§t.Irma baktm1ndan «ne onlara» yani, zor durumda kaldJ.klanndan ken-
dilerine tapanlara her hangi «bir yard1m edebilirler, ne de kendilerine bir
yard1mlar1 olur» ki, ba§lanna gelen herhangi bir durumda kendilerini sa-
vunsunlar. Nitekim birisi o putlan klrmak veya pislik bula§tmnak istese, ken-
dilerini savunamazlar. Kalch ki, putlar1n ag1zlanna yiyecek ve slit bula§tinrlar
ve sinekler onlann tizerine toplamrd1 da, putlar yine de onlan kendilerinden
uzakla§tiramazd1.

193. Ey mli§rikler! «Dogru yolu gostermeleri i~in onlara» yani putlara


«dua etseniz, size icabet etmezler.» Bu ytizden istediginiz §eyi elde edemez-
siniz. Onlar, Allah'1n icabet ettigi gibi, sizin dufilanruza icabet etmezler. c;un-
kli ey mli§rikler, «onlara dua etseniz de» etmeyip «sussan1z da sizin i~in
birdir.» Yani, onlan 9ag1nnakla susup hi9 sesinizi 91karmaman1z arasmda bir
fark yoktur. <;i.inki.i her iki durumda da, cans1z olduklan i9in onlarda bir degi-
§iklik veya etkilenme soz konusu olmaz.
284 RUHU 'L-BEYAN CU.Z:9

194. Allah'tan ba§ka taptiklariniz da sizler gibi kullardir.


Eger dogru iseniz, onlari faginn da size cevap versinler baka-
lim.
195. Onlarzn yiiriiyecek ayaklari mi var, yoksa tutacak elk-
ri mi var, yahut gorecekleri gozleri mi var, ya da i§itecekleri
kulaklari mi var? De ki: 0 0rtaklarimz1. fagrrm, sonra bana is-
tediginiz tuwg1 kurun ve bana goz bile afttrmaym ! "
196. $iiphesiz ki, benim velim, Kitab'i indiren Allah'tir. Ve
0, biitiin salih kullarma sahip pkar.
197. Ondan. ba§ka tapttklarmiz ise, ne size yard1ma gilfleri
Ayet: 194- 195 A'RAF SORESi/7 285

yeter, ne de kendilerine yardim edebilirler.


198. Dogru yolu gostermeleri ifin onlara dua etseniz i#t-
mezler. Onlann sana baktzklarint sanirsin. Oysa onlar gor-
mezler.

194. Ey kafirler! «Allah'tan ba~ka taphklann1z da» putlar ve kendile-


rini tann diye isimlendirdikleriniz de «sizler gibi kullardir .» Allah'm kulu,
O'nun emrine amade, fayda ve zarar vermekten aciz olmalan a~1s1ndan size
benzerler. Burada putlar da "kullar" olarak isimlendirilmi§tir. <;tinkti mii§rik-
ler onlar1 insan siiretinde tasvir ediyorlard1. Onlar1n ilfillhg1 konusundaki iddi-
an1zda ve sizin aciz kald1g1n1z §eylere onlarm giictiniin yettigi §eklindeki zan-
nuuz da «eger dogru iseniz», bir fayday1 elde etme ve zarar1 uzakla§tlrma
i~in «onlan ~ag1rin da size cevap versinler bakahm.»

195. «Onlann>> yani, putlan «yiiriiyecek ayaklan m1 var» ki size


icabet etmeleri mtimkiin olsun? yaklarm zaten yiirtime organlar1 oldugu hal-
de "yuruyecek ayaklan" §ekr e belirtilmesi, ayaklann ayak olabilmesi i~in
ytiriime ozelligine sahip olma i gerektigini bildirmek i\:indir. Dolay1s1yla o
putlarm, ayaklar1 olsa bile, bunlar kesinlikle yiirilmeye yaramazlar.
«Yoksa tutacak» ve istediklerini alacak «elleri mi var, yahut gorecek-
leri gozleri mi var, ya da i~itecekleri kulaklan m1 var?» Burada "tutacak
eller", "yiiriiyecek ayaklar"dan sonraya ahnm1§tir. <;unkti "ytirtimek", yiirii-
yenin kendisiyle ilgili bir fiil oldugu halde, "tutmak" ayn1 zamanda ba§kaslll
da ilgilendiren bir fiildir. Ayn1 zamanda bu "tutmak" fiili de "gormek" fiilin-
den onceye ahnmt§tlr. Bu da, ellerle ayaklar arasmdaki kaq1la§t1rmaya uygun
olmas1 i9indir. "Gozler"in "kulaklar"a takdimi ise, gozlerin kulaklardan daha
me§hur ve sanat bak1mmdan daha a~1k olmasmdandir.

Sonra kafirler ilfilllar1yla Efendimiz (s.a.v.)'i §6yle diyerek korkutmaya


vah§1yorlard1: "Baz1 ilfilllanm1z1n sana kotiililk yapmas1ndan korkuyoruz. II

Bunun tizerine yiice Allah §Oyle buyurdu: «De ki:» Ey mii§rikler! «' Ortakla-
nn1z1 ~ag1nn ,» bana dii§manhkta onlardan yard1m isteyin , «sonra bana iste-
diginiz tuzag1 kurun» siz ve ortaklarm1z giiciiniiz yettigince tuzak kurun ve
zarar vermeye ~ah§m «Ve» elinizden geliyorsa «bana goz bile a~hrmay1n!'»
Bir an bile mtihlet vermeyin. <;iinkti ben, Allah'1n yardtm ve korumas1na olan
baghhg1mdan dolay1 size aldlft§ etmem.
286 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:9

196. «$iiphesiz ki, benim veli1n» benim yard1m ve korumam1 tistlenen


«kitab1» yani Kur'an «indiren», onu bana vahyetme ikram1nda bulunan «Al-
lah1hr. Ve» ayru zamanda «0, biitiin salih kullar1na», peygamberleri §Oyle
dursun kullan i9indeki salih amel i§leyen kimselere «sahip ~1kar .» Onlan
yalniz ba§lanna ve yard1ms1z brrakmaz.

197. Ey putlara tapanlar! «O'ndan», yani Allah'tan «ha§ka taphklan-


n1z ise» herhangi bir hususta «ne size yard1ma gti~leri yeter, ne de» ba§lan-
na bir musibet geldigi zaman «kendilerine yard1m edebilirler .» Daha once
ge9en "Allah'tan ba~ka taptiklanmz" (A'raf: 194) §.yeti, puta tapanlar1 kina-
mak iyindi. Burada ge9en "O'ndan ba§ka taptrklanmz" ifadesi ise, onlara al-
dtn§ etmemek gerektigini belirtmek i~in zikredilmi§tir. Dolay1s1yla herhangi
bir tekrar sozkonusu degildi.t.
198. «Dogru yolu gostermeleri i~in onlara» yani putlara, «dua etse-
niz», sizi tuzak ve benzeri §eylerden kurtarmalarm1 isteseniz yard1m ve imdat
bir tarafa, 9agnn1z1 bile «i~itmezler.» Ey goztiyle goren! «Onlann» yani put-
lar1n «sana bakt1klar1n1», sana bakar gibi olduklann1 «san1rs1n.» c;unkii on-
lar putlanna parll panl, I§Ik veren degerli ta§lardan gozler yapm1§lardrr. Oyle
ki gozlerini oraya buraya \:evirerek bir §eye bakar gibi yapmt§lardir. «Oysa
onlar gormezler.»~larm gormeye gli9 yetirdiklerini dii§linmek imkansiz-
drr. Bu, i§itmekten aci olduklartn1 aytklad1ktan sonra gormekten de aciz ol-
duklann1 belirtmektir.) u ayetin anlanuyla ilgili olarak §6yle de denmi§tir:
"Ey Muhammed! Mti§riklerin sana gozleriyle bakttklarm1 goriirstin. Halbuk:i
onlar, basiretleriyle seni, bulundugun hal tizeriride goremezler. Tevhid'e ve ri-
saletin dogruluguna inanmadtk~a, seni ger9ek anlamda tan1yamazlar."

Rivayete gore Sultan Mahmut Gazi, ziyaret i9in Hasan el-Harkani'nin


yan1na girer, bir miiddet oturduktan sonra: "Ey §eyh! Ebfi Yezid el-Bestami
hakkmda ne dersin?'' diye sorar. ~eyh der ki: "O oyle bir ki§idir ki, onu goren
hidayete erer, gizlenmeyecek bir saadete ula§Ir. " Bunun tizerine Sultan Mah-
mud §6yle der: "Bu nas1l olur? Halbuki Ebfi Cehil Rasfiltillah (s.a.v.)'1 gordil
ama, saadete ula§rnad1g1 gibi §ekavetten de kurtulamad1. Bunun ilzerine
II

~eyh §Oyle der: "~tiphesiz ki Ebu Cehil Rasfiltill ah (s.a.v.)'1 gormedi. 0


sadece Muhammed b. Abdullah'1, Ebfi Talib'in yetimini gordii. Eger
Resfiliillah (s.a.v.)'1 gorseydi, elbette §ekavetten 91klp, saadete girerdi." Sonra
§eyh §oyle devam etti: "Bunn dogrulayan §ey Allah'1n §U kelanudtr: "Onlarm
sana bakt1klarmz santrsm . Oysa onlar gormezler."
Ayet: 196-198 A 'RAF SORESi/7 287

Sonra rti'yet (gorme) uyan1khk ve uyku i~inde olan1 i~ine ahr. Ger~ek
riiya, uykuda bir melek taraf1ndan gosterilendir. <;iinkil yiice Allah hikmet ve
ibretli sozlerle bilinen bir melegi riiyaya vekil kilmt§tlr. Allah onu,
Ademoglunun k1ssalanna muttali kilnu§trr. O; her ktssa i~in bir ornek ortaya
koyar. Ki§i uyudugu zaman, hikmet tarz1nda o §eyler kendisine gosterilir. Bu
onun i~in bir miijdeci, ya da korkutucu veya insanlann yaptiklan i§leri bilerek
yapmalan is;in bir azarlama olur.
~unu da bil ki, §eytan ne riiyada ne de uyam.k iken peygamberlerin §ek-
linde gorilnemezler. Rak.km batlla kar1§mamas1 i~in btitiln peygamberler bun-
dan korunmu§tur.

199. Sen a/Ji tut, iyiligi emret ve cahillerden yiiz fevir.

200. Eger §eytandan bir kotii dii§iince seni diirtiiklerse, he-


men Allah'a sigm. <;unkii 0, i§itendir, bilendir.
201. Takvaya erenler, §eytan tarafindan bir vesveseye ug-
raymca (Allah'i) hatirlayip, hemen gerfegi goriirler.
202. $eytanlarin dostlarina gelince, §eytanlar on/ari, azgin-
liga siiriiklerler. Sonra da yakalanni birakmazlar.
288 RUHU'L-BEYAN Cuz:9

.199. Ey Muhammed! «Sen aff1» kolayhk yolunu «tut.»

Rivayet edildigine gore Rasfiliillah (s.a.v.) Cebrail'e: "Af nedir?" diye


sormu§, o da: "Bilmiyorum! izzet sahibi Rabbime soray1m" demi§ sonra do-
nerek: "Ey Muhammed! ~tiphesiz Rabbin, sana vermiyene vermeni, seninle
ili§kiyi keseni ziyaret etmeni ve sana zulmedeni affetmeni emretti" demi§tir.

Said ibn Hi§am der ki: "Af§e (r.a.)'nin yan1na girdim ve ona Rasfililllah
(s.a.v.)'1n ahlfil<mdan sordum. Bana: ' Sen Kur'an okumaz m1sm?' diye sordu.
Ben: 'Evet okurum' dedim. Bunun tizerine: 'RasGltillah (s.a. v.)'1n ahlak1
Kur' an idi.' dedi."

Ytice Allah el~isi Muhammed (s.a.v.)'i Kur'an'daki : "Sen affi tut, iyiligi
emret ve cahillerden yiiz~evir", " ...Ba§ma gelenlere sabret. Dogrusu bunlar,
azmedilmege deger i§lerdir." (Lokman: 17), "Yine de sen on/an affet ve al-
d1n§ etme" (Mai.de: 13) ve daha bunlar gibi, O'nun gtizel ahlfila.na i§aret eden
ayetlerle edeplendirmi§tir.

«iyiligi» giizel gortilen fiilleri «emret.» <;tinkti bu fiiller, insanlar tara-


fmdan kolayhkla kabul gortir. Mesela: Allah korkusu, yakmlan ziyaret, dili
yalandan, gozii haramlardan koruma ve azalar1 gtinahlardan ahkoyma gibi.

«Ve cahillerden yiiz ~evir .» Ahmaklar1n ahmakh.klanna mukabele et-


me, onlara sabret ve onlardan seni iizen §eye alduma. Nitekim baz1 cahiller,
te§vik ve korkutma durmnunda sefahet ve ezaya, gtilmeye ve alay etmeye ko-
yulurlar. Bu sebeple ytice f\.llah, ayetin sonunda Habib'ine, ezaya katlanmay1
ve kendisine cefa verene kar§1 sabrrh olmay1 emretmi§tir. Bundan a~1k9a an-
la§tldrgma gore ayet, gtizel jhlfilo ihtiva etmektedir. Rasfiltillah (s.a.v.), c;irkin
i§ yapmaz, ~irkin soz soyfemez, sokaklarda bag1np ~agumaz, kottiliige kar§1
kottiltikle kar§ihk vermez, ancak affederdi.

200. «Eger ~eytandan bir kotii dii~iince seni diirtiiklerse ... » Burada
§eytanrn verdigi vesvese ve onlan giinah i§lem~k tizere kandrrmas1, stirticti-
ntin stirdtigii §eyi dtirti.iklemesine benzetilmi§tir. Dolay1s1yla §eytan, koti.i dti-
§tincelere dogru seni §iddetle iterse, onun §errinden «hemen Allah' a s1g1n>>
ve O'na srmsikr sanl. «<;iinkii 0,» yani yilce Allah, sozle kendisine s1gmd1g1-
n1 «i§itendir,» sozlti ve soz dt§mda kalben kendisine yakar1§1n1 «bilendir.»
Dolay1s1yla seni §eytan1n §errinden korur.

Alimler kasdedilen §eytan m1 yo ks a yaln1z kar1n (devamh beraberinde


olan §eytan) n1i oldugu hususunda ihtilafa dti§ttiler. Anla§ilan o ki, Rasuliillah
Ayet: 199-200 A'RAF SURESi/7 289

(s.a.v.) hakkmda onun iblis oldugudur, ~tinkli O'nun karini mlisltiman olmu§"-
tur. 0 bak1mdan ondan degil, ba§kasmdan s1g1nn11§tlr. Bunun iblis veya as-
kerlerinin en btiytigti oldugu ortaya 91layor. <;tinkti hadiste §Oyle rivayet edil-
mi§tir: "iblisin tahti ye§il deniz uzerinde olup askerleri de onun etraftndadir.
Ona en yakin olanlar, en gufliileridir. Onlardan her birine ne yaptlglnl ve
(nastl) kandzrdzgim sorar. 0 ancak biiyiik i§ler pe§inde ko§ar." <3s)

Ger~ek §U ki, iblis'in yan1nda Rasulullah (s.a.v.)'1n durumu ~ok onemli-


dir. 0 balamdan onunla, neslinden hi9birisine birakmadan, bizzat kendisi ug-
ra§U. Nitekim hadiste §tiyle buyurulur: "Siiphesiz Allah'm dii§mam iblis, yu-
zume koymak ifin ate§ten bir klvtlctm getirdi. Bunun iizerine fif deja: 'Sen-
den Allah'a s1g1n1nm' dedim. Sonra iif defa: 'Seni Allah'zn tam lanetiyle
lanetlerim' dedim. Fakat geri fekilmedi. Sonra onu yakalamak istedim. Val-
lahi karde§imiz Suleyman'in duas1 olmasaydz, onu baglardzm da Medine
ahalisinin <;ocuklan onunla oynarlardz." <39>
Baz1 alimlere gore: "Eger §eytandan bir kotu dii§iince seni diirtiikler-
se ... ,, ayetindeki hitap, her ne kadar peygamber (s.a.v.)'e olsa da, kasdedilen
ilmmetidir. istiazenin te§rii de pnlar ivindir.
Bil ki, Allah'tan ba§kas1 iyin otkelenme, §eytan1n fitlerindendir. Ancak -
o, istiaze ile yatI§lf.
Rivayete gore adam1n biri karde§iyle atl§lf, otkeden ytizli kipkirmlZl
olur ve avurtlan §i§er. Bunun ilzerine Rasulullah (s.a.v.) §Oyle buyurur: "Ben
oyle bir soz biliyorum ki, onu soylediginde ofkesi kalmaz. Eger $eytandan
Allah'a siguunm dese, ofkesi gider. 40} Hadis'te §Oyle buyurulur: "Ofke,
II (

§eytandandir. $eytan da ate§tendir. Ate§ ise SU ile sonduruliir. Sizden biriniz


ofkelendigi zaman hemen bir abdest alsm." <4 o

38- Burada hadis, mana olarak zikredilmi§tir. Mtislimdeki Iafzt §Oyledir:".}'ttphesiz iblis'in tahti
deniz iizerindedir. insanlann akbm ~·elmek i~·in askerlerini gonderir. Onlardan kendi ka-
tmda en degerlisi, en ~okfitne yapamdir. Onlardan biri gelir ve der ki: "Ben §Oyle §Dyle
yapt1m". 0 da: "Hi~ bir §ey yapmadm" der. Sonra bir ba§kas1 gelir ve §Oyle der: "Adamm
kansi ile arasmz ayzrmcaya kadar onu birakmadmz". Onu hemen yakzmna altr, kucaklar
ve der ki: Evet, sen".
39- Mi.islim, Mesacid, 542; Nesai, Sehv, 3/13.
40- Buban Edeb'de, Muslim Birr'de ve aynca Ebfi Davud 4781 nolu hadiste rivayet etmi~ler­
dir.
4 1- Ebfi Davud, Edep, 4784; Ahmet b. Hanbel, Musned'de, 4/226 rivayet etmi§lerdir. Hadis,
hasen'dir.
290 RUHU 'L-BEYAN Cuz:9

201. «Takvaya erenler,» yani kendilerine zarar veren §eyden korunma


s1fatiyla stislenenler «~eytan taraf1ndan» en ufak «bir vesveseye ugray1nca
(Allah't)», O'nun emir ve yasaklann1 «hatlrlay1p,» yahut O'na s1g1n1p ve
O'na tevekkiil edip, bu hatirlama sebebiyle «hemen ger~egi» , hata ettikleri
noktalar1 ve §eytamn tuzaklann1 «goriirler.» Dolay1s1yla onlardan sakmrrlar
ve o hususlarda §eytana uymazlar.
Ayette ge9en "taif' kelimesi ism-i fail olup ya, bir §eyin etraf1nda do-
ntip dola§tl, anlammdaki "tafe - yetfifti" fiilinden tliremi§tir. Buna gore sanki
vesvese onun etrafmda donlip do la§tr. Ya da insanm ba§1na bir §ey gelmek,
11
anz olmak anlammdaki "tafe - yetifli fiilinden ttiremi§tir.
202. Azg1nhga dalmt§, kendilerini zararlardan korumaktan ytiz ~eviren
«~eytanlar1n dostlartna gelince, ~eytanlar onlart azg1nhga siiriiklerler .»
Yani azg1nhg1 siislii gostererek onlara bu konuda yard1mc1 olurlar ve onlan
azg1nhga sevkederler. «Sonra da yakalar1n1 b1rakmazlar.>> Onlan dogru
yoldan saptirma konusunda slirekli olarak c;ah§rrlar. Alalh kimseye dti§en, az-
g1nlardan ve §eytanm vesvesesinden uzak kalmaktir.
Bilinmelidir ki, insanm i~inde beliren §ey iki lasundir. Birisi, melegin
koymas1yla, digeri ise §eytan1n koymas1yla olur. Fark §Udur: Hayra sebeb
olan, ondan sonra hakka tam yonelmeyi ve ibadete te§vik eden, btiyilk bir lez-
zeti meydana getiren her §ey melekl, bunun tersi de §eytanidir.
Ayet: 201 -203 A'RAF SURESi/7 291

203. Onlara bir liyet getirme igin zaman: "(Otekiler gibi)


onu da derleyip toplasaydin ya' er/er.~ De ki: "Ben ancak
Rabbimden bana vahyolunana uyanm. Bu, Rabbinizden gelen
basiretlerdir ve inanan bir kavim ifin hUlayet ve rahmettir."
204. Kur'an okundugu zaman, onu dinleyin ve susun ki si-
ze merhamet edilsin.
205. Rabbini, ifinden, yalvararak ve 0 'ndan korkarak, yiik-
sek olmayan bir sesle sabah ve ak~am an. Gafillerden olma.
206. Ku~kusuz Rabbinin katzndakiler O'na kulluk etmekten
asla kibirlenmezler. O'nu tesbih eder ve yalniz O'na secde
ederler.

203. «Onlara» yani, Mekkelilere Kur'an'dan «hir ayet» veya olmil§


olan falan ki§iyi bizim i\:m dirilt de bize konu§sun ve davet ettigm §ey husu-
sunda seni tasdik etsin gibi ileri stirdtikleri §eyleden istedikleri biP ayeti yani
mficizeyi «getirmedigin zaman: '(Otekiler gibi) onu da derleyip toplasay-
d1n ya' derler.» Onlar Kur'an'm Rasfiltillah (s.a.v.) tarafmdan uyduruldugunu
ileri silrdiikleri i\:in: "Kur'an'dan, okudugun diger §eyler gibi, uydurarak o
ayetleri de kendi tarafmda toplasayd1n ya!" derler.

Onlara cevap olarak «de ki: 'Ben ancak Rabbimden bana vahyoluna-
na uyar1m.» Ayetleri uyduran ve hazirlay1p ileri silren ben degilim. «Bu»
Kur'an ayetleri, «Rabbinizden gelen basiretlerdir.» Gontil gozlerini ai;an
nurlardrr ki, hak onlarla gortililr, dogru onlarla idrak edilir «Ve inanan bir ka-
vim i~in hidayet ve rahmettir.'» <;ilnkti onun nurundan istifade edenler ve
onun tesirinde faydalananlar ancak onlardrr.
292 RUHU'L-BEYAN Cuz:9

204. ~fuun1n yticeligi zikredilen «Kur'an okundugu zaman, onu» ka-


bul kulag1 ve ic;indekiyle amel etmek tizere «dinleyin.» <;unkti onun durumu,
mutlak kulak vermeyi gerektirir. "Mtistemi"' ile "sami"' arasmda fark vardrr.
Miistemi' dinlemeye niyet eden, ona kulak veren; "sami"' ise, dinlemeye niyet
etmeksizin kulagma ses gelen kimsedir. «Ve susun» yani okunurken konu§up
gtirtiltti yapmay1n, dinlemeyi tamamlamak onu tazim etmek ic;in bitinceye ka-
dar buna riayet edin «ki size merhamet edilsin.» Boylece onun en son seme-
relerinden olan rahmete nail olas1Illz. "insat" ile "siikfit" aras1nda fark vardrr.
Insat, kulak vererek susup dinlemek demektir. Sukut ise kulak vermek ve dti-
§ilnmek olmaks1zm susmakt.rr.
ibn Abbas (r.a.) der ki: "Bu ayet nazil olmadan once Miisltimanlar na-
mazda konu§uyorlar, ihtiyac;larm1 soyltiyorlardi. Birisi namaz kllmakta olan
cemaate gelip kac; rekat kildlklarm1, ne kadar kald1g1Ill soruyordu. Onlar da
buna cevap veriyorlardi. Bunun tizerine ytice Allah bu ayeti indirdi ve onlara,
namaztn en btiytik riikiinlerinden oldugu ic;in namaz esnas1nda okunan
Kur'an'1 dinlemelerini emretti.
imam Ebu Hanife bu ayeti, imama uyan1n susmasm1n vacib ve imam1n
kiraattn1n imama tabi olanm krraah olduguna deli) gostermi§tir. imam ister
gizli okusun ister a§ikar, cemaattekiler imamm arkasmda okumaz. <;unkti yil-
ce Allah ona iki §eyi vacib kilm1§trr: Dinleme ve susma. Dinleme fevt oldugu
zaman, susma vacib olarak kahr.
Asha~, Peygamoer'{'~.v.)'in arkas1nda namaz kilarlarken Kur'an oku-
yorlardi. Ayet ozellikle nfimaz haklonda nazil olmU§tUr. Ebfi Hanife
cemaatten k1raat1 iskat etmi§, hatta, Camiul-Ezher'de goriildtigti gibi imam1n
§a§trmas1n1 onlemek i9in, imama §efkatinden dolay1 imama uyan1 laraattan
men etmi§tir.
Ali (r.a.) der ki: "imamm arkas1nda okuyan kimse f1trata, yani stinnete
uymamt§ olur."
Rivayet edildigine gore, ehl- i stinnetten bir cemaat, imamm arkas1nda
klraat hususunda tartI§mak, kendisini susturmak ve yaptigx i§in c;irkin oldugu-
nu belirtmek i~in Ebu Hanife'ye gelirlcr. Ebu Hanife onlara: "Mtinazara i9in
hepiniz birden gelmeyin. Tart1§may1 i~inizden en iyi bilen birisine havale edin
de onunla konu§ahm" der.. Onlar da birisine i§aret ederler. Bunun tizerine Ebfi
Hanife: "En iyi bileniniz bu mu?" diye sorar ve onlardan "evet" cevab1n1 ahr.
Sonra "Oyleyse onunla mtinazara sizinle miinazaradrr" dedi. Onlar buna da
Ayet: 204-205 A'RAF SURESi/7 293

"evet" derler. Bunun iizerine: "Bunu nas1l kabul edersiniz?" diye sorar. Onlar
da: "<;i.inkti biz, onun imamhg1na raz1 olduk. Onun sozti bizim soztimtizdiir"
derler. Ebu Hanife der lei: "Biz namazda imam1 secs:tigimiz zaman, onun loraa-
tt bizim kiraatlm1zdrr ve o bizi temsil eder." Bunun lizerine tarti§mak ics:in ge-
lenler onu tastik ederler.

Fakihler derler ki: "Kiraattan maksat, tedebblir, tefekkiir ve onunla amel


etmektir. Bu da ancak dinlemek ve susmakla mtimktin olur. imama uyan kim-
seye gerekli olan da budur. 0 t1pk1 cuma giiniindeki hutbe gibidir ki, hutbe,
hatirlatma ve ogtit i9in me§ru kihnm1§trr. Ondan faydalanmak i9in dinlemek
gereklidir. Yoksa herkesin kendisi i9in hutbe okumas1 soz konusu degildir.
Namaz1n diger riiktinleri boyle degildir. <;iinkii diger rtiktinler hu§u i9in
me§rfi ki11nm1§tlr. Hu§u da ancak imamla berab~{secde ve riikfi etmekle ha-
stl olur."

Bil ki, ayetin zahiri, namaz i9inde ve namaz t§tnda Kur'an okundugun-
da dinlemenin ve susman1n vticubunu gerektirir. Ulemarnn 9ogunlugu, namaz
dt§mda dinlemenin miistehab oldugu gorti§tindedir.
Haddad! der ki: "Toplulugun, namaz1n dt§mda Kur'an okuyan herkesin
okumas1n1 dinlemesi, susmas1 gerekmez."
Baz1lan, dinleme ve susmaya riayet edilmeyeceginden dolay1, Kur'an'm
topluca okunmas1n1 kerih gonnti§lerdir. Bir sakmca olmad1g1 da soylenmi§tir.
Kunye'de der ki: "Kur'an hatmi esnas1nda ihlas1 a§ikar okumak tizere
toplanmalannda sakmca yoktur. Ancak birisinin okuyup digerlerinin dinleme-
si daha iyidir."

205. Ey Muhammed! «Rabbini, i~inden ...» zikret. Bu gizli sozle zikir-


dir. <;tinkti gizleme, ihlasa daha uygun, icabete daha yakmdrr. Bu zikir, krraat
ve dua gibi btitiin zikirleri i9ine ahr. Sadece tehlil, tesbih, tekbir ve duaya
miinhasu degildir. Her hangi bir amelde Allah'a itaat eden herkes zikir ehli-
dir. Zikir gafleti defetmek i<;in yap1hr. Bu sebeple cennette zikir yoktur. <;un-
kti oras1 gaflet yeri degil, huzur yeridir.
«Yalvararak» yani tevazu ve mahviyet i<;inde, boyun egerek. .. "Yaiva~
rarak" kelimesinin tefsirinde baz1 arifler derler ki: Namaz, hareketlerin; oruc;,
sekenatm en tistlintidtir. ibadetlerin §ekillerindeki yalvarma ise, doniip duran
feleklerin dtigtimledigi ~eyi <;ozer.
294 ROHU'L-BEYAN Cuz:9

Senin comertliginden , lutuf ve ihsanmdan umdugum ve istedigim §eyi


Eide etmemi istemeseydin, bana istemeyi ogretmezdin .

«Ve O'ndan korkarak» ibnii'§-~eyh der ki: "Bu korku amellerdeki her-
hangi bir noksanhktan dolay1 korkmay1 son nefesindeki durumundan dolay1
korkmay1 i~ine alrr. Nitekim Rasfilullah (s.a.v.) §Oyle buyurmu§tur: 'Kalem,
ktyamete kadar olacak ~eyler hakkmda kurumu§tur."' <4 2>

«Yiiksek olmayan bir sesle» yani hafif bir §ekilde. <;iinkti bu gtizel dii-
§tinmeye daha yak1ndir. Aynca Rasfiltillah (s.a.v.) Hz. Omer (r.a.)'in ytiksek
sesle okudugunu gorlince, ona sebebini sordu. 0 da: "Uykudakini uyanyor,
§eytant kovuyorum" deyince, Rasuliillah (s.a.v.): "Sesini azzczk kzs" buyurdu.
Sonra Ebu Bekr (r.a.)'e geldi, lastk sesle okudugunu gordti ve ona sebebini
sordu. 0 da §Oyle dedi: "Mtinacat ettigime duyurdum". Bunun tizerine Aley-
hissalatti vesselam: "Sesini azicik yiikselt" buyurdu.

Nevevi, a~tk zikrin mtistehabhgi konusunda varid olan hadislerle gizlisi-


nin mtistehabhg1 konusunda varid olan hadislerin aras1n1 §Oyle birle§tirdi:
"Riyadan korkulan, namaz ktlan yahut uyuyanlarm rahatsiz olacag1 yerde giz-
li yapmak; bunun d1§mda a~1k yapmak daha tistilndiir. <;tinkii a~tk zikirde
amel daha 'tOktur ve faydas1 da dinleyenlere sirayet eder. Aym zamanda zik-
redenin kalbini uy~, himmetini dii§ilnce etraf1nda toplar, kulagm1 ona <;evir-
tir, uykuyu kovar ve indeligini artlflf. II

K1sacas1 hayrr larca ihtiyar edilen nainaz ve ben~eri §eyde yiiksek sesle
tekbir getirmekte a§tn gitmek mekruhtur. Ortas1, riyadan uzak yalvan§,
tevazu ve mahviyetle beraber a<;tkla gizlilik aras1d1r. Bu ulemarun ittifakryla
cfilzdir, mekruh degildir. Envar'ul-Me§arik'ta da boyledir.

Ke§§af m §filihinden nakledildigine gore, miir§id §eyh, kalbine yerle§en


dti§tinceleri soktip atmas1 i9in mtibtediye sesini yilkseltmesini emredebilir.

«Sabah ve ak§am» yani O'nu bu iki vakitte «an.» Ayette "sabah" anla-
mma gelen "el-guduvv", "gudve"nin <;oguludur ve sabah namaz1yla gtine§
"
dogmas1 aras1du. "Ak.§am" anlanun1 verdigimiz "el-Asal" ise "asll"in ~ogulu-
dur ve ikindi sonrasmda ak~ama kadar olan vakittir. Ozellikle bu iki vakit zik-
redilmi§tir. <;unkti bu iki vakitte dtinyan1n durumlan hayret verici bir §ekilde

42- Bu hadis T irm izi'de rivayet edilen bir hadis in par\:as1dir. Oradaki laf1z "Ka/em, Allah
Teolil'nm ilmi hususunda kurwnu~tur " §eklindedir. Bkz. Camiu'l-UsUI, IO/I 19.
Ayet: 205-206 A'RAF SURESi / 7 295

degi§ir. Buda, soz konusu durumlarda etkili olan, apa91k hikmet ve kahredici
kudretle mevsuf ytice Allah'a i§aret eder. Bu degi§iklikleri mti§fillede eden
herkesin, bu degi§iklikte etkili olruu, yalvart§ ve yakart§la anmas1, durumunu
daha kotiiye <;evirmekten korkmas1 gerekir.

Aynca, "gudtivv" ve "asal"m gece ve gilndilzden ibaret oldugu, gtiniln


bu iki taraf1 zikredilerek btittintintin kasdedildigi de soylenmi§tir. Ytice Al-
lah'1n bu iki vakitte an1lmas1, milmkiin oldugu kadar ona devam etmek anla-
m1ru peki§tirir. Allah'1 anmak konusunda «gafillerden olma.»

Evvela, diliyle soyledigi zikirlerin manasm1 kendi i<;inde hazu bulundu-


rur §ekilde Rabb1n1 zikretmesini emretmi§tir. <;iinki.i Allah'1 i<;inde arunasin-
dan murad, zikirlerden soyledigi §eyin mMf!arm1 bilerek O'nu anmas1drr.

Sonra "Gafillerden. olma " sozi.iyle bun~ talcip etmi§tir. Bu da, insan kal-
binin Allah'1n azamet ve kibriyasmdan gafil~ mamas1 gerektigine i§aret et-
mesi i<;indir.

206. «Ku~kusuz Rabbinin kahndakiler» yani, §eref ve derece itibariy-


le O'na yakin1 olan mukarreb melekler -yoksa buradaki yak1nhk mekan ve
mesafe itibariyle degildir.- «O'na kulluk etmekten asla kibirlenmezler.»
Emrolunduklan §ekilde ona ibadeti yerine getirirler. «O'nu tesbih» yani, Ce-
nab-1 Kibriyas1na laylk olmayan her §eyden tenzih «eder ve yaln1z O'na sec-
de ederler.>> O'na kullukta biiyiik bir dikkat gosterir ve boyun egerler. O'na
hi9bir §eyi ortak ko§mazlar. Bu, iistti kapah olarak diger intikelleflere de soy-
lenen sozdiir. Onun icrin bu ayetin ktraati an1nda secde me§rO kilmm1§tlr.

~tiphesiz ki secde, mahviyet ve tevazuun son smmdrr. 0 ancak bir yerde


noksaru telafi etmek i~in me§rfi k1linm1§tlr. Sehv secdesi gibi. Bir yerde de
kafirlere muhfilefet, Miislilmanlara da muvafakat i9in me§rfi k1hnm1§trr.

ZarO.ret olmadan secdeyi ertelemek mekruhtur. Rasfililllah (s.a.v.) tilavet


secdesi konusunda §oyle derdi: "Yuzum, kendisini yaratana, ona en giizel
§ekli verene , giif ve kudretiyle onda i§itme ve gorme duyulan afan zat'a sec-
de etti. Yarattcilann en giizeli Allah ne yucedir." Ayn ca buna ek olarak §byle
derdi: "Allahzm! Secdem sebebiyle katinda bana sevap yaz, onun sebebiyle
benden giinah yukunii kaldtr, onu benim it;in kendi katznda az1k yap, kulun
Davud'dan kabul ettigin gibi, onu benden kabul et".

insan, namazdayken, sadece secdesi i9inde iblisten korunn1U§ olur. <;i.in-


296 RUHU'L-BEYAN Cuz:9

kii o anda §eytan, isyan ve giinah1n1 hatrrlar ve seni birakarak kendisiyle me§-
gul olur. Onun i9indir ki, Rasfiltillah (s.a.v.) §0yle buyurmu§tur: "Ademoglu
secde ayeti okur ve secde ederse, §eytan aglayarak aynlir ve: 'Yazik bana,
insanoglu secdeyle emredildi ve secde etti. Bunun kar§zltgmda da ona cennet
var. Ben de secdeyle emrolundum, ama itiraz ettim, benim i<;·in de ate§ var'
der.'' <43>

Kul secdesinde, §eytandan korunmu§, fakat nefsinden korunamami§tlr.


Secdede akla gelen her §ey, ya Rabbani, ya meleki veya nefistendir. ~eytan
ona yol bulamaz. Ki§i secdesinden kalkmca o sifat §eytandan gider, ilziintiisii
kaybolur ve seninle ugra§rr.

Allah1m! ~eytanm §errini ve vesvesesini bizden uzak tut.


Allahti Teala'n1n inayetiyle A'raf Suresi'nin tefsiri tamamlanm1§tir.

43- Hadisi Muslim Sahih'inde rivayet etm i~tir.


Bu sore ilyas KARSLI tarafmdan tercOme edilmi~tir.
300 RUHU'L-BEYAN Ciiz:9

1. Sana ganimetlerden sorarlar. De ki : " Ganimetler, Al-


lah 'in ve Rasulfindiir. Eger gerfekten mii'minler iseniz, Al-
lah 'tan korkun ve aranin diizeltin, Allah'a ve Rasuliine uaat
edin."
2. Mii'minler ancak o kimselerdir ki, Allah anildiginda
kalbleri iirperir, kendilerine Allah 'in ayetleri okundugu za-
man bu, onlarin imanlarini artinr ve sadece Rabb'lerine gii-
venirler. \
3. Onlar, na+zlarini dosdogru kilan ve kendilerine verdi-
gimiz nzikta.n 1;ftrcayanlardu.
4. i§te onlar, gerfek mii'minlerdir. Rabb'leri katinda onlar
ifin; dereceler, bagi§lanma ve tiikenmez bir nzik vardir.
5. Onlann bu durumu, bir grup mii'minin, kesin olarak is-
tememi§ oldugu halde, Rabb 'inin seni, hak ile evinden pkar-
digi zamanki durum/an gibidir.
6. Hak ortaya fiktiktan sonra, sanki g0zleri gare gjjre oliime
siiriikleniyorlarnu§ gib~ seninle hak kanusunda tartqzyorlanli.
7. Allah size, iki gruptan birinin sizin oldugunu vadediyor-
du. Siz de, kuvvetsiz olanin sizin olmasini istiyordunuz. Oysa
Allah, s.ozleriyle hakkz gerfekle§tirmek, kafirlerin ardmi kes-
mek istiyordu.
Ayet: 1 ENFAL SURESi/8 301

8. Bu, SUflular istemese de, Allah 'in hakki gerfekle§tirmesi


ve batili ortadan kaldirmasi ifindir.

1. Ey Muhammed! «Sana ganimetlerden» onun hi.ikmi.inden «sorar-


lar .» Buradaki sormaktan kas1t, bilgi istemektir, bilginin d1§mda bir §ey iste-
me anlamma gelmez. Onun i9indir ki, "se-e-le" fiili, "an" harf-i ceriyle ge-
9i§li yap1lm1§llr.
"Neff' kelimesi, "fazlahk" anlam1na gelir. Buradaki anlam1 ise, gani-
mettir. <;i.inkti ganimet, Allahti Team tarafmdan, cihad eden mti'minlere, ahi-
rette verilecek olan mtikafatin d1§1nda verilen bir ltituftur. Aynca bu, bizlerin
d1§mda hi9bir timmete verilmeyen bir fazlahkttr. <;unkti diger timmetlere, sa-
va§larda elde edilen ganimetlerden hisse almak helal degildi.
Rivayet edildigine gore; mtisliimanlar, Bedir sava§1nda elde edilen gani-
metler ve onlann pay edilmesi konusunda ihtilaf etmi§lerdi. Bunlann ne §e-
kilde bolii§tilecegi, nerelere harcanacag1 ve de ganimeti, ensann m1 yoksa
muhacirlerin mi taksim edecegi konusunu Hz. Peygamber (s.a.v.)'e sormu§-
lardt. i§te bu durum tizerine, Allahti Teala bu ayeti indirmi§ ve mii'minlere
bilgi verilmi§tir. Ayette ge9en "sorarlar" ifadesi, Bedir sava§1na kaulan
mti'minleri ifade eder. Ayetin a9ik anlam1: "Ganimetler konusunda senden
f etva isterler" §eklindedir.
«De ki : 'Ganimetler» konusunda hi.iktim ve karar vermek, «Allah'1n
ve Rasuli.indiir.» Bu konuda ancak Allah karar ve htikilm verir. Peygamber
de ancak kendisine verilen emirler dogrultusunda ganimetleri bolli§tilrebilir.
Bunda hi<tbir kimsenin g6rti§il gec;erli olamaz.

«Eger ger~ekten mii'minler iseniz, Allah'tan korkun ve aran1z1 dii-


zeltin, Allah'a ve Rasfiliine itaat edin.'» Ganimetler konusunda karar ver-
mek, sadece Allah'a ve O'nun Rasfiltine ait olduguna gore, O'ndan korkun ve
i<tinde bulundugunuz kavga ve ihtilaftan uzak durunuz. <;unkii bu kavga ve
ihtilaf, Allah'm ofkesini tizerinize ~eker. "Aranizi duzeltin ." insanlar aras1nda
meydana gelecek ihtilaflarda, e§itlik ve adalet esasma riayet edin. Allah'm si-
ze ikram ettigi nztldar konusunda birbirinize yard1mc1 olun. Sava§a bizzat ka-
t1hp mi.icadele veren ki§iler, ganimetlerin kendilerine ait oldugunu, sancagm
yanmda bulunan ya§hlarla e§it tutulmamalann1 istiyorlard1.

Ubade b. Samit §6yle der: "Bu ayet, biz Bedir'e katdan topluluk hale-
302 RUHU'L-BEYAN Cuz:9

kinda nazil olmu§tur. Sava§tan sonra, ganimetler konusunda ihtilafa dii§mti§-


ttik ve ahlfilam1z1 bozmu§tuk. Allahil Teala da, ganimetleri bizden ahp pey
gamberine verdi. 0 da e§it bir §ekilde mtisltimanlara dag1tt1." 0 >

Eger ger~ekten kamil mti'minler iseniz Allah'tan korkun, aran1z1 dtizel-


tin, emirlerine ve yasaklarma teslim olma konusunda, Allah'a ve Rasiiltine
itaat edin. c;unkti kamil iman bu tic; §eyin yerine getirilmesine baghdJ.r.
Biliniz ki, c;ok soru sormak blklanhk verir. Bunun ic;in Hz. Peygamber
(s.a.v.) : "Allahu Teala size, annelerinize kar§z gelmeyi, verilecek borcun ve-
rilmemesini, verilmeyen bir §eyin almmasmz ve kzz 9ocuklarmzn diri diri top-
raga gomulmesini haram kildz . Yine size, dedikodu yapmayz, rok soru sorma-
yi ve mall bo§a harcamayz da firkin gordii" buyurdu.{2) Hadiste tic; husus go-
ze c;arpmaktadu : Anne ve babaya kar§t gelmek. Bu durum, btiytik gtinahlar-
dandu. Sadece anne zikredilmi§, fakat kas1t hem anne hem de babadu. Allahti
Teaia'mn : "Allah'i ve Rasuliinii ho§nut etmeleri daha gereklidir." (Tevbe:
62.) ayetinde oldugu gibi. Yahut da, annenin c;ocuga daha c;ok emegi gec;tigi
ic;in, sadece anne hatirlatilmak silretiyle, baba da kastedilmi§tir.

Yine hadiste, cahiliye doneminin adetlerinden biri olan, k1z c;ocuklannm


diri olarak topraga gomtilmesi yasaklanmi§tu. 0 donemde, bir kimsenin klz1
dogarsa, onu diri bir §ekilde topraga gamer, erkek ~ocugu dogarsa, ho§una gi-
derdi. On1ari bu kotii i§i yapmaya siirtikleyen §ey ise, nz1k korkusu ve boyle-
ce de kendilerinden bir utan9 vesilesini kald1np atmakti.
Hadisin devam1nda da, eda edilmesi gereken §eyi eda etmekten ka~1n­
mak; mekruh ve haram olan §eyin almmas1, dedikodu yapdmas1, c;ok soru so-
rulmas1 ve mahn bo§ yere harcanmasm1n ~irkinligi anlatilmt§tlr.
2. imanlarmda kemale ermi§ ve ihlasa ula§IDI§ «mii 'minler ancak o
kimselerdir ki,» onlann yarunda «Allah andd1g1nda kalbleri iirperir.» AI-
lahti Teala'n1n celal ve yticeligini dti§iinmek, onlann kalplerini iirpertir. Bu
korku ve ilrperi§, iman bakim1ndan kemale ula§IDJ§, Allah'a yakmhk kazan-
ffil§ biitun meleklere, gonderilen nebilere, takvaya eri§mi§ mil'minlere gerekli
olan bir durumdur. Biliniz ki iman nurunun gorevi, kalbi inceltip, hassas bir
duruma getirmek suretiyle, nefsin bulantk ve karanhklanndan temizlernek,
kalbin kat.Ihklar1n1 yumu§ak bir hale getirip, Allah'1 hatulamaya yoneltmektir.

I- Ahmed b. Hanbel, Miisned. Bkz. ibn Ke.sir Tefsiri, 2/83.


2- Buhari, Kitahii'l-Edeb , Bab: 6 ve Mi.islim rivayet eLmi~ tir. (Buh art, Sofuoglu Tercemesi,
13/5979.
Ayet: 2 -5 ENFAL SURESi/8 303

Bunun sonucu olarak da, ·kalb Allah'a kar§I btiytik bir §evk duyar hale gele-
cektir. «Kendilerine Allah'1n ayetleri okundugu Zaman bu, onlarin iman-
lartOI arhnr.» Allahti Teala'n1n, Kur'an'daki emir, yasak ve buna benzer
ayetleri kendilerine okundugu zaman, bu ayetler onlar1n imanlann1 artinr.
<;unkti, Allah hakkmdaki delil ve kamtlar1n ortaya \:Ikmas1, insanlann imanla-
nn1 kuvvetlendirip, onlara yakin derecesinde iman etmeyi temin edecektir.
EbU's-Suud, Tefsir'inde §6yle der : "Bizzat tasdik, eksiklik ve fazlahg1
kabul eder. <;unkti peygamberlerin ve mtika§efe ehlinin yakini (kesin iman1)
ile halk1n yakini (iman1) arasmda a~ik fark vardrr. Bunun i~indir ki Hz. Ali :
'Perde ortadan kalk.mI§ olsa bile, benim yakinim yine de artmaz' demi§tir."
Boylece, bir9ok delil getirdikten sonra elde edilen tasdik derecesiyle, bir tek
delille elde edilen tasdik derecesi aras1nda f ark vardrr.
«Ve sadece Rabb'lerine guvenirler.» Onlar sadece, kendilerinin mali-
ki ve i§lerinin dtizenleyicisi olan Rabb'lerine tevekktil edip gtivenirler. i§Ierin-
de O'nu vekil edip, ondan ba§kasmdan korkmazlar ve sadece O'na giivenirler,
O'ndan ba§kasmdan bir §ey istemezler.
Burada oncelikle, Allah hatrrland1g1 zaman, tirperme ve korkma gibi
kalbe ait i§ler zi.krediliyor. Bunun arkas1ndan da organlann yapmas1 gereken
namaz ve zekat gibi konular ortaya atthyor. Ki bu organlar1n yapacag1 i§lerin
dayanag1 da kalbin ilrpermesinden ge9er.
3. «Onlar, namazlarin1» abdest, rtiku ve secdesiyle, tam vaktinde ve
«dosdogru kllan ve kendilerine verdigimiz nz1ktan» Allah i~in «harca-
yanlard1r.» Burada Allahii Tefila'n1n sadece, namaz1 ve zekatI, zikretmesinin
sebebi, bunlarm §antrun yticeligine i§aret ve durumlarm1 peki§tirmek i~indir.
4. «i§te onlar,» yani kalb ve kahb1yla birlikte Allah'1n emrettigini yeri-
ne getirenler, «ger~ek mii 'minlerdir.» Onlar, imanlanna salih amelleri de
ekleyerek geryek imana ula§an kimselerdir. «Rabb'leri katlnda onlar i~in;
dereceler, bagi§lanma ve tiikenmez bir riz1k vard1r.» Onlara ahirette, dtin-
yada i§ledikleri amellerin kar§1hg1 olarak yok ytice derece ve makamlar var-
dir. Bunlar, Allah'm ikramtdrr. Gtinahlan da bag1§lanm1§ olacaktir. Dtinyada
e§i ve benzeri olmayan, ebediyyen bitip tiikenmeyen bir nz1k verilecek onla-
ra.
5. «Onlar1n bu durumu, bir grup mii'minin, kesin olarak istememi~
oldugu halde, Rabb'inin seni, hak ile evinden ~1kard1g1 zamanki durum-
304 RUHU'L-BEYAN Cuz:9

Ian gibidir.» Allahii Teata'n1n onu evinden 91karmas1ndan kas1t, ona Medi-
ne'deki evinden 91kn1asm1 emretmesidir.

Allahii Teala seni, evinden hak ile ~tkardi. Bu durum, Allah'm dinini or-
taya c;1kanp, O'nun dti§manlann1 kahretmek i~indir. Bunun anlam1, Bedir'de
elde edilen ganimetlerin, e§it bir §ekilde sava§anlara dag1ttlmas1dir. Halbuki
onlar, sava§mak maksad1yla Bedir'e gitmekten ho§lanmad1klan gibi, bu gani-
metin de kendi istedikleri §ekilde pay edilmesini arzu etmi§lerdi. 0 insanlarm
bir grubu daha once de, Bedir'e gidip sava§may1 ho§ kar§ilamam1§lard1. <;un-
kti sava§mak, insan tabiatm1n pek ho§ kar§1lamad1g1 bir olaydrr.

Rivayet edildigine gore, Kurey§ kafilesi, btiyiik bir ticaret yapmt§ olarak
~am'dan donrnti§tti. Bunlarm ic;erisinde krrk tane binekli vardi. Ebu Stifyan'la
Amr b. As da bunlardandi. Bu olay, hicretin ikinci y1hnda gec;mi§ti. Cebrail,
bunlann ~am'dan dondliklerini Hz. Peygamber'e haber verince, Peygainber de
mtisliimanlara bildirdi. Bunlann, az insan ve c;ok malla kar§Ua§acak olmalan
ho§lanna gitmi§ti. Yola c;Ikttklannda, bu haber Ebu Siifyan'a ula§tyor ve o da,
Damdam b. Amr el-G1far1'yi kiralayarak Mekke'ye gonderiyor. Bu adama,
Kurey§lileri k1§k1rtmasm1 ve Muhammed'in kervana kar§l geldigini haber ver-
mesini emrediyor. 0 da bunu yap1yor. Bu durum Mekkelilere ula§1nca, Ebu
Cehil Kabe'nin tizerine c;Ikarak : "Ey Mekkeliler! <;abuk olun, c;abuk olun!
Kervanm1z1 ve mallann1z1 elinizden almaya c;ah§1yorlar. Eger onlar Muham-
med'in eline ge<;erse, bir daha asla knrtulamazsm1z" diye bag1nyordu. Daha
soma, Ebu Cehil ve Mekkeliler, seferberlik ilan etmi§cesine yo la <;iklyorlardi.
Birisi Ebfi Cehil'e, kervanm sahil tarafmdan gittigini ve kurtuldugunu soyle-
mi§. Ebfi Cehil de, halk1 Mekke'ye dondiirmti§. Daha sonra da: "Hayir! Ye-
min ederim ki, Bedir'de develeri kesmedik9e, i<;kileri i<;medikc;e ve c;alg1lan-
m1z1 c;almadik9a asla durum boyle olamaz! Btitiin Araplar da, bizim <;ik1§1m1-
z1 i§itmi§lerdir ve hala bizden korkmaya devam eder" diye konu§ur.

Bunun tizerine, Cebrail, Hz. Peygamber (s.a.v.)'e gelerek: "Ey Muha1n-


med! Allahti Tefila sana, iki gruptan birini soz verdi. Ya Kurey§ ya da kervan"
dedi. Hz. Peygamber de ashab1na dant§lP: "Ne dersiniz, Mekke 'den insanlar
ftkzp, bize dogru geliyorlarmt~. Sizin ifin iyz olan kervan m1 yoksa sava§mak
mi? " di ye sorar. Ashab ise : "Bizim i9in kervan, sava§maktan daha iyidir,.
derler. Bunun tizerine Hz. Peygamber'in benzi solar. Hazrec; kabilesinin ba§-
kan1 olan Sa'd b. Ubade ayaga kalkarak : "Ey Allah'1n Rasfilii! Sen i§ine bak
ve nasil bilirsen oyle yap. Allah'a yemin ederim ki, Aden'e kadar ytirtisen, bi-
zim ensardan seni takip etn1eyecek hi<;bir kimse yoktur" diye seslenir. Soma
Ayet: 5-7 ENFAL SURESi/8 305

da Mikdad ayaga kalkar ve : "Ey Allah'm Rasfilti! Allah'1n sana emrettigi gibi
yap. Nasil yapmam1z1 dilersen biz seninleyiz. israilogullar1nm Musa peygam-
bere soylediklerini biz sana soylemeyiz. Onlar peygamberlerine : 'Sen ve
Rabbin gidip sava§m. Biz burada oturacag1z' demi§lerdi. Bizler deriz ki: 'Sen
ve Rabbin gidip sava§In. Bizier de sizinle sava§acag1z'."

Hz. Peygamber giiliimstiyor ve: "Ey insanlar, bana yo/ gosterin" diyor.
11
Bu sozliyle §tiphesiz ensan kastediyordu. Sa'd b. Muaz kalktI ve: Ey Allah'm
Rasulti, sanki sen bizi kasdediyorsun" dedi. Hz. Peygamber de "evet'' dedi.
Muaz da : "Sana inand1k, seni tasdik ettik ve senin getirdiginin gen;ek oldu-
gunu kabul ettik. Sana boylece ahitname veriyoruz. Soziinli dinlemeye ve sa-
na itaat etmeye soz veriyoruz. Diledigin §ekilde yap Ey Allah'm Rasulii ! Seni
hak ile gonderen Allah'a yemin ederim ki, bize §U denizi gosterip ona dalsan,
biz de seninle birlikte denize dalanz. Bir ki§i bile <;ekimser kalmaz. Yann,
dii§manla kar§tla~may1 hi<; yadirgamay1z. Sava§a kar§I <;ok sabrrhy1zdrr. Dti§-
manla kaqila§ma konusunda ise, <;ok sad1k1z. Umulur ki Allah, bizim vas1ta-
m1zla sana, yilztintin gillecegini nasip eder. Haydin bakahm. Allah'1n bereketi
bizimle ola!" dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.) bu duruma sevindi ve Sa'd'in sozil-
ne <;ok ne§elenerek dedi ki: "Allah'm bereketiyle yiiriiyiin bakallm! Size miij-
deler ola! Allahu Tea/a bana, iki gruptan birini soz verdi. Allaha yemin ede-
rim ki §U anda ben, Kurey§in dii§tiikleri yerleri gorur gibiyim."

6. «Hak ortaya ~1kttktan,» ger~ek kendilerine gosterildikten «sonra,


sanki gozleri gore gore olfi.me siiriikleniyorlarm1§ gibi, seninle hak konu-
sunda tartl§1yorlard1.» Bu kimseler, sanki zoraki bir §ekilde oltime gidenlere
benzetiliyor. Halbuki onlar, oliim i§aretlerine bak1yorlar ve tipk1 gozleriyle
gori.iyorlar.

Bu korkulu ve tirperti veren durum, onlann say1ca ve hazuhk olarak az-


hklar1ndan ba§ka bir §CY degildir. Rivayet edildigine gore onlann say1s1, ti9-
ytiz on ti~ ki§i idi. i~lerinde sadece iki tane ath vardi. Bunlar Ztibeyr ve Mik-
dad idi. Yetmi§ tane de develeri vard1. Mti§rikler ise, say1 ve cephane bak1-
m1ndan onlardan kat kat fazlaydi.

7. Ey mti'minler! «Allah size, iki gruptan birinin sizin oldugunu» soz


verdigi zaman1 hat1rlaym. Allah size, boyle «vadediyordu.» Bu iki gruptan
birisi, Ebfi Si.ifyan ve kervan1; digeri ise, Ebfi Cehil ve toplulugunun grubuy-
du. Bu iki gruptan birisinin, sizin emrinize verildigi konusunda size soz veri-
yordu. Sizler, biitlinliyle bu gruba egemen olup, krallarm tilkelerine hakim ol-
306 RUHU'L-BEYAN Cuz:9

duklan gibi, sizler de onlar hakk1nda istediginiz gibi tasarrufta bulunacaktI-


n1z.

«Siz de, kuvvetsiz olan1n sizin olmas1n1 istiyordunuz.» Buda, kerva-


n1n bulundugu gruptu. Yani, silah ve cephanesi olmayan grup. «Oysa Allah,
sozleriyle hakk1 ger~ekle~tirmek, kafirlerin ard1n1 kesmek istiyordu.»
Ytice Allah da, size sava§may1 emretmek sfiretiyle, hakk1 ger9ekle§tirmeyi ve
yiiceltmeyi diliyordu. Boylece de, onlarm bir anda kokiinii kurutacakti.

Bu a.yet: "Sizler, hi<;bir zorlukla kar§lla§madan, baz1 mallar elde etmek


istiyordunuz. Allah ise, dinini yticeltmek, hakki ortaya 9Ikartmak ve size iki
di.inyanm da mutlulugunu vennek istiyordu" anlamma gelmektedir.
8. «Bu, su~lular istemese de, Allah'1n hakk1 ger~ekle~tirmesi ve
bahh ortadan kald1rmas1 i~indir.>> Allahti Tefila'nm boyle dilemesinin yiice
amac1, hak dini ortaya 9Ikar1p, bat1h yok etmekti. Yaptigm1 da bunun i<;in
yapml§, ba§ka bir §ey i9in yapmam1§tlr. "Hakki ger~ekle§tirmek"ten maksat,
hakkm hak oldugunu ortaya koymaktlf. Bunun boyle olmas1n1 §U mii§rikler
istememi§ olsa bile, Allah'm dilegi, boyle olmas1dir. Yani, hakkm ger9ekle§-
mesi, batihn da ortadan kalkmas1drr.
Ayet: 8 -9 ENFAL SURESi/8 307

9. Hani, Rabbinizden yardim dilemi§tiniz de 0 : "Ben size,


pefpe§e bin melekle yardim edecegim" diye cevap vermi§ti.
10. Allah bunu, sadece mujde olsun ve kalbleriniz yatl§Sln
diye yapmi§ti. Yardim, sadece Allah katmdandzr. ~ii.phesiz ki
Allah, azizdir, hakimdir.
11. Hani bir zaman sizi, katindan bir gii.ven olmak ii.zere,
hafif bir uykuya bii.rii.miiftii. Sizi temizlemek, sizden §eytanin
pisligini gidermek, kalplerinizi birbirine baglamak ve ayakla-
rmizi sabitleftirmek uzere, size gokten su indirmi§ti.
12. Rabbin meleklere : " Ben mutlaka sizinleyim. iman
eden/ere destek olun. Kafirlerin kalblerine korku salacagzm.
Siz boyunlar iizerine vurun ve onlarin biitun parmaklarina da
vurun" diye vahyetmi§ti.
13. Bunun sebebi; onlarin, Allah'a ve Rasulune kar§i gel-
meleridir. Kim Allah 'a ve RasQliine kar§l gelirse, Allah 'm ce-
zasi fOk §iddetlidir.
14. ifte size Allah'zn azabi! Tadin bakalim onu! Kafirlere
bir de cehennem azabi vardir.
308 RUHU'L-BEYAN Ci.'tz:9

9. «Hani, Rabbinizden yard1m dilemi§tiniz de 0: 'Ben size, pe§pe§e


bin melekle yard1m edecegim' diye cevap vermi§ti.» Rabbinizden, yard1m,
tistiinlilk ve zafer dilediginiz zaman1 hatrrlay1n. Onlar, sava§1n ka~1mlmaz ol-
dugunu anlaymca, Allahti Teala'ya dua etmeye ve: " Ey yard1m dileyenlere
yard1m eden Allah1m1z! Bize de yard1m eyle!" di ye yalvarmaya ba§lann§lar-
d1.

Hz. 6mer'den §6yle rivayet edililir : Peygamber Efendimiz, say1s1 bin


ki§i olan mti§riklere ve say1s1 ti~ ytiz on ktisfir olan mi.i'minlere bakt1, k1bleye
dondii, ellerini uzatt1 ve : "Ey Allah'tm! Bana soz verdigini yerine getir! Ey
Allah'zm! Eger bu topluluk helak olursa, yeryuzunde sana ibadet eden kal-
maz!" diye dua etti ve bunu stirekli tek.rarlad1. Derken, tizerine alm1§ oldugu
elbise yere dti§tii. Ebfi Bekir de bu elbiseyi ahp, tekrar omuzlanna attt ve Hz.
Peygamber (s.a.v.)'e dedi ki: Ey Allah'1n Peygamberi! Rabbinden istedikle-
0

rin yeter artik.. 0, sana soz verdigini mutlaka yapacaktrr." C3>

Bu yardrm dileme, Hz. Peygamber'den ve mti'minlerdendi. <;unkti Hz.


Peygamber dua edip yalvarm1§tl, mti'minler de ona amin derni§lerdi. Bunun
tizerine Allah onlara bin melekle yard1m etmi§, daha sonra meleklerin say1s1
ti~ bin olmu§, soma da be~ bin olmu§tU.

10. «Allah bunu, sadece miijde olsun ve kalpleriniz yatl§SID diye


yapm1~ta. Yard1m,' sadece Allah katlndandir.» Allahti Teala, dogrudan dog-
ruya melekler indirmek sfiretiyle, sizlere yardun etti. Size yap1lan bu yard1m,
herhangi bir §ey i~in degil, sadece size bir miijde olsun diyedir. Yani bundan
kas1t, sizin zafere ula§acag1n1z1 mtijdelemek ve sizin kalblerinizin tatmin ol-
masm1 temin etmektir. Boylece de, sizin azhgm1zdan dolay1 kalbinizdeki iir-
perti ve gii~siizlilk duygusu giderilmi§ olur.

Meleklerle yard1mm "sadece mtijde olsun ve kalpleriniz yatI§Sin," di ye


kay1tlanmas1, meleklerin sava§a kat1lmay1p, sadece mti'minlerin kalblerini
takviye ve onlarm say1sm1 ~ok gostermek olduguna i§aret eder. Allahii Tefila,
melekleri sava§ i~in gondermi§ olsayd1, bir tek melek bile yeterdi. Sadece
Cebrail bile, kanadmdaki bir tek tiiyle, Lilt kavminin yedi kentini helak etmi§-
ti. Bir tek sesle, Semud kavminin tilkesini alt list etmi§ti.

Haddad!: "Bu gorii§, ayetin zahiri anlam1na daha yakindir" der. Bir riva-

3- Tinnizi rivayet etmi~tir. Bkz. Suyfiti, Eshah'un-Nuzul, s.106.


Ayet: 9 - 10 ENFAL SURESi/8 309

yete gore de melekler, Bedir sava§tnda 9arp1§mt§lar. Ahzap ve Huneyn'de ise


~arp1§mam1§lardrr.

Bir adanun §Oyle dedigi rivayet edilir : "Bedir sava§tnda, mti§rik bir
adam1n boynunu vurmak i~in, kendisini izliyordum. K1hc1m kendisine kadar
uzanmadan once, kafas1 ontime dli§iiverdi."
Ger~ek yard1m ve zafer, sadece Allah katindandir. Bu ise, sebepler yo-
niinden hi9bir ortag1 olmaksizm Allah taraf1ndan yap1lan yardrmdir. Melekle-
rin yard1m1 ve sava§anlarm ~ok olmas1na gelince, bu konuda onlar1n hi~bir te-
siri yoktur. Onlardan ne zafer iin1idi beklenir, ne de olmaymca limit kesilir.
Bir beyitte §6yle soylenir:

Yardim ve zafer, donalllmi§ ordularla degil,


Allah'1n mutluluk ve ba§art ihsaniyladir.

«~iiphesiz ki Allah, azizdir, hakimdir.» Allah, oyle azizdir ki, onun


verdigi karara kimse galip gelemez ve O'nun htikmtine de kimse itirazda bu-
lunamaz. 0 Allah, oyle bir hikmet sahibidir ki, hikmetin ve maslahatm geregi
neyse onu yapar.
Bilmi§ olunuz ki, bizler gormesek bile, melekler yardrma ko§arlar. Yiice
Allah huzur indirir. Bu huzur, dii§manla kar§tla§tld1gi zamanki kalb rahathg1-
drr. 0 esnada kalb, ruh, l§lk ve gticti toplamt§ olur. Bununla korkan kimse tes-
kin olur, tiztintiilil kimse ise, teselli bulmu§ olur. Bu durumlar, baz1 hallerde
ve olaylarda goztikmezler. <;iinkil Allahti Teal§. bunu, gafil kimselerin goziin-
den saklami§tlr. Bu durum da Allah'1n ytice hikmetinin bir geregidir. Bu tip
olaylar, a§amah olarak her \:agda gortilebilir. Onun i~indir ki, bu devirde, baz1
seferlerde zafer gortinmez. Denir ki, "Ey Kafirler! Gtinahkarlan oldlirtin ba-
kahm!"

Hz. Ali'ye : "Hz. Ebfi Bekir ve Omer'in halifeligine bak, bir de senin ha-
lifeligine bak. Senin halifeligin hep slkmtdarla ge~iyor. Bunlar hi~ mukayese
11
edilir mi? demi§ler. Hz. Ali de bunlara : "Omer ve Ebfi Bekir'in, ben ve Os-
man gibi yard1mcdari vardi. Benim ve Osman'm yard1mcilar1 ise, sen ve senin
gibileridir" cevabm1 vermi§tir.
Mticahidin yapmas1 gereken §ey, Rabbinden yardllll isteyip, O'na yal-
varmas1drr. TtpkI ashab1n yalvard1g1 gibi. Allahti Teala, ancak boyle zaferini
310 RUHU'L-BEYAN Ciiz:9

gosterir. Ve yine bilmi§ olunuz ki, sozlerin en dogrusu, Allah'tn ve O'nun


peygamberinin sozleridir. 0, soz vermi§ ve yard1m1n1 ula§tJ.nru§tlr. Senin ya-
pacagm §ey, iman1n1 kuvvetlendirmendir.
~eyh Muhyiddin §Oyle der: "Bizim ileri gelenlerimizden bir tanesi, ciiz-
zam hastahg1 ile imtihana tabi tutuldu. (Bu hastabga yakalanmaktan Allah'a
s1gnnnz!) Onu goren bi.itiin doktorlar, bu hastahgm §ifas1 olmad1gm1 soyledi-
ler. Hadis filimlerinden olan birisi bu hastay1 gordti ve yi.ice bir hadis'e iman1
tam oldugu ic;in hastaya dedi ki: 'Ey adam! Neden tedavi olmuyorsun?' Hasta
ise: 'Doktorlar, bu hastahgm §ifas1 olmad1gm1 soyltiyorlar' cevabm1 verdi. Bu-
nun i.izerine hadis bilgini: 'Doktorlar yalan soyltiyorlar. Hz. Peygamber
(s.a.v.) daha yiice bir doktordur. 0 ytice Peygamber, habbetii's-sevda'nm (~o­
rek otu) bi.itiin hastahklara iyi geldigini soyliiyor. <4 ) Senin hastahgtn da bu
hastaltklardan birisidir' dedi ve bal ile c;orek otu istedi. Bunlan birbirine kan§-
tlnp, hastan1n bi.itiin bedenine, ytiziine, ba§1na ve ayaklanna kadar her yerine
siirdii. Bu kar1§1mdan biraz da hastaya yedirdi ve bir zaman bekledi. Daha
sonra bedenini ytkad1 ve bu kart§lffil bedenden temizledi. Bunun iizerine, be-
denin eski derisi degi§ti ve yerini ba§ka bir deri aldi. Boylece, hastahg1 iyile§-
mi§ ve eski haline donmi.i§ oldu. Ondan sonra da, biitiln doktorlar ve insanlar,
hadis bilgininin bu hadise olan imaruna hayran kaldilar. 0 §ahts, her yakalan-
d1g~ hastahkta, bu 'iorek otunu (Habbetii's-sevda) kullanudi. Goz hastahkla-
rmda bile. Gozti agi'lymca, gozilne bunu stirme gibi ~ekerdi ve derhal iyile~ir-
d1.. "
11. «Hani bir zaman sizi, kat1ndan bir giiven olmak iizere, hafif bir
uykuya biirilmii§tii.» Rivayet edildigine gore Hz. Peygamber (s.a.v.), asha-
b1yla birlikte, ayaklar1n1n ktzil kumlara gomiildiigi.i bir kum tepesine varm1~
ve o gece de, orada gecelemi§ ve susuz bir §ekilde uyumu§lardt. Mi.i§rikler de,
onlardan hayli uzak bir yere varmt§ ve orada geceleyerek uyumu§lardi. Uyan-
d1klannda, bir\:ogu cenabet olmu§tU. Sulan da yoktu. $eytan onlann §ekline
girmi§ ve onlara vesvese vererek demi~ti ki: "Sizler, haklt oldugunuzu ve Al-
lah'm dostlar1 oldugunuzu iddia ediyorsunuz. Cenabet olmaruza ragmen, ab-
destsiz namaz k1hyorsunuz. Eger hakh olmu§ olsaydm1z, suya yak.in olma ko-
. nusunda, mti§rikler sizden ileri ge9emezdi ve bu konuda size tisttin gelemez-
lerdi. Susuzlugun sizi zay1f dti§tirmesinden ba§ka ne bekliyorsunuz arttk? On-
lar iizerinize gelerek boyunlar1n1z1 vururlar ve istediklerini oldiirtirler. Sonra
da, geriye kalanlar1n1z1 Mekke'ye stirerler." Bunun tizerine 9ok tiziildiiler.
4- Buhari, Ttb; Muslim, ibn Mace, Ahmed b. Hanbel rivayet etmi§lerdir.
Ayet: 11 ENFAL SURESi/8 311

Ytice Allah da onlara, geceleyin bir yagmur ihsan ederek, vadide sular ak1tt1
ve vadi sularla doldu. Mtisltimanlar ylka:nd1lar, abdest alddar, i~tiler ve hay-
vanlanna ic;irdiler. Yanlanna havuzlar yaptilar, kumlar sertle§ti ve bulunduk-
lan yer katila§tI. Art1k ylirtirken ayaklar1 kaymadi. Seytan1n vesvesesi gitti,
nefisler huzura kavu§tu, kalbler kuvvetlenip, sonraki gt.in ivin sava§a hazrr ha-
le geldi. Bu olay tizerine : "Hani bir zaman sizi, kat1ndan bir guven olmak
uzere, ha/if bir uyku buriimu~tii" ayeti indirildi.

Ey mti'minler! Allahii Teala'n1n sizi, hafif bir uykuya btirtidiigii zaman1


hatirlaym. 0 hafif uyku, sizi tamamen uykuya daldirmadan onceki ilk uyku-
dur. Sizi hafif bir uyku kaplad1 ve Allah'tan bir giivence olmak tizere, hafifc;e
uyuyakaldm1z. Bu uyku, bir yorgunluk ve zay1t11k uykusu degildi.

ibn Mes'fid der ki : "Sava§ zamarunda ntias (hafifce uyku), Allah tara-
f1ndan ikram edilen bir gilvencedir. Bu durum, namazda olursa §eytandandrr."

Hasan el-Basri de §6yle der : "Seytanm, ka§1g1 ve stirmedenligi vardir.


Ka§1g1 yalan, siirmedenligi ise, zikir esnasmda uyumadrr."
«Sizi temizlemek, sizden ~eytanan pisligini gidermek, kalblerinizi
birbirine baglamak ve ayaklar101z1 sabitle§tirmek iizere, size gokten su
indirmi§ti.» Boylece, yagmur yagdrrmak sfiretiyle indirilmi§ olan bu su ile
y1kanir, maddi ve manevi kirlerden temizlenirsiniz. Seytan1n size vermi§ ol-
dugu vesvese pisligi de giderilmi§ olur. Onun verdigi vesvese, sizi susuzlukla
korkutmakt1.

Denilir ki: "Seytanin pisligt'nden kas1t, ihtilam olmak suretiyle,


mti'minlere bula§an cenabet olma durumudur. Cenabet olma durumu, insanla-
ra ~eytan1n vermi§ oldugu bir durumdur. Onun hile ve vesvesesidir. Yine Al-
lahti Teala ltituf ve ihsan1 ile sizin kalblerinize gti9 veriyor, imanm1za gliven
katiyordu. Boylece, kalbler gtiven doluyordu. indirilen bu yagmur sular1yla
da, onlar1n ayaklar1 sabitle§iyor, kumlara batip dil§mekten kurtuluyorlard1.

Ayet-i kerimede, suyun nimet oldugu, avhktan, susuzluktan korkman1n


§eytan1n vesvesesinden oldugu ac;1klan1yor. Ki§inin tevekkillti kuvvetli olursa,
onun ic_;in, varhk da, yokluk da ayn1dir. <;iinkil, Allahti Tefila'n1n isimleri ara-
s1nda "Halik" ve "Razik" (yarat1c1 ve nz1k verici) isimleri de vard1r.

Derler ki, aslarnn avhga olan sabn ve suya olan ihtiyacmm azltg1, diger
y1rtic1 hayvanlarda yoktur. Ba§kas1n1n av1n1 yemez. Kendi avm1 yeyip doy-
312 ROHU'L-BEYAN Cuz:9

duktan sonra, kalan1 birak1r. Art1k buna geri donn1ez. Yemekle karm dolunca,
buna raz1 olur ve kopegin yalad1g1 kaptan ic;mez. Mii'min de, bu gibi konular-
da aslandan daha a§ag1 olmamah.
Ki§inin, halini giizelle§tirmesi ifin 9ah§masz gerekir,
Zaman ona yardtm edecek degildir.

12. «Rabbin 1neleklere : 'Ben mutlaka sizinleyim. Iman edenlere


destek olun.» diye vahyetmi§ti. Kalblerine gti~ verecek olan kalabahkhguuz-
la ve onlara mtijdeler vermek sfiretiyle, iman edenlere destek verin. Destek
verme (tesbit), sava§ alan1nda sebath davranmak suretiyle tahammtil goster-
mek, sava§manm vermi§ oldugu zorluklara kar§t koymaktrr.
«Kafirlerin kalblerine korku salacag1m.» Kafirlerin gontillerine,
mti'minlerin korkusunu salacag1m. «Siz boyunlar iizerine,» yani list tarafla-
rma «vurun.» Kio kts1mlar, bogazlanma yerleri ve kafalandu. Burada Alla-
hti TeaHi, boyunlar1na vurulmas1m emrediyor. <;unkii boyun, bedenin en list
ktsm1du, oldi.irme yeridir. «Ve onlar1n biitiin parmaklar1na da vurun.'»
Ayette ge9en "benan" kelimesi, parmaklar ve diger organlar anlam1na gelir.
Buradaki mana: "Rabbin size onlar1n, yukar1dan a§ag1 btittin organlanna vu-
run «diye vahyetmi§ti.» demektir. Vahy, gizli bir §ekilde nefse attlan
fl

manadir. Durum bu olunca, ayete §6yle anlam veririz: "Ey Muhammed! Al-
1
lahil Teala n1n, meleklere: "Ben yardzm, tevfik ve inananlan destekleme hu-
susunda sizinle beraberim, onlardan sakrn korkmay1n." diye vahiyde bulun-
dugu zaman1 hat1rla.
13. «Bunun sebebi; onlaran, Allah'a ve
Rasu.liine kar~1 gelmeleri-
dir.» Bu dovme, oldtirme ve cezalandirma, onlara mahsustur. <;unkti onlar,
Allah'a ve O'nun peygamberine kar§1 gelmi§lerdi. Kesinlikle yenemiyecekle-
"
rini yenmeye 9ab§IDI§lar ve meydan okumu§lard1. Ayetteki "§akka" kelimesi
"§lkk" kelimesinden ttiremi§tir. ~Ikk, taraf demektir. <;unkii onlar, milsliiman-
lar1n kar§ts1na ges:ip, kar§I bir taraf olu§turmu§lard1. Kulun, dtinyada ve ahi-
rette kazanmt§ oldugu mutluluk ve s1k1ntl, kulun oradaki kazanc1na bir giri§
mesabesinde olur.
Her «kim Allah'a ve Rasuliine kar~1 gelirse,» O'nun dostlar1na ve
peygamberlerine kar§I ~tkarsa, i§te bunlar iyin, «Allah'1n cezas1 ~ok ~iddetli­
dir.»
Ayet: 12- 14 ENFAL SURESi/8 3 13

14. «i§te size Allah'1n azab1! Tadio bakahm onu! Kafirlere bir de
cehennem azab1 vard1r.» Sizin i9in Al1ah'1n takdir buyurdugu bu htila.nii ta-
d1n. Cezan1n ger~el<le§mesi hemen olacaktir. Cehennem azab1 ise, daha sonra
olacaktir. Dtinya azab1 hakkmda: "Tadtn bakallm onu!" denmi§tir. <;unkii az
tadmak, bir §ey ifade eder. Kafirlere isabet eden dovme, esir alma ve oldilrme
gibi §eyler, onlann ahirette kar§lla§acaklan azaba nisbetle bir tad1mh.ktir.
ibn Abbas (r.a.)'dan rivayet edilmi§tir. 0 §6yle anlahr : "Hz. Peygam-
ber'in ashab1 saflarnn dtizeltti, sancaklann1 onlerine ald1 ve konmas1 gereken
yere koydular. Hz. Peygamber de orada devesinin iizerinde durdu, Allah'a dua
edip yard1m istedi. Sag taraflar1ndan Cebrail 500 ki§iyle, sol taraftan da Mi-
kail 500 k.i§iyle iniverdi. Allahti Tefila kafirlerin kalblerine korku saldi. Sonra
da, mtisltimanlar mli§riklere bir hamle yap1p, Allah'm izniyle onlar1 yendiler.
Hz. Peygamber de bu mutlu kimseler ivin : 'Allahu Teala, Bedir ehlinin bu
haline muttali oldu ve dilediginizi yapm, artik sizi ba¥i#adtm' buyurdu de-
. II
d I.
314 ROHU'L-BEYAN Ctiz:9

15. Ey iman edenler! Toplu hal.de kafirlerle kar§tla§tzginiz


zaman, sakm onlara arkamzi donmeyin!
16. Sava§ ifin taktik kullanan veya bir ba{ka gruba katilan
dt§inda, ifinizden her kim, oyle bir giinde diiJmana arkasini
donerse, Allah 'in gazabina ugrami§ olur. Onun vanp kalacaffe
yer cehennemdir. 0 ne kotii bir yerdir!
17. Onlari siz oldiirmediniz, fakat Allah ol.durdii. Attigin
zaman da sen atmadin, Allah atti. Ve bunu, mu'minleri kendi
katindan giizel bir imtihana tabi tutmak ifin yapti. $iiphesiz ki
Allah, fOk iyi i§iten ve fOk iyi bilendir.
18. i§te durumunuz! Gerfekten Allah, kafirlerin tuzagini
giifsiiz kilar.

15. «Ey iman edenler! Toplu halde kafirlerle kar~da§tig1n1z zaman,


sak1n onlara arkan1z1 donmeyin!» Burada ayetin ashnda ge~en "zahf' keli-
mesi; "arkas1 lizerine silriinerek yiirlime" anlam1na gelir. Bebeklerin, la~lan
iizerine yava§~a siiriinerek yiiriimelerine de "zahf' denir. Bu ayette de, ordu-
dan soz edilirken ayn1 kelime kullarulnn§tlf. <;unkii bu ordu, kalabahk bir or-
dudur ve dii§mana yoneldigi zaman da, sanki siiriinerek yalda§maya ~ah§1yor
gibi gortinmektedir. Durum boyle olunca, ayeti §U §ekilde anlamak mtimktin
olur : Sizin say1n1z az, dil§man ise 9ok fazla iken onlarla kar§I kar§1ya geldi-
giniz zaman saktn ka~maym! Onlar1 kar§Ilay1n ve sava§~Ilanruzla birlikte, sa-
va§m onlarla!
Ayette, "zahr-sirt" kelimesi yerine, "el-edbar-arka" kelimesi kullanil-
m1§tlf. Buda askerden ka9may1 ay1planacak ve yenilgiye ugramay1 da 3§ag1-
hk bir durum olarak gormektir.
16. «Sava§ i~in taktik kullanan •••» 0 glin, dti§manla kar§tla§ma ve sa-
va§ma an1nda, taktik kullanmak i~in arka yevirme iki tilrlti olabilir. Ya bu
gruptan daha onemli bir di.i§man grubuyla sava§maya yonelmek iyin olur, ya
da, dii§man1 aldatmak ve taraftarlar1 aras1ndan 9Ikarmak, ard1ndan da yaln1z
ba§1na veya mevzide bulunan arkada§lar1yla hiicuma ge~mek gayesiyle o dti§-
mana yenik dii§tiigilnti gostermek ilzere geri yekilmek §eklinde olur. Bu, bir
sava§ taktigi ve hilesidir.
«Veya bir ba§ka gruba katdan d1§1nda...» Yani, bir ba§ka mti'min top-
luluga katilmak iizere dii§mana arkas1m c;:evirir ve o mti'min topluluk yanmda
Ayet: 15 - 17 ENFAL S0RESi/8 315

sava§ir. Bunun dt§mda dti§mana arka 9evrilmez. Bu iki durumun d1§1nda sa-
va§ meydanmdan geri ~ekilmek haramdrr.

Bu iki durumda geri ~ekilmek, ger9ekten yenilgi olmay1p, sava§a hazir-


lanma ve gi.i9 kazanmad1r. Bu iki durumun d1§1nda «i~inizden her kim, oyle
bir giinde dii§mana arkas1n1 donerse, Allah'1n gazab1na ugram1~ olur.
Onun var1p kalacag1 yer cehennemdir. 0 ne kotii bir yerdir!» Bu iki se-
bep d1§1nda dii§mana srrt ~eviren, Allah'1n ~ok bilyilk bir gazab1na ugramt§
olur. 0 kimsenin ahiretteki varacag1 yer ise, cehennemdir. Cehennem, onun
kac;mas1nm bedelidir. Ayette ge~en "me'va" kelimesi, insan1n var1p s1g1nd1g1
yer anlamm1 ta§rr. Oras1 ne koti.i bir Vart§ yeridir. Bu, cehennemdir.

Bu ceza, her ne kadar gorilni.irde kafrrlerle kar§1la§tld1g1 zamanda, onla-


ra s1rt ~eviren herkese §amil gibi ise de, dii§manm, mtisliimanlardan 9ok daha
fazla olmamas1 durumunda ge~erlidir. \:iinkii bir ba§ka ayet-i kerimede: "Al-
lah , §imdi sizden yuku hafifl.etti. <;unkii, sizde zaaf oldugunu biliyordu. Al-
lah'zn izniyle, sizin yuz tane sabirli ve metanetli kimseniz, iki yiiz ki§iyi yener.
Sizin bin ki~iniz de iki bin ki§iyi yener" (Enfal: 66) buyurulmu§tur.
ibni Abbas (r.a.) der ki : "09 kat dli§mandan ka9an ka~mam1§ olur. iki
kat dii§mandan ka\:an ise ka9nu§ olur." Yani haram i§lem~ olur.

Sava§ meydan1ndan ka9mak, btiytik gtinahlardandir. ilim adamlan, bii-


yiik gilnahlann say1s1n1 yetmi§e kadar saym1§lardir. Sava§ halinde olan ordu-
dan ka9mak da, onlardan biridir. Bu durum, miisliimanlarla dii§manm say1s1
e§it, ya da dii§manrmn iki kat oldugu zamanlardadir. Bu ve buna benzer §ey-
ler, milsltimanlar arasmda kotti say1lan §eylerden olup Allah'a ve dine kar§1
i§lenmi§ bir cinayettir. Gtinahlarrn biiyiiklerindendir ve bu kimsenin, §ahitlik
yapmast kabul edilmemektedir.

Akllh kimsenin yapmas1 gereken de, sava§a cesur bir yiirekle kattlmak-
tlr. Bilmelidir ki, korkunun eceli geciktirmesi irnkans1zdrr. Sava§a katilmak,
hi9bir kimsenin oltimtinti one almaz.

17. Bedir giintinde, dii§manlar1 oldtirmekle gurur duymaktaslillZ. Halbu-


ki, «Onlan siz oldiirmediniz.» Biliniz ki, onlar1 kendi kuvvet ve gticiintizle
oldtirmediniz, «fakat Allah oldiirdii.» Size yard1m etmek, sizi onlara ege-
men k1lmak ve kalplerine korku ve deh§et salmak sfiretiyle, onlar1 Allah ol-
dtirdii.
316 RUHU'L-BEYAN Ciiz:9

Rivayet edildigine gore, arkasmda sa.klanmt§ olduklan kum tepesinden


aynlarak, vadiye gelen Kurey§lileri goren Hz. Peygamber (s.a.v.) §6yle der :
"Ey Allah1m! Bunlar, kibir ve gururlanyla oviinerek gelen ve senin peygam-
berini yalanlayan Kurey~lilerdir. Ey Allah1m! Senden, bana soz verdigin §eyi
istiyorum!" Hz. Peygamber daha sonra, yerden bir avu9 toprak alarak onla-
nn yuziine dogru atar ve : "Yiizler (irkinle~ti" der. Bu toprag1n, gozlerine ve
burunlanna isabet etmi§ oldugu mii§riklerden hepsi yenilgiye ugram1§hr.
Mti'minler de bunlar1 takip etrni§, bir k1sffiln1 oldiirmti§, bir k1sm1n1 da esir al-
mt.§tir.
Ey Muhammed! «Athg1n zaman da» ger9ekten «sen atmad1n.>> Goril-
nli§te sen atar gibi gortindtiysen de -9iinkti atmak, be§erin yapageldigi eylem-
ler cinsinden §eylerdir- ger9ekte «Allah att1.» Allah, bu toprak par9alarm1,
mti§riklerin gozlerine ula§tud1 ve onlar yenildiler. Sizler de, onlar1 peri§an et-
tiniz. Buradaki "atma" eylemi, §ekil olarak Hz. Peygamber taraf1ndan ger-
9ekle§tirilmi§tir. Ashnda ise, bunu yapan Allahti Tefila'd1r. Bir kimsenin, bir
avu9 toprak atmas1yla, btitiin dii§manm gozlerinin kor olrnas1 ve mahvolmala-
n be§erin yapabilecegi bir §ey olamaz. Dti§manm oldiirtilmesi sebeplerini var
eden Allah'trr. Meleklerini indirerek Miisltimanlann yard1m1na ko§IDU§tur.
Kafirlerin kalbine korku salmt§, mti'minlerin gonltinti de kuvvetlendirmek
sfiretiyle sebepler lahp, boylece istegini gerc;ekle§tirmi§tir.

«Ve bunu, mii'minleri kendi katindan giizel bir imtihana tabi tut-
mak i~in yaph.» Boylelikle, yiice Allah, kendi katmda bulunan §eylerden
sevgili kullanna ikram edecek ve onlar1 gtizel bir §ekilde ve c;ok btiyiik odtil-
lerle odiillendirecektir. Onlara zafer ve ganimet bah§edecektir.

Bu ayetin gortintirntinden, mii'minlerin bir takim bela ve musibetlere ug-


rayarak c;ile c;ekecekleri degil, birtakrm §eylerle denenmeye tabi tutulacaklari
anla§1lmahdrr. Bela kelimesi, nimet ve ktilfet anlamma gelir. Bu beia, sabn
olc;mek i\:in kiilfet, §tikrii olc;mek ic;in nimet olarak da kar§1rn1za 9ikabilir. Her
iki durumda da deneme gayesi ta§ir.

«~iiphesiz ki Allah, ~ok iyi i§iten ve ~ok iyi bilendir .» Allahii Tefila,
onlarm yardrm istemelerini ve dufilann1 c;ok iyi i§itir. icabet etmek ic;in gerek-
li olan durum ve niyetlerini de c;ok iyi bilir.
18. «i§te durumunuz!» Burada, mti'minlerin gtizel bir imtihana tabi tu-
tulduklarma i§aret edilmektedir. «Ger~ekten Allah, kafirlerin tuzag1n1 gii~­
siiz kdar.» Maksat mii'minleri gtizel bir §ekilde denemek, kafirlerin tuzakla-
Ayet: 17- 18 ENFAL SORESi/8 317

nn1 gti~stiz hale getirmek ve hilelerini bo§a 91karmaktir. Ayetten anla§dd1g1na


gore, buradaki etki Allah'tandu, kul ise bu etkinin aleti, yani arac1dir. Onun
i~indir ki ki§i, kendisini ve yapmI§ oldugu i§i begenip gurur ve kibire kap1l-
mamahdrr. ·

Hz. isa (a.s.) §6yle demi§tir : "Ey Havariler toplulugu! Nice kandiller
vardrr ki, onu basit bir rilzgar sondtirmti§ttir. Nice ibadet eden kul vardu ki,
onu da birazc1k kendisini begenme fesada ugratm1§t1r."

Aktlh kimsenin yapmas1 gereken §ey, yaptig1 amelin basitligini ve azh-


g1n1 gorebilmek, Allah'1n kendisine olan ltitfunun, kendi amelinden daha §e-
refli oldugunu farkedebilmek, Allah i~in ge~ersiz olan bir fiili i§lemekten sa-
k1nmak, Allah'1n nzasmdan ba§ka bir §ey i§lememektir. Aksi halde, elde et-
mi§ oldugu deger de gidiverir. Elinde olan deger, liradan kuru§a doner. Bunun
durumu §Una benzer: Bir salk1m tiztimtin pazardaki fiyatl bir daniktir. (Danik,
bir para birimidir.) Bu tizlimti birisi krala hediye etmi§ ·olsa, 0 da bunu bege-
nirse buna kar§thk olarak, kendisine bin dinar verir. Boylece, bir tanenin de-
geri bin dinar olur. Kral bunu begenmemi§ olsa veya kendisine geri verse de-
geri a§ag1 dti§er. Danikten de a§ag1 olur. Bizlerin is:erisinde bulundugumuz
durum da buna benzemektedir.
318 RUHU'L-BEYAN Ci.iz:9

19. Eger fetih istiyorsaniz, i§te size fetih geldi. Eger vazge-
ferseniz, o sizin ifin daha hayzrlultr. Eger tekrar sava§a do-
nerseniz, Biz de yardima doneriz. Grubunuz fOk bile olsa, siz-
den hifbir §eyi savamaz. <;unkii Allah, mii'minlerle beraber-
dir.
20. Ey iman edenler! Allah'a ve rasuliine itaat edin! i§itti-
giniz halde ondan yiiz fevirmeyin!
21. i§itmedikleri halde, "i§ittik" diyenler gibi olmayzn!
22. Gerfekten de Allah katinda, yeryiiziinde yiiriiyen canli-
larin en kiitiisii, akillarini kullanmayan sagir ve dilsizlerdir.
23. Eger Allah, onlarda bir lulyir oldugunu bilseydi, onlara
mutlaka i§ittirirdi. Allah onlara i§ittirseydi bile, yine de yiiz fe-
virirlerdi. .Onlar zaten yiiz feviricidirler.

19. Ey kafirler! «Eger fetih istiyorsan1z...» Buradaki hitap Mekkelile-


redir ve onlan a§ag1lama ifadesi ta§1maktadrr. <;iinkii onlar, Bedir'e \:lkacakla-
n zaman, Kabe'nin ortiilerine tutunmu§ ve: "Ey Allah'1m! iki ordudan en yti-
cesine, gruplardan en dogrusuna ve topluluklarm en iistiiniine yard1m et!" di-
ye yalvarnu§lardi.
Rivayet edildigine gore Ebfi Cehil, Bedir giinti §6yle demi§ : " Ey Al-
lah'1m! iki topluluktan en faziletlisine ve zafere en layik olana yard1m eyle!
Ey Allah'1m! Hangimiz en ~ok akrabalar1ndan uzak duruyorsa ve toplulugu
bozuyorsa onu mahveyle!" Boylece o, aptalhg1ndan dolay1 kendi aleyhine
beddua etmi§ti.
Ey Mekkeliler! Eger iki ordudan, tisttin olan1n1n zaferini istiyorsan1z,
«i~te size f etih gel di.» Dstun olan1 zafer elde etti. Halbuki siz, kendinizin iis-
ttin oldugunuzu iddia ediyordunuz. Buradaki ''fetih" kelimesinde, onlar1 a§a-
Ayet: 19-22 ENFAL SURESi/ 8 319

gilama, alay etme, yenilgiye ugrahp kahretme ve rezil etme vardlf.

«Eger» inkarc1hktan ve Hz. Peygamber'e dti§manhk etmekten «vazge-


~erseniz, O>> vazgec;me durumunuz «sizin i~in,» zorlugunu tatm1§ oldugunuz
sava§tan «daha hay1rhdir. Eger tekrar sava§a donerseniz, Biz de» mti'min-
lere «yard1ma doneriz.» Toplad1g1n1z ve de kendilerinden yard1m istediginiz
«grubunuz» say1 bak1mmdan «~ok bile olsa, sizden hi~bir §eyi savamaz.
<;iinkii Allah, mii'minlerle beraberdir.» Zaferi onlara verir, yard1m1 onlara
yapar.

Ayet-i kerime'de, kurtulu§ ve ba§ann1n, ytice Allah'a inanmakta ve


O'nun em.irlerine teslimiyette olduguna dair i§aretler vard1r. Batthn sonu ise,
izmihlale ugray1p yok olmaktir. Biraz gecikmey le bile olsa.
Mutlulugun gozleri seni gozetlediginde uyu,
r;unku o zaman butun korkulardan emin olursun.
20. <<Ey iman edenler! Allah'a ve Rasuliine itaat edin! I~ittiginiz hal-
de ondan yiiz ~evirmeyin!» Ayette gec;en "ondan" kelimesi,
11
"Rasfilullahtan anlammad1r. "O ikisinden" ifadesi kullanilmami§tlr. <;unkti
Allah'a itaat, O'nun Rasulilne itaattan ge9er. Halbuki sizler, kendisine itaat
edilmesinin gerekli oldugunu soyleyen Kur'an'1 i§itiyorsunuz. Ona muhalefet
etmeyi yasaklayan ogtitleri de dinliyorsunuz.

21. Emir ve yasaklara muhalefet ederek, «i~itmedikleri halde, 'i~ittik'


diyenler gibi olmay1n!» Onlar, kabul etmemek ve ytiz ~evirmek i~in boyle
soyliiyorlar. Tipk1, "i§ittik ve kar§I geldik" diyen kMirlerle, dilleriyle inand1k-
lar1Il1 soyledikleri halde, kalpleriyle yalanbyan mtinaflklar gibi.

22. «Ger~ekten de Allah katlnda, yeryiiziinde yiiriiyen canhlar1n en


kotiisii, akdlar1n1 kullanmayan sag1r ve dilsizlerdir .» Allah'1n hiikmtine
gore, yer yiiziinde hareket edenlerin veya hayvanlartn en kotiisii, hakk1 duy-
mayan sag1rlar, onu konu§mayan dilsizlerdir ki, onlar ak1llarm1 kullanm1yan-
lar, ak1llanyla hakk.1 bulam1yanlardir. Allahil Teala, bunlar1 hayvanlardan
saymt§ ve onlan hayvanlar1n "en ~erlileri-en kotiileri" olarak nitelemi§tir.
Bunun sebebi, onlara ozellik kazand1np ve onlan faziletli k1lan ki§iliklerini
iptal etmektir. Onlann, ak1ls1zhkla vas1fland1nlmalanna gelince sagir ve dilsi-
zin akh olsa, baz1 §eyleri anlayabilir ve boylece baz1 isteklerini elde edebilir.
Eger akhn1 da kaybetmi~ olursa, i§te buras1, §errin ve fenahg1n en son nokta-
s1drr.
3 20 RUHU 'L-BEYAN Cuz:9

23. «Eger Allah, onlarda bir hay1r», hayir cinsinden bir §ey «oldugu-
nu bilseydi, onlara mutlaka i§ittirirdi.» Onlar da, Rasfiltin ger9ek oldugunu
kabul eder, ona itaat eder ve ona inanulardi. Fakat onlar hayirdan uzak olduk-
lar1 i9in Allahii Teala, onlarda bu ttir bir haytr gormedi. Onlarda, hayir adma
hi9bir varhk gortilmedigi, "Allah onlarda bir haylr oldugunu bilseydi" §ek-
linde ifade edilmi§tir. <.;unkU bu ifade, onlarda hayrr olmad1gm1 daha a9lk bir
§ekilde anlatmaktadrr. «Allah onlara i§ittirseydi bile,» i§itmi§ olduklar1 hak-
tan «yine de yiiz ~evirirlerdi» ve haktan faydalanma yonilne gitmezlerdi.
«Onlar zaten yiiz ~eviricidirler.» Onlar, ger9eklere srrtlar1n1 9evirirler, kalp-
lerinin i§itmi§ oldugu §eylerden, inatlar1ndan oti.irti yi.iz 9evirirler.

~ilphesiz
insan, egitilmeye ve ytikselmeye elveri§li, meleklerin bile ytik-
selemiyecegi bir mertebeye ytikselmeye aday bir §ekilde yarat1lm1§trr. ilk ya-
ratih§ anmda ise o, melekten alt, hayvandan list bir mevkideydi. ~eriatm onu
egitmesi sebebiyledir ki, meleklerden tistiin olur ve yarattldar1n en hay1rhs1
diizeyine Ula§Ir. ~eriata kar§1 gelmek ve nefsinin emirlerine uymakla o, hay-
vanlardan daha a§ag1 bir seviyeye iner ve yaratiklar1n en koti.isii durumuna
gelebilir.
Ak1ll1 insan1n yapmas1 gereken §ey, Allah'1n kanunlanna ve
Rasiilullah'm siinnetine kar§1 gelmemektir. Rasfiltillahm insana emretmi§ ol-
dugu her §eyde ve ,yasaklam1§ oldugu her hususta, mutlaka bir fayda ve hilc-
met vardir. insan, kendisine verilen emirlerin sebeplerini sorup ara§tirmakla
degil, o emirlere itaat edip, boyun egmekle gorevlidir.

Doktorun, sana vermi§ oldugu ila9lar hakkmda soylemi§ oldugu tavsiye-


lere uyar, onlan yerine getirmeye 9ab§irs111 da, Kfunat1n Efendisinin soyledigi
haberlere nas1l uymazs1n? Onun emretmi§ oldugu §eyleri yapma konusunda
nasil gev§ek davranrrsm?

Bilmi§ ol ki, Allah'a ula§mak ancak §U iki yolla miimki.indiir :

1) Hz. Muhammed (s.a. v.)'i sevip, ona olan sevgini biittin sevdiklerine
tercih etmekle,

2) Hz. Peygamberin btittin emir ve yasaklanrn yerine getirmekle.

i§te, ancak bunlar1 yapmakla, Allah'la olan ili§kilerin kuvvet kazanu.


Ona tam anlam1yla uyn1akla, olgunlugun zirvesine yukselmi§ olursun.
Kur'an'1 sevmek ve okumak da, O'nu sevmenin i§aretlerindendir. Aksi halde,
Rasfiliillah'm yoluna girmekten ytiz 9evirmi§ olanlardan olursun. O'nu tam
Ayet: 23-24 ENFAL SURESi/8 321

anlam1yla sevmenin diger bir belirtisi de, yoksullara yard1mda bulunmak ve


dtinyada ziihd hayati ya§amaktrr.

Ey Allah'1m! Bizi, helak: eden §eylerden koru ve bizi, hayrrh yollara gi-
denlerden eyle!

24. Ey iman edenler! Sizi, size hayat verecek §eylere fagir-


digi zaman, Allah'a ve Rasuliine uyun! Ve bilmi§ olun ki, Al-
lah ki§i ile onun kalbi arasina girer. Mutlaka siz, O'nun huzu-
runda toplanacaksiniz.
25. Bir de, oyle bir fitneden sakinin ki, o /itne, ifinizden sa-
dece zuliim yapanlara dokunmakla kalmayacaktzr. Ve yine bi-
liniz ki, Allah 'in azabi fOk fetindir.

24. «Ey iman edenler! Sizi, size hayat verecek §eylere ~ag1rd1g1 za-
man, Allah'a ve Rasilliine uyun!» Allah'a ve O'nun rasfililne itaat ederek
9agnsma uyun! Rasfiliillah'm sizi bir §eye 9agurnas1, Allah'm 9ag1rmas1 anla-
mmadu. <;link.ti Rasul, Allah'm emriyle bu 9agny1 yapmaktadir. Oyleyse, bu
9agn da Allah'1n 9agns1drr. "Size hayat verecek §eyler" 9e§itlidir. Bunlardan
biri de din ilimleridir. <;tinkil onlar, kalbe hayat verir, cahillik ise, kalbi oldti-
rur. $air §6yle der :
Cahil, elbisesine bakip kendini begenmesin.
Cahil olu, elbisesi ise kefendir.
322 ROHU'L-BEYAN Cuz:9

Bir rivayette §6yle denir: " Allahti Tefila, yagmur taneleriyle olti toprag1
dirilttigi gibi, ilimle de olti kalbleri diriltir. «Ve bilmi§ olun ki, Allah ki§i ile
onun kalbi aras1na girer.» iki §eyin aras1n1 ayrran her §ey, onlarm aras1na
girmi§ olur. Bu anlat1m, Allahii Teala'nm, kuluna <;ok yak1n oldugunu bildir-
mektedir. Allah, kulun gonltine, kendisinden daha yalandrr. <.;unkti, seninle
ba§kas1 aras1nda dola§an §ey, o §eye senden daha yakmdrr. Yabut da bu ifade,
kullar1, ollim gelip vatmadan once, Allah'1n oli.im vas1tas1yla, ki§iyle kalbi
arasma girmesinden once, kalplerini temizleyip, ihlas ve sarnimiyete ko§maya
te§vik etmek i<;indir.
Burada sanki §6yle denmi§tir : " Frrsat ka<;madan once, nefislerinizi ol-
gunla§ttrmaya 9ah§tn. Allahii Teala'nm, baz1 sebepler yaratmas1 silretiyle,
kullarm kalblerini temizlemeye imkan1 kalmayabilir. Boylece kullar, nefisle-
rini 1slah edemezler ve Allah'm emrine ve peygamberin <;agnsma uymadan
olmii§ olurlar. II

Allahii Teala'run, "ki~i ile kalbi aras1na girmesi"nden kastt, O'nun, ku-
lun kalbine hakim olmas1 ve gonltine galip gelmesi anlamma da gelebilir.
Boylece Allah, kulun kasd1n1 ortadan kaldrrrr, niyet ve maksatlarm1 degi§tirir
ve kul onlan, kendi istekleri dogrultusunda ger~ekle§tiremez. Allah, kulun sa-
adetini diledigi zaman, kendisiyle inkar aras1na girer, mutsuzlugunu istedigi
zaman da, kendisiyle iman arasma girer. Hz. Peygamber (s.a.v.) 9ogu kez
§Oyle dua ederdi : "Ey gozleri ve goniilleri evirip ~eviren Allahzm! Benim
gonliimii de (kalbimi de) senin dininde sabit kilJ"<5> ·
Yine bilmi§ olun ki, «mutlaka siz,» ba§kas1nm degil, «O'nun huzu-
runda toplanacaks1n1z» ve yapttl<larm1z1n hesab101 vererek, kar§1hgm1 hula
caksm1z. Hayrr yapm1§san1z hayrr, §er yapm1§san1z da §er bulacaks1ruz. Bun-
dan dolay1 sizler, Allah'a ve O'nun peygamberine itaat etmekte acele davra-
nm! Onlann ~agnlanna uymakta ~ok itinah olun.
25. «Bir de, oyle bir fitneden sak1n1n ki, o fitne, i~inizden sadece zu-
liim yapanlara dokunmakla kalmayacakhr.>> Bu fitne, sadece zultim ve
haks1zhk yapanlan degil, bu haks1zbk ve kottiliikleri kabul edenleri de etkisi
altma alacaktrr. Bu fitne, iyiligi emredip, kottiltigti yasaklamayan ve emirleri
yerine getirmekte p1s1nkhk gosterenleri de kapsayacaktir. Yine bu fitne, birli-
gi par\:alayanlara, bidat<;Ilara ve cihad yapma konusunda tembellik gosteren-

5- fbn Mace, Tinnizi ve Ahmet b. Hanbel rivayet etmi§tir.


Ayet: 25 ENFAL SORESi/8" 323

lere de §amil olacaktrr. «Ve yine biliniz ki, Allah'1n azab1 ~ok ~etindir.»
Fitneye dogrudan dogruya sebep olmayanlara bile, azap dokunacaktrr. i§te bu
ifade, fitneyi uyandtranlann cezasm1n §iddetine dikkat 9ekip, ondan uzak kal-
may1 ogi.itlemektedir. Bir rivayette: "Fitne uykudadir. Allah, onu uyandzranin
belaszm versin!" denilmektedir. <6>

Kurtfibi ~oyle der : "Allah'm, 'Hif bir kimse, bir ba~kaszntn giinahinl
fekmez' (En'am: 164) ayetine dayamlarak, hi~bir kimsenin, ba§kaslDlD gi.ina-
hmdan dolay1 hesaba ~ekilemeyecegi; giinah1n, sadece o gi.inah1 i§leyen kim-
seyi ilgilendirdigi anla§Ilmaktadrr §eklinde ortaya ~ikan soruya, §6yle cevap
verilebilir: insanlar kotiili.ikleri alenen yapmaya ba§ladtklar1nda, bu durumu
goren kimselere, o koti.ili.igti degi§tirmek farz olur. Eger bu durumu goriir de
ses ~ikarmazlarsa, hepsi birden asi olmu§ olurlar. Bunlarm bir kisnu SU~ i§le-
mek sebebiyle, diger bir k1sm1 da, su~a raz1 olup, onunla mticadele etmemek
sfiretiyle asi olmu§tur. Boylelikle de, hepsi cezay1 haketmi§ olur."

6- Rafi'i, Enes b. Malik'ten rivayet etmi§tir. el-Fethu'l-Kebfr'de de bOyledir, 2/280.


324 ·ROHU'L-BEYAN Cuz:9

26. H atirlayin ki bir wman sayiniz azdz. Y eryiiziinde zayif-


tiniz, insanlarin sizi kapip yakalamasindan korkuyordunuz.
Allah sizi barmdirdi, yardimiyla destekledi ve sizi hellil §eyler-
le nziklandirdi ki ~iikredesiniz.
27. Ey iman eden/er! Allah'a ve Rasilliine hainlik etmeyin!
Bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmi§ olursunuz.
28. Biliniz ki, mallariniz ve fOcuklanniz birer imtihan sebe-
bidir. Biiyiik mukafat Alk!,h katindadir.
29. Ey iman eden/er! Eger Allah'tan korkarsaniz, 0 size,
iyi ile kotiiyii birbirinden ayirabilecek bir anlayt§ verir, sufla-
rin1z1 orter ve sizi bagi§lar. Allah, buyiik liituf sahibidir.
30. Kafirlerin seni tutup baglamalari, veya i:ildiirmeleri ya-
hut da seni (yurdundan) flkarmalan ifin, sana tuzak kurduk-
lanni hatirla! Onlar (sana) tuwk kurarlarken, Allah da onla-
rin tuzaklarim bo§a flkariyordu. Allah, tuzaklari bozanlarin
en hayirlisidir.

26. Ey Muhacirler! «Hattrlay1n ki, bir zaman say1n1z azd1.» Say1 bal.o.-
m1ndan az oldugunuz zaman1 hattrlay1n. «Yeryiiziinde zay1ftln1z.» Mek-
ke'de, Kurey§lilerin ellerinde kahroluyordunuz. «lnsanlann sizi kap1p yaka-
lamas1ndan korkuyordunuz.» Kurey~ kafirlerinin sizleri k1slavrak yakala-
Ayet: 26-27 ENFAL SURESi/8 325

yip, Mekke'den dt§an atmalanndan ve sizi oradan uzakla§ttrmalanndan kor-


kuyordunuz. Boyleyken «Allah sizi barind1rd1.» Sizleri oraya vanp ve raha-
ta kavu§acag1niz Medine'ye, go~ yurduna yerle§tirdi. Sizleri, kafirlere kar§1
«yard1m1yla destekledi ve sizi,» daha onceki milletlere helal olmayan «helal
§eylerle» ganimetlerle «rtz1kland1rd1 ki,>> nz1klanm1§ oldugunuz bu nimetle-
re «§iikredesiniz.»
Ctineyd Bagdadi ~oyle der : "Seri'nin yan1ndayd1m. Yanmda bir grup
insan da- vard1 ve §tiktir hakkmda konu§uyorlard1. Bana: 'Sana gore §tiktir ne-
dir?' diye sordu. Ben de: 'Allah'1n nimetlerine isyan etmemendir' dedim. Bu-
nun tizerine o : 'Allah, en bliytik nimet olarak sana dilini ltitfetmi§tir, ne glizel
11
ifade ettin,' dedi. (Sevincimden dolay1) hala aglar1m.
27. «Ey iman edenler! Allah'a ve Rasfi.lline hainlik etmeyin!»
Rivayet edildigine gore Hz. Peygamber, Kurayza kabilesini 21 gece ab-
lukaya almt§tl. Onlar da, karde§leri Nadir ogullart gibi ·bart§ istemi§lerdi ki,
~am'm Azruat ve Eriha bolgelerinde bulunan yalanlar1na kavu§sunlar. 0 da,
buna diretmi§ ve Sa'd b. Mu'az'm hakemligini ileri siirmil§. Kar§t taraf ise, bu-
na itiraz etn1i§ ve : "Bize Ebu Liibabe b. Abdillmunzir'i gonder" demi§lerdir.
Ebfi Liibabe, onlann iyiligini isteyen bir kimse idi. c;unkil mah miilkii, ~oluk
9ocugu onlar1n yan1nda bulunuyordu. Ebfi Ltibabe'yi onlara gonderdi. Ona:
1
"Ne dersin, acaba Sa d'1n karar1na uyahm mi?" diye sordular. 0 da eliyle, bo-
gazlanma i§areti yaparak: "~ayet Sa d aran1zda htikmederse kendi elinizle olii-
1

me gidersiniz. Bu nedenle onun hakemHgini kabul etmeyin! " den1i§tir. Bunun


tizerine Ebfi Ltibabe : "Allah'a ve Rasfiltine hainlik ettigimi hemen anlad1m."
<;unkti Rasiilullah, onlann Sa'd'm kararma uymalann1 ve ona raz1 olmalarm1
istemi§ti. Ben ise onlan bundan ahkoyrnu§tUm. i§te bu olay tizerine bu ayet
indi. Ayet indikten sonra Ltibabe, kendisini mescidin direklerinden birine
baglam1§ ve: "Olilnceye ya da Allah benim tevbemi kabul edinceye kadar
kendimi ~ozmeyecegim" demi§ti. Bu halde yedi gun kaldtktan sonra, bay11tp
dii§mti§tti. Bunun iizerine Allahti Teala tevbesini kabul etti ve kendisine §Oyle
denildi: "Tevben kabul edildi. Kendini 9oz arttk." Bunun iizerine o : "Vallahi
Hz. Peygamber ~ozlinceye kadar kendimi 9ozmeyecegim" dedi. Daha sonra
Peygainber (s.a.v.) gelip onu ~ozdli. Ebfi Liibabe §Oyle dedi : Tevbemin ta-
11

mamlanmas1 i9in, glinah i§ledigim yeri, kavmi111in bulundugu yeri terketmem


gerekir, mallarundan s1ynhp aynlmam gerekir." Bunun iizerine Hz. Peygain-
ber (s.a.v.) buyurdu ki : "Mal1mn li~·te birini tasadduk etmen yeter."
326 RUHU 'L-BEYAN Cuz:9

Boylece «bile bile kendi» aran1zda bulunan «emanetlerinize hainlik


etmi§ olursunuz.» Onlara hainlik etmeyin. Sizin hainlik etmi§ olman1z, yan-
h§Wda degil, kasten yapilm1§ olur. Hainlik yasaklanmca hainlige gotiiren §e-
ye, mallara ve 9ocuklara olan a§ITI sevgiye dikkat c;ekilmi§tir. Dikkat edilirse
gortilecektir ki, Ebfi Liibabe'yi hainlik etmeye gotiiren §ey, Beni Kurayza ya-
n1nda olan, mal, 9oluk s:ocuk ve ailesidir. Ebft Ltibabe bunlar ic;in onlann iyi-
ligini dilemi§ ve mtisltimanlara hainlik etmi§ti. i§te bundan dolay1 gelecek
ayette buna i§aret edilmi§tir.
28. «Biliniz ki, mallar1n1z ve ~ocuklar1n1z hirer imtihan sebebidir.»
Fitne : Bela ve afet demektir. Denenme ve imtihan edilmeye de fitne denir.
Buna gore ayetin anlam1 §6yle olur: "Sizin mallann1z ve c;ocuklann1z, sizleri
afete siirtikleyen etkenlerdir. 0 afet de, sizin dtinyada i§lemi§ oldugunuz is-
yandtr, ahirette ugrayacag1n1z cezadtr." «Biiyiik miikafat Allah kattnda-
d1r.» Bu mtikMat, Allah'in nzasm1 tercih eden ve O'nun, kendileri ic;in koydu-
gu s1ntrlar1 gozetenler ic;indir. Sizleri fitneye gotilrecek olan §eylere dikkat
ediniz ki, onlara olan sevginiz, sizleri hainlige itmesin!
Gec;mi§ bilginlerden biri §6yle demi§tir: "Mal ve c;ocuk gibi sizi Allah'la
me§gul olmaktan ahkoyan §ey, sizin ic;in ugursuzluktur. Dtinyada sizi Allah'a
yakla§ttrtp, O'na ibadete stiriikleyen §ey ise, her dille ovtilmti§ttir. Bu durum,
her insan ic;in ovtil_meye laytk bir davraru§tlf.
Biliniz ki, htyanet de c;e§it c;e§ittir. Farzlar ve stinnetler, tam vakitlerinde
yerine getirilmeleri i~in Allahti Teala'nm kullarma emanet ettigi amellerdir.
Bunlarm s1n1rlar1 gozetilip, haklarma riayet edilmesi gerekir. Bunlan yerine
getirmeyen, Allahti Tefila'ya hainlik etmi§ olur.

Ceset, ona bagh olan organlar ve gti~ler de hirer emanettir. Aile, 9ocuk-
lar ve mallar da emanettir. Yetimler, koleler ve diger hizmetc;iler de birer
emanettir. Devlet i§lerinin ytirtittilmesi, yonetimler, yarg1, fetva ve buna ben-
zer hizmetlerin ttimti de emanetlerdir. Bir hadis-i §erifte §6yle buyurulur :
"Her kim, daha layzk bir kimse dururken, bir ba§kasma gorev verirse, Al-
lah'a, Rasulune ve mu'minler topluluguna hainlik etmi§ olur."<1> Bir ba§ka ha-
diste de §Oyle buyurulur : "iki ortaktan birisi, arkada§tna hainlik etmedigi
miiddetfe, ben onlarm ii.fiinciisuyum. Eger hainlik ederse, ben aralanndan

7- Hadisi, Hakim Mustedrek'inde ''Kim, halktan birini, ondan Allah'i daha ~·ok ho~nut edecek
biri varken idareci tayin ederse, Allah'a, Peygamberine ve mu'minlere hainlik yapmi~ olur"
ifadesiyle nakletmi~tir. Bkz. Feyzu'l-Kadir, 6/56.
Ayet: 28-29 ENFAL SURESi/8 327

f ikanm ve §eytan gelir. " <R>

Bu konularda, biitiin kullar1n, hain degil, gtivenilir ki§iler olmas1 gere-


kir. Alesi halde, Allah'm gazabma ugrarlar. ibn Abbas ~oyle der : "Gtivenilir
kopek, hfiln arkada§tan iyidir."
Haris b. Sa'sa'run eglence arkada§lan vard1. Onlardan hie; aynlmazch ve
onlan c;ok severdi. Bir geziye c;Ik1yordu ve arkada§lan da onunla beraberdi. 0
arkada§larmdan bir tanesi geri kahp, han1m1yla birle§ir. Yiyip ic;tikten sonra
uyuyakahrlar ve kopek gelip iizerlerine c;ullanrr. Haris evine dondtigiinde, on-
lar1 olti olarak bulur, durumu anlar ve §U §iiri soyler:

Kopegim bana sadzk, benden aynlmaz.


0 , zrzimi korur, dostum ise hlyanetten geri kalmaz.
Ailemle beraber olmayi helal goren dosta §a§arzm
Kopegimin ise ailemi nasil koruduguna §G§artm.
29. «Ey iman edenler! Eger» yaptlglillz ve yapmad1gm1z her i§te «Al-
lah'tan korkarsan1z, 0 size,» bu konularda «iyi ile kotiiyii birbirinden ay1-
rabilecek bir anlayt§,» hakla batill ayrrdedebileceginiz bir hidayet vesilesi
«verir, suc;Iann1z1 orter ,» sizi cezalandrrmaktan vazgec;er «ve sizi bag1~lar.
Allah, biiyiik liituf sahibidir.» Allah'm, kullanna olan ltitfu c;ok btiytikttir.
Bu ifade, daha onceki ifadeyi ac;Iklar ve Allahti Teala'nm, kullar1na verecegi
miikafatm, O'nun bir llitfu ve ihsan1 olduguna, yoksa takvalarm1n kar§thg1 ol-
mad1g1na dikkati c;eker. Bir efendinin, kolesinin hizmetine kar§thk olarak, ik-
ramda bulunacagm1 va'detmesi gibi degildir. Ayette birka9 durum belirtilmi§-
tir:

1) Takva: ~eriattaki mertebesine : "Gucunuz yettigi kadanyla Allah'tan


korkunuz"(Tegabun: 16) ayeti i§aret eder. Hakikatteki mertebelerine ise §U
"' .
ayetle i§aret edilmi§tir : "Allah'tan geregi §ekilde korkun ." (Al-i lmran: 102)

2) "Takva" muhataplara, "furkan" (iyi ve kottiyti birbirinden ayirabilme


gticil) ise Allah'a isnat edilmi§tir. Allahti Teala, bir kula hayu dilerse, onu
kendine sec;er. Onun kalbinde kendi kudsi nurundan bir kandil yaratu. Bu
kandil vas1tas1yla da, hak ve bat1h, varhk ve yoklugu, hudils (sonradan olan)
ve k1demi ba§lang1c1 olmay1p (ezeli olan) birbirinden ayrrrr, bu kandil vas1ta-
s1yla yine, kendi nefsinin i§ledigi ay1p ve kusurlar1 goriir.

.
8- EbO Davfid, Buyu' kitabmda rivayet etmi~tir.
328 RUHU'L-BEYAN Cuz:9

Makdisi'nin §6yle dedigi rivayet edilir : " ibrahim b. Edhem'le arkada§


oldum ve ona bu durumunun ba§lang1c1n1 sordum. Fani hiikti1ndarhktan, bfil<l
htiktimdarhga nas1l gec;tigini ogrenmek istedim. Bana §6yle dedi :
"Ey arkada§! Gtintin birinde, kral ko§kliniin en list katmda oturuyordum.
Ko§ktin ileri gelen ki§ileri de etraf1mdaydilar. Bir ara kafam1 d1§ar1 c;lkanp
baktig1mda, ko§ktin avlusunda oturan bir fakir gordtim. Elinde, bir par~a kuru
ekmek vardi. Su ile islattp, ince tuzla yiyordu. Yemesini bitirinceye kadar ona
bakt1m. Daha sonra, biraz da su ic;ti ve Allah'a hamd ve senada bulundu, son-
ra ko§ktin avlusunda uyudu. Allah bana, bu adam hakk1nda dti§timnemi em-
retti. Kolelerime dedim ki : "Bu fakir adam uyan1nca, onu ban a getirin."
11
Adam uyanmca, ko§ktin sahibi seninle konu§mak istiyor" demi§ler. Fakir :
"Allah'in ad1yla ba§lanm ve ona glivenirim gu~ ve kuvvet ancak O'nundur"
demi§ ve kalk.tp huzuruma gelmi§ti. Beni gorlince selfun verdi ve ben de
selam1na kar§1hkta bulundum. Oturmasm1 soyledim. Biraz sonra rahathk his-
sedip huzura eri§ince: "Ey fakir adam! Bir par~a ekmegi yedin. Aclkm1§tm
doydun." dedim. 0 da: "Evet" dedi. "Susam1§tin, i~tin ve suya kand1n" dedim.
"Evet" dedi. Daha sonra : '' Gtizel bir §ekilde, slkmtis1z ve gams1z bir halde
uyudun ve rahatladm" dedim. Buna da "evet" cevab1n1 verdi. Daha sonra,
kendi nefsimi k1nayarak dedim ki: "Ey nefis! Diinyay1 ne yapayim! Ey nefis!
Gordiiglim ve i§ittigimle yetinmiyor musun?" Bundan sonra, Allahii Tefila'ya
kesin bir sfirette tevbe ettim. Gtin batip gece olunca, yiin bir elbise ve ylin bir
11
ba§hk giyerek, yahnayak bir §ekilde Allahii Teala'ya yoneldim.
3) Magfiret, Allahii Teala'nm btiyfik bir ltitfudur. Kul, Allah'a htisnti
zanda bulunmahdu. Magfiret, kesin degildir. Allahii Teala'n1n, Musa Pey-
gamber'e §Unlan vahyettigi anlat1hr : "Sana, dinin diregi olan be§ §ey soyliye-
cegim:
1) Mtilklimtin bittigini bilmedikc;e, bana itaat etmekten vazgec;me,

2) Hazinelerimin ttikendigini bilmedik<;e, nzkma ald1n§ etme bu konuda


endi§en olmasm,
3) Dti§manm olan §eytanm olmil§ oldugunu bilmedik<;e, onun sana silrp-
riz yapacag1ndan emin olma ve onunla sava§1 birakma,

4) Seni bag1§lad1glffi1 bilmedik<;e, giinahkarlar1 ay1plama,

5) Cennetime girmedikc;e de, azab1mdan emin olma."


Ayet: 29-30 ENFAL SORESi/8 329 .

Akilh kimse, omrtintin sonuna kadar 9a11§1nak zorundadu ki, Allahti


Tefila da onun fan! var1Jgm1n giinahlann1 bag1§las1n, Celal ve Cemal'inin nur-
lanyla o kimseyi kaplas1n.

30. «Kafirlerin seni tutup baglamalari...» Burada Kurey§lilerin, Mek-


ke'deyken kurdugu tuzaklar hatirlat1lmaktad1r ki, o tuzaklardan kurtuldugu
ivin Allah'm nimetine §ilkretsin. Kurey§liler, ibn Kilab'1n Mek.ke'de yapmt§
oldugu binada (Dar'un-Nedve) toplan1p, Hz. Peygamber'in durumu hakkmda
isti§arede bulunmu§lardi. Kurey§liler, her konuyu burada gorti§iirlerdi. Bu go-
rti§meye katilanlardan baz1lan, Ebu Reb!a'n1n ogullan Utbe ve ~eybe, Ebu
Cehil, EbO. Siifyan, Nadr b. Haris gibi ileri gelen kimselerdi. Bu arada §eytan,
ya§h bir adam k1hg1nda bunlann aras1na girdi. Srrtmda, eski bir elbise vardi.
Bu kihg1yla onlar arasmda oturunca: " Sen kimsin be adam! izinsiz olarak
aram1za nasil girebildin?" diye sordular. 0 da : "Ben Necid'lilerdenim. Mek-
ke'ye geldim ve neler konu§tugunuzu duymak istedim. Gorli§iiniizti ve ogtidti-
ntizli benden gizlemeyin" dedi. Onlar da : "Bu adamdan size zarar gelmez"
dediler ve aralarmda bildikleri gibi konu§maya devam ettiler.
Amr b. Hi§am konu§maya ba§lad1 ve : "Benim gorti§tim, Muhammed'i
yakalay1p, bir eve tlkayarak kap1s1ru k.apatman1z, ona kelep<s:e takman1z, kti-
9:Ukce bir delikten yemek ve suyunu vermeniz ve de ollinceye kadar orada ha-
pis tutman1zd1r" dedi. ~eytan dedi ki : " Bu ne kotti gorti§ttir! 0 ki§inin toplu-
mundan sava§<;l birisi gelir ve onu sizden kurtanr!" Bunun i.izerine dediler ki :
"Vallahi ya§h adam dogru soyltiyor."
Bundan sonra, Ebfi'l-Buhti.id konu~tu ve : "Benim g6rti§time gore, onu
bir deve iizerine yiiklemeniz, kelep9elerini takman1z, sonra da oltinceye kadar
kendi topragm1zdan <;1karmamzdu, ya da diledigi yere gitmesidir" dedi. ~ey­
tan : "Ne fena gorti§! Toplulugunuzu bozan ve kendisiyle sizden de bir grup
bulunan bir adama yoneliyorsunuz ve de onu, aran1zdan c;lkarmay1 arnac;hyor-
sunuz. Halbuki o, diger bir topluluga gidip, tath dili ve gtizel sozleriyle o top-
lulugu da bozar. Araplar, onun etrafmda toplan1p, onun gtizel sozlerini dinle-
meye ba§larlar. Daha sonra sizin tizerinize ytirlir ve sizi yurdunuzdan \:Ikaru,
i<;inizde bulunan tinlii ki§ileri oldtirtirler! " dedi. Onlar da : Vallahi ya§h
II

adam dogru soyltiyor" dediler.

Bunun ilzerine Ebfi Cehil konu§tu ve §6yle dedi: "Benim gorii§lime go-
re, her kabileden bir adam1n toplan1p bir araya geln1esi, k1h<;lann1 ahp, hep
birlikte onun boynunu vurmas1 gerekir. Boylece, kan1 biittin kabilelere dag1hr
330 RUHU'L-BEYAN coz:9

ve onlar da, bunun intikam1n1 hangi kabileden alacaklanru bilemezler. Biittin


Kurey§ kabilesine de sava§ a'tamazlar ya. Eger diyet isterlerse, diyet odeyip
rahata kavu§abiliriz." Bunun tizerine §eytan: "Vallahi bu gen9 en gtizel gorti-
§ti ortaya koydu. Dogrusu onun dedigidir, bundan b~kas1 da olamaz" dedi.
Bu soz iizerinde karar kilip dagildtlar.

Daha sonra da Cebrail inerek, olup bitenleri Hz. Peygamber (s.a.v.)'e


bildirdi. Her gece sabahlamt§ oldugu yatagmda gecelememesini, Medine'ye
gov etmesini soyledi. Hz. Peygamber de yatagma Hz. Ali'nin yatmas1n1 soyle-
di. Daha sonra, Hz. Ebu Bekir'le yola 9Ikt1 ve magaraya vard1.
"M ekr", hile, ba§kas1na tuzak kurma ve gizli bir §ekilde onun dtizenini
bozma anlam1na gelir. Bu i§i oyle ince bir ustahkla yapar ki, olay meydana
gelinceye kadar, kendisine tuzak kuruldugu anla§1lmaz. Durum bu olunca,
ayetin anlam1 §Oyle olur : Ey Muhammed! Sana tuzak kurup, seni kelep<;e-
II

lerle baglamay1 ve hapse atmay1 tasarlad1klan zaman1 hatirla! "

«Veya» seni, Ebu Cehil'in gorti§tine gore, her kabileden birinin kili9la-
nyla «oldiirmeleri, yahut da seni, {yurdundan)» Mekke'den, kendi aralann-
dan «~1karmalari i~in, sana tuzak kurduklar1n1 habrla! Onlar {sana) tu-
zak kurarlarken, Allah da onlann «tuzaklarin1 bo§a ~1kariyordu.» Alla-
hti Teala, kimseye tuzak kurmaz. Ancak, tuzak kuranlann tuzagm1 bo§a <;ika-
nr. Tuzak kurma ol.ay1, bir bile oldugu i9indir ki, Allahti Teala buna ba§vnr-
maz, sadece, bu taktigi kullanana kar§1hk verir. Bu taktige ba§vurmak, Allahti
Tefila'nm biiyiiklilgtine uygun olmaz.
«Allah, tuzaklari bozanlar1n en hay1rhs1d1r.» Allah'1n tuzag1 kar§1s1n-
da onlann tuzaklanntn onemi yoktur. <;unkti 0, onlann hilelerine, dogru ve
ger9ek olarak kar§thk verecektir. Halbuki, onlarm hileleri batil ve haksizdt.

Biliniz ki, halk1n da Hakk'm da tuzag1 vardtr. Halk1n tuzag1, hile ve


acizlikten kaynaklanir. Halik'in (Yarattc1nm) tuzag1 ise, kudretin ve hikmetin
eseridir. Hakk'm tuzagma kar§t hallan tuzag1, battldrr, bo§unadrr. Hakk'm tu-
zag1 ise, ger9ektir, dogrudur.

Ebu'l-'Ayna anlattyor : Benim, zalim has1mlar1m vard1. Onlar1, Ahmed


b. Ebl Davud'a §ikayet ettim ve dedim ki : " Bunlar, birbirlerine arka 9tl.Gp,
tek yumruk haline geldiler." 0 bana : "Allah'zn eli onlarzn ellerinin uzerinde-
dir" (Fetih: I 0) anlamma gelen ayeti okudu. "Onlann tuzag1 vard1r" dedim,
"kotu tuzak, ancak sahibine dokunur"(Fatu: 43) ayetini okudu. "Onlar kala-
A.yet: 30-31 ENFAL SURESi/ 8 331

bahkur" deyince de .: "Nice az topluluklar vardir ki, kalabalik topluluklara


galip gelmi#erdir"(Bak.ara: 249) ayetini okudu. Bunun tizerine, gonltim ra-
hat olarak dontip gittim.
332 ROHU'L-BEYAN Ciiz:9

31. Onlara ayetlerimiz okundugu zaman : " i§ittik, biz iste-


sek, bunun aynisint soyleyebiliriz. Bu, eskilerin efsanelerin-
den ba§ka bir §ey degildir" dediler.
32. Hani bir mman on.Zar : "Ey Allahrmiz! Eger bu senin
katzndan. gelmif gerf ek ise, gokten. iizerimize ta§ yagdir, yaliut
bize actklt bir azap ver" demif lerdi.
33. Sen, onlartn iferisinde bulunurken, Allah da onlara
azap edecek degildi ya. Bagr§lanmalann1 dilerlerken. de, Allah
onlara azap edecek degildir.
34. Onlar, Mescid-i Haram'dan allkoyarlarken, Allah onla-
Ayet: 3 1 ENFAL SURESi/ 8 333

ra nifin azap etmesin ki? Onlar, Mescid-i Haram 'in dostlari


da degillerdir. Onun dostlan, ancak Allah 'tan korkanlar ola-
bilir. Fakat onlarin fOgu, bunu bilmezler.
35. Onlann, Beytullah yamndaki dualan, rslik falmak ve el
ftrpmaktan ba§ka bir §ey degildir. inkiirmizin kar§iligt olarak,
tadm azo,bi!
36. Kafirler, mallanm, Allah yolundan alikoymak ifin har-
ciyorlar ve harciyacaklardir da. Sonra bu, onlar ifin bir yiirek
acisi olacak ve yenilgiye ugrayacaklardir. Kafirler, cehenne-
me toplanacaklardir.
37. Bu, Allah 'm, murdan temi.zden ayirrp, biitiin murdarla-
n iist iiste koyarak, hepsini bir araya yigmasi ve cehenneme
atmasi ifindir. i§te onlar, zo,rara ugrayanlann ta kendileridir.
38. inkar eden/ere: "Eger vazgeferlerse, gefmi§in bagt§·
lanacagini" soyle. Eger yine de diinerlerse, iincekilerin ba§ma
gelenler, onlann da ba§ina gekcektir.
39. Fitne kalmaymcaya ve din tamamen Allah'in oluncaya
kadar, onlarla sava§m! Eger vazgeferlerse, §iiphesiz ki Allah,
onlann yaptiklanm f ok iyi giirilr.
40. Eger yiiz fevirirlerse, biliniz ki Allah, sizin dostunuz-
dur. 0, ne giizel dost, ne giizel yardimculir.

31. «Onlara ayetlerimiz okundugu zaman : 'i§ittik, biz istesek, bu-


nun ayn1s1n1 soyleyebiliriz» dediler.
Rivayet edilir ki: Abdti'd-Dar ogullanndan Nadr b. Haris admda bir zat
vard1. Bu zat, tticcar olarak s1k stk iran, Bizans ve Hire'ye gidip gelirdi. Bu
esnada oralarda, bir9ok uydurma haberler ve sozler duyard1. Y ahudi ve hrris-
tiyanlara ugrar, onlarm da incil ve Tevrat okuduklar1n1, rilkfi ve secde ettikle-
rini gortirdti. Mekke'ye gelince de, Hz. Peygamber'in Kur'an okudugunu go-
rtince hemen alaycilarla beraber olup, daha once duymu§ oldugu efsane ve
sa9maliklari okuyup anlatmaya ba§lard1. Bu efsaneler, ge~mi§ milletlerin ha-
yat hikayeleri ve onlara ait birtak1m diizmece haberlerdi. Bu efsanelerin, Hz.
Peygamber'in getirdigi ve anlatt1g1 Kur'an ayetleri gibi oldugunu iddia ediyor-
du. Boylece Nadr ve emsali, Kur'an gibi sozler soyleyebileceklerini iddia edi-
yorlard1. Goriildtigti gibi, inat ve btiyiikltik taslamada, ~ok ileri gitmi§lerdi.
334 RUHU'L-BEYAN Cilz:9

Kur'an-1 Kerim, bunlara tam on y1l meydan okudu. Buna bir benzer ge-
tirme konusunda, ne kadar ugra§ttlarsa da, kesinlikle yenilgiye ugradilar.
Ozellikle de, Kur'an'1n fesahat ve beyfuu kar§1smda aciz kalddar. i§te kafirler,
Kur'an'a benzer bir soz getiremiyeceklerini anlay1nca, bu hususta yenilgiye
ugray1nca, yme de inatlanndan ve kar§t 91kma huylanndan vazge<:rmeyip,
Kur'an'1n ashnm da efsane oldugunu iddia etmeye ba§lad1lar ve: «Bu, eskile-
rin efsanelerinden ba~ka bir ~ey degildir' dediler.» Y ani bu Kur'an, daha
onceki insanlar1n, kendi kitaplarmda yazm1§ olduklar1 efsanelerden ba§ka bir
§ey degildir, dediler.
32. «Hani bir zaman onlar: 'Ey Allah1m1z! Eger bu» Kur'an «senin
kabndan gelmi~» bir «ger~ek ise,» Lfit kavmine ve fil topluluguna verilmi§
ceza gibi «gokten iizerimize t~ yagdir, yahut bize,» kendilerine azap edil-
mi§ diger milletler gibi «ac1kh bir azap ver' demi~lerdi.» Bu ifadeyi kulla-
nan, Nadr b. Haris ve taraftarlanydi. Boyle dua ederek, giiya kendilerinin
hakh olduklanm, aksi halde cezaland1nlmalaruu istemi§lerdi. Onlann bu ifa-
delerinden, alay ederek ger9ekleri inkar ettikleri ve tamamen batil bir dii§iince
iizere olduklar1 anla§1hyor. Onlarm saptkltldarma ve cahilliklerine bak1n1z ki,
"Ey Allah'muz! Eger bu Kur'an, senin katmdan indirilen bir ger9ek ise, bizi
ona kavu§tur! Onu bizim kalblerimize §ifa eyle! Gonltimtizti onunla ayd1n-
lat!" diyecekleri yerde, tam tersini soyltiyorlar.
33. «Sen, onlar1n i~erisinde bulunurken, Allah da onlara azap ede-
cek degildi ya.>> <;iinkti, bir millete azap inince, o milletin tiim fertlerini kap-
sar. Bir millete azap inmesi i~in. onlann aras1ndan, peygamberlerin ve ger-
~ekten inanm1§ olanlarm ayrtlm1§ olmalan gerekir. Ayette, Hz. Peygamber'i
yticeltme ve onun sayg1nhg1n1 koruma ifadesi vard1r. Allahti Teala onu,
alemlere rahmet olarak gondermi§tir. Rahmet ve azap, birbirlerinin z1tlar1drr.
• A
Iki zit bir arada bulunamaz. Ayet, Hz. Peygamber'in §erefine ve Allah katm-
daki sayg1nltgma da i§aret eder. Allah onu, kullanna gtivence. yapmt§tlr.
Onun oldugu yere azap olmaz. Yine ayette, salih ve takva sahibi kimselerle
ya.kin ili§kisi olan toplumlara da azap edilmeyecegine i§aret vardrr.
«Bag1~lanmalar1n1 dilerlerken de, Allah onlara azap edecek degil-
dir .» Buradaki "bagi§lanma istegi"nden kas1t, onlar arasmda kalan gti~stiz
mti'minlerin bag1§lanma istekleridir. Ki onlar, kafrrleri brraktp da go9 etmeye
imkan bulam1yanlardu. Bir gorti§e gore de, onlar1n nesillerinden, bag1§laruna
dileginde bulunanlardir. Bir ba§ka gorti§e gore ise, onlar aras1nda, inkardan
Ayet: 3 2-35 ENFAL SORESi/8 335

vazge9erek, donti§ isteginde bulunanlardu.

Mti'minlerin Emiri Hz. Ali (r.a.) §6yle der: "Yerytiztinde iki tane gtiven-
ce vard1. Biri ortahktan kayboldu, digeri ise duruyor. Ortahktan kaybolan,
Hz. Peygamber (s.a.v.)'dir, duran ise, istigfar (bag1§lanma istegi) dir." Bu ifa-
deyi kullandtktan sonra da, yukandaki ayeti okur.

34. «Onlar, Mescid-i Haram'dan ahkoyarlarken, Allah onlara ni~in


azap etmesin ki?» Onlann azap ~ekmesini ne onleyebilir? Onlara nas1l azap
edilmez? Hz. Peygamber'i ve mti'minleri Hudeybiye y1hnda oldugu gibi Bey-
tullah'a girmekten ahkoyan ve tavaf etmelerine izin vermeyenler onlar degil-
ler miydi? Onlann bu tutum ve davran1§lan, Hz. Peygamber'i go~ etmeye
zorladi. Onlar, Beytullah'1n velileri ve koruyucular1 olduklannt iddia ediyor,
oraya istediklerimizi sokar1z, istemediklerimize engel oluruz, diyorlardi. Al-
lah da, onlarm bu iddialarrm reddediyor ve : «Onlar, Mescid-i Haram'1n
dostlar1 da degillerdir.» Onlar, Allah'a ortak ko§tuklan stirece, Mescid-i Ha-
ram'm koruyuculan ve onunla ilgili gorevleri yerine getirmeye lay1k olamaz-
lar. «Onun,» yani Mescid-i Haram'1n «dostlari, ancak Allah'tan korkan-
lar,» Mescid-i Haram'da Allah'tan ba§kasma kulluk etmiyenler, Allah'a ortak
tan1mayanlar «olabilir. Fakat onlar1n ~ogu, bunu bilmezler.» Onlarm, Mes-
cid-i Haram'a kar§I velayetleri yoktur. Ayette, onlardan bir kismm1n bunu bil-
dikleri, fakat inatlan dolay1s1yla 1srar ettiklerine i§aret edilmektedir. Azhktan
yokluk kastedildigi gibi "onlann fOgu bunu bilmezler" ifadesinden "onlarm
hic;bir tanesi bunu bilmezler." de kasdedilmi§ olabilir.

35. «Onlar1n,» yani mti§riklerin, «Beytullah yan1ndaki dualan, 1shk


~almak ve el ~1rpmaktan ba§ka bir §ey degildir .» Mti§rikler Kabe'de, el
c;upmak ve ishk sesi gibi ses 9Ikannak sfiretiyle Allah'a yakla§ttklarma, O'na
bu §ekilde dua edip tesbihte bulunduklar1na inan1rlard1. B unu, bir c;e§it dua ve
ibadet telakki ederlerdi.

ibn Abbas (r.a.)'dan rivayet edildigine gore, o §6yle der : '' Kurey§liler,
Beytullah'1 ~tplak olarak, kadm ve erkekler parmaklann1 birbirlerine kenetle-
mi§ halde, 1shklar <;alarak ve de alk1§ tutarak tavaf ederlerdi."

0 halde, «inkarin1z1n kar§1hg1 olarak,» Bedir'de oldiirtilmek ve esir ol-


mak suretiyle «tad1n» bakahm «azab1!» inkar ve isyan~ azab1 gerektirir. Tev-
be etmek ve bag1§lanma dilemek ise, Allah'1n feyiz ve rahmetine ula§maya
vesiledir. Tevbe ve istigfar, gtinahlan temizleyen bir sabun gibidir.
336 RUHU'L -BEYAN COz:9

A§ag1daki ayet, Bedir sava§inda, Kurey§ askerlerine yemek ikram eden-


ler haklanda inmi§tir. Bu ikram1 yapanlar on iki ki§iydiler ve Kurey§'in ileri
gelen kimseleriydi. Bunlann her biri, kafir askerlerine her sava§ gilnti on deve
yedirirlerdi.

36. «Kafirler, mallarin1, Allah yolundan ahkoymak i~in harc1yorlar


ve harc1yacaklardir da.» Bunlar, ellerindeki mallar1, Hz. Peygamber'e dti§-
manhk etmek iizere, insanlan Allah'm dininden uzakla§trmak icyin, O'nun di-
nine uymamak i~in harc1yorlar. <;tinkli bu yol, sevap yolu ve cennette devam-
h olarak kalmanm yoludur. Hatta o kMirler, bu harcamaya devam edecekler-
dir. «Sonra bu, onlar i~in bir yiirek ac1s1 olacak ve yenilgiye ugrayacak-
lard1r .» Kafirlerin harcad1g1 bu mallar, kendileri i9in bir hasret, s1k1nti ve
liztintti olacaktu. <;tinkii onlar, umduklann1 bulamam1§lardt. Harcamalan,
kendilerinin kar§1s1na, bir ceza olarak ~1kacaktir.

Daha sonra, inkarlanna devam eden «kafirler, cehenneme toplana-


caklard1r .» Onlar, cehennemden ba§ka bir yere gottiriilmezler.
37. «Bu, Allah '1n, murdara temizden ay1r1p, biitiin murdarlari iist
iiste koyarak, hepsini bir araya y1gmas1 ve cehenneme atmas1 i~indir.»
Ayette ge9en "habfs" (murdar-pis) kelimesi, kafirler grubunu, "t(lyyib", yani
temiz kelimesi ise, mil'minler grubunu gostermektedir. Allahti Teala, bu pis
ve murdar inkarc1 grubun ttimtinil, bir araya y1gmak sfiretiyle cehenneme ata-
caktu. «l§te onlar,» pis inkarc1lar grubu, «zarara ugrayanlann ta kendile-
ridir.» <;tinkti onlar, m~lann1 ve canlarm1 kaybetmi§lerdir.

Rivayet edildigine gore Allahii Teala, pis mallan list iiste y1garak cehen-
neme atacak ve sahiplerine azap edecektir. Bu olaya: "O gun bunlar, cehen-
nem ate~inde kzzdtnhr. Bununla, onlarm alznlan, bogiirleri ve slrtlan dagla-
. nir" (Tevbe: 35) ayetiyle de i§aret edilmi§tir.

Rivayet edildigine gore Ebfi Siifyan, Uhud sava§1nda, Hz. Peygamber'e


kar§I sava§mak i~in , ik.i bin Arap kiralam1§tl ve onlara kirk ukyel9l harcam1§tl.

Kafirlerin, battl bir ama9 ugruna insanlar1 Allah yolundan ahkoymak


i9in harcad1klan 9abaya ve cesaretlerine bak. Kalpleri sevgilinm nzas1na 9ek-
mek ve ona yoneltme~ i~in mallarm1 sarfeden mtisltimanlann say1s1, ne kadar
azdu. Ki§inin yapmast gereken §ey, a§ina oldugu §eyden kendisini kesip ayir-
mas1drr. 0 da, mal sevgisidir.

9- Araplann kulland1g1 bir agtrltk ol~tisUdtir .


Ayet: 36-39 ENFAL S0RESi/8 337

Ciineyd Bagdadl der ki : "Tasavvufu kil ii kal'den (dedikodudan) alma-


d1k. Fakat, a~hktan, dtinyay1 buakmaktan, a§ina oldugumuz ve gtizel gordti-
gtimtiz §eylerden ilgiyi kesmekten ald1k."
11
Ebfi Sa'ld el-Hudri de §Oyle anlatu: Adam1n biri, Hz. Peygamber'e :
"insanlann en faziletlisi hangisidir? " diye sorar. 0 da : "Malzyla ve camyla
Allah yolunda cihad eden mii'mindir" cevab1n1 verir. "Sonra kimdir?" diye
sorunca da o : "Bir yere 9ekilip, Rabbine kulluk eden ve insanlann §errinden
uzakla~an kimsedir" 00) cevab1n1 verir. Bu hadiste, zaman bozulunca, fitneler
<;ogahnca, insanlar degi§ince uzlete ~ekilmenin faziletine ve miistehap oldu-
guna i§aret edilmi§tir. Sahabeden bir grup da ayn1 §eyi yapm1§lardu.
38. «inkar edenlere: 'Eger>> islam'a girerek Hz. Peygamber'e dti§man-
hk yapmaktan «vazge~erlerse, ge~mi§in» gi.inahlannm «bag1§lanacag1n1'
soyle.» inkar edenlerden kas1t, Ebfi Siifyan ve arkada§landir. BunlarT islam'1
kabul ederlerse, islfun'dan onceki gi.inahlar1 bag1§lanu.
«Eger yine de» onunla sava§a «donerlerse,» onlardan intikam ahr ve
onlan helak ederiz. Boylece, «oncekilerin ba§1na gelenler, onlar1n da ba§t-
na gelecektir.» 6ncekiler peygamberlerine dti§manhkta birle§tiler. Bedir eh-
linin ba§ma·gelenler bellidir. Bu durumun tek:rar ortaya 91kmas1 da mtimktin-
dtir. ~air der ki:
"inkar edenlere de ki: i nkarlanndan
Vazgeferlerse, gefmi§ giinahlan bag1§lanzr,"
A.yeti geregince, eger bir genf de yapllgzn1
itiraf eder ve vazgeferse, bagt§lanmayz hak eder.

39. «Fitne kalmay1ncaya ve din tamamen Allah'1n oluncaya kadar,


"
onlarla sava§1n!» Ayette ge~en "onlar" kelimesinden kas1t, mti§riklerdir,
1
''fitne"den kas1t da, Allah a ortak ko§maktir. Yeryiiziinde §irk kalmay1ncaya
kadar ve bat1l dinlerin hepsi ortadan kalkmcaya, batil dinlere inanan kimseler
topyektin helak edilinceye veya oldiirtilme korkusuyla §irkten dontinceye ka-
dar mli§riklerle sava§m!
«Eger» inkardan «vazge~erlerse, §tiphesiz ki Allah, onlann yaphkla-
rin1 ~ok iyi goriir.» Onlar1n, §irkten vazge9ip, isiam'a dondtiklerinden oti.irti,
kendilerine miikafat verir.

l 0- Buhari, Muslim ve Siinen sahipleri rivayet etmi§tir.


338 RUHU'L-BEYAN Cilz: 10

40. «Eger yiiz ~evirirlerse,» hakkt kabul etmeye yana§mazlarsa, «bili-


niz ki Allah, sizin dostunuzdur .» 0 size yard1mc1du, O'na giivenin,
kMirlerin dti§manhgma alchrmaym! «0, ne giizel dost, ne giizel yard1mc1-
d1r.» Kendisine giivenenleri ytiziistii btrakmaz, onun yard1m ettigi kimseler
asla yenilmez. Ayette, cihada te§vik etmek vard1r. Hadiste ise : " Allah yo-
lunda tutu/an bir saat nobet, Hacerul Esved yanznda kadir gecesini ifa et-
mekten daha haylrlzdzr" buyurulmu§tur.(1 1)

11 - ibn Hibban Sahih'inde vc Beyhaki rivayet etmi§tir. Bkz. et-Tergfb ve't-Terhfb, 2/152. Ah-
med b. Hanbel de, "Sizden Allah yolunda bulunan kimsenin makamt. .. " ~eklinde degi§ik bir
laf1zla rivayet etmi§tir, 2/446.
Ayet: 40-41 ENFAL SURESi /8 3 39

41. Eger Allah'a ve kulumuz Muhammed'e indirdigimize


iman ettiyseniz, bilmi§ olun ki, (hak ile batilin) aynlma giinii,
iki grubun kar§tla§tigi giin, ganimet olarak aUliginiz herhan-
gi bir §eyin be§te biri Allah'in, Rasuliin, yakinlarinin, yetimle-
rin, dii§kiinlerin ve yolculanndir. Allah her §eye kadirdir.
42. Hani siz, vadinin en yakin tarafinda, onlar da en uzak
tarafinda, kervanin siivarileri ise, sizin daha a§agimzda idiler.
Eger daha once sozle§mi§ olsaydiniz, bulu§ma vaktinde
ihtilafa dii.§erdiniz. F akat Allah, gerekli olan emri yerine ge-
tirmesi, heliik olanin afik bir delille heliik olmasi, ya§ayanin
da af tk bir delille ya§amasi ifin (boyle yaptl.) Gerfekten Al-
lah, hakkiyla i§itici, hakkiyla bilicidir.
43. Hani, sen uykudayken, Allah onlari sana az gosterdi.
Eger onlari sana fOk gosterseydi, yilardzniz ve i§ konusunda
feki§irdiniz. Fakat Allah, (sizi bu durumdan) kurtardi. <;un-
kii O, kalplerin oziinii bilendir.
44. Allah, yapilmasi gereken emri yerine getirmek ifin, kar-
§ila§tlginiz mman, onlan sizin goziiniize az gosteriyor, sizi de
onlann goziinde azaltiyordu. Biitiin i§ler, ancak Allah'a don-
diiriiliir.

41. Ey Mti'minler! «Eger Allah'a ve kulumuz Muhammed'e indirdi-


gimize iman ettiyseniz, bilmi§ olun ki,» hale ile bauhn «ayrdma giinii, iki
grubun kar§ala§hg1 giin,» kafirlere kar§l gtic; ve kuvvet kullanmak suretiyle
«ganimet olarak ald1g1n1z herhangi bir §eyin be§te biri Allah'1n, Rasuliin,
yak1nlar1n1n, yetimlerin, dii§kiinlerin ve yolcular1nd1r. Allah her §eye
kadirdir.»
340 RUH U'L-BEYAN Cuz:lO

Ayette ge~en "~ey" den kas1t, sava§ta elde edilen her §eydir. Yani, igne-
den iplige ne elde edilmi§se, hepsi ganimettir. Ancak, devlet ba§kan1n1n izin
vermesi halinde, oldtiri.ilen kin1senin lizerindeki §eyler onu oldiiren kimseye
kalir. Esirler haklanda ise, devlet ba§kanuun yetkisi vard1r.

Ganimet mallannm, be§te biri aynhr. Aynlan bu be§te birlik k1s1m, Al-
lah i~in, Allah'm Rasuhi ve yak1nlan i~in yetimler, dil§kiinler ve yolcular i9in
aynhr, yani bunlara verilir. Allah ResGlii'niln yakmlan, Muttalib ogullar1 ve
Ha§im ogullandir. Nevfel ogullan ve Abdii§§Cms ogullan bunun d1§1ndad1r.
Ha§im ogullan ve Muttalib ogullan, islam'dan once de sonra da Hz. Peygam-
ber'i yaln1z brrakmamt§tlr. Onun i~indir ki, ganimetten bu gruba da pay veril-
mi§tir. Yetimlerden maksat babas1 olen ve kti9tik ya§ta babas1z kalan mtislti-
man ~ocuklardu. Eger bunlar fakir ise pay verilir. ihtiya9larm1 kar§1lamaktan
aciz olan fakir mtisltimanlara da pay verilir. Ganimetten pay alacak olan diger
bir grup da, mal ve mtilkiinden uzak kalan mtisltimanlard1r.
"
Ayetin zahirinden anla§Ild1g1na gore, ganimetten pay alacak. grup altidrr.
Ancak, ilim adamlan , Allah'111 da pay almas1 ifadesininin, soze Allah'm adiyla
ba§lamak i9in teberriiken kullanilm1§ oldugunu soylemektedirler. Yoksa, Al-
lah'1n da ganimetten pay almas1 diye bir olay dti§tintilemez. <;unkii, dilnya ve
ahirette olan her§ey, Allahti Tealan1ndrr. Hz. Peygamber'in pay1 da, O'nun ve-
fat1yla sona ermi§tir. Peygamberler miras da birakamazlar.
ibn $eyh §6yle der : "Hz. Peygamber'e, kendisinden sonra hic;bir kimse
peygamber olarak halef olmami§tlf. Dolay1s1yla, pay1n1 almak i~in de kimseyi
halef b1rakmam1 ~tir. Bu gorii§, imam A'zam'a goredir. $afii'ye gore ise Pey-
gamberin pay1, mtislilmanlar1n menfaatleri ve istam'1n gil9lenmesi dogrultu-
sunda harcanrr. "
Hz. Peygamber'in vefat1yla, onun yakmlarmm da pay alma durumu orta-
dan kalkmt§tlr. O'nun yakmlarma, yak1nlar1 oldugu i9in degil, fakir olduklar1
i9in gani1netten pay verilir. Hz. Peyga1nber, zenginlerine de, fakirlerine de ve-
rirdi. Bu durum, yakmhktan otilrtiydti. Hatta, Abbas b. Abdulmuttalib'e, mah
9ok olmasma ragmen pay verirdi. Sonu~ olarak, §Unu soylemek isteriz ki,
"yakmlar" diger fakirlere ornektirler. y ani, "dii§kiinler-fakirler" ifadesinin
ic;inde degerlendirilir ve digerlerinin ontine ge9erler. Fakat yak1nlar1n zengin-
lerine verilmez.
Serhu'l-Asar isimli eserde bildirildigine gore, Ebu Hanife §6yle der :
"Ha§im ogullanna zekat ve ganimet vermek caizdir. Bunun haram olmas1,
Aye t: 41 - 42 ENFAL SU RESi/8 341

Hz. Peygamber zamanmdaydi. <;unkii, ganimetlerden pay ahyorlardi. Bu pay


dti§i.ince, zekat alma imkanlan ortaya 91km1§tlr. Elde edilen ganimetin kalan
be~te dordii miicahidler aras1nda bolti§ttiriiliir. iki pay athlara, bir pay da ya-
yalara verilir."
..
Eger Allah'a ve O'nun peygamberi Muhammed (s.a.v.)'e indirdigimiz
ayetlere ve onun zaferine inan1yorsan1z, Allah, be§te biri bu grublara tahsis
etmi§tir. Bu paylan onlara verin ve tamahlann1 giderin. Geriye kalan be§te
dortle de yetinin.
Ayette gec;en "aynlma gUnii", Bedir giiniinti ifade eder. <;unkli bu giln,
mti'minlerin zafere ula§mas1, kafirlerin de yenilmesiyle, hak ile batih birbirin-
den ayrrm1§trr. "iki grup"tan kas1t da, miisltimanlar ve kafirlerdir. Bedir gti-
nti, Hz. Peygamber'in, dinin yticelmesi ic;in, katild1g1 mti§riklere kar§I yapilan
ilk sava§tir. Allah'm, her §eye gticti yettigi ic;in, azhklan c;okluklara, giic;silzle-
ri de gti9lillere galip getirir. i§te size, Bedir'de bunu yapti.

42. «Hani siz, vadinin» §ehre «en yak1n taraf1nda, onlar,» yani dii§-
manmiz «da en uzak taraf1nda, kervan1n sii varileri ise, sizin daha a~ag1-
n1zda idiler.» "Kervanzn siivarileri"nden maksat, ~am'dan gelmekte olan ka-
filedir. Bu kafile, deniz sahiline yakm bir yerdeydi. Miislilmanlarla onlar ara-
s1nda ti9 mil kadar mesafe vardi. Burada, baz1 durumlar1n belirtilmi§ olmas1,
dti§manm gtictinti ve mtisltimanlarm zay1fhg1Ill belirtmek i9indir. Vadinin ya-
ktn taraf1, yumu§ak bir yerdi. Ylirtimek zordu, insanlar ad1m atam1yor ayakla-
n kuma gomtiltiyordu. <;ok btiyiik bir zorlukla ytiri.inebiliyordu. 0 kis1mda su
da yoktu. Halbuki vadinin uzak k1smmda su vardi. i§te bu durumlarm bildiril-
mi§ olmas1, mtisltimanlarm gti9stizltigtintin ve bu durumda olan miisliimanla-
ra Allah tarafmdan bir fetih ve zafer verilmi§ oldugunun anlatilmas1 ic;indir.
Boylece, mtisltimanlarm iman ve §tiktirleri artmI§ olacaktu.

«Eger» siz onlarla sava§acag1n1z hususunda «daha once sozle~mi~ ol-


sayd1n1z>> ve kendi durumunuzla onlarm durumlarm1 bilseydiniz, onlar1n hey-
betinden korkar ve zafere ula§acagm1zdan umutsuzluga kaptlrrd1n1z ve «bu·
lu§ma vaktinde ihtilafa dii§erdiniz. Fakat Allah, gerekli olan emri yerine
getirmesi, helak olan1n a~1k bir delille helak olmas1, ya§ayan1n da a~1k
bir delille ya§amas1 i~in (boyle yapb.)» Randevu olmadan bile, Allah sizi
bir araya getirdi. Bunun gayesi, Allahti Teala'run, dostlann1 galip getirip, dti§-
manlar1n1 yenilgiye ugratmaktir. Allah, kendi kat1nda ger9ek dinin islam ol-
dugunu gosterdikten sonra olen olstin, ya~ayan da ya§as1n diye boyle yapti.
342 RUHU'L-BEYAN Cuz: 10

Bu durumu gordiikten sonra, dileyen iman eder ve ger~ek imana ula§Ir, dile-
yen ise, eski durumu tizere kalrr. Fakat, herkes bu sahneyi gormii§ olur. Bedir
olay1, istam'm yticeligine i§aret eden apa~1k delillerdendir. Bu a9ik ger9egi
gordtikten sonra, inkanna devam edenler, inathklar1ndan ve btiytikltik tasla-
dlklarmdan dolay1 inanm1yorlar.
«Gerc;ekten Allah,» inkar edenin ktifriinti ve cezas1n1, iman edenin de
imanlill ve sevabm1 «hakk1yla i~itici, hakk1yla bilicidir.»
43. Ey Muhammed! «Hani, sen uykudayken, Allah onlar1 sana az
gosterdi.» Mti§rikleri, Allahti Tefila'n1n sana az olarak gosterdigi zamam ha-
ttrla! Sen uykudayken, Allah onlann miktann1 sana az gostermi§ti. Mtica-
hit'ten rivayet edildigine gore, o §6yle anlatrr: "Allahti Tefila, Peygamberi uy-
kudayken, Kurey§ kafirlerinin say1s1n1 ona az gosterdi. Peygamber de, asha-
bma boyle bildirdi. Bunun iizerine ashab: "Peygamber'in rtiyas1 dogrudur ve
o topluluk azdrr" dediler. Ashabm goniillerinin gii9lii olmas1 da bundan dola-
y1du."
«Eger onlar1 sana c;ok gosterseydi, ydard1n1z» korkardm1z, asker
saflarma kattlmakta gecikirdiniz, «ve i~ konusunda ~eki~irdiniz.» Sava§ ko-
nusunda gorii§ aynhgma dii§erdiniz. Sava§a katdmak veya kattlmamak konu-
sunda ihtilafa dii§erdiniz. «Fakat Allah, (sizi bu durumdan) kurtard1.» Si-
zi, birbirinize dti§erek kayba ugramaktan kurtardt. «~iinkii o, kalblerin ozii-
nii bilendir.» 0 Allah, meydana gelecek olan, yigitligi ve korkakhg1, sabn ve
sabirs1zhg1 yok iyi bilir. Yapttklann1 da buna gore yapar.
44. «Allah, yapdmas1 gereken emri yerine getirmek i~in, kar§da§tI-
g1n1z zaman, onlari sizin goziiniize az gosteriyor .» Allahil Teala onlan,
mtisltimanlann goztine az gosteriyordu. Bu konuda ibn Mes'fid, yamnda bulu-
nan kimseye : " Onlan yetmi§ ki§i olarak ffil gorilyorsun?" diye sordugunda :
"Onlan ytiz ki§i olarak goriiyorum"-cevabllll alu. Halbuki onlar, tam bin ki-
§iydiler. Bu durum, onlar1 cesaretlendirmek, kalblerini gti9lendirmek ve Hz.
Peygamber (s.a.v.)'in rilyas1rn geryekle§tirmek iyindi. <;tinkii o rtiya, vahiydi.
Vahiyde ise yandg1 olmazd1.
«Sizi de onlar1n goziinde azalt1yordu.» Ebfi Cehil : "Muhammed ve
O'nun ashab1, ancak bir deve yiyecek kadar kalabahkttr" demi§tir. Bu ifade,
grubun azhg1na, bir tek devenin bile onlan doyurmaya yetecegine i§aret et-
mektedir.
Ayet: 43- 44 ENFAL SURESi/8 343

Allahti Tefila sava§tan once onlan, gozlerine az olarak gosterdi ki, sava-
§a cesaretle kattlstnlar, r;ah~malarmda ileri gitmesinler, sava§a tam anlam1yla
hazuhkh olmasmlar. Daha sonra da, mtisltimanlan onlar1n gozline iki kat ola-
rak gosteriyor ki, siirpriz olsun, donakals1nlar ve moralleri bozulsun, goniilsiiz
olsunlar.

«Btitiin i§ler, ancak Allah'a dondiiriiliir.» Allah, btiti.in i§leri, diledigi


gibi yapar, yonetir. O'nun i§ini hir;bir kimse geri <;eviremez, O'nun kararma
kimse kar§1 9tkamaz.
344 RUHU'L-BEYAN Cliz:lO

45. Ey iman edenler! Herhangi bir toplulukla kar§ila§tigi-


mzda, sebat edin ve Allah'i rokca amn ki, ba§ariya ula§asiniz.
46. Allah 'a ve Rasuliine itaat edin, birbirinizle de reki§me-
yin! Yoksa korkar, ba§arisizliga dii§ersiniz ve devletiniz elden
gider. Sabzrli olun. <;iinkii Allah, sabirh olanlarla beraberdir.
47. Sakin, iilkelerinden bobiirlenerek, insanlara gosteri§
yaparak flkanlar ve Allah yolundan altkoyanlar gibi olmayin!
Allah, onlarin yaptlklanni feperevre ku§atmi§tir.
48. Hani $eytan, onlann yaptiklanni kendilerine giizel gos-
termi§ ve : "Bugiin sizi. yenecek hifbir insan yoktur. Ben de
kesin olarak sizi.n yaninizdayim" demi§ti. iki topluluk birbiri-
ne goriinunce, geri donup : "Ben size/en uzagim. Sizin gor-
mediklerinizi goriiyorum, Allah'tan korkarim. Allah'in cezasi
pek fetindir" demi§ti.
49. Hani, munafiklar ve kalplerinde hastalik bulunanlar:
"Bunlari dinleri aldatti" demi§lerdi. Oysa kim Allah'a daya-
nirsa, bi/sin ki 0 Allah, azil.llir, hakimdir.

45. «Ey iman edenler!» Sava§mak i~in, «herhangi bir toplulukla kar-
~da~bg1n1zda, sebat edin.» Yani, kafir bir grubla sava§t1guuzda, sakm yenil-
meyin! Bir hadiste: "Du§manla kar§zla§mayz dilemeyin! Onlarla kar§lla§tigz-
niz zaman ise, sabredin!" buyurulur. 02>

Hz. Peygamber bu hadisiyle, dil§manla kar§lla§may1 istemeyi yasakla-


m1~tu. (:iinkti bunda, kuvvete gtivenme ve kendini begenme vardir~ Aynca
dii~mana onem verilmemi~, kti<;iik gortilmti~ olur. (:tinkti ona onem vermezse
zay1f sozler sarfedebilir. Bu da kendi aleyhine olur. Boylece zay1f olan hasm1

12- Bu boltim, ~eyhan'm rivayet ettigi hadisin bir k1snudrr. Hadisin tamam1: "Biliniz ki cermet
klli~lann golgesindedir ... " §eklindedir. Hz. Peygamber bunun devammda da zafer duas1
yapm1§ttr.
Ayet: 45 ENFAL SURESi / 8 345

galip gelir, bu durum ise, tedbirli davranmaya engel te§kil eder. Mi.inazara
adabmda da, §Oyle bir durum var: Bir kimse, kru·§1s1ndaki kimseyi kti<;i.ik, hor
ve hakir gorn1emelidir. Kendisi zay1f ve a§ag1 duru1na dti§er. Gti<;ltiler gii<;-
stiz, glic;sUzler de gti<;lti olabilir.

«Ve Allah'1 ~okca an1n ki, ba~anya ula~as1n1z.» Sava§lll §iddetlendigi


ve gti<;li.iklerin ortaya 91ktig1 zamanlarda; tekbir, tehlil gibi §eylerle Allah'1
zikredin. Mti'minlerin zaferi ve kafirlerin ylizi.istii dti§mesi i<;in dua edin.
Umulur ki bu durum, dileklerinize ula§man1za ve zaferi kazanman1za sebep
olur. Zaferi elde eder ve sevabma kavu§ursunuz.

Burada, bir tenbih yap1lm1§ ve her hallikarda kulun, Allah'1 zikretmek-


ten geri kalmamas1 tavsiye edilmi§tir. Kul, her tiirlti §iddet anmda Allah'a s1-
gmmahdrr. Biitlintiyle Allah'a yonelrnelidir. Gontil huzuruyla O'na guvenmeli
ve hic;bir §ekilde O'nun ltitfunun kendisinden aynlacagm1 sanmamalid1r. <;un-
kii Allah'1 anman1n, kul i<;in, belalann uzakla§tinhp bin;ok faydalar elde et-
mede btiytik bir etkisi vardu. Hadiste §Oyle buyurulmu§tur: "Allahu
Teala'nzn, zikir halkalanni arayan gezgin melekleri vardir. Bunlar, o zikir
halkalarina ugradlklarmda, hemen etraflanm ku§atzrlar, ba§kanlannz sema-
ya, Allahu Tealaya gonderirler. Onlar da derler ki : 'Ey Rabb'imiz! Senin ni-
metlerini yucelten , Kitabmt okuyan, peygamberine salevat getiren, dunya ve
ahiretleri iqin istekte bulunan kullanna ugradik.' Allahu Tea/a da : 'Onlan
rahmetimle kaplayln. Onlar oyle topluluklardzr ki, onlarla birlikte olan sa-
pztmaz' buyurur." <13>

Nitekim Envaru'l-Me§arik isimli eserde denilrni§tir ki, halka halinde zi-


kir yapmak da miistehabtir. Halka halinde zikir yap1luken, a9Iktan zikir yap-
mak adet haline gelmi§tir. Birtalom problemlerin ortaya 91kacag1ndan emin
olunmazsa, insanlar toplanrr ve i<;lerinden zikir yaparlar. Ytiksek sesle zikir
yapmak, bu i§e yeni ba§layanlarm gonliinde daha biiyiik bir etki yapar. Ayn-
ca, sesli olarak zikir yapdd1g1 zaman, binalar, evler ve i§itenler, zikrin bereke-
tinden faydalanrrlar. K1yamet gtini.i ise, bu sesi i§iten her kuru ve ya§, onun
i9in §ahitlik eder. 6zellilde, gafil ve cahil halk kitlelerinin bulundugu yerler-
deki insanlar.

insan1n, Allah'm anilmad1g1 ve Peygamber'e salevat getirilmeyen bir

13- Muslim Sahih'inde rivayet etmi~tir. Bir benzeri Tirmizl'de de vard1r. Ahmed b. Hanbel de
Miis11edinde bir az degi§ik §ekliyle rivayet etmi§tir. Bkz. el-Fethu'l-Kebfr, 1/410.
346 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 10

yerde, oturmas1 yasaklanm1§ttr. Boyle bir yerde bulunmak, klyamet giintinde


o kimse i~in bir hasret olacaktrr. Hadiste §byle buyurulur : "Her kim, ileri ge-
ri konu§ulan bir toplant1da bulunur da, oradan aynlmadan once: 'Ey Al-
lah'zm! Seni, sana yara§tr bir hamdle tesbih ederim. Senden ba§ka tann ol-
madigma §Ghitlik ederim. Senden bagz§lanmami di/er ve sana tevbe ederim'
di ye yalvanrsa, bu toplantida i§ledigi hatalar bagt§lanl!". "< 14> Akllb insan1n
dili; zikir, dua ve istigfara her zaman ah§ktn olmahd1r. Ozellikle, mtibarek
zamanlarda.
Temiz bir kalple, bolca zikir yapmak, arif insan1n dunyadaki cennetidir.
0 insan, Allah'1 zikretme .sayesinde, kotliliikleri emreden nefisten ve onun fe-
nahklar1ndan boylece kurtulur ve huzurlu bir fileme ula§Ir.
EbO Bekir el-Fergani anlatu : "Gtinlerden bir gtin kervandan geri kal-
dun ve dedim ki : 'Ey Allah'1m! Bana ism-i a'zam'1 ogretsen.' Bunun tizerine
yan1ma iki ki§i gelip biri digerine: 'ism-i azam, "Ya Allah" demendir' dedi.
Buna ~ok sevindim. Yine o: 'Senin demen gibi degil, denize dii§tip de, Al-
lah'tan ba§ka s1g1nacag1 kimsesi olmayarun yaptig1 gibi darda kalan kimsenin
s1dkile O'na iltica etmesidir' dedi."
Biliniz ki cihad, en btiyiik itaattrr. Onun i~indir ki, mticahidin ayak tozu
ile cehennem dumaru bir arada bulunmaz. Mticahidin bir ad1m1 sebebiyle bir
gilnaht bag1§lan1r, diger adtmt sebebiyle de kendisi ivin bir sevap yaz1hr. Fa-
kat mticahit, niyetini temiz tutmahdrr, sava§ meydarunda sabretmelidir, mey-
dan1 terketmemelidir. <;tinkii, insanlar1n degerleri kalbin ve ayaklann sabret-
mesiyle belli olur. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in vefatrm duyan Hz. EbO Bekir'in
kar§1la§tlg1 acik.h durum da boyleydi. Ebfi Bekir: "Kim Muhammed'e tap1yor
idiyse, bilsin ki o oldti. Kim Allah'a ibadet ediyor idiyse, o da bilsin ki, Allah
diridir, olmez" diyordu. Dti§manlan yenmek, mukaddes gii9le ve ilfilll destek-
ledir. Maddi gli9 ve kuvvetin, ara9 ve gerecin ~okluguyla degildir.
iskender, ordusunun bir gosteri yapmasm1 istemi§ti. Topal bir ata binen
eri goriince, onun attan inmesini istemieyti. Bunun iizerine er, kahkahayla giil-
miieytii. Bu giilil§, iskender'in dikkatini 9ekmi§ ve sormu§tU. "Ni9in giiltiyor-
sun? Senin attan indirilmeni emretttim." Er: "Sana §aey1yorum" deyince, is-
kender "ni9in?" diye sorar ve §U cevab1 alrr : "Senin altmda ka9ma aleti var.
Benim alttmda ise, sabu ve sebat etme fileti vardrr. Hal boyleyken, beni attan

14- Tirmizi Kitabii'd-Deavat'da rivayet edip, "hasendir" dcmi§tir. ibn Hibban da Sahih'inde ri-
vayet etmi~tir. No. 2366.
Ayet: 45-47 ENFAL S0RESi /8 347

indiriyorsun." Bu cevap iskender'in ho§una gider ve eri tekrar ata bindirir.

46. «Allah' a ve Rasuliine itaat edin.»Y apttl<lar1n1zda ve terkettikleri-


nizde O'na itaat edin! bzellikle, cihad emrine uymakta ve sava§ alan1nda sa-
buli olup sebat etme konusunda. Gorti§ aynhg1na dU§erek «birbirinizle de
~eki§meyin! Yoksa korkar, ba~aris1zhga dii~ersiniz ve devletiniz elden gi-
der. Sabirh olun.» Sava§tn zorluklarma dayanm! Mti§riklere kar§I 9etin bir
sava§ vermeye dikkat edin ve onlara srrt 9evirmeyin! «<;iinkii Allah, sabtrh
olanlarla beraberdir.>> Allahii Tefila, zaferini sabredenlere ula§trrrr. Onun lti-
tuf ve yard1m1, sabredenlerindir.

47. Ey mti'minler! «Sak1n, iilkelerinden bobiirlenerek, insanlara gos-


teri~ yaparak ~1kanlar ve Allah yolundan ahkoyanlar gibi olmay1n!» Ya-
ni, ~am'dan gelmekte olan kervan1 kar§Ilayacak olan Mekkeliler gibi olmaym.
Onlar, btiytik bir gurur ve gosteri§ i9erisinde, kervan1 kar§llamaya 9tknu§lar-
di. Ge9mi§leriyle ovtintiyorlardi. Birtakun hayali nimetleri dii§iinerek btiyi.ik-
liik tashyorlardi. insanlar1 Allah yolundan, cermet yolundan ve sevap i§le-
mekten ahkoyuyorlard1. i§te sizler, bu grublar gibi olmay1n! Onlar bu davra-
n1§larm1, kendileri ovi.inmek i9in, ba§kalar1 da onlar1 ovsiin diye yap1yorlard1.
Boylece onlar, Cuhfe denilen yere vardtldarmda, Ebu Siifyan'm el9isi kendi-
lerine ula§tyor ve: "Geri dontin! Kervantruz, Muhammed'den ve onun ashab1-
11
nm yagmalamasmdan kurtuldu'' diyor. Ebfi Cehil ise : Haytr! Bedir'e var1n-
caya, orada i9kilerimizi i9ip, kolelerimiz bize 9alg1lar 9a11ncaya kadar, orada
toplanan Araplara ik.ramda bulununcaya kadar devam edecegiz" diyordu. Bu
isteklerine ula§ttlar. Fakat, iyki yerine oliim i9tiler. Kolelerin §arkllar1 yerine
de, oli.im agitlar1 dinlediler. Mti'minler, onlar gibi gosteri§li ve kendilerini be-
genen olmaktan kaymrrlar. <;unkii bu gibi §eyler, mti'minlere yasaklallffil§tlr.
Onlar, takva ve ihlash olmakla emrolunmu§lardu.

«Allah, onlarin yapttklarin1 ~epe~evre ku§atmi§ttr.» insanlara, yap-


t1klar1 §eylere gore ceza veya miikafat verir. Ayette, ~irkin amel i§leyenler
i~in bir tehdit ifadesi vardir. bzellikle, ayette konu edilen gosteri§ ve buyuk-
liik taslama eylemlerini i§leyenler i9in. Bu, gosteri§ diye Tiirk~eye ~evirdigi­
miz riya, gi.izeli a91ga vurma ve kotilyii de gizleme eylemidir ki, bu da nefis
i9in yerilmi§ olan eylemlerdendir.
Sfilih kimselerden birisi §6yle anlattr: "Gecenin birinde, seher vaktinde,
yola yakm olan odamdayd1m ve Taha sfiresini okuyordum. Bitirdigimde hafif
bir uykuya daldlffi ve elinde bir sayfa olarak gokten inen bir kimse gordiim. 0
348 RUHU 'L-BEYAN Cuz: 10

sayfay1 oniln1e a<;tl ve Taha sfiresi oldugunu anladun. Her kefunenin altinda,
on tane sevap oldugunu gordi.in1. Bundan sadece bir keli1ne mtistesna idi. 0
kelimenin yerinin silinmi§ oldugunu, altmda da ba§ka bir §eyin olmad1g1n1
gordilm. Kendi kendime dedim ki: 'Ben bu kelimeyi de okumu§tum, fakat se-
vap namma bir §ey yok.' 0 ~ah1s dedi ki : 'Dogru soyliiyorsun. Onu okudun,
biz de yazd1k. Fakat gokten birisi seslenerek • onu silin ve sevab1n1 di.i§tiriin'
dedi. Biz de sildik. Uykumda aglad1rn ve dedim ki : 'Bunu neden yaptrn1z?' 0
dedi ki: "Bir adam ge9iyordu. Sesini duysun diye o kelimeyi ytiksek sesle
okudun. Boylece de sevab1n kayboldu."
Alalh olan insan, arnelinde ihlash olur. ihias, Allah'a yakla§ma istegidir,
O'nun emirlerini ytice tutma istegidir, O'nun 9agnsma uyma arzusudur. ister
mall, isterse bedeni ibadetlerde olsun, durum boyledir.
Tatarhaniye isimli kitapta §U yaz1hdrr : Bir kimse halis niyetle namaza
ba§lar da sonradan kalbine gosteri§ girerse, ba~lad1g1 gibi kabr. Gosteri§ §6yle
olur: Bir kimse insanlardan uzak olursa namaz kllmaz, insanlarla beraber
olursa kilar. Aynca insanlarla k1ld1g1 zaman gi.izel kilar, ayn ktld1g1 zaman
gtizel ktlamaz. Kendisine namaz sevab1 verilir, fakat giizel namaz kilma seva-·
b1 verilmez. Oru~ta, gosteri§ olmaz. Ancak insanlar seni takva sahibi ve salih
kimse sansmlar diye ytiztiniln sararmas1 ve bedeninin zay1flamas1 i~in oruc;
tutarsa o zaman riya olur. insanlar1n hatin ic;in c;ekilen §U yorgunluga bakm1z!
Ak1lh ve dti§tinceli adam boyle yapar mi hie;? Bu gibiler hakk.tnda "aktl bak1-
m1ndan ser~eden daha hafif'' yani ''ku§ beyinli" tabiri kullan1hr. Hz. Peygam-
ber'in ~airi Hasan b. Sabit §byle der:
Kavmin uzun ve buyuk olmasmm pek onemi yoktur.
Ttpkt , katirlann ciisseli olmasmm ve serfelerin aklllarmzn onemi o/mad1g1 gibi.

Diinya, nedir ki aktlh insanm ilmiy le onu istesin ve eceli gelinceye ka-
dar omiir ttiketsin? Rivayet edilir ki Hz. Peygamber (s.a.v.), eskiden insanla-
rm ya§am1§ oldugu bir harabeye ugrar, orada bir hayvan le§i gortir ve: "Sahi-
binin buna ihtiyac1 yok mu?" diye sorar·. Onlar : "Ey Allah'1n Nebisi! Onlann
buna ihtiyac1 olsayd1 atmazlard1" derler. Bunun uzerine Hz. Peygamber
(s.a.v.) : "Allah'a yemin ederim ki, dunyamn Allah kat1ndaki degeri, bu le~in
sahibine olan degerinden daha azdff" buyurur. 05 >

15- Milslim bunun benzeri bir taf1zla rivayet e tmi~tir. Orada §Oyledir: Hz. Peygarnber bir so-
kaktan ge9iyordu. Etrafmda insanlar vard1. Kulag1 kesik olti bir oglaga ugTadtlar. ..
Ayet: 47-48 B:NFAL SURESi/8 349

48. «Bani ~eytan, onlarin yaphklarin1 kendilerine gtizel gostermi~


ve:» Ey Muhammed! $eytan1n, Mekke kafirlerine, mi.islilmanlara kar§t dti§-
manhk yapma eylemlerini giizel gosterdigi zaman1 hanrla! «'Bugiin sizi ye-
necek hi~bir insan yoktur. Ben de kesin olarak sizin yan1n1zday1m' de-
mi~ti.» ~eytan onlara : "Sizin say1n1z 9oktur, onlar ise azdir. Ben sizi korur ve
,.,
sizin yard1m1n1za ko§ar1m" demi§ti. Ayette ges;:en "car" kelimesi, arkada§1n1
koruyan ve ona gelebilecek her ttirlii zaran engelleyen anlamma gelir. Kom-
§Unun kom§uyu korudugu gibi. Ayette ge9en "insanlar" ifadesi ile, mti'min-
ler kastedilir.

«iki topluluk» Bedir'de «birbirine gortiniince,» yani kaqila§tnCa «ge-


ri dontip : 'Ben sizden uzag1m. Sizin gormediklerinizi goriiyorum.» Ye-
nilgiye ugrayan kimse, sava§ alanmdan gerisin geriye kas;:ar. <;iinkii, dU§man-
dan korkan boyle yapar. Burada gortilenler, mti'minlerin imdad1na yeli§en
meleklerdir. Haris der ki : "Biz, Yesrib'li bodur boylu ,kimselerden ba§kas1n1
gormedik." «Allah'tan korkanm. Allah'1n cezas1 pek ~etindir' demi§ti.»
Bana bir kottiltik isabet etmesinden ya da helak olmaktan korkanm. Allahti
Tealfuun, O'ndan korkmayana verecegi ceza ~ok ~etindir. Burada, yalanc1
olan §eytan bile, Allah'm azabmdan korktugunu soylemektedir. Allah'1n ceza-
s1 tizerine bir dti§tiverse, peri§an olurdu, yok olurdu. Onun i9indir ki, Hz.
Omer'in golgesinden dahi ka91yordu. Hz. Omer bir yol takip ederken, §eytan
mutlaka ondan ka91p, bir ba§ka yol takibederdi. ~eytan, kendisinin azaba ug-
ray1p, cezaya 9arp1lacaklardan oldugunu biliyordu. Onun korkusu, Allah'1n
azabmm §iddetindendi. <;unkil biliyordu ki, Allah'm azab1n1n ve cezas1nm so-
nu yoktur. $eytan1n adetlerinden birisi de, kendisine itaat eden kimseyi,
helfilan ivine at1p, kendisinin temize 91k1p savu§rnas1drr.

Anlattld1g1na gore abidin biri uzun y1Uar manastlnnda kulluk yapmI§tl.


Krahn da bir laz 9ocugu dtinyaya gelmi§ti. Kral, bu k1za erkeklerin dokunma-
s1ndan ka9md1g1 i~in, abidin manastlnna gotlirmli§ ve oraya yerle§tirmi§ti.
Boylelikle de, onu birinin tan1mas1na ve istemesine engel olmay1 dli§iinmii§-
tti. Derken laz btiytimii§tti. Gi.intin birinde §eytan, §eyh Iahg1na girerek abide
gelmi§, onu aldatmI§ ve o k1z1 igfal ettirmi§, kiz da hfunile kalm1§tl. Kizm ha-
mile oldugu anla§Ihnca, §eytan tekrar abide gelmi§ ve: "Sen bizim
zahidimizsin. Bu kiz dogurursa, senin zina yapt1g1n ortaya 91kacak ve btiyiik
bir skandal olacak. Dogumu yapmadan once bu ktz1 oldtir. Babas1na, k1z1n ol-
dtigilnil soylersin, o da sana inan1r ve cezadan kurtulursun" der. Zfillid, k1z1
oldi.iriir. Bunun iizerine §eytan, bir ilin1 adam1 kihgma girerek krala gelir ve
350 RUHU'L-BEYA.N Cuz: 10

zfillidin k1z1na yaptiklann1 bildirir. Sonra da: "Eger i§in gerc;egini ogrenmek
istersen, kabri ac; goriirsiin" der. Kral da oyle yapar ve i§in dogru oldugunu
anlar. Zfillidi ahp devesine bindirir, §ehre gotlirilr ve orada asar. ~eytan, aslli
halde bulunan bu zahide gelir ve : " Benim emrimle zina yapt1n, cana ktydm.
~imdi bana iman et de seni krahn azabmdan kurtaray1m" der. Sap1khga bat-
IDI§ olan zahit, bu sefer de §eytana iman eder. ~eytan zahitten kac;ar ve uzak
bir yerde durur. Zfillid: "Beni kurtar" dediginde; §eytan ona: "Alemlerin
Rabb'i olan Allah'tan korkanm" cevabm1 verir. Akilh olan kimse, §eytamn tu-
zag1ndan sak1nmahdir. Biliniz ki §eytan, Allah yolunda olan kimseye galip
gelince, o kimseyi kuvvetle ve iisttinliikle kand1np, ona istedigini yaptinr.
49. «Hani,>> Medine'de bulunan Evs ve Hazrec kabilesinden «miinaf1k-
lar ve kalplerinde hastahk bulunanlar:» Kalblerinde hastahk bulunanlar,
yeni miisltiman olan ve imanlar1 kuvvet kazanmayan ve yakmlar1 engel oldu-
gu ic;i.n hicret edemeyen Kurey§'lilerdi. Kurey§liler Bedir'e c;tkttklannda, onla-
n zorla gotiirmti§lerdi. Miisltimanlarm say1srm az goriince, §tipheye dii§tip,
dinlerinden donrnii§ler ve Mekkelilere: «'Bunlar1 dinleri aldath' demi§ler-
di.» GOya mii'minleri dinleri aldatmt§ffiI§. Bir avuc; miisliiman, say1 ve hazu-
hg1 c;ok az bir grup, say1 ve giic; bak1mmdan kalabahk olan Kurey§e kar§I sa-
va§a 9Ikm1§. Bunlar, kesinlikle Kurey§lilerin yenecegine inan1yorlanru§. <;iin-
kti onlann say1s1 bin civar1ndayd1; miisltimanlar1n say1s1 ise ii9ytiz on ktisur-
du. Allahii TeaHi da bunlara cevap olarak: «Oysa kim Allah'a dayan1rsa..•»
Her kim btiti.in i§lerini Allah'a havale eder, O'na dayan1r, O'na gilvenir ve
O'nun htikmiine raz1 olursa, «bilsin ki 0 Allah, azizdir, hakimdir.» Allah
mutlak galiptir. O'na dayanan peri§an olmaz. Akillar kavrayamasa bile 0,
yapttg1 her §eyi bir hikmete dayah olarak yapar. Onun yapt1klann1, akdlar
§a§k1nhkla dahi kar§tlasa, O'nun her yaptigmda bir hikmet vardrr.
Haccac b. Yusuf Mekke'de bulundugu bir Slfada, Beytullah'm etraf1nda
ytiksek sesle telbiyede bulunan bir ses duyar ve: "O adam1 bana getirin" diye
emir verir. Adam kendisine getirildiginde: " Bu adam neyin nesidir?'' diye so-
rar. Adam: "Mtisliimanlardan1m" cevab1n1 verir. Haccac: "Miisltimanhg1n1
sormad1m" deyince, Adam: "Neyimi soruyorsun?" der. Haccac: "Ulkeni soru-
yorum" deyince, Adam: "Yemenliyim" der. Bunun tizerine Haccac : " Mu-
hammed b. Yusufu (Haccac'm karde§idir) nasil tanusm?" diye sorar. Yemen-
li zat: "Onu, boyu bosu yerinde, kocaman bir adam olarak tan1nm'' der. Hac-
cac : "Ben onun gidi§atin1 soruyorum" deyince, Yemenli adam :"Ben onu;
zalim, cfillil, yarattklara itaat eden, yaratlc1ya kaT§I 91kan birisi olarak tantnm"
Ayet : 49 ENFAL SU RESi/8 351

der. Bunun tizerine Haccac : " 0 adamm, benim yak1n1m oldugunu bildigin
halde nastl boyle konu~abilirsin?" diye sorar. Yemenli adam hie; istifini boz-
madan §U cevab1 verir: "Acaba, onun sana olan yakmhg1, benim Allah'a olan
yak1nhg1mdan daha m1 tistiindtir? Ben, O'nun evinin ve peygamberinin ziya-
ret9isiyim ve O'nun dinine uymu§um!" Bu cevap tizerine Haccac susakahr ve
hic;bir cevap vennez. Adam da izin almaksizm huzurundan aynhr ve gidip
Kabe ortiisiine tutunarak §5yle yalvanr : "Ey Allah'1m sana s1g1n1nm! Sana
dayan1nm ! Allalum, k1sa zamanda s1k1ntilardan kurtarman1, ezeli ihsanm1 ve
gtizel adetini bizlere nasib et."

Yaratiktan korkmadan, biittin a~1khg1yla hakk1 ortaya koyan §U adama


bak1n1z! 6zellikle, kendi c;agmda, yarattklann en zalimi olan ve kan doken
zalim Haccac'a kar§l nastl bir cevap veriyor. Oyle bir cevap veriyor ki, sozle
anlatmakta bile gti<;ltik ~ekiyoruz. Demek ki insan, J\llah'a dayan1p, O'ndan
yardrm ahnca, her §eyi yapabiliyor.

Biliniz ki, kalblerde olan hastahk iki ttirliidiir:

Birincisi; dinde ve imanda olan §iiphedir. Bu hastahk, kafirlerin ve mti-


naflklarm kalblerinde bulunan §tiphedir.

ikincisi ise; insan1n, nefsan1 zevk ve §ehvetler ic;in diinyaya yonelmesi-


dir. Bu hastalik da, miisltimanlar1n kalp hastahg1drr.

Kafir ve miinaftl<lann kalp hastahgm1n tedavisi; iman, tasdik ve yakin


iledir. Onlar, bu hastahkla oliirseler, helak olurlar. Miisliimanlann kalplerin-
deki hastabgm tedavisi ise; tevbe, istigfar, zlihd, ibadet, vera' ve takva iledir.
352 RUHU'L-BEYAN Cu z: l O
Ayet: so ENFAL SURESl /8 353

50. Meleklerin, yiiz/.erine ve arkalarina vurarak ve: "Tadtn


ate§ al.llbtn1." diyerek o kafirlerin canlanni alirken ( onlari) bir
gorseydin!
51. i§te bu, kendi ellerinizle sunduklann111n kar§iltg1d1r.
Y oksa Allah, kullartna zulmetmez.
52. Tipkt Firavun ailesi ve onlardan iincekilerin gidi§i gibi:
Allah'in iiyetlerini inkar etmi§lerdi de, bu giinahlan sebebiyle
Allah onlart yakalamt§tl. Gerfekten Allah, giifllldiir, cezasi da
fetindir.
53. Bu, bir millet, kendinde bulunant degi§tirmedikfe, Al-
lah'in da onlara verdigi nimeti degi§tirmiyecegi sebebiyledir.
Gerfekten Allah, fOk iyi i§iten ve bilendir.
54. Ttpkt Firavun ailesi ve onlardan iincekilerin gidi§i gibi-
dir. Rabb'lerinin ayetlerini yalanlam1.§lard1, Biz de onlan gii-
nahlanndan dolayt helli.k etmi§tik ve Firavun ailesini bogmu§-
tuk. Onlann hepsi zalimdiler.
55. Allah katinda, canlzlann en kiitllsu, inkar edenlerdir.
OnJa.r iman etmezler.
56. Onlar, kendileriyle anla§ma yapttgin., sonra her defa-
smda hif f ekinmeden an.la§11iayi bozan kimselerdir.
354 ROHU'L-BEYAN COz:lO

57. Eger sava§ta onlan yakalarsan, onlar(a verecegin ceza)


ile arkalanndakileri darmadagin et ki ibret alsuilar.
58. Eger bir milletin (anla§maya) ihanet yapmasindan kor-
karsan, sen de onlara ka~i (anla§mayi bomrak) aynz §tkilde
davran. Allah, ihanet edenleri sevmez.
59. Kafirler, yakayi kurtararak gefip gideceklerini sanma-
sinlar. <;iinkii onlar, kesinlikle aciz birakamazlar.
60. Onlara kar§i, giiciiniiziin yettigi kadar kuvvet ve sava§
atlan hazzrlayin ki, onunla, Allah'in dii§manini, kendi diipna-
ninizi ve onlardan ba§ka sizi,n bilemediginiz, sadece Alla,h'in
bildigi digerlerini korkutasiniz. Allah yolunda her ne harcar-
saniz, kar§tligi size odenir, kesinlikle haksizhga ugratilmazsi-
niz.
61. Eger onlar ban§a yana§trlarsa, sen de yana§ ve Allah 'a
dayan. f;iinkii 0, fOk iyi i§iten ve fOk iyi bilendir.

50. «Meleklerin,» onlann «ytizlerine ve arkalarma vurarak ve: 'Ta-


d1n ate§ azab1n1' diyerek o kafirlerin canlar1n1 abrken (onlar1) bir gor-
seydin!» Ey Muhammed! Oli.im melegi yard1mctlanrun, kafirlerin caruru na-
s1l ald1g1m bir gorsen! Bu melekler onlara demir kam~Ilarla her vurduklann-
da, vurduklan organlanndan ate~ f1~kmr. Dtinyadaki ktl1~ azabmdan ba§ka,
bir de "tad1n bakahm cehennem azab1ru" denir onlara. Bu ate§ azab1 da, ahi-
retteki azabm ba§lang1c1drr. Anlatllmas1 imkans1z olan bu feci durumu bir
..
gorsen.'
51. «i§te bu, kendi ellerinizle» yap1p «sunduklann1z1n kar§iligid1r.
Y oksa Allah, kuUar1na zulmetmez.» Meydana gelen bu dovme ve azap, si-
zin yaprm§ oldugunuz isyan ve inkar sebebiyledir. Ger~ekten de Allahii
Tefila, daha iinceden gtinah i§lemeyen hi9bir kuluna azap etmez.

52. Bunlann davran1§lan da «hpk1 Firavun ailesi ve onlardan onceki-


lerin gidi§i gibi:» Bu ifade, Hz. Peygamber (s.a.v.)'i teselli etmek ic;indir. Ku-
rey~lilerin inkar ve inatlan da, <;irkin eylemleriyle iln yapan Firavun ailesinin
actetleri gibictir. Ayette ge9en "de'b" bir i§e ctevam etrnek, adet haline getir-
mek ve kendini yonnak anlam1nadrr. Firavun ailesinden maksat ise Firavun
ve ona tabi olanlar demektir. Firavun'dan onceki, Nub, Semfid, Ad kavmi ve
daha ba~ka inkarc1lar da vardt. Kurey§lilerin tutu1nlan da t1pkt onlann tutum-
larma benzemekteydi.
Ayet: 50-54 ENFAL SURESi/8 355

Onlar da «Allah'1n ayetlerini inkar etmi§lerdi de, bu giinahlart sebe-


biyle Allah onlar1 yakalamI§h. Ger~ekten Allah, gii~ludiir, cezas1 da ~e­
tindir.» inkar ettikleri ayetler, Allah11n birligine i§aret eden gizli ve a\:ik delil-
lerdi. Yabut da, Peygamber'lerin kesin mucizeleriydi. Allahti Tefila onlan,
inkarc1 olmalan ve diger isyanlan sebebiyle cezalandird1, Allahti Tefila ~ok
gti<;liidiir. O'nun verecegi bu cezaya hi~bir kimse engel olamaz.
53. «Bu» durum; «bir millet, kendinde bulunan1 degi~tirmedik~e, Al-
lah'1n da onlara verdigi nimeti degi§tirmiyecegi sebebiyledir.» Bu kotti
eylemlerden dolay1 cezaya <;arpttnlrnalar1n1n sebebi, Allah'tn kendilerine ih-
san etmi§ oldugu nimetleri degi§tirmeleridir. Kendilerine bir~ok nimetler ve-
rildikten sonra, bu iyi ve gtizel hallerini degi§tirip, kottiltige sapttl<lan i~in ce-
zay1 hak etmi§lerdir. T1pk1, o kafirlerin dururnlan gibi. Hz. Peygamber'e pey-
gamberlik gelmezden once, putlara kulluk eden kafirler vardi. Kendilerine
Hz. Peygamber (s.a.v.) birtak1m delillerle gonderildiginde, O'nu yalanladtlar,
O'na ve yan1nda bulunan miisltimanlara dti§manhk ettiler. Onlar etrafmda
gruplara aynlddar ve o mi.islilmanlara kotiiltik yapmak istediler. Bunun tizeri-
ne Allahii Tefila, onlara vermi§ oldugu azaplarrm erteleme nimetini degi~tirdi
ve kendilerine derhal azap verdi.
Haddadi der ki: "Allah onlar1 a~hktan ve korkudan kurtard1. Onlara,
kendilerinden bir peygamber gonderdi. Kendi dillerinde bir kitap gonderdi.
Biitiin bu nimetleri degi§tirdiler ve bu nimetlere §tikretrnediler. Allah da on-
lan degi§tirdi ve Bedir'de onlan cezalandrrd1."
«Ger~ekten Allah, ~ok iyi i§iten ve bilendir.» Allah, geymi§te ve gele-
cekte yaptlan biittin eylemleri bilir ve btittin sozleri de i§itir. Ondan dolay1drr
ki, bunlara ceza verir.
54. Bunlann gidi§i de, «tipk1 Firavun ailesi ve onlardan oncekilerin
gidi§i gibidir. Rabb'lerinin ayetlerini yalanlam1§lard1, Biz de onlari gii-
nahlarandan dolay1 helak etmi§tik ve Firavun ailesini bogmu§tuk. Onla-
r1n hepsi zalimdiler.» Ayetteki "bogmu~tuk" ifadesi, "helak etmi§tik" ifade-
sinin §Umtiliine girdigi halde onun ilzerine atfedilmesi bogulmarun zorlugunu
ve feciligini bildinnek ic;indir. Kurey§ oliilerinin ve K1pti'lerin ttimti, inkar ve
isyanla kendilerine haks1z1Ik etmi§lerdi. Bunun ic;in helaka maruz kaldilar.
imam Gazfil1 §6yle der: "Nimet, onun degerini bilmeyenlerden ~ekilip
ahnrr. Bu konuda §U omege dik.kat et! Krahn biri, kolesine ikramda bulunmu§
356 RUHU 'L -BEYAN Ci.iz: 10

ve ona birtak1m ozel elbise vererek, kendisinin has hizmetc;isi kabul etmi§ti.
Onu, diger muhaf1z ve hizmet9ilerinden tisttin tutmu§ ve kap1smm bek9iligini
ona vermi§ti. Ona, kendi ko§kiiniin i<;inde bir ev yap1p, oraya koltuklar koy-
masm1, sofralan hazrrlay1p, cariyeleri siislemesini emretti ki, kral i§ten don-
diigii zaman kendisine yara§lf bir bic;imde orada rahat etsin. Bu kolenin yapa-
cag1 i§ler, gtinde bir saat bile degildi. Yine de bu kole, kralm kap1s1nda ekmek
yiyen bir hayvan bak.Ic1s1, ya da kemik yalayan bir kopek gorse, kralm kendi-
sine yapt1g1 biitlin ikramlan unutur, onlara bakardi. Krahn kendisine yapml§
oldugu iyilikler hi9e say1hrdi. Bu hayvan bak1c1s1na ko§ar, ondan bir par<ra
ekmek isterdi. Yabut da kemik etrafma toplanan kopegi iistiin tutard1. Kral bu
kolenin durumuna bakarak: 'Bu kole, kendisine yaptlg1m iyiliklerin kiymetini
bilmedi. Halbuki ben ona, bir9ok iyiliklerde bulunmu§, onu ozel bir mevkiye
ytikseltmi§tim. Bunun yaptlklar1 ise, c;ok basit ve cabil birisinin yapttldan gi-
bi. Ondan c;ekin alm elbiselerini ve kovun kap1mdan' demez mi?

i§te, diinyaya yonelen ilim adammm durumuyla, nefsine uyan abidin du-
rumu da aynen buna benzer.

Ey insan! Senin yapman gereken §ey, Allah'm nimetlerini tan1man ic;in


gerekli biitiin 9abay1 harcamaktrr. Nimetin bela olmas1ndan, izzetin zillet ol-
mas1ndan ve iyi talihin kotiiye donmesinden kesinlikle sakm! \:iinkil Allah,
nimetlerine kar§1 9ok k1skanc;trr."

Allab'1 ve O'nun nimetlerinin degerini bilen dilnyaya iltifat etmeyi bira-


k1p, her §eyden yi.ice olan Allah'a yonelir. <;unkii Allah her §eyden daha ytice-
dir. O'nu anmak, her tilrlii sozden daha faziletlidir.

Anlatild1g1na gore, Silleyman b. Davfid (a.s.), etrafmda bulunan alayla


gidiyordu ve kendisine ku§lar golgelik yap1yorlardi. Sag ve solunda ise, vah§i
hayvanlar, hayvan siirtileri, cinler, insanlar ve diger yarattklar vard1. israilo-
gullartndan Allah'a kulluk eden birisine ugradt. Adam ona : " Ey Davud'un
oglu! Allah sana, bi.iylik bir miilk vermi§" dedi. Stileyman bu sozii duydu ve:
"Mii'minin amel defterindeki bir tesbih, Stileyman'a verilenden daha hayrrh-
d1r. Davfid'un ogluna verilen gider, tesbih ise kahc1drr" dedi. Bu soz, ahireti
isteyen ve onun i~in 9ah§anlara gi.izel bir ir§addtr, dilnya me§galesinden s1yn-
larak., yiice Mevla'ya da bir yonelme vesilesidir.

55. «Allah katanda, canhlarin en kotiisii, inkar edenlerdir. Onlar


iman etmezler. » Allah'1n hi.ikmiine gore, yerytizilnde bulunan ve hareket ka-
biliyeti olan canhlarm en kotilsii, inkarda 1srar eden boylece kafir olan kimse-
Ayet: 54-58 ENFAL S0RESi/8 357

lerdir. Onlann iman etmeleri beklenmez. <;ilnkli bunlann kalpleri mtihtirlen-


1ni~tir. Bu kimseler, insanlann degil, canblann en kottisti olarak vas1fland1nl-
m1§.1ardir. Bunun sebebi, o inkarc1 grubun, insanlann toplulugundan ay1nle-
dilmi§ olmas1cllr. inkarc1 olanlar, canh yaratiklar gtubundandirlar ve onlann
da bi.ittin fertlerinden daha kottidtirler. Allahti Teala bir ba~ka ayette : "Onlar
hayvanlar gibidirler. Belki daha da sapiktirlar"(Furkan: 44) buyuIIDaktadtr.

56. «Onlar, kendileriyle anla§ma yaptig1n, sonra her defas1nda hi~


~ekinmeden anla§may1 bozan kimselerdir.» Kendilerinden bir soz almt~ ol-
duklann, verdikleri sozti devamh surette bozuyorlar. Anla§may1 bozmantn
kotillilgtinden korkmuyor, bundaki ay1ba ve cehenneme aldtn§ etmiyorlar. i§-
te bunlar, Kureyza yahudileridir. Hz. Peygamber (s.a.v.), bunlarla bir sozle§-
me yapm1~ ve islam dil§manlanna ka~1 yardun etmemeleri konusunda anla§-
mt§lardI. Fakat onlar, bu anla§may1 bozdular ve Bedir sava§inda, Mekkeliler'e
silah yardnm yaptllar. Daha sonra da : "Unutarak yaptlk. Hatah davrand1k"
dediler. Sonra tekrar sozle§me yaptllar ve bu sozle§meyi de Hendek sava§1n-
da da bozdular ve 1nti§rik.lere yard1m ettiler. Bedir sava§1nda, mtisHimanlar1n
galip geldigini gortince dediler ki : "O, ahir zamanda gonderilecegi vadedilen
peygamberdir. Onunla hi9bir kimse sava§amaz." Sonra bunlar, Uhud'da olup
bitenleri gortip, mlisltimanlann zay1f durmnda oldugunu anlay1nca, tekrar
§tipheye dti§tiller. Hz. Peygamber'in getirdigi dinin yay1lmas1ndan ve mtislli-
manlann gtic;lenmesinden cigerleri yanmi~tl. Ben! Kurayza kabilesinin ba~ka-
111 Ka'b b. Esed, arkada~lanyla birlikte Mekke'ye gittiler ve Hz. Peygamber'e
sava~ ac;mak ic;in, mti§riklerle anla~maya vard1lar. Bu anla§ma neticesinde
Hendek sav~1 patlak vercli.
57. «Eger sava§ta onlan yakalarsan, onlar(a verecegin ceza) ile ar-
kalar1ndakileri darmadag1n et ki ibret als1nlar .» Durum bu olunca, sen bu
anla§may1 bozanlan sava§ta, zay1f bir durumda yakalam1~ken ve yemni§ken,
onlan cezaland1nnak sfiretiyle arkalanndakini parainparc;a et. Onlan yen ve
darmadag1n eyle ki, onlann arkas1ndan gelen senin inkarc1 dti~manlann da
senden korksunlar. Belki onlardan sonra gelenler, bu miinaf1klann ba~1na ge-
lenleri gorilrler ve ibret ahrlar. Boylelikle de, anla§may1 bozmaktan veya
inkardan vazgec;erler.
58. «Eger» anla§tna yapan «bir milletin,» anl~may1 bozma belirtisi
gorerek «(anla~maya) ihanet yapmas1ndan korkarsan, sen de onlara kar~1
(anla~may1 bozarak) ayn1 ~ekilde davran.» sozle§meyi bozarak onlara at.. .
358 RUHU'L-BEYAN Cfu::IO

Onlar seninle yapt1klan .anla§may1 bozduklan gibi, sen de dli§m.anhkta e§it bir
yol izleyerek sozle§meyi kendilerine at. Onlar a91k bir §ekilde, senin de onlar-
la araruzda olan bag1 kestigini anlas1nlar. Bunu onlara ay1kya bildir. Onlar,
anla§ma devam ediyor zanruna kapllmt§ken, kendileriyle sava§a giri§rne ki,
asla senin tarafmdan ihanet yaplld1g1na dair bir §aibe ortaya 91kmasm. «Al-
lah, ihanet edenleri sevmez.» Bu ifade, anla§marun kendilerine atilmas1n1n
sebebini at;1klayan ifadedir. Sanki deniyor ki : "Bize neden emir verdin ve an-
la§may1 kendilerine atmadan once sav~may1 yasaklad1n?" I§te bu soruya ve-
rilen cevap !
59. Hz. Peygamber'e eziyet veren ve isyanda 9ok ileri giden «kafirler,»
yenilgiden kurtulmu§ olarak ve «yakayt kurtararak ge~ip gideceklerini
sanmas1nlar. <;iinkii onlar, kesinlikle aciz b1rakamazlar.» Onlar, geyip gi-
deceklerini ve arkalanndan takip edenlerin de kendilerini yakalayam1yacakla-
nn1 zannetmesinler. i§te bu ayette, isyanlara cesaret eden nefislere tehdit var-
du. Aslinda bu cesaretli nefis, Allah' a kar§I cesaretlenmi§ durumdadir.
Seri es-Sakati §Oyle anlattr : " Gtintin birinde, §ehir camiinde konu§uyor-
dum. Gtizel giyimli bir gen9 beni dinliyordu. Y anmda arkada§lan da vardi.
Konu§mamda: "Gti9stiziln gti9ltiye isyan etmesine §a§anm" dedigimi duydu
ve ytizti k1zardl. Daha sonra da <;1k1p gitti. Sonraki gtin, yine ben ayn1 yerde
oturuyordum, birden 91kageldi ve iki rekat namaz laldlktan sonra, §unu dedi :
"Ey Seri! Dun seni dinledim. 'Gtivsliziln gti<;ltiye isyan etmesine §a§anm' di-
yordun. Bunun anlamI nedir? Ben de dedim ki : 'Allah'tan daha gti\)lti hi9bir
varhk yoktur. Kuldan daha gil<;stiz kimse de yoktur. Boyle olmas1na ragmen,
k:ul Allah'a isyan ediyor' dedim. <;ocuk kalklp gitti ve sonraki gtin tekrar gel-
di. Uzerinde iki beyaz elbise vard1 ve yanmda kimse yoktu. Bana §unu sordu :
'Ey Sen! Allah'a giden yol hangisidir?' Ben de ona :
'Kulluk yapmak istersen, gece namaz kil, gtindtiz oru9 tut. Allah'a ula§-
mak istersen, O'ndan ba§kas1ru terket, O'na vanrs1n. Dtinyada, harap olmu§
yerlerden, mescidlerden ve kabirlerden ba§ka bir §ey yoktur' dedim. Gen<;
adam ayaga kalktt ve: 'Allah' a yemin ederim ki en zor bir yola koyuldum' de-
di ve viklp gitti. Birkat; gtin sonra, biryok hizmet<;i geldi ve 'Katip Ahmed b.
Yezid ne yapti?' diye sordular. Ben de onlara, olup bitenleri anlatt1m ve ba§ka
bir §eyden haberim olmadtg1n1 belirttim. Bunun ilzerine bana dediler ki: 'Al-
lah a§lana bize soyle! Onun durumunu ogrenirsen bize bildir ve evini de ha-
berdar et.' Ben bir y1l bekledim ve onun durumunu ogrenemedim ve ondan bir
haber de alamad1m. Gecenin birinde, yats1dan sonra evimde oturuyordum.
Ayet: 59 ENFAL SURESi/8 359

Birden kap1m <;ahnd1 ve ic;eri girilmesine izin verdim. Ans1zm bir gen<; 91ka-
geldi. Belinde bir par9a elbise ve omuzunda da bir ba§ka elbise par9asi. Ya-
n1nda bir zenbil ve i~erisinde de az1g1 vard1. Gozlerimden optii ve :

'Ey Seri! Allah beni, dilnyaya esir olmaktan kurtard1g1 gibi, seni de ce-
hennem azabmdan kurtarsm' dedi. Ben de arkada§Ima i§aret ettim ve evine
giderek haber vermesini soyledim, o da gidiverdi. Bir de baktim ki e§i, yanm-
da c;ocugu ve hizmet9ileriyle beraber geldi. <;ocugun tizerinde k1ymetli elbi-
seler ve siis vardL ic;eri girip, ~ocugu odaya att1. Kad1n ona dedi ki : 'Ey
Adam! Beni dul biraktln, sen ise ya§1yorsun. <;ocugunu yetim brraktm, sense
ya§amaktas1n.' Gen~ ban a baku ve: 'Ey Seri bu ne vefa!' dedi. Daha soma ka-
d1nm fizerine dogru gitti ve : 'Allah'a yemin ederim ki sen, benim kalbimin
meyvesi ve gonltimiln sevgilisisin. Bu 9ocugum bana, yarat1klarm en degerli-
sidir. Ancak, bu Seri bana: ' Allah'a varmak isteyenin O'ndan ba§ka her §eyi
terketmesi gerektigini' soyledi. Daha sonra bu adam, c;ocugun iizerinde olam
<;Ikararak ve kad1na: 'Bunu a9, cigerlere ve c;1plak cesetlere koy' yani bunu
satarak degerini yoksullara yedir ve giydir diyerek, kendi elbisesinden bir
par9a kesti. <;ocugu bu parc;ayla sard1. Kadm ise: '<;ocugumu bu halde gor-
mek istemiyorum' dedi ve 9ocugu adamdan c;ekip ald1. Kad1n1n 9ocukla ug-
ra§hg1n1 goren adam ayaga kalkti ve: 'Bir gecemi bo§a gec;irdiniz. Allah hak-
lan1zdan gelsin' diyerek dt§art 91kt1. Ev aglama sesiyle c;1nlad1. Kad1n : 'Ey
Seri! Bu adam geri donerse, yahut bir haber ahrsan, derhal bana bildir!' dedi.
Ben de: "in§allah" dedim. Bir stire sonra, bana ya§h bir kadm geldi ve : 'Ey
Seri! Yan1m1zda bir gen~ var. Seninle goril§rnek istiyor' dedi ve ge~ip gitti.
Bir de baktim ki, yere uzanmt§ birisi ve ba§tn1n altinda bir kerpi~. Kendisine
selfun verdim, gozlerini a9tl ve bana :

'Ey Serl! Ne dersin? Sana gore bu gtinahlanm bagt§lanir m1? dedi. Ben
de 'evet' dedim. 'Benim gibileri bag1§lanrr m1?' diye sordu. Yine 'evet' dedim.
'Ben batml§trn' dedi. 'O, batanlar1 kurtarrr' dedim. 'Bir~ok haks1zhklar i§lemi-
§im' dedi. Ben de: 'Bir haberde bildirildigine gore, gilnahlarmdan tevbe eden
kimseler kiyamet gilnii ortaya c;agnlrr. Hasrmlar1 da ortaya getirilir ve: 'Bira-
k1n onu, Allah sizin hakkm1z1 odeyecektir' denir. Bunun ilzerine adam bana
dedi ki : 'Ey Ser!! Biraz parrun var. Eger oliirsem, kefenime ve ihtiyac;lanma
harca. Bunu aileme bildirme ki kefenimi haramla degi§tirmesinler.' Yanmda
biraz oturdum. Gozlerini a9tl ve: '<;alz~anlar bunun i~in ~ali~s1nlar' (Saffat:
61) dedi ve oldti. Paralari aldim ve ihtiya~lanru temin ettim. Sonra da kendisi-
ne dogru ytirtidiim. Bakt1m ki insanlar ko§U§uyorlar. "Ne var?" diye sordu-
360 ROHU'L-BEYAN Cflz: 10

gu1nda: 'Allah dostlanndan birisi olmti§, namazm1 k1lmak istiyoruz' cevab1n1


aldun. Sonra da gidip cenazesini y1kad1m ve gOindtik. Biraz sonra da ailesi bi-
rini gonderip durumu sordu. Ben de Oldtigiinii soyledim. Aglayarak han1m1
geldi. Durumunu kendisine bildirdim. Kabrini kendisine gostermemi istedi.
'Kefenini degi§tinnelerinden korkanm' dedim. Kadm: 'Hayrr. Vallahi degi§tir-
mezler' dey ince, ben de kabri gosterdim. Kad1n biraz aglad1 ve iki §ahidin
gelmesini soyledi. iki §ahit gelince, cariyelerini serbest b1rakt1, arazisini vak-
fetti ve mal1n1 da tasadduk etti ve oliinceye kadar da kabri yanindan aynlma-
di. Allah kendilerine rahmet eylesin."

60. «Onlara kar§1, giiciiniiziin yettigi kadar kuvvet ve sava§ atlari


haz1rlay1n ki...» Kafirlerle sava§mak i9in, sava§ta size yard1mc1 olabilecek;
silah, at gibi her tiirlti malzemeyi elde edin. Bir hadiste: "Dikkat edin! Kuvvet
atmaktir" 06) buyurulur.
Rivayet edildigine gore, Sa'd b. Ebi V akkas, Uhud sava§mda bin tane ok
atmt§tl. Onun her oku atI§mda Hz. Peygamber (s.a.v.) : "Anam babam sana
feda olsun Ey Sa'd! "< 17) diyordu. Baz1 ilim adamlar1, bir mtislilman1n, ana ve
babas1n1 feda etmesini uygun gormtiyorlar. Bu konuda imam Nevevi §0yle
der : " Ge9erli olan gorti§, bu soztin soylenebilecegidir. <;unkii, gen;ekte bir
feda etme olay1 yoktur. Soztin geli§i olarak bu ifade kullanllmaktadrr. Kar§m-
daki kimseye sevgisini gosterme ifadesidir."
Hadiste, attc1hg1n fazileti ve hay1rh bir i§ yapana dua etmeye te§vik var-
d1r. Bir hadiste de §Oyle buyurulur : "Allah, bir okla ii~ ki§iyi cennete koyar.
Yapmasmda hay1r oldugunu umarak ok yapan ustayt, onu hediye edeni, ve
oku atam." (IR>
Diger bir hadiste ise : "Allahii Teala zikredilmeyen her ~ey oyun ve eg-
lenceden ibarettir. Ancak §U dort §ey hari~: Bir kimsenin, iki hedef arasznda
yiiriimesi, atuu egitmesi, e§iyle §akala§masz ve yiizmeyi ogretmesi." 0 9>
Atlar da ti9 k1s1md1f. Allah'm ati: Bu ata binilir ve Allah'1n dti§manlarty
la sava§t.lrr. ~eytan1n att: Bu at rehin verilir ve onunla kumar oynanir. insanm
at1 : Bu attan da insanlar istifade ederler ve yoksulluktan kurtulurlar.

16- Mtislim, EbQ Davud, Tinnizi ve ibn Mace rivayet etmi~tir.


17- Buharl: "At! Anam babam sana feda olsun" lafztyla rivayet etmi~ti r. Aynca Mtislim ve
Tinniz1 de rivayet etmi~tir.
J8- Siinen sahipleriyle, Dfuimi ve imam Ahmed b. Hanbel rivayet etmi~tir.
19- Tinniz1, ibn Mace ve Ahmed b. Hanbel rivayet etmi§tir.
Ayet: 60-61 ENFAL S0RESi/8 361

«Onunla Allah '10 di.i§man1n1, ken di dii§man1n1z1 ve onlardan ba§ka


sizin bilemediginiz, sadece Allah'1n bildigi digerlerini korkutas1n1z.» Bu
sava§ atlanyla, sizlere dti§manhkta ~ok ileri giden ve sm1n a§an Mekke
kafirlerini korkutup i.irki.iti.irsiinilz. Yine o atlar sayesinde, diger yahudi
kafirlerini ve mi.inaf1klan korkutursunuz. by le ki, onlan siz gozlerinizle go-
riip tan1yamazsm1z. Sadece Allahti Teala bilir.

Az veya 9ok, «Allah yolunda» cihad etmek ictin her «ne harcarsan1z,
kar§d1g1>> tam olarak «size odenir' kesinlikle haks1zhga ugrahlmazs1n1z.>>
Yapttldann1zm sevabmdan ve mtikafatindan hi9bir §ey eksik kalmadan size
odenir. Sevab1n1z terkedilmez veya noksanla§t1nlmaz, denilmeyip de "hak-
szzllga ugratllmazsm1z" denilmesi, Allahti Tefilfuun, bu gibi 9irkinliklerden
beri oldugunu beyan etmek ivindir.
Rivayet edildigine gore, Hz. Peygamber (s.a.v.) miraca ~1ktlg1nda bir
toplulukla kar§tla§IDI§. Bunlar, bugtin ekin ekip, yann hemen bi9iyorlarm1§.
Her bi~tiklerinde ise, tekrar eskisi gibi oluyormu§. Hz. Peygamber : "Bunlar
nedir Ey Cebriiil" diye sorunca, 'Bunlar, Allah yolunda sava§an n1ticahitler-
dir. Onlar1n bir tane iyiligi, yediyiiz kat art1nhr. Bir §ey harcadlklannda, arka-
smdan hemen yenisi gelir' cevablill ahr." (20)

61. «Eger onlar bari§a yana§irlarsa, sen de yana~ ve Allah'a dayan.»


Kafirler, kendilerini korkutarak, kalplerine vermi§ oldugun tirpertiden dolay1,
teslim olmaya ve anla§ma yapmaya yana§rrlarsa, sen de anla§ma yapmak tize-
re onlara yana§. Anla§ma yapma konusunda, i\:lerinde gizledikleri hilelerden
sakln korkma. Ku§kusuz Allah; seni korumaya alm1§tu. «<;iinkii 0, ~ok iyi
i~iten ve ~ok iyi bilendir.» Allahti Tealfi, onlar1n gizli toplantilannda bile
yapttklan konU§malarnu duyar. Onlar1n gizli niyetlerini de vok iyi bilir ve tu-
zaklann1 onlann kendi aleyhlerine vevirir.

Ayette ge~en "yana§" emri, ibaha i~indir. Mecburiyet yoktur. Bu konu-


daki yetki, devlet ba§kan1na verilmi§tir. Devamh surette onlarla sava§maya
mecbur degildir. Onlarla anla§ma yap1naya da mecbur degildir. Durumu ince-
ler ve mtisllimanlar1n menfaatleri dogrultusunda karar verir. Eger miisltiman-
lar gti~lli ise, anla§ma yapmaz. Teslim olup cizye verinceye kadar kendileriy-
le sava§1r. Eger devlet ba§kam, mtisltimanlann menfaatm1 anla§1na yap1nakta

20- Bezzar'm mirfic konusunda rivayet ettigi uzunca hadisin bir par~as1d 1r. Heyseml
Mecma'uz-Zevliidde rivayet etmi~ti r. Bkz. Cem'u'l-Fevaid, 2/293.
362 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 10

gorilrse, o zaman anla§ma yapar. Ancak bu anla§man1n mtiddeti tam bir yil ve
daha uzun siireli olmamahdrr. Mti§rilderin, gti~ ve kuvveti ellerinde bulundur-
mas1 halinde ise, on yilhgma bile anla§ma yapmas1 milmkiindtir. Bundan daha
uzun stireli anla§ma yapamaz. <;unki.i Hz. Peygamber de Mekke mil§rikleriyle
boyle yapm1§tL Sonra da onlar, miiddetin bitmesinden once, anla§may1 boz·
mu§lard1. Bu durum, Mek.ke'nin fethine sebep olmu§tu.

62. Eger seni aldatmak isterlerse, Allah sana yeter. Seni,


yardimiyla ve mii'minlerle destekliyen O'dur.
63. Ve onlann goniillerini birle§tiren de O'dur. Sen, yeryii-
ziindekilerin hepsini harcasaydin, yine de onlann goniillerini
birle§tiremezdin. F akat Allah, onlann goniillerini birlettirdi.
0 azfzdir, haktmdir.
64. Ey Peygamber! Sana ve sana uyan mii'minlere Allah
yeter.

62. «Eger seni aldatmak isterlerse, Allah sana yeter. Seni, yard1m1y-
la ve mii'minlerle destekliyen O'dur.» Senden anla§ma yapman1 isteyenler,
sana kar§I anla§ma gosterisinde bulunarak seni oyuna getirmek isterlerse, on-
larm kotiiltiklerine kar§t, Allah sana yeter ve sana yard1m eder. Kendi katin-
Ayet: 62-63 ENFAL SURESi/8 363

dakilerle, ensar ve muhacirle seni deste.kler. Daha sonra Allahii Teata, Pey-
gamber'ini mi.i'minlerle nastl destekledigini §tiyle a~Ikhyor:
63. «Ve onlar1n goniillerini birle~tiren de O'dur.» Halbuki daha once,
onlann arasmda taassup ve kincilik vardi. Oyle lei, o toplumda, iki goniil bile
bir araya gelemezdi. Bir kimse, diger bir kabilenin adamma bir tokat atsa, bu
tokat yiiziinden, intikamlar1n1 ahncaya kadar iki kabile sava§a giri§irdi. i§te
onlar bu durumdayken, bir tek nefis gibi oluverdiler. Bu durum, Hz. Peygam-
ber'in (s.a.v.) en goz kam~tinc1 mucizelerinden biridir.
«Sen, yeryiiziindekilerin hepsini harcasayd1n, yine de onlar1n goniil-
lerini birle~tiremezdin.» Onlar, birbirlerine o kadar dii§man olmu§lard1 ki,
aralann1 bulmak i<;in, yeryiiziinde bulunan biitiin mal ve degerli maddeleri
versen, yine de onlar1 ban§trramazd1n.
«Fakat Allah, onlar1n goniillerini birle~tirdi. 0 azizdir, hakimdir .»
Allahii Tefila, goz kama§tiran kudretiyle, onlar1 hem rub, hem de beden olarak
birbirlerine yana§tirdi. 0, goniillerin sahibidir. Onlar1 diledigi gibi evirip 9evi-
ren O'dur. 0 Allah, tam kudret ve tam gti9 sahibidii'. Hilanet ve maslahatln
gereginden ba§kaslill asla yapmaz. 0, ruhlarm birbiriyle muhabbet kurmasma
ve boylece karde§lerin bir araya gelip dost olmalanna kudreti olandtr. Hadis-
te: "Mu'min, ba~kaszyla kolayca kayna§an ve kendisiyle kolayca dost olunan
kimsedir. Ba§kas1yle kayna§mayan ve kendisiyle dost olunmayan ki§ide hayir
yoktur" buyurulmu§tur.(21 > Bir ba§ka hadiste ise: "Kar§zla§an iki mii'minin
durumu, birbirini yzkayan ellerin durumuna benzer. Hi<;bir mu'min yoktur ki,
birbirleriyle bulu§tuklannda, birbirine faydalan dokunmamz§ olsun" buyuru-
lur. <22)

Bunun i~indir lei Allahii Teala, mahalle halkmm, giinde be§ defa mescit-
lerde toplarunalarlill emretmi§tir. Her §ehir halk1mn da, haftada bir defa cami-
de Cuma namaz1 i~in bulu§malar1n1 emretrni§tir. YIlda iki bayramda, kalaba-
bk bir insan grubunun bir araya gelip bayramla§malar1 da bunun a~Ik omekle-
rindendir. Umrede ve hacda yapdanlar da, bunun en bariz omeklerindendir.
Biittin bu ornekler, mii'minler aras1ndaki sevgiyi kokle§tirmeye yoneliktir.
Hadis-i ~erifte §6yle buyurulur : "Mil'minler, birbirlerini sevmekte, birbirle-
rine ac1makta, hirbirini korumakta, tek bir viicut gibidir. Vucudun herhangi

21 - imam Ahmed b. Hanbel, Musned.


22- Tinnizi, Sun en,
364 RUHU'L-BEYAN Guz:lO

bir orgam rahats1z olursa, diger organ/an da bu yiizden ate~lenir ve uykusuz


kallr." <23)

Hay1rb lcimselerle bir arada bulunup, onlarla sohbet etmek c;ok etkilidir.
Hayrrh insanlara sadece bakmak bile, insanlara iyilik etkisi yapar. insanlann
ytizlerine bak.mak, kendisine bakdana uygun bir ahlak tesiri yapar. Ozgtin
kimseye stirekli bakan kimse tiziiliir. Ne§eli kimseye bakan ise, ne§elenir. De-
nir ki : Bak.1§1 fayda vermeyenin, sozii de fayda vermez. Serke§ deve, uysal
deveye yakm olduk~a uysalla§lf. Bir §eye yakm obnak bile, hayvana, bitkiye
ve cans1z maddeye uysall1k kazandrrlf. Su ve hava bile, le§e yakm olunca bo-
zulur. Tek ba§ma kalmak veya uzlete 9ekilmek bile, kotii insanlarla arkada§-
hk etmekten daha iyi say1hr. ilim ehli ve fazilet sahibi insanlara gelince, onla-
ra yakm olmak ve onlarla sohbet etmek ganimettir. Onlarla ili§ki halinde ol-
mak, Allahii Teala ile ili§kili olmaya benzer. Onlara olan sevgi, Allah'a olan
sevgiden kaynaklanrr. Onlarla birlikte olmak, hakla baglant1 halindc olmak
demektir. Ba§kalar1yla baglanti halinde olmak ise, tabiatln geregidir. Mii'min,
mii'minin aynas1dir. Mii'min, bir mii'min karde§iyle kar§1la~111ca, §ifah sozle-
rinden deva bulur. Mil'minin amelleri, ba§kalar1rnn fark1na varmad1g1, ilfilli
tecelliler ve gizli bilgi ve kavrayi§lardir. Fakat bunu, ancak nur ehli kavraya-
bilir.

Fakir der ki : iki han1m1 birbirine dargm olan abid §eyhlerden ve vera'
sahibi ilim adamlanndan birinden §6yle dedigini duydum: "Allah, onlann
gonullerini birle§tirdi" ayetini sonuna kadar, ic;inde su bulunan bir testiye
okudum. Sonra i9ine iifleyerek, bu suyu o e§lerin ikisine i~irdim. Allah'1n iz-
niy le, aralanndaki dargmhk gitti ve birbirlerine dost oldular. ~imdiye kadar
da, aralannda hi~bir nefret ve kin olmadi.

64. «Ey» Allahii TeaHi'dan haber veren §ant yiice «Peygamber! Sana
ve sana uyan mii'minlere» biitiin i§lerinde «Allah yeter.» Ayette g~en
"vav" harfi, iki anlam ifade eder. Birisi birliktelik, digeri de atif. Birliktelik
ifade ederse, ayetin meali: "Ey Peygamber! Sana ve sana uyan mu'minlere
yardimcz olarak Allah yeter" §eklinde olur. At1f ifade ederse o zaman da "Ey
Peygamber! Sana ve mii'minlere Allah yeter" §eklinde olur.

ibn Abbas (r.a.) §6yle anlatu : "Bu ayet, Hz. Omer'in mtisliiman olmas1
tizerine Mekke'de nazil olmu§tur. Fakat, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in emri uzeri-

23- Mu slim , Sahih, Ahmed b. Hanbel Mii.sned. Ayr. Bkz. el-Ferhu'l-Kehfr, 3/132.
Ayet: 63 -64 ENFAL SURESi /8 365

ne, Medine'de nazil olan ayetler suas1na yazilm1§tlr."

Rivayet edildigine gore, Miisltiman olanlann say1s1, Hz. Peygamberle


birlikte, 33 erkek, 6 da kad1ndi. Sonra da Hz. Omer (r.a.) mlisliiman oldu ve
Allahi.i TeaHi mtisllimanlann say1s1n1 onunla birlikte krrka tamamlad1. i§te bu-
nun tizerine de bu ayet indi.

Hz. Peygamber §6yle dua etmi§ti : "Ey Allah'im! islam't, §U iki adamin
birisiyle kuvvetlendir. Ya Ebu Cehil bin Hi§am, ya da Omer bin Hattab." Hz.
Peygamber bu duay1 <;ar§amba giinii yapmt§tL Per§embe giinii de Omer mtis-
lii1nan olmu§tU. Mtisltiman oldugunda yirm.i alt1 ya§1ndayd1. Hz. Hamza ise,
ondan ti<; giin once mtisltiman olmu§tU.

Rivayet edildigine gore "Siz de, Allah'tan ba§ka taptzklann1z da cehen-


nem yakit1s1mz . Oraya gireceksiniz." (Enbiya: 98) ayeti indiginde, Ebt1 Cehil
b. Hi§am ayaga kalk1yor ve: "Ey Kurey§ toplulugu! Muhammed sizin tannla-
nn1za hakaret ediyor ve sizi hafife ahyor. Bununla da kalmay1p; sizin, babala-
r111iz1n ve tannlar1n1z1n cehennemlik oldugunu iddia ediyor. Muhammed'i ol-
dtirebilecek birisi yok mu ? Onu oldiirene, yiiz lurm1z1 deve ve de bin olayye
gtimti§ verecegim" §eklinde bir konu§ma yap1yor. Bunun tizerine, Omer b.
Hattab ayaga kalk1yor ve : "Bu i§i ben iizerime ahyorum Ey Ebu'l-Hakem! " C24>
11
diyor. Omer'in day1s1 olan Ebt1 Cehil de peki " diyor ve Omer'in elinden tu-
tarak Kabe'ye giriyorlar. Kabe'de bulunan ve adma Htibel dedikleri putun
ontinde yemin ediyorlar ve Hz. Muhammed'i oldtireceklerine putu §ahit tutu-
yorlar. Onlann bir adeti de, sava~ gibi, satI§ gibi, nikah gibi bir i§ yapacakla-
nnda, putlardan birini §ahit tutmalanydi. Puttan birisini §ahit tutup, ondan
emir almadan bu gibi i§leri yapmazlardi. Hz. Peygamber'i oldtirme i§ine de,
Hubel denen putu §ahit tutup, ondan emir alm1§lard1.

Daha sonra Omer, kiltc1ru ku§anmt§ oldugu halde yola <;ik1yor, dogruca
Hz. Peygamber (s.a.v.)'i oldtirmeye .gidiyordu. Hz. Peygamber ise, ibn
Erkfu.n'1n evinde, mii'minlerle beraber saklamyordu. Orada Allah'a ibadet ya-
p1yorlar ve Kur'an okuyorlardi. Hz. Peygamber'in bulundugu eve gelen Omer,
evin kaptSlill ~ald1g1nda, adanun birisi kap1 arahg1ndan bak1yor ve Omer'in

24- Ebfi Cehil, islam oncesi donemde Ebu'l-Hakem diye adlandmhrd1. Onun, hikrnet sahibi bir
ilim adamt oldugunu iddia ederlerdi. Hz. Peygamber bu adama "Ebu Cehil" ad1m vermi§ti.
Ebfi Cehil, bilgisizligin babast manasmadtr. Ondan sonra da hep bu isimle amltr olmu§tur.
Ebfi Cehil'in ktz karde~i. Hz. Omer'in annesidir. Dolay1s1yla Hz. Omer, EbO Cehil'in yege-
nidir.
366 RUHU'L-BEYAN Cuz:lO

lahcm1 deh§etle s1yud1guu goriiyor. Adam, biiyiik bir korkuyla Hz. Peygam-
ber'e doniiyor ve : " Ey Allah'm Rasfilti ! Omer klhcm1 s1yrrrru§ geliyor. Niyeti
kan dokmektir! "diye sesleniyor. Bunun tizerine, i9eride bulunan Hz. Hamza:
" Brralan gelsin. Eger iyilik.istiyorsa veririz. Kotiiliik istiyorsa, kendi .kthc1yla
kendisini oldiirilriiz" diyor. Buak1yorlar ve i9eri giriyor. Hz. Peygamber
Omer'i goriince: "Ey Omer! Sen hala vazge~medin mi? Allah sana bir bela
m1 versin istiyorsun ?" diyerek, kolundan tutuyor. Peygamber'in heybeti kar-
§Ismda Omer, irkiliyor ve hemen oturuveriyor. Daha sonra: "Bana, kendisine
9aglfd1gm1z islam'1 a<;1kla" diyor. Hz. Peygamber de : "islfun, tek olan Al-
lah'tan ba§ka ilfill olmad1gma §ahitlik etmen, Muhammed'in de O'nun kulu ve
el~isi oldugunu kabul etmendir" diyor. Omer de: "~ahitlik ederim ki, Al-
lah'tan ba§ka ilfill yoktur. Sen de O'nun el9isisin" diyor ve §ahitlik ediyor.
Bunun tizerine, orada bulunan milsltimanlar da, sesli bir §ekilde tekbir
getiriyorlar ve Mekke sokaklarmdan duyuluyor. Hz. Omer mtisliiman oldugu
zaman, Peygamber efendimiz onun gogsiine eliyle ilv defa vurarak: "Ey Al-
lah'zm! Omer'in gonliindekini 9zkar ve onu imana dondur" buyuruyor. Bunun
iizerine Cebrail iniyor ve: "Ey Muhammed! Goklerdekiler, Omer'in mi.islii-
man olmas1 ile sevindiler" diyor. Omer mtisltiman olunca, mil§rikler diyorlar
ki :"Mtisltimanlar bizden intikam ald1."
Hz. Omer'e: "Neden Hz. Peygamber sana 'Faruk' achm verdi ?" diye so-
ruyorlar. 0 da §U cevab1 veriyor : " Ben milsltiman oldugumda, Hz. Peygam-
ber ve ashab1 gizleniyorlardi. Ben kendisine: 'Ey Allah'1n Rasfilti! Bizier, ol-
sek de, ya§asak da hakh degil miyiz?' diye sordum. 'Evet haklzy1z' cevab1111
verdi. Oyleyse gizlenmenin anlam1 yok. Seni hak Peygamber olarak gonderen
Allah'a yemin ederim ki benim bulundugum ve kilfiir dolu olan topluluk ic;eri-
sinde Milsltiman oldugumu ac;1kc;a ilan edecegim. Korkmaya ve saklanmaya
ne gerek var! Allah'a yemin ederim ki, artlk bugilnden sonra, gizli ibadet et-
meye gerek kalmadi."
Elindeki k1hc1yla, Hz. Omer onde olmak iizere, Peygamber ve ashab1
Mekke sokaklanna 91ktilar. "La ilahe illallah Muhammedtin Resuliillah" diye
ytiksek sesle bagrrarak mescide girdiler. Bunlan Kurey§liler duydular. Omer
onlara : "Yerinden ktprrdayanm boynunu vururum" dedi. Sonra da, tavaf ya-
pan Hz. Peygamber'in ontine gec;ti ve birlikte tavaf yapmaya ba§lad1lar. Daha
sonra, Kabe'nin etraf1nda namaz ktld1lar ve ac;1k sesle Kur'an okudular. Bu za-
mana kadar, Kabe'de namaz k.tlam1yorl~d1. A91k sesle Kur'an okuyamiyorlar-
di. Bu sebepledir ki, Hz. Peygamber ona "Faruk" ad1n1 vermi§tir. Allah
Ayet 64 ENFAL SURESi/8 367

Teala, Omer vas1tas1yla, hakla bat1b ay1rm1§t1r. Omer'i sevmek imandan, ona
kin beslemek ise, nifaktandtr. Ona, mtinaf1klardan ba§kas1 kin besleyemez.
11
ismail b. Hammad b. Ebu Hanife anlatir : Benim, rafizi mezhebine
mensup, lanetlik bir kom~um vard1. Kendisi deginnenciydi. iki tane de kattn
vard1. Birine Omer, digerine de Ebfi Bekir ad1m venni§ti. Gecenin birinde,
kat1nn biri kendisini teperek oldtinnti§tii. Dedem Ebfi Hanife bu olay1 duyun-
ca: "Ben, onu oldtirenin Omer adh katrr oldugundan eminim" dedi. Ara§tlnp
baktilar ki, ger9ekten de oyley~§."
Hz. Omer umre yapmak istemi§ti. Hz. PeygaID:ber de izin vermi§ ve
kendisine: "Ey karde~im, bizi de duadan unutma" demi§ti. Hz. Omer der ki :
"Benim i9in) Hz. Peygamber'in bana soyledigi 'Ey Karde§im' sozti, ilzerine
gilne§in dogdugu her §eyden yani dtinyada olan her §eyden daha sevimli-
dir."(25)

Hz. Peygamber (s.a.v.) §Oyle buyurur: "Sizden onceki milletlerinfera-


set sahibi kimseleri vardt. Benim umnietimin feraset sahibi insani da Omer b.
Hattab'dzr. "(26>

Bir ba§ka hadiste· de §Oyle buyurulur : " D evam et ey ~Omer! Nefsim


kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, seni bir yolda goren ~eytan, yolu-
nu degi~tirip ' ba§ka yola sapiyor. ll(Z7) Bu hadiste, Hz. Omer'in manev1 dere-
cesinin yticeligine ve dindeki saglamhgma i~aret edilmi§tir. Hz. Ebfi Bekir'in
yilztik ta§mda " Allah ne ytice gti~ sahibidir yaz1hydi. Hz. Omer'in ytiztik ta-
11

§mda ise Ey Omer! Oltim ogtityti olarak yeter!" yaz1hyd1.


II

25- Tirmizi, lbn Mace, Ahmed b. Hanbel rivayet etmi§tir.


26- Buhari, Muslim, 'f irmizi rivayet etmi§tir.
27- ~eyhan ve imam Ahmed b. Hanbel rivayet etmi§tir.
368 RUHU'L-BEYAN Ciiz:lO

65. Ey Peygamber! Mii'minleri sava§a te§vik et! Eger ifi-


nizde, sabreden yirmi ki§i bulunursa, bunlar ikiyiiz ki§iyi ye-
nerler. Eger sizden yuz ki§i olsa, kafirlerden bin ki§iyi yener.
f;iinkii onlar, anlamayan bir millettir.
66. $imdi de Allah, ifinizde wyiflik oldugunu bildigi ifin,
sizin yiikiiniizii hafijletti. Bundan boyle, ifinizde sabreden. yiiz
ki§i bulunursa, bunlar ikiyiiz ki§iyi yen.er/er. Eger sizden bin
ki§i olursa, bun.Jar da, Allah 'in. izniyle ikibin ki§iyi yenerler.
Allah, sabredenlerle beraberdir.
67. Hif bir Peygamber'in, -yeryiiziinde ag1rlik kazanmcaya
Ayet: 65-67 ENFAL SURESi/8 369

(duruma tamamen hakim oluncaya) kadar- esirlerinin bu


lunmasi yakz§maz. Sizler, dunya malmi istiyorsulluz, Allah ise
ahireti istiyor. Allah azfzdir, hakfmdir.
68. Eger Allah 'zn, gefmi§te verilmi§ bir hukmu olmasaydi,
(fidye olarak) aldiklannizdan dolayi mutlaka size, biiyiik bir
azap dokunurdu.
69. Eide ettiginiz ganimetleri, temiz ve heliil olarak yiyin ar-
tik! Allah 'tan da korkun! Allah gafurdur, rahfmdir.

65. «Ey Peygamber! Mii'minleri sava§a te§vik et!>> Ey §an1 ytice olan
Peygamber! Mtisltimanlan, kafirlerle sava§maya iyice te§vik et. Bu i§te sevap
oldugunu kendilerine bildir! Bir §eye te§vik etmek i<;in, once insan1n kendisi
yapmahdlf ki, ba§kalan da kendisine uysun. Onun i9indir ki Hz. Peygamber,
sava§m §iddetli anlannda, dli§mana daha yak1n mevzilerde olmu§tur. Bu ko-
nuda Hz. Ali §0yle der: "Topluluklar birbiriyle kar§1la§1p, zorluklar artmca,
Hz. Peygamberle korunur, onu kendimize siper ederdik. Hi~birimiz, dii§Ina-
na, ondan daha yakm olamazd1k."

Ey Mti'minler! «Eger i~inizde,» sava§ alan1nda «sabreden yirmi ki§i


bulunursa, bunlar» kafirlerden «ikiyiiz ki§iyi yenerler. Eger sizden» sabre-
den «yiiz ki§i olsa, kafirlerden bin ki§iyi yener. <;iinkii onlar, anlamayan
bir millettir.» Onlar, Allah'1 ve ahiret gtinlinti bihnezler. Allah'm emrine uya-
rak, O'nun nzasm1 kazanmak i9in O'nun kelfun1n1 yliceltmek iizere sava§maz-
lar. Onlar sadece, cahiliye duygulan, be~eri istekleri ve ~eytana uymak ic;in
sava§irlar. Onun i<;indir ki, kahrolup, yiiztistii buakilmaya hak kazarurlar.

66. «Simdi de Allah, i~inizde zay1fl1k oldugunu bildigi i~in, sizin yii-
kiiniizfi hafifletti.» ibn Abbas der ki : "Kar§1s1nda bulunan ti~ dti§mandan
ka9arsa, ka9mam1§ olur. ikiden ka9arsa, ka9m1§ say1hr." Y ani, bilytik bir ha-
ram i§lemi§tir.

«Bundan boylc, i~inizde sabreden yiiz ki§i bulunursa, bunlar ikiyiiz


ki§iyi yenerler. Eger sizden bin ki§i olursa, bunlar da, Allah'1n izniyle iki-
bin ki§iyi yenerler. Allah, sabredenlerle beraberdir.» Kendilerine her tlir-
lil kolayhg1 ve zaferi saglar. Bu sayede de kesinlikle yenilmezler.

67. «Hi~bir Peygamber'in, -yeryiiziinde agirhk kazan1ncaya (duru-


ma tamamen hakim oluncaya) kadar- esirlerinin bulunmas1 yak1§maz.»
Hi~bir peygambere, kendisi tamamen duruma hakim oluncaya, kafirler zelil
370 ROHU'L-BEYAN Cuz:lO

olup, islam kuvvet kazan1ncaya kadar, esir almak yak1§1k almaz ve dogru da
olmaz.
Rivayet edildigine gore, Bedir sava§mdan sonra yetmi§ tane esir ahn-
m1§tl. Bu esirler icterisinde; Abbas, Akll b. Ebfi Talib gibi kimseler de vard1.
11
Hz. Peygamber esirler konusunda ashabma dan1§m1§tl. Hz. Ebu Bekir: On-
lar senin toplmnun ve yakmlannd1r. Onlan birak, belki Allah onlara hidayet
verir. Onlardan sadece fidye al. Bu fidye ile ashab1n gtic;lenir" derni§ti. Hz.
Omer de: "Onlar seni yalanladilar, yurdundan c;tkard1lar ve sana sava§ ac;tilar.
Onlarm boynunu vur. Onlar kiifrtin onderleridir. Bize frrsat tan1, boyunlar1n1
vurahm. Hz. Ali Akil'in, Hamza da Abbas'm boynunu vursun" diye fikir ileri
stirdil. Fakat bu fikir, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in ho§una gitmedi. Buyurdu ki :
"A/lahu Teiilii, adamlann gonlunii oyle yumu§atzr ki, sutten de yumu§ak olur.
Ve yine bazz adamlann gonlunu de oyle katzla§tznr ki, ta§tan daha kati kesi-
lir. Ey Ebu Bekir, senin durumun ibriihim'in durumuna benzer. 0 §Dyle de-
mi§ti: 'Kim bana uyarsa bendendir. Kim isyan ederse, Allah gafurdur,
rahfmdir' (ibrahim: 36) ayetini okudu. Daha sonra da "Ey Omer! Senin du-
rumun da, Nuh peygamberin durumuna benzer diyerek : "'Yeryuzunde dola-
§Gn hi~bir kiifir biraknw' (Nub: 26) ayetini okudu. II

i§te bu olaylar tizerine, Bedir esirlerinin, fidye kar§1hg1nda serbest bira-


kllacag1 konusundaki bu ayet indirildi.
Bir sure sonra Hz. Omer, Hz. Peygamber'le Ebfi Bekir'in bulunduklar1
yere gitti. Hem Peygamber'in hem de Ebfi Bekir'in aglad1g1n1 gordti. Omer : "
Ey Allah'm Rasulti! Sizi aglarken gortiyorum. Ne.ler oluyor soyler misin?" de-
di. Hz. Peygamber de : "Arkada§lanna agltyorum. Arkada§lannrn onlardan
fidye almaszna. Onlann fektigi azap, bana §U aga~tan (yakmlarmda bulunan
bir agaca i~aret ederek) daha yakin bir §ekilde gosterildi" buyurdu.
"es-Sfretu'l-Halebiyye" isimli kitapta deniyor ki : " Bedir esirlerinin ba-
ztlan fidye kar§1hg1nda, baztlar1 da fidye ahnmadan serbest brralaldi. Nadr b.
Haris ve Ukbe b. Ebi Muayt gibi bazilar1 da oldtiriildti.
«Sizler,» fidye ahnak sfiretiyle, «diinya mabn1 istiyorsunuz.» Mala, sa-
bit olmad1gmdan dolay1 "araz" denilmi§tir. Dtinyanm menfaatleri ve mah kah-
c1 degillerdir. «Allah ise ahireti istiyor .» Allah, sizin ahiret sevab1 kaz.anman1-
z1 istiyor. Ahiret sevabmm miktan, dtinyaya ve orada bulunanJara gore olc;ti-
stizdtir. «Allah azizdir, hakimdir.» Allahti Teala az1zdir; kendisine dost olan-
lar1, dil§manlanna galip ktlar. Hakimdir, her ~eyi ve her durumu ~ok iyi bilir.
Ayet: 67-69 ENFAL SURESi/8 371

Mti~riklerin agtrhkta olduklan zaman fidye ahnmamas1ru ve Mtisltiman-


lann aglfhk kazan1p hakim oluncaya kadar sabredihnesini de bu ayetle htikme
baglam1~tu. Mti'minler kuvvet kazan1p, hfil<imiyeti ele ald1klan zamanlarda
11
ise "ya kar§llzkslz, ya da fidye kar~1lzgi (Muhammed: 4) ayetiyle, sahvenne
hl!Susunda, serbestlik veriyor.

Baz1 ilim adamlan derler ki: "Bu ayet, Peygamberlerin mtictehid olduk-
lanna delildir. Oradaki k1nama, Hz. Peygamberin bu gorti~tintin vahiyden
kaynaklarunad1g1n1 ve dogru da olmad1g1ru, Peygamberlerin yan1labilecegini,
ama oylece btrakilmayacaklanm, dogru olamn kendilerine bildirilecegini ifa-
de eunektedir."

68. «Eger Allah'1n, ge~mi§te» Levh-i Mahfuzda <<Verilmi§ bir hiikmii


olmasayd1 (fidye olarak) ald1klann1zdan dolay1 mutlaka size, biiyiik bir
azap dokunurdu.» ictihad1nda hata yapan bir kimsenin cezalandmlmayacag1
hakk1nda, Allahti. Tealan111, Levh-i Mahfuz'da olan bir hiikmti daha once ve-
rilmemi~ olsayd1, alm1~ oldugunuz fidyelerden dolay1, size de bir azap verile-
cekti. Bu azap iiyle btiyti.k bir azaptI ki, btiytiklilgil ol9tiye bile s1gmazdt. Ri-
vayet edildigine gore Hz. Peygamber §Oyle buyurur : "Eger azap inmi~ ol-
saydi, Omer'den ba~kasi o azaptan kurtulamazdi." Abdullah b. Omer de: "
insanlar bir durumla kar§Ila§t1klan zaman bir htikilm soyleseler, Hz. Omer de
bir htiktim soylese Kur'an (ayet) Hz. 6mer'in dedigi gibi inerdi" demi§tir. Bir
hadis-i ~erifte de : "Allaha Teala, dogruyu, Omer'in diline ve gonliine ver-
mi§tir" buyurulmu§tur. (Zs)

69. «Eide ettiginiz ganimetleri, temiz ve helal olarak yiyin arttk!»

Rivayet edilcligine gore, ganimetlerden vazge9mi§lerdi. Bunun Uzerine


Allahti Team, ganimetlerin yenmesinin mtibah olacag1n1 bildirmi§tir. Daha
once bir k1nama olay1 g~tigi ivin, mii'minler yekimser davranm1§lar. Gani-
metin helal olup ohnayacag1 endi§esine kap1lm1§lar. Bunun tizerine, elde edi-
len ganimet1erin helal oldugu belirtilerek, nefislerdeki endi§e giderilmi§tir.
"Tayyib-temiz" lezzet altnan demektir. Helal olan §ey i~in, bu ifade kullan1l-
m1~tu. ytinkti, lezzet ahnan §eyde, nefislerin tiksinecegi hi<;bir §ey yoktur.
HeHil de boyledir. Ye1u11esinde, din ac;1s1ndan hi9bir sak1nca yoktur.

28- Tinniz1, Ahmed b. Hanbel, Taberan1 de bir benzeriyle rivayet etmi~tir. Bkz. Fethu'l-Kebfr,
1/329.
372 ROH U'L-BEYAN C iiz: l 0

«Allah'tan da korkun! Allah gaffirdur, rahimdir.» Emir ve yasaklan-


na uyma konusunda. All ah'tan korkun! Fidye konusunda. Allah Teatadan izin
gelmeden once, ~1nhga gidenleri 0 bag1~lar. Allah'a uyarsan1z ve tevbe
ederseniz, 0 sizin tevbelerinizi kabul eder ve size 1nerhamet eder.
ibn Abbas der ki : " Onceki Peygamberlerin ganimetten pay almalan ha-
ramdi. Bir ganimet elde ettiklerinde, onu tasadduk ederlerdi. Gokten bir ate~
iner ve o ganimeti yer bitirirdi."
Ayet: 70 ENFAL SORESi/8 373

70. Ey Peygamber! Elinizde bulunan esirlere de ki: "Allah,


sizin gonlii.niizde herhangi bir hayir oldugunu bilseydi, sizden
. alinandan daha iyisini size verirdi ve sizi bagi#ardi. <;unkii
Allah gaffi.rdur, rahimdir."
71. Eger, ~imdi sana hainlik yapmak isterlerse, daha once
de Allah'a hainlik etmi§lerdi de, Allah da, onlara kar§t sana
imkan vermi§ti. Allah alfmdir, hakimdir.
72. iman ederek hicret eden/er, canlariyla, ve mallanyla Al-
lah yolunda cihad edenler, (muhacirleri) banndirip yardim
edenler, i§te onlar, birbirlerinin dostlaridirlar. iman edip de
hicret etmiyenler ise, onlar hicret edinceye kadar, d.ranizda
hifbir dostluk yoktur. Eger onlar, din konusunda sizden yar-
dim isterlerse, kendileriyle aranizda anla§ma bulunan toplu-
lugun aleyhine olmamak iizere, onlara yardim etmelisiniz. Al-
lah, yaptiklarinizi giiriir.
73. Kafirler de birbirlerinin dostudurlar. Eger siz, birbirini-
ze dost olmazsaniz, yeryiizii.nde bir fitne ve biiyiik bir bozgun-
culuk olur.
74. Iman edip de hicret eden/er ve Allah yolunda cihad
374 RUHU'L-BEYAN Cuz:lO

eden/er ve bir de ( muhacirleri) barindirip yardim edenler var


ya, i~·te onlar gerfek mii'minlerdir. Onlar ifin magfiret ve bol
rizzk vardir.
75. Sonradan iman edip hicret edenler ve sizinle birlikte ci-
had eden/er var ya, onlar da sizdendir. Akraba olanlar, Al·
lah 'in kitabina gore, birbirlerine (varis olmaya) daha uygun·
durlar. Gerfekten Allah, her §eyi fOk iyi bilir.

70. «Ey Peygamber!» "Nebf" kelimesi, Hz. Peygamber'in §erefli


lakablanndan biridir. Ey Allah'tan ve O'nun htiktimlerinden haberler veren
Peygamber! «Elinizde bulunan esirlere de ki:»

Rivayet edildigine gore bu ayet, Hz. Peygamber'in amcas1 Abbas b. Ab-


dulmuttalib hakk1nda inmi§tir. Abbas, Bedir sava§Inda esir ahnanlardandi.
~am'dan gelmekte olan kervan1 korumak ic;in Bedir sava§Ina 9Ikan mii§ril<lere
yard1mda bulunup, onlan doyuracak on ki§iden birisi de Abbas'ti. Kafirlere
yedirmek ic;in, yirmi ok1yye (bir nevi olc;ektir) altm ayITmt§h. Sava§ ba§lad1
ve kMirlere yedirmeye frrsat kalmadan esir dii§til. Yirmi ok1yye alttn1 kendi-
sinde kald1 ve sava§ esnas1nda kendisinden almdi. Hz. Peygamber'e gelerek,
kendisinden ahnan altmlar kar§ihgmda serbest birakilmasm1 soyledi. Hz. Pey-
gamber de buna razJ. olmad1 ve: "Bizim aleyhimize kullamlmak ilzere ayITd1-
gm §eyi, senin fidyen olarak say1p seni brrakrnam" dedi. Daha sonra da, sade-
ce kendisinin sahverilmesi i\:in, yuz ok1yye fidye vermesini soy ledi. <;tinkti o,
sda-i rahmi terketmi§ti. Aynca, yegenleri Aldi b. Ebi Talib ve Nevfel b.
Haris'ten her birisi i9in kirkar ok1yye fidye vermesini de ilave etti. Bunun
tizerine Abbas :

"Ey Muhammed! Beni ya§ad1g1m silrece Kurey§'e el a~acak §ekilde b1-


raktm!" dedi. Y ani, Mtislilmanlar mahm1 aldilar. Bir §eyim kalmad1 ki, fidye
verip de kendimi kurtarayun, dedi. Bu sozler iizerine Hz. Peygamber (s.a.v.):
"Mekke'den flktlgin ve E§in Ummiil-Fadd'a biraktzgin altm1ar nereye gitti?
Onlan e§ine birakarak 'bunlar sende kalsin. Benim ne olacagim belli olmaz.
Eger donmezsem, bunlan §U Uf fOCUgumla sana birak1yorum' demi§tin?" di-
ye sordu. Bu sozleri duyan Abbas : "Bun/an nereden ogrendin ?" diye sor-
1
du. Hz. Peygamber de : ' Rabbim bildirdi'' dedi. Bunun tizerine Abbas: "Se-
nin dogru olduguna ve Allah'tan ba§ka ilfill olmad1g1na §ahitlik ederi1n. Sen
Allah'1n el9isisin. Allah'a yemin ederim ki, o alunlar1 e§ime teslim ettigimi,
Allah'tan ba§kas1 bilmiyordu. Gecenin zifiri karanhgmda teslin1 etmi§tim. Se-
Ayet: 10-12 ENFAL SURESi/8 375

nin hakk1nda §tipheliydim. ~imdi ise tamamen inandnn. <;iinkii sen, gizli ya-
pilan §ey lerden haber verdin" c29> dedi ve mtislUman oldugunu belirtti.
«'Allah, sizin gonliiniizde herhangi bir hay1r ,» iman ve samimiyet
«oldugunu bilseydi, sizden» fidye olarak «ahnandan daha iyisini size ve-
rirdi ve sizi bag1§lard1. <;iinkii Allah gafurdur, rahimdir.'»
Hz. Abbas §5yle der : " Benden ahnanm yerine, Allah bana daha iyisini
verdi. ~u anda benim, yirmi tane kolen1 var. Her biri ticaret yap1yor. En kotii-
sti, yirmi bin dirhemle ticaret yap1yor. Allah bana, zemzemin korumac1hg1111
verdi ki, Mekke'nin btittintinii bana verseler, bu kadar sevinmezdim. Benim
i~m birinci soz ger~ekle§ti. ~imdi de ikincisini bekliyorum. 0 da, Rabbimin
beni bag1§lamas1du. <;tinkti, 0 soztinden caymaz."
71. «Eger» esirler, islam'a <lair sana vermi§ olduklan ahdi bozarlar,
islam'dan doner ve yine atalar1n1n dinlerini kabul etme~ sfiretiyle, Ǥimdi sa-
na hainlik yapmak isterlerse,» bilmi§ ol ki, «daha once de Allah'a hainlik
etmi§lerdi de, Allah da, onlara kar§t sana imkan vermi§ti.» inkara sapla-
n1p, ezelde verdikleri sozti bozmu§lard1. Allah da Bedir gtiniinde, onlarm hak-
kmdan gelmi§ti. Tckrar sana ihanet ederlerse, Allah sana da gtic; verir ve onla-
nn hakk1ndan gelirsin. «Allah alimdir, hakimdir.» Allahti Teala, onlarm_
hem niyetlerini, hem de hakettikleri cezay1 bilir. Yapttl<larm1 da, ytice hikme-
tinin geregi olarak yapar.
72. «iman ederek hicret edenler, canlanyla ve mallanyla Allah yo-
lunda cihad edenler, (muhacirleri) bar1nd1np yard1m edenler, i~te onlar,
birbirlerinin dostlar1d1rlar.» Kur'an'a ve Hz. Muhammed'e iman eden
mti'minler, Allah'a ve O'nun peygamberine olan sevgileri ugruna, oz vatanlar1
olan Mekke §ehrini terkedenler, mallar1rn satlp silah satin almak suretiyle ci-
had edenler ve bizzat sava§a kattlmak suretiyle, sava~m tehlikelerine gogtis
gerenler...
Ayette, "mallar" ifadesi, "nefisler" ifadesinden once zikredilmi§tir. Bu
durum, cihadm, daha ziyade mallarla yap1ld1gma i§aret eder. Malla mticadele-
vermeden, nefisle mticadele verilemez. "Allah yolunda"n maksat, Allah 11n

29- Bu, Hz. Pcygamber'in en onemli mucizelerinden birisidir. Hz. Abbas'la hamm1 arasmcla
gizlice cereyan eden bir olay1 Hz. Peygamber haber vermi§, bu durum da Hz. Abbas'm
muslUman o lu~una sebep olmu~tur.
376 ROHU'L-BEYAN Ciiz: I 0

sevab1na, cennetine, yak1nhg1na gottiren ve manevi derecelere ula§tiran yol


demektir. Buna da ihlasla ula§Ihr. Gosteri§ ic;in mal ve can1 feda etmek insan1
Allah'm nzasma ula§tlrmaz.

Medine §ehrinde bulunan mU'minler, kendilerine gelen Hz. Peygamber'i


ve beraberindeki mti'minleri bagrrlanna bas1p, evlerini onlara verdiler. Hicret
edip kendilerine gelen mii'minleri yanlanna ahp, barmdrrdilar. Di.i§manlanna
kar§1, onlara yard1m ettiler. Onlara, kafirleri yenmeleri i<;in, kihc;lanyla yar-
d1m ettiler. Bunlara "ensar" ad1 verilmi§tir. <;unkti bu mti'minler, Hz. Pey-
gamber (s.a.v.)'e yard1m etmi§lerdi. i§te, biittin bu gtizel ozelliklere sahip olan
mii'minler, mirasta da birbirlerinin dostland1rlar. Muhacirler ve ensar, birbir-
lerine, hicret ve yard1m esasma gore miras91 oluyorlard1. Akrabahk bag1 mi-
ras sebebi olmuyordu. Bu durum, daha soma "akraba olanlar, birbirlerine
miras~l olmaya daha uygundur" (Ahzab: 6; Enfal: 75) ayetiyle neshedildi.

ilk zamanlarda, insanlar birbirlerine, hicret ve yard1m esas1na gore mi-


ras91 oluyordu. Akrabahklanna gore miras<;t olam1yorlardi. Muhacir bir
mti'n1in, ensardan bir mti'min karde§ine mirass:1 oluyordu. Ensar'1n, Medine'de
muhacir miras91s1 olmaymca, muhacir olmayan bir miisltiman karde§i ona mi-
rasc1
, olamazdt. Bu durum, Mekke'nin fethine kadar devam etti. Mekke'nin
fethinden sonra, bu durum degi§erek, kan akrabahg1 esas almd1.
«iman edip de hicret etmiyenler ise, onlar hicret edinceye kadar,
aran1zda hi~bir dostluk yoktur.» Allah'a ve O'nun peygamber'inc iman et-
mesine ragmen, hicrete kat1hnayan n1ti'minler, sizin en yak1n akraban1z bile
olsa, onlarla aran1zda hi~bir dostluk bag1 olamaz. Allahti Teala, hicret etmi-
yen mti'minle diger mil'minler aras1ndaki dostluk bagm1n koptugunu a~tkla­
ymca aralarmdaki durumun mti'minle kafir arasmdaki durum gibi oldugu zan-
nedilince, bunu ortadan kaldrrmak ic;in §Oyle buyurmu§tUr:

«Eger onlar, din konusunda sizden yard1m isterlcrse, kendileriyle


aran1zda anla~ma bulunan toplulugun aleyhine olmamak iizere, onlara
yard1m etmelisiniz. Allah, yapt1klar1n1z1 goriir.» iman edip de, hicret et-
meyenler, dinleri i9in kendilerine saldiran kimseler aleyhine, sizden yardrm
isterlerse, onlara yardun etmeniz gerekir. Fakat, kendileriyle aran1zda anla§-
ma bulunan kafirler aleyhine sizden yard1m isterlerse, o zaman size ahde vefa
gostermek, onlarla sava§mamak gerekir. 0 takdirde sizin bunlar aleyhine o
hicret etmeyen mi.i'minlere yard1m etn1eniz gerekmez. Fakat, o iki grup ara-
smda arabuluculuk yaparak, sava§stz bir 9oztim arayabilirsiniz. Allahti Tefila,
Ayet: 72 -73 ENFAL SURESi/8 377

sizin yaptiklann1z1 gorUr ve bilir. Onun i~in, O'nun emirlerine ayk1n davrana-
rak cezay1 hak etmeyin.

73. «Kafirlcr de birbirlerinin dostudurlar.» Maksat mti'1ninleri, onla-


n dost edinmekten menetmek ve aralannda akrabahk bag1 olsa bile onlardan
uzak durmanm gcrekli oldugunu belirtmektir. <;tinku kafirler arasmdaki dost-
luk, kafirlik bag1ndan ileri gelmektedir. Mii'minler aras1ndaki dostluk da,
irnan bag1ndan kaynaklanmaktadrr. Bunlann biri l§Iktlr, digeri ise, karanhkt1r.
Kafir Allah'1n dU§man1d1r. Mu'min ise Allah'1n dostudur. Oyle ise aray1 iyice ·
ayirn1ak ve kendinden olmayandan ili§kiyi kesmek gerekir. «Eger siz birbi-
rinize dost oln1azsan1z, yeryiiziinde bir fitne ve biiyiik bir bozgunculuk
olur.» Eger Allah'm emrettiklerine uymazsaruz, aran1zdaki ili§kiyi gti<;lendir-
meyip, kfilirlerle aran1zdaki bag1 koparmazsan1z, yeryuztinde <;ok btiytik bir
fitne meydana gelir. 0 da, iman1n zay1flamas1 ve ktifrtin a91ga vurulmas1d u .
Boylece, iki dtinyada da ytlGmla kar§1la§irs1n1z.

Burada, yard1m isteyen kim olursa olsun, kendisine yard1m ctmenin ge-
regine i§aret ediliyor. <;iinkti yard1m edilmezse, zarara ugranir ve giiven orta-
dan kalkar. Bir hadiste : "Zalim de olsa, mazlum da olsa d;n. karde~·ine yar-
dtm et!" buyurulur. (30> Zalime yard1m etmek, onun zulmtinti engellemektir.
F etava Kad1han isimli eserde §byle 'denir: "Rumlar taraf1ndan seferber-
lik ilan edildigi zarnan, sava§a gi.icti yeten herkesin, sava§a katilmas1 gerekir.
Eger az1g1 ve binegi varsa, ac;1k bir ozurii bulunmad1k9a, sava§tan geri kalma-
s1 caiz olmaz.''

Ki§irtin, dinini beladan korumak i<;in go<; etmesine diyecek yoktur.


Hz. Peygarnber, Kurey§ kafirlerinin mi.isltimanlara verdigi ·eziyeti goriip,
kar§I koyma imkanlann1n olmad1gm1 ve kendisinin de o miisltimanlan kurta-
ram1yacag1ru bildigi i9in, kendilerine go<; etmelerini soylemi§tir. Onlara de-
mi§tir ki : " Habe~istan.'a gidiniz. Orada biiyiik bir hukiimdar vardtr. Onun
iilkesinde kimseye haks1z1Ik yap1lmaz. Orasi dogruluk ulkesidir. Belki Allah
size, bir kolaybk ihsan eder." Bunun iizerine insanlar, dinleri i9in Allah yo-
lunda Habe§istan'a go<; etmi§lerdir. Bu go<; edenler aras1nda, sadece kendi ba-
~1na gidenler oldugu gibi, ailece gidenler de vardi. i§te bu hicret, birinci hic-
rettir. Demek ki, bozgunculuk olan bir yerden hicret etmek gerekir.

30- Buhati, K itahul Mezalim'de ; Tirmiz1, Fiten'de ve Ahmed b. Hanbel Musned , 3199 da zik-
retmi~tir. Hadisin devamt vard1r.
378 RUHU'L-BEYAN Cuz:lO

Hz. Peygamber (s.a.v.) §6yle anlat1yor: "Sizden onceki millet/er if;eri-


sinde ya§ayan bir adam, doksan dokuz ki§iyi oldiirmii§ ve ye1,yiiziiniin en bi/-
gin adamuu aramaya koyulmu§tu. Kendisine bir rahip gosterdiler. Rahih'e
gitti ve ona, 'doksan dokuz ki§iyi oldiirdugunu, tevbesinin kabul edilip edil-
meyecegini' sordu. Rahip de 'kabul edilmez' cevab1nz verdi. Adam rahibi de
oldurdu ve oldardugu kimselerin sayzsz tam yuz oldu. Yine yeryi.izuniin en bi/-
gin adamml sordu. Bu sefer de, kendisine bir ba§ka ilim adammt gosterdiler.
Kati! adam o bilgine giderek, 'yuz ki~iyi oldiirdiigiinii tevbesinin kabul edil-
me' durumunu sordu. Bi/gin de: 'Evet tevben kabul edilir. Tevbenle senin
arana ne girebilir ki? Falan yere git. Orada bir tak1m insanlar var, devamll
surette Allah'a ibadet ediyorlar. Sen de onlarla hirlikte Allah'a ibadet etmeye
devam et. 6nceki vatan1na tekrar donme. <;unkii orasi, kotu bir yerdir' diye
tavsiyede bulundu. Adam yo/a koyulup giderken, tam yolun yansinda oliim
an1 geldi. Bunun iizerine, rahmet melek/eriyle azap melekleri tartz§maya gi-
ri~·ti. Rahmet melekleri dedi ki : 'Bu adam tevhe etmi§ti ve kalbiyle Allah'a
tam yonelmi§ti.' Azap melekleri ise: 'O adam hi9bir hayir yapmami§tl' dedi.
Derken, insan §ekline giren bir melek geldi ve onu hakem tayin ettiler. Bu
hakem §oyle dedi : ' i ki tarafta olan yolu ol~ii.n . Hangi tarafa yakzn ise, ona
gore muamele yapzn.' Bunun uzerine yolu olferler ve bu adamln , diledigi
kurtulu§ alkesine dah~ yakin oldugu anla§1ldz. Boylece, camm da rahmet me-
lekleri aldi." 01 >

Eger derseniz ki : " Kul haklan tevbe etmekle bagt§lanir m1 ?" Biz de
deriz ki : " Eger zalim ki1nse tevbe ederde, Allah da onun tevbesini kabul
ederse, Allah'm e1nrine kar§I ~lkma gtinah1m bag1~lar. Onun lizerinde kul
hakk1 kalnu§ olur. Bu durum Allah'1n glicil dahilindedir. Dilerse hasmrn1 raz1
eder, onu da bagi§lar, dilerse ondan hakkilll alu. Hadis birinci k1s1mdandrr.
Hadiste, gtinah i§leyen kimsenin, gi.inah mahallini terketmesi isteniyor. Boy-
lece, salih insanlarla sohbetine imkan verilmi§ olur. Ey Allah'un! Bizi de sfilih
kullanna kat!"

74. «iman cdip de hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler ve


bir de (muhacirlcri) barind1np yard1m edenler var ya, i§tc onlar ger~ek
mii'minlerdir.» inanilmas1 gereken §eylere detayh bir §ekilde iman edenler,
Allah'1n nzasrn1 kazanmak ve peygambere uymak ivin kendi vatanlarrn1 ter-
kedenler, Allah'1n dini ugruna kafirlerle sava§anlar, hicret eden mti'minleri

31- Buharl 6/373, Musl im Kitllbii't-Tevbe, 2766.


Ayet: 73 -75 ENFAL SURESi /8 379

bagnna basanlar ve onlara, dil§manlanna kar§1 yard1m edenler var ya, i§te
bunlar, ger<;ekten iman edenlerdir. <;unkti bunlar, imanlar1n1n geregi olan, ci-
had cmrini yerine getirmi§lerdir. Mallann1 harcayarak, hakkl zafere ula§tlf-
m1§lardir.

Birinci ayet, onlar haklandaki miras hilkmtinil ve birbirlerine kar§I dav-


ran1~ durumlann1 avlkhyor. Bu ayette ise, imanda tam zirveye Ula§anlann, ilk
olarak hicret edenler ve ensar oldugu a9lklaruyor. Burada ayet tekran yoktur.

«Onlar i~in magfiret ve bol riz1k vardir.» 0 iki grup mii'min toplulu-
gu i9in gi.inahlann1n bag1§lanmas1 vardrr. Bol n z1k vardu kendilerine. Allahil
Teamonlara, cennet yemeklerinden yedirecektir. Bu yiyecek misk gibidir.
Onlann i~erisinde hi<;bir agirhk yapmaz ve kanndan da ne koku ve ne de d1§-
k1 halinde 91kmaz.

Daha sonra bu, iki vas1fta kendileri gibi olanlar iizerinde duruluyor :

75. «Sonradan iman edip hicret edcnler ve sizinle birlikte cihad


edenler var ya, onlar da sizdendir.» Ey Muhacirler ve Ensar! Birinci hicret-
ten sonra, ikinci a§amada hicret edenler ve sizinle birlikte baz1 sava§lara katt-
lanlar da sizdendir. Allah, ikinci a§amada hicret edenleri de, ensar ve muhacir
topluluguna katiyor. Boylece, onlar1n imanlar1na ve hicretlerine deger veril-
mi§ oluyor ve hicrete te§vik ediliyor. «Akraba olanlar, Allah 11n kitab1na
gore, birbirlerine (varis olmaya) daha uygundurlar.» Allah'm hiikmtine
gore, akraba olanlar, birbirlerine varis olma konusunda, yabancilardan daha
uygundurlar. «Ger~ekten Allah, her ~eyi ~ok iyi bilir .» Allah Tcala, 1niras
konusundaki yak1nhg1 nesebe baglamas1run hikmetini ~ok iyi bilir.

Biliniz ki ilk muhacirler, iman1n esas1n1 ortaya koyan kimseler oldugu


i~in ensardan daha tistiindiirler. Hz. Peygamber de bu konuda §Oyle buyurur:
"Hicret olmasaydi, ensardan bir kimse olurdum." Bunun anlam1, ensara de-
ger vermektir. Hicretten sonra, dine yard1m etmekten daha biiyiik bir rtitbe
yoktur.

Muhacirler de tabaka tabakad1r. Hz. Peygamberle birlikte yahut da Hu-


deybiye anla§mas1ndan once hicret cdenler. Bunlar ilk muhacirlerdir.

Hudeybiye anla§mas1ndan sonra, fakat Mekke'nin fethinden once hicret


edenler. Bunlar da ikinci hicret edenlerdir.

Uc;tincil bir grup da, iki defa hicret edenlerdi. Bu hicretin birisi Habe§is-
380 RUHU'L-BEYAN Ci.iz: 10

tan'a, digeri de Medine'ye olmu§tur.

Hz. Peygamber Medine'ye hicret ettikten sonra, giicil yeten 1nti'minlerin


de hicret etmeleri farz oln1u§tur. Gi.icli yeten tnti'minlerin bu liicrete katilmas1,
Allah'm Rasultine yard1m etmesi ve Allah'111 dinini yliceltmesi gerekmektey-
di.
Mekke'nin fethinden sonra, farz olan hicretin sona erdigi kendilerine
bildirildi. Bundan sonra, hi~bir kimsenin hicret faziletine ula§n1as1 mtimktin
degildir. Mi.i'minin bundan sonra yapacag1 hicret, dininin ylicclmesine yar-
d1mc1 olmaktrr. Bu ttir hicret, layamete kadar devam edecektir. Hadis-i Serif-
te : "F etihten sonra hicret yoktur, cihad ve niyet vardtr. Sava~a davet edildi-
giniz zaman topyekiln icabet ediniz" buyurulmu§tur. 02>
Allah'1n yard1m1yla Enffil Suresi'nin tefsiri bitti.

32- Buhari rivayet e tmi~tir.


Bu sOre ilyas KARSLI tarafmdan tercOme edilmi~tir.
TEVBE SURESi

"
128. ve 129. Ayetler Mekke'de, diger bilttin ayetler ise Medine'de inmi§tir.
384 RUHU'L-BEYAN Cuz: l O

I. Bu ayetler, Allah ve Rasulii'nden, kendileriyle anla§ma


yaptigmiz mii§riklere bir ihtardir.
2. Yeryiiziinde, dort ay (serbestfe) dola.pn. Allah'i liciz bzra-
kamayacaginizi ve Allah'in da kafirleri kesinlikle rezil edece-
gini bilin.
3. Hacc-i ekber gi.iniinde, Allah ve Rasulii'nden insanlara
bir bildiridir : "Allah ve Rasulii mii§riklerden uzaktzr. Eger
tevbe ederseniz, bu sizin ifin daha hayirlidir. Eger yiiz
t;evirirseniz, bilin ki, Allah 'i aciz birakacak degilsiniz. inkar
edenlere, acikli bir azabi miijdele! "
4. A ncak, kendileriyle an la§ ma yaptiginzz mii§riklerden,
hit;bir §eyi eksik birakmayan ve sizin aleyhinize olarak hifbir
kimseye arka t;ikmayanlar bu hiikmiin dt§zndadir. Onlarla
anla§mayi, muddeti bitinceye kadar yerine getirin. <;unkii
Ayet: 1-2 TEVBE SURESi/9 385

Allah, sakinanlari sever.


5. Haram aylar pkinca, mii§rikleri buldugunuz yerde oldii-
riin. Onlari yakalayip ablukaya alin. Her gozetleme yerinde
onlari gozetleyin. Eger tevbe edip namazi dosdogru kilarlar ve
zekati da verirlerse, artik yollarini apn ( onlari serbest bira-
kin.) Allah gafurdur, rahfmdir.
6. Eger miiffikkrden biri senden eman dilerse, sen de on.a
eman ver ki Allah ketamim dinf.esin. Sonra onu, giiven ifinde
bulunacagi yere ulQ§tlr. <;iinkii onlar, bilmeyen bir topluluktur.

Tevbe sfiresinin ba§1na besmele yazllmam1§tlr. <;unkti, besmele rahmet


i§aretidir. Bu sfuede ise azaba i§aret eden ayetler mevcuttur. Bundan dolay1,
Kur'an-1 Kerim'de sadece bu sfirenin ba§1nda besmele yer almam1§tlr.
1. «Bu ayetler, Allah ve Rasiilii'nden, kendileriyle anla§ma yapbg1n
mii§riklere bir ihtard1r.» Ey Miisliimanlar! Bu ayetler; yilce Allah ve O'nun
Rasulii tarafmdan, kendileriyle anla§ma yaptig1n1z mti§riklere ula§an bir illti-
matomdur. Allah'tan gelen iiltimatom, anla§may1 bozmak ve dokunulmazbk-
lan ortadan kaldumaktrr. Ultimatomun ne hususta oldugu zikredilmemi§, s1la
ciimlesinin muhtevas1 ile yetinilmi§tir. "Alla}\ ve Rasfilil, mil§riklerle yaptig1-
ruz anla§madan uzaktir" ifadesinden bunu anlamak milmkiindiir. Boylece, an-
la§may1 bozma olay1, mii§riklere yiiklenmi§ olmaktad1r.
Buradaki "Anla~ma" (ahd), yeminle belgelenrni§ sozle§me anlammadu.
Mtislilmanlar, Allah'm izniyle, Mekke'liler ve diger mil§rik Araplarla anla§ma
yapm1§lardi. Mil§rikler, bu anla§rnay1 bozduklan i<;in, milsltimanlar da, anla§-
may1birakmak ve kendilerine dort ay milhlet tanimakla emrolundular.
2. Onlara: Sava§tan ve her ttirlii korkudan ernin olarak, «yeryiiziinde,
dort ay» serbest<;e, istediginiz gibi «dola§In.» Ne saldu1ya ugrayacaksm1z ne
de yagma edileceksiniz, denildi.

Ayette ge9en "siyaha" kelimesi, suyun yeryliztine dag1larak yere s1z-


mas1 gibi, insanlann da yeryiizilne dag1hp, kolayhkla ve istedikleri gibi dola§-
rnas1 anlamma gelir. "Yeryuzu" ifadesi~den kas1t da, yerytizilnde bulunan ve
rni.islliman olan ve olmayan biittin iilkelerdir. "Dort ay"dan maksat da, kutsal
say1lan dort aydir. Bu aylar; §evvfil, zilkade, zilhicce ve muharrem aylandir.

Tevbe suresi de, Hicretin dokuzuncu y1hnda, Mekke'nin fethinden son-


ra, §evval aymda inmi§tir.
386 RUHU'L-BEYAN Ciiz: IO

Mtisltimanlara, bu surede indirilen ayetlerle, belirtilen bu dort ay mtid-


detince, mii§riklere saldmnamalan emredildi. <;unki.i, bu dort ay i9erisinde sa-
Va§ yapmak, uygun gortilmtiyordu. Daha sonra ise, bu aylarda sava§ma yasag1
da kald1nld1. Art1k bundan sonra, ya istam'a girecekler, ya da klh9 kar§1s1na
91kacaklard1. Bunu iyice dti§liniip anlamalar1 gerekirdi. Bu durum, onlann
mtisliiman olmasm1 temin ic;indi. Ki, milsltimanlan sozle§meyi bozarak ihanet
ettiler diye suc;lamasmlar.

Deniliyor ki : 0 mukaddes olan sava§mama siiresi, zilhicce aymdan on


gtin, muharrem, safer, rebiul evvel ve rebiul ahir aymdan da on giindtir. <;iin-
kii, bu bildirinin teblig edildigi gtin, nahir gtintidiir. (Nahir gtinti, kurban bay-
ram1 giinlerine denir.)

Rivayet edildigine gore Hz. Peygamber (s.a.v.), fetih yllmda, Attab b.


Esid'i, hac mevsiminde insanlara vakfe yaptrrmakla gorevlendirmi§ti. 0 ytl,
hem miisliimanlar hem de mti§rikler, vakfe yapmak iizere birlikte toplandllar.
Dokuzuncu yilda, Hz. Ebfi Bekir hac mevsiminde ba§kan olarak gonderilmi§-
ti. 0 Mekke'ye dogru yola c;iktlktan sonra arkas1ndan Peygamberimiz Hz.
Ali'yi de Adba isimli devesi ile arkasmdan gonderdi. Hz. Ali, hac ic;in gelen-
lere bu sfireyi okuyacakti. Hz. Peygamber'e: 'Ke§ke o sfireyi Ebfi Bekr'e gon-
derseydin' dediler. Hz. Peygamber de: "Benim gorevimi, ancak benden olan
birisi yerine getirebilir" buyurdu. Arap adetlerine gore, bir anla§may1 boz-
makla ya da anla§ma yapmakla gorevlendirilecek kimse, o kabilenin ic;erisin-
den birisi olmallyd1. Bu §ah1s, onlar1n ba§karu olabilecegi gibi, onun yalanla-
nndan birisi de olabilirdi. i§te bu sebepten dolay1 : "Bu durum, bizim daha
once uygulad1g1m1z adetlerimize ayk1n bir durumdur" demesinler diye, Pey-
gamberimiz de Hz. Ali'yi gondermi§ti. Hz. Ali, Hz. Ebfi Bekr'e yakla§mca, bir
deve hmlt1s1 duyan Hz. Ebfi Bekir durmu§ ve:" Bu ses, Peygamber (s.a.v.)'in
devesinin sesidir'' demi§ti. Hz. Ali kendisine ula§1nca: " Ey Ali! Sen ba§kan
m1s1n, yoksa gorevli mi?" diye sordu. "Gorevli" cevab1n1 ahnca birlikte gidi-
verdiler.

Terviye gtini.inden once, Hz. Ebfi Bekir bir hutbe okuyarak hac ibadeti-
nin nas1l yap1lacag1 konusunda bilgiler verdi. Hz. Ali de, nahir gtinlinde Aka-
be cemresinin yan1nda ayaga kalkarak §Oyle dedi : " Ey insanlar! Ben, Allah
Rasfiliiniin size gonderdigi bir el~iyim." Bunun tizerine balk:" Ne getirdin ?"
diye sorunca, Hz. Ali onlara, bu sfirenin ilk otuz veya kirk ayetini okudu ve
§Unu ekledi : "Dort emir daha getirdim. Bu seneden sonra, mti§rik bir kimse
Beytullah'a yakla§mayacak, Beytullah'1 ~1plak olarak tavaf edemeyecek,
Ayet: 2 -3 TEVBE SURESi/9 387

mti'min olandan ba§kas1 cennete giremiyecek ve her soz veren de, sozi.ini.i ye-
rine getirecektir."

«Allah'1 aciz b1rakamayacagtn1z1 ve Allah'1n da kafirleri kesinlikle


rezil edecegini bilin.» Yeryi.izilniin degi§ik tilkelerine dag1lm1§ olman1z, Al-
lah'm sizi yakalay1p hesaba 9ekmesine engel degildir. Siz bu davram§mtzla
Allah'1 aciz b1rakamazsm1z. Ku§kusuz Allah Teala, kafirleri rezil edecektir.
Allah sizi, dtinyada oltimle ve esir brrakmak suretiyle zelil edecektir. Dilnya-
dak.i rezillikle de kalmay1p, ahirette de azaba ugratilacaksm1z ve rezil olacak-
s1n1z.

Ayette, sava§ ve inkardan sonra ban§a ve imana bir 9agn vardu. Her
kim, inkara saparak isyan ederse Rabbine dti§manhk etmi§ olur. i§te bundan
sonra da tevbe ve istigfar1 geciktirir, ytice Allah'm kahnna ald1rt§ etmezse bi.i-
ytik bir pi§manhk duyar.

Baz1 veliler §Oyle derler: "Eger dervi§lerden olmak istersen, huyunu 90-
cuklann huyuna 9evirmen gerekir. <;ocuklarda be§ huy vardrr ki, o huylar bi.i-
yilklerde olsa, dervi§ olurlar. <;ocuklar; nzka onem vermezler, hasta oldukla-
nnda yarat1c1lanndan §ikayet9i olmazlar, yemegi toplu halde yerler, kavga et-
tikleri zaman 9abucak anla§maya vanrlar ve korktuklan zamanlarda da gozle-
rinden ya§lar akar."

3. «Hacc-1 ekber giiniinde, Allah ve Rasulii'nden insanlara bir bildi-


ridir:» Bu, Allah Teala ve O'nun peygamberinden btiti.in mil'min ve kMirlere
yonelik bir bildiridir. Ayetlerde, bildiri anlam1nda iki tane ayn kelime ge9-
mektedir Birisi "berile", digeri ise "ezan" kelimeleridir. "Ezan" kelimesi ge-
nel, "berae" kelimesi ise, daha ozel bir anlam ifade eder. "Berae" kelimesi,
ozellikle anla§may1 bozanlar hakkmda kullan1lmaktadrr.

Hacc-1 ekber (en btiytik hacc) konusunda iki gori.i§ vardrr. Birincisi; hac-
cm rtiktinlerinden olan ziyaret tavafi ve bunun gibi diger baz1 ibadetlerin ger-
c;ekle§tigi bayram gtiniidi.ir. Bu gtinde, kurban kesme ve §eytan ta§lama gibi
bir9ok ibadet ger~ekle§tirilir. ikinci gorii§ ise; Hz. Peygamber (s.a.v .)'in:
"Hae arefedir" hadisine gore, arefe gilnildi.ir. Hz. Peygamber, hacda yap1lma-
s1 gereken ibadetleri Arafat'ta vakfeye hasretmi§tir. <;Unkti Arafat'ta yap1lan
vakfe, haccm en onemli boli.in1iidi.ir. Bunun i<;indir ki, Arafat'ta vakfeyi ta-
mamlam1§ olan, hacca eri§mi§ demektir. Bu vakfeyi yapamayan ise, haccm1
yapamam1§ say1hr.
388 RUHU 'L-BEYAN Cuz:lO

Hacc-1 ekber denmesinin bir diger sebebi ise, umreye hacc-1 asgar den-
mesinden kaynaklanmaktad1r. Bir de o giin, hem mtisliimanlar ve hem de
mii§rikler bir araya toplanm1§lard1r. Yine, milsliimanlann bayram1yla, kitap
ehlinin bayramlan ayn1 gtine rastlam1 ~ttr. Daha onceleri boyle bir rastlantt ol-
mad1g1 gibi daha sonra da olmam1§tl.
«'Allah ve Rasulii mii§riklerden uzakttr.» Yani Allah Teala ve O'nun
peygamberi, mti§riklerin bozdugu anla§madan uzaktrr. Burada mii§riklerden
maksat da anla§may1 bozanlardu. Allah'm Rasfilti de mil§riklerden uzaktir.

«Eger» inkardan ve haks1zhk etmekten vazgec;ip «tevbe ederseniz, bu»


tevbe, her iki dtinyada da «sizin i~in» inkar ve haks1zhk tizere bulunmaktan
«daha hayirhd1r. Eger» Allah'a tevbe etmekten, «yiiz ~evirirseniz, bilin ki,
Allah'• aciz b1rakacak degilsiniz.» Sizin kac;man1z Allah'1 aciz buakmaz.
Siz gegip gidemezsiniz, Allah'tan da ka~amazsm1z. «lnkar edenlere, ac1kh
bir azab1 miijdele!'» ki bu, ahirette olacaktir. Buradaki hitap, Hz. Peygam-
ber'edir: Korkutma yerine mtijde kullan1lmak suretiyle, mti§ril<ler alaya ahn-
mt§tlr.
Ebu Hureyre (r.a.) §oyle anlahr : "Rasultillah (s.a.v .) Hz. Ali'yi ihtar
ayetiyle Mekke'ye gonderdigi zaman, ben onunla beraberdim." Bunun tizerine
Ebu Hureyre'ye: "Neyi ilan ediyordunuz?" diye sordular. 0 da :" Mil'minden
ba§kas1 cennete giremez, bu ytldan sonra Beytullah11 mii§rikler ve ~iplaklar
haccedemez, Hz. Peygamberle arasmda anla§ma olanlara dort ay mtihlet veri-
lecek, dort ay ge~tikten sonra ise Allah ve Rasulli, mli§riklerin anla§mas1ndan
uzakt1rlar di ye ilan ediyorduk," cevab1n1 verdi.

4. «Ancak, kendileriyle anla~ma yaptig1n mii§riklerden, hi~bir §eyi


eksik b1rakmayan ve sizin aleyhinize olarak hi~bir kimseye arka ~1kma­
yanlar bu hiikmiin d1~1ndad1r. Onlarla anla§may1, miiddeti bitinceye ka-
dar yerine getirin.» Burada kesin bir istisna yapilarak, sanki §Oyle denmek
istenmi§tir : Anla§may1 bozanlara, dort aydan daha fazla miiddet tan1may1n.
Anla§mas1n1 bozmayanlarla bozanlar1 ayn1 tutmaym. Onlan da hemen oldtir-
meyi dii§tinmeyin. Onlar1n, anla§ma miiddetinin sona ermesini bekleyin. 0
zamana kadar sabrrb olun. Verilen mtiddet bitmeden once, saktn onlara ili§-
meyin. Burada, Hz. Peygamber'le anla§ma yapm1§ olan Huzaa kabilesi zikre-
dilebilir. Beni Bekir kabilesi, Hz. Peygamber'in milttefiki olan bu kabileye
di.i§manhk etmi§ti. Kurey§liler de silahlar1yla onlara arka ~1knu§tI.
Ayet: 4 -5 TEVBE SURESi/9 389

Rivayet edildigine gore, Hz. Peygamber Damre ogullanyla Hudeybiye


y1hnda Beytullah'ta anla§ma yapmt§tl. Anla§ma bitimine de dokuz ay kalm.1§-
ti. Hz. Peygamber bu mtiddetin bitimini bekledi. «(:iinkii Allah, sak1nanlar1
sever.>> Bu ifade, emre uyman1n gerekli oldugunu vurgulamaktadu. Aynca,
anla§ma §artlann1 gozetmenin de, takvadan olduguna dikkat 9eker. Sozilnde
duranla durmayan1 ayn1 dtizeyde tutmak, takvaya ayk1nd1r. Anla§ma yapan
kimse mti§rik bile olsa, durum ayn1dtr.
~eyh Nasr Abadi §Oyle diyor : "Mtittekilerin dart ozelligi vard1r. Haddi-
ni bilmek, btittin 9abay1 sarfetmek, anla§malanna uymak, mevcutla yetin-
mek. "
5. «Haram aylar ~1k1nca ..•» "Haram aylar" diye ifade edilmesinin se-
bebi, o aylarda sava§ yapmanm Allah Tefila taraflndan yasaklanmt§ olmas1n-
dandir. Bu aylar; §evval, zilkade, zilhicce ve muharrem ayland1r. Bu aylarda,
anla§may1 bozanlann gezip dola§masma mtisaade edilmi§tir. Bu aylar (Tevbe:
36) ve (Bakara: 217) ayetlerinde haram aylar olarak belirtilen ve her ytl do-
ntip dola§an receb, zilkade, zilhicce va muharrem aylan degildir. C::tinkti
ayetin nazm1, ad1 ge9en ayetlerin ard arda gelmesini gerektirmektedir. Bu du-
rum ayle degildir. c;unkti, il9 tanesi ard arda gelmi§, bir tanesi ise degi§iktir.
[Bu aylar, (Tevbe: 2) ayetinde belirtilen Zilhicce'nin onuncu gtintinden
Rebitilfillir'in onuncu gtintine kadar olan dart aydu. Bunlar Zilhicce, Muhar-
rem, Safer ve Rebiulevvel ve Rebiulfillir aylar1drr. (Na§ir)]
Anla§may1 bozan «mii§rikleri buldugunuz yerde oldiiriin.» Bu ayet
anla§may1 bozan mil§riklerin bundan boyle her nerede yakalanularsa oldiiriil-
melerini emretmektedir. Yine bu ayet, Kur'an'da mii§rilderden ytiz 9evirme-
nin ve onlann eziyetlerine sabretmenin gerekli oldugunu ifade eden biittin
ayetleri neshetmi§tir. Bu konuda btittin ilim adamlar1 gorti§ birligi i\:indedir.
«Onlari yakalay1p ablukaya ahn. Her gozetleme yerinde onlan go-
zetleyin.» Mti§rikler, ister haremde isterse h1llde olsun, her bulunduklan yer-
de yakalanarak, ablukaya ahnu. Olkede dola§malanna engel olunur ve goze-
tim alt1nda bulundurulur. Bu ifadeyle mti§ri.klerin yolculuklar1nda her ge9it
yerinde gozetilip, onlann yollarmm stla§t1nlmas1 gerektigi anlatilmaktad1r ki
bu bir emirdir.
«Eger tevbe edip namazt dosdogru kdarlar ve zekah da verirlerse,
arhk yollarin1 a~1n (onlari serbest birak1n.)» Eger mii§rik kimseler, §irkle-
390 RUHU 'L-BEYAN Cuz:lO

rinden vazge9erek tevbe ederlerse, namaz1 k1hp zekatl da verirlerse, onlann


tevbe edip donmelerini ve imanlann1 dogru kabul ederek, kendilerini serbest
birakm. Hi~bir §ekilde kendilerine saldrrmaym. Burada, ibadetlerden iki tane-
si zikredilmek sfiretiyle, geriye kalan diger ibadetler de kapsama al1nm1§ sa-
yilmaktadtr. \:iinkti bu iki ibadet, bedeni ve mall ibadetlerin ba§mda yer ahr.

«Allah gaffirdur, rahlmdir..» Bu ifade ile de bir ba§ka emir a<r1khk ka-
zan1yor. Onlan serbest brralan. <;tinkti Allah, onlann ge9mi~te yapm1§ olduk-
lan inkan ve zulmti ortmli§ttir. iman, gevmi§i .silip atar.

Bilmi§ olun ki Allah Teata, bu ayetle cihad1 emretmi§tir. Cihad ise dort
~e§ittir. Evliyarun, kalple olan cihadt: Bu cihatla evliya, ovgtiye Iaytk olan
huylarla kalbi siisler. Zfiltidlerin nefisle olan cihad1 : Bu cihadla zfillidler, ne-
fisteki istenmeyen huylan buaku. ilim adamlannm cihad1 : Bu cihadla ilim
adamlan, ozellikle dogruyu soylerler ve zalim devlet ba§kanlanna ger~egi du-
yururlar. Gazilerin cihad1: Bununla da gaziler; mallann1, canlarm1 ve kendile-
rini feda etmek sfiretiyle cihad ederler. Bu tiir cihad, cihadlarm en btiytigti ve
en yticesidir.

6. Ey Muhammed! «Eger mii§riklerden biri senden eman dilerse, sen


de ona eman ver ki, Allah kelam1n1 dinlesin. Sonra onu, giiven i~inde bu-
lunacag1 yere ula§tlr. <;unki.i onlar, bilmeyen bir topluluktur.» Eger sana,
haram aylar ~1ktiktart sonra oldiirmeni emrettigim mti§rilderden birisi gelir ve
senden eman dileyip sana kom§U olmak isterse, sen de ona eman ver, onu ka-
bul et ve onu oldtirmede acele etme. \:tinkti, o ki~inin Allah kelam1 olan
Kur'an'1 dinlemesi, lehinde ve aleyhinde olan ceza ve sevabm ne oldugunu
bilmesi gerekir. Bazilan, bu ayeti delil gostererek, Allah'm sifati olan Kelam-1
Kadlm'i dinlemenin caiz oldugunu soylerler.

Allah kelanun1 dinledikten sonra eger iman etmezse, onu, eman bulabi-
lecegi, kendi kavminin tilkesi olan yere gooder. Bu durum, yani o mti§rik
kimseye eman verme ve onu kendi tilkesine ula§tirma durumu, onlar1n bilgi-
siz bir topluluk olmas1 sebebiyledir. Onlar, islfun'1 ve dinin ger~egini bilmi-
yorlar. Yine onlar, bilgisiz bir toplumdurlar. Onlara eman verilmesi, ger~egi
anlamalar1 ve sonradan kesinlikle bahane gostermelerine imkan kalmamas1
i~indir. Allah (c.c.), kendi fazhndan, isyanc1 kullanna zaman tanir ki, o kullar
da Allah'a donsiinler ve O'na itaat etsinler.

Rivayet edildigine gore, israilogullar1nda bir genv varm1§. Tam yirmi y1l
Allah'a ibadet etmi§, sonra da yirn1i y1l isyanda bulunmu§. Daha sonra aynaya
A.yet: 6 TEVBE S 0 RES i/ 9 391

.
bakm1§ ve sakahnda beyaz bir k1l gormil§. Bu k1h pek iyiye yorumlamay1p :
"Ey Allah'1m! Sana yirmi yil ibadet, yirmi yil da isyan ettim. Sana donersem
beni kabul eder misin?" diye soylenmi§. Bunun ilzerine, evin arkasmdan §Oy-
le bir ses duymu§ : "Bizi sevdin, biz de seni sevdik. Bizi brraktm, biz de seni
btrak.tlk. Bize isyan ettin, biz de sana zaman tan1dlk. Eger bize donersen, biz
de seni kabul ederiz."

Kulun, tevbe edip, Allah'tan bag1§lanmas1n1 dilemesi gerekir. Gencin


tevbesi, ya§lm1n tevbesinden daha gtizeldir. <;unkti, gencin arzulan kuvvetli-
dir ve devamh isyana ~ag1nr. Ya§hnm istekleri ise zay1ftu. Terkedilmesi daha
kolaydrr. Bu iki ki§inin durumu ayn1 olamaz.
392 RUHU'L-BEYAN Cuz:lO

7. Mii§riklerin, Allah ve Peygamber'i katinda nasil bir soz-


le§meleri olabilir? Ancak, Mescid-i Haram yaninda sozle§me
yaphklariniz bunun di§indadir. Onlar size dogru davrandikfa,
siz de onlara dogru davramn. Allah, takva sahiplerini sever.
8. Onlann nasil sozle§mesi olabilir ki? Onlar sizi yenseler-
di, sizin hakkiniula ne akrabalik ne de sozle§me gozetirlerdi.
Agizlanyla sizi razi etmeye fali§trlar. Kalbleri ise (size) kar§i
fikar. r;unkii, onlarin fogu fasiktirlar.
9. Az bir 'kar§iliga, Allah 'in liyetlerini sattilar ve 0 'nun yo-
lundan alikoydular. Onlar, ne kotu §eyler yaptilar.
10. Hifbir mii'minin, ne akrabaligini ne de sozle§mesini
gozetirler. I §te bunlar, sznin a§anlardir.
11. Tevbe eder, namazi dosdogru kilar ve zekilti verirlerse,
din karde§lerinizdirler. Bilen bir topluluga, ayetleri boyle
afiklariz.
12. Sozle§me yaptiktlln sonra, yeminlerini bozar ve dininize
di[ uzatirlarsa, kiifriin onder[erine kaT§l SQVa§in. f;iinkii., On-
/arm yeminleri yoktur. Umulur ki vazgeferler.
13. Yeminlerini bozan, peygamberi yurdundan fikarmaya
kalki§an ve ilk defa kendileri sizinle sava§a ba§layan bir toplu-
lukla sava§mayacak misiniz? Y oksa onlardan korkuyor musu-
nuz? Eger gerfekten inanmt§ kimseler iseniz, Allah kendisin·
den korkmaniza daha fOk hak sahibidir.
Ayet: 7-8 TEVBE SURESi /9 393

7. «Mii~riklerin, Allah ve Peygamber 'i katlnda nasd bir sozle~meleri


olabilir? Ancak, Mescid-i Haram yan1nda sozle~me yaptaklar1n1z bunun
d1~1ndad1r.. Onlar size dogru davrand1k~a, siz de onlara dogru davran1n.
Allah, takva sahiplerini sever.» Ayette ge~en soru §eklinde, sorulan §eyin
ger~ekle§me imkarurun olamayacagma i§aret vardrr. <;i.inkil mil§rikler, sozle§-
melerini bozmu§lardi. Boyle olunca artik sozle§me mi.iddetinin bitimine kadar
§artlanna uyulmas1 da gerekmez. Yani onlar1n uyulmas1 gereken bir sozle§-
meJeri kalmamt§hr.

Kendileriyle Mescid-i Haram'da sozle§me yaptig1n1z Bent Damre ve


Beni Kinane kabilesi bu kapsam1n d1§1ndadir. OnJar, sozle§rne mtiddetinin bi-
timi konusunda verdikleri sozti yerine getirmeleri halinde, siz de onlara verdi-
giniz sozde durun. Sozle§meye uyun.
"Allah, takva sahiplerini sever." Bu ifade, dosdogru olma konusunun
sebebini bildiren bir ifadedir. Sozle§me §artlanna uymanm takva geregi oldu-
gunu belirtir. Bir hadiste: "Kzyamet gununde her gaddarzn bir sancagz olacak
ve yapt1g1 zulme gore bilinecektir" buyurulmu§tur. 0 > Hadiste ge~en "sancak"
ifadesi, gaddarlarm te§hir edilecegini bildirir. Yani gaddar kimseler, k1yamet
gtintinde, yaptiklar1 zulme gore de§ifre edilecekler ve rezil olacaklardrr.

8. «Onlann nasd sozle~mesi olabilir ki ?» Yan.i mti§riklerin, nastl Al-


lah Teala ve O'nun Peygamberi nezdinde uyulmaya deger ger~ek bir sozle§-
1neleri olabilir? «Onlar sizi yenselerdi,» size kar§l bir zafer kazanm1§ olsa-
lard1 «sizin hakk1n1zda ne akrababk ne de sozle~me gozetirlerdi.» Size hi~
onem vermezlerdi. Ne sozle§me §artlarma uyarlar ve ne de akrabalik hukuku-
nu yerine getirirlerdi. Yine onlar, gaflete dti ~meleri ve uymamalar1 halinde
cezalandmlacaklan bir sozle§meyi de dikkate almazlardi. Yani, sozle§me ya-
pan taraflardan her birinin uymas1 gereken §artlar vardrr. Her iki taraf1n da bu
§artlara uymas1 gerekir. Eger rnii§rikler, §artlara bagh kalmazlarsa, siz nasil
bagh kalabilirsiniz?

Mti§rikler, «ag1zlariyla sizi raz1 etmeye ~ah~1rlar», sozle§melerine sa-


dtk kalacaklar1 konusunda size soz verirler. Bu soz verme sadece dilleriyledir.
Hatta bu sozlerini , yalan yere yemin etmek sfuctiyle de peki§tirmeye 9ali§ir-
lar. Bir anla§mazhk ortaya ~1kmas1 durumunda ise, birtakun yalan bahaneler
ileri siirerek, kendilerini savunurlar. Ashna bak1hrsa, onlar1n gontillerinde
l- Bu hadisi; Buharl, Muslim, Tirmizi vc ibni Mace rivayet etmi§tir. Laflz Muslim'indir. Bkz.
Fethu'l-Kadir, 3125.
394 RUHU'L-BEYAN Cuz:lO

hi9bir dogruluk yoktur. «Kalbleri ise (size) kar~1 ~1kar.» Verdikleri sozler,
sadece laftan ibaretti. Dilleriyle vermi§ olduklan soze, gontilleri kar§I 91k-
maktayd1. Sozle§meye uyacaklanna dair verdikleri her ttirlti soz ve yemine,
i~lerinde gizledikleri duygulan kar§I c;1k1yordu. Onlarm soyledikleri her ttirlii
tath soz, yalan, hile ve aldatmacadan ba§ka bir §ey degildi. «Ciinkii onla-
r1n» , yani mti§riklerin «-;ogu, fas1ktirlar.» Allah'a itaat etmeye kar§I 9Iknn§
ve ktiftirde bocalay1p dunnaktadular. Onlan, bu durumdan kurtaracak ne bir
inan9lan, ne de bir cayd1nc1 ki§ilikleri vardrr.
Hz. Peygamber (s.a.v.)'in, Muaz'a bir vasiyeti vardrr. Bu vasiyet, ahlak1n
btitiin gtizelliklerini kendisinde toplam1§t1r. 0 vasiyet §Oyledir : "Ey Muaz!
Sana ~u tavsiyelerime uyman1 oneririm : Allah'tan kork, sozunde dogru of,
verdigin sozii yerine getir, emaneti koru, hLyaneti birak, kom~ularla iyi gefin,
yetime aci, yumu§ak sozlu ol, herkese setam ver, iyi ameller i~le, uzun emel
pe~inde ko~ma, yemin ettiginde riayet et, Kur'an'1 iyi anla, ahireti sev, hesap
gununden kork ve alrak gonullii of."<2) Bazilan da §5yle der:

Dogru ve takva sahibi ol, gururu ve gosteri~i btrak.


Nefis ve hevayi yen ki, istedigin rzzik sana ula§Stn.

Ala1h kimse, nefisle mticadele eden, sozle§melere uyan, hukuku koru-


yan, gtinahlardan uzak kalan ve isyan etmeyen insandrr.
9. «Az bir kar§1hga, Allah'1n ayetlerini sattdar ve O'nun yolundan
ahkoydular.» Sozle§meleri bozan mti§rikler; her i§te dogru olmay1 ve verilen
sozil yerine getirmeyi emreden ayetleri buakip, buna kaq1h.k az bir dtinya
menfaatm1 aldilar. Kendilerini ve ba§kalar1n1 Allah'1n yolundan ahkoydular.
O'nun yolu, O'na ula§tlran yoldur. Yabut da, Beytullah'1n yoludur. <;unkti
sozle§meyi bozan mti§rikler, hac ve umre yapmak isteyenlerin yolunu kesip
onlar1 ablukaya altyorlardi. i§te «onlar,» yani bu kotil s1fatlan saydanlar, bii-
ttin haks1zhk ve kottiltikleri i§lemek suretiyle, «ne kotu ~eyler yapttlar .» On-
larm bu yapttldar1 §ey ler, ne kotil i§lerdi.
Rivayet edildigine gore, Ebfi Stifyan b. Harb, Araplar1 toplay1p onlara
bir yemek vererek, Hz. Peygamber'e uymamalarw ve peygamberle yapttldar1
sozle§meyi bozmalar1n1 soylemi§ti. Bu yemek dolay1s1yla, onlar da sozle§-
meyi bozuvermi§lerdi.

2- Elimde bulunan kaynak hadis kitaplannda goremedim. (Sabfinl).


Ayet: 9 - 13 TEVBE S0 RESI/ 9 395

10. «Hi~bir mu•minin, ne akrabahg.01 ne de sozle§mesini gozetirler.


i~te bunlar, s1n1n a§anlardtr.» Mti~rikler, hic;bir mti'tninin ne hukukunu ne
anl~mas1n1 ve ne de akrabahg1ru gozetmezler. Allah Teala burada, mli~rikle­
rin bu kotli ozelliklerini belirtmek suretiyle, onlann; mtisllimanlann anl~ma­
lanna kesinlikle riayet etmediklerini ifade ediyor yoksa, ayetlerde bir tekrar
etme durumu yoktur.
11. «Tevbe eder, namaz1 dosdogru kdar ve zekatl verirlerse, din
karde§inizdirJer.» Bu kimseler, inkarlanndan ve btiytik glinahlar i§lemekten
vazgec;erlerse, namaz kllmay1 ve oru9 tutmay1 kabullenerek bunlann farz ol-
duguna inanirlarsa, sizin din karde§leriniz olmu§ olurlar. Sizin iyiliginize olan
§eyler, onlar ivin de iyiliktir. Sizin ic;in koti.i olan §eyler, onlar ic;in de kottidtir.
Onlara karde§ gibi davrarun. Bu tiy esas olmay1nca, din karde§ligi de olamaz,
can ve mal dokunulmazhg1 korunamaz. «Bilen bir topluluga, ayetleri boyle
a~1klar1z.» Anla§malan111 bozan mti~riklerin ve digerlerinin durumlanna ve
onlann iman ve inkarlanyla ilgili ayetle1i ve htiktimlen bu §ekilde a\aklanz.
Bu a~1klarnay1 da bizim htiktimlerimizi bilen ve onlan koruyan bir topluluga
yapanz.
12. Boyle yapmay1p da ivlerinde gizledikleri klittilligti ay1ga vunnak
sfiretiyle «Sozle§me yapttktan sonra, yeminlerini» , yani yapt1klan anla§ma-
y1 «bozar ve dininize dil uzahrlarsa,» yani kilvlimser, dininizin hliktimlerini
yalanlar ve dininizi hafife altrlarsa, i§te o zaman, «kiifriin onderlerine kar§•
sava§1n.» Burada, onlarla sava§marun sebebi, ac;1k bir §ekilde belirtilmi§tir.
Bu sebepler ortaya c;1klnca, oliimti hak etmi§ler demektir. "Kujdin onderle-
ri"nden amac1n, onlann ba§kanlan oldugu soyleruni§tir.
Burada, ozellikle onderlerden bahsedilmi§ olmas1, sadece onderler oldi.i-
rtiltip, digerleri oldtirulmeyecek anlamt ta§Imaz. Liderlerin oldtiliilmesi en
onemlisidir. <;i.inkti onlar, kottililk konu~unda ileri gidenlerdir. Bunlar, kendi
yanda§lanru koti.i i§ler yapmaya vagiranlardir. Sanld burada : " Anla~malanru
bozanlan oldi.irtin. 6zellikle onlara liderlik yapan ba§kanlann1" denmek isten-
rni~tir. «<;unkii, onlarin yeminleri yoktur .>> Ger9ekte onlar, ne a.nla~malan­
na sad1k kahrlar ve ne de sozle§meyi bozmakta bir sak1nca gortirler. i§te bu
tiplerle sava~1ruz. «Umulur ki» bundan «vazge~erler.» Yani bu sava~ sebe-
biyle inkarc1 ve btiyiik gunahlar i§leme tutumlanndan vazgec;erler. Yoksa on-
larla sava~1nan1z1n sebebi, kendilerine eziyet verrnek degildir.
13. «Yeminlerini bozan, peygamberi yurdundan ~1karmaya kalk1-
396 RUHU'L-BEYAN Cliz:lO

§an ve ilk defa kendileri sizinle sava§a ba§layan bir toplulukla sava§ma-
yacak m1s1n1z? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eger ger~ekten
inanm•§ kimseler iseniz, Allah kendisinden korkman1za daha ~ok hak sa-
hibidir .» Kendileri aleyhine ba~kas1na yard1m etmemek tizere, Hz. Peygam-
ber ve 1nti'minlerle sozle§me yapmalanna ragmen, Huzaa kabilesine kar§I Be-
ni Bekir kabilesine yard1m eden ve boylece yeminlerini bozanlarla hfila sava§-
m1yacak rrusm1z? Hem onlar, Darti'n-Nedve denen htikfimet konag1nda top-
lan1p aralannda gorli§ttikten sonra, Hz. Peygamber'i yurdundan 91kannay1 da
kararla§Unnt§lardl. Boylece onlar, ilk defa kendileri dti§manl1k yapmak ve sa-
va§mak suretiyle anla§may1 bozdular. Halbuki Peygamber (s.a.v.), ilk olarak
onlara aytk bir kitap getirdi ve bu kitapla kendilerine meydan okudu. Onlar
ise, bu kitaba kar§I mlicadeleden aciz olduklan iyin sava§a ba§ladtlar. Onlara
saldtnnamza ve yarp1§man1za kim engel oluyor ki? Onlardan size bir kotiillik
gelir diye mi kendileriyle sava~aktan geri kahyorsunuz? Allah'm emrini b1-
rakmay1n ve O'nun dti~anlanyla sava~n. Allah'tan korkmak, onlardan kork-
maktan daha onemlidir. Sizin ic;in geryekten layik olan, sadece O'ndan kork-
maktlr. Eger gervekten inalUill§ kimseler iseniz, sadece Allah'tan kotkmahs1mz.
Ayet: 13- 14 TEVBE SURESi /9 397

14. On/aria sava§in ki, Allah da sizin elinizle onlara azap


etsin, onlari rezil etsin, onlara kar§z sizi zafere ula§tirsin ve
mii'min toplulugun goniillerini huzura kavu§tursun.
15. Kalplerinin ojkesini gidersin. Allah, dilediginin tevbesi-
ni kabul eder. Allah alimdir, hakimdir.
16. Yoksa sizler, Allah, sizden cihad edenlerle Allah'tan,
peygamberinden ve mii'minlerden ba§kalarini sirda§ edinme-
yenleri ortaya fZkarmadan bzrakzlacaginizi mi sandimz? $iip-
hesiz ki Allah, (biitiin) yaptiklanmzi bilir.
17. Mu§rikler, kendi inkarlarina kendileri §ahitlik eder-
lerken, Allah 'in mescidlerini imar edemezler. Onlann (hiitiin)
yaptiklari ho§a gitmi§tir. Onlar, cehennemde ebediyen kala-
caklardir.
398 RUHU'L- BEYAN Guz: 10

18. Allah 'in mescidlerini, ancak Allah 'a ve ahiret giiniine


iman eden, namazi geregi gibi kilan, zekliti veren ve Alla.h 'tan
ba§kasindan korkmayanlar imar ederler. i§te onlann, dogru
yola ula.§ml§ olmalari umulur.
19. Hacilara su dagitma ve Mescid-i Haram'i imar etme i§i-
ni (yapanlan), Allah'a ve ahiret giiniine iman edip Alla.h yo-
lunda cihad eden gibi mi tutarsiniz? Bunlar, Allah katinda
e§it degildirler. Allah, zalim toplulugu hidayete erdirmez.

14. «Onlarla sava~1n ki, Allah da sizin elinizle onlara azap etsin, on-
lari rezil etsin, sizi onlara kar~1 zafere ula~hrsm,» sizin hepinizi onlann
hepsine galip getirsin «Ve mil'min t~plulugun gonilllerini huzura kavu~­
tursun.» 0 mii'min topluluk, sava§t gormeyen Huzaahlardir: ibn Abbas §6yle
der: "Onlar, Yemen'den gelen bir kol ve Sebe kavmidir. Bunlar Mekke'ye ge-
lip Miisliiman olmu§lar ve Mekkelilerden bir<;ok <;ile gormii§lerdi. Hz. Pey-
gamber'e birisini gondererek dert yanmt§lar. Bunun iizerine Hz. Peygamber
de onlara: 'Gonliinuzii rahat tutun. Geni§lige ~ikmaniz yalandir' buyurmu§tll."
15. «Kalplerinin ofkesini gidersin. Allah, dilediginin tevbesini kabul
eder.» Allah Teala, kendilerine verdigi sozil en gilzel bi<;imde sonu<;landrrdi.
<;iinkti bu ifadede, baz1 Mekkelilerin kabul edilecek bir §ekilde tevbe edecek-
lerine kapah bir §ekilde i§aret soz konusudur. Nitekirn durum oyle geli§mi§ ve
bir\:ok Mekke'li gtizelce Mtislliman olmu§lardrr. Ebfi Stifyan, Ebu Cehil'in og-
lu ikrime, Sehl b. Amr gibiler bunun a<;tk omeklerindendir. «Allah alimdir,»
olan1 da, olacak olanlan da 9ok iyi bilir. «Hakim'dir,» hikmete uygun olma-
yan hi¥bir §eyi yapmaz ve emretmez.
16. «Yoksa sizler, Allah, sizden cihad edenlerle Allah'tan, peygam-
berinden ve mii'minlerden ba§kalarin1 s1rda~ edinmeyenleri ortaya ~··
karmadan» ba§1bo§ «b1rakdacag1n1z1 m1 sand1n1z? Siiphesiz ki Allah, (bii-
tiin) yapbklar1n1z1 bilir.» Yoksa sizler, ba§ibo§ brrak1hp, i<;inizdeki cihad et-
meyenleri Allah'm bilmedigini mi sandm1z? ihmal edildiginizi ve cihad1n size
emredilmedigini mi zannettiniz? Hayu durum hi9 de sizin bildiginiz gibi de-
gildir. Burada, cihada katllmayanlar k1nanmak sfiretiyle, cihad1n emredilmi§
oldugu vurgulan1yor.

Halbuki, cihad etmeyen digerlerinin kurtulu§u henliz belli degildir. Al-


. lah Teala sizin, strda§ edindiklerinizi de 9ok iyi bilir. 0 , her §eyden haberdar-
Ayet: 14- 17 TEVBE SURESi /9 399

drr. Yaptlglllz her §eyi <;ok iyi bilir. Hi<;bir §ey O'na gizli kalmaz. Cihad yap-
maktaki gayenizi de bilir. Acaba niyetiniz halis mi, yoksa baz1 ganimet topla-
n1a veya ovgii alma gibi §eylere mi ula§mak istiyorsunuz?

Bu ayette de cihada te§vik vardrr. Hz. Peygamber (s.a.v.) §byle buyurur:


"Cennette yii.z derece vardir. Allah bu dereceleri, Allah yolunda cihad eden-
/ere hazrrlamz§tzr. iki derecenin arasi, yerle gi>k arasi kadardzr. Allah'tan is-
tediginiz zaman, Firdevs'i isteyiniz. Orasi, cen.netin tam ortasmda. ve en yuk-
sek yerindedir. Onun uzerinde de Rahman olan Allah'm Ar§l vardlr. Cennet
nehirleri de Firdevsten ft§kLnr. "<3) Mticahit, nefsiyle cihat edendir. insanlann
en yigit olan1 ise, nefsini ve §eytana gottiren arzulann1 en iyi §ekilde yenebi-
lendir. Nice aktlh ge<;inen insan vardrr ki esirdir. Arzulan ona emretmektedir. .
~ehvetinin kolesi olanlar, kolelerin en a§ag1 olanlandu.

Ayette, samimi mti'minlerin, ink.arc1 ve mtinaf1klardan ka91nmalan, on-


lar1 suda§ edinmemeleri gerektigine i§aret ediliyor.

17. «Mii§rikler, kendi inkarlanna kendileri ~ahitlik


ederlerken, Al-
1
lah 1n mescidlcrini imar edemezler .» Bu ayet, Bedir gtintinde esir dti§en ve
i<;lerinde Hz. Peygamber'in amcas1 Abbas'1n da bulundugu bir grup Kurey§li
hakk1nda indirilmi§tir. Hz. Peygamber'in ashabmdan bir grup onlara giderek,
§irke saplanmalanm ay1plad1. Hz. Ali de, mti§riklere yard1m ettigi ve Hz.
Peygamber'le sava§arak akrabalik bagm1 kopard1g1 iyin Abbas'1 ay1plad1. Bu
ay1plamasmda da biraz ileri gidip kaba davrand1. Bunun tizerine Abbas : "Si-
ze ne oluyor ki, giizel yonlerimizi saklay1p, hep kottiliiklerimizi anlattyorsu-
nuz" diye ~IkI§tl. Hz. Ali de ona: "Sizin de iyi yonleriniz mi var?" dedi. Ab-
bas: "Mescid-i Haram't biz tamir ederiz, Kabe'yi biz koruruz, hac1lara biz su
veririz" dedi. Bu olay tizerine de i§te bu ayet indirildi.

Ayette anlatilmak istenen, mti§riklerin, mescidi onaramayacaklan degil,


onarmayacaklandrr. Yani mti§rikler, hi9bir zaman mescid tamir etmezler.
Ayette, Mescid-i Haram ~ogul §eklinde ge9mektedir. <;link.ti oras1, k1bledir ve
mescidlerin imam1d1r. Oray1 tamir eden, diger mescitleri de tamir etmi§ gibi
olur.

Beytullah'm etraf1na putlar dikmek, onlann §irke dalIDI§ olduklarma i§a-


rettir. A\:tktan a~1ga "biz inkarc1y1z" demeseler bile, onlarm bu durumda olu§-
lan, kendilerinin inkarda olduklann1 a91kca ortaya koymaktadtr. Bu durumda

3- ~eyhan ve Stinen sahiplcri rivayet etmi ~tir.


400 RUHU'L-BEYAN Guz: IO

11
onlar, elbette mescidi tamir etmezler. Stidd! §0yle der: 0nlann, kendi
inkarlanna §ahitlik etmeleri §Undandrr: Yahudiye 'sen nesin' diye sorulsa, 'ya-
hudi' der. Hristiyan 'Hristiyan' oldugunu, mecusi de 'mecusi' oldugunu soy-
ler." Yabut da onlann: "Bizi Allah'a yakla§trrmas1 i~in putlara tap1yoruz." de-
melerindendir. i§te onlann, Allah'tan ba§kas1na kulluk etmelerinden ve bu
yaptiklann1n da bo§una olmas1ndan dolay1, mescidleri tamir etmeleri
imkans1zdrr.
«Onlar1n (biitiin) yaphklar1 bo~a gitmi~tir. Onlar cehennemde ebe-
diyen kalacaklard1r.» Kendileri inkarc1 olduklan halde, Allah'1n mescidleri-
ni tamir edebileceklerini zannedenler ve boyle inananlar var ya, i§te onlarm
ovtine geldikleri btitlin amelleri bo§a gitmi§tir. inkarlarmdan ve isyanlarmdan
otliri.i, ebedi olarak cehe1U1emde kalacaklardir.
Kadi iyad §5yle der : "inkarc1lar1n yapttklar1 haytrh i§lerin, kendilerine
fayda vermeyecegi konusunda icma vardrr. Onlar, nimetlerden istifade ede-
meyecekleri gibi, azaplar1 da hafifletilmeyecektir. Fakat bazllan, i§ledikleri
su~lardan oti.irii, digerlerine gore daha §iddetli bir azap goreceklerdir."

F1k1h~1 imam Beyhili de §oyle der: "Bu ayetlerden ve haberlerden,


inkarc1 kimselerin i§ledikleri hayrrlarm haul oldugu, kendilerine fayda verme-
yecegi anla§thr. i§ledikleri hay1rlar vas1tas1yla cehennemden kurtulam1yacak
onJar. Ancak, inkann d1§mda i§lemi§ olduklari cinayetlerden dolay1 hak ettik-
leri azaplan hafifletilecektir.
18. «Allah'1n mescidlerini, ancak Allah'a ve ahiret giiniine iman
eden, namaz1 geregi gibi kdan, . zekatI veren ve Allah'tan ba§kas1ndan
.
korkmayanlar imar ederler. I~te onlarin, dogru yola ula~m1~ olmalan
umulur.» Buradaki "mescidler" ifadesi, hem Mescid-i Haram'1, hem de diger
mescidleri kapsar. Bir tek olan Allah'a imarun ic;erisinde, peygambere iman
da yer almaktad.ir. Ahiret gi.intintin kapsam1nda~ oldi.ikten sonra diriltilmek,
hesap vermek ve ceza gormek, ya da mlikafat elde etmek de vard1r. Namaz1
da cemaatle ktlmak gerekir. <;unkti hadiste : "Bir kimsenin cemaatle kzlml§
oldugu namazzn sevabz, ~ar§zda ya da evinde kzlmz§ oldugu namazdan yirmi
be§ kat daha fazladtr" buyurulmu§tur. <4> Teravih namaz1nda cemaat olmak,
daha faziletlidir. Cemaat yap1lmas1 gerekenlerin, mescitte yaptlmas1 ise, en
faziletli olandu.

4- Buhar1, Muslim, Ebu Davud ve Tirmiz1 rivayet etmi§tir. 9/413.


Ayel: 18-19 TEVBE SURESi/9 401

"
Farz olan zekat1 da, gontil nzas1yla vermek gerekir. Ayette zekat, na-
mazla birlikte anlatilm1§tir. <;unkti, bunlann biri olmadan, digeri kabul edil-
mez. i§te, btitiin bu ilmi ve ameli ozellikleri kendisinde toplayan ki1nse, mes-
cidleri de tamir edebilir.

Aynca bu kimse, Allah'tan ba§ka hiybir §eyden de korkmaz. Krnayamn


kmamas1ndan ve zalimin zulmtinden crekinmez. i §te bu niteliklere sahip kim-
seler, cennetteki isteklerine ve oradaki yticeliklere ula§IIlar. Bu gtizel s1fatlara
ula§malar1n1n anlatllm1§ olmas1, inkarctlar1n amellerinin f ayda vermeyecegini
belirtmek ve inkarc1lan azarlayarak, kendilerinin dogruluga eri§mediklerini
anlatmak is:indir. <;tinkti inkarcilar, kendilerinin gtizel §eyler yaptiklarm1 san1-
yorlardt. Mil'minler bile, kendilerinde bu gilzel vasiflann bulunmas1na rag-
men, "belki, umulur ki" gibi limit belirten kelimeler kullan1ln1ak sfiretiyle
ifade edilmi§lerdir. Mil 'minlerin durumu boy le olursa , bozgunculuk yapan
inkarc1lann durumu ne olacaktir acaba?

Haddad! §6yle diyor: ''Umulur" kelimesi, Allah icrin vticup ifade eder.
Ayette bu kelimenin kullarnlmi§ olmaslilln sebebi; insanm, yaptig1 amellerin
sevabm1 bo§a crlkaracak olan §eye clikkat etmesi ic;indir.

Biliniz ki, mescidlerin onanlma olay1 bircrok §ekilde olur. Yepyeni bir
mescid yapmak, y1kilan1 yeniden yapmak, do~emesini yaparak onlan stisle-
mek, siipiirmek ve temizlemek... gibi. Hasan da: "Cennetteki Hfirilerin mehir-
leri, mescidleri stiptirmektir" der. Mescidi d6§eyip gilzelle~tirmek de boyledir.
Bazilar1 da §6yle diyor: "Mescidin altma ilk defa hasir do§eyen, Hz. Omer'dir.
Ondan once kii9tik 9aktl ta§lanyla do§eliydi." Mescitlere kandil asmak, mum
yaktp onlan aydmlatmak da tamir say1hr. Mescide ilk olarak kandil takan yi-
ne Hz. Omer'dir. Ubey b. Ka'b'rn etrafma, teravih namaz1 kilmak i9in insanlar
topland1g1nda, Hz. Omer oraya kandil asmt§tl. Hz. Ali bunu parlar halde her
gordligi.inde: " Ey Hattab'1n oglu! Mescitlerimizi ayd1nlattin. Allah da senin
kabrini aydmlatsm " diye dua edermi§. Mescitlerin baklffi ve koruma i§i de ta-
mire girer.

19. «Hacdara su dag1tma ve Mescid-i Haram'1 imar etme i~ini (ya-


panlan), Allah'a ve ahiret giiniine iman edip Allah yolunda cihad eden
gibi mi tutars1n1z? Bunlar, Allah katlnda e§it degildirler. Allah, zalim
toplulugu hidayete erdirinez.»

Rivayet edildigine gore mti§rikler §Oyle derlermi§: " Hacilara su verme


402 RUHU'L-BEYAN Cuz:lO

i§ini iizerine altp bu i§i yiiriitmek ve Mescid-i Haram'1 tamir etmek; iman edip
cihada katdmaktan daha hayrrhdu." Onlar, Harem-i ~erifle ovtintir ve O'nun
tamir ve diger i§leriyle ~ok~a ugra§ir1ard1. Bunun i\:in de, kendilerini Ha-
rem'in tamircileri sayarlardi. A.yet bu durumdan dolay1 indirilmi§tir.
"'
Ayetin anlam1n1 §Oyle a~i.klamak mtimkiindtir : Ey hactlara su vermeyi
ve mescidi tamir etmeyi, hicrete ve cihada tercih eden mti§rikler!· Siz bu i§ini-
zi hicretten ve cihattan daha tisttin mil tutuyorsunuz? Hactlara su verenle mes-
cidi tamir eden1eri nasll Allah'a iman edip O'nun yolunda cihad edene denk
tutarsm1z? Bunun daha faziletli olduguna inarurslillz? Birinci grub kesinlikle
ikinci gruba denk olamaz. Allah, zfilim inkarcilan hidayete erdirmez. Allah'1n
hidayete erdirip dogruya ula§tirdlklar1, inkarcilarla nasd denk olabilir ?
Ayet: 20 TEVBE SURESi/9 403

20. iman edenler, hicret edenler, Allah yolunda mallanyla


ve canlariyla cihad eden/er, Allah katznda riitbece daha bii-
yiiktiirler. i§te bunlar, kurtulu§a erenlerdir.
21. Rableri onlara, katzndan bir rahmet, riza ve ifinde hif
tiikenmez nimetler bulunan cennetler mujdeler.
22. Orada ebedi olarak kalirlar. Biiyuk miikafat ise, Allah
katmdadir.
23. Ey iman edenler! Eger babalariniz ve karde§leriniz,
inkari imandan daha sevimli buluyorlarsa, onlari dostlar
edinmeyiniz! Sizden her kim, onlari dostlar edinirse, i§te on-
lar, ziilimlerin ta kendileridir.
24. De ki : "Eger babalanmz, ogullariniz, karde§leriniz, e§-
leriniz, akrabalarzniz, kazandiginiz mallar, azalmasindan
korktugunuz bir ticaret ve ho§unuza giden evler; sizin ifin,
Allah 'tan, peygamberinden ve Allah yolunda cihad etmekten
daha sevimli ise, Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Al-
404 RUHU'L-BEYAN Cuz:lO

Lah, fasiklar toplulugunu hidayete erdirmez."


25. Gerfekten Allah size, birfok yerde ve Huneyn giiniinde
yardim etmi§ti de fOklugunuz size kendinizi begendirmi§ti.
Fakat bu size bir fayda saglamami§ti. Yeryiizii ise, geni§ olma-
sina ragmen size dar gelmi§ti ve sonra da gerisill geri kafml§-
hniz.
26. Daha sonra Allah, peygamberine ve mii'minlere goniil
huzurunu indirdi. Giiremediginiz askerler de indirdi.
i nkarczlara da aUJp etti. i §te budur inklircilarin cewsi.

20. «iman edenler,» vatanlann1 terkederek Hz. Peygamber'e «hicret


edenler, Allah yolunda,» Allah'a itaat etmek i.izere, O'nun dti§manlanna kar-
§I «mallariyla ve canlanyla cihad edenler» var ya, i§te onlar, belirtilen bu
ytice sifatlanyla, «Allah katinda riitbece daha biiyiiktiirler.» btiytik rtitbe-
ye ve ikrama ererler. «i~te bunlar, kurtulu~a erenlerdir.» Bu yiice s1fatlara
sahip olanlara, biiytik bir kurtulu~ vardu. Onlar, mutlak surctte kurtulu§a erc-
ceklerdir. Sanki digerlerinin kurtulu§u, bunlann kurtulu~una gore, kurtulu§
say1lmaz. Ayette ge~en "iman edenler" ifadesi, iman edenlerin faziletini be-
lirtmek i~indir.
21. «Rableri onlara, katlndan bir rahmet, riza ve i~inde hi~ ttiken-
mez nimetler bulunan cennetler mtijdeler.» Kendileri daha dtinyadayken,
azaptan kurtulup, btiyiik bir nimete ereceklerine dair, peygamberlerinin dilin-
den mi.ijdeye ula§IDI§lardu. Bu mtijde, ahirette azaptan kurtuhnu§ olmalan ve
bilytik bir rahmete ula§malar1drr. Ayette g~en "cennat''tan maksat, ytik~k bah-
~elerd.ir. 0 balwelcrde kendilerine, bitip tiikenmek bilmeyen nimetler varchr.

22. «Orada ebedi olarak kahrlar. Biiyiik miikafat ise, Allah kahn-
dad1r.>> 0 bah~elerde sonsuza dek kalacaklardu. Yine orada, kendilerine ~ok
sevap vardu. Oradaki mtikafat, dUnyadakiyle ol9illemez. Yine orada, Allah
Teaia'ya btiytik bir yakmla§ma vardrr. Her kim, indiyyet (Allah'1n yan1nda ol-
ma) makanuna ula§trsa, Allah da onun mi.ikafatin1 yticeltir. Durumu iyi kavra
ve ger9eklerden gafil olma.

23. «Ey iman edenler! Eger babalar1n1z ve karde~leriniz, inkari


imandan daha sevimli buluyorlarsa, onlan dostlar edinmeyiniz! Sizden
. her kim, onlan dostlar edinirse, i~te onlar, zalimlerin ta kendileridir. »

Bu ayetin ini§ sebebi, Hz. Peygamber'in, ashabma Medine'ye goc; etme-


Ayet: 20-24 TEVBE SURESi/9 405

lerini emretmesiyle ilgilidir. Hicret emri verildigi zaman, baz1 insanlann e§le-
ri, yocuklan ve ak:rabalan pe§lerine talahp: "Allah a§kina! Gidiyorsun ve bizi
ortada brrak1yorsun. Bizler kaybolup gidecegiz" demi§ler. Bu sozler Uzerine,
onlar da §efkate gelmi§ ve hicreti terketmi§lerdi. i§te ayet bu olay iizerine in-
mi§tir.

Ey Mti'minler! Mekke'deki inkarc1 babalann1z1 ve karde§lerinizi, eger


.. onlar, imana kar§1 inkar1 tercih ederlerse, dostlar ve kendinizin yard1mcilar1
olarak tarun1ay1n. Sizden her kim boyle yaparsa, dostlugu yanh§ yerde aram1§
olur.

Fahrettin er-Razi Tefsirinde der ki: "Bu sure, Mekk.e'nin fethinden sonra
inmi§tir. Oyleyse onu hicretin gerekli oldugu §eklinde yorumlamak nasrl
olur? Halbuki, hicret Mekke'nin fethinden once farz .kJ.hnm1§tl. En dogru olan
yorum, mti§rik olan yakmlardan sakmmarun ve ka9mmanm gerekli olu§U, on-
lar1 dost edinmekten sak1nmak, onlarla srrda§ ve gontilda§ olmay1 terketmek-
tir. Eger onlarla srrda§ ve gontilda§ olunursa, kendilerine srrlar verilmi§ olur
ve bunu yapanlar onlar1n arasmda kalmay1 islfun yurduna hicret etmeye tercih
etmi§ say1lrr."

24. By Muhammed! Go<; etmeyenlere «De ki : 'Eger babalann1z,


ogullann1z, karde§leriniz, e§leriniz,» ya.km ve uzak «akrabalar1n1z,» Mek-
ke'de «kazand1g1n1z mallar,» kar etmek tizere satm ald1g1n1z ve mevsin1in
ge9mesi sebebiy le reva<;tan dti§erek «azalmas1ndan korktugunuz bir tica-
ret ve» iverisinde oturmay1 arzulad1gm1z «ho~unuza giden evler;» ve bah9e-
leriniz, Medine'ye gos; etmek konusunda, «sizin i~in, Allah 'tan, Peygambe-
rinden» Allah'1n ve peygamberin verdigi emirden «Ve Allah yolunda cihad
etmekten daha sevimli ise,» oralarda kalmak, Allah yolunda cihad etmekten
daha 9ok ho~unuza gidiyorsa «Allah emrini getirinceye,» yani size, er ge9
bir ceza gonderinceye «kadar bekleyin.»

Bu ifade, nefsinin isteklerini dinine tercih edenlere cezanm verilecegine


<lair bir tehdit ifadesidir. «Allah, fas1klar toplulugunu hidayete erdirmez.»
Bu §ekilde davranarak, fasiklardan olan, Allah'a itaattan aynlan ve mti~riklere
dost olanlan Allah, kurtulu~ yoluna ula§hrmaz. Onlan hayuh olan ~eylere yo-
neltmez. ·
"
Ayette, §iddetli bir tehdit vardir. Bu tehditten 9ok az kimse kurtulabilir.
Zaman1m1zdaki zfillid karde~leri izlersen, onlann basit bir diinya menfaatinin
406 RUHU'L-BEYAN Ci.iz: 10

kaybedilmesiyle iiziintiiye kapild1klann1 goriirsiin. Dini hususlarda zaman1n


gelip gec;tigine hie; ald1n§ etmemektedirler. Halbuki ayet, dlinyevi zevkleri
Allah'a itaata tercih edenlerin, er gee; cezaya c;arptinlacaklann1 belirtmektedir.
Dilnyay1 tercih edenler, baksmlar bakahm, kendilerine inecek olan beladan
kurtulabilecekler mi? Ey Allah'1m! Affm1 ve bag1§laman1 dilerim. Hadiste
§6yle buyurulur: " Sizin hifbiriniz ben kendisine; malmdan, ~ocugundan ve
butun insanlardan daha sevimli olmad1kra iman etmi~ olmaz." <5>
ibni Melek de §6yle der: "Buradaki "iman"dan maksat, iman1n tam ola-
mayacag1d1r. "Sevgi"den maksat da, ihtiyari olan sevgidir. Mesela : Hz. Pey-
.gamber bir mii'mine, §ehit oluncaya kadar bir kafirle sava§may1 emretse, ya-
hut da inkarc1 olan ebeveyniyle c;ocuklann1 oldiirmesini emretse, Hz. Pey-
gamber'in emrine uymakta kurtulu§ oldugunu bildigi ic;in, burada sec;im yap-
mak daha sevimli olacaktir. Hastamn, tabiatl geregi tedaviden ka9tig1 gibi, bir
sec;im yapamaz. Fakat, bir tarafa meyleder ve menfaatI orada oldugunu zan-
nederek onu yapar. Hz. Peygamber (s.a.v.) bizlere kar§I; bizlerden, anne ve
babam1zdan ve c;ocuklanm1zdan daha §efkatlidir. Oyleyse boyle bir §eyi bize
nasil reva goriir? <;iinkti onun bizim i9in ugra§mas1 bir menfaat ic;in degildi.
Onun stinnetine yard1mc1 olmak ve getirdigi dini savunmak onun sevgisinin
ifadesidir."
25. «Ger~ekten Allah size, bir~ok yerde ve Huneyn» sav'1§1 «giiniin-
de yard1m etmi~ti de... » Ey Muhammed Ashab1! Allah'a yemin olsun ki, 0
size, dti§manlann1za kar§I yard1m etmi§ ve sizi onlara kar§I tisttin ktlmt§tI.
Halbuki sizler, hem say1 ve hem de cephane balammdan azmhktayd1ruz.
Ayette ge~en "bir9ok yer"den maksat, sava§lar ve sava§ alanlar1drr. Sa-
va§l.ardan maksat ise; Bedir olaylan, Ahzab, Kurayza, Nadir, Hudeybiye,
Hayber ve Mekke'nin fethi gibi olaylardu.
"Huneyn gunu" ifadesi, o gtinde bir sava§ yapdd1g1 i9in kullan1lm1§trr.
0 sava§IIl ad1, Huneyn gazvesidir. Bunun bir ad1 da, Hevazin gazvesidir. Bu
sava§a Evtas gazvesi de denir ki gazvenin yapild1g1 yere nisbetle boyle isim-
lendirilmi§tir. Huneyn, Taifle Mekke aras1nda bir vadidir. «<;oklugunuz size
kendinizi begendirmi~ti.» Saym1zm 9ok ve malzemenizin bol olmas1, sizleri
sevince bogmu§tU. Huneyn gazvesi Mtisltimanlarla Hevazin ve Sak.if kabile-
leri aras1nda olmu§tur. Milslilmanlar1n say1s1 on iki bin ki§iydi. Bunlar1n on
5- Buharl irnan bahsinde Mtislim , Nesai, ibn Mace ve Miisned, 3/177 de Ahmed b. Hanbel
rivayet etmi§lerdir.
Ayet: 25 TEVBE SORESi/ 9 407

bini, Mekke fethine kattlan ensar ve muhacirler, diger iki bini ise, Mekke'nin
fethinde Hz. Peygamber taraf1ndan serbest birakilan (tuleka) gruptu. Hevazin
ve Sakif ise, dort bin ki§iydi.

Rivayet edildigine gore, Mekke'nin fethi, Ramazan aym1n sonlannda ol-


mu§, Hz. Peygamber de Mekke'de ~evval ay1na kadar kalrm§tl. Sonraki glin
ise, ~evval ay1nm 6. gilnil olan cumartesi gilniiydi.i. i§te bu gtin, Huneyn gaz-
vesine 9tlalan gi.indilr. Hz. Peygamber, Attab b. Es1d'i Mekke'de vali olarak
b1raktt. 0, Mekke'lilere namaz kildrracaktI. Muaz b. Cebel ise silnnet ve ftlah
ogretecekti.

Mekke fethedildigi zaman, yevredeki Arap kabileleri Hz. Peygamber'i


taruy1p itaat etmi§lerdi. Hevazin ve Sakif ise, tan1mam1§tl. Bu iki kabile, az-
g1n ve isyanc1 idiler. Hz. Peygamber'in kendilerine gazve tertip edeceginden
korkup, y1g1nak yaparak azg1nhklarm1 artirmi§lar: " Muhammed, sava§may1
beceremeyen bir toplulukla kar§ila§ml§ ve onun i~in galip gelmi§tir" demi§-
lerdi ve bu hususta ittifak etmi§lerdi. Sava§a yik:arken kendileriyle beraber,
hanrmlann1, ~ocuklarm1 ve mallarm1 da alm1§lardi. Han1mlan, erkek saflan-
nm arkas1nda ve <leveler iizerinde ta§1yorlard1. Daha arkada ise, <leveler, ko-
yunlar ve digerleri geliyordu. Boy le yapmalann1n gayesi, herkesin kendi aile-
si nam1na sava§mas1 ve hi9bir kimsenin ka9mamas1ydi. Nitekim boyle yapt1-
lar ve Evtas denilen yere vard1lar. Hz. Peygamber de bir gozcii gondererek,
onlann durumunu ara§tlrmt§tI. Bu gozci.i, Ben! Stileym kabilesinden Abdullah
b. Ebi Hazr idi. Gozcti onlara ula§tl ve Hevazinlilerin ba§kan1 clan Malik b.
Avf1n topluluga §0yle dedigini duydu : "Sizler dort bin ki§isiniz. Dii§manla
kar§tla§ttgm1z zaman, onlara tek bir adamm1§sm1z gibi bir anda sald1nn, kih~­
lann1z1n kinlarrm k1nn. Allah'a yemin ederim ki, eger dort bin ktl19la bir §eye
vurursan1z rnutlaka parc;alanu."

Hz. Peygamber'in gozci.isil geri doniince, bu duyduklanru anlatti. Bunun


tizerine Seleme b. Selame el-Ensari §6yle dedi: "Ey Allah'm el9isi! Bugiln az-
hg1z, yenemeyiz." Bu soz Hz. Peygamber'i ~ok iizdii. <;i.inkii bu soz, 9okluk-
tan dolay1 §imarrna ifadesidir. Hz. Peygamber binegine bindi, zuhm1 ku§and1,
bayrak ve sancaklar1 ac;arak ensar ve muhacirlerle beraber yola 91ktl. Huneyn
vadisine vard1klar1nda, dti§man ordusu kar§Ilarma 91kti. Dii§manlar, vadi ya-
ma9larmda ve ge~itlerinde mevzilenmi§lerdi ve okyu idiler. ~iddetli bir 9ar-
p1§ma oldu ve mii§rikler yenildiler. Nesillerini biraktilar ve bu arada mtislii-
manlar da bocalad1lar. Mti§rikler: "Ey koti.ili.ik savunucular1! KottiHikleri anla-
408 RUHU'L-BEYAN Cuz:lO

un1z!" di ye bag1nyorlard1. Tekrar geri donlip onlara bir hamle daha yaptilar.
Boylece, o §Imanna kelimesi mtisltimanlara ula§iverdi. Yani, §imarmruun
ugursuzluguna ugray1p dagildilar, bir koyun sagacak kadar bile duramad1lar.

«Fakat bu size bir fayda saglamamt§tl.» ifadesinden anla§ilan da i§te


budur. Yani, 9oklugunuz size, ihtiyacn11z1 giderebileceginiz hi~bir §ey birak-
madi. « Y eryiizii ise, geni§ olmas1na ragmen size dar gelmi§ti ve sonra da
gerisin geri ka~m1§tln1z.>> Korkunuzun §iddetinden, orada nefislerinizin
uyum saglayabilecegi bir mekan bulamad1n1z. Y erine s1gmayan kimse gibi,
siz de orada bir yere yerle§emediniz. Sair der ki:

Allah'm i.ilkesi geni~ oldugu halde,


Aranan korkak irin av tuzag1 gibi dardir.

Daha sonra ise, inkarctlara sutln1z1 donerek, yenilmi§ bir §ekilde geri
dondiintiz. Boylece, Mekke'li bir grup, dil§man1n yenilgisinden dolay1 ne§eyle
doldu. Y enildiklerinde, Hz. Peygamber tek ba§ma kalm1§tI. Y an1nda, amcas1
Abbas'tan ba§ka kimse yoktu. Abbas, Hz. Peygamber'in bineginin yular1n1,
amcas1run oglu Ebfi Stifyan b. Harb de ilzengisini tutuyordu. Binegi mil§rikle-
re dogru ko§turuyor ve:

Ben yalanc1 olmayan bir nebiyim.


Ben Abdulmut(alib'in ogluyum

Diyordu. Bu bir §iir degildi. <;iinkti kasten soylenmemi§ti. "Ben Abdul-


muttalib'in ogluyum" diyordu, "Abdullah'1n ogluyum" demiyordu. <;tinkti
Araplar, Hz. Peygamber'i dedesinin §Ohretinden ve dedesi hayattayken babas1
oldtigtinden dolay1 ona nisbet diyorlardi. Yo.ksa Hz. Peygamber'in bu ifadesi,
atalanyla ovtinmek i<;in soylenmi§ bir ifade degildir. Atalarla oviinmek,
cfilliliye donemine ait bir olaydtr.

~oyle rivayet edilmi§tir: Hz. Peygamber inkarc1lara bir hamle yap1yor


ve onlar da ka<;1yorlardi. Sonra iqkarcilar ona hamle yap1yordu, o da kar§1 ko-
yuyordu. Hz. Abbas §6yle der: "Hz. Peygamber'in binegini, mti§riklere dogru
ko§mamas1 i~in baghyordum." Boylece, onun yigitliginin nereye vard1g1n1
anlamt§ oluyoruz. <;tinkti bu durum, onun yigitligini belgeler. Hz. Peygam-
ber'in bu durumu, inkarc1lann kendisine saldrrmasmdan korktugu i~in degildi.
<;tinkil o, Allah taraf1ndan korunuyordu. Abbas'a "insanlara seslen" diyordu.
0 da Ensar'a seslendi sonra da: "Ey aga<; ashab1" diye bagrrdi. (Bunlar bey'au
· ndvan ehli idi) Daha sonra da: "Ey Bakara Sfiresi toplulugu" diye seslendi.
Ayet: 25-26 TEVBE SURESi/9 409

Onlar sanki tek ag1zdan cevap verir gibiydiler ve "Emret1 Ernret!" diyorlard1.

26. «Daha sonra Allah, peygamberine ve mii'minlere goniil huzuru-


nu indirdi.» Burada gec;en "gonul huzuru-sekine" den maksat, Allah
Tefila'nm, rni.i'min goniilleri huzura kavu§turdugu rahmetidir. Bu rahrnete tarn
anlarn1yla gtiveniyorlar ve yaktnda bir zafere kavu§acaklann1 biliyorlardi.
Ayctte ge<;en "mu'minlere" ifadesi, hem yenilenleri, hem de digerlerini kap-
sarn1na ahr. <;unkti, yenilenler de daha sonra zafere ula§acaklardir.
«Goremediginiz askerler de indirdi.» Bunlan gozlerinizle gore1nezsi-
niz. <;unkii onlar, beyaz-siyah stivariler halinde gelen meleklerdir. Daha sonra
Hz. Peygamber, bineginden inerek, yerden bir avm; toprak ald1, mi.i§riklere
dogru attl ve "yuzler firkinle§ti" dedi. Mti§riklerden, gozti toprak dolmayan
kimse kalmad1. Daha soma 0: "Kabe'nin Rabbi a§ktna yenilin" buyurdu. Hz.
Peygamber'in bir duas1 da §6yledir : "Hamd sanad1r, §ikayetler sanadir Al-
lah'im! Sen kendisinden yardim istenensin Allah'zm." Bu dua tizerine Cebrail
§6yle seslendi: "Sana ilham edilen bu sozler, denizin yar1lmas1 an1nda Musa
peygarnbere ilham edilen sozlerdir."
0 gi.in yard1ma gelen meleklerin say1s1 hakk1nda ihtilaf edilmi§tir. Baz1-
11
lar1 ''be§ bin", baz1lan da "sekiz bin demi§lerdir. Meleklerin sava§IP sava§-
mad1g1 konusunda da ihtilaf edilmi§tir. Baz1lan "sava§IBI§lar" derken, bir ba§-
ka grup da "sava§mam1§lardir, sadece Bedir'de sava§ffiI§lardir. Mii'minlerin
gontillerini kuvvetlendirmek ve mti§rikleri de korkutup iirktitmek i9in gelmi§-
lerdir" demektedir.

Esir almak ve oldtirmek suretiy le «inkarcllara da azap etti. l§te bu-


dur inkarctlarin cezas1.» Burada anlatdm1§ olanlar, onlar1n diinyadaki ceza-
lar1drr.

Allah Teala, Huneyn vadisinde mti§rik.leri yenilgiye ugratmca, onlar da


gerisin geri Evtas denen yere mmi§lerdi. Mal ve c;ocuklan da oradaydi. Hz.
Peygamber, E§'arilerden bir adam1 (Ebfi Amir) gondermi§ ve ona bir ordunun
ba§inda Evtas'a gitmesini emretmi§ti. Oraya gidip sava§tilar ve Allah da
mti§rikleri yenilgiye ugratti. <;oluk c;ocuklar1 da esir olarak Milslilmanlara
kaldi. Komutanlar1 olan Malik b. Avf kac;arak Taife geldi ve orada bir kaleye
s1g1ndi. <;oluk ~ocugundan alabildiklerini ald1lar. Hz. Peygamber Taife gelip
kaleyi ku§att1 ve aym geri kalan lasnun1 da orada ge~irdi. Haram aylardan
olan Zilkade ay1na girince, Hz. Peygamber de Cirane denilen ve Taifle Mek-
410 RUHU'L-BEYAN Cuz:IO

ke arasmda bulunan yere gitti. Orada on ii9 gi.in kald1ktan sonra, umre i<;in ih-
rama girdi. Huneyn ve Evtas ganimetlerini dag1tti. Alman esirler altt bin .ki§i,
develer yirmi dort bin, koyunlar da kirk binin tizerindeydi. islam'a is1nd1nl-
mak ic;in, diger insanlara da ganimetten pay veriliyordu. Bir ki§iye ytiz elli
deve verilmi§li. Ensardan bir grup 91.kip, buna itiraz ettiler ve: "Tuhaf §ey! Bi-
zim kth9larim1zdan hala onlarin kan1 damhyor, ganimetlerimiz ise onlara ve-
riliyor" dediler.

Bu ifadeler Hz. Peygamber'e ula§mca, onlan toplad1 ve: "Ey Ensar top-
lulugu! Nedir bu soyledikleriniz?" diye sordu. Onlar da: "Sana ula§anlar dog-
rudur. Onlar1 soyledik" dediler. Hz. Peygamber: "Sizler, Allah Teala'nzn, be-
nim sayemde hidayete kavu§turdugu bir topluluk degil misiniz? Siz zelil bir
millet iken, benim sayemde Allah sizi yuceltmedi mi?.. . insanlarzn koyun ve
develerle donmesini, sizin de Hz. Peygamber'le birlikte evlerinize donmenizi
istemez misiniz?" dedi. Onlar ise : " i steriz tabii ki Ey Allah'1n el9isi, biz o
sozlerimizi Allah ve RasOlii'ne olan sevgimizden dolay1 soyledik" deyince,
Hz. Peygamber : "Allah ve Rasulu, sizi dogrular ve ozurunuzu kahul eder"
buyurdu.
Ayet: 27 TEVBE SURESi/9 411

27. Allah, bundan sonra dilediginin tevbesini kabul eder.


Allah gafurdur, rahUndir.
28. Ey iman edenler! Mii§rikler ancak pisliktirler. Onun
ifin, bu yillanndan sonra, Mescid-i Haram'a yakla§masznlar.
Eger yoksulluktan korkarsaniz, Allah dilerse, yakinda sizi
kendi liitfuyla zenginle§tirir. Allah alimdir, haktmdir.
29. Kendilerine kitap verilenlerden; Allah'a ve ahiret giinii-
ne inanmayanlarla, Allah'in ve Rasulii'nun haram kildigini
haram saymayanlarla ve hak din olan istami kabul etmeyen-
lerle, bunlar teslim olup zelil bir halde kendi elleriyle cizye ve-
rinceye kadar sava§m!
30. Yahudiler: "Uzeyr Allah 'in ogludur'' dediler. Hiristi-
yanlar da: "(isa) Mesih Allah'zn ogludur" dediler. Bu, onla-
rin agizlariyla geveledikleri sozleridir. Bu sozlerini, onceki
inkarcilarin sozlerine benzetirler. Allah onlarin canini alsin!
llaktan nasil dondiiriiliiyorlar?

27. «Allah, bundan sonra dilediginin tevbesini kabul eder. Allah


gafurdur, rahimdir.» Allahti Teala, hikmetinin geregi olarak diledigi
kimsenin tevbesini kabul eder ve onlan islam'1 kabul etmeye muvaffak kilar.
Gaffir oldugu ivindir ki, isyan eden ve inkara sapanlann ge<;mi~te yapt1klan
giinahlan bag1~lar. Rahim oldugu i~in de, tevbe edenlerin tevbelerini kabul
eder ve onlara kendi fazhndan sevaplar verir.
412 RUHU'L-BEYAN C-uz: 10

Soylendigine gore, onlardan bir grup insan Hz. Peygamber'e gelip,


islam't kabul ettiklerini belirterek ona biat ederler ve: "Ey Allah'm Rasfili.i!
Sen insanlar1n en haylflls1s1n, onlann en iyisisin! Ailelerimiz ve ~ocuklanm1z
esir edildi, mallanm1z ahnd1" derler. Hz. Peygamber de: "Yammda olanlan
goruyorsunuz. Sozun en iyisi, en dogru olamdtr. Ya hammlarznizz ve fOCuk-
lanmzi ya da mallanmzz, set;in" buyurdu. Onlar da esir ahnan \:Ocuklann1 ve
hammlarm1 tercih ettiler.

28. «Ey iman edenler! Mii§rikler ancak pisliktirler.» "Neces" (pis-


lik) kelimesi mastar olup .mi.ibalaga ifade eder. Onlar pisligin bizzat kendisi-
dirler. Onlardan ka~1nmak ve uzak olmak ve onlarla olan dostlugu kaldrrmak
gerekir. Y abut da, onlar cenabetten ve pisliklerden dolay1 y1kanmadrklar1 ve
ger~ek pisliklerden ka~mmadtldan i~in pis say1lm1§lard1r. Bundan dolay1drr
ki, onlar pislik olarak nitelendirilmi§lerdir. Onlann gortinen organlannda pis-
likler vardlf. Y ahut da onlann i\:lerinde pislikler vardrr. <;unkti onlar, §irk ve
batil inarn;larla pislenmi§lerdi. «Onun i~in, bu y1Ilar1ndan sonra, Mescid-i
Haram'a yakla~mas1nlar.» Onlar, pisligin ta kendileri olduklan i9in, degil
mescide girmek, ona yakla§mas1nlar bile. Onlar1n, mescide yakla§malann1n
peki§tirilerek yasaklanm1§ olmas1, ona girmelerinin daha fazla yasaklanm1§
oldugunu belirtir. Hatta: "Harem'in hi9bir yerine giremezler" diyen bir gorii§
de vardir. Bu yasak, hicretin dokuzuncu y1hnda, Hz. Ebfi Bekir'in hac emiri
olarak hac yaphrd1g1 yilda olmu§tu. Veda hacc1 da bundan bir y1l sonra yaptl-
m1§tlr. Ayetten a~1k olarak anla§1lan bu gori.i~Ier imam ~afii'nin gorti§ildtir.
imam Ebii Hanife'nin gorti§tine gore ise, bu ayet, inii§rikler oraya, hac
veya umre yapmak i~in giremeyeceklerine i§aret etmektedir. Ayetin anlam1:
"Bu seneden sonra, hac ve umre yapamazlar" §eklinde anla§ilmahdrr. Buna,
Hz. Ali'nin ihtar olarak belirttigi §U soz a<;1k bir delildir: "Dikkat ediniz! Bu
y1hm1zdan sonra, artlk n1i.i§rikler hac yapamaz!" Onun gorti§tine gore~ Hare-
me, Mescid-i Harama ve diger mescidlere mi.i§riklerin girmesine engel olun-
maz.

Mi.i§riklerin Mescid-i Haram'a yakla§malanna mani olununca, Mi.islii-


manlardan baz1lan: "Ey Mekkeliler! Bunu yaptiguuz zaman ne zorluklarla
kar§1la§acag1n1z1, etraftan gelen mti§riklerin, gelmelerini kesmeleriyle ticari
faaliyetlerin azalacaguu ve ge~im s1k1nt1s1 <;ekeceginizi bilmelisiniz" demi§-
lerdi. Bunun tizerine ayetin §U klsm1 inmi§ti: «Eger yoksulluktan korkarsa-
. n1z, Allah dilerse, yak1nda sizi ken di liitfuyla zenginle~tirir .» Mi.i§riklerin
hac yapmas1ndan dolay1, onlarm Mekke'ye gelirken getirecegi nz1k ve ka-
Ayet: 28-29 TEVBE SURESi/9 413

zarn;lann1z1n kesilmesiyle, fakir dti~eceginizden endi§e ederseniz, Allah


Teala, kendi ltituf ve keremiyle sizleri nz1kland1nr. Ger~ekten de Allah Teala
bu soztinti gervekle§tirmi§ ve yerytizlintin her tarafmdan insanlar, oraya akin
etmi§lerdir.
Allahii Team burada "eger dilerse" buyurmak siiretiyle, bir kay1t koy-
mu§tur. Bunun birinci sebebi, gontillerin soz verilen §eyin gen;ekle§mesine
talalmamas1 ve bunun, soz verenin bir ikram1 oldugunu anlamas1dtr. ikinci
sebep va'dedilen bu zengin lalma i§i Allahti Teala'ya vacip degildir. 0, diledi-
gini kendi ltitfundan zengin k1lar. U~tincti sebep ise, soz verilen §eyin, btittin
herkes i~in, btittin zaman ve mekanlarda soz verilmi§ olmamas1drr. «Allah
alimdir, hakimdir.» Allah Teala, sizin faydan1za olan §eyleri \:Ok iyi bilir ve
size verdigini de vermedigini de hikrneti geregi yapar.
29. «Kendilerine kitap verilenlerden; Allah'a ve ahiret giiniine inan-
mayanlarla...» Kendilerine kitap olarak incil ve Tevrat verilen yahudi v~
hristiyanlarla geregi gibi sava§tn. Yahudiler ikili, hristiyanlar ise ti~lii inan~
sistemine sahiptirler. Onlarm Allah' a olan inan<rlar1, inan~sizhk gibidir. Yahu-
diler, cennette yeme ve i~me gibi §eylerin olmadtg1 inancmdadrrlar. Hristi-
yanlar da, oldiikten sonraki dirilmenin ruhen olacagma inanrrlar. Onlarm ahi-
ret bilgileri, bilgisizlik gibidir. Ger9ek mii'min, hem cisman1 hem de ruharu
ha§ri kabul eder. <:;iinkti, hem ruh ve hem de bedenin, kendisine uygun olan
bi9imde, cennetten pay1 vardtr.
«Allah'1n ve Rasulu'niin haram k1ld1g1n1 haram saymayanlarla.. >>
Bir §eyin haram olmas1, ya okunan vahiyle sabit olur ki, bu okunan vahiy Ki-
taphr, ya da okunmayan vahiyle olur ki bu da stinnettir. Bu haramlardan baz1-
s1 kan, olti hayvan eti ve domuz eti gibi §eylerdir. «Ve Hak din olan Islam1
kabul etmeyenlerle...» islam dini, sabit kalan gen~~ek bir din olup, kendisin-
den once gelen btittin dinleri ortadan kald1fm1~tir. Allah katmda ge<;erli olan
din, sadece isiam'du. «Bunlar teslim olup, zclil bir halde kendi elleriyle
cizye verinceye kadar sava~1n!» Kendileri ivin htikme baglanan cizyeyi, go-
niil nzalanyla, zelil bir halde ve isteyerek getirip verinceye kadar, onlarla sa-
Va§1ruz. Yani onlar, tamamen teslim oluncaya kadar ve cizyeyi bizzat kendile-
ri getirip vcrinceye kadar sava§m. Cizyeyi getiren yaya olarak gelir ve ayakta
teslim eder. Teslim alan ise oturarak teslim alrr. Cizye verene : "Ver bakahm
cizyeni ey zimmi veya Allah dil§man1!" denir.
inkarcilar il~ guruptur: Birincisi, Mtisliiman oluncaya kadar kendileriyle
414 ROHU'L-BEYAN Ciiz: 10

sava§Ilan ve Miisliiman olmalan d1§1nda kendilerinden hi9bir §ey istenmiyen


gruptur. Bunlar mii§rik Araplar ve miirtedlerdir. Mii§rik Araplara gelince, Hz.
Peygamber onlann i9lerinden peygamber olarak gonderilmi§ ve onlara muci-
zeler gosterilmi§ oldugu i<;in, onlann inkan en fena olan inkardtr. Miirtedler
ise, ger9ek dinin giizelliklerini goriip bildikten sonra, o <linden donen kimse-
lerdir. Bunlarm inkan da en <;irkin inkard1r. Ceza da, i§lenen cinayete goredir.
Cizyede, bir hafifletme vardrr. Bunlar cizye vermeyi hak etmemi§lerdir.
ikinci grup, islam'1 kabul edinceye veya cizye verinceye kadar kendile-
riyle sava§ilan gruptur. Bunlar; yahudi, hrr.istiyan ve mecusilerdir. Yahudi ve
huistiyanlar, bu ayetin i§aret ettigi gruptur. Mecusiler ise, Hz. Peygamber
(s.a.v.)'in: "Onlara, kitap ehlinin kanununu uygulaym. Ancak, onlarm hanzm-
lanyla evlenmeyin, kestiklerini de yemeyin" <G> hadisine tabidirler.
U9iincii grup ise, mecusi, kitap ehli ve mii§rik Araplardan olmayan
inkarcilardu. Putperest Ttirkler ve Hintliler gibi. Ebu Hanife, bunlardan da
cizye ahnabilecegini soy ler.
Ahnacak bu cizyelerin miktarlar1 ise, <;ah§an fakirlerden, her ay bir dir-
hem olmak iizere, ytlda on iki dirhem. Bu durum, senenin 9ogunu saglam ola-
rak ge~iren i~indir. Ancak y1hn <;ogunu hasta olarak ge9irenden cizye ahn-
maz. Orta hallilerden, her ay iki dirhem olmak iizere y1lda yirmi dart dirhem;
zenginlerden ise, her ay dart dirhem olmak tizere ktrk sekiz dirhem cizye ah-
nrr. <;ah§IP kazanma gticii olmayanlardan, ya§hlardan, yatalaklardan, korler-
den, <;ocuklardan ve kad1ndan cizye ahnmaz. <;unkii cizye, ink.an onlemek,
islam'a kazandrrmak i~in kanunla§trr1lnl1§ttr. Oldiirme yerine ge~er. Oldiirme
cezas1 verilemiyecek olan bu gruplardan, cizye de ahnamaz. Bir de cizye, on-
lar sava§a kat1Imad1klan i~in almir. Bu grup zaten, sava§a katilmayan gruptur.
Dinsizler, islam'a 9atmak iyin §6yle derler: "inkarc1lann, islam olmak
yerine, cizye vermek suretiyle inkarlann1 soylemeleri nasII olur?" Bu soru-
nun cevab1 §Udur: "inkarctlardan ahnan cizye, onlann inkarma nza gosterildi-
ginden degil, onlann inkarc1 olarak kalmalar1nm cezas1d1f."
Valilerin, yiice Allah'1n kitabmda belirtilen s1nirlan a§mamalar1 gerekir.
Haks1zhk, hi9bir §ekilde caiz degildir. Haks1zhg1n cezasm1, haks1zhk yapan
9eker.

6- imam Malik Muvatta'mda, Zekat kitabmda 1/278 de tahric etrni§tir. Ne..c;ai ve Ebu Davud da
degi§ik Iaf1zlarla rivayet etmi~tir. Bkz. Camiu'l-Usut, 2/660.
Ayet: 29 -30 TEVBE S0RESi / 9 415

30. «Yahudiler: 'Uzeyr Allah'1n ogludur' dediler.» Rivayet edildigi-


ne gore, Babilli Buhtunnasir israil ogullann1 yendigi zaman, orada bulunan
ilim adamlanrn oldtirmi.i§ ve orada Tevrat'1 bilen hivbir kimse kalmami§tI.
Ozeyr, o zamanlar kti9tik oldugu i9in, ohimden kurtulmu§tu. Alman israilli
esirlerle birlikte, Ozeyr'i de Babil'e goti.irmti§lerdi. Dzeyr, kendisine ait bir
e§ege binerek, Dicle kenannda bulunan ve Heraklius'a ait olan bir manastrra
gitti. Koyiin her yerini dola§tI, fakat kimseyi goremedi. Koydeki bi.ittin aga~­
lar meyveli idi. Meyvelerden yedi, tiztimlerin de suyunu s1la.p i9ti. Meyvele-
rin fazlas1n1 da sepete koydu. Meyve suyunun fazlas1n1 ise, yine bir kaba koy-
du. Bu esnada, koyti de harap bir §ekilde, mahvolmak tizereyken gordli ve :
''Allah, bunu ollimiinden sonra nasil diriltir?" dedi. Ozeyr bu sozi.i, oldtikten
sonra dirilmeyi inkar ettigi i9in degil , hayretinden soylemi§ti. Ytice Allah
ona bir uyku verdi ve onun ruhunu ald1. Tam yi.iz y1l olti olarak kaldi. E§egini
de oldtirdti. Meyve suyu ve inciri yan1ndayd1. Allahti Teala, onu gozlerden
korudugu i<;in, hi9bir kimse onu goremedi. Yilz yil olti olarak kaldlktan sonra,
Allah onu ve e§egini diriltti. Daha sonra da e§egine binerek, eski yerine geldi
ve israil ogullanna : "Ey Millet! Allahii Teala beni, Tevrat'1n1z1 yenilemem
is;in gonderdi" dedi. Onlar da : "Tevrat'1 bize yazdir" deyince, Dzeyr kendi-
lerine ezberinden Tevrat'1 yazdudi. Bunun tizerine israilogullan: "Allahti
Teala, Tevrat'1, oglundan ba§kas1n1n kalbine atmaz" dediler. i§te o gtinden
sonradu ki, eski yahudiler, "Uzeyr Allah'm ogludur" dediler.
«Hristiyanlar da: '(isa) Mesih Allah'1n ogludur' dediler.>> Onlar bu
sozlerini babas1z bir 9ocugun meydana gelmesinin imkans1z bir §ey oldugu
iyin soylediler. <;iinkti isa, babas1z bir 9ocuktu. Yahut da, anadan dogma kor-
leri iyile§tirdigi ve abras hastahgma yakalananlan iyile§tirip olilleri dirilttigi
is;in boyle soylemi§lerdi. Halbuki bunlan, Allah'tan ba§kas1 yapamazch. i§te
bunun i9in o sozil soylemi§lerdi. «Bu, onlarin ag1zlariyla geveledikleri soz-
leridir. Bu sozlerini, onceki inkarcllarin sozlerine benzetirler.»
Bu sozler, onlann anlams1z olarak soyledilderi sozlerdir. Bu sozde hi9-
bir delilleri olmay1p, sadece ag1zlar1yla soyledikleri bir sozdtir. <;unkii onlar,
Allah'1n evlenmedigini itiraf etmelerine ragmen, 9ocuk sahibi oldugunu nasil
iddia ederler? Onlarm bu sozleri, kendilerinden onceki inkarctlann sozlerine
benzemektedir. Kendilerinden onceki mii§rikler: "Melekler Allah'1n k1zlandrr,
yahut da, Lat ve U zza ad1ndaki putlar Allah'm kizlar1d1r" diyorlard1. «Allah
onlann can1n1 als1n!>> Bu ifade, onlann tiimi.ine birden yap1lm1§ bir beddua
ifadesidir. 9nlann peri§an olmas1 istenmektedir. <;Unkti, Allah tarafmdan can1
416 R(fflU'L-BEYAN Cuz:lO

ahnan bir kimse, peri§an olmu§ demektir. Melzum zikredilmek suretiyle, .


Iazun kasdediln1i§tir. «Haktan nasd dondiiriiliiyorlar?» Bunlar, nastl olu-
yor da haktan battla donilyorlar? Sorulan soru, hayret ifadesi ta§tmaktadrr.

31. Allah'i birakarak; hahamlarzm, rQ.hiplerini ve Meryem


oglu Mesih'i rabbler edindiler. Halbuki onlar sadece, tek olan
ve kendisinden ba§ka hifbir fllih olmayan ilaha ibadet etmekle
emrolunmu§lardi. Allah, onlarin ortak tanidiklarindan mu-
nezzehtir.
32. Agizlariyla Allah'zn nurunu sondiirmek isterler.
inkarcilar istemeseler bile, Allah, nurunu tamamlamaktan
ba§ka bir §eye razi olmaz.
33. 0, mu§rikler ho§lanmasalar bile, kendi dinini biitiin
din/ere iistiin kilmak iizere, hidayet ve hak din ile Rasulii'nii
gonderendir.
Ayet: 31-33 TEVBE SURESi/9 417

31. «Allah'1 btrakarak; hahamlar1n1, rahiplerini ve Meryem oglu


Mesih'i rabbler edindiler .» Yahudiler bilginlerini, hiristiyanlar da, manastlf-
lara <;ekilip Allah'a ibadet etmekle vakit ge<;iren rahiplerini rabler edindiler.
"ahhar", "htbr" kelimesinin 9ogulu olup yahfid1 bilginleri hakk1nda kullan1-
hr. "Ruhban" ise "rfillip'' kelimesinin 9ogulu olup hristiyan filim ve abidleri
haklanda kullan1hr. Burada bir benzetme ifadesi kullarulmi§tlr. Onlar, kul
olarak rablerine itaat etmeleri gerekirken, bilginlerine ve ibadet eden kimse-
lere itaat etmi§lerdi. Allah'1n haram dediklerine onlar helal, helal dediklerine
de haram derlerdi. Mesela, siittin haram olduguna inanan kimse, §arabm helfil
olduguna inanan gibidir. Koyun etinin haram olduguna inanmak da, domuz
etinin helal olduguna inanmak gibidir.
Yine hristiyanlar, Meryem oglu Mesih'i de kendisine ibadet edilen bir
rab edinmi§lerdi. Meryem oglu isa'n1n, Allah'1n oglu oldugunu soyltiyorlard1.
Halbuki Allah, bu gibi §eylerden uzaktrr ve 0 <;ok yticedir.
«Halbuki onlar sadece,» Tevrat ve incil'de «tek olan ve kendisinden
ba~ka hi~bir ilah olmayan ilaha ibadet etmekle emrolunmu~lard1.» 0 da,
§ant <;ok yiice olan Allah Tefila idi. O'nun emirlerine itaat etmek ve ona uy-
makla emredilmi§ler, ba§kasmm emrine uymaktan da yasaklanm1§lardi. «Al-
lah, onlar1n ortak tan1d1klar1ndan miinezzehtir.» Allah Tefila, itaat ve iba-
det konusunda, kendisine ortak tan1nmaktan uzak ve yticedir.
32. «Ag1zlariyla Allah'1n nurunu sondiirmek isterler. inkarcilar is-
temeseler bile, Allah, nurunu tamamlamaktan ba§ka bir §eye raz1 ol-
maz.» Kitap ehli kimseler, Kur'an'1 reddetmek ve yalanlamak suretiyle, Al-
lah'm gonderdigi nuru ortadan kaldrrmak isterler. Onlar, Kur'an'm getirmi§ ol-
dugu; tevhid, §irkten ve ~ocuk edinmekten uzak olma gibi ilkelerin ttimtine
birden kaq1 ~Iklyorlard1. Helfil ve haram konusu da, kitap ehlinin kar§t 9Iktig1
konulardand1. Onlar1n bu iddialan, sadece ag1zlanyla soyledikleri 13.flardan
ibaret olup, hi9bir delil ve dayanaklar1 yoktu. Yilce Allah ise, kendi kelamm1
yiiceltmek, dinini kuvvetlendinnek ve nurunu tamamlamaktan ba§ka bir §ey
istemiyordu. Kafirler istemeseler bile, ytice Allah'm diledigi §ey buydu.
33. «0, mli§rikler ho§lanmasalar bile, dinini biitiin dinlere iistiin
kllmak iizere, hidayet ve hak din ile Rasulu'nii gonderendir.>> Allah
Teala, peygamberini, miittak1 insanlara hidayet rehberi olan Kur'an'la i~ i<;e
ve hak din olan islfunla gonderdi ki, o peygamber, diger din mensuplarma ga-
lip gelsin. Y ahut da, hak din olan islfun, diger dinlerin ttin1tine galip gelsin.
418 RUHU'L-BEYAN Ci.iz: 10

"Mu§rikler istemeseler bile" ifadesiyle Allah Tefila'nm, onlann inkanm


a9iklamasmdan sonra, bir de mti§rik olduklann1 a9tl<lamas1, onlann, peygam-
beri inkar etmelerini, Allah'1 inkar etmeye dayandrrmalanndan dolay1drr.
ibn Seyh §5yle der: "Rak dinin, diger dinlere galip gelmesi, devamh ola-
rak artarak devam edecek ve isa peygamberin yerytiztine ini§inde tamamlana-
caktu. Hz. Peygamber (s.a.v.)'den rivayet edildigine gore, isa peygamber in-
diginde, islam milletinin d1§mda btitiin milletler helak olacaklardrr. Bu duru-
mun, Mehdi'nin 9ik1§1 srrasmda olacag1 da soylenmektedir. 0 zaman, islam'1
kabul etmeyen ve cizye vermeyen hi9bir kimse kalmayacaktlr. Mehdi, Hz.
Peygamber'in neslindendir ve adil bir devlet ba§kan1 olarak gelecektir. Nebi
ve Rasul olmayacaktlf. Hz. isa ile Mehdi arasmdaki fark, isa'nm, kendisine
vahiy gonderilen bir kimse; Mehdi'nin ise, nebi olmayan ve kendisine de va-
hiy gonderilmeyen bir kimse olu§udur. isa peygamber, mutlak velayetin so-
nuncusu, mehdi ise mutlak hilafetin (devlet ba§kanhg1) sonuncusudur. Bunla-
nn her ikisi de, dinlerin en hayirhs1 ve Allah katmda en sevimlisi olan bu dine
hizmet edeceklerdir. ''
Ayet: 34 TEVBE SURESi/9 419

34. Ey iman edenler! Hahamlardan ve rahiplerden birfogu,


haksiz yere insanlarin mallarini yerler ve Allah yolundan ali-
koyarlar. Altin ve giimii§ii biriktirip de Allah yolunda harca-
mayanlara acikli bir azabi mUjdele.
35. Bunlar o giin cehennem ate§inde kizdirilip, biriktirenle-
rin alinlari, bogiirleri ve sirtlari daglanir. "Bu, kendiniz ifin
biriktirdiginiulir. Biriktirdiklerinizi tadin" (denir.)
36. Allah'in yazisina gore; gokleri ve yeri yarattigi giin, Al-
lah katinda aylann sayisi on iki ay olup, bunlardan dordii ha-
ram aylardir. Dogru din budur itte. 0 aylarda kendinize hak-
sizlik etmeyin. Mii§riklerin sizinle topyekiin sava§tigi gibi, siz
de on/aria topyekiin sava1in. Allah 'in, muttakilerle beraber ol-
dugunu da bilin!

34. «Ey iman edenler!» Yahudi bilginleri olan «hahamlardan ve» h1-
ristiyan manastrrlanndaki «rahiplerden bir~ogu» §er'i hiikiimleri degi§tir-
mek i~in, rii~vet yoluyla «haks1z yere insanlann mallarin1 yerler», onlann
elinden mallann1 ahrlar. Allah'1n ayetlerini tevil etme ve murad1n1 beyan etme
hususunda kendilerini, insanlara bilgili ve becerikli gostermeye ~ah§Irlar,
kendilerini insanlara boyle gosterirler. Ayette, "almak" yerine "yemek" ifade-
si kullantlm1§tlr. Bunun sebebi, almanm hedefinin genellikle yemek olu§udur.
Yani ahnan §eylerin hemen hepsi, yemek kast1yla ahnn1aktadlf. «Ve Allah
yolundan ahkoyarlar.» Bu adamlar, insanlar1 Allah yolundan ve islfundan
ahkoyarlar, ya da, onlarm mallar1n1 battl yollarla yemek sfiretiyle <linden yiiz
~evirirler. «Altin ve giimii§ii», her ne sfirette olursa olsun, «biriktirip de Al-
420 RUHU'L-BEYAN Cilz:lO

lah yolunda harcamayanlara», saklay1p zekattnt vermeyenlere, Allah'a ait


olan hakk1 c;1kartip sahiplerine odemeyenlere, «ac1kh bir azab1 miijdele.»
Onlara azab1n verileceginin mtijdelenmi§ olmas1, onlar1 alaya almak ve ku-
c;iimsemek ic;indir. Yoksa cezalar ifade edilirken"mtijde" ifadesi kullanilmaz.
"Kenz" Arapc;ada biriktirmek demektir. Biriktirilen §eye de "meknfiz" denir.

35. «Bunlar», yani biriktirilen bu altm ve gtimti§ paralar «O giin» yani


layamet gtintinde «cehennem ate~inde k1zd1r1hp, biriktirenlerin ahnlari,
bogiirleri ve s1rtlan daglan1r.» Bu azalann daglanmasm1n sebebi zengin bir
kimse, bir §ey isteyen fakiri gordtigti zaman, ka§1n1 c;atip, aln1n1 kln§tlnr. Fa-
kir istemede 1srar ederse, ona yan <loner, biraz daha israr ederse, yerinden kal-
kar, fakire sutln1 <loner ve ytiztinti c;evirir ve kendisine hic;bir §ey vermez.
«'Bu, kendiniz i~in biriktirdiginizdir.» Bu esnada kendilerine " bunlar, si-
zin dtinya hayatindayken menfaatiniz ic;in biriktirdiklerinizdir. ~u anda ise,
zarar1n ta kendisi ve azap gormenize sebep oldular" denir. Sonra da kendileri-
ne §OY le denir: «Biriktirdiklerinizi tad1n !' (denir.)>> i§te bu, biriktirmenizin
giinaludu. 0 insanlar, diinyadayken ahiretten gafildiler. Gaflet uykusuna dal-
ffil§lardrr. Bu azab1 onun ic;in tadacaklardrr.
Uykuda olan kimse, uyku halindeyken daglaman1n ac1s1Ill tadamaz. 0
ac1y1, ancak uyanmca tadabilir. insanlar uykudadrrlar, oliince uyanacaklardir.
Hadiste §Oyle buyurulur : "Hifbir hazine sahibi yoktur ki, bu hazinenin
zeklitim vermemi~ olsun da, cehennemde o hazine ile daglanmaszn. 0 hazi-
neler levhalar haline getirilir ve Allahii Teallinln, kullan arasinda hiikmiinii
verinceye kadar, hazine sahiplerinin alznlan bogurleri ve sirtlarz daglamr.
Bu oyle bir gunde olur ki oradaki bir giinun miktan, sizin saydzklarm1zla elli
bin yildzr. Daha sonra kendisine ya cennet ya da cehennem yolu gosterilir.
Hi<;bir deve sahibi yoktur ki, on/arm zekallnl vermesin de, kiyamet giiniinde
o develerin altma, alabildigine diiz ve geni~ bir sahaya yat1rzlarak, develer-
den bir tek yavru bile harif kalmamak §artt ile onu ayaklan ile ezmesin ve
di§leriyle zsirmasinlar. Deve siirusuniin ba§ tarafz iizerinden ger;ince, son ta-
rafi da uzerinden gefer. Bu olay, sizin sayinzzla elli bin yil olan bir giinde
Allah'in kullar arasinda hukum verecegi zamana kadar devam eder. Sonra
da kendisine, cennet ya da cehennem yolu gosterilir. Hi f bir koyun suriisii sa-
hibi yoktur ki, onlann zekat1m vermesin de, kiyamet gunu gelince, diiz ve ge-
ni~ bir yerde onlarin altma serilerek, bu hayvanlardan hiqbiri harir; kalma-
mak iizere, iflerinde farpzk boynuzlu, boynuzsuz, kink boynuzlu bulunma-
mak ~artz ile, onu boynuzlan ile siismesin ve tirnaklan ile ezmesinler. Onde-
Ayct: 35-36 TEVBE SURESi/9 421

kiler uzerinden geftikten sonra, arkadakiler de ge~erler. Bu durum, sizin sa-


ymzzla elli bin yd olan bir gunde Allah'zn kullar aras1nda hukiim verecegi
zamana kadar devam eder. Daha sonra ise, kendisine ya cen.net, ya da ce-
hennem yolu gosterilir. "< 7) ~tiphesiz ki, zekat mal nimetinin §tikrildlir. Oru-
cun, namazm ve haccm beden nimetinin §tikrli oldugu gibi. Zekat, iki ytizde
be§ dirhem olup, Allah i~in ve O'nun nzas1n1 kazanmak tizere fakir mtislii-
manlara verilir.
Zekat ve adakta, mahn degeri de zekat olarak verilebilir. Eger bir kimse
"§U fakire bugi.in §U dirhemi verecegim" der ve sonraki giin de ba§ka bir dir-
hem verirse, bizim mezhebimize gore bu caiz olur. Hasta olan kimse, mirasc1-
lanndan korkmas1 halinde, onlardan gizli olarak zekatm1 verir.
36. «Allah '1n yaz1s1na gore; gokleri ve yeri yaratt1g1 giin, Allah ka-
hnda aylar1n say1s1 on iki ay olup...>> Hae, umre, oru~. zekat ve bayramlar
gibi dini hliktin1lere ili§kin aylann say1s1 on ikidir. Bu aylar, arabl-kameri
olup, bir hilalin gortinti§iinden, diger hiHilin gortinli§tine kadar olan zamandrr
ki, bu da bazan yirmi dokuz, bazan da otuz gtindtir. Ay y1hn1n mtiddeti ise,
ti\:ytiz elli dort gtin ve sekiz saattir. Gtine§ y1lmm miiddeti de, ii~ytiz altm1§
be§ glin ve alu saattir. Ay y1h, gtine~ y1hndan klsa oldugu i9in, kameri aylar,
mevsimden mevsime kayarlar. Oru~, hac ve bayramlar, bazan yaz aylanna,
bazan da kt§ aylarma rastlar. Digerlerinde ise, giine§in tam bir donii§iimiiyle
hareket edildigi i\:in, bayramlar ve oru9, hep ayn1 mevsime rastlar.
Aylann say1s1n1n on iki olu§u, Allahii Teala tarafmdan Levh-i Mah-
fuz'da sabit k1lmm1§ttr. O'nun htikmii boyledir. Bu durumun boyle olu§U, yi.ice
Allah'1n e§yay1 cisimleri yaratI§mdan beri boyledir. Boyle soylenmesinin se-
bebi §Udur: <;unkii Allah, gokleri ve yeri yaratt1g1 giin, ay ve gtine§i goklerde
hareket ettirmi§tir. Ay say1s1nm toplam1 on ikidir. Bu ne eksiltilir ne de artrr1-
hr. ilk ay Muharrem, son ay ise Zilhiccedir.
ikdii'd-Diirer adh kitapta §unlar yaz1hdu: "Baz1 ilim adamlar1, aylar1n
isimlerinin anlamlar1 oldugunu soylerler. Araplar, efendileri gordiiklerinde,
adetlerini brrakir ve sald1rmay1 terkederlerdi ve "Muharrem" (kutsal) derlerdi.
Bedenleri hastalan1p, organlan zay1flaymca ve renkleri sarar1nca da "Safer"
derlerdi. <;iyekler y1k1p, bah9eler ye§erince "Rabi'ayn" (rebiu'l-evvel ve
Rebiu'l-fillir), meyveler azahp, hava sogudugunda ve sular dondugunda ise

7- Hadisi Buhari ve Muslim zekat boltimlinde: "Hi fbir altm ve gii.mu~ sahibi yoktur ki ... "
Jafz1yla tahric etmi§lerdir. EbG Davud ve Nesai de benzer laf1zla rivayet etmi§lerdir.
422 RUHU 'L-BEYAN Cuz: IO

"Cemadeyn" (cemaziyelevvel, Cemaziyelahir) derlerdi. Denizler dalgalan1p,


nehirler aktigmda ve aga9lar depre§tiginde "Receb" derlerdi. Kabileler birbir-
lerinden aynhp, aralanndaki ili§kiler kopunca "~a'ban", gokyi.izil is1n1p, kum-
sal da s1cakla§1nca "Ramazan" derlerdi. Toprak tozla§1p, sinekler <;ogalmca,
<leveler de kuyruk.lann1 sallaymca "~evval" derlerdi. Tticcarlar1 gortince, sefe-
re r;tlanay1 brrak.rrlar ve "Ztilka'de", her taraftan hactlar toplan1p gelince, orta-
hgm kalabahkla§tlg1 ve Kurbanlann kesildigi zamana da "Zi'lhicce" derlerdi."
«Bunlardan dordii haram aylard1r..•» Bu aylardan dort tanesi haram
(kutsal) aylardrr. Bunlardan birisi tektir ki o da Recep ay1dir. Diger il<;il ise
pe§pe§e olup, Zi'lkade, Zi'lhicce ve Muharrem aylar1drr. Bu dordti mukaddes
aylar olup, bu aylarda sava§mak haramdu. «Dogru din budur i~te.» Belirti-
len bu dort aym kutsal olmas1 var ya, i§te gen;ek din budur. Bu, ger<;ek din;
ibrahim ve ismail peygamberlerin dinidir. Araplara bu din, o iki peygamber-
den miras kald1. «0 aylarda kendinize haks1zhk etmeyin.» 0 aylar1n kutsi-
yetini <;ignemek ve yasaklanan §eyleri yapmak suretiyle, kendinize haks1zhk
etmeyin.
ilim adamlarm1n <;ogunun kanaatine gore, bu aylarda sava§man1n haram
olU§U yilriirltikten kaldmlmt§tlf. y ani bu ayet, mensuh bir ayettir. Ayette ge-
<;en "zulum" (haks1zhk) kelimesini, "btiyilk gtinahlar1 i§lemek" §eklinde yo-
rutnlami§lardrr. 0 btiytik giinahlar1 i§lemek, Harem'de ve ihramhyken gtinah
i§lemek gibi biiytik giinahlardand1r. Haks1zhk yapmak her zaman yasak olma-
s1na ragmen, bu dort ay i9erisinde kendine kar§I haks1zhk yap1lmamas1na
ozellikle dikkat <;ekilmi§tir. Bu aylarda i§lenen haks1zhg1n, en agir haks1zhk
oldugu a91klanmak istenmi§ ve sanki "o aylarda ozellikle kendinize haks1zhk
etmeyin" denmi§tir.
«Mii§riklerin sizinle topyekiin sava§tlg1 gibi, siz de onlarla topyekiin
sava§1n.» Mti§riklerin tiimiine kar§t, siz de bir biltiin olarak her zaman sava-
§1n. Bu konuda birbirinize arka \:Ikm ve yard1mla§1n. T1pk1 onlann, Hill'de ve
Harem'de sizinle topyekiin sava§IDl§ olduklar1 gibi. Cihad, klyamet.e kadar de-
vam edecektir. Onun i9indir ki, onlarla her zaman sava§m1z. «Allah'1n, mut-
takilerle beraber oldugunu da bilin!» Sava§a giri§tiginiz zaman, Allahti
Teala yard1m ve destegiyle sizinledir. Bu ifadeyle, onlarm takvalan oviilmil§
. ve boylelikle de, yard1ma kavu§acaklan belirtilmi§tir. Ayette ge~en "takva"
kelimesinden inaksat kelime-i §ehadettir. Mti'min, kelime-i §ehadette diinya
hayat1nda, kendisini ve ailesini oltimden ve ahirette de azaptan korur. Hadis-
Ayet: 36 TEVBE SURESi/9 423

te: "Cennet, kllt(;lann golgeleri altindadir" cs> buyurularak, mticahidin sava~­


ta olma durumunun, cennete girmesine sebep olacag1 vurgulanm1§tir. Cenne-
tin kaptlan, sanki mticahid i~in hazulannu~tu. Hadiste k1hcm zikredilmi§ ol-
mas1, Araplarm en onemli silahlillil ktl19 olmas1ndan dolay1du.

8- Buhari ve MUslim'in rivayet ettigi uzunca bir hadisin par'ras1dtr. Bunlardaki lafz1: "Ey in-
sanlar! Du§manla kar~zla§mayz temenni etmeyiniz. Fakat dii§manla kar~zla~rrsamz sabredin
ve hilin ki cennet kili~·Iann golgesindedir" ~eklindedir.
424 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 10

37. (Kutsal aylari) ertelemek, ancak inkilrda ileri gitmektir.


<;iinkii onunla, inkarci olanlar saptinlirlar. Allah 'in haram
kildigmin sayisini denkle§tirmek ve 0 'nun haram kildigini
heliil kilmak ifin, kutsal ayi, bir yil helfil sayarlar, bir yd da
haram sayarlar. Onlann kotii i§leri, kendilerine guzel gosteril-
di. Allah, inkarcilar toplulugunu hidayete erdirmez.
38. Ey iman edenler! Size ne oldu ki : "Allah yolunda sava-
§ll plan!" de.nildigi zaman, yere fakzlip kaliyorsunuz? Ahireti
birakip, diiriya hayatina mi razi oldunuz? Diinya hayatmin
zevkleri ahiretin yanmda pek azdir.
39. Eger Allah yolunda sava§a flkmazsaniz, 0 size acikli
bir §ekilde azap eder, sizin yerinize ba§ka bir millet getirir ve
0 'na hifbir zarar veremezsiniz. Allah her §eye kildirdir.
40. Siz ona yardim etmeseniz de, Allah ona yardim etti. Ra-
ni, inkar eden/er onu (yurdundan) flkardiklarinda, magara·
daki iki ki§id.en biri olarak arkada§ina : " tlziilme! Allah bi-
zimle beraberdir" diyordu. Bunun iizerine Allah ona (huzur
veren) giiveni indirdi. Onu, sizin giiremiyeceginiz bir ordu ile
destekledi ve inkarcilann siizunii. alfaltti. Yiice olan, ancak
Allah 'm siiziidur. Allah aztzdir, haktmdir.

37. «(Kutsal aylar1) ertelemek, ancak inkarda ileri gitmektir.» Arap-


lar sava§ halindeyken, kutsal aylar1n biri girdiginde, o ay1 helfil kabul ederler
· ve gelecek olan ay1 kutsal kabul ederlerdi. Y ani, ivinde bulunduklar1 aym
Ayet: 37 TEVBE S0RESi / 9 425

kudsiyetini, bir sonraki aya ertelerlerdi. AllahU Teala ise, bu erteleme olay1-
n1n inkarda ileri gitmek oldugunu soylilyor. <;unkil bu durum, Allah'111 haram
kild1g1 bir §eyi helfil, helal ktld1g1 bir §eyi de haram saymaktir. Bu durum ise,
inkarlarma katilan son bir inkar ve inkarcilann bid'atlar1na bir katk1dir.

«<;iinkii onunla, inkarc1 olanlar saptirihrlar.» Onlan saptiran Al-


lah'tu. <;unkii onlann sava§a ba§lamalann1n sebeblerini ve sap1khklanru yara-
tan Allah'tlf. Yahut da, onlan b~kanlar1 saptirIDI§tlr. <;unkti onlar bu kimse-
lere uyarlar ve dolay1s1yla sap1tirlar.
«Allah'1n haram kdd1g1n1n say1s1n1 denkle~tirmek ve O'nun haram
kdd1g1n1 helal kdmak i~in, kutsal ay1, bir yd helal sayarlar, bir yd da ha-
ram sayarlar.» Ertelemi§ olduklan ay1, senenin kutsal aylar1ndan biri sayar-
lar. i9inde bulunduklar1 ay1 ise, kutsal saymazlar. Daha sonraki bir yilda ise,
kendi gayelerinin degi§mesine ili§kin olmayan kutsal bir ay1, kendileri i~in
kutsal sayarlar. Onlann boyle yapmalann1n sebebi ise,;Allah'm kutsal kdd1g1
aylan ~ignemektir. Allah'm kutsal ktld1g1 aylar dort tanedir. Onlar §Oyle der-
ler : "Kutsal aylar dort tanedir. Biz de zaten dort tane ay1 kutsal k1hyoruz."
Boylece onlar, bir hile yoluna ba§Vumlak suretiyle, Allah'1n mukaddes ktldig1
belli bir ay1 ihlal ediyorlar. «Onlarin kotii i~leri, kendilerine giizel gosteril-
di.» Onlar1n bu kotli davran1§lan, kendileri i9in tath bir duruma getirildi ve
nefislerine daha sevimli gosterildi. Bu kotti durumu stisHi gosteren, ya Al-
lah'ur, ya §eytandtr ya da nefistir.

«Allah, inkarcdar toplulugunu hidayete erdirmez.» Onlar1 hidayete


ula§tmnaz. Onlar hidayet yolunu tutarlarsa, kendilerini hidayete ula§tlnr. Oy-
sa onlar, kendi hlir iradeleriyle, kotti bir seyim yaparak, Allah'tan ytiz ~evir­
rni§ler ve btiyliklenmek suretiyle, saptkhk 9oltine dti§mti§lerdir. Ayette ad1
geyen erteleme olayma, Hz. Peygamber (s.a.v.) de §U hadisiyle i§aret buyur-
mu§tur: "Bir hastallgzn kendiliginden ba§kasina ge~mesi, ugursuzlanma,
bayku§u ugursuz sayma ve Safer ayzm ugursuz sayma yoktur." <9>

Cahiliye donemi Araplar1, Allah'1n takdirini gozard1 ederek, hastahkla-


nn kendiliginden bula~1c1 olduguna inarurlardi. Halbuki hastahgm bula§mas1,
Allah'm takdiridir. Bu duruma, Hz. Peygamber'in ~u sozti ne gtizel bir delil-
dir: "Hasta develeri, saglam develer yanina ugratmayzruz!" P O> Bu ifade,,
belaya sebep olan §eylerden ka~1nmay1 oglitle1nektedir. insan, kenqisini st•

9- Buhari, Muslim, Ebu Davfid ve Tirmiz1 rivayet etmi~ tir.


10- Buhari Ttb kitabmda rivayet etmi§tir. Ayr. Bkz. Camiu'l-Usfll, 7/635.
426 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 10

ya, ate§e atmamak:la ve ylkllabilecek bir §eyin altma ginnemekle emrolun-


mu§tur. <;unkti, oras1 y1k1hnca, ac1 9eker, ya da hela.k olma olur. Yine bunun
gibi, ctizzam hastalanna yakla§mamak ve taun hastahg1 bulunan tilkeden
uzakla§mak da emredilmi§tir. Btittin bu sayilanlar, hastallk ve helak. olma se-
bebidir. Allahii Teala, hem sebeplerin, hem de mtisebbiplerin yaratic1s1drr.
BeHilardan ka<;mmanm emredilmi§ olmas1, zay1f mti'mini korumak i<;indir ki,
tesirin sebeplerden olu§una inanmasm. Y ani, bela geldiginde, yahut hastahk
bula§tigmda: "Bu tabildir, Allah'm kaza ve kaderiyle degildir" demesin. Fakat
insanm Allah'a gtiveni saglam, kaza ve kadere imam da tam olursa, o insanm
bu sebeplerin baz1smdan ka9mmamas1 caizdir. Hz. Peygarnber (s.a.v.)'in, ciiz-
zam hastahg1na yakalanm1§ kimselerle birlikte yemek yedigi ve: "Allah'm
adzyla, O'na guvenerek, O'na dayanarak" dedigi rivayet edilmektedir.
Yukanda ge\:en hadiste "Mme" (gece ku§u veya bayku§) kelimesi
ge\:mektedir. Bu kelimeye iki anlam verilmi§tir. Bunlardan birine gore, Arap-
lar, bayku§u ugursuz kabul ederlerdi. Bayku§, birisinin kap1s1na dii§iince,
"kendisinin veya ailesinin oltim haberini getirdi" derlerdi. ikinci anlam1 ise,
Araplarm §U yanh§ inanc;landrr : Bir kimse oldiiriiltir de intikam1 almmazsa, 0
oltinlin ruhu bayku§a <loner ve kabrinin yan1nda kanat <;1rpar. Bu esnada da :
"Beni oldtirenin kan1ndan bana i<;irin! Bana onun karundan i<;irin! " diye fer-
yad eder. i:ntikam1 al1nmca m;up gider. Yine denilir ki, Araplann iddias1na
gore, oli.intin kemikl~ri <;tiriiyilnce "hame"ye donermi§. Bocalayarak kabirden
~1kar ve oli.iye, ailesinden haberler getirirmi§. Bu ifade, birvok mtifessirin yo-
rumu olup, me§hur olmu§tur.
Hz. Peygamber'in "safer ayzni ugursuz sayma yoktur" ifadesinde de iki
anlam vard1r. Birincisi : Cahiliye donemi Araplar1, insan karnmda bir yilan
olduguna, ac1kt1g1 zaman insanm cigerini 1srrm1§ olduguna ve bu y1lana safer,
denildigine inan1rdi. ikinci anlam ise: Muharrern aymm kutsalhgm1 Safer ay1-
na ertelemi§ olmalar1drr. Bir ba§ka izaha gore Araplar Safer ay1n1 ugursuz sa-
y1yor1ard1. Hz. Peygamber (s.a.v.) bu sozii ile Safer aymda ugursuzluk olma-
d1g1m belirtmi§tir.

ikdu'd-Durer adh kitapta §Oyle denilir: "Cahiliyye Araplannm c;ogu,


Safer aylill ugursuz kabul eder ve yolculuga da 91kmazlardi. Safer aym1
ugursuz saymak, yasaklanan ugursuzlann1alar ti.irtindendir. <;ar§amba giiniinti
ugursuz kabul etrnek, kI§IIl sonundaki "eyyamii'l-acaiz" kocakan gtinlerini
ugursuz saymak da yasaklanm1§ olan §eylerdendir. Cahiliye insanlannm, sa-
dece Sevval aymda nikfill yapmalann1n ugursuzluk getirecegine inanmalan da
Ayet : 37-38 TEVBE SURESi/9 427

"
yasaklanm1§tlr. Bu konuda §6yle soylenir: Gec;mi§ y1llarda bir ~evval aymda,
taun hastahg1 ortaya c;tkm1§ ve bir9ok gelin-damat olmil§ttir. Onun ic;indir ki,
cahiliye Araplan §evval aym1 ugursuz kabul ederlerdi. "

Dinimiz bu baul inanc;lan yasaklam1§tir. Hz. A.i§e (r.a.) annemiz §6yle


der: "Hz. Peygamber, benimle ~evval aymda evlendi. ~evval ay1nda benimle
zifafa gird.i. Ona, hangi han1m1 benden daha degerliydi ?" 0 0

Zamanlann, birini digerinden aymnak. suretiy le, ugursuzlugu Safer ve


benzeri aylara ozgti kilmak, dogru olmayan bir inan1§tir. <;tinkti btittin zaman-
lar, Allah'm yarattig1 §eylerdir. insanlar zaman ic;inde ya§arlar... Oyleyse, bti-
tiin zamanlar insana ugursuzdur. Ashna balahrsa, ugursuzluk anlay1§1, btiytik
bir gi.inahtlr. ibn Mes'fid: "Bir §eyde ugursuzluk olsayd1, iki sakal arasmda
(yani dilde) olurdu" der. Bir hadiste ise §Oyle buyurulur: " U~ ~eyde ugursuz-
luk vardir: Kadinda, evde ve atta. 110 2> Bu hadisin yorumu §Oyledir : Kad1n1n
dogurgan olmamas1, onun ugursuzluguna; evin ugursuz olmas1, kom§unun
kotil olmasma ve ondan stlantl 9ekilmesine; atm ugursuz olmas1 ise, tizerine
binilerek Allah yolunda cihad edilmemi§ olmas1na i§arettir. Atlar da tic; \:e§it-
tir. Rahman'm ah, insan1n at1 ve §eytan1n atl. Rahmanm atl, tizerine binerek
Allah yolunda sava§mak ic;indir. insan1n atiyla dol ahnmak suretiyle fakirlik-
ten korunulur. ~eytamn allyla da, kumar oynanu ve yar1§ yapilir.

38. «Ey iman edenler!» Bu, Tebtik sava§1m anlatmak ic;in yapilan bir
ba§lang19t1r. Tebtik, ~am'la Medine aras1nda bir yerdir. Bu sava§a, "usre"
(zorluk) sava§l da denir. Rivayet edildigine gore, Mekke fethedilip Havazin'le
sava§1ldig1nda, Hz. Peygamber rumlarla sava§l emretmi§ti. Bu olay, hicretin
9. y1hnda Recep aymdaydi. Hz. Peygamber'e, rumlann toparlanarak ~am'da
y1g1nak yaptig1 haberi gelmi§ti. Bu haber, insanlar1n darhkla ba§ba§a oldugu
bir zamana rastlatru§tl. Ulkede kurakhk ve s1cak vardi. Medine'nin meyveleri
olgunla§mt§tt. Bu durumda, sava§a c;1kmak kendilerine zor geliyordu. i§te bu
durum iizerine, Allahu Teala da bu ayetini indirdi ve §oyle buyurdu: Ey ina-
nanlar! «Size ne oldu ki : 'Allah yolunda sava§a ~1k1n!' denildigi zaman,
yere ~ak1hp kahyorsunuz ?» Bu ifade, soz olarak bir soru olmasma ragmen,
anlam olarak boyle yapanlan kln1yor ve uyar1yor. Yani, Ey inananlar! Size
Allah'm emrini getiren peygamberin emrine neden kar§l c;1klyorsunuz ve Al-

l I- Muslim, Tirmizl ve Nesai. Bkz. Camiu'l-UsUl , 11/443.


12- Buhari, Niktih; Tirmizi, Edeb kitabmda rivayet etmi~tir. Taberani ve Ahmed b. Hanbel de
rivayet etmi~lerdir. Tirmizt'nin Hifz1 §oyledir: "Eger hir §eyde u,gursuzluk olacak olsaydr
kadmda . atta 11e evde olurdu."
428 RUHU'L-BEYAN Cuz:lO

lah yolunda sava§l iste1niyorsunuz? Sava§maya y1km1z ! Size neler oldu da,
dtinyaya bu kadar yoneliyor ve ge9ici olan istekler ard1nda ko§uyorsunuz da,
ebedi rahatltga kavu§abileceginiz cihad1n zorluklar1n1 ho§ gormilyorsunuz?
Y oksa siz, «ahireti b1rak1p, diinya hayatina mt raz1 oldunuz?» Bu ifade,
klnamay1 anlatan bir sorudur. Yoksa sizler, ahiret hayatiru ve ahiret nimetleri-
ni bir tarafa brrakarak, dtinya hayat1nm Jezzetlerini, meyve ve serinlik yerleri-
ni mi tercih ediyorsunuz?
«Diinya hayatln1n zevkleri, ahiretin yantnda pek azd1r.» Dilnya lez-
zetleri ahiret nimetleri yanmda degersiz ve onemsizdir. <;linkil dtinya nimetle-
ri, fan! ve noksand1r. Ahiret nimetleri ise, kahc1 ve ~ok istenen nimetlerdir.
Hadiste: "Allah'a yemin olsun ki, ahirete nisbetle dunyamn durumu sizden
birinizin parmagzm denize sokup ~ikardigz zaman, parmagmda kalan kadar-
dir. Bakstn parmagmda ne kalzr" <13> buyurulur.
39. «Eger Allah yolunda sava§a ~1kmazsan1z, 0 size ac1kh bir ~ekil­
de azap eder, sizin yerinize ba~ka bir millet getirir ve O'na hi~bir zarar
veremezsiniz.» Eger siz milsliimanlar, Allah yolunda sava§a 91kmazsan1z,
Allahil Teala da size ac1kh bir §ekilde azap eder, kalpleriniz ve vilcutlar1ruz
ac1 i9inde k1vran1r. Sizi, feci bir kithkla ve dii~man istilas1yla helak eder. Siz
helak edildikten sonra, sizin yerinize, Allah'a itaat eden, ahireti dilnyaya ter-
cih eden bir milleti getirir. Cihad1 terketmekle, Allahil Teala'ya hi9bir zarar
veremezsiniz. Sizin yere 9ak1hp kalman1z, O'nun dinine yard1m ula§mas1na
asla engel olamaz. 0, hi9bir konuda, hiybir §eye muhta~ degildir.
«Allah, her §eye kadirdir.» Allahii Teala'n1n gticti, her §eye yeter.
Onun i9indir ki 0, sizi helak edip, yerinize ba§ka bir millet de getirebilir. Ha-
diste: "Allah yolunda cihad ifin sabah erkenden ya da gunun sonunda yola
t;Lkmak, dii.nyadan ve dunyadakilerden daha hayzrhdir" buyurulmu§tUr. 04>
Yani, Allah yolunda olup, O'nun nzas1 i9iI1 9aba sarfetmek, di.inya nimetlerin-
den 9ok daha hayrrhd1r. <;iinkil, di.inya ge9ici, ahiret nimetleri ise kahc1dir.
Cihad iyin gerekli olan, dinin zaferi i9in niyet etmek, Allah nzas1 i9in canlar1
feda etmek ve Allah'1 fazlaca zikretmektir. Bu haliyle cihad, amellerin en fa-
ziletli olanidrr. Nitekim Allahti Teala: "Size, sizi ac1klz bir azaptan kurtara-
cak olan ticareti gostereyim mi? Allah'a ve Rasulune inanirsmiz, mallaruuz-
la ve canlanmzla Allah yolunda cihad edersiniz" (Saff: 10-11) buyurmakta-
13- Muslim, Tinnizi, ibn Mace Zahd kitabmda rivayet etmi§lerdir. Bkz. Camiu'l-Usul, 4/509.
J 4- Buhart, Cihad boli.imUnde, 6/11; Mtislim imaret boltimilnde, 1881 numara ile Tirmizl ise,
Cihadm Fazileti boli.imiinde 1664 numara ile rivayet etmi§tir.
Ayet: 39-40 TEVBE SURESi/9 429

du. Allah'm emrine uymakta, c;ok iyi bir netice vardrr. <;unkti, birc;ok ~ey var-
dir ki, nefisler onlar1 istemedikleri halde sonu<; bak1mmdan sevimli olur. Ci-
had da bunlardan biridir. Allah katmda cihad, c;ok sevimlidir. Ki§i, rahati b1-
rakip zorlugu sec;mekle, dtinya ve ahiretteki arzular1na kavu§abil ir.

40. «Siz ona yard1m etmeseniz de, Allah ona yard1m etti.» Siz, Tebtik
sava§1nda Hz. Muhammed (s.a.v.)'e yard1m etmemi§ olsan1z bile, Allahti
Tefila ona yardun eder. Nitekim etti bile. «Hani, inkar edenler onu» yurdun-
dan «~1kard1klannda... » Onu oldtirmeyi tasarladik.lar1 ic;in, yurdundan c;1k-
mas1na sebep oldular. Ancak, Hz. Peygamber, Allah'1n izni ve emriyle yola
<;Ikrru.§tl. inkarc1lann <;lkarmak istemesiyle c;lkmanu§ti.

«Magaradaki iki ki~iden biri olarak ...» 0 ikiden biri Hz. Peygamber,
ikincisi de Hz. Ebfi Bekir'di. Bu magara, Sevr tepesindeki bir magarad1r.
Mekke'ye bir saat uzakta, Mekke'nin sagmda ve gliney taraf1ndadrr.

Olay1 §6yle anlatmak mtimktindtir:


Mekke'li mtislilmanlar, inkarcllar1n bir<;ok eziyetlerine maruz kahnca,
Hz. Peygamber onlara goc; etme izni verdi ve: "Hurmalzk bir yerde iki kaya-
lzgzn arasinda sizin go~· edeceginiz yeri gordum" dedi. Daha sonra ise :
"Oraya go<; etmek i<;in bana izin verilmesini umid ediyorum" dedi. Hz. EbG
Bekir de: "Babam sana feda olsun, orasm1 istiyor rnusun? .. diye sordu. Hz.
Peygarnber de "evet" cevab1n1 verdi. Bunun uterine Ebfi Bekir, go~ esnas1n-
da Hz. Peygamber'e arkada§llk etmek i~in kendini adadi. Bu konuda hi~ ge-
cikmediler. Herkes hicret etti. Yalruz Hz. Ebfi Bekir, Ali, Stiheyb, hapiste
olanlar, hasta olanlar ve yola 91kmaya gticti yetmeyenler bu go~e kattlrnadilar.
Bu arada Hz. Ebfi Bekir de sekiz ytiz dirhem odeyerek iki tane deve aldi. On-
lan yolculuga hazrrlamak lizere en iyi §eltilde yemledi. Bu iki hayvan, Hz.
Ebfi Bekir'in yanmda il<; ay kadar kald1. <;tinkti go<;, Zilhicce aymda ba§lam1§-
t1. Hz. Peygamber'in go9ti ise, Rebiul evvel aymda ger<;ekle§mi§ti.

Kurey§liler, Hz. Peygamber'e biat eden Evs ve Hazrec kabileleriyle,


Peygambere yard1mc1 olan diger kabileleri goriince, Onun Mekke'den <;1k1p
insanlan etrafinda toplayarak kendileriyle harbetmesinden korktular. Hz. Pey-
gamber'in durumunu gori.i§mek tizere, Daru'n-Nedve denen yerde bir dam§ma
toplantis1 yapttlar. Daru'n-Nedve, Mekke'de bulunan ilk ev olup, Kusay b.
KiHib'1n evinin yerinde idi. Hier tarafi, §U andaki Makam-1 Hanefi yanmdadrr.
Onun mescide a<;dan bir kap1s1 vardrr. Orada kongreler yap1ld1g1 ic;in bu ad1
almt§tlr.
430 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 10

Kurey§liler dan1§ma toplantis1ndayken, §eytan, Necid iilkesinden ya§h


bir adam k1hgma girerek yanlanna gelir ve: "Ben Necid'liyim" der. Adamm
11
boyle demesinin sebebi, Kurey§'lilerin bu toplantiya Tihame halkmdan kim-
se katilmas1n" demeleriydi. <;unkil onlar, Hz. Peygamber'den yana idiler. Bu
adama da, Mekke'den olmad1g1 i~in, ses 9tlcarmad1lar. Onun toplant1da bulun-
mas1, Mekkelilere zarar vermezdi. Bu toplantida, bazilar1 Hz. Peygamber'in
hapsedilmesini, baz1lan da stirgilne gonderilmesini teklif etti. Allahii Tefila bu
konuya : "Hani, inkarcilar seni baglayzp bir yere kapamak veya oldurmek,
ya da surmek i~in sana tuzak kurmu§lardi" (Enfal: 30) buyurmak suretiyle
i§aret eder.
Ya§h adam kihgmdaki §eytan, onlarm bu fikirlerine engel oldu. Sonun-
da Ebfi Cehil'in teklifi oy birligiyle kabul edildi. 0 §U gorti§ii ortaya atnn§h:
"Kurey§'in her kabilesinden, iyi kihc; kullanan bir delikanh se~ilip, Muham-
med'i birlikte oldilrecekler. Boylece, onun kan1 btitiln kabilelere dag1ttlm1§
olacak. Abdi Menaf ogullan da, bilttin Kurey§ kabilelerine sava§ a~armyacak
ve di yet odenmesini kabul edecekler. Ebfi Cehil'in bu gorti§tinti iblis de gil-
II

zel buldu ve anla§rm§ olarak dagildtlar. Daha sonra, Cebrail Hz. Peygamber'e
gelerek, Mekkelilerin hilesini bildirdi ve o gece yatag1n1 terketmesini emretti.
Hz. Peygamber bu durumu ogrenince, Hz. Ali'ye: "Yatag1mda uyu! Benim el-
biseme sartl. Sana ho§lannuyacagm bir §ey yapamazlar" dedi. Ali'ye, yatagma
yatmas1ru emretmesinin sebebi, Ali'nin onlara kar§1 koyabileGek bir giice sa-
hip olmasmdandrr. Boylece Hz. Peygamber ve Hz. Ebfi Bekir Allah'1n emret-
tigi yere kadar ula§IDl§ olacaklardi.
Gecenin il9te biri ge~ip, tamamen karanhk bas1nca, ayarlanan la.h9h
gen9ler, Hz. Peygamber'in kap1smda toplandilar. Bunlar yilz ki§iydiler. Duvar
tizerine trrmanm1§, iizerine ~ullanmak ve derhal oldtirtivermek i9in Hz. Pey-
gamber'in uyumasm1 bekliyorlardi. Bu esnada Hz. Peygamber, Yasin suresi-
nin ilk dokuz ayetini okuyarak aralanndan 91k1verdi. Allahii Teala, onlann
gorme duyularm1 ald1g1 i9in Hz. Peygamber'in 91ktig1n1 gorememi§lerdi. Hz.
Peygamber (s.a.v.) onlarm arasmdan ~1ktp giderken, yerden bir avu9 toprak
ahp suratlanna dogru atmJ§tl. Bir sure sonra oradan ge9en birisi bekleyenlere:
"Ne bekliyorsunuz?" diye sorunca, "Muhammed'i bekliyoruz" dediler. 0 da:
"Allah cezan1z1 versin. Muhammed aran1zdan c;Iklp gitti. Her birinizin ba§ma
da bir avuc; toprak serpti. Halinizi gormiiyor musunuz?" dedi. Ellerini ba§lar1-
na gotilriirler ve toprakh oldugunu goruncc, Hz. Ali'nin yan1na girerek "Mu-
. hammed nerede?" diye sordular. 0: ''Nereye gittigini bilmiyorum" cevabm1
Ayet: 40 TEVBE SURESi /9 431

verdi. Hz. Peygamber ise, Cebrail'in i§areti tizerine, Ebfi Bekir'in evine git-
mi§ti. Eve girince: "Hicret etmem ir;in izin verildi" demi§, Ebu Bekir de :
"Babam sana feda olsun, sana arkada§ olmak istiyorum" demi§ti.
Resulullah'm bunu kabul etmesi tizerine de, sevin~ gozya§lar1n1 tutamamt§tl.
~air der ki:

Ne§e bana o kadar saldzrdL ki,


Sevincimden aglar oldum.
Ey goz! Goz ya§z senin adetin oldu.
Bazan ne§eden, bazan da huziinden aglarsm.
Hz. Ebu Bekir: "Bu iki binekten birini al. Bunlan hicret i<;in hazrrlatru§-
tim" deyince, Hz. Peygamber: "Olur; ancak, iicretini vermek §Grtzyla" ceva-
bm1 verdi. Bu ifade, yapilan go<;tin can1yla ve mahyla olmas1n1 saglamak
i9indi. Y oksa, Ebu Bekir Hz. Peygamber i<;in mahn1n <;ogunu harcam1§tl.
Sonra Hz. Peygamber ve Ebfi Bekir, Abdullah b. Ureyk1t adinda bir adam ki-
ralad1lar. Kurey§lilerin dininden olan bu adam, onlara Medine'ye gitmek i<;in
k.ilavuzluk yapacakt1. Bineklerini bu adama verdiler ve li<;tincti gecenin saba-
hmda iki binekle beraber Sevr magarasma gelme konusunda sozle§tiler. 0 ge-
ce Ebfi Bekir'in evinde kald1ktan sonra, ertesi gece n1agara tarafma dogru \:lk-
tilar. Ebu Bekir, bazan peygamberin onlinde, bazan da arkasmda ytirtiyordu.
Bunun sebebini sorunca da §U cevab1 veriyordu : "Ey Allah'm Rasfilii! Onden
pusu kuracaklar1n1 dti§iintince one gec;iyorum, arkadan takip edilebilecegini
dti~tinilnce, arkaya ge<;iyorum."

Peygamber (s.a.v.) magaraya girmek isteyince: "Dur ey Allah'm Elc;isi!


Magaray1 temizleyecegim" diyerek magaraya girdi. Magaray1 temizlerken,
Peygamber (s.a.v.)'e zarar verecek bir §ey 911ap da eziyet etmesin diye, biitiin
delikleri elbisesiyle kapatlyordu. ikisi de magaraya girince, Allahii Teala'mn
izniyle magaran111 onilnde bir agac; meydana geldi ve etrafma dal budak sala-
rak ti.im magaran1n ontini.i kapattl. Daha sonra da yine Allah'1n emriyle bir
ortimcek, bu agac1n dallan arasma s1k1 bir §ek.ilde ag ordu. Boylece, Allahti
Teala iki kulunu onlann §errinden korudu. Kaside-i Bilrde de §6yle denir:

Onlar. guvercini ve orumcegi,


Yaratzklann en haytrltsi i~·in ag ormez ve O'nu koruyamaz sanrru~lardz.
Mti§rikler Hz. Peygamber'i ellerinden kac;rrmca, bu durum onlann zoru-
na gitmi§ ve korkmu§lardi. Onu Mekke'de bulamay1nca bir grup izci gander-
432 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 10

mek suretiyle, aratmaya ba§lad1lar. Magaran1n agz1na geldiklerinde, i<;lerin-


11
den birisi: " Magaraya girin" dedi. Dmeyye b. Halef de : Magaraya girme-
nize ne gerek var. Magaradaki oriimcek ag1, Muhammed'in dogumundan once
ori.ilmil§. Oraya girmi§ olsa, bu ag orillmii§ olmazd1'' dedi. Onlar magaranm
etrafmda dola§IP durduk9a, Hz. Ebfi Bekir de Hz. Peygamber'e bir §ey yapa-
caklanndan korkarak tiztili.iyordu. i§te bu durum tizerine Hz. Peygamber, ma-
gara arkada§ma : "Uziilme, Allah bizimledir" diyordu. Ayet de buna i§aret et-
mektedir:

«Arkada~1na : 'Uziilme! Allah bizimle beraberdir' diyordu.» Bun-


dan dolay1dir ki, "Ebu Bekir'in sahabe oldugunu inkar eden, AlJah kelam1n1
inkar etmi§ ve kafir olmu§ olur" demi§lerdir. Yine Rafizilerden her kim, Hz.
Ebfi Bekir ve Omer'e sover ve o ikisini lanetlerse, kafir olurlar. Hz. Ali'yi on-
lara tercih ederlerse, bu sefer de bid'atc1 olurlar. Hz. Ebfi Beki_r'in bir toplulu-
ga §Oyle dedigi soylenir: Tevbe sfiresini hanginiz okuyabilir ?" Bunun iizeri-
II

ne adamm biri "ben okurum" diye okumaya ba§lamt§ ve: "Hani magaradaki
arkada§zna ... diyordu" k1sm1na gelince, Ebfi Bekir aglami§ ve §Unu soylemi§-
tir : "Vallahi oradaki ark:ada§t bendim."
11
Ebfi Bekir'e ''korkma demiyor, "tizi.ilme" diyor. <;tinkti, onun Hz. pey-
gamber i~in ~ektigi tiztintti, kendisi i~in iiztilmeyi unutturmu§tU. Bu ifade,
EbG Bekir'e bir mi.ijde ve onu sevindirmedir. Nitekim Allah'1n Hz .
Peygamber'e "On/arm sozleri seni uzmesin" (Yunus: 65; Yasin: 76) hitab1 bu
kabildendir. Boylelikle, Rafizilerin: "Hz. Peygamber bu sozti Ebfi Bekir'e k1-
zarak ve k1nayarak soylemi§tir," §eklindeki sozleri de reddedilmi§ oluyor.
Onun tiztinttisil, peygambere olan itaatmdan idi. Hz. Peygamber ni9in onu ita-
at etmekten engellesin ki?

"Allah bizimle beraberdir." Bizi korur ve bize yard1m eder. Hz. Pey-
gamber'in bu ifadesi ile, Hz. Musa'n1n: "Rabbim benimledir" ifadesi aras1nda-
ki farkI dii§tindtigtimiizde Hz. Peygamber'in ne kader hassas oldugunu gorii-
riiz. Hidayet veren ancak Allah'tu.

Rivayete gore, mti§rikler magaraya tumand1klannda, Hz. Ebfi Bekir


Peygan1ber (s.a.v.)'i goriirler diye korkmu§tu. Bunun tizerine Peygamber ona:
"Urunculeri Allah olan iki ki§i hakkmdaki goru§·f.i.n. ne?" diye sormu~tu. Ma-
gara oniine varanlann basiretleri kendilerinden ahnd1g1 i9in etrafta dola~mI§­
lar, fakat i~erdekileri gorememi§lerdi. Ayette, "s1dd1k"hk mertebesinin yi.ice-
. ligine ve Hz. Ebu Bekir'in, Hz. Peygamberin onde gelen sahabisi olduguna
Ayet: 40 TEVBE SURESi/9 433

i§aret vardu. 0 , hicret esnas1nda Allah Rasullinlin ikincisiydi, magaradakile-


rin ikincisiydi ve Hz. Peygamber'den sonra halifelerin de ikincisiydi . Hz. Pey-
gamber'in olUmilnden sonra, oradaki ikinci mezar da onundu. Dirili~ gtintinde
yer yanhnca, ikinci ki§i olacak, cennete ilk giren ikinci olacak. Hz. Peygam-
ber : "Ey Ebz1 B ekir! Ummetimin cennete ilk girecek olani sen olacakszn"<15>
buyurmu§tur.
«Bunun iizerine Allah ona (huzur veren) giiveni indirdi.» Allahti
Team. ona bir gtiven verdi ve gonlti ferahladi. Bu gilvenceden kas1t, etraf1nda
korku §aibesinin dola§mam~s1dir. «Onu, sizin goremiyeceginiz bir ordu ile
destekledi ve inkarcdann sozunii al~alth. Yiice olan, ancak Allah 11n sozii-
diir.» "Gortinmeyen ordu, 11 Bedir sava§tnda ve Ahzab'da Mtisltimanlara yar-
dtm i':(in inen meleklerdir. inkarc1lann soztiniln al~ahnas1; ytice Allah'1n kiya-
mete kadar §irki kesin olarak lanetlemesi, mahkfun etmesi veya onlann insan-
lan inkara yagumalann1 reddetmesidir. Tevhid kelimesi ve isHim'a yagn ise,
klyamete kadar devam edecektir. Bu durum, Allahti Teala'mn, peygamberini
inkarcllar aras1ndan c;1kannas1yla da gen;ekle§1ni§tir.
«Allah azizdir, hakimdir.» Allahti Tefila; btittin emirlerinde, i~lerinde
ve hilkilmlerinde yilcedir ve hikmet sahibidir.

Hicret olayuun kalan boltimti ~oyledir :


Kurey§liler magaradan aynllp Rasultillah ve EbG Bekir'i yakalamaktan
timitlerini kesince, sahillere adamlan gondererek, onlan yakalayana veya ol-
dtirene ytiz adet deve vereceklerina dair soz verdiler. Onlar magarada ti<; gece
kaldtlar. Ebfi Bekir'in oglu karanl1k bas1nca oraya geliyor ve Mekke'de olup
bitenleri kendilerine bildiriyordu. Fecir vaktinde, Mekke'ye donilyor, sabah
oldugunda, sanki Mekke'de sabahlam1§ gibi oluyordu. Ebu Bekir'in kolesi
olan Amir b. Fuheyre, koyunlan sag1p kendilerine silt getiriyordu. Ebfi Be-
kir'in k1z1 Esma da, ak§am olunca kendilerine yiyecek ve iyecek getiriyordu.

U<;tincii gecenin sabah1nda, daha once anla§t1klan ve kendilerine yol


gosterecek olan. Urayktt, iki deveyle birlikte geldi. Develere bindiler ve Medi-
ne'ye dogru yola ~1kt1lar. Mekke'den aynlmak tizereyken, Hz. Peygamber
(s.a.v.) Mekke'ye dogru donerek: "Ey Mekke! Senin, Allah'in en sevgili ve en
degerli iUkesi oldugunu biliyorum. Eger, senin insanlarui beni flkarmasaydi ,

15- Tirmizi'ni 4652 numara ile rivayet ettigi bir hadisin paryas1drr. Bkz. Camiu'l-Usul, 8/584.
434 RUHU'L-BEY.AN Cilz: I O

hen senden aynlmazd1m" dedi ve agladi. Buda gosteriyordu ki, Mekke lilke-
lerin en faziletlisidir.

41. Gerek ha/if, gerekse agzr olarak hep birlikte sava§a fl-
kin! Mallannizla ve canlannz7Ja Allah yolunda cihad edin!
Eger bilirseniz, bu sizin ifin daha .hayirl1dir.
42. (On.Ian fagird1gm §ey) yakin bir dunya menfaati ve orta.
bir yolculuk olsaydi, mutlaka sana uyarlardt. Fakat giifliikle
a§tlabilecek mesafe onlara umk geldi. Bir de : " Giiciimiiz
yetseydi, sizinle beraber ftkardik" diye Allah'a yemin edecek-
lerdir. Kendikrini peri§an ediyorlar. Allah, on/arm yalanci ol-
Ayet: 41 TEVBE SURESi/9 435

duklanni biliyor.
43. Allah seni affetsin! Dogru soyleyenler sana belli olup,
yalancilan bilinceye kadar nif in onlara i:zin verdin?
44. Allah'a ve ahiret giinune iman eden.ler; mallarryla ve
canlanyla cihad etmek if in senden izin istemezler. Allah takva
sahiplerini bilir.

41. Ey Mti'minler! «Gerek hatif, gerekse agir olarak hep birlikte sa-
va~a ~1k1n!» Geny, ihtiyar, veya yaya, binekli, ya da hasta veya saghkh her-
kes, Peyga1nber'le birlikte Tebiik sava§tna 91k1n! Herne durumda olursan1z
olun, bu sava§a mutlaka katllln! Zengin-fakir, zor-kolay demeden, herkes bu
sav~a katils1n!

«Mallann1zla ve canlann1zla Allah yolunda cihad edin! » Cihad :


Btittin gtictinti harcama.k suretiyle, kafirlerle sava§mak ·ve onlan islam'a kaza-
narak, putlara tapmalanna engel olmaktu.
Bilmi§ olunuz ki, Hz. Peygamber'in rahmet peygamberi olmas1, cihada
engel te§kil etmez. Hz. Peygamber, kendisiyle sava§an milletlere kar§I, onlan
inkardan vazgeyirmek iyin k1h9 kullanmakla emrolunmu§tur. Daha onceki
milletlerden, peygamberlerine kar§1 gelenlerin cezas1 helak edilmeleri ve kok-
lerinin kaz1nmas1 idi. Bu timmetin cezas1, peygamberlerine olan ikramdan otii-
ri.i, ayn1 ~kilde olmarru§ttr. Sadece kll~la cihad etmek ~ekline donli~mli§ttir.
Cihada, imkan1 olanlann mal ve canlanyla katilmalan gerekir. Buna
imkarn olmayan sadece mahyla katJ.hr. imkan1 olanlar hem mah hem de ca-
n1yla kat1hr. Mall olup kendisi kat1lamayan ise yerine ba§kasm1 gonderir.

"Allah yolunda .." ifadesi, genel bir ifadedir. Allah nzas1 i<;in yap1lan
btitiln faaliyetleri kapsam1na ahr. Allah'a itaat etmek iyin yap1lan btitlin farz,
ya da nafile ibadetler ve itaatlar bu ifadenin kapsammdadu. Fakat genel ola-
rak bu ifade, daha ~ok cihad i<;in kullamhr. "Allah yolunda" ifadesinin bir di-
ger anlam1 da, cennete, Allab'a ve nzaya ula~tuan yolda bulunmak, heva ve
hevese uymamaktu.

Anlatild1g1na gore Kuteybe b. Mlislim, Buhara kentini fethetmek i~in


yola <;1karak Ceyhun'a vanr. inkarc11ar, mlisli.iman ordusunun kar§l tarafa ge-
~ememesi iyin butiln gemilere el koyarlar. Bu olay i.izerine Kuteybe: "Ey Al-
Iah'1m ! Senin yolunda cihad etmek, senin dinini yilceltmek ve senin nzam ka-
436 ROHU 'L-BEYAN Ciiz: 10

zanmak ivin yola ~1ktlg1m1 biliyorsun. Beni bu nehirde bogma!" diye dua et-
tikten sonra at1m Ceyhun nehrine surer ve Allah'1n izniyle, ordusuyla birlikte
kar§1ya ge9er.
Yine anlatlld1g1na gore adam1n biri, ~eytam bir tan1d1k k1hg1na ginni~
halde gortir. C11Iz tenli. soluk benizli ve aglamakh bir haldedir. Kendis,ine:
"Bedenini c11Izla§tlran nedir?" diye sorar. ~eytan: "Allah yolundaki attn ki§-
nemesi" der. "Rengini solduran nedir?" sorusuna ise : ·· Toplumun itaatte yar-
d1mla§mas1dir. Eger isyanda yardtmla§salardt, benim ivin daha sevimli olur-
du" cevabnu verir. ··seni aglatan nedir?" sorusuna ise §U cevab1 verir: "Hac1-
lann, ticaret amac1 olmadan hacca gitmesidir. Bu durumdan da 9ok korkuyo-
rum ve beni iiztiyor."
Sahihayn'da Ebt1 Said in rivayet ettigine gore : "Ey Allah'm Rasillii! in-
1

sanlann en faziletlisi hangisidir?" diye soruldu. Hz. Peygamber de : " Camy-


la ve mallyla cihad eden mii'mindir" buyurdu. "Sonra kimdir?" diye sordular,
bu sefer de : "Vadilerin birinde ya§ayan, Allah'tan korkan ve insanlar dinine
zarar vermesin diye onlan terkeden rnii'mindir" buyurdu.

«Eger bilirseniz, bu sizin i~in daha hay1rhd1r.» Bu cihada <;tkma, i§in


bilincine vanrsaruz, sizin i<;in en hayuh olamdtr. Cihad, evlerde oturup cihad1
bITakmaktan, keyf vatmaktan ve hayatin zevklerini tadmaktan daha hayIThdir.
Bunun daha hayulI. olmas1, dtinyan111 ve ahiretin hayirlanna vesile oldugu
i<;indir.
Enes (r.a.)'in anlattlgma gore Ebil Talha, Tevbe st1resini okurken, tefsiri-
11
ni yapt1g1m1z bu ayete geldiginde <;ocuklanna: Yavrulanm! Beni sava§a
11
haz1rlay1n! der. <;ocuklan ise: "Allah sana merhamet eylesin. Hz. Peygamber
vefat edinceye kadar onun yan1nda sava§tln. Hz. Ebfi Bekir ve Omer vefat
edinceye kadar da onlann yaninda sava~tin. ~imdi dur da senin yerine biz sa-
11
va§ahm" dediler. 0: Hayir! Allah bizden, her §eyimizle, btitun vanm1z ve
yogumuzla sava§a <;1kmam1z1 istiyor dedi. Daha sonra bir deniz sava~1na ka-
11

tild1 ve denizde §ehit oldu. Kendisini gomecek bir kara pan;as1 bulunamad! ve
tam yedi gtin sonra karaya <;1k1nca go1ntildti. Btittin bu stire i<(erisinde, cesedi
bozulmadan Oli.imtinden onceki halini koruyordu.
42. «( Onlan ~g1rd1gm ~ey) yak1n bir diinya menfaati ve orta bir yol-
culuk olsayd1, mutlaka sana uyarlard1. Fakat gii~liikle a§Ilabilecek mesa-
. fe onlara uzak geldi.» Ey Muhammed! Senin insanlan <(agud1g1n §ey, elde
edilmesi kolay olan bir mal veya zenginlik, ya da orta halli bir yolculuk ol-
Ayet: 41-43 TEVBE SURESi/9 437

mu§ olsayd1, mal kazanmak i~in he1nen yola ~Ikar ve senin ~agnna uyarlardi.
Fakat, a§man1z gereken yol kendilerine ~ok zor geldi. «Bir de : 'Giiciimiiz
yetseydi, sizinle beraber ~1kardJk' diye Allah'a yemin edeceklerdir. Ken-
dilerini peri~an ediyorlar .» Siz Tebtik sava§mdan dondtikten sonra, sava§a
katilmayan insanlar Allah'a yemin edecekler ve bir tak1m bahaneler uydura-
caklard1r. "Glicilmilz yoktu, silalum1z yoktu da sava§a ~.tkamad1k. Bunlar ol-
sayd1 sizinle sava§a gelirdik... " gibi. Nitekim sava§ sonrasmda ayn1 §eyleri
soylediler. Hz. Peygamber, mucize olarak bunlan onceden bildirmi§ti. Onlar,
yalan yere yemin etmekle, sadece kendilerini peri§an ediyorlar. Onun iyin Hz.
Peygamber : "Yalan yere yap1ldn yemin, iilkeleri rorakla~tznr ve evlerdeki
nzki giderir. "06> buyurmu§tur. Yani, mal mtilk ve dtinyay1 kazanmak i~in kim
yalan yere yemin ederse, elindeki mallan da kaybeder, muhta~ bir duruma
dii§er ve yeri yurdu peri§an olur. Hz. Peygamber (s.a.v.) : "Yalan yere yemin
etmek, ticareti yapilan maim siirumiinu artlnr, fakat kazanc1n bereketini yok
eder"01>buyurmu§tur.
«Allah, onlann yalanc1 olduklann1 biliyor.» Onlann iddialar1n1n ger-
9ek d1~1 oldugunu, sava§a katilmaya gii9leri yettigi halde kasten ~.tkmad1klan­
n1 Allah ~ok iyi biliyor.

43. «Allah seni affetsin! ..» Hangi sebepten dolay1, onlar mazeret ileri
stirdtikleri zaman sava§a katilmamalar1na izin verdin? Bu ayet, sava§a katil-
mayanlara Hz. Peygamber'in izin vermi§ oldugunu gostermektedir. Ayette "'
"Allah seni affetsin" buyuruluyor. Af, i§lenmi§ bir hatadan dolay1 olur. Fakat
bu hata, gtinah ttirii bir hata olmay1p, sadece en faziletli ve daha iyi olan §eyi
brrakmas1dir. Daha faziletli olan §ey sabredilmesi ve durum a91ga kavu§unca-
ya kadar beklemesi idi. Burada: "Boylece Allah senin, germi§ ve gelecek gu -
nahlannl bag1§lar ... " (Fetih: 2) ayetini tasdik edici olarak, affetme olay1
ayetin ba§1nda zikrediliyor.

«Dogru soyleyenler sana belli olup,» ooylece «yalancllari bilinceye


kadar ni~in onlara izin verdin ?>> Sana gelip oztir beyan edenlerin, mah ve
mi.ilktintin bulunmad1g1n1, saghg1n1n yerinde olmad1g1n1 belirtenlerin ger~ek
durmnlann1 bilmeden, iki grup arasmdaki fark1 anlamadan, kendilerine neden
izin verdin? Halbuki, boyle yapsayd1n, yani~ onlara izin vermeyip de, i§in
a~1khga kavu§acag1 zaman1 bekleseydin daha iyi olurdu.

16- Ahmed b. Hanbel, Miisned, sn9.


17- Ahmed b. Hanbel, Musned, 2/235.
438 RUHU'L-BEYAN Cuz: IO

"Nirin izin verdin?" ifadesi, Hz. Peygamber'e bir uyan degil, Allah'm
ona olan ltituf ve merhametidir. Ebfi Stifyan b. Uyeyne §Oyle der: "~u lfituf ve
ihsana bakm1z! Affedilen belirtilmeden, af belirtiliyor."

Biliniz ki birinci ayet, diinyahk isteyen herkesin, arad1gm1 bulabilecegi-


ni, kendisine bir9ok yard1m edenlerin oldugunu belirtiyor. Buna kar§1hk ola-
rak, hakkt arayan ve ona varmak isteyenlerin ise, yardimc1 bulam1yacag1, sa-
dece bir ka<; ki§iyle ba§ba§a kalacag1 ifade ediliyor. Son ayet ise, i§lerde acele
etmemeyi ve ara§tirmay1 ifade ediyor. Acele etmek, §eytanm ozelliklerinden
birisidir.

44. «Allah'a ve ahiret giiniine iman edenler; mallar1yla ve canlar1yla


cihad etmek i~in senden izin istemezler.» Onlar i9erisindeki samimi insan-
lar, sava§a gitmemek i9in bahane ileri siirmek §6yle dursun, izine gerek duy-
madan, derhal 9agny1 yerine getirmeye ko§arlar. Sava§a katilmamak iirin ba-
hane ileri stirerek izin istiyenlerin bu istekleri, kendilerinin mlinaflk oldugu-
nun i§aretidir. «Allah takva sahiplerini bilir.» Bu ifade, onlann muttakiler-
den olduguna tan1khk ediyor ve bahane ileri stirerek izin istemenin takvay1
zedeleyecegi belirtiliyor.
Ayet: 44-45 TEVBE SURESi / 9 439

45. Sentlen ancak, Allah'a ve ahiret giiniine inanmayanlar,


kalpleri ku§kuya dii§iip, f iiphe if inde bocalayanlar izin ister-
ler.
46. Eger ( cihada) f ikmak isteselerdi, ona bir haarlik ya-
parlardi. Fakat Allah, onlarzn davrani§larini begenmedi de
ahkoydu. Kendilerine de: "Oturanlarla beraber siz de oturun"
denildi.
47. Eger sizin ifiniule flkmi§ olsalardi, size bozgunculuk-
tan ba§ka bir katlalari olmazdi. Sizin fitneye dii§menizi isteye-
rek aranima ko§U§Urlardi. ifinizde, onlan dinleyenler de var-
dir. Allah zalimleri bilir.
48. Onceden (Uhud harbintle) de fitne ftkarmak istediler ve
i§leri sana tersyiiz ettikr. Sonunda hak geldi ve istemedikleri
ha/de Allah'in emri galip geldi.
49. Onlardan hazilan : "Bana izin ver, beni fitneye dii§r1r-
me!" der. iyice biliniz ki onlar, fitneye dii§mii#erdir bile.
in.karcilarz, cehennem kufatacakt1r.
440 RUHU'L-BEYAN Ciiz:lO

50. Sana bir iyilik ulafsa, onlari iizer, sana bir kotiiliik
ula§sa : "Biz, onceden tedbir aldtk" derler ve sevinerek doniip
giderler.

45. «Senden ancak, Allah•a ve ahiret giiniine inanmayanlar, kalpleri


ku§kuya dii§iip, §iiphe i~inde bocalayanlar» cihaddan geri kalmak iyin
«izin isterler.» 0 zamanki izin istemek, mtinaf1khk i~aretiydi. Demek ki,
kalpleri ku§kuya dti§en ki§iler, miisltimanlann dJ.~rnda olan kimselerdi. Onlar,
gontillerindeki bu ku§kudan ottirti, ~~ktna donmti~ durumdad.J.rlar. <;tinkti bo-
calamak, ~a~klrun adetidir. T1pla sebatin, basiretli adamm adeti oldugu gibi.

46. «Eger>> cihada «~1kmak isteselerdi, ona bir haz1rhk yaparlard1.»


Sava§a katilmayanlar §U bahaneyi ortaya atm1§lard.I : ''Biz sav~a <;1kmay1 isti-
yoruz. Fakat hareket yakla§ttg1 i9in, hazrrllk yapamad1k." i§te ayet, bu iddia-
lan yalanltyor. Eger onlar, Tebiik sava§tna c;1kmak isteselerdi, her ttirlii hazir-
hg1 yapabilirlerdi. Silah, azik, binek ve yolculuk i9in gerekli olan her §eyi bu-
labilirlerdi. «Fakat Allah, onlarm» sava§a 91kmak iyin «davrant§lar1n1 be-
genmedi de ahkoydu. Kendilerine de: 'Oturanlarla beraber» siz de «otu-
run' denildi.» Ytice Allah, onlann oldugu yerde kalmalann1, sava§a y1kma-
malann1 ho§ gormedi. <;tinkil onlar, korkak ve tembel insanlardi. Evlerinde
otunnay1 adet haline getiren; hasta, kor, kadln ve 9ocuklar gibi oturun baka-
ltm evinizde. Bu ifadede, onlan klnama vardlr. Daha oonra Allahti Teala, onla-
n neden ho§ gormediginin s1mn1 gelecek olan §U ayetle ~1.khga kav~turuyor.

47. «Eger sizin i~inizde>> sava§a «~1km1§ olsalard1, size bozgunculuk-


tan ba§ka bir katk1l.ar1 olmazd1.» Onlar, sizin araruza kan§mak suretiyle, si-
zinle birlikte sava§a kattlnu§ olsalard1 , size hi<;bir katk1da bulunmazlardJ. Sa-
dece aran1za, fesat, §er, korkakhk, lirperti, mti'minler aras1nda dedikodu, iki
ki§inin arasnu bozma gibi §eyler sokarlard1. Bu sava§ta mtinaf1klar fazla
idiler. Onlann bozguncu olduklannda §liphe yoktur. Eger bu insanlar da sava-
~a katllsalard1, bir araya toplanlf ve bozgunculuklann1 art1nrlardi.

«Sizin fitneye dii§menizi isteyerek aran1zda kO§U§Urlard1.» Onlar si-


zinle sava§a katilrn1§ olsalard1, btittin gti<;leriyle dti§manhg1 kortikleyip sizi
birbirinize dti§iirtirlerdi. Yahut da, sizi yerrilgiye gottirecek davrani§larda bu-
lunurlard1. Araruz1n avtlmas1n1 ve birliginizin bozulmasm1 isterlerdi. «i~iniz­
de, onlan dinleyenler de vard1r.» Sizin i<;erinizde, konu§tugunuz sozleri
· kar§I tarafa iletecek kimseler de vardtr. Y ahut da, sizin i<;inizde zay1f ki§iler
Ayct: 45-48 TEVBE SURESi/9 441

var, size itaattan aynhr ve mtinaflklara uyarlar. «Allah zalimleri bilir.» 0,


zalimlerin i~ini ve d1§UU ku§atmi§trr. Onlann her §eyini ~ok iyi bilir. Bu ifade,
her iki grubu kapsam1na ahr. Hem evlerinde oturanlan, hem de dinleyenleri.

48. «Onceden (Uhud harbinde) de fitne ~1karmak istediler ve i~leri


sana tersyi.iz ettiler.» Bu mtinaftklar, Tebtik sava§mdan daha once, yani
Uhud'da, senin giicilnti dag1tmak, arkada§larm1 senden uzakla§tlrmak istemi§-
lerdi. Ubey, ti~ ytiz arkada§1yla <;ekip gitmi§ti ve geride peygamberle birlikte
yedi ytiz samimi mti'min kalm1§tI. Mi.inaf1klar1n reisi Ubey b. Selfil ile bera-
ber olan bu grup, Tebtik sava§ma da katilmaktan ~ekinmi§ti. Yine bu mtinaflk
grup, Hendek sava§mda fitne ~Ikarmak istemi§ ve: "Ey M edineliler! Sizin ye-
riniz yok, geri donun!" (Ahzab: 13) diye bagrrmi§lardt. Boylelikle onlar, cral1-
§IP ~abalamak suretiyle, i§leri tersyiiz edip, tuzaklar kurmu§lardi. Senin emir-
lerini tersytiz etmek i~in, gorii§leri reddetmi§lerdi.
«Sonunda hak geldi ve istemedikleri halde Allah'1n emri galip gel-
di.>> Daha sonra, Allahti Teala'dan yard1m ve zafer gelmesiyle, O'nun dini ga-
lip geldi ve dinin §erefi ytikseldi. Onlar bunu istemiyorlard1. Buna ragmen za-
fer ger~ekle§ti.
~u ayetlere bir bak da mtinaftl<lann durumunun nasil a§agtland1g1n1 gar.
Buna kar§I, Rasultillah'1n ve mifminlerin nasil teselli edildigini, muttaki in-
sanlann durumlar1n1n ne olacag1n1 da gar. Her zaman samimi mtisltimanlar
aras1na kar1§ffiI§ miinaflklar vardrr. Fakat, niyeti dogru ve dtirilst olanlar, gos-
teri§\=i, hevas1na uyan ve dine uzak olan gruptan aynlmay1 yeglerler. <;unkti,
kendi ttirtintin ba§kas1yla ili§kilerde bulundugun zaman, din konusunda bir ta-
k1m kar1§1kllk ve aynltldara sebep olur. Daha sonra ise Allahti Teala'nm:
"...Sizi birbirinize du~urmek ir;in aramza fitne sokarlardi." htikmi.i ger\=eklik
kazamr. Bu ifade, soz ta§tyanlan ve soz ta§imay1 kmayan bir ifadedir. Soz ta-
§Imak (nemime), a91klanmas1 istenmeyen bir §eyi a~Iklamak anlamma gelir.
Kabir azabnun tiyte biri, soz ta§nna ytiztindendir.

Rivayet edildigine gore, adam1n biri, Hasan Basrl hazretlerine bir dedi-
kodu getirir ve: "Falanca adam, senin aleyhinde konu§tu" der. Bunun tizerine
Hasan Basri, "ne zaman?" sorusunu sorar. Adam da "buglin" der. "Onu nere-
de gordtin" diye sorunca da "evinde" cevab1n1 ahr. Bunun tizerine Hasan
Basri: "Onun evinde ne i§in vard1?" diye sorar ve : "O ki§i ziyafet vermi§ti''
cevabm1 ahr. Hasan Basri tekrar : "Orada ne yediniz?" diye sorar. Adam da:
"~oyle §byle .. Tam sekiz cre§it yemek yedik" der. Hasan Basri de §tiyle der:
442 RUHU'L -BEYAN Ciiz: 10

''Senin karn1na sekiz 9e§it yemek s1gdi. Fakat bir tek soz s1gmad1. Defol 91k
0
yan1mdan ey gtinahkar adrun! Boylece soz ta§tyanlann soztine inanmamak
ve onlara bugzetmek gerektigi anla§ihyor.
Gontil adamlanndan biri, arkada§laruu ziyarete gitmi§ ve orada kendisi-
ne ba§kas1ndan bir haber nakledilmi§ti. Gontil adanu bu haberi getiren adama
§Oyle dedi: " Ziyarette geciktim diye mi bana li9 tane cinayet getirdin ? Kar-
de§im hakkmda beni ofkelendirdin, gonlilmli bo§ §eylerle me§gul ettin ve
kendini tohmet altmda bITaktln." Alalh insanm yapmas1 gereken §ey, dilini
tutmas1 ve btitiln organlann1 bo§ sozlerden korumas1dir.
49. «Onlardan bazllar1 : 'Bana izin ver, beni fitneye dii~iirme!'
der.» Ey Muhammed! Tebtik sava§ma kat1lmamak i9in, bir takim bahaneler
uydurmak suretiyle senden izin isteyen mtinaftldar : "Bana izin ver, beni fit-
neye di.i§iirme" derler. Buradaki fitnenin anlam1, gtinah ve isyandir. Onlann
izin istemelerinin sebebi, gliya imkanlanmn olmay1§1du. Yine. onlar : "Bizim
imkanlar1m1z yok. Sen bize izin versen de vermesen de, sava§a kattlmad1g1-
miz i<;in gtinaha girmeyiz. c;unkti, bizim maltm1z miilkiimilz, <;oluk ve 9ocu-
gumuz arkada peri§an olur. Esas fitneye o zaman dti§eriz" derler.

«iyice biliniz ki onlar, fitneye dii~mii~lerdir bile.» Onlar bu istekleriy-


le, sava§tan geri kalmalar1yla ve peygamberin soziinti dinlememeleriyle, zaten
fitnenin tam ic;inde bulunuyorlar. Onlar sava§tan <;ekinmekle milnaftkhklarm1
ortaya koymu§lar ve fitnede olduklan a<;1k9a meydana 91km1§tlf.
«inkarcdan, cehennem ku~atacaktJr.» K1yamet gtintinde cehennem;
milnaftklan, inkarctlan ve digerlerini 9epe9evre ku§atacaktu. <;unkil onlar da,
inkarm ve isyarnn btittin sebeplerini kendilerinde bulunduruyorlar. Bu -ayet,
mtinaf1klardan Ced b. Kays hakk1nda nazil olmu§tur. Hz. Peygamber (s.a.v.)
bu adam1 cihada te§vik etmek i<;in: "Ey Ced b. Kays! Rumlarla sava§a kat1-
hp, onlarm lazlarm1 cariye edinmek istemez misin?" diye sorar. 0 da : "Beni
brrak da evde oturay1m. Rum kad1nlar1ndan bahsederek beni fitneye sokma.
Bilirsiniz ben kadmlara dil§kiin birisiyim. Sava§1 kazanusak, cariyelerin pay-
la§trr1lmasma kadar sabredemem ve Rum lazlar1yla ili§kide bulunarak fitneye
ve gtinaha dti§mekten korkarrm" demi§ti. Hz. Peygamber bu sozleri duyunca,
ondan vazge9mi§ti.

Sava§a katilmamak, insan1n cimriliginden olup, <;irkin ozelliklerin en


ba§mda gelir. ibrahim b. Edhem : "Cimrilikten sakm1n" der."Cimrilik nedir?"
diye soranlara da §U cevab1 verir: "Dtinya ehline gore cimrilik; ki§inin, mabna
Ayet: 49- 50 TEVBE S 0RESi/9 443

dti§ktin olmas1, onu kimseye vermek istememesidir. Ahiret ehline gore cimri-
lik ise; ki§inin, kendisini Allah'a vermekte cimri davranmas1dlf. Halbuk.i, ki§i
kendini Allah'a verse, Allah da onun gonltine hidayet, takva, vakar, gtivence,
tisttin ilim ve tam akd verir."

Anlatild1gna gore, Ebi Ciiheym b. Huzeyfe §6yle der : "Tebtik sava§m-


da, oltiler arasmda amcam1 anyordum. Y animda birazcl.k su vardi. Kendisini
olilm arunda yakalayabildigim amcama yakla§1p yi.iztinti sildim ve "su vere-
yim mi ?" diye sordum. Ba§tyla "evet" dercesine i§aret verdigi srrada bir ses
duyuldu. "Ah yan1yorum su!" diyordu. Amcam ba§iyla i§aret ederek, suyu
ona gotilrmemi istedi. Su isteyen bu adam, Hi§am b. A s'ti. "Su vereyim mi?"
diye sordum ve "evet" cevabm1 ald1m. Tam yanma yakla§tig1m suada tekrar
yanl.k bir ses duydum: "Ah yan1yorum su!" diyordu. Bana, bu ikinci sese ko§-
marru i§aret etti. Ko§tUm, fakat ne yazl.k ki §ehit olmu§tU. Suyu Hi§am'a yeti§-
tireyim derken, o da §ehit olmu§tU. Amcama yeti§tirmeye c;ah§ttm. Pak.at o da
§ehit dti§mi.i§til." Bu olay "Halisatu'l-Hakaik " isimli eserde nakledilmi§tir.

50. «Sana bir iyilik ula§sa,» bu iyilik «onlar1 iizer.» Bedir sava§tnda
elde ettiginiz zafer ve ganimetler gibi, diger sava§larda da buna benzer ba§arl
ve ganimetler elde ettiginiz zaman, mtinaftklar, a§m haset ve dti§manhklar1n-
dan dolay1 c;ok lazarlar. «Sana bir kotiiliik ula§sa : 'Biz, onceden tedbir al-
d1k' derler ve sevinerek doniip giderler.» Uhut sava§1ndaki yaralanma,
olilm, yenilgi ve zorluklar gibi bir §eyle kar§Ila§tlgnnz zaman ise : "Bu i§ler
ba§1m1za gelmesin diye, onceden tedbir almt§tlk" derler ve sevin<; i9erisinde
toplantt yerini terkedip giderler. Bunlarm sevinmeleri, mtisliimanlardan ayn
kahp evde oturmalar1 ve sava§a kattlmamalar1du. Bu ayetin muhatab1
mii'minlerdir. Nitekim, gelecek olan ayette bu durum daha iyi anla§Ilacaktir.
444 ROHU'L-BEYAN Cuz:lO
Ayet: 51 TEVBE SURESi /9 445

51. De ki: "Allah bizim ifin ne yazmi§sa, bize ancak o ula-


§"· 0 bizim dostumuzdur, mu'minler yalniz Allah 'a giivensin-
ler."
52. De ki : " Bize sadece iki iyilikten birini mi bekliyorsu-
nuz? Biz ise, Allah 'm kendi katindan veya bizi.m ellerimizle si-
ze bir azap dokundurmasinz bekliyoruz. Beldeyin, biz de sizin-
le beraber beklemekteyiz."
53. De ki : "Goniillu ya da gonulsiiz olarak harcayin. Siz-
den asla kabul edilmeyecektir. <;iinkii siz, yoldan fzkan bir
topluluk oldunuz. "
54. Onlarin harcamalarinzn kabul edilmesini engelleyen;
Allah ve Rasuliinii inkar etmeleri, namaza ancak "ii§enerek
gelmeleri ve istemeyerek harcamalanndan ba§ka §ey degildir.
55. Onlarm ne mallari, ne de fOCuklari seni imrendirme-
sin! Allah bunlarla, diinya hayatinda onlara f!-Zllp etmeyi ve
canlarmzn da inkarci olarak f 1kmasini ister.
56. Sizden olduklarina, Allah'a yemin ediyorlar. Oy$.a, on-
lar sizden degillerdir. F akat onlar, korkak bir topluluktur.
57. Eger s1ginacak bir yer, yahut magaralar ya da girecek
bir yer bulsalardz, hemen oraya dogru yonelip ko§arlardi.
58. Onlann bazilari da, sadakalar hakkmda sana dil uzatir-
lar. Eger onlardan kendilerine verilse, ho§lanirlar. Onlardan
kendilerine verilmezse, 0 zaman da ofkelenirler.
59. Onlar; Allah'in ve Rasulii'niin kendilerine verdigine
razz olup : "Allah hize yeter. Yakinda, Allah da bize bol liit-
fundan verecek, Rasulii. de. Biz sadece Allah 'i istiyenleriz" de-
selerdi ( onlar ifin fOk daha iyi olurdu.)

51. «De ki : 'Allah bizim i~in ne yazm1~sa, bize ancak o ula§ir. 0 bi-
zim dostumuzdur, mii'minler yaln1z Allah'a giivensinler.'» Burada, onla-
nn inan~lannm bati.l oldugu a9tklanmaktachr. Allahti Team, Levh-i Mahfuz'da
bizim i~in ne yazm1§S~ hayir ve §er olarak, mutluluk ve zorluk olarak bize
ancak o ula§rr. Sizin uygun gormenizin veya gormemenizin hi9bir onemi yok-
tur. Bizim dostumuz ancak Allah'tu. Bize 0 yard1m eder ve i§lerinuzi dtizen-
ler. Mii'minler sadece bir tek olan Allah'a gtivenip, O'na dayansmlar.
"Tevekkul", i§leri Allah'a havale edip, O'nu vekil etmektir. Kulun yap-
446 RUHU'L-BEYAN Cuz:lO

mas1 gereken §ey, Mevla'sma tevekktil edip, O'nun nzas.1111 dilemek, O'nun
takdiri olmadan, kulun ba§tna iyi veya kotii hi9bir §eyin gelemiyecegine inan-
n1aktir. Hadiste §Oyle buyurulur : "Bir kul, ba§lna gelecek bir §ey varsa mut-
laka kendisine isabet edecegini, ba§ina gelmeyecek bir §eyin de kendisine
isabet etmiyecegini bilmedikfe imanm hakikatine ula§amaz." <t8>
52. Miinaflklara de ki : «De ki : 'Bize sadece iki iyilikten» bizim hak-
k1nuzda iki tane gtizel sonu~tan «birini mi bekliyorsunuz?» Ki o iki gtizel
sonucun her ikisi de m'ti'minler ic;in 9ok gilzel §eylerdir. Bunlardan biri §ehit-
lik, digeri ise, zaferdir. Sizler, bizim gtizel bir sonuca ula§acag1m1za sevin-
mezsiniz. Siz nerede, uyanlk olup saglam i§ yapmak nerede? Hadiste : "Alla-
hu Teala, kendi yolunda, kendisine ve peygamberine inanmi§ olarak fikan ki-
§ileri cennetine koyacagznz, veya evlerine geri donduriirse sevab ve ganimet
alarak doneceklerini garanti etmi§tir. "09> buyurulur.
«Biz ise, Allah'1n kendi kabndan veya bizim ellerimizle size bir
azap dokundurmas1n1 bekliyoruz.» Bizier de size, iki kotii sonu~tan birinin
gelmesini bekliyoruz. Ge~mi§ milletlerin ba§1na gelen, deprem, korkun~ gii-
riiltti veya yerin dibine ge~irilmesi gibi bir musibetin size de gelmesini bekli-
yoruz. Bunlar, Allah'tan gelecek olan beHidir. Bizden gelecek olan beta ise,
inkar ettiginizden dolay1 oldilrtilmenizdir. «Bekleyin, biz de sizinle beraber
beklemekteyiz.'» i§ boyle olunca, bekleyin bak.allm, bizim sonumuz ne ola-
cak. Bizier de sizin sonunuzun ne olacag1n1 beklemekteyiz. Bizi sevindirecek
olan bir §eyden ba§kas1n1 goremiyeceksiniz. Bizier de, sizi tizecek olandan
ba§ka bir §ey goremeyecegiz. Hadiste : "Mu'minin durumu, ba§aga benzer.
Ona ruzgar dokununca bazan egilir, bazan da ayaga kalkar. inkarcmzn du-
ru.m u ise, ram agac1na benzer. Bir kere sarszlinca, daha da dogrulamaz"< 20>
buyurulur.
Yi.ice Allah, miinaflklan doneklikle lanamaktadtr. Hadiste §Oyle buyuru-
lur : "Ki§inin kalbi dosdogru olmadan, imam da dosdogru olmaz. Dili dos-

18- Tirmizl Kader kitabmda: "Bir kul, kadere, hayir ve ~errin Allah'tan olduguna inamncaya
ve kendisine isahet edecek o/an ~eyin ... bilmedik~e iman etmi~ sayilmaz." tafz1 ile rivayet
etmi§tir. Bkz. Camiu'l-Usii.I, 10/103. Ebfi DavOd ve Tirmiz! de Ubade b. Samit'ten rivayel
etmi§lerdir. Ubade b. Sami t Oltim anmda ogluna: "Ey ogulcugum! Sen... bilmedik9e ima-
nm hakikatini tadamazsm" demi§tir. Bkz. Camiu'l-UsiU, 10/106.
19- Buharl, Muslim ve Nesairivayetetmi§tir. Bkz. Camiu'l-UsUI, 9/476.
20- Buhari ve Mtislim "Miiminin benzeri ekin gibidir ... " laf1 ile rivayet etmi§tir. Bkz. Camiu'l-
Usul, 1/272..
Ayet: 52-54 TEVBE S0RESi/9 447

dogru olmadan da , kalbi dosdogru olmaz." C!t> Bir ba§ka hadiste de : "insan-
larzn en §erlilerinden birisi de, iki yiizlii olan ve birisine hir yuzle, digerine
de ba~ka bir yiizle gorunendir" (2'.!lbuyurulur.

53. «De ki :» Mallann1z1 «'goniillii ya da gonillsiiz olarak harcay1n..»


Ey mtinaf1klar! Mallann1z1, gonltintiztin istegiyle, ya da oliimden korktugu-
nuzdan dolay1 istemiyerek harcaym bakahm! «Sizden asla kabul edilmeye·
cektir. <;iinkii siz, yoldan ~tkan bir topluluk oldunuz.'» Bu ifadelerden ka-
s1t, Allahti Teala'mn, onlann harcamas1n1 kabul etmeyecegi ve onlara sevap
vermeyecegidir. <;unkti onlar, inkarc1 bir topluluk olmu§lardlf. Buradaki fas1k
"yoldan ~1kan", kafir anlammdadlf.

54. «Onlarin harcamalar1n1n kabul edilmesini engelleyen; Allah ve


Rasuliinii inkar etmeleri, namaza ancak il§enerek gelmeleri ve istemeye-
rek harcamalarindan ba§ka §ey degildir .» Onlarm harcamalannm kabul
edilmemesinin sebebi, inkarlanndan ba§ka bir §ey degildir. Namazlanna da
hi~bir zaman tam olarak gelmezler. Daima agudan ahrlar, tembel davran1rlar.
Buradaki yerilme, tembellige iten inkardan kaynaklan1yor. <;unkti inkar, tem-
bellige sevkeder. iman ise, aktivite kazand1nr.
ibadetleri yerine getirmedelci istek ve gayret, onlar1n yap1lmasmdan do-
lay1 sevap almacag1 yapmamaktan dolay1 azaptan korkulmas1ndan kaynaklan-
maktadu. Mti'min, Peygamberin Allah'tan getirdiklerine bu anlayt§ ile inanrr
ve onlar1 kendi ic;erisine dal budak salm1§ bir hale getirir. Mtinaf1k ise, bu §e-
kilde inanmaz ve ahiret ic;in de ne bir sevap timidi, ne de bir ceza korkusu
yoktur. Onun ic;indir ki, namazda ag1r ve tembel davranu, Allah yolundaki
harcamay1 da gontilstiz olarak yapar. <;unkti o, namaz kilmak sfiretiyle
bedenin bo§una yorulduguna, mabn da bo§una harcand1g1na inanrr. Burada,
tembellik yerilmi§tir. Tembellige devarn eden kimsenin emeli bo§a c;ikar.
Harizmi §OYle der:

Hifbir zaman tembelle dostluk kurma!


Nice salih ki§ileri, ba§kasmmfenaltgi bozmu~tur.
Ahmakhg1n kaba ki§iye sirayeti fabuk olur.
Kille konan koz ise hemen soner.

21- Ahmed b. Hanbel Miisned, 31198.


22- Tinniz1 rivayet edip, "hasen ve sahihtir" demi§tir.
448 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 10

55. «Onlarin» yani miinaf1klann biriktirn1i~ oldugu «ne mallari, ne de


~ocuklari seni imrendirmesin! Allah bunlarla, dunya hayabnda onlara
azap etmeyi ve canlar1n1n da inkarc1 olarak ~tkmas1n1 ister.» <;unkti bu
mal ve <;ocuklar, onlann azap 9ekmesine sebeptir. 0 mallan biriktirirken, bir-
9ok s1k111ti 9ekip yorulmu§lardu. <;ocuklar da, bak1m ve egitimlerinin verdigi
zorluklardan dolay1 , mtinaf1klar iyin diinyada da azap vericidirler. Yeme, i<;-
me, giyim ve barmma gibi btittin konularda, ytiktiirler. Alda §Oyle bir soru ge-
lebilir : <;ocuklar ve mallar, mtinaftklar ic;in oldugu kadar, mti'minler ii;in de
bir sik1ntid1r. Oyleyse, neden ozellikle mtinaflklardan bahsedilmi§tir? Bu so-
ruya §Oyle cevap verebiliriz : Mti'min, inand1g1 i<;in durumu en hafif olandu.
Mii'minin arzusu, ahiret sevab1n1 elde etmektir. Bunun i<;in zorluklara katla-
nrr, 9ocuklar1rn egitirken de birtak1m zorluklara katlanmas1 ve onlarm aynhk-
larmdan dolay1hasret9ekmesi mil'mine nisbetle sanki azap degildir.

Miinaftldar, neticesine bakmadan, zevklerle me§gul olurlar ve inkarc1


olarak oliirler. Bu durum, kendilerine bir nimet degil, ktilfet olacaktrr.

Biliniz ki, kullukta mevcut olan itaat ti<; <;e§ittir. Malla itaat, bedenle ita-
at ve kalple itaat. Malla olan itaat, o mah Allah yolunda harcamaktrr. Hadiste
§Oyle buyurulur : "Miracda bir at getirildi. Ayag1m goziim~n gordii.gu yere
kadar atiyordu. Cebrail de onunla beraber yii.ruyordu. Bir topluluga ugra-
dik. Aym gunde ekiyorlar ve o gun bi~iyorlardt. Her bi~tiklerinde, eski haline
donuyordu. "Bunlar kimdir Ey Cebrail ?" diye soruldugunda: "Bunlar Allah
yolunda sava§an mucahitlerdir. On/arm sevaplar1, yediyuz katma kadar arti-
nlzr. Allah yolunda her ne harcarsamz, yerine yenisi gelir" dedi. (23> Bedenle
olan itaata gelince, o da emir ve yasaklar1, stinnetleri, giizel ve ho~ olan adet-
leri yerine getirmektir. Kalp ile olan itaat ise; iman, sadakat ve niyetteki
ihlastrr.

56. «Sizden olduklarina Allah'a yemin ediyorlar. Oysa, onlar sizden


degillerdir. Fakat onlar, korkak bir topluluktur.» Mtinaftldar, yalan yere
yemin ederek, siz miisltimanlardan olduklann1 soylerler. Halbuki onlann
kalbleri, dillerinin soyledigini inkar etmektedir. Onlar, mii§riklere yapt1klar1-
niz1 kendilerine de yapman1zdan korkmaktad1rlar. Bunun i9indir ki, takiyye
yapmak (iki yuzlti davrann1ak) suretiylc, mUslilman olmad1klar1 halde, size
miisliimanlar olarak gortinmektedirler.

23- Bu, miracla ilgili uzunca bir hadisin bir boli.imudur.


Ayet: 55-58 TEVBE S ORESi/9 449

57. «Eger s1g1nacak bir yer, yahut magaralar, ya da girecek bir yer
bulsalard1, hemcn oraya dogru yonelip ko§arlard1.» S1g1nacaklan, dag ba-
§1, ada, kale ve buna benzer bir yer bulabilseler, yahut da magara veya dag
eteklerinde bir yer temin edebilseler veya tiinel kaz1p yer alt1nda gizlenerek
kendilerini sakbyacaklan yer bulabilseler sizinle bir arada bulunmamak i<tin
bu zikredilen §eylerden birine ko§arlar, kendilerini hi9bir §ey bundan geri ~e­
viremezdi. Yani, bu miinaf1klar, her ne kadar sizden olduklan konusunda ye-
min etmi§ olsalar da, bu yeminleri yalandrr. <;unkti bunlann memleketlerin-
den ~ikmalann1n mtimktin olmamas1 sebebiyle, oldilriilmekten korktuklar1
i9in yemin etmi§lerdir. Eger onlar, yurtlann1 ve mallann1 buaktp ka\:abilecek
olsalard1, yer altmdaki ttinellere, veya kalelere, ya da daglara ve magaralara
ka9abilselerdi, sizin ytiztintizti gormemek ve sizinle bir daha kar§tla§mamak
i9in mutlaka oralara ka<;1p gizlenirlerdi. Ayette, onlann 9ok azg1n ve dii§man-
ltkta a§tn olduklar1 belirtilmekte ve mUnafiklann, sami:mi miisHimanla dost-
luk kurmalannm zor oldugu a9tklanmaktadu. <;iinkii her cins, kendi cinsiyle
uyum saglar, z1dd1yla uyum saghyamaz.

Denir ki: "En zor hapis, zit ki§ilerle bir arada ya§amakttr." Esmai §Oyle
der : "Nahiv bilgini Halil'in huzuruna 9ikttm. Kii9tik bir hasu tizerinde otur-
mu§tu. Bana oturmam1 i§aret etti. 'Seni s1km1~ olm1yay1m' dedim. ' Yapma
can1m. iki zit kimse, btittin dtinyaya s1gmaz. Birbirini sevenler ise, bir karI§
yere dahi s1garlar' diye cevap verdi." ~air der ki:

Du~manla olunca, yeryuzu dar olur.


Dostla olunca da igne deligi meydan olur.
58. «Onlann» yani miinaftklardan «bazllan da, sadakalar hakk1nda>>
yani zekatin dag1tdmas1 konusunda seni ay1plarlar ve «Sana dil uzatirlar.»
Bu ayet, miinafiklardan olan Eb! Cevvaz hakk1nda nazil olmu§tur. Bu adam :
"Arkada§m1z Muhammed'i gormtiyor musunuz? Zekatt koyun <;obanlarma da-
g1tiyor ve hak<;a davrand1gm1 iddia ediyor" demi§ti.

«Eger onlardan kendilerine» pay «verilse,» bundan «ho~lan1rlar.


Onlardan kendilerine» bir pay «verilmezse, o zaman da ofl<elenirler .»
Kendilerine, istedikleri kadar zekat verince, buna sevinirler ve gtizel kar§tlar-
lar. istediklerinden az zekat aldtl<lannda ise, ans1z1n ofkeleniverirler. <;iinkil
bunlar, tamamen dlinya menfaatine gonill veren kimselerdir. Dilnya menfaati-
ne kar~1 a~ gozliidtirler.
450 RUH U' L-BEYAN COz:IO

59. «Onlar; Allah'1n ve RasO.lii'ntin kendilerine verdigine raz1 olup :


'Allah bize yeter. Yaktnda, Allah da bize bol liitfundan verecek, Rasul ii
de. Biz sadece Allah'1 istiyenleriz' deselerdi (onlar i~in ~ok daha iyi olur-
du.)» Ayette Allah'1n anilm1§ oln1as1, Hz. Peygamber'in yapm1~ oldugu bu
zekat taksiminin O'nun emriyle yap1lm1§ olduguna dikkat <;ektnek ve O'nu ta-
zim i~indir. Allah Rasulil'niln, kendilerine vermi§ oldugu zekattan -az veya
9ok- gontil nzas1yla ho§nut kalsalar, bunun kendilerine yettigine inansalar,
kendilerine verilenin de Allah'm bir ltituf ve ihsan1 oldugunu kabul etseler,
daha sonraki zamanlarda daha <;ok zekata kavu§abileceklerini dti§tinselerdi,
kendileri i~in 9ok daha iyi olacakti. Allahti Teala da onlara, bir9ok ikramlarda
bulunacakti.

Kader hak oldugu i~in, ofkenin ahmakhk oldugu soylenmi§tir. Sa'd b .


Eb! Vakkas, goztinti kaybettikten sonra Mekke'ye geldiginde kendisine :
"Sen, duas1 kabul edilen bir zats1n. Goztiniin tekrar verilmesi i\:in neden dua
etmiyorsun?" dediklerinde §U cevab1 verir: "Allah'1n takdiri, benim i9in goz-
den daha sevimlidir."
11
Bilge ki§ilerden birine : " Dogan bebegin elleri neden yumuk haldedir?
diye sorduklannda, §iir olarak §U cevab1 ahrlar :

Dogum esnasmda ellerin yumuk ha/de olmasi,


Onun ya§amaya o/an istegine delildir.
Olurken ellerinin ar;ik olmasl da:
'Bakimz! Eli ho§ olarak dunyadan ayrzld1m' demek isteyi§indendir.

~oyle bir hikaye anlat1hr : Kefen soyuculardan biri, Eba Yezid el-
Bistami'nin huzurunda tevbe eder. Bistaml bu adama durumunu sorar ve §U
cevab1 ahr: "On tane mezar a~tlm. iki tanesi d1§1nda, hi<;birinin ytizilnUn k1b-
leye dontik olmad1g1n1 gordtim." Bunun tizerine Bistfuni : "Onlann a~gozlti
olmalar1 ytizlerinin k1bleden ~evrilmesine sebep ohnu§tur. Ki§inin yapmas1
gereken §ey, Allah'a tevekktil etmesi ve soztinde durmas1d1r. c;unkii Allah,
kuluna yeter. Allah'1 bulabilirse, Allah'1n d1§1ndakilerden kurtulur. Allah'1
kaybetmek ise, O'nun d1~1ndakilerle i~i9e olmaktan kaynaklanu. Allah'1 bul-
n1ak da, O'nun d1§1ndakilerden soyutlanmakla mtimkiindtir."
Ayct: 59-60 TEVBE SURESi/9 45 1

60. Zekatlar, Allah 'tan bir fan olarak; ancak yoksullara,


dii§kiinlere, zekati toplayan memurlara, lullpleri islli.m'a isin·
dirilacak olanlara, kolelere, borflulara, Allah yolunda cihad
eden/ere ve yolcuya mahsustur. Allah alimdir, hakimdir.
61. Onlardan bazilan, peygambere eziyet ederler ve : " 0
(sadece dinleyen) bir kulaktir" derler. De ki: "0 sizin ifin bir
hayir kulag1d1r. <;unku o, Allah'a inanir, mu'minleri tasdik
eder. Sizin iman edenlerinize de bir rahmettir o." Allah 'in
peygamberine eziyet edenlere, acikll bir azap vardir.

60. «Zekatlar, Allah'tan bir farz olarak; ancak ...» Nakit veya mal,
blittin zekat cinslerine "sadaka" ad1 verildigi i~in ayette bu kelim.e kullruul-
m1§t1r. Bunlara "sadaka" denilmesinin sebebi; verilmesinin kulluktaki sami-
miyete delil oh1~undand1r. Burada zekat verilecek sekiz grup insan saytlmak-
tadu. B unlann d1§1nda kalan mtinaflklara verilmez. «Yoksullara, dii~kiinle­
re ...» Yoksul (fakir); nisap miktanna eri~emiyecek kadar mah olana, dli§ktin
(miskin) ise, hiybir §eyi ohnayana denir. EbQ Hanife'nin gorti§ti budur. Bunun
452 RUHU'L-BEYAN C-uz: IO

z1dd1 da soylenmi§tir. «Zekah toplayan memurlara,» zekati toplamakJa go-


revlendirilmi§ olan memurlara, ister yoksul olsunlar, isterse zengin, toplam1§
olduklan zekattan, yaptlklan i§e gore zekat verilir. Toplam1§ olduklan mal
kaybolursa, onlara da bir §ey verilmez. Eger bir kimse zekat memuruna degil
de, mahn1 bizzat devlete teslim etmi§ olursa, memura bu maldan da. hak veril-
mez. «Kalpleri Islam'a 1s1nd1nlacak olanlara•.. » Bunlar, Araplar iyinde
gti~leri ve taraftarlan olan birtak.Im gruplardlf. islam'a gelmeleri, te§vik edil-
meleri ya da, miisliimanlara verecekleri kottiliiklerin engellenmesi iyin kendi-
lerine zekat verilir. «Kolelere,>> kolelikten kurtulmalanna yard1mc1 olmak
ic;in, bunlara da zekat verilir. Boylece, hilrriyetine kavu§mak iizere efendisiyle
anla§ma yapml§ olan kolenin hiirriyete kavu§masma yard1m edilmi§ olur.
«Bor~lulara ...» Kendilerine me§ru bir i§ yapmak iyin borc;lanan .kimselere de
zekat verilir. Bu durum, borc;lunun borcundan fazla mah olmamas1 halindedir.
Borc;lular iki k1s1mdlf: Birincisi, kendisi ic;in me§ru olan bir i§i yapan ve
bu yiizden borc;lanan kimsedir. Eger bu adamm, borcunu odeyecek varhg1
yoksa, kendisine zekat verilir. Borcunu odeyecek varhg1 varsa, zekat verile-
mez. ikincisi : Hayirh bir i§ yapmak ya da darg1n iki ki§inin aras1n1 bulmak
iyin bon;lanan kimseye, bu ki§i zengin de olsa, borcunu odeyecek kadar zekat
verilir. Me§ru olmayan bir i§ yaparak bor\:lanan kimseye zekat verilmez. Mii-
cahid bu konuda §5yle der : "Bor\:lu; evi yanan, malm1 sel gottiren ya da ~o­
11
luk c;ocugunun ge\:imi iyin borylanan kimsedir.
«Allah yolunda cihad edenlere,» isiam ordusuna katilmak isteyip de
11
yoksul olduklanndan dolay1 katilam1yan sava§ctlara da zekat verilir. Allah
yolunda olman1n ~e§itli anlamlan bulunmasma ragmen, buradaki anlam1 sa-
11

va§c1lardir. «Ve yolcuya mahsustur.» Uzun bir yolculuga 91k1p, mahndan


. uzak ve muhta9 durumda kalanlara da zekat verilir. Btitlin bunlara zekat veril-
mesini Allahii Teala farz kilmi§tlr.
«Allah alimdir,» insanlarm durumlann1 ve onlar1n ihtiyac;lann1 en iyi
bilendir. «Hakimdir,» yapm1§ oldugu her §eyi, hikmeti geregi yapar. Bu hak-
lan sahiplerine verrnek de, Allah'1n hikmetle yapmI§ oldugu bir payla§tlfmadrr.

Kalpleri isiam'a 1smd1nlacak olanlar grubu, sahabenin icma1 ile salat ol-
mu§tur. <;unkti bu prensip, milsliimanlar1n 9ogunlugunu saglamak i9indi. Al-
lah istam'1 kuvvetlendirip, dinini yticeltince, artik bu prensibe ihtiya~ kalma-
11
di. Bu konuda Hz. Omer (r.a.) de §Oyle demi§tir : islam, ril§vet vermiyecek
kadar giiyltidtir. Miisliimanhktan dolay1, rii§vetsiz olarak bir §ey elde edilirse,
Ayet: 61 TEVBE SURESi/9 453

ona diyecek yok. Aksi halde, aram1za kth~ girer."

Ayette geri kalan yedi grup kimseye zekat verilir. Bir mti'min, bu yedi
grubun her birine zekatin1 verebilir. Onlardan birine verse, bu da ge<;erlidir.
Ayete ba§larken, yoksullar kelimesinin ba§mda kullantlan "lam" harf-i cerri,
zekatin sadece bu sekiz gruba verilecegini, bu gruplann dt§mdakilere verile-
miyecegini belirtir. T1pk1 "Hilafet Abbasi'lerindir" ifadesinde oldugu gibi.
Bunun anlam1 bunlann di§1ndakilere halifelik verilemez, demek.tir. Zekat da
bu yedi grup aras1nda e§it bir §ekilde taksim edilir, demek degildir. Bu lam,
temlik lam'1 degil, ihtisas lam'1dlf. <;unkii, belirsize temlikte bulunma imkan1
yoktur.

Ayette ge~en ifade, mi.i'min-kafir ayrrmamI§ ise de, hadis-i §erifler, bu


gruplann milsliiman olmalar1nm geregini belirtmi§ ayetteki bu umfimu, tahsis
etmi§tir. Bilgili fakire zekat vermek, cahil fakire vermekten daha faziletlidir.
Nafile olarak verilen sadaka, saytlan gruplara verilecegi gibi, diger mtisltiman
ve zimmilere de verilebilir. Cami ve koprti yap1m1 i\:in, oltilerin kefen masrafl
i~in ve bor\:lanrun odenmesi i~in de verilebilir. <;unkii, nafile olarak (farz1n
d1§mda) verilen sadakalarda, temlik §artI yoktur.

61. «Onlardan bazdar1, peygambere eziyet ederler ve : '0 (sadece


dinleyen) bir kulaktlr' derler.» Mi.inaftldarm baztlan, bir insana eziyet ve-
recek olan §eyleri soylemek suretiyle, peygamberi iizerler. Onlara : " Bunlan
yapmaym. Soylediklerinizin ona ula§mas1ndan ve skandal 9tkmas1ndan kor-
kuyoruz" denildigi zaman: "O kulaktrr. Soylenen her §eyi duyar. T1pk1 i§iten
bir kulak gibidir o" derlerdi. Onlarm boyle. soylemeleri, Hz. Peygamber'in
zekas1n1 tasdik i9in degil, kalbinin temiz oldugunu, gfiya duydugu her §eye
kanabilecegini anlatmak i9indir. Hz. Peygamber, mlinaf1klar1n yaptiklari ko-
ttiliiklere kotii kar§thk vermez, onlan iyi bir §ekilde kar§tlar. Bunlar da samr-
lard1 ki, Hz. Peygamberin akh pek ermez ve bu i§lerden pek anlamaz.

«De ki : '0 sizin i~in bir hay1r kulag1d1r.» Evet. 0 kulakhr. 'F akat 9ok
hayirh bir kulaktir. Mazereti duyup da kabul eden, kabul etmeyenden daha
hay1rhd1r. <;unkti bu huy, comertlikten ve iyi ahlfilctan kaynaklanmaktadrr.
Allahti Teala burada, mlinaf1klartn peygamber hakk1nda soylediklerini dogru-
ladi. Ancak mtinaf1klar bu sozlerini, peygamberi yermek ic;in soylemi§lerdi.
Allahti Team ise, peygamberini ovmek ve sena etmek i9in soylemektedir.
«~iinkii o, Allah'a inan1r ...» 0 peygamber Allah'a inanu, O'nun katindan
gelen her §eyi duyar ve kabul eder. «Mii'minleri tasdik eder.» Mti'minlerin
454 RUHU'L-BEYAN · Cuz:lO

sozlerini kabul eder ve onlann getirdikleri haberleri dogrular. <;tinkti, onlann


samimi ve dogru olduklann1 bilir. ~tiphesiz ihlash mli'minlerin, verdikleri ha-
berler dogru olur. Onlan dinleyen ve kabul eden, mutlaka hayirh bir kulakttr.

«Sizin iman edenlerinize de bir rahmettir o.' » 0 peygamber, mi.ina-


ftk. olduklan halde, inanmI§ gortinttisi.i vermeye ~ah§anlar i~in
de bir rahrnet-
tir. Onlara olan ac1rna duygusu ve merhametinden dolay1, soylediklerini kabul
eder. Onlann gizli kapah i§lerini ortaya doktip de§ifre etmez.

«Allah'1n peygamberine» soz ve hareketleriyle «eziyet ede~lere, ac1k-


h bir azap vard1r.» Anla§1ld1 ki Hz. Peygamber, onlar i~m de iyi bir rahmet-
tir. Peygamberin onlara olan iyiligine, onlar kottiliikle kar~1hk verdiler. Bu-
nun i~in de, azaba ugrarnay1 hak ettiler.
Ayet: 61 -62 TEVBE S ORES i / 9 455

62. Miinafiklar, sizi memnun etmek ifin Allah adina size


yemin ederler. Eger iman etmi§ iseler, Allah 'i ve peygamberi
memnun etmeleri daha uygundur.
63. Allah'a ve Rasulune karp gelen ifin, ifinde ebedi ola-
rak kalacagi cehennem atefinin var oldugunu bilmezler mi?
Biiyiik rezillik budur i§te.
64. M iinafiklar, kalplerinde olanlari kendilerine bildirecek
bir surenin onlara indirilmesinden fekiniyorlar. De ki : " Siz
alay edin bakalim! Allah, fekindiklerinizi ortaya f ikaracak-
tir.,,

65. Eger onlara sorarsan :"Biz ta/a dalmi§ oynuyorduk"


derler. De ki: "Allah'la, ayetleriyle ve peygamberiyle mi alay
ediyordunuz?" ·
66. Oziir dilemeyin artik. iman ettikten sonra inklir ettiniz.
Sizden bir grubu (tevbe ettikleri ifin) affetsek bile, bir gruba
SUflarmda 1srar etmelerinden dolayi at.ap edecegiz.

62. Mtinaftklar, peygamber hakk.1nda ileri geri konu§urlar, daha sonra


mti'minlere gelip oztir dilerlerdi. iman ettiklerini soyler, oztirlerinin kabuliinti
isterler ve kendilerini ho§ kar§damalann1 beklerlerdi. Bunun ilzerine de Alla-
hu Teala ~u ayetini indirmi~tir:

«Miinaf1klar, sizi memnun etmek i~in Allah ad1na size yemin eder-
ler .» Ey mtisltimanlar! Mlinafiklann size soyledikleri ve size ilettikleri §eyler,
sizi memnun etmek is:indir. Size ho~ goriinmek i~in boyle yapmaktadirlar.

«Eger» onlar ger9ekten «iman etini§ iseler,» sizleri degil, «Allah'• ve


peygamberi memnun ehneleri daha uygundur.» Bu da, imanlannda sami-
111i olmay1 ve an1e.llerinde devam1 gerektirir.
456 RUHU 'L-BEYAN Guz: IO

Allah'1 ve peygamberi memnun etmek ic;in, tevbe etmek, ileri geri soz-
lerden vazgec;mek ve kotti §eylerle ugra§may1 birakmak gerekir. "En
yurduhu" (memnun etmeleri) ifadesinde bulunan "hu" zamiri Allah isminin
yerini tutar. Fakat burada ytice Allah ve O'nun Rasfilti beraberce kasdedilmi§,
yani birinin soylenmesiyle, digeri de ifade edilmi§tir. Haddad! §byle der: "Bir
tek k.inayede hem Allah'1n, hem de peygamberin isminin anilmas1 uygun go-
rtilmedigi i<;in ooyle soylenmi§, ''hiima" denilmemi§tir.

Rivayet edildigine gore, adam1n biri, Hz. Peygamber'in yanmda: "Kim


Allah'a ve Rasfiliine itaat ederse, dogru yolu bulur. Kim de o ikisine isyan
ederse, sap1khga dii§er" demi§tir. Bunun tizerine Hz. Peygamber: "Senne ko-
tu konu§maczsm! 'Kim Allah'a ve Rasuliine isyan ederse' §eklinde konu§san
ya" der. <24> Ebkaru'l-Efkar adh eserde §6yle denmektedir : "Bu ifadeyle, ko-
nu§madaki s1nir belirtilmi§tir. Allah'm ad1yla, bir ba§kaslillil ad1, iki kinaye
harfmin altlnda birle§tirilemez. Oyle olursa, e§itlik anlam1 ~tkar."

Hadiste de §by le buyurulur : " 'Allah ve falanca dilerse' demeyin. 'Allah


dilerse, sonra falanca da dilerse' deyin ." <25>
Hattabi : " Bu ifade, insan1 edebe ah§tirmaktrr. \:iinkti "vav" harfi, c;o-
gul ve ortakltk belirtir. Allahti Tefila, kendi iradesini, diger btiti.in iradelerden
ytice ve ayn tutmu§tur" der.

63. 0 mtinafddar «Allah' a ve Rastl.liine kar~1 gel en» herkes «i~in,


i~inde ebedi olarak kalacagt» ve slirekli bir azabm bulundugu «cehennem
ate~inin var oldugunu bilmezler mi?» Bu durumun soru §eklinde ifade edil-
mi§ olmas1, kendilerini kmamak is:indir. «Bi.iyi.ik rezillik» yani rezilligin, pi§-
manhgm ve a§ag1bgm en biiytigti «budur i~te.» Nifaklann1n meyvesidir bu.
<;unkii onlar, dt§tan imanh olduklarnn gostermelerine ragmen, i~lerinde inkar
duygulari besliyorlard1.

64. «Miinaf1klar, kalplerinde olanlan kendilerine bildirccek bir


stl.renin onlara indirilmesinden ~ekiniyorlar.» Mtinaf1klar, mti'minlere kar-
§1 kalplerinde gizledikleri nifakt ve §irki mtisltiinanlara bildirecek bir sfirenin
inmesinden korkuyorlard1. \:iinkii, inen sure, onlarm btittin ay1plar1m ortaya
dokecek ve herkesin kar~1s1nda onlar1 rezil edecektir. Ayette ger;en btittin za-
mirlerin mtinaftldar1 belirtmesi de mtimktindiir. 0 zaman ayetin anlam1 §byle

24- Muslim, 870 numara ile, Ebfi Davud ve Nesal rivayet etmi~tir. Bkz. Camiu'l-UsUI, 11/739.
25 - Ebil Davud Edeh bahsinde 4980 numara ile rivayet etmi~tir. Bkz. Camiu'l-Usfil, 11/740.
Ayet: 63-65 TEVBE SURESi/9 457

olur: Miinaf1klar, kendi aralannda ortaya atmt§ olduklan nifak ve inkar sozle-
ri §0yle dursun, kalplerinde gizledikleri gizli srrlar1 hakk1nda bile bir sure in-
mesinden ve kendilerinin ger~ek yiizlerini ortaya koymasmdan korkuyorlar.
Akla §U soru gelebilir. Miinaf1klar, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in peygam-
berligini inkar ediyorlar. Bu halde onlar, kendi nifaklann1 a~iga vuran bir
vahyin ona gelmesinden nasil c;ekinirler ki? Onlar zaten ona vahyin gelmesi-
ne inanm1yorlar. Bu soruya §U cevab1 veririz : Baz1 miinaftklar Hz. Muham-
med'in peygamberligini biliyor, fakat inatlanndan ve ktskanyhklanndan dola-
y1 inkar ediyorlardt. Bir ktsm1 da, Hz. Peygamberin durumu hakk1nda tered-
diit ve §tiphe ic;indeydiler. Silphede olan kimseler, vahiy inerek kendi durum-
larm1 a~1ga kavu§turmas1ndan korkuyorlard1.
«De ki : 'Siz alay edin bakahm! Allah, ~ekindiklerinizi ortaya ~1ka·
racakbr.'» Bu ifade bir tehdit ifadesidir. Allahii Teala, sizin gizli yonlerinizi
ortaya c;lkaracak, kotiiliikleriniz bilinecektir. Bu sfireye ''fazLha" (skandal)
sfiresi de denmektedir. <;unkii bu sure, mi.inaf1klann rezilliklerini ortaya dok-
mii§ttir.
65. «Eger onlara sorarsan: 'Biz lafa dalmI§ oynuyorduk' derler.»
Miinaftldarm, alayh bir §ekilde yapmt§ olduklar1 konu§malar hakk1nda kendi-
lerine sorarsamz, derler lci : "Yolcu, yolun erken bitmesi i9in nas1l lafa dalar-
sa, biz de aynen oyle yapiyorduk ve 9ocuklar gibi oyuna dal1yorduk."
Rivayet edildigine gore Hz. Peygamber, Tebtik sava§ma gidiyordu. Ya-
n1nda bir grup miinaf1klar da vard1. Bu mlinaf1klar, Kur'an ve Hz. Peygam-
ber'le alay ederek: "~u adama balan! Sam kalelerini ve ko~klerini fethe ~Ik­
m1§. Bu i§irt imkfuu yok! Muhammed zannediyor ki, Rumlarla sava§mak
oyuncaktu" diyorlardt. Allahli Teala da bu durumu peygamberine bildirdi.
Peygamber bunlan c;agtnp, kendilerine : "Soyle §6yle dediniz mi?" diye sor-
du. Onlar da: "Hayir! Allah'a yemin ederiz ki ey Allah'm elc;isi, biz ne senin,
ne de ashabmm aleyhinde bir §ey soylemedik. Biz sadece soze ve oyuna dal-
m1§tlk" diye cevap verdiler. Onlar, soylediklerini inkar edince, Allahti Tefila
da peygamberine emir verip §Dyle buyurdu:
Ey Muhammed! Onlarm oztirlerini kabul etmeyerek ve onlan ktnayarak
«de ki : 'Allah'la, O'nun ayetleriyle ve peygamberiyle mi alay ediyordu-
nuz?'>> Ayetten, kesinlikle onlarm alayh bir §ekilde davrandlklan anla§1lmak-
tadu.
458 ROI-IU'L-BE YAN Cuz: IO

66. «Oziir dilemeyin arhk. iman ettikten sonra inkar ettiniz.» <;un-
kii sizin yalanmrz tama1nen ortaya 9ik.m1§t1r. Peygan1ber'e eziyet ederek· ve
ona dil uzatarak inkara sapland1ruz. Halbuki daha once, iman ettiginizi belirt-
mi§tiniz. Ashnda onlar, hi<;bir zaman mti'min olmam1§lard1, sadece mtinaflkti-
lar. «Sizden bir grubu (tevbe ettikleri i~in) affetsek bile, bir gruba su~la­
nnda 1srar etmelerinden dolay1 azap edecegiz.» Bir grubu tevbe edip, sa-
mimi oldugu i<;in ya da alaydan vazge9tigi i9in, bagt§lasak bile diger bir grup,
gtinahlannda 1srar ettikleri i<;in bag1§lanffilyacaklardir. Bu grup, ne tevbe et-
mi§tir, ne de alaydan vazge9mi§tir.

Hz. Peygamber, "bunlarm kafir oldugu belli oldu. Bunlar1 oldiirmeyelim


mi?" diye soranlara §Unu soyliiyor: "Araplann, 'Muhanuned arkada§larm1 61-
11
diirtiyor' demelerinden <;ekiniyorum.

Bu ayetlerde baz1 i§aretler. vardtr :

Birincisi : Miinaftldar, peygambere vahiy geldigine, onun peygamber-


ligine inan1n1§ olsalar bile, mticerred bir iman fayda vermez. <;i.inkti dille soy-
lenen bir soziin, kalb tarafindan kabul edilmedik<;e anlam1 yoktur. Onlar, dil-
leriyle iman ettiklerini soyliiyorlar. Fakat i<;leri §liphe kaynamaktadtr. Kader-
lerinin yanmda onlara sakmmalar1 fayda vermez. i§te: "Senin azametin ve bti-
ylikltigtin yan1nda hi<;bir azamet ve biiyiikltik fayda vermez." soztintin manas1
da budur.
ikincisi : intikarn alma ve cezalandirma, ancak bir sebebe dayanmahdrr.
Su<; i~lemeyen bir kimseyi cezalandrrmak veya ondan o<; almak diye bir du-
rum olamaz. Allahti Teala : "(:iinku onlar, su~·ludurlar" buyurmaktad1r. De-
mek ki, cezan1n sebebi, onlarm su9lu olmalandir.
U<;tinci.isti : Allah'la, O'nun ayetleriyle ve peygamberle a.lay etmek, kil-
ftirdi.ir, inkard1r. A.lay etmek, ay1plann1 ortaya dokmek suretiyle, ba~kalarm1
a~ag1lamakttr. Bu durum, haram olup, btiytik gilnahlardan sayilm1§tlr. Bir ha-
diste : "insanlarla alay edenlerin her birine cennetten bir kapl a~iltr ve : 'Bu-
yurun buyurun' denir. Uzuntii ve SLkmttstyla gelir. Geldiginde hemen kap1
kapanzr. Sonra diger bir kapt arlltr ve: 'Buyurun buyurun' denir. Yine ilziintu
ve stkmt1siyla gelir. Gelince bu kapr da kapancr. Bu durum, devam eder. Ni-
hayet on/arm biri i<;in cennet kapilanndan yine bir kapt a~·1llr Fe kendisine
"geliniz" denilir. Arttk bu, umidi kesildigi if in gelmez." buyurulurY6}

26- Ahmed b. Hanbel. Zii.hd; ibni Eb'i'd-Di.inya, Samt; Beyhak! de Hasen'dcn Merfu olarak
Ba's bahsinde rivayet ctmi~tir. Bkz. ed-Dii.rrii'l-Men.mr, 6/328.
Ayet: 66 TEVBE SURESi/9 459

RasGltillah'1n 9ocuklanna ve akrabas1na sayg1 Rasuliillah'a sayg1 demek-


tir.

Rivayet edildigine gore: Zeyd b. Sabit katinna binmi§ giderken, ibn Ab-
bas yakla§1p tizengisini tutmak ister. Zeyd b. Sabit buna: "Olmaz ey Allah
Rasfilti'ntin amcas1 oglu ! Brrak! " der. ibn Abbas: "Bize, bi.iytiklerimize ve
alimlerimize boyle davranmam1z emredildi" der. Zeyd b. Sabit de: "Ver elini
bakay1m" der. ibni Abbas Elini uzat1nca Zeyd b. Sabit tutup elini oper ve:
"Bizi1n de, Hz. Peygamber'in ehl-i beytine (yak1nlanna) boyle davranmam1z
emredildi" der.
460 RUHU'L-BEYAN Ciiz:lO

67. Miinafik erkekler ve miinafik kadinlar birbirlerinden-


dirler. Kotiiliigii emreder, iyilikten sakindinrlar. Ellerini de sz-
ki tutarlar. Allah'z unuttular, Allah da onlan unuttu. <;iinkii
miinafiklar, fasiklann ta kendileridir.
68. Allah; miinafik erkeklere, miinafik kadinlara ve
inkiircilara, ifinde siirekli kalacaklan cehennem ate§ini va-
detmi§tir. Bu onlara yeter. Allah onlan Uinetlemiftir. Onlara
devamli bir azap da vardir.
69. Sizden oncekiler gibisiniz. Onlar, kuvvet bakimindan
sizden daha giiflii, mal ve evliit bakimindan daha fOk idiler.
Paylarindan faydalandilar. Sizden oncekiler paylanndan fay-
dalandiklan gibi siz de paylannizdan f aydalandinzz. Biitila da-
lanlar gibi siz de biitila daldiniz. i fte onlar, diinya ve ahirette
amelleri bofa gidenlerdir. Ziyana ugrayanlar da onlardir.
70. Onlara, kendilerinden onceki; Nuh, Ad ve Semud ka-
vimlerinin, ibrahim kavminin, Medyen halkinin ve alt iist
olan kentlerin haberi gelmedi mi? Peygamberleri, onlara apa-
flk mucizeler getirmifti. Allah onlara zulmedecek degildi, fa-
kat onlar, kendilerine zulmediyorlardi.

67. «Miinaf1k erkekler ve miinafak kad1nlar birbirlerindendir1er.


Kotiiliigii emrcder, iyilikten sak1nd1r1rlar. Ellerini de s1k1 tutarlar.» Mii-
naf1klar, imandan uzak olmalan ve nifaklan konusunda birbirlerinin aymdir-
lar. Birbirlerine isyan ve inkan emreder, iman ve itaattan sakmd1nrlar. Allah
yolunda infakta bulunmaktan, sadaka ve hayir yapmaktan uzak dururlar. "El-
lerini stlCl tutarlar" ifadesinden kas1t, n1tinaflklarm cimri olduklarma i§arettir.
Ayet: 67-69 TEVBE SURESi /9 461

«Allah'• unuttular, Allah da onlar1 unuttu. <;unkii miinaf1klar,


fas1klarin ta kendileridir.» Yine mtinaf1klar, Allah'1 anmaktan ve O'nun em-
rine sanlmaktan uzaktlflar. Allah'1 unutmu§lar, emirlerini terketmi§lerdir. Al-
lah da bunlardan, li.ituf ve ihsan1n1 kesmi§tir. Onlara ceza verecek ve azap
edecektir. <;tinkti mtinaf1klar, Allah'a itaat ve ibadet etmekten ka9mm1§, f1sk
ve isyanda zirveye ula§mt§lardrr, btittin hayrrlardan s1ynlm1§lar, itaat s1nrr1nm
dt§ma 9lkm1§lardlf.
68. «Allah; miinaf1k erkeklere, miinaf1k kad1nlara ve inkarcdara,>>
ktifiirlerini a91kca ilan edenlere «i~inde siirekli>> olarak «kalacaklar1 cehen-
nem ate~ini vadetmi~tir. Bu onlara yeter.» "Vadetmi§tir" ifadesi, hem ha-
yrrda, hem de §erde kullanilrr. Hayirda kullantld1g1 zaman, iyi bir §ey soz ver-
meyi ifade eder. ~erde, yani kotilltik konusunda kullanild1g1 zaman ise, tehdit
ve cezay1 dile getirir. Allahti Teala da burada, mtinaf1klara bir cezay1 vadet-
mi§tir.
"Cehennem" kelimesi, ate§in bir diger ad1drr. Araplar, dibi derin olan
kuyuya "cihnam" derler. Cehennem de bu kelimeden ahnm1§ olup, dibinin
9ok derin olduguna i§aret eder. Orada stirekli olarak kalacaklar1na hilkmedil-
mi§tir. Bu durum, onlara takdir edilen bir cezadu. Bu cezadan daha agu bir
ceza olamaz. Bu cezay1 artirma imkan1 da yoktur.
«Allah onlart lanetlemi~tir.» Y ani Allah onlar1 rahmetinden uzakla§-
urm1§ ve a§agtlam1§t1r. Cehennem, ac1 verici olmas1 yanmda, lanet ve a§aglla-
ma gibi diger cezalar1 da kapsam1nda bulundurur. «Onlara devamh bir azap
da vard1r.» Onlara verilecek olan azap slireklidir, hi~ kesilmeyecektir. Ce-
hennemde siirekli olarak kalacaklardu.
69. Ey mi.inaf1klar! Siz de «sizden oncekiler gibisiniz.» Sizler de, siz-
den once helak olan milletlere benziyorsunuz. «Onlar, kuvvet bak1m1ndan
sizden daha gii~lii, mal ve evlat bak1m1ndan daha ~ok idiler. Paylar1n-
dan faydalandtlar. Sizden oncekiler paylar1ndan faydaland1klar1 gibi siz
de paylar1n1zdan faydaland1n1z. Batila dalanlar gibi siz de bahla dald1-
n1z.>> Sizden onceki milletler, di.inyadan nasiplerini aldtldan gibi, sizler de al-
d1n1z. Burada "pay", "halak" lafz1 ile ifade edilmi§tir. <;unkti halak takdir et-
mek anlammdaki "balk" kelimesinden ttiremi§tir. Her insan1n nasibi kendisi
i~in takdir edilen hayirdir. Ayette bir tekrar olmay1p, sadece birincilerin fani
zevkleri k1nanm1§tl!. ikinciler de, birinci grubun yolundan gittigi i9in kman-
mi§trr. ikincilerin durumlan da birincilere benzetilmi§tir.
462 RUHU 'L-BEYAN Cuz:lO

«i~te onlar, diinya ve ahirette amelleri bo~a gidenlerdir.>> i§te bu ko-


ti.i i§leri i§leyen kimselere lay1k gortilen §Cy, onlann amellerinin bo§a gitmesi-
dir. Onlar, yaptig1 amellerden dolay1 dtinyada ve ahirette hi9bir fayda gorme-
yeceklerdir. Ahirette olan bellidir. Onlar, dilnyada elde etmi§ olduklar1 saghk
ve bolluk gibi durumlar, kendilerine bir sevap ve keramet saglamaz. Sadece,
ahirette cezalannm artmasm1 saglar. Dtinya ve ahirette amelleri bo§a giden bu
grup, ayn1 za1nanda "zarara ugrayan" gruptur: «Ziyana ugrayanlar da on-
lard1r.» Bu grup, her iki dtinyada da tam anlam1yla ziyana ugram1§lardrr.
Bunlarm sermayeleri bo§a gitrni§tir, zarar etmi§lerdir ve kendilerine hi~bir
faydas1 oln1ami§trr.

70. «Onlara, kendilerinden onceki;» suda bogulan «Nuh», §iddetli


rtizgarla tarih sahnesinden silinen «Ad» , ses ve sars1nt1 ile helak olan «ve
Semiid kavimlerinin» ve aynca «ibrahim kavminin, Medyen halk1n1n ve
alt iist olan kentlerin haberi gelmedi mi?» "ibrahim kavmin"den maksat
Nemrut ve adamlandrr. Nemrut ad1ndaki kral sivri sinekle, onun grubu da bi-
nalar1 ba§lanna ylkllmak sfiretiyle helfilc edilmi§lerdi. "Medyen ha/la" ise ~u­
ayb peygamber doneminde ya§ayan halk olup, onlar da "golgegunu"(21) ate§le
heHik olmu§lardrr. "Alt iist olan kent"ten kas1t da, Lut kavminin ya§ad1g1
koylerdir. Bunlarm da altlar1 tistiine getirilmi§, tizerlerine ta§ yagd1nlmak su-
retiyle helak olmu§lardrr.

Buradaki soru, olaym vuku bulduguna ve o olaydan sakmmalarma i§aret


eder. Bu haberler, o mtinaf1klara ula§IDI§tlr ve duymu§lardrr. i~ine dti§ttikleri
durumdan salans1nlar diye, kendileri tekrar uyarilmI§tir.

«Peygamberleri onlara» helak olan btittin bu kavimlere «apa~1k


miicizeler» yani belirgin deliller «getirmi§ti.» Fakat onlar, btittin bunlar1 ya-
lanlam1§lard1. Allah da onlan helak etmi§tir. «Allah onlara zulmedecek de-
gildi, fakat onlar, kendilerine zulmediyorlardt.» Biittin bu olaylarla, Allahti
Teala onlara haks1zhk yapmamt§tir. Yani, O'nun adeti, insanlarm yaptig1 gibi
su~ i§lemeyen insanlara ceza vermek degildi. Fakat onlar, kendilerine haks1z-
hk ediyorlar. Y ani, inkar etmekle ve yalanlamakla, cezay1 hak ediyorlar.

Akilh insan1n yapmas1 gereken §ey; kuvvete, mala ve evtada aldanma-


mas1d1r. <;unkii btittin bunlar, yok olmaya mahkfimdurlar. insanlarm, belah
milletlerin ba§1na gelen bu musibetlerle kar§1la§madan once, tevbe ve istigfan

27- GOlge gi.lnUni.in izatu i«rin bkz. ~uara sfiresi, J89'uncu ayet in tefsiri.
Ayet: 70-71 TEVBE S0RESi/9 463

9okca yapmalan gerekir.

Salihlerden biri §U olay1 anlatrr: Habe§istan'h bir cariyeyle birlikte 9ar-


§Iya ~1km1§tlm. Cariyeyi bir yere oturttum ve kendisine: "Donup gelinceye
kadar buradan aynlma" diye tenbih ettim. Gidip dondilgilmde, cariyeyi yerin-
de bulamad1m. Evime donmil§tlin1, fakat c;ok ofkeliydim. Cariye bana geldi
ve: "Ey Efendim! Benim haklamda acele karar verme. Beni, Allah'1 anmayan
kimseler aras1nda oturttun. Onlara bir belanm inmesinden -ki ben de aralann-
day1m- korktum, onun i9in yerimi terkettim" dedi. Ben de cariyeye : "Bu tim-
metten, peygamberlerinin htirmetine yerin dibine ge~irilme cezas1 kald1nlm1§-
tir" dedim. Cariye bana : "Onlardan, bu bela kaldrrilm1§sa gontillere inen bela
da kald1nlmam1§ttr ya" dedi. Bu cevap 9ok ho§uma gitti ve kendisini azad et-
tim. Daha sonra da onunla evlendim.

71. Mii'min erkekler ve mii'min kadinlar da birbirlerinin


dostlaridirlar. iyiligi emreder, kotiiliikten sakzndtrirlar.
464 RUHU'L-BEYAN Cuz:lO

Namazi dosdogru kzlarlar, zekati verirler, Allah 'a ve


peygamberine itaat ederler. i§te bunlara Allah rahmet
edecektir. Allah azizdir, hakfmdir.
72. Allah, mii'min erkeklere ve mii'min kadinlara, alhndan
irmaklar akan ve ifinde sii.rekli kalacaklari cennetler ve Adn
cennetlerinde giizel konaklar vadetmi§tir. Allah 'in riwsi ise,
(bunlarzn) hepsinden iistiindiir. Biiyiik kurtulu§ da budur i§te.

71. «Mii'min erkekler ve mii'min kad1nlar da birbirlerinin dostlar1-


d1rlar.>> Onlar da tevhid konusunda birbirleriyle ittifak etmi§lerdir. Din ve
diinya i§lerinde birbirlerine yard1m ederler. Onlar, egitim ve nefislerini arm-
drrmak suretiyle, ytiksek dereceler elde ederler. Allah yolunda da insanlan ir-
§ad ederler. «iyiligi emreder, kotiiliikten sak1nd1rarlar.» Onlar, irnan ve ita-
at konusunda ve de btittin hayrrh konularda, birbirlerine iyiligi emrederler.
Bi.ittin koti.iltik, isyan ve inkardan da birbirlerini sakmd1nrlar. Kulu Allah'tan
uzakla§trran §eylere engel olurlar. «Namaz1 dosdogru kdarlar, zekab verir-
ler, Allah' a ve peygamberine itaat ederler. l§te bunlara Allah rahmet
edecektir.» Onlar, Allah'i'anmaya ve kalbin Allah'la birlikte olmasm1 ve hu-
zura kavu§masm1 kontrol etmeye devam ederler. Oyle ki, oyun, eglence ve ti-
caret gibi §eyler, onlan Allah'1 anmaktan ahkoymaz. Onlar, milka§efe ve go-
ntil ehlidirler. "Onlar namazc dosdogru kzlarlar" ifadesi, daha onceki miina-
f1klar hakkmda soylenen "Allah 'z unuturlar" ifadesinin kar§th oldugu gibi,
"zekatt verirler'' ifadesi de, "ellerini sikz tutarlar" ifadesinin kar§1t1drr. Y ani
o mii'min kadmlar ve erkekler, kendi zarur1 ihtiya9lanndan fazla olan mallar1-
n1n zekatm1 verirler. Mallar1n1 Allah yolunda harcamak suretiyle, nefislerini
dtinya sevgisinden armd1mlar.

Mii'min kad1nlar ve erkekler, Allah'a ve Rasultine, btitiin emir ve yasak-


lar konusunda itaat ederler. Daha onceki ayetlerde mtinaf1klar anlatihrken,
onlar1n bunun tersine i~ler yap1p, itaatten ~1k1p f1ska daldtldan belirtilmi§ti.
i§te, yi.ice Allah, btittin bu gtizel s1fatlan kendisinde ta~1yan mti'minlere, rah-
metini yagdrracaktrr. Onlara zafer ve destek verecek, onlar1 ac1kh azab1ndan
koruyacaktlr. Bu azap, ister cehennem azab1, isterse filemlerin Rabbi olan Al-
lah'tan uzak kalma azab1 olsun.

Atimlerden biri §Dyle demi§tir: "Onlara be§ yerde rahmet edilecektir:

1. OHim ve oltim sarho§lugu anmda, kendilerine kolayhk saglanacak.,


Ayet: 11-12 TEVBE S0RESi/9 465

§eytan1n saptmnamas1 i9in~ imanlan korunacakttr.


2. Kabirlerinde karanhkta kalmaktan korunacaklar ve kabirleri ayd1nla-
t1lacaktir.

3. Kitab1n (amel defterlerinin) okunmas1 amnda da, kendilerine liituf


edilecek ve kitaplan sag taraflanndan verilmek sfiretiyle, hasretleri giderile-
cek ve giinahlan siliruni§ olacak.
4. Sevap ve giinahlanmn tart1lacag1 zaman da, sevaplan agir gelecek.
5. Allah'1n huzuruna 91k1p sorulara cevap verilecegi zaman, cevap ver-
melerine kolayhk saglanacak, ay1planndan otiirii hesaba yekilmeyeceklerdir."
«Allah azizdir.» Bu ifadeyle, Allah'1n vadinin ger~ekle§ecegine dikkat
iyekilmi§tir. 0, her §eye kadirdir. Dostlan yticeltmeye ve dti§manlan kahret-
meye gticti yeter. «Hakimdir.» Blitlin htiktimlerini, bir hikmete dayah olarak
ve haklann yerine varabil.mesi iyin koyar. As.ilerin cezalanmas1 ve
itaatkarlann mtikafatlandtnlmas1 da bu hikmetin geregidir.
72. «Allah, mii'min erkeklere ve miPmin kad1nlara, altindan lfmak-
lar akan ve i~inde siirekli kalacaklan cennetler ...» Burada, rnti'min erkek
ve kad1nlardan her iki gruba da, kapsamh bir soz verilmi~tir. Fazilet baklm1n-
dan, dereceleri her ne olursa olsun, kendilerine bir vaaclde bulunulmu~tur. Bu
11
vaad, cennetlerdir. A.yette gec;en "cennat" kelimesi, "cennet kelimesinin 90-
guludur. Cennet ise, ic;erisinde aga~ ve hurma bulunan bahi;e anlannna gel-
mektedir. Vadedilen bu cennetlerin aga~ ve odalann1n altlanndan, 1rmaklar
akmaktadir. Bu 1rmaklar <la; su, bal, ic;ki ve slit innaklandir. Mti'minler, orada
stirekli olarak kalacaklarcbr. Mil'minlerden her biri, bu ceMetleri mutlaka, ka-
zanm1~ olacaktlr. «Ve Adn cennetlerinde giizel konaklar vadetmi~tir. Al-
lah'1n rizas1 ise, (bunlar1n) hepsinden iistiindiir.» Orada, kendilerine ko-
naklar vadedilmi§tir. Bu konaklar, nefislerin oralardan zevk alacag1 ve gilzel
bir hayatm siirdiltiilebilecegi yerlerdir. Bir ri vayete gore oradaki konaklar; in-
ci~ zeberced ve knnuz1 yakuttand1rlar. Bu konaklar, Adn cennetlerindedir.
Burast, cennetlerin en gorkemli ve en ho§ yeridir. Oras1 oyle bir yerdir ki, ne
bir goz gorebihni~ , ne de be~erin gon1tinden gec;ebilmi~tir. Bu da Allah'111
nzas1ndan olan bir durumdur. Cennetlerin ve nimetlerin en yUcelerindencUr.
<;tinkil oras1, blitiln saadetlerin ba~lang1c1 ve biltiln kemaHitm da kaynag1chr.
Rivayet edildigine gore: Allahti Teala cem1ettekilere: "Raz1 m1s1mz?"
466 RUHU'L-BEYAN Ctiz:lO

diye sorar. On1ar da: "Nas1l raz1 olmay1z ki! Yarat1klanndan hic;birine verme-
digin nimeti bize verdin" derler. Bunun tizerine Allah (c.c.) : "Bundan daha
tisttintinti size verecegim" der. Onlar : "Bundan daha tisttinti nedir ?" diye sor-
duklannda, Allahti Teata ~u cevab1 verir: "Size nzanu verecegim. Art1k bun-
dan sonra, size asla ofkelenmem. " <23>
«Biiytik kurtulu§ da budur i~te.» Anlat1lan bu nimetler ve nza var ya,
i§te btiytik kurtulu§ budur. insanlann, dtinya hayatinda saym1§ olduklan baz1
§eylerin tersine, ger<;ek mutluluk bu nzadir. Dtinyada mevcut olan btittin ni-
metler, ahiretteki nimetlerden en kti<;tigtiyle bile kar~1la§tlnlamaz. Dtinyadaki
varhklar, ahirete gore, bir sivrisinek kanad1na bile denk olamaz. Hz. Peygam-
ber (s.a.v.) : "Allah katinda dunya, bir sivrisinek kanadina denk olmu~ olsay-
di , inkarciya bir yudum su bile vermezdi" buyurmu~tur.<29> Diger taraftan dtin-
ya nimetleri f anidir, ge9icidir, aym ~ek.ilde devam et1nez, noksanla~ir.
Yahya b. Muaz der ki :" Dtinya harap bir tilkedir. Ondan daha harap
olan ise, harap dtinyay1 onannaya <;all~an1n gonltidur. Ahiret ise, mamur illke-
dir. Ondan daha mamur olan ise, ahireti isteyenin gonltidtir."

28- Buhan ve Muslim sahihlerinde. rivayet etmi§lerdir.


29- Tirrni1J rivayet edip, "sahib ve hasen" dcmi ~tir.
Ayet: 73 TEVBE SURESi/9 467

73. Ey Peygamber! inkiircilarla ve miinaftklarla cihad et!


Onlara kati davran! Onlarin varacaklari yer cehennemdir.
Orasi ne kotil bir van§ yeridir!
74. (0 sozleri) soylemediklerine dair Allah'a yemin ederler.
Halbuki, inkiir kelimesini soylemi§lerdir ve miisliimanlikla-
nndan sonra inklir etmi§lerdir. Ba§aramiyacaklan §eye yel-
tendiler. Ve sir/ Allah ve Rasulii kendilerini, liitfundan zen-
ginle§tirdigi ifin Of almaya kalki§tilar. Eger tevbe ederlerse,
kendileri ifin daha hayirli olur. Y iiz fevirirlerse, Allah onlara,
diinyada da ahirette de acikli §ekilde azap eder. Y eryiiziinde
onlarzn, ne bir dostu ne de yardimcisi vardir.
75. Onlarin kimi de: "Eger Allah, liituf ve kereminden bize
verirse, mutlaka sadaka verecegiz ve gerfekten siilihlerden
olacagiz" diye Allah'a soz verdiler.
76. Allah onlara liitfundan verince de, cimrile§tiler ve yiiz
fevirdiler. Onlar zaten yiiz fCViricidirler.
468 ROHU'L-BEYAN Cuz: 10

77. Allah 'a verdikleri sozden dondiiklerinden ve yalan


soylediklerinden dolayi, Allah da, kendileriyle kar~·ila§acaklan
giine kadar onlann kalbine nifak soktu.
78. Allah 'm, onlarrn sirrmi da fisiltilarini da bildigini ve
gayblan da fok iyi bildigini haw bilemediler mi?

73. «Ey Peygamber!» Allahii Teala, peygamberlerine isimleriyle hitap


etmi§tir. Ey Adem! Ey Nuh! Ey Musa! Ey isa!.. gibi. Hz. Muhammed
(s.a.v.)'e ise, "Ey Nebf! Ey Rasul" gibi ytice s1fatlanyla hitapta bulunmu§tur.
Bu hitaplar, Hz. Peygamber'in yticeligine i§aret etmektedir ve : "Ey Allah'tan
haber ahp teblig eden ey yticelikler sahibi peygamber!" anlam1na gelir.
«Inkarcllarla ve miinaf1klarla cihad et!» Onlardan dli§manhklarm1 ay1kva
ortaya koyanlarla krh9la sava§.

Cihad, inkarcilan inkarlanndan dondtirtip, hak yolu gostermek i9in bli-


tiln gilcli sarfetmektir. Mlinafiklarla silahlt sava~a girmek caiz degildir. <;lin-
kti bizim dinimiz, zfillire gore htiktim verir. Mtinafiklar da, zahiren mtislliman
olduklann1 soyleyip, inkarlarm1 ic;lerinde gizlemektedirler.

«Onlara kati davran!» Bu konuda o iki gruba da katI davran. Kendile-


rine ac1ma, ~efkatli davranma. «Onlar1n varacaklar1 yer cehennemdir.
Oras1 ne kotii bir van§ yeridir!>> Onlann fenahklar1n1n hemen a91klanma-
smdan soma, ileride bir felak.etle kar§1la§acaklar1 da belirtiliyor. Onlarm vara-
caklan yer ne fena bir yerdir. Hadiste: "Sana Allah'tan korkmam tavsiye ede-
rim. <;unku Allah korkusu, i§in ba§zdzr" buyurulur. Bir ba§ka hadiste ise:
''Sen cihad etmeye hak. <;unku cihad, iimmetimin ruhbanlzgidzr" buyurulmu§-
tur.oo>

Ruhbanhk, ruhbanlara ait bir ozelliktir. Ruhbanlar, havralanna kapamr,


yeme, i9me ve dtinya zevklerini buak1rlar. Hz. Peygamber burada, ge9mi§
milletlerin ruhbanhkla elde ettikleri sevab1, .bu iimmetin cihad ederek elde
edeceklerini a<;1klam1§tlr. Bu limmet ruhbanltlda degil, cihad etmek sfiretiyle
hayulara ula§acaktrr. <;unkti, bin;ok cihad eden insan vardir ki, gonli.inlin 9ek-
tigini yer. Fakat bu insan, gonltinde diinya sevgisi besleyen ve orm; tutan ruh-
ban kimseden daha hayrrhdrr.

30- Ahmed b. Hanbcl Miisnedde Hz. Peygamberin EbG Zer'e vasiyeti ile ilg ili hadisten rivayet
etm i.~lir. T::ibcrani daha geni§ bir §ekilde rivayet etmi§tir. Bkz. el· Fethu'l-Kehfr, 1/464.
Ayet: 73-74 TEVBE SURESi/9 469

Evza'1 §Unlan anlatir : "Hz. Peygamber'in ashab1nm ve tabillerin tizerin-


de durdugu be§ §ey vardi. Bunlar; cemaate devam etmek, stini:iete uymak,
mescitleri onarmak, Kur' an okumak ve Allah yolunda cihad etmektir."

Hz. Peygamber (s.a.v.) hadislerinde §Oyle buyururlar: "Sigzrm kuyrugu-


na tak1llp tanma razz olur ve cihad1 terkederseniz, o zaman Allah size, bir
zillet musallat eder. Tekrar dininize donunceye kadar da o zillet sizden r;1k-
maz. " (30 Bu hadisin belirttigine gore, cihad1 terkederek di.inyaya meyletmek,
dinden <sakmak anlamma gelmektedir. Bu durum ise, a~tlc bir su9 ve gi.inah
olarak yeter.

74. «(0 sozleri) soylemediklerine dair Allah'a yemin ederler.>> Riva-


yet edildigine gore, Hz. Peygamber Tebtik sava§1nda iki ay kadar kalmI§hr.
Burada, Kur'an ayetleri de inmeye devam ediyordu. inen bu ayetler, sava§a
katilmayan mtinafiklan ay1phyordu. Hz. Peygamber'in yan1nda sava§a katilan
baz1 mi.inaftldar bu ayetleri dinliyorlardI. Cellas b. Stiveyd ad1nda bir mtina-
fik: "Eger Muhammed'in, bizim sava§a katilmayan karde§lerimiz ve ileri ge-
lenlerimiz hakkmda soyledil<leri gerc;ek ise, biz e§ekten daha a§ag1y1z" demi§-
ti. Bunun tizerine, ensardan olan Amir b. Kays, Cellas'a §Oyle dedi: " Evet,
Allah'a yemin ederim ki, Muhammed dosdogru soyltiyor. Sizler e§ekten de
a§ag1sm1z." Bu durumu duyan, Hz. Peygan1ber Cellas'1 9agrrd1 Cellas yemin
ederek soyledigini inkar etti. Bunun tizerine Amir, ellerini kaldrrarak §Oyle
dua etti: "Ey Allah'1m! Peygamberine, dogrunun dogrulugunu, yalanc1nm da
yalanc1hg1n1 bildiren ayetlerini indir." Bundan hemen sonra onlar daha ora-
dan aynlmadan Cebrail bu ayeti getirdi.

«Halbuki» mtinafiklar, yukanda belirtilen «inkar kelimesini soylemi§-


lerdir ve miishimanhklanndan sonra inkar etmi§lerdir.» Boylece onlar,
onceleri mtislilman olduklann1 soylemelerine ragmen, sonradan inkarlar1n1
a91ga vurmu§lardrr. «Ba§aram1yacaklar1 §eye yeltendiler.» Onlar, Hz. Pey-
gamber'i oldUrmeyi planlam1§lardI. Bu planlarm1 uygulayamad1lar. Mi.inaflk-
lardan on be§ kadar ki§i, Hz. Peygamber Teblik'ten donerken, onu Medine ile
Teblik aras1nda bulunan ve Akabe denilen yerde yakalay1p, parampan;a etme-
yi tasarlam1§lard1. Allahi.i Tefila da bu durumu peygamberine bildinni§ti. Or-
du Akabe'ye vanp bu durumu duyunca, silahlar1n1 ku§anip hazulikh bir §ekil-
de Akabe'yi ge9tiler. Hz. Peygamber Ammar b. Yasi(e, devesinin online ge-

31- Ebu Davud Buyu' kitabmda 3462 numarada bcnzer bir Hiflzla rivayet etmi§tir. Bkz.
Cllmiu'l-Usul, 11/765.
470 Rill IU'L-BEYAN CUz:lO

<;erek yulanndan tutmasuu, Huzeyfe b. el-Yeman'a da devesini arkadan siir-


1nesini emretti. Onlar bu durumdayken, Huzeyfe, develerin ayak seslerini ve
silah seslerini duydu ve onlara dondii. Birden mtinaf1klarm ileri gelenlerinden
Mihcen ad1nda birisi kar§1s1na <;1kt1 ! Huzeyfe derhal bineklerinin kafas1na
vurdu ve : "Ey Allah'm dti§manlan! Yine mi siz! "dedi. Bunun tizerine miina-
f1klar ka~ 1p gittiler.

«Ve s1rf, Allah ve Rasfilii kendilerini, liitfundan zenginle~tirdigi i~in


o~ almaya kalk1~tilar.>> Hz. Peygamber Medine'ye geldiginde, onlar tam bir
yokluk i9erisindeydiler. Ne binecekleri katrrlan ve ne de bir par9ac1k mallar1
vardi. Allah onlan kendi liitfundan zenginle§tirdi ve mallan <;ogaldi.
"'
Ayetteki 11
bu ifade: Benim sana kar§L yapnn§ oldugu iyiliklerimden ba§-
ka hi9bir su9um yok, diger bir ifade ile, sana kar§I bir suc~~um varsa o da yap-
ffil§ oldugum iyiliklerdir," anlam1na gelen bir sozdtir. Bu, onlarla alay ve ki-
namayr ifade etmektedir. Miinaf1klar, yiice Allah'1n milsliimanlar1 zenginle§-
tirmesinden ho§lanmad1klan ic;in, Allah da onlan alaya almak ve uyarmak
maksad1yla bu ifadeyi kullanm1§tlr.
«Eger tevbe ederlerse, kendileri i~in daha hay1rh olur. Yiiz ~evirir­
lerse, Allah onlara, diinyada da ahirette de ac1kh ~ekilde azap eder .» Eger
mtinaftldar, i<;erisinde bulunduklan inkar ve nifaktan tevbe ederlerse, bu du-
rum kendileri ic;in her iki dtinyada da daha hayirb olur. Tevbe etmeyip ayn1
durumlar1n1 devam ettirirlerse, Allahti Teala da onlar1 dtinyada, esirlik, oldii-
riilme ve mallar1mn ellerinden ahnmas1 gibi durumlarla cezalanduir. Ahiret-
teki cezalar1 ise, ate§ ve diger cezalandmna §ekilleridir. « Y eryiiziinde onla-
ran, ne bir dostu ne de yard1mc1s1 vard1r .>> Yeryiizti c;ok geni§ ve ic;erisinde
ya§ayan insanlar ~ok olmas1na ragmen, onlara yard1m edebilecek hi9bir kimse
yoktur. Yine, onun hi~bir dostu da yoktur ki, kendisine §efaat etsin ve onu
savunsun. Allah'1n ernirlerine kar§I gelen kimse, c;ok gtic;lti bir kral bile olsa,
azaptan kurtulamaz. Onu azaptan kurtaracak olan; gtinahlardan tevbe etmek,
Allah'a imanda samimi olmak ve btitiiniiyle O'na yonelmektir.

Muhammed b. Cafer'in §Oyle anlatt1g1 nakledilir : "Halifeyle birlikte bir


kay1kta bulunuyorduk. Halife: 'Ben de birim, Allah da birdir' deyince, 'Sus
ey mil'minlerin emiri! Soyledigin sozti bir daha soylersen, vallahi hep birlikte
batar1z' dedim. 'Nic;in?' diye sorunca, ben de §Unu dedim: 'Sen bir degil, iki-
sin. Ruh ve beden. ikiden 1neydana gelmi§sin: Anneden ve babadan. ikiyle
berabersin, gece ve giindiiz, yemek ve i~mek, fakirlik ve acziyet. Bir tek olan
Ayet: 74-75 TEVBE S0RESi/9 471

ise, sadece kendisinden ba§ka ilfill olmayan Allah'tir.'"

75. «Onlann kimi de : 'Eger Allah, liitiif ve kereminden bize verir-


se, mutlaka sadaka verecegiz ve gcr~ekten salihlerden olacag1z' diye
Allah'a soz verdiler.» Mtinaftklann bir kisnu, kendilerine zenginlik verilme-
si halinde, her tiirlti sadaka ve zekat1 vereceklerini ve salih kimselerden ola-
caklann1 soylemi§lerdi. Buna, "sadaka" denilmesi, kulun, kulluk yapmakta
samimi olmas1na i§aret etmek i9indir. ibn Abbas, onlarm "salihlerden olaca-
g1z" sozleriyle hacc1 kasdettiklerini soyler.
Bu ayetin, Sa'lebe admda bir zat hakkmda indigi rivayet edilir. Bu adam
gece giindiiz Hz. Peygamber'in mescidine devam ederdi. Bunun ic;in kendisi-
11
ne " mescid ku§U ad1 verilmi§ti. C::ok namaz k.J.ld1g1, yere ve ktzgm ta§lar tize-
rine ~ok secde ettigi i~in aln1, deve dizine benzerdi. Sabah namazlarmda, Pey-
gamber (s.a.v.) cemaate namaz ktld1np bitirince, beklemeden ve dua etmeden
derhal mescidi terkederdi. Bir gtin peygamber ona: "Sana ne oldu ki miina-
fzklann yapt1gzm yaparak. 9abucak mescidi terkediyorsun ?" diye sormu§tu.
Sa'lebe ise: "Ey Allah'm Rasulii! Ben 9ok fakir bir insan1m. Kendimin ve e§i-
min ortak bir elbisemiz var. ~u iizerimde goriilen elbise o elbisedir. ~u anda
ben o elbiseyle namaz kthyorum. E§im ise evde 91plaktrr. Evime donilp elbi-
seyi 9tkaracagnn, e§im giyecek ve namaz kilacak. Bundan dolay1dlf ki, mes-
cidden erken 9tk1yorum. Allah'a dua et de, bana mal ihsan etsin" demi§ti. Bu-
nun iizerine Hz. Peygamber (s.a.v .): "Yaziklar olsun sana Ey Sa'lebe! Sukru-
nii eda edebilecegin az mal, takat getiremiyecegin r;ok maldan daha hayirh-
dir" buyurmu§tU. Daha sonra Sa'lebe, Hz. Peygamber'e mtiracaat ederek: "Ey
Allah'm el~isi! Seni hak ile gonderen Allah'a yemin ederim ki, bana mal ver-
mesi i~in dua edersen ve ben zengin olursam mutlaka fakirlere yard1m eder ve
onlara hakkm1 veririm" demi§ti. Bunun tizerine Hz. Peygamber: "Ey Al-
lah'tm! Sa'lebe'ye bol n zik ihsan eyle" diye dua etti. Sa'lebe ise, bir miktar
koyun saun aldi. Bu koyunlar, kurtcuklar gibi artttlar. Ktsa bir zaman sonra
da Medine sokaklar1na s1gmaz oldular. Medine'yi birak1p, geni§ bir vadiye in-
di. Oyle bir duruma geldi ki, artik cemaate gelemez oJdu. Sadece ogle ve ikin-
di namaz1na gelebildi. Daha sonralar1 ise, mal ve koyunlar1 o kadar 9ogald1
ki , cemaate ve cumaya da gelmez oldu. Hz. Peygamber bu adam1 sorunca,
mal ve servetinin artt1gm1, vadilere dahi s1gmad1g1n1, bunun i9in de uzaklara
gittigini soylediler. Hz. Peygamber de: "Sa'lebe'ye yazzklar oldu!" buyurdu.
472 RUHU'L-BEYAN Cuz:IO

"Onlann mallanndan zekat al" emri gelince, Hz. Peygamber zekat


toplamak i.izere iki tane memur gorevlendirdi. Bunlann biri ensardan, digeri
de Ben! Stiley1n kabilesindendi. Bunlara zekat ahrken dikkat edecekleri hu-
susla ilgili bir yaz1 vererek, gonderdi. insanlar da bu iki adam1 kabul ederek,
kendilerine zekatlanm teslim ettiler. Bu arada, Sa'lebe'ye ugray1p, Hz. Pey-
gamber'in mektubunu okuyarak, onun da zekatm1 vennesini istediler. Sa'lebe
ise: " Bu, cizyeden ba§ka bir §ey degildir. Sadece cizyedir bu. Siz geri dontin,
ben bir dti§tini.ip ta§Inay1m" dedi. t32 > i§te a§ag1daki ayet bu hUSUSU ifade etmek-
tedir:
76. «Allah onlara liitfundan verince de, cimrile§tiler ve» Allah'1n
emirlerinden «yiiz ~evirdiler. Onlar zaten yiiz ~eviricidirler.» Allahti Tefila
onlara, kendi ltituf ve ihsanmdan dolay1 mal verince, onlar Allah'1n hakkm1
odemekte cimrilik ederler ve buna engel olurlar. Boylece, Allah'a itaat etmek-
ten ytiz c;evirirler. Bu toplulugun adetleri de budur zaten.
77. «Allah'a verdikleri sozden dondiiklerinden ve yalan soyledikle-
rinden dolay1, Allah da, kendileriyle kar~da~acaklari giine kadar onlann
kalbine nifak soktu.» Onlann, oltip Allah'a kavu§acaklan gtine kadar, Allah
da onlann kalplerine nifak sokuverdi. <;unkti onlar, yanlt§ yoldayd1lar ve yan-
h§ inan~lara sapm1§lardi. Sozlerinden donmti§ ve dediklerini yapmamt§lardi.
Y alanlannda israr ediyorlardt.
7f.t «Allah'1n, onlarin sirnn1 da f1slltilann1 da bildigini ve gay1plarr
da ~ok iyi bildigini hala bilemedilcr mi ?» Buradaki soru, takrir i9indir. Ya-
ni, onlar mutlaka bunu bilmi§lerdir. Fakat nc gizli ve ne de a91k bir §ekildc,
bu ger~egi soylememi§lerdir. Fakat kendi aralannda, birtak1m f1s1lda§malara
giri§mi§ler ve zekatin da cizye oldugunu iddia etmi§lerdir. Halbuki Allah'a
hi9bir §ey gizli kalmaz. Bu mtinaf1klar, nifak tizere kalmaya ve sozlerinden
dorunede 1srarh ohnaya nas1l cesaret ederler?
Hz. Peygamber §6yle buyurur : " Su ii~ huy vardzr ki, onlar her kimde
hulunursa, o kimse halis bir milnaflktir. Namaz kzlsa da, oru9 tutsa da, mus-
Uiman oldugunu iddia etse de. Konu~unca yalan soy/er, soz verince cayar ve

32- Bu adam tam bir munafrkttr ve sahabi degildir. <;unkU Allahii Teala: "Onlardon yani (mii-
nafrklardan) Allah'a s6z verenler vardtr" buyurmu~tur. i~te bu adam, ayetin nassrndan da
anla§1lacag1 Uzere, tam bir mUnaf1kt1r. Sahabenin tLimU adUl'dur ve hayrrl1dirlar. Bu konuya
~ok dik.kat edilmelidir. Bkz. Safvetii't-Tefasir, l/551.
J\yet: 76-79 TEVBE SURESi/9 473

emanete luyanet eder. ''(32) Belki de bu durum, bu ti~ §eyi arada sirada i~leyen­
ler degil de, huy haline getirenler i<;indir. Buhari'nin gori.i§U de bu ~ekildeclir.
Cumhurun gorii~tine gore ise, bu ozellilderi ta~1yanlar mtinaf1kt1rlar ve miina-
fiklann tam benzeridirler. Bunlara mtinaf1k isminin verilmesi, mecazdir ve
agir bir su~ oldugu belirtilerek onlan sak1ndlrmak i9in soylenmi~tir. T1pk1
hacca gitmeyenler ivin, bu durumun vok 9irkin bir i~ oldugunu vurgulamak
tizere "kim inkar ederse" (Al-i imran: 97) ifadesinin kullan1ld1g1 gibi.

79. Sadakalar konusunda goniillii davranan mii'minlerle


alay edenleri ve giiflerinin yettiginden f azlasini veremeyenleri
ay1playanlar1, Allah maskaraya fevirir. Onlara aclkli bir azap
vardir.
80. Onlara ister af dile ister dileme. Onlara yetmi§ kez a/
dilesen de, Allah onlan asla bag1§lam1yacakt1r. Bu, onlarrn,

33- Nesai Siinen'de, 8/117; Buharl ve Muslim rivayet etmi§tir. Bunlann laf1zlan: "Munafigui
atameti iiftiir... " §eklinde ba§lar. Aynca MUslim'de: "Oru~· da tutsa, namaz da kilsa ve
mii.sliiman. oldu.Kwiu iddia da etse ... " ifadesi de vardtr. Bkz. Cttmiu'l-Us(d, 11/570.
474 ROHU 'L-BEYAN Ciiz:IO

Allah'1 ve Rasuliinii inkar etmelerindendir. Allah, fastklar


toplulugunu hidayete erdirmez.

79. «Sadakalar konusunda goniillii davranan mii'minlerle alay


edenleri ve gii~lerinin yettiginden fazlas1n1 veremeyenleri ay1playanlan,
Allah n1askaraya ~evirir.» Farz olsun nafile olsun, sadaka ya da zekat ver-
me konusunda mtislumanlan kmayan, onlarla alay eden ve onlan hafife alan
miinaf1klan, Allahti Tea.Ia maskaraya ~evirir.
Rivayet edildigine gore Hz. Peygamber, Teblik sava~1na ~1kacag1 sirada,
mti'minlere bir konu~ma yapar ve orduya yard1m etrnelerini ister. Hz. Ebfi Be-
kir ilk defa sadaka getirenlerden olur. Dort bin dinar tutannda olan butun ma-
hn1 getirir ve ordu iyin teslim eder. Hz. Peygamber kendisine: "(:oluk qocu-
guna bir §ey biraktln nu ?" diye sorunca, "Allah'1 ve Rasuliinli btrakt1m" ce-
vabllli verir. Hz. Omer de mahn1n yans1n1 getirir. Hz. Peygamber 61ner'e de
ayn1 soruyu sorar. Omer : "Kalan yans1n1 c;oluk ~ocuguma brraktlm cevabm1 11

verir. Bu durumdan, Hz. Ebu Bekir'in Omer'e olan tisttinlugil ac;1kca anla~Il­
maktadir. Hz. Osman da, hi9bir kimsenin vermedigi kadar buyi.ik bir meblag1
orduya bag1§lam1§tI. On bin askeri donatmt§, bu i§ i~in de on bin dinar harca-
m1§tI. Aynca Hz. Peygamber'e bin dinar b1rakm1§, tam techizatll lie; ytiz deve
ve elli at da bag1§la!JlI§tL Bu durum tizerine Hz. Peygamber: "Ey Allah'im!
11
Osman'dan razi ol! Ben ondan razzy1m buyurmu§tU.

Hz. Osman Peygainber Efendimizin damad1 idi. Hz. Peygamber (s.a.v.),


klzi Rukiyye'yi Hz. Osman'la evlendinni§, Hz. Peygamber Bedir'e c;1ktig1 za-
1nanlarda klz1 vefat etmi§ti. Bedir donti§Unde, ikinci kiz1 Ommil Gillstim'ti de
Hz. Osman'la evlendirrni§ti. Onun ic;inclir ki Hz. Os1nan'a ''zinnfireyn" (iki nur
sahibi) s1fatt verilmi§tir.

Abdurrahman b. Avf da dort bin dinar getirip orduya vermi§ti. Hz. Pey-
gamber buna : "Kendine bzraktigina da, orduya bag1§ladzgzna da Allah bere-
ket versin" buyurmu§tu. Abbas da bilytik bir meblag venni§ti. Talha <la ayn1
§eyi yapm1§t1. As1m b. Adiyy de ytiz vesk (yakla§1k 200 kg aguhg1nda bir ol-
vli birimidir) hurma hediye etmi§ti. Ebu Akil el-Ensan de bir sa' (yakla§Ik 3
kg, agirhg1nda bir olc;ek biri1ni) hurrna verrni§ti ve: "Ey Allah'1n elc;isi ! Bu ge-
ce bir zatm hunnahg1n1 sulrunak ic;in sabaha kadar c;ah§ttm. iki Olc;ek hurma
kazanchm. iki Olc;ekten birini kenditne aytrdun, birini de Allah'a bore; olarak
verdhn " detni§ti. Hz. Peygamber, getirdigi bir olc;ek hurrnay1, zekat olarak
Ayel: 79-80 TEVBE SURESi/9 475

toplanan hurmalann i9erisine dokmesini emrettni§ti. Bu olay tizerine miina-


f1klar, ortahg1 velveleye vermi§ler ve: "Abdurrahman b. Avf ve Asun gosteri§
yapmak i9in verdi, yoksa vermezdi. Allah'1n EbQ Akll'in bir sa' hurmasma
ihtiyac1 yok'' dediler. i§te bu olaylar iizerine : " Gll~·lerinin yettiginden fazla -
suu veremeyenleri ayzplayanlan ... " ayeti indirildi.

Miinaf1klar, <;ok vereni, riya i<;in veriyor, diye; az vereni de buna Al-
lah'm ihtiyac1 yok diye ay1planu§lard1. Az verenle alay ediyorlardi. <<Onlara
ac1kh bir azap vard1r.» Sadaka veren bu mil'minlerle alay edip, onlar1 alaya
alanlar var ya, i§te onlara, inkar ve nifaklanndan oti.irii ac1kh bir azap vardir.

Bu ayet indirilince, 1nilnaf1klar Hz. Peygamber'e gelip : '' Ey Allah'1n El-


9isi! Bizim i~in bag1§lanma dile!" diye yalvardtlar. c;unkti Hz. Peygamber, i<;-
leri nifa.kla dolu olan bir grup insan i<;in, di§ gorUnii§lerine bakarak bagt§ dile-
mekteydi. Onlardan birisi oliince, Hz. Peygamber'e gelip, oltilerinin bag1§lan-
mas1 i~in dua etmesini isterlerdi. Onlar da miisliimanlainu§ gibi, Hz. Peygam-
ber kendilerine dua ederdi. Bu durum lizerine, Allahii Tefila, onlann mtinafik
olduklanru peygamberine bildirdi ve kendileri i9in istenmi§ olan bag1§lanma-
rnn, hi~bir faydas1 olanuyacagnu §Oyle a~tklad1 :

80. «Onlara ister af dile ister dileme.» Onlara af dilesen de dilemesen


de durum ayn1dtr. Kendilerine hi9bir fayda saglanm1yacakttr. «Onlara yet-
mi~ kez af dilesen de, Allah onlar1 asla bag1~lam1yacakt1r.» Burada, "yet-
mi§" say1smm kullanllm1§ olmas1, kendilerine yapllan dufuun Iayda vermiye-
cegini peki§tirmek i9indir. Bir ~eyin, vasfi ile tekid edilmesi i<;in, yedi veya
yetmi§ say1s1 kullan1hr. Mesela : "Benden yet1ni§ defa bile istesen, vermem"
ifadesi, "yetmi§den fazla istedigin zaman alabilirsin" anlamma gelmez. Bura-
da yetmi§ten maksat 9okluktur. Yani mtinaf1klar i9in ne kadar 9ok af dilersen
dile kabul olmaz, demektir. Yoksa yetmi§ say1s1 ile smulama.k degildir.

«Bu, onlarin, Allah'1 ve Rasfiliinii inkar etmelerindendir. Allah,


fas1klar toplulugunu hidayete erdirmez.>> <;unkii onlar, smu1 a§1p mutlak
bir inkara saplanm1§lardir. Allah'1 ve peygamberi inkar etmi§lerdir. Fasik ol-
mu§lardrr. Fisk, isyan etmek ve s1n1n a§mak anlam1na gelir. Allah onlan,
maksada ula§trran yola gottinneyecektir. <;tinkti bu durum, ilfilli hikmete ve
ilfilli kanuna ters dii§en bir durumdur.

Az veya 9ok olsun, Allah katinda her sadakan1n bilyUk bir dcgeri vardu.
Onemli olan azhk ya da ~okluk degil, ihlas, samimiyet ve iyi niyyettir.
476 RUHU 'L-BEYAN Cuz:lO

Rivayet edildigine gore, Davud peygambcr Allahti Teaia'dan, kendisine


ainel terazisinin gosterilmesini istemi§. Allah da, uyku halinde oldugu bir s1-
rada Davud'a teraziyi gostermi§. Terazinin biiytiklilgtinti goren Davud pey-
gamber, he1nen bay1hvermi§. Ayild1g1 zaman : "Ey Allah'1m! Bu terazinin ke-
fesini kimin iyiligi doldurabilir? " diyc sormu§. Allah da : "Ey Davud! Ben
kulumdan raz1 olunca, bir hunna tancsi ile de doldururum" buyunnu§tur.

Rivayet edildigine gore bir defa Hasan Basrl'nin yan1na beraberinde gii-
zel bir cariye olan bir bakirc1 ugram1§tl. Hasan Basri, Bak1rc1ya; "Bu
cariyenin degerinin bir veya iki dirhem olmas1na raz1 olur n1usun?" diye sor-
tnu§, baklfc1 "hayir, raz1 olmam" deyince, Hasan Basr1: "Git, Allahi.i Teala
hfirilerini mti'minlere vermeye bir veya iki kuru§a raz1 olmaktadu." diye ce-
vap vermi~tir.
Ayet: 8 1 TEVBE S0RESi /9 477

81. Allah'm Rasuliiniin arkasmdan gelmeyip cihaddan geri


kalanlar, oturup kalmalarzna sevindiler. Allah yolunda malla-
riyla ve canlariyla sava§mayi ho§ gormediler ve : "Bu sicakta
sefere pkmaym" dediler. De ki : "Cehennem ate§i daha sz-
caktir." Ke§ke anlasalar.
82. Kazandiklarznin cezasz olarak, az giilsiinler fOk agla-
smlar.
83. Eger Allah, seni onlardan bir grubun yanina dondiiriir
de, sava§a flkmak ifin senden izin isterlerse, de ki: "Benim·
le birlikte asla ftkamiyacaksiniz, benim yanimda hifbir dii§-
478 RUHU 'L-BEYAN Ciiz: 10

mania da sava~·mayacakszniz. <;unkii siz, ilk deja oturmaya


razi oldunuz. Geri kalanlarla oturun bakalim."
84. Onlardan olen birine sakin namaz kzlma! Kabri ba§m-
da da durma! <;unkii onlar, Allah'i ve Rasuliinii inkar etmi§-
ler ve Jasik olarak olnrii§lerdir.
85. Onlarin mallan ve fOCuklan seni imrendirmesin. Bun-
larla Allah, diinyada onlara azap etmeyi ve canlarinin da
inkarci olarak ftkmasmi istiyor.
86. "Allah 'a inanin ve peygamberiyle birlikte cihad edin"
diye bir sure indirildiginde, onlarm servet sahibi olanlan sen-
den izin istediler ve : " Birak bizi, oturanlarla beraber olalim"
dediler.
87. Geride kalan kadmlarla birlikte olmaya razz oldular.
Onlarm kalpleri miihiirlenmi§tir. Artik anlayamazlar.
88. Fakat, Peygamber ve onunla beraber inananlar, malla-
nyla ve canlanyla cihad ettiler. i§te biitiin hayirlar onlanndir.
Kurtulu§a erenler de yalmz onlardir.
89. Allah, onlar ifin, alhndan irmaklar akan cennetler ha-
zirlami§tir. Siirekli olarak orada kalacaklardir. Biiyiik kurtu-
lu§ i§te budur.

81. «Allah'1n Rasfiliiniin arkas1ndan gelmeyip cihaddan geri kalan-


lar, oturup kalmalanna sevindiler .>> Cihaddan geri kalanlardan kas1t, Hz.
Peygamber'den izin isteyerek cihada gitmeyip Medine'de kalan mtinaf1klardrr.
Bunlar Tebiik sava§1na ~Ik1lacag1 srrada, Medine'de kahp sava§a kat1Imam1§-
lard1. Ayette gec;en "hilaf' dan maksat geri kalmak.t1r. Hz. Peygamber (s.a.v.)
Tebtik gazvesine c;1kt1g1 zaman mtinaf1klar onunla beraber gitmemi§ler, geri
kalm1§lard1. Nitekim i sra sfuesinin yettni§ altinc1 ayetinde de "hilaf' kelimesi
bu anlamda kullandm1§tir. "Memleketinden qzkarmak irin seni neredeyse zor-
layacaklard1. 0 takdirde senin ardmdan onlar da pek az kalabilirlerdi."
(isra: 76) Ya da "hilaf', muhfilefet manasma olabilir. Bu durumda ayetin ma-
nas1: Allah'1n Rasulti sava§a giderken onunla beraber gitmeyip geri kalanlar,
ona kar§t bu muhalefetlerinden dolay1 sevindiler," §eklinde olur.

«Allah yolunda mallanyla ve canlanyla sava§may1 ho§ gormediler.»


Bu miinaf1k grup, rahat1 ve bolluk i~erisinde ya§amay1, Allah'm emrine itaat
etmeye tercih ettiler. <;iinkii onlann gontillerinde, inkar ve nifak vard1. «Ve:
'Bu s1cakta sefere ~1kmay1n' dediler.» Mtinaftklar, birbirlerini Tebilk sava-
Aye t: 81 -82 TEVBE SORESi/9 479

~ ma 91kmaktan engellemek ve olduklan yerde oturup kalmak i9i.t1, btittin gti9-


leriyle \:abaladilar. Birbirlerine nifak1 ve ink.an tavsiye ettiler. Yahut da bu
mlinafik grup, n1ti'minlerin sava§a 91kmalann1 engellemek i~in, her ttirlti 9a-
bay1 gosterdiler. inkar ve sap1khk belirtisi olan ii9 hasleti kendilerinden hit;
eksik etmediler. Bu hasletler; sava§a gitmeyip geri kalmay1 yeglemek, cihad1
ho§ bulmamak ve ba§kalann1n cihada gitmesine kar§1 ~1kmaktu. i§te btittin bu
ozelliklerden dolay1, birbirlerine tavsiyelerde bulunarak §iddetli s1caga daya-
n1lamayacag1 gerek9esiyle, sava§a 91kmamalann1 onerdiler. Tebtik sava§1na
9ag1nld1klar1 zaman, taze hurmalann olgunla§tnaya ba§lad1g1 bir mevsimdi.
Taze hurmalan terketmek kendilerine steak.tan daha da agu geliyordu.

Ehu Heyseme de bu sava§a katilmayanlardan birisiydi. Hz. Peygamber


yola 9tlop sava§a gitmeye ba§lad1gmda Ebfi Heyseme ailesinin yan1na gir-
mi§ti. Hava ~ok s1cakt1. Onun iki han1m1 vard1 ve hurma bahc;esinde iki ayn
9ardaktaydilar. Bu harumlar orada, havan1n 9ok s1cak @lmas1na ragmen, ken-
disine golge bir mekan, soguk su ve yemek hazrrhyorlardi. Ebu Heyseme ha-
nlffilann yan1na vanp, yaptiklanru gortince kendi kendine: RasOltillah s1cakta
sava§a gitsin, Ebu Heyse1ne de bu golgeliklerde soguk su, hazrrlanm1§ yemek
ve giizel kadmlann yanmda kalsm oyle mi, dedi. Sonra harumlarma donerek:
"Vallahi sizin hi9birinizin <;ardagma girmem! Taki Hz. Peygamber'e yeti§in-
ceye kadar. Haydi bana azlk. hazlflaym!" dedi. Onlar da aztk haz1rladilar.
Derhal lahc1n1 ve yay1n1 alarak, Hz. Peygamber'e ula~mak tizere yola 91kti ve
ula§tl.

«De ki : 'Cehennem ate~i daha s1cakt1r.'» Onlarm bu ttir davran1§lar1-


na ve cahilliklerine c~vap olarak, de ki; cehennemin ate§i daha s1caktlr. Du-
rum boyle oldugu halde, neden hala salanm1yorsunuz! «Ke§ke anlasalar.»
Onlar, durumun boyle oldugunu bilselerdi muhalefet edip geri kalmazlardi.
Bir hadiste : "Sizin ~u gordr~gunuz ate§, cehennem ate~inin ancak yetmi~te bi-
ri s1cakl1gmdadtr" buyurulmu§tur. <34> Bu hadisten anla§1ld1g1na gore, diinya-
daki btitiin odunlar bir araya toplanmak sfiretiyle bir ate§ yakdsa, cehennem
ate§inin ancak bir par9as1 kadar olabilir. Cehennem ate§i, bu ate§ten yetmi§
kat daha hararctlidir.
82. «Kazand 1klar1n1n cezas1 olarak, az giilsiinler c;ok aglas1nlar .»

34- Buhari, MUslim ve Tirmizi rivayet etmi~tir. Hadisi n devam1 §Oyledir: "Sahabiler dediler
ki: Vallahi ya Rasulal/uh! Bu diinya atqi hile hizim i~·in kclf'idir. dediler. Bunun iizerine
ResUlullah (s.a. v.): Cehennem atqi. diinyaduki ate,Jten altnn~ dokuz kat daha s1caktlr. Bu
a/mu~ dokuz diz'iin her hirinin hurareti diinyadaki ate~ gihidir, huyurdu ."
480 RUHU'L-BEY.AN Ciiz: 10

Burada, omrtin mi.iddetine i~aret vardir. DUnyadaki om'iir c;ok k1sadir, az1n da
az1drr. 0 di.inya hayat111da az gillsilnler. Ahiret hayatinda cehennemde ise c;ok
aglas1nlar. Bu aglama, diinyadayken yapm1§ olduklan c;e§itli isyanlann kar§1-
hg1dir. Ayetin ifadesine gore, kullan1lan kelime her ne kadar emir kipi ise de,
haber anlam1 ta§1n1aktad1r. "Az giilecekler, silrekli olarak aglayacaklardir" an-
lam1na gelrnektedir.

Rivayet edildigine gore miinafiklar, cehennemde diinyanm omrii kadar


aglay1p duracaklardir. Ne goz ya§lan dinecek, ne de uyku uyuyacaklardrr. Hz.
Peygrunber bir hadislerinde §oyle buyurur : "Allah, munaf1klara bir aglama
musallat eder. Oyle aglarlar ki, goz ya§larz tukenir. Daha sonra da gozlerin-
den kan akar. Hatta goz ya§lannm su ark1 gibi yuzlerinde iz yaptlg1n1 gorur-
siin." Bir ba~ka hadiste de §6yle buyurulur : "Benim hildiklerimi bilmi§ ol-
saydimz, ~ok aglar, az g1Uerdiniz." <35)

ibn Omer (r.a.) §Oyle anlatir: "Hz. Peygamber (s.a.v.) bir giin, oturup
konu§an ve gtilli§en bir topluluga rastlad1 ve kendilerine selam vererek: "Ar-
zu/an yenen zikri fazlaca yapzntz!" buyurdu. Bu ifade tizerine onlar: "Arzula-
n yenen nedir ?It diye sorduklannda, "olumdiir" cevab1n1 ald1lar." 06)

Hasan Basri, siirekli olarak gtiliip duran bir delikanhya rastlad1. Ona:
"Evtad1m, sirat kopri.isiinden ge9tin mi?" diye sordu. 0 da "hayir" dedi. "Cen-
nette mi, ya da cehennemde mi olacag1n1 biliyor musun?" diye sordu. Yine
"hayu" cevabm1 aldi. "Oyleyse nic;in giiliiyorsun?" diye sordu. i§te o zaman-
dan sonra, bu delikanhnm bir daha giildtigii gortilmedi.

Bilginler on c;e§it agla1nan111 oldugunu soylerler:

1- Sevin~ten dolay1 aglamak,


2- Oztintiiden dolay1 aglamak,
· 3- Merhametten dolay1 gozlerinden ya§ gelmek,
4- ileride olacak korkulardan dolay1 aglamak,
5- YalaI1c1ktan aglamak. Cahiliyye doneminde oltiler ic;in tutulan ag1t<;1
kad1nlar gibi. Bunlar, ba§kalann1 aglamaya te§vik ve tahrik etmek i9in yalan-
c1ktan aglarlardt.
6- Aglayanlar1 goriince duygulan1p sebebini biln1eden aglamak,
7- Sevgi ve ozlem'den dolay1 aglamak,
35- Hadisi Buhari, Rikak bolUmUnde 11/273 de, Tirmizl de Ziihd boHimtinde (hadis no: 2314)
rivayet etmi§tir.
36- Tirmiz1, Zuhdde 2038 numara ile, Ncsai, Cenaiz, 4/4'de rivayet etmi§tir.
Ayet: 82-84 TEVBE SURESi/9 481

8- Katlanam1yacag1 act ve elemden dolay1 aglamak,


9- Zay1fhk ve gti~stizltikten dolay1 aglamak,
l 0- Mtinaf1khktan dolay1 aglamak. Bu ttir aglama kalbin kaskat1 olmas1-
na ragmen yalanciktan gozlerinden ya§ gelmesidir.

Kendisini aglamak i~in zorlamaya gelince, bu da iki ye§ittir. Yerilen ve


ovtilen. Ovtilen zoraki aglama, kalpleri yumU§atmak i~in yapdandir. Yerilen
zoraki aglama ise, gosteri§ amac1yla olan aglamadir. Bu hususlar insanii'l-
Uyun isimli eserde kaydedilmi§tir.

Sonw; olarak §Unu soy leriz ki, ahireti isteyen kimse, az gtiltip, ~ok agla-
mahdir. Oltimle kar§Ila§tp, hesaba ~ekilecegini unutmamahdir. " Nice gtilti-
§enler vardrr ki, kefenleri kefencinin yanmda hazudir."

83. «Eger Allah, seni onlardan bir grubun yan1na dondiirur de, sa-
va§a ~1kmak i~in senden izin isterlerse, de ki : 'Benimle birlikte asla ~·­
kam1yacaks1n1z, benim yan1mda hi~bir dii§manla da sava§mayacaks1n1z.
<;;iinkii siz, ilk defa oturmaya raz1 oldunuz. Oyleyse geri kalanlarla bera-
ber oturun bakahm' .» Yi.ice Allah seni, Tebiik sava§mdan sonra, Medine' de
kalan o mtinaf1klardan bir grubun yan1na dondtiri.irse, ba§ka bir sava§a ~tk­
mak gerektiginde, sava§a 91kmak i9in saktn onlara izin verme! Bu ifadeler-
den, mtinaf1klann sava§a ~1k.rnalann1n kesin olarak yasakland1g1 anla§1lmak-
tadrr. <;iinkti o mtinaf1klar, Tebtik sava§ina gitmek istememi§, evlerinde otur-
may1 tercih etmi§ler ve buna da ~ok sevinmi§lerdir.

Bu konuda ilim adamlar1 §Oyle derler: "Ytice Allah, mtinaftldar1, gaziler


divan1ndan <;lkarm1§, mticahitler defterinden de isimlerini silrni§tir. Onlar, i9-
lerinde beslemi§ olduklan nifaktan dolay1, Hz. Peygamber'e olan yakmliktan
da uzakla§trrilrn1§lard1r. Sava§a kattlmamalarmm cezasm1 boyle 9ekmi§ler-
dir." Btittin bunlardan anla§thyor ki, milnaflklardan dine hi9bir fayda gelmez.
Dinin yiicelmesi i9in, samimi mil'minlere ihtiya<; vardir. Allahil Tealadan, k1-
yamet giinilne kadar, dine ve dindarlara dost olmay1 dileriz.

84. « Onlardan olen birinin namaz1n1 sak1n ktlma! .•» Ey Muham-


med! Kesinlikle, olen bir miinaf1g1n cenaze namaz1rn kllma, ona dua edip, ba-
g1§lanmasm1 isteme!

Huzeyfe (r.a.), Hz. Peygamber'in sirda§1yd1. Bir gtin Huzeyfe'ye: "Sana


bir s1rr1m1 a<;acag1n1. Fakat bu sirnm1 hi~bir kimseye a~mayacaks1n. Falanca
kimselerin cenaze namazlanm. k1ld1rmam yasakland1" buyurdu. Daha sonra
482 RUHU'L-BEYAN Cuz:IO

da, miinafiklardan bir grubun isimlerini saydi. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in vefa-
tlndan sonra, Hz. Omer devlet ba~kan1 olmu§tu. Miinaf1klardan oldugu tah-
min ·edilen birisi oldtigunde, Hz. Omer Huzeyfe'nin elini tutar ve onu namaza
~agrrrrdi. Huzeyfe nrunaza giderse, Hz. Omer de namazm1 ktldirrrdi. Elini b1-
rakirsa, namazm1 laldumazdi.

«Kabri ba§1nda da durma! <;iinkii onlar, Allah'1 ve Rasuliinii inkar


etmi~ler ve fas1k olarak olmii~lerdir .» Mtinaf1gm gomtilmesi i~in, dua, ya
da ziyaret amac1yla onun kabri ba§mda durma. <;unkti onlar, btittin hayatlar1
boyunca, Allah'1 ve peygamberini inkar etmi§lerdir. Bu inkarlar1ndan hi<;bir
suretle vazge<;memi§ler, inkarlarmda israrlt olmu§lar ve boylece de, s1n1n a§-
m1§ bir §ekilde 6lmti§lerdir. Mtisliimanlardan biri 6liip defnedildigi zaman
Hz. Peygamber (s.a.v.) kabririin ba§mda bir miiddet durur. Ona dua ederdi.
ibn Abbas'tan §6yle rivayet edilmi§tir: Mtinaf1klarm ba§kan1 olan Ab-
dullah b. Selfil, hastahg1 zaman1nda Hz. Peygamber'i ~ag1rm1§, o da yan1na
gitmi§ti. Mtinaftk olan bu zat Hz. Peygamber'den, kendisine bag1§lanmas1 i<;in
dua etmesini, oliince namazm1 kild1rmasm1 ve kabri ba§tna gitmesini istedi.
Daha sonra da, Hz. Peygamber'e birisini gondererek, gomlegini istedi. Niyeti,
oliince bu gomlege sardmak.ti. Hz. Peygamber de, iv elbiseleri tizerine giydigi
ve bedenine degmeyen bir gomlegini gonderdi. Abdullah b. Selfil, bu gomlegi
geri <;evirdi ve bedenine degmi§ olan i~ gomlegini istedi. Bu durumu duyan
Hz. Omer: .,Ey Allah'1n El~isi! Gomlegini bu pis kimse i9in mi veriyorsun?"
dedi. Bu olaydan, Allah'm dti§rnan1 olan mtinaf1gm, Hz. Peygamber'in eserin-
den bereket umdugunu anhyoruz. Hz. Peygamber: "Benim gomlegim, imanz
olmayan kimseye fayda vermez" buyurmu§tur. Ancak iman ve ameli varsa
bununla teberriik edip bereketlenebilir.

Nitekim Cabir (r.a.)'den rivayet edilen bir hadiste §6yle buyurmu§tur :


"Olulerinizi, salih kimseler arasinda gomunuz. <;unku ozu, kotu kom§ulardan
etkilenir. Tzpkl, sag olanlarm etkilendigi gibi." <37>

Abdullah b. Enis (r.a.), Siifyan b. Halid el-Huzell'yi oldtirtip, cesedini


Hz. Peygamber'in oniine koyunca Hz. Peygamber elindeki degnegini ona ver-
di ve: "Cennette buna dayamrsm" dedi. Bu degnek kendisinde kalm1~ ve 61-
diigti zaman, bu degnegi kendisiyle gommelerini vasiyet etmi§ti. Nitekim Ab-
dullah b. Enis vefat edince, vasiyeti iizerine, degnegi de bedeniyle kefeni ara-

37- Ebfi Nuaym Hilye'sinde, Ebfi Hureyre'den bu laf1zla rivayet etmi~tir. Bkz. el-Fethu'f.
Kebfr, 1/61.
Ayet: 84 TEVBE SURESi/9 483

sma koyarak defnetmi§lerdir.

Ma'mer b. Abdullah, Hz. Peygamber'in sa91ru trra§ etmi§ ve sa9m1n yan-


Sllll da Ebil Talha'ya vermi§ti. Geri kalan sa9lan ise, ashab arasmda hirer veya
iki§er dag1tm1§t1. Ashab bu sa9lan, feyiz almalan ve yard1ma ula§malan iyin
iizerlerinde ta§rrlard1.

Miinaflklann ba§kan1 olan Abdullah b. Obey oliince, iyi bir mii'min olan
oglu, Hz. Peygamber'e gidip, babas1nm cenazesine 9agrrd1. Hz. Peygamber
de: "Namazzm kzl ve gom" dedi. Miinaf1g1n oglu ise : "Ey Allah'tn El9isi! Ba-
bam1n namaz1n1 sen ktldrrmazsan, hi9bir miisliiman onun namazm1 ktlmaz.
Ey Allah'1n El9isi! Allah a§kma! Dti§manlan sevindirecek §eyi bana yapma!"
diye yalvardi. Hz. Peygamber (s.a.v.) de, onu teselli etmek ve etraf1ndakileri
gozetmi§ olmak i9in davetini kabul etti. Tam kalktp namaz kdacaklar1 srrada,
Hz. Omer, namaz1n kilmmasma engel olmak i9in, peygamberle kible arasma
dikildi. Daha sonra da, bu miinafik adam1n sagltgmda .yapm1§ oldugu 9irkin-
likleri say1p dokerek: "Bu Allah dii§manmm cenaze namazllll nasil ktlarsm?"
dedi. 0 zaman bu ayet indi ve Hz. Peygamber de namaz1 klld1rmaktan vaz-
ge9ti. Bu olay da, Hz. Omer'in (r.a.) yiiceligini gosterir. Bunun gibi bir9ok
yerde, onun gorii§ii dogrultusunda ayetlerin indigi bilinmektedir. Onun, din-
deki mertebe ve derecesi 9ok yi.iceydi. Hz. Peygamber, Omer hakklnda §Oyle
buyurur : "Sizden onceki milletlerin feraset sahibi kimseleri vardz. Bu millet
ir;erisinde oyle birisi varsa, o da Omer'dir. "<3s>
Hadiste "feraset sahibi" diye terctime edilen kelimenin ash "muhaddes"
dir. Muhaddes, i9inde bir mana dogan ve onu haber verendir. Buna feraset sa-
hibi diyoruz. "Feraset sahibi", ince fikirli, uzag1 goren, gtirii§ ve kanaatlerinde
yantlma ihtimali bulunmayan ve soyledigi tahakkuk eden kimse anlamma ge-
lir. Sanki o, "Melei A'la''dan konu§ur. Bir beyitte Hz. Omer'in faziletleri §OY-
le belirtilir:
Onun oyle faziletleri vardir ki herkes bilir.
Ancak gok yiizundeki ayi goremeyen bilmez.

Bir ba§ka rivayette ise bu ayet, Hz. Peygamber'in bu miinafigm namaz1-


n1 kildirmasmdan az bir zaman sonra inmi§tir.<391 Bu ayetin ini§inden sonra

38- Buhari ve Muslim benzer Iaf1zla rivayet etmi§tir. Bkz. Cflmiu'l-Usul, 8/609. Tirmizl de
benzer §ekilde rivayet etrni§tir.
39- Dogru olan da bu rivayettir. Buhari'deki bir hadise gore de ayet, Hz. Peygamber'in cenaze
namazm1 laldmnasmdan sonra inmi§tir.
484 RUHU'L-BEYAN Ci.iz: 10

Hz. Peygamber, hi~bir 1niinaf1g1n cenaze namaz1rn klldrrmam1§ ve kabrine de


gitmemi§tir.

Hz. Peygamber'in, gomlegini ona vermesi konusunda ise birka9 gorii§


ileri stiriilmii§tlir. 0 gorti§lerden birisi §Udur : Bedir sava§mda, Hz. Peygam-
ber'in amcas1 Abbas esir dii§ti.igi.i zaman, ctisseli bir adam oldugu i~in, kendi-
sine giydirebilecekleri bir gomlek bulamam1§lard1. i§te o zaman, mi.inaf1klann
ba§kan1 olan Abdullah, gomlegini Abbas'a giydirmi§ti. Hz. Peygamber de,
Bedir sava§mdaki iyiliginin altinda kalmamak i~in, o mi.inafiga gomlegini
vermi§ti. ikinci bir goril§e goreyse: "isteyeni azarlama" (Duha: 9) emrinin
geregini yapmak ic;in gomlegini vermi§tir. Gomlek konusunda cimri davran1p
onu gondermemek, comertligi ihlal etmek anlam1 ta§1yacag1ndan gonderilmi§
olabilir.

Bu konuda bir ba§ka gori.i§ de §6yledir. Belki de Allahi.i Teala Hz. Pey-
gamber'e, gomlegini ona verrnesi neticesinde, bin tane milnaf1g1n islama gire-
cegini vahyetmi§tir. Bunun ilzerine, Hz. Peygamber de bunun tizerine gomle-
gini ona verrni§tir.

85. «Onlar1n» yani mtinaf1klann «mallan ve ~ocuklari seni imrendir-


mesin.» <;ocuklar daha degerli olmalarma ragmen bu gibi yerlerde mallann
9ocuklardan once zikredilmesi, mala olan ihtiyacm umfimi olmas1ndan dola-
y1drr. <;unkii insanm ve 9ocuklar1n1n ya§amas1 mala baghdrr. Ya da malm on-
ce zikredilmesinin sebebi 9ocuklardan daha once var olmas1ndandrr. «Bun-
larla Allah, diinyada onlara azap etmeyi ve canlaran1n da inkarc1 olarak
~1kmas1n1 istiyor.» Allahli Teala, dtinyada verdigi bu mal ve 9ocuklar sebe-
biyle ahirette onlara azap edecektir. Yani diinyada elde etmi§ olduklar1 mal ve
~ocuklar, onlar i9in birer azap sebebi olacaktu. Onlarm canlar1, inkarc1 olarak
\:Ikacak ve o §ekilde oleceklerdir. <;iinkli onlar, diinyadaki zevklere dalm1§,
i§in sonuna dikkat etmemi§lerdir. Bu ayet, bu silrede, degi§ik: IM1zlarla da olsa
birka9 yerde tekrarlanmaktadrr. Bu tekrarm sebebi, baz1 §eylere dikkat 9ek-
mek i\:indir. insanlann onlardan gafil olmamalan gerekmektedir. Mallar ve
9ocuklar, mi.i'minler ic;in hirer nimet oldugu halde, milnaf1klar i9in pi§manhk
ve azapt1r. <;tinkii bunlar, onlar1 Allah'! anmaktan ahkoyar ve goniillerini
me§gul eder.
86. «' Allah'a inan1n ve peygamberiyle birlikte cihad edin' diye bir
sure indirildiginde, onlar1n servet sahibi olanlar1 senden izin istediler ve:
'Birak bizi oturanlarla beraber olahm' dediler.» Kur'an'1 Kerim'de, "Al-
Ayct: 85-89 TEVBE SU RESi/9 485

Lah'a iman edin, Allah'm dinini yliceltmek i<;in peygamberiy1e birlikte cihada
<;lkm" anlammda bir ayet indirildigi zaman, insanlar i<;erisinde durmnu iyi
olup, serveti bulunanlar senden izin istediler. Halbuki bu mtinaf1k insanlar,
hem mal hem de beden bakinundan cihada \:lkabilecek gti«; ve kabiliyettedir-
ler. Boyle olmalanna ragmen, "bizi buak.1n da oturanlarla beraber oturahm"
dediler. Boylece, sava§a 9tkmay1 istemediler.
Ayette ge<;en "tavl" kelimesi ktsal1g1n z1dd1 olan uzunluk anlammadrr.
<;unkli bir §ey uzun oldugu zaman kendisinde bir kemal ve ziyadelik olur. K1-
sa olunca ise kusur ve noksanhk olur. Zengin kimseye de "tavl" denilmi§tir.
<;tinkli zengin fakirin elde edemiyecegi bir talam isteklerini elde eder. i§te bu-
nun gibi lasaWda elde edilemiyecek baz1 §eyler uzunla elde edilebilir.
87. «Geride kalan kad1nlarla birlikte olmaya raz1 oldular. Onlar1n
kalpleri miihiirlenmi§tir. Arbk anlayamazlar.>> Mtinafiklar, sava§a katil-
1nay1p, evlerinde oturan kadmlarla birlikte olmay1 se<;tiler. Para ve buna ben-
zer §eylerin iizerlerine damga baslld1g1 gibi, onlann kalplerine de damga ba-
s1lmak suretiyle mtihtirlenmi§tir. Yani, onlann kalbleri, anlamak ve kavra-
maktan kesildigi icyin, kalbleri tizerine mtihi.ir gibi damga basllnu§, bir daha
ger9egi goremez hale gelmi§lerdir. Onlar, Allah'a iman ve itaatta, emir ve ya-
saklarmda, Rasfilline tabi olmakta ve cihaddaki saadeti anhyamad1klar1 gibi,
bunlann z1dd1na olan konulardaki huzursuzluk verici §eyleri de anlayamazlar.
88. «Fakat, Peygamber ve onunla beraber inananlar, mallar1yla ve
canlariyla cihad ettiler. i~te biitiin hay1rlar onlar1nd1r. Kurtulu~a erenler
de yaln1z onlard1r .» Hz. Peygamber ve onunla birlikte olan milslilmanlar;
Allah'a ve Allah'm gonderdiklerine inand1lar. Ytice Allah'm cihad etme emri-
ne muhalefet etmeyip, mallar1yla ve canlanyla cihad ettiler. <;unkil, kendile-
rinden daha ilsttin olan peygamber de cihad etti.
Ayette ge<;en "hayrat"tan maksat dtinyadaki zafer ve ganimet ile ahiret-
teki cennet ve ikramlar demektir. Boylece onlar, her iki dilnyada da hayular
elde etmi§ler anlammda olur. Ya da buradaki ''hayirlar"dan kas1t, "cennetteki
glizel han1mlar ve hfiriler" de olabilir. <;iinkti bir ayette : "Oralarda giizel
huylu ve giizel yuzlu kad1nlar vardzr" (Rahman: 70) buyurulmu§tur. Kurtulu-
§a erenler de, i§te bu grup insanlardu. Bu insanlar, sadece ge~ici zevklerle ye-
tinmeyip, ebed1 olan isteklerine de ula§an ki§ilerdir.

89. «Allah, onlar i~in,» i~erisinde meyveli aga9lar1 olan «altindan 1r-
486 RUHU'L-BEYAN Cuz: lO

maklar akan cennetler haz1rlamI~t1r. Siirekli olarak orada kalacaklardir.


Biiyiik kurtulu~ i~te budur.» Bu cennetlerdeki yerin veya, aga~lanrun, ya da
oradaki ko§klerin altmdan rrmakl~ akar. Burada "irmaklar" olarak 'tevirdigi-
miz "enhar" kelimesi, "nehir" kelimesinin ~oguludur ve suyun akttg1 yer an-
lamma gelir. Oraya nehir ad1, verilmesinin sebebi; geni§liginden ve parlakh-
g1ndan dolay1drr. Oradaki nehir tektir. Bu nehirde; cennet i9kisi, su, bal ve silt
1
bir arada akar ve birbirlerine kart§mazlar. Oraya giden mii minler, stirekli ola-
1
rak orada kalrrlar. Orada, Allahii Teala nm verdigi bu yiice ikram ve nimetlere
kavu§mak, kurtulu§un ta kendisidir. Biiyiik kurtulu§ da i§te budur ve ondan
ba§ka da bir kurtulu§ yoktur. iman edip mallar1 ve canlar1yla cihad edenler,
cehennemden kurtuhnu§, cenneti ve oradaki nimetleri elde etmi§lerdir.

Hadis-i §erifte §Oyle buyurulur : "Gennette yuz derece (yani birfok mev-
kiler) vardtr. Allah bu makamlan, yolunda cihad edenlere haz1rlamt§flr. -Ki
onlar, Rabb'lerinin nzasmi kazanmak ifin mallarzyla ve canlanyla cihad et-
mi§lerdir. - Cennetteki bu derecelerden, her iki derece arasmda yerle gok
arasi kadar mesafe vardir. Allah'tan isterseniz, Firdevs'i isteyin" c40> Firdevs,
cennetin tam ortasmdadrr. En yiice yerindedir. Burasllllil iizerinde Rahman'm
Ar§'l vardrr. Cennet nehirleri oradan fi§ktrir. <41 >

Cennetteki nehirler dort tane olup, ayette §Oyle anlat1lrr : "Orada hif
bozulmayan su zrmaklan, tadz degi§meyen sut irmaklan, ir;enlere zevk veren
me§rubat nehirleri ve suzulmii.§ bal nehirleri vardir ... " (Muhammed: 15)

40- "Firdevs" cennette, ii;erisinde her ti.irlU meyvenin -bulundugu bir bah~edir.
41- Buhari, Cihad bahsinde zikretmi§tir, 6/9. Aynca Tevhid bahsinde de zikretm i ~tir. Bkz.
Camiu'l-Usal, 9/491.
Ayet: 89 TEVBE SURESi/9 487
488 RUHU'L-BEYAN Cu z:lO

90. Bedevflerin ozilr dileyenleri, kendilerine izin verilmesi


ifin geldiler. Allah ve Rasuliine yalan soyleyenler de oturup
kaldilar. Onlarm inkar edenlerine, acikli bir aza.p dokunacak-
tlr.
91. Allah 'a ve peygambere imanda samimi olmalan ~artiy­
la; za.yiflara, hastalara ve harcayacak bir ~ey bulamayanlara,
bir sorumluluk yoktur. <;unkii, iyilik yapanlann aleyhine bir
yol yoktur. Allah gafurdur, rahimdir.
92. Kendilerini bindirip gondermen ifin sana geldiklerinde:
"Sizi bindirecek binek bulamiyorum" dedigin zaman, harca-
yacak bir §ey bulamadiklarindan dolayi, ilzilntiiden gozlerin-
den ya§lar akarak geri donen kimselerin aleyhine de bir so-
rumluluk yoktur.
93. Sorumluluk ancak, zengin olduklan halde senden izin
isteyenleredir. <;iinkii onlar, geri kalan kadinlarla birlikte ol-
maya razi oldular. Allah da onlarin kalblerini miihiirledi. Ar-
tlk onlar bilemezler.
94. Doniip yanlarina varinca, sizden ozur dileyecekler. De
ki : " Oziir dilemeyin! Size asla inanmayacagiz. <;iinkii Allah,
sizinle ilgili haberleri bize bildirdi. Yapacaklannizi, Allah da,
Rasulii de gorecektir. Daha sonra ise, goriileni de goriilmeye-
ni de bilen Allah'a diindiiriileceksiniz. 0 size, yaptiklannizi
bildirecektir~ "

95. Kendilerine dondiigiiniizde, onlan birakmanzz ifin, Al-


lah adina size and ifecekler. Onlan birakin! <;iinkii onlar
murdardirlar. Kazanml§ olduklarinin cezasi olarak, onlarin
varacaklan yer cehennemdir.
96. Kendilerinden razz olmaniz ifin, size yemin edecekler.
Siz onlardan razi olsaniz bile, Allah fasiklar toplulugundan
asla razi olmaz.

90. «Bedevllerin ozi.ir dileyenleri, kendilerine izin verilmesi i~in gel-


diler.» Arap9a'da "azere fil-emri" denir ki bir i§te gev§ek davran1p, tembellik
gosterdi demektir. i§in ger9egi ise, mazereti olmadig1 halde yapacag1 i~ konu-
sunda mazeretinin olduguna vehmettirmesidir. Ozilr dilemek; bazan gervek,
bazan da yalandan olur. Boyle olunca, itizarda bulunmak ozril olsa da olmasa
da mazeret ileri stirmektir. Bizim burada "bedevfler" olarak terciime ettigi-
miz "a'rab" kelimesi, Araplann ~olde ya~ayanlanna verilen isimdir. Bu keli-
Ayet: 90-91 TE\t13E SURESi/9 489

menin tekili yoktur. "Arap" ise, "acem" keli1nesinin z1dd1 olup, §ehirli de-
mektir. "Oziir dileyenler"den kas1t, Esed ve Gatafan kabileleridir. Tebiik sa-
Va§ma 9ikllacag1 s1rada, cihada 91kmamak i9in oztir belirtip, sava§tan geri kal-
may1 istemi§lerdi. Bunlann bahaneleri; ge~im s1k1ntis1 c;ekmeleri ve c;oluk 90-
cuklann1n kalabalJ.k olmas1yd1. Bunlann ozi.irleri konusunda ihtilaf edilmi§tir.
Acaba ger9ekten oziirleri mi vard1, yoksa bahane miydi? Ayetten anla§tlan
gerc;ekten oztirlerinin olmas1d1r. <;unki.i ayette ge9en "muazzirun" oztirleri
olan kimselerin ozilr beyan etmeleri anlammdad1r. Oztir beyan edenler bazan
haks1z da olabilirler. Buna gore ayetin manas1 "oztirleri olmadan oztir beyan
edenler ... " §eldinde olur.
«Allah ve Rasfiliine yalan soyleyenler de oturup kaldllar .» Mtinafik
Araplar ise ne peygambere gelip izin istediler, ne de sava§mamak i9in 6ziir
belirttiler. Bundan anla§thyor ki, onlar her ne kadar iman ettiklerini ve itaat
edeceklerini iddia etmi§ olsalar da, Allah'1 ve Rasuliinii yalanlamaktadirlar.
Bu kimseler, seksen iki ki§idirler. Diger mtinaf1klar da,, oztirsiiz bir §ekilde
evlerinde oturup sava§a kattlmamt§lardu. «Onlar1n inkar edenlerine, ac1kh
bir azap dokunacakttr.» Araplann veya oztir beyan edenlerin bir klsm1 aclk-
h bir azaba ugrayacaklardir. Ayette geyen "mim" harfi, k1s1m belirtir. Arapla-
rm hepsi degil de, bir k1sm1 inkarc1du. iylerinde inananlan vardlf. Diger las-
m1 ise tembelliklerinden dolay1 sava~a katilmarru§tlr. ~tiphesiz bunlan Allahti
Team. ~ok iyi bilmektedir. inkarlanndan dolay1 sava§a katilmayanlara, dtinya
hayatlarmda verilecek olan azap, esir olma ve oli.im, ahiretteki azap ise, ce-
hennem ate§idir.
91. «Allah'a ve peygambere imanda samimi olmalan ~arbyla; zay1f·
Iara, hastalara ve harcayacak bir ~ey bulamayanlara,» cihada katilmama-
lar1ndan dolay1 «bir sorumluluk yoktur .» Ya§ltlarm, kotiiriimlerin, hastala-
nn ve fakir olmalan sebebiyle sava§a katilamayanlar111, bu duru111lan gtinah
say1lmaz. Ancak, bu gruplann, Allah'a ve Rasfiliine sainimi olarak inanmalan
gerekir. Ayette "samimi olmalan" §eklinde terctime ettigimiz "nasihat" keli-
mesi, yapilan amelin sahte olmad1gm1, terte1niz, i9ten ve halis oldugunu ifade
eder. Bir insan1n, soziinde samimi olmas1 demek, sadece faydal1 olan §eyi
soylemesi demektir. Bu kelimeyle ilgili olarak: "Din nasihatttr, '' hadisi var-
dlf. Peygamber Efendimiz bu ifadeyi tiy kez tekrarlam1§tlf. Bu konuda §6yle
soylenir: Nasihat islfon'1n temelidir. <;unkti bunun manas1 dinin diregi nasi-
hatten ibarettir, demektir. T1pk1 "hac Arafat'tan ibarettir" soztinde oldugu gi-
bi. Buda, hacc1n asll direginin Arafat oldugunu gostermektedir. Hz. Peygam-
490 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 10

her ''Din nasihattir," buyurunca: "Kim i9in Ey Allah'1n el9isi?" diye sorarlar.
0 da: "Allah, O'nun kitabl , peygamberi ve musliimanlann ba§kanlan ve ~ii­
tun miisliimanlar ifin" cevabm1 verdi.<42) Bunun anlam1, Allah'a iman ve
O'nun emirlerini yerine getirmede samimi olmaktir. Rasfiliinil de tasdik edip,
onun getirdiklerinin tilmtinil birden benimsemek ve onun yolunda ytirilmektir.
11
Kitabi ifin" den maksat da, Kur'an'1n Allah'1n kitab1 olduguna i9tenlikle
inanmaktrr. Onun ayetlerine gore runel etmek ve ona teslim olmaktu. "Mus-
liimanlann ba§kanlarma nasihat" ise, iyi i§ yapttklan zrunanlarda onlara ita-
at etmek, kotil i§ler yapttl<larmda ise, onlar1 uyarmaktrr. "Butiin musluman-
lar" ifadesi ise, miislilmanlara gelecek belay1 uzakla§trrmay1 ve onlann kaza-
nabilecekleri hayrrlara yard1mc1 olmay1 ifade eder.
Bu ayet, ger9ekten ozlir sahibi olanlar1n, sava§a 9tkmay1§lannda hi9bir
giinah1n olmad1g1n1 belirtiyor. Ancak, bu ki§ilerin, Allah'a ve peygambere
olan imanlar1nda samirni olmalan §arttrr. Btitiin hareketlerinde, Allah'm ve
peygamberin emirlerine uymalan da §arttrr. Bunlarm uymalan gereken emir-
lerin ba.§1nda ise, gaziler hakkmda duyduklar1 yalan haberleri etrafa yayma-
mak gelir.. Fitneyi kortiklememeli, gazilere iyilikte bulunmaya 9al1§mal1 ve
onlann geride btraktiklan yuvalanna yard1mc1 olmahdrrlar. «~iinkii, iyilik
yapanlar1n aleyhine bir yol yoktur. Allah gafurdur, rahimdir.» Onlar1n
aleyhine bir durum olamaz ve onlarm bir gtinahi da yoktur. Allah yok bag1§la-
y1c1 ve ~ok rahmet edicidir.
Bu ifadeler, eger onlar, ozilrlerinden dolay1 sava§a katdmam1§larsa, ba-
gi§lanmaya muhta~ olduldann1 belirtmektedir. insanlar acizdirler, hata i§leye-
bilirler. Allah da bag1§lay1c1 oldugu iyin onlan bagi§lar.
92. «Kendilerini bindirip» sava§a «gondermen i~in sana geldiklerin-
de: 'Sizi bindirecek binek bulam1yorum' dedigin zaman, harcayacak bir
§ey bulamad1klar1ndan dolay1, iiziintiiden gozlerinden ya§lar akarak geri
donen kimselerin aleyhine de bir sorumluluk yoktur .» iyilik yapanlar1n
aleyhine bir yol olmad1g1 gibi, kendilerini sava§a gotiirmen i~in sana gelenler
i9in de ger9ekle§mi§ olan bir giinah yoktur. Bu kimseler ensardan yedi ki§i-
11
dirler ve aglayarak Hz. Peygamber'e gelip: Biz sava§a 9tkmay1 adadtk. Ya-
11
mal1 mestlerle ve dikili ayakkabilarla da olsa bizi gotlir de seninle sava§ahm
demi§ler, Hz. Peygamber de onlara ·: "Sizi bindirecek binek bulamiyorum"
cevabm1 vermi§ti.

42- Mlislirn , Sahih'inde rivayet etmi~tir.


Ayet: 92-9 4 TEVBE SURESi/9 491

"Gozlerinden ya§lar akarak " ifadesinin aslt, "§iddetli bir halde gozleri
akan" §eklindedir. Bu durum "oluk ak1yor" ifadesine benzeyen bir mecazdtr.
Akan oluk degil, oluk i9erisindeki sudur, goz degil, goziin i9erisindeki ya§trr.
Burada mtibalaga i9in boyle bir ifade kullantlm1§tlr. Sank.i goziin, btitiintiyle
aktig1 ifade edilmi§tir. Bu durum da, infak etmek i9in bir §ey bulamamalann-
dan dolay1, duymu§ olduklan iiztinttidendir. Onlann, ihtiya9 duyduklan ve se-
nin yan1nda da bulunmayan bir §eyi satm almalan i9in, verebilecekleri bir
§eyleri yoktu. Buridan dolay1 mahzun idiler.
93. «Sorumluluk ancak, zengin olduklari halde senden izin isteyen-
leredir.» Onlar, zengin olduklan, gti9leri ve sava§ hazirbklan bulundugu hal-
de, sava§mamak i9in izin isteyen kimselerdir. «~iinkii onlar, geri kalan ka-
d1nlarla birlikte olmaya raz1 oldular.» Alc;ak.11ga nza gosterdiler. «Allah da
onlar1n kalblerini miihiirledi. Arhk onlar bilemezler.» 0 kimseler, bu sa-
va§a katilmamalan ytiztinden, pe§inen takmd1klar1 tav1r neticesinde, ba§lanna
gelecek gaileden habersizdirler. Aynca onlann, ileride ugrayacaklan rezillik-
lerden de haberleri yoktur.
Hikmet sahiplerinden biri der ki: "Diinya, ahiretin pazar yeri; ak1l, iyi-
liklerin onctisii; mal, kibirlenmenin elbisesi; nefsani arzulara uymak da Al-
lah'a isyan etme vas1talandrr. Uztintti ise, ne§enin ba§lang1c1drr. Allahti Teata
mtinaf1klar1, sevinmeleri ve alay etmeleri sebebiyle yenni§, ihlas sahiplerini
ise, tiztintti i9erisinde olmalar1 ve devamh aglar bir durumda bulunmalar1 se-
bebiyle ovmti§tilr."
94. Sava§tan «doniip yanlanna var1nca, sizden oziir dileyecekler.»
Bu kimseler mtinaf1k kimseler olup, sava§a katdmamt§lardrr. Say1lan da sek-
A

sen kiisurdur. Buradaki hitap, Hz. Peygamber'e ve onun ashab1nadu. Ayet,


oziir dileme olay1ndan once nazil olmU§tUr. Buradan anla§Ilan, Hz. Peygam-
ber'in, Tebtik sava§mdan donmesinden sonra kendisinden oztir dileyecekleri-
dir. Yoksa, Medine'ye dondtikleri zaman degil. Belki de, Medine'ye donme-
den once OZUI dilemeye kO§anlar bile OlmU§lUI.
Ey Muhammed! Sen onlara «de ki : 'Oziir dilemeyin! Size asla inan·
mayacag1z. Ciinkii Allah, sizinle ilgili haberleri bize bildirdi.» Siz kesin-
likle bize oztir dilemeye kalkmaym. Biz sizin ozilrlerinizi kabul etmeyecegiz.
(:iinkti oztirtintiz ger~ek degildir. Allahti Teala, sizin oztiriintiztin kabul edil-
memesini bize vahiyle bildirdi. Sizin kotti dti§tince ve niyetleriniz haklanda
bizim bilgimiz vardtr. Bundan sonraki «yapacaklar1n1z1, Allah da Rasfilii
492 RUHU 'L-BEYAN Cuz: 11

de gorecektir.» Acaba, inkar ve munaf1khktan vaz mi ge9eceksiniz, yoksa


ay1u hale devrun m1 edeceksiniz? .. «Daha sonra ise» k1yamet gtintinde, «go-
riileni de, goriilmeyeni de bilen Allah' a dondiiriileceksiniz. 0 size,» diin-
yada iken «yaptiklarin1z1 bildirecektir. '» O'na dondtirtili.ip, huzuruna ~Ikt1-
gm1z zaman, diinyada i§lediginiz her §eyi size bildirecektir. Burada, diinyada
i§lenenlerin hesab1n1n mutlaka goriilecegine dikkat ~ekilmektedir.

95. «Kendilerine dondiigiiniizde, onlan b1rakman1z i~in, Allah ad1-


na size and i~ecekler .» Yalan ozilrlerini per~inlemek iizere size yeminler
edecekler ve: "Vallahi gticiimilz yoktu. Eger giictimiiz olsayd1, sava§a katil-
maktan geri kalmaz ve sizinle sava§a 91kard1k" diyeceklerdir. Bu kirnseler,
Ciid b. Kays, Mu'tab b. Ku§ayr ve arkada§lar1drr. Onlann bu yeminleri, onlan
terkedip kendilerini yermemeniz ve horlamamaruz i~indir. «Onlari b1rak1n!»
Onlardan uzakla§m ve hakir goriin! «<;iinkii onlar», ttpk1 kendisinden ka~1l­
mas1 gereken pis koku gibi «murdard1rlar.» Onlarda manevt murdarhk var-
drr. «Kazanm1~ olduklar1n1n cezas1 olarak, onlarin varacaklar1 yer cehen-
nemdir .» Onlardan bu kadar sak1nman1n ve onlar1 terketmenin gerek9esi,
kendilerinin cehennemlik olu§lar1d1r. Onun i9in bu kimseler yerilmi§ ve ken-
dilerinden uzak durulmas1 istenmi§tir. Dtinyada i§lemi§ olduklar1 bunca kotii-
liiklerden dolay1, cehennemde cezalarim bulacaklardrr.

96. «Kendilerinden raz1 olman1z i~in, size yemin edecekler. Siz on-
lardan raz1 olsan1z=bile, Allah fas1klar toplulugundan asla raz1 olmaz.>>
Milnaftklar, kendilerinden ho§nut olman1z i<;in, yalan yere Allah adma size
yen1inler edeceklerdir. Bunun sebebi ise, kendilerine yapageldiklerinizin de-
vamm1 saglamaktrr. Sizler, inkarda bocalay1p duranlardan raz1 olsan1z bile,
Ytice Allah onlardan asla raz1 olmayacaktrr. Sizin nzan1z, Allah'm nzas1n1
gerektirmez. Sizin tek ba§1n1za onlardan raz1 olu§unuz, onlan Allah'1n gaza-
bmdan kurtarmaya yetmez. i§te bi.itiin bu hitaplardan maksat, muhataplar1
mi.inaf1klara nza gostermekten salandirmak ve onlar1n sahte oziirlerine kan-
mamalarm1 saglamaktrr.

Rivayet edildigine gore, Hz. Peygamber (s.a.v.) Medine'ye geldigi za-


man : "Onlarla oturmaym ve kendileriyle konu§maym" buyurmu§tur. Bunun-
la, mtinaf1klardan ve giinahlannda 1srar edenlerden tevbe edinceye kadar ayn
kalmaya i§aret edilmi§tir. Muhammed Baku da kendisine babas1 Zeynel
Abidm'in §6yle tavsiyede bulundugunu soyler : "~u be§ grup insanla arkada§-
hk etme, onlarla sohbete dalma ve yolculuga da <;tkma:
Ayet: 95-97 TEVBE SURESi/9 493

1. Fas1kla arkada§hk etme. 0 seni, bir lokma ekmege hatta daha basit bir
menfaate kar§1hk olarak satar.
2. Cimri adamla da sakm arkada§hk etme. <;unki.i o, en muhta9 oldugun
§eyi bile sana vermez.
3. Yalanc1yla da arkada§hk etme. 0 da senin i~in serap gibidir. Senin
yakmlannt senden uzakl~tinr, senden uzak olmas1 gerekenleri de sana yak1n-
la§tlnr.
4. Ahmakla da arkada§hk etme. <;unkii ahmak, sana fayda vermek ister-
ken zarar verir. Yine: 'Akdh dii§man, akils1z dosttan iyidir' denilir.
5. Akrabalar1yla ilgisini kesenle de dost olma. <;unkii ben, Allah kitab1-
n1n ti~ yerinde, bu tiir insanlar1n lanetlendigini gordiim."

97. Bedevikr, inklir ve iki yiizliiliik bakimindan daha beter,


Allah 'in, Rasuliine indirdigi sinirlari tanimamaya daha miisa-
ittirler. Allah bilendir, hakfmdir.
98. Bedevflerden oyleleri vardir ki, Allah yolunda harcadi-
gint zarar sayar ve sizin ba§iniw f elliketlerin gelmesini bek-
ler. F ewketler onlann ba§ina gelsin! Allah, i~itendir, bilendir.
494 RUHU'L-BEYAN Cuz: 11

99. Bedevilerden iiyleleri de vardir ki, Allah 'a ve ahiret gii-


niine inanir. Harcadigmi da, Allah kahnda yakin dereceler el-
de etmeye ve peygamberin dualanni almaya vesile kabul eder.
iyi bilin ki bu durum, onlar ifin bir yakmlik vesilesidir. Allah
onlari, yakinda rahmetine koyacaktir. <;iinku Allah gafurdur,
·rahllndir.

97. «Bedeviler...» Burada "bedeviler" §eklinde c;evirdigimiz "a'rab"


kelimesi, "a'rabi" kelimesinin c;oguludur. T1pki, '"arabi" kelimesinin c;ogulu-
nun " 'arab", "mecfisi" kelimesinin c;ogulunun "mecfis" ve "yahfidi" kelimesi-
nin c;ogulunun da "yehud" oldugu gibi. "Arab"la "A'rab" arasmdaki farkl §tiy-
le a9tldar1z : Arab, ister 9olde, isterse koyde otursun, insan oglunun ozel bir
grubudur. A'rab ise, sadece c;olde ya§ayan insanlara verilen bir isimdir. Buna
gore "Arab", daha geneldir. ~oyle de denilmi§tir: "Arab, §ehir ve koylere yer-
le§enlerdir. A'rab ise, c;ollerde ya§ayanlardrr. i§te bu bedeviler, «inkar ve iki
yiizliiliik bak1m1ndan,» §ehirlerde ya§ayan Araplardan «daha beter,» yani
daha fenadrrlar. <;unkti bu bedeviler, vah§i hayvanlara benzerler. Bunlar, bo-
yun egip itaat etme konusunda direnmeyi huy edinmi§ kimselerdir. Devamh
i9erisinde ya§ad1ldan rutubetli s1cak hava, kalblerinin katihgm1 artrrmi§tir.
Kalplerinin katillg1 da onlan kibir, bobtirlenme ve haktan sapmaya gotiirilr.
Bu durum da, onlar i~in tabiidir. <;unkti, bir egitimcinin terbiyesinde yeti§ip
egitilmeyen, ilim adamlanyla birlikte olup bilgi edinmeyen kimseler, Allah'm
Kitab1'n1 dinleyip, ondan beslenmeyen kimseler; bilginlerle oturup sohbet
edenler, ilim ve hikmetten nasibini alanlarla nasil e§it olabilir? <;iinkii bunlar,
Allah'1n Kitab1'm dinlemi§ ve Rasfiltillah'm terbiyesini almi§lardrr. Eger, §e-
hirli ile 9olde ya§ayan arasmdaki farlo gormek istersen, dagda yeti§en meyve
ile, bahc;ede yeti§en meyveyi kar§tla§tir. 0 zaman fark1 gortirstin. Ayette ge-
9en "Bedevfler'1e, Temim ogullar1, Esed ogullar1 ve Gatafan kabilesi kaste-
dilmi§tir.
i§te bu insanlar, «Allah'1n Rasfiliine indirdigi s1n1rlar1 tan1mamaya»
onlar1n. ne olduklarm1 bilmemeye «daha miisaittirler.» Onlar, peygambere
indirilen ibadetleri, kanunlar1 ve buna benzer ahlak kurallann1 bilemezler.
Farz ve stinnetleri kavrayamazlar. Bunun sebebi, Kur'an ve stinneti dinleme
bahtiyarhg1ndan uzakta kah§lar1drr. i§te bunun i~in, bedevi bir zattn, namazda
imamhk yapmas1 da mekruh kar§ilanmi§tir. ilim adamlan §Unu soylerler :
"imam olan bir kimse, namazda mekruh olan §eyleri i§lerse, ona uymak mek-
Ayet: 97-99 TEVBE SURESi/9 495

rub olur. ilgilisinin bu tip imam1 gorevden almas1 gerekir. «Allah bilendir,
hakimdir.» Yiice Allah, ilim ve hikmet sahibi oldugundari dolay1, §ehirlinin
de, koyliiniln de biitiin hallerini bilir. iyilik ve kotiiltiklerinden haberdardir ve
onlan buna gore hesaba 9ekip ceza, ya da milkafatlann1 verir.

98. «Bedevilerden oyleleri vard1r ki, Allah yolunda harcad1g1n1 za-


rar sayar ve sizin ba§1n1za felaketlerin gelmesini bekler.» Ayet-i kerimede
ge9en "magrem", insanm mahna gelen zarar demektir. Allah'a ve ahiret gii-
ntine inanmayan, Allah yolunda harcad1g1 maldan sevap ummayan, Allah yo-
lunda harcamad1g1 zaman da bunun cezas1ndan korkmayan kimse elbette ki
Allah yolunda harcad1g1 §eyi zarar ve liizumsuz sayar. Harcad1klar1n1 da ya
gosteri§ i9in ya da tak1yye yani asil maksad1n1 gizleyerek milsliimanlardan
gorilnmek ic;in yapar. Ayette ge~en "yeterabbesu", beklemek, "devair" de
insanm ba§ma gelen musibet ve felak:etler demektir. "Daire" kelimesinin 90-
guludur. Onlar Hz. Peygamber'in vefatiyla, miisliimanlarm ba§1na birtak.im
belfilarm gelip, gii9 ve kuvvetlerini kaybetmelerini ve inkarcilarm egemen ol-
mas1n1 beklerler. Boylelikle de, infaktan kurtulacaklarm1 umarlar. i§te bu tip
insanlar §imdi de mevcuttur. Gormtiyor musunuz baz1 kimseler, mtisliiman
gortiniirler, fakat inkarc1lann egemen olmasm1 beklerler ki, devlete kar§I so-
rumluluklanndan ve infaktan kurtuluversinler.

«Felaketler onlar1n ba~1na gelsin! Allah, i§itendir, bilendir.» Burada,


mi.i'minler hakk1nda dilediklerinin kar§1hg1 olarak, onlara bedduada bulunul-
maktad1r. Allahti Tefila, onlarm infak yaparken soyledikleri sozleri i§iten ve
ayn1 anda i9lerinde gizledikleri kotti niyetleri de bilendir. Ki bu kotii niyetleri-
nin birisi de, mtislilmanlarm bir bela ile kar§1la§malarm1 beklemeleridir.

99. «Bedevilerden oyleleri de vard1r ki, Allah'a ve ahiret giiniine


inan1r.» Bunlar, Esed, Ctiheyne, Gifar ve Eslem gibi kabilelerden olan kim-
selerdir. i§te bu tlir kabileler, Allah'a ve ahiret gtintine inanulard1. Ravda
isimli eserde §6yle anlatihr : Bedevinin biri, Allahii Teala'run "Bedevfler,
inkar ve iki yuzluliik bak1m1ndan daha beterdir... " mealindeki kelam1ru du-
yunca irkiliverdi ve ardmdan da yine Allah'm: "Bedevflerden oyleleri de var-
dzr ki, Allah'a ve ahiret gunune inanzr... " kelam1n1 duyunca: "Allahii Ekber.
Ytice Allah, bizi once yerdi, sonra da ovdii" dedi.

Allah yolunda cihad i<;in «harcad1g1n1 da, Allah katinda yak1n dere~
celer elde etmeye ve peygamberin dualann1 almaya vesile kabul eder.»
496 RUHU'L-BEYAN Cuz: 11

11
Bir kutsi hadiste de §byle buyurulur : Kim bana bir kart§ yakla§irsa , hen
ona bir ar§tn yakla~inm." l43)
Bu kimseler aynca, Allah yolunda yapt1klan harcamalar dolay1s1yla, Hz.
Peygamber'in de duas1m almaya 9ah§rrlar. <;iinkti Hz. Peygamber, tasaddukta
bulunanlara bereket duas1nda bulunur ve onlann bag1§lanmalann1 dilerdi. i§te
bundan dolay1dlf ki sadaka alan kimsenin tasaddukta bulunan kimseye dua et-
mesi siinnet olmu§tur. Ancak, Hz. Peygamber'in yaptig1 gibi yaparak, salat ve
selamda bulunmaz. Hz. Peygamber (s.a.v.), sadaka veren Ebfi Evfa i9in "Al-
lahumme salli am ali Ebi Evfa", yani "Ey Allah'1m! Ebi Evfa ogullanna salat
ve selfun eyle!" diye duada bulunmu§tU. Bu ttir dua yapmak, ancak Hz. Pey-
gamber'e mahsustur. 0 diledigine boyle dua yapabilir.
«iyi bilin ki bu durum,» yani Allah yolundan harcad1klan §ey «onlar
i~in bir yak1nhk vesilesidir .» Bu harcamay1 yapttldannda, yiice Allah da on-
lar1, kendisine yakla§tiracaktu. Bu, Allah yolunda harcad1klan §eyin bir ya-
kmhk vesilesi oldugu husfisundaki itikadlarm1n dogruluguna Allah tarafmdan
bir §ehadet ve iimitlerini tasdikdir.
«Allah onlari, yak1nda rahmetine koyacakhr. Ciinkii Allah
gaffi.rdur, rahimdir.» Bu ifade, Allahti Tefila'nm engin rahmetinin onlan ku-
§attig1n1 anlatrr ve bunun bir va'd oldugunu bildirir. Ayette ge9en 'sfn' harfi,
va'din ger~kle§ecegini ifade eder. Allah onlara kar§1 9ok rahimdir. Ceza ver-
mekte acele etmez.
Bilrni§ olunuz ki, sadaka vermenin ve infakta bulunmanm fazileti, 9ok
biiyliktilr. ~oyle bir hikaye anlatthr :
israilogullan zamanmda bir k1thk olmu§. Fakirin biri i9erisinde zengin-
lerden birinin de evi bulunan bir sokaga girmi§. Fakir adam: "Allah nzas1 i9in
bana yard1mda bulunun!" deyince, ev sahibinin k1z1 91kanp biraz steak ekmek
ikram etmi§. Zengin adam bu fakiri goriince, "Bu ekmegi sana kim verdi?'' di-
ye sormu§. Fakir de: "~u evdeki kiz" diye cevap vermi§. Zengin adam eve gi-
rip, kizmm sag elini kesmi§. Allah da bu adanun durumunu degi§tirmi§, muh-
ta9 bir duruma dti§erek fakir olarak olmti§ttir. Daha sonralan ise, zengin ve
gen9 bir delikanhn1n, bu giizel kiz ho§una gitmi§, ona hayran olmu§ ve onunla
evlenmi§. Onu evine gottiriip, karanhk basmca, laz sofra haz1rlam1§ ve sol eli-
ni uzatmt§. Zengin demi§ ki: ''Fakirlerin edeplerinin az oldugunu duyard1m.

43- Buhari'nin rivayet ettigi uzun bir hadisin par9as1d1r.


Ayet: 99 TEVBE SURESi / 9 497

~u sag elini uzat bakay1m." K1z yine sol elini uzatm1§. iki ve tic;i.incil defasm-
da da ayn1 §ekilde sol elini uzatmca, evi bir sessizlik kaplam1§. Sorua gizliden
bir ses duyulmu§ ve: <;1kar bakahm sag elini! Allah i~in verdigin s1cak ek-
11

mek hatirma Rabb da sana sag elini ikram etti" demi§. K1z da sag elini ~1kar­
m1§ ve yemegini yemeye ba§laml§. Ravzatu'l-Ulema isimli eserde boyle anla-
t1hr.

Bu hikayeden anla§tlmaktadir ki Allahti Tefila bir kimseye nimetler ih-


san eder de, o kimse de bunun §iikriinti yerine getirmezse, o nimetten yoksun
b1rak1lmak suretiyle cezaland1nhr. Bel'ama bakmaz nusm? Allah'm kendisine
vermi§ oldugu islfun nimetine §ilkretmeyince, Allah da onun camn1 inkarc1
olarak ahvermi§tir. Bir kimse, yaptJ.g1 ve terkettigi her §eyde Allah'1n nzas1n1
gozetirse, Allah da onun kusurlann1 dilzeltir ... Sol elle yemek edebe aykmdrr.
~eytan sol eliyle yer. Mazeret olmad1kc;a sol elle yerunemelidir. Denilmi§tir
11
ki: Hak ugruna harcanmayan §eyin iki kau, batil yolda gider."

Hz. Ali (r.a.) §Oyle der: "Allah, fakirlerin az1klarm1, zenginlerin malla-
nnda takdir etmi§tir. Fakirin a~hg1, zenginin onun hakkm1 vermemesiyle olur.
Allahil Teala, onlara bunun hesabm1 soracaktrr."
49 8 RUHU' L-BEYAN Ciiz: 11

100. Muhacirlerin ve Ensarin ilk etapta iman edenleri ve


giizellikle bunlara tobi olanlar var ya, Allah onlardan razi ol-
mu§tur. Onlar da Allah 'tan razidirlar. Allah onlar ifin, allla-
rindan irmaklar akan cennetler hazirlami§tir. Orada siirekli
olarak kalacaklardir. Biiyiik kurtulu§ da budur i~te.
101. <;evrenizdeki bedevilerden miina/iklar oldugu gibi,
bizzat Medine halkmdan da miina/zkligi huy edinenler vardir.
Sen onlan bilemezsin. Onlari Biz biliriz. Onlara iki de/a azap
edecegiz. Sonra da biiyuk bir azaba itileceklerdir.
102. Digerleri de giinahlarini itiraf ederek, iyi amelle diger
Ayet: ioo TEVBE SORESi/9 499

kotii amelleri birbirine kan§tirdilar. Allah 'in, onlann tevbesi-


ni kabul etmesi umulur. r;unkii Alltzh gafllrdur, rahimdir.
103. Onlarin mallanndan, sadaka al ki, bununla kendile-
rini temizlemi§ ve (iyiliklerini) bereketlendirmi§ olursun. On-
lara dua et. <;unkii senin dulln, onlar ifin bir huzur kaynagi-
d1r. Allah i§itendir, bilendir.
104. Allah'in, kullannin tevbesini kabul ettigini, sadakalar
aldigini, Allah 'in tevbeleri kabul ve merhamet eden oldugunu
bilmiyorlar mi?
105. De ki: "<;ali§zn bakalzm! <;ali§manizi; Allah da, pey-
gamberi de, mu'minler de, (kesin olarak) gorecektir. Daha
sonra, gizli ve afik olani bilen Allah'a dondiiriileceksiniz.
Y apmi§ olduklannizi size haber verecektir. "
106. Diger bir grup da, Allah 'in takdirine birakilmi§hr. On-
lara ya awp eder, ya da tevbelerini kabul eder. Allah bilendir,
hakimdir.

100. «Muhacirlerin ve Ensar1n ilk etapta iman edenleri...» Buradaki


ilk iman eden muhacirlerden; sahabilerin btiytikleri, iki k1bleye dogru da na-
maz kilanlar ve Bedir sava§tna katilanlar anla§tlmaktadir. ilim erbabm1n go-
rii§lerine gore, 1slam'1 ilk kabul eden Hz. Hatlee (r.a.) vfilidemizdir.
Ensar'dan kas1t, Birinci ve ikinci Akabe Biati'nde bulunanlar, Ebu
Ztirare ve Mus'ab b. Umeyr kendilerine vard1g1nda iman edenlerdir. Birinci
Akabe Biati'nde bulunanlar yedi, ikincidekilerse yetmi§ ki§idirler. Allahii
Teala "sabikun", yani "ilkler"i ovmti§tilr. <;tinkti onlar, arkadan gelenlerin
onderleridir. Esas fazilet, onderlik roliinil tislenenlerindir.
«Ve giizellikle bunlara tabi olanlar var ya, Allah onlardan razi ol·
mu~tur. Onlar da Allah'tan raz1d1rlar.» "Guzellikle bunlara tabi olanlar"
dan kas1t, her iki gruba uyan k.imselerdir. "Guzellik" ise, her tiirlil gtizel huy-
lardrr. Bir ba§ka gorli§e gore de "es-sabikune'l-evvelfn"den kas1t, ensar olsun
muhacir olsun btitlin sahabedir. <;unkii bunlar, diger milsltimanlara gore, daha
once islam'1 kabul etmi~ durumdadrrlar. "Tabi olanlar"dan maksat ise, k1ya-
mete kadar gelecek olan iman ehli kimselerdir. Allahti Tefila onlardan raz1dtr.
Onlar1n itaatlar1n1 ve amellerini kabul etmi§tir. Kullar da O'ndan raz1d1rlar.
<;unkii, bir~ok dilnyevi ve uhrevi nimetlere kavu§ffiU§lardrr.
500 ROHU'L-BEYAN Ciiz: 11

«Allah onlar i~in, altlar1ndan irmaklar akan cennetler haz1rlam1~­


tlr. Orada siirekli olarak kalacaklardir. Biiyiik kurtulu§ da budur i§te.»
Kendilerine, o cennetlerde stirekli olarak kalmalar1 takdir edilmi§tir. Orada
kalmalan hi9bir sfirette kesintiye ugramayacakur. En bilytik ikramdtr bu.
Bundan daha btiyilk bir ikramm olmas1 da imkans1zdrr.

101. «~evrenizdeki bedevilerden miinaf1klar oldugu gibi, bizzat Me-


dine halk1ndan da miinaf1khg1 buy edinenler vard1r .>> <;ollerde ya§ayan
Araplar i9erisinde mtinaf1klar oldugu gibi, i9erisinde ya§ad1g1n1z §ehirde de
mtinaf1khg1 huy edinen insanlar vardrr. Bu mlinaflklar; Ctiheyne, Mi.izeyne,
Eslem, E§ca' ve Gifar kabileleridir. Bunlar, Medine'nin ~evresinde oturuyor-
lard1. Ayette ge9en "Medine" kelimesinden, Hz. Peygamber'i agirlayan ve
hicret yurdu olan kent anla§tlmaktadrr. Hz. Peygamber'in evi de kabri de ora-
da bulunuyor. Bu kentin bir9ok ismi vardu. "Taybe" ve "Tabet! isimleri de
bunlardandlf. Bu kent, yani Medine kenti, orada ya§ayanlarm tertemiz ve pak
olU§U sebebiyle, i9inde hayat1n ho§ olmas1 ve toprag1nm temizligi dolay1s1yla
bu isimlerle an1hr olmu§tur. Bir hadiste §6yle buyurulur : "Y1lan1n deligine
s1gmdig1 gibi, iman da Medine'ye s1gzmr." <44>

«Sen onlart bilemezsin. Onlart Biz biliriz. Onlara iki defa azap ede-
cegiz. Sonra da biiyiik bir azaba itileceklerdir_.» Onlar, ikiyiizli.iltikte o ka-
dar ileri gitmi§lerdif ki, nifaklan sana da gizli kalmt§trr. Sen her ne kadar fe-
raset ve fetanet s1fatlarmm sahibi isen de, onlar1 bilip tan1yamazsm. <;iinkti
onlar, ikiytizli.iltik konusunda 9ok beceri sahibidirler. Onlar1n bu durumlar1n1
ancak Biz biliriz ve onlann s1rlann1 sana bildiririz. Sana kar§I durumlar1n1
gizleyebilseler de Bizim yan1m1zda bu imkanlar1 yoktur. Onlan, mutlaka iki
defa hesaba c;ekip kendilerine azap edecegiz. Burada "iki deja" denmesinin
sebebi, 9ok fazla azap 9ekeceklerinin i§aretidir. "Sonra gozunu iki deja daha
fevir" (Mtilk: 4) ayetinden de bu anla§thr. Yani, goztinli defalarca 9evir. Bu
mtinaftklar grubu, k1yamet giiniinde cehennem azab1na maruz kalacaklard1r.
Ayette gec;en "sfn" harfi ise, peki§tirme edat1dir.

102. «Digerleri de giinahlar1n1 itiraf ederek, iyi amelle diger kotii


amelleri birbirine kari~trrdllar.» Medinelilerden diger bir grup da, su9lann1
kabullendiler. Onlann su9lar1; sava§tan geri kalmalan, milnaftklarla beraber
olmaya raz1 olmalan ve Allah yolunda harcamada bulunmamalanydi. Bu
grup, yapt1klanna pi§man oldu. Fakat, yalan yere bahaneler uydurmak

44- Buhar1 ve Muslim rivayet etmi§tir.


Ayet: 101 - 103 TEVBE SURESi/9 501

suretiy le ozlir dilemeye 9ah§madilar. B unlarda, sava§tan geri kalnu§ olan bir
gruptu. Sava§tan geri kalanlar hakk1nda ayet nazil olunca, kendilerini n1esci-
din direklerine baglad1lar. Bu suada Hz. Peygamber de seferden dontip, nor-
mal adeti ilzere ilk once mescidde iki rekat namaz kilm1§ ve o esnada direge
bagh duran k.i§ileri de gortivermi§ti. Bunlann durumunun ne oldugunu sorun-
ca, yamnda bulunanlar da olup bitenleri §Oyle anlatm1§lard1: "Bu kimseler, se-
ninle, sava§a kattlmayan gruptur. Allah'a soz verip yemin etmek suretiyle,
kendilerini buraya bagladilar. RasUltillah onlan 9ozmedik<;e, kendilerini sah-
vermiyeceklerdir." i§te bu durum tizerine ayet nazil oldu ve Hz. Peygamber
(s.a. v.) de onlartn oztirlerini kabul etti.
Ayette g~en iyi amellerinden maksat, daha once i§lemi§ olduklan iyi
i§leri, daha onceleri baz1 sava§lara kattlmt§ olmalar1~ bu defa sava§a kattla-
madiklan i9in su9lann1 itiraf ederek pi§manhk duymalandir. Kotli amellerin-
den maksat da daha once ve sonra i§lemi§ olduklan kotti amelleridi17. Tebtik
sava§1na kattlmamalan da bu kotti amellerinin i<;erisine girer.
Haddadi §Oyle der: "Bir defa sava§a kattlmt§, bir defa da kat.J.lmam1§lar-
d1. Dolay1s1yla, iyi amelle kotti ameli bir araya getirmi§ oldular." Nitekim, di-
narlarla dirhemleri kar1§ttrd1 ve su ile stitti kar1§tlrd1 ifadeleri de boyledir.
«Allah'1n, onlarin tevbesini kabul etmesi umulur. <;iinkii Allah
gaffirdur, rahimdir.» Umulur ki Allahil Teala, giinahlarm1 kabullenmeleri
ve tevbe etmeleri sebebiyle, onlann tevbelerini kabul eder. <;unkli 0, tevbe
edip kendisine donenlerin su9lar1n1 bagt§lar ve onlara ihsanda bulunur. Bu
ifade, Allahti Teala'nm, o kimselerin tevbelerini kabul edecegini bildirmekte,
onlara limit vermektedir. Comertlerin comerdi olan Allah'm limit vermesi ke-
sinlik ifade eder.

103. «Onlarin mallar1ndan, sadaka al ki, bununla kendilerini temiz-


lemi~ ve (iyiliklerini) bereketlendirmi§ olursun.» Ey Muhammed! Sava§a
katilmayan ve sonradan giinahlarm1 kabullenenlerden sadaka al. Bu sadaka
vas1tas1yla, onlan sava§a katilmama lekesinden temizlemi§ olursun. Yine bu-
nunla, onlarm iyiliklerini artinr ve onlan samimi mti'minler derecesine ytik-
seltirsin.
Rivayet edilir ki : Hz. Peygamber onlarm baglann1 9oztip de, Allahii
Teala da tevbelerini kabul edince, derhal evlerine gidip, bilttin mallanru getir-
mi§ler ve §6yle demi§lerdir : "Ey Allah'1n El9isi! i§te bu mallar bizi senden
geri btrakt1. 0 geri kalmanm sadakas1 olarak al bunlar1 bizden." Hz. Peygam-
502 ROHU'L-BEYAN Cuz:l l

ber'in bu durumu ho§ kaq1lamamas1 iizerine bu ayet indi. Hz. Peygamber de


mallannm ti~te birini, geri kalmalarmm keffaret ve tevbelerinin kabul olmas1
i9in sadaka.olarak aldi. Bu sadaka, farz kihnm1§ olan zekat degildir. Farz kih-
nan zekat bu §ekilde almmaz.
Baz1 alimlere gore de bu ayet, yukar1daki mtinaftklarla ilgili ayetlerden
ayn, miistakil bir ayet olup zenginlere zekattn farz oldugunu bildirmektedir.
Buna gore ayetin anlarrn: Mtisltimanlann zenginlerinden sadaka, yani zekat
al, §eklinde olur. Buna sadaka denmesinin sebebi; kulun, kulluktaki samimi-
yet ve dogrulugunu gostermesinden dolay1drr. Zekat vermemekte direnenler
olursa, devlet ba§kan1 zor kullanmak sfiretiyle zekati alrr ve gerekli olan yer-
lerde kullan1r. <;tinkii ayette: "Onlarin mallanndan sadaka yani zeklit al"
buyruhnu§tur.
«Onlara dua et. <;iinkii senin duan, onlar i~in bir huzur kaynag1dir.
Allah, i§itendir, bilendir.» Onlara hayrr ve bereket duasmda bulun ve onla-
rm bag1§lanmasm1 iste. Onlarm goniilleri senin duana ismrr ve ic;leri huzurla
· dolar. Allahti Teala da onlar1n su<;lann1 kabullenmelerini i§itir ve pi§manhkla-
rm1 bilir. i§te bu ayetle birlikte, oliilere namaz ktlma olay1 me§rfi kihnmt§ttr.
inkarc1lann oliistiyle miisliimanlann oliisiiniin kart§malar1 durumunda, iize-
rinde miisliimanhk belirtisi olana cenaze namaz1 ktllillf, iizerinde inkarctlann
belirtisi olana ise ktlmmaz.
104. «Allah'1n, kullar1n1n tevbesini kabul ettigini, sadakalar ald1g1-
n1, Allah'rn tevbeleri kabul ve merhamet eden oldugunu bilmiyorlar
mt?» $u tevbe edenler, Allah'm samimi olarak yap1lan her tevbeyi kabul ede-
cegini, samimi kullarm1n su<;lar1n1 bag1§layacag1n1 ve sadakalann1 Allah'1n
alacag1n1 bilmezler mi? Sadakalan alanm Allah oldugu belirtilmi§, bununla
Hz. Peygamber ve ondan sonra gelen idareciler kastedilmi§tir. <;iinkii onlar
bunu ancak Allah'm emriyle alrrlar. Boylece sanki Allah alm1§ olur.
Beydavi bu konuda §Unlar1 §Oyler: "O sadakay1, bir §eyi kar§1hg1n1 ode-
mek tizere alan gibi, ahp kabul eder. Burada istiare-i tebeiyye vardtr. <;unkii,
buradaki ger~ek ahc1, Hz. Peygamber'dir. Onun almakla gorevlendirmi§ oldu-
"
gu kimse degildir. '' Ayetteki "sadakalar"dan maksat, onlarm ve digerlerinin
sadakalarlfll kapsar.
Ylice Allah tevbe edenin giinahlar1n1 bagt§lar. Kendisine itaat etmeye
· ba§layanm giinahlartna bakmadan, kendisine ikramda bulunur. <;unkti 0, kul-
larma c;ok merhamet edendir.
Ayet: 104-106 TEVBE SURESi/9 503

Bu ayette, giinahkar kullan tevbe etmeye ve sadaka vermeye te§vik var-


drr.
105. «De ki : '<;ah~1nbakahm! <;ah§man1z1; Allah da, peygamberi
de, mii'minler de (kesin olarak) gorecektir.» Dilediginiz §elcilde amellerde
bulunun bakahm. Bu ifadenin zahiri anlanu, ruhsat verme ve serbest brrakma-
d1r. Bat1n! anlam1 ise, iyilige te§vik ve kotiiltiklerden sakmd1nnadu. Hayir
veya §er, her ne yaparsamz yaplillz, bunlann hi9biri Allah'a gizli kalmaz. i§te
bu ifade ile bir onceki ifadeye sebep gosterilmi§ oluyor. Bunlarm durumunu
sizin goriip bildiginiz gibi, Allah da biliyordur. <;unkti, O'na hic;bir §ey gizli
kalmaz.
«Daha sonra, gizli ve a~1k olan1 bilen Allah'a dondiiriileceksiniz.
Yapm•§ olduklar1n1z1 size haber verecektir.'» Oldtikten sonra da, gizli ve
a<;Ik her §eyi bilen Allah'a dondiirtileceksiniz. Ayette, 'gizli' kelimesi 'a~ik'
kelimesinden once zikredilmi§tir. Bunun sebebi, onun aleminin geni§ligi ve
oneminin daha fazla olmasmdandu. O'na dondiirtildtikten sonra ise, dtinyada
yaprm§ olduklarlfilz1 size §ahitlerin huzurunda haber verecektir. Boylece, ken-
dilerine gereken ceza verilmi§ olacaktrr.
Ak1lh olan kimsenin, sfilih ameller yolunda ilerlemesi ve <;irkin amelleri
i§lemekten ka9mmas1 gerekir. Allah'm, Rasfiltillah'm ve btitiin mti'minlerin
huzurunda rezil olmamas1 ic;in, bOyle yapmak durumundadrr.
et-Te'vflatu'n-Necmiyye isimli eserde, §0yle deniyor: "Gtizel amel i§le-
yen kimsenin ameli ve ihlas1 ic;in, goklere yiikselen bir nur vard1r. Bu nurun
goklere yiikseli§i, ki§inin sadakatinin ve ihlasm1n kuvveti oranmda olur. Al-
lah onu, uliihiyetinin nuruyla gortir. Rasfiliillah ise, ntibtivvetinin nuruyla go-
rtir. Mti'minlerin ruhlari da onu, imanlarmm nuruyla gortirler. Bu amelin ytik-
selmesi, gtizel amel i§leyen k.imsenin himmetinin berrakhg1 ve ayd10hg1yla ve
niyetinin samimi ve temiz olmas1yla gen;ekle§ir."

106. «Diger bir grup da, Allah'1n takdirine birakdm1§t1r. Onlara ya


azap eder, ya da tevbelerini kabul eder. Allah bilendir, hakimdir .» Daha
once zikredilenlerin d1§mda Medine ve civarmda ya§ayanlardan sava§a katil-
mayan bir grup daha vardrr. Bunlarm durumu ise, Allah, haklarmda htikmtinti
indirinceye kadar Allah'1n takdirine kalmt§ttr. Tevbe edip oztirlerini belirtme-
dikleri miiddet9e ya kendilerine azap edilecektir. Yahut da, tevbe ederlerse
kabul edilecektir. Tevbelerinin kabulti i\:in de, tevbelerinin sahib, niyetlerinin
504 RUHU'L-BEYAN Cuz: 11

de samimi olmas1 gerekir. Allah, onlann hallerini 9ok iyi bilir. Onlara yaptlk-
lann1 da hikmeti geregi olarak yapar.
Bu ayet, sava§a kat1hnayan ii9 ki§i hakk1nda inmi§tir. Bunlar, Ka'b b.
Malik, Murare b. Rebi' el-Umeri ve Hilal b. Umeyye'dir. Bu ti9 ki§i, Bedir'e
katilanlardandl. Fakat her nasllsa, Hz. Peygamber'le birlikte Tebtik sava§tna
katilamami§lardlf. Bu §ahislar, diger gruplar gibi ne yalan yere oztir beyan et-
mi§ler, ne de kendilerini direklere baglarm§lardi. Sadece yapt1k.Ianna pi§man
olmu§lardi. Bunlardan Ka'b b. Malik: "Ben Medine'de devesi en iyi olan biri-
yim. Diledigim zaman onlara yeti§irim," diye acele etmemi§, aradan gtinler
ge9ince onlara yeti§mekten iimidini kesmi§ ve yaptlg1na pi§man olmu§tur. Di-
gerlerinin durumu da boyledir. Fakat bunlar Ebu Ltibabe'nin yaptlg1 gibi ken-
dilerini mescidin diregine baglamam1§lardrr.
Hz. Peygamber bu §ahtslara bir nevi boykot ilan ederek, §U ayet inince-
ye kadar, insanlann onlarla birlikte olmasm1, onlarla birlikte yemesini ve i9-
mesini yasakladi. Kadmlann1n bile kendilerinden ayn kalmalar1n1, kendi aile-
lerinin yanlanna donmelerini emretti. Hilal'in han1m1 Peygamber'e gelerek,
kocas1mn 9ok ya§h oldugunu, ona yemek verip veremiyecegini sordu. Hz.
Peygamber de, sadece yemek konusunda ona izin verdi.
0 zamanlar Hristiyanlann ya§ad1g1 ~am'dan bir el9i Ka'b'a gelerek, ken-
dilerine katilmas1 i9in ona te§vikte bulundu. Bunun tizerine Ka'b: "Hatalar1m
o kadar 9ogald1 ki, mti§rilder dahi kendilerine katilacaglffil umuyorlar. Artik
dtinya bana dar gelmeye ba§lad1" dedi. Hilfil b. Omeyye o kadar aglad1 ki,
gozlerini kaybedeceginden korkuldu. Yanmda bulunan insanlar da : "Allah
bunlar hakkinda bir hiikiim indirmezse, peri§an olacaklar" dediler. Bir grup
insan da: "Belki de Allah onlar1 bag1§layacaktir" diyerek, onlann yan1nda
Allah'1n emrini bek.Iemeye ba§laddar. Ya affedilirler, ya da azaba 9arpt1nllf-
lar. Nihayet aradan elli glin ge9tikten sonra, tevbelerinin kabul edildigine dair
ayetler iniver'1i. 0 ayetler de, "Allah; peygamberi ... , ve sava~tan geri biraki-
lan u~ ki~inin tevbesini de kabul etti .. " (Tevbe: 117-118) mealindeki
ayetlerdir.
Ytice Allah, onlarm durumlann1 bir mtiddet geciktirdi ve sonunda onla-
nn tevbesinin kabul edildigini en gtizel §ekilde a~1k.lad1. Onlarm tev besini,
Peygamber'in, ensarm ve muhacirlerin tevbeleriyle birlik.te zikretti. Bundan
anla§1hyor ki, egitim amac1yla, ii9 giinden fazla bile olsa, aynlik caizdir. Ba-
km1z! 0 zamanki miisliimanlar, Allah Kitab1'nda bir a~1klamada bulununcaya
Ayct: 106 TEVBE SORESi/9 505

kadar, o i.i9 ki§iyle nas1l ilgilerini kestiler. Onlara ne selam verdiler ve ne de


onlarla konu§tular. Niyetteki samimiyet ve olaylan Allah'a havale etmek,
O'nun rahmetini elde etmeye vesiledir. Ayn1 ~ekilde, aglamak ve kendini ts-
lah edip, ihlasa bUrtinmek de tevbenin kabultine vesiledir. Onun ivindir ki, ya-
p1lan giinahlardan pi§manhk duyarak, istigfar edilmelidir.
506 RUHU'L-BEY.AN Cuz:I l

107. Zarar vermek, inkar etmek, mii'minlerin arasini ayir-


mak ve daha once Allah ve peygamberine kar§i sava§ afan
(Ebu Amir isimli f asik)in yolunu gozlemek ifin bir mescid ya-
panlar : "Biz sadece iyilik yapmak istiyorduk" diye yemin
ederler. Allah da §ahittir ki, bunlar yalancidirlar.
108. Orada asla namaza durma! Hif §iiphe yoktur ki, ba§·
langiftan itibaren takva iizere kurulan bir mescidde namaz
kilman daha hayirlidir. Orada, temizlenmeyi seven adamlar
vardir. Allah da temizlenenleri sever.
109. Binasini, Allah'tan korkma ve nza kazanma amaciyla
kuran mi, yoks a, binasini yikilacak bir Uf urumun kenanna
kurup da onunla c.ehennem ate§ine yuvarlanan mi daha ha-
yirlidir? Allah, zalimler toplulugunu dogru yola iletmez.
110. Yaphklari o bina, kalplerinde bir §iiphe olarak kala-
caktir. Tli ki kalpleri paramparfa oluncaya kadar. Allah
altmdir, haklmdir.

107. «Zarar vermek, inkar etmek, mii'minlerin aras101 ay1rmak ve


daha once Allah ve peygamberine kar§I sava§ a~an (Ebu Amir isimli fa-
s1k)1n yolunu gozlemek i~in bir mescid yapanlar : 'Biz sadece iyilik yap-
mak istiyorduk' diye yemin ederler. Allah da §ahittir ki, bunlar yalanc1-
dirlar.» Bunlar, Tebiik sava~1na kattlmayan mtinaflklard1 ve Kuba'daki mes-
cide gidip gelirlerdi. Kuba mescidi ise, Hz. Peygamber'in ashab1yla birlikte
ilk olarak gtiven i~erisinde namaz· lald1g1 mesciddir. Cumartesi gi.inti oraya
yaya veya binekli olarak gelip, namaz lalar sonra da aynhrlard1. Bir hadiste
§Dyle buyurulur : "Kim guzelce abdest alzr, Kuba mescidine gelir ve orada
namaz kllarsa, ona umre yapml~' kadar sevap vardir." C45> Bir ba§ka hadiste
ise : ''Her kim, gosteri~ ve desinlerden uzak kalarak bir mescid yaparsa, Al-
lah da ona, cennette bir ev hazirlar" buyurulmu§tur.<46>
Kurtubi §Oyle der : "Bu mesele, biiti.in yonleriyle, zahirdeki anlamm1n
d1§1nda bir anlam ta§ir. Dtinyadayken mescid yaptuan kimseye, o mescidin
sevab1 olarak, ahirette daha bi.iytik ve gorkemli bir bina, ko§k ikram edilir.
\:iinkii, yaptlan amellerin kar§1ltg1 kat kat verilir. iyiliklerin kar§1hg1 on katt
olarak verilir." Nitekim bir hadisi §eriften anla§tlacag1 ilzere bu iyilikler o ka-

45- Nese1 rivayet etmi§tir. Bir benzeri Tirmizl'de vardtr.


46- Hadisi T irmizi ve $eyhan §U Iaftzla rivayet etmi§lerdir.: "Kim Allah'm rizastm gozeterek
bir mescid yaparsa, Allah da ona cennette bir ev yapar." Bkz. Camiu'l-Usul, 11/1 86.
Ayet: 107 TEVBE S URESi/9 507

dar artar ki, bir tek hurma tanesi, arta arta bir dag kadar olur. Ancak, bu artI-
§ID saglanabilmesi i9in, yaptlan amellerdeki niyetin samimi olmas1 §arttu.
ihiass1z ve samimiyetsiz olarak yapilan amellerin hi~bir sevab1 olmaz. Bunlar
her ne kadar gortintirde bir amel yap1yor iseler de, onlann Allah katmda yara-
n yoktur. Pak.at yapilan mescid, htikmen mesciddir; diger mescidler gibi ona
da sayg1 ve htirmet gosterilir.

Kafir bir kimsenin mescid yaptmnasma mtisade edilir mi? Baz1lan bu


soruya, "evet" diye cevap verirler. Onlann dayandtldan delil, Hz. Peygam-
ber'in §U hadisidir: "Allahii Teala bu dini, giinahkar bir adamla da yuceltir."

Vfillidi, "Mii§rikler, Allah'zn mescitlerini imar edemezler." (Tevbe: 17)


ayetinin tefsirinde §Oyle der : "Bu ayetin i§aret ettigine gore, mti§riklerin,
mtisliimanlann mescidlerini imar etmeleri yasak.tlf. Mii§rik olarak olen kimse,
boyle bir vasiyette bulunmu§ olsa bile, vasiyyeti kabul edilmez."
Sa'di c;elebi de §Oyle der: "Alimlerimiz aras1n~a var1lan icmaa gore,
mii§rik adanun o vasiyeti kabul edilmez. Fetva da buna goredir."
Bir kafir, caini yaptirmakla mtisliiman olamaz. Bu kafir camiye hiirmet
etse bile, Kelime-i §ehadeti getirmedik9e durum ayn1drr, degi§mez. Pak.at bir
miislilman, kiliseye gitse, oranm yticeligine, tazim edilmesi gerektigine inan-
sa, bu adam kafir olur. <;tinkti, sadece niyetle de kafir olunabilir. islam olmak
ise, Kelime-i §ahadeti soylemeden ger9ekle§mez.

Biz tekrar konumuza donelim. Amr b. Avf ogullari Kuba mescidini ya-
pmca, karde§leri olan Benu Ganem b. Avf onlari ktskanml§ ve fitne 9Ikararak
mtisltimanlann arasllli a~mak. i~in, Kuba denilen yerde ikinci bir mescid yap-
mt§lardi. Ebfi Amir admdak.i ramp ~am'dan geldiginde, onlara bu mescidde
imamhk yapacakti. Bu mescidin in~as1 tamamlarunca, orada toplan1p, Hz.
Peygambere ve milsltimanlarm aleyhine planlar yapmaya ba§ladilar. Daha
sonra da, Hz. Peygamber'in gelip, orada namaz lald1rmas1n1 istediler. Hz.
Peygamber bunlara : "Ben §U anda sefere pkmak uzereyim ve me§gulum. Sa-
yet donersem gelirim ve size namaz klldzrzrzm" diye cevap verdi. Hz. Pey-
gamber (s.a.v.) Tebtik seferinden donilnce, kendisine gelip, mescidlerinde na-
maz k1ldrrmas1Ill istediler. Hz. Peygamber giymek i9in gomlegini isteyip daha
sonra da gidecegi Sirada, i§te bu ayet nazil oldu. Bu ayette Allahii Tefila; mil§-
rikler tarafmdan yapdan bu mescidin, mtisltimanlann zararma oldugunu, on-
lar1n i~lerinde gizledikleri inkarlar1n1 peki§tirdigini, Kuba mescidinde topla-
508 R UH U 'L- BEYAN Ciiz: 11

nan mtisltimanlan par9alamay1 ama9lad1g1n1 bildiriyordu. Y eni yap1lan bu


mescid, miisltimanlann bir kismm1 oraya 9ekmek sfiretiyle, mii'minlerin birli-
gini bozacakti. Aynca bu mescid, Allah ve Rasfiltine sava§ a~anlarm , bir go-
zetleme yeri olacakti. Ebfi Amir er-Rahib buraya gelip giiya namaz kilacakti
ve bu vesileyle de Hz. Peygamber'e kar§t koyacakti.

Aynca bu mescidi yapanlar, Allah ad1na yemin edecekler ve: "Bu mes-
cidi, iyi niyetle, hayrrlara vesile olsun diye yapttk" diyecekler ve o iyi niyetle-
rinin ise, miisltimanlar1n namaz k1lmas1n1 saglamak ve namaz kihnacak olan
yerin geni§ olmasm1 temin etmek oldugunu soyleyeceklerdi. Allahti Teala ise,
onlann yeminlerinin yalan oldugunu 9ok iyi biliyordu.

Bu ayet inince ve Allahii Teala durumu miisltimanlara bildirince, Hz.


Peygamber (s.a.v.), Hz. Hamza'n1n katili olan Vah§i'yi ve bir grubu ~agrrd1,
onlara §6yle emir verdi: "Halkz zalim olan ~·u mescide gidin. Onu yzkzn ve ya-
km!" <47>Bunun ilzerine bu kimseler hemen mescid-i dirar'a gittiler, bir miktar
hurma dab, ya da lifi ahp tutu§turdular ve mescidi yerle bir ettiler. Bu olay,
ak§amla yats1 namaz1 aras1nda oluyordu. Hz. Peygamber, oras1nm c;opliik ol-
mas1n1, c;oplerin ve le§lerin oraya attlmasm1 emretti. Ebfi Amir de ~am'da tek
ba~1na ve garip bir §ekilde oliip gitti. Hz. Peygamber Medine'ye gittiginde,
Ebfi Amir de ona gitmi§ ve: "Getirdigin nedir?" diye sormu§tU . Peygamberi-
miz ona: "ibrahim'in dini olan Hanif dinini getirdim" demi§ti. Ebfi Amir :
11
"Ben de o dindenim"· deyince Hz. Peygamber: "Sen o dinden degilsin bu-
yurmu§tu. Ebfi Amir: "Evet, ancak sen, Hanif dininde olmayan §eyleri o dine
katt1n" de1ni§. Hz. Peygamber de: "Oyle yapmadim , (onu daha sonra kan§an
battl §eylerden ant1p) tertemiz bir din haline getirdim" derni§ti. Bu soz iizeri-
ne Ebfi Amir: "ikimizden kim yalanc1 ise, Allah onun, yahuz ba§tna, kovul-
mu§ bir halde ve garip olarak canm1 als1n! " diye beddua etmi§tir, Hz. Pey-
gamber de "amfn" de1ni§ti. Bu adama, Hz. Peygamber Ebu Amir er-Rahib
yerine ''el-fas1k" ismini vermi§tir. ~am'a yakm bir kasabada kafir olarak ol-
rnli§tlir.

Bu hain adamm §erefli bir oglu vardi. Adt da Hanzala idi. Uhut sava§m-
da §ehit olmu§tu ve cenazesini melekler ylkamt§tI.

108. «Orada asla namaza durma!» Ey Muhammed! Miinaftklar tara-


fmdan yaptlan o mescidde sakm namaz ktlma! Ayette gec;en "kiyam" dan ka-

47- Buhari, Cihad, hadis no: 3062. MUslim, lbn Mace ve Ahmed b. Hanbe l, 3/309 rivayet et-
mi~l erdir.
Ayet: 108 TEVBE SURESi/9 509

sit, namazdu. Ayru ifade hadiste de ge~er. Hz. Peygamber : " Kim Ramazan
ay zm imanll olarak ve sevabm1 Allah'tan isteyerek kzyamda (namaz ktlarak)
gefirirse, ge9mi§ giinahlan. bagt§lanir" <4ll> buyunnu§tur.

« Hi~§iiphe yoktur ki, ba~lang1~tan itibaren takva iizere kurulan bir


mescidde namaz kdman daha hay1rhd1r.» Burada bahsi ge9en mescid, Hz.
Peygamber'in Kuba'da yaptud1g1 mesciddir. Kuba'da kald1g1 miiddet~e de
orada namaz lalm1§t1r. i§te bu mescid, her yoniiyle, smulanyla, duvar ve te-
melleriyle Allah'a olan itaatten dolay1 kurulmu§tur. Ba§lang1c1nda, Allah'a
itaat etme kasttyla yaptlmt§ttr.
Buradaki mescidle, Hz. Peygamber'in Medine'de bulunan mescidinin
kastedildigini belirten bir gorti§ de vardir. Fakat ilk gorti§, daha me§hur olan
ve olaya daha uygun gorii§ttir. <;iinkti, Kuba'daki mescidle Medine'deki mes-
cidi kar§1la§tlfmak, Kuba'daki iki mescidi birbiriyle kar§ila§tlrmaktan daha
uzak bir ihtimaldir.
11
Haddad! §Oyle der : Buradaki "mescid"ten kas1t, Kuba mescidi veya
Hz. Peygamber'in mescidinden ikisi de olabilir. <;iinkti, takva iizere kurulan
mescitler bunlardu." l§te bu mescitlerde namaz k1lmak, en evla olandir.

«Orada,» maddi ve manevi kirlerden «temizlenmeyi seven adamlar


vard1r. Allah da» zaten «temizlenenleri sever.» Bunlar Ensar'dtr. Maddi ve
manevi .h er ti.irlti kirlerden, giinahlardan ve pisliklerden temizlenmeyi arzu
ederler. Allah da kendisini temizleyenleri sever ve onlan kendisine yak1nla§tt-
nr. T1pk1, sevenin sevgilisini kendisine yakinla§ttrd1g1 gibi.

Rivayet edildigine gore, bu ayet indigi zaman, Hz. Peygamber yanmda-


ki muhacirlerle birlikte, Kuba mescidinin kap1sma kadar gitmi§ ve orada dur-
mu§, biraz oturduktan sonra §Oyle sormu§tur : "Ey Ensar toplulugu! Allahu
Teala sizi sena ediyor. Abdest ahrken ve buyuk abdestinizi yapmca ne yapar-
s1nzz?" Onlar da : " Pisligi ii<; tane ta§la gideririz. Sonra da, su ile temizleni-
riz" deyince, Hz. Peygamber: "Orada, temizlenmeyi seven adamlar vardir"
ayetini okudu. <49> Su ile ilk istinca yapan Hz. ibrahim'dir. istinca (abdest boz-
duktan sonra yapilan temizlenme) il9 mild (yakla§1k iki litre) su ile olur. Su
yoksa, ta§larla kurulanu. Onemli olan iyice temizlenmektir. Bu temizlik tek
t~la ·olursa o da yeterlidir. U9 ta§la temizlenmezse, ta§ say1s1n1 artinr. Ensar,

48- ~eyhan Sahih'lerinde rivayet etmi§lerdir.


49- ibn Mace ve Hfil<jm rivayct etmi§lerdir. Bkz. el-Fethu'/-Kehfr , 3/402.
510 RUHU'L-BEYAN Cuz:l l

ufak abdestten sonra da su kullanudi.

109. «Binas1n1, Allah'tan korkma ve nza kazanma amac1yla kuran


m1, yoksa, binas1n1 y1kllacak bir u~urumun kenar1na kurup da onunla
cehennem ate~ine yuvarlanan m1 daha hay1rhd1r?» Buradaki soru ifadesi,
inkar i~indir. Tabii ki, binas1n1 Allah korkusu ve itaat iizerine kuran daha ha-
yirhd1r. Soruda, iki gruptan hangisinin daha haylfh oldugu soruluyor. Hie;
§tiphe yoktur ki, Kuba mescidinde oldugu gibi, mescidini Allah nzas1n1 ka-
zanmak ic;in kuranlar, daha hayirh kimselerdir. Allah nzas1n1n d1§mda, nifak,
inkar ve mii'minlerin arasm1 ac;mak ic;in mescid kuranlann, hayula ili§kileri-
"
nin olmad1g1 ac;lkur. Ayette gec;en §efa" bir §eyin kenan, ucu demektir.
11

"Curuf', dere kenannda sel sulann1n dibini yalay1p oydugu uc;urum, "har"
da bunun geriden c;atlamI§ ve devrilmek tizere olan bir c;e§ididir. Arapc;ada
"hare'l-Binae fe'nhare" denir ki anlam1 binay1 ytkt1, bina da ylk1ld1, c;oktii, de-
mektir.

Cabir (r.a.), miinaftklarm yapml§ oldugu bu Mescid-i Dirar'dan duman-


lann c;Iktig1ru soyler.

Haddad! ise: "Kim, binas1n1 nehrin kenar1ndaki uc;urumun ilzerine ya-


parsa, o bina nehire y1k1hr. Milnafiklarm yapm1§ oldugu bu nifak mescidi de,
cehennemin kenarma kurulmu§ bir bina gibidir. Oraya girenler, cehenneme
yuvarlanirlar" demektedir.

«Allah, zalimler toplulugunu» asla «dogru yola iletmez.» Onlan asla


kendi kurtulu§lannm ve uhrevi menfaatlann1n oldugu yone iletmez. Ashnda
zuliim; Allah i~in yapdacak olan ibadeti ve O'na gosterilecek olan sevgiyi,
dtinyevi istekle degi§tirip, dtinyay1 istemek ve diinya pe§inde ko§maktir. Ger-
~ek sevgi ve sadakatin Allah'a gosterilmesi gerekirken, bu sevgi ve sadakati
dtinyaya gostermek, zulmiin ta kendisidir.

110. «Yapttklar1 o bina, kalblerinde bir §i.iphe olarak kalacakttr. Ta


ki kalbleri parampar~a oluncaya kadar.» Onlar1n yapm1§ olduklan bu
mescid, yapilm1§ ve yikilm1§ olarak, kalplerinde bir §liphe halinde kalacaktrr.
Bunun sebebi ise, dinde §iipheye dii§mii§ olmalar1d1I.

Bu durum, kalbleri parampar~a olup idrak kabiliyetlerini kaybedinceye


kadar devam edecektir. Buna gore ayetin manas1 §oyle olur: "Yaptiklan bina
da, gontillerini bir §liphe halinde her zaman i§gal edecektir. Ne zaman ki go-
ntilleri parampar~a olur, o zaman o §iipheden kurtulurlar. Aksi durumda, §tip-
Ayet: 109 - 110 TEVBE S0RESi/9 511

heden kurtulmalan imkans1zdir." Bu ifade, oltinceye kadar onlann kalblerin-


den ku§kunun gitmeyecegini belirtmektedir.

«Allah alimdir» koymu§ oldugu yasay1 ~ok iyi bilendir. 0 mescidin y1-
k1lmas1 ve mtinaf1klann nifaklarm1 ortaya 91karmak ic;in verdigi emir ve htik-
mtinde ise «hakimdir», hikmet sahibidir. Btittin bunlan hikmetiyle yapml§tlr.

Ayetten bir9ok neticeler elde ediyoruz:


1) inkan ezeli ve koklti olan bir kimseyi, Allahti TeaHi'rnn tekrar imtiha-
na tabi k1lmas1, onun sadece saplkhg1n1, inkann1 ve kinini art1nr.
2) Hz. Peygamber, insanlann ate§e dti§melerini istemiyor ve onlan ate§-
ten uzak tutmaya 9ah§1yordu. Mescid-i D1rar'1 onun i~in y1ktrrdi. Eger onu
y1ktrrmasayd1, bunun zarar1 herkese dokunacaktt.
Hadiste §5yle buyurulur : "i~imden oyle ge~irdim ki birisine, insanlara
namaz kzldzrmasinz emredeyin:i de cemaate gelmeyenleri goreyim, evlerini
yakayzm."<50> Hz. Peygamber'in bu ifadesi, cemaatle namaza gitmeyenlerin
evlerinin yalalmasma cevaz vermektedir. Siinnet-i miiekk.edeyi terkedenin evi
yakilabilecegine gore, farzlan terkedenlerin durumlar1 ne olur acaba?

50- Bu hadisi Buhari ve Muslim rivayet etmi§lerdir. Bu hadisin ~e~itli rivayet tarikleri vardir.
Bkz. Camiu'/-UsU/, 5/566. Bu hadis ve bu konu ile ilgili geni§ a~1klamay1, bu tefsirin l.
cild, s.64'de 6 numarah dipnotunda bulacaks1mz.
512 RUHU'L-BEYAN Cuz: l l

111. $iiphesiz ki Allah, mii'minlerden canlarini ve mallan-


ni cennet kar§iliginda satin almi§tir. <;iinkii. onlar Allah yo-
lunda sava§irlar. Oldiiriirler ve oldiirii.liirler. Bu, Allah'in
Tevrat'ta, incil'de ve Kur'an'da olan gerfek va'didir. Kim, Al-
kth 'tan daha fOk soziinde durur? Oyleyse, yapml§ oldugunuz
bu ali§veri§e sevinin! Biiyii.k kurtulu~ da budur i§te.
112. Bunlar; tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler,
seyahat edenler, riiku edenler, secde edenler, iyiligi emredip
kotiiliige engel olanlar ve Allah 'in koydugu sinirlara riayet
edenlerdir. Mii'minleri miijdele!

111. Rivayet edildigine gore, Mekke'deki Akabe gecesinde, Hz. Pey-


gamber'e Ensar'dan yetmi§ ki§i biat edecegi zaman Abdullah b. Revaha §6yle
demi§ti: "Ey Allah'm Rasulti! Rabbin ve kendin istedigin §art1 ko§." Hz. Pey-
gamber de .: "Rabbime, ona ibadet etmenizi ve ona hifbir .Jeyi ortak ko§ma-
manzzl §art ko§uyorum. Kendim ifin ise, kendinize ve mallniza gelmesini iste-
mediginiz §eyden beni de korumamzz §art ko§uyorum" demi§ti. Bunun iizeri-
ne Abdullah b. Revaha : "Bunu yaparsak bize ne var?'' diye sorunca, Hz. Pey-
gamber: "Cennet" diye cevap vermi§tir. Ensar : "Ah§veri§ karh oldu. Ne an-
la§may1 bozar1z, ne de feshederiz" dediler. i§te bunun ilzerine a§ag1dak.i ayet
indi:

«~ilphesiz ki Allah, mil'minlerden canlarrn1 ve mallann1 cennet kar~


~1hg1nda satin alm1~t1r.» Cennet kar§1hg1nda canlan satin abnanlar, milna-
ftklar ve kafirler degillerdir. Onlar bu ah§veri§e hazu degillerdir.
Hasan Basri bu konuda §Oyle diyor : "Kazan9h bir ah§veri§e bakuuz.
Ayet: 111 TEVBE SORESi /9 513

Allahii Teala, her mii'min ile bu ah§veri§i yapm1§tu. Yeryiiztinde hi9bir


mti'min yoktur ki, bu ah§veri§e dahil olmu§ olmas1n."

Ayette ge9en "canlar"dan kas1t, insanlann vilcutlandrr. <;unkil viicut-


lar, ruhlann kemale eri§ebilmesi i9in gerekli olan vas1talard1r. "Mallar"dan
kas1t ise, vticudun varhg1n1 silrdtirebilmesini saglayan vas1talardrr.
i§te mil'minler, canlar1 ve mallar1yla yaptlklar1 cihad kar§thg1nda, cen-
neti hak etmi§lerdir. Eger: "Bir kimse, kendi miilkiiyle ba§kas1n1n mtilkiinii
nastl satm alabilir? Halbuki kul da, millk de efendinindir" diye sorulacak
olursa, bunun cevab1 §Udur : " Bu ifadeler, mii'minleri sav~a te§vik i9indir.
Burada mii'minlere iltifat vardrr. Onlar1 itaata 9agirmaya, mall ve beden.l ha-
yrrlar yapmaya te§vik ve her §eyin kar§1hg1n1n verilecegine dair tekid vardrr.
T1pkI: "Allah'a kim guzel bir odiin<; verir" (Bakara: 245) ayetinde oldugu gi-
bi. Burada da, sadaka vermeye, ba§kalarma yard1mda bulunmaya te§vik i9in
odiin~ verme zikredilmi§, bununla sadaka kastedihni§tir. <;unkil borcun, ayn1
§ekilde geri odenmesi gerekir. Sanki Allahti Teala, varhgm asli sahibi degil-
mi§ gibi davranmaktadrr. Burada Allah mti§teri, mti'min ise satic1 durumunda-
d1r. Mii'minin mah ve bedeni ise, satl§tn esas1 olan mal konumundad1r. Cen-
net ise, bu ah§veri§in vas1tas1 olan ilcrettir, degerdir. Bilttin bunlar, kullar1 iyi
§eylere te§vik i9indir.

Ca'fer-i Sadik §5yle der: " Ey insanoglu! Kendi degerini bil. Ytice Allah
senin degerini bildigi iyin, senin kar§1ltg1nda, cennetten ba§ka bir §eye raz1 ol-
madt."

«(:iinkii onlar Allah yolunda sava~1rlar. Oldiiriirler ve oldiiriiliir-


ler .» Ayetin bu boltimti onceki boliimtinti a91klamaktadrr. Burada sanki :
"Canlarm1 ve mallann1, cennet kar§1ltg1nda nastl sahyorlar?" diye sorulmu§
cevaben: Onlar Allah yolunda sava§1rlar, canlar1n1 ve mallar1n1 feda ederler.
"Olduriirler" ifadesinden kastedilen, sava§an gazilerdir ki, onlar i9in cennet
vardrr. "Oldiiruliirler" den kas1t ise, §ehitlerdir. Bunlar iyin de cennet vard1r.
Artik satic1 yani Allah yolunda sava§IP malm1 ve canmt feda eden kul, teslim
edilen malm kar§1hg1n1 almaya hak kazanm1§ttr. Kufe'li Ebfi Ali §5yle der:

Adn cennetinde, Tuba golgesinde bulunan


Yuksek binalann yuksek kubbesini kim satin alir.
Oray1 gosteren Mustafa, orasmi diledigine satan Allah'tir.
Cebrail ise, oraya f agiran ve davet edendir.
514 RUHU'L-BEYAN Cuz:l l

«Bu, Allah'1n Tevrat'ta, incil'de ve Kur'an'da olan ger~ek va'didir.»


Bu durum, Kur'an'da boyle oldugu gibi, incil ve Tevrat'ta da bOyledir. Yani,
Allahti Teala'n1n, kendi yolunda sava§anlan cennete koyacagma dair va'di,
biitiin semavi kitaplarda mevcuttur. «Kim, Allah'tan daha ~ok soziinde du-
rur? Oyleyse, yapmt§ oldugunuz bu ah~veri§e sevinin! Buyiik kurtulu§
da budur i§te.» Buradaki soru, inkar ve red anlam1na gelir. Hi9bir kimse, so-
ziinti yerine getirme konusunda Allah'tan daha ileri olamaz. <;unkti Allah, her
§eye kadirdir, ba§kalar1 ise acizdirler. Yani O'nun yolunda sav'1!itP cenneti ka-
zanm1§ iseniz, sevininiz. Mutlu olunuz. Bu sizin hakkm1zdrr.

Haddad! §Oyle der : "Kendi nefislerinizi Allah'a satt1gm1z i~in sevininiz.


<;iinkti Allah'tan daha yilce mti§teri, cennetten de daha btiytik kar§ib.k ola-
maz."
"
Ayette ki "baye'tum bih" tabiri, ah§veri§lerini iyice peki§tirmek i9indir.
<;unkti, fani olan kul ile, bfild olan Allah arasmda ge~n bir ah§veri§ ger9ekle-
§iyor. Bir de .ah§-veri§e konu olan can ve mal da cennet de Allah'1ndrr. i§te
burada canlar ve mallar verilmek sfuetiyle kazanrlan cennet ger9ek kurtulu§
yeridir. Ondan daha btiytik bir kurtulu§ yoktur. <;tinkii, fani olan varhk muka-
bilinde bill olan cenneti kazan1hyor.
Biliniz ki, btitiin varhk Allah'm miilkildiir ve ona boyun eger. Allah,
miilkiinde diledigi gibi tasarrufta bulunur. Yapt1g1 tasarruflardan dolay1 sor-
gulanmaz. 0 herkesi sorgular. Bununla birlikte, mii'minlerin nefislerini, kendi
katmda degerli oldugu i9in yiice katmdan bir llituf olmak ilzere satin alrr.
Yine biliniz ki, ecel htikmedilmi§ ve kesindir, nztk ise, payla§trr1lm1§ ve
bellidir. Btittin nefisler de oliimii tadacaktrr. Cennet ise k1hc;larm golgeleri al-
tmdadrr. Canhlann §ehit olmalar1, Allah katmda bir geryektir. Onlarm ruhlan,
cennette hazrrlanmt§ ye§il ku§larm karrundadrr. Cennette istedilderi yerde ba-
nnirlar. ~ehidin btitiln hata ve giinahlar1 bag1§lanrr. Yine §ehit, kendi aile ve
yak1nlar1ndan yetmi§ ki§iye §efaat eder. K1yamet gtiniindeki 9ok btiyiik kor-
kudan emindir, oliimiin ve ha§rin s1kmt1 ve belfilarmdan kurtulur ve olilm ac1-
sm1 duymaz. $filr ne gtizel soyler:
Ey dunya ile sarma§ dola§ olan ki§i, orada kalmak yoktur.
Orada aldanm.l§ ve aldatmz§ olarak ak§amlayip, sabahlars1n.
Erkenden firdevs cennetiyle sarma§ dola§ olm.ak ifin,
Dunya ile olan if i~eligini ke§ke bzraksaydin:
Huld cennetinde ikamet etmek istiyorsan,
Ate§ten em.in olmamaltszn."
Ayet: 1 11-112 TEVBE SORESi/9 515

112. «Bunlar;» §irkten, mtinaftl<ltktan, btiytik ve kil9iik btittin gtinahlar-


dan «tevbe edenler» dir. Tevbe, bir §eyden donmek, vazge~mek den1ektir.
Bir gtinah i§ledikten sonra hemen tevbe yaptlmas1 vaciptir. Bundan once ise,
dontilen yani tevbe edilen gtinah1n, gtinah oldugu~u bilmek gerekir. Tevbenin
kabulti i9in dort §ey gerekir :
l) Faslklardan aynlmak,
2} Salihlere katilmak,
3) Allah'a ibadet ve itaata ba§lamak. Eger tevbe, sarnimi bir §ekilde ya-
pilmi§sa, gortirsiintiz ki bedenin organlan, ni\:in yaratilmi§larsa, onu yaparlar,
yaratana boyun egerler. Agacm kokti saglam olunca, dallannm meyve verme-
si gibi.
4} Dtinya sevgisinden uzakla§mak.
«ibadet edenler,>> samimi ve ihlasb bir durumda Allah'a ibadet edenler.
ibadet; Allah'm yticeligini hissettirmek tizere yapilan da.vran1§lardrr.
«Hamd edenler,» ikram etmi§ oldugu nimetlerden dolay1 Allah'a hamd
edenler, O'nun nimetlerine §tikredenler, Allah'1, §aruna lay1k isim ve stfatlarla
ovenler. Bilinmelidir ki, insanm tevhid esasnu kabul etmeye muvaffak kt1In-
mas1, ytice Allah'm en btiytik nimetidir. Onun i~in her mti'min §U ifadeleri di-
linden dti§tirmemelidir : "Elhamdti lillfilli ala dini'l-islam ve tevfikil iman."
(islfun'a ve imana ula§ma §erefinden dolay1, Allah'a hamd ederim.)
Milcfillid, "Allahii Tea/a §iikredenleri bilmez mi?"(En'am: 53) ayetinin
tefsirinde §6yle der: "Bunlar, tevhid esasma inand1gma §tikredenlerdir."

«Seyahat edenler ...» ibn Abbas (r.a.), Kur'an'da ge9en biit~n 'seyahat'
ifadesinin, oru~ anlamma geldigini soyler. Hadiste de: "Ummetimin seyahatz,
oruf tur" buyurulur. $air'in §U §iirindeki "saihan" kelimesinin de oru~ anla-
m1nda oldugu gibi:

Onu gece gundii.z namaz klldzgmt,


Oruf tutarak Allah'z fazlaca andzgzm goriirsun.

Orucun seyahata benzetilmesinin se~ebi, insanlar1 §ehvetlerinden ah-


koymas1dir. Seyahata \:Ikan insan, birtak1m isteklerine ula§amaz. Oru9lu da
oy ledir. Onun i<;in bu benzetme yapllm1§tir. Oru9, nefsani bir riyazettir. Mtilk
ve melektittin gizliliklerine, oru9 vas1tas1yla ula§Ilrr. T1pk1 seyahat edenin, bil-
516 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 11

medigi ve gormedigi yerleri gortip bilmesi gibi.

Ata ~oyle der : "Ayetteki seyahat edenlerden kas1t, 'Allah yolunda sava-
§aD gaziler'dir. Bunlar, birc;ok yollar ve yerler katederler. Neticede kilflir di-
yarlanna ula§irlar ve onlarla cihad ederler."

ikrime: "Bunlar, ilim elde etmek ic;in i..ilkeden tilkeye ko~an ilim merak-
h si ogrencilerdir" demi§tir. Cabir, bir tek hadis ogrenmek ic;in, Medine'den
M1su'a gitmi§tir. Bir kimse yolculuk etmedikc;e kamil yani olgunluga eri§mi§
saytlmazd1. insan bir yerlere goc; etmeden dilegine ula§amaz.

«Riiku edenler, secde edenler ...» Rtiku ve secde edenlerden maksat


namaz kilanlardrr. <;unkii namaz da bu iki fiilin ibadet ciheti digerlerine nis-
betle daha ac;tktrr. Bir insanm ayakta durmas1 ve oturmas1 (k1yam-kuud) ola-
gan durumlardandrr. Rilku ve secde olay1 ise, normal adetin di§mda yapilan
hareketlerdir. Bu iki fiil (rtikfi ve secde) sadece ibadet kastiyla yap1hr. Buda
namazdir.
«iyiligi emredip kotiiliige engel olanlar..•» iman ve ibadet gibi iyilik-
leri emredip, §irk ve gilnah gibi §eylere mani olanlar.
Haddad! §oyle der : "Ma'rfif (iyilik) Hz. Peygamber'in siinneti, milnker
(kottiltik) ise bid'att1r." ibn Malik, Hz. Peygamber'in 'her bidat saplklzktir' so-
zi..i hakkmda §Oyle der: "Hz. Peygamber (s.a.v.)'in yapmad1g1 ortaya atllan her
yeni §ey saplkhktir. <;tinki.i sapikhk, dogru yolu b1rak1p, ba§ka yollara git-
mektir. Dogru yol ise §eriattrr."
Bu hi.ikilmden, gtizel bidat (bidat-1 hasene) ayn tutulmu§tur. Nitekim
Hz. Omer teravih namaz1 hakktnda: " Ne gtizel bidattrr" demi§tir.

ilim adamlan, be§ 9e§it bid'at oldugunu soylerler:


1) Vacip olan bid'at: Dinsizlerin ve digerlerinin §liphelerini gidermek
i'iin ilmi ve manttk1 deliller getirmek.
2) Mendup olan bid'at : Kitap yazmak ve medreseler yapmak .. gibi.

3) Mtibah olan bid'at: Yemek ve buna benzer §eylerin c;e§idini arttrmak


gibi.
4,5) Mekruh ve haram olan bidatlar : Bunlar da bellidirler.
Ayet: 112 TEVBE SURESi/9 517

«Ve Allah'1n koydugu s1n1rlara riayet edenlerdir.» BunJar da, Allahi.i


1
Teala n1n belirle1ni§ ve bildirmi§ oldugu hakikatleri ya§ayanlar ve insanlar1n
da ya§amas1n1 saglamaya 9ah~anlardir. Bu §er'i mtikellefiyetler bu ayette sa-
yilanlardan ibaret degil, c;ok fazladir. Bir9ok k1s1md1r. Btittin bu hakikatlar1
say1p dokmek ic;in, ciltler dolusu kitaplar yazmak gerekir. Ylice Allah, mtikel-
lefiyetlerle ilgili diger hususlan kisaca "Allah'm koydugu sznirlara riayet
edenler" §eklinde ifade etmi§tir.

Miikellefin fiilleri iki k1s1mdrr : l)Vticut organlann1n fiilleri, 2) Kalbin


fiilleri. F1k1h kitaplannda organlann amelleriyle ilgili mtikellefiyetler uzun
uzad1ya apklanm1§tlr. Kalbin amelleri konusunda ise, ftlah kitaplannda pek
az §ey vardu. Ancak, kelam kitaplannda bu konuyla ilgili baz1 bilgiler bul-
mak mtimktindiir. Bu konudaki baz1 bilgileri ise, imam Gazall ve benzerleri,
ahlak ilmi ba§hg1 alt1nda incelemi§lerdir. Bi.ittin bunlar, Allahii TeaHi'n1n
"Allah'm koydu.gu smzr/ara riayet edenler" ifadesi ic;erisinde mevcuttur.

Haddad! §oyle der: " Ayette belirtilen bu s1fat, kullann Allah'a itaatlan-
n1, O'nun emirlerini yerine getirip yasaklanndan kacrmay1 en miikemmel §e-
kilde ifade etmektedir. <;unkti Allah, emir, nehiy ve mendup olan konulann
hududunu acriklamI§tlr. Baz1 §eyleri yapmaya kulu te§Vik etmi§, ya da serbest
brrakm1§tlr. Kul, bunlardan diledigini seyebilir. Allah'1n emir ve yasaklanna
uyup, onlar1 yerine getirir, Allah'm diledigine uyarsa, i§te o zaman, Allah'1n
suurlanna riayet etmi§ olur."

Rivayet edildigine gore, Halef b. Eyyfib han1m1na, gecenin bir boltimiin-


de, yocugunu emzirmemesini emretmi§ ve "iki yll doldu" demi§ti. Ona, "Ni-
c;in buaktudm? Bu gece de emzirseydi ya ?" dediklerinde, onlara: "Allah'zn
koydugu s1mrlara riayet ederler" ayeti nerede kald1 ?" diye cevap vermi§ti.

«Mii'minleri miijdele!» Bahsedilen bu faziletlere sahip olan1ar1 mtij-


dele. Ayette, "mu'minler" kelimesi yerine "Onlar1 mtijdele" denilebilirdi. Fa-
kat Allahil Teala, mi.i'minlerin imanlar1na dikkat yekmek i9in, zamir kullan-
mami§tlr. Neyin mtijdelenecegi de, tazimden ottirti hazfedilmi§tir. Sanki den-
mi§tir ki : Sozle anlatilam1yacak ve bilinemeyecek derecede ytice bir §eyle
miljdelendiniz.
518 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 11

113. Ne peygamber ne de mii'minler, cehennemlik oldukla-


ri belli olduktan sonra, yakin akrabalari da olsa, mii~rikler
ifin a/ dileyemezJer.
114. ibrahim'in, babasi ifin af dilemesi ise, sadece ona ver-
digi sozii yerine getirmesi ifindi. Fakat babasinin, Allah 'in
dii~mani oldugu kendisine belli olunca, ondan vazgefti. Ger-
fekten ibrahim, fOk niyaz eden ve halim selim bir insandi.
115. Allah, bir milleti dogru yola Uettikten sonra, o millete,
kafinmalari gereken 1eyleri apklamadikfa, onlari dogru yol-
dan saptirmaz. Gerfekten Allah, her 1eyi bilir.
116. Goklerin ve yerin miilkii Allah 'indir. 0, hayat verir ve
oldiiriir. Allah 'tan ba~ka, ne bir dostunuz ve ne de bir yardim-
cimz vardir.
Ayet: 113 TEVBE SURESi/9 519

113. «Ne peygamber, ne de mii'minler, cehennemlik olduklar1 belli


olduktan sonra, yak1n akrabalar1 da olsa, mii§rikler i~in af dileyemez-
ler .» Ytice Allah'1n htikmiine ve hikmetiJ?.e gore, ne peygamberin ve ne de
mti'minlerin, cehenneme gidecegi belirtilmi§ olan bir mti~rik i<;in, bag1§lanma
dileginde bulunmalan dogru olmaz. Bu mti§rik, onlann yakmlanndan birisi
dahi olsa, durum yine aymdir. Bu cehennemlik ki§inin, cehennemlik olmas1,
ya kiifiir tizereyken olmesiyle anla§thr, ya da bu §ekilde olecegi vahiy gelme-
siyle.
Rivayet edildigine gore, Ebfi Tfilib'in hastahg1 artmca, Kurey§'liler kendi
aralannda §Oyle konu§IDU§lar: "Hamza ve Omer miisltiman oldular. Muham-
med'in dini Kurey§ kabileleri arasmda yay1ld1. Gelin Ebft Tfilib'e gidelim ve
yegenine kar§l bize yard1mda bulunmasm1 isteyelim. Bu ya§h adam olilrse,
icrimizden biri Muhammed'i oldi.irtir, bu bizim icrin kotti olur ve Araplar bizi
ay1plarlar. 'Amcas1 oltinceye kadar onu bITakttlar, sonra da ahverdiler' der-
ler." Bu konu§malardan sonra, aralannda Rebia'nm ogullar1 Utbe ve ~eybe,
Ebu Cehil, Umeyye b. Halef ve Ebft Siifyan'm da bulundugu ileri gelenler
grubu, toplanip Ebfi Tfilib'e gittiler. i~lerinden birini gonderip Ebu Talip'ten :
"Senin kavminin ileri gelenleri yanma girmek i~in senden izin istiyorlar" di-
yerek randevu istemi§ti. 0 da: "Buyursunlar, gelsinler" demi§ti.
Adamlar ic;eri girip §Oyle dediler: "Ey Ebfi Tfilib! Sen bizim btiyiigiimtiz
ve efendimizsin. Ba§ma gelen bu hastahktan korkuyoruz. Yegeninle aram1z-
daki olaylar1 da biliyorsun. Ona soyle de, dinimizi brraksm, biz de onun dini-
ni brrakalrm. Ebu Talip Hz. Peygamber'e haber gonderdi, o da Ebfi Tfilib'in
evine geldi. Hz. Peygainber Ebu Talib'in yanma vannca, toplulukla Ebo Tfilib
aras1nda bir ki§inin s1gabilecegi bir bo§luk vard1. Ebfi Cehil, Hz. Peygam-
ber'in bu bo§ yere oturarak kendisinden daha tistte olmas1ndan korkmu§ bu-
nun i<;in hemen oraya oturmu§tU. Hz. Peygamber de, Ebfi Tfilib'e yakm yer
bulamayarak, hemen kapm1n yamnda oturuverdi.
Ebu Talib §5yle dedi : "Ey yegenim! Bunlar senin kavminin ileri gelen-
leridir. Senden istediklerini ver ki, sana insafh davransmlar. Onlar, kendileri-
nin tanrilarina sovm.e kten vazge<;meni istiyorlar. Buna uyarsan seni ilfilunla
ba§ba§a birakacaklar." Hz. Peygamber (s.a.v.) onlara: "Soyleyin bakallm:
Ben size istediginizi verirsem, siz de bana istedigim bir kelimeyi verir misiniz
ki, bu bir tek kelime ile Araplara hakim olursunuz, acem de size boyun eger."
dedi. Ebfi Cehil ortaya <;•kll ve: "Sana hem o sozti veririz hem de yantnda on
520 RUHU'L-BEYAN Cuz: 11

mislini veririz. 0 soz nedir?'' diye sordu. Hz. Peygamber de: "La i/ahe illal-
lah diyeceksiniz ve Allah'tan ba§kasma kulluktan sak1nacakstmz" dedi. Onlar
da ellerini birbirine vurararak: "Ey Muhammed! Bizden ba§ka bir soz iste"
dediler ve i9lerinden biri §tiyle dedi : " Vallahi bu adam size, istediginiz §eyi
vermez. Atalann1z1n dini tizere devam edin. Ta ki Allah, sizinle onun arasm-
da bir hi.iktim verinceye kadar." Daha sonra da dag1hp gittiler. Bunun tizerine
Hz. Peygamber amcas1na §6yle dedi: "Ey Amca! Sen de kelime-i §ahadeti
si>yle de Allah katmda onunla sana §ahitlik edeyim." Ebfi Tfilib'in cevab1 ise:
"Ey Yegenim! Sana kar§1 utand1gmdan dolay1 iman etti demeled korkusu ile
bir de Kurey§'in 'oltimden korkarak iman etti' zanlarmdan da 9ekinmeseydim,
kelime-i §ehadet getirirdim" §eklindeydi. Bu diretme ilzerine Hz. Peygamber:
"Yasaklanmadzg1m miiddet~e, senin bagi§lanmam istemeye devam edecegim"
dedi. <;unkii o, Hz. Peygamber'i korumu§ ve ona yard1m etmi§ti. Hz. Peygam-
ber de, bu ayet nazil oluncaya kadar, onun bag1§lanmas1 i9in dilekte bulunma-
ya devam etmi§tir.

114. «ibrahim'in, babas1 i~in af dilemesi ise, sadece ona verdigi sozii
yerine getirmesi i~indi.» ibrahim Peygamber'in, babas1 Azer i<;in bag1§ dile-
mesi, onun imana gelmesi ve hidayet bulmas1 i<;in verdigi bir sozden dolay1
idi. 0 babas1na: "Rabbimden senin bagt§lanmant dileyecegim" (Meryem: 47)
demi§ ve onun imana gelmesini arzulam1§tl. <;tinkti o zaman, durum belli de-
gildi. «Fakat babas1.n1n, Allah'1n dii~man1 oldugu kendisine belli olunca,
ondan vazge~ti. Ger~ekten ibrahim, ~ok niyaz eden ve halim selim bir in-
sandr.» ibrahim Peygamber'e, babas1nm inkarc1 olmakta israr ettigi, sonsuza
dek mil'min olmayacag1 vahiy yoluyla bildirildikten sonra, onun i<;in bag1§-
lanma dileginde bulunmaktan tamamen vazge<;ti. <;unkti babas1n1n Allah'm
di.i§man1 oldugu btitiln a~lkhg1yla ortaya ~Ikmt§h.

i§te btittin bunlardan sonra, ibrahim (a.s.), babasmm bu durumda olme-


sine ve ona bagi§l~a dileginde bu\unanuyacagma <;ok ti.ztilmti§tti. Babasma
kar§t da <;ok 1nerhametli ve ac1ma duygusuna sahipti. Fakat bu duygular1 fay-
da vermemi§ti. <;un.ki.i babas1, inkar tizere olmli§tii. Kendisine yapilan eziyet-
lere kar§l <;ok sabrrhyd1. Bunun i<;in babas1na da <;ok merhametli davranmt§tl.
Bu merhametinden ottirtidil.r ki, babas1n1n ona duydugu kin ve kendisine <;1-
kard1g1 zorluga ragmen, yine de o, babasm1n bag1§lann1as1n1 diliyordu.

Hz. Peygamber de, mil§rik olan amcas1 i<;in bag1§lanma dileginde bulu-
nuyordu. Tipk1, ibrahim Peygamber'in mti§rik olan babasmm bag1§lanmasm1
istedigi gibi. Daha sonra, inkarcdar i<;in bu tiir isteklerde bulunmak yasaklan-
Ayet: l 14- I 16 TEVBE SURESi/9 521

di. i§te a§ag1daki ayet inmek sfiretiyle , daha once oleo mti§rik akrabalan i~in
istigfarda bulunanlann, bu durum yasaklan1ncaya kadar hatah davranm1§ ol-
madtklar1 a~tklanm1§ oluyor.

115. «Allah, bir 1nilleti dogru yola ilettikten sonra, o millete, ka~1n­
malan gereken §eyleri a~1klamad1k~a, onlan dogru yoldan saptirmaz.>>
Bir milleti, dogru yola ilettikten sonra, onlan saptldtkla vasfetmesi ve buna
gore htiktimler uygulamas1 Allahti Teala'run §amndan degildir. Ta ki, o mille-
te m;1k olarak, ya da delfilet yoluyla vahyedilerek dogru yol bildirilmi§ olsun.
Bir millete, sak1nmalan ve dinde mahzurlu olan bildirildikten sonraki fiille-
rinden hesaba ~ekilir, daha once yaptlklanndan dolay1 hesaba ~ekilmezler ve
saptklar grubundan da saytlmazlar. <;unkli onlara, geryekler bildirilmi§ degil-
di.

Bu ayetin ifadesine gore, bir insan, akhyla bulam1yacag1 §eylerin yerine


getirilmesinden sorumlu tutulamaz. «Ger~ekten Allah, her §eyi bilir .» Her
§eyi tam anlam1yla bilen sadece Allah'ur. Onun iyindir ki, insanlar1n aktllan
yoluyla bilemeyecekleri iyi ve 9irkin §eyleri, kendilerine Allah'm bildirmesi-
ne ihtiyaylan vardrr. Burada oldugu gibi, Allahti Tefila o bilgileri de vermi§tir.

116. «Goklerin ve yerin miilkii Allah'1nd1r. 0, hayat verir ve oldii-


riir. Allah'tan ba§ka, ne bir dostunuz ve ne de bir yard1mc1n1z vard1r.»
Goklerin ve yerin ger~ek sahibi Allah'tu ve O'nun ortag1 da yoktur. Canhlar1
oldiiren, oltileri dirilten de yine O'dur. Yeryliztindeki hayatlar1 ve oli.imleri,
cesetleri ve kaJbleri yoktan var eden O'dur. Yilce Allah'tan ba§ka hi~bir dos-
tunuz ve yard1mc1n1z yoktur. Allah, insanm yakmlar1 bile olsa, mii§rikler i9in
istigfarda bulunmay1 yasaklay1nca Allah, kendisinin her §eyin sahibi oldugu-
nu ve her ttirlti tasarrufu da kendisinin yapt1g1n1, her §eye galip oldugunu, in-
sanlara gelen her ttirlii yard1m ve dostlugun, sadece O'ndan olacagm1, onun
i~in sadece O'na yonelmeleri ve O'ndan ba§kasmdan uzak durmalar1 gerekti-
gini bildirmi§tir ki artik kendileri ic;in, yapttklan ve yapmadtl<lan her §eyde
Allah'm dl§mda bir maksadlar1 olmasm.

es-Sfretii'l-Halebiyye'de §Unlar yaz1hdu: "Hz. Peygamber (s.a.v.)'in an-


nesine istigfarda bulunmaktan menedilmesini §6yle degerlendirmek gerekir:
'Fetret zaman1nda, kim dinini degi§tirirse, ya da putlara tapmirsa, o kimseye
azap olunur' soztine dayanmaktadtr. Oysa bu, zay1f bir gorti§ olup, akil yoluy-
1a iman ve tevhidin vacip olduguna dayanir. Ehl-i si.innet ilim adarnlar1nm ~o­
gunJugunun gorU§ti ise, 'peygamber gondermeden iman ve tevhid vacip ol-
522 RUHU'L-BEYAN Cuz:ll

maz' §eklindedir. Araplara da Hz. ismail'den sonra peygamber gonderilme-


mi§ti. Hz. ismail'in peygamberligi de, diger peygamberler gibi oliimiiyle sona
ermi§tir. Oltimden sonra da mesaj1nm bfild kalmas1 durumu Hz. Peygamber'e
mahsus bir ozelliktir. Oyleyse, fetret devrinde Araplann sorumlu olrruyacak-
lan a~ik bir ger~ektir. Onlar, dinlerini degi§tirmi§ ve puta tapmt§ bile olsalar
durum degi§mez."

Burada ad1 ge9en grubun cezaland1nlacagma dair olan hadisler, te'vile


ihtimali vardir veya isiam'a te§vik i9in soylenmi§tir. Hz. Peygamber'in anne
ve babasma gelince, cumhur'un gorti§iine gore onlar, kurtulmu§lardrr. <;unkti,
fetret ehlindendirler. Fetret ehli demek, kendileri zaman1nda bir peygamber
gelmeyen kimseler demektir. Bu konudaki ayet de §Udur: "Rasul gonderme-
dikfe azap etmeyiz" ( .isra :15). csi)

51- Bu mesele dogrudur. <;ilnkti Allah, Peygamber gt>ndermedikc;e azap etmez. Nitekim
Kur'an-1 Kerim'de: "Peygamberlerden sonra insanlann Allah'a kar§t herhangi bir bahane-
leri kalmamasi i~·in miijdeleyici ve uyancz peygamberler gonderdik." (Nisa: 165) buyuru-
lur.
Ayet: 116-117 TEVBE SURESi/9 523

117. And olsun ki Allah; peygamberi ve giifliik saatinde


ona uyan Muhacirler'le Ensar'i, iflerinden bir kisminin kalb-
leri neredeyse sapacak duruma geldikten sonra tevbeye mu-
vaffak kildi, sonra da tevbelerini kabul etti. Gerfekten Allah,
onlara kar§i fOk §e.fkatli ve merhametlidir.
118. Ve geri birakila.n iif ki§inin tevbesini de kabul etti. Bii-
tiin geni§ligine ragmen, dii.nya kendilerine dar gelmi§, canlan
sikildikfa sikilmi§ ve Allah'tan kurtulu§un ancak Allah'a si-
ginmakta oldugunu anlami#ardi. Sonra (eski durumlarina)
donmeleri ifin, Allah onlann tevbesini kabul etmi§ti. $iiphesiz
Allah, tevbeleri fokca kabul eden ve fOk merhametli olandir.

117. «And olsun ki Allah; peygamberi ve gii~liik saatinde ona uyan


Muhacirler'le Ensar'1, i~lerinden bir k1sm1n1n kalpleri neredeyse sapacak
duruma geldikten sonra tevbeye muvaffak ktld1, sonra da tevbelerini ka-
bul etti.»
ibni Abbas (r.a.) bu konuda §Oyle diyor: "Hz. Peygamber'in affedilmesi,
onun mtinaftl<lann sava§tan geri kalmalann1 affetmesi dolay1s1yladir. Bu gti-
nah, zelle cinsinden bir gtinahtir. <;unkti peygamberler, kti\:tik ve btiytik gti-
nah i§lemekten korunmu§lardrr. Gtinah i§leyen kimseler hey bet ve azametle-
rinden baz1 §eyler kaybederler ve mli'minlerin goztinde sayg1nhklan azahr.
Peygamberler ise, heybet ve azametli olmak durumundadrrlar. Bu sebeple de,
ctizzam ve buna benzer nefret verici hastabklardan korunmu§lard1r. "Zel-
le"nin anlam1; haktan batlla sapmak degil, en iisttin olandan, iistiin olana yo-
neli§tir. Bundan dolay1 peygamberler, yapttklan zelleler iyin, Allah katmdaki
§an ve mevkilerinden dolay1 kinarurlar. Bu kmama Allah taraf1ndan yap1lrr.u

Ebfi Sa'id el-Harraz §Oyle der : " iyilerin iyilikleri, mukarrebfinun kotti-
ltikleri mesabesindedir. ti

Ensar; Hz. Peygamber Mekke'den Medine'ye go~ ettigi zaman, kendisini


kar§ilay1p misafir edenlere verilen s1fatt1r. Bu isim islfunidir ve Allah taraf1n-
dan Evs ve Hazrec kabilelerine verilmi§tir. Bu kabileler, Hz. Peygamber'e
yard1m etmeden ve Kur'an inmeden once, bu isimle anilm1yorlardi. Ensar'1
sevmek vacip olup, iman1n belirtisidir. Hadiste §Oyle buyurulur : "Mu'minin
belirtisi, Ensar'z sevmek, munafzgin belirtisi de Ensar'a bugzetmektir." <52>

52- Seyhan ve Ahmed b. Hanbel rivayet etmi~tir. Bkz. Musned, 3/130.


524 RUHU 'L-BEYAN Cu z: 11

Hz. Peygamber'in belirttigine gore Muhacirler, Ensar'dan daha faziletli-


dir. Hadiste: "Hicret olmasaydr , Ensardan bir fert olurdum" buyurulur. Bu
ifadeden maksat, Ensar'a ikramda bulunmak, onlara deger vermektir. c;unki.i,
Allah katmda, hicretten sonra O'nun dinine yard1m etlnekten daha yi.ice bir
riitbe yoktur.

Ayette ge~en 'ona uyanlar' tabirinden kas1t da, Hz. Peygamber'e uyan-
lar ve ondan geri kalmayanlardrr. "Giir;luk saatinde" tabiri, Tebilk sava§mm
ger~ekle§tigi zamandrr. c;unkii o zaman, miisli.imanlar biiytik gti<;liiklerle kar-
§.Ila§mI§lardt. S1cak fazlayd1, binek o kadar azd1 ki, bir deveye on ki§i s1ra ile
biniyordu. Hz. Omer (r.a.) der ki : '' <;ok s1cak bir gtinde c;tkm1§t1k. Korkunc;
bir susuzluk ya§ainI§tlk. Bizden birisi devesini keserek, i§kembesini s1kar, el-
de ettigi suyu iyerdi." i§te bu zorluklardan dolay1 Tebtik Sava§ina "Zorluk Sa-
va§1" ad1 da verilmi§tir. Bu sava§a katihp sava§anlara da, 'zorluklar ordusu'
ad1 verilmi§ti. H z. Peygamber'in ashab1 zorluk an1nda ona uyduklar1 i9in met-
hedilmi§lerdir. Durum boyle olmasma ragmen , o yi.ice insanlar bile tevbeye
muhta~ttrlar. Diger insanlann durumunu art1k siz dti§iiniin!

Tebiik sava§mda Hz. Peygamber'le bulunan bir grup, kar§lla§tJ.klar1 zor-


luklara dayanamay1p, izinsiz olarak, zaman1ndan once sava§ yerinden aynl-
may1 arzular olmu§lardi. Fakat onlar da sabretmi§ler ve neticede
miikafatlanna ula§IDI§lardi. i§te Allahil Teala, onlann da tevbelerini kabul et-
mi§, gunahlar1n1 bag1§lan11§tL <;i.inkti onlar da \:Ok btiytik zorluklarla kar§da§-
mt§ ve sabretmesini bilmi§lerdi. Bu sabnn kar~1hg1 olarak da, tevbeleri kabul
olunmu§tU.

«Ger~ekten Allah, onlara kar~1 ~ok ~efkatli ve merhametlidir.» Al-


lahti Teala'n1n §efkat ve rah.met s1fatl, tevbe ve affm dinamiklerindendir. Yii-
ce Allah'm kullarma olan rahmetlerinden birisi de, sevgili peygamberini gon-
dermesi ve ona mficizeler vermesidir.

Rivayet edildigine gore Tebtik sava§1na kattlanlar, Hz. Peygambere dert


yanarak, su stkintis1 9ektiklerini bildirmi§lerdi. Ebfi Bekir (r.a.) §Oyle demi§ti:
"Ey Allah'm elyisi! Allahti Teala seni hayir duada bulunmaya ah§tlrm1§tlr.
Gel bize de dua et!" Hz. Peygamber de "Oyle mi istiyorsun ?" diye sorunca,
Ebfi Bekir "evet" demi§ti. Bunun tizerine Hz. Peygamber ellerini kaldirarak.
duada bulunmu§, yagmur bulutu gelip yag1ncaya kadar ellerini indirmemi§tir.
Bunun iizerine, btitiin insanlann suya kanmas1na ve ihtiya9lan kadar su elde
etn1elerine kadar yagmur yagd1. Bu yagmur sadece, asker1erin bulundugu bol-
Aye t: 117-118 TEVBE SORESi/9 525

geye yagmt§tl. 1531

Yine rivayet edildigine gore, TebUk sava§ma katilanlar, bir gtin suyu ol-
mayan kayahk bir yerde bulunuyorlard1 ve neredeyse atlar ve insanlar, susuz-
luktan peri§an olacaklardi. Bunun tizerine Hz. Peygamber orada bulunan bir
su kab1 ic;in: "Su su kabmm sahibi nerede?" diye sordu. "i§te burada Ey Al-
lah'm el9isi" dediler. "Getir bana onu" buyurdu. Su kabm1 kendisine getirdi-
ler. ic;erisinde bir damla kadar su vardi. Parmaklann1 iizerine koyar koymaz,
pannak aralarmdan on goze halinde sular 9tlaverdi. insanlar toplan1p sulanm
i9tiler, artan suyu da bineklerine i~irdiler. Orduda: 12.000 at, 15.000 deve ve
30.000 insan vardi.

Yine rivayet edildigine gore, Tebtik sava§1nda a9hkla kar§1la§an miislil-


manlar, Hz. Peygamber'e gelerek : "Ey Allah'1n Elc;isi! izin verseniz de, §U
hayvanlarlffilZl kesip, birazctk yaglansak yani avhgrm1z1 gidersek" derler. Hz.
Omer ise : "Eger oyle yaparsan, bineklerimiz yok olur, fakat dua et de Allah
onlarm aztklarm1 artus1n, bereketleri arts1n" der. Hz. Peygamber de bunu ka-
bul ederek bir deri (sahtiyan) par~as1 istedi. Sonra onu yayd1, herkesin kalan
az1klar1n1 getirip oraya koymasrm istedi. Biraz sonra, adanun biri, bir avu9
m1sII, birisi bir avu9 hunna, bir digeri de bir avu9 degi§ik yiyecek getirerek
derinin iizerine koydular. Hz. Peygamber bunlann bereketlenmesi i~in dua
yapt1 ve "kaplannizz alzn" buyurdu. Kaplann1 dolu olarak ahp yediler ve or-
duda doymayan hi9bir kimse kalmadi. Bir miktar da artti. Daha sonra Hz.
Peygamber §6yle buyurdu : "Sahitlik ederim ki Allah'tan ba§ka ilah yoktur ve
ben O'nun Rasuliiyiim. Suphe irerisinde olmayan bir kul bu inanr iizere Al-
lah 'a kavu§ursa, Allah da onu cenennemden korur." t54>

118. «Ve» sava§tan «geri b1rak1lan ii~ ki~inin


tevbesini de kabul et-
ti.» Allahti Tefila, durumlan geciken ve haklannda vahiy gelinceye kadar du-
rumlar1 kesinlik kazanmayan ily ki§inin tevbesini de kabul buyurdu. Bu ti~ ki-
§i, §air Ka'b b. Malik, Murare b. Rebi' ve Hilal b. Umeyye el-Ensari idi. «Bii-
tiin geni~Jigine ragmen, diinya kendilerine dar gelmi~, canlan s1klld1k~a
s1kilm1~ ve Allah'tan kurtulu~un ancak Allah'a s1g1nmakta oldugunu an-
lam1~lard1.» Di.inya o kadar geni~ olmasma ragmen, o ti~ ki§iye dar gelmeye
ba§lamt§tL Durum bu a§amaya gelinceye kadar, onlar hak.k1ndaki htiktim ge-
ciktirilmi§ti. Bu ti~ ki§iyle insanlar konu§1nay1 kesmi§lerdi, onlara selam bile

53- ibn Cerir et-Taberi rivayet etmi~tir.


54- ibn Cerir ct-Taberi ibn Abbas'tan rivayet etmi~tir.
526 RUHU 'L-BEYAN Cliz: 11

vermiyorlardt. 0 ii9 ki§i, olmelerinden ve Hz. Peygamber (s.a.v.) ile miislti-


manlann cenaze namazlar1n1 k1lmayacaklar1ndan korkuyorlardi. Ayet-i keri-
me onlarm §a§kmhklanru ifade etmektedir. Sanki onlarm kendilerini sakinle§-
tirecek ne bir kararlan ve ne de s1gmilacak bir yerleri vard1. Bu ti9 ki§inin
canlar1 slk1ld1k~a s1k1lm1~ ve kalbleri gam ve yaln1zhg1n son noktas1na var-
IDI§tI. S1gmacaklar1 bir insan kalmad1g1 gibi, rahat ve huzurlari gitmi§ti. i§te o
zaman kesin olarak anlad1lar ki, Allah'1n gazab1ndan kurtulmak i~in, yine
O'nun rahmetine s1gmmak gerekiyor.

Onceki ilim adamlarm1n bazilan §Oyle diyorlar: "Uzerinde nimetler go-


riilen kimse, Allah'a hamdetmeyi artus1n. S1ktnt1s1 artanlar, istigfan artusm.
Bilmi§ olunuz ki, tevhid denizine dalan, Allah'tan ba§ka varhk goremez.
O'ndan ba§kas1na s1gmamaz. Ne §ekilde olursa olsun, O'ndan ba§kas1na da
ka91§ yoktur."

«Sonra (eski durumlarina) donmeleri i~in, Allah onlarin tevbesini


kabul etmi~ti. ~iiphesiz Allah, tevbelel"i ~okca kabul eden ve ~ok merha-
metli olandir .» Daha sonra Allahii Teala, onlar1 tevbe etmeye de muvaffak
ktldi. Giinahlardan donmelerine fusat saglad1. <;tinkii 0, tevbe etmek isteyen-
lerin tevbesini ~ok kabul eden, 9e§itli nimetler vermek suretiyle onlara merha-
met edendir.

Ebii Zer el-Gif~ (r.a.)'den rivayet edildigine gore, devesi yava§laymca,


devenin yiikiinii kendisi s1rtlamak suretiyle, yaya olarak Hz. Peygamber'in
izini takip etmi§ti. Hz. Peygamber onun karart1sm1 goriince "Herhalde bu
Ebu Zer olmall" demi§ti. Yanmda bulunan insanlar "ta kendisi" demi§lerdi.
Bunun tizerine Peygamber : "Allah, EbCt Zer'e rahmet etsin. 0 tek ba§tna yu-
riir, tek ba§ma olecek ve tek ba§lna diriltilecektir." buyurdu.

0 ii9 ki§iden Hilal Akabe Bey'ati'nda, Mura.re ve Ka'b ise Bedir gazve-
sinde bulundular. Ka'b §Oyle der : "Seferden dondtigii zaman Hz. Peygam-
ber'e gidip selam verdigimde, ktzg1n bir §ekilde selam1ma kar§1hk verdi ve
dedi ki : 'Benimle neden gelmeyip geciktin. Y oksa binmek if in deve almaml§
m1yd1n?' Ben de: 'Beni sana tabi olmaktan ahkoyan bir oztiriim yoktu' dedim.
Bunun tizerine o: "Yan1mdan kalk, Allah, senin hakkmda hiikmiinii verir" bu-
yurdu. iki arkada§ma da ayn1 §eyi soyledi ve mtisliimanlara onlarla konu§ma-
y1 y asakladi.

insanlar onlardan uzakla§h, ne uzak ve ne de yakmlar1ndan hi9bir kim-


se onlarla konu§madi. 0 iki ki§i kendi evlerinde kahp, aglamaya devam etti-
Ayet : 11s TEVBE SU RESi/9 527

ler. Ka'b ise namaza geliyor, mtisliimanlarla namaz killyor ve sokaklarda do-
la§iyordu. Fakat hi9bir kimse onunla konu§muyordu.

Ka'b §Oyle anlattr : "Medine sokaklannda dola§irken, ~am'dan yiyecek


ve g1da maddeleri getirip satan bir Nabti ile kar§tla§tim. Bu adam 'Ka'b'1 bana
kim gosterebilir?' diye soruyordu. insanlar da beni gosterince, yanuna geldi
ve Gassan krah Haris b. Ebfi ~emr'den bir mektub getirdi. Bu mektup, ipekten
bir kuma§ par9asma sar1hydi. Mektupta §oyle yaz1hyd1: ' Bana bildirildigine
gore, arkada§m (yani Hz. Peygamber) sana eza ve cefa etmektedir. Bu tiir zil-
lete dti§mekten kurtulman i~:in bize katd sana yard1m edelirn.' Bunu okuyun-
ca: 'Bu da bir ba§ka be la' dedim ve o mektu bu bir f inna att1m. Aradan kirk
gece ge9tikten sonra Hz. Peygamber (s.a.v.)'in bir el9isi geldi ve: 'Hz. Pey-
garnber, han1mmdan aynlmani emrediyor' dedi. 'Bo§ayay1m m1 yoksa?' diye
sordurn. El9i: 'Hayrr, ondan aynl ve yakla§ma' dedi. Ayn1 sozleri diger iki ar-
kada§1ma da gidip bildirdi. Hanim1ma dedim ki: 'Ailene git ve Allah bir hti-
ktirn belirtinceye kadar orada kal.' Hilal'in harunu Hz. Peygamber'e gelerek
§Oyle dedi: 'Hilal y~h bir insandrr. Hizmet9isi de yoktur. Ona hizmet verme-
mi istemiyor musun? ' Bunun tizerine Hz. Peygamber (s.a.v.): "Hayir, fakat
sana yakla§maszn!" buyurdu. Bunun ilzerine kadmcag1z: ' Allah' a yemin ede-
rim k.i o hi~ hareket edecek durumda degil. Ba§ma bu i§ geldiginden beri, ag-
lamas1 durmad1' dedi."

Bu gtinden sonra tam elli gtin daha ge9ti. Yani o ti9 ki§iye boykot etme
emri verilmesinin tizerinden tam elli giin ge9mi§ti. Ka'b yine §Oyle der: "El-
linci gilntin sabah1, sabah namaz1 vaktinde, Sel' dagm1n en zirve noktas1ndan
gelen bir ses duydum. 0 ses: 'Mtijde Ey Ka'b b. Mfilik! ' diyordu. Hemen sec-
deye koyuldum ve Hz. Peygarnber'e, Allahii Tefila'n1n bizim tevbemizi kabul
buyurdugunu bildirdigini anladllll. Dagm tepesinden sesini i§ittigim adam ya-
n1ma gelip mtijdeyi verince, tizerimdeki elbiseyi 91kanp mtijdesine kar§thk
olarak ona hibe ettim. Halbuki o gun, bir ba§ka elbisem de yoktu. Amcamm
oglu Katade'den alt ve tiste giyilen iki elbise odtin~ ald1m ve onlan giydim.
Allahii Teala Hz. Peygamber'e, tevbelerimizi kabul ettigini, gecenin son i.ic;te
birinde bildirmi§ti. Hz. Peygarnber o zaman, Omrnil Seleme (r.a.)'nin evinde
bulunuyordu. Dmmti Seleme beni iyi bilirdi ve bana yard1mc1 olmak isterdi.
Hz. Peygamber ona: 'Ka'b'in tevbesi kabul edildi' derni§ti. 0 ise: 'Ka'b'a
adam gonderip miijde vereyim mi?' diye sormu§tU. Hz. Peygamber de: 'fn-
sanlar uyanir ve gecenin bu saatinde size uyku uyutmazlar' buyurmu§tU. Hz.
Peygamber (s.a.v.) sabah namaz1n1 k1ldlktan sonra Allah'1n tevbelerimizi ka-
528 ROHU'L-BEYAN Cuz: l l

bul ettigini bildirdi."

Ka'b diyor ki: "Daha sonra Peygamber'e gittim. Halk beni kaqtlay1p
kutlamak i9in, s1raya girmi§lerdi. ~oyle diyorlard1 : ' Allah tevbeni kabul bu-
yurdu. Tebrik ederiz. ' Nihayet Mescid'e girdim. Hz. Peygamber oturuyordu
ve yan1nda diger insanlar da vardi. Talha b. Abdullah derhal ayaga kalk1p ba-
na dogru ko§tu, benimle musafaha yaptt ve beni kutladi. Muhacirlerden his;bir
kimse benim bu halime aldrr1§ bile etmedi. Onun i9indir ki, Talha'y1 hi9 unu-
tamam. -Hz. Peygamber (s.a.v.) Medine'ye hicret ettigi zaman, bu iki §ahs1
birbirlerine karde§ yapm1§tl.- Hz. Peygamber'e selam verdigim zaman, ne§e-
sinden dolay1 ytizii parbyordu. Hz. Peygamber ne§elendigi zaman, yiiztinden
ay par9as1 gibi I§tldar sa91hrdi. Online oturdugum zaman: 'Ey Ka 'b, ananLn
seni dogurdugu giinden beri, en hayirh §eyi sana mujdeliyorum' buyurdu ve
bu ayetleri (Tevbe sfiresinin 118 ve l l 9'uncu ayetlerini) okudu. Bunun iizeri-
ne ben: 'Tevbemin kabuHi i~in, elimdeki btittin mahrn1 sadaka olarak dag1ti-
yorum' dedim. Hz. Peygamber (s.a.v.) : 'Malzmn bir kisminL kendine ayir. Bu
daha hayirhdir'<55> buyurdu."

55- Mtifessirlerin zikrettigi bu olay Sahihayn'da ve Sunen'lerdc ge~mektedir.


Ayet: 119 TEVBE S URESi / 9 529

119. Ey iman edenler! Allah 'tan korkun ve dogrularla be-


raber olun!
120. Ne Medine halkznin, ne de on/arm fevresinde bulunan
bedevi Araplarin, Allah 'in elfisinden geri kalmalan ve onun
canmdan once kendi canlarinin kayg1s1na dii§meleri onlara
yakt§maz. Oyledir. <;unkii, Allah yolunda kar§lla§acaklan hif-
bir susuzluk, yorgunluk, aflik, inkarcilan iifkelendirecek bir
yeri figneyip gef meleri ve dii§mana kar§l ba§anya ula§malan
yoktur ki, mutlaka bunlarla kendilerine sulih bit- amel yazil-
mt§ olmasm. Allah, guzel davrananlann ecrini zayi etmez.
121. Allah'in onlan, yapmakta olduklarmin en giizeli ile
miiklifatlandirmasi if in, yaptiklan kiif iik-biiyiik biitiin harca-
malar, geftikleri her vadi mutlaka onlann lehine yazzlir.

119. «Ey iman edenler! Allah 'tan korkun ve dogrularla beraber


olun!» Ey, hem kalbiyle tasdik eden ve hem de bu imanm1 sozleriyle belirten-
ler! Allah'm nzas1 olmayan konularda Allah'tan korkun ve her konuda dogru-
larla beraber olun. Sadik ve samimi kimselerden aynlmaym, onlarla arkada§-
hktan uzak kalmay1n. Bu ayet, s1dkm (dogrulugun) faziletini, ilstiinliigtinti
gostermeye ve dogruluga te~vik etmeye delildir. Hadiste : "Kiyamet giiniinde
tiiccarlar, giinahkar (facir) olarak ha§rolacaklardtr. Ancak yalandan sakt-
nanlar, yeminlerinde duranlar ve sozlerinde dogru olanlar miistesna "<56) bu-
yurulmu§tur.

Hadiste tticcara, giinahkar anlam1ndaki "facir" kelimesinin c;ogulu ola-


rak "fticcar" denilmesi, ah§-veri§lerinde yalan yere yemin etmeleri, insanlan
aldatmalan, bile yapmalar1 ve filizli muamelelerden ka91nmamalar1 sebebiyle-
dir. Bu sebeple hadis-i §erifin sonunda ancak yalandan sak1nanlar, yeminle-

56- Tirmizi, Btiyu' 1210; ibni Mace, Ticaret 2 146 ve lbnj Hibban rivayet etmi~lerdir.
530 RUHU'L-BEYAN Cuz: l l

rinde duranlar ve sozlerinde dogru olanlar boyle degildir, denilmi§tir. ~unu


bilmek lazundu ki; yalan yere emin etmesi sebebiyle Allah, malm1n bereketi-
ni giderir.
120. «Ne Medine halk1n1n ...» Ashnda Medine, §ehir demektir. Burada-
ki "Medine"den maksat Hz. Peygamberin hicret ettigi Medine §ehridir. Nis-
bet ismi "Medeni" §eklinde olur. ~ehir anlammdaki Medinenin nisbeti ise
"Med!ni" §ekline gelir. Bu kentin, ytiz tane achn1n oldugunu soyliyenler var-
drr. Onlardan birka<;1 §Unlardir : Dar'ul-Ehyar, Dabir'ul-Ebrar, Daru's-Stinne,
Daru's-Selame, Daru'l-Feth, Barra, Tayyibe, Tabe, Taybe ... Buraya bu son ti~
kelimenin isim olarak verilmesinin sebebi, oradaki hayatin ho§ ve gtizel olu-
§U, oradaki 1tirdaki giizel kokunun digerlerinde bulunmay1§1ndan dolay1d1T.
Aynca Medine kentinde, "Acve" denen bir cins hurma vardrr. Bu meyveden
ba§ka yerde bulunmaz. Bu meyve, zehirlenmelere §ifadrr.
Allahti Teata, Mekke ve Medine kentine ozellikler vermi§tir. c;unkti bu
iki kent, ilim erbabmdan, din adamlanndan, fazilet sahiplerinden hi~ ho§ kal-
mam1§tlr, kalmayacaktrr da. Taki, Allahii Teala yeryilztine varis oluncaya,
yani k.Jyamet kopuncaya kadar. Allahii Teala, miras~Ilarm en hayirhs1dir.
Medine kenti, Deccal'1n §errinden korunmU§tUr. Mekke de oyledir. Bu iki
kente de Deccal giremez. Bu konuda sahib hadisler vardrr.
«Ne de onlar1n ~evresinde bulunan bedevi Araplar1n, Allah '1n el~i­
sinden geri kalmalar1 ve onun can1ndan once kendi canlar1n1n kayg1s1na
dii§meleri onlara yakt§maz.>> Bunlardan kas1t; Mtizeyne, Ctiheyne, E§dr,
G1far ve diger baz1 kabilelerdir. Bunlann, sava§a yoneltildiklerinde, sava§a
katilmay1p, Hz. Peygamber'i tek ba§ma buakmak sfuetiyle kendi can dertleri-
ne dil§meleri, kesinlikle onlara yab§maz. Onlar boyle bir §eye kesinlikle ba§-
vunnazlar. Hz. Peygamber, birtalam stkmtilar ~ekerken, onlarm mutlu bir ha-:-
yat ya§amalar1 kesinlikle dti§tintilemez. Hz. Peygamber neredeyse, onlar da
yanmdadrrlar.
Haddad! ayetin manast hakla.nda §6yle der : "Onlara, Hz. Peygamber'i
brrakip, kendi nefislerini tercih etmeleri, kendilerine ondan daha §efkatli ol-
malan yaki§maz. Aksine onlara, kendilerini, Hz. Peygamber'e siper etmeleri
gerekir. c;unkti, Hz. Peygambe'rin onlar tizerinde haklan vard1r. Onlan imana
davet etmi§, onlar da hidayet bulmak siiretiyle, cehennemden kurtulmu§lar-
drr."
Ayet: 120-121 TEVBE SURESi/9 531

«Oyledir. <;i.inki.i, Allah yolunda kar§da§acaklan hi~bir susuzluk,


yorgunluk, a~hk, inkarcdari ofkelendirecek bir yeri ~igneyip ge~meleri
ve dii§mana kar§• ba§ar1ya ula§malan yoktur ki, mutlaka bunlarla ken-
dilerine salih bir amel yazdm1§ olmas1n. Allah, giizel davrananlartn ecri-
ni zayi etmez.» Bu sebepten, yani o kimselerin Hz. Peygamber'le birlikte bu-
lunarak Allah yolunda ugrad1klar1 susuzluktan, vlicutlarma dokunan herhangi
bir yorgunluk ve ac;hktan, kendilerinin ya da hayvanlanrun atacag1 bir ad1m-
dan yani dti§man toprag1na girmelerinden dolay1 inkarctlann ktzmalar1ndan,
kafirleri oldtirmeleri, esir almalan ve yenmeleri gibi btitlin olaylardan mutla-
ka kendilerine sevaplar yaz1hr. Biltiin bunlar, kendileri i9in salih ameller
olup, mutlaka bir9ok sevaplara nail olurlar. Ytice Allah, gilzel davrananlar1n
(muhsinlerin) mtikafatin1 eksiksiz verir. Bu ayetten anla§Ild1gma gore, cihad
etmek de ihsandu.
121. <<Allah'1n onlari, yapmakta olduklarin1n en giizeli ile miikafat-
land1rmas1 i~in, yaphklan kii~iik-bi.iyi.ik biiti.in h~rcamalar, ge~tikleri
her vadi mutlaka onlar1n lehine yazahr.» Onlarm, cihad i9in yapt1klar1 ttim
harcamalar, bir tek hurma tanesi, bir at nab, bir kamc;1 dahi olsa, btittin bun-
lardan kendilerine mtikafat verilir. Bu durum, kti9tik bir §eyin verilmesinde
boyle oldugu gibi, btiytik harcamalarda da boyledir. T1pk1, Hz. Osman ve Ab-
durrahman b. Avf1n Tebilk ordusuna yapml§ oldugu harcama gibi.
Onlara, inkarc1lann yerlerinden ge~erken atm1§ olduklan adlilllardan,
basmt§ olduklar1 topraktan ve yigneyerek gec;tikleri vadilerden ve daglardan
dolay1 da yok ytice mtikafatlar verilecektir. Biittin bunlar, onlar1n arnel defter-
lerinde tesbit edilir ve kendileri lehine yaz1hr. Daha gtizeliyle de
mtikMatland1nhrlar. Cihadda, diger amellerde bulunmayan faziletler, mevcut-
tur. Cihad, Hz. Peygamberin sanat1drr.
Ebu Hureyre §6yle anlatrr: "Hz. Peygamber'in ashabmdan birisi, bir dag
yamacma ugram1§, orada tath su kaynag1 gormti§ ve bu su ho§una gitmi§ti:
'insanlardan aynhp da §U suyun yanmda kalsam da kendimi ibadet ve taata
versem. Fakat, Hz. Peygamber'den izin almadan yapanuyacag1m bunu' diye
dli§tinmii§til. Daha sonra da bu istegini Hz. Peygamber'e bildirmi§ti. Bunun
ilzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) : 'Yapma! <;unkii, sizin birinizin Allah yolun-
da cihadan dolayz makam1, onun yetmi§ ytlllk namazindan daha f aziletlidir.
Allahii Teala'nm sizi bag1§lamasln1 ve cennete sokmaszm istemez misiniz?
Allah yolunda sava§miz! Deve sagilzncaya kadar Allah yolunda sava§ana,
532 ROHU'L-BEYAN Cuz: 11

cermet vacip olur' buyurmu~tur. "(57> Bu hadisten anla§1lmaktadu ki, cihad et-
mek, bir ko~eye ~ekilip ibadet etmekten daha faziletlidir. Yine bilmi§ olunuz
ki, bir oztirden dolay1 sava§a katilam1yan, niyeti samimi oldugu miiddet~e,
Allah yolunda sava§anm sevab1 kadar sevap ahr.

Bu konuda Hz. Peygamber, Tebi.ik sava§1ndan dondi.ikten sonra §6yle


buyurmu§tur: "Medine'de de bazilanm biraktlk. Hi9bir vadi ve dag yamac1
gefmedik ki, onlar da bizimle birlikte olmaslnlar. Onlan Medine'de btrakan
ozurleriydi."<511> Y ani, kazandan sevaplarda bize ortak oluyorlardi. <;iinkil, ni-
yetleri bizimle birlikte olmakti. Fakat oztirleri, onlara engel oldu. Ozi.irleri ol-
masayd1, bizimle olacaklard1. Ancak, sevapta ta1n e§itlik zannedilmesin. <;tin-
ki.i ayette "Allah, miicahitleri, evinde oturanlara kar§z biiyiik bir miikafatla
iistiin kilmt§tlr" (Nisa: 95) buyurmu§tur.

57- Ahmed b. Hanbel, Musned'de rivayet etmi~tir. Hadisin bir bolUmunii Suyfiti, el-Fethu'l-
Kehfr , 3/2 15 de ri vayet etmi~tir.
58- Buharl rivayet ctmi ~tir. Mtislim'de benzer §ckilde dvayet c tm i~ tir.
Avet: 121 - 122 TE\lBE SURESj /9 533
"'

122. Mii'minlerin hep birlikte sava§a pkmalari gerekmez.


0 halde pkan her kabileden bir grup; dini bilgileri ogrenmek
ve kavimleri kendilerine dondiiklerinde, onlan uyarmak if in
geride fcalmalultr. Umulur ki dikkaili olurlar.
123. Ey iman eden/er! Yakinintzda bulunan inkli.rcilarla
SQVQ§ln, onlar sizde bir katr.lrk bulsunlar. Bilmi§ olun ki Allah,
korunanlarla beraberdir.
124. Bir sure indirildigi t.aman, onlardan bir kismi der
ki: "Bu sure, sizin hanginizin iman1.ni arlirdi?" iman
eden/ere gelince, bu onlarin imanlarini art1r1r ve onlar se-
vinirler.
125. Kalb"/erinde hastaltk olanlara ge/i,nce, bu sure on/arm
murdarliklorma murdarlik katarve onlar inkiirci olamk iiiirler.
126. Onlar, senede hir veya iki de/a imtihan edildiklerini
gormiiyorlar nu? Sonra da ne tevbe ediyorlar, ne de ibret ali-
yorlar.
127. Bir sure indirildigin.tk: "Sizi birisi goriiyor mu?" di-
ye birbirlerine bakar, sonra da gidiverirler. Anlamayan bir
534 ROHU'L-BEYAN Ciiz: 11

ka vim olduklart ifin Allah on.larin kalplerini (imandan) fe-


virmi~ir.

122. «Mii'minlerin hep birlikte sava§a ~1kmalar1 gerekmez.» Ayette


ge~en 'lam' harfi, nefyi tekid ivin kullantlmt§tlf. "Onlann sava§a y1k1nalan
dogru olmaz, " anlam1na gelir. Mti'minlerin hep birlikte, sava§a ya da ilim
tahsiline y1kmalan dogru olmaz. Yine onlann hepsinin sava§a ve ilim tahsili-
ne gitmeyerek, olduklan yerde kalmalan da uygun bir davram§ olmay1p, ge-
yim temin etme konusundaki emre aykmdir.
«0 halde ~1kan her kabileden bir grup; dini bilgileri ogrenmek ve
kavimleri kendilerine dondiiklerinde, onlari uyarmak i~in geride kalma-
bd1r. Umulur ki dikkatli olurlar .» Ayette geyen 'Lev la' edatl da, 'hella' gi-
bi te~vik edat1du. Bu tiir te~vik edatlan, -dili geymi§ zaman fiiliyle k:ullanlld1-
g1nda (mazi fiil), o fiilin yapdmamas1ndan dolay1 klnama ifade eder. Bu da,
ancak vacib terkedildigi ivin olur ve o i§i yapmamn vacip oldugunu gosterir.
Ayette geyenden kas1t da, sava§a y1kman1n ve geregini yapmarun emredildi-
gidir. Her kabile, ya da topluluktan bir grup sava§tan geri kal1p, din bilimleri-
ni ogrenmeli ve sava~a katilanlar geri donunce, onlara dinlerini ogretmelidir.
Buradaki flklhtan kas1t, dinle ilgili htiktimleri bilmektir. Onlann sava§tan geri
kalmalanrun en onemli sebebi_. kendi toplumlanm ir§ad etmek ve onlan fena-
hklardan sak1nd1rmaktir. Ayette, sadece "inzar" (uyanna) belirtilmi§tir.
"Teb§ir" (mtijde) belirtilmemi§tir. <;tinkti uyan, daha onemlidir. T1pkl, koti.i
huylardan temizlenmenin, gtizel huylarla stislenmekten daha once geldigi gi-
bi. Umulur ki boylece, onlar uyar1hrlar ve ivine dti§meleri muhtemel §eylere
kar§I dikkatli olurlar.
Bu ayetten anla§tld1g1na gore, flklh bilgisi elde edip, insanlara ogi.it ver-
mek, farz-1 kifayelerden birisidir. Ogrencilerin yegane gayeleri, dogruluk ve
dini yaymak olmahdir. Ytikselmek, tisti.in olmak ve ba§a ge~mek olmama11,
giyim ku§atn, binek, cariye ve kole yontinden, diger insanlardan tisti.in ol-
mak, olmamal1dir. Zaman1m1z insanlan bu gtizel huylardan uzaktular. Allah
yardimc1m1z olsun!

Ogrenci, Allah'1n nzas1n1 ve ahireti istemelidir. Kendisinden ve diger


cahil ki~ilerden, cehaletin gitmesini arzu etmelidir. Dinin ihyas1n1, istam'1n
bekas1m temine ~all§mahchr. islfun'1n bekas1 ilimle mtimktindtir. Cahillikle ne
ztihd olur, ne de takva. Yine ogrenci, elde ettigi ilimden dolay1, bedenine ve-
Ayet: i22 TEVBE S0 RESi /9 535

rilen sthhatten, organlann1n saglamhgmdan ve kendine ikram edilen aktl ni-


metinden dolay1 Allah'a §ilkretmeyi niyetine koymahdrr. Allahti Tefila'n1n §U
buyrugunu akhndan ~1karmamahdir: "Allah sizi, annelerinizin karmndan ~1-
kardi. Bir ~ey bilmiyordunuz. $iikredesiniz diye size; kulak, goz ve kalpler
verdi." (Nahl: 78)

Yine ogrencinin, iyice dil§i.inerek, en bilgin ve en takva sahibi hocayt


se~mesi gerekir. T1pk1 Ebfi Hanife'nin Hammad'1 se~tigi gibi. Ebfi Hanife
§tiyle der: " Basra'ya girdim ve sandim ki, sorulan her soruya cevap verebili-
rim. Bir §eyler sordular, verecek cevab1m yoktu. Bunun ilzerine, Hammad'1
terketmemeye yemin ettim ve onun yanmda tam yinni ytl daha kaldrm. Hi~bir
namaz ktlmad1m ki, annem ve babamla ona da dua etmi§ olmayay1m." Salih
hocalarm ve kamil insanlann nefeslerinde, hayret verici etkiler vardrr. Anla-
tild1gma gore, Ebfr Hanife'nin babas1 olan Sabit, Nevruz ve Mihrican gilniln-
de, Ali b. Ebt Talib'e helva hediye etmi§ti. 0 da Sabit'e ve c;ocuklarma bere-
ket duasmda bulunmu§tu.
Ogrenci, bilgin ve bilgisinin geregini yerine getiren hocay1 bulunca, her
ilimden ahirette kendisine yarayacak olan bilginin, en gtizelini ve en faydah-
sm1 sec;melidir.

'iz b. Abdi's-Selam §9yle der : " Farz olan ilim tic; gruptur:

1) Tevhid ilmi : Bu konuda insana gerekli olan dinin temellerini bilecek


kadar bilgi sahibi olmaktlr. Once, mabudu ve ona nastl ibadet edecegini bil-
mesi gerekir. isimleriru ve zatmm s1fatlarm1, hakkmda nelerin vacip, nelerin
muhal oldugunu bilmedigine nas1l ibadet edeceksin? Belki de, onun haklanda
bazt §eylere inanm1§ olacaksm, halbuki bunlar batil §eylerdir. Btitiin ibadetle-
rin heba olup gidecektir.

2) Srr ilmi : Bu ilim, kalb ve onunla ilgili ilimdir. Bir mil'minin, kalbin
durumlarma <lair ilmi de bilmesi farzdtr. Bunlar; tevekkiil, Allah'a yonelme,
Allah korkusu, nza (ki bu her durumd~ gerekir), hrrstan, ofkeden, kibirden,
hasetden, gurur ve gosteri§ gibi §eylerden sakmmadrr.

3) $eriat ilmi: Bu ilim, §er'i amellerden yapman gerekenleri bildiren


ilimdir. $eriat tarafmdan emrolundugun §ekilde, nasil davranacagm1 bilmen
gerekir. Bunu sana, §eriat ilmi ogretir. Yapmaman gereken §eyleri de sana yi-
ne bu ilim ogretir. Bu ilim, btitiin ibadetleri ve muametatt kapsamma ahr. Her
kim, ah§veri§le ve sanatla ugra§rrsa, muamelelerinde ve kazancmda, haram-
536 RUHU'L-BEYAN Cuz: 11

dan ka9111masm1 ogreten bilgiyi ogrenmesi gerekir. Bu bilgilerin ogrenilmesi,


bazan da farz-1 kifaye olur.
'Ayn'ul-Me'anf isimli eserde §5yle denir : " '... Dinde geni§ bilgi elde et-
mek ir;iri.. .' ifadesinden kas1t, ahiret ilmidir. <;unkti ayetin sonunda, uyarma
ve dikkat etme, sak1nma ifadeleri yer almi§hr. Ahiret ilmi, hem muamele ve
hem de muka§efe ilmini kapsanuna ahr. Muamele ilmi; Allah'a nastl yakla§1-
lacag1n1, O'ndan ne yap1hrsa uzak kahnacagllli belirten ilimdir. Bu ilime, or-
ganlar1n ve kalblerin yapttl<lan da girer. Mtika§efe ilmi ise: "Alimin abide
olan ustiinliigii, benim iimmetim.e olan iistiinliigiim gibidir" <59l hadisinde be-
lirtilen husustur. Astronomi ilmini de, lableyi ve namaz vakitlerini tesbit ede-
bilecegi kadar ogrenmesi caizdir. Hastaltl<lan tedavi edecek kadar tib ilmi og-
renmesi de gerekir."
E§bah adh eserde de §oyle soylenir : "insanm dinini ya§ayabilmesi
191n gerekli olan bilgileri ogrenmesi farz-1 aymdu. Ba§kalarma faydali
olacak olan1 ogrenmesi, farz-1 kifayedir. Ftloh ilminde ve gontil ilminde
derinlemesine bilgi sahibi olmas1 da mendubtur. Goz boyama, mtineccim-
lik, kumla fala bakmak ve btiyti gibi ~yler haramdrr. ~airlerin kahraman-
hk ve gazel tiiriinden §iirleri mekruhtur. Manas1 bozuk olmayan §iirler de
m ii bahtrr."
ilmi yaymak ve ilimle ir§ad f aaliyetlerinde bulunmak, bilyilk bir fazilet-
tir. Onun i~indir ki Hz. Peygamber Muaz b. Cebel'e, kendisini Yemen'e gon-
derdigi zaman §6yle demi§tir: "Allahu Tealamn, senin sayende bir insam hi-
dayete kavu§turmasi, senin ifin giine§in dogmu§ oldugu en hayirh giin-
.. 11(6(})
d ur.

ilim adamlan, peygamberlerin miras~Ilar1d1rlar. <;unkti peygamberler


teblig ve ir§adla me§gul olduklar1 gibi ona varis olanlar da ir§ad ve teblig ile
me§gul olurlar. Peygambere varis olan her mtir§idin maksadmm Hz. Peygam-
bere sayg1 gostermek ve timmetinin 9ogalmas1 ic;in c;ah§mak olmahdir. <;unkti

59- Tirmizi: "Benim, sizin en altta bulunammza olan iistii.nlugum gibi.. " ifadesiyle zikretmi§tir.
ilmin fazileti konusunda rivayet edilen uzunca bir hadisin bir boltimi.idtir. Bkz. el-Fethu '/-
Kebfr , 2(268.
60- Taberani benzer §ekilde rivayet edilmi§tir. Bkz. el-Fethu'l-Kebfr, 3/6. Buhari ve Muslim de
Sehl b. Sa'd'dan rivayet etmi~lerdir. Orada hitap Hz. Ali'ye olup §Oyledir: "Allah'a yemin
ederim ki senin vasuanla Allah'm bir adami hidayete erdirmesi senin if,:in kirmm develer-
den daha hay1rlidtr." Bkz. Camiu'l-Usul, 8/654.
Ayet: 122-123 TEVBE SURESi/9 537

Hz. Peygamber; "Ben diger iimmetlere kar§l sizin fOk Olu§UllUZla ovunece~
gim" buyurmu§tur.
Ayette, mii'minler i9in, vatanlann1 terkederek, faydah ilimleri ogrenn1e-
ye te§vik vardu. Hz. Cabir, bir tek hadis elde etmek i9in, Medine'den M1sir'a
gitmi§tir. Bundan dolay1dlf ki bir kimse, ilim i<;in yolculuk yapmad1k9a kamil
say1lamaz, go<; etmeden ise, maksad1na ula§amaz. ~air §byle der:

Gez dola§, aynlmt§ oldugun §eye bir kar§tllk bulursun.


Durmadan fail§, r;iinku §eref kazanmak ancak r;alt§mayladu-.

123. «Ey iman edenler! Yak1n1n1zda bulunan inkarcdarla sava§ID.»


Ey Allah'tn birligini tam olarak kabul eden ve de Rasultillah (s.a.v.)'1 tasdik
edenler! Yakmm1zda bulunan inkarc1 dti§manla sava§In. Sava§a size en ya.km
olan kafirlerden ba§laym. Size yakm olant btraktp da uzak olanla sava§maym.
C";i.inkti, size yakm olan dti§man, sizin tilkenizi, yuvan1z1 ve <;oluk ~ocugunuzu
yok etmek ister. Buradan anla§ilmaktadrr ki mtisltimanlar yakmlar1ndaki dil§-
mandan emin olunca uzaktaki dti§manlar1yla sava§trlar.

Bilmi§ olunuz ki, yak1n veya uzakta olsun, bi.iti.in inkarctlarla sava§mak
vaciptir. Fakat en gerekli olan da, yak1nda bulunan dti§manla sava§maktlf.
Onun i~in Hz. Peygamber (s.a.v.), once kendi kavmiyle sava§mt§, daha sonra
da diger Arap kabileleriyle sava§a ba§lam1§tlf. Daha sonra da sava§ i~in
Sam'a ytiri.imti§ttir. Sahabe de, once ~am'da sava§ffil§, daha sonra ise lrak'a
geymi§tir. i§te farz olan da budur. Diger dti§manlar zarar vermedigi milddet<;e
once kendi <;evresindekilerle sava§rr. Allah yoluna <;agrrmadaki dtizen de, ay-
nen bunun gibidir. Hz. Peygamber, ilk defa kendi kabilesini uyarmakla emro-
lunmu§tur. <;tinkti, kendisine yakm olan, §efkate ve islah edilmeye daha laylk
olur. insanm tizerinde yak1nlann1n hakk1 daha ~oktur.

Farzlardan sonra, amellerin en f aziletlisinin hangisi oldugu konusunda


ihtila.f edilmi§tir. $afi'ye gore, bedeni ibadetlerin en faziletlisi namazdtr, Nafi-
le namaz da diger nafile ibadetlerden daha faziletlidir. Ahmed b. Hanbel der
ki : "Farzlardan sonra, cihaddan daha faziletli bir §ey bilmiyorum. C";tinkii ci-
had, Hz. Peygamber'in sanat1drr." Ebu Hanife ve Malik ise: "Farz-1 ay1n olan
amellerin d1§tnda, ilimden daha faziletlisi yoktur. C";tinkti, ameller de, cihad da
ilme dayarur" derler.

«Onlar sizde bir katthk bulsunlar.» Onlar sizde, sava§a kar§1 §iddet ve
sabtr bulsunlar. Kamus'da denir ki, "gtlza" kelimesi, incelik ve nazikligin
538 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 11

z1dd1 olan bir anlam ifade eder. Bu ifade: "Seni orada bir daha gormeyeyim "
kabilindendir. Burada gorilnil§te sozii soyleyen kimse, muhatab1 orada gonne-
yi kendisine yasakhyor. Ayette de gori.inil§te emir kafirleredir. Mtisli.imanlan
katl bulmalan emrediliyor. Fakat hakikatta emir mtiminleredir. Mtiminlerin
inkarcilara kar§1 kati ve sert bir §ekilde muamelede bulunmalan emrediliyor.
Burada bir kinaye yap1lmak suretiyle, laz1m zikredilmi§, melzum kasdedil-
mi§tir, yani gerekli olan belirtilmi§, gereken §eyin anla§ilmas1 istenmi§tir.

«Bilmi~ olun ki Allah, korunanJarla beraberdir .» Allah, mii'minleri


korur, onlan gozetir ve yard1m eder. "Beraberdir" ifadesinden kas1t, onlara
devamh olarak dosttur demektir. Mii'minler, dogrudan dogruya sava§a katil-
m1§ olduklar1 ic;in, sanki onlara §6yle denmi§tir : "Biliniz ki Allah'1n yardun1;
takvan1zdan, Islam ve imanm1zdan ve de itaatinizden dolay1 sizinledir."

124. Kur'an'daki sftrelerden «bir sure indirildigi zaman, onlardan bir


k1sm1 der ki : 'Bu sure, sizin hanginizin iman1n1 arhrd1?'» ilim adarnlan-
nm ittifakma gore, Kur'an sfirelerinin say1s1 ytiz on dort tanedir. Kur'an'm bir
sfiresi indirilmi§ oldugu zaman, miinaftklar bunu inkar ederek, alayh bir ·§ekil-
de arkada§lanna §UilU soylerler: "Bu sure, sizin hanginizin imamm artzrdt?"
Halbuki onlarda, mti'minlerde oldugu gibi, bir iman yoktur. Ayetin ifadesine
gore, alaya almak, mtinaf1kltk belirtisidir ve inkar i§aretidir. Sonra da Allahti
Teala, onlann inkar ve alay etmelerine cevap veriyor. Allahti Teala'ya ve
O'nun gonderdiklerine «<iman edenlere gelince, bu» sure «onlartn imanlar1·
n1 arhrir ve onlar sevinirler.» imanlar1nm dereceleri, zay1fhk ve kuvvetlilik
yontinden artar. Bir §eyi kabataslak bilenle detaylar1na kadar bilen ayn1 degil-
dir. Bir §eyi yak1ndan gormekle, uzaktan gormek de ayru olamaz. imanm §ek-
li, icmali ve tafsll1 olarak kalb ile tasdik etmektir. imanm ger9egi ise, ihsan-
drr. ihsan ise, Allah'1 goriiyormu§cas1na ona ibadet etmektir. Sen O'nu gormli·
yorsan da, 0 seni gortiyordur. ihsanm ger9egi de "onun gozu ve kulagz olu-
rum" <6n kudsi hadisinde belirtilen derecedir. Bu da, nafile ibadetlerle olur.
Bunun tizerinde ise, farzlarm insan1 O'na yakmla§tlrmas1 vard1r. Buna da §oy-
le i~aret edilmi§tir : "Allah, k~ndisine hamdedenlerin hamdini duyar."

Sonuc; olarak, Kabe'nin varhg1na inanan kimse, onu uzaktan gorlince


inanc1 kuvvetlenir. Ona yakla§ttk9a da iman1 kemale erer. ic;erisine girince bu

61- Buhar1 ve diger hadis kitaplarmda rivayet edilen ~u hadise i~aret edilmi~tir: "Kulum nafile
ibadetlere devam ederek bana yakla§ir. Nihayet hen de emu severim. Onu sevdigim zaman
hen onun i~·iten kulagi; goren gozu olurum." Bkz. Ciimiu'l-Ult2m ve'l-Hikem, s.3 I 3.
Ayet: 124- 126 TEVBE SORESi/9 539

kemal daha da artar. Yoksa, iman1n ashnda f arkhhk yoktur. Daha sonra
inii'minler, o inen sGreJerdeki maddi ve manev1 faydalardan dolay1 sevinirler.

125. «Kalblerinde hastahk olanlara gelince ...» Kalblerde hastahk ol-


mas1, inkar ve inan~ bozuklugu demektir. Allahii Teala, miinaflkhga hastahk
adm1 vermi§tir. <;unkil, kalpteki nifak kalbin bir hastahg1ndan ileri gelmekte-
dir. Tip.la, bedende duyulan acllllil, beden hastah g1 olmas1 gibi.

Fakir der ki: "Onlann herbiri insan1helake gotilriir. Bedendeki hastahk,


bedeni helak. eder. Kalpteki hastahk ise, ruhu helak. eder. Bu hastahklann her
ikisi de, geregi §ekilde tedavi edilmelidir."
«Bu sure onlarin murdarhklanna murdarhk katar ve onlar inkarc1
olarak oliirler.» inen yeni sGreleri inkar ettik~e, kalblerinde bulunan murdar-
hk ve pisliklere yenileri eklenmi§ oldu. inkarlan ve batil inan~lar1 da artti.
Ayette ge~en "rics" (murdarhk) ile "neces" (pislik) arasmdaki fark §Udur :
"Ries", aklen pis olarak kabul edilen §eylere verilen isimdir. "Neces" ise, in-
san tabiatm1n tiksinti duydugu §eylere verilen isimdir. i§te bu tip insanlar, bu-
lunduklar1 hal iizere devam ederek oliirler. Allahil Tefila burada, sftrelerin ini-
§i anmda, mii'minlerde iki §eyin meydana geldigini a~ikl1yor : imanlarm art-
mas1 ve sevinme. Mlinafiklar1n da iki durumu ortaya ·~1knu§ oluyor: Murdar-
hklannm artmas1 ve inkar tizereyken olmeleri. Hadiste §0yle buyurulur: "Al-
lahii Tea/a bu kitapla nice milletleri yuceltir, nice milletleri de al~alttr. "(62>
Kim Kur'an'a inanlf ve onun yticeligini kabul ederek emirlerine uyarsa, Allah
da onun ahiretteki derecesini ytikseltir. Ona izzet ve §eref ikram eder. Kim de
Kur'an'a inanmaz ve onun emirlerini yerine getirmez, onun yticeligine dil uza-
trrsa, i§te o kimseyi de hem dtinyada, hem de ahirette yiiztistil brralru.
126. «Onlar, senede bir veya iki defa imtihan edildiklerini gormii-
yorlar m1? Sonra da ne tevbe ediyorlar, ne de ibret ahyorlar.» Buradaki
soru, inkar ve kmama anlam1na gelir. Yani "mtinafiklar bakmazlar ve gor-
mezler" demektir. "Senede bir veya iki de/a" dan kas1t da, say1 belirtmek de-

62- Muslim Sahih'inde rivayet etmi§tir. MUslimdeki hadis numarast 817 dir. Hadisin bir de
k1ssas1 vardu. Abdulharis oglu Nafi', Usfan'da Hz. Omer'le kar§lla§tt. Hz. Omer onu Mek-
ke'ye vali tayin etmi§ti. Ona: "Mek.ke'de yerine kimi biraktm" diye sordu. 0 da: "ibn
Ebza'y1" dedi. Hz. Omer: "ibn Ebza kimdir?" diye sordu. Nafi': "Azadh k()lelerimizden biri-
dir... Allah'm kitabmt okur." diye cevap verdi. Bunun tizerine Hz. Omer, Resilli.illah'tan i§it-
tigi yukandaki hadisi nakJetti. Bkz. Camiu'l-Usul, 8/507; Miislim, Musafirin, 269; ibn
Mace ,Mukaddime, 16.
540 RUHU'L-BEYAN Cuz: 11

gil, 90.klugu gostermektir. Her y1l bin~~ok defa, bir9ok tUrden belfi ve musibetle
kar~ ila~1rlar ki bunlar onlara gtinahlar1m ve kiyamel gUntinde Rablerinin hu-
zuruna ~1kacaklaruu hattrlat1p onlar1 Allah'a imana gotUrmesi gerekirdi. Oysa
onlar yine de ne tevbe ederler, ne de bela ve musibetlerden ibret ahrlar. Hal-
buki bu imtihanlar, ibret alma ve tevbeyi gerektirir. Bu imtihanlar, diri olan
kalbin uyanmas1n1 gerektirir. Demek ki onlar1n kalpleri ollidi.ir.

Olli kalbler, ne Allah'a donerler ve ne de ogtit verenlerin ogi.itlerini din-


lerler. Tipk1 ytice Allah'1n "Olulere i§ittiremezsin" (Neml: 80), "Bu Kur'an
Muhammed'e diri(eri uyarmasi i<;in indirilmi§tir." (Yasin: 70) kelarrunda ol-
dugu gibi.

127. «Bir sure indirildiginde: 'Sizi birisi goriiyor mu?' diye birbirle-
rine bakar, sonra da gidiverirler. Anlamayan bir kavim olduklan i~in
Allah onlar1n kalplerini (imandan) ~evirmi~tir.» Bu ayet, kendilerine teb-
lig yapllma zaman1nda inen ayetlere kaq1, mtinaf1klar1n durumJar1n1 anlatl-
yor. Kendi durumlanru belirten bir ayet indiginde, o ayeti inkar ve alay etmek
tizere birbirlerine goz kuparlar ve: "~ayet yerinizden kalksan1z sizi mtislti-
manlardan hi9bir kimse gortir mti?" derlerdi. Boylece mescitten ve topluluk-
tan aynhverirlerdi. Eger onlart, mtisltimanlardan birisi gormli§ ve i§itmi§ ol-
sayd1, oradan aynlanuyacaklard1 ve durumlan ortaya 91kacakt1, kendilerine
giiltinecekti ve rezil olacaklardi.

Kendilerini birisi gorlip de rezil olmaktan korktuklan i9in, oradan he-


men s1v1§1veriyorlard1. Y ani, s1v1§mak i9in harekete ge~tiklerinde, onlan go-
ren bir milsliiman olup ohnad1g1n1 birbirlerine soruyorlardi. Goren bir miislti-
man varsa, yerlerinden hi~ k1pirdam1yorlard1 ve Hz. Peygamber'in konu§ma-
sm1n bitmesini bekliyorlar, daha sonra da aynhveriyorlardi. Onlar boyle yap-
ttl<lar1 i~in, A1lahti Teala da onlann kalplerini imandan \:evirdi de imana yak-
la§maddar. <;unkti onlar kotli anlay1§h bir topluluktur.

Baz1 ilim adamlar1 §Oyle der : "insanJar kaJbleri a~1smdan tiy boltime ay-
nhr:

1) Behaim-Hayvanlar gibi olanlar : "Onlarin kalpleri vardir. Fakat an-


lamazlar." (A'raf: 179)

2) Cesetleri insan oglunun cesetleri gibi olup ruhlan §eytanlann ruhlan


gibi olanlar.
Ayet: 127- 128 TEVBE S0RESi/9 541

3) Hi<(bir golgenin olamayacag1 kiyamet giiniinde, Allah'1n golgesinde


bulunacak olanlar.

Ebu Bekir el-Verrak §Oyle der : "Kalbin altt hali var : Hayat, oliim, sag-
hk, hastahk, uyku ve uyan1khk hali. Kalbin hayati hidayet, oli.imi.i dalalet,
saghg1 safhk, hastahg1 Allah'tan ba§kas1na ilgi ve alaka, uyan1khg1 zikir ve
uykusu da gaflettir."

128. Size ifiniulen oyle bir peygamber gelmi~tir ki, sizin Sl-
kmtiya ugramaniz ona fOk agir gelir. <;iinkii o, size fOk dii~­
kiin, mii'minlere de fOk ~efkatli ve merhametlidir.
129. Yiiz fevirirlerse de ki: "Kendisinden ba§ka hifbir iliih
olmayan Allah bana yeter. Ben O'na dayandim. Ve 0, yiice
Artin sahibidir. "

128. «Size i~inizden oyle bir peygamber gelmi~tir ki, sizin s1k1nhya
ugraman1z ona ~ok ag1r gelir.>> Buradaki hitap, biittin Arap ve Acemleredir.
Allah'a yemin olsun ki, size kendi aran1zdan §an1 yilce bir peygamber gelmi§-
tir. Rasul; Allah'1n, insanlara htiktimlerini gonderdigi insandrr. 0 da sizin gibi
bir insandtr. Sizin aran1zdan birisidir. Melek ve bir ba§ka varhk degildir ki,
ondan kayasm1z ve ona uy1naktan 9ekinesiniz ve sonra da: "O bizim cinsimiz-
den degildi, onun i9in de kendisine uymnadtk" diyesiniz. Ayette "De ki : Ben
de sizi.n gibi bir be~erim." (Kehf: 110) buyurulur.
542 RUHU'L-BEYAN Cuz:l l

Buradaki hitap, sadece Araplara da olabilir. Buna gore ayetin manas1:


· Ey Araplar! Allah'a yemin olsun ki, sizlere, sizin gibi bir Arap peygamber
gelmi§tir. Sizin dilinizi konu§uyor. Ona uyun1 saglamak sizin i9in c;ok kolay-
dlf. Onun delillerini \:abucak anlars1n1z. insanlan dogru yola iletmek, ancak
onlann dillerini bilmekle olur.

~oyle bir hikaye anlatihr: Arap, Ti.irk, Acem ve Rum olmak i.izere dort
milletten dort ki§i varm1§ ve hic;biri bir digerinin dilini anlam1yormu§. Bunlar
yolda bir dirhem para bulmu§lar ve birbirlerini anlamad1klan i9in de ihtilafa
dti§mti§ler. Bu dart ki§inin dilini bilen bir ba§ka kimse, her birine ayn ayn ne
istediklerini sormu§. Bu dort ki§inin herbirinin istedigi §ey, o parayla tiztim
satm almaknu§. Dil bilen o adam, ellerindeki parayla onlara tiztim satm alm1§.
~ .
Boylece, aralanndaki ihtiiaf ~oziimlenmi§. Ayetteki: "Min enfusikum=/~·iniz-
den ... " ifadesi "min enfesikilm" §eklinde de okunmU§tUr. Buna gore ayetin
manas1: "Size sizin en §erefliniz ve en faziletli olanm1z peygamber olarak
gonderildi" §eklinde olur. Sizin sik1nttya ugraman1z, dini htikilmlere inanma-
man1z ona <;ok agir gelir. 0, akibetinizin kotli olmas1ndan ve azaba ugrama-
n1zdan korkuyor.

«Ciinkii o, size ~ok dii§kiin, mii'minlere de ~ok §efkatli ve merha-


metlidir.» 0 peygamber, sizin iman etmenizi ~ok ister ve durumunuzu di.i-
zeltmenize <;ok dti§kilndtir. Yoksa Hz. Peygamber, onlann bizzat kendilerine
dti§ktin degildi. Bir §eye dti§klin olmak (hus) o §eyi elde etmek i<;in §iddetli
9aba sarfetmektir. Ayette, "rauf' (§etkatli) kelimesi once zikredilmi§tir. $ef-
katli olmak, merhametli olman1n daha kuvvetli halidir. Bir yerde ovme yap1-
hrken, alttan yukar1ya dogru gidilir. Burada tersinin yapilmi§ olmas1, ayet
sonlarmdaki fas1lalara riayet i<;indir. Bir de burada da mti'minler kelimesi on-
ce zikredilmi§tir. Bunun sebebi de mti'minlerden ba§kas1na §etkat ve merha-
met olmad1grm vurgulamak i<;indir.

inkarc1lara gelince, onlara ne §efkat ve ne de merhamet yoktur. Rivayet


edilir ki, Ebfi Tfilib oldtigli zaman, Hz. Peygamber Kurey§'ten o zamana kadar
gormedigi <;ileleri gordti. Kurey§'ten <;ektigi o ak:Il almaz 9ileler yilztinden
Taif denen yere gitti. Kendisine yektirilen <;ile ve i§kenceden, yalanlama ve
hakaretlerden dolay1 9ok muzdaripti. Ona: ''Sen degil misin tannlar1 tek tann
diye ilan eden?" diye bag1np 9ag1nyorlardi. Bu sozler iizerine Hz. Ebfi Bekir
ortaya 91k1p, kimine vurarak, kimini de iterek §6yle diyordu : "Rabbim Al-
lah'trr' diyen adanu fill oldtirmeye kalkiyorsunuz?"
Ayet: 128 TEVBE SURESi/9 543

Hz. Peygamber'in Taif e gidi§i, peygamberliginin onuncu y1h $evval


ay1nda idi. Taifte bulunan Sakif kabilesinin 1ntisltiman olmas1n1 istiyordu.
Onlann islam'a girmelerini ve bu dine yard1mc1 olmalann1 umuyordu. Taife
vard1g1 zaman, onlann ileri gelenlerine gidip, kendisine gelen vahyi bildirdi.
Birisi dedi ki : "Bu adam Kabe'nin orttistinti kesiyor, 9ahn1yor." Bir ba§kas1 :
"Allah, rasfil gondermek i<;in senden ba§ka birisini bulamad1 m1?" dedi.
O~tincti bir ki§i de : "Allah'a yemin ederim ki, seninle hi<; konu§amam. Eger
sen, soylemi§ oldugun gibi, Allah'm gondermi§ oldugu bir peygambersen, c;ok
yilce bir insansm. Onun i_9indir ki, sana cevap veremem. Eger yalan soyltiyor-
san, sana cevap venneye degmez" dedi.

Hz. Peygamber bunlann yan1ndan tizgtin olarak kalktt ve §5yle dedi :


"Bu durumu kimseye soylemeyin. Aram1zda sir olarak kals1n." Hz. Peygam-
ber, durumdan kendi kavminin haberinin olmas1ndan ve i§in zorla§acag1ndan
endi§e ediyordu. Tfilfliler Hz. Peygamber'e: "$ehrimizden 9Ik git" diyorlar ve
ayak taktm1m ona musallat ediyorlard1. Onlar da bir araya toplan1p, Hz. Pey-
gainber'e hakaret ederek bag1np c;ag1nyorlard1. Olay §5yle gerc;ekle§mi§ti: in-
sanlar iki grup halinde yolun sagmda ve solunda toplannu§lar, Hz. Peygambe-
ri ta§ yagmuruna tutmu§lard1. Ayaklann1 kana bulam1§lardi. Onlarm §erlerin-
den kurtulunca, bir tiztim bag1na girdi. Agac; altmda golgelenirken §Oyle dua
ediyordu : "Ey Allah'zm! Kuvvetimin zay1fl1g1m, imkan1m1n azl1gm1 ve insan-
lara kar§t du§ki.i.nliigumu ve hakir gori.i.lmii.§ olmamt sana arzediyorum. Ey
merhametlilerin en merhametlisi olan Allah'im! Sen zay1flarm Rabb'isin! Be-
nim de Rabbimsin, beni kime birakiyorsun? Eger bana ofkelenmediysen, ben
aldln§ etmem."
Daha sonra Hz. Peygamber (s.a.v.) gamh ve tizgtin bir §ekilde oradan
aynlarak, Kamussealib denen ve Mekke ile Taif arasmda bulunan bir yere
vardi. Buras1 Necid veya Yemen halkmin mikat yeri olup Mekke ile aras1nda-
ki mesafe bir giin ve gecelik yoldu. Burada Allahti Teala Cebrail'i ve onunla
birlikte daglarla gorevli melegini peygambere gonderdi ve §Oyle haber verdi :
11
"Eger dilersen, §U iki dag1 Sakif kabilesinin ba§1na y1kay1m. Bunun tizerine
Hz. Peygamber: "Hayir! Ben Allah'tan on/arm ziirriyetinden, Allah'a ibadet
edecek olan ve §irk ko§mayacak olan nesiller ftkarmasmi istiyorum" buyur-
du~ Bunun iizerine daglara milvekkel olan melek: "Sen, Rabbinin seni isim-
lendirmi§ oldugu gibisin" buyurdu. Yani sen "<;ok §efkatli ve merhametlisin"
demek istedi.
544 RUHU'L-BEYAN Cuz:l l

129. «Yilz ~evirirlerse de ki : 'Kendisinden ba§ka hi~bir ilah olma-


yan Allah bana yeter. Ben O'na dayand1m.» Burada Hz. Peygamber'i tesel-
li etme vard1r. Eger onlar, sana inanmaktan yiiz ~evirir ve nasihatlerini dinle-
mezler ve sana uymazlarsa, onlarm sana ettikleri kottiltiklere kar§1: "Bana Al-
lah yeter'' de. <;tinkil 0 sana yard1m edecek ve onlann kotiiltigtinden seni ko-
ruyacaktu. Buradan anla§ihyor ki, Hz. Peygamber'in yaprn1§ oldugu teblig,
onun Allah'a yakla§mas1na ve kabultine vesiledir. 0 Allah'tan ba§ka ilfill da
yoktur. ibadet edilecek olan sadece O'dur. O'na dayand1g1m ic;in, ba§kas1ndan
korkmam. Tevekkiil etmek, kalbi Allah'a dayamak ve O'na gtivenmektir. Kal-
bin huzura ermesi ve izdrraptan kurtulmas1, ancak bu §ekilde Allah'a baglan-
mas1yla olur. «Ve O, yilce Ar~'1n sahibidir.'» 0 Allah, yerden ve goklerden
daha biiytik olan Ar§'1n yarat1cis1du. Allah, her §eyin Rabbi oldugu halde bu-
rada ozellikle Ar§'1n Rabbi oldugunun belirtilmesinin sebebi, bu kadar yilce
bir §eyin Rabbi olan, Allah'1n, ondan daha ki.iytik olan §eylerin Rabbi de ola-
cag1 ay1k oldugu i~indir. Bir ba§ka gorti§e gore ise, 'Arf1n' zikredilmesi, onu
yticeltmek ve ona §eref vermek i\:indir.
Bu iki ayetin faziletleri konusunda <;e§itli §eyler anlat1lrr:
Salih kimselerden birinden §Oyle nakledilmi§tir: Adamm birinin i~i da-
ralm1§. Rtiyasmda Hz. Peygamber'i gormti§. Hz. Peygamber ona: "Ey Adam!
Oztilme ve tasalanma! Yann sabah, Ali b. isa'ya git. (0 bir vezirdir.) Ona
selam soyle ve i§aret ederek, bana bin defa dua salavat getirdigini soyle. 0 da
sana yilz dinar para verir." Ertesi gtin bu adam, dogrudan Ali b. isa'ya gider
ve rtiyay1 anlatu. Ali b. isa'nm gozlerinden ya§lar akar ve: "Allah ve Rasfilil
dosdogru soyler. Sen de dogru soyli.iyorsun ey adam. Bu, Allah ve O'nun
Rasfiliinden ba§kasmm bilecegi bir §ey olamaz. Getir yavrum §U keseyi" der.
Sonra da keseyi a~arak il~yilz dinar para ~Ikarrr ve : "Bu yi.iz dinar Hz. Pey-
gamber'in soyledigi, bu yilz dinar miijde ve §U yi.iz dinar da sana hediye," der.
Adam, ti<; ytiz dinar1 alarak oradan aynlrr, boylece tiztintti ve tasas1 da gider.
Allah bu vezire ltitufta bulunur ve vezirligi de ba§kanhg1 da brrakir. Daha
sonra, Mekke'ye giderek Hz. Peygamber'i anman1n bereketi hlirmetine orada
itikafa girer. <;unkii bu adam1n bu hale gelmesi, Allah'm ezell olan ilminde
vard1 ve i§in sonunda i§lerin Allah'a havale edilecegi takdir edilmi§ti.
Bilmi§ olunuz ki, surelerin sonunda, bunlar1n faziletleriyle ilgili Ke§-
§afta zikredilen ve Kadi Beyzavl ile Ebfi's-Suud'un da almt§ oldugu hadisler
hakkmda, ilim adamlan olumlu ve olumsuz c;ok §eyler soylemi§tir. imam
Sagan! gibi bazt alimler bu hadislerin uydurma oldugunu soylemi§lerdir. Eger
Ayet: 129 TEVBE S0RESi/9 545

bu ttir hadisler sahih ve kuvvetli ise, tizerinde konu§maya gerek yoktur. Eger
isnad yontinden zay1f iseler, hadis alimlerinin ittifak1na gore, bu zay1f hadis-
lerle, sadece te§vik ve sakmdirma (tergib-terhib) konulannda amel etmek ca-
izdir. Nitekim Nevevi'nin Ezkar'inda boyle denilmektedir.

Eger hadisler uydurma ise, Hakim ve digerleri §6yle derler: "Zahidler-


den birisi, Kur'an silrelerinin faziletleri konusunda hadis uyduruyormu§. Ona
'Neden boyle yap1yorsun?' diye soruldugunda §6yle demi§: •insanlann
Kuran'dan uzakla§tJ.klann1 gordtim. Ona te§vik etmek i~m boy le yap1yorum.'
Bunun tizerine o adama, Hz. Peygamber'in §U hadisi hatirlat1lm1§ : 'Her kim,
kasten, bana yalan isnat ederse, cehennemdeki yerine hazirlansm.' Bu hadi-
sin Hifz1 en1ir, manas1 ise haberdir. Yani Allah ona, cehennemde bir yer ayir-
mt§tlr. Bu hadis haurlatild1ktan sonra o adam §Oyle demi§ : 'Ben, onun aley-
hinde degil, lehinde yalan uydurdum.'"

Ger~ek olan da §Udur ki, yalan soylemek kesinlikle caiz degildir. <;unkti
yalan, islam1n temellerini y1kmaya stirtikler; §eriatt ve dinin hilktimlerini bo-
zar. Bu durumlar cahillikten kaynak.lanrr. <;unkti cahiller, §eriatm htiktimlerini
bilmezler. Yalan soylemek, ister te§vik isterse sakmdrrma i9in olsun, kesinlik-
le haramdu.

Allah'tn yard1m1yla Tevbe Silresi'nin tefsiri tamamlandt.


A

RUHU'L A

BEYANA e

TEFSIRI
4
YEN1DEN GGZDEN GE<;tR1LM1$
SEKiZiNCi BASKI
MUHTASAR
A A

RUHU'L-BEYAN A e

TEFSIRI
ismail Hakkl Bursevi
1htisar Eden: Muhammed Ali SabUni

DORDUNCU CiLD
Damla Yay1nevi No: 211
Rfih'ul-Beyan Tefsiri Cilt: 4

·®
DAMLA YAYINEVI
. ~

Prof. K. Ismail Giirkan Cad. No: 6


Cagaloglu-iSTANBUL
Tel: 0.212. 514 28 28 (pbx)
526 21 99
ISBN 975-381-117-9 Faks: 0.212.528 24 01

Yay1n Hakk1: ©Copyright DamlaYaymevi Ltd. ~ti. Dizi • Montaj: Damla Yaymevi
Bask1 • Cilt: Erkam Matbaas1, Ba~ak~ehir - Istanbul 2012 I 7.
www.damlayayinevi.com.tr
TERCUME HEYETi
Abdullah OZ - <;atalca MOftOsO
Ali R1za TEMEL - Haseki Egitim Merkezi Ogretim Oyesi
COneyt G6K<;E - Urfa ilAhiyat Fakultesi Ogretim Oyesi
Halit SEViMLi - Emekli imam-Hatip
Harun ONAL - imam-Hatip
Yrd. Do9. Dr. Hasan HOseyin TUN<;BiLEK - Urfa ilahiyat Fakultesi Ogretirn Oyesi
Dr. Huseyin KAYAPINAR - Haseki Egitim Merkezi 6gretim Oyesi
ibrahim TOFEK<;i - Haseki Egitim Merkezi 6gretim Oyesi
ilyas KARSU - Rize ilahiyat FakOltesi Ogretim Oyesi
Muharrem ONDER - Mutercim
Mustafa AYDIN - MOtercim
Or. SOleyman MOLLAiBRAHiMOGLU - Tefsir Doktoru ve SOleyrnaniye Camii imam1
. Yahya ALKIN - Ha~eki Egitim Merkezi Ogretim Oyesi

TERCUME KONTROL
Dr. Durak PUSMAZ- Haseki Egitim Merkezi MOdOrO
.Dr. HOseyin KAYAPINAR - Haseki Egitim Merkezi Ogretim Oyesi

(Bu ciltteki YOnus SOresi'nin tercume kontrolU Dr. HOseyin KA YAPINAR; mute-
akip sOrelerin tercume kontroli.i Dr. Durak PUSMAZ tarafindan yap1lm 1 ~t1r)

REDAKSiYON
Yuksel KANAR

EDiTOR VE SON KONTROL


Mehmet DOGRU - Emekli Eminonu MOfti.isu

HAT
Kapak Hatti : Huseyin KUTLU
HilAlli Besmele: Abdillkadir SAYNA<;
Kur·an-1 Kerim Hatti: Hafiz Osman
Bu sore Yahya ALKIN tarafindan tercOme edilmi~tir.
1. Elif. Lam. Ra. i§te bunlar hikmetli kitabm ayetleridir.
2. Kendilerinden olan bir ki§iye: "insanlari uyar ve iman
edenleri miijdele. !jiiphesiz onlar if in Rableri katinda bir dog-
ruluk makami vardir" diye vahyetmemiz, insanlar ifin §a~ila­
cak bir §ey midir? Kafirler: "!juphesiz ki bu, apafik bir sihir-
bawir'' dediler.

1. «Elif. Lam. Ra.» Gortinti§e gore "Elif. Lam. Ra" bu surenin ismidir.
Mtibteda yerindedir ve haberi zikredilmemi~tir. Yahut da mahzfif bir mtibte-
danm haberidir. Takdir ~oyledir: "Elif. Lim. Rfi." bu sOredir, yani bu adla
10 RUHU'L-BEYAN C!Oz: I I

isimlendirilmi§tir. Allah (c.c.), sureleri irade buyurdugu §ekilde isimlendirir.


Mtifessirlerden bir k1sm1 te'vil yontinti tercih etmi§ ve §Oyle demi§tir: "Elif.
Lam. Ra" gibi hurufu mukattaadan her bir harf, Yi.ice Allah'1n isimlerinden
birinden ahnmI§tlr. Kelimenin bir ktsm1yla yetinmek, Arap dilinde bilinen bir
husustur. Nitekim bir Arap §air §oyle soyle1ni§tir:

"O kadtna dedim ki: 'Dur!' o da dedi ki: "kaf', yani durdum." <1>

i§te bundan dolay1, Abdullah, ibn Abbas (r.a.) §oyle soylemi§tir: "Elif.
Lam. Ra", "Ben Allah'1m gortirlim" demektir. Abdullah ibn Abbas'dan diger
bir rivayete gore, "Elif. Lam. Ra", "Rahman" kelimesinin harflerindendir.
<;link.ti "Elif. Lam. Ra" ile Ha. Mim ve "Nun" harfleri bir araya topland1g1 za-
man ."Rahman" kelimesi meydana gelir.

«i~te bunlar>>, yani bu surenin ihtiva ettigi ayetler <<hikmetli kitaban


ayetleridir.» Yani say1s1z hikmetleri ihtiva eden Kur'an-1 Kerim'in
ayetleridir. Ytice Allah, hikmetlerin ttimtinti Kur'an'da ifade ettigi i~in boyle
denilmi§tir. "...Ya§ ve kuru ne varsa hepsi Kur'an'da mevcuttur." (En'am: 59)

2. «Kendilerinden olan bir ki~iye: >> Yani kendi cinslerinden olan bir
insana... <;tinkti mti§rik Araplar, ilah'1n ta§tan, altindan, odundan veya baku-
dan yaptlan bir put olmasma §a§trm1yorlar, fakat bir insamn peygamber ola-
rak gonderilmesinden hayrete dti§tiyorlardi. Onlar, gonderilen peygamberin
makam, servet, riyaset ve bunlara benzer §eylerin sahibi olmas1n1 istiyorlardi.
<;link.ti onlara gore ululuk ve kudretin nedenleri boyle §eylerdi. Onlar diyor-
lard1 ki: "Hayret! Allah, insanlara Ebu Talib'in yetiminden ba§ka gonderecek
bir peygamber bulamad1 m1?" Bu durum, vahyin ve peygamberligin hakikati-
ni bilmemelerinden ve a§1n derecedeki ahmakliklanndan kaynaklan1yordu.
Ashnda Rasul-i Ekrem (s.a.v.) soyda, hasebde, §erefde ve riyaset hususunda
itibar edilen her ti.irlti meziyette, onlann biiytiklerinden geri &gildi. Yaln1z
servet mtistesna... Ki§inin §erefli olu§unda ve ruh cevherinin degeri hususun-
da servetin hic;bir etkisi yoktur. Ancak, onlann goztinde zenginlik, biiytik bir
meziyet kabul edildigi ivin Hz. Muha1nmed {s.a.v.)'in peygamberlik ic;in se-
c;ilmesine hayret ettiler. Nitekim Cenab-1 Hak onlarm bu durumunu §oyle ha-
ber vermektedir: "Ve dediler ki: Bu Kur'an, iki §ehirden bir buyii.k adama in-
dirilse olmaz miyd1?" (Zuhruf: 31)

I- Yani, "durdum" anlammdaki "vekaftU" kelimesinden sadece "kaf" harfinin st>ylenilmesiyle


yctinilmiftir. Bu, Arap dilindc bilinen bir ~eydir.
Ayet: 1-2 YDNUS SURES1/ I 0 11

Tiltn «'insanlan uyar ve iman edenleri miijdele!..» Ktifredenle1i de-


gil. <;i.inkii ktifi.irlerinde devam ettikleri milddet9e, onlar i9in kendisiyle mi.ij-
delenecekleri hi<;bir cermet ve rahtnet soz konusu degildir.

Bu ayette "uyarmak", "majdelenzek"ten once zikredillni§tir. <;tinkti ge-


reksiz §eylerin giderilmesi, Slfalamada yapllmas1 gereken §eylerden once ge-
lir. Nefis, ktifiir ve gtinahlarla pis olmaya devam ettigi stirece, yap1hnas1 gere-
ken §eylerin yapllmas1 fayda vennez. ~ilphesiz evi ho§ kokularla doldurmak,
ancak pislikleri giderip temizledikten sonra mum.kiln olur. Maddi hastahklan
tedavi etmeye giri§en bir doktorun once bedeni bir tak1m bozukluk ve kan§1k-
hklardan temizledigini, sonra gti9lendirici ilaylar vermeye ba§lad1g1m gonnez
1nisin? i§te manevi kalb hastahklann1 tedavi etmeye giri§en tabip de boyleclir.
Onun once kalbi , bozuk inan9lardan, clil§tik ahlaktan ve kalbi kirleten yirkin
i§lerden temizlemesi gerekir. Kalbi ki§iyi helak eden gtinahlardan te1nizledik-
ten sonra taate kaf§t gtiy kazand1racak ~eylerle onu tedavi eder. Bundan dola-
y1d1r ki Cenab-1 Hak, Ntibtivvet vazifesinin ba§lang1c1nda sadece uyannay1
zikretmekle yetinmi§ ve §Oyle buyurmu§tur: "Ey buruniip sannan Rasulum!
Kalk, artzk insanlan uyar." (Mtiddessir: 1-2)
«$iiphesiz onlar i~in Rableri kahnda bir dogruluk maka~1 vardir ,'
diye vahyetmemiz, insanlar i~in §a§tlacak bir §ey midir?» Yani ahiretleri
ivin bir hazine olarak takdim ettikleri salih amener ve onlann tizerlerine yl-
karttlacaklan ytice bir makam van.hr. Bunun "kadem" (makani) olarak isim-
lendiriltnesi, bir §eyin aleti ile isimJendirilmesi kabilindendir. <;unkil geymek
ve gelmek, "kadem" ile, yani ayakla olur. Nitekim nimet de elle verildigi ic;in,
"el" olarak isimlendirilmj~tir.

ibn Abbas'dan bir rivayete gore; "dogruluk makami" diye terce1ne edi-
Ien "kamede szdkin"dan maksat, Peygamberlerinin onlara olan §efaat1dir.
Peygamber onlerinde, onlar arkas1nda cennet'e gideceklerdir.
Ayetteki soru, onlann §a~t1klan bu ~eyin ger9ek oldugunu . gostermek
i9indir. Burada geyen "insanlar"dan aina9, Mekke kafirleridir.

«Kafirler,» hayrete dii~en Mekke kafirleri: «'Siiphesiz ki bu, apa~1k


bir sihirbazd1r,' dediler.» Bu sozlerinde, Rasulilllah (s.a.v.)'dan n1eydana
gelen biryok harikuHide hallerle kar~1la~tJ.klann1 itiraf vardir. Bu haller onlan,
kar§thkh olarak tart1~makta aciz birak1yordu. insan nefsi. ba~ olma ve one
ge~me arzusu Uzerine yarat1hn1§ttr. Bafkas1run hUkmU alttnda idare edilmeye
12 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 11

raz1 oln1az. Bundan dolay1 nefsin isiah1, ancak 1iyasetin z1dch olan ubudiyetle
mil1nktin olur. isa (a.s.) havarilere: "Tohum nerede biter?" diye sonnu~, onla-
nn "toprakta" diye cevap venneleri tizerine §Oyle demi§tir: "i§te hikmet de
boyledir. 0 da ancak toprak gibi kalbde biter." Bu soztiyle tevazua i§aret et-
1ni~tir.

insanhg1n Efendisinin (s.a.v .) §U sozti de buna i~arettir: "Kini kirk sa-


hah ihlas ile Allah'a (c.c.) kulluk yaparsa, hikmet pinarlan kalbindenfi§ktnp
di/in.de goriinmeye ba~lar." <2>P1narlar ancak yerde olur. Yerytizti, sulann fl§-
k1 rd1g1 mahaldir. Bu avtklamayla anla§1lmt§ oluyor ki, kafirler, ubfidiyet ve
tevazu 1iitbesine tenezztil etmeyip gtizel bir niyetle uyanlan kabul etmeyince,
tath su kaynag1na varmaktan mahru1n olmu~lardtr. 0 tath su kaynag1
Kur'an'dir. Boylece terkedilmi§lik ko§elerinde son derece susuz kalrru§lardir.
Gururlu ve hayvan1 duygular fileminde ytikselmek isteyen kimseler, ytice Al-
Jah'1n Habibinin (s.a.v.) dilinden ak1tt1g1 hidayet p1nanndan, nereden ve nastl
i9eceklerdir?
Kafirler, Kur'an-1 Kerlm'in sihir oldugunu iddia ettikleri gibi, mucizeleri
de inkar etmi~lerdir. Gizli ~irk ile mti~rik olanlar da, ya§anttlanna uymayan
kerametleri inkar ettiler. imam Yafi' §Oyle demi§ler: "Mtinkirlerin biryogu,
evliya ve salih insanlann havada Uytuklanru gozleriyle gorseler, bu sihirdir
bunlar da §eytanlard1r" diyeceklerdir. ~tiphesiz, Allah'1n yard1m1ndan mah-
rum btraktlan ve hakk1 gorrnedigi ve ona intikal edemedigi iyin yalanlayan ki-
§i, gozi.iyle gorse ve hissetse bile yine de inkar eder. Ulu peygamberlere ve
evliya-1 kirama, sihir ve ~eytan fiilleri nas1l nisbet e<lilebilir? Hayret dogru-
su!. . Gizli ve a<;1k her durumda Cenab-1 Hak'tan af ve afiyet niyaz eyleriz.

2- Bu hadisi Ahmed thn Hanbel Ziihd bolUmtinde mtlrscl olarak rivayet. et.mi~tfr. EbO Nuaym,
Iii/ye , 5/189. Rkl.. Cnmiu'/-Us/U, 11 /557.
Ayet: 2-3 YO NUS SURESi/ l 0 13

3. $iiphesiz ki sizin Rabbiniz giikleri ve yeri alti giinde yara-


tan, sonra da i§leri idare ederek Ar§'a hilkim olandir. Onun
izni olmadan hifbir kimse §efaatfl olamaz. i§te Rabbiniz Al-
lah budur. 0 halde O'na kulluk edin. Haw dii§iinmuyor mu·
sunuz?
4. Hepinizin diinii§ii O'nadir. Bu, Allah'tn gerfek olarak
verdigi sozdiir. ~llphesiz ki 0, iince yaratmaya ba§lar, sonra
imiin edip salih amel i#eyenlere adaletle kar§iltk vermek ifin
tekrar yarattr. Kafir olanlara gelince, inkar etmekte olduklan
gerfeklerden dolayi, onlar ifin kaynar sudan ifecek ve aciklt
bir a;,ap vardir.

3. «Siiphesiz ki sizin Rabbiniz gokleri ve yeri alh giinde yaratan ...>>


Bu hitap Mekke kafirlerinedir. "Rabbiniz" demek; sizi terbiye eden ve i§leri-
nizi idare eden demektir. "Alu gun"den maksat ise, alt1 vakittir. Ayette vakit,
"gun" olarak isimlendirilmi§tir. <;unkti olaylar zaman i~inde meydana gelir.
Gun de en a§ag1 zaman birimidir. Yani alt1 glinlilk bir zaman miktan i<;erisin-
de yaratilm1§tlf. <;unkti gun, takdir edilen bir zaman pan;asmdan ibarettir.
Ba§lang1c1, gtine§in dogu§uyla, biti§i ise gtine§m batmas1yladlf. ~u halde gil-
ne§in ve gilndi.iztin olmad1g1 bir zamanda "giin", nasll dti§liniilebilir? Allah
(c.c.) dileseydi, bir andan daha az bir zamanda bile gokleri ve yeri yaratabilir-
di. Ancak i§lerde aceleci olmamak gerektigini insanlara belirtmek ic;in Allah,
boyle buyurmu§tur. <;tinkil i§lerde acele etmek gtizel olmaz. ~unlar milstesna:
Tevbe etmek, borcu C>demek, misafire ikramda bulunmak, bekarlan evlendir-
mek, oltiyU defnetmek ve ci.intipltikten temizlenmek.
14 ROHU'L-BEYAN Cuz: 11

«Sonra da i~leri idare ederek ... » Buradaki "i§lerden" maksat; mutlu-


luk ve bedbahthk i§leridir. Cenab-1 Hak, mutluluk ve mutsuzluga sebebiyet
veren huylan, durumlan, amelleri, fiileri, sozleri, hareket ve sukfineti haz1rlar.
Rasfil-i Ek.rem (s.a.v .)'in §U hadis-i §erifi buna i§aret etmektedir: "Kullann
kalbleri, Allah'm kudret elindedir, kalblere diledigi gibi tasarruf eder, ~evi­
rir." <3l

«Ar§'a hakim oland1r.» Tibyan isimli kitab1n miiellifi §Oyle demi§tir:


"Sonra" anlammdaki "Si.tmme" kelimesi Kur'an'da be§ anlamda kullanllm1§-
tu:
I- Tertib ifade eden atif harfi olarak. ~u ayette bu minadadrr: "Suphesiz
ki onlar iman ettiler, sonra kufrettiler, sonra iman ettiler, sonra yine kufretti-
ler ... " (Nisa: 137)
2- Once manas1nda. "Sonra ... Ar§'a hakim olandzr" ayetinin ba§tndaki
"Siimme" bu minadadrr. Yani; bundan once Ar§'a hakim oldu ~mektir. <;iin-
kii "Allah'zn Ar~fl SU i.izerindedir... " (Hild: 7) ayetinde Ar§ 1Il, goklerin ve ye-
1

rin yaratilmasmdan daha once var oldugu ifade ediliyor. "Sonra onlarzn do-
nii§il cehennemedir"(Saffat: 68) ayetinde ki "Siimme" de boyledir. "Bundan
once onlarm donli§ti" demektir. ,Sairin §U sozti de boyledir:
"Babasi efendi ve hakim olan, daha once de dedesi efendi ve h/ikim
olan kimseye soyle.,,

3- "Bunun yan1nda" veya "bununla beraber", manasma gelir. ,Su ayette


bu manadadrr: "Sonra o, iman edenlerden idi" (Beled: 17)
4- iptida (ba§lang1~) manas1nda olur. ~u ayette oyledir: "Evvelkileri
. hel/ik etmedik mi? Sonra onlara digerlerini tabi kildzk." (Mtirselat: 16,17)
Burada mana: "Digerlerini onlara tabi k1lanz'' demektir.

5- Taaccfib (hayrete dti§me) anlammda olur. .Su ayette oyledir: "Hamd;


gokleri ve yeri yaratan, karanliklan ve aydinltgi var eden Allah'a mahsustur.
(Bunca delillerin a(zga ~Lkmaszndan) sonra kafirler (ha.la putlan) kendilerini
yaratan, besleyen ve biiyiiten Rahleriyle e§it tutuyorlar." (En'am: I) Ayette
mana §6yle olur: "~unlara hayret edin ki, Rablerini nastl da inkar ediyorlar!''

3- Ahmet b. Hanbel, ibn Mace, 1/39, Dr. El-Azaml bask1si. Ahrnet b. Hanbel'in rivayeti §Ula-
f1zlad1r: "Her kalp Allah'm parmaklarmdan iki.'li arasmdadir, dilerse onu diizeltir , dilerse
saptmr."
Ayet: 3-4 YiINUS S0RESi/ 10 15

Allah (c.c.) ozellikle Ar§ tizerinde hfilcim oldugunu belirtip haber veri-
yor. <;unkti, yarattlanlann en btiyiigil Ar~'trr.

Haddad! der ki: " Sonra'' kelimesi "hakim oldu" kelimesine dahil oldu.
Halbuki mana bak1mmdan "idare etme"ye dahildir. Sanki Cenab-1 Hak §tiyle
soylemi§ oluyor: "Sonra O' Ar§'a hakim oldugu halde i§leri idare eder." <;tin-
kli; kainatta cereyan eden i§lerin tiimtiniln idaresi Ar§'tan olur. Bundan dola-
y1drr ki, ihtiya<;lar1n giderilmesi i<;in yapllan dualarda eller Ar§'a dogru kald1-
nhr.
~adi Beyzavi der ki: "Allah i§Ieri idare eder demek; takdir ettigi ve hi.lc-
metinin gerektirdigi §ekilde kainatm durumunu idare eder" demektir.

Amr b. Murre'nin §Oyle dedigi rivayet edilmi§tir: "Allah'1n emriyle diin-


yay1 dort melek idare eder. Bunlar; Cebrail, Mikail, Azrail ve israfil'dir. Ceb-
rail; vahye, riizgarlara ve ordulara memurdur. Mikail; yagmurlara ve bitkile-
re, Azrail; canlara, israfil; meleklere emrolunan §eyleri onlara bildirmeye me-
murdurlar."

«O'nun izni olmadan,>> herhangi bir zamanda «hi~bir kimse §efaat~1


olamaz.» 0 izin de bir hikmete dayahd1r. Gonderilmi§ hi<;bir peygamber, Al-
lah'1n diledigi ve raz1 oldugu kimseler d1§mda, hi<;bir kimseye §efaat edemez.
~u halde alol ve temyiz gilcti olmayan putlar nastl §efaat edebilirler? Bu !yet-
i kerimede, kendilerine izin verilen kimselerin §efaat edebileceklerinin isbAti
vardrr.

«i§te Rabbiniz,» yani yukar1da anlatilan kemal s1fatlarla s1fatlanm1§


§full yiice olan «Allah budur .» Bu s1fatlann hi9birisinde O'na hi9bir §ey ortak
olamaz. «0 halde>» yaln1zca «O'na kulluk edin.» Zarar ve fayda veremeyen
cans1z varhklar §6yle dursun, insan ve melek gibi yarattiklarmdan hi~birini
O'na ortak ko§may1n. «Hala dii§iinmiiyor musunuz?» Btittin bunlara rag-
men dii§ilnmeyecek misiniz? <;unkti az bir tefekkiir ve dikkat; sizi, ibadet ve
rubfibiyyete Hiy1k olan1n, tapt1g1m1z putlar degil, Allah oldugu konusunda
uyaracaktir.

4. «Hepinizin donii§ii yaln1z O'nad1r.» Yani, oliim ve oldtikten sonra


dirilmek suretiyle donti§iiniiz, ba§kas1na degil, yaln1zca Allah'adu. 0 halde
Allah'a kavu§mak i¥in haz1rhk yapm. «BU,» yani oldtikten sonra yeniden di-
rilme «Allah'an aer~ek olarak verdiii sozdur.» Bu sozde hi~bir §tiphe ola-
maz «~tipheslz kl 0,» yani AllahU Telll «6nce yaratmaya ba1lar, sonra
16 ROHU 'L-BEYAN Cuz: 11

iman edip salih amel i~leyenlere adaletle kar§thk vermek i~in», yani onlan
liituf ve keremine layik olacak §ekilde, hi9bir goztin gormedigi, hi9bir kulagm
i§itmedigi ve hi9bir insanm gonli.inden gecrirmedigi §ekilde, onda hi9bir eksilt-
me yapmaks1z1n, iyilerin miikafatlann1 noksanla§tlrmadan ve kottilerin ceza-
s1n1 da hak ettiklerinden fazla 9ogaltmadan, aksine herkese ameli miktannca
kar§Ihk vermek i~in... Nitekim yiice Allah ba§ka bir ayette §Oyle buyurtnU§-
tur: "Dunyada yaptlklanna uygun bir ceza ... " (Nebe: 26) <<Tekrar yarahr.»
Y ani ytice Allah, once yaratt1klann1 dtinyada kullukla ytiktimlti k1lmak i<;in
yarattr, sonra ecelleri gelince onlan oldtirtir ve oltimden sonra da herkese yap-
ttklannm kar§1hg1Il1 vermek iizere yeniden diriltir.

«Kafir olanlara gelince, inkar etmekte olduklan ger~eklerden dola-


y1, onlar i~in kaynar sudan i~ecek ve ac1kh bir azap vard1r .» Kafirler
ivin, Allah'1 ve Rasuli.inii inkar etmeleri dolay1s1yla son derece kaynar olan
i9ecekler vardu. Bu i<;ecekle onlara azap edilir ve bu azap gontillerine
,, oturur.

~iiphesizki, diinya, filliretin tarlas1drr. Cenab-1 Hak kudretiyle oltimden


sonra halk1 tekrar hayata iade eder, diriltir. Boylece dtinyada ektiklerini orada
derlemelerini saglar. Dlinyada hay1r eken, orada kurtulu§ elde eder, §er eken
ise nedamet (pi§manhk) bi<;er. Cenab-1 Hak, amellerin kar§thg1n1 fillirete bi-
rakm1§hr. <;unkii bu diinya, ebedi alemde verilecek cezalar1 kald1ramaz. Her
§eyde Allah'a ait hikmetler vardtr. Bu ger9egi bilip anlad1ysan, ytice Al-
lah'dan kork. <;ilnkii Allah ~ok gayret sahibidir. Kulunun, emirlerine kar§l
gelmeye deva1n etmesine ve itaat dairesinden ~1kmas1na asla raz1 olmaz.

Bir hadisde §6yle denilmektedir: ''$ayet Cehennem'deki Zakkum'dan


yeryuzune bir damla du§se, yeryuzunde ya§1yanlann y iyecekleri f esada ug-
rardz. Ya yiyecegi zakkum, irecegi kaynar su olanlar? ..." <4 > Dlinya ve fillireti
dti§tinen, donii§lin kullann Rabbi olan Allah'a oldugunu dti§iinen, hata ve gti-
nahlardan tevbe eder, iman edip salih amel i§leyen ki§ilerden olur ve §U hik-
metli sozti daima hatrrlar: "Bir kimse kirk ya§1na vard1gfhalde, hayn §errin-
den fazla olmazsa, §eytan onun alnmdan oper ve der ki: Ebediyycn kurtulma-
yacak bir ki§iyi kazand1m. Eger Allah bir ki§iye ihsanda bulunur, o da tevbe
ederse ve onu Allah, cehaletin karanhklar1ndan 91kanp sap1khklarm karanhk-
larmdan kurtanrsa, §eytan §Oyle soyler: Yaz1klar olsun! Omriinti sapiklikta
ge~irdi, giinahlar hakk.1nda beni sevindirdi, fakat sonra yaptig1 tevbe sebebiy-
le Allah onu gtinah1n karanhg1ndan taatm nuruna ~lkard1."

4- Tirmiz'i ve Neslli. Ayr. Bkz. el-Fethu'l-KeMr, 3/41.


Ayet: 4-5 YUNUS SURESi/ 10 17

/,.,,
/

8 j~

5. Giine§i bir t§ik, ayi da nur kilan, yillarin sayisini ve hesa-


bt bilmeniz ifin aya menziller takdir eden O'dur. Allah bunla-
ri bir gerfekle yaratmi§tir. 0, bilen bir topluluk ifin liyetleri
afikliyor.
6. llif §iiphesiz, gece ve giindiiziin degi§mesinde, Allah 'in
goklerde ve yerde yarattigi varliklarda, sakinan bir top/um
ifin nice deliller vardtr.

5. «Giine§i» giindiiz i9in «bir 1~1k,» yani or:iu l§tkh olarak yaratan ve
«ay1 da» gece ic;in «nur kdan •••» l§Ik (ziya) nurdan daha gii~lti oldugu i~in
· ziya giine§e, nur da aya nisbet edilmi§tir. Bilginlere gore ziya, kendisinden
t§1kh olan §eydir. Gtine§ gibi ... Nur ise, yeryiiztinde gortindtigti gibi, ba~ka bir
§eyle var olan §eydir. Ay, nfirunu gtine§ten ahr. Yani ashnda ay, kendi zat1n-
da, nfiru kabul eden karanhk bir ktitledir. Gtine§le kar§I kar§tya gelince, yan-
s1ma sfiretiyle gtine§ten gelen nurla dolar~ Boylece yeryilztine J§Ik panlt1lan
gelir.

«Ydlann say1s1n1 ve» aylar, gtinler, geceler ve saatlerin ~hesab1 bilme·


niz i~in ..•» Bu hesabm bilinmesiyle hac, oru~, bayram, namaz ve diger farzla-
rm zaman1nda ifa edilmesiyle din ve dilnya i~leriniz dtizgiin gider. «Aya
menziller takdir eden», hem aya, hem de gUne§e menziller belirleyip haz1r-
layan «O'dur.~ Bunlar, o menzillerin d111na ~ikamuzl.ar, onlardan birine uAra-
18 ROHU'L-BEYAN Cuz: 11

mamazhk da etmeyip hepsine takdir edildigi §ekilde ugrarlar. Gtine§in men-


zilleri on iki bur9tur. Gilne§ bu menzillerin herbirini bir ayda gezer. Bu seyrin
bitme~iyle ytl tamamlanir ve boylece §emsi y1l meydana gelmi§ olur. Bu, gil-
ne§in aynld1g1 bun; noktas1na tekrar varmas1yla olur ki, 365 giln 6 saat eder.
Sadru'§-Seria isimli kitapta bu a91klama vardir.
Ay1n menzilleri ise yirmi sekiz tanedir. Bu menziller, 12 burca boltin-
mti§ttir. Her bur<; i9in iki tam bir bolil il9 menzil vardir. Ay her gece bu men-
zillerden birisinde konaklar. Son menzile gelince incelir ve kavisle§ir. Eger ay
otuz gtin 9ekerse, ay iki gece; yirmi dokuz gtin crekerse bir gece gortinmez.
Gtine§ bu menzillerden her birinde on ti<; giln kahr. Bu menziller, Arap-
lann yagmur taleb edilen y1ld1zlar diye inand1g1 yild1zlarm bulundugu yerler-
dir.
«Allah bunlan», yani ytice Allah ay1 ve giine§i «bir ger~ekle», ytice
hikmetlerin geregini gozeterek «yaratm1§br.» Bu, biraz once ozet olarak
i§aret edildigi gibi, din ve dtinya i§lerinin kendisine bagland1g1 zamanlarm ve
y1llar1n durumlar1nm bilinmesidir. Evet, goklerin ve yerin yaratdi§mda kesin-
likle bir anlams1zhk ve abeslik yoktur.
Hikaye edildigine gore bir adam, bir osurgan bocegi gordii ve kendi
kendine dedi ki: "Allah bunu yaratmakla neyi irade etmi§tir: ~ekli giizel de-
gil, kokusu da <;ok kotti." Daha sonra, Allah, bu adam1 oyle bir <;tbanla
mtiptela ktld1 ki, doktorlar tedavi etme imkfuu bulamadilar. Sonunda tedaviyi
brrakmak zorunda kaldilar. Nihayet bir doktorun medhini i§itti ve kendisine
bakmas1 i<;in bu doktorun getirilmesini istedi. Ona: "Doktorlarm en miltehas-
s1slan bile seni tedavi etmekten aciz kaldilar. ~imdi bu doktoru ne yapacak-
s1n?" dediler. Adam ise: "Mutlaka ona gortinmem laz1m" dedi. Bunun tizeri-
ne o doktoru getirdiler, yaras1na bakt1, osurgan bocegi getirilmesini istedi.
Orada olanlar giildtiler. Bu 91banb adam daha once bu bocek hakkinda soyle-
mi§ oldugu sozleri hattrlad1 ve dedi ki: "Doktorun istegini yerine getirin. ~tip­
hesiz doktorun bir bildigi var. "
Doktor osurgan bocegini yaktl, kiillerini adamm yaras1 ilzerine koydu ve
Allah'1n izniyle yara iyile§ti. Bunun ilzerine adam oradakilere §Unlar1 soyledi:
"Allah bana, yarat1lanlarm en degersizi olarak gordtigtim bocegin, ila9lar1n en
degerlisi oldugunu ve yaratt1g1 her §eyde bir hikmetin bulundugunu ogretmek
istedi."
YO NUS SORESI/ 1O 19

«0,» bu kAinat1n sanath yarattll§tndaki hikmetleri «bilen» ve bununla,


yarattc1nm hallerine delil bulan «bir topluluk i~in ayetleri»' yani kudretine
ve birligine i§aret eden evrensel delilleri «a~1khyor.>> Ayette ozellikle bilenler
zikredildi. <;tinkti ayetler tizerinde dil§iinmek sfiretiyle istifade edenler, bilen-
lerdir.
6. «Hi~ ~iiphesiz, gece ve giindiiziin degi~mesinde...» Yani, ayd1nhk
ve karanhkla renklerinin degi§mesinde yahut gecenin gidip gtindtiztin veya
gtindtiziin gidip gecenin gelmesinde ...
Gece ve gtinduziin hangisinin daha faziletli oldugu konusunda ihtiHif
edilmi§tir. imam Nisaburi §oyle demi§tir: "Gece daha faziletlidir. <;tinkii gece
dinlenme zaman1drr. Rabat etme cennet nimetlerindendir. Giindi:iz ise yorgun-
luktur. Yorgunluk da cehennemdendir." Bunun yan1sua, gtindtiztin I§tg1n ve
gecenin de karanhgm mahalli olmas1 dolay1s1yla, gtindtiztin daha faziletli ol-
dugu da soylenmi§tir.
«Allah'1n,» gtine§, ay, yild1zlar, bulutlar ve rtizgarlar gibi «goklerde
ve» daglar, denizler, aga~lar, nehirler, hayvanlar ve nebatlar gibi «yerde ya-
ratbg1 varhklarda, sak1nan», yani Allah'tan korkan «hir toplum i~in» Ce-
nab-1 Hakk'm kudretine, sonsuz ilmine, birligine ve varhg1na i§aret eden «ni-
ce deliller vard1r.» Burada yaln1zca sak1nanlar, yani miittakiler sozkonusu
edilmi§tir. <;qnkti kotti akibetten salGnan onlardir. ihtiyath olu§lar1, onlart ib-
retle bakmaya ve dti§tinmeye gotiirtir.
Rasul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimizin: "Kim, muneccimlik ilminden bir
par~a ogrenirse, sihirbazliktan bir boliim alml§ olur. '' <5> sozti hakkmda Haf1~ .
dedi ki: "Yasak edilen mtineccimlik ilmi, gelecekte meydana s;~acak"olaylar1
bilebilecegini iddia eden mtineccimlerin ilmidir." Mesela; yagmurun gelmesi,
kar1n dii§mesi, rtizgarlarm esmesi, fiyatlarm degi§mesi gibi gelecekte olacak
§eyleri bilecegini iddia etmek gibi ... Mtineccimler, gelecege ait olaylar1, y1l-
d1zlann hareketleri, bir araya gelmeleri, birbirlerinden aynlmalan ve baz1 za-
manlarda gortintip bazr zamanlarda gortinmemeleri yoluyla anlay1p bildikleri-
ni iddia ederler. Oysa bunlar, yalruz Allah'1n bildigi, O'ndan ba§kas1n1n bile-
miyecekleri §eylerdir. Arna zeval vaktinin, lable yontintin, ne kadar zaman
geytiginin ve ne kadar zaman kald1gmrn hesaplanmas1 gibi, miineccin1lik il-
miyle mti§ahede edilen bu yolla bilinen ~eyler yasak degildir.

5- Bu hadisi Ahmed b. Hanbel, Ebfi Davud ve ibn Mftce ibn Abbas'dan tahric etmi~tir. Bkz. el-
Ferhu'l-Kehfr, 3/168.
20 ROHU'L-HEYAN Ct\z: 1 1

7. $iiphesiz, Bize kavu§mayi ummayanlar ve diinya hayati-


na razz olup onunla rahat bulanlar ve ayetlerimizden gafil
olanla,r var ya. '

8. i§te onlarin bannagi; kazandiklan giinahlar sebebiyle


cehennemdir.
9. Hif §iiphesiz iman edip sillih amel i§leyenlere gelince;
imanlari sebebiyle Rableri onlari, altlarindan nehirler akan
Naim Cennetlerine erdirir.
10. Onlarzn cennetteki dudlan: "Ey Allah'im! Seni biitiin
noksan sifatlardan tenzih ederiz ", birbirlerine saglik dilekleri:
"Selam ", dulilarinin sonu da: "Hamd, alemlerin Rabbi olan
A lla,h 'a mahs ustur" sozleridir.

7. «~iiphesiz Bize kavu~may1 ummayanlar ve ...» Allah'a kavu§maktan


maksat; ya oldukten sonra dirilip O'na donmek veya ebedi filcmdeki hesaba
kaVU§maktu. Nitekim ayette §Oyle buyurulmu§tur: "§iiphesiz ki ben,
Ayet: 7 .g YO NUS sO~ESl/ 10 21

hesab1mla kar~·lla~acag11ni blliyordum." (Hfik.ka: 20) Buna gore mana §oyle


olur: Bize dt>neceklerini veya hesabnn1zla kar~lla§ac aklann1 ummazlar. Ahi-
rete kar~1hk «diinya hayat1na raz1 olup» gec;ici az1, ebedl ~oga tercih edip
~onunla rahat bulanlar» btittin 9aba ve gayretlerini dtinya lezzetlerine ve
~ahiri zinetlerine hasret.J.nek suretiyle dilnyada stikfinet bulanlar. Yahut tnana
§Hyle olur: Diinyadan hi~ rahats1zl1k duymayan kimseler gibi kenclilerini ora-
da rahat hissedenler ve ebed1 kalacaklann1 ~ gibi ka§aneler yap1p uzun emeller
pe~inde ko§anlar var ya.

Bir rivayette §oyle denmi~tir: "U9 ki~iye hayret ediyorum: 1- Cehen-


nem'in varhg1na iman edip onUnde oldugunu bilen ki§i nasil giller? 2- Aynla-
cag1n1 bildigi halde dtinya ile mlitmain olan ki§i orada nas1l rahat eder? 3-
Kendisinden gaflet edilmedigi halde, kendisi gafil olan insan eglencelere nasll
dalar?"

Numan ibn Mlinzir, eglenmek i9in bir agac1n alt1nda konaklar. Adiy
ona: "Ey Melik, bu agac; ne diyor biliyor musun?" der ve sonra §U §iiri soy-
ler:
Nice kafileler benim etraf1mda konakladilar.
Sarabz berrak su ile kan§tzrzyorlardL.
Sonra zaman1n kasirgasz onlan, yok etti.
l§te zama1un boyle 9e§it ~e§it halleri vardtr.

Bunu duyan Nfiman'm. blitlin glin boyunca ne§esi ka9t.J..


«Ve ayetlerimizden gafil olanlar var ya.» Kur'an ayetlerinden ve ev-
rensel ayetlerden gafil olanlar. Onlara z1t olan §eylere dahp gittiklerinden
ayetleri dli§linup tefekktir etmezler. <:;linkli onlar, birbirine zit iki vasf1 ~ah1s­
lannda toplami§lardlr;

1- Dlinyan1n lezzet ve g~ici zinetlerine dahp gitmek. 2- Allah'1n


ayetlerinden ve marifetullah delillerinden gafil ohnak.

8. «i§te onlar1n bannag1 ..•» Yukarda anlattlan kotti s1fatlarla nitelenen


ki§ilerin 1neskenleri ve karar kllacaklan yer, «kazand1klar1 giinahlar sebe-
biyle ... » Devara ettikleri c;e§it ~e§it gUnah ve kottiltikler dolay1s1yla slikfina
kavu~tuklann1 sand1klan dtinya hayatl ve nimetleri degil, «cehennemdir .»

9. «Hi~ ~uphesiz iman edip» yani imana gelip veya gafillerin gaflet et-
tikleri ayetlerin §ahitlik ettigi gen;eklere inan1p «salih amel i§leyenlere gelin-
22 ROHU'L-BEYAN Cllz: l J

ce;» imana Hiytk olan gtizel ve dtizgtin amellerde -ki bunlar suf Allah nzas1
iyin olanlardir- bulunanlar «imanlari sebebiyle Rableri onlari, altlar1ndan
nehirler akan,» bah9e ve bostanlarda kurulan ytikseltilmi~ koltuklann altla-
nndan, Muhammed sfiresinde belirtilen dort nehir akan. «Naim Cennetlerine
erdirir .» Mti'minler bu cennetlerde nimetlenip refah ir;erisinde ya~arlar.
Ebedi saadet diyanna "cennettt denmi~tir. <;link.ti tabaru aga9larla orttilmti§-
ttir. Cinlere de cin denmesinin sebebi, gozlerden gizleruneleridir. Yani; iman-
lan sebebiyle ve iman1n nfuiyle onlann bannag1 ve varacaklan yer cennettir.
\

~oyle rivayet edilmi§tir: "Mifmin, kabrinden y1kt1g1 zaman, ameli, gtize1


bir sfirette kendisine gosterilir. Der ki: ttBen senin amelinitn.'' Boylece ameli
kendisine, nur ve cennete gottiren ktlavuz olur. Kafir kabrinden y1k1nca, ameli
kotii bir surette kendisine gosterilir. Ona der ki: "Ben senin amelinim." Kafiri
ahp gottirtir ve nihayet cehenneme sokar. ''
10. «Onlar1n cennetteki dualan: 'Ey Allah'1m! Seni noksan s1fatlar-
dan tenzih ederiz'», yani mii'minlerin, yukanda anlatilan cennetlerdeki
dualan: "Ey Allah'1m! Seni noksan s1fatlardan tenzih ederiz, Sen, vaadinden
donmekten mtinezzehsin. Bize vaadettigin §eyleri bulduk, nail olduk'' sozleri-
dir.
«Birbirlerine saghk dilekleri: 'Selam'» soztidtir. Cennette aralannda
olan temenni; her tilrlti kotti durumdan selai:nette olma
, dilegidir. Yani melek-
ler onlara boyle selam verirler. Nitekim Cenab-1 Hak ba§ka bir. ayetle .§oyle
buyurmu§tur: "...Melekler de her kapidan onlann yanina varacaklar ve: "Si-
ze selam olsun" diyecekler." (R'ad: 23-24) Ya da onlar i9in istenen sagltk di-
legi, Allah taraf1ndan olacak. Bir ayette §6yle buyurulmu~tur: "Rahfm olan
Rab taraftndan, soz olarak onlara selam gelir." (Yasin: 58)
«Dualarm1n sonu da: 'Hamd, filemlerin rabbi olan Allah'a mahsus-
tur' sozleridir.» Onlann dualan; anlatilan §eylerden ibarettir.
Rivayette §6yle denmi§tir: ttCennet ehli bir §ey arzu ettikleri zaman:
'Stibhaneke Allahiimme' diyecekler: Bunun tizerine hizmetkarlar yiyecek,
i9ecek ve arzu ettikleri her §eyi onlara getirecekler. Yedikten sonra da: 'el-
hamdtilillahi Rabbi'l-alemin' diyecekler."
Cennette ne sorumluluk, ne de ibadet vardir. Cennet ehlinin ibadeti yal-
n1zca Cenab-1 Hak'k1 tesbih ve O'na hamd etmektir. Ashnda bu, bir ibadet de-
gildir. Bu kelimeler onlara ilham olunur, onlar da lezzetlenmek i<;in, killfetsiz
Ayet: 10~ 11 ¥ONUS SORESl/ 10 23

olarak bu cilmleleri soylerler. Bu ayet gosteriyor ki, dil yaln1zca zikir ve dua
l,in yaratilm1§tir. Dilnya kelam1, g1ybet ve btihtan ic;in degil. ..

11. Eger Allah, insanlara hayr~ farfabuk istemeleri gibi


§erri de acele verseydi, elbette onlarm ecelleri bitirilmi§ olur-
du. Fakat Biz, Bize !Ulvu~mayi ummayanlari, azginliklan ifin-
de §a§kin bir halde birakiriz.
12. insana bir Ulrar dokundugu zaman yatarak, oturarak
veya ayakta durarak bize dua eder. Fakat Biz ondan sikintisi-
ni kaldinnca, sanki kendisine dokunan bir sikintulan dolayi
Bize dua etmemi§ gibi yoluna devam eder. i §te boylece haddi
a§anlara yaptzklan i§ boylesine siislii gosterildi.

11. «Eger Allah, insanlara hayr1 ~ar~abuk


istemeleri gibi §erri de
acele verseydi .•.» Burada "acele" anlam1ndaki "ta'cil", bir §eyin zaman1 gel-
meden one almmas1, "c;arc;abuk istemeleri" anlanundaki "isti'cal" ise acele
yap1lmasllll talep etmektir. Yine buradaki "~er"den maksat, azaptlr. Azaba
§er denilmi§tir. <;unkti azaba ugrayan kimse haklanda, bu bir eziyettir, yani
ho~a gitmeyen bir durumdur. Kafirler, kendisiyle korkutulduklan azabm 9a-
buk verilmesini istiyorlardt. «Elbette onlar1n ecelleri bitirilmi§ olurdu.»
Azaplan ic;in belirtilmi§ vade onlara yerine getirilir, oldtiriiltirler ve bir anda
24 RUHU'L-BEYAN Cuz: 11

helak olurlardt. Bu ecel bir an bile geciktirilmezdi. <;linkti onlann dtinyadaki


fiziki varhklaruun acele istedikleri azaba tahammtilti yoktur. Fakat Allah
(c.c.) ne acele eder, ne de onlar1n keyfine gore htiktim verir.

«Fakat Biz, Bize kavu~may1, ummayanlari,» yani filiirette cezanuza


inanmayanlan «azg1nhklar i~inde §a§ktn bir halde b1rak1nz.» Ceza ve ol-
dtikten sonra dirilmeyi inkar edip, O'na kavu§maya inanmamaktan kaynakla-
nan azg1nhklannda §a§kin ve karars1z bir halde brrak1nz. <;unkti, onlan acele
olarak oldtirtip helak etmekte hi~bir hikmet ve maslahat yoktur. Belki daha
sonra iman edebilirler veya nesillerinden mti'min kimseler ttireyebilir. Bun-
dan dolay1 Allah onlara §erri ula§tlf1Ilakta acele etmiyor, aksine onlara mtihlet
veriyor veya onlar farkma varmadan onlar1 azaba stirilkltiyor.

Bu ayet, gtinahlan sebebiyle hak etmi§ olduklar1 §eyin acele olarak ve-
rilmesini isteyen herkesi i~ine almaktadir. Ki§inin kendisi ve \:Oluk-9ocugu
aleyhinde yaptig1, fakat kabul olunmas1n1 istemedigi dualar da bu ayetin
§ilmfilti i~erisindedir. Mesela, ki§inin ogluna k1z1p da: "Allah'1m! Bu ogluma
lanet et, ona hayularda bulunrna" demesi veya kendi aleyhinde: "Allah benitn
canlffi1 alsm da sizden kurtarsm" demesi gibi ...
~ehr b. Hav§eb ~oyle demi§tir: "Bir kitapta §Unu okudum: Cenab-1 Hak,
yaz1c1 meleklere: 'Kulum bunahm halinde iken, aleyhinde hi~bir §ey yazma-
ym' der."

12. Sonra yilce Allah, onlann azab1 acele olarak istemeleri konusunda
da yalanc1 olduklar1n1 belirtiyor. <;ilnkti insan, ho§una gitmeyen en ki.i~iik bir
§eyle kar§tla§ttgmda bile sabredemez, o §eyin giderilmesi husfisunda Allah'a
tazarru' ve niyazda bulunur. Bu hususta Cenab-1 Hak §Oyle buyuruyor: «insa-
na bir zarar dokundugu zaman yatarak, oturarak veya ayakta durarak
bize dua eder.» Yani biraz hastab.k, fakirlik ve bunlara benzer sik1ntilarla
kar§da§mca, bu zarar, ya yatmak zorunda kalacag1 kadar agrr veya oturma
imkaru bulacak kadar hafif, yahut da ayakta savu§turacak kadar basit olur. Ya
da i9ine dii§tiigii zarardan kurtulmak i~in her durumda Allah'a yalvarrr. «Fa-
kat Biz ondan s1k1nhs1n1 kald1nnca,» duadaki ihlas1 sebebiyle s1kmtis1n1
kald1np giderince, «sanki kendisine dokunan bir s1k1nhdan dolay1 bize
dua etmemi~ gibi yoluna devam eder.» Sanki o, zararm giderilmesi i9in hi~
dua etmemi§ kimselerin tavnyla s1kmt1 ve musibeti unutur, kilfrtinde ve yan-
h§ yolunda devam eder. «i§te boylece haddi a§anlara yapbklari i§ boylesi-
ne si.islii gosterildi.» Yani Allah'a duadan ytiz \:evirmek, s1k1nt1 giderilince
Ayet: 12 YONUS SURES!/ 10 25

tekrar gtinahlara dalmak onlara §irin gosterildi.


·su ayette kafir, hact<li a~an kilnse otarak act1anct1n1m1§tir. <;unku kafir,
dininde haddi a~m1~ ve haktan gafil kalmada s1n1n tecavtiz etmi§tir. $ilphe
yoktur ki ki§i, harcamaJarda haddi a§tlg1 gibi, arzulanna uymada, omrtinil za-
rarh ve f aydas1z yerlerde tUketmekte de s1nm a§ar ve mtisrif olur.
26 ROHU'J..-BEYAN COz: 11

13. Siiphesiz ki, sizden once birfok nesilleri, peygamberleri


kendilerine afik delillerle geldigi halde, zulmettikleri if in
helak ettik. Onlar, iman edecek de degillerdi. i§te Biz,
giinahkfir toplulugu boyle ceuzlandiririz.
14. Sonra, nasil davranacagini.m bakmamiz ifin, onlarin
ardindan sizi yeryuzii.nde halifekr klldik.
15. Bize kavu§mayi beklemeyenler, kendilerine fiyetlerimiz
apkfa okundugu mman: "Bize bundan ba§ka bir Kur'an ge-
tir veya bunu degi§tir" dediler. De ki: "Kur'an'i kendiligim·
den degi§tirmem benim ifin miimkiln degildir. Ben, bana vah-
yolunandan ba§kasma uymam. Eger Rabbime isyan edersem,
biiyiik bir gii.niin ambindan korkarim."
16. De ki: ''Allah dileseydi, onu size okumaulim, Allah da
onu size bildirmezdi. Ben bundan once bir omiir boyu ifinizde
kalml§hm. Hiiw akd erdiremiyor musunuz?''
17. Allah 'a kar§l yalan uyduranlardan •veya 0 'nun
ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kim olabilir? Bilin ki,
suflular asla felah bulmazlar.
18. Allah'i btraklp kendikrine zarar da yarar da veremeyen
feylere tapiyorlar. "Bunlar, Allah katinda bizim §efaatfilan·
mz:zdir" diyorlar. De ki: "Allah 'in goklerde ve yerde bilmedigi
bir §eyi miAllah'a haber veriyorsunuz?'' 0, onlann ko§tukla-
n ortaklardan yiice ve miinezz.ehtir.

13. Ey Mekke halk1! «~iiphesiz ki, sizden once bir~ok nesilleri,» siz-
den once Ad ve N-0.h kavmi gibi ge<;mi~ nice topluluklan «peygamberleri
kendilerine a~1k delillerle» dogru olduklann1 gosteren hticcetlerle «geldigi
halde,» duygulann1 ve organlann1 gereksiz yerlerde kullanmak ve Hakk.'1 ya-
lanla1nak sGretiyle, «zulmettikleri i~in helak etti~.» Zaten yetenekleri olma-
d1g1, A1lah'1n kendilerini yUztistil b1rakt1g1 ve Allah'1n onlann kafir olarak ole-
ceklerini bildigi it; in. «onlar, iman edecek de degillerdi.»
Ayet: 13-14 YDNUS SORESi/ 1o 27

Ayette, "iman edecek de degillerdi" ciimlesi, "zulmettiler" cilinlesine


atfedilmf§ ve sanki §byle denmi§tir: "Ktiftirde 1srar edip zuln1edince, mtihlet
vermede hi~bir yarar kalmay1nca onlan hela.k ettik. It

«i§te Biz, giinahkar toplulugu boyle cezaland1r1nz.» Peygamberleri


yalanlamalan sebebiyle onlan cezalandrrd1g1m1z gibi her gtinahkan da boyle
cezalandmnz. "'
14. «Sonra, nasd davranacag101za bakmam1z i~in ...» Burada bakmak
diye terctime ettigimiz "en-nezar" kelimesi, goriilebilen bir varhg1 gorn1ek
i~in, gozii ona dogru 9evirip hareket ettirmek demektir. Ayette "bakmak" tan
maksat, hi~bir §ek ve §iiphenin yol bulup gelemiyecegi kesin ilimdir, burada
istiare yapilmt§llr. Ayetteki "nasil" kelimesi, "davranmak" fiilinin ttimleci-
. dir. Boyle olmas1, ceza vermede as1l onemli olamn, yap1lan fiillerin keyfiyet-
lcrinin ve hedeflerinin oldugunu gostermek ic;indir. «Onlar1n ard1ndan, sizi
yeryuziinde halifeler kdd1k.» Hela.k ettigimiz milletlerden sonra, sizi imtiha-
na tabi tutulan ki§inin halef k.thnmas1 §eklinde onlann yerine getirdik. <;unkil
ashnda Cenab-1 Hakk.'1n, insanlann durumlann1 bilmek hususunda smama ve
denemeye ihtiyac1 yoktur. Fakat, insanlardan meydana gelen fiillere gore on-
lan cezalandmnak i~in oyle muamele yapar.
,
Davrant§lar bazan gtizel, bazan da c;irkin olur. Hadis-i $erifde ~oyle gel-
mi§tir: "Gerfekten dunya tatlidzr, ye§ildir." Yani goriini.i§ti ve kendisinden
istifade edilmesi giizeldir. Siiratle yok olmas1 husfisunda sebzelere benzedigi
i~in de, Rasfili.illah (s.a.v.) dtinyay1 ye§illikle vas1flandirdi. Ayn1 zamanda
dilnyanm zahir1 gtizelligiyle insanlarm fitneye dti§iip aldandtklann1 da bu ifa-
de ile a~tklamI§ oluyor. Dtinyamn, nefisler ic;in giizel olu§u, parlakhg1 ve lez-
zetli olu§U, ye§il ve tath meyveler gibidir. insamn can1, ye§il ve tath meyvele-
ri son derece arzu eder. Diinya da boyledir. Dtinyanm haram lezzetleri tathdtr,
ye§ildir. Fakat ebedi filemde ac1 ve bulan1kt1r. "Slit emziren kadm ne iyi, stit-
ten kesen ise ne kottidtir."
Rasfilullah (s.a.v.) bir hadislerinde §0yle buyurmaktadtr: "Allah sizi,
yeryuzunde halifeler kzldt. Yapttklanm zt ve ne §ekilde tasarruf ettiginizi go-
zetmektedir" <6>

Katade, Hz. Omer (r.a.)'in §Oyle soyledigini naklediyor: "Rabbimiz dog-

6- Hadisi Muslim rivayct etmi~tir. Devam1 ~ u ~ckildedir: "Dunyadan ve kadmlardan sakmm .


~i.inkit israil 0M11ll111·111111 ilk .fltnesi kod1nlar o/11m~r11r. " Bkz. Ciimiu '1-U sul. 4/504.
28 R0HU 'L-l:3EYAN COz: 11

ru soylen1i§tir. A1nellerimizi gozetle111esi i~in bizi yeryilztinde halifeler klldi.


Oyle ise gizli ve a§ikfir, gece ve gilndilz Allah'a hay1rh an1eller gosteriniz."
Bu ayet-i kerimede, RasUltillah (s.a.v.)'1 yalanlan1alan sebebiyle i§ledik-
leri gtinahlara kar~1 Mekke halk1 uyanlmaktadir. Boylece belki, kendilerinden
onceki yalancllann ba§lanna gelen korkun9 felaketlerden sak1nmak i9in,
Rasfiltillah (s.a.v. )'1 inkardan vazgeyerler.
15. «Bize kavu§may1 beklemeyenler ,» yani fillireti yalanlayan Mekke
mil§rikleri, «kendilerine» tevhidin hakikatina ve §irkin batil olduguna ,i§aret
eden «ayetlerimiz, a~1k~a okundugu zaman: 'Bize bundan ba§ka bir
Kur'an getir'» terkibi ve nazm1 boyle olmayan, oldtikten sonra dirilmek ve
hesap gilnii gibi kabul edemedigimiz §eylerden bahsetmeyen bir Kur'an getir
~veya» yadrrgad1g1m1z ve istemedigimiz konulan anlatan ayetlerin yerine, bi-
zim yolumuza uygun ba§ka ayetleri koymak suretiyle «bunu degi§tir' dedi-
ler.» Nitekim Yahudi hahamlan Tevrat'1, Hristiyan papazlar1 da incil'i, kendi
arzulanyla uyu§an §eylerle degi§tirmi§lerdi. Mii§riklerin, Rasultillah'tan boyle
bir §ey talep etmelerinin sebebi, kendi arzularmm bizzat Rasfil-i Ekrem tara-
f1ndan ger~ekle§tirilmesi istegi olabilir. Soz gelimi bu istekleri ger~ekle§sey­
di, o zaman §Oyle diyeceklerdi: "Bak, bize okudugun §eylerin, Allah kelaffil
veya semavi bir kitap oldugu, bir melek arac1hg1yla sana vahyedildigi iddian-
da yalanc1 oldugun, btitiin bunlan kendi tarafmdan soyledigin ve Allah'a kar§t
yalan uydurdugun apa9ik ortaya ~ikti."
«De ki: 'Kur'an'1 kendiligimden degi§tirmem benim i~in» dogru ve
«milmkiin degildir. Ben, bana vahyolunandan ba§kas1na uymam.» Y ani,
hi9bir ayetinde hi~bir degi§iklik yapmadan yaln1z bana vahyolunanlara uya-
run. Ayette sanki §Oyle denmi§tir: "Benim yaptigrm sadece bana vahyolunan
~eylere uymaktrr." «Eger», Kur'an'1 degi§tirmek sfiretiyle «Rabbime isyan
edersem, biiyilk bir giiniin azab1ndan korkanm.'» "Buyiik gun"den mak-
sat K1yamet gtintidilr.
16. «De ki: 'Allah» bana vahyettigi Kur'an'1 size okumamam1 «dilesey-
di,» ben de «onu size okuma.zd1m.» <;iinkti ben i.immiyim, okuma ve yazma
bilmem. «Allah da onu size bildirmezdi.» Y ani Allah, Kur'an'1 benim lisa-
n1mla size bildirmez ve onu size asla hissettirip duyurmazdi. «Ben bundan»
yani Kur'an'tn inmesinden «once bir omiir boyu i~inizde kalm1§tlm.» Uzun
ytllar aran1zda bulundum. Onu size okumad1m ve bildirmedim. Rasultillah
(s.a.v .) Peygamber olmadan once Mekke mti§rikleri aras1nda kirk yil kald1.
Ayet: 15- 17 YUNUS SURESt/10 29

Sonra ona Kur'an vahyolundu. Vahiyden sonra Mekke'de on tic; y1l kaldi. Son-
ra Medine'ye hicret etti ve orada on y1l kald1. Altm1§ lie; ya§tnda iken ebed1
~leme irtihal etti.

Mti§rik ve cahil Araplann aras1nda kirk yil kalm1§, bu sure ic;inde ilimle
bier IDe§gU) olmaml§, alim gormemi§, §tir soylememi§, hitabette bulunmamI§
bir kimse, sonra kalkmt§ onlara oyle bir kitap sunmu§ ki, fesahat1 her hatibin
fesahatm1 geride buakmt§, nesir ve §iir her yaz1n1n tisttine 9tkm1§, usfil ve
furO' ilimlerinin esaslann1 ihtiva etmi§, gec;mi§lerin k1ssalann1, geleceklerin
durumlann1 oldugu gibi haber vermi§... Elbette bu ki§inin muallimi Allah'tir,
okuyup teblig ettigi Kur'an, mucizedir ve harikadu.
«Hala akrl erdiremiyor musunuz?'>> Kur'an'1n Allah tarafindan geldi-
gini anlamak ic;in, onun tizerinde tefekki.ir edip dil§ilnmek suretiyle akhn1z1
kullanm1yor musunuz?

17. «Allah'a kar~ t yalan uyduranlardan ...» Bu ciimle, Rasfililllah


(s.a.v.)'a nisbet ettil<leri §eyden sakmmak manasm1 ifade eder. <:;iinkti mil§rik.-
ler diyorlard1 ki: "Muhammed bu Kur'an'1 kendi tarafmdan meydana getirmi§,
sonra da kalklp 'bu kitap Allah'tandu' diyerek iftirada bulun1nu§tur." <;unku
mil§riklerin "Y~ bundan ba§ka bir Kur'an getir veya bunu degi~tir" sozleri
bundan kinayedir. RasiH-i Ekrem'in: "Allah'a kar§L yalan uyduranlardan da-
ha zalim kim olabilir?" sozi.i ise kendisinden kinayedir. Sanki §Oyle denmi§-
tir: "Ey mti§rikler! Eger iddia ettiginiz gibi, bu Kur'an Allah kelam1 degilse, o
zaman Allah'a iftira etmem nedeniyle dtinyada kendi nefsine benden daha
.
fazla zulmeden hi~bir kimse yoktur. Fakat durum boyle degildir. Tam tersine,
Kur'an Allah kelanudrr. ''

« Veya O'nun ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kim olabilir?»


t~inizde en kil~tik bir §iiphe olmaks1z1n «bilin ki, su~lular asla felah bul-
mazlar.» Korktuklanndan emin, umduklanna nfill olamazlar. c;unkii kurtulu§
yolu, ihl§s ve dogruluk yoludur; yalan ve riya yolu degildir. Kim dogru yola
girerse, felaha erer, kurtulur ve hedefe ula§rr. Kim de yalan yola girerse, um-
dugunu elde edemez, sap1tir ve helak olur.

Faklh Ebu'l Kas1m'dan §6yle rivayet olunmu§tur: "A.limier ily ozellikte


ittifak etmi§ledir ki, bunlar di.izgiln ve dogru olursa ki§i onlarla kurtulur. Bu
Uc;: ~ey birbirindcn ayn olamazlar biri olmadan oteki tamam olmaz: 1- Halis
Islam 2· Helfil g1da. 3- Yap1lan i§lerdc Allah i~in dogru olmak."
30 Cilz: 11

18. Mekke kafirleri «Allah'1 b1rak1p kendilerine zarar da yarar da


veremeyen §eylere tap1yorlar.» A.yet §U anlamdadu: Onlar Allah'a ibadeti
tamamiyle terketmemi§lerdi. Fakat yaln1z Allah'a ibadetle yetinmeyip putlara
da ibadet ederek, inanc;lanna gore iki ibadeti birbirine yakla§tinyorlardi. Oysa
bu putlar1n onlara zarar vermeye veya herhangi bir yarar saglamaya gii9leri
yetmez. <;tinkil cans1z varhklar bu ozellikten uzaktrrlar. Kend.isine ibadet ya-
pllan mabudun menfaat saglayabilmesi, zararlan giderebilmesi gerekir.
«'Bunlar,» yani §U putlar, «Allah kabnda bizim ~efaat~tlar1m1zd1r ' diyor-
lar .» Yani, di.inya i§lerinden bizim ic;in onemli olan hususlarda bize.§efaat et-
tikleri gibi, eger oldi.ikten sonra dirilme olay1 varsa, fillirette de §ef.a~t ederler.
Bil ki; ilk defa putlara ibadet olay1 Nuh (a.s.)'un kavminde goriilmti§ttir.
~oyle ki: Adem (a.s.)'in be§ tane salih c;ocugu vard1. Bunlar: Vudd, Suvag,
Yegfis, Yeuk ve Nesr isimli ki§ilerdi. Bunlardan Vudd vefat etti. insanlar,
onun oliimtine son derece ilziildtiler, kabri etrafmda toplandilar, nerdeyse ay-
nhp gitmeyeceklerdi. ~eytan bu durumu goriince, insan §eklinde onlara gele-
rek: "Ben size onun heykelini yapay1m m1? Ona bak1nca onu hatirlarsm1z ..
dedi. "Evet" dediler. Bunun iizerine §eytan Vudd'un heykelini yapti. Sonra o
salih 9ocuklardan her birisi oltince, onlarin da heykellerini yapti. Bu heykelle-
ri, onlar1n adlar1yla isimlendirdiler. Daha sonra aradan uzun zaman geyip ba-
balar, c;ocuklar ve torunlar unutulunca, §eytan geriden gelen nesillere dedi ki:
"Sizden evvelki insanlar bu heykellere tap1yorlard1. " Bunun ilzerine onlar da
tapmmaya ba§lad1lar. Allah (c.c.) Nfih (a.s.)'u onlara gonderdi. Hz. Nub, onla-
n bu putlara tap1nmaktan n1en etti, fakat onlar kabul etmediler. Hz. A<lem ile
Hz. Nuh arasmda on yilzyil gec;mi~tir. Her as1rdaki ya§ayanlar hak bir ~eriat
tizerindeydiler.

Araplar iyerisinde ilk defa put <liken, Huzaa kabilesinden Amr b. Lu-
hayy'dir. Bu adam, baz1 i§lerini gormek iyin Mekke'den 9J.k1p ~am'a geldi.
Belka denilen yerde Amfilika kabilesini, putlara taparken gordti. Onlara: "Ne-
dir bunlar? diye sordu. Onlar da: "Bunlar putlardir, biz onlara tap1n1yoruz.
Onlardan yagmur yagdrrmalann1 istiyoruz. Onlar da bize yagmur yagdrr1yor,
onlardan yard1m istiyoruz, bize yard1m ediyorlar." Bunun iizerine Luhayy on-
lara: "Bunlardan bana bir put verseniz de onu Arabistan'a gottirsem olmaz
m1?" dedi. Bunun tizerine ona, insan siiretinde, akik ta§1ndan yap1lm1§ Htibel
denilen bir put verdiler. Luhayy, bu putu Mekke'ye getirip Kabe'nin i9ine dik-
ti. insanlara da bu putu tazim edip ona ibadet yapmalann1 emretti. Art1k bun-
dan sonra bir kimse seferden donilnce ailesinin yanma gitmeden once Kabe'yi
Ayet: is YUNUS S0RES1/ 10 31

tavaf eder, Hiibel'i tazim eder ve onun yan1nda ba§1n1 tira§ ederdi. Taif halk1
Lat'.a, Mekke ahalisi ise Uzza, Meniit, Hilbel ve isaf isimli putlara tap1nm1§-
lard1.

«De ki: 'Allah' 10 goklerde ve yerde bilmedigi bir §eyi mi Allah• a


haber veriyorsunuz?'» Onlann tutumlann1 yadrrgayan bu soruda, yapttl<lan-
n1 yilzlerine vurma ve onlan kti9timseme anlam1 vardrr. <;unkil onlar burada,
Allah'1n ortaklar1 oldugunu ve onlann Allah'm indinde §efaat<;1 olacaklann1
iddia ederek aklldan uzak §eyleri, ttim gayb alemini hakk1yle bilen Allah'a ha-
ber vermeye kalkan ahmaklann durumuna dii§tiriilmti§lerdir.
"Goklerde ve yerde" denilmekle dikkatler §Una yekilmi§tir. Allah'tan
gayn taptlklari §eyler ya melekler ve yild1zlar gibi semavidir, veya yeryiiztine
hastlr, aga9tan ve ta§tan yontulmu§ putlar gibi ... Halbuki goklerde ne varsa
hepsi sonradan meydana gelmi§tir ve kendileri gibi Allah'1n tasarrufu aitinda-
d1r. Allah'a ortak ko§ulmaya Hiy1k degildir. O'ndan ba§ka mabfid olsayd1, Al-
lah onu mutlaka bilirdi. Allah'm bilmedigi bir §eyin varhg1 mtimki.in degildir.
~o, onlar1n ko§tuklari ortaklardan yiice ve miinezzehtir .»

19. insanlar bir tek ummetti. Sonradan aynliga du§tiiler.


Eger Rabbinden bir soz gefmemi§ olsaydi, aynliga dii§tiikleri
hususlarda aralarinda hemen hiikiim verilirdi.
20. Diyorlar ki: "Ona Rabbinden bir mucize indirilse ya!''
/Je ki: "Gayb ancak Allah 'mdir. Bekleyin! Ben de sizinle be-
raher bt~kleyenlerdenim."
32 RUHUL-BEYAN Ci.iz: l l

19. ~insanlar bir tek iimmetti. Sonradan ayrahga dii§tiiler.>> Hz.


Adem za1nanmda Kabil, Habil'i oldi.irtinceye kadar insanlar tek bir din tizerin-
deydiler. Hak din ilzerinde ittifak etmi~lerdi. Sonra kafir ve mti'min olarak iki
gruba aynldilar. «Eger Rabbinden bir soz ge~memi~ olsayd1,» yani, aralar1-
n1 ayuacak azab1n k1yamete kadar ertelenmesine dair ezelde bir htiktim ge9-
memi§ olsayd1, hakhy1 hayatta buakmak, haksiz1 da yok etmek sfiretiyle «ay-
r1hga dii~tiikleri hususlarda aralannda hemen hiikiim verilirdi.»
Bu ihtilaf, ge9mi§ milletler aras1nda oldugu gibi, bu iimmet yani Mu-
hammed (s.a.v.)'in iimmeti arasmda da mevcuttur. Bir lasm1 mti'min, 'bir kis-
m1 kafir, bir klsm1 da bid'at ehlidir. insanlann bu ihtilafmda Allah'1n irade ve
me~ietinin tecellisi vardrr. ~oyle ki: ilfilli kemfil, Allalun cemal ve celfil s1fat-
lann1n gortinttileriyle tecelli eder. Fakat insanlara yara§an, aynhk ve kin de-
gil, Ulfet ve ittifak tizerinde bulunmalandrr. <;unkti Allah'm yard1m1 cemaatle
beraberdir. Stiriiyti terkeden koyunu kurt yer.

Hikmet sahibi bir zat, oltimti anmda, 9ocuklann1 toplayarak. onlara ~oyle
1
vasiyette bulundu: "Deyneklerimi bana getirin." Onlar da getirdiler. ' Toplu
11
olarak bu deynekleri k1nn dedi. Krrmaya gtiyleri yetmedi. Sonra deynekleri
,

ayud1 ve: "Onlar1 hirer birer ahp k1nruz" dedi. Onlar da boyle yap1p k!fdilar.
Bundan sonra onlara dedi ki: " i~te benden sonra durumunuz budur. Toplu ol-
dugunuz stirece yenilmezsiniz. Boltindtigtintiz zaman dti§manlann1z imkan
bulup sizi yok eder."

Hadis-i ~erifte ~oyle buyurulrnu§tur: "Ey mu'minler! SiZe Allah'tan sa-


kmmayz, uzerinize bir kole bile lider olsa, kulak verip itaat etmeyi vasiyet
ediyorum. Benden sonra ya~ayanlar birfok ihtilaflar gorecektir. Benim ve
hidayete ermi~ Ra~id halifelerin sunnetine uyun. Sunnetime simstkl sanltn."0 >

Soztin ozli §Udur: ihti~aflar1n bir k1sm1 kotli, bir k1sm1 iyidir. Dinin esas-
lar1 ve akaid konularmdaki ihtilaflar kottidtir. Dinin furuatmda ve muamelatta
olan ihtilaflar iyidir. imamlar1n ihtilaf1 rahmettir. Rivayet ed.ildigine gore, bir
11
yahudi Hz. Ali (r.a.)1ye dedi ki: Siz daha Peygamberinizi defnetmeden
ihtilafa dti§ttintiz. Hz. Ali (r.a.): "Biz, Rasfiltillah (s.a.v.) hak.k1nda degil,
11

RasUltillah i~in ihtilaf ettik. Fakat siz, K1z1ldeniz'den ~1k1p da ayag1n1n islakh-

7- Hadisi Ebu Davud Irbaz b. Sanye'den ~u


§ekilde rivayet etti: "Rasfilull ah (s.a.v.) bize veci'z
bir konu~ma yapt1. Ondan gozler ya§ardi. Kalpler Urperdi. Bir adam: Ya Rasulallah! Sanki
bu veda konu~mas1 , bize ne vasiyet edersin, dedi. Rasfilullah da: Size vasiyet ediyorum ki ...
dcdi." Bkz. Cilmiu'l-U.nll. 1/278.
Ayet: 19-20 YO NUS S0RESI/ 10 33

~I kurumadan Peygamberiniz Musa (a.s.)'ya: 'Onlarzn iliihlan oldugu gibi


bize de~hir ilah kil .. .' dediniz" dedi. (Araf: 138) Bu cevap, muhatab1 susturan
cevaplardand1r. Allah (c.c.) hakk1 soyler. 0, hak yola hidayet eyler.

20. Mekke kafirleri «diyorlar ki: 'Ona», yani Muhammed (s.a.v.)'e


«Rabbinden bir mucize indirilse ya!'» Onlar: "Kur'an' a kar§l 91kmak milm-
ktindtir," diyorlarch. Nitekim §U sozleri bu kanaatlerini gosteriyor: '' .. .istesek
biz de bunun gibisini soyleriz ... " (Enfal: 31) Onlar mucize say1lmas1 ic;in Hz.
Musa'n1n beyaz el, asa ve nehirlerin f1§kirt1lmas1 gibi Kur'andan ba§ka harika-
lar gosterilmesini teklif ediyorlardi.
Ey Habib'im onlara cevap olarak «de ki: 'Gayb, ancak Allah'1nd1r.»
Olmas1n1 teklif ettiginiz ve ntibuvvetin gereklerinden oldugunu sand1g1n1z
1eyler, yaln1z Allah'a has olan gaybdendir. Benim onlar tizerinde hic;bir vuku-
fiyetim yoktur. Eger Cenab-1 Hak, mficizelerin artinlmasmda bir yarar gor-
seydi, §ilphesiz o .istediklerinizi bana verirdi. 0 halde o teklif ettiginiz §eyle-
rin indirilmesini «bekleyin. Ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.'»
1nkann1z ytiztinden, Allah'1n sizin hakk1n1zda yapacag1 §eyleri, bana verecegi
btiylik mucizeleri ve sizin teklifinizin dt§mdaki ayetleri beklemekteyim. Ger-
~ekten de Allah (c.c.) o zfilimleri, deh§et verecek bir §ekilde cezalandrrmak
i~in si.ire verdi.. :Bazan da, irade buyurdugu kimselerin cezas1n1 geciktirmez,
mtihlet vermez.

Anlatilchgma gore, Osmanh sultanlann1n atas1 olan Osman Gazi, elde


ettigi bilytik ba§artlar1 Kur'an'a verdigi onem sayesinde elde etmi§tir. Allah
(c.c.) bir<;ok tilkeleri, onun eliyle fethetmi§tir. Allah'1n Kitab1na sayg1s1 sebe-
biyle, o zamandan bu ana kadar Osmanli Devleti devamh geli§me halindedir.
~u halde akllh kimse, riitbe ve makammm artmas1 i<;in Kur'an'1 yticeltmeye
~nem versin. Heybet ve §anmm azalmamas1 ic;in de Kur'an'1 hakir gormekten
sak1ns1n. Gormez misin ki; Sultan IV. Mehmet ve yard1mc1lan Kur'an'la amel
etmeyi btraktp zultim ve dti§manhk yapmaya kalk1nca, Allah hem kendileri-
ne, hem de onlar sebebiyle insanlara korku ve kithg1 musallat klld1? Birc;ok
Rum kaleleri ellerinden 91ktt. Kafirler istanbul'a hak.im olmaya bile cesaret et-
meye ba§ladilar. Korku o kadar <;ogald1 ki, insanlar: "Ka91p kurtulacak bir yer
yok mudur?" demeye ba§lad1lar. Btittin bunlar, etrafmdaki insanlar1n kotiilti-
#Unden dolayt meydana geldi. <;tinkti Padi§ahtn etrafmdaki adamlar, onu §eri-
uta ayk1n icraata te~vik ettiler.

Allah'im ! Bizi ihret alanlardan vc basiret sahiplerinden eyle ...


34 ROHU'L·BEYAN Guz: 11

21. Kendilerine dokunan bir sikintulan sonra, insanlara bir


rahmet tattzrdigimiz zaman, bir de bakarsin ki, ayetlerimiz
hakkznda onlar bir tuzak dii§iiniirler. De ki: "Allah 'in tuzagi
daha fabuktur." Elfilerimiz kurdugunuz tuzaklari mutlaka
yaziyorlar.
22. Sizi karada ve denizde yiiriiten O'dur. Hatta siz gemiler-
de bulundugunuz, o gemiler de ifindekileri giizel bir riizgarla
alip gotiirdugii ve bununla ne§elendikleri zaman, o gemiye
§iddetli bir firtina gelip de, her yerden onlari dalgalar sardigi
Ayet: 21 YUNUS SORES!/ I 0 35

ve onlar fepefevre ku§atildiklarini anladiklari zaman, dini


yalniz Allah 'a has kilarak: "Yemin olsun ki, bizi bu durum-
dan kurtarirsan mutlaka §ilkredenlerden olacagiz" diye Al-
lah 'a yalvarirlar.
23. Fakat Allah onlari kurtarmca, bir de bakarsin ki, yer-
yiiziinde yine haksizlikla ta§kinlik ediyorlar! Ey insanlar! Si-
zin ta§/pnliginzz ancak kendi aleyhinizedir. (Bununla) sadece
Jani diinya hayatimn men/aatini elde edersiniz. Sonunda do-
nii§iiniiz yine Bizedir. Y apmakta olduklariniz1 size haber veri-
riz.

2L «Kendilerine dokunan bir s1k1ntidan sonra, insanlara bir rah-


met tathrd1g1m1z zaman ...>> Burada insanlardan maksat, ayetlerin ntizul se-
bebi olan Mekke halkt, rahmetten maksat da slhhat ve bolluktur. Zarar; ktthk
ve hastabk gibi §eylerdir. "Kendilerine dokunan szkinti", onlara isabet eden
ve sosyal hayatlannda tesiri gortinmeye ba§layan darhktrr. Ayette, dokunma-
n1n zarara, rahmeti tattuman1n ise Allah'a isnad1 Kur'an adab1ndandu. Nite-
kim ba§ka bir ayette §Oyle buyurulmu§tur: "Hastalandzgtm zaman 0 bana ~i­
fa verir." (~uara: 80) Kur'an'da buna benzer ayetler s:oktur.
«Bir de lfakars1n ki, ayetlerimiz hakk1nda onlar bir tuzak dii~iiniir­
ler.» Yani, onlara rahmeti tatt1nrken, onlar ayetleri kottileyip karalamak ve
onlar1 bertaraf etmek is:in ~arelere ba§vurmak sfiretiyle derhal tuzaklar haztr-
lamaya ~ah§irlar. Zarar ve musibetin etkisi daha kafalanndan dag1lmadan tu-
zak kurmada adeta yar1§1rlar. Rivayet olunduguna gore, Mekke hallu yedi y1l
k1thk 9ekti. 0 kadar ki, yok olmanm e§igine geldiler. Sonra Allah onlara mer-
hametle muamele etti, topraklar1na bereket verdi. Yagmurlar yagchrdi. Bunun
Uzerine hemen Allah'm ayetlerine dil uzatmaya ve Rasultillah (s.a.v.)'a tuzak
kurmaya kalk1§tilar.
«De ki: 'Allah'1n tuzag1 daha ~abuktur.'» Allah'm azab1 size, hakk1
bertaraf etmek i~in yaptig1niz hilelerden daha hizh ula§IT.
Onlara verilen ceza, tuzaklan kar§1hg1nda verildigi is:in, tuzak olarak
isimlendirilmi§tir. nTuzak" anlam1ndaki "mekr", tuzag1 gizlemektir. ~ilphesiz
onlar Allah'1n iradesinin ne oldugunu bilemezler. Fakat onlann iradesinin Al-
lah'a kar§t gizli olmas1 mtimkiin degildir.
36 ROHU'L-BEYAN Ci.iz: l l

Allah'a tevekkul et, s1kmtzlara gogiis ger.


Du§mamn, senin aleyhinde kurdugu tuzaklardan korkma!

«El~ilerimiz kurdugunuz tuzaklari>> veya tuzak kurduklan §eyi «mut-


laka yaz1yorlar.» Ayetteki "el~ilerden" maksat, insanlann fiillerini yazan
meleklerdir. Bunlara Kirfunen Katibm melekleri denir.

Ayetin bu ciimlesinde, onlardan intikam almacag1nm kesin ifadesi var-


d1r. Ayn1 zamanda ~evirdikleri dolaplann Allah'a kar§1 gizli kalmas1 §6yle
dursun, yaz1c1 meleklere bile gizli kalmayacagma dikkat c;ekilmi§tir. -Bu ayet
a~tk olarak, kafirler i0n de yaz1c1 meleklerin bulunduguna i§aret etmektedir.
"Kafirin hi~bir sevab1 oln1ad1g1na gore sag111daki melek neyi yazar'l" diye bir
soru sorulursa, cevap olarak §U soylenir: Solundaki yaz1c1 melek, sag1ndak:i
melegin izniyle yazar. Boylece sagdak:i melek yaz1nasa da soldakinin yazchk-
lanna §a.hit olmu§ olur.

Bu meleklerin say1s1 hakk1nda ihtitaf edilmi§tir. Abdullah b. Mtibarek


der ki: "Bunlann say1s1 be§tir. ikisi giindtiz, ikisi gece vazife yapar. Bir tanesi
ise, ondan gece gilndtiz aynlmaz." Bu ayet ve rivayetlerle sabit oluyor ki,
mti'min olsun, kafir olsun, insanlann btitiin fiil ve sozleri, k1yamet gtinil ken-
dilerini ilzam etmek, susturmak i<;in yaz1hyor, zaptediliyor. <;evrilen hile ve
tuzak:lann, ki§iyi ho§lanmad1g1 bir durumdan kurtarma hususunda hi9bir etki-
si yoktur. Kurtulu§unu tuzaklar kurmada sanan insan, tuzaga dii§en ve kurtu-
lu§unu kuyrugunu sallamakta goren tilkiye benzer. insan1 kurtaracak olan,
kamil bir imandan sonra yapilan salih amellerdir. Aktlh ki§i, kaza meydana
gelmeden once, durumunu di.izelten ki§idir.

22. «Sizi karada ve denizde yiiriiten O'dur .» Karada, yaya olarak ve-
ya at, katir, merkep ve deve gibi hayvanlar1n s1rt1nda, denizde ise biiytik, kti-
~tik her tiirlti gemi ile yiiriiten Allah'tlf. Bu a.yet; ger9ekte gemileri ylirutenin
rUzgarlar degil, Allah oldugunu gosteriyor. <;tinkil riizgar kendi kendisine ha-
reket edemez. Aksine Allah'ta son buluncaya kadar, onu hareket ettiren var-
dir.

«Hatta siz gemilerde bulundugunuz, o gemiler de i~indekileri giizel


bir riizgarla ahp gotiirdiigii ve ...» "lflerindekiler" anla1n1nda kullantlan
"bihim" kelimesinde iltifat sanatl vardir. Hitap ikinci §ahtstan, il<;ilncii §ahsa
9evrilmi§tir. Burdak:i iltifat; yaptiklar1n1 inkar ve c;irkin gostermede, mtibala-
gaya delalet etmesi i<;indir.
Ayet: 22 -2:i YON US SOHESI/ l 0 37

Sanki ba§kalar1111 hayrete sevketmek i9in durumlan onlara anlatilmi§tlr.


Gilzel .i:ilzgardan maksat; yumu§ak ve onlann hedeflerine uygun olarak esen
rUzgard1r. Bu rilzgann ho§ ve gayelerine uygun olu§u dolay1s1yla «bununla
. ne~elendikleri zaman, o gemiye ~iddetli bir firhna gelip de, her yerden
onlari dalgalar sard1g1», btittin yonlerden dalgalar tarafmdan hticuma ugra-
d1klan «ve onlar,. ~epe~evre ku~atdd1klarin1 anlad1klan zaman,» yani
helfilc olduklan zaman. Bu terim ashnda, dii§man1n kabileyi ku§atmas1 hak-
k1nda kullan1hr. «Dini yaln1z Allah' a has ktlarak...» Ilfill olarak taptd<lar1
putlardan hi~birini Allah'a ortak ko§maks1z1n... <;ilnkti, dini Allah'a has kil-
mak, O'na §irk ko§may1 terketn1ekten ibarettir. Onlann bu durumdaki
ihtaslan, imana degil aksine, zoraki olan in1anlanna dayanmaktad1r. i§te o za-
man: «'Yemin olsun ki, bizi bu durumdan kurtanrsan ...» Allah'a yemin
olsun ki, eger bizi bu tehlikeden kurtanrsan, bundan sonra «mutlaka» ebe-
diyyen senin nimetlerine «~iikredenlerden olacag1z. '» Emirlerine uyacak,
gazab1ndan sakmacag1z ve senden ba§kas1na kulluk yapmak sfiretiyle nimet-
lerine kar§t nankorliik etmeyecegiz «diye Allah'a yalvanrlar.»
23. «Fakat», dualanru kabul ederek «Allah onlart» i~inde bulunduklan
s1k1nttlardan «kurtar1nca, bir de bakars1n ki,» daha once yapt1klan gibi,
, haks1zhkla ta~k1nhk ediyorlar!» Allah'a ortak ko§ma,
«yeryiiziinde yine
O'nu yalanlama ve Allah'a kar§I su~ i§leme yoluyla eski ta§lanhklarma donii-
yorlar. «Ey» azg1n «insanlar!» Hi~ §iiphesiz «sizin ta~k1nhg1n1z ancak ken-
di aleyhinizedir.»
Azgmhgm1zm g0Jlah1 aleyhinize donecektir. Onun cezasm1 mutlaka go-
receksiniz. Bunun cezas1n1 kendilerine azg1nhk ettiginiz kimseler, 9ekmeye-
ceklerdir. Yaptig1n1z ta§kmhkla «sadece fani diinya hayabn1n menfaatini»,
ge~ici nimetlerini «elde edersiniz.» Fakat dtinya hayat1 ile ondaki lezzetler
yok olur gider, giinah i§leyenlere verilecek cezalar devam eder. «Sonunda»,
k1yamet giiniinde «donii~iiniiz yine Bizedir», ba§kas1na degil. Boylece dtin-
yada «yapmakta olduklann1z1», yani btittin amellerinizi «size haber veri-
riz.» Ayetteki bu ciimle, verilecek ceza ile tehdit manas1n1 ifade ediyor. Bir
adamm tehdit ettigi ki§iye soyledigi §U soz gibi: "Yapttldarm1 sana gosterece-
gim."
Bu ayet-i kerimede, gemilerin Allah taraf1ndan ihsan edilmi~ btiyilk bir
nimet olduguna i~arct vardu. <;unkU insanlar, denizlerde seyredebilmek i9in
gcmilere muhta,·t 1r. Bu yUzden Cenab-1 Hak, insanlan denizlerde yilriltmek
38 ROHU'L-BEYAN COz: 11

sOretiyle onlara ihsanda bulundugunu ifade etmi§tir. Denizlerde gemilere bin-


mek erkekler iyin c~iz, kad1nlar i9inse mekruhtur. <;unkii denizde kadmlann
tesettiirti ~ok defa milmkiln olmayabilir, ozellikle ktiyiik gemilerde ac;1lmas1
caiz olmayan yerlerinin ac;Ilmamas1ndan da emin olamazlar. Ostelik kad1nlar,
gemide, baz1 ihtiya9lann1 erkeklerin yan1nda gidermek zorunda kahrlar. cs)
Abdullah b. Omer (r.a.) Rasfil-i Ekrem (s.a.v.)'den §U hadisi naklediyor:
"Hae ve umre yapmantn veya Allah yolunda sava§manzn di§znda gemiye bin-
me. 9unku denizlerin dibinde ate§ vardir. Ate§in altznda da yine deni4 var-
dzr.11 <9> ·

Bir denizciye: "Denizlerde gordilgiin en tuhaf durum nedir?" denildi. 0


11
da: "Denizlerden selamette kalmamdrr. dedi.
Bir dil bilgini gemiye bindi. Gemideki bir i§~iye: "Sen gran1er bilir mi-
11
sin?" dedi. i§c;i: "Hayrr" dedi. Bilgin: "Omrtiniin yans1 bo§a ge91ni§, dedi.
Derken deniz dalgalanmaya ve gemi sarstlmaya ba§ladi. Bu sefer i§yi, bilgine:
"Sen yiizme bilir misin?" dedi. Bilgin: "Hayrr" dedi. i~cri: "O halde senin om-
11
rtintin ttimii bo§a gitmi§tir dedi.

8- Bu mahzurlar, eski ibtidal gemiler i~in ge9erlidir. ~imdiki geli~mi§ modem gemilerde say1-
lan sakmcalar olmayabilir. (MUtercim)
9- Hadisi EhO Davu<l, Cilwd bahsinde 2489 no ilc rivayct ctmi~tir. Senedi zay1ftlr.
}iyet: 24 YDNUS S0RES1/ 10 39

24. Diinya hayatinin durumu, gokten indirdigimiz bir suya


benzer: insanlann ve hayvanlarin yedigi yeryiizii bitkileri o su
ile birbirlerine kan§ir. Nihayet yeryiizii ziynetini takinip siis-
lendigi ve halki da ona kadir olduklarini sandiklari bir anda,
gece veya giindiiz ona ti/et emrimiz gelir de, sanki dun o, hif
yokmu§ gibi, kokiinden kopanlarak bifilmi§ bir hale getiririz.
l§te, dii§iinen bir toplum ifin ayetleri boyle geni§ geni§ Qflkli-
yoruz.
25. Allah (kullarini), selam yurduna faginr ve diledigini
hidayete erdirir.
26. Giizel amel i§leyenlere daha guzel miikafat ve fazlasi
vardir. Onlann yiizlerine ne bir kara, ne de bir horluk bula§ir.
i§te onlar, cennetlik kimselerdir. Onlar, orada ebedi kalacak-
la.rdir.
27. Kmii amel kazananlara ise, kotiiliigiin cezasi misliyle
verilir. Onlari bir t.illet kaplar. Onlari Allah '(in azabin)dan
40 RUHU 'L-BEYAN COz: 11

koruyacak hifbir kimse yoktur. Onlarin yuzleri, sanki karan-


lik geceden bir parfaya biiriinmii~tiir. i~te onlar da cehen-
nemlik kimselerdir. On/ar orada ebedt kalacaklardir.

24. «Diinya hayat11i1n» tuhaf «durumu,» dtinyan1n §a§llacak haline, di-


ger tuhaf §eylere benzedigi i<;in "mesel" denildi; «gokten indirdigimiz bir
suya benzer: Insanlarin ve hayvanlann yedigi» tahil, ot ve sebze gibi «yer-
yiizii bitkileri o su» yagmur sebebi «ile birbirlerine kan§tr.» Birbirlerine
girecek §ekilde her yeri kaplar. «Nihayet yeryiizii ziynetini tak1n1p siislen~
digi ...» yani yeryiizti, c;e§it c;e§it renkli ve siislti elbiseleri giyip stislenen bir
gelin gibi, c;e§itli §ekilde ve ttirde olan bitkiler ve onlann muhtelif renkleriyle
ziynetini takuur.
Bu ayette: Cenab-1 Hak, yeryiiziinii bir geline benzetmi§ ve gelinin s1fat-
lanndan olan baz1 §eyleri yeryiizii ic;in kullanmt§tlr. Kullantlan s1fat, ziynet ve .
stislenmedir.
«Ve halk1 da» yerytizii ahalisi «ona» iirtinlerini bic;meye, meyvelerini
toplamaya «kadir olduklarin1 sand1klar1 bir anda, gece veya giindiiz ona
afet emrimiz gelir de, sanki diin o, hi~ yokmU§ gibi, kokiinden koparda-
rak bi~ilmi§ bir hale getiririz. i§te, dii§tinen bir toplum i~in ayetleri boyle
geni§ geni§ a~1khyoruz.» Yani bu gtizel izah gibi, Kur'an ayetlerini de a~1kh­
yoruz. Dtinyanm durumuna dikkatleri 9eken bu ayetler de geni§ geni§ a91kla-
d1g1m1z ayetlerdendir. Dti§iinen toplum, bu ayetler tizerinde tefekkiir ederler
ve onlann ifade ettikleri manalan anlarlar. Bu ayette lei benzetme, te§bih-i
miirekkeptir. <;iinkti, hayat ve onun giizelligi, insanlar kendisiyle aldand1ktan
sonra stiratle yok olu§u; dtinyarun ye§illiginin ve gi.izelliginin semav'i bir
llfetle yok olu§una benzetilmi§tir.
Dil§ilni.irlerden birisi §6yle demi§tir: "Dtinya, bir anne ve insanlar da
onun 9ocuklan gibidir. Onlan terbiye eder. Bir kimse, annesiyle me§gul olup
<la hocasuu terkeden 9ocuk gibi olursa, cahil kahr. Dlinyay1 kendisine, tapttg1
bir put haline getirir. Fakat anas1yla degil de, hocas1yla me§gul olan ki§i alim
olur, arzularma kole olmaktan kurtulur ve amac1na kavu§Ur. ~u halde dtinya-
nm kotiilenmesi, Allah'dan ahkoymas1 bakmundandrr."
25. «Allah ...» "Allah" kelimesi, bir ve e§siz olan zattn is1nidir. Bu isi1n,
biitiin guzel isim ve s1fatlan kendinde toplar. Bundan dolay1 baz1 salih insan-
lar, bu ism-i celll sayesinde hakikat alemine girmeyi ba~arm1§lard1r. Bir adain
Ayet: 24··25 YONUS SURES!/ 10 41

~iblihazretlerine §6yle demi§tir: "Ni~in Allah diyorsun da, 'la ilahe illallah'
demiyprsun· ' Sibll §U cevab1 vermi§tir: "inkann vah§etine yakalanmaktan
korkanm."

«(Kullannt),» Rasiilti (s.a.v.) vas1tas1yla, btitiin insanlan «selam yur-


duna», yani her ttirlti afet ve kotti durumlardan selamette olan yurda «~ag1-
r1r .» Bu yurt, cellftettir. Cennetin ba§lang1c1 ihsan, ortas1 nza, sonu ise Hakk'a
kavu§maktir.

Hikaye olundu ki: "Ge~mi§ mi.lletlerin sultanlanndan birisi bir §ehir kur-
du. Giizelle§tirdi ve §ehrin tezyini ve gtizelle§tirilmesi husfisunda her ttirlti ~a­
bay1 gosterdi. Sonra ziyafet hazrrlay1p insanlan yemege davet etti. Baz1 insan-
lari §Chrin kap1lanna oturttu. Bu insanlar \'.tkan herkese "bir noksanhk gordti-
nUz mil?" diye soruyorlar, insanlar da, "haytr," diyorlardi. Nihayet iizerlerin-
de tuhaf elbiseler bulunan birtak.1m ki~iler geldiler. Onlara da: "Bir noksanhk
gordiintiz mil?" diye sordular. On1ar da: "ilci kusur ve noksanhk gordtik" dedi-
ler. Bunun tizerine o adamlann soyledikleri sozleri sultana bildirdiler. Sultan
dedi ki: "Ben tek bir kusura bile raz1 olnian1. Bu adamlan getirin bakahm ba-
na." Boylece adamlar sultanm huzuruna almd1lar. Sultan da onlara, bu iki ay1-
b1n ne oldugunu sordu. Dediler ki: "Kurdugun §ehir, eninde sonunda harap
olacak ve i~inde o¥a§ayanlar da olecekler." Sultan onlara: "Siz hi~ harap oln1a-
yacak, insanlar1 da olmeyecek bir yurt biliyor musunuz?" diye sordu. Onlar
da: "Evet, cennet ve nimetleri" dediler ve sultaiu cennete te§vik ettiler. Ce-
hennem ve cehennem azab1n1 hatlflattp onu cehenne1nle korkuttular. Allah'a
ibAdet yapmaya davet ettiler. Sultan da bu seslere kulak verdi, tevbekar olarak
ve Allah'a iltica ederek saltanatI brrakt1.

Bir hadiste §Oyle rivayet olunmu§tur: "Gune~in dogdugu hifbir gun


yoktur ki, gi.ine§in iki yanmda, iki melek bulunmasin. Bu iki melek, insan ve
cinlerden ba§ka biitiin yaratzklarm duyacagz bir ~ekilde ~oyle seslenirler:
'Ey insanlar! Rabbinize geliniz. Allah sizi selam yurduna ( cennete) davet
ediyor.' " t 10>

Mananm: "Allah'1n yurduna davet ediyor" §eklinde olmas1 da caizdir.


~tinkil "selam", Allah'm isimlerindendir. Bu durumda izafet, "Beytullah" ifa-
desinde oldugu gibi, te§rif i<;in olmu~ olur. Selam kelimesi Allah hakk1nda
kullamld1g1 zaman; O'nun zat1n1n kusurdan, s1fatlar111111 noksanhktan, fiilleri-

10- Sah ih k itapl:m la hunu tc'yid eden had iskr vurd1r.


42 Cuz: 11

nin de §erden salim oldugu anlam1n1 ifade eder. Kul haklanda kullan1ld1g1 za-
man ise, kulun kalbinin, aldatmaktan, hasetten, kinden ve kottiliigii istemek-
ten, organlann1n da haram ve gtinahlardan salim kald1g1 anlam1na gelir.
Selam ve islfun ile, ancak mtisltimanlann elinden ve dilinden selamette kald1-
g1 kimseler nitelenebilir.
«Ve diledigini hidayete erdirir .» Kullanndan diledigi kimseleri dogru
yola, yani srrat-1 mtistakime ula§hnr. Bu yol, islam ve takva ile az1klanma yo-
ludur.

26. «Giizel am el i~leyenlere»,


an1elleri gerektigi gibi dogru bir §ekilde
yapanlara ... Bu da zati gtizelligi gerektiren vasfi gtizelliktir. Rasul-i Ekrem
(s.a.v .) bunu §U hadis-i §erifleriyle a~1klam1§lardu: "ihsan, Allah'z goriiyor
gihi , O'na ibadet yapmandzr. <;unkii sen O'nu gormesen de 0 seni goruyor."
«Daha giizel miikafat ve» Allah'1n Hituf ve keremi olarak, o gtizel
mtikafattan daha «fazlas1 vard1r.» Buna gore "guzel mukafat", Allah'1n
ameller kar§1hg1nda verecekleridir. "Fazlalzk" ise, amellerin kar§1hg1 olma-
dan verecegi mtikafatlardir. Bir ba§ka ayette: "Allah lutfundan onlara fazla-
szyla verir." (Nur: 38) buyurulmaktadu. Ehl-i Stinnet'e gore bunlann ttimti
Allah'1n liituf ve keremidir. Bir ba§ka gorti§e gore "giizel mukafat", yani
"hiisna", iyiliklerinin mislinin verilmesidir. "Fazlallk" ise, on mislinden ba§-
lay1p yedi ytiz misline kadar olan fazlahktrr. Muhak.kik alimlerin <;ogunlugu-
na gore "guzel mukafat"tan maksat, cennet, "fazlalzk"tan maksat da Allah'a
kavu§mak ve O'nun cemalini mti§ahede etmektir. Bir hadis-i §erifte §6yle
denmi§tir: "Cennetlikler cennete girdiklerinde Cenab-i Hak onlara §6yle bu-
yurur: 'Size fazlala§ttracagzm ba§ka bir isteginiz var mi?' Cennetlikler §Oyle
c·evap verirler: 'Sen bizim yiizlerimizi beyazlattzn, bizi cennete koydun, bizi
c·ehennem ate§inden kurtardzn, ba§ka ne isteyebiliriz ki?' Sonra aradaki per-
de a~lltr ve Rablerini mu§ahede ederler. Rablerini mii§ahede etmekten daha
sevimli hi~bir §ey onlara ihsan edilmemi§tir." Daha sonra RasiHtillah (s.a.v.)
~u ayet-i kerimeyi okudu: "Guzel amel i§leyenlere, daha giizel mukafat ve
fazlasi vardzr." 01 >
Eger Cenab-1 Hak perdeyi kaldirsa da, biz O'nu mti§ahede etseydik,
kainatI ve i<;indekileri unuturduk. Niteki1n Cenab-1 Hak tecelli ettigi zaman
cennet ehli, cennet nimetlerini unuturlar. Bu durumda §er'i ibadet vakti bitmi§

I I- Hadisi, Ahmed b. Hanbel, Muslim, Tirmizi ve lbn Mace rivayet etmi~tir.


Ayet: 2s-21 YlJNUS S0RES1/10 43

·olur. Bundan dolay1, §U dtinya hayatJnda Hakk.'1 mti§ahede edemeyiz. <;tinkli


buras1 kulluk ve sorumluluk yeridir.
«Onlarm yiizlerine ne bir kara ...» Ayetteki "kater" kelimesi, tozdan
daha ileri bir mana ifade ettigi ic;in "kara"' yani siyah leke olarak ac;1klanm1§-
tir. «Ne de bir horluk bula§ir.» Yani onlarda a~ag11Ik eseti ve gontil s1k1ntts1
j6rUlmez. Bu iki vasf1n onlardan uzak tutulmasmdan 1naksat, korku, tiztintti
ve zillet sebeplerinin onlardan uzakla§tlnlmI~ olmas1du. Bunun belirtilmesin-
deki amac;, Allah'1n zikrettigi nimetlerin halis oldugunu, ho~a gitmeyen hic;bir
feyin bu nimetlere kan~1nad1g1n1, bu ni1netlerde olan gtizellik ve patlakhg1 gi-
derecek §eylerin oraya giremeyeceklerini bildinnektir. «i§te onlar, cennetlik
klmselerdir. Onlar, orada ebedi», sonu gelmeksizin ve ba~ka bir yere inti-
kal etmeksizin stirekli «kalacaklard1r.»
27. «Kotii amel kazananlara>>, yani Allah'a ~irk ko~up gtinah i~leyenle­
re «ise, kotiiliigiin cezas1 misliyle verilir.» Kotti amel kazananlann cezas1,
bir kottillige kar§I, ayn1yla cezaland1nlmaktlf. Gtinahlarda, sevaplarda fazla-
la§t1nna oh~ndugu gibi, f azlala~t1rma olmaz. Cehennemi gordiikleri zaman
«onlan bir zillet kaplar. Onlan Allah'(1n azab1n)dan koruyacak hi~bir
klmse yoktur.» Onlan Allah'1n gazab1ndan, azab1ndan hi~bir kimse engelle-
yemez ve koruyanfaz. «Onlarin yiizleri,»- a~1n siyahhk ve karanhg1ndan do-
lay1 «Sanki karanbk geceden bir par~aya biiriinmii§tiir. i~te onlar da ce-
hennemlik kimselerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardir.»
Bil ki, cennete ginnek Allah'1n rahmetiyledir. DereceJerin taksimi, amel-
lere goredir. Ebedi kah~, niyetler sebebiyledir ve bu da, ti<; makamdir. Cehen-
nem 'e ginnek de boyledir. Cehennem ehlinin oraya gi1mesi, Allah'1n
adlUetiyledir. Oradaki azab1n dereceleri amellere goredir. Oracla ebed1 kal1~,
niyetler sebebiyledir. Yani mii'min insan, ya~ad1g1 stirece Allah'a ibadet yap-
ma niyetinde; kafirin de, ya~ ad1g1 stirece devamh olarak putlara ibadet etm.e k
niyetinde olunca, onlann her biri niyetin ebedi olu~uyla cezaland1n lacaklar-
d1r.
44 CW.: 11

28. 0 giin, onlarin tii.miinil bir araya toplanz. Sonra Al·


lah'a ortak ko§anlara: ''Haydi siz ve ko§tttgunuz ortaklar, yer-
lerinize" deriz. Artik on.larin aralanni tamamen ayzrm1§1zdir.
Ko§tuklan orlaklar: "Siz biz.e tapmzyordunuz" derler.
29. "$imdi bizimle sizin arant.r.da §ahit olarak Allah yeter.
Siiphesiz biz, sizin bize tapmaniulan habersizdik."
30. Herkes orada, ge~mi§te yapt1klarini goriir ve gerfek sa-
hipleri olan Allah'a dondiiriiliirler. Boylece uydurduklan §ey-
ler, kendilerinden kaybolttp gider.

28. Onlan uyar ve onlara hattrlat: «0 gun,» yani la.yrunetin koptugu gtin
«onlarin tumiinii», iyilik yapan i1nan ehli ile kottiltik yapan ktifi.ir ehlini his:-
bir fert d1~arda kalmaks1z1n «bir araya toplanz. Sonra ortak ko§anlara:
'Haydi,» haklan1zda yap1lacak mua1neleyi go1ii11ceye kadar «siz ve ko~tugu­
nuz ortaklar, yerlerinize, deriz. Artlk onlann aralann1 tamamen ayrrm1-
§1zd1r.>> Kendileri ile tapuklan ilablann1n aras1n1 ay1nr, dilnyada iken ineyda-
na getirdikleri baglan kopannz. Boylece amelleri bo~a ~1kar ve arzulann1
bagladlklan kulplar kesiliverir. Kendi a~1Janndan umduklan ~eylerin 1ney-
dru1a ge1Ine1nesinden tatn bir il1nitsizlik meydana gelir.
«Allah'a ko§tukJan ortaklar», yani 01takhk isnad edip tapuklan kim-
seler: «' Siz bize tapm1yordunuz,' derler.» Bunlar; Melekler, Uzeyr ve isa
(a.s.) ve tapt1klan cliger kimselerdir. Onlann bu sozleri, mti§riklerin ibadet ve
tapmalanndan uzakla§makt1r. c;unku onlarm bu ibadetleri. ortak ko§tuklan
Ayet: 28· 30 YONUS SORESi/ 10 45

kimselerin emir ve iradeleriyle olmamt§tlr. Mil§rikler, hakikatte kendi arzula-


nna ve kendilerini azdrran §eytanlanna tap1p ibadet ediyorlardi.
29. «'Simdi bizimle sizin aran1zda §ahit olarak Allah yeter.» <;ilnkti
0, durumlann ger9ek mahiyetini bilendir.
«Siiphesiz ~z, sizin bize tapman1zdan habersizdik.'» Buradaki ha-
bersiz olmaktan ama9, raz1 olmamaktir. <;ilnkti meleklerin, mil§riklerin
ibadetlerini bilmemeleri dti§iiniilemez.
30. Mti'min veya kafir, cennetlik veya cehennemlik «herkes, orada,» o
deh§etli yerde veya o anda «ge~mi§te yaphklarin1», daha once i§ledikleri
amellerinin yarar veya zarann1 «goriir» ve tadar. «Ve ger~ek sahipleri
olan», Rubfibiyetinde hi9bir §tiphe bulunmayan ve btittin durumlann1 bilerek
onlara egemen olan «Allah'a» yani O'nun mtikafat veya azabma «dondiirii-
liirler. Boylece uydurduklar1 §eyler, kendilerinden kaybolup gider.» Zayi
olu§U ve saptkbg1 ortaya ~ikar. Uydurduklan §eyler de; ilfilllannm kendilerine
§efaat edecegi, onlarm, Allah'm ortaklan olduklar1 iddialan gibi §eylerdir.
Kiyamet gtinti ger~ek durum ortaya 91ktig1nda, iman ehlinin bile gtive-
nip dayand1klan §eylerin 9ogu, yok olup, gittigine gore, kafirlerin ve
gUnahkarlarm gil~enip dayand1klan §eyler ne olur acaba? ...
Rivayet edildigine gore: "Ctineyd-i Bagdadi, olilmtinden sonra rilyada
gorilldii. Kendisine denildi ki: "Allah senin haklanda ne yapti?" 0 da: "Bu
i§aretler, §U ibareler ve §U ilimler yok oldu, kaybolup bo~a gitti. Seher vakitle-
rinde klld1g1m1z namazlardan ba§ka hiybir §ey bize yarar saglamadi."
46 ROHU'L-BEYAN COz: 11

31. De ki: "Sizi gokten ve yerden kim nziklandirzyor? Ya da


kulaklara ve gozlere kim maliktir? otuden diriyi, diriden olii-
yii kim fikanyor? Biitiin i§leri kim idare ediyor?" Onlar: "Al-
lah" diyecekler. De ki: "Oyleyse sakinmiyor musunuz?"
32. i§te bu, gerfek Rabbiniz olan Allah 'tir. Artik haktan
sonra sapikliktan ba§ka ne kalir? 0 halde nasil dondiiriilii-
yorsunuz?
33. i§te boylece Rabbinin, yoldan fikanlar hakkindaki:
"Onlar inanmazlar" sozu gerfekle§mi§ oldu.
34. De ki: "Ortak ko§tuklartnizdan ilk deja yaratacak, son-
ra da onu evvelki §ekliyle yeniden yaratacak var mi?" De ki:
"Allah ilk deja yaratir, sonra onu ftvirip yeniden yaratir. 0
ha/de nasil saptiriliyorsunuz?
.15. De ki: "Ortak koftuklarinizdan hakka iletecek var
Ayet: 31 -32 YUNUS S0RES1/ 10 47

mi?" De ki: "Allah hakka iletir. Oyleyse hakka ileten mi


uyulmaya dalia layiktir, yoksa hidayet verilmedikfe kendi
kendine dogru yolu bulamayanlar mi? Ne oluyor size? Nasil
hiikiim veriyorsunuz.?"
36. Onlarin fOgu zandan ba§ka bir §eye uymaz. $iiphesiz
zan, haktan hifbir §ey ifade etmez. Allah, onlarin yapmakta
olduklar,1ni fOk iyi bilendir.

31. Allah, tevhidin hakikat, §irkin batil olduguna delil getirerek,


Rasultine §5yle hitabetti: ~irk ko§anlara «de ki: 'Sizi gokten ve yerden kim
r1z1kland1r1yor? ya da kulaklara ve gozlere kim maliktir?» y ani, onlar1
bu gtizel -tarzda yaratmaya ve aralarmdaki dengeyi kurmaya kimin gticli yete-
bilir? Yabut da, isabet eden en kii9iik §eyden etkilenen bu gozleri ve kulaklan
ve bir~ok Metlerden kim muhafaza edebilir?
Hz. Ali (r.a.) §oyle demi§tir: "Bir yag par9as1yla· varhg1 tema§a ettiren,
bir kemikle sesleri i§ittiren, bir et par9as1yla insan1 konu§turan celal sahibi
zatl, biitiin noksanhklardan tenzih ederiz?" insanm i§itmeye ve gormeye olan
ihtiyac1, konu§maya olan ihtiyacmdan fazla oldugu i~in, Cenab-1 Allah (c.c.),
insan i9iri iki kul~, iki goz ve bir dil yaratm1§trr.
«Oluden diriyi, diriden oluyu kim ~1kar1yor?» 01u nutfecten canhy1,
canhdan da nutfeyi kim meydana getiriyor? Yine ayn1 §ekilde yumurtadan
ku§u, ku§tan da yumurtay1 kim ~1kanyor? «Bilton i~leri kim idare ediyor?'»
Ulvl veya siifli, ruhani veya cismanl btittin alemin i§ini, durumunu kim idare
edip 9eviriyor?

«Onlar: 'Allah' diyecekler .» An1lan btittin fiilleri yapan yaln1z Al-


lah'tu, ba§kas1 degil. Durum son derece a9Ik oldugundan, Hakk'a kar§I diret-
mek mtimktin degildir. Bu durumda onlar1 susturmak i9in «de ki: 'Oyleyse
sak1nm1yor musunuz?'» Yani bu anlatilanlan bilip de putlan Allah'a ortak
ko§man1z sebebiyle 9arptinlacag1n1z Allah'1n azabmdan korunmayacak m1s1-
n1z?

32. «i§te bu,» bilttin bu i§leri yapan ve yaratan; « ger~ek Rabbiniz


olan Allah't1r.» Rubfibiyyeti sabit olan O'dur, ortak koeytuklar1n1z degil.
«Arhk haktan sonra, sap1khktan ba§ka ne kahr?>> 0 sap1klik ki, akil-
h hi9bir kimsc onu tcrcih etmez. Bu sap1khk; putlara tapm1p onlara ibadet et-
48 ROHU'L-BEYAN Cuz: 11

mektir. «0 halde» haktan batila «nasd dondiirillilyorsunuz'?» Burdaki soru,


bir yadugama sorusudur. Mana §Oyle olur: Tevhid inanc1ndan ve Allah'a
ibadetten nasil yliz \:evirip de sapikhg1n ta kendisi olan Allah'a §irk ko§maya
ve putlara ibadet yapmaya yoneliyorsunuz?
33. «i§te boylece», Rubfibiyetin yaln1z Allah'a ait olu§unun ger~ekle§·
mesi gibi, «Rabbinin, yoldan ~ikanlar hakk1ndaki» yani ktifiirlerinde dire-
tip diizelme Slillflillil dt§Ina ~1kanlar hakk1ndaki: «'Onlar inanmazlar,' sozii
ger~ekle§mi§ oldu.» <;unkti onlar iman etmeyeceklerdir. inkarc1hk, onlan
ilAhi azaba sliriiklen1i§tir. <;tinkti her sonu9, birtak1m sebepler ve mukaddime-
lerden dogar. <;avdardan, bugday meydana gelmez.
34. «De ki: 'Ortak ko§tuklar1n1zdan ilk defa yaratacak, sonra da
onu eski §ekliyle yeniden yaratacak var m1?'» Yani; mahlfikati once yara-
tacak, oltimlerinden sonra da yeniden yaratacak kim vardir? Cahiliye done-
mindeki putperestler ilk yaratilI§I kabul ediyorlar, oldiikten sonra yeniden di-
rilmeyi ise inkar ediyorlard1. Onlarm bu inkarlar1 inada ve hakka kar§1 diret-
meye dayaruyordu. Bundan dolay1drr ki Rasuliillah (s.a.v.)'1n onlara, bunu
as1l yapanin Allah oldugunu a<rlklamas1 emrolundu ve ona §OY le dendi: <<De
ki: 'Allah ilk defa yarabr, sonra onu ~evirip yeniden yaratir.» Bu fiilleri
ba~kas1 degil, yahuz Allah yapar. «0 halde nasd saphr1hyorsunuz?» Hak-
tan ve dogru yoldan nasll 9evriliyorsunuz?
35. «De ki: 'Ortak ko~tuklarin1zdan, hakka iletecek var m1?'» Hi<;
~Uphesiz kulluk mertebelerinin en dti§ligti; kendisine ibadet edilenin ibadet
yapanlara, menfaatleri olan §eyleri temin edebilmesidir.
«De ki: 'Allah», diledigi kimseleri «hakka iletir.» Ondan ba§kas1 bunu
ynpnmaz. Allah'm hidayete erdirmesi; delilleri gostermek, peygamberler gon-
de1mek ve kitaplar indirmek sfrretiyle olur. Ger9ekleri anlay1p elde edebil-
mck, ancak Allah'm yard1m1, hidayeti ve ir§ad1yla olur.

«Oyleyse» ba§kaslill «hakka ileten mi uyulmaya daha lay1khr, yoksa


hidayet verilmedik~e kendi kendine dogru yolu bulamayanlar m1?» Al-
lah'tan ba§ka hi9bir kimse hidayete iletemez. Bu ayet, hidayete ermi§ akilh in-
sanlann ilahla§ttnlmas1 tarz1ndaki gori.i§iin fesad1n1 gostermektedir. Nitekim
bundan once de putlara tapan mli§riklerin gorii§lerinin bozuklugu a91klanm1§-
t1.

Tihyan isitnli tefsirin mtiellifi §Oyle demi~Lir : "Putlar yarar saglayamaz,


Ayet: 33-36 YUNUS SORESi/10 49

zarar veremez ve kendi kendilerine hi~bir §eye muktedir olamazlar. Ancak


sokulur, 9ikanhr, ba~ka yere nakledilir ve kendilerine tasarruf edilir." Cenab-1
Allah (c.c.) btittin bunlardan yiice ve mtinezzehtir.
Bu ayetin zahirine gore eger putlara hidayet edilse, onlann da hidayete
erecegi anla§1hyor. Halbuki durum boyle degildir. <;unkti putlar ta§tlr,
hidayete ermezler~ Ancak putperestler, putlan ilah edinince bu putlardan da
dil§tinen ve i§ yapan kimselerden. bahsedildigi gibi bahsedildi.

«Ne oluyor size? Nasd hiikiim veriyorsunuz?'» Y ani putlan Allah'a


ortaklar edinmekle ne yap1yorsunuz? Ne oluyor size? Akhn, batil olduguna
a~1k~a hi.ikmettigi bir §eyi nas1l kabullenebiliyorsunuz? Ayetteki bu soru
ctimlesi, onlann batil hi.iki.imlerini inkar ve red manasm1 ifade ediyor. ~oyle
ki: Putperestler, kendisine muhta9 olduklan Allah ile, kendiler~ne muhta9
olan ve Allah'1 birak1p tapt1klan putlan e§it tuttular. Halbuki her §eye giici.i
yeten ile aciz varhklar arasmda hi9bir e§itlik ve denklik yoktur.

36. Putlarm ilfillhg1 konusundaki inan9larmda «onlarin ~ogu zandan


ba§ka bir ~eye uymaz.» Bu hususta hi~bir ara§tlrma yapmaks1z1n yalniz ata-
lann1 taklit ederler, «~iiphesiz zan, haktan hi~bir ~ey ifade etmez.» Baztlan
§Oyle demi§tir: "Pq.tlar §efaatc;1drrlar diye kuruntuya kapilmak, onlardan azab1
gidermez, "Putlar, §efaatc;1lardrr" sozleri batilm ta kendisidir. Bo§ bir hayal ve
temelsiz bir zan iizerine kurulmu§tur. "

«Allah, onlarin yapmakta olduklar1n1 ~ok iyi bilendir.» Bu ciimle,


delilden ytiz c;evirip zanna uymalarmdan dolay1 onlar1 tehdit manas1n1 ifade
ediyor. Bu ayet, temel imani meselelerde ilmin §art olduguna ve yaln1z taklit-
le yetinmenin caiz olmad1gma delildir.
50 RUHU'L-BEYAN Ci.iz: 11

37. Bu Kur'an, Allah'tan ba§kasi tarafindan uydurulmu§


degildir. F akat o, kendinden iincekileri dogrulayan ve o kitabi
afiklayandir. Onda hifbir fiiphe yoktur. 0, alemlerin Rabbin-
dendir.
38. Yoksa "onu uydurdu mu" diyorlar? De ki: "Eger sizler
dogru iseniz Allah 'tan ba§ka guciiniiziin yettiklerini fagirin
da, onun benzeri bir sure getirin.,,
39. Tam tersine onlar, ilmini kavrayamadiklari ve yorumu
Ayet: 37-38 YlJNUS SURESt/ 10 51

kendilerine heniiz gelmemi§ olan bir §tyi yalanladilar. Onlar-


dan oncekiler de boyle yalanlami§lard1. Zalimlerin sonu
nun nasil olduguna bir bak!
40. Onlardan kimi ona inanir, kimi de ona inanmaz. Rab-
bin ifsad edenleri en iyi bilendir.
41. Qnlar seni yalanlarlarsa de ki: "Benim yapttgim bana,
sizin yaptzgmiz da size ailtir. Siz benim yaptzjimdan uzaksiniz,
hen de sizin yaphgmizdan uz.agim. "
42. Onlardan seni dinleyenler de vardir. Fakat sagirlara
sen mi duyuracaksin? Ustelik akillarim da kullanmiyorlarsa.
43. Onlardan sana bakan da vardir. Fakat, korleri sen mi
dogru yola ileteceksin? Hele bir de basiretsiz olurlarsa.
44. $iiphesiz ki Allah insanlara hif zulmetmez. Fakat in-
sanlar kendi kendilerine zulmederler.

37. «Bu Kur'an,» i\:indeki nazm1run glizelligi, ince manalan ve her ~eyi
i~inde toplayan, ger9eklerinden olu§an icaz delilleriyle beraber «Allah'tan
ba§kas1 tarafandan uydurulmu§ degildir.» <;tinkti Kur'an gibi bir sozti, an-
cak Allah soyle:1ebilir. «Fakat o, kendinden oncekileri dogrulayan» ken-
dinden once indirilmi~ ilfilli kitaplan; haber verdikleri dinin as1llannda, k1ssa-
lannda onlan dogrulayandir. Bu kitap; hi9bir ilimle ugra§mayan, evvelki ki-
taplan bilen alimlerle oturup kalkmayan bir kimsenin -Hz. Muhammed'in
(s.a.v.) - elinde ortaya ~1kn11§tl!.
«Ve o kitab1 ac;1klayand1r.» Yani ispat edip ger~ekle§tirdigi §er'i haki-
katleri ayiklayandJ.r. «Onda hic;bir §iiphe yoktur. 0, alemlerin Rabbinden-
dir .» Kur'an, Allah katmdan Rasfililllah'a inmi§ bir vahiydir.
38. «Yoksa, 'onu» Muhammed (s.a.v.) «uydurdu mu' diyorlar?»
Mana §Oyledir: "Mekke kafirleri, Kur'an'1 Muhammed (s.a.v.)'in uydurdugunu
mu soyltiyorlar?" Buradak.i soru, iddia edilen §eyin imkan ve ak1ldan uzak ol-
dugunu ifade ediyor. «De ki: 'Eger sizler dogru iseniz Allah'tan ba§ka gii·
ciiniiziin yettiklerini c;ag1nn da, onun benzeri bir sure getirin'.» Ayetteki
"Retirin" emri, muhatab1n 9aresizligini ortaya ~1kanp onu susturma ttirtinden
bir sozdlir. "Benzeri" derken, belagat, naz1m gilzelligi ve manan1n kuvveti
hususunda ona benzeyen denilmek istenmi§tir. <;tinkti cahiliyyet donemindeki
Araplar, Amp d iii ve edebiyat1 konusunda Rasfiliillah gibi idiler. "Allah'tan
52 RUHU 'L-BEYAN Ci.iz: 11

ba~ka"denmesi ise, O'ndan ba§ka hi~bir kimsenin Kur'an'm benzerini getire-


meyecegine i§arettir.

Y aratilanlardan herhangi birisi Kur'an'1 uydurabiJiyorsa, ondan ba§kas1


da uydurabilir. (:tinkti her ilim sahibinden daha ilerde bir alim olabilir. Gerek
toplu halde gerekse birer birer Kur'an'a kar§1 gelmekten aciz oldugunuzu an-
lay1nca, Kur'an'm nazm1 ve indirili§inin yalniz Allah taraftndan oldugu ortaya
\:ikm1§ oluyor.
~liphesiz Kur'an'1n icaz1, yani mficize olu§u, belagat ve fesahatirun insan
gilctintin listtinde olmas1ndadtr. Bu icaz1yla Kur'an, insanlan onunla boy ol-
~il§me gtictinden ahkoymu§tur.

39. «Tam tersine, onlar ilmini kavrayamad1klar1 ve yorumu kendi-


lerine heniiz gelmemi§ olan bir §eyi», yani Kur'an'1 «yalanladdar.» Kur'an'1
ctnlamadan once onu yalanlamaya koyuldular. (:tinkti bir sozti, manaslill kav-
ray1p anlamadan once yalanlamaya kalkmak, ilk anda ona kar§1 ~1kmak de-
mektir. Ayetteki "tam tersine" anlamma gelen "bel" kelimesiyle, takllt ve te-
fekktirsiizltikleri k1nanmaktadir. Sanki §6yle denmi§tir: "Onlarla mticadele et-
n1eyi ve onlan ilzam edip susturmaya ~ah§may1 brrak." <;tinki.i onlar, muhatap
olmaya ehil degillerdir. Tak.litci kimselerdir ve dinleyip dti§linmeden korti ko-
rline hareket etmektedirler. Eger onlar Kur'an'da olan icaz delillerine vak1f ol-
salard1, onun bir mahluk taraf1ndan meydana getirilecek cinsten bir benzeri-
nin olamayacagm1 mutlaka bilirlerdi.
"Ve yorumu kendisine henuz gelmemi§ olan bir §eyi yalanladilar."
Ayetin bu climlesinin ifade ettigi anlam §Udur: Kur'an-1 Kerim hem lfilIZ, hem
mana, hem de gayb haberleri yontinden mficizedir. Halbuki kafirler, Kur'an'm
nazm1n1 dii§tinmeden, bir k1sm1n1n ahirette, bir k1sm1n1n da bu dtinyada orta-
ya ~1kacag1ru bildirdigi gelecege ili§kin haberlerin ger~ekle§mesini bekleme-
den derhal yalanlamaya kalktilar. Onlar Kur'an'm i'caz yonlerini anlay1p ya-
lanJamada acele etmeselerdi; Rasfilullah'1n sozlerinin dogrulugunu, Kur'an'1
Kerim'in s1hhatini goreceklerdi.

«Onlardan oncekiler de» senin kavminin i~indeki baz1 kimselerin yap-


h g1 gibi, peygamberlerini «boyle yalanlam1§lard1. Zalimlerin sonunun na-
sll olduguna bir bak!» Bu ctimlede, mli§rikleri kendilerinden onceki millet-
lerin kar§Ila§ttklan azab1n benzeriyle tehdit manas1 vardtr. Burada kafirler,
zultim s1fatiyla vas1fland1nlm1§lardtr. <;UnkU onlar, tekzibi tasdik yerinde kul-
land1lar. Boylccc onlann akibeti ; pcygamhcrlcrin ve ilaht kitaplarm haber
Ayet: 39-4:i YONUS SORESt/ 10 53

verdigi azap ve helak olacaktir.


1
40. «Onlardan»· yalanlayanlardan «kimi ona», yani Kur'an a «inan1r.»
Kur'an'1n hak oldugunu bilir ve onu tasdik eder. Fakat buna ragmen n1i.islti-
man olmamakta diretir. «Kimi de ona» kafas1zhg1ndan ve dii§tincesizligin-
den dolay1 «inanmaz.» Ayet §U manaya da gelebilir: "Onlardan oylesi vardir
ki, kilfrtinden tevbe edip iman edecektir. Oylesi de vardu ki, Kur'an'1 kabul-
lenmeye kabiliyeti olmad1g1 i~in gelecekte iman etmeyecek ve ktiftir tizere
tilecektir. '' ~<Rab bin ifsad edenJeri» kiiftirde direten ve hakka kar§1 gelenleri
14<en iyi bilendir.» Allah on.Ian ifsad, yani bozgunculuk yapanlar olarak niteli-
yor. <;tinki.i kafirler, fitri kabiliyetlerini kotti amelleriyle bozmu§lard1r.
41. Eger «onlar seni yalanlarlarsa», deliller ortaya ~1kttktan sonra on-
lar hfila seni yalanlamakta 1srar ederlerse, «de ki: 'Benim yapttg1m bana, si-
zin yaphg1n1z da size aittir .>> Yani onlardan uzakla§. <;tinkti mazeretin tam
manas1yla ortaya ~tlcmt§tlr. Anlam §6yledir: Hak olsun bat1l olsun, benim
amelimin kar§1hg1 bana, sizin amelinizin kar§1hg1 da size aittir.
«Siz benim yaphg1mdan uzaks1n1z, hen de sizin yaptlg1n1zdan uza-
g1m. '» Siz benim yaptiklanm dolay1s1yla cezaland1nlmazs1n1z, ben de sizin
am.eliniz sebebiyle cezalandtnlmam.
,
42. «Onlardan», yalanlayanlar i~inden «seni» Kur'an okurken «dinle-
yenler de vard1r .» Onlar1n bu dinlemesi yiizeyseldir. Kalb kulaklarmda, dtin-
ya sevgisi ve arzulanndan dolay1 sagrrhk vardrr. <;tinkti bir ~eyi sevmek, ki§i-
yi kor ve sagrr yapar. «Fakat sag1rlara sen mi duyuracaks1n?» Buradaki so-
ru, yadrrgama sorusudur. Buna gore anlam §6yledir: Onlar sana kulak m1 ve-
rirler ki, sen onlara dinletebilesin? Katti amelleri sebebiyle, Allah'1n sagrrla§-
t1rd1g1 kimselere bir ~ey duyuramazsm.
«Ustelik akdlar1n1 da kullanm1yorlarsa.>> Y ani saguhklar1na bir de
aklls1zhk eklenirse! .. <;tinkil akllh olup da sagrr olan ki§inin kulag1na bir ses
ula§t1g1 zaman, onu dti§iintip anlayabilir. Fakat sagirhk ve akils1zhk ayn1 anda
bir ki§ide bulunursa, onun i§i bitmi§tir.
43. «Onlardan sana bakan da vard1r .» Kalb goztinde korliik oldugu
halde ba§ goztiyle bak1p senin peygamber oldugunu gosteren a~1k delilleri go-
renler de vardtr. «Fakat korleri sen mi dogru yola ileteceksin? Hele bir de
basiretsiz olurlarsa.» Yani~ ba§ goztintin korliigtiyle kalb gozi.intin korlilgti
bir araya gclirsc ... <;unkil gormekten maksat; ibret almak ve dti§tintip anla-
54 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 11

makt1r. Bu hususta asil vazifeyi goren basirettir. Bundan dolay1d1r ki, bazan
kor fakat basiret sahibi olan ki§i, goren ancak ahmak olan kimsenin idrak ede-
medigi §eyi sezer ve anlar. Putperestlerde ahmakhk ile manevi korltik birle-
§ince, hidayet kap1s1 onlara kapanmt§ oldu. Hakk1 yalanlamada israr eden ya-
lanlay1c1lar, sag1r ve kor kimselere benzetilmi§lerdir. <;tinkii onlann §iddetli
bugzu ve Rasilltillah'a kar§t olan a§In nefretleri, peygamberliginin delillerini
· gormekten ve sozlerinin gtizelligini anlamaktan onlan ahkoymu§tur. Nitekim
kulaklardaki sagirhk, soziin giizelligini anlamaktan, gozdeki korltik, manzara-
larm gtizelligini mli§ahede etmekten ahkoyar.
Aklm yoklugunun i§itn1enin yokluguyla, idrakin yoklugunun da goziin
yokluguyla beraber zikredilmesinin hikmeti; bat1run hiikmiinii zfillire tercih
etmektir. 0 kadar ki, onlar kurtulu§ kabul etmeyecek bir ak1ls1zhk seviyesine
dti§mli§lerdir. Doktor, tedavi kabul etmeyen bir hastay1 gortince ondan yiiz
~virir. Sthhate kavu§mamasm1 arttk garipsemez. Durum boyle olunca, hida-
yeti kabul etmeyen kafirlerden uzak durmak ve onlar1n yalanlamaya devam
etmelerine iizillmemek laz1mdir.
Alimlerden bir zat §oyle demi§tir: "Be§ §ey vardu ki bo§a gitmi§tir: 1 -
<;orak araziye yagan yagmur. 2- Giine§in I§tg1nda yanan lamba. 3- Kor ada-
nun yan1ndaki gilzel gortinilmlti kad1n. 4- Hasta yan1ndaki ho§ yemek. 5- De-
gerini bilmeyen ki§i yanmdaki aktlh adam."

44. «~iiphesiz ki Allah insanlara hi~ zulmetmez.» Yapmadtklan bir


~ey sebebiyle Allah insanlan cezaland1rmaz. i§lemedikleri gtinahm sorumlu-
lugunu onlara ytiklemez. «Fakat insanlar,» Allah'1n haram klld1g1 ~eyleri i~­
lemek ve O'nun gazab1na sebebiyet veren §eyleri yapmak silretiyle «kendi
kendilerine zulmederler.>>
.Ayet: 44 YONUS S0RESt/ I 0 55
56 ROHU'L-BEYAN Ciiz: I 1

45. Allah'in onlan bir araya toplayacagi giin, onlar sadece,


giindiiziin, aralarinda gorii§iip tani§acaklari bir saat kadar
kalmi§ gibidirler. Allah ile kar§ila§mayi ya/anlayip dogru yolu
tutmami§ olanlar gerfekten ziyana ugrami§lardir.
46.0nlara vaadettigimiz azabin bir kzsmini ya hayattayken
sana gosteririz veya seni vefat ettiririz, nihayet onlarin don ii§ii
de Bizedir. Sonra, Allah onlarin yapmakta olduklarina da
§ahittir.
47. Her iimmetin bir peygamberi vardir. Peygamberleri
( onlara) geldigi zaman, aralannda adaletle hiikmedilir ve on-
lara asla zulmedilmez.
48. "Eger dogru siiyliiyorsaniz, bu vaadedilen ne zaman-
dir?" derler.
49. De ki: "Ben kendime bile, Allah 'm dilediginden ba§ka
bir zarar da, bir yarar da verme giiciine sahip degilim. Her
iimmetin, (takdir edilmi§) bir eceli vardir. Ecelleri geldigi za-
man ne bir saat geri kalirlar, ne de ileri giderler. ''
50. De ki: "Soyleyin banal O'nun azabi size geceleyin veya
giindiiziin gelirse!.. Suflular ondan hangisini acele istiyor-
lar?"
51. Olan olduktan sonra mi ona iman edeceksiniz? (Onla-
ra): "$imdi mi iman ettiniz? Halbuki onu acele istiyordunuz"
(denilir.)
52. Sonra o zulmedenlere: "Ebedf azabi tadin! Yalmzca ka-
zanmakta oldugunuz §eylerle cewlandirtliyorsunuz" denir.
53. "0 (soyledigin) bir gerfek midir?" diye senden haber
soruyorlar. De ki: "Evet! Rabbime yemin olsun ki, o, gerfek-
tir. Ve siz Allah 'i liciz birakamazsiniz."
54. (Ne/sine) zulmeden herkes, yeryiiziinde ne varsa kendi-
sinin olsa, elbette onu feda eder ve azab1 giirdiikleri zaman
Ayet: 45-4fi YUNUS SORESt/ 10 57

pi~manliklarini gizlemeye fali§irlardz. mJ Onlarin aralarinda


adaletle hukmolunur. Ve onlara zulmedilmez.
55. Dikkat edin! Goklerde ve yerde olan lier ~ey Allah'mdir.
Yine dikkat edin ki, Allah'in vaadi haktir. Fakat onlarm fogu
bilmezler.
56. 0 ~em diriltir, hem de oldiiriir. Yalniz O'na dondiiriile-
ceksiniz.

45. «Allah'1n onlari» burada kastedilen kimseler Mekke kafirleridir.


«bir araya toplayacag1 gun ...>> Burada anlam §byledir: Onlara, Allah'1n ken-
dilerini toplay1p ha§redecegi gilnti hatirlat ve uyar. "Bir araya toplanma ga-
nu"nden ama<; k1yamet gilntidtir. «Onlar sadece» dtinyada veya kabirde,
.cgiindtiziin, aralar1nda gorii§tip tant§acaklari bir saat kadar kalm1~ gibi-
dirler .» Saat, <;ok az bir zaman1 ifade eden bir deyimdir. Gordtikleri §eylerin
deh§etinden, ge9en zaman1n <;ok k1sa oldugunu san1rlar. insantn korkusu bii-
yOdiik~e, zahiti i§leri unutur.

Aralannda goril§tip tan1§irlar. Dlinyada tan1d1klar1 gibi orada da birbir-


lerini tanrrlar. Sanki onlar oltim sebebiyle az bir zainan ayn kalmi§lar ve bu
az zaman kabirlerfnden ilk 91ktlklannda birbirlerini tan1mamalanna neden ol-
mami§tlr. Fakat azab1 gordtikleri zaman bu konu§malar kesilir ve birbirlerin-
den uzakla§maya ba§larlar. «Allah ile kar§da§may1 yalanlay1p dogru yolu
tutmam1§ olanlar ger~ekten ziyana ugram1§lard1r.» Bu; onlar1n zarara ug-
rayacaklan hakk1nda Allah taraf1ndan bir §ehadet ve muhatabm hayrete du§-
mesi manas1m ifade ediyor.
Hesap ve ceza gtintinii yalanlayanlar mutlak aldailmI§ladrr. <;tinki.i onlar
iman1 verip kiifrti, dogrulamay1 verip yalanlamay1 satin altni§lardrr. Art1k va-
kit bitmi§tir, hicrbir menfaat iizerinde degillerdir.
46. «Onlara vaadettigimiz azab1n bir k1sm1n1» Bedirde oldugu gibi
«ya hayattayken sana gosteririz.» ~art1n cevab1 anla§ild1g1 i9in zikredilme-
mi§tir. Takdir §6yledir: "Ne ala, i§te beklenen budur ve biz onlara kar§1 gus:lii-
yuz." «Veya» sana gostermeden «seni vefat ettiririz, nihayet onlarrn donii·

12- "Gizlemeye {·ah§1rlardt" diye terceme edilen "eserru" kelimesi, "a~Iklarlar" anlamma da
gclir. Nesefi, b~yle tefsir etmi~tir. Turk~e yaymlanan bir ~ok mealde "a~1klar" anlam1 ter-
t..'ih edilmi~lir. CclUlcyn ve Bursevi Hazrctlcri bu kelimeyi "gizlediler" diye izah ettigi ic;in,
tcrcemc bOylc yaptln11~t1r. (Musahhih).
58 ROHU 'L-BEYAN Cuz: 11

~ii
de Bizedir.» Ahirette onlara olam sana gosterecegiz ve Biz onlardan inti-
kam alacag1z. «Sonra, Allah onlar1n yapmakta olduklar1na da ~ahittir.»
Yani kotti fiillerine kar§1hk Allah onlan cezalandrracaktir.

47. Ge~mi§ i.immetlerden «her iimmetin bir peygamberi vard1r.» Bu


peygamber onlara, hakka davet etmesi i~in durumlanna uygun ozel bir §eriat-
Je gonderilir. «Peygamberleri» mficizelerle «(onlara) geldigi zaman,» onu
yalanlad1lar. 0 ilmmetle peygamberi «aralartnda adaletle hiikmedilir.»
BBylece peygamber ile o'na iman edenlerin kurtulu§una, yalanlayanlar1n da
yok olmas1na htikmedilir. «Ve» cezalandtnlmalar1rn gerekli ktlan bu htikiim
hususunda «onlara asla zulmedilmez.» <;tinkti bu, amellerinin sonucudur.
48. Kendilerine verilecek azab1 ak1ldan uzak gorerek ve onunla alay
ederek: «'Eger dogru soyliiyorsan1z bu vaadedilen» azap «ne zamand1r?'
derler .» Yani soztintizde dogru olan kimsel~rseniz, Allah bu azab1 hemen ge-
tirsin derler.
49. «De ki: 'Ben kendime bile, Allah'1n dilediginden ba§ka» uzakla§-
tuabilecegim «hir zarar da,» celbedebilecegim «bir yarar da verme giicii-
ne sahip degilim.» Hal boyle olunca nastl size sahip olurum da, iizerinize ge-
lecek azabm hemen gelmesini saglayabilirim? Yarar vermeye de, zaran uzak-
la§tlrmaya da sadece Allah'1n gticti yeter.

Kendileri ile peygamberleri aras1nda htikiim verilmi§ «her iimmetin,


(takdir edilmi§)», stiresi belirlenmi§ «bir eceli vard1r.» 0 ecel, ba§ka bir
timmete ge~mez. Kendilerine has o «ecelleri geldigi zaman ne bir saat geri
kahrlar, ne de ileri giderler.'» Yani takdir edilen zamant ne erteleyebilirler,
ne de one alabilirler. Oyleyse acele etmesinler. Vakitleri mutlaka gelecek ve
haklannda vaadolunan azap mutlaka uygulanacaktrr.

50. «De ki:» Ey mii§rikler! Haber verip «'soyleyin bana! O'nun», Al-
lah'm acele ettiginiz «azab1 size geceleyin>> uykuda oldugunuz bir zamanda
«veya giinduziin» ge~iminizle ugra§ITken «gelirse! ..» ne yaparsaruz? <<Su~­
lular ondan hangisini acele istiyorlar? '» Bu ciimleye §artm cevab1drr diyen
mi.ifessirler olmU§tUr. Buna gore mana §Oyle olur: "Onlar azab1n hangi 9e§idi-
ni 9abukla§ttrmak istiyorlar?" Halbuki §iddetli eleminden ve ac1hg1ndan dola-
y1 azabm hiybir ~e§idi acele edilip istenilmez.
51. «Olan olduktan sonra mi ona iman edeceksiniz?» Onlara de ki:
Azap gcr\:eklc~ip ba~m1za geldikten sonrn, arllk imanm fayda vermedigi bir
Ayet: 41 -ss . YUNUS SORESt/10 59

zamanda mt imana geleceksiniz? Azap geldikten sonra «(onlara): '~imdi mi


Iman ettiniz?» Bu soru; gecikmeyi inkar i9indir. «Halbuki onu», yani azab1n
aelmesini, yalanlayarak ve alay ederek «acele istiyordunuz,' (denilir.)»
52. «Sonra» k1yamet gilntinde, yalan1 tasdikin ve ktifrti imanm yerine
koymak sfiretiyle <<o zulmedenlere: 'Ebedi azab1 tad1n!» Kafirlere once ka-
birlerinde azap olunur. Sonra cehenneme giderler ve orada ebedi azap gortir-
, ler. «Yaln1zca kazanmakta oldugunuz §eylerle cezalandir1hyorsunuz?'
denir.» Y ani, dtinyada kazand1g1mz ·ktiftir ve gtinahlann kar§1hg1ndan ba§ka
herhangi bir §eyle kar§1hk gormtiyorsunuz. Bu ayette dikkatler §Ulla 9ekilmi§-
tir: Azap, ilk ba§ta hi9bir §ey olmadan Allah (c.c.)'tan sudur etmez. <;tinkti
· Allah (c.c.) kullann1, kendilerine rahmet etmek i9in yaratmt§tlr. Azap, batil
· amellerinin sonucudur. Bu zehiri kullanmaya gottiren i§leri yaparak zehirle-
:~·.nip helfilc olmak gibidir.

53. «'0 (soyledigin) bir ger~ek midir?' diye senden haber soruyor-
lar > Y ani bu soruyla, seninle alay ediyor ve soyledigin §eyleri inkar ediyor-
. lar. Anlam §0yledir: "Acaba bize vaad ettiklerin ger9ek midir?"
Onlann alaylanna aldrrt§ etmeksizin «De ki: 'Evet! Rabbime yemin
olsun ki, o bir ger~ektir. Ve siz Allah'1 aciz b1rakamazs1n1z.'» Ka9makla
azaptan kurtulamazsm1z.
, Hi9 9are yok, azab1 goreceksiniz.
54. ~irk ko§mak sfiretiyle «(nefsine) zulmeden herkes, yeryiiziinde ne
varsa kendisinin olsa,» azaptan kurtulmak i9in «elbette onu feda eder>>,
kurtulmak i<;in hepsini harcar, «ve azab1 gordi.ikleri zaman>> i§ledikleri zu-
lUmlerden dolay1 «pi§manhklann1 gizlemeye ~ah§1rlard1.» Yani, azab1 go-
~nce i~ine dii§tiikleri a§lfl §a§lanhktan ottirti konu§mayarak, pi§manhklann1
a~tga vurmaz ve gizlerlerdi. T1pk1 idama gotiirtilen bir adanun hayret iyinde
kalmast ve tek bir kelime konu§amamas1 gibi... «Ontario aralar1nda», yani
zalim mti§riklerle diger 9e§itli zuliim ehli aras1nda «adaletle hiikmolunur.
Ve~ verilen azap hususunda «onlara», yani o zalimlere «zulmedilmez.» Ak-
sine o azap, zultimlerinin geregi ve zorunlu sonucudur.
55. «Dikkat edin!» Burada "dikkat edin" anlam1ndaki "ela" kelimesi,
gafil insanlan uyarmak iyin kullan1hr. Bu dtinya ehli, gafildir. Zahiri sebeple-
re bakarak oyalan1rlar ve e§yay1 zfillirdeki sahiplerine nisbet ederek: "Bu
Zeyd'in evidir, Amr'1n kolesidir, saltanat halifeye, tasarruf vezire aittir" gibi
ifudeler kullan1rlar. Boylece gaflet ve cehalet uykusuna dalarlar. Bu nisbetle-
rin dogru oldugunu sanular. Bundan dolay1 ytice Allah, uyuyan dlinya ehline
bu kelime ile hitap ederek onlar1 uyanmaya te§vik ediyor. «Goklerde ve yer-
dc olan her §ey Allah'1nd1r,» diye hitabetmi§tir. <;unkti sabit olmu§tur ki Al-
60 RUHU'L·BEYAN Cuz: 1 l

lah'tan ba§ka her §CY O'nundur, O'nun tasarrufundadu. Diledigi gibi tasarruf
eder. Diriltir, oldtirtir, milkafat veya azap verir. «Vine dikkat edin ki, Al-
lah'1n vaadi hakttr.» Yani insanlann vaad olundugu intikafat ve ceza mutla-
ka olacaktir. Bu vaadden donti§ hi9bir §ekilde soz konusu degildir. Vaad, soz
verilen §ey, hak da sabit ve gerc;ek olan manas1nadIT.
«Fakat» gafletin kendilerini 9epec;evre ku§atmas1 ve ak1llann1n noksan-
hg1 sebebiyle «onlar1n ~ogu» bunu «bilmezler.» Onlar dtinya hayatin1n zahi-
rini bilirler ve o hususta diyeceklerini derler.
56. Hie; kimsenin miidahelesi 01.J.nadan «O, hem diriltir, hem de oldii-
riir .» Ebedi alemde oldtikten sonra tekrar diriltmek ve ha~retmek sfiretiy le
«yaln1z O'na dondiiriileceksiniz.» Ayet-i kerime, Allah'a dondiirtilmenin
kesin oldugunu ifade ediyor. Soylenen §U soz ne gilzeldir: "Oliim gelince ilin1
fayda vermez, Actem (a.s.)'e vermedigi gibi. Dostluk da fayda vermez, ibra-
him (a.s.)'e vermedigi gibi. Yak1nhk fayda vermez, Musa (a. s.)'ya vermedigi
gibi. Saltanat da fayda vermez. Davud ve Stileyman (a.s.)'a vermedigi gibi..."
Ayet: 56-58 YDNUS SURESi/ 10 61

57. Ey insanlar! Size Rabbinizden bir ogiit, kalblerdeki


(hastalik)lar ifin bir §ifa, iman edenler ifin bir hidayet ve ralt-
met gelmi§tir.
58. De ki: "Allah'm liitfu ve rahmetiyle, evet ·i§te bunlarla
sevinsilller." Bu, biriktirdiklerinden daha lzayirlidir.
59. De~ki: "Siiyleyin bana! Allah'm size indirdigi nzkm ni-
fin bir kismini heltll, bir kismini haram saydiniz?" De ki:
"(Bu hususta) Allah mi size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mi
ediyorsunuz?"
60. Allah 'a iftira edenler, kiyamet giinii hakkmda ne diifii-
nurler? Siiphesiz ki Allah, insanlara kar§t liituf sahibidir. Fa-
kat insanlarin fogu ~iikretmezler.

57. «Ey insa-nlar!» Bu, tum insanhga bir ~agndu. «Size Rabbinizden
bir ogtit,» ogtit, ister azarlaytp korkutmak, isterse goni.illeri Ok§ay1p te§Vik et-
mek sfrretiyle olsun, sonucu hatrrlatmakt1r. Ctimlenin anlam1 §Oyle olur: Size,
vacip olanlar1 as:1klayan, giizel amellere te§vik eden, koti.i fiillerden nefret et-
tiren bir Kitap geldi ki, o, Kur'an'drr.

«Kalblerdeki», , cehalet, §iiphe, §irk, ikiytizli.iltik ve diger bozuk inane;-


lardan olu§an «(hastahk)lar i~in bir ~ifa, iman edenler i~in», objektif ve
subjektif, yani i~ ve dt§ alemde gosterilen delillerle sizi kesin imana ve hak
yola gottiren «hir hidayet ve» inanan insanlan, kiifrtin ve sap1khgm .karanhk-
lar1ndan kurtaran «rahmet gelmi~tir. » Mi.i'minler, Kur'an'n1n gelmesi ile ka-
ranhklardan, kiiftirden ve dalfiletten kurtulmu§lard1r.
58. Ey Muhammed! insanlara «de ki: 'Allah'1n lutfu ve rahmetiyle,
evet i~te bunlarla sevinsinler.'» Bu ikinci ci.imle, yani "evet i§te bun/aria
sevinsinler" ifadesi, ilk ifadeyi peki§tirmektedir. Yani insanlar, herhangi bir
§eyle sevineceklerse yaln1z bununla sevinsinler, ba§kas1yla degil. «Bu,» onla-
nn toplay1p «biriktirdiklerinden», ges;ici di.inya servetlerinden ~ok «daha
hay1rhd1r .»

Bi.iytiklerden birisi §Oyle demi~tir: "Allah'm ltitfu, ihsan1n1 sana ula§tlr-


mas1d1r. Rahmeti, daha once sana verdigi hidayettir. Sanki Allah (c.c.) §5yle
buyuruyor: Ey kulum ! Sen kendi taat ve kulluguna gtivenme. Benim ltituf ve
rah1netime gi.iven."

Dtinyanm ffini servetini toplan1akta bir menfaat olsayd1, Karun o ser-


62 RUHU'L·BEYAN Cuz:l l

vetten faydalan1rdi.

Malik ibn Dinar da §Oyle demi§tir: "Bir toplulukla beraber bir gemide
bulunuyordum. Vergi toplayan ki§i: Hi<; kimse d1§ar1 <;tkmasm diye seslendi.
Fakat ben <;1ktim. Memur: ''Ni<;in d1§ar1 c;1ktm?" diye sorunca: "Yarumda hi~­
bir §eyim yoktur,'' cevab1n1 verdim. Memur: "Git buradan," dedi. i§te o za-
man kendi kendime §oyle dedim: Ahiretin durumu da boyledir. Diinyaya kar-
§I kalben duyulan alfilca ve ilgiler, bagdir. Gonlii bunlardan soyutlamak, huzur
ve rahattir."

Bil ki: Kur'an1n ogtitlerini kabullenmek, ki§iyi ebedi saadete ula§tnr.


Onu nefsani arzulardan kurtanr.

Anlat1ld1gma gore, ibrahim Ethem, birgtin i<;inde bulundugu nimetler ve


saltanat dolay1s1yla seviniyor. Sonra yallp uyuyor. Rtiyasmda bir adam, ona
bir kitap veriyor. Asap bakttg1nda kitapta §Unlar1n yaz1h oldugunu gortiyor:
"Ge<;ici olan1, ebedi olana tercih etme. Saltanatmla aldanma. i<;inde bulundu-
gun bu imkanlar fani olmasayd1, btiyiik olabilirdi. Sen Allah'1n emrine ko§. 0,
§oyle buyuruyor: 'Rabbiniz taraftndan olan yuce magfirete ve cenn.ete ko-
§Un.' (Al-i imran: 33) ibrahim Ethem korkarak uyan1yor ve: "Bu, Allah'tan
bana bir uyarma ve ogiltttir" diyor. Art1k bundan sonra Allah'a gontil veriyor
ve taat ile me§gul oluyor.

"Size Rabbinizden bir ogut gelmi§tir" ifadesinde, Kur'an'1n Allah (c.c.)


taraf1ndan gehni§ ytice bir armagan ve O'dan bize ula§an btiyiik bir hediyesi
olduguna i§aret edilmi§tir. Bize dti§en sadece, bu armagam kabul etmektir.
Onu kabul etmek demek; emirlerini yapmak, yasaklanndan ka91nmaktu.
Kur'an'1 9ok okuyanlardan birisi §Oyle demi§tir: "Ben, Kur'an1 hocama oku-
dum. Sonra dontip tekrar okumak isteyince beni azarlad1 ve §Oyle soyledi:
'Bana kar§1 Kur'an okumay1 bir amel haline mi getirdin? ... Git benden ba§ka-
s1na oku ve onun sana neyi emredip neyi yasaklad1gma bak. ' "

59. «De ki:» Ey Mli§rikler! «'Soyleyin bana! Allah'1n size indirdigi


r1zk1n ni~in bir k1sm1n1 helal, bir k1sm1n1 haram sayd1n1z?'» Bu ayette, n-
z1klar yerden ~1ktig1 halde semadan indirildigi ifade ediliyor. Bunun sebebi
§Udur: R1z1klar, yagmur, giine§ ve ay gibi gokle ilgili bir9ok sebepler sayesin-
de yerden 91karlar. Yagmur bitkilerin bitmesine, gtine§ olgunla§masma, ay da
renklenmelerine sebeptir.
Ayetten maksat, mti§riklerin nz1klann bir k1sm1n1 helal, bir k1s1n1n1 da
Ayet: 59-60 YUNUS S0R.ES1/ 10 63
i ':

haram diye ay1rmalann1 reddetmektir. Onlar1n ayu1m1, ayette §U ciimleler ile


ifade edilmi~tir: "Bu hayvanlar ile ekinler haramdir." (En'a1n: 138) "Su
hayvanlarzn kannlarmda olanlar, erkeklerimize aittir, kadinlanm1za ise ha-
ramdir." (En'am: 139) Bunlar: Kendilerine sirtlan haram edilen, be§ yavru
doguran, putlara adanan, on yavru doguran develerdir.

«De ki: '(Bu_. hususta).», yani haram kilma konusunda «Allah m1 size i-
zin verdi,» yani siz, Allah'1n ernrine uyarak m1: "~u helaldir, §U haramdrr" di-
yorsunuz? «Yoksa» bunu O'na nisbet etmekle «Allah'a iftira m1 ediyorsu-
nuz?'» Bu ayet, hilktim sorulan hususlarda geli§igtizel htikilm vennekten sa-
k1nd1ran en a91k ifadelerdendir. Htiktim verme konusunda kim dikkatli hare-
ket etmezse, iftirac1 olur. Hz. Ali (k.v.) ~oyle buyurmu§tur: "Kim insanlara,
bilmedigi halde fetva vermeye kalkarsa, yer - gok ona lanet eder."

Ali Belhi'nin k1z1 babasma, bogaza kadar gelen kusmugun abdesti bo-
zup bozmad1g1n1 sordu. Babas1 cevaben dedi ki: "Abdesti tekrar almak vacip
olur." Biraz sonra rtiyas1nda hocalanndan birini gordti. Hocas1 dedi ki: "Ey
Ali! Ag1z dolusu gelmedik<;e abdesti bozmaz." Bu rtiyadan sonra Ali Belhi
dedi ki: .. Kesinlikle anlad1m ki, fetva, ehli olan hocalara arzolunur. Artik ebe-
diyen fetva vermemeye kendi kendime yemin ettim.''

Bu ayette §U 0nemli noktaya i§aret vardu: Bir ki§inin: "ilahi feyizler,


Rabb§ni §ahitler, nefsin emrinde olanlara nasip olmaz. Ehl-i kalbe Iay1ktu. Bu
saadetleri elde etmek, bizim §an1m1zdan degildir. 0, bi.iyilk insanlarm ve se<;-
kin ki§ilerin, peygamberler ve velilerin §antndandrr" demesi ve buna inanmasi.
caiz degildir. \:iinkil boyle bir soz ve inan<; Allah'a iftirad1r. Cenab-1 Hak, yti-
ce makamlara ve yiiksek derecelere daveti, ozel bir topluluga has kilmam1§tlr.
Tam tersine, O'nun daveti tum insanhga §amildir. Boyle bir nimeti ki§inin
kendisine haram ktlmas1, nefsinin al~akhg1ndan, ak.luun tutuklugundan ve
himmetinin dti§tikltigilnden kaynaklanmaktad1r. Y oksa Allah, bu kap1y1 ken-
disine kapamam1§tlr. 0 , sonsuz feyizleri liltfeden, nihayctsiz nimetleri bag1§-
layandtr.

60. «Allah•a iftira edenler, k1yamet giinii hakk1nda ne dii§iiniirler?>>


Fiillerin ve sozlerin Allah'a arzedilecegi, zerre miktan bile olsa kar§1hg1n1n
goriilecegi bu gtin hakkmdaki kanaatleri nedir? Ayetten maksat, k1yamet gti-
nilnlin ne kadar korkun9 ve bu gtinde yapilacak olanlann deh§eti sebebiyle ne
kadar al<;alt1c1 oldugunu anlatmaktlr. «~iiphesiz ki Allah, insanlara kar§I»
~ok bilytik «lutuf sahibidir.» insanlara, gtizel ile 9irkin, hak ve battl aras1n1
64 ROHU' L- H~YAN Ci.'1z: 11

ay1racak akil nimetini vermi§tir. Kitaplar indirmek ve peygamberler gonder-


mek siiretiyle onlara merhamet etmi§tir. «Fakat insanlar1n ~ogu» bu btiytik
nimetlere «~iikretinezler.» Duygulann1 ve ruh'i melekelerini, yaratild1klan
ama~ i~in kullanmazlar. Kendi sahasmda olan hususlarda aklm ktlavuzluguna
ve ancak §eriatle bilinen mes'elelerde de ~er'i ~erife tabi olmazlar.

61. Ne durumda olursan ol, Kur'an'dan ne okursan oku,


siz ne yaparsaniz yapin, onu yapmaya giri~tiginizde, Biz ona
mutfaka ~ahit oluruz. <;iinkii ne yerde, ne gokte, zerre agirli-
ginca bir ~ey Rabbinden gizli kalmaz. Bundan daha kiifiigu
ve daha biiyiigii yoktur ki, apafik bir kitapta bulunmasin.

61. Ey Muhammed! «Ne durumda olursan ol. ..» Ayetin ba§indaki


"ne" anlam1na gelen "ma" edatt, olumsuzluk belirttigi gibi, hal, durum
manas1na da gelir. «Kur'an'dan ne okursan oku ...» Kur'an okumak
Rasfiltillah'tn en onemli i§iydi. «Siz», yani sen ve timmetin «ne yaparsan1z
yap1n...» Birinci ci.imlede, insanlar1n lideri olan Rasiil-i Ekrem (s.a.v.) ozel-
likle zikredildikten sonra bu ikinci ctimlede hitap genelle§tiriliyor. Tazim olan
yerde Rasfiltillah ozellikle zikredilir. Btiylik ve hakir herkese §atnil olan yer-
lerde de once Rasuli.illah zikredilir, sonra da genelle1ne yap1hr. <;link.ti bir top-
lulugun liderine hitab edildigi zaman, bu hitaba o topluluk da dahil olur. ~u
ayette de durum hoylcdir: "Ey Pt ygamher.' Kaclmlarr ho~adrgmiz zaman ... "
1
Ayet: 61 YONUS SURESt / 10 65

(Talfilc: 1) «Onu yapma ya giri§tiginizde, Biz ona mutlaka §ahit oluruz.»


Sizin ilzerinizde gozetleyiciyiz. Y aptiklann1zdan haberdanz ve onlan muha-
faza ediyoruz.
«~iinkii ne yerde, ne gokte», imkan ve varhk dairesinde «zerre ag1rh-
g1nca bir §ey Rabbinden gizli kalmaz.» Her §eyi ku§atan ilminin d1§1nda
kalmaz. Agultkta 1<\i~lik bir kanncaya veya bir toza e§it olan bir §ey, bile
Rabbinden gizli kalmaz. «Bundan daha kii~iigii ve daha biiyiigu yoktur ki
apa~1k bir kitapta bulunmas1n.» Burada kitaptan maksat, Levh-i
Mahfuz'dur. Her §ey Levh-i MahfQz'da yaz1h olunca, Allah'tn ilminden hi~bir
§ey dt§arda kalabilir mi? O'na hangi §ey gizli kahr? Hayir olsun, §er olsun,
hi~bir kimse soz ve fii11erinin kar§1hgm1 gorrneyecegini sanmas1n.

Bu ayette, nefsi murakabe etme usultine i§aret ve amellere devam etme-


ye te§vik vardrr. Ki§i her an Allah'1n kendisinden haberdar oldugunu kesinlik-
le bilirse, zamanlann1 istam'a uymayan hallerden korur ve Kur'an'a uygun i§
yapar.
Omer el-Bunant'nin §6yle anlatt1g1 nakledilmi§tir: "Kabristanda bulunan
sufi bir zata ugrachm. Sag elinde beyaz, sol elinde ise siyah ~akil ta§lan varch.
Ona dedim ki: 'Ey Sufi! Burada ne yap1yorsun?' Su cevab1 verdi: 'Kalbim
gaflete dald1g1nda mezarhklara geliyorum ve orada yatanlardan ibret ahyo-
rum.' Dedim ki: 'Avucunda olan bu 9ak1llan ne yap1yorsun?' Sayle dedi: 'Se-
vap i§ledigirn zaman beyaz \:aktllardan bir tanesini siyah <;ak1llara katiyorum.
OUnah i§ledigim zaman da bu siyahlardan birini beyazlann yan1na koyuyo-
rum. Ak§am oldugu zaman bak1yorum: Eger sevaplar, gilnahlardan fazla ise,
iftar ediyorum ve ozel ibadetlerime ba§llyorum. Eger gtinahlar sevaplara tis-
tiln gelmi§se, o gece yemek yemiyor ve su i9miyorum. i§te durumum budur.
Sana selam olsun! "'

Btiytiklerin birisinden §Oyle rivayet olunmu§tur: "Murakabe yapamad1-


jm zaman liztilmemek ve hata i§ledigin zarnan pi§manhk duymamak, kalbin
~ldtigilnti gosteren alametlerdendir." <";iinkti hayat, duygulu olmay1 gerektirir.
Bunun z1dd1 ise, oltim belirtisidir. Her gtinah, gaflet ve unutmaktan kaynakla-
mr. Su halde daima Hak'kt hatirlayan, diinya ve ahirette kurtulu§a ermi§ de-
mektir.
$oyle anlatilm1§tlr: "Bir veli Allah dostlarmdan birisini gormeyi arzu et-
ti. Ona manen denildi ki: 'Falan kasabaya git, orada benim bir dostum vardu.'
66 COz: 11

Adam o kasabaya geldi. Orada bir adam1n Allah'1 zikrettigini, yan tarafmda
da bir arslan1n bulundugunu gordti. Gaflete dti§tilgU zaman arslan onu kap1ve-
riyordu. Gelen adam ona yakla§h ve halini sordu. 0 da dedi ki: 'Allah'1 zik-
retmekten gaflete dii§memeyi istiyorum. Gaflet geldigi zaman, Allah dtinya
kopeklerinden birisini tizerime musallat kihyor. Ben de gafletten dolay1, ahi-
ret kopeklerinden biri tizerime musallat lahrur endi§esiyle bu arslan1 yan1m-
dan ayrrm1yorum.'"

62. iyi bilin ki, Allah 'in dostlarina korku yoktur ve onlar
mahzun da olmayacaklardir.
63. Allah 'in veli kullan, iman edip takva sahibi olan kimse-
letdir.
64. Onlar ifin diinya hayatinda da, ahirette de miijde var-
dir. Allah 'in sozleri degi§mez. i§te biiyiik kurtulu§ budur.

62. «iyi bilin ki, Allah'1n dostlar1na korku yoktur.» Dostluk anlanun-
daki "velayet" marifetullah, yani Allah'm bilinmesi ve nefislerin tanmmas1d1r.
Sen nefsini gen~ekten tan1rsan, onun senin ve Allah'1n dii§man1 oldugunu bi-
lirsen ve ona kar§I koyup diretmek sOretiyle onu tedavi edersen, bile ve tuza-
g1ndan emin olursun.
..
Ebu's-Suud dedi ki: "Velinin li.igat manas1, ya.kin olan demektir. Allah'm
velilerinden maksat, Allah'a olan ruhan! yakmhklanndan dolay1 se~ilmi§ halis
mti'minlerdir." <;unkti onlar, itaat ve Allah'm marifetine dalmak sfiretiyle O'na
Ayet: 62-63 YUNUS SORES!/ 10 67

yakla§1rlar. ~tiyle ki: Allah'1n dostlan veliler, bakttldar1 zaman Allah'm kudret
delillerini mti§ahede ederler. i§ittikleri zaman Allah'1n ayetlerini i§itirler. Ko-
nu§tuklannda Allah'a ovgti ile konu§urlar. Hareket ettiklerinde O'na kullukta
hareket ederler. Dtinya ve ahirette, herhangi bir kotii durumla kar§ila§rnaktan
emindirler. Korku; gelecekte kotii bir durumun ortaya 91kmas1ndan duyulan
endi§edir.

«Ve onlar», yani Allah'm dostlan arzular1run gen;ekle§rnemesinden


«mahzun da olmayacaklard1r.» Uztinttiyii gerektiren hi~bir §eyle kar§lla§-
mayacaklardir. Bundan dolay1d1r ki mtiellif, Keva~f isimli kitabmda §Oyle de-
mi§tir: "Allah'm veli kullanna fillirette hi9bir korku yoktur ve onlar orada asla
tiztilmeyeceklerdir. Y oksa onlar §U dtinyada, ba§kalanndan crok daha f azla
korkarlar ve iiziiltirler."

63. «Allah'1n veli kullar1,» yani dostlan «iman edip takva sahibi olan
kimselerdir.» Bu ayet, bundan onceki ayetten anla§llan mukadder bir soruya
11
cevaptrr. Sanki Allah'm dostlar1 kimlerdir? Bu kerameti elde etmelerinin se-
bebi nedir?" di ye sorulmu§ ve buna cevap olarak: "Onlar, imanla takvayz bir
araya getirenlerdir" denilmi§tir. Allah'1n dostlan, kendilerinden kotil amel
ve kotti ahlak1n meydana gelmesinden, §eriat ve hakikat mertebesinde sak1n-
d1lar. <;unkii onlar, huy_laruu
... §eriat, nefislerini zikir, kalblerini marifetullah ve
ruhlann1 da hakikatle 1slfill ettiler. Boylece varhklann1, Allah'tan ba§ka her
§eyden koruyup sak1ndilar.

Bu fakir der ki: Btitiin bunlar1n i§aret ettigine gore, ayetteki takvadan
murad, takvan1n ii9iincil mertebesidir. Bu mertebe, insanm Allah'1 anmaktan
ahkoyan ve me§gul eden her §eyden, kalbini muhafaza edip uzak durmas1d1f.
1§te takvan1n bu mertebesi, imanm dile getirdigi §irkten sak1nma ve yapilmas1
veya terkedilmesi gilnaha sokan her §eyden uzak kalma mertebelerini de i~ine
almaktadrr.

insan1n biitiln varhg1yla Allah'a ibadet etmesi ve kalbi Allah'tan ba§ka


her §eyden korumas1 konusunda evliyan1n crok 9e§itli dereceleri vardrr. Bu,
kabiliyetlerinin derecelerinin farkh olu§una goredir. Derecelerin en ytiksegi,
peygamberlerin himmetlerinin ula§h g1 en ytiksek mertebedir. Peygamberler,
velayet ile nilbtivvet makamlarm1 bir araya toplami§lardrr. Maddi alemle olan
ilgi ve baglar1, onlan manevi aleme yticelmekten ahkoyamaz. Halkm i§leriyle
i~i~e olmalan, Hakk 1n §UUruna dalmalarm1 engellemez. <;tinkti onlarm temiz
1

ve kudsi gi.i<;le dcstcklemni§ kabiliyetleri, kemal mertebededir. Nebinin bede-


68 RUHU'L-BEYAN Cuz: 11

ni, bazan giyip, bazan da ~1kard1g1 bir elbise gibidir. Nafakaya sahip olan ki-
§inin, actktig1nda doymas1 elindedir. Arzu ettigi §eyi yer.
1
Allah 1n dostlann1n mii'min ve takva sahibi olan kimseler olduklann1
ogrendikten sonra §Unu da bil: Evliya'nm ba§ka birtakun s1fatlan oldugu da
soylenmi§tir. Bunlar birbirine yak1n s1fatlardrr. Hz. Ali (r.a.)'nin buyurdugu
gibi evliyan1n yiizleri uykusuzluktan sar1drr, ibret almaktan gozleri ya§h, a~~
bktan karmlar1 i~e dogru 9okiiktiir. Said ibn Ciibeyr'den rivayet edildigine go-
re, Rasfiliillah (s.a.v.)'a Allah'1n dostlarmdan soruldu. RasiHiillah (s.a.v.) bu-
yurdu ki: "Onlar, Allah'1 gorerek zikreden kimselerdir. "< 13> Yani itn1inan, itaat
ve korku i<;erisinde zikrederler.
Alimlerden biri §Oyle demi§tir: "Velllerin alameti; Allah ile me§gul olup
O'na iltica etmeleridir. Onlar, sultanlarm1 mii§ahede etme ugrunda kendilerin-
den ge9erler. Velayet nurlar1 tizerlerine akseder durur. Nefislerinden haberleri
yoktur. Allah'tan ba§ka hi~bir kimse ile birlikte olamazlar. Onlar Allah i~in
birbirini seven mtisltimanlardrr. n
RasiH-i Ekrem (s.a.v.) §Oyle buyurmu§tur: "Allah'zn oyle kullarz vardzr
ki, onlar peygamber veya §ehit olmad1klan halde Allah katinda olan derece-
lerinden dolayz §ehitler ve peygamberler onlara gLpta ederler." 'Ey Allah'1n
Rasfili.i! Kimdir bunlar? Amelleri nedir?" diye soruldugunda Rasfiliillah
(s.a.v.): 'Onlar, aralannda hit;bir akraballk bag1 olmadzgi, ticarf miinasebet-
leri bulunmadigl halde, szrf Allah nzas1 ir;in birbirini seven kimselerdir. Al-
lah'a yemin olsun ki, onlann yilzleri nurdur. Onlar nurdan minberler iizerin-
dedirler. insanlar korktuklannda onlar korkmazlar, iiziildiikleri zaman onlar
uziilmezler' buyurdu." (!4 )
11
Rasfil-i Ek.rem (s.a.v.)'in: Peygamberler onlara gipta eder" sozti, ben-
zetme yoluyla onlann gtizel durumlar1n1 tasvirdir. Kevti§f diyor ki: "Bu,
milbaJagab bir ifadedir. Mana §oyledir: Bu niteliklere sahip olan bir topluluk
farzedilse, onlar bu ki§iler olurdu. Y oksa ulema aras1nda, hi~bir kimsenin
peygamberlerin derecesine ula§am1yacag1 husfisunda ihtilaf yoktur. Hadisdeki
ifadelerden, onlann peygamberlerin derecesine u1a§tiklan ve onlan ge<;tikleri
manas1 anla~1lmaz. II

13- Bezzar, ibn Abbas (r.a.)' tan rivayet ecmi~tir. Bkz. Muhtasar ihn Kesfr, 2/199.
14- EbO Davud rivayec etmi~tir. Ayrtca ibn Cerir et-Tabcri, Ebu Hureyre'den merfU olarak
rivayet etmi~tir.
Ayet: 63-64 YUNUS SURES!/ 10 69

~u bir ger~ektir ki, iistUn bir kimsenin tizerinde,, ozel bir konuda daha
Ustiln birisi bulunabilir. Fakat aksi dogru degildir. Rasuli.illah'1n §U sozi.ine
dikkat edersen bu dedigin1i anlarsm: "Siz dunya i§lerini, daha iyi bilirsiniz."
Marifetullah derecelerinin sonu yoktur. Allah'a kadar vanr. Ebu Zeyd
dedi ki: "Allah'1n velileri , gelinler gibidir. Gelinleri ancak mahremi olanlar
gorebilirler. Mahr~mi olmayanlar goremezler." Sehl de §byle demi§tir: "Al-
lah, insanlara velilerinin ancak §elcillerini veya onlarla faydaland1rmak istedi-
~i kimselere bildirir. Eger Allah, evliyay1 kullar1na tan1tsa da insanlar da on-
lan tan1sa1ar, aleyhlerinde bir delil olur." ~eyh Ebul Abbas §6yle der: "Veliyi
tan1mak, Allah'1 tan1maktan daha zordur. <;unkti Allah (c.c.), kemali ve cema-
li ile tarumr. Yarat1lan, kendisi gibi yiyen, kendisi gibi i~en yaratilan1 nas1l ta-
n1yabilir? Evliyan1n di§ goriinti§leri ~eriat'1n htiki:imleriyle siisltidtir. ic;
Alemleri ise, fakr nurlar1yla me§guldlir."
64. «Onlar i~in diinya hayahnda da, ahirette de miijde vard1r .» Bu
ctimle, evliyan1n di.inya ve filliretteki kotiiltiklerden kurtanld1g1 a91kland1ktan
sonra, Allah'1n onlara verdigi iki dtinyan1n hay1rlar1n1 ay1klamaktlr. Sank.i
§C>yle soylenmi§tir: Acaba bunun dt§tnda onlara verilecek bir nimet ve kera-
met var m1du? Cevaben denildi ki: Dtinya ve ahirette, onlar1 sevindirecek
§eyler vardrr. ~erlerin hayulara takdim edilmesi, "temizlemek, stislemekten
daha once yap1hr" kabilindendir. Burada ge9en "miijde", yard1m, zafer, gani-
met gibi diinya nimetletinden ve a~tklanmas1 kelimelere s1gmayan ahiret ni-
metlerinden meydana gelen mtijdelerdir. Onlara hem diinyada, hem ahirette
mtijdeler vardu. Gtizel bvgli, iyilikle an1lma, insarilar1n sevgisi ve salih rtiya
dilnyadaki mtijdelerdendir. Rasul-ti Ekrem Efendimiz (s.a.v.) §Oyle buyur-
mu§ladir: "Dii.nyadaki mii.jde, mu'minin gordiigii veya onun iqin ba~kas1na
gosterilen salih ruyadir. o5> 11

Salih riiyanm, mti'min i~in dtinyada bir miijde olu§u, bunun yaln1z ni.i-
bUvvet ile olabilecegi iddias1n1 reddeder. Salih riiya; salih olma, gafletten
uyan1k bulunma, sevin~ ve diger meziyetlerle de meydaria gelebilir. Nitekim
RasOltillah (s.a.v.) §byle buyurtnU§tur. "Peygamberlikten ancak miijdeler kal-
mt~ttr. "< 16i Ba§ka bir hadiste de ~oy1e rivayet buyurulmu§tur: "Salih ki§inin
gordugii sadzk riiya , niibuvvetin kirk altl cuz'iinden bir tanesidir."07)
Rasfiltillah (s.a.v.)'a peygamberlik, once salih rtiya ile ba~ladi. Eger

15- Hadis'in bir boli.imUdi.ir. imam Malik Muvaua'smda Ata b. Yesar'dan mcrfO olarak rivayet
etmi~tir. Bkz. Cflmiu'l-Ust'H, 2/525.
16- Buhari ve imam Malik rivayet etmi§tir. Bkz. Camiu'l-UsUl, 2/526.
17- BuMlrl vc Miislim Tirmizi ve cbu Davud rivayet etmi§tir. Hadisin lafz1 ~oy ledir: "Mu'minin
riiytls1. .. " Bkz. C11111i11'/.l/sfil, 2/515.
70 ROHU'L-BEYAN COz: 11

Cebrail (a.s.) dogrudan dogruya risalet ile gelseydi, onun be§eri giicii buna ta-
hammtil edemezdi. Salih rtiyalar Rasul-i Ekrem'e tinsiyet kazandrrdi.

Ulemadan birisi, Onlar i9in dtinyadaki mtijdenin, meleklerin oliim anm-


da velilere rahmet ile gelmeleri oldugunu soylemi§tir. Ahiretteki iniijdelerine
gelince; meleklerin selam vererek, kurtulu§ ve cennet nimetlerini mtijdeliye-
rek onlan kar§1lamalan, ytizlerinin beyazlan1p nurlanmas1, amel defterlerinin
sag taraflanndan verilmesi gibi, o alemin her makammda gorecekleri miljde-
lerdir.

«Allah' 10 sozleri degi§mez.» Onlar hakk1ndaki vaadlerinde asla degi§-


me yoktur. <;iinkil Allah'1n vaadinden donmesi sozkonusu degildir. «i§te»,
ak1llarm mahiyetini anlamaktan aciz kald1g1 «biiyiik kurtulU§ budur.>> Yani
bu miljdedir. Nas1l boyle olmas1n ki? Bunda iki cihanm mutlulugu vardrr.
1
Bil ki: Velayet - Allah a dost olma - iki k1s1Illdir. Birincisi biitiln
mti'minler aras1nda ortak ve genel olan vetayettir. Nitekim Cenab-1 Hak §Oyle
buyurmu§tur: "Allah, inananlarzn dostudur. On/an karanlzklardan aydinliga
fzkanr." (Bakara: 257) ikincisi ise ozel velayettir. Bu, Kur' an yolunda ytiril-
yen bahtiyarlardan Allah'a kaVU§ffiU§ kimselere ~s olan velayettir. Velayet,
kulun Hak'ta yok olup O'nunla beka bulmasmdan ibarettir.

Velayette fiziki - hiss! - kerametler §art degildir. <;tinkil boyle harika


haller, miislilman olmayanlarda da gortiltiyor. Fakat velayette kalbi
kerametler §artttr. ilahi ilimler ve Rabbani marifetler gibi. Fizik1 kerametlerle
kalbi kerametler bazan ayn1 ki§ide gorillebilir. Abdulkadir Geylani ile Ebu
Medyen el-Magribi'de mil§ahede edildigi gibi. Harika haller hususunda, do-
guda Abdulkadir Geylani, batida ise Ebfi Medyen'in e§i gortilmemi§tir. Dste""
lik bunlar, killli ilimlere ve marifetlere sahiptiler. Bazan bu iki tilrlti keramet
birbirinden aynhrlar ve velide ikincisi gorilltir, birincisi gortilmez. Nitekim
Hak'ta fani olan bilytik velilerin <;ogunda durum boyledir.

Su ilzerinde yilrilmek, havada u9mak, uzun mesafeleri kisa zamanda al-


mak ve bunlar gibi fizikl kerametler yani harika haller, bazan rfilliplerde ve
felsefecilerde de meydana gelebilir. Hi<; ummad1klar1 bir anda, onlar1 yilztistii
birakmak i9in bazan Cenab-1 Hak, istidrac kabilinden onlara harika haller ve-
rir. Mti'min'e yak1§an, Allah'm veli kullar1n1n yolunda yilrtimeye son derece
gayret gostermesidir. En azmdan onlara olan muhabbetinde kusur gosterme-
melidir. <;tinki.i ki§i, kiminle ha§rolunmay1 severse, onunla beraber olur. Nite-
Ayet: 64-65 YONUS SORESt/ l 0 71

kim hadis-i §erifte bu durum belirtilmi§tir.

65. Onlarin siizleri seni iizmesin! <;llnkll biitiin iistiinUik


Allah 'tndir. 0, fOk iyi i§iten ve fOk iyi bilendir.
66. iyi bilin ki, goklerde ve yerde ne varsa yalniz Allah 'zn-
dir. Allah 'tan ba§kasma tapanlar, gerfekte ortak ko§tuklarina
uymazlar. Onlar, kuru zandan ba§ka bir §eye tiibi olmazlar.
Onlar sadece yalan soylerler.
67. Allah, ifinde siikunet bulmanzz ifin geceyi, aydinlatici
olarak da giindiizii yaratandir. $iiphesiz bunda dinleyen bir
toplum ifin ibretler vardir.

65. «Onlarin», yani kafirlerin «sozleri seni iizmesin!» inanmayanlann


soyledikleri sozlerden dolay1 tiztilme, yalanlamalanna, seni oldtirme ve
lsHim'1n ontinti kesme hususundaki plan ve komplolanna ald1n§ etme!
Rasfilullah (s.a.v.)'i tizillmekten nehyetmede milbalaga gostermek i9in,
ayetteki nehy' mti§riklerin sozlerine yoneltilmi§tir. «<;iinki.i biiti.in iistiin-
liik,» gti~ ve kuvvet «Allah'1nd1r.» Yani O'nun mtisadesi olmadan hi9bir
kimse gti9 ve tistUnlUge sahip olamaz. Seni onlara kar§I koruyan ve muzaffer
72 ROHU'L-BEYAN Ci.iz: 11

kilan Allah'tir. «0, ~ok iyi i~iten ve ~ok iyi bilendir.~ Senin hakk1nda soyle-
diklerini i§itir ve aleyhinde ald1klan kararlan bilir. 0, onlara yapttklann1n
kar§thg1n1 buna gore verecektir.
66. «Iyi bilin ki goklerde ve yerde ne varsa yaln1z Allah'1ndir.» Me-
lekler, cinler ve insanlar. .. Yarattlanlann en §ereflisi olan bu varhklar, Al-
lah'1n kullar1 olup O'nun kudret ve hakimiyetinin alttnda olunca, bunlann d1-
tmda kalan varhklann da boyle olmas1 ka~1nilmaz olur. Su halde Allah (c.c.)
seni muzaffer kdmaya, onlann yurtlar1n1 ve servetlerini sana intikal ettirmeye
kldirdir.
«Allah'tan ba~kas1na tapanlar, ger~ekte ortak ko§tuklarrna uymaz-
lar .» Y ani; putlara tapanlar, hakikatte onlara tabi olmazlar. ilfilllann1 Allah'1n
ortaklan diye isimlendirseler de ... <;unkil, Rububiyet konusunda Allah'm. or-
taklann1n bulunmas1 dti§tiniilemez. «Onlar, kuru zandan ba§ka bir §eye
tabi olmazlar.» Onlann, putlann Allah'm ortaklan oldugu konusundaki zan-
lan, anlams1z bir zandan ibarettir. «Onlar sadece yalan soylerler.» Allah'a
nisbet ettikleri hususlarda yalan soylerler.
67. Bundan sonra ytice Allah mil§riklere, ubudiyetin ,yaln1z kendisine
yapilabilecegini gostermek ic;in, sonsuz kudretin ve nihayetsiz nimetlerin ye-
gane sahibi olduguna dikkatleri c;ekerek §6yle~uyuruyor: «Allah, i~inde
sukftnet bulman1z i~in geceyi,» <;all§lp ge9iminizi elde etmeniz i9in, «ayd1n-
lahc1 olarak da gundµzu yaratand1r.» Ayette, "aydmhk" kelimesi zik:redil-
digi i<;in, karanhk kelimesi hazfedilmi§tir. Aynca "sukunet bulmamz i~in"
ctimlesi zikredildigi ic;in, "hareket edip ~al1§mat11z ic;in" cil1nlesi zikredilme-
mi§tir.
Bu ayet-i kerime, yilce Allah11n (c.c.) baz1 vakitleri, ibadetin yorgunlu-
gundan ve c;ah§n1alar1n n1e§akkatinden dinlenn1ek ic;in yarattig1111 gosteriyor.
Boylece nefislerin usanmas1, kalblerin bitkinligi giderilmi§ ve istenilen iba-
detlere yeni bir arzu meydai1a gelmi§ olacaktu. Bir durumdan ba§ka bir duru-
ma ge<;i§te, yenilenme vardu. Magara ashab1n1n sag taraftan sol tarafa don-
meleri gibi...
«~iiphesiz bunda» yani gecenin ve gilndilztin nitelendigi gibi yarat1ll-
§Inda «dinleyen bir toplum i~in ibretler vard1r.>> Dti§ilnerek ve Kur'an-1
Kerim'in ayetlerinden ibret alarak dinleyen toplmn ic_;in ... ibret ahnacak
ayetlerin, ashnda btittin insanlar ic;in gosterildigi halde, sadece ibret alarak
dinleyen topluma tahsis edilmesinin sebebi, 0 ayetlerden yaln1zca boyle bir
toplumun yararlanm1§ olmas1drr.
Ayet: 66-68 YDNUS SORES!/ 10 73

68. "Allah fOCuk edindi" dediler. lla§8,J 0, bundan miinez-


zehtir. <;unkii 0, miistagnidir. Goklerde ve yerde ne varsa
(hepsi) O'nundur. Bu hususta hifbir deliliniz yoktur. Allah
hakkinda, bilmediginiz bir §eyi mi soyliiyorsunuz?
69. De ki: "Allah 'a karp, yalan uyduranlar asla kurtulu§a
eremezler."
70. (Onlar ifin) diinyada gefici bir hayat vardir. Sonra do-
nii#eri Bizedir. Sonra da inkarlarindan dolayi onlara §iddetli
azabi tattiracagiz.

68. Mudlic Ogullan: «'Allah ~ocuk edindi' dediler.» Tibyan ad1ndaki


eserde belirtildigine gore: Yahudiler, Uzeyir (a.s.)'in hrristiyanlar da Mesih
Hz. isa'nm Allah'1n oglu oldugunu soylediler. Kurey§ mli~rikleri ise melekle-
rin Allah'1n k1zlan oldugu iddias1nda bulundular. «Ha~a! 0, bundan miinez-
zehtir.» Allah (c.c.), kafirlerin kendisine nisbet ettikleri ~ocuk edinn1e iftira-
smdan uzaktir. Bu ctimle ayn1 zamanda, onlar111 soyledik.leri aptalca sozlere
kar~1 hayret ifade ediyor. «<;iinkii 0, miistagnidir.» Hi~bir §eye ihtiyac1
yoktur ve her §eye sahiptir. Bu ctimle, Cenab-1 Hakk'm her §eyden milstagni
74 RUHU'L-BEYAN Cuz: 11

olu§unun sebebini ifade ediyor. <;unkti ~ocuk edinmek, ihtiya~tan kaynakla-


n1r. Zay1f olan kimse, 9ocuguyla gi.i~lenmek, fakir olan 9ocugundan yard1m
gormek, zelil kimse kimse de 9ocuguyla aziz olmak is:in 9ocuk edinir. Biitiin
bunlar, ihtiya9 alametleridir.
«Goklerde ve yerde» akilh veya alals1z «ne varsa (hepsi) O'nundur.»
Bu ayet Cenab-1 Hakk'1n her §eyden 1ntistagni ve her §eye malik oldugunu
ifade ediyor ve bunu gti9lii bir §ekilde ortaya koyuyor.
«Bu hususta>> yani ortaya att1g1n1z "Allah 9ocuk edindi" iddian1zda
4<hi~bir deliliniz yoktur.» iddia ettiginiz §ey, dayanaks1z bir yalandan ibaret-
tir. 4<Allah hakk1nda, bilmediginiz bir §eyi mi soyliiyorsunuz?» Bu ifade-
lerle Allah, bilgisizliklerine ve uydurmalarina kar§l onlan azarlay1p ytizlerine
vuruyor. Bu ctimleyle, delilsiz her soziin cehalet olduguna, itikat konulannda
kesin delillerin bulunmas1 gerektigine ve bu konuda taklidin caiz olmad1g1na
dikkatler ~ekilmi§tir.
69. «De ki:» Allah ~ocuk edindi deyip O'na ortak ko§mak sfiretiyle
«' Allah'a kar§t yalan uyduranlar asla kurtulu§a eremezler.'>> Korktukla-
nndan emin ve umduklarma asla nail olamazlar.
70. «(Onlar i~in) diinyada» basit, faydas1z ve «ge~ici bir hayat varw
d1r.» Orada kimse istedigini bulamaz. «Sonra» oliimle «donii§leri bizedir.
Sonra da inkarlar1ndan dolay1 onlara §iddetli azab1 tattiracag1z.» Boyle-
ce, dtinyada devam eden ktifi.irleri sebebiyle ebedi azapta kalacaklardu. Kur-
tulu~ nerde? Onlar nerde?
Ayet: 69-71 YONUS SORESf/10 . 75

71. Onlara Nuh'un haberini oku. 0, bir zaman kavmine


~oyle demi~ti: "Ey kavmim! Eger benim (aranizda) bulunmam
ve Allah'tn ayetlerini hatirlatmam size agir geldiyse, bilin ki
ben, yalniz Allah'a gi.i.venmekteyim. Siz de ortaklannizla bera-
ber toplamp yapacagznizi kararla§tirin. Sonra yapacaiJniz i§
size gizli kalmasin. Sonunda bana hif miihlet vermeden hiik-
miiniizii uygulaytn.
72. Eger yiiz f eviriyorsaniz, bilin ki ben sizden bir iicret is-
temiyorum. Benim ecrim, ancak Allah 'a aittir. Bana miislii-
manlardan olmam emredilmi~tir.
73. Yine de onu yalanladilar. Biz de onu ve kendisiyle ge-
mide bulunanlari kurtardik. Onlari halifeler kildik.
Ayetlerimizi yalanlayanlari da bogduk. Uyanlanlarin sonu
nasil olurmu§ bir bak!

71. «Onlara», Mekkeli mii§riklere «Nuh'un» kavmiyle olan «haberini


oku.» Boylece i\:inde bulunduk.lan ktifilr ve inatlanndan vazge9sinler. «0,
bir zaman kavmine ~oyle demi~ti:» Maksat, Nuh (a.s.)'un baz1 haberleridir.
Yoksa kavmi ile aras1nda gec;en haberlerin ttimii degildir. «'Ey kavmim!
Eger benim, (aran1zda)» uzun zaman «bulunmam ve Allah'1n ayetlerini
hahrlatmam size ag1r geldiyse...»
Peygamberler bir topluluga nasihatte bulunduklan zaman, ayaga kalkar-
lad1. <;tinkti bu, muhatab1n dinlemesinde daha etkilidir. Rivayet olunduguna
gore isa (a.s.) da Havarilere ayakta vaaz eder, onlar ise oturarak dinlerlerdi.
76 RUHU'L-BEYAN Cuz: 11

RasOl-i Ekrem (s.a.v.) de aga9tan bir minber -ki o U9 basamakhyd1- edinme-


den once, 9amurdan bir minber tizerinde, ayakta konu§urlardi.

«Bilin ki ben, yaln1z Allah'a giivenmekteyim.» Yahuz Allah'a daya-


n1p gtivenmekte ve i§leri O'na havale etmekte devam ediyorum. \:linkii Allah
(c.c.), bana eziyet etme ve beni oldiirme isteginize kar§I, benim yard1mc1m ve
koruyucumdur. Oyleyse elinizden geleni yapmaktan geri durmay1n.

ibnnii'§-Seyh: "Sartm cevab1n1n mahzuf olup, 'yapacagm1z1 yap1n' tak-


dirinde oldugunu, bu son cilmlenin de Hz. Nuh'un onlan onemsemediginin
sebebini beyan oldugunu" soyler.
«Siz de ortaklaran1zla», ilfilllann1zla «beraber toplan1p yapacagm1z1
kararla~tirin.» Beni oldiirmek hususundaki gayret ve 9alt§malann1z1 karar-
la§t1nn. «Sonra yapacag1n1z i§ size gizli kalmas1n.>> Bana yapacagm1z1 a~1k-
9a yapm. «Sonunda bana hi~ miihlet vermeden htikmtiniizii uygulay1n.»
Bana yapmak istediginizi devam ettirin ve niyetlerinizi tatbik edin. Hi9 bekle-
meksizin, gi.ictinilz yettigi kadar, en stir'atli §ekilde, yapacag1ruz1 yapm. Nuh
(a.s.), onlara onem vermedigini, kendisine bir §ey yapamayacaklarm1 goster-
mek i9in, Allah'a ve O'nun kendisini koruyup muhafaza edecegi konusundaki
soztine son derece gilvendigi i9in kavmine boyle hital' etmi§tir.

72. «Eger» benim nasihat ve hatirlatmalanmdan «yiiz ~eviriyorsan1z,


bilin ki ben, sizden» bunlar kar§1hg1nda «bir ticret» ve kar§thk «istemiyo~
rum.» Diinyanm fani menfaatlerinden bana odeyeceginiz hi~bir §ey istemiyo-
rum ki, haktan yiiz 9eviresiniz. «Benim ecrim, ancak Allah' a aittir .» iman
etseniz de, etmeseniz de, hatirlatma ve nasihatlerime kar§l benim miikafatun1
yaln1z Allah verecektir. «Bana mtisliimanlardan olmam emredilmi§tir .»
Varhg1n1 Allah'a teslim eden ve dini ogretme kar§1hg1nda hi~bir §ey almayan
kimselerden olmakla emrolundum.

Son alimler, dini ogretme (tallm), ezan, imarnet, hitabet ve bunlar gibi
dim hizmetler kar§1hg1nda ilcret almmas1na cevaz vermi§lerdir. Fakat ilcret
alan kimsenin, yapt1g1 hizmetinde niyetinin halis olmas1 gerekir. Aksi halde
ilfillt tehditle kar§I kar§1ya kahr.
73. «Yine de onu yalanladllar.» inat gostererek yalanlamalannda israr
ettiler. Bu ytizden de Allah'm azab1 onlara gerekli oldu ve Nuh Tufan1nda bo-
guldular. «Biz de, onu ve kendisiyle gemide bulunanlan» bogulmaktan
«kurtard1k.» Hz. Nuh'la gemide bulunanlar seksen ki§iydiler. Bunlarm kirk1
erkek, k1rk1 da kadmd1. «Onlari halifeler kdd1k.» Yerytizti sakinlerine ve ba-
Ayet: 72 .. 7a YUNUS S0RES1/ 10 77

tip helak olanlara halef kild1k. Gemiden ~1ktiklan zaman Nuh (a.s.)'un Sam,
Him ve Yafes ismindeki ti9 oglu ve onlann han1mlan mtistesna hepsi oldti.
Nitekim Cenab-1 Hak ba§ka bir ayette §5yle buyurmu§tur: "Nuh'un zurriyeti-
. ni devam eden kimseler kildzk." (Saffat: 77) Onlar ttirediler ve 9ogald1lar.
Boylece Araplar, Acemler, Farshlar ve Rumlar Sam'dan; Habe§ ve Hind'liler
H!m'dan; Ye'cuc, Me'cuc ve Ttirkler de Yafes'den 9ogahp gehni§lerdir.
~

«Ayetlerimizi yalanlayanlar1 da» tufanla denizde «bogduk. Uyari-


lanlar1n sonu nasal olurmu~ bir bak!» Kendilerine uyanc1 geldigi halde,
onu yalanlay1p inanmayanlann durumunun nasd oldugunu gor. Bunlar, Nuh
kavmidir. Ayetin bu k1sm1nda, Rasultillah (s.a.v.)'a teselli ve Oinu yalanla-
yanlan saktnduma vardrr.
78 RUHU'L-BEYAN Cuz: 11

74. Sonra onun ardindan, kendi toplumlarina birfok pey-


gamberler gonderdik. Onlara mucizeler getirdiler. Onlar, da-
ha once yalanladiklarina iman edecek degillerdi. Haddi a§an-
lann kalblerini i§te boylece miihiirleriz.
75. Sonra onlarin ardindan da Musa ile Harun'u, mucize-
lerimizle Firavun ve toplumuna gonderdik. Fakat onlar kibir-
lendiler ve giinahkar bir toplum oldular. ....
76. Katzmizdan onlara hak gelince: "Bu, §iiphesiz Oftk bir
sihirdir" dediler.
77. Musa onlara §Oyle dedi: "Size gerfek geldiginde onun
ifin boyle mi diyorsunuz? Bu bir sihir midir? Halbuki sihir-
bazlar kurtulu§a ermezler. "
78. Onlar dediler ki: "Babalartmizi uzerinde buldugumuz
dinden bizi dondiiresin ve yeryiiziinde ululuk sizin ikinizin ol-
sun diye mi bize geldin? Biz, size inanacak degiliz."
79. Firavun: "Bilgili butiin sihirbazlari bana getirin!" de-
.. di.

80. Sihirbazlar gelince Musa onla.ra: "Atacaginizi atin" de-


di.
81. Onlar atinca Musa §Oyle dedi: "Sizin yaptigimz sihirdir.
Allah onu, mutlaka bo§a ftkaracaktir. <;iinkii Allah,
f eslitfilarin i§ini diizeltmez.
82. S11flulartn ho§una gitmese de Allah, sozleriyle gerfegi
af1ga fikaracaktir."
Ayet: 74-77 ¥ONUS SORES!/ l O 79

74. «Sonra onun», yani Nuh (a.s.)'un «ard1ndan, kendi toplumlanna


bir~ok peygamberler gonderdik.>> Mana §oyledir: Birs;ok degerli peygam-
berler gonderdik. Her peygamber ozellikle kendi toplmnuna gonderibni§tir.
Mesela Ruel (a.s.) Act kav1nine, Salih (a.s.) Semud kavmine, ibrahim (a.s .)
Babil kavmine, ~uayb (a.s.) Eyke kavmine gonderilmi~tir. «Onlara», yani
her peygamber kendi kavmine, davalanru isbat eden, apa9lk «mucizeler ge-
tirdiler .» Ancak «onlar, daha once yalanlad1klar1na iman edecek degiller-
di.>> Yani kendilerine peygamberler geldikten sonraki durumlan, gelmeden
onceki durumlan gibiydi. Sanki onlara hi9bir peygamber gonderilmemi§ gibi.
«Haddi a§anlartn kalblerini i§te boylece miihiirleriz.» Giderilmesi mtitn-
ktin olmayan saglam bir mtihtirle, kuftirde 1srar etmeyi tercih ettnek sfiretiyle
haddi a~anlann kalblerini boylece mtihtirleriz.

75. «Sonra onlann» o peygamberlerin «ard1ndan da», imran oglu


«Musa ile» onun karde§i «Harun'u,» Musa'n1n agabeyidir. Ondan ti9 ya§ bti-
yiikttir. «Mucizelerimizle Firavun ve toplumuna gonderdik.» Firavun,
Mus'ab'1n oglu Vehd'clir. Mucizelerden maksat da, 1ne§hur clan §U dokuz
mficizedir: Asa, beyaz el, tufan, yekirge, ha§erat, kurbaga, kan, sfiretlerin yir-
kin ~ekle sokulmas1 ve Kiztldeniz'in yanlmas1.
«Fakat onlar. kibirlendiler.»
,.. Haks1z yere biiylikltik taslad1lar. Hz. Mu-
sa ile Harun (a.s.) Israil ogullanna gelerek, Allah'1n risaletini teblig ettiler. Fa-
kat onlar Peygamberlerini dinleyip tabi olmadtlar. Mel'O.n Firavun'un §U sozti
bwiu ifade ediyor: "Ey Musa! Biz seni aranuzda rocuk iken bakip buyiltme-
dik mi? Sonra sen, bizim ifimizde yillarca kaldin! .. " ($uara: 17) «Ve
giinahkar bir toplum oldular .>> Btiyilk gtinahlan i§lemeyi adet haline geti-
ren, haddi a§an bir toplum haline geldiler.

76. «Kahm1zdan onlara hak gelince:» Burada "hak"tan maksat, do-


kuz mficizedir. Onlann, yaratihnalan ve icad edilmeleriyle, Allah katlndan ol-
duklan a~1k bir hakikat olup sihirbazlann yapt1klan gibi bir goz boyama ve
hayal ettirme degildi. «'Bu, ~iiphesiz a~1k bir sihirdir,' dediler.»

77. «Musa onlara», inkar ve azarlama sorusu tarzinda «§oyle dedi:


'Size ger~ek geldiginde onun i~in boyle mi diyorsunuz?'» Yani, size sihir-
le hi~bir ilgisi oltnayan hak geldigi zaman hi~ dti§tintip tefekktir etmeksizin:
"~Uphesiz bu bir sihirdir" deyip ona dil mi uzat1yorsunuz? «Bu bir sihir mi-
dir?» Oysa onun duru1nu apay1ktIT. Ne oldugu ac;1kc;a biliniyor ve gortiltiyor.
Oyle ki, goren hi<;bir goz onun hakk1nda ~tipheye dti~mez . «Halbuki sihir~
80 ROHU'L·B!YAN Ctlz: 11

bazlar kurtulu~a ermezler.'» 0, bir sihir midir diyorsunuz? Halbuki sihir


yapan ba~anya ula~amaz, umdugunu elde edip korktu~undan etnin olamaz.
Sihrin, benim gibi birisinden meydana gehnesi nasd mU1nklin olabilir?
78. Bunun lizerine «onlar», delil getinnekten aciz kalarak «dediler ki:
'Babalar1m1z1 iizerinde buldugumuz dinden», Allah'tan ba~kas1na tapmak-
tan «bizi dondiiresin ve yeryiiztinde ululuk sizin ikinizin olsun diye mi
bize geldin?» "Geldin" ifadesi, yaln1z Musa (a.s.)'a hitapttr. c;unkti Asa ve
beyaz el gibi mucizeler yaln1z Musa (a.s.)'n1n eliyle gortindti. Onlar, Firavun'a
tap1yorlardi. "Ululuk"tan maksat, saltanattu. c;unkli sultanlar, bilylikltik ve
ululukla nitelenirler. "Yeryiiziinden" maksat da, M1sir diyandtr. Oysa, «Biz,
size inanacak degiliz.» Getirdiklerini hivbir zaman onaylamayacag1z.
79. «Firavun», Hz. Musa ile Hz. Harun'u, sozle susturmaktan timidini
kesince etraf1ndaki ileri gelenlere: «'Bilgili>~, Musa'ya kar~t koyabihneleri
i~in sihrin c;e~itlerini bilen, mfillir ve uzman «biitiin sihirbazlar1 bana geti-
rin' dedi.»
80. «Sihirbazlar» Musa'mn kar§1s1na «gelince Musa onlara: 'Atacag1-
n1z1 atin' dedi.» Sihrin c;e~itlerinden kendisine gostereceklerini onlardan iste-
di. Musa (a.s.), sihirbazlann yapt1klann1n fasid bir i§, b~hl bir <;aba oldugunu
insanlara gostennek i<;in, ip ve deyneklerini atmalanm emretti.
81. «Onlar», ip ve deyneklerini «atlnca» ve insanlann bunlardan kork-
1nalann1 taleb edince, «Musa» sihirbazlara, yaptiklanna hi<; onem venneksi-
zin ǤOyle dedi: 'Sizin yaptlgtntz sihirdir.>> Firavun ve kavminin, sihir de-
dikleri tnOcizeler ise sihir degildir. «Allah onu, mutJaka bo§a ~1karacakhr.»
Benitn elimde gosterecegi mucizelerle yaptig1n1z sihri tamamen giderecek,
bfitil oldugunu gosterecek ve hi9bir tesirini birakmayacakttr. ~air §tiyle soyle-
mi~tir:

Musa gelip asastnt yere atmca


Sihir de, sihirbaz da batil oldu.

<«;unkii Allah, f esat~dann i§ini diizeltmez.» Sabit ktlmaz, tamamla-


tnaz ve devam ettirmez. Aksine mahveder, yok edip giderir.
82. «Su~lularin ho§una gitmese de, Allah sozleriyle» emir ve hlikilm-
leriyle «ger~egi ortaya ~1karacakt1r. '» Sabit kiltp gil~lendirecektir. "Surlu-
lar"dan 1naksat, sihirbazlar ve diger ttim su~ sahibi kimselerdir.
Ayet: 78-82 Y0NUS S0RES1/ 10 81

83. Firavun ve ileri gelen adamlannrn, kendilerine kotiiliik


yapmasindan korkarak, kavminden bir grup genften ba§ka
kimse Musa'ya iman etmedi. <;iinkii Firavun yeryiiziinde bii-
yiiklenen ve haddi a§anlardandi.
84. Musa dedi ki: "Ey kavmim! Eger Allah'a inandzysaniz
ve O'na teslim olduysaniz, yalniz O'na giivenin."
85. Onlar da dediler ki: ''Allah 'a dayandik. Ey Rabbimiz!
Bizi o uilim topluluk ifin bir imtihan vesilesi kilma!
86. Bizi, rahmetinle o kilfirler toplulugundan kurtar!"
87. Biz de Musa ve karde~in e: "Kavminiz ifin Mzsir'da ev-
ler hazirlayzn ve evlerinizi namaz kilrnacak yerler yaprn. Na-
mazi da dosdogru kilin. Mii'minleri miijdele" diye vahyettik.
82 ROHU'L·BEYAN COz: 11

83. «Firavun ve ileri gelen adamlar1n1n, kendilerine kotiiliik yapma-


s1ndan korkarak,» kendilerine i§kence etmesinden korkuya dti§erek ba§lan-
g1<;ta «kavminden bir grup gen~ten ba§ka kimse Musa'ya iman etmedi.»
Ayette sozti edilen gen9ler, israilogullanndan birtak1m gen9lerdir. Musa (a.s.)
babalann1 imana <;agrrd1, fakat onlar Firavun'dan korktuklan i<;in iman etme-
diler. Gen<;lerden bir grup Musa'n1n davetine olumlu cevap vererek iman etti-
ler. Buradaki "korkarak" kelimesi, korkunun bi.iytikltigtini.i belirtir. Blt yi.iz-
den de onlar iman etmekten <;ekindiler. Bir grup gen<;, Firavun ve israilogul-
lannm ileri gelenlerinden korktuklar1 halde iman ettiler. israilogullarmm ileri
gelenleri ise <;ocuklan ve kendileri hakkmda Firavun'dan korktuklan i<;in <;o-
cuklanru Hz. Musa'ya iman etmekten menediyorlardi.

«~iinkii Firavun, yeryiiziinde biiyiiklenen ve haddi a§anlardand1.»


Mis1r tilkesine egemendi, gururlu ve azgmdi. Oldtinnek, kan alutmak, gurur
ve zulmetmekte <;ok ileri gitmi§ti. 0 kadar .ki, Rubfibiyyet iddias1na kalk.1§-
m1§, peygamberlerin torunlar1 olan israilogullariru kolele§tirmi§ti.
84. «Musa» kavminin Firavun'dan korktugunu gortince «dedi ki: 'Ey
kavmim! Eger Allah'a inand1ysan1z», Allah'1 ve ayetlerini tasdik edip, zarar
ve menfaatm O'nun kudret elinde olduguna iman ettiys~niz «Ve O'na teslim
olduysan1z,» ihlasla Allah'1n htikmiine teslim olmu§ kimseler iseniz «yain1z
O'na giivenin,'» dayan1n ve O'ndan ba§ka kimseden korkmaym!

85. «Onlar da», yani iman eden gen<;ler de hi<; tereddiit gostermeksizin
«dediler ki: 'Allah'a dayand1k.» <;tinkil bu gen~ler ihlas sahibi mii'min kim-
selerdi. Bunun i~in dualan da kabul olundu. Daha sonra Rablerine §5yle dua
ettiler: «Ey Rabbimiz! Bizi o zalim topluluk i~in bir imtihan vesilesi kd·
ma!» Onlan bize musallat blip, bize azap etmeleri ve dinimizden dondi.irmek
sOretiyle, bizi onlara azap mahalli yapma!
86. «Bizi, rahmetinle o kafirler toplulugundan» onlarm tuzak ve kotii
kom§uluklanndan «kurtar.'» Bir §air §6yle demektedir:

Ki~inin,
kendisine du~man olam dostu olarak gormesi,
Dunyanln ona kar§l olan ugursuzlugundandzr.

Bu ayette Allah'a dayanmanm, duadan once zikredilmesiyle, dikkatler,


dua eden kimsenin, duas1n1n kabul olmas1 i9in, AHah'a dayan1p gilvenmesi
gerektigi noktasma 9ekilmek istenmi§tir.
Bu gen~lcr, Musa'ya iman edincc, i<;inde toplan1p ibadet yapacaklan
A.yet: 83-87 YONUS SORES!/ JO 83

mescidler in~a etmeleri gerekti. Fakat Firavun'un zulmtinden korktuklan i~in,


dinlerinin alametlerini a91ga vuramaymca, evlerinde mescidler editunekle em-
rolundular. Nitekim Mtisltimanlar da islam'1n ilk ydlannda, Mekke'de Daru'l-
Erkain'da, Cenab-1 Hakk'a gizli olarak ibadet yap1yorlardi.

87. «Biz de Musa ve karde~ine», yani Harun'a: «'Kavminiz i~in M1-


s1r' da evler haz1~lay1n ve evlerinizi namaz k1hnacak yerler yap1n.» Yani
bilinen MtsIT illkesinde, otunnak ve ibadet et1nek ivin evler yap1n. Bunlar,
ktbleye dogru olsun. Bu evlerde «namazt da dosdogru kthn.» Bu ayet, onla-
ra namazin farz oldugunu, fakat zekat1n farz olmad1g1n1 ifade eder. Zekatin
farz olmay1~1, fakirliklerinden dolay1 olabilir. Ey Musa! «Mii'minJeri miijde-
le' diye vahyettik.>> Dufilanrun kar~1hg1 olarak, dilnyada zafer, fillirette cen-
netle miljdele.
84 ROHU'L·BEVAN CO.Z: 1 l

88. Musa dedi ki: "Ey Rabbimiz! Gerfekten Sen Firavun 'a
ve ileri gelenlerine diinya hayatmda zinet ve nice mallar ver-
din. Ey Rabbimiz! (insanlari) Senin yolundan saptzrmalart
if in mi? Ey Rabbimiz! Onlarin mallarint yok et, kalblerini de
§iddetle s1.k ki, ac1kli azabz goriinceye kadar iman etlrtesinler."
89. Allah da : "ikinizin de dufisi kabul olunmu§tur. 0 halde
siz dogruluga devam edin. Sakin o cahillerin yoluna gitme-
yin., " dedi.
90. israilogullanni denizden gefirdik. Firavun ve askerleri
onlara zulmetmek ve saldirmak maksad1yla pe§lerine dii§mii§-
lerdi. Firavun, bogulacag1 anda: "Gerfekten i srailogullannin
inan.d1gzndan ba§ka ilah olmadigina iman ettim. Ben de miis-
lii.manlardanim!" dedi.
91. Simdi mi ? Halbuki daha iince isyan etmi§ ve boz.guncu-
lardan olmu§tun.
92. Ardmdan geleceklere bir ibret olman ifin, bugiin senin
bedenini kurtaracagiz. Suphesiz ki insanlardan birfogu,
ayetlerimizden gafildirler.
93. Yemin olsun ki Biz, lsrailogullartn.t giizel bir yurda yer-
le§tirdik ve onlara temiz nimetlerden nz1.k verdik. Kendilerin.e
ilim gelinceye kadar aynllga dl1§mediler. $iiphesiz ki Rabbin,
kt.yamet giinii, onlarm aralannda ihtilof dtikleri §Cyler hak-
kmda hiikmiinil verecektir.
Ayel: 88-8H YUNUS SURES!/ 10 85

88. «Musa dedi ki: 'Ey Rabbimiz! Ger~ekten Sen Firavun'a ve ileri
gelenlerine diinya hayatrnda zinet» elbise ve binitler gibi kendisiyle stisle-
nilen §eyler «ve nice mallar», nakit paralar, ticar1 e§ya, c;iftlikler, alt1n ve gti-
. mil§ madenleri gibi c;e§itli servetler «Verdin. Ey Rabbimiz! (insanlan) Se-
nin yolundan saphrmalan i~in mi?» bu servet ve ziyneti onlara verdin? i§-
lerinin sonu, senin kullann1 iman yolundan saptrrmak olsun diye mi verdin?
Buradaki "Lam" haffi, ya filobet ic;indir, §airin §U beyti de bu kabildendir:
Mallanmzzl, sonunda varislerin olsun diye topluyoruz.
Evlerimizi sonunda zaman harabetsin diye yapzyoruz.

Ya da sebep bildiren "lfun"dir. 0 zaman mana §oyledir: Onlar senin yo-


lundan saptrrsmlar diye n1i verdin? <;tinkti Allah bu nimetleri onlara, iman
edip §iikretmeleri i<;in verdi. Fakat onlar, azg1nhk ve ktiftirlerini artrrmaya va-
s1ta yaptilar. Bu durum, ba§kalann1 yoldan c;lkarmak ic;in kendisine servet ve-
rilen adamm durumuna benzemi§tir.
Bu ayet, dtinyan1n gec;ici nimet ve servetinin sapmaya ve saptumaya se-
bep oldugunu a~1khyor. Hi~ §ilphesiz insan, kendisini zengin ve mustagni
gordiigti i<;in azar. Hz. Ebu Bekir (r.a.) §6yle demi§tir: "Di.inyada bana geni§
imkanJ.ar ver. Fakat gonli.imde ona kaq1 ragbet ve istek verme! Dtinya nimet-
lerini benden ahp da, ona- kar§l ragbet ve sevgini artrrma!"

«Ey Rabbimiz! Onlann mallar1n1 yok et!» Bu~ uyandan sonra, Musa
(a.s.)'n1n onlara bedduas1dtr. Yani dtinya servetinden yararlanmalanna imkan
verme ve o serveti tamamen yok et. <;i.inki.i onlar, senin nimetlerinden yararla-
n1p gtinahlara dahyorlar. «Kalblerini de §iddetle s1k ...» iman1n kalblerine
girmemesi i~in, kalblerini katila§tlr ve mtihtirle «ki, ac1kh azab1 goriinceye
kadar iman etmesinler.'» Azab1 gozleriyle gorerek, kesin iman etmeye kalk-
tik.larmda iman1n fayda vermeyecegi ana kadar, kalblerini miihtirle.

89. «Allah da: 'ikinizin de duas1 kabul olunmn§tur.» Yani Hz. Musa
ile Harun (a.s.)'nun. <;iinkti Harun (a.s.}, Hz. Musa'nm duas1na "am1n!" diyor-
du. ~iiphesiz bu da duadir. «0 halde siz» tizerinde bulundugunuz «dogrulu-
ga devam edin. Sak1n o cahillerin yoluna gitmeyin' dedi.» Duanm kabulti-
nti acele istemede cahillerin yoluna tabi olmaym. Duadan sonra, Musa
(a.s.)'n1n israilogullar1 arasmda krrk sene daha bekledigi rivayet olunmu§tur.
Hz. Ali (r.a.) buyurdu ki: "Ey mtisltiman! Allah (c.c.) hazinelerinin
anahtarlanm senin eline vermi§tir. <;ilnkti sana, kendisinden dua edip isteme
86 RUHU'L-BEYAN Cuz: 11

milsadesi verm1§tlr. Ne zaman istersen, du! ile ihsanlann kaptlann1n


8¥ilmas1n1 taleb edersin. Rahmet bulutlann1n yagmas1n1 niyaz edersin.
Dufuun kabuHintin gecikmesi seni ilmitsizlige dti§lirmesin. <;unkti hediye, ni-
yete goredir. Mtikafatin daha btiytik ve daha bol olmas1 i9in, duan1n kabulti
senden geciktirilmi§ olabilir."
Bir hadis-i §erifde §Oyle rivayet olunmu§tur: "Allah (c.c.), her dua ede-
nin duasina mutlaka cevap verir. Ya duamn mis/i bir kotiiliigii, dua edenden
giderir. Veya o dua miktarmca gunahlannz bagi~lar. Bu, giinahla veya akra-
balik haglannz koparmayz gerektirecek §ekilde dua etmedigi muddetre boy-
ledir. "08)

Allah kar§ISlnda aciz ve zelil oldugunu bilmek de dufuun kabul §art)a-


nndandir. Duan1.n kabulti, buna baghdir. Ebu Yezid Bistami'den §Oyle rivayet
olunmu§tur. "Otuz ytl, ibadet zorluklanna gogils gerdim. Sonra, bana §6yle
diyen birisini gordtim: Ey Ebfi Yezid! Allah'm hazineleri ibadetlerden dol-
mu§tur. ~ayet Allah'a kavu§mak istiyorsan, Allah'a kar§1 zelil ve muhtac ol-
dugunu iyi anla ve ona gore hareket et."
Bu ayet, ihtiya9 an1nda beddua etmenin de caiz oldugunu gosteriyor.
RasOI-i Ekrem (s.a.v.) de bunu yapmt§tlr. Nitekim':- Mudar Kabilesi,
Rasultillah'a eziyet etmede 9ok ileri gidince, Rasfiliillah onlara beddua etmi§
ve §oyle buyurmu§tur: "Allah'zm! Mudar Kabilesine baskzn1 artir. Yusuf
Peygambere verdigin kttl1k yillarzni bunlara da ver." <19) Y ani, onlan §iddetli
s1kmtilarla cezalandrr. Yusufun ktthk y1llanndan maksat, me§hur k1thk y1h-
du. Allah (c.c.) Rasul-i Ekrem (s.a.v.)'in duas1n1 kabul buyurdu ve onlar oyle
bir la.thkla kar§lla§ttlar ki; le§ler, hayvanlarm derileri, kemikler ve deve ttiyle-
ri ile kan1n kan§tinhp ate§te kebap yaptlmas1ndan olu§an §eyleri yemeye
mecbur kaldilar. Hatta a9ltk yiiziinden gokytiztiyle kendi aralarmda dumanla-
nn y1gtld1g1n1 samyorlardi.

90. Ge9tikleri yerleri kuru ktlmak ve sahile ula§1ncaya kadar onlan mu-
hafaza etmek sfiretiyle «israilogullar1n1 denizden ge~irdik. Firavun ve as-
kerleri onlara zulmetmek ve sald1rmak maksad1yla» yani zalim ve azg1n-
lar olarak «pe§lerine dii§mii~Ierdi.» Birbirlerini gorecek kadar onlara yakla§-

18- Tirmizi ~u Hif1zla rivayet etmi~tir: "Yeryiiziinde Alluh'a dua eden hi~·bir Miisliiman yok ki,
Allah ona vermi§ veya hir kotiiliigii. def etmi§ olnwsm ..." Bkz. Carniu'l-Usul, 9/512.
19- Nesci rivayet etmi~tir. Bu hadis'in asl1 Buhari vc MOslim'dcdir.
Ayet.: 89-91 YONUS SORES]/ 10 87

mt§lardi. Musa (a.s.}, Firavun'un haberi olmadan israilogullanyla beraber Mi-


s1r'dan ~1kti. Firavun bu durumu duyunca, takibe koyulup onlara ula§ll ve K1-
ztldeniz sahiline vardi. 0 anda Musa (a.s.) yan1ndakilerle beraber denizden
.~tkm1§h. Fakat geyti.kleri yerler, oldugu gibi kupkuru duruyordu. Firavun tiim
askerleriyle ayn1 yola girdi. En son askeri de girip, ilk giren askerleri c;tkn1ak
iizereyken, deniz onlan yepe~evre kaplay1verdi.
«Firavun bogulacag1 anda: 'Ger~ekten israilogullar1n1n inand1g1n-
dan», yani Allah'tan «ba§ka ilah olmad1g1na iman ettim» dedi. Firavun, si-
hirbazlann dedikleri gibi, "Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine i-
11
nand1k"(A'raf: 121-122) demedi. Aksine, israilogullannm iman ettigi ila.ha"
dedi. Bu sozde taklit kokusu vardir. Bundan dolay1 da iman1 kabul olunrnadi.
Taklit degil de, tahkik ipine yap1§sayd1: "Kendisinden ba§ka hi\:bir ilfill olma-
yan Allah'a iman ettim" derdi. «Ben de miisliimanlardan1m,' dedi.» 0 mtis-
lilmanlar ki, nefislerini samimi olarak Allah'a teslim etmi§lerdir. Y ani nefisle-
rini s1rf Allah'a tahsis etmi§lerdir.
91. Firavun'a denildi ki: «~imdi mi?» Yani hayattan timidini kesip, ke-
sin olarak olecegini anlay1nca m1 iman ediyorsun? «Halbuki daha once,»
omrtin boyunca «isyan etmi~ ve bozgunculardan olmu~tun.» Yani; sapma-
da, sapttrmada, zultimde, tecavtizde ve israilogullann1 imandan ahkoymada
.-
~ok ileri gidenlerden olnlu§tun.

Abdullah b. Omer (r.a.)'den gelen haberlerin birisinde §Oyle rivayet


olunmu§tur: "Firavun zaman1nda Nil'in suyu 9ekildi. idaresi alt1ndaki halk
kendisine gelip: 'Ey Sultan! Nil nehrini bizim i\:in ak1t' dediler. Firavun onla-
ra: 'Ben sizden ho§nut degilim,' dedi. Halk, tekliflerini ti9 defa tekrar ettiler.
Gittiler, yine Firavun'a geldiler. Dediler ki: 'Ey sultan! Hayvanlar, c;ocuklar
I

ve gen9 lazlar oldtiler. Eger sen Nil nehrini ak1tmazsan, biz kendimize senden
ba§ka bir ilfill edinecegiz.' Bunun tizerine Firavun onlara: 'Sahaya 9tlan1z!'
dedi. Onlar da 91kttlar. Kendisi halk1ndan, onlann goremeyecegi ve sozlinti
i§itemiyecekleri uzak bir yere c;ekildi. Yanaklann1 yere koydu, §ehadet par-
mag1yle i§aret edip §6yle dua etti: 'Allah'1m! Zelil, peri§an bir kolenin 91.la.p
efendisine geldigi gibi ben de sana geldim. Ben, kesin biliyorum ki, Nil nehri-
ni senden ba§ka hi9bir kimse akitamaz. Nil'i ak1t ya Rabbi!' Firavun, secde
halinden kalku. Nil de hemen akmaya ba§ladi. Firavun, halk1na gelip onlara
~oyle dedi: 'i§te ben, sizin ic;in Nil'i ak1tt1m.' Halk, bunun tizerine kalkip Fira-
vun'a secde ettiler."
88 RUHU'I..-81.tYAN Ciiz: 11

Bu olay, Firavun'un iman ettigine delil ohnaz. <;Unkti iman eden ki§inin
ktifrti gerektiren soz ve fiillerden hi9birisini yapmamas1 laz1mdtr. Gi.inahlar-
dan bir k1sm1 vardir ki, Allah onu yalanlama ve kilftir alameti kdm1§tlr. i§te
Firavun'un, halk1n1 kendine tapmaya <ragrrmas1 ve kavminin kendisine secde
etmesinden ho§nut olmas1, ki.ifiir ve yalanlarna alametidir. Bu haliyle mti'min
olmas1 mi.imkiin degildir.
92. «Ard1ndan geleceklere bir ibret olman i~in, bugiin senin bedeni-
ni kurtaracag1z.» Y ani, denizin derinliklerinden senin bedenini ahp, su iisti.i-
ne ~ikaracag1z ki, israilogullan seni gorstinler ve oldtigi.ini.i kesin olarak bil-
sinler. Seni yalrnz bedeninle kurtaracag1z, senin arzu ettigin gibi, rfihunla de-
li!. Bu soz, Firavun'un istegini tamamen yok ediyor. Mana §oyle de olabilir:
Senin bedenini hi<; bozmadan, oldugu gibi kurtaracag1z. Ta ki, onun senin be-
denin oldugu hususunda hi~bir §tiphe kalmas1n. Arkanda kalan israilogullan-
na bir alamet ve bir ibret olsun. <;link.ti israilogullannda, Firavun olmez diye
bir kanaat meydana gelmi§ti. Onun i9in Musa (a.s.), Firavun'un denizde bo-
guldugunu onlara haber verince, onu yalanlad1lar. Gec;ip gittikleri bir yer olan
sahile atild1g1n1 bizzat gozleriyle gortince, oliimtine inanddar.
. ikinci bir gorti§e gore ayetin manas1 §5yledir: Senden sonra gelecek olan
milletlere, seni gorenlerden akibetini i§ittikleri zaman ibr~t olsun diye senin
bedenini kurtaracag1z. Boylece senin bu ibretli durumun insanlara delil olur
ve insan1n hakimiyeti, gururu, durumunun ha§meti ne kadar ileri giderse git-
sin, onun yine Allah'1n kulu oldugunu ispat eder. insan her zaman O'nun ta-
sarrufu altmdadrr ve Rububiyet derecesinden son derece uzaktlr.
Keva~f isimli kitapta milellif §tiyle demi§tir: "Cenab-1 Hak, Firavun'a,
RasOIUllah'1n Bedir sava§mda oldtiriili.ip kuyuya atilan mil§riklere hitab ettigi
gibi hitap etti. ~oyle ki; Allah (c.c.) Bedir sava§1nda mti§rikleri bozguna ugra-
tmca Rasultillah (s.a.v.), oldtirtilenlerin oradaki bir kuyuya attlmasm1 emretti.
Sonra kuyunun ba§tna gelip durdu ve §byle konu§maya ba§lad1: "Ey falamn
oglu filan! Ey falamn oglu filan! Allah ve Rasuliiniin va'dettiklerinin gerr;ek
oldugunu gorduniiz mil? Ben, Allah'm bana va'dettiginin gerr;ek oldugunu
mii§ahede ettim. Siz Peygamberin ne kotu akrabalansmLz. insanlar beni tas-
dik ederken, siz beni yalanladuuz. insanlar heni harzndinrken, siz heni yur-
dum Mekke'den ~·zkardznzz. insanlar hana yardim ederken, siz benimle sava~­
tiniz . Rasultillah (s.a.v.) tln bu sozleri tizerine Hz. Omer (r.a.) dedi ki: 'Ey
II

Allah'm RasOIU! Bu ruhsuz cesedlerle nastl konu~uyorsun? Rasfiltillah


(s.a. v.) da: '0 11/ara s6ylc diklerimi, si: onlardan daha iyi i§itiyor deRilsiniz.'
1
YU NUS S0RESt/ 10 89

Diger bir rivayete gore ~oy1e soylemi§tir: 'Aflah'a yemin olsun ki, onlar soy-
lediklerimi i§itiyorlar, fakat hi~hir §ekilde cevap veremezler.'"

Katade §Unu rivayet etmi§tir: "Allah, mti~rikleri, azarlayarak, tahkir ede-


rek, hasret ve s1k1ntilann1 arurarak, Rasfiltillah'm soztinti i§ittneleri i~in, dirilt-
ti." Onlart diriltmekten maksat; ruhlann1n cesetleriyle olan kuvvetli ili§kisi-
dir. Konu§ulanlan <linleme noktasmda, dtinyadaki diriler gibi oldular. <;unkii
ruh, cesetten aynldiktan sonra da, cesetle veya achuzzeneb (kuyruk kemigi)
de olsa ondan kalan bir par~as1yla ili§kisi devam eder. <;unkli ceset; toprakta
~i.iriimek, yrrt1c1 hayvan ve ku§lar taraftndan yenilinek ve ate§te yanmak gibi
sebeplerle yok olsa bile bu kemik yok olmaz.
Cesedin ruhla olan bu ili§kisinden dolay1 olti ki§i, kendisini ziyaret ede-
ni tanir, onunla tinsiyet eder, selam verdigi zaman seHim1111 ahr. Bu durum
hadislerle de sabittir. <;ogunlugun gorii§tine gore olti, bu ili§kiyle dtinyada ol-
dugu gibi hayat sahibi olmaz. Olli ile diri aras1 gibi bir durumda olur. (Berzah
filemi)
«Suphesiz ki insanlardan bir~ogu, ayetlerimizden gafildirler.»
A ~

Ayetlerimizi tefekktir etmezler, onlardan ibret almazlar. Alimler dediler ki:


"Firavun, zalimligine ve a§Ifl inad1na ragmen, timitsizlik halinde de olsa iman
etti. Fakat bu ilmmetin Firavunu olan Ebfi Cehil'i Cenab-1 Haken §iddetli bir
§ekilde Bedir'de gebertti de, onda iman ettigine dair hi<;bir alamet gortilmedi.
Aksine, (Allah'1n Ianeti tizerine olsun) ruhu 91k1ncaya kadar, Rasultillah
(s.a.v.) ve mti'minler hakk1nda besledigi ofke ve kini artarak devam etti. Fira-
vun'dan daha beter oldu. Ak1lh olan bundan ibret almah, inat, zuliim ve kti-
ftirde Ebu Cehil'in yolunu takip eden herkesi ona k1yas etmelidir. Her ttirlii
fesat ve kottiltikten kullar1n Rabbi olan Allah'a s1g1n1nz!"
93. Allah (c.c.), dil§man101 helak etti, imanlann1n samimiyeti ve kesin
baghhklarm1n bereketiyle israilogullann1 kurtardi. «Yemin olsun ki Biz, is-
railogullar1n1 giizel bir yurda yerle§tirdik.» Yani, onlari kurtar1p, dti§man-
lan Firavun ve kavmini helak ettikten sonra, onlan giizel ve uygun bir yere
yerle§tirdik. Buyer, $an1 ve M1su'd1r, israilogullan Firavunlann yerlerine sa-
hip olup sultan oldular. «Ve onlara temiz nimetlerden riz1k verdik.» Lez-
zetli meyveler, kudret helvas1 ve b1khrc1n eti gibi diger ho§ nimetlerden nzik-
lar ... «Kendilerine ilim gelinceye kadar aynhga dii§medilcr.» Yani dini
konularda ihtiJaf etmemi§lerdi: Daha sonra Tevrat'1 okudular, htiktimlerini og-
rendiler. Dini hususlarda hak olan meseleleri, ba§a ge\:mek arzusu ve birbirle-
90 RUHU'L-BEYAN Cuz: 11

rine olan dti§manhklan sebebiyle yanh§ yorumlara tAbi tuttular. Bu durum,


onlan birbirleriyle ~arpt§malara stirilkledi.
«~iiphesiz ki Rabbin, k1yamet gunu, onlarin aralar1nda ihtilaf ettik-
leri §eyler hakk1nda hiikmli.nii verecektir.» Boylece hak.hy1 haks1zdan ay1-
np, hakhy1 milkafatland1np haks1z1 azaba ugratacaktir.
Ayel: 94 Y0NUS S0RES1/10 91

94. Eger sana indirdigimizden ku§kuda isen, senden once


kitabi okuyanlara sor. Yemin olsun ki, Rabbinden sana hak
gelmi§tir. Asia §iiphecilerden olma!
95. Allah 'in ayetlerini yalanlayanlardan olma. Yoksa ziya-
na ugrayanlardan olursun.
96. H aklannda Rabbinin hiikmii sabit olanlar elbette inan-
mazlar.
97. Onlara biitiin mucizeler gelmi§ olsa da, acikli azabi go-
riinceye kadar (iman etmezler.)
98. Ke§ke herhangi bir iilke halki, iman etseydi de, imanla-
ri kendilerine fayda verseydi! Yunus'un kavmi miistesna. On-
lar iman edince, onlardan diinya hayatindaki riisvaylik azabi-
ni kaldirdik ve onlan
,. bir siire daha (diinya nimetlerinden)
f aydalandirdik.
99. Eger Rabbin dileseydi, yeryiiziindekilerin hepsi elbette
iman ederlerdi. 0 halde sen, inanmalan ifin insanlari zorla-
yacak misin?
100. Allah'in izni olmadan, hif kimse iman edemez. Allah,
akillanni kullanmayanlan pislik ifinde birakir.

94. «Eger sana indirdigimizden ku~kuda isen, senden once kitab1


okuyanlara sor!» Yani, soz gelimi, sana indirdigimiz Firavun ve kavminin
k1ssalan gibi k1ssalardan §tipheye dti§ersen Tevrat ehline sor. Ey Peygamber
(s.a.v.)! <;tinkti bunlar, onlann yan1nda hakikati kabul edilmi§ ve kitaplannda
sana bildirdigimiz §ekilde sabit olmu§tur.

Bu ayetten maksat, Y ahudi alimlerinin §ehadetiyle Rasultillah'1n ntibtiv-


vetini a~1ga vurmak, Rasill-i Ekrem'in §evkini artrrmak ve zaten iizerinde bu-
lundugu sarsilmaz imanm kuvvetini ~ogaltmaktlf. Yoksa bu, Rasfiliillah'1n
ku§kuya dti ~ebilecegi ihtimalini ifade etmez. Bunun i9indir ki Rasul-i Ekrem,
92 RUHU'L-BEYAN Ci.iz: 11

(s.a.v.) §6yle buyurmu§tur: "$iiphe de etmem, sormam da. "120)

Ayette hitab1n RasGltillah'a oldugu soylenmi§tir. Fakat as1l muhatap


onun §ahs1nda iimmetidir. <;link.ti Rasultillah (s.a.v.), §tiphe ve ku§kulardan
muhafaza edilip korunmu§tur. Btiytik bir sultan, halklna bir §ey emredecegi
zaman, direkt olarak. onlara hitap etmez. Hitablill once vezirine yoneltir, sonra
onun v~1tas1yla halkma emreder. Bu, kalbler i9in daha gti9lti bir etkiye sahiptir.
«Yemin olsun ki, Rabbinden sana», ger9ek oldugunda hi\:bir ku§ku-
nun bulunmad1g1 «hak gelmi§tir .>> Bu, kesin mucizelerle ortaya 91km1§trr.
Art1k «asla», tizerinde bulundugun durumda sars1nti gostererek «§iipheciler-
den olma!»
95. «Allah'1n ayetlerini yalanlayanlardao olma!» Bu, heyecanlandrr-
ma ve §evki artrrma tilrtinden bir hitaptrr. Maksat, yalanlamarun, vazge9ilmesi
ve yasak edilmesi gerekli olan bir c;irkinlik oldugunu bildirmektir. «Yoksa»
bu yalanlama ile, «ziyana ugrayanlardan olursun.»
96. «Haklannda Rabbinin hiikmii sabit olanlar elbette inanmazlar.»
Yani, Rabbinin htikmiintin ve soztini.in ezelden belirlenmesiyle, cehennem on-
Iara vacip oldu. Burada kasdedilen htiktim §U ayette ifadeL edilen htikiimdtir:
"Fakat Benden ftkan §U soz gerfekle~ecektir: 'Mutlaka cehennemi, cinlerden
ve insanlardan bir kismiyla dolduracagzm!'" (Secde: 13) Allah'm soziinde
yalan olmaz. Htikmti bozulmaz.

97. «Onlara» istedikleri «biitiin mucizeler gelmi~ olsa da, ac1kh azab1
goriinceye kadar (iman etmezler.)» Azab1 goriince iman ederler, fakat artlk
yaran olmaz. Firavun'a olmad1g1 gibi.

98. «Ke§ke» helfil< edilmi§ olan iilkelerden «herhangi bir iilke halk1,»
Firavun ve kavminin yapt1g1 gibi iman1n1 geciktirmeden, azab1 gonneden
«iman etseydi de, imanlan kendilerine fayda verseydi!» Allah, o tilke in-
sanlann1n imanm1 kabul edip imanlar1 sayesinde gelecek azab1 kaldrrmak
suretiyle imanlan kendilerine fayda verseydi... «Yunus'un kavmi miistes-
na.» Yunus b. Metta'nm kavmi, azabm belirtilerini goriince, hemen iman etti-
ler, azabm gelmesine kadar imanlarm1 geciktirmediler. «Onlar iman edince,
onlardan diinya hayabndaki riisvayhk azab1n1 kald1rd1k ve onlan bir sii-
re daha (diinya nimetlerinden) faydaland1rd1k.» Buradaki "Riisvayltk

20- Bu hadis, Katade'de mevkuf olarak rivayet edilmi§tir. Lafzt §Oyledir: "RasOlullah'm: "Sup-
hede etmem, sornwm da " buy urdugu bize ula~t1. " ilm-i Kesfr, 2/207.
Ayet: 95-98 YONUS S0RESl / I 0 93

azabin1 kaldirdtk" ifadesi, onlara azab1n geldigi n1anas1n1 degil, yakla§ttg1


manaS.Inl ifade ediyor.
Yunus'un kavmi yeis halinde degil, hilr iradeleriyle iman ettikleri i<;in
kabul olundu ve imanlann1n faydas1n1 gordtiler. Azap kendilerinden kalktik-
tan sonra, yiice Allah'm geni§ ilmiyle takdir edilmi§ olan zan1ana kadar dtinya
nimetlerinden yafarland1lar.
Ayette sanki §6ylc denilmektedir: Hz. Yunus'un kavminden ba§ka, helfilc
olmalan yak1nla§mI§ olup da iman etmi§ ve bu imanlan kendilerine fayda
vermi§ hi<;bir iilke halk1 yoktur. "iman edince ... '! ctimlesi, a91klama ciimlesi
olup i~anlar1mn kendilerine fayda verdigini a<;tkhyor. Bu ayet makbfil olan
iman1n, kalble yap1lan iman oldugunu gosteriyor.

Rivayet olunduguna gore, Musul'a bagh Dicle kly1smdaki Ninova deni-


len beldeye Yunus (a.s.) peygamber olarak gonderildi. Onlan bir mtiddet Al-
lah'a 9agtrd1. Fakat kav1ni onu yalanlad1 ve yalanlamada 1srar etti. Bunun iize-
rine Yunus (a.s.)'un morali bozuldu ve onlara §5yle beddua etti: "Allah'1m!
Kavmim beni yalanlad1, onlara azabm1 indir." Bu duadan sonra Yunus (a.s.)'a
denildi ki: "Kavmine bildir! U<; veya kuk gtin sonra azap onlara sabahleyin
gelecek." ,

Keva§f isimli kitapta §oyle denilir: "Onlar, bir araya gelip dertle§tiler,
yapt1klar1na pi§man oldular, tazarru ve niyazda bulundular, seslerini yilkseltip
agla§tilar. Btittin bunlan, kalblerinin incelmesi, dualann1n halisane olup da
kabule daha yakln olmas1 ic;in yapttlar. Kul haklann1 odediler. 0 kadar ki,
eger birisi evinin duvar1na ba§kas1na ait bir ta§ koymu§sa, onu bile sokiip sa-
hibine iade etti. Halis bir niyetle hep beraber: ' Yunus (a.s.)'un getirdiklerine
iman ettik' §eklinde veya: 'Ya Hayy, Ya Kayyum! Yaln1z Senin rahmetinle
Senden yard1m istiyoruz. Ya Hayy ! Senden ba§ka, hic;bir ilah yoktur' bi<;i-
minde, ya da: 'Ey Allah'1m1z! Hie; §tiphesiz gtinah1m1z btiytik oldu. Fakat Se-
nin rahmetin o gilnahlardan daha btiyilk, daha yiicedir. Sana lay1k olan ~ekil­
de bize rahmetinle muamele et! Bize, bizim milstehak oldugumuz §ekilde mu-
amele etme! 'diye dua ettiler. ''

Yunus (a.s.)'a gelince: 0, k1zarak kavmini terkedip gitti. Gemiye bindi,


gemi dalgaJandt. Vazifeliler dediler ki: "Sizin i9inizde, Rabbinden kac;m1§ bir
kul var. Onu dcnize atmad1k9a gemi ytiriimez." Denize atilacak ki§i ic;in kur'a
~ekildi, i.i<; dcfasmda da kur'a Yunus (a.s.)'a 91kti. Sonu<;ta onu denize attilar
94 ROHU'L·BEYAN COz: 11

ve bahk onu yuttu. ~a'bi diyor ki: "Yunus (a.s.)'u bahk A§Ore gtintintin ku§luk
vaktinde yuttu, ayn1 gilntin ak§am1na dogru onu cr1kanp brrakti. Gtine§ de bat-
mak ilzereydi. Burada A§tlre gtinilntin faziletini beyan vardir. <;tinkti A§fire
gtintinde Allah (c.c.) Yunus (a.s.)'un kavminden azab1 kaldird1, bahg1n kar-
nmdan onu c;1kard1 ve ondan bu stk1ntiy1 giderdi."
99. «Eger Rab bin», yerytiztindeki insanlann ve cinlerin iman etmesini
«dileseydi, yeryiiziindekilerin hepsi elbette iman ederlerdi.» Fakat ~eriatm
ve kainatln temelini tizerine bina etmi§ oldugu hikmetine ayk1n oldugu i9iI1,
bunu irade buyurmamt§tlr. «0 halde sen,» Allah'm istemedigi bir konuda
~inanmalara i~in insanlan zorlayacak m1s1n?» Yani sen, insanlar1 iman et-
mek i9in zorlayamazsm.
100. «Allah'1n izni olmadan, hi~ kimse iman edemez.» O'nun izni, ko-
layla§trrmas1 ve ba§ar1h ktlmas1 olmadlk9a, kimse inanamaz. 0 halde nefisle-
rin hidayeti i~in kendini fazla yorma. <;tinki.i o, Allah'a ait bir husustur. «Al-
lah, akdlar1n1 kullanmayanlari pislik i~inde b1rak1r.» "Pislik = Murdar-
lzk"tan maksat, ktifiirdtir. Kiiftir, tiksinilen, pis gortilen ve c;irkinlikten ibaret
olan "murdar" (pis) kelimesiyle ifade edilmi§tir. <;tinkti ktiftir, <;irkinligin ve
kendisinden tiksinilen §eyin bir simgesidir. Onun i9in Cerlab-1 Hak, ayetleri
ve delilleri tizerinde dti§tinmek suretiyle akdlarm1 kullanmayanlar hakkmda
kiifrti devam ettirir. Bu sebeple ayette "izin" olarak ifade edilen "hidayet"
onlara nasip olmaz, ktifriin ve sap1khg1n <;irkinliklerine dahp gitmeye devam
ederler.
Ayet: 99- 103 YUNUS SORESt/ 10 95

101. De ki: "Goklerde ve yerde neler var, bir bakin!" Fakat


inanmayan bir topluma deliller ve uyarilarf ayda saglamaz.
102. Onlar kendilerinden once gelip gefenlerin ba§lartna
gelen giinlerinin benzerlerinden ba§kasini mi bekliyorlar? De
ki: " 0 halde bekleyin. Ben de siz~nle beraber bekleyenlerde-
nim."
103. Biz, sonra peygamberlerimizi ve iman edenleri kurtari-
riz. i§te boylece iman edenleri kurtarmak Bizim iizerimize
haktir.

101. Ey Muhammed! «De ki: 'Goklerde ve yerde neler var, bir ba-
k1n! '» Ey Mekke hallo! Allah'm birligine ve sonsuz kudretine i§aret eden,
goklerdeki ve yerdeki Allah'm gtizel sanath varhklan tizerinde dii§linlin. «Fa-
kat inanmayan bir topluma deliller ve uyardar f ayda saglamaz.» Allah'm
birligine i~aret eden ayetler, alametler, uyanc1 peygamberler ve her tiirlli uya-
nlar, inanmayan bir topluma hi~bir fayda vermez.
102. «Onlar kendilerinden once gelip ge~enlerin», daha once y~am1§
olan toplumlarm «ba~lanna gelen giinlerinin benzerlerinden ba~kas101 m1
bekliyorlar?» Yani, Mek.ke kMirleri ve benzerleri, kendilerinden once gelip
ge~mi~ Nuh, Ad, Semfid, Eyke tpplumlan gibi mi.i§rik milletlerin ac1kl1 gi.in-
lerinin benzerlerinden ba§kas1n1 beklemiyorlar. <;unkli bunlar daha iyisini hak
etmemi§lerdir. Onlan tehdit ederek «De ki: '0 halde» sonu~ta size gelecek
azab1 «bekleyin» bakahm! ~liphesiz «ben de» helfil<1n1z1 «sizinle beraber
bekleyenlerdenim.'» Hi~ §iiphesiz gtizel sonuc;, Allah'dan sak1nanlara, yani
mtittakilere aittir.
103. «Biz, sonra peygamberlerimizi ve iman edenleri kurtanriz.»
Sanki §6yle soylenmi§tir: Biz, inkarc1 milletleri helak. ederiz. Azabm inmesi
an1nda peygamberlerimizle onlara iman edenleri kurtannz. «l§te boylece
iman edenleri», her tiirlti sl)ant1 ve azaptan «kurtarmak Bizim iizerimize
haktir.» Bu climlede, aynca soylemeye ihtiyac; olmad1g1n1 bildirmek i9in,
peygamberlerin kurtarilmas1n<lan soz edilmemi~tir. Ayette dik.katler ozellikle
§U hususa ~ekilmi§tir: His: §iiphesiz kurtulu~un biricik §art1 imandu. Biiti.in
milletler ic;in ge9erli olan Allah'1n kanunu budur. Ger9ekten Allah (c.c.) gec;-
mi§ peygamberleri ve onlara iman eden mti'minleri kurtard1g1 ve onlara
vadettigi §eyleri yerine getirdigi gibi, Rasul-i Ekrem (s.a. v .) ve onunla bera-
ber olan Ashab-1 Kiram'1 (r.a.) da kurtard1 ve onlara vadettiklerini gerc;ekle~­
tirdi.
96 coz: l l

~eriat ve onunla amel devam ettigi stirece, yUce Allah, kiyamete kadar
gelecek bilti.in inananlan, kafirlerin elinden ve §erlerinden kurtaracaktir. Kur-
tulu§uri asgarisi oli.imdiir. <;tinki.i oltim, mi.i'mine verilen bir armagand1r.
Rasultillah (s.a.v.)'1n, bir cenazeye rastlad1g1nda §oyle buyurduguna dikkat et-
mez misin: "Bu cenaze ya istirahat ediyor veya ondan dolay1 istirahat olunu-
yor." (21 >Hadisteki istirahat eden; salih ki§idir, dtinyanm zorlugundan kurtu-
lur, ruhani mtikMatlarla Berzah aleminde dinlenir. Bu, nimetlerin yans1dir. is-
tirahat olunansa, faslk ki§idir. <;tinkii onun oltimiiyle insanlar dinlenir. Eziye-
tinden kurtulurlar. Kendisi, berzah aleminde ruharn azapla kar§l kar§Iya gelir.
Buda cehennem azabm1n yar1s1drr.
ibadetin en faziletlisi, geni§ligi beklemektir. <;iinkii bu bekleyi§te, kal-
bin istirahati ve sabnn mlikMati vardu. S1kmtiya dti§en mti'min, kendisini s1-
kmtiya koyarun Allah oldugunu ve o stkmt1y1 Allah'tan ba§ka kimsenin gide-
remeyecegini bilir. i§te bu inan9, s1klntm1n ac1s1n1 hafifletir, sabretmeyi ko-
layla§ttnr. Boylece feryad1 buakir, gonlilnde huzur hisseder. Ba§tna gelenle-
rin Allah'1n hilkmiiyle oldugunu hattrlamayan ve Allah'1n kullanna kar§1 9ok
liituf sahibi oldugunu unutan cahilin durumu ise boyle degildir. <;unkli cahil
insan, i9ine dti§tiigii beladan hi9 kurtulamayacag1 inancml kapilabilir ve far-
k1na varmadan Allah'a acizlik nisbet eder. Sabah-ak§am sikmtmm ac1s1. i<;eri-
sinde k1vranrr durur. Dalaletten Allah'a s1g1nrr1z.

21- Buharl. Mi.islim. Ahmed b. Hanbcl vc Ncsci'nin rivayct eltiklcri uzun bir hadisin bir k1sm1-
thr. Akz. Fetltu'l-Kd>fr. 3/136.
Ayet: I 03- 104 YO NUS SORESl/ 10 97

104. De ki: "Ey insanlar! Benim dinimden §iiphede iseniz,


ben Allah'i birakip da sizin taptiklarmiza tapmam. Ben ancak,
sizi oldiirecek olan Allah'a kulluk ederim. <;iinkii bana
mii'minlerden olmam emrolundu."
105. Ve yiiziinii hanif olarak dine fevir. Sakin mii§rikler-
den olma!
106. Allah'i birakip da, sanafayda ve zarar veremeyecek
§eylere tapma! Eger bunu yaparsan, o zaman sen de zalimler-
den olursun.
107. Eger Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine
O'ndan ba§ka giderecek yoktur. Eger sana bir hayzr dilerse,
O'nun keremini geri fevirecek de yoktur. 0, hayrmi kullann-
dan diledigine eri§tirir. <;iinkii 0, fOk bagi§layan, fOk esirge-
yendir.

104. Ey Muhammed! «De ki: 'Ey insanlar!» Hitap Mekke'lileredir. E-


ger kendisiyle Allah'a kulluk yaptig1m ve sizi davet ettigim «benim dinim-
den ~iiphede iseniz, ben» hi~bir zaman, «Allah'• b1rak1p da sizin tapbkla-
r1n1za tapmam. Ben ancak, sizi Oldiirecek», yani melek vas1tas1yla ruhunu-
zu alacak, sonra sizi ~e§itli azaplara ugratacak «Olan Allah' a kulluk ede-
rim.» ~u halde, cehalet sebebiyle Allah'1 brrakip da, tapmakta oldugunuz put-
lara ve diger fani varhklara kulluk etmeyi brrak1n! «<;'.iinkii bana mii'minler-
den olmam emrolundu. '» ibadetten soz edildikten sonra iman ve marifete
ge~ilmes inde §Una i§aret vardir: insanm dt§ goriinii~ti salih amellerle stislen-
mezse, iman ve marifet nuru kalbde yerle~emez. <;tinkii Cenab-1 Hak, ~eriat1n
hi.iktimlerini, marifetin temeli k1lm1§trr. Temel yok olunca, bu temel tizerine
98 ROHU'L·BEYAN COz: 11

yapilacak bina da yok olur.

105. «Ve yiiziinii hanif» , yani Allah'1 birleyici «olarak dine ~evir.»
Y ani farzlan yapmak, ~irkinliklerden vaz ge9mek sfiretiyle dinde istikamet
lizere olmakla emrolundum. Keva~zde: "Mana: ' Mti'min ol ve amelini sadece
Allah'a hfilis k11' demektir," denilrnektedir. "Hanif olarak" demek, batil din-
leri buak1p, hi~bir §ekilde kusuru olmayan Hak din Uzerinde istikamette ol-
mak manaSIIll ifade eder. inan~ Ve arnel yontinden «Saktn mii§riklerden Ol-
ma!»
Fahrettin er-Raz! Tefsrrinde der ki: "Bir kimse Mevta's1n1 tan1d1ktan
sonra ba§kasma kalben yonelirse, bu §irk olur." i§te kalb ehlinin "gizli §irk"
dedikleri budur.

106. «Allah'1 b1rak1p da», kotti bir durumu gidermek ve sevimli bir §e-
yi saglamak sfiretiyle «Sana fayda ve» sevimli §eyi ahp sevimsizi vermek
sfiretiyle «zarar veremeyecek §eylere tapma!» Ba§ka §eylere tapmak; ister
Allah'1 tamamen inkar, ister Allah'1 tanunakla beraber O'na ba§ka §eyleri or-
tak ko§mak suretiyle olsun, farketmez. «Eger bunu», yani zarar ve yarar sag-
lamayan §eylere ibadet yapmak sfiretiyle nehyolundugun,§eyleri «yaparsan,
o zaman sen de zalimlerden olursun!» Yani, kendi kendilerine zarar veren
zalimlerden. Ger9ekte Allah'tan ba§ka yarar ve zarar veren hi~bir kimse yok-
tur. Allah'1n zatindan ba§ka her §ey yok olup gidecektir.

107. «Eger Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine O'ndan
ba§ka giderecek yoktur. Eger sana bir hayir dilerse, O'nun keremini geri
~evirecek de yoktur.» Putlar dahil, kim olursa olsun ... Ayette §Una da i§aret
vardrr: Hayrr, bizzat istenilen §eydir. Zarar ise, birtak1m dt§ sebeplerle kulun
sebep oldugu bir §eydir. «O, hayrin1 kullarindan diledigine eri~tirir. <;un-
kii O, ~ok bagi~layan, ~ok esirgeyendir.» 0 halde itaat i~inde O'nun rahme-
tini isteyin. Gtinahlar sebebiyle O'nun magfuetinden ilmidinizi kesmeyin.

Mefatihu 'l-Gayb tefsirinde Fahreddin Raz! §tiyle der: "Gafar, yani


'c;ok bagz#ayan', diinyada setr perdesini ilzerine 9ekmek, ahirette de azap ve
cezay1 terketmek sfiretiy le gi.inahlan ve ~irkinlikleri orten Zat demektir."

Arif insan1n Gaffrr isn1inden nasibi, kendisi hakk1nda gizli kalmas1n1 ar-
zu ettigi §eyleri, din karde§i i~in de orttip gizlemesidir.
Ayet: 105- l OH YONUS SURESI/ 10 99

108. De ki: "Ey insanlar! Size Rabbinizden hak gelmi~tir.


Artzk kim dogru yola gelirse, ancak kendisi ifin gelir. Kim de
saparsa, o da ancak kendi aleyhine sapar. Ben, sizin iizerinize
vekil degilim."
109. Sana vahyolunana uy. Allah hiikmiinii verinceye ka-
dar sabret. 0, hiikiim verenlerin en hayirlisidir.

108. Mekke kafirlerine «De ki: 'Ey insanlar! Size Rabbinizden hak
gelmi§tir.» 0, ylice Kur'an'dtr. Siz, Kur'an'1n i~indeki hidayet ve mucizelere
vak1f oldunuz. Artlk sizin hi~bir ozriintiz kalmadi. Allaha kaq1 da bir hiiccet
yoktur. «Artik kim» Kur'an'a iman etmek ve apa~lk ayetlerindeki hiikiimle-
riyle amel et1nek sfiretiyle «dogru yola gelirse, ancak kendisi i~in gelir.»
Hak. yola girmesinin faydas1 kendisine aittir. «Kim de>> Kur'an'1 inkar edip
ondan yliz ~evirmek sfiretiyle «saparsa, o da ancak kendi aleyhine sapar .»
<;unkii sap1khgm1n sorumlulugu ve gtinah1 kendine aittir. «Ben, sizin iizeri-
nize vekil degilim.» i§lerinizin bana havale edildigi bir muhaf1z degilim. Ben
sadece bir mtijdeleyici ve bir uyanc1y1m.

109. inan~, amel ve teblig konusunda «Sana vahyolunana uy!» Her giin
gelen vahiylerle desteklenen ve yukarda zikri ge~en hakka uy!
Onlan davette ve eziyetlerine tahammlil etme konusunda «Allah hiik-
miinii verinceye» sana yard1m edip dinini galip getirinceye «kadar» onlan
davete devam ct ve eziyetlerine «sabrct. 0, hiikiim verenlerin en hay1rhs1-
100 ROHU'L-BEYAN Ciiz: 1 l

d1r.» <;Unkti Cenab-1 Hak bilttin gizlilikleri bUdiAi i~in, hilkmilnde hata etme-
si n1timkiln degildir.

Kulun mutlulugu, Allah'1n hiikmtine teslim olmasmda, emrine boyun


egmesindedir. Bu, huzurla ya§amas1 ic;in §arttrr. RasOli.illah (s.a.v.)'1n hali bize
yeterli bir misaldir. <;tinkU o, Allah'1n htikmtine nza gosterdi. Verdigi slkmti-
ya sabretti. Ogtilmi.i§ olarak ya§ad1 ve sonu9ta zafere ula§tI. Rasfiltillah
(s.a.v.)'m ugrad1g1 say1s1z eziyetlerden birisi de, Abdullah ibn Mes'fid'un riva-
yet ettigi §U olaydir: "Biz, Rasal-i Ekrem (s.a.v.)'le mescidde beraberdik. 0,
namaz kzliyordu. Orada bir deve kesifmi§, tersi i§kernbesinde kalmt§tl. Ebu
Cehil dedi ki: 'Hanginiz §U pislikleri altp Muhammed'in uzerine atar?' Ukbe
h. Ebf Muayt kalktz . Deve pisliklerini altp, secde halinde iken Rasalullah'1n
uzerine atzverdi. Oradaki mii§rikler bu firkin manzaraya o kadar gulduler ki,
gulmekten birbiri uzerine yikzlmaya ba§ladzlar. Biz, Rasulullah'm (s.a.v.) sir-
tlndan bu pislikleri ahp atmaya ugra§trken, Hz. Fatima (r.a.) fikageldi ve
Rasflliillah'm uzerinden o pislikleri attt. Daha sonra da onlara yonelerek ha-
karet etmeye ba~lad1 ... "<22>

Rasuli.illah (s.a.v.)'1n Ebu Leheb, Hakem ibn As ve Ukbe ibn Ebi Muayt
gibi baz1 kom§ulan vard1. Bu putperestler, Rasfillillah'a ehyet veren §eyleri
iizerine atarlard1. Rasul-i Ekrem bunlar1 ahp evinden 9Lkar ve kap1da durarak
onlara §6yle seslenirdi: "Ey Abdu Mena/ ogullan! Bu naszl kom§uluk boy-
le ?!" Sonra da o pislikleri bir tarafa atardi.

Hi~birkimse bu yap1lanlarm Rasilltillah (s.a.v.)'1n degerini dti§tirdi.igtinti


sanmasm. Tam aksine onu yilceltmi§tir. O'nun degerinin biiyi.ikli.igtine, merte-
besinin yticeligine ve Rabbi katindaki makam1na delildir. <;unkti o, devamh
sabretmi§, affedip intikam almam1§, dfiasmm kabul olacag1n1 ve soztintin Al-
lah kat1nda ge9erli oldugunu bildigi halde devamh tahammtil etmi§tir.
Rasfiltillah (s.a.v.) §6yle buyurdu : "insanlar i9inde en agzr s1k1ntzlan
fekenler peygamberler, sonra derece derece diger insanlardzr. "<23> Peygam-
berler altln gibidirler. Onlara gelen s1k1nt1lar, alt1n1n maruz birakild1g1 ate§e
benzer. ~tiphesiz bu ate§ sadece altm1n degerini art1nr. S1lant1 ve zorluklar da
peygamberlerin yticeligini art1nr.

22- Bu, uzun bir hadisin bir boltimUdUr. Nesei, TaharetbolUmUnde rivayet etmi§tir.
23- ibn Hibban rivayel etmi~tir. Hadiste: "i11sa11/ur, di11/eri11deki derece/erine gare stkmuya du-
~:ur olmu~·/ard1r ... " dcni lmektcdir. Bkz. FNhu 'l·K c·hfr. II 187.
Ayet: IOH YUNUS SUR~:sl/ l 0 101

Allah'tan (c.c.), bizi apa~tlc hak iizerinde sabit lalmas1ru, nefislerimizi


yenmemizi takdir buyunnas1n1 niyaz ediyoruz. 0, htikn1edenlerin en hayirhs1-
du.

Cenab-1 Hakk'1n ltituf ve yard1m1yla Yfinus Suresi'nin tefsiri tamamlan-


d1.
Bu sOre Ali R1za TEMEL taraf indan tercOme edilmi~tir.
106 RUHU'L-BEVAN Cuz: 11

1-3. Eli/, Lam, Ra. (Bu kitap,) haktm v1 h1r11yden haber-


dar olan Allah tarafindan, kendisinden baflcasina kulluk et-
meyesiniz diye ayetleri muhkem kilinmi§, sonra da uzun uza-
diya afiklanmt§ bir kitaptir. Ben size Al1ah tarafindan gonde-
rilmi§ bir uyaru:i ve miijdeciyim. Rabbinizden magfiret dileyin
ve O'na tevbe edin ki, belli bir siireye kadar sizi giizelce gefin-
dirsin ve her fazilet sahibine faziletinin kar§tligini versin.
Eger yiiz fevirirseniz biiyiik bir giiniin azabma farpilmaniz-
dan korkarim.
4. Donu§iiniiz ancak Allah'adir. ·o'nun her ~eye giicii yeter.
5. Bilin ki onlar Allah'tan gizlenmek ifin iki bi.ikliim olur-
lar. Bilin ki, elbiselerine biiriindiiklerinde bile Allah onlarin
gizlediklerini ve afiga vurduklarmi bilir. <;iinkii 0, kalblerde
olani bilendir.

1-3. «Elif, Lam, Ra.» Bu sure "Elif. Lam. Ra" diye isimlendirilmi§tir.
SOrenin bu harflerle ba~lamas1, meydan okuma ve icaz i<;indir. Huruf-u mu-
kattaa denilen bu harflerden neyi kastettigini, en iyi Allah bilir. Bunlar gizlen-
mi§ s1rlardandrr. Nitekim imam $a'bi'ye bu harfler konusundA sorulunca, §OY-
le cevap vermi§tir: "Bunlar Allah'1n sirndrr. Bu s1rr1 ara§tlrmaym. Allah, raz1
11
oldugu el<yi d1§1nda kimseyi gayb hazinesine vfilof k1lmaz. Rak.ka§i de §Oyle
demi§tir: "Bu harfler Allah'1n suland1r. Onlan peygamberlerine ve se~kin
kullarma a<r1klar. Bunlar ancak se9ilmi§ kullann vak1f oldugu sirlardandrr. "
Ebii Hureyre (r.a.)'den §Oyle rivayet edilmi§tir: "Allah Rasulunden iki
kap dolu.su ilim ogrendim. Bunlardan birini size ar;zkladtm. Digerini ar;ikla-
y1p yaysam, §U bogaum kesilir."0 >

Mtifessirlerin sultan1 ibn Abbas (r.a.) §Oyle dedi: "Elif. Lam. Ra'nm
manas1: 'Ben Allah'IDl, gortirtim' demektir."
«(Bu kitap,)» yani Kur'an «hakim ve her §eyden haberdar olan Allah
taraf1ndan ...» Bu, kitab1n s1fatlanndand1r. Nitekim diger s1fatl da, onun
"ayetleri muhkem kdinnu§" bir kitap olu§udur. Bu s1fat, kitabm bizzat kendi
degerini ortaya koydugu halde, ilk s1fat, onu Allah'a nisbet etmektedir. Bu
nisbet de "tarafmdan" anlamma gelen "lediin" kelimesiyle yap1lm1§tlr. Bu ke-
lime, aym anlama gelen "inde" kelimesinden farkhdtr. <;unkti "ledii.n ", en ya-

I - lluhftri, Ki1aln/l-flm. 1/1 92. CIJmiu'l-Us111. 8/23.


Ayet: 1 -3 HOD S0RES1/ 11 107

kin anlam i9in, "inde" ise hem yakm, hem uzak iyin kullan1hr ... Evet, Allah
"hakfm"dir, yiinkii indirdigini yerli yerince indirmi§tir. "Her §eyden haber-
dardir," 9iinkil emrine uyanla, yiiz 9evireni hakk1yla bilir. «Kendisinden
. ba~kas1na kulluk etmeyesiniz diye ...» Ey Mekkeliler, Allah'tan ba§kasma
ibadeti b1rakman1z, kullugu yaln1zca O'na has k1lman1z is:in «ayetleri muh-
kem k1hnm1~,» yani saglam bir tarzda dizilmi§, her tlirlii eksik ve 9eli§kiden
~

uzak, ttpk1 saglam ve diizgtin yapilllll§ bir bina gibi, ya da mutlak olarak de-
gi~tirmek anlammdaki neshten uzak k1hnm1§, «Sonra da uzun uzad1ya a~1k­
lanm1§,» tlpk1 stislenmi§, gerdanhklar gibi, ayetleri 9e§itli faydalarla siislen-
mi§, degi§ik ama9lan aynntih bir §ekilde belirlenmi§, inai1~, ahkam, ogiit ve
ornekler vermek gibi degi§ik anlamlan a91klanm1§ «bir kitapt1r.>>

«Ben size Allah taraf1ndan gonderilmi~ bir uyar1c1 ve miijdeciyim.»


Bu, Hz. peygamber'in diliyle ifade edilmi§ bir sozdiir. Eger ki.ifrederseniz sizi
Allah'1n azabmdan saland1nr, iman ederseniz onun sevab1yla mtijdelerim, de-
mektir. Burada "uyarzct'1Ik ozelligi one ahnmt§hr. <;tinkii korkutmak daha
onemlidir. ~iiphesiz gtinah ve inkar pisliklerinden ar1nmak, sevap ve iman
meziyetleriyle stislenmekten once gelir.

«Rabbinizden magfiret dileyin ...» Allah'tan magfiret yani bag1§lanma


dilemek; dtinyada kulun gtinahm1 ortmesini, ahirette ise cezalandrrmamasm1
istemektir. «Ve» sonra da «O'na tevbe edin ki,» samimiyetle tevbe edip O'na
yonelin ki, «belli bir siireye kadar sizi giizelce ge~indirsin» size, raz1 olaca-
g1n1z bir hayat stirdiirsiin, arzu ettiginiz hi~ bir §eyden mahrum btrakmas1n.
Boyle bir hayat; yataklar1n1zda can verinceye kadar, mukadder olai1 omiirleri-
nizin sonuna kadar siirsiin.
Burada iki soru akla gelir. Birincisi: Hz. peygamber (s.a.v.)'in "Diinya
mu'minin zindani, kafirin cennetidir." ve "Belaya en qok maruz kalanlanniz
peygamber ve derece derece diger kimselerdir" gibi sozleri, Allah'a itaat ede-
nin nas.i binin dtinyada rahat yiizti gormemek oldugunu ifade ediyor. Oyleyse
mii'min nas1l oliinceye kadar bolluk ve emniyet i9inde olabilir? Bunun cevab1
~udur: Kalbini Allah'a baglayan, hak:k1ndaki kaderine raz1 olan, giizel bir ha-
yat ya§ar. Kalbini sebeplere baglayan kimse ise sevdigi §eyin kaybolmas1 kor-
kusuyla daimi bir elem ic;inde bulunur. Hayatlnm tad1 ka~ar. Kalbi karars1z
olur. Diinyan1n mii'mine zindan olmas1; ahirette kendisi i~in haz1rlanan ni-
metlere nisbetledir. Yoksa diinyada hi9 rahat etmeyecek demek degildir.

Anlattldma gore, Bagdat'h bir kad1, hizn1et~ileri ve adamlanyla kiilhan


108 ROHU'L·BEYAN Cuz: 11

(hamam) sokagma ugrad1g111da; pejmilrde, cehennem k1hkh bir Yahudiyle


kar§1la§t1. Osttinden ba~1ndan adeta katran ak1yordu. Kad1'n1n.kaunn1n yula-
nndan tuttu ve dedi ki: "Allah kad1 efendiye gti~ kuvvet versin. Peygamberi-
nizin 'diinya mu'minin zindaru, kafirin ise cennetidir' sozti ne manaya geli-
yor? <;unkti diinya, inti'n1in oldugun halde senin ic;in cennet, biz Yahudiler de
kafir oldugumuz halde, benim i~in cehennem?" Bunun iizerine Kadi, §6yle
cevap verdi: "Diinya ve §U gordtigiin diinya nimet ve zinetleri, cennete ve
cennetteki yi.iksek makamlara nisbetle mii'minler ic;in zindandrr. Kafirler i9in-
se dtinya, cehennem ve cehennemdeki a§agthk ve zilletlere nisbetle cennet-
tir." Bunun iizerine Yahudinin akh ba§ma geldi. iyi bir mlisltiman oldu.
ikinci soru §Udur: Ayetteki "belirli bir siireye kadar" ifadesi, Ka'bi'nin
"Maktiiliin iki eceli vardir: Katil eceli ve mevt eceli. Eger makti.il oldtirillme-
seydi, oliim eceline kadar ya~ayacaktt" dedigi gibi ger9ekten iki olduguna m1
i§aret etmektedir?

Ashnda ehl-i siinnete gore ecel birdir. Herne kadar omtirler ve nztldar;
tevbe ve istigfar gibi amellerle ilgili ise de, her kul ic;in belirlenmi§ bir ecel
vard1r. <;;unkil ytice Allah, kulun, omrti artrracak taatlarla me§gul olacag1n1
~
bildigi i9in, takdirini de ona gore yapm1§tlr. Bu durum ecelin birden fazla ol-
dugunu isbat etmez.

«Ve her fazilet sahibine faziletinin kar§1hg1n1 vcrsin.» Fazilet; amel,


gtizel ahlak ve her ttirlil olgunlukta olur. Faziletin kar§1hg1 ise, yilce makam-
lar ve ecirlerdir. «Eger yiiz ~evirirseniz,» size teklif edilen tevhid, istigfar ve
tevbeden geri durup, direnmeye devam ederseniz «Biiyiik bir giiniin azabt·
na ~arpdman1zdan korkarim.>> Size olan §efkat ve merhametimden dolay1,
kiyamet gtintini.in §iddeth azabmdan endi§e ederim.

"et-Tibyan" tefsirinde §oyle denilir: "Biiyuk bir giiniin azabz" denilme-


si, i9erisinde korkun9 §eyler olacag1 i9indir. Boylece "giin" i9erisinde olacak
~eyle tavsif edilmi§tir.

4. «Donii§iiniiz ancak Allah'ad1r.» Oltimle, sonra da dtinyada yapttlda-


rm1z1n kar§1bg1ru gormek tizere yeniden diriltilerek ... «O'nun her §eye giicii
yeter.» Sizi azapland1nnaya da kadirdir.
Bu ayet tevhid'in faziletine, istigfann ilsttinltigiine i§aret eder. istigfar
eden tevhid ehlinin dtinyada gtizel bir hayata, fihirette ise yilksek derecelere
nas1l ula~t1g1 gori.ilmtiyor mu? Tevhid ve istigfar dilnya ve ahiret saadetinin
Ayet: 4 -G HUD SUHESl / I I 109

anahtanc.lir. Hadis·i ~erifte: "La ilahe illallah, cennetin anahtandlr"<2 > buy-
"' .
rulmakta. Haberde ise ~oyle nakledilmektedir: "Adem (a.s.): ' Ey Rabbitn! Ib-
lis'i bana musallat ettin. Onun hakk1ndan ancak seninle gelebilirim' dedi. Yti-
ce Allah da: 'Senin her c;ocugun ivin, kendisini iblis'in ve koti.i arkada§lann
hilesinden koruyacak bir koruyucu tayin ettim ' buyurdu. Acte1n: 'Ey Rabbim!
ArtH' deyince, ytice Allah: ' iyilige on ve daha fazla sevap vardir. Kotilllige
ise bir kar§1bk vardtr. Onu da silerim' buyurdu. Adem: 'Daha da art1r ey Rab-
bim' dedi. Hak Tefila: 'Ruh bedenden aynlmad1k<;a tevbe makbuldur' buyur-
du. A<lem: 'Rabbim! Artir' deyince, Allah da ~oyle buyurdu: 'De ki: Ey ken-
di nefisleri aleyhine haddi a~·an kullanm! Allah'1n rahmetinden umit kesme-
yin. <;unkii Allah butiin gilnahlan bagz#ar. Suphesiz ki 0 , fOk bagi§layan,
r;ok esirgeyendir.' (Zi.imer: 53)"
Bir de istigfar sadece glinahtan dolay1 olmaz, laylk1yla yap1lamayan iba-
detten dolay1 da olur.
5. «Bilin ki» ey mli'minler .«onlar,» yani Mekke mli~rikleri,
Hz. pey-
gamber (s.a.v.)'e dil§manhklan, haktan ytiz ~evinneleri ve i9lerindeki ktiftirle-
ri sebebiyle «Allah'tan gizlenmek i~in iki bilkliim olurlar.» <;tinkil onlar
Allah hakk1nda caiz olmayan §eyleri bilmezler.
ibn Abbas (r.a.)'tan rivayet edild.igine gore bu ayet AJmes b. ~tireyk
hakk1nda nazil olmu§tur. Bu adam, soz soylemesini iyi beceren birisiydi. Hz.
Peygamber (s.a.v.)'e ivinden k1zd1g1 halde, d1§1ndan onu sever gozliktiyordu.
· «Bilin ki,» gizlenmek i~in
«elbiselerine biirilndiiklerinde bile•.. >>
Kafirlerin birisi evine girer, perdesini indirir, elbisesine bilrtintir ve "Allah be-
nim kalbimde olruu bilir mi? derd.i. «Allah onlar1n gizlediklerini» kalblerin-
de sakl1 tuttuklan <<Ve a~1ga vurduklar1n1» clilleriyle a91kl~dlklann1 «bilir.»

Ayette "gizledikleri" §ey, ''ariga vurduklarz" §eyden once zikredihni~­


tir. <;ilnkti gizlilik, yani Slf mertebesi, acr1khk, yani aleniyet mertebesinden 011-
ce gelir. Aviga vurulup ilan edilen biltiln §eyler ba§lang1yta kalbte gizlidir.
Ayru zamanda ytice Allah'1n ilminin gizli clan ~eye ilgisi, a§ikar olana ilgisin-
den oncedir.
«<;iinkii 0, kalblerde olan1 bilendir.» Oyleyse gizledikleri ve a91kla-

2- Bu hadisi Buhnrl, Vehb b. MUnebbih'ten tahric etmi~t.ir. Kendisine: Lft ilahe illallah cennetin
anahtun de~il 111i'! cliyc soruklu. 0: "Evet,fakar. her anahtann di~leri vardzr" dedi. Burada
imunla hcrnlwr illlfo.: VI! ihudet ~arti da helirtiliyor. Bkz. Ctimir.t'l-Usal, 9/371.
110 CO.Z: 12

<ltklan ~eyler O'na nas1l gizli kalabilir? Ayetin mt\nas1: DU§mai1hk ve klifiirle-
rini saklayanlar Bize gizli kalmaz. Biz onlan, gizledikleri kotti amellerine
kar§ihk lay1k1yla cezalanchracag1z. Allah'1n cezas1, korkulup ~ekinilecek bir
cezadir. Allah' in nzas1na .aykJ.n bir §eye ctiret ediletnez.

~tiphesizkalbin 1slah1, her ~eyden daha onemlidir. <;ilnki kalb, beden til-
kesinde itaat edilen ve htikmti ge~erli olan bir htiktimdar, dt~ organlar da onun
tebaas1 ve hizmet~isi gibidir. Nifak, kalbin kotti s1fatlanndand.Jr. D1§1n ive, so-
ziln fiile aykm olmas1 milnaf1khkttr.
Bir grup insan ibn Omer (r.a.)'e: "Biz sultan ve emirlerimizin yanma gi-
riyor, huzurlanndayken ba~ka, onlann yan1ndan yikt1g1m1zda ise daha ba~ka
konu§uyoruz" decliler. ibn Omer (r.a.) de: "Biz Rasilltillah zaman1nda bW1u
mtinaf1khk sayard1k'' kar~1bg1ru verdi. Htizeyfe (r.a.) de: "Bugtinkli milnaf1k-
lar Hz. Peygamber zaman1ndakilerden daha kottidi.ir" deyince: "Nasll olur?"
diye sordular. Bunun tizerine: "O zaman nifaklanm gizliyorlard1, bugtin ise
a§ikar yap1yorlar" cevab1n1 verdi.
Ayet: 6 HUD S0RES1/ 1 l 111

6. Yeryiiziinde ya§ayan biitiin canlilarin rizki, ancak Al·


lah'a aittir. Allah o canlmin yerle§tigi yeri ve ilerde birakila-
cagi mekani bilir. Her §ey apafik bir kitaptadir.
7. Ar§i su iizerinde iken, hanginizin daha giizel amel edece-
ginizi ortaya koymak ifin gokleri ve yeri alti giinde yaratan
O'dur. "Muhakkak siz, oldiikten sonra diriltileceksiniz" de-
sen, inkiircilar: "Bu apafik bir sihirden ba§ka bir §ey degil·
dir" derler.
8. Andolsun Id, on/arm azabini sayili bir siireye kadar erte-
lesek: "Onu -alikoyan nedir?" derler. Bilin ki, onlara at.ap gel-
digi giin, artik geri fevrilmez, alaya aldiklari §ey onlari fepe-
fevre ku§atacaktir.

6. «Yeryiiziinde», dtinyan1n her bolgesinde «ya§ayan biitiin canhla-


r1n», nzka muhta9 olan, btiytik-kti~>tik, di§i-erkek ttim ya§ayanlarm, kendileri-
ne uygun tarzda «r1zk1,» rahmet ve ikramm1n bir eseri olarak «ancak Allah'a
aittir. Allah, o canhn1n yerle~tigi yeri ve ilerde» ge9ici olarak «b1rakdaca-
g1 mekan1 bilir.» Bu ayetin tefsiriyle ilgili ~e§itli a91klamalar vardrr:
Birincisi: ibn Abbas (r.a.)'dan rivayet edildigine gore, canhn1n yerle§ti-
gi yer, gece veya gtindi.iz ba§mI soktugu veya istikrar buldugu mekand1r. iler-
de ge9ici olarak brrakllacag1 mekan ise, oldtigii zaman iradesi d1§mda emanet
biraktlan bir §ey gibi defnedilecegi yerdir. ibn Abbas (r.a.) §Oyle der: "Ki§inin
kabri nerede olacaksa ihtiya9 onu oraya sevkeder, oyle ki i§i biter bitmez ora-
da ruhu kabzedilir. K1yamet gi.inli o yer: i§te bu, bana emanet b1rakt1g1ndu,
der."

ikincisi: Canhnm yerle§tigi yer, babalann sulbiinde karar klld1g1 mahal-


11
dir. BIIakilacag1 mekan ise, ana rahmidir. R ahimlere "birak1lan yer denir.
<;tinkti nutfe (dol) oraya ba§kas1 taraf1ndan birak1ltr. Nutfenin, babalann
sfilbtinde bulum1~u isc bunun aksinedir. <;unkii orada, tabit olarak olu§ur.
112 RUHU'L·BEYAN Ciiz: 12

Oc;tincUsti: Canhn1n yerle§tigi yer, fiilen dUnyaya geldigi andaki yeridir.


Birak1lacag1 yer ise, fiilen dunyaya geJmeden once rahim veya sulbteki gec;ici
olarak kald1g1 yeridir.

«Her §ey apa~1k bir kitaptad1r .» Her canh, onun nzk1, yerle§tigi yer
ve birakilacag1 mekan, Levh-i mahfuzda yaz1hdrr. Bu kitap, bakan n1eleklere
ac;.tk olarak gozilkilr. Alimlerin ittifak ettiklerine gore dort §ey asla degi§mez:
Omilr, nztk, ecel ve saadet-§ekavet. Akllh kimsenin, nzk1 ic;in gam ~ekmeme­
si, Allah'a tevekktil etmesi gerekir. <;iinki.i Allah, ona kafidir.

Rivayet edildigine gore Hz. Musa, kendisini imana davet etmek i.izere
Firavun'a gitmekle emrolundugunda, ailesinin durumu aklina geldi ve: "Ey
Rabbim! Ailemin i§lerini kim gorecek?" dedi. Yi.ice Allah ise ona, asasm1 ka-
yaya vurmas1n1 emretti. Hz. Musa asas1n1 kayaya vurunca; kaya yanldi. ic;in-
den bir kaya c;Ikti. Sonra bir daha vurunca bir kaya daha c;1ktl. Bir daha vu~un­
ca bu sefer kayadan bir kurt (bocek) c;1kti. Agzmda gidast mesabesinde bir
§ey vardi. Hz. Musa'n1n kulak perdesi ac;tld1 ve kurdun §5yle dedigini i§itti:
"Beni goren, sozilmli i§iten, yerimi bilen, beni hatulay1p unutmayan Allah,
btitlin kusurlardan miinezzehtir. Onu tesbih ederim."

Enes (r.a.)'in §5yle dedigi rivayet edilrni§tir: "Bir gi.in Hz. peygamber
(s.a.v.)'le birlikte bir ihtiya<; i<;in §ehir dt§rna c;1kttk. Yi.iksek sesle oten bir ku§
gordiik. Hz. peygamber (s.a.v.): 'Ey Enes! Bu ku§ ne soyluyor biliyor mu-
sun?' deyince hen: 'Allah ve RasOlii daha iyi bilir' dedim. Efendimiz buyur-
dular ki: 'Ku§ §6yle soyluyor: Ey Rabbim! Gozumu kor ettin, beni ama yarat-
tln, beni doyur. <;unku a~·im.' Biz bu ku§a bakarken m;arak bir c;ekirge geldi
ve ku§un agzma girdi. Ku§ da onu yuttu. Sonra ku§ daha yilksek sesle otmeye
ba§ladt. Rasfiltillah bana: 'Ey Enes! Ku§ §imdi ne diyor biliyor musun?' diye
sordu. Ben de: 'Allah ve Rasuli.i daha iyi bilir' dedim. Efendimiz buyurdu ki:
'Ku§ §i>yle soyliiyor: Hamdolsun Al/aha ki kendisini zikredeni unutmuyor.'
Ba§ka bir rivayette ise: 'Kim Allah'a tevekkul ederse ona kafi gelir' denilmi~­
tir." Bu rivayetler "insanii'l-Uyun" adh eserde ge<;mektedir.

Rivayet edildigine gore Hz. Hi.iseyin 1in kthcmda §U dort kelime yaz1hy-
d1: R1ztk taksim edilmi§tir; tamahkar mahrun1dur; cimri kotiilenmi§tir; haset~i
kederlidir.
7. «Ar~'• su iizerinde iken ...» sozltikte "ar~·," karyola ve taht gibi an-
lamlara gelir. Ar§tn Allah'a nisbet edilmesi, onun yaratthnl§ bi.iytik bir varhk
Aye t: 6-7 HUD SURES!/ 11 113

olduguna i~arettir. Ar§, yaratilm1§ olan §eylerin en btiytigtidtir.

Mukatil §Oyle der: "Allah Ar§l dort k6§eli yapm1§.tlr. Her ko§e arasmda
da say1s1n1 ancak Allah'1n bildigi bir~ok yonler vardir. Bunlar gokteki y1ld1z-
lardan, yerdeki toprak zerrelerinden, aga9lardak.i yapraklardan daha 9oktur.
Ar§tn uzunlugunun ve geni§liginin sonu yoktur. Mahiyetini de ancak Allah
bilir."

ihtiyac1 olmad1g1 halde, Allah'm Ar§'1 ni9in yaratt1g1 sorulacak olursa,


buna 9e§itli §ekilde cevaplar verilir:

Birincisi: Allah onu melekler i9in bir t.oplant1 mahalli kilm1§tlr. Nitekim
ayette §6yle buyrulmaktadu: "Melekleri arzln etrafinz fevirmi~ olarak gorur-
sun" (Ztimer: 75)
ikincisi: Allah bununla kudret ve azametini gostermek istemi§tir. Nite-
kim Mukatil §Oyle demi§tir: "Gokler ve yer, ktirstintin btiytikli.igti yan1nda, ~o­
le attlm1§ bir ytiziik gibidir. Ktirsi, gokler ve yer ise, Ar§'m biiytikltigU yanm-
da yine ~ole at1lm1§ bir ytiztik (halka) kadardu. Btittin bunlar ise Allah'm aza-
meti yamnda dtinyan1n bir zerresi gibidir. Allah Ar§'1, yaratanm, yarat1klan
daha btiytik oldugu bilinsin di ye yaratt1."

Burada gec;en "su" ise, (buz halindeki su degil,) normal sudur. Bu, Ar~
ile suyun birbirine biti§i.k oldugu manasma degil, Allah'm Ar§t, kudretiylc yu-
kar1da tuttugu manas1na gelir. Asamm §0yle der: "Bu upk1, yerle biti§ik ohna-
d1g1 halde, "gok yerin ilsttindedir" demek gibidir." As1l manas1 §Udur: Yer ve
gokler yaratilmadan once Allah'1n ar§t su tizerindeydi ve aralannda maddt bir
engel yoktu. Maddi bir engel diyoruz, 9iinkii yerle gok arasmda maddi bir en-
gel vardu ki, o da havadir. Zaten maddl olmasayd1, "engel" ad1n1 almazd1.
Burada, Ar§ ve suyun, yer ve goklerden once yarattld1gma delil vardir.

Ebu's-Suud §5yle demi§tir: "Allah'1n Ar§1, yer ve gokleri yaratmadan on-


ce su iizerindeydi. ister aralar1nda bo§luk olsun, isterse su iizerine konmu~ oJ-
sun Ar§m alt1nda sudan ba§ka bir §ey yoktur. Burada, Ar§'tan sonra ilk var
olan §eyin su olduguna degil, sadece Ar§ ve suyun, yer ve goklerden once ya-
rat1ld1gma i§aret vardir."

«Hanginizin daha giizel amel edeceginizi ortaya koymak i~in ... » Al-
lah gokleri, yeri ve siz de i9inde olmak tizere bu ikisinde bulunan biitlin yara-
t 1klan yaratt1. Ge9iminiz i~in, gerek olan her §eyi orada diizenledi , aralanna
114 ROHU'L·BEYAN Cuz:l2

ibretler ve harika sanatlar yerle§tirdi. Boylece bunlar, dinl istekleriniz konu-


sunda sizin i9in deliller olur. Btittin bunlan sizi imtihan etmek i9in yapti. Al-
lah'1n imtihan etmesi, bilmedigi bir §ey ortaya 91karmak degil, yaptiklann1z1n
sonucunu size gostermek i9i.ndir. Boylece iyilik edenle kottiltik eden ortaya
s:ikacak, ytice Allah da buna gore insanlan mtikafatlandrracak veya cezaland1-
racaktrr.

Ayetteki "amel" sozti, kalbin ve organlann amellerini i9ine ahr. Bun-


dan dolay1 sel.eften birisi bunu "ak1lca hanginiz daha giizel, Allah'1n haramla-
nndan daha ~ok 9ekinen, Allah itaate daha ~abuk ko§an" §eklinde a91klam1§-
tu.
«Gokleri ve yeri altl giinde yaratan O'dur.» Goklerin direksiz olarak
durmas1, Allah'1n kudreti sayesindedir. Onlan bir yere dayanmaks1z1n tutacak
ba§ka bir gti9 yoktur. Goklerin de tizerinde Rahman olan Allah'm Aq'1 vardrr.
Ayette goklerin 9ogul §eklinde zikredilmesi ytiksekliklerinin farkh olmasm-
dan dolay1dir. <;unkii gokler yedi katt1r. Y edi kat semam.n her katl aras1ndaki
mesafe, rivayete gore be§ yiiz ytlhktir.

Yer de, gokler gibi yedi tabakadrr. <;unkii ayet-i kebme de "yerden de
bir o kadarzn1 yaratan" (Talak: 12) buyrulmaktadu. Yeryi.iziintin btiytik kis-
nu sabra, dag ve denizden olu§ur. Ancak 9ok az bir kism1 mamurdur.

Gokler iki, yer iki, tizerindeki bitki hayvan ve diger varhklar da iki gtin-
de olmak tizere, goklerdeki ve yerdeki her §ey alti gtinde yaratilmt§tlr. Nite-
kim Secde sfiresinde bu §ekilde belirtilmektedir. Alt1 gtinden maksat, bildigi-
miz diinya giinleridir. ilki pazar ve sonuncusu da cumadir. Orfe gore gtinler,
gtine§in diinya tizerinde kah§ stiresidir. Yer ve gok olmad1g1 takdirde boyle
bir giln tasavvuru da olmaz. Y ahut da bu giinlerden maksat, 3.hiret giinleridir
ki; ibn Abbas'dan nakledildigine gore her 3.hiret gi.inii, bildigimiz bin ytl gibi-
dir. Allah dileseydi goz a91p kapay1ncaya kadarhk bir siireden daha kisa bir
zamanda yeri ve gokleri yaratabilecegi halde, teddci olarak yaratmasmda, i§-
leri saglam ve kademe kademe yapmaya te§vik vard1r.

Ey Muhammed! Kavmin olan Mekke halk1na: «'Muhakkak siz, oldiik-


ten sonra,» k1yamet gtinilnde «diriltileceksiniz' desen, inkarcllar:» Diril-
mekten bahseden «'bu» Kur'an, «Sihirden ba~ka, bir ~ey degildir,'» yani o
sihir gibi battl bir §eydir. Zaten sihir de, yald1z, hayal ve bo~ bir §eydir «der-
ler .»
Ayet: 7-8 HOD SORESt / l 1 115

8. «Andolsun ki, onlar1n» vadedilen «azab1n1 bir say1h siireye kadar


ertelesek,» kafirler: «'Onu ahkoyan nedir?'» Bu azab1n gelmesine hangi
~ey engel oldu «derler.» Bu sozleriyle, alay etmeye <;ah§1rlar. «Bilin ki,» Be-
dir sava§1nda oldugu gibi «onlara azap geldigi giin,» o azap «arbk geri ~ev­
rilmez.» Bu azab1 onlardan uzakla~tuacak hi9bir §ey yoktur. Mutlaka gelip
~atacakttr. «Alaya ald1klar1,>> alayh bir ~ekilde 9abuk gelmesini istedikleri
;
«§ey ,» yani o azap «Onlari ~epe ~evre ku~atacakt1r .»
~Uphesiz azab1 gerektiren ~ey, alay ve yalanlamadJr. insanlar Ahiret yo-
lunda iki s1n1ftH. Birinci sm1f; iman ve salih amelle kendilerini Allah'1n aza-
b1ndan kurtaranlar, ikinci s1n1f ise, arzulara uyup, salih amelleri terk ederek
kendilerini helak edenlerdir. KMirler Allah'1n azab1 ve gazabmdan 9ekinmez-
ler. Sonu~ta da dtinya ve ahirette o azapla kar~1 kar§1ya gelirler.
Hadis-i kudsi'de ~oyle buyrulmaktadu: "izzetim hakkt i~in, kulumda iki
korku ve iki eminligi bir arada bulundurmam: Dunyada benden korkan1
iihirette guvenli kzlarzm. Diinyada azabimdan korkmayani iihirette korkutu-
rum."

Birisi §6yle demi§tir: "Ne melek, ne peygamber, ne de salih bir kul ol-
mak isterim. Bunlar k1yameti ve onun deh§etini gormeyecekler mi? Ben hi<;
yaratilmam1§ olmay1 arzu ederim. <;unkti yarat1lmam1§ olan k1yameti vc onun
zorluklann1 gormez."
Seriyyti's-Sakati §6yle demi§tir: "Rezil olmamak i~in, tilkemin d1§1ndaki
bir tilkede olmek isterim." Arif kimsenin, ecel gelip ~atmadan i§ini tedarik et-
mesi, gi.inah1ndan tevbe edip 1srardan vazge9mesi gerekir.
Hadis-i §erifte §Oyle buyruluyor: "Hem giinaha devam edip hem de tev-
be eden kimse, Rabbiyle alay eden kimse gibidir."< 3>

3- 1-iadisi Beyhaki $uahu'l-iman boli.imi.inde zikretmi~tir. Aym hadisi ibn Asakir de ~u ba~lan­
g1~Ja tahric c tmi~lir: "Giinahtan tevbe eden, hi~· gunah i~lemeyen gihidir." Bkz. el-Fethu'l-
K<1hfr, 2/40.
116 ROHU 'L~ BEYAN COz: 12

9. Andolsun ki, Biz katim1zdan insana bir nimet tattinp,


sonra bunu ondan fekip alsak, hemen o umutsuzluga d'ii§er,
nankor olur.
10. Ba§ma gelen bir sikintidan sonra ona bir nimet tattir-
sak, mutlaka: "Kotiiliikler ba§imdan gitti" der. <;unkii o, fOk
§imank, f ok bobiirlenendir.
11. Ancak, sabredip giizel i§ler yapanlar boyle degildir. i§te
onlara bagi§ ve buyiik bir miikafat vardir.

9. «Andolsun ki, Biz kahm1zdan insana ....» Yemin olsun ki, Biz insa-
na slhhat ve emniyet gibi «bir nimet tathr1p, sonra bunu ondan ~ekip» geri
«alsak, hemen o» insan, Allah'1n kaderine tam teslim olmad1g1 ve sabnnm
azhg1 sebebiyle «umutsuzluga dii~er, nankor olur.» Ge~rni§ nimetlere kar§I
btisbtittin nankor kesilir. Buradaki "nankor olmaktan" kas1t, iyiligi ve nimeti
inkar ederek, §tikrti terketmektir. Burada, nimetin ellerinden ahnmasma, nan-
korltiklerinin sebep olduguna i§aret vard1r.
10. Andolsun ki, «ba§Ina gelen bir s1k1nhdan sonra ona» hastahktan
sonra s1hhat, s1kmtidan sonra ferahhk gibi «bir nimet tathrsak,» insan o za-
man «mutlaka: 'Koti.iliikler ba~1mdan gitti'», art1k beni rahats1z eden s.tkin-
ti ve musibetler ortadan kalkti. Boyle s1k1ntilar bir daha gelmez «der. Ciinkii
o, ~ok ~1mar1k, ~ok bobiirlenendir.» Nimetle §imanp, nimet vereni unutmak
gafillerin i§idir. insanm 9ok bobtirlenmesi; verilen nimetlerle ba~kalarma 9a-
hm satmas1, nimetin hakkm1 vermemesi, Rabbine ~tikretmemesi ~eklinde
olur.'
11. «Ancak sabredip, giizcl i~lcr yapunlar,» yani kadere iman ederek
Ayet: 9 · 12 HOD SURES!/ 11 117

s1k1ntilara sabreden, gizli ve a9tk nimetlere §tiktir olarak salih ameller i~leyen
-salih amel, Allah Teala'n1n nzas1na uygun amel demektir- mii'minler «boyle
degildir.>> Hz. Omer §byle demi§tir: "Sabir ve §ilki.ir iki binektir. Hangisine
binsen farketmez" Hz. Omer bu soztiyle, sabir ve §ilkiirden herbirinin insant
Allah'm nzasma ula§tuacagma i§aret etmektedir. «i~te onlara bagt§ ve bu-
yiik bir miikafat vardtr.» Bu gtizel s1fatlarla s1fatlanm1§ olanlar i9in gtinah-
lardan bagi§lanma "' ve gilzel amellerinin kar§1hg1 olarak btiytik miikafat vardtr.
Mtikafatm "huyuk" olarak nitelendirilmesi, onlarm stirekliliginden, ytiktimlti-
ltiklerin kalkmas1ndan, azaptan emin olmaktan, Allah'1n kendilerinden raz1 ol-
masmdan ve O'nun yiice cemalinin seyredilmesinden dolay1du.

12. Belki senin: "Ona bir hazine indirilmeli veya yaninda


bir melek gelmeli degil miydi?" demelerinden dolayi kalbin
daralir ve sana vahyolunanin bir kismini terkedecek olursun.
Sen ancak bir uyaricisin. Allah her ~eye vekildir.
13. Yoksa (senin ifin): "Onu uydurdu" mu diyorlar? De ki:
"0yleyse onun surelerine benzer uydurma on sure getirin. Id-
118 ROHU'L-BEYAN COz:12

dianizda samimi iseniz Allahdan ba1ka fafirablleceklerinizi


de faginn. "·
14. Eger size cevap veremezlerse_, bilin ki o ancak Allah 'in
ilmiyle indirilmi~tir. Ve ondan ba§ka da ilah yoktur. Artik
M iisliimansimz degil mi?

12. Ey Muhammed! «Belki senin...>> Burada ge9en "belki" anlam1ndaki


"lealle" kelimesinin iki anlarru vardu. Bunlardan birincisi "terecc1" yani um-
mak, ikincisi de "i§fak" yani korku i9inde bulunmakttr. Bu ikisi de Allah i9in
degil, muhataplar ic;in kullan1hr. Bu ayetteki anlam1 ise "vazge9meme"dir.
Y ani i§faktrr. Dolay1s1yla "sana indirilen vahyi teblig etmekten uzak durma ve
tebligden vazge<;me! Eger vazge9ersen bundan kork"· denilmektedir. «'Ona
bir hazine indirilmeli», tip.la krallar gibi, i§lerini gortirken yararlanacag1 ha-
zineler indirilmeli «veya yan1nda bir melek gelmeli», boylece onun dogrulu-
guna §ehadet etmeli ve hedefine ula§ma konusunda yardimc1 olmah «degil
miydi' demelerinden dolay1 kalbin darahr» , Kur'an'1 onlara okuyup teblig
etme konusunda sik1nt1ya dti§ersin «Ve» dolay1s1yla «sana vahyolunan1n bir
k1sm1n1 terkedecek olursun.»
Rivayet edildigine gore, Mekke mi.i§rikleri: "Bize, i~inde putlar1m1z
hak.kmda koti.i soz olmayan ve atalanm1zm inancma ters dti§meyen bir Kur'an
getir" demeleri tizerine, Rasfiliillah (s.a.v.) onlarm taptlk.1ar1 sahte ilfiltlara
ai;ik bir §ekilde kotti §eyler soylememeyi dti§iindti. i§te bunun iizerine ytice
Allah bu ayeti indirdi.
Nitekim Mekke ileri gelenleri §tiyle soyliiyorlard1 : "Ey Muhammed!
Eger sen ger9ekten peygambersen Mekke daglar1n1 bizim iyin alt1n yap1ver."
Baztlan ise: "Bize, peygamberligini tasdik edecek melekler getit" diyorlardi.
Ey Muhammed! «Sen ancak bir uyanc1s1n.» Dolayis1yla senin gore-
vin, sana vahyedilen §eyle onlar1 uyarmaktrr. Onlann reddetmeleri ve alayla-
nndan dolay1, sana bir sorumluluk yoktur. Oyleyse bundan dolay1 ni9in gog-
stin darahyor? «Allah her §eye vekildir.» Sen ona dayan. <;unkti o, putpe-
restlerin duru1nunu biliyor. Soz ve hareketlerinin cezas1n1 da mutlaka vere-
cektir. K1sacas1 sen, onlara aldrrmadan teblig gorevini yerine getir. ~i.iphesiz
Ben seni korur, onlara kar§1 sana yard1mc1 olurum.
13. «Yoksa (senin i~in): 'Onu uydurdu' mu •.. » Burada §oyle bir azar-
lama ve inkar anlam1 vardIT: Allah katmdan olmad1g1 halde onu kendisi uydu-
Ayet: 12- 14 HOD SURESt/ 11 119

rarak Allah'a iftira m1 etti «diyorlar?» Mil~riklerin bu inkarc1 ve a§ag1lay1c1


sorularma kar~dtk sen de onlara «de ki:» Kur'an'1 benim uydurdugum konu-
sunda dogruysan1z «'oyleyse,» belagat ve nazm1n1n gi.izelliginde «onun
stlrelerine benzer uydurma» yani sizler taraf1ndan meydana getirilmi~ «OD
sure getirin.» <;tinkti siz de benim gibi fasih bir §ekilde konu§uyorsunuz ve
benim yapabildigim §eyi siz de ba§arabilirsiniz. Ostelik «iddian1zda saml·
miyseniz», s1k11th anlannda sizi mutlu etmeleri i~in «Allah'tan ba§ka ~ag1·
rabileceklerinizi de>>, kendilerine s1g1nd1gm1z putlann1z1 da yard1ma «~ag1·
r1n. '» ~tiphesiz bir insan1n uydurabildigi bir §eyi ba§kalan da uydurabilir.
Dolay1s1yla yukar1daki ifade, bir meydan okuma ifadesidir.
14. {3una ragmen «eger size cevap veremezlerse,» ba§kalann1 yard1ma
~agrrmalanna ragmen on sure getirmekten aciz olduklan ortaya ~1karsa, o za-
man «bilin ki,» ey mti'minler «o» Kur'an «ancak Allah'tn ilmiyle», O'nun
bilecegi meziyet, ozellik ve keyfiyet ilzere O'nun kat1ndan «indirilmi§tir.»
Yani Allah katmdan indirildigi konusundaki imarnmzda sebat edin. 0, Hz.
Peygamber (s.a.v.)'in peygamberlik iddias1ndaki dogruluguna i§aret eden
mficizelerdendir. «Ve» yine bilin ki «O'ndan,» yani Allahtan «ba~ka da iUlh
yoktur .» V ahyi O'ndan ba§kas1 indiremez. «Arhk Miisliimans1n1z». 1sU\m
tizere sabitsiniz «degil mi?» Artan bir sarnirniyetle Mtisltiman olmaktu de-
vam edin.
120 ROHU'L·BEYAN Cuz:12

15. Diinya hayatini ve giizelliklerini isteyenlere, orada i§le-


diklerinin kar§iligini eksiksiz olarak veririz. Onlar orada hif·
bir eksiklige ugratilmazlar.
16. i§te onlar, ahirette ate§ten ba§ka bir §eyi olmayan kim-
selerdir. Diinyada yaptiklari da bo§a gitmi§tir. Yapmakta ol-
duklari da zaten biitildir.
17. Rabbi katindan Oftk bir defile dayanan ve kendisini
O'nun katindan bir §ahidin izledigi, onlerinde de Musa'nin
kitabi onder ve rahmet olarak bulunan kimse, inkarcilar gibi
midir? i§te bunlar Kur'an'a inanirlar. Hangi topluluk Onu
inkar ederse, yeri ate§tir. Bundan fiiphen olmasin. <;unkii bu,
Rabbin tarafindan bildirilmi§ gerfektir. Fakat, insanl(Jrin fO·
gu inanmazlar.

15. Yapmt§ oldugu gtizel ve hayuli ameliyle <<diinya hayat1n1 ve giizel-


liklerini» yani Allah 11n nzas1n1 degil de, sagltk, gtivenlik, zenginlik ve lider-
lik gibi dilnya hayat1n1 stisleyen ~eyleri «isteyenlere,» Biz «orada i§ledikle-
rlnin kar~1hg1n1 eksiksiz olarak» tam1 tamma «veririz. Onlar orada hi~bir
eksiklige ugratdmazlar.» Ocretlerinden herhangi bir eksiltme yap1lmaz.
16. «i§te onlar,» yani diinya ve onun zinetlerine taHp olup da, ilcretleri
dUnyada tam tamma verilenler, «ahirette ate~ten ba~ka bir §eyi olmayan
kimselerdir .» <;unkti onlann gayretleri sadece dtinyaya yonelikti. Suf dilnya
ic;in ~ah§anlar ticretlerini dtinyada toplad1klan i~in ahirette onlara sadece
ebedt azap kahr. «Diinyada yaptlklari da bo~a gitmi§tir.» Dlinyada i~ledik­
leri amellerin kar~1hg1 fillirette ge~ersiz olmu§tur. <;unkti onlar Allah nzas1
i~in yapilmam1§ttr. Riya ve propaganda i~in «yapmakta olduklar1 da zaten
bataldar.» Gorilldilgu gibi ayet kafirler hakktndadu.
Bil ki, kafirlerin; iyilik, s1la-i rahim, sadaka, yollan 1slah, kanallar a9-
mak gibi iyitikleri ancak MOsltiman olduktan sonra makbuldi.ir ve ancak bu
~artu baglt olarak dcgerlendirilirler ve zayi <.~dilmczlcr. Mtisltiman olmadan
Ayet: 15· I 7 HUD S0RES1/11 121

once yap1lanlar ise, ahirette ne azab1n hafifle1nesine, ne de cennete girmeye


yarar. Fakat gtinahlanrun durumuna gore bazllann1n azab1 cligerle1inden daha
~iddetli olur. Bu-konuda icma vardir.

17. «Rabbi katindan a~1k bir delile dayanan.» Burada "delil" olarak
tercilme, ettigi1niz "beyyine", hliccet~ btirhan ve takdir anlamlanna gelir. «Ve
kendisini O'nun ltat1ndan,» yani Allah· taraf1ndan gelen ve dogru1ugunu
destekleyen Kur'an gibi «bir §ahidin izledigi, onlerinde de» yani Kur'an'dan .
once de «Musa 'n1n kitab1» yani Tevrat «onder ve rah met» yani k1yamete
kadar, kendilerine, indirilen kimseler i~in btiytik bir nimet «olarak bulunan
kimse, inkarctlar gibi midir?>> Y ani inldirc1larla, delillere sahip olan bu in-
sanlar bir midir? Buradaki soru~ onlann kesinlikle aym olmad1klanm goster-
mek i~indir.

insanu'l-Uyun adh eserde §Oyle deniyor: "Tevrat, kendisinden onceki


kitaplardan farkh olarak ~er') htiktimler i9eren ilk kitapt.Jr. <;tinkti daha onceki
kitaplar sadece Allah'a iman ve tevhid konulanru i~eriyordu. 11

«i§te bunlar,» yani ac;1k delile dayananlar «Kur'an'a inan1rlar,» Onu


onaylarlar. Mekkelilerden ve Rasulullah'1n kar~1s1nda onlarla birlik olanlar-
dan <<hangi topluluk onu inkar ederse, yeri ate§tir.» Onun varacag1 yer ce-
hennemdir. «Bundan §tiphen olmas1n.» Kur'an'dan ve onun Allah katindan
geldiginden asla ku~kun olmas1n. «Ciinki.i bu,» seni dinin ve di.inyan konu-
sunda terbiye eden «Rabbin taraf1ndan bildirilmi§ ger~ektir. Fakat»
Kur'an'111 apay1k bir ger9ek olduguna, ya gorii~lerinin k1sirhg1, fikirlerinin ay-
nhgi, ya da inat ve kibirleri sebebiyle «insanlartn ~ogu inanmazlar .»
122 RUHU'L·HEYAN Giiz:12

18. Yalan soyleyerek Allah'a iftira edenden daha zalim kim


vardir'! Bunlar Rablerine gotiiruliirler ve fahitler de: "i~te
bunlar Rablerine kar~i yalan soyleyenlerdir" derler. Bilin ki
Allah 'in taneti zalimler iizerinedir.
19. Bunlar Allah'in yolundan alikorlar ve o yolu egriltmek
isterler. ifte onlar ahireti inkar edenlerdir.
20. Onlar yeryiiziinde Allah'i aciz birakamazlar. Allah'tan
bafka (kendilerini kurtaracak) dostlari da yoktur. Onlara kat
kat awp verilir. <;iinkii onlar, (gerfekleri) i§itmeye tahammill
edemiyor ve (hakikati) goremiyorlardi.
21. ifte onlar, kendilerine yauk edenlerdir. Uydurduklari
~eyler de onlardan uwkla§IP kayholmttftttr.
Ayet: 18 HOD S0RES1/ 11 123

22. Ahirette en fOk kayba ugrayacaklar da onlardir.


23. Iman edip de giizel amel i§leyen ve Rablerine boyun
egenlere gelince, i§te onlar cennetliklerdir. Orada temelli ka-
lirlar.
24. Bu iki zumrenin durumu, kor ve sagzr ile goren ve du-
yan kimsenin durumuna benzer. Bunlarzn durumlari lzif e§it
olabilir mi? Ha/a ibret almiyor musunuz?

18. «Yalan soyleyerek Allah' a iftira edenden daha zalim kim var-
d1r?» Evet, meleklerin Allah'1n k1zlan oldugunu soylemeleri, putlannm ken-
dilerine Allah katmda §efaat91 olacag1 gibi iftiralanyla, Allah'a yak:1§mayacak
§eyleri O'na nisbet edenden daha zalim hie; kimse yoktur. «Bunlar» hesaba
9ekilmek tizere «Rabblerine,» yani ytice Allah'1n huzuruna «gotiiriiliirler.»
Allah, kullan aras1nda htikiim verinceye kadar huzurda tutulurlar. «Ve §ahit-
ler de» yani melekler, peygamberler ve mti'minler de onlart gostererek ve kii-
~timseme edas1yla: «'i~te bunlar» kendilerine ikramda bulunan, i§lerini yii-
riiten «Rablerine kar§t yalan soyleyenlerdir.'» O'na iftira edenlerdir «der-
ler. Bilin ki Allah'1n laneti,» azab1 ve 6fkesi, iftira ederek kendilerine yaz1k
eden «Zalimler iizerinedir.»
Hadis-i §erifte ~oyle buyurulmu§tur: "Yiice Allah kiyamet giinii. mii.'min
kulunu yakla§tlnr ve onu insanlardan gizleyerek der ki: 'Ey kulum! Su §U gu-
nahlanni biliyor musun?' Kul da: 'Evet, ey Rabbim!' der. Allah, kulun gu-
nahlarm1 bir bir ona gosterdikten sonra: 'Ben bunlan diinyada orttiim.
Ahirette ise senin iqin bagz§ladzm' der. Sonra iyiliklerin yaz1ll oldugu defteri
verilir. Kafir ve mii.naftklara gelince, §ahitler onlar irin: 'i§te Rablerine kar-
§l yalan soyleyenler bunlardrr' derler. Bi/in ki, Allah'zn taneti, zalimlerin
uzerinedir." <4>

Bir ba~ka hadiste de: "Kim yapt1g1 i§i aleni olarak yapzp ilan ederse,
Allah da onu ilan eder"(5>buyurulur. Bundan anla§ihyor ki, yapt1g1 i§i riya ve
gosteri§ i~in yaparak onun ba§kalan taraf1ndan g6rtilmesi i~in 9aba harcayan-
lar, k1yamet giintinde Allah tarafindan bu kotti niyetlerinin ortaya 9ikanld1gm1

4- Hadisi, Buhari. MUslim ve Ahmed b. Hanbel, ibn Omer'den de merfu olarak tahric etmi§ler-
dir.
5· MUslim Vt' Ah111t~d h. Hanbel tarafrndan tahric edilmi~tir. Hadi.sinin devam1 §0yledir: "Kim
dt' gt'jsfffi i(i" ~'"/''"·''"Allah du 011u ha~kalamw gi>srerir." Bkz. el- Fethu'l-Kebfr, 3/200.
124 RUHU'L-BEYAN Cuz: 12

gorecekler ve §ahitler huzurunda rezil edileceklerdir. Bu §ahitler, melekler ve-


ya btittin halktu.

19. Sonra yi.ice Allah, bu zalimleri §U §ekilde nitelendiriyor: «Bunlar


Allah'1n yolundan ahkorlar ve o yolu egriltmek isterler.» $U.phe ve tahrif
yoluyla, engel olabildikleri herkesi Allah'm dininden ve O'na itaatten 9evir-
meye 9ah§rrlar. 0 yolu egrilikle nitelerler. «i~te onlar, ahireti inkar eden-
lerdir.»

20. «Onlar,» yani fillireti inkar eden bu kafirler btittin geni§ligine rag-
men «yeryiiziinde Allah 11 aciz bsrakamazlar .>> Onun neresine ka9arlarsa
ka~smlar, O'nu bu azab1 vermekten ahkoyamazlar. «Allah'tan ba§ka (kendi·
lerini kurtaracak)», yardimla destekleyecek ve azab1 uzakla§tlracak «dostla·
rt da yoktur.» Allah'm onlar1 diinyada cezalandirmamas1 ihmalden degil, su-
re tarnmasmdandrr. «Onlara» kiyamet gtinti «kat kat azap verilir.» Azaplan
katlanir. «<;iinkii onlar,» kendi i<;lerinde ve dJ§ dtinyada onlerine serilen
«(ger~ekleri) i~itmeye tahammiil edemiyor», kendilerine anlatilan ger9ekle-
ri kulak arkas1 ediyorlar «ve (hakikati) goremiyorlard1.» Boylece Allah'a
ibadet edecekleri yerde putlara kulluk ediyerlard1.
21. «i§te» bu ytizden «onlar, kendilerine yaz1k edenlerdir.» ~efaatine
ula§acaklan konusunda «uydurduklar1 §eyler de,» yani sozde ilfill olarak ka-
bul ettikleri putlar da «onlardan uzakla§Ip» ortadan «kaybolmu§tur .»
22. Bu ytizden «ahirette en ~ok kayba ugrayacaklar da onlard1r.»
Rasulullah (s.a.v.) §Oyle buyurmu§tur: "Amellerde acele edin. <;unkii gelecek
gunlerde gece karanlzgz gibi fitneler vardir. Ki~i mii'min olarak sabahlar ve
kafir olarak ak~ama ~zkar. Yine mu'min olarak ak§amlar ve kafir olarak sa-
baha pkar. Dunya ugruna dinini satar. "<6>

23. iman edilmesi gerekli olan §eylere «iman edip de» kendi aralannda
ve Rablerine kar§l «giizel amel i§leyen ve» alabildigine itaat ve tevazu goste-
rerek «Rablerine boyun egenlere gelince, i§te onlar,» yani bu niteliklere sa-
hip olanlar «cennetliklerdir. Orada temelli», sonsuza kadar «kahrlar.»

24. «Bu iki ziimrenin» yani kafirle mti'minin ilgin~ «durumu, kor ve
sag1r He goren ve duyan kimsenin durumuna benzer.» Buradaki kor ve sa-
gir, kafirleri; goren ve duyan da mti'minleri temsil etn1ektedir. <;tinkii kafirler,

6- Mtislim, iman. 118; Tirmizi, Fiten, 2196. Bkz. C<lmiu'l-U.\'111, l0/30.


Ayet: I 9 ··24 HOD SORESi/ 11 125

Allah'1n yaratt1g1 §eylere ibret gbzi.iyle bakmad1klan, kehdilerine okunan Al-


lah'1n ayetlerini can kulag1yla dinlemedikleri ic;in, bir bak1ma gozleri ve ku-
laklan olmayan ki1nseler gibidirler. Gozleri gonneyen bir kimse, duydugu bir
§eyden d~lay1 dogru yolu bulabilir veya sagir olan bir kirnse, gordtigii bir i~a­
retten faydalanabilir. Oysa hem sag1r, hem de kbr olan bir kimse c;aresizdir.
«Bunlar1n durundan hi~ e~it olabilir mi?» Bunlan dii§iintip de «hala. ibret
alm1yor musunuz?» Allah'm sizin ic;in verdigi bu ornekten nic;in ders alm1-
yorsunuz?
126 RUHU'L -BEYAN Cuz:l2

25-26. Andolsun ki Biz, Nuh'u da kavmine gonderdik. (De-


di ki:) "Ben sizin ifin apaf ik bir uyanciyim. Allah 'tan ba§ka-
sina kulluk etmeyin. Dogrusu hen, sizin ifin acikli bir giiniin
azabindan korkuyorum."
27. Kavminden ileri gelen kafirlervlediler ki: "Biz seni sa-
dece bizi.m gibi bir insan goriiyoruz. Sana bizim basit gorii§lii
ayak takimimiz di§inda kimsenin uydugunu gormiiyoruz. Si-
zin bize kar§i bir iistiinliigiiniizii de gormiiyoruz. Aksine sizi
yalancilar saniyoruz."
28. Nuh ·dedi ki: "Ey kavmim! Eger ben, Rabbimden bir
delil iizerinde isem ve 0 bana, kendi katindan bir rahmet ver-
mi§ de, bu size gizli tutulmu§sa, buna ne dersiniz? Ho§lanma-
diginiz halde sizi bunlara mecbur mu edecegiz?
29. Ey kavmim! Buna kar§ilik siulen herhangi bir mal iste-
miyorum. Benim iicretim ancak Allah'a aitir. Ben, iman eden-
leri kovacak da degilim. <;iinkii onlar, Rablerine kavu§acak-
lardir. F akat ben sizi cahil bir topluluk olarak goriiyorum.
30. Ey kavmim! Ben onlari kovarsam, Allah'a kar§i bana
kim yardzm eder? Dii§iinmiiyor musunuz?
31. Size, Allah'm hazineleri yanimdadir demiyorum. Gaybi
da bilmem. Dogrusu, melek oldugumu da soylemiyorum. Hor
gordiigiiniiz insanlar ifin; 'Allah onlara asla hayir vermeye-
cektir' diyemem. iflerinde olani Allah daha iyi bilir. Aksi hal-
de hak.rtizlik edenlerden olurum."
Ayet: 25-27 HOD SORESi/ 11 127

25-26. «Andolsun ki, Biz, Nuh'u da kavmine» peygamber olarak


«gonderdik.» 0, idris (a.s.)'den sonra gonderilen ilk peygamberdir.

ibn Abbas (r.a.) §Oyle diyor: "Nuh (a.s.) klfk ya§1nda iken peygamber
gonderildi. Dokuz ytiz elli yil kavmini Hakka davet etti. Tufandan sonra alt-
mt§ yil ya§adt. Toplam omrii bin elli y1ldir. Hz. Nuh'un, Hz. Adem'in yeryii-
ztine ini§inden bin alt1 yi.iz krrk iki y1l sonra dogdugu, yurdunun ~am oldugu
ve Kfifeye defnedildigi soylenir."

0, kavmine «(dedi ki:) 'Ben sizin i~in apa~1k bir uyanc1y1m.» Size
azab1 gerektiren ye ondan kurtulu§u saglayan yollan a91k~a bildirmek ilzere
geldim. Burada "ve mi.ijdeciyim" dememesi, kavmi i~inde hentiz iman etmi§
kimselerin bulunmamas1ndand1r. <;unkU miljde, inananlar i~in ge<;erli bir §ey-
dir. «Allah'tan ba§kas1na kulluk etmeyin.» Benim size peygamber olarak
gonderilmemden asII maksat, sizi §irkten ahkoymaktrr. «Dogrusu hen, sizin
i~in ac1kh bir giiniin azab1ndan korkuyorum.'» Bu gtin, kiyamet gilnti ve-
ya Tufan gtintidtir. "Aciklz" sozti, gtintin s1fati olabilecegi gibi, azab1n s1fatt
da olabilir. Buna gore anlam "aCtkll bir gunun " §eklinde olabilecegi gibi
"aczklz bir azabm " §eklinde de olabilir.

Rivayete gore yiice Allah, Hz. Nuh'u, kavmine peygamber olarak gon-
derdiginde o kavmine bir bayram gtinlerinde gelqi. Kavmi putlara tap1yor, §a-
rap i9iyor ve t1pk1 hayv~lar gibi, a<;tk9a kad1nlarla cinsi il§iki kuruyorlard1 .
Hz. Nfih, onlara yi.iksek scsle 9agnda bulundu ve tevhide davet etti. Once
korktu1ar. Sonra ona deli dediler. Onu ya1anlay1p dovduler.

27. «Kavminden ileri gelen kafirler dediler ki: 'Biz seni sadece bi-
zim gibi bir insan goriiyoruz.» Seni peygamber yapacak, bizden tisti.in bir
meziyetin yok. Aynca «Sana» temizlik<;i ayakkab1c1 ve dti§iik meslek erbab1
gibi «bizim basit gori.i§lii ayak tak1m1m1z», a§ag1 ve degersiz tabaka «dt§ID-
da kimsenin uydugunu gormiiyoruz.» Eger davanda dogru olsayd1n sana
insanlarm list tabakas1 uyardi. "Basit goru~lu " ifadesinden amac;, derinleme-
sine inceleyip dti§tinmeden hemen karar veren kimsedir. Saplklann durumu
ne kadar §a§ktnhk vericidir ki, bir insan1n peyga1nberligine raz1 olmuyorlar
da, ta§m ilfillhg1na ve ona tapmaya raz1 oluyorlar.

«Sizin bize kar~t bir iistiinli.igiiniizii de gormiiyoruz.» Sizi yalanc1lar


samyoruz. Sen ve sana uyanlar, mal-mtilk konusunda bizden daha i.istiin de-
gilsiniz. Oylcys~ sen nastl peygamber olursun? Aynca siz de bizim gibi yeyip
128 ROHU' L~ U&VAN Cuz: 12

i~en hirer insansuuz. «Aksine sizi yalancdar ~anayoruz. '» Ayn1 sozil soy le-
yip aym davay1 gilttUglintiz ivin, hepinizin birden yahm soylediginizi di.i§tinti-
yoruz.

28. «Nub dedi ki: 'Ey kavmim!» Bana soyleyin: «Eger ben, Rabbim-
dcn», yilce Allah kat1ndan benim davam1 tasdik eden «bir delil iizerinde
isem ve 0 bana kendi kahndan bir rahmet» peygamberlik «vermi~ de,
bu» delil de «size gizli tutulmu~sa, buna ne dersiniz? Ho~lanmad1g1n1z
halde sizi bunlara» bu delili kabule, illa da sizi hidayete girmeye «mecbur
mu edecegiz'!» Bu soru inkar i9indir. Yani kendiligimizden sizi zorlamaya
gtictimiiz yetmez. Hele siz istemedikten sonra, bu hi9 mtimktin olmaz.

29. Nub (a1s.), sozlerine §oyle devam etti: «Ey kavmim! Buna,» yani
teblig gorevine «kar§Ihk», iman edip bana tabi olduktan soma, hidayete er-
menizin kar§1hg1 olarak «sizden herhangi bir 1nal», bir kar§thk «istemiyo-
rum.» Ben size kar§l teblig gorevimi, dtinyevi bir menfaat i9in degil, ancak
Allah nzas1 iyin yaparrm. Dolay1s1yla «benim iicretim ancak Allah'a aittir.»
«Ben, iman edenleri kovacak da degilim.» Nuh kavminin ileri gelen-
leri ondan, kendisiyle bir araya gelmeleri i9in, fakir ve gariban kimseleri ya-
\.
nmdan kovmas1 §artm1 ileri slinnti§lerdi. Nitekim Kurey§ ileri gelenleri de fa-
kirlerle ayn1 dtizeyde bulunmay1 i9lerine sindiremedikleri i9in Rasultillah
(s.a.v.)'tan fakir mti'minleri yanmdan uzakla§tIImas1111 istemi§lerdi.
\

~oyle
denilmi§tir: "Ytice Allah, fakirlerin hattn i~in Hz. Peygamber'e
fakirligi mlinasib gordti. Boylece fakir, Hz. Peygamber'in fakirligiyle teselli
bulacak ve dtinyarun Allah katinda pek degersiz bir §ey oldugu anla§tlacak-
ll r, II
«~iinkii
onlar, Rablerine kavu~acaklard1r.>> Kiyamet gtintinde kendi-
lerine zulmedenlerden hak.lanm alacak.lar. Allah'111 ikramma ve ytiztinti gorme
nimetine kavu§acaklardrr. Ben onlar1, meclisimden uzakla§tiramam, 9tinkli
onlar Allah'a yakm kimselerdir. Allah'm aziz kildiklarm1 ben nasil zelil ktla-
nm? «Fakat hen sizi» buttin bunlar1 dti§ilnemeyen, getirdigim ve emrettigim
~eyler konusunda «cahil bir topluluk olarak goriiyorum.»

30. Bunlar Allah'a boylece yak1n, degerli kimsefer olduklan halde «Ey
kavmim! Ben onlari kovarsam, Allah' a», O'nun ofke ve intikam1na «kar~1
hana kim yard1m eder?» Hala i9inde bulundugunuz bilgisizlikle devam m1
ediyorsunuz? Yapt1klnrm1zm yanh§ oldugunu «dii~iinmiiyor musunuz?»
Ayet: 28-31 HOD SORESf/11 129

31. «Size Allah '1n hazineleri yan1mdad1r demiyorum.» Ben size, Al-
lah'tn nzk1 ve mallan yan1mdadrr demiyorum ki, bunlann olmamasmdan do-
lay1, benim yalanc1hg1ma hiikmedesiniz ve: "Bize kar§l bir ustunlugiiniiz de
yoktur. Aksine sizi yalanczlar san1yoruz" (Hild: 27) diyesiniz. <;unkti pey-
gamberlik dtinyevi vas1talarla elde edilmekten daha yilcedir. Bu dava, mal ve
mevki iddias1ndan uzaktrr.

Sad! Mtifti, ayeti §6yle tefsir ediyor: "Mal 9oklugu ve dtinyevi makam
sebebiyle bana tabi olman1z gerektigini iddia etmiyorun1 ki, benim iistiinliigil-
mii inkar edesiniz. Ancak ger9ekten Allah'1n Rasfilti oldugum ve bu konuda
delil getirdigim i9in bana uyman1z gerektigini soyltiyorum."

«Gayb1 da bilmem.» Size gayb1 bildigimi de iddia etmiyorum ki, he-


men inkara ve ka9maya yeltenesiniz. Bilindigi i.izere, Nfih (a.s.) peygamber
oldugunu ilan edince, ona gayb konusunda sorular sordular. "Davanda sad1k-
san, bize §undan, §undan haber ver" dediler. Nuh da dedi ki: "Ben size, Al-
lah'1n bildirdigi d1§1nda gayb1 bildigimi degil, peygamber oldugumu soylilyo-
rum.0

«Dogrusu» size «melek oldugumu da soylemiyorum» ki: "Biz seni


ancak bizim gibi bir insan goruyoruz " (Hud: 27) diyesiniz. insan olmak ise,
· peygamber olmaya engel degildir.

Yukartda sayilan ii9 niteligin bende bulunmamasm1, beni yalanlamak


i~in gerek~e gosterdiniz. Halbuki ben zaten bunlar1n bende oldugunu soyle-
medim. Benim iddia ettiklerim, hazineye sahip olmak, gayb1 bilmek, melek
olmakla ilgili degildir. Ancak ve ancak insanlar1 farkh k1lan zati faziletlerle
ilgilidir.

Ben size aynca fakirlikleri dolay1s1yla, «hor gordiigiiniiz» inanan, «in-


sanlar i~in: 'Allah onlara» dtinya ve ahirette «asla hay1r vermeyecektir'
diyemem.» Olur ki, Allah onlara iki diinya bereketini ihsan eder. Onlar1n «i~­
lerinde olan1,» yani iman ve marifeti «Allah daha iyi bilir. Aksi halde» ben
onlarin derecelerini dti§iiriir, haklann1 eksiltirsem «haks1zhk edenlerden olu-
rum. '» Ya da, boy le yapmakla onlara degil, kendi kendine zulmedenlerden
olurum.
130 ROHU L·BBYAN
1
Ciiz: 12

32. Dediler ki: "Ey Nuh! Bizimle cidden tartz~tzn. Bizimle


yaptigzn bu tarti§mada ileri gittin. Soziinde dogruysan, kendi-
siyle bizi tehdit ettigin (azab)i ba§imzza getir. "
33. Nuh §oyle dedi: "Ancak Allah dilerse onu ba§iniza geti-
rir. Siz (O'nu) aciz birakamazsznzz.
34. Allah sizi, azdirmak isterse hen size ogut vermek istesem
de faydasi olmaz. 0, sizin Rabbinizdir. Ona dondiiriileceksi-
niz."
35. Yoksa: "Onu uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eger onu
uydurduysam, giinahi bana aittir. Oysa ben sizin i§lediginiz
giinahlardan uzagim. "

32. Nuh (a.s.)'un bu sozleri ilzerine kavminden olanlar «dediler ki: 'Ey
Nuh! Bizimle cidden tartI~t1n.» Bize dti~man kesildip «Bizimle yapt1g1n bu
tarh~rnada ilcri ~ittin,» 9eki~meyi olduk<ra uzattm. Tartt§mak (mticadele),
Ayet: 32-35 HUD SORESI/ 11 131

iki has1mdan birinin digerini susturma istegidir. Eger «soziinde,» yani bu teh-
dit ve iddianda «dogruysan,» sozil fazla uzatma da «kendisiyle bizi tehdit
ettigin (azab)1» hemen «ba~1m1za getir.'»
33. «Nuh ~oyle dedi: 'Ancak Allah dilerse onu» yani istediginiz azab1
hemen veya daha sonra «ba§1n1za getirir.» Bu i§ bana buakilmam1§tlr. Be-
nim glicilm buna yeJ:mez. «Siz» konu§mada kendinizi savundugunuz gibi, ka-
~arak veya savunmaya girerek «(O'nu) aciz b1rakamazs1n1z.»

34. «Allah sizi azd1rmak isterse», Allah sizin sapman1z1 dilemi~se,


«hen size ogiit vermek istesem de faydas1 olmaz.» Burada, Allah'm insanla-
nn sapmalaruu dilemesi durumunda, peygamberin nasihatlerinin de hidayete
erdiremeyecegine i§aret vardu. c;tinkli her §ey Allah'm elindedir. Burada ge-
~en "ogut'' (Nasihat), soz veya davran1§ olarak biittin iyilikleri i~ine alan bir
kelimedir. Z1dd1 aldatmadu. «0, sizin Rabbinizdir», yaratlclllz, yoneticiniz
ve egiticinizdir. «Ona dondiiriileceksiniz'» ve her haltikarda mutlaka amel-
lerinize gore size kar§ihk verecektir.
35. Nuh (a.s.)'un kavmi, «yoksa: 'Onu uydurdu' mu diyorlar?» Teb-
lig ettigi vahyi kendisinin uydurdugunu mu soyltiyorlar? Ey Nuh! «De ki:
'Eger onu» soz gelimi «uydurduysam, giinah1 bana aittir.» Cezas1 benim
boynumadu. «Oysa hen sizin i§lediginiz giinahlardan uzag1m. '>> Benden
ytiz ~evirmenize ve bana dil§man olman1za hi9bir sebep yoktur.
Cehalet ruhu kirletir. Allah'tan ba§kas1na yoneli§ kalbi karartir. Arzular
nefsi buland1nr. Nefs ise, ya hayvantdir ki, bu nefsin sahipleri, kendilerine
§ehvet ve mizacm ilsti.in geldigi kimselerdir; ya §eytanidir. Bu nefse sahip
olanlar da, kendilerine nefsani vas1flar ve §eytani haller tisttin gelen kimseler-
dir. Y ahut melekidir. Bunlar da kendilerine meleki ruhun s1fatlar1 iisttin ge-
lenlerdir. Yabut da Rahman.ldir. Bu nefsin sahipleri ise, kendilerine su vas1f-
lar1 ve srr halinin iisttin geldigi kimselerdir.

Yahya b. Muaz §Oyle demi~tir: "insanlar ti~ k1s1mdu. Bir k1sm1,


filliretinin dtinyasuu, bir k1sm1 di.inyasm1n ahiretini unutturdugu ve bir k1sm1
da ikisiyle birlikte me§gul olanlardu. Birincisi kurtulanlann, ikincisi helfilc
olanlann derecesidir. Ds;tincilsii ise tehlikeyle ytiz ylize olanlann derecesidir "
132 ROHU'L·BZYAN COz: 12

36. Nfih 'a vahyolundu ki: "Kavmirlllen iman etmi§ olanlar-


dan ba~ka kimse iman etmeyecek. Oyleyse onlann yaptiklarin-
dan dolayz llziilme.
37. Nezaretimiz altznda ve vahyimiz uyarinca gemiyi yap.
Zulmedenler hakkinda bana ba§vurma. <;unkii onlar bogula-
caklardir. "
38. Nuh gemiyi yaparken kavminin ileri gelenleri, her ug-
radiklannda onunla alay ediyorlardi. Nuh dedi ki: "Siz bizim-
le alay ederseniz, sizin alay ettiginiz gibi biz de sizinle alay
edecegiz.
39. Rezil edecek olan azabin kime gelecegini ve silrekli aza-
bin kime inecegini bileceksiniz. "

36. «Nuh'a vahyolundu ki: 'Kavminden iman etmi§ olanlardan ba§-


ka kimse iman etmeyecek.» Bunlar kuftirde 1srarh olanlardir. Bu ayet, Nuh
(a.s.)'un, onlann iman1 konusunda umudunu kes1nesi ve art1k bunun bo~una
beklenecek imkans1z bir i~ oldugunu bilmcsi i\:in inmi§tir. ~uphesiz itnan et-
mesi umulup da iman edenler bunun d1~111dad1r.
Ayet: 36··38 HOD SURES!/ 11 133

«Oyleyse onlarin yapttklarindan dolay1» dil§kiin ve bi~arelerin lizlil-


mesi gibi «iiziilme.» Uzun peygamberlik siiresi i~inde sana yapt1klan eziyet
ve yalanlamadan dolay1 kederlenme. <;linkii, art1k yapacak bir §eyleri kalma-
d1. Onlardan intika1n alma zan1an1 geldi.
Rivayet edildigine gore Hz. Niih, kavmiyle tart1§t1g1 zaman, onu bay1-
hncaya kadar dovtiyorlardt. Ay1hnca: "Ey Rabbim! Kavmimi hidayete erdir.
<;tinkti onlar ger\:egi bilmiyorlar" diye dua ederdi. Bu ayet nazil olunca, onla-
ra beddfta etti ve §oyle dedi: "Ey Rabbim! Yery1~ziinde hir;hir kafir hirakma."
(Nfih: 26)

37. «Nezaretimiz altinda.•.>> Burada, "nezaretimiz" diye terctime etti-


gimiz kelime ashnda "gozlerimiz" anlam1na gelen "a'yunina"dir. Bundan
ama~ d~ bir i§e ba§larken kendisinden faydalanilan filet degil, bu ~eyi gortip
gozetme vas1tas1dir. Dolay1s1yla ayetteki goz, mecazi bir anlam ta§1makta ve
"gozetimimiz altmda" anlamma gelmektedir. «Ve vahyimiz uyar1nca» yani
gemiyi nas1l yapacagm konusundaki vahyimiz,·talimat ve ilham1m1z dogrul-
tusunda «gemiyi yap.»

ibn Abbas §oyle der: "Nuh (a.s.) geminin nasil yap1ld1gm1 bilmezdi. Al-
lah ona, ku~un gogsti gibi yapmasm1 bildirdi. Nuh, keseri ald1 ve vurmaya
ba§ladi. Hata yapmadan iki yil aga9 yonttu. Kendisiyle birlikte yontma i§inde
~ah§acak i~~iler tuttu. Geminin boyu ti9yilz, yilksekligi ise elli ar§md1."

«Zulmedcnler hakk1nda bana ba§vurma.» Onlardan azab1n kald1nl-


masm1 isteme. «<;iinkii onlar» suda «bogulacaklard1r.'» Onlann suda bo-
gulmalarma htikrnedilmi§tir. Olacak §ey hakk1ndaki, karar kesinle§mi§; kale-
min mtirekkebi kurumu§tur. Artlk bu hiik1nti geri alman1n yolu yoktur. Onlar
hak ettikleri bu ceza ile, ibret alanlara ders, arkadan gelenlere omek olacak-
lardrr.

38. «Nuh gemiyi yaparken kavminin ileri gelenleri,» kavmi i\:indeki


kodaman talam1 ona «her ugrad1klar1nda>> onun gemi yapn1as1ndan dolay1
<((onunla alay ediyorlard1» ve §byle diyorlard1: "Ey Nuh! Ne yap1yorsun?"
Nuh da: "Su tistiinde ytirtiyecek bir ev yap1yorum" cevablill verince §a§1nyor-
lar ve: "Ey Nfih! Peygamberken §irndi de marangoz mu oldun?'' deyip gtilti-
yorlardi. «Nuh dedi ki: 'Siz bizimle alay ederseniz, sizin alay ettiginiz gibi,
biz de sizinlc alay edccegiz.» Siz bogulurken biz de sizinle eglenecegiz.
Ehu's-Suud ~ilylc diyor: "Bu nun manas1,' Alay edenin yapt1g1 inuamele-
/

134 RUHU'L-BEYAN Ci.iz: 12

yi yapacag1z' demektir. <;tinkii alay etmek, peygamberlik makam1yla bagda§-


maz. Bundan maksat, alay etmenin cezas1n1 uygulayacaA1z demektir. <;ilnkil
herkes amelinin cinsine uygun olarak cezaland1nhr. Nitekim ytice Allah,
oru~lular hakk1nda ~oyle buyurmu~tur: "Ger;mi~ gunlerde i~lediklerinize kar-
~ilik afiyetle yeyin ir;in" (Hakka: 24) KJ.yamet glinil onlara: 'Ey karmlann1 a9,
cigerlerini susuz b1rakanlar. Yeyin, ic;in" denilir. 'Ey gece yol katedenler! Ye-
yin', 'Ey sava§tan kac;mayanlar, ic;in' denmez. <;unkti yapilan i§le, kar~1hg1
arasmda ilgi yoktur. Ayet, yiice Allah'1n §U soziine benzer: "Su~lular, §iiphe-
siz iman eden/ere giUerlerdi." (Mi.itaffifin: 29) Bu fiilin cezas1 olarak Allah
§Hyle buyurdu: "Bugiin de, inananlar inkarcilara giilerler." (Mutaffifin: 34)
Sonra da sozii §Oyle tamamlad1: "Kafirler. Yaptlklannzn cezaszni buldular
mi? (Elbette buldular.)" (Mutaffifin: 36)

39. Kendisini «rezil,» kepaze «edecek olan azab1n,» yani bogulma aza-
b1n1n «kime gelecegini ve siirekli» hi~ bitmeyecek cehennemdeki «azab1n
kime inecegini bileceksiniz.'» Burada, alay etme ve gi.ilmekte dogal olarak
rezillik ve utan~ oldugu ic;in "rezil edecek olan azap" denmi§tir.
Ayet: 39-40 HOD S0RES1/ 11 135

40. Nihayet emrimiz gelip de tandir kaynayinca: "Her cins-


ten birer f ifti ve bogulmasi mukadder olanlann dl§inda, aileni
ve iman edenleri gemiye bindir" dedik. Zaten onunla beraber
pek az kimse iman etmi§ti.
41. Nuh: "Gemiye binin. Onun yiiriimesi de, durmasi da
Allah 'in adtyladir. Siiphesiz ki Rabbim fOk bagi~layan, pek
esirgeyendir" dedi.
42. Gemi, onlan daglar gibi dalgalar arasindan gotiiriirken
N uh, bir kenarda yalniz duran ogluna: "Ogulcugum! Bizimle
beraber bin. Kiifzrlerle beraber olma" diye seslendi.
43. Oglu: "Daga sigmacagim. Beni sudan korur" deyince,
Nuh: "Bugiin Allah'm azabindan, O'nun acidiklan di§inda,
kurtulacak yoktur" dedi. Aralartna dalga girdi. 0 da boylece
bogulanlardan oldu.
44. "Ey arz, suyunu yut ve ey gok, sen de (yagmzirunu) tut"
denildi. Su f ekildi, ~ bitirildi. Ge mi de Cudi ( dagi) iizerine
oturdu. "Zfilimler toplulugu he/ak olsun" denildi.

40. «Nihayet emrimiz gelip de tandtr kaynay1nca ...>> Tufan vakti ve


tand1nn kaynamas1 emrimiz gelince, tandirdan, kaynayan tenceredeki suyun
ta~1nas1 gibi, su ~iddetle ytikselip ta~tl . Cumhurun gorti~une gore "tandir"dan
ama\:. ekmek tand1nd1r. Tand1nn, yeryilzti oldugu da soylenmi~tir... i~te o za-
man Nuh'a: «' Her cinsten hirer ~ifti ...» Y ani yeryi.izlinde mutlaka bulunmas1
gereken hayvanlardan birer c;ifti ...

"Zevc-(:~fi" hiri digeri olmadan yapamayan iki varhktu. Buna e§ diyo-


ruz. E~. ayni dnstcn hirbirine benzeyen ~ey demektir. Erkek di~i i~in, di§i de
136 HOHU 'J..-B~AN Cilz:l2

erkek i<rin e~tir. Bazen bunlann her ikisine birden de "zevc-ef denir. 0 za-
man ferdin mukabili olur. Bu ihthnali gidem1ek i<;in Ayetin sonunda ''isneyn-
iki" ifadesi zikredilmi§tir.

Hasan Basn §Oyle demi§tir: "Nuh gemiye, sadece yavrulayan ve yu-


murtlayan hayvanlan bindirdi. Sivrisinek ve yerden iireyen ha§eratl almadl."

«Ve bogulmas1 mukadder olanlarrn d1§1nda aileni ve iman edenleri


gemiye bindir,' dedik.» Hz. Nuh gemiye aile halkuu da bindirdi. Ancak Al-
lah taraf1ndan boguhnas1 kararla§tinlan oglu Kenan'1 gemiye almad1.
«Zaten onunla beraber pek az kimse iman etmi§ti.>> Nub (a.s.)'a iman
edenler, kad1n ve erkek yetmi§ iki ki§iden olu§uyordu. Hz. Nuh'un hammlan
ve yocuklanyla birlikte yetmi§ sekiz ki§iydiler. Yans1 kadln, yar1s1 da erkekti.
lbn Abbas'tan gelen bir rivayete g<>re, gemide seksen erkek ve kad111 vardi.
41. «Nuh,» beraberindeki mti'minlere: «'Gemiye binin. Onun yiiriime-
si de durmas1 da Allah '1n ad1yladir .» Ge1niye binerken ve gemi yiliii.rken
besmele yekin ...

Keva§f'de ~u a~1klama yap1 lm1~tlf: "Geminin durdurulmas1 ve ytirtitill-


mesi Allah'1n is1niyledir. Nub (a.s.) geminin hareket etmesini isteyince bes-
mele <;eker, gemi hareket eder, dunnas1n1 isteyince de besmele ~eker, gemi
dururdu."
«~uphesiz ki Rabbim,» gtinah ve hatalan «~ok bagt§layan,» inanan
kullanna kar~1 «pek esirgeyendir' dedi.» Bunun ivin sizi bu musibetten kur-
tarch.
Anlatild1g1na gore, Hz. Nuh gemiyi yaparken, iman etmi§ ya§h bir kad1n
ona ugradi ve ne yaptlgnu sordu. Nub dedi ki: "Allah kafirleri tufanla helak
edecek, rnti'min.leri ise bu gemiyle kurtaracaktlr.'' Kadlncag1z, ondan, zamam
geldiginde mti'minlerle birlikte gerniye binmesi i<;in kendisini haberdar etme-
sini istedi. Nihayet za1nan gelip de Nuh halkl gemiye bindinnekle ugra§Irken,
ya~h kad1mn dedigini unuttu. Kfilirlerin helak edilip, inti'minlerin kurtanlma-
lan olay1 gerc;ekle~ince gemiden indiler. Bu ya~h kad1n Nuh'a gelerek: "Ey
Nuh! Sen bana Tufan olacak demi~tin. Daha vakit ya.kla~n1ad1 1n1?" diye sor-
du. Nuh: "Tufan olup bitti . Allah'1n e1nri ger~ekle~ti" dedi ve kaduun bu duru-
mu kat'§1s1nda ~a§akalch. Allah onu, gemiye binmedigi halde evinde kurtar-
m1~t1. Tufaru da hi<; gtinneini~ti. ~llah mU'1nin kullanm i~te boyle kurtanr.

42. «Gemi, onlari» . c;evrelerini saran «duglar gihi dalgalar aras1ndan


Ayet: 41 -44 HUD SURESI/ 11 137

gotiiriirken Nub, bir kenarda yaln1z duran ogluna •.. » Nuh'un oglu Kenan,
kafir oldugu iyin Nuh'tan ve dininden uzak bir yerde bulunuyordu. «'Ogulcu-
gum! Bizimle beraber» gemiye «bin, kafirlerle beraber olma' diye seslen-
di.» Alimlerin yogunlugu, onun Hz. Nuh'un geryek oglu oldugunu soylerler.
Ancak baztlann1n, peygamber yocugunun kafir ohnayacag1n1 soylemeleri
dogru degildir. <;ii11fti Hz. Adem'in oglu Kabil de kafirdi. Allah oltiden diri,
diriden de olti y1kanr. O'nun hikmeti Ceial ve Cemalinin tecellilerine gore
cereyan eder. ibrahim (a.s.)'in babas1 kafir olduguna gore, Nuh'un oglunun
kafir olmas1 neden garipsensin. Ayette dalga, bliytikltik ve ytiksekligi bak1-
m1ndan daglara benzetilmi§tir.
43. Hz. Nuh ogluna, §efkatli bir §ekilde, kendileriyle birlikte gemiye,
birunesini Ve kafirlerle birlikte ge1ni dl§lllda kalmamas1n1 soylediyse de «Og-
lu: 'Daga s1g1nacag1m. Beni sudan korur», dag yiiksek oldugu iyin gidip te-
pesine 91kar ve boylece korunurum «deyince, Nuh: 'Bugiin Allah'1n» tufan
«azab1ndan, O'nun ac1d1klar1,» rahmet ettikleri «d1§1nda kurtulacak yok-
tur'» yani Allah'm istedikleri d1§1nda hi\: kimse ondan korunamaz «dedi.»
Burada "bugun" kelimesinin kullanilmas1, olaylarm ge~tigi diger gilnler gibi
olmad1gm1 gostermektedir. Sonra oglu ile Nuh'un «aralar1na dalga girdi» ve
aralanndaki diyalog kesildi. «0 da>> yani oglu da «boylece bogulanlardan
oldu.»
ibn Abbas'dan rivayet edildigine gore, tufan sirasmda kuk giin kirk gece
yagmur yagd1 ve ayn1 §ekilde yerden SU ~lktt. ~U ayet bW1U belirtiyor. "Biz de
bunun iizerine gok kapllanm, bo§anan sularla a~·t1k. Y eryuzunde kaynaklar
ft§klrttzk . Her iki SU takdir edilen bir ol~uye gore birle§ti.,, (Kamer: 11-12)
Bahru'l-Ulum kitabmda belirtildigine gore, sular yeryilzliniln en yiiksek
daglar1ndan onbe§ ar§1n daha yiikseldi. Gemi, iyindekileri be§ ay siireyle yer-
yilztinti dola§tlrdi. Hareme gelinceye kadar hi<;bir yerde karar kilmadi. Fakat
Hareme de girmedi. Harem etrafmda bir hafta dondil . Allah Kabeyi korudu.
44. Yilce Allah taraf1ndan tufarun bitiminden sonra: «'Ey arz! Suyunu
yut ve ey gok, sen de (yagmurunu) tut' denildi.» Tufan yerde ba§lad1g1
ic;in, once yerden soz edilmi§tir. Yerin suyu yutmas1, suyun a§ag1ya ~ekilme­
sinden inecazdlf. Yutulan su, daha once varolan nehir ve kuyu sulan degil tu-
fandan kaynaklanan sulard1r. ~iiphesiz gokten, belirli bir olytintin dl§lnda tek
damla fazla su dU~mez. Ancak tufan gilnil c;ok fazla yagmur yagm1§tir. Dola-
y1s1yla tufanc.lan sonra ycre, tisttinde bulunan suyu iyine 9ekip yutmas1 emre-
')
138 RUHU'L·BEYAN Cuz:l2

dilmi§, o da bu emri yerine getirerek suyu yutmu,tur. Ayn1 zamanda goge de,
artlk yagmuru b1rakmamas1 ve tutmas1 emredildi ve o da bu emre uydu. i§te
bUtiin bunlar ayette <;ok losa bir ifadeyle dile getirilmi~tir ki, bu da ancak ytice
Allah'1n i§idir.
«Su ~ekildi,»yani yer ve gok arasmdaki su azaldt. Daglar ve yerytizti
ortaya 91kt1. «I~ bitirildi,» yani vadedilen §ey kMirlerin helak edilmesi ve
mti'minlerin kurtanlmas1 i§i yerine getirildi. «Gemi de,» Musul yak1rnndaki
«C6di (dag1) iizerine oturdu» ve beddua olarak: «'Zalimler toplulugu
helAk olsun' denildi.» Bu, zalimlere boyle beddua etmeleri i<;in, ytice Al-
lah'tan kullarina bir talimattrr.
Ebu'l-Aliye'den §Oyle rivayet edilmi§tir: Nuh (a.s.)'un gemisi daga otu-
runca Hz. Nuh, birden iblis'in geminin kt<; tarafmda bulundugunu gordii. Ona:
"Yaz1klar olsun sana, yerytizti halk1 senin ytiztinden boguldu" deyince Iblis:
"Peki ben ne yapay1m?" dedi. Nub: "Tevbe edersin" deyince "Rabbine sor ba-
kahm, benim i<;m tevbe kap1s1 a9lk m1dir?" dedi. Nuh Allah'a dua etti. Ytice
Allah da ona iblis'in tevbesi'nin Adem (a.s.)'in kabrine secde etmesi oldugunu
bildirdi. Hz. Nuh, iblis'e: "E...vet sana tevbe kae1s1 a~1ktir" dedi. ibl~s: "Peki
nasil?" deyince Hz. Nuh: "Adem'in .
kabrine secde edersin" dedi. Iblis ise:
~

"Rabbimin izzetine yemin olsun ki, bunu yapmam. Ben Ademe, sagken bile
secde etmedim. Oliimi.inden sonra m1 secde edecegim?" dedi.
Ayet: 44-45 HOD SORESt / 11 139

45. Nuh Rabbine dua edip dedi ki: "Rabbim! Oglum benim
ailemdendir. Senin soziin elbette haktir. Sen hakimlerin haki·
misin. "
46. Allah: "Ey Nuh! 0 as/a senin ailenden degildir. <;iinkii
o, uygunsuz i§ i§lemi§tir. Oyleyse bilmedigin §eyi benden iste-
me. Sana cahillerden olmamani ogiitliiyorum "dedi.
47. Nuh dedi ki: "Rabbim! Bilmedigim §eyi senden iste·
mekten sana sigininm. Beni bagi§lamaz ve esirgemezsen, za-
rar edenlerden olurum. "
48. Deni/di ki: "Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan top-
luluklara Bizden bir seliimet ve bereketlerle (gemiden) in.
Ama bir siire ya§atacagimiz, sonra katimizdan act bir azapla
cezalandiracigimiz topluluklar da vardir."
49. i§te bunlar, sana vahyettigimiz gayb haberlerindendir.
Bundan once onlari ne sen biliyordun, ne de kavmin. Sabret.
Sonuf miittakilerindir.

45. «Nuh, Rabbine dua edip dedi ki: 'Rabbim! Oglum» Ken'an, «be-
nim ailemdendir .» Ailemi gemiye bindirmemi emrettiginde onlan kurtaraca-
gm1 da vadctmi~tin. «Scnin soziin elbette hakttr.» Onda ayk1nhk olmaz, ye-
140 ROHU'L·BEYAN Cilz: 12

rine getirileceginden ~Uphe edilmez. Ayetin zAhirine gore Nuh'un bu yalvan-


§1, oglu bogulmadan oncedir. Olaym sonradan nakledilmesi, buna engel degil-
dir. Amac;, bogulmasmdaki hikmeti ogrenmek degil. Oglunun kurtulmasm1 is-
temektir. «Sen, hakimlerin hakimisin.'» Hakimlerin en bilgini ve en adalet-
lisisin. Hakimin ba§kas1na tisttinlilgti ancak. il.itn ve adaletle olur. Zamanmda
hakimlik gorevi almI§ nice cahil ve zalimler "Kadtlar kad1s1" diye lakapland1-
nldilar. Bu, "Hakimler hakimi" demektir. Carullah §6yle dedi:

Zamantmlzm kadzlarz ti§ikar hzrsizdzrlar


Halk irinde az degil rok yaygmdirlar
Yetim mali yemeyi miibah gordiiler
Sanki kitapta bunun yerini buldular .
Bizimle musafaha etseler korkarzz
Ellerimizden yiizukleri a§trtrlar duymay1z.
Hadis-i §erifte: "Kadzlar Uf fe§ittir. Birisi cennette, ikisi cehennemde-
dir. Cennette olan; hakkz bilip ona gore hukmedendir. Diger ikisine gelince;
Birisi, Hakkz bilen,fakat haks1z hilkum verendir ki, bu cehennemdedir. Dige-
ri ise, insanlar arasmda bilgisizce hukmeden ki§idir. 0 da cehennemdedirY>
<;link.ii hakki bilmedigi ic;in harami-helah birbihne kar1§tlnr.

46. «Allah: 'Ey Nub! 0 asla senin ailenden degildir. <;unkii o, uy-
gunsuz i§ i~lemi~tir .» Y ani oglun, kendilerine kurtulu§ vadedilenlerden de-
gildir. <;tinkil o, onlardan aynlm1§ttr. KMirle mti'1ninin ilgisi yoktur. Gortildti-
gti i.izere ilimsiz ve amelsiz olarak srrf nesep baghhg1run herhangi bir faydas1
olmuyor. Yaln1zca soyla ovunmenin de bir degeri yoktur. Nitekim hadis-i §e-
rifte: "Ey Ha~imogullan! insanlar bana amelleriyle gelirken siz bana nesep-
lerinize guvenerek gelmeyin" buyurmu§tur. Hadis-i $eriften murat, insanlar
amele itibar etsinler diye srrf Hz. peygamber (s.a.v.)'e akraba olmakla ovtin-
meyi kmamaktrr. $air ne gtizel soylemi§:

Ne/is ta~irsa Bahile ah!akzm


Ha§imi olmamn gormez faydasmi

Bahile, al~akhg1 ve kotti i§leriyle me§hur bir kabiledir. Murdar hayvanm


art1k kemiklerini yerlerdi.
Ayette "fasit i§" yerine, "uygunsuz i~"deyiini kullan1lm1§tlr. <;tinkil

7- Ebfi Davud, Akdiy,~; Tirmizi, Ahkam 1325; uyr. bkz. Cilmiu'l-UsUI, 10/166.
Ayr.t: 46-4 n HOD SURES!/ I l 141

kurtulu~ ancak uygun amelle miimkilndilr.


«Oyleyse,» dogrulugunu ve hikmete uygunlugunu kesin olarak «bilme-
digin §eyi benden isteme. Sana,» onlardan olmaman1 istedigim i9in «cahil-
lerden olmaman1 ogiitliiyorum,' dedi.» Burada daha iyi olan1 terketmek ca-
hillik olarak ifade edilmi§t1r.
47. <;ocuk sevgisi Nuh (a.s.)'u daha hayITh i§lerden ahkoydugu ve i§i
kan§tlrd1g1 i9in bir nevi azarlanm1~ti. Bunun tizerine «Nub dedi kl: 'Rab-
bim!» Bundan sonra hikmete uygunlugunu «bilmedigim ~eyi senden iste~
mekten, sana s1g1n1nm.» Bu gtinden sonra, boyle bir istekte bulunmaktan
beni koru. Eger «beni» bu yersiz istegimden dolay1 «hag1§lamaz», tevbemi
kabul etmez «ve esirgemezsen zarar edenlerden olurum.'» Ozellikle
kMirlerin hela.ki ve mti'minlerin kurtulu§U gibi 9ok btiyiik nimetlere kavu§tuk-
tan soma Allah'a §tikretmeyi unutmak; hakk1nda "O uygunsuz i~ i~lemi~tir"
denilen kimsenin durumunu on plana ge9irip onun haklanda Allah'a yol ver-
mek, karh bir i§ degil, aksine a9Lk bir zarardrr.
48. «Denildi ki: 'Ey Nub! Sana ve seninle beraber olan topluluklara
Bizden bir selamet ve bereketlerle (gemiden) in.» Bu soz ylice Allah tara-
fmdan soylenmi§tir. Yani: ''Ey Nuh! Kotiililklerden selamette olarak gemiden
Cfidi dag1na, oradan da dtiz araziye in. Ayette ge9en "seliimet" kelimesi, "e-
senlik" veya "Bizden sana setam olsun" manasmadu. Nitekim ylice Allah:
"Alemlerde Nuh'a selam olsun" (Saffat: 79) buyurmu§tur. Ayn1 zamanda
setam, teslim olmak anlamm1 da i9erir. Burada birinci anlam daha dogrudur.
<';link.ii bu ayetlerde bogulmaktan korunma, selamete erme gibi §eylerden soz
edilmektedir.
Ayetteki ''bereketlerle" kelimesi de, Hz. Nuh'un nesli i9inde artan ha-
yrrlar, 9e§itli nztl<lar, onun ve onunla birlikte olanlar1n gec;imini saglayan §ey-
leri ifade etmektedir. Hz. Nuh'la beraber olanlardan luyamete kadar meydana
gelecek nesiller i9in de bereket vadedilmi§tir. «Arna» bu nesillerin hepsi de
Mtisltiman ve berekete mazhar degildir. Aksine onlardan bir bolilmtinii sade-
ce dtinyada «bir siire ya§atacag1m1z» rrzl.klandiracag1m1z, «sonra katim1z-
dan» ahirette «ac1 bir azapla cezaland1racagnn1z topluluklar da vard1r.'»
Burada, insanlann top yekfin mutlu veya biitiiniiyle mutsuz olmalar1nm ilahi
hikmete ayk1n olduguna i§aret edilmektedir.

49. <d~t.c bunlar,» yani Nuh (a.s.)'un kavmiyle ilgili olarak anlattlklan-
142 R0HU'L·1lEY~ coz:12

m1z, «Sana vahyettigimiz gayb haberlerindendlr. Bundan once onlar1 ne


sen biliyordun, ne de kavmin.» <;unkti bunlar ~ok eski donemlerde olmu§tur
ve sadece Allah bilmektedir. Burada §Oyle denilmektedir: Ey Muhammed! Bu
k1ssay1 sana, diger peygamberlerin ba§ma gelenlerden ders almak ve onlan
omek ve rehber edinmen i'rin Cebrail vas1tas1yla bildirdi.k.
. Sana vahyedip haber vermeden once bunlar ne sence ne de kavmince bi-
liniyordu. Hz. Nuh'un, bu ttir alay ve eziyetlere sabrettigi gibi, sen de tebligin
zorluklanna ve kavminden gelen eziyet ve yalanlamalara kar§I «sabret.»
c;unkti «sonu~,» eninde sonunda dtinyada zafer, fillirette kurtulu§, sadece sab-
reden «miittakilerindir.» Tevhid ehli mii'minlerindir. Bunun b~yle oldugunu
Nuh ve kavminde gordtin. Bu k1ssa senin ivin glizel bir omektir. Burada ayn1
zamanda, Hz. Peygamber ve mii'minler i~in bir teselli vardrr.
Ayet: so HOD SURESt/ 11 143

50. Ad kavmine de karde§leri Hud'u gonderdik. Dedi ki:


"Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. O'ndan ba§ka ilahinzz yok-
tur. Siz sadece iftira ediyorsunuz.
51. Ey kavmiml Buna kar§tlik sizden bir iicret istemiyorum.
Benim iicretim, ancak beni yaratana aittir. Hiita aklinizz kul-
lanmzyor musunuz?
52; Ey kavmim! Rabbinizden magfiret dileyin. Sonra da
O'na tevbe edin ki, size gokten bol yagmur gondersin. Kuvveti-
nize kuvvet katszn. Giinahklirlar olarak yiiz fevirmeyin."
53. Dediler ki: "Ey Hild! Sen bize afik bir beige getirme-
din. Biz senin siiziinle ilahlarim1zi birakacak ve sana da iman
edecek degiliz.
54-55. Bir kisim ilahlarimiz seni farpmi§tir demekten ba§ka
bir §ey demeyiz." flud dedi ki: "Dogrusu hen Allah'i §ahit tu-
tuyorum. Siz de §ahit olun ki, ben sizin ortak ko§tuklarmizdan
uzagzm. Haydi hepiniz bana tuzak kurun. Sonra da erteleme-
yin.
56. Ben, benim de sizin de Rabbiniz olan Allah 'a dayandim.
Hifbir canli yoktur ki, Allah onun perfeminden tutmu§ olma-
sm. Rabbim elbette dogru yoldadir.
57. UKer yilz fevirirseniz, ~iiphesiz hen, size gonderildigim
144 ROHU'L·S!VAN COz: 12

feyi size bildirdim. Rabbim sizden ba1ka blr milleti yerinize


getirebilir. Ona liifbir zarar da veremezslnti. Dofrusu Rabbim
her §eyi koruyup gozetendir."

50. «Ad kavmine de ...» Ad, Yemen taraflnda bir kavimdir. «Karde~le­
ri,» yani kendi soylar1ndan olan Hz. «Hud'u » peygamber olarak «gonder-
dik.» Onlara ne soyledigi sorulursa «dedi ki: 'Ey kavmim!» Sadece «Al-
lah'a kulluk edin.» <;unkti sizin «O'ndan ba§ka ilah1n1z yoktur.» Kullugu
O'na has kihn. Ba§kalar1n1 O'na ortak ko§maym. «Siz,» putlan Allah'a ortak-
lar saymakla «sadece iftira ediyorsunuz.»

51. «Ey kavmim! Buna,» yani peygamberlik gorevime «kar~d1k, sizw


den bir iicret>>, kar§1hk veya rii§vet «istemiyorum.» Sizin mallar1n1zda go-
ztim yok. «Benim iicretim, ancak beni yaratana» yani yi.ice Allah'a «aittir.
Hila» gaflet edip «akhn1z1 kullanm1yor musunuz?»
~ilphesiz mal, mevki ve oviilrne sevgisi insan1n fitratlndanchr. Bundan
dolay1 §Oyle denilmi§tir: Her peygamber tohmeti kaldrrmak, nasihatt berrak-
la§tirmak i\:in mutlaka kavmine bu tarzda hi{ab etmi§tir. <;ilnkti nasihat ve
teblig; ancak halis ve en ktic;iik bir beldentiden bile uzak olundugu zaman fay-
da verir.

Rivayete gore §eyhlerden birinin bir kedisi vardi. Yant ba§indaki 'kasap-
tan onun i~in et par~alan ahyordu. Kasapta kotil bir §ey gordti. Hemen evine
girip once kediyi y1kard1. Sonra kasaba gelip onu uyardi. Kasap: "Bundan
sonra kedine bir §ey vermeyecegim" dedi. $eyh ona §U cevab1 verdi : "Zaten
ben de kediyi evden 9ikanp senden umudumu kestikten sonra bu uyar1y1 ya-
p1yorum. insanlardan bir §ey umarak yap1lan tebligin faydas1 olmaz."

52. Hz. Hild, devamla: «Ey kavmim!» O'na iman ederek «Rabbinizden
magfiret», bag1§lanma «dileyin.» Eskiden i§lediginiz gtinah ve §irkten dolay1
«sonra da O'na, tevbe edin,» yani iman edin. <;unkti iman, ge\:mi§ glinahlar1
siler. Allah'a itaate yonelin «ki, size gokten bol bol yagmur gondersin.
Kuvvetinize kuvvet kats1n.» Hz. HOd'un, Onlara bol yagmur ve gti9 ilstilnlti-
gti vaad ederek, imana te§vik etmesi; ziraatc;1, bag bahc;e sahibi oln1alanndan
ve bu i~l ere dii~ktinltiklerinden dolay1du. Su, en \:Ok muhta9 olduklan §eydi.
Kendilerini dti§mana kar§I koruyacak gti~ ve kuvvete sahip olma konusunda
ise 9ok h1rshydllar.
Ayet: 50··55 HOD S0RES1/ 11 145

Hz. Ali'nin oglu Hz. Hasan'dan bildirildigine gore, 0, Hz. Muaviye'ye


el9i olarak gitmi§ti. Yola 91kug1nda hizmet9ilerinden birisi de onunla beraber-
di. Hz. Hasan'a dedi ki: "Ben zengin bir adam1m, fakat 9ocugum olmuyor.
Bana bir §ey egret ki, belki Allah bana c;ocuk ihsan eder. Hz. Hasan da:
II

"Tevbe etmen gerekir" dedi. Adam tevbeyi 9ogaltt1 ve on c;ocugu oldu. Bu


durum Muaviye'nin,..kulagma gitti. Adama dedi ki: "Sorsayd1n ya, bu tavsiye-
yi neye gore yapm1§?" Hz. Hasan ba§ka bir yolculuga 91k1nca, adam, ni9in
tevbe tavsiye ettigini sordu. Hz. Hasan da: "Hz. Hftd'un "Kuvvetinize kuvvet
kats1n" soziiyle, Hz. Nuh'un "Sizi mallarla ve ogullarla desteklesin" (Nfih:
12) soziinii i§itmedin mi?" diye cevap verdi.
Sizi davet ve te§vik ettigi §eyden, «giinahkarlar olarak yiiz ~evirme·
yin.'» Gtinahlanntzda israr ederek ger9eklere kulaklanruz1 tikamaym.
53. Kavminden olanlar «dediler ki: 'Ey Hud! Sen bize a~1k bir beige
getirmedin.» Y ani davan1n dogruluguna i§aret eden bir mficize gostermedin.
Bunu, a§ttI inatlan sebebiyle soyliiyorlardi. Nitekim Kurey§liler de say1s1z
delillere ragmen Hz. Pcygamber i~in: "Rabbinden O'na bir beige indirilmeli
degil miydi" (Ra'd: 27) demi§lerdi.

«Biz senin» delilsiz «soziinle ilahlarim1z1 b1rakacak ve» ilfilllanm1za


ibadetten yazge9ecek, putlanm1z1 terkedecek ve sonra da senin getirdigin tev-
hid inancma girerek «Sana da iman edecek degiliz.»

54-55. Sana: «Bir k1s1m ilahlanm1z seni ~arpmt§hr, demekten ba§ka


bir §CYdemeyiz.'» Kendilerine hakaret edip, z1tla§tlg1n i9in baz1 ilahlanm1z
seni 9arpt1g1 i<;in deli olmu§sun. Deliler gibi konu§man bundandu. «Hfi.d dedi
ki: 'Dogrusu ben Allah'• §ahit tutuyorum, siz de ~ahit olun ki, hen sizin»
Allah'1 buak1p da «ortak ko~tuklarin1zdan» yani tapt1g1n1z putlann1zdan
«uzag1m.»

. Hz. Hud'un onlan §ahit tutmas1, onlara hakaret i9indir. <;iinki.i hi<; kimse
dii§man1na: "Senden uzak olduguma seni §ahit tutuyorum" demez. Ancak
Onun dii§manhgma onem vermedigini ifade ic;in boyle soy ler.

«Haydi hepiniz bana tuzak kurun. Sonra da ertelemeyin.» Eger


ilahlann1z1n kendilerinden yiiz i;eviren ve hakaret edenlere zarar vermeye
gti~leri oldugu konusundaki soyledikleriniz dogruysa, hemen bana tuzak ku-
run. Ben bundan uzag1m. Siz ve putlann1z birlikte her yola ba§vurarak beni
helfik etmeyc kalk1~m. Bu konuda bana hie; ftrsat ve zaman da tan1may1n.
..,
/

146 RUH U' L-BEYAN Cuz: 12

56. «Ben,~ sadece «benim de, sizin de Rabbiniz olan Allah'a dayan-
d1m.» Siz ve tannlannrz bana zarar veremez. <;Unkti hen, benim ve her §eyin
sahibi; gil~lti, kudretli olan Allah'a dayand1m. Yeryilzilnde «hi~bir canh yok- ·
tur ki, Allah onun per~eminden tutmu~ olmasan.>> Yani Allah, yerytizlinde-
ki her canhyr egemenligi altina almt§tlr. Ayette, egemenlik altma alma anlam1
"per~eminden tutmak" sozilyle ifade edilmi§tir. Araplar bir kimsenin zillet ve
teslimiyetini ifade etmek i~in "per~emi filan1n elindedir" derler. Allah onlara
maliktir ve diledigi §ekilde onlar hakkmda tasarrufta bulunur. Ayetteki bu ifa-
de, yilce Allah'm bilytiklilgi.inti ve saltanahn1n yiiceligini ifade i~in kullanll-
m1§hr.
«Rabbim elbette dogru yoldad1r.» Millkiinde hak iizeredir. Hi~bir
zllim O'ndan ka~amaz, O'na dayanan hi~bir kimse zarara ugray1p yok olmaz.
57. «Eger yiiz ~evirirseniz,» yani ytiz ~evirmeye devam ederseniz, be-
nim daha fazla yapacak bir §eyim yok, «~iiphesiz hen, size gonderildigim
§eyi» yani size bildirilmek tizere bana gonderilen vahyi «size bildirdim.» Ar-
tik bu konuda soyleyecek bir soztintiz kalmad1. Bundan sonra Allah sizi helfil<.
eder ve «Rabbim,, sizden ba~ka bir millet\_yerinize getirebilir. O'na hi~
bir zarar da veremezsiniz.» Mal ve yurtlarm1zda sizin yerinizi alacak. bir ka-
vim getirir. Rabbimden ytiz 9evirmeniz O'na asla zarar vermez. Siz ancak
kendinize zarar verirsiniz.
«Dogrusu Rabbim, her ~eyi koruyup gozetendir.'» Sizin amelleriniz
ona gizli kalmaz. Sizi cezalandumaktan gafil olmaz.
Bil ki, Allah'a tevekktil'tin geregi ve O'nun ger9ek bir koruyucu olmas1,
Rab'liginin her §eye §amil oldugunu gosterir. ~oyle ki:
1- O'nun Rab'ligi herkesi kapsar. Y aratilanlann durumlarm1 diizenleyip
koruyarnn, ba§kasmm korumasrna ihtiyac1 yoktur.
2- Her canh, Allah'm egemenligi altmdadu. Bir i§ yapmaktan ve ba§ka-
sma etki etmekten acizdir. Dolay1s1yla ondan sakmmaya gerek yoktur.
3- Yilce Allah, vahdaniyetinin golgesi mesabesindeki 9okluk aleminde,
adaletli olarak hiiktim verir. Gilnahs1z olarak kimseyi kimseye musallat et-
mez. Kimseyi hatasrz olarak cezaland1rmaz.
~oyle
anlatilm1§ttr: Buhara §ehrinde su satan bir adam vardi. Otuz yild1r
bir kuyumcunun evine SU ta§tyordu. Bu kuyumcunun son derece guzel saliha
Ayel: 56-57 HOD SURES!/ 11 147

bir han1m1 vardi. Yine adeti iizere bir gun sucu, kuyumcunun evine geldi. Ka-
d1n1n elini tutup stk.ti. Kad1n1n kocas1 \:ar§1dan gelince kad1n, kocas1na: "Bu-
gtin Allah'm emrine ayk1n olarak ne yaptm?" dedi. Kuyumcu: "Bir §ey yap-
mad1m" cevab1n1 verdi. Kad1n israr edince, dedi ki: "Bu gtin dtikkan1ma bir
kad1n geldi. Bileziklerden birini koluna takarken teninin beyazhg1 ho§utna
gitti ve elini sikttm." Kuyumcunun kans1: "Allah'u Ekber! Sucunun h1yaneti-
nin hikmeti demek ki buymu§" dedi. Kuyumcu elini s1ktig1 kadma: "Ey ka-
dm! Ben pi§man oldum. Bana hakkuu helal et" dedi. Ertesi gun sucu geldi o
da tevbe edip: "Ey evin han1m1! Bana hakk1n1 helal et. ~eytan beni §a§1rtt1"
dedi. Kuyumcunun han1m1 da: "Sen i§ine git, hata diikkandaki kocamdan ba§-
kas1nm degil" dedi.

Allah daha dtinyada kuyumcunun cezas1n1 verdi. Boyle §eyler Allah'm


adaletindendir. Allah'1n kullan adaletli davrans1nlar. Ozellikle de hakim ve
sultanlar.
Yine §6yle anlatilm1§trr: Zulkarneyn, Aristo'ya sordu: "Krallar i~in cesa-
ret mi, yoksa adalet mi daha iyidir?" Aristo: "Kral adil olursa, cesarete i.4tiya~
duymaz" cevabm1 verdi.

Kim, hesab1 titiz olan Allah'a inanusa, zuliim ve ta§ktnhktan sakmu.


Cennetin en list tabakalarma kavu§ur. Aksi takdirde kendisini cehennem aza-
b1na, hatta en §iddetli diinya azab1na sokar. Yiice Allah'1n tiirlii ttirlti azab1n1
i~eren §U soziinti bilmez misin? "Rabbim sizden ba~ka bir milleti yerinize ge-
tirebilir."
')

148 ROHUL·BEYAN cuz: 12

58. Emrimiz gelince, Hud'u ve berabsrlndeki inananlari


ra/imetimizle kurtardik. Onlari agir bir atAptan kurtardik.
59. i§te bu Ad kavmidir. Rablerinin 8.yetlerini bile bile
inkar ettiler, peygamberlerine isyan ettiler ve her inatfi zorba-
nin emrine uydular.
60. Bu diinyada da, kzyamet giiniinde de Lanete ugradilar.
Bilin ki, Ad kavmi, Rablerini inkar etti. Yine iyi bilin ki,
Hud'un kavmi Ad, Allah'in rahmetin'den uzakla§tzrildi.

58. «Emrimiz» yani azab1m1z «gelince,» amelleri sabebiyle degil, suf


bir ikram ve rahmet olarak «Hfi.d'u ve» sayilar1 dart bin kadar olan «berabe-
rlndeki inananlari rahmetimizle kurtard1k.» Evet, boylece «onlan ag1r
bir azaptan kurtard1k.» Bu azap, korkunc; s1cakhkta bir rlizgard1 ki,
kafirlerin burunlanndan girip arkalanndan ~1k1yor, organlann1 parc;a par~a
ediyordu. Rivayet edildigine gore, yiice Allah Ad kafirlerini helak edip, Hfid
ve iman edenleri kurtarmca, Mekke'ye gelmi§ler, oltinceye dek orada Allah'a
ibadet etmi§lerdir.
\.
59. Ey Muhammed iimmeti! «i§te bu, Ad kavmidir,» veya i§te §U ka-
birler ve kahnt1lar Ad kavmine aittir. ~u halde yeryiiztinii gezip dola§tn, go-
rilp ibret aim. Onlar, «Rablerinin ayetlerini bile bile inkar ettiler, peygamw
berlerine isyan ettiler» yani kar§I geldiler. Ad kavminin peygamberi Hz.
HOd oldugu halde, ayette tekil olarak Allah'1n "peygamberine" yerine, 9ogul
olarak "peygamberlerine" §eklinde bir ifade kullan1hyor. <;linkli bir peygam-
bere isyan eden, ashnda biitiin peygamberlere isyan etmi§ say1hr. Buda, pey-
gamberlerin tevhid ve dinin esaslan konusundaki tebliglerinin ayn1 olmasm-
dand1r.
«Ve» onlar1n ayak tak1m1; kendini begenmi§, insanlara tepeden bakan,
hakk1 soylemeyen, gerc;egi kabul etmeyen «her inat~1 zorban1n» yani
Kadi'nin dedigi gibi, azgm ileri gelenlerinin «emrine uydular .»
60. Bu davran1§larm1n cezas1 olarak, uyanlar ve uyulanlar hep birlikte
«bu diinyada da, k1yamet giintinde de lanete ugradllar.» Allah'1n rahme-
tinden uzak.la§tinldilar. Yilztistii ebedl felfil<etin ic;ine dti§ttiler. «Bilin», dikkat
edin «ki, Ad kavmi Rablerini inkar etti.» Onlar her olay1 zamana nisbet et-
tikleri i~in "Dehri" dcnilen mtinkirlerdcn idilcr. «Yine iyi bilin ki, Hfi.d'un
kavmi Ad, Allnh'1n rahmetindcn u1.nklu~t1r1ld1.» Ayet-i kerimede Ad ismi
Ayel: 58 ~60 HUD SORES!/ 11 149

tenbih edat1 olan ve "iyi bilin", "dikkat edin" gibi anlamlara gelen "ela" keli-
mesi ve "lanetleme", yani Allah'1n rahmetinden uzak olduklan ifadesi iki ke-
re tekrarlanmi§tlf. Bu, onlar1n durumlann1n korkun~luguna, seviyelerinin dti-
§tikltigtine i§aret etmek ve dolay1s1yla onlarm hallerinden ibret ahp aym duru-
ma dii§memek i9in insanlarm dikkatlerini 9ekmek i9indir. Yine burada yap-
t1klanndan dolay1 ba§lanna gelen azab1 hak ettiklerine de i§arette bulunul-
maktadrr.

Kifaye adh eserde §Oyle deniyor: Lanet iki ttirltidiir. Bunlardan biri, Al-
lah'm. rahmetinden kovulmaktrr. Buda ancak kafir i9in olur. ikincisi de, sahih
ve erdemli kimselerin derecesinden uzakla§tlnlmaktu. Hz. peygamber
(s.a.v.)'in "Karaborsacr mel'undur" sozil bu tiir lanete i§aret eder. <;ilnkti
Ehl-i stinnet mezhebi, bilytik gtinah i§lemekten dolay1 kimsenin imandan 91k-
mayacag1 gorii§i.inil savunur. Genel anlamdaki lanete omek §U hadis-i §eriftir:
"Allah ana ·babastna lanet edene lanet etsin. Allah, kendinden ba§kas1 adma
hayvan. bogazlayana lanet etsin. Allah SUf luyu banndlrana lanet etsin. Allah
arazi sznirlarzm degi~tirene lanet etsin." <s) Yine Hz. peygamber (s.a.v.) §Oyle
buyurmu§tur: "Allah, faiz yiyene yedirene, bu konuda §ahitlik ve katiplik ya-
pana la net etsin." <9>

8- Muslim, Ahmed h. Hunhel, Nesel. Bkz. el-Ferhu'l-Kehfr, 3/15.


9- Ahmed h. 1lanlwl. nhO Davud, Tirmizi. Bkz. el-Fethu'l-Kehfr, 3/13.
.,
150 ROHU'L-BEYAN Cuz:l2

61. Semud kavmine de, karde§leri Salih 'i gonderdik. Dedi


ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan ba§ka
ilahiniz yoktur. 0, sizi yerden yaratti, ve orada ya§attz. O'ndan
magfiret dileyin. Sonra da O'na tevbe edin. <;unkii. Rabbim
yakindir. Dualari kabul edendir."
62. Dediler ki: "Ey Salih! Sen onceleri, ifimiule ii.mit bes-
lenen birisiydin. Simdi babalarimizin taptiklarzna tapmaktan
bizi men mi ediyorsun? Dogrusu bizi davet ettigin §tyden §ii.p-
he ve endi§e ifindeyiz."
Ayet: 61-62 HOD SORES!/ 11 151

63. Dedi ki: "Ey kavmim! Soyleyin banal Eger Rabbim ta-
rafindan afik bir delilim varsa ve bana katindan bir rahmet
vermi§se, O'na isyan edersem, Allah'a kar§t beni kim korur?
Siz bana, wrarimi artirmaktan ba§ka bir §ey yapamazsiniz.
64. Ey kavmim! i§te size bir mucize olarak Allah'in devesi.
Onu birakm, Allah 'in aronda otlasin. Ona bir kOtiiliik dokun-
durmaym. 'YA>ksa hemen bir awba ugrarsiniz. "
65. Buna ragmen onu devirdiler. Dedi ki: "Yurdunuzda iif
gun daha ya§ayin. Bu, yalanlanamayacak bir sozdiir."
66. Emrimiz gelince, Salih 'i ve beraberindeki inananlan,
Bizden bir rahmet olarak (azaptan) ve o gllnlln zilletinden
kurtardik. $llphesiz ki Rabbin, pek kuvvetlidir ve gllfliidiir.
67. Zulmedenleri de o korkunf ses yakaladi ve yurtlannda
diz ustii f okllp kaldilar.
68. Sanki orada hif ya§amami§lardi. iyi bilin ki Semud,
Rabbini inkar etmi§ti. Yine iyi bilin ki, Semud, Allah'in rah-
metinden kovuldu.

61. Bir Arap kavmi olan ve biiyiik babalan "Semfid b. Ad" ad1yla andan
«Semud kavmine de,» nesep yontinden «karde§leri» olan «Salih'i» pey-
gamber olarak «gonderdik.» Salih (a.s.)'in ktinyesi §C>yledir: Semud oglu,
...
Asef oglu, Ubeyd oglu Salih. 0, kavmine «dedi ki: 'Ey kavmim!» sadece
.cAllah'a kulluk edin.» <;unkti «sizin O'ndan ba§ka ilah1n1z yoktur. 0 sizi
yerden» yani topraktan «yarattI.» Evet, sizi, ba§kas1 degil, 0 yaratti. Ytice
Allah, kiyamete kadar gelip ge~en ve gelecek olan btittin nesillerin modeli
olan Hz. Adem'i topraktan yaratmi§trr. «Ve orada,» yani yerytiztinde yerle§ti-
rip «ya§att1.» Oray1 imar etmenize imkan verdi. 0 halde, iman ederek
.cO'ndan magfiret dileyin. Sonra da» ba§kalar1na yaptlg1mz ibadetten dola-
y1 ~o'na tevbe edin.» Tevbe'nin kabul edilmesi, iman etme §art1na baglld1r.
«<;iinkii Rabbim» rah1netiyle «yak1nd1r. Dualar1», dua ederek istekte bulu-
nanlann istegini «kabul edendir.'» Kulun, Allah'm "miicfb", yani "kabul
eden" isminden nasibi, Rabbinin emir ve yasaklanna icabeti, yani kabulii
oran1ndadrr.

62. Salih (a.s.), kendilerini Allah'a ve O'na ibadete 9agird1ktan sonra


kavmi ona «dediler ki: 'Ey Salih! Sen», bundan daha «onceleri, i~imizde
iimit .beslencn». iyiligini umdugumuz «hirisiydin.>> Uzerinde dogruluk ve ol-
152 ROHUL·BEYAN COz:l2

gunluk i§aretleri vard1. Senin, yararlanaca~1m1z bir ba§kan, i~lerimizi dant§a-


cag1m1z bir yonetici olacag1n1 umuyorduk. Bu s6zleri i§itince senden umudu-
muz kesildi. Artik sende haytr olmad1g1n1 anlad1k. «$imdi, babalar1m1z1n
tapttklar1na tapmaktan bizi men mi ediyorsun?» Bizi atalanm1z1n ibadet
ettigi putlardan yilz ~evirmeye mi 9ag1nyorsun? «Dogrusu bizi davet ettigin
§eyden» yani putlan terkederek tevhid konusundaki ~agnn kar§1S1nda «~iiphe
ve endi~e i~indeyiz. '»
63. Onlann bu sozlerine kar§thk Salih (a.s.) «dedi ki: 'Ey kavmim!
Soyleyin bana! Eger Rabbim taraf1ndan» gerc;ekten benim sahibim ve ma-
likim olan Allah katindan «a~1k bir delilim varsa ve bana kattndan» pey-
gamberlik gibi «bir rahmet vermi§se,» evet, bana verilen ~ey buysa ve hen
buna ragmen yine de «O'na isyan edersem,» gorevimi terkederek asilerden
olursam «Allah'a kar§I,» O'nun verecegi azaptan «beni kim korur? Siz ba-
na,» amellerimi bo§a 91kararak «zarar1m1 arttrmaktan,» Allah'1n gazab1n1
gerektirecek cezam1 bliylitmekten «ba§ka bir §CY yapamazs1n1z.»
64. «Ey kavmim! I§te size bir mucize olarak Allah'1n devesi.» Riva-
yete gore Salih (a.s.), kavmini Allah'a davet ettiginde, Ondan bir mucize iste-
diler. Salih (a.s.): ''Nasil bir mucize istiyorsud'uz?" diye sordu. Reisleri, bir
kayay1 i§aret ederek: "Bu kayadan geni§ kannh, bol tiiylii on ayhk hamile bir
deve 9Ikar. Eger bunu yapabilirsen sana inan1nz" dedi. Salih onlardan, eger
bunu ger~ekle§tirirse, kendisine kesin olarak iman edecekleri konusunda soz
vermelerini istedi. Onlar da soz verdiler. Salih namaz k1hp dua etti. Kaya sar-
stld1 ve i~inden, istedikleri gibi on ayllk hamile bir deve 91kti. Salih de, bunun
Allah'1n devesi oldugunu soyledi. Devenin Allah'a izafe edilmesi, onun §erefli
olu~una ve diger develerden farkl1hgma i§aret i~indir. <;iinkli Allah onu do-
Aum olmaks1z1n kayadan yaratm1§hr. Ger~ekten de iri ctisseliydi. Salih: Bu
deve, benim dogruluguma i§aret eden bir mucizedir. «Onu b1rak1n,» istedigi
gibi «AJlah 110 arz1nda otlas1n.» Allah'1n mtilkti olan §U yerytiztinde yeyip i~­
sin. Boylece Salih (a.s.), kavmini deveyi besleme killfetinden kurtarmt§tt. Ri-
vayet edildigine gore deve, aga9 yapraklar1 yiyor, su i9iyor, sonra da ayaklar1-
n1 ay1nyor, Semfidlular da kaplan doluncaya dek sag1yorlar, stittinti hem i9i-
yor, hem de biriktiriyorlardi. «Ona bir kotiililk dokundurmay1n.' »
Salih (a.s.) israrla deveyi kesmek §Oyle dursun, ona vurmak, kovmak gi-
bi en ufak bir zarar bile verilmemesini tenbihliyor. Aksi ta.kdirde hemen bir
azaba ugrayacaklarm1 soylUyordu. «Yoksa hemen bir azaba ugrars1n1z.'»
Ayet: 63-68 HUD SURES!/ 11 153

65. «Buna ragmen onu devirdiler.>> Kavmin emir ve nzas1yla deveyi


Kudar b. Sfilif admda birisi kesti. Etini btittin halka dag1tttlar. Bunun tizerine
Salih onlara «dedi ki:» Evlerinizde ve «'yurdunuzda ii~ giin daha ya~a­
y1n.» Bundan sonra helak olacaksm1z. Deveyi <;ar§amba ak§am1 kestiler. Cu-
11
martesi sabah1 helak edildiler. Salih onlara: Ytizleriniz yann san, yar1ndan
sonra k1nn1z1, ti~lin~ii giin de siyahla§acak. Sonra da sabah vakti helak ola-
caksm1z" demi§ti. Dedigi de olmu§tU.

i§te «bu» soz, yani devenin kesilmesinden sonra azab1n gelecegi sozti,
«yalanlanamayacak bir sozdiir.'»
66. «Emrimiz gelince, Salih'i ve beraberindeki», onunla birlikte iman
edip ona uyan «inananlan, Bizden bir rahmet olarak (azaptan) » ehl-i siin-
netin de kabul ettigi gibi, amelleriyle degil, ltituf ve kere1nimizle «Ve o giiniin
zilletinden,» rezalet ve sefaletinden «kurtard1k.» Helaki, Allah'1n gazab ve
intikan11 sonucu olanlann1z1n rezilliginden daha bi.iyi.ik rezillik olmaz.

Ey Muhammed! «Siiphesiz ki Rabbin pek kuvvetlidir ve gii~liidiir.»


Her §eye gticti yeter ve her §eye ilsttin gelir.

67. Daha sonra onlar1n yak olu§lar1 haber verilerek §tiyle deniliyor:
«Zulmedenleri de o korkun~ ses» yani Cebrail'in gi.ic;lti sesi «yakalad1 ve»
Semfid halk1 «yurtlar1nda», tilke veya evlerinde «diz iistii ~okilp» hareket-
siz bir halde «kalddar.» "Ctisum" yiizilstil dti§mek, oltip hareket edememek
demektir.

68. «Sanki orada hi~ ya§amam1§lard1.» A<leta yurtlar1nda hie; gezip


dola§mam1§lardi. «iyi bilin ki Semud» kavmi «Rabbini inkar etmi~ti. Yine
iyi bilin ki Semud, Allah'1n rahmetinden kovuldu.>> Onlara lanet edildi. Bu
ifade, beddua olarak da anla§Ilabilir. 0 takdirde manas1: "SemOd'a lanet ol-
sun" demektir. Helak olduklar1 halde arkalar1ndan beddua edilmesi; deveyi
kesmeleri, inkar ve Salih'i yalanlamalar1 sebebiyle ugradlklar1 helfilc1 hak et-
tiklerini belirtmek ic;indir.
154 COz: 12

69. Andolsun ki, elfilerimiz bir miijde ile ibrahim'e geldi-


ler. "Sellim" dediler. 0 da: "Seliim" dedi. Hemen kizarmi~ bir
buwgi getirdi.
70. Ellerinin ona uzanmadigini goriince onlari yadirgadi ve
onlardan korkuya kapildi. Dediler ki: "Korkma! Biz LUt kav-
mine gonderildik."
71. Onun hammi ayaktaydi ve giildii. Biz ona (hanimina)
ishak'i, ishak'in ardindan da Yakub'u miijdeledik.
72. "Vay ba~ima gelenler! Ben bir kocakari, kocam da ihti-
yar iken focuk mu doguracagim? /Jogrusu bu ~afilacak bir
Ayet: 69-70 HUD SORES!/ 11 155

~ey" dedi.

73. Dediler ki: "Allah'in i§ine mi §ll§lyorsun? Ey ev halki!


Allah'in rahmeti ve bereketleri sizin iizerinizedir. $iiphesiz 0,
oviilmeye liiyiktir. iyiligi boldur. "
74. ibrahim'in korkusu gefip kendisine miijde gelince, I.,(U
kavmi hakkMda elfilerimizle tarti§maya ba§ladi.
75. Dogrusu ibrahim, fOk ifli, yumu§ak huylu ve kendini
Allah 'a vermi§ bir kimseydi.
76. (Elfilerimiz): "Ey Ibrahim! Bundan vazgef. Dogrusu
Rabbinin emri gelmirtir. Mutlaka onlara geri fevrilemeyecek
bir amp gelecektir ( dediler.)"

69. «Andolsun ki, el~ilerimiz» Cebrail ve bir grup melek, 9ok gilzel
«hir miijde ile», Sare'nin oglu olacag1 miljdesiyle «ibrahim'e geldiler.»
Ba§ka bir sfire'de de bu miljdeye i§aret vardrr. Once miljdenin ne oldugu be-
lirtilmemi§ sonra "ona jshak'i miijdeledik" (Hud: 71) soztiyle miljdenin ne
oldugu belirtilmi§tir.
Melekler ibrahim'e: «'Selam' dediler. 0 da 'Selam' dedi.» Sonra da
~hemen k1zarm1~ bir buzag1 getirdi.» Bu buzag1, frr1nda degil, 9ukurda, k1z-
g1n ta§lar aras1nda k1zarttlm1§tl. <;olde bulunanlar da, etleri hendek i9inde,
kizgm ta§lar aras1nda k1zartrrlardi.
Keva~f'de §byle deniliyor: "Hantz, 9ukurda, yag1 damlayarak klzarm1§
et demektir."
Mukatil §oyle demi§tir: "ibrahim onlara buzag1 ikram etti. <;unkil mal
olarak, en 9ok s1grra sahipti.
70. K1zarm1§ buzag1y1 onlarm ontine koydugunda «ellerinin ona uzan-
mad1g1n1», getirilen ete dokunmay1p geri durduklann1 «gorunce, onlan ya-
d1rgad1», bu davrant§lanna bir anlam veremeyip tuhaf kar§llad1 «ve onlar-
dan korkuya kapdd1.» Onlann melekler oldugunu, kavmini cezalandlfmak
i~in veya Allah 1n sevmedigi bir i§ i~in indikleri dil§iincesine kap1hp i~ine
1

korku dti§tti.
"et-Te'villit'iin-Necmiyye" kitab1nda §Oyle denilmektedir: "ibrahim'in
korkusu, ncfsiyJc ilgili insani bir korku degildi. <;tinkil o, mancmtkla ate§e
156 RtJHU'L·BE\'AN C\.iz: 12

atild1g1 zaman bile korkn1ad1 ve "A1emlerin Rabbine teslim oldum" dedi.


Onun korkusu, kavn1ine olan rahmet ve §efkatinden kaynaklan1yordu.
Bunun i.izerine melekler, sakinle§tirmek i9in ibrahim'e «dediler ki:
,'Korkma! Biz,» cezalandirmak lizere «LO.t kavmine gonderildik'» senin
kavmin i9in gelmedik. i9in rahat olsun... Lfit, ibrahim'in karde~ 9ocuguydu.
71. «Onun» yani Hz. ibrahim'in «han1m1» Haran k1z1 Sare, ya§byd1 ve
perde ard1nda onlann konu§malar1n1 duyacak §ekilde «ayaktayd1 ve» korku
sebebi ortadan kalkmca sevinerek «giildii. Biz» de bu sevincine, el9ilerimizin
lisan1yla daha biiylik bir sevim; kattlk. Hemen «Ona (han1m1na) ishak'i, is-
hak'tn ard1ndan da Yakub'u miijdeledik.» Yani melekler ona, ishak'1 do-
guracagm1 ve torunu olan ishak'm oglu Yakub'u gorlinceye kadar ya§ayacag1-
n1 miijdelediler. Miljdenin asil olmas1na ragmen Hz. ibrahim'e degil de
Sare'ye verilmesi, mtijdelenen 9ocugun Sare'den olduguna i§aret i9indir. c_;lin-
kti Sare k1sud1 ve 9ocuga 9ok dii§kiindti. Hz. ibrahim'in ise Hacerden olma is-
mail'i vardi. Aynca kadm 9ocuga daha c;ok sevinir.
ibn Abbas §6yle diyor: "Sare, kocas1 ve kendisi bu ya§ta iken 9ocugu
olacag1na §a§irarak gtildti." Bu takdirde aye~n manas1 §Oyle olur: "Kar1s1
ayaktaydi. Biz ona ishak'1, ardmdan da Yfilcub'u mtijdeledik. 0 da giildii."
72. Sare: «'Vay ba§ima gelenler!» Aslmda bu, "vay, ne tuhaf §ey! $a§1-
lacak bir durum" demektir. Hayrete di.i§iildiigi.i zaman boyle soylenir.
"Stibhanallah!" demek gibi ... «Ben» doksan dokuz ya§1nda «bir kocakari»
iken ve §imdiye kadar hi\: s;ocugum olmami§ken «kocam da>> gordtigi.intiz gi-
bi yilz yirmi ya§mda bir «ihtiyar iken», bunlara ragmen «~ocuk mu dogura-
cag1m? Dogrusu bu,» yani bizim gibi y1pranm1§ iki ihtiyardan yocuk meyda-
na gelmesi, «§a§dacak bir §ey», Allah'm kullan arasmda geyerli olan kanu-
nuna gore tuhaf bir olay «dedi.» Sfue'nin maksad1; bunun Allah'1n kudreti d1-
~mda oldugunu soylemek degil, tabii bir hayret ic;inde, Allah'1n kendisine ve-
recegi bu nimetin, gozlinde ~ok biiytik bir §ey oldugunu belirtmektir.
73. Melekler, Sfue'nin tavnna kar§1 «dediler ki:» iki ya§h insandan 90-
cuk verecek olan «' Allah'1n i§ine mi §3§tyorsun?»
Sa'di'l-Miifti §6yle der: "Cebrail yerden kuru bir 9ubuk aldt. iki parmag1
aras1na siirttti. Birden 9ubugun hareket eden bir aga9 oldugunu gordi.iler. Sare,
bunun Allah'tan oldugunu anladJ.."
«Ey cv halk1! Allah'1n» her ~eyi hOrilyen «rahmeti ve» sizden hi9 ay-
Ayet: 71 -70 HOD SURESI/ 11 157

nlmayan, daima art1p geli§en «bereketleri» evet bu ve buna benzer nimetleri


«sizin ilzerinizedir.» Bunlar, ytice Allah'm, peygamber evi olarak size has
k1hp ikram ettigi bereketlerdendir. Ey peygamber'in ev halk.1! Bunda §a§Ila-
cak bir §ey yoktur. «~ilphesiz 0, oviilmeye lay1khr.» <;unkii Allah, kullan
tarafindan ovlilmeyi gerektiren i§ler yapar. «iyiligi boldur.'» Kullanna bol
ikram ve ihsanda bulunur. Ozellikle de Sare'nin evini bereket yagan bir yer
yapmt§tlr.

Gazali diyor ki: "Mecfd demek; zatt ytice, fiilleri gtizel, ikram1 bol de-
mektir. Za.t1 ylice, fiili guzel olan'a Mecid den.ir."

74. «ibrahim'in», meleklerin yemek yeme1nelerinden dogan «korkusu


ge~ip kendisine», onlan ta01y1p, geli§ sebeplerini bilmesiyle meydana gelen
rahatlamasmdan ve kavminin kurtulacag1 konusunda «miljde gelince,» azap-
larm1n kalduilmas1 i~in «Lfit kavmi hakk1nda el~ilerimizle tarh~maya ba~­
lad1.» Lut, Hz. ibrahim'in yegeniydi. Melekler: Biz i.ilkenin halkm1 helak ede-
cegiz deyince, ibrahim onlarla tartt§maya ba§lad1 ve §tiyle dedi: i~Ierinde elli
Mtisli.iman olsa da, onlan helak: edecek misiniz? Melekler: "hayu" dediler. ib-
rahim: "Peki otuz ki§i olursa?" diye sordu. Melekler: "Hayir" deyince, ibra-
him be§ ki§iye kadar indi. Melekler yine "hayir" dediler. ibrahim: "Peki i~le­
rinde bir Mtisliiman olursa, onlan helak eder misiniz?" dedi. Melekler: "Ha-
yu" dediler. Hz. ibrahim: "Peki aralannda Lilt var" deyince melekler: "Biz
11
orada kimin oldugunu daha iyi biliriz. Lfit'u ve ev halk.1n1 kurtaracag1z dedi-
ler.

75. «Dogrusu Ibrahim, ~ok i~li, yumu§ak huylu ve kendini Allah'a


vermi~ bir kimseydi.>> Kendisine kottiliik edenlerden hemen intikama kalla§-
mazdt. Gtinahlar kar§1s1nda btiytik pi§manhk duyar, insanlar i~in 9ok tizi.iltir-
dti. Allah'm ho§lanacag1 §eylerle O'na s1g1n1rdi. Meleklerle tarh§mas1, insan-
lara kar§l 9ok yumu§ak, 9ok i9li olmas1ndandi.

76. «(El~ilerimiz)>> yani melekler ibrahim'e: «'Ey ibrahim! Bundan


vazge~.» Merhainete lay1k olmayanlara mer~amet hususunda tartt§may1 b1-
rak. «Dogrusu Rabbinin,» onlara edecegi azap konusundaki ezell kazasma
uygun «emri» yani takdiri «gelmi~tir.» Gelip 9atm1§tlf. Allah onlar1n durum-
laruu daha iyi bilir.
Kaza: Ezeli iradedir. Kader ise: Bu iradenin, zamruu gelince hadiselere
taallukudur. Yani olaylarm tneydana gelmesidir.
158 ROHU'L·BEYAN COz:l2

«Mutlaka onlara, geri ~evrilemeyecek bir azap gelecektir (d.e di-


ler.)'» Tarti§ma veya dua ile, bu azap onlardan dondilrillemez. Onlara bu geri
dondtirtilemeyecek azabm gelmesi; kendilerine hakikat a<;1kland1ktan sonra
bile, ktiflir ve yalanlamada israr etmelerinden dolay1du.

77. Elfilerimiz Lut'a gelince, onlar yiiziinden kaygzlandi ve


onlar ifin gogsu daraldi. "Bu, fttin bir giindur" dedi.
78. Kavmi de ko§arak ona geldiler. Onlar daha once kotii
i§ler i§liyorlardi. Lut: "Ey kavmim! i§te kizlarim. Onlar sizin
if in daha temizdir. Allah 'tan korkun ve misafirlerimin oniin-
de beni rezil etmeyin. ifinizde akli ba§znda bir adam yok
mu?" dedi.
79. Dediler ki: "Senin kizlarinda bizim bir hakkimiz olma-
digmi biliyorsun. Sen ne istedigimizi elbette bilirsin. "
Ayet: 77-78 HUD SORESI/ 11 159

80. Lut: "KeJke size yetecek bir kuvvetim olsaydi veya sag-
lam bir kaleye siginabilseydim" dedi.

77. «El~ilerimiz Lfit'a gelince ...>> Rivayet edildigine gore: Miijde geti-
ren melekler bu tarti§madan
,,. sonra
. Hz. ibrahim'in yan1ndan 9.iktilar, Lfit'un ill-
kesi "Sodom"a hareket ettiler. Iki tilke arasmda dart fersahhk bir mesafe var-
d1. Ogle vaktinde Sodom'a vardilar. Birden su c;eken k.izlara rastlad1lar. Lfit'un
k1z1 onlar1 gordil. 0 da su dolduruyordu. Onlara: "Kimsiniz, necisiniz, ne isti-
yorsunuz?" dedi. Onlar da: "Filan yerden geliyoruz §Unu, §Unu istiyoruz" de-
diler. K1z onlara Sodomlular1n durumlanndan ve kottiltiklerinden soz etti.
Melekler i9lerindeki ofkeyi d1§a vurdular. Dediler ki: "Bu iilkede bizi misafir
edecek kimse var m1?" Lfit'un k1z1, kap1 ontinde dikilen babasm1 gostererek:
"i~te ~u ihtiyar sizi misafir eder" dedi. Lfit'a geldiler. Lfit onlan ve vaziyetleri-
ni gorlince, «onlar yilziinden kaygdand1», c;ok tiziildti «ve onlar i~in gogsii
darald1.» Garn ve keder i9ine dii§tii. Onlann gelmesine tiztilmii§tti. <;tinkil
melekler, 9ok gi.izel ylizlii delikanhlar suretinde gelmi~lerdi. Onlan insan zan-
netti. Kavminin onlara sarkmtihk etmesinden kendisinin de onlan korumak-
tan aciz kalacagmdan endi§e etti.
Rivayete gore, yilce Allah meleklere, Lfit, kavmi aleyhinde dart defa §e-
hadet etmedik9e onlan helak etmemelerini soyledi. Melekler gelince Lfit on-
lara: "Bu iilkenin durumunu biliyor musunuz?" dedi. Onlar da: "Hangi duru-
munu?" dediler. LO.t: "Allah'a yemin olsun ki, bunlar arnel yontinden yeryilzti-
ntin en kotil toplulugudur" dedi ve bunu dort defa tekrarladi. Meleklerin duru-
mu a91s1ndan gogsti darald1, stkild1. «'Bu,» benim i9in «~etin>> yok zor «bir
gilndiir,' dedi.» Sonra Lfit, kar1sma: "Kalk, ektnek yap, durumu kimseye ha-
ber venrie" dedi.

78. Lfit (a.s.)'un kar1s1 iki ytizlil bir kMirdi. Baz1 ihtiya9lar1 i~in dt§art
~tkt1. Ugrad1g1 herkese durumu haber vermeye ve: "Lfit'un evinde oyle ki§iler
var ki, hayatrmda onlardan daha giizel ytizlii, temiz k1yafetli ve gilzel kokulu
kimse gormedim" diyerek yaygaraya ba§ladi. Lfit'un «kavmi de» durun1u og-
rendiklerinde, «ko~arak ona geldiler,» yani Lfit'un kap1s1na geldiler. Misafir-
lerine sark1ntihk yapmak i9in adeta yar1§1yorlardi. «Onlar daha once kotii
i§ler i§liyorlard1.>> Kotti fiillerini ah§kanhk haline getirmi§lerdi ve rezaletle-
rine devam ediyorlard1. Hatta kotiiliiklerini ac;1k ayik yapmaktan utan1p s1kil-
m1yorlard1. ~Urhesi.1. kottili.igtin a91k9a yap1lmas1, gizli yap1lmas1ndan daha
160 RUHU'L-fil:YAN COz:l2

koti.idtir. Bundan dolay1, gi.inah1m gizlen1eyen fas1A1n §ehadeti kabul edilmez.


Hadis-i §erifte §Oyle buyuruluyor: "Arzkra yapanlar di§inda, ummetin butiin
gunahkarlan affedilir." ooi

<<Lftt: 'Ey kavmim! i§te k1zlarim.» Onlan nikahlay1n. Daha once


Lut'dan kizlann1 istiyorlard1. Fakat ahHiks1z ve k1zlar1nm dengi olmadtklann-
dan dolay1 onlara evet demiyordu. Bir rivayete gore de Lut (a. s.), kavmi i<;in-
deki sozti dinlenen iki adama iki kiz1n1 nikfilllamak istemi§tir. Fakat nasil
olursa olsun Lut, bununla misafirlerini korumak istiyordu. Bu, misafire sayg1-
mn zirvesidir. «Onlar sizin i~in daha temizdir.» Kad1nlarla nikfill, erkeklerle
ili§kiden daha temizdir. Bu soz, homoseksiieHigil) temizligine i§aret etmez.
T1pk1, nikah1n, zinadan daha temiz oldugunu soylemenin zinanm temizligine
·i§aret etmemesi gibi. Bu soz, onlann bozuk inan<; ve dii§tincelerine gore soy-
lenmi§tir.
Ben fakir diyorum ki: Hz. Lfit, fitne kap1s1n1n kapanmas1 ve ilginin k1z-
lar1na yonelmesi ivin, once onlara k1zlarm1 teklif etti. K1zlann1n say1s1 orada
bulunan erkekler kadar olmasa da, bu teklif, onlan kottiltikten uzakla§tlrma
konusunda gtizel bir tedbirdir. Rivayete gore Hz. Lfit'un iki laz1 vardi. Fakat
ileri gelenlerden ikisi bu teklife raz1 olursa, 'ayak tak11n1ndan gelecek kavga-
nm kokti kesilmi§ olurdu. Biz, az bir hay1rla pek ~ok kottiltiklerin uzakla§tinl-
d1g1n1 gormti§tizdtir. Burada Lfit (a.s.), k1zlarm onlar iyin daha temiz oldugu
htikmi.inti ayiklamt§tlr. Fahreddin Razi'nin, Tefsir-i Kebfr'de dedigi gibi, bu
hi.iktim, ba§ka bir §eye kiyasla degil, ancak helale ozendirmek ve kottiltikleri
temiz gormelerini k1namak i~indir. Boylece sak1nmalann1 ve i§lemekte ol-
duklan homosekstiellikten vazge9melerini saglamt§ olacakti.
Kottiltikleri terketmek sfiretiyle «Allah 1 tan korkun ve misafirlerin
oniinde beni rezil etmeyin.» <;unkii misafirleri rezil etmek, ev sahibini rezil
etinektir. Onlara ikram da, ayn1 §ekilde ev sahibine ikramdir. «i~inizde akh
ba~1nda», hakka giden, kotiililklerden 9ekinen «bir adam>> dahi «yok mu?'
dcdi.»

79. «Dediler ki: 'Senin k1zlar1nda bizim bir hakk1m1z olmad1g1n1 bi-
liyorsun.» Bizim onlara kar§I bir egilimimiz yok. Onlarla nikfilllanmay1z. Bi-
zim adet ve toremizde kad1nlan nikahlamak yoktur. «Sen» bizim «ne istedi-
gimizi elbette bilirsin.'» Bizim istegimiz hon1oseksiielliktir.

10- Bu hadis Buhfiri vc MUslim ilc Tabcrfini'nin Evsal'mda rivayet ettigi hadisin bir bolilmUdUr.
Bkz. d-l·"·tl111'l·Kt'l1fr , 2n2.l
Ayet: 78-80 HOD SORES!/ 11 161

80. «Lfit» onlan, bulunduklan sap1khkta0 vazgec;irme timidini yitirince:


«Ke§ke size yetecek bir kuvvetim olsayd1.» Ke~ke size bizzat kar§1 koyacak
bir gtictim olsaydi. «Veya» i~ine s1g1nacag1m ve beni sizden koruyacak «sag-
lam bir kaleye» gil~lti yard1mcilara «s1g1nabilseydim,' dedi.»
Hz. Lfit, kavmi ic;inde yaln1z bir adamdi. Onemli durumlarda mliracaat
edebilecegi bir kabfiesi veya a§ireti yoktu.

Hadis-i §erifte Hz. Peygamber (s.a.v.) §Oyle buyurmu§tur: "Karde§im


Lut'a Allah rahmet eylesin. Aslmda o, saglam bir kaleye sigimyordu. "O ll Hz.
Peygamber'in Lfit i~in "Allah rahmet eylesin" demesi, bu soztin Lfit (a.s.)'a
pek uygun dii§medigine kibarca i§aret etmek ic;indir. <;tinkli bu soz, kendisine
yard1m edecek birinin varhgmdan limit kesmeyi ifade etmektedir. Oysa Hz.
Lfit'un s1g1nd1g1 ylice Allah'tan daha saglam bir s1gmak yoktu. "Allah, kuluna
kafi gelmez mi?" (Ziimer: 36)

Rivayete gore ibn Abbas §Oyle demi§tir: "Allah, Hz. Lfit'tan sonra gon-
derdigi her peygamber'e, kavminden bir destek~i verdi. Boylece Lut'un duas1
11
kabul edilmi§ oldu.

11- Hadis- i ~crifi: Hakim. Mii.\·tedrt.k'indc merfO olarak tahric


1
etmi~tir. Bkz. el-Fethu'l·Kehfr.
2/134.
162 ROHU'L·BiYAN COz: 12

81. Dediler ki: "Ey Lilt! Biz Rabbinin elfileriyiz. Onlar sa-
na asla dokunamazlar. Gecenin bir kisminda hanimin harif
ailenle beraber yola y-ik. Hif kimse arkasina bakmasin. <;iinkii
iitekilerin ba§ina gelen onun ba§ina da gelecektir. Onlara va-
dedilen Zllman, sabahtir. Sabah da yakin degil mi?"
82-83. Emrimiz gelince, oralarin altini iistiine getirdik.
Uzerine de Rabbin tarafindan i§aretlenmi§ pe§ pe§e sert ta§
yagdirdik. Bu zalimlerden uzak degildir.

81. Rivayete gore Lfit (a.s.), azg1nlar gelince kap1sm1 misafirler iizerine
kapath. Kapm1n gerisinden onlara kar§1 koymaya ba§ladi. Bu sefer duvar1 do-
la~tllar. Melekler LO.t'un s1kmtis1m gortince «dediler ki: 'Ey Lfit! Biz Rabbi-
nin el~ileriyiz. Onlar sana asla dokunamazlar.» Sana hi'tbir zarar ve s1kmtt
veremezler. Bizimle ilgili olarak da seni mahcup edemezler. <;tinkti senin da-
yanagm kuvvetlidir. Kap1y1 a((, bizi onlarla ba§ba§a brrak, Lut (a.s.) kap1y1 a9-
ti. Saldrrganlar i~eri daldtlar. Cebrail, Rabbillden bunlar1 cezalandrrmak i~in
izin istedi. 0 da izin verdi. Cebrail dogruldu. Kanadm1 a~tt. Kanad1n1 ytizleri-
ne vurdu ve onlan kor etti. Nitekim Allahii Teala: "Bunun iizerine gozlerini
kor ettik" (Kamer: 37) buyurmu§tur. Art1k yollann1 bulamaz oldular. imdat
~1ghklan ve Hz. Lut'un evinde sihirbazlar bulundugunu soyleyerek ~iktilar ve
Lfit'u tehdit ederek: "Dur bakahm, hele bir sabaha 91kahm" dediler.
Sen «gecenin bir k1sm1nda,» gecenin sonunda veya i:bn Abbas'1n dedi-
gi gibi, gecenin bir boltimtinde «han1m1n hari~ ailenle beraber yola ~1k.»
Boylece sabah vaktinde gelecek olan felaketten uzakla§mt§ olun. «Hi~ kimse
arkas1na bakmas1n.» Bu yasaktan maksat, kavimlerinin ba§tna inecek azab1
gortip de i9lerine ac1ma duygusu dti§memesidir. Kar1s1, Lfit'un ailesinden is-
tisna edilmi§tir: «C";iinkii otekilerin ba~1na gelen, onun ba~1na da gelecek-
tir.» Peygamber evinin bir mensubu olma §erefine ermesine ragmen, sap1k-
larla ilgisinden dolay1 o da saptldardan olmu§, sap1khg1 ve inkan onlarla bir-
likte onu da helake stirtiklemi§tir.
«Onlara, vadedilen zaman, sabahhr.» Rivayet edildigine gore LGt
(a.s.) meleklere: "Onlar ne zaman helak olacaklar?" diye sormu§, melekler de:
"Sabah vakti" diye cevap verince, Hz. LOt: "Duhu ~abuk olmaz m1?" demi§tir.
Ayet: 81 -83 HUD S0RESt/ 11 163

Bunun tizerine: «Sabah da yak1n degil mi?'» dediler. Helak olmalan i9in sa-
bah vaktinin se~ilmesi, bunun bolluk ve rahathk vakti olmas1ndandrr. Azab1n
bu vakitte inmesi daha korkun9tur ve dti~iinenler i9in daha ibret vericidir.
82-83. «Emrimiz gelince, oralann,» yani sabahleyin, belirledigimiz
azabm zaman1 gelince, tistiin gtictimilzle Lilt kavminin oturdugu yerlerin «al-
hn1 iistiine getirdii{.» Bu yerlere "mti'tefikat" deniyordu. Dort §ehirden iba-
retti ve dort ytiz bin ki§i ya§1yordu. Kudtis'e uzakhg1 ti9 gtinltik yoldu.
Rivayet edildigine gore Cebrail, kanad1ru tilkenin altma koydu, yerinden
soktip goge kaldirdi. 6y le ki gok ehli kopeklerin ulumasm1, horozlann otme-
sini i§itti, fakat ne bir kap ters geldi ne de uyuyan uykusundan uyandi. Sonra
Cebrail tilkeyi iizerlerine ters getirdi.
Sonra §ehir halk1n1n «iizerine de Rabbin taraf1ndan i§aretlenmi~»
sertle§mi§ yagmur damlalan gibi «pe~ pe§e sert ta§ yagdird1k.» Bu ta§lar,
yerytizti ta§lanna benzemeyen ozel ta§lardi. Veya ta§lar1n tizerinde, isabet
edecegi, kimselerin isim leri yaz1hyd1. Bu ta§lar, Rabbin katindan atihyordu.
Ben fakir diyorum ki: Belli de, tilkenin alt! tistiine geldikten sonra ta§
yagd1nlmas1 cezalandrrman1n tam olmas1 i~indir. Hz. Salih'in kavmine gelen
§iddetli 91ghktan sonra bir de zelzele olmas1 gibi. Aynca, ihtiya9lan i9in tilke
d1§ma \:Ikmt§ olanlar1n helakini saglamak ic;in de ta§ yagm1§ olabilir. «Bu»
ta§lar, «zalimlerden» asla «uzak degildir.» Bu, btittin zalimler iyin bir teh-
dittir. Zalimleriii bu ta§lardan kurtulup emin olacaklarm1 sanma.
Rivayete gore, Hz. peygamber, ashab1yla birlikte mescidde oturdugu s1-
rada §iddetli bir giirilltti duydular. Bu, duvar ytlalmas1 gibi bir sesti. Korkup
deh§ete dti§ttiler. Bunun tizerine Hz. Peygamber: "Bu gurultii nedir biliyor
musunuz?" deyince, ashap: "Allah ve Rasfilti daha iyi bilir" dediler.
Rasuliillah: "Bu, yetmi~ sene once cehennemin ust tarafindan attlan bir ta§-
tir. Ancak §imdi dibine ula§tl."< 12) Hz. Peygamber (s.a.v.) soztinti tamamlar ta-
mamlamaz mtinaf1klardan olen birinin evinden bir feryat ytikseldi. Olen kim-
se yetmi§ ya§1ndayd1. Oliince cehennemin dibine indi. (Zaten yetmi§ senedir
cehenneme dogru yuvarlan1yordu.) Cenab1 Hak §6yle buyurdu: "Miinafiklar
cehennemin en alt tabakaszndadzrlar. " (Nisa: 145) Allah'1n onlara bu gilrtil-
ttiyii i§ittirmesi, ibret almalan i<j:indir.

. .......
I2· Ahmed h. I lanlwl vc M!tsl im rivayct elmi~l ir. Ayr. hkz. el-Ft•thu'l·Kehfr, 3/282.
")
164 RUHU 'L-B&YAN Cuz: 12

84. Medyen'e de karde#eri Suayb'i gonderdik. Dedi ki: "Ey


kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin, O'ndan ba§ka ilahiniz
yoktur. Olfiiyii ve tartiyi eksik yapmayin. Dogrusu hen sizi
bolluk ifinde goriiyorum ve gerfekten sizin ifin ku§atici bir
giinun awbinda.n korkuyorum.
85. Ey kavmim! Olfiiyii ve tartiyi adaletle yapin. insanlara
e§yalarini eksik vermeyin. Yeryiiziinde bozgunculuk yaparak
kari§tklik fikarmayin.
86. Eger mii 'minseniz, Allah 'in biraktigi (he/iii klir) sizin
ifin, daha haytrlidir. Ben sizin uzerinize bir bekfi degilim."
87. Dediler ki: "Ey Suayb! Babalarimzzzn tapt1gin1 birak-
mamizi veya mallarimizda diledigimiz gibi davranmayi terket-
memizi sana namazin mi emrediyor? Sen, tlogrusu akli ba§in-
da yumu~·ak huylu biriydin."
Ayet: 84-86 HOD SORESf I 11 165

84. «Medyen'e» yani Medyen kabilesine «de karde~leri $uayb'1 gon·


derdik.» Medyen, tilkeyi kuran Medyen ad1ndaki ki§inin isn1iyle anilmakta-
dir. Neseben kardc§leri olan Hz. ~uayb onlara «dedi ki: 'Ey kavmhn!» Yal-
n1zca «Allah'a kulluk edin.» Putlan O 'na e§ ko§may1n. <;linkil «sizin
O'ndan ba~ka ilah1n1z yoktur .» Hz. $uayb'1n klinyesi §Oyledir: Medyen og-
lu, Ye§ciir oglu, Me,-kil oglu $uayb.
Biitiin peygamberlerin tevhid konusundaki yagnlar1 birdir ve sadece tek
Allah'a kulluga davet etmi§lerdir. Hz. $uayb da once onlan tevhid'e 9agrrm1§-
tir. <;unkil bu, i§in temelidir. Sonra onlara, ol9ti ve tartida eksiklik yapmmna-
lann1 isteyerek §6yle demi§tir: «Ol~iiyii ve tarhy1 eksik yapmay1n.» Y ani
ol<;ii ve tart1 aletini denk tutun. Onlar1n, iki taru, iki de ol9ti aletleri vard1. Bi-
risi kil9iik, digeri ise btiytiktii. Ba§kalanndan alrrken bliylik ol9ekle tartip tam-
tamma ahyorlar, verirken kil9tik olyek veya tart1y1 kullan1p eksik veriyorlardi.
Onlara denen §Uydu: insanlann haklarm1 9almak i<tin ol9egin hacmini nor-
mal'in altina dii§iirmeyin. $uayb (a.s.) sozlerine devam ederek §Oyle dedi:
«Dogrusu hen sizi,» ashnda eksik tartmaya tenezztil etmeyeceginiz bir «bol-
luk», zenginlik ve refah «i~inde goriiyorum ve ger~ekten sizin i~in», eger
bu haks1zhktan vazge9mezseniz, tek bir tanenizin bile kurtulamayacag1, «ku-
§abc1 bir giinun>> yani k1yamet gtinilntin veya bu dtinyada koktinilzti kaz1ya-
cak olan «azab1ndan korkuyorum.»

85. «Ey kavmim! Ol~iiyii ve tarby1 adaletle» tam «yap1n. insanlara


e§yalar1n1,» haklan olan §eyi «eksik vermeyin.» Eksiksiz olarak vermek ko-
nusunda titiz davranm. Olytide, tart1da veya ba§ka hususlarda, degerli veya,
degersiz hi9 bir malda insanlara haks1zhk etmeyin. Onlar satin ald1klar1 §eyin
degerini eksik veriyorlardi. « Yeryiiziinde bozgunculuk yaparak kar1~1khk
~1karmay1n.» Haklar1 eksik vermek, degersiz §eyleri degerli kilmak bozgun-
culuktur.

86. «Eger mii'minseniz,» yani sozilme inan1yorsan1z bu boyledir. <;un-


ku nasihatm faydas1 ancak imanla ortaya <tikar. Kafir, zaten ebedi cehennem-
dedir. «Allah'rn brraktag1» heiaI kar, «sizin i~in» eksik tartma ve aldatma
yoluyla kazand1klarm1zdan «daha hay1rhdtr.» <;unkii boyle kazancm bereke-
ti yoktur. Bunda haylf oldugunu zannetseniz bile, mutlak §erdir. Ytice Allah,
aym manada ~oyle buyurmu§tur: "Allah fiiizi eksiltir, sadakalan bereketlen-
dirir." (Bakara: 276)

Ali~ vcri ~ ll' IH<t kimsc hile ve dalavere ile ba§kasma hainlik yapamaz.
166 ROHU'L-BtYAN COz:l2

Bu yollarla nz1klar artmaz, aksine bereketi gidip azahr. Kim ki hile ile tane
tane mal toplarsa Allah onu toptan helak eder. K4r olarak elinde sadece gtinah
kahr. Bu §Una benzer: Adam'1n biri 9ok gozilksiln diye silte su kat1yordu. Sel
gelip inegi bogdu. K1z1 dedi ki: "Babacagun! Silte katt1g1n sular birikti. So-
nunda da sel oldu ve inegi bogdu."

«Ben sizin uzerinizde bir bek~i degilim.'» Onun i~in de sizi gtinah ve
kotilltiklerden koruyamam. Ben ancak nasihat<r1 ve tebligci olarak gonderil-
dim. 0 gorevimi de yapttm.
87. Bunun tizerine kavmi «dediler ki: 'Ey Suayb! Babalar1m1z1n tap-
t1g1n1 b1rakmam1z1>> yani atalanm1z1n taptlg1 putlara tapmamam1z1 isteyen ...
Hz. ~uayb (a.s.) onlan tevhide 9ag1nnca onlarm cevab1 bu oluyordu. <;unkti
tevhide davet, putlara tapmay1 buakmay1 gerektiriyordu. « Veya mallar1m1z-
da diledigimiz gibi davranmay1 terketmemizi...» Bu da ~uayb (a.s.)'1n on-
lara, haklar1 yerine getirmeyi emretmesi ve ba§kalar1n1 aldatmay1 terketmele-
rini istemesi tizerine verdikleri cevaptu. Evet bunlan emreden ve yasaklayan
«Sana namaz1n m1 emrediyor?>> Emri, namaza dayand1rmalan ger9ekten bu-
nu sormalanndan degil, alay i~indir. Yani bize bu gibi davran1§lar1 emretme-
ye, seni namazm m1 sevkediyor?

Bazilar1, Hz. ~uayb (a.s.)'1n onlara, altin ve gtimti§ paralarm u9lanndan


k1np eksiltmelerini yasaklad1g1n1 ve ayette "mallanmzzda diledigimiz gibi
davranmamzz" derken, bunu kasdettiklerini soylerler.
Yerytiztinde demir, gilmii§ ve altlill ilk ortaya ~ikaran Hz. idris (a.s.) za-
man1nda "Hev~enk" isimli bir zatur. Bu zat, islfun'a 9agrran sahih .birisiydi.
Altm ve gtimti§ para tizerine ilk damga basan "Dahhak"tir. Para tizerindeki
damgay1 bozmak da yerytiztinde fesat ~Ikannaktrr.

«Sen, dogrusu akh b3§1nda yumu§ak huylu biriydin.'» Oysa seni yu-
mu§ak ve olgunlukla hareket eden biri olarak biliyorduk. Seni, bize emrettigin
ve bizi yonelttigin §eylerde boylesine olgunluktan uzak ve sert birisi olarak
tahmin etmezdik. i§te bu gibi §eyler soyleyerek onunla alay ettiler. Bu, cimri
birine §tiyle soylemeye benzer: "Seni Hatem-i Tai gorse de, senden comertlik
"
ogrense!" Ayn1 §ekilde cahil ve dti§tik birine: "Ey Alim! Ey Kami!!" demeye
benzer.
Ayet: 87-RB HOD SORESt/ 11 167

88. ·Dedi ki: "Ey kavmim! Eger ben Rabbimden apaflk bir
deli/ iizerinde isem ve 0 bana, tarafindan gii.zel bir nzik ver-
mi§se, buna ne dersiniz? Ben size yasak/adigim §eylerde, aksi-
ni yaparak size aykiri davranmak istemiyorum. Ben sadece
giiciimiin yettigince diizeltmek istiyorum. Ba§anm ancak Al-
lah 'in yardimiy/adir. Yalniz 0 'na dayandim ve yalniz 0 'na yo-
nelirim.
89. Ey kavmim! Bana kar§l gelmeniz, sakin sizi NQh kav-
minin, yahut H ud kavminin veya Salih kavminin ba§ma gelen
felaketin bir benzerine ugratmasm. Lut kavmi sizden uzak de-
gildir.
90. Rabbinizden af dileyin. Sonra O'na tevbe edin. Siipliesiz
Rabbim, rahmeti ve sevgisi bol olandir. ''

88. ~uayh. «dcdi ki: 'Ey kavmim!» Soyleyin bana, «eger hen Rab-
-....

168 RUHU'L·BEVAN Ctiz: 12

bimden,» O'nun kat1ndan «apa~1k bir delll», parlak bir beige «iizerinde
isem ve 0 bana, taraf1ndan», kendi kattndan peygamberlik ve hikmet gibi
«giizel bir riz1k» yani nimet «vermi~se, buna ne dersiniz?» Buna rag1nen,
size uyup, helfili harama kan§llrmam, size tevhidi ve putlan terketmeyi gi.i-
nahlardan \=ekinmeyi, adaleti yerine getirmeyi emretmemem, benim i9in dog-
ru olur mu? Zaten peygamberler s1rf bunlar i9in gonderilmi§tir.

«Ben size» eksik tartma gibi, «yasaklad1g1m ~eylerde, aksini yapa-


rak» bizzat bu yasaga meyletmek suretiyle «size aykir1, davranmak,» soy-
ledigim §eylere ters dti§mek «istemiyorum.» Kendiin i9iI1 ne istiyorsam. Si-
zin iyin de onu istiyorum. insanlara, hareketleriyle degil, sadece diliyle nasi-
hat eden kimse ger9ek nasihat91 degildir.

1mam Gazall ihya'da §Unu nakletmi§tir: "Allah, Meryemoglu isa'ya


§Oyle vahyetti: 'Ey Meryemoglu! Once nefsme ogtitte bulun. Eger kabul eder-
se, o zaman insanlara nasihat et. Aksi halde Benden utan. '"
«Ben sadece giiciimiin yettigince» ogtit ve nasihatle sizi «diizeltmek
istiyorum.» Bu islah <;ah§mamda, hedefime ula§abilmem konusundaki «ha-
§arim ancak Allah 11n» destek ve «yard1nuylad1r.» Ba§an ancak, Allah'1n
kula ezeli yardun1 ve ebedl himayesiyle mi.imkilndtir. Ben, «yaln1z O'na da-
yand1m.» Sadece Allah'a dayand1m. <;i.inki.i her §eye gi.icti yeten O'dur. «Ve»
yapmakta oldugum her §eyimde «yaln1z O'na yonelirim.»

89. «Ey kavmim! Bana kar~1 gelmeniz,» bana kar§1 yaptigm1z dti§-
manhk, «sak1n sizi,» tufanla bogulan «Nfih kavminin, yahut» §iddetli
rUzgarla helfilc olan «Hfid kavminin veya,» korkun<; <;tgh.kla yok olan «Salih
kavminin ba§ina gelen felaketin bir benzerine ugratmas1n.» Allah'm sizi
bunlara benzer bir azapla cezaland1rmasmdan korkun. Nitekim «Lfit kavmi»
de «sizden uzak degildir .» Onlar daha lasa bir stire once, ki.ifiir ve gi.inahlan
sebebiyle helak oldular. Helfilc olanlar i9inde size en yalan olanlar onlard1r.
Eger onlardan onceki bilinen milletlerden ibret alm1yorsan1z, hi<; olmazsa on-
lardan ibret ahn. Boylece onlann ba§lar1na gelen sizin de ba§1ruza gelip de,
onlar gibi olmay1n.

90. iman ederek «Rabbinizden af dileyin. Sonra» da, putlara tapmak-


tan, gtinah i§lemekten dolay1 «O'na tevbe edin. ~iiphesiz Rabbim,»
mi.i'minlere ve tevbe edenlere «rahmeti vc scvgisi bol oland1r.'>> Onlara kar-
~1 <;ok merhametli ve IUtufkardsr. Dosllanna kar~1 sevgisi ~oktur.
Ayet: 88-90 HOD S0RES1/ I J 169

Bil ki, Allah vedud (yok seven) olmasaydi, kullann1 hidayete erdinnez,
inil'min kulunun tevbesinden sevin~ duy1nazdi. Hz. peygamber (s.a.v.) ~oyle
buyunnu~tur: "Siiphesiz A.llah'm mii'min kulunun tevbesine sevinmesi, ~u
adam1n sevincinden daha fazladir. Adam, iizerinde yiyecegi ve i~ecegi bulu-
nan devesiyle birlikte fOrak ve tehlikeli bir araziye indi. Vurup kafayz yatti.
Bir sure uyudu. Uy~nd1gznda devesi yanindan gitmi~ti: Siddetli susuzluk ve
hararet hissedinceye kadar deveyi aradt. Umidi kesince kendi kendine: 'Bari
deveyi kaybettigim yere gideyim de, olunceye dek uyuyayim' dedi. 61mek ni-
yetiyle ba~·zm kolunun iizerine koydu. Uyandiginda, bir de baku ki, ilzerinde
yiyecegi ve igecegi oldugu halde deve yamba~·z.nda duruyor. j §te A.llah, k-ulu-
nun tevbesine, bu adam1n devesini bulmasuia sevinmes1:nden daha ~·ok sevi-
nir." <13>

Tevbenin ye~itli mertebeleri vard1r. En ilstiinil; Allah'tan ba~ka her ~eyi


birak1p sadece O'na donmektir. Yiice Allah, kul yalanc1 ohnad1kya tevbeyi
kabul eder.
~oyle anlattlm1~tlr: "Malik b. Dinar, oynayan iki gence ugradi. Onlara
nasihat etti. Gem~lerden birisi: 'Ben arslanlardan bir arslarum' dedi. Malik ise:
'Sana bir arslan gelecek ki, sen onun yan1nda tilki kesileceksin' dedi. Gen<;
hastalandi. Malik onu ziyarete geldi. Gen~ agladt ve: 'Yan1nda tilki kesildi-
gim arslan geldi' dedi. Malik de: 'Allah'a tevbe et. 0 tevbeleri mutlaka kabul
eder' dedi. Evin ko~esinden ~oyle seslenildi: 'Biz onu defalarca denedik, hep
yalanc1 bulduk. '·"

IJ .. Ahmed h. l l:i11h~I Mil.wt<•d'inde tahric etmi~tir. lbn Mace'de EhO Said el-Hudrl'den merfG
olarnk rivnyl'l l'l111i~lir . Ayr. hkz. d-Ft·th11'l-Kehfr, :V4.
170 caz: 12

91. Dediler ki: "Ey Suayb! Soyle'{fklerinin fOgunu a.nlami-


yoruz ve if imizde seni myif goriiyoruz. Eger kabilen olmasay-
di, seni ta§lardik. Bizim yanimiula itibarm da yoktur."
92. Dedi ki: "Ey kavmim! Size gore kabilem, Allah 'tan da-
ha mi degerlidir ki, Allah'a sirt fevirdiniz? Dogrusu Rabbim,
yapttklarinizz (ilmiyle) ku§atmt§tir.
93. Ey kavmim! Elinizden geleni yapin. Dogrusu hen de ya-
pacagim. Rezil edici bir azabin kime gelecegini, yalancinin
kim oldugunu bileceksiniz. Gozetleyin. Ben de sizinle beraber
gozetliyorum. "
94. Emrimiz gelince, Suayb'i ve beraberindekileri, katzmzz-
dan bir rahmetle kurtardik. Zulmedenleri ise korkunf bir flC·
l1k yakaladi. Olduklan yerde diz iistii fakekaldilar.
95. Sanki orada hif ya§amamt§lardi. Bilin ki Semud kavmi
Allah 'in rahmetinden kovuldugu gibi, M edyen halkz da ko-
vuldu.

91. ~uayb'tn kav1ni «dediler ki: 'Ey Suayb!» Ol<;tiyil ta1t1y1 denk yap-
muk, tek Allah'a inanmak turlinden «soylediklerinin ~ogunu anlam1yoruz.>>
Ayet: 91-93 HOD SORESI / 11 171

Bunu istihza ve hakaret olsun diye soyltiyorlardi. Ki§inin, soztine deger ver-
medigi arkada§1na: "Ne dedigini anlam1yoruz" demesi gibi. Gen;ekte Hz. ~u­
ayb onlara, kendi dilleriyle hitap ediyor, onlar da soztinti anhyorlardi. «Ve
i~imizde seni zay1f gortiyoruz.» Biz sana zarar vermek istersek kendini bize
kar§I koruyacak bir kuvvetin yok. Diger bir manaya gore: Seni hak.ir ve de-
gersiz gortiyoruz. ~uras1 a91ktrr ki, kafirler, peygamberleri ve beraberlerinde-
ki mi.i'minleri hakir gortiyorlard1. «Eger kabilen olmasayd1, seni ta~lard1k.»
Kavminin hatinn1 ve mevkilerini gozetmek soz konusu olmasayd1, seni ta§la-
yarak oldurtirdiik. Oldurme, ta§lama yoluyla olmasa bile, oldurme sebebi ol-
dugu i9in ta§lamak, oldtirmek yerine konuyor. Bu sozi.i ~uayb'1n kavmine
hilrmeten soyli.iyorlardi. Bunu onlardan korktuklan i9in degil, kendi dinlerin-
den olduklan i9in yap1yorlardi. «Bizim yan1m1zda itibann da yoktur.'>> Sa-
ydan bir kimse degilsin ki, itibann seni oldtirmemize engel olsun. Ancak kav-
min, bizim dinimizden oldugu i9in, yamm1zda degerlidirler. Onlara olan say-
g1m1z1 muhafaza etmek i~in, sana dokunmuyoruz. Bu, tartl§mada yenilgiye
ugrayan al9ak adam1n tavndrr ki, delil ve ayetlere tehdit ve sovgti ile kar§1hk
venyor.

92. Hz. $uayb (a.s.) onlann bu sozlerine kaq1 «dedi ki: 'Ey kavmim!
Size gore kabilem Allah'tan daha m1 degerlidir ki..•» Ayetin zfilliri manas1,
"size gore kabilem benden daha m1 degerlidir?" §eklindedir. "Allah'tan" den·
mesi; Allah'm nebisi olarak ~uayb'1 hakir gormelerinin, Allah'1 hakir gormek
manas1na geldigini belirtmek i~indir.

Buna gore mana §tiyle olur: "Size gore kavmim Allah'tan daha m1 de·
gerlidir? Bu, dogru degildir. <;unkti siz, Allah' a da asla deger vermiyorsunuz.
11

«Allah'a s1rt ~evirdiniz?>> O'nu deger verilmeyen, unutulup arka plana atilan
bir §ey sayd1mz. Kavmimin hat1n i~in beni oldiirmediginizi soyleyerek sanki
kabilemin Allah'tan daha degerli oldugunu ileri stirdi.intiz.

Halbuki Allah, emrine uyulmaya daha lay1ktrr. Deger verilmeyen §ey


11
i9in, "arkaya atmak "sut 9evirmek" ifadesi kullan1hr. «Dogrusu Rabbim,
,

yaptiklarin1z1,» i§lediginiz koti.i amelleri «(ilmiyle) ku§atm1§t1r.» Ona deger


vermemeniz de bu kotti amellerinizdendir. Ona hi~bir §ey gizli kalmaz. Amel-
lerinize gore sizi cezaland1racaktu. "Ku§atmak" demek, bir §eyi btitiin yonle-
riyle idrak etmek demektir.

93. «Ey kav1nian! Elinizden geleni yap1n.» Bana zarar vennek i~in ne
kadar gUcUnliz vc imkan1n1z varsa, sonuna kadar kullan1n. Ayetteki
172 c 'oz:12

"mekanetikum" ifadesi, gii¥ ve kuvvet anlam1na geldigi gibi, mekan ve yon


anlanuna da gelir. ikinci §lkka gore ayetin manas1 ~oyle olur: "Bana kar§1
olan dti§manhk ve §irk konumunuzda devam edin." «Dogrusu hen de» Al-
lah'1n bana verdigi yardun ve destekle elimden geleni «yapacag1m.» Azaba
ugrayacak olan ve yalan soyleyen hen miyim, yoksa siz misiniz? Bunu gore-
cek ve «rezil edici bir azab1n kime gelecegini,» hangimizin kendine yaz1k
ettigini ve «yalanc1n1n kim oldugunu», davran1§lannda kimin hatah oldugu-
nu «hileceksiniz.»

Size soyledigim §eylerin sonucunu «gozetleyin. Ben de sizinle beraber


gozetliyorum.'»
Hz. ~uayb (a.s.), kavmiyle olan gtizel tart1~n1as1, onlara cevap vermede-
ki ilsttin kudreti sebebiyle "Peygamberlerin Hatibi" olarak isimlendirilmi§tir.
<;ok aglard1. Hatta bu ytizden adeta gozleri kor olmu§ da, Allah tekrar gozleri-
ni iade etmi§ti. Bu, Allah'a yakm olanlann halidir. <;tinkti onlar daima Allah'1
goz ontine ahp, halk1 ikinci planda tutarlar. Suf Allah'a bakttldan ve O'na
olan sevgileri sebebiyle dtinya ve filliretin hi\:bir §eyine iltifat etmezler. Onlar
htir kolelerdir.
~

insanlar, onlar hakk1nda tabaka tabakadir. Basiretleri bagh, gorme kabi-


liyeti olmayan sap1klar onlan bilemezler. Hz. $uayb'1n kavmini gormez mi-
sin, ama olu§lan, peygamberlik nurunu gormelerine engel oldu. Onlar, gozleri
oldugunu sanirlar. Arna idrakleri yoktur. Ger9ekte kor olduklann1 bilmediler
de, ~uayb'1 zay1f gordiller. Zfillirdeki gozleri onlara §eref kazandirmaz. Hak,
hak ehliyle beraberdir. Allah, peygamberleri, kalb gozlerini gaflet uykusun-
dan uyandrrmalan ve kendilerini Allah'a 9ag1nnalar1 i9in, gafil insanlara gon-
dermi§tir. Onlardan, gormeye kabiliyetli olanlar terbiye ve ir§ad1 kabul eder-
ler, ~aha ve gayretle hak yolunda yi.iriirler. Buna kabiliyeti olmayanlar ise soz
dinlemeye tenezzul etmezler, gerc;ek iman hududuna varmaktan geri dururlar.
94. Ezelde ~uayb kavminin heHiki ve azab1yla ilgili «emrimiz gelince,
~uayb't ve» ona tabi olup, onun gibi inanan <<heraberindekileri katJnuzdan
bir rahmetle kurtard1k.» Burada helakten once kurtulu§un zikredilmesi, Al-
lah'1n rahmetinin gazab1n1 ge9tigine i§aret ic;indir. Bu kurtulu§, onlann amel-
leri sebebiyle degil, sirf Allah'm li.itiif ve keren1iyledir. <;tinkii iman ve amel
de Allah'1n yard1m1na bagh olunca bu kurtulu§ sadece Allah'1n rahmeti ve ik-
ram1dir.
«Zulmcdcnlcri isc, korkun~ bir ~1ghk yakalad1.» Hz. $uayb'm daveti-
Ayet: 9 :J-Y5 HOD S0RES1/l l 173

ni kibirleri sebebiyle kabul etmeyip kendileririe zulmedenleri, Cebrail'in §id-


detli sesi yakaladi. A'raf suresinde de : "Onlan bir sarsmtz yakaladz." (Araf:
78) buyrulmaktad1r. Bu sars1nun1n, §iddetli sesi izleyen bir sars1nt1 olmas1
mtimktindtir.

ibn Abbas (r.a.) §6yle demi§tir: "Allah ~uayb ve Salih•tn kavmi haric; iki
milleti, bir azapla <fzaplandumad1. "

Onlara §iddetli bir s1cakhk bastt. Ormanlanna s1g1nmak iyin c;1kttlar.


Aga<;lann alt1na girdiler. Golge §eklinde bir bulut meydana geldi, aga<;lar1
sard1 ve ate§ yagdrrdi. Cebrail de tizerlerine <;1ghg1 bash. Yer alabildigj.ne sal-
land1. Hepsi de oliip kill oldular. Boylece «olduklan yerde», iilkelerinde ve-
ya evlerinde «diz iistii ~okekaldJlar.» Bir yere kiprrdayamad1lar.

95. «Sanki orada,» yani i.ilkelerinde «hi~ ya~amam1~lard1.


Bilin ki
Semfi.d kavmi Allah'1n rahmetinden kovuldugu», helak edildigi «gibi,
Medyen halk1 da» Allah'm rahmetinden «kovuldu.» Helfilc oldu. Medyenin
helaki, Semud'un helfilcine benzetilmi§tir. <;;i.inkti ikisi de ayn1 azapla, yani
~igbkla helfilc edilmi§lerdir. iyilerin, kottilerden ders almalan gerekir. Onlar
dlinyaya sanhp onu, fillirete tercih ettiler. Sonra Allah onlan, yurtlar1 ve mal-
lan arasmdan c;ekip aldt. S~i hi~ mallardan faydalanmam1§, sanki hi<; evle-
rinde oturmamt§lar gibi.
174 ROHU'L·BEYAN COz:l2

96-97. Andolsun ki, Musll'yi Flrovun'a v1 adamlarina


mucizelerimizle ve apafik bir delille glJnderdlk. Firavun 'un
buyruguna uydular. Oysa Firavun 'un buyrufu, dogruya ileti-
ci degiJdi.
98. Ktyamet giinii (Firavun) kavmine onciiliik eder, onlari
cehenneme gotii.rur. Varacaklan yer, ne kotii. yerdir.
99. Burada da, klyamet giiniinde de llinete ugratildilar. Bu,
ne kotii bir bagi§tir.

96-97. «Andolsun ki, Mfi.sa'y1 Firavun'a ve» ileri gelen «adamlar1na


mucizelerimizle...» Hz. Musa'nm getirdigi dokuz mucize vardrr: Asa, beyaz
el, denizin yanlmas1, ~ekirge, ha§erat, kurbagalar, kan, mal ve can telefi. <14>
«Ve» peygamberligini tasdik eden «apa~1k bir delille gonderdik.»
«Firavun'un buyruguna» yani onun kiifilr emrine Firavun'un ileri ge-
len adamlan «uydular.» 0, "sizin benden ba~ka bir tanrmiz oldugunu bilmi-
yorum" (Kasas: 38) dedigi zaman, bu soztine uydular da, Hz. Mfisa'n1n tev-
hid ~agns1na aykrr1 davran1p hakk1 kabul etmediler. «Oysa Firavun'un buy-
rugu, dogruya iletici degildi.» Hayra gotltrmtiyordu. Akh ba§mda olanlar
kendilerini sap1t1p, aldatanlara degil, hakka ve hayra gottirenlere uyarlar.
98. «K1yamet giinii (Firavun)», ileri gelenleri ve digerleriyle birlikte
biitiin «kavmine onciiliik eder.» Onlar1n ontinde, tipk1 dtinyada pe~inden gi-
denleri sap1khga gotiirdtigii gibi ahirette de, <<onlari cehenneme gotiiriir.»
Ate§e atar.
Ayetteki "viirud" kelimesi, suya inmek, "mevrid" ise su demektir. Bura-
da Firavun, suya inenlere onciiltik yapan ki§iye; kavmi suya inenlere; ate§ ise
indikleri suya benzetilmi§tir.

«Varacaklar1 yer ne kotii yerdit.>> indikleri o ate§ ne kotti bir kaynak-


tir. <;unkti kaynaga su suzlugu gidermek, cigerleri serinletmek i~in gidilir.
Ate§ ise tam bunun aksidir.

99. Onlar «burada da, k1yamet giiniinde de lanete ugratildtlar.» Fira-


vun'un buyruguna tabi olanlar, dtinyada kendilerinden sonra gelen milletlerce
tanetlendikleri gibi, k1yamet giintinde de mah§er halk.1 tarafmdan bilyiik bir

14- Bunlarla ilgil i a~tklama i<;in A'raf surcsinin 132. fiyctinc hkz.
Ayet: 96-99 HUD SORESf/ 11 175

lanetle lanetlenirler. Firavun'a tabi olduk.lan gibi, bu lanet de iki alemde nere-
ye gitseler hakettikleri bir ceza olarak onlardan aynlmaz. Onderlerin pe§inden
gidenlerin hali bu olursa, artik onlan bu derin sap1kl1ga dti§tirenlerin durumu-
nun ne olacag1 dti§lintilstin! «Bu, ne kotii bir bag1~tlr.>> Burada "bag1§" ola-
rak 9evirdigimiz "rifd" kelimesi hakk1nda Zeccac §5yle der: Bir §eyi, ba§ka
bir §eye yard1m olarak katip ona nisbet etmen, ''Rifd"dir. Buna gore mana:
"iki cihanda da lanet olan kazanc;lan ne kotli kazanc;tir. c;unkli bu lanet dtin-
11
yada azab1n pe§inden geldigi gibi, ahirette de azabla birlikte olacaktlf.

Ayet-i Kerime'de Firavun'un bedbahthg1 da ifade edilmi§tir. <;unkti bo-


gulma esnas1nda iman1 ona fayda vermedi. Eger fayda verseydi, cehenneme
giderken kavminin onilnde olmazd1. Baz1 mtifessirler §UllU soylemi§lerdir:
Gtinahkar suc;lular dort gruptur ve hepsi de aie§tedir. Oradan c;1kamazlar.
Hepsi de Firavun ve benzerleri gibi, kendilerinin tanri oldugunu soyleyip Al-
lah'1n ilahhgm1 reddeden kibirlilerdir. Nitekim Firavun §5yle demi§ti: "Ey
ileri gelenler! Sizin benden ba~ka bir tanrzmz oldugunu bilmiyorum ... " (Ka-
sas: 38), "Sizin en yiice Rabbiniz benim." (Naziat: 24)
176 ROHU'L·e>JCYAN ' COz:12

100. Bu sana anlattiklanmiz, memleketlerin haberlerinden-


dir. Onlarin bir kismi hala duruyor. Bir kismi ise silinip git-
mi§tir.
101. Biz onlara zulmetmedik. Fakat onlar kendi kendileri-
.n e zulmettiler. Rabbinin emri gelince, Allah 'i btrakip taptzkla-
n illihlar kendilerine hif bir fayda vermedi. Sadece wrarlanni
artirdi.
102. Rabbin, haksizlik eden memleketleri yakalayinca, i§te
boyle yakalar. Dogrusu O'nun yako.lamasi rok fetin ve aculir.
103. Ahiret azabindan korkanlar ifin, hif §ii.phesiz bunda
ibret vardir. 0, insanlarzn toplanacagi bir giindiir. 0, goriile-
cek bir giindiir.
104. Biz o gii.nii., ancak belli bir siireye kadar erteleriz.

100. By Muhammed! «Bu sana» peygamberligine delil olmas1 i<;in «an-


lathklarim1z,» hallG i§ledilderi gilnahlar yi.iztinden helfilc olmu§ «memleket-
lerin haberlerindendir. Onlar1n» yani Ad ve Semud gibi iilkelerin kahntila-
nmn «bir k1sm1 hala» ayakta «duruyor.» Nuh ve Lilt kavmi gibi «bir k1sm1
ise, silinip gitmi§tir.» Kahntilanndan bir iz kalmaffil§tlr. Bi9ilmi§ ekin gibi
olmu§lard1r.

101. Kendilerini helak etmekle «Biz onlara zulmetmedik. Fakat on-


lar,» §irk ve helfil<.i gerektiren diger gtinahlar1 i§lemek sfiretiyle «kendi ken-
dilerine zulmettiler.» Onlar Allah'm nimetlerini yediler, ba§kas1na tapt1lar.
Peygamberleri yalanladilar. Ancak «Rabbinin» azap ve intikam «emri gelin-
ce, Allah'• b1rak1p tapttklar1 ilahlar» yani putlar «kendilerine hi~ bir fay-
da vermedi.» O'nun azabm1 kendilerinden uzakla§tirainadt. «Sadece zarar-
lar1n1 artlrd1.>> Yi.ice Allah putlan, akilhlar ic;in kullamlan ~ogul "vav"1 ile
ifade etti. <;unkU putlara tapanlar, onlara ihadcl cderken ve faydalarma inamr-
larken, aklllt varliklar yerine koyuyorlardt . J·klfik olanlar sirf putlara kulluk
Ayet: J oo I u4 HOD SURESl/11 177

yapt1klan i<;in helak. ohnu~lard1. Onlar putlann fayda ve zarar vereceklerine


inan1yorlarch. Bu inane; sebebiyle di.inya ve ahiretin faydalanm elden kac;ud1-
lar. i§te bu, zararlann en korkuncu ve helakin en bi.i ytigildi.ir.
102. «Rabbin, haks1zhk,» yani zultim «eden memleketleri yakalay1n-
ca, i~te boyle yakalar.» Bu §ekildeki bir azaplandirma, ylice Allah'1n, halk1
zalim olan lilkele&cezaland1rmas1du. Burada "haks1zltk eden," yani zalim
olan §eklindeki niteleme, snf ki.ifi.ir ve zultimleri sebebiyle helak olduklann1
bildirmek ic;indir. Bt)ylece bunun, bi.iti.in zalimlere ibret olmas1 amac;larunt§tlr.
«Dogrusu O'nun yakalamas1 ~ok ~etin ve ac1d1r.» Yakalamp azab
edilen kimseler ic;in, O'nun azab1 l(Ok zor ve elem vericidir. Ondan kurtulu§
umudu yoktur.
Ebu Musa'dan rivayet edildigine gore Hz. peygamber (s.a. v .): "Allah,
once zalime ftrsat verir. Yakaladigi zaman da ona eman vermez buyurmu§ ve
sonra da bu ii.yeti okumu§tur."<15)

103. «Ahiret azab1ndan korkanlar» yani ahirete inanan kimseler


«i~in, hi~ §iiphesiz bunda,» ytice Allah 1n anlatt1g1 bu k1ssalarda «ibret»,
1

av1k birders «vard1r.» Bundan ancak ahirete inanan ibret ahr. inarnnayan ise
ders almaktan pek uzaktir. «0, insanlarin» gelip ge9mi§ ve gelecek herkesin,
hesap ve ceza ic;in «toplanacag1 bir giindiir .» Aynca «O,» yerdeki ve gokte-
ki herkes taraflndan «goriilecek bir giindiir .» Herkes, Allah'in huzurunda
dunnak i~in orada bulunurlar. Hi9 kimse kaybolmaz. Bilti.in yaratllanlar, her
yonden gelip oradaki onemli i§i il(itl hazir olur.
104. «Biz o» bilinen «giinii,» hikmeti geregi «ancak belli,» yani az
«bir siireye kadar erteleriz.»
Bu ayetlerde Allah'1n tehdit ve korkuttnas1 vardtr. Aynca, durumu dti-
zeltineye, gonlil antmaya, amelleri gtizelle§tinneye, eceller gelmeden nefisle-
ri sorguya ~ekmeye te§vik varchr. <;i.inkil kul, ancak ektigini bi<;er. Yaln1z ba§-
kalanna su verdigi kase ile su i\er. Kuds1 hadiste §Oyle buyruluyor: "Ey kul-
lanm! Sunlar sizin ifin saklayip kiyamet gunu kar§zliguu tanu tamzna vere-
cegimiz amellerinizdir. Kim hayu- bulursa, Allah'a hamdetsin. Kim de hayJr-
dan ba§kasr.yla kar§da§f.YSa, sadece kendini kuiasin. " C16'

l.'5- Buhurl, MU:-;lim. EhO MOsa ve el-E~t'M"den merfO olarak riv9.yet edilmi§tir.
I(,_ llzum::i kw bi h:11lisi11 hir htilUmOdtir. Mlislim vc Tirmizi rivayet etmi~tir. Bkz. Camiu'l-
Us(I/. I I/'.\
178 CO.Z: 12

Aktlh kimse, ge9mi~i telMi eder, zamanlar1 bo~a harcamaz.

105. 0 giin gelince, Allah'in izni olmaksizm hif kimse ko-


nu§amaz. Onlardan bir kismi bedbaht, bir kzsmi da mes'uttur.
106. Bedbaht olanlar cehennemdedirler. Onlar orada e§ek
antrmasi gibi nefes alip verirler.
107. Rabbin in diledigi harif, gokler ve yer durdukfa orada
ebedf kalacaklardir. Rabhin §iiphesiz. her istediffeni yapar.
108. Mes'ut olanlara gelince, onlar cennettedirler. Rabbi-
nin diledigi harif, gokler ve yer durdukfa kesintisiz bir ikram
olarak orada ebedf kalacaklardir.

105. Ertelenmi~ olan «O giin» yani k1yamet gtinti «gelince, Allah'1n izni
olmaks1z1n hi~ kimse konu§amaz.» Faydah ve kurtanc1 bir cevap ve ~efaat
sozti soyleyemez. Nitekim ayette: "Rahman olan Allah'in izni olmadan kimse
konu~amayacaktzr. Konu§tugunda da dogruyu soyleyecektir." (Nebe: 38) bu-
yurulmu~tur. «Onlardan,» yani insanlardan «bir k1sm1 bedbaht»ttr. Vadedi-
len azap geregi, ona ate~ vacip olmu~tur. «Rir k1sm1 da mes'uttur.» Mtijde
gere~i cennetlik olmu~tur. Bedbahtm Onl:c zikredihnesi. buradaki amac1n sa-
Ayet: 105- I 07 HUD SURESl/ 11 179

kind1rma ve korkutma makam1 olu§undand1r.

Tibyan'da §6yle denilmi§tir: "Bedbahthg1n be§ i§areti vardu: Kalbin ka-


tthg1, goziin kurulugu, diinyaya meyil, uzun emel ve haya duygusunw1 azhg1.
Bahtiyarhgm i§areti de be§tir: Kalbin yumu§akhg1, goztin ya§hhg1, dtinyaya
meyletmeme, emelin klsahg1, haya duygusunun c;oklugu."
"'
106. Cehenneme girmeleri kesinle§en «bedbaht olanlar cehennemde-
dirler .:» Oraya yerle§irler. «Onlar orada e§ek anirmaSI gibi nefes ahp verir-
ler .» "Zefir": $iddetli nefes 91karmaktu. "Sehfk" ise, nefesi i9eri almaktt.r. Bu
iki kelime, e§egin anlllllaya ba§lamas1 ve anmnay1 bitirmesi srrasmda 9tkard1g1
ses i9in kullaruhr. Maksat; cehennemliklerin bagrrt§lannm e§ek sesine benzetil-
mesidir. E§el<lerin sesi nas1l 9irkinse, cehennemliklerin sesi de oyle c;irkindir.

107. «Rabbinin diledigi hari~,»


bunlar biraz sonra gelecek olan ebedi
cehennemliklerden istisna edilenlerdir. Qinkii baz1 cehennemlikler, mii 'min
olan gtinahkarlard1r ve cehennemden 91kacaklardu.

Denildi ki: Bedbahtlar iki k1s1mdu: Bedbaht olanlar ve daha bedbaht


olanlar. Tevhid ehlinden olup da giinah sebebiyle bedbaht, iman sebebiyle
mesud olanlar vardir. Giinahlar onu cehenneme sokar, tevhid ise oradan 91ka-
nr. Bidat ve kiiftir ehli ise daha da bedbaht olur ki; kiifril ve yalanlamas1 onu
cehenneme sokar ve orada ebedi olarak kahr.

«Gokler ye yer durduk~a» yani ebedi ve kesintisiz olarak «orada


ebedi kalacaklardtr .» Araplar bir §eyin ebedi oldugunu belirtmek i~in "gok-
ler ve yer durduk~a" derler. <;tinkti onlann inancma gore gokler ve yer
ebedidir. Onlann cehennemde kalmalar1, gokler ve yerin devam1na bagh sa-
ytlm1§, boylece onlara bunlar1n ebedi oldugu hususundaki kas1tlanna gore
misal getinni§ ve Kur'an onlarm iislfibuyla gelmi§tir. Eger onlarm cehennem-
de kalmalar1 goklerin ve yerin devam1na baglanmt§Sa, o zaman Kur'an'1n
maksad1, filliretin gokleri ve yeridir. <;ilnkti ebedi olan onlardu. $u ayetler bu- -
na i§aret etmektedir: "Yerin ba.Jka bir yerle, goklerin de ba~ka goklerle de-
gi§tirildigi gun ... " (ibrahim: 47) "Bizi yere varis kildl. Cennetten istedigimiz
yere oturabiliriz ... " (Zilmer: 7 4)

Ahiret ehlini golgelendirecek ve onlar1 tizerinde ta§1yacak §eylerin ol-


mas1 zarurldir. Bu goJgelik, ya Allah'1n yaratacag1 semadir veya Ar§-• Aladrr.
Ozerinde olup du seni golgelendiren heqeye sema, ayag1n1n bast1g1 her yere
de arz denir. Auna gnrc, fthirette de yer ve gok vardu.
~)

180 RUMU'L.·B!YAN COz: 12

«Rabbin ~i.iphesiz her istedigini yapar.,. KAfirler gibi baz1lann1 cehen-


nemde ebed1 btrakir; gUnahkarlar gibi baz1lanm ise oradan \:tkarir. Bu konuda
O'na kar§t bir itiraz ileri stirtilemez.

Ebu's-Suud ~oyle demi§tir: "Rabbinin diledigi hari9" sozil, ebedi kal-


maktan istisnadu. Bu istisna §U ayetlerdeki istisnaya benzer: "ilk oliim hariq'
orada ba§ka oliim tatmazlar" (Duhan: 56) Gefmi§te olanlar harif, babalan-
mzm evlendigi kadmlarla evlenmeyin (Nisa: 22) Bu istisnalar, bunlann artik
11

fiilen olmayacagm1 ifade eder.

Y ani cehennemde ebedi kalanlar, Allah'm orada kalma1nalar1n1 murad


ettigi zamanlar d1§1nda daima orada kalacakladu. Kafirlerin cehennernde
ebedi kalacaklan konusundaki nasslara gore, Allah'1n onlan cehennemden 91-
karmak istemesi ve orada kalmalannm son bulmas1 miimktin degildir.

108. «Mes'ut olanlara», Allah'tn bahtiyar olarak yaratt1g1 kimselere


«gelince, onlar cennettedirler. Rabbinin diledigi hari~, gokler ve yer dur-
duk~a, kesintisiz bir ikram olarak orada ebedi kalacaklardtr.»

Katade diyor ki: "istisnanm 1nanasm1 Allah daha iyi bilir."


l.

Dahhak ise istisnay1, "Cennete sokuluncaya kadar nur ic;inde bekletilen-


ler hari<;," §eklinde tefsir etn1i§, ebediligin de belirli bir ba§lang1c1 oldugunu
soylemi~tir.

Ebu's-Suud ise istisnan1n, muhale bagland1g1n1 soylemi§tir. Buna gore,


Cennete giren art1k bir daha c;Ikmaz de1nektir.
Ayet: 1os.109 HUD SORESI/ 11 181

109. Bunlarin ibadetlerinin batil oldugunda ~iiphen olma-


sin. Onlar ancak daha once babalannin taptigi gibi tapiyorlar.
Onlara paylarini gerfekten eksiksiz olarak verecegiz.
110. Andolsun ki, Mflsa'ya kitabi verdik. Onda ihtiwfa dii-
fiildii. Eger Rabbinin verilmif bir sozii olmasayd1, aralarinda
fOktan hiikiim verilmi§ olurdu. Dogrusu onlar, bundan ~iiphe
if indedirler.
111. $iiphesiz Rabbin, hepsinin amellerinin kar~tlig1m
on-
lara tam olarak verecektir. $iiphesiz Allah, onlann yaptikla-
rmdan haberdardir.

109. «Bunlann,» yani putperest mil§riklerin . «ibadetlerinin» ger~ek


kulluk a91s1ndan «batd oldugunda» herhangi bir «§iiphen olmas1n.» Bun1a-
nn, sonuv olarak kotti ~eyler olduguna kesin olarak inan. Onlann durumu, t1p-
k1 babalanmn durumu gibidir. <;link.ii «onlar ancak daha once babalar1n1n
tapttg1 gibi tap1yorlar .» Onlar hak ve gen;ek tizere degil, taklit ve sap1khk
Uzeredirler. -«Onlara paylann1 ger~ekten eksiksiz olarak verecegiz.» Baba-
lanna, nas1l gilnahlanna uygun ceza venni§sek, bunlara da tayin edilmi§ azab1
tam1 tanuna verecegiz. Babalanmn ba§1na gelen, bunlann ba~1na da gelecek-
tir.
"
Ayet-i kerime'de ba~kalann1n gtiril§tinti clelilsiz olarak kabul etmek de-
mek clan "taklit" kottilenmi§tir. Taklit, iman ve inanv konularmda degit sa-
dece fer'! ve amen konularda cfilzdir. Ki§inin delil ve gorli~ sahibi olmas1 ge-
rekir. Bununla beraber, Zahinlere ve Hanefi mezhebine gore: Mukallid'in
iman1 geyerlidir. Mukallit, alemin sonradan olmas1 Allah'1n varhg1 ve s1fatla-
n, peygamber gtindenne ve peygamberlerin getirdigi §eyler gibi, inamlmas1
gereken hususlara delilsiz olarak inanan ki§idir. <;tinkil peygamber (s.a.v.);
bedevl c;ocuk, kndin. kme ve cariyelerin imamn1, delilsiz olarak kabul ettni~­
tir. Fakat mukallit gerekli olan de1il ve ak1l yilrtitme i§ini terkettigi iyin,
182 HOHU'l.. -B!YAN COz: 12

gtinahkardll'. <;UnkU ger~ek iman, ancak taklidi terketmek ve tevhidin oztine


ula~1nakla elde edilir.

110. «Andolsun ki, Mns~l1ya,» hilktim ve prensipleri kapsayan ilk «ki-


tab1,» yani Tevrat'1 «verdik.» Ondan onceki kitaplar. Sadece Allah'a iman ve
tevhid konulann1 kaps1yordu. «Onda ihtilafa dii§iildti.» Allah'tan gelip gel-
medigi hususunda gorii§ aynbklan ortaya '(lktl. Baz1lan iman etti. Baz1lan ise
reddetti. Ey Muhanuned! Kavminin, sana verdigimiz Kur'an konusunda ayn-
hga dti§melerine aid.Inna. Nas1l ki, Musa, kavminin yalanlamas1na sabretti.
Sen de oylece mti§Iiklere kar§I sabret. Bu ayette Hz. Peygamber (s.a.v.)'e te-
selli vardlr. «Eger Rabbinin verilmi§ bir sozii olmasayd1 .•. » Bu soz, k1ya-
mete kadar onlara mtihlet taruma sozlidtir. «Aralar1nda ~oktan,» hakkl orta-
dan kaldlrmaya ugra§anlann hak ettigi azab1 indirmek sfrretiyle, kavminden
ihtilafa dti§enlere «hiikiim verilmi§ olurdu. Dogrusu onlar,» yani Mekke
kafirleri «bundan» yani Kur'an'dan bilyiik <<§iiphe i~indedirler.»
111. «~iiphesiz Rabbin,» mil'min olsun, kafir olsun ihtilafa dii~enlerin
«hepsinin» i~ledigi hayir veya ~er olan «amellerinin kar~1hg1n1 onlara tam
olarak» eksiksiz «verecektir. Siiphesiz Allah, onlarm» btittin «yaptiklann-
dan haberdard1r.» <;unkti hic;bir §ey O'na gizli kalmaz. Herkese ameline uy-
gun olarak kar§1hk veri r.
Ayet: 1 IO· I 12 HUD S0RES1/ l l 183

112. Beraberindeki tevbe edenlerle birlikte, emrolundugun


gibi dosdogru ol. Haddi a§mayin. <;iinkii. Allah, yaptiklanmzi
giiriir.
113. Zulmedenlere meyletmeyin. Aksi halde size ate§ doku·
nur. Sizi.n Allah 'tan ba§ka dostlanmz yoktur. Sonra yardim da
giiremezsiniz.
114. Giindiizii.n iki ucunda ve gecenin giindiize yaktn za·
manlannda namaz kil. Elbette iyilikler kotiiliikleri giderir. Bu,
iigiit alanlar ifin bir ogiittiir.
115. Sabret, fiinkii Allah giizel i§ yapanlann ecrini z.ayi et-
mez.

112. Ey Muhammed! Peygamber karde§lerinin hallerini ve kavimlerin-


den yektikleri eziyetleri ogrendikten sonra art1k «beraberindeki» §irkten
uzakla§1p «tevbe edenlerle» ve imanda sana kaulanlarla «birlikte emrolun-
dugun gibi» Allah'm sana emrettigi §ekilde tevhid ve ona 9agn konusunda
«dosdogru ol.» Sapmadan yoluna devam et. Sen ve onlar «haddi a§may1n.»
ifrat ve tefrite dii§meksizin, size ~izilmi§ olan yoldan sapmay1n. Bu ifade i§in
ag1rhg1n1 gostermek ic;in kullanilm1§hr. «~iinkii Allah yaptlklarin1z1 go-
riir.» O'na hi9bir §ey gizli kalmaz. Size, buna gore kar§1hk verir. Koydugu s1-
nrrlara uyma konusunda Allah'tan korkun. Bu ifade, yukandak.i emir ve neh-
yin sebebidir. c;unkti gormek, kar§1hk vermenin sebebidir.
Ebu Ali Ctircan1 §Oyle demi§tir: "Keramet degil, istikamet pe§inde ol.
Senden istikamet istendigi halde, nefsin keramet isteginde pek gayretlidir. En
btiytik keramet, harikulade §eyler gostermek degil, yaratan1n hizmetinde dos-
dogru hareket etmektir. ·Bu hususlara riayet etmek son derece zordur. Onun
i~in Hz. peygamber §Oyle buyurmu§tur: 'Beni Hud Suresi ihtiyarlatti.'" <17)

17- Hadisi, Tirmizi vc Hakim "Beni Hud, Vakw ve Miirse/{it sareleri ihtiyarlatti..." §eklinde
tahric etmi~tir. lhn Mcn.lcveyh ile Taberanl de buna yakm Iaf1zlarla tahric etmi§lerdir. Bkz.
£'1-Ft'tl111'/-Kt•hfr. 2111~.
184 Caz: 12

113. «Zulmedenlere meyletmeyin.• Buradaki hitap, Hz. Peygamber


(s.a.v.) ve beraberindeki mti'minleredir. Yani kendilerinde zulilm bulunan
kin1selere en ufak bir egilim gostermeyin. «Aksi halde size ate§ dokunur.»
Bu meyil sebebiyle size cehennem ate~i dokunur. Kendisinden bir kerrecik
zulilm meydana gelen kimseye meyil ate§e gotilrilrse, zulmil kokle§mi§ olana
egilim duymak, i.istelik de tamamen meyletmek konusunda ne olacag1n1 artlk
sen dil§iln! «Sizin Allah'tan ba~ka dostlar1n1z yoktur.» Sizi ate§ten kurtara-
cak Allah'tan ba§ka yard1mcilann1z yoktur. «Sonra yard1m da goremezsi·
niz.» Buradaki: "Sonra " kelimesi, zalimlere meyletmeleri sebebiyle azab1
hak ettik.lerinde Allah'm onlara yard1m etmesinin ~ok uzak oldugunu ifade
eder. Sizin i9in, azap konusundaki karan kesinle§mi§se, art1k Allah size yar-
d1m etmez.
Ayet, zuliimden sak1ndirma konusunda akla gelebilecek en §iddetli
§yettir. Bu ayeti okuyup, i~indeki tehdidi gordilgii halde, zultimden ve zalim-
lere meyletmekten ~ekinmeyen, yard1mc1s1z olarak azap edileceklerini dil§tin-
meyen milletin hali ne kadar §a§ut1c1drr.
Ki§i Kur'an'1 okur, dinde anlay1§ sahibi olur da, sonra elindeki dtinyahga
tamah edip yaltaklanarak sultan kap1sma gilierse, attig1 ad1mlar nisbetinde ce-
henneme dalar.
~oyle rivayet edilmi§tir: Yiice Allah, Yfi§a bin Nfin'a §Oyle vahyetti:
"Senin kav1ninin hayirhlar1ndan kirk bin, §erlilerinden altm1§ bin ki§iyi hel§k
edecegim." Yfi§a: "Peki, hayuhlann kabahati nedir?" deyince, ylice Allah:
"<;ilnkti onlar Benim ad1ma ofkelenmediler. ~erlilerle beraber yeyip i~tiler."
Bundan da anla§Il1yor ki, zalimlere kiz1p, Allah i~in onlara bugzetmek vacip-
tir. Kara ve deniziyle yerytiztintin btittin kesimlerinde fesat, krallann fesad1yla
ortaya ~1kt1. Buna sebep de oncelikle alimlerdir. Eger kotti alim ve hfilcimler
olmasayd1, krallar1n fesad1 az olurdu. Daha da otesi, eger alimler, her donem-
de hakla savunma ve ZQlmti yasaklama konusunda birle§ip bi.iti.in gayretlerini
harcasalard1, sultarilar fe·s ada cesaret edemezlerdi. Boylece zultim tamamen
ortadan kalkardl.
114. «Giindiiziin iki ucunda ve gecenin giindiize yak1n zamanlarin-
da namaz kd.» Mana yontinden, namazla emredilenler umGmi ise de, hitap
fert olarak Hz. Peygamber (s.a.v.)'e yoneliktir. Yasaklardan sak1nd1rma konu-
sunda da, maksat timmeti oldugu halde, Hz. Peygamber'in §ahs1nda ilmmete
hitap edildigi olmu~tur. Bu, Kur'an'm tislUn hclagatmm bir ozelligidir. "Na-
Ayet: I 13- l 14 HUD SURESt/ 11 185

ma21 ikame"den maksat, onu yerine getirmek, hep ayakta tutmakttr. Bu ifade,
namazm, dinin diregi olmas1ndandu. "Giindiiziin iki ucu"ndan maksat ise,
yats1 ve sabah namazlandrr.

«Elbette iyilikler kotiiliikleri giderir.» Genel olarak btitiln iyilikler,


ozellikle de be§ vakit namaz, kti<;iik gtinahlara kefaret olur. Maksat, kottiliik-
lerin kendisini gide~mek degil, koti.iltiklere terettUp eden §eyleri (gtinahlar1)
gidermektir. <;link.ti koti.iltigiin kendisi yok olmaz.
Hadis-i ~erifte: "Vakitten vakte kllznan be§ vakit namaz, Cuma'dan Cu-
ma'ya kzhnan namaz, Ramazan'dan Ramazan'a tutu/an orw;, buyiik giinah-
lardan sakznzldzk~·a, aralarznda i§lenen ku<;iik giinahlara keffarettir"08> buyu-
rulmu§tur. Gtizel ameller, kotiiliikleri i§lemekten ahkor. Nitekim ytice Allah
§6yle buyuruyor: "Muhakkak ki, namaz, hayastzllktan ve fenallktan al1kor"
(Ankebut: 45)

Rivayet edildigine gore, ayet- i kerimenin ini§ sebebi §Udur: Sahabeden


Ebu'l-Ytisr el-Ensari, hurma satiyordu. Yan1na bir kad1n geldi. Kadm 9ok ho-
§Una gitti ve: "Evde bundan daha gtizelleri var" diyerek kadm1 eve dogru go-
tiirdil. Kucaklay1p optti. Cinsi ili§ki d1§mda her §eyi yapti. Kad1n: "Allahtan
kork!" deyince brrak1p pi§man oldu. Sonra Ebfi Bekr'e gelip durumu haber
verdi. Hz. Ebii Bekr: "Gunahzm kimseye soyleme, Allah'a tevbe et" dedi.
Ensari yerinde duramay1p Hz. 6mer'e gitti. Omer de ayn1 §eyleri soyledi.
Ensari yine yerinde duramay1p, Rasulullah (s.a.v.)'a geldi. Yapttg1n1 ona ha-
ber verdi. Hz. peygamber: "Rabbimin emri gelinceye kadar bekle, giinahznz
gizle" dedi; ikindi namazm1 lalmca bu ayet-i kerime nazil oldu. Rasfilullah
(s.a. v.) Ensariye: "Bizimle birlikte ikindi namazLnz kzldzn mi?'' di ye sorunca
o: "Kildim" dedi. Bunun iizerine Hz. peygamber: "Haydi git. ikindi namazi
bu yaptigma keffarettir" buyurdu. Sahabeden birisi: "Bu durum sadece bu
§ahsa m1 has, yoksa biltiln insanlara m1?" diye sordu. Hz. Peygamber: "Aksi-
ne butun insanlara mahsustur"<19>buyurdu.

Diger bir Hadis-i §erifte Hz. peygamber (s.a. v .) §oyle buyurmu§tur:


"Birinizin kapzsz onunde bir nehir olsa da, giinde be§ deja orada yzkansa, ki-
rinden bir~·ey kaltr nu? Ne dersiniz? Sahabe: "Kalmaz," dediler. Rasulullah

18- Ahmed b. Hanbcl, MUslim, Tinnizi. Bkz. el-Fethu'l-Kehfr, 2/205.


19- Bkz. Vahidi. schchU'n-nUzQI; Te.f~·iru. ihn Ariyye; 7/418. Hadisi Tirmizl de rivayet etmi~ ve
Hasen saym1~11r.
186 ROHU'L·BEYAN ~uz: 12

da: "j~te be§ vakit namaz da boyledir. Allah onunla Jiatalan yok eder." (20>
buyurdu.

Bilmi§ ol ki; gtinahlann hepsi pisliktir. tbadetler ise temizleyicidir. Gii-


nahlar, abdest organlar1nm suyu ile doki.iltir. iyi amellerin en gtizeli, ibadetle-
rin en faziletlisi, Allah'1 bilmektir. Bunun yolu da Tevhid ve nefsin arzulanna
ayk1n davranmaktan ge~er. Kul Allah'1 zikrederek gtinahlardan kurtulur. Zi-
kirle nefis arlillf, kalb safla§rr. Ayet-i kerimede, gece gilndtiz zikir ve ibadete
devama i§aret vardu. Geceleyin dinlenmek, gtindtiz nzlk aramak gibi zaruri
haller bunun d1§1ndadir. <;link.ii insan1n giictinde ve organlannda b1kla.nhk
meydana gelir. Geceleyin daha din~ bir halde ibadet ve taat yapabilmek i<;in,
uykuyla bu b1kkmbgm giderilmesi gerekir.
«Bu, ogiit alanlar bir ogiittiir.» Yani, namaz kilmak, istikamet
i~in
tizere olmak, ogilt alanlar i9in bir derstir. Kim Allah'm emrine uyar, dosdogru
hareket eder ve namaz kdarsa, ha.J ve makammm hakikatine erer.
Filozoflardan birisi §Oyle demi§tir: istikamet ilzere olan ki§i dag gibidir.
Dagm dort i§areti vardir: 1- Hararet onu eritmez. 2- Soguk onu dondurmaz. 3-
Rilzgar onu sarsmaz. 4- Sel onu gottirmez.~iistakim (dosdogru) olan ki§i de
boyledir.
115. Ey Muhammed! i§lerin zorluklarma kar§t «sabret.» Bu emrin iyi-
ne, dolayb olarak iimmet de girmektedir. «<;iinkii, Allah, giizel i§ yapanla-
nn ecrini zayi etmez.» Yiice Allah namaz ya da islam'1n diger farzlann1n
kar§1hg1Ill kesin olarak eksiltmez.

Bir hayu ehli digerine §U il9 cilmleyi yazm1§t1: "Kim ahireti i9in 9al1§1r-
sa, Allah da onun diinya i§ine yeter. Kim i<;ini diizeltirse, Allah da onun d1§m1
dilzeltir. Kim Allah'la kendi arasmdaki ~eyleri dtizeltirse, Allah da onun kul-
11
larla olan i§lerini dilzeltir.
Bil ki, Allah baz1 §eyleri emreder. Baz1 §eyleri de yasaklar. Bundan
maksat, kullar1n1n kendisine itaat etmeleridir. <;unkii kullann kurtulu§U bu-
nunlad1r. Allah kullardan, sadece teslimiyet ve ibadetle memnun olur.

20- Tirmizi. Ncsai, lhn Mficc, Ahmed b. Hanhcl. Mii.rnt'll, 1/ 177.


Ayet: 114-116 HOD SORESI/ 11 187

116._Sizden onceki nesillerin ileri gelenleri, yeryiiziinde


bozgunculuga engel olmali degil miydi? Ancak onlardan ken-
dilerini kurtardigimiz pek az ki§i boyle yapti. Zulmedenler ise,
kendilerine verilen refahin pe§ine dii§tiiler. Zaten
giinahkardilar.
117. Rabbin, halki islah olmu§ memleketleri, haksiz yere
helak edecek degildir.
118-119. Eger Rabbin dileseydi, insanlan tek bir ummet ya-
pardi. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri harif, hala ayrilik-
tadirlar. Zaten onlan bunun ifin yaratmi§tir. Rabbinin: "An-
dolsun ki, cehennemi hep insan ve cinlerle dolduracagim" so-
zii yerine gelmi§tir.

116. «Sizdcn ()nceki» helfilc olmu~ «nesillerin ileri gelenleri,» hayrrh


ve faziletl i olan ki~i lcri, 4(yer yiiziinde bozgunculuga engel olmah,» boz-
188 RUHU'L·HEYAN ,COz: 12

gunculan yerytiziinii ifsat etmekten men etmeli .cdeill miydi?» Boyle yapma-
lan gerekirken, iizerlerine azap inmemesi i~in aralarmdan bu i§i yapacak fa-
zilet sahipleri 9ik1nadi.
Ayette, fazilet ve hayu sahipleri i9in "Baktyye" tabiri kullan1lm1§tlr.
<;link.ti ki§i, en gi.izel ve degerli ~eyi geriye buakmak ister. "Filan ki§i, kavmin
bakiyyesidir" denilince kavmin hayrrhs1d1r anlarru anla§Ilrr. "Bakiyye", gtizel
ve degerli §ey i9in mesel olmu§tur.
«Ancak onlardan, kendilerini kurtard1g1m1z,» peygamberlere tabi
olan «pek az ki~i» bozgunculugu engelleyerek «boyle yapb.» Bozgunculuga
engel olmay1p «zulmedenler» yani bizzat bozgunculuk yapanlar «ise, kendi-
lerine verilen refah1n pe~ine dii~tiiler.» Servet ve lezzetlere dald1lar. Bunla-
n, ahirete tercih etti1er. Onlar «zaten giinahkarddar.» Bu ifade, helak olan
ilmmetlerin yok edilme sebebini a~Iklamaktadrr. Bu sebep de iyiligi emredip
kotillilkten vazge9irme gorevlerini terketmek ve §ehvetlere dalmaktlf.
Hadis-i ~erifte: "Suphesiz Allah, bir kls1m kimselerin giinahi sebebiyle
toplumu cezalandzrmaz. Fakat toplum, aralannda kotuliikleri gorur de, en-
gellemeye gu~leri yettigi halde engellemezlerse, i§te o zaman Allah, iyileri ve
kotuleri hep birlikte cezalandLnr" buyurulrnu§tur.
117. «Rabbin, halk11slah olniu~» zalim olmayan «memleketleri»n in-
sanlarm1 «haks1z yere,» hak etmedikleri ve layik olmad1klan slirece «helak
edecek degildir.» Hi9bir memleketi haks1z yere yok etmemi§tir. <;tinkii bu,
Allah'1n hikmetiyle bagda§maz. Bu ifadelerden ama~, ytice Allah'1 zulilmden
ve O'nun i9in muhal olan §eylerden tamamen tenzih etmektir. Allah'm, kulla-
nna kar§t yapttg1 ne olursa olsun, asla hakstzhk degildir.
Soziin k1sas1 §Udur: Allah, §irke ve ktifre mensup olduklar1 i9in hi9bir
toplulugu ortadan kaldumaz. Onlara azap, ancak muamelelerde hainlik yap-
tiklar1, mahlOkata eziyet ve haks1zhk ettikleri zaman gelir. Allah onlan s1rf
mti§rik olduklan i9in helak etmez. <;unkil mti§rikligin cezas1 cehennemdir.
~irk i9in ondan daha az ceza, yeterli gelmez. Onlan ancak gtinahlan sebebiy-
le helfil< eder ki , bu, §irk cezasma ek bir cezadrr. Deveyi bogazlamalan sebe-
biyle Salih (a.s. ) kavminin, homosekstiellik sebebiyle Lilt (a.s.) kavminin, ol-
9li ve tart1y1 eksik yapmalar1 ytiztinden ~uayb (a.s.) kavminin, Hz . Musa ve
israilogullarina eziyetlerinden dolay1 Firavun kavminin helak olmalan gibi.
Birisi dedi ki: "iktidar §irkle devam eder, fakat zultimle devam etmez. "
Ayet: 117 - 1 IH HOD SORES!/ 11 189

Ba§ka bir ifacle ile: Devlet §irkle payidar olur. Zuli.hnle ohnaz.

118-119. «Eger Rabbin dileseydi, insanlan tek bir iimmet yapard1.»


Yani, hi9 kimse ihtilaf etmeksizin hak ve islam iizerinde onlan birle§meye
zorlardi. «Fakat Rabbinin merhamet ettikleri hari~, hala aynhktaduJar.»
insanlar hak ve Islam dini konusunda hala aynhga deva1n ediyorlar. Ancak
Rabbinin, ltitfuyla..flakka yonelttikleri, o konuda ihtil af degil, ittifak ilzeredir-
ler.

Ayet-i kerimede, Ehl-i Stinnetin de dedigi gibi, kulun htirriyeti olduguna


i§aret vardu. Kaderiye ise, her kulun kendi fiilini kendisi yaratt1g1n1 soyle-
mekte, klifiir ve gtinahlarm, Allah'1n takdiriyle meydana geldigine inanma-
maktad1rlar. Biz Ehl-i Stinnet toplulugu ise, kulun kazandlg1na ve Allah'1n ya-
ratt1g1na, yani, kulun fiilinin Allah'1n yaratmas1yla, kulun gticilntin ise kazan-
1na yonlinde olduguna inan1nz.
«Zaten onlan bu!'-un i~in» yani rahmet ehlini rahmet i¥in, ihtilaf ehlini
de ihtilaf iyin «yaratmt§br. Rabbinin» meleklere kar§1 soyledigi: «' Andol-
sun ki, cehennemi hep insan ve cinlerle dolduracag1m' sozii» veya htikmti
«yerine gelmi§tir.» Kesinle§mi§tir. Bu htikilm, onlann btitiln asl olanlan ic;in-
dir veya hepsi i~indir.
190 ROHU'l..·BEYAN ' Ciiz:l2

120. Peygamberlerin haberlerinden, senin kalbini teskin


edecek her §eyi sana anlatiyoruz. Bunda (bu surede) da sana
hak ve mu'minlere bir iigiit ve hatirlatma gelmi§tir.
121. inanmayan.lara de ki: "Elin.iulen geleni yapin. Elbette
biz de yapacagrz.
122. Bekleyin, biz de bekleyecegiz."
123. Goklerin ve yerin gaybt sadece Allah'a aittir. Biitiin i§-
ler yalniz O'na dondiiriiliir. Oyleyse O'na kulluk et ve O'na
giiven. <;iinkii Rabbin, yapt1.k lariniulan gafil degildir.

,.
120. «Peygamberlerin haberlerinden,» yani peygamberlerin kissalan
ivinden <<Senin kalbini teskin edecek», gonli.inti rahatlatacak, inancllll artlra-
cak, kalbini takviye edecek «her §eyi sana anlahyoruz.» <;iinkti insan bir
bela ve s1k1nt1yla kar§1la§1nca, o s1klnttda kendisine ortak olan bir g1up gordti-
gtinde, s1klnt1111n ytikil hafifler. Nitekim §oyle denir: "Musibet yayg1n olursa,
hafif ve tath olur." <21> «Bunda da», bu sQrede de «sana hak» ve gervegin
ay1k1anmas1 «Ve mti'minlere» bilytik «bir ogiit ve hahrlatma gelmi§tir.»
<:;Unkli mti'minler, ibretlerle dolu nasihatlerden ve Allah'1n ge9mi§ Ummetleri
cezalandlrmas1ndan istifade ederler.
121. Gerek Mekke halk1ndan gerekse ba~kalanndan, bu ger¥ege «inan-
mayanlara» ve bundan ibret ahnayanlara «de ki: 'Elinizden geleni,» yani
i1nans1zhg1mz1n geregini «yapm. Elbette biz de» iman ve ondan ders alma-
mn geregini «yapacag1z.»

122. ~eytarun size vadettigi, bizim ba~1m1za


musibetler gelecegi konu-
sundaki yalan1n ger9ekle~mesini «bekleyin. Biz de,» sizin gibi kafirlerin ba-
~1na gelenlerin, sizin de ba~1n1za gehnesini «bekleyecegiz. '» Bu, onlar ic;in

21 - TUrk~cmizdc hu ~Hyle ifodc cdilir: Elle gc:kn dll~On hayram. (MUtcrcim)


Ayet: 120- t 23 HUD SURESt/ 1 l 191

bir tehdittir. Bu ayet, cihad ayetiyle neshedilmi§tir.

123. «Goklerin ve yerin gayb1 sa~ece Allah' a aittir .» Kullardan gizli


olan §eylerin ilmi Allah'a mahsustur. Sizinamelleriniz Allah'a nasrl gizli kala-
bilir? «Biitiin i§lcr yaln1z O'na dondiiriiliir.» K1yamet giinti btiti.in amelle-
rin neticesi Allah'a varlf. Senin de, Allah'1 inkar edenlerin de durumu Allah'a
ula§acak, senin naffima kafirlerden intikam alacaktrr. «Oyleyse O'na kulluk»
yani itaat «et ve O'na giiven.» Tevhid tizere dosdogru ol. Biittin i§lerini ona
havale et. 0 sana kafidir. Onlann §errinden seni korur. Sana dti§en, vahyettik-
lerimizi teblig etmektir. «<;iinkii Rabbin, yaptiklarin1zdan gafil degildir.>>
O'nun i(_(in, goklerde ve yerde olan hi9bir §eyin gizli kalmas1, onlan unutmas1
mtimkiin degildir.

Bilmi§ ol ki, gayb1 bilmek sadece Allah'a mahsustur. Peygamber ve ve-


lilerin verdikleri haberler ise vahy, ilham ve Allah' in bildirmesiyledir. Hz.
Peygamber (s.a.v.)'in, cennetle mtijdelenen on ki§inin halinden, k1yamet
alametlerinden, ahir zamanda ortaya ~Ikacak bidat ve nefsaniyet hakimiyetin-
den, namaza deger verilmeyip §ehvetlere uyulacag1ndan haber vermesi bu tilr-
den §eylerdir.

Sruih imam Ctineyd-i Bagdad1 (r.a.)'den §Oyle rivayet edilmi§tir: Day1m


Seriyyti's-Sakat1 bana, insanlara nasihat etmemi soyledi. Ben de nefsimi kina-
yarak bu i§e lay1k olmad1g1m1 soyledim. Cuma gecesi Hz. Peygamber
(s.a.v.)'i iiiya~da gordtim. Bana: "Kalk ve insanlara ogi.it ver" buyurdu.
Uyand1m ve Seriyyti's-Sakati'nin kap1s1na vard1m. Dedi ki: "Rasfiltillah
(s.a.v.) tarclfmdan ikaz edilinceye kadar bize inanmadm degil mi?" Ertesi giln
insanlara vaaz ve nasihat etmek i9in postu serdim. Endi§e i~inde bir Hristiyan
kole geldi. Dedi ki: "Ey ~eyh! Hz. Peygamber (s.a.v.)'in "mu'mininfirasetin-
den saklnin. <;unku o, Allah'in nuruyla gorur" soztiniln manas1 nedir?" Cii-
neyd diyor ki: Ba§1m1 indirip kaldrrd1m ve dedim ki: "Sen Mtisli.iman ol. c;un-
kti MUsltiman olma vaktin geldi." Kole hemen Mtisltiman oldu.

i§te bu tiirlii bilgi ve insanlann haline vak1f olmak, ancak Allah'1n ikra-
m1 sayesinde olur.

Cenab-1 Hakk'1n yard1m1yla Hud Suresi'nin tefsiri sona erdi.


Bu sure Ali R1za TEMEL tarafindan tercOme edilmi9tir.
1. Elif, Liim, Ra. Bu, apaflk Kitab'in liyetleridir.
2. SJiphe yok ki, Biz onu an.layabilesiniz diye Arapfa bir
Kur'an olarak indirdik.
3. Biz, sana bu Kur'an'i vahyetmekle kissalann en gii.zelini
anlatiyoruz. Oysa sen bundan once elbette bilmeyenlerdendin.

Allahii Team bu sfirede Yusuf (a.s.)'un k1ssas1n1 zikretmi~tir. <;iinkti Yu-


suf (a.s.), karde~lerinin kendisine duydugu ~ekememezlik, kuyuya at1bna ve
hapise konma gibi belalarla irntihan olundu. Bunun iizerine Allahti Team
Cebrail (a.s.)'i gonderdi. Boylece kendisini Onsiyet ve Huzur Makam1'na
ula~ttrmak sO.retiyle teselli etti ve iyinde bulunmu§ oldugu o buyiik 1nusibetle-
ri birazc1k olsun hafifletti. Daha sonra kendisine kuvvet, izzet ve saltanat ver-
di. Boylece degi~ik zorluk ve s1k1ntilarda:n sonra temize y1km1§ oldu. Bunun
i9in kiln Yusuf sfiresini okumaya devain eder ve iyerisindeki hikmetleri dli~li-
196 HUHU'l.,·aEYAN 'Cuz: 12

nurse Yusuf (a.s.)'un ula§tn1~ oldugu sevin'( ve sUrur mertebelerine ula~tr.


T1pk1 tbn Ata'ntn dedigi gibi: ''Gain ve keder it;inde olan herhangi bir ki1nse,
Yusuf sfiresini i§itince mutlaka rahatlar."
Yahudi alimlerinin, mti§rik ileri gelenlerine ~oyle dedikleri rivayet edi-
lir: "Muhammed (s.a. v.)'e Yakubogullann1n ~am·1 b1rakarak Misir a yerle§tne
1

sebebini ve Yusuf (a.s.)'un k1ssas1n1 sorun. " Onlar da bu soruyu Peygamberi-


mize yonelttiler. Bunun tizerine Yusuf Sfiresi indi.
1. «Elif, Lam, Ra ... » Yani, Ben Celfil sahibi Allah'un; sana Yusuf
(a.s.)'un bu k1ssas1n1 sorduklann1 gortir ve i§itirim ... Ayetteki bu harflerin ~u
anlama geldigi de st'lylenir: Ben ceHil sahibi Allah'1m; karde~lerinin Yusuf
(a.s.)'a kar§t yapt1klan kottiltikleri ve onunla olan muamelelerini gortirtim.
Buradaki "Elif, Lam, Ra"dan ibaret olan Hurfif-u Mukattaa'n1n, mti§riklerin
gtinlilk ya~antilannda kulland1klan harflerin ayn1s1 olmas1na ragmen, Kur'an-1
Kertm gibi mucizevi bir kitap yaz1naktan aciz kalacaklanm belirtmek ama-
c1yla, kendilerine ytice Allah taraf1ndan meydan okuma bab1ndan bu §ekilde
vahyedildigi de soylenmektedir.
«Bu» sure, «apa~1k Kitab'1n» yani Ku(.an'1n «ayetleridir.» Onun ytice
Allah katJndan gonderildigi ve mucize bir kitap oldugu apa~1k ortadadir. Ya-
hut: "i9erdigi htikilm, kanun, mtilk ve melekt1.t s1rlan, kainatin ilk defa yarat1-
h§1yla, ahiret hayatin1n yaratlh~1ndaki sular gibi daha bin;ok hikmet, marifet
ve k1ssalan a91kc;a belirtmektedir" anlam1na gelmektedir.
2. «SU.phe 'yok ki, Biz onu» yani Yusuf (a.s.) ve digerlerinin k1ssalanm
icreren kitab1 «anlayabilesiniz», hetn manalaruu, ihtiva ettigi htiktim ve hik-
tnetleri, hem de hiybir be§erin boyle bir kitap haz1rlamas1n1n mti1nktin olama-
yacag1n1 idrak edebilesiniz «diye>> ey Arap kavmi «Arap~a bir Kur'an ola-
rak» yani sizin dilinizle «indirdik.»

3. Ey Muham1ned! «Biz, sana bu Kur'an'1 vahyetmekle kissalaran en


guzelini»; gec;mi§te ya§an1n1§ olaylann en ilgins; ve en gtizel olan1n1, yani
Yakubogullaruun k1ssas1n1 «anlahyoruz.»
Muhyi's-Stinne §Oyle der: "Ytice Allah Yusuf (a.s.)'un k1ssas1111 'kissa-
lann en guzeli' diye isimlendi1mi§tir. Bunun sebebi ise, ic;erisinde krallarla
onlann yt'lnetimindeki halkm ya§antrlan, kadmlann hilesi. dti~manlann eza ve
cefalanna kar~1 sabrehne. guci.i yetince de clti~manlan bag1~lama gibi diinya
ve din i~lerinde yararl1 olubilecek, ders ahnahilecek bin;ok ibret, hikmet, niik-
Ayet: i <1 YUSUF' SU RES!/ 12 197

te ve faydalann bulurunas1chr. Aynca Yusuf (a.s.)'da, -Kendisinin ti<; peygam-


ber soyundan gelmesiyle birlikte- ~u ozellikler toplamn1§tl: Peyga1nberlik §e-
re.fl, gtize1 gortinti~Iti olmas1, rtiya tabir et1nesi ve devlet yonetiminde rol al-
1nas1. Durmn bu olunca kim boyle bir insandan daha fazla kere1n sahibi olabi-
. 'l... .
1If 11

«Oysa sen bundan once>> yani bu Kur'an'1 sana vahiy yoluyla gonder-
meden once, bu haberleri «elbette bilmeyenlerdendin.» Yani sen daha once
Yusuf (a.s.)'un k1ssas1nda bildirilen olaylan bilmiyordun. Onlan hi9bir za1nan
hattnna getiremedigin gibi, ba§kas1ndan da boyle bir §ey duy1nad111. Buradaki
ama9, Kur'an'1 Kerim'in, ge9mi§ kavimlerin ya~ant1lanndan bilgiJer vererek,
vahiy yoluyla geldigini kanttlamak.ilr.

4. Bir zaman Yusuf, babasrna dem~ti ki: "Babacigun! Ger·


ft~kten h<m rii.yamda onbir y1ld1zla gllne~i ve ay1 gordiim; on-
lan /Jana ,·,icdt! t!derlerken giirdiim!"
~)

198 ROHU'l..·BEYAN COz:l2

5. Babasi da: "Yavrucugum! RUyant sakin karde~lerine


anlatma, sonra sana bir tuwk kurarlar! f;UnkU 1eytan insana
apafik bir diifmandzr" dedi.

6. ifte boylece Rabbin seni sefecek, sana olaylann yorumu-


~u iigretecek ve daha once iki atan ibrahim ve ishak'a nimeti-
ni tamamladigi gibi sana ve Ya'kub soyuna nimetini tamamla-
yacaktir. <;iinkii Rabbin fOk iyi bilendir, hikmet sahibidir.

4. ·«Bir zaman Yusuf, babas1na» yani Ya'kub Aleyhisselfun'a «demi~ti


ki:~ Ey Muhammed! (s.a.v.) Yusuf (a.s.)'un babas1 Ya'kub b. ishak b.
lbrahim'e §6yle soyledigi vakti hatirla: «'Babac1g1m! Ger~ekten ben ri.i-
yamda onbir ydd1zla giine~i ve ay1 gt>'rdi.im; onlan bana secde ederlerken
gordiim.'>> Buradaki "secde ederlerken" ifadesinden ama9, ibadet amac1yla
yap1lan secde degil, selfun amac1yla yap1lan secdedir.
ibnu'§-~eyh bu konuda §Oyle der: "Gerek yilceltme ve sayg1, gerekse
ibadet amac1yla olsun, 'secde' kelimesinin anlam1, ytiztin ahn k1sm1run yere
konulmas1dlr. Ayn1, §ekilde tevazu ve boJ'lllegme anlamlanna da gelir .
....
Ayette ge<;en 'gordtim' anlanundaki 'raeytu' fiili 'ru'yet'ten degil, ' ru'ya' ko-
kilnden gelmektedir."

el-Keva~·f
isimli eserde denilir ki: ''Ru'ya uykuda gormede, iii'yet gozle
11
gonnede, erra'yu ise kalp goztiyle go1mede kullan1hr.
Yusuf (a.s.) rliyas1nda karde§lerini y1ld1zlar ~eklinde gonnti§tiir. <;link.ti
insan y1ld1zlara bakarak yolunu buldugu gibi karde§lerinin yard1m1yla da yo-
lunu di.izeltir. Yine rliyas1nda babas1ru ve teyzesini gtine§ ve ay §eklinde gor-
mU~ttir. Burada "teyzesini" dedik. <;i.inkti annesi, karde§i Btinyamin'in dogu-
tnunu mtiteakip lohusa halinde iken Olmti~ti.i.

Rtiya ti~ lasrmdrr:

1- insarun ic;inden g~en §eyleri gormesi. Mesela bir i§ ve sanatla me§-


gul olan kimsenin ruyas1ncta bunlan gonnesi gibi. A§1k1n ma§ukunu gonnesi
vb. 1iiyalar da bu kabildendir.
2- Rtiyada ~eytan1n insan1 korkutmas1. Bu. ~eytan1n insanla oynayarak
onu tizecek ~eyleri gUstennesi §eklinde olur. insanm ihtilam olmast da boyle
olur. Bu iki <re~it ruyantn ta'biri yoktur.
Ayet: 4-6 YUSUF S0RES1/12 199

3-· Allah taraf1ndan mtijde ~eklinde olan Iiiyalar. Bu ttir rtiyalar rtiya me-
leginin Levh-i Mahfuzdan bilgi getirmesi §eklinde olur.
Bunun d1§1nda rii.yalar kan§Ik rtiyalard1r.
5. «Babas1 da:» Yani Ya'kub Aleyhisselam <la bu garip rtiyay1 i§itince
yi.ice Allah'm Yusuf (a.s.)'u yi.iksek hikmet makamlanna ula§tlrd1g1ru, (t1pkt
atalanna yapt1g1 gibi) Peygamberlik i<;in se9tigini, dtinya ve ahiret §erefiyle
§ereflendirdigini farketti ve kendisine karde§lerinin haset etmelerinden, eziyet
vennelerinden korktu. Ya'kub (a.s.), he1n ogullanrun bu korkusunu ger9ekle§-
tinnelerini onlemek,° hem de Yusuf (a.s.)'u, ka~Ila§acag1 me§akkat ve s1k1nti-
lardan ahkoymak amac1yla, korktugu §eyler kaderde yaz1hysa Allah'1n onu
muhakkak ger~ekle§ecegine sonsuz gtiveni olmakla birlikte, me§akkatsiz ola-
rak gen;ekle§mesini umarak: «'Yavrucugum!» Gormti~ oldugun bu «rilyan1
sak1n karde§lerine anlatma, sonra sana», seni oldtinnek i9in kendini koru-
yamayacag1n gizli «bir tuzak kurarlar! » Bu §ekildeki ifade, Yusuf (a.s.)'u
A

saklnd1nnaya daha uygundur. Ayette ge9en "keyd" tuzak kunna ve ba§kas1na


§errin ula§mas1n1 istemektir. «<;tinkil §eytan insana apa~1k bir dil§mand1r'
dedi.» ~eytarun sana ve tiim insanogluna olan dti§manhg1 ilk atan1z Hz.
"
Adem'le Havva'yi cennet'ten ytkartmakla a91k9a belli oldu.
6. «l§te boylece» yani ttpla karde§lerinin aras1ndan senin §erefli, izzet
sahibi, ytiksek bir insan oldugunu gt.)steren bu btiytik rtiyay1 gonnek iyin se-
~ildigin gibi, «Rabbin seni» peygamberlik gibi daha onemli daha btiytik go:-
revler i9in de <<Se~ecek, sana» rtiyada gortilen «olaylar1n yorumunu ogrete-
cek ...» <;tinkti ytice Allah, kimi bu tiir rtiyalan gonneye muvaffak kllarsa,
dogru yoru1n yapmaya da muvaffak k1lar. Ayette ge~en olaylann yorumundan
maksat, rtiya tabiridir. «Ve» ey Yusuf «daha once» yani §imdi iyinde ya~ad1-
g1n bu anclan once «iki atan ibrahim ve ishak1a nimetini tamamlad1g1 gi-
bi ...» Ytice Allah'1n ibrahim (a.s.)'e tamru.nlad1g1 nimeti, kendisini dost edin-
mesi, ate§e atihnaktan ve oglunu kurban etmek kasdiyla kesmekten kurtarma-
s1d1r. ishak (a.s.)'a nimetini tama1nlamas1na gelince, Ya'kub (a.s.)'la, torunla-
nn1n ishak (a.s.)'1n sulbtinden yani ztirriyetinden olmalandir. i§te gortildtigti
gibi bunlann hepsi peygamberlik nimetini tamamlayan bliytik nimetlerdir.
«Sana ve Ya'kub soyuna nimetini tamamlayacakhr.» T1pla. iki atana pey-
gatnberlik ve nilbtivvet nimetini tamamlad1g1 gibi. .. «<;ilnkii Rabbin ~ok iyi
bilendir, hikmet sahibidir.» Yani Rabbinin ihni geni~, hikmeti btiytik olup,
kullannm arns1ndan peygainberlik i<;in kitnin se<;ihneye Hiy1k oldugunu bilir.
200 HOHU'L·BIYAN Ciiz: 12

Nimetini de ancak Hly1k olana tamamlar. Yapt1A1her1eyi de dogruluk ve hik-


met geregi yapar.

7. Ando/sun Yusuf ve karde§lerinde, soranlar ifin ibretler


vard1,r.
8. Dediler ki: "Yusuf/a karde§i babam1w bi~den daha sev·
gilidir. Halbuki biz kalabalik bir cemaatiz. Herhalde babamt1.
apafik bir yanlqlzk ifindedir.
9. Yusufu iildiiriin veya onu uwk bir yere attn ki babaninn
tevecciihu yalniz size kalsin! Ondan sonra da (tevbe eder)
salih kimseler olursunuz!"
10. Onlardan soz alan biri: "Yusufu oldiirmeyin. Onu ku-
yunun dibin.e atin da gefen kervanklrdan biri onu alsin. Eger
yapacaksan1z boyle yapin" dedi.

7. «Andolsun Yusuf ve karde§lerinde,» Yusuf k1ssas1yla onbir karde-


~inin haberlerinde. «soranlar i~in ibretlcr vardar .» Yani onlann haberle1in-
den soran ve hill'll herkes i~in YUce Allah'rn lwr~eyin UstUnde olan kmlretine
Ayet: 7-H YUSUF StJRESt/ 12 201

i§aret eden, O'nun yticeligini gosteren btiytik ibretler vardir. ~oyle ki Ya'kub
(a.s.)'un bilytik ogullart, en kti<rtikleri olan Yusufu kti<rtik dii§tirmeye karar
verdikten ve ona yapacaklann1 yapttktan sonra, Allah (c.c.) kendisini pey-
gamber kilmak, devlet yonethninde soz sahibi yapmak i9in karde§leri aras1n-
dan se<;ti. Karde§lerini de onun yonetimine boyun egdirdi. O'na kar§l olan ha-
setlerini de kendi ba§lanna ylkti. i§te bu, Allah (c.c.)'111 her §eyin tisttinde olan
kudretinin, deh§et verici hikmetinin en a91k delillerinden biridir.

8. Karde§leri «dediler ki: 'Yusuf'la karde~i» yani oz karde§i Biinya-


min «babam1za bizden daha sevgilidir .»
"
Ariflerden bazilann1n §5yle dedigi rivayet edilir: Yusuf (a.s.) riiyasmda
onbir yild1zla ay ve gilne§in kendisine secde ettigini gorilnce Ya'kub (a.s.)'un
diinya goztiyle kendisini gorme istegi arttI. Babas1111n ve dedesinin miras<;1s1
olacag1n1 ve karde§lerinin de hasedini iizerine \:ekecegini anladi. Bu yi.izden
her an Yusuf (a.s.)'u kucakhyor, onun yanmdan ayriln1as1na hie; dayanam1yor-
du. Karde§lerinin Yusuf (a.s.)'a kar§I olan hasetleri de gtin ge9tik9e art1yordu.
Sonunda kendilerini yeyip bitiren bu haset, onlar1 Yusuf (a.s.)'a hiicum etme-
ye zorladi.

Yilce Allah'1n Ya'kub (a.s.)'u, Yusuf (a.s.)'a kaq1 kalbinde besledigi sev-
giden dolay1 imtihan etn1eyi diledigini, daha sonra imtihan1n 9ok agir olmas1
i<;in Yusufu kendisinden uzakla§tlrd1g1 da soylenmektedir.

«Halbuki biz» her§eyi 9ozmeye ve diirmeye giicti yeten, sevgiye daha


lay1k «kalabahk bir cemaatiz.» Durum boyleyken aram1zdan zay1f olan iki
ki§iyi on kuvvetliye yeglemek de ne demek oluyo1~? «Hertialde babam1z»
Yusufla Biinyamin'e kar§t bizden daha fazla sevgi beslerken «apa~tk bir
yanh§hk i~indedir.» Yani adaletten sapmaktadrr.

9. «Yusuru oldiiriin» Burada: "Haset9ilik biiyi.ik gtinahlardandtr. Ozel-


likle haset yuztinden adam oldtirme gibi gilnahlar1 i§Ieme yonune gittiler. 6y-
leyse tiim bunlar Peygamberlerde olmas1 gereken §artlardan "ismet'', yani gti-
nah i§lememe ve "ni.ibi.ivvet" s1fatlanna ters dii§mez mi?" diye sorulabilir. Bu
soruya i1nam Fahrettin er-Raz!'nin §Oyle cevap yerdigini soylerim 0 >: "Pey-

I- Bu konuda dogru olan ~udur: Yusuf (a.s.)'un karde~Jeri peygamber degillerdir. Durum bbyle
olunca onlardan mcydana gelen haset9ilik, yalanc1hk ve Yusufu oldtirerek ondan kurtul-
mak istcmclcri gihi pcygambcrlerde aramm gtinah i~lememe ~artma ters dti~en bu fiiller i9in
Uz.Ur aramaya da )!.l'rck ynktur. Bu konuda "Safvetu't-Tefaslr" adh kitab1m1zla ibn Kesir'in
soylcdiklcri11l· hakil:ihilir. (Snhunl)
202 ROHU'L·BEYAN cuz: 12

gamberlerden Allah taraf1ndan Peygamberlikle gtirevlendirildikleri andan iti-


baren "ismet" yani gtinah i§lememe ~aru aran1r. Bundan once boyle bir §art
aranmaz." «Vey a onu» helak olmas1t yahut vah§i hayvanlarin yemesi i<;in yer-
le~im bolgelerinden «uzak» sahrada bilinmeyen «bir yere attn ki, baban1z1n
tevecciihii yaln1z size kals1n!» Boylece her §eyiyle sizi sevsin, sizden ba§ka-
s1na iltifat etmesin! «Ondan sonra da» yani Yusuftan kurtulup, baban1z onu
unuttuktan sonra, ya yapt1klann1zdan Allah'a tevbe ederek, ya da baban1zm
yan1nda diiriist davranarak «salih kirnseler olursunuz!'»

10. «Onlardan soz alan biri:» Yan~ Yehuda ad1ndaki karde§leri, Yu-
sufu oldtirmek i<;in kendi aralannda gorii§ birligi yapt1klannda, onlann bu
korkun<; tuzag1n1 geryekle§tirmelerine kaq1 9Ikarak engel oldu. Ona gore Yu-
suf u oldtirmekten daha iyi bir 9oziim yolu bulunabilirdi. Bunun i<;in karde§le-
rine: «'Yusuru oldiirrneyin» <;iinkii su9suz yere onu oldiirmek <;ok biiyiik bir
gUnahtrr. Onu uzak bir yere de atmay1n. Neticede oliime terkedileceginden bu
da onu oldtirmek hiikmtindedir. En iyisi «onu kuyunun» en karanhk yeri
olan «dibine at1n da ge~en kervanlardan biri onu» telef ve yok olmaktan
korumak amac1yla «als1n. Eger» benim bu gorii§ilmil kabul edip «yapacak-
sanrz boyle yap1n' dedi.» Yehuda'run gtirti§imii boyle bir tislfipla karde§leri-
ne arzetmesinin sebebi, hem kalblerini yumu§atarak gorti§tinti benimsemeleri-
ni saglamak, hem de kendisiyle alay etmelerini onlemekti.

Diger taraftan Yehuda'nm boyle bir gorti§ii one slirmesinin nedeni, kar-
de§leri tarafmdan Yusufa tuzak. haz1rlamak amac1yla ortaya at1lan gorti§lerin
en uygununun bu olmas1ydi. <;unkil ge9en kervanlardan hangisi Yusuf (a.s.)'u
bulursa beraberinde gottirerek o bolgeden uzakla§tlracaktI. Boylece kendileri-
ni yormadan herhangi bir i§lem yapmaya ihtiya<; duymaks1z1n hedeflerine
ula§ffil§ olacaklard1. Evet Yusuf (a.s.)'a kar§t en merhametlisinin onu kuyu-
nun dibine atmaktan ba§ka bir oneriye .raz1 olmad1g1 §U karde§lere, bir de gil-
nti1ntizdeki karde§lere bakm ... Durumlar1n1n ayn1 oldugunu goreceksiniz.
Ayet: l 0-·13 YUSUF SORESf/ 12 203

11. Dedikr ki: "Ey babamiz! Sana ne oluyor da Yusuf'u bi-


ze emanet etmiyorsun! Oysa biz ona iyilik isteyen kimsekriz.
12. Yarin onu bizimle beraber gonder de bol hol yesin, oy-
nasin. Biz onu mutlaka koruruz."
13. Babalari dedi ki: "Onu gotiirmeniz beni mutlaka iizer.
Siz ondan habersizken onu bir kurdun yemesinden korka-
rim."
14. Dediler ki: "Vallahi biz kuvvetli bir topluluk oldugumuz
halde, eger onu kurt yerse, o zaman biz gerfekten (acizlikten)
hetak olmu§ kimseler sayiliriz."

11. Babalan, Yusuf (a.s.)'a kar§I haset ve dti§rnanhk duygulan besledik-


lerini farkedince, ona zarar vermemeleri i~in Yusuf u korumaya karar vermi§-
ti. On1ar da babalann1 bu tutumundan vazge~irmek istediler ve kendisine hem
Yusufla aralarmdaki karde§lik bagm1 hatrrlatmak, hem de nesep zincirini ha-
rekete ge~irmek i~in «dediler ki: 'Ey babam1z! Sana ne oluyor da Yusuru
bize emanet etmiyorsun!» Senin bizim babannz, bizim senin evlatlann1z,
onun da bizim karde§imiz olmas1na ragmen, korkmana sebep ne? Neden bize
gilvenmiyorsun? «Oysa biz ona iyilik isteyen» ona kanat geren «kimsele-
riz.» 0 halde ortada bize olan gilvenini, bizim de onun iyiligini istedigimizi
sarsacak bir sebep yok.
12. «Yann onu bizimle beraber» kua «gonder de bol bol yesin,» i9-
sin ko§U ve ok atma gibi kafirlere kar§I sava§may1 hedefleyen oyunlarla «oy-
nas1n. Biz onu mutlaka» kendisine bir zarar gelmekten «koruruz.'>>
13. «Babalar1 dedi ki: 'Onu gotiirmeniz» aynbk ac1slfiln §iddetine da-
yanan1ay1p, yoklu~hma sabredemeyecegimden dolay1 «heni mutlaka i.izer.»
:l04 CiiJ~: 12

Bunun yan1sira «siz ondan habersizken onu blr kurdun yemesinden kor-
kar1m. '» Ya'kup (a.s.)'un ~oyle bir rliya gordUgti rivayet edilir: Bir dag1n te-
pesindeyken oglu Yusuf (a.s.)'a bir 901Un ortas1nda, on bir tane kurt hticum et-
1nekte ve daha sonra Yusuf (a.s.), kurtlann aras1nda kaybohnaktadrr. i§te bu
rilyadan dolay1 bir §eyler olacag1n1 sezer ve ogullanndan "kurdun" karde~leri
Yusufu yememesi ic;in dikkatli davranmalann1 ister.

14. «Dediler ki: 'Vallahi biz>> gtic;lii «kuvvetli bir topluluk oldugu·
muz halde, eger onu kurt yerse, o zaman biz ger~ekten (acizlikten) helak
olmu~ kimseler say1hnz.'» Yani gti<;stizlilk, zay1fl1k ve acizlikten dolay1
helak oluruz. Gortildtigti gibi Yusuf (a.s.)'u beraberlerinde gotiirmeleri halin-
de babalannm tiztilecegi endi§esini buak1p, sadece onun kurtlar taraf1ndan ye-
nilme korkusuna cevap vermeye ozen gosteriyorlar. <;tinkii ikinci sebep (yani
Yusufun kurtlar taraf1ndan yenilmesi korkusu) onu beraberlerinde goti.irmele-
rini engellemek i<;in babalanna gore yeterli gerek9eydi. Birinci sebep (yani
babalar1n1n Yusuf'un yokluguna dayanamay1p i.izliln1esi) ise, beraberlerinde
gottirseler bile, bir stire sonra tekrar babalar1na geri getirecekJerinden dolay1
onlarla gitmesini engellemek i9in ikincisine gore ge9erliligi daha az olan bir
gerek9eydi.

Sahabllerden birinin §6yle dedigi rivayet edilir: "Ki§i dii§man1n1n delil


ve gerek9e ogrenmesine ftrsat vermemelidir. <;iinkti Yusuf (a.s.)'un karde§le-
ri, babalan Ya'kub (a.s.)'un kendilerine yukandaki ayette ge9en sozleri soyle-
yerek karde§lerine tuzak kurmak i~in delil ogrenmelerine frrsat verinceye ka-
dar kurdun insanlan yedigini bilmiyorlard1."

Bu anlamdaki bir atasozii ise §5yledir: "Bela mantikla gelir."

Bir giin Arap diline hizmet etmi§ onde gelen me§hur alimlerden ibnu's-
Sik.kit, devrin halifesi Miitevekkil'in meclisinde otururken, halifenin iki oglu
Mu'tez ve Mueyyed'in 91kageldigi rivayet edilir. Bunun tizerine halife kendi-
sine §U soruyu yoneltir: "~u iki oglumu mu yoksa Hasan'la Hi.iseyin'i mi daha
fazla seversin?" 0 da: "Vallahi Hz. Ali (r.a.)'nin hizmet9isi Kanber bile, sen-
den ve iki oglundan daha hayirhdrr." diye cevap verir. Halife el-Mutevek.kil
<;evresindekilere: "Bunun dilini kokiinden kopann!" di ye emreder. Halife'nin
bu emri yerine getirilir ve ibnu's-Sikklt o gece oltir. Ancak bu olaydan once
ibnu's-Sikklt'in, Mu'tez ve Mueyyed"e ders verirken ~u beyitleri okumas1 ib-
rct vericidir:
Ayet.: 14- 15 YUSUF S0RES1/ 12 205

Ki§i di! sur~mesiyle belaya ugrar da


Ayak surr.mesiyle ugramaz.
r;unkii dilinin s1'.irfmesiyle ba§t gider
Ayagmm siirfmesi ise yava§ yava§ iyile§ir.

15. Onu gotii.riip de kuyunun dibine atmaya ittifakla karar


verdikleri zaman Biz Yusufa: "Andolsun ki sen onlarin bu i§·
lerini, onlar f arktna varmaksizm, kendilerine haber verecek-
sin" diye vahyettik~
16. Ak§amleyin aglayarak babalarina geldiler.
17. "Ey babamiz! Biz yari§mak if in gittik, Yusufu da e§ya-
mizin yaninda birakmi§tik. Onu kurt yemi§l F akat biz dogru
soyleyenler olsak da sen bize inanmazsin" dediler.
18. Gomleginin iistiinde yalanci bir kan ile geldiler. Y akub
dedi ki: "Belki de nefisleriniz size bir §eyi giizel gosterdi. Artik
bana diifen giizel bir sabirdir. Sizin anlattiklartniz kar§isinda,
yarclimma tt'ti1nilacak ancak Allah 'tir."
206 ROHU 'L·BEYAN Cuz:l2

15. Babalan izin verdikten sonra «onu gotilrilp» yapmak istedilderi eza
ve cefay1 yaptilar. Olay ~oyle geli§ti: Ya'kub (a.s.), karde§lerinin Yusufun on-
larla beraber 1srarla sahraya 91kmas1n1 istediklerini ve onu koruyacaklanna
dair yemin ederek soz verdiklerini gordti. Ayn1 §ekilde Yusufu da gezip do-
la§maya meyilli gortince, kendisini kaderde ne yaz1hysa ona raz1 olmaya
mecbur hissetti. Boylece Yusuf u beraberlerinde gotiirmelerine izin verdi. An-
cak gozden kayboluncaya kadar uzakla§1nca babalarm1n nasihatlerine uyma-
dilar ve karde§lerini yere yatrrarak: "Ey yalanc1 riiya sahibi! Sana secde eder
halde gordtigtin ytld1zlar nerede? ~imdi gelsinler de seni elimizden kurtarsm-
lar" dediler ve kendisine eziyet vermeye, vurmaya ba§ladilar. Yusuf ise kar-
de§lerinden kime s1g1nd1 ise, ondan dayak yedi. Bu ~ekilde kendisine kotti
davranmay1, s1k1§tlrmay1 artudtlar. Bunun tizerine dayanamayarak aglamaya
ve: "Ey babactglID! Sana verdil<leri sozli ne 9abuk unuttular!. Ne 9abuk vasi-
yetine uymadtlar!.. Ah! Cariyenin ogullarm1n, ogluna yapttldarm1 bir bilsen!"
di ye seslenmeye ba§ladi. Daha sonra Yehuda ortaya attlarak karde§lerine §by-
le dedi: "Bana onu oldtirmeyeceginize dair soz vermediniz mi?" Onlar da:
"Evet soz verdik" diye cevap verdiler. Bunun tizerine: "Oldtirmeden daha ha-
yirhsm1 size gostereyim mi? Onu kuyuya atm" dedi. Bunu duyan karde§leri-
.. \.
nin kizg1nhklar1 ge~ti ve: "Oyle yapahm" dediler. Boylece «kuyunun dibine
atmaya ittifakla karar verdikleri zaman» beline bir ip dtigtimleyerek i~eri­
ye dogru sark1tttlar. <;unkti kuyunun list k1sm1 dar, dibi ise geni§ti. Yusuf
(a.s.), ipe tutunarak dt§arl ~1kmak istedi. Onlar da Yusufun iki elini baglad1-
lar. Gomlegini babalanru aldatmak amac1yla yalanc1 kan stirmeye karar ver-
dikleri i9in tizerinden soydular. Bunun tizerine Yusuf karde§lerine §Oyle dedi:
"Ey karde~lerim ! Gomlegimi bana geri verin ki, ya§ad1gim stirece giyeyim ve
oldtikten sonra da kefenim olsun." Buna ragmen gomlegini geri vermediler.
Ostelik kuyunun yans1na kadar indiginde ipi keserek olmesi i9in onu i~eriye
buak1verdiler. Anca.k: kuyunun i~erisinde su vardi." Yusuf suya dti§til. Sonra
da kuyunun kenannda bulunan bir kaya par<;asma tutundu ve aglayarak ayaga
kalkt1.
Hasen el-Basri §Oyle dedi: "Yusuf (a.s.) kuyuya on iki ya§1nda iken atil-
di. Babas1na ise krrkmdan sonra kavu§tU." (l)

Yusuf (a.s.)'un on yedi ya§1nda iken kuyuya atild1g1 da rivayet edilir.

2- Muhammed lbn Ishak ~oyle der: "Yusuf (a.s.)'un Ya'kub (a.s.)'dan on sekiz y1l ayn kald1g1 -
m sC>ylcrlcr. F.hl - i Kitap (H 1ristiyanlarla Y ah udtlcr) isc bu mUddctin kirk y1l oldugunu iddia
cdcrlcr. Bkz. M11l1tt1sar ilm Ke.\'fr, 2/262.
Ayet: 15-18 YUSUF SURESl/12 207

Kuyuya atd1nca §Oyle dedigi soylenir: "Ey §ahit olup gaip olmayan, yak1n
olup uzak olmayan, galip olup·maglup olmayan Allah'1m ! Bana iyinde bulun-
ffiU§ oldugum §U durumdan bir kurtulu§ ve 91kl§ yolu goster. .. "
Keva§tde denir ki: Yusuf (a.s.) kuyuda li9 gtin kald1 ve Cibrll (a.s.)
11
kendisine bu Slfada §U duay1 ogretti: Her kederi gideren, her duay1 kabul
eden, her k1ng1 saran ve her yaln1z1 avutan Allah'1m!.. Muhakkak senden ba§-
ka ilah yoktur. Seni tesbih ederim. Senden bana bir kurtulu§, bir 91k1§ yolu
k1lman1, kalbime sevgini yerle§tirmeni, beni koruman1 ve bana ac1man1 isti-
yorum. Ey merhametlilerin en merhametlisi Allah'1m !.. "
«Biz Yusur a: 'Andolsun ki sen onlarin» sana yapttldan «bu i§lerini,»
devlet idaresinde hat1n say1hr, gti9lti bir kimse olacagmdan ve durumunun bu
hale gelecegini akd edemeyeceklerinden dolay1 «onlar» senin Yusuf oldugu-
nun «fark1na varmaks1z1n>> gelecek bir giin «kendilerine haber vereceksin'
diye» kendisini miijdelemek ve avutmak ic;in «vahyettik.» Allah'1n Yusuf
(a.s.)'a gonderdigi bu vahiy, niibtivvet ve peygamberlik vahyi idi.
16. «Ak~amleyin» gtin battlktan soma «aglayarak babalarina geldi-
ler .» Ozellikle gtin batt1ktan soma gelmelerinin sebebi babalanna mtibalagah
olarak ozi.ir beyan etmekti.
Kad1nrn birinin, kocas1n1 $urayh'a §ikayet ettikten sonra, aglad1g1 riva-
yet edilir. Bunun i.izerine ~a'bi, $urayh'a §6yle der: "Ey Omeyye'nin babas1!
Bana kahrsa bu kadm mazlum. Gormliyor mu sun aghyor." ~urayh ona §U ce-
vab1 verir: "Yusuf (a.s.)'un karde§leri de zalim olduklar1 halde aglayarak gel-
diler. Kad1ya (hakime), ancak: kanun geregi htiktim vermek yara§Ir."
17. «'Ey babamiz! Biz» atl§ ve ko§uda «yar1§mak i~in>>
sahraya «git-
tik, Yusuru da» elbise ve az1k gibi «e~yam1z1n yan1nda b1rakm1~tik.» Ne
yaztk ki, bizim pe§irnizden «ODU kurt yemi~! Fakat biz dogru soyleyenler
olsak da» , Yusufa a§rrt sevginden dolay1 «sen bize inanmazs1n.'» Durum
boyleyken bize inanm1yorsan, soztimiize giivenmeyip, bize kar§t kotii zan
beslerken hi~ inanmazs1n «dediler .»
18. «Gomleginin iistiinde yalanc1 bir kan ile geldiler.» Bir hayvan de-
risi ylizerek kanm1 Yusufun gomlegine siirdtikleri rivayet edilir. Ancak gom-
legi y1rtmay1 akil edememi§lerdi. Ya'kfib (a.s.) Yusufun haberini duyunca,
blitun gtictiylc hagirarak: "Gomlek nerede?" dedi. Gomlegi ald1 ve ylizune
stirdti. Gomlckteki kan yi.lztine bula§tncayadek aglad1 ve "Vallahi omrtimde
208 RO HU' L· BtY"AM Cuz: 12

bunun gibi yumu§ak huylu bir kurt daha gOrmedim. Yavrumu yedigi halde
Uzerindeki gomlegi pan;alamam1§" dedi. «Ya'k1lb dedi ki: 'Belki de nefisle-
riniz size» tarif edilmeyen, bilinmeyen kotli «blr §eyi giizel gosterdi.» 0 bu
sozle onlar1n hem Yusufa istediklerini yaphklann1 , hem de §U iki §ey sebe-
biyle yalanc1 olduklann1 kruuthyordu: A§in hasetlikleriyle tan1nmalan, yirtlk
ve t1rnak izi bulunmamas1 nedeniyle gomlegin saglam olmasi. <;tinkti "Belki
de nefisleriniz size bir §eyi giizel gosterdi'' sozil, onlann "onu kurt ye mi{'
sozlerine cevap olarak soylenmi~ti.

«Arhk bana dii~en», ic;erisinde insanlara ~ikayet bulunmayan «giizel


bir sab1rdir.» ~tiphesiz sablf, is:erisinde insanlara §ikayet bulunmazsa gtizel
olur. i~erisinde yaratan'a §ik.ayet bulunan sabir ise, Allah'a kulluk hakki goze-
tileceginden dolay1 daha gtizel olur. <;Unkii boyle bir sabula, hem hatalara
goz yumman1n kerem sahibi kimselerin ahlfil< anlayt§tndan, hem de bag1~la­
ma, affetme ve oztir kabul etmenin haylf sahibi kimselerin adetinden olmas1-
na ragmen her kap1ya etkinin yalruzca yilce Allah'tan geldigi gorilltir.

Kim sana ozur dileyerek gelirse ozrunu kabul et.


Soyledigi Jeyle dogru da yapsa, gunah da i§lese.
\.

Yusuf hakkmda yalan olsa bile «sizin anlatt1klar1n1z kar§1s1nda yard1-


m1na s1g1ndacak ancak Allah'hr.'»
Beydavf: "i§ledikleri bu giinfill, eger dogruysa peygamber olmay1 bek-
lemelerinden once vuku bulmu§tU" demektedir. Beydavi'nin buradaki "eger
dogru ise" sozil, peygamber olmay1 beklemelerinin dogrulugunun §iipheli ol-
duguna i§aret eder. Beydav1 bu gorti§iinde hakhdir. <";iinkti peygamberler,
peygamberlikten once Allah tarafmdan korunduklart gibi, peygamberlikten
sonra da kendilerine Iay1k olmayan, nefret uyandiran §eyleri i§lemekten de
masumdurlar.

Yiice Allah'm "sana ve Ya'kub soyuna nimetini tamamlayacaktir." (Yu-


suf: 6) sozi.i ise Yusuf (a.s.)'dan ba§ka diger karde§lerinin peygamberligine
i§aret etmen1ektedir. <;unkti Y akubogullar1na verilen nimetin tamamlanmas1
a91smdan kendilerinden sonra peygamberlik zincirinin kopmamas1 onlar ic;in
yeterlidir. T1pk1 yiice Allah'm "Tevhid kelimesi" hakk1nda "Bu sozu arduz-
dan geleceklere devamlz kalacak bir miras olarak hzrakt1" (Zuhruf: 28) bu-
yurdugu gibi. <;ilnkU herkes tarafmdan kolay ltkla anla§1lacag1 iizere bu soz,
torunlarmdan bazilarmm Allah'a ~irk ko~11wynt:ag1 anlamma gelmez.
Ayet: 18- 1!-J YUSUF SUf{ESl/ 12 209

19. Bir kervan geldi ve suculanni kuyuya gonderdikr. 0 da


kovasim saldi. "Miijde, i§te bir oglan!" dedi. Onu bir ticaret
mali olarak sakladtlar. Halbuki Allah onlann yaptiklarim fOk
iyi bilir.
20. Onu degersiz bir pahaya, sayili birkaf dirheme sattzlar.
Onlar zaten ona kar§t ragbetsiz idiler.
21. Misir'da onu satin alan kimse, karisma dedi ki: "Ona
deger ver ve giizel bak. Umulur ki bize f aydasz olur. Ya da onu
evlat ediniriz. i§te boylece kendisine olaylann yorumunu og-
retmemiz ifin Yusu.fu o yere yerle§tirdik. Allah, emrini yerine
getirmeye kadirdir. Fakat insanlarin fOgu bilmezler.
210 . caz: 12

19. «Bir kervan» yani Medyen y6nUnden gelip, M1sir'a giden bir grup
«geldi.» Yusufun i~erisinde oldugu kuyuya yak1n bir yerde mola verdi. Bu
olay Yusufun kuyuya atih§1ndan tic; gtin sonra oldu . ..cVe suculann1 kuyuya
gonderdiler. 0 da» gidip «kovas1n1» su ile doldurmak i\:in kuyunun ic;ine
dogru «saldt.» Bunun tizerine Yusufa ipe tutunmas1 vahyolundu. Sucu ipi
kuyudan d1§anya \:ekince, kar§1s1nda \:Ok glizel bir erkek c;ocugu olan Yusufu
buldu. Ashnda Him giizelliklerin yans1 Yusufa verilmi§ti. Yusufu gortince,
kendisini ve arkada§lar1n1 mtijdeleyerek: «'Miijde, i~te bir oglan!' dedi.»
Evet sucu e~ine az rastlanan bir nimet bulmu§tU ...

Sucu ve arkada§lan, «Onu bir ticaret mah olarak» kafiledeki diger ar-
kada§lar1ndan, ondan elde edecekleri kazanca ortak olmamalar1 ic_;in «saklad1-
lar. Halbuki Allah onlann yaphklann1 ~ok iyi bilir.» Sakladlklan srrlan
Allah'a gizli kalmaz.
20. Kafile Mtsrr'a vard1gmda sucu ile arkada§lar1 «onu degersiz bir pa-
haya,» ya bozuk ve sahte olu§undan, ya da ·tart1s1ndaki eksikliginden, olc_;i.il-
rnemi§ «say1h birka~ dirheme sattdar.» Yani onu tipki bir ticaret e§yas1 gibi
pazara ~lkardilar. <;unkii Yusuf (a.s.)'un kim oldugunu ve ba§ma neler geldi-
gini bilmiyorlardi. Bunun sebebi de, ya ka'tlerde yaztli olan bir §eyin gen;ek-
le§mesi i9in Ytice Allah'1n onlara Yusuf a sonnay1 unutturmas1, ya da sorduk-
lar1 halde konu§tugu dilin ibraruce olmas1 sebebiyle verdigi cevab1 anlayama-
malandu.
ibn Abbas'1n bir rivayetine gore Yusuf (a.s.), yirmi dirhem kar§1hg1nda
sat1lm1§, ba§ka bir rivayete gore ise bu meblag, yirmi iki dirhemdir.
«Onlar» yani saticdar «zaten ona» yani Yusufa «kar§J ragbetsiz idi-
ler.» i§te bunun ic;in zikredildigi iizere onu degersiz bir ticret kar§1hg1 sattdar.
c;unkii onlar i\:in Yusuf bulunan bir §eydi. Buluntu bir §eyin sahibi onu kii-
~ilmser ve siirekli olarak ger~ek sahibinin her an ortaya vtktp kendisinden ~e­
kip alacag1 korkusunu ta§lf. Bundan dolay1 kar§ISlna ilk vikan ahc1ya en ucuz
bir fiata satarak elinden ylkarmaya yah§ir.
21. «M1sir'da onu satin alan kimse, karis1na dedi ki: 'Ona deger ver
ve giizel bak.» Y ani gilzelce yeyip i9mesini ve rahat etmesini sagla.
Yusuf (a.s.)'u satin alan bu kimse, "Aziz" (yani M1srr idaresini elinde tu-
tan) tinvanayla tanman maliye bakam ve ordu komutan1 K1tfir'di. -Yusuf (a.s.)
da bu s1rada on ycdi ya§inda bulunuyordu. Hapiste ge9irdigi stireyle birlikte
Ayet: 19-21 YUSUF SOHESI/ 12 211

M1sir Azizi'nin evinde toplam on liv y1l kaldt.- Otuz ya§1nda iken Reyyan
K1tfir'i, kendisine bakan tayin etti. Otuz ti~tine ula~mca da Allah (c.c.) kendi-
sine ilim ve hikJnet verdi. Ytiz yinni ya§tnda vefat etti. Defter kullarunay1 ilk
bulan oydu. Bu kilnse, yani Aziz, Rail acllndaki kans1na dedi ki: "Ona deger
verve gtizel bak."

ibn Abbas'a g<.)re M1sir Azizi'nin kans1111n ad1 Rairdir, 13.kab1 "Ztiley-
ha"dir.
«Umulur ki» ihtiya9 duydugu1nuz baz1 i§leri yapmakta «bize faydas1
olur. Ya da onu evlat ediniriz.» Mlslf Azizi bu sozti Yusuf (a.s.)'un siradan
bir 9ocuk olmad1g1ru sezdigi i<;in soylemi§ti. Bunun ic;in §oyle denilir: "insan-
lann en feraset sahibi olanlan ti<; ki§idir: M1su Azizi, "Babacigzm! Onu uc-
retle (roban) tut" (Kasas: 26) diyen ~u'yab (a.s.)'1n k1z1 ve Hz. Omer (r.a.)'in
halife olmas1n1 isteyen Hz. EbO. Bekir (r.a.). <;unkli Hz. Ebfi Bekir, Hz.
Omer'in (r.a) hiHifete en uygun ki§i oldugunu sezdi ve kendisinden sonra onu
Mtisllimanlann ba§ma halife olarak ta yin etti. ''

«i~te boylece», Mistr'da adaletle hukmet.Inesi ve «kendisine» riiyadaki


baz1 «olaylarin yorumunu» ve ba~ka ilimleri «ogretmemiz i~in Yusuru o
yere» yani Misir'a «yerle§tirdik.» Diger taraftan ileride Aziz'in han1m1yla
aras1nda ge9ecek olan olayda onun srn;suzlugunu anlamas1 amac1yla da hem
Aziz'in gonltine onun sevgisini yerle§tirdik; hem de kendi evinde ona deger
verdirdik, glizel baktlrd1k.

«Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir .» Hi9bir ~ey O'nun emrine


kar§I gelemez; hi9bir kimse O'na kaf§t koyamaz. Aksine 0, bir ~ey yapmak
istedigi zaman, ona "ol" der ve muhakkak o ~ey hemen olur. «Fakat insanla-
nn ~ogu» bunu «bilmezler.»
212 ROHU'L·BIYAN CO.Z: 12

\,.
22. Yusuf biilug fagina ularinca, ona hiikiim ve ilim ver-
dik. i§te giizel davranan.l an Biz boyle miiklifatlandiririz..
23. Evinde bulundugu kadin, onun nefsinden murad almak
istedi ve kapzlan iyice kapatip "haydi gel!'' dedi. 0 da: '~l­
lah 'a s1g1mrim. <;unkii kocamz benim efendimdir, bana giizel
davrandi. $iiphesiz ki z.alimler felah bulmaz" dedi.
24. Andolsun ki, kadr.n ona meyletti. Eger rabbinin delilin.i
gormeseydi, o da kad1.na meyledecekti. i§te boylece Biz, kotii-
liik ve fuh§u ondan uzakla§tirmak if in boyle yapttk. l';iinkii o,
ihlasa erdirilmi§ kullarinu.1dand1~
25. ikisi de kaptya ko§tular. Kadin onun giimlegini arkadan
y1rtt1. Kapinin yaninda onun kocaszna rastladilar. Kad1.n dedi
ki: "Senin ailen.e kiltiiliik etmek isteyenin cew.n, zindana at1l-
maktan, ya da aczkli bir i§kenceden ba§ka bir §ey midir?"

22. «Yusuf» bir yandan vlicutc;a kuvvetlenip iyice geli~tigi, yigitlik ~a­
gma erdigi: diger yamlan <la nonnal bi r kimsenin otuzla kirk ya§inda ula~abil­
digi ak1l olgunluguna erkenden ula~arak iyi ile kHttiyti iyice aytrdedebildigi
«biilug .;a~111a 11la~11u:a, ona» ilim Vl' anwldl' olgunluk olan «hiiktim ve ilim
Ayet: 22-2:3 YUSUF<~ SURES!/ 12 21 3

verdik.» 0 da bu olgunlukla kendisini, insanlar aras1nda hak ve adaletle htik-


metmeye, onlara ba§kanhk yapmaya haz1rladi.
Hasan Basri, "Yusuf bulug fagzna ula~tnca, ona hiikiim ve ilim verdik"
ayetine dayanarak Yusuf (a.s.)'un kuyuya atild1g1 andan itibaren Peygamber
oldugu gorti§tindedir. Onun ic;in burada Musa (a.s.)'n1n hikayesinde zikredil-
digi gibi "...Yigitlik fagzna erip olgunla§tnCa ... " (Kasas: 14) denilmemi§tir.
<;tinkti Musa (a.s.)'ya vahiy, lark ya§1nda, vilcutc;a iyice geli§ip, olgunla§tlk-
tan sonra indi. Yusuf (a.s.)'a ise heni.iz on sekiz ya~1nda vi.icut9a iyice geli§-
meye, ak1lca olgunla§maya ba§larken indi.
Yukandaki ayette zikredilen "hukiim"le amell incelikler, "ilim"le de
nazar1 (teorik) incelikler kasdedilmektedir. <;unkti Yusuf (a.s.) nice zorlukla-
ra, belalara ve musibetlere sabretti. Buna kaq1hk da kendisine nice srrlann
ke§if kap1lanru ac;ti.
«i§te giizel davrananlari Biz boyle» Yusufa yapttg1m1z gibi §a~rrt1c1,
gtizel miikafatlarla «miikafatland1r1r1z.» <;unkti Allah yapt1klan i§lerde
"giizel davrananlan sever." (Ali imran: 148) Ytice Allah kimi severse o kim-
se dtinya ve ahiret mutluluguna erer. Bu anlamdaki Hadis-i ~erifin rivayeti
§Oyledir: "Allah kulunu severse Cibril (a.s.)'e yuksek sesle 'A llah (c.c.) falan
kulunu seviyor, sen de sev' der ve Cibrfl (a.s.) da o kulu sever. Daha sonra
Cibril gok ehline (meleklere) seslenerek: 'Allah (c.c .) fa/an kulunu seviyor,
siz de seviniz' der ve onlar da o kulu severler. Bunun uzerine yer ehli (insan-
lar ve diger canhlar) arasinda da bu kulun saygmllgz kabul edilir. "<3>

23. «Evinde bulundugu kadin,» yani Ztileyha, t1pk1 hilekar bir kimse-
nin kar§1s1ndaki ki§inin elinde bulundurdugu herhangi bir §eyi elde etn1ek,
onu ka~1rmamak amac1yla ttirlti entrikalarla aldatmaya 9ah§tlg1 gibi, hedefine
ula§mak i~in Yusuf (a.s. )'u kanduarak «onun nefsinden mu rad almak iste-
di.» Ancak Yusuf (a.s.), Ztileyha'ya kendisinin tam anlam1yla iffet sahibi, ne-
zih bir kimse oldugunu gosteriyordu. <;tinkii bir yandan Zilleyha1n1n viicudu-
nun gtizel yerlerini siirekli gordtigti halde kendisine kar§I istek duymuyor, bir
yandan da emri altinda olmas1na ragmen, arzular1n1 yerine getirmiyordu. i~te
bunlar, onun iffetin ve temizligin en ytiksek mertebesinde oldugunu hayk1n-
yordu ... «Ve» saytlan yedi olan ttim «kapdart» iizerine «iyice kapahp 'hay-

3- Bu hadisi imam Ahmed b. Hanbel Mu.m edinde tahric etmi~, aynca buradaki metne yakm
bir ~ckiklc Buhuri ve MUslim de rivayet etmi§lerdir.
')

214 RUHU'l,,·BEYAN Cuz: 12

di gel!' dedi.»
Ztileyha ile Yusuf (a.s.) aras1nda §byle bir konu§ma ge<;tigi rivayet edi-
lir: "Ey Yusuf! Gozlerin ne gtizel!" dedi. Yusuf: "Cesedimden yere akacak
olan ilk §ey gozlerimdir'' dedi. Zilleyha: "Ytiztin ne gtizel!" dedi. Bu defa Yu-
suf: "Ytiziim topragm yemesi i<;indir'' cevab1111 verdi. Ziileyha: "Sa~1n ne gti-
zel!" deyince Yusuf: "Cesedimden ilk dagilacak olan §ey sa<;1mdrr" dedi. Bu-
nun ilzerine Ztileyha: "ipek yatak serilmi§ bir halde hazir beklemekte. Kalk
da sana olan ihtiyac1m1 gider" deyince Yusuf: "Arzularlill yerine getirirsem
cennetteki nasibimden olurum" cevab1n1 verdi. "Goztim senin a§ktnla don-
mU§, sarho§ olmu§ bir vaziyette. Sen de goztinii kaldir da benim §U gtizelligi-
me, §U 9ekiciligime bak" deyince Yusuf: "Gtizelliginle ~ekiciligine kocan
benden daha laylktrr" dedi.
«0 da:>> benden yerine getirmemi istedigin hiyanet ve isyan anlam1na
gelen boy le bir i§ yapmaktan «' Allah'a s1g1n1r1m. <;unkii kocan1z» Aziz
«benim efendimdir, bana giizel davrand1.» Beni satin aldt.ktan sonra size
benimle ilgilenmenizi, comert olman1z1 emretti. Y ani beni korudu. ~imdi tum
bu iyiliklerin kar§1hg1, ailesine kottillik yapn'rak sfiretiyle kendisine ihanet et-
mek degildir. Bu sozlerle Yusuf (a.s.) Zlileyha'ya uygun bir dille kocas1
Aziz'in haklona riayet etmesi gerektigini anlatmaya ~ah§tyordu.
«Siiphesiz ki zalimler» ne olursa olsunlar «fe]ah bulmaz'»lar. Yani za-
fer ve kurtulu§ dairesi i\:erisine girmezler «dedi.»
Bu ayet, yap1lan iyilikten anlaman1n vacip olduguna i§aret etmektedir.
Nitekim Yusuf (a.s.), Ziileyha'run arzulanru yerine getirmeyi iki sebepten do-
lay1 reddetti:
Birincisi: Gtinah ve zultim oldugundan dolayi.
ikincisi: Kocasm1n kendisine yaptig1 iyilikten dolay1.
24. «Andolsun ki, kad1n ona meyletti.» Yani kendisini Yusufa goste-
rip, nefsinden murad almak ic;in kapdan kapatt1ktan ve "haydi gel!" diyerek
yan1na c;agrrdlktan sonra, onunla birle§meyi, cinsel ili§kide bulunmay1 bi.iylik
bir azimle istedi. Belki de bu arada Yusuf (a.s.)'u kap1ya dogru ka~maya zor-
layan, Zlileyha'n1n elini kendisine uzatarak a~mas1, kucak.la§mayt istemesi gi-
bi birtak1m hareketler de ineydana gelmi§ olabilir.

«Eger Rabbinin~ zinanm ~ok crirkin, buyi.ik bir gtinah oldugunu goste-
Ayet: 23-24 YUSUF SORES!/ 12 215

ren «delilini»' yani dogruyu gosteren mucizesini «gormeseydi, 0 da» insa-


noglunun tabiatl ve gen<;lik §ehveti geregi zorlanmadan herhangi bir ama9
gtitmeksizin «kad1na meyledecekti.» AncakYusuf (a.s.) boyle bir zina· su<;u
i§lemedigi gibi, haram olan herhangi bir §eye de meyletmeyen birisiydi. Bu-
nun i<;in ayet-i kerime'de ".. .ikisi de birbirleriyle birle§meye meylettiler" gibi
bir anlam bulunmamaktadir. Bu da "meyletme"nin tek tarafh oldugunun ka-
nttldir. Diger taraftan ayetteki Yusuf (a.s.)'un "Rabbinin delilini gormesi"n-
deki ama<;, zinay1 gerc;ek yontiyle <;ok <;irkin bir sue; olarak yakinen bilmesiy-
di. <;tinkti boyle bir bilgiyle olaylar1n ic; ytizti ger<;ek §ekilleriyle ortaya c;Ikar.
T1pk1 Allah'm Rasulti (s.a.v.)'ntin §U soziinde oldugu gibi: "Cennet'in etrafz
nefse ho§ gelmeyen §eylerle, Cehennem'in ise §ehvetlerle fevrilmi~tir. " (4 )
«i~te boylece Biz, kotiiliik» yani efendiye hiyanet etmeyi «ve fuh~u»,
yani zinay1 «ondan uzakla~tirmak i~in boyle yaphk.» Ona delillerimizi
gosterdik ve ogrettik. <;unkti zina c;irkinlikte haddi c;ok a§an bir gtinahtrr.
Burada Yusuf (a.s.)'un kesinlikle gtinah i§lemeye meyletmediginin, boy-
le bir §eye asla yonelmediginin, a91k ispati vard1r. Eger aksi olsayd1 ayette:
"Biz onu kottiliik ve fuhu§tan uzakla§ttrmak i~in" denilirdi. Ancak durum
boyle olmadi. Aksine kotiiltik ve fuhu§ ona dt§artdan geldi. Yiice Allah da
dt§andan gelen kottiltik ve fuh.§u ondan uzakla~tlrdi. <<(:iinkii o,» Allah'm
kendilerini itaat etmekten ahkoyacak §eylerden korumak suretiyle kendisine
itaat i9in sec;tigi «ihlasa erdirilmi~ kullanm1zdand1.» Burada ~eytan'm Yu-
suf (a.s.)'u kandirmak ic;in bir yol bulamad1g1n1n ispati vardu. Nitekim Sad
sfiresinin 82. ayetinden de anla§tlmaktadrr ki iblis, ihlash kullan azd1fam1ya-
caktu. Orada §Oyle buyrulur: "iblis: 'Senin mutlak kudretine andolsun ki, on-
lardan ihlasa erdirilmi~ kullann bir yana, hepsini mutlaka azdiracagim' de-
di." (Sad: 82) '

Bahru'l-Ulum'da §Oyle denihnektedir: "Bil ki yiice Allah (c.c.), Yusuf


(a.s.)'un giinah i§lemedigine §ahit oldu. Diger taraftan onun iyilik yapan,
ihlasa erdirilmi§ sec;kin kullan aras1nda olmas1 sebebiyle de Allah (c.c.) ken-
disini ovdii. Bunun ic;in kim olursa olsun, herkesin Yusuf (a.s.)'un sadece ne-
zih, temiz, iffetli, §er ve fitne an1nda dogru yoldan sapmay1p sapasaglam
ayakta kalmas1 gibi ozelliklerini incele1nekle yetinmemeleri gerekir. Aksine

4- Bu hadi sin 1ahrici11i mcrfu olarak Enes b. Malik yoluyla Muslim ve Tirmizl yapm1§lard1r.
Bkz. C<1mi11'l-UsJU, I 0/521 .
216 ROHU'L·BtYAN 'coz:l2

onlardan i bret ahnahd1rlar."


Bu konuda Hasan Basri §byle demektedir: "Allah (c.c.), peygamberlerin
k1ssalann1, onlara ac1yasllliz diye degil, aksine O'nun rahmetinden limit kes-
meyesiniz diye anlatir. <;;tinkil Peygamberin yapml§ oldugu §eylerdeki gerek-
¥eleri, Allah katmda daha fazla ge9erlidir. Bunun i~in tevbeleri de (kabulil ha-
linde) peygamber olmayan kimselerin tevbelerinden daha 9abuk kabul edilir.
Burada Yusuf (a.s.)'un tevbe edip, etmedigine ili§kin herhangi bir §eyin zik:re-
dilmemesi, onun gilnah i§lemediginin delilidir. <;;unkii yiice Allah, peygam-
berlerin kti9iik bile olsa, i§ledikleri tilm gilnahlan onlann daha sonra vazge~e­
rek tevbe ve istigfar ettiklerine deginmeden hi9bir zaman zikretmemi§tir.
A •
T1pk1 Adem, Nuh, Ibrahim ve Si.Heyman (Aleyhimu's-Selfun) peygamberlerin
i§ledikleri giinahlan ve o gilnahlardan yaptiklan tevbelerini zikrettigi gibi."
25. «ikisi de» evin ~ik.1§ yolu olan «kap1ya ko~tular .» Ancak burada
ikisinin de ko§U§ nedeni farkhydi. Yusuf, Zilleyha'dan ka~mak, o ise Yusufun
~1kmas1n1 onlemek i~in kap1ya dogru ko§U§uyorlard1. «Kad1n onun gomlegi-
ni arkadan yirtb.» Yani onun arka tarafmdan gomlegini tutarak ~ekti, bunun
ilzerine gomlek yukandan a§ag1ya ikiye aynld1.
«Kap1n1n yan1nda onun kocas1na» yani K1tfir'e tam ic;eri girerken
«rastladllar. Kad1n dedi ki: 'Senin ailene» zina veya benzeri bir «kotiiliik
etmek i~teyenin cezas1, zindana ahlmaktan ya da» krrbac; gibi aletlerle do-
viilerek «ac1kh bir i~kenceden ba~ka bir §ey midir?'» Ztileyha: "Ben yatak-
ta uyurken bu ibran! hizmetc;i gelerek elbisemi soydu ve nefsimden murad al-
mak istedi"dedi. Bunun tizerine Aziz, Yusuf (a.s.ra donerek §oyle dedi: "Ey
hizmet~i! Ben sana iyilik yap1yorum, sen ise bana h1yanette bulunuyorsun.
Senden beklenen kar§thk bu mu olmahyd1?"
Ayel: 25-2£> YUSUF SURES!/ 12 217

26. Yusuf: "Hayzr, o kendisi benim nefsimden murad al-


mak istedi" dedi. Kadmin akrabasindan biri §Oyle §ahitlik etti:
"Eger onun gomlegi onden yzrtilml§SO, kadin dogru soylemi§·
tir, o ise yalancilardandzr.
27. Eger onun gomlegi arkadan yirtildzysa, kadin yalan
soylemi§tir. 0 ise dogru soyleyenlerdendir.,,
28. Efendisi, Yusufun gomleginin arkadan yirtilmi§ oldu-
gunu gorunce, (kadina): "Suphesiz bu, sizin tuzagznizdir.
<;iinku sizin tuzaginiz gerfekten buyiiktUr. " dedi.
29. "Ey Yusuf! Sen bundan (bunu yaymaktan) uzak dur.
Ey kadzn! Sen de giinah1n1n affzni dile. <;iinkii sen
gunahkarlardan oldun. "

4
26. «Yusuf:» Kendisini savunmak ve irz1n1 korumak i9in « Hay1r o
kendisi» beni birle§meye davet ederek «henim nefsimden murad almak is-
tedi' dedi.»

«Kad1n1n akrabas1ndan biri» yani hentiz be~ikte bir 9ocuk olan day1s1-
nm oglu «§oyle §ahitlik etti: 'Eger onun gomlegi onden y1rtdm1§sa, kad1n»
yani Ztileyha «dogru soylemi~tir, o>> yani Yusuf «ise» savundugu iddias1nda
«yalancllardandtr.» <;unkti bu hal, kad1n1 onun istedigi, bunun iizerine kad1-
nm da onu kendisinden uzakla§tlrmak amac1yla ittigi ve bu sirada gomleginin
onden y1rt1ld1g1 anlamma gelir.

Yuce Allah'1n bu olaya §ahitlik yapmak amac1yla ozellikle kad1nm akra-


balanndan birini se~mesinin hikmeti, o kimsenin, Ztileyha aleyhindeki delili-
nin daha ge~crli olmas1, Yusufun su~suzlugunun net bir §ekilde ortaya 91k-
mas1 ve kendisinc yOneltilen su~un yanh§hg1nm iyice anla§Ilmas1 ic;indi.
I

218 Cuz: 12

Bil ki, henilz be§ikteyken konu§an bir grup bebek vardir. Bunlar111 baz1-
lan §Unlardu: Yusuf (a.s.)'a ~ahitlik eden kimse, 1sa (a.s.), (Meryem Suresin-
de bu konu§ma olaymdan soz edilecektir.) Hendege alllanlar1n yanlarmda bu-
lunan c;ocuk, Firavunun lazm1n bayan kuafortintin oglu ve Rahip Curayc'e is-
nad edilen c;ocuk.
Bu sonuncunun k1ssas1 §Oyledir: Curayc bir manastuda Rabbine ibadet
le me§guldilr. israilogullar1ndan fahi§e bir kad1n: 11 Andolsun ki mutlaka onu
fitneye dti§tirecegim" diye yemin eder. Boylece dogru Curayc'a gelir ve ken-
disini ona arzeder. Ancak o, kad1na dontip bak:maz. Bunun tizerine kadm, Cu-
rayc'1n manastirmda koyunlanyla birlikte kalan bir 9oban1 ba§tan c;1kar1p
onunla yatmay1 ba§artr. Daha sonra bir oglan c;ocugu dogurur ve babasm1n
Curayc oldugunu iddia eder. Oradak:i insanlar Curayc'1 doverler, manastinn1
da yikarlar. Bunun tizerine Curayc, namaz kdar, Rabbine duada bulunur. Son-
ra da yocugun yanma gelir. Elini ba§ma koyarak: "Seni yaratan hakk1 ic;in, ba-
na babanm kim oldugunu soyle!" der. <;ocuk da Yiice Allah'm izniyle dile ge-
lir ve: "Baham filan c;obandrr11 der. insanlar bunu i§itince Curayc'dan ozi.ir di-
lerler ve manastum1 yeniden in§a ederler. <5>
27. «Eger onun gomlegi arkadan y1rtdd1ysa, kad1n» iddias1nda «ya-
lan soylemi§tir. 0 ise dogru soyleyenlerdendir. '» <;iinkti bu hal kad1n1n,
Yusufun arkasmdan gelerek gomlegini c;ektigi, boylece yrrt1ld1g1 anlam1na
gelir.
28. «Efendisi» Aziz, «Yusuf'un gomleginin arkadan yirtllm1§ oldu-
gunu gori.ince» onun su~suzlugunu, dogru soyledigini anlad1 ve «(kad1na):
'Siiphesiz» i9erisine anla§mazlik giren «bu» olay ba~kasmm degil, «sizin tu-
zag1n1zd1r», ba~vurdugunuz bile cinsindendir. Ey kadmlar! «(:i.inku sizin tu-
zag1n1z ger~ekten biiyi.ikti.ir' dedi.» Bunun ilzerine Ziileyha utandi.
Buradaki hitapta yap1lan genellemenin amac1, tuzak kurma ve hile yap-
manm kad1nlar1n huylarmda kokle§mi§ oldugunu belirtmektir.
Evet... Kadmlann tuzag1 ger~ekten buytiktiir. <;tinkii bu huy kalbe daha
fazla yapI§lp, takild1g1 gibi, nefise olan etkisi de erkeklerin tuzagmdan daha
fazlad1r. i §te bundan dolay1 Aziz, kad1nlann tuzagm1 erkeklerinkine gore da-
ha bi.iytik ve daha ag1r olarak niteliyor. Diger taraftan ~eytan kadmlara vesve-

5- Bu hadisin tahricini Buhari ve Muslim yupm1~1ir. Aslmcla mctni uzundur. Burada Ostad ma·
na olarak sadcrc hir bO\Um zikrctmi~tir.
Ayet: 27-29 YUSUF SORESI/ 12 219

sesini gizlice, hissettirmeden verir. Onlar da bunu erkeklere kar§1 kullan1rlar.


i§te bunun i<;in buradak.i "biiyukluk" §eytan111 tuzagma oranladir.
Alimlerden birinin §Oyle dedigi rivayet edilir: "~eytandan, kad111dan
korktugum kadar korkmuy01un1. <;unkti Ytice Allah 'Siiphe yok ki ~eytamn
tuzag1 zayiftir.' (Nisa: 76) derken, kadmlar iyin: 'Sizin tuzagmiz gerr;ekten
buyuktur' (Yusuf: 28) demi§tir."

29. Aziz: «'Ey Yusuf! Sen bundan uzak dur.» Yani bu meseleyi, yay1-
hp da insanlann beni ayaplamamalan i~in ay1ga vurma ve kimseye soyleme.
«Ey kad1n!>> Yani By Ztileyha! «Sen de» i§lemi§ oldugun «giinahtn aff1n1
dile. <;iinkii sen>> bu su<;u i§lemekle, bilerek gilnah ve hata yapan
«giinahkarlardan oldun.'» dedi.
Hadis-i ~erifte: "Ademoglunun hepsi hatalld1r. Hatalllann en hayirhla-
n ise tevbe edenlerdir," <6) buyurulmu§tur.
Aziz, yumu§ak huylu bir kimse oldugundan dolay1 kans1n1 sadece bu
kadar azarlamakla yetindi. Baz1lar1 da onun, kansma kar§t fazla ktskan~ ol-
mad1gm1 soylerler.
Bir rivayete gore ise; krrk gtin boyunca kans1na yakla§mayacag1 konu-
sunda yemin etmi§, Yusufu da kendi hizmetinde kullanmak sfiretiyle Ziiley-
ha'nm yamndan uzakla§trrmt§trr. Boylece Ztileyha Yusufu goremez olmu§tur.

6- Bu hadis i Ah111t•d. Tin11i:1.i vc ltm Mfl<.:c tuhric clmi~tir. Ayr. okz. <'l-FC'thu'l-Kehir, 2/323.
220 HUI lU 'l.. ·li!VAN G:!Oz: 12

30. Sehirdeki bazi kadinlar dediler ki: "Aziz'in kansi, U§a-


ginin nefsinden murad almak istiyormu§, Yusuf'un sevdasi
onun kalbine i§lemi§! Biz onu gerfekten afik bir sapiklik ifin-
de goriiyoruz. "
31. (Ziileyha), on"lann dedikodusunu duyunca, onlara da-
vetfi gonderdi, bir yandan da onlar ffin dayanacak yastiklar
hazirladi. Her birinin eline bir bifak verdi. (Yusufa): "<;ik
kar§ilanna" dedi. Kadinlar onu goriince, gozlerinde biiyiittii-
ler, §a§kinlzklarindan ellerini kestiler ve dediler ki: "Allah'i
noksan sifatlardan tenzih ederiz. Bu asla bir be§er degildir.
Bu ancak degerli bir melektir!"
32. Dedi ki: "i§te hakkinda beni kinadiginiz §Ohis budur.
Ben onun nefsinden murad almak istedim,fakat o §iddetle sa-
kindi. Ando/sun, eger o kendisine emredecegim §eyi yapmaz-
sa, mutlaka zindana atilacak ve elbette zelillerden olacaktir."

30. «~ehirdeki baz1 kad1nlar» yani ekmekc;i, sucu, hayvanlardan so-


rumlu memur, hapishane gorevlisi ve kap1c1n1n kadinlanndan olu§an be§ ki§i-
lik bir grup «dediler ki: 'Aziz'in», K1tfir'in «karis1, u~ag1n1n nefsinden>>
onu kandrrarak «murad almak», onun~a ili§kide bulunmak «istiyormu§, Yu-
surun sevdas1 onun kalbine», kalbinin derinliklerine <<i~lemi~! Biz onu ger-
~ekten» kimsenin goztinden kac;mayacak bir ~ekilde dogruluk ve olgunluktan
uzakla§mt§, hataya dii~mil§ olarak «a~1k bir sapakhk i~inde goriiyoruz.'»
Buna kesin olarak inan1yoruz. Ayette ge'ren "Aziz" Arapc;a Melik yani kral
Ayet: 30·· 3 l YUSUF SURESl/ 12 221

demektir. Burada kasdedilen K1tfir'dir.

Gorlildilgil gibi kad1nlar, Ziileyha'nm Yusufa kar§1 duydugu bu me§ru


olmayan hisleri aralannda birbirlerine anlatirlarken, ozellikle "Aziz'in kansi "
tabirini isnad halinde kulla.nmaya ozen gostermi§lerdir. Sebebi ise, boyle ~ir­
kin bir olay1n Aziz gibi hat1n say1hr birinin kans1 tarafindan i§lenmesinin ola-
gan ch§1 bir olay olarak gortilmesi ve btiyi.ik yank1 uyandrrmas1dir. <;unkti in-
sanlar, hatln sayilrr 9evrelerde ge~en haber ve olaylan , i§itmeye ve ogrenme-
ye fazla merakhd1rlar.

31. Zilleyha «onlarin», Aziz'in kans1 Kenanh kolesine a§ik olmu§, §ek-
linde yapt1klan «dedikodusunu duyunca, onlara» ziyafet vermek bahane-
siyle tuzak kurup hem Yusufu gormelerini, hem de onu gortince glizelligin-
den §a§kma doniip, ona a§lk olarak hakkmda yaptiklar1 dedikodulardan dolay1
kendisine hak vern1elerini saglamak i9in «davet~i gonderdi.» Zlileyha'n1n,
aralar1nda yukanda sozli edilen be§ kad1nm da bulundugu, kirk kad1n1 davet
ettigi soylenir.

«Bir yandan da onlar» m ttpk1 lilks bir hayat stiren kimselerin yapttg1
gibi, yeyip i9erken yaslanmalan «i~in dayanacak yasbklar haz1rlad1.» Otu-
rup yastiklara dayandtktan sonra «herbirinin eline» kendilerine takdim edi-
len et ve meyve gibi yiyecekleri kesmekte kullanmalan i9in «bir b1~ak ver-
di.» Ztileyha, onlann b19aklan ellerinde oldugu halde yastiklara yaslanarak
otunnalann1 ozellikle istedi. <;tinkil Yusuf birden kar§1larma 91k1nca, gtizelli-
ginden dolay1 §a§kma donmelerini, ak1llann1n ba§lar1ndan gitn1esini ve boyle-
ce kendilerinden ge~erek ellerini kesmelerini istiyordu.

Kadmlar bt\:akla ellerindeki meyve gibi §eyleri soymakla ugra§1rlarken,


Ziileyha «(Yusuf a):» Ey Yusuf! «'<;1k kar~tlanna' dedi.» Bunun tizerine o
da salonun orta yerine geldi. «Kad1nlar onu goriince, gozlerinde biiyiittii-
ler» ve olagantisti.i gtizelligi kar§1smda donup kaldtlar. Oyle kine yaptlk.J.arm1
bilemeyecek derecedeki §iddetli «§B§k1nhklanndan» b1<;aklarla «ellerini
kestiler ve dediler ki: 'Allah't noksan s1fatlardan tenzih ederiz. Bu asla»
bizim gibi «bir be§er degildir.» <;unki.i boyle bir gilzelligin insanoglunda bu-
lunmas1 ah§Ilm1§ bir §ey degildir.

Ka~anf der ki: "Yusuf (a.s.) kad1nlann kar§1s1na ans1z1n <;Ikmca, kad1n-
lar onda gordUkleri gtizellik ve yaki§1khhk kar§1S1nda deh§et ve hayrete dti§e-
rek ellerini kcstilcr."
222 COz: 12

«Bu ancak degerli bir melektlr! •,. Onun bir insan oldugunu bildikleri
halde boyle soylemelerinin amac1. meleAin gUzellik simgesi olmas1 sebebiyle
yaratth~ ay1s1ndan ondan daha gilzel ve daha olgun ba§ka bir yarattg1n bulun-
mad1gm1n herkes taraf1ndan kabul edilmesidir. T1pk1 §eytandan daha 9irkin
bir yarattg1n bulunmad1g1n1n herkes taraf1ndan kabul edilmesi gibi. Y ani ka-
d1nlar bu sozleriyle Yusufun son derece gtizel oldugunu ifade etmeye 9alt§1-
yorladL

Alimlerden biri §Oyle demi§tir: "Melekleri yarat1khklar1 bi9imde gorme-


memiz, Allah'1n bize olan li.itfundandu. <;unkti onlar en glizel bic;imde yaratil-
rnt§lardir. Biz melekleri gorseydik, §ekillerinin gtizelliginden gozlerimiz ve
ruhlanm1z u9ard1. i§te bunun ic;in Allah'1n Rasulii melegi gormeye, once riiya
ile ah§tt. <;unkti insan gilcti, melegi aniden gormeye tahammiil edemez. Pey-
gamberligin ba§larmda ise, Cibril (a.s.)'i ger9ek §ekliyle goriince buna daya-
namay1p, kendinden gec;erek yere y1ktld1."
32. Kadmlara «dedi ki: 'i§te hakktnda beni k1nad1g1n1z §ah1s budur.»
Yusufun ta kendisidir. i§te §imdi siz onun kim oldugunu ogrendiniz.
Boylece aralar1nda yapt1klar1 dedikoduyla onu yermelerinde haks1z ol-
duklanru kendilerine ispatlay1p, Yusufu se~mesindeki gerek9esini gostermek
sfiretiyle, tipki kendisi ona a§tk oldugu gibi, kadmlann da a§1k olmaslill sagla-
dlktan soma, geri kalan sirnn1 da onlara a9tl. Ashnda a§1klar1n hepsi boyledir.
Ba§kalarm1n kendilerini yermelerinden korkmadan, cahillerin a§agtlama ve
azarlamalar1na aldrrmadan birbirlerine kalblerinde gizli tuttuklan s1rlar1 a<;ar-
lar.
Tipki soylediginiz ve i§ittiginiz gibi «hen» ondan benimle beraber ol-
masm1 isteyerek «onun nefsinden murad almak istedim, fakat O» bundan
Allah'a s1g1narak «~iddetle sak1nd1.» Burada Hz. Yusufun ivinden kad1n1n
arzulanna uymay1 ge9irmesi gibi, kendisinden Allah'a s1gmmaya zarar vere-
cek herhangi bir fiilin meydana gelmediginin a91k delili vardir. «Andolsun,
eger o kendisine» arzumu yerine getirmesi ivin «emredecegim §eyi yap-
mazsa mutlaka zindana atllacak ve elbette» zindandaki «zelillerden ola-
caktlr. '»
Ayet: 32-33 YUSUF SORESl/12 223

33. Yusuf: "Ey Rabbim! Bana zindan, bunlarin benden is-


tediklerinden daha iyidir. Eger sen onlann hiklerini benden
fevirmezsen, onlara meyleder ve cahillerden olurum" dedi.
34. Rabbi onun duasini kabul etti ve onlarin hilesini ondan
uzakla§tirdi. r;unkii 0, fOk iyi i§iten, pek iyi bilendir.
35. Sonra kesin delilleri gormelerine ragmen (yine de) onu
bir zamana kadar mutlaka zimlana atmalari kendilerince uy-
gun giiriildii.

33. «Yusuf,» Rabbine yalvararak: «'Ey Rabbim! Bana zindan, bunla-


nn benden» arzuladtgt ~eye uy1nam1 «istediklerinden daha iyidir.» <;tinkti
birinci se~enekte, ikincisinin aksine filcibetin guzel olmas1 vardir. Burada Yu-
suftan Ztileyha'n1n arzusuna uymas1 isteginin kachnlann ttimtinden geldigini
gortiyoruz. <;unku onlann hepsi birden Yusufa bu istege uymas1m tavsiye et-
mi~ler~ aksi halde kendisine zarar verecekleri konusunda onu korkutmu~lardi.

Hakimlerden baz1lan ~oyle der: "Kottiltigti uzakla~tiran Rabbim, bana


daha sevgili ve ho~ gelir" deseydi~ Allah (c.c.) i<;ine clU§ttigli bu kotil durumu
ken<lisinden uzakla~tiracakti. Ancak o, diniyle ·bi-rl~kte gilnah i~lemekten ken-
disini kurtannca, Allah yolunda ba~1na gelenlere art1k ald1rmad1. Zaten
"betanm gelip gelmeyecegi. mantiga yani konu~maya baghdII."
224 HO HU't..-ssvAN CiiZ: 12
I

«Eger sen onlann hilelerini benden ~evlrmezsen,» ~ehvetin kuvvetli


ohnas1 geregi «onlara meyleder ve» benden yapmam1 istedikleri haram1 i~le­
yerek «cahillerden», sefillerden «olurum,' dedi.» Bu sozi.in anlain1, onun
Allah'1n ltituflanna s1g1mnas1, iltica etmesi demekti. T1pk1 yard1m isteyen ki-
~inin: " Yeti~ yoksa olecegim" de1nesi gibi. <;tinkti Yusuf (a.s.) bir yandan if-
fetli ohnay1 ve gtinah i§le1nemeyi isterken, diger taraftan da i~inden bir istek
onu kad1nlann arzulanna uymaya zorluyordu.
34. <<Rabbi onun duas1n1 kabul etti ve» duas1nda istedigi ~ekilde «on-
laran hilesini ondan uzakla§brd1.» Onu koruyarak o derece iffet ve is1net
Uzere olmas1111 saglamla~tlrd1 ki, a1t1k zindamn zorluk ve tnihnetine katlanma-
ya kendisini ah~ttnnaya ba~lad1. Gunah i~lemeyi ic;eren lezzete ka~1 zindan1
yegledi. «<;tinkii O,» kendisine yalvanp yakaranlann duas1n1 «~ok iyi i§i-
ten,» onlann yaranna olan ~eyleri, onlann durumlann1 «pek iyi bilendir.»
~eyh Ebfi Bekir Ed-Dekkak'1n ~oyle dedigi rivayet edilir: "Mekke'de
yinni y1l kaldtm. Bu sure is:inde can1m hep slit i<rmek istiyordu. Sonunda nef-
sim bana ilstlin geldi ve Usfan'a gitJnek tizere yola koyuldum. Daha sonra
Arap mahallelerinden birine misafir olmak istedim. Burada goztim gtizel bir
cariyeye tak1ld1. Kalbimi 9elmi§ti. Ban.a: "£y ~eyh! Sen ger9ekten sad1k bir
k.ul olsayd111, stite kar~1 olan i§tahln giderd.i" dedi. Bunun lizerine Mekke'ye
dondtitn ve Kabe'nin etraf1n1 tavaf ettim. Daha sonra rtiyamda bana lakab1
"s1ddlk" olan Yusuf (a.s.) gosterildi. Kendisine: "Ey Allah'1n Nebisi! Ztiley-
ha'<lan kurtulman sebebiyle Allah, goztinil ayd1n lald1." dedim. 0 da bana:
11
Hayir, aksine Usfanh cariyeden kurtulman nedeniyle Allah senin gozunil ay-
d1n ktkh" dedi . Sonra da "Rabbinin makanu.nda durmaktan korkan kimselere
iki cennet vardzr." (Ralnnan: 46) ayetini okudu."

Nitekim ~air §Oyle demi~tir:


Yaparsan goziinii kalbine delil
Gordiiklerin sana yorgunluk verir.
Gordiigiin he1Jeyi edemezsin elde
Az1na da sabredemezsin elbette.

35. «Sonra» Aziz ve arkada~lan,


<;ocugun ~ahitli gi ve gomlegin yutil-
mas1 gibi, Yusufun sus:suz oldugunu ispatlayan «kesin delilleri gormelerine
ragmen» halkm dedikodusunu kes1nek ic;in "Allah'a an<lolsun, zinclana at1l-
maltd1r" diyerek «(yine de) onu» belirli «bir zamana» yani <ledikodular bi -
Ayet: 34-35 YUSUF S0RES1/ l 2 225

tinceye «kadar mutlaka zindana atmalar1 kendilerince uygun goriildii.»


Ayn1 §ekilde Aziz'in kans1 da Yusufun zindana ahlmas1n1 istiyordu.
Ancak bundan amac1 kocas1yla arkada§lannm dti§iindtikleri gibi ha11an dedi-
kodusunu onlemek degildi. 0, zindarun Yusufu zelil ktlmas1n1, kendisine bo-
yun egmesini ve insanlann onu sw;lu olarak gormelerini istiyordu. i§te boyle-
ce Yusuf zindanda be§, ya da ba§ka bir rivayete gore yedi yd kaldi.
Ayette hazif vardtr. Mtifessirler tarafmdan §Oyle takdir edilmi§tir: Yusuf
hakkmda onlann gorti§leri degi§ip, onu hapsetmeyi dti§tindtikleri i~in hapset-
tiler, zindana attdar.
Ashnda kadmm kocas1 Yusufun su~suz oldugunu farkedince ona do-
kunmamt§tL Bunun tizerine kad1n b~ka bir yoldan hileye ba§vurarak kocas1-
na §oyle dedi: "Bu ibrani hizmet~i benim hakk1mda: 0 kendisi benim nef-
0

simden murad almak istedi" gibi sozler sarfedince, kendimi savunmaya gti- .
ctim kalmadi. Halkm bu konuyu unutmas1 i~in bence, en iyisi onu hapsetmeli-
sin."

Aziz kar1s1na itaat eder, isteklerini hemen yerine getirirdi. Diger bir de-
yi§le ipler kansmm elinde idi. Kar1s1n1n bu soziine aldanarak gordtigti, Yu-
sufun su9suzlugunu kan1tlayan kesin delilleri unuttu ve onun iddialar1 dogrul-
tusunda hareket etti. Boylece Yusufun kii9tik dii§mesine ve hakir gortilmesi-
ne sebep oldu.
226 ROHU'L·BEYAN .cuz: 12
Ayet: 36 YUSUF SORESl/12 227

36. Onunla birlikte zindana iki delikanli daha girdi. Onlar-


dan biri dedi ki: "Ben rii.yamda §arap siktigimi gordiim." Di-
geri de: "Ben de ba§imin iistiinde ku§larin yedigi ekmegi ta§i-
digimi gordiim," dedi. "Onun yorumunu bize haber ver. <;un-
kii. biz seni giizel davrananlardan goriiyoruz" dediler.
37. Dedi ki: "Size yedirilecek yemek size gelmeden once,
onun yorumunu mutlaka size haber verecegim. Bu, Rabbimin
bana ogrettiklerindendir. <;unkii ben Allah 'a inanmayan bir
kavmin dinini terkettim. 0 nlar lihireti inkar edenlerin ta ken-
dileridir.
38. Atalanm ibrahim, ishak ve Ya'kub 'un dinine uydum.
Allah 'a herhangi bir §eyi ortak ko§mamiz bize yara§maz. Bu,
bize ve insanlara Allah 'in liitfundandir. Fakat insanlann fO-
gu §iikretmezler.
39. Ey zindan arkada§lanm! <;e§itli tannlar mi daha iyi,
yoksa kahredici olan bir tek Allah mi?
40. Siz Allah 'z birakip sadece sizin ve atalarinizin taktigi
isimlere tapiyorsunuz. Allah, onlar hakkinda herhangi bir de-
lil indirmemi§tir. Hiikiim Allah'tan ba§kasinin degildir. 0 da,
kendisinden ba§kasina iblldet etmemenizi emretmi§tir. i§te
dosdogru din budur. Fakat insanlann fOgu bilmezler.
41. Ey zindan arkada§larim! Biriniz efendisine §arap ifire-
cek; digeri ise asilacak ve ku§lar onun ba§indan yiyecekler.
Yorumu hakkinda sordugunuz i§ kesinle§mi§tir."
42. Onlardan, kurtulacagini bildigi kimseye dedi ki: "Beni
efendinin yaninda an." F akat §eytan onu, efendisine anmayi
unutturdu. Dolayisiyla, bir kaf sene daha zindanda kaldi.

36. Yusuf i\:eri auhrken «onunla birlikte zindana», krahn hizmetc;ile-


rinden olan ve biri su ta§iyan, digeri de ekmek yapan «iki delikanh daha gir-
di.» Bir rivayete gore bu iki delikanh krah oldtirmek amac1yla onun yiyecegi-
ni ve ic;ecegini zehirlemeye karar verirler. Ancak sucu bunu yapmaktan daha
sonra vazgec;er. Yemek gelince krala: "Ey Krahm1z! Sala.n yeme! <;tinktre1c-
mek zehirlidir" der. Bunun ilzerine ekmekc;i de: "Ey Krahm1z! Salan bir ~ey
i~me! <;link.ti ic;ki zehirlidir," der. Kral bu durumu gorlince sucuya: "Bunu i~!"
diyerek ona i9mesini emreder. 0 da ic;er, ancak kendisine bir §ey olmaz. Bu
sefer ekmekcriyc (mncrek: "Bunu ye!" emrini verir. Ekmek~i yemeyi reddeder.
')
228 ROHlJ' L-B&VAN Cuz: 12

Bunun tizerine kral yemegin zehirli olup, olmadiAuit denemek ic;in bir hayva-
na yedirir. Hayvan anmda oltir. Kral hemen ikisinin de hapsedilmesini emre-
der. Burada Yusufla beraber hapse attlmalan aym zamana denk gelir.
«Onlardan biri» yani sucu «dedi ki: 'Ben riiyamda» kendimi i9erisin-
de tizilm sal.k1mlan olan bir tarlada tiziim toplarken, bu sirada elimde bulunan
kralm bardagm1n i~erisine «§arap» yani iiztim «s1kbg1m1» ve keqdisine tak-
dim ettigimi, onun da bunu ic;tigini «gordiim.'» Burada "tiziim" yerine "~a­
rap" kelimesini kullanmasuun amac1, ~arab1n tiziim suyunun s1k1larak bekle-
tilmesi sonucunda degi§itn yoluyla elde edilmesindendir. Yani §arab1n ashn1n
tiztim olduguna i§aret edilmektedir.
«Digeri de» yani ekmek9i: «'Ben de» kendimi kralm mutfag1nda «ba~1-
m1n iistiinde», ic;erisinde ekmekle c;e§itli yiyeceklerin bulundugu sepetleri ve
y1rt1c1 «ku§lartn» bu sepetlerden alarak «yedigi ekmegi ta§1d1g1m1 gordiim,
dedi.» Daha sonra ikisi birden: «'Onun» yani sana bildirdigimiz bu iki riiya-
n1n «yorumunu bize haber ver. <;unkii biz seni» rtiya tabirinden anlayan-
lardan, «giizel davrananlardan goriiyoruz' dediler.» Delikanhlar bu sozli
Yusufun zindandaki bazi tutuklulann anl~tt1klan riiyalan dogru olarak yo-
rumlad1g1Ill, sonra da olaylar1n onun yorumlad1g1 §ekilde cereyan ettigini go-
rtince soylediler.
37. Yusuf gen9lerin bu durumundan istifade ederek isteklerini yerine
getirmeden once onlan Tevhid Dini'ne davet etmek, kendilerine iman1 ogret-
mek ve onun gilzelligini gostermek istedi. T1pk1 ttim peygamberlerin hidaye-
te, ir§ada ve insanlara §efkatli olmaya davet ederken kullandtklar1 metotta ol-
dugu gibi ... i~e onlara kendisinin bu davetindeki ve rtiyalar1 yorumlamas1nda-
ki hakhhgm1 ve dogrulugunu ispat etmek iyin, mficize olarak onlarm bilme-
dikleri baz1 gayb haberlerini vermekle ba§lad1 ve «dedi ki: 'Size» iyinde bu-
lundugunuz bu yerde «yedirilecek yemek size gelmeden once, onun yoru-
munu mutlaka size haber verecegim.» Yani ne suretle olursa olsun, sizin
i~in hazl!lanan yemegin rengini, kokusunu, diger ozelliklerini, §eklini ve ma-
hiyetini size bildirmeden yemeginiz buraya ula~mayacaktir. Zaten zindanda-
kilere isa (a.s.)'mn hali gibi bilinmeyen baz1 olaylardan haberler veriyordu.
i§te bu §ekilde Yusuf (a.s.) onlara heniiz yemekleri zindana getirilme-
den, ondan haber verip ozelliklerini bildirince: "Bu kahinlerle y1ld1zlara ba-
kan tnilneccimlerin i~idir" dediler. Bunun Uzerine Yusuf onlara §tiyle cevap
vcrdi: Ben kfihin degili1n. «BU» rtiyalan yorumlaman1, gaybten haberler ver-
Ayet: 37-40 YUSUF SURESt/ 12 229

me1n, kahinlik yapmak, yild1zlara bakmak kabilinden degil, aksine ilham ve


vahiy yoluyla «Rabbhnin bana ogrettiklerindendir. <;iinkii ben Allah'a
inanmayan bir kav1nin dinini», dogru ile yanh~1n iverisine kar1§1nas1ndan
sonra degil, ba§tndan beri «terkettim. Onlar ahircti» Dtinya'da i§lenen
amellerin oradaki kar§thklanyla beraber «inkar edenlerin ta kendileridir.»

38. Burada Yusuf, delikanltlar1, soyleyeceklerini dinlemeye ozendirmek


ve onlann kendisine olan giivenlerini artlrmak i9in onlara kendisinin §erefli
bir soydan geldigini, peygamber siilalesinden oldugunu bildirerek §6yle dedi:
«Atalarim ibrahim, ishak ve Ya'kub'un dinine uydum. Allah'a» ister n1e-
lek, ister cin, ister insan, ne olursa olsun «herhangi bir §eyi ortak ko§mam1z
bize» yani Peygamberler topluluguna kesinlikle «yara§maz.»
«Bu» tevhidin, vahiy yoluyla hem «bize ve» bizim vas1tam1zla tiim «in-
sanlara» gonderilmesi, hem de onlara dogru yol gostermemiz i9in bizim go-
revlendirilmemiz, «Allah'1n liitfundand1r. Fakat» kendilerine peygamber
gonderilen «insanlann ~ogu» buna «~iikretmezler.» Aksine kendilerine
gonderilen peygamberden yiiz ~evirirler, sakmdlfd1g1 §eyleri yapmaktan vaz-
ge9mezler.
Peygamberlerin Allah'la kullan aras1nda birer vas1ta olmalan sebebiyle,
kullara hem Rablerine kar§t kulluklarm1 peki§tirmek, hem de onlar vas1tas1yle
Rablerini tan1malarmm hakk1m yerine getirmek i\:in §tiktiretmeleri gerekir.
39. Yusuf, delikanhlara kendisinin ger9ek din clan "Tevhid Dini" tizere
oldugunu belirttikten sonra, onlara kavimlerinin putlara tapmakla kendilerine
yanh§ bir din edindiklerini gtizel bir dille, yumu§ak bir ilslupla izah etlneye
ba§ladi. Onlara iverisinde ger9ek dostluklann olu§tugu, nasihatlerin samimi-
le§tigi bu zor yerde sevgi adma seslenerek «Ey zindan arkada~lar1m!>> diye
hitapetti ve onlann putlara tapmalanntn yanh§h g101 ispat etmek amac1yla
kendilerine §oy le bir soru yoneltti: Sizin i9in «~e§itli tanrdar m1 daha iyi,
yoksa» ger~ek anlan11yla ma'bud ve kimsenin iisttin gelemiyecegi «kahredici
olan», ilfillhkta e§siz «bir tek Allah m1?»

40. Yusuf, tekrar bu iki delikanhyla, onlar gibi puta tapan diger insania-=-·
ra hitap ederek soziine §6yle devam etti: «Siz Allah'• b1rak1p» cehalet ve sa-
p1kltg1mzdan dolay1 «sadece sizin ve atalann1z1n takbg1» birtak1m anlams1z
«isin1lere tap1yorsunuz. Allah, onlar» yani ibadet i~in kendilerine uyulan bu
isirnlcr. \C~itli adlar vcrip tapt1gn11z putlar «hakk1nda» dogruluklann1 goste-
230 RUHU'L-BmYAN COz:l2

ren «herhangi bir delil indirmemi§tir.»


Takt1gm1z bu anlams1z isimlere tapma konusundaki «hiikiim Allah'tan
ba§kas1n1n degildir .» <;tinkil ibadete lay1k olan, herkesi yaratan, her §eyi
elinde tutan ancak O'dur. Varhgm1 tiim delillerin ispatladig1 «0 da» Peygam-
berlerin diliyle «kendisinden ba~kas1na ibadet etmemenizi emretmi§tir.»
«i§te» Allah'tan ba§kasma ibadet etmemeyi emreden, ic;erisinde egri bu-
lunmayan «dosdogru din budur.» Yani islam dinidir. «Fakat insanlarin ~o­
gu bilmezler» ve cehaletleri i9erisinde saga sola yalpalay1p dururlar.
~unu bil ki, yiice Allah'tan ba§ka her §ey yok olmaya mahkum bir gol-
geden ibarettir. Alalh kimse golgeye degil, aksine her §eyi oldugu gibi golge-
yi de yaratan Ytice Allah'a uyar. Allah'a uymaktan maksat ise, emrettigini din
olarak benimsemektir. Emrettigi §eylerden biri de a9Ik ve gizli §irkten kac;m-
mak suretiyle ibadeti sadece kendisi i~in yapmaktu. Bu hal ise, sahibini, ac;ik
ve gizli her §eyi 9ok iyi bilen ve onlar1n sahibi olan ytice Allah'a ula§tuan
ihlasm ta kendisidir.
41. «Ey zindan» daki «arkada§lanm!» Riiyalann1za gelince, «biriniz»
daha once oldugu gibi «efendisine ~arap i~ecck.» Burada "biriniz" derken,
ciimlenin geli§i ic;ki ta§1y1c1sm1 ima ettiginden, a~1k9a kim oldugu belirtiln1e-
mi§tir.
Yusufun i9ki ta§1y1cis1na: "Gordiigtin o tiziim bag1yla onun glizelliginin
yorumuna gelince, tiztim bag1 krala, gtizelligi ise onun yantndaki senin iyi du-
rumuna i§aret etmektedir" dedigi rivayet olunur.
«Digeri» yani ekmek9i «ise asllacak ve ku§lar onun ba§tndan» beyni-
ni «yiyecekler.» Yani Yusuf ekmek9iye §Oyle dedi. "Ne kotii bir rtiya gor-
diin!.. Mutfaktan <;tlcl§1nm anlam1, i§inden olman demektir. Gordiigiin ti<; adet
sepet ise, ii<; giin gec;ecegi, daha sonra krahn seni yakalatma emri c;Ikararak
<;arm1ha gerecegi, sonra da ku§lar taraf1ndan beyninin yenilecegi anlamma ge-
lir."
Rliyan1zda gorlip de «yorumu hakk1nda sordugunuz i~» bu §ekilde
«kesinle~mi~tir. '»

Rivayet olunduguna gore, Yusuf (a.s.) gen9lerin rtiyalarm1 tabir edince:


"Biz bir §ey gormedik" diye inkara kalkt§tilar. Bunun i.izerine Yusuf onlara,
soylediklerinin ister dogru, ister yalan olsun, mutlaka ger9ekle§ecegini bildir-
A.yet: 41 -42 YUSl,JF S0RES1/ 12 231

di. Durum, inktlr etme olaymm ekmekc;iden kaynakland1gm1 gostermektedir.


<;tinkti ic;ki ta§1y1c1s1Illn rtiyastru inkar etmesi i<;in ortada bir sebep yoktu. An-
cak arkada§mm durumunu goz oniine alarak inkar etme yoluna gitmesi mtim-
ktindiir. Durum ne olursa olsun, olaylar Hz. Yusufun yapt1g1 yorum dogrultu-
sunda cereyan etti.

Nitekim kral i<;ki ta§1y1c1sm1 zindandan c;1kard1 ve emanete h1yanetlik


yapmad1gm1 anlay1nca eski makaffilna getirdi, kendisine ik:ramda bulundu.

Aym §ekilde ekmekc;iyi de zindanmdan 91kardi. Ancak onun kendisine


h1yanet ettigini anlay1nca elbisesini soydu ve oliinceye dek kendisini karn91-
lattl. Sonra da c;armlha gererek cesedini yol iizerine buakt1. Daha sonra karga-
lar oraya i.i§U§tiller ve ekmekc;inin kafasllli yemeye koyuldular.

Tarihte ilk kez 9arm1ha gererek oldtirmeyi, sozti ge9en bu kral uygula-
m1§t1r. Daha sonra da §U ayette anlattld1g1 gibi, Hz. Musa donemindeki Fira-
vun kullanmi§tlr: "...Ve sizi hurma dallanna asacagzm." (Taha: 71)

Rivayete gore Peygamberimiz (s ..a.v.) Bedir sava§1'ndan Medine'ye do-


nerken, Irku'z-Zabye diye isimlendirilen, altinda golgelenilen bir agac1n ya-
nmdan ge9ti. Burada esirlerden Ukbe b. Ebi Muayt'1n 9arm1ha gerilmesini
emretti. islfun Tarihinde kafirler ic;inde ilk 9armiha gerilen kimse bu §ah1strr.
Mekke'de iken Peygamberimiz (s.a.v.)'e iftira ediyordu. Bir keresinde de mti-
barek yilzlerine ttiktirmti§tti.

Oltim c;e§itlerinin en zoru, nefesin vticutta hapsedilmesi sebebiyle <;ar-


miha gerilmek sfiretiyle meydana gelenidir. Ancak hakim cezay1 daha da §id-
detlendirmek ve insanlarm ibret almalar1n1 saglamak amac1yla gerekli gortir-
se, baz1 suc;lular ic;in c;armlha gerilmek yoluyla oliim cezasrm uygular.

42. Yusuf «onlardan, kurtulacag1n1 bildigi kimseye dedi ki: 'Beni


efendinin yan1nda an'» ve ona: "Zindanda suc;suz yere hapsedilmek suretiy-
le zulme ugram1§, uzun stiredir de orada bekletilen bir hizmet~i var" de. Belki
acrr da, beni bu 9Ikmazdan kurtarrr."

«Fakat ~eytan onu,» yani ic;ki ta§1y1c1sma kalbine Yusufu hatulamasillt


engelleyecek i§ler ve vesveseler sokmak suretiyle «efendisine anmay1 unut-
turdu. Dolay1s1yla» Yusuf bu unutma nedeniyle «birka~ sene» yani yedi se-
ne «daha zindanda kalda.»

"El-Feth"in mtiellifi, Yusuf (a.s.)'un zindanda on iki sene bekledigini


232 ROHU'l.,·BiYAN COz:l2

soylemi§tir.
Bahru'l-Ulam isimli eserde de 1nusibetlerin giderilmesi i9in -genel ola-
rak iyi bir §ey olsa bile- Allah'tan ba§kas1ndan yardun istemenin enbiya ma-
kam1na yala§mayacag1 bildirilmektedir. <;tinkil enbiya, insanlann en faziletli-
leri olduklan gibi, ayn1 zamanda yiiksek makam sahipleridir. Durum boyle
olunca Allah'tan ba§kasmdan yardun istemek en faziletli ve en evla olan1 ter-
ketmek demektir. ~tiphesiz enbiya, kti9tik glinahlan i§lemeleri halinde, ba§ka-
lann1n i§ledigi btiytik glinahlar sebebiyle azarlandrklan ol9ilde azarlanular.
Yusuf (a.s.)'un, ba§kasmdan yard1m istemeyi terketmek suretiyle, atas1 Hz.
lbrahim'e uymas1 gerekirdi. T1pk1 §U rivayette oldugu gibi:
Cibril (a.s.), Hz. ibrahim'e ate§e atihrken: "Bir §eye ihtiyacm var m1?"
diye, sormu§, o da: "Senin i9in kesinlikle hayrr" cevab1n1 vermi§ti. Bunun
tizerine Cibril kendisine: "Rabbinden iste" deyince: "Rabbimin benim halimi
bilmesi, benim i9in yeterlidir" demi§ti.
Malik b. Dinar'dan §Oyle rivayet edilmi§tir: Yusuf (a.s.) krahn sucusuna:
"Zindandan 9Ik1nca beni efendinin yan1nda an, durumumu ona bildir," deyin-
ce Allah'ti Teala: "Ey Yusuf! Sen Benden ba§ka vekil edindin, Ben de senin
hapsini uzatacag1m" buyurmu§tU. Bunun ilzerine Yusuf (a.s.) aglamt§ ve: "Ya
Rabbi! Kalbimi dertler, ilzilnttiler, s1k1nttlar katila§tird1. Agz1mdan dti§tirune-
den bir kelime 91ktl, bir daha onu tekrar etmiyecegim" demi§ ti. Hasan
Basrl'nin bu rivayeti okuduk<ra aglad1g1 ve §5yle dedigi soylenir: "Ba§1m1za
herhangi bir hal gelse, hemen insanlara ko§ard1k."
Ayet: 42-43 YUSUF SURESl/ 12 233

43. Kral dedi ki: "Ben yedi arik inegin yedigi yedi semiz
inek goriiyorum. Ayrica, yedi ye§il, digerleri de kuru (yedi) ba-
§ak gordiim. Ey ileri gelenler, eger riiya yorumluyorsaniz, be-
nim riiyami da bana yorumla,yzn."
44. Dediler ki: "Bunla,r karmakari§zk, yalanci dii§lerdir.
Biz boyle yala,nci dii§lerin yorumunu bilenlerden degiliz. ''
45. iki ki§iden kurtulmu§ olani, uzun bir zaman sonra ha-
tirlayarak dedi ki: "Ben size onun yorumunu haber veririm,
beni hemen gonderin."
46. "Uy Ywmf! Ey dogru sozlii ki~i! Yedi arik inegin yedigi
234 ROHU'L·B~AN Cuz: 12

yedi semiz inek ile, yedi ye1il vt yedl d1 kuru ba1ak hakkinda
bize yorum yap. Umit ederim ki, insanlara ·dlJnerim de, belki
onla.r da dogruyu ogrenirler.,,
47. Dedi ki: "Adetiniz iizere yedi yd ekin ekersiniz, sonra
yiyeceklerinizden az bir miktar harif, biftiklerinizi bafaginda
birakirsiniz.
48. Sonra bunun ardindan, saklayacaklannizdan az bir
miktar harif, o yillar ifin biriktirdiklerinizi yeyip bitirecek yedi
kitlik yili gelecektir.
49. Sonm bunun arduukzn da bir yil gelecek ki, o yikla, in:nn-
lara (/xJl yagmur ile) yardim olunacak ve o ydda stkacaklar."

43. M1srr «Kral»1 Reyyan b. el-Velld «dedi ki: 'Ben» rliyamda «yedi
ar1k» yani zay1f «inegin yedigi yedi semiz inek goriiyorum. Aynca, yedi
ye§il, digerleri de» hasat mevsimi gelmi§, ye§illigi kaybolinu§ «kuru (yedi)
ba§ak gordiim.»
Rivayet edildigine gore Yusufun zindandan 9Jkmas1 yakla§inca Allahti
Tefila bunun i9in hi9 akla gelmeyen bir sebep halketti. ~oyle ki: Kral her sene
Nil nehrinin kenannda bir bayram §Oleni dilzenliyordu. Orada insanlan toplu-
yor, onlara en giizel yemekleri yediriyor, en gtizel i<;ecekleri i<;iriyor, kendisi
de tahtlna oturuyor, onlar1 seyrediyordu. Kral bir Cuma gecesi riiyas1nda ye-
di sen1iz inek gormil§tii. Bu inekler kuru bir nehirden veya denizden 91km1§-
lar, arkalarmdan da yedi ank inek <;ikml§tt. Bu arik inekler semiz inekleri yut-
mu§lar, semiz ineklerden d1§ar1da hi9bir §ey goriilmiiyordu. Kral uyanmca,
cksik ve zayif olan1n tam ve k.uvvetliye ilstiln gelmesi sebebiyle huzursuz ol-
du. F1trat1 geregi i<; gtidiisiiyle bu riiyanm, iilkesinde meydana gelecek bilytik
bir felfil<etin habercisi oldugunu sezdi. Ancak durumun nasd olacag1n1 kesti-
rememi§ti, 9ok merak ediyordu. Rtiyas1n1 yorumlatmak suretiyle bilgi edin-
1nek istedi ve iilkesindeki bilgin, hikmet sahibi, sihirbaz, kfillin, miineccim ve
insanlar i9indeki diger ileri gelenleri bir araya toplayarak onlara: «Ey ileri ge-
lenler, eger riiya yorumluyorsan1z, benim>> bu «riiyam1 da bana yorumla-
y1n '» ve hangi akibete i§aret ettigini a<;tldaym, dedi.
~liphesiz riiya, yorum gerektirir. <;tinkii rtiyalarda hissi sfiretler, hayal
mertebesinde ortaya ~1karlar. ibrahim (a.s.) ise, kendisine oglunu bogazlar ol-
dugu halde gt)sterilen rliyanm zahirine gore harcket etti. <;iinkti onun durumu,
ruhsatla dcgil. azimctlc amel etmeyi gerckt iriyordu. Eger boy le yapmasayd1,
Ayet: 43~45 YUSUF SURES!/ 12 235

onun ve oglunun Yilce Allah'm emrine boyun egerek teslimiyetleri, insanlar


icyin ac;1k olarak ortaya 91kn1ayacakti.
Anlat1ld1gma gore, sfilihlerden biri rtiyas1nda, Peygamber Efendimiz
(s.a.v.)'e tokat att1gm1 gorilr ve tirpererek uyanir. Gordilgti §ey kendisini c;ok
korkutur. Hemen bir ~eyh'e ko§arak durumu anlatlr. ~eyh ona §Oyle der:
"Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in htiktimJerinden birini ihlal etmi§sin, boz-
mu§sun. Ytize tokat vurmak, senin biiyiik giinahlardan birini i§ledigini goste-
• II
nr.
Salih ki§i bunun tizerine kendi kendine dti§tintir. Fakat bilytik gtinahlar-
dan herhangi bir haram1 i§ledigini hatirlayamaz. c;unkti dindar bir kimsedir,
tizgtin bir §ekilde evine <loner. E§i tiztinttistintin sebebini sorunca, ona rtiyas1-
n1 ve ~eyh'in yorumunu anlatrr. Kad1n bunu duyunca, birden c;ok §a§mr. He-
men tevbe eder ve der ki: "Sana inamyorum. Dostlanndan filan kimsenin evi-
ne girersem, bo§ 0Iacag1ma dair yemin etmi§tin. Bir gtin evlerinin ontinden
ge9erken i9eri girmem i9in israr ettiler. Ben de utand1m ve evlerine girdim.
Sana olanlan anlatmaktan korktum ve durumu gizledim." Bunun tizerine salih
ki§i tevbe ederek Hakka yakardi. Kadm da tevbe ettikten sonra nikah1n1 yeni-
ledi.
44. Yorumcular «dediler ki: 'Bunlar» §eytan1n vesvesesiyle nefsin ku-
runtulanndan olu§an «karma kan~1k, yalanc1 dii~lerdir.» Ayette ge~en
"edgfis", "d1gs" kelimesinin 9oguludur. Digs, kuru ve ya§l kar1§1k bir demet
ot demektir. "Yalanc1 du§ler"den maksat, kar1§Ikhg1 sebebiyle yorumlanama-
yan rtiyalardrr. "Du§ (hulm)" ise, ash olmayan yalanc1 rtiyadrr. Peygamberi-
miz (s.a.v.) bu konuda §6yle buyurmu§lard1r: "Ruya Allah'tan, hulm yani dil§
ise §eytandandtr." <7>

«Biz boyle» ash olmayan «yalanc1 dii§lerin yorumunu bilenlerden


degiliz.'» <;unkti bu ttir asdsiz dti§lerin yorumu yoktur, aksine sadtlc riiyalann
yorumu olur.

45. Zindandaki «iki ki§iden kurtulmu§ olan1,» yani i9ki ta§1y1c1s1


«uzun bir zaman sonra» Yusufu ve kendisine soyledigi sozti «hatirlaya-
rak» sayg1 bab1ndan ~ogul hitab1 kullanmak suretiyle «dedi ki: 'Ben size
onun yorumunu haber veririm. Beni hemen» zindana «gonderin.'» c;un-

7- Bu hadisin tuhririni Buhflri. Muslim ve Tinniz'l "Sc1/ih rii'ya Allah'tan, du§ ise ~eytandandtr"
lftfz1yla yapm1~lard1r. Bkz. d -FC'thu'l-Kehfr, 2/139.
236 HUHU'L-BiYAN Cuz:l2

kti orada Yusuf admda, Yakubogul1anndan rUya yorumunu bilen hikmet sahi-
bi bir ki§i var. Daha once de bize rtiyalarun1zm yorumunu yapmt§tI.
Bunun tizerine i9ki ta§1y1c1sm1 Yusuf a gonderdiler.

46. Yusufun yanma gelince ondan ozur diledi ve dedi ki: «'Ey Yusuf!
Ey dogru sozlii ki§i!» kralm ri.iyas1nda gordligu «yedi ar1k inegin yedigi ye-
di semiz inek ile yedi ye§il ve yedi de kuru ba§ak hakk1nda bize yorum
yap. Umit ederim ki, insanlara» isabetli yorumlarla «donerim de, belki on-
lar da dogruyu ogrenirler.'» Gortildtigi.i gibi iyki ta§1y1c1s1, burada Yusufu
"dogru soz!U ki§i" olarak vas1fland1nyor. c;unkti onun rtiya yorumlrunas1nda-
k.i dogrulugunu ve diger hallerini deneyerek ogrenmi~ti.
47. Yusuf «dedi ki: 'Adetiniz iizere yedi yd» ilsttiste gayretle «ekin
ekersiniz. Sonra» bu sure i9inde ihtiya~ halinde «yiyeceklerinizden' az bir
miktar hari~, bi~tiklerinizi» 9tirtimesini onlemek amac1yla, «ba§ag1nda»
stok edip «b1rak1rs1n1z.» Burada Yusuf (a.s.) "Yiyeceklerin.izden az bir mik-
tar" sozliyle, onlann bu sure i9inde az yemeleri gerektigine i§aret ediyordu.

48. «Sonra bunun», yani tisti.iste gayretle ekin ekip stok yaparak ge<;ir-
dikleri yedi y1hn «ard1ndan», tohumluk olarak «saklayacaklann1zdan az
bir miktar hari~, o ydlar i~in biriktirdiklerinizi yeyip bitirecek» a<;hg1n
esaret ve oldilrillmekten daha beter olmas1 nedeniyle, insanlar1n ~ok zorluk
9ekecegi «yedi k1thk y1h gelecektir .»
49. «Sonra bunun», yani yukar1da sozil edilen, yenilip bitirilecegi ve
zorluklarla ge9irilecek yedi y1hn «ard1ndan da, bir ytl gelecek ki, o ydda,
insanlara» Allah tarafmdan bol yagn1ur yagd1nlmak suretiy le «yard1m olu-
nacak ve o y1lda» tiztim, §eker kan11~1, zeytin, susam gibi s1ktlabilen meyve
ve sebzeleri «s1kacaklar. '» Sular1ndan istifade edecekler.
Hz. Yusuf, yedi scmiz inekle yedi ye§il ba~ag1 bolluk y1llan, zay1f inek-
lerle kuru ba§aklar1 kurakhk y1llan, zay1f ineklerin semiz inekleri yutmasm1
da bolluk ydlar1nda biriktirecekleri stoklan kurakltk ydlannda yiyerek bitire-
ceklerine i§aret olarak yorumlami§tl.
Ayet: 46-50 YUSUF S0RES1/ 12 237

50. Kral dedi ki: "Onu bana getirin." Elfi, Yusuj''a geldigi
zaman, dedi ki: "Efendine don de ona: 'Ellerini kesen o ka-
dinlarin zoru neydi?' diye sor. $iiphesiz benim Rabbim onla-
rin hilesini fOk iyi bilir."
51. Dedi ki: "Yusuf'un nefsinden murad almak istediginiz
zaman durumunuz neydi?" Dediler ki: "Ha§a! Allah ifin biz
ondan hifbir kotiUiik gormedik... " Azizin karisi da dedi ki:
"$imdi hak meydana ftkti. Ben onun nefsinden murad almak
istemi~tim. $iiphesiz ki o, dogru soyleyenlerdendir.,,

52. "ll11, benim kendisine giyabinda hainlik etmedigimi ve


238 ROHU'L·BEYAN Cuz: 12

Allah 'in hainlerin hilesini bafariya ulafttrmayacagini onun


da bilmesi ifindir.
53. Nefsimi temize flkaramam. f;iinkii Rabbimin aciyip ko-
rudugu harif, nefis a~iri ~ekilde kotiiliigii emredicidir. f;iinkii
Rabbim fOk bagi§layan, pek esirgeyendir. "

SO. i9ki dag1tic1s1, olaym yorumunu Yusuftan ogrendikten sonra, M1su


Krah Reyyan'1n c;evresinde illkenin ileri gelen, hat1n say1hr, kimselerinin bu-
lundugu bir suada huzuruna 9lkarak, durumu anlatti. Kral, Yusufun bu yoru-
munu begendi. Onun ilim ve fazilet sahibi bir kimse oldugunu anladi. Onu,
yak1ndan tan1mak ve bizzat bu yorumu agz1ndan dinlemek istedi. Bunun i9in
«Kral dedi ki: 'Onu» yani Yusufu «bana getirin.'» Bunun ilzerine i9ki da-
g1tic1s1, elc;i s1fattyla Yusufu zindandan 91kararak krahn huzuruna getirmek
i~in oradan aynld1. «El~i, Yusura geldigi zaman» Yusuf onunla beraber git-
meyi reddederek «dedi ki: 'Efendine don de ona:» Ztileyha'nm meclisinde
-daha gonce geni§ olarak bahsi ge9en olayda- «•Enerini kesen o kad1nlar1n
zoru neydi?' diye sor.»
~
Burada Yusuf, hanunefendisini hem hakk~ gozetmesi, hem de kendisi-
ne kar§1 sayg1l~ olmas1 a~1smdan kadmlarla beraber bilerek zikretmedi. Ka-
d1nlara gelince Yusuf onlarm ger9egi a91k9a soylemelerini ve Zilleyha'n1n,
onun nefsinden murat almaya kalk1§1nca buna kendisinin kar§1 koydugunu
Zilleyha'run ikrar ettigine §ahitlik yapmalann1 istiyordu.
"
Alimler §oyle dediler: "Yusuf (a.s.), zindandan 9Ikmay1 reddederek, bu-
nun ancak kral taraf1ndan kad1nlarla olan durumunun incelenmesi halinde
mtimki.in olabilecegini belirtti. <;unkti o, meselenin gen;ek yonleriyle kral ve
ozellikle de Aziz taraf1ndan aydmhga kavu§mas1n1, zulme ugrayarak hapse-
dildiginin anla§Ilmas1n1 istiyordu. Boylelikle artik kendisine haset edenler,
onu ay1plamayacaklar, durumunu c;irkin bulmayacaklardi. Akhnm olgunlugu,
sabn ve vakar1 da ortaya 91kacakti. <;ilnkil bir kimsenin on iki yll zindanda
kalmas1, sonra da kral onu yanma c;agrrarak <;1kar1lmas1n1 emrettiginde, Aziz'e
ve ailesine h1yanet etmedigi anla§Ihncaya dek dl§art 9lkmay1 reddederek sabn
yeglemesi, onun kendisine yoneltilen ttim su9lamalardan uzak ve hakkmda
soylenenlerin hepsinin yalan}a iftiradan ibaret oldugunun a9Ik bir karutidu."
Burada, yapilan su<;lamalann as1ls1z oldugunu kan1tlamak, bunun sebep-
lcrdcn korunmak i<rin ~aba harcamanm gcrcginc i~aret edilmektedir. Hadis-i
Ayet: 50-52 YUSUF SORESI/ 12 239

$erifte Peygamberimiz (s.a.v.): "Kim Allah'a ve ahiret gunu'ne inanLyorsa


su~lamalara sebep olacak yerlerde durmaszn" buyurmu§lard1r.

Bir rivayete gore Peygamberimiz (s.a.v.), Hz. Yusufun sabnn1n ve ke-


sin tavnn1n ho§una gittigini belirterek §Oyle demi§tir: "Onun yerinde ben ol-
saydzm ve zindanda kaldzgi kadar ben kalsaydim, emre uyar, ozur aramadan
kapzya ko~ardzm. Muhakkak o, yumu~ak huylu, halim bir insandi."

Et-Tibi bu hadis hakkmda ~oyle der: "Allah'm Rasulii (s.a. v.) bu sozu te-
vazu bab1ndan soylemi§tir. Yoksa olaylar kar§1smda aceleci olup da, sakin
davranmad1g1 i~in degil. Tevazu ne btiyiigil kti~tilttir, ne de sayg1n kimsenin
kti9tik dti§mesine sebep olur, aksine sahibinin faziletli oldugunu gosterdigi gi-
bi, herkes tarafmdan takdir edilerek heybet kazanmasnu saglar."
«~iiphesizbenim Rab him» olan ytice Allah, bana: "Efendine itaat et."
dediklerinde «Onlarin» ptanlanm1§ «hilesini ~ok iyi bilir.'» Burada kad1nla-
rm, Yusufu hileyle tuzaga dti~tirdtikleri ve onun yoneltilen su9lamalardan
uzak oldugunun Allah'1n ilmi dahilinde cereyan ettigi gosterilmek isteniyor.
51. Kadmlar huzuruna gelince kral onlara «dedi ki: 'Yusurun nefsin-
den» onu kanduarak «murad almak istediginiz zaman» o korkun~ «duru-
munuz neydi?'» Yusufun size herhangi bir meyli var m1yd1? Ayetin zahirine
gore, Yusuftan fuhu§ yapmas1ru isteyen, sadece Aziz'in kar1s1 degil, kad1nla-
rm ttimtiydii. Krahn bu sorusuna kad1nlar, hep birden cevap vererek «dediler
ki: 'Ha§a! Allah i~in biz ondan» gtinah ve hainlik ttirtinden «hi~bir kotiiliik
gormedik.'>> Burada ozellikle "hli§d" kelimesinin kullan11mas1nda, Yusuf
(a.s.) gibi iffet sahibi birini yaratan ytice Allah'1n kudretinin btiytikltigti ontin-
deki §a§k1nhk ifadesini belirten belag! (yani gtizel ve dtizglin soz soyleme sa-
natl ile ilgili) bir incelik bulunmaktadir.
Mecliste hazu bulunan «Azizin karis1» Ztileyha «da» konu§tugu an1
kasdederek «dedi ki: '~imdi hak meydana ~1ktt» ve dogrulugu kalblere, go-
ntillere yer etti: 0 benden degil, «hen onun nefsinden murad almak iste-
mi~tim. Siiphesiz ki o», yani Yusuf: "Ziileyha benim nef~imden murad al-
mak istedi" (Yusuf: 26) soztiyle, «dogru soyleyenlerdendir.'»

52. Yusuf dedi ki: Onlann itiraflanna gerek gormem. Ancak «'bu» su9-
suz oldugumun ispatm1 iste1nem «benim kendisine», ailesiyle gtinah i§lemek
suretiyle «g1yab1nda hainlik etmedigimi ve Allah'1n hainlerin hilesini ha-
I

240 ROHU'L-BltYAN Ciiz:13

~ar1ya ula§ttrmayacag1n1 onun da» yani Aziz'in de «bilmesi i~indir .»

Burada kinaye yoluyla Aziz'in kansm1n Yusuf (a.s.)'u kendisine emanet


eden kocas1na; Aziz'in de Yusufun iffetli, nezih bir ki§i oldugunun
alfunetlerini gormesine ragmen, zindana hapsederken kans1na yard1m etmek
suretiyle Allah'm emanetine hfilnlik yaptig1na deginilmektedir.
Yusufun kadmlar tarafmdan su9suzluguna §ahitlik yapmalan suretiyle
beraatuu istemesinin sebebi, herkes tarafindan onun hain olmad1g1n1n, hain
olsayd1 Ytice Allah'1n i9inde bulundugu bu durumdan kendini temize 91kar-
mayacagmm ve akibetini hayrrh kllmayacag1nm herkes tarafmdan iyice anla-
§tlmas1n1 saglamak da olabilir.
53. Yusuf kendini begenmi§lik veya nefsini tezkiye etme 9abas1yla de-
gil, ytice Allah'm ontinde tevazuyla durmak ve nefsini yenmek amac1yla so-
zilne devam ederek: Bununla beraber «nefsimi temize ~1karamam» ve tam
anlam1yla su9suz olduguna §ahitlik yapamam Bu anlamda, Allah'1n Rasfilti
(s.a.v.) §Oyle buyurmu§tur: "iftihar etmek olmaszn ama, hen Ademoglunun
efendisiyim." <S>
"' Allah'm tevfiki ve korumas1yla
Yusuf (a.s.) ayette zikredilen bu sozti,
nefsine uymamakla, Rabbinin ilzerindeki nimetini anlatmak i9in de soylemi§
olabilir. Yani "Ben nefsimi, nefis olarak temize 91karamam ve tabiati itibariy-
le bu fazileti ona mal edemem. Oysa ben Rabbimin tevfik ve yard1rmyla nef-
sime uymayarak ismet ve §erefimi korudum" demek istenii§tir.
«<;iinkii Rabbimin ac1y1p» helak olmaktan «korudugu hari~,» benim-
ki de dahil olmak tizere, her «nefis» batll ve §ehvetlerden §iddetle zevk alma-
s1, y~ak §eylere fazla meyilli olmas1 sebebiyle, «a§1r1 §ekilde kotiiliigii>> ve
giinah i§lemeyi «emredicidir. <;iinkii Rabbim» nefislerin i§ledigi hatalan
«~ok bagi§layan, pek esirgeyendir.'» 0, bu s1fattn1n geregi olarak, esirgedi-
gi nefislere ac1yarak gtinah seline kap11Ip gitmekten kendilerini korur.

8- Bu, tahril:ini Tirmizi'nin yapt1g1 sahih hadis1e11 all11a11 hir btHUmdUr. Bkz. Cl1miu'f-Usul,
10/482.
Ayet: 53-54 YUSUF SURES!/ 12 241

54. Kral dedi ki: "Onu bana getirin, onu yanima alayim."
Onunla konu§unca, dedi ki: "Bu gun sen yanimizda yiiksek
makam sahibi ve giivenilir birisin. "
55. (Yusuf:) "Beni bu yerin hazinelerine tayin et. <;iinkii
ben (onlan) fOk iyi koruyan ve pek iyi bilenim" dedi.
56. Boylece Yusufu, o iilkede yerle§tirdik. Orada diledigi
yerde konaklardi. Biz diledigimiz kimseye rahmetimizi eri~tiri­
riz ve giizel davranan'larin miikiifatini zayi etmeyiz.
57. Iman edip sakinanlar ifin ahiret mukiifati daha hayirli-
dir.

54. M1su «kral»1, «dedi ki: 'Onu bana getirin, onu yanama» dan1~­
man «alayam.'» Bundan once krahn, Yusufun huzuruna getirilmesini emret-
mesinin sebebi, rilya yorumu ilmini bilmesiydi. Bunun i~in sadece "Onu ha-
11a getirin" demi~ti. Ancak kral, Yusufun emin, sabirh, isabetli gorti§ sahibi
oldugunu, acele etmcden hikmetle hareket ettigini farkedince, onun btiytik bir
insan oldugunu anlad1 ve ikinci kez yanma getirilmesif!.i isteyerek: "Onu ha-
242 ROHU'L;s&YAN · COz: 13

na getirin, onu yamma (dam~man) alay1m." dedi.


Yusuf, huzuruna getirilip, «onunla konu1unca,» kral ondaki isabetli
gori.i§, olgunluk ve zekay1 gordli ve «dedi ki:» Ey dogru kimse! «'Bugiin sen
yan1m1zda yiiksek makam sahibi ve» her §eyde «gi.ivenilir birisin.'>>

55. Yusuf: «'Beni» M1sir toprag1 olan «bu yerin hazinelerine», gelir
gider i§lerinin idaresi i9in «tayin et. <;iinkii hen (onlari) ~ok iyi koruyan
ve» tasarrufunu «pek iyi bilenim' dedi.»
Yusuf (a.s.)'un kraldan, kendisini M1sir'1n hazinelerinin idaresine tayin
etmesini istemesinin sebebi, krahn gordtigli rtiya dolay1s1yla insanlar1n k1thk
felaketine ugrayacaklann1 anlamas1ydi. insanlann telef olmalanndan korku-
yordu. Onlara ac1d1gmdan, ihtiya~ halinde kendilerine yard1mda bulunmak
amac1yla, hazinenin idaresinin kendi lizerinde olmas1n1 istemi§ti.
Bu ayette iki §eyin cevaz1 konusunda delil vard1r:
1- Dev let yonetiminde adaletle davranmaya ve §eriatm htikiimlerini ye-
rine getirmeye glicli yeten ki§inin, idareciden velayet makam1n1 istemesinin
cevaz1.
2- Allah'1n hiikmtiyle yonetmenin ve batlhn uzakla§hnlmaslilln ancak
kfilir veya zalim bir sultan1n devlet gorevini kabul etmekle mtimkiin olacag1
anla§thrsa, bunu kabul etmek caizdir. Nitekim selef (yani ilk milsllimanlar)
me§ru yonetime ba§kaldrran bagllerden gorev ahyorlardi.

~eyh Allame b. ~thne'nin anlatt1g1na gore, Timurlenk'in inatla alimlere


yanilt1c1 sorular sordugu, sonra da onlan oldtirmek, ya da i§kence yapmak
i~in bunu bahane ettigi soylenirdi. Halep'e girince zorla buray1 fethetti ve
Mtislli·m anlarm ~ogunu oldtirdti veya esir aldi. Kralhgm bakanlar1yla ileri ge-
lenleri kaleye 9tktilar. Timurlenk illkenin filimleriyle yoneticilerini huzuruna
~agudi. Biz de gittik. Bir slire ontinde durduktan sonra, bize oturmam1z1 em-
retti. <;evresindeki ilim ehlinin ileri gelenine donerek §oyle dedi: "Ben Semer-
kant, Buhara, Herat ve fethettigim diger bolgelerin alimlerine bir mesele sor-
dum. Ancak on~ar cevap veremediler. Sakm onlar gibi olmay1n. En bilgili ve
fazilet sahibi olan1n1zdan ba§ka kimse bana cevap vermesin, cevap vereniniz
de ne konu§tugunu bilsin."
Bunun tizerine Abdu'l-Cebbar bana Timurlenk'in soylediklerini terceme
ederek dedi ki: "Sultamm1z sana, di.in hizclcn ve sizden oldtirtilen kimselerden
Ayel: 55-5<> YUSUF SORES! / 12 243

hangisinin ~ehit oldugunu soruyor. Bizden oldtiriilenler mi, yoksa sizden ol-
dilrtilenler ini?" diyor.

Allahtan hemen akhma gtizel bir cevap geldi ve dedim ki: "Bedevl'nin
birisi Peygamberimiz (s.a.v.)'e gelerek §Oyle dedi: Kimileri §Ohret ic;in, kimi-
leri yeri gortilstin diye sava§iyor. Peki bunlann hangisi Allah yolunda sava§-
mt§ oluyor? " Peygamberimiz (s.a.v.)'de: "Kim Allah'zn kelimesinin yukselme-
si ifin sava§irsa, i§te o, Allah yolunda sava§ml§ olur" diye cevap venni§tir.
Oyleyse sizden ve bizden kim Allah'1n kelimesinin yiikselmesi ugrunda oldti-
rtildiiyse, o §ehittir.

Bu cevab1 duyan Timurlenk: "Harika! Harika", dedi.


Abdu'l-Cebbar bana donerek: "Cevab1n ne gtizel oldu! " dedi.
Boylece ortam yumu§ayarak aram1zda bir yak1nla§ma olu§tu. Sohbet,
soru ve cevap §eklinde koyula§tl. Timurlenk'in bana en son yonelttigi soru §U
oldu: "Ali, Muaviye ve Yezid hakktnda ne diyorsunuz?" Ben de cevap olarak
dedim ki: "~i.iphesiz Ali hakhyd1 ve Muaviye halifelerden degildi." 0, da:
"Ali hakh, Muaviye zalim ve Yezid fas1ktt, de." dedi. Ben de dedim ki: El-
Hidaye adh eserin mtiellifi §Oyle diyor: "Zalim valilerden kad1hk gorevi al-
mak caizdir. <;unkti sahabi ve tabiinin c;ogu Muaviye tarafindan kad1 tayin
edilmi§Ier, onlar da bu gorevi kabul etmi§lerdir. Oysa tayin hakk1 Hz. Ali'nin
idi."

Bu cevap Timurlenk'in ~ok ho§una gitti ve bize ikramda bulundugu gibi


o §ehirde bizimle ilgili her tilrlti muameleyi kolayla§llrd1.
56. «Boylece Yusuru o iilkede» yani Misir'da «yerle~tirdik.» "Onu bir
yerde temkin etti" demek, "oraya yerle§tirdi" demektir. «Orada diledigi yer-
1
de konaklardt.» M1slf 1n istedigi yerinde oturur, diledigi yeri ev ve c;evre edi-
nebilirdi. Bu 'ifadeler; Hz. Yusufun M1su 'da tam bir tasarruf giictine sahip ol-
dugunu, i.ilkenin tamamen onun otoritesi altinda bulundugunu belirtmektedir.
Sanki M1srr onun evi gibiydi. Ki§i, kendi evinde nasil tasarruf ederse, o da
orada oylece tasarruf ediyordu. 0 zaman Hz. Yusuf otuz ya§1ndaydi. Mtsrr'da
adaleti saglad1, kad1n, erkek herkes onu sevdi. Her koy ve belde halkma zira-
atla ugra§malann1 emretti. Yedi yil i~inde daglann tepelerine, vadilerin ic;leri-
ne vanncaya dek ekin ekmedik yer brrakmad1lar. Hz. Yusuf onlara ekini ba-
§agmda b1£akmalanm da emrediyordu. Sonra k1thk ytllan gelip c;atti. Allah
onlara gokten yagmuru, yerden de bitkiyi kesti. Tah1l satanlar, insanlar ara-
244 ROHU'L-BiYAN Ciiz: 13

smda e§itligi saglamak i9in, hi<; kimseye bir deve yUkilnden fazla ekin satm1-
yordu. Kithk y1hnda a9hk korkusuyla hi~ kimse karnm1 tam doyurmadi.
«Biz diledigimiz kimseye rahmetimizi eri§tiririz.» Diledigimiz herke-
se onu ula§tlnnz. Kimse buna engel olamaz. «Ve giizel davrananlarin
miikafatin1 zayi etmeyiz.» Onlann amellerini bo§a <;lkarmay1z. Aksine di.in-
ya ve ahirette, yaptiklann1n kar§1bgm1 tam tamma veririz.

Silfyan b. Uyeyne'nin §6yle dedigi rivayet edilmi§tir: "Mil'min, dtinya


ve ahirette iyiliklerine kar§1hk sevap ahr. Facir ise, diinya mtikafatin1 pe§in
ahr, fillirette ise alacag1 hicrbir §ey yoktur." Stifyan b. Uyeyne bu sozline delil
olarak bu ayeti okudu.

"ihsan" her ne kadar bir<;ok §eyi i<;ine alan genel bir ifade ise de, gen~::ek­
te Allah•1n varhg1na a91k olarak inanmak, dilinde, kalbinde, zihnihde Allahtan
ba§ka bir §ey olmamak: lizere ba§ka her §eyden biisbtittin ilgiyi kesmek de-
mektir. Nitekim ariflerden birisi bunu §0yle beliltmi~tir:
Haya/in gozumde, ismin dilimde
Nereye kaybolursun, sevgin kalbimde.
57. «iman edip» kilflir ve kottiltiklerden «sak1nanlar i~in ahiret
miikafatI» , yani fillirette kendilerine verilecek sonsuz nimetler «daha hay1r·
hd1r.» <;unkti o mtikafat, ozil itibariyle daha faziletli, daha btiyilk ve daha sil-
reklidir. Bu ayet-i kerime mil'min olmay1p da kotliltiklerden sak1 nanlann
fillirette hi<;bir nasiplerinin olmad1gma i~aret etmektedir.
Ariflerden birisi §6yle demi§tir: "Eger dtinya ge<;ici bir alt1n, filliret de
devamh bir kerpi9 olsayd1, yine de ahiret diinyadan daha hayrrh olurdu. Hal-
buki dtinya ge~ici bir kerpi<;, filliret ise devamh bir alt1nd1r. "
Ebfi Hureyre anlatiyor: "RasuHillah'a: 'Ey Allah'1n Rasulil! Cennet hangi
~eyden yaratild1?' diye sorduk. Rasultillah §6yle cevap verdi: 'Bir tug/a altm,
hir tugla giimu~ten. Harcz ise ~-ok giizel kokulu misktendir. <;akillan inci ve
yakut, top ragLzaferandzr. Kim cennete girerse nimetlenir. SLktnt1 (ekmez. Ol-
mez, ebedf ya§ar. Elbisesi eskimez, genf ligi kaybolmaz."' <9>

Anlatild1g1na gore, ibrahim b. Edhem hamama girn1ek istedi. Hamamc1

9- Ha<lisi Ahmed ibn Han bel Mii.med'dc rivayl'l clmi ~ tir. Degi~ ik rivayeti i~i n Bkz. et-Tue.
5/402.
Ayel: 57-58 YUSUF SURES!/ 12 245

ise, onun ticretsiz hrunruna girmesine engel oldu. Bunun iizerine ibrahim agla-
d1 ve §oyle dedi: "Ucretsiz §eytan evine bile girmeme izin verilmezse, pey-
gamberler ve s1dd1klann evi olan cennete, amelsiz ve az1ks1z nas1l girebili-
rim?"

58. Yusuf'un karde#eri geldiler ve huzuruna girdiler. Yu-


suf onlari tanuli. Onlar ise onu tanimiyorlardi.
59. Onlarin yuklerini hazirlayinca §Dyle dedi: "Baba bir
karde§inizi de bana getirin. (Sizlere) olfiiyu bol tuttugumu ve
/Jenim misafir agzrlayanlarin en iyisi oldugumu gormuyor
musunuz?
60. Eger onu bana getirmezseniz, bundan boyle benim ya-
nimda size verilecek bir iilfek bile (erzak) yoktur. Artik bana
hif yakla~mayin. ''
246 ROHU'L·BltYAN Cuz:13

61. Dediler ki: "Babasini ikna stm1y1 ,a1i1acafiz. Ku§ku-


suz bunu yapacagiz."
62. Yusuf; U§aklanna: "Sermayelerini yllklerinin ifine ko-
yun. Olur ki, ailelerine diindllklerinde bunun farkina vanrlar
da belki yine geri donerler'' dedi.

58. «Yusurun karde~leri geldiler.» ~am iilkesi kurakhkla kar§da§IP fi-


atlar ytikselince, Y akub (a.s.) ogullarm1 toplad1 ve onlara: "Yavrulanm! i9in-.
de bulundugumuz kithg1 gormtiyor musunuz?" dedi. Ogullan: "Ey babam1z!
Elimizden ne gelir ki?" diye cevap verdiler. Yakub: "Mtstra gidip Aziz'den
yiyecek satm ahrs1n1z" dedi. OgulJan: "Ey Allah'1n peygamberi! Bizi firavun-
larm tilkesine gondermeye gonltin nas1l raz1 olur? Onlann bize dii§manhklan-
n1 biliyorsun. Onlardan bize bir zarar gelmeyeceginden emin degiliz. Zaten
zultim ve eziyet 9ok oldugu ic;in M1srr illkesine zorbalar tilkesi denmi§tir." de-
diler. Hz. Y akub: "Yavrulanm! Duydum ki Mtsrr halkm1n ba§Ina adil bir kral
ge9mi§. Ona gidin, benden selam soyleyin. 0 sizin ihtiyac1n1z1 mutlaka gide-
rir" diye konu§tu. Sonra Hz.Yakub, on 9ocqgunu hazrrlay1p M1su'a gonderdi.
"Yusufun karde§leri geldiler" ayeti onlann hububat almak iv in Mis1r'a
geli§ini ifade etmektedir. «Ve huzuruna», yani zinet ve ihti§am i9indeki Yu-
sufun yan1na «girdiler. Yusuf onlari tan1d1.>> Onlardan aynld1gmda yeti§kin
erkeklik vagmda olmalan ve onceki halleriyle §imdiki halve §ekilleri biribiri-
ne benzedigi i<;in, ilk bakt§ta karde§lerini tan1d1. «Onlar ise onu tan1m1yor-
lard1.» Uzun zaman ge<;tigi ir;in Yusufu tan1yamadilar. ibn Abbas, Hz. Yu-
sufun kuyuya attlmas1yla, onun huzuruna varmalan aras1ndan tam kirk y1l
ge~tigini soy lemi,§tir.

59. «Onlarin yiiklerini haz1rlay1nca», yani yiyecek ve misafuin yolda


ihtiya~ duyacag1 §eyleri tamamlay1p M1srr'a geli§ sebepleri olan zahireyi de
fazlas1yla ytikleyince «§oyle dedi: 'Baba bir karde§inizi de bana getirin.»
Rivayete gore Hz. Yusuf, onlar1 gorilp, ibranice konu§tuklann1 i§itince
§Oyle dedi: "Soyleyin bana. Siz kimsiniz? Durumunuz nedir? Ben sizleri tan1-
m1yorum." Onlar da: "Biz Sam halktndan bir kavimiz. K1thga ugrad1k. Zahire
satm almak ic;in geldik" dediler. Yusuf: "Belki de siz ulkemin sularm1 ogren-
mek i~in gelmi§ casuslars1n1z?" deyince: "Allah korusun! Biz bir babadan ol-
ma karde§leriz. Babam1z ya§h ve peygamhcrlcrden bir peygamberdir, ad1 Ya-
kub'dur" dcdilcr. Yusuf: "Ka~ ki§isiniz?" diyc sorunca: Onlar da: On iki ki-
Ayet: 58-62 YUSUF SORES] / 12 247

§iydik, i~imizden birisi oldti" diye cevap verdiler. Yusuf: "Burada ka~ ki§isi-
niz. " deyince, on ki§i olduklann1 soylediler. Yusuf: "Peki, o bir ki§i nerede?"
diye sordu. Karde§ler: " 0, olenin yerine teselli bulmas1 i\:in, babasmm yanm-
dadir"diye cevap verdiler. Yusuf: "Casus olmad1g1n1za ve soylediklerinizin
dogruluguna kim §ahitlik edecek? " deyince, karde§ler: "Biz, lehimize §ahitlik
yapacak bizi tan1yan hi~bir kimsenin bulunmad1g1 bir tilkedeyiz," dediler. Yu-
suf: "Oyleyse birinizi yammda rehin birak1n. Ayn ca baban1z1n yanmdaki kar-
de§inizi, baban1zdan bir mektupla birlikte bana getirin ki, size inanay1m" de-
di. Bunun tizerine aralannda kura ~ektiler. Kura ~emfin'a isabet etti. Onu Yu-
sufun yanmda brraktllar.
«(Sizlere) ol~iiyii bol tuttugumu ve benim misafir ag1rlayanlar1n en
iyisi oldugumu gormiiyor musunuz?» Size izzet ikram hususunda son dere-
ce iyi davrand1g1m1, size fazlas1yla verdigimi gormtiyor musunuz? Hz.Yusuf
bunu ba§a kakmak i~in degil, onlan, istedigi §eyi yerine getirmeleri konusun-
da te§vik i<;in soyledi.
60. «Eger onu bana getirmezseniz, bundan boyle benim yan1mda si-
ze verilecek bir ol~ek bile (erzak) yoktur.» Size izzet ikram §oyle dursun,
tilkeme girmek suretiyle bile «artlk bana hi~ yakla§maytn.'»
61. «Dediler ki: ' Babas101 ikna etmeye ~ah§acag1z.» Onu babas1n1n
elinden almak i9in 9areler, plaruar dti§tinecegiz. Bu konuda gayret gosterece-
giz. Bu sozler, istenen §eyin degerli olduguna, onu elde etmenin gti9ltigilne
i§aret etmektedir. «KU§kusuz bunu yapacag1z'>> bu konuda gev§eklik goster-
meyecegiz.
62. «Yusuf, U§aklar1na» yani zahire ol9mekle gorevli hizmet9ilerine ...
ayette ge9en "u~aklar'' anlam1ndaki ''fityan" kelimesi, Yf:t§h ya da gen9 U§ak
anlanundaki "feta" kelimesinin 9oguludur. «'Sermayelerini yiiklerinin i~inc
koyun», ~uvallar1Il1Il i<rine gizleyin. Ayetin orijinalinde ge9en "yukler" anla-
m1ndaki "rihal" kelimesi "rahl" kelimesinin 9oguludur. "Rahl" ise kap de-
mektir. Bir kimsenin evine de "rahl" denir. Yusuf (a.s.) bunu, onlara bir ikram
olmas1 i~in yaptig1 gibi, aynca babalar1n1n tekrar gelmelerini saglayacak ser-
mayesinin bulunmayabilecegi endi§esiyle de yapt1. «Olur ki, ailelerine don-
di.iklerinde bunun fark1na var1rlar da belki yine geri donerler,' dedi.» Ai-
lelerine dontip 9uvallar1 a9mca, sermayelerinin geri verildigi ger9egini gortir-
ler de, bu durum onlan karde§leri Btinyamin ile birlikte tekrar bize gelmeye
sevkeder. <;Unkti onlara hem zahire, hem de sermaye ikram1, donmeleri i<;in
gU<rlti bir scbcptir.
248 ROHU'L-BEYAN Cuz:l3

63. Babalanna dondiiklerinde dediler ki: "Ey babamiz! Bi-


ze yiyecek yasak edildi. Kardef imizi bizimle beraber gonder
de, yiyecek alalim. Onu elbette koruruz.
64. Yakub dedi ki: "Onu size, daha once karde#ni emanet
ettigim gibi mi emanet edeyim? Ancak koruyanlarin en iyisi
Allah 'tir. 0, merhametlilerin en merhametlisi.dir."
. 65. Yiiklerini afinca, sermayelerinin kendilerine geri veril-
digini gordiiler. Dediler ki: "Ey babamiz! Daha ne istiyoruz?
iJte sermayemiz de bize geri verilmif. Ailemize yine yiyecek
getiririz. Kardefimizi de korur ve bir deve yiikii defazla aliriz.
<;unku bu, az bir olfektir."

63. M1s1r'dan «babalarina», Kenan illkesine «dondiiklerinde», henilz


e~yalanna ac;madan «dediler ki: 'Ey hnhanuz! Rize yiyecek yasak edildi'».
Ayet: 63-65 .. . YUSUF S0RESi/ 12 249

Artik bundan sonra bize yiyecek verilmeyecek «karde~in1izi>> yani Blinya-


min'i «bizimle» Misrr'a «gonder de» onun vas1tas1yla istedigimiz §ekilde «yi-
yecek alahm. Onu», ba§ma gelecek tehlikelere kar§I «elbette koruruz'» geri
gelmesi ic;in teminat veririz.

64. «Yakub dedi ki: 'Onu size daha once karde~ini e1nanet ettigim
gibi mi emanet edeyim?» Burada soru edatl "he/", olumsuzluk ifade etmek-
tedir. Yani: "Size gtivenemem. Nitekim once de karde§i Yusuf hak.kmda size
giivenmemi§tim. <;unkti Yusufla ilgili olarak da 9ok teminatlar verdiniz. Arna
sonra malum i§i yaptm1z. Size gtivenmedigim gibi, onu koruyacag1n1za da
inanm1yorum. Ben durumumu sadece Allah'a havale ediyorum. «Ancak, ko-
ruyanlar1n», benden de sizden de «en iyisi Allah'hr. 0 , merhametlilerin
en merhametlisidir.'>> Yerde ve gokte bulunan ttim varhklardan daha merha-
metlidir. Btinyamin'i koruyarak bana merhamet edecegini, beni iki s1k1nttyla
ba§ ba§a buakmayacag1n1 umar1m.
Ka'b §Oyle diyor: "Yakub, 'koruyanlann en iyisi Allah'tir' dediginde,
yiice Allah: 'Bana tevekktil ettigin i~in, hem Yusufu, hem de Btinyamin'i
mutlaka sana iade edecegim' buyurdu. Oyleyse Allah'a tevekktil etmek, ba§-
kasmm degil yaln1zca, O'nun himayesine dayanmak gerek. <;unkti ba§kas1 ko-
rumada alet ve sebeplere muhta9tir. Allah'1n ise btittin durumlarda ve biitiin
i§lerde vas1talara ihtiyac1 yoktur ve kendi kendisine yeterlidir."
65. M1sir'dan ytikledikleri «yiiklerini a~1nca ... >> Burada yi.iklerden
ama9, yiyecek 9uvallar1dtr. «Sermayelerinin kendilerine geri verildigini
gordiiler.» Bu bir ikramdi. Durum bunu gosteriyordu. Babalann1n gozti
ontinde ytiklerini a9IP sermayelerini mallann iizerinde gortince, Yakub (a.s.)'a
«dediler ki: 'Ey babam1z! Daha ne istiyoruz?» Yapilan bu ikramdan sonra,
daha ne isteriz? «I~te sermayemiz de bize geri verilmi~.>> Bir ikram olarak,
istemedigimiz halde bize iade edilmi§. «Ailemize yine yiyecek getiririz.»
Yani M1sir krahndan aile fertlerine yiyecek temin ederiz. A9hk, susuzluk ve
diger s1kmtilardan «karde~imizi de korur ve» karde§imizin pay1 olarak da
«bir deve yiikii de fazla ahr1z.» <;tinkil kral, herkes adma bir deve ytikil mal
veriyor. «<;iinkii bu» seferki «az bir ol~ektir.'» Bu az mal, belimizi dogrult-
maz.
250 RUHU'L~BEYAN Cuz: 13

66. Dedi ki: "Hepiniz fepefevre ku§atilmadikfa, onu bana


geri getireceginize dair Allah'a kar§l saglam bir soz vermedik-
fe onu sizinle gondermeyecegim." Soz verdiklerinde: "Soyle-
diklerimize Allah vekildir, '' dedi.
67. Dedi ki: "Ogullarim! Tek bir kapidan degil, ayri ayri
kapilardan girin. Ama hen Allah 'tan gelecek hifbir §eyi de siz-
den savamam. Hiikiim, ancak Allah'mdir. Ben, sadece O'na
dayandim. Giivenenler de sadece O'na giivensin."
68. Babalarinin emrettigi gibi girdiler. Gerfi bu, Allah 'tan
gelecek hifbir ~eyi onlardan savamazdi. Ancak Yakub, ifinde-
ki arzttyll lJTtaya koymu~ Oldll. <l<!Tfekten o, kendisine ogretti-
Kimizi billrtli. /lakat in.\·anlllrm roR11 hilmezler.
Ayet: 66-6 7 YUSUF SURESi/ 12 251

66. Babalan onceki olaylan gordiikten sonra «dedi ki: 'Hepiniz ~epe­
~evre ku§atllmadtk~a ...>> Ayetteki "r;eper;evre ku§atLlmadtkr;a" sozi.i helak
olmaktan kinayedir. "Bela konu§makla gelir," diye bir ata sozi.i vardir. Yakub
(a.s.) onceden Yusuf (a.s.) hakk1nda: "Onu kurdun yemesinden korkanm"
(Yusuf: 13) demi§, Allah da onu, soyledigi §ekilde imtihan etini§, karde§.leri:
"Yusufu kurt yedi" (Yusuf: 17) diye haber vermi§lerdi. Burada d~. «Onu ba-
na geri getireceginize dair Allah'a kar§J saglam bir soz vermedik~e onu
sizinle gondermeyecegim'» demi§ ve soyledigi gibi olmu§. Btinyamin konu-
sunda ·karde§leri stk10t1ya ugram1§lar, maglt1p di.i§IDli§lerdi. "Le te'tunne nf",
kasemin (yeminin) cevab1drr. Y ani her haltikarda, onu bana getireceginiz ko-
nusunda Allah'a yemin edip sapasaglam soz vermedik9e onu sizinle gonder-
miyecegim. Yakub'un niteledigi §ekilde Allah'a «soz verdiklerinde: 'Soyle-
diklerimize Allah vekildir.' » Allah soylediklerimizden haberdardir, i§lerimi-
zi gozeticidir, «dedi.» Yakub bununla, Allah'a giivenini ifade etmek ve onla-
n, sozlerinde durmaya te§vik etmek istemi§tir.

67. Ogullarma nasihat ederek Hz. Yakub «dedi ki: 'Ogullar1m!» M1-
su'a «tek kap1dan degil,» §ehrin dort adet kap1s1 vard1. «Ayr1 ayr1 kapdar-
dan girin.» Nazardan sak1nmak it;in ~e§itli yollardan, degi§ik yonlerden girin.
· <;tinkii nazar (goz degmesi) haktrr. Nazar edilen kimseyi etkiler. Yakub onla-
ra bu §ekilde tavsiyede bulundu. <;tinkli hepsi de yak1§1kh, gilzel gortintimlti
idiler. Toplu halde girerlerse, kendilerine goz degmesinden korktu.

«Arna hen, Allah'tan gelecek hi\:bir ~eyi de sizden savamam.» Tedbir


almakla Allah'm kazasma kar§I size hi~bir fayda saglayamam. c;unkti tedbir,
takdiri bozamaz. Mutlak manada «Hiikiim, ancak Allah'1ndtr.» O'na hi~bir
kimse ortak olamaz, hiikmilnii kimse engelleyemez. Yapt1g1Ill ve yapmad1glffi
her §eyde «hen, sadece O'na dayand1m. Giivenenler de,» ba§kasma degil
~sadece O'na giivensin.'» Peygamberlerin hareketleri mutlaka uyulmas1 ge-
reken hareketlerdir. Hz. Peygamber (s.a.v.) §Oyle buyurmu§lardir: "Siiphesiz
nazar haktzr. insanz kabre, deveyi tencereye koyar." <10>
Bazilar1 dedi ki: "Nazar degmesi ~oyle olur: Bakan kimse bir §eye bak1p
da, onu gtizel gortir, Allah1 hatrrlay1p onun sanatm1 dikkate almazsa ytice Al-
lah bakan ki§inin gafil bak1§1nm gtinah1 olarak bakilanda bir hastahk veya ku-
sur meydana getirir ki; bu, kullann1 imtihan etmek i~indir."
~----·- ..· -··..........
I0- lfadisi. llm Adi yy l' l ·Kami/'<.Je. Ebu Nuaym ffilyl''dc tahric etmi ~ti r. Buharl ve Muslim'de
"U -uy11ii li"H1111 " lli f1.1yl11 ~C ljmcktctl i r . Bkz. 1•/. f.'t•r/111'/-Kt•Mr. 2/253.
252 RUHU'L-BEYAN Cuz: 13

Ubade ibn Sabit (r.a.)'den §Oyle dedigi rivayet edilmi~tir: "Gtinlin ba~m­
da Rasfiltillah'm huzuruna vard1m. <;ok sanc1b oldugunu gordtin1. Gtintin so- .
nunda ziyarete gittigi1nde onu sihhatli buldum. Buyurdu ki: "Cebrail bana
gelip okuyuverdi. Duasc §Uydu: Seni rahatszz eden her §eye kar~1 Allah'in
adiyla sana nefes ederim. Her hasetfinin nazanndan Allah sana §ifa versin."
Okuyarak tedavi, Kur'an'dan ve malum dualardan olursa, caiz, manas1z §ey-
lerle yap1hrsa n1ekruh veya haramdir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) Hz. Hasan ve Htiseyin'e nefes eder ve §Oyle der-
di: "Siz leri her §eytandan , zehirli hayvandan, haset eden gozden, Allah'1n
tam olan kelimelerine sigzndlnrzm . Siz de r;ocuklanniz1 bu kelimelere stgLn-
dlnn. <;unkii ibrahim ( a.s.) i smail ve i shak'z bunlarla korurdu." Bu hadisi §e-
rifi Buhari, Sahih'in de rivayet etmi§tir.
68. Degi~ik kap1lardan ayn ayn «babalar1n1n emrettigi gibi girdiler.
Ger~i bu, Allah'tan gelecek hi~bir §eyi onlardan savamazdt.>> Yakub'un
fikri ve §elrre ayn ayn girmeleri, Allah'1n haklar1nda takdir ettigi en ufak bir
~eyi bile engelleyemezdi. <<Ancak Yakub, i~indeki arzuyu ortaya koymu~
oldu.» Burada "illa" edatt "fakat" mana~nadir. Yakub'un, ogullan hakkmda-
ki gorii§ti -ki, bu da onlann ayn ayn kapdardan girmeleridir- ve babalannm
bu gorti~tine uymalan, AlJahm, kendileri i\:in htikmettigi en ufak bir ~eyi bile
engelleyemezdi. Fakat Yakub bu tavsiyesiyle i\:indeki ac1ma duygusunu, na-
zara gelmelerinden sakmd1g1n1 ortaya koymu§ oldu.
«Ger~ekten o, kendisine ogrettigimizi bilirdi.» Yakub, vahiy ve delil-
lerle kendisine bildirdigimiz hususlarda btiyilk bir ilim sahibiydi. Bundan do-
lay1 "Allah'tan gelecek hir;hir ~eyi de sizden savamam" dedi. Eger onlara na-
zar degmesi takdir edilmi~se toplu iken isabet edecegi gibi ayn ayn da olsalar
mutlaka isabet ederdi. <<Fakat insanlartn ~ogu bilmezler.» Kaderin s1rlarm1
biln1edikleri i~in, sakmmanm f ayda verecegini sanirlar.
Ayet: 68-6B YUSUF SORESi/12 253

69. Yusufun yanina girdiklerinde, oz karde§ini yanina aldi.


"Ben senin oz karde§inim. Onlann yaptiklanna iiziilme" dedi.
70. Onlarin yiiklerini hazirlaymca, su kabim kerde#nin yii·
kii ifine koydu, sonra bir telllil §iiyle bagirdi: "Ey kervancilar!
Siz mutlaka hirsizsiniz."
71. Geri donerek: "Ne kaybettiniz?" dediler.
72. ''Kralin su kabini anyoruz. Onu getirene bir deve yiikii
var. Ben de buna kefilim" dediler.
73. "Allah'a andolsun ki, bizim yer yiiziine fesat ftkarmak
ifin gelmedigimizi siz de biliyorsunuz. Biz hirsiz da degiliz"
dediler.

69. «Yusurun yan1na girdiklerinde,» Yusuf yemekte «OZ karde§ini»


yani Bilnyamin'i evde ve geceleyin «yan1na ald1.» Diger karde§lerini iki§er
iki§er bir odaya misafir etti. Bilnyamin'e de: "Olen karde§inin yerinde benim
olmam1 ister misin?" diye sordu. Btinyamin "Senin gibi karde§i kim bulabilir?
Fakat sen Yakub ve Rahiyel'in ~ocugu degilsin" diye cevap verdi. Bunun ilze-
rine Yusuf agladi. Kalk1p Btinyamin'in boynuna sanld1 ve kendini ona ~oyle
tan1tt1: «'Ben senin oz karde~inim. Onlarin yaptiklar1na iiziilme.'>> Ges:-
mi~te bize yapttklarma aldun1a. <;tinkil Allah, bize ikram etti ve hayirh §ekil-
de bir araya gctirdi «dedi.» Yusuf bu durun1u karde§lerine soylememesini ve
durumu onlardan saklamasm1 Bi.inyamin'e tenbih etti.
254 ROHU'L·BEYAN ,caz: 13

Burada maksad1n gizli tutulmas1nm. baz1 yerlerde iyi bir davran1§ oldu-
guna, gayeye ula§mada fayda saglayacag1na i~aret vard1r. Nitekim bir haberde
"ihtiyarlanniz1 gidermede, sir saklamaktan yararlanzn" denilmi§tir.

70. «Onlann yiiklerini haz1rlay1nca...» Burada "yuk" olarak 9evirdigi-


miz "cehaz" kelimesi meta, yani istifade edilen §eylere verilen isimdir. Yusuf
zahirelerini olytti ve sayilannca her birine bir deve ytikti mal verdikten sonra
«SU kab1n1 karde~inin yi.iki.i i~ine koydu.» Ayette geyen "sikaye", su i<;ilen
kap demektir VC gtimii§ten yap1lm1§ bu kap ol~ti aleti o}arak kullan1lm1§tl.
Onun, milcevherlerle siislenmi§ altm bir kap oldugu da soylenir. Karde§lerine
ikram olsun diye Yusuf zahireyi bu kapla ol9mil§tti.
Kervan ~am taraf1na dogru yonelince Yusuf, onlan durdurmak tizere bi-
rini gonderdi, hemen durdular. «Sonra bir tellal» yani Yusufun adamlarm-
dan birisi «~oyle bag1rd1: 'Ey kervancdar!» "/yr", tizerine yiik konan <leve-
ler demektir. Burada ise kervan sahipleri kastedilmi§tir. «Siz mutlaka h1rs1z-
s1niz.'» Baz1lan, bu soztin Yusufun emriyle soylendigini ileri siirmil§lerdir.
Yahut da, Yusufun adamlari su kabm1 aray1p bulamaymca, kafilenin ald1g1Ill
tahmin etmi§ler ve bu tahmin ilzerine birisi onlara "siz mutlaka hzrsizsin1z"
diye seslenmi§tir.

71. Yusufun karde§leri su kab1n1 arayanlara dogru «geri donerek: 'Ne


kaybettiniz?' dediler.>>

72. Onlar da cevaben: «'Krahn su kab1n1 ar1yoruz.» Fiilin iki halde de


muzari (§imdiki ve geni§ zaman) kipiyle gelmesi, tabloyu canh lalmak i<;in-
dir. Kervan tarafindan ald1klan cevaba uygun bir neza.ketle ve su kabmm yilk
arasmda tesadtifen kald1g1 inanclill belirtmek i9in «onu getirene» arama yap-
madan kendiliginden kab1 ortaya <;1karana «bir deve yi.iki.i» bugday «var.
Ben de buna kefilim'», yani kab1 getirene mtikafat1n1 vermeye ben kefilim
«dediler .»

73. Yusufun karde~leri: «' Allah'a andolsun ki, bizim yer yi.izi.ine fesat
~1karmak i~in gelmedigimizi siz de biliyorsunuz.» Bu, hayret ifade eden bir
yemindir. Y ani, ne tuhaf haliniz var! Bizim su9suzlugumuzu a<;Ik<;a bildiginiz
halde, bize nas1l "siz mutlaka hus1zsu11z" diyebiliyorsunuz? Ayetteki "fesat
~·1karmak if in" ifadesi "hirs1zhk yapmak i<;in" manas1nadir. <;unkti htrs1zhk,
en bi.iytik fesat <;1karma §ekillerindendir. «Biz h1rs1z da degiliz'» biz asla hu-
s1zhkla s1fatlanamay1z «dediler .»
Ayet: 70-74 YUSUF s0HES1/ 12 255

74. "Yalanci f ikarsaniz, onun cezasi nedir? '' dediler.


75. "Cemsi, kimin yukunde bulunursa, ceza olarak o §ahsa
el konulmastdir. Biz zalimleri boyle cezalandtnnz" dediler.
76. Karde§inin yiikiinden once onlann yiikun.ii aramaya
ba§ladi. Son.ra karde§inin yilkiinden su kabini pkardt. i§te Biz
Yusuf'a, boyle bir fare ogrettik. Yoksa, kralm kanuna gore
kardefini alikoyamazdi. Ancak Alla.Ii dilerse ba§ka. Biz kimi
dilersek, derecelerle yiikseltiriz. Her ilim sahibinin iistiinde
daha iyi bilen biri vardir.
77. /)t!di/er ki: "<;almt§SU, daha once karde§i de fQ[tnl§tl."
256 HOHU'l .. ·BEYAN .CO.Z: 13

Yusu/ bllnu ifi11de sakladi. Onlara afmadi. "Durumunuz pek


kotiidiir. Allah sizin anlatmakta oldulunu:u daha iyi bilir"
dedi.

74. Yusufun actamlan, su kabm1n yamruzda olmad1g1 konusundaki sfiz-


lerinizde «'yalanc1 ~1karsan1z» size ve dininize gore «onun>> yani su kab1n1
9alma1un «cezas1 nedir?' dediler .»

75. «'Cezas1, kimin ytikiinde bulunursa,» yani su kab1 khnin ytiktinde


yikarsa, «ceza olarak o §ahsa el konulmas1d1r.» Yani 9alan1n, vahnan ~eyin
yerine ahkomnas1dir.

Bizim ~eriat1m1zdaki el kesmeye kar~1hk, Yakub (a.s.)'un §eriatlnda lur-


s1z1n cezas1, bir y1l kc)le olarak vah§tutlmakti. "Cezasi" ifadesinin iki kere
ge9mesi, bu hiikmti vurgulayarak belirtmek ic;indir.

«Biz» hus1zllk yapan «zalimleri, boyle» en adi ceza ile «cezaland1r1~


nz,' dediler.» Bu §ekilde iddialI konu§malan, suysuzluklanna tam olarak gti-
venmelerindendi. <;tinki.i kendilerine yapilan bu ithamdan habersizdiler.

76. Yusuf (a.s.), su((latnay1 ortadan lald1nnak iyin «karde§inin yilkiin-


den once onlann yiikiinii aramaya ba§lad1.» B Unyamin'in ytiktinden once
diger on karde§inin ytiklerini ara§tlrmaya ba§lach.
Rivayete gore, Yusufun adamlan kervancilara: "Develerinizi vokttirlin,
ytiklerinizi arayacag1z" dediler. Onlar da suysuzluk1anna gtivenerek 9oktiir-
dUler. En bliyiik karde~ten ba§layarak, siras1yla herkesin ytiktinti arad1lar. Sira
Btinyaminin ytikiine gelince, Yusuf dedi ki: "Bunun bir §ey almt~ oldugunu
sanm1yorum.'' Bunun tizerine: "Allah'a yemin olsun ki; Onun yiiktine de bak-
mad1kva onu brrakmay1z. <;tinkti Btinyamin, hem senin, hem de bizim ivin
~ok degerlidir" dediler. Ytikunti a9tiklannda su kab1n1 oradan v1kard1lar. Yiice
Allah bunu §Oyle belirtiyor:
«Sonra karde~inin yiikiinden su kab1n1 ~1kardt.» Yani Yusuf, su ka-
b1m Blinyamin'in ytikii jc;inde saklanm1§ bulunca, oraclan yikardi. Karde§leri
ise ba~lanm onlerine egdiler. Soyleyecek bir §ey bulamad1lar. ibranice olarak
Bilnyatnin'e: "Ey hirs1z! Ne zorun vard1 cla kraltn su kab1111 yaldtn. Rahiyel'in
oglundan (yani Yusuftan) 9ektigimiz gibi. senden de hala 9ekiyoruz" diyerek
hakaret ettneye ba~lad1lar.
Ayet: 74 -77 YUSUF S0RES1/ 12 257

«i§te Biz Yusura boyle bir ~are ogrettik.>> Yani, maksachna ula~s1n
diye Yusuf a boyle ilgin9 bir plan uygulad1k. "Keyd", ashnda hile ve tuzak
demektir. Kar§I tarafa i9incle saklad1g1mn tersini gostermekdir. «Yoksa» Yu-
suf «krahn kanuna gore karde§ini altkoyamazdt,» YaniYusuf, yaptlg1 i§in
cezas1 olarak Btinyamin'e, kra1In1n hirs1z1n cezas1yla ilgili kanununa gore el
koyamazdi. <;tinkti Mlsu krallmn kanununa gore lurs1z1n cezas1, dayak ve 9al-
d1g1m iki kat1yla odemekti. Yakub'un §eriatinde oldugu gibi kole ve U§ak yap-
mak degildi. Bu durumda, kendisine htrs1zhk isnad ederek karde§i Blinya-
min'i ahkoyamazd1. «Ancak Allah dilerse, ba§ka.» Allah'1n dilemesi hariy.
Bu plant o diledi. Y o~sa bu tarzda karde§ini ahkoyamazdi.

Semerkandl Bahru'l-Ulum adh tefsirinde §oyle der: Bu plfuun htikmti;


kendileriyle dinl fayda ve maslahatlara ula§ilan "hlle-i §er'iyye" <11 ) lerin hUk-
mil gibidir. Nitekim kans1n1 dovmekten kurtulma ve yeminini de yerine getir-
mi§ olmas1 i9in Cenab-1 Hak Eyyfib (a.s.)'a §oyle buyurdu: "Ey Eyyub! Eline
bir demet .sap altp onunla vur, yeminini bozma. 11 <11> (Sad: 44) ibrahim
(a.s.)'de, kafirin elinden kurtulmas1 ic;in kans1 hakkJ.nda: "Bu benim k1z karde-
§imdir" demi§ti. ~eriatlerin hepsi, maslahat ve kotilltiklerden kurtulma yolla-
nndan ibarettir. Allah Teala Yusuf (a.s.)'a telkin ettigi bu planda, btiyilk fay-
dalar gostermi§, onu bu faydalar ivin basamak yapmt§tlr. Bu, gtizel bir <;arey-
. di ve iyinde kotillilk unsuru yoktu.

«Biz kimi dilersek derecelerle yiikseltiriz.» Yusufu ytikselttigimiz gi-


bi, hikmetimiz ve maslahat geregi kimin yilcelmesini istersek, onu ytiksek
ilmi mertebelere yticeltiriz. «Her ilim sahibinin iistiinde daha iyi bilen biri
vardtr.» Sonuy Allah'a vanncaya dek her bilenin tisttinde, ilmi derecesi daha
ytiksek olan birisi vardir.

77. Karde§ler rezil oldular. Utan~lanndan b~lann1 onlerine egdiler, suy-


suzluklanru ifade iyin «dediler ki;» Btinyamin «'~alm1§sa», bunda §a§ilacak
bir ~ey yok. \:tinkil «daha once karde§i de ~alm1§tl.'» BununlaYusufu kas-
tediyorlarch. Rivayete gore, Yusuf yocuklugunda, annesinin babas1 olan puta
tapan dedesine ait bir putu <;alm1§t1, Annesi Rahiyel, oglu Yusuf a: "Putu al ve
k1r. Belki deden puta tapmay1 birala.r" demi~ti. Bunun lizerine Yusuf da putu

11- "Hlle-i ~er' iyye" , ~er'i c;are demektir.


12- Rivuyetc glSre, han11m hiimete ge~ geldigi i\:in EyyOb (a.s.), iyile§ince ona ytiz degnek vur-
maya ycmin l!lmi~ti. Yt11. sap1 hir arnya getirerek hir defa vurmakla yeminini yerine getir-
mi~ oldu. < Mut~m:im)
258 ROHU'L.:S&YAN . Cllz: 13

ahn1~ k1np pisliklerin ic;ine atm1~t1. «Yusuf bunu l~inde saklad1.» Yusuf, on-
lann soyledikleri ~eylerden dolay1 meydana gelen Uztinttisilnii, onlara belli et-
memek i<;in, i<;inde gizledi. «Onlara a~mad1.» Uysalhg1 ve karde§lerini ba-
g1~lamas1 sebebiyle ne sozle, ne de davraru~la tizilnttisilnii onlara belli etmedi.
Ancak i~inden «'Durumunuz pek kottidiir,» karde~inizi baban1zdan <;ald1-
n1z, sonra da o glinahs1za iftiraya kalkl~muz, dedi.

Milfessirler ~oyle demi~ler: "Yusufun, ivinde gizledigi soz, bu 'duru-


munuz pek kotudur' soztidtir. <;tinkil bunu, ic;inden soyledi, ~ahsiyetleri zede-
lenmesin, i~ rezillige varmas1n di ye onlara ac;1kva boyle soylemedi."

«Allah sizin anlatmakta oldugunuzu daha iyi bilir', dedi.>> Durumun,


bizi haks1zhkla su9lad1g1n1z gibi olmad1g1n1, bunun bize bir iftira oldugunu
Allah c;ok daha iyi bilir.
Ayet: 77-79 YUSUF SORESI/ 12 259

78. Dediler ki: "£y Aziz! Gerfekten onun fOk ya§li bir ba-
basi vardir. Bizden birini onun yerine alikoy. Dogrusu biz seni
iyilik edenlerden goriiyoruz. ''
79. (Yusuf:) "Mahmizi yaninda buldugumuz kimseden ba§-
kasini alikoymaktan Allah'a siginzriz. Yoksa hakszzlik etmi§
oluruz" de di.
80. Ondan umitlerini kesince, gizlice gorii§mek iizere bir
kenara fekildiler. Buyiikleri dedi ki: "Babanizin, sizden Allah
adina soz aldigini, daha once Yusuf hakkinda kusur i§ledigi-
nizi bilmiyor musunuz? Artik babam bana izin verinceye veya
Allah hakkimda hiikmedinceye kadar bu yerden asla aynlma-
yacagim. 0, hii.kmedenlerin en hayirlisidir.
81. Siz babaniza doniin ve deyin ki: "Ey babamzz! Gerfek-
ten oglun hirsizltk etti. Biz sadece gordiigiimiize §ahitlik ettik.
Biz, gaybin bekfileri degiliz.
82. ifinde bulundugumuz §ehir halkina ve birlikte geldigi-
miz kervana SOT. Gerfekten biz dogru soylii.yoruz. "

78. Karde§ler merhamet dileyerek «Dediler ki: 'Ey Aziz! Ger~ekten


onun ~ok ya~h bir babas1 vard1r.» Nerede ise onsuz yapamaz. «Bizden bi-
rini onun yerine ahkoy.» Biz sevgi ve §efkat yontinden babam1z kat1nda
Btinyamin'in yerini tutamay1z. Rehin veya kole olarak onun yerine, bizim i~i­
mizden birini tut. «Dogrusu biz seni» bizi ag1rlama ve fazla f azla mal verme-
de «iyilik edenlerden goriiyoruz.'>> Bu iyiligi de yaparak ikramm1 tamamla.

79. Bunun tizerine Yusuf: «'Mahm1z1 yan1nda buldugumuz kimse-


den ba~kas1n1 ahkoymaktan Allah 'a s1g1n1nz.» Biz, su kab1 kimin ytikU
i~indebulunduysa, ancak onu abkoruz. <;tinkti onu ahkoymam1z, sizin fetva-
mz geregidir. Bizim bu fetvantn geregini bozmam1z caiz olmaz. «Yoksa hak-
s1zhk ctmi~ oluruz,' dedi.» Gontillii bile olsa, mahm1z yan1nda bulmad1g1-
')
260 RUHU'L-BS:YAN Cuz:l3

m1z kimseyi ahkorsak, sizin gorti§tinilze gtire haks1zhk etmi§ oluruz ki, biz
boyle bir §ey yapainay1z.

80. «Ondan» yani Yusuf'un istedikleri §eyi gerctekle§tirmesinden


«iimitlerini» biisbiitlin «kesince,» aralannda «gizlice gorii§mek iizere bir
kenara ~ekildiler .» insanlardan uzakla§arak Slff kendi ba§lanna i§lerini ne
tarzda diizenleyeceklerini, karde§leri konusunda babalarma ne diyeceklerini
gizlice gorti§mek i<;in bir tarafa ~ekildiler. «Biiyiikleri», ya§ca biiylikleri
RObil veya akdca btiyiikleri Yahfida «dedi ki: 'Baban1z1n, sizden Allah ad1-
na soz ald1g1n1,» ona Allah'a yemin ederek soz verdiginizi, «daha» yani bun-
dan «once de Yusuf hakk1nda kusur i~lediginizi», onun hakkmda "biz onu
mutlaka koruruz." (Yusuf: 12) diye soz verdiginiz halde, baban1za verdiginiz
sozii tutmayarak yanh§ davrand1grmz1 «bilmiyor musunuz?» ~tiphesiz bunu,
kesin olarak biliyorsunuz. Biz Yusuf olay1ndan dolay1 zaten su9lan1yoruz. Ar-
t1k dii§tiigiimiiz §imdiki durumdan c;1kmam1z miimktin degildir. «Artik ba-
bam bana» kendisine donmem i~in «izin verinceye veya Allah» herhangi
bir sebeple karde§imin kurtulmas1 i<;in «hakk1mda hiikmedinceye kadar bu
yerden asla ayrilmayacag1m.» Misu iilkesini asla terketmeyecegim. «0,
hiikmedenlerin en hayirhs1d1r.» 0, anOOk adalet ve hakkaniyetle htikmeder.

81. «Siz baban1za doniin ve deyin ki: 'Ey babam1z!» Gortinti§e bak1-
hrsa, «ger~ekten oglun h1rs1zhk etti.» Onun hirs1zhg1 konusunda «biz sade-
ce gordiigiimiize ~ahitlik ettik.» Su kab1n1n onun ytiktinden ~iktig1n1 gor-
dtik. «Biz, gayb1n bek~ileri degiliz.» i§in iy ytiziinfui, gordtigtimtiz gibi mi,
yoksa ba§ka tiirlii mil, oldugunu ise bilemeyiz.

82. Dogru soyledigimizi ogrenmesi i9in, baban1za deyin ki: istersen


·i~inde bulundugumuz ~ehir halk1na», yani M1sirhlara «Ve birlikte geldi-
gimiz kervana sor.» "el-zyr", iizerlerine yiik sanlan <leveler demekse de, bu-
rada beraberce yola ~1kttg1m1z kervan anlam1ndadu. Bu kervan, Yak.uh
(a.s.)'un kom§ulanndan olu§an Kenan iilkesinden bir topluluktu. «Ger~ekten
biz dogru soyliiyoruz.'» Sonra biiytilderi, Yusufun yanma girdi ve §oyle de-
di: "Karde§imi rehin ald1n. Beni de onunla beraber rehin al." Yusuf onu da
Btinyamin'in yanma ald1 ve ikisine de ikramda bulundu.
Ayet: 80-8:J YUSUF SORESt/ 12 261

83. (Yakub:) "Aksine, nefisleriniz sizi bir i§e suriiklemi§.


Artik bana dii§en guzel bir sabirdir. Belki Allah hepsini bir·
den bana getirecektir. <;unkii 0, iyi bilendir, hikmet sahibi-
dir" dedi.
84. Onlardan yiiz fevirdi ve: "Vah! Yusuf'a yazik oldu" de-
di ve iizuntusunden gozlerine ak du§tii. Artik acisini ifine
giimmu§tii.

83. Ogullan kendisine dorri.ip biiytiklerinin kendilerine tenbih ettigi §e-


kilde durumu anlatt1klannda Hz. Y akub: «' Aksine, nefisleriniz sizi bir i~e
siiriiklemi§», isteyip uygulad1g1n1z bir i§i nefisleriniz size siisleyip kolayla§-
tirm1§, aksi halde kral, h1rs1zhg1 sebebiyle hirs1z1n rehin ahnacag1n1 nereden
bilsin? <;unkti bu, krahn dinine gore degil, Yakub'un §eriatine gore verilmi§
bir hilkilmdi.i. "Bel" keli1nesi, ogullann soyledigi sozi.in aksini belirtmekte
yani durum oyle degil manas1n1 ifade etmektedir «Arhk bana dii§en, giizel
bir sab1rd1r ,» yani benim i§im, i<;inde Allah'tan ba§kasma §ikayet bulunma-
yan gtizel bir sablfdu.

Rivayet edildigine gore, Ebu'l Hasan §6yle anlatmi§tlr: "Haccetmek tize-


re yola sakt1m. Tavaf esnas1nda bir kad1n g6rdti1n. Yiiziintin gi.izelligi, adeta
ortahg1 aydmlauyordu. Kendi kendime: 'Yemin olsun ki, bu gilne kadar boyle
parlak ve gUzcl bir kad1n gormedim. Onun bu gtizelligi herhalde gam ve ke-
dcrin azhgmdan dolay1d1r' dedim. Kadm bu sozilmti i§itti ve §Oyle dedi: 'Bu-
nu nasil s<>ylersin lw admn? Andolsun ki. hen kalhi ve gozleri gamlarla yarah,
262 ROHU'L·BIYAN COz:l3

uztinttilerin k1skac1nda bir insan1m.' Ben de; 'Peki bu ne haldir?' diye sor-
dum. Anlatmaya ba§lad1: 'Kocam kurban olarak koyun kesmi§ti. Yan1mda iki
oglum vard1, oynuyorlardi. Kucagimda da emzikli bir c;ocuk vardi. Onlara ye-
mek hazirlamaya kalktim. Btiyiik oglum ki.ic;iik ogluma: 'Baham koyunu nastl
kesti sana gostereyim mi?' dedi. 0 da, ' Evet goster' deyince, hemen onu yati-
np kesti. Evden kac;arak daga c;ikti. Kendisini kurt yedi. Babas1 da onu arama-
ya 91km1§tI. 0 da susuzluktan oldii. Ben de c;ocugu biraktim, babalan ne yap1-
yor, bakayim diye kap1ya 91ktlm. c;ocuk emekleyip ate§teki c;omlege yana§tI,
elini <;omlege soktu ve kaynar suyu tizerine dokti.i, eti kemiginden s1ynldi. Bu
haber, kocasuun yanmda bulunan. k1z1ma ula§Inca o da kendisini yere att1 ve
oldti. Zaman beni onlar i9inde yapayaln1z birakti.' Bunun uzerine ben: 'Peki,
bunca biiyilk dertlere nasd sabrettin?' di ye sordum. Kad1n §Oyle cevap verdi:
'Bir kimse sab1rla sabirs1zhk arasm1 ayudetmek isterse, aralannda c;ok btiytik
fark goriir. Bir §ey yokmu§ gibi davranilarak gosterilen sabnn sonu pek gti-
zeldir. Sabrrs1zhk gosterenin eline ise bir §ey gec;mez.' Sonra kad1n bana §U
beyti terenntim ederek uzakla§tr:

Sabrettim ~ii.nku sabzr benim en hayzrli dayanagzm


Feryat etmenin bana bir faydasz var mi ki yanayim?
Goz ya§lanmi seyircime verdim, ha/am oldum kendime
Goz §imdi kalpde ya§ ak1tzyor i~ten i~e."

«Belki Allah» Yusuf, Btinyamin ve M1str'da kalan diger ogullar1mm


«hepsini birden bana getirecektir .» Kay1plar ti<; ki§iye ula§tig1 i9in, <;ogul
kipi kullan1lrn1§trr. «(:iinkii 0,» benim iizilntti ve yas i9indeki halimi «iyi bi-
lendir, hikmet sahibidir' dedi.» Beni ancak bir hikmet geregi imtihan etmi§-
tir.

imtihan ii~ ~e§itdir: 1- Kulun cezas1n1 dtinyada vermek i<;in 2- Kulun


i~indekini dt§arI c;Ikanp Rabbi katmdaki durumunu insanlara gostermek i<;in
3- Kulun deger ve yakmhg1n1 kendi katlnda artirmak i<;in. ~tiphesiz bu, aslm-
da bir ikramdrr.

84. Yakub, gortip i§ittiklerinden ho§lanmad1g1 i<;in «onlardan yiiz ~e­


virdi ve: 'Vah! Yusura yaztk oldu' dedi.» "Esef' §iddetli ilztintii ve hasret
demektir. "Ya esefa"mn ash , mtitekellim yas1na muzaf olarak "ya esefi" dir.
Olay1n, Bilnyamin ve M1sir'da kalan btiyilk karde§ i.izerine cereyan etmesine
ragmen, Yakub "vah Yusufa" demi§tir. c;unkti Yusufla ilgili derdi, diger
dertlerin te1nelini te~kil ediyordu. Aynca o ikisinin hayatta oldugunu biliyor,
Ayet: 83·84 YUSUF S0RES1/ 12 263

kendine doneceklerini umuyordu. Yusuf konusunda ise, Allah'1n rahmeti d1-


§1nda, ona kavu§ma konusunda timit vadeden hi9bir §ey yoktu.

«Ve iiziintiisiinden gozlerine ak dli§tii.» Yani Yusuf konusundaki


ilztintlistiniin §iddetinden dolay1 goztinil kaybedip ama oldu.
Rivayet edildigine gore, yer ytiztinde Allah yamndakendisinden daha de-
gerli bir kimse ohnad1g1 halde, Yakub'un goz ya§lan, Yusufu kaybedip tekrar
kavu§Uncaya kadar gec;en kuk ydhk zaman ic;inde hi<; dinrnedi. Eger: "Yu-
suftan ayn olmas1 ve ona olan hasreti dolay1s1yla ni<;in Yakub gozlerini kaybet-
ti?" diye sorarsan, derim ki: Yakub'un arna olmas1; ogullann1 gordtikc;e ilztintii-
silntin artmamas1 ve Cemalullah'1 seyretmesi i<;indir. <;iinkii Hz. Peygamber
(s.a.v.) Cebrail'den, o da Rabbihden rivayet ettigine gore ytice Allah: "Ey Ceb-
rail! iki gozilnu aldLgim kfyinin mukafatt nedir, bilir misin?" buyurmu§. Cebra-
il de: "Seni noksanhldardan tenzili ederim. Senin bildiniiginden ba§ka benim
hi~ir bilgim yoktur" demi§tir. Bunun iizerine yilce Allah §6yle buyurdu:
"Onun miiktifatz, cennetimde ebedf kalmak ve cemalimi seyretmektir. "< 13)
Bir haberde de §6yle buyrulmaktadu: "Allah'1n ytizilnti ilk gorecek
olanlar amfilardtr."
Musibet zamanlarmda aglay1p esef etmenin caiz olduguna bu ayet-i ke-
rime delil olarak gosterilmi§tir. <;unkti i.izi.ilmemek, insanm elinde olan bir §ey
· degildir. Bundan dolay1, stkmtl anlarmda kendine sahip olanlar pek azdu.
Enes (r.a.) §Oyle dedi: "Allah'1n Rasultiyle birlikte demirci ustas1 Ebfi
Seyfin evine gittik. Ebfi Seyfin han1m1 Hz. Peygamber (s.a.v.)'in oglu ibra-
him'in silt annesiydi. Rasuli.illah ibrahimi kucagma ald1 ve onu optip kokladi.
Bundan sonra Ebu Seyfin evine bir defa daha gittik. Bu defa ibrahim can ve-
riyordu. Rasfiltillah'm iki goziinden ya§ doktilmeye ba§ladi. Bunun tizerine
Abdurrahman b. Avf: "Ey Allah'm Rasulil! Sen de mi aghyorsun?" deyince.
Rasultillah: "Ey Avf oglu! Bu, merhametin ifadesidir" buyurdu. Sonra bu goz
ya§1n1 bir digeri takib etti. Bu defa Allah'1n Rasfi.lti: "Goz ya§ doker, kalb
uzulur. Biz ancak Rabbim.izi ho§nut edecek §eyler soyleriz (O'na isyan tarztn-
da bir ~ey demeyiz) Ey ibrahim! Biz senden aynlmakla pek uzgiinuz." C14' bu-
yurdu.

13- Bir hadis-i kutside: "Kimin gozlerini alarak imtihana rabi tutanm da sabrederse, ona goz-
lerine kar~1hk cem1cti veririm" buyrulmu~tur. Hadisi Buhari ve Tirmizi tahric etmi§tir.
14- Hadisi Buhari vc bir h<>IUmUnU de Mtislim rivayet etmi~tir. (Bkz. Tecrid-i Sarih Terceme-
si. 4/430-431 .)
264 ROHU'L·BIYAN Ciiz: 13

Ravza kitab1n1n yazan, Hz. Peygamber (1.a. v .)'in oglu ibrahim'in,


Medine'de on sekiz ayhk bir ~ocuk iken vefat ettiiini soylemi~tir.
Boyle durumlarda caiz olmayan, cahillerin bag1np 9ag1rmalan, gogtis ve
yanaklar1n1 yumruklamalan, yaka pa~a y1rtmalar1 gibi §eylerdir. Hz. Peygam-
ber (s.a.v.), kizlanndan birinin 9ocugu can verirken aglanu§, bunun tizerine
kendisine: "Bizi yasaklad1gm halde, sen de agbyorsun ey Allah'1n Rasfilti!"
denince, §Oyle cevap vermi§tir: "Ben size aglamayi yasaklamadim. Yasakla-
digim, ahmakf;a iki f;tgliktLr: Sevinf amndaki ve iizuntii anmdaki ~·zgllk. " o5>

Peygamberlerden ama olanlar, Hz. ishak, Hz. Yakub ve Hz. ~uayb aley-
himti's-selam'drr. Sahabeden ama olanlar ise, Bera b. Azib, Cabir b. Abdullah,
Hassftn b. Sabit, Sa'd ibn Ebi Vakkas, Abbas b. Abdiilmuttalib, Abdullah b.
Erkam, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Umeyr, Abdullah b. Ebu Evfa, Utban
b. Malik, Utbe b. Mes'ud el Huzell, Osman b. Amir, Akil b. Ebu Talib, Miiez-
zin Amr b. Ommii Mektum, Katade b. Numan'dir (radiyallahti anhiim).
«Artlk ac1s1n1 i~ine gommii§tii.» Kalbi, <;ocuklarma olan tiztintiiyle do-
luydu. Bunu i<;inde sakhyordu.

)/

~\i

15- Hadisi Tirmizi', Kitllhitl·CC'lu1iz'de rivayct c:trni~tir.


YUSUF SORES!/ 12 265

85. Dediler ki: "Allah'a andolsun ki, sen hiilii Yusufu anzp
duruyorsun, sonunda ya hasta olacak, ya da he//i,k olanlardan
olacaksin."
86. (Yakub:) "Ben, tasa ve iiziintiimii yalniz Allah'a afa-
rzm. Allah tarafzndan sizin bilmediklerinizi bilirim" dedi.
87. "Ey ogullarim! Gidin de Yusuf'u ve karde§ini iyice
ara~tzrin. Allah 'in rahmetinden iimUJinizi kesmeyin. Dogrusu,
kafirler toplulugundari ba§kasi Allah'in rahmetinden iimidini
kesmez.

85. «Dediler ki: 'Allah'a Andolsun ki, sen hala Yusuru an1p duru-
yorsun, sonunda ya hasta olacak, ya da helak olanlardan olacaks1n. '»
86. Yakub: «'Ben, tasa ...» Ayetteki "tasa" anlanundaki "el-bessii" ke-
limesi, sahibinin dayanamay1p da insanlara yay1p, haber verdigi tasa demek-
tir. Ogullar1 ona, teselli ve §ikayet amac1yla yukardaki sozleri soyleyince, Ya-
kub onlara: "Ben tasam1 size veya ba§kas1na a~m1yorum ki, beni teselliye
kalk1§1yorsunuz. Ben tasa ve iiztinti.imii gidermesi i~in Allah'a s1g1n1yor ve
O'nun kapis1nda yalvanyorum. Boylece derdimi sadece O'na a~1yorum" dedi.
«Ve iiziintiimii yaln1z Allah'a a~ar1m.» "Uzuntu" anlanundaki "huzn" keli-
11
. mesi, "tasa" anlammdaki "bess kelimesinden daha geneldir. Buna gore an-
lam §U §ekilde olur: "Ben, biiytik veya kti~iik, biitiin tiztinttilerimi ancak Al-
lah'a soylerim."

Eger burada: Hz. Yakub: "Arttk bana du§en giizel bir sabirdir." (Yusuf:
83) dedigi halde, sonra ni~in "Vah! Yusufa yazzk oldu" (Yusuf: 84) ve "Ben
tasa ve iiziintiimu yalnzz Allah'a a~anm" dedi? Sabrrla §ikayet nasil bir arada
bulunur? denirse, buna §6yle cevap verilir: Bu §ikayet; ki§inin, halini yarata-
ntna arzetmesidir ve bu da caizdir. Nitekim Eyyub (a.s.) da: "Ey Rabbim! Ba-
~ima bir dert geldi. Sen merhametlilerin en merhametlisisin" (Enbiya: 82)
dedigi halde, Cenab-1 Hak, onun hakk1nda: "Dogrusu Biz onu sabtrh bulmu§-
tuk, one iyi kuldu" (Sad: 44) buyurmu§tur. c;unkti Hz. Yakub'un §ikayeti ve
aglamas1, Allah'la kendi aras1nda cereyan ediyordu. Bu bakrmdan Allah ka-
tinda mazurdu.

Sabnn esas1 ve gerc;ek anlanu: Nefse hakim ohnak ve onu, ba§kas1na


~ikayetten ahkoymaktir. Her §eyin, Allah'1n kaza ve kaderiyle oldugunu bile-
rek ba~kasma meyletmemektir. Bir gonUl ehlinin sozti §Oyledir:
266 RUHU'L·BEVAN Cuz: 13

Guzelden f ikan her §ey pek ho§tur


Fakat guzele kar§l sab1 r zor i§tir.

Yine bu konuda §6yle denilmi§tir:

Senin G§ktna kar§l sabretmenin sonu naho§tUr.


Senden ba§kasma kar§l sabretmek ise pek ho§tur.

<;unkti seven, sevgilinin huzurunda sabredemez, durmadan ona halini ve


ihtiyac1rn arzeder. A§k dili, yalvarma ve arz lisarudrr. ~ikayet ve yaygara dili
degildir.

«Allah taraf1ndan», Allah'1n rahmeti ve ltitfuyla «sizin bilmediklerini-


zl bilirim,' dedi» umanm ki 0, bana rahmet eder. Umidimi bo§a ~1karmaz.
Yahut da mana §6yledir: Sizin, Yusufun hayatma <lair bilmediklerinizi ben
Allah'm bir \:e§it ilhanuyla bilirim.

Rivayet edildigine gore, Hz. Yusuf Cebrail'e: "Ey Emin Ruh! Sen Ya-
kub hakk1nda bir §ey biliyor musun?" diye sormU§, Cebrail de: "Evet, Allah
ona giizel bir sabrr verdi ve onu, i~ine gomdiigti senin i.iziintiinle imtihan etti"
demi§tir. Yusuf: "Uztintiisilniln derecesi uedir?" diye sorunca, Cebrail: "<;o-
cugunu kaybetmi§ yetmi§ annenin tizi.intiisti kadardir" demi§. Yusuf: "Peki
mtikafati ne kadardir?" diye sorunca, Cebrail: "Ytiz §ehid sevab1du" diye ce-
vab vermi§tir.

Yakub ( a.s. )'un Allah'a kar§1 olan gtiveni hi~bir zaman sars1lmad1. S iiddi
§Oyle diyor: "<;ocuklar1 Y akub'a, M1slf kralm1n tavnn1 haber verdiklerinde,
Yusufun ya§ad1gm1 hissetti ve timitlenerek: "Belki de o Yusuftur" dedi.

87. «'Ey ogullanm!» M1srr'a «Gidin de Yusuru ve karde§ini iyice


ara§t1r1n.» Gidip o ikisiyle ilgili haberleri iyice ogrenin. c;unkii "tehassus"
kelimesi, duyu organlar1yla bir §eyi ara§tlrmak anlam1na gelir. "Karde§"ten
maksat, Btinyamin'dir. Yak:ub (a.s.), "Bu yerden asla ayrilmayacagLm" (Yu-
suf: 80) diyerek Misir'da kalan btiyiik oglundan soz etmedi. <;tinkli onun yok-
lugu , kendi istegiyle olmu§tur ve bulunmas1 ~a zor degildir.
«Allah'1n rahmetinden», s1kmtiy1 gidermesi ve ferahhk vermesinden
0
«i.imidinizi kesmeyin.» "Ye is" ve "kunut iimidi kaybetmek demektir.
,

Asmai §Oyle demi§tir: "Ravh" insan1n, tath ve serin bir esinti bulup, ona
meyletmesidir. "Ra", "vav" ve "ha" harflerinden meydana gelen bu kelime,
hareket ve sallanma manas1 ta§lf. insanm. varhg1yla zevk duyup hareketlendi-
Ayet: 86-87 YUSUF SURES!/ 12 267

gi her §eye "ravh" denir. Keva§i'de §6yle denilmi§tir: "Ravh"1n ash; kalbin
ilzlinttistinden kurtulup, rahat bulmas1drr. Buna gore ayetin manas1: "Size Al-
lah kat1ndan gelecek bir rahathktan, limit kesmeyin" §eklindedir.

«Dogrusu, kafirler toplulugundan ba~kas1 Allah'1n rahmetinden


ti.midini kesmez.'» <;tinkti kfil'ir, Allah'1 ve s1fatlann1 bilmez. Arif ise, hi~bir
§ekilde, yani stk1ntl ve ferah anlannda Allah'tan umut kesmez ve Cenab-1
Hakk'1n §U soztinti dii§iintir: "Ger~ekten , zorlukla beraber bir kolayllk var-
dzr." (in§irah: 6) Allah'1n i§i hayret vericidir. Y ard1m1 yakmdrr. Umut sahibi
gtinahkar, Allah'a umutsuz sofudan daha yak1ndu. Ak1lh ki§inin Rabbinden
umut kesmemesi gerekir. <;tinkii Allah, dtinya ve ahiret slku1tilanru giderir.
Anlatild1g1na gore adamm biri, bir adada yiyeceksiz olarak kalakalm1§
, ve iimitsizlik ifadesi olarak §Oyle demi§:
Karga beyazla§lrSa, ben de kaVU§Urum aileme
y ahut da zift donerse bembeyaz sut haline

Sonra da §OYle bir ses i§itmi§:


Umulur ki , dii§tugiin derdin gerisinde
.Yakin bir ~tkl§ vardzr berisinde.
Adam, bak.tig1nda kendine dogru bir geminin geldigini gormti§ ve bu ge-
mi ile ailesine kavu§IDU§.
268 ROHU 'L·BEYAN Ciiz:l3

88. Yusufun yanina girdiklerinde dediler ki: "Ey Azi.z! Bizi


ve ailemizi kltlik bastz ve biz degersiz sermaye ile geldik. Olfe-
gi bize tam yap ve bize sadaka da\p ver. Allah, sadaka verenleri
gerf ekten miikiifatlandirir."
89 .(Yusuf): "Sizler cahilken, Yusuf ve karde§ine neler yap·
tiginizi biliyor musunuz?" dedi.
90. Dediler ki: "Yoksa sen, gerfekten Yusuf musun?"
"Ben Yusufum, bu da karde§im. Allah bize iyilikte bulundu.
Kim sakinir ve sabrederse, elbette Allah iyilik edenlerin
miikafatini zayi etmez" de di.
91. "Allah 'a yemin ederiz ki, Allah seni bizde,,. iistiin tut-
mu§tur. Dogrusu biz bile bile SUf i§lemi§tik" dediler.
92. Yusuf dedi ki: "Bu gun sizi. kinama yok. Allah sizi affet-
sin. 0 , merhametlilerin en merhametlisidir.
93. Benim §U gomlegimi gotiiriin, babamin yiiziine koyun
da gormeye ba§lasin. Ve biitiin ailenizle birlikte bana gelin. "

. 88. Rivayet edildigine gore Hz. Yakub, ~ocuklanndan birine §U mektu~


bu yazmasm1 emretti:

"Rahman vc Rahim olan Allah'm ad1yla .


Ayet: 88 YUSUF SURESi/ 12 269

Bu mektup~ Allah'1n dostu ibrahim oglu, Allah'm kurban1 ishak oglu,


Allah'1n kulu Yakub'dan, M1sir kralma yazilm1§tlr. Mesele §Udur: Bizler aile
halk1 olarak s1k1ntiya dii§ti.ik. Dedem ibrahim, Nemrud'un ate§iyle i1ntihan
edildi. Sabretti. Allah ate§i ona sogukluk ve selfunet yaptt. Baham ishak ise
kurban edilmekle smandt. 0 da sabretti. Allah ona kar§1hk biiyilk bir ko9 ih-
san etti. 0 6> Bana gelince, Allah beni, oglum Yusufu kaybetmekle imtihan et-
ti. Gozlerimi kaybedinceye, bedenim zay1flay1ncaya dek onun ardmdan agla-
d1m. Yanmda rehin tuttugun 9ocukla teselli buluyordum. Oysa sen, onun hrr-
s1z oldugunu iddia ettin. Biz hane halk1 olarak ne hirs1zhk yapanz, ne de so-
yumuzdan hirs1z 91kar. Ya c;ocugu bana gonderirsin, ya da sana beddua ede-
rim. V esselam."
«Yusurun yan1na girdiklerinde dediler ki; 'Ey Aziz!» Ey gti9lil galip
kral! «Bizi ve ailemizi k1thk bash.» Bize ve gerideki aile fertlerimize fakirlik
ve ihtiya9 9atti. Niifusumuz 9ok, yiyecegimizse azaldi. «Ve biz degersiz bir
sermaye ile» yani hi9bir tiiccar1n deger vermeyecegi, yiiziine bile bakrnaya-
cagt bir sermaye ile «geldik.» Sermayeleri ytin ve yag idi. <;am kozas1 ile
sebze tohumu oldugu da soylenir. «Ol~egi bize tam yap», hakk1m1z olan ol-
~egi tamamla «Ve bize sadaka da ver .» Sermayemizi kabul ederek ve c:H~egi
bolca tutarak bize ikramda bulun. Tasadduk, genel olarak ikram, orfte ise sa-
dece Allah'1n sevabm1 gerektiren §ey demektir. Onun i9in orfte, sevap kuldan
beklenemeyecegi ic;in: "Allah1m bana tasadduk et" denmez. "Bana tasadduk
et" yerine, "bana ver, ikram ve merhamet et" denir. «Allah, sadaka verenleri
ger~ekten miikafatland1r1r.'» ikram edenlere en gilzel sevap ve miikafati
venr.
Dahhak §6yle der: "Karde§ler, Yusuf a 'Allah seni mtikafatlanchnr' de-
mediler. <;ilnkii onun mil'min oldugunu bilmiyorlardi. Aynca sadaka, sadece
mala mahsus degildir. Her iyilik sadakadrr. iki ki§i arasmda adaletle muamele
etmek sadaka oldugu gibi, yard1m etmek, gi.izel bir soz, namaz i9in yilrtimek,
yoldan rahats1zhk veren bir §eyi kalchnp atmak v.s. hepsi sadakadir. Ayn1 §e-
kilde nafileler de sadece namazlara has degildir. Fazladan olan her hayra da
nafile denir. Kudsi Hadis'te §0yle buyurulmu§tur: "Kulum bana nafilelerle
oylesine yak1nla§1r ki, hen onu severim. Sevince de onun adeta gozu ve kula-
g1 olurum. "0 1i Aktllt ki§inin, sadaka ve diger hay1rlann fazlasm1 yapmakla
16- Ibrahim (a.s.)'in kurban etmek istedigi ki§inin, ishak degil ismail oldugu gorii~i.i daha kuv-
vetlidir. Yuhudikrc itOre ise kurban edilmek istenen lshak'ttr. (Mi.itercim)
17· lladis. Buha1 i vr Mllslim'dc rivuyct cdilmi~tir.
270 ROHU'L-BEYAN COz:l3

me§gul olmas1 gerekir.

89. Yusuf, karde§lerinin zavalhhg1n1 gorilnce onlara ac1d1 ve kendini


onlara tarutmaktan geri duramad1 ve: «'Sizler cahilken» yani Yusufun duru-
munun nereye varacag1n1 bilmeden «Yusuf ve karde~ine neler yaptlg1n1z1
biliyor musunuz?' dedi.» Yani, yaptiklann1z10 koti.ih.igunti ogrendikten son-
ra, tevbe ettiniz mi? Burada yaptiklan koti.i i§ten sorulmu§, fakat bu kotti i§in
geregi olan tevbe kastedilmi§tir. Karde§lerinin Blinyamin'e yaptiklan kotiillik,
onu Yusuftan ayumalan, kendisine ~e§it ~e§it eziyet etmeleri, ancak zorlukla
ve zillet i~inde konu§abilecek hale getirmeleriydi. Yusufun bu sozleri, Al-
lah'm hakkm1, kendi hakkma tercih ederek onlara merha1net etmek, din husu-
sunda nasihat etmek ve onlan tev~eye te§vik etmek i~indir, yoksa i.izn1ek ve
azarlamak i~in degildir.

Rivayet edildigine gore Yusuf, mektubu okuyunca aglad1 ve Yakub'a §U


cevab1 yazd1:
"Rahman ve Rahim olan Allah'm ad1yla.

Misrr krah Yusuftan, Allah'1n kulu Yakub'a. Ey ihtiyar! Mektubunu al-


d1m ve okudum. Onunla beni bilgilen'airdin. Salih olan babalar1ndan haber
verdin. Onlar1n yile ehli olduklann1 belirttin. Onlar imtihan edilince nasll sab-
redip zafere ula§tilars~ sen de onlar gibi sabret, vesselam."

Yakub, mektubu okuyunca: "Yemin olsun ki, bu kral mektubu degil,


Peygamber mektubudur. Belki de bu mektubun sahibi Yusuftur" dedi.

90. «Dediler ki: 'Yoksa sen ger~ekten Yusuf musun?'» Buradaki so-
ru, peki§tirme i~indir. 0 da: «'Ben Yusuf'um, bu da» ana-baba bir «karde-
§im.» Bu sozleriyle Btinyamin'i zikretmesi, kendini iyice tan1tmak ve Btinya-
min'in degerini yticeltmek i9indir. «Allah bize iyilikte bulundu.» Allah bizi,
imtihan edildigimiz §eylerden ba§anyla 91kard1, dagildtktan sonra topladi.
Y aln1zhktan sonra tan1§1khk, yak1nhk meydana getirdi. Ger~ek §U ki, «kim
sak1n1r», her hal ve hareketinde takvaya sanlrr ve kendini, Allah' in gazap ve
azab1n1 gerektirecek §eylerden korur «Ve sabrederse,» ya.ni hapse girme, aile,
vatan ve milletten aynlma gibi s1kmtilara kar§1 sabreder , yahut da nefsin ho§-
land1g1 gilnahlardan kendini ~ekip ~evirirse «elbette Allah iyilik edenlerin
miikafatin1 zayi etmez,' dedi.» Burada "onlann milkafatin1" yerine "iyilik
edenlerin miikafatuu" denilmi§ yani za1nir yerine isim kullantlm1§tlr. Bu da,
"iyilik edenler" anlammdaki ''muhsin"in , takva ilc sabn bir arada toplayabilen
Ayet: 89-92 YUSUF S0RES1/ 12 271

kimse olduguna dikkat 9ekmek i9indir.


91. «' Allah'a yemin ederiz ki, Allah seni bizden iistiin tutmu§tur.>>-
y ani seni, mal, mevki, olgunluk ve gtizellik yontinden bize tercih etmi§tir.
<<Dogrusu biz bile bile su~ i§lemi§tik,' dediler.>>- "Hatfe", bilerek "ahtae" ise
bilmeyerek gilnah i§ledi demektir. Karde§ler bilerek hata ettiklerini itiraf etti-
ler. "Biz sana yaptlg1m1z1 yaptlk, bundan dolay1 da Allah seni aziz, bizi ise
zelil etti." Bu itirafta tevbe ve istigfar manas1 vardrr.

92. «Yusuf dedi ki: 'Bugiin sizi k1nama yok.>-> Haysiyeti zedelemek,
itiban yok etmek manas1na gelen "Takri", "Tes rib" lafz1yla ifade edilmi§tir.
<;tinkii ikisi de "yrrtmak." manas1na gelmektedir. Yani bugi.in sizi rezil etmek,
itibar1n1z1 ayak alttna almak yok. Yusuf §Oyle devam etti: «Allah sizi affet-
sin.» Boylece hatalar1nm bag1§lanmas1 i9in onlara dua etti.

Rivayet edildigine gore, Hz. Peygamber (s.a.v.) Mekke fethi gtinti, Kabe
kap1suun iki kolunu tutup Kurey§'e §5yle seslendi: "Size ne yapacagimz sanz-
yorsunuz?" Dediler ki: "Hayrr umuyoruz. Sen ytice bir karde§sin. Ytice bir
karde§in oglusun." Hz. Peygamber (s.a.v.) de: "Bugun, karde§im Yusufun
dedigini diyorum. Bu gun sizi kmama yoktur gidiniz, hepiniz serbestsiniz."
«O, merhametlilerin en merhametlisidir .» <;tinkti merhamet edenlerin
merhameti de Allah'1n merhametinden kaynaklanmaktadir. Onlann merhame-
ti, Allah'1n rahmetinin ytizde birinin bir par~as1drr.

Bahru'l-Ulum'da §Oyle deni~mi§tir: "Mii'min i~in gtinah, Allah'a yak1n


olma ve O'nun nzasma ula§ma sebebidir. <;unkti gtinah tevbe ve Allah'a yo-
nelme sebebidir."

Anlatild1g1na gore, olecegi Slfada bir delikanhn1n dili tutulup §ahadet


getiremedi. Durumu Rasfiltillah'a haber verdiler. Allah Rasfilti hemen gencin
yan1na girdi ve ona §ahadet kelimesini telkin etti. Gen9 s1kmt1 i9indeydi ve
dili 9oztilmedi. Rasultillah sordu: "Bu gen9 namaz k1lar mzyd1? Zekat verir
miydi? Oruq tutar '!uydi?" Evet dediler. Allah Rasfilti: "Peki ana babas1na
isyan etmi~ miydi?" deyince, evet dediler. Rasfiltillah: "Anasm1 getirin" bu-
yurdu. Anas1 geldi. Ya§lt, ama bir kad1nd1. Denildi ki: "Oglunu affetmez mi-
sin? Onu cehenneme gitsin diye mi dokuz ay karn1nda ta§1d1n? Cehenneme
gitsin diye mi iki sene emzirdin? Hani nerede annelik §efkati?" Kad111, genci
affetti. 0 zaman ~aha<let i~in dili ~oztildii.
~)

272 ROHU'L·BEYAN Guz:l3

Buradaki sir ~udur: Anne merhametliydi. Onun az1ctlc bir merhameti bi-
le gencin yanmas1na engel oldu. Ya merhametlilerin en merhametlisi olan Al-
lah'1n rahmeti nice oJur?
93. Yusuf onlara kendini tan1t1p onlar da onu tan1ymca, karde§lere baba-
s1n1 sordu ve: "Benden sonra babam ne yaptl?" dedi. Onlar: "Gozleri kor ol-
du," dediler. Bunun tizerine Yusuf gomlegini onlara verdi ve «Benim §U
gomlegimi gotiiriin ...» Bu, Yusufa miras yoluyla intikal eden gomlekti. Ni-
tekim Enes b. Malik'ten §6yle rivayet edilmi§tir: "Zorba Nemrfid, ibrahim
(a.s.)'i ate§e atinca, yiice Allah Cebrail'i, cennetten bir gomlekle ibrahim'e
gonderdi ve gomlegi ona giydirdi. ibrahim ishak'a, ishak Yakub'a, Yakub da
onu Yusufa giydirmi§ti. Gomlekte cennet kokusu vardi. Hasta veya sakat bi-
rinin tizerinde oldugu zaman o kimse mutlaka iyile§ip §ifa bulurdu." «Baba-
m1n yiiziine koyun da, gormeye ba§las1n», yani gozi.ine dii§en ak gitsin, ora-
ya tekrar I§tlc gelsin «Ve biitiin ailenizle birlikte bana geJin.'» Siz ve babam,
kad1n, ~ocuk ve kolelerinizle bana gelin. Burada "babam da ailesini getirsin"
denilmedigi halde, muhataplara soylenen soziin i~inde bu da kastedilmi§tir.
<;tinkil "ehl" kelimesi; e§ler, 9ocuklar, kole ve cariyeler, akraba ve dostlann
hepsi i~in kullan1hr. ...
Rivayet edildigine gore "Yehfiza" gomlegi ald1 ve : "Kana bulanm1~
gomlegi getirerek babam1 ben iizmi.i§tiim. Onu tizdiigtim gibi, §imdi de sevin-
direcegim" dedi ve gomlegi s1rtlandi. Misu'dan Kenan iilkesine yalm ayak ve
peri§an halde yo la koyuldu. Y an1nda yedi dtiriim vard1. Babas1na gelinceye
kadar bunlar1 yiyemedi, halbuk.i mesafe seksen fersahti. <18>

18- Bir fcrsah on iki bin adtmdtr. Bir ad1m, 75. 711 t'm. dir. Bu durumda 80 fersah, 726 km. dir.
Fersah, yakla~1k olarak 5 km. dir. Bu durumlla 80 fcrsnh 400 km. dir. (Na~ir) .
Ayet: 9::i ·H5 YUSUF SORES!/ 12 273

94. Kervan ayrildrgznda, babalari: "Eger bana bunak de-


meueniz dogrusu ben Yusuf'un kokusunu duyuyorum." dedi.
95. "Allah 'a yemin ederiz ki, sen hala eski §D§kinlzgmda-
sin " dediler.
96. Miijdeci gelip gomlegi Yakub'un yiiziine koyunca, he-
men gozleri afddz. Bunun iizerine: "Ben size Allah tarafindan
sizin bilmediginizi biliyorum, dememi§ miydim?" dedi.
97. Dediler ki: "Ey babamiz! Suflarimizin bagi§lanmasmi
dile. <;unkii biz gerfekten SUfluyuz."
98. "Sizin if in Rabbimden a/ dileyecegim. <;unkii 0 fOk ba-
gi§layan, pek esirgeyendir" dedi.

94. «Kervan», memleketlerine donmek tizere «ayrlld1g1nda ... » Aynl-


mak anlam1na gelen "fesale" kelimesiyle yapilan "lilkeden aynld1" deyimi,
surlan ve yerle§im birimlerini geride birak.arak, oradan uzakla§tl anlanuna ge-
lir. «Babalari» Yakub, yan1nda bulunan torunlanna ve digerlerine: «' Eger
bana bunak demezseniz», benim durumumu bunaklik ve akil noksanhg1na
yormazsan1z, «dogrusu hen Yusuf'un kokusunu duyuyorum.'» Yehuza
Yusufun gomlegini ahp Kenan iline yoneldigi andan itibaren seksen fersahhk
mesafeden Yusufun kokusunun sindigi §eyin kokusunu duyuyorum «dedi.»
Yani, eger bana bunak deyip ge~mezseniz, sozlerimi dogrularsm1z.

95. Yan1nda bulunanlar: «'Allah'a yemin ederiz ki, sen hala eski ~a§­
k1nhg1ndas1n. '» Sen hala eski hatanda devam ediyorsun «dediler .» <;tinkti
onlara gore, Yusuf olmil§tti. Ayetteki "dalalet", iman ve hidayetin kar§1tl olan
dalalet manasmda degildir. Eger Yakub'a bu manada sap1khk isnad etselerdi,
) '

274 ROHU'L·B&YAN COz: 13

kendileri kafir olurlardt. Buradaki daHUet, hata ve ~a§ktnhk anlanundadrr.


96. «Miijdeci» yani Yehuza «gelip gomlegi Yakub'un yiiziine koyun-
ca, hemen gozleri a~dd1.» Gormeyen gozleri gormeye ba§lad1 ve tizunttilti,
gtic;silz bir halden, ne§eli, gi.i9li.i bir duruma geldi. "Felemma en" deki "en"
baglac;ttr. Kendinden sonraki iki fiili kuvvetlendirmek ve birle§tirmek ic;in
gelmi§tir. Boylece sanki iki fiil, arahks1z, ayn1 anda bir tek §eymi§ gibi ol-
maktadrr. «Bunun iizerine» Yakub: «'Ben size Allah taraf1ndan sizin bil-
mediginizi biliyorum dememi§ miydim?' dedi.» Ey ogullanm, hen sizi Mi-
sir'a gonderip Yusuf ve karde§ini araman1z1 emrederken, Allah'm rahmetin-
den timit kesmeyi yasaklarken, Yusufun hayatl ve bu hustista ferahlama ola-
cag1 konusunda, hen Allah tarafmdan sizin bilmediklerinizi biliyorum deme-
mi§ miydim?
Rivayet edildigine gore, Hz. Yakub, mtijdeciye: "Yusuf nas1ldrr?" diye
sordu. Miljdeci: "O, Misir krahdu." dedi. Hz. Yakub: "Ben kralhg1 ne yapa-
y1m? Sen bana, ondan aynlrrken hangi din tizereydi, onu soyle" dedi. Mujde-
ci: "islam Dini tizere" deyince, Hz. Yakub: "i§te §imdi nimet tamam oldu" de-
di.
97. «Dediler ki: 'Ey babam1z! Su~lar1m1z1n bag1§lanmas1n1 dile.
<;iinkii biz ger~ekten su~luyuz.'» Biz bile bile hata ve gtinah i§ledik. Sana,
Yusufa ve Btinyamin'e kar§l yaptiklar1mizdan dolay1 su9luyuz.
98. Y akub: «'Sizin i~in Rabbimden af dileyecegim. <;iinkii 0 ~ok ba~
g1~layan, pek esirgeyendir ,' dedi.» Ayetteki "sevfe" kelimesi, "Asa" ve
"Lealle.. kelimeleri gibi, biiytiklerin ve ileri gelen kimselerin vaadle.rinde kul-
lan1ld1g1nda, i§in ciddiyetine ve dogruluguna i§aret eder. Bilyiiklerin "olacak",
"olabilir", "belki" gibi sozleri kesinlik ifade eder. Onlar boyle soylemekle,
aceleci olmad1klann1 ve vakarlann1 gostermi§ olurlar. Yakub'un "Sizin if in
Rabbimizden af dileyecegim." sozii de bu kabildendir. Bir balama o §6yle de-
mi§ oluyor: "Gecikse de, sizin i9in mutlaka af dileyecegim." ~oyle denilmi§-
tir: Yakub'un hemen af dilemeyip, geciktirmesi; bagi§lanmanm, mazlumun
aff1na bagh olu§undandir. Bundan dolay1 Yakub af talebini Yusufla bulu§ma
vaktine erteledi. <;unkti haks1zhga ugrayan Yusuf, onlar1 affetmeden Yakub
da Allah'tan onlar adma af dilemeyecekti. Misir'a Yusufun yanma geldikle-
rinde, Yakub (a.s.) Cuma gecesi, seher vaktinde namaza durdu. 0 gece A§ure
gecesiydi. Namaz1 bitirince ellerini kald1rd1 ve ~oyle yalvard1: "Allah1m ! Yu-
suf i~in serzeni~imden, ona kar~t sahirs1zl1g1mdan dolay1 beni bag1§la! Kar-
Ayet: 96-99 YUSUF S0RES1 / 12 275

de§lerine kar~1 yaptJ.klar1ndan dolay1 da ogullar1m1 affet." Yusuf Y akub'un ar-


kasmda "amin" diyordu. Karde~leri de ikisinin ard111da ba§lar1 egik, boyunlan
biiktik vaziyette duruyorlardi. Cenab-1 Hak Y akub'a, kendisini ve ogullarmm
hepsini affettigini bildirdi.

99. Yusufun yanina girdiklerinde o, ana ve babasini bagri-


na basti ve: "Allahin dileffeyle, giiven ifinde, Misir'a girin"
de di.
10(). Ana ve babasmi tahtin iizerine oturttu ·ve hepsi onun
ifin ucdeye kapandilar. 0 zaman Yusuf dedi ki: "Babacigim!
l~I'! bu, vaktiyle gordiigiim rii.yamn tabiridir. Rabbim onu ger-

276 RUHU'L·BEYAN Cuz:l3

fekleftirdi. Seytan, benimle karde1lerlmin arasmi bozduktan


sonra, beni hapisten fikaran, sizi fOlden getiren Rabbim bana
fOk iyilikte bulundu. Dogrusu Rabbim, istedigine fOk lutfeder.
O, gerfekten iyi bilendir, hikmet sahibidir.
101. Rabbim! Bana hiikiimranlik(tan bir pay) verdin. Ve
bana riiyalann tabirini ogrettin. Ey goklerin ve yerin yaratu:i-
si! Diinyada da; ahirette de i§lerimi yoluna koyan sensin. Be-
nim cammi Miisliiman olarak al ve beni salihler arasina kat.."

99. «Yusurun yan1na girdiklerinde ...» Rivayet edildigine gore, Yusuf


babasma pek ~ok malzemey le iki ytiz binek deve gonderdi ve btittin aile fert-
lerini M1srr'a getirmesini istedi. Hz. Yakub, M1srr'a hareket etmek tizere ha-
zirland1 ve <leveler tizerinde yoluk 9ocugu ile beraber M1sir yolunu tuttu. M1-
su'a yakla§tiklannda durum Hz. Yusufa haber verildi. Yusuf da, kral
Reyyanla birlikte btittin M1s1r halk1, btiytikler ve dort bin ki§ilik bir ordunun
ba§1nda Yakub (a.s.)'u kar§lladi. Sevin~ten sanhp agla§tllar. Goklerdeki me-
lekler de agladilar. Siivariler deniz gibi dalgalandtlar. Yusuf: "Ey babac1g1m!
Goztinil kaybedinceye kadar benim i~n agladm. K1yamette bulu§acag1miz1
akhna getirrnedin mi?" dedi. Y akub da: "Evet, akltma getirdim, fakat dinin-
den yi.k1p da bir daha hi'rbir §ekilde bulu§amtyacagmuzdan korktum" dedi.

«0, ana ve babas1n1 bagrina bash.» Mtifessirlerin ~ogunluguna gore


ana-babadan maksat Yakub ile Yusufun teyzesi "Leyya"dir. <;unkti annesi
Rfillayel, Btinyamin'i dtinyaya getirirken vefat etmi§ti. Yusuf onlara sanhp
kucaklad1. Anla§ildigma gore Yusuf onlan kar§Ilad1g1nda, orada bulunan bir
~ad1r veya eve konuk etti. Yusufun huzuruna o ev veya ~adrrda girdiler. Ana
babas1n1 da orada kuc'1lclad1. «Ve» M1str'a girmeden once onlara: «'Allah'1n
dilegiyle», a9hktan, korkudan ve diger s1k1ntilardan kesin §ekilde «giiven
i~inde M1s1r'a girin,' dedi.» <;iinkti onlar, Yusufun hiiktimranhgmdan once,
zorbaltklan ytiztinden Misrr krallanndan korkuyorlardi.

100. «Ana ve. babas1n1 tahhn iizerine oturttu.» Misu'a indiklerinde


yetmi§ iki erkek ve kadmdan ibarettiler. Musa (a.s.) ile birlikte M1srr'dan ~Ik­
ttklarmda ise s:ocuklar hari~ altt ytiz bin be§ ytiz erkek idiler. Tahttan kas1t,
Yusufun oturdugu ytiksek divand1r. Yusuf onlan onurlandirmak is:in kendi-
siyle birlikte kral tahtlna oturttu «ve hepsi onun i~in secdeye kapandtlar.»
Bu, sayg1 ve selam secdesiydi. <;tinki.i onlarn gt>re secde, sayg1 ve setamlama
mnnas1 ta~tyordu. T1pk1 sayg1 ve hUrmct ifudcsi olarak insanlarm ayaga kalk-
Ayet: 99- I 00 YUSUF SURESi/ 12 277

mas1, el s1kt§mas1, el opmesi ve benzeri haller gibi.


«0 zaman Yusuf dedi ki: 'Babac1g1m! i§te bu, vaktiyle» 9ocuklu-
gumda «gordi.igiim» ve sana anlatt1g1m «riiyan1n tabiridir .» Bununla §U
ayeti kastediyordu: "Ruyamda on bir yildzz, gune§ ve ay'm bana secde ettik-
lerini gordum." (Yusuf: 4) «Rabbim onu ger~ekle§tirdi.» Rtiyada gordtigti-
miin ayn1s1 ger~ekle§ti. Bazrlan dediler ki: Yusufun rtiyas1 kirk sene sonra
ger9ekle§ti. Bu duruma gore Yusufun, aile fertleriyle bulu§mas1 seksen sene
sonra ger9ekle§mi§tir sozti dogru degildir. «~eytan, benimle karde§lerimin
aras1n1 bozduktan sonra,» Yusuf karde§lerine kar§l iyi davranmada o kadar
ileri gitti ki; ara bozmay1 sadece §eytan'a yiikledi. Halbuki normalde kottiltik
nefse ve §eytana ytiklenir. <;tinkii her ne kadar her §eyi yaratan Allah ise de,
kottiltigtin ash ve kaynag1 nefis ve §eytand1r. «Beni hapisten ~1karan•.•>> Yu-
suf, Allah1n ikramlann1 sayarken karde§leri utan1nas1n diye kendisini "kuyu-
dan 91kard1g1n1" soylemedi. <;tinkti geymi§ gilnahlan ytize vurmamak, af ve
bag1§laman1n tam olduguna i§aret eder. Aynca Yusuf, hapiste kafirlerle bera-
ber iken kuyuda Cebrail ile birlikteydi. «Sizi ~ol"'en getiren.••>> Yusufun kar-
de§leri 9oldeydi. <;ol (badiye), yerle§im alanlann1n kar§1tldir. Badiye denme-
si; sahran1n biittin y1plakhg1yla goze goriinmesinden dolay1du. Badiye
"Beda"dan geln1ektedir ki, o da zfillir oldu, ortaya ~1ktl demektir. Siiril sahip-
leri su ve otlak i9in badiyeye (9ole) 9tkarlardi. «Rabbim bana ~ok iyilikte
bulundu.» Bana muamelesi giizel oldu. Me§hur olan "ihsan" kelimesinin,
"ila" cer harfiyle kullarulmas1dlf. Bazan "be" harfi cerriyle de kullan1hr. "Ve
bil valideyni ihsiinii" (ana-babaya da iyilik et) ayetinde oldugu gibi. (En'am:
151)

«Dogrusu Rabbim, istedigine ~ok lutfeder.» Diledigi kimseye kar§t


muamelesi naziktir, isabetli ve hikmetli olmas1 i9in hassastrr.
Kevii~f'de §tiyle denilmi§tir: "Diledigine ikram sahibidir. Ltituf, gizli
iyilik demektir.

imam Gazali merhum §Oyle demi§tir: "Latif ismine ancak; faydah §eyle-
ri ince ve kapah yonlerini bilen, nazik ve hassas taraflann1 goriip bunlan sert
§ekilde degil, yumu§ak tarzda gerekli yerlere ul~trran kimse Iaylktir. i§te fiil-
de yumu§akhk ve idrakte incelik bir araya geldigi zarnan, ltitfun manas1 ta-
mam olur ki, boyle bir kemal Allah'tan ba§kas1 i~in dil§ilniilemez."
«0, ~cr~ckten iyi bilendir, hikmet sahibidir.» 0, maslahat ve idare
278
.
RUHU'L-BEY
) AN •
Guz:l3

yollann1 ~ok iyi bilir. Her yaphg1 i§i hikmete uygun yapar.

Rivayete gore; Yusuf (a.s.) Yakub (a.s)'un eJinden tutup hazinelerini do- _
la§tirdl. Onu z!net, alt1n, gtimti§, elbise, silah ve diger hazinelerin bulundugu
yere soktu. Kirtasiye hazinesine sokunca Hz. Yakub §Oyle dedi: "Oguicu-
gum! Ne kadar da ilgisizmi§sin! Bu kadar kag1dm oldugu halde, §Uractk.ta se-
kiz konakhk yerden bana mektub yazmadm."

Stiheyli §6yle diyor: "Hz. Peygamber (s.a.v.)'in evleri hurma dallanndan


yapilm1§, iizeri 9amurla s1vanmt§tl. Baz1lan ise tistilste konmu§ ta§lardan ya-
pllm1~h. Hepsinin tavaru ise hurma dal1ndandi. Hz. Peygamber (s.a.v.) dtinya
ve diinyan1n ge9ici nimetlerine kar§I hrrsh degildi."

Hasan Basrl'den rivayet edilmi§tir: "Ben Hz. Osman'1n hilafeti Slfas1nda


henilz biilug 9ag1na ermemi§ken, Rasultillah'm han1mlann1n evlerine girer-
dim. Elimle tavanlanna degerdim. Hz. Peygamber (a.s.)'in hanrmlan vefat
edince, Omer b. Abdulaziz bu evleri ylktrrd1 ve mescide kattt. Birisi dedi ki:
Bu evlerin y1kdd1g1 gtinkil kadar aglayan kimse gormedim. Ke§ke bu evler b1-
rak1hp y1ktlmasayd1 da, insanlar bina yapmaktan geri dursalard1 ve yeryiizii-
ni.in hazineleri elinde olan Rastlliillah'1n "1Zl olduguna, onlar da razi olsalard1.
Bu hal, insanlar1 bina yapmadaki yar1§ma ve bobtirlenmeden uzakla§trrrrdi."
Behliil Dana, karde§i Halife Harun Re§id'in yapt1g1 muazzam bir saraym
duvar1na §Oyle yazd1: "Ey Harun! <;amuru yiikselttin, dini al9altt1n. Kireci
ytikselttin, kitab1 al9alttln. Eger bunu kendi mahnla yaptmsa, israf ettin, Allah
israf edenleri sevmez. Ba~kasm1n maltyla yaptmsa zulmettin, Allah zalimleri
de sevmez."

101. «Rabbim!» Rivayet edildigine gore Yakub (a.s.) Yusufla yirmi


dort sene birlikte kaldi. ~am'a, babas1 ishak'm yanma gomiilmesini vasiyet et-
ti. Yusuf (a.s.) onu bizzat sedir agac1ndan yap1lm1§ bir tabut i<;inde ~am'a
nakletmi§ti. Ebu'l-Leys es-Semerkandl'nin Tefsir'inde belirtildigi gibi Yakub
(a.s.) vefat ettiginde, ytiz ktrk yedi ya§1ndayd1. Yusuf tekrar M1srr'a dondti ve
babasmm vefatmdan sonra, yirmi ti<; ytl daha ya§adt. Toplam yiiz yirmi sene
omiir stirdil. Allah, i§ini yoluna koyup her §eyi yerli yerine oturunca ve duru-
munun kemale erdigini gortince anlad1 ki, art1k zevale yakla§tI, her haliikarda
dtinya nimetlerinin devam etmeyecegini gordil. i§te o zaman ylice Allah'tan
gUzel bir akibetle bu alemden gocrmeyi istedi. «Bana hiikiimranhk»tan bti-
yUk bir pay «Verdin.» Bu, Mistr hiikUmnmhg1d1r. <;ilnkti Yusufa biltiin dtin-
yanm hakimiycti vcri 1 ·ni§tir. «Ve bunu ri.iyolar1n tabirini ogrettin.»
m ·
Ayet: 1oo- 1o I YUSUF SORESi/ 12 279

Ayetteki "ehadis" kelimesinden maksat, rliya'n1n vogulu olan "rua"du.


"Te'vit' ise; rliyan1n d1 ~arda nasil tecelli edecegini a~tl<lamakt1r. Riiya tabiri
ilmi, onemli bir ilimdir. Fakat peygamberlik ve vetayetin §artlarmdan degil-
dir. Allah bu ilmi bazt ses:kin kullar1na geni§ olarak, bazilar1na da kisa olarak
venr.

«Ey goklerin ve yerin yaratic1s1!» Onlar1n, yoktan varhk alemine ~ika­


nc1s1! «Diinyada da, ahirette de i~lerimi yoluna koyan sensin.» Bir kimse-
nin bir §eye ihtiyac1 olur da onu elde etmek i~in dua etmek isterse, once Al-
lah'1 methetmelidir. Yusuf (a.s.) da once Allah'1 methetti, sonra da §Oylece is-
tekte bulundu. «Benim can1m1 Miisliiman olarak al.» Bu, isiamiyet iizere
olmeyi istemektir. <;tinkti bu tarzda olmek, nimetin tamamidrr. Buna benzer
bir ayet de §Udur: "Sizler ancak Musluman olarak can verin." (Al-i imran:
102) Hz. Yusufun bu duas1n1, oltimil temem1i etinek §eklinde yorumlamak
caizdir. Katk1s1z tevhid inanc1 iizereyken beni kendi katma c;ek, demektir.
Soylendigine gore, Yusuftan ne once, ne de sonra hi~bir Peygamber, oliiinii
temenni etmemi§tir. Yine denilmi§tir ki: "OH.im miiminin hediyesidir." <;unkti
di.inya onun zindan1drr. ~eytan1na kar§I durmak, lezzetlere kar§1 nefse hakim
olmak, nefsin baskilar1n1 gogiislemek gibi sebeplerden dolay1 dtinyada s1kmti
c;eker. Oltim ise insanm bu baglardan kurtulmas1 ve rahata ermesidir. Bundan
·dolay1 denir ki: "idarecilerin oltimii fitne, filimlerin olilmti rnusibet, zenginle-
rin oltimii s1k1nti, fakirlerin oltimli ise rahathkt1r." Bir hadis-i §erifte §6yle
buyrulmu§tur: ''Kim Allah'a kavu§maktan ho§lamrsa, Allah da ona kavu§-
maktan ho~lamr. Kim de Allah'a kavu§maktan ho#anmazsa, Allah da ona
kavu§maktan ho§lanmaz." Dediler ki: "Ey Allah'm Rasfilil! Hepimiz oliimden
ho§lanmay1z." Rasfiltillah da §6yle cevap verdi: "Bu, olumden ho§lanmamak
degildir. Mu'min olecegi sirada Allah'in emriyle mujdeci melek ona gelip,
sahip olacagz nimetleri gosterir. 0 zaman mumin i<;in Allah'a kavu§maktan
daha sevimli bir §ey olamaz. Allah da ona kavu§mayz sever. Facir veya kafir
olurken de korkutucu melek gelip ona, ugrayacagi kotulugu gosterir. 0 da
Allah'a kavu§maktan ho§lanmaz, Allah da ona kavu§maktan ho§lanmaz." t 19>
Hz. Yusuf (a.s.), Kavminden veya arkadan geleceklerden olup da akibe-
tinden emin olmayanlann bu konuda kendine uysunlar da duay1 terketmesin-
ler diye, Mtisli.iman olarak olmek i~in dua etti. ~tikilrle tevbeyi birbirine ka-
n~tumasmlar diye peygamberlerin dt§ goriinttileri, iimmetlerin kendilerine

19- Hadis-i Scrifi; Buhari. MUslim, Tirmizi', Ncsai vc Ahmed b. Hanbel rivayet etmi~tir. Bkz.
t'l-Vi•t lw '1-K1•/ifr• .l/ 14().
280 ROHU'L-ElitYAN Ciiz: 13

bak1p omek almalanna uygun tarzda tecelli eder.


«Ve beni salihler aras1na kat.'>> Cennette peygamber cedlerimle birlik-
te veya nimet ve keramet iyinde bi.ittin salihlerle birlikte bulundur. Hz. Yu-
sufun M1srr'a girmesiyle Hz. Musa'n1n M1s1rdan <;lkmas1 arasmda dort ytiz y1l
vardrr. Hz. Yusuf (a.s.), israilogullanndan ilk peygamberdir.
Bahru'l-Ulum Tefsiri'nde §Oyle denilmi§tir: "Hz. Yusufdan sonra Fira-
vunlar M1sir'1 Amfilika'dan devraldtlar. Cenab-1 Hak, Musa'y1 Peygarnber ola-
rak gonderip yard1m ve inayetiyle israilogullarm1 Firavunlardan kurtanncaya
dek israilogullan onlann idaresi altmda Yusuf ve babalann1n dininden geride
kalan §eylere gore hareket ettiler."
Omer b. Abdi.ilaziz'den rivayet edildigine gore; Meymfin b. Mehran bir
gece Omer b. Abdiilaziz'in yanmda kalmt§ ve Omer'i yok aglar ve oltimii ister
vaziyette goriince §6yle demi§: "Allah senin vas1tanla biryok haytrh i§ler ger-
~ekle§tirdi. Sen stinnetleri ihya, bidatleri imha ettin. Senin doneminde
mti'minler rahat ve huzur gordtiler." Omer de: "Ben, Allah kendisini ferahlan-
d1np i§lerini yoluna koydugunda: "Benim can1m1 Miisliiman olarak al ve be-
ni salihler arasina kat" diyen salih kQ,} Yusuf gibi olmayay1m m1?" diye ce-
vap venru§.
Ayet: 1o1-102 YUSUF SORESI/ 12 281

102. ifte bu, sana vahyettigimiz gayb haberlerindendir.


<;iinku, onlar hile yaparak elbirligiyle iflerine karar verdikleri
uzman, sen onlann yaninda degildin.
103. Sen ne kadar yiirekten istesen de, insanlarin fOgu i-
nanmazla.r.
104. Halbuki sen buna karfilik onlardan bir ucret istemi-
. yorsun. O, alemler ifin sadece bir iigllttiir.
105. Goklerde ve yerde nice belgeler vardir ki, onlar bu bel-
gelerin yamndan yiizlerini fevirip geferler.
106. Onla.nn fOgu, ancak ortak ko1arak Allah 'a iman eder-
ler.
107. Alla.h tarafindan onlan kufatacak bir musibetin gel-
mesinden veya farkinda olmadan ansizin kiyametin kopma-
sindan giivende midirler?

102. Ey Muhammed! «i§te» anlatt1g1m1z Yusufla ilgili «bu» la.ssa,


onunla ilgili olan bilgiden habersiz oldugun, «Sana» Cebrail'in diliyle «vah-
yettigimiz gayb haberlerindendir. <;iinku, onlar,>>Yakub'un Yusufu kendi-
leriyle birlikte gondermesi i9in «hile yaparak elbirligiyle» Yusufu kuyunun
dibine atma konusundaki «i§lerine karar verdikleri zaman, sen onlarin»
yani Yusufun karde§lerinin «yan1nda degildin.» Orada hazrr bulunmuyor-
dun. Hz. Peygamber. (s.a.v.)'in orada hazir olmad1glill soylemek, vahyi inkar
edenleri kmamak i~indir. <;iinkti inkarctlar da Hz. Peygamber'in kimseden
ders almad1gm1 bilirler. Dolay1s1yla bu lo.ssay1 kimseden duymamt§tlr. Buna
ragmen bu k1ssay1 haber verdigine gore, bunun kendiliginden degil, vahiy yo-
luyla oldugunda hi~bir ~iiphe yok demektir.
282 ('.;i.iz: 13

103. Riva yet edildigine gore, Kurey~ kQfirleri ve Yahudilerden bir grup
denemek i9in Rasfiliillah'a Yusuf k1ssas1ndan sordular. 0 da Tevrat'a uygun
tarzda kissay1 onlara haber verdi. Ancak yine de Mtisltiman olmad1lar. Bunun
tizerine Rasultillah c;ok tiztildti ve Cenab-1 Hak onu ~oyle teselli etti: «Sen ne
kadar» deliller gostererek iman etmelerini «yiirekten istesen de, insanlann
~ogu» yani btitlin Mekke mti§rikleri ve digerleri inatlan ve koklii inkarlan se-
bebiyle «inanmazlar.» Bu, ger9ekte kaderin sirlanndandu. Eger: "Allah,
mahlukall ibadet ic;in yaratt1g1 halde ni9in kafirler daha 9ok?" dersen, ~oyle
cevap veririm: "Maksat, kamil insan1n ortaya 91kmas1dir. Bu ancak binde bir-
dir."

104. «Halbuki, sen, buna» yani Kur'an'la onlar1 iqada «kar§ihk onlar-
dan bir iicret,» klssacilann yapttl<lan gibi bir mal vermelerini «istemiyor-
sun. 0,» yani Kur'an, bUtUn «alemler i~in,» biitlin filemleri kurtulu~a yonelt-
mek i9in Allah kat1ndan gelen «sadece bir ogiittiir.>> Bir uyand1r. Bu ayette;
teblig, ir§ad ve diger hayir hizmetlerinde insanlardan menfaat istemenin caiz
olmad1g1na i§aret vard1r. <;i.inki.i bu hizmetler Allah i9indir. Allah i9in olan
§eylere dtinya ve ahiret menfaati bula§tirmak caiz degildir.

105. «Goklerde vc yerde nice bdgeler vard1r ki. ..» Buradaki "ke ey -
yin" haberiyye ic;in olan "kem" manas1nadrr. Yani yarat1c1n1n varhgma, birli-
gine, s1fatlanna <lair gtine§, ay, ytld1zlar, yagmur, hayvanlar, denizler, nehirler
gibi, gokterde ve yerde pek 9ok ayetler vardlf ki, «onlar bu belgelerin», kar-
§tla~tiklan ve a~1k~a gordtikleri i§aretlerin «yan1ndan yiizlerini ~evirip ge-
~erler.» Bunlara dikkat etmezler, onem vermezler ve tizerinde dti§iinmezler.

106. «Onlann ~ogu, ancak ortak ko~arak Allah' a iman ederler .»


tH1hhk konusunda O'na ortak nisbet ederler. Araplar telbiyelerinde §Dyle der-
lerdi: "Allahrm buyur! Senin ortag1n yok, ancak sana ait ortak var. Sen ona
maliksin, o sana malik degildir." Mekkeliler de §Oyle derlerdi: "Allah rabbi-
mizdir. Tektir, ortag1 yoktur, melekler O'nun k1zlandrr." Boylece O'nu tek ka-
bul etmi§ olmuyorlar, aksine O'na ortak kO§ffiU§ oluyorlard1. Putperestler de
~oyle soyli.iyorlard1: "Tek Rabbimiz Allah'tu. Putlar ise ibadete tay1k olmada
O'nun ortaklar1drr." Y ahudiler: "Rabbimiz sadece Allah'trr. Ozeyir ise O'nun
ogludur," derken Hristiyanlar da: "Rabbimiz sadece Allah'tir, Mesih isa ise
O'nun ogludur" diyorlar.
107. Mti§rikler «Allah taraf1ndan onlar1 ku~atacak» hepsini i9ine ala-
cak ve hepsini kapsayacak «bir musibctin» hir azab1n «gelmesinden veya
Ayet: l 03- 101 YUSUr' SORES!/ 12 283

fark1nda olmadan ans1z1n», daha once hi<;bir belirti olmad1g1 halde birden
bire «k1yametin kopmas1ndan giivende midirler?» Dilnya i§leriyle me§gul
olduklan i9in, kendilerini habersiz bir §ekilde yakalayacak olan k1yametin sa-
atinin gelmeyecegini mi san1yorlar?
Hadis-i §erifte: "Aniden olmek, Allah'in kula gazab alametidir." (20> bu-
yurulmu§tur. "Fticaet" ortada bir hastahk veya sebep yokken, aniden ortaya
91kmak demektir. Mti'min, helalhk almadan, tevbesini yenilemeden, nefsine
toparlanma frrsatl veremeden gaflet tizere Rabbine kavu§n1asm diye, aniden
olmek ho§ gortihnemi§tir.
Rivayete gore, Hz. ibrahim, Hz. Davfid ve Hz. Si.ileyman (aleyhimti's-
selam) fiicceten (aniden) Olmti§lerdir. Dolay1s1yla bu ttir oliimtin, salihlerin
oltimu oldugu <la soylenir. A1imlerin 9ogunlugu yukandaki hadisin, uzerinde
kul haklan bulunup vasiyete ihtiyac; duyan kimseler hakkmda varid olduguna
inanm1§lard1r. Kimseyle hak hukuk ili§kisi kalmaint§, tamamen hazrr kimseler
i9in boyle oliim kolayhk ve rahmettir. el-Fethu'l-Karib adh eserde de boyle
soy lenmektedir.

20- Hadisi Ebu Davud ~u ~ckildc rivayet etmi~tir: "Aniden mmek, kajir i~·in gazah alli.metidir.
Mii'111i11/('I' i~·i11 dt• rnhmt•ttir." Hadisi, Tirmizi, Ahmed b. Hanbel ve ibn Mace de rivayet
ctmi~tir. Bk/.. <'<1111;11 '/.LJ.\·fU, 11 /87.
284 ' Cuz:l3

108. De ki: "Benim yolum budur. Ben ve bana uyanlar ba-


siret iizere Allah 'a faginnz. Allahi tenzih ederim. Ben mii§-
riklerden degilim." .._
109. Senden once de §ehirler halkindan, kendilerine vah-
yettigimiz bir takim erkeklerden ba~kasini (peygamber) gon-
dermedik. Yer yiiziinde hif dola§madilar mi ki, kendilerinden
oncekilerin sonunun nasil oldugunu gorsllnler? Sakinanlar
ifin ahiret yurdu, elbette daha hayirlidir. Ilald aklinizi kullan-
maz misiniz?
110. Dyle ki, peygamberler iimitsizlige dii§iip yalanlandik-
lanni sandiklari bir sirada, onlara yardimimiz gelir de, diledi-
gimizi kurtannz. Azabimiz, SUf lular toplulugundan asla geri
fevrilmez.
111. Andolsun ki, onlann kissalarmda, akil sahipleri ifin
ibret vardir. O, uydurulabilen bir soz degildir. Ancak kendin-
den oncekilerin tasdiki, her §eyin apklanmasi ve iman eden
bir toplum ifin bir rehber ve rahmettir.

108. Ey Muhammed! «De ki:, 'Denim yolum budur.» Benim iman ve


tevhide c;agn olan yolum bu yoldur. Sonra bu yol ~oyle ac;1klan1yor: «Ben ve
bana uyanlar basiret uzere Allah'a ~a~1r1r1z» yani Allah'tn dinine, O'na ita-
Ayet: 108· 109 YUSUF SURESi/ 12 285

ata, fillirette vadedilen sevaba 9agmr ve bu c;agny1 da, payeye ula§tuacak apa-
vik delil ve hticcetlerle yapanz. <;link.ii, delil kuvvetli ve makul olursa, iqad
ve hidayete gotlirtir. <;agn basrrete degil de korliige dayanirsa, bunun tam ak-
si olur. «Allah'1 tenzih ederim.» Onu ortaklardan uzak tutanm. «Ben mii~­
riklerden degilim.'» Bu, ctimlenin ctimleye atf1drr. Bazilan §6yle demi§tir:
"Allah'a c;aguan, hallCl onunla (Allahla) c;agirrr. Allah yoluna c;agiran ise onla-
n kendi nefsiyle c;ag1nr. Onun ic;in ikinci tarz c;agnya uyanlar daha c;oktur.
<;tinkti c;agiran ve c;ag1nlanlarin yap1s1 ortaktrr."

Anlatild1g1na gore, fakih'in birisi Ebu Muslim el-Magribl'yi ziyarete git-


ti. Onun, Kur'an'1 dilzgtin okumachgm1 i§itti ve kendi kendine: "Emegim bo§a
gitti," dedi. Sonra tehecctid vaktinde abdest almak ic;in dt§an c;tkt1gmda iki
arslanm hticumuna ugrad1 ve bagrrarak kac;t1. Ebfi Mtislim, onu arslanlardan
kurtard1 ve Fakih'e §Oyle dedi: "Ben krraatte hata ettim. Sen ise imanda hata
ettin. Biz ic;i dtizeltmek ic;in ugra§tlg1m1zdan, mahlukat bizden korkar, siz ise
dt§l dtizeltmek ic;in ugra§tig1nizdan, mahlukattan korkars1n1z."
Bil ki, RasultiJlah (s.a.v.)'a uymak, kurtulu§ kap1s1dir ve ylice saadetin
yoludur.
Sehl de §6yle dedi: "Ger\:ekten Allah'1 seven kimse hallerinde, sozlerin-
de ve hareketlerinde Hz. Peygamber'e uyar."

109. «Senden once de §ehirler halk1ndan kendilerine vahyettigimiz


bir tak1m erkeklerden ba§kas1n1 (peygamber) gondermedik.» Peygamber
olarak melekleri degil, insanlan gonderdik. Bu, onlar1n §U sozlerine verilen
bir cevaptrr: "Dogrusu Rabbimiz dileseydi, melekler indirirdi." (Fussilet: 14)
Eger peygamber olarak melek gonderilseydi, o da insan §eklinde olurdu. Nite-
kim Cenab-1 Hale "Biz onu melek kzlsaydtk bir insan §eklinde yapardik."
(En'am: 9) buyurrnu§tur.

Cinleri de bununla kiyasla. Cinlerden de insanlara peygamber olmaz.


"Erkekler" ifadesi, ytice Allah'm insanlara, hi~bir kad1n peygamber gonder-
medigine i~aret etmektedir. <;iinkil onlann hali tesetttir esasma bi.na edilmi§- .
tir. Kadmlarm ula§abilecegi son mertebe Peygamberlik makanu degil, s1ddtk-
hk makam1dir. Meryem, Asiye, Hatice, Fatima ve Ai§e (Allah hepsinden raz1
olsun) bu makama eri§enlerdendir.

Biz o erkck peygamberlere, sana vahyettigimiz gibi, melek vas1tas1yla


vahyederiz. Bu pcygamberler; katilik, sertlik ve cehaletin hakim oldugu 901
286 ROHU'L-BEYAN Cuz: 13

halkmdan degil, §ehir halk1ndand1r. Ayette ge~en "karye"den maksat, 9oltin


aksine, medeniligi ifade eden §ehir demektir ki; btiytik kti9iik biitiln yerle§in1
birimlerini ifade eder.

Onlar ders ve ibret almak i~in «yeryiiziinde hi~ dola§madtlar mt ki,


kendilerinden oncekilerin sonunun nasd oldugunu gorsiinler?» Kendile-
rinden onceki mti§rikler yalanlamalan ve §irk ko§malan yliztinden helak ol-
dular. Onlann ba§1na gelenin, kendi ba§lanna da gelmemesi i~in onlar gibi ol-
maktan sak1nmalan ve onlardan uzak durmalar1 gerekir. «Sak1nanlar i~in
ahiret yurdu elbette daha haytrhd1r.>> "Velediiru'l ahireti" terkibinde mev-
suf (tan1mlanan) s1fata (tan1mlayana) izafe edilmi§tir. ibarenin ash "ve
Leddiiru'l-ahireti" §eklindedir. Ahiret hayatt §irk ve giinahlardan sak1nanlar
i9in, elbette dtinya hayattndan daha haylfhdrr. «Bala akhn1z1 kullanmaz m1-
s1n1z?» Ahiretin daha hayirb oldugunu anlaman1z i~in ak1llann1z1 9al1§tlrmaz
m1s1n1z?

Rivayet edildigine gore, Hz. isa (a.s.) arkada~lanna §6yle dedi: "Oliilerle
oturmay1n. c;unkti kalbiniz oltir." Havariler: ''Kimdir oltiler?" dediklerinde,
Hz. isa: "Dtinyaya rag bet edip ona a§Jt olanlardu," d~ye cevap verdi.

Sahabeden birisi, tabiinin onde gelenlerinden birine §6yle dedi: "ibadet


ve gayret yontinden siz Rasfiltillah'm ashab1ndan daha ilerisiniz, fakat onlar
sizden daha hayuhd1r. " Neden boyledir'? denildiginde: "<;tinkli onlar diinyaya
kar§I sizden daha az meyilli, fillirete kar§1 ise daha 9ok istekliydiler."

110. «Oyle ki, peygamberler iimitsizlige dii~iip» yani mti§riklerin §irk


hayatlar1n1n devam etmesi onlan aldatmasm. c;unkil onlardan oncekilere
mtihlet tarund1 da peygamberler dtinyada onlara kar§1 iistiinlilk hususunda
timitsizlige kap1hp «yalanland1klar1n1 sand1klari bir s1rada ...» "Kiizibu"
me~hul ve §eddesiz okunmu§tur. Yani galip geleceklerini f1stldadtklar1 za-
man, sanki nefisleri kendilerine yalan soyltiyormu§ zannettiler.

ibn Abbas ise §6yle demi§tir: ''Allah'1n kendilerine vadettigi zaferin


ger9ekle§meyecegini sand1lar. <;tinkii onlar da insand1." ibn Abbas bunu des-
tekleyen §U ayeti okudu: "Peygamberler ve onunla beraber olan mii'minler:
'Allah'm yard1mi ne zaman?' diyecek kadar sarsllnu~lardi ." (Bakara: 214)
Ummad1klan bir s1rada aniden «onlara yard1m1m1z gelir» yani zaman
uzay1p diinyada arttk zafer elde edemeyeceklerini zannettikleri bir suada ve
ortada bir i~arct yokkcn birden bire yar<l1m11111z gelir «de, diledigimizi kurta-
Ayet: I 09- l 1 ~ _ YUSUF SURESi/ 12 287

nr1z.» Bunlar peygan1berler ve onlara uyanlardrr. «Azab1m1z,» tizerlerine in-


digi zaman «su~lular toplulugundan asla geri ~evrilmez.»
111. «Andolsun ki, onlann» yani peygamberlerin «k1ssalar1nda, akd
sahipleri i~in ibret vard1r.» "K1ssalar"dan maksat, peygamberler ve tim-
metlerinin haberleridir. "ibret"; ders almak demek olan itibar kelimesinden
isimdir. Ash ise; dil§i.inerek bir §eyi ara§tirmak de1nektir. "Akll"dan maksat;
duygusalhk §i.iphelerinden uzak olan akild1r.
Ebu'l-Leys Semerkandi, Bahru'l-Ulum'da §6yle demi§tir: "Sonradan ge-
len ak.Il sahipleri, ge9mi§ timmetlerden haber verilen helfil<. ve ilfilli azab1 ge-
rektirecek §eylere cliret etmezler. Aksine bu gibi §eylerden ka91nirlar. <;link.ti
boyle §eyleri i§leyenlerin ba§ma da bu tiir felfil<.etler gelir."
Soztin ktsas1; Yusuf ve karde§lerinin k1ssas1nda akil sahipleri i~in dti-
§iinme ve ders ahna vardir. Bu ders de §Udur: Halk1ndan birinin kolesiyken
Onu M1sir'a kral yap1p Yusufu aziz k1lan Allah (c.c.), Muhammed (s.a.v.)'i
de aziz k1lmaya ve ona yard1m etmeye kadirdir.
«0,» yani Kur'an «uydurulabilen bir soz degildir.» Kur'an ve orada
ge~en §eyler, bir insan1n uydurmas1 degildir. «Ancak kendinden oncekilerin
tasdiki,» daha once peygamberlere indirilmi§ semavl kitaplann onay lanmas1
ve onlarm dogru oldugunun delilidir. <;iinkti Kur'an mftcizedir. Diger kitaplar
ise mficize degildir. Onlar, i9indekilerin dogrulugu konusunda Kur'an'1n §aha-
detine muhta~tirlar. Dzerinde ittifak edilen ~eyin, delilin §ahitligine ihtiya9
duydugu gibi.
«Her ~eyin ac;1klanmas1», din i§lerinden her §eyin detay1 «Ve iman
eden bir toplum i~in bir rehber ve rahmettir.» Kesin iman sahipleri i9in
sap1khktan kurtulu§ rehberi ve azaba kar§t bir rahmettir.
Stiphesiz Kur'an, bi.ittin kademeleri i9ine ahr. Onda dinin i9i ve d1§1na
ili§kin geni§ ayiklamalar vardu.
Ak1lh kimsenin; Kur'an'daki nasihatlerden ders almas1, Kur'an ger9ekle-
riy le aydmlanmas1, Kur'an ahlfiloyla ahlaklanmas1 ve onu sadece okumakla
yetinmemesi gerekir.
Allah'm yard1m1yla Yusuf Sftresi'nin tefsiri sona erdi.
Bu sOre Dr. Huseyin KAYAPINAR tar~fmdan tercume edilmi~tir.
292 f{UlfU 'L·BltYAN Cuz: 13

1. Elif. Lam. Mim. Ra. Bunlar, Kitab'in ayetleridir. Sana


Rabbinden indirilen haktlr. Ama insankzrin fOgu inanmazlar.
2. Allah, gormekte oldugunuz gokleri bir direk olmadan
yukselten, sonra Ar§'a istiva eden, giinefi ve ayi emrine boyun
egdirendir. Hepsi belli bir siireye kadar akip gitmektedir. 0,
ifi diizenler, liyetleri afiklar. Umulur ki, Rabbinize kavufaca-
giniza tllm olarak inanuszniz.
3. Yeryiiziinii uzatan, orada sabit daglar ve nehirler vare-
den ve orada her tiirlii meyveden fifter fifter yaratan O'dur.
Geceyi giindiiziin iizerine ortiiyor. $iiphesiz biitiin bunlarda,
diif iinen bir topluluk ifin liyetlt!r vardir.
4. Yeryiiziinde birbirlerine kom§U kitlilar, ayni sudan sula-
nan iiziim baglari, ekinler, bir kokten ve muhtelif koklerden
dallanan hurma agaflan vardir. Biz yemi§lerinde, onlann ba-
zilarini, bazllarina iistiin kilariz. $upliesiz bunlarda akillarini
kullanan bir toplum ifin ayetler vardir.

1. «Elif. Lam. Mim. Ra.» ibn Abbas, bu harflerin: ''Ben Allah'im, yara-
t1klann bilmediklerini bilir, Ar§'in tisttinden topragm alt1na kadar, gori.ilmeye-
ni gortiri.im," anlammda oldugunu soyler. «Bunlar,~ yani bu surenin ayetleri
~Kitab'tn», Kur'an'm «ayetleridir. Sana Rabbinden indirilen» Kur'an
«hakt1r .» Mi.i§riklerin dedikleri gibi, onu sen kendinden getirmedin. «Arna
insanlar1n ~ogu» Kur'an'a «inanmazlar.» Onun hakikat1m inkar ederler.
<;unkti inatlarmda ileri gitmi§Ier, hak yoldan sapmt§lar, onun manalannt dti-
~tinmemi §lerdir. Arna onlarm inkarlar1, Kur'an'1n hak olup yiice Allah katm-
dan indirildigi ger~egini ortadan kald1rmaz. ~ilphesiz kor gormese de, gtine~
gtine~tir.

Bundan sonrnki ayette Ytice Allah ruhOhiyyctinin (Rab oldugunun) ve


Ayet: 1-3 RA'D SURESi/ 13 293

birJiginin delillerini a<;1klayarak §6yle buyurmu§tur:

2. «Allah, gormekte oldugunuz gokleri bir direk olmadan yiiksel-


ten ...» Allah gokleri ytikselmi§ olarak yaratti. Onunla yer aras1nda, yaya ola-
rak be§ ytiz y1lhk bir mesafe vardir. 0, gordtigtin gokytiztinti, dikilmi§ direk-
ler ve stitunlar olmadan ytikseltmi§tir. «Sonra Ar§'a istiva eden ...» Ar§, kira-
hn tahtt demektir. Burada, halen mevcut bi.iyilk bir yaratik anlarrundadir. 0,
yaratiklann en btiytigtidtir. Ytice Allah'm §U ayette haber verdigi gibi, altinda
tath su vardir: "...Onun ar§l su iizerindedir ..." (Hild: 7) «Giine§i ve ay1 emri-
ne boyun egdirendir.» Allah onlar1, kendilerinden istenilen §ey i<;in boyun
egdirdi. Bu da, kullar1n1n onlarla ydlar1n say1sm1 bilmek suretiyle faydalan-
malan, gtine§in ve ay1n hareketini hesaplamalandu. Gtine§ ve ay gece gtindilz
insanlara l§lk verirler. Yere, bedenlere, aga<;lara ve bitkilere faydahdirlar.

«Hepsi», gtine§ ve ay1n ikisi de «helli bir siireye kadar ak1p gitmekte-
dir.» Yani, bilinen bir vakte kadar ... Bu da di.inyan1n son bulmas1, donmesini
tamamlamas1dtr. Gtine§in ve ay1n bir tak1m konak yerleri vard1r. Bunlar her-
gece bir menzilde dogup, otekinde batarlar. Bu, son durak yerine kadar boyle-
ce devam eder.

«0, i§i diizenler.» Sahibi oldugu varhklann, vermek ve vermemek, di-


riltmek ve oldtirmek, gtinahlar1n1 bagt§lamak, stk1nulann1 gidermek, baz1 top-
luluklan yilkseltip baztlann1 al<;altmak ttirtinden olan i§lerini takdir eder ve
dtizenler. Birligine, oldtikten sonra dirilmeye, kudret ve hikmetinin kemaline
i§aret eden «ayetleri>>, delilleri «a~1klar. Umulur ki, Rabbinize kavu§acag1-
n1za tam olarak inan1rs1n1z.» Yani, Allah (c.c.) bu delil ve i§aretleri, onlar
tizerinde derinlemesine dti§linilp bakman1z i9in a91klar. Siz boylece bunlarla,
onun varhg1na, birligine, kudret ve hikmetine deli! bulur, gokleri ve ar§I ya-
ratmaya, iriliklerine ragmen gi.ine§i ve ay1 boyun egdirmeye, btittin i§leri idare
etmeye gil9 yetiren Allah'1n, bunlara gore daha kolay olan, insan1 yaratmaya,
tekrar diriltmeye ve cezalandirn1aya oncelikle muktedir oldugunu kesin bir
§ekilde bilip, inantrs1rnz.

3. «Yeryiiziinii uzatan,» uzunlamas1na ve enlemesine yayan, ayaklar1n


saglam bir §ekilde basmas1 ve hayvanlann hareketi i9in geni§leten O'dur. 0,
yerytiztinti, bir yerde topluca bulunan bir btitiin olarak degil, yaytlm1§ olarak
yaratm1~tir. Dlinyan1n yay1hn1§ olu§u, onun yuvarlakhgma ayk1n degildir.
<;unkU ycryU1.H11i.in tamam1 bUytik bir ktitledir. Yuvarlak bir cisi1n son derece
hliyiiksc, onun her pnn;as1 dUz bir sat1h gibi gortintir.
294 ROHU'L.·BtYAN Cuz:l3

«Orada» yeryilztintin sallann1an1as1, kendisinin ve ustiindekilerin dilz-


gtin durmas1 i~in, yerin direkleri olan «sabit daglar ve» akan «nehirler vare-
den ...» Daglann, nehirlerin c;1k1§ yerleri olmas1 dolay1s1yla burada, nehirler
daglara eklenmi§ ve ikisi tek bir fiile baglanmt§tlf . Yeryiizliniin i9lerinden 91-
kan buharlar, yilkseldiginde s1k1§U ve birbirine girer. Sonunda daglarda bii-
yiik sular meydana gelir. Sonra sular, c;oklugu ve kuvvetinden dolay1 dag1 de-
lerek 91kar ve yeryiiztinde akar.

«Ve orada her tiirlii meyveden ~ifter ~ifter yaratan O'dur.» Burada,
Araplann konu§malannda adet oldugu tizere "zevceyn" kelimesi "isneyn"
kelimesiyle peki§tirilmi§tir. All.ah yeryiiztinde her ttirlii meyveyi tath, ek§i; si-
yah, beyaz; san, kirm1z1; ktic;tik ve bi.iytik olarak 9ifter 9ifter yaratnu§tlr.

«Geceyi giindiiziin iizerine orttiyor.» Yani geceyi, karanhg1yla glin-


dtizti kaplayan, gi.indiiziin aydmhgm1 gideren bir ortii yap1yor. Boylece aydm-
hk olan hava, karanhga btirtiniiyor. Burada "ortmek" §eklinde 9evirdigimiz
"ig§d" kelimesi, bir §eyin tizerine ba§ka bir §eyi giydirmek demektir.

«Siiphesiz biitiin bunlarda» yani yer, daglar, nehirler ve meyvelerde


«dii~iinen bir topluluk i~in» yaratfilll!1 kudretine, hikmetine ve idaresine i§a-
ret eden «ayetier vard1r .>>

y erytiztindeki ayet, onun, iistilndekiler i~in


halt gibi yaydmas1 av1s1n-
dandrr. Orada yollar, vadiler, p1narlar, madenler ve hayvanlar vardrr.

Daglann ayet olu§u, onlann sabitlilikleri, ytikseklikleri, sertlikleri ve


agtrhklar1drr. <;ad1nn kaz1klarla sabitle§tirilmesi gibi, yeryiizti de daglarla sa-
bitle§tirilir.

Nehirlerin ayet olU§U; onlann, daglar1n, her yan1ndan degil, bir taraf1n-
dan y1kmas1dir. Bu da, listiin hikmet sahibi olan ve istedigini yapan yiice bir
gilce dayanmas1ndandrr.
Meyvelerin ayet olU§U ise §Udur: Tohum yere dti§er ve yeryilztiniln nemi
onu etkileyerek yeti§ip btiytimesini saglar. Ost ve alt taraf1 yar1hr. Ost tarafta-
ki yanktan yilksek agas;, alt taraftakinden ise yerin derinliklerine gomtilen
kokler ytkar. Bu, insan1 hayrete dii§tirecek i§lerden biridir. <;i.inkti bu tohum
tek bir ozellige sahiptir. Tabiat olaylarm1n, y1ld1z ve gezegenlerin ona olan et-
kisi de tektir. Sonra onun bir taraf1ndan havaya dogru ytikselen bir govde, di-
ger taraftan yerin dibine i§leyen bir kok 91k1yor. Oysa tek bir tabiattan iki zit
tabiatm meydana gelmesi imkanstz. Bu hizc. bunun sebebinin hikmet sahibi
Ayet: 3-4 RA'D SURES1/l 3 295

bir idareci oldu~unu gt~steriyor. Aynca, bu tohmndan tneydana gelen agac1n


bir k1sm1 odun, bir kism1 c;ekirdek, bir k1sm1 da meyve oluyor. Bunlan yara-
tan hikmet sahibi Allah, ttim kusurlardan mtinezzehtir'. O'nu tesbih ederiz.

i§te dti~tinen topluluklar, btittin bunlarda yaratic1n1n kudretine delil bu-


lurlar. Burada "dti~tinmek" ~eklinde ~evirdigimiz "tefekkur" kelimesi, kalbin,
e~yan1n manalanm anlamaya yoneltilmesi demektir.

Bu bUytik alernde, yerytizli, daglar, madenler, denizler, nehirler, innak-


lar ve arklar oldugu gibi, ktivtik alern olan insanda da, bunlann benzerleri var-
dtr. Cesedi yerytizti, kemikleri daglar, beyni 1nadenler, kam1 deniz, bag1rsak-
lan nehirler, damarlan innaklar, sa91 bitki, soluk ah~-veri~i rtizgarlar, sesi gok
gtirliltlisli, goz ya~lan yagmur, sevinci gtindtiztin ayd1nhg1, kederi gece karan-
hg1, uykusu oliim, uyamkhg1 hayat gibidir.
4. «Yeryuziinde birbirlerine kom~» yani birbirine biti§ik, bir k1sm1
verimli olan ve bir~eyler bitiren, bir ktsm1 'rOrak olup hivbir ~ey bitirmeyen,
bazdan az veri1nli ve sert, baz1lan yumu~ak, bir k1sm1 agaca degil tan1na, bir
k1sm1 da agaca elveri~li olan «k1talar, ayn1 sudan sulanan ilzilm baglan ...»
Araplar iiztime meyvesinin bollugu, ylikuntin c;oklugu, toplamak i<;in al<;ak
olu§u, dikeninin bulunmay1~1, taze ve kuru olarak yerunesi dolay1s1yla "kenn"
demi~lerdir. ~tiphesiz i<;erisindeki iman nfirundan dolay1, mti'min kalbi bu ad1
almaya daha Iay1kt1r. Bundan dolay1 Hz. Peygamber (s.a.v.): "Sizden biriniz
(uzume) kerrn demesin. (:unkii kerm mii'minin kalbidir," buyunnu§tur. <1> Bu
yasaklamaya sebep: Araplann tiztime ve lizlim vubuguna; ondan elcle edilen
~arab1, ic;enleri kere1ne sevkettigi ic;in "kerm'' derlerdi. ismin gtizelliginin in-
sanlan onu ic;meye te~vik et1ne1nesi ic;in, Hz. Peygamber liziline bu ad1n veril-
mesini ho§ kaqllamadt. Te1nizligi ve giizelligi dolay1s1yle mil'minin kalbinin
bununla nitelenmesini daha uygun buldu.
«Ekinler, bir kokten ve muhtelif koklerden dallanan hurma aga~la­
r1 vard1r. Biz yemi§lerinde» §ekil, miktar, tat, koku bak1m1ndan «onlann
bazdar1n1 baz1lar1na iistiin kdanz.» Aynca onlar ic;erisinde beyaz, siyah,
bilytik, ktic;tik, tath, ac1, iyi ve kotti olanlar vardir. Bunlar da, hikmet sahibi
yaratana ve O'nun kudretine i§aret eden §eylerdendir. <;unkti kokler ve sebep-
ler aym oldugu halde, §ekil, renk, tad ve koku ay1s1nclan c;e§itli olan agac;lan

I ladisi; Ouh:lrl, fidt'I> hHIUmOndc tahric etmi~tir. Aynca MUslim, EhO Davud, Darimi ile
Imam Ah111l•d h. I l1111hcl Mt'i.,·nNI. 12/2339'da tahril: i!ltni~lcnlir.
296 RUHU'l.. -BEvAN co.z: t 3

bitinnek, ancak gti((lil ve irade sahibi birisiyle mUmkOn olur. Eger meyvelerin
olu~umu su ve toprakla olsayd1, renkleri ve tadlan t;e~itli olmazdt. Tek bir
suyla ayn1 bah~ede yeti~en ayn1 cins aga9larda UstUnltik bulurunazdi.
,..,
Ayette geven "sinvftn" kelitnesi "s1nv" kelimesinin 9oguludur. "S1nv",
ayn1 kokten ttireyen iki hurma dab demektir.
«Siiphesiz bunlarda» btittin bu amlan ~eylerde «ak1llann1 kullanan»
ak1llann1n geregiyle amel eden «bir toplum i~in» a91k «ayetler» i§aretler
~vard1r.» ~tiphesiz ~ekil, renk, tad ve kokulan farkh olan meyveleri yaratma-
ya, yeryilzi.ine suyla hayat venneye ve orada gtizel bahc;eler olu~turmaya gil~
yetiren Allah, insaru da tekrar yaratmaya gti<; yetirir. Hatta bu, ona oranla da-
ha kolay ve daha rahat bir bi9imde gti9 yeti rilecek bir §eydir.
Ayet: 5 RA'D S0RESf/ 13 297

5. $a§iyorsan, asil §O§tlacak §ey, onlarin: "Biz toprak oldu·


gumuz zaman mi, biz mi yeniden yaratilacagiz?" demeleridir.
i§te onlar, Rablerini inkar edenlerdir. Ve i§te onlar boyunla-
nnda tasmalar bulunanlardir. Yine onlar, cehennem ehlidir,
orada surekli kalacaklardzr.
6. Onlar senden, iyilikten once kotiiliigii acele istiyorlar.
Oysa onlardan once azaplar gelip gefmi§tir. $iiphesiz Rabbin
zulmetmelerine ragmen insanlara kar§i mai.firet sahibidir.
$iiphesiz Rabbinin azabi da §Uldetlidir.
7. Kafirler: "Ona Rabbinden bir ayet indirilmeli degil miy-
di?" derler. Sen ancak bir uyaricisin, her toplumun bir rehbe-
ri var.
8. Her di§inin karninda ne ta§uligini, rahimlerin neyi eksil-
tip neyi artzrdigim Allah bilir. Her §ey O'nun katmda bir tak-
dire goredir.
9. 0, goriilmeyeni de, goriileni de bilendir. 0 bilyiiktiir, yii-
cedir.
JO. Sizden sozii gizleyen de, onu afiga vuran da, geceleyin
gizlenen de, giindiiziin goriinen de (Allah'in ilminde) e§ittir.

5. Ey Muhammed veya ey dinleyici! Eger bir §eye «§3§tyorsan, asd §a-


§llacak §ey, onlann» yani mil§riklerin: «'Biz toprak oldugumuz zaman m1,
biz mi yeniden yaratdacag1z?' demeleridir.» Ayetin manas1 ~u §ekildedir:
Onlar kendilerini, ba§lang1~ta hi9bir §ey olmadan -<;tinkti ruhlar, cesetler ve
toprak yoktu- yaratan Allah'1n kudretine §a§miyorlar. Oysa onlan topraktan
yaratmas1. O'nun i<;in daha kolayd1r. As1l §a§1lacak §ey, Allah' in onlar1 tekrar
yaratacag1111 hayrctlc kar~1lamalandir.
)

298 Cuz: l 3

«l~te onlar, Rablerini inkar edenlerdir.» <;tinkil Allah'1n yeniden di-


riltme gliciinii inkar ediyorlar. «Ve i~te onlar boyunlar1nda tasmalar bulu-
nanlard1r .» Yani kiifiir ve sap1kWda baghdrrlar. Kurtulmalan miimklin degil-
dir. Tasma diye terceme ettigin1iz "gut", elin boyuna bagland1g1 halka §eklin-
deki tasrnadu. Burada maksat, Allah'1n, onlann boyunlanna baglad1g1 §ekavet
tasmalar1drr.
«Yine onlar cehenne1n ehlidir, orada si.irekli kalacaklardir.» Orada
ebedi kalmakla nitelenenler; ba§kalan degil, onlardu. Ki§i kendi nefsinin
elinde esirdir. Heva, boynunda tasn1a gibidir. Onunla dilnyas1nda ozde§le§en
bu tasn1a manevidir. Kiyamet gtinti ise ger9ek bir hale gelecektir. c:;unkii bu-
rada gizli olan orada gen;ekle§ecektir. T1pk1 §U olayda anlatilanlar gibi:
Asilerden birisi olmti§ ve gommek iyin bir kabir kazm1§lar. Fakat kaz1lan ka-
birde biiyiik bir yilan bulmu§lar. Sonra yeni bir kabir kazd1klarmda, ayn1 yila-
n1 orada da bulmu§lar. Sonunda, ka9mak isteyen hi9bir kimsenin Allah'tan
ka9am1yacag1n1 ve Allah'a hi9bir §eyin galib olmayacagm1 anJaymca, oliiyil o
yilanla birlikte defnetmi§ler. i §te bu yilan, onun amelidir.
6. «Onlar» yani Mekke mti§ril\Jeri «senden, iyilikten» yani afiyet ve
kendilerine miihlet veri1mesi sfiretiyle ihsandan «once kotiiliigii» yani helfilc
edici olan cezfuun gelmesini -ceza onlara kotti geldigi i~in, kottiltik diye ad-
landmld1- «acele istiyorlar.» Hz. Peygamber (s.a.v.) Mekkeli mti§rikleri ba-
zen diinya azab1yla, bazen de filliret azab1yla tehdit ediyordu. Ah.iret azab1yla
her tehdit edi~ inde, k1yameti ve oldi.ikten sonra dirilmeyi inkar ederlerdi.
Dilnya azab1yla tehdit ettiginde de, acele ediyorlar, "azap ne zaman gelecek?"
diyorlar ve alay ederek, Hz. Peygamber'in soylediginin ash olmad1g1 inancm-
da olduklann1 a91ga vurarak; afiyet, rahmet ve haynn yerine, ceza, azap ve
kotiiliigti istiyorlardi. Bu yiizden: "Ey Allahlmf Eger bu, senin katindan gel-
mi~ bir ger9ekse, iizerimize gokten ta§ yagdzr veya hize elem verici bir azap
getir." (Enfiil: 32) dediler.
«Oysa onlardan once» yani kendileri gibi yalanlay1cilann ba§ma gelen,
yere bat1rma , §ekil degi~tirme, sars1ntiya ugrama gibi «azaplar gelip ge~mi§­
tir .» Onlardan ni9in ibret alm1yorlar? «~iiphesiz Rab bin» gtinahlarla kendi
kendilerine «zulmetmelerine ragmen, insanlara kar~1 magfiret sahibidir.»
Onlarm su~lann1 orter, pe§lerine takllmaz. Aksi halde yeryiiztinde bir tek hay-
van bile birak1nazd1. Arna asilerden dilediklerine kar§t «§iiphesiz Rabbinin
azab1 da ~iddctlidir.» Bu ayetin bir hcnzcri de yUce Allah'm ~u buyrugudur:
"Kullanma . hl'nim ~·ok haR1~·lay1c1 ,.,, 1wk t'.\'il'gc•yid olduRumu, azalnnun da
Ayet: 6 -8 RA'D SORESt/ 13 299

elem verici hir azab oldugunu haber ver." (Hier: 49-50)


insan saghkh oldugunda, korkmasr daha da faziletlidir. Boylece taatlere
devama ~ah§tr, kotiiltiklerden kas;mrr. Hastaland1gmda ve dolay1s1yla amelle-
rinde gil~stizllige dti§ttigtinde ise umutlanmas1 daha faziletlidir. Allah (c.c.)
Davud (a.s.)'a: "Ey Davud! Giinahkarlara mtijde ver, s1ddlklan korkut" diye
vahyetti. Davud (a.s.): "Ey Rabbim! Giinahkarlan nasil miijdeler, s1ddiklan
nasil korkuturum?" diye sordugunda, ytice Allah: "Gtinahkarlan mtijdele!
<;iinkti, bana btiytik gelen her gilnah1 bagr§lanm. S1dd1klan da korkut ki,
amellerini begenmesinler. <;unkli ben birisine adaletimle mua1nele eder ve
onu hesaba ~ekersem mutlaka helak: olur" buyurdu.

7. «Kafirler: 'Ona» yani Muhammed'e «Rabbinden>> peygamberligi-


nin dogruluguna i§aret eden «bir ayet», a~1k ve net bir alamet «indirilmeli
degil miydi?' derler.» <;unkli Hz. Peygamber'e inen ayetleri saym1yorlardi.
Rasfiltillah'tan, ayd1nlanmak i<;in degil, inat olsun diye bir i§aret istiyorlardi.
Oyle olmasayd1, isteklerine cevap verilirdi. Bu, asan1n y1lana donii~mesi, olti-
lerin diriltilmesi, kayadan deve 91karilmas1 gibi mficizelerdir. Bu ytizden Hz.
Peygamber'e Allah (c.c.) tarafmdan: «Sen ancak bir uyar1c1s1n» yani onlan
uyarmak ve kotti ak1betten korkutmak i9in gonderildin, senin gorevin onlarm
isteklerine cevap vermek degil, Peygamberligini dogrulayan §eyleri getirmek-
tir, denildi. <;unkti o, her mficize gosteri§inde, ba§ka birisi gelip degi§ik bir
mficize isterdi. Buda peygamberlerin davetinin s;okmesini gerektirir.

«Her toplumun bir rehberi var.» Yani, her top Ium is;in donemlerinde
reva9ta olan konularda, o konuya uygun ozel mucizeyle donatilm1§, onlarr
hakka yonelten ve dogruya c;aguan bir peygamber gonderilmi§tir. Hz. Musa
doneminde sihir revac;ta oldugu i9in, onun miicizesini onlarm yoluna yak.in
olan bir §ekilde yapti. isa (a.s.) doneminde tip ileri oldugu i9in, onun
mOcizesini de tipla uyu§an, oltileri diriltmek, alaca hastalann1 ve anadan dog-
ma korleri tedavi etmek ttirtinden yaptt. Bizim Peygamberimizin zaman1nda
da, fesfrhat ve belagat egemen oldugu ic;in, onun mucizesini de Kur'an'1n
fesfillat ve belagat1n1 insan gtictintin ula§am1yacag1 bir seviyeye getirmesi §ek-
linde yapt1. Kendi yollanna ve yapdanna bu kadar yakm olmas1na ragmen, bu
mficizeye inanmadllar. Dolay1s1yla daha ba~ka mficizelere hi9 inanmazlar.

8. «Her di~inin karn1nda ne ta§1d1g1n1», yani ta§tdtklan yavrular1n er-


kek veya di~i tam veya eksik, gUzel veya ~irkin, uzun veya k1sa, itaatkar veya
ftsi, ak1llt veya ht•yinsiz, kerem sahibi vcya kotti ya da buna benzer o andaki
300 RUHlJ'L-BEYAN Cuz: 13

ve ilerideki btitlin diger ozelliklerini, «rahimlerin neyi eksiltip, neyi artir-


d1g1n1» ancak «Allah bilir.» Rahim, kannda <;ocugun kald1g1 yer ve kaptlr.
A.limler rahmin eksilttigi ve artird1g1 §eyin ne oldugu konusunda ihtiJaf etmi§-
lerdir. Bir gorti§e gore bu, ~ocugun ctissesidir. <;unkil o, bazan biiyiik, bazan
kti<;tikttir. Bazan organlan tam, bazan eksik olur. ikinci bir gorti§e gore do-
gum siiresidir. Dogumun en alt siiresi alti aydtr. Normalde bu, dokuz aydu,
hatta iki yila kadar uzar. Hasan Basri'den, eksiltrnenin sekiz ay veya daha az,
fazlala§tlrmanm da dokuz aydan daha fazla oldugu rivayet edilmi§tir. Yine
Hasan Basri'den, eksiltrnenin, organlan tamamlanmadan dti§en cenin; artir-
manm ise organlan ta1n olarak dtinyaya gelen yocuk oldugu rivayet edilmi§-
tir.
«Her ~ey O'nun», yani yiice Allah'1n «katmda» Levh-i Mahfuz'da ya-
z1h, bilinen, nz1k ve ecel konusunda belirlenmi§ olan s1n1n a§mayan «bir
takdire goredir.»
· 9. «0,>> yani ytice Allah, ad1na genel olarak gayb denilen ve duyulardan
sakh bulunan, ayn1 zamanda gizli srrlan ve bilgilerin de i<;ine girdigi. «goriil-
meyeni de...» Baz1 alimler §6yle de~lerdir: "Kur'an'da gaybla ilgili bilginin
Allah'a nisbet edilmesi, bize oranladrr. <:;unkti Allah'a oranla gayb diye bir §ey
11
yoktur. «Gorilleni de» yani duyulara ac;1k olan ve algtlan1p goriilebilen bti-
ttin varhklar1 da «bilendir. 0 biiyiiktilr.» ~an1, hi9bir §eyin, O'nun bilgisi d1-
§Ina ~1kamayacag1 §ekilde «yiicedir.» Kudreti ile her ~eyin tistiindedir.
10. Ey insanlar! «Sizden sozii gizleyen de onu a~1gavuran da» , sozti
nefiste saklayan da, onu diliyle ac;1ga vuran da, i9inizden «geceleyin» karan-
hkta saklan1p «gizlenen de, giindiiziln» yollarda ac;lk9a ytiriiyen ve «gorii-
nen de» Allah'm ihninde «e~ittir.» 0, bunlann hepsini gorilr.
Ayet: 9-11 RA'D SURESt/ 13 301

11. Onun iiniinde ve arkasinda. takipfileri vardir; onu Al-


lah 'in emrinden korurlar. Bir toplum kendi durumlanni de-
gi§tirmedikfe, Allah onlann durumlarmi degi§tirmez. Allah
bir toplum ifin kiitiiliik diledigi uiman, artik onu geri fevire-
cek yoktur. Zaten onlann O'ndan ba§ka giizeticileri yoktur.
12. Size, korku ve iimit vererek §inl§egi gosteren ve agir bu-
lutlan olu§turan O'dur.
13. O'nu, giik giirlemesi hamd ile, melekler de korkusun-
dan tesbih ederler. Onlar Allah hakkinda. miicadele ederler-
ken, O, yildinmlar giinderip diledigini farpar. 0, tuzagi pek
§iddetli olandir.
14. Gerfek dua, ancak O'nadir. O'nun di§inda duli ettikleri
~eyler, onlara hifbir §eyle kar§iltk vermezler. Tipki, agzina
gel.'iin diye, suya dogru iki elini afan kifi gibidirler. Ama su,
302 ROHU'L·BEYAN tuz: 13

onun agzma gelmez. Kafirleri.n dudlars bo1a gitmektedir.


15. Goklerde ve yerde olanlar ve onlarin golgeleri, sabah
ak§am isteyerek ve istemeyerek sadece Allah 'a secde ederler.

11. «Onun», yani insan1n «onilnde ve arkas1nda takip~ilcri vard1r.»


Bunlar, gece ve gi.indtiz melekleridir. Yeryi.iztine inme konusunda birbirlerini
izledikleri i9in, Meleklere "takipfiler" denilmi§tir. Onlarm bir k1sm1 gece, bir
k1sm1 gi.indi.iz inerler. Bir grup ge~ince, onlan ba§ka bir grup izler. Yani gece
melekleri gtinduz meleklerini, giindiiz melekleri de gece meleklerini takip
eder. Hepsi sabah ve ikindi namazlannda toplan1rlar. Ayetin bu boltimi.iniin
manas1 §by ledir. insan i~in, ontinde ve arkasmda birbirini tak.ip eden, yani
onu dort bir yandan ku§atan melekler vardrr. «Onu Allah'10 emrinden» yani
azab1ndan o, gtinah i§ledigi zaman, gilnah1ndan tevbe eder umuduyla, biraz
miihlet vermesi i~in dua etmek sfiretiyle ya da, Allah'1n korumasm1 emrettigi
zararlardan «korurlar.»
.
Mticahid §byle der: "Her kul i9in, onu uyurken ve uyan1kken, insanlar,
cinler ve hayvanlardan koruyan gorevli bir melek vardrr. Bunlardan birisi ona
yakla§tig1nda, melek "arkanda" der. Al'Iah'm izin verdigi §ey ise, bunun d1§1n-
dadir ve o gelip insana ula§ir."

Omer b. Eb! Ciindilb'iin §oyle dedigi rivayet edilmi§tir: "Biz S1ffin sava-
§1nda, Said b. Kays'1n yan1nda oturuyorduk. Hz. Ali (r.a.) karanhk bastiktan
sonra m1zrag1na dayanarak yan1nnza geldi. Said: 'Sana birisinin pusu kurma-
s1ndan korkmuyor musun?' diye sordu. Hz. Ali: 'Herkesin yanmda Allah ta-
raf1ndan, onu kuyuya dti§mekten, dagdan yuvarlanmaktan, kendisine bir ta§
degmesinden, hayvan sald1nsmdan koruyan 1nelekler vardir. Kader geldigin-
de onunla kaderin aras1ndan ~ekilirler' cevab1n1 verdi."
«Bir toplum,» §iikrti terkedip iyi hallerden kotii hallere donerek «kendi
durumlann1 degi§tirmedik~e, Allah onlarin» afiyet ve nirnet i~indeki «du-
rumlar1n1 degi§tirmez. Allah bir toplum i~in kotiiliik>> yani azap ve helak
«diledigi zaman, artik onu geri ~evirecek» o kotiilligii engelleyecek «yok-
tur. Zaten onlarin» yani Allah'1n helak. etmek istediklerinin, tizerlerinden
azab1 uzakla~uracak ve i§lerini tistlenecek «O'ndan ba~ka», Allah di§tnda
«gozeticileri yoktur.» c;unkil her §eyin idaresi yalnizca O'na aittir ve O'nun
htikmtinli sorgulayacak herhangi bir kimse yoktur.
Ayet: 11-13 RA'D SORESJ/ 13 303

12. «Size,» y1ld1nmdan ve evlerin y1kllmas1 konusunda «korku ve»


yagmur beklentisi ve onun saglayacag1 bereket konusunda «limit vererek ...»
Yagmur baz1 §eyler i~in zarar, baz1 §eyler i~iI1 de rahmettir. Yolcu ve amba-
nnda iiztim ve hurma bulunanlar ondan korkar. Evlerinde oturanlar, <;iftyiler
ve bah<;1vanlar ise onun yagmas1n1 arzularlar. i§te bu §ekilde, korku ve limit
i9inde, bulutlardan parlayan «§im§egi gosteren ve» yagmurla yuklii «ag1r
bulutlari oln§tnran», onu meydana getiren, yaratan «O'dur.» Yag1nurun,
gokten bulutlara m1 indigi, yoksa Allah'1n bulutlarda yarahp sonra onu yag-
mur olarak m1 indirdigi konusunda gorti§ aynhg1 vardir. Ancak olaylann, on-
lar Uzerinde ytice Allah'1n etkisi olmadan tabiata isnat edilmesinin mtimkiin
olmad1g1 bir ger9ektir. Fakat etk.i edeni goz ard1 etmeden, bir tak1m sebeplere
dayandirmak kabul edilebilir bir §eydir. <;unkii bu di.in ya, sebepler ve hikmet
dtinyas1dlf. ilfilli kudret i9inde dil§ilntilen bir §ey, deger verilmeye ve onem-
senmeye daha Iaytktrr.

13. «O'nu, gok giirlemesi. ..» Bu konuda alimler g6rti§ aynhg1 is:inde-
dirler. Gen;ekte "gok gilrlemesi" anlam1ndaki "ra'd" Allahm nurundan yara-
ttlan bir .melegin ad1drr ve deve sahibinin, develeri stirtip gotiirdiigti ve yonet-
tigi gibi, melegin, bulutlan silren §iddetli sesi anlam1na da gelir. c2> «Hamd
ile,» O'nu hamdederek ... Gogiln §iddetli gtirledigi zamanlarda Hz. Peygam-
. ber: "Ey Allahzm! Ofkenle bizi mahvetme, azabmla bizi heliik etme, bundan
once bize iifiyet ver" diye dua ederdi. «Melekler de korkusundan» Allah'1n
hey bet ve celalinden korkarak «tesbih ederler .»
Ra'd tesbih ettigi zaman -onun tesbihi duyulan sesidir- btittin melekler
seslerini tesbihle yiikseltirler, bunun tizerine yag1nur yagar. Melekler Al-
lah'tan korkarlar, ancak onlar1n korkusu insanoglunun korkusu gibi degildir.
<;ilnkti onlardan hi~biri sag1nda solunda olan1 bilmez. Onlan yemek iymek ve
b<l§ka hi~bir §ey Allah'a ibadetten ahkoymaz.
ibn Abbas'm §byle dedigi rivayet edilmi§tir: "Bir kimse gok gtirlemesini
duyar da: 'Gok gilrlemesinin hamd ile meleklerin de korkusundan tesbih etti-
gi Allah, yiicedir. 0 her §eye kadirdir' der ve sonra da kendisini ylld1nm 9ar-
parsa, onun di yeti bana aittir. ti

2- Tabiat bilginlcrinin dcdigi gibi, gok gi.irUltilsil ve §im§egin, pozitif bulutlann elektrik yi.ik!U
negatif bulutlarla kar~1la~masmdan meydana gelmesi uzak bir ihtimal degildir. Ozellikle bu,
bilgili ve hiknwl sahihi Allah'm takdir ve tedbiri ile olunca, aralannda bir tezat yok, bir ~eli§­
ki yok. Allah {'fl 1yis111i hilir.
304 ROHU'L.. BIYAN , Cuz:l3

«Onlar» yani §U kafirler bu delillerin ~·k~a gt>rillmesine ragmen «Al-


lah hakk1nda>> Rasulilnil yalanlamalan dolay1s1yla, onun nitelendirdigi aza-
met, birlik ve kusursuz giicil konusunda «milcadele ederlerken, 0, y1ld1rim-
lar gonderip •.. » Y1ld1nm, buluttan meydana gelen ve yere dii§en du1nans1z
. bir ate§ par~as1dir. Bu diinyadaki ate§lerden daha kuvvetlidir. <;ilnki.i buluttan
indigi zaman, bazan denize gomilltir ve su altindaki bahklan yakar.
ibn Abbas'tan rivayet edildigine gore Y ahudiler, Hz. Peygamber'e
Ra'd'1n ne oldugunu sordular. Rasultillah: "O, bulutlarla gorevli bir melektir.
Onunla birlikte ate§ten sapanlar vardir. Onlarla bulutlan istedikleri tarafa
siirerler," buyurdu. <3) Sapan diye terceme ettigimiz "mihrak" ashnda: <;o-
cuklar1n birbirlerine vurduklar1 bi.ikillmii§ kuma§ par9as1dir. Burada, melegin
bulutlar1 silrdiigti bir alet anlanundadir. «Diledigini ~arpar.» Diledigine isa-
bet ettirip yok eder. «0,» dti§manlanna kar§t «tuzag1» yani plaru «pek §id~
detli oland1r. » Onlar1 hi9 hesaba katmadlklar1 §ekilde helak eder.
Rivayet edildigine gore Hz. Peygamber bir adam1, cahiliye Araplann1n
ileri gelenlerinden birine gondererek: "Git onu bana ragir" buyurdu. Adam:
"Ey Allah'1n Rasfilil! Adam azg1n ve ta§lan1n biri, gelmez" dedi. Rasfililllah
...
tekrar: ''Git, onu bana ragir" buyurdu. Gidip adama: "Rasfiliillah seni ~ag1n-
yor" dedim 0: "Allah nedir? Altmdan nu, gtimil§ten mi, yoksa ba.lardan m1?"
dedi. Ravi Enes diyor ki: Rasftlullah'm gonderdigi sahabi, Efendimize donilp
olan1 haber verdi. "Onun azg1n ve ta§km1n biri oldugunu sana haber vermi§-
tim. Simdi de bana boyle boyle soyledi" dedi. Hz. Peygamber: "Ona tekrar
don ve fagzr" buyurdu. Sahabi tekrar gitti, onceki sozleri tekrarladi. Sonra
Rasultillah'a dontip olanlar1 haber verdi. Rasfililllah: "Ona yine git,'' buyurdu.
Bu zat ti~tincti kez gidip aym §eyleri soyledi. 0 mti§rik konu§urken, aniden
Allah (c.c.) tam ba§inm iistiine bir bulut gonderdi. Bulut glirledi ve bir ytld1-
nm dti§erek kafirin, kafatas1n1 deldi. Bunun ilzerine Allah (c.c.): "Onlar Al-
lah hakkznda mucadele ederlerken, 0, ylldznmlar gonderip, diledigini rar-
par. 0, tuzag1 pek §iddetli oland1r,,, ayetini indirdi. <4>
14. «Ger~ek,» yani hak olan, ya da kar§1hk verilen «dua, ancak O'na-
d1r.» Yani ytice Allah'adrr. "Kar§1hk verilen dua" di ye belirttigimiz ikinci

3- Hadisi, Ahmed b. Hanbel ve Tirmizi tahric etmi§tir. Tirmiz1 hadisin sahih oldugunu soyle-
mi§tir. Nesai ibn Abbas'tan Yahudilerle ilgili uzun bir ktssa i~erisinde tahric etmi~tir. Bkz.
ed-Diirriil-Mensur, 4/50.
4- Hadisi Hafiz Bezzar, Ebu Ya'la el-Mevstli ve ibn Cerir et-Taheri tahric etmi~lerdir. Bu olay1
ibn Kcsir de lcfsirinde 2/274'de anlatm1~t1r.
Ayet: 13- 15 RA'D SURESl/ 13 305

mana, "hak"km bo§a gitmeyen sabit anlam1nda anla§dmas1 halindedir. <;tinkti


dua edene kar§1hk veren, ba§kas1 degil sadece O'dur. Dua edip isteyene, iste-
digini verir. «O'nun d1§1nda dua ettikleri §eyler,» yani kafirlerin, Allah'1n
hakk1na tecavtiz ederek dua ettikleri putlar «onlara» yani kafirlere «hi~bir
§eyle kar§ihk vermezler.» Onlar «hpk1 agz1na gelsin diye,>> diliyle 9agira-
rak, eliyle agzma ula§mas1 i9in i§aret ederek «suya dogru iki elini a~an ki§i
gibidirler .» Yani putlann onlara verecekleri kar§ihk; suyun, elini uzatana ve-
recegi kar§1hk gil)idir. «Arna su, onun agz1na gelmez.» <;tinkii cans1zdir. Eli-
ni uzatan1 da, onun susuzlugunu ve ihtiyac1n1 da hissetmez. Onun duas1na
kar§1hk vermeye glicti yetmez. Onlarm dua ettikleri putlar da ttpkt bunlar gibi
cans1z ve donuk varhklardir, dufilanm duymazlar. Kaq1hk veremezler, onlara
fayda saglamaya gti<;leri yetmez.
«Kafirlerin» putlara yapuklan «dualan bo§a gitmektedir .» Ziyan ol-
makta, hasara ugramakta ve batil bir hale gelmektedir. <;iinkti o putlar kar§ihk
verme giictine sahip degillerdir. Kafirlerin Allah'a yapt1klan dua ise, bizim
mezhebimize gore, kar§1h.k gorebilir. Nitekim Allah (c.c.), §eytan1n ve ba§ka
kafirlerin dualarma kar§thk vermi§tir.
15. «Goklerde» Melekler, Peygamberlerin, velllerin ve mti'minlerden
tist derecelere erenlerin ruhlan «Ve yerde» meleklerden, insanlardan ve cin-
lerden inanm1§ «olanlar ve» onlara uyarak «Onlar1n golgeleri, sabah ak-
§am...» "ak§am" diye terceme ettigimiz "asfl" kelimesi, Bahru'l-Ulum ad1n-
daki eserde bildirildigine gore; gline§in zevalinden batmasma kadar olan za-
·mandir. Keva~f admdaki eserde ise, bu kelimenin ikindi ile alqain arasmdaki
vakit i<;in kullamld1g1 soylenir. Hem §iddet, hem de rahat hallerinde «isteye-
rek ve» §iddet ve zaruret hallerinde de «istemeyerek •..» Bu, kafir ve
mtinaflklar i<;in sozkonusudur. Bir hadiste: "Rabbin, cennete zincirlerle gotii-
rulen topluma §G§tl, " buyurulmu§tur. <5) «Sadece Allah'a secde ederler.» Bu-
radaki secdeden ger9ek anlam1 yan1nda mecazi anlam1n1n olmas1 da mtim-
klindiir. Bu da, Allah'1n onlar hakk1nda yarattig1 §eylere ister istesinler, ister
istemesinler, boyun egmeleridir.
Bu ac;tldamaya gore, golgelerinin boyun egmesi, Allah'1n onlan uzata-
rak ve kisaltarak degi§tirmesi, bir yonden ba§ka bir yone ~evrilmesidir. Her-

5- Hadisi Buhari Cilwd'da, 6/101; Ebu Davud, 2677 numara da tahric ettiler. Buhan'deki bir ri-
vayette: "Allah, cennete zincirlerle giren topluma §a~t1" denilmektedir. Bkz. el-Camiu'/-
Ust.U, 2/622.
306 ROHU'L·BEYAN Cuz: 13

§ey Allah'a boyun egmi§ ve onun takdir ve hUkmU alt1na girmi§lerdir.


"
Buradaki secde, tilavet secdesidir. A'raf sOresinin sonunda tilavet secde-
siyle ilgili bilgiler verilmi§ti. ~iikiir secdesi ise, ki§inin tekbir almas1 ve k1ble-
ye kar§I yere kapanmas1du. Secdede Allah'a hamd, §tiktir ve tesbih eder, son-
ra da tekbir alarak ba§llll yerden kald1nr.
imam ~afii, bir ~ocuk dtinyaya gelmesi, dti§mana kar§1 zafer kazanllma-
s1 gibi yeni bir nimete nail olundugu ve dii§mandan ve bogulmaktan kurtul-
mak gibi bir musibetten kurtulundugu hallerde §tiktir secdesi yapman1n miis-
tehap oldugunu soyler.
EbO. Hanife ve imam Malik'ten bir rivayette ise, §tiki.ir secdesi mekruh-
tur.
imam Nevevi: "Bir~ok saplk ve cahilin, §eyhlerin huzurunda secde yap-
malan bu kabildendir. Bu tiir secdeler her haliikarda, ister k1bleye kar§l olsun,
ister ba§ka bir yone, ister Allah kastedilsin, ister edilmesin kesinlikle haram-
dtr. Hatta baz1 hallerde ktifiirdiir" der.
Ayet: 15- 1<> RA'D SURESI/ 13 307

16. De ki: "Goklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Al-


lah'tir." "O halde, O'nu bzrakip da, kendilerine bile bir fayda
ve zarar veremeyen dostlar mi edindiniz?" de. Yine de ki:
"Hif kiirle goren bir olur mu? Ya da karanliklarla aydinlzk
bir olur mu?" Yoksa Allah'a, O'nun yarattigi gibi yaratan or-
taklar buldular da, bu yaratma kendilerince bir birine benzer
_mi goriindii? De ki: "Allah, her §eyi yaratandir. 0 tektir, kar§l
durulmaz bir giif sahibidir. ''
17. Giikten bir su indirdi de vadiler kendi Olfiisiince dolup
ta§tl. Sel, iiste pkan kopiigii yiiklenip giitiirdii. Siis e§yasi veya
bir meta yapmak isteyerek ate§te erittikleri §eylerde de buna
benzer bir kopiik olur. i§te Allah, hak ile blitilz boyle bir ben-
zetmeyle anlatir. Kopiik yok olup gider, insanlara fayda vere.n
§ey ise, yer yiiziinde kalir. i§te Allah boyle misaller verir.
18. Rablerinin emrine uyanlar ifin en giizeli vardir. Ona
uymayanlara gelince, yeryiizundeki her §ey ve daha bir kati
kendilerinin olsa, onu fidye verirlerdi. i§te onlar, hesabi en
kiitii olanlardir. Donecekleri yer de cehennemdir. 0 ne kOtii
yataktir.
308 ROHU'L·B!YAN Cuz:l3

16. Ey Muhammed! Mil§riklere «de kl: 'Goklerin ve yerin Rabbi>> ya-


ratan1, sahibi, i§lerini idare edeni «kimdir?'» Sonra onlann bunu itiraf ctmek-
ten ba§ka cevaplan olamayacag1 ivin, cevap olarak «de ki: 'Allah'hr.'» Ar-
d1ndan onlan ilzam i9in: «'0 halde, O'nu b1rak1p da, kendilerine bile bir
fayda ve zarar veremeyen», kendileri i<;in faydas1 ohm bir §eyi elde etmeye
ve zaran olan bir §eyi savmaya gi.i9 yetiremeyen «dostlar m1 edindiniz?'
de.» Buna gti~ yetiremediklerine gore, ba§kalanna menfaat saglamaktan ve
onlardan zarar1 savmaktan daha da acizdirler. Boyle birisine nas1l tap1hr, ve
dost edinilir? Bu, onlann bilgisizligini ortaya koymak, aptalhk ve sap1khkla-
nna §ahitlik etmektir. "Dostlar ml edindin.iz?" ctimlesindeki soru edati, onla-
rin yaptiklar1run begenilmedigini ifade manas1nda kullanilm1§trr. "Fa" harfi
de, yapttldann1n yad!fgand1g1n1 ifade i9indir. Yani: "Sizin goklerin ve yerin
yaratic1s1n1n ve sahibinin Allah oldugunu bilip ikrar etmenize ragmen, Al-
lah'tan ba§ka putlar edinmeniz, ne kadar §a§llacak §eydir," anlammdadrr.
«Yine de ki: 'Hi~ korle goren bir olur mu?» Yani iyilik a91s1ndan
gozleri gormeyen bir kimseyle goren kimse e§it olmad1g1 gibi, Allah'tn aza-
met ve kudretini bilmeyen mti§rik de, bunlan bilen muvahhidle e§it degildir.
Buradaki "kor"den maksat, hakl<Ji kar§1 kor olup, batih gorendir. "Go-
ren"den maksat da hakk1 goriip batila kar§I gozti kapah olandrr.
«Ya da karanhklarla ayd1nhk bir olur mu?'» Bunlar e§it olmad1g1 gi-
bi, §irk ve inkarla tevhid ve mfuifet de e§it degildir. Ayetteki, §irki ifade i9in
kullan1lan "karan.lzk" kelimesi, §irkin 9e§itli ~ekilleri oldugu i9in, 9ogul kul-
lantlmI§trr. Bunlar, Hristiyanlann §irki, Y ahudilerin §irki, puta tap1c1larm §irki
ve mecusilerin §irkidir. Tevhid ise bunun aksine tektir.
«Yoksa Allah'a, onun yaratt1g1 gibi yaratan ortaklar buldular da...»
Bu cilmledeki soru edati da, inkar i9indir. Y ani, "Allah'm yaratt1g1 gibi yara-
tan ortaklar yoktur" demektir. «Bu yaratma kendilerince birbirine benzer
mi goriindii?» Yani onlann yaratmas1 ve Allah'1n yaratmas1 birbirine benze-
di, kan§h da o kafirler: "Allah'1n yaratmaya gticti yettigi gibi, bunlar1n da gU-
cti yeter. Dolay1s1yla, Allah'1n ibadete Hiy1k oldugu gibi, bunlar da lay1k m1
dediler? Hayu durum oyle degildir. Onlar, yaratan Allah'm gti~ yetirdigi §ey-
lere gticti yetmeyen acizleri ortak edindiler.
«De ki: 'Allah,» cisimlerden ve renkler vs. gibi arazlardan «her ~eyi
yaratand1r.» Allah'tan ba§ka yarat1c1 yok ki, ibadette onu ortak etsinler! «0»
uluhiyette hirlcnme~i gereken «tektir.» Mer ~eye ilsti.in gelen «kar§I durul-
Ayet: 16-17 RA'D SORESI/ 13 309

maz bir gii~ sahibidir.'» 0 halde, onun yardunc1lan ve ortaklar1 oldugu veh-
mine nasd kap1hyorlar?
17. Yi.ice Allah «gokten» buluta, oradan da yer ytiziine «bir su» yani
yagmur «indirdi de...» Bu, yagmurun yer yilziindeki sularm buharla§arak gok
yiiziine 9tk1p orada soguk havanm §iddetinden dolay1 su olup tekrar yere indi-
gini soyleyenlerin soziinii reddir. <6> Bu sudan «vadiler ...» Vadi, iyersinde bol-
ca su akan yerdir. Burada, akt1g1 yerin an1lmas1yla, o yerde bulunan §eyin
ama9lanmas1 suretiyle nehirlere i§aret edilmi§tir. «Kendi ol~iisiince» insanla-
rm zarar gormeyecegi bir miktarda «dolup ta§tl.» Yiice Allah (c.c.) yagmuru,
Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Allah kattndan getirdigi hale iyin bir ornek olarak
vermi§tir. 0 halde yagmurun, zarardan uzak olarak kattks1z bir menfaat olma-
s1 gerekir. 0 , silip siiptiren baz1 yagmurlar ve seller gibi degildir.
Burada "olr;iisunce" anlanundaki "bi kadriha" kelimesindeki zamirin,
vadinin hakiki manas1na ait olmas1 da caizdir. 0 zaman, yagmurun vadilerin
biiytikltik ve ki.i9iiklilklerine gore, eger vadi geni§se su 9ok, kti9ilkse az oldu-
gu §eklinde bir anlama geldigi anla§thr. «Sel,» sudan «iiste ~1kan», yi.ikselen
«kopiigii yiiklenip gotiirdii. Sus e§yast», zinetlerin 9ogu altin ve gtimti§ten
olur «veya bir meta yapmak isteyerek», yararlandtklan baku, demir, tun~
gibi §eyler... Bunlar eritilerek bir9ok kaplar, sava§ ve tanm aletleri yapihr.
«Ate§te erittikleri §eylerde de...»
Burada "erittikleri" diye terceme edilen "yukldune" kelimesi, bir §eyin
erimesi i~in alt1na ate§ koymalan anlam1ndadrr. insanlarm erimesi i~in aluna
ate§ yakttklar1 altin, giimii§, demir, bakrr, kur§un, civa ve turn;tan olu§an yedi
madende «bona benzer bir kopiik olur.» Yani bundan da, su koptigti gibi
bir kopilk meydana gelir. Er,itildiginde iisti.ine 9tkar. Bu, koptikttir.

«i§te Allah,» bu a91klama ve ornek gibi, «hak ile batth boyle bir ben-
zetmeyle anlat1r.» Yilce Allah hak.k1, kararhhk ve fayda konusunda, faydah
olan su ve kendisinden slis e§yas1 ve ~e§itli kaplar yaptlarak faydalan1lan
madenlere benzetmi§tir. Bunun yanmda batih da, htzla yok olmas1 ve faydas1-
n1n bulunmamas1 dolay1s1yla su kopiigtine ve eridiginde tiste ~1kan maden ko-
ptigiine benzetmi§tir. ~iiphesiz kopi.ik, suyun iisttine 9iksa da, hemen yok olur.
6- Aslmda yagmurun olu§umu konusunda fizik bilginlerinin soyledigi bu soz, dine ters ve
onunla ~eli~kili degildir. <;tinkti yagmur, yerytiztinden yi.ikselen bu buharlardan Allah'm
kudretiyle meydana gelir. Nitekim bir ayette: "Yerden suyunu ve orlagm1 ~· 1kardt." (Naziat:
31) buyurulmaktad1r. Buna gore, suyun aslmm yerytizUnden oldugu Kur'an nass1 ile ger9ek-
lik kazanmaktadir.
310 ROHU'L·BEYAN Coz: 13

l~te battl da boyledir. Baz1 hallerde Uste ~tksa da, Allah onu yok edecektir.
Sonuc; hakk1n ve hak.ka uyanlanndu. Nitekim "Hak. i<tin devlet, batil ic;in sav-
let (atilma) var" denilmi§tir.
«Kopiik» yani batrl «yok olup gider.» Bunun yan111da, su ve madenle-
rin ozti gibi, «insanlara fayda veren ~ey ise, yer yiiziinde kahr.» Kaybolup
gitmez. insanlar ondan yararlan1rlar. Suyun bir lasm1, insanhgm yararlanmas1
i~in yerin iistiinde kahr, bir kism1 da topragm derinliklerindeki p1narlara ve
kuyulara akar. Madenler ise uzun stire kahrlar.
«i~te Allah boyle misaller verir» ve biribirine benzer §eyleri boyle
a~1klar.Benzetme cahil ve habersiz kimselere ger~egi anlatman1n en etkili
yoludur. Bu, bir baktma bilinmeyen vah§iyi, bilinenlerle a~1klamaktir.
18. «Rablerinin emrine» yani di.inyada iken Allah'm davet ettigi tevhi-
de ve itaata, «uyanlar» yani mil'minler «i~in en giizeli» yani ahirette en gii-
zel milkafat «vard1r.» Burada Allah'1n verecegi mtikafat, yani cennet "en gu-
zel" (hiisna) §eklinde adland1nlm1§t1r. <;iinkii o, ba§kas1ndan degil, kendi za-
tmdan olan ezeli cemal s1fatlannm eserlerinden oldugu i~in, giizelligin zirve-
sindedir. Bununla, en giizele davet edenin Allah, bu ilfil11 davete uyanlann da
mii'minler oldugu anla§ihyor. CernJ.~ ve onun nimetleri de, en bilyilk ziyafet-
tir.
«Ona uymayanlara gelince» ki onlar Allah'1 inkar eden, O'na itaat etmeyen-
lerdir. «Yeryiiziindeki» para, mal ve mi.ilk cinsinden olan «her ~ey ve daha
bir kah kendilerinin olsa,» canlann1 azaptan kurtarmak ic;in «onu fidye ve-
. rirlerdi.» Fakat buna ragmen, onlarm verdigi bu §eyler kabul edilmez. Bunun
sirn, onlar1n dilnya nimetleri sebebiy le Allah'tan uzakla§malan, O'ndan ha-
bersiz olmalar1, oltim ve oldilkten sonraki dirilmeyle uyand1klannda, diinya
ve onun i9indeki §eylerin gozlerinde kii9iilmesidir. Eger gii9leri yetse hepsini
dag1tmaya hazrrdirlar. Ancak kabul zaman1 konusunda yan1lm1§lar, bunu altm
veya giimil§iin hi9bir fayda vermedigi bir zamanda temenni etmi§lerdir. «i§te
onlar, hesab1 en kotii olanlard1r.» Bu, ki§inin gilnah1 sebebiyle hesaba c;eki-
lip, ondan hic;bir §eyin bag1§lanmamas1drr. Hz. Ai§e'den §oyle rivayet edil-
mi§tir: "Hz. Peygamber (s.a.v.): 'K1yamet gunu hesaba rekilen herkes mutla-
ka helak olmu§tur' buyurdu. Ben:' Allah (c.c.): 'Kolay bir hesapla hesaba
rekilecek' (in§ikak: 8) buyurmad1 m1?' dedim. 'Bu sadece arzdir. Arna hesa-
ba ~ekilenler helak olmu§tur' buyurdu." <7 >

7- Hadisi Buharl rivftyct ctmi~tir. Muslim de ~u lfiftzla rivayct ctmi§tir: '" Kimin hesah1 goru-
liirse a;ap i'dilir.' Ai~c (r.a.): •Allah ... huyurmad1 m1?' dcdi ... "
Ayet: 18 RA'D SURESt/ 13 311

Onlann, hesaba ¥ekildikten sonra «donecekleri yer de cehennemdir.»


Eger: "Onlann donecegi yer ate§tir." §eklinde olmas1 daha uygun olmaz m1y-
d1?" §eklinde bir soru sorulursa, buna §Oyle cevap veririz: Cehennem kelimesi
daha korkutucu ve lirklitlictidilr. Cehennem'in "nar"1n en derin ~ukuru olmas1
da muhtemeldir. «0» yani cehennem «ne kotii yataktlr» yani ne kotil bir ka-
hnacak yerdir.

Rivayet edildigine gore, Musa (a.s.), Rabbine yalvararak: "Ey Rabbim!


Yaratiklan yarattin, nimetinle besleyip btiytitttin. Sonra da klyamet giinti ce-
henneme atiyorsun. Bu nasil i§?" demi§. Allah (c.c.) kendisine: "Ey Musa!
Kalk ve bir ekin ek," diye vahyetmi§. Hz. Musa ekin ekip sulam1§, bak1m1n1
yapmI§ ve hasad1n1 kald1rm1§. Sonra yilce Allah: "Ekinini ne yaptm?" diye
sormu§. Musa: "Toplad1m, hasat ettim," diye cevap venni§. Allah (c.c.): "Hi\:- .
bir §ey birakmadm m1?" di ye sorunca, Hz. Musa: "Ey Rabbim ! i§e yarama-
yanlan biraktlm," diye cevap vermi§. Yi.ice Allah: "Ey Musa! i§te Ben de "La
ilahe illallah" demekten ka\:1nan, i§e yaramaz hayirs1zlan cehenneme sok-
tum," buyurmu§.
312 ROHU'L-BEYAN Cuz:13

19. Rabbinden sana indirilenin hak oldugunu bilen kimse,


kor kimse gibi olur mu? (Bunu) ancak akil sahipleri anlar.
20. On1ar, Alla.h'm ahdini yerine getirenler, verdikleri sozu
bozmayanlardir.
21. Allah'in gozetilmesini istedigi §eyleri gozetirler, Rable-
rinden fekinirler, kotu hesaptan korkarlar.
••
22. Onlar, Rablerinin rizasini isteyerek sabredenler, namazi
kilanlar, kendilerine verdigimiz riziktan gizli ve afik harca-
yanlar, kotulugu iyilikle savanlardir. i§te, dunya yurdunun
iyi sonu onlarzndir.
23. (Bu iyi son) Adn Cennetleridir. Onlar ve atalanndan,
e#erinden ve fOCuklanndan salih olanlar da oraya girecekler-
dir. M elekler de her kapulan onlann yanlarina girip;
24. ''Sabriniza kar§ilik sizlere selam olsun. Dii.nya yurdu-
nun sonu ne guzeldir" ( derler.)

19. «Rabbinden sana indirilenin» yani Allah'tn indirdigi Kur'an'1n


«hak oldugunu bilen kimse.••» 0, Hz. Hamza veya Ammar'drr. Kalbi «kor>>
olup da, Kur'an'1 inkar eden -o da Ebu Cehil'dir- «kimse gibi olur mu?» Ya-
ni, hakk1 gorilp de ona tabi olanla, onu gormeyip tabi olmayan bir olmaz. Bu
benzetme, bu durumda olan herkesi kapsamaktadtr. «(Bunu) ancak akll sa-
hipleri anlar.» Yani Kur'an'1n ogudtinti ancak, saf akll sahipleri kabul eder.
Ogtit alma ancak, yarahh§ orttisiintin kabugundan kurtulan aktl sahibi i~in soz
konusudur. YUce Allah bir ayette: "Ancak aktl sahipleri dii§iim~p ihret alir-
Ayet: 19-21 RA'D S0RES1/ 13 313

lar." (Bakara: 269) buyurmu§tur. Unutmak, ancak gaflet perdeleri sebebiyle


meydana gelir. Allah (c.c.) §eriat htiktimlerini bu perdeleri kald1rmak i9in em-
retmi§tir. Mtikellefin, goz, kulak, di!, el, kann, cinsel organ, ayak ve kalb ol-
mak tizere sekiz organ1 vardu ve bu organlardan her biri ozcl bir §er'! htiktim-
den sorumludur.

20. «Onlar,» yani "evet §ahid olduk" dedikleri zaman; Allah'1n


rubGbiyetini itiraf ve §ehadetten ibaret olan «Allah'1n ahdini yerine getiren-
ler,» yani kendileriyle Allah ve yine kendileriyle insanlar aras1nda yerine ge-
tirilmek tizere «verdikleri sozti boz1nayanlard1r.»

21. «Allah'1n gozetilmesini istedigi», gozetmekle emrettigi «~eyleri


gozetirler.» Bu ayet, bir takun konular1 ivermektedir:

a- Sda-i rahim: Bu htikiim, ister mahrem olsun, ister olmas1n, ister varis
olsun, isterse olmas1n, ttim akrabalan ic;erir. Sahih olan gorii§ budur. Bilinme-
lidir ki, akrabay1 ziyaret edip gozetmek farz, onlarla ilgiyi kesmek ise haram-
dir. S1la-i rahim'in anlarn1, ziyaret etmek ve hediye vermek suretiyle onlarla
ilgilenmek, sozle ve fiille onlara yard1mc1 olmak ve onlar1 unutmamakttr. Bu-
nun en dil§iik seviyesi selam vermek ve selam gondermektir. Stla-i rahim
i~in §er·an belirlenmi§ bir sure yoktur. Bu konuda orf ve adete itibar edilir. S1-
la-i rahim, omriln uzamas1na ve nzk1n artmasma sebep olur. Ana ve babaya
itaatsizlik ttirtinden bir sila-i rahime riayetsizligin sonu~lar1 h1zla gerc;ekle§ir.
Anaya babaya itaatsizlik edene genelde mtihlet verilmez, hemen cezalan veri-
lir. Melekler, aralannda akrabalarma ilgiyi kesenlerin bulundugu bir topluma
rahmetle inmezler.

b- Peygamberlerin hepsine iman: Baz1 saptklar1n: "Bir klsmzna iman


ederiz, bir klsmina inanmayiz" (Nisa: 150) demeleri, Allah'1n gozetilmesini .
istedigi §eyi terketmek, kesmektir.

c- Mti'minlerle irtibath olmak: <;iinkti bir kimsenin mil'min karde§lerini,


tarikat ihv§.ruru ve salihleri, kom§ularm1, akrabalann1, dostlann1 ziyaret etine-
si, onlara kar~1 ikram ve iyilikte bulunmas1 gti~lil bir mtistehapur. Onlann go-
zetilmesi, hallerine ve mevkilerine gore farklthklar gosterir. Ziyaretc;inin zi-
yareti, ziyaret edilenlerin ho§lanmad1klar1 bir §ekilde olmamahdrr. Karde§i-
nin, kendisini ziyaret etmesini ve yan1nda kalmasllll istedigini biliyorsa, daha
's1k ziyaret etmeli ve yan1nda daha ~ok kalmaltd1r. Arna onun ibadet veya ba§-
ka ~eylerle me~gul oldugunu, ya da yalmzhg1 sevdigini bilirse, onu i§inden
314 ROHU'L·BIYAN · Cuz:l3

ahkoyma1nak i~in ziyareti azaltmahdir. Hasta ziyaretinde de durum ayn1drr.


Hasta onunla birlik olup yalnizhgm1 gidern1ek istemiyorsa, yan1nda uzun siire
kalmamahdir.
Mi.isltimanlarla kaq1la§tld1gmda, musafaha yapmak da, onlan gozetmek
ti.iri.indendir. Musafaha ile birlikte giller yi.izlti olmak, bag1§lanmas1 i9in dua
etmek gibi §ey ler de miistehaptir.
d- Ttim yarabklar1n hukukuna riayet: Hatta kedinin ve tavugun hakk1n1
gozetmek de bu konuya dahildir. Rivayet edildigine gore, bir kediyi hapsedip
olilnceye kadar a9 btrakan bir kad1n azaba ugram1§, papucuyla susayan bir ko-
pege su verdigi i~in de bir ba§ka kadm yilce Allah'm bagt§ma ve 1nerhametine
nail olmu§tur.
Dveys el-Karani yiyecek ve giyecegini c;opli.ikten temin ederdi. Bir gi.in
ona, 9opltikte bir kopek havlad1. Dveys: "Sen oniindekini ye, ben de ontimde-
kini yiyeyim. Bana havlama. Eger ben suatt gec;ersem, senden daha hay1rh-
y1m. Ge9emezsem sen daha hayirhs1n dedi. Nitekim bir deyimde: "Nice hay-
van var ki, binicisinden daha hayrrhdtr," denilmi§tir.

..
«Rablerinden» yani genel olarak O'nun tehdidinden «~ekinirler, kotii
hesaptan korkarlar.» Hesaba 9ekilmeden once kendilerini hesaba crekerler.
22. «Onlar,» riya ve gosteri§le yaratiklan ho§nut etmeye bakmadan, snf
«Rablerinin nzas1n1 isteyerek» nefislerinin ho§lanmad1g1 9e§itli musibetlere
ve kendilerine teklif edilen zor §eyler hususunda arzularma muhalefet ederek
«sabredenler ...» Bir kudsi hadiste, ~oyle buyurulmaktadlf: "Kulumu iki sev-
gilisi -yani gozleri- ile imtihan ettigimde sahrederse, onlara kar§tllk cenneti
veririm." <3>

Rivayete gore $akik b. ibrahim el-Belhi kendini tan1tmadan Abdullah b.


Mtibarek'in yan1na girdi. Bunun tizerine Abdullah: "Nereden geldin?" diye
sordu. ~akik: "Belh'ten" dedi. Sonra aralannda ~u konu§ma ge~ti: "~akik'i ta-
nir mISm?" dedi. ~akik: "Evet" dedi. Abdullah: "Onun arkada§lar1 nas1l bir
yol izlerler?" diye sordu. ~akik: "Mahrum brraktld1klannda sabrederler, ken-
dilerine verildiginde §iikrederler." dedi. Abdullah: "Bizim kopeklerimiz de
boyle yapar." dedi. Bunun tizerine $akik: "Oyleyse nas1l olmah?" diye sordu.

8- Hadisi Buhari Maraz bahsinde: "Allah §Oyle buyurdu: "Kulumu iki sevgilisi ile imtihan etti-
~im zaman, sabrederse onlara kar§thk cenneti veririm." BununJa gozlerini kasdetti" §eklinde
rivayct cuni~tir . Bkz. Cl)miu'l-UsUI: 6/433. Tirmizl <le buna yakm bir Hif1zla rivayet etmi~tir.
Ayet: 21 -23 RA'D SO f{E;Sl/ I 3 315

Abdullah b. Mtibarek bu soruya: "Kfunil olanlar, mahru1n birak1ld1klannda


~tikreden, kendilerine verildiginde dag1tanlardtr," diye cevap verdi.

Farz «namaz1 kdanlar ,» yani namaza devam edenler ve «kendilerine


verdigimiz r1z1ktan», Allah yolunda harcamalan vacib olan kismm1 - ki bun-
dan rnaksat zekatttr. Nitekim onun karde§i olan namazla birlikte an1lmas1 bu-
na i~aret eder- <<gizli>> ytinkil gizli vennek daha sevaptir «ve a~1k,» yani gizli
ve ay1k vakitlerde veya gizli ve ay1k olarak vennekle Allah yolunda «harca-
yanlar ...» Nfilileleri gizli, farzlan ise ay1k ~ekilde yapmak daha faziletlidir.
·F akir olduklan takdirde, ana babaya vermek de, farz olan infaktandir.

Ayette ytice Allah, kendi yolunda harcamay1 kullara, nz1k vermeyi ise
kendi zatma nisbet etmi~tir. Bu onlann, Allah'1n verdigi ~eyde gtivenilir kim-
seler ve vekiller olduguna dikkat \:ekmek iyindir. <;tinkil vekil, tasarrufta,
kendi adma degil, ba~kas1 ad1na tasarruf ederken, kendi arzulann1n veya yara-
tiklann taraf1n1 degil, mtivekkilin tarafin1 goz ontinde bulundurmas1 gerekir.
Nitekim : "Kim te§ekkilr veya ovgu bekleyerek bir ~ey yaparsa, o comert degil
sat1c1dtr" denmi§tir. <;unkil o, mahna kar§thk ovgtiyti satin alm1~t1r. Comert-
lik, hiybir k~1hk olmadan vennektir_

«Koti.ilugti iyilikle savanlard1r.» Yani kottiltigti ihsanla, zulmil baga~la,


mahru1niyeti vermekle a§anlardlf. Ya da anlam: ''KotUlugun pe~inden iyilik
yap1p onu yok edenlerdir," §eklinde anla§tlmahdu.

ibn Kaysan, ayetin bu cilmlesini: "Gilnah i~ledikleri zaman tevbe eden-


ler" §eklinde yorumlamt§tlr. Buna gore iyilikten maksat tevbe, kottiltikten
maksat da gtinahlardlr.

Abdullah b. Mtibarek, bu ayetlerde anlat1lan sekiz ozelligin, cennetin se-


kiz kapis1na gottiren yollar oldugunu, soyler.

«i§te, diinya yurdunun iyi sonu» ve dtinya ehlinin donecegi iyi yer, sa-
dece «onlarand1r .»

23. «(Bu iyi son) Adn cennetleridir. Onlar ve atalarindan,» ana ve


babalanndan «e§lerinden ve ~ocuklanndan salih ol.anlar da oraya girecek-
lerdir .» "Adn" sozliikte "otu1mak" anlam1ndadtr. Yani Adn Cennetine gir-
. dikten sonra bir daha yikmamak tizere orada otururlar. Onlann derecesine
ula§masalar da, onlara tabi olarak, ~anlann1 ylicelttnek ve sevirn; lerini arttr-
mak ic;in gireceklerdir.
316 ROHU'L-BEYAN Ci.iz:l3

~oyle denilmi§tir: Onlann toplanmalan ve dtinyadaki durumlann1 hatir-


lamalan, sonrada ondan kurtulup cennete nail olmalan dolay1s1yla Allah'a
§tikretmeleri, onlann en btiytik sevin9lerindendir.
«Melekler de her kap1dan», evlerin kapllanndan... Qi.nkti oturduklan yer-
lerin ve konaklann her biri i~in birer kap1 vardir. «Onlarm yanlarma girip ;>>

24. Bu kapllardan giren btittin melekler: «'Sabrin1za kar§ihk», yani


dtinyada fakirlige, ibadetlere devam konusundaki kararhhkta sabnruz kaf§1ll-
g1nda ula§t1g1n1z en btiytik ikramlar iyin «sizlere selam olsun.» Orada 9ok
yoruldunuz. ~imdi burada dinlenin. Ytice Allah sizi azaptan ve korktugunuz
§eyden esenlikte kils1n" derler.
Mukatil §Oyle der: "Melekler onlann yaruna, yanlannda Allah'tan getir-
dikleri hecliyeler oldugu halde tiy kez girerler. Onlara esenligin devamllll mtij-
deleyerek 'Allah'1n selanu tizerinize olsun.' derler."
«Diinya yurdunun sonu» yani Adn Cennetleri «ne giizeldir'» derler.
Ytice Allah bu kullanna §U ti9 §eyi va'detmi§tir:
1- Cennet, ...
2- Ailesinden iman edenleri, onlar kadar amel etmeseler bile, kendileri-
ne ilhak,
3- Kendilerine her kap1dan, selametin devamhhg1n1 intijdeleyen melek-
lerin girmesi.

~eyh Abdillvfillid b. Zeyd rahimehullah'1n §Dyle dedigi nakledilmekte-


dir: "Ben bir gemide idim. Ftrt1na bizi bir adaya firlatti. Orada puta tapan bir
adamla kar§Ila§tlk. Kendisine: "Ey adam! Kime ibadet ediyorsun?" dedik. Pu-
tu i~aret etti. Ona: "Senin bu tannn insan yap1s1, bizim aram1zda bunun bir
benzerini yapacaklar var. Bu, tap1n1lacak bir tann degil" dedik. 0 bize: "Siz
kime ibadet ediyorsunuz?" dedi. Biz de ona: "Ar§I semada, gilcil arzda, kazas1
mctunnek ve diriltmek olan Allah'a ibadet ediyoruz" dedik. "Onu size kiln og-
retti?" dedi. "Allah bize kerim bir elyi gonderdi, 0 da bunu bize haber verdi"
dedik. "Elyi sizin aran1zda ne yapt1?" diye sorunca: ttPeygamberlik gorevini
ifa edince Allah onu kendi yaruna aldt. Bizitn yanim1zda bir kitap b1rakt1" de-
dik. Kendisine bir mushaf verdik, ona bir sure okuduk. Biz, sureyi bitirinceye
kadar aglach ve: "Bu s()ztin sahibine isyan edi lme1neli" dedi. Sonra Mtisltiman
oldu.
Ayet: 24 RA'D SORESl/13 317

Biz adarna dinin esaslann1 ve Kur'andan baz1 sftreler ogrettik. Gece


olunca yats1 namaz1n1 kddtk, istirahata <;ekildik. Adam: "Ey topluluk, sizin
bana ogrettiginiz bu ilah gece karanl1k bas1nca uyur mu?" dedi. ''Hay1r" de-
dik. Adam: ''Oyleyse siz ne klitli kullars1n1z; mevHin1z uyumuyor, siz uyuyo-
sunuz" dedi.
Adam1n soztine <;Ok §a§Ird.tk. Abadan'a vannca arkada§lanma: "Bu yeni,
islfuna girdi" dedim. Onun ivin para toplay1p kendisine verdik. "Bu ne?'' dedi.
11
Para, onu ihtiyac1na sarfedersin" dedik. "La ilahe illallah, siz bana bir yol
gosterdiniz~ kendiniz izlemiyorsunuz. Ben denizin ortas1nda adalarda iditn.
Allah'a degil, puta tap1yordum. Ben onu bilmezken o beni ihmal etmedi, ~im­
di bilip dururken neden ihmal etsin ki?" dedi. i.\~ gi.in sonra bana, adatrun ol-
mek tizere oldugu soylendi, hemen gidip, bir ihtiyac1mn olup olmad1g1n1 sor-
dum. "Sizinle, adaya gelen, benim ihtiya<;lanm1 ka~1ladl" dedi. Ostilme bir
agrrhk ~oktti, orada uyuya kald1m. Rtiyamda ye§il bir bah~e gordtim. Bahyede
bir kubbe, kubbede bir yatak, yatakta da benzeri gori.ilmemi§ gtizellikte bir
cariye vard1. Cariye: ''Allah'a yemin ederim ki, o, bana acele gelsin. <;Unkil,
ona olan a§klm, iyice arttl" diyordu. Uyandtm, bir de ne goreyim, ac.lam vefat
etmi~. Onu y1kad1m, kefenleditn ve defnettim. Geceleyin uyuyunca yine o
bah~eyi, o kubbeyi oradaki yatag1 ve yatak ilzerinde o cariyeyi g<>r<ltirn.
Adam cariyenin yan1nda bu ayeti okuyordu; "Melekler her kapidan onlann
yanma girip: 'Sabruuza kar§tlik size selam olsun, dunya yurdunun sonu
(cermet) ne guzeldir, (diyecekler.)"
318 ROHU'L-BEVAN Cilz: 13

...
25. Allah'a verdikleri sozii kuvvetle peki§tirdikten sonra bo-
zanlar, Allah 'in riayet edilmesini emrettigi §eyi (silayi rahimi)
terk edenler, yeryiizunde fesat flkaranlar var ya, i~te lanet on-
lara, yurdun kotiisu de on.Iara.
26. Allah, diledigine ril.ki bolla§tinr ve azalt1r. On.lar, diin-
ya hayati ile sevin.diler. Oysa diinya hayatr, ahiretin yaninda
(gefici) bir metadan ba§ka bir§ey deg;J.dir.
27. Kafirler: "Ona, Rabbinden bir mucize indirilmeli degil-
miydi?" derler. De ki: "Allah kimi dilerse onu saptirir, (hak-
ka) yoneleni de hidayete erdirir. "
28. Onlar, iman edenler, goniilleri Allah'in zikri ile huzura
erenlerdir. Haberiniz olsun ki kalpler ancak Allah'1. zikirle hu-
zur bulur.
29. imiin edip, giizel i§ler yapanlara ne mutlu! Doniiliip va-
rtlacak gllzel yurt da onlarm.
Ayet: 25-26 RA'D S0RESi / 13 319

25. «Allah'a» hnan ve itaat edeceklerine dair «verdikleri sozii kuvvet-


le peki~tirdikten» ilcrar ve kabul ettikten «sonra bozanlar, Allah'1n riayet
edilmesini emrettigi ~eyi (slla-i rahimi)» ve mil'minlerle dostlugu «terk e-
denler, yeryiiziinde» zulilm yapmak, sava§lan tahrik etmek suretiyle fitne ve
«fesat ~1karanlar var ya,» -bir hadis-i §erifte: "Fitne uyumaktadir, Allah
onu uyandzrana lanet etsin," buyurulmu§tur. Fitne, insanlar arasmda karga§a
meydana getirmek, ihtilaf <;Ikarmak demektir ve haramdrr. <;tinki.i bu, yeryti-
ztinde fesat ~tkarmak, Mtisltimanlara zarar vermek ve dinde batila meylet-
mektir.- «i§te» ahirette «l&net onlara, yurdun kotiisii de», cehennem de
«onlara.» "Llnet" , Allah'1n rahmetinden uzakla§llnlmak, ilahi rahmetten ko-
vulmak demektir. Lanet ve kotil akibet onlardan hi~ aynlmayacak, devamh
onlarla beraber olacaktrr. Ayette, bu ti~ ozellikten (Allah'a verilen sozil boz-
mak, s1la-i rahimi ter~etmek ve yeryiiztinde fesat c;ikarmak) Mtisltimanlar sa-
kmdrr1lmaktadu.
26. «Allah diledigine>> dtinyada «nzk1 bolla§hnr ve» diledigine de
«azalt1r.» Ona yetecek kadar verir, fazla vermez. Dtinyada nz1k kap1sm1 a~­
marnn ktifiir ve imanla ilgisi yoktur. Bu, Allah'1n me§letine (dilemesine) bag-
hdu. Bu sebeple bazen mti'mini denemek, gtinahlann1 affetmek ve derecesini
ytikseltmek i~in nzkm1 daraltrr. Kafirlerin de kiifi;iinti artumak i~in bol nz1k
verir. Nitekim Kurey§ mti§riklerinden bir 9ogunun durumu boyle idi. Bir de
Allahu Tefila insanlann baz1s1 i~in zenginligi hallerine uygun kdmt§, baz1s1
i~in de fakirligi hallerine uygun kilmt§tlr. Bunlar1n hepsinde hikmet ve yarar-
lar vard1r.
«Onlar,» Mekke mti§rikleri «diinya hayab ile» dlinyada kendilerine
verilen mal ve millkle «sevindiler.» Aslmda ''ferah-sevinmek", istenilen §e-
ye kavu§ulunca kalpte meydana gelen lezzet demektir. Onlarm sevinmeleri,
§tmarmalan ve bobtirlenmeleri demektir. Yoksa Allah'1n kendilerine verdigi
nimetten dolay1 §i.ikretmek i~in sevinmeleri degildir. «Oysa diinya hayatl,
ahiretin yan1nda» ' ahiret hayattna k1yasla «(ge~ici) bir metadan» ~oban1n
ve yolcunun az1g1 gibi kendisi ile faydalanilan az bir§eyden «ba§ka bir~ey
degildir.»

Anlattld1g1na gore krallardan birine miicevherle stislti bir kadeh gonde-


rilmi§ti. Kral, buna 9ok sevinmi§ ve yamnda bulunan haklm (bilge) ki§ilerden
birine: ''Bunu nas1l gortiyorsun?" diye sonnu§, o da: "Onu fakirlik ve bir
musibct olarnk gorUyorum," demi§tir. Kral, bu nas1l olur, deyince bilge ki§i:
320 ROI IU'L--BEYAN · coz:l3

"K1nhrsa tamiri miimkiln olmayan bir mQstbet olur, 9ahnirsa ondan mahrum
olur, ona muhta9 olursun. 0 sana gonderilmeden once, sen fakirlik ve
musibetten emindin," der. Bilge ki§inin dedigi gibi olur, bir giin kadeh lanhr,
kral buna ~ok iiztiliir, adeta onun i~in bir mustbet olur ve: "Bilge ki§i dogru
soylemi§, ke§ke bu kadeh bana gonderilmeseydi," der.

27. «Kafirler:» Ktifiir ve inatlannda 1srar eden Mekke kafirleri: «Ona»


Muhammed (s.a.v.)'e «Rabbinden» Musa (as.)'nm asas1 ve isa (a.s.)'nm olii-
leri diriltmesi gibi, dogruluguna delil ve i§aret olarak «bir mucize indirilme-
li degil miydi?' derler. De ki: 'Allah kimi dilerse onu sapt1nr.>> Sap1khg1
i9erisinde birak:ir, Allah hidayet etmezse mucizelerin 9oklugu ona hi\:bir §e-
kilde fayda vermez. inad1ndan dontip «(Hakka) yoneleni de hidayete erdi-
rir. '»
28. «Onlar, iman edenler, goniilleri Allah 11n zikri ile huzura eren-
lerdir.>> Onlar Allah'm aruld1gm1 i§itince, sevinirler ve onunla huzur bulurlar.
Kafirler ise di.inya hayatt ile sevinirler ve AUah'tan ba§kas1 zikredilince huzur
11
bulurlar. Nitekim bu husus Kur'an-1 Kerim'de §byle belirtilmi§tir: Allah tek
olarak anildigi zaman ahirete inanmayanlann kalpleri nefretle ~arpar, ama
Allah'tan ba§ka putlar anildigi.ztJman hemen yiizleri giller." (Ziimer: 45)
«Haberiniz olsun ki» mti'minlerin «kalpler» i «ancak Allah'1 zikirle hu-
zur bulur» ve kesin bilgi ve inan~ orada karar kdar.
Ebfi Muaviye'den nakledilen bir hadis-i §erif §tiyledir: Ebfi Muaviye der
ki: "Rasultillah (s.a.v.) birgtin halka halinde oturmakta olan ashab1nm yarnna .
ugrad1 ve: 'Sizi bu §ekilde oturtturan nedir?' buyurdu. Onlar da: 'Allah'1 zik-
retmek ve bize nasib etmi§ oldugu islam nimetinden dolay1 O'na hamdetmek
i9in oturduk.' dediler. Hz. Peygamber (s.a.v.): 'Allah a§kma sadece bunun
i~in mi oturdunuz ?' buyurdu. On!ar: 'Allah' a yemin ederiz ki sadece bunun
i~in oturduk,' dediler. Bunun tizerine Rasfiliillah (s.a.v.): 'Size inanmadigim
i~in yemin vermedim. Fakat bana Cebrail (a.s.) geldi ve: Allah'tn meleklere
kar§I sizinle iftihar ettigini haber verdi,' buyurdu." c9>
29. Hem kalpleriyle «iman edip» hem de azalanyla «giizel i~ler ya-
panlara ne mutlu! Doniip vardacak giizel yurt da onlar1n.» Gtizel yurttan
maksat cennettir. Onlar ahirette oraya doneceklerdir. A.yette ge9en "tuba" ke-
limesi "tabe" fiilinin mastandrr. G1pta, stirur ve sevin9 manasmadrr.
9- Hadisi Muslim, Zikir; Tirmiii, Dea1•fir; Nesfti, Kudllt bi'>JUmlerinde rivayet etmi§lerdir. Bkz.
Cilmiu'l-ll.wU. 4/473.
RA'D SORESt/ 13 321

30. Sana vahyettigimizi, onlara okuman ifin i§te seni boyle-


ce kendilerinden once nice iimmetlerin gelip gefmi§ oldugu
bir ii.mmete gonderdik. Onlar Rahman 'i inkar ederler. De ki:
"0, benim Rabbimdir. O'ndan ba§ka ilah yoktur. Ben yalniz
O'na gii.vendim, donii.§iim de sadece O'nadir."
31. Eger kendisiyle daglar yiiriitiilen veya kendisiyle yer
parfa parfa edilen ya da kendisiyle oliiler konu§turulan bir
Kur'an olsaydi (o, bu Kur'an olurdu.) Fakat biltiin i§ler Al-
lah'a aittir. Iman edenler (klifirlerin imana gelmesinden) iimit
kesip bilmediler mi ki Alltlh dileseydi biitiin insanlari hidayete
erdirirdi. Allah'in vaadi yerine gelinceye kadar inkar edenle-
322 ROHU'L·BEYAN .coz:l3

rin ba§lanna, yaptiklari i§ler sebebiyle bir bel/J,mn gelmesi ve-


ya evlerinin yakimna inmesi devam edecektir. $iiphesiz Allah
vaadinden caymaz.

30. «Sana vahyettigimizi» Yiice Kitabmuz Kur'an-1 Kerim'i ve i~erisin­


de bulunan htiki.imleri «onlara okuman i~in» ~tinkti Kur'an'm indirilmesin-
den maksat, i9erisinde bulunan htiktimlerle amel etmek ve glizel ahlfil<:a sahip
olmakttr. Yoksa onu sadece okumak ve mi.icerret dinlemek degildir. Ey Mu-
hammed! Senden onceki Peygamberleri timmetlerine gonderdigimiz gibi «i~­
te seni boylece kendilerinden once nice iimmetlerin gelip ge~mi~ oldugu
bir iimmete gonderdik.» Oyleyse senin, iimmetine peygamber olarak gonde-
rilmen yeni bir§ey degildir, hi9 yokken sonradan ortaya ~lkmamt§hr. «Onlar
Rahman'1», rahmeti bol olan Allah'1 «inkar ederler.» O'nun rahmetinin kad-
rini, kendilerine peygamber gonderilmesi ve yi.ice Kur'an'1n indirilmesinin de-
gerini bilmezler.
Rivayet edildigine gore Ebfi Cehil, Hz. Peygamber'in Kabe'de Hier de-
~ilen yerde "Ya Allah, ya Rahman" diye dua ettigini i§itir, hemen mti~riklerin
yan1na donerek: "Muhammed iki ilfilla dua ediyor; Allah'a dua ediyor, bir de
Rahman'a dua ediyor. Biz Yemame'deki rahmandan ba§ka bir rahman bilmi-
yoruz." der. Ebfi Cehil Yemame'deki rahman sozilyle Miiseylemetu'l-Kezzab
olarak bilinen yalanct peygamberi kasdediyordu.
Ey Muhammed! Onlara «de ki: '0,» sizin inkar ettiginiz Rahman «be-
nim Rabbimdir.» Beni yaratan ve idare edendir. «O'ndan ba~ka ilah yok-
tur.» ibadete mtistehak olan sadece O'dur. Uluhiyyet O'na mahsustur. «Ben
yaln1z O'na giivendim,» i§lerimi O'na brrakt1m. Benim «donil~ilm de» sizin
donil§tiniiz de «sadece O'nadir,» ba§kasma degil. Bana 0, merhamet eder ve
sizden intikam1m1 0 ahr.
Ayetteki "onlar Rahman'1 inkar eder." ifadesi i§aret etmektedir ki kilfilr
ve inkar en kotti §eydir. iman ve ikrar ise en glizel §eydir. Hilsnii zan ve gilzel
itikadm biiyiik tesiri vardrr.

Rivayet edildigine gore bir grup hus1z s1nir boyundaki bir hana misafir
olmu§lardi. Han1n sorumlusu onlara ne yaptiklar1n1 sormu§, onlar da yapttlda-
nn1 soylemekten utanarak kendilerinin Allah yolunda sava§an mticahidler ol-
dugunu soylemi§lerdi. Kendilerine yemek haz1rlanm1§, orada bulunan bir ka-
dm yemekten once ellerini y1kamalan i~in hir tas ile su getirmi§ ve: "Benim
Ayet: 30-3 l RA'D S0RES1/ l 3 323

k6r bir k1z1m var, ellerinizi y1kad1g1n1z su ile teberrtiken k1zun1 y1kayacagun '1
demi~. gen;ekten onlann ellerini y1kad1klan su ile k1zm1 ylkam1§, Allah'1n iz-
ni ile k1z1n1n g6zle1i a91lm1§, bu durum hirs1zlann tevbe etmelerine sebep ol-
mu§tur.
31. «Eger kendisiyle daglar yilriltillen» yerlerinden nakledilip yeryli-
zlinde hareket ettirilen «veya kendisiyle yer par~ par~a edilen» ooylece
nehirler ve su kaynaklan meydana getirilen <<ya da kendisiyle oliiler konu§-
turulan» yani diriltilen «bir Kur'an olsayd1 (o, bu Kur'an olurdu.)>> <;tin-
kti Kur'an, icaz1n zirvesinde ve insanlara ()gilt vermede son noktadadir. Bu
ayette kastedilen, Kur'an-1 Kerim'i tazimdir, onu yticeltmedir. Bir de btiytikle-
nerek Kur'an'1n mficize oldugunu inkar eden ve b~ka mficizeler isteyen mti§-
riklere cevaptir. Aynca insanlann dinlerinde kenclilerine fayda veren §eyin,
ziraat ve benzeri gibi dtinyalan konusunda kendilerine fayda veren §eyden da-
ha hayuh olduguna da clikkati ~ekilmektedir.
Rivayet edildigine g6re Mekke mti§rikleri, i9Ierinde Ebu Cehil ve Ab-
dullah b. -Omeyye de oldugu halde Hz. Peygamber (s.a.v.)'e gelip dediler ki:
1
"Ey Muhammed! Sana inanmamiz1 ve tabi olmaffilzt istiyorsan Kur1an 1nla §U
daglan ytirtit, Mekke'den uzakla§tlf. <;unkti Mekke dard1r, biraz yerimiz ge-
ni~lesin. Boylece bah<;eler, tarlalar edinelim. Yeri yar, ~am'da oldugu gibi bi-
zim i9in nehirler ve c;aylar 91kart. Daha 6nce Olen dedelerimizden iki tanesini
dirilt, onlarla konu~altm ve senin durumunu sorahm, bakahm hak mi soylti-
yorsun, yoksa batil m1? i§te mli~rikler b6yle mucizeler isteyince bu ayet in-
11

mi§tir.
«Fakat biitiin i§ler Allah'a aittir.» Her ~eyde tasarruf yetkisine 0 sa-
hiptir. istedigi §eye gucu yeter. Oyle ise onlann istedikleri mucizeleri getir-
meye de kadirdir. ~u kadar var ki Allah'1n iraclesi bununla ilgilenmez, onlara
fayda vermeyecegini bildigi iyin boyle bir mucize getirmeyi murad etmez.
«iman edenler» kafirlerin imana gehnesinden «limit kesip bilmediler mi ki
Allah dileseydi biitiin insanlan hidayete erdirirdi.» Hepsi iman ederlerdi.
Ayette ge~en "yey'es" fiilinin mastan olan ye's, bir §eyden timidini kesmek
demektir. Buradaki soru da emir manasmadtr. Y ani onlann imana gelmesin-
den timitlerini kessinler, demektir.

Rivayet edildigine g6re 1nti'minlerden bir grup: "Ya Rasulallah! Bu


kafirlerin istedikleri mOcizeyi getir, belki imana gelirler," dediler. Bunun lize-
rine Allahu Tefilf\ : "Ma'minler. o kafirlerin hunca delilleri ve mucizeleri mu·
324 ROHU'l..·B!YAN 'Ciiz: 13

§ahade ettikten sonra inatlannda direterek inanmayacaklanndan hala iimit-


lerini kesmediler mi?" buyunnu~tur.
«Allah'1n vaadi yerine gelinceye» onlar Oltinceye veya k1yamet gtinti-
ne «kadar» Allah'1 «inkar edenlerin» yani Mekke kafirlerinin «ha§lar1na,
yaptiklar1 i§ler» kotti amelleri ve kilfiirleri «sebebiyle» oldtirtiltneleri ve esir
edilmeleri gibi ans1z1n «hir belan1n gelmesi veya evlerinin yak1nma» Mek-
ke'ye «inmesi devam edecektir.» Onlar korkularmdan Mekke'yi terkederler
ve o mus1betin k1vllc1m1 tizerlerine u~u~ur. Ya da "tehullu" ifadesiyle Hz.
Peygambere hitabedihnektedir. Buna gore mana: "Evlerinin yakuuna inecek-
sin," ~eklinde olur. Ger~ekten Hz. Peygamber (s.a.v.) Hudeybiye y11tnda onla-
nn yurtlanna (Mekke'ye) yakln bir yere iruni~, onlann mallanna ve hayvanla-
nna el koymu~tur. Ayette ge9en "Kar' " kelimesinin asil anlam1 vunnak ve
yannak demektir. «Siiphesiz Allah vaadinden caymaz.» <;tinkil vaadinden
caymak, bir kusur olup ulO.hiyete z1ttir. Ayette ge9en "mfdd", vaad manas1na-
dtr.
Ayet: 31 <33 RA'D S0RES1/13 325

32. Andolsun ki senden onceki peygamberlerle de alay edil·


di. Ben de o kafirlere bir siire miihlet verdim. Sonra da onlari
cemla,ndirdim. 0 vakit ambim nas1l imi§ (gordiiler.)
33. Herkesin yapt1gr.ni gozeten Allah (bunu yapmayan put-
la,rla bir) olu.r mu? Boyle iken onlar Allah 'a ortaklar ko~tular.
De ki: "Onlara isim veriniz bakalim. Allah'a yeryiiziinde bil-
medigi bir §eyi mi haber veriyorsunuz, yoksa anlami olmayan
kuru bir la.f mi ediyorsunuz?" Dogrusu inkiir eden/ere hileleri
siislii gosterildi ve hak yoldan alikonuldular. Allah her kimi
sapt1nrsa arttk ona dogru yolu gosteren bulunmaz.
34. Onlar ifin diinya hayatmda azap vardir. Ahiret azabi
ise elbette daha fetindir. Onlari Allah 'tan koruyacak da yok-
tur.

32. «Andolsun ki» senin kavminin seninle alay ettigi gibi «senden on-
ceki peygamberlerle de alay edildi.» Onlar da hor ve hakir gc)rtildti. «Ben
de» alay eden <<O kafirlere bir siire miihlet verdim.» isyan ve gUnahta de-
vam etmeleri i~in bolluk ve gtiven i9erisindeki silrelerini uzatt1m, hemen on-
lan cezaland1rmad1m. «Sonra da onlar1 cezaland1rd1 m. 0 vakit azab1 m
nasd imi§ (gordiiler.)» Peygamberlerimle alay edenlere nas1l azap ettigimi
gordtiler. Bu ifade onlan, c;arpt1fd1g1 §iddetli azab1ndan hayrete <lti~tinnek
ic;indir.

33. iyi olsun, kotti olsun «herkesin yaphg1n1» i§ledigi hayir ve §erri
«gozeten» ve ona gore mtikafat veya cezas1n1 veren «Allah (bunu yapma·
yan)» faydas1 ve zaran dokunmayan «(putlarla bir) olur mu?» Yani her in-
san1n yapm1§ oldugu haytr ve ~erri bilen ve buna gore ona kar~1hg1m veren
zat, boyle olmayan, aciz, zay1f ve yapllanlan bilmeyen kimse gibi olmaz.
«Boyle iken onlar Allah'a ortaklar ko§tular.» Kafirler Allah ile putlan e~it
tuttular, putlann1 Allah'a ibadette ortak ko~tular. Onlann, aralanndaki farla
bihnelerine ragmen putlarnu Allah'a 01taklar ko~malan ve putlan ile e~it tut-
1nalan ne tuhaf §ey!

«De ki: ' Onlara isim veriniz bakahm.» Allah'a ortak ko~tuklanmz1
isimleriyle ve s1fatlanyla av1klay1n1z ve onlar ger9ekten ibadete ve ortakl1ga
lay1klar mt, bakm1z bakalnn. «Allah'a yeryiiziinde bilmedigi>> yani yeryti-
zUnde mevcut olmayan «bir ~eyi mi» ibadete Hiy1k olan putlan mt «haber
veriyorsunuz, yokso anlam1 olmayan kuru hir laf m1 ediyorsunuz?'» Yani
326 Ciiz: 13

ortaklanruz1 ash esas1 olmayan bir sozle mi isimlendiriyorsunuz?


«Dogrusu inkar edenlere hileleri siishi gosterildi.» Nefisleri onlara
birtakun as1ls1z ~eyleri silsledi, sonra da onlar bunu gervek zannettiler.
"Mekr", insan1 yapmak istedigi bir§eyden bile ile vazge<;irmektir. «Ve hak
yoldan ahkonuldular. Allah her kimi» yolundan «sapt1rirsa» yard1ms1z
buak1rsa «artlk ona dogru yolu gosteren bulunmaz.» Hiy kimse onu hida-
yete erdiremez, buna muvaffak kdamaz.
34. «Onlar i~in diinya hayatinda» oldtirtilmek, esir ahnmak ve diger
musibet ve mihnetlerle «azap vardir. Ahiret azab1 ise>>, cehennemdeki azap
ise devamh oldugu iyin «elbette daha ~etindir. Onlari Allah'tan» yani
O'nun azab1ndan «koruyacak» ve ona mani olacak «da yoktur» ki azap
edilmesinler.
Rivayet edildigine gore ibn Mersed devamh aglar, gozlerinin ya§l din-
mezdi. Kendisine bunun sebebi sorulunca §Oyle cevap venni§tir: "Nasll agla-
mayay1m ki, Allah bana gilnah i§ledigim zaman hamamcla ebedi olarak altko-
yacag1m soyleseydi bile bundan dolay1 gozlerimin ya§tmn1n kesilmemesi ye-
rinde olurdu. Oysa beni tiv bin sene yaktlmt§ bir ate§te cezalandtracag1m vaa-
detmi§tir. Bu ate§ bin sene yaktl1nca klpklrm1z1 kesilecek, bin sene daha yak1-
hnca bembeyaz olacak, ti~ilncil bin sene yak1ltnca da karanhk gecenin siyah-
llg1 gibi simsiyah kesilecektir. Ben nasll aglamayay1m, gozlerimin ya§1 nasll
. ?. ''
dins1n
Ayet: 34-36 RA'D SORESl/ 13 327

35. Miittekflere vaadolunan cennetin misali §Oyledir: Altm-


dan irmaklar akar, yemi§leri siireklidir ve golgesi de (siirekli-
dir.) i§te bu, takva yolunu tutanlarin akibetidir. Ka/irlerin
li,kibeti de ate§tir.
36. Ve kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilenle se-
Vinf duyuyorlar. Bununla beraber hiziple§enlerden ayetlerin
bir kisminz inkar edenler vardir. De ki: "Ben Allah 'a kulluk
etmekle ve O'na ortak ko1mamakla emrolundum. Ben sadece
0 'na dua ediyorum ve donii§iim de sadece 0 'nadir."
37. i§te boylece Biz Kur'an'i Arapfa bir hiikiim olarak in·
dirdik. Yemin olsun ki sen, sana gelen ilimden sonra onlarin
arzu/arina uyarsan seni Allah 'in azabindan koruyacak ne bir
koruyucu, ne de bir dost vardir.

35. «Miittekilere vaadolunan cennetin misali» ve s1fati «§oyledir:»


Aga~lann1n «altindan 1rmaklar akar, yemi§leri silreklidir», dtinyadaki
meyveler gibi sadece belirli mevsimlerde olmaz, her zaman devam eder «Ve
gOlgesi de (siireklidir.)» Diinyadaki golgeler gibi gilne§in durumuna gore
yok olmaz. <;unkii cennette gtine§, s1cakhk ve sogukluk yoktur. Ayette Ceh-
miyye mezhebinin gorii§ii reddedilmektedir. <;tinkti onlar, cennetteki nimetler
yok olacaktu, derler. ~air Lebid'in ~u beyti ne gtizeldir:
Allah'tan ba§ka her §ey bo§tur,
Her nimet §iiphesiz yok olacaktir.

«l§te bu,» vasf1 sana ula~an ve ismini i§ittigin cennet «takva yolunu
tutanlann akibetidir.» Onlar, neticede oraya varacaklard1r. «Kafirlerin
akibeti de» ba§ka degil «ate§tir.» Takva cennete gottiren yoldur, kilfiir de
cehenneme gottiren yoldur.

36. «Ve kcndilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilen» Kur'an'1n bti-


tUnUy«le scvin«; duyuyorlar.» <;tinkii Kur'an Allah'1n, kullar1na bir ltitfu ve
328 ROHU'L·BEYAN • Cuz: 13

rahmetidir. Zira saglam bir inanca sahip olan mil'min, Allah'1n kendisine olan
liituf ve ihsanmdan dolay1 sevinir.
Burada "kendilerine kitap verilenler"den maksat, Abdullah b. SeHim ve
arkada§lan gibi Y ahudilerden Milsliiman olanlarla Hristiyanlardan Musliiman
olan seksen ki§idir. "Kitap"tan maksat da Tevrat ve incil'dir. «Bununla be-
raber» Ka'b b. E§ref gibi Rasfiliillah (s.a.v.)'a kar§1 «hiziple§enler»_birbirle-
rine yard1m edenler «den ayetlerin bir k1sm1n1» kendi §eriatlanna muhalif
olan boliimleri «inkar edenler vardir.»
Ey Muhammed! Bu inkar edenlere «de ki: 'Ben Allah'a kulluk et-
mekle ve O'na ortak ko~mamakla emrolundum.» Bana vahyedilenler i9e-
risinde, "Allah'a ibadet et ve O'nu birle" emri de vard1r. Bunlar dinin esas1d1r.
Sizin §eriat1n1za muhalif olan hususlan inkar etmenize gelince, ciiz'i htikiim-
lerde daha onceki ilahi kitaplara ve §eriatlara muhalefet etmek yeni bir §ey
degildir, bu hep olagelmi§tir. <;tinkii hikrnet sahibi olan yiice Allah hep insan-
lann li§me seviyelerine ve hallerine uygun hiiktimler indirir. Bu, aynen bir
tabibin, astanm durumuna gore re9ete vermesi, ila9 yazmas1 gibidir. «Ben»
bilttin i§ erimde «sadece O'na>>, Allah'a «dua ediyorum» sizleri de O'nu
birleme e davet ediyorum <<Ve <Jqnil§ilm de sadece O'nad1r.'» Amellerimi-
zin kar§thg1m vermesi i9in benim doni.i§tim de, sizin donil§ilntiz de ba§kasma
degil, sadece O'na olacaktir.
37. «l§te boylece Biz» daha onceki kitaplan, timmetlerinin diliyle pey-
gamberlere indirdigimiz gibi «Kur'an'1 da» anla§ilmas1 ve lufz1 kolay olma-
s1 i9in «Arap~a bir htikilm olarak indirdik.>> "Hiikiim" den maksat, hik-
metinin geregi olarak kullann1n muhta9 oldugu her htikmti i~erisinde bulun-
duran, her §eye hilkmeden, ya da nesh ve degi§meyi kabul etmeyen muhkem
demektir.
Rivayet edildigine gore mti§rikler Hz. Peygamberi mii§rik olan atalar1-
mn dinlerine uymaya ~ag1nyorlard1, Yahudiler de kible, Beyt-i Makdis'ten
Kabe'ye 9evrildikten sonra kendi ktblelerine dogru namaz k1lmaya 9agum1§-
lard1. Bunun tizerine Yilce Allah: «Yemin olsun ki sen, sana gelen» dogrulu-
gu apa91k delillerle bilinen «ilimden», vahiyden «sonra onlarin arzular1na
uyarsan», hi9bir makul delile ve makbul bir esasa dayanmaks1z1n seni davet
ettikleri batil dinlerine ve sap1k yollanna uyarsan «seni Allah'1n azab1ndan
koruyacak ne bir koruyucu, ne de bir dost vard1r.» Bu, Hz. Peygamber
(s.a.v.)'e hitaptir. Kasdolunan ise timn1etini dine sanlmaya te§vik ve Hz. Pey-
Ayet: 36<38 RA'D SORESl/ 13 329

gamberi ~e~itli olaylar kar§tsmda sars1lmaktan sakmd1nnakttr. Derecesi her-


kesten ytiksek olan zat, boyle sakmd1nhrsa, digerleri oncelikle buna lay1ktir.

38. Ando/sun ki Biz senden once de peygamberler gonder·


dik. Onlara da tfler ve fOcuklar verdik. Allah 'in izni olmadan
hifbir pey1:amber bir ayet getiremez. lier ftyin vakti ve siiresi
330 ROHU'L·BEYAN Ciiz: 13

yazilmi~tir.

39. Allah diledigini siler, diledigini de yerinde birakir. Ana


kitap O'nun katindadir.
40. Onlara vaadettigimizin bir kismini sana gostersek de ve-
ya (bundan once) seni vefat ettirsek de yine de sana dii~en sa-
dece teblig etmek, Bize d'ii§en de hesaba fekmektir.
41. Bizim emrimizin yere gelip de etraftndan onu k'iifiilttii-
gii.mii.zii. gormii.yorlar mi? Allah oyle hukmeder ki, 0 'nun
hii.kmiinii takip edip bowcak yoktur. 0, hesabi fabuk gorur.
42. Onlardan oncekiler de tuzak kurdular. Sonufta bii.tiin
tuzaklarin cezasi Allah 'a aittir. Herke sin ne yaptigini 0 bilir.
Kafirler de bu yurdun sonunun kime ait oldugunu bilecekler.
43. Kafirler: "Sen peygamber degilsin" derler. De ki: "Be-
nimle sizin aranizda §ahit olarak Allah ve yaninda kitap bilgi-
si olan yeter. "

38. Ey Muhammed! «Andolsun ki Biz senden once de» senin gibi


insanlardan «peygamberler gijuderdik. Onlara da» sana verdigimiz gibi
«e§ler ve ~ocuklar verdik.» Yahudiler, Hz. Peygamberi kastederek de1ni§ler-
di ki: "Bu adam1n kad1nlar ve evlenmekten ba§ka dli§i.incesi yok, §ayet pey-
11
gamber olsayd1 diinyadan ytiz9evirir, ibadetle me§gul olurdu. i§te yukar1daki
ayet Yahudilerin bu sozlerine cevap vermektedir. Sadece Hz. Muhammed'in
degil, diger peygamberlerin de e§leri ve 9ocuklan vard1.
Rivayet edildigine gore Hz. Davud (a.s.)'un yiiz hamm1, ti9 ytiz cariyesi
vardt. Oglu Stileyman (a.s.)'mn ti9 ytiz harnm1, yedi ytiz cariyesi vardi. Du-
rum boyle iken e§lerinin 9ok olmas1 Peygamber efendimize nasil zarar verebi-
lir.
«Allah'1n izni olmadan hi~bir peygamber bir ayet getiremez.» Al-
lah'1n emri olmaks1zm hi9bir peygamberin kendisinden istenen bir ayeti kendi
istek ve arzusu ile getirmeye glicti yetmez. (:tinkli onlar Allah'1n emrine bo-
yun egmi~ kullardrr.
«Her ~eyin vakti ve siiresi yazdm1~tlr.» Allah'1n htikmettigi her §eyin
yaztlm1~ belirli bir vakti vardrr. Bu vakit ve slire artmaz da, eksilmez de. Ve-
ya one de ahnmaz, geriye de birakilmaz.
Ayet: 38-39 RA'D SURES!/ 13 331

39. «Allah» silmeyi «diledigini siler ,» yerinde buakmay1 «diledigini


de yerinde birakir.» Silinmesini uygun gordtigtinil siler, htikmlinli kald1nr,
onun yerine daha hayrrhs1n1 veya benzerini getirir, hikn1etinin gerektirdigi §e-
yi de yerinde buakrr, htikrnilnli kakhrmaz.
Ayetin manas1 §Oyle de olabilir: Allah tevbe edenlerin giinahlaruu siler,
onun yerine sevap yazar. Ya da hafaza (koruyucu) meleklerinin yazd1klan di-
vandan (amel defterinden) hasene ve seyyie (sevap ve gtinah) olmayan §eyleri
siler. <;unkti melekler insanm soyledigi ve yapt1g1 her §eyi yazmakla emro-
lunmu§lard1r. Pazartesi ve per§embe gtinleri hafaza meleklerinin yazmI§ ol-
duklan §eyler, Levh-i Mahfuz'dakilerle kar§1la§tlnhr, sevap ve glinah teretti.ip
etmeyenler silinir, sevap ve gtinah teretttip edenler ise brrakihr.
Bir ba§ka tefsire gore de saadet ve §ekavet, nzik ve ecelle ilgili olan
§eyleri siler veya yerinde birakrr.
Rivayet edildigine gore Hz. Omer (r.a.), Kabe'yi aglayarak tavaf eder ve
§5yle derdi: "Ya Rabbi, beni saadet ehlinden (cennetliklerden) yazd1 isen bun-
da sabit kll. Eger §ekavet ehlinden (cehennemliklerden) yazd1 isen beni sil,
bag1§la ve saadet ehlinden yaz. <;iinkti sen diledigini siler, diledigini yazars1n.
Kitabm ash senin yan1ndadrr."
Bu konudaki degi§iklik, silmek ve yazmak anzi olan saadet ve §ekavete
nisbetledir. Anzi olan saadet ve §ekavette bunlar olabilir. Asli olanlarda ise
olmaz. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) bir hadis-i §eriflerinde §Oyle buyur-
mu~tur: "Ana rahmine du~en meninin (spermanin) uzerinden kirk be~ gun ge-
fince bir melek gelir ve: "Ya Rabbi, bu §akf (cehennemlik) mi, safd (cennet-
lik) mi?" der. Allah hukmeder, melek de yazar. Sonra melek: "Ya Rabbi! Er-
kek mi olacak, di~i mi?" der. Allah hukmunu bildirir, melek de yazar. Sonra
melek, amelini ve nzklm sorar. Allah hukmunu bildirir, melek de yazar. Son-
ra defteri kapalllir. Artlk bu ne artznltr, ne de eksiltilir." <10> i§te baz1 alimle-
rin: "insan1n cennetlik veya cehennemlik olmas1, ollimti ve hayat1, nzk1 ve
omrti hari~ Allah diledigini siler, diledigini yerinde biraklf," sozleri yukar1da-
ki hadise hamledilmi§tir.

«Ana kitap O'nun kahndad1r.>> Ana kitap olarak terctime edilen "Um-

10- Hadisi Muslim, Kader bOIUmUnde ~u laftzla rivayet etmi§tir: "Meninin iizerinden kirk iki
}:ece gerim ·c• Allah hir mc>lek giinderir. Melek de a1w rahmindeki ~·ocuga ~eklini verir."
B kz. Cilmiu '/-lf.,·111. I 0/ I 15.
332 RUHU'L-BEYAN ' Guz: 13

mu'l-Kitah" dan maksat , ezelde yaztlan ve i<;erisinden hi<(bir §eyin degi§me-


digi Kitablll ash demektir. Bu, Allah'm ezel1 ve ebedi ilmidir.
40. Ey peygamberlerin en faziletlisi! «Onlara» yani Mekke 1nii§rikleri-
ne «vaadettigimiz» azap, zelzele ve musibetler «in bir k1sm1n1» hayatinda
«sana gostersek de veya (bundan once) seni>> n temiz ruhunu kabzederek
«vefat ettirsek de» iiziilme. «Yine de sana dii~en sadece teblig etmek, Bi-
ze dii~en de hesaba ~ekmektir.» Evet senin gorevin sadece peygamberlik
gorevini teblig etmek ve emaneti yerine getirmek, Bize dti§en de k1yamet gti-
ni.inde onlan hesaba c;ekip amellerinin kar§1hguu vermektir. Biz onlardan §id-
detli bir §ekilde intikam alacag1z. Onlann ytizc;evirmesi seni tizmesin ve onla-
ra azap verilmesi hususunda acele etme.
41. «Bizim emrimizin yere» kafirlerin yurduna «gelip de etraf1ndan
onu kii~iilttiigiimiizii» §irk diyarm1 Hz. Muhammed (s.a.v.) ile ve mii'minler
vas1tas1yla fethederek kiic;iilttiigtimiizti «gormiiyorlar m1?» Kafirlerin yurt-
lar1nm kiic;tilmesi, Mtisltimanlarm oralar1 istila edip ele gec;irmeleri sonunda
olur. Allahu Teala'nm onlann yurtlann1n bir lo.sm1n1 ellerinden ahp Miislii-
manlara vermeye gticti yetince, tamam1ru Miisltimanlara vermeye de giicil ye-
ter. Onlar hala ibret alm1yorlar m1? (I I)
••
«Allah oyle hiikmeder ki, O'nun htikmiinii takip edip bozacak yok-
tur .» Allah, islarrun galip gelecegine, ikbalin isiam1n olduguna, kiifriin de
yok olacag1na hilkmetmi§tir. Bu olacaktir, degi§tirilmesi miimktin degildir.
«O, hesab1 ~abuk goriir .» Diinyada yurtlanndan stiriilme ve oldtirtilme gibi
cezalarla cezaland1nld1ktan sonra ahirette de k1sa zamanda onlar1 hesaba <;e-
kecektir.
Baz1 alimlere gore yerin kii~tiltillmesi alimlerin, fakihlerin ve iyi kimse-
lerin oliimti ile olur. Nitekim bir hadis-i §erifte: "Allahu Tea/a ilmi kullarm-
dan ~ekip almak suretiyle almaz. Fakat O'nun ilmi almasz, alimleri oldurme-
si suretiyte olur. 6yle ki artlk yeryiizunde hirbir alini kalmaz, insanlar cahil

I I- Bu ayeti, ismail Hakk1 Bursev1 gibi onceki mUfessirler, kafirlerin memleketlerinin fethi ile
onlarm topraklarmm azalmas1, MtislUmanlarmkinin ise ~ogalmas1 §ekJinde yorumlam1~lar­
d1r. Ancak, yerktire ile ilgili geli§en bilgilerin de yard1m1yla ayeti, a§ag1daki ~ekillerde de
yorumlamak mtirnktindUr:
"Yerin u~Ianndan eksiltilmesinden, erozyon dedigimiz topragm yagmur, sel ve ruzgar gibi
tabil gi.l~lerin etkisiyle yerinden kaymas1, daglarm, tepelerin a§rnmas1, anla~1labilecegi gibi;
Yer kUresinde meydana gelen olayJar neticesinde ktirenin hacminin noksanla~mas1, §eklin-
de ya da; Yer kuresinin kutuplardaki bas1khg1 §eklinde de anlamak mUmki.lndUr." (Na§ir)
Ayet: 40-42 RA'D SURESI/ 13 333

kimseleri onder edinirler. Onlar da bilmedikleri ha/de fetva verirler. Boylece


hem kendileri sapillrlar, hem de insanlart saptznrlar." m>

ibn Mtibarek demi§tir ki: "Bu ilmmetin bozulmas1 §U be§ grup se~kin
kimseler ytiziinden olur. Bunlar; alimler, gaziler, zahidler, tacirler ve idareci-
lerdir. Bunlardan alimler, peygamberlerin varisleridir. Zahidler yerytiziiniin
direkleridir. Gaziler Allah'1n yerytiztindeki askerleridir. Tacirler bu timmet
i~erisinde Allah'm giivenilir kullandrr. idareciler ise halkm 9oban1du. Alim,
ilmi brrala.r da mala deger verirse cahil kime uyacak? Zahid, dtinyaya ragbet
ederse tevbe eden kime uyacak? Gazi, dtinya mahna tamah ederse dii§mana
kar§I nas1l zafer kazantr? Ticaret erbab1, hain olursa emanet nas1l has1l olur?
<;oban, kurt olursa stirti nas1l gtidiiltir?"
42. «Onlardan oncekiler de tuzak kurdular.» Bu ifade Rasuliillah'1 te-
selli etmektedir. Mekke mil§riklerinin Hz. Muhammed'e tuzak kurduklari gi-
bi, onlardan onceki mil§rikler de kendi peygamberlerine ve mti'minlere tuzak
kurmu§lard1r. "Tuzak kurmak"tan maksat peygamberlerini oldtirme planlan
ve onlara eziyet etmeleridir. Nitekim Nemrfid, Hz. ibrahim'e; Firavun, Hz.
Musa'ya; Yahudiler, Hz. isa'ya; Semfid, Hz. Salih'e; Mekke mii§rikleri de
Daru'n-Nedve'de Hz. Peygambere tuzak kurmu§lar, onu oldtirmek istemi§ler-
di.
«Sonu~ta biitiin tuzaklar1n cezas1 Allah'a aittir.» Allah da onlar i~in
tuzak kurar. Allah'in onlar i~in tuzak kurmasmdan maksat, hissetmeyecekleri
bir yerden onlar1 helak etmesi demektir. Allah'm onlar1 cezaland1np helak et-
mesi, istiare sanat1 yoluyla tuzak kuran kimsenin hilesine benzetilmi§tir. Son-
ra Allah, tuzag1run kuvvetini ve kemalini beyan ederek §Oyle buyurmu§tur:
ister hayrr olsun, ister §er olsun «herkesin ne yapttg1n1 0 bilir» ve ona gore
cezas1n1 venr.
«Kafirler de» kendileri gaflette iken kendileri is:in hazulanan azap ge-
lince «bu yurdun sonunun kime ait oldugunu bilecekler.» "Ukbe'd-dar"
dan maksat, iyi sonu~ demektir. Bu giizel sonu~ mii'minler i~in Allah'm rah-
meti ve nzasma kavu§malar1, meleklerin oliim anmda onlan mtijde ile kar§1-
lamalar1 ve nihayet cennete girmeleridir.

12- Buhfiri. Muslim vc Tirmizi. Abdullah b. Amr b. As'tan rivayet etmi~lerdir. Bkz. Ciimiu'l-
U.\'iU, xtn.
334 ROHU'L-BEYAN Ci.iz: 13

43. «Kafirler:» Yani Mekke mti§rikleri Hz. Muhammed-'e: Ey Muham-


med! «'Sen peygamber degilsin' derler.» Nitekim filozoflar da Hz. Pey-
gamber i~in: "O bir haldmdir, yani bilge biridir, peygamber degildir," demi§-
lerdir. «De ki: 'Benimle sizin aran1zda ~ahit olarak Allah ve yan1nda ki-
tap bilgisi olan yeter.'» "Allah'zn §ahitligi"nden maksat, Peygamberlik da-
vasmda dogru olduguna delalet eden mficizeler ortaya koymas1dir. "Yan1nda
kitap bilgisi olan"dan maksat da Allah'm kendisine Kur'an'1 ve beyan1 ogret-
tigi Kur'an ayetlerini ve mucizelerini gosterdigi kimsedir ki o, bununla Hz.
Muhammed'in peygamberliginin hakikatini bilir ve buna §ehadet eder. Bunlar
mti'minlerdir. "Kitap"tan maksat da Kur'andrr.
Abdullah b. Setam'dan: "Bu ayet benirn hakkimda indi, buradaki kitap-
tan maksat Tevrat't1r," dedigi rivayet edilmi§tir. <;unkii Abdullah b. Selam ve
arkada§lar1 Muhammed'in s1fatlar1n1 kendi kitaplar1nda okumu§lar, biliyorlar-
di. Bu ytizden onun peygamberliginin hakikatine §ahitlik etmi§lerdi. Onlann
§ehadeti, ona inanmayanlarm iddias1n1 ge~ersiz kdmaktadir.
Allah'm yard1m1yla Ra'd Sfiresi'nin tefsiri sona erdi.
Bu sOre Cuneyt GOKQE tarafmdan tercume edilmi§tir.
1. Eli/, Lam, Ra. Bu, insanlan Rablerinin izniyle karanlik-
lardan aydinltga, her §eye galip ve oviilmeye layik olan Al-
lah 'in yoluna flkarman ifin, sana indirdigimiz bir kitaptir.
2. Bu yol, goklerde ve yerdekilerin sahibi olan Allah 'in yo-
ludur. Ugrayacaklari §iddetli azaptan dolayi, kafirlerin vay
haline!
3. Onlar, diinya hayatinz ahirete tercih ederler, insanlan
Alla.h 'in yolundan uzakla§ttrirlar, Allah'in dogru yolunu egri
gostermeye fali*'rlar. i§te onlar, biiyiik bir sapikllk ifindedirler.
338 ROHU'L·BEYAN ·Ciiz: 13

I. «Elif, Lam, Ra.» Buradaki "elif' ile, ilahi nimetler an lamina gelen
fl ala"' ile yemin edildigine; "lam" ile O'nun ltituf ve keremine; ra" ile de
II

Kur'an'a i§aret edilmektedir. Buna gore bu ifadenin yorumu §U olur: "Nimet-


lerime yemin olsun ki, benim li.ituf ve keremim Kur'an-1 Kerim'in indirilmesi-
ni gerektirmi§tir.

Rivayet edildigine gore bir adam, imam Nesefi'yi oltimtinden sonra rti-
yas1nda goriir ve: "Miinker ile Nekir'in sorgulamalar1 nastl ge9ti?" diye bir so-
ru sorar. Bunun tizerine imam §U cevab1 verir: "Ytice Allah ruhumu iade et-
tikten soma Miinker ile Nekir bana kabir sorular1n1 sormaya ba§lad1lar. Ben
onlara dedim ki, sorulann1za nesir halinde mi, yoksa §iir olarak m1 cevap ve-
reyim?" Dediler ki: "Cevaplann1 §iir halinde soyle; bunun tizerine ben onlara
§U §ekilde cevap verdim:

Rabbim Allah'tir, O'ndan ba§ka ilah yoktur.


Hz. Muhammed O'nun Peygamberi ve sefkin kuludur.
Dinim islamdir,fiillerim ise fok firkin,
Bu yiizden hen O'nun bagi§lamasmz ve lutfunu diliyorum.

Bundan sonra adam rtiyas1ndan uyarnr ve bu m1sralan ezberledigini go-


rtir ....

Ey Muhammed! «Bu, insanlara Rablerinin» giicti, kuvveti ve «izniyle


karanhklardan ayd1nhga,» 9e§itli saplkhklardan hidayete, inkarc1hk ve mti-
naftldtk karanhgmdan iman ve ihlas1n aydmhg1na, «her §eye galip ve oviil-
meye lay1k olan Allah '1n yoluna», cennete ula§trran islfun dinine, dinine sa-
nlanlan, di.i§manlarm~ i.isttin kilan ve kullar1n1n ibadetlerini kabul eden Yi.ice
Allah' in yoluna · «~tkarman i~in,» Cebrail arac1hg1yla «sana indirdigimiz
bir kitaphr.» Bir9ok suresi olan bu kitap, senin Peygamberliginin ba§hca
kan1ttdrr. Bu kitab1 gondermemizin ba§hca sebebi, ti.im insanlar1 onunla, Al-
lah'1n yoluna s:agrrman, onlar1 aydmlatman, ger9ek inanct ve dtinya ile ahiret-
lerine yararh hiiktimleri onlara a9tklamandrr.

Burada Allah Teala onlarm miirebbisi, terbiye edicisi oldugu i9in "Rab-
bihim" denilmi§tir. Aynca "senin Rabbinin izniyle" ifadesinin yerine "Rab-
lerinin izniyle" denilmesinin hikmeti ise ger9ek koruyucu, terbiye edici ve
egiticinin Peygamber degil, Allah olduguna i§aret etmek i~indir.
2. «Bu yol, goklerde ve yerdekilerin» canh-cans1z, §Uurlu-§uursuz bii-
tlin varhklann «sahibi olan Allah'1n yoludur. Ugrayacaklar1 ~iddetli
Ayet: 1-3 lBRAHlM SURES!/ 14 339

azaptan dolay1,,. ilfilli cezaya 9arpt1nlacak «kafirlerin vay haline!»


3. «Onlar, diinya hayatin1 ahirete tercih ederler ,» ge9ici hayatt,
ebedi hayattan daha iistiin tutarlar.

ibn Abbas bu ifadeleri ac;tlclarken der ki: "Ahireti hafife alarak, dtinyada
pe§in olarak gordtikleri ~eylere yap1§1rlar. Bu da gerc;ek kafirin niteliklerin-
dendir. <;iinkti kafir, biiti.in 9abalann1, dtinyan1n zevklerini elde etmek i9in
kullan1r, ahireti kilc;timser. Arzulanna uymay1p ~eriate uydugu taktirde birta-
k1m s1k1nttlara maruz kalacagm1 dti§tinerek ebedi hayat ic;in c;ah~maz."
Aynca bu kafirler, «insanlan Allah'1n yolundan uzakla§tlrirlar,>>
O'nun dinini kabul etmelerine engel olurlar. «AJlah'1n dogru yolunu egri
gostermeye ~h§irlar.» Saptirmak istedikleri kimseye, Allah'm yolunun egri
oldugunu ve dosdogru olmad1g1n1 soylerler. «i§te onlar, biiyiik bir sap1khk
i~indedirler.» Dogru yoldan sap1p ondan fersah fersah uzakla§IDt§lardir.
340 ROHU'L-BEYAN coz: 13

4. Biz, her Peygamberi emrolunduklarini, gonderildikleri


insanlara kolayca afiklayabilmeleri ifin, kavimlerinin diliyle
gonderdik. Allah, diledigini saptirir, diledigini de dogru yola
iletir. Allah her §eye galiptir, hiikiim ve hikmet sahibidir.
5. $iiphesiz Musa'yi mucizelerimizle gonderdik. (Ona §Oyle
dedik:) "Kavmini karanliklardan aydinliga flkar, onlara, Al-
lah'in hadiseli giinlerini hatirlat." $iiphesiz ki bunda her sab-
redip §iikreden ifin nice ibretler vardir.
6. Hani bir zaman, Musa kavmine §Oyle demi§ti: "Allah'in
sizlere verdigi nimeti hatirlayin! Allah, bir zamanlar size, da-
yanilmaz i§kenceler yapan ve ogullannizi bogazlayip, kadinla-
rinzzi sag birakan Firavun ailesinden, sizi kurtarmi§tz. Biitiin
bunlarda, sizin ifin Rabbinizden buyiik bir imtihan vardir."
7. Yine bir zaman Rabbiniz, size §Unu bildirmi§ti: "Yemin
olsun ki, §iikrederseniz, size olan nimetlerimi mutlaka artin-
nm. Sayet, nankorliik ederseniz, §iiphesiz ki azabim fOk §id-
detlidir. ''
8. Musa §Oyle demi§ti: "Sizler ve yeryiizundeki biitiin cin ve
insanlar, Allah'in nimetlerine nankorluk etseniz, (Allah'a hif-
bir zarar veremezsiniz.) <;iinkii Allah, hifbir §eye muhta~ de-
gildir, oviilmeye layzktir. ,,

4. «Biz, her Peygamberi emrolunduklarin1, gonderildikleri insanla-


ra kolayca a~1klayabilmeleri i~in,» kabul etmekle emrolunduklan ilfilii me-
saj ve daveti kendilerine rahathkla anla§ilabilecek §ekilde ay1klamalan i9in
aralarmdan gorevlendirildikleri «kavimlerinin diliyle gonderdik.» Boylece
peygamberlerin kavimleri de ald1klan dircktiflcri ba~kalanna iletn1e imkant
Ayet: 4-5 IBRAH1M SORESI/ 14 341

bulurlar. Aynca insanlar1 ilahi yola ~agirmak ve on1an uyarmak, herkesten


once Peygamberlere ilk inananlann gorevidir. Bu yiizden Hz. Peygamber'e
de: ''Once en yakin akrabalanm uyar." (~uara: 214) diye emredihni§tir.
«Allah,» saptumasm1 «diledigini sapt1rir,» onda ktifiir ve dalalet to-
humu yaratu; yani onu, dalalete gotlirlicti etkenlerle kar§1 kar§1ya getirir.
Dogru yola yonelmesini «diledigini de dogru yola iletir.» Ger<;egi benim-
semeye egilimli oldugu ve hidayeti hakettigi i~in Yi.ice Allah, onun yap1smda
iman ve hidayeti meydana getirir. «Allah her §eye galiptir,» dolay1s1yla, is-
tedigini yapabilme gtictine sahiptir, «hiikiim ve hikmet sahibidir.» Bu
ytizden saptITma ve dogru yola iletme gibi yapt1g1 i§ler, mutlaka onemli bir
sebep ve hikmetten dolay1drr.
~u halde Peygamberlerin gorevi sade ilfilli mesajlar1 teblig etmek, ger-
<;ekleri a<;Iklamak ve ayd1nlatmaktan ibarettir. insan1ar1 hidayete erdirip hak-
ka yoneltmek ise Ytice Allah'm elindedir. Allah diledigini yapar ve irade etti-
gi §ekilde htikiim verir.
5. «~iiphesiz Musa'y1» Peygamberliginin dogrulugunu belgeleyen p1nl
p1nl beyaz el, asa ve benzeri «mucizelerimizle» donaulmt§ olarak «gonder-
dik.» Daha sonra da «(ona §oyle dedik:) 'Kavmini karanhklardan aydtnh-
ga ~1kar,» On1ar1, btittintiyle karanhklardan ibaret olan inkarc1hk, cehalet ve
§iiphe gibi sap1klik ttirlerinden kurtanp iman, ilim, kesin inan9 ve benzeri hi-
dayet ayd1nhg1na ula§ttr.
Ebu's-Sufid §6yle der: "Buradaki mucizelerden ama~, israilogullarma
gosterilen mucizelerdir. Y ani, Firavun'un helfilc edilmesinden sonra israilo-
gullarllll ktiftir ve cehaletlerden <;1kanp Allah'a iman etmek ve birligine inan-
11
mak §eklinde a91klanan inanca ula§tlr...
Ayr!ca ey Musa, sen «onlara, Allah'1n hadiseli giinlerini hatirlat.'»
Nuh, Ad, Semud gibi eski kavimlerin ba§lanna gelen felaketleri anlatarak on-
lara ogiit ver, onlar1 uyar. Eski tarihte ge~en olaylarla birlikte Arap milletinin
yak1n tarihte ge~irdigi olaylar1, sava§ ve s1kmtlh gilnleri, Huneyn, Bedir ve
benzeri muharebeleri onlara anlat. Belki bOylece iman edip kottiltikten sakt-
mrlar.
Bir k1s1m 1ntifessirlere gore de buradaki ifadelerin anlam1 §udur: "Ey
Muhammed! Onlara nimetlerimi hatirlat ki, Bana iman etsinler." Nitekim, ri-
vayct edildiginc gt>rc YUce Allah. Hz. Musa'ya: "Beni kullanma sevdir." diye
342 RUHU'L-BEYAN Cilz: 13

emretti. Bunun tizerine Hz. Musa: "Ey Rabbim, kalpler Senin elindeyken ben
Seni onlara nas1l sevdirebilirim ki?" dedi. Ytice Allah da §6yle buyurdu: "Bu-
nu ger9ekle§tirmek i~in nimetlerimi onlara hatirlat."

Btittin bunlardan anla§thyor ki, insan1n yanmda ger~ekle§mesini istedigi


bir §eyi konu§mak gilzel bir davran1§tlr. Ornegin herhangi bir adama: Oztil-
me, Yilce Allah mutlaka seni hacca gitmeye muvaffak kilar, ya da Allah seni
sava§ta muzaffer k1lar veya ilim tahsil etme konusunda seni ba§anh ktlar de-
mek, yahut hayrrh olan herhangi bir §ey soylemek ~ok gtizel bir harekettir...
En az1ndan sozkonusu adam senin hakk1nda kottiltik dli§iiniiyor idiyse bu du-
rumda kotiiliik yapmaktan vazge~er. Buda giizel bir sonw~tur.
«Siiphesiz ki bunda her sabredip ~iikreden i~in» ibadet etme ve mu-
sibetlere katlanma konusunda sabrrh olup Allah'1n nimetlerine kar§I §i.ikiir go-
revini yapan kimseler ic;in «nice ibretler vard1r.» K1sacas1 yans1 sabret-
mek, diger yans1 da §iikretmekten ibaret olan iman1 elde eden kamil mli'min-
ler, bundan biiytik ders ahrlar.
6. Ey Muhammed! insanlara bir de §Unu hatrrlat: «Bani bir zaman,
Musa kavmine», israil ogullanna «~oyle demi§ti: 'Allah'1n sizlere verdigi
nimeti habrlay1n! Allah, bir zamanlar size, dayanllmaz i~kenceler ya-
pan>> azab1n her tiirltisiinti 9ektiren, sizi en zor i§lerde c;alt§tlrtp size btiyi.ik
sik1nt1lar veren «Ve ogullar1n1z1 bogazlay1p, kad1nlar1n1z1 sag birakan Fi-
ravun ailesinden, sizi kurtarm1~h.» "Ogullarzn bogazlanmasL" da "daya-
n1lmaz bir i§kence" oldugu halde edebi bir sanat olarak genel bir bi9imde be-
lirtilen "dayanzlmaz i~kenceler" ifadesi attf harfi olan vav ile atfedilmesi §id-
detli ve igren<; hir i§ olduguna dikkat <;ekmek i<;indir. Bu durumda "ogullarm
bogazlanmas1" meselesi ba§bba§ma biiyilk bir felakettir. Srradan degil, apayn
bir i§kencedir. ifadenin ba§IIlda yeralan °Ve" SOZCtigii de bunu gostermekte-
dir. Eger ba§inda "ve" sozctigii yer almasayd1 tipk1 Bakara ve A'raf
surelerinde oldugu gibi i§kencenin bir ac;1klamas1 olurdu.
Bu i§kenceleri yapmalarmm ba§hca sebebi de §Udur: Firavun, ri.iyas1nda
Beytii'l-Makdis tarafmdan bir ate§in 9Ikt1g1n1 ve israilogullar1n1n degil, sade-
ce K1ptilerin evlerini yakt1g1m gormii§til. Bunun iizerine kfillinler Firavun'u
korkutmu§lar, israilogullarmdan bir ~ocuk dlinyaya gelecegini ve bu <;ocugun,
saltanatiyla birlikte Firavun'u ortadan kalduacag1n1 soylemi§lerdi... Bu yiiz-
den kin ve nefret dolu olan Firavun pa9alanm ve kollar1n1 s1vad1, olay1 ko-
kUndcn hallctme yol111w ha~vurdu israilogullarmm erkek ~ocuklann1 bogaz-
Ayet: 6 -8 1BRAH1M SORESI/ 14 343

lay1p kadmlanm ve kizlann1 sag brrakt1. Onlan da kole ve hizmet~i olarak


kullanacakti. Kad1nlan, kocalanndan ay1nyor ve beraber olmalanna engel
oluyordu. Ashnda bu oldiinnekten de beterdi, hatta oliim daha kolaydi. «Bo-
ttin bunlarda, sizin i~in Rabbinizden biiyiik bir imtihan vard1r.'» Biittin
bu ac1 ve dayan1lmas1 gtic; olaylar, sizin i9in ic;in bir s1nav niteligindedir.
7. «Yine» hatulaym, «bir zaman Rabbiniz,» ortada herhangi bir §tip-
he kalmayacak §ekilde, kesin bir bi~imde «size §Unu bildirmi§ti:» ya da
ba§ka bir yoruma gore, §Unu yapacag1na kesin olarak soz vermi§ti ve §OY le
buyurmu§tu: «'Yemin olsun ki, §iikrederseniz,» ey israilogullan, eger dti§~
manlann1z1 yok ettigi ve sizleri kurtard1g1 i~in bu ve benzeri nirnetlerine kar-
§thk Ytice Allah'a ~ilklirde bulunursan1z, daha sonra da imanda kararhhk gos-
terip salih ve yararh ameller i§lerseniz, «size olan nimetlerimi mutlaka ar-
bnrim.» Size verdigim nimetlere nimet katip sizleri refaha kavu§tururum.
«~ayet,» §tikretmeyip «nankorliik ederseniz,» nimetlerimi unutup ink.ara
saparsaniz, sizi mutlaka azapland1nnm. «~iiphesiz ki azab1m ~ok §iddetli-
dir.'» Bu son ciimle, ikinci §Ikkm yani nankorltige kar~1 cezalandrrmanm se-
bebidir. Nankorlilgtin cezas1, dogrudan dogruya belirtilmemi§, ona i§aretle
yetinilmi§tir. Ote yandan verilecek mlikafatm a~lk~a belirtilip, tehdide i§aretle
yetinilmesi gelenegi, sayg1n ki§ilerin ozelliklerindendir. Bu konuda yticeler
yticesi Ytice Allah'1n durumunu siz dti§tintintiz·. Bu ytizden "§ayet nankorltik
ederseniz azab1m size dokunacakttr" dememi§, "§ayet nankorliik ederseniz"
ctimlesinden sonra "$iiphesiz ki azabzm t;ok ~iddetlidir" buyurmakla yetin-
mi§tir. Nitekim: "Ey Peygamber! Kullanma Benim, son derece bag1§lay1ci ve
merhametli oldugumu, azabtmin da ger9ekten can yakzci bir azap oldugunu
soyle" (Hier: 49-50) ayetleri de boyledir.

8. «Musa ~oyle demi~ti:» Ey israilogullar1! «'Sizler ve yeryiiziindeki


biitiin cin ve insanlar, Allah'1n nimetlerine nankorliik etseniz,» ve hiy
§ilkretmezseniz «(Allah'a hi~bir zarar veremezsiniz.)» Sadece siz zararh
ylkars1mz. «~iinkii Allah, hi~bir ~eye muhta~ degildir ,» Sizin ve ba§kala-
rm1n §tikrilne ihtiyac1 yoktur. Yilce Allah «oviilmeye lay1ktir.'» Ovillmti§
olU§U da kendi zat1ndan, s1fatlarmdan ve fiillerinden kaynaklanrr. Dolay1s1yla
O'nun, ne kimsenin iman1na ihtiyac1 vardrr, ne de 0, kimsenin inkanndan et-
kilenir.
344 'cuz:l3
Ayet: 9 tBRAH1M S0RES1/14 345

9. Sizden once gelen Nuh, Ad ve Semud kavimlerinin ve


onlardan sonra gelenlerin haberleri size ula§madi mi? Onlan
Allah'tan bafkasi bilmez. Peygamberler; onlara mucizelerle
geldiler. Fakat onlar, ellerini agizlarina gotiirerek §iiyle dedi-
ler: "Biz, sizin getirdiklerinize inanmiyoruz. Bizi davet ettigi-
niz §eyden de f iiphe ve ka.ygi "ifindeyiz."
10. Peygamberleri de: "Gokleri ve yeri yaratan Allah'tan
h"if fiiphe edilir mi? Halbuki 0, sizi, giinahlarinizzn bir kismi-
ni affetmek ve belirli bir zamana kadar da size miisade etmek
ifin faginyor" dediler. Kavimleri de Peygamberlerine, §oyle
dediler: "Siz de bizim gibi insandan ba§ka bir fey degilsiniz.
(Davet ettiginiz §eylerle) bizi, atalarimizin taptiklarindan
uzakla1tumak istiyorsunuz! Biu apapk bir deli/. getirin."
11. Peygamberleri onlara §Dyle dediler: "Evet, bizler de siz-
ler gibi hirer insaniz. F akat Allah, kullanndan diledigine lii-
tufta bulunur (ve onu Peygamber sefer.) Biz sizin istediginiz
delilleri, ancak Al/iJh 'in izniyle getirebiliriz. Mii'minler sadece
Allah 'a giivensinler.
12. Allah'a na,su guvenmeyelim? Halbuki 0, bizi dogru yo-
lumuza sevketti. Bize verdiginiz eziyetlere, elbette sabredece-
giz. Tevekklll edenler sadece Allah'a tevekkii.l(de sebat) etsin-
ler."

9. ~sizden once gelen Nub» kavminin inkarc1hga sap1p Allah'1n nimet-


lerine kar§1 ~ilkilr gorevlerini yapmad1klan ivin tufanla bogdurulduklan,
A

«Ad» kavminin :rtizgarla helak edildikleri «ve Semfid» kavminin bir bag1-
n§la yok edildikleri 1 bu Peygamberlerin «kavimlerinin ve onlardan sonra
gelenlerin» ibrahim kavmi, Medyen halk1 ve "alttist olan illke" halk1 gibi di-
ger milletlerin «haberleri» Musa (a.s.) arac1hg1yla «size ula§mad1 nu?»
Bu, ispat amavh yadirgay1c1 bir sorudur. Yani yukanda anlatllan millet-
lerle ilgili haberler size kesinlikle ula§t1. .. «Onlart Allah'tan ba§kas1 bil-
mez.» Bunlann durumlann1 Allah'tan ba§kas1 bilemez. <;iinkti onlann haber-
leri kesilmi§, izleri silinmi§tir. Nitekim Malik, herhangi bir ki§inin, Hz.
Actem'e kadar clan babalanru tek tek saymas1ndan, atalann1 bir bir sayarak ta
A

Hz. Adem'e dayand1nncaya kadar ben falancanm, falancamn ... ogJuyum diye
stralamasmdan ho~lanmazd1. tbn Mes'ud'un da bu ayeti okurken: "Nesep bili-
346 ' COz:l3

miyle ugra§anlar yalan soyli.iyorlar." dedigi nakledilir. <;tinkti Ytice Allah, bu-
nun gerc;ek 1nahiyetinin ancak kendisi taraf1ndan bilinebilecegini, dolay1s1yla
kullara boyle bir bilginin verilmedigini belirtir.

«Peygamberler; onlara,» i~inde ufak bir ~tiphe bulunmayan apav1k


<<mucizelerle geldiler. Fakat onlar, ellerini agizlar1na gotiirerek» d.illeriy-
le tasdik etmeyeceklerine i~aret ederek, ya da Peygamberlerin susmalann1
sagla1nak iyin ag1zlann1 kapamalanna i~arette bulunarak, Peygamberlerin ya-
lan soylediklerini !ma ederek «~oyle dediler: 'Biz, sizin getirdiklerinize
inanm1yoruz.» Kitap ve risalete iman onerilerinizi reddediyoruz. «Bizi da-
vet ettiginiz §eyden de ~uphe ve kayg1 i~indeyiz.'» Allah'a inanmak ve
O'nu birlemek gibi ~agri lann1z1n geryekligi konusunda cidcli ku~kulanm1z
vardlr.
Katade der ki: "Y ani onlar peygamberleri yalanladilar ve getirdiklerini
reddettiler."

Ebu's-Sufid der ki: "Yukandaki "sizin getirdikleriniz" den ama~, Pey-


gamberlerin kan1t olarak ortaya koyduklan mOcizelerdir. Buna gore,
inkarcllann mficizeleri inkar etmesi, sozkonusu mficizelerin Peygamberligin
dog~luguna deli! olmas1ru kabul etmemesi anlallllndadlr."

10. inkarc1lann aptalca sergiledikleri soz ve davran1~ lan yadirgayan


«Peygamberleri de: 'Gokleri ve yeri yaratan» ii;indeki yarattklarla bir-
likte onlan yoktan vareden «Allah'tan hi~ §iiphe edilir .m i?» Varltg1n1n
kan1tlan her §eyden daha belirgin iken O'nun varhg1 ve birligi hakkmda
~tipheye dti§tililr mi.i? Hayir, kesinlikle! ... «Halbuki 0, sizi, giinahlann1-
z1n bir klsm1n1 » yani zultitn, haks1zhk ve kul hakk1 d1§1ndaki gtinahlann1-
z1 «affetmek ve» kendisinin takdir ettigi «belirli bir zamana kadar da
size miisade etmek i~in ~ag1nyor.' dediler.>> Yani omrtintiztin sonuna ka-
dar size stire taruyor. Bu za1nan zarf1nda iman ettiginiz taktirde O'nun bagt§-
la1nas1na mazhar olacaks1n1z. Aksi halde, sizi ivedi olarak ortadan kaldira-
cakdir.
«Kavimleri de Peygamberlerine, §Oyle dediler: 'Siz de bizim gibi in-
sandan ba~ka bir §ey degilsiniz.» Hal ve hareketlerinizle bi.z den farks1zs1-
mz. Peygamberliginizi gerektirecek bir ayncahgm1z yoktur. Oyleyse niye biz
degilde. siz Peygambersiniz. Aynca siz «(davet ettiginiz §eylerle) bizi, ata-
laram1z1n taphklarmdan» y11larca ibadet ettikleri putlanndan «uzakla§tir~
mak istiyorsunuz!» E~er bizim s<)ylrdiklerimiz dogru degil de. siz Allah ta-
Ayet: 10.12 IBRAHIM sORESl/ 14 347

raf1ndan gtinderilmi~ bir Peygamberseniz «bize apa~1k bir delil getirin. '»
Boylece Peygamber oldugw1uzu, Peygamberlige Iay1k bir nitelik ta§1digin1z1,
ytice bir fazilete sahip bulundugunuzu ~ayahm ... Ancak inkarcdar, Peyga1n-
berlerin getirdikleri mucize ve kan1tlara onem venneyerek yeni yeni mficize
isteginde bulundular. Ku§kusuz Him bunlar, inat ve inkarc1hktan kaynaklan1-
yordu.
11. «Peygamberleri>> insan olu§lanm itiraf edip Ytice Allah'1n tizerle-
rindeki nimetlere dikkat vekerek «onlara §oyle dediler: 'Evet, bizler de
sizler gibi hirer insan1z.» T1pk1 sizin de belirttiginiz gibi insan oldugumuzu
inkar etrniyoruz. «Fakat Allah, kullartndan diledigine liitufta bulunur (ve
onu Peygamber se~er.)» Vahiy ve risaletle §ereflendirir... Bu ifadeden anla-
§Ihyor ki, Peygamberlik de t1pk1 vahiy gibi s1rf ilahi bir liituftur, vehb!dir.
Ba§ka bir deyimle Peygamberlik, saltanat ve bakanhk gibi iyah§arak el.de edi-
lebilen bir §ey degildir. Daha sonra Peygamberleri sozlerine §Oyle devam edi-
yorlar: «Biz sizin istediginiz delilleri, ancak Allah 110 izniyle getirebiliriz.»
Ba~ka bir ~ekilde bunu geriyekle~tirmemiz milmktin degildir. <;ilnkil bu, Al-
lah'1n iradesine baghdrr. Biz ise birer kuluz. Oyleyse «mi.i'minler sadece
Allah'a giivensinler.» ba~kas1na degil. Kisacas1, mti'minlere yak1~an, Al-
lah'tan ba§kas1na gtivenmemeleridir.
12. «Allah'a nasd giivenmeyelim?» Bu hususta herhangi bir oztiriimtiz
var m1 ki? Herhangi bir bahane ileri stirebilir miyiz? «Halbuki 0, bizi dogru
yolumuza sevketti.» Bizi1n i9in benimsedigi ve gerekli gordtigti din yoluna
bizleri yoneltti. KMirlerin verecegi i~kencelerin, tevekkillli zorla§tiracak duru-
ma gelse bile imanlanndan donmeyeceklerini vurgulayan Peygamberler
kafirlere §Oyle seslendiler: <<lJize verdiginiz eziyetlere, elbette sabredece·
giz.» Carum1z ve maltm1z konusunda bize i~kence de etseniz, buna katlana-
cag1z, dayanacag1z. Bu ylizden: «tevekkiil edenler sadece AJlah'a tevek·
kiil(de sebat) etsinler. '»
Buradaki birinci yani bundan onceki ayetteki "tevekkiil" , tevek.ktiltin
varhg1na, ikincisi ise onda sebat edene i§aret eder. Dolay1s1yla herhangi bir
tekrar ve fazlahk sozkonusu ctegildir. 6te yandan tevekktil; i§i, her ~eye gucu
yetene havale etmek demektir. Bu yiizden mtitevekkil, yani tevekktil eden
kimse: "B~1na gelen herhagi bir felaketi -Allah'a isyan anlanuna gelecek bir
~ekilde- defetmeye ~ah§1nayan kimsedir." Buna gore herhangi bir s1k1nt1ya
dti~i.ip. ba§kasma ba~vuran kimse tevekkill smtnm a~m1§ olmaz. <;ilnkti ba§1na
348 HUHU'l..·BEYAN CU.z: 13

gelen felaketi Allah'a isyan gibi bir vasttayla gidenne yoluna ba~vurmu§ sa-
yllrnaz.
Ayet: 13 lBRAHlM SURESI/ 14 349

13. Ka/irler Peygamberlerine §Oyle dediler: "Ya sizi kesin-


likle memleketimizden siirgiin edecegiz veya mutlaka dinimize
gireceksiniz." Bunun iizerine Rableri, Peygamberlerine §Oyle
vahyetti: "Zalimleri mutlalui helllk edecegiz.
14. Onlari yok ettikten sonra, yerlerine sizleri yerle§tirece-
giz. Buda, makamimdan ve vaadimden korkanlar ifindir."
15. (Peygamberler) Rablerinden yardim dilediler. Her zor-
ba, her inatp hiisrana ugradi.
16. Onunde de cehennem vardir. (Orada,) ona irinli sudan
ifirilecektir.
17. 0, suyu yutkunur bir tiirlu yutamaz. Oliim her yerden
kendisine gelir ama oliip kurtulamaz. Pe§inden de fetin bir
azap vardir.
18. Rablerini inkar edenlerin amelleri tipki firtinali bir
giinde riizgarin savurdugu kiile benzer. Kazandiklarindan
hifbir §eyi ellerinde tutamazlar. i§te bu, en uzak sapikligin ta
kendisidir.
19. Allah'in gokler ve yeri, yerli yerince yarattigmi gormez
misin? Eger dilerse sizi yokeder, yerinize yeni bir kavim geti-
rir.
20. Bu, Allah ifin asla zor degildir.

13. «Kafirler Peygamberlerine ~oyle dediler: 'Ya sizi kesinlikle


· memleketimizden» yurdumuz ve lilkemizden «siirgiin edecegiz veya mut-
laka dinimize gireceksiniz. '» Bizim milletimizin inanc1m benimseyeceksi-
niz. Bu ayetin en gtizel yorumu budur. \:linkli Peygamberler, hiybir donemde
milletlerinin batII inan~lann1 benimsememi§lerdir. Ote yandan ayetteki
"leteudunne" fiili "geri donmek" anlam1nda da yorumlanabilir. Buna gore
mana: Ya da bizim dinimize girip milletimize geri doneceksiniz, §eklinde olur.
Ku§kusuz tiim bunlar, Hz. Peygamber (s.a.v.)'e bir teselli olarak anlatil-
mi§tlr. Boylece kendisinden onceki Peygamberler gibi kendisi de kafirlerin i§-
kencelerine katlanacak ve eziyetlerine kar§1 sabredecektir.
«Bunun iizerine Rableri,» ve tlim i§lerinin yoneticisi olan Ylice Allah
«Pcygmnbcrlcrinc ~oylc vahyetti: 'Zalimleri mutlaka helak edecegiz.»
Buradaki "zahml<•r" ifadesi '' mu~riklcr anlammdachr. C';iinkU ~irk, gerc;ekten
11
350 ROHU'L-BEYAN 1
COz:l3

bilyi.ik bir zuli.imdlir.

14. Size soyledikleri: "Sizi kesinlikle memleketimizden surgun edece-


·' ·z." (ibrahim: 13) §eklindeki sozlerinin cezas1 olarak. da tam ak.sine: «onla-
i·1 yok ettikten sonra, yerlerine sizleri yerle§tirecegiz.» 0 zalimlerin yurt-
lannda sizleri bannduacag1z. Nitekim "Kin1 kom§usuna eziyet ederse, Yi.ice
Allah zulmettigi kom§usunu onun evine varis lolar," §eklinde me§hur bir soz
vardrr.
Zemah§ed der ki: "Ben bu ger~egi ~ok yak.in bir zamanda gozilmle gor-
dtim. ~oyle ki: Benim bir day1m vardi. Koytin agas1 ona haks1zhk ediyor ve
ona bagh olarak. bana da zulmediyordu. Gtinun birinde sozkonusu aga oldti ve
Yi.ice Allah beni onun servetine kondurdu. Birgi.in baktim.ki day1m1n ~ocuk­
lan onun konagma girip ~1k1yorlar; saga-sola birtak1m emir ve yasaklar savu-
ruyorlar. Bunun i.izerine ben onlara: 'Kim kom§usuna eziyet ederse Yi.ice Al-
lah, zulmettigi kom§Usunu onun evine varis kllar,' sozi.ini.i hat1rlatt1m ve eski
olaylari anlattlffi. Sonra hep birlikte Yilce Allah'a §tiktir secdesine kapandik."
«Bu da,» yani sozkonusu milkafatin yukar1daki bi9imde ger9ekle§mesi
olay1 da «makam1mdan» yani k1yamet gtinti hesap meydanmdaki konu-
mumdan «Ve» azap ile cezaya ili§kin «vaadimden korkanlar i~indir. '»
Ku§kusuz hesap venne olay1, mti'minler i9in -tlpk1 namaz kilmak gibi- son
derece basittir. K1yamet gtinti de onlar i9in gilndiiztin normal bir saati gibidir.
K1sacas1 Ytice Allah'1n azap ve cezas1ndan korkup geregini yapanlar, yukan-
daki mtikafatlara kavu§urlar.
15. Peygamberler «Rablerinden yard1m dilediler.» Dii§manlarma ya
da kafirlere kar§I ba§ar1h olabilmeleri ic;in Ytice Allah'tan fetih, imdat ve mu-
vaffakiyet temenni ettiler. «Her zorba, her inat~1 hiisrana ugrad1.» ilfilli
azab1n inmesiyle birlikte Peygamberlerin inatc;1 kavimleri yok olup gittiler.

16. Oniinde de cehennem vard1r.» Sozkonusu olan zorba ve inat91,


dtinyada cehennemin loy1smda·oldugu gibi; ahirette de oraya gonderil~cektir.
Ondan kurtulmas1 mtimktin degildir. Ahirette cehenneme atilacak ve «(ora-
da,) ona» normal bir su degil, kanla kar1§1k «irinli sudan>> ya da cehen-
nemliklerin vUcutlanndan ve zinakarlarm tenasill organlarmdan akan sudan
«i~irilecektir.»

17. A§tn hararet ve susamaktan dolay1 «o, suyu yutkunur...» A§Ifl


acil1g1, s1cakhg1 ve kotti kokusu dolay1s1yla bir defa degil, defalarca yudum
Ayet: 14-18 tBRAHIM SORES!/ 14 351

yudum yutmaya ~ah~rr. Ancak «bir tiirlii yutamaz.» Bu ytizden azab1 uzar.
Bir yandan §iddetli susuzluk ve hararetten oti.iri.i, ote yandan da boylesi bir
yutkunmadan dolay1 azap tistline azap gortir. Diger taraftan hadiste sozkonusu
cehennemliklerden bahisle §6yle buyurulmu§tur: "Bunlar cehennemdeki o
suya tiksinerek de olsa yakla§zp egildikleri zaman yazleri kavruLur, ba§larm-
daki saqlan dokulU verir . i f tikleri zaman ise bagLrsaklan kopup arkalanndan
p k ar...!"
A§1n izdrrap ve i§kencelerden dolay1 «oliim>> sebepleri «her yerden
kendisine gelir», alt1 yonden de onu ku§atu, «ama oliip kurtulamaz.>>
Tam anlam1yla ollip rahata kavu§amaz. Buradaki "her yerden" ifadesinden
amay, her yonden ve taraftan olabilecegi gibi vticudunun her yerinden de ola-
bilir.
«Pe~inden de» irinli suyun hemen ardmdan da «~etin bir azap var-
d1r.» Her an, birbirinden §iddetli azaplarla kar§ila§acak, mahiyeti bilinmeyen
i§kencelere maruz kalacaktir. Nitekim hadiste §6yle buyurulmu§tur: "Kiya-
met gununde en hafifiyle cezalandirilan cehennem ehline: "Eger bii.tun dun ya
malt senin olsaydz bu azaptan kurtulmak i~in tumunii fidye verir miydin?" di-
ye sorulacak, o da : "Evet" diye cevap verecektir. Bunun iizerine kendisine
§Oyle seslenilecektir: "Ben daha, sen Adem'in sulbiindeyken bunun daha ba-
sitini, yani Bana hi9bir §eyi ortak ko§mamam istedim. Sen ise tam tersine
Bana ortak ko§maktan ba§ka bir §ey yapmadm. "<1i

18. «Rablerini inkar edenlerin» ilginc; durumlan, §U enterasan ornekle


canland1nlabilir: Sanki «amelleri bpk1 firhnah bir giinde riizgann savur-
dugu» ve dag1tip goti.irdilgil «kiile benzer .» i§te bunlar da tlpk1 bu ornekte
oldugu gibi, dlinyada «kazandlklar1ndan hi~bir ~eyi» yani hayirh amelleri-
ni kiyamet gtinlinde «ellerinde tutamazlar.» Azaplann1 hafifletme konu-
sunda hic;bir faydasm1 goremezler. Rlizgarda uc;u§an ktiliin kaybolup gittigi,
gortile1nedigi gibi bunlann dtinyada i§ledik.leri sevaplar da yok olur, kendile-
rine hic;bir yarar saglamaz.
«I~tebu,» yani bu omekte canlandrrllan inkarc1hklar1 ve bu inkarctl1k
ile kibir ve gosteri§ten kaynaklanan niyet ve dii§iinceleri «en uzak sap1kh-
g1n ta kendisidir.» Yani boyle bir dii§lince, onlan haktan ve dogru yoldan

I - Buhari ve Muslim bu ifadelere yakrn cUmlelerle bu hadisi Enes'den nakletmi~lerdir. Buhari


ile MUslim'in bir ba~ka rivayetlerinde ise hadis: "K1yamet giinunde, kafir getirilecek ..." §ek-
lindc ba~lanrnktadir . Bkz. Camiu '/-UsiU, 10/491.
352 HOHU'L-BEYAN ' Cuz: 13

fersah fersah uzakla§ttnr. Burada Yuce Allah, k!firlerin sada.ka ve s1la-i ra-
him gibi iyilik ad1na yaptiklan ~eylerin hic;bir yarar saglamad1g1na ve bo§a
gittigine dik.k.at 9ekmekte ve §iddetli bir flrtinayla havaya u9urulan kiile ben-
zetrnektedir. <;iinkti yapt1klan iyilikler Allah'1 tan1ma ve O'na iman etme esa-
sma dayanmarnakta ve O'nun nzas1 icrin yerine getirilmemektedir.

19. «Allah'1n gokler ve yeri,» hikmetli bir bicrimde ve H.izurnsuzluktan


uzak bir §ekilde dosdogru ve «yerli yerince yaratt1g1n1 gormez misin ?»
Sanatin1n eserlerini farketmez rnisin? Goziiniin ontine serilen harikalara bak-
maz rnistn? Buradaki hitap Hz. Peygamber'e ise de ama<;, onun timmetine ses-
lenmektir. Nitekim ayetin i<;indeki "Eger dilerse sizi yok eder," ifadesi de bu-
nu gostermektedir. Ku§kusuz timmetten maksat da klyamete kadar davetine
muhatap olan timmetidir. Buradaki gormekten ama<; ise kalp goztiyle gormek-
tir. Soru da ispata yoneliktir. Yani, kesinlikle gortiyorsun.
By insanlar! «Eger» Allah «dilerse sizi» btittintiyle «yokeder,» tama-
men ortadan kald1nr, «yerinize» sizden daha iyi ve Allah'a daha <;ok itaat
eden «yeni bir kavim getirir .>>- Ytice Allah'1n burada, kudret ve gticiinii,
goklerin ve yerin yerli yerince olagantistti bir sanatla yarat1lmas1 olay1yla
a91klamas1 varhk ve kudretine delil getirilmesi i9indir. Buna gore btiytik ve
muhte§em cisimleri yaratmaya gticti yeten kimse, bir kavmi ortadan kald1np
yerine yenilerini koymaya daha fazla gticii yeter. Bu yiizden bir sonraki ayette
~oyle buyurulrnu§tur:

20. «Bu, Allah i~in asla zor degildir.» Yani ey insanlar! Sizin ortadan
kald1nlman1z ve yerinize yeni bir kavmin getirilmesi olay1 Allah i~in son de-
rece basittir; O'na zor ve agrr gelmez. <;unki.i 0 , herhangi bir §eye: "01" dedi-
gi zaman, hemen oluverir. Bu yiizden inan1lmaya, ibadet edilrneye, kendisin-
den sevap beklenip azabmdan korkulmaya en fazla Iay1k olan O'dur. i§te bu
ayet, O'nun kudretini belgelernekte ve olagantistti sabnna i§aret etmektedir.
Nitekim gtinahkarlann yakas1na hemen yap1§mamas1 da O'nun sabnm goster-
mektedir. Sahih-i Buhari'de yeralan ve Ebu Musa'ya dayand1nlan bir hadiste
de §byle buyurulmaktadu: "i~ittigi szkint1 verici olaylara kar~z. Yuce Al-
lah 'tan daha fazla sabredici kimse yoktur. <;unkii insanlar tarafmdan ortak
ko~iddugu ve O'na ~ocuk nispet edildigi halde yine onlara s1hhat-afiyet verir
ve onlan nz1kland1rzr." l 2l Ote yandan ilfill! cezan1n ertelenihnesinin pek <;ok

2 - Bu hadisi Buhftrl vc MUslim , EhO Mihm cl-E~'ari'dcn rnerfU olarak nakl etmi~lerdir. Bkz. el-
fC'thu '/-K C'htr. 'J/57.
Ayet: l 9 -2 l 1BRAH1M SURES! / l 4- 35 3

hiktneti vard1r. MeseHi, tevbe edenin donti~ti ve 1srar edicinin ileri stirdtigti
kan1tin ortadan kalkmas1 gibi. ..

21. Hepsi Allah'1n huzuruna ftkacaklar, gufsiiz kimseler


biiyiikliik taslayanlara, fOyle diyecekler: "Biz, size uymu~tuk,
Allah '111 a1.a.b1nm bir kum1m bizden uz.aklaftirir m1stn1z?"
354 HUHU'l..·HEYAN COz:l3

Onlar da §Dyle derler: "Eger Allah but dogru yola sevketmi§


olsayd1., biz de sizi o. yo la sevkederdik:· (Bug/in) sizlanmamiz
da, sabretmemiz de ayn1dir. Bizier if in kurtuluf yolu yoktur. "
22. Emir yerine gelince, §eytan §Oyle der: "$llphesiz Allah,
size gerfek bir vaadde bulunmu§IU. Ben de size, vaadde bu-
lunmu§tum. F akat vaadimi bozdum. Benim sizin uzerinizde
bir niifuzum yoktur. Fakat sizi, (sapiklzga) fagirdzm. Siz de
bana uydunuz. 0 halde beni ktnamayzn, nefsinizi kinay1.n . Ar-
tik ne hen sizi kurtarabilirim, ne de siz beni. Daha once beni
Allah 'a ortak ko§mantzi (bugiin) reddediyorum." Elbette za-
limlere can yakzci bir aZllp vardzr.
23. iman edip salih ameller i§leyenler, altmdan irmaklar
.
akan cennetlere yerle§tirilecekler ve Rablerinin izniyle orada
ebediyyen kalacaklardzr. Orada "selam" diyerek
selamkl§irlar.

21. Yer alt1nda bekleme silreleri tamamland1ktan ve ikinci kez Sfir'a ilfii-
rilldilkten sonra, mti'min-kafir insanlann «hepsi» kabirlerinden v1k1p mah§er
meydamna gidecekler ve hesap vennek tizere «Allah '1n huzuruna ~1kacak­
lar ,» ve sorgulanacaklardlf. Nitekim Ytice Allah bir ayette: "...Sonra ona
(sur'a) bir uflenince hemen bakakalacaklardir." (Ztimer: 68) buyurmakta,
ba§ka bir ayette de: .... .Hi f birini b1rakmaksiz1n onlari mah§ erde toplami§
olacagiz." (Kehf: 47) demektedir. i§te o zaman «gii~siiz kimseler» uydu
durumunda olan siradan insanlar, Allah'tn yolundan ve itaatindan ylktp reis
konumunda olan ve «biiyiikliik taslayanlara, §Oyle diyecekler: 'Biz,»
dtinyada iken «size uymu§tuk,>> Peygatnberleri yalanlama ve nasihatlann1
clinlememe konusunda sizin emirlerinizi yerine getinni§tik, sizin direktifleri-
nize uymu§tuk. «Allah'1n azab1n1n bir k1sm1ru bizden uzakla§brlr m1s1-
n1z? '» Bizi ilalll azaptan kurtanr mIStmz? ... Asllnda bu bir k1nama ve sitem-
de bulunmadir. Kendilerine uyan insanlann bu k1namalan kaf§1smda «onlar
da» yani bilyiikllik taslayanlar da cevap olarak «§Oyle derler: 'Eger Allah
bizi dogru yola>> iman ve hidayet yoluna «sevketmi§» olup bizi bu konuda
ba§anya ula§tJ.nTil§ «olsayd1, biz de sizi o yola sevkederdik.» Ancak ne ya-
z1k ki biz de, siz de egri yola yoneldik ve hak yoldan <;1kt1k. Bu ylizden «(bu-
giin) s1zlanmam1z da, sabretmemiz de ayn1d1r .» Azaptan ve yok ohnak
tehlikesinden kurtulmak i~in s1zlan1p sabirs1zhk gostennek ile rahmet beklen-
tisi i\:erisine girerek sabirh davranmak aras1nda bizim ivin bir fark yoktur.
Ayet: 21-22 IBRAHiM SORES!/ 14 355

Ba§ka bir deyi§le kurtulu§umuzun imkans1zhg1 konusunda sabirhhk, ya da sa-


b1rs1zhk herhangi bir §ekilde sonucu degi§tirmez. K1sacas1 ne yaparsak yapa-
hm kurtulmam1z mtimktin degildir. Boylece gtic;silzler, bilsbiitiin timitsizlige
sevkedilmi§ oluyorlar. Nitekim sozlerinin devam1nda §6yle diyorlar: «Bizier
i~in kurtulu~ yolu yoktur.'» ilah! azaptan ka<;tp kurtulmak mtimkiin degil-
dir.
22. Allah'1n verdigi «emir yerine gelince,» belirledigi htiktimler ger-
9ekle§ip hesap olay1 bitince, ba§ka bir deyimle, cennetlikler cennete ve cehen-
nemlikler cehenneme girince gil<;siizleri ve bilytikltik taslayanlan aldatan
«§eytan §Oyle der: 'Siiphesiz Allah, size ger~ek bir vaadde bulunmu§tu. »
i§te vaadini yerine getirdi. «Ben de size,» oltimden sonra dirilmenin ve he-
saba ~ekilmenin olmayacagma ili§kin yalan ve ge~ersiz bir «vaadde bulun-
mu~tum. Fakat vaadimi bozdum.» Soztimti yerine getirmedim. Aslmda va-
adi bozmak, gticti yettigi halde verdigi sozti ger~ekle§tirmemek anlamma ge-
lir. «Benim sizin iizerinizde bir niifuzum yoktur.» Ben sizi zorla ktiftir ve
isyana sevketmedim. «Fakat sizi, (sap1khga) ~ag1rd1m.» Size vesvese ver-
mek ve kendi yolumu si.isli.i gostermek suretiyle sizi kendi yoluma davet et-
tim. Bana itaat etmeye ~agrrdim. «Siz de bana uydunuz.» Kendi isteginizle
gontilli.i olarak <;agnma olumlu cevap verdiniz. «0 halde» size, yalan yanlt~
birtakim vaadlerde bulundugum i~in «beni k1namay1n,» <;Unkti ben bunun
iyin yarat1ld1m ve sizin apa~1k dti§man1n1z1m. Dstelik dti§manhg1m konusun-
da Ytice Allah sizi uyard1. Oyleyse beni degil, kendi «nefsinizi k1nay1n.»
Kendi isteginizle gilnah yolunu se<;tiginiz ve ona sevgi beslediginiz i<;in ken-
dinizi su~lay1n. Ger~ekleri yalanlama konusunda beni onayladm1z. Oyleyse
k1nanma ve azarlanmay1 benden fazla siz hakettiniz. «Artik ne hen sizi»
i~inde bulundugunuz azaptan «kurtarabilirim, ne de siz beni» i9inde bu-
lundugum azaptan kurtarabilirsiniz. K1sacas1 ilfilli azaptan kurtulma konusun-
da birbirimize herhangi bir yaranm1z dokunmaz. Birbirimizin imdadma ko§-
manuz sozkonusu olamaz. «Daha once» heniiz dtinyada iken «beni Al-
lah'a ortak ko§man1z1», itaat konusunda beni O'na ortak yapman1z1 bugtin
«reddediyorum.'» Boyle bir §eyi kabullenmiyor, ilgim olmad1gm1 belirtiyor
ve boy le bir §eyden nefret ettigimi ilan ediyorum.
Daha sonra Yi.ice Allah soze §6yle ba§hyor: «Elbette zalimlere», §ey-
tana ve ona uyan insanlara «can yak1c1 bir azap vard1r .>> Ard1ndan
mti'minlerin durum ve aktbetleri Ylice Allah taraf1ndan §byle a~1klan1yor:
356 ' Cuz:l3

23. «iman edip salih ameller i§leyenler,~ sadece birisiyle yetinme-


yerek hem imaru, hem de salih ameli eksiksiz yerine getirenler, «alt1ndan ir-
maklar akan cennetlere yerle~tirilecekler ve Rablerinin izniyle» O'nun
emri ya da tevfik ve hidayetiyle «orada ebediyyen kalacaklard1r. Orada
'selam' diyerek selamla~1rlar.» Melekler onlan selamlarlar, felaketlerden
salim kalmalann1 dilerler. Ya da mii'minler cennette birbiriyle "selfun" diye
selamla§irlar. Bilindigi gibi diinyada da mii'minlerin selfunla§mas1 bu sozctik
iledir.

24. Gormedin mi Allah nasil bir misal getirdi? Giizel bir so-
zii, kokii sabit, dallari gokte olan giizel bir agaca benzetti.
·2s. 0 agaf Rabbinin izniyle her zaman meyvelerfni verir.
Allah insanlara misaller veriyor ki ogiit alsinlar.
26. <;irkin soz ise, topragin iistiinden sokiiliip atilmlf' ka-
rarsiz (sabit duramayan), kmil hir agaca benzer.
Ayet: 23-25 IBRAHlM SORESJ/ 14 357

27. Allah, iman edenleri diinya hayatinda ve ahirette o sag-


lam soz ile sabit kilar. Allah w.limleri ise saptrnr. Allah diledi·
giniyapar.

24. Ey Muhammed! Peygamberlik nuruyla «gormedin mi Allah nasd


bir misal getirdi? Giizel bir sozil,» yani §ehadet kelimesini «kokii» yani
a§ag1 taraf1 yerde «sabit, dallan» yani ba§ ktsm1 «gokte>> yukar1larda
«Olan giizel bir agaca benzetti.» Ote yandan "gaze[ soz" kapsam1na Kur'an
okumak, tesbih etmek, Allah'a hamdetmek, bagt§lanma talebinde bulunmak,
tevbe etmek, islama 'ragumak ve bunlara benzer her ttirlti hak, adalet, iyilik
ve giizellik ifade eden gilzel sozler de girer. i§te Yiice Allah bu gtizel sozle-
rin, sozkonusu aga~ gibi olduguna hilkmetmi§tir. Nitekim Hz. Peygamber de
§byle buyurmaktad1r: "Kur'an okuyan mu'min hem tadz, hem kokusu guzel
olan turunca; Kur'an okumayan mii.'min ise kokusuz olup, tadz gi.lzel olan
hurmaya; Kur'an okuyan miinaftk kokusu guzel olup tadi acz olanfeslegene;
Kur'an okumayan miinaftk ise hem kokusuz, hem de ac1 olan ehucehil karpu-
zuna benzer." <3>

25. «0 aga~ Rabbinin izniyle» yaratlc1s1n1n iradesi, olu§turmasi vc


§ekillendirmesiyle, O'nun belirledigi «her zaman» zarfmda «meyvelerini
verir.» Bu silre, genelde bir yildrr. Nitekim hurma agac1, yilda bir kez meyvc
venr.
Bir k1s1m alimler de buradaki "her zaman" ifadesini herhangi bir s1n1r-
lamaya tabi tutmadan "her an" §eklinde yorumlami§lardtr. Yani sozkonusu
aga<;larm meyvesinden her an yararlan1hr. Nitekim hurma, gece-gtindliz, yaz-
kI§ kendisinden yararlandan bir meyvedir. Ostelik ya§ ve kuru bi.ittin donem-
lerinde de istifadeye hazird1r. i§te t1pk1 bu agacm ytikseli§i gibi mti'minin
ameli de gtiniin her saatinde; ba§mdan sonuna kadar kesintiye ugramaks1z1n
ytikselir.
«Allah insanlara misaller veriyor ki ogiit» ders ve ibret «als1nlar.»
Anlamlan, 9ok somut bir bi<;imde canland1rd1klar1 i<;in kavrama ve etkilenme
konusunda misallerin 9ok btiyiik onemi vardtr. Nitekim incil'de "Misaller" is-
minde bir boliim vardrr. Ote yandan Peygamberlerin, alimlerin ve filozoflarm

3- Bu ha<lisi Buhfiri, Muslim ve ibn Mace d1~indaki diger SOnen sahipleri Ebfi Musa el-
E~'ari'<.lcn rivayd clmi~lcrdir. Bkz. C!imiu'l-Ustll, 2/453.
358 ROHU ' L~BEYAN Cuz:l3

soyledikleri sozlerin c;ogu say1s1z misallerle doludur.

26. «~irkin» olan ve inkarc11Ig1 ifade eden «soz ise, toprag1n ust(in-
den SOkiiliip atdmI§,» ko.kleri derinlere inmedigi Ve topragm yilzeyine yakrn
oldugu i~in btittiniiyle sokilltip firlatilmL§ «kararSIZ (sabit duramayan), kO·
tii bir agaca» omegin Ebucehil karpuzuna «benzer .» bte yandan kottiltik
ifade eden inkarc1hga davet ve hakla yalanlama anlamma gelen her ttirlti soz
de bu hiikme girer. Evet, kotli insan tipkl kotii agac; gibi hayus1z lirilnler orta-
ya koyar, kotii sozler sarfeder.

iman1n agaca benzetilmesinin hikmetiyle ilgili olarak denilmi§tir ki:


"Nasll ki agac1n sabit kokleri ayakta dikilen dallan ve ytiksek tepesi olmasr
zorunluysa iman ic;in de ayn1 §ekilde, tasdik eden bir kalbin, ikrar eden bir di-
lin ve imanm geregini fiilen ortaya koyan bir bedenin olmas1 gerekir. "

27. «Allah, iman edenleri diinya hayatlnda» yani oliimlerinden once


«ve ahirette» yani kabir hayatrnda, Mlinker-Nekir sualleri srras1nda ve ben-
zeri yerlerde «O saglam soz ile sabit kdar.» Yani onlan tevhid inancmda ve
tevhid kelimesinde kararh k1lar. <;tinki.i tevhid kelimesi, mli'minin kalbinde
tam anlam1yla yerle~ir. bte yandan burada kabir hayatlillO ahiret yurdundan
sayilmas1, kabrin ahiret duraklar1nm birincisi oldugundan dolay1dir. «Allah
zalimleri ise saphrir.» Y ani Yiice Allah dtinyada iken sap1khga dii§en
kafirlerin iyinde o zaman sap1khk tohumlan yarattr. «Allah diledigini ya-
par.» Kararhhg1 ve sap1khg1 yaratma konusunda serbesttir. Hi~ kimse O'na
itirazda bulunamaz.

Bu ayet, kabirdeki sorgulaman1n ger9ekligine i§aret ettigi gibi, mii'min-


lerin kabirde nimetlendirileceklerini de gosterir. <;unkli gerc;ekten Yiice Al-
lah, mii'mini kabirde tevhid inanc1 tizerine sabit ve kararh k1lmas1, nin1etlerin
en biiyiiglidtir.

islfun hukuk9usu Ebu'l-Leys der ki: Alimler kabir azab1yla ilgili olarak
9e§itli gori.i§ler belirtirler. Bir k1sm1 §6yle der: "Kabirde -tipk1 dlinyada oldu-
gu gibi- olen ki§inin ruhu bedenine yerle§tirilir ve oturtulur. Ard1ndan ona,
kendisi siyah, gozleri mavi olan, ~ok kizg1n ve ofkeli bulunan, gozleri gozah-
c1 §im§ek gibi parlayan, sesleri §iddetli gok giirtilttisii gibi ~mlayan ve ellerin-
de demir 9ubuk bulunan iki melek gelir ve §U sorulan yoneltirler: Rabbin
kimdir? Dinin nedir? Peygamberin kimdir? Mti'min olan kimse bu sorulan:
"Rabbim Allah'tir, dinim 1stamdir, Hz. Muha1nmed benim Peygamberimdir."
~eklinde ccvapland1nr. t~te ayette sozkonusu ediJen Yilce Allah'm mli'mini
Ayet: 26-27 IBRAHtM SURESI/ 14 359

hak ve hakikatte sabit ktlmas1 olay1 budur. Kafirler ve milnaf1klar ise btitiin
bu sorulara ''Bilmiyorum" kar§11Igm1 verirler. Bunun tizerine sorgu melekleri
ellerindeki demir 9ubuk ile onlan doverler. Dolay1s1yla bagrrmaya ve inleme-
ye ba§larlar. Seslerini, insanlar ve cinler d1§mdaki ttim varhklar i§itirler.

Diger bir k1s1m alimler ise, ruhun ceset ile kefen arasmda yerald1g1 go-
rti§ tindedirler.

Ku§kusuz ttim bu g6rti§lerle ilgili rivayetlere rastlanrr. Ancak en dogru-


su kabir azab1n1n varhg1na inanmak, nasil olacagma ili§kin detaya girmemek,
yani k.eyfiyetiyle me§gul olmamak ve onun i~in yapdan dua, sadaka, istigfar,
hac sevab1 ya da yak1nlan veya ba§kalar1 taraf1ndan okunan ve kendisine ula-
§an Kur' an ile kabir azab1n1n kesilecegine inanmaktir. Nitekim el-Feth isimli
eserde de bu hususlara yer verilir. Ote yandan hadiste de §6yle buyurulmakta-
dir: "Allahzm, cimrilikten Sana Slgmznm. Korkaklzktan Sana siginznm. A§a-
gzllk bir konuma girmekten, dayanilmaz bir ya~·a ula§maktan Sana szgmznm.
4
Deccal'in fitnesinden Sana sLgznznm ve kabir azabmdan Sana szgzn1nm."< >

Ote yandan Hz. Peygamber herhangi bir adam1n defin i§ini tamamlad1ktan
sonra kabrin ba§mda durur ve §Oyle buyururdu: '' Karde§iniz i~·in bag1~·/anma
talebinde bulunun. Kararh ve sabit olmas1 i~·in Allah'a dua edin. f;iinkii o, §U
anda sorguya fekilmektedir." <5l

4- Bu hadisi MUslim "Al/alum! Adzlikten, temhellikten, korkakllk, ihtiyarhk ve cimrilikten ...


Sana .ng1111nm." ~ckl inde riv ayet etmi~tir.
5- Hakim Miist<'drt'k'tc naklcder. Aynca bkz. e/-Fethu'/-Kehfr. 1/180.
360 ROHU '~·BEYAN 'cuz:13

28. Allah 'in nimetini nankorliige fevirenleri ve sonunda


kavimlerini helak yurduna siiriikleyenleri gormedin mi?
29. Onlar cehenneme gireceklerdir. 0 ne kotii bir
karargahtir.
30. Allah 'in yolundan saphrmak ifin, Allah 'a ortaklar ko§-
tular. De ki: "Yafayin baka.lim, en son varacaginiz yer atef-
tir."
31. iman eden kullarima soyle: "All§VeTi§ ve dostlugunfay-
da vermeyecegi giin gelmeden, namazi geregi gibi kllsmlar,
kendilerine verdigimiz nziklann bir kismini gizli ve afik ola-
rak harcasinlar. "

28. «Allah 110 nimetini» §iiktirle kar§ilayacaklan ve herbirini yerli ye-


rince kullanacaklan yerde bu nimeti «nankorliige ~evirenleri ve sonuoda
kavimlerini» §irk ve dalalet yoluna sevkederek onlar1 «helak yurduna sii-
riikleyenleri gormedin mi?» Yani acaba bunlara benzer bir kimseyi gordtin
mti? Nitekim Ytice Allah, Mekke halk1n1 yarattp onlar1 kendi Harem bolgesi-
ne yerle§tirdigi, onlara bol nzik kaptlar,t a9tlg1 ve Hz. Muhammed'le §ereflen-
dirdigi halde yine de nankorliige yeltenip ilam nimetlerin degerini bilemedi-
ler. Bu ytizden de yedi ytl k1thkla cezaland1nlarak Bedir gazvesinde bir k1sm1
esir edilip bir k1sm1 oldiirtildiiler. Sonuc;ta peri§an edilip ilfilli nimetten yok-
sun brraktldilar.
29. «Onlar cehenneme gireceklerdir .» Onun ate§ine maruz brrak1la-
caklardir. «0 ne kotu bir karargaht1r. » Vanlacak yerlerin en kotiisti ce-
hennemdir.
30. Mi.i§rikler, kendi sap1kliklan geregi kavimlerini «Allah'1n» dogru
tevhid «yolundan saptarmak» ve ktifiir batakhg1na stirtiklemek <<i~in» yer-
de ve gokte ortag1 bulunmayan biricik «Allah'a ortaklar ko~tular.» Putlar1-
na ilfih ad1111 vcrdilcr. Ey Peygamber! Bu sap1k olan ve saptiran mil~rikleri
Ayet: 28-31 IBRAHtM SURES!/ 14 361

tehdit ederek «de ki: 'Ya§ay1n» i<;inde bulundugunuz s;irkefligi, bu arada


biiyiik nimetlere kar§l nankorltikte bulunrnay1 siirdiiriin «bakahm,» ~unu
unutmaym ki, kiyamet gtintinde «en son varacag1n1z yer ate§tir.'» Cehen-
nemden ba§ka varacag1ruz hi9bir yer yoktur. Yukandaki iki ayet, birkac; husu-
sa i§aret eder:

Birincisi nankorlilk, nimetlerin btittintiyle ortadan kalkmas1na sebep


oldugu gibi nimetlere kar§1 §iiktir de nimetlerin artmas1na sebep olur.

ikincisi kotii arkada§ insam cehenneme siirtikler ve helak yurduna gir-


mesine sebep olur. Bu yilzden mii'min nifak ve bid'at taraftarlar1yla arkada§hk
etmemelidir. Boylece onlann kotti inan9 ve bilgilerinden korunmu§ olur. Ni-
tekim gtiniimiizde bu tip kotil insanlara pek c;ok rastlanrr. Bunlar1n s;ogu data-
savvufs;u k1hgma biiriinerek ortaya ~lkarlar.
U~i.in9tisti cehennem kotiilerin karargah1du. Cehennemin hararetinin
§iddetini nitelendirmek de miimkiin degildir. Nitekim Numan b. Be§ir'in nak-
lettigine gore Hz. Peygamber §oyle buyurmu§tur: "Cehennem azahm111 en
basit ve hafif olam §Udur ki, bir kzszm cehennemliklerin ayaklanmn altmdaki
rukura birer kor parfasi yerle~tirilir. T1pkl buhar kazamnm kaynamast. Rihi
beyni bu kor par9alanndan dolayi kaynar." {6>
31. «iman eden kullanma soyle:» Bir k1s1m bilginler diyorlar ki : Yti-
ce Allah, ''kullar" anlam1na gelen "ibad" sozctigiiniin sonuna bir "hen" anla-
mmdaki "ye" zamirini eklemek suretiyle kullanm §ereflendirmi§tir. Bu, ken-
dileri i~in dtinyadan ve i<rinde bulunan her §eyden daha hayrrhdu. <;tinkil Yti-
ce Allah'1n kullann1 bizzat kendi nefsine izafe etmesi ve "kul/anm" demesi
sozkonusudur. Nitekim Bayezid-i Bestami §tiyle der: "insanlar ilah1 hesaba
9ekilmekten ka91yorlar. Ben ise istiyorum. <;tinkti sorgulama esnas1nda Rab-
bim bana bir kerecik "kulum" di ye seslense §eref olarak bana yeter ... "

Evet ya Muhammed! Mti'min kullar1ma soy le: «' Ah§veri§ ve dostlu-


gun fayda vermeyecegi» ka<;1nlan fusatlan degerlendirme imkan1 olmaya-
cag1, kimsenin kimseyi savunamayacag1, sadece ve sadece dtinyada iken Al-
lah is;in itaat etmenin ve O'nun yolunda harcamada bulunman1n faydasm1n
goriilebilecegi «giin» yani k1yamet gtinil «gelmeden,» farz k1hnan «na-

6-Hadisi Buhfirl ve Muslim, Numan b. Be ~ir'den nakletmi~lerdir. Hadisin devam1 ise ~oyledir:
"811 azaha rarptll'llan kimse, kendisine \ erilen azaptan daha ag1r azap olmadifj1m zannedeJ".
1

Oy.\·a mum a:a/11 t•11 liafif' 11t• hasit hir azapflr." Rkz. Cdmiu'l-UstU. I 0/538.
362 RUI-IU'L-B!YAN Ci.iz: 13

maz1 geregi gibi k1ls1nlar, kendilerine verdigimiz r1z1klarin bir k1sm1n1


gizli ve a~1k olarak>> Allah yolunda «harcas1nlar.'» Allah'1n kullanna iyi-
likte bulunsunlar.
~u halde k1yamet glintinde yapdacak bir al1§veri§ ve dostlugun yaran
gortilmez. Ne gerekiyorsa bu dlinyada yap1lmahdu. Ote yandan "gizli ve
af Lk" ifadesine gelince goni.illti olarak yap1lan sadakalann gizlice, zekat gibi
zorunlu olan harcamalann ise a9lktan verilmesi uygundur.

32. Gokleri ve yeri yaratan, semadan su indirip onunla size


nzik olarak meyveler fikaran, izniyle deniule seyretmek llzere
gemileri hizmetinize veren, irmaklan emrinize amii.de kl/an
Allah'tir.
33. Vazifelerini devamli yerine getiren gune# ve ayi hizme-
tinize veren, geceyi ve giindiizii emrinize amii.de kilan yine Al-
lah'tlr.
34. Allah, istediginiz her feyden size verdi. Allah 'in nimet-
lerini saymaya kalksaniz, bitiremezsiniz. $iiphesiz ki insan,
fOk wlim ve fOk nankordur.
Ayet: 32-33 iBRAHiM S0RES1/14 363

32. «Gokleri ve yeri yaratan,» i~lerindeki ulvi cisimleri ve ~e§itli ya-


rat1klan yoktan vareden, «semadan>> yani oradaki bulutlardan «SU indirip»
yagmur yagd1np «onunla size riztk olarak meyveler ~1karan,» topraga ka-
bullenme giicti verdigi gibi suya da etkin bir kuvvet verip bu sayede size yi-
yecek, i~ecek ve giyecek ttirtinden ~e§itli nimetler veren, «izniyle» yani
O'nun irade ve yonlendirmesiyle «denizde seyretmek iizere gemileri hiz-
metinize veren,» sozkonusu gemileri nasil yapacag1n1z1, onlan nas1l kullana-
cag1Il1z1 ilham etmek suretiyle size ogre.ten, «IrmaklarI emrinize amade kl·
Ian>> onlan n1enfaatinize sunan, ekin, bag, bah~e ve benzeri mallan sulama-
ruz1 saglayan Ytice «Allah'hr.»
Yukanda goklerden ve yerden sozedilirken, goklerin one almmas1nm
hikmeti, onlann tipk1 erkegin di§iye kar§I olan konumuna benzer bir konumda
oldugundan dolay1dII. Semadan indirildigi belirtilen sudan ama9 ise suyun bir
~e§idi olan yagmurdur. bte yandan yukar1da bulunan her §eye "sema" denile-
bildigi i~in "bulutlardan" ifadesi yerine "semadan" ifadesi kullan1lm1§tlr.
Denizde seyreden gemilerden sozedilmesi ise ayn bir inceliktir. Nitekim
Hz. Omer, birgtin Amr b. As'a: "Bana denizi tarif et." deyince Amr §U kar~1h­
g1 vermi§: "Ey mti'minlerin emiri! Deniz, -t1pla bir kurt~ugun kocamun bir
dala t1rmanmas1 gibi- gti9siiz bir yarat1gm bindigi muhte§em bir varhktrr."
bte yandan Bahru'l~Ulum adh eserde yukanda sozkonusu edilen nehir-
lerden amac1n be§ btiytik nehir oldugu belirtilir ve bunlar §Oyle s1ralanu: 1-
Hind nehri olan Seyhun, 2- Belh nehri olan Ceyhun, 3 ve 4- lrak nehirleri
olan Dicle ile Frrat, 5- Misir nehri olan Nil. Allah, bunlar1n be§ini de cen-
netteki bir kaynaktan indirmi§, onlar1 9e§itli daglara emanet edip yerytiziine
ak1tilmalann1 saglam1§ ve insanlar1n hizmetine sunarak. 9e§itli §ekillerde ya-
rarlanmalanna imkan hazrrlam1§trr. Diger ttim nehirler ise bunlara tabidir ve
bunlann detaylar1 say1hr. Ba§ka bir deyimle yeryilztindeki tiim a.karsular1n as-
h sanki bu be§ nehirdir.
33. «Vaz ifelerini devamh yerine getiren» yerytiztine, bedenlere ve
bitkilere hayat verme gorevlerini k1yamet gtintine kadar stirdtirecek olan ve
bu vazifeden geri kalmayan «giine§i ve ay1 hizmetinize veren,» uzay1p k1-
salmak suretiyle birbirini izliyen «geceyi ve giindiizii emrinize amade kl·
Ian» aydmhk ve karanhgmdan sizi yararlanduan, hareket etmenizi ve dinlen-
menizi saglayan, ba§ka bir deyimle geyiminizi saglaman1z, uykunuzu alman1z
ve meyvelerinizin olgunla~t1gm1 gormeniz i~in geceyi ve gilndtizli hizmetini-
364 ROHU'L-BEYAN 'Ci.iz: 13

ze sunan «yine Allah'hr. »


Ote yandan gtinlerin en yticesi Cuma gtiniidtir. Bu ytizden Arefe giinti-
ntin Cumaya denk geldigi hacc1n, digerlerinden kat kat daha 9ok sevaph oldu-
gu belirtilir. Buda Cumarun faziletini gosterir. Gecelerin en faziletlisi ise Hz.
Muhammed'in dogum gecesidir.

34. «Allah, istediginiz her §eyden size verdi.» Sizin yarann1za olup
sizin tarafrmzdan talep edilen pek c;ok nimeti size sundu. Ku§kusuz bu ac;1kla-
ma, ayetin i9inde yeralan "min" edattn1n a91klay1c1 oldugu, "kiUl" kelimesi-
nin de teksir-yogaltma anlamma geldigi yorumuna goredir. Gerek sizin istedi-
ginize binaen verilen, gerekse siz istemediginiz halde size bah§edilen «Al-
lah' in nimetlerini saymaya kalksan1z, bitiremezsiniz.» Ytice Allah'1n ni-
metleri say1s1z ve s1nus1z oldugu iyin onlan toplu halde ve ozet bic;imde bile
saymruuz mtimktin degildir.

Ote yandan nimetler, ba§hca iki kisma aynhr:

Birincisi, beden saghg1, can gtivenligi, yiyecek ve is:eceklerden lezzet


ahnmas1, giyecekler, evlenmeler, mal ve c;ocuklar gibi menfaatleri celbetme
nimeti...

ikincisi, hastahklar, siktntilar, fakirlik ve musibet gibi hususlardan kur-


tulma ile ilgili zararlan bertaraf etme nimeti...

Ancak nimetlerin en btiyiigi.i ilahi marifetin bag1§lanmas1 nimetidir.

«Siiphesiz ki insan,» nefsine son derece zulmettigi ve nin1etlerden


yoksun buakilmas1na sebep oldugu i9in «~ok zalim ve» o nimetlere kar§I
nankorltik ettigi, stirekli §ikayette bulundugu, ni1netleri toplay1p ba§kas1ndan
....
engelledigi i~in de «~ok nankordiir.» Ayette ge9en "insan" kelimesinin
ba§1ndaki "el" tak1s1, cins ve tiire i§aret i9indir. Yani ins an cinsi sayd1g1m1z
ozelliklere sahiptir.

Rivayet edildigine gore fakirlerden biri eski alimlerden birisine fakirli-


gini §ikayet edip i9inde bulundugu siktntiy1 dile getirdi. Bunun i.izerine soz-
konusu bilgin, ad1 ge9en fakire §5yle bir soru yoneltti: "Senin gozlerin ama
olsun da on bin dirhen1 paran olsun, ister inisin?" Fakir: "Hay1r, bu duruma
sevinmem," cevab1n1 verdi. Daha sonra bilgin: "Peki, ellerin ve ayaklar1n ke-
sik olsun da yirmi bin dirhem paran olsun, ister misin?" deyince, fakir yine:
"Haytr," cevabmt verdi. Ardtndan bilgin shzlerine §6yle devam etti: "Peki,
Ayet: 34 1BRAH1M S0RES1/14 365

Allah seni delirtsin de on bin dirhem paran olsun, ister misin?" Fakir, buna
da: "Hayir," deyince bilgin sozlerine §6yle devam etti: "Kuk bin dirhemlik bir
sermayen olmas1na ragmen, efendini §ikayet etmekten utanm1yor musun?
Me§hur Vaiz ibn Semmak halifelerden birinin huzuruna girer. Tam bu
sirada Halifenin elinde bir bardak olup su i~mektedir. Halife ibn Semmak'1
gortince: "Bana nasihatta bulun." der. Bunun ilzerine halife §oyle der: "Bu su
kar§1hg1nda ya mah.run tilmtinti vermek veya susuz kalmak: gibi bir tercihle
kar§1 kar§1ya kalsan, mahn1n ttimtinti bu bir bardak su kar§1hg1nda verir mi-
sin?" Halife "Evet." cevabm1 verir. Bunun tizerine ibn Semmak: tekrar: "Peki,
ya susuz kalacak:s1n veya mtilktinti yani saltanatm1 vereceksin, denilse mtilkil-
nii verir misin?" deyince yine Halife: "Evet, veririm." kar§1hg1nda bulunur.
Sonra halifeye §6yle der: "Oyleyse bir yudum suya degmeyen mal ve mlil-
klinle gururlanma."
Bana gore, susuzluk an1ndaki Allah'1n, kuluna bah§ettigi bir yudumluk
su nimeti, tlim yerytizti mtilktinden daha degerlidir. Hatta, ahp verdigimiz bir
nefes bile dtinya mtilkiinden daha degerlidir. <;tinkti bir an i~in insan nefessiz
birakilsa oltir. S1cak havall bir yere ya da rutubetli bir kuyuya hapsedilse ke-
derinden oltir. ~u halde insan bedeninin her bir zerresi say1s1z nimetlerle do-
ludur.
366 RUHU'L·BEYAN Cuz: 13

35. Bir zaman ibrahim §iiyle demi§ti: "Rabbim! Bu beldeyi,


emin bir belde yap. Beni ve ogullarimi putlara tapmaktan ko-
ru.
36. Rabbim! <;unkii onlar (kendilerine tapan) birfok insa-
nin sapmasina sebep oldular. Kim bana uyarsa §iiphesiz ki o,
bendendir. Kim de bana kar§l gelirse §iiphesiz ki Sen, a/ ve
merhameti bol olansin.
37. Ey Rabbimiz! Soyumdan bazilarzni, kutsal "Ev"inin ya-
nzndaki fOrak vadiye, -ey Rabbimiz!- namaz kzlmalari ifin
yerle§tirdim. Bir kisim insanlarin kalplerini onlara meylettir.
Onlari meyvelerle riziklandir ki §iikretsinler.
38. Ey Rabbimiz! Sen bizim gizledigimizi de, afiga vurdu-
gumuzu da fOk iyi bilirsin. Yerde ve giikte hifbir §ey Allah 'tan
gizli kalmaz.
39. Ya§landigim bir sirada, bana ismail'i, sonra ishak'i ve-
ren Allah 'a hamdolsun. $iiphesiz ki Rabbim, duayi fOk iyi i§i-
tir.
40. Rabbim! Beni ve soyumdan gelen bir kisim insanlari,
namazmi dosdogru kzlanlardan eyle ! Ey Rabbimiz! Duami
kabul eyle.
Ayet: 35-36 lBRAHiM S0RES1/ 14 367

41. Ey Rabbimiz! Herkesin hesaba fekilecegi giinde, beni,


annemi, babam1 ve biitiin mii'minleri affet."

35. ~unu hatirla ki, Beytullah'1n in§aat1m bitirdikten sonra dua niyetiyle
«bir zaman ibrahim §6yle demi§ti: 'Rabbim! Bu beldeyi,» halk1 «emin»
olan «bir belde yap.» Bu beldede her ttirlti korku, kottiltik ve igren9likler-
den emin olunsun. Yani oldiirme, yagmalama, kotilriim ve ctizzam gibi igreny
hastahklar sozkonusu olmas1n. «Beni ve ogullanm1 putlara tapmaktan
koru:» Onlardan uzakla§tlr. Bizleri her ttirlti §irkten ve putlara boyun egmek-
ten uzak bir bi9imde, tizerinde bulundugumuz tevhid ve i slfun inanc1 konu-
sunda kararh k11.
36. «Rabbim! <;iinkii onlar» yani putlar «(kendilerine tapan) bir~ok
insan1n sapmas1na sebep oldular.» i§te bu ytizden beni ve ogullannu soz-
konusu putlann saptirmas1ndan koruman i9in Sana yalvanyor, Sana s1gm1yo-
rum. «Kim bana uyarsa» 9agird1g1m tevhid ve islam inancm1 benimserse
«§iiphesiz ki o, bendendir.» Benim dinimden ve inanc1mdan aynlmama ko-
nusunda t1pk1 benden bir parc;a gibidir. «Kim de bana kar~1 gelirse» ve
bana uymazsa «§iiphesiz ki Sen, af ve merhameti bol olans1n.» Ba§lang1~­
ta ya da tevbe etmelerinden sonra Senin, sozkonusu isyanc1lar1 affetmeye gti-
ciin yeter.

Bu ayetten §irk dahil her tiirlil gi.inah1 affetme ve bagI§lama yetkisinin


Allah'a mahsus oldugu anla§Ilsa da ilahi tehdit, §irki diger gtinahlardan ayrr-
IDI§tlf. <;unkii mevcut sem'i (yani i§itmeye dayanan) delilden, §irk gtinalunm
affedilmeyecegi anla§1llyor ki sozkonusu delil de §Udur: "Ku§kusuz Allah
kendisine ortak ko§ulma gunahint bagz§lamaz. " (Nisa: 48,116) Ba§ka bir de-
yi§le, Yi.ice Allah'1n sozkonusu insanlar1 affetmesi aklen milmklin ise de du-
rum boy ledir. Yani kendi hakla olan cezaland1rmadan vazge~ebilirse de delil-
ler, Yiice Allah'1n kendisine ortak ko~ulma cezas1n1 affetmeyecegini gosteri-
yor.

Ote yandan et-Te'vflatii'n-Necmiyye adlt eserde buradaki bir incelige


dikkat c;ekilmi§tir. ~oyle ki: Burada Yi.ice Allah' a hitaben "... kim de bana
kar~t gelirse ... " denilmi§, yani kim de Sana kar§l gelirse" denilmemi§tir.
Boylece de Ytice Allah'a kar§1 gelenin affedilmeyi haketmeyecegi ger9egine
i§aret edilmi§tir.
368 ROHU'L-BEYAN Cilz: 13

37. «Ey Rabbimiz! Soyumdan bazalar1n1,» ismail ve ztirriyetini


«kutsal 'Ev'inin yanandaki ~orak vadiye,» i<;inde hi<;bir §ey ye§ermeyen
ta§hk, ya da ~eyh Fahrettin er-Razl'nin tefsirinde belirtilen deyin1le iki dag
arasmda bulunan susuz ve ziraatsiz Mekke vadisine «-ey Rabbimiz!-» sade-
ce ve sadece «namaz kdmalari i~in yerle§tirdim.>> Onlar1 kutsal evinin
1
(Beyt-i Harem inin) yanmda yerle§tirmemin ba§ka bir dlinyevi amac1 yoktur.

Evin Allah'a nispet edilmesi ona §eref kazandrrmak i<;indir. 6te yandan
ona "kutsal" denilmesinin sebebi ise Ytice Allah'1n gokleri ve yeri yaratt1g1
gtinden beri ona kottiltikle saldirmay1 haram ktld1g1ndan, orada sava§ ve av-
lanmay1 yasaklad1g1ndan, oraya ihrams1z girilemeyecegini vurgulad1g1ndan,
Tufan'm oray1 istila etmesine izin vermediginden dolay1dtr. Boylece ona
"atik-azath" yani sozkonusu kotiili.iklerden ve istilalardan azat edilmi§ yer de-
nilmi§tir. Bu yiizden 9ok bi.iyilk degere sahiptir.
6te yandan Hz. ibrahim'in "Rabbimiz" §eklinde 'togul ifadeyle Yilce
Allah'a seslenmesi, kendisi ve soyu adma konu§tugundan ottirildiir. Seslen-
mesi esnas1nda ikinci kez "ey Rabbimiz" demesinin sebebi ise hemen ardm-
dan, soyleyecegi hususun dikkate ahnmasm1 §iddetle arzulad1gmdan dolay1-
drr.
«Bir k1s1m insanlar1n kalplerini on Iara meylettir .» Seve seve onlara
dogru ko§sunlar. «Onlan» yani orada yerle§tirdigim ztirriyyetimi c;e§itli
«meyvelerle r1z1kland1r ki §iikretsinler.» Onlann orada ~e§itli meyvelerle
r1z1klandmlmalan ic;in ya oraya yaktn bir yerde <;e§itli meyvelerin yeti§ebile-
cegi birtakim yerle§im birimleri kurulacakt1, ya da dtinyan1n c;e§itli yerlerin-
den degi§ik meyve ~e§itlerinin getirilmesi saglanacakti. Nitekim her iki husus
da gerctekle§tirilmi§ ve oras1 hem baharbk, hem yazhk, hem de sonbaharhk
meyvelerin ayn1 gtinde bulunabilir hale gelmi§tir.
1
Acizane diyorum ki bu duan1n, Kabe nin in§as1ndan sonra m1, yoksa
Mekke'ye ilk geldiklerinde yani Kabe'nin in§as1ndan once mi yapdd1g1 husu-
11
sunda islam alimleri ihtilaf etmi§lerdir. Ancak Rabbim, bu beldeyi ..." (ibra-
him, 35) ifadesi birinci gorti§li teyid ediyor. <.;ilnkii "bu ... " derken varolan
bir§eye bizzat i§aret edilmi§tir. Aynca bu ayetteki "Kutsal evinin yanznda-
ki... ifadesiyle "Ya~la11dzg1m bir Strada bana ismail'i, sonra ishak't veren
11

Allah 'a hamdolsun. (ibrahim: 39) ifadesi yine bu duan1n, Kabe'nin in§as1n-
11

dan sonra yaplld1g1 gorti§tinil destekle1nektedir. <;tinkti Kabe'nin in§asmdan


once hentiz ishak dilnyaya gelmemi~tir. Bir k1s1m alimler ise sozkonusu i§are-
Ayet: 37-40 fBRAHiM S0RES1/14 369

tin, belde kurulmadan once zihinde tasarlanan bir hususa yapildig1n1; <;tinkii
Yilce Allah'm onun yerini belirledigini dolay1s1yla ona i§aret etm~nin mtim-
klin olabilecegini savunmu§lardir.

38. «Ey Rabbimiz! Sen bizim gizledigimizi de, a~1ga vurdugumuzu


da ~ok iyi bilirsin.» Hem i<;imizde gizledigimiz, hem de ac;1kc;a dile getirdi-
gimiz ttim ihtiya9lann ve benzeri hususlann farkmdasm. ibrahim (a.s.)'in ihti-
ya<;lann1 Allah'a arzetmesinin sebebi, kullugunu belirtmek, rahmetine muhta9
oldugunu vurgulamak ve nimetlerine bir an once kavu§ma,k ic;indir. Yoksa
«yerde ve gokte hi~bir ~ey Allah'tan gizli kalmaz.» <;tinkii O'nun i<;in gec;-
mi§ ve geiecek sozkonusu degildir. 0, gayb1 en iyi §ekilde bilendir. <;unkii
O'nun ilmi zattdir, kendisinden kaynaklanu. Dolay1s1yla O'nun bilinen her §e-
ye nisbeti e§it diizeydedir. O'nun i9in gizlilik ve a<;tl<ltk sozkonusu degildir.
Bu ifadeyle sanki §U husus dile getirilmek istenmi§tir: "By Rabbimiz! Her-
hangi bir yerdeki hic;bir §ey Sana gizli kalmaz. Oyleyse hakk1m1zda haytrh
olan §eyi ba§nmza getir."

39. «Ya§land1g1m» c;ocuk sahibi olmaktan timitsizlendigim «bir Stra-


da,» biiytik bir nimet olarak «bana ismail'i, sonra ishak'1 veren Allah'a
hamdolsun.»

Rivayet edildigine gore Hz. ibrahim, ismail dogdugunda doksan dokuz,


ishak dogdugunda ise yi.izoniki ya§1nda imi§. Yani ismail on ti~ ya§mda iken
karde§i ishak dogmu§. Ku§kusuz ~ocuk sahibi olma iimidinin kesildigi bir do-
nemde ihtiyar Hz. ibrahim'in c;ocuk sahibi olmas1 biiyiik bir nimettir. i§te Hz.
ibrahim bu nimetin §tikriinti eda etmeye 9al1§1yor, sonra da §Oyle diyor:

«Siiphesiz ki Rabbim,» ve malikim olan Allah «duay1 ~ok iyi i§itir.»


ve duama cevap verir. Bundan da anla§thyor ki Hz. ibrahim timitsizlige dti§-
ttigti bir donemde, kendisine c;ocuk ihsan etmesi ic;in Allah'a yalvarm1§, 0 da
duas1n1 kabul edip ona c;ocuk ihsan etmi§, boylece nimetlerin en btiytigtine ve
en belirginine kavu§mU§tur.

40. «Rabbim ! Beni ve soyumdan gelen bir k1s1m insanlari, namaz1n1


dosdogru k1lanlardan» ona samimiyetle sanhp devam edenlerden «eyle!»

Burada Hz. ibrahim'in "Soyumdan gelen birktsim insanlarz ..." demesin-


de ince bir ntikte var. ~oyle ki, Ytice Allah'1n kendisine bag1§lad1g1 bilgi saye-
sinde Hz. ibrahim kesinlikle biliyordu ki, onun soyundan gelen insanlann di-
gcr bir k1sm1 inkftrc1 olacaklar ve kiifre girecekler. Bu yilzden "hir kzszm in-
370 RUHU'L·BEYAN 'COz:l3

sanlan ... " di ye dua etmi§tir. «Ey Rabbimiz! Duam1 kabul eyle.»
41. «Ey Rabbimiz! Herkesin hesaba ~ekilecegi» mtikelleflerin hesa-
bmm adaletli bir bi\:imde yap1hp sonuca baglanacag1 «giinde,» insan olarak
yaptlg1m birtak1m hatalardan dolay1 «beni, annemi, babam1 ve» soyumdan
olsun-olmas1n «biihin mii'minleri affet.'» Hz. ibrahim'in anne-babas1na
dua etmesi, onlar1n son durumlann1 tam olarak bilmedigi zamana rastlar. Ni-
tekim Keva§i'nin yazan der ki: "Hz. ibrahim hentiz hayatta olduklar1 bir do-
nemde hidayete erebileceklerini umarak ve arzulayarak onlara dua etmi§tir."

Hadiste de §Oyle buyurulmaktadrr: "Hz. ibrahim, kzyamet guniinde ha-


"
bas1 Azer'e yi.izii kr1llii, tozlu bir biqimde rastlar ve ona der ki: "Ben sana, ba-
na isyan etme demedim mi?" Bunun iizerine Azer der ki: "Bugunden sonra
arttk sana isyan etmeyecegim." Sonra Hz. ibrahim Yiice Allah'a: "Ya Rabbi!
K1yamette seni rezil etmeyecegim dememi§ miydin? diye yalvanr ve §oyle de-
vam eder: "Babam1n cehennemde olu§undan daha buyiik bir rezalet mi
olur?" Bunun uzerine Yiice Allah §oyle cevap verir: "Ben cenneti, kesinlikle
kafirlere yasakladzm." Sonra' Hz. ibrahim'e: "Ey ibrahim, ayaklanmn altin-
11
dakine bak bakallm diye seslenilecek, o da bakar ki <s·ok kllll ve uzeri kirli
paslz erkek bir sirtlan. i~te onun ayaklanndan tutulur ve cehenneme firlat1-
Lzr •II (7)

Ote yandan inanan han1mlar da mti'min erkeklere htiktimlerde tabi ol-


duklan i~in ayetle "li'l-mu'minfn" denilerek erkek mti'minlere i§aret etmekle
yetinilmi§tir. Nitekim bu dua hem erkek, hem de kadmlar i~in kabul edilmi§-
tir. Aynca ki§i dua ettiginde duay1 sadece kendisiyle smirh tutmamas1 stinnet-
tendir. Nitekim el-Esrar'da §6yle bir hadisin oldugu kaydedilir: "Herhangi
bir topluluga imam olan kimse, dua ettiginde kendisini amp da onlan unut-
masln. Aksi taktirde onlara hainlik etmi§ olur." <S>Hadisi Sevban rivayet et-
mi§tir. Dua eden yaln1z da olsa evla olan "bizi bag1§la" §eklinde s:ogul sigas1
kullanmas1drr.

7-Hadisi Buhari, Sahih'inde tahric etmi~tir . Aynca Bkz. el-Fethu'l-Kebfr, 3/434.


8-Bu hadisi Ebu Davud, Taharet; Tirmizi ise Satat bahislerinde tahric ederler. Aynca Bkz.
Ct1miu'/-Usal, 5/597.
Ayet: 41 -42 IBRAHIM SURESJ/ 14 371

~~;;...!;;::o::::;;::)~;:~~ @j ~~·t'~(~
(0)fi;41~J~~ h'~ 5~r,:;~
42. Sakin uzlimlerin yaptiklanndan Allah 'in habersiz oldu-
gunu sanma. Allah, onlan gozlerin belerdigi o zor giine bira-
kir.
43. Onlar, ba§larini goge kaldirarak, fagirzldiklan yere
dogru ko§acaklardir. Gozleri donacak, goniilleri bombo§ kala-
caktir.
44. insanlari, awbin gelecegi giin ile uyar. 0 gun wlimler
§oyle derler: "Ey Rabbimiz! Kisa bir zamana kadar bize
miisaade et de davetini kabul edelim, Peygamberlere uyalrm."
Daha once siz bize hifbir zeval yoktur diye yemin etmemi§
372 ROHU'L·BEYAN Ciiz: 13

miydiniz?
45. Kendilerine zulmedenlerin yerlerinde kalmi§timz. Onla-
ra ne yaphgimizi gormii1tiiniiz. Size misaller de vermi§tik.
46. Mii§rikler, fe§itli hilelere ba§vurdular. Onlarin t"zakla-
n Allah taraftndan fOk iyi bilinir, isterse tuzaklari daglari ye-
rinden oynatacak olsztn.

42. Ey Peygamber! «Sak1n» Mek.ke halk1 ve benzeri mil~rik «zalimle-


rin yaptiklarindan Allah'1n habersiz oldugunu sanma.» Boyle bir zanna
kap1lma. Hz. Peygamber'e yonelik olan bu sesleni~in manas1 §Udur: Ey Pey-
gamber! Ytice Allah'm onlann yapttldanndan haberi olmad1g1 §eklindeki zan-
nm imkans1zhg1 inancm1 devam ettir ve onlann hakettikleri cezaya hemen
9arpt1nlmay1p ertelenilmesinden dolay1 da ilzi.ilme. <;unkil «Allah, onlari»
yani hakettikleri cezay1 «gozlerin belerdigi o zor giine b1rak1r.» K1sacas1
onlann azabm1, §iddetinden ve heybetinden dolay1 gozlerin apa9tk donup ka-
lacag1, korkudan d1§an fulayacag1 o korkun9 k1yamet gtiniine erteler. Bu erte-
leme gaflet ve ihmalden degil, daha 9ok i§kence ve azap c;ektirmek i9indir.
43. «Onlar, ba~lar1n1 goge kald1rarak,» korka korka endi§eli ve ezik
bir bi9imde «~ag1rdd1klar1 yere dogru ko§acaklard1r .»
Ayetteki ba§lann1 goge kalduma anlam1ndaki "muknf"' kelimesinin
mastan olan "ikna'" ile ilgili olarak Tehzibu'l·Masadzr isimli eserde ~u a91k·
lama yapilmaktadu: "ikna, ki§inin kendi kafas1n1 yukanya dikip gozucuyla
online bak.maya ~ah~mas1 anlamma gelir." Nitekim Hasan Basri der lei: "K1-
yamet giinilnde herkesin yilzti goge dontikttir, dolay1s1yla kimse kimseye ba-
kamaz."

i§te bunlann «gozleri donacak,» goz kapaklar1 hareket etmeden gozler


apa9ik kalacak «goniilleri» ise «bombo§ kalacakhr.» Olaganiistii bir §a§-
kmlik ve deh§et i9erisinde olduklanndan ak1l, kavray1§ ve anlama adma hi9bir
§eyleri kahnayacaktrr. Sanki i9inde hi9bir §ey bulunmayan bir bo§luktan iba-
ret kalacaklardu.

Ozetlemek gerekirse o gti-niln deh§etinden dolay1 gozler donacak, ba§lar


yukan dogru 9aktlacak ve gontiller bombo§ kalacaktrr. Allah ctimlemizi o gtin
kararh, inan9h ve problemsiz olanlardan eylesin.
Bu fiycl. Hz. Pcygamber i\:in bir tcsclli, zulme ugrayanlar i<_:in bir taziyc
Ayet: 42-46 IBRAHIM SORESl/ 14 373

ve goniil alma, zalimler i~in ise bir tehditten ibarettir.


Keva§fde beli1tildigine gore bir la.sun alimler mazlumun ugrad1g1 zu-
ltimle birlikte ohnesini delil gostererek klyrunetin inutlaka vukfi bulacag1n1 is-
patlamaya 9ah~m1~lar ve bir kayarun kenannda §U m1sralara rastland1gun ileri
surmti~lerdir:

Gozlerin uykuya daldi,


Ancak mazlum uyan1.ktir.
0 , sana beddua okumaktadir.
Yuce Allah'm gozlerine ise hifbir suretle uyku girmez.
44. Ey Muhammed! «insanlan, azabtn gelecegi giin» olan k1yamet
gtinli «ile uyar .» Onlann hepsini korkut. «0 giin zalimler» yani ~irk ve ·
yalanlama ile zalim olan insanlar «~oyle derler: 'Ey Rabbimiz!» Bizi dtin-
yaya geri gander ve «k1sa bir zamana kadar bize » stire taru, bize «miisa-
ade et de davetini kabul edelim,» Azab1m1zt erteleyip bizi tekrar en yak1n
yer olan dlinyaya gander ki Sana ve tevhidine yonelik ~a~nna kulak verelim.
«Peygamberlere uyahm. '» Boylece daveti kabul etme ve Peyga1nberlerin
sozlerini dinleme konusunda ka9Irdtg1m1z firsatlan yakalayahm...
Sonra onlar, bu istekleri kar§1s1nda azarlan1p yad1rganacaklar ve onlara
denilecek ki: «Daha once siz bize hi~bir zeval yoktur diye yemin etmemi§
miydiniz?» Gururlu bir biyimde dtinyadan ahirete intikal etmeyeceklerini
soyleyenler siz ctegil miydiniz? byle ya, siz buytik hayaller pe§incteyctiniz.
Ahirete go9eceginiz hie; aklimza gelmemi§ti. ic;inde bulundugunuz nimetleri
yitirrneyeceginize ili§kin yemin ediyordunuz.
45. Allah'a ortak ko§up isyan ederek «kendilerine» haks1zhk yapan Ad
ve Semud kavimleri gibi «zulmedenlerin yerlerinde kalm1§bn1z.» Ostelik
yapt.Iklan kotillilklerden dolay1 ugrad1klan azab1 hie; hat1rlamad1mz, ibret ve
ders almad1n1z. Oysa «onlara ne yaptagim1z1 gormii§tilniiz.» Ya harap olan
yurtlanrun kahnttlann1 gordlinilz veya tevattir derecesine varacak §ekilde size
anlauldt. Yapt1klan zuli.im ve bozgunculuk dolayis1yla ba§lanna getirdigimiz
felaketleri ve onlann kotti sonlann1 ogrendiniz. Aynca «size misaller de
vermi§tik.>> ibret almamz ve kendinizi onlarla mukayese ederek inkarc1hk ve
isyana dli§memeniz ic;in yapt1klan .amelleri ve ba§lanna gelen felaketleri
Kur'an-1 Kerim'de a91klam1§t1k.
46. «Mii~rikler, i;e§itli hilelere ba§vurdular.>> Hakkl ortadan kald1np
374 ROHU'L-BEYAN Cllz: 13

bat1h yerle~tinnek i~in 9e~itli yollar denediler. Bu konuda btittin gayretlerini


ortaya koydular ve her tiirlti me§ru kurah 9ignediler.

«Onlarin tuzaklari Allah taraf1ndan ~ok iyi bilinir ,>> dolay1s1yla ba~­
vurduklan hilelere en uygun c.ezay1 0 verir. «isterse tuzaklari» biiytikltik
ve korkun9lukta «daglar1 yerinden oynatacak olsun.» Ba~ka bir deyimle,
kurduklan tuzaklann 9ok gtic;lti olmas1, Ytice Allah'1n tasarrufunu etkilemez.
Bu hususun bu ~ekilde ifade edilmesi, bu ko.nuda onemli bir omek te§kil etti-
gindendir.

47. Sak1n Allah'in Peygamberlerine olan vaadinden done-


cegini sanma! $iiphesiz Allah, her §eye galiptir. Hak edenleri
ceza.land1nr.
4H. Yerin. bir ba~ka yere, giiklerin bafka giiklere fevrifocegi
,,,~ bir l'(! h'~' ~·eye ga/ip olan Allah '111 huzuruna vardtklan o
Ayet: 47-48 tBRAHiM SURES!/ 14 375

gun de.
49. 0 giin SUflulann birlikte zincire vurulduklarini goriir-
siin.
50. Gomlekleri katrandandir. Yuzlerini ate~ kaplar.
51. Biitiin bunlari Allah, herkesin (diinyada) i~lediginin
kar~iligini vermek ifin yapar. $iiphesiz ki, Allah'in liesaba
fekmesi fOk siiratlidir.
52. Bu, uyarzlsinlar, Allah 'in ancak bir ilah oldugunu bi/-
sinter ve akil sahipleri ogiit alsinlar diye insanlara bir teblig-
dir.

47. Ey Peygamber! «Sak1n Allah'1n Peygamberlerine» zalimleri ce-


zaland1np, inananlara yard1m edecegine ili§kin «Olan vaadinden donecegini
sanma!» Boyle bir zanna kap1lma. «Si.iphesiz Allah, her §eye galiptir.»
Kendisine hile yapllamaz. «Hak edenleri cezaland1r1r.» Dostlannm intika-
m1n1 dti§manlanndan alacak gil~tedir.
48. By Peygamber! Aynca §Unu da hatirla ki, bilinen, tanman ve i<;inde
ya§anilan bu «yerin>> tan1nmayacak. «bir ba~ka yere,» bilinen §U «gokle-
rin ba§ka goklere ~evrilecegi» degi§tirilecegi «Ve» btitiln varhklann kabir-
lerinden ~1k1p «bir ve her §eye galip olan», sorgulamas1 ve kar§1hk vermesi
191n «Allah'1n huzuruna vard1klan O» deh§etli «giinde.» Evet, i§te o
gtinde herkes yaptig1nm kar§thglill alacaktir. Aynca o ha§ir giinilnde, insanlar
s1rat koprtisii tizerinde bulunacaklardu. Nitekim Hz. Ai§e diyor ki: "Ben bir
seferinde Hz. Peygamber'e yerin ba§ka bir yere degi§tirilecegi o gtinde insan-
lar nerede olacaklardtr" diye bir soru sordum. Allah'1n Rasfilti buyurdu ki:
"Bana oyle bir ~ey sordun ki daha once hif kimse bana boyle bir §ey sorma-
mz~tt: insanlar o giin sirat uzerinde olacaklardir."

bte yandan Kurtubl'nin el-ifsah mtiellifinden naklettigine gore yer ve


gok iki kez degi§tirileceklerdir. Surun tiftiriilil§tinden once meydana gelen bi-
rinci seferde sadece ozellikleri kaybolur, yani ydd1zlar doktiltir, dag1hr. Ay ve
gtine§in l§Iklar1 gider, erir, oyle ki erimi~ yag ve katran gibi kesilir. Yer soyu-
lur, daglan t1pk1 bulutlar gibi hareket etmeye ba§lar. Vadileri dtizle§ir. Aga~­
lan soktilUr, dilmdtiz bir kira~ oluverir. Ha§ir meydan1nda toplantld1g1 zaman
meydana gclcn degi~iklik, yani ikinci sefer ise mahiyetleri degi§ir. i§te o za-
man ~imdiki ycr. gumU§ten bir ycre dcgi~tirilivcrir. Sahire ad1 verilen o yer
376 ROHU'L·BEYAN Ciiz: 13

gtinahlardan temizdir. Gokler de altmdan olacakttr. Nitekim bu hususlar Hz.


Ali'den de rivayet edilmi§tir.
Bu aye,tin sonunda "bir" ve "her §eye galip" §eklinde Ytice Allah'1n iki
s1fatmdan bahsedilmesinin sebebi, olay1n §iddetli boyutuna i§aret etmek i~in­
dir. Nitekim ba§ka bir ayette de ayn1 ifadeler kullan1larak §Oyle buyurulmU§-
tur: "Mulk kimindir bugun? Bir ve her §eye galip olan Allah'm ... " (Mti'min:
16) ~u halde eger her §ey, bir olan ve yenilmeyen birisinin elindeyse, yard1m
istenecek olan ve s1g1ntlan da yalmz 0 olacaktrr.

49. Kabirlerinden 9iktlklar1 «O giin su~lular1n birlikte zincire vurul-


·duklarin1 goriirsiin.» Birbirlerine bagland1klar1n1, ya da el"ve ayaklann111
boyunlarma baglandtglill, kay1tlan1p kelep9elendiklerini mti§ahade edersin.
Burada zincir anlamma gelen "esfail' kelimesi "safed" sozctigtintin ~o­
guludur. Aslmda safed, si.J.n stktya baglama anlamma gelir.
SO. «Gomlekleri» hemencecik tutu§up stiratle yanan, pis kokulu siyah
«katrandand1r.» Cehennem ehlinin vticutlar1 bu pis katrana bat1nhr, sonuy-
ta bu katran onlara gomlek gibi oluverir. Ba§ka bir deyimle, bu katran gomle-
gi sayesinde azabm dort ttirltistinti tadarlar. Yani katranm ac1srm, vticutlann1
ya.kan ate§in i§kencesini, i.irktitticii rengi ve pis kokuyu beraber alirlar.
«Yiizlerini ate§ kaplar.» Katrandan gomlekle kaph olan vi.icutlar1n1
yakan sozkonusu ate§, onlartn ytizlerini de istila eder. <;tinkti bu ytizlerle
Hakka yonelmemi§ler ve Hakk1 anlamak ve kavramak amac1yla yaratilan
duygularm1 o ugurda harekete ge9irmemi§lerdir.
51. «Biitiln bunlar1 Allah,» gilnahkar olan «herkesin (dilnyada) i~le­
diginin kar§1hg1n1 vermek i~in» yapt1klan inkar ve isyanlar1n her tiirli.isi.ine
kar§1hk, onlari cezaland1rmak i9in «yapar.» Amellerine uygun ceza verir.
«~iiphesiz ki, Allah'1n hesaba ~ekmesi ~ok silratlidir.» <;tinkti O'nu her-
hangi bir hesab1n, ba§ka bir hesaptan ahkoymas1 sozkonusu degildir. Bu ytiz-
den ttim hesaplar1 en k1sa siirede tamaml~.
52. «Bu» Kur'an, ic;indeki tum uyan ve olagantisttiliiklerle beraber
«uyarlls1nlar, Allah'1n ancak bir ilah oldugunu bilsinler ve akll sahipleri
ogiit als1nlar diye insanlara bir tebligdir.» Bu teblig, sakmd1nlmak i~in
yeterli uyanctdir, ~tinkti oliimle uyarmak insanlara fayda vermiyor. Oyleyse
ayetlerinden ibret dersi alma.k ic;in Kur'an yeterlidir. Boylece Allah'm ortaks1z
oldugunu anlarlar. O'na ibadet ederler ve O'ndan ba§ka dtinyanm herhangi bir
IBRAHIM S0RES1/ 14 377

§eyine tapmazlar.

Artik akllhlar, Allah'1n taraf1n1 se<;ip O'nun emirlerine uyar, yasaklann-


dan kas;1n1rlar. Nitekim Yi.ice Allah da gelmi§-ges:mi§ ttim ak1l sahiplerine bu
hususlan emretmi§ ve §Oyle buyurmu§tur: "Biz, sizden once kendilerine kitap
verilenlere de, size de hep Allah'tan korkun diye tavsiye ettik." (Nisa: 131)

Allah'1n yardlffi1yla Ibrahim Sfiresi sona erdi.


Bu sure ibrahim TOFEK<;i tarafmdan tercOme edilmi~tir.
I . Elif. Lam. Ra. Bunlar, Kitab'in ve apapk bir Kur'an'in
ayetleridir.
2. inkiir edenler, ke~ke biz de MiislUman olsaydik diye fOk
arzu edecekler.
3. Onlan birak, yesinler, eglensinler ve ho§ iimit onlari oya-
layadursun. Y akmda bilecekler.

1. «Elif. Lam. Ra.» Bunlar cumhGr'un tercihine gore surenin ismidir.


Bir ba~ka ifadeyle burada soylenmek isteniyor ki; bu surenin ad1 "Elif, Lam,
Ra"dir. «Bunlar,» §an1 ytice, mtikem1nel kitap ismini almaya Iaytk olan
«Kitab'1n ve» i9inde bulunan htikiln1ler ve maslahatlar «apa~tk» bir §ekilde
hak ile bat1l1 birbirinden aytran, ~ant ytice «bir Kur'an'1n ayetleridir.»
2. Kur'an'1 ve onun, Ytice Allah'm katmc.lan oldugunu «inkar edenler,
382 RUHU'L-BEYAN • CDz:l4

ke§ke biz de» diinyada iken «Miisliiman olsayd1k» Yilce Allah'1n


ahkam1na, emirlerine ve yasaklanna teslim olsayd1k -«diye» ahirette «~ok
arzu edecekler.» Ayet metninde yeralan "rubem/i." burada <;okluk bil4ir-
mektedir.
Rivayete gore; K1yamet gi.inti olup da cehennemlikler Yiice Allah '1n
Ehl-i Ktble olmalann1 diledigi ki§ilerle bir araya topland1klannda kafirler,
Ehl-i K1ble olup da cehennemlik olanlara derler ki: "Sizler Mtisliiman degil
miydiniz?" Onlar: "Evet" diye cevap verirler. Kafirler: "~u hald~ baksan1za
sizin Miisli.imanhg1n1z sizlere fayda vermemi§. Burada cehennemde bizimle
birliktesiniz" derler. Ehl-i K1ble olanlar: "Bizlerin i§lemi§ oldugumuz gtinah-
lanm1z vardi. Bu gtinahlar sebebiyle cezaland1nldik" diye cevap verirler. Bu-
nun i.izerine Y lice Allah geni§ rahmeti ile kafirlere gazap eder ve cehennemde
ne kadar Ehl-i K1ble varsa onlar i<;in emreder ve cehennemden 91kanlrrlar. i§-
te o zaman kafirler, ke§ke biz de Mi.isltiman olsaydik diye temenni ederler.
3. «Onlan b1rak,» ey Muhammed, kafirlere nasihat ve hat1rlatmada
bulunarak i9inde bulunduklar1 durumlar1n1 yasaklamay1 buak. Onlann bun-
dan vazge9melerine imkan yoktur.
Bu ayet-i kerime cihad ayetiyle nesh edilmi§, htikmil ytirilrlilkten kald1-
nlm1§tu.
Onlar hayvanlar gibi «yesinler,» diinyalar1yla, §ehvetleriyle «eglen-
sinler ve ho§ timit» uzun omiir beklentileri ve arzulanna eri§ebilme timitleri
«onlari oyalayadursun.» Btittin bunlar onlar1n sana uymalarma engel olsun,
ya da ak1betleri i<;in hazuhk yapmaktan onlan oyalay1p dursun. Ashnda
"emel" (umit) limmet i9in rahmettir. Eger limit olmasayd1 bir9ok §ey gerc;ek-
le§mezdi, ge~im ve hayat vesilelerinin en bilyiigti etkisiz kahrdi. Bu ne~enle
denmi§tir ki: Ahmaklar olmasayd1 dtinya harap olurdu.
Alimlerden birisi der ki: "insanlar1n hepsi akllh olsalard1 olgun, taze
hurma yemez ve soguk su i9emezdik. Yani akilhlar hurma toplamak i<;in aga-
ca ~1kmazlar, yerden su 9Ikarmak tizere kuyu kazmazlardi."
Onlar «yak1nda» cezalarm1 apa91k gordiiklerinde yaptrklan §eyin ko-
ttiliigtinii «bilecekler.» Bu ifade onlara bir tehdittir.
Ayet: 2 ·4 HlCR SURES!/ 15 383

4. Helak ettigimiz hifbir iilke yoktur ki hakkmda bilinen bir


yaz.gi olmasin.
5. Hifbir millet, ecelinin oniine gefemez ve onu geciktire-
mez.
6. Dediler ki: "Ey kendisine Kur' an indirilen! Sen mutlaka
bir mecnunsun.
7. Eger dogru soyleyenlerden idiysen. bize melekleri getir-
meli degil miydin.?"
8. Biz melekleri ancak hak ile indiririz. 0 zaman onlara
miililet verllmez.
9. Kur'an'i kesinlikle Biz in.dirdik. Elbette on.u yine Biz ko-
ruyacagiz.

4. Bu ayetten itibaren Yilce Allah, onlann azaplann1n ktyamet gtintine


tehir edilmesindeki s1rr1 beyan etmeye ba~hyor ve buyuruyor ki: Kendisiyle
birlikte halk1m yerin dibine ge~innek suretiyle «helak ettigimiz hi~bir iilke
yoktur ki hakk1nda» Bizce «bilinen» asJa unutuhnayan ve hakkmda gaflete
384 ROHU'L-BEYAN Ciiz: 14

dti~ulmeyen «bir yazg1», Levh-i Mahfuz'da yaz1h takdir edilmi~bir ecel


«Olmas1n.» Buna gore ayetin 1nanas1 ~t)yledir: Hangi durumda olursa olsun
Bizim helak ettigimiz her tilke i~in mutlaka daha onceden helak edilmeleri
i~in yaz1n1~ oldugu1nuz belli bir ecel vardir. Bu sure gehneclen hi~bir tilkeyi
helak etmeyiz. Sozkonusu si.ire belli bir sure olup asla dikkatten ka91nlmaz ki
bu sureye one ahnarak veya geri buakdarak ayk1n davranmak m.tim.ktin ol-
sun.
5. Helak olmu~ milletlerden ve ba~kalanndan «hi~bir millet,» kendi ki-
tab1nda yaz1h «ecelinin onilne ge~emez» yani yaztlan vakit gelmeden hiybir
milletin helfil<:i gelip ~atmaz. «ve onu geciktiremez.» Hi~bir millet, hakla-
nnda yaz1h ecellerinden geri kalmazlar.

6. Mekke mti~rikleri ve Arap kafirler azg1nhkta ve zulilmde son derece


israr et1nelerinden dolay1 «dediler ki: 'Ey kendisine Kur'an indirilen» Mu-
hammed! Alay olsun diye Rasulullah (s.a.v.)'a bu ~ekilde hitap ettiler. «Sen
mutlaka bir mecnunsun.» Sen Allah'1n kendine Kur'an'1 indirdigini iddia
ederken, mecnunlann soylemi§ oldugu §eyi soyltiyorsun.

7. «Eger» davanda «dogru soyleyenlerden idiysen bize melekleri


getirmeli degil miydin?'» ki senin Peygamberliginin dogru ve ger9ek oldu-
guna §allitlik etsinler ve uyan gorevinde seni desteklesinler. Bu teklif t1pk1
Kur'an'1n diliyle onlann §U sozlerine benzer: "Ona bir melek indirilmeli,
kendisiyle birlikte o da uyarict olmaliydi. " (Furkan: 7) <;unkti Allah' in, me-
lek getinneye kudreti, tizerinde ~tiphe olmayan hususlardandir.

8. «Biz melekleri ancak hak ile indiririz.» Biz, melekleri kendilerinin


inclirilmelerinin Iay1k oldugu ve hik1netin gerektirdigi bir bic;imde indiririz.
Eger bu yap1hrsa onlann bir anda tamamen yerytizilnden kokleri kazmir. «0
zaman onlara miihlet veriJmez.» Ayetin " manas1 §Udur: ~ayet Biz, 1nelek in-
dirirsek, 1neleklerin inmesinden sonra onlar ttpk1 Peygamberlerini yalanlayan
ve alaya alan oteki milletlerin duru1nunda oldugu gibi bir an bile geri kala-
mazlar. Asllnda boyle bir cezaya lay1k olmakla birlikte kaza ve kader kalemi
onlann azaplanmn k1yrunet gtintine kadar tehir edihnesi yontinde onlann ka-
clerlerini yazm1§ttr. <;tinkU Allahti TeaHi 'n1n ilmi ve iradesi onlann nesillerin-
den gelecek bazllann1n imana ginnelerini istemi~tir.
9. ~anun1z azlm ve ytice oldugu i<;in «Kur'an'1>>, onlann inkar ettikle-
ri ve sana indigini kabul et1neyip bu nedenle sana delilik isnad ettikleri zikri
«kesinlikle Hiz indirdik. Elbette onu>) lwr zaman kendisine lfiytk olmayan.
Ayet: 5-10 HlCR S0RES1/I5 385

hakktnda ileri geri konu§mak, tahrif etmek, degi§tinnek, ayetlerine ekleme


yapmak, eksiltmede bulunmak vb. zararlt hareketlerden «yine Biz koruya-
cag1z.» Buna kar~1hk onceki kitaplann ise Ylice Allah korunmas1ru tizerine
almam1§, bunu insanlardan istemi~ti. i~te bu nedenle o kitaplara bir tak1m ko-
tli niyetli el1er uzarum~ ve ashnr bozmu~tur.

10. Andolsun senden once de, evvelki millet/er arasindan


elfiler gonderdik.
11. Onlara bir Peygamber gelmeyedursun, hemen onunla
alay ederlerdi.
12. i~te boylece Biz onu (alaycilig1), Sttflularin kalplerine
sokarlZ.
13. iJncekiler hakktnda (Allah'tn) adeti gepni§ken onlar
hala buna inanmiyorlar.

14-15. Onlara giikten herhangi bir kapi afsak da oradan


yukari flksalar yine de "Gozlerimiz boyandi, daha dogrusu bi-
ze biiyii yap1lm1~t1r" derler.
386 ROHU 'l.. ·BEYAN ' GOz: 14

10. «Andolsun senden once de, evvelki milletler aras1ndan» ayet


metninde yeralan "§iya'" kelimesi, "§1a" kelimesinin ~oguludur. Manas1, her-
hangi bir gorti~ ve dti~i.inti§te ortak olan insan toplulugu demektir. Boyle ortak
mezhep ve gorti~ti benimseyen ki~ilere ~ta denmesi, onlann birbirlerini des-
teklemeleri, birbirlerin ard1ndan gitmelerinden dolay1dir. «el~iler gonder-
dik.» Burada "elfiler" ifadesi, ayetin daha sonras1n1n buna delfilet etmesi
dolay1s1yla zikrolunmanu~tir.
ll. «Onlara bir Peygamber gelmeyedursun,» bu ~iya'dan herhangi
birine, kendilerine has ozel bir Peygamber gelmeyedursun tipkl bu kafirlerin
yaptiklan gibi «hemen onunla alay ederlerdi.>> Bu ifade Rasulullah
(s.a.v.y1, burada ifacle edilen hareketler cahillerin·Peygamberlere kar~1 adetle-
ridir denilerek teselli etmektedir.
12. .«i§te boylece» oncekilerin kalplerine alay hastahg1m koydugumuz
gibi «Biz onu» yani alayc11Ig1, «su~lulann kalplerine sokar1z.» · A.yet met-
ninde yeralan "neslukuhu" kelimesinin ash olan "silk", bir~eyi bir§eye kat-
mak demektir. Mesela igneye iplik takmak boyleclir. Burada "suflular" dan
maksat, Mekke mti§rikleri ile yalanlamada ve alaya almada onlara uyan diger
kafirlerdir.
13. «Oncekiler hakk1nda» Allah' 1n «adeti ge~mi§ken onlar hala bu-
na» Kur' an' a «inanm1yorlar.» Yani Peygamberleri yalanlay1p, alaya aldlk-
lannda Ytice Allah'1n , onlan heHik etme hususunda kendine 9izmi~ oldugu
adeti ge9mi~ iken onlar hala Kur' an' a inanm1yorlar.
14-15. «Onlara», inat91 ve ba~ka mficizeler teklif eden bu ki~ilere
«gokten herhangi bir kap1 a~sak da» herhangi bir arac;la, ya da ara9 olmak-
s1z1n «oradan yukari ~1ksalar» ve gokyilztindeki acayip olaylan bizzat
gozleriyle gorseler, inat91hgm zirvesine ~tktJ.klanndan ve hak hususunda ~iip­
heye dii§iirmek i9in <<yine de: 'Gozlerimiz boyand1,» gozlerimizin gonne
yetenegi kapand1 «daha dogrusu bize biiyii yapllmr§hr' derler.» Ayet
metninde yeralan "sukkirat" kelimesi el-Kamus'ta gozlerimiz bakamad1, ~a­
~1np kald1 ya da kapand1 ve ona perde indi ~eklinde asaklanmak.tadir. ~ayet
onlar goklere 91k1p o acayip olaylan gorselerdi. bize bliyli yap1lm1~t1r yani
Muham1ned bizi biiyiilemi~tir, derler. Niteki1n Ytice Allah Kur'an-1 Kerim 'de
onlann bu durumunu ~oyle anlatir: "Onlar bir mucize giiriirlerse hem.en yiiz·
revirirler ve eskiden bed devarn edegelen bir bii.yiidiir, derler." (Ka1ner: 2)
K1saca ifade etrnek gerekirse bunlara istedikleri mucizelerin tarnam1 verilse
Ayet: 10-15 H1CR SURES!/ 15 387

inkarda ve inatta devam ettikleri i9in yine bunlar yalandlf derlerdi.


Bilindigi iizere sihir (btiyti) harikulade, olagantistli olaylardand1r. Btiyii
ancak fastk kimselerin elinde ortaya 91kar. Kfillinlik, kum ve yalalla fala bak-
ma ve buna benzer §eyler de boyledir. <;akll vurma, kadmlann yaptig1 §eydir.
Buna Arap9ada ''ettargu" denir.

Denilmi§tir ki kum tizerine yizgi yizmek ve kar§1hg1nda bir bedel almak


haramdrr.

~eyh Salahuddln es-Safedi der ki: "Sihir (btiyti) birtalam §eylere iifi.ir-
mek, yazmak ve dilgi.im atmak demektir. Bunlar insanlann bedenlerine ve
kalplerine etki ederler. Bu etkiyle ki§i hastalantr, oltir. Sihirle, kan-koca aras1
, a~ilabilir. Btiyti ti9 imama gore ger9ektir. Sihir ogrenmek alimlerin gorii§ bir-
ligiyle haramdrr ve yine kahinligi, goz boyac1hg1n1, ytld1za bakmay1, arpa ile
11
fala bakrnay1 ogrenmek de haramd1r.
<;arptlm1§ kimseyi okuyan ve cin toplad1g1n1, onlann kendisine itaat et-
tiklerini iddia eden kimseyi bizim imamlar1m1z sihirbazlann arasmda zikre-
derler. Ahmed b. Hanbel'in boylesi kimse hakkmda fetva vermeyip tevakkuf
ettigi (durdugu) rivayet olunur. Said b. el-Mtiseyyeb'e kans1na yakla§arnayan
bu ytizden kendini tedavi edecek birini arayan bir adam1n durumu sorulur. Sa-
id: "Allahti Teala zarar veren §eyi yasakJam1§tlr, faydah olan1 yasaklamamt§-
trr. Karde§ine faydah bir§ey yapabileceksen bunu yap" demi§tir.
388 CUz:l4

16. Ando/sun Biz gokte birtakim burflar yarattik ve seyre-


denler ifin onu susledik.
17. Onu ta§lanmi§ her §eytandan koruduk.
18. Ancak kulak hirsizligi eden miistesna. Onun da pe§ine
aftk bir alev sutunu du§mU§tiir.
19. Yeri uzatip yaydik. Orada sabit daglar yerle§tirdik. Yine
orada miktan ve olfusu belirli olan §eyler bitirdik.
20. Orada hem sizin ifin, hem de nziklarini temin edemeye-
ceginiz kimseler ifin birfok gefim vasitalan yarattik.
21. Her §eyin hazi,neleri yalniz Bizim yanimizdadir. Biz onu
ancak belli bir olf uyle indiririz.

16. «Andolsun Biz gokte birtak1m bur~lar yaratbk», yedi gezegenin


inmi§ oldugu ko§kler yaratttlc. Bunlar me§hur gokyilziindeki on iki adet bur~­
tur «Ve seyredenler i~in» iizerinde dil§tinen, ibret alan ve bunlarla o bur~la­
n yaratan yaraticm1n kudretini bulan kimseler i9in «onu», gokyiiztinii bu de-
gi§ik §ekildeki bur9larla «siisledik.»

17. «Onu», gokyilzilnil «ta§lanmt§» kovulmu§, arkalarmdan y1ld1zla-


nn f1rlattld1g1 «her §eytandan koruduk.» Art1k hi9bir §eytan oraya 9tlca-
maz, goktekilere vesvese verip onlar hakk1nda diledigini yapamaz ve onlarm
durumu hakkmda bilgi alamaz.

18. «Ancak kulak h1rs1zhg1 eden miistesna.» Fakat kulak hrrs1zhg1


yapan bundan mtistesnadrr. Ayetin i~erisinde gei;en kelimeden ttireme "el-
mtisterik" bir §eyi gizlice dinleyen, .ona kulak veren demektir. Ayet metninde
yeralan "sem"' kelimesi, i§itilen §ey anlam1nadir. Buna gore "istiraku' s~
sem'" gizlice dinlemek ve bir §eyler kapmak demektir.
Ayet: 16-20 HICR SURESt/ 15 389

«Onun da pe~ine» gorenler i9in, durumu gayet «a~1k bir alev siitunu
dli§mli.§tiir.» Ayet metninde yeralan "§ihab", yan1p tutu§an ate§ten kopan
bir pan;a anlamrna gelmektedir. Burada tizerinde durulmasr gereken nokta
sozkonusu olaym RasO.lullah (s.a.v.)'dan once meydana gelmi§ bir olay olma-
s1d1r. $eytanlar, RasGlullah (s.a.v.) Peygamber olarak gonderilmeden once ba-
zr durumlarr kulak hrrs1zhg1 yapar, ogrenirlerdi. RasGlullah (s.a.v.) Peygam-
ber olarak. gonderilince §eytanlarm arkasmdan atilan ta§lar 9ogald1 ve onlann,
dogrudan dog1uya ve tam olarak kulak hrrs1zbg1 yapmalan engellendi. Bu go-
rti§ti ibn Abbas 'tan riva yet olunan §U ifadeler desteklemektedir: "ilk zamanlar
§eytanlar1n gokytiztine 91.kmalar1 engellenmiyordu. Rasillullah ( s.a. v.) dtinya-
ya te§rif edince art1k bir alev stitunuyla onlann semalara 91kmalar1 engellen-
mi§tir."

Kulak hus1zltg1 yapana ayet-i kerimenin deyimiyle "~ihab" atilmakta-


drr. $eytanlara yild1zlar1n bizatihi kendileri atilmamaktadrr. <;unkti gokyliziln-
de gezegenler yort.ingelerinden aynlmamaktadxr. 0 halde bu §ihab sadece
ate§ten abnm1§ bir pan;a olsa gerektir. Ate§ ise tam ve eksiJmez bi~imde sa-
bittir. $eytanlar aras1nda ytizti, aln1 ve eli ile Yiice Allah 'm dilemi§ oldugu
ba§ka yerleri yanmr§ olanlan vardrr. Aralar1nda akhn1 yitiren ve bu nedenle
bir daha kulak hrrs1z1Ig1 yapmak iizere semaya geri donemeyen §eytanlar var-
drr.

19. «Yeri uzatap yayd1k.» Yerytiztinti, yeryiizii sak.inleri ic;in yayd1k ve


hazrrlad1k. «Orada sabit daglar yerle~tirdik.» Bu daglar olmasayd1 yeryii-
zti hizla c;alkalanird1 ve iizerinde hic;bir §ey sabit olarak kalamazdt. Ayet met-
ninde yeralan "revasiye" "resa-yersfi-resven-riisuvven" fiillerinden tiireme-
dir. Manas1, sabit oldu demek.tir.

« Yine orada» yeryilziinde «miktan ve ol~iisii bclirli olan ~eyler bi-


tirdik.» Bu olc;iisii belirli olan §eyler, hikmetin terazisiyle ol9ulmti§ olan. §ey-
lerdir. Buna gore ayetin manas1; orada miktan ve olc;tisti belirli, giizel ve mti-
nasip olan §eyler bitirdik, demek olur. Nitekim ayn1 kelimeyle Arapc;ada olc;ii-
lii soz i9in «kelamun mevzGnun» denilir.

20. «Orada hem sizin i~in, hem de nz1klann1 temin edemeyeceginiz»


<;olugunuz, 9ocugunuz, koleleriniz, hizmetc;ileriniz gibi «kimseler i~in bir-
~ok ge~im vas1talari yaratt1k.>> Ayet metninde yeralan "meayi§'', «rnai§et»
kelimesinin <_roguludur. Buna gore mana; orada sizin i<;in, ya§aman1z1 temin
cttiginiz yiyecek, giyecek ~eyler ve ba~kn nesneler yaratt1k. Btitiln bunlar si-
390 RUHU'L-BEYAN ' COz:l4

zin, di.inyada kalman1zla ilgili §eylerdir. Yiice Allah'1n, burada "nzzklanni


temin edemeyeceginiz kimseler" buyurmas1, onlann nz1klann1 kendilerinin
verdigi yolundaki zanlann1 reddetmek ve Ytice Allah'tn hem kendilerini ve
hem de onlan nziklandrrd1g1n1ortaya91karn1aktir.
21. «Her ~eyin hazineleri yaln1z Bizim yan1m1zdad1r .» Ayetin met-
ninde yeralan "hazain" kelimesi, "hizane" kelimesinin \:Ogulu olup, depo
edilmi§, saklantnt§ anlammadrr. Hizane, ayrn zamanda i~erisinde degerli mal-
larm muhafaza edildigi yerdir. Ytice Allah'm, depo edilmi§ nefis mallara olan
kudreti, sultanlann hazinelerine benzetilmi§tir.
«Biz onu ancak belli bir ol~iiyle indiririz.» Yoktan varettigimiz §ey-
leri ve yaratm1§ oldugumuz bu e§yay1 ancak belli bir ol~tiye gore indiririz. Bir
ba§ka ifadeyle hikmetin gerektirdigi belli bir miktara gore indiririz. Bu kadar
c;ok olmakla birlikte Bizim yoktan varettigimiz ve viicut verdigimiz §eyler
maslahata gore hesap edilmi§ §eylerdir.

22. Biz, riizgiirlari a~ilayici olarak gonderdik ve gokten bir


su indirdik de onunla su ihtiyacinizi kar§tladtk. Siz onu depo-
kzyamazsimz.
23. $iiphesiz Biz diriltir, Biz iildiiriiriiz. Ve Biz varis olu-
ruz.
24. Andolsun Biz, sizden once gelip gefenleri de biliriz, geri
kalanlari da biliriz.
Ayet: 21-23 , HlCR SURES!/ 15 391

25. ~iiphesiz senin Rabbin onlan toplayacaktir. <;iinkii 0,


hakimdir, alimdir.

22. «Biz, riizgarlan a~1lay1c1 olarak gonderdik.» Burada, yagmur


yliklti bulutlar olu§turmak suretiyle hayir ve bereket getiren rtizgar, hamile
olan kad1na, boyle olmayanlar ise kisir olan kad1na benzetilmi§tir.
Ebu Ubeyde der ki: "Ayetin metninde yeralan "levakih" (a§1lay1c1) keli-
0
mesi, "n1tilkiha anlanuna gelmektedir. <;iinkti riizgar hem bulutlan ve hem
de agac;lan a§1lamaktad1r. Aga9lan gti~lendirerek ve olgunla§tinp meyve ve-
recek hale getirerek a§ilamaktadu." Peygan1ber Efendimizin: "Alla/um, o
rii.zgan 'riyah' (ruzgarlar) ktl fakat 'rfh' kzlma." §eklinde dua ettigi rivayet
edilmi§tir.
«Ve gokten» yukandan «bir su» "maen" kelimesinin elif lams1z ol-
masmm da i§aret ettigi gibi bir k1s1m su «indirdik de» yani yukanda zikri
ge~en rtizgarlarla yagmur ytiklti bulutlar meydana getirdikten sonra size yu-
kar1n1zdan biraz su indirdik. A.yet metninde "sema" (gok) kelimesi ile kaste-
dilen, insanm yukar1s1 demektir. <;i.inkti insan1 evin tavan1 gibi yukandan ku-
~atan her §eye Arapc;ada "sema" denir. Yukar1dan indirilen, suyun bir k1sm1-
du. <;iinkti herkes bilir ki semadan suyun tamam1 indirilmez. Tam tersine in·
sanlann yararlanabilecekleri ve zarardan korunabilecekleri kadar su indirilir.
«Onunla su ihtiyac1n1z1 kar§lladik.>> Y ani gokten inen yagmuru, sizi sula-
yacak bir unsur olarak yarattlk. Artik bu yagmur suyunu ic;ersiniz ve onunla
hayvanlar1n1z1 ve tarlalar1n1z1 sularsm1z.
«Siz onu» yukandan indirilen yagmuru «depolayamazs1n1z.» 0 suyu
yoktan varetmeye, bulutlarda depolamaya ve gokten indirmeye kadir olan Bi-
ziz. Sizler buna kadir degilsiniz. Ayet-i kerimeye §U §ekilde de mana verenler
olmu§tur: Yagmuru gokten yagdrrdlktan sonra onlari gollerde, kuyularda ve
su kaynaklarmda sizler depolayamazsm1z. Tam tersine suyun karakteri c;ekil-
n1ek, yere s1zmak oldugu halde onlan buralarda depolayan Biziz. Su ihtiyac1-
n1z1 gidermek i~in muhafaza eden de Biziz.
23. «~iiphesiz» hayat verilmeye mtisait baz1 cisimlere hayat vererek
«Biz diriltir» o cisimlerde hayati yokederek ve alarak «Biz oldiiriiriiz.»
Hayat verme ve oldUrme kavram1 hem hayvanlara, hem de bitkilere §amildir.
Allahti Teala ilkbahar mevsiminde yagmur yagduarak yerytizilnti diriltir.
392 RUHU'L·BEYAN Ciiz: 14

Sonbaharda da oldtirtir. Yine 0, iman nasip ederek diriltir,, inkar ile oldtiriir.
«Ve» her §eye «Biz varis oluruz.» Btittin mahlukati yokettikten sonra geride
kalacak olan Biziz. Mtilktin zaman1 bittiginde btittin miilke mfilik olacak olan
Biziz. En ba§ta da ve en sonda da her §eye hakim olacak olan Biziz.

24. «Andolsun Biz, sizden once gelip ge~enleri de biliriz,» yani do-
gumu da oliimii de sizden once ger9ekle§IBi§ olanlan, bir ba§ka ifadeyle Hz.
"
Adem'den §U ana kadar gelip ge9mi§ olanlan Biz biliriz. «Geri kalanlari da
biliriz.» Sizden sonra dogacak: ve Olecekleri, bir ba§ka ifadeyle kiyamete ka-
dar sizden sonra gelecekleri Biz biliriz.

25. Ba§kas1 degil «~iiphesiz senin Rabbin onlari toplayacaktir.» Ya-


ni once ge9enleri de, kiyamete kadar gelecek olanlan da yaptlklar1n1n kaq1-
hklanru vermek tizere senin Rabbin toplayacak:t1r. Bu ifade oldtikten sonra di-
rilmeyi inkar edenlere bir cevap te§kil etmektedir. «<;iinkii 0, hakimdir,»
bilytik bir hikmet sahibi ve fiillerini saglam yapandir. «Alimdir» O'nun ilmi
her §eyi ku§atm1§tlr.
imam el-Vahidi, Esbabu'n-Nuzul isimli eserinde der ki: "ibn Abba·s
(r.a.) der ki: Rasiilullah (s.a. v.)'m arkas1nda kadlnlarm en arka saf1nda gtizel
bir kad1n namaz k1hyordu. Sahabilerden biri o kadm1 gormek i~in erkeklerin
son saf1na ge9iyordu ve rtiku ettigi zaman koltuk altlar1ndan geriye dogru o
kadma bak1yordu. i§te bunun iizerine bu ayet-i kerime nazil olmU§tUr."
Bir ba§ka rivayet de §Oyledir: "Kad1nlar cemaate namaz kilmaya geli-
yorlard1 ve erkeklerin arkas1nda namaza duruyorlard1. Erkeklerden, kalbinde
§ilphe olan baz1lan erkeklerin en arka safinda namaza duruyor, kad1nlardan
da ayn1 §ekilde kalbi bozuk olanlar erkeklere yakm olsunlar diye kadm safla-
rm1n en oniinde namaza duruyorlardi. i§te bunun tizerine bu ayet-i kerime
nazil olmu§tur."
Bir hadis-i §erifte RasOJullah (s.a.v.) §Oyle buyurur: "Erkeklerin safla-
rmm en hayzrlist birinci saf, en kotusu de son saftir. Kad1nlarm saflanmn en
hayirllsz ise en arka saf, en kotusii de en ondeki safttr." <1)
Fethu'l-Garfh isimli eserde denir ki: "Bu hadis, umumu iizere anla§il-
mamahdu. Tam tersine eger kadmlarla erkekler birlikte cemaat olacaklarsa
hadiste emredildigi §ekilde saf tutmahd1rlar. Eger kad1nlar erkeklerden ayn

I- Hadisi MUslirn, Tirrnizl, Ncs!it vc lbn Mace rivayl'I l·tll•rlcr. Bkz. t'l-Fetlw'l-Kd1fr. 1/101
Ayet: 24-25 , HiCR SURESi/ 15 393

bir yerde nainaz k1lacaklarsa o zaman onlann htikmti de erkekler gibidir. Er-
keklerin ve kad1nlann saflanmn en kottisii tabirinden maksat, bu saflann se-
vabm1n ve faziletinin daha az olacag1 ve §eriatin arzusundan daha uzak bulu-
nacag1dlf. En hayrrlis1 da bunun tam tersidir. "
394 RUHU'L·BEYAN I Ci.ii:14

26. Andolsun Biz insani, kuru bir famurdan, koku§mU§ ka-


ra balfiktan yarattik.
27. Cinleri de daha once harareti miithi§ ate§ten yaratmz§-
tzk.
28. Hani Rabbin meleklere demi§ti ki: "Ben kupkuru bir
famurdan, koku§mU§ ka.ra balfiktan bir insan yaratacagim.
29. Ona §ekil verdigim, ve ona ruhumdan iifledigim zaman
siz hemen onun ifin secdeye kapanm."
30. M eleklerin hepsi de hemen secde ettiler.
31. Fakat iblis harif. 0, secde edenlerle beraber olmaktan
kafindi.
32. Allah: ''Ey iblis! Secde edenlerle beraber olmayi§inin
sebebi nedir?" dedi.
33. (iblis): "Ben kuru bir famurdan, koku§mU§ kara bal-
flktan yarattigin bir insana secde edecek degilim, " dedi.
34. (Allah) §iiyle buyurdu: "Oyleyse oradan pk, artik ko-
vuldun.
35. Muhakkak ki din giinii.ne kadar lanet senin iizerine ola-
caktir. ''
36. (iblis): "Rabbim, iiyleyse onlarin tekrar dirilecegi giine
kadar bana miihlet ver, " dedi.
37-38. (Allah): "Sen bilinen vaktin giiniine kadar kendile-
rine miihlet verilenlerdensin," buyurdu.
39. (iblis) dedi ki: "Rabbim, andolsun ki beni azdirman se-
Ayet: 26-28 HiCR SURES!/ 15 395

bebiyle ben de yeryiiziinde (giinahlari ve §ehvetleri) onlara


siisleyecegim ve onlarin hepsini mutwka azdiracagun.
40. Ancak onlardan ihlii.sli kullann miistesna."
41. (Allah) §Dyle buyurdu: "i~te -taa11hiit ederim- dosdogru
yol budur.
42. $iiphesiz kullarim iizerinde senin bir hakimiyetin yok-
tur. Ancak azginlardan sana uyanlar miistesna."

26. «Andolsun Biz insan1, kuru bir ~amurdan,» pi§irilmemi§ kuru


c;amurdan yaratuk. Ayetin metninde ge~en "salsa/" kelimesi, pi§memi§, vu-
ruldugunda ses ~lkaran kuru ~amur anlamma gelmektedir. «Koku~mu~», ma-
yalamm§ «kara bal~1ktan» rengi degi§IDi§ ve suyla 1sland1ktan sonra uzun
mtiddet kald1g1 ic;in kararmI§ ve kokU§ffiU§ kara balc;tktan «yarathk.» Yani
insan nev'ini yaratt1k. insan1n ashnt ve ilk ferdini herhangi bir misli ve benze-
ri olmaks1z1n diger fertlerin yaratlh§ c;ekirdegini de ic;inde ta§irnak ilzere 9a-
murdan, koku§IDU§ kara balc;tktan yaratttk.
27. «Cinleri de ...» Ayet metninde yeralan "can" iblis anlammad1r ve
iblis, cinlerin babas1drr. Can kelimesi, §ekil itibariyle tekil, fakat mana itiba-
riyle c;ogul olarak cinler anlammadir. Cinlere bu ismin verilmesi gizlenmesi
dolay1s1yladrr. «Daha once» insanhg1 yaratmadan once «harareti miithi~
ate~ten yaratm1~hk.» Burada gec;en "semum" kelimesi, harareti ~ok ytiksek
ve §iddetli ate§ anlam1na gelmektedir. Sozllikte "semfim" kelimesi, harareti
olan rilzgar demektir. Hararetli olan rilzgarda da ate§ vardir. "Semfim'' ile
"harfir" arasmdaki farka gelince "semfim" daha ziyade gtindtiztin esen, buna
kar§ihk "harfir" ise gece esen steak riizgar demektir. Ate~in "semfim" §eklinde
nitelenmesi, vilcudun btittin gozeneklerine ntifuz etmesinden dolay1dir. <;un-
kti "gozenekler" bu kelimeden ti.ireme "mesam" demektir.
28. Ey Muhammed! Allah'm §U sozlerini hatirla: «Hani Rabbin melek-
lere demi§ti ki:» Burada hitap edilen btittin meleklerdir. Bunlar1n arasma
Cebrail ve benzeri btiytik meleklerle kti9i.ik melekler dahildir. «'Ben» gele-
cekte mutlaka «kupkuru bir ~amurdan, koku~mu§ kara bal~1ktan bir in-
san yaratacag1m.» Burada ge~en "be~er" kelimesi, erkek veya kad1n insan
demektir. Burada Ytice Allah, Hz. Adem'in daha yarattlmadan once yaratila-
cag1n1 meleklere haber vern1i~tir. Boylece onlann kendilerini Adem'e hemen
l

396 RUHU'L-BEYAN Cu-z : 14

secde etmeleri hususunda ruhen hazulamay1 ama9lam1§tlr.


29. «Ona §ekil verdigim,» onu insan suretinde ve be§er bi9itninde §e-
killendirdigim «Ve ona ruhumdan iifledigim zaman ... » Burada ge<;en
"nefh" (iitleme), i9erisinde havay1 tutmaya ve havayla dolmaya elveri§li bir
cismin i~ine hava iiflemek ve doldurmak demektir. Bu ifade viicuda hayat
vermenin kinayeli yoldan anlattm1dir. Yiice Allah'm iifi.irme fiilini kendi zati-
"'
na izafe etmesi, Adem'e §ekil vern1e ve onu insan k1hg1na sokmaya bizzat
kendisinin ba§lamt§ olmasmdan dolay1drr. 0 halde Ytice Allah A<lem'i yarat-
mt§, insan bi9imine sokmu§ ve mukaddes elleriyle onu di.izgtin bir §Ckilde ya-
ratmt§, ard1ndan da herhangi bir vas1tayla degil, bizatihi kendisi, kendi izafi
ruhundan ona ilfiirmti§tiir. Buradaki "izafi ruh" terimi ile kastedilen, vticut is-
miyle anilan Rahmani nefestir. Buna gore ayetin manas1: A<lem'in vticuduna
gerekli yetenekleri verip tamamlad1g1mda ve ona ruh verdigimde ve bu ruhun
izleri btitiln organlann1n bo§luklanna kadar ula§ttgmda ve hisseden, solunum
yapan bir hale geldigi zama.n «siz hemen onun i~in» Yiice Allah'm emrine
s·anlmak, Adem'e selam, tazim ve onu §ereflendirmek iizere «secdeye kapa-
n1n.'>> Bu emir tizerine melekler, Adem bir k1ble mesabesinde olarak Ytice
Allah'a secdeye kapand1lar. Zira onda Ytice Allah'm kudretinin ve hikmetinin
acayip tecellileri ortaya c;Ikm1§tl.
30. «Meleklerin hepsi de hemen secde ettiler.» Ylice Allah, Adem'i
yaratt1, insan bi9imine koydu, ona rub ilfledi ve meleklerin tamam1 i91erinden
hi9biri miistesna olmaks1z1n yerdeki, ya da gokteki meleklerin tamam1 ona
secdeye kapandtlar. Bu konuda hi~bir melek geri kalmadi. Tam tersine hepsi
birden secde ettiler.
"Ecmaun" kelimesi, "hepsi" anlam1na gelen ve daha once gec;en "kul-
luhum" kelimesinden sonra ikinci bir te'kid (peki§tirme) ifade etmektedir.
<;tinkti "M elekler secde etti" ifadesi ac;ikc;a biittin meleklerin secdeye kapan-
d1klann1 belirtmektedir. <;tinkii -Arap~a dilbilgisi kurallarma gore "elif-lam"
ile marife olan c;ogul kelimelerin o ismin biittin fertlerini ic;ine ald1g1 a91ktir.
Boyle bir kelime o ismin btiti.in fertlerini kapsar. Fakat bu genellik tahsise ve
fertlerin bir k1sn11n1n irade edilmi§ olmas1na da muhtemeldir. i§te bu ihtimal
ayette yeralan "ecmaun" kelimesiyle ortadan kald1nln11§tlf ve bu kelime soz-
konusu ctimleye bir peki§tirme katrru§ttr.
31. «Fakat iblis hari~.» Buradaki istisna "muttasd" istisnad1r. Bir ba§-
ka ifadeyle istisna edilenle, geride kalanlarm ayn1 cinsten oldugu istisnad1r.
Ayet: 29-33 , HICR SORESI/ 15 397

Zira iblis de, meleklerin arasmda gizli bir cindi. Yilce Allah onlarla birlikte
secde etmesini emretmi§ti. Ancak burada aynca cinler soylenn1emi§ ve hepsi
"Meleklerin hepsi de hemen secde ettiler." ifadesinde meleklerin aras1na ka-
ttlmt§lardir. Bu tipk1 kadmlarla erkeklerin birlikte bulurunalannda Arap<;a dil-
bilgisi kurallanna gore erkeklere ait zamirin ve fiilin kullan1lmas1 gibidir.

«0, secde edenlerle beraber olmaktan ka~1nd1.» Onun secde etmeyi-


~i, ya§am1§ oldugu bir tereddtitten degildi. Tam tersine kar§I gelmesinden, bo-
blirlenip yiiz<;evirmesinden idi. Yukar1daki istisnan1n "munkati" olmas1 da
miimklindiir. Bu taktirde ifade, daha sonra gelen ifadeyle biti§ir ve mana ola-
rak o ifadelerle biittinliik ta~1r. istisna munkati olursa ayetin manas1 §oyle
olur: "Fakat iblis, Adem'e meleklerle secde edenlerden olmaktan yilz~evirdi. ''
Bu ifade iblis'in gorli§liniln ne kadar sakat oldugunu gostermektedir. <;tinkti
bir tek masiyet i9inde ti9 tane gilnah1 birden i§lemi§ olma.ktadrr. Bunlar; emre
kar§I gelmek, Adem'i hakir gorerek kibirlenmek ve cemaatten aynlmaktlr.
Ayetin ifadesiyle "eba" o §erefli ve mukarrabin olan meleklerin aras1nda
yeralmaktan yilz 9evirmeyi ifade eder. Sahih bir hadiste §U ifadeler yerahr:
"Ademoglu secde ayetini okudugu zaman ve secde ettiginde §eytan oradan
uzakla§zr ve aglamaya ba~lar. Ardindan §Oyle der: Yazzklar olsun banal
Ademogluna secde etmesi emrolundu ve secde etti cenneti kazand1 . Bana
secde etmem emrolundu, kar§t geldim. Benim if in de cehennem vardzr." <2>

32. «Allah: 'Ey ibJis!» ~eref~e mertebeleri yiiksek olmakla birlikte,


Adem'e «secde edenlerle beraber olmay1§1n1n sebebi nedir?' dedi.»

33. «(lblis): 'Ben kuru bir ~amurdan, koku§mU§ kara bal~1ktan ya-
ratbg1n bir insana secde edecek degilim,' dedi.» Yani benim durumum,
secde etmeme uygun degildir, dogru da olmaz. <;link.ti o yogun bir cisimdir,
hen ise ruham cevherim. Senin koku§mU§ kara ~amurdan yarattJ.gm boyle bir
be§ere secde edecek degilim. Benim delilim ise §Udur: Sen beni ate§ten yarat-
tm. Ate§, Iatif, nfirani, yilce bir cevherdir. Onu ise 9amurdan yaratt1n. <;amur
kesiftir, zulmanidir (karanhktu) ve stiflidir. 0 halde ben ondan bu delillere
gore daha hayrrhy1m.

Thlis bu ak1l yilrtitmeyle ne kadar cahil ve ne kadar zay1f ak1lh olduguna


i§aret etmektedir. iblis zannetti ki Yilce Allah, Adem'in meleklere secdeye

2- Bu hadisi Muslim, ibn Mfice ve Ahmed b. Hanbel Musncd'inde rivayet ederler. Bkz. el-Fet-
1"''1-Kehir, 1/141.
l

398 RUHU'L·BEVAN cuz:l4

Hiy1k olmas1n1 be§er olu§una ve c;amurdan yarattlmt§ olmasma baglamI§tlr.


Oysa onun ruhuna verilen "halifelik" srrnna bakmadl. Hem de bu ruh, Ytice
Allah'1n bizatihi kendisine izafe olma §erefi ta§ty§an, O'nun ozel iifiirmesi ile
§ereflenen, biitiin isimleri ogrenen, Ytice Allah'm cemfilinin ve ceHilinin tecel-
lisine milsait ve uygun bir ruhtu. i§te bu noktadan hareket edilerek iblis ic;in
tek gozlii denmi§tir. <;link.ii o, iki gozilnden biriyle olaylara bakmaktad1r. Zira
bu olayda Adem'in sadece be§er yoniinii mii§ahede etmi§, Ytice Allah'1n bu
be§ere bah§etmi§ oldugu degersiz, hayvaru s1fatlara, fesat ve kan dokme kay-
nag1 olan ozelliklere bakmt§tu. iblis kordii. <;unkti insan1n rfihaniyetine veril-
mi§ olan halifelik srrnna, e§yan1n isimlerini bilme, Yilce Allah'1n ozel tiftir-
mesiyle yarattlma ve bu iiftirtilmenin bizzat Allah'm kendi nefsine izafe edil-
me §erefi ve bunlar1n dt§mda diger se9ilme ve tercih edilme gibi olaylarla
mtikerrem k1lmmas1na hie; bakmamt§t1.
34. «(Allah) ~oyle buyurdu: 'Oyleyse oradan ~1k,» Yiice Allah iblis'e
onu degersiz kilmak ve uzakla§tlrmak i9in cennetten c;ikma emri vermi§tir.
Iblis'in cennetten c;1kmas1 vesvese yoluyla oraya girmesine engel degildir.
Ebu'l-Kasrm el-Ensari der ki: "Allahti Team. meleklerle cinleri ve insan-
lan birbirlerinden §ekil ve suret itibariyle farkh kilm1§tlf. Eger Allah melege
insan biinyesi verse melek olmaktan c;Ikar. Digerlerini de buna mukayese et-
mek miimkiindtir."
«Artik kovuldun.» Burada ge9en "racfm" kelimesi "er-racmii bi'l-ha-
cer" ta§ atmaktan ttiremedir. Buna gore ~eytanm racim olmas1, Allah'm rah-
metinden ve her tiirlti hayu ve §ereften kovulmas1 anlamma gelir.
35. «Muhakkak ki din giiniine kadar» ceza ve ukfibet giiniine kadar
«lanet», rahmetten uzakla§ttnlma «senin iizerine olacaktir.'» Bu ayet-i
kerimede i§aret olunuyor ki iblis'in cezas1 ve ikab1, ceza gtiniine kadar erte-
lenmi§tir ve yine son derece ~irk.in olmakla birlikte burada ifade edilen lanet,
onun fiilinin bir cezas1 degildir. Asil iblis'in cezas1, o ceza gtinti tahakkuk
edecektir.
36. «(iblis): 'Rabbim, oyleyse onlar1n tekrar dirilecegi giine kadar>>
Adem'in ve ztirriyyetinin oldilkten sonra ceza veya miikafat gormek iizere di-
rilecekleri giine kadar «bana miihlet ver,' dedi.» Madem ki beni kovulmu§
ktldm. 0 halde onlann dirilecegi gtine kadar bana miihlet ver, cezam1 tehir et
dcdi. Bu sozliyle, insanlan saptirmasma devam etmeyi, onlardan intikatn al-
may1 ve ()liimdcn kurtulmay1 muracl etmi~t ir. \i.inki.i insanlar dirildikten sonra
Ayet: 34-40 HiCR S0RES1/ 15 399

arllk olmek diye bir §ey yoktur. Ytice Allah da iblis'in mtihlet istegine kabul,
diger istegine red cevab1 vermi§tir.

37-38. «(Allah): 'Sen bilinen vaktin giiniine kadar kendilerine miihlet


verilenlerdensin,'» Ecelleri ezelde tehir edilmi§ olanlardansm «buyurdu.»
39. «(iblis) dedi ki: Rabbim, andolsun ki beni azd1rman sebebiyle
ben de yeryiiziinde», aldanma yurdu olan dtinyada «onlara» giinahlan,
§ehvetleri ve lezzetleri «siisleyecegim ve onlann hepsini mutlaka azd1ra-
cag1m.>> Onlarm hepsini azgmhga ve sap1khga stirtikleyecegim.
40. «Ancak onlardan» senin taatma halis ktld1g1n ve kendilerini §irkin
kirlerinden temizledigin «ihlash kullann miistesna.'» <;link.ii onlar gen;ek
tevhid ehli olup, ic;inde bulunduklar1 duruma basiret goztiyle bakabilen uya-
m.k kimselerdir.
Bir haberde §U ifadeler yerahr: "iblis Rabbine, Senin izzetine ve celaline
yemin ederim ki A<lemogullann1n ruhlan bedenlerinde oldugu stirece onlan
azd1nnaya devam edecegim. Allahti Teala da: "izzetime ve celalime andol-
It

sun ki onlar Benden istigfar ettikleri stirece Ben de onlan bag 1~layacag1m, ''
buyurur.
Allahti Tefila iblis'i, sevimli olan dosttan dii§man1, itaatkardan itaat et-
meyeni kendisi vas1tas1yla ayirmak i<;in yaratm1§tlr. AllahU Ztilcelal, Peygam-
berleri de itaatkar olan kullar1 onlara uysunlar diye yaratm1§tl.r. iblis'i ise
itaatkar olmayanlar, ardmdan gitsinler diye yaratm1§hr.
iblis cehenneme <;aguan bir simsar ve tellaldlf. Iblis'in mah dtinyadrr.
Bu mahn1 kafirlere sundugunda sorulur: Bu malm degeri nedir? iblis, bunun
degeri dini terketmektir, der ve di.inyay1 satin alanlar dinlerini vererek iblis'in
mahn1 ahrlar. Zahidler ise dtinyay1 terkederler, ondan ytiz <;evirirler.

Bir grup insan Ebu Medyen'in huzuruna girerler ve §eytanm vesvesesiy-


le ba~a 9lkamad1klanndan §ikayet~i olurlar. Ebfi Medyen: "$eytan §imdi be-
nim yan1mdan 91kti gitti ve sizden §ikayet9i oldu. ~eytan bana dedi ki: Arka-
da~lanna soyle, benim dtinyam1 terketsinler ki ben de onlara dinlerini biraka-
y1m dedi," der.

Ahmed b. Hanbel rahimehullah der ki: "insan1n dti§man1 dortttir: Birin-


cisi dtinyadll'. DUnyanm silah1 halkla birarada bulunmakt1r. Bu silfilun panze-
hiri uzlettir. ikind dU~n1an ~eytand1r. ~eytanm sitah1 tokluktur. Bu silah1n
400 RUHU'l.,-BEYAN Cuz: 14

panzehiri ise ac;hktlf. Oc;tincil dii§man nefistir. Silfilu uyku, panzehiri uyuma-
maktlr. Son dii§man hevadir. Bunun sitalu konu§maktlf. Bu silfilla kar§l c;are
ise susmaktrr."

41. «(Allah)» iblis'e «~oyle buyurdu: 'i§te -taahhiit ederim-» Egrisi


btigriisti olmayan ve asla kendisinden sapilmayan «dosdogru yol budur.»
Burada gec;en ''aleyye" ifadesi (benim tizerime bir hak ve taahhiitttir) demek-
tir. Ancak bunun manas1, uyulmas1 gerekli olan hak gibidir, demektir. Boyle-
ce bu taahhtidiin mutlaka yerine gelecegi ve gerc;ekle§ecegi peki§tirilmi§ ol-
maktadir. Zira Ehl-i Stinnet ve'l-Cemaat itikad1na gore Allah'a hic;bir §eyi
yapmas1 vacip degildir.
42. «~iiphesiz», imanlarmda samimi olduklan ve §eytandan yakalann1
kurtardiklan ic;in Yi.ice Allah'1n nezdinde agrrlanmaya lay1k «kullarim iize-
rinde» onlann kalpleri tizerinde «senin bir hakimiyetin yoktur.» Herhan-
gi bir tasallutun ve azd1rman miimkiin degildir.
~eytana sorulur: "Salih kullarla durumun nasddir?" 0 cevap verir: "Bii-
yilk bir okyanusa onu kirletmek ic;in idrarm1 yapan bir adam durumunday1m.
Hie; deniz bu adamdan etkilenir mi, ya da gtine§in nurunu kendi kendine son-
diirmeye c;ah§an bir adama da benzetebilirsin. Sen hie; bu adamdan daha cahi-
lini gordiin mii," diye cevap verir.
"
Alimlerden birine soratlar: "Senin, §eytanla milcadelen nas1ldir?" Ce-
vap verir: "~eytan da kim oluyor? Bizier biitiin dii§iincemizi Allahti Teala'ya
yevirmi§ bir milletiz. Allah'a doniince, O'nun d1§1ndakilere hi~ ihtiya9 kal-
maz." Bundan sonra §U rnanada bir §iir soylemi§tir:
Dunya hayattndan r;ekildim sayesinde O'nun
Goziim bakar dunyama, hayatzm gormez beni
Gun/ere sor bilmez adzm nedir,
Bilmez mekarum nedir, neresi egler beni!

«Ancak azg1nlardan sana uyanlar miistesna.'» Burada §6yle bir soru


insan1n akhna takilabilir: Allahti TeaHi iblis'in, Rasfilullah (s.a. v.)'a rnusallat
olmasma engel olmu§ mudur, yoksa olmam1§ m1dJr? Bu soruya bizim cevab1-
m1z: Yuce Allah iblis'i Rasulullah'a musallat kilm1§trr. Fakat sonra Peygam-
berini ondan korumu§tUI. i§te bu nedenle Ras0lullah'1n §eytan1 onun elinde
MtislUman olmu§tur.
Hz. Ali (r.a.) der ki: "Bizim namaz1m1zla, Ehl-i Kitabm nanrnzt arasm-
Ayet: 41 -43 H1CR SURES!/ 15 401

daki fark §eytamn vesvesesidir. ~eytan, kafirlerin amellerini brrakm1~tt r. Zira


onlar zaten §eytan1n e1nirlerine uymu§lard.lr. Herhangi bir kimse kafir oldugu
za1nan ~eytan~ ben senden uzagun der. Mti'min ise §eyta11111 emirlerine ayk1n
davranu. <;unkti §eytanla mticadele, onun isteklerine uymamak sfiretiyle
olur.''$iiphesiz kullanm iizerinde senin bir hakimiyetin yoktur." ayet-i keri-
1nesi bunlann hak.landa nazil olmu§tur. "

43. Muhakkak ki cehennem, onlarin hepsi71:e vaadolunan


yerdir.
44. Onun yedi kapisi vardir. Onlardan. her kapi ifin hirer
grup ayrilmi§tir.
45. Takva sahipleri mutlaka cennetlerde ve pinar ba§la-
rinda ola.caklar.
46. Oraya emniyet ve se/ametle girin .
402 ROHU'L-BEYAN Ciiz: 14

47. Biz, onlarin gon.iillerindeki kini sokllp attik. Onlar art1k


tahtlar iizerinde kar§l kar§tya oturan karde§ler olacaklar.
48. Onlara orada hif bir yorgun.luk gelmeyecek ve onlar
oradan f 1kanlmayacaklard1r.
49. Kuilan.ma Benim fOk bagi§lay1.c t ve pek esirgeyici oldu-
gumu haber ver.
50. Benim azabimin elem verici bir azap oldugunu da bil-
dir.

43. «Muhakkak ki cehennem, onlar1n>» ~eytana uyanlann «hepsine


vaadolunan yerdir .» Onlann varacaklan son duraktir. Cehenneme bu ismin
verilmesi, 9ok derin olmas1ndan dolay1dir. Arap9ada dibi c;ok derin olan ku-
yuya "bi'run cihinnamun" denilir. Cehennem, fillirette Ytice Allah'1n hapisha-
nesidir.
44. «Onun yedi kap1s1 vard1r.» 0 kap1lardan cehennemlikler ic;eri gi-
rerler. Cehennemin tabakas1na gore her kap1 tistilnde ba~ka bir kap1 vardir.
Yani her tabakan1n bir kap1s1 vardu. «Onlardan>> bu tabakalardan her bir ta-
bakaya a~1lan kap1lardan «her kap1 i~in» ~eytana tabi olanlann girecek ol-
dugu «hirer grup aynlmt§hr.» Herkesin kendi yetenegine gore muayyen
bir grup vard1r. Birinci tabaka cehenne1nin en list tabakas1 olup, Mtisltimanla-
nn asileri buraya girecektir.

Cehennemin tabakalanmn tertip ve Siralarn~1 hakk1nda rivayetler c;e~it


ye~ittir. Ekserisinde cehennem tabakas1 birinci tabakadir. Buraya cehennem
isminin neden verildigi yukanda ifade edilmi~ti. Sonra "leza" tabakas1 gelir.
Bu, ~iddetli yak1c1hg1ndan dolay1 bu ismi ahn1~tir. "Hutame" tabakas1 ise bir
diger tabakad1r. <;tinkli buras1, i~inde bulunanlann kemiklerini kuar. Bir cliger
tabaka "sa1r" tabakas1dir. Bu ismi almas1n1n nedeni, tutu§turulmu~ olmas1n-
dan dolaytdIT. Sonra "sekar" tabakas1 gelir. Burada ate~in alevleri ~ok §iddetli
oldugundan bu ismi alm1§tlf. "Cah!m" tabakas1 ise derinliginden dolay1 bu is-
1ni ahrken, "haviye" ise 9ok a~ag1da ve vukur olmas1ndan dolay1 boyle isim-
lendirihni~tir. Cehenne1nde yaratiklann arasmda en ~iddetli azab1. ~irk denen
olay1 ilk icad eden "iblis" c;ekecektir. Onun azab1n1n ekserisi yaratih~ unsu-
runda trogunlugu te~kil eden ate~in z1dd1 ile verilecektir. Bir ba§ka ifadeyle
iblis, cehennemdeki "Zetnhenr'' sogugu ile azaplanacak1u.
Yuce Allah gtinahkarlann ak1heti11i i.ikrettikten sonra ~imdi bundan son-
Ayet: 43-48 HiCR SURESi/ 15 403

ra n1littakilerin akibetlerini belirtmeye ba§llyor ve ~oyle buyuruyor:

45. «Takva sahipleri mutlaka cennetlerde ve p1nar ba§lar1nda ola-


caklar.» Takva anlam1na gelen "ittika", ii9 §ekilde olur: Allah'in haramlann-
dan ka~1nn1a, dtinya ve onun §ehvetlerinden ka91nma, Yi.ice Allah'tan ba§kala-
nndan sakmma. Bunlardan birincisi avam1n, ikincisi havass1n, i.i9tinctisli de
havass1n da havassm1n takvas1dir. i§te bu takva sahipleri celUletlerde ve p1nar
ba§lannda olacaklar, i~lerinden her birinin bir cenneti ve pman olacaktrr.

46. Onlar, cennetin kap1s1na ula§tiklannda kendilerine «Oraya» afetler-


den «emniyet ve selametle girin» denilir. Burada "selametle girin" ifadesi,
iki §ekilde tefsir olunabilir. Birincisi her tiirlti korkun<; §eyden salim olarak
cennete girin, §ek.linde olabilir. Ya da Allahti Teala'n1n selanuyla oraya girin
demek de, olabilir.

47. «Biz, onlarin goniillerindeki kini sokiip athk.» Kalplerinde diin-


yadaki dii§manhk sebebiyle yerle§mi§ olan kinlerini soktip att1k, demektir.

Hz. Ali (r.a.)'dan §6yle soyledigi rivayet olunur: "Umar1m ki ben, Os-
man, Talha ve Ziibeyr bu ayette anlatilan, kalplerinden kinlerin sokliltip atil-
chg1 kimselerin zlimresinden oluruz. "

«Onlar artik tahtlar iizerinde kar§• kar§•ya oturan karde§ler ola-


caklar.» Burada "karde~ler" olacaklan ifade edilirken, A'raf suresinde ayn1
konuya deginen ayet-i kerimede bu aynnti yer almamaktadrr. Bu sfirede "kar-
de§ler'' olmalar1n1n vurgulanmas1, ayet-i kerimenin Rasulullah'1n sahabeleri
hakk1nda inmi§ olmas1ndan dolaytdJr. Bu sfirenin d1§mdaki ayetler ise biitiin
mii'minleri i~ine alan gene! bir ifadedir. Onlar birbirlerine candan karde§
olunca art1k aralarmda ne diinyada ilim ve irfan farkhhg1ndan dolay1 ve ne de
fillirette cennet dereceleri ve Allah'a yakmhk mertebelerine kar§1hk herhangi
bir k1skan9hk kalmaz ve ayette i§aret olundugu gibi ko§kler tizerinde kar§l
kar§iya otururlar.
11
MUcahid der ki: 0turduklar1 tahtlar, ne tarafa donmek isterlerse o tarafa
kendilerini <;evirirler. Onlar her haliikarda birbirleriyle ytizytize olurlar. Her-
kes birbirini gori.ir. i§te bu, onlann di.inyada iken birbirlerine kar§1 candan
dost olmalarm1n sonucudur."

48. «Onlara orada hi~bir yorgunluk gelmeyecek», isten1i§ olduklar1


~eyleri asla hcrhangi bir faaliyet gostcrmcden clde edeceklerinden dolay1 her-
404 RUHU'L-BEYAN Cuz:l4

hangi bir yorgunluk duymayacaklar. Ya da 9ok gli9lti olduklan i~in bu yor-


gunlugu hissetmeyecekler. «Ve onlar oradan» ebediyyen «~1kardmaya­
caklard1r.» <;unkti bir nimet ebediyyen abn1yorsa tam olur. Bir hadis-i §erif-
te §6yle buyrulmaktadu: "Cennete ilk gireceklerin suretleri aym dolunay ge-
cesindeki biqimi gibi olacaktir. Onlar oraya asla tukurmezler, burunlanm
sumkiirmezler ve di§kl qikarmazlar. Ellerindeki kablan alundan , sa~:lanm
taradlklan taraklan alt1n ve gumu~tendir. Buhurdanllklannda od agacz ya-
kihr. Terleri misk kokar, her birinin iki adet zevcesi (e§i) vardzr. Guzelligin-
den dolayz etlerinin gerisinden, bacaklannm. iqindeki ilik gorulmektedir. On-
lann arasznda hiqbir anla~mazhk ve kar§zl1kll kin giitme yoktur. Kalpleri bir
kalpmi~ gibi uyum iqindedir. Sabah ve ak§am Allah'z tespih ederler. " <3>

Fethu'l-Garfb'de §U satulan gormekteyiz: "Onlar sabah ve ak§am Al-


lah'1 tespih ederler. Cennetin gun ve saat cinsinden vak:itleri takdir iledir.
<;tinkii gtin ve saat, gece ve giindiiztin f arkhhg1ndan, gtine§in ve aym hareket-
lerinden dogmakta ve buna gore takdir olunmaktadir. Oysa cennette bu takdir
ara9lar1, gece, ay, gtine§ yoktur."

Kurtubl der ki: "Cennetliklerin sozkonusu bu tespihleri herhangi bir mti-


kellefiyetten ve icbardan dolay1 degildir. <;tinkii cennet miikellefiyet mahalli
degildir. Cennet, asil yaptlan amellerin kar§1hg1n1n ahnd1g1 yerdir. Bundan
dolay1 cennetliklerin tespihi sadece bir ilham ve nasip etmeden kaynaklan-
maktad1r. Nitekim ba§ka bir rivayette bunu anhyoruz: "Cennetliklere tzpki
nefes almalan, insanlara ilham olundugu gibi tespih, tahmfd ve tekbir getir-
meleri de ilham olunur." Buradaki benzerlik noktas1 §udur: Nas1l ki insan1n
nefes ahp, solunum yapmas1 §arttar, ka9m1lmazdrr ve bu solunum yap1lrrken
insan en ufa.k bir klilfet ve me§alckat 9ekmez, i§te cennetliklerin tespih vesaire
~ekmeleri de boylesine n1e§akkatsizdir. Bunun sun §udur: Cennetliklerin
kalpleri Allah'1n marifetiyle nurlanm1§, gozleri onu gormek suretiyle nimet-
lenmi§ ve Allah'm mtikemmel nimetleri onlan ku§atmi§trr. Ytice Allah kendi
sevgisiyle onlar~ kalbini doldurmu§tur. i§te dilleri de Allah'1 zikirden asla
geri durmaz ve O'na §iiktir eder. insan bir§eyi sevdi mi onu ~ok zikreder."

49. «Kullarima Benim ~ok bag1~lay1c1 ve pek esirgeyici oldugumu


haber ver.» Yani kullar1ma yaptiklar1 her ttirlti amellerini kaq1hks1z brrak-
mayacag1m1, amellerini zayi etmeyecegimi , onlara cenneti sadece Benim ve-
recegirni, Benden ba§ka hi<; kimsenin buna kadir olamayacag1n1 haber ver.

] - lladisi nuhfirl rivayct ctmi~tir.


Ayet: 48-50 · HlCR S0RES1/15 405

50. «Benim azab1mm elem verici bir azap oldugunu da bildir.» Yani
Benim azab1m1n elem verici bir azaptan ba~ka bir ~ey olmadtg1ru onlara haber
ver.
406 ROHU'L~BEYAN CO.Z: 14

51. Onlara ibrahi1n'in misafirlerinden de haber ver.


52. Onun yanina girdikleri mman "seliim" dediler. (ibra-
him): "Biz sizden korkuyoruz," dedi.
53. Dediler ki: "Korkma, biz sana bilgin bir ogul mujdeli-
yoruz."
54. (ibrahim): "Bana ihtiyarlik fiikmesine ragmen beni
mujdeliyor musunuz? Beni ne ile miijdeliyorsunuz?" dedi.
55. "Sana gerfegi mujdeledik. Sakm iimitsizlige dii§enler-
den olma," dediler.
56. (Ibrahim) dedi ki: "Rabbinin rahmetinden, saptklardan
ba~ka kim iimit keser?
Ayet: 51 HiCR SURES!/ 15 407

57. Ey elfiler! (Ba§ka) ne i§iniz var," dedi.


58. Dediler ki: "Biz suflu bir topluma gonderildik.
, 59. Ancak Lut ailesi harif. Onlarzn hepsini kurtaracagiz.

60. (Fakat Lut'un) karisi miistesna. Biz onun, geri kalan-


lardan olmasini takdir ettik. "
61-62. Elfiler Lut ailesine gelince Lut ( onlara): "Hakika-
ten siz taninmayan kimselersiniz," dedi.
63. Dediler ki: "Aksine biz sana onlarin §iiphe etmekte ol-
duk«zri §eyi getirdik.
64. Sana gerfegi getirdik. Biz hakikaten dogru siiyleyenle-
riz.
65. Gecenin bir boliimiinde aile f ertlerini yola flkar, sen de
arka«zrindan yiirii. Sizden hif kimse sakin doniip de ardina
bakmasin. Size emredilen yere gUlin. "
66. Ona §U hiikmiimiizii vahyettik: "Sabaha pkarlarken
mutlaka onlann ardi kesilmi§ olacaktir. "
67. $ehir halki sevine sevine geldi.
68-6.9. l ...ut onlara: "Bunlar benim misafirimdir, sakin beni
utandirmayin. Allah 'tan korkun, beni rezil etmeyin." dedi.
70. "Biz seni, elalemin i§ine kari§maktan menetmemi§ miy-
dik?" dediler.
71. Lut: "Alacaksanzz i§te benim kizlanm" dedi.
72. H ayatin hakki ifin onlar, sarho§luklari ifinde bocali-
yorlardi.
73. Giine§ dogarken onlari o korkunf ses yakaladi.
74. Boylece iilkelerinin iistiinii altma getirdik. Uzerlerine
de balfiktan pi§irilmi§ ta§lar yagdirdik.
75. i§te bunda iyice dii§iinenler ifin i§aretler vardir.
76. Onlar hfila gozler iiniinde duran bir yol iizerindedirler.
77. H akikaten bunda iman edenler ifin bir ibret vardir.

51. Ey Muhammed: «Onlara» timmetine «ibrahim'in misaf'irlerin-


408 RUHU'L-BEYAN Cuz:l4

den de haber ver .» ibrahim'in misafirleri Cebrail ve btilug 9ag1na yakla§IDI§,


ytizleri parlak erkek 9ocuk k1hgmda on bir adet melekti. Ytice Allah bunlara
"misafir" demektedir. <;i.inkti onlar misafir k1hg1nda idiler. Ya da ibrahim
(a.s.)'in zann1na gore misafir olduklanndan, kendilerine bu niteleme yapilm1§-
trr.
52. «Onun yan1na girdikleri zaman 'selam' dediler.» Yani sana
selam veriyoruz, dediler. 0 da, "size de selam" dedi ve hemen lazart1lm1~ bir
buzag1 getirdi. «(ibrahim): 'Biz sizden korkuyoruz,' dedi.» Burada ge9en
"vecel", insan1n ba§ina kotti bir §ey gelecegini tahmininden dolay1 ruhunda
~alkanti hissetmesi demektir. ibrahim (a.s.), bu sozti melek misafirler kendile-
rine takdim edilen k1zartdm1§ buzag1y1 yemeyip, ellerini stirmediklerini go-
rtince soylemi§tir. <;unkU o zamanki orf ve adete gore onlara bir misafir ko-
naklay1nca kendisine takdim edilen yemegi yemediginde bu misafirin bir ha-
yir getirmedigini, kotti niyetle geldigini zannederlerdi.

53. Melekler «dediler ki:» Ey ibrahim! «'Korkma, biz sana» btilug


~ag1na eri§tiginde «bilgin» olacak «bir ogul miijdeliyoruz'» Bu ctimle dil-
bilgisi a~1s1ndan yeni bir ctimledir ve sebep bildirmektedir. Burada bildirilen
sebep, ibrahim (a.s.)'in ve ailesinin uzun bir zaman afiyet, s1hhat ve selamet
i9inde kalacaklann1n mtijdesidir. Arapyada "bi~arat", haber verildiginde in-
san1 sevindiren bir §eyi iletmek, mtijdelemek demektir.

54. «(ibrahim): 'Bana ihtiyarhk ~okmesine ragmen beni miijdeliyor


musunuz?» Buradaki soru hem hayret bildirmeyi ifade etmekte ve hem de
ya§mtn ilerlemi§ olmas1na ragmen 9ocugunun olma ihtimalini uzak gormeyi
ifade etmektedir. Bir ba§ka ifadeyle Ibrahin1 (a.s.) §6yle demi§ oln1aktadlf. ih-
tiyarlay1p kocadlktan sonra bunca Ya§ ilerlemi§ iken ~ocuk dtinyaya getirmek
ah§Ilmam1§ bir i§tir. «Beni ne ile miijdeliyorsunuz?' dedi.» Ayetin ba§tn-
daki "ma", soru edat1 olup, hayret manas1 ifade etmek tizere getirilmi~tir.
Sanki §Oyle denmektedir: "Beni hangi §a§1lacak §eyle mtijdeliyorsunuz?"

55. «'Sana» kesin olarak meydana gelecek «ger~egi miijdeledik. Sa-


k1n iimitsizlige dii~enlerden olma,' dediler.» <;unkti Allahti Teala anne ve
baba olmakstzm bir insan yaratmaya kadir olduguna gore nasd olur da ya§1
ilerlemi§ bir piri fan! ile k1s1r bir kocakandan ~ocuk dtinyaya getiremez?

56. «(ibrahim) dedi ki: 'Rabbinin rahmetinden, sap1klardan ba~­


ka», marifet yolunu ve dogru yolu ~a~rrm1~Jardan ba§ka «kim iimit ke-
scr'!» Buradaki soru cdat1 "inkari" dir. Buma gt>re mana; Rabhinin rahmetin-
Ayet: 52-64 HiCR SORES!/ 15 409

den sapiklardan ba§ka hiiy kitnse i.hnit kesmez demek olur. Marifet yolunu §a-
§tranlar ise O'nun rahmetinin geni~ligini, ilminin ve kudretinin mi.ikemmelli-
gini bilmezler. Nitekim Yakub (a.s.) bu konuda §oyle soyli.iyordu: "<;iinkii
kafirler toplulugundan ba~kasl Allah'm rahmetinden umit kesmez. (Yusuf:
II

87)

Bu a91klamalar1n t§1g1 altinda ibrahim (a.s.)'in maksad1; kendisinin Al-


lah'tn rahmetinden i.imitsiz olmad1g1n1 en belig bir §ekilde ifade etmektir. Ya-
ni demi§ olmaktadtr ki, Allah'1n rahmetinden i.imitsizlik diye bir §ey bende
mevcut degildir. Benim biiti.in soylemek istedigim §U durumumun bana veri-
lecek olan o btiyilk nimete uymad1gm1, birbiriyle 9eli§tigini ifade etmektir.
57. ibrahim: «Ey el~iler! (Ba§ka) ne i§iniz var,' dedi.» Yani ba§ka
onemli i§iniz nedir? Her halde ibrahim (a. s.) karineler vas1tas1yla anlad1 ki
meleklerin geli§leri sadece kendisine mtijde vermek i9in degildi. Tam tersine
onlar1n ba§ka bir gorevleri daha vardl ve bunun i¥in gonderilmi§lerdi.

58. Melekler «dediler ki: 'Biz su~lu bir topluma» su9unda ISrar eden,
gi.inaha alabildigine dalan Lfit kavmine «gonderildik.»

59. «Ancak Liit ailesi hari~.» Bu ifadeyle Lilt (a.s.)'un, mil'min olan
aile efrad1 kastedilmektedir. «Onlar1n hepsini » kavmin diger fertlerine isa-
bet edecek olan azaptan yani §ehirlerinin alttist edilmesi azab1ndan «kurta·
racag1z.»
60. «(Fakat Liit'un) kar1s1 mustesna. Biz onun,» kafirlerle birlikte
helak olmas1 ii;in «geri kalanlardan olmas1n1 takdir ettik' .»
61-62. «El~iler>> yani melekler «Liit ailesine gelince (Lut) onlara:
'Hakikaten siz tan1nmayan» garip, tizerinde yolculuk yaptig1na dair sefer
elbisesi olmayan «kimselersiniz.'>> Bundan dolay1 bana koti.iltik yapacag1-
nizdan korkuyorum, «dedi.»

63. «Dediler ki:» Biz sana tanmmaz k1hga girmemize sebep olan §eyi
getirmedik. «' Aksine biz sana onlar1n ~iiphe etmekte olduklan ~eyi getir-
dik. » Yani seni di.i§manlanndan kurtaracak olan §eyi, bir ba§ka ifadeyle aza-
b1 getirdik. Ayette ge9en "yemterun" tizerinde §tiphe ettikleri, cehalet ve inat-
lanndan dolay1 yalanladtldan §ey demektir.
64. «Sana ger~egi getirdik.» Ozerinde §ek ve §tipheye asla mahal ol-
mayan kesin bir ger9egi yani onlann azabm1 getirdik. «Biz hakikaten>> on-
'
410 HOHU'L-BEYAN Ciiz: 14

Jann ba§ina gelecek oJan §eyi haber verirken «doAru soy1eyenteriz.»


65. «Gecenin bir bolumiinde aile fertlerini yola ~1kar, sen de arkala-
r1ndan yiirii.» Onlan sevketmek, yi.iriltn1ek ve durumlanndan haberdar ol-
mak i<;in arkalanndan yilrti. Ne sen ve ne de onlardan yani «sizden hie; kim-
se sak1n doniip de ard1na bakmas1n.» Bakarsa ardmdaki korkun9 olaylan
gortir de buna dayanamaz. «Size emredilen yere gidin. '» Yilce Allah'm,
gitmenizi emrettigi ~am'a veya ~am'daki bir §ehre gidiniz.
66. «Ona» Lfit'a «~u hiikmiimiizii» kesin bir hilkiim olarak «vahyet-
tik: 'Sabaha c;1karlarken mutlaka onlarin» o gi.inahkarlar1n «ard1 kesil-
mi§» kokiinden kaz1nm1§ ve son ferdine kadar helik edilmi§ «olacakbr. '»
Onlardan hi~bir fert geriye kalmayacaktrr. A.yet metninde yeralan "musbihfn"
(sabaha 9ikarlarken) ifadesi hetak olacaklar1 vakti tayin eden bir ifadedir. Ni-
tekim Ytice Allah " ...Onlara vaadolunan (heliik) zamanz sabah vaktidir."
(Hild: 81) buyurmaktadrr. K1saca ifade etmek gerekirse Biz Lut'a vahyettik ki
onlann hepsi sabah vakti helak olacaklardir ve nitekim de aynen bu §ekilde
olmu§tur.
Bu ayetlerde bir ta.lam i§aretler vardir. Bunlar:
1- Hi~bir zaman nesep, akrabahk ve arkada§hga itibar yoktur. Tam ter-
sine asd itibar edilecek faydah ilim, salih ameldir. Gortildtigti gibi Ytice Al-
lah, Lilt (a.s.)'un kar1s1n1 kurtulacak olan aile fertlerinden ay1m11§, onu helak
olacaklarm aras1nda k1lm1§tlr. Hz. Lut'un kar1s1na boyle bir Peygamberin ha-
n1m1 olmas1 fayda vermemi§tir. Nitekim Hz. Nuh ile oglu Kenan arasmda da
babahk ogulluk ili§kisi oldugu halde bu ili§ki de Nfih'un ogluna fayda venne-
mi§tir.
2- ~ek ve §tiphe kafirlerin s1fatlanndandir. Buna kar§1hk ya.kin ise
mil'minlerin niteliklerindendir.
3- Hak yolu tutan kimsenin Allah'tan ba§ka hi~bir §eye iltifat etmemesi
gerekir. <;unkti en uzak ve en ytice maksat ve arzu AJlahii Tefila'dir.
67. «$ehir halk1 sevine sevine geldi.» Sedum hallo Lut (a.s.)'un evine
sevine sevine geldi. Lut kavminin §ehirleri dort tane idi. Baz1 ali1nlere gore
ise yedi tane idi. En btiytigti Sedum'dur. Bunlar o 9irkin fiili i§lemek maksa-
dtyla Lut'un evine son derece gtizel, yakt§tkh ve b1y1g1 yeni terle111i§ oglanlar
gelmi§ diye sevine sevine geldiler.
Ayet.: 6 5 -7 I HiCR SURES!/ 15 411

68-69. Onlar Lfit'un misafirlerine goz dikince «Lfit onlara: 'Bunlar


benim misafirimdir,» Burada rneleklere misafir denmesi, misafir elbisesi ve
k1hg1 i9inde olmalanndan dolay1 Lfit'un boyle inanrn1§ olmas1 takdirine gore-
dir. «Sak1n» onlara bir kottiltige kalkl§mak suretiyle «beni utand1rmay1n.»
Ya da n1isafirlerime kar§I rezalet 9Ikannak suretiyle beni rezil etmeyin. <;un-
kti insanm misafirine onem verilmeyince kendisine deger verilmemi§ olur.
Nitekim misafirine ikram edildiginde de kendine ikram edilmi§ gibi olmakta-
d1r. Bu 9irkin fiili: i§leme hususunda «Allah'tan korkun,» Allah'1n size em-
rettigine uyup, yasaklad1g1ndan ka~101n, «beni rezil etmeyin,' dedi.» Onlara
bu ~irkin ve kotti fiili yapmaya kalla§mak suretiyle beni rezil etmeyin ve ha-
kir duruma dti§iirmeyin, dedi.

70. «'Biz seni, elalemin i~ine kar1~maktan menetmemi~ miydik,' de-


diler.» Biz sana daha once gelip de, bizi onlara kar§l fiilimizi i§lemeye engel
olman1 yasaklamami§ nuydtk, dediler. <;link.ti onlar gelen her yabanc1ya kotti-
liilc yapmak i:izere sata§iyor, kar§1s1na dikiliyorlardi. Lut (a.s.)'da gi.icti yettigi
kadar onlara engel oluyor, buna kar§thk onlar da Lfit (a.s.)'un hi9 kimseyi hi-
rnaye etmernesini istiyorlar, kendisini Kur'an'm ifadesiyle §Oyle tehdit ediyor-
lard1: "Ey Lut! (Bu davadan) vazge~mezsen, iyi bil ki surgun edilmi~lerden
olacaksm ." (~uara: 167)

71. «Lut: 'Alacaksan1z i~te benim k1zlar1m' dedi.» Y ani i§te benim
kavmimin k1zlar1. Onlarla evlenirsiniz. Lfit (a.s.)'un kavminin k1zlarm1, kendi
klz1 olarak nitelemesinin sebebi, her peygamberin §efkat ve terbiye a91s1ndan
timmetinin babas1 olmas1 dolay1s1yladir. Ya da Lilt (a. s.), bu ifadeyle ·kendi oz
klzlaruu da kastetmi§ olabilir. Buna gore Hz. LOt §0yle demi§ olmaktad1r: i§te
k1zlanm, onlarla evlenin, misafirlerime sata§may1n. Onlar daha once de
Lfit'u9 k1zlann1 istiyorlar fakat ahla.ks1z ve pis olduklar1ndan ve bir peyg·am-
berin ktz1na denk olmadtklarmdan kendilerine olumlu bir cevap verrniyordu.
Bunun i~in Lut (a.s.) onlara, eger ~ehvetinizi tatmin edecekseniz bunu Al-
lah'1n helal k1ld1g1 yollardan yap1n, haram ettigi yoldan vazges:in demi§ ol-
maktadir. <;iinkil Ytice Allah kad1nlar1 erkekler i~in yaratm1§ttr. Yoksa erkek-
leri erkekler i~in yaratnu§ degildir.

Bu ayetlerde de bir 9ok niikteler vardrr:

1- Misafire ikram etmek, vatan1ndan uzak dti§mil§ kimseleri gortip go-


zetmek Peygamberlerin ve velilerin ahlakmdandir. Bu hareket iyi §ekilde
amlmamn ncdenlerindendir.
412 ROHU'L-BEYAN Cuz: 14

2- Her miittak1 ve mii'min olan ki§inin, §er nereden geliyorsa o kap1y1


her ttirlti ara9la mlimktin oldugu oranda tikamas1 gerekir. Gortildligti tizere
Lfit (a.s.) pis niyetli kimseleri ba§tndan savacak bir 9are bulamay1nca onlara
kendi k1zma denk ohnad1klan halde bir fesad1 savu§turmak i9in kendi k1zla-
nyla nikahlanmalar1n1 teklif etmi§tir.

3- Cinsel yonden tatmin mahalli erkekler degil, kad1nlardu. Nitekim


filimler b1y1g1 yeni terlemi§ delikanhlara bakmak daha beterdir. <;iinkti oglan-
lardan, cinsel yonden yararlanmak helal degildir, demi§lerdir.

72. Ey Muhammed! «Hayattn hakk1 i~in onlar, sarho§luklan i~inde»


oglanlan buaklp kizlara yonelmeyerek azg1nhklan ve saptkhklan i9inde
«bocahyorlard1.>> ~a§kinhk ve miicadele i~inde bocalay1p dururlar. Boylele-
ri nasihata nastl olur da kulak verirler?

Bu ayet-i kerimede Allahi.i Teala Rasfilullah (s.a.v.)'m hayatma yemin


etmektedir. Bu tarz ifadeler me§hurdur ve Cumhur da bu kanaattedir. Ashnda
Ara~ada .. amr", "umr" kelimeleri ayn1 anlamdadu ve omilr demektir. Ancak
Araplar omre yemin edilecekse bunun "amr" §eklinde olan1n1 ozellikle kul-
lanmt§lardtr. Bunu daha kolay1m tercih ettikleri i<;in yapmt§lardir. Zaten bu
ama~tan dolay1 amr kelimesinin haberini (ytiklemini) hazfetmi§lerdir. Ciimle-
nin haziften onceki hali: "Le amri.ike kasemi" demektir.

Yine bu ayette ge<;en "ya'mehun" ifadesiyle ilgili olarak el-Kamus'ta


denir ki: "el-ameh", bir kimsenin kendisine dogru yolu gosterecek delili bil-
medigi ivin sap1khk ivinde bocalamas1 demektir.
ibn Abbas (r.anhilma)'n1n §6yle dedigi rivayet olunur: "Allahii Teala
kendi kat1nda Hz. Muhammed'den daha §erefli hi<;bir nefis yaratmam1§tlf.
<;ilnki.i O'nun Muhammed' den ba§ka hi<; kimsenin hayatlna yemin ettigini
gonniiyoruz."

Yi.ice Allah Kur'an-1 Kerim'de yedi yerde kendi nefsi i.izerine yemin et-
mi§tir. Kur'an'daki diger yeminler O'nun mahlukat1 iizerine yap1lm1§ kasem-
lerdir. Mesela "incire, zeytine ... yemin ederim ki'' (Tin: 1) , "Saf saf dizil-
mi§lere ... yemin ederim ki'' (Saffat: 1), "Gune~e ... yemin ederim ki" (~ems:
1), "Ku§luk vaktine ... yemin ederim ki'' (Duha: l) vb. Burada §Oyle bir soru
insan1n akhna gelebilir: Acaba Yi.ice Allah'1n yemin etmesi.nin hikmeti nedir?
Eger mil'min i<;in yemin ediyorsa, mi.i'1nin zaten sadece haber verilmek
sOretiyle ycminsiz ifadelere inanmaktadtr. Eger kafir i~inse herhungi bir fay-
Ayet: 72-73 HiCR SORESi/ 15 413

day1 zaten vermeyecektir. 0 halde bu yeminin hikmeti nedir? Bu soruya ceva-


b1m1z §Oyledir: Kur'an-1 Kerim Arap9a nazil olIDU§tUr. Araplann adeti her-
hangi bir §eyi peki§tirmek istediklerinde yemin etmektir.

Allahti Teala'dan ba§kas1 ad1na ye1nin etmek yasaklanchg1 halde Yi.ice


Allah'1n, yaratiklan tisttine yemin etmesinin hikmeti nedir diye sorulacak
olursa bunun bir k~ yonden a<;tldamas1 vardu. Bunlar:

l - Bu kelimelerin ba§tnda gizli bir muzaf (tamlanan) vardir. Buna gore


"inci.rin Rabbine, gtine§in Rabbine ve omril bah§ede n Rabbe yen:iin ederim."
demek olur.

2- Araplar, tizerine yemin edilen bu nesneleri tazim ederler ve bunlara


yemin ederlerdi. Kur'an-1 Kerim de onlar1n gelenek haline getirdikleri bu tis-
lup ~zere indigi i~in bu nesneler iizerine yemin edilmi§tir.

3- Yemin, ilzerine yemin edilen nesneyi tazim eden ve btiyiiten neyse


onun ad1na yap1hr. Yi.ice Allah bazen kendi tizerine ve bazen de yaratt1g1 e§-
yalar iizerine yemin etmi§tir. 0, yaratt1g1 nesnelerden diledigi §eylerin tizerine
yemin etmi§tir. Ancak Yi.ice Allah'm dt§tnda hi~ kimsc Allah'tan ba~kas1 tizc-
rine yemin edemez. Bu "imtinan" (minnet alt1na sokma) y1 yasaklamak gibi-
dir. Nitekim Ytice Allah; "Onlar i slama girdikleri i~·in seni minnet altma so-
kuyorlar ... Bilesiniz ki sizi imana erdirdigi i~in aszl Allah size IUtufta hulun-
mu§tur, (minnet altina sokmu§tur.)" (Hucurat: 17) ve yine Allah'tan ba§kas1
ad1na ye1nin etme yasag1 nefsi tezkiye etme ve methe tme yasag1 kabilinden-
dir. Ylice Allah , kendisi kendi nefsini methetmi§tir. Allahii Teala bu ayet-i
kerimede "Hayat1n hakkt i9in" ifadesinde Rasfilullah (s.a.v.)'1n ad1na yemin
etmi~tir. Boylece, O 'nun kendi kattnda ne kadar btiytik ve mertebesinin yiice
oldugunu insanlar1n ogrenmesini murad etmi~tir. Yemin, iizerine yemin edi-
len §eyin ya faziletinden ya da "incire, zeytine ... yemin ederim ki" (Tin: 1,2)
ayet-i kerimesinde oldugu gibi bir menfaat ve yararmdan dolay1 edilir. Cahili-
yet doneminde babalann ve dedelerin tisttine yemin etmek adetten idi. Allahti
Teala, isJam1 getirince Rasulullah (s.a.v.), insanlann Allah'tan ba~kas1 ad1na
yemin etmelerini yasaklamt§tlr. Allah'tan ba§kas1 uzerine yeminin yasaklan-
mas1nm hikmeti §Udur: Y emin, tizerine yemin edilen nesnenin tazimini gerek-
tirir. Ger~ek azamet ise sadece Allahti Teata'ya mahsustur. <;unkti Allah'm
i.izerinde adma yemin edilecek yuce bir §ey yoktur.

73. «Giine~ do~arkcn» bir ba~ka ifadcyle gi.ine§in dogdugu vakte onlar
414 RUHU'L·BEYAN ' Cuz: 14

ererlerken «on Ian», LQt kavmini «O korkun~ ses yakaladt.>> Cibril


(a.s.)'in sesi yakaladL "Guiu§ dogarken" ifadesi t1pk1 daha once ge9en "Sa-
baha flkarlarken mutlaka onlann ardz kesilmi§ olacaktlr." (Hier: 66) ayet-i
kerimesinde oldugu gibidir.

74. «Boylece iilkelerinin iistiinii alt1na getirdik.» ~ehirlerini Cebra-


il'in kanadmda goge dogru yilkselttik, sonra tepelerine ters 9evirdik. Boylece
~ehirleri ba§lanna ge~mi§ oldu. «Uzerlerine de bal~1ktan pi§irilmi~ ta§lar
yagd1rd1k.» Burada geven "siccfl" kelimesi ta§la§mI§ 9amur demektir. Bu
ta§lann tizerinde kime atilacaksa onun ismi yaz1hdir ve boylece yere ge~irile­
rek ve ta§lanarak helfil< olup gitmi§lerdir.
75. «i§te bunda» zikredilen bu ktssada «iyice dii§ilnen» feraset sahi-
bi kimse«ler i~in i§aretler vardir.>> Aiametler vardu. Onlar bu alametlere
bakarak hakktn hakikatini elde ederler ve bundan ibret ahrlar. Bu iyice dti§ti-
nen kimseler biqeyin hakikatini, ivytiziini.i, vas1flann1 ogrenmek ivin bak1§la-
nn1 iyice yayarlar. Ayetin metninde ge~en "mutevessimfn", Arap~ada "teves-
seme'§-§ey'e" koklinden ttiremedir. Manas1 iyice dii§iindti ve ses;ti demektir.
76. «Onlar hala gozler oniinde duran bir yol iizerindedirler.» Onlar,
insanlarm gelip ges:tigi Mekke ile ~am arasmdaki o §ehirlerin kalmtilarm1 go-
rtirler. Ey Kurey§! Siz de onlar1n kalrntilanna bakarak ibret ahn1z.

77. «Hakikaten bunda» helfil<. olan bu kavme ait helak izlerinin, insan-
lann gozlerinin onlerinde olu§lannda ve gidip gelirken bu izleri mti§ahede
edi§lerinde Allah'a ve O'nun Peygamberine «iman edenler i~in» buylik «bir
ibret vard1r.» <;tinkil o iman edenler, helfil< edilenlerin ba§lanna gelen ve di-
yarlanrn diimdtiz eden o azabm yapt1klan kotti fiilleri neticesi ba§larma geldi-
gini bilmektedirler. .
Bu ayet-i kerimelerde bir tak1m niikteler vardtr:

1- Ayet-i kerimede "feraset" yani isabetli bir bakI§ ve anlay1§ methedil-


mektedir. Nitekim Rasulullah (s.a.v.); "Mu'minin ferasetinden sakrnintz.
<;unkii o, Allah'zn nuruyla bakar." buyurmu§, sonra <la 'i .Jte bunda iyice du-
~iinenler i~in i.Jaretler vardzr" (Hier: 75) ayet-i kerimesini okumu§tur." <4 >
2- Ges;mi§ timmetlerin helfil< ediltnesi, mii'minlerin de kurtanlmas1 olay1
bir uyan, vaad ve tehdit ivermektedir. Onlann durumlarmdan ibret almak, fi-

4- Hadisi Tirmizi, Ebu Said el- Hudrl'den merfU olarak rivayet etmi§tir. Bkz. el-Fethu'l-Kehfr.
1/36.
Ayet: 74 ..79 HlCR SURES!/ 15 415

illerinden ka91nmak ve aglamak taz1md1r. <;iinkti zalimlerin diyarlan ve ak1-


betleri gozler ontindedir.

78. Eyke halki da gerfekten zalim idiler.


79. Biz onlardan da intikam aldik. ikisi de apk bir yo/ iize-
rindedir.
80. Andolsun Hier halki da Peygamberleri yalanlami§tl.
81. Biz onlara mucizelerimizi vermi§tik, fakat onlardan
yiizfevirmi§le rdi.
82. Onlar daglardan emniyet ifinde kalacaklari evler oyar-
lardi.
83. Onlari da sabaha pkarlarken o korkunf ses yakaladi.
84. Kazanmakta olduklan §eyler onlardan hifbir zarari
sti.vmadz.

78. «Eyke halk1 da ger~ektenzalim idiler.» Haddi a~m1§lard1. Eyke


halk1 ~uayb (a.s.)'m kavmidir. "Eyke" kelirnesi, s1k ormanhk demektir.

79. «Biz onlardan da intikam ald1k.» Ytice Allah'1n, onlardan intika-


m1 ~oyle olmu~tu: Allahti Teala onlarm ilzerlerine yedi giln s1cak bir hava
416 ROHU'L·BEYAN ' Cuz: 14

gonderir. Onlar, s1cakhg1n §iddetinden serinlemek ilzere ormana ~ikarlar. i§te


bunun tizerine Semum rtizgan (sam yeli) bir ate§ getirir ve hepsini yakar. Bu
azap "yevmu'z-zulle" (golge gilniiniin azab1) dtr. Onlar1n zulilmleri Allah'a
§irk ko§mak, yol kesmek, ol9ti ve tartida bile yapmak idi. Allahii Teala da
bunlardan korkun~ bir sesle sarsmt1yla ve golge gtintintin azab1yla intikam al-
d1. ~uayb (a.s.)'1n kavmi Lilt kavmine yakm idiler. «lkisi de» Lilt kavminin
ya§ad1g1 §ehirler ve Eyke «a~1k bir yol iizerindedir.»
"'
Ayet metninde yeralan "imam" kelimesi, kendisine uyulan anlammda
bir isimdir. Nitekim kelime bu manas1yla Kur'an-1 Kerim'de bir ka9 yerde
ge~mektedir. Mesela; "Bir zamanlar Rabbi, ibrahim'i birtakim kelimelerle si-
namt§, onlan tam olarak yerine getirince: 'Ben seni insanlara onder yapaca-
gim,' demi§ti." (Bakara: 124) Buradaki "onder" kelimesi, kendisine uyulan
anlam1nadrr. Kitaba da imam dendigini gormekteyiz: "Her insan toplulugunu
onderleriyle birlikte ragiracagim1z o giinde ... " (isra: 71) Buradaki onderden
maksat, o timmetlerin kitab1dtr. Bir ba§ka misal; "...Biz her §eyi apa91k bir
"imam" da say1p yaznu§1zdir ." (Yasin: 12) Buradaki "imam" dan murat da
Levh-i Mahfuz'dur. Aynca yola da imam denilir. <;iinkti misafir yola uyar ve
ona bakarak gidecegi yolu bulur.
Rivayet olunduguna gore adamm biri kendisine ait bir gemide §arap sa-
tiyordu. Gemide kendisiyle birlikte bir de maymun vardi. Adam §araba su ka-
tlyordu. Birden maymun onun elindeki keseyi ahp geminin zirvesine 91kar,
keseyi a9ar, i<;inden bir dinarm1 gemiye, bir dinarm1 denize atar. Boylece pa-
ralarm yar1s1 gemiye, yar1s1 denize atilmt§ olur. (Boylece §araba katt1g1 sudan
elde ettigi paralar suya gitmi§ olur.)
Bir 'badis-i §erifte §Oyle buyrulur: "Emanet zayi olundu mu kzyameti
bekle." Bir ba§ka hadis-i §erifte ise: "insanlann uzerine oyle bir zaman geleM
eek ki ki§i parayi helalden mi, yoksa haramdan ml kazandigma aldzrmaya-
caktir. " <5>

Ey Ademoglu! Goztin harama dikilmi§, dilin glinahlara dalmI§, vilcudun


di.inya mah toplamak i9in yorulmaktadrr. Ey zavalh, uyansana. Sen bu gaflet
i9inde debelenirken omrlin gelip ge~iyor. Selametine giden delil nerede?

5- Hadisi Buhari BiiyCi boltimtinde 4/253, Nesal yine Biiyu boltimtinde 7/243 te rivayet etmi~­
lcrdir. Nesai'nin rivayeti "insanlarm uzerine iiyle hir zaman gelecek ki ki§i aldirnwyacak ..."
~cklindcdir. Bkz. Climiu'/-UsUI, 10/569.
Ayet: 79-82 , HiCR SURES!/ l 5 417

A~·zn gitme, gidecegin yol "orta yol"


istersen bunu iste, en iistunii fiinkii "orta yol"
lnsanoglu arzular di.lnyay1 ve si.isiinu
Hif sormaz kendine akzbeti ne yo!?
Elden gidince diinya ay1nnca goziinii,
<;zkar ortaya aldanan kim, kim vermi§ musfbetlere yo!!

80. «Andolsun Hier halk1 da Peygamberleri yalanlam1~b.» "Hier"


Salih (a.s.)'in kavmi Semud arazisinin ad1dir. Buras1 Medine ile ~am aras1nda
bulunmaktadlf. Se1nfid kavmi Arap kokenli idiler. Salih (a.s.) onlann ic;inde
neseb baktmmdan en tistiinii idi. Allahti Teala onlara bir Peygamber gonderdi
ve Hier hallo, yani Semfid, Peygamberleri bir ba§ka ifadeyle Salih (a.s.)'i ya-
lanladtlar.

Sadece bir Peygamberi yalanladtklar1 halde "Peygamberleri yalanladi-


lar." denmesi §Undandlf. Bir kimse Peygamberlerden herhangi birini yalanh-
yorsa blittin Peygamberleri yalanhyor demektir. <;tinkii biittin Peygamberler
ayn1 tevhid inanc1n1 getirrni§ler, milletten millete ve §ehirden §ehire farkhhk
gostermeyen, dinin temel ilkelerini teblig etmi§lerdir. Bu ifadenin benzeri
~oyle bir cilmle olabilir: Filan kimse elbiseler giyip hayvanlara biniyor. Oysa
onun bir elbise ve bir hayvan1 vardrr. <;ogul kelime kullan1ld1g1 halde tekil
kasdedilmi§tir. ·

81. «Biz onlara» Semfid'a «mucizelerimizi vermi~tik,»Bu mucize


Salih (a.s.)'in devesi idi. Bu devede bir9ok mucizeler vard1. Salih (a.s.) dur-
madan onlar1 dine davet edince kendilerine mucize olarak bir deve 91karmas1
teklifinde bulunurlar. Deveyle Semud kavminin hikayesi Kur'an-1 Kerim'de
zikredildigi gibidir. «Fakat onlardan» bu mucizelerden tam n1anas1yla
«yiiz ~evirmi~lerdi.» Dahas1 bu mucizeye kar§I gelmi§lerdi. <;tinkil deveye
yapacaklann1 yapm1§lard1.

ibnti'l-Cevzi der ki: "Semud kavmi ne deveden ibret aldilar ve ne de


kendilerine verilen slite §tikrettiler. Nimet veren Hakka kar§1 geldiler ve §1-
mardtlar. Her bir mucizeyi gordilklerinde inkar ettiler. <;tinkti kotii bir kara.k-
ter asla degi~mez. Onlann ta.kdir olunan kaderleri sap1khktir. Bu asla ortadan
kalkmaz."

82. «<Onlar daglurdan» saglam oldugu ivin y1k1lmaktan, hirs1zlann gir-


mcsindcn , dii~manlHnn tahribat 111dan ya da azap vc muslbetlcrden «cmniyet
418 ROHU'L-BEYAN · Cuz: 14

i~inde kalacaklar1 evler oyarlard1.» Ayet metninde yeralan "cibal", (cebel)


kelimesinin c;oguludur. Cebel, yerytiziine kazlk gibi c;ak1lan uzun ve btiyiik
nesneye denir. Eger bu nesne tek ise Arapc;ada bunun ad1 "ekeme" (tepe) dir.
"'
Ayette gec;en "Btiyfit" ise "beyt" kelimesinin c;oguludur. Beyt, iizeri ortilli.i,
ic;inde gecelemek ic;in yap1lan ev demektir.
83. «Onlarr da sabaha ~1karlarken» dordiincti gtinii sabah vaktine gi-
rerlerken «O korkun~ ses» Cebrail'in sesi «yakaladr.» <;tinkil Cebrail on-
larm arasmda oyle bir 91glik att1 ki hepsi birden helak oldular.
84. Saglam ev yapmalan, bol bol para kazanmalart ve say1lar1nm c;oklu-
gu gibi «kazanmakta olduklar1 ~eyler onlardan hi~bir zarar1 savmad1.»
Onlarm ba§ma gelecek azab1 savamadi.
Rivayete gore Salih (a.s.) kavmi helak olduktan sonra Mtisltiman olan-
larla birlikte ~am·a gec;er. Orada Filistin de bulunan Remle §ehrinde konaklar-
lar. Soma Mekke'ye gider ve orada vefat eder. Vefat ettiginde ya§t ellisekiz-
dir. Salih (a.s.), kavmi arasmda yirmi sene kalm1§tlr.
Cabir (r.a.)'dan rivayet olunur: Rasfilullah (s.a.v.) ile Hicr'e gittik.
Rasfilullah bize buyurdu ki: "Nefislerine zulmeden kimselerin meskenlerine,
onlara isabet eden azabin aymst ba§tnzza gelmesin diye ancak aglayarak gi-
riniz."<6> Bu olay Tebuk Gazvesi siras1nda meydana gelmi§ti. Rasfilullah
(s.a.v.) bu diyardan ashabm1n, orada ya§ayanlarm ba§ina gelenlerden ibret al-
madan ge<;eceklerinden korkmu§ ve onlan uyarmt§tJ.. Rasfilullah insan1n, za-
limlerin bulunduklar1 yerde mesken edinmesinin dogru olmayacag1 yolunda
ashabrm ikaz etmi§ti. <;tinkti o, zfilimlerin yurtlar1 §U anda ho§ bile olsa onla-
nn b~ma gelen azabm, ashabrmn da ba§larma geleceklerinden, ya da onlann
ahlillanndan etkileneceklerinden korkuyordu. <;unkti bu zalimler her ne ka-
dar §U an i9in orada olmasalar da helaklarma <lair izler onlann ahvalini hatir-
latmaktadrr ve belki de bu izler bir kalp kat1hg1 ve zorbahk dogurabilir.

6- Hadisi Buhari' ve Muslim, Abdullah b. Omer'den merfU olarak rivayet etmi§lerdir. Bkz.
C/lmiu'l-Us{)f . 4/51.
Ayet: 83-85 : Ht CR SURESt/ 15 419

85. Biz gokleri, yeri ve ikisinin arasindakileri ancak hak ile


yaratt1k. 0 saat mutlaka gelecektir. Simdilik giizel bir fekilde
(onlardan) yiiz fevir.
86. ~iiph11.4;iz Rahbin, hakkiyla yaratan, pek iyi bilendir.
420 HOHU'L-HEYAN Cilz: 14

87. An.dolsun ki Biz san.a (Kur'all'dan) tekrarlanan yedi


ayeti ve yiice Kur'an'i verdik.
88. Sakin onlardan ban s1mflara verdigimiz diinya malina
goz dikme, on.lardan dolayi iiziilme ve mii'minlere alfak go-
niillii. ol.
89. De ki: "$iiphesiz hen apapk bir uyariciyun:"-
90. Ttpkt ktsimlara ayiran.lara indirdigimiz gibi indirdik.
91. Onlar Kur'an't boliip ay1ranlardtr.
92-93. Rabbin hakki ifin mutltlka onlann hepsin.i "ne yapi-
yordunuz" diye sorguya fekecegiz.
94. Sana emrolunan.1 afikfa soyle ve ortak ko§anlardan
yiizfevir.
95. (Sen.in.le) alay eden/ere karri Biz sana yeteriz.
96. Onlar Allah ile beraber ba§ka bir tanri edinenlerdir.
Yakinda bilecekler.
97. Onlartn soyledikleri ~eyler yiiziinden senin cantntn si-
ktldijtnz -andolsun- biliyoruz.
98. Sen §imdi hamd ile Rabbin.i tespih et ve secde edenler-
den ol.
99. Ve sana yakfn gelinceye kadar Rabbine ibadet et.

85. «Biz gokleri, yeri ve ikisinin aras1ndakileri ancak hak ile yarat-
bk.» Hak ve hikmet ile yaratt1k. Yoksa battl ve bO§ yere yaratmad1k. Hak ile
yaratt1k ki benim kullanm onlara baks1nlar da ibret als1nlar. «0 saat» ktya-
rnet «mutlaka gelecektir.» Kac;1mlmaz olarak mutlaka gerc;ekle~ecektir.
Burada layamet gtintine "saat" denmesi, her saat kopmas1mn beklenmesin-
den dolay1d1r. <;tinki.i klyamet bir an<lir ve bu bir an iyinde btiytik bir olay ola-
cakt1r.

Kryamet kopunca ey Muhammed ~ Allahi.i Team o gtin senin dli~manla­


rmdan intikatn alacakt1f. «Simdilik giizel bir §ekilde (onlardan) yiiz ~evir.»
Yani sen yalanc1lardan guzel bir ~ekilcle yi.iz 9evir. Onlann eziyetletine ta-
harnmtil et ve kendilerine agirba~h ve bag1§lay1c1 bir kimse gibi muan1ele et.

86. «Sliphcsiz» seni kemalin zervesine ula~tiracak olan «Rabbin, hak-


Ayet: 85-87 H1CR SUHESt/ 15 421

k1yla» seni, onlan ve diger varhklan «yaratan,» senin ve onlann ahvalini


«pek iyi bilendir.» 0 halde senin Rabbin biittin h er tiirHi ~eyi kendisine ara-
larmda hi.ikilm vermek tizere havale etmene layik bir Rabdir.

Bu ayet-i k1erime, muhaliflere bile glizel ahHik ile muamele e tmeyi em-
rettnektedir. Rasfiltillah (s.a. v .) insanlarm ic;inde ahtaki en guzel olan1, agir-
ba§hlik itibariyle en onde bulunan1, en c;ok bag1 ~ J ayam ve en fazla comert
olan1, idi.

Zeyne'l-Abid!n aff1, bag1§lamas1 ~ok bliytik bu: ki§iydi. Hatta ada1n1n bi-
ri ona ag1r bir soz soylemi§, Zeyne'l-Abid1n bunu duymamazhktan gelmi§ti.
Bunun tizerine adam, Zeyne'I-Abidtn'e: Seni kasdediyorum, demi§, o da ben
de senden yilz~eviriyorum demi§ti. Zeyne'l-Abidin bu soziiyle; "Sen af yolu··
nu tut, iyiligi emret ve cahillerden yiiz(;evir." (A'raf: 199) ayet-i kerimesinc
i§<Uet ediyordu.

Medine valisi AbbasJlerden Cafer b. Stileyman, imam Malik (r.a.)'i do-


ver, kotti sozler soyler ve bayiltlf. imam Malik ay1l1nca: "Hepiniz §ahid olu-
nuz, bana vurana hakklm1 helfil ediyorum," der. Sonra bunun sebebi kendisine
sorulur. in1am Malik: "Olecegimden ve Rasfiltillah (s.a.v.)'111 ailesine mensup
bir ki~inin, benim sebebimle cehenne1ne gitmesi dolay1s1yla Peygainber
(s.a.v.)'e kar§I mahcup olacag1mdan korktum," der. Halife Mansur, Medine'yc
gelince Cafer'den k1sasen hakk1n1 almas1 ic;in in1an1 Malik'i c;ag1nr. Imam:
"Allah'a s1g1nrr1n1, Ytice Allah'a yemin ederim ki bana vurmu~ oldugu her
kamc;1y1 ben affettim. <;link.ti o , Rasfiliillah (s.a.v.)'m akrabas1dir," der.

A.limier, "hihn" (sabirh ve haz1mh olmak) ahlak1n tuzudur, demi§lerdir.

87. Ey Muhammed! «andolsun ki Biz sana (Kur'an'dan) tekrarla-


nan yedi ayeti» Fatiha'y1 <;tinkti Fatiha alimlerin ittifak1yla yedi ayettir. «Ve
yiice Kur 1an'1 verdik.» Burada ge<;en "mesanf" kelimesi Kur'an demektir.
A.yet metninde yeralan "min" kelimesi k.ts1m bildinnektedir. Nitekim bunun
benzeri Ztimer suresinde §byle gec;mektedir: ''Allah, si5zun en giizelini birbi-
riyle uyumlu ve b1kllmadan tekrar tekrar okunan hir kitap olarak indirdi."
(Ztimer: 23) Burada yeralan "mesanl" kelimesi, "mesna" kelin1esinin ~ogulu­
dur. Bu ismi almas1 tekrar edilmesinden dolay1d1r. Ger~ekten Kur'an-1 Ke-
rim'de birbiriylc c~ olarak tekrar edilen terimler vardu: Vaad-tehdit, emir-ne-
hiy (yasaklama), scvap-ikab (ceza vern1e) ve kasas (hikayeler) bunlardan ba-
z1land1r. A.ycl llH.'tnindc yeralan "Yiicc Kur'an" ifadesi, tti111Un bir k1s1na atfe-
422 ROHU'L-BEYAN Ci.iz: 14

dilmesi olay1du. Bir ba§ka ifadeyle Kur'an'dan bir par9a clan Fatiha sfiresine
A

Kur'an-1 Kerim'in tamam1 burada atfedilmi§tir. Ayeti bu §ekilde anlamak ve


a~1klamak mumkiin oldugu gibi "min" kelimesinin, beyan ifade etmi§ olmas1
da mtimkilndtir. Bu taktirde ayette yeralan "seb'an" kelimesi "mesaru"nin ay-
n1s1 olur. Yani Kur'an'dan olan Fatiha" demek olur. Bunun benz~ri §U ayet-i
kerimedir: "O halde pislikten, putlardan sakzntn." (Hae: ·30) Bu--ftyeti yukan-
daki gibi a~1klarsak pislikten ka~mm demek olur.
Burada Fatiha'ya mesaniye denmesi, namazlarda okunu§unun tekrar
edilmesinden dolay1d1r. <;iinkti Fatiha kendisinden sonra okunan sure ve
ayetlerle tekrar edilir, her rekatta okunur. Sonra Fatiha'run yans1 kulun Rabbi-
ne ovgtisti, yar1s1 da Rabbin kula olan ihsan1n1 ihtiva eder. Bu a~1klamay1
Rasfiltillah (s.a.v.)'1n Ebu Said'e soylemi§ oldugu §U ifadeler desteklemekte-
dir: "Sana oyle bir sure ogretecegim ki bu sure Kur'an'daki en biiyuk
suredir." Ebfi Said: "Nedir o sure ya Rasfilallah?" di ye sorunca Rasfiltillah
(s.a.v.): "Elhamdu lillahi Rabbi'l-iilemfn'dir. Bu sure Seb'u'l- Mesanf'dir ve
bana verilen Yiice Kur'an'dzr" buyurur. c7>

88. «Sak1n onlardan baz1 s1n1flara» kafirlerden baztlanna «verdigi-


miz diinya mahna» dtinyan1n silsi.ine, zinetine, giizelligine ve depdebesine
hayran kalarak ve senin de ayn1s1n1n olmas1n1 temenni ederek «goz dikme,»
goz di.kip de i§tah kabartarak tamah etme. Y ani goztinti dikip durrna. <;tinkti
diinya mah ve serveti sana verilen Peygamberlik, Kur'an ve faziletlerle k1yas-
lanacak olursa ~ok hakir kahr, aldirmaya bile degmez. <;iinkii sana verilen §ey
en btiyiik nimettir. Sana bah§edilen §eylerle mtistagru ol, dtinya meta1na do-
ntip de bakma. ~u hadis-i §erif bu manay1 vurgular: "Kur'an ile mustagnf ol-
mayan bizden degildir. " <K>

El-Hafiz bu hadisin manas1yla ilgili dort ve§it a~1klama yapm1§tlr:


1- Buradaki "teganni" den maksat, sesi ytikseltmektir.
2- Ba§ka kitaplara muhta~ olmaks1z1n Kur'anla yetinmektir. <;iinkil
Kur'an tisttin bir kitaptu. Nitekim Hz. Ebfi Bekir (r.a.) dcr ki: "Herhangi bir
kimseye Kur'an verilse de o, kendisine dtinyahk verilen birinin kendisine ve-
rilenden daha degerli bir §ey ald1g1 kanaatini ta§1sa, ytice olan Kur'an'1 kil~iilt-

7- Hadisi Ebu Davud ve Tirmizi Namaz boH.imtinde rivayet ederler. Bkz. C{Jmiu'l-Usul, 8/469.
R- Haclisi Buhari, Ahmed b. Hanbel, Ebu DavOd vc Hakim, Ebil LUbabe hadisinden ibn Abbas
1arikiylc mcrfu olarak rivayet ctmi~lerdir. Bkz. t'l-Ft tlru 'l-Kehtr, 3/67.
1
Ayet: 87-91 . HICR SURES! / 15 423

mil§, kii~tik olan §eyi tazim etmi§ olur."

3- "Teganni" manay1 bozmayacak §ekilde sesi giizelle§tirerek okumak


demektir. Rasfilullah (s.a.v.) Araplann §iir soylerken teganni yapmalann1 b1-
rak1p, §iir okurken ah§tiklar~ bu tegann1yi Kur'an okurken yapmalann1 tercih
etrni§tir.

4- "Teganni" insan1n sesini gtizelle§tirmesi, Kur an okurken sesini dal~


1

galandrrmaks1zm ho§ bir §ekilde okumas1dir.

«Onlardan» kafirlerden «dolay1 iiziilme ve mii'minlere al~ak goniil-


lii ol.» Seninle birlikte bulunan fakir mti'minlere al9ak gonilllti ol ve onlara
aci. Ayet metninde yeralan "vahfid cenahake" (kanatlann1 yay) ifadesi ku-
§llll yere inerken kanatlann1 yaymas1 fiilinden istiare yoluyla al9ak gonilllti
olmak manasma kullan1lrm§trr.

89. «De ki: '~iiphesiz hen apa~1k bir uyar1c1y1m.'» Allah'1n azabmm
inecegini size ifade eden ve bu konuda sizi ikaz edenim.

Bu ayetin ni.izfil sebebi olarak "Andolsun ki Biz sana Kur'andan yedi


ayeti ve yuce Kur'an'L verdik" ayet-i kerimesidir. Ebfi Cehil'e ait bir kervan
$am'dan btiyi.ik bir mal ytikii ile geliverir. Bu kervan yedi kafileden ibarettir.
Rasfiltillah ve ashab1 kervanm getirdigi mallara bakmaktadirlar. Peygamberin
ashabm1n ekserisi av ve ~1plakt1r. Rasfiltillah (s.a.v.)'1n akhndan, ashab1n1n
ihtiya~ i~inde oldugu ge~er. Bunun ilzerine ayet-i kerime nazil olur. Y ani Yil-
ce Allah Rasfiliillah'a demi§ olmaktadu ki, yedi kafileye bedel olarak sana
Kur'an'dan yedi ayetlik Fatiha'y1 verdik. 0 halde Ebfi Cehil'e verdiklerimize
bakma. 0 , al~ak diinya metrudu. Sonra ashabm1n haline de tiziilme. Onlara
a1'~ak goniillii ol. <;tinkti senin onlara al~ak goni.illi.i olman, sevilen di.inyahk
elde etmelerinden daha fazla onlann kalbini ho§ edecektir.

90. «T1pk1 k1s1mlara ay1ranlara indirdigimiz gibi indirdik.» Bu ifa-


de yukanda ge~en "Ando/sun ki Biz sana Kur'an'dan yedi ayeti ve yuce
Kur'a'n'z verdik" ayet-i kerimesine baghdu. Bir ba§ka ifadeyle burada sana
Kur'an'dan yedi ayeti ve yilce Kur'an'1 t1pkl klsunlara ayrran Y ahudi ve Hristi-
yanlara iki kitab1 indirmemize benzer bi9imde indirdik demek olur.

91. Ey Muhan1med! «Onlar>> sana indirilen «Kur'an'1 boliip ay1ran-


lard1r.» Kur'an'1, hak ve batll diye boltip ayuanlardir. <;tinkil inatla ve di.i§-
manca diyorlar ki: "Kur'an'm bir k1sm1 hakt1r, Tevrat'a ve incil'e uygundur.
424 RUHU'L-UKYAN • Ci.iz: 14

Bir k1s1n1 da batlldrr ve bu kitaplara aykrr1d1r. " Burada verdigimiz mana ibn
Abbas (r.anhi.ima)'dan rivayet olunmu§tur.

Ayet 111etninde ge9en 111dfn'' keli1nesi, "zda" kelimesinin c;oguludur.


Kelime, flrka, grup demektir. Burada Kur'an'm, bollinmesi canh olan bir var-
hg1n boli.indiigiinde hayatm1n sona ermesiyle sonu~lanacak bir par9alanma
deyimi ile ifade edilmesi onlann yiice Kur'an'a kar§L yapt1klan hareketin ne
kadar 9ok c;irkin oldugunu vurgulamak i<(indir. Nitekim baz1 alimler Kur'an'1
bolen kimselerin on iki ki§i olduklann1 ve kendilerini hac mevsiminde el-
Veild b. Mugrre'nin gonderdigini, gonderilenlerin Mekke'nin 9e§itli yorelerine
ve yollar1na dag1ld1klarmdan bahsederler. Bunlar orada Mekke'nin giri§ kap1-
larmda otururlar, hac1lar geldiginde iylerinden birisi, bu adama aldtn§ etme-
yin o, delinin birisidir der. Digeri kahindir, bir ba§kas1 milneccimdir, bir dige-
ri §airdir, bir ba§kas1 btiyticiidiir derdi ve her biri insanlar1 Peygamber efendi-
mizin pe§inden gitmekten ahkoyarlar, gelenleri kendi yanlar1nda ahkoyarlar-
di. Bunlarm hepsini Yiice Allah Bedir sava§mda helak etmi§tir.

92-93. «Rabbin hakk1 i~in mutlaka onlarin hepsini 'ne yap1yordu-


nuz' diye sorguya ~ekecegiz.» . Bu soru bir azarlama ve ni9in boyle yaptm1z
§eklinde bir c;Ikl§ma sorusudur. Yiice Allah Rahman sfiresinde §6yle buyurur:
"i~te bugun insana da, cine de giinaht sorulmaz." (Rahman: 39) Bunun ma-
nas1 §Udur: Kendilerinden ogrenilmek tizere ne yaptm1z diye sorulmaz. c;unkti
bilgi alma sorusu, her §eyi bilen ve miilkiln sahibi Allah a91S1ndan gereksiz-
dir.
94. «Sana emrolunan1 a~1k~a soyle» sana emrolunan §eriati a91ktan
a91ga ifade et ve ortaya 9.ikar. Arap9ada "sadaa bi'l-hucceti" denilir ki manas1,
delilini acrlktan a91ga ortaya koydu demektir. Rasfiliillah (s.a.v.) bu ayetin
niizfiliinden once kendine gelen §eriatI gizliyordu. Allahti Tefila'nm indirmi§
oldugu §eylerden hic;birini "Sana emrolunanz a~zk~a soyle." ayet-i kerimesi
ininceye kadar ac;lk9a soylememi§tir. Rasfililllah (s.a.v.)'a §eriat ve ahkan1 ka~
bilinden olan §eyleri a91ga vurmas1 emrolunmu§tur, yoksa bilgi kabilinden
olanlar degil. «Ve ortak ko~anlardan yiiz~evir.» Onlann dediklerine aldrr-
ma ve doniip bakma ve onlardan intikam almaya kalla§ma.

95. «(Seninle) alay edenlere kar~1 Biz sana yeteriz.» Onlan helfilc eder
koklerini kazu1z.
96. «Onlar Allah ile beraber ba~kabir tann edinenlerdir .>> Yani
putlan ve ba§ka §eyleri tann edinenlerdir. Alay edenlerin burada Allah ile be-
Ayet: 91 -96 HiCR SlJRESI/ 15 425

raber ba~ka bir tann edin111e vasf1yla nitelendirildiklerini gormekteyiz. Onla-


rm bu §ekilde tavsif edilmeleri Rasfilullah (s.a.v .)'1 teselli etmek ve kendisine
yapilan hitab1 degersiz ktlmak, onemsiz oldugunu ifade etmek i<;indir. Bu ifa-
de alayc1lann alaylann1 sadece ona yoneltmediklerini, tam tersine daha bUytik
'\

bir glinah olan Allah'a §irk ko~maya ctirete kalk1§t1klann1 vurgulayarak yap1l-
maktad1r.

«Yak1nda bilecekler.» Bu ifade bir tehdit ifadesictir. Htikiimdarlann


vaadlerinde ve tehditlerinde yeralan "sevfe", "lealle" ve "asa" ifadeleri o hti-
ktimdann bu vaadinde ve tehdidinde dogru soy ledigini ve ciddi oldugunu
gosterir. Artik o sozden sonra vaadin veya tehdidin dogrulugu tizerinde her-
hangi bir §iiphe yoktur. i§te bu ayette Yiice Allah'm vaadi ve tehdidi de ayn1
iislfip tizere cereyan etmektedir.
Cumhura gore bu ayet-i kerime Rasfilullah (s.a.v.)'a eziyet etmekte ve
onu alaya almakta ileri giden mii§riklerin onde gelenlerden be§ ki§i hakkmda
nazil olmu§tur.Yi.ice Allah bunlar1 ayn1 giinde helfilc etmi§tir. Bunlann helak
edili§i Bedir'den onceydi. Aralannda Amr b. El-As'1n babas1 el-As b. Vail de
bulunuyordu. el-As, Rasfilullah (s.a.v.)'1n arkas1ndan burnuyla ve agz1yla ha-
reket ediyor, Peygamberi alaya ahyordu. Yagmurlu bir gi.inde biniti uzerinde
iki ogluyla birlikte sefere 91kar. Mekk.e'deki vadilerden birisine konaklar.
Ayag1n1 yere koyar koy1naz beni yilan soktu der. Y1lan1 ara§tlnrlar, fakat hi<;-
bir §ey bulamazlar. Ayag1 §i§e §i§e deve boynu gibi olur ve orac1kta oltiverir.

Bu be§ ki§iden birisi de el-Haris b. el-Kays'tir. Bu adam tuzlu bir bahk


yer. Ard1ndan §iddetli bir hararet viicudunu sarar. Nihayet su i9e i<;e kam1 pat-
lar ve bulundugu yerde 0 da oltir.
Bir ti9tinciisti el-Esved b. el-Muttalib b. el-Haris'tir. Bu zat ogluyla bir-
likte birgtin 91kar. Kendine Cebrail gelir. el-Esved bir agac1n dibinde otur-
maktadir. Cebrail dibinde oturdugu agac1 ba§1na vurmaya ba§lar. Oglundan
yard1m diler. Oglu: Sana ili§en hi<; kimseyi gormiiyorum. Kendinden ba§ka
sana biqey yapan y~k, der. Boylece el-Esved de oldugu yerde oli.ip kahr. el-
Esved ve arkada§lan, Rasulullah (s.a.v.)'a goz i§aretiyle alay eder, onu gor-
dtiklerinde hep birlikte ishk 9alarlardi.
Bu bedbahtlardan bir digeri de Esved b. Abdi YegG.s'tur. Bu adam, aile-
siyle birlikte yola c;1kar. Kendisine oyle §iddetli bir ate§ gelir ki sonunda ko-
miir gibi kapkara olur. Bu ki~i Miisltimanlan gortince sahabeyi alaya alarak
'
426 ROHU'L-BEYAN Cuz:14

arkada§lanna derdi ki: "BalCln, bal(ln. Kisralarm ve kayserlerin mtilktine varis


olacak yerytizti htikiimdarlar1 geliyor." <;tinki.i sahabenin elbiseleri eski, ya-
§antllan me§akkatli idi.
Be§inci bedbaht ise el-Velid b. el-Mugire idi. Bu adam Halid b. Velid'in
babas1, Ebfi Cehil'in amcas1ydi. Birgi.in salmarak ve bob~~~~nere.ky6la koyu-
lur. Nihayet ok yapan bir adamm yan1nda durur. Elbisesine bir ok tak1hr. Ki-
birinden dontip de oku tizerinden atmaz. Ridas1nm ucunu omzuna almak tize-
re 9eker. i§te bu esnada ok, kolundaki hayat damarma rastlar ve o damar1 ke-
ser. Ard1ndan kan1 bir daha hie; dinmez ve sonunda oltir.
97. «Onlann soyledikleri» §irk sozleri, Kur'an hakk1ndaki ifadeleri ve
seninle bunun yan1nda Kur'an'la alay etmeleri gibi Ǥeyler yiiziinden senin
can1n1n s1kdd1g1n1 -andolsun- biliyoruz.»
98. «Sen §imdi hamd ile Rabbini tespih et» sen Rabbine s1g1n. Ba§ma
gelenlerden ve ic; s1k1nt1s1ndan Rabbine s1gm.
Bilindigi iizere "stibhanellah" kelimesi Allahii Teala'n1n zatmdan ve Sl-
fatlarmdan noksanhg1 ve ay1b1 9ekip alan bir kelimedir. O'rrun el-kuddfis ve
es-selam gibi selbi isimleri bu kelimenin ic;inde mevcuttur. el-Kuddus; her
ttirlti ay1ptan temiz, es-Selfun her tilrlil Metten salim demektir.
"Elhamdtilillah" ifadesi ise her ttirlii kemalin ve mtikemmemmigin, Al-
lahil Teala'n1n zatma ve s1fatlar1na tan1nmasm1 ifade eden bir kelimedir. Alla-
hti Teala'n1n isbat i9eren, alim, kadir, semi', basir vb. hi9bir ismi yoktur ki
elhamdtilillah kelimesinin ic;inde yer almasm.
Siibhanellah ifadesiyle akhm1z1n erdigi her ay1b1 ve anlad1g1m1z her
noksan1 Allahii Teata'dan uzakla§ttnyoruz. Elhamdtilillfill ifadesiyle de bildi-
gimiz her milkemmelligi, akhmiz1n erdigi her yticeligi O'na veriyoruz demek-
tir.
«Ve secde edenlerden» namaz kilanlardan «OI» ki bu sana yetsin ve
ilziinttiyti senden gidersin.
Rivayete gore Rasfilullah (s.a.v.)'a herhangi bir i§ agrr geldigi zaman he-
men namaza s1g1nrrd1.
Serhu'l-Hikem'de denir ki: "Kalplerin murad1na eremedigi ve ah§trg1
~eyler birbirine kan§tlgmda meydana gelen ilztintti ve kederleri, a91k~a gorme
halinden engellenmelerinden dolay1dir. <;Unkil kalpler failin giizelligini gore-
Ayet: 97-99 HiCR SORESi/ 15 427

bilselerdi uzakhgm elemi onlara gtizel gelirdi. Bu tlpk1 Yusufun giizelligi


kar§1s1nda·ellerini kesip dograyan kad111larrn hikayesine benzer. "

99. «Ve sana yakin>> oltim «gelinceye kadar Rabbine iba.det et.» Bu-
lundugun ibadet halini stirdtirmeye devam et. Burada oli.ime "yakfn" denil-
mi§tir. <;tinkti her canh mahluka olilmiin birglin gelip cratacag1 kesindir. Buna
gore ayetin manas1; sen hayatta sag oldugun si.irece ibadetlerini bir an olsun
aksatmadan devam et, demektir. Bu tipk1 Meryem sfiresindeki §U ayete ben-
zer: "Nerede olursam olayzm 0, beni mubarek kzldz. Ya~adzgzm surece bana
namazz ve zekafl emretti." (Meryem: 31)

Allahti Teala bu ayet-i kerimede ibadeti oltimle s1nulam1§hr. Boylece


ibadetin oli.imi.in dl§IIlda bir §eyle bitecegi gibi yanh§ bir izJenimi Ve kanaati
ortadan kaldrrm1§tlr. insanoglu oldiigti zaman ameli kesilir ve art1k geriye se-
vab1 kahr.

Allah'a hamd ve §i.iktir olsun ki Hier Suresi sona erdi.


Bu sure Mustafa AYDIN tarafindan tercume edilmi~tir.
1. Allah 'in emri geldi, artik onu acele istemeyin. Allah,
mii§rfklerin ortak ko§tuklart §eylerden uzaktir, yiicedir.
2. Melekleri kullarindan diledigine, emrinden ruh ile indi-
rip: "(insanlari) uyann, Benden ba§ka hifbir ilfzh yoktur.
Benden korkun" diye emretmektedir.
3. 0, gokleri ve yeri hak ile yaratti. 0, mii§riklerin ortak
ko§tuklanndan fOk yiicedir.
4. insam bir meniden yaratti. Birden o, apafik bir mii.cade-
leci dii§man olup f zkti.
432 RUHU'L··BEYAN Ctiz: l '1

1. «Allah'1n emri geldi. ..» Rivayet edildigine gore Kurey§ kafirleri ,


1
kendileri ic_rin vaa:d edilen azab1n geciktigi dii§i.incesiyle Rasuli.illah la alay
edip vaad dolay1s1yla yalanh yor ve ~oyle diyorl.a rd1: "Eger azab1n gelecegi
konusundaki sozleri dogruysa, putlanm1z bize §efaat~i olur ve bizi ondan kur-
tanr." i§te bunun ilzerine bu ayet indi. Allah'1n emri olan vadedilen azap ve
onun geli§inin belirtilmesi, bu azab1n yakla§tlg1na ve kfsa bi! sure sonra ger-
<;ekle§ecegine i§aret etmektedir. Dolay1s1yla ayette k astedilen §ey: "E y
kafirler! Size vadolunan §ey yakla§t1" demektir. «Arhk onu acele isteme-
yin.» Allah'1n e1nrini ve onun ger~ekle§mesini istemekte acele etmeyin. "Ace-
le etmek" kelimesi, herhangi bir §eyi zaman1ndan once istemek anlammdadir.

«Allah, mii§riklerin ortak ko§tuklart §ey Jerden uzaktir, yiicedir .»


Burada Ytice Allah, kendisinin, bir ortag1 olmaktan yilce ve mtinezzeh oldu-
gunu belirtmektedir. Allah kendisini bu ozelliklerin dt§Inda tutmakla ylice
zatm1n bu tilr benzetmelerden tamamen uzak oldugunu vurgulamaktad1r.

Bu ayet indigi zaman §ehadet parmag1 ile orta parmagma i§aret ederek
Hz. Peygamber (s.a.v.) §Oyle buyurrnu§tur: "Benim gonderilmemle k1yametin
kopmasi aras1 §U iki parma..~m arasi kadar yakmd1r."

2. Allahil Teala «melekleri ..• » Yani Cebrail'i ... <;i.inkti bir tek kimse,
eger yaptig1 i§ 'itibariyle onemli bir durumdaysa, onun gilctinti yliceltmek ic;in
c;ogul olarak isimlendirilir. B urada Cebrail'den "melekler" §eklinde bahsedil-
mesi gibi. Aynca, Cebrail ile birlikte, vahyin korunmas1 i9in yan1nda bulunan
bir ba§ka melek de kastedilmi§ olabilir.

«Kullanndan diledigine» yani buna ehil olanlara «emrinden» yani


vahiy Allah'1n emirlerinden bir ruhtur. «Ruh ile» yani vahy ile - ki, Kur'an da
bu vahiydendir-, vahy olti kalplere hayat verdigi ya da, din! a91dan bedendeki
ruhun yerini tuttugu i~in burada ruhtan kas1t vahiydir. «indirip: '(insanlar1)
uyarin.» Burada muhatap olan, kendilerine melekler yani Cebrail vas1tas1yla
vahy gonderilen peygamberlerdir. Burada emreden Allah (c.c.) ve Allah·1n
emrini ileten ise meleklerdir. "el-inzar" ise, uyarmak, bildirmek demektir:
"Ey Peygamberler insanlara bildiriniz anlam1ndadu. Hi~ ~iiphesiz §U konu-
11

yu, §U gerc;egi biJdirin ki «Benden ba~ka hi~bir ilah yoktur.» Bu soz bir ta-
raftan Allah'1n birligini ifade ettigi gibi diger taraftan bununla mti ~rikler kor-
kutulmaktad1r. Zira onlar, Allah (c.c,Ym yiice zat1na mi.itenasip olmayan ben-
zerlikler ve ortakhklar isnat etmekle ona §irk ko§makta idiler. « Benden kor-
kun ' » benim azab1mdan korkunuz «diyc c1nrctmektedir.»
Ayet: 1-4 NAHL S0RES1/ 16 433

Bu ayette, meleklerin, Allah'1n kitap ve mesajlann1 ul~tirma konusunda


Allah ile peygamberleri aras1nda bir arac1 olduklanna ve onlara vahyi indir-
diklerine i§aret vardtr.
3. «0, gokleri ve yeri», yani i~inde bulunan her §eyle birlikte gokyiizii-
ne ait ulvi cisimleri ve yer yilziine ait sufli varhklan «hak ile», batil ve bo§
yere degil, bir hikmet ve faydaya dayah olarak «yaratt1. 0, mii§riklerin or-
tak ko~tuklarandan» ve yaratic1 giicii olmayan as1ls1z §eylerden «~ok yiice-
dir.» Noksanhk ve ay1plardan milnezzehtir.
4. «insan1 bir meniden yaratt1.>> Bu.radaki insandan kas1t, Adem ogul-
"
landu. <;unkti Hz. Adem "
ve Havva meniden degil, aksine Hz. Adem toprak-
"
tan, Hz. Havva ise Hz. Adem'in sol kaburga kemiginden yarat1lm1§ttr. «Bir-
den o,» yani insan yarattldtktan hemen sonra «apa~1k bir miicadeleci», tart1-
§atl ve kendince deliller ortaya koyan «dii§man olup ~1ktl.»

El-Mehdev1'den §Oyle nakledilmi§tir: "Obey b. Halef el-Cumahi'nin bir


gtin Hz. Peygamber'e (s.a.v.) ~iirlimii§ bir kemik getirerek: 'Ey Muhammed!
Sen, Allah'1n, ~iirtimii§ olan §U kemigi yeniden hayata dondiirecegine mi ina-
n1yorsun?' dedi. i§te bunun tizerine bu ayet indi. "

(.";'\'(,J ./
\.!_) _.__:>-)
... \
434 ROHU'L·BEYAN ' Cuz: 14

5. Hayvanlari da yaratti. Onlarda sizin ifin isinma ve daha


birfokfaydali §eyler vardir. Hem onlardan bazilarini da yersi-
niz.
6. Ak§amleyin otlaktan getirirken ve sabahleyin otlaga sa-
larken, onlarda sizi.n ifin bir guzellik de vardir.
7. Agirliklarinizi, ancak bllyiik zorluklarla ula§llbileceginiz
§ehirlere ta§irlar. $iiphesiz Rabbiniz, fOk §efkatli, fOk merha-
metl'idir.

5. «Hayvanlan da ••• » Arap9ada ''neam" kelimesinin ~ogulu olan


"en'am", deve, s1grr, koyun ve ke9iye denir. Bu isim 9ogunlukla deve i~in
kullamlmakla birlikte, erkegi ve di§isiyle bu sayilan sekiz 9ifte i§aret eder. Ey
"
Ademogullan! Allah bunlar1 sizin menfaatiniz ve yarar1n1z i9in yaratt1. Ayn1
§ekilde diger mahlukatt da ba§ka bir §ey i9in degil, kullann yararlanmas1 i9in
yaratti. Ytice Allah'm §U ayetleri de buna i§aret eder: "O yerde ne varsa hep-
sini sizin if; in yaratti." (Bakara: 29) "Goklerdekini ve yerde olant hep sizin
hizmetinize vermi§tir." (Lokman: 20)

«Onlarda sizin i~in 1s1nma•..» "Dif', sogugun z1dd1 olup s1cakhk anla-
m1nadrr. Daha sonra koyun ytintinden, deve tiiytinden ve ke~i tiftiginden yap1-
lan ve s1cakhk veren her elbiseye bu isim verilmi§tir. «Ve daha bir~ok fay-
dah ~eyler vard1r.» Bu hayvanlar, stitlerinden istifade etmek, yolculuk ya-
parken tizerlerine binmek, tarlalaruuz1 stirmek ve onlan para kar§1hg1 satmak
gibi bir~ok zarud ihtiya9lann1z1 kar§darlar. «Hem onlardan bazllann1 da
yersiniz.» Onlardan yenmesi caiz olanlar1n etlerini, yaglanru ve diger k1s1m-
larm1 yersiniz. Ancak kanlar1, kemikleri, cinsiyet ve di§kt organlar1 yenmez.
<;unkti bu kls1mlar1 haramdrr.
6. 0 hayvanlan «ak§amleyin» giintin sonunda, «otlaktan» ah1rlar1na
veya dinlenme yerlerine «getirirken ve sabableyin» gtiniin ilk saatlerinde
ah1rlar1ndan 91kanp «otlaga salarken, onlarda sizin i~in>> yukanda sayilan
ihtiyacm1z olan menfaatler yanmda «bir giizellik de» yani insan gozti i<;in
ho§ bir gortintti ve onlarda zevk ahnan bir siis de «Vard1r.»

7. «Ag1rhklarin1z1,» yani ytik ve e§yalarin1z1, sizin gtictintizti a§t1g1 i9in


«ancak biiytik zorluklarla» srrt1n1zda ta§1yarak «ula~abileceginiz», §ayet
<leveler, hayvanlar olmazsa, yilklerinizle beraber varamayacag1n1z veya <;ok
zor §artlar altmda varabileceginiz «§ehirlere» yani uzak yerlere veya Mekke
Ayet: 5-7 NAHL S0RESf/ 16 435

halk.1nm ticaret amac1yla gittikleri Yemen, M1srr ve ~am'a «ta§1rlar .»

«~iiphesiz Rabbiniz, ~ok §efkatli, ~ok merhametlidir.» Rabbiniz bu


hayvanlan, lizerlerinde yolculuk yapman1z, yiiklerinizi ta§unan1z ve ~e§itli §e-
killerde faydalanman1z i9in yaratmakla, sizin i9in btiytik bir merhamet ve §ef-
kat sahibidir.

Hz. Omer (r.a.)'den §6yle rivayet edilmi§tir: "Resulullah (s.a.v.) bir sa-
va§ meydanmda arkada§lan ile dola§l.fken bulduklan bir ku§ yavrusunu elleri-
ne aldi. Yavru ku§un anne veya babas1ndan biri bunu goriince yavruyu tuttuk-
lar1 eline saldrrd1. Ve yavru ellerinden dti§tli. Bunun tizerine Hz. Peygamber
(s.a.v.) §Oyle buyurdu: "Bu ku§a hayret etmiyor musunuz? Yavrusu alindz ve
heinen buna kar§zlzk vererek ellerinize saldzrd1. Allah (c.c.)'a yemin ederim
ki, Allah (c.c.), kullanna bu ku§un yavrusuna gosterdiginden daha merha-
metlidir." <1>

I- Hadisi EbO Davud bu ~ckilde rivaycl etmi~tir. Bkz. Camiu'l-Usul, 4/529.


436 ROHU'L-BEYAN Cuz:14

8. Binmeniz ifin ve ziynet olarak atlari, katzrlari ve merkep-


leri de yaratti. Daha sizin bilmediginiz nice ftyleri yaratir.
9. Dogru yolu gostermek Allah 'a aittir. Ama yolun egri ola-
ni da vardir. Eger Allah dileseydi, hepinizi dogru yola iletirdi.
10. Sizin ifin gokten suyu indiren O'dur. ifeceginiz onda.n -
dir. Hayvanlarinizi otlattigzniz bitkiler de ondandir:·--- ·
11. Sizin ifin, onunla ekin, zey~in, hurmalar, iizllmler ve
biitiin meyvelerden bitirir. $iiphesiz ki bunda, dii.§iinen bir
toplum ifin biiyiik bir ibret vardir.

8. «Binmeniz i~in ...» Bu, hayvanlara binilmesindeki btiyilk faydalara


i§aret etmektedir. <;iinkti hayvanlann, binmenin dt§Inda yilk ta§1mak i9in de
kullantldlklan bir ger~ektir. «Ve ziynet olarak ...>> Y ani binmenin yan1nda bir
sils olarak onlarla ziynetlenmeniz it;in «atlari, kat1rlar1 ve merkepleri»
e§ekleri «de yaratt1. Daha sizin bilmediginiz nice ~eyleri», kara ve deniz
hayvanlanndan ttirlti· ttirlti yarattldan «yarahr.» Katu, at ve e§ekten meydana
gelir.
9. «Dogru yolu gostermek Allah'a aittir.» Ayetteki "kasd" kelimesi,
fail anlammda bir mastardrr. Arap¥ada "seblltin kasdun" denir ki, anlam1 dog-
ru yol demektir. Mevla~ -Rahmeti ve kesin va'di geregi- insanlara dogru yolu
gosterir. Yoksa bu, Allah'a vacip oldugu i¥in degil. Zira 0, hi~bir §eye mec-
bur degildir. Yani hi~bir §ey ona vacip degildir. ilahi rahmeti geregi, insanla-
ra, deliller getirmek, peygamberler gondermek ve kitaplar indirmek sfiretiyle,
kendilerini hak. yola, ula§tiracak dogru yolu gosterir.
«Arna yolun egri olan1 da vard1r .» Yani dogru yoldan sapan, ytiriiyeni
dogru yola gotilrmeyen yollar da vard1r. Bu, Yahudilik, Hristiyanhk, mecusi-
lik ile ktiftir tizerinde bulunan diger batil din sahipleri, kendi heva ve arzulan-
na uyan ki1nselerle bid'at ehlinin gittigi yollardir.
«Eger Allah dileseydi, hepinizi dogru yola iletirdi.» Yani, eger Allah
(c.c.) sizi sozti edilen tevhid yoluna ula§tirmay1 isteseydi, bu fiile ula§tiran bir
hidayet verirdi. Ancak bunu dilemedi. <;tinkti O'nun dilemesi, o yola girmeye
sebep olacak bir hikmete tabidir. <;iinkii milkellefiyetin, sevap ve azab1n te-
meli ctiz'1 iradedir. insana kendi cilz'i iradesiyle yapttg1 amellerden dolay1 se-
vap veya ceza verilir.
10. «Sizin i~in gokten» bulutlarn ve ondan da yer yi.iziine «suyu», bu
Ayet: 8-1 I NAHL SURESl/ 16 437

suyun bir tUrli olan yagmuru, ezici kudretiyle «indiren O'dur. i~eceginiz»,
~ey «ondand1r» yani indirilen bu sudanchr. «Hayvanlarin1z1 otlatt1g1n1z bit-
kiler de ondandir.» Burada Allah (c.c.)'1n agaylan, bitkileri once zikretme-
sindeki kas1t, agaylann, bitkilerin tiretilmesinin, yoktan varedihnesinin insa-
nogJunun gticti d1~1nda oldugunu vurgulamak i<;-indir.
11. Yuce Allah, daha sonra suyun yararlanndan soz ederek ~oyle buyur-
maktadir: «Sizin i~in,» faydamz ve yaranmz iyin «onunla» yani gokten inen
su ile, g1dalann ash ve hayatin diregi olan «ekin,» bir yandan kat1k, bir yan-
dan da rneyve olan «zeytin ...» Hadiste ~oyle geymektedir: "Zeytini ekmegini-
zin yamnda kat1k olarak yeyiniz ve yagzndan siin1niinuz. <;unku o, mubarek
bir agartan f ikar." <2> Hadiste ge9en "zeyt" zeytindir. Onun i~in mtibarek de-
nilmi~tir. <;tinkti , Beyt-i Mukaddes gibi mtibarek olan yerlerde biter. Boyle
olmayan yerlerde az goriintir. «Hurmalar ...» Burada ge9en "nahi.l" kelimesi,
"nahl " kelimesinin 9oguludur. «Uzumler .•. » Kelimenin bu §ekilde 9ogul kul-
lantlmas1, h;indeki ye~itli tUrleri kapsamas1 dolay1s1yladtr.
Uzihntin asil ad1 ''meb''clir. Ona "kerm" denilmesi cahiliyye dt)neminde
olmu§tur. Cfilliliyye Araplan tiztimtin sanki "kerem"den tilredigini kasdettni~­
lerdir. Onlara gore tiztimden yaptlan ~arap, iyenleri, kereme yani comertlige
sevkettigi ic;in bu ismi venni~lerdir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), tiztimil
cahiliye doneminde kullan1ld1g1 ~ekilde isimlendinneyi yasaklam1~ ve bu ko-
nuda ~oyle buyurmu§tur: "Kerm degil, ineb deyin. Siiphesiz "kerm", mu'mi-
nin kalbidir." (3> Onlann zannettikleri kerem ve comertlik ~araptan degil,
mti'minin kalbindendir. <;tinkti sarho§ kimsenin tasarruflanmn 9ogu akhntn
ba~1nda olmamas1ndandH. Oyle ise buna comertlik denmez. c;unkti o, bu du-
rumda comertligin ne oldugunu bilmeyen ve 1nahn1 saytp savuran bir vocuk
gibidir.
Yilce Allah bu tneyvelerin fazilet ve yararlanna i§aret ettnek i9in ozel
olarak zikrettikten sonra §Oyle buyunnu~tur: «Ve biitiin meyvelerden» yani
ytice Allah, meyve tiirlerinin her ~e~idinden «bitirir. ~iiphesiz ki bunda,»
yani suyun indirihnesinde ve bu sudan 91kanlan bitkilerde «dii§iinen bir top-
lum i~in ...» Tohumun ve yekirdegin topraga d~mesini, yigin ve suyun ona
ula~mas1yla birlikte harekete geymesini ve canlanmaslll, daha sonra alt taba-
kas1 yanhp da1narlann 91kmas1m ve yer alt1na dag1lmalanrn , ilst tabakas1n1n

2- lh.n M!kc, I lftkim vc Aeyhal<I tahric etmi§tir. Bkz. Suyuti, el-Fethu'l-Kebfr , 1/14.
~ - Hadi:-:i nuhat . i' VI.~ MUslim henzcr laf1zlarla rivayet elmi~ lerdir. Bkz. Camiu'l-Usfil, 11/752.
438 ROHU 'L-BEVAN Ciiz: 14

yanhnas1yla da oradan bir dal ((ikararak bilyilmesini, daha sonra bu daldan


yapraklann, 9i~eklerin, tahd ve meyvelerin yeti§mesini ve nihayet bu tiriinle-
rin <;e~itli renk, §ekil ve ozelliklere sahip olmalann1 anlayan ve idrak eden
toplumlar i~in «biiytik bir ibret vardir.» Ttim bu faaliyetlerde Allah (c.c.)'1n
biiytikltigtine, yticeligine, ilminin, kudretinin ve hikmetinin kemaline i~aret
eden deliller vardu. Ayn1 §ekilde bir tohumun yukandaki-Ornekte de ay1klan-
d1g1 gibi, sonsuz denecek bir §ekilde ilremesinde toprak ve iyerisinde yeti~tik­
leri art.am ayn1 olmas1na ragmen renk, tat ve btiytikltiklerinin farkh olmas1nda
Allah'tn varhg1na ve birligine i§aretler vardu. i~te bu delilleri gorebilenler,
biltiln bu olaylann Allah (c.c.)'1n fiili ve eseri oldugunu, Allah (c.c.)'1n kemal
s1fatlanna hi<;bir §eyin benzemeyecegini, O'nun yticeligine hiy kimsenin ortak
1
olamayacag1n1, ibadete sadece 0 nun lay1k oldugunu ve kullugun da sadece
o·na yaptlacag1m bilirler.
Ayet: 11-13 NAHL SURESt/ 16 439

12. Geceyi, giindiizii, giine§i ve ay'i sizin hizmetinize verdi.


Yildizlar da O'nun emrine baglidir. $iiphesiz bunda, aklmi
kullanan bir toplum ifin i§aretler vardtr.
13. Yer yiiziinde muhtelif renklerde yarattzgz §eyleri de sizin
hizmetinize verdi. Elbette bunda ogiit alan bir toplum ifin ib-
ret vardir.
14. 0, ondan taze et yiyesiniz ve ondan giyip takmacaginzz
siisler flkaraszniz diye, denizi de hizmetinize verdi. Gemilerin
denizde suyu yararak gittiklerini goriiyorsun. Bunlar Allah'in
liitfunu aramaniz ve O'na §iikretmeniz ifindir.

12. Ytice Allah'1n "Ve 0, gece ile giinduzii, birbirini izler yapti" (Fur-
kan: 62) ayetinde belirttigi gibi birbirini takip eden «geceyi, giindiizii, gii-
ne~'i ve ay'1» hayat1rnz, ya§amaruz, meyvelerin geli§ip olgunla§mas1 i<;in «si-
zin hizmetinize verdi.» Gtine§ ve aym hareketlerinde ve dtinyay1 ayd1nlatma-
larmda sizin iyin yararlar vardir. «Ydd1zlar da O'nun emrine baghd1r.» Ya-
ni diger ytld1zlar da, hareketlerinde, konumlarmda ve bulunduklan yerde Al-
lah (c.c.)'m emrine boyun egdirilmi§lerdir. Bunlar1n hepsini Allah (c.c.) yarat-
t1 ve onlan diledigi gibi idare etmektedir.
«~iiphesiz bunda,» zikredilen biittin bunlarda «akhn1 kullanan bir
toplum i~in» bir~ok a91k deliller, «i§aretler vardir .» Ak1llar1n1 kullanan
kimseler bunlara bak1p ibret ahrlar. Bunlar, Allah'm yilce kudretine, ilmine,
hikmetine ve birligine delalet eder. Akil sahipleri tizerinde dil§tinmeye bile
gerek duymadan bunlan hemen anlarlar.
13. «Yeryiiziinde muhtelif renklerde», s111,J.flarda «yaratt1g1» hayvan,
bitki ve meyve gibi «§ey,l eri de sizin hizmetinize verdi.» Bunlardan istedigi-
niz §ekilde faydalan1rsu11z. "Muhtelif renklerde"den maksat ye§il, beyaz, si-
yah gibi muhtelif §ekillerde anlam1nda da olabilir. Netice itibariyle btittin
bunlar1 faydalanman1z ve yararlanman1z i9in hizmetinize vermi§tir. "Renk-
ler" anlammdaki "elvan"a s1mf manas1 verilmi§tir. <;tinkti 9ogunlukla s1n1f-
larm farkh olmas1, renklerin farkh olmasmdan ileri gelir.
«Elbette bunda» daha once zikredilenlere ek olarak burada belirtilen-
lerde de «ogiit alan bir toplum i~in •..» -<;link.ti bunlar, onlardan habersiz ol-
mayanlarca ogiltten ba~ka bir §eye ihtiya<; duymayan zorunlu bilgilerdendir.-
«ibret vard1r.» Bunlarm tek ve ortagt olmayan ylice Allah'1n i§lerinden oldu-
440 RUHU'L-BEYAN 'cuz: 14

guna §ehadet eden deliller vardtr.

14. «0, ondan» yani tath ve tuzlu denizden <<taze et yiyesiniz... » diye
denizi hizmetinize verdi. Burada tazelikten ama9, bahktu. Bahktan et olarak
soz edilmesindeki maksat, bah.gin diger hayvanlar gibi kesilmesine ihtiya9 ol-
mamas1ndan kaynaklanmaktadlf. Burada aynca yilce A1-!_~h'1n. kudretinin ek-
siksizligi a\:t.klanmaktadrr. <;unki.i 0 , tuzlu, ac1 ve i9ilmesi mtimktin olmayan
bir suyun i9inde taze ve lezzetli olan bahg1 yaratmt§hr. ·

Bahga burada et denilmesinden dolay1, imain Malik ve Sevri et yemiye-


cegim" diye yemin eden ki§i, eger bahk yerse, onun yemini bozulmu§ olur"
dediler. Buna kar§t §U cevap verilir: Yeminler orfe dayanrr. Mutlak. anlamda
et denilince bundan bahk anla§llmaz. Nitekim ytice Allah kafirleri "hayvan"
olarak isimlendirerek §6yle buyurmu§tur: "Hi~ §ilphesiz Allah nazarmda yer
yuzundeki hayvanlann en kotusu kafirlerdir." (Enfal: 55) Dolay1s1yla hayva-
na binmeyecegim diye yemin eden bir ki§i, bir kafirin sutma bindiginde ye-
mini bozulrnami§ olur.
Hayatu'l-Hayavan isimli kitapta mtiftabih olan gorti§e gore kopek ve
domuz §eklinde olsa bile yenge9, su kurbagas1 ve timsah di§mdaki ttim deniz
hayvanlarmm yenmesi helfildrr, denilir.

«Ve ondan», yani tuzlu denizden «giyip tak1nacag101z», kad1nlarm1z1n


stislenecegi «siisler...» Aslmda siis e§yas1, altin ve gilmti§ gibi ziynet e§yalan-
d1L Ancak burada stisten ama9 inci ve mercan diye adland1nlan kirm1z1 ve
beyaz ta§ttr. «{_;1karas101z di ye, denizi de hizmetinize verdi.» A vlanmaniz,
icyine dalman1z ve iizerinde binerek ge9meniz gibi hizmetlerinizin gortilmesi
is;in denizi de emrinize veren yine Allah (c.c.)'tir.

«Gemilerin denizde suyu yararak gittiklerini goriiyorsun. Bunlar,


Allah'1n lfitfunu araman1z» yani, gemilere binerek O'nun vermi§ oldugu ge-
ni§ nz1ktan ve nimetinden yararlanmak i~in ticaret yapmamz «ve O'na ~iik­
retmeniz i~indir.>> Yani Allah (c.c.)'1n yi.ice nimetlerinin k1ymetini bilip,
O'nun tek olduguna inan1p itaat etmeniz i9indir.
Ayet: 14- .15 NAHL SORES!/ 16 441

15. Sizi sarsmamasi ifin, yer yiizune sabit daglari koydri.


N ehirler ve yollan da dogru yolu bulasimz diye yaratti.
16. i~aretler de yaratti. 0 nlar y1ld1zla da yollarim bulurlar.
17. Yaratan, yaratmayan gibi midir? Hif du~ilnmiiyor .m u-
sunuz?
18. Allah'in nimetini saymaya kalksaniz, sayamazsiniz.
$iiphesizAllah rok bag1.§layan, fOk esirgeyendir.
19. Allah, gizlediklerin.izi de ariga vurduklarinizi da bilir.

15. «Sizi sarsmamas1 i~in,


yeryiiziine sabit daglan koydu.» Dags1z
yer yiizti, ketniksiz ete benzer. Hayvan1n vticudunun kemikle ayakta durmas1
gibi, yerylizi.i de daglar sayesinde sabit dunnaktadir. Yerytizil, kilre ~eklinde­
dir ve kainat1n ortas1nda bulunmaktadir. Sabit daglann yerytiztine konulmas1
ytice Allah'1n btiyiikltigtinti gosteren bir tasvir ve kudretini ortaya koyan bir
temsildir. Bu te1nsilden oyle anla~Ilmaktadir ki sanki biri onu eliyle tutmu§,
yerytizilne atm1~tir. Nitekim btittin zorluklar O'nun ic;in kolaydir. Yani ytice
Allah'm "ol" detnesiyle, yer ytizilnde sabit daglar meydana gehni~ ve hareket-
li haJinden sonra daglar sayesinde saglam bir hale gehni~tir. Ayn1 ~ekilde yer
yilzlinde «nehirler» meydana getirdi «Ve» \:e~itli «yollan da dogru yolu bu-
442 ROHU'L·BEYAN Ciiz: 14

las1n1z diye yarattt.» Bunlardan yararlanarak, istediginiz runaca ve evlerini-


ze ula§man1z i<;in yarattt.

Btiytiklerden biri: "Dolambac;h da olsa yoldan aynlmay1n, zor olsa da


§ehirlerde oturun, istenilen ozelliklerde ohnasa da bakire ile evlenin" demi§-
ti~ -·
16. <d§aretler>>, yerytizilnde gtindtiz vakti yollann1 bulabilmeleri i<;in
bin;ok alametler «de yarath.» Bunlar daglar, ovalar, sular, agac;lar ve
rilzgarlardtr. «Onlar», geceleyin ba§ka i§aretler olmasa da kara ve denizlerde
«ylldtzla da yollarm1 bulurlar.» Y1ld1zla kasdedilen, ya mutlak olarak y1ld1z
cinsidir. Ya da stireyya ve oglak yllchz1du. <;tinki.i bu y1ld1zlar devamh sabit
olan kuzey kutbu etraftnda daire bi<;iminde gozilktirler ve hie; kaybolmazlar.
17. «Yaratan,» bu btiyiik §eyleri meydana getiren ki, 0 Allah't.Lr, ~<ya­
ratmayan» , kesinlikle herhangi bir §ey yaratmaya gtic; yetiremeyen putlar
«gibi midir?» Buradaki soru, reddetmek i<;indir. Yani Allah'1n birligine i§aret
eden deliller ortaya c;1ktlktan sonra hiy bu ttir benzerlikler dti§tinillebilir mi?
«Hi~ dii§iinmiiyor musunuz?» Ey Mekkeliler! Bunu goz ontinde bulundur-
muyor ve dti§tinmliyor musunuz? ic;inde bulundugunuz bozgunculugu bilmi-
yor musunuz?
18. Oysa size bolca verilen ve burada an1lmayan «Allah'1n nimetini
saymaya kalksan1z, sayamazs1n1z.» Allah'1n bunca nimetlerine §tikretmek
§Oyle dursun saymaya bile gilctintiz yetmez. Hatta topluca bile sayamazs1n1z
«Siiphesiz Allah ~ok bagi~layan,» o nimetlerin §tikril konusundaki kusurlan-
ruzda haddi a~man1zt orten, «~ok esirgeyendir .» Rahmeti ve nimeti boldur.
Sizin giinahlanrnza ve isyarumza bala.p da rahmetini sizden kesmez, sizi on-
dan mahrum etlnez.
19. «Allah, gizlediklerinizi de», inanv ve amellerinizden ic;inizde sakla-
d1klanruz §eyleri de, «a~1ga vurduklarin1z1 da», yani o inany ve amelleriniz-
den ac;1kva ortaya koydugunuz §eyleri de «bilir .» O'nun kapsamh ilmine
oranla sizin gizledikleriniz ve a91ga vurduklann1z ayn1 seviyededir. Dolay1-
s1yla O'nun ho~nutluguna ayk1n olan bir §eye cesaret ettnemek, ondan sak1n-
mak ve korkmak en uygun davram§tJr.
Ayet: 1s -20 l
NAHL S0RES1/ 16 443

20. Allah'tan ba§ka yalvardiklari, hifbir §ey yaratamazlar.


Zaten kendileri yaratrlmi§lardir.
21. Onlar oliidiirler, diri degillerdir ve ne Zllman dirilecek-
lerini de bilmezler.
22. iMhznrz tek bir iMhtir. Ahirete iman etmeyenlerin kalb-
leri inkfirculir. 0 nlar, biiyiikliik taslarla.r.
23. Hif §iiphesiz Allah, onlarin gizledikleri §eyi de, aftga
vurduklart §eyi de bilir. Dogrusu Allah, biiyukluk taslayanlarr
sevmez.

20. «Allah'tan ba§ka yalvard1klar1,» yani kafirlerin kulluk ettikleri


ilahlar ... Dua kelimesi, Kur'an'da ~ogunlukla "ibadet" anlam1nda kullamlu.
«Hi~bir §ey yaratamazlar .» Y ani bu, onlann yapabilecekleri bir ~ey degil-
dir. <;tinkti onlar buna gti~ yetirmekten acizdirler. «Zaten kendileri yaratd-
m1§lard1r.» Yani ger~ekte onlann her ~eyleri ba§ka bir varhk taraf1ndan yara-
tilm1~ttr. Dolay1s1ylu onlar da yaratrklardJr.
444 ROHU 'L·liEYAN CU.Z:l4

21. «Onlar oliidiirler,» yani cans1zlar<ltr ve i~lerinde hi~bir hayat belir-


tisi yoktur. «Diri degillerdir .>> Yani dollemne veya ymnurtlama yoluyla ha-
yat buhna kabiliyetine sahip degildirler. Mutlak anlamda oltidtirler. «Ve ne
zaman dirileceklerini de bilmezler.» Yani ilah olarak tap1lan bu §eyler ken-
dilerine tapaolann kabirlerinden ne zaman kalkacaklann1 bilemezler.
22. «Ilah1rnz tek bir ilahtir.» Hic;bir ~ey O'na ortak- degildir. «Ahirete
iman etmeyenlerin...» Tekrar dirili§, amellerin kar§1llg1run verilmesi ve daha
ba~ka §eylere inanmayanlann... iman sozltikte, kalble tasclik, §eriatta ise kalb-
le inanmak ve dille soylemektir. «Kalbleri inkarc1dir .» Allah'tn birligini ka-
bul etmeyip inkar ederler. «OnJar, biiyiikliik taslarlar.» Allah'1n birligini iti -
raf edip ululamaktan ve hakk1 kabul etmekten btiyliklenip uzak durmak onla-
nn degi§mez ozelligidir. inkar onlann seciyeleri gibidir.
23. «Hi~ §iiphesiz Allah, onlann>> inkar olarak kalblerinde «gizledikle-
ri §eyi de,» kibirlerinden dolay1 «a~1ga vurduklan §eyi de bilir. Dogrusu
Allah,» tevhidden ytiz c;evirerek ona kar§r «biiyilkltik taslayanlar1 sevmez.»
Bunlar, ister mi.i§riklerden isterse inananlardan olsun, bilytikltik taslayanlar
grubuna girerler ve bu konuda e~ittirler. BtiytiklUk taslamak, nefsi kendi gti-
ci.inden ilste ytikseltmek ve hakkl inkar etmektir. ~air bu konuda ne gilzel
soylemi§tir:
Yer yiiziinde sadece miitevazi bir §ekilde yiirii
Onun altinda senden r;ok daha yuksek nice ki§iler vard1r.
Sayet sen izzet, §eref sahibi ve gu~lii isen.
Senden daha gu9lu niceleri olmu§tiir.

Bundan dolay1 daima miltevazi ol ve kimseye kar§1 kibirlenme. <;link.ti


tevazu, cennet kap1lanndan bir kap1drr. Kibir ise, cehennemden bir kap1du.
Dolay1s1yla cennetin kapllanm a<;mak, cehennemin kapllann1 kapatmak gere-
kir.
Ayet: 21 -24 NAHL S0RES1/ 16 445

24. Onlara: ''Rabbiniz ne indirdi" dendigi zaman: "Eskile-


rin masallarini" dediler.
25. Bunu, kiyamet giinii. kendi giinahlarini tamamen yiik-
lendikten ba§ka, saptirdtklari bilgisiz kimselerin giinahlarin-
dan bir kisnnni da yuklenmeleri ifin yap1yorlar. Bak, ne kOtii
§ey yiikleniyorlar.
26. Onlardan oncekiler de tuzak kurmU§lardi da, bunun
iizerine Allah, kurduklan binalari temellerinden sokmii§, iist-
lerindeki tavan, ba§larma fOkmii§tii. Boylece azap, kendileri-
ne ummad1klart yerden gelmi§ti.
27. Sonra k1yamet giinii Allah, onlart rezil eder ve der ki:
"Nerede o haklartnda (peygamberlere ve miiminlere) dii§·
manlik ettiginiz ortaklarzm?" Ken.dilerine ilim verilmi§ olan-
lar derler ki: "Gerfekten bugiin, rezillik ve kotiiliik
kafirleredil". ''

24. «Onlara: 'Rabbiniz ne indirdi' dendigi zaman:» Kurey~ halk1


toplanarak: "Muhammed. dili <;·Ok tatli bi r insanchr. Birisiyle konu~tugunda
446 ROHU'L-BEYAN 'Cilz: 14

onu hemen kendine baglar ve kalbini kazamr. Sizden ileri gelenleri Mek-
ke'nin yollanna ((lkann ve ona gitmek isteyenle1i engellesinler" diye konu§tu-
lar. Bunun tizerine onlar, btittin yollara ytkarak, Hz. Peygamber'in yan1na kim
gitmek isterse ona: "O yalanc1n1n biridir. Ona ancak sefil ve koleler uyup ina-
n1rlar. insanlar ondan bir hayH gormezler. Onun kavminin se~kin ve ileri ge-
lenleri onu terket.Ini~lerdir" diyerek geri dondtirliyorlardi-.--Aneak.·i~lerinden
Allah'1n dogruya ula§tiracag1 kimseler, onlann bu sozlerine ka!'§11Ik: ''Eger,
onu gormeden gidersek, kavmimizin en kotli insanlan oluruz'' diyerek Mek-
ke'ye girerler, rastlad1klan mti'minlere Hz. Peygamberi sorarlar, onlar da Hz.
peygamber'in hayirh bir kimse oldugunu soylerlerdi. i§te ytice Allah'1n bu
buyrugu, buna i§aret ediyor. ~u bliytiklilk taslayan mi.i~riklere, Rabbiniz Hz.
Muhammed'e ne indirdi, dendigi zaman: «'Eskilerin masallarin1' dedHer.>>
Cevaplanru ba§ka yone 9evirdiler ve: "Bu, oncekilerin efsaneleri, yani geymi§
milletlerin uydunnalan ve onlarla ilgili sozleridir. indirilen bu ~eylerde bir
~ey yoktur" dediler.

25. «Bunu, k1yamet giinii kendi giinahlarin1 tamamen yiiklendikten


ba§ka,» yani kendilerinin daHilete dli§melerinden dolay1 i§ledikleri gtinahlan
t~1yacaklar. Dtinyada ba§lanna gelen §eylerden dolay1 gtinahlan mti'minlerin
gtinahlan gibi bagt§lanmaz. <;tinkti mil'minlerin namazdan namaza, ramazan-
dan ramazana ve hacdan haca, bu ibadetleri yapmaya devam ettikleri mtiddet-
~e (kii~i.ik) gtinahlan affedilir. Ayn1 §ekilde mti'minlerin ba§ma gelen belfilar,
musibetler, hatta ayaklann1n burkulmas1 bile onlann gtinahlann1n kar§11Ig1mn
kefareti olarak kabul edilir. Ayette gei;en "evzar", "vizr" kelimesinin 9ogulu-
dur. Vizr, agtr yi.ik demektir. «Sapbrd1klar1 bilgisiz kimselerin giinahlann-
dan bir k1sm1n1 da yuklenmeleri i~in yap1yorlar.» Onlar, kendi gtinahlan-
010 yanmda saptirdlklan kimselerio gtinahlann1n baz1s1n1 da ytiklenecekler-
dir. <;tinkii onlann sap1tmalanna sebep olrnu§lardir. Oyle ise gtinahta ortaktir-
lar. Buolardan biri digerini sap1unaya ~ah§Ir, o da ona itaat eder. Boylece gi.i-
nah1 beraberce yi.iklenirler. Hz. Peyga1nber (s.a.v.) bu konuda §oyle buyur-
1nu§tur: "Kim kotu bir rigir ararsa bundan dolayi hem kendi gunahuu, hem
onu takip eden ki§ilerin gunahlanni kiyamete kadar r;ekecektir. '/(4 ) Ayette ge-
9en "bilgisiz kimseler" den maksat gittikleri yolun kotti ve neticesinde gtioah
i~leyip ceza ({ekeceklerini bilmeyen ki1nseler kastedilmektedir.

«Bak, ne kotii §ey yiikleniyorlar.» ~i.iphesiz hi~ ki1nse, bir ba~kas1n1n

4- Ifadisi Muslim, Tirmizi ve Nesei: ''Kim js/amda ki>ra hir figir afarsa .. " lafz1 ile rivayet ct-
mi~lerdir. el-Fethu'l-Kebfr, 3/200.
Ayet: 25-27 : NAHL SORESl/16 447

gtinah1n1 yliklenmez. Herkes ba~kalann1n degil, kendisinin i§ledigi gti.nahlan


yilklenir. ~tiphesiz bu, ba§kalanrun glinah i§lemesine sebep olmad1g1 takclirde
b<:>yledir. <;iinkil oyle olmas1, ilfilll hikmetin gereklerinden degildir. Ba§kalan-
n1 sap1tman1n gtinalum ~ekmeye gelince, bu, kendi gtinahl demektir. <;tinkli
onun sap1tmas1na sebep olmU§tur.

26. «Onlardan oncekiler de tuzak kurmu§lardJ da ...» Ayette gec;en


"mekr" kelimesi, hile veya tuzak anlamtndadIT, yani Mekke halla da, kendi-
lerinden oncekiler gibi bile yaptllar ve bu hile, ba~kalanrun degil, kendilerinin
helfilc olmas1na sebep oldu. <;tinkti ki1n karde§ine kuyu kazarsa, iyine kendisi
dti§er. «Bunun iizerine Allah, kurduklar1 binalar1 temellerinden sok-
mii§,>> onlann evlerini temellerinden y1kmay1 kasdetmi§~ b<:>ylece «iistlerin-
deki tavan ba§lanna ~okmii§tii.» Yani kendileri i~indeyken binalan temel-
leri nden y1karak, tavan1 tizerlerine <;okmli~ti.i. <;tinkti onlar evin y1k1lmas1 s1-
ras1nda ic;ersindeydiler. Eger ic;inde olmasalard1, evin ba§lanna y1k1ld1g1 soy-
lenmezdi.
«Boylece azap,» yani rtizgarla helak edilmeleri «kendilerine umma-
d1kJar1 yerden gelmi~ti.» Onlann tahmin ettikleri gibi veya gelecegini san-
d1klan ~ekilde degil, Allah onlan hi~ ummad1klan ve beklemedikleri ~ekilde
cezaland1nn1~tI. Mana olarak burada ifade edilmek istenen ~ey, hiJeci ve
inkarctlarla Kur'an-1 Kerim ivin "eskilerin masallan" diyenlere Allah (c.c.)'1n
hi9 beklemedikleri bir yerden ceza venni~ olmas1du.
27. Bu azap, onlann dtinyadaki azaplandir. <<Sonra k1yamet giinii Al-
lah onlan» yani bu iftirac1 ve tuzak kuran kimseleri ba§kalann1n ontinde «re-
zil eder ve» korkutmak ve gtiltim;lilklerini ortaya koymak i9in «der ki: 'Ne-
rede o haklartnda» peygamberlere ve mti'minlere «dii§manhk ettiginiz» ve
kendi zam11n1zca t">yle kabul ettiginiz «ortaklarrm? '» Gelip size ~efaat etsin-
ler ya da benim azablffidan sizi korusunlar bakalun!

«Kendilerine ilim verilmi§ olanlar», Allah'1n bir oldugu bilinci verilen


peygamberler ve mti'minler, onlara, alay edercesine ve ktzarak «derler ki:
'Ger~ekten bugiin rezillik», zillet ve a~agllanmalar «Ve kotiiliik», azap ve
cezalar «katirleredir.'» Allah'1, O'nun ayetlerini ve peygamberlerini inkar
edenler tizerinedir.
448 ROHU ' L~BltYAN ' Cilz: 14

28. Kendilerine zulmederlerken, meleklerin canlarini aldigi


kimseler, §iiyle diyerek teslim olurlar: "Biz hifbir kiitiiliik yap·
miyorduk." Hayir, Allah sizin yaptiklariniu fOk iyi biliyor.
29. Oyleyse ifinde ebedi kalmak iizere, cehennemin kapila-
nndan girin. Kibirlenenlerin yeri ne kotiidiir.
30. Korunanlara da: ''Rabbiniz ne indirdi" denildigi za·
man: "Hayir indirdi" dediler. Bu diinyada gllzel amel i~leyen-
Ayet: 28-29 NAHL SORES!/ 16 449

lere giizellik vardir. Ahiret yurdu ise, elbette daha hayirlulir.


Takva sahiplerinin yurdu ne giizeldir.
31. Zemininden irmaklar akan Adn Cennetlerine girerler.
Orada onlar ifin diledikleri her §ey vardir. i§te Allah, takva
sahiplerini boyle miikii.fatlandinr.
32. Melekler iyi insanlar olarak canlarini aldigi kimselere
de: "Selam size! Yaptiklariniza. kar§ilik girin cennete" derler.

28. i~inde bulunduklan kiifiir ve kibirlenme hallerinde israr ederek


«kendilerine zulmederlerken, meleklerin canlarin1 ald1g1 kimseler,» yani
oltim melegi ve onun yard1mcilan ruhlann1 ahncaya kadar kiifiirlerinde israr
eden kafirler «§oyle diyerek teslim olurlar:» Yani filliretteki azab1 gordiikle-
rinde diinyada i~inde bulunduklan kibirlilik, inkarc1hk ve isyanc1hg1 brraka-
rak teslim olurlar ve derler ki: <<'Biz» dtinyada «hi~bir kotiiliik yapm1yor-
duk. ' >> Kendilerini azaptan kurtarmak i~in yapt1klan kottiliikleri ve Allah'a
§irk ko§malann1 inkar ederler. Melekler cevaben bu inkarcilara §6yle derler:
«Hay1r,» bunlann hepsini yaptin1z. «Allah sizin yaptJklar1n1z1 ~ok iyi bili-
yor.» Allah bundan dolay1 sizi cezalanduacak ve §imdi ceza zaman1dir. tnkar
etmeniz ve yalanlarmtz hi<;bir fayda vermeyecektir.
29. «Oyleyse i~inde ebedi kalmak tizere cehennemin kapdar1ndan
girin.» Her grup, i9erisinde ebedi ve devamh olarak kalacag1 yere, boltime,
kendilerine aynlan kapilardan girsinler. «Kibirlenenlerin yeri ne kotiidi.ir.»
Ayette ge9en "mesva" menzil, kalmacak yer demektir.
Seyh Ali Es-Semerkand! Bahru'l-Uyun isimli tefsirinde §Oyle der: "Ki-
birlilik ii9 kisma aynlir:
1- Allah'a kar§1 kibirlenmek. Bu, kibirin en kottisii ve en 9irkinidir ve
kaynag1 da katiks1z cehalettir.

2- Peygamberlere kar§1 kibirlilik. Bunun sebebi de kibirlenen insan1n


peygamberleri de kendisi gibi bir be§er ve insan kabul etmesidir. Bundan do-
lay1 ona itaat etmekten btiyiiklenir. Bu, ki§iyi tipkl Allah'a kar§J kibirlenmek
gibi, sonsuz bir azaba ugratu.
3- insanlara kar§I kibirlenmek. Buda onlan kti~iik gortip kendisini bli-
ytik gormesinden kaynaklanir. Bu sebeple onlara uymaktan ka~1n1r. Kendisini
insanlarla ayn1 scviycde kabul etmeyen hu tUr kibirlilik c;ok btiytik bir i;irkin-
450 R0Ht;'L-BEYAN · Cuz:14

lik olup bunu yapan da en btiyiik cahildir.

30. «Korunanlara da:>> -Bunlar inanan ve inan~lannda samimi olan


kimselerdir- «'Rabbiniz ne indirdi?'» Yani Muhammed (s.a.v.)'e hangi §eyi
indirdi «denildigi zaman», onlar cevap olara.k: «'Hay1r indirdi' dediler.»
Burada· suale cevab1n verilmi§ olu§U indirilen §eyin ger~ekten vuku buldugu-
na ve peygamberin hak olduguna i§aret etmektedir. -<<Jtu-·dunyada, giizel
amel i~leyenlere» ve "lailfille illallah Muhammedii'r-Rasultillah" diyerek ke-
lime-i tev hidi soyleyenlere «gtizellik», gtizel mlikafat «vardir .» <;unkti keli-
me-i tevhid, Allah (c.c.)'tn bir oldugunu, Hz. Muhammed'in O'nun el~isi ol-
dugunu ikrar, kabul ve tasdik etmek, gtizelliklerin en gtizelidir.

«Ahiret yurdu ise, elbette daha hay1rhd1r.» insanlara dtinyada veri-


lenlere gore Ahiret hayati bir cevher ve hazine ozelligindedir. Dtinya ise
onun yanmda ~omlek gibi kahr. Hi\: §tiphesiz mticevher 9omlekten daha lay-
metlidir. Hatta bu ikisi arasmda miinasebet bile yoktur. «Takva sahiplerinin
yurdu ne giizeldir.»
Hasan Basri §Oyle demi§tir: "Takva sahiplerinin yurdu dtinyadir. <;tinkii
filliret i~in az1g1 orada temin ederler."

'31. «Zemininden irmaklar akan, Adn Cennetlerine girerler. Orada


onlar i~in diledikleri her ~ey vard1r .» Orada diledikleri ve arzuladtldar1 her
1
§eyi bulurlar. «i§te Allah takva sahiplerini» Allah a ortak ko§mayan ve gil-
nahlardan sak1nan herkesi «boyle» , bu mlikafatlara benzeyen btiytik odtillerle
«miikafatland1r1r.»
32. «Melekler», yani oltim melegi ve yard1mctlar1 «iyi)nsanlar» , zu-
liim pisliginden arinmI§ temiz insanlar «olarak canlann1 ald1g1 kimselere
de: 'Selam size!» Bundan sonra size hi~bir korku yoktur.
Kurtubi §0yle der: "Mii'minin can1 ahnacagt zaman, oliim melegi gelir
ve: 'Ey Allah'1n sevgili kulu! Selam tizerine olsun' der ve onu cennetle mtij-
deler."

«Yaptiklar1n1za kar~l11k,» itaat takva ve amellere devam etmenizden


dolay1 «girin cennete,' derler.» Yani size Adn cennetleri haz1rlanm1§tlr.
Kabriniz cennet bah~elerinden bir bah~edir ve nimetlerin ba§lang1c1dlf. <;un-
kil kabre iyi amellerle giren, sanki cennete girmi§ gibi olur ve tiikenmeyecek
olan sonsuz nimetler bulur.
Ayet: 30·33 NAHL SURESt/ 16 451

33. Mutlaka kendilerine meleklerin gelmesini, yahut Rabbi-


nin emrinin gelmesini mi bekliyorlar? Onlardan oncekiler de
biiyle yapmi1t1. Allah onlara zulmetmedi, f akat onlar kendi
kendilerine trdmediyorlardi.
452 HlJJ IU'L·· UEYAN . Cuz: 14

34. Nihayet yaptiklarmm cezas1 011/ara ula~ti ve alay ettik-


leri §ey onlan. ku§ath.
35. Ortak ko§anlar §Oyle dedi: "Allah dileseydi ne biz, ne de
atalarimzz O'ndan ba§ka hifbir §eye tapmazdik ve O'nsuz hif-
bir §eyi haram kilmazdzk." Onlardan oncekiler de boyle yap-
mi§ti. Peygamberlere dii§en, yalniz apkfa teblig etmek degil
mi?
36. Andolsun biz, her iimmete: "Allah'a ibadet edin, tagut-
tan kapmn" diye bir peygamber gonderdik. Onlardan kimine
Allah hidayet etti, kimine de sapiklik hak oldu. i §te yer yiiziin-
de gezin de bir bakm, yalanlayanlarin sonu naszl olmu§tur?

33. «Mutlaka kendilerine meleklerin gelmesini,» oltim meleginin ve


yard1mcilann1n, ruhlann1 almaya gelmesini «yahut Rabbinin» dilnya azab1-
na ili§kin «emrinin gelmesini mi bekliyorlar?» Nitekim bu, Bedir sava§1nda
ba§lanna gelmi§tir. «Onlardan oncekiler», daha once ge~mi§ milletler «de
boyle yapm1~b.» ~irk, zultim yalanlama ve alay konusunda bunun ayn1s1m
yapmi§lardi. «Allah onlara» verecegi azaptan dolay1 «zulmetmedi, f akat
onlar kendi kendilerine zulmediyorlardt.» i9erisinde bulunduklan ktifiir ve
isyanlar1 sebebiyle kendilerine haks1zhk ediyorlardi.
34. «Nihayet yaptiklann1n cezas1>>, kotti amellerinin kaq1hg1 «onlara
ula~b ve alay ettikleri §CY» vaadedilen azap «onlar1 ku§attJ.» Dzerlerine in-
di ve onlan is;ine aldI.
35. «Ortak ko§anlar» yani Mekke'liler «§oyle dedi: 'Allah», ba~ka bir
§eye ibadet etmememizi «dileseydi ne biz, ne de atalanm1z O'ndan ba§ka
bir §eye tapmazd1k ve O'nsuz hi~bir §eyi haram kdmazd1k.'» Yani Bahlre,
Saibe, Vasile ve Ham gibi §eyleri haram ktlmazdtlc. <5) «Onlardan oncekiler
de», Allah'a ortak ko§an ve peygamberlere isyan eden onceki milletler de
«boyle yapmt§h.» Buna benzer 9irkin davrani§larda bulunmu§lardi. «Pey-
gamberlere dii§en, yaln1z a~1k~a teblig etmek degil mi?» Yani onlann go-
revi, hakla kabul etme konusunda zorlamak degil, ~agny1 a<;lk bir §ekilde bil-
dirmekten ibarettir.
36. «Andolsun biz, her iimmete» bir olan «Allah'a ibadet edin, tagut-

5- Bu tabirlerin izaht i~i n Maide sOresinin t03. ayetini n tefsirine bakm1z. (M i.itercim)
Ayet: 33 -36 NAHL SORESl/16 453

tan ka~1n1n' ...» "Tagut", §eytan ve sap1khga vagrran her §eydir. «Di ye bir
peygamber gonderdik.» Tipki seni gonderdigimiz gibi, o timmetlerden her
birine ozel peygamberler gonderdik. «Onlardan kimine,» bu milletlerden ba-
z1sma «Allah bidayet etti.» Onlarda Hakka kulluk etme ve taguttan kavmma
duygusunu yaratti. «Kimine de sap1khk hak oldu.» inat ve israrlanndan do-
lay1 oli.inceye kadar sap1khkta kalmalan sabit olmu§tur.

«i§te yer yiiziinde gezin de» ey Kurey§ toplulugu, etrafa <~bir bak1n,
yalanlayanlann sonu nasll olmu~tur?>> Sap1khga dti~enlerin ba§lanna gelen
§eyi gortir, belki onlann yok olu§lannm ve ugradlklar1 azab1n izlerini ta§1yan
ev leri ve yurtlanndan ibret alrrs1niz.
454 RUHU'L-BEYAN Cuz: 14

37. Sen onlann dogru yo/a gelmelerini ne kadar istesen de,


fiiphesiz Allah, dogru yoldan saptirdigi kimseleri hidayete er-
dirmez. Onlarin yardimcilan da olmaz.
38. Onlar biitiin giifleriyle: "Allah olen kimseyi tekrar di-
riltmez" diye Allah 'a yemin ettiler. Hayir diriltecektir. Bu
O'nun hak olarak verdigi bir sozdiir. Fakat insanlarm fOgu
bilmezler.
39. Hakkinda ihtillif ellikleri §eyi onlara aflklamasi ve
inkorcilann da kendilerinin yalanci olduklanni bilmeleri ifin
(Allah onlari diriltecek.)
40. Biz bir §eyin olmasini istedigimiz zaman, ona sadece
"ol" dememiz yeter. 0 da hemen oluverir.
41. Kendilerine zulmedildikten sonra Allah ugrunda hicret
edenleri, elbette diinyada giizel bir §ekilde yerle§tirecegiz.
Eger bilirlerse, lihiret miikofati elbette daha biiyiiktii.r.
42. Onlar ki, sabrederler ve sadece Rablerine tevekkiil eder-
ler.

37. Ey Muhammed! «Sen onlann dogru yola gelmelerini» yani Ku-


rey§'in hidayete ula§mas1n1 «ne kadar istesen de,» btittin gtictinle ~aha gos-
tersen de, «Stiphesiz Allah, dogru yoldan sapttrd1g1 kimseleri hidayete er-
dirmez.» Sap1khg1 tercih edip o yolda gidenleri Allah zorla hidayete erdir-
mez. «Onlarrn yard1mcllari da olmaz» ki onlann azabm1 kald1np da onlara
yardun etsin.
38. «Onlar biitiin gii~leriyle: 'Allah olen kimseyi tekrar diriltmez'
diye yemin ettiler. Hay1r, diriltecektir. Bu O'nun hak olarak verdigi bir
sozdiir.» Bu, vaadinden donmesi asla mtimktin olmayan Ytice Allah tarafm-
dan verilmi~ ger~ek ve degi§mez bir vaaddir. «Fakat insanlarrn ~ogu» ytice
Ayet: 37-41 NAHL SORESl/16 455

Allah'1n ilmini, kudretini, hikmetini ve diger kemal s1fatlanrn bilmedikleri


ic;in kendilerinin diriltilecegini «bilmezler.»
39. «Hakk1nda ihtilaf ettikleri ~eyi», mti'minlere kar§1, oldtikten sonra
dirilme ve amellerin kar§1hgn11n verilmesi gibi dinin getirdigi kurallara kar§1
ihtitaf ettikleri §eyleri «onlara a~1klamas1 ve inkarcdarin da», Allah'1 inkar
edenler ve dirili§i kabul etmeyenlerin de «kendilerinin yalanc1 olduklar1n1
bilmeleri i~in (Allah onlar1 diriltecek.)» Allah, durumun ortaya 91kmas1
ic;in, mti'min olsun kafir olsun her oleni diriltecektir.
40. «Biz bir ~eyin olmas1n1 istedigimiz zaman,» degerli olsun veya ol-
mas1n, herhangi bir §eyin meydana gelmesini istedigimizde «ona sadece 'ol'»
meydana gel «dememiz yeter.>> <;tinkti «0 da hemen oluverir.» Bu durum
ytice Allah'm istedigi §eyin c;abucak meydana geldigini gosteren bir mecazdrr
ki, O'nun btiyilk gtictinti ve kudretini gosterir. <;unkil emredilen her varhk,
emri tam bir itaatkarltlc ic;erisinde yerine getirir.
Fahru'l-islam'a gore ise burada mecaz degil soziln hak.ikah murad edil-
mi§tir. Allah, varhklann meydana gelmesindeki ilfilii kanununu, bu kelime ile
gerc;ekle§tirmektedir. B 3.§ka bir §ekilde gerc;ekle§tirmesi de mtimktindilr. Bu-
na gore ayetin manas1: "Allah 'ol' der, o da bu soziln akabinde hemen oluve-
rir" demektir.
41. «Kendilerine zulmedildikten sonra Allah ugrunda hicret edenle-
ri •..» Bunlar, Mekke halk1 taraf1ndan kendilerine zulmedilen ve yurtlar1ndan
9tkardan, bu yUzden once Habe~istan'a, sonra da Medine'ye hicret eden, boy-
lece ik.i hicretin sevab1ru kazananlardu.
Mtisliimanlar1n Kurey§ halk1 taraf1ndan zuliim ve i§kenceye tabi tutul-
duklarm1 gordtiglinde Hz. Peygamber'in (s.a.v.) onlara ~oyle soyledigi riva-
yet edilmektedir: "Yeryuzune dagllzn . Allah sizleri mutlaka birle~tirecektir."
Onlar Hz. Peygambere: "Nereye gidelim" diye sorunca Hz. Peygamber:
"Habe§ topraklanna gidin. <;unku onlarzn hi~ kimseye zulmetmeyen bir kral-·
lan vardlr. Aynca orast; Allah'm sizleri i~inde bulundugunuz bu durumdan
kurtarmaya vesile olacak sadtk ve dost bir memlekettir" buyurmu~tur.

«Elbette diinya'da gilzel bir §ekilde yerle§tirecegiz.» iyi bir yere ki


oras1 da Medine-i Miinevvere'dir. Zira bilindigi gibi Medine halk1 bu hicret
edenleri kucaklam1§, onlara yard1m etmi§ ve himayeleri altina almt§lardi.
«Eger», Allah'in hi<.:rct edenlere her iki dUnyada da iyilik verecegini «bilir-
456 RUHU'L-BEYAN Cuz:l4

lerse,» O'na digerlerinden daha fazla inan1rlar. «Ahiret miikafab elbette da-
ha biiyiiktiir.» Hicret ettiklerinden dolay1 onlara vaadedilen mtikafat
di.inyada kendilerin~ verilenlerden daha bi.iytikti.ir.
42. «Onlar» yani muhacirler «ki,» vatanlanndan aynlmalanna kar§1
«sabrederler ve sadece Rablerine tevekkiil ederler.» .Her ~yi O'nun emri-
ne buakarak teslimiyet gosterirler ve ona gilvenirler.

43. Senden once de, kendilerine vahyettigimiz erkeklerden


ba~kasini (peygamber) gondermedik. Eger bilmiyorsamz zikir
ehline sorun.
44. Biz o peygamberleri, Of ik delillerle ve kitaplarla gon-
derdik. Sana da, kendilerine indirileni insanlara afiklaman
ifin Zikr'i (Kur'an 'i) indirdik. Belki dii~iiniip ogut alirlar.
45. Kotii tuzaklar kuranlar, Allah 'm kendilerini yerin dibi-
Ayet: 42-45 NAHL SURESi/ 16 457

ne gerrirmeyeceginden, ya da hif ummadiklari bir yerden ken-


dilerine azabin gelmeyeceginden emin midirler?
46. Yahut diinup dola§zrken O'nun kendilerini yakalayama-
yacagindan (emin midirler?) Onlar Allahi liciz birakacak de-
gillerdir.
47. Yahut kendilerini yava§ yava§ tiiketerek cezalandirma-
yacagindan ( emin mi oldular?)" Hif §iiphesiz Rabbiniz fOk
§efkatlidir, f Ok merhametlidir.

43. «Senden once» ki milletler i~inde «de, kendilerine» ~ogunlukla


meleklerin diliyle «vahyettigimiz erkeklerden ba§kas1n1», meleklerden de-
gil erkek insanlardan ba§kas1n1 peygamber olarak «gondermedik.» <;iinkii
Kurey~ 111ti~rikleri "Allah gonderdigi peygamberinin insan olmas1ndan daha
buyiiktlir, yani insandan peygarnber gondem1ez" dediler. «Eger bilmiyorsa-
n1z zikir ehline», kitap ehlinin alimlerine «sorun.» Onlar sizlere, ytice Al-
lah'1n daha onceki milletlere, insanoglundan ba~ka peygamber gondermedigi-
ni haber vereceklerdir.
Bu ayette bilinmeyen bir §eyin filimlere ve ilim sahiplere sorulmas1 gc-
rektigine i~aret edilmektedir. Bu konuda §6yle bir rivayet gelmi~tir: "Hikmet,
mti'minin kaybolmu§ mahdir. Onu nerede bulursa ahr." Dolay1s1yla mti 'minin
upk1 yitirdigi bir mah ararnas1 gibi hikmeti ararnas1 gerekir.
44. «Biz o peygamberleri, a~1k delillerle ve kitaplarla», mucizelerle,
«gonderdik.» Burada "kitaplar" §eklinde 9evirdigimiz "zubur" kelimesi,
yazilm1§ kitap anlam1ndaki "zebfir" kelin1esinin <;oguluc.lur.
«Sana da, kendilerine indirileni ...» Bu kitaptaki htiklim ve yasalan ,
aynca helfilce ugrayan nesillerin durumlann1, Arap ve Arap olmayan ttim «in-
sanlara a~1klaman i~in Zikr'i» yani Kur'an'1 «indirdik.» Burada Kur'an
"zikir" olarak adland1nlmaktadu. <;tinkti o, gafiller i~in bir hatirlatma ve uya-
ndu. «Belki dii~iiniip ogiit ahrlar.» Kur'an'dakini dii§ilnUp anlrunaya <;alt§tr-
lar. i9erisindeki gerc;ekleri farkedip bundan ders ve ibret ahrlar. Boylece on-
cekilerin ceza ve azaplar1na sebep olan tutum ve davran1§lan terkederler.
45. «K(lti.i tuzaklar kuranlar...» Bunlar RasGltillah (s .a.v.)'a tuzak ku-
ran, islam'1011adan kald1rmaya 9ah§an, yani kottiltik yapan, kiifiir ve isyanda
huluna11 Mekkl•' lil~rdir. «Allah'an kendilerini yerin dibine ge~irmeyecegin­
dcn,» yani K!\nm vt• ona uyanlnra ya pt 1g1gihi onlnn ycrin dibinc sokmayaca-
'
458 RUHU'L-BEYAN Cuz: 14

g1ndan «ya da hi~ ummad1klar1 bir yerden», farkmda olmad1klan bir za-
manda «kendilerine azab1n gelmeyeceginden emin midirler?»
46. «Yahut doni.ip dola~1rken» dtinyevi i§lerle veya ticaretle ugra§ular-
ken «O'nun kendilerini yakalayamayacag1ndan (emin midirler?) Onlar
Allah1 aciz b1rakacak degillerdir.» Kac;1nakla veya her}J.~gi bir §ek.ilde on-
dan kurtulmaya ~ah§makla Allah'm azabmdan kurtulamazlar. Hadiste §6yle
buyurulmu§tur: "$iiphesiz Allah zalime muhlet verir, nihayet onu yakalayzn-
ca hi~bir §ey onu kurtaramaz." <6> buyrulmu§tur.Yani ona, zulmtinli artlnnca-
ya kadar stire verir ve omriinli uzatir. Sonra da §iddetli bir §ekilde yakalar.
Yakalad1g1nda ise, hi~ kimse onu Allah'tan kurtaramaz ve kurtulu§a eri§tire-
mez.
47. «Yahut kendilerini yava~ yava~ tiiketerek cezaland1rmayacag1n-
dan (emin mi oldular?)» Ayetteki "tehavvuf' eksilme demektir. Buna gore
ayetin anlam1 "onlar1, nefislerinde ve mallarmda yava§ yava§ eksiltmeler ya-
parak helake getirmeyeceginden ve bu §ekilde yakalamayacagmdan emin mi-
dirler?" §eklinde olur.
Dolay1s1yla onlar1 tek bir durum ic;inde helak etmez. Bu ti~ durumun
(yani yerin dibine ge<;irilmeleri, dtinyada dontip dola§rrken yakalanmalan ve
nihayet yava§ yava§ ttiketilerek cezaland1nlmalan) zikredilmesinden maksat,
Allah'1n gticti ve kudretine i§aret etmek i~indir. <;tinkti Allah, cezalandiracag1
ki§iyi istedigi gibi helak eder.
«Hi~ ~iiphesiz
Rabbiniz ~ok ~efkatlidir, ~ok merhametlidir.>> <;unkii
Allah hemen cezalandrrm1yor. Cezay1 hak ettiginiz halde yine de sizlere §ef-
katli davran1yor.

6- Hadisi Buharl', Mi.islim, lbn Mace ve Tirmizi rivflyct ctmi~lir. Bkz. el-Fethu'l-Kehtr, 1/346.
Ayel: 46-49 NAHL S0RES1/16 459

48. Allah'in yarattigi ~eylere bakip gormiiyorlar nu.? Onla-


nn golgeleri, Allah'in kudretine boyun egip secde ederek saga
sola doner, dola.~ir.
49. Goklerde bulunanlar, yerdeki canlilar ve biitiin melek-
ler, biiyiikliik taslamadan Allah'a secde ederler.
50. Onlar, iistlerindeki Rablerinden korkarlar ve emredil-
dikleri ~eyi yaparlar.
51. Allah fOyle buyurdu: ''iki itah tutmayin. 0, ancak bir
iliihttr. Yalniz Benden korkun."
52. Goklerde ve yerde ne varsa 0 'nundur. Din de daimii
O'nundur. 0 ha/de Allah'tan ba~kaszndan mi korkuyorsunuz?

48. Mekke kafirleri <<Allah'1n yaratt1g1 §eylere bak1p goryorlar m1? »


Sonra, onlar bu gibi ~eylere bakm1yorlar mi ki Allah'1n mtikemmel guci.inii ve
kudretini dii§i.iniip de O'ndan korksunlar. «Onlar1n golgeleri, Allah'1n kud-
retine boyun egip secde ederek saga sola doner, d·ola§1r.» Burada aga<;, bit-
kiler, govdesi olan ve golgesi dil~en her cisim kasdedilmi~tir. Bunlar golgeleri
yerde olmakla Allah'a secde ederler. Bu gOlgeleri uzay1p klsalarak Allah'1n is-
tegine uyarlar.

49. «Goklerde bulunanlar,» ytiksekte bulunan her §ey, Oline§, Ay ve


y1ld1zlar bunlardandir. 4<Yerdeki canlllar», yer ytiziinde bulunan ve ya~ayan
460 RUH U 'L · BEYAN Cfiz: 14

her §ey «ve biitiin melekler ,»ki bunlar da goklerde bulunurlar. Onlarm §an1n1
yilceltmek ve ytikseltmek maksad1yla aynca zikredilmi§tir. Goktekiler, yerde-
kiler ve ytiksek pozisyonlanna ragmen melekler «biiyiikliik taslamadan
Allah'a secde ederler.» Allah'a ibadet ve secde etmekte kibirlenmezler. Tam
aksine boyun egerler. <;tinkti her §ey, haline uyguu olar~Y!i!ag_c1snun ontin-
de secde eder. Yine her §ey, ytice Allah'm celaline uygun bir §ekilde onu tes-
bih ederler. Bunlardan baz1s1 sozleriyle, baz1s1 da lisful-1 halleriyle Allah'1 tes-
bih ederler.
50. «Onlar, iistlerindeki Rablerinden>>, btiytik bir tirperti ve 9ekin-
meyle btittin i§lerinin sahibi olan Allah'tan «korkarlar.» Allah, bi.iytik bir
gti9le onlann i.izerindedir: "O, kullannin ustiinde kahredici giice sahiptir... "
(En'am: 18) «Ve emredildikleri §eyi yaparlar.» Allah'm onlara, emrettigi
§eyleri yaparlar, O'na itaat ederler.
51. «Allah», ttim sorumluluk sahiplerine «§oyle buyurdu: 'iki ilah tut-
may1n. 0, ancak bir ilahtir.» O'nun ortag1, benzeri yoktur. 0, e§ten ve ogul-
dan 1ntinezzehtir. Ba§kas1ndan degil, «yaln1z Benden korkun'» korunun.
52. «Goklerde ve yerde» melek, insan ve cinlerden «ne varsa», yarat1-
h~ ve inillk olarak «O'nundur. Din de daima O'nundur.» Yerde, gokte ve
ikisi aras1nda bulunan her §eyin itaati ve bagllhg1 O'nad1r. Sadece O'na itaat
etmek vaciptir. «0 halde Allah'tan ba§kasmdan mi korkuyorsunuz?»
Allah'1n bir oldugunu, her ~eyin yaratma ve 1nillkiyet balam1ndan O'na ait ol-
dugunu bildikten sonra hala O'ndan ba~kas1na m1 itaat ecliyor ve O'ndan ba§-
kas1ndan m1 korkuyorsunuz?
Ayet: so-ss NAHL SURES!/ 16 461

53. Nimet olarak size ula§an her §ey Allah'tandtr. Sonra si-
ze bir zarar dokundugu zaman da yalniz 0 'na yalvarirsiniz.
54. Sonra sizden o zarari giderdiginde, ifinizden bir grup
hemen Rablerine ortak ko§arlar.
55. Kendilerine ve'rdiklerimize kar1t11k nankiirliJk etmek
ifin boyle yaparlar. 0 halde bir siire daha faydalanm fakat
yakinda bileceksiniz.
56. Bir de kendilerine nztk olarak verdiklerimizden, bilme·
dikleri §eylere pay ayinyorlar. Allah'a yemin olsun ki siz, ifti·
ra etmekte oldugunuz §eylerden mutlaka sorulacaks1mz.
57. Onlar, §ant yiice Allah 'a kizlan mal ediyorlar da, kendi-
lerine ho§landtklarini aliyorlar.
58. Onlardan birine kiz miljdelendigi zaman, ifi ofteyle do·
larak yllzii kapkara kesilir.

53. «Nimet olarak» zenginlik, beden saghg1, bolluk gibi nimetlerden


«size ula~an her §ey Allah'tandtr.» Hepsi Allah taraf1ndan verilmi§tir.
«Sonra size» fakirlik, vticudunuza bir bela, klthk gibi az «bir zarar dokun-
dugu zaman da» bu zarar ve s1k1nt1dan k:urtulmak ivin, sesinizi yukselterek
dua ve yard1m dilegiyle, ba§kas1na degil, «yaln1z O'na yalvar1rs1n1z.»
54. «Sonra sizden o zaran giderdiginde, i~inizden bir grup ...» Oniar,
sizin i9inizdeki kafirlerdir. «Hemen Rablerine ortak ko§arlar.» Ba~ka var-
ltklara ibadet eder ve onlardan medet umarlar.

55. «K(•ndilerine verdiklerimiz» nimetler «e kar~1hk nankoruk et-


462 · CU.Z:l4

mek i~in boyle yaparlar.» Allah'tan ba§kas1na ibadet ederler. «0 halde bir
sure daha faydalan1n ... >> <;ok az bir stire dtinyada ya§ay1n ve nimetlerinden
biraz daha faydalan1n. Bu bir tehdittir. «Fakat yakmda» durumunuzun aki-
betini ve i.izerinize inecek olan azab1 «bileceksiniz.»
56. Mekke kafirleri, «bir de kendilerine nz1k olarak ve~diklerimiz­
den,» ekinlerden, hayvanlardan ve bunlann d1§1ndakiterden «bilmedikleri
§eylere» yani putlarma «pay ay1riyorlar.» Mekke kafirleri, taptlklan putlann
hakikatini bilmiyorlar. Aksine bu putlann fayda ve zarar verecegine ve Allah
katinda §efaat edecegine inamyorlar.
«Allah'a yemin olsun ki siz, iftira etmekte oldugunuz» dtinyada, on-
lann ilfill olduguna inand1g1n1z ve kendilerinden medet umdugunuz Ǥeyler-
den mutlaka sorulacaksm1z.» Bu soru onlan k1namak ve korkutmak i~in
olacaktir.
57. «Onlar, §an1 yiice», soyledikleri §eylerden uzak ve mtinezzeh olan
«Allah'a k1zlar1 ma.I ediyorlar da,» bunlar Huzaa ve Kinane kabileleri olup
"melekler Allah'1n klzlandir" diyorlardI. «Kendilerine ho§land1klar101», <;o-
cuklardan erkek olanlan se<;ip «ahyorlar .»
Sonra ytice Allah, onlann k1zlara kaf§I tak1ndlklan koti.i tavirlan tasvir
ederek §oyle buyunnu§tur:
58. «Onlardan birine kiz miijdelendigi zaman,» bir k1z ~ocugunun ol-
dugu haber verildiginde «i~i ofkeyle dolarak yiizii kapkara kesilir.» Yi.izti,
tiztinti.istinden ve sinirinden simsiyah olur. K1z 9ocugu dogurdugu i<;in ham-
m1na klzar.
Ayet: 56-59 NAHL SO RESJ I 16 463

59. Kendisine verilen mii.jdenin kotii.lii.giinden dolayi, kav·


minden gizlenir. Onu afagilik duygusu ifinde yaninda mi tut·
sun, yoksa topraga mi gomsun? Bakin, verdikleri karar ne ka·
dar kotiidii.r.
60. Kiitu sifat, iihirete inanmayanlar ifindir. En yiice sifat·
far ise Allah 'a aittir. <;unkii 0, her ~eyden iistiin ve hikmet sa-
hibidir.
61. Eger Allah insanlari, zuliimleri yiiziinden cezalandira-
cak olsaydi, yer yiiziinde hifbir canli birakmazdi. Fakat onla-
n, takdir edilen bir siireye kadar erteler. Ecelleri geldigi za-
man da, onlar ne bir saat geri kalabilirler, ne de ileri gefebi·
lirler.
62. Kendilerinin ho§lanna gitmeyen §eyleri Allah'a isnat
ediyorlar. En giizel sonucun kendilerinin oldugunu anlatan
dilleri ya/an soylii.yor. Hif §iiphesiz onlar ifin sadece ate§ var-
dir ve onlar onceden ona siiruleceklerdir.

59. «Kcndisine verilen miijdenin kotiiliigiinden dolay1,» k1nanmas1n-


dan duydugu utarn;Ja <<kavminden gizlenir. Onu, a~ag1hk duygusu i~inde»,
zillct vc onursuiluk duygusuyla «yan1nda m1 tutsun,» bu a~ag1hga raz1 m1
464 ROHU'L-BEVAN · Cuz: 14

olsun «yoksa topraga mi gomsiin?» Bu olaydan dolay1 o kadar k1z1yorlard1


ki, k1z c;ocugu doguran bir kadm1 hemen terkediyorlar ve evine bile yakla§nu-
yorlardi. «Bak1n,» erkek c;ocuklar1 kendilerine s·ec;meleri dolay1s1yle «verdik-
leri karar ne kadar kotiidiir.»
60. «Kotii s1fat,» daha once koti.iltikleri zikredilen, «ahirete inanma-
yanlar i~indir. En yiice s1fatlar ise Allah'a aittir.» Yaratila~ ~arhklann sa-
hip olduklar1 ozelliklerden uzak olarak en temiz ve en yiice sifatlar, ozellikler
ve meziyetler Allah'a aittir. «<,;ilnkil 0, her ~eyden iistiin», kudretinin kema-
liyle tektir. «Ve hikmet sahibidir.» Yaptlg1 her §eyi hikmet geregi olarak ya-
par. Hz. Peygamber (s.a.v.) §oyle buyurmu§tur: "Ilk once kzz ~·ocugu dogur-
masi kadzntn bereketindendir. <7) Allah'1n §U ayetini duymad1n1z m1?: "O,
11

diledigine di§iler, diledigine de erkekler verir." (~fua: 49) Burada once k1z
~ocugu zikredilmi~tir. Yine bir Hadis-i ~erifte: "Kime kiz ~·ocuklan verilerek
denenir de onlara iyi bakarsa kendisi i~in cehennem ate§inden koruyan per-
de olurlar. "<8)

61. «Eger Allah insanlar1,» yani kafirleri «zuliimleri yiiziinden», kti-


ftirleri ve i§ledikleri gtinahlar dolay1s1yla «cezalandiracak olsayd1, yer yii-
ziinde hi~bir canb b1rakmazd1», hepsini helak ederdi. «Fakat onlar1 takdir
edilen bir siireye kadar erteler.» Onlan 9ekecekleri azap vakti gelinceye
kadar erteler ve onlara miihlet verir.

«Ecelleri» takdir edilen siire «geldigi zaman da onlar ne bir saat geri
kalabilirler,» yani o ecelden kurtulamazlar, «De de ileri ge~ebilirler.» Geri
kalmad1klan gibi ileiiye de gidemezler. Burada saatten maksat, en kisa zaman
birimidir. .'

62. «Kendilerinin ho§larina gitmeyen §eyleri Allah'a isnat ediyor~


lar.» Kendilerinin k1zlannm ve ba§kanhkta ortaklar1n1n olmas1n1 istemiyorlar
ama bunlan Allah'a isnat ediyorlar. «En giizel sonucun kendilerinin oldu-
gunu anlatan dilleri de yalan soyliiyor .»
"En giizel sonu9tan" maksat, cennettir. Onlar; eger oldtikten sonra ger-
~ekten dirilme olacak.sa cennete kendilerinin gidecegini soyltiyorlar. Nitekim

7- Hadisi ibn Asakir rivayet etmi§tir. Oradaki rivayette "benat" yerine "Onsa" kelimesi ger;mek-
tedir. MUteaddid §ekillerde rivayet edilmi§tir. Bkz. el-Fethu'J-Kebfr, 3/141.
8- Buhari, Muslim, Tirmizl Hz. Ai~e'den rivayet etmi~lcrdir. Hadisin ba§ tarafmda Hz. Ai~c:
"Yamma beraberinde iki k1z r;ocugu olan bir kadm girdi..." demi§tir. Bkz. Camiu'/-
Usu/, 1/41 l.
Ayet: 60-63 NAHL SO HESl/ 16 465

bu husus Fussilet sfiresinin ellinci ayetinde §oyle belirtilmi§tir: "Eger Rabbi-


me donduriiUirsem onun yamnda en giizel sonu~ benimdir."

«Hi~ §iiphesiz onlar i~in» umduklan glizel sonu9 yerine, kendisinden


daha buytik ceza olmayan «sadece ate§ vardu ve onlar onceden ona siirii-
leceklerdir.>> Ate§e atllacaklardu.

63. Allah 'a andolsun ki, senden onceki iimmetlere de pey-


gamberler gonderdik. $eytan onlara i§lerin.i siislii giisterdi. i§·
te o, bugiin de onlarin dostudur. Onlar ifin elem verici bir
azap vardir.
64. Riz bu kitabi sana, ancak hakkinda ihtilafa dii.§tiikleri
466 RUHU'L·BEYAN Cilz: 14

§eyleri onlara af1klaman ve iman eden bir topluma hidayet ve


ralimet olmast ifin indirdik.
65. Allah, gokten bir su indirdi ve onunla yer yiiziinu olii·
miinden sonra diriltti. $iiphesiz bunda, dinleyen toplum ifin
bir ibret vard1,r.
66. Ku§kusuz sizin if in hayvanlarda da buy ii.le bir ibret var-
dir. Size, onlarin karinlarindaki i§kembe ile kan arasindan ge-
len, ifenlerin boganndan kolayca gefen halis bir siit ifiriyo-
ruz.

63. «Allah'a andolsun ki, senden onceki iimmetlere de peygamber-


ler gonderdik.» Bu peygamberler onlan hakka davet etti. Fakat onlar bu da-
vete uymadllar. «~eytan onlara i§lerini siislii gosterdi.» <;irkin §eyleri, kti-
ftirlerini, yalanc1hklann1 stisledi onlar da bu fiillerinde 1srar ederek iman et-
mediler. «i§te o» §eytan, «bugiin de» bu dUnyada «onlarin dostudur.» 0 ne
kotti bir dosttur. «Onlar i~in» ahirette «elem verici bir azap vard1r.» 0 da
cehennem azab1dlr.

64. «Biz bu kitab1,>> yani Kur'an'1 <<Sana ancak, hakk1nda ihtilafa dii§-
tiikleri» Allah'1n birligi, filtiret, helal ve haram konulanndaki «§eyleri onla-
ra» yani insanlara «a~1klaman ve iman eden bir topluma hidayet ve rah-
met olmas1», sap1khktan hidayete ve azaptan rahmete ula~t.J.nnasi «i~in indir-
dik.» Burada Kur' an'1n mli'minler i9in hid ayet ve rahmet oldugu belirtilmi§tir.
<;unkil bundan astl faydalananlar mti'minlerdir.

Malik b Dinar'm ~oyle soyledigi rivayet edilmektedir. ''Ey Kur'an'm ta-


~1y1cllan. Kur'an sizin kalbinize ne ekmi§tir? Unutmay1niz ki nasll ilkbaharda
yagan yagmur yer yilzilnil canland!nyorsa Kur'an da mil'min'in kalbini can-
landlnr. "

Hz. Ali b. Ebfi Talib (r.a.)'den de ~oyle rivayet edilmektedir: "Rasfiltillah


(s.a.v.)'1n: "Bir fitne f ikacak" dedigini duydum. Ona: "Ondan kurtulu~ neyle
olacak ey Allah'1n Rasfilil?" diye sordum. ~u cevab1 verdi: "Allah'in kitabzy-
la. 0 kitapta sizden oncekiler ve sizden sonrakiler hakk1ndaki haberler var-
dtr. Aran1zda cereyan edecek olaylar hakkLnda da hukumler vardir. 0, a lay
ve §aka degildir, aksine kesin hukamdur. Alimler ona doyam.az. 0, Allah'm
en saglam ipidir. 0 , Rabbin zikri ve dogruluk yoludur. Kim onunla konU§Ur-
sa dogruyu soyler, kim ki onunla hukum ve karar verirse adaletle hukmetmi~
'
Ayet: 63-66 1
, NAHL SO RES!/ 16 467

olur. Onunla am.el eden mukafatland1.nltr, insanlan ona davet eden dogru
yo la girer ve hidayet bulur.<9)

65. «Allah, gokten» bulutlara ve oradan da yer ytiztine «bir su», yag-
mur «indirdi ve onunla yer yiiziinii», yani yagmur vas1tas1yla yer yiiztinde
her ttirli.i bitkileri 91kararak «oliimiinden,» yani kurulugundan «sonra dirilt-
ti.» Yerytizti kupkuru hale gelclikten sonra yagmur vas1tas1yla enva-1 9e~it bit-
kiler bitirdi. «Siiphesiz bunda,» gokten suyun inmesi ve yer ytiztini.in oldtik-
ten sonra dirilmesinde tefekktir ve ogtit almak amac1yla «dinleyen toplum
i~in bir ibret vard1r.» Allah'1n birligine, kudretine ve hikmetine i§aret vard1r.
Oysa putlann ve ba~ka varhklann hi~bir §eye gtiyleri yetmez. Ayette ogtit al-
mak i9in dinlemeyen kimse, sanki bir §ey i§itmeyen sagir gibi kabul edilmi§-
tir.

66. «Ku§kusuz sizin i~in»


ey insanlar, «hayvanlarda da» deve, inek,
koyun ve keyi olmak. tizere dort ttir hayvanda «biiyiik bir ibret vard1r .» ibret
alan kimse, cehaletten kurtulur, ilme kavu§ur. Burada adeta, nasll bir ibret
vardir sorusuna kar§I §Oyle buyurulmu§tur:

«Size, onlann karmlanndaki i§kembe ile kan aras1ndan gelen,»saf


ve i<;erisinde kandan hi<;bir iz olmad1g1 gibi i§kembeden bir koku dahi ohna-
yan saf, «i~enlerin bogaz1ndan kolayca ge~en halis bir siit it;iriyoruz.» Yi-
yecekler ve i~ecekler aras1nda ondan daha yararhs1 yoktur.

Ayette ge9en ''fer§" i§kembede kalan yem art1klan demektir. Bu konu-


da §Oyle denildi: "Allah stitii kan ile i§kembe aras1ndaki bir yerde yaratt1. Do-
lay1s1yla i§kembe organ1 yemi sindirdigi zainan altl i§kembe d1§k1s1, ortas1
slit, tistti ise kan olur. Slit ile bunlar aras1nda Allah'm kudretinden bir perde
meydana gehni~tir. Hi9biri bir digerine ne renk, ne tat ve ne de koku itibariyle
kan§mazlar. Daha sonra ciger bu olu§urnlarda devreye girerek kat11n damarla-
ra, stitlin memelere akmasuu temin eder, d1§kmtn da i§kembe vas1tas1yla ch§a-
n attlmasnu saglar.

9- Hadisi Ti rmiii, h!dltilU'l-Kur'an b61Um0ncie tahric etmi~tir . Aynca Oarimi de rivayet etmi~­
tir. Rkz .Cami11'/ ll.\'fl/, 8/462.
468 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 14
Ayet: 67 NAHL S0RESI/ 16 469

67. Hurma ve iiziim meyvelerinden de hem ifki ve hem de


giizel giizel rizik edinirsiniz. i§te bunlarda, aklini kullanan bir
kavim ifin bir ibret vardir.
68. Rabbin bal arisina §iiyle vahyetti: "Daglardan, agaftan
ve insanlarin yaptiklari kovanlardan evler edin.
69. Sonra her fe§it meyvelerden ye de, Rabbinin (senin
ifin) kolayla§tirdigi yollarinda yiirii!" Onlarin karinlarindan
renkleri fe§it fe§it bir §erbet fikar ki, onda insanlar ifin Jifa
vardir. Elbette bunda dii.§iinen toplum ifin bir ibret vardir.
70. Allah sizi, yaratmi§tir, sonra sizi vefat ettirecektir. Daha
once bilgili iken hifbir §eyi bilmez hale gelsin diye siulen bazi
kimseler omriin en kotii fagina kadar ya§atilacaktir. $ii.phesiz
Allah, bilendir, kiidirdir.
71. Allah, rizikta kiminizi kiminizden iistiin kildi. Ostiin ki-
linanlar, ellerinin altzndakilere kendi riziklarini vermiyorlar
ki onda e§it olsunlar. Yoksa Allah'in nimetini mi inkar ediyor-
lar?
72. Allah size kendi nefislerinizden e§ler yaratti. E§leriniz·
den de sizin ifin ogullar ve torunlar yaratti ve sizi temiz gida-
larla riziklandirdi. Onlar halll batzla inanip Allah 'in nimetine
nankorliik mii ediyorlar?

67. «Burma ve iiziim meyvelerinden de hem i~ki ve hem de giizel


riz1k edinirsiniz.» Bu ayet, ivkinin haram olmad1g1 zamanda inmi§tir. Ayn1
zamanda ic;kinin sevilmeyen bir §ey olduguna da i§aret edilmektedir. Ayette
gec;en "seker" sarho§ edici §ey demektir. Burada sarho§ edici §ey mukabilin-
de gtizel nz1k zikredilmi§tir. Giizelin kar§1hg1nda zikredilen §ey, giizel olmaz.
«i~te bunlarda,» bu i9ecek ve yiyeceklerde «akhn1 kullanan bir kavim
ic;in», bu i~arct vc delilleri akhn1 kullanarak dikkatlice goren ve inceleyen in-
470 RUHU'L-BEYAN ·coz: 14

sanlar i9in «bir ibret vardar .»

68. Ey Muhammed! «Rabbin bal ar1s1na §Oyle vahyetti: 'Daglardan,


aga~tan ve insanlarin yaptlklan kovanlardan» kendine «evler edin.» Bu-
rada "vahyetti"den maksat, ilharn etti, bal yapma duygusunu kalbine koydu,
ancak keyfiyetini Allah'tan ba§kasm1n bilmedigi bir §ekiJqe_ona ogretti. Allah
Tefila her hayvana, yaranna olan §eyleri yapmas1n1, zaranna olan §eylerden
"
de ka9mmasm1 ilham etmi§tir. Ayette "aga9lardan" denmeyip "agaftan" den-
mi§tir. <;unkti ari, her aga9ta yuva yapmaz. Anlarin yapttklar1 yuvalari, insan-
larm yaptiklan evlere benzetilerek "evleri" §eklinde zikredilmi§tir. Evinin al-
tlgen olu§unda biiytik bir maharet ve mimari ilsttinltik vardir. Annin yapug1
bu yuvay1, hi9bir mimar ve mtihendis elinde en geli§mi§ ara9 ve gere9ler ol-
madan benzerini yapamaz. An, yuvas1na alttgen §ekli se9mi§tir, 9tinkti bu, tic;-
gen, dortgen ve be§genden daha geni§tir ve aralannda hi9bir bo§luk kalmaz.

69. «Sonra her ~e§it meyvelerden ye de,» arzu ettigin §ekilde tatlis1n-
dan, ek§isinden, ac1smdan tiim meyvelerden ye. Burada meyveler genel ola-
rak ifade edilmi§tir. Ancak adetle tahsis edilebilir. Kovan1ndan uzakta bulu-
nan meyvelerden, 9icreklerden yedigin zan1an «Rabbinin (senin i~in) kolay-
la§t1rd1g1 yollar1nda yiirii!'» Daglarda ve agac;larin alt1nda Rabbinin sana il-
ham ettigi ve ogrettigi yoldan yuvana don. Qer~ekten ann1n etrafmdaki yerler
kurursa g1da almak ivin ba§ka yerlere gider ve uzak yerlerdeki meyvelerden
yer ve daha sonra hi9bir yere sapmadan tekrar evine doner ve bu giizergfilllart
kendine yol yapar.

«Onlar1n karinlar1ndan» kusma yolu ile 91kan «renkleri ~e§it ~e§it»


ar1n1n ya~ma bagh olarak beyaz1ndan, ye§ilinden sar1smdan ve siyahmdan ol-
mak iizere farkl.t renklerde bal iiretirler. Beyaz renkli bah gen~ anlar, san
renklisini ortaya§hlar ve krrnuz1 renklisini de ya§h arilar yaparlar. Bu renk
farkhhg1 ~i9egin farkh renklerde olu§undan da kaynaklanabilir. «Bir §erbet
~1kar ki .••» Bal, i9ecek tilrden bir tiriin oldugu i9in "~erbet" olarak ifade edil-
mi§tir. An ~i9eklerin ve aga9 yapraklarm1n iizerinde bulunan taze, tath ve gti-
zel kokulu maddeleri emerek g1dasm1 alir. Daha sonra almt§ oldugu bu g1da-
lan kusma yolu ile kovanlanna bo§altir. Annm kustugu bu madde de Allah'm
izni ile bal olur. «Onda» yani o i~ecekte yani balda, «insanlar i~in §ifa var-
dtr.» insanlarm yakaland1klan baz1 hastahklar, actlar ve agnlar i~in daha
dogrusu §ifasmm balda oldugu bilinen hastahklar i~in, balda, §ifa vardir. An-
cak bu demek degildir ki, bald~ hastahk i~in §ifa vardir. Onda diger §ifa
veren ila~lar gibi §ifa vardir. Bu,\ hastahgm durumuna gore degi§ir. ibn
Ayet: 68-70 NAHL S0RES1/ 16 471

Mes'ud ve ibn Omer (r.a.) geneUikle yanlanndan bah hi<; eksik etmezlerdi.
Bir adam1n Hz. Peygamber'in yan1na gelerek §oyle soyledigi rivayet
edilmektedir. "Karde§im karn1ndan rahatsrzdir." Hz. Peygamber de (s.a.v.)
cevaben: "Ona bal i~ir" dedi. 0 adam da gidip karde§ine bal i~irdi. Ancak
karde§i daha da kotti olunca, o da Hz. Peygamber'e gelip: "i~irdim, ancak da-
ha kotti oldu" deyince Hz. Peygamber (s.a.v.): "Git ona bal ifir" dedi. Adam
tekrar karde§inin yanrna gidip bal i9irdi. Ancak bu sefer karde§inin karn1 daha
fazla agrnnaya ba§lad1 ve adam tekrar ko§arak Hz. Peygainber'e geldi ve: "Ey
Allah'rn Rasulti! i9irdim, ancak daha da kotti oldu" deyince Hz. Peygamber:
"Git ona yine bal i~ir. Allah dogru soylemi§tir. Karde§inin karni yalancrdir,"
buyurdu. Adam gitti tekrar bal i~irdi ve Allah ona §ifa verdi. <10>

«Elbette bunda», annm bahnda «dii~iinen toplum i~in bir ibret var-
d1r.>> An, §U kti<;ilk vticudu ve zay1fhg1 ile kendi kendine bal meydana getire-
mez. Bunun ancak bir yaratic1 taraf1ndan meydana geldigini ve bu ozelligi ile
ar1y1, diger bocek ve ha§eratl dii§ilniirler, Allah'1n yarat1c1 ve tek oldugunu,
her ~eye gticii yettigini ve benzeri olmad1g1n1 kabul edip bundan ibret ahrlar.
i§te bunda Rabbin kudretine, yticeligine ve btiyilkltigline i§aret eden kesin ve
a~Ik deliller vardtr.

70. ilim ve kudretiyle her §eyi ku§atan «Allah sizi yaratma~tar, sonra
sizi vefat ettirecektir.» Yani ~ocuk, gen~ ve ihtiyar halde iken Allah onlarm
ruhlar1n1 ahr. Bu durumda en genciniz, onu ertelemeye gii~ yetiremedigi gibi,
Ya§lrn1z da bunu one alamaz. Kiminiz gen~ ve kuvvetli zaman1nda ollir.
«Daha once bilgili iken hi~bir §eyi bilmez hale gelsin diye» oli.imiln-
den once «sizden baz1 kimseler omriin en kotii ~ag1na kadar ya~atdacak­
t1r.» Y ani akhnm, kuvvetinin ve anlama kapasitesinin eksilip, btinyesinin za-
y1flayacag1 ve ~ocukluk ytllar1ndaki haline donli§tinceye kadar ya§atllacak.
Buda ~ok ya§lan1p bunakhk doneminin ba§lad1g1 zamandrr. Bu durumun ise
belli bir ya§I yoktur. Bazen altmt§ ya§inda bile bu duruma girilebilir. Bunun
yan1nda bir de bakars1n ki adam yilz ya§1n1 ge~mi§tir ama hala akh ve s1hhati
yerindedir. «~iiphesiz Allah bilendir .» Omriini.iztin ne kadar ve nastl tak:dir
edildigini ~ok iyi bilen O'dur. «Kadirdir.» Her §eye gticil yeter. Genci oldii-
rebilen, ya§b ve ihtiyan ya§atabilen O'dur.

lO- Buharl Sahih'indc, karm agnyan kimsenin karde~inin, durumu Rasfilullah'a bildinnesiyle il-
gili ktssada rivfiyct ctmi~tir.
472 ROHU'L-BEYAN Cuz: 14

Bu ayette insanlann ecellerinin farklt olu§unun ancak her §eye gticii ye-
ten ve haktm olan Allah'1n elindc olduguna dair ikaz ve uyan vardir. AJlah,
her insanm bilnyesini ve mizacm1 belirli bir kader <;izgisi tizere ayarlay1p dil-
zene koymu§tur. Eger bunlar, insanlann tabiatlanndan kaynaklansayd1 onla-
nn karakterleri bu derece f arkh olmazdi.

71. «Allah, nz1kta kiminizi kiminizden iistiin klld1.» Yilce ve tek olan
Allah, sizleri degi§ik durumlarda yaratti. Kiminiz fakir, kiminiz ise zengindir.
Kiminiz i§veren, kiminiz i§<;isiniz. R1zlk ise, Allah'1n canldara yiyecek ve i<;e-
cek olarak vermi§ oldugu §eylerdir.

Bu ayeti kerimede vurgulanan nokta ise; zengin ki§inin aklmm ~oklu­


gundan veya <;ok <;ah§masmdan dolay1 zengin olmad1g1, fakirin de aptalhgm-
dan, aklm1n azhg1ndan ya da az 9ah§tig1ndan dolay1 fakir olmad1g1 anlam1na
geldigidir. Aksine hepsi Allah'tandrr. Her §ey ancak O'nun istegiyle olur. ~ai­
rin soyledigi gibi:

Nice akillz ki§ilerin yollannz kaybettiklerini,


Nice cahillerin de nimet ve nzik i~erisinde oldugunu gorii.rsun.

«Ustiin kthnanlar,» yani nz1k bakur~mdan diger insanlardan tisttin o1an


ki§iler «ellerinin alt1ndakilere» yani kole.l erine «kendi riz1klar1n1 vermi-
yorlar ki onda e~it olsunlar.» Koleler ve efendilerin hepsi e§ittir. Yani elle-
rinin altinda bulunan kolelere, sahip olduklar1 nz1ktan kendileri ile ayn1 sevi-
yede olmas1n diye vermiyorlar. Ancak az bir §ey veriyorlar. Sonu~ olarak
kendilerine mal ve nz1k verdigimiz ki§iler, bunda kolelerr kendilerine ortak
yapm1yorlar. Kolelerinin kendilerine e§it olmas1n1 istemiyorlar. Oysa onlar
insanhk ve yarallli§ baklffi1ndan ayn1dirlar. Oyle oldugu halde nas1l oluyor da
Allah'm kullarm1 ve yarattk.larm.1 yilce Allah'a ortak ko§uyorlar. "Nerede top-
rak ve nerede yarat1klann Rabbi" soztinde goriildtigti gibi bu, mli§riklerin
yapt1klan 9irkin davram§lann ne kadar biiytik oldugunu belirten bir vecizedir.
Mti§rikler telbiyelerinde §byle diyorlard1: "Sana geldik. Senin sadece bir orta-
gm vardir. Ba§ka ortag1n yoktur."~

«Yoksa Allah'1n nimetini m~~n~r ediyorlar'!» Yani nzlk verenin Al-


lah oldugunu bildikleri halde hala O'na·ortak ko§up niinetini inkar m1 ediyor-
lar?

72. «Allah size kendi nefislerinizden» kendi cinsinizden «e~ler yarat-


b.» Onlarla tinsiyet kuras1n1z, onlardan faydalanas1111z ve sizin gibi crocuklan-
Ayet: 71 -1:3 NAHL SURES1/ J 6 473

n1z olsun diye kadtnlan yaratti. «E§lerinizden de sizin i~in ogullar ve torun-
lar yaratt1.» Sizin hizmetinizde olacak, size itaat edecek ve size yarchmc1
olacak <;ocuklar ve de onlann <;ocuklanm yaratt1. «Ve sizi» bal ve benzeri
«temiz g1dalarla nz1kland1rdt.» Zira as1l temiz ve lezzetli g1dalar cennette-
dir. Dtinyada ise size bu g1dalardan sadece omekler verilmi~tir.
«Onlar hala batda inan1p» §an, §ohret ve yticelik bak1m1ndan bu kadar
btiytik olan Allah'a inanmay1p bat1la m1 inamyorlar? Buda putlann kendileri-
ne fayda verdigine, bah!ra ve benzerlerinin (bu terimler i~in bkz. Mfilde: 103)
kendilerine haram olduguna inanmalandir. «Allah' 10 nimetine nankorliik
mii ediyorlar?>> Onlar nimetlerin putlara ait oldugunu soyltiyorlar. Bat1ldan
kas1t putlar ve Allah'a ortak ko~maya gottiren her §eydir. Allah'1n nimeti ise
islfu:n, Kur'an ve ondaki blitiln htikiimlerdir.

73. Allah'i btrakip da kendilerine goklerden ve yerden hif·


bir nz1k veremeyecek ve bunu asla yapamayacak olan. §eylere
tap1yorlar.
74. Al/ali'a ben.z.erler ortaya koymaya kalkmayin. <;unku
474 ROHU'L-BEYAN .cu.z: 14

Allah bilir, siz ise bilmezsiniz.


75. Allah §U ornegi verdi: Hifbir §eye giicii yetmeyen ve
ba§kas1n1n mall olan bir kole ile; kendisine giizel bir rzzik ver·
digimiz ve bu rr.ziktan gizli ve afik olarak harcayan bir kimse,
hif e§it olur mu? Biitiin hamd,Allah'a aittir,fakat fOklart bil·
mez/.er.

73. <<Allah'1 b1rak1p da kendilerine goklerden ve yerden hi~bir nztk


veremeyecek», goklerden yagmur indinnek ve yerden bitki c;tkannak gibi
herhangi bir nz1k venneye gtic; yetire.m eyecek «Ve bunu asla yapamayacak»
ve gti<; yetiremeyecek «olan §eylere tap1yorlar.» <;iinkil onlar cans1zd1rlar.
'
74. «Allah'a benzerler ortaya koymaya», yarattig1 ~eylerden her hangi
birini Allah'a benzetmeye ve O'na ortaklar ko~1naya «kalkmay1n.» <;tinkti
darb-1 mesel, bir durumun diger bir duruma ve bir olaym diger bir olaya ben-
zetihnesidir. Ytice Allah (c.c.) ise, tek gerc;ektir. Ezell ve ebed1 olarak benzeri
yoktur. «<;iinkii>> yaptJ.g1n1z ~eylerin iv ytiztinti «Allah bilir» ve ona gore sizi
cezaland1nc1dlf. «Siz ise>> bunu «bilmezsiniz.» Bilseyd.iniz Allah (c.c.)'a kar-
~1 gelmezdiniz.

75. «Allah §U ornegi verdi:» Buradaki "ornek" (darb-1 mesel), bir du-
rumun bir ba§ka du1U1na ve bir olay1n bir ba§ka olaya benzetilmesidir. Y ani
Allah, ~irk ko§tuklan §eylerle kendisi aras1ndaki durumun farkhllg1n1 anla-
malan ic;in onlara §U hatirlatmay1 yaptI:

«Hi~bir ~eye giicii .Yetmeyen ve ba~kas1n1n mah olan bir kole ile,
kendisine» ytice katim1zdan «giizel» helal ve ho§ veya insanlarca gilzel gorti-
nen ve begenilen « · z1k verdigimiz ve bu r1zlktan gizli ve a~1k olarak
harcayan» htir «bir kims hi~ e§it olur mu?» Bu ikisi konum, gilv ve kud-
ret bak1m1ndan e§it degildir.

«Biitiin hamd, Allah'a aittir.» Btitiln §tikilrler ve hamdler, btitiin ni-


metleri veren ylice Allah (c;c.)'a aittir. Cans1z putlar, hic;bir ~tiktir ve hamde
Hiy1k degildirler. «Fakat ~oklan» bunu «bilmezler.» insanlann birvogu bu
nimetlerin Allah (c.c.)'tan ba~ka varhklar taraftndan verildigini sand1klann-
dan dolay1 onlara tapmaktadtrlar.
Ayet: 73-75 NAHL SORESl/ 16 475
476 RUHU'L-BEYAN Ci.iz: 14

76. Allah, §U iki ki§iyi de ornek verdi: Onlardan biri dilsiz-


dir, hifbir fey beceremez ve efendisinin ustiine bir yuktiir.
Onu nereye gonderse bir hay1.r getirmez. Simdi bu, dogru yol-
da yiiriiyerek adaleti emreden kimse ile e§it olur mu?
77. Goklerin ve yerin gaybi Allah 'a aittir. Kiyame_tsaatinin
durumu, goz aftp kapama gibi, ya da daha yakmdir. Siiphesiz
Allah, her §eye kadirdir.
78. Siz, hifbir §ey bilmezken, Allah sizi analarinr.Zin karnin-
dan f tkardi. Siikredesiniz diye size kulaklar, gozler ve kalpler
verdi.
79. Gogiin bo§lugunda 0 'nun emrine boyun egdirilmi§
olan ku§lara bakmaddar mi? Onlan (orada), Allah 'tan ba§ka
kimse tutamaz. Ku§kusuz bunda, inanan bir toplum ifin ibret-
ler vardir.
80. Allah size, evlerinizi bir huzur ve siikun yeri yapti. Ve
hayvanlarin derilerinden, gerek gof ettiginizde ve gerekse ko-
nakladiginizda, sizin ifin tatinmasi kolay evler yaph. Hayvan-
lann yiinlerinden, yapagilarindan ve killarindan bir siireye
kadar f aydalanacaginiz bir ev e§yasirve
, kendisi ile f aydalani-
Ian bir gefimlik yapti.

76. «Allah, §U iki ki~iyi de>> ~ok a~1k bir §ekilde «ornek verdi: Onlar-
dan bjri dilsizdir.» Konu§a1naz durumda dilsiz olarak dogmu§tur. Anlay1§1-
n1n kit, kapasitesinin ~lmas1ndan dolay1 bir ~ey yapamaz, «hi.~bir §ey be-
ceremez ve efendisinin us ··ne bir yiiktiir.» Efendisi «onu nereye gonderse
bir hayir getirmez.» Gittigi rden herhangi bir faydah ~ey yaparak donmez.
«~imdi bu,» yukanda ozelli ri anlatilan adam «dogru yolda yiiriiyerek».
ay1k ve belirgin dosdogru bir yol takip ederek «adaleti emreden kimse He
e~it olur mu?» Yani gtizel konu~an, her i§ini yapabilen ve insanlan, bilttin
guzelliklerin kaynag1 olan adalete te§vik eden kimse daha once ozellikleri
zikredilen ki~i ile ayn1 olur mu?
77. «Goklerin ve yerin gaybt», bunlarda insanlann bihnedikleri §eyler
«Allah'a aittir.» Ba~kas1na degil yalmzca Allah'a hastJr. «K1yamet saatinin
durumu,» burada ge9en "saat" keli1nesi , kiyametin kopacag1 vakit i~in kul-
lamlan isimdir. Yani geli~ h1z1 bak11n1ndan insanlarca bilinmeyen k1ya1netin
Ayet : 76-7H NAHL SORESI / 16 477
'

kopmas1 «goz a~1p kapama gibi» k1sa bir stire «ya da daha yak1nd1r.» Ki-
yametin vuku bulacag1 zaman anlatilandan 9ok daha basit ve c;ok daha kisa
bir zaman ic;erisinde, goz a9IP kapamadan da bilinen en k1sa zaman oldugu
ic;in bu omek verilmi§tir. «~iiphesiz Allah, her §eye kadirdir.» Onun, klya-
meti koparmaya ve insanlan yeniden diriltmeye de gticti yeter.
Enes b. Malik (r.a.)'dan: Bir adam Hz. Peygamber'e gelerek: "K1yamet
ne zaman kopacak?" diye sordu. Hz. Peygamber bu soruya cevap olarak:
"Onun i(;in ne haz1rlad1n" buyurdu. Adam "Hic;bir §ey, sadece Allah'1 ve
onun Rasfiltinti seviyorum onun ic;in sordum" dedi. Hz. Peygamber de bunun
tizerine: "Sen sevdiklerinle beraber olacakszn"<11> demi§tir.
78. «Siz,» dtinya ve filiiret konusunda «hi~bir §ey bilmezken, Allah si-
zi analar1n1z1n karn1ndan ~1kard1.» Bu nimetlere «~i.ikredesiniz diye ku-
laklar, gozler ve kalpler verdi.» Ayette once kulaklar zikredilmi~tir. Bunun
sebebi vahiy kulaklar vas1tas1 ile ahnd1g1 ic;in, ya da kulaklar1n idraki, goztin
idrakinden daha once oldugu i9indir. Nitekim c;ocuk dtinyaya geldigi zaman
goztintin a91lmas1, kulaklar1nm ac;1lmas1ndan daha sonra olur. Allah size bu
organlar1 verdi ki onlarla ilim ve marifet elde edersiniz, e~ya hakk1nda bilgi
sahibi olursunuz, inceliklerini anlarsm1z, ozelliklerini kavrars1n1z. Boylece si-
zin ic;in delile gerek olmayacak §ekilde bilgi hasd olur, bu yolla ilim elde et-
mi§ olursunuz.
Goz, kulak ve kalpler i9in §i.ikretmeye gelince, bunun yolu da bu organ-
lar nic;in yarattld1ysa o yonde kullanmakla olur. Mesela kulaklarla Allah'1n
keiam1n1 ve Rasultillah'm hadislerini dinlemek, gozlerle Allah'm ayetlerine
bakmak, kalplerle de bu bakilan §eylerden Allah'm varhg1na birligine, kudre-
tine, ilmine deli! getirmek gibi. Kim bu organlar1 yaratild1g1 §eyin d1§1nda
kullan1rsa Allah'm bu ytice nimetlerine nankorltik etmi§ ve emanete hiyanette
bulunmu§ olur.
79. Yerden fazla uzak olmayan «gogi.in bo§lugunda O'nun emrine bo-
yun egdirilmi§ olan ku§lara», Allah'1n kudretine delil getirmek i~in «bak-
madtlar m1?» Allah, ku§larm uc;mas1n1 saglayacak ·kanaOar yaratm1§tlr. As-
lmda ku§, bir cisim olduguna gore yere dli§mesi gerekir. Allah onlann u~ma­
s1m kolayla§ttnn1§tlr. «Onlar1 (orada),>> havada, yere dii§mekten geni§ kud-

11 ·· Hadisi Bulrnri. Mllslirn, EbG Dav ud ve Tirmiz.i rivayet etmi§lcrdir. Hadis in sonunda Hz.
Enes (r.a.): " Pcy~amhcrimi zin bu hadisi kadar beni rahatlat1p sevindiren ba§ka bir §ey ol-
mam1~1tr." tlC'llli~tir. Bkz. Ctlmiu'l-Ustil, ilmu '/.J.~'si'r. 6/556.
478 RUHU'L-BEVAN Ciiz: 14

reti ve plfuu ile «Allah'tan ba§ka kimse tutamaz.» c;unkti onlann cisimleri-
nin agrrhg1 ve havan1n hafif olu§U dti§melerini gerektirir. Ku§ i9in hava, de-
nizde yiizen i9in su gibidir. Yiizen kimse kollann1 a9IP kapayarak, cismi agrr
olmas1na ve suyun s1v1 olmasma ragmen suya batmaz. «Ku§kusuz bunda,»
ku§lara uc;man1n kolayla§tlnltnas1nda «inanan bir toplum i~in ibretler var-
d1r.» Aslmda herkes ic;in ibretler vardrr, ama, gerc;ek manada bundan inanan-
lar yararland1g1 i9in onlar zikredilmi§tir.
80. «Allah size, evlerinizi bir huzur ve stikun yeri yaph.» Ta§lardan
ve c;amurdan yapt1gm1z binalar1n1z1 sizin ic;in huzur ve rahat bulacagm1z, ika-
metinizde oturacag1n1z yerler yaptl «Ve hayvanlann derilerinden, gerek go~
ettiginizde», sefer ve yolculuk zamanm1zda «ve gerekse» bir yere inip orada
«konaklad1g1n1zda sizin i~in» bir yerden bir yere «ta§1nmas1 kolay» olan
hafif agrrhkta «evler yaptI.» Bu evlerden, bir yerde ikamet etmeye karar ver-
diginizde ic;erisinde ikamet edeceginiz c;adrr, kubbe §eklindeki otaglar, ktl ve-
ya ke~eden yap1lmt§ c;adirlar kasdedilmektedir.
«Hayvanlarin yunlerinden, yapagllar1ndan ve k11lar1ndan» yani ko-
yunun ytinlerinden, devenin yapagilar1ndan ve ke~inin k1llarmdan «bir siire-
ye kadar faydalanacag1n1z» sert ve katl :o lduklanndan dolay1 uzun bir stire-
ye kadar dayan1kh olan elbise gibi giyile~ ve kilim gibi yere serilen «bir ev
e~yas1 ve kendisi ile faydalanilan bir ge~imlik yaptl.»
Ayet: 80-81 NAHL SORESl/l 6 479

81. Allah, yarattiklanndan sizin ifin golgeler yapti. Sizin


if in daglarda bannaklar yaratti ve sizi sicaktan koruyacak el-
biseler ve sava§ta sizi koruyacak :arhlar yaratti. i~te boylece
Allah, Miisliiman olmaniz if in iizerini.ze nimetin.i tamamllyor.
82. Yine de yiiz fevirirlerse, sana dii§en ancak aftk bir teb-
ligden ibarettir.
83. Onlar, Allah'tn nimetini bilirler, sonra da onu inkar
ederler. <;unkii onlann fogu kafirdir.
84. Her iimmetten bir §ahit giinderecegimiz giin artik ne
kafir olanlara izin verilir, ne de onlardan riza dilemeleri iste-
nir.
85. 0 zulmedenler, azabi gordiiklerin.de, artik onlardan
azap hafifletilmez. Onlara sure de verilmez.
H6. Ortak ko§anlar, ortaklanni gordiiklerinde derler ki:
"Rabhimiz! l~te bunlar, seni btrakip da tapml§ oldugumuz or-
taklllr111111.d1r. " Onlar da bunlara: "Siz mutlaka yalancilarsi-
480 ROHU'L·BS:YAN · Cllz: 14

mz" diye laf atarlar.


87. 0 giin Allah'a teslim bayragmi fekerler ve uydurmakta
olduklari §eyler onlardan kaybolup giderler.

81. «Allah, yaratbklanndan sizin i~in golgelen~_, Jmlut, agav, dag gibi
golgelendiginiz ve s1caktan korundugunuz §eyler «yaptt.» Hicaz son derece
s1cak oldugu ivin Allah onlara bu nimetinin degerini hatirlatm1§tlr. «Sizin i~in
daglarda bar1naklar» iyerisinde iskan ettiginiz 1nagaralar, s1g1naklar ve yol-
lar «yarath ve sizi s1caktan» ve soguktan «koruyacak» elbise olarak giyilen
tilm e§yalar, pamuktan, ketenden, yi.inden ve benzeri maddelerden yaptlan
«elbiseler ve sava§ta sizi» yaralaruna, darbe ve sakatlanmadan «koruyacak
z1rhlar yaratt1.» Zuh1 ilk yapan Hz. Davud (a.s.) olmu§tur.
«i§te boylece Allah... >> verdigi bu nimetlerle «Miisliiman olman1z i~in
iizerinize nimetini tamamhyor.» islamtn ve Mtisltiman olman1n buradaki
anlam1 teslim ohnaktir. Yani Allah'1n size vermi§ oldugu gizli ve a§ikar olan
nimetlerinin idraki iyerisinde teslimiyet gostererek nimet verenin hakklru ka-
bul edip O'nun e§i, benzeri olmad1g1na ve tek olduguna inarunan1z iyin ey Ku-
rey§ halkI! Allah sizin tizerinize nimetini tamamhyor.
\
82. «Yine de» isHimdan «yiiz ~evirirlerse,» kendile1ine teblig edilen
a<;tk delilleri, ogtit ve nasihatlann1 kabul etmezlerse «Sana dii§en ancak a~tk
bir tebligden ibarettir .» Serrin her hangi bir kusurun yoktur. <;tinkil senin
vazifen acr1k olarak onl· ra teblig etmektir ve sen de bunu, lizerine dil§enden
fazlas1 ile yapun.
83. «Onlar,» yani m· §riklerden baztlan «Allah'1n nimetini» bu sfirede
zikredilen say1s1z nime rin Allah'tan oldugunu «bilirler ,» itiraf ederler.
«Sonra da onu» nimet vennekten uzak olan §eylere k:ulluk yaparak fiilleriyle
«inkar ederler. <;iinkii onlar1n ~ogu kafirdir.>> Kalpleriyle inkar ederler,
amlan §eyleri itiraf etmezler.
84. <<lier iimmetten» onlann iman, itaat, isyan ve kilfurleri tizerine ta-
mkl1k yapacak «bir §ahit», bir peygamber «gonderecegimiz giin» -ki bu, k1-
ya1net gtinlidlir.- «arhk ne kafir olanlara izin verilir.» Allah'tan ozlir dile-
melerine izin verilmez. <;tinkli onlann mazeretleri yoktur. «Ne de onlardan
rtza dilemeleri istenir.» Yani onlara "Rabbinizi raz1 ediniz" denilmez ve on-
lardan nzay1 gerektirecek bir §ey de istemnez. <;Unkti Allah'1n nzas1m kazan-
Ayet: 81 -87 NAHL S0RES1/ 16 481

"
mak, iman ve salih amelJe olur. Ahiret ise mtikellefiyet ve amel i§leme yeri
degil, bu dtinyada yap1lan amellerin kar§1hg1n1n ahnacag1 yerdir. Dlinya ise
ahiretin tarlas1dir.
85. «0 zulmedenler, azab1 gordiiklerinde» Kafirlere yaptiklanndan
dolay1 cezalan gosterildiginde -ki o da cehennem azab1dir- bag1rarak yaratI-
c1dan azaplanru hafifletmesini isterler. <<Artlk onlardan» lay1k olduklan ve
iyinde bulunduklan «azap hafifletilmez. Onlara siire de verilmez..» istira-
hat etmeleri iyin onlara zaman da tarunmaz.
86. «Ortak ko§anlar, ortaklarin1,» mti§rikler, tap1nd1klan putlan «gor-
diikl erinde derler ki: 'Rabbimiz! i§te bunlar, seni b1rak1p da tapm1§ ol-
dugumuz», sana ortak ko§tugumuz, seni brrak1p ibadet ettigimiz «ortaklan-
m1zd1r. '» Bu durum onlann yapt1klanrun yanh§ oldugunu kabul edip itiraf et-
melerinin ifadesidir. «Onlar», yani ortak ko§tuklan «da bunlara:» Allah'tn
onlara verdigi konu§ma yetenegi sayesinde kafirlere: Ey mti§rikler «'siz mut-
laka» iddia ettiginiz konuda «yalancllars1n1z.'» Biz Allahm ortaklan degiliz
ve bize ibadet etmenizi de emretmedik «diye laf atarlar.»
87. «0 giin Allah'a teslim bayrag1n1 ~ekerler.» Diinya'da Allah'a ka~1
gosterdikleri kibirden sonra O'nun htikmtine ve idaresine boyun egerler «ve
uydurmakta olduklart §eyler ,>> Allah'a ortak ko§tuklan, yardtmlann1 ve §e-
faatlerini bekledikleri putlan «onlardan kaybolup giderler .»
482 ' Ci.iz:14

88. Kafir olup da Allah yolundan alzkoyan.lar var ya, i§te


yapmakta olduklan bozgunculuklardan dolayi onlann azapla-
nnz kat kat artzrdrk.
89. Her ummet ifinde, kendilerinden kendi uzerlerine bir
§ahit getirdigimiz giin, seni de onlqiin iizerine §ahit getirmi§
olacagiz. Bu kitabi da sana, her §e; ifin bir afiklama, bir hi-
dayet ve rahmet kaynagi, Musliimanlar ifin de bir miijde ola-
rak indirdik.
90. $iiphesizAllah adaleti, ihsanz, akrabaya vermeyi emre-
der. <;irkin if[eri, kotiiliik ve azginligi yasaklar. 0 dii§iiniip tu-
taszniz diye size b" .., verir.
91. Antla§ma ya tigzn1z zaman Allah'in ahdini yerine geti-
rin ve Allah'i uze nize §ahit tutarak peki§tirdikten sonra ye-
minleri bozmayi . $iiphesizAllah, yapttgznzz §eyleri bilir.

88. Kendileri «kaflr olup da», ba~kalanru da «Allah yolundan ahko-


yanlar», islfun'dan engelleyerek ktifre te~vik edenler «var ya, i§te yapmak-
ta olduklar1 bozgunculuklardan», fesatta israrh olmalanndan, -ki bu daha
once sfizii edilen ahkoymalanchr- «dolay1 onlar1n azaplann1 kat kat art1r-
d1k.» Onlar, ktifilrleriyle buna hak kazanm1~lardir.
89. «Her iimmet i~inde, kendilerinden», yani mazeret beyan ettneme-
leri i~in kendi cinslerinden, «kendi iizerlerine bir §ahit», bir peyga1nber
Ayet: 88-90 NAHL SURESl/ 16 483

«getirdigimiz giin, seni de onlarin» o milletlerin «iizerine ~ahit getirmi~


olacag1z.» T1pkt ylice Allah'm: "Her ummetten bir §ahit, seni de bunlara §a-
hit getirdigimizde halleri ne olacaktir?" (Nisa: 41) buyrugunda oldugu gibi,
onlar i~in §ahit getirmi§ olacag1z. «Bu kitab1» yani Kur'an'1 «da sana,» kamil
bir kitap olarak «her §ey i~in», din konusurida ve bu arada ilmmetlerle onlara
gelen peygamberlerin durumlan haklanda son derece «bir a~1klama, bir hi-
dayet», tam bir dogru yola goti.irticti k1lavuz «Ve» alemler i9in «rahmet kay-
nagt,» ozellikle «Miisliimanlar i~in de» cennetle mi.ijdeleyen «bir miijde
olarak indirdik.»
90. «Siiphesiz Allah, adaleti,» Kur'an'da, aran1zdaki hukiiki konularda
adaleti, zulmti terketmeyi ve hak sahibine hakk1n1 vermeyi, «ihsan1,» glizel
ameller i§lemeyi emreder. Nitekim, Rasfiliillah (s.a.v.): "$iiphesiz Allah, her
§eyde iyiligi emretti"<12> buyurmu§tur.

Bir kediyi hapseden ve oltinceye kadar ona yemek vermeyen bir kadmm
azap gordtigti, susayan bir kopege ayakkab1s1yla su veren bir kad1run da Al-
lah'm rahmetine kavu§tugu ve bag1§land1g1 rivayet edilmi§tir.
«Akrabaya vermeyi emreder .» Akraba, yak1nlar anlammdadu. Yani
ihtiyac1 olan yakmlara yard1m etmeyi ve hayir duada bulunmay1 emreder. As-
hnda bu da ihsan kapsarrundadir. Burada akrabaya yard1m edilmesinin aynca
zikredilmesi, s1la-i rahimin onemini ortaya koymak ve faziletinin tistiinltigti
konusunda uyar1da bulunmak i9indir. S1la-i rahim, ister mahrem isterse gayn
mahrem olsun, ister varis, isterse, day1, teyze 9ocuklar1yla digerleri gibi varis
olmayanlar olsun, bilttin yakmbklar i9in geneldir. Sila-i Rahimi terketmek Al-
lah'm sevmedigi §ey lerden oldugu i\:in, haramdlf ve ayn1 zamanda rahmet
meleklerinin gelmemesine sebep olur. Akrabalarla ili§kileri devam ettirmek
ise vaciptir ve nzkm artmas1na, omrtin uzamasma vesile olur. Bu gorevin en
basit olarak yerine getirilmesi ise, selam vermek ya da selam gondermekle
yap1hr.
«Cirkin i~leri,» yalan soylemek, iftira etmek, §eriau kii\:ilmsemek, zina,
livata ve bunlara benzer giinah i§lemek, ~irkin davran1§larda bulunmak, «ko-
tiiliik»; saf ve temiz bir kalbin ve nefsin ho§una gitmeyen ve tasvip gormeyen
§eyleri «Ve azg1nhg1» di.i§manhk, zultim, insanlara kar§1 btiytikltik taslamak,

12- Hadisi Muslim ve Ahmed b. Hanbel rivayet etmi§tir. Devam1 §(}yledir: "Oldurdiigiiuiiz za-
ma11 gii:.C'I ij/diiriJ11 l't' lwyl•um hogaz/adiguuz :.aman guzel hogazlaym. Sizden hiri hu i~i
yaparkt•11 l11r".~"" l1i/r.\·in , kt•sti~i hayvana eziyet vermt.>si11." Bkz. el-F<!thu'l-K ehfr, I /341.
484 RUHU ' L~BEYAN ' Ciiz: 14

sebepsiz olarak onlara dil uzatmak, ay1plann1 a~1ga ~lkarmak ve arkalanndan


g1ybet etmek ve benzeri §eyleri Allah «yasaklar. 0, di.i~iiniip tutas1n1z diye
size ogiit verir.>> iyiligi yap1p kottili.ikten sak1nas1n1z diye, Allah (c.c.) bu
ayette ti9 §eyi emrediyor, ti~ §eyi de yasakhyor. Bu altl §eyde, oncekiler ile
sonrakilerin ilmi toplanm1~tir. Turn iyi ve kotli s1fatlar bunlann i~erisindedir.
ibn Mesud; "Bu ayet, Kur'an'da hayir ve §er i\'.in soylenen en kapsarnh
ayettir." demi§tir.
Bundan dolay1d1r ki ttim hatipler; yapilmas1 emredilen ve yasaklanan
§eyleri ozli.i olarak ihtiva ettiginden dolay1 hutbelerinin sonunda daima bu
ayeti okurlar.
91. «Antla~ma» kar§thkh olarak sozle§me yapllglillz veya ahitle§tigi-
niz, ahit ve misak «yaptlg1n1z zaman, Allah'1n ahdini yerine getirin.» Bu
ahidden maksat Miisliiman olmak tizere Hz. Peygambere yapllan biattrr. Zira
Hz. Peygambere yaptlan biat Allah'a yaptlm1§ demektir. Nitekim Allah (c.c.)
bir ayetinde: "Sana biat edenler, aslinda Allah'a biat etmi~lerdir... " (Fetih:
10) buyurmaktadir. Allah'a verilen bu soz mali antla§maya benzetilerek biat
etme §eklinde ifade edilmi§tir. Sonra bu, ins~µun kendi istegiyle yapm1§ oldu-
gu her ahde §atnil olmu§tur. <;unkti sebebi~ husfisi olmas1, htikmiin umfimi
olmasma mani degildir. ·
«Ve Allah'• iizerinize §ahit tutarak peki§tirdikten sonra yeminleri
bozmay1n.» Allah'm ismini anarak ve onu §ahit gostererek yapm1§ oldugunuz
antla§malan,-verdiginiz s .. zleri ve yapmt§ oldugunuz yeminleri sak1n bozma-
y1n. «Siiphesiz Allah, yap g1n1z §eyleri bilir.» Yemin ve antla§malann bo-
zulmas1 ve benzeri davraru§l dan dolay1 Allah sizi cezaland1nr.
Bil ki,Vefa, insanm ndisine gerekli k1ld1g1 §eyin yerine getirilmesidir.
Buda ya kabul etmek ya d~ adamak ile olur. Keiamcilann g6rii§tine gore §OY-
le denilmi§tir: ~ayet herhangi birinin su listtinde ytiriimek, havada u9mak gibi
bir keramet gosterdigine §ahit olursan1z hemen ona kanmaym1z. Onun hak-
kmdaki karan ahde vefa edip etmedigini, hak yolundaki durumunu inceledik-
ten sonra veriniz.
Hikmet sahibi birine, "Ne yapay1m ki Miisliiman olarak oleyim" diye
soruldugunda §oyle cevap vermi§tir: "Miisltiman olarak olmek Allah'm en1ir-
lerine uymak, insanlara samimi davranmak, nefse muhalefet etmek, §eytana
dli§man olmak ve dine bagh olmakla mUmkiindUr."
Ayet: 91 -92 NAHL S0RES1/16 485

92. Bir topluluk, diger bir topluluktan daha fOk oldugu if in


yemin.lerinizi aramz.da bozucu bir vasita yaparak, ipligini kuv-
vetle biiktiikten son.ra fiizen kadm gibi olmayin. r;unkii Allah
bunun.la sizi imtihan etmektedir. Hakkinda ihtilafa dii§tiigii-
niiz §eyi, kiyamet giiniinde mutlaka size afiklayacaktir.
93. Allah dileseydi, sizi tek bir iimmet yapard1. Fakat 0, di-
ledigini sapt1nr, diledigini dogru yola iletir. Ve siz mutlaka
yapttg1mz i~lerden sorwnlu tutulacaksintz..
94. Y t•minlt•rinizi aran1zda fe.~at ve bozg1mculuk arac1 edin-
486 ROHU'L· BEYAN I CO.Z: 14

meyin. Sonra saglamca yere basmakta olan ayak siirfebilir.


Allah yolundan. alikoyman1.z dan dolayi kOtii bir azap tadarsi-
niz. Ve (fzhirette de) size biiyiik birazap vard1.r.
95. Allali'in ahdini az bir kar§iliga deffe§meyin. Eger anla-
yan kimseler iseniz, §iiphesiz Allah kattnda olan, sizin if in da-
ha hayirhdir.

92. «Bir topluluk,» yani Kurey§, «diger topluluktan>> mtiminlerden


say1ca ve rnalca «daha ~ok oldugu i~in yeminlerinizi aran1zda bozucu bir
vastta yaparak, ipligini kuvvetle biiktiikten sonra ~ozen kadtn gibi olma-
y1n.» Burada ahid ve yeminlerini bozan kimsenin durumu, ipligini, ytintinti
gtizelce btikttikten sonra bozan ak1ls1z bir kad1n1n durumuna benzetilerek ko-
ttileruni~tir. Araplar bir toplulukla andla§ma yaparlar, onlardan daha gti9lti ve
daha zengin bir topluluk bulunca, oncekileri terkedip onlara giderlerdi. i§te
ayette bu durum yasaklanrnL§Uf.
«<;iinkii Allah bununla sizi imtihan etmektedir.» Allah (c.c.) sizleri,
ba§1n1za bu tlir olaylar getirmek siiretiyle denemektedir. Acaba Allah'1n ve
Rasfilti'ntin kurallanna sanhpta verdigini~· ·sozlere bagh kahyor musunuz?
Yoksa Kurey~'in 9okluguna ve kuvvetine yahut <la Mtisltimanlann zay1fhg1na
m1 aldaruyorsunuz? Ceylan, tek olsa bile bir'domuz stirtistinden daha hayub-
dtr. Asll yOk olan, tek de olsa hak tizere olandir.
~oyle soylenmekt ir: Deccal'a yer ytiztinti cemaatinin yoklugu ile kap-
lad1g1 i9in Deccal ad1 ver' i~tir. Fakat dogrusu ise "decl" kelimesinden tlire-
mi~tir ki anlam1, yalanc1h r. <;tinkli Deccal, Tannhk ve Rububiyet iddias1n-
da bulundugu iyin btiytik b' yalanc1du. Taraftarlann1n 9ok olmas1 onun o giln
hak tizere oldugunu ve y rytiztindekilerin en faziletlisi bulundugunu ifade et-
mez. Zira Allah (c.c.) ki~ilerin d1~ gortinil§lerine veya maUanna degil kalple-
rine ve yapttklan icraatlara bakar. Eger insanlar sfilih amele ve iyi bir kalbe
sahip iseler i~te o zaman mutlak ve kesin olarak Allah kendilerinden raz1 ol-
mu~tur. Onlann ister gtizel ~ekilleri ve k1ymetli mallan olsun veya ohnasm
e~ittir.

Dlinyada «hakk1nda ihtilafa dti§tiigiiniiz §eyi klyamet glinunde» sizi


hesaba yekip amellerinizin kar~1hg1 olan sevap veya azap verecegi za1nan
«mutlaka size a~1klayacakt1r.» Bu, Hak dinden aynlan i~in bir tehdit ve
korkutma mahiyetindedir. <;tinkil bu <lavram~lar insam ebed1 azaba gottirtir.
Ayet: 92-95 . NAHL SURES!/ 16 487

93. «Allah dileseydi, sizi tek bir ummet yapard1.» Hepinizi islam uze-
rinde birle~tirirdi. «Fakat>> hikmete uygun olmad1g1 ivin bunu dilemedi. «0,
diledigini saphnr .» Saptuacag1 ki~inin i<;erisinde sap1khg1 vareder. 0 da
cuz-i iradesiyle bu sap1khga batar ve oyle hareket eder. «Diledigini de dogru
yola iletir.» Ctiz'l iradesini bu yolda kullan1p hidayete yonelenleri hidayete
erdirir. <:;unkti hidayet ile sap1kltk insan1n se9imine btrakI11n1§ iki unsurdur.
«Ve» yemin olsun ki «siz mutlaka yaphg1n1z i§lerden» k1yamet gtinlinde
vefa, ahdi bozmak ve dig er buttin yapt1klann1zdan «sorumlu tutulacaks1-
n1z.»

94. «Yeminlerinizi aran1zda>> hile ve haks1zllk yoluyla «fesat ve boz-


gunculuk arac1 edinmeyin. Sonra saglamca yere basmakta olan ayak siir-
~ebilir .» Ey mti'minler! iman1n1zla ve dininize baghbg1n1zla sebat etmi§ du-
rumdayken ayaklann1z kayabilir.

«Allah yolundan ahkoyman1zdan dolay1» dunyada «kotii bir azap ta-


darsnnz ve (ahirette de) size biiyiik bir azap vard1r.» Yeminini yerine ge-
tinnemek, sozunde dunnamak demektir. Boyle yapan kimse ba§kalan i9in de
kotu omek olmu§ olur. onlann da yoldan 91kmalanna sebep olmu§ olur. Bu
sebeple ayette "Allah yolundan alzkoymanzzdan dolayi. .. buyrulmu~tur.
II

95. «Allah 11n ahdini az bir kar§1bga degi§meyin.» Allah'a olan ahid
ve Rasfililne biattn1z1 ucuz §eylere degi§meyin ve sozilntizden doruneyin. Ku-
rey§ kafirleri, Mtisltimanlann zay1flanru dinden uzakla~tJ.nnaya vah§arak bu-
nun ivin kendilerine dtinyallk vadediyorlardI.
«Eger anlayan kimseler iseniz, §liphesiz Allah katinda olan,» dtinya-
da izzet, §eref ve galibiyet; ahirette ise sevap ve miikafat «sizin i~in daha ha-
y1rhd1r .» inanmayanlann size vaadettikleri ~eylerden daha hay1rh ve daha
iyidir.
488 RUHU'L-l:HtYAN , Ciiz:l4

96. Sizin yaniniula bulunan tiikenir. Allah katinda bulu-


nan ise kaliculir. Biz sabredenlerin karfiligini, yaptiklannin
en giizeliyle verecegiz.
97. Erkek veya kadin, kim mu'min~ olarak iyi bir if yaparsa,
onu mutlaka giizel bir hayat ile·, yafatiriz. Ve onlarin
mukafat Ianni, yaptiklannin en gilzeliyle veririz.
98. Kur'ani okudugun zaman, (iince) o kovulmu§ §eytan-
danAlltih'a sigin.
99. Gerfek §U ki, onun, iman edenler ve yalniz Rablerine
tevekkul edef!ler iizerinde hifbir hlikimiyeti yoktur.
100. Onun hakimiyeti ancak onu dost edinen.lere ve onu Al-
lah'a ortak ko§anlaradir.

96. «Sizin yan1n1zda bulunan» dtinyaya ait ~eyler, 9ok olsa bile «ti.ike-
nir,» eksilip yok olur. «Allah kahnda bulunan» 9e~it <;e~it rahmet ttirleri
«ise kahc1dtr.» Bitip ttikenmezler. «Biz sabredenlerin», mti~ riklerin eziyet-
lerine ve islfun ic;in 91kard1klan zorluklara vefa gostermelerinden ve fakirlige
kar§I sabretmelerinden dolay1 «kar§th~n1, yapbklarin1n en giizeliyle veri-
riz.» Nitekim Allah salih kullanna oyle §eyler haz1rlam1~ttr ki, bunlan ne bir
gUz gonnti~, ne bir kulak i§itmi~ ve ne de birinin akl1ndan ge9mi§tir.
Ayet: 96-99 NAHL S0RES1/ 16 489

97. «Erkek veya kad1n,» yani iyi davran1§larda bulunan kimse erkek
olsun, kad1n olsun «kim mii'min olarak iyi bir i~ yaparsa,» salih amel i§ler-
se ... Salih amelden tnaksat, riya ve gosteri§ten uzak, Allah'1n nzas1 gozetile-
rek yap1lan amel demektir. Ayette "mu'min olarak" kayd1 getirilmi§tir. <;un-
ki.i kafirlerin amellerine itibar edilmez, onlar iyi amellerinden dolay1 sevap el-
de edemezler. «Onu mutlaka» di.inyada «<giizel bir hayat ile ya~ahriz.»
<;unkii eger zengin ise zaten bellidir. Yok eger zorluk ve s1ktnti i9erisinde ya-
§tyorsa kanaat sahibi olur, kendisine verilen nzka raz1 olur, boylece ya§ayt§I
yine gi.izel olur. Bunun yan1srra filtirette de bliyilk sevaplar kazanacag1n1 bilir.
Orm;lunun geceleyin kavu§acag1 nimetleri dii§i.inerek giindiiztiniin ~ok gi.izel
olmas1 gibi. Facir (giinahkar) kimsenin durumu ise boyle degildir. Fakir ise
zaten durumu bellidir. Yok §ayet zengin ise mahn1n tiikenecegini dti§iinerek
hayah zehir olur, bu durumda hissettigi korkudan otiirli de hayat1ndan zevk
alamaz. «Ve onlartn miikafatlarin1 yaphklarin1n en giizeliyle veririz.>>
Ahirette onlara ozel bir mtikafat verecegiz. Y aptiklan ve i§ledikleri salih
amellerden dolay1 onlan mtikafatlandrracag1z.
imam Ahmed b. Hanbel (r.a.)'in dostlanndan biri §Oyle anlatmt§tlr: Ah-
med b. Hanbel oldtikten sonra kendisini riiyamda gururlu ve c;ahmh bir §ekil-
de yiirtirken gordiim ve "Ey karde§ini bu ne yilrtiyii§tilr" diye sordum. 0 da:
"Cennettekilerin ytiriiyti§iidiir bu," dedi. Ben de: "Allah senin ic;in ne yapt1?"
dedim. "Allah beni affetti ve altmdan iki papuc; giydirdi ve: 'Bu senin,
Kur'an'1n Allah'1n keiam1 oldugunu ve yaratilmad1g1n1 soylemenden dolay1
mtikafatmdir,' buyurdu ve daha sonra da: 'Kalk ya Ahmet cennet'e istedigin
§ekilde gir' dedi. Cennete girince bir de baktim ki Siifyan el-Sevri (Allah ona
rahmet etsin) iki ye§il kanadi ile bir hurma agacmdan digerine uc;arak §U ayeti
okuyor: 'Bize vaadettiklerini dogrulayan ve yeryuzunii bize miras kllan Al-
lah'a hamd olsun. Cennette istedigimiz yerde oturabiliriz. <;alt§anlar ifin ve-
rilen miikafat ne giizel nimettir.' (Ztimer: 74)"
98. «Kur'an'1 okudugun zaman, (once) o kovulmu~» iyilikten uzak-
la§tinlm1§, ta§lanm1§ ve lanetlenmi§ «~eytandan», yani onun vesveselerinden
ve ozellikle de Kur'an okurken seni §a§irtmas1ndan «Allah'a s1g1n.» O'ndan
seni korumas1111 ve sana yard1m etmesini iste.
99. «Ger~ek §U ki, onun» yani §eytan1n «iman edenler ve yahuz Rab-
lerine tevekktil edenler» yani kendisine iman eden Allah'1n sevgili kullan ve
O'na tevekktil edip gilvenen kullar «tizerinde hi~bir hakimiyeti», otorite ve
490 ROHU'L-BEVAN 'COz: 14

vela.yeti «yoktur.» Dolay1s1yla onun vesvesesinin onlar Uzerinde hi9bir etkisi


olmaz.

100. «Onun hakimiyeti» onun tesiri, kuvveti, galibiyeti, onun davetine


uyarak «ancak onu dost edinenlere», ona itaat edenlere, onun yolunda gi-
denlere, onun davetini kabul edenlere «Ve onu Allah'a ortak ko§anlarad1r.»
Onlan, Allah'a ortak ko§maya sevkeden de §eytandir. ···---· -- · ...

Kur'an'1 okurken, ozellikle kovulmu§ olan §eytandan Allah'a s1g1nman1n


biiytik anlam ve faydalar1 vardu:

Birincisi: Okuyan, bununla, §eytan olay1rnn bir ger9ek oldugunu anlar,


onun hakk1nda dii§ilniir ve onun Allah'm emrine kar§I geldigi, Hz. Adem'e
secde etmedigi i9in §eytan oldugu, bu ytizden kafir oldugunu bilir. Boylece
Kur'an okurken dikkatli olur. Bunun i~in de Kur'an okumadan once niyetini
temiz tutup Allah'm ernirlerine uyar ve yasaklad1g1 §eylerden korunur. Allah'a
muhalefetten korunmak i~in bunu yapar. Zira Allah'a muhalefet etmekten do-
lay1 Allah'1n rahmetinden kovulma, Hinet, f as1khk, ktiftir ve cehennemde
ebedi bir azap vardrr.

ikincisi: Kulun i9inden birtak1m §eylctr ge9ebilir, §eytan vesvese verebi-


lir. Bu sebeple kalbi karI§lf ve Allah'm keffun1n1 okumaktan tat alamaz. i§te
bunun i9in Kur'an-1 Kerimi okumaya ba§laliladan once, insanm istiazede bu-
lunmas1 (yani §eytan1n §errinden Allah'a s1g1nmak 191n
"euztibillfillimine§§eytanirrac1m" demesi), nefsini temizlemesi, kalbini §eyta-
n1n vesveselerinden armd1rmas1, boylece Kur'an'1n nuruyla aydmlanmas1 ge-
rekir.
Ur;uncusu: Allah'm kelfun1nda yani Kur'an'1n her kelimesinde bir9ok
i§aretler, bir~ok mana ve ger9ekler yatmaktadir. Bunlan ise ancak, temiz, §ey-
tan'1n vesveselerinden uzak ve Hakkm gtizel kokusu ile paklanm1§ bir kalp
anlayabilir. Bu da ancak Allah'a s1g1nmak ile mtimktindtir. Allah, istiazeyi
Kur'an'1n manasm1n anla§Ilmas1 i9in emretmi§tir.
Cubeyr b. Mut'nn §oyle rivayet etmektedir: Hz. Peygamber'i §Oyle soy-
lerken i§ittim: "Allah'1 sabah ak~am tesbih ederim, Allah en biiyiiktur ve ulu-
dur. Allah'a nihayetsiz hamdolsun. Ger;mi§te ve gelecekte lanetlenmi§ §eyta-
mn ufurmesinden, nefesinden ve vesveselerinden Allah'a szginznm."
Ayet: 100- 101 NAHL S0RES1/16 491
'

>'

101. Biz bir ayetin yerine ba§ka bir ayet getirdigimiz zaman,
-kiAllah neyi indirecegini fOk iyi bilir.· Onlar: "Sen ancak if·
tiracisin" derler. Hayir, onlartn. fOgu bllemezler.
102. De ki: "Onu Ruhzt'l-Kudiis iman edenlere sebat ver·
mek, MiislUmanlari dogru yola iletmek ve onlara mujde ver-
mek if in Rabbin katindan Jiak ola.rak indirdi.
103. $iiphesiz Biz onlarrn: "Onu bir insan ogretiyor'' de-
diklerin.i biliyoruz. Saparak kendisine nispet ettikleri §ahsin
dili yabanc1d1r. H albuki bu apafik Arapfadir.
J04. Al'lali •,,,, tiyetlerine inanmayanbra geince, ku§kusuz Al-
lah "nt1rr dogr11 yola iletmez. Onhr if in actkb /i.r azap vardir.
492 ROHU'L-BEYAN Ciiz:l4

105. Yalani ancak Allah'm ayetlerine inanmayanlar uydu-


rur. l§te asil yalancilar onlardir.

101. «Biz bir ayetin yerine ba§ka bir ayet getirdigimiz zaman,»
Kur'an'1n terciiman1 ibn Abbas (r.a.) §Oyle demi§tir: ''Rasulullab
·--·-...
(s.a v .) iye-
risinde §iddet olan bir ayet indiginde, onu insanlara soyler ve onlar da onun-
la Allah ne emrettiyse oyle amel ederlerdi. Dolay1s1yla bu, onlar i9in zor
olurdu ve Allah da bu zorlugu, kendisinden rahmet olarak kald1np onun ye-
rine uyulmas1 daha kolay olan bir ayet indirirdi. Kurey§ kafirleri de onlara:
"Muha1nmed (s.a.v.) arkada§lanyla dalga ge9iyor, bugi.in bir §ey emrediyor,
yann da aym §eyi onlara yasakhyor, ve onlara daha kolay olan1 getiriyor. 0,
ancak iftiraclfiln biri olup soylediklerini kendiliginden soylilyor," dediler.
Buna gore ayetinmanas1: "Kur'.an'da bir ayetin yerine ba~a bir ayet indirdi-
gimiz, oncekini iptal edip daha sonra gonderdigimizi yi.iri.irltige soktugumuz
zaman ... " §eklinde olur. «-Ki Allah neyi indirecegini ~ok iyi bilir.-»
Kafirlerin soylediklerine, yaptlklanna cevap ve tehdit olarak soylenmi§ bu
ctimlede onlann gori.i§lerinin bozukluguna dikkat 9ekilmektedir. Allah, daha
once ve dab.a sonra indirdiklerini en iyi biJendir. Htikilmlerden veya yasa-
lardan hangisinin daha faydah oldugunu vehangi §eyin ne zaman faydalJ.
olacag1m veya ne zaman faydalt olmayacag.im en iyi bilen O'dur. Zira her-
hangi bir §eY belli bir zamanda faydah olurken ba§ka bir zaman diliminde
faydah olmayabilir. Dolay iyle onu iptal eder ve yerine kullanna daha fay-
dah htikilmler indirir.
«Onlar: 'Sen ancak · tirac1s1n' derler.» Yani kafirler, Allah ad!na
kendinden laflar tiretiyors derler. «Hayir onlarin ~ogu» Allah'm birvok §e-
yi kullanrun f aydas1 i<;in emretmi§ oldugunu «bilmezler .»
102. Onlara cevap olarak «de ki: 'Onu» Kur'an'1 «Ruhu'l-Kudiis» ,
be§eri kotilltik ve pisliklerden anrun1§ olan te1niz mukaddes ruh, yani Cebrail
(a.s.) «iman edenlere,>> Allah'm kelam1 oldugu hususunda «sebat ver-
mek...» c;unkil onlar, nesheden yeni ayeti duyduklannda onw1 kullann yaran-
na oldugunu dti§tinilrler, inan9lan saglamla~u. Kalpleri de Allah'm hik.met sa-
hibi oldugu hususunda tatminkar olurlar. Onlar Allah'1n sadece hikmetli ve
dogru §eyleri indirdigine inarup sebat ederler. «Miisliimanlan dogru yola
iletmek ve onlara miijde vermek i~in,» onlan kotilltikten kurtannak ve sa-
p1kllktan uzak tutlnak ve de Mtislilmanlan cennetle miljdelemek i9in «Rab-
Ayet: 101 - 1Oq NAHL S0RES1/16 493

bin kahndan» hikmetine uygun ve «hak olarak indirdi.» Bu ayette herhan-


gi bir ayetin ba§ka bir ayetle degi§ikliginin hak ve ger9ek olduguna dair delil
vardrr.

103. «Siiphesiz Biz onlarin:» Yani Mekke kafirlerinin: «'Onu», yani


Kur'an'1 «bir insan» yani Hz. Muhammed (s.a.v.)'e Arap dilini iyi bilen bir
kimse «ogretiyor'», vahiyle gokten bir melek indirmiyor «dediklerini bili-
yoruz.»

Rivayet edildigine gore Ubeyd b. Mesleme §Oyle demi§tir: "ild Hristi-


yan kolemiz vard1. Bunlardan birinin ismi Yesar, digerinin ismi Cebr idi.
Kendi kitaplann1 kendi Iisanlar1yle okuyorlard1. Hz. Peygamber de onlara ug-
ruyor, okuduklarm1 dinliyordu. i§te bunun i9in mti§rikler, Muhammed bu iki
koleden ogreniyor, diyorlardt. Bunun iizerine Allah bu ayeti indirdi."
«Saparak kendisine nispet ettikleri §ahs1n dili yabanc1d1r.» "Ya-
banc1"dan (a'cemf) kas1t Arap bile olsa Arapya'y1 ay1k ve fasih bi9imde ko-
nu§am1yan demektir. "Acemi" ise fasih konu§sa bile Arap olmayan demektir.
Mana olarak Hz. Muhammed (s.a.v.)'e ogreten ki§inin dili anla§1lm1yor, a~1k
degildir.

«Halbuki bu» yani Kur.'an-1 Kerim «apa~1k Arap~ad1r.» Ttim kelin1e-


leriyle a91k ve se9ik olarak fasih bir Arap9adrr. Acemi, yani ana dili Arap9a
olmayan ve Arap9ay1 iyi bilmeyen bir yabancm1n bu veciz Kur'an'1 getirmesi
mtimktin degildir. Zira Kur'an manas1yle oldugu gibi nazmiyle de mucizedir.
<;tinkii gelecekten ve bilinmeyen §eylerden haberler vermektedir. ~ayet bu,
bir insanm ogretmesiyle meydana geliyor diyorsan1z, btittin diinyay1 aciz brra-
kan bu kitab1 ona bir yabanc1 nastl ogretebilir?

104. «Allah'1n ayetlerine inanmayanlara» yani Kur'an'm Allah katm-


dan indirildigini tasdik etmeyenlere «gelince, ku~kusuz Allah onlari dogru
yola», kurtulu~ yoluna «iletmez. Onlar i~in» yani o kafirler i9in fillirette
«ac1kh» yok ac1 veren ve fazla agn 9ektiren «bir azap vard1r.»
105. «Yalan1 ancak ... » Burada "yalan "m a~1k bir §ekilde belirtilmesi,
9ok 9irkin gtinah oldugunu belirtmek i9indir. «Allah'1n ayetlerine inanma-
yanlar uydurur.» Bu onlar1n Hz. Peygamber'e: "Sen iftiraczsm" §eklindeki
sozlerine bir cevapttr. Dolay1s1yla yalan uydurmak ancak inanmayanlara ya-
kt§tr. <;tinkti o, kcndisine verilecek azaba inanmad1g1ndan ondan korunmaya
~ah§maz . Ancak inanan ve konu~tuklarmm sorumlulugundan korkan ki§iden
494 Cuz: 14

boyle bir iftiran1n ~1kmas1 milmkiln degildir.


«i~te asll yalancdar onlard1r.» Allah'1n ayetlerine inanmayanlardir.
Hz. Peygamber (a.s.) bunun tam aksi bir durumdadtr. Bu iddiay1 ileri silrenler
yalanc1hkta en ytik~~1»fm~ebededirler. Zira Allah'm ayetini inkar ve on-
lara dil uzatmaktan daha btiyilk ~alan olmaz.

106. Kalbi imanla dolu oldugu halde dinden donmeye zor-


lanan harif, kim iman ettikten sonra Allah'i inklir edip, gon-
liinii kafirlige afarsa, onlarm iizerine Allah 'tan bir gazap ve
biiyiik bir azap vardir.
107. Bu, onlann diinya hayatini fthirete tercih etmelerinden
ve Allah'in da kafirler toplulugunu dogru yola iletmemesin-
den dolayidir.
108. i~te onlar, Allah'in kalplerini, kulaklarini ve gozlerini
Ayet: 106 NAHL SORES!/ 16 495

miihiirkdigi kimselerdir. Ve onlar gafillerin ta kendileridir.


109. Hif §iiphesiz onlar tihirette ziyana ugrayacaklardir.

106. «Kalbi imanla dolu oldugu halde dinden donmeye zorlanan ha-
ri~, kim iman ettikten sonra Allah'• inkar edip, gonliinii kafirlige a~arsa
onlann iizerine Allah'tan bir gazap ve biiyiik bir azap vard1r.» iman et-
tikten sonra ortada zorlama olmaks1z1n her kim, ibn Hatal, Tu'me, M1kyas ve
benzerleri gibi Allah'1 inkar ederse onlar iyin Allah'1n gazab1 ve btiyilk bir
azab1 vardu. Ancak Allah't inkar etmeye zorlanrr, o da inkar etmedigi takirde
can1na veya bir uzvuna zarar geleceginden korkarsa o zaman kalbi imanla
mutmain oldugu halde dili ile onlann soyledigini tekrar etmesinde bir mahzur
yoktur.
ibn Abbas §6yle demi§tir: "Bu ayet, Ammar (r.a.) i~in inmi§tir. ~oyle ki:
1
Kurey§ kafrrleri Amrnar 1, babas1 Yasir'i, annesi Siimeyye'yi yakalad1lar ve
dinlerinden dondiirmeye kalk1§ttlar. Onlar da bunu kabul etmeyince Stimey-
ye'nin iki ayag1n1, iki ayn deveye bagladllar ve kalbinden m1zrak vurarak ol-
dtirdtiler. Yasir'i de §ehit ettiler. Bu iki insan islamda ilk §ehit edilenler oldu-
lar.
Ancak Ammar'1n bedeni zay1f oldugundan i§kencelerine dayanamayarak
onlar1n istediklerini soylemek zorunda kaldi. Hz. Peygamber (s.a.v.)'i diliyle
inkar ediyor gortindti ve putlar1n1 hayirla anmak zorunda kaldt. Ashab, Hz.
Peygamber'e : ''Ya RasUlallah! Ammar kafir oldu" deyince, Hz. Peygamber
(s.a.v.): "Asla, Ammar tepeden tirnaga kadar iman ile doludur, iman onun
etine ve kanma kari§mt§tlr," buyurdu. Daha sonra Ammar, aglar bir vaziyette
Hz. Peygamber (s.a.v.)'e geldi. Hz. Peygamber (a.s.) ona: "Kalbini nas1l bu ~
luyorsun" deyince, Ammar: "Onu iman ile dolu ve mutmein goriiyorum" de-
di. Bunun iizerine Hz. Peygamber (s.a.v.): "Seni yine zorlarlarsa onlann is-
tediklerini soyle" dedi. (IJ)

Bu durum cana ve bedene zarar verebilecek bir zorlarna kar§1s1nda sa-


dece dili ile inkar etmenin caiz olduguna bir delildir. Ancak bu bir ruhsattu.
Onlann eziyet ve oldiirmelerine kar§I sabretmek ise hi~ §ilphesiz daha fazilet-
lidir. Nitekim Ammar'm anne ve babas1 oyle yapm1§ttr.

13- StJ./i•r•11t't-T1fflsfr. 2/ 144; et· Tefsfr el-Kehir, er-Razi, 20/121. Aynca Bkz. Vahidi,
EsluU>ii '11-Nii :iU.
496 ROHU'L-BEYAN Ciiz: 14

Yine rivayet edildigine gore Mtiseylemetu'l-Kezzab yanma iki adam ~a­


g1nr ve birincisine §Oyle der: "Muhammed hakktnda ne diyorsun?'' 0 da: "Al-
lah'1n Rasfilii'dtir" der. Bunun tizerine Kezzab: "Peki benim hakk1mda ne di-
yorsun" diye soru a o da: "Sen de oylesin" demesiyle onu serbest bIIak1r.
ikinci adama da ayn1 §ekilde: ' uhammed hakk1nda ne dii§lintiyorsun?" diye
sorunca ikinci adam "Allah'm Rasfiltidtir" der. Bunun.tizetine Kezzab: "Peki
benim hakktmda ne diyorsun?" diye sorar. Bu sefer adam: "Ben sag1nm" der.
Kezzab sorusunu ikinci defa tekrarlar. Adam yine "ben sag1nm" der. U~tincti
kez Kezzab ayn1 soruyu sorunca adam ayn1 §ekilde "ben sag1nm" der. Buse-
fer Kezzab onu oldiiriir. Bu haber Hz. Peygamber'e iletilince §6yle buyurmu§-
tur: "Birincisi Allah'm verdigi ruhsatt kullanmt§ttr. ikincisi ise kar§tsmdakini
~atlatzrcas1na Hakkz, gerfegi soylemi§.tir. Cennet onun if indir ve ona
tay1ktzr. " <14>Hadisi §erifte: "Cihadzn en faziletlisi zalim bir sultanzn yantnda
Hakkz soylemektir" <15> buyurufmu§tur. Bu duruma en faziletli cihad denilmi§-
tir. <;unkli dil§man ile sava§an ki§i korku ile limit aras1nda tereddtide dti§er.
Zira yenecek mi, yoksa yenilecek mi bilemez. Oysa ki bir htikilmdarm huzu-
rundaki bir mti'min_.dogruyu soyleyip kar§ismdaki ki§iyi iyilige ve Hakka ~a­
grrmas1 durumunda oliime mahkum edilec~gini bile bile yine de bunu yapt-
yorsa en faziletli cihad1, sava§I yapnu§ olur(
.
107. «BU>> imandan sonra kilfiir, «Onlapn diinya hayat1n1 ahirete ter-
cih etmelerinden ...» Onlann, tercihlerini dtinya hayatma kullan1p fillireti b1-
rakmalar1 sebebiyledir. «Ve Allah'1n da kafirler toplulugunu dogru yola»
imana ve imanda sebata «iletmemesinden dolay1d1r .» Allah o kafirleri battla
sapmaktan ve btiyilk bir azaba gottirecek davram§lardan korumaz.
108. «i~te onlar,» sozii edilen su~larla nitelenmi§ olanlar «Allah 11n
kalplerini, kulaklarin1 ve gozlerini miihiirledigi kimselerdir.» Arttk onla-
nn kalplerine nur ve iman girmez. «Ve onlar gafillerin ta kendileridir.»
Gaflette en yilksek mertebeye ula§mt§lard1r.

109. «Hi~ ~iiphesiz onlar ahirette ziyana ugrayacaklard1r.» Ger~ek­


ten onlar Kiyamet gtintinde en fazla hiisrana ugrayacak ki§ilerdir. <;unkti on-
lar hayatlann1 bo§una harcanu§lar ve kendilerini ebedi azaba gottirecek fiilleri
i§lemi§lerdir.

14- Bu olay1 mtifessirlerden Kurtubi, Ah1si, Fahri Raz! ve Cessas zikrelmi~tir.


15- Eba Davud, Meliihim; Tirmizi ve ibn Mace de ./lren b()!UmUnde: "Zlllim hir sultamn ya-
11.mda adaleri siiylemektir." lfifzt ile rivayct c t111 i~ lcrdir.
Ayet: I 06 · I I 0 NAHL S0RES1/ l 6 497
'

110. Sonra Rabbin, eziyet edildikten sonra hicret eden, ar-


dindan cihad eden . ve sabredenlerin yardimcisulir. Elbette
Rabbin, butiin bunlardan sonra fok bagi§layan ve fOk esirge-
yendir.
111. 0 gi.i.n herkes gelip kendi canini kurtarmaya fali§ir ve
herkese yaptiginin kar§lligi eksiksiz odenir. Onlara asla hak-
sizlik edilmez.
112. Allah giiven ve huzur ifinde olan bir §ehri misal verir:
0 §ehrin n.va her Iara/tan bol bol geliyordu. F akat Allah 'in
nimetlerine nankorlii.k ettiler, bunun iizerine yapttklanndan
dolayr Allah onlara afltk ve korku elbisesini tattudi.
J13. Andolsun onlara, kendilerinden bir peygamber geldi
de, '""' yalanlad1lar. Onlar zuliimlerine devam ederlerken,
uz.u11 011/art hcmen yakaladt.
498 ROHU'L-BEYAN CO.Z: 14

110. «Sonra Rabbin ...» Katade §Oyle der: 11 Bize bildirildigine gore Al-
lah (c.c.) Mekke haljGnm;-hi~~t_ etmedik~e MtisHhnanhklanm kabul etmiye-
cegi hususundaki htikmtinti in~nce Medine halk1 , Mekke'de bulunan dostla-
nna haber gonderdiler. Bunun tizerine Hicret'e ba~lad1lar. Ard1ndan mti§rikle-
ri de kar§1lannda gortince onlarla sava§tilar. Bunlardan bazllan oldti, bazllan
da kurtuldu. B unun tizerine bu ayet nazil olmu§tur.
«Eziyet edildikten» yani dinden donmeleri, ktiftir kelimelerini soyle-
meye zorlanmalan gibi zulme ugrad1ktan, kalbleri imana yatl§ffil§ olmakla
birlikte onlann ho§nut olduklan kilfiir kelimelerini soylemek zorunda birak1l-
diktan «sonra» Daru'l-islam'a «hicret eden,» -ki, bunlar Ammar, Suhayb,
Habbab, Salim ve Bilal gibi kimselerdir.- «Ard1ndan» Allah yolunda «cihad
eden Ve>> cihadln zorluklanna kar§I <<Sabredenlerin yard1mc1s1dtr. Elbette
Rabbin biitiin bunlardan>>, hicret, cihad ve sabirdan «sonra ~ok bag1~la­
yan» , kalben imanlannda sebat etmelerinden dolay1, onlan koruyan ve bag1§-
layan «Ve ~ok esirgeyendir .» Dinlerinde sebat eden kullann1, yapttldan gtizel
ve hay1rh amellerinden dolay1 cennet ile nimetlendirendir.
111. «0 giin» yani k1yamet gtini.i «herkes gelip kendi can1n1 kurtar-
maya ~ah~1r» ve mazeret beyan etmek iy(n elinden geleni yapar. Ba§kas1n1n
durumu ise onu hiy ilgilendinnez. Sadece""beni1n can1m, benim can1m" der.
Cehennem ktikredigi zaman herkes , Allah'a yak1n melekler ve peygamberler
bile hatta Halilil'r-Rahman Hz. ibrahitn (a.s.) bile dizlerinin tizerine vokerek
"Ya Rabbi canun, can1m1n kurtulmas1111 istiyorum" diye yalvanr.
«Ve» iyi olsun, kotti olsun «herkese yaptigin1n kar~bg1 eksiksiz ode-
nir. Onlara asla haks1zhk edilmez.» Mtikafatlanndan hiybir §ey eksiltilmez.
hak etmedikleri hiybir cezaya maruz kalmazlar. Gilnahlanndan dolay1 gore-
cekleri cezada bir f azlahk yap1lmaz.
112. «AJlah giiven» her ttirlti korkudan emniyet «Ve huzur i~inde olan
bir §ehri», daha once ya~amI§ insanlann koylerinden bir koy halk1mn
hikayesini «misal verir:» Bu koy, el-Keva~f'de belirtildigi lizere, Eyle'dir.
Buras1 M1su ile Yenbu aras1nda bir kasabadir. Burada soztiniln edilmesindeki
amav, buran1n halkmm Mekke halklna ve Allah'1n nimet verip de bu nimetin
kendilerini §imartt1g1 her topluma ornek gosterilmesidir. Onlar nimetin kadri-
ni bilmemi~ler, azg1nhk gostenni§ler, Allah da onlara, ni1neti yerine azabm1
venni§tir.
«0 §ehrin r1zk1 her taraftan bot bol. ..» Bu. scizii edilen ~ehir halkmm
Ayet: 1 Jo- 1 1a NAHL S0RES1/ 16 499

ikinci niteligidir. Onlann nz1klan btitiln bolgelerden, denizden ve karadan


bol bol «geliyordu. Fakat Allah'1n nimetlerine», nz1k ve stirekli emniyet ni-
metlerine «nankorliik ettiler, bunun iizerine yapttklartndan dolay1 ...» Ya-
ni kilfiir ve nankorlilkleri sebebiyle daha sonra Allah, onlann sadece kendile-
rine verdigi nimetlere nankt>rltik etmekle kalmad1klanru, btittin insanlara htic-
"'
cet olarak gonderdigi peygainberlerini de yalanlad1klanru belirterek §Oyle bu-
yurmu§tur:

«Allah onlara a~h.k ve korku elbisesini tattird1.>> Ger<;ekte tadmak


ag1z yoluyla olur. Ancak istiare yoluyla bela ve mus1bet konumunda zikredil-
mi~tir. Allah onlara oyle a9l1k verdi ki hayvan pisliklerini de yediler. Ayn1 §e-
ki1de korkuyu tattilar.

A<;hk, elbise ile nasll ifade edilir diye sorulursa, ~u bilinmelidir ki a<;hk-
tan insan oyle bir hale gelir ki yorgunluk, zaylfhk ve bitkinlik belirtileri elbise
gibi ortaya 91kar. Ayru §ekilde korku da a<;hga benzetilmi§tir.

113. «Andolsun onlara,» yani bu §ehrin halk1na, «kendilerinden» ken-


di cinslerinden ash ve nesebiyle tan1dlklan, kendilerine nimete §tikriin gerek-
liligini haber veren ve nankorltigtin kotti sonundan dolay1 uyaran «bir pey-
gamber geldi de, onu» yani onun el~iligini «yalanladdar. Onlar zuliimleri-
ne devam ederlerken,» ktiflir ve yalanc1hkla zalimlik yaparken, «azap onla-
rt hemen yakalad1.»
ion Abbas §Oyle demi§tir: ''Bu omek Mekke halk1 i<;in verilmi§tir. <;i.in-
kti onlar, ~evrelerindeki insanlar yakalan1p gottirtiltirken gtivenli bir yerde ya-
§1yorlard1. Ak1llanna herhangi bir korku veya endi§e gelmiyordu. Kendileri-
ne her ttirlti meyve geliyordu, nz1klan bol idi. Nihayet onlara kendilerinden
bir peygamber geldi, onlar ise Allah'1n nimetlerine kar§I nankorlilk ettiler ve
peygamberini de yalanladllar. Hz. Peygamber de onlara beddua ederek §oyle
dedi. "Allah'1m, onlara Yusufun yedi klthk y1h gibi yedi y1l vererek bana yar-
d1m et." Onlar a~ltk ve kurakhga maruz kald1lar. Oyle ki hayvan pisliklerini,
k<5pek le§lerini hayvan derilerini ve yanm1§ kemikleri yemeye ba§lachlar. Oy-
le hale geldiler ki, a~l 1ktan dolay1 kendileri ile gok aras1nda sadece duman go-
rtir oldul ar."
500 ROHU'L·BEYAN Ciiz: 14
Ayet: 114~ 115 NAHL SORESt/ 16 501

114. Allah'in verdigi riziktan hellil ve temiz olarak yiyin ve


eger yalnizca O'na kulluk ediyorsaniz, Allah 'in nimetine §iik-
redin.
115. Size olii hayvani, kani, domuz etini ve Allah 'tan ba§-
kasi adina kesilen hayvani haram kildz. Anca}c kim mecbur
kalirsa, saldirmaksizin ve sinirz a§maksizin yiyebilir. <;unkii
Allah, fOk bagi§layan ve fOk esirgeyendir.
116. Dillerinizin yalan olarak nitelendirmesinden dolayi §U
hetaldir, bu da haramdir demeyin. <;iinkii, Allah'a kar§i yalan
uydurmu§ olursunuz. Ku§kusuz Allah'a kar§i yalan uyduran-
lar kurtulu§a eremezler.
117. (Sagladiklari,) az bir menfaatten ibarettir, (ama ardin-
dan) onlara fOk acikli bir azap vardir.
118. Sana anlattiklarimizi daha once Yahudi olanlara da
haram kilmi§tik. Biz onlara zulmetmedik. Fakat onlar kendi
kendilerine zulmediyorlardi.
119. Sonra §iiphesiz Rabbin, cahillik sebebiyle kotiiliik ya-
pan, sonra bunun ardindan tevbe edip durumlarini diizelten-
leri bagi§layacaktir. Bu (tevbe)den sonra, Rabbin elbette fOk
bagi§layan ve fOk esirgeyendir.

114. «Allah'tn size verdigi riz1ktan.» Ey Mekke halki! Artik Allah'tn


nimetlerine nankorliik eden, Peygamberini yalanlayan, kimselerin hallerini,
ba§lanna nelerin geldigini gordiintiz. Onun i~in, Allah'm nimetlerini ve pey-
gamberlerini yalanlamay1n ki onlann ba§ina gelen, sizin de ba§tntza gelme-
sin. Allah'm nimetinin hakkm1 bilin. Size nzik olarak verdigi tanm tirtinlerin-
den, hayvanlardan ve digerlerinden «helal ve temiz olarak yiyin.» Nefsin
ho§ buldugu lez1z nimetlerden yiyiniz. Bah!ra ve benzeri hayvanlan (bkz.
Miide: 103) kendiliginizden haram k.tlmay1 arttk biralan «Ve eger yalnIZca
O'na kulluk ediyorsan1z,>> sadece ona itaat ediyor ve onun nzas1n1 istiyorsa-
n1z, «Allah'1n nimetine §iikredin.» Nimetlerin hakk1n1 bilin ve onlara nan-
korllikle mukabelede bulunmay1n ve §tikredin.

115. <<Size olii hayvan1,» kesilmeyen oli.i hayvan etini yemeyi, damar-
dan akan «kant,» ancak etle kan§an bundan muaftir. Ancak bunun da y1kan-
mas1 daha iyidir. «Domuz etini ve Allah'tan ba§kas1 ad1na», putlar ad1na,
502 RUHU'L-BEYAN · COz:14

putlann ismi anilarak «ke · en hayvan1 haram kdd1.» Cahiliye doneminde


Lat ve Uzza ad1na kurbanlar esilirdi. i§te bunlar haram ktbnd1, sizin kendili-
ginizden haram k1ldtldann1z gil.
«Ancak kim mecbur kahrsa ...» iztirar, yani mecbur kalma, insan1n
herhangi bir §eye ihtiya~ duymas1dtr. Kendisi gibi gti\: durumda kalmt§ bir
ba§kasm1n hakkma «sald1rmaks1z1n ve s1n1r1» a~hgCgidermek i~in zun1ret
miktann1, «a§maks1z1n yiyebilir. <;iinkii Allah, ~ok bagi§layan ve ~ok esir-
geyendir.» Bu yilzden Allah onu sorumlu tutmaz.
"el-E§bah" isimli eserde §Oyle denilmi§tir: "Hastanm i((ki veya pis §ey-
lerle tedavi edilmesine bir kavle gore izin verilmi§tir. Ancak Kadihan bunun
aksini tercih etrni§tir. insarun bogazmda kalan lokmas1m i~ki ve benzeri ha-
ram §eyler vas1tas1yla a§ag1ya ge\:irmesine, doktorun tedavi i~in avret yerine
bakmasma ruhsat verilmi§tir. "_
F1k1h alimlerinden Ebu'l-Leys (r.a.): "insan1n bedenine zarar verecek
§eylerden korunacak kadar tip ilminde bilgi sahibi olmas1 milstehaptII" de-
mektedir.
116. «Dillerinizin yalan olarak nitelendirmesinden dolay1 §U
helaldir, bu da haramd1r, demeyin.» Ey Mekke halki! Soylemekte oldugu-
nuz: "Su hayvanlann kannlannda olan yavrular yalmz erkeklerimize mah-
sus olup kanlanmiza ise haram.dzr ... " (En'am: 139) §eklindeki sozlerinizde
oldugu gibi, vahiy veya layas'a dayanmadan kendiliginizden hayvanlar hak-
klnda bu helaldir veya haramdII demeyin. «<;iinkii Allah'a kar§I yalan uy-
durmu§ olursunuz.» Bir §eyi haram veya helfil kilmak sadece Allah'a aittir.
«Ku§kusuz Allah'a kar§t yalan uyduranlar kurtulu§a eremezler.» Arzula-
diklan §eyleri iftira ile elde edemezler ve kurtulu§a eremezler.
117. Dzerinde bulunduklari cahiliye adetleri ve bundan sagladtldar1 fay-
dalar «az bir menfaatten ibarettir,>> ~ok azdrr ve k1sa zamanda ttikenecektir,
«(ama ard1ndan) onlara» ahirette «c;ok ac1kh», §iddetli ve act verici «bir
azap vard1r.»
118. «Sana anlatt1klanm1z1 daha once ...» Ba§kalarma degil, ozellilde
«Yahudi olanlara da haram kdmt§hk.» Nitekim yilce Allah, bu ayetin nil-
zultinden once §Oyle buyuruyordu: "Yahudilere her tirnaklt hayvani ve inek-
ler ile koyunlann i~ yaglanni haram kilmi§tlk... " (En'am: 146) Bu haram kd-
mayla «Biz onlara zulmetmedik. Fakat onlar kendi kendilerine zulmedi-
Ayet: 115- 119 NAHL SURES!/ 16 503

yorlard1.» Nitekim onlar cezaland1nlacaklan §eyi yapmakla kendilerine zul-


mettiler ki Allah (c.c.), §U ayetinde onlann ay1planru ortaya koydu: "Yahudi-
ler;n yapt1klari zuliim. yiiziinden ... kendilerine helal kilinml§ olan h o§ ve gii-
zel §eyleri onlara haram kildzk." (Nisa: 160) ~u ayette de onlan susturmu§-
tur: "Tevrat indirilmeden once, i srail'in (Yakub'un ) kendisin.e haram klldigi
dz§tnda biitiin yiyecekler i srailogullarina helaldi. De ki: Sayet do(~ru soylii-
" .
yorsaniz Tevrat'1 getirin de okuyun." (Al-i Imran: 93)

Hz. Peyga1nber'in (s.a.v.) bunu onlara soyledigi zaman korktuklan ve


Tevrat'1 ay1ga yikarmaya cesaret edemedikleri rivayet edilmektedir. Nas1l ce-
saret etsinler ki, daha once kendilerine helal olan temiz yiyecekler, zultimleri
ve ta§klnhklan sebebiyle ceza olarak kendiline haram k1h1un1§tl.
119. «Sonra, §iiphesiz Rabbin, cahillik sebebiyle kotiiliik yapan,»
ibn Abbas §Oyle de1ni§tir: "Yapt1g1mn kottiltik oldugunu bilse bile, kottiltik
yapan herkes cahildir." «Sonra bunun» yani yapt1g1 kotiiltigiln «ard1ndan
tevbe edip durumlarm1 diizeltenleri», amelleri ile iyi yola girerek salih kul-
lardan onlan «bagi§layacakhr. Bu (tevbe)den» yani tevbe ettikten «sonra,>>
Yiice Allah burada yeniden durumlann1 dilzeltmekten soz etmemi~tir. <;ilnkti
bu, tevbenin tamamlay1c1s1du. Gervekten de tevbe; gtinahtan pi~manhk duyup
tekrar yapmamaya azmetmek demektir. Ayru gilnah1 tekrar i§lememek ve
salih kullan aras1na girmek bu kararhhg1n bir gostergesi ve teyid edilmi§ hal i-
dir. «Rabbin elbette ~ok bagi§layan», tevbe edilen gtinah1 siten ve orten «ve
. ~ok esirgeyendir.» O'na itaat etmekte kararh olan ve yapugi gtinahlan terke-
denler ic;in 9ok merhametlidir. Yukanda zikredilen "elbette" kelimesi Allah
(c.c.)'1n yard1m1 ve vermi§ oldugu soz ic;in bir teyid ve te'kid mahiyetindedir.
Tevbe sabun gibidir. Nasll ki pislikler sabunla temizlenirse, tevbe de ay-
n1 ~ekilde insarun iv pisligini yani gtinahlann1 temizlemektedir.
504 ROHU'L-HEVAN •Ctlz: 14

120. Gerfekten ibrahim, Allah'a itaat eden, O'nu birleyen


bir iimmet idi. Ortak ko§anlardan degildi.
121. O'nun nimetlerine §iikrediciydi. Allah, onu sefmi§ ve
dogru yola iletmi§ti.
122. Ona diinyada giizellik verdik. Elbette o, ahirette de
salihlerdendir.
123. Sonra sana: "Hakk'a uyan ibrahim 'in dinine tfibi ol,
o mii§riklerden degildi," diye vahyettik.
124. Cumartesi(ye saygi), ancak onda ihtitaf edenlere (farz)
kilmm1Jh. Suphe yok ki Rabb,~n, aralannda ihtitafa dll§tiikleri
§ey hakkinda ktyamet giinii hiikmiinii verecektir.

120. «Ger~ekten ibrahim Allah 'a itaat eden,» O'nun emrine uyan ve
«O'nu birleyen», btitiln dinlerden uzakla~1p hak dine sanlan «hir ummet
idi.» <;tinkti o, ancak muhtelif timmetlerde bulunabilecek tum be~eri gtizellik
ve ozelliklere sahipti. Nitekim: "Allah'm alemdeki btittin ozellikleri tek bir ki-
~ide toplamas1 Allah iyin garipsenecek bir~ey degildir," denilmi~tir.

Dinin asbn1 ve fun1unu ilgilendiren dint konularda Allah'a «ortak ko-


§anlardan degildi.» Ayru zamanda burada: "Biz babarruz ibrahim'in milletin-
Ayet: i 20- 124 NAHL SORESI/ 16 505

deniz" diyen Kurey~ kAfirlerine cevap vardtr.

121. «O'nun nimetlerine §iikrediciydi.» Hz. ibrahim'in ti9tincti s1fat1


da budur. Rivayet edildigine gore Hz. ibrahim (a.s.) misafiri olmadan yemege
oturmazdi. «Allah, onu se~mi§ ve dogru yola iletmi§ti.» Allah o'nu peygam-
berlige se<;mi§ ve o'nu teslimiyeti esas alan islam dinine ula§trrm1§tL

122. «Ona di.inyada giizellik» yani btittin Ummetlerce gtizel hatirlana-


cak ve duayla ovtilecek iyi bir hal «verdik. Elbette o, ahirette de
salihlerdendir.» Cennette en ytiksek mertebeye lay1k gortilen Peygamberler
aras1ndadu.

123. «Sonra sana: 'Hakk'a uyan ibrahim'in dinine tabi ol.» Burada
"millet"den kas1t, ger<;ekte Allah'm din olarak kasdettigi isimdir. Yani islam
dininin kendisidir. Burada Allah (c.c.) tarafmdan emredilen ise; "battl dinler-
den uzak olup hak dine yonelerek tabi ol" emridir. «0 mii§riklerden degil-
di. '» Aksine, tek Allah inanc1 t3.§1yanlar1n onctisilydti, «diye vahyettik.»
Ytiksek bir seviyeye ve mertebeye sahip olman i~in bunlan vahyettik. Ayetin
"O mii§riklerden degildi" boltimii, daha once zikredilen (Nahl: 120) ayn1
ayetin tekran olmas1 hasebiyle onu teyit ederek ehemmiyetini vurgulamakta-
dir.

124. «Cumartesi(ye sayg1),» yani cumartesi gtintine sayg1 gostermek


«ancak onda ihtilaf edenlere» farz «kll1nm1§tl.» 0 gi.in sadece ibadet yap1-
hp av yapmak yasaklanmt§tI. Zira Yahudiler cumartesi gtinti dtinya i§lerinden
el 9ekip istirahat ediyorlardl. Yahudiler cumartesi gilniiniln islam'1n §iarmdan
oldugunu ve ibrahim Peygamber'in de bunu oylece muhafaza ettigi iddias1nda
bulunuyorlard1.

Bu ayette mana olarak: "Ey Muhammed! Cumartesi giinti sana tabi


olunman emredilen, ne ibrahim'in ve ne de onun dininin §eairinden degildi ki,
seninle mti§rikler aras1nda genel olarak bir miinasebet olsun. Zira bu durum,
israilogullanna uzun bir zaman sonra farz klhnm1§tlr. ihtilafm kaynag1; Hz.
Musa (a. s.) Yahudilere, haftanm bir gtintinii ibadete ayumalann1 emretmi § ve
bu gi.intin de cuma gilnti olmas1ru istemi§ti. Ancak onlar buna kar§1 91ktilar ve
dediler ki: "Allah'1n yer ytizii ve bu gokyiiziinti yaratmas1 i<;in ayird1g1 gilnti
istiyoruz. 0 da cumartesi giiniidtir. Yaln1z <;ok az bir topluluk, cuma gtintine
raz1 oldular. Dolay1s1yla onlara cumartesi giintinti mtisaade etti ve o gtin, av
yap1lmasm1 dn yasakladI. Cuma gtintine raz1 olanlar Allah'a itaat ettiler ve ava
506 RUHU'L-BEYAN Ci.iz: 14

da ~1km1yorlardi. <;ogunlugu temsil eden ve hakim olan digerleri ise av konu-


sunda sabredemediler ve Allah da, itaat etineyen bu gurubu inaymuna c;evir-
mi~ti.

«~tiphe yok ki Rabbin, aralarinda ihtilafa dti§ttikleri §ey hakktnda


k1yamet giinii, hiikmiinii verecektir.» Razi olanlara sevap, olma.yanlara ise
ceza ile htikmedecektir. Hz. Peygamber'in bir hadisinde: -''Biz diinyaya geli§
bak1m1ndan sonunculanz. Kiyamet giin.iinde (hesap ve cennete giri§te) onde
olacagiz. Cuma giinii onlardan sonra bize verildi. Allah daha once cuma gu-
nunii onlara farz kilmt§tl. Ancak onlar bu konuda ihtilafa dii§tiiler. Allah bizi
dogru yola iletti. Bu giin, yani cuma gunu bizim i<;in, Yahudiler i~in yann,
Hristiyanlar i~in ise sonraki gundur.'' 06>
Kullar tizerine vacip olan ise, ibadet etmek, itaatten aynlmamak, emre-
dilen hususlara tabi olmak ve -sonradan icat edilen ~eyleri terketmektir. Hz.
Peygamber bu konuda §Oyle buyurmu§tur: "Sizin uzerinize dii§en benim siin-
netime ve benden sonra gelecek Hulefa-i Ra§idin'in yoluna tabi olmak ve on-
lara simstki sanlmaktzr. Dinde sonradan ortaya flkan §eylerden sakimniz.
9ii.nku her bid'at sapikllktlr." 0 7)
Bir giin, ~eyh Ebu Muhammed Abdtisselam Hazretlerine bir adam gele-
rek §oyle der: "Beni baz1 gorevler ve dualar ile vazifelendir." ~eyh bunun
tizerine kizar ve cevaben: "Ben peygamber miyim ki gorevler vereyim? Zira
farzlar biliniyor, gtinahlar da biliniyor. Onun i~in sen de farzlara s1ms1k1 san-
lan, giinahlardan ka~1nanlardan ol. Kalbini de dtinya isteklerinden koru. Sana
verilen §eylere kanaat getir. Raz1 oldugun §eylerle kar§1la§tig1nda §ilkret, ho§
olmayan ~eylerle kar§Ila§tlgmda ise sabret," diye emretti.

16- Hadisi Buharl, Mtislim ve Nesai rivayet etmi§lerdir. Bkz. Camiu'l-Usul, 9/182.
17- Ebu Davud ve Tirmizi'nin rivayet ettigi bu Hadis sahih olup uzun bir hadisin bir bolUmU-
dUr.
Ayet: 124 - 125l NAHL S0RESl/ 16 507

125. Sen Rabbinin yoluna hikmetle ve giizel ogiitle fagir ve


onlarla en giiul fekilde mucadele et. <;iinkii Rabbin, yolun-
dan sapanlari en iyi bilendir ve 0, hidayete erenleri de en iyi
bilendir.
126. Eger azap edecekseniz, size yapilan azabin misliyle
amp edin. Ama sabrederseniz, elbette o, sabredenler ifin daha
hayirl1dir.
127. Sabret! Sabrin ancak Allah'in yardimi iledir. Onlara
iiziilme ve kurduklan tuzakla.rdan dolayi da kaygz duyma!
128. $iiphesiz Allah, korunanlarla ve ihsanda bulunanlar
i/.e beraberdir.

125. Ey peygamberlerin en faziletlisi! «Sen» insanlan «Rabbinin yolu-


na» onlan, cennete ve Allah'a yakla~tiran ve ula~t.Iran islfun dinine «hikmet-
le,» ~tipheleri giderecek faydah Ve kesin delillerle «Ve giizel ogiitle,» i.kna
edici deliller, kalbi yumu~atacak sevap ve cezalan hatlrlatmak sfiretiyle «~a­
g1r ve en giizel §ekilde miicadele et.» Hz. ibrahim'in yaptig1 gibi onlardan
inatyt olanlarla en gtizel bir yolla ve tislupla tartt§ ve milcadele et ki gaddar-
hklanm bast1rahilesin ve ate~lerini sondilrebilesin.
508 R0HU'L-8EYAN • CU.Z: 14

Bu ayet, hakk1n aytga ~tkmas1 ivin ilml konularda tart1§tna ve mtinazara-


da bulunmarun cfilz olduguna bir delil te§kil etmektedir.

«~iinkii Rabbin,» bunca hikmetli sozleri, ogtitleri ve ibret ahnacak


§eyleri i§ittikten sonra hala hakk1 kabul etmeyip «yolundan sapanlar1 en iyi
bilendir ve 0, hidayete erenleri de en iyi bilendir.» Bundan dolay1dir ki,
senin gorevin, insanlan hak dine davet, teblig ve en giizel §ekilde miicadele
etmektir. Davet etmek, tebligi en gtizel §ekilde yapmak ve bu yolda miicadele
yapmaktan sorumlusun. Hidayet ve sap1khg1n meydana gelmesi ve bundan
dolay1 cezaland1rmak senin gorevin degildir. Hidayete erenleri de sap1tanlan
da en iyi bilen Allah'tir. Onlara hakettikleri ceza veya mtikafatI Allah vere-
cektir. Sanki ~oyle denihni§tir: Rabbin onlan 9ok iyi bilir. Kimde hayu varsa
ona birazc1k va'z ve nasihat yeterli olur. Kimde de hayu yok ise onun hidaye-
te gelmesi i9in ne kadar vah§tlsa bir sonu9 allnamaz. Bu, adeta soguk demiri
dovmek gibi bir §ey olur.

126. «Eger azap edecekseniz,» ceza vermek isterseniz, «size yapda~


azab1n misliyle azap edin.»
Kurtub1 §Oyle demi§tir: "Blittin tefsir filimleri bu ayetin Medine'de ve §e-
hitlerin efendisi Hz. Peygamber'in amcas1 ve Abdulmuttalibin oglu Hz. Ham-
za hakkmda indigi konusunda gorti§ birligi ivindedirler. Bilindigi lizere mii§-
rikler, Uhud sava§1nda Mtisltimanlara i§kence ettiler, kannlanru de§tiler, bu-
runlann1 ve kulaklann1 kestiler. Hatta avret yerlerini de kopard1lar. i§kence
edilmeyen kimse kalmad!. Aralanndan sadece Hanzala b. Rahib'e eziyet et-
mediler. <;tinkli babas1 Amir er-Rahib, Ebfi Stifyan ile beraberdi. Dolay1s1yla
onu birakttlar. Mti§rikler Uhud §ehitlerini b1raktp gittikten sonra Hz. peygam-
ber sava~ alan1na geldi ve gordtigti manzara kaq1s1nda deh§ete dli§tii. Hz.
Hamza'y1 kam1 delik de§ik olmU§, burnu par9alantm§ ve kulaklan kesilmi§ bir
halde buldu. Bunun iizerine: 'Vallahi eger Allah yardim eder de beni onlara
kar§l muzaffer kilarsa, onlara, yaptzklaruun yetmi§ katuu yapacag1m' dedi.
Mti'minler de: 'Eger Allah onlara kaf§I bize zafer verirse onlara oyle yapaca-
g1z ki, Araplarda §imdiye kadar boyle bir §ey goriilmemi§ ve gortilmeyecek
kadar da kotti olacaktu' dediler. Bunun tizerine bu ayet nazil oldu."

T1byan Tefsfri'nde ise; "Hz. Peygamber, amcas1 Hz. Hamza i~in 70 defa
tekbir getirmi§tir ve namaz kllmt§tlr" denmektedir.

Esbab'm-Nuzul'de bu ayet ivin §i>yle demnektedir: "Hz. Ha1nza (r.a.)'y1


Uhud sava§1nda Cubeyr b. Mut'1m'in Vah~I el-Hahe~I ad1ndaki kOlesi c>l<.IUnlti.
Ayet: 126- l '27 NAHL SORESt/ 16 509

Ctibeyr'in amcas1 Tu'ayma b. Adi, Bedir'de oldilrillmil§tii. Kurey§ Uhud'a


dogru yol ahrken Ctibeyr de Vah§l'ye: 'Eger Muhammed'in amcas1 Hamza'y1
oldtiriirsen htir olacaks1n' dedi. <:;ok iyi bir ni§anc1 olan ve att1gm1 vuran
Vah~i de m1zragm1 alarak Hz. Hamza'y1 oldiirdti. Fakat daha sonra Miisliiman
olunca Hz. Peygamber ona: 'Yuziinu benden saklayabilirsen sakla,' demi§-
tir. <;unkti Hz. Hamza'y1 oldilrdtigii i<;in Hz. Peygamber ondan pek ho§lanm1-
yordu. Daha sonra Rasfiliillah (s.a.v.) vefat edip sahabiler, yalanc1 peygamber
Museylemetti'l-Kezzab'la sava§mak maksad1yla yola v1kt1klannda Vah§I de
onlara katild1 ve: 'Yemin ediyorum ki, Miiseyleme ile sava§a ben de gidece-
gim. Belki onu oldiirtirilm de daha once Hz. Hamzay1 oldiirmi.i§ olmama kar-
§thk olur,' dedi. Sava§ta istegine nail oldu ve Miiseyleme'yi oldiirdi.i. Bunun
tizerine de: 'Cfillillik donemimde insanlarm en hayirhsm1, Mtisli.imanbk done-
mimde ise insanlann en koti.istinil -yani Mtiseyleme'yi- oldtirdtim' demi§tir.

Daha sonra oliiler defnedilip i§ler bittikten sonra bu ayet nazil olmu§-
tur."
Ancak "eger azap edecekseniz" ifadesiyle Allah (c.c.) affetmeye de te§-
vik etmektedir. «Arna sabrederseniz,» cezaland1rmay1p sabrederek affeder-
seniz «elbette o, sabredenler i~in daha hay1rhd1r.» Sabredenlere once bir
ovgii atfedilmektedir. Sabredip affederek intikam almamak daha hayrrhdrr.
127. «Sabret!» Onlardan gelen, acllara, her ttirlil eziyete ve haktan yi.iz-
9evirmeye kar§I sabret. Nitekim Rasultillah (s.a.v.)'1n yapllanlara sabn, i.im-
metinin ona tabi olmas1 ve onun yolunda gitmesi ivindir. ibn Abbas (r.a.)'a,
ta'ziye esnas1nda birisi §C>yle demi§tir. "Sabret ki biz de seninle beraber sabre-
delim." <:;unkti tabi olanlann sabn, ancak ba§ta olan ki§inin sabn ilzerine olur.
«Sabran ancak Allah'1n yard1m1 iledir.» Allah, yard1m1, inayeti ve kolaybg1
ile seni sabra muvaffak kilar.
Cafer-i Sadik §6yle demi§tir: "Allah peygamberlerine sabn emretti. Bu
sabrm en fazlas1 da Peygamberimiz (s.a.v.)'e verilmi§tir. Onun sabn Allah'm
yard1m1 ile olup kendisinden degildi. Onun i\:in Allah (c.c.): "Senin sabnn
ancak Allah'in. yardzml iledir" diye buyurmu§tur.
«Onlara iiziilme...» in1an etmiyorlar diye iimitsizlige dii§me. Bu, Ytice
Allah'm: "Kafirler toplumu i~·in sikzntzya du§me" (Maide: 68) buyrugu gibi-
dir. «Ve kurduklar1 tuzaklardan dolaya da kayg1 duyma!» Onlar1n hilele-
rinden ve sana kar~1 yaptiklan tuzaklarmdan dolay1 s1k1nt1ya dti§me.
RUHU'L~BEYAN
.
Ciiz: 14
510

"
Ayette ashnda "s1lanti ic;erisinde olma, 11 buyrulmu§tur. Oysa insan, s1-
kmt1 i\:erisinde olmaz, aksine s1k1ntl insan1n ic;erisinde olur. Durum boyle
iken Hz. Peygamber'e: "S1k1ntt ve kayg1 ic;erisinde olma" denilmesi, Hz. Pey-
gamber'in s1kmtts111m bilyiik oldugunu ve s:tkmtuun her taraftan onu ku§att1g1-
n1 ifade eder.

128. <<~i.iphesiz Allah, korunanlarla», gtinahlardan kac;1nanlar «Ve ih-


sanda bulunanlar» , gtizel amel yapanlar «ile beraberdir.» Onlar1 korur ve
liltufta bulunur. Bir ba§ka deyi~le, kotilltikten sak1nanlar ve kendilerine kotil-
lilk yapanlara iyilikle mukabelede bulunanlarla beraberdir. Birinci manaya
gore ihsandan kas1t, bir §eyin iyi ve giizel yap1lmas1d1r. ikinci manaya gore
ise, kotiiltik yapmanm z1dd1drr.

Allah'm yardim1 ile Nahl Suresi'nin tefsiri sona erdi.


Bu sure Abdullah OZ tarafrndan tercOme edilmi~tir.
I. Geceleyin kulunu, ayetlerimizden bir kismini gostermek
ifin Mescid-i Haram'dan, fevresini mubarek kildigimiz
Mescid-i Aksa'ya gotiiren Allah, noksan sifatlardan
muneuehtir. 0, gerfekten i~itendir, giirendir.

1. «Geceleyin kulunu ...» Gecenin bir k1sm1nda ... Nekre olan bu


kelime, yilrtiyti§ sliresinin azhgm1 gosterir. Me§hur gorii§e gore bu gece,
Recep ay1n1n yirmi yedinci giinti olan Pazartesi gecesidir. Yayg1n olan bu
gorti§e dayanarak insanlar Peygamberimizin (s.a.v .) Pazartesi gtinil
dogdugunu, bu gtinde peygamberlikle gorevlendirildigini, isra olay1nm bu
gece ger9ekle§tigini, Mekke'den bu gilnde 91ktig1n1, Medine'ye bu gtinde
girdigini ve yine bu gUnde vefat ettigini soylemi§lerdir.
514 RUHU'L·BEYAN ·Guz: 15

"
Ayette "kulunu" dendi, "peygamberini" denilmedi. Bunun sebebi Hz.
isa'da oldugu gibi Hz. Muhammed (s.a.v.)'e uluhiyyet isnad edilmemesi i~in­
dir. <;iinkti Peygamber Mirac hadiseslnde dtinya aleminden s1ynlarak cismi
ile mele-i a'laya yiikselmi§tir. Bu ise be§eri adete z1tt1r. Aynca bunda kulluk
makam1nm §erefine i§aret vardir. Hatta Fahrettin er-Razi tefsirinde demi§tir
ki: ''Ubudiyyet risaletten daha faziletlidir. <";tinkti ubfidiyyette halktan Hakk'a
yonelinir, risalette ise Hakk'tan halka yonelinir. Aynca ubudiyyette kulun, i§i-
ni mevlasma birakmas1 vardir. i§lerini mevlas1 yapar. Risalette ise i.immetin
i§lerini tekefftil etme, onlarla ilgilenme vard1r. ikisi aras1ndaki durum ne ka-
dar farkh."

Mirac hadisesi hem ruh, hem de bedenle olmu§tur. Bunun delili


ayetteki "kulunu ... goturdu'' ifadesidir. <";ilnkii "abd/kul" ruh ve bedene birden
denir. Yine bir hayvan cinsi olan "Burak" da cesedi ta§Ir. Bir ba§ka deli!; Mi-
rac hadisesi uyku halinde ruh ile olsayd1 o zaman mti§rikler bunu inkar etmez-
lerdi. <;tinkil uyku halinde benzeri durum herkeste goriiliir.

«Ayetlerimizden bir k1sm1n1 gostermek i~in ..•» isra mficizesinin


amac1, hi~ kimsenin mii§erref olmad1g1 §ekilde peygamberlerin efendisi ve
sonuncusu Hz. Muhammed'e, ilfilli zatma mahsus ayetleri gostermektir. Nite-
kim, "i§te boylece Biz ibrahim'e yerin ve goklerin melekutunu
(hukumranlzgzn1) gosteriyorduk." (En'am: 75) ayet-i kerimesinde buyurdugu
gibi dostu ibrahim (a.s.)'e htiktimranhg1n1; sevgili el<;isi Hz.Muhamn1ed
(s.a.v.)'e ise, "Andolsun o, Rabbinin en biiyuk ayetlerinden bir kzsmzni
gordii." (Necm: 18) buyurarak Rububiyyetinin biiyilk ayetlerini gosterdigini
bildirmi§tir.

Mtifessirlere gore Peygamberimize gosterilen bu ayetler §Unlardrr: Bir


ayhk mesafedeki Mescid-i Aksa'ya gecenin az bir k1sm1nda gitmesi, Beytii'l-
Makdis'i gormesi, enbiya ruhlarm1n temessiil ederek kendisine goriinmesi, on-
larm yiice makamlanna vak1f olmas1 ve Levh-i Mahfuz'daki kalemlerin c1zir-
tis1n1 duymas1, Refrefi ve Sidre-i Mtinteha'y1 kaplayan ilahi nurlan gormesi
gibi delillerdir.

__ «Mescid-i Haram'dan ..•» En gtivenilir rivayetlere gore isra, Ebu Ta-


lib)-.t~ k1z1 01nmi.ihani'nin Harem i<;indeki evinden ba§lamt§tlf. Harem'in tama-
m1 ise Mescid'dir. «<;evresini» din ve dtinya bereketleriyle «miibarek kdd1-
g1m1z...» <;unkil buras1, vahyin ve meleklerin indigi, Hz.Musa'dan beri pey-
gamberlerin ibadet yaptiklan bir yerdir. Aynca nehirler ve meyvah aga<;larla
Ayet: l tSAA S0RES1/ 17 515

donatilmi§tlr. ~am, Ordtin ve Filistin de onun crevresindeki §ehirlerdendir.

«Mescid-i Aksa'ya», yani, Beytti'l-Makdis'e. Bu mescid'in "uzak"


anlammda olan "Aksa" diye adland1nlmas1, o gtin i~in onun otesinde ba§ka
bir mescid'in olmamas1ndan, yani, bu mescidin Mekke'deki mescid'e en uzak
mescid olmas1ndand1r. Bu iki mescid arasmda, bir ayhk mesafeden daha uzun
bir mesafe vardu. i§te bu Mescid-i Aksa'ya «gotiiren Allah, noksan s1fatlar-
dan miinezzehtir.» Burada "mtinezzeh" diye terceme ettigimiz "subhan" ke-
limesi "tesbih" anlamindadu. Buna gore manas1: "Allah'1, yaratilm1§ olan §ey-
lerin s1fatlar1ndan tenzih ederim," tarz1nda olur. Ayru zamanda" Stibhan" ke-
limesi, hayret ifade eder. Bu, ytice Allah'la, Rasfilti arasmda cereyan eden, in-
saru hayrette buakan ve §a§kmhk uyandrran olaya i§aret etmektedir.
«0, ger~ekten» elcrisinin sozlerini «i~ itendir» ve fiillerini «goren-
dir .» Burada Hz. Muhammed (s.a.v.)'in isra mficizesine mazhar k1hnmas1
O'nun izzet ve degerini arttlrmak ve makamm1 ytikseltmek i~indir, yoksa Ce-
nab-1 Hak sevgili elcrisinin sozlerini ve davrant§lann1 kendisine yakla§tlrma-
dan da ihatah bir §ekilde bilir.

Mirac mficizesi esnasmda Hz. Muhammed (s.a.v.re, dint vecibeleri ih-


mal ve terk eden baz1 kimselerin durumlan gosterildi: Ba§lan ta§larla vurula-
rak ezilen, eski halini aldlkcra da tekrar ezilmek suretiyle azap edilmekte olan
topluluklann yanmdan ge9ti ve: ''Bunlar kimdir ey Cebrail!" diye sordu.
Cebrail (a.s.): "Bunlar kendilerine farz ktlman namazlan ifa etmekte tembel-
lik edenlerdir, " cevab1n1 verdi.
Zekati vermeyenlerin durumu da, on ve arkalarmda sw;lann1 bildiren
yaftalar as1h bulunan, koyunlann ot yedikleri gibi yayilan ve zehirli kurumu§
<liken ve zakkum ile cehennemin kizd1nlm1§ ta§larmt yiyen kimseler §el<linde
gosterildi. Hz. Muhammed (s.a.v.) Cebrful'e: "Bunlar kim, Ey Cebrail?" diye
sordu. Cebrail: "Bunlar, mallarmzn farz kt/man zekatlarzn.t vermeyenlerdir."
dedi.

Zina edenlerin durumu da, onlerinde etlerin en gilzelinden nefis bir §e-
kilde pi§irilmi§, tertemiz tencerelerin i\:inde, leziz etler konmu§; yan1na da
crok pis kaplara \:ig ve kokmu§ etler konmu§; temiz ve leziz etler dururken pis
tencerelerdeki kokmu§ etleri yiyen kalabahg1n yanmdan gecrerken, bunlann
kim olduklann1 Cebrail (a.s.)'e sordu, Cebrail (a.s.): "Bunlann her biri senin
ummetinden iken yam ba~inda nikahli hanzmi bulundugu halde onu bzraka-
516 ROHU'L·BEYAN Cuz:l5

rak namus ve iffetten mahrum kadlnla zina etmi~. o pis kaduun yaninda sa-
bahlam1~; bu topluluktaki kadmlardan her biri de, yaniba§mdaki nikahlz na-
muslu ve iffetli e§i dururken onu bzrakmz§, namus ve iffetten mahrum yabanct
erkegin yanma giderek onun.la sabahlaml§ olan kadmlard1r. "dedi.

Faiz yiyenlerin durumlan da, kan halinde akmakta olan bir nehir i~in­
de yiizen ve cehennem ta§lann1 yutmakta olan bir ki§i olarak gosterildi.
Cebrail'e bunun ki1n oldugunu sordu. Cebrail de bunun faiz yiyen oldugunu
soyledi.
Vaaz ettigi halde kendi vaaz1ndan yararlanamayan1n hali de, demir
makaslarla dudakJan kupilan, kupild1k<;a da eski durmnuna donen, dudaklan
tekrar k1rp1lmak sfiretiyle azap edilen kimseler olarak gosterildi. Hz. Peygam-
ber, Cebrail'e bunlar1n kim oldugunu sordu, o da bunlann timmetinden, yap-
mad1klann1 soyleyen ve soyledilderini yapmayan, fitneyi koriikleyen hatipler
olduklarm1 soy ledi.
Bakirdan t1rnaklanyla yilzlerini ve gogtislerini tirmalay1p yrrtan bir
topluluga ugradI. "Bunlar kim, ey Cibrfl," dedi. Cebrail de: "Onlar, ba§kala-
rmtn irz ve namuslanna sata§an ve giybet edenlerdir." dedi.

Iri bir oktiziln bir inden c;1karak tekrar donmek


istedigini, ama done-
medigini gorlince: "Ya Cibrfl! Bu durum nedir?" diye sordu. Cebrail (a.s.):
"Ummetinden mustehcen kon.u§anlann soylemi§ olduklan kotu sozden mah-
cup olup kurtulmak istedigi halde kurtulamayan ki§ilerin durumudur" ceva-
b1n1 verdi.
Cennet ile cehennemin durumlan ise §6yle gosterildi: Suyu sogµk ve
misk gibi kokan bir dereye geldiginde giizel bir ses i§itti ve Cebrail (a.s.)'e bu
sesin ne oldugunu sordu. Cebrail: "Bu ses cennetin sesi. 'Ey Rabbim! Bana
vermeyi vaad ettigini ihsan et' diyor", dedi. Ba§ka bir dereye geldiginde c;ir-
kin bir ses i§itti ve ~irkin bir koku duydu: "Ey Cebrail! Buses nedir? " diye
sorunca, "Buses de cehennemin sesi. 'Ey Rabbim! Bana va'd ettigini ver' di-
yor," cevabm1 aldi.

Yolundan saparak kenara 9ekilmi~ birinin: "Ey Muhammed! Buraya


gel." dedigini i~itti, Cibril: "Yiirii Ey Muhammed!" dedi ise de, Peygamberi-
mizin, "bu kim ey Cibril?" diye sormas1 iizerine, "Allahm dil§mam ihlistir,
kendisine meyl etmeni ister," cevab1m ald1.

R ivayct cdildigine gore, Rasfthi 11:111 (s.a. v. ), Mcscid-i Haram'a cWniincc


Ayet: tsRA SURESI/ 17 517

Mirac inucizesi konusunda mti§rikle.rin kendisini yalanlayacaklann1, bildigin-


den tnahzun ve mlikedder olarak oturdu, o esnada Allah dii§1nan1 Ebu Cehil
yan1na geldi, alayh bir ifade ile: "Yine bir §ey var mt?" diye sordu. Peygam-
ber Efendimiz: "Allah beni geceleyin seyr ettirdi," buyurdu. Ebu Cehil: l!Ne-
reye? dedi. "Beytii'l-Makdis'e" buyurdu. Ebu Cehil, "Sonra da ara1n1zda sa-
bahladtn oyle mi?" diye sordu. Peygarnberimiz, "Evet" cevab1m verdi. Ebu
Cehil: "Ben kavmini vagirsam, toplandtklannda bana soylediklerini onlara da
anlaur m1s1n?" deyince, Efendimiz: "Evet" diye buym·ctular. Ebu Cehil hemen
"Ey Liley oglu Ka'b toplulugu!" diye olanca sesiyle bag1rmaya ba§ladi. He-
men §urada, burada kilmelenmi§ olan insanlar, bulunduklan meclislerden ay-
nlarak Peyga1nberirniz ile Ebu Cehil'in yan1na gelip oturdular. Ebu Cehil:
"Bana anlatt1klann1 bunlara da anlat," dedi. Rasllltillah (s. a.v.): "B en gece
Beytii'l-Makdis'e seyr ettirildim ," buyurdu. Bunu duyan Kurey~ ogullan, fer-
yad1 basarak bag1n~maya ba§ladllar, kimi el ytrp1yor, kimi ellerini ba~lann1n
ilzerine koyuyor; hayretle, "Hi9 boyle bir ~ey olur mu imi~?" diye inkar edi-
yorlard1. "Biz Beytii'l-Makdis'e kadar develerimizin cigerlerine vura vura an-
cak bir ayda gidiyor ve bir ayda gelebiliyoruz, sen ise bir gecede mi gittigini
iddia ediyorsun?" dediler. Bunun Uzerine daha once iman etmi~ olan baz1 ki§i-
ler irtidad ettiler. Bir k1sm1 da Hz. Ebfi Bekir (r.a.)'e ko~tular ve onun fikrini
sordular. EbO Bekir: ''Bunu o, demi§ ise dogrudur," dedi. Onlar: '' Sen bu du-
rumda da onu tasdik mi ediyorsun hala?" dediler. Ebfi Bekir (r.a.): "Evet ben,
onu bundan daha garip hususlarda da tasdik ederim. Semadan geti rdigi habe-
rinde de onu tasdik ediyor, dogru soyledigine inaruyorum," dedi. Onlann ara-
lannda Beytti'l-Makdis'i bilenler vardI ve yine biliyorlard1 ki, Hz. Muhammed
(s.a. v.), onu hiy gonnemi~, oraya hiy gitmemi~ti. Ak1llarmca yalamru ortaya
y1karmak maksadtyla: "Ey Muhammed! Bize Beytii'l -Makdis'i anlat,° ka9 tane
penceresi var?" dediler.
Hz. Peygamber: "Onlann bu sorulan kar~1sinda o kadar zor durumda
kaldtm ki, hi<; bir zaman bu kadar zor durumda kalmamt§tun. Zira tesbit et-
medigim bazr ~eyler hakktnda sormu§lardr. B en ise B eytii'l-M akdis'e. gec e
girmi§ ve r;tknu§tl.m. Bunun z1zerine ben, Hier ntevkiinde durdum, Allah, Mes-
cid-i Aksa ile aramdaki uzakltk engelini kaldzrdi da ona bakarak ne sordular-
sa ce1ap verdim," buyu rdu.m
1

1- BcyHi'l-Mak<lis, iii: ilgili hu k1ssa Buhfrri, Muslim Tirmizi'de rivayet edilmi~tir. Buharl'nin
Hlfz1 ~c)yblir: "i.,·rtl hctdi.,csi11den sonra Kt'irey~· /Jeni yalanlayi.nca Kabe'nin yamnda Hier
dt'11iln1 y1•rd1• d11rt!11111. :\ I/ah. fl t•yrii'l-Makdis'i hana gosr1·rdi ... " nb.. Camiu'/-Usa!, 11/310.
518 ROHU'L-BEVAN Cilz: 15
Ayet: 2-3 isRA SORESi/17 519

2. Biz Musa'ya Kitab'i verdik ve isrliilogullarina: "Benden


ba§kasini vekil tutmayin" diye bu kitabi bir kilavuz yaptik.
3. Ey Nuh ile birlikte ta§idigimiz kimselerin fOCuklari!
Dogrusu o, fOk §iikreden bir kuldu.
4. Biz kitapta israilogullarina §U hiikmii verdik: "Siz yer
yiiziinde iki kere f esat f ikaracaksiniz ve a§in de recede bobur-
leneceksiniz.
5. Bunlardan ilkinin zamani gelince iizerinize giiflii kuv-
vetli kullarimizi gonderdik. Bunlar, evlerin arasinda dola§a-
rak (sizi) aradilar. Bu, yapumasi gereken vaad idi.
6. Sonra tekrar size, onlari yenme imklini verdik ve sizi ser-
vet ve ogullarla destekledik. Sava§fllannizi fOgalttik.
7. Eger iyilik ederseniz kendinize etmi§, kotiiliik ederseniz
yine kendinize etmi§ olursunuz. (<;ikardiginiz) son bozguncu-
lugun (cezalandiruma) zamani gelince, yiiziiniizii kara etsin-
ler, daha once girdikleri gibi yine Mescid'e girsinler ve elleri-
ne gefirdikleri her §eyi biisbiitiin tahrip etsinler (diye dii§man-
larinizi yine ba§iniza musallat ettik.)
8. Belki Rabbiniz size merhamet eder. F akat siz eger yine
(giinaha) donerseniz, Biz de sizi yine cezalandirinz. Biz, ce-
hennemi klifirler ifin bir hapishane yaptik."

2. «Biz Musa'ya Kitab'1» yant Tevrat'1 bilttin olarak «verdik ve


israilogullar1na:» Yakub (a.s.)'un s:ocuklanna: «'Benden ba§kas101 vekil
tutmay1n' diye bu kitab1», is:inde bulunan mesaj ve hiikilmlerle Hakk1 ve
dogruyu bulmalan i9in «bir kllavuz yapt1k.»

3. «Ey Nubile birlikte» gemide «t~1d1g1m1z kimselerin ~ocuklan!»


Bu hitapla ama<;lanan §ey: Nuh'un gemisinde bulunan atalann1 bogulmaktan
kurtarmak suretiyle, Allah'1n onlara olan nimeti hattrlattlarak tevhid ~agns~
peki~tirilmesidir.

Kew.l§f'de ~oyle deniliyor: "Biltiln insanlar Allah'a minnet bor~ludur­


lar. <;unkti, onlann hepsi gemiye binerek bogulmaktan kurtulanlann neslin-
dendir." Boylece mana: "Onlar mti'minlerdi. Oyleyse siz de onlar gibi olun ve
atalarmtzm izinden gidin," tarz1nda oluyor.
520 R0HU'L-l:3EYAN Cuz:l5

«Dogrusu o,» Nuh (a.s.), her ttirlii durumda «~ok ~iikreden bir kul-
du.» Burada Nuh (a.s.)'un beraberinde bulunanlann onun §tikrlintin bereketiy-
le kurtulduklan bildirilmekte, nesillerinin ona uymalan istenmekte ve nankor-
liigtin en btiytigii olan §irkten uzak. durmalan ama9lanmaktadrr.
4. «Biz Kitap'ta», Tevrat'ta «israilogullar1na §U hukmii verdik:»
Onlara a9tk ve kesin bir §ekilde §oyle bildirdik ve vahy ettik: «'Siz yeryiiziin-
de» ~am ve Beytti'l-Mak.dis toprak.lar1nda «iki kere» yani, list tiste «fesat ~1-
karacaksm1z.» Bunlardan birincisi Tevrat'm htikmtine muhalefet edip ~i'ya'y1
oldtinnek ve Allah'1n gazabma kar§1 kendilerini uyard1gmda Enniya'y1 haps
etmek, ikincisi de Zekeriyya ve Yahya (a.s.)'y1 oldtirtip Hz. isa'nm oldtirtilme-
sine de te§ebbtis etmekti. «Ve a§irI derecede bobtirleneceksiniz» Ytice Al-
lah'a itaat etme konusunda kibirlenecek, §eriatma kar§I ctir'etleneceksiniz.
5. «Bunlardan ilkinin zaman1 gelince» yani birinci fesad1ruz1n va'd
edilen azabm1 ~ekme zaman1 gelince, i§lemi§ oldugunuz su<;lardan dolay1 sizi
cezalandumak i9in, «iizerinize gii~lii kuvvetli kullanm1z1 gonderdik.»
"ibad", yani kullar kelimesi 9ogunlukla "Allah' a" izafe edilerek "ibadullah"
(Allah'1n kullar1), insanlara izafe edilince de "abidti'n-nas" (insanlarm kolele-
ri) §eklinde kullan1hr. Burada "ibad", kullar kelimesinin Lafza-i Celal'e izafe
edilmesinin sebebi, Esma-i Hi.isnadan "el-Milzill", "el-Miintek1m", "el-
Kahhar" gibi ilah1 isimlerine mazhar olduklanndandrr. Azamet ifade eder, §e-
ref ve iisttinltik ifade etmez. Zira gonderildigi bildirilen kullar, mil'min olma-
d1klar1 i9in §erefe lay1k degillerdir. "Gii{lu", sava§ta §iddetli ve 9etindirler,
Bunlar Babil mecusllerinden Buht-il Nassar'drr.
«Bunlar evlerin aras1nda dola~arak» fesad1n1zdan dolay1 «(sizi)
aradtlar.» Onlan oldiirmek, esir etmek ve mallarm1 yagmalamak. icrin evlerin
aralarmda ve ortalarmda yiiriiyerek aradllar da onlarm bilginlerini ve btiytikle-
rini oldtirdtiler, Tevrat'1 yakttlar, Mescid'i ytkt1lar ve onlardan yetmi§ bin ki§i-
yi esir ettiler. Bir kts1m zalimlerin diger bir k1sm1na musallat edihnesi, onlan
birbirinin eliyle cezaland1nlmas1, dtinyada ilah! adettendir, bir slinnet-i
ilfillldir. «Bu, yapdmas1 gereken bir vaad idi.»
6. «Sonra tekrar size, onlara yenme imkan1 verdik.» Ytiz ytl sonra
kibirlenmekten ve fesat ~tkarmaktan vaz ge~tiginizde, size yapttklar1n1 yapan-
lara kar§t devletinizi iade ettik ve gaiibiyet verdik. Onlar size kar§I zafer ka-
zand1ktan sonra, sizi onlara kar§I muzaffer k1ld1k. «Ve sizi servet ve ogullar-
la destekledik.» Yani, mallar1n1z yagmaland1ktan vc ~ocuklarm1z1n esaretin-
Ayet: 4 -8 lsHA S0RES1/ 17 521

den sonra tekrar size <;ok mal ve ogullar verdik. «Sava§~1lann1z1» d~man1m­
z1n say1s1ndan veya once bulundugunuz adetten «~ogaJtt1k.»
7. «Eger iyilik ederseniz kendinize etmi~, kotiihik edersiniz yine
kendinize etmi~ olursunuz.» Y ani, amellerin iyisi de, kotiisii de size aittir.
Onlann sevap ve vebali sizden ba~kas1na dokurunaz.
«(<;1kard1guuz) son bozgunculugun (cezaland1rilma) zaman1 gelin-
ce,» yani, ~1kann1§ oldugunuz ikinci fesadin vaad edilen azap zaman1 geldi-
ginde «yiiziinuzii kara etsinler,» tizilntiintin ve kotiiltigiln izlerini ytizleriniz-
de gostersinler diye onlan gonderdik. Uzilntti insan1n ilk once yilztinde belir-
digi i9in burada "yuzleri" denilmi~ ise de yiizlerin sahipleri kastedilmi~tir.
«Daha once girdikleri» ve tahrip ettikleri «gibi yine Mescide», Mescid-i
Aksa'ya «girsinler» harap etsinler «ve ellerine ge~irdikleri her §eyi biisbii-
tiin tahrip etsinler ,» di ye dli~manlanmz1 yine ba§tmza musallat ettik. Tavsifi
imkans1z bu feci tahribi yapan dti~1nan, Rum olan Tartus ve ordusudur.
8. Belki, «Rabbiniz size merhamet eder.» ikinci kezden sonra ba~ka
bir tovbe eder ve giinahlann1zdan kay1mrsan1z Allah size merhamet eder. On-
lar, bunun tizerine tovbe ettiler, Rab'leri de onlara merhamet etti. «Fakat siz
eger yine» li~tincii kez gtinaha «donerseniz.» Baz1 mtifessirler, "ikinci kez
donerseniz" tarz1nda tefsir etmi~lerdir. <;tinkii, birinci fesat bir ba~lang1ytir, bu
durumda donti§ iki kezdir. «Biz de sizi yine cezalandir1nz.» Gen;ekten onlar,
yine dogru yoldan donerek isyana ba~ladilar. Allah <la onlann iizerlerine Kis-
ralan (eski iran htiktimdarlann1) musallat ederek azab1n1 tekrarlad1. Kisralar
<la onlara alt1ndan kalkam1yacaklan agu vergiler ytiklediler. Yahut Hz. Mu-
hammed (s.a.v.)'i yalanlatnak ve oldilnneye te~ebbtis et1nek suretiyle isyana
dondtiler, Allah da onu tizerlerine gondercli. 0 da Kureyza kabilesinden bir
k1sm1m Oldtirttli ve Nadir ogullannt yerlerinden kovdu, digerlerini de cizye
ve1mek zorunda buaktl. Onlar da rezil ve ri.isvay olup elleriyle cizye verdiler.
isyandan vaz geymedikye de k1yamete kadar inli'minlerin eliyle azab edile-
ceklerdir.
«Biz, cehennemi kafirler i~in bir hapishane yaphk.'» iyinden ebe-
diyyen 91kmaya gti9leri yet1neyecek>1nahsur kalacaklan bir karargah yapt1k.
Hasan Basrl, buradaki "hasfr"in bilinen hasir manas1na oldugunu soyle1ni§tir.
Cehennem'e "haslr" denmesinin sebebi, katlan, birbirilerini list Uste ku§at1p
sard1g1 iirindir.
522 ROHU'L-BEVAN cuz:JS

9. $iiphesiz ki, bu Kur'an, en dogru yola iletir; iyi davranif·


larda bulunan mu'minlere, kendileri ifin buyiik bir miikafat
oldugunu miijdeler.
10. Ahirete inanmayanlara gelince, onlar ifin de elemli bir
azap haZJ.rlami§izdir.

9. Ey Muhammed! «~iiphesiz ki,» sana verdigimiz «bu Kur'an, en


dogru yola iletir.» insanlardan yaln1z ozel bir toplulugu degil, tamam1n1 hi-
dayete iletir. "En dogru yol"dan ama~\ tevhid dini ve islamdrr. i9inde bulu-
nan ~eriatler ve htikilmlerle, «iyi davran1~larda bulunan mii'minlere, ken-
dileri i~in», bu gilzel amelleri kar~1hg1nda «biiyiik bir miikafat oldugunu
miijdeler.» Buradaki "biiyiik'1iik, gerek ecrin bizzat kendi, gerekse on veya
daha yok katlanmak suretiyle verilen miikafatin bliytikltigtidtir. Burada aynca
cennet ve i9indeki nirnetlere gore diinya ve i'Yindekilerin ktiytimsendigi bildi-
rilmektedir.

10. «Ahirete» ve Oldilkten sonra dirilmek, hesap ve ceza gibi ivinde


a91klanrn1~ olan htikiimlerine <<inanmayanlara gelince, onlar i~in elemli bir
azap hazirlam1§1zd1r.» 0 da cehennem azab1d1r.

iyi bil ki, Kur'an-1 Kerim, Allah (c.c.)'m el-Hadl is1nine mazhar olmu§
susan kitab1dir, Hz. Peygamber (s.a.v.) ise, konu~an kitab1dlr. K1lavuzluk ve
ir~ad, yaln1z o kitab1n iyindeki ile amel edenlere fayda verir. 0 kitap, din ve
dtinya ile ilgili a91klamad1g1 hiy bir ~ey b1rakmam1§ttr. Onda her ~ey ya mtic-
mel olarak ya da etrafl1ca a~tklarun1§tlf.
Ayet: 9 - 10 lsRA S0RES1/ 17 523

ibni Mesud (r.a.): "ilim ogrenmek istediginizde onu Kur'an'da ar~may1


ve ondan ogreruneyi tercih ediniz, zira oncekilerin ve sonrakilerin bilgisi on-
dadir," demi~tir.

Hikaye olunduguna gore, ariflerden biri: "Hamurdan bir kll ftkt1ii gi-
bi mu'minin cesedinden de ruhu oylece siynlip f tkar" hadisinin manas1run
Kur'an'da bulunup bulunmad1g1n1 ara§tJnn1~ ve Kur'an'1 sonuna kadar dikkatle
okuyup hatmetJ.ni~, bulamay1nca Peygamber efendimiz (s.a.v.)'i riiyas1nda go-
rerek: "Ey Allah'tn Rasfilti! Allah Team
"Ya§ ve kuru ne varsa hepsi aparik
kitaptadir." (En' am: 59) buyurmu~ oldugu halde bu hadisin 1nanas1111 bulama-
d1m" demesi tizerine, Rasul-i Ekrem (s.a.v.): "Onu Yusuf Suresi'nde ara," bu-
yunnu~. Arif uyarunca, '' ...Kadinlar onu gorunce (gozlerinde) biiyiittiiler,
(§a§kuihklanndan) ellerini kestiler ve dediler ki; Allah'i noksan sifatlardan
tenzih ederiz, bu asla bir be§er degildir. Bu ancak degerli bir melektir,"
(Yusuf: 31) ayet-i kerimesi oldugunu anladt. Yani, kad1nlar Yusuf (a.s.)'un
gtizelligini gortince, tema§as1yla m e§gul olduklanndan b19ak ac1s1m duymad.l-
lar. i§te mti'min ki§i de boyledir, son nefesinde rahmet meleklerini, Allah'1n
kullanna ihsan ettigi nimetleri, huri ve ko§kleri gortince kalbi onlarla me§gul
olur ve oltimtin ac1s1n1 duymaz.

Bundan anla~1hyor ki, Kur'an okuyan tam bir dikkat ve tefe.kktirle oku-
malt ki, amac1nm tamamma ula§abilsin.

Rasfil-i Ekrem (s.a.v.), Kur'an'1n ti~ geceden daha az bir zamanda ha-
tim edilmesini men etmi§ ve "Kur'an'i Kerim'i Uft' geceden daha kisa bir za-
manda hatmeden kimse onu anlayamaz"C2> buyurmu§tur. Yani, Kur'an'1 bir
veya iki gecede hatmederek okuyan bir insan yok acele ile okuyacag1 ivin dik-
katlice tefekktir ederek Kur'an'1n manas1m anlayamaz. Gontil huzuru ic;inde ve
zevkle manas1n1 dti§tinerek anlayabilmesi i<;in tiy veya daha fazla gecede ha-
tim etmeyi planlamahdrr. Bu sebeple bir kts1m alimler, Kur'an'1n manalanru
dti§tinmeleri olyi.istinde kimi her cuma, kimi ayda bir, kimi de y1lda bir hatim
etmeyi tercih etmi§tir.

Mtistecab oldugu i~in Kur'an'1n hatim duas1 esnas1nda yap1lan dfiada


bulurunay1 ganitnet bilmelidir.

imam ~at1bi, Kur'an'1 hatmetdiginde §U duay1 yapard1: "Allah'1m! Biz

- - - - - ---- -
2- Hadisi ~crifi Tinni:t.i ilc EhO DavOd rivayct ctmi~tir . Bkz. Cti.mh,'l-Usul: 2/ 472.
524 ROHU'L~BEYAN COz: 15

senin kullann1z, senin kullann olan erkek ve kadmlann ctocuklany1z, hakk1-


m1zda hilklniln geverlidir. Senin htikmtin hakk1m1zda adalettir. Kendi Zat-1
uluhiyetini isimlendirdigin veya halk1ndan birine ogrettigin yahut kitab1nda
indirdigin, veya kendi nezdinde gayb ilminde kendine tahsis buyurdugun, sa-
na ait olan her ism-i celilinle dilerirn ki, Kur'an'1 kalblerimizin bahan, gogils-
lerimizin ~ifas1 , htiztin ve kederleritnizin giderilmesine vesile, bizi kendilerine
in'am ve ihsan ettigin Nebiler, s1ddikler, §ehitler ve salihlerle birlikte nzana,
selfunet ve seadet yurdu olan cennet ve nimetlerine ileten rehber eyle. Ey 1ner-
hametlilerin en merhametlisi!"
"Kinye"de belirtildigine gore, "Kur'an hatminde toplu halde ve cehren
ihtas okumaktft bir beis ve saklnca yoktur, ancak bir ki§inin okuyup digerleri-
11
nin dinlemesi evHid!r.
Ayet: I 0-11 tsRA SORESt/ 17 525

11. insan hayra duli ettigi gibi §erre de dua eder. insan pek
acelecidir.
12. Biz, geceyi ve giindiizii iki fiyet kildik. Rabbinizin nimet-
lerini ara§hrman.iz, ayrica, yillarin sayi ve hesabini bilmeniz
ifin gecenin iiyetini sildik, giindiiziin iiyetini aydinlatici yap-
. tik. Biz her §eyi geni§ olarak Ofikladtk.
13. Her insanin amelini boynuna bagladtk. Kiyamet giinii,
onun ifin afilmey olarak bulacagi bir kitap pkaracagiz.
14. Kitabini oku! Bugiin, hesap sorucu olarak sana nefsin
yeter.
15. Kim hidayet yolunu sef erse, ancak kendisi ifin hidayet
yolunu Sefmi§ olur; kim de saparsa, ken.di aleyhine sapml§
olur. Hifbir giinahkiir, ba§kasinin giinah yiikiinii ta§imaz.
Biz, bir peygamber gondermedikfe azap etmeyiz.

11. «insan» Buradaki "insan" dan insan cinsi kast edilmi§tir. «Hayra
dua ettigi gibi §erre de dua eder.>> iyilikleri, nz1klann1n bol oltnas1, rahmet
ve afiyetleri i~in dua ettigi gibi, k1zd1g1 zaman kendisi, ehli, evlad1, hizmet~i­
leri ve ma1In1n helfil<ine ve kottiltigtine de dua eder. iyiligi i~in yapt1g1 duas1
da makbul olabilir. ~ayet iyiligine olan duas1 gibi kottiliigtine dua ettiginde
makbul ve mtistecab olsa onun i9in bir felaket olur. Yahut, ayetin manas1, iyi-
ligine oldugunu zannettigi bir ~ey i9in dua eder, oysa aslmda o §erdir. Oyle ise
insan111, nefsinin istedigi ~eyi degil, Allah kattnda hayir olan ~eyi istemesi. ge-
rekir.
«insan» yaratlh§ geregi «pek acelecidir.» Akibetini dti~tinmeden akh-
na gelen ~eyi elde etmeye ko§ar, akhna ilk gelen duygunun yerini mantik alm-
caya kadar sahredetnez.
526 RO HU'L-BEYAN COz:lS

iyi bil ki, dua ya hakikat diliyledir veya ~erre gottiren bir kottiltik itiba-
riyledir. insan gerek soz, gerek davran1~1 itibariyle pek acelecidir, azap ve §er-
ri gerektiren amellere devam eder.
~u alt1 yerin d1§1nda acelenin §eytan i§i oldugu soylenmi§tir:
1-Vakit girdiginde hemen namaz kllmak,
2- Cenazeyi haz1rlanir hazrrlanmaz defnetmek,
3-Evlenme ~agma gelen klz vocugunu evlendirmek,
4-Borcun za1nan1 gelince hemen odemek,
5-Misafir gelince hemen kanum doyunnak,
6- Bir gtinah i§lendiginde hemen tevbe etmektir.
Burada insan1n aceleciligi anlatild1ktan sonra hidayet rehberi olan
Kur'an'1 Kerim'in haber verdigi kainat ve evren ile ilgili baz1 hidayet <;e§itleri-
ni izaha ba§lam1§tir:
12. «Biz geceyi ve giindiizii iki ayet kddtk.» Kadir olan bir yarat1c1-
run varhg1n1 ve birligini, birbirini takip etmesinden ve uzay1p klsalmas1ndan
dolay1 gosteren iki ayet olarak ktldlk. Zira her degi§enin bir degi§tireni var-
dtr. Bu ayette, gece, gtindtizden once gelmektedir. Sebebi ise, aylann ba§lad1-
g1m gosteren hilalin gece gorillmesidir.
«Rabbinizin nimetlerini ara§hrman1z,» gtindtiztin aydmhg1nda ken-
diniz i<;in nz1k ve Rabbinizin ltitfunu istemeniz, -kullanna nz1k vermek Ce-
nab-1 Rak tizerine vacip olmadlg1, Rububiyet s1fatin1n bir eseri oldugundan,
ayette nz1k ve nimet kelimesi "fadt' kelimesi ile ifade edilmi§tir.- «ayrica,
ydlarin say1 ve hesab1n1 bilmeniz i~in» gece ve gtindi.iztin yenilenerek degi§-
mesiyle, dtinya ve ahirete ait i§lerinizi dtizenli ve zamarunda yapabilmeniz
i~in ydlann, aylann, gece ve gtindtizlerin hesab1n1 bilmeniz gerekir. Gece ve
gtindtiz bu tarzda yaratdmami§ olsayd.I, vakitlerin hesabnu kimse bilemez, bir
yOk i§, atalete, durgunluga ·ugrard1. Yil aylardan, ay da say1h gtinlerden, gtin
de say1h saatlerden olu~ur.
Ayet-i kerirnedeki "sintn" kelimesi .,sene" kelimesinin 9oguludur. Se-
ne, gtine§ y1h ve kamen ytl olmak tizere ikiye aynhr. Gtine§ y1h, giine§in
burytan aynld1g1 noktaya tekrar kavu§mas1yle olur. Bu da tiyytiz altmt§ be§
tam gtin ve bir gtintin dortte birine e§ittir. Kamerl y1I (ay y1h), on iki kamen
aydan olu~ur. O~yilz elli dort tam gtin ve hir gtinUn Ucrte birinden ibarettir.
Ayet: 12-13 tsRA S0RES1/ 17 527

«Gecenin Ayetini sildik» yerine, e§yay1 aydmlatan «giindiiziin ayeti-


ni» yani gtindtiz demek olan ayeti, e§yan1n gortinecegi §ekilde «ayd1nlat1c1
yapttk.» Gece ve gtindtiz kelimelerinin isim tamlamalan, "izafet-i hakikiye"
olarak kabul edilirse, gece ve gtindiiz ayetlerinden maksat Ay ve Gtine§ oldu-
gu ortaya yikar.

«Biz her §eyi>>, dtinya ve fillirette ihtiyac1n1z olan her §eyi «geni§ ola-
rak a~1klad1k.» Kur'anda hi~ bir kar1§1khga yer brrakmayacak tarzda ac;tk se-
yik beyan ettik, aleyhimize kullanabileceginiz hic;bir hticcet brrakmayacak §e-
kilde deli! ve illetlerinizi bertaraf ettik.

Ashab-1 kiram'1n Kur'an okumadan hie; bir gtinleri ge~mezdi. Mutlaka


her gtin Kur'an'1 ac;1p ytiztinden okurlard1. c;unkti Kur'an'm sayfalar1na bak-
mak ibadet oldugu gibi, insanm amac1na ula§masma da bir vesiledir. Kur'an'1n
tizerinde dti§tinmek, anla§ilmayan gizli kalan manalann ac;1ga 91kmas1na
vesiledir.

Anlatild1g1na gore imam Safil, gecenin yaln1z bir k1sm1nda uyur, gece-
nin kalan kism1n1, yan1 tizerine yatarak Kur'an ayetlerini tefekktirle ge~irir,
onlardan htiktimler c;tkanrdt.

Ahmed b. Hanbel (r.a.), bir hatuas1n1 §Oyle anlatm1§tir: "imam


Safii'nin yanmda bir gece kaldun ve o gece sabaha kadar namazla me§gul ol-
dum. imam ise, yan1 tizerine yatm1§ vaziyette geceledi. Ben, bu durumu yadrr-
gad1m. Sabah namazrnm stinnetini k1ldi. Ben, hemen kendisine dti§tindtikleri-
mi soyledim. Bana cevaben: 'Benim uyudugumu mu zannettin? Hayir uyuma-
d1m, Kur'an-1 kerimden ytiz kiisur mesele istihrac ettim. Sen ise kendin is:in
arnel ettin, ama ben timmet iyin amel ettim,' dedi."

13. «Her insantn» mtikellef olduktan sonra, mti'min olsun kafir olsun, .
kad1n, erkek, alim, timmi, devlet ba§kan1 veya halktan biri olsun kendi irade-
siyle yapm1§ oldugu «amelini boynuna baglad1k,» bir bory halkas1 gibi boy-
nuna ast1k. Esirin boynuna talalan halka, ondan hie; aynlmad1g1 gibi, insan1n
ameli de kendisinden hi9 aynlmaz. Mefilde "amelini ... " §eklinde terctime edi-
len k1s1m ayette "tairehu" §eklindedir. Tair, ku~ demektir. Buna gore mana,
"her insanm ku§unu boynuna astlk, " demek olur. insanm kendisinden c;lkan
ameli, gayb ve kader yuvasmdan ~tk1p kendisine gelen ku§a benzetilmi§tir.
528 ROHU'L-BEVAN Cuz: 15

Hesap vermek tizere diriltilecegi «K1yamet gilnti, onun i~in», her in-
san i9in «a~almt§ olarak bulacag1 bir kitap ~1karacag1z.» Orada ne i§lemi§-
se btittin amellerini bulacak, hi9bir §ey gizli kahnayacak.

Hasan Basn (r.a.): "Senin i9in bir sahife ac;Ilm1§, iki melek seni takip
ile vazifelendirilmi§, sag1nda ve solunda bulunan bu iki melekten sag1ndaki
iyiliklerini, solundaki ise kotiiltiklerini yazar. Sen oldtigtinde ac;1lm1§ olan sa-
hifen, dtiriilerek kabrine konur. K1yamet gtintinde kar§ma c;ikanlacaktrr," de-
mi§tir.

14. «Kitab1n1 oku!» denilecek. Katade: "O giin dtinyada okuma bil-
meyenler dahi okuyacak," demi§tir. « Bugiin, hesap sorucu olarak sana nef-
sin yeter .» Allah Teala, kulun kusurunu itiraf ederek aleyhine delil olmas1 ve
kendisine zultim nisbet edilmemesi ic;in kulun hesab1n1 kendisine havale et-
mi§tir.

Hasan Basri: "Sana insaf edene insafla muamele et. Senin hesablill sa-
na brrakana kar§t insafl1 ol," demi§tir.

15. «Kim hidayet yolunu se~erse,» Kur'an'm gosterdigi yoldan gider,


onun htiktimlerine gore amel eder ve onun yasakladtklarlill yapmazsa «ancak
kendisi i~in hidayet yolunu se~mi§ olur;» dogru yolu se9mesinin faydas1,
kendisinedir. «Kim de saparsa, kendi aleyhine sapmt§ olur.» Kendi nefsini
sapturnt§ olmaslOlfl cezas1 ve vebali kendisine aittir, ba§kas1na degil.

Beyzavi: "Bir kimsenin hidayete kavu§mas1, ba§kas1n1 kurtaramad1g1


gibi, sapmas1 da kendisinden ba§kas1Ill mahvetmez", demi§tir.
«Hi~
bir giinahkar, b~kas1n1n giinah yiikiinii ta§imaz.» Burada ge-
~en "el-vizr", gtinah, agulik ve yuk anlammdad1r. Y ani, gtinah ta§tyan nefis,
ba§ka bir nefsin giinahm1 ta~1maz. Aksine, her nefis kendi gilnahm1 ta§rr. Bu
sebeple, bir insan, ba§kasmm gtinah1yla sorumlu tutulamaz. Bu ayet-i kerime-
nin ac;Iklam1§ oldugu bu htiktim, daha once ac;1klanan "Her insanzn amelini
boynuna bagladlk." (isra: 13) ayetindeki hiikmti peki§tirmektedir.

Ancak, "Kim. iyi bir i§e aracllik ederse, onun da o i§ten nasibi olur.
Kim kotu bir i§e araczlzk ederse onun da o i§ten bir pay1 olur." (Nisa: 85) ve
"K1yamet gununde kendi giinahlanm tam olarak ta§imalarz ve bilgisizce sap-
t1 rmcilup olduklan kimselerin giinahlanndan da hir kismuu yi.tklenmeleri
irin ... (Nahl: 25) ayet-i kerimelerinde ge9en, hir insanm diger bir insana ait
II

ohm gilfrnh1 yUklenmesi ve iyiligindcn faydalanarnk ktltillUgUnden de zarar


I
/
Ayet: 14-16 ts RA SO RES1/ 17 529

gonnesi anlam1ndaki hususa gelince, bu gervekte insan1n kendi iyiliginden


faydalarunas1 ve kottiltigtinden de zarar goimesidir. <;Unkli, iyilik ve kottilti-
gtin fayda ve zaran~ arac1hg1ndan dolay1, arac1 olana ula§ir. iyilik ve kottilti-
gtin kendisinclen degil. Nitekim, sap1khg1n zaran sapanlara aittir; saptiranlarin
ytiklendikleri gtinah ise, saptlnnan1n cezas1dtr. Sapman1n degil. insanlar, ~a­
yet biz hak yolda degilsek bunun gtinah:t bizim degil, atalanm1z1nchr. <:;unkti
biz onlan taklid ediyoruz, cliyorlardJ.. Ayet-i kerime onlann bu timitlerini ve
iddialann1 ortadan kald1nnaktadlf.

«Biz,» insanlara hak yolu gosteren, sap1khktan meneden ve onlan


susturacak deliller getiren «bir peygamber gondermedik~e azap etmeyiz.»
Burada, insanlara ilahi dini teblig etmek ilzere peygamber gonderilmesinin
vacip olduguna i~aret vardir. Ancak bu, Allah ilzerine vaciptir, §eklinde anla-
§llmainahdir. Bu, ilfilll hikmetin bir geregidir. Zira, bunda bir ~ok maslahat ve
hikmetler vardu. Gtinahkar ve sap1klardan her hangi bir kimseyi, aklt var o
halde iman etseydi, diye kendilerine azap etmeyiz. Burada yapllmayacag1 bil-
dirilen azap, dtinya azab1dlf, bu azap da ahiret azab1n1n bir ba~langic1dir. Bu
sebeple inkar edip inatlar1nda 1srar edenler, hem diinya ve ahirette ve hem de
kabirde yarli berzah aleminde azap edilmek suretiyle cezaland1nhrlar.

16. Bir iilkeyi he/ak etmek istedigimizde, o iilkenin zenginlik


sebebi ile §lmarmi§ eleba§ilarina (iyilik yapmalarini) emrede-
rit.; buna ragmen onlar orada kotiiliik i§lerler. Boylece o iilke,
hetake miistehak olur; Biz de orayt darmadagin ederiz.
530 RUHU'L-BEYAN Cii.z: 15

17. Nuh'tan sonraki nesillerden nicelerini he/Qk ettik. Kul-


larintn giinahlarint bilici ve giiriicii olarak Rabbin yeter.

16. «Bir iilkeyi helak etmek istedigimizde...» Bir yerde bulunan bir
topluluga azap etinek suretiyle heHik etmek istedigimiz zaman «O iilkenin-
zenginlik sebebi ile §Imarmt§ eleba§Ilar1na» ve hilkilmdarlanna kendilerine
g5nderdigimiz peygamber'e itaat etmelerini ve iyilikleri «emrederiz.»<3 > Ayet-
te ge~en "el-miitraf'kelimesi, nimet ve bollugun kendisini ~1martt1g1, azdird1-
~1 ki~i anlanundadu. «Buna ragmen onlar orada kotiiliik i§lerler .» Yani,
taattan aynhp orada azg1nhkta israr ederler. «Boylece o iilke,» isyan ve az-
g1nhklanrun ortaya yayllmas1run ard1ndan «helak.e miistehak olur. Biz de
oray1 darmadag1n ederiz.» Sakinlerini helftk, yurtlann1 harap ederiz. Ayette-
ki "tedmir" kelimesi, helak etmek, eseri mahvetmek ve binay1 y1kmak anla-
m1ndadtr.
17. «Nuh'tan sonraki» Act ve Semfid gibi «nesillerden nicelerini
helak ettik.» Ayetteki "kuran" kan1 kelimesinin voguludur. "Karn" kelime-
si, zamandan bir sliredir. Daha sahih bir gorti~e g5re ytiz yilhk bir zamand1r.
Aynca kam; hi~ kurtulam olmayan helak olmu§ her kavimdir. Yine her once-
ki asirda y~ayanlar, bir sonraki asirda ya~ayanlara gore kam say1hr.
A A
Ayette "Nuh'tan sonra" denildi, Hz. Adem (a.s.)'den sonra buyrulma-
d1, ~link.ti kavmi taraflndan israrh bir §ekilde yalanlanan ilk peygamber, Hz.
Nuh (a.s.) oldugu gibi tufanla yok edilmek suretiyle ~ok btiyilk azaba lay1k
olan ilk kavim de onun kavmi olmu~tur.
«Kullarin1n giinah1n1 bilici ve gorucii olarak Rabbin yeter.» As:1kta
ve gizlide i~ledikleri gilnahlardan haberdardtr ve onlardan dolay1 cezaland1nr.
Bu ayette, bu ilmmete ve ozellikle Mekke mti§riklerine kar§t, Allah ve
Rasulilne itaat edip isyan eunemeleri, aksi -halde onceki lim1netlerin ba§lanna
gelenlerin kendi ba~lanna <la gelebilecegine dair bir tehdit vardir.

Anlat1ld1g1na gore, arslan, kurt ve tilki, avlanmak lizere ~1km1~lar. Bir

3~ " ... Olkenin zenginlik sebebi ile ~1marmi~ eleba~tlarma emrederiz" ayetinden anla~1Imas1 ge-
reken en uygun anlam budur; yani, onlara Allah'm emirlerine uymalanm ve O'nun apaytk
~eriatma sanlmalanm emrederiz de, onlar isyanda bulunup yoldan ~Ikarlar. Yoksa Kur'an'm
ozUnU anlamakt.an aciz olan kimilerinin zannettikleri gihi YOce Allah onlara fas1khg1 em-
retmemi~tir. <;on.kU yUce Allah'm kOtUlUgUnU t!mretmesi sOz konusu degildir. Ey okuyucu,
hu noktay1 iyice dU~Un ger~ekten burada yok incc hir 1.~spiri vurdu.
Ayet: 16-18 ISRA SORES!/ 17 531

vah§i merkep, bir geyik bir de tav§an avlamt§lar. Arslan, kurda: "Hadi baka-
hm bu avlan aram1zda taksim et," deyince kurt: "Bu vah§i merkep daglarm
krahna, bu geyik bana ve tav§an da tilkiye ait olsun" demi§. Fakat arslan bu
taksime 9ok k1zm1§ ve kuvvetli bir pen~e darbesiyle kurdu yere sermi§. Sonra
tilkiye donerek: "Sen taksim et bu avlan" demi§. Tilki: "Bu merkep k.rahm1zm
ogle yemegi, bu geyik ak§am yemegi ve tav§an da kralun1z1n arzu etmesi ha-
linde ara yemegi olacak'' deyince, arslan: "Vay! Bu ne adalet! Bu adil taksimi
sana kirn ogretti?" diye sordu. Tilki: "Kurdun ba§tna inen hiiktim, bana bu
adaleti ogrettii' cevab1ru verdi. Bundan dolay1: "Akilh olan ki§i, ba§kas1ndan
ibret ahp ders edinendir.'' denilmi§tir.

18. Her kim, bu farfabuk gefen diinyayi dilerse ona, yani


diledigimiz kimseye diledigimiz kadarmi diinyada verir, sonra
ona cehennemi tahsis ederiz. Kinanmi§ ve kovulmu§ olarak
oraya girer.
19. Kim de dhireti diler ve mii'min olarak ona yara§ir bir
532 ROHU'L-BEYAN Cuz:l5

faba ile o giin ifin fali§irsa, i§te bunlarin faliimalari makbul-


diir.
20. Hepsine; diinyayi isteyenlere de ahireti isteyenlere de
Rabbinin ihsanmdan (ayirt etmeksizin) veririz. Rabbinin ihsa·
ni kzsitlanmi§ degildir.
21. Baksana, Biz insanlarin kimini kiminden nasil iistiin
kilmirizdzr! Elbette ki ahiret, derece ve iistiinliik f arklari baki-
mzndan daha biiyiiktur.

18. «Her kim, bu ~ar~abuk ge~en diinyay1 dilerse», ameliyle yalrnz


diinyay1 elde etmek ic;in 9e§itli maksatlar pe§inde ko§arsa ki, onlar da ki.iftir,
riya, nifak ehli ile fas1klard1r, «ona, yani diledigimiz kimseye diledigimiz
kadar1n1 diinyada verir,» ge~ici olan bu dtinyada elde etmek i<;in acele etti-
gi nimetlerden yaln1z bir k1sm1n1 veririz, dilediginin hepsini degil. <;unkti,
ilfilli hikmet herkesin diledigine, arzu ettigine ula§masm1 gerektirmez. «Sonra
ona cehennemi tahsiz ederiz.» Diinyada pe§in olarak verdigimizin yerine
«k1nanm1~ ve kovulmu~ olarak oraya girer.» Ayette ge9en "mezmum" ke-
limesi, levm edilmi§, kmanmt§ anlammdadlf. "Medhur" kelimesi de Allah'm
rahmetinden kovulmu§ anlam1ndadrr.

19. «Kim de ahireti diler», ameliyle ahiret yurdunu ve ondaki devam-


h nimeti arzu ederse «ve mii'min olarak ona yara§ir bir ~aha
ile o giin i~in
~ah§Irsa,» emredilen §eyleri yapar ve nehyedilen §eylerden sakmirsa, «i~te
bunlar», il9 §arti kendilerinde toplam1§ olanlar, yani, emredileni yapmak,
nehyedilenden sak1111nak ve sahih iman etme §artlann1 toplayanlar«tn ~ah§­
malari makbuldiir.» Allah nezdinde en gtizel §ekilde kabul gormti§ ve seva-
bt verilmi§tir.

20. «Hepsine; diinyay1 isteyenlere de ahireti isteyenlere de>> yani,


gerek kendilerine dtinyada verilenlere, gerekse ~ah§malar1 makbul sayilanlara
«Rabbinin» sonsuz ve geni§ «ihsan1ndan (ayirt etmeksizin) veririz. Rabbi-
nin ihsan1 k1sitlanm1§ degildir.» Dtinya ve ahiretde mtittakl ve facirden men
edilmi§ degildir, aksine Rabbinin ihsan1 miittak! ic;in di.inya ve ahirette; facir
(gtinahkar) i<;in ise, gtinah ve ktifri.ine rag1nen, yaln1z dtinyada devam eder.

21. «Baksana, Biz insanlar1n kimini kiminden nastl iistiin kllm1§1z-


d1r!» Ey Muhammed! ibret gozi.i ile bak, insanlarm bir k1sm1n1 diger bir k1s-
mmdan nas1l i.isttin ktldtk? Bizim di.inyada ilfihl nimet olarak ihsan ettikJeri-
Ayet: 18-21 tsRA SORESl/ 1.7 533

inizle, kimi zengin, kimi fakir; kimi kole, kimi sultan, kimi yilksek, kimi di.i-
§tikttir. Bu vesile ile uhrev! ihsanlann mertebeleri ve tisttinltik derecelerinin
sahipleri anla§1hr. «Elbette ki ahiret, derece ve iistiinliik farklan bak1m1n-
dan daha biiyiiktiir.» Ayetteki "derecat" kelimesi, mertebe, tabaka anlamtn-
daki derece kelimesinin ~oguludur. Ahiret, dtinya inertebelerinden elbette Hs-
ttindtir. Bu farkhhk, cennet ve tistiin dereceleri sebebiyledir. Ahirette cem1et
derecelerinin herbiri arasmdaki fark, yer ile gok aras1ndaki f ark gibidir.

Bundan dolay1 akllh olan ki~i, devamh olan uhrevt dereceleri elde et-
mek ic;in c;ah§mahdu.

Bir rivayette: "Cennet ehlinin <;ogu saf olan kimselerdir. Cennetin ytik-
sek mevkileri ise akilhlar i9indir " denilmi§tir. B uradaki akllhlardan maksat
alimlerdir. Nitekim, Peygamberimiz (s.a.v.) hadisi §erifinde: "Alimin, bilgisiz
abide iistunlugii, benim digerleriniz U.zerindeki ustunlugum gibidir" buyur-
ffiU§tUr. (4 )

Ba§ka bir rivayette "Kamerin, ay'm diger yzldizlara olan ustunliigii. gi-
bidir, ·" buyruhnu§tur.
11
ibni Abbas (r.a.), Ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yuk-
...

seltsin" (Miicadele: 11) ayetinin tefsirinde: "Alimin mii'min uzerindeki i.is-


tilnlugii, yedi yiiz derecedir ki, her biri aras1nda yer ve gok aras1ndaki tistiin-
liik gibi fark vardu," demi§tir. Bu orneklerle a\:1klanmt§ oluyor ki, Cennet eh-
linin dereceleri aras1ndaki fark, sahip bulunduklan hakiki ilimlerine ve ilahl
marifetlerine goredir.

Rivayete gore, insanlardan bir topluluk Hz. Omer (r.a.)'in kap1s1nda


toplanm1§lard1, aralannda bulunan Hz. Bilal ile Suhayb (r.a.)'a girme izni \:Ik-
u. Bu durum Ebu Siifyan'm gi.iciine gitti ve Si.iheyl b. Amr'a: "Bize yapilan bu
muamele, bizim kendi kusurumuzdandir. \:tinkti onlar islama davet edildiler,
biz de davet edildik. Onlar kabul edip islfun'a ko§tular, biz agir aldik," dedi.
Hz. Omer (r.a.)'in kap1s1nda fark boyle olursa, filliretteki fark nas1l olacak?
Bilal ile Suhayb'a Hz. Omer'in kap1smda g1pta ederseniz, bir de fillireti di.i§il-
niiniiz. Allah (c.c.), cennette onlara daha c;ok §eyler hazulamr§ttr.

4- Hadisi, Tirmi1.i. ilim bahsindc 2686 No. ile rivayct ctmi~tir. Hadis, hasen garip ~ar:h, de-
mi ~tir. Bkz. Camiu'/.lJsul, 9/227.
534 ROHU'L-BEYAN Cuz:l5

22. Allah ile birlikte bir ilah daha tanima! Sonra kinanmi§
ve kendi ba§ina terk edilmi§ olarak kalirsin.
23. Rabbin, sadece kendisine ibadet etmenizi, ana-babamza
da iyi davranmanizi kesin bir §ekilde emretti. Onlardan biri
veya her ikisi senin yaninda ya§lanirsa, kendilerine "Of!" bi-
le deme; on/an azarlama. ikisine de giizel si:iz soyle.
24. Onlan esirgeyerek alfakgoniilliiliikle iizerlerine kanat
ger ve: "Rabbim! Kiifiikliigiimde onlar beni nasil yeti§tirmi§-
lerse, §imdi sen de onlan esirge!" diye dull et.
25. Rabbiniz, sizin kalplerinizdekini fOk iyi bilir. Eger siz
iyi olursaniz, §Unu iyi bilin ki, Allah, tovbeye yonelenleri son
derece bagi§layicidir.
Ayet: 22-23 ISRA S0RES1/ l 7 535

22. «Allah He birlikte bir ilah daha tanama!» Bu ayet-i kerJmede


her ne kadar hitab Rasfil-i Ek.rem (s.a.v.)'e ise de timmeti kast edihni§tir. Mti-
fessirlerin bir k1sm1na gore, emirlerde as1l olan Peygamber (s.a.v.)'in; nehiy-
lerde ise timmetinin kast edilmesidir.

«Sonra k1nanm1~ ve kendi ba~ana terk edilmi~ olarak kahrs1n»,


kendi iizerine meleklerin ve mti'minlerin kottilemesini toplay1p ~ekersin ve
..
Allah (c.c.)'m inayetini yitirip rezil ve rlisvay olarak kahrs1n. Cenab-1 Hakka
kar§1 edinilen ortak, yard1mdan aciz kahr, Allah yard1m etmezse kimse yar-
d1m edemez. Ashnda oturmak anlammda olan "kuud" burada bekleyip kal-
mak anlammdadu.

23. «Rabbin» her mtikellefe «sadece kendisine ibadet etmenizi,


ana-baban1za da iyi davranman1z1 kesin bir ~ekilde emretti.» <;iinkti, iba-
det, ta'zim'in en son haddidir. Sonsuz azamet ve nimet sahibi olandan ba§ka-
sma bu ta'zim yapdamaz, sonsuz ta'zime yaln1z 0 lay1kttr. Ana-baban1n da
her ikisine, iyilik etmenizi kesin olarak emreder. Zira, onlar hayatlm1z1n ve
varhg1m1zm gortiniirdeki sebebi; Allah (c.c.) ise, hakiki sebebidir. Bu sebeple
bu ayette once varhk ve hayatlm1zm hakiki sebebi olan Allah'a tazim etme-
mizin geregini bildirdikten soma zahiri sebebimize hiirmeti emretti. Yani Al-
lah, seni en muhta<; durumda iken btiytittip besleyen, egitip terbiye eden ve
varhgma zahiren sebep olan ana-baba hakk1n1, Rubfibiyeti nezdinde
Vahdaniyeti Stibhaniyesine yakla§tirarak onem verdigini gosterdi.

«Onlardan biri veya her ikisi senin yan1nda ya§lan1rsa,» ayetteki


"imma " §art i9in olan "in" ile zait olan "ma" harflerinden olu§arak te~id- pe-
ki§tirmek i~in gehni§tir. Bu sebeple fiilin sonuna "~eddeli nun" gelmi§tir.
Ayette ge9en "senin yanznda" (indeke) den maksat senin himayende anla-
mmdad1r.

«Kendilerine 'of' bile deme;» yani, onlardan birine veya her ikisine
usand1gm1 ifade etmek i9in "of' deme. Of kelimesi, sik1nti belirten bir ses ve
s1kmtiy1, usanmay1 anlatan bir isim fiildir. Yani, onlarda gordtigiln ho§land-
mayacak bir durumundan igrendigini veya yaptigm bir hizmetten btlap usan-
d1g1n1 anlatmak i9in sakm "of" bile deme !

«Onlar1 azarlama.» Onlarda gordtigiln bir halden dolay1, ho§lanma-


d1g1n isteklerinden dolay1 onlara bag1np men etme.

«ikisinc de guzel soz soyle.» Gtizel bir egitim alml§ insan nezaketinin
536 RUHU'L-BEYAN Cuz:l5

gerektirdigi, ikranu ifade eden glizel soz, soyle. Gtizel soz, onlara "anac1g1m
veya babac1g1m!" de1nek gibi sozlerdir. Hz. ibrahim (a.s.)'in babas1 ki.iftir
i~inde bulundugu halde "babac1glffi! tarzmda hitab etmesi gibi.
11

Ebeveynine kaq1 htirmetkar olan bir insan, onlara isimleriyle hitap et-
mez, ~i.inkti bunda onlara kar§t bir nevi sayg1s1zhk ve nezaketsizlik vardu.
Sesini onlarm sesi iizerine yiikseltemez, bagmrcas1na degil, miitevazi ve hafif
bir sesle konu§ur. Ancak sesini duyurmak gibi bir zaruretten dolay1 ytiksek
sesle konu§abilir. Onlara k1zg1n nazarlarla bakmaz.
24. «Onlart esirgeyerek al~akgoniilliiliikle iizerlerine kanat ger .»
Yani, onlara kar§I tevazu ve yumu§alch.k goster. Ku§ havadan yeni inecegi za-
man kanatlarllll indirerek ktnp katlar. U~acagi zaman da kald1nr. i§te ku§un
yere inecegi zaman kanatlann1 indinnesi tevazu i9in misal k1hnm1§Ur.
ibn Abbas: "Ana -babana kar§t; su9lu, zay1f bir kolenin son derece ka-
ba ve kat1 olan efendisine kar§1 tutumu gibi davran." demi§tir.
Dediler ki, ki§i ana-babas1na merhamet, §efkat ve muhabbet nazanyla
bakar. Hizmetlerini kendi eliyle yapmah, bu i§i ba§kas1na brrak.mamah. <;tin-
kti, ki§inin ana-babasma, hocas1na, misafirine ve sultanma hizmet etmesi ay1p
degildir. Babasmdan daha fazla f1k1h da bilse ona imambk yapmamal1, onle-
rinde yiirtimemeli. Ancak yol a~mak veya yoldaki engeli kald1rmak i9in onde
yiirtiyebilir. Bir mecliste onlerine gec;:memeli, soz soylemek, yemek ve su gi-
bi konularda onlardan one ge9memeli.
«Ve: 'Rabbim! Kii~iikliigiimde onlar beni nastl yeti§tirmi§lerse,
~imdi sen de onlan esirge!' diye dua et.» Dua et ki, Allah (c.c.), ebedt rah-
~etiyle onlara merhamet etsin, kafir dahi olsalar. <;iinkti onlar1 islam dinine
ula§tlrmas1 rahmeti ctimlesindendir.
ibni Abbas r.a.): "ibrahim (a.s.), babas1 oliinceye kadar ona dua et-
mi§tir: Ne var ki; o un Allah di.i§man1 oldugu kendisine belli olunca ondan
uzakla§tI. Duay1 brr , ti ve ondan sonra istigfar etmedi. Bundan sonra babas1
ktiftir tizerine oldii. '/ demi§tir.
/

ibni ~e'ye: "Vefat etmi§ bir ki§i i9in sadaka verilmesi halinde
faydalan1r m1?" diye sorduklarmda, cevaben: "Btitiln bu hay1rlar kendisine
ula§tf, onun i9in istigfardan daha faydah bir §ey olmaz. ~ayet ~eyyit i9in fay-
dah bir §ey olsaydt, onunla emr olunurdunuz" demi~tir.
Ayet: 24-25 tsRA SURESf/17 537

Ayette, ana-baba i~in: "Ya Rabbi kil9ilkltigtimde onlann beni besleyip


bilytittiikleri gibi, ir~ad edip yeti§tirdikleri gibi, merhrunet ettikleri §ekilde on-
lara rahmet et. Zira Rabbim merhamet edenlere merhamet etmeyi vaad etmi§-
tir," tarzmda dua etmenin gerektigi haurlatilmaktadir.
Rivayet edildigine gore, bir §ah1s Hz. Omer (r.a.)'e gelip: "Benim
anam-baban1 o kadar ya§landilar ki, kilylikken onlann bana hizmet ettikleri
gibi hen de onlara hizmet ediyorum. Onlara kar§I haklanm odemi§ say1lrr rru-
y1m?" diye sordu. Hz. Omer (r.a.): "Hayir odemi§ sayilmazsm, zira sen kil-
c;tikken, onlar sana yapttklar1 bu hizmeti, btiytiyesin, saglam ve slhhatli olas1n
diye yaptilar. Sen onlara bu hizmeti yaparken yak1nda olebilirler dti§tincesiy-
le yap1yorsun" dedi.
· 25. «Rabbiniz, sizin kalplerinizdekini ~ok iyi bilir .» Kalbinizde giz-
li bulunan iyilik ve takvay1 isteyip istemediginizi bilir. Bu ayette, ana-babaya
kar§I insanm kalbinde bir yliksiinme ve ho§nutsuzlugu gizlemesine kar§ihk
sanki bir tehdit vardu. «Eger siz iyi olursan1z,» iyilik ve takvay1 kast ederse-
niz «§unu iyi bilin ki, Allah tovbeye yonelenleri» insanm yapmas1 ka~1ntl­
maz olan hatalardan Allah Teala'ya donenleri «son derece bag1§lay1c1d1r.»
insan olarak i§lemi§ olduklar1 davrant§ veya sozleriyle eziyet ve benzeri ku-
surlann1 affedicidir.
imam Gazall (r.a.): "Ulemanm 9ogu, §tipheli §eylerde bile ana-babaya
itaat etmek vaciptir, yaln1z haramda itaat vacip degildir. <;link.ti, ~tipheyi terk
etmek, takva geregidir. Ana-baban1n nzas1n1 almak ise kesin olarak vaciptir"
demi§tir.
Yine denilmi§tir ki, ana-babadan her ikisinin hakk1na riayet etmek
mtimktin olmad1g1 takdirde, htirmet ve tazim bak1m1ndan baban1n oncelik
hakk.I vardu. <;ilnkii, nesep baba yontinden gelir. Yard1m ve hizmet yontinden
anamn onceligi vardrr. Yan1na girdiklerinde babas1 i~in ayaga kalkar, bir §ey
isteseler, once anan1n, sonra baban1n istegini yerine getirir. M enbeu'l-Adab
adh eserde de boyle denilmi§tir:
Flkihytlar, §6yle derni§ler: "Ki§inin yanmda ana-babas1ndan yaln1z bi-
rine yetecek kadar bir yiyecek varsa anaya takdim eder, ~link.ti ana, 9ocugu
iyin daha 9ok emek vermi§tir. ~efkati, hizmeti babadan fazladrr. Ana,
evladm1 rahminde ta§1r, diinyaya getirir, emzirir, kirlerini y1kar, hastahg1nda
tedavisi ve benzeri hizmetleriyle ugra§ir. Bu ytizden ~ocuguna babadan ~ok
538 RUHU'L-BEYAN Cuz: 15

fazla hizmeti ge~mi§tir.

Bir ki§i Rasfil-i Ekrem (s.a.v.)'e gelerek, mahn1 ald1g1ndan dolay1 ba-
basm1 §ikayet etti. Onu <;agird1gmda, sopasma dayanarak yiirtiyebilen bir ihti-
yar oldugunu gordii ve oglunun kendisinden §ikayet9i oldugunu soyledi.
Adam: "Ya Rasulallah! Ben gti9lti kuvvetli iken o 9ok zay1ft1, ben zengin
iken o, hi~bir §eyi olmayan bir yoksul idi. Ben ondan hi<;bir §eyimi esirgeme-
dim. ~imdi ise ben zay:tf1m, o gti9lti; ben fakirim, o zengin. Bana kar§1 cimri-
lik yap1yor, mahn1 vermiyor," dedi. Bunun iizerine Peygamber Efendimiz ag-
lad1 ve: "Bu sozu i§itince, bu duruma aglamayacak canll cansiz hi9bir §ey
yoktur" buyurarak §ik:ayetci gence dondii ve: "Sen ve malln babana aitsiniz"
buyurdu. <5>

Yine bir hadisi §erifte Hz. Peygamber (s.a.v.): "Burnu surtulsun!" bu-
yurdu. "Kirnin ya Rasfilallah," denince: ''ihtiyarladiklan halde ana-babasin-
dan biri veya her ikisine hizmet ve gerektigi gibi hurmet etmediginden cen-
nete giremiyen ki§i'' cevabm1 verdi. <6)

5- Bu hadisi §erifi ibni Mace "Sen ve maim babana aitsiniz" k1smm1 almt§Ur. Taberani de aym
laftzla almi§tlf. Bkz. el-Fethu'l-Kebir, 1/277.
6- Mi.lslim Edep bahsinde 2551; Tirmizi de Deavat bahsinde 3539 No. ile almt§llr. Bkz. Ca-
miii'l-U.'lu I, I /400.
Ayet: 25-26 tsRA sORESt/ 17 539

26. Bir de akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkini ver. Gerek-


siz yere de safip savurma.
27. $iiphesiz ki, boylesine safip savuranlar ~eytanlarin
d_ostlarulirlar. $eytan ise, Rabbine karfl fOk nankordiir.
28. Eger, Rabbinden umdugun bir rizki beklemek duru-
munda oldugun if in onlara bakanuyorsan, hif olmazsa, ken-
dilerine goniil alici bir soz soyle.
29. Eli s1ki olma; biisbiitiin eli aftk da olma. Sonra lanamr,
(kaybettiklerinin) hasretini feker kalirsin.
30. Dogrusu, Rabbin rizki diledigine fOk, diledigine az ve-
rir. $iiphesiz ki, 0, kullanni goren ve haberdar olandir.

26. «Bir de akrabaya, yoksula ve yolcuya hakk1n1 ver.» Ey yaratil-


m1~larm en faziletlisi Rasultim! Buradaki hitap, Peygamberimizin kendisine
oldugu gibi iimmetine de yoneliktir. Ayetteki, yak1nlar anlam1ndaki "zel kur-
ba"mutlak anlamda mahrem say1lan akrabad1r. "Hak"tan maksat da akraba-
dan yoksul olanlara verilmesi gereken nafakadlr. Yoksul olan kimseler iize-
rine, yalmz yoksul olan kiic;lik c;ocuklanmn nafakas1 farzdrr. E~i , fakir veya
zengin, Mtislliman veya ehli kitap olsun, nafakas1 farzdir. Zengin Mtisltima-
na ise, ana-baba ve onlann hlikmlinde bulunan dede ve nineleri yoksul olma-
lan halinde, mlislim veya gayri mtislim aynm1 yap1lmadan, nafakalan farz-
dlf.

Ana-baba d1~1ndaki nikfilu haram sayllan btittin yaklnlann1n nafakas1


da, fakir, kti~lik, kad1n veya kotlirtim ya da a.ma olmalan, ya da yah~aauyacak
durumda bulunmalan ~art1 ile vaciptir. Ancak yab~acak durumda iseler ittifa-
ken vacip ohnaz.
" Yoksula ve yolcuya da hakkmr ver. " Miskin-yoksul, mal nam1na
540 RUHU 'L·HEYAN Ciiz: 15

hi~bir §eyi ohnayan kimsedir. Yolcu anlatnmdaki "ibni Sebil," inaluu kullan-
ma imkarundan mahrum olan yolcudur.
«Gereksiz yere de sa~1p savurma.» "Tebzir". mah yersiz ve gereksiz
harcamaktlf. "israf' ise, harcamada Sllllfl a§tnaktlr ve §U ayet ile yasaklan-
ffil~tir: "Biisbutun eli a~zk da olma!" (isra: 29)

27. «Stiphesiz ki, boylesine sa~1p savuranlar §eytanlarin dostlar1-


d1rlar .» Kendilerini tehlikeye atmakta onlann yard1mc1lanchrlar. «Seytan ise,
Rabbine kar§t ~ok nankordiir.>> inkarc1hkta a§tndir. Allah'1n emirlerine
uyarak, yasaklanndan da ka~1narak n.imetlerine ~tikrettnez.
Kurey§ ogullan, develerini keserek ve mallanm hayH saythnayan di-
ger baz1 yasaklar ve eglenceler ugruna insanlara gosteri~ yapmak i~in sa~1p
savuruyorl ardt.
28. «Eger, Rabbinden umdugun bir r1zk1 beklemek durumunda
oldugun i~in onJara bakam1yorsan,» eger, Rabbinin nezdinden gelecegini
umdugun, onlara verecegin bir nzk1, aramak gibi bir i§ sebebiyle, yard1ma
mtistehak yak1nlanndan, yoksul ve yetimlerden ytiz ·yevirip onlara bakam1yor-
san «hi~ olmazsa, kendilerine goniil ahc1 bir soz soyle.» Onlara gtizel yu-
m~ak soz soyle ve onlan rahatlatacak, hayatlanru kolayla§trracak vaadde bu-
lun.

Rasul-i Ekrem (s.a.v.) efendimiz, kendisinden, istenen §eyi verecek


durumda olmad1g1 zaman, mahcubiyetinden soyleyecek bir §ey bulamaz, sil-
kut ederlercli. Yoksullann ilzillilp umutsuzluga kap1lmamalan iyin stikut yeri-
ne gtizel soz ile emr edildi.
"
Ayetteki "Kavli meysur" dan maksad1n i§lerinin kolayla§mas1 ic;in on-
lara dua etmek oldugu da soylenmi~tir. Buna gore: Allah sizi fazh keremin-
11

den zenginle§tirsin. Allah (c.c.) bizi de, sizi de nz1klandirs1n" tarz1nda onlara
dua et, buyrul.~ olur. .
Rivayet e('.\~ldigine gore Isa (a.s.): "Bir dilenciyi kapIS1nclan umutsuz
olarak yevirenin e'Viine, rahmet melekle1i yecli giln ugramaz, fakir olan kimse
kaderine raz1 olar~ oltirse cennete ondan daha zengin kimse ginnez" demi~­
tir. "Hfilisa'' da.«a' boyle rivayet ediltni~tir.
29. «Eli s1kt olma; biisbiitiin eli a~1k da olma.» Ayette ge<;en bu iki
on1ek, 1ni.isrifin vennesiyle, ci1nrinin k1smasan1 i)nlemek 1naksad1yla. onlan
Ayet: 27-30 !SRA SORES!/ 17 541

bu kt)tti huylanndan dolay1 korkut1nak ve israf ile cimrilik aras1nda bulunan


iktisad kavra1n1nt tan1tmaktir ki, bu da co1nertliktir. Yani, eli boynunda bagh
olup bir ~ey venneye gticii yetmeyen kimse gibi hak yolda ve yerinde olan ko-
nularda elini infaktan btisbtittin 9ekip uzatainayacak halde s1k1 olma. «Sonra
k1nan1r ,» kaybettiklerinin «hasretini ~eker kahrs1n.» Her iki alemde, Allah
(c.c.) ve insanlar yarunda klnanmt§ olursun.

30. «Dogrusu, Rabbin nzk1 diledigine ~ok, diledigine az verir. Ba-


zilanna bol ve geni§, diger bazllanna da, ilahi' hikmetine bagh olan iradesinin
geregi olarak, k1sarak verir. «~iiphesiz ki, 0, kullann1 goren ve haberdar
oland1r .» Yani onlann gizlisini de, a91g1n1 da bilir, aynca onlara me~hul olan
iyiliklerini de 0 bilir.

. Bir kudsi hadiste: "Saphesiz ki, mu'min kullanmdan oyleleri var ki .


imanlanni ancak zenginlik zslah ve takviye eder, §ayet onlan fakir kz.larsam,
bu durum onlan ifsad eder. Yine mu'min kullanmdan kimileri var ki, onlarin
imanlarmi ancak, fakirlik tslah ve takviye eder. Sayet onlan zenginletsem bu
onlan ifsad eder. bozar. Onlann kalplerindekini bildigimden i#erini Ben du-
zenlerim. Suphesiz ki Ben, her §eyden tamamen haberdanm, her §eyi geregi
gibi bilirim" buyrulmu§tur. Bu kudsi hadisi, Enes (r.a.) rivayet et1ni§tir. Bah-
ritl-Ultim'da b()yle kay1thdir. Bu sebeple Allah (c.c.), zenginletir ve fakirle-
tir, bolca yayar ve daraltir. Kullann1n hepsini zenginletse, isyan eder ve azar-
larch. Hepsini fakirletse her §eyi unuturlar ve mahvolurlardi.

Yine bir hadisi §erifte: "Yedi tehlikeden korunmak if in iyi amel edin:
Her §eyi unutturan fakirlikten, yahut azdzran zenginlikten veya ifsad eden
hastahktan, yahut insanzn akzl ve bedenini zayrflatan ihtiyarlzktan, yahut an-
siun gelen oliimden, yahut beklemekte olan §erlerin en kotiisii olan Deccal-
7
den, yahut 9ok ac1 olan kz.yametten ba§ka bir §ey mi bekliyorsunuz?"C l buy-
rulmu~tur.

Akllh insan i<;in, Allab'1n einrine teslim ve kadere raz1 olmak, darda
sabretmek, bollukta §iikretmek, i1nkanlar olvtisilnde infak etmek gerekir.

7- I ladisi ~crifi ,Tirmi:t.i Zii.hd, hahmda 2307 Numarn ile rivayet ederek hadis hasen gariptir
d~rni~tir.
542 ROHU'L-BEYAN Ciiz: 15

31. Gefim endi§esi ile fOcuklarinizzn canina kiymayin. Biz,


onlarm da, sizin de rizlanw veririz. Onkzn ifldiirmek, gerfek-
ten biiyiik bir SUflur.
32. Zinaya yakla§mayin. Zira o, bir hayasizliktir ve fOk kii-
tu bir yold~r.
\
33. Hakl~ bir sebep olmadikfa Allah'in muhterem kildigi
cana kiymajin. Bir kimse zulmen oldiirii.liirse, onun velisine
yetki verdikl Ancak bu veli de oldiirmede ileri gitmesin. Zaten
o, ya~~!.!!J'lmazhar olmu§tur.
34. Yetimin malina, rii§dune erinceye kadar, tam bir iyi ni-
yet ta§imaksizin yakla§mayin. Verdiginiz sozii de yerine geti-
rin. <;iinkii, verilen soz, sorumlulugu gerektirir.
Ayet: 31-32 tsRA SfJRESl/ l 7 543

31. Ey Arap toplulugu! «Ge~im endi§esi ile ~ocuklar1n1z1n can1na


k1ymay1n.» Araplar fakirlik korkusuyla k1z 9ocuklann1 diri diri topraga go-
miiyorlardi. Bu ayetle ytice Allah, bu cinayetten men ederek, hepsinin nzkm1
verecegine dair teminat verdi. «Biz, onlarin da, sizin de nzk1n1z1 veririz.»
Ba§kas1 degil. «Onlari oldiirmek, ger~ekten biiyiik bir su~tur.» Bu cina-
yet, Allah'm (c.c.) binalarm1 y1kmak., nesli kesmek demek oldugu i9in biiytik
bir gtinahtrr.
Bu ayetten itibaren 39. ayet dahil, on ayeti kerime de, on kotti huyun,
on iyi huy ile degi§tirilmesine i§aret ve tavsiye varchr. Bu kotti olan huylardan
birincisi cimrilik, ikincisi uzun emel ve arzudur.
Bunlann her ikisine a\:tklamakta oldugumuz bu ayetin "Ge<;im endi~e­
siyle <_;r;cuklannizin canma kiymaym" boltimtinde i§aret vardir. <;tinkii, cimri-
lik ve uzun emel, onlan ~ocuklann1 oldiirmeye yoneltmi§tir. Bu sebeple de bu
iki kotli huyun comertlik ve tevekktil ile degi§tirilmesine yine bu ayetin: "Biz
sizin de, onlarmda n zkzni veririz" boltimti ile l§Ik tutulmu§tur.

Anlattld1g1na gore Zekeriya oglu Yahya (a.s.), iblis ile kar§tla§tt ve:
"Ey iblisl En sevdigin ve en ~ok nefret ettigin insanlar kimlerdir?" diye sordu.
iblis: "En yok sevdigim insan, cimri olandrr. Hi~ sevmedigim insan da comert
olan insandrr." dedi. Yahya (a.s.): "Neden?" deyince de iblis: "<;iinkii, cimri-
nin cimrilik kotilliigti bana yetiyor, comert ise fas1k da olsa comertligi sebe-
biyle Allah'1n (c.c.) affedip kabul edeceginden endi§e ediyorum." Sonra iblis
dontip giderken: "~ayet sen Yahya (a.s.) olmasayd1n sana bunlar1 soylemez-
dim" dedi.
"
Alimler §Oyle demi§tir: Ki§inin ev halk1n1 ztihde zorlamas1 gerekmez,
sadece onlar1 ziihde davet eder, kabul ederlerse ne ala, etmezlerse onlar1n
dtinyah.k ihtiya9larm1 kar§ilar, nimetlerini arttirmaya \:ah§Ir, itidalden aynl-
maz. Kendisi ise diledigi gibi hareket eder.
Cenab-1 Hak, diger kotii hasletleri hatrrlatarak §6yle buywmu§tur:
32. «Zinaya yakla~may1n.» Zina etmek §Oyle dursun, onun ba§lang1c1
sayilan, opmek, goz kirpmak veya §ehvet gozilyle bakmak gibi davrant§lan
da yapma~1n, <<Zira o, bir hayas1zhkhr .» <;tinkii zina, sm1n a§an, yirkinligi
a91k olan, yliz k1zarttc1 bir i§tir. Onda nesilleri zayi etmek vardir «Ve ~ok kotii
bir yoldur.» Zina ne kotti bir yoldur. Nesillerin kesilmesine, fitnelerin tahri-
kine yol a~an, sahibini cehenneme sUrtikleyen ~ok kotli bir huydur.
544 Ciiz: 15

Hadisi ~erifte: "Bir kul zina ettiginde iman onun kalbinden (tkarak
ba§tmn uzerinde bir golge gibi durur, zinadan ayrzllnca imam kendisine do-
ner" buyrulmu§tur. C8)

Sahabilerden birinin §6yle dedigi rivayet edilmi§tir: "Zinadan sak1111-


n1z, zira onda alt1 tane felaket vardtr, ti<;ti dtinyada, li<;ti de fillirette verilmek
suretiyle zina eden cezaland1nhr. Dlinyadaki felfil<etler:
1. R1ztk darhg1du, yani nzk1ndan bereket kalkarak hayir ve iyilikten
mahrum olur,
2. Omril eksilir,
3. insanlann nefretini kazanlf, c;tinkti zina insan111 gtizelligini giderir.
Ahiretteki felaketler ise:
1. Rabbin gazab1na sebep olur,
2. Hesab1n zorluguna sebep olur,
3. Cehenneme girmesine sebep olur."
Yine bir hadisi §erifte: ''Gozler de zina eder, onlann zinasr kotil niyet-
le bakmaktzr. Eller de zina eder, onlann zinast tutmakttr. "<9>

iyi bil ki, §ehvetin insana tisttinliik saglamas1, zinaya gotiiriir ki, bu,
ayet-i kerimelerde yerilen, on kotti huyun, iic;i.inctistidtir.

Anlatdd1g1na gore, Basra'da kendisinden devamh gtizel bir koku hisse-


dildigi i~in, El-Miski ad1yla tan1nan bir adam vard1. Kendisine bu kokunun
kaynag1 sorulunca: "Ben genc;ken insanlann en gtizellerinden idim. <;ok da
c;ekingen ve haya sahibi idim. Bahama dediler ki, onu 9ar§1da bir dtikkana ve-
rirsen ay1hr, mahcubiyeti gider. Baham da beni bir manifaturac1 magazas1na
verdi. Bir gun ya§h bir kad1n geldi ve baz1 kuma§lar istedi, ben de tezgahta
bulundug'tifl\~an istediklerini indirdim. Ald1g1 bu e§yan1n parasm1 evinde ve-
recegini, kenqisi ile evine kadar gelmemi istedi, beraberinde gittim. Beni bti-
ytik bir ko§ke )gottirdii. Btiytik bir kubbesi vardi. I<;inde, bir taht vardi. Ozerin-
de siislil ya~lar bunun ilzerinde de ge~s; bir k1z vard1. Beni kendisine dogru
~ekti. "AJrith (c.c.) gorilyor" dedim. "Onemli degil" dedi. "Ben ishal olmu-

8- Hadisi Ebu Davut ve Tirmizl r.ivayet etmi§, Hakim de sahih oldugunu belirtmi~tir. Bkz.
Comiu'/.UsaL, 11/712.
9- Mtislim'in rivayet ettigi hadisin bir k1sm1 olup ba~ tarafJ ~oyledir: "Adem o,~luna zinadan
11asibi yaz1/d1, g()z/erin zinasz hakmakt1r, kululdarm ::.intJ.\'t dinlemektir, di/in de zina.\·1 siiyll'-
mekt ir ... "
l\yet: 32-33 lsRA SORESI/ 17 545

§Um, hemen tuvalete gitmem gerekiyor ," dedim. Helaya girip, tisttime ba§I-
ma pislik stirtip kir~ettim. Bu delinin birisi dediler. Boylece bu beladan kurtul-
dum. Oradan 91lap bir akar suda tistilmii ba§1m1 ytlcad1m. 0 gece rilyamda bir
adam gelerek: "Yak.uh oglu Yusuf nerede! Sen neredesin!" dedi ve elini ytizti-
me ve iizerime stirdii. i§te o giinden beri onun ·kokusu lizerimden eksilmedi.
i§te bu iffet ve takvan1n bereketindendir.
iblis, Hz. Musa (a.s.) ile kar§Ila§tI da: "Ey .Musa! Sinirlendigin zaman
beni hatula, o esnada benim ytiziim kalbindedir, gozilm senin goztindedir. Se-
nin i9inde, kan dola§1m1 gibi dola§1nm. Dti§manla sava§ i9in kaq1la§tlg1n za-
man ben insanogluna gelir, sava§tan kac;mas1n1 temin i9in, ona 9oluk 9ocugu-
nu, e§ini ve ailesini hatulat1ni:n. Nikah.1 haram olmayan kadmla yapayaln1z bir
arada oturmaktan sak.1n, 9tinkti ben, o esnada ondan sana~ senden ona arac1hk
' A

ve el9ilik ederim. Bu olay, Akamii'l-mercan'da nakledilmi§tir.


33. «Hakh bir sebep olmad1k~a Allah'1n muhterem kdd1g1 cana
k1ymay1n.» Miislilman olmakla veya ahid ile ki, bu durumda, ahidle§enlerle,
zimmiler de bu htikme girer. Bu suretle Allah'1n oldtirtilmesini haram klld1g1
.kimseleri sakm oldiirmeyin. Yani §U li9 sebepten ba§ka bir sebeple cana k1y-
maym: "imandan sonra irtidat, inkar etmek; evli iken zina etmek; masum, gli-
nahs1z bir cana kasten laymak." Bu ii9 §eyden birini yapmayan «bir kimse
zulmen oldiiriiliirse onun velisine» mirasc1s1na, olilmiinden sonra i§ini yapa-
cak olan varisine, vellsi veya varisi yoksa sultan'a -ki, o, velisi bulunmayan1n
velisidir.- hakkm1 almas1 i~in «yetki verdik.» Dilerse k1sas suretiyle oldtirlir
ve isterse diyet alu. «Ancak, bu veli de oldiirmede ileri gitmesin.» K1sas
i§inde me§ru olan s1nrr1 a§arak, mi.isle'yi de (katilin uzuvlann1 kesmek) ilave
ederek veya katilden ba§ka yak1nlar1ndan birini oldlirmek suretiyle a§trl git-
mesin. Cahiliyet adetlerinde oldugu gibi, onlar, katilden ba§kas1n1 veya bir
maktill yerine iki ki§iyi oldiiriiyorlardi. Onlar, kendilerinden itibar ve §eref sa-
hibi olan birisi oldtirtildtigtinde sadece katili oldtirmekle yetinmezler, onunla
birlikte yakmlanndan bir cemaati de oldtirtirlerdi.

«Zaten» kendisine bu yetki verilmekle «o, yard1ma mazhar olmu§-


tur .» Ona §eriat (hukuk) ve htikiimdar yard1m eder. Yani, Allah (c.c.) kisas1
veya diyeti gerekli k1lmakla ona yardun etmi§, hakimlere de hakk1n1 aln1as1na
yard1m etmesini enlfetmi§tir.
Denilirse ki, kasten adam oldlirenin tevbesi nedir? Cevap: D~ suretten
birisi iledir: Ya k1sas suretiyle oldilri.ilmek. ya aff edilmesi veya ondan diyet
546 RUHU'L-BEYAN Ci.iz: 15

ahnmas1 suretiyle tevbe etmi§ say1hr.


34. «Yetimin mahna, rii§dtine erinceye kadar,» tasarrufta bulunmak
~oyle dursun «tam bir iyi niyet ta§1maks1z1n yakla§may1n.» Ancak onu ko-
rumak ve ilretmek i~in yakla§abilirsiniz. Ayette ge~en "e§uddeh" insan1n en
gu~lii zaman1 olup bu da on sekiz ile otuz ya§ arasmda olur.

"Bahru'l-Ulum" da denilmi§tir ki: "e§iidd"e ula§mak idrak yani rti§d


ile olur. Bulfiga erdikten sonra rii§dii denenir. Bunun son smrr1 otuz ti9 ya§tlf.
«Verdiginiz sozii de yerine getirin.» Verilen soz ister Rabbin ile
aranda olsun, ister kendinle diger insanlar aras1nda olsun, o soze sahip ~lkarak
koruyunuz. «Ciinkii, verilen soz, sorumlulugu gerektirir.» Sozle§me ya-
pan~ sozlinti bozmay1p tutmas1 istenir.

DORDUNCU CiLDiN SONU


A

RUHU'L A

BEYANA e

TEFSIRI
5
YEN1DEN .G6ZDEN GEG1R1LM1$
SEKiZiNCi BASKI
MUHTASAR
A A

RUHU'L-BEYAN '
A e
.

TEFSIRI
ismail Haklu Bursevi
ihtlsar Eden: Muhammed Ali Sabfuli

BE~iNCi CiLD
Damla Yayanevl No: 211
ROh'ul-Beyan Tefsiri Cilt: 5

DAMLA YAYINEvi®
Prof. K. ismail Giirkan Cad. No: 6
Cagaloglu-iSTANBUL
Tel: 0.212. 514 28 28 (pbx)
526 21 99
ISBN 975-381-117-9 Faks: 0.212.528 24 01

"ay1n Hakk1: ©Copyright DamlaYaymevi Ltd. $ti. Dlzl - Montaj: Damla Yaymevi
Bask1 - Cilt: Erkam Matbaas1, Ba~k§ehir - istanbul 2012 / 7.
www.damlayayinevl.com.tr
TERCUME HEYETi
Abdullah OZ - Qatalca MOftOsO ·
Ali R1za TEMEL - Haseki Egitim Merkezi Ogretim Oyesi
COneyt GOKQE - Urfa il~hiyat FakOltesi Ogretim Oyesi
Halit SEViMLi - Emekli imam-Hatip
Harun ONAL - imam-Hatip
Yrd. Dot;:. Dr. Hasan HOseyin TUNCBiLEK - Urfa llahiyat Fakultesi Ogretim Oyesi
Dr. HOseyin KAYAPINAR - Haseki Egitim Merkezi Ogretim Oyesi
ibrahim TOFEK9i - Haseki Egitim Merkezi Ogretim Oyesi
ilyas KARSLI - Rize ila.hiyat FakOltesi Ogretim Oyesi
Muharrem ONDER - MOtercim
Mustafa AYDIN - MOtercim
Dr. SOleyman MOLLAiBRAHiMOGLU - Tefsir Doktoru ve SOleymaniye Camii imam1
Yahya ALKIN - Haseki Egitim Merkezi Ogretim Oyesi

TERCUME KONTROL
Dr. Durak PUSMAZ - Haseki Egitim Merkezi MOdOrO
Dr. HOseyin KAYAPINAR - Haseki Egitim Merkezi Ogretim Oyesi

(Bu ciltteki Kehf, Hae ve MO'minOn sOrelerinin tercOme kontrolO sayrn Dr. HO-
seyin KAYAPINAR; diger sOrelerin tercOme kontrolO sayrn Dr. Durak
PUSMAZ tarafrndan yap1lm1§t1r.)

REDAKSiYON
· YOksel KANAR

EDiTOR VE SON KONTROL


Mehmet DOGRU - Emekli EminonO MOftOsO

HAT
Kapak Hatti: HOseyin KUTLU
Hilalli Besmele: AbdOlkadir SAYNAQ
Kur'an-1Kerim Hatti : Hafiz Osman
e A e '
ISRA SURESl'NIN DEVAMI

35. Olftiigiiniiz uzman tastamam olfiin ve dogru terazi ile


tartin. Bu, hem daha iyidir hem de neticesi bakimindan daha
giizeldir.
3~. llakkuida bilgin bulunmayan §eyin ardina dii§me. <;iin-
kii kulak, goz ve kalp, bunlarui hepsi yaptrgindan sorumludur.
37. Yer yiiziinde bobiirlenerek dola§ma. <;unkii sen ne yeri
yarabilir, ne de daglarla ululuk yari§ina girebilirsin.
8 IHJI IU'L ·Bl•:YAN CC1z: 15

38. Biitiin bu sayilanlarin kotii olanlari, Rabbi'nin nezdin-


de sevimsizdir.

35. «OI~tiigiiniiz zaman tastama1n ol~iin ve dogru terazi ile tar-


tin.» Kzstas: Btiyilk terazi, yahut biiyilk veya ktic;ilk dogru olc;en herhangi
bir terazi demektir. Cumhura gore "K1stas", el-Kist kelimesinden ahnm1§
dogru, denk anlanunda A.rap9a bir kelimedir.

«BU» tastamam ol9mek ve dogru terazi ile tartmak «hem daha iyi-
dir>>, sizin i9in dtinyada hayirhdir. Dogruluk ve dtirlistltik her tlirlil i§lemler-
de onem verilmesi istenen bir emanettir, «hem de neticesi bak1m1ndan da-
ha giizeldir.»
On kotti huydan dordtinclisti: Gazab, kizgmhktir. insan1 ofkenin sar-
mas1 haks1z olarak cana kiymaya goti.irtir. Bu sebeple, kotti olan gazap, sinir-
lilik huyu; "Bir kimse zulmen olduriilurse, onun velisine (mirasps1na hakki-
ni a/mast i<;in) yetki verdik.,, (isra: 33) ayetindeki htiktimle degi§tirildi.

Eski iran htiktimdarlarmdan-Kisralar1ndan Enfi§irvan: "Kotti olan be§


huy, dort ki§ide daha kotiidtir:

1. Htiktimdarlarda cimrilik,
2. Hakimlerde yalanc1hk,
3. Alimlerde §iddetli sinirlilik,
4. Kadmlarda haya, utanma duygusunun azhg1" demi§tir.

Kotti huylardan be§incisi: "israftir. Her §eyde a§irthk israfa gottirtir.


Bu da israfi yasaklayan: "Ancak velf de kisasta ileri gitmesin. Zaren (kendisi-
ne bu yetki verilmekle) o yardzma mazhar olmu~tur. " (isra: 33) ayeti geregin-
ce, itidal ile degi§tirilmi§tir.
Abdullah b. Omer (r.a.) dan ri vayet edildigine gore, RasQliillah
(s.a.v.), abdest almakta olan Sa'd (r.a.)'in yanmdan ge\:erken suyu gereginden
fazla harcad1g1n1 gori.ince: "Ey Sa'd! Bu israf nedir?" diye sordu. Sa'd: "Ab-
dest ahrken (kullantlan fazla su) israf saylltr m1?" deyince RasOJ-i Ekrem
(s.a.v.) : "Evet akmakta olan bir nehrin ba~znda dahi olsan israf say1llr" bu-
ISl~A SlJHJ<:St/ 17 9

yurdu. cim

KotU huylann alt1nc1s1: "Yetimin ma/ma ru~·tune erinceye kadar tam


iyi hir niyet ta~1maks1z1n yakla~mayln ... " (isra: 34) Ayeti kerimede yasaklan-
1111§ oldugu anla§Ilan h1rstlr. <;tinkii yetimin mahnda menfaat temin etmek i<;in
tasarrufta bulunn1ak, hJistandrr.

Hikmet sahibi birine: "Ya§h olan ki§i, neden gen<;ten daha ibtirash-
11
<.hr?" diye sordular. Hikmet sahibi: <;tinkii ya§b ki§i, gencin tatmad1g1 dtinya
zevkini tatmt§tlf da ondan" cevabm1 verdi.

Kotii huylann yedincisi: Ahdi bozmaktu. Ahde vefay1 emr.eden


" ... verdiginiz soz1t yerine getirin. <;unku verilen soz sorum lulu,~u gerektirir"
( isra: 34) ayetiyle, bunun degi§tirilmesi on goriilmli§tUr.

Kotli huylarm sekizincisi: H1yanettir. Bu da: "Olf;tugilniiz zaman tas-


tamam olr;un ve dogru terazi ile tartln ... " (isra: 35) ayetiyle emanetle degi§ti-
rilmesine i§aret edilmi§tir.

Rivayete gore, son nefeslerini abp vermektc olan bir ad am durmadan


''Ate§ten iki <lag," soztinti tekrar ediyormu§. Ziyaretine gelen bir zat ailesine:
"Ne ile me§gul oldugunu, amelini sormu§. '' Ailesi: "iid adet terazisi olup, biri-
ni ahrken, digerini de satarken kulland1g1n1" soylemi§ler.

ibni Abbas (r.a.)'dan rivayete gore, Rast11-i Ekrem (s.a.v.)'e tiiccarlar


gelmi§ti de, onlara: "Ey tacir toplulugu! Allah (c. c.), sizi 9ok giinahkarlar
olarak ha§r edecek, ancak dogrulukla all§veri~ eden, akrahasini ziyaret eden
ve emanete riayet edenleriniz mustesnadir" buyurdu. 01 >

36. «Hakkrnda bilgin bulunmayan §eyin ardrna dli§me.» Maksad1-


na ula§trracag1n1 bilmedigin bir yoldan gitmek gibi, hakk1nda bilgin olmayan
soz ve hareketlerin pe§ine dii§me. «~iinkii kulak, goz ve kalp, bunlann
hepsi yapt1g1ndan sorumludur.» Ayetteki ge~en uzuvlar, kJyamet gtinli sa-
hiplerinin aleyhine §ahitlik edecekleri ve onlann durumundan soruntlu bulu-
nacak.larmdan onlara akilh bir ki§ilik verilmi§tir ki, edebiyatta buna te§his sa-
natt denir.

Bahrii'l-Ulum'da denilmi§tir ki: "Sanki Allah; kalp, goz ve kulakla il-


gili olan bilinmeyen ~eyleri yasaklamakla; dinlenilm.e si caiz oln1ayan §eyleri

10-· Mi~katUI Mesabih I . Cilt, 133. sayfa.


I I- Tinniz1, Biiyu; ibn Mace, Ticarat; Ahmed b. Hanbel, Miis11ed, 3/428.
10 RUI IU'L-Bl~YAN Ciiz: 15

dinleme, baktlmas1 caiz olmayan §eylere bakma, kastedilmesi caiz olmayan


§eyleri kastetme demi§tir. <;tinkii, bunlann her birinden dolay1 Allah (c.c.), sa-
hibini sorumlu tutacaktrr ve cezalandrracaktlr."

Ayet-i kerimede aynca, insantn bir kottiltigti yapmak lizere niyetlenip


kararh olmas1ndan dolay1 sorumlu tutulacagma da bir delalet vardrr. Nitekim:
"...La.kin kasltll yapttgmiz yeminlerinizden dolayi sizi sorumlu tutar." (Baka-
ra: 225) ayetinde buyruldugu gibi. Mesela, kibir, haset, nifak, kendini ba§ka-
s1ndan tistlin gormek, riya ve dtinyay1 sevmek gibi kalbin kotii amellerinden
insan kendi arzu ve iradesiyle yapmak azminde bulundugu §eylerden sorguya
c;ekilir, fakat ihtiyari olmayan dii§iince ve azimlerden dolay1 sorumlu tutul-
maz.
Rasul-i Ekrem (s.a.v.)'in: "Ummetimin iflerinden, gefirdikleri kotii ni-
yetleri affedilmi§tir'' buyurmu§ olmas1 konuya ac;tkhk getirmi§tir.
El-E§bah ve'n-Nezair'de: "insanm ic;inden gelip gec;en kotii §eyler
soylenmedikc;e veya yapilmadtkc;a onlardan dolay1 sorumlu olunmaz" denil-
mi§tir. Nitekim Miislim'in de buna benzer rivayeti vardtr.
Bu konuda soylenenlerin ozeti §Udur:
insanm gonltinden gec;en gtinahlara dair niyet ve kararlthk, be§ madde-
de toplanrr:

1. el-Hacis: insan1n nefsine atilan, ilka edilen kottili.iktiir. Bundan mua-


heze olunmayacag1na ittifak vardtr, c;tinkti kendi kendine kalbine dii§IDii§tiir,
onun fiili degildir.
2. Hatir: Bu, hacis'den sonra gelir. Hacisin hemen ba§lang1c1nda insan
bunu def edebilir. Sahib hadisle sabit olduguna gore insan "hatrr" ve bundan
sonra gelen "hadisii'n-nefs"den sorumlu degildir.
3. Hadisii'n-nefs'tir. Buda Hatrr'dan sonra gelir.
4. Hemm ve
5. Azm'drr. Buda insan kalbine gelen hemm'in, kast'm en kuvvetlisi ve
en kesinidir. Y ani insanm bir i§i yapmaya kesin karar vermesidir.
Baz1 btiyilk zevat, Mekke'yi Miikerreme'dekiler haric;, insan1n gonltine
dogup gelen bi.itiin kotil niyetlerin (hevatir) hepsi aff edilmi§tir" demi§lerdir.
Bu sebeple Abdullah b. Abbas (r.a.) ikametgfill olarak ihtiyaten Taifi se~mi§­
tir.
Avc-1 : :.\Ci :J7 ISHA Sl J Hl~Sl/] 7 II

Hemm'e gelince. sahih hadiste belirtildigine gUre bir kimse bir iyiligi
yapmak isteyip karar verince "he1nm" o kitnseye, bir hasene iyilik yazthr. Bir
seyyie'ye, kottiltige hem1n (karar verihnesin)den dolay1 seyyie, kottiltik yaztl-
maz, beklenir. ~a yet ona azm eden ki§i, Allah i9in o kottiltigti i§lemez, terk
L\derse onun i~in o da bir hasene sevap olarak yaz1hr. ~ayet hemm (azm) ettigi
gibi yaparsa, bir tek seyyie, gtinah yaz1hr. Daha dogrusu insan i9in yaln1z fiili
yaz1hr.
Azm klsm1na gelince, Muhakkiklere gore insan ondan dolay1 sorumlu-
dur.
Ayetin, ''Hakkinda bilgin olmayan ~eyin ardina du~me" klsm1yla kotti
huylann dokuzuncusu olan zuliim'e i§aret vardlr. Zultim: Bir §eyi, konulmas1
gereken yerinden ba§ka bir yere koymaktir. insan1n, organlann1 emredilenin
d1~1nda kullantlmas1 bu manada bir zultim say1hr. Kulaklann g1ybet, yalan ve
iftira gibi §eyleri dinlemekte kullarulmas1, kulaklann zulmtidtir. Gozlerin zul-
mti, haram olan §eylere bakmakttr. Dtinyabk bakurundan kendisinden tisttin
olana bak1p ona imrenmesi, din bak1m1ndan da kendisinden a~ag1 durumda
olana bak1p amellerini azaltacak davrani~lara sapmas1, dtinyevl zinet ve stisle-
re bakmas1 da yine gozlerin zulmtidtir.
37. «Yer yiiziinde bobiirlenerek dola§ma.» "Merahan" kelimesi,
"
kibirlemnek, bobtirlenmek anlanunadtr. Ayet-i kerimede, kibirle btiytiklene-
rek ytiriimek yasaklamn1§tlr. «Ciinkii sen» aguhk ve azametinle «ne yeri
yarabilir, ne de daglarla ululuk yari§1na girebilirsin.» Ayetteki "tal"
(uzunluk, ululuk,) magrur olan ki~inin zoraki olarak kendini ytiksek ve uzun
gostermege 9ah~mas1du ki, burada kibirli ki~i ile istihza edilmi~ ve bobtirlen-
1nenin yasaklanmas1n1n da sebebi gosterilmi~ oluyor. <;tinkti, kibirlenme ah-
1nakhktan ba§ka bir §ey degildir, insan kibirlenme ve btiytiklerune ile hi9bir
f ayda te1nin edemez.
Kibir, kotti huylann da onuncusudur. Bilytikltiklenerek ytirtimek de,
kibirdendir. Bu sebeple ay1klamaya yah§ttg1m1z bu ayette kibrin, tevazu ile
degi~tirilmesine i~aret edilmektedir.
Ebu Hureyre (r.a.): "Rasultillah (s.a. v.)'dan daha gtizel hiybir kimseyi
gormedim, 0 , ytiriirken yer ytizli sanki onun i9in diiriiliiyordu, yliriirken biz
kendimizi zorlanz, halbuki o, yok rahat olarak yiiriirdti" derni§tir. (12>

12- Hadisi Tirmizi Menakzb bahsinde 3650 No. ile tahri9 etmi§tir. Scnedinde zay1f olan !bni
Ltihey'a var ise de Amr b. Haris de bu hadisi ibni Abbas'tan rivayet ettigi i~in hadisi §erif
hasen derecesine yiiksclmi~tir. Bkz. Camiu,'l-Usul, 11/224.
1:l l<lJH U'L ·BEYAN Cftz: 1!3

38. «Butt.in bu saytlanlaran kotii olanlan,» ki bunlar «Rabbinin


nezdinde sevimsizdir.» Ayette ''sevimsiz'' olarak terctime edilen "mekruh"
kelimesi, bugzedilen anlam1nda olup "merdi-raz1 olunan" kelimesinin ka~1t1-
dir. iradenin ka~1tl degildir. <;tinku btittin hadisele1in ilahi irade ile meydana
geldiginde kesin deliller vardu.

39. i§te bunlar, Rabbinin sana vahy ettigi hikmetlerdir. Al-


lah ile birlikte ba§ka ilah edinme; sonra kmanmz§ ve kovul-
mlt§ olarak cehenn.eme ahltrsin.
40. Rabbiniz erkek fOcuklart size ayirdi da, kendisi melek-
lerden ktz fOCttklan mi edindi? Gerfekten siz, (vebali) fOk bii·
yiik bir soz soyliiyorsunuz.
41 . Biz, onlann akl.llarin.i ba§larina getirmek ifin bu
Kur'an.'da fr;e§itli uyanlart) tiirlii §ekillerde tekrar ettik. Fakat
bu, onlara daha da kafip uzaklapnaktan ba§ka bir §ey sagla-
1111.yor.
l:-iHA Sl IHESl/ 17 I ~3

41. /Je ki: "Hger sij_'y/,!diklt:ri gibi Allah ile birlikte bafka
ilalzlar da bttl1msayd1, o takdirde bu illihlar, Ar§'tn sahibi
olati Allah'a ttla§mak (ve ona galip gelmek) ifin fareler ara·
yacaklard1~"

43. Allah, on.larui soyledikleri §eylerden miin.euehtir; son


derece yucedir ve uludur.

39. «i§te bunlar ,» geni~s;e anlatilan sorumluluklar «Rabbinin sana


vahy ettigi hikmetlerdir.» 0 hiktnetler, ilahl htikilmleri ve Hakk1 bilmektir.
Yahut, nesh'in ve fesad1n kendisine yol bulam1yacag1 saglam hliktimlerdir.
«Allah ile birlikte ba§ka ilah edinme.» Burada hitap, her nekadar
Rasfil·i Ekrem (s.a.v.)'e ise de ondan ba~kas1 kast edilmi~tir. Bu hitap, 22.
:1yette ge~tigi halde burada tekrar edilmesi, tevhid'in ilfilll emrin ba§lang1c1
ve nihayeti oldugunu tenbih iyind.ir. Kastt ve niyeti olmayarun ameli batildir.
Bir i~i Allah'1n nzas1ndan ba~ka bir maksatla yaparun emegi zayi olur.
«Sonra k1nanm1§ ve» Allah'1n rahmetinden «kovulmu§ olarak ce-
henneme atthrs1n.» Burada k1nanm1§tan maksat, insarnn kendi taraf1ndan,
melekler ve diger insanlar taraflndan k1nanmas1du. Allah Teala, burada, ken-
disine §irk ko§an1 tahkir ivin ele ahrup yaktlmak i<;in f1nna atdan oduna ben-
zetmi~tir..Tevhid, iyiliklerin ash oldugu gibi, ~irk de kottilliklerin asltdtr.

Yahya b. Muaz: "Dlinya ancak senin zikrinle gtizeldir. Ahiret ancak


senin aff1nla, ce1U1et de ancak sana kavu~makla gtizeldir" demi~tir.
Hadisi ~erifte:
"Diinya ve if indeki her ~ey mel'undur, ancak Allah'z
zikretmek ve ona yakzn i~ler ile alim olan ve ogrenen kimse mii.stesnad1r. (lJ) II

40. Ey rnil§riklerl «Rabbiniz erkek ~ocuklan size ayird1 da, kendisi


meleklerden k1z ~ocuklan mi edindi?» Mti§rikler ktz 9ocuklann1 istemez-
lerdi. Kendileri i9in erkek 9ocuklan se9er: ''Melekler Allah'1n k1zlandu" der-
lerdi. Bunun i9in bu hitap onlara yoneliktir. Allah (c.c.) sizi kendinden ilsttin
sayarak, size en degerli oglan 9ocuklan verdi de, kendisi i9in de en degersiz
olanlan rru tercih etti!" anla1n1nadtr. Nitekim: "Demek erkek size, di~i O'na
6yle mi ?'' (Necm: 21) buyrulmu~tur.

13- Hadisi, Tirmizl,Zlihd babmda rivayet etmi§tir, 2323 No. ile, ibni Mace 112 No. iJe rivfiyet
etmi~tir. Tirmizi "Hadis h~ scndir" demi§tir.
14 HlJHU'L-!:H!:YAN CW.: 15

«Ger~ekten siz,» vebali «~ok biiyuk bir soz soyliiyorsunuz.» Nefret


ettiginiz k1z <;ocuklanru Allah'a isnad ediyorsunuz, kendinize erkek ~ocuklan
se<;iyorsunuz ve yaratilm1~lann en §eretl.ilerinden olan melekleri di§ilikle nite-
liyorsunuz, boylece kimsenin ctir'et edemiyecegi , vebali <;Ok bi.iytik bir soz
soyltiyorsunuz.

41. «Biz, onlar1n ak1llann1 ba~lar1na getirmek i~in» soyledikleri


~eylerin batll ve yanh§ oldugu geryegi tizerinde dti§Untip dunnalan i<;in «bu
Kur'an'da» <;e§itli uyanlan «tiirlii §ekillerde tekrar ettik. Fakat bu»ttirlil
ttirlii ikaz ve ihtarlar, «onlara daha da ka~1p uzakla§maktan ba§ka bir §ey
saglam1yor.»

42. <<De ki: 'Eger soyledikla-i gibi ADah ile birlikte ba§ka ilahlar da
bulunsayO., o takdirde bu ilahlar, Ar§'1n sahibi», mutlak olarak Rububiyet
ve mtilk sahibi «olan Allah'a ula§mak (ve ona galip gelmek) i~in ~reler
arayacaklard1. '» Ona kar§I galip gelmek ve kendilerindeki ayip ve aczi gider-
mek i<;in ~reler ararlard1. Baz1 krrallann diger bazllanna kacy yaptiklan gibi.

Bu ayet, §U ger~ge i§aret etmektedir: Farz1 muhal olan ilablar, ya on-


dan daha btiyilk olduklan farz edilir, ya onunla e~it, veya ondan daha kti~tik­
ttir. Daha btiytik olduklan farz edilse, Ar§m sahibi olan Allah'1 zorlayarak
(ha~a) millktinli elinden zorla alarak kendileri sahip olmak isterler. ~ayet e§it
gtic; ve kuvvette olduklan f arz edilse, kendilerinin meliklikten azledilmelerine
ve onlardan birinin htiktimdar olmas1na raz1 olmazlar, bu takdirde hilktimdar-
hk konusunda kavgaya tutu§urlar. $ayet, O'ndan daha ~ag1 durumda oldukla-
n farz edilse, noksanhklan sebebi ile uluhiyete Iaytk olamazlar. Mutlak kemal
sahibi bir Rabbin bulunmas1 sebebiyle nak.Is'in ilfill olmas1 mtimktin olmaz.

43. «Allah, onlarin soyledikleri §eylerden miinezzehtir .» Yani, on-


lann: "O'ndan b~ka ilahlar var, melekler onun k1zlandlf," gibi battl sozler-
den, mtilk ve rubfibiyet sahibi olan Yilce Rabbimiz ne kadar uzaktir ve «son
derecede yiicedir ve uludur .» Bu ululugun otesinde bir s1mr yoktur, ululugu
sonsuzdur. N as1l nihayetsiz ytice olmas1n ki, O'nun varhg1 sonsuzdur. Onla-
nn isnad ettikleri ~eyler adem, yokluk 1nertebelerinin en a~ag1 ve basitidir.
Yani onlann isnad ettikleri ~eylerZati ilfil11hakk1nclamtintenidir, imkans1zdrr.

iyi bil ki, ger9ekten Allah (c.c.) zat1nda bir, s1fatinda tektir. $irk, or-
takhk ise bir vehimden gelir.

El-Dlneven, Hz. ibrahim'in duas1 olan: " ... Beni ve ogullanmi putlara
A.vc·I : 41 rt : ~ IHl<A Sl ll~l~SI / 17 15

1apnwktan uzak tut" (Ibrahim: J5) ayetinin tefsirinde: "Onlardan bir k1sm1
var ki. putlan kendi nefisleridir." Nitekim Allah Teala: "GiJrdii.n mu arzu vc
hevesini ilah edineni!... " (Furkan: 43) buyunnu~tur. Kiminin putu e§idir. Onu
1
sever ve ona itaat eder, kiminin putu ticarettir. Allah a itaati terkeder, ticareti-
ne gil venir.
Anlatlld1g1na gore Malik b . Dinar (r.a.), namazda: "Yalmz sana ibadet
eder ve yalniz senden yardim dileriz" (Fatiha: 5) ayetini okurken, bay1lm1§tl
da sebebi soruldugunda: "Yalniz sana ibadet ederiz" dedigimiz halde, nefis-
lerimize itaat etmekle heva ve hevesimize kulluk ediyoruz. "Yalniz senden
yardim dileriz" deriz de O'nun kapis1ndan ba§kalann1n kapilanndan medet
umanz'' demi~tir.
IH i{lHIU'L HB:YAN

44. Yedi gok, yer ve bunlarda bu!zmanlar 0 'nu tesbih eder.


O'nu ovgii ile tesbih etmeyen hifbir §ey yoktur. Ne var ki, siz,
onlan.n tesbihini anlamazsimz. 0, halfmdir ve bag1#ay1c1d1r.
45. Biz, Kur'an okudugun wman, seninle fihirete inannza-
yanlarin arasina gizli bir perde fekeriz.
46. Ayrica, onu anlamamalari if in kalplerin.e bir kapalilik
ve kulaklanna bir agirllk veririz. Sen, Kur'an 'da Rabbinin
birligini yad ettiginde onlar, canJari s1k1lm1§ bir vaziyette, geri
doniip giderler.
47. Biz, onlarin seni dinlerken ne maksatla dinlediklerini,
kendi aralarinda fisilda§irken de o zalimlerin: "Siz biiyii.len-
mi§ bir adamdan ba~kasina uymuyorsunuz!" dediklerini f ok
iyi bilirfr~
48. Baksana; senin ifin ne tiirlii benutmeler yaptilar!
Bu yiivlen, sapmi§lardir, artik bir yol da bulamamaktadir-
lar.

44. «Yedi gok, yer ve bunlarda bulunanlar O'nu tesbih eder.» Tes-
bih, hakk1 tenzih etmek, sonradan olan ve mlimktin bulunan ~eylerin noksan-
lanndan uzak saymaktir. Yerin ve goklerin Allah'1 tesbih etmeleri, hal dili ile
yarat1c1n1n kudret ve hikmetinin varltgma i§aret etmesidir. Gokler ve yerdeki-
lerin tesbih etmesi ise ki, onlar: Melekler, cinler ve insanlar olup Allah't dille-
riyle tesbih ederler. Buradaki tesbihten maksat, hal ve konu§an lisan ile ifade
edilebilen muntazam manadlf.

«O'nu ovgii ile tesbih etmeyen hi~bir


§ey yoktur.» Gerek hayvan
gerek nebat ne varsa mutlak bir yaratic1ya, O'nun kudret ve hikmetine deHUet
eder. «Ne var ki, siz, onlarrn tesbihini anlamazs1n1z.» Ey mli§rikler! tesbi-
hin anla§tlabilecegi saglam anlay1§1 kaybettiginiz i9in onlann tesbihlerini an-
lamazs1mz. «0, hallmdir» bu sebeple siz, delilleri dli§tirunekten ytiz ~evire­
rek §irke saptlg1n1z halde 0, size azap etmekte acele etinedi. Sizlerden tovbe
edip tevhide donenleri «bag1§lay1c1d1r .»

Semerkanth ~eyh Ali, "Bahru'l-Ulum" adh eserinde: "Salih selefimi-


zin goril~ti §udur: Ayetteki tesbih iki yerde de hakiki manas1nda kullantlm1~t1r
ki, esas olan da budur. ~ayet cans1zlann, konu§mast kabul ediliyorsa, tesbih
17

\'tkhi lel'.ekleri de kabul edilmel idir. Nitekim Peygamberimiz (s.a. v .): 'Ben
11c•ygcm1herlikle gi)re\'/endirilmcden 6nce Mekke'de bana se/Um veren hir ta~
hilirim ki. ~·u anda dahi hangi ta§ oldugunu biliyorum' buyunnu§tur.'' ll ·'J
ibni Mesucl (r.a.)'dan ri vayet edildigine gore: "RasOltillah (s.a. v.)'tn
H11linde ye1nekte oldugu yemegin tesbih ettigini duyard1k" demi~tir. Nitekim,
insan organlann1n ve cildinin ~ahitlik edecegini Kur'an-1 Kerim bildinni~tir:
"l>c·rilerine: Ni~·in aleyhimize §ahitlik ettiniz? derler. Onlar da; her §eyi ko-
1111~turan Allah, bizi de konu§turdu ... " (Fussilet: 21) Ve "O gun, onlartn
11,~1:/anm miihurleriz; yaptlklanni bize elleri anlatir, ayaklan da ~ahit/;k
<'<frr." (Yasin: 65) ayetleriyle bu ger9ek ifade edilmi~tir.

ibni Abbas (r.a.): "Dogrusu Biz, ak§am sabah onunla beraber tesbih
c•dcn daglarz , toplu halde ku§lan onun em.ri altma vermi~tik,. hepsi ona yiinc/-
,,,;~·r;,-." (Sad: 18-19) ayetlerinin, tefsitinde: "Davud (a.s.), tesbih ettiginde.
daglar ona tesbih ile cevap verirlerdi" clemi~tir.
Mticahid de: "Canh cans1z §eyler, Allah'1 tesbih ederler." Tesbihleri
de: "Stibhanallahi ve bi hamdihi" (Allah'1 tesbih ve O'na hamd ederim.) ~ek-
11
1indedir, demi§tir.
Fethu'l-Kartbi'l-Mucip'te denihni§tir ki: "Cans1z varhklann tesbihi ile
bereket hastl olursa, zikirlerin en §ereflisi olan Kur'an-1 Kerim'le bereketin
meydana gelmesi daha Hiy1kttr, ozellikle de salih bir ki§i taraf1ndan okunacak
olursa ... Bu sebeple alimler kabrin ba§tnda Kur'an-1 Kerim okumay1 gUzel
gc)nnti§lerdir.
Gtizel kokulu, ye~i1ligini stirekli koruyan bitki ve aga9 fidan1 kabirin
kap1s1na veya lahid yontine dikilebilir mi? Cevap: Kabrin hangi yerine dikilir-
se dikilsin, hadisi §erifte mutlak manada dikilmesi tavsiye edildigine gt>re
maksat has1l olur." 05 >
Rasfil-i Ekrem (s.a.v.), Medine'deki mescidinde bir hunna agac1 g~v­
<lesine dayanarak hutbe irad ederlerdi. Sonra, birisi ti9 basa1nakh bir minber
yaptt. Nebl (s.a.v.), minbere 91k1p hutbe irad edince, hunna agac1 aglay1p inle-
meye ba§lach. Efendimiz (s.a.v.)~ minberden inip hurma klittigline milbarek
elini koyunca iniltisi kesilip sakinle~ti. <16>

14-Hadisi §erifi Milslim Sahihinde (7 /58) K itabii'l-Fedail'de , Darimi Slinen'inde ve


lsbehani'de Delailii'n-Niibiivve'de rivayet etmi§lerdir.
15-Buhari, Tecrid-i-Sarih, 4/55 5.
I 6-Hurmanm inlemesi hadisini Buhari, Sahih'inde daha geni~ bir §ekilde rivayet etmi§tir. imam
AhmedMiisned'inde, Hafiz lsbeharu, D elail'iin-Nitbiivve'de 2/513 de rivayet etmi§tir.
18 HlJHU'L -UEYAN Cl\z: I G

Ebfi Zer (r.a.)'den §oyle dedigi rivayet edilmi§tir: "Rasultillah (s.a.v.),


Ebu Bekir, Omer ve Osman'1n (r.a.) da bulunduklan bir mecliste oturup eline
yedi <;ak1l ta~1 ald1 ve avucunun ivine yerle~tirdi. <;ak1l ta§lanrun tesbih ettik-
lerini, hatta an v1z11t1s1 gibi bir ses pkard1klann1 duydum. Sonra onlan Hz.
Ebfi Bekir'in eline verdi, onun elinde de tesbihlerini ve an sesi gibi bir v1z1lt1
9Ikard1klann1 i§ittim. Sonra Hz. Omer'in eline koydu. Daha sonrada Hz. Os-
man'1n eline koydu. Ta§lann, onlann elinde de aym §ekilde tesbih ettiklerini
ve an sesi gibi bir v1z1It1 91kar<llklann1 duydum." <17>
Abdullah el-Kurtubl'nin anlatttg1na gore: "Davud (a.s.): 'Bu gece, Al-
lah'1 yaratt1klanndan hi9 kimsenin yapmadtg1 bir tesbih ile tesbih edecegi1n,'
dedi. Hemen, bir su ark1ndan bir kurbaga: 'Allah' a kar~1 tesbihinle mi iftihar
ediyorsun, ben yetmi§ ya§1nday1m ve Allah'1n zikrinden dilim kurumami~tlr.'
di ye seslendi."
Ozet olarak cans1z varhklann tesbih etmesi imkans1z degil, aksine
imkan dahilindedir. Harikiilade §eyleri, inkar edenlerden ba§kas1 bunu inkar
etmez. 08)
45. «Biz, Kur'an okudugun zaman,» sana indirilen Kur'an ayetlerini
titavet ettiginde <<Seninle ahirete inanmayanlann aras1na>>ki onlar, oldtikten
sonra dirilmeyi inkar eden Kurey~ mti~rikleridir, «gizli bir perde ~ekeriz.»
Yapmakta oldugun Risalet gorevini idrak etmelerini ve senin yilce degerini
anlamalanru perdeleyecek, hissedilmeyen ve gortilmeyen, bir perde ~ekeriz.
Bu sebeple: "...Siz ancak buyuye tutulmu§ bir adama uymaktasinzz" (Furkan:
8) demek ctir'etini gosterdiler.
46. «Ayrica, onu», Kur'an'1 «anlamamaJan» ve Allah katindan oldu-
gunu bilmemeleri «i~in kalplerine bir kapahhk••.» "Ekinneh" kelimesi, "ki-
nan" kelimesinin s:oguludur. Perdeler, ortiller anlam1na gelir.
Bahrii'l-Ulum'da belirtildigi gibi, onlann, Kur'an'1n tamam1n1 anla-
maktan ve Allah taraf1ndan indirildigini bihnekten ho§lanmad1klan is:in kalp-
lerine bu ortti 9ekildi. T1pk1 kalplerinin tizerine k1hflar ge9irilmi~ ve perdeler

17- Isbehani'nin Delaili.tn-Nabiivve'si 2/555. Nebi (s.a.v.)'in mtibarek elinde ~ak1l ta§lannm
tesbih ettigi, keza Hz. Ebfi Bekir, Omer ve Osman (r .a.)'m elinde tesbih ettigi k1ssas1 me§-
hurdur.
18- 6nce1eri cansiz ve hareketsiz oldugu samlan varhklar da dahil, btitUn e§ya atomlardan
olU§ffiU§tur. i §te atom 9ekirdeklerinin <;evresindeki elektronlar, surekli ve dUzenli olarak
9ekirdegin <;evresinde donmektedirler ki, belki de onlann bu donii§leri ve boylece ilahl
kanuna., sapmadan boyun egmeleri Kur'an'da tesbih saytlm1~trr. (Mtitercim)
I~

drtlilmli~gibi. Haktan mahrum ve kabulden aciz olm1 gc)ntillerine Kur'fin'm


yerle~1nesini bu k1ltf ve perdeler engelliyor.

«Ve kulaklar1na bir agirhk veririz.» Kur'an'1 i~itmeye mani bir sa-
g1rltk veririz. Kur'an-1 Kerim, lafz1 ve manas1 ile muciz bulun<lugundan.
i nkar edenlerin, manas1n1 hakklyla anlamalanna, lafz1n1 geregiyle idrak etme-
lerine engel olan ~eyi isbat etmi~ oluyor, «Sen, Kur'an'da Rabbinin birligi-
ni yad ettiginde», O'nun tek oldugunu, putlann1n batll oldugunu, yani Al-
lah'tan ba~ka ilah yoktur, dedigin zaman «onlar, canlar1 s1kdm1§ bir vaziyet-
te, geri doniip giderler.>> Nefret ettikleri halde ytiz 9evirip doner, ka~arlar.
47. «Biz, onlann seni dinlerken ne maksatla dinlediklerini,» senin-
lc ve Kur'an'la alay ve istihfaf etmek suretiyle dinlerler.

Rivayete gore, Peygamberimiz (s.a.v), Kur'an okudugu zaman, Ab-


dU'd-Datogullanndan iki ki~i sag1nda, iki ki~i de solunda durarak el ~uparlar,
1shk yalar ve §iir okuyarak kan§1khk ve karga~a r;1kanrlardI.

Ayetteki: Seni dinlediklerinde ... " zarf1 va'icl ve inzar'1 peki§tinnekte-


dir.
«Kendi aralar1nda» faydas1z §eyleri yaparken ve bunlan «f1slld3§1r-
ken de o zalimlerin: 'Siz biiyiilenmi§ bir adamdan b~kas1na uymuyorsu-
nuz!' dediklerini ~ok iyi biliriz.» Ayetten anla§tlmaktadrr ki, onlann bu soy~
ledikleri bir zultim ve haddi tecavtiz olup, fls1lda§tlklan §ey, dinledikleri
Kur'an'dan ba§ka bir §eydir. Onlann, Hz. Peygamber i~in Peygamber oldu"
11

demek yerine, "sihire maruz kald.1 demeleri de zu1tim ve haks1zhklann1n bir


11

ba§ka ifadesidir.

48. «Baksana; senin i~in ne turlii benzetmeler yapttlar!» Seni, ~ai­


re, deliye ve sihre ugramt§ ki§iye benzettiler. «Bu yiizden, sapm1§lard1r,»
dogru ve saadeti kesin olan yoldan oyle uzakla§t.Ilar ki, «artik bir yol da bu·
lamamaktad1rlar .» Bir tek ki§inin kabullenemeyecegi bir hataya dti§lip nere-
ye gidecek1erini ve ne yapacaklann1 bihneyen §a§kina dondtiler. Veya dogru
ve hak yoldan saparak ona gidecek yol bulamaz hale geldiler. <:;tinkli .onlar,
inkar ve sap1khkta israr ettiler, evvelkilerin hikayelerini, efsanelerini, sihir
ve ~iirlerini dinliyorlard1. .
20 HlJIHJ'L UEYAN

49. Bir de onlar dediler ki: "Saki biz, bir kemik y1.g ini ve
ufalamp toprak olmll§ iken, yepyeni bir yaratr.lt§la diriltilece·
giz, oyle mi?,,
50. De ki: "ister ta§ olun ister demir!
51. isterse akltniza, (yeniden dirilmesi) imkiinstz gibi gorii-
nen herhangi bir yaratik!" Diyecekler ki: "Bizi tekrar kim di-
riltir?" De k i: "S izi ilk kez yaratan. " Bun rm. iizerine onl.ar sa •
na ba§lartnt sallayacak ve alayli bir tarzda: "Ne zamanmi§
o?" diyecekler. De ki: "Yakm olmast gerek."
52. Allah sizi fagrracag1 giin, kendisine hamd ederek fagn·
Sina Uyarsmiz Ve (dirilmeden. iJn.ceki halin.izde) fOk az kaldtgl·
mz1 san1rs1m.z.

49. «Bir de onlar dediler ki:» Mekke'Jilerden Oldtikten sonra dirihne-


yi inkar eden tnti~rikler, topraktan, hatta hi<;bir §ey degil iken, ilk yarat1h~lan-
:l I

unutarak: " ... Duha anc·c•, .\C' ll lti~ ·hir ~·ey degil iken ."ieni de• ya ru1t1111 (Ml~r­
11
111
:Vl'lll: 9 ) ayetinde buyruldugu gibi, insan, hi~bir ~ey degil iken Allah onu yok·
Ian var etti. Ancak insan bu ilk yaratlh§Il11 unuttu cla: «'Sahi biz, hir kemik
.v1~1111 ve ufalan1p toprak olmu~ iken, yepyeni bir yarattll~la diriltilecegii,
tiyle mi?'» Par9alarup iyice ufald1ktan sonra oltimi.in hayata dt)rnnesi. <ildUk-
l t'n sonra dirilmek muhaldir, imkans1zdir. <;tinki.i, hayattan eser kalmam1~. ke-
111ik de kururnu§tur ve 9i.irtimti§tilr, anlam1nadlf. Dirilmeyi , 9ilrUmU~ ketnik ve
11 falm1§ toprak olma zamaru ile kay1tlamas1, oldtikten sonra dirilmeyi inkart
1-;!U~lenclinnek i<;indir.
50. Onlara cevap olarak: «De ki: 'ister ta§ olun ister demir!»

51. «isterse akhn1za» yeniden dirilmesi «imkans1z gibi gorunen her


hangi bir yaratik!'» Bunlar Allah'1n sizi yeniden diriltmesini gti9le~tinnez.
~Uphe yok ki, siz tekrar diriltileceksiniz. Buradaki emir, benzetme olarak gel-
mi~tir.

Keva~fde:"Bu emir, k1namak ve aciz birakmak iyindir, yerine getiril-


mesi i~in degildir" clenilmi§tir.

Bahru'l-U!Um'da: "Ayetteki emir, hakikat degil, mecazl anlamdad1r.


Maksat, onlara hakarettir ve onem vennemektir, yoksa onlann t~ veyahut de-
mir olmalann1 istemek i~in cJ.egi1dir. <;tinkil onlann buna gilcti yoktur. Onlara
gore onemli olan gokler ve daglard1r," denilmi~tir. Tekrar yarat1lmas1111
imkans1z gibi gordtikleri §ey ise gokler ve daglardir.
«Diyecekler ki: 'Bizi tekrar kim diriltir? '», oldi.ikten sonra kim di-
riltecek? «De ki: ' Sizi ilk kez yaratan.'» Sizi, yoktan var eden ve icad eden
yi.ice ve kadir olan Allah hayata dondi.irtir. Sizin bir omeginiz, olmad1~1 ve ha-
yat1 koklamam1§ toprak bulundugunuz halde yaratti. 0 yoktan var eden ve tll·
dtikten sonra tekrar diriltendir. «Bunun iizerine onlar» taacclip ve irlkQr ile
«Sana ha§lann1 sallayacak ve alayh bir tarzda: 'Ne zamanm1§ o?' dlye-
cekler.» Daba once, diriltilecek olan tayin edildikten sonra burada tekrar di-
riltilmenin za1nam soruhnaktadir. «De ki: ' Yak1n olmas1 gerek.'» <;ilnkU,
her gelecek yak1ndu. Yahut, zaman1n 9ogu gec;mi~, c;ok az1 kalm1~tlf, anla·
nimdadir.
52. «Allah sizi ~ag1racag1 giin,» sizi, yokluktan s:ag1rchg1 gibf kabirle·
rinizden 9agtracak, siz de dirilerin icabeti gibi «kendisine hamd ederek ~aj·
r1s1na uyars1n1z.» i~te boylece sizi diriltecegi gtinti hatlflay1n. Buradaki ~a·
22 KlJH U'L BEVAN Ciiz: I G

gnmak ve vag1nya uy1nak hakiki 1nanas1nda degil istiare yoluyla kullantlmt§-


ttr.

Ebu Rayyan: .. Buradaki vag1rma istiare §eklinde bir benzetme degil


ger~ektir. Yani, size duyuracag1 bir sesle yagiracaktu ki, o da sfira son tifle-
medir. Nitekim: "Seslenenin yakzn bir yerden seslenecegi giine kulak ver,"
(Kaf: 41) buyrulmu§tur.''

"(:agrisina uyarsiniz" soztiniln anlam1: "Davet9iye, davet edildiginiz


§eyde 1nuvafakat edersiniz," demektir. Mtifessirlerin bir k1sm1: "(:agnsina
uyarsimz" soztinden maksat, hesaba 9ekmek ve cezalandtrmak iizere onlan
hazir bulundurmaktlr.

Bu fakirin gorti§tine gore, bu 9ag1rman1n 9ok kez olacag1 a9Iktu; ol-


dtikten sonra diriltmek i9in 9ag1rma ve 1nall§erde toplamak i9in 9ag1rmak gibi.
Nitekim; "ve davetriye ko§arak kabirlerinden ~·ikarlar," (Kamer: 8)
ayetindeki 9ag1rma bu kabildendir. Yine Ki tab'a davet: "Ogun her um.meti diz
rokmii§ goriirsiin. Her ummet kendi ldtabzna fagnlir" (Casiye: 28) ayeti~de
bildirilen davet gibidir. Burada sozti edilen davet ise ilk davettir. <;tinkti konu
diriltme konusudur. Onlar da oldtikten sonra diriltmeye kadir olan Allah'a
hamd ederek, Said b.· Ctibeyr'in dedigi gibi "Onlar ba§lanndan toprag1 silkele-
mekte iken 'Stibhaneke Allahtimme ve bi hamdike' sana tesbih ve ham.ct ede-
rim, Allall'1m, diyerek, onlara bu tesbih ve tahmid'in fayda vermeyecegi o an-
da Allah'1 (c.c.) tahmid ve takdis ederler. "
Keva~fde: "Bi hamdihf" O'nun iradesi ve emri ile anlam1ndadu, denil-
mi§tir.
«Ve» dirilmeden onceki halinizde, kabirde veya dtinyada «~ok az kal·
d1g1n1z1 san1rs1n1z.» Dirildikten sonra sonsuza kadar beklemeye nisbetle, ~ok
az kalm1§ oldugunuzu sarurs1ruz.
Denilirse ki, her insan omtirlerin en uzununu ya§asa dahi, dtinyada ya-
§am1§ oldugu omrti az1msayacak 1n1dir? Cevap: Bu az1msama, uzun o.mrtin
si.iresini bilmesine rag1nendir, k1yamette ise, tehlike ve korkulann §iddetinden
stireyi dti§tinecek durumda olmayacaktlr.
53. Kullarima soyle! (Soziin) en giizelini konu§sunlar. Son-
ra §eytan aralarini bozar. <;unkii §eytan, insanin apaflk dii§·
mamdir.
54. Rabbiniz, sizi en iyi bilendir. Dilerse size merhamet
eder; dilerse sizi cezalandirir. Biz, seni onlarin ustiine bir ve-
kil olarak $Ondermedik.
55. Rabhin, goklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilendir.
Gerfekten Biz, peygamberlerin kimini kiminden iistiin krldik;
Davud'a da Zebur'u verdik.

53. Ey Muhammed! Mti'min «Kullanma soyle!» Mti~riklere konu~­


malan esnasmda «(sozun) en gtizelini konu§sunlar .» Onlara katI davran-
mas1nlar. Nitekim, "... ehli kitapla ancak en guzel yoldan mucadele edin... "
(Ankebut: 46) buyrulmu~tur. «Sonra §eytan aralann1 bozar.>> ifsat eder, §er-
ri tahrik eder. Mti'minler onlara sert davranirsa, bu, onlan inada, fesad1n ve
bozgunculugun artmas1na gottirtir. «<;unkii §eytan, insan1n apa~1k dli§mant·
24 HU HU'I, · Bl~YAN Ct\z: I!>

dtr.» Onlann iyilik ve mutlulugunu hi~bir zmnan istemez, mahvolmalanm is-


ter. insanlara olan dti~1nanhg1n1~ babalaruu ceru1etten ~1karmak ve nurdan
olan elbisesini soymakla a~1ga vurmu§tur.

54. «Rabbiniz, sizi en iyi bilendir .» Ey mil§rikler! Sizi benden daha


iyi bilen Rabbiniz «dilerse>> imana ula§ttrmakla «size merhamet eder. Diler-
se» kafir oldugunuz halde oldtirerek, « sizi cezaland1r1r .» Bu onceki ayette
ge~en "sozun en guzelini konu~sunlar ... " k1smuun tefsiridir.

Beyzavi ve Ebussuud'a gore mana §Oyledir: "Onlara bu gtizel sozti ve


benzerini soyleyin, onlann cehennem ehli olduklann1 ay1klamay1n, ytinkti, bu
onlan kotilllige te§vik eder, insan1n sonu ise, Allah'tan ba~kas1n1n bilmedigi
§eylerdendir. Umulur ki, Allah onlan imana sevk eder. ''

Cutnhura gore ise: "Soziln en guzeli ... " nden maksat, anlam bak11n1n-
dan gtizel konu§ma, demektir. "Dilerse ·size merham.et eder"den maksat
mti'minleri Mekke kafirlerinin tecavtiztinden ve eziyetlerinden kurtanr, de-
mektir. "Dilerse sizi cezalandinr"dan maksat ise, onlara kafirleri musallat
eder, demektir.

Bu durumda, "Rabbikiim" ile hitap, 1nil'1ninlere yoneltilmi§ olur. Mti~­


riklere degil.

Ey Muhammed! «Biz, seni onlarin iistiine bir vekil olarak gonder-


medik»ki onlan imana zorlayas1n. Oyleyse onlara ho~goriilli davran. Ashab1-
na da onlara tahatnmtilil ve ho§goriilti olmay1 emret.

55. «Rabbin, goklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilendir.» Se9i-


lip one1nli gorevlere getirilmeye ehil oldugunu gosteren gizli ve a~1k kabili-
yetlerini btittin tafsilat ve aynntJlanyla bilir ve milstehak olanlan ntibilvvet ve
velayete se9er.

Bu a~et, Kurey§in, kendileri dururken, kendi ululan degil de Ebu Ta-


lib'in yetimi Hz. Muhammed (s.a.v.)'in peygamber olmas1n1; Suhayb-i Rfitnl,
Bilal-i Habe§i ve Habbab b. Eret gibi a<; ve 91plaklann ve benzerlerinin onun
1
ashab 1 oltnas1n1 ak1llanna s1gdtramay1§lann1 red ettnektedir.

«Ger~ekten Biz, peygamberlerin kimini kiminden iistiin kdd1k.»


Bu listtinltik, aralanndaki derece farlo, ilmmetlerinin <;oklugu, 1nal bollugu gi-
bi 1nadd1 sebeplerden dolay1 olmay1p, ruh1 ve tnanevl faziletler yontindendir.
Hz. Davud (a.s.)'un bile §eref ve fazileti~ kendisine vahyedilen Zebur iledir,
ona verilen mUlk ile d~pildir.

Fazilet ve tistUnlOk. bir peygambere kitap, risalet. itah'i dostluk vcril-


mcsi. Kellmullah k1ltmnas1, mirac ve umu1nl §efaatin verilmesi ve Cenah-1
I lakktn kendi cemalini gostermesi gibi baz1 mazhariyetler iledir. Nitekim:
"/.~·te biz o peygamberlerden bir kismmz, digerlerinden ustun ktldtk. Allah 011-
lurdan kimiyle konu~tu, kim.ini de derecelerle yukseltti ... (Bakara: 253) buy-
11

rularak bu konu teyid edilmi§tir. Bu, Kur'an1n Kur'an ayetiyle tet~~ ir edildi~inc
de bir 01nektir.

«Davud'a da Zebur'u verdik.» Faziletini artt1nnak ivin Zebur'u ona


gt)nderdik. Alimler, Davud (a.s.)'a verilen Zebur 150 sGreden ibaret oldu~u
halde helal ve harama ait bir tek hliktim, farz veya had (cezaya ait htiktim) bu-
lumnay1p, tamaffil dua, tabm!d ve ten1cidden ibarettir.

Bizim peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'i Allah, timmetinin sa-


y1s1n1 ~ogaltmakla faziletini arttlnnI§ ve §ereflendinni§tir. Nitekim Peygam-
berimiz (s.a.v.): "Cennet ehli, yuz yirm.i saf olup, bunlarzn seksen safi benim
amm.etimdir, (l9 ) buyurmu§tur.
II

Caniiu'l-Usuf de ibni Abbas (r.a.)'dan rivayet edildigine gOre


Rasillilllah (s.a. v.)'1n ashab1ndan bir grup insan oturup mtizakere ediyor ve
Rasilltillah (s.a.v.)'1n yanlanna vtkmasuu bekliyorlardi. Sevgili Peygamberi-
miz, ~1k1p yanlanna yakla~1nca mtizakerelerinin §U mealde oldugunu i~itti: Bir
lasm1: "Hayret, Allah, yaratttg1 insanlardan ibrahim'i dost edindi" diyorlardt.
Diger biri de: "Bu, Musa'n1n kelam1ndan daha §a§llacak bir §ey degil. Allah.
onunla gen;ekten konu~tu" dedi. Bir digeri: "Bu, Allah'1n Hz. isa'y1 kelimesi
ve ruh'u ktlmas1ndan daha hayret verici bir ~ey degil. " dedi. Bir digeri de:
Actem (a.s.)'in Allah taraftndan se9ilip alemlere tisttin k1hnmas1ndan daha
II

hayret verici bir §ey olur mu?" demi§lerdi.

Allah'1n Rasulti (s.a.v.), ashab'1na selam vererek dedi ki: "Sizin komt§·
mamz1 ve hayret ettiklerinizi duydum. Siiphesiz ki, Hz. ibrahim (a.s.), Al-
lah'm dostudur. Musa (a.s.), Allah'zn sU"da§rdzr, Hz. i sa da Ruhullah ve Keli·
niesidir. Hepsi sizin dediginiz gibi hayret veriddir. Ama. dikkat ediniz. hen
Allah'tn Habibiyim, sevgili dostuyum, ama oviinmem. Ben kiyamet gununde
Hamd isim.li sancag1 ta~1yacagzm , ama ovunmem.. Ben evvelkilerin ve sonra-

19- Hadisi, Tirmizi, ibni Mace, Ahmed ve Hakim rivayet etmi~tir. Hadisin devam1 "Kirk saf1
da diger iimmetlerdendir. "§ek.lindedir. Bkz. el-Ferhul Kebir 1/472.
2G IHJH lJ 'L BEVAN Ci'lz: I G

kilerin Allah nezdinde ikrama en lay1k olanlany1n1, ama iiviinmem. Ben cen-
net kapis uun halkasuu ilk hareket ettfrecek olantm. Allah cenneti bana afa-
rak ve hen yan1mda mu.hacirlerin yoksullarz bulundugu halde girecegim..
Ama ovunmem, iftihar etmem." <20)

56. De ki: "Allahtan ba§ka tanri sandiginiz §eylere yalva-


rin. Onlar ne sizden s1klnJiyt kalduabilirler ne de onu degi§ti-
rebilirler."
57. Onlarin yalvardiklari bu varltklar, Rablerine -hangisi
daha yakin olacak diye- vesile ararlar; 0 'nun rahmetini
umarlar ve azabtndan korkarlar. <;iinkii Rabbinin azabi, sa-
klnmaya deger.
58. Ne kadar iilke varsa hepsini kiyamet guniinden, once ya
helak edecek veya eti fetin bir §ekilde azaplandiracagiz. Btt,
Kitap'ta yaZ1l1d1r.

20- Hadisi §erifi Tirmizi Menak1p bahsinde 3620 No. ile rivayet et.mi§ ve "Hadis gariptir" de-
mi§tir. Bkz. Camiii'l-UstU, 8/526.
'J.7

56. «De ki: 'Alluhtan hu~ka» 1nelekler, Hz. isa, onun annesi Mcrycm
vt~ Dzeyr gibi, Allah'1 b1rakarak «tanr1 sand1g1n1z §eylere yalvar1n. Onlar,
nc sizden s1k1nt1y1 kaldtrabilirler.» Hastahk, yoksulluk ve kurakhk gibi ~ey­
lcri giderebilirler «ne de onu degi§tirebilirler.'» Onu sizden ba~ka bir toplu·
luga yoneltemezler. Buna gti\:leri yetmez.
57. «Onlar1n yalvard1klar1 bu varhklar ,» Mti§riklerin dua ettiklcri
ilahlar «Rablerine -hangisi daha yak1n olacak diye- vesile ararlar.» lbadet
ve taatla ona yak.in olmak. isterler. Yalvard1klann1zdan Allah'a daha yakm
olan, kendisini Allah'a yakla§tlracak bir vas1ta ararken, onlardan daha a§U~l
olup hi~bir ilgisi ve yak1nhg1 olmayan1n onlara ne faydas1 dokunacak'l
«O'nun rahmetini umarlar ve azab1ndan korkarlar.» Diger kullar gibi
ilahi azapta.Il kendileri korkup dururlarken ba§kalannm s1kmtis1n1 nasll uzak-
la~tirs1nlar?

«~iinkii Rabbinin azab1, sak1nmaya deger.» Her ferdin, hatta me-


leklerin ve peygamberlerin sak1nmalan gereken bir azaptrr. 1syankfu'lar, tam
bir gaflet i9inde bulunduklar1 ic;in her ne kadar sak1nm1yorlarsa da... Aktlh ki-
~i, mazereti blfak1p Kahhar olan Allah'1n yakalay1p azap etmesinden sakm1p
ka9mmahdrr.
Abdullah b. Abbas (r.a.)'dan rivayet edildigine gore Hz. Omer (r.a.) b1-
9akland1g1 zaman, ibni Abbas (r.a.), ona: "Ey mti'minlerin Emiri! insanlar kU-
fi.ir i<;inde iken sen .iman ettin, Rasfiltillah'1 insanlann yaln1z btraktiklan za-
man sen onunla beraber cihad ettin. Rasultillah, senden raz1 oldugu halde ebe-
diyete intikal etti. Sana kar§I hakh olarak iki ki§i dahi muhalefet etmedi ve §C-
hid olarak ebediyete intikal ediyorsun. Oyle ise korkma, huzur i9erisinde ol!"
dedi.

Hz. Omer (r.a.) : "Aldanan ki§i sizin gurura sevk ettiginiz kimsedir.
Vallahi gtine§in i.izerine dogdugu varhklar benim olsa, kiyamet gtintiniln deh·
§et ve tehlikelerinden kurtulmak i9in verirdim," demi§tir.

BaZI hakimler: "Htiziin, insanm i§tahm1 ka9Irrr, yemek yedirmez. Al-


lah korkusu glinaha engeldir; reca (limit), ibadet ve taate gii9 verir. Oltimti ha-
t1rlamak, insan1 takvaya gotiiriir; fazla §eylerin pe§inde ko§maktan ahkoyar.
Havf ile reca (umut ile korku), Allah'tan gelir. Zira, Mabud'umuz iyilik ve co-
mertligi, ihsan eder," demi~lerdir.
2H IU 111 l J'L· I H•:Y J\N CCtz: I G

58. «Ne kadar i.ilke varsa hepsini k1yamet gi.ini.inden once ya helak
edecek» , yerin dibine ges:innek suretiyle beldeleri heHik edecegiz veya helaki
gerektiren bliytik gtinah1an irtikap etmeleri sebebiyle, tilke halkin1n tamam1ru
mahv edecegiz. 0 gtinkti helfilc olay1, yaln1z sakinleri inkarc1 olan tilkelere ve-
ya ceza sebebiyle helake mi.istehak olan yerlere mahsus degildir. Dilnyarun
omrti bitmi§ olmas1 sebebi iledir. «Vey a en ~etin bir ~ekilde azapland1raca-
g1z.» 0 tilkenin sakinlerini, halkm1 oliim, kurakhk ve depremler gibi dtinyevi
belalar ve uhrevi azaplarla azaplandl!acag1z. <;unkti azap etme, hem diinya,
hem de ahirete §amildir.

Ayetteki azaplandirma, mutlak olarak zikr edilmi§tir. Helfilc etmenin


ise, "ktyamet giinunden once" ifadesiyle kay1tlanm1§tu. Bir 9ok iilkenin
isyankar sakinlerinin cezalan fillirete ertelenmi~tir. Ebussuud'un da gorli§li bu-
dur. En gtizel tefsir, ayetteki "hetak etmeyi" de oltimden daha §iddetli 9e§itli
beJalar §eklinde anlamaktir. «Bu,» helfilc etme ve azap etme «kitapta yaz1h-
d1r .» Ne zaman olacag1, onu gerektiren sebepler ve nas1l olacag1 gibi hususlar
a~tldanmamt§, hi\:bir §ey buakmamak kayd1yla levh-i mahfuz'da yaztlm1§tlr.
59. Bizi, muciwlt!r gihldermekten altkoyan tek §ey, iinceki-
lerin on/art ya/an/amt§ olmasidir. Nitekim. Semud kavmine,
apk bir mucize olmak ii.zere bir di§i deve vermi§tik. Onlar ise,
bu yiiul.en zalim oldular. Oysa Biz mucizeleri ancak kotkut-
mak if in gon.deririz.

60. llani sana: "Rabbin, insanlan f epe f evre ku§atm1 §tir,"


demi§tik. Sana gosterdigimiz o goruntiileri ve Kur'an'da
lllnetlenen agaci, ancak insanlan sm.amak ifin meydana ge-
tirdik. Biz onlari korkuturuz da, bu onlara, biiyiik bir az.gm-
hktan ba§ka bir §ey saglamaz.

59. «Bizi, mucizeler gondermekten ahkoyan tek ~ey,» Oltileri dirilt-


mek, Safa tepesini alt1na c;evirmek, Mekke daglann1 kaldirarak araziyi ziraate
elveri§li hale getirrnek ve bag bah<;elerin olu~1nas1 i~in nehirler ak1tmak gibi
Kurey§'in istedigi mucizeleri gondermekten bizi ahkoyan §ey «6ncekilerin
onlan yalanlamt~ olmas1d1r .» Y ani, amlan mucizeleri gondermekten Bizi
ahkoyan §ey ancak ve ancak Ad " ve Semud kavmi gibi evvelkilerin yalanlama-
s1du. Karakter itibariyle Kurey~ de onlar gibiclir. ~ayet mucize gonderilmi~
olsayd1, evvelkilerin yalanlad1klan gibi bunlar da yalanlayacaklardt. Bu se-
beple stinnet-i ilahl'nin geregi olarak da kokten hetak olurlard1. Oysa kesin
olarak onlan kokten helak et1nemek uzere htikmetmi~tik. <;unkti, onlarclan
imru1 edecek olanlar veya iman edecek1e1in ana babalan vardtr.
Sonra istenrni~ olan mO.cizeleri yalanlayan baz1 tinunetler zikredilerek
~oyle buyruldu: «Nitekim Semfi.d kavmine, a~1k bir mucize olmak uzere
bir di~i deve vermi§tik.» Sanki denilmi§ oluyor ki, isterni~ olduklan
mficizeleri gonclennekten Bizi altkoyan ~ey, onceki milletlerin gondenni~ ol-
dugumuz mucizeleri yalanlamalandlf. Daha once onlara istedikleri mucizeleri
verdik, ama onlar yalanlad1lar. Nitekim, istemeleri Uzerine Semud'a bir di~i
cleve verdik. «Onlar ise, bu yiizden zalim oldular.» Mucize olarak verilen
deveyi~ inkar et1nekle yetinmediler, onu oldtinneye kadar i~i az1tt1lar. Kencli-
lerine zultim ettiler. Deveyi Oldtirrnekle kendilerini feHlketin iyine attllar.
Ayette Semud'un ozelJikle anlauhnas1rnn sebebi, Se1nt1d kavminin Arap olu§U
sebebiyie Araplarm onlan iyi bilmeleri ve tannnalandlf. <;iinkil onlann hetak
olduklan yerlerden gelip gittik~e bunun izlerini ve kahnt1lann1 go1mekteydi-
ler.
HlJHU'L l:W.:YAN Cliz: 15

«Oysa Biz» istenen «mucizeleri ancak korkutmak i~in


gonderi-
riz.» Once onlan kokilnclen kaz1yacak olan azab1n oncillerini gondeririz. ~a­
yet bundan korkup kotiiltiklerinden vazge9mezlerse azab1 gondeririz. Ya da
ayetlerden maksat, onlar tarafJndan istenen ayetier degil, inucizeler ve Kur'an
ayetleridir. Buna gore Kur'an ayetleri gibi, gonderdigi1niz mucize ve ayetleri
ancak ahiret azab1yla korkuunak i<;in gondeririz. Ve ey Muhammed! Senin
kendilerine gonderildigin iimmetinin azab1 senin hiinnetine k1yamete kadar
ertelenmi~tir.

Denilmi~tir ki, Rasfiltillah (s.a.v.), ya~ad1g1 ve siinneti devam ettik9e,


en bliylik glivencedir. Ne zaman onun stinnetini tamamen terkederlerse, Allah
da onlan mahveder. <;link.ti, ahir zamanda bu timmet isyanlan kadar dunya
azab1ndan nasiplerini ahrlar. Depremler, bir tak1m korku ve tehlikeler ile bu-
la~1c1 ve tehlikeli hastahklar, fas1klan kotiiltiklerden engelleyen dtinya felaket
ve azaplanndandIT. Uzerlerine zalimleri musallat etmek de bir azaptlr.
Bu sebeple, mti'min iyin, takva yolunu tutmak ve yaratllm1§lann en ha-
ylfhs1 Peygamberi1nizin stinnetini ihya etmek iyin ko§mak yara§ir.
60. «Hani sana: 'Rabbin, insanlart» ilmi ve kudretiyle «~epe ~evre
ku§atmi§hr' demi§tik.» 0 insanlar, O'nun avucunda, kudret elinin iyindedir-
ler. Oyle ise ey Habibim ! Hi9 kimseden korkmadan gorevini yap. «Sana gos-
terdigi miz o goriintiileri ve Kur'an'da lanetlenen agac1, ancak insanlar1
smamak i~in meydana getirdik.» Ayette ge9en, "goruntuler" diye terciime
ettigilniz "Riiya" , Peygamberimizin mirac gecesi gordiigii yer ve goklerdeki
ak1llan durduran harikii.Iade §eylerdir.
Gosterilenlerin "Rtiya" kelimesi ile ifade edilmesi ise, geceleyin ve rti-
ya gibi stiratle meydana gelmi§ olmas1ndandir. Denilmi§ oluyor ki, biziln sana
isra gecesinde ay1k9a gosterdigimiz, §eyler, insanlan denemek i9in yapt1g1m1z
bir imtihandan ba~ka bir§ey degildir ki birazclk basireti olan hi9 kimsenin
inkar edemeyecegi bilytik bir mucize olmas1na ragmen, insanlann baz1s1 inkar
edip dinden uzakla§1n1~lardir.
"Lanetlenen agaf·"tan tnaksat ralunetten en uzak yerde cehennemin
temelinde biten zakku1n agac1dir. Mli§rikler: "Muhammed (s.a.v.), cehenne-
.min, ta§lan yakt1g1n1 iddia ecliyor, sonra da oracla aga<;lann bittigini soyHiyor"
clediler. Kendi ak1Ilann1 begenmekle bu iddialanyla btisbiittin sap1ttllar. Oysa
onlar, deveku§unun ate§ korunu ve k1zg1n demir par9alann1 yuttugunu ve ken-
disine hi9bir zarar veimedigini gonnektedirler. Yine onlar Semendel denilen
lsHA SfJRl~Sl/ 17

kli<;Uk bir hayvan Hlyllnden yaptlan mendillerin ate~e attld1g1111 ve atc~in ona
hil(bir ~ekilde tesir etmedigini goimektedirler.
«Biz onlan korkuturuz da,» ~tinkti bu ve benzeri ayetlerle. mOdzeler
hep onlan korkutmak iyindir. «Bu onlara, biiyiik bir azg1nhktan ba~ka bir
~ey saglamaz.» ~ayet onlann istedikleri ayetleri, o\agantistti halleri g{1ndcr-
seydik, benzerlerine yapt1klann1 onlara da yapar, inkar ederler<li. Bu sebeple
de onlann benzerleri olan topluluklara yapilanlar onlara da yap1hr, azab edi-
lirdi. Oysa bu timmet ivin umumt felaket ve cezaland1rma k1yamete kadar er-
telenmi~tir.

Mtizen1 der ki: irnam ~afil'yi, oltim do§eginde ziyaret ederek: "Usta-
dnn, nas1l sabahlachn1z?" diye sordum. imam: "Dtinyadan, karde~leri1nden ay-
nhnakta, amelime kavu~maktay1m, oltim §erbetini i9mek lizereyim. Allah m 1

huzuruna da 91kmaktay1m. Bilmiyorum ruhum cennette mi, yoksa cehennem-


de 1ni olacak?.. dedi ve §U beyti soyledi:
Ba§zma hangi hal gelecek bilmiyorum:
<;unku ey nefsim, sen ne zaman olecegini bilmiyorsun.
IH lllll'L lil~YAN

61. Meleklere: "Adem'e secde edin!'' demi§tik. iblis'in dt.-


§inda hepsi secde ettiler. iblis: "Ben, famurdan yarattigin bir
kimseye secde mi ederim?" dedi.
62. Dedi ki: "Su benden iistiin kild1gina da bir bak! Yemin
ederim ki, eger beni k1yamete kadar ya§at1rsan, pek azi di§in-
da, onun neslini kendime baglayacag1m!"
63. Allah buyurdu: "Git! On.lardan sana kim uyarsa, iyi bi-
lin kr'. cehenn.em hepinizin ceza.s1d1r. M iikemmel ve tam hir ce-
za!
64. Onlardan giicuniin yettigini sesinle yerinden oynat, sii-
varilerinle, yayalarinla onlari yaygaraya bog, mallarma,
evlatlan.n.a ortak ol, kendilerine vaadlerde bulun." $eytan, in-
sanlara aldatmadan ba§ka bir §ey vaad etmez.
65. "$ uras1 muhakkak ki, Benim kullanm iizerinde senin.
hifbir hakimiyetin olmayacaktir. V ekil olarak Rabbin yeter. "

61. «Meleklere: 'Adem'e secde edin!' demi§tik.» Sahip oldugu fazi-


letleri sebebiyle ona ikram ve onu selfunJamak i<;in secde edin derni~tik. «ib-
lis'in d1§1nda hepsi secde ettiler .» Gecikmeksizin verilen emri yerine getir-
mek ve Hz. Adetn (a.s.)'in hakkma riayet et1nek ic;in emri yerine getirdiler.
Onlann ilahl emri yerine getirmeleri ve yasaldanndan sak1nrnalan, kendileri
i<;in ezell saadetlerine delalet eder. iblis'in ise, kibirlenerek, secdeden ka<;1n-
1nas1 ve iHihi etnre ayk111 davranmas1 onun ezell ~ekavetini glisterir.

~eyh Ali Se1nerkancli, Bahru'l-Ulum adh eserinde: iblis. cin cinsin-


11

den oldugu halde 1neleklerden istisna edildi. c;unkti o, meleklerle birlikte sec-
l~HA Sl JHKSI/ 17

de dmekle emredildi" d~mi~li r.

«iblis: 'Ben» ate~ten yarat1ld11n. «Camurdan yaratt1g1n bir kimseye


S<'('. de mi ederim?' dedi.>> Boylece, iblis kibir ve itiraz1 sebebiyle Hinete mUs-
tchak oldu.
62. iblis, kovulup uzakla~tinld1ktan ve Hinete ugrad1ktan sonra,«dedi
ki: 'Su benden iistiin kdd1g1na da bir bak!» Kendisine secde etmemi emre-
derek benden tisttin k1ld1g1n bu kimseye de bak. Onu niyin benden UstUn k1l-
d1n. yeryiiziinde halife se9tin ve bana, ona secde etmemi emrettin? Ben ondun
daha hayirhy1m; c;iinkti o, c;amurdan yarat1ld1, ben ise ate~ten yarat1ld1m.
«Yemin ederim ki, eger beni k1yamete kadar ya§atarsan, pek az1
d1§1nda, onun neslini» azchnnak suretiyle «ken dime baglayacag1m ! '» Al-
lah'1n kendilerini korudugu halis kullan mtistesna... Nitekim Sad sOresinin
82-83. ayetinde de §Oyle buyrulmu~tur: "iblis: 'Senin kudretine andolsun ki,
onlardan, ihlasa erdirilmi§ kullann bir yana, hepsini azdtracagim.' dedi."

63. «Allah buyurdu: 'Git!» insanlan azd1np sap1tmak iyin kotU yolu-
na devam et. Kastm neyse onu yap. Ya da buradaki "git" ifadesi ona hakaret
ve tehdit i~in soyl enmi~tir. Nitekim soztinti dinleyip kabul etmeyen birine:
"Git, kendin i~in neyi bilirsen onu yap" denilmesi gibi.
«Onlardan sana kim uyarsa, iyi bilin ki cehennem hepinizin ceza-
s1dir. Miikemmel ve tam bir ceza!» Tam ve kamil bir ceza ile cezalan1rs1-
mz.
64. «Onlardan giiciiniin yettigini sesinle yerinden oynat.» Hz.
"
Adem (a.s.)'in ztirriyetinden kime gtictin yeterse, vesvesenle §erre ve isyana
<lavetinle yerinden oynat. Allah'a isyan iyin her davet eden, o §eytan1n gru-
bundan, askerlerindendir.

Mticahid, demi~tir ki: " ~arlalannla, ~algtlannla giiciln yeterse yarult."


~ehvanl duygulan tahrik eden <;alg1c1lar, §ark1ctlar iblis'in askerleridir.

Ebu Musa el-E~'ar1 (r.a.)'nin Kur'an okurken sesini duyan Rasul-i Ek-
rem (s.a. v.): "Sii,phesiz Kur'an okuyan_ bu ki§(ye Hz. Davud'un nagmelerinden
bir nagme verilmi~tir," buyurmu~tur.<21 ) Hz. Davut'un sesinin ve nagmelerinin

21- Sahihi Buhari Muhtasan T . Sarih Cilt. 11 , Sh. 243. Hadis No: 1781. (Mtiterdm)
RUt IU 'L Ul.£YAN Ctiz: I G

gilzelliginden dolay1 musikiye benzetihni~tir.


«Siivarilerinle, yayalannla onlar1 yaygaraya bog, mallanna,
evlatlarma ortak ol.» "Mallanna ortak ol" ifadesinden maksat, onlan haram
yollardan mal kazanmaya ve biriktinneye, faiz yemeye, israfa, zekat1 venne-
meye... " sevket, demektir. "Evlatlanna ortak ol" ifadesinden maksat da, on-
lan haram yollardan evlat ediruneye; klz 9ocuklanm diri diri topraga gorrune-
ye; c;ocuklara Abdi.i'l-Haris (haris'in kulu), Abdu'l-Uzza (Uzza'n1n kulu), Ab-
dti'§-~ems (gtine§in kulu) gibi isimler verdirerek Allah' a ortak ko§maya; sap1k
ve batil dinlere yonelmeye te§vik et, demektir.
Hikaye edilir ki, iblis yerytiztine indirilince: "Ya Rabbi! Beni yer yti-
ztine indirdin, rahmetinden kovdun, uzakla§tirdin, oyle ise bana bir ev ver,"
dedi. Cenab-1 Hak: "Hamamlar evindir," buyurdu. iblis: "Benim oturacag1m
bir yerim olsun" deyince de Cenab-1 Hak: "Bo§ gezenlerin toplandig1 yollar
ve pazarlar senin oturacag111 yerlerdir,'' buyurdu. iblis: "Bana yiyecek ver" de-
di. Buna kar§1hk da: "Uzerine Allah'1n ismi anllmadan kesilen, yap1lan §eyler
senin yiyeceklerindir," buyurdu. iblis'in: "Rabbim! Bana ic;ecek ver'' talebine
kaf§i: ''Sarho§luk veren btittin i<;kiler senin ic;ecegindir" buyurdu. "Bana bir
muezzin ver," istegine kar§1hk: "~ehevi duygulan tahrik eden c;algtlar," bu-
yurdu. "Bana okuyacak bir §ey ver," istegine kar§thk: "insani gaflet ve isyana
gottiren §iirlerdir," buyurdu. "Rabbim bana konu§acak soz ver!" talebine kar-
§lhk: "Yalan sozler", buyurdu. "Bana elc;iler ver" istegine kar§1hk: "Kahinler,
gaipten haber getirdiklerini iddia edenler," buyurdu. "Bana insanlan avlamak
i<;in tuzaklar ver," istegine: "Kad1nlardu," buyurdu. Bu hikaye ~eyh Ali
Semerkandl'nin Bahru'l-Ulum adh eserinde boyle kaydedilmi§tir.
«Kendilerine vaadlerde bulun. '» Cennet ve cehennemin olmad1g1m
haber ver, uzun emel ve arzularla tevbe etmelerini geciktir, putlanntn kendile-
rine §efaat edecegini vaadet.
«Seytan, insanlara aldatmadan ba~ka bir §ey vaad etmez~» Burada-
ki ~eytandan maksat, §eytan cinsi anlam1na olabilecegi gibi her insan1n yan1n-
da bulunan §eytan anlam1na da gelir. Peygamberimiz (s.a.v.), bir hadis-i ~eri­
finde: "S;zden her birinizin bir §eytanl var. "(22i buyunnu~tur.
Bahru'l-Ulz2m'da, bu ayette ge~en bu emirler, isyancllar ve SU<(lulara:

22- Mtislim bu hadisi §U laftzla rivayet etmi§tir: "Sizden her birinize cinden bir arkada§ gorev-
lendirilmi§tir." Bkz. Camiu'l-Usul, 8/545.
J\yc-t : 64-65 '1r:
,_J.)

"Siz istediginizi yapm" s<~iUndc bir tehdit oldugu gibi tehdit yoluyla gelmi~tir.
~(·ytam rezil ve rtisvay et1nek i~in oldugu da soyleruni§tir.

65. «'~uras1 muhakkak ki, Benim» ihlash «kullarim iizerinde senin


hit;bir hakimiyet.in olmayacaktir.» Onlan aldatmaya ve tasalluta kudretin
olmayacaktir. Nitekim, "Gerr;ek §U ki, iman edip de yalniz Rab'lerine tevek-
kiil edenler ilzerinde onun bir hakimiyeti yoktur. 11 (Nahl: 99) buyunnu~tur.
« Vekil olarak Rabb in yeter. '» Mutluluklanrun sebeplerini, dtizenlemek ve
~ckavetlerinin, gtinahkar olmalann1n sebeplerini de bertaraf etmek ic.;in O.
kfifidir.
"
Ayetteki, ~eytarun halls kullar tizerinde hakimiyetinin olamayaca~anm
hildirilmesi, onlara hi9 dokunamayacag1 anlamma gelmez. Nitekim: "Takva-
ya erenler, §eytan taraftndan bir vesveseye ugrayinca Allah'i hatirlay1p he-
men gerregi gorilrler." (A'raf: 201) Ayetinde takvaya eren mti'minlere dahi
~eytarun vesvese ile dokunabilecegine i§aret edilmi§tir. Ancak, onlar Allah ta-
raf1ndan desteklendikleri iyin korunmu§ durumdadrrlar.
Hikaye edildigine gore, salihlerden birine bir Yahudi gelerek: '1Biz Ya-
hudiler kalp huzuru iyinde §eytarun vesvesesi olmadan ibadetlerimizi yap-
maktay1z, sizlerin ise, ibadetlerinizi §eytarun vesvesesine maruz bir durumda
yapmakta oldugunuzu i§itiyoruz. Bunun sebebi nedir?" diye sormu§. Salih ki-
~i : "Ey Yahudi! iki evden birinde, alt1n, gtimti§, inci, yakut ve en degerli ku-
rna§lar bulunmaktadu, diger birinde ise hi~bir degerli e§ya bulunmad1g1 gibi
bombo~ ve harap bir vaziyettedir. ~imdi bu durumu bilen h1rs1z bu evlerden
hangisine girer?" di ye sordu. Yahudi: "Elbette hirs1z mticevherlerle ve en de-
gerli kuma§Iarla dolu olan eve girer," cevab1n1 verdi. Salih ki§i devamla: "Bi-
zim kalplerimiz tevhid, marifet, iman, yakln, takva ve ihsan gibi diger fazilet-
lerle dolu. ~eytan, bu faziletlerimizden valmak ivin gelip bizi me~gul eder.
Sizlerin kalpleri bu gibi faziletlerden bo§ bulundugu ivin iblis sizin kalplerini-
ze girmez ve sizi me§gul etmege deger bulmaz," cevab1n1 vermi§tir. Bunun
uzerine Yahudi Mtislliman olmu§. Bundan anla~1hyor ki, §eytan maksad1na
ula§amaz. <;unkli Allah, dostlann1 kudretiyle korur.
Hllfll J' L Hl~Y AN COz: lfi

66. Rabbiniz, liitfundan nzik araman1z ifin denizde gemile-


ri sizin ifin yiizdiiren.dir. Dogrusu 0, sizi.n ifin fOk merhamet-
lidir.
67. Denizde ba§miza bir musibet geldiginde, O'ndan ba§ka
biitun yalvardtklariniz kaybolup gider. 0, sizi kurtarip karaya
flkardigtnda, yin.e eski halinize donersiniz. Zaten insanoglu
nankordiir.
68. 0 'nun sizi kara tarafinda yerin dibine gefirmeyecegin-
den yahut iizerinize ta§lar savuran bir kaszrga gondermeyece-
ginden emin misiniz? Sonra kendinize bir koruyucu da bula-
mazszn1z.
69. Yakut 0 'nun, sizi bir kez daha denize gonderip iizerini-
ze bir kasirga yollayarak, inkiir etmi§ olmaniz sebebiyle sizi
lst<A st 11~1·;st/ 17

bogmayacagmdan emin misilliz? Sonra, bundan dolayi kendi-


nize Bizi arayip soracak bir destekf i de bulamazsiniz.

66. «Rabbiniz, hitfundan r1z1k aramantz i~in denizde gemileri» ka-


m i 1 kudretiyle «sizin i~in yiizdiirendir. Dogrusu O, sizin i~in ~ok merha-
mctlidir.» ihtiyac1n1z olan §eyleri hazulamt§, elde etme sebeplerinden zor
olanlann1 kolayla§t1nlm1§tir. Bu sebeple ayette ge9en rahmetten maksat,
dlinyevi rahmet ve dtinyada verilmi§ olan nimettir.
67. «Denizde ba~1n1za bir musibet geldiginde, O'ndan ba§ka butiin
yalvard1klar1n1z kaybolup gider.» Kendilerine dua edip yard1m istediginiz
putlann tlimti hafizan1zdan gider, hi~biri hat1nn1za gelmez, ba§tn1za gelen
musibeti kaldiracagm1 umdugunuz yaln1z Allah'tir. «0, sizi kurtartp karaya
c;1kard1g1nda, yine eski halinize donersiniz.» Tevhidi birakrr, putlara tapma-
ga donersiniz, Allah'1n nimetini unutup nankorltik edersiniz. «Zaten insanog-
lu nankordiir.>> Ayette mii§riklere "siz nankorstiniiz" degil de insan cinsinin
nankorltikle damgah bulunduklann1 tescil i9in "Zaten insanoglu nankordur"
bu yrulmu§tur.
68. Siz yeryiizlinde emin bir §ekilde ya§arken «O'nun sizi kara tara·
fanda yerin dibine ge~irmeyeceginden», ve boylece helak olman1zdan «Ya..
hut iizerinize ta§lar savuran bir kas1rga gondermeyeceginden emin misi·
niz?» Ki~ boylece denizde bogulmaktan daha beter olursunuz. Bunun Fil as-
hab1 ve Lut kavminin tizerine yagdrrd1g1 gibi sizin de ilzerinize 9akil ta§lar1
yagd1nr anlarrnna geldigi de soylenmi§tir. «Sonra kendiniz bir koruyucu
da bulamazs1n1z.» Sizi koruyacak ve bu musibeti savacak bir hami bulamaz-
sm1z. <;unkti, O'nun ka~milmaz kaderine kar§t koyacak yoktur . .
69. «Yahut O'nun, sizi bir kez daha denize gonderip» karaya ~1k1p
esenlige erdikten sonra denize girmenizi gerektiren sebepler yaratarak sizi
tek.rar denize gonderip «iizerinize» ktnp par~alamad1g1 hi9bir §ey brrakmayan
«bir kastrga yollayarak inkar etmi~», ortak ko§mU§ ve kurtulma nimetine
kar§1hk nankorliik etn1i§ «olman1z sebebiyle sizi bogmayacag1ndan emin
misiniz? Sonra, bundan dolay1 kendinize Bizi aray1p soracak», size yar-
d1m edip ba§1n1zdaki musibeti def edecek «bir destek~i de bulamazs1n1z.>>
38 H(JI IU'L· Bl~YAN Cuz: 15
tw<"t: 10 lst~A sUHESl/ 17

70. Biz, hakikaten insanoglunu §an ve §ere/ sahibi kildik.


Onlari karada ve denizde ta§ulik. Kendilerine giizel riziklar
verdik. Y ine onlari, yaratt1klartmizin bir f ogundan cidden iis-
tiin kild1k.
71. Her insan toplulugunu, iinderleriyle birlikte f ag1racag1-
m1z giinde kimlerin amel defterleri sagindan verilirse, onlar,
en kllf iik bir haksizll.ga ugramamt§ olarak amel defterlerini
okurlar.
72. Bu diinyada kor olan kimse lihirette de kordiir; iistelik
iyice yolunu §a§irmi§hr.
73. Onlar, sana vahyettigimizden ba§ka bir feyi Bize kar§t
uydurman if in neredeyse seni, sana vahyettiklerimiz.tien sapti·
racaklar ve oyle yaptigin takdirde seni can dost edineceklerdi.
74. Eger seni sebatklir kilmasaydik, gerfekten, nerede ise
onla,ra birazcik meyledecektin.
75. 0 zaman, hif §iiphesiz sana hayatin ve oliimiin sikinti-
larini kat kat tattirirdik; sonra Bize kar§t kendin ifin bir yar-
dimci da bulamazdin.
76. Yine onlar, seni yurdundan ftkarmak ifin neredeyse
diinyayi ba§ina dar getirecekler. 0 takdirde, senin ardindan
kendileri de fazla, kalamazlar.
77. Senden once gonderdigimiz peygamberlerimiz hakkzn-
daki kanun da budur. Bizim kanunumuzda hif bir degi§iklik
bula,mazsin.

70. «Biz, hakikaten insanoglunu §an ve §eref sahibi kdd1k.» Onlann


dindanna ve giinahkanna §atnil kesin bir ~an ve §eref..
Bahru'l-Ulum'qa: "insanlara iman ve salih amel ihsan edilmekle, ken-
dilerine ikram edildigi a91ktu," denilmi§tir. Nitekim,: "Ki§inin ehli ve evlad1
taraf1ndan tan1nd1g1 gibi, mti'1nin de gokytiziindekiler taraflndan oylece tantnlf
ve o, Allah nezdinde mukarreb bir melekten daha degerlidir," tarz1nda varid
olmu§tur.
«Onlan» <;e~itli
nakil vas1talanyla «karada ve denizde ta~1d1k.» Di-
ger yarat1lm1~lardan hi<;biri, bu nitnete nail olmam1~tIT. «Kendilerine giizel
40 HUHU ' L · Hl~YAN Ci\z: 15

nz1klar verdik.» Kendi amelleriyle kazamlan lezzetli nilnet <;e~itlerini veya


kendi runelleri olmadan meydana gelen inuhtelif ni1netler verdik. Yag, kay-
1nak, bal , hurma ve diger tathlar gibi.
«Yine onlan, yaratt1klar1miz1n bir ~ogundan cidden iistiln kildtk.»
iyiyi kottiden, hakk1 bat1ldan aytrdetme, anlama kabiliyeti verdik. Onlan ilitn
ve idrak sahibi yaparak melekler hariv yaratt1klanm1z1n bir ~oklanndan tisttin
k1ld1k. Bu sebepledir ki, Allah'1n nimetlerine ~tikrederek nankorltik etmemele-
ri ve akh ba§1nda olanlan ~oyle dursun en ~ag1 derecede iyiyi kottiden ayira-
bilecek kadar akh olan1n bile kabul edemeyecegi tizerinde bulunduklan §irki
terketmeleri gerekir. insan oyle tistiin bir varhktir ki Allah, meleklerin tama-
m1na, Actem (a.s.)'e tazim etmeleri ve deger vermeleri iyin secde etmelerini
emretmi§tir. A§ag1 derecede bulunan1n ytiksek mevkide bulunana secde etme-
sini emretmek hikmetin geregidir. Aksi olmaz. Yine Allah (c.c.), Hz. Adem'e
btittin isimleri, e§yarun adlanm ve ne i~e yarad1klann1, ogretti. Sonra onlan
once meleklere arz edip "...Eger dogru soyluyorsanzz, ~unlarzn isimlerini ba-
na bildirin, dedi." (Bakara: 31) buyrulmu§tur.
A A
Ayetin manas1n1 anlayan herkes bu ayette ilaht murad1n Hz. Adem'i
meleklerden tisttin ktld1g1ru, onun ilminin meleklerden fazla oldugunu, tazim
ve ikrama mtistehak bulundugunu anlar.
71. «Her insan toplulugunu, onderleriyle birlikte» Burada onderle-
rinden maksat peygamberleridir. Kendileri: "Ey Musa timmeti! Ey isa timme-
ti !.. gibi hitaplarla ~agnhrlar. Veya onderlerinden maksat uyduklan kitaplan-
du: "Ey Kur'an ehli! Ey incil ehli!" gibi hitaplarla 9agnllrlar. Veya dinleridir.
Kendileri: "Ey Mlisliiman, ey Yahfidi, ey Hristiyan, ey mecfis1 vb." diye vag1-
nltr.
«Cagiracag1m1z o gilnde, kimlerin amel defterleri sag1ndan verilir-
se,>> ki, onlar mesud olanlardIT. <;ilnkti ki~inin kitab1n1n sagindan verilmesi
ona §eref vermek ve miljde vennektir. «Onlar, en kil~ilk bir haksizhga ugra-
mam1§ olarak amel defterlerini okurlar .» Sevinerek ~1k bir okuyu~ ile okur-
lar ve i<;inde yaztl1 iyiliklerden faydalanirlar. Amel defterlerine tescil edilen
a1neilerinden en ufak bir eksilme ohnaz, aksine intikafatlan katlanarak verilir.
Ayette ge<;en ''.fetil" vekirdegin ilzerindeki kabuk paryaSI veya yOk az
bir §ey anla1n1na gelir. Bu sebeple fetil, azhk ve c;ok degersiz §eylerde omek
olarak kullamlmaktadtr.
t\ v<'I : 70 · 7 G ·11

72. «Bu dunyadn» do~ru yolu bulamayacak kadar kalp ve gt1nUI gi\zU
«k()r olan kimse ~hirette de kordi.ir.>> Kurtulu~ yolunu g()nnez. <;UnkU. hi-
rinci ktirlUk ikincisini gerektirir. Bu sebeple kafir, cennetin yolunu bulamaz.
isyankar ki~i , itaatkann sevab1n1, kusurlu olan ki~i de kamil insanlann ma-
kamlanru goremez ve oralara eremezler. «Ustelik iyice yolunu §a§1rm1§ttr!»
DUnyadaki korden daha da ~a~klnd1r, ~tinkti, arttk hakkl bulma kabiliyeti ve
f1rsat1 kalmamt§ttr.

73. «Onlar, sana vahyettigimizden ba§ka bir §eyi Bize kar§• uydur-
man i~in neredeyse seni, sana vahyettiklerimizden saptrracaklar ve oyle
yaphg1n takdirde» yani onlann arzulanna uyar ve senden istediklerini ya-
parsan <<Seni candan dost edineceklerdi.»

Bu ayetin nUzill sebebi konusunda anlattlan rivayetlerin en saglam1


K eva~f T~fsiri'ndeki rivayettir ki, mti~rikler, Peygamberimiz (s.a. v.)'den.
azap ayeti yerine, rahmet ayeti koymas1n1 veya tam tersini yapmasmt, Hacer-i
Esvedi selfunlarken onlann ilah saydtklan putlanna da dokunmas1n1 istediler.
Kendisinin yamnda bulunan zay1flan ve yoksullan kovup uzakl~tlnnas1, gibi
~eyler talep ettiler. Bu §artlarla kendilerinin Muslilman olabileceklerini ima
ettiler. i§te bu isteklerini yerine getirirsen seni candan dost edinecekler. Onla-
nn dostluguna girmenle Benim dostlugumdan ylkmI~ olurdun.
7 4. «Eger seni» hak iizere «sebatkar kdmasayd1k,» ve korumasaychk
«ger~ekten, nerede ise onlara birazc1k meyledecektin.» Ayette ge~en
1
'terkenu" fiilinin mastan "rtikUn", meyl'in en az1na denir. Eger seni sebatkAr
ktlmasaydlk, onlann kuvvetli aldatmalan ve §iddetli hilelerinden dolay1 nere-
de ise onlann istediklerine uymaya birazc1k yakla§Irdm. Fakat Biz seni koru-
duk. Lakin, ilfilll koruma imdad1na yeti§ti de, yok kuvvetli 9ekici sebeplere
rag1nen, seni, onlara en kti9tik bir meyl ile yonelmekten altkoydu.

75. «0 zaman,» eger en ufak bir yoneli~ ile onlara tneyl etmek ilzere
yakla§m1~ olsayd1n, «hi~ ~iiphesiz sana hayahn ve oliimiin s1k1ntdann1 kat
kat tatt1nrd1k;» yani, ba§kasuun bu i~in benzerini i~lemesi sebebiyle dtinya
ve fillirette gorecegi azab1, katlanmak suretiyle, sana dilnya ve ahirette tatt1nr-
dtk. <;tinkti onemli bir kimsenin hatas1 bUytik kabul edilir. «Sonra Bize kar§t
kendin i~in bir yard1mc1 da bulamazd1n.» Azab1 senden uzakla§Uracak bir
yanhmc1 bulamazd1n.
42 R.0HU'L·HEYAN CW.:15

76. «Yine onlar, seni yurdundan ~1karmak i~in neredeyse dtinyay1


ba§ina dar getirecekler.» Dli§manltklan ve hileleriyle seni yurdundan kopa-
np is;.inde bulundugun Mekke'den 91karacaklar.

Denilirse ki: "Biz, halki seni yurdundan pkaran ~ehirden daha kuv-
vetli nice ~ehirleri yok ettik,fakat onlara bir yardim eden r;zkmadi." (Muham-
1ned: 13) ayetinde belirtildigi, Peygamberimiz (s-.a.v.)'in Medineyemtitevecci-
hen Mekkeden 91karken: "Vallahi hen elbette biliyorum Id, ey Mekke! Sen
beldelerin Allah'a en sevimli olanzszn. Sayet ir;inde oturanlarin beni pkarma-
nu~ olsalardz seni terk edip pkmazdim," hadisinden anla§1ld1g1 gibi Peygam-
ber (s.a.v.)'i Mekkeden 91kann1§lardi. Buna ragmen izaht yap1lan bu ayette
pkaracaklanndan bahsediliyor, sebebi nedir?" Cevaben deriz ki, bu ayetin na-
zil oldugu Strada 91karma olayi daha tahakkuk etme1ni§ti. Sonra Peygamberi-
miz (s.a.v.) Allah'1n izniyle Medineye hicret etmi§ti. Hicretten once de mli§-
rikler O'nu C(tkarmak i9in 9ok taciz ediyor, s1k1§t1nyorlardi.
«0 takdirde» yani sen 91kanldtktan sonra «senin ard1ndan kendile-
ri de fazla kalamazlar .» Senin y1kanlmandan sonra onlar da ancak az bir za-
man i<;in kalabilirler. Nitekim oyle oldu, Peygamberimiz hicret ettikten sonra
yap1lan Bedir sava§tyla onlar tnahvedildiler. Hicretin sekizinci y11Inda Mek-
ke'nin fethiyle Mekke'ye hakimiyetleri sona erdi ve bu mucizeli haber de ger-
yekle§mi§ oldu.
77. «Senden once gonderdigimiz peygarnberlerimiz hakk1ndaki
kanun da budur.» Allah (c.c.), bir kanun koymu§tur, o da, peygamberlerini
aralanndan ylkaran her timmeti helak etmektir. «Bizim kanunumuzda hi~bir
degi§iklik bulamazs1n.» Aralanndan peygamberlerilnizi yikaran timmetleri
helak etmeye dair adet ve kanunumuzda bir degi§iklik bulamazs1n.
Ayrt : 7f>· 7H IMl~A SI l l~l~SI / 17

78. Giindiiziin giine§ doniip gecenin karanltgi bastinncaya


kadar namaz kil; bir de sabah namazini. <;unkii sabah namazi
§ahitlidir.
79. Gecenin bir kisminda uyanarak, sana mahsus bir nafile
olmak iizere namaz kil. (Boylece) Rabbinin, seni, ovgiiye de-
ger bir makama gonderecegini umabilirsin.
80. Ve §Oyle de: "Rabbim! Girecegim yere dogrulukla gir-
memi sagla; ftkacagim yerden de dogrulukla ftkmami sagla.
Bana, taraftndan, hakklyla yardtm edici bir kuvvet ver. "
81. Yine de ki: "Hak geldi; batil yok olup gitti. Zaten batil
yok olmaya mahkumdur."

78. «Giindiiziin giine~ doniip gecenin karanhg1 bastir1ncaya kadar


namaz kd ;» gtine~in zevalini takib eden vakitten veya giin~in bat.t§Im takib
eden vakitten gecenin karanhg1na kadar olan vakte ki, bu, yats1 namaz1mn
vaktidir, namaza devam et. Ayette ge<;en "el-gasek", ~afag1 kaybolmu§ gece
anlam1nad1r.
«Bir de sabah namaz1n1» da ktlmaga devam et. Ayette, sabah nama-
z1, Kur'an ismiyle isimlendirildi. <;link.ii Kur'an okumak namaz1n rtikilnlerin·
dendir. Yine bu yiizden namaz rtikU veya sticfid isimleriyle de adland.tnlm1§-
t1r. Ayetteki "dulilk" kelimesi, zeval kelimesiyle izah edilirse ayetin be§ vakit
namaz1 iyine ald1g1 anla~1hr. <;unkli zeval vaktinden gecenin karanllg1na ka-
dar olan vakitler ogle, ikindi, ak~am ve yats1 vakitlerini iyerisine .alrr, sabah
namaz1 <la aynca zikredilmi~tir.
«<;unku, sabah namaz1 §ahitlidir.» Gece ve giindtiz melekleri sabah
44 HUI IU'L · BI~YAN cuz: J 5

namazmda bulunurlar. <;tinkil bu vakit gecenin sonu ve gtin<luziln ba~lang1c1


oldugu i9in semaya 91kacak olan gece inelekleriyle, se1nadan inen gilndliz me-
lekleri sabah namaz1nda bul~urlar. Yine, sabah namaz1nda, Allah'1n sonsuz
I kudretini gosteren delillere ~ahit olunur, gecenin yerini ayd1nllgm, oltimtin bir
benzeri olan uykunun yerini uyamkbg1n almas1 gibi.
79. «Gecenin bir k1sm1nda uyanarak, sana mahsus bir nafile ol-
mak iizere namaz kd.» Bu manaya gore teheccild namaz1 Peygamber Efen-
dimiz i9in de nafile olmu~ olur. Ancak nafile namaz1 Peygamber Efendimizin
derecesini art1nr. Ummetinin nafile namazlan ise gtinahlan ivin keffiiret olur
ve farz namazlanndaki kusuru teHifi eder. Bir ba~ka manaya gore teheccild
namaz1 Peygamber Efendimiz i9in farzdir. Buna gore ayetin manas1: "Farz
olan be~ vakit namaza ilave olarak, ti1n1netine degil de sana mahsus bir farz
olmak ilzere teheccild namaz kd," ~eklinde olur.
«(Boylece) Rabbinin, seni, ovguye deger bir makama gonderecegi-
ni umabilirsin.» Ayette ge<;en "asa" kelimesi, arzu ve limit, anlamma gelir.
Sozltikte, Kur'an'da ge<;en bu gibi, umulur ki, anlarrundaki kelimeler Allah'a
izafe edilirse kesinlik ifade eder. Tehecctit namaz1 ktl, umulur ki, Rabbin seni,
kabrinden diriltip kald1nnca senin nezdinde ve btittin insanlar nazannda ovgti-
ye lay1k bir makamda bulundurur. Bu makam oncekilerin ve sonrakilerin g1p-
ta ettikleri, mah§er halkmm tamam1na §efaat etme makam1dlf. Zira mah§erde
§efaatine 1ntiracaat edilen her peygamber bundan 9ekinerek bir ba~ka peygam-
bere havale eder, ta ki Hz. Muhammed (s.a.v .)'e gelindiginde "o benim i~im."
der. Sonra §efaate, lay1k olanlara §efaat eder. <23>
Bu ayet, Mutezilenin, ~efaat, sevab1 haketmeyenlerin, sevab1 hakeden-
ler derecesine ula§tumak gibi bir haks1zl1k ve zultim olacag1 gerek9esiyle, §e-
faati in.kar etme iddialann1 red etmektedir. Bilmezler ki, sevap ve azaba lay1k
olanlar, Allah'1n fazh keremi ve adaletiyle buna milstehak k1lchg1 kimselerdir.
Hi~bir kulu ic;in bunu yapmak zorunda olmad1g1 halde, iradesinin htikmti ge-
regi kullan hakkinda tasarruf eder.
Mutezile derse ki: "Siz Peygamber (s.a.v.)'den 'Sefaatim ummetimden
biiyuk giinah sahib; kimseler ifindir. '<24) hadisini ri vayet ettiniz, buna gore ~e­
faate mtistehak olan ki§i, insan oldtinnti~, zina etmi~ ve §arap ic;mi~ ki~idir.

23- Tecrid.i Sarih c.11. Sah.120. ~efaatt kLlbra hadisi.


24- Hadisi Tirmizi Sifatu'l-Kzyamet konusunda; Ebu Davud, Sefaat babrnda, ibni Mace de
Zii.hd bahsinde rivayet etmi§lerdir. Bkz. Camiat Usiil, 10/476.
/\yc-t : 7B IMHA SI J Hti:sl I 17

<,'iinkU bUyUk gtinah sahipleri hunl;1nl1r. Bu durum ise halk1 a<r1kt;a Allah'in
emirlerine 1nuhalefet etmeye te~vik olur." Cevap olarak cleriz ki: " Bunda hir
te~vik yoktur. Bunda ~u mana vardir: ~tiphesiz ki, biiytik gtinah i§leyenler.
Allah'm azab1na yakln ve ikabma milstehak olduklan halde, Peygambelimizin
.~efaati, yard1m1 Allah'1n izniyle onlann imdad1na yeti~ir ve merhametlilerin
en merhametlisi Allah (c.c.) peygamberinin htirmetine onlan kurtanr. Bu ha-
disi §eriften Peygamberimiz (s.a.v.)'in Allah nezdindeki yilksek derecesi ve
Um1netinin kurtulu§una vesile olacag1 anla§dmaktadu. Btiytik gtinah sahibi
h<Syle olunca, kti~tik gtinah sahiblerine olacak §efaatini siz dti§tinUn.
Yine bu ayette tehecctid namaz1n1n klhnmas1 iyin te§vik vard1r. Sekiz
"
rekattir. Hz. Ai~e (r.a.), validemiz, "Rasfil-i Ekrem (s.a.v.), gerek Ramazan
aymda, gerekse ba~ka zamanda gece kllchg1 on bir rekat namaz lizerine ba~ka
itave etmezdi. Dort rekat kdardI ki, uzunluk ve gtizel klh§1n1 sonna, c;ok uzun
ve gtizel ktlard1. Sonra yine aym §ekilde dort rekat k1lard1, sonra da ti<; rekat
k1lard1." <25> demi§tir.
Baz1 salih ki§ilerden §oyle dedikleri rivayet edilmi§tir:

Yemegi fOk yiyecek olursam beni vaz gefiriniz.


Zira fOk yemek kalbi ifsad eder.

<;ok uyuyacak olursam beni uyarmiz ,


<;anku, f ok uyku omrii azaltir.

<;ok konu§acak olursam beni susturunuz,


<;iinku dini fOk soz yikar.

<;ok ya§landigzmda beni ikaz ediniz.


<;unku ya§lzligi, oliim izler.

Hadis-i §erifte: "Kul uyudugu zaman, ~eytan onun boyun kokune Uf


diigilm baglar. Sayet uyanzr da Allah't zikrederse diigiimun biri fOziilur, ab-
dest altrsa ikinci dugiini de fozalur . iki rekat namaz kzldigr takdirde diigiim·
lerin tamanu ~·oziiliir. Sevinfli, ne§eli ve gonlii ho§ olarak sabahlar. Aksi
halde nefsi giinahla kirli ve uyu§uk olarak sabahlar." (:?6> Geceyi ibadetle ihya

25- Hadisi B uhari Teheccii.d kitabmda 3/16 de; Muslim Gece namcm bahsinde, Ebfi Davud ve
Tirmizi rivayet etrni§lerdir.
26- Hadisi Buhari, Muslim, Ebu Davud ve Nesai "Sizden biriniz uyudugu zarnan §eytan ensesi-
ne u~· dugum haglar" lafz1yla rivayet etmi§lerdir. Bkz. Camiu'l-Usa/, 6/69.
4U HUI fU'L· BEVAN

eden kitnsenin ytizti ibadet nuruyla, nurla.tur.

<;ok ibadet eden bir gem;ten hik§ye edilir: "Bir gece zikrimi yaparken
uyudum, bir de bakt1m ki, odam1n on duvan sanki yanld1 ve oradan daha gti-
zelini hiv gonnedigim geny kizlar, aralannda da daha ctirkinini hi9 gonnedi-
gim bir gen9 k1z daha kar§tmda belirdi. 'Siz kime aitsiniz ve bu virkin klz ki-
min?' diye sordum. Cevaben: 'Biz senin uykusuz ibadetle geyen geceleriniz,
bu yirkin olan da senin uykuyla ge~irdigin gecendir. ~ayet uyumakta oldugun
gece vefat etmi§ olsayd1n i§te nasibin bundan ibaret olacakt1.' dediler."

Baz1 sfilih ki§iler, gecenin tamam1ru ibadetle geC(irir ve sabah namaz1-


m da yats1 namaz1mn abdestiyle kllarlardI.

80. «Ve §oyle de: 'Rabbim! Girecegim yer>> olan kabr«e dogrulukla
girmemi sagla;» gtinahlardan kurtulmu§, temizlenmi§ ve raz1 olurunu§ bir gi-
ri§le girdir; «~1kacag.m yerden de» dirildigimde ondan «dogrulukla ~Ikma­
m1 sagla.» ilaht gazabtan emin, ilfilll ikrama mazhar ve raz1 olunmu§ bir yl-
k1§la C(lkar.
"
79. Ayette ge9en "ba's: dirilme" konusundan hemen sonra "girile-
cek ve pkilacak yerlerin" anlatllmas1, bu yerin kabir anlam1na geldigini gos-
termektedir. Aynca, "Medineye ginnesini ve Mekke'den salimen ct1kmas1mn"
saglanmas1 konusunda, bir dua oldugu da rivayet edilmi§tir. Bu durumda
ayetin, ntizfilti, Peygamberimizin (s.a.v.), hicretle memur oldugu zamandu.
Nitekim: "Yine onlar, seni yurdundan flkarmak ifin neredeyse dunyay1 ba~i­
na dar getirecekler" (isra: 76) ayeti de bunu gostermektedir. Aynca bunun,
giri§tigi her yer ve i§te ve ondan ~tkI§ta muvaffak ktlmas1 ve dogrulukla girip
ct1kmas1n1 saglamas1 i~in Allah'a bir niyaz oldugu §eklinde de tefsir edilmi§tir.
Mtifessirlerin ~ogu bu gorti§ti tercih ettiler. Oyle olunca anlam: "Rabbim! Be-
ni bir yere girdirir ve ytkartirken bunun sadakat ve samimiyetimle, dogrulu-
gumla olmas1ru sagla ve beni iki yiizlti etme, 9tinkti, iki ytizlti ki1nse, gtivenilir
bir insan olamaz. "§eklinde olur.

«Bana, taraf1ndan,» yard1m ve rahmetinin hazinelerinden «hakk1yla


yard1m edici bir kuvvet ver'» ki din dti§manlanna kar~1 yard1mc1 olsun.

81. «Yine de ki: 'Hak» isiam dini ve Kur' an «gel di, batd yok olup
gitti.» Yani, §irk ve §eytan mahvolup gitti. «Zaten batd yok olmaya mah-
kumdur.'»
J\yt'l: 80 8:l IHl-tA Ht ll<l~SI/ 17 47

ibni Mesu<l {r.n.)'dnn rivayet edildi~ine gore: "Peygamberimiz


(s.a.v.), Mek.ke'ye fetih gUnU gi rdi. Beytullah'1n yevresinde U<; ytiz altm1~ put
vardl. Peygamberimiz, elindeki asasiyle putlann her birinin gHztine dUt1erek:
"II ak geldi; batzl yok olup gitti"diyordu. Putlar yliztikoyun yere kaparn yorlar-
d 1. Kabe'nin lizerinde yaln1z Huzaa kabilesinin tunytan yap1lm1~ putundan
ha~ka y1ktlmam1~ put kalmam1~tl. Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. A1i'ye: "Ey Ali!
c;1kip onu at!" buyunnas1 tizerine Kabe'nin tizerine tinnanan Hz. Ali, putu
attp ktrch.

82. Biz, Kur'andan oyle bir fey indiriyoruz ki, o, mii'minler


ifin §ifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnizca ziyanini artinr.
83. insana nimet verdigimiz zaman yiiz fevirip yan fizer;
ona bir de zarar ziyan dokunacak olsa iyice karamsarliga dii·
§er.
84. De ki: "Herkes, kendi mizaf ve me§rebine gore i§ yapar.
Bu durumda kimin dogru bir yol tuttugunu Rabbiniz en iyi bi-
lendir. ,,

82. «Biz, Kur'an'dan oyle bir §ey inidiriyoruz ki, o, mii'minler


ic;in» kalplerindeki §tiphe ve vehi1n hastahklanna «§ifa ve rahmettir.» <;iinkU
tnti'minler ondan faydalantrlar. <;link.ti Kur'an, mti'minlerin durumlann1 dU-
48 Hll I H J'L IH~YAN

zeltlnede ve ahtakm1 islan etme hususunda hastalan i~in ~ifah ila<; gibidir.
«Zalimlerin ise yaln1zca ziyan1n1 arhrir.» Kur'an, hastahklara kar§I
§ifa olmas1na ragmen, kendisini inkar eden, yalanlayanlara inkar etmeleri ve
yalanlamalan sebebi ile mahvohnalanndan ba§ka bir §ey artt1nnaz.

Bu ayette, mti'minler dogru yolda ilerlerken kendilerine anz olan ~ek


ve §tiphenin bir hastabk; inkarc1lann cehalet ve inatlan ise oli.im ve helfil<: me-
sabesinde olduguna bir ima ve i§aret vardu.

Yine ayette hayret verici bir durum vardII. 0 da, Kur'an'1n, kimine §i-
fa, kimine de helfil< vesilesi oldugudur. T1pkl, yagmurun yllarun agz1nda ze-
hir, bahg1n agz1nda inci oldugu gibi yetenek ve kabiliyete gore degi§ir.

~uras1 da bilinmelidir ki, Kur'an, beden hastahklanna da §ifa vesile-


sidir. Kur'an'da ~ifa ayetleri alt1 taneclir.

1- "Onlarla sava~in ki, Allah sizin ellerinizle onlan cezalandzrszn;


onlan rezil etsin; sizi onlara galip kilsin ve mu 'min toplumun kalplerini f e-
rahlatsin, #fa versin. " (Tevbe: 14)
2-"Hastalandzgim zaman §ifa veren O'dur." (~uara: 80)
3- "Ey insanlar! Size Rabbinizden bir ogut, gonullerdekine bir §ifa
mu'minler ifin bir hidayet ve rahmet gelmi§tir." (Yfinfis: 57)
4-"Anlann kannlanndan renkleri ~·e§itli bir §erbet (bat) pkar ki ,
insanlar if in §i/a vardir. Elbette bunda du§ilnen bir kavim ifin buyuk bir ib-
ret vardtr." (Nahl: 69)
5. " ... O, mu'minler if in §ifa ve rahm.ettir ... " (i sra: 82)

6. " ...De ki: 'O, insanlar i~·in dogru yolu gosteren rehber ve §ifa-
dir ...' " (Fussilet: 44)
Rivayette de: "Kur'andan ~ifa bekle1neyen, onunla §ifa buhnak iste-
1neyene Al1ah §ifa vennesin. " diye buyrulmu§tur.

~eyh Temiml (r.a.), Havassu'l-Kur'an'da : "Fatiha suresi tem·iz bir


kaba yaz1hr da temiz bir su iJe y1kanlf ve bu su ile hasta ytizi.inii ytkarsa, Al-
lah'1n izniyle §ifa bulur. Kalbinde §ilphe, tereddtit ve 1ztlrap duyan kimse, kalp
yarp1nt1s1, ytirek oynamas1 hisseden ki1nse, bu sudan i<;tigi takdirde stikunet
bulur, elemi gider.
IHHA st l H~;st / 17

Yine FHtiha Sur~si l'Hlll hir kaba yaziltr da su ile y1kanarnk. okudu~u-
11u belleyemeyen, geri zekiU1 yedi gun iymege devatn ederse. bu geri zekalll1~1
gider ve i§ittiklerini t>grenir hale gelir.

Bu sebeple akilh olan, Kur'an'a sanlmah, hastahg1m onunla tedf\vi


ct1neli. 6ncelikle hastahg1n tamnmas1 gerekir. Tan1nmayan, te~hisi yap1lma-
yan hastahg1n tedavisi kolay olmaz. Kur'an ehli, dermaru bulunmayan manevi
hastahklann tedavisini bilirler. Bu kabil hastahklan Kur'an ile tedavi daha iyi-
dir.
83. <<insana>> s1hhat ve geni§lik gibi «nimet verdigimiz zaman»
Bizden «yiiz ~evirip yan ~izer;» bu ifade, btiytiklenmek ve kibirlenmekten
kinayedir. <;Unkti, yaruru veya ytiztinti ~evirmek kibirlenenlerin adetidi r.
«Ona bir de zarar ziyan dokunacak olsa» hastahk, fakirlik veya bir ba~ka
felfil<et ba§Ina gelse, «iyice karamsarhga dii~er.» Allah'1n rahmet ve nime-
tinden §iddetli bir timitsizlige dti§er. Bu nitelikte bulunan baz1 ferdlerin ka-
ra.msarhklanna bakarak insan cinsi bu s1fatla belirtilmi§tir. " ... Fakat ona her
~·er dokundugu zaman da yalvanp durur." (Fussilet: 51) ayeti ve benzerleri-
nin ifade ettigi anlarn, insan1n bu vasf1na aykln degildir. Bu yalvanp yakar-
1na, insanlardan bir kis1nm1n yaptlgtdIT.

84. «De ki :» Kafirlerden ve mti'rninlerden «'Herkes, ken di miza~


ve me§rebine gore i~ yapar.» Hidayet ve s ap1khkta durumuna §ekil veren
yolda hareket ve arnel eder. Zaten Kamus'ta, "~akile" §ekil, taraf, niyet, yoJ
ve mezhep anlam1nadir. ·

«Bu durumda kimin dogru bir yol tuttugunu», sizi bu c;e~itli tabi-
atlar tizerine yaratan «Rabbiniz en iyi bilendir.'» hidayette olaru <la, saptk
bulunaru da en iyi bilen ve ameline gore mtikMatlandITan veya cezaland1ran-
dtr.

Bu ayette, insanlann amellerinin onlann durumlann1 gosterdigi belir-


tilmektedir. Oyleyse, ki1n kendini hayu, iyilik, taat ve §tiktir ic;inde buluyorsa
Allah'a (c.c.) 9ok9a hamd etsin. Kim ki, kendini ~er, fas1khk, ac;1kc;a isyan,
nankorliik ve umutsuzluk ic;incle gortirse, imkan elinden 91kmadan, tezelden
donsiln.

Anlat1lchg1na gore, c;ok geni§ bir tilkenin htiktimdan, zinet ve debde-


be ic;inde ya~ayan, tilkesi geni~, hazinesi dolu olan bir kral, bir ziyafet haz1rla-
d1 ve blittin vezir ve emirlerini toplad1, envai c;e~it yemekler ve ic;ecekler ha-
50 HLJHU'L BEVAN C(1z: I !3

zulattt, tam yenilecegi sirada aniden bir adam kap1ya ~iddetle vunnaya ba§la-
dI. Oylesine vuruyordu ki, htiktimdann tahtl sars11Iyordu. Hizmetyiler ko~up
kap1y1 vurana: "Ey yoksul ki§i nedir bu hus ve bu sayg1s1zhk? Biz yemegimi-
zi yiyene ve senin kamlill doyurana kadar sabretsen, sonra htiktimdarla gorti§-
sen olmaz m1?" dediler. Adam: "Hay1r sizin yemeginize ihtiyac1m yok, bu fa-
ni dtinyan1n kirahn1n ruhunu almaga geldim," dedi. Hizmet<;iler hiybir ~ey an-
lamadllar. Biraz sonra ise melik tahtlndan cans1z olarak yere yuvarlandl. Ga-
rip adam da gozlerden kaybolup gitti. Yaz1klar olsun bu dtinya ile aldanan
I
ki mseye ...

85. Sana ruh hakkinda soru sorarlar. De ki: "Ruh, Rabbi-


min emrindendir. Size ancak az hir bilgi verilmi§tir. "
86. Hakikaten, Biz dilersek sana vahy ettigimizi ortadan
Ayrl: HG Hf> IHt<A SllHL~Sl/ 17 f))

kaldinnz; .iw11ru bu d11r11mda sen. de Bize kar§t hifbir kor11yu-


c11 bulamaz.sm.
87. Ancak Rabbinden bir rahmet o.larak biraktik. <;iinkii,
0 'nun sana liltujkiirligi f ok biiyuktllr.
88. De ki: "Ando/sun, bu Kur'an'in bir benzerini ortaya
koymak iizere insanlar ve cinler bir araya gelseler, birbirleri·
ne destek de olsalar, onun benzerini ortaya getiremezler."
89. Muhakkak ki Biz, bu Kur'an'da insanlara her tiirlii mi·
sali fe§itli §ekillerde anlattik. Yine de insanlarin fOgu,
inkarciliktan ba§kasim kabullenmediler.

85. «Sana rub hakk1nda» Yahudiler «soru sorarlar.» insan hayutt-


111n ba§lang1c1 ve bedenindeki ruhun mahiyetinden sordular ve kendilerine
~oyle cevap verildi: <<De ki: 'Ruh, Rabbimin emrindendir.» insan akltmn,
~evresinde dahi dola§amayacag1 ol~tide gizli s1rlardan, Allah'1n ilminin tecelli
ettigi ilaht i§lerdendir.
Beydavi: "Ruh: Bagh bulundugu bedenin organlan gibi bir dogu§u
ve maddesi olmadan Allah'1n "Kiin-01" emriyle meydana gelen i§lerdendir,"
demi§tir.
Ey iman ve inkar edenler! «Size ancak az bir bilgi verilmi§tir. ,,.
Duyulann1z arac1hg1 ile f aydaland1g1mz ancak az bir ilim verilmi~tir. Akhn
nazari bilgileri elde etmesi, maddenin duyularak elde edilmesinden faydalana-
rak kazanilan zaruri bilgilerdir. Bu sebeple: "Duyu, his kabiliyetini yitiren, il-
mi yitirmi§tir" denilmi§tir. Bir ~ok §ey de belki hisle idrak edilmez. Bu, ruhun
zat1run bilinmesi mtimktin olmayan i§lerden olduguna bir i§arettir. <;iinkil rub,
ilfilli ilmin gerektirdigi §eylerdendir.
el-Keva§f'de: "Miifessirler, bilginler ruh ve mahiyeti konusunda
ihtilaf etmi§lerdir. Onlardan hi~biri iddias1ru isbat edecek kesin bir delil getir-
memi§tir. Yaln1z ruh'un aynlmas1yla insan1n oldiigii, onun bedende devam1yla
hayat1n devam ettigini soyleyebilmi§lerdir. "

86. «Hakikaten, Biz dilersek sana vahyettigimizi ortadan kald1r1·


nz.» Andolsun ki, dileseydik Kur'an't mushaflardan ve sinelerden siler, ondan
ne bir iz, ne de bir kahntI birakud1k. Bu, Kur'an'1n silirunesi sozti bir varsayt·
ma dayanmaktadu. Bir maksada dayanarak muhal olan bir §eyi, var saymak
52 f{lJHU 'L Bl~YAN Cliz: 15

mtimkUndtir. «Sonra bu durumda sen de Bize kar§I hi~bir koruyucu bula-


mazs1n.» Kur'an sinenden silinip gitse, onu sana iade edecek bir vekil ve ko-
ruyucu bulamazsm.
87. «Ancak Rabbinden bir rahmet olarak birakbk.» Keva~'f'de :
"Onu Biz rahmetimizden dolay1 koruduk, manas1nadJr," denilmi§tir. Sonra da,
hitap her ne kadar Hz. Peygamber (s.a. v.)'e ise de, ba~kasL kastedilmi~tir, de-
nilmi~tir. «Ctinkii O'nun sana liitufkarhg. ~ok biiyiiktiir.» Seni peygamber
olarak gondermesi, sana kitap indinnesi ve onu haf1zanda baki k1lmas1 ile
O'nun sana ltituf ve keremi ~ok bilyiikttir.
88. indirilen Kur'an'1n ytice degerini bilmeyen, aksine onun, insan
sozil oldugunu iddia edenlere: «De ki: 'Andolsun, bu Kur'an 11n bir benze-
rini ortaya koymak iizere insanlar ve cinler bir araya gelseler, birbirleri-
ne destek de olsalar» edebiyatta, mana yilceliginde, naznn gilzelliginde ve
gay1ptan haber vermede -onlar halis Arap ve soz ustas1 olduklan halde-
«onun benzerini ortaya getiremezler. '»
Ayette, insanlar ve cinlerin, ozellikle belirtilmesinin sebebi, melekle-
re degil, onlara meydan okundugu ivindir. <;tinkti Kur'an'1n Allah kelanu ol-
dugunu inkar edenler, onlardandir. Yoksa, Kur'an'1n benzerini Allah'tan ba~ka
hi9bir varhk meydana getiremez.
89. «Muhakkak ki Biz, bu Kur'an'da insanlara» iyice ikrar etme-
leri mutmain olmalan i9in «her tiirlii misali ~e§itli §ekillerde anlatt1k.>>
Ayette ge9en "Mesel" kelimesi, gilzellik, garabet ve insan1n nefsini cezbet-
mede e§siz mana demektir. «Vine de insanlann ~ogu, inkarc1hktan ba§ka-
s1n1 kabullenmediler .» Hakk1, inkar i9in kabilllenmediler.
Bu ayette baz1 faydalara i§aret edilmektedir: Bunlardan biri, Kur'an-1
Kenm, nimetlerin en yilcesi ve en btiyilklerinden biridir. Her alim ve baf1z1n
bu nimetin ~ilkrtinti eda etmek ve hakkln1 vennek iyin f1rsat elde iken btiytik
bir gayret sarl etmesi gerekir.
ibni Mesud (r. a.)'dan rivayet edildigine gore: "Dininizden ilk yitire-
ceginiz §ey emanettir. En son yitireceginiz de namazdIT. Zaman olur, bir top-
lulugun dinle bir ilgileri olmad1g1 halde, namaz k1lmaya devam edeceklerdir.
Bu Kur'an ise, bir gtin sabaha 91kt1gm1zda, sizde ondan bir eser kalmamt§ ol-
dugunu goreceksiniz" dedi. Oradan bir ki§i: ''Bu nas1l olur biz Kur'an1 haf1za-
lanm1zda, htfz etmi~' Mushaflanm1zda da kaydetmi§ bulunuyoruz?" demesi
/\ vd : H7 Hq ISIV\ SI J l<l~ ~I / 17

ii1.erine ibni Mesud (r.a.): " Bir gtxe kald1nhp gtitUrtilUr de insanlar Kur'an d·
hctinden yoksul kalakallrlar. Mushaflar kald1nhr, kalplerdekiler stlkilltip all·
111r." ~ 1 > demi ~tir.
1

Abdullah b. Amr b. As (r.a.): "Kur'an indirildigi cihetten kald1nllp


altnmachk~a k1yamet kopmaz. An v1z1lt1s1 gibi Ar~-1 IIahinin ~evresinde
Kur'an'a ait bir ses du yulur. Rabbimiz: "Neyin var?" buyurdugunda. Kur'an:
"Okunuyorum ama benirnle amel edilmiyor, benimle amel edilmiyor?" diye
~ ikayet edecektir," de1ni~tir.

Ayetin i~aret ettigi faydalardan biri de: Ne insanda, ne de bir ba§ka


yarat1lm1~ varhkta Allah kelanuna benzer, ozlti ve ~urnullti bir kelam soyleyip
getirme yetenegi olmamas1dlf. 6 y1e bir kelfun ki, anlam1 cyok derin. ibaresi
gayet fasih, i~areti ~ok ince ve mahir, ntikteleri gayet gtizel.
Sonra iyi bilinmeli ki, Kur'an, mahluk yani yaraulmt~ de~ildir. Zira o
Allah'1n s1fatlarindan biridir. iiahl s1fatlann tamam1 ezelidir, yarat1lmam1§t1r.
Ebu Hanife (r.a.): "Allah'1n s1fatlann1n mahluk oldugunu soyleyen, bu konuda
duraklayan veya tereddtit eden dahi. Allah 1 inkar etmi~ olur," demi~tir.
1

imain Vahidi'nin ibni Abbas (r.a.)'den rivayetine gore: ''Uthe, ~eybe,


Ebu Slifyan, Nadrb. Haris, Velid b. Mugire, Ebu Cehil, Dmeyye b. Halef gibi
Kurey~ reisleri, Kabe'nin arkas1nda toplan1p birbirlerine: 'Muhammed'e tlnce
adam gonclerip konu~un, isteklerinizi ula§tinn, maksad1n1z basil olmazsa son-
ra ona dil§tnanhk edin ki, has1mhg1n1zdan dolay1 mazur gortilebilesiniz.' dedi·
ler. Bunun tizerine ona haber gonderdiler; kavminin e§raf1 toplanm1~lar, se-
ninle g5rti§mek istiyorlar, diye. Onlann hidayete kavu§malanru ~ok isteyen
Peyga1nberiiniz (s.a.v.), hakk1 kabul etmek istediklerini zannederek alel acele
onlann yanlanna gelerek oturdu. 'Ey Muhainmed! Vallahi senin kavmine ge-
tirdigin bu meseleleri, kavmine getinni§ Araplardan bir ba§kas1n1 tan1m1yo-
ruz. Sen atalanm1za ve ilahlanm1za hakaret ettin, dini1nizi ay1plad1n, itibarh
ki§ileri alyalttm, birligimizi par¥alad1n ve ne kadar kotii i~ varsa onu aram1za
getirdin. Eger bunu mal sahibi olmak iyin yap1yorsan sana mallaralanm1zdan
vererek seni, mal bak1mmdan en zenginiiniz yapal11n. Eger ~eref ve itibar ka-
zanmak i9inse seni ulu1n uz kabul edelitn. hepi1n iz emrinde yah~ahm. Millk ve
saltanat istiyorsan, seni ba§1m1za kral yapahm, ~ ayet seni bir cin rahats1z edi-

27- Bu rivayeti Taberani ve Hakim rivayet edip sabih oldugunu beyan et m i ~ t ir. Bkz. ed-DiJr-
rli.'1-Mensur, 4/201 .
54 HLH IU'L 13EYAN Ci\z: 15

yorsa, takib eden bu cinni bertaraf edip iylle~tinnek i<;in ttbbi her ttirlU itnkana
ba~vurahm ve bu ugurda bi.itiln mallan1n1z1 feda edelim," dediler. Peygainbe-
rimiz (s.a.v.) onlara cevaben: ''Benim gayem sizin soylediklerinizden hi~·biri
degildir, ne mat miUk, ne de sizin dediginiz §eref ve itibar ve ne de saltanat-
tzr, bunlardan hi f birini istemiyorum. Ancak Allah (c.c.) beni size peygamber
olarak gonderdi, bana kitap indirdi. Sizi gerektiginde mujdelemek ve gerekti-
ginde isyandan sakznd11·mak, peygamberUgi tebligi etmek ve size nasihat et-
mekle emretti. Sayet size teblig ettiklerimi kabul ederseniz bu sizin dunya ve
ahiret saadetinden nasibinizdir. Sayet reddederseniz, ben, Allah'in bu emri
uzerine sabr ve sebat ederim, davamdan vazgermem, ta ki Allah benim ve si-
zin aranzzda mukadder olan hukmiinii verene kadar" buyurdu.

Kurey~ mti~rikleri: "Ey Muhammed! Sana teklif ettigimiz bunca ca-


zip ve parlak teklifleri kabul etmiyorsan, oyleyse, sen bilirsin ki, bizim bulun-
dugumuz bu Mekke ~ehrinden daha dar bir yer, bizden mal bak1m1ndan daha
yoksul bir insan yoktur. Biz insanlann hem en yoksulu, hem de beldeleri en
dar olaruy1z. Ve en dar gelirlileriyiz. Seni peygamber olarak gonderen Rab-
binden, bizim sokaklanm1z1 daraltan bu daglan kald1rmas1n1, beldelerimizi
geni§letip dtizeltip ovalar haline getinnesini ve ~am ile Irak nehirleri gibi ne-
hirler akltmas1rn, babalanm1zdan olenleri diriltmesini iste. Diriltileceklerin
aras1nda Kilab oglu Kusay da bulunsun, ~tinkti o ~ok dogru sozlti bir ihtiyardt.
Ona, senin soylediklerinin dogru mu, hak mt, bat1l 1n1 oldugunu sorahm. iste-
dikleri1nizi yaparsan biz de seni tasdik eder ve Rabbinin nezdindeki itibann1
tanu ve ger~ekten senin soyledigin gibi, seni bize peygamber olarak gonder-
mi§ oldugunu kabul ederiz,'' decliler.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.): "Ben sizin istediginiz bu


§eyleri temin etmek if in gonderilmedim, Allah'zn beni sr'.ze gonderdigi risalet
gorevini yerine getirmek uzere geldim ve muhakkak teblig gorevimi yerine
getirdim. Eger kabul ederseniz dunya ve ahirette mutlu olursunuz. Red eder-
sent'.z vazifemi yerine getirme konusunda sabzr ve sebat gosterecegim," bu-
yurdu.

Oyleyse dediler: "Rabbinden seni tasdik edecek bir melek gonderme-


sini iste. Sana, baglar, bah~eler, seni her ~eyden rntistagni kilacak, kin1seye
inuhtav olmayacak hale getirecek hazineler, altm ve gtimU§ten ko~kler venne-
sini iste. Sen §imdi <;aq1 pazarda dola~1p ge((imini temin etmektesin, i§te bu
durumdan kurtulursun," dedi1er.
IsHA MU HICl-61 / I '/

Peyg:.unberimiz (s.a. v.): ''11,.,, Hahhinufrn de,~ eridun ya ya miinha.,·11·


kalan maddl §eyleri istcyen kinJ.\'f' cJ,•Rilim. si:c• hunun i~·in de [:iinderi/nl(•dim.
l"akar, Allah beni, mujdeleyici ve .wi.kmd1rtC1 olarak gondermi§tir." buyunnn-
s1 Uzerine. Kurey§ mti§rikleri: "Oyleyse Rabbinden gokytizUnti Uzerimize y1k-
mas1111 iste. <;tinkti sen Rabbim diledigini yapmaya kadirdir, diyorsun." Pey-
gamberimiz: "Allah dilerse bunu da yapar, O'na aittir," buyurdu. Onlardan
hi ri : "Allah'1 ve melek.leri gozilmtiztin ontine getirmedikye sana iman etme-
yi z," dedi.

Abdullah b. Ebu Umeyye b. Mugire, -Peygamberimizin halasmm o~­


ludur. sonra MtisH.itnan olmu§- ayaga kalkarak: "Gokytiztine bir inerdiven ku-
rup benim goztimtin ontinde merdivene tlrmanarak beraberinde ac;1lm1~ bir
nUsha (kitap) getinnedikye ve bit gurup melek gelip senin peygamber oldugu-
na §ahitlik etmedik9e sana inanmam," dedi.
Sevgili Peygamberimiz, iman etmesini bekledigi kavmin gittik~e
uzakla§mt§ oldugunu gorerek ailesine mahzun olarak dondil. Bunun ilzerine.
~u ayeti kerime nazil oldu:
56 l<UHlJ 'L BEVAN CC1z: I G

90. Onlar: "Sen," dediler, "bizim ifin yerden bir kaynak


fi§kirtmadtkfa sana asla inanmayacagiz.
91 . V eya sen in bir hurma bahf en ve uziim bagr.n olmali;
oyle ki, iflerinden guriil guriil 1.r maklar akltmalisin.
92. Y ahut iddia ettigin gibi, iizerimize gokten parfalar yag-
d1rmal1s1n veya Allah'i ve melekleri gozumuziin iiniine getir-
melisin.
93. Yahut da altmdan bir evin olmali, ya da goge ftkmali-
sin. Bize okuyacagimiz bir kitap indirmedigin siirece giige ftk-
tigma da asla inanmayiz." De ki: "Rabbimi tenzih ederim.
Ben sadece be§er bir elfiyim."

90. «Onlar,» Mekke mil§rikleri ve onde gelenleri: «'Sen', dediler,»


«'bizim i~in yerden», Mekke topraklanndan «bir kaynak f1~kirtmad1k~a
sana asla inanmayacag1z>> ve senin risalet ve ntibilvvetini hiybir zaman ka-
bul etmeyecegiz.
91. «Veya senin» agavlan alt1ndaki toprag1 kapatnu§ «bir hurma
bah~en ve iiziim bag1n olmah; oyle ki, i~lerinden giiriil giiriil irmaklar
ak1tmahs1n.>> Ayette geyen "zrmaklan akitmak"tan maksat, sulama esnas1n-
da nehirleri iylerinden ak.1tmak veya nehirlerin devamb ak1t.Ilmas1du.
92. «Yahut iddia ettigin gibi, iizerimize gokten par~alar yagdir-
mahstn.» Ayetteki "kisef' kelimesi k1t'a, par9a anlanuna gelen "kisvettin"
kelimesinin yoguludur. «Veya Allah'• ve melekleri goziimi.iziin ontine getir-
melisin.» Veya iddia ettigin ~eylerin dogruluguna §ahitlik edecek bir kefil ge-
tirmelisin.
93. «Yahut da alttndan bir evin olmah, ya da goge ~1kmahs1n. Bi-
ze>> senden once biybir yerden altrunam1§, «Okuyacag1m1z, bir kitap indir-
medigin siirece goge ~1ktrg1na da asla inanmay1z.'» Bu istekleriyle inany-
s1zhkta inat ettiklerini gostennek istiyorlard1, ~ayet maksatlan ir~ad olmak,
hakk1 bulmak olsayd1, inficizelerden gordukleri onlara yeterdi.
inanys1zhk tizerinde bu kadar kat1 ve inatyl olu~lanna, isteklerinde
bc5ylesine israrh olu§lar1na hayret ederek ve Rabbini tenzih maksad1yla «de
ki: 'Rabbimi tenzih ederim. Ben, sadece be§er bir el~iyim.» Melek degilim
G7

1-.i, henden gt)ge ~1kmnk gihi hallt•r heldensin. Rabbim taraf111dan Risalet gn-
n·vini teblig ile memur bir el<;iyim . Bu konu<la muhayyer degilitn. bu vazifoyi
yapmak zorunday1m.

Bu ayetlerden anla§llan, mti§riklerin nakledilen 1srarlJ taleplerimleki


kabahk ve edepsizligine kar§thk, Peygamberimizin olgunluk ve etlebindeki
listtinltik ne kadar dikkat 9ekicidir. Sonu ohnayan §eyleri ve fay<las1z itiraz ve
ta111§may1 terketmesi ne kadar manidard!r!

Anlatild1g1na gore, Leyla, Kays'1n (Mecnun) kab1m k1rd1grnda. se-


vincinden ti<; gtin raks etmeye devam etmi§. Bunun i.izerine: "Ey Mecnun! Sen
Leyla'n1n seni sevdigini zannediyorsun, sevmek bir yana senin kabm1 ktr~ll."
demi§ler. Kays, "Mecnun o ki, bu s1m anlamaktan ficizdir. Kab1 k1nnak, sev-
gide yok olmakt1r. Akllh olan ki§i ise, kalbini dtinya kirlerinden temizlemege
ve Allah'1n zikrinden ba§ka bir §eyle tinsiyet etmemege 9ah§and1r," demi~tir.
imam-1 Gazali: "Bir kulun yamnda, Oli.im esnas1nda ti<; s1fattan ba~ka
bir ~ey kalmaz:
a) Kalbin dtinya kirlerinden annmas1,

b) Allah'1n zikriyle tinsiyet etmesi,

c) Allah Tefila'y1 sevmesi.

Kalbin temizligi ancak marifetle olur, marifet ise ancak zikr ve fiktin
devanu ile mtimki.indtir. Bunlar kurtanc1 vas1flard1r.
58 l{lJt-flJ'L ijf.<:YAN Cuz: I G

94. Zaten kendilerine hidayet rehberi geldiginde insanlarin


inanmalartni suf: '~llah, peygamber olarak bir be§eri mi
gonderdi?" demeleri engellemi§tir.
95. Sunu soyle: "Eger yer yiiziinde yerle§ip dola§anlar me-
lek olsalardi, elbeUe Biz de onlara gokten, peygamber olarak
bir melek gonderirdik.
96. De ki: "Benimle sizin aranizda gerfek §ahit olarak Al-
lah kafidir. Zira 0, kullarini hakikaten bilip giirmektedir. "

94. «Zaten kendilerine hidayet rehberi geldiginde» vahyin gelme-


si esnas1nda «insanlann» Kurey~in, Kur'an'a ve peygamberlige «inanmalari-
01 s1rf : 'Allah, peygamber olarak bir be§eri mi gonderdi?' demeleri en-
gellemi§tir.» Rasultillah'1n insan cinsinden oldugunu inkar ederek bu sozleri
soylediler.
95. ~tiphelerine, ku~kulanna cevap olarak «§unu soyle:» «'Eger yer
yiiziinde» insarun yerinde «yerle~ip dola~anlar», goge kanatlanyla m; maks1-
z1n insanlann gezdigi gibi, ayaklan tizerinde gezip tozan yerytiztindeki insan-
Jan dinleyip bilinmesi gereken ~eyleri bilen «melek olsalard1, elbette Biz de
onlara gokten, peygamber olarak bir melek gonderirdik.» Din ve dtinya
i~lerinden ihtiya~ duyduklann1 a91klamak tizere peygamber olarak bir melek
gonderirdik. c;unkil bir cins varllk, kendi cinsine en yatk1n ve yak1ndu. Yer
yilztintin sakinleri insanlar olunca, faydalanmalan, faydah olabilmeleri ivin
onlara gonderilen peygamberin de insan olmas1 zorunludur. Mil~rikler, bilmi-
yorlar ki, ayn1 cinsten olmak, yaklnhg1 ve kayna~may1; cins farkhhg1 da nef-
reti ve uzakl~may1 getirir.
96. «De ki: 'Benimle sizin aran1zda ger~ek ~ahit olarak Allah
/\yd : ~M HH

kftfidir.» Allah'm bcnimlc size gi)n<lcrdigini teblig ettigimi, sizin de yalanla-


y1p inat ettiginize §Uhit olarak 0, kafidir. Ayette "benimle sizin ara111zda "
huyruldu da "aram1zda" buyrulmadi. <;tinkti, iman bak1m1nda aynhk mevcut-
tur. « Zira 0, kullarin1», peygamberleri ve kendilerine peygamber gonderilcn
kimseleri «hakikaten bilip gormektedir.'» Onlann a<;lk ve gizli hallerini bi-
lip tam anlam1yle haberdardrr ve buna gore onlan cezaland1ru. Bu ayette
f{asOI-i Ek.rem (s.a.v.)'e bir teselli, kafirlere kar~1 da bir tehdit vardir.
GO

97. Allah kime hidayet verirse i§te dogru yolu bulan odur,
kimi de sapiklzkta birakirsa, artik onlara, Allah 'tan ba1ka dost
olacak kimseler bulamazsin. Kiyamet guniinde onlari kor, dil·
siz ve sagir bir halde yiizu koyun ha§rederiz. Onlarin varacagi
ve kalacagi yer cehennemdir ki, ate§i yava§ladikfa onlarin
alevini artiririz.
98. Cezalari i§te budur! <;unkii onlar ayetlerimizi inkar etti-
ler ve: "Sahi biz/er, kemik ve toprak oldugumuzda mi yeniden
dirilecegiz?" dediler.
99. Gormediler mi ki, gokleri ve yeri yaratan Allah, kendi-
lerinin benzerini yaratmaya da kadirdir? Allah onlar ifin fiip-
he gotiirmeyen bir siire tayin etmi§tir. Oyleyken, zalimler,
inkarczlikta halil direnirler.
100. De ki: "Rabbimin rahmet hazinelerine eger siz sahip
olsaydiniz tiikenir korkusuyla yine de cimrilik ederdiniz." in-
sanoglu da pek eli sikidir.

97. «Allah kitne hidayet verirse» kimin hakk1nda Hakka ula§may1


yaratirsa, «i~te dogru yolu bulan odur,» ba§kas1 degil; «kimi de sap1khkta
birak1rsa,>> kotli olan1 tercihi sebebiyle kimin hakk1nda sap1khg1 yaratusa,
«artlk onlara, Allah'tan ba~ka dost olacak kimseler bulamazs1n.» Hidaye-
te kavu§anlar tekil zamiriyle ifade edilerek Hak yolun bir; o yoldan gidenlerin
de az olduklanna; hidayetten uzakla§anlar ise yogul zamiriyle belirtilerek batil
yollar1n ve o yolun yolcularm1n 9okluguna i§aret edilmi§tir. Hidayetten uzak-
la§tlnlanlan Hak yoluna ula§tiracak ve dalaleti onlardan uzakla§ttracak yar-
dtmcilar bulamazs1n. «K1yamet giiniinde onlari kor, dilsiz ve sagir bir hal-
de yiizii koyun ha~rederiz.» "yuzii koyun ... " dan maksat, yiizleri lizerinde
yiizdiirtilmeleri veya yiizleri tizerinde ytiri.itiilmeleri demektir. <;tinkii ayaklar1
tistiinde yliriiten Allah, onlar1 yilziikoyun yliriitmege de kadirdir.
Bu ayette, onlann k1yamet gtintinde kor, dilsiz, ve sagu bir halde ...
olduklann1 haber verirken; "Cehennem ate§i uzak bir mesa/eden kendilerini
gorunce, onun ofkeleni~ini (nuUhi~ kaynamas1n1) ve ugultusunu i§itirler"
(Furkan: 12) ayetinde i§itmelerinden; "Elleri boyunlarina baglz olarak onun
en dar yerine atzldzklan vakit orada (yeti~ ey) helak (diye) baginrlar," (Fur-
kan: 13) ayet-i kerimesinde bag1np yagird1klanndan; "Mucrimler ate~i goriir
I; I

g/;rmC'z. oray1 hoylay<1l't.1k/<1n111 iyiC'C' an/adJ/ar. ondan kurtttltt~· yolu da h11/a-


111adtlar. (Kehf: 53) ayetinde de gi)nnelerinden bahsedilmektedir. Bu ayct-i
II

kerimelerle tefsirini yapt1g11n1z isra sQresinin 97. ayeti nastl bag<la~t1nltr? di-
ye s01ulursa cevap olarak derim ki; ibni Abbas (r.a.): "Bu ayetin anlam1: On-
lar dlinyacla ayetlerin manalann1 ve onlardaki ibretleri gonnek istemedikleri.
hakk.1 soylemedikleri ve onu duymak arzusunda bulunmad1klan i~in. ahirettc
kendilerini sevindirecek bir §ey goremiyecekler, kendilerince kabul edilel:ek
hir §ey konu§am1yacaklar ve kulaklanna ho~ gelecek bir §ey i~itemiyecekler.
demektir, demi~tir.
11

Mukatil de: Onlara "alc;aldzkra alc;altn orada! Bana kar~i konu~ma­


y1 n artik!" (Mliminfin: 108) denildiginde hepsi kor, sag1r ve dilsiz oluverirler.
Allah'1n gadab1ndan Yine Allah'a s1g1nmz.
"
«Onlartn varacag1 ve kalacag-t yer» "me'va" kelimesi, gece veya ". ,
gtindtiz vanlan, s1g111Ilan herhangi bir yer, demektir, «cehennemdir ki, ate§l
yava§lad1k~a onlann alevini artinnz.» Onlann etlerini ve derilerini yak1p
bitirerek ate§in yakacag1 bir §ey kalmad1g1ndan ate~in alevi sakinle§tikye, on-
lann derilerini degi§tirerek yalac1 alevini arttlnnz.
Denilirse ki: "Suphesiz ayetlerimizi inkar edenleri gun gelecek atc§e
sokacagiz ; onlann derileri pi#p acz duymaz hale geldikfe derilerini ba~ka
derilerle degi~tiririz ki , aciyt duysunlur ... " (Nisa: 56) ayeti, onlara azap et-
mekte clan ate§in, pi§irmekten ote, yak1p, yok etme olc;tilerine varmad1g1n1
.
gostermektedir? Cevap: Pi§irmek, ate§in mutlak manacla tesir ettiginden me-
cazdlf. Onlar, insan1n <;tirtiyilp yok olduktan sonra bir daha var olacag1ru inkar
ettiklerinden dolay1, onlara azap ic;in, yarup yok olan vucutlann1n tekrar tekrar
yenilenecegi anlatilm1§tir ki, yok olduktan sonra var olundugunu gozleriyle
gorstinler. Nitekim a§ag1daki ayet de bu hususu bildirmektedir:
98. «Cezalan i§te budur! <;iinkii onlar ayetlerimizi inkar ettiler.»
Oldukten sonra dirilmeyi ay1k bir §ekilde gosteren akll ve nakll delillerimizi
inkar etmi§ler «ve: 'Sabi bizler, kemik ve toprak oldugumuzda m1 yeni·
den dirilecegiz?' dediler.»
99. «Gormediler mi ki,» dti§lintip bihnediler ini ki, bi.iytikltiklerine
ragmen tnaddesiz olarak «gokleri ve yeri yaratan Allah,» btiti.in azamet ve
ihti§a1n1yla 1naclclesiz olarak «kendilerinin benzerini yaratmaya da kadir·
dir?>> Azametlerine rag1nen yer ile gogi.i yaratan Allah, daha basit olan onla-
62 RfJHtl'L· HEYAN Ciiz: 15

,...
nn benzerlerini yarat1naga kadirdir. Ayetteki "ya ratmak'\an maksat, onlan
yeniden iade ile yaratmaktir. «Allah onlar i~in ~iiphe goturmeyen bir sure
tayin etmi~tir .» Onlar bilir ki, yeri ve gogti yaratan, kendi benzerlerini de
yaratmaga kadirdir. Ve onlann oldilkten soma dirilmeleri ivin §iiphesiz ola-
rak geryekle§ecek bir ecel tayin etmi§tir. 0 da klyamet gtintidtir. «Oyleyken,
zalimler, inkarc1hkta hala direnirler.» itaat etmekten ve hakka uymaktan
ka<;1nular.
100. «De ki: 'Rabbimin» biittin varhklann iizerine ak.itlp bah~ettigi
«rahmet», nz1k «hazinelerine eger siz sahip olsayd1n1z tukenir korkusuy-
la yine de cimrilik ederdiniz.'» Biter korkusuyla k1stlk~a lasard1n1z. «insa-
noglu da pek eli s1k1dir.» Cimrilik ve hus kotii s1fatlardandtr, her ikisinden
de nefsi comertlik ve kanaatle temizlemek ve uzun emeli terk etmek gerekir.
Hassan (r.a.), Peygamberimiz (s.a.v.)'i overken bir beytinde §Oyle
der:
Onun comertlikte oyle geni§ bir eli var ki, comertliginin onda biri
Yer yuzunde olsaydi, yer yilzii denizden daha comert, olurdu.

Anlatild1g1na gore, Zeynel Abidin (r.a.) bir adamla kar§tla~1nca,


adam ona hakaret etti, hizmetviler ve koleler onun ilzerine dovmek i<;in sald1r-
d1lar. Zeynel Abidin, hizmetyilerine: "Btrak1n adam1," dedi ve adama done-
rek: ''Bizim gizli kalm1§ kusurlanm1z senin soylediklerinden daha ~oktur, se-
rtln bir yard1ma ihtiyac111 var m1?" diye sordu. Adam, utanc1ndan bir §ey diye-
medi. Zeynel Abidin tizerindeki siyah ve yizgili ytin giysiyi ytkanp verdi ve
ona bin dirhem verilmesi i9in emretti. Adam: ''~ahitlik ederim ki, sen pey-
gamber torunlanndans1n ve §U beyitler onlar hakklnda dogru olur:
Onlar zenginleyince mallanni Allah yolunda sa1federler.
Fakir dil§iince de sabrederler.
Mahallelerine bir garip gelince onu. misafir etmek ifin kur'a fekerler.
Sen onlarin hangisifakir, hangisi zengin bilemezsin."
Ayd: nu I () I IMHA st Jl~l~SI / 17

101. Andolsun Biz, Musa'ya aflk afik dokuz mucize verdik.


Haydi lsrailogullarina sor. Musa onlara geldiginde Firavun
ona: "Ey Musa! Senin bii.yiilenmi§ oldugunu saniyorum" de-
mi§ti.
102. Musa da: "Pek ala bilirsin ki, bunlan hirer ibret ol-
mak iizere ancak goklerin ve yerin Rabbi indirdi. Ey Firavun!
Ben de senin hakikaten mahvoldugunu saniyorum" dedi.
103. Derk.en, Firavun onlan, iilkelerinden flkarmak istedi
Bu yiiiden Biz onu ve maiyyetindekierin hepsini suda bogduk.
104. Arkasindan da israilogullarma: "O toprakta oturun!
Ahiret vadi tahakkuk edin.ce, hepinizi toplayip bir araya geti-
recegiz," dedik.

101. «Andolsun Biz, Musa'ya a~ik a~1k dokuz mucize verdi~.,.


Allah'tan getirdiklerinin dogruluguna ve ntibtivvetinin hak bulunduguna a~tk
seyik delalet eden dokuz mucize verclik. Bu dokuz mucize: 1- Asa, 2- Yedi
beyda (l~1kh beyaz el), 3. <;ekirgeler, 4. Ekin bocegi (K1m1l), 5. Kurbagalar,
6. Kan, 7. Tufan, 8. Kurak y1llar, 9. Kltbk, meyvelerin eksilmesidir.
Biz Mfisa'ya: Ey Mus a! «Haydi israilogullanna sor.» Sor ki, senin
haber verdigin hususlarda dogrulugun ortaya vtks1n. Firavun'a, israilogullan-
64 l<U I llJ'L Bl£YAN Ci"lz: I G

n1 seninle gc)ndennesini s(iyle. «Musa onlara geldiginde Firavun ona: 'Ey


Musa! Senin biiyiilenmi§ oldugunu san1yorum! '» Bu sebeple makul olma-
yan bu slizleri soyltiyorsun «demi§ti.» Bu iddia, Firavun'un: "... Size gonderi -
len bu el9iniz mutlaka delidir, dedi. " (~uara: 27) ayetinin bilclirdigi iddias1na
benze1nektedir.
102. «Musa da:» Firavun'a: «' Pek ala bilirsin ki, bunlari»
mficizeleri «hirer ibret olmak iizere, ancak goklerin ve yerin Rabbi indir-
di.» Bu ibretler ve mucizeler·sana, benim dogrulugumu a~1k~a gostermekte-
di r, ama sen kibirlenip inatla~1yorsun. «Ey Firavun ! Ben de senin hakikaten
mahvoldugunu», haytrdan uzakla§ffil~, kottiliikle adeta kayna§ffil~ oldugunu
«san1yorum' dedi.»

103. «Derken, Firavun onlan iilkelerinden», Misir toprag1ndan


«~tkarmak», oldtirtip koklerini kaz1mak <<istedi. Bu yuzden Biz onu», Fira-
vun'u «Ve maiyyetindekilerin hepsini suda» denizde «bogduk.» Musa ve
ka vmini kurtard1k.

Ebussuud, tefsirinde der ki: "Hilesini aleyhine ~evirdik, kendisini ve


kavmini denizcle bogmakla M1sir'dan onlan Biz ~1kartt1k. ' 1

104. «Arkas1ndan da israilogullarina: '0 topraklarda oturun!»


Firavun'un bogulmas1ndan sonra Yakub'un evlacbna M1su topraklannda -~a­
yet ondan sonra Mtsir toprag1na girdikleri rivayeti dogru ise- oturun. «Ahiret
vadi tahakkuk edince,» klyametin kopmas1 ger~ekle~ince «hepinizi topla-
y1p bir araya getirecegiz,' dedik.» "Lefff' her kabileden meydana gel mi~
topluluk demektir.

Ben aciz derim ki, ~ekll topluluk ve zahir1 irtibat kafrrlere ve mtina-
1
fLklara bir fayda saglamaz. <;linkti, onlarla 1nti minlerin aras1n1 halis inane; ve
salih arnel birle~tirmenli§tir. Bunlar t1pk1, gemileri pan;alanan kimselerden
yilzmek bilmeyenlerin yUz Ucillere san..hp as1lmas1na benzerler. Sahil ~ok
uzak, deniz de 9ok derin oldugu i9in ytizmesini bilmeyenin bir ytizticliye tu-
tunmas1 ona bir fayda saglamaz. Bu ~artlarda bir c;ok yilzticti can1m kurtara-
mazken hi<; ytizme bihneyen nas1l kurtulsun?

Hadiste: "Amelinin kendisini geri biraktig1 ki§iyi, nesebi ileri goture-


mez. "<28> buyrulmu~tur. Yani, fillirette kotti aineli veya iyi amelinin azhg1 se-

28- Hadisl Tirmizt, Ebil Davfid, ibn Mace ve Ahmet b. Hanbel Musnedinde 3/252-407 tahric
etmi~ lerdir . Bu, uzunca bir hadisin bir bolilmiidur.
!SHA St 1l~J·:SI/17

hebiyle geri kalan kimscyc, diinya yt)nUnden nesebinin ~erefi ona fayda vcr-
11u.~yccegi gibi, noksanlar11u da gidermez. <;tinkii onun nesebi orada kcsilir.
Cifo·mez misin ki, kurumu§ olan dal kurudugundan ya~ ve canh dallann ara-
smdan kesilip atihr. <;Unkil kurumu§ olan dal ile ~i~ek a~an canlt dallar ara-
smda artik bir mi.inasebet kahnaz, her ne kadar ayn1 agac1n dab ve aym aga9
lizerinde bulunuyorsa da kurudugundan kesilmeye Iaytktlf. Fayda veren neseb
ise takvad1r.
tm l{(JJ IU'L IH~YAN Ct'iz: I G

105. Biz Kur'an'i hak olarak indirdik; o da hak olarak indi.


Seni de ancak miijdeci ve uyanci olarak gonderdik.
I 06. Biz Kur'an 'i parfa parfa ayirdik ki onu insanlara du·
ra dura okuyasin. Ve Biz onu peyder pey indirdik.
.107. De ki: "Siz ona ister inanm, ister inanmayin; ~u bir
gerfek ki, bundan once kendilerine ilim verilen kimselere, o
Kur'an okununca, derhal yiiziistii secdeye kapanrrlar."
108. Ve derlerdi ki: "Rabbimizi tesbih ederiz. Rabbimizin
vaadi mutlaka yerine getirilir."
109. Aglayarak yiiz iistii yere kapanirlar. Bu, onlann saygi-
sinz artirir.
110. De ki: "ister Allah deyin, ister Rahman deyin. Hangi-
sini deseniz olur. r;unkii en giizel isimler 0 'na hastir." Nama-
zinda yiiksek sesle okuma; Onda sesini fazla da lasma; ikisi-
nin arasi bir yol tut.
111. "f;ocuk edinmeyen, hakimiyette ortagi bulunmayan,
aczinden otiirii bir veliye de ihtiyaci olmayan Allah'a hamd
ederim," de. Ve tekbir getirerek O'nun ~anzni yiicelt!

105. «Biz Kur'an't hak olarak indirdik; o da hak olarak indi. Se-
ni de ancak miljdeci ve uyanc1 olarak gonderdik.» Ey Muhammed! Biz se-
ni, ancak mti'minleri cennet nimetleriyle mtijdelemen; kafirleri de cehennem-
den saklnd1rman i<;in gonderdik.
106. «Biz Kur'an'1 par~a par~a ay1rchk ki onu insanlara dura dura
okuyas1n.» Yava§ yav~ okunmas1, ezberlemeyi daha kolayla§tuir ve anlamaya
daha fazla yardun eder. «Ve Biz onu peyder p.ey» yirmi i.i9 ytlda hadiselerin
icabma, soru soranlann cevabma ve hikmetin kanununa gore «indirdik.»
l\yc•t : I 05 I IO l~HA ~I l Hlr. sl/ 17 07

107. lnkar edenlere «de ki: 'Siz ona>>, Kur'an'a «ister inan1n, ister
inanmay1n;» <;tinkti sizin ona inanmamz onun kemalini arttirmaz. i1nandan
"
ka\:mmamz ise ona bir noksanhk getinnez. Ayetteki emir, onlan tehdit i<;in-
dir. «~u bir ger~ek ki, bundan once kendilerine ilim verilen kimselere,»
yani, onceki kitaplan okuyan, vahyin hakikat1ru bilen, ntibtivvetin i~aretlerini
tamyan, hak ile bat.lb ve hakh ile batildan yana bulunanlan bilen yahudilerden
Abdullah b. Selam ve tabileri, Hristiyanlardan Neca~i ve arkada§lan gibi
filimlere «O Kur'an okununca, derhal yiiziistu secdeye kapan1rlar.'~ Yani
siz iman etmezseniz, sizden daha hayITh olanlar en glizel ~ekilde iman etmi~­
lerdir.

108. «Ve derlerdi ki: 'Rabbimizi tesbih ederiz.» Kafirlerin yalan-


lamalanndan veya Hz. Muhammed'in peygamber olarak gonderilip kendisine
Kur'an verilecegine dair onceki semavi kitaplardaki vadinden dorunesinden
Rabbimizi tesbih ederiz, derlerdi.
«Rabbimizin vaadi mutlaka yerine getirilir. '»<;link.ti vadinden
donmek bir noksanllktu. Bu, Allah iyin muhal oldugundan O'nun vaadi ¢1bet-
te yerine getirilir.
"
Bu aciz diyor ki: Buradaki vaadden maksat, Ahiret vaadidir, nite-
kim, Musa ve Firavun k1ssas1 ve oldtikten sonra dirilmeyi inkar eden Kurey§
k1ssas1ndan bahseden ayetin siyak1 bunu gostermektedir. Allah daha iyi bilir.
109. Allah korkusundan «Aglayarak yiiz iistii yere kapan1rlar.,.
Ayette, daha once 107. ayette geyen "Yuziistii yere kapanma" tekrar edilmi~­
tir, ytinkti sebepleri degi~iktir. Birincisi Allah'1n emrine tazim iyin; ikincisi
ise, Kur'an-1 Kerimdeki ogtitlerin etkisi altJ.nda kald1klan iyindir. «Bu,,.
Kur'an okmnak ve dinlemek «Onlar1n sayg1s1n1 arttir1r.» Allah'a kesin iman-
lanm kuvvetlendirir ve ilimlerini de arttJ.nr.

110. «De ki: 'ister Allah deyin, ister Rahman deyin.» Ayette ge-
yen "dua", isim vermek anlam1na olup c;ag1nna anlam1na degildir. Allah ve
Rahman kelimelerinden maksat da, yaln1z isitnlerdir. Mtisemma degildir.
Kastedilen mtisemmay1 ifade etmekte ve soylenmesinin gtizelliginde ikisi de
e~ittir. Y ani, ister bu isi1nle, ister beriki isimle ad verin ve hangisiyle zikre-
derseniz edin, ikisinin de mtise1nmas1 birdir. <<Hangisini deseniz olur.» Bu
isimlerden hangisiyle adland1nrsan1z adland1nn, hangisini isterseniz zikredin
«~iinku en giizel isimler O'na hashr.'» ilfilll isimlerin tamru.n1n1n gtizel ol-
68 Hl.JHU'L BEVAN Ciiz: I G

mas1 bu iki milbarek istnin de gUzel olmastnt gerektirir. En gilzel ohnas1,


Celfil ve Cemal s1fatlanna delalet etmelerinden ottirtidtir.
Bahrii'l-Ul12m'de mtiellif §Dyle demi§tir: "isimlerin en gtizeli olmas1-
n1n anlam1, bu mukaddes isimler, takdis, Allah'1 ta'zim ile ovme, ululama,
rububiyet, uh1hiyet ... gibi manalar ifade etmesinden dolay1dlr."
Baz1 mtifessirler, bu ayetin nilztil sebebi §Udur demi§lerdir: Mti§rikler
Peygamber (s.a.v.)'in: "Ya Allah! Ya Rahman!" Mtibarek isimlerini soyledigi-
ni i§ittiklerinde: "Muhammed bizi iki tannya ibadet etmekten men ediyor ama
kendisi bir ba§ka ilaha dua ediyor," dediler. Kastedilen, her iki mtibarek is-
min, bir tek zatt ifade etmekte e§it oldugunu anlatmaktir. Manalan degi§ik ol-
sa da her ikisi de Ma'bud olan bir tek zata aittirler.
Kur'an'1 Mti§riklerin i§itecegi §ekilde «namaz1nda yiiksek sesle
okuma;» Bu durum, onlann Kur'an'a ve onu indirene ktifretmelerine sebep
olur. (29> «Onda sesini fazla da k1sma;» arkanda namaz kllan mli'minlerin i§i-
temiyecegi ol9tide sesini de k1sma, <<ikisinin aras1 bir yol tut.» Tam gizli ile
a§ikar aras1nda orta bir yol sey. i§lerin en iyisi orta halli olarudir.
Rivayet edildigine gore, Ebu Bekir (r.a.), Kur'an okurken gizli okur
ve: "Rabbime gizli olarak dua ediyorum, 0 muhakkak benim hacetimi bilmi§-
tir," derdi.
Omer (r.a.) ise a91k9a cehren okur ve: "~eytan1 uzakla~tlnyor ve
0
uyuklayan1 uyar1yorum, derdi. Bu ayet nazil olunca Rasill-i Ekrem (s.a.v.),
"Hz. Ebu Bekir'e (r.a.), okurken sesini biraz yukseltmesini; Omer'e de sesini
biraz kismasmi emretti." (30)
111. «'<;ocuk edinmeyen» 9Unkti dogmak ve dogunnak cisimlerin
s1fatlanndandtr. Bu ayet, ''isa Allah'1n ogludur"diyen Hristiyanlan ve "Uzeyr

29- Buhari, Mtislim, Tirrnizi ve Nesai ibni Abbas (r.a.)'dan rivayet etmi§lerdir. "Bu a.yet indi-
ginde RasUlullah (s.a.v.), Mekke'de gizlenmekte idi. Ashabma namaz klldmrken Kur'an'1
cehren okurdu. Mil~rikler duyunca Kur'an'a ve onu indirene ve getirene kUfrederlerdi. Bu-
nun tizerine Allah: "Namazmda yuksek sesle okuma" ki, mti§rikler Kur'an'a ktifrederler
buyurdu. "Sesini fazla da kisma" ki ashabm duyamaz Ve Kur'an't -senden ogrenemezler.
"ikisinin arasinda bir yol tut." A~tk ile gizli arasmda bir yol. (isra: 110) buyurdu.
30- Bu hadisi, ibni Ebl Hatem, Errabi ibn Enes (r.a.)'den §CSyle rivayet etmi§tir. "Ebu Bekir
(r.a.) gece namaz ktlarken sesini tam olarak. klsardt. Hz. Omer (r.a.) ise geceleyin namaz
kild1gmda Kur' an okurken sesiui yok ytikseltirdi. RasUl-i Ek.rem (s.a.v .) her ikisine adam
gonderip "Ey Ebu Bekir! Kur'an okurken sesini biraz yukselt." Hz. Omer (r.a.)'e de: "Sen
de sesini biraz kzs,'' buyurdu. Bk.z. SiiyOti, Ed-Durrii'l-Mensur, 4/207.
Avl'I : 110 Ill

/\llah'm ogludur" diycn Yahudill'ri reddetmektedir. Allah (c.c .). bu batil iddi-
alardan ytice ve miinezzehtir. «Hakimiyette» ulfihiyyette «Ortaga bulunmu-
yan,» ytinkil btittin aletn O'nun kuludur. Kul i se, efendisinin 1nUlkUnde rn1ak
olamaz. Burada da, ilahlann yoklugunu soyleyen kafirler reddec.lilmektedir.
'< Aczindeo oti.irii bir veliye de ihtiyac1 olmayao Allah'a hamd ederim.'
de.» Allah i9in acizlik ve zillet muhaldir, bu sebeple bir acizlikten kurtulmast
ii;in ona yardun edecek veya onu aziz kllacak bir dost asla edimnemi~tir. Zim
izzetin tamarm O'na aittir. «Ve tekbir getirerek O'oun §ao10J yiicelt!.» O'nu
tazim ile yilcelt veya ortak ve dosta muhta9 olmaktan Allah, en yticedir. Allah
l~ll bUyilkttir, "Allahti Ekber" de.

isra Suresi'nin tefsjri, Allah'1n yard1m1 ve tevfiki ile bitti.


Bu sure ilyas KARSLI tarafmdan tercOme edilmi§tir.
74 HlJHU'L U~YAN Ct~z: 15

1. Kuluna Kitab'i indiren ve ona egrilik koymayan Allah 'a


hamdolsun.
2. On.u dosdogru (bir Kitap) olarak indirdi ki, Allah'm ka-
tindan gelecek §iddetli az.aba kar§l uyarsin ve iyi i§ler yapan
mii'minlere de, kendileri ifin gii.zel bir odiil bulundugunu
miijdelesin.
3. Onlar, sllrekli olarak o iidiil iferisinde bulunacaklardir.
4. Ve: "Allah fOCuk edindi" diyenleri de uyarsin.
5. Bu hususta, ne kendilerinin ne de atalarinm hifbir bil-
gisi yoktur. Agt:darin.dan ne biiyiik siiz ftklyor! Onlar, yalan.-
dan ba§ka bir §ey soylemiyorlar.
6. Demek sen, onlar bu soze inanmazlarsa iiziintuden ken-
dini helak edeceksin.
7. Biz, yeryiizundeki §eyler~ ona siis olsun diye yarattik ki,
onlarm hangisinin daha giizel i§ yaptigini deneyelim.
8. Elbette Biz, yerin iizerindekileri kupkuru bir toprak ya-
pacagtz.

1. «Kuluna Kitab'1 indiren ve ona egrilik koymayan Allah'a ham-


"'
dolsun.>-> Ayetin ba§lang1c1nda ge~en "elhamdu lillah" ifadesindeki "lam"
harfi~ istihkak ifade eder. "Her ttirlii ovme, sena ve §tikre mlistehak olan sa-
dece Allah'tir." Anlam1na gelir. <;unkil her §ey O'nun verd.igi nimetlerdir.
O'ndan ba§ka nimet verecek olan yoktur.
Kaysari §Oyle der : "Allah'a hamdetmek; sozle, hareketle ve hal ile olur.
Sozle olan hamd, dille yaptlan hamd ve kendisini peygamberleri diliyle nasll
sena etmi§se, aynen o §ekilde sena etmektir. Hareketle olan hamd, Allah'1n
nzas1m kazanmak i9in ve onun taraf1na yonelerek bedenle yaptlan hayirlar
ve ibadetlerdir. Dille hamdetmek gerekli oldugu gibi, bedenin her bir organ1-
na kar~ 1hk olarak ve her haltikarda hamdetmesi gerekir. Nitekim,
Rasfiltillah'tn ~oyle buyurdugu variddir: 'Her durumda Allah 'a ham.do/sun. I

Bunun ic;in de, her organ ne i9in yaratilm1~ ise, o gorevi yerine getirmek
mecburiyetindedir. 0 gorev, Hakk'a kulluk ve O'nun emrine boyun egmek-
tir. Hal ile olan hamde gelince, o da ruh ve kalb ile yap1lan hatnddir. ihni ve
akll olgunluga ula~mak, Hahl ahlak1 el de etmek.. gibi. <;link.ii insanlar. pey-
A.v rt: I :l 7fi

!!amberlerin ahtaklartylu uhlfiklanmakla emrolun1nu~lard1r. Ancak bu yolla


onlann kendileri ve nefisleri olgunluga eri§ebilir.''
Kul'dan kas1t, Allah'tan ba§ka her §eyden htir clan ve mutlak surette
kul clmaya ehil clan Hz. Muhammed (s.a. v.)'dir. Onun iyindir ki o, herkesin
kendi nefsini istedigi zaman 'ben ummetimi isterim, ben ummetimi r'.stcrim'
dileginde bulunmu§tur. Burada, Hz. Peygamberin §an1run, kendisini gt)nde-
rene 'kul' clmak olduguna i§aret varchr. Hristiyanlar'1n, Hz. isa hakkmda id-
dia ettikleri gibi degil.
Ayette ge9en "Kitap", Kur' an'du. Burada da, Kur'an'1n Allah'1n en bU-
yilk nimetlerinden birisi clduguna dikkat yekilmi§tir. <;tinkti Kur'an'da. iki
dtinya mutlulugu vard1r. Allah, indirrni§ oldugu Kur'an'a ne nazm1nda ve ne
de manas1nda ~eli§ik bir §ey koymam1§tJr. Onda hi9bir egrilik de ycktur.

Kur'an okurken, "egrilik" anlammdaki "iveca" kelimesi uzerinde sekte


yap1hr. Sekte, tafu bir §ekilde okuyu§a ara verip, nefesi kes1nektir. Bunun
yap1lmas1n1n sebebi, kendisinden sonra gelen kelimenin, s1fat olarak algdan·
mam.as1d1r.
2. «Onu dosdogru {bir Kitap) olarak indirdi ki, Allah'1n katindan
gelecek ~iddetli azaba kar§l uyars1n.» Dcsdogru bir kitap, 1hmll bir kitap.
Onda ne ifrat var ne de tefrit. ikisi aras1 bir ycl tutturan bir kitap. Yahut da,
kullann dtinya ve ahiret menfaatlerini kcruyan bir kitap. Bu ifade, Kur'an'1n
kemal vasf1n1 ifade ettikten sonra, tektnil vasfnu da ifade ediyor. <;tinkil ke-
lime, mubalaga kipiyle kullan11m1~tir.
Burada uyanc1 olan ya Kur'an'dir, ya da Hz. Peygamber. ikinci anlay1~a
gore: Hz. Peygamber bu kitapla, ona inanmayan kimseleri, Allah'1n kendile-
rine verecegi azab1 hatirlattp uyars1n diye indinni§tir. Bu azab1n sebebi, on-
lann inkar etmeleri ve yalanlamalandlr. Bu azap, ya dtinyada koklerinin ka-
zmmas1 ya da 3.b.irette cehennemdir, yahut da her ikisi birdendir.
«Ve iyi i§ler yapan mi.i'minlere de, kendileri i~in giizel bir odi.il bu·
lundugunu miijdelesin.» Salih ameller i~leyen -bunlar, Allah nzas1 i'tin ya-
ptlan ainellerdir- tasdik edici inti'minleri de cennetle intijdelemek ivin, kulu-
na kitab1 indinni~tir. Onlann, iman etmeleri ve belirtilen amelleri i~lemeleri
kar~1hg1 olarak, kendilerine 1ntikafatlan, ve1ilecektir. Bu intikafat, guzel bir
odtildtir ve iyindeki nimetlerle birlikte celUlettir.
76 l{lll fl J' L · BP:YAN Ci\z: I fl

3. «Onlar, siirekli olarak o odiil» bu mtikafat «i~erisinde bulunacak-


1.ardir .>> Orada alacaklan mtikafat, kesilmeyecek ve bitip tilkerunek biltneye-
cektir.

4. «Ve: 'Allah ~ocuk edindi' diyenleri de uyars1n.» Ve yine ozellikle;


inkarc1 Araplarla Yahudi ve Hnstiyanlar gihi, Allah'a 9ocuk isnad1nda bulu-
nanlan uyarmak i9in, kuluna dosdogru bir kitap indinni~tir.
5. «Bu hususta, ne kendilerinin ne de atalarin1n hi~bir bilgisi yok-
tur. Ag1zlanndan ne biiyilk soz ~1k1yor! Onlar, yalandan ba§ka bir §ey
soylemiyorlar.» Allah'a 9ocuk isnad1 konusunda, ne kendilerinin ve ne de
taklit ettikleri atalann1n hiybir bilgisi yoktur. Onlann bu konudaki sozleri,
Allah hakk1nda caiz olan ve olmayan konulara bakmadan ve dli~tinmeden
cahilce soylemi~ olduklan sozlerdir. Onlann bu ttir sozleri, al9ak1Ik bak1-
m1ndan ne kadar btiytik sozlerdir. Onlar, bu agir sozleri, ne cesaretle soyler-
ler!

Kadi ~oyle der : "Onlann sozleri ktiftirde 9ok btiytikttir. <;tinkti, Allah'1
hem yaratiklara benzetmi~ler ve hem de ortak isnadtnda bulunmu~lardi. Ay-
nca onlar, Allah Teata'y1, yocuga ihtiyac1 olma ve buna benzer baz1 yanh~
s1fatlarla arun1~lardI. ''
Onlann bu konudaki sozleri, dogruluk ihtimali olmayan, yalan sozler-
den ba~kas1 degildi.

6. «Demek sen, onlar bu soze» yani Kur'an'a «inanmazlarsa ilzi.inti.i-


den kendini helak edeceksin.» Burada Hz. Peygamber'e : "Kendini sak1n
tizme" denilmek isteniyor. Y ani, onlar sana inanmaddar diye, belki de tiztin-
ttiden kendini helfilc edeceksin. Sak1n yapma. Hz. Peygamber, onlann Mtis-
luman olmaslill 9ok istiyordu. Onun i~indir ki, onlann dinden uzak kalmala-
nna yok tizulliyordu.

Hz. Peygamber'in, halk1n Kur'an'a imandan ytiz c;evinnelerinden dolay1


~ iddetli kederli hali, sevdiklerinden aynhnca uztintilstinden kendi can1na
klymas1 beklenilen birisinin haline benzetilmi~tir. Bu, Rasfiltillah'1n i.immete
kar~1 ne derece ~efkatli oldugunun, Peyga1nberlik hukukunu ifade ve kulluk-
ta takatinin tisttine at1lmakta ne kadar gayretli oldugunun ispat1du. Emrolun-
dugu ~eyi yapmakta en tisttin gayreti sarfetmesi, Hz. Peygamber'in adeti idi.
7. «Biz, yeryilztindeki ~eyleri, ona siis olsun diye yarathk ki, onlartn
hangisinin daha giizel i~ yaptig1n1 deneyelim.» Yerytiztinde bulunan btittin
KICI lft' ~l l l~l•;sl / I H 77

hayvanlan bitkileri. mfidenlt•ri ve:• dii1er varhklan yaratmasmm amac1 , onla-


nn imtihan edilmesi ve hangisinin salih runel i§lediginin ortaya ~1ktnas1d1r.
Acaba hangileri dUnyay1 birak1p, nefsinin isteklerine gem vunnak suretiyle
Allah nzasma yoneldi? Acaba hangileri Allah'tan yliz yevinnek suretiyle en
\·irkin atnelleri i§ledi? Kimlerin yarunda kendisini azaptan kurtaracak arnel-
ler var, kimlerin yanmda da kenclisini per~an edecek olan bozuk ameller
var?
8. «Elbette Biz, yerin iizerindekileri kupkuru bir toprak yapacag1z.»
DUnyan1n omrti bitince, orada bulunanlan bitkisiz kupkuru bir toprak yapa-
cag1z. Hi9bir yag1nur yagmayan seneye, "senetful ciruzun" denir. i§te dtinya-
nm ba§lang1c1 parlakhk ve stis, sonu ise, harap ve peri§anhk. Bu konuda §~iir
ne gtizel soylemi§ :
Ey arkada§! i ferisinde yiizdiigiin nimetlere kanma sen!
6mur tukenir, nimetler biter.
Cenaze olarak kabre tG§1nd1g1n zaman,
Bilmi§ ol ki artzk, ondan sonra sadece ta§znan bir yuksun sen!
78 HlJHU'L BEVAN Cflz: 15

9. Yoksa sen, Keh/ ve Rakfm sahiplerini, Bizim ibrete §iiyiin


mucizelerimizden mi sandin?
10. Genfler magaraya sigmml§ ve: "Ey Rabbimiz! Bize ka-
tmdan bir rahmet Yer! Bize, §U durumumuzdan bir kurtulzt§
yolu hazirla" demi§lerdi.
11. Bunun iizerine nice yillar, onlarin kulaklanna magara-
da agirlik Yurduk ( onlari derin uykuya daldirdlk.)
12. Sonra onlari uyand1rd1k ki, iki gruptan hangisinin, kal-
diklari miiddeti daha iyi hesaplayacagtni bilelim.
13. Biz sana, on.larm hikiiyelerini gerfek olarak anlatiyo-
ruz. Onlar, Rablerine in.anml§ genflerdi. Biz de onlartn hida-
yetlerini ar!trmi§tik.
14. Onlar ayaga kalktp: "Rabbimiz, yerin ve goklerin sahi-
bidir. Biz 0 'ndan ba§kasma tann demeyiz. Sayet dersek, i§te
l(ICltli' Ml JHl~SI/ 18 7H

o zaman, and<>isun l<i K'~r{·ekten !iafmalamr§ ol11ruz" dedikle-


rinde, goniillerini liakka bagla11uft1k.
15. ''Su bizim kavmimiz, Allah'tan ba§ka tanrilar edindiler.
Onlar(in tanri oldugun)a dair apaftk bir delil getirseler ya!
Allah 'a kar§i yalan uydurandan daha zalim kim olabilir?"
16. "Madem ki siz, onlardan ve onlarin Allah'in dt§l-nda
tapUklarindan uwkla~tiniz, o halde magaraya siginin ki, Rab-
biniz size rahmetini yaysin ve i§inizden de size f ayda hazirla-
sin!"

9. « Yoksa sen, Kehf ve Rakim sahipleri.ne Bizim ibrete ~ayan muci-


zelerimizden mi sand1n?» Buradaki hitap Hz. Peygamber'e olmakla birlik-
te, onun btittin timmeti kastedilmi§tir. A.yet, "oyle sanma, sand1g1n gibi de-
gildir" anlam1na gelir.

"Kehf' kelimesi, dagdaki geni§ magara anlam1na gelir. Geni§ olmazsa,


o zaman "gar" kelimesi ile ifade edilir. Ayette geyen "Rakfm" kelimesi
hakk1nda baz1 gorti~ler vardir. Bu kelimenin anlam1 Kamus'ta §Oyle a91klan-
1nt§ttr:

1) Ashab-1 Kehfin bulundugu koyiln ya da daglanrun adl,


2) Otiz bir ta§ paryas1; tizerine, magarada bulunanlann isimleri, dinleri,
kimden kayt1klan yaz1lm1§tlf ve kap1 giri§ine konmu§tur.

Onlann, uzun mtiddet hayatta kalmalan, bizim mucizelerimizden ve


kudretimizin delillerindendir. Bu durum, harika ve ak1llara durgunluk veren
bir durumdur. Ancak, diger mficizelere gore o kadar da hayreti mficib degil-
dir. Geryekten de Allah Teala'n1n, ak1llara durgunluk veren diger bir vok
kudret harikalan vardir. Buradaki harikahk ise, digerlerine gore basit kal-
1naktadir.

10. «Gen~ler magaraya s1g1nm1§ ve : 'Ey Rabbimiz! Bize katindan


bir rahmet ver! Bize, §U durumumuzdan bir kurtulu§ yolu haztrla' de-
mi~lerdi.» Rumlann ileri gelenlerinden olan o genc;lerin, kendilerini §irke
zorlayan Dikyanus'a ka~1 direndiklerini ve kavarak inagaraya s1g1nd1klanm
hatirla! Onlar magaraya kac;m1§ ve oras1n1 s1g1nak edinmi§lerdi.
"
Ayette geyen "Fitye" keli1nesi, "Feta" kelimesinin <;ogulu<lur. Feta ke-
80 HlJI lll ' L · li~YAN C\\z: I 5

limesi ise, gli<;lli geny ve yigit delikanh anlamlarma gelir. Bu kelime, ya~h
bile olsa koleye de mtistear isim olarak verilir. Hz. Peyga1nber hadislerinde
bu kelimeyi ku1lanarak §oyle buyurmu§lardlr: "Biriniz 'kulum ve cariyem'
demesin! 'Genr yigidim ve genr kizim' desin!" <1>

Gen9ler magaraya s1g1nd1klannda Allah'a §Oyle yalvarm1§lard1: "Ey


Rabbimiz! Senin Rahmet hazinelerinde bulunan ozel rahmetten bizlere de
ihsan eyle! i~erisinde bulundugumuz §U durumdan da, bize bir y1k1§ yolu na-
sip eyle! "
Rahmet kelimesi; bag1~lanma, n z1k ve dti§manlara kar§I gilven anla1nla-
nna gelir. Magaradaki gen9ler, i<;erisinde bulunduklan zor durumdan kurtu1-
mak i9in, Allah Teala'dan kendilerine, hayuh ve kendi menfaatlerine olan
bir 91kl§ yolu istiyorlar. Kafirlerden kayttklan bu yolda, kendilerine gliven
ve itaat duygulann1n verilmesini istiyorlar. Hidayette devam ve bulunduklan
yolun hakka ula§tiran bir yol olmas1rn istiyorlar. ·
11. «Bunun iizerine nice ytllar, onlarin kulaklanna magarada agir-
hk vurduk.>> Burada bir te§bih yap1lm1~t1r. "Onlann kulaklanna agzrll.k
vurduk" ifadesinden kas1t, onlann agir bir uykuya dalchnlmas1drr. Onlar
magarada, senelerce derin bir uykuya yattnlm1~trr. Bu mtiddet li<;ytiz dokuz
sene olup, geni~ izahat ileride gelecektir.
12. «Sonra onlan uyand1rd1k ki, iki gruptan hangisinin, kald1klar1
miiddeti daha iyi hesaplayacag1n1 bilelim.>> Daha sonra onlan, iyerisine
dald1nn1§ oldugumuz oJtim gibi bu derin uykudan uyandud1k. Burada, olti-
miin uykunun karde§i olduguna i§aret edilmi~tir. <;unkii, uyku da hayau as-
ktya ahr ve insan1 cans1z varhk haline getirir.
"
Ayette ge<;en "bilelim" kelimesi "deneyelim, imtihan eclelim" anlam1n-
da mecaz olarak kullarulm1~ttr. "Onlan uyandlrdtk ki, kendilerini deneyip
imtihan edelim" denmek istenmi~tir. Boylece, magarada kaldlklan mtiddet
zarf1nda, iki gruptan hangisinin kald.Jklan stireyi takdirde ve i§leri Allah'a
havalede daha isabetli olduklanm .bilelim. Boylece aczleri a<;1ga <;1ks1n da i~­
lerini Allah'a havale etsinler. Durumlann1 bilsinler ve Allah Teala'n1n ceset-
Jerini ve dinlerini koruyup niuhafaza ettigini ~ok iyi §ekilde anla1n1§ olsun-
lar. Allah'1n kudretinin yticeligine olan imanlan daha da gtic;lenmi§ olsun.

1- Hadisi Bubar!, Muslim ve EbG Davud rivayet etm i~lerdir. Mtislim'in rivayeti §ll §ekildedir:
"Sizden birisi, kolem demesin, hepiniz Allah'tn kullans1mz. Yigidim desin." Bkz. Camiu'l-
Usul, 8/60.
J\v d : 11 1'1 HI

Ayette ge<;en enwtl" kclimcsinin anlamt, mtidtlet ve 1nesafedir.


11

13. «Biz sana, onlar1n hikayelerini ger~ek olarak anlahyoruz... » Biz


sana. magarahlann (Ashab-1 Kehfin) ve Raklm'in ger~ekten ne olduguna da-
ir haberleri anlat1yoruz. Burada, hikaye anlatanlann bir ~ogunun. yalan ve
uydunna §eyler anlatt1g1na, anlattiklanna bazan eksik bazan da fazla ~eyler
eklediklerine i~aret edilmi§tir. Herkes, anlatm1§ oldugu §eyi degi§tirerek an-
latt1g1na, kendi hevas1na uygun bir tislupta ve gorti§lerine gore anlatt1gma.
/\llah'tan ba§ka hi<;bir kimsenin, dogruyu anlatmad1g1na i§aret vardtr.
«Onlar, Rablerine inanm1§ gen~lerdi.» Onlann iman1, ilham1n ve ilahl
cazibenin neticesiydi. Onlann bu iman yoluna girmesini saglayan hi<;bir de-
li I yoktu. Nitekim tefsirler de buna i~aret etmektedir.

Bu olay1n ne zaman ger<;ekle§tigi konusunda ilim adamlan degi~ik g{~­


rli~ler ileri silrmti§lerdir. Baz1lar1, Hz. isa peygamberden once gercrekle~tigi­
ni, baz1lan da ondan daha soma oldugunu ve o genylerin Hz. isa'run getirdi-
gi dine gore ya§ad1klanru soyler. Taben, ilim adamlanmn yOgunlugunun
ikinci gorti~ti benimsedigini belirtir.

«Biz de onlarin hidayetlerini artirmt§tlk.» Onlan hak dinde sabit k1l-


1n1~ ve kendilerine onun gizli gtizelliklerini gostermi~tik.
14. «Onlar ayaga kalk1p : 'Rabbimiz, yerin ve goklerin sahibidir.
Biz O'ndan ba§kas1na tanri demeyiz. Sayet dersek, i§te o zaman, andol·
sun ki ger~ekten sa~malamt§ oluruz' dediklerinde, goniillerini hakka
baglam1§tlk.» "Onlann ayaga kalkmalan" konusunda iki gorti~ vardir. Bi-
rincisi, dinin ~iarlann1 gostennek iyin kalkmalan~ ikincisi de; putlara tapma-
y1 birakt1klan iyin Dikyanus zorbas1, onlan azarlad1g1nda, onu hi~ umursa-
madan onun ontinde ayaga kalkmalandu.
"Gonullerinin Hakka, baglanmasi"ndan maksat: Ailelerini, vatanlann1,
i~erisinde bulunduklan nimetleri ve arkada~lannt terkederken, ugrayacaklan
darhklara kar§I sabir gosterip, engelleri a~malan ic;in, kendilerine gtiir ver-
mektir. Boylece onlar, 9ekinmeden ve korkmadan, hakk1 a~1k1amaya ve za-
lim Dikyanusu tersle1neye cesaret edebildiler. Hadiste: "Cihadm en fazilet-
lisi, zalim sultana kar~i soylenen hak sozdiir" c2> buyurulmu§tur. <;tinkil inU-

2- Hadisi Ebo Davud, Tirmizl, ibn Mace ve Nesai rivayet etmi~lerdir. Laf1z ~oyledir: "Ciht2dm
en i:tstunu, zaLim sultamn veya zalim emirin yamnda soylenen adil sozdur." Bu hadis daha
evvel ge~mi~ti.
82 l<lJHlJ 'L Bfc:YAN Cl'lz: I 5

cahid, timitle korku arasmda bulunur. Yetkiyi elinde bulunduranlar ise. peri-
~an olmaya mahkumdur. Onun i~indir ki, kendisinde korku hakimdir.

Gontillerin hakka baglanmas1, kendilerine sab1r ihsan edilmesi ve bu-


nunla birlikte, gontillerinde endi§e ve s1knt1ya yer olmamas1du. Bu bir tem-
sildir. Kalplerin sab1rla tesbit edili§i hayvan1n iple baglaru~1na benzetilmi~­
tir.

Bizim Rabbimiz, yerin ve goklerin yaratic1s1 ve sahibidir. Biz, O'ndan


ba§kasma kesinlikle ne tap1runz ve ne de O'ndan ba~kas1n1 tann olarak tan1-
nz. Eger bunun d1§1nda bir inanca sahip olursak, i§te o zaman akll d1§1 bir
soz soylemi~ ve zalimlerden olmu~ oluruz.
15. «'Su bizim kavmimiz, Allah'tan ba§ka tannlar edindiler.» Onlar,
haklannda hiybir bilgileri olmad1klan halde, suf cahillikleri ytiztinden putla-
ra tap1ndtlar. Putlan tannlar edindiler. Ayette ge~en "~u bizim kavmimiz"
ctimlesindeki "~u" ifadesi, onlan tahkir ivin kullarulan bir ifadedir.
«Onlar(tn tanri oldugun)a dair apa~tk bir delil getirseler ya! ..» iddi-
alann1n dogruluguna, tap1nd1klanmn tannlar olduguna dair a~1k deliller ge-
tirsinler bakalun! Yani onlar tannlara tap1n1yorlar ama onlara ibadetin s1hha-
tine delalet eden semav1 bir delile sanlm1yorlar. Onlara tapmma konusunda,
hic;bir bilimsel ve akilc1 kamtlan da yoktur.
Bu ayet, onlann iddialann1 reddetmekte, onlan acze dii~tinnekte ve c;ti-
rtitmektedir. <;tinkti, putlara tapmmaya delil getirmenin, imkant yoktur.
«Allah'a kar§I yalan uydurandan daha zalim kim olabilir?'» Allah'a
ortak tammak suretiyle O'na yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? Al-
lah Tefila, bu durumdan mtinezzehtir ve yOk yticedir. Bu iddiada bulunanlar
ise, zalimlerin en zfilimi, onlann vekecekleri azap da, azaplann en biiytigli-
dtir. <;tinkti zultim, azab1 gerektiren bir suvtur. En btiytik azap, en zalim insa-
nadlf.

16. Onlardan biri ~oyle demi~ti: «'Mademki siz, onlardan ve onlann


taptlklarindan uzakla§hn1z, o halde magaraya s1g1nm ki, Rabbiniz size
rahmetini yays1n ve i§inizden de size fayda hazirlastn!'» Burada soz ko-
nusu olan konu§ma, dinleri sebebiyle kaymaya azmettikleri zrunan magaraya
s1g1nanlann, kendi aralanndaki konu~malanchr. "Eger inanv konusunda, on-
lardan ve onlann Allah'tan ba§ka olan tannlanndan veya Allah'tan ba~kalan­
na olan ibadetlerinden aynld1 iseniz magaraya s1g1nm1z. Eger boyle yaparsa-
1\vrl : 15 IC> 1<1~11 F Sl l l<l~SI / I 8

n1z. ii;inde bulundu~unuz s1k111t1dan kurtulma konusunda, Rabb'iniz size


kendi kat1ndan ve rahmetinden kolayhklar ihsan eder. Sizi iki dilnyada du
yUceltir. <;unkti sizler, din i<;in yurdunuzu terkedip ka~1n1~s1mzdir. Onun
i<rindir ki Allah, sizlere faydalanacaglfilz ~eyleri ikram edecektir."
Onlann imanlannda §ilphe §aibesi bulunmad1g1 iyin ve Allah'a olan gU<;-
1U baghhklanndan dolay1 boyle kesin bir dil kullamlm1~tir. Bir hadiste, "Al-
lah'a kesin kabul edilecegi inanciyla dua ediniz" buyuruldu.
84 RUHU 'L ·BEYAN Ciiz: I 5
Avd : 17 l(fttlF ~l J Hl~SI /18

17. Giinefi, dogdugu taman magaratarzndan saga dogru


egiliyor, battigt zaman da sola dogru on.Ian maktislaytp gefi•
yor goriirsiili. Onlar otada; genii bir a/an ifetisindeditlet~ Bu,
Allah 'in ayetlerindettdir, Allah kimi dogru yola ilettrse1 o hak
yolu bulmu§tur.- Kimi de saphrttsa; arltk ohun ifih yol gosteri·
ci bir dost bulamaznn.
18. Uykuda oldu"/(lari halde, $en onlat1 uyantklar santrstn.
Onlari saga sola feviririt. Kopekleti de, ftki§ta iki kolunu
uzatmi~ttr. Onlan gilrseydin, mutlaka dlJttiip giderdin ve (}It,.
lardan dolayi if in kotku dolardt.
19. Yine boylece onlart uyanditdtk ki, bitiJitlerine sorsun..
lar. lflerinden biti, 1'ne kadar kaldtliit ?;, dedi. ''Bir gllit; ya
da giiniin bir patfast;; dtditer. "Ne kadat kald1gt1tlil; Rabbi·
nit daha iyi bilir. Birinizl 1u gumil1 para ile 1ehre gonderin.
Baksin hangi yiyecek daha teihit ise, ohdan sit4! aztk getirsin,
P akat f ok dikkatli davtaittp, sakin siti birisihe set dfrmesin ;;
86 JUJ ltU'L Bl.:YAN Cii.z: I G

dediler.
20. "<;iinkii onlar, eger sizi ta.nirlarsa ta§layarak iildiiriirler
ya da kendi dinlerine dondiiriirler k~ o takdirde asla kurtulu-
fa eremezsiniI.."
21. Boylece (insan.lan) onlardan haberdar ettik ki, Allah 'in
vaadinin gerf ek oldugunu, kiyamet konusun.da as/a §iiphe ol-
madigini bilsinler. Bunlar, o sirada kendi aralartnda, onlann
(Ashab-i Kehfin) durumlanm tarh§iyorlardt. "Onlann iizeri-
ne bir bina yapin" dediler. Rableri onlan daha iyi bilir. Onla-
rin ifine giilip gelenler: "Mutlaka onlarm iistiine bir mescid
yapacagiz" dediler.
22. "Onlar iiftiir, dordiinciileri kopekleridir" diyecekler.
"Be§tir, altincilan kopekleridir" diyecekler. Hep goriinmeye-
ne ta§ atiyorlar. "Yedidir, sekizincileri kopekleridir" diyecek-
ler. De ki: "Onlarin sayistnt Rabb'im daha iyi bilir. Onlan bi-
len azdir. Onun ifin, onlar hakkinda, yiizeysel tart1.§ma di§in·
da, derin tarti§maya girme ve onlar hakkinda bunlardan hif-
birine bir§ey sorma!"
23. Hifbir §ey hakkinda: "Bunu yann yapacagim" deme.
24. Ancak "Allah dilerse yapacagim" de. Unuttugun za-
man Rabbini an ve: "Umarim Rabbim beni, dogruya bundan
daha ya/an bir bilgiye ula§hrtr" de.
25. Magaralarinda iifyii.zyd kaldtlar. Dokuz da eklediler.
26. De ki: "Onlarin ne kadar kaldiklarini Allah daha iyi
bilir. Gokkrin ve yerin gaybi 0 'nundur. 0 ne giizel gorendir,
ne giizel i§itendir! Onlann, O'ndan btl§ka bir yardimcist yok-
tur ve 0, kendi hiikmiine kimseyi ortak etmez."
27. Rabbin.in Kitabi'ndan sana vahyedileni oku! O'nun soz-
lerini degiftirecek kimse yoktur. 0 'ndan ba§ka bir siginak da
bulamazsin.

17. «Giine§i, dogdugu zaman magaralanndan saga dogru egili-


yor ...» Buradaki hitap, Hz. Peygamber'e ya da hitaba ve gormeye elveri~li
olanlaradir. Anlattlmak istenen §ey ise, ger~ekten gtine~in gortildtigtinti ha-
ber vermek olmay1p, magaraya girildigi zaman, bak.1ld1g1 takdirde oradan
gtine~in gortildtigtinti bildinnektir. Yani gtine§ dogdugu zaman, magaraya
giren ki§i battya dogru dondtigilnde saga dogru yatJ.k geyiyor ve gilne§ I§In-
/\yd . 17 I H H7

Ian magaramn i~inde bulunu11lara degmetni~ oluyor ve de kendilerine rahut-


s1zhk venniyor. <;Unkti magara guney istikametinde idi. Allah Teftlft oradn-
kilere bir ltituf olarak, gUne§i hafif kayd1rmak sfiretiyle geyiriyor ve olaga-
nUstU bir durum meydana getiriyor.

«Batt1g1 zaman da sola dogru makaslay1p ge~iyor goriirsiin.» GUne~i


hatarken de, sola yani magaran1n kuzeyine dogru makaslayarak ge<rtigini ve
i<;eride bulunanlara dokunmad1g1n1 gortirstin. Gilne§ batarken, magaranm
gilneyinden geymek suretiyle, yine kendilerine degmiyor. ''Makaslay1p ger-
mek", magarada bulunanlan etkilemeden, onlan bir tarafa birakmak
sfiretiyle gtiney taraflanndan geymeyi belirtir.

«Onlar orada, geni§ bir alan i~erisindedirler.»"Fecve" kelimesi,


yerdeki geni~ bo§luk veya evin iyerisinde bulunan bo~luk yer anlam1na gelir.
Bu ctimle, hal ctimlesi olup, burada meydana gelen e§siz bir durumu dile ge-
tiriyor. Yani derunek isteniyor ki : " Onlar bubo§ alanda bulunurlarken, gU-
n~ de onlann kuzey ve gtineylerinden btittin gtin boyu g~iveriyor ve s1cak-
l1g1ru onlara dokundurmuyor." Eger Allah'm takdiri giine§i onlardan uzak
tutmasaydt mutlaka onlara degerdi.

«Bu, Allah'1n ayetlerindendir. Allah kimi dogru yola iletirse, o hak


yolu bulmu~tur. Kimi de sapt1nrsa, arhk onun i~in yol gosterici bir dost
bulamazs1n.» Gtine§in dogup batarken saga ve sola kayarak ge~mek
sfiretiyle onlara dokunmamas1, onlan makaslay1p geymesi, Allah Teala'mn
ak1llara durgunluk veren kudretine ve ilminin yticeligine i§aret eden
mficizelerindendir.

Allah Tefila, bir kimseyi dogru yola iletmi§se, o hidayete ermi§tir. Kur-
tulu§u bulmu§, ttim saadetlere ula§mt§tir. Art1k burada belirtilmek istenen.
ya magaradakileri, hidayete erdirilmi§ ki§iler olmalan sebebiyle ogmek veya
Allahti Teala'mn bu ttir bir9ok ayetleri olduguna dikkat 9ekmektir. Fakat bu
ayetlerden, ancak O'nun muvaffak klld1g1 kimseler istifade edip yararlanabi-
lir.
Allah Teala, bir kimse ic;in de, tercihini o tarafa yonelttigi iyin, daHUeti
yaraursa yard1mc1 olabilecek biri de bulunmaz ki, onu dogru yola iletiversin.
Bu konuda ki btitfin ugr~ma ve ar~tlrrnalar faydas1z kahr.

18. «Uykuda olduklar1 halde, sen onlar1 uyan1klar san1rs1n. Onlar1


saga sola ~eviririz.» Onlar uykuda olduklan halde, bakana gore gozleri a~1k
88 HUI IU 'L Bl~YAN C f1z: 15

oldugu iyin sen kendilerini uyan1k zannedersin. Onlar bu haldeyken, melek-


lerin elleriyle, kendilerini sag ve sol taraflanna dogru yeviririz ki, yen.le
uzun zaman kalmak suretiyle, bedenleri a§Intnt§ olmas1n. EbO Hureyre, bu
~evirmenin "senede iki defa" oldugunu soylerken, Ibni Abbas da, "topraga
degen bedenleri a§1nmas1n diye, senede bir tek defa dondtirtiltirler. Bu da
a§fire gtinti olu( demek:tedir. Bu sozlere baz1lan §a§ar ve "Allah TeaJa onlan
saga sola yevinneden de bedenlerinin korunmas1na gtiy yetirir" derler. Miiftii
Sa'dl onlara §U sozleriyle cevap veriyor : " Allah Tealan1n mutlaka buna da
gticti yeter. Pak.at yogu kez 0, her §eye bir sebep yaratmt§tlr."
«Kopekleri de, ~1kt§ta iki kolunu uzatmt§tlr .» Bu kopek bir yoban ko-
pegi olup, bagland1klan dine uymu§ ve onlarla birlikte magaraya ginni§tir.
Burada, g~mi§ bir durum anlatllmaktadtr. "Ztra'-Kol" kelimesi, dirsekten
orta pannak ucuna kadar olan k1sm1 kapsar. "Vestt-~·ikz§'' kelimesi, magara
kap1s1n1n yerini ifade etmektedir. Kamus'un ifadesine gore vesit, avlu ve
e§ik anlam1na gelir. Stidd! ise, magarada ne kap1 ve ne de e§igin olmadlg1ru,
o yerin ancak evdeki e§ik yeri olabilecegini soyler.

Mukatil'den rivayet edildigine gore, cennete girecek hayvanlar on tane-


dir. Bunlar :
Hz. Salih peygamberin devesi,
Hz. ibrahim peygamberin buzag1s1,
Hz. ismail peygamberin koyu,
Hz. Musa peygamberin inegi,
Hz. Yunus peygamberin bahg1.
Hz. Dzeyr'in e§egi,
Hz. Stileyman'm kanncas1,
Hz. Belk1s'1n htidhtidti,
Ashab-1 Kehfin kopegi ve
Hz. Muhammed'in devesi.

Btittin bunlann cennete girecegi rivayet edilir. Bunlar, "Mi~katu'l­


Envar" da anlatllir.

"Hayat'iil~Hayavan " isitnli eserde §Oyle denilmektedir: "Tefsircilerin


9ogunun g()rli§tine gore, Ashab-1 Kehfin kopegi de diger kopekler cinsin-
dendir. ibni Cerir ise, bunun arslan oldugunu soyler. Arslana da kt.)pek denir.
<;Unkti Hz. Peygamber, Utbe b. Ebu Leheb'e, kendisine kopeklerinin saldtr-
HB

mas1 it;in beddua etmi~ti. Bu hedduil Uzerine ise. o zat1 arslan yemi~ti.''

Kl>pekler iki k1s11nd1r. Birincisi evcil kt>pektir. Digeri ise. selQkl yani ta-
z1 olan1d1r. Bu isim, Yemen'de bulunan ve ad1na Selfik denen bir kasabadan
~e lir. Selfiki kopekler de buraya nisbet edilir. Bu kasaba~a , uzun kt>pekler
hulunur ve onlarla avlanular.

Zemah~en: "Sokak insanlan ve sokak kopekleri, kotti ahlak ve insanlara


yapacaklan muamele bak1m1ndan, birbirlerinin ayn1d1rlar. Bu iki grup du.
huy bak1m1ndan birbirlerine benzerler" demektedir.
ibni Abbas §Oyle der: "Gtivenilir kopek, hain arkada~tan iyidir."

Haris b. Sa'saa ad1nda bir zat ve bu zat1 hie; terketmeyen masa arkada~la­
n vard1. Haris arkada§lanru <;ok severdi. Giiniin birinde arkada~lan ile birlik-
te kir gezisine ~1kmI~lard1. Onlardan birisi onlarla gitmeyip geride kalmt§tl.
Bu geri kalan adam, Haris'in hamm1yla bulu~mu~ ve gtinlerini gtin ettikten
sonra uzarup yat1venni§lerdi. Bir mtiddet sonra da kopek gelip ilzerlerine
c;ullarunak sOretiyle, ikisini de oldilnnil§til. Hans evine dontince, kans1n1 ve
o arkada~1m olmil§ olarak buldu ve durumu anlay1p §U anlamda bir ~iir yaz-
d1:

(0 kOpek) hala benim zimmetimi gi:Jzetirse etrajinda doner.


Dostum ihanet ederken o, e§imi korur.
Namusuma gi:Jzdiken dosta §G§anm.
Onu koruyan §U kOpege de hayret ederim.

Yarat1klann hayret verici olaylanndan §oyle bir olay anlat11Ir: isfahanda


bir zat, bir ba§ka zat1 oldiirerek kuyuya atnu§t1. OldtirUlen adamm da bir k()-
pegi vardt ve bu olay1 izlemi§ti. Olay1 izleyen kopek, her giin kuyunun ba~1-
na gelip toprag1 e§eliyordu. Katil adamt da gorilnce, ona havlamaya b~lJ­
yordu. Bu durum tekrarlarunca, insanlar oradaki toprag1 kaz1m1§lar ve oldil-
rt.ilen adam1 bulmu§lard1. Katili 9agmn1§lar ve su9unu itiraf ettni§ti. Sonunda
da oldtirtilmti§til.

«Onlan gorseydin, mutlaka doniip giderdin ve onlardan dolay1 i~in


korku dolardt.» Magarada bulunan o genc;leri gonnil~ olabilseydin, onlann
heybetinden ivin korku dolar veya gerisin geri dornnek suretiyle ka91p gider-
din. Onlann gozleri oyle av1kt1 ki, sanki konu§mak. ister bir durmnda idiler.
90 l<UI IU'L Bli:YAN Ci'l:t.: I G

Muaviye'den (r.a.) rivayet e<likligine gUre, o rumlarla sava~1n1§ ve bu


magaraya ugratn,t§tI. "Onlar bize ac;1lsa da, onlara baksay<l1k. " demi§ti . Bu is-
tek tizerine ibni Abbas: "Sana bu imkan saglanmaz. <;tinkil senden daha ha-
yirb olana bile saglanmam1§tlf demi§ ve bu ayeti okumu§tu: "Onlarz gor-
11

seydin, mutlaka doniip giderdin ... " Ayetin neresinden, imkan saglanmad1g1
anla§d1yor sorusuna §U cevab1 verebiliriz. Bu durum, ayetin delaletinden an-
la§Ilmaktadir. Allah Team onlara, oyle bir heybet elbisesi giydirivermi§tir ki,
hi~bir kimsenin, ara§t1nc1 gozle onlara bakmaya gticti yetmez.

Bu fakir de der ki: "..Onlarz gorseydin .. " ifadesi ve onu takip eden ifa-
deler, hi~ §liphesiz Hz. Peygambere yap1lan bir hitaptir. Ancak, bu ifadenin
i§areti, btittin timmeti kapsam1na ahyor. 0 halde onlann durumunu ara§tlf-
mak bo§unadir. <;tinkti onun, harika ve hayrete dti§ilrticti i§lerinin §ekillerin-
den y1kan1 gormek hefkese mtiyesser olmaz. Hz. Peygamber bile, kendisinde
ruhsal durumun hakim olmu§ olmas1na ragmen, Cebrail'in kanatlan ile dogu
ve batimn aras1n1 kaplayan Cebrail'in sftretini gordtigti zaman, kendisinden
ge~mi§ti. Kehf ashab1n1 dti§tirunek ve onlan gormek de, bu i§e ehil olmayan-
lar ay1s1ndan onlan ktiytimsemektir. Allah Teata'n1n stinneti de, diinyadaki
boyle mana alanlanru ve Ahiret aleminin ba~lang1c1 olan Berzah alemindeki
suretleri gizlemektir. Rub da goiiilmez. <;tinkli, onu gorecek olan1n duygusu,
o ruhu gormeye engeldir. Temiz ve mukaddes ceset de ruhun makam1na biti-
~ik oldugu iyin ooyledir. Onun i~indir ki, onu da toprak a~1nd1rmaz.

19. «Yine boylece onlan uyand1rd1k ki, birbirlerine sorsunlar .»On-


lan uzun zaman uyuttugumuz, elbise ve bedenlerini de y1pranmaktan koru-
dugumuz gibi, biziin kudretimizin delili olsun diye bu uykudan uyandird1k
ki birbirlerine sorsunlar. Boylece d~ baz1 hikrnetler a91khga kavu~mu~ olur.
«. .i~lerinden biri, 'ne kadar kald1n1z?' dedi. 'Bir giin, ya da giiniin
bir par~as1' dediler .» Bu soruyu soran, onlann ba~kan1 olan Mekselmi-
na'dtr. Ctimlenin geli~inden, orada bulunanlann durumlann1n, normal alt~1-
lagelenin dl~1nda oldugu anl~Ilmakiadlr. Kendilerine sorulan soru da bunun
i9indir. Bu soruya onlann bir k1s1n1run verdikleri cevap "bir gun, ya da gu-
niin bir parfasi" ~eklindedir. Deniyor ki, o gen9ler magaraya girdikleri za-
1nan sabah1n erken vakitleri idi. Uyand1klannda ise, gtinlin sonu idi. "Bir
giin kald1k" demeleri de bundandi. Gtine~i hentiz batmam1~ gortince de "ya
da gUniin bir parras1 ifadesini kullanm1~Jard1. Bu da galip zanna gore ve-
11

1ilmi§ bir cevapu. Kendilerine yalan isnad1nda bulunulmaz.


HI

Bu konuc.la fakir ~Oyle der : Bu izah c.laba uygundur. <;Unkil "hirinizi ~·11
giimii~· para ile ~·chrc• }{iinderin. " ifadesinden anla~1hyor ki. ~ehre gidip dO-
nUnceye kadar bir za.tnan vardtr. ~ayet ak~a1n ohnu~ olsaydt. bu ifade kulla-
111lmazd1. Ak~am yakla~m1~ olsayd1, ~ehre gidip donme imkam bulunmaya-
cag1i~in, gondenne olay1 ger~ekle~1nezdi. <;tinkti bu arada hayli mesafe var-
d ir.

«'Ne kadar kald1gtn1z1, Rabbiniz daha iyi. bilir. Birinizi §U gi.imi.i§


1)ara ile §ehre gonderin.» Kendilerine Allah'1n baz1 cleliller gosterdigi ya da
ilham verdigi bir diger grup da "Ne kadar kald1g1n1z1 Rabb'iniz daha iyi bi-
lir.. Orada ne kadar kald1g1ruz1 en iyi bilen Rabb'inizdir. Siz o mUddeti bile-
mezsiniz. <;tinkti o mtiddet, yok uzun bir mliddettir ve miktan da belli degil.
Onu ancak. Allah bilir" dediler. "i9inizden biri olan Yemliha'y1 ~u gtimil~ pa-
ra ile i;ar~1ya gonderin" dediler. Bu derinligini ara~t1rmamak ve kendilerini
ilgilendiren ~eye yonelmek iyin soyledikleri bir sozdtir.
Ayette ge9en "verik: gumu~ para", dokilin ya da dokiim olmayan bir
gtimil~tiir. Arkada§lan bu paray1, <;ar§tdan gtinltik yiyeceklerini satin alstn
diye ona venni§lerdi. Bu paray1 ta§IIDI§ olmalan, onlann tevekkiilti b1rakt1k-
lanna delil degildir. Bu durum, tevekktile engel olmay1p, tam tersine, salih
kimselerin ve kendini Allah'a adayanlann yapageldigi §eylerdir. Miltevekkil
gorlinenlerin yapt1g1 degil. Bu §ehrin ad1 ise Tarsus'tur. Cahiliye doneminde
buraya, Efesos denmekte idi.
«Baks1n hangi yiyecek daha temiz ise, ondan size az1k getirsin. J...a.
kat ~ok dikkatli davrantp, sak1n sizi birisine sezdirmesin' dediler.» Siz-
den biriniz gidip baks1n ve insan hayat1ru idame ettirecek olan te1niz ve helal
olan yiyeceklerin en ucuz ve en temizlerinden getirsin. Tan1nmamak iyin
dikkatlice davrans1n ve onu kimse sezmesin. Eger ~ehir halktndan bir kimse
onun fark1na vanrsa, haberleriniz §ebre yay1hr. Onun iyin, bilmeden sakm
bizi ele verecek bir davran1~ta bulunmas1n.
20. «'Ciinkii onlar, eger sizi tan1rlarsa ta§layarak oldiirurter ya da
ken di dinlerine dondiiri.irler ki, o taktirde asla kurtulu§a eremezsiniz. '»
Tan1runamaya 9ok dikkat etsin. Eger onlar, yani ~ehir halk1, sizi farkederse
ve yakalarlarsa, sizi ta§a tutmak sfiretiyle oldi.irtirler. Sizin bu halinize de-
vam etmi§ olman1z, yani hak din iizere olu§unuz, onlara gore oldtirtilmenizi
gerektirir. Onlar da sizi ta§a tutarak oldtitiirler. Bu oldilnne §ekli yOk fena bir
oltim ~eklidir ve onlar bunu adet haline getirmi~lerdir. Yahut da onlar, sizi
92 l<ll H lJ'L B~YAN Cfa:t.: I G

kendi dinlerine dt)ndtirtirler. Sizi zorlayarak, inkarc1hga gt1tUrUrler. Siz bunu


istemeseniz bile onlar bunu yaparlar. Bundan sonra art1k. kesinlikle fetaha
ula~amazs1n1z. Ne dtinyada ve ne de ahirette.

21. «Boylece» insanlan «onlardan haberdar ettik ki,>> onlan bir tntid-
det uyuttuktan sonra, sonunda uyandtnp ve insanlara bu magara ashab1n1 ta-
111t1verdik ki, onlara ytice kudretimizi gosterelim ve hikmetirnizi anlas1nlar.
insanlara bu olaylan bildirme1nizin gayesi, onlan Bizim kudretimizi anlama-
ya te~vik etmektir. <;tinkti, bir ~eyi bilmeyen insan, onu gortince ogrenir. On-
lann bu Ashab-1 Kehfe rastlamalan, onu bulmalan, onu bilmektir. Burada,
sebebin ismi, sebep olan ~eye verilrni~tir.
«Allah'1n vaadinin ger~ek oldugunu, k1yametin mutlaka gelecegini
ve onda asla §iiphe olmad1g1n1 bilsinler.» Bunlann Ashab-1 Kehfe rastla-
y1p onu buhnalan, ahireti ve k1yameti inkar eden bu insanlar Allah
Teala'mn, ruhu ve bedeni oldtikten sonra tekrar diriltmesi konusundaki vaa-
dinin hak oldugunu bilmeleri ivindir. Bunda hiybir 9eli~ki ve ihtilaf yoktur.
Onlann uyuyup daha sonra da uyanmalan, once Olup sonra da dirilmeye
benzer bir durumdur. <;tinki.i, uyku oltimtin karde~idir.
Kiyametin kopacag1nda hic;bir §ilphe yoktur. Kiyamet; btitiin yarattkla-
nn, Allah huzurunda hesap verip, herkesin yaptig1mn kar~1hg1n1 gorecegi di-
rili§ vaktinden ibarettir. i~te bu hesap giiniiniln meydana geleceginde hi9bir
~ek ve §ilphe yoktur.

Allah'1n kendilerini ilyytiz kilsur sene uykuya dald1np, cesetlerine hiybir


degi~iklik verdirmeden, daha sonra da onlan eski hallerine dondilrdtigilnii
goren kimse, Allah'1n nefisleri oldiirmeye ve sonradan tekrar dirilterek bir
yere toplamaya ve yapuklannm hesab1rn sonnaya muktedir olduguna da ke-
sin inarur.
«Bunlar, o s1rada kendi aralannda, onlar1n (Ashab-1 Kehffin) du-
rumlar1n1 tartJ~1yorlardt.» Kendi aralannda konu~anlar, Dekyanus'un kav-
midir ve Ashab-1 Kehfin durumunu gorti§iiyorlardi. Allahu Tefila bunlan,
ikinci kez Oldtirdtigti zaman, bunlan nasiJ gizleyiverecekler ve bulunmalan-
na nas1l engel olacaklarchr. Aralanndaki tartt§tna konusu i~te budur.
«'Onlann uzerine bir .b ina yap1n' dediler. Rableri onlart daha iyi
bilir. Onlarin i§ine galip gelenler : 'Mutlaka onlar1n i.istilne bir mescid
yapacag1z' dediler.» Tartt~ma esnas1nda kent halkmdan baztlan, " Magara
kap1s1 i.izerine bir hina yap111. BHyle yup1lmca. onlann toprag1 ins1.mlanlan
g iz.lenmi~ olur ve hi<rbir insan onlarm ye1ini biltne irnkarn bulatnaz." dediler.
I lalbuki. onlann yerlerinin insanlar taraflndan bilinmesine ihtiyacr yoktur.
< >nlann hal ve durumlann1 Rableri ~ok iyi bilmektedir.

Onlann durumunu bilen, yogunlugu te~kil eden Mtisltimanlar ve onlann


idarecileri ise, Magara kap1s1 tizerine orada Mtislilmanlann namaz kthp. be-
reket elde edecekleri bir mescid yapmak. istediler.

22. «'Onlar ii~tiir, dordtinciileri kopekleridir' diyecekler. 'Be§tir, a1-


llnctlan kopekleridir' diyecekler. Hep goriinmeyene ta§ ahyorlar. 'Ye-
didir, sekizincileri kopekleridir' diyecekler. » Burada ge~en her ti~ fiilde-
ki zamirler de, Hz. Peygamber donemindeki kitap ehline ve MilslU1nanlara
ait hikayeler anlatanlara aittir.

Yahudiler, Ashab-t Kehfin tiy ki~i oldugunu soyleyecekler. Bir de ki~­


peklerini ekleyerek dorde ~1karacaklar. Hristiyanlar ise, bunlann be§ oldugu-
nu soyleyecekler ve bir de kopeklerini eklemek suretiyle aluya 91karacaklar.
Bunlar, haklanda bilgileri olmayan konuda konu~mak sftretiyle veya gayb
konusunda zanna dayanarak bilinmeyene ta~ atar durumdadtrlar.

Mtislilmanlar ise, bunlann yedi ki~i oldugunu, sekizincisinin kopekleri


oldugunu soylerler. Milsltimanlar bunu, bu ayete ve ondaki, gortinmeyene
ta~ atanlara uymamalan konusundak.i uyanya dayanarak sciylliyorlar.

Hakla isbat ve daha oncekileri reddetmek iyin :

«De ki : 'Onlann say1s1n1 Rabbim daha iyi bilir. Onlan bilen azd1r.»
Rabbim, ilim yontinden daha gti~lti ve keyfiyyet yontinden de daha fazla bil-
giye sahiptir. Kesin bilgi (yakln) nin dereceleri, kuvvet yontinden farkhd1r.
Onlann say1s1n1, insanlann pek az1 bilir. Allah Teala onlan, bu bilgiye bu
delillerle §ahit getinnek ic;in muvaffak kllm1~tir.

«Onun i~in, onlar hakk1nda, yuzeysel tartt§ma d1§1nda, derin tarh§·


maya girme ve onlar hakk1nda bunlardan hi~birine bir~ey sorma! '» ilk
iki gtirti§ sahiplerinin, Ashab-1 Kehf hakk1ndaki cfillilliklerini bilince sak1n
onlarla derin tart1§maya girme! Sadece ytizeysel olarak tart1~ . Kur'an'da anla-
tlldlg1 kadann1 anlat! Onlann bilgisizliklerini ve virkefliklerini ortaya dtlk-
me! c;unkil bc>yle yaprnak, gtizel ahHik Ol9illerine s1gmayan bir durumdur.
Aynca, Ashab-1 Kehf hakktnda hikayeler anlatanlardan hivbirine de onlar
94 l<UHlJ'L B£~YAN CHz: IG

hakk1nda bir §ey sonna! <;tinkti onlarm anlatacaklan ~ey ler. olaydan uzak
olan ~eyl erdir. Ostelik, onlann bu konuda hi<;bir bilgileri yoktur.
23. «Hi~bir §ey hakk1nda: 'Bunu yann yapacag1m' deme.» Burada
yeti§tirici, yani disipline edici bir yasaklama vardtr. Yapmaya karar vermi§
olclugun bir §ey ic;in, onu "yann, yani mutlak anlamda gelecek bir zamanda,
yapacag1m'' deme!

Bu ayet, Yahudilerin Kurey~lilere gelerek, Hz. Peygamber'e; :ruhu, As-


hab-1 Kehfi ve Zti'lka1neyn'i sonnalann1 soylemeleri tizerine nazil olmu~tur.
OnJar da Hz. Peygamber'e (s.a.v.) gelerek bu tic; konucla sorular sormu§lar.
Bunun tizerine Hz. Peygamber onlara: "Yann gelin de size bilgi vereyim"
demi§, "in~allah " deme1ni§tir. Bu olaydan sonra, birkac; gtin vahiy geltnemi§-
tir. Hz. Peygamber'e bu durum c;ok ag1r gelmi§tir. Kurey~liler ise, onu yalan-
lamak suretiyle, " Rabbi onu terketti , ona k1zd1.." demi ~lerdi. i§te bu olay
tizerine bu ayet inmi§tir.

24. «Ancak 'Allah dilerse yapacag1m' de.»


Burada istisna edilen ~ey mevcut degildir. (istisna-i Mufarrag) Yani,
hic;bir zaman kesinlikle boyle deme! Adet oldugu tizere, Allah'1n iradesine
btrakarak soyle: 0 da: "in§allah-Allah dilerse" ifadesini kullanmak suretiyle
olur. Bu ifadelerde, ses;me ve irade sahibinin, sadece Allah Teala olduguna
i§aret edilmektedir. Kullann fiillerinin ttimti, Allah Teala'mn iradesine bagh-
dir. Nitekim ayette: ''Allah dilemedik9e, siz dileyemezsiniz" buyurulmu§tur.
(insan: 30)

«Unuttugun zaman Rabbini an» in§allah de, «Ve» hat1rlad1ktan sonra


da: «'Umanm Rabbim beni, dogruya bundan daha yak1n bir bilgiye
ula§hnr' de.» Yani Ashab-1 Kehfe dair haberlerden daha belirgin bir bilgi-
ye ula~t.Inr. Ki bu bilgiler de, peygamberligime dair her ttirlli delillerdir. Bu
bilgilerle, insanlan hakka yag1nr ve onlan ir~ad ederim. Nitekim durum boy-
le olmu§tur. Allah Team ona, magaradakilerin durumlanndan daha btiytik ve
a~ 1k mucizeleri gostenni~tir. <;ok eski zamanlarda ya~ayan peygainberlerin

durumlanm ve olaylanrn anlatan bilgiler, k1 yamete kadar ya§ayacak olan in-


sanlarm asirlar boyu ba~lanna gelecek olanlar... gibi.
Semerkand1, Bahr'ul-Ulum. adlt eserinde §Unlan soyler :

"Ayetin a~1k anlam1, "bir §eyi unuttugun zaman, Rabbini an" §eklinde-
l<ICI IF Stll<l~SI/ I H

dir. Rabbini anman da "llmulur ki Rabbim bana, unuttugumdan daha iyi vc


hayirl1s1rn nasip eder. Bu da benim ic;in, unuttugumdan <.!aha iyi ve hayirll
olur'' demendir."

imam Fahreddin Razl tefsirinde ~unlan soyler: "Bu ifadenin (in~allah


ifa<lesinin) mutlaka kulla01lmas1mn sebebi ~udur: Bir insan 'yann ~unu yapa-
cag1m' dese, yann gelmeden once olmesi uzak bir ihtimal degildir. Yahut da.
yanna kadar araya bir engel ginnek sfuetiyle, hayatta bile olsa, dilemi~ oldu·
gu () i~i yapamayabilir. ~ayet 'in~allah' dememi~ idiyse, bu sozi.inde yalanc1
olmu§ olur. Yalan ise, ~ok ~irkin bir durumdur. Peygamberlere asla yaka~­
maz. Bu sebepten dolay1dir ki, 'in§allah' demesi gerekir. Eger bu duru1nda
soztinil yerine getiremezse, i~te o zaman yalanc1 olmu~ olmaz, bir ~irkinlik
ue meydana gelmez."
EbQ Hureyre (r.a.), Hz. Peygamber'in (s.a.v.} §Oyle dedigini rivayet
eder: "Davud'un oglu Siileyman dedi ki : 'Gecede yiiz kadmi dola§irzm. Her
kadin da Allah yolunda sava§acak bir focuk dogurur. -in§allah demeyi
unutur- Onlardan hifbiri fOcuk dogurmaz. Ancak bir tek kadin, o da yarmi
~·ocuk dogurur. ''Burada peygamber buyurur ki" "Nefsim Kudret Eli'nde

olan Allah'a yemin ederim ki, eger 'in§allah' demi§ olsaydz, bunlar doguru-
lurdu." <3>

Hatip'in Ravda's1nda §Oyle bir tatife anlatihr :


Adam1n birisine "Nereye?" diye sormu~lar. 0 <la "pazar yerine e§ek sa-
tin almaya gidiyorum" cevab1m vermi~. Bu adama "in~allah" demesi ic;in 1s-
rar etmi~lerse de, adam hiy oral1 olmam1~ ve : "Boyle bir istisna yapmaya
(in~allah demeye) ihtiyacun yok. Param kesemde, e§ek ise pazarda" deyiver-
mi~. Pazar yerine varmadan da kesesindeki paras1 ~al1nm1~ ve adam gerisin
geri donmti~.Bu sefer ona "Nereden geldin?" diye sormu~lar. Adam1n verdi·
gi cevaplara bak1n1z : "Pazar yerinden in~allah. Kesemden paralanm ~altndt
in~allah."

ibni Abbas (r.a.), bu ayete dayanarak, sozden sonra in~aallah denilmesi-


ni caiz gonni.i~ttir. F1k1h9tlann cumhQru yani yogunlugu onun goril~ilnde de·
gillerdir. Eger bu durum sahih olsa; ne ilcrar. ne talak ve ne de kole azad et·

3- Hadisi Buharl ve Mtislim sahihlerinde rivayet etmi~lerdir. Bu rivayette: "Nefsim elinde olan
Allah'a yemin ederim ki eger. 'in§aallah' deseydi, hepsi Allah yolunda sii.vllri olarak cihdd
ederdi."
Kitt nr st l Ht ts II I H H7

GUne~ y1li; gUne~in. hur~·


i\L'risinde. aynld1g1 noktaya vanncaya kadar
).!.e~en zamandtr. Bu mUddet de. U<;yUz alt1n1~ be§ giln alt1 saattir. Ay y11l ise:
on iki kmneri aydir. Bunun mtiddeti ise, li9ytiz elli dort giln sekiz saattar.

26. «De ki : 'Onlar1n ne kadar kald1klar1n1 Allah daha iyi bilir.» Bu


konuda Begav! §UllU soyler : "Onlann magarada kalt§ mtiddetleri s<~ylemi~
oldugumuz kadardtr. Eger bu konuda seninle tart1§maya girerlerse, onlara de
ki : "Onlarin ne kadar kaldiklarini Allah daha iyi bilir." <;tinkti gizliliklerin
hilgisi, sadece Allah kat.lndadrr. Onlan ancak 0 bilir. Bunun i~in §{jyle bu-
yurniu§tur:
«Goklerin ve yerin gaybt» insanlara gaib olan §eyler, sadece ~o'nun ·
dur. 0 ne giizel gorendir, ne giizel i§itendir!» Yerytiztinde ya§ayan insan-
lara gaip olan §eyler, ancak Allah Team taraf1ndan bilinir. 0 Allah, ne gtlzel
goren ve ne gtizel i§itendir! Her §eyi 0 i~itir ve her §eyi 0 bilir.

«Onlarin, O'ndan ba§ka bir yard1mc1s1 yoktur ve 0, kendi hiikmii·


ne kimseyi ortak etmez. '» Yerde ve goklerde olanlann, Allah'tan ba~ka
hivbir bir yard1mcilan yoktur. Onlara tek ba~1na yard1mc1hk edecek ve
onlann i§lerini gorecek kimse de yoktur. Allahu Teala hi~ kimseyi, kendi
ytice zatina, ne ezel1 htikmtinde ve ne de ezell varhg1nda ortak etmez.
11
imam Fahreddin Razi §oyle der: Allahu Teala o kadar kald1klann1
soyledikten sonra, bir ba~kas1run ona zit bir §ey soylemesi mtimkiln degiJ.
. "
dIf.

27. «Rabb'inin Kitab1 1ndan sana vahyedileni oku!~ Kur'an'1 okumak


suretiyle Allah'a yakl~1nak, onunla amel etmek ve ondaki ytice gizliliklere
ula§mak ivin oku!

«O'nun sozlerini degi§tirecek kimse yoktur. O'ndan ba~ka bir s1g1·


nak da bulamazs1n.» Allah Tealadan ba§ka hi~bir kimse, o Kur'in'1
degi§tirmeye ya da bozmaya gtiv yettiremez. Ne kadar didinirsen didin,
asHlar boyu bir muslbet indiginde, Allah'tan ba§ka s1g1nacak bir yer
bulamazs1n.

Biliniz ki Kur'an, kesinlikle sonsuza kadar oldugu gibi devam edecektir


ve o hivbir surette degi§meyecektir. Ne eksiltilebilir ve ne de ona bir ~ey
eklenebilir. Onun hliklimleri de oyledir. Hem metin hem de inana olarak
insanlar taraf1ndan ezberlenmi§ olup, goni.illerde korunmaya ahnm1~t1r.
KICtW Slll~t~sl / 18 07

Gtine~ ytlt; gUne~in. hur\· i\'l'risinde. aynld1g1 noktaya varmt:aya kadar


get;en zamand1r. Bu mUddct de. U<ryOz alt1n1§ be§ giln altt saatt1r. Ay y11l ise:
on iki kamen ayd1r. Bunun mtiddeti ise, ti<;yilz elli don gun sekiz saattar.
26. «De ki: 'Onlarin ne kadar kald1klar1n1 Allah daha iyi bilir.» Bu
konuda Begavi §unu soyler : "Onlann magarada kah§ mtiddetleri st~ylemi~
oldugumuz kadardIT. Eger bu konuda seninle tart1§maya girerlerse, onlarn de
ki : "Onlann ne kadar kaldLklanni Allah daha iyi bilir." <;tinkil gizliliklerin
hilgisi, sadece Allah kattndadir. Onlan ancak 0 bilir. Bunun i~in ~tlyle bu-
yurrnu§tur:
«Goklerin ve yerin gaybt» insanlara gaib olan §eyler, sadece ~o'nun·
dur. 0 ne giizel gorendir, ne giizel i§itendir!» Yeryilztinde ya§ayan insan-
lara gaip olan §eyler, ancak Allah Team taraf1ndan bilinir. 0 Allah, ne gOzel
goren ve ne glizel i§itendir! Her §eyi 0 i§itir ve her §eyi 0 bilir.
«Onlar1n, O'ndan ba§ka bir yard1mc1s1 yoktur ve 0, kendi htikmil·
ne kimseyi ortak etmez.'» Yerde ve goklerde olanlann, Allah'tan ba~ka
hiybir bir yard1mcllan yoktur. Onlara tek ba§1na yard1mc1hk edecek ve
onlann i§lerini gorecek kimse de yoktur. Allahu Teala hi~ kimseyi, kendi
yilce zattna, ne ezeli hilkmtinde ve ne de ezeli varhgmda ortak etmez.
imam Fahreddin Razi ~oyle der: "Allahu Teala o kadar kald1klann1
soyledikten sonra, bir ba~kas1n1n ona zit bir §ey soylemesi mtimktin deAil·
dir."
27. «Rabb'inin Kitab1'ndan sana vahyedileni oku!» Kur'an'1 okurnak
suretiyle Allah'a yakla~mak, onunla amel etmek ve ondaki ytice gizliliklere
ula§mak iyin oku!
«O'nun sozlerini degi§tirecek kimse yoktur. O'ndan ba§ka bir s1g1·
nak da bulamazs1n.» Allah Tealadan ba~ka hic;bir kimse, o Kur'An't
degi§tirmeye ya da bozmaya gti9 yettiremez. Ne kadar didinirsen didin.
asHlar boyu bir muslbet indiginde, Allah'tan ba§ka s1g1nacak bir yer
bulamazs1n.
Biliniz ki Kur'an, kesinlikle sonsuza kadar oldugu gibi devam edecektir
ve o hiybir surette degi§meyecektir. Ne eksiltilebilir ve ne de ona bir ~ey
eklenebilir. Onun hilktimleri de oyledir. Hem metin hem de mana olarak
insanlar tarafmdan ezberlenmi§ olup, gontillerde korunmaya ahnmt§hl'.
t<lr.l IF Sl fl{f~:sl/ 18
l\yt'I: '27
100 R(JHU'L HEYAN C i'tz: I 5
/\yd : :l8 l(KI IV SI ll~l~SI / 18 I OI

28. Sabah ak§am Rablerine, O'nun rit.asini dileyerek dull


edenlerle birlikte candan sebat et. Diinya hayatinin siisiinii is·
teyerek, gozlerini onlardan fevirme. Kalbini Bizi anmaktan
gafil kddtgimiz, kotii arzularina uymu§ ve i§i giicii a§tnlik
olan kimseye boyun egme.
29. De ki : "Hak Rabbinfr.dendir. Oyleyse, dileyen iman
etsin, dileyen inkar etsin." $iiphesiz Biz, zalimlere oyle bir
ate§ hazirladzk ki, fadzn onlan ku§atmtftlr. Eger f eryad edip
yardr,m isteseler, erimi§ maden gibi yiizleri ha#ayan bir su ile
kendilerine yardim edilir ! 0 ne kOtii bir ifecektir ve ne kotii
bir dayanaktir !
30. lnanip iyi i§ler yapanlara gelince, elbette Biz giizel i§
yapantn ecrini zayi etmeyiz.
31. Onlar ifin altlanndan zrmaklar akan Adn Cennetleri
vardtr. Orada alttn bileziklerle bezenirler. Orada koltuklara
yaslanarak, ince ve kalin ipekten ye§il elbiseler giyerler. Ne
giizel sevap ve ne gii.zel dayanak!
32. Onlara §lt iki adanu misal ver : ikisinden birine iki
iizum bagi vermi§, onlarin etrafznz hurmalarla fevirmi§,
ortalarinda da ekin bitirmi§tik.
33. Her iki bag da yemi§ini vermi§, ondan hifbir §eyi eksik
etmemi§ti. ikisi arasindan bir de irmakftfkirtmt§ttk.
34. Bag sahibi olan. adam1n ba§ka geliri de vardi.
Arkada§tyla konu§urken ona : "Ben, malca sen.den zenginim.
Adam saytst bakunmdan da senden giifliiyiim" dedi.
35. Boylece, kendisine zulmederek bagina girdi ve ''bunun
yok olacagm.i hif sanmam" dedi.
102 f{(JI IU'L Hl£YAN <:iiz:IG

36. "K1yametin kopacagtnt da sannuyon1111. ~ayet Rabbime


dondiiriilsem bile, orada da bundan daha giizel bir sonllf
bulurum."
37. Kendisiyle konu§an arkada§i ona dedi ki : "Seni
topraktan, sonra nut/eden yaratan, sonra da seni adam
§ekline sokan (Allah')t inkar mi ettin?
38. Fakat o Allah benim Rabbimdir. Ben, Rabbime hifbir
§eyi ortak ko§mam!
39. Bagina girdigin zaman : 'Mii§allah! Allah'tan ba§ka
giif sahibi yoktur!' demen gerekmez miydi? Sen beni, malca
ve evlQ.tca kendinden az goriiyorsan (bil ki),
40. Rabbim bana, sen.in bagindan daha iyisini verebilir. Ve
o sen.in baginin iizerine de giikten yildirimlar gonderebilir.
Biiylece senin bagin, kupkuru bir toprak kesilir.
41. Yahut suyu dibe fekilir de, art1k onu bir daha
bulamazsin."
42. Derken, o inkiirci ki§inin iiriinii yok edildi. <;ardaklan
iizerine y1kilm1§ olan b'agm kar§tsinda, on.a harcadiklarindan
dolayi, ellerini ogu§turmaya ba§ladi. (Bu esnada da) : "Ke§ke
Rabbime hifbir §eyi ortak ko§mami§ olaydim!" diyordu.
43. Allah'tan bafka, kendisine yardim eden bir topluluk
olmadt, kendi kendisini de kurtara1nad1.
44. i§te o durumda yardim, yalniz hak olan Allah'a
mahsustur. 0 sevapfa daha hayirlulir, sonuf baktmindan da
daha hayirlidir.
45. Onlara, diinya hayatinin tipki §Oyle oldugunu anlat :
Diinya hayati, gokten indirdigimiz su gibidir. Yerin bitkisi
onunla birbirine kan§ti (yemye§il oldu), ardindan riizgarlann
savurdugu fOP kirintisi haline geldi. A.llah her §eye kadirdir.

28. «Sabah ak§am Rablerine, Qtnun r1zas1n1 dileyerek dua edenlerle


birlikte candan sehat et.» Kendine sahip ol ve sabah ak~arn Allah'a
yalvaranlarla birlikte ol. Btitlin vakitlerde Allah'a dua et1neye devain et. Ya
da sabahlan, Allah'tan ba~an ve kolayhk~ ak~amlan da O'ndan hatalanmn
bag1~lanmas1n1 dile!

Bu ayetin ini~ine sebep olan olay ~udur: Mtisltimanlann yoksullanndan


l(lCI w St 11w:sl I I 8

ohm; Suhayb. Alnmar. llabhah vl! digerleri. Hz. Peygamber'le birlikte otu-
rup. onun yamnda bulunuyorlanl1. Kafirlerin liderleri ise. bunu istemiyorlar
vc onlann peygamberin yarnndan uzakla~ttnlmalann1 istiyorlard1. Diyorl41nh
Id : " ~u pis kokulu insanlan yarundan kovarsan, biz de senin yanma gelir ve
seninle oturu1uz. Biz Mtisliiman olursak diger insanlar da Mtislilman olurlar.
!Jizim sana uymam1za onlar engel oluyorlar. <;tinkil onlar alyak bir topluluk-
tur." T1pk1, Nuh peyga1nber zaman1ndaki milletin ona: "Sana bir siirt~ a~·aA1
ki§iler uymu~ken biz inanir miyiz" (~uara: 111) dedikleri gibi.
Allah Team, kafirlerden kalabahk bir grubun Milsltiman olmas1 pahas1-
na da olsa, Miisltiman fakirlerin Hz. Peygamber'in yan1ndan uzakla~t1nlmuM
sma izin vennemi~tir.

Alda ~oyle bir soru gelebilir : Daha onemli olan, onemli olana tercih
edilebilir. Fakirler kovulmak suretiyle, sadece onlann ki~ilikleri rencide edi-
lirdi. Bu da kti~tik bir zarardt. Halbuki diger taraftan, kalabahk bir gurubun
kafir olarak kalmas1na meydan verildi. Bu durum daha btiylik bir zarar degil
1nidir? Bu soruya ~oyle cevap verebiliriz: Fakirlerle birlikte olmaktan ~eki­
nerek itnan etmeyenin, imaru geryek iman degildir. Onun ki, olsa olsa ~irkin
bir nifak olur. Bunlara iltifat etmemek gerekir. Fahreddin Raz1'nin tefsirinde
<le ooyle anlat1hr.
Birlikte olacag1n o kimseler, dualanyla sadece Allah'1n nzas1n1 isterler.
DUnyadan nimetlerinden hi9bir istekleri ve arzulan yoktur.

«Diinya hayahn1n susiinii isteyerek, gozlerini onlardan ~evirme.,.


Gozlerin, onlardan ba~kas1na bakmas1n! Bu ifadede, iki goz men edilmi~, o
iki goztin sahibi kastedilmi~tir. Hz. Peygamer~in gozilnti ba~kalanna diklnek
suretiyle, o MLlsH.iman fakirlerden yilz ~evirmesi yasaklanm1~tu. Onlann kl·
hk ktyafetlerinin esk.i olmas1 sebebiyle, kafir zenginlerin k1yafetlerine tamah
edip ve Mtisltiman fak.irleri hor gormesi yasaklaruru~tlr.

Zlinnfrn ~oyle clemi~tir : "Allah Teala Hz. Peygamber'e hitap ederek onu
uyann1~ttr. Demi ~tir
ki : 'Ruhu, cant ve kalbi yle Bizimle olanlarla ol. Onlar.
ak~am sabah Bizim huzurumuzu terketineyen kimselerdir. Ey Peygambert
Bizim huzurumuzdan aynlmayanlan koruyup, onlan gozetmen gerekir! On-
111
lan terketmen gerekmez.

Benden bir an bile goztinti ay1rmayandan, goztinti ay1nnaman, onlardan


bak1§lann1 esirgememen gerekir. Bu durum, onlann cltinyadayken ula~t1klan
104 kUHU'L BEVAN Ciiz: 15

mtikafatlandir. Ey Muhammed! "Dilnya hayat111111 siisiinu isteyerek" zen-


ginler, e~raf ve dilnya ehli olanlarla birlikte olmay1 isteme!
«Kalbini Bizi anmaktan gafil kdd1g1m1z, kotii arzulanna uymu~ ve
i~i giicii a~ir1hk olan kimseyle boyun egme.>> Fakir fukaray1 kendi bulun-
dugun topluluktan uzakla~tumak sfrretiyle, f1traten kalbleri beni an1naktan
uzak tutulan ve kalpleri tevhlde kar~i 1nilhtirlenmi§ olan Kurey~ ileri gelenle-
ri gibi kimselerin sozlerine uyma!
Bir kimse, herhangi bir ~eyi sevip ondan ho§lan1nca, "zevkine uydu'' de-
nir. Bu kelime, hem iyi hem de kotil arzular iyin kullarulird1. Fakat daha son-
ralan, sadece iyi olmayan arzular ivin kullan1hr oldu. Bir kimse yerilmek is-
tendigi zaman, "falanca kimse hevas1na uydu" denilir. Yine bir k:imse, kas-
ten stinnetten sap1nca, "falan adam heva ehlinden oldu'' deriz. K1sacas1 heva
ve nefse uymak; kendi ~ahsi istek ve arzulan pe§inde gitmek suretiyle, Al-
lah'1n istemedigi tarafa yonelmek anlam1na gelir.
A

Ayette geven "Furut-a§irilzk" kelimesinden, zullim, salchrganhk ve a§t-


nhk anla§1hr. Ger~eklere s111J.n1 ~evirmek suretiyle, hakk1n ve dogru olan1n
ontine ge9mek de anla§thr. "Feresfin furt'un" ctimlesi, "diger atlan geven at"
anlarruna gelir.
29. «De ki : 'Hak Rabbinizdendir. Oyleyse, dileyen iman etsin, dile-
yen inkar etsin. '» Kendi nefislerinin arzu ve isteklerine uymak sfiretiyle,
haktan yilz 9eviren o gafil kimselere: "Hak, ancak Rabbiniz taraflndandu.
Sizin istekleriniz degil. <;iinkii onlar battl §eylerdir. Veya bana vahiy suretiy-
le bildirilen ~eyler hakttr. Rabbiniz taraf1ndandtr. Hak gelince, hastahkh ve
sakat ~eyler 9ekilip gitti. Sadece sizin, kendi hilr iradenizle kendiniz i9in se-
c;ip istediginiz hela.k ve kurtulu~ kald1. Mutlu ki§ilerden olmak isteyenler,
itnan etsinler, mutsuz olmak isteyenler ise, iman etmesinler, inkar etsinler."
Bu ifadeler, insaru serbest birakmak ic;in degil, tehdit edip ceza vaadi
i9indir. Allahu TeaHi'mn burada, onlann iman veya ktifilrde olmalannm, ona
ne zarar ne de fayda saglayam1yacag1ru bildinnek istemi~tir . Dilerseniz
i1nan edin, dilerseniz inkar edin! Eger inkar ederseniz, biliniz ki Allah Teala
size azap edecektir. Eger iman ederseniz, yine biliniz ki Allah, size
mtikafat1n1z1 verecektir.
Bahr'ul-Ulum isimli eserde §Oyle denir : "iman etmek isteyen kimse,
giictinti ve istegini iman1 kazanma yontine 9evirsin. Buda, Allah Teala tara-
/\yd : 28 2H l<l~I W SlJ HESl/ l 8 I oG

fmdan gUnderilenlerin tUmUnU binlen, gonUlden tas<lik etmektir. Ba~ka bi r


~ey isteyen de istedigini yapsm. Ben hiy birisine alduma.rn.''

Burada; kulun itnan ya da inkar etmesinin, kendi dilek ve iradesiyle ger-


\:ekle§tigine i§aret vardir. ikisi de, Allah'1n yaratmas1 ve kulun i§lemesiyle
heraberce ger9ekle§en fiillerdir. Kullann, hiir iradeleriyle i§lemi§ olduklan
diger fiilleri de boyledir. Namaz, oru9 .. gibi. Bunlann her biri, Allah'm ya-
ratmas1 ve kulun kazanmas1 ile geryekle§ir. Zorlama ve kudret (cebr ve ku-
der) aras1nda olan ger9ek de budur i§te. Boyle olmasayd1, §U a~ag1daki dlm-
lede soylenenle kullar fiillerinden dolay1 bir §ey hakedemezlerdi.
«Siiphesiz Biz, zalimlere oyle bir ate§ haztrlad1k ki, ~ad1r1 onlara ku-
§atm1§t1r.» Kendi hiir iradesiyle, iman etmeyip inkan se9mek suretiyle. ken-
<lisine haks1zhk edenlere, oyle biiyiik ve acayip bir ate§ haz1rlad1k ki, o ate-
§in 9adtn onlan 9epe9evre ku§atmt§tlr. Burada dili ge9mi§ zaman (mazi) kipi
kullan1lm1§ olmas1, kesinlik ifade eder. Burada bir te§bih yaptlarak, onlan
ku~atan ate§ ~adlra benzetilmi§tir.

«Eger feryad edip yard1m isteseler, erimi§ ma den gibi yiizleri ha§·
layan bir su ile kendilerine yard1m edilir! 0 ne kotii bir i~ecektir ve ne
kotii bir dayanaktir!» inkar eden kimselere, su istekleri yerine maden gibi
eritilmi§ olan bir madde verilecektir. Bu ifade, onlan kti~iimseyip azarlama
i<;in kullantlm1~ bir anlattm tarztdir. Bu eritilmi~ madde kendilerine sunulun-
ca, (ki bu madde yag1n a~1n bulamk hali, yani katran gi.bidir) hararetinden
yiizlerinin derisi doktilUr. 0 su, ne kotii bir i9ecektir. <;iinkti, su i~mekten
gaye, harareti gidennekti. Bu ise, tam tersini yap1yor, yangllll yOk daha artl·
nyor. 0 ate~ de, ne fena bir dayanak ve s1g1naktir.
Mii'rninlerin yapmalan gereken §ey; haks1zhk ve Allah'a isyan etmekten
ka91nmak, istigfar, pi ~manhk duyma, akideye giiv kazand1.nna ve zikirle
me~gul olmaktlr. Aksi halde, yolculuk yOk uzak, ate§in §iddeti ise 9ok yetin
olacaktlr. Cehennemin suyu ise, inaden eriyigi ve irin, kelep<;esi de demir
olacakttr. Bir hadiste ifade edildigine gore: "Cehenneme gidenlerin en hafif
azaba r;arptznlacak olanz, ayaklarina ate§ten iki pabur; giyip o ate~in verdi·
gi hararetden, beyinleri kaynayanlard1r. * 11

Mfilik b. Dinar §Oyle anlatir: "Bir <;ocuga raslam1§t1m. Kendi kendime:

*- Ahmed b. Hanbel ve Darimi' rivayet etmi§tir.


I OG l<UllU'L Ul~YAN Cikz: I G

'Ey nefis! Hz. Peygamber. bUytik kti~Uk herkese selfim verirdi ' dedim ve
selfun verdim. <;ocuk da 'Ve aleykwn selam ve rahmetullah Ey Malik' diye
cevap verdi. Bunun tizerine, 'Nefisle ak1l aras1ndaki fark nedir?' dedi1n.
Onun cevab1 §Oyle oldu: 'Selam vermeni engellemeye ~ah§an nefis, seni
seHim vermeye te§vik eden §ey ise ak1ld1r.' Ben: 'Toprakla ni9in oynuyor-
sun?' diye sorunca, yocuktan §U cevab1 ald1m: 'Ondan yarattldtk ve ona do-
necegiz.' 'Bu aglama ve gtilme de neyin nesi?' diye sordum. <;ocuk §Unu soy-
ledi: 'Rabbimin azab1n1 hatulay1nca aghyonnn, rahmetini hatJrlay1nca da gti-
ltiyorum. ' 'Evladnn! Sen daha yocuksun. Gtinalun bile olmaz. Niyin agllyor-
sun ki?' dediln. <;ocugun cevab1 §U oldu : 'Oyle deme! Annemi gordlim, kil-
ytik odwllar olmadan, bliyilkleri tutu§turarruyordu.' i§te bu 9o~ugun sozlerin-
den ibret ahnam1z gerekiyor."

30. «inan1p ve iyi i~ler yapanlara gelince ...» Kalbin yaptlg1 amel
(iman) ile, bedenin yapt1g1 amelleri bir arada bulunduranlar... iyi i§ler
(salihat) ise, asll itibariyle s1fatt1r. Daha sonra, Allahu Tefila'nm gtizel gordli-
gil btitiln davran1§lar ii;in kullaru1m1§tir. Kendisiyle Allah'a yakla§Ilan bilttin
davrant§ ve hareketler buna dahildir.
«Elbette Biz giizel i§ yapan1n ecrini zayi etmeyiz.» "Ecr", yap1lan bir
i§e verilen kaf§1hkt1r. Tenvin ise "azaltma" bildirir.

31. «Onlar i~in altlanndan 1rmaklar akan Adn Cennetl~ri vardir.


Orada albn bileziklerle bezenirler.>> Bahsi ge~en bu ylice s1fatlara sahip
olanlara, Adn Cennetleri vardir. "Adn" kelimesinin sozltik anlam1, ikamet
etmektir. Y ani bu ytice s1fatlara sahip ki§ilere, ikamet edip iyerisinde otura-
caklan cennetler verilecektir. Adn denen yerin, cennette ozel bir yer olmas1
da muhtemeldir. Buras1, cennetin tam ortas1 ve en ylice yeri de olabilir. Cen-
netteki nehirler dart tanedir. Bunlardan §arap, silt, bal ve tath su akar. <;iln-
kil, dtinyadaki en gtizel bah9e, altmdan nehirler akan bah9elerdir. Bu cennet-
lerde inli'minler, hantmlann silslendikleri glizel tak1larla stislenirler. Bu slis-
ler ; altm, gtimti~ ve bunlara benzer mticevherlerdendir. Orada bezenilen takt-
lardan birisi de, alt1n bileziktir. Bilezik keli1nesinin nekre olarak gelmesinin
sebebi, onun glizelliginin f azlahg1na i§arettir.

Bahru'l-Ulum'da §Oyle soylenir: "Ayette ge~en "esavir-bilezikler" keli-


tnesinin nekre (belirsiz) olarak gehnesinin amac1, t.eksir-~ogaltma ve tazim-
yticeltmedir. Sait b. Cilbeyr'den rivayet edildigine gore, orada her 1nli'1nin ti~
bilezil<le stislenecektir. Bu bileziklerin biri alt1n, biri giimil§ ve digeri de inci
l\vc·I: :10 :11 l<lr.I W SlJl<l•:sl / 18 I 07

ve yakuttand1r. Oraduki mU'minler. bu bilezikleri pe~ pe~e takarlar, yahut da


llepsini birden takarlar. T1pk1. dUnyadaki hanunlann takm1~ olcluklan gibi."
«Orada koltuklara yaslanarak, ince ve kahn ipekten ye§il elbiseler
~iyerler. Ne giizel sevap ve ne giizel dayanak!>> Ye~il, renkJerin en gilzeli,
tazesi ve Allahu TeaHl taraf1ndan da en ~ok sevilenidir. Ayette ge\:en "st'Jn-
diis ve istebrak" kelimeleri, kahn ve ince ipekli bir cins elbisedir.

Bilmi~ olunuz ki bu dtinyahlann giydigi elbise, stis elbisesi ya <la Urttin-


me elbisesidir. Allahu TeaHi bir ayette"stislenirler" derken, diger bir ayette
de "giyinirler buyurmaktad1r. Burada akla ~u soru gelebilir. Neden Allahu
11

Tefila, stislenme hususunda "stislenirler" buyurarak, cti1nlenin oznesini be-


lirtmiyor? Siindtis ve istebrak konusunda ise "giyinirler" buyurarak, giyin-
meyi oradakilere isnat ediyor. Bunun sebebi ne olabilir? Biz cevaben deriz
ki: Burada onlann faziletleri vurgulanmt§ ve kendilerini ba§kalartn1n sUsle-
digi av1klanm1~tir. Giyinme konusunda ise, her ki~inin bizzat kendisinin gi-
yinecegi ay1klarum~t1f.
Fakir de ~oyle der: Ortilnmek ivin olan eibiseyi herkes bizzat kendisi gi-
yer. Padi~ah bile olsa kendi elbisesini kendisi giyer. Onun i<;in "giyinirler"
ifadesi kullamlnu~ur. Stis i<;in olan elbiseye gelince, bu elbiseyi genel olarak
ba§kalan giydirir ve silslenme amac1na yoneliktir. Padi§ahlarda ve geiinlerde
gordtigilmtiz gibi. Onun i<;indir ki ayette, bu durum me<;hul kipiyle ifade
edilmek suretiyle, ba~kalanna isnat edilmi§tir. Bunun sebebi ise, onlann Us-
ttinltik ve yticeliklerini vurgulamakttr.
Yine ayette "erfke-koltuk" kelimesi ge9mektedir. Enke, gelin odastnda
bulunan divand1r. Fakat tek divana "erike" denmez. Orada ozellikle bir yas-
lanma olay1 gtindeme getiriliyor. Bu durum, nimete eri~enlerin ve padi~ahla- .
nn tahtlanndaki duru.mudur.
ibni Ata §Oyle der :"Onlar orada, Allah'm bah<;elerinde, rahmet meydan-
lannda tinsiyet koituklanna yaslanm1~ halde bulunurlar. Onlar vuslat (Al-
lah'a varma) bah9elerindedirler."
Adn Cennetinin sevab1 ve oras1mn nimetleri ne gtizeldir. Oras1 itaatin
kar§1hg1dir. Ne gtizel sevapur o ! 0 koltuklar ne gilzel yaslanma yerleri ve ne
gtizel konaklardir.
Biliniz ki burada, ce1metin gtizelligi ve ozelliginden degil, oraya nas1l
108 HUHU'L BEVAN Ciiz: I G

haztrlan1lacag1ndan bahsediliyor. Salih ameller, oraya haz1rlayay1c1 sebep-


lerdendir. Sfilih ameller de, s1rf Allah iyin olan; oruy, na1naz ve bunlara ben-
zer diger hayir i§leridir. i1nan eden ve amel i§leyenler iyin, imanlan1un ve
amellerinin salih olma ve glizel ohna durumlanna uygun kar§1hklan vardIT.
0 ameller i~erisinde, sahibini cennete ve. oradaki odalara gottirecek olanlar
vard1r. Bunlar, iyi niyyet ve Allah'111 gostermi§ oldugu §ekilde Allah'a yap1-
lan itaatJar ve bederu ibadetlerdir. Bu ameller iyerisinde oyleleri de vardrr ki,
onlar da sahibini Allah'a ula§tinr. Bunlar da, kalp ile yapllan amellerdir. Ha-
lis bir kalp ile Hakk'1 istemek, samimiyetle tevhide yapt§mak ve dlinyaya
gontil vennemek, Allah'tan ba§kas1ndan yilz yevirmek, blitlinilyle O'na yo-
nelmek ve kuruntulara aldanmamak .. gibi. Tabiidir ki, arpa eken bugday bi-
<;emez.
~oylebir hikaye anlattrlar : Belh kentinde bir adam, hizmet<;isini yag1-
np, bugday ekmesini emretmi~. Hizmet<;i ise atpa ekmi~. Bi<;1ne zaman1 ge-
lince. adam bunu gonni.i§ ve hizmet9iye sebebini sormu§. Hizmet9i ise :
"Belki bugday olarak biter zannederek, arpa ektim" der. Adam: "Be aptal,
arpa ekip de bugday bic;eni gordlin mil hiy?" diye sorar. Kolenin cevab1 CfOk
enteresandir: "Sen Allah'a isyan ederek O'nun rahmetini nas1l umars1n. Diln-
yarun, ahiretin tarlas1 oldugunu bilmiyor musun?" Adam, kolenin bu cevab1
Uzerine, btitiin yaptlklanna tevbe eder ve kolesini hlirriyete kaVU§turur. Alla-
hu Teala'n1n, gaflet uykusundan uyand1rd1g1 kimse, O'nu tan1r ve O'nun nza-
s1n1 kazanma yoluna girer.

32. Ey Muham1ned! «Onlara §U iki adam1 misal ver:» Allah'1n nimet-


lerinden dart ko§e olan o kafirlere ve fakirligin pen~esinde klvranan Mtislti-
manlara, israilogullanndan §U iki karde~in durumlann1 misal ver. Soylendi-
gine gore, bu iki karde§ten birinin ad1 YahOda, digerinin ad1 ise Katrfis idi.
Yahfida mti'min, KatrO.s ise kafirdi. Babalanndan kendilerine, sekizbin dinar
miras kalm1§t1. Bu paray1 aralannda payla§IDI§lardi. Kafir olan, bin dinara
bir arazi satm alm1§tl. Bin dinara da tizerine bir bina yap1n1§tl. Bin dinara ev-
lenmi§, bin dinara da oteberi ve hizmetyi temin etmi§ti. Mli'min olan karde§
ise : ''Ey Allah'1m! Karde§itn bin dinara bir arazi saunaldi. Be1,1 de cennette
senden bin clinara bir arazi satinahyo1um" demi§ ve bin dinar sadaka venni§-
ti. Kard~im bin dinara arazisine bina yapti. Bende cennette senden bin dina-
ra bir ko§k satinahyormn" demi§ ve bin dinar sadaka venni§ti. "Karde§im
bin dinara evlendi. Ben de bin dinan hfirilere mehir yap1yorum" dedi ve onu
sadaka olarak dag1tti. " Karcle~im bin dinara hizmetyi ve oteberi sat1nalm1~tl .
l<l~I IF SlJHl~Sl/ 18 IOU

Ben de bin dinara semlcn l~cnncttc ebedl kalacak <;ocuklar satJnaltyonun" de-
mi~ ve bin dinar sa<laka vermi~ti. Daha sonra da 1nuhta<; bir <luruma dti~erek.
karde~inin ge~ecegi yol tizerinde oturup, beklemeye dunnu~tu. Derken kar-
de~i ha~metli bir §ekilde yikagelmi§ti. Muhta9 karde§ ayaga kalkm1~. karde-
~ine bakm1§tl. Zengin olan karde§: "Bu halin nedir?" diye sorunca. Muhtn<;
11

durumday1m. Yardlm1n dokunur diye kar§ina ylktlm 11 cevab1ru ahr. Zengin


karde§ : "Ma1J.n1 ne yapt1n?" diye sorunca, muhta9 karde§ durumunu anlat1r.
Zengin karde§ ise, mahm sadaka olarak dag1tt.J.g1ndan ottirti onu azarlar ve
onu kovar.
«ikisinden birine iki iiziim bag1 vermi§, onlar1n etraf1n1 hurmalarla
~evirmi§, ortalar1nda da ekin bitirmi~tik.» 0 iki adamdan birisi kafir<li ve
ona, iyerisinde her tilrlti tiztim bag1 bulunan iki bah9e venni§tik. Bu bah~ele­
rin etraf1ru da, hurmalarla 9evirmi§tik. Bu iki bahyenin ortas1nda da, ekin bi-
tinni§tik. Boylece gerekli olan az1g1 ve en iyi §ekilde meyveler haz1rlam1~­
tik. Btitiin bunlan en gtizel tertip ve dtizen tizere yapm1§tik.

33. <<Her iki bag da yemi§ini vermi§, ondan hi~bir §eyi eksik etme-
mi§ti.» Bu bahyelerin her ikisi de, en iyi §ekilde meyvelerini venni~ti. Diger
bah<;elerde oldugu gibi meyvesini eksiltmiyordu. <;tinkti adeten bah<;elerdeki
meyveler, bir yll tam olur, sonraki yil da meyve vennez. Ayn1 §ekilde baz1
agaylar da, baz1 y1llar meyve verip, diger yillar vermiyordu.
«ikisi aras1ndan bir de 1rmak f1~k1rtm1§bk.» Allahu Teaia bu her iki
bah<;e ortas1ndan birer de nehir akltml§tt. Ta ki bu iki nehirin suyu ile bah~e­
ler sulans1n ve degerleri arts1n.

34. «Bag sahibi olan adam1n ba§ka geliri de vard1.» Bu iki bah~eye
sahip olan ki§inin, bah¥elerden ba§ka mallan da vardi.
"
Bu konuda ~eyh §Oy1e der : "Ayette geyen 'semer-iirun, meyveler' keli·
mesi, 'semere' kelimesinin <;ogulu olup, meyvelerden toplanm1§ olana denir.
Bah<;ede mutlaka meyve bulundugu halde bu §ekilde anlat1lm1§ olmas1n1n
sebebi, bu iki bah<;enin ve diger mallann1n titiinilntin <;okluguna i§arettir."

«Arkada§tyla konu§urken ona : 'Ben, malca senden zenginim.


Adam say1s1 bak1m1ndan da senden gii~hiytim' dedi.>> Kafir olan kardef
mti'min olan karde§e hitabederek: "Ben, mal ve taraftarlanm bak1m1ndan ve
erkek <;ocuklar bak1m1ndan senden daha gti<;ltiytim" der.
110 IHJHlJ'L HEYAN

Muha1nmed b. Hasan der ki: " 'Mal'; insamn sahip ohnu~ oldugu her
ttirlti dinar, dirhem, altin, gtimti§, bugday, ekmek, hayvan, elbise .. vs. §eyler-
. "
d If.

"Ayette ge9en "nefer" kelimesi, yard1mc1 ve erkek yocuk anlatn1nadir.


U~ten ona kadar olan erkekler iyin kullan1lan bir tabirdir. Ondan sonras1 i~in
kullanllmaz.

35. «Boylece, kendisine zulmederek bag1na girdi ve 'bunun yok ola-


cag1n1 hi~ sanmam' dedi.>> iki bahyeye sahip olan Katrfis, Mtisltiman olan
karde§iyle birlikte bah~esine girer. Bah9esini karde~ine gezdirir, onlarla ovti-
ntir ve onlan begenir. Boylece o, nefsine haks1zhk eder ve kendisine zarar
verir. <;unkti o, yarat1h~1 ve ahireti inkar etmektedir. Bu ise, haks1zhklann en
9irkinidir.
Katrfis karde§ine "bu bah9enin yak olacagini, bitip tilkenecegini hi9
sanmam" der. 'Zan-sanma' kelimesi 9ogu kez, bilgi yerine kullan1hr. <;un-
kti galip zan, bilgiye en yak1n olan1dir. Htiktimlerde de, bilgi yerinde kulla-
ruhr.

Katriis'un bu soziintin anlam1, onun, bah9esinin uzun mtiddet kalacag1-


dir. 0 mtiddet de hayat1n1n sonuna kadar olan zamandir. Y oksa sonsuza dek
kalmak degildir. <;unkti bunu hi9bir aktlll sanmaz. Onun boyle soylemesi,
karde§inin nasihatine kar~1hk, arzulann1n voklugu, gafletinin devam etmi§
olmas1 ve bahvelerine aldanm1§ olmas1dir.

36. «'K1yametin kopacag1n1 da sanm1yorum. Sayet Rabbime dondii·


riilsem bile, orada da bu~dan daha giizel bir sonu~ bulurum. '» "Gele-
cekte, yeniden dirilme zaman1 olan klyametin kopacag1n1 da sanm1yorum.
Senin iddia etmi~ oldugun gibi, yeniden dirilerek Rabb'imin huzuruna don-
dilrillsem bile, orada da bugiin iverisinde bulundugum bu bahs:elerden ct.aha
gtizel bir babc;e bulurum."

Bu ifadelerden, onun Rabb'ini bilip kabul ettigi anlanu vikanlamaz. Us-


telik, bilmek ~irke sapmaya ayk1n degildir. 0, kafir ve mti~rikti.

Burhan'da §Unlar soylenir: "Burada zikredilen ifadede "rudidtil-dondu-


ruldiim" fiili kullanllm1§tlf. Halbuki, (Hamtm-Fuss1let) sfiresinde (50. ayet)
ise ayru anlam 11ruci'tii-dondiiruldiim" kelimesi ile ifade edilmi§tir. <;tinkti,
bir ~eye dondtiliilmek (red), dondilrtilen §eyin istenmedigini ifade eder. Kehf
sfiresindeki: '/9erisinde bulundugum ~u bahfeden Rabb'ime dondurulsem
1<11:1 w S\l HESI I 18 III

hill'' ifadesinde ki dOmHlrUlmL' -rcd. hir nevi kerahet, isteksizlik ifade edcr.
Fussilet suresindeki ifadede ise rucO' kelimesi ku1lamhn1~ olup. kerahat an-
1

hun1 ifade etmez. SOrenin genel ak1~1, buna daha lay1k oldugu i~in bt>yle gel-
mi~tir."

Burada soz konusu olan ~ahs1n, bu kadar tamahkar oltnas1rnn ve kOtU hir
yemin etmesinin sebebi, o ~ahs1n, Allah'1n bu mah ona kendi ~ahsl kabiliye-
tinden ve ona liyakattndan dolay1 verdigine inanm1~ olmas1dir. Bunun bir is-
tidrac oldugw1un fark1nda degildir. Bu servet kar~1s1nda kafirin Allah'm
e1nirlerine ve yasaklanna ayk1n davrand1g1 halde: "O ~ok comerttir ve rah-
"
1net sahibidir. Ahirette bana, dtinyada verdiklerinden daha ~ok verecektir. u
demesi Allahu TeaHrya kar~1 aldan1§ i~erisinde olu~undandir. Allahu TeQHl ~
"Ey insan! <;ok kerfni olan Rabbine kar§l seni aldatan nedir?" buyunnu~­
tur. (infitar: 6)

37. «Kendisiyle konu~an arkada~1 ona dedi ki : 'Seni topraktan ..•~


Kendisiyle konu§up mlicadele etmi§ oldugu ki§i, onun Mtisltiman olan kar-
de~idir.

I r~ad isimli eserde §Oyle denir : "Buradaki hat cilmlesinin f aydas1 diya-
log esnas1nda ona soylemi§ oldugu sozlere dikkat ~ekmektir."

«Sonra nutfeden yaratan ...» ikinci a§amada ise seni anne kam1nda
nutfeden yaratan O'dur. Nutfe, senin yak1n olan 1naddendir.
«Sonra da seni adam §ekline sokan...» Seni kusursuz ve normal bir
adam §ekline 0 koydu. Seni bir erkek insan haline getirdi. Kamus'ta §tiyle
denir : "Rectil, gen9lik 9ag1na gelen, ihtilfun olan kimseye verilen add1r."

«(Allah')1 inkar m1 ettin?» "K1yametin kopacagmz sanmiyorum" di·


yerek inkar m1 ettin? Bu, Allahu Teala'run s1fatlann1 ve kudretini inkar et-
mektir. 0 Allah ki, senin ashn olan Hz. Adem'i yaratnu§ 0Jma111n z11nn1nda
seni de yaratmi§tlf. Onu toprakian yaratm1§ olmas1, senin de topraktan ya-
"' .
ratdm1§ olman demektir. Ayette ge9en soru, takrir ifade eder. Yani : "InkAr
ettnen gerekmez. Seni ilk etapta topraktan yarataru ni~in inkar ettinr anla-
1n1ndadu.
38. «Fakat o Allah benim Rabbimdir .» Burada o mti'min adam kar-
de~ine sanki ~oyle detni~tir: "Sen Allah'1 inkar eden bir kafirsin. Fakat ben,
mii'min ve muvahhiditn." «Ben, Rabbi me hi~bir §eyi ortak ko§mam!»
I 12 f{lJHU 'L U1£YAN Cih~ : 15

B urada, onun inkarc1 olu~unun, ~irk ko~tnak suretiyle olduguna i~aret edil-
mi§tir.
39. «Bag1na girdigin zaman : 'Ma§allah! Allah'tan ba§ka gi.i~ sahibi
yoktur!' demen gerekmez miydi? .. »Sen bahc;ene girdigin zaman, i~ler Al-
lah'1n dilegiyle olmaktadlr demeli degil miyclin? Buradaki maksat, o adama,
hem kendisinin ve hem de servetinin, Allah'1n dilegiyle var oldugunu itirafa
te~vik etmektir. Dilerse o bahc;eyi mamfir olarak oldugu gibi birala.r, clilerse
onu yok edip peri§an eder.
Yine sen, bahc;ene. girdigin zaman, kendi acziyetini itiraf ederek, kendi-
ne verilen bu omilr ve nimetlerin Allah'1n yard1m1 ve takdiri ile oldugunu bi-
lerek, 'Allah'tan ba~k.a gtiy ve kudret sahibi yok:tur. Btittin bu varllklar O'nun
yardum ve kudretiyle olmu§tur' demen gerekmez miydi? Hadiste: "Birisine
hayirlz mal ve aile verildigini goren kimse, onlan gordugii zaman
"Ma~allah. La havle vela kuvvete ilia billah" derse, onlarda hifbir firkinlik
gormez" buyurulmu§tur. <4 >
«Sen beni, malca ve evlatca kendinden az gori.iyorsan.» bil ki...
Buradaki "gorme" olay1, ya bilmek, yahut da hakikt gonnedir.
40. «Rabbim bana, senin bagtndan daha iyisini verebilir .» Bu, onun
imarundan dolay1, kendisine fillirette verilecek olan §eydir. <;tinkti, dtinyada-
ki bahc;e farudir. Bfil<:i olan ahirette verilecek olandir.
«Ve o senin bagm1n iizerine de gokten ydd1rimlar gonderebilir.»
Belki da Allahu Teala onun bahc;esine, azap olarak, gokten bir dolu, yild1nm
ya da ate~ atar. Onun hakk1nda onu bekliyordu. <;iinkii ·o, nankorltigii.n sonu-
nun o oldugunu biliyordu. Mal ve millkten dolay1 bir talam havalara ginnek,
peri§an olmaya sebebiyet verir. Mil'min karde~in ona soyledigi bu sozler,
inkarc1 karde§in: ".. Bunun yok olacaginz hif sanmam.. " sozlerine cevap te§-
kil etmektedir.
«Boylece senin bag1n, kupkuru bir toprak kesilir.>> Allahu Tefila se-
nin bag1ru, tizerindeki bitki ve agac;Ian c;ekip kopannak suretiyle, kupkuru
ve i.izerinde kay1lan dtimdtiz bir toprak haline getirebilir.

4- Hadisin benzer bir metnini 1bn0.'s-Sinni rivayet etmi§tir; "Bir kimse ho§landtgi bir §ey go-
riip, nw.§aallah, la havle vela kuvvete illa bil/ah" derse ona goz zarar vermez.'' Bkz. eL-Fet-
hu'l-Kebfr, 3/192.
J\yd: :.~H '12 t<lr.t w S\ mEsl I IH

41. «Yahut suyu dlhc \'.Ckilir de, art1k onu bir daha bulamazs1n. '»
Yahut da 0, senin bah\=enin suyunu dibe ~okertir de, o diplere indirilen su-
dan, ne ellerinle ve ne de kovalarla bir gram su <;1karamazs111. Bu suyu nc
bulmaya ve ne de bulursan geri 9evinneye gtictin yetmez.

42. «Derken, o inkarc1 ki§inin iiriinii yok edildi.» Bu ctimle arnhna-


1n1§ bir ctimle iizerine atfedilmi§tir. Yani, onun beklediklerinin bir k1s1n1 ol-
mu~ ve onun mallan telef olmu§tur. Buradaki "semer-urun" den kas1t, onun
sahip oldugu bal19edir.
«<;ardaklari iizerine y1kilm1§ olan bag1n kar§1s1nda, ona harcadakla-
nndan dolay1, ellerini ogu§turmaya ba§lad1.» Adam, tizilntilsilnden ve
kaybetmi§ oldugu bah<;esine olan hasretinden dolay1, pi§man olmu~ bir halde
ellerini birbirine vurup ogu§tunnaya ba§lam1~. YapmI§ oldugu §eye pi~mun
olan kimseler, bir elini digerine 9arpmak suretiyle, pi§manhklann1 ifade
ederler. ·

Bahru'l-Ulum'da §Oyle anlatibr: ''Elleri birbirine vunnak, elini ve par-


mag1n1 1s1nnak, elini 1s1nna.k, parma.klan yemek ve di~leri g1cirdatmak .. gibi
tabirler, pi§manhk ve hasret duymay1 belirten kinaye laf1zlardu. <;ilnkil bun·
lar, pi§manhg1n sonuyland1rlar, sonuc;lar da, sonu<; olduklan §eye nisbet edi-
lir. Bu ttir ifadeler kullanilmak suretiyle, sozler en ytiksek noktaya vard1r1hr.
Boylece de, dinleyiciye daha kolay kabul ettirilir."
A

Ayette 'sanki pi§man bir duruma gelmi§tir' denmek istenmi§tir. <;ilnkil o


adam, o ~al ve bahveyi imar etmek iyin bir <;ok <;abalar harcam1§tl. Nihayet
o sahip olunan bahc;e ve baglar, ~ardaklar direkleri ilzerine y1k11Ip peri~an ol-
mu§, her§ey yerle bir olmu§tur.

Bir soylentiye gore ise, o baga Allahu Tefila ate§ gonderrni§ ve btittin su·
yu yekilivermi§tir.
«(Bu esnada da): 'Ke§ki Rabbime hi~bir ~eyi ortak ko§mamt§ olay-
dtm!' diyordu.» Ba§1na gelen bu durumlann, Allah' a §irk ko§tugundan titti-
rti oldugunu anlam1§ ve mii'min karde§inin ogiltlerini hatirlami§ gibidir.
.Mil§rik olmay"1Jl, Allah'1n birligini kabul eden bir mti'min olmay1 temenni
eder olmu§tur. Fakat bu temennisini, te1nenni f ayda venniyecegi zamanda
dile getinni§tir. iman1ru dtinyay1 isteme yontinde kulland!g1 ic;in samimi de-
gildir. Bu samimiyetsizliginden dolay1 da, tevbesi tevbe sayllmaz.
114 HLJHU'L Bl~YAN Ci'1z: I G

43. «Allah'tan ba§ka, kendisine yard1m eden bir topluluk olmad1,


kendt kendisini de kurtaramadI.» Bu adam1n ba§tna gelen helakt onleye-
bilecek hiybir kimsesi bulunamadi. Onun bir yardnnc1s1 da olamadi. <;link.ti,
bu durumda ona yard1m edebilecek olan, sadece Allah't1r. Fakat Allah da
ona yardlm etmiyecektir. <;tinkti o adam, Allah'a isyan edip inkara saptig1n-
dan dolay1, ytiztistti biraktlmayi hak etmi§tir. Allahu TeaHi'run intikarmna
kendi gtictiyle de engel olamam1§tlr.

44. «i§te o durumda yard1m, yaln1z hak olan Allah'a mahsustur. 0,


sevap~a daha hay1rhdir, sonu~ bak1m1ndan da daha hay1rhd1r.» Bu gibi
durumlarda yardtm, ancak Allahu Teala'dan gelir. O'ndan ba§kas1run yard1m
etmeye gticti yetmez. 0, dostlanna hayirll sonm;lar ihsan eder.
Celaleyn Tefsiri'nde §Oyle denir: "Sevab1 umulanlardan sevap bak1m1n-
dan en faziletlisidir. O'na itaat edene verilen hayirlI netice, ba§kas1na itaat
edene verilenden daha hayulldlf."

Biliniz ki, bu k1ssa bir9ok faydalan kapsar. Onlann en btiyilgii, tevhid


inanc1na sahip olman1n ve dilnya sevgisini terketmenin iki diinyada da kur-
tulu§U elde etmeye sebep olu§udur. ~irk ko§mak ve dtinyay1 sevmek ise, iki
dtinyada peri§anl1gin sebebidir.

Vehb b. Mtinebbih §tiyle rivayet eder : "israilogullanndan bir ilim ada-


m1, yetmi§ sand1k ilim kitab1 toplam1§. Her sand1k yetmi§ ar§Intnl§. Allahu
Teala 0 zaman1n peygamberine, 0 alime §UllU soylemesini vahyetmi§: "Kat
kat biriktirmi~ olsan da, sende §U tiv ozellik bulundugu milddet~e bu bilgiler
sana fayda venniyecektir. Dtinyay1 ~ok sevmen, §eytana uyman ve Mtislti-
manlara eziyet vermen. "

Firavun da Musa peygamberin peygamberligini biliyordu . Fakat dtinya-


y1 sevmi§ olmas1 ve ba§ olma sevdas1, onun Mfis~rya uymas1na engel olmu§-
tu. Dolay1s1yla onun sadece bilmesi onu kurtaramad1. iblis'in Adem peygam-
beri bilmi§ olmas1 da boyledir. Yahudiler de Hz. Peygamberi bilip taruyor-
lardi. Fakat onlann bu sadece bilmeleri kendilerini mutlu etmeye yetmedi.
Hay1rh sonu<;lan elde edemediler. Dinlemi§ olduklan ogtitle amel etmi§ ol-
salard1, kurtulurlardl.

45. «Onlara, diinya hayahn1n tipk1 §Oyle oldugunu anlat : Diinya


hayati, gokten indirdigimiz su gibidir.» f~erisinde bulunmu§ oldugun top-
luluga, diinya hayat1nm durumunu ve ona benzeyen parlakhg1n1n, tazelikle-
!<If.HF St l l<l~:sl / 18 I IG

rinin ve c;i<yeklerinin h11.la yok olacagm1 a91kla. Taki onlar da dunyaya kantp
oraya baglanarak. ahiretten tamatnen yi.iz 9evirmesinler.
Burada maksat, dUnya hayatin1, sadece gokten indirilen suya benzet1ne
degildir. Maksat, su olmay1nca, dtinyadaki btittin varhklann yok ohnaya yUz
tutacag1na i§arettir. Suyun varhg1yla, btittin bitkiler birbirleriyle sanna~ do-
la~ bir §ekilcle birbirine kan§arak geli~ip btiytirler.

«Yerin bitkisi onunla birbirine kar1§b (yemye~il oldu), ardtndan


riizgarlann savurdugu ~op k1r1nhs1 haline geldi. Allah her §eye kadir-
dir.» Bu parlakhk ve gtimrahhktan sonra ise, bu tazelik ve gilzelliklerini bir
kenara b1rakmak suretiyle, rtizgann savurdugu kink klrp1k yaprak pan;alan
ve ~opler haline gelirler.
Allahu Team her §eye kadirclir. Diledigini hayatta buaklr, diledigini yok
eder. 0 hi9bir §eyden aciz degildir. Her §eye tam anlam1yla gticti yeter.
Onun ic;indir ki, akh ba§tnda olan hi<;bir insanm, dtinya hayatma kamnamas1
gerekir. Dtinya hayatt biraz uzunca da olsa, sonunda yok olacaktu. Silsleri
ho§a gitmi§ olsa bile, solup gidecektir.
116 HUHU 'L·BEYAN C f1z: 1G
I 17

46. Mal ve ogullar diinya hayatinin siisiidiir. Baki kalacak


olan giizel i§ler ise, Rabbinin katinda sevapfa da umutfa da
daha hayirlidir.
47. (Dii§iin) 0 giinii ki, daglan yiiriitiiriiz. Yeri de ftnl ftp·
lak giiriirsiin. Onlann (iilenlerin) hifbirini birakmayip, hepsi-
ni toplamt§izdir.
48. Ve hepsi, sira halinde senin Rabbine sunulmu§lardir.
"Andolsun k~ sizi ilk de/a yarattigimiz gibi Bize geldiniz.. Oysa
size vaadedilenlerin gerf ekle§ecegi bir zaman tayin etmedigi-
mizi sanml§tiniz (degu mi?)"
49. Kitap da ortaya konmu§tur. Suflularin, onun ifindeki-
lerden korktuklarini ve §iiyle dediklerini giiriirsiin : "Vay
halimize! Bu kitaba da ne oluyor! Kiifiik biiyiik hifbir §ey bi-
rakmayip, i§lediklerimizin hepsini sayip diikmii§." Yaptiklari·
ni hazir olarak bulmu§lardir. Rabbin kimseye haks1zlik etmez.
50. Meleklere: ''Adem'e secde edin!" demi§tik. iblis harif
hepsi hemen secde etti. 0 cinlerdendi. Rabbinin emrinden
pkti. Simdi sizler, Ben'i biraktp da, onu ve onun neslini dost-
lar mi ediniyorsunuz? Oysa onlar sizin dii§manlann1zdir. Bu,
W.limler ifin ne kiitii bir degi§medir!
51. Ben onlan, ne goklerin ve yerin yaratilmasina, ne de
kendilerin.in yaratilmasina §a hit tuttum. Y oldan saptirictlari
yardimci edinmif degilim.
52. 0 giin (Y iice Allah inkarcilara) der ki: "Benim ortakla-
nm oldugunu iddia ettiklerinizi fagirin da, ( sizi azabimdan
kurtariversinler!) f;agirdilar ama, kendilerine hif cevap vere·
I 18 HlJI llJ'L Bl~YAN <:oz: I G

mediler. Biz on.lartn aralann.a tehlikeli bir Ufllrum koyduk.


53. Suflular ate§i goriir gormez, orayi boylayacaklanm an.-
ladtlar. Oradan kurtulu§ yolu da bulamad1lar.
54. Ando/sun ki Biz bu Kur'an'da, insanlar ifin her tiirlii
misali say1p dokmu§iizdiir. Ama insan, tartl§maya her §eyden
daha fOk dii§kiindiir.
55. Kendilerine hidayet geldigi zaman, insanlari iman et-
mekten. ve Rablerinden maifiret dilemekten altkoyan §ey; sa-
dece, oncekilerin ba§ina gelenlerin. kendi ba§larma da gelme-
sini yahut, azabin goz gore gore kendilerine gelmesini bekle-
meleridir.

46. «Mal ve ogullar diinya hayahn1n siisiidiir.» insanlann ogilnegel-


dikleri mallan ve vocuklan, ge9ici olan dtinya silsleridir. K1sa bir zaman
sonra yok olacaklardu. «Baki kalacak olan giizel i~ler ise, Rabbinin ka-
hnda sevap~a da umut~a da daha hayirhdir.» Namaz, oruc;, hac.. gibi iba-
detlerle, "subhanellahi velhamdulillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber"
gibi gilzel sozlerden meydana gelen gtizel amellerin meyveleri ise, ebedi
olarak kahrlar.
Rivayet edildigine gore Hz. Peygamber, gtintin birinde halkm huzuruna
91karak: "Kalkanlannzzi ku§an1niz!" der. Bunun tizerine halk: ''Dti~man mi
geliyor?" diye sorar. Hz. Peygamber : "Hayir, ate§e kar§z" der. Halk tekrar
sorar: "Ate~e kar~.1 kalkannn1z nedir?" Hz. Peygamber'in cevab1 ise : "Sub-
5
hanellahi velhamdli lillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber''dir. <)

i§te btittin bu ttir iyilikler, Allahu Teala katinda, gevici ve yok ollnaya
mahkum olan mal ve ~ocuklardan daha haytrhdH. Bunlann faydas1 ahirette
gorillecek ve sevab1 sahiplerine ula~acaktlf. Bunlar, umut~a da hayirhd1rlar.
Mii'min insanlar dilnyada u1nut ettikleri ~eyleri, ahirette bulacaklardir. insan-
lar, gec;en mal ve evlatlanna ise kavu~1nay1 umut etmezler.
Bu ayet, dtinya hayat1n1n ge~ici stislerinden uzak durmalan ivin,
1nil'minleri u.yamk tuttnaya ve dtinya hayat1 ile bobtirlenenleri k1namaya yo-
neliktir.

5- Hadisi Nesai ve Hakim rivayet etmi~lerdir. Hakim'in lafz1 ~oyledir : "Ate§e k ar§l kalkammzi
alzmz. Subhanellah, velhamdiilillahi ve f{t ilahe illallah deyiniz ..." Bkz. el-Fethu'l-Kebfr,
2/85.
I I~ l

Bilginlcrden hirisi ~<~yk s()ylcr : "iv dtinyast, marifct nurlanyla, scvgi


1~1g1yla ve §evk cilfis1yla: d1~ di.inyas1 da, hizmet adab1yla, hirmncl ~erefiyle
vc nefs yi.iceligi ile bezenenlerden ba§kalan, dtinya si.islerinden kendilerini
kurtaran1azlar. Bu mertebelere ula§an kimselerin i~ dtinyalanndaki zinct,
dUnya sevgisine Allah a§k.t ile galip gelir. "
47. «(Dii~iin) 0 giinii ki, daglar1 yiiriitiiriiz.» Daglan yerinden sokilp
yUriittiigtimiiz giinii hatirla. 0 gun daglar, olduklan gibi havada ytirilmekte-
d irler. Yahut da daglar, parampar9a olmu§ bir hale gelince, par<;alan gezinip
d urmaktadrrlar.

Bunlar1n hatirlahlmas1n1n sebebi, mii§riklerin i~erisinde bulunduklari


durumdan, kendilerini uyarmakt1r.
«Yeri de ~1rtl~1plak goriirsiin. Onlar1n (olenlerin) hi~birini b1rak-
may1p, hepsini toplam1~1zd1r.» Ey Muhammed ve gorebilen herkes! 0 gtin,
yer, biitiiniiyle cascavlak bir haldedir. 0 zerinde ne bir ortil, ne bir bitki ve ne
de bir aga~ gorilrsiln. Yine o giin, btitiin iman eden ve inkar edenleri hep bir
yere toplamt§izdrr. Yerin altmda onlardan hi~bir kimseyi birakmam1§1zd1r.
48. «Ve hepsi, sira halinde senin Rabbine sunulmu§lard1r.» K1yamet
gUntinde ha§rolunan btittin yaratiklar, kararlar1 verilmek ve hesab1 gorillmek
tizere srralar halinde Rabbine sunulmu§lardir. Bu ayetteki "saf' kelimesi te-
kil olarak getirilmi§, c;ogul kastedilmi§tir. "... Sonra sizi f OCUk(lar) o[arak r1-
kannz ... (Mti'min: 67) ayetinde de bu §ekildedir. Onlar pe§pe§e dizilmi~
II

bir halde Rabbinin huzuruna ~1karilm1§lard1r. Birbirine kart§Ik ve dag1n1k bir


halde degillerdir. Onlarm bu durumlan, haklannda istedigi karan vermesi
i~in, padi§ahm huzuruna c;1kanlan orduya benzetilmi§tir.

Orada onlara: «' Andolsun ki, sizi ilk defa yaratbg1m1z gibi Bize gel-
diniz.» denmi§tir. Sizi ilk defa yaratmt§ oldugumuz zamandaki durumunuz-
la, yani ~1nl91plak, yahnayak ve ~oluk ~ocuklann1z olmadan Bize geldiniz.
"'
Hz. Ai§e (r.a.) validemiz Peygan1ber efendimize:

"Ey Allah'1n RasO.lii! insanlar k1ya1net gtiniinde nas1l ha§rolunurlar?" di-


ye sordugunu, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in de : "Yabnayak, r;1nlf1plak ve sun-
netsiz olarak" cevap verdigini biliyoruz. Bu cevap tizerine Hz. Ai§e : "Er-
kek ve kad1nlar1n hepsi birbirlerine bakar bir halde mi?" diye sorar. Hz. Pey.-
gamber ise: "Durum, on.unla ilgilenmekten daha fetin dir" cevabm1 verir.
120 l{lJI I lJ' L· Bl•:YAN CClz: If>

Bir ba§ka rivayette ise: "Durum, birbirlerine bakmaktan daha onemlidir"


~eklindedir. <6>

«Oysa size vadedilenlerin ger~ekle~ecegi bir zaman tayin etmedigi-


mizi sanm1~t1n1z (degil mi?)'» Ey oldtikten sonra dirilmeyi inkar eden
kafirler! Siz diinyadayken, size vaadettiklerimin ger~ekle§miyecegini mi
sand1n1z? Size peygamberleriniz arac1llg1 ile, oldtikten sonra dirilip hesap
vereceginizi bildinni§tim.
Ayette, onlar1 §iddetli bir bi~imde kmama ve uyarma vard1r. Yine ayet,
Allah Teala'run kudret ve azametine i§aret ederek, O'nun kahr, celfil s1fatlar1-
n1 ve adfiletinin eserlerini belirtiyor. Ta ki, uyumakta olanlar gaflet uykula-
nndan uyansm, gMil olanlar da bu §iddetli gtinden kurtulmak i~in sebeplere
sarilarak haz1rlans1nlar. Allah Teala'n1n hitab1 ve cevab1 i9in gizli ve a91k
durumlar1n1 dtizeltsinler. <;unkti, dontip varilacak olan O'dur. Allah'm huzu-
runa 91k1§, en bi.iyilk huzura 9lkl§hr. Padi§alun huzuruna 9tkmaya hi9 benze-
mez.
Utbetti'l-Havas §C>yle bir olay anlaur : Utbetu'l-gulam bir gece benim ya-
n1mda kald1, bay1hncaya kadar agladt. "Seni aglatan nedir?" diye sordugum-
da §U cevab1 verdi : "Sevenlerden aynhp, Allah'm huzuruna van§I hat1rla-
drm."

Mervan Halifelerinin yedincisi olan, Si.ileyman b. Abdtilmelik, Ebu


Hazllll'a §oyle der : "Neden bizler, dtinyay1 sevip filliretten ka~m1yoruz?" ~u
cevab1 verdi: "<;link.ii sizler, dtinyay1 imar, filiireti harab ettiniz. imar edilen
bir yerden, harap olan bir yere gitmek istemezsiniz de ondan." Bu cevap
tizerine halife: "Dogru soyltiyorsun, ke§ke yar1n Allah kat1nda durumum ne
olacak bilebilseydim!" der. "Eger bunu ogrenmek istersen, Allah'm kitab1na
bak1ver." Ebu Hazim onu nerede bulabilirim?" sorusuna da §U ayetleri oku-
yarak cevap verir: "iyi kimseler Nafm Cennetlerindedirler. Kotaler ise ate~­
tedirler." (infitar: 13-14) Halife tekrar sorar: "Allah'1n huzuruna 91k1§ nasil
olacak?" Ebu Hazim bu soruya da §U cevab1 verir: "iyiler, kaybolup da aile-
lerine kavu§an kimseler gibi ne§elidirler. Koti.iler ise, ka~t1ktan sonra yaka-
lann11§ olarak efendisinin huzuruna 91kanlan kale gibidir." Bu cevap tizerine

6- Hadisi, Buhari, Muslim ve Nesai rivayet etmi~lerdir. Ncsai'deki bir rivayet ~ u ~ekildedir: "O
giin onlardan herhirinin, ha§indan a§acak i§i (derdi) vardir." (Abese: 37) Bkz. Camiu'l-
Usul , 10/426.
1\yc~I : 4H 4H l~l•:I IF Sl J l~l~:s l / 18 I :.l I

halife. gt)zya~1 tWkcrck aglar.

49. «Kitap da ortaya konmu§tur. Su~lularin, onun i~indekilerden


korktuklartnt ve §Oyle dediklerini goriirsiin.» "Kitap da ortaya konmu~·­
tur" ifadesinden kas1t, yapilan amellerin yaz1lt oldugu amel defterleri. ki~i­
lerin sag tarafina yahut da, onlann Ol<;lilecegi teraziye konuhnu~ olmas1dlt'.
Bu ameller ortaya konunca, gtinahlar ortaya c;1kacag1ndan dolay1, gilnahkfir
kimseler korkacaklardir. Kitab1n kabankhg1ru gortince ~a~ktnhkla, kendileri-
ni helfil< eden ~eyleri c;agiracaklar ve ~oyle diyeceklerdir :
«'Vay halimize!» Ey bizi helfil< edenler! Geliniz, bu zaman sizin zama-
mmzdir. «Bu kitaba da ne oluyor! Kii~iik biiyiik hi~bir §ey btrakmay1p,
i§lediklerimizin hepsini say1p dokmii§. ' » "Bu kitaba da ne oluyor?" dim-
lesinde lam harfi ayn olarak, ozel bir bic;imde yazilm1~tlr. Bekai', bunun, on-
"
lann korku ve s1klntllanna i~aret oldugunu soyler. Ayetteki klic;tik gtinahlar,
btiytik gtinahlann yanlanndaki zellelerdir.
Said b. Ctibeyr'in ifadesine gore, ayette gec;en "kiifiik"ten kas1t, dokun-
ma, ''buyiik"ten kas1t ise zinadu. Hadiste ise §Oyle buyurulur : "Kiifiimseni-
len gunahlardan ·sakzmn! Bu giinahlar, bir vadinin ortasma konaklayan b;r
topluluga benzer; birisi bir odun, bir ba~kasz da bir odun getirip, boylece
ekmeklerini pi§irirler." (7)
«Yaptlklannt haz1r olarak bulmu~lardir.» Dtinyadayken yaptlklart
koti.iltikleri, ya da yaptlklan kottili.iklerin kar§thklann1, amel defterlerine i§·
lenmi§ bir §ekilde kar§Ilannda bulmu§lardtr.
«Rabbin kimseye haks1zhk etmez.» Rabbin, kimsenin yapmad1g1 ~eyi
yazmaz ve ameline uygun olan azab1 arttrmaz.

Te'vilat adh eserde §unlar anlauhr : "Ruh sayfalanndaki l§lk fazla ise, o
kimse cennetliktir. Oradaki karanhk f azla ise, o kimse de peri~an olmu~tur.
I~1g1 karanhg1na kan§mam1~ olan kimseler ise, ytiksek mertebe ve tistiin de-
rece sahipleridir. Bunlar, Allahu Teala'n1n huzurunda, s1dk sandalyesinde
11
otururlar.
Senin yapman gereken §ey, iyiliklere s1ms1kt sar1lmak ve kottiJtiklerden
de sak1runakt1r. <;Hnkti herkes, yapm1§ oldugu amellerinin agac1n1n meyvesi-

7- Hadisi Ahmet b. Hanbel, Taberani ve Beyha.k.l, Sehl b. Sa'd den merfil olarak rivayet etmi§·
lerdir. Bkz. el-Fethu'l-K ebfr, 1/491.
<'. i'lz: I r;

ni bulacaktir.

Hz. Ai~e (r.a.), bir gtin agac1n altmda otururken, eli kapah bir kadm ken-
"
clisine gelir. Hz. Ai~e, elini ni9in ortaya c;1karmad1g1n1 sorar. Kadm ~unlan
anlatlr : "Sonna ey mti'minlerin annesi! Benim annem ve babam vard1. Ba-
bam sadaka vermeyi 9ok sever, annem ise hi9 sevmezdi. Annemin bir pan;a
basit i9 yag1ndan ba§ka hiybir sadaka verdigini gormemi~tim. Oldtiklerinde,
rtiyamda kiyametin koptugunu gordtim. Annemi, ayakta dikilmi~ bir durum-
da, o i9 yag1ru yalarken gordtim.'Susad1m!' diye bag1nyordu. Babam1 ise, ha-
vuzun kenannda su i9erken gordtim. Babrunm, dtinya hayat1nda su vennek-
ten daha 9ok sevdigi bir sadaka yoktu. Bir bardak su ahp anneme verdim.
"Ona su verenin eli kurusun" diye bir ses duyuldu. Rtiyadan aytld1gtmda,
elim kurumu ~tu." <8>

50. «Meleklere: 'Adem'e secde edin!' demi§tik. iblis hari~ hepsi he-
men secde etti.» Meleklere, Actem'e secde edin dedigimizi hatirla! Buradaki
"secde"den maksat, onu selamlamak ve onu degerli bilmektir. Yoksa ibadet
etme secdesi degildir. Bu secde, ge9mi~ milletler zamamnda me~ru-yasal
iken, isl am taraftndan m~rfiluktan-yasal olmaktan <;1kanld1."
. "
lblis hari9, hepsi Hz. Adem'e secde etti. 0 ise, bobtirlenip diretti ve sec-
de etmedi. Burada "neden secde etmedi? " gibi bir soruya cevap verilmi~ gibi
bir durum var. Nihayet sorunun cevab1 geliyor :

«O cinlerdendi.» Onun ash, ate§ten yarat1ltn1~ bir cindi. Meleklerden


degildi. Burada ki muttasil istisna sahihtir. <9 > c;unkti, iblis de onlarla beraber
secde etrnekle etnrolurunu§tur. Daha sonra ise, onlardan birisi istisna edildigi
gibi o istisna edihni~tir. T1pk1 : " ... Falan kadm hari~ hepsi 9J.ktilar" soztinde
oldugu gibi. Burada hariy olan ki~i , erkekler aras1nda bulunan bir kad1ndu.
Bir gorti§e gore, "O dnlerdendi" ctimlesinden kas1t, onun ilk cin olduguna
i§arettir. Cinler ondandir. Hz. A..dem'in ins'den oldugu gibi. c;unkti Hz.
Actem, insanl ann ilkidir.

Bir ba~ka gorti~e gore ise, Allahu TeaHi'nm Actem'den once yarat1p, yer-

8- Bu, uykuda gortilmii~ bir rtiyadir. BUyle rUyala:rla ~erl hUkUm sabit olmaz. Bunlar, sahih de,
batil da olabilir. Arna bunda ho§ bir mana var. Onun ivin bu lassay1 aldik.
9- tstisna edilenle, kendisinden istisna olunan aym cinsten olursa bu istisna ti.irtine muttas1l
istisna denilir. Ayett.e, iblis, meleklerden istisna edi lrni~tir. 1blis melek olmay1p, cin oldugu-
na gore, melekten nasil istisna edilmi§ olabilir'? Tarzmdaki muhtemel bir soruya cevap iyin,
mUfessir bu izaht yapmt§trr. (Musahhih).
I\\' I· I : ! j() [ j I

yii1.Une g()nderdigi hir halk vanl1. O halkm ad1 d ndi . 1blis de onlann kalan-
lanndan bitisiydi. Onlar kan d<>kmU~ ler. mel ekler <le onlurla sava~m1~t1.
Bagav1 §Oyle uer: "Onun Stiryanicedeki ach Azazll, Arapc;adaki a<.11 ise
I Hlris'ti. isyan edince, adi ve §ekli degi§tirildi, kendisine "iblis'' clendi. c;un-
kU o. rahmetten limit kesmi~tir. Bu gibi durumlardan Allah' a s1gm1nz. ' 1

iblis denen o cin, «Rabbinin emrinden ~1kh.» Allah'a itaat et1nekten


k:w1nd1. Gen;ekten de oyle olmu§tu. Allahu Team, emrine uyma1nay1. "em-
rinden f lkt1" ifadesiyle anlatm1~tlf. Bundan inaksad1n, etnredilen secdeyi
yerine getirmemek olmas1 da caizdir. Aynca, ayette ge~en "fa" harfi sebep
bildi rir. Atif harfi degildir. Yani, iblis'in Allah'1n emrinden ~1kmas 1nm sebe-
bi , onun cinlerclen olu~udur. Melek olmu§ olsayd1, Allah'1n emri dt~tna ~1k­
mazd1. c;linki.i, insanlar ve cinler degil, sadece melekler hata yapmaktan ko-
runmu§lardIT.
«Simdi sizler, Ben'i b1rak1p da, onu ve onun neslini dostlar m1 edini-
yorsunuz?» Ayette geyen soru, inkar ve hayret iyindir. "Zurriyet-nesil" ke-
limesi de mecaz olarak kullan1lm1~ olup, onun vocuklan ve yanda~lan­
dir,. Yani ey Ademogullan ! Siz bu i§i bildiginiz halde, iblis'e uyarak yoldan
y1ktyor ve Ben'i birak1p da onun ziirriyetini dostlar fill ediniyorsunuz? Bana
itaat et1neniz gerekirken, ba~kal anna itaat ediyorsunuz. Sizin bu haliniz. ya-
ni Ben'i birak1p da ba§kalann1 dostlar edinmeniz, 9ok kotli bir i§tir. Ger<;ek-
ten de hayret edilecek bir i§tir.
«Oysa onlar sizin dii§manlaran1zdir. Bu, zalimler i~in ne kotil bir
degi§medir!» Halbuki, Tulis ve onun yanda§lan , sizin di.i§manlann1zd1r. Si-
zin onlara dost degil, dii§man olman1z gerekir. Allahu Teata'y1 dost edinme-
yi bir kenara btrakmak suretiyle, iblis'i ve yanda§lanru dostlar edindiniz. Bu-
rada yapm1§ oldugunuz degi§tirrne, ne kotti bir haks1zhktir.
51. «Ben onlari, ne goklerin ve yerin yaratdmas1na, ne de kendileri·
nin yaratdmas1na §ahit tuttum.» Burada Allahu Teala, yaratmada onlara
ihtiyac1 olmad1g1n1 ve ulfihiyetine onlann ortak olmad1klann1 vurguluyor.
Yani iblis'i ve yanda~lann1 yaratma esnas1nda haz1r bulundurmam1§tir.
«Yoldan saptincdan yard1mc1 edinmi~ degilim.» Gokleri ve yeti ya-
rat1na1n esnas1nda, onlardan yardun almadtn1. Onlarla ilgili dtizenlemeler
124 IH JllU'L IJEYAN ( :nz: I r;

konusunda kenclilerine dant§m.adun. Onlan yarat1rken. bazllarmt digerlerine


~ahit de tutmadun.

Bu ifade, cinlerin gayb1 bildigini iddia edenleri reddetmektedir.

insanlan sa.e1kltga dti~tirtip dinden uzakla§ttran §eytanlan da yard1mc1


tut1nu~ degilim. Benim hi<;bir i~imde ve onlan yaratmamda bu durum ohna-
m1~tir ki onlar beniln ilahhguna bir ortakhk zannetmi~ olsunlar. Burada, za-
mir kullantlmas1 gereken yerde ay1k isim kullanllmakla onlar yerilmi~ ve sa-
ptkhklan tescil edilmi~tir.

52. «0 giin (Yiice Allah inkarcdara) der ki: 'Benim ortaklar1m ol-
dugunu iddia ettiklerinizi ~ag1rin da, (sizi azab1mdan kurtar1versinler!)
<.;agirdilar ama, kendilerine hi~ cevap veremediler. Biz onlarin aralan-
na tehlikeli bir u~urum koyduk.» Allahu Teala k1yamet gtintinde,
inkarc1lan hem rencide etmek ve hem de nayar birakmak i<;in der ki :"Beniln
ortaklanm oldugunu yani ~efaatc;iler olup, size ~efaat edeceklerini iddia et-
tiklerinizi yagrnn da size arac1 olup, yardurun1za ko~sunlar." imdada <;ag1nl-
mas1 istenenler, Allah'1n haricinde kulluk yap1lan her §eydif;

Onlar iddia ettiklerini yard1m etmeleri i9in yagirdllar. Fakat hi9biri ce-
vap veremedi, yardunc1 olamadt ve kendilerinin azab1m gidere1nedi. Biz ~a­
g1ranlarla yag1nlanlar aras1na peri§an eden bir w;urum koyduk ki bunda ilcisi
de beraberce bulunsunlar. i§te o Uyurum da cehenne1ndir.

53. «Su~lular ate§i goriir gormez, oray1 boylayacaklar1n1 anladdar.


Oradan kurtulu§ yolu da bulamaddar.» Suylulara, ate§e ginneleri emre-
dildigi zaman, iyerisine at1hp oradaki1ere kan§arak oray1 boylayacaklann1
kesin olarak anladllar. Oradan ka~abilecekleri bir yer de bulamad1lar. <;linkil
oras1, kendilerini her taraftan ku§attvenni~tir.

54. «Andolsun ki Biz bu Kur'an'da, insanlar i~in her tiirlii misali sa-
y1p dokmii§iizdiir. Arna insan, tarti§maya her §eyden daha ~ok dii§kiin-
diir.» Andolsun ki Biz, Kur'an'da bir9ok kere, iyiliginiz ve menfaatiniz i9in
muhtelif §ekillerde size misaller verdik. Ta ki, hatirlay1p ogtit alas1mz. Fakat
insan, cibilliyet ve tlnet olarak tart1§ma konusunda c;ok ileri gitmi§tir. Her
konuda tart1§1r. Fakat insan1n tart1§mas1, btittin tart1~mac1lardan daha ~oktur.
0 burada makam1n1n geregi olarak, batila kar~1 son derece has1mdu. Bir ha-
diste ~t1yle buyurulur: "lli(hir topluluk, iizerinde ofdtt,~u hidayet yolwulan
sapmaz. Tartz§·maya gir<'nler /Ju.nun d1§mdad1r. "( 10>
SS. «Kendilerine hidayet geldigi zaman, insanlan iman etmekten ve
Rablerinden magfiret dilemekten ahkoyan §ey; sadece, oncekilerin ba§I·
na gelenlerin kendi ba§lar1na da gelmesini, yahut azab1n goz gore gore
kendilerine gelmesini beklemeleridir.» Kendilerine hidayet olarak Hz.
Peygamber ve Kur'an gelince, Mekkelilerin yine de iman edip i~erisinde bu-
lunduklan ~irki birakmalanna ve Allah'tan bag1~lanma dileginde bulunmala-
nna engel olan ~ey, eski milletlerin ba~1na gelen betalann, onlann ba~lanna
da gelmelerini beklemeleridir. Onlann ba~ma gelen, koklerinin kazuunas1-
<lir. Yabut da fillirette azaba yarp1lmalandir. Bu durum, goz gore gore onlann
ba~1na gelen beHilardir.

10- Hadisi Tirmizi, tefsir bOlUmUnde 3250 numarada, ibn Mace ictinabU'l-bida' ve'l-cedel'de 48
numarada, Ahmed b. Hanbel de Mtisned'de 10/252 numarada~ tahric ettiler. 1snad1 sahihtir.
Bkz. Camiu'l-Usfil, 9(749.
126 RUHU'L· BEYAN CC1z: I!)
l:l7

56. Biz peygamberkri, sadece mujdeciler ve uyaricilar ola-


rak giindeririz. Kafir olanlar ise, hakki ortadan kaldirmak if in
batil yolu kullanarak mucadele verirler. Onlar, ayetlerimizi ve
uyarildiklari §eyleri alaya alml§lardir.
57. Kendisine Rabbinin ayetkri hat1rlat1ld1g1 halde, onlar-
dan yiiz fevirenden ve kendi elleriyle yapt1.gm1 unutandan da-
ha zalim kim vardir? Biz, onwrin kalpleri ii.zerine, onu ·anla-
malarin.a en.g el olan ortiiler, kulaklarinin iferisine de ag1rl1k
koymU§UZ. Onlan dogru yola fagirsan da, bu halde asla dog-
ru yola gelmezler.
58. Rabbin, fOk bagt§layan, fOk esirgeyendir. Eger, onlari
yapt1.klariyla hemen ceza.landiracak olsaydi, onlar if in azabi
fabukla§tzrird1. Fakat onlar ifin vadedilen bir zaman vardzr
ki, ondan kaflp szgrnacak bir yer bulamiyacak/a,rd1r.
59. i§te §U kentler! Ne zaman zulmettilerse, Biz de onlarz
he/Q.k ettik. Onlan helak etmek ifin de belli bir vakit tayin et-
mi§tik.
60. Bir zaman Musa, genf adamma demi§ti ki: "Ben, iki
denizin birle§tigi yere varincaya kadar durmayip gidecegim,
yahut da uzun za.manlar gefirecegim."
61. Her ikisi, iki denizin birle§tigi yere varinca, bal1klarin1
unuttular. Batik, denizde bir delige dogru yola koyulmu§tu.
62. Bulu§ma yerini geftiklerinde Musa genf adam1na :
"Getir bize kahvalt1m1z1!. Gerfekten bu yolculugumuzda epey-
128 HUll U'L BEVAN l' i'tz: I G

ce s1kintiyla kar§tla§ttk" dedi.


63. Genf adam: "Giirdun mii, kayaya s1gm.dzgmuz i.aman,
baligi unutmu§um. Onu siiylememi, bana §eytandan ba§kasr.
unutturmadz. Denizde, kendisine §a§zlacak bir yol tutup git·
mi§ti" dedi.
64. Musa : "l§te aradzg1miz o idi" dedi ve hemen izlerinin
iizerine geri dondiiler.
65. (Orada,) kullarim1zdan birini buldular ki, Biz ona kah.·
m1zdan bir rahmet vermi§ ve katimizdan ilim de ogretmi§tik.
66. Musa ona : "Sana ogretilen ilimden, bana da dogruyu
gosteren bir bilgi ogretmen "ifin sana tabi olabilir miyim?" dedi.
67. 0 da Musa'ya :"Sen benimle beraberlige sabredemez-
sin, " dedi.
68. "Mahiyetini kavrayamadigin bir bilgiye nasil sabredebi-
lirsin?"
69. Musa : "in§allah beni sabirlt bulursun. Emrine kar§z
gelmem" dedi.
70. 0 kul: "0 ha/de, eger bana tiibi olacaksan, ben sana an-
latzncaya k<Xlar, hif bir §'!Y hakkmda bana soru sorma" dedi

56. «Biz peygamberleri, sadece miijdeciler ve uyancdar olarak gon-


deririz. Kafir olanlar ise, hakk1 ortadan kald1rmak i~in batJI yolu kulla-
narak miicadele ver~rler. Onlar, ayetlerimizi ve uyardd1klar1 §eyleri ala-
ya alm1~lard1r.» Milletlere gondermi~ oldugumuz peygamberleri. mli'min
ve itaatkar olan k:ullan yliksek dereceler ve sevapla miljdelemek, inkarc1 ve
isyanc1 kullan da ceza ve a§ag1hkla uyarmak ivin gondermi§izdir. Kafir
olanlar, mlijdeleyici ve uyanc1 olan, peygamberlerle batll yolla mlicadele
ederler ve: "Sizler de bizim gibi insanlars1n1z. Eger Allah dilemi~ olsayd1,
gokten melekler indirir" derler ve mficizelerin ortaya 91k1§1ndan sonra
ayetler isterlerdi. Onlar bu mticadeleyi, Rasullerin getirdikleri hakla 9lirlit-
mek ve iptal etmek i((in yaparlar. Onlar, birlik ve kudretimizi gosteren
ayetleri1nizi ve uyanllp korkutulduklan azab1 alaya aldllar.
57. «Kendisine Rabbinin ayetleri hatirlatdd1g1 halde, onlardan yiiz
~evirenden ve kendi elleriyle yaphg101 unutandan daha zalim kim varchr?»
Ayd : GB GH

Buradaki sorn. kmama vc uyanna i<;indir. Yani, kemlisine Kur'an'la na-


sihat edildikten sonnl, onu <linleyip anlatn1yan ve di.i§tinmeyen ve one.Ian yUz
<ceviren insandan daha zalim kim olabilir? Onlar, kendilerinin i§lemi~ olduk-
lan inkar ve isyan su9lar1n1 unutmu§lar ve yekecekleri cezay1 da dti§ilnme-
mi~ler, iyilik yapan1n da, kottiltik yapanm da mutlaka kar§1hg1n1 gC>recegini
nazan itibara almamt§lardir.
insanlar, biryok i~lerini elleriyle yapt1klan iyin, ellerinin d1§1ndaki or-
gai1lanyla yapmt§ olduklan baz1 §eyler de "ellerinin yapmt§ oldugu" §eklin-
cle ifade edilmi~tir. Hatta, kalbiyle yapm1§ oldugu bazi §eylere de, "bu senin
elinin yapt1g1dir denir.
11

Baz1lan §Oyle der: "insanlann, 'zalim' diye adland1nlmaya en Hlytk


olanlan, Allah'1n ayetlerini gordtigti halde onlardan ibret almayan, hay1r yo-
lunu gorilp de ondan ytiz yevirenler ve §er yerleri gorilp de oralan terketme-
yip §er i§lere ko§anlandir."
«Biz, onlann kalpleri iizerine, onu anlamalarina engel olan orti.iler,
kulaklar1n1n i~erisine de ag1rhk koymu~uz.» Onlann unutmalann1n ve
ytiz yevirmelerinin sebebi,
.
kalplerinin mtihilrlenmi§ olmastdir.
.
Kulaklanna
da sagtrhk konmu§tur. Onun ivindir ki, Allah'1n ayetlerini anbyamazlar.
«Onlari dogru yola ~agirsan da, bu halde asla dogru yola gelmez-
ler.» Onlan, kurtulu§ yolu olan islam'a yagirsan, hayatlan boyunca asla ka-
bul etmezler.
58. «Rabb in ~ok bag1§layan, ~ok esirgeyendir. Eger, onlar1 yaptikla·
riyla hemen cezalandtracak olsayd1, onlar i~in azab1 c;abukla§hr1rd1. Fa-
kat onlar i~in vadedilen bir zaman vard1r ki, ondan kac;1p s1gmacak bir
, yer bulam1yacaklarchr.» Rabbin vok bagt§ sahibidir. Bagi§ (magfiret):
Kullann i§ledigi gilnahlardan vazgeyip ve onlara kulun i§ledigi kadar ceza
vermemektir.
0, yaratt1klanna vok merhametlidir. Rahmet, nimet vennek demektir.
Eger Allah, kullann i~le1ni~ olduklanna hemen ceza verecek olsayd1,
onu ihinal etineden dtinyada derhal cezaland1nrd1. Fakat 0, bu konuda acele
edip onlan derhal cezaya 9arpt1rmad1. Onlar iyin bir ceza zaman1 vardlr. 0
da Bedir ya da k1yamet gilntidtir. 0 zaman orada cezalann1 vekeceklerdir. 0
zaman geldiginde, Allahu Tefila'dan ba§ka ka91p s1gmacaklan hiybir yer bu-
HUI IU'L BEY AN Ctiz: 15

lam1yacaklardu.
59. «i~te §U kentler! Ne zaman zulmettilerse, Biz de onlara helak et-
tik. Onlart helak etmek i~in de belli bir vakit tayin etmi§tik.» Bu kentler-
den kas1t, Ad ve Semud gibi milletlerin ya§ad1klan kentlerclir. Onlar ne za-
man Mekke'lilerin yaptig1 gibi zultim ve haks1zhk yapmt§ iseler, kendilerini
peri§an etmi§izdir. Mekke'liler; <;e§itli yalanlama; isyan ve kavgalar ederek
zuli.im yapm1§lardi. Onlann helfilc olmalan i~in de belli bir vakit belirlemi§
ve o vakitten geri kalamam1§lard1.
Bu ayetlerde bir 9ok i§aretler vardu :
1) insanlann hidayete ermeleri i~in bir tak1m sebepler vard.Ir. Ancak in-
sanlar, Allah'1n hidayeti olmadan dogru yolu bulamazlar.
2) Batlla sapan kimseler, hakk.I batil, baub da hak olarak gortirler. Bu-
nun sebebi, kalplerinin kor, aklllann1n da zay1f olmas1du. Peygamberleriyle,
onlan bilemediklerinden ve saplkhklanndan mi.icadele ederler ve hakk1 orta-
dan kald1rmaya 9ah§ular.
3) Allahu Teala'n1n dilnyadaki rahmeti, hem mi.i'minlere hem de
kafirlere olmak i.izere geneldir. 0, kafirlere, i§lediklerinin cezas1 olmak i.izere
hemen nz1klann1 kesmez. Bizim si.innetimizde, zalime z~an tan1mak var-
du, onu ihmal etmek yoktur. Mazlumun duas1 makbul olan dualardandir.
Peygamber (s.a.v.) efendimiz bir hadislerinde §tiyle buyurmu§lardir: "Maz-
lumun bedduas1ndan korkunuz. Onun yapacagz beddua ile Allah arasmda
perde yoktur. " <11>
60. «Bir zaman Musa, gen~ adam1na demi~ti
ki : 'Ben, iki denizin
birle~tigi yere var1ncaya kadar durmay1p gidecegim, yahut da uzun za-
manlar ge~irecegim. '»
Rivayet edildigine gore: Musa peygamber, Kipt1'lerin helak olu§undan
sonra, israilogullanyla birlikte M1su'a y1kttg1nda, Allahu Teala ona, milleti-
ne, Allah'1n kendilerine verdigi nimetlerini hatirlatmas1ru emretmi§ti. Mille-
tine etkili bir nutuk vekti. Onunla kalpler yumu§ad1, gozlerden ya§lar akti.
Bunun lizerine israilogullanrun ilim adamlanndan birisi, "Ey Musa kim da-

11 - Bu, Buhari ve Milslim'in ta hric ettikleri bir hadisin bir boliimtidiir. Bu, Hz. Muaz'm ~u hadi-
sidir: "Sen ehli kitaptan bir kavme geleceksin. On/an Allah'tan baJka i/ahm olmad1gma <;a-
.~ir... " 0 hadiste "MazlCtmun bedduasmdan sakzn . Orum/a Allah arasmda perde yok" ctim-
lesi vardir.
Avt'f: GH GO 1{11:1 IF SLJHESl/ 18 I :3 I

ha iyi bilir?" diye sordu. MOsa <la "ben" cevab1m verdi. Bunun ilzerine Alla-
hu Teala, Mfisa peygrunberi azarladi. <;ilnkil, en iyi bilmeyi Allah'a. nisbet
etmemi§ti. Bundan sonra Allahu Teata Musa peygambere, iki denizin biti~ti­
gi yerde bir kul oldugunu, bu kulun ad1n1n Htzlf oldugunu ve o kulun
MGsa'dan daha iyi bildigini vahyetti. Bunun ilzerine Musa peygamber: "Ey
Rabbim! Onu nerede bulabilirim ve onunla nas1l gorti§ebilirim?" diye yal-
vardi. Allahu Team: "Onu, sahildeki kayan1n yan1nda ara. Oradan sepetine
bir bahk al ki sana az1k olsun. Onu kaybettiginde, H1zir oradad1r 11 dedi.
Musa <la bir bahk ahp zenbiline koydu ve gene; adama: "Bahg1 kaybe<lince
bana bildir" dedi.
A •
Ayetin anlam1 : "Musa b. Imran'1n, ibret olsun diye gem; delikanhsina
soyledigi sozil hatlrla. 0 gene; delikanh, Hz. Musa'nm klz karde§inin ~ocu­
II

gu olan Yu~a' b. Niln'dur. Musa p~ygamberin ashab1run btiytiklerin<len<lir ve


oltinceye kadar ondan hi<; aynlmam1~tir. Mfisa'nm ollimunden sonra, onun
~eriatini devam ettinni~tir. Musa peygamberden sonra, israilogullann1n en
bi.iytiglidiir. "Genf adam1" .ad1 verilmesinin sebebi, ona uymas1 ve ona hiz-
met etmesinden dolay1drr. Boyle denmesinin sebebi, edep kura11n1 ogret-
mektir. <;unkil Hz. Peygamber (s.a.v.): "'Genf yigitim, genr; kizim' desin.
'Kolem, cariyem' demesin buyurmu§tur. 1102l Musa peygamber bu geny ada-
m1na, iki denizin bide§tigi yere kadar durmay1p gidecegini, yahut da uzun
zaman ge9irecegini soylemi§ti. 0 iki denizin birle§tigi yer, dogu taraf1ndan
Fars ve Rum denizinin birle§tigi yerdir. Oras1, Allahu TeaHi'n1n, H1zir'la
Musa'y1 birle§tirmeye soz verdigi yerdir. Musa peygamber, bu yeri bulabil-
mek i9in uzun zaman gidecegini soylemi§tir.
Fahreddin Raz}. der ki: "Bu ifadeler, Musa peygamberin, kendisinin ~e­
tin zorluklara katlanmaya haz1rlad1g1ru belirtmektir. 0, ilim elde etmek i~in,
bu s1k1nt11ara katlanmt§tir. B undan dolay1dir ki, batida olan bir ogrenci, do-
gudaki bir ihni ahnak ivin yolculuga c;1ksa buna deger."
Hatip'in Ravza adb eserinde de ~oyle denilir: "Adam1n birisi, bir tek ha-
dis el de etmek iyin, Medine' den M1str'a gelmi§tir."
Mfisa ve YO§a' da yaya olarak gitmi§lerdir.

12- Hadisi Buhari, Mtislim ve Ebfi Davud tahric etmi§lerdir. Bu hadis, daha once 1 numarah
dipnotunda da ge~ti. Bk.z. Camiu'l-UstU, 8/60.
132 HlJI IU'L B~YAN l'liz: I G

61. «Her ikisi, iki denizin birle§tigi yere varmca, bahklarm1 unuttu-
lar. Bahk, denizde bir delige dogru yola koyul mu§tU.» Yani o ikisi. iki
denizin uzantllann1n ortas1nda uzunlarnas1na olan nerde ise biri birine kavu-
§acak yerine ula§tllar. Fakat bahklann1 unuttular. Musa. bahg1 arkada~tna
hatirlatmay1 unuttu. Arkada§I <la olay1 bildinneyi unuttu.
Bahg1n koyulmu§ oldugu yol, denizde bir su deligidir. Ayette geyen
"sereb" kelimesi, alt k1sm1nda bir delik olan yeraltl evi anlam1 t~ir. Buras1
tilnel degildir. Burarun 91k1~1 olmacbg1ndan "sereb" kelimesiyle ifade edil-
mi§tir. <;1k1§1 olsayd1, ttinel denirdi.
Allahu Teala, suyun ballk tizerine ak1§1n1 tuttu ve su da, bahk yolundan
~ekilmek suretiyle, av1k bir delik ve ttinel haline geldi. Buhari ve Mtislim'de
bildirildigine gore, Hz. Peygamber de bu durumu bu §ekilde a~1klam1§tir.
62. «Bulu§ma yerini ge!;tiklerinde Musa gen~ adam1na: 'Getir bize
kahvalt1m1z1! Ger~ekten bu yolculugumuzda epeyce s1k1nttyla kar§tla~·
bk' dedi.» Gtiniln kalan k1sm1nda ise, bulu§ma yeri olarak tesbit edilen iki
denizin biti~tigi yeri gevip gittiler. Sonraki giln bahg1 hatirlamas1 ivin
Musa'ya ac;hk verilmi§ti. i~te o zaman eski lstegine donmti§ ve delikanhs1na:
"Getir bize kahvalt1mz1!. Ger~·ekten bu yolculugumuzda epeyce s1kint1yla
kar§lla§tik" demi~ti. Burada yiyecekleri §ey, bahklan idi. KahvaltI (Gada)
gtintin ba§1ndaki yenen yemektir. Ak§arn yemegi ise "A§a"du.
Yemin ederim ki bulu~ma yerini ylirilyerek gec;tik.1en sonra birc;ok yor-
gunlukla kar§Ila§t1k.
Nevevl der ki : "Musa yemek istesin di ye, kendisine ac;hk ve yorgunluk
verilmi§tir. Boylece YO§a' ona bahg1 hatirlatm1§tlr."
Hadiste de buyurulur ki : "M11sa, kendisine emredilen yeri gefinceye
kadar szkint1ya dil§memi§tir. "
63. «Gen~ adam: 'Gordiin mii, kayaya s1g1nd1g11ruz zaman, bahg1
unutmu§um. Onu soylememi, bana §eytandan ba§kas1 unutturmad1. De-
11
nizde, kendisine §a§tlacak bir yol tutup gitmi§ti' dedi.» Yani, kayaya va-
np da orada konaklad1g1m1zda, bana olanlara §a§t1m. Ben, orada bahg1 ve
onda gordilgilm acayip durumlan sana hatulat1nay1 unuttum" dedi. Sonra cla,
ona bunlan ~eytan1n unutturdugunu belirterek ozilr diledi. <;ilnkti, bunlan
Musa'ya hatirlatmt§ olsayd1, bulu§ma yerini gec;miyecekler ve yorulmaya-
caklard1.
l<li:t W Sl J l<l~SI I I H

Bahk da. denizde kendisine tuhaf bir yol tutup git111i~ti. Denizde kendi-
sine ke1ner ve su alt1 evi ~eklinde bir yol av1lm1~ ve oraya dahp gittni~ti. Bu-
rada sanki derunek istemni§tir ki : "Bahk canland1, hareketlenip denize dU~­
lli. Sonra da kendisine acayip bir yol tutturarak oraya dahp kayboldu.··

64. «Mfisa: 'i~te arad1g1m1z o idi' dedi ve hemen izlerinin ilzerine


~eri dondiller.» Bahk hakktnda kendisine anlatllanlardan sonra Musa. "i~te
hiziln aradtg1m1z da bu idi" dedi. <;unkti bu durum, H1z1rla bulu~ma isteginin
ha~ans 1na i§aretti. Daha sonra ise, aynen geldikleri yolu takip etmek sureti y-
le geri dondtiler. Ki oras.1, nehrin denize doktildligti taraftl. Geri dontip gitme
esnas1nda, izlerini takip edip arayarak, bahg1n canlan1p denize atlad1g1 kaya-
ya kadar geldiler.

65. «Derken, kullanm1zdan birini buldular ki, Biz ona kahm1zdan


bir rahmet vermi~ ve kahm1zdan ilim de ogretmi§tik.» Orada Al1ah'111
kullanndan birisini buldular. Bu, kuJ elbisesine btirtinmti§tti. Hz. MOsii ona
seta1n verip kendisini tan1tu. Daha sonra da, kendisinden baz1 ~eyler ogren-
rnek i~in geldigini anlattl. ilim adamlanmn <;ogunun gorti~tine gore, bu kul
H1zir'dir ve bu isim onun Iakab1d.tr. H1zir'a bu lakab1n verili§ sebebi, bir ha-
d.iste ~oyle anlahhr: ;,O kuru beyaz bir yere oturdu. Sonra pe§inden oradaki
ye§il otlar boy atti."
Allahu Teala H1zu'a, kendi katindan bir fazilet ve yetki venni§ti ve yine
onu vas1tas1z bir §ekilde birtakun bilgilerle donatnu§tl.

66. Musa ona: 'Sana ogretilen ilimden, bana da dogruyu gosteren


bir bilgi ogretmen i~in sana tabi olabilir miyim?' dedi.» Musa peygamber
H1zir'la kar~1la§ 1p tam~tiktan sonra, kendisine baz1 bilgiler ogretmesi i~in,
H1zir'a arkada~hk teklifinde bulunuyor. Y ani Musa, H1 z u '111 kendisine bilgi
vennesi konusunda, kendisinden izin istiyor. Onun, ogrenmek ic;in boyle de-
1nesi, uyn1an1n §erefi konusunda yeterli delildir. 0, H1z1r'a uymakla, dini
hakk1 nda birtaknn bilgiler elde edecektir.

Buradaki kelimelerin dizili ~inden, Musa'mn konu~masuun gayet mtite-


vazi bir lislfipta cereyan ettigi anla~1lmaktadu. Ki~i ) kendisinden daha <;ok
bilene, ~ok mtitevazi davrarunas1 gerekir.

Fahrecldin Raz1 der ki : "Musa peygamber. bu konu§ma esnas1nda, ken-


"
disini ona tabi ktlarak, blitUn edep kurallanm tatbik etmi ~tir. Ayette bu du-
134 IUJllU'L ·BEYAN c i'tz: I 5

rmn a~1k~a gori.ilmektedir. 'Sana tf1bi olabilir miyim?' ifadesinde. kendisinin


az bilgiye sahip oldugunun, H1zu'1n ise bilgili oldugunun ikran vard1r. Ve
ona uymak i~in izin istemi§tir. 'Bana da ogretmen if in' ifadesinden ise, H1-
zlf'a verilen bin;ok ilimden, birazc1k da ona ogretilmesi anla§1hr. Bilgi bak1-
m1ndan H1zir'la e~itlik degil de, ona verilen bilgiden biraz isteniyor. Fakir
kimselerin, zenginlerin mabndan birazc1k istemeleri gibi. 'Sana dogru yol
olarak ogretilen ilimden' ifadesinden de, kendis{ni dogru yola iletmesi, aksi
halde haktan sapacag1 anla§IlmaktadJ.r."
Katade der ki : "Eger bir kimse, ilimle yetinecek olsaydl, Hz. Musa yeti-
nirdi. Fakat o yetinmedi, H1ztra uymak istedi."
Zeccac da §UilU soyler : "Burada Peygamberlerin btiytiklerinden olan
Musa'n1n yapml§ oldugu ~ey, ilmi isteyerek yolculuga <;1kman1n gerekliligi-
ne delildir. ilmin zirvesine bile varmt§ olsa durum ayn1du. ''
67. «0 da Musa'ya :'Sen benimle beraberlige sabredemezsin' dedi.»
Burada H1z1r, Musa peygamberin kendisiyle arkada§hga sabredemiyecegini,
buna gticti yetmiyecegini a91kc;a ifade ediyor. Sanki o ''Sen bu i~i yapamaz-
s1n, olmaz" demek istiyor.
68. «'Mahiyetini kavrayamad1g1n bir bilgiye nastl sabredebilirsin?'»
Hakklnda bilgin ve haberin olmayan §eylere nas1l sabredebilirsin? Buradan
anla§1hyor ki H1zir, di§ gorlintim olarak kotti olan baz1 gizli i§leri ytiklenmi§-
tir. Salih bir kimsenin ise, boyle bir §eyi gortince sabretmesi imkansrzdir ve
kar§I y1ktnas1 gerekir.
69. «Musa: 'in~allah beni sab1rh bulursun. Emrine kar~1 gelmem'
dedi.» Burada Musa peygamber, olayt Allah'1n dilegine baghyarak, kendisi-
nin H1zir'a itiraz etmiyecegini belirtiyor. Olay1 Allah'1n dilegine baglamas1;
ya sabirda Allah'1n ba~an ve yardlm1n1 istedigi ic;in, ya ugur dilemek i<;in ve-
yahut da i§in zor oldugunu bildigi ic;indir. <;tinkii, onun i9in kottiltik gordtigti
zamanda sabretmesi, ~ok <;etin bir i§tir. Allahu Teala'n1n destegi olmadan
sabretmek imkans1z bir §eydir. "Beni sabtrh bulacaksrn. Sana hi<;bir konuda
11
kar§I <;1kmayacag1m. Bana verdigin hic;bir emirden de kac;nuyacag1m, dedi.
Musa'mn bu sozleri ilzerine, H1zu ilim ogrenmesi §art1yla ona uymas1na
izin veriyor. Fakat Miisa'dan, onunla arkada§hk yap1nas1 esnas1nda, uymas1
gereken baz1 ~artlar da istiyor.
A.v<•I: H7 70 I :u;

70. «0 kul: •o halde, e~er bana tabi olacaksan, hen sana anlahncu-
.va kadar, hi~bir §ey hakk1nda bana soru sorma' dedi.» Benim yaptt~1m1
g()rdi.igtin ~eylerde, ho~una gitmeyenler olursa, benimle 1ntinaka~aya ginne
ve soru sorma yoluna gitme! Btittin bunlar bir hikmetten dolay1 yap1ld1~1
i~in, itiraz da etme! Taki, ben sana asaklamalarda bulununcaya kadar.

Bu ifadelerden anla§Ild1.g1na gore, H1zir'1n yapm1~ oldugu bilttin i~lerde.


mutlaka bir iyi sonu(( ve hikmet vardir.
136 RUHU 'L· HEYAN Ci\z: l 5

71. Bunun iizerine yiiriiyiip gittiler. Gemiye bindiklerinde,


on1t deldi. (Musa): "Halkini bogmak ifin mi onu deldin.
Dogrusu, kotii bir i§ yaptin!" dedi.
72 . 0 kul : "Sen benimle olmaya sabredeme1sin demedim
mi?" dedi.
73. Musa : "Unuttugum '§eyden dolay1 beni kmama ve bu
t\ vt·t : 7 I l<l~l·IF St J Hl~Sl / 1R

i§imde ba11a NIJt;lllk pkt1r111a !" dedi.


74. Yine yilriiyiip gittiler. Derken. bir oglan fOCllguna rast-
ladilar ve o kul hemen onu oldiirdii. M-USa : "Tertemiz bir ca-
m, bir can kar§iltgi olmaksizin. oldiirdiin ha! Gerfekten sen,
f ok kotii bir i§ yaptin!" de di.
75. 0 kul: "Sana, 'benimle beraber olmaya sabredemezsin'
demedim mi?" dedi.
76. Musa da ona : "Eger btlndan sonra, bir daha sana bir·
§ey sorarsam, benimle arkada§ltk etme! Muhakkak o zaman
taraftmdan. bir OUe Ula§tnl§SJ.n dtr" dedi.
77. Bundan sonra, yine yiiriiyii.p gittiler. Bir koy halkina
varddar ve onlardan yiyecek istediler. Koy halki ise, onlari mi·
safir etmekten kapndi. Derken, orada y1kilmak iizere olan bir
duvar buldular ve H1zu onu dogrulttu. Bunun iizerine Musa :
"isteseydin bunun iicretini al1rdin" dedi.
78. 0 kul: "i§le btl, benimle senin aramizin aynlmastdir.
Simdi sana, sabredemedigin §eylerin if yiizunii bildirecegim"
dedi.
79. "Deldigim o gemi, deniule falt§an zavalltlanndi. Onu
kusurlu yapmak istedim. r;unkii onlann ilerisinde, butiin ge-
mileri zorla a'/an bir kral vard1,.
80. r;ocuga gelince: Onun anne ve babasi mii'min insan-
lardi. Bunun ifin onlara, azginlik ve inkar bula§ttrmasindan
korktuk.
81. Rablerinin o fOcuktan daha temiz ve (onlara) daha fOk
merhamet eden birini vermesini istedik.
82. Duvar ise, §ehirdeki iki yetim focugun idi. Altinda, on-
lara ait bir hazine vardt. Babalart da iyi bir kimse idi. Rabb'in
diledi ki, onlar biiyiiyiip aktllart ersin ve Rabbinden bir liituf
olarak kendi liazinelerini ftkarsinlar. Ben bunlari kendiligim-
den yapmad1.m. Senin sabredemedigin §eylerin if yiizii budur
i§te !"

71. «Bunun iizerine yiiriiyiip gittiler.» H1zu ve Musa (a.s.) sahHde ge-
miyi aramaya koyuldular. Gen\: ada1n Yfi~a' da onlara uyrnu~ gidiyordu. Fa-
kat burada zikredilmemi~tir. Bu duruma, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) ~u sozti
i§aret etmekteclir : "Derken yanlan.na bir gemi ugradi ve bu geminin kendi-
l:JH HUI flJ 'L · B~YAN Cilz: I 5

lerfrti fa§tmalanru s6ylediler. Gcmide bulunanlar H1z1r'1 tarudtlar ve onlan


acretsiz olarak ta§idilar."

«Gemiye bindiklerinde, onu deldi.» Bu ti<;lil grup gemiye bindiklerin-


de, H1z1r gemiyi deldi. Suyun tam ortas1na vard1klannda, H1zir bir balta ahp,
gemiclekilere <;aktirmadan gemiyi yardi. Y ani, geminin suya gelen taraftaki
tahtalanndan iki tahtay1 soktti. Buradan anla§Ilan, geminin kusurlu olarak
gorilnmesi ic;in, yan tarafina bir yara ac;ti. Bu yara ile, gemide bulunanlar
batma tehlikesine maruz kalmazlar.

«Musa : 'Halkin1 bogmak i~in mi onu deldin. Dogrusu, kotii bir i~


yapbn!' dedi.» Musa peyganiber, Hizir'1n yapug1 bu i§i begenmiyerek: " Ey
H1z1r! iyinde bulunanlan bogmak ic;in mi gemiyi deldin? Gemiyi delmek,
onun i~erisine suyun girmesiyle batmas1na sebep olacaktir. Halbuki onlar,
bize iyilik ettiler, bizi ilcretsiz olarak ta§1yorlar. Onlann bize yaptlklan bu
iyiligin kar§11Ig1 gemiyi deltnek midir? Sen bu hareketinle, ho~ olmayan ve
tuhaf bir i§ yaptln" der.

72. «0 kul : 'Sen benimle olmaya sabredemezsin demedim mi?' de-


di.» H1zlf, Hz. Musa'mn bu 91kl§mas1 tizerine, daha once kendisine soyledigi
sozil hatirlatiyor ve: "Ben sana, benimle olmaya kesinlikle dayanamazs1n de-
mi§tim" diyor. Bu ifade, daha once kendisine bir uyan yaptld1g1na i§aret
eder ve Milsa'n1n sozilnti yerine getiremedigine dikkatleri c;eker. Bunun tize-
rine Musa peygamber de :

73. «Musa : 'Unuttugum §eyden dolay1 beni k1nama.» Yapt1g1n i§le-


rin hikmetleri konusunda, bana ac;1klama yapmad1kc;a, sana soru sonnamam1
tavsiye etmi§tin. Bunu unuttugum iyin beni hesaba ~eklne. <;unkti, unutarak
hata yapan hesaba 9ekilmez. Nitekim Buharf'de bulunan sahih bir hadiste
de §Oyle buyurulur : "Musa'nin ilk yaptzgi unutmadan, ikincisi a~in hassasi-
yetten, ii9uncusa ise kasitli idi."

«Ve bu i§imde bana gii~liik ~1karma!' dedi.» Bana birtakJ.m .sorumlu-


luklar ytikleyerek, sana tabi ohnam konusunda beni zorluk altlnda biraklna!
Sana uymam i<;in i§imi zorla§tlnna. Kolayhk goster bana. Ben seninle arka-
da§hk yapmak istiyorum. Sana arkada~ olman1n ise, affetmek c;eki§me1nek
ve baz1 §eyleri gormezlikten gelmekten ba§ka yolu yoktur.
74. «Yine yiiriiyiip gittiler.» H1z1r, Musa peygamberin ozlirilnil kabul
etti ve birlikte gemiden 91k1p gittiler.
Av« I: 72 · 77 1:.m

«Derken blr ogluu -;ol~uguna


rastlad1lar ve o kul hemen onu oldiir-
chi.» Ugramt~ olduklan k(1yUn d1§mda bir yocuga rastladtlar ve hemen o 'jO-
cugu ()ldtirdil. Bu konuda Hz. Peygamber de §Oy1e buyurur : "Sonra gemi-
den r1kttlar. Sahilde giderlerken, Hiztr, rocuklar arasmda oynayan hir ~·o­
<'1tk gordii. ve kafasini tutup koparmak suretiyle onu oldiirdu. "ml Sahihayn-
da Ubey b. Ka'b'dan boyle bir rivayet de vard1r.

«Mfisa: 'Tertemiz bir can1, bir can kar~1hg1 olmaks1z1n Oldilrdiln


ha!» Hentiz kil~tik oldugu i~in blilfiga enniyen ve gtinah i~leme1ni~ tertemiz
bir ~ocugu oldtirdiin oyle mi? Bu gorti§ ~ogunlugun gorti§ildilr. Yani, o ~o­
cuk bir kimseyi oklti.rmemi§ ki, ktsas olarak kendisi de oldilri.ihnil~ otsun.
Hi<;bir Slly i§lemeksizin oldtiiiildti o s;ocuk.
«Ger~ekten sen,» bununla da «~ok kotii bir i~ yaphn!' dedi.»- Sen \:Ok
fena bir i~ yapt1n. Buna sessiz kahnmas1 mfunktin degil.
75. «O kul: 'Sana, benimle beraber olmaya sabredemezsin demedim
mi? ' dedi.» Burada Musa peygambere, kendisine yapilan nasihat1 terkettigi
"
ivin kesin bir uyan vardrr. Ayette ge'Yen "leke-sana" ifadesi, kendisine yap1-
lan uyann1n arurtlm1§ oldugunu bildirir. <;tinkti o, ikinci defa ahdini boz-
mu§tu.
76. «Mfisa da ona : 'Eger bundan sonra, bir daha sana bir §ey so·
rarsam, benimle arkada§hk etme!>» Buncian sonra benimle arkada~hk et-
me, bana yak1n olma ve beni kendinden uzak1a~ur! Eger bir daha sana arka-
da~hk etmek isteginde bulunursam,«Muhakkak o zaman taraf1mdan blr
ozre ula~m1§s1nd1r' dedi.>> Yani, eger bir defa daha sana arkada~hk teklifin-
de bulunursam, a:rtik benin arkada§hg1m1 kabul etmemen iyin, senin yeterli
oztiriin vardir. <;tinkti sana, ti9tincti kez muhalefet etmi§ olurum.
77. «Bundan sonra, yine yiiriiyiip gittiler.» Bu §artlar tizerinde anlq-
tiktan sonra, yine yollanna devam edip gittiler.
«Bir koy halk.1na vardtlar ve onlardan yiyecek istediler.» Buras1 An-
takya'dir. Burada onlar, kendilerine yemek ikram edilmesini istediler. Herne
kadar "istemediler" denildi ise de, oraya varmalan ve orada konaklamalan,
onlardan yemek istedikleri anlan11n1 ifade eder.

13- Hadisi Buhfiri ve Milslim rivayet etmi~lerdir.


I
140 HUHU'L· BEYAN

«Koy halk1 ise, onlart misafir etmekten ka~1nd1.» Orada bulunan


balk, bu konuklan agula1naktan ~ekindiler.
«Derken, orada y1kilmak iizere olan bir duvar buldular ve H1z1r
onu dogrulttu.» Hz. Peygamber'den rivayet edildigine gore H1ztr, eliyle i~a­
ret etmek suretiyle y1kllmak lizere olan o duvan dtizeltti.
«Bunun iizerine Musa: 'isteseydin bunun iicretini abrdtn' dedi.»
isteseydin, yapm1~ oldugun bu i~in ka~11Ig1nda bir ticret ahrd1n ve onunla
yemek satin ahrd1k. Boyle soyle1nesinin sebebi, Mfisa'run yemege ihtiyac1-
n1n olmas1ydt.
78. «0 kul: 'i§te bu, benimle senin aram1z1n ayrdmas1d1r.» ~u anda,
seninle aranuz1n aynlacag1 zaman gelip ~atm1~tlr. Art1k ti<;lincti itiraz da ger-
<;ekle~mi§ olup, "bana arkada§llk etme" diye soz verdikleri noktaya ula~1l-
1n1§tir.
«~imdi sana, sabredemedigin §eylerin i~ yiiziinii bildirecegim' de-
di.» Ayette ki, "iv ylizti" diye terceme ettigimiz "tevfl" kelimesi; bir ~eyi as-
hna dondlirmek, manas1na gelir. Buradaki anlam1 ise, i~in dontip dola§ip va-
racag1 nokta, netice ve sonuc;tur. 0 , olay1n te'vili degil, bilgiler vennekti.
Olaym i<; ylizti §Udur: Gemiyi dti~man ellerden kurtannak, ~ocugun anne ve
babas1ru en iyi bedel kar~1hgmda o ~ocugun §errinden kurtarmak, ve de ye-
timlere ait olan hazinenin, yetimler biiytiytince ortaya y1kanlmas1n1 istemek-
ti.
Bu konuda Hz. Peygamber (s.a. v.) §Oyle buyurur : "Allahu Teala, o iki
ki§inin haberini bize bildirmesine kadar, Mc1sa peygamberin sabretmesi.ni
isterdik." Yani, bize onlann durumlanru ~ahyeunesine kadar.
79. «'Deldigim o gemi, denizde ~ah§an zavalhlar1nd1.» 0 zay1f ki~iler
on erkek karde~ti . Be§ tanesi kronik hasta idi. Onun is;in, bu gemiyi zalimle-
re kar~1 koruyainazlard1. Onlar, kazan~ elcle ettnek iyin, denizde i.icretle yah-
§1yorlard1. Burada 9ah~ma olay1n1n hepsine isnat edilmesi, taglib-ekseriyet
i9indir. Veya, vekillerin yapttg1 i§ler, onlan vekil edenlerin i ~leri anlam1na-
d1f.

Allahu Tefila onlan "fakirler'' degil , "mesakfn-zavalh.lar" olarak isim-


lend.inni~tir. Bunun sebebi, onlann zali1n krala kaq1 aciz kahnalan ve bir
k1sm1111n mliz1nin hasta ohnastdlf. Buradaki "1niskin-zavalh", bir ~eyden otti-
rti aciz kalan kimseclir. Yoksa, kendisine zekat ve sadaka verilebilecek olan
l<l'~l IF SUHL~81/ 18

fakirler grubundan olan miskin degildir. i§in ash budur.

Allahu Teala'mn hiklnet ve dilegi geregi, «Onu kusurlu yapmak iste-


dim. <;iinkii onlaran ilerisi.nde, biltiin gemileri zorla alan bir kral vnrd1.»

Ayette ge9en "vera-ileri, on" keli1nesi, her ne kadar ''arka" anlammda


ise de, buradaki anlam1 "ileri "dir. <;tinkti bu kelitne, zit anlam1nda da kulla-
mlan kelimeler grubundandir. Nitekim bir yer de de "Onlann veralannda-
()nlerinde engel varchr" derunektedir.

Adi ge9en kral, inkarc1 bir kraldt ve saglam olan her ge1niyi sahibinden
zorla ahrd1. Zorla ellerinden alma korkusu, o gemiyi kusurlu hale getinnesi-
ne sebeptir.

80. «<;ocuga gelince: Onun anne ve babas1 mii'min insanlard1. Bu·


nun i~in onlara, azg1nhk ve inkar bula§tlrmas1ndan korktuk.» H1z1r'm
oldtinnti§ oldugu ~ocuga gelince, o yocugun anne ve babas1, Allah'1 bir tek
olarak tan1yan sevgili kullardand1lar. Bu ~ocuk bliyudtigi.i zaman, onlara az-
ginltk ve sapikhk vermesinden korktuk. Onlar mi.i'mindiler. Fakat ~ocuklan­
na olan sevgileri, ona uyarak imandan sonra ktifre ginnelerine sebep olabi-
lirdi. Hidayetten sonra sap1khga dti§ebilirlerdi. H1z1r bu durumlardan korku-
yordu. <;unki.i Allahu Teala ona, 9ocugun inkarc1 olarak yaratilm1~ oldugunu
bildirmi§ti.

81. «Rablerinin o ~ocuktan


daha temiz ve (onlara) daha ~ok merha·
met eden birini vermesini istedik.» Biz istedik ki, o anne ve babanm Rabbi
olan Allah, o ~ocuk yerine onlara, gi.inahlardan ve koti.i ahlfilct.an ant1lm1~ ve
anne babas1na daha 9ok itaatkar olan merhametli birisini versin.

ibni Abbas (r.a.) ~oyle der: "Allahu Team bunun yerine onlara bir klz
~ocugu venni§, bir peygamber de o k1z ile evlenmi§ ve 9ok degerli peygam-
berler dog1nu~tur. "

82. «Duvar ise, §ehirdeki iki yetim -;ocugun idi. Alt1nda, onlara alt
bir hazine vatd1.>> Sozti edilen duvar, daha once ge9en Antakya ad1ndaki
kentteki iki yetitn vocugun idi. Bu duvann alt1nda gomtili.i olan altin ve gU-
1nti~ten bir hazine vardi. Bu durum Hz. Peygamber'den merfu' olarak rivayet
edilmi§tir. (t 4 >

14- Merfu, Hadis usQJti ilminde bir terimdir. Bizzat Hz. Peygamberden nakledilen haberlere de-
nilir. '
142 HLJHU'L ·BEYAN Cliz: I <>

Ayetteki hazineden maksad1n, alt1n ve glimU§ oldugu aytktir. <;tinkil bir


ayette ge9en: " ...Altzn ve gamii§ii biriktirenler ... (Tevbe: 34) kapsamma gi-
II

ren ve yerilen bir alt1n ve gtimti§ biriktinne vardir ki, yerilen bu hazine,
zekat1 verilmeyen, kendisine ait hukuk yerine getirilmeyen hazinedir.

«Babalan da iyi bir kimse idi.» Bunlann babas1 glivenilir bir adamdi.
Orada bulunan halk, emanetlerini ona teslim ederlerdi ve saglam olarak da
geri ahrlard1. Babalan salih kimse oldugu iyin, o ~ocuklann canlan ve mal-
lan korundu.

Cafer b. Muhammed ~oyle der: "O ikisi ile sfilih babalan aras1nda yedi
tane baba vardir. Burada gomtilen hazine, yedinci dedelerinindi. "
«Rabbin diledi ki, onlar biiyiiyiip ak11lar1 ersin ve Rabbinden bir
liituf olarak kendi hazinelerini ~1kars1nlar.>> Rabbinin, duvann dilzeltil-
mesini dilemesinin sebebi, o iki yetim 9ocugun biiytiytip rli§tlerine eri§erek,
gorli~ sahibi olmalanm beklemektir.

Burada H1zir, yap1lan 9irkin i§i kendi nefsine isnad ederek: "O gemiyi
kusurlu yapmak istedim" diyor. <;ocugun oldlirillmesi olay1n1 ise "Ha§fna-
korktuk" kelimesiyle ifade ediyor ve yOgul "na" sigas1 (kipi) kullan1yor.
Bunun sebebi, inkardan herkesin korkmasm1n gerektigine i§aret etmektir.
Duvann dtizeltilmesi konusunda ise : "Rabbin diledi ki, onlarzn akillarz er-
sin" ifadesi kullamlmak suretiyle, ak1llann ennesinin ve insanlann btiytime-
sinin ba§kalanmn degil de, sadece Allah'1n iradesine bagh oldugu ger9egi
vurgulannu§tir. Bu konuda, Allah'tan ba§ka hiybir varhg1n etki ve tesiri ola-
m1yacag1na dikkatler yekilmi§tir. Birinci ifade, kendi zat1nda yirkin bir kotli-
ltikttir. ikincisi, sadece bir haytr, tiyiinciisti ise, hayrr ve §er kan§tktir.

Hz. H1zir 1n duvan dilzeltmesinin sebebi, ~ocuklann btiytiyerek, duvann


1

alt1ndaki hazineyi .kendilerinin v1karmalann1 temin etmektir. H1z1r (a.s.) de-


mek istiyor ki: "Eger duvan dtizeltmeseydim, duvar y1kilacaktl ve alt1ndan
hazine y1kacakti. <;ocuklann bu hazineyi korumaya ve kullanmaya gii~leri
yoktu. Btittin varhklan kaybolup gidecekti."

Dense ki : "O yetim yocuklann biri veya onlann vasisi, duvann alt1nda
hazinenin oldugunu bilmi§ olsa, duvann y1kllmas1n1 onlerdi. Eger bunu bil-
miyorlarsa, cluvann alt1ndaki hazineyi nasil ~1karabilirler ki?" Bu soruya ~u
cevab1 vennek mlimklindlir: "iki yetim bu durumu bilmiyorlardlr, sadece on-
lann vasisi biliyordur. Fakat o esnada, vaslsi de orada yoktur. Fahreddin
Rfizl'nin tefsirindc de nyni ~l'Y sllyleniyor.''
Fakir de §Oyle der: "<;ocuklarm onu bilmedikleri tezine, kesin gtivene-
meyiz. <;iinkil Allah Team, duvar altinda bulunan hazinenin yerini, herhangi
hir yolla o yetimlere bildirmeye kadirdir. Allah Tefila bildirir ve 9ocuklar cla
onu kolayhkla ytkanrdi. Sonra, hazine aray1c1lan her zaman yerini bihnedik-
leri defineleri bulurlar. Bu durum nadir o~an bir durum degildir. Allahu
Teata'n1n H1zir'1 bu §ekilde hareket ettirmesi, o iki 9ocuk iyin bir ltituftur.
Allahu Teala onlara rahmetini ihsan etmi~tir.
«Ben bunlan kendiligimden yapmad1m.» Ey Musa! Benim yapt1g11n
i~lerden gormti§ olduklann; gemiyi delme olay1, yocugu oldtinne olay1 ve
duvan dtizeltme olay1, benim kendi gorli~ ve iytihadimla yapt1g11n §eyler <le-
gildir. Ben onlan, Allah'1n emri ve vahyi tizerine yaptim.

Bu ifadeler, Musa'ya zor gelen ·problemlerin ~oztimti ve onun goiiintirde


virkin olan uygulamas1na bir mazeret olarak zemin haz1rlamayd1.

«Senin sabredemedigin §eylerin i~ yiizii budur i§te!'» I§te bu anlat1-


lanlar, neticesine sabredemedigin durumlann i9ytiztidtir.
Rivayet edildigine gore: Hz. Musa, H1zir'dan aynlmak istediginde, H1ztr
ona ~oyle demi~ : "Eger sabretseydin, bin tiirlil §a§1rtic1 §ey goreceksin. Gttr-
dtigiln her §a§1rt1c1 §ey de, bir onceki gordilgtinden daha §a§IrUCldir. Bu
II

sozler ilzerine Musa, aynhg1na aglamt§ ve "bana nasihat et" demi§tir. H1zir
da ona " hilgiyi, insanlara anlat1nak i9in degil, onunla amel etmek i9in iste"
demi§tir.

Hlz1r'1n diger baz1 ogiltleri de §Oyledir: Faydah ol, zararh olma! Giller
11

ylizlti ol, as1k suratlI olma! inat91 olmaktan sak1n! Bo§ yere dola~ma! (ihti-
yac1n olmadan ytirtime!) Bir tuhafl1k olmad1k9a gtilme! Gilnah i§leyenleri,
pi§manhk duyduklan zamandan sonra ay1plama! Sag kaldlgm mtiddet~,
kendi hatalann iyin agla! Bugtintin i§ini yanna buakma! Gayretini hedefine
yonelt. Seni ilgilendinneyen §eye kan§ma! Yapacag1n §eyi ay1ktan a91ga yap
ve giictin oldugu mtiddetye de iyilik yapmaya bak!"
Bu nasihatler tizerine Hz. Musa §Oyle der : "<;ok gtizel ogtitler verdin.
Allah sana bol nimetler ihsan etsin seni rahmetine dakhrs1n ve seni dil§1nan1-
11
mn §errinden kurtarsm.
Muhammed b. Mtinkedir de §Oyle der : Allahu Teala, salih bir insan1n
II
144 RUHU'L-HEYAN Cii~: I()

hat1nna, onun <;ocuklarm1, torunlann1 ve akrabasa111 konir. Onlar. Allah'm


kormna ve gozetiminde olurlar."
Said b. Mtiseyyeb de der ki : "Ben namaz k1hyor ve oglmnu an1yorutn.
Boylece namaz1m1 uzatmt§ oluyorum."
II 0 ikisinin babasz salih bir kimse idi" ifadesi hakktnda ibni Abbas ~unu
soyler : "0 iki yOCUk, babalanrnn salih kimse olu§lan sebebiyle korunmu§-
lard1r."
Anlauld1gma gore, salihlerden bir kimsenin, kral aleyhine soyledigi baz1
sozler, krahn kulag1na gitmi§. Kral da bu adam1 oldiinneyi planlayarak, hu-
zuruna <;ag1rm1§. Salih adam krahn huzuruna viktnca, krahn ikranuna maz-
har olmu§ ve kral onu serbest birakmt§. Bu i~i nasd ba§anp da kraltn §errin-
clen kurtuldugunu soranlara §U cevab1 venni~ : "Ondan kurtulmak i<;in, 'Ey
babalan hat1nna iki <;ocugu koruyan Allah! Beni de atalanm hatinna koru!'
dedim."
/\yd : H:l l(ICIW SlJHl~Sl / IH I 11f)
146 HUI IU 'L· Blt;YAN Ciiz:IG
11\ 7

83. Sana Zii'l-Karneyn'i soruyorlar. De ki : "Size onun


hakkinda bir haber okuyacagim. "
84. Gerfekten Biz onu, yeryuziinde iktidar sahibi kildik ve
ona her §eyden bir sebep verdik.
85. 0 da bir yol tutup gitti.
86. Giine§in batt1gi yere varinca, onu, kara balpkli bir go-
zede batar buldu. Onun yamnda bir de kavim buldu. Dedik ki:
"Ey Zii'l-Karneyn! Onla.ra ya azap edersin, ya da kendilerine
giizel davramrsin."
87. 0 da : "Kim haksizltk ederse, ona awp edecegiz. Sonra
o, Rabbine dondiirulecektir. Allah da ona, goriilmemi~ bir .
azap edecektir" dedi.
88. "Fakat, inanzp iyi i§ yapan kimseye de en giizel
miikafat vard1r. Ona, buyrugumuzdan kolay olani soyl"eriz."
89. Sonra yine bir yol tutup gitti.
90. Giine§in dogdugu yere varmca, onu iiyle bir kavim iize-
rine doguyor buldu ki, onla.ra, kendilerini giine§ten koruyacak
148 RllHU 'L Hl~YAN

bir siper yapmanu~tzk.


91. i§te boyle. On.unla ilgili her §eyden. ltaberimiz vardt..
92. Sonra yine bir yol tuttu.
93. Sonunda iki set arasma ula§mca, onlarin oniinde, nere-
deyse hif soz anlam1yan bir kavim buldu.
94. Dediler ki: "Ey Zii'l-Karneyn! Ye'cuc ve Me'cuc Bu
iilkede bozgunculuk yapzyorlar. Bizimle onlartn arasma bir
set yapman ifin, sana bir vergi verelim mi?"
95. Dedi ki: "Rabb'imin beni iferisinde bulundurdugu §ey
daha hayirl1d1r. Siz bana giif yoniinden yard1m edin de, sizin-
le onlar arasma saglam bir engel yapayim.
96. Bana demir kiitleleri getirin." iki dagzn arasmi aym se-
viyeye getirince : "Ufleyin!" dedi. 0 demir kiitlelerini bir ate§
haline getirince: "Getirin bana da iizerine erimi§ bakir doke-
yim" dedi.
97. Onu n.e a§abildiler, ne de delebildiler.
98. Zii'l-Karneyn: "Bu, Rabbimden bir rahmettir. Rabbi-
min vaadi geldiginde, o, bu seddi yerle bir eder. Rabbimin va-
adi gerfektir" dedi.
99. 0 gun Biz onlari, birbirine farpip dalgalan1r bir halde
birakmz§zzd1r. Sur'a da iifiiriilmii§, boylece onlari, biitiiniiyle
bir araya toplamz§izdtr.
100. 0 gun kafirlere, cehennemi afilcfa gostermi§izilir.
101: Onlar ki, Beni anmaga kar§i, gozleri perdeli idi ve
(Kur'an'i) dinlemeye tahammiil edemiyorlardi.
102. Kafirler, Beni bzrakip da kullarimi dostlar edinecekle-
rini mi sandilar? Biz, cehennemi kafirlere bir konak olarak
hazirladtk.
103. De ki: "Size, yapttklan i§ler bakinundan en fOk zara-
ra ugrayanlan haber verelim mi?
104. (Bunlar,) iyi i§ler yaptt.klanni sandiklan halde, diinya
hayatindaki fabalan bo§a giden kimselerdir."
105. i§te onlar, Rablerinin ayetlerini ve 0 'na kaVU§mayi
inkar eden ve bu yiizden de amelleri bo§a giden kimselerdir.
Ki Biz onlar ifin, kiyamet guniinde hifbir iilfii koymayacagiz.
1(1~1 IF SlJHESl/ l H

/()6. ,~,,!, ink/Jr (~flikfor(, ayetlerimi ve peygambc1rlerimi alu-


ya ald1klart if in, 011/ann cezast cehennemdir."
107. Iman edip iyi davrant§larda bulunanlara gelince, on-
lar ifin makam olarak Firdevs Cennetleri vardtr.
108. Orada siirekli olarak kalacaklardtr. Oradan aynlmak
istemezler hif.
109. De ki: "Eger deniz, Rabbimin sozleri ifin miirekkep
olsa, bir o kadar da eklesek, Rabbimin sozleri bitmeden once
deniz tiikenir. "
110. De ki: "Ben, sadece sizin gibi bir be§erim. Ancak ba·
na, ilahi.nizin sadece bir tek i/ah oldugu vahyediliyor. Artik
her' kim Rabb'ine kavu§mayi umuyorsa, iyi i§ yapsin ve
.Rabb 'ine ibadette hifbir §eyi ortak ko§masin. "

83. Ey Muhammed! «Sana Zii'l-Karneyn'i soruyorlar.» Yahudiler,


Hz. Peygamber'i imtihan et1nek i~in, ona dtinyarun dogusunu batis1ru gezen
Zti'l-Karneyn'i sorarlar. Bu ~ah1s Yunanh Btiytik iskender b. Filikus'tur.
Dtinyan1n her yerini dola~an bir ki§idir ve ttim dlinyaya htikmeden bir kral-
drr.

Mticfillid der ki: "Yerytizline dart ki§i hakim olmu§tur. tkisi mil'min, iki-
si de kafir. Mil'min olanlar; Hz. Stileyman ve Zil'l-Kameyn, kafir olanlan
ise, Nemrfid ve Buhtu'n-Nasr'dir."
Zti'l-Karneyn, Hz. ibrahim doneminde ya~am1§ ve Nemrut'tan sonra gel-
mi~ ve yok uzun zaman ya~anu~tir.

ibni Kesir ~oyle der: "Ashnda o, ne peygamber, ne de melekti. Sadece


salih ve adil bir krald1. Olkelere hfil<lm olup, diger krallan oralann halkln1
altetmi~, tilkeler ona boyun egmi~ti. Zti'l-Kameyn ad1 verilmesinin sebebi,
onun, gtine~in iki taraf1na da, yani hem bauya, hem de doguya ula~m1~ ol-
mas1ndan idi. ikinci Zti'l-Kan1eyn ise, Rum! (Rum olan-Yunanh) isken-
der'dir. Rumlar onun gtinlerini tarih b~1 yaparlar. Birinci iskender'den ~ok
sonralan, iki bin y1ldan daha uzun sene sonra gelmi~tir. isa peygamberden
tiy yilz bir sene oncedir. Onun veziri filozof olan Aristo'dur. Bu iskender,
Perslerle sava§1p, onlan peri§an et1ni§tir, topraklarm1 i~gal etmi~tir. Kafirdi
ve otuz alt1 sene ya§am1~tlr. Kur'an'da ge~en, birinci Zti'l-Kameyn'dir, ikinci-
150 H(J ~I l J't, · fiEYAN Ci\z: I fl

si degildir."
Kendilerine cevap olmak tizere «De ki : 'Size onun hakk1nda bir ha-
ber okuyacag1m. '>> E y soru soranlar! Onun hakk1nda birtak1m ay1klamalar-
da bulunup, size Zti'l-Karneyn'in durumu hakkmda bilgi verecegim.

84. «Ger~ekten Biz onu, yeryiiziinde iktidar sahibi klldtk.» Bu ifade,


ona kuvvet verilmek sfiretiyle, kendisine bir taktm imkanlann haz1rland1g1n1
belirtmekted.ir. "Mekkenehfi veya mekkene lehfr" ifadelerinden, bir kimseye
giis: ve kuvvet verildigi anla~1hr. Birinci anlanu, onu gtic;lti ve kuvvetli k1l-
mas1dir. ikinci anlanu ise, ona gtiy ve kuvvetin verilmi§ oldugudur.
«Ve ona her ~eyden bir sebep verdik.» Ona mtilktine ili§kin birtak1m
gorevler ve hilklimdarllg1na ait baz1 hedefler verdik ki, bunlar vas1tas1yla o
gtiy ve kuvvete ula§lf. Buradaki sebepten maksat, hedefe ula§mak ivin gerek-
li clan bilgi, gtiv, yahut da vas1tadu.
85. «O da bir yol tutup gitti.» 0 da bu gtic; ve kuvvet vas1tas1yla, batl-
ya ula§mak istedi ve kendisini battya ul~tuacak olan yola girip, oraya ula§-
mak ic;in ytiriiyliverdi .

.ibni Kemal §6yle der: ''ikinci birinciye ula§mak istedigi zaman, 'Tebiahfi
ittibaen' denir. Ona ugray1p da onunla gec;ip gitmek istedigi zaman ise
'Tebiahfi tebean' denir."

86. «Giine~in bathg1 yere vannca•.. » Hi9bir kimsenin ula~am1yacag1


ve onu gec;emiyecegi, bat1 yontinden yerin bittigi yere vanp, okyanusun ke-
nannda durdu.

~eyh der ki : "Otelerinde hiybir kimsenin bulunmad1g1 bir millete ula§tl.


<;unkti, gtine§in batt§ yerine ula§mas1 milmkiln degildir. "
«Onu kara bal~tkh bir gozede•..» Gilne~i, kara bal91kh bir gozede ba-
tarken gordti. Belki de o, okyanusun kenanna vannca, buras1n1 oylece gor-
dti. Qink:ti, onun goztiniln gorebildigi yercle, sudan ba§ka bir §ey yoktu. 0 ,
deniz yolculuguna ylkffil§ gibi oldugu ic;in boyle soyletni~tir. «batar bul~
du.»

Baz1lan bu konuda §Oyle der: BatI yontinde, hic;bir imar eserinin bulun-
mad1g1 son noktaya vannca, gtine~i de karanhk bir unitede batar halde bul-
du. Bu, gemi yolculugu yapan kimsenin, gtine§i denizde batar gormesi gibi.
/\vc·I: H1l HO l<lt:I W SI J l<l~SI / I H I Gl

K 1y1y1 gi>remeyincc. gcr~cktcn de gtine~, deniz i>tesinde kaybol ur gibidi r.


Y oksa. biliruneliui r ki yer yuvarlaktir, gok de ye1in etrafm1 ku~atm1~tir. GU-
11e~
de yerytiztinden kat kat daha biiyi.ikttir. Bu kadar btiytik bir ~eyin, yeryU-
zlindeki gozelerden birine girmesini nas1l dil~iinsiin ki? !

«Onun yan1nda bir de kavim buldu.» 0 gozenin yamnda, yani imar


izlerinin bulunmad!g1 yerde, bir milletle kar§1la~tl. Bu millet, putlara ve ta~­
lara tap1mrdl.

Ona ilham yoluyla «Dedik ki : 'Ey Zii'l-Karneyn! Onlara ya uzap


cdersin, ya da kendilerine giizel davranirs1n. '~ Onlan isHim'a davet ettik·
ten sonra muhayyersin. islam'a ginnekte direnirlerse, ya onlan oldtirtirsUn,
ya onlara bag1~1 ihsan edersin yahut da onlan esir ahrs1n. Onlann Oldtirtilme-
yip bag1§lanmas1na ve esir edilmelerine "ihsan" diye isim verilmi~tir. Yani
senin onlara ka~1 tutumun, ya kendilerine azap etmek olsun, ya da onlara ih-
sanda bulunmak olsun. Birincisi eski durumunu koruyanlar i~in, ikincisi ise.
tevbe edip islfun'a donenler ic;indir.

87. «0 da: 'Kim haks1zhk ederse, ona azap edecegiz. Sonra o, Rab-
bine donduriilecektir. Allah da ona, goriilmemi~ ol~iide azap edecektir,
dedi.» Zii'l-Kameyn onlara dedi ki: "Benim dediklerime inanmay1p da eski
inkarc1 tutumunda israr ederek kendisine haks1zllk edenlere, ben ve dtinyada
benimle bulunan kimseler oltimle azap edecegiz, 0 kimse, ahirette de Rabbi-
ne dondtirtil1nek sfiretiyle, orada da kenclisine azap edilecektir. 0 azap tlyle
bir azaptlr k.i, dtinyada e§i yoktur. 0 da cehennem azab1dir."
88. «'Fakat, inan1p iyi i~ yapan kimseye de en giizel miikafat var-
dir .» Fakat her kim, benim 9agnma uymak sfiretiyle, iman eder ve imamnm
geregi olan salih amel i~lerse, o kimse ic;in her iki d'i.inyada da fillirette ka1'§1-
la~acag1 mtikafat1n -ki o da cennettir- yam slfa en guzel ka1'§1hk vardu.

«Ona, buyrugumuzdfin kolay olan1 soyleriz.'» Ona emrettigimiz §ey-


den kolay ve basit, olan1 soyleriz. Zor olan §eyi ona emretmeyiz. Emrettigi·
miz ~eyler, kolay olan ~eylerdir.

89. «Sonra yine bir yol tutup gitti.» Daha sonra o, geri dontip yola ko-
yulmak sfiretiyle, baudan doguya yoneldi.
90. «Giine§in dogdugu yere varinca...» Yerytizi.iniln mamur bir m1nt1-
kas1nda, giine§i ilk dogu~ amnda gordiigil bir yere vannca... <;i.inkti, gtine~in
152 RUHU 'L f3~:YAN Ci.iz: I fi

dogdugu yere varmas11nti1nktin degildir.

«Onu oyle bir kavim iizerine doguyor buldu ki, onlara, kendilerini
giine§ten koruyacak bir siper yapmam1§hk.» Gilne§i, onunla aralannda
hi<;bir perde bulunmayan ve 91plak halde bulunan bir milletin tizerine dogar
halcle buldu. 0 milletin gtine§in hararetine kar§I ne elbiseleri ve ne de ivine
girecekleri binalan vardi. Onun i~in de, gtine§ dogrudan dogruya tizerlerine
vuruyor ve onun s1cag1nclan korunam1yorlard1. Golgelenecekleri bir s1g1nak-
lan da yoktu. <;unkti, onlann sahip olduklan topraklar, yumu§ak oldugu ivin,
ilzerine bina yap1lan11yordu. Gtine§ten korunabilmek ivin, oralarda bulunan
yer altI inlerine veya denize girebiliyorlarch. Gtine§ batlnca da girdikleri yer-
lerden v1klyorlard1.
1
91. «i§te boyle.» Zti'l-Karneyn in durumu, sana anlatt1g1m1z gibidir.
Kendisine mtilk venni§ ve makam1ru yilceltmi§izdir. Yahut da onun millet
i<;erisindeki durumu, bu sfirenin 86. ayetinde belirtilen muhayyerlik durumu
gibidir.

«Onunla ilgili her §eyden haberimiz vard1.» Ona verilen btittin vas1ta
ve gere9lerin gortinen ve goriinmeyen yontinden haberilniz vardir. Yani ona
verilen bunca ilmin miktannt ancak, Latif ve Habir olan Allah bilebilir. Al-
lahu Teala'nm, dilemi§ oldugu kullara yapllll§ oldugu liltuf ve ihsanm geni§-
1igine bak1n1z !
92. «Sonra yine bir yol tuttu.» Bundan sonra ti~ilncti defada da, batI ile
dogu aras1nda yaprazlama olarak, kuzey-gtiney yonilne dogru yola koyuldu.

93. «Sonunda iki set aras1na ula§inca,» o ikisi aras1nda bir set olu§tur-
1
mu§ olan iki ytice daga ula§Inca ki arkalannda Ye cfic ve Me'cfic vardu.
«Onlarin oniinde, neredeyse hi~ soz anlamryan bir kavim buldu.» 0 iki
seddin ontinde ve arkas1nda bir insan grubuyla kar§Jla§tL Bu insanlar, hi((bir
insan1n soztinti anlam1yorlard1. Diger insanlar da onlann sozilnii anlam1yor-
du. <;tinkti, onlann dilleri yabanc1ydt.

Ze1nah§eri §oyle diyor : "Onlann sozlerini vok gayret ve zorlukla anla-


yabiliyordu. Dilsizlerin yaptlg1 gibi, i§aretlerle anla§abiliyorlardi."

94. «Dediler ki:» Onlar, bir §ikayette bulunarak, terctimanlan arac1h-


g1yla diyorlar ki .. A91k olan §U ki, Zti'l-Kameyn bir<;ok dil biliyordu ve onla-
nn konu§malann1 anhyordu. «'Ey Zii'l~Karneyn! Ye'cfic ve Me'cuc bu iil-
kede bozgunculuk yap1yorlar.» Bu iki isim, Nfih'un oglu Yafes in ogulla-
1
l<l~llP St°Jf{ES1 / I H

nndan iki yabant:1 isimdir. Bunlar, bizitn tilke1nizde kan dl.1kmek. sabowj
yapmak ve ekinleri peri~an etmek suretiyle bozgunculuk yap1yorlar. tlkha-
harda 91k1yorlar ve bulduklan her tlirlti ya§ §eyi yiyip bitiriyorlar, kuru ~ey­
leri de ahp gotilrtiyorlar.

«Bizimle onlann aras1na bir set yapman i~in, sana bir vergi verelim
mi?'» Bizimle onlar aras1na bir set yapman ve boylece bu set, onlann bizc
ula~mas1na engel olmas1 iyin, mallanm1zdan bir k1sm1n1 sana verelim.

95. Bunun ilzerine Zil'l-Kameyn «dedi ki: 'Rabbimin beni i~erisinde


bulundurdugu §ey» blittin nimetler; iktidar, mal-mtilk ve diger vas1talar, si-
zin bana venneyi istediginiz haravtan «daha hayirhdir.» Benim ona ihtiya-
c1m yoktur. Hz. Slileyman peygamber de bunun benzerini soylemi§ti. " .. .Al-
lah'm bana verdigi, size verdiginden daha hayzrlldir... " (Neml: 36)

«Siz bana gii~ yoniinden yard1m edin de, sizinle onlar aras1na sag-
lam bir engel yapay1m.» Siz bana, gtizel 9al1§an, i§ ve bina yapabilen i~~i
ve ustalarla bunlann kullanacaklan aletleri verin de, sizinle onlar aras1nda
saglam engeller ve gli<;lti duvarlar yapayim. Bu, setten daha btiytik ve daha
gtivenlidir.

96. «Bana demir kiitleleri getirin.' » Bu, glictin tefsiridir. Gtiy ve kuv-
vetten kas1t da, gerekli olan alet ve malzemelerdir. Bu ifade, onun ilcreti red-
detmesine ayk1n degildir. <;Unkti, harayla emredilme, para venne anlain1na-
dir. Aletlerin verilmesi ise, i§ kar§1hg1 ticret vennek degil, gtiy olarak yard1m
etmek anlarmna gelmektedir.

Alimlerden birisi §oyle der: "Su seviyesine vanncaya kadar, iki set ara-
s1m kazd!. <;amur yerine, eritilmi§ baklr ve kayalardan olu§an bir temel attl. 11

«iki dagin aras1nl ayn1 seviyeye getirince : 'Ufleyin!' dedi.» iki dag1n
aras1n1 doldurup ytikselterek ayn1 sevi ye ye getirince, (ki bu ild dag1n arastnt
peyclerpey en tepe noktas1na kadar doldunnu§tu ve ytiksekligi ikiyilz, geni~­
ligi de be§ytiz zira' olmu§tu) etraf1na kortikier yerle§tirdi ve ~yilere, bu korU-
gti <;ah§tlnp ate§e ve demir kiitlelerine ilflemelerini emretti.
Koriikle tizerlerine hava verilmi§ olai1 «O de.m ir kiitlelerini bir ate§ ha·
line getirince:» bak1r eritme i§ini tistlenenlere: «'Getirin bana da iizerine
erimi§ bakir dokeyim' dedi.» "Bana erimi§ baklr getirin de o bal<tn k1zg1n
demir tizerine dokeyim." dedi.
154 l{LJI IU'L· B~:YAN Cftz: I G

97. Ye'ciic ve Me'cfic, «onu ne a§abildiler, ne de delebildiler.» Birbir-


lerine gtic; verip yard1mla§arak, kendilerine emredileni yaptllar. <;ok kat1 ve
sert bir dag meydana geldi. Derken Ye'cfic ve Me'cfic geldi. Dag1 a§mak ve
onu delmek istediler. Dag sert oldugu iyin ne a§abildiler ve ne de delebildi-
ler. Yani, ne dag1n alt1n1 delip geyebildiler, ne de tepesine tirman1p dag1 a§a-
bildiler. Bu mficizedir.
98. «Zti'l-Karneyn: 'Bu, Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi
geldiginde, o, bu seddi yerle bir eder.» Bu set, Rabbimin btittin kullanna
olan, ytice bir rahmeti ve btiytik bir nimetidir. Rabbimin vaadi ve onun be-
lirtileri olan Deccal'in 91k1§1 ve isa peygamberin ini§i gelmeye ba§lay1nca
btittin sert ve kat1hg1na ragmen, Allah seddi yerle bir eder.
«Rabbimin vaadi ger~ektir' dedi.» Allah'1n vaadettigi her §ey ve bili-
nen bu vaadi geryektir. Onun vaadettigi her §ey, mutlaka olacaktir, onlarda
hic;bir imkans1zhk yoktur.
Mli'minlerin annesi ve Hz. Peygamber'in (s.a.v.) e§i olan Hz. Zeynep'ten
(r.a.) ~oyle bir olay rivayet edilir. Bir gtin Hz. Peygamber, tela§h bir §ekilde
Hz. Zeyneb'in yan1na girer ve §Oyle der: "La ilahe illallah! Yakla§an §erden
Arap'a yaz1k olacak! Bugiin Ye'cuc ve Me'cuc'un seddinden §U kadar afzl-
di.11 Bu arada o, ba§ ve i§aret parmaklann1 biti§tirip halka yaparak gosterir.
Hz. Zeynep: "Bizim aram1zda salih kimseler var. Boyleyken bizler de mi
11
helfilc olacag1z?" Hz. Peygamber: Evet. Gayn nie§ru i§ler ve Allah'a isyan
fogallrsa. cevab1ru verir. <15)
11

99. «0 gun Biz onlari, birbirine ~arp1p dalgalanir bir halde birak-
m1~1zdir.» Biz, alfunetlerin gelmesi ile vaad geldigi o giin, yaratiklann bir
k1smtn1 diger bir kls1n1na s:aiparak dalgalanlf halde birak1nz. Denizin dalga-
lann1n birbirlerine yarpt1g1 gibi, insanlar ve cinler korkulann1n §iddetinden
ba§1bo§ bir §ekilde birbirlerine s;arparlar.
Ebussuud Tefs!ri'nde der ki: "Belki de bu du1um, birinci tifleyi~ten on-
cedir."
«Sur'a da ufiiriilmu~ ...» Bu da ikinci tifiirti§tilr ki, daha sonraki keli-
menin ba§1ndaki /a" dan anla§Ild1g1na gore, bu da ba~ir zaman1cbr. Belki de
11

birinci siirun anllmam1~ olmas1, ilk yarattl1§taki durum ve korkularla sonraki

15- Hadisi, Buhari, Milslim ve Tirmizi rivayet etmi~lerdir. Bkz. Camiu'l-Usal, 2/231.
1<1i: 11 F Sll HE81/1 8 lfiri

diriltili~ arasmda ay1nm olmasm diyedir. Ans1ztn kalkar ve bakarlar.

Uyan1k olanm hayal ettigi gibi, herkes uykuda oldugunu hayal eder.
<')!Up de berzaha nakledildiginde, orada uyan1k gibi olmu§tur. Onun icrin
"
dUnya hayatl, uyku gibidi.r. Ahirette ise, dilnya ve berzah1, uyku i<;in<.Je uyku
olarak alg1lar. Ger9ek uyan1khk hali ise, onun ahirette i~erisinde bulundu~u
durumdur ve orada uyku yoktur. Hz. Peygamber'e SQr'u sordular. 0 da ~u
cevab1 verdi: "O, israfil tarafindan l§lktan bir boynuzdur."<16>
«Boyl.ece onlan, biitiiniiyle bir araya toplam1§1zd1r .» Cesetleri pa-
rampar9a olduktan sonra, hesap gormek ve kar§thklan verilmek tizere. bUtUn
yarat1klan bir yere toplamt§IZ. <;ok enteresandu ki, ne hayvanlardan, ne in-
sanlardan, ne cinlerden ve ne de meleklerden hi9birini geri birakmarru~1zdtr.
100. «0 gun kafirlere, cehennemi a~1k~a gostermi§izdir.» Bilttin ya-
ratiklan bir araya toplad1g1m1z o gtin, gorecekleri bir ~ekilde, kafirlere ce-
hennemi a<;1k<;a gosteririz. onun soluma ve kiikremesini i~itirler. Oyle ki.
oran1n ashn1 kimse bilemez. Hadiste ~oyle buyurulur: "O giin cehennem ge-
tirilir. Orada yetmi§ bin yular var. Her yulan reken yetmi~ bin tane de me-
lek var." 06>

101. «Onlar ki, Beni anmaga kar§I, gozleri perdeli idi.» Onlar dtinya-
dayken, gozlerini biittin yonlerden ku~ atan kahn perdeler vard1. Onun i'tin.
ak1l sahiplerini Benim zikrimle hidayete erdirecek olan mficizelere uyup,
tevhide yana§amiyorlarch. Halbuki ~airin ifadesiyle:
Her §eyde Allah'in varhgzna bir delil vardir.
Ve O'nun bir oldugunu bildirlr.

«Ve (Kur'an'1 ) dinlemeye tahammiil edemiyorJard1.>> Onlar. Hz.


Peygamber'e olan a§tn dii§manhklanndan ve hakka kar§l kulaklann1n a§tn
sagu olmas1ndan, Benim kitab1m1 ve soztimti dinlemiyorlardi. Yani, onlann
durumu, sagirhktan daha kottiydti. Gtinkti, saglfa htzb bag1nnca duyar. Hal-
buki bu insanlann, o duyulan kaybolmu~. Bu ifade, onlann i~itmeye bagh
delillerden ne derece ytiz ~evirdiklerini belirtir.
102. «Kafirler, Beni b1rak1p da kullarim1 dostlar edineceklerini mi
sanddar?» Yticeligime ragmen Beni inkar ettiler de, buna kar§1hk olarak

16- Hadis1 Mtislim, Sifatu'l-Cenne ve'n-Nar Kitabmda; Tirmiz1 de Macae Ji Sifat1'n-Nar ba-
brnda tahric etm~lerdir .
156 Hl.JI tU ' L lil!:YAN COz: I H

Benim kullanm olan Melekleri, isa'y1 ve Uzeyr'i dost edindiklerini mi sand1-


lar? Bunlar da Benim ege1nenligim alt1ndadir ve benim varhklanmdtr. in.kar
edenler benden vazgec;erek bana ibadeti nasil terkettiler? Onlan, edindikleri
dostlanm mabutlan san1p kendilerine yardun ettiklerine inan1rlar.
«Biz, cehennemi kafirlere bir konak olarak hazirlad1k.» Biz, yukar-
da anlatilan kafirlere, konak olarak cehennemi haz1rlad1k. Ayette g~en "nii-
zul-konak" kelimesi~ yolcu ve misafirler iyin hazrrlanrru~ olan yer demektir.
Kelimenin anlam1 bu olunca, ayeti ~oyle anla1nak gerekir. "Cehennemi,
inkarc1lara, misafire hazirlanan konak yeri gibi haz1rlad1k." Bu ifadede, on-
lar alaya ahnmt§tlf. T1pk1 ''Onlara acikh azabi miijdele!" (AI-i irnran: 21,
Tevbe: 34, in~ikak: 24) ayetlerinde oldugu gibi .
Bu ifadeler, inkar edenlere, cehennemin otesinde de baz1 azaplann oldu-
gunu i1na etmektedir ki. onlann bir benzeri de yoktur. Onlardan bi1isi de, Al-
lahu Teala'y1 gorme nirnetinden mahrurn bJTakdmalandtr. Bu konuda Allahu
Team §Oyle buyurur: "Hayir! Suphesiz o gun onlar, Rablerini gormekten
mahrum birakilmi~lardir. Sonra onlar, cehenneme girerler. 11 (Mutaffif'm,
15-16) Bu ayette cehenneme girme olay1, ikinci derecede bir dunnn olarak
zikredilmi~tir. Once Allah'1 gorrnekten mahrumiyet zikredilmi§, sonra dace-
hennem belirtilmi§tir.
ibni Abbas konak kelitnesini, "inme ve donti~ yeri" olarak yorumlam1~
ttr.
,..
Ayette i§aret edilcligine gore, Allah't sevdigini ve O'nun dostlugunu id-
dia eden kimse, O'ndan ba~kaslill dost edirunemelidir. <;tinkU, Hakk'1n dost-
1ugu ile halk1n dostlugu bir arada bulunamaz. Allah'a olan dostluk nimetini
inkar ederek, O'ndan ba§kalann1 dost edinenlerin yeri cehennemdir. Allah
sevgisi, blitlin hayirlann etraf1nda dondtigti bir kutuptur. Btittin kera1netleri
bir araya getiren bir kokttir. Allah sevgisinin belirtisi, emir ve yasaklann ge-
regini yerine getirrnektir.
Bilytiklerden birisi §Oyle der : "O'nun emirlerini terkederken veya ya-
saklann1 yaparken, Allahu Teala'mn seni gormesinden salGn! O'nu tenzih et
ve O'nu yUcelt! "
inkar edenler, bilttin gilnlerini inkar ve giinahla bo~a harcarlar. Olmayan
§eye, her §eyi bilen ve miilktin sahibi olan Allah'tan ba§kas1na tap1nrrlar.
Dlinya hayatlannda, hayvanlar gibi yerler ve i~erler. Dolay1s1yle Allahu
i\V<'l: I O:l I <M

Tealfi'nm onlan. kona~ olarak cehenne1ne koymasmua bir sak1m.:a yoktur.


Ne kc)til yerdir orns1 !

Mti'tninler ise, ibadet ve itaat etmek suretiyle Allah yolunda <;alJ~trlar.


Riyazat ve 1nticahedat ile 1ne§gul olurlar. Hi9bir za1nan, gerc;ek varhk olan
Allah'tan ba~kas1na kulluk etmezler. Allahu Teala'n1n bu kullara cla, yUksek
dereceler ihsan ettnesinde bir engel yoktur. Kurtulu~, ancak dereceleri yUcel-
len yilce Allah'a yonelmekle olur.

103. «De ki : 'Size, yaphklan i§ler bak1m1ndan en «;ok zarara ugra-


yanlari haber verelim mi?>> Ey inkarc1lar! Yapm1~. olduklan i~lerde, en bil-
ylik htisrana ugrayanlan ve en fena ahlaka sahip olan topluluklan size bildi-
relim mi? Bu ifade, inkarctlann kencli hesaplanna gore iyilik saydtklari ~ey ­
leri aylklamaktadir. Bu iyilikler; s1la-i rahi1n, fakirlere ikram, kale azadt.. gi-
bi ~eylerdir. inkarc1lar, kendi dti~tincelerine gore, yapm1~ olduklan bu ainel-
leri begeniyor, sevap alacaklanna gtiveniyor ve neticelerini goreceklerini
limit edi yorlardt.
. 104. «Bunlar iyi i~ler yaptlklann1 sand1klar1 halde, diinya hayat1n·
daki ~abalari bo§a giden kimselerdir. '» Onlar, yapt1klann1n iyi §eyler ol-
dugunu san1yorlard1, ama, onlar tru.namen bat1l ~eylerdi ve bo~a ~1km1~ oJdu.
Buradaki bo~a ytkma durumu, sap1khga degil, 9ah~malanna ili~kindir. <;tin-
kii onlann yah~malann1n bo~a c;1kmas1, sadece di.inya ile ilgili degildir. Yani
onlar, ahirette kendilerine fayda verecek olan ~eyler yapt1klann1 san1yorlar-
di. Onlar, bu amelleri en uygun ~ekilde yapttklannt zannediyorlard.I. Bu du-
rum, yapt1klan i§leri begenmelerinden ve onu elde etmek i9in 9aba sarfetme-
lerinden kaynaklan1yordu.
A.yet, sap1k ve bid'at mezheplere mensup olanlara ve ehl-i riyaya i~aret
etmektedi.r. Riyan1n en basiti dahl §irktir ve ~irk de kulun btittin amellerini
bo~a 91karan bir durumdur. Allahu Teala bunu ~u ayetiyle bildirmi§tir :
"... Eger ~irk ko~·arsan, hiitan amelin kesinlikle bo~·a q1kar ... " (Zilmer: 65)
Netice olarak, inkara bitisik
.. olan bir amel batlldir. Bu ame l ibadet ve taat bi-
le olmu~ olsa. Riyacllar, biclat91lar ve desinler i~in arnel yapanlar gibi.
Hz. Ali (r.a.) de, "Harura ehli'' hakkmda bu htikmli venni§tir. Bunlar.
haricilerdir ve Hz. Ali (r.a.) bunlara sava~ aym1~ttr. Hariciler Kfife'de bulu-
nan zahid bir topluluktu. Muaviye ile kendisi aras1nda tahkitn olay1na raz1
oldugu i<;in, Hz. Ali'ye isyan etrni~lerdi . "Ali hakem'e raz1 olmakla kafir ol-
158 Rlll lll 'L Bfl;YAN C i'1z: I H

du. Htiktim ancak Allah'1ndir" demi~lerdi. Bu grup on iki bin ki~i idi. Topla-
mp aynhk sancaguu dikmi§lerdi. Kanlar ak1t1p, yollar kes1ni~lerdi. Hz. Ali
(r.a.) bunlann kaq1s1na y1km1§, domnelerini istemi§ti. Fakat hi9bir netice ah-
namam1~tl, onlar inatlannda direnmi~lerdi. Boylece de sava~ ka~1n1hnaz ol-
mu~tu. Hz. Ali bunlarla Nehrevan'da sava§mt§ ve koklerini kaz1mt§tl. Onla-
nn 9ok az1 kurtulabilmi~ti ki, Hz. Peygamber bunlar hakk1nda ~oyle buyur-
mu§tu: "Sizin irinizden oyle bir grup tureyecektir ki, onlann namazlari ya-
mnda kendi namazlarznizi. onlann oruflarz yarunda kendi oruflann1u ku-
r;umseyeceksiniz. Halbuki onlann imanlan, kopri.iciik kemiklerini gere-
mez. "(17)

105. «i§te, Rabblerinin ayetlerini ve O'na kaVU§may1 inkar eden.»


Bu s1fatlarla an1lanlar; 9al1~malan bo§a ytkanlar, akli ve nakli olarak da tev-
hide 9agiran delilleri inkar eclenler ve bununla da kalmayarak, oldtikten son-
ra dirilmeyi, ahireti ve oradakileri inkar edenlerdir. «Ve bu yuzden de
amelleri bo~a giden kimselerdir.» i§te bunlar antlan btittin amelleri bo§a
giden ve hivbir sevap alamayan kimselerdir.
«Ki Biz onlar i~in, k1yamet giiniinde hi~bir ol~ii koymayacag1z.» Biz
onlara hiy onem vermeyiz ve deger ve itibarlan da olmaz. <;tinkti, degerin
sebebi salih amellerdir. Onlann amelleri ise, bo§a gitmi§tir. Hadiste §Oyle
buyurulur : "K1yamet gununde, yiyip i~mi§ ve boyunu bqsunu a/mi~ birisi
gelir ve sivrisinek kadar agzrl1g1 olmaz. Dilerseniz 'Biz onlar ir; in kiyamet
gununde hir;bir 6Lfa koymayacagiz' ayetini okuyunuz." ( ts)

106. «i~te inkar ettikleri, ayetlerimi ve peygamberlerimi alaya al-


d1klar1 i~in» iman ve ilcrar etmeleri gerekirken, onlan inkar ve reddettikleri,
Kur'an'1 ve diger ilahl kitaplan, Allah'1n rasullerini ve nebilerini alaya ve ha-
fife alchklan iyin «onlarin cezas1 cehennemdir.'» Hadiste §Oyle buyurulur:
"insanlarla alay eden birisine cermet kapisi ac;illr ve 'gel gel' denir. Uziintu
ve sikmtisi da getirilir. Geldiginde de onunde kapt kapamr. Bu ha! o kadar
devam eder ki adama kapz aphr. Ona 'gel gel" denir,fakat gelmez." <19)

17- Hadtsi Buharl, Muslim, Tirmizi ve Ahmct b. Hanbel buradakinden daha geni~ olarak ve bir-
birine ya.km metinler ile t.ahric ettiler. Bkz. el-Fethu'l-Kebtr, 3/419.
18- Buhari, Kitabti't-Tefsir'de r.ivayet etmi~t:ir. Onun lafz1 "Kiyamet giim~ne, buyiik ve §i§man
· bir adam gelir. Fakat Allah katmda sivrisinek kanadma bile denk olamaz" ~eklindedir .
MUellifin rivayet ettig i hadisi isc, ibni Mtirdeveyh rivayet etnli§tir. Bkz. Fethu'l-BJrf,
8/226.
19- Beyhaki, Hasan'dan mi.irsel olarak rivayet etmi~tir. Bkz. et-Tergib ve't-Terhib, 3/611:
/\yd : 1or; 1on l \ l ~ llF Sl l Hl~S( / 1H I GD

107. «inmn l'<lil• iyi d&tvrani§larda bulunanlaru gclince,» dilnya ha-


yatlannda iken. iman edererek sadece Allah nzast it;in sfilih ameller i~leyen ­
lere, Allah kat1nda «onlar i(_;in makam olarak Firdevs Cennetleri vard1r.»
Kamus'ta ~unlar sc.iylenir : "Firdevs Cenneti, her tilrlti bah<;edekileri i~~­
risinde bulunduran, i<;erisinde baglar olan bah<;edir."

Ayette geven "niizul" kelimesi, gelen misafirler iyin haz1rlanan evdir.


Firdevs Cennetleri ise, onlara hazirlanan konaklard1r. Yahut da, Firdevs
Cenneti 1neyveleridir. Yani onlara, ziyafet ohnak tizere cennet 1neyveleri ha-
zirlanmt~tlr.

108. «Orada siirekli olarak kalacaklard1r.» Bu cennetlerde sonsuza


dek kalacaklan takdir edilmi§tir. «Oradan aynlmak istemezler hi~.» Arzu-
ya uygun olmayan evden, ba~ka bir yere gidildigi gibi oradan aynhp bir ba~­
ka yere gitrnek istemezler. <;iinkti oras1 her istegin bulundugu, daha fazla bir
~ey istenmeyen bir yerdir.

Fahreddin R azi ~oyle der : "Bu tarut1m, kem alin zirvesine i§aret eder.
<;tinkti insan, dlinyacla kendisine mutluluk veren herhangi bir yilksek rtitbeye
vannca, ondan daha ytiksegine goz diker. Hadiste de ~oyle denilir : 'Cennet
yuz kademedir. Her kademe arast yerle gok kadardir. Firdevs ise en usf ka-
demesidir. Oradan dart nehir fi~klnr. Oranin iizerinde Ar~u 'r-Rahman var-
dir. Allah'tan istediginizde, F irdevs'i isteyin. " '(W)

109. «De ki: 'Eger deniz, Rabbimin sozleri ic;in miirekkep olsa ...•»
Burada cins kastedilmi~tir, yani deniz suyu cinsine i~aret edilmi§tir. BiltUn
denizler mtirekkep olsa, yine de Rabbinin ilim ve hikmetini yazamazs1n. Sen
1
0 nun ilim ve hiktnetini yazarken, denizler kadar olan mtirekkep bile yeter-
siz kahr.
«Bir o kadar» deniz «da eklesek,» M evcut denizin suyu kadar da
b~ka ziyade ilave etsek, o da biter ve yine de yazip bitiremezsin. Rabbinin
ilim ve hikmeti bitmez.
Buna, Allahu Teata'mn §U sozti de ayn bir kan1ttu : "Sayet yeryazilnde
ki agar.Zar ka.lem, deniz de arkaszndan y edi den;z eklenerek. (miirekkep ol-
sa). yine de Allah'1n sozleri yazmakla tiikenmez." (Lokman: 27)

20- Buhari bir benzeriyleKitabu't-Tevhid'de ve Kitabu'l-Cihad'da rivayet etmi§tir. Uzunca bir


hadisio paryas1drr. Bkz. F erhii 'l-Bari, 13/404.
IGO l~l 11 llJL I H~YAN < '.i'1z: I fi

«Rabbimin sozleri bitmeden once deniz tukenir. '» Deniz suyunun o


kadar \:Ok ohnas1na rag1neni ondan hi<;bir ~ey kahnaz. <;UnkU. her cismin bir
sonu vardir. Ttikeruneyen sadece Rabbinin ilim ve hik.tnetidir. <;Unkti O'nun
ilim ve hikmetinin sonu yoktur. Bu sozde deniz ttikendikten sonra, Allah'm
sozilniln ttikenecegini gosteren bir i~aret yoktur.
110. «De ki : 'Ben, sadece sizin gibi bir be§erim.» Ey Muhammed! De
ki : "Ben de §ekil olarak sizin gibi insan1m. Baz1 be§eri vas1flarcla sizinle ay-
m seviyedeyi1n. «Ancak bana, ilah1n1z1n sadece bir tek ilah ·oldugu vah-
yediliyor .>> Ancak bana, Rabbim taraf1ndan, ilah1n1z1n sadece bir tek ilfill ol-
dugu ve uluhiyetin sadece O'na ait oldugu vahyediliyor. O'nun zatinda hic;bir
ortag1 ve s1fat1nda benzeri yoktur. Yani hen, bir be§er oldugumu itiraf ediyo-
rum. Ancak Allahu Team sizin i~inizden bana, nlibilvvet ve risalet ihsan etti.
«Arbk her kim Rabbine kavu§may1 umuyorsa ...» Kavu§maktan kas1t,
Rabbin ikram1na ula§maktir. Kim Allah'1n ikram1ru elde etmek isterse, ve
onu gormeyi dilerse «iyi i~ yapsin.» i~te her kim, bu ytice makam1 elde et-
meyi arzu ediyorsa, Allah'a sunulabilecek amelleri i§lesin.
Zilnnfin §Dyle der: "Salih amel, riyadan annchnlm1§ olan ameldir."
«Ve Rabbine ibadette hi~bir §eyi ortak ko§mas1n.'» Rabbine ibadette
riyakarlann yapttg1 gibi ne av1k ne de kapah hi9bir ~irk kan§t11mas1n.
ibni Abbas (r.a.) §6yle der : "Riyakar, yaptig1 i§ten dolay1 kendisini ov-
melerini isteyen ki§idir."
Hasan da ~unu soyler: "Bu ayet, yapttg1 amelle Allah1 ve insanlan iste-
yerek ~irke girenler hakk1ndadlf."
Rivayet edilir ki: Ctindilb b. Zilheyr Hz. Peygamber (s.a. v.)'e ~oyle der:
"Ben, Allah nzas1 i9in bir amel i§liyorum. Fakat bunu insanlardan birisi duy-
dugunda zevk ahyoru1n." Bu soz i.izerine Hz. Peygamber: 'Allahu Tealti ,
1

kendi nzas11u kazanmak i~·in ve ihlasla yapllandan ba§kasrm kabul etmez"


buyurdu. Bu ayet de Hz. Peygamberi tasdik i9in nazil ohnu§tur.
Bu hal niyete baghdlf. Allah'tan ba~kas1n1 terkeden baz1 halis Mtislti-
manlann yaptiklan gibi kendisine uyulmas1 i9in bilinmesine sevinirse, bun-
cla sak1nca yok. Fakat sadece kendisini ovstinler diye baz1 §eyler yaparsa,
nam ic;in yaparsa, kendisini a1unalan i9in yaparsa, i§te blittin bunlar sadece
gosteri~ ve ~irktir. Kendisine uyan kimse de, amelinin bo~a gitmesinden kor-
l\vc·I : 110 IHI

kar ve sakmsr.

AbdulJah b. Gatip. sabah oldugunda ~oyle denni~ : "Di.in Allah bana ha-
yir ihsan etti. ~unu okudum, ~oyle namaz kllchm." Kendisine, "Bunlan senin
11
gibi bir soyleyen daha var 1n1? diye sorduklannda o: "Rabbin.in nimetini
an." (Duha:ll) ayetini okuyarak: "Siz Allah'1n nimetini soylemeyin diyor-
sunuz" diye cevap vermi§tir. i§te bu misalde oldugu gibi, bir ltitfun belirtil-
mesi ve kendisinin ornek ahnmas1 iyin soylenirse, saktncah degildir. Ancak,
kendisinin fitneye dii§mesinden emin olmahdtr. Kendisini gizlemek ise, en
iyi olan1du. Eger o gosteri~ ve riya ehline benzemek iyin yaparsa kendisine
gosteri§i yeterlidir. Bu ayet, ilim ve amelin ozetini kapsar. Onlar da, tevhid
ve amelde ihlasur.

Bahru'l-Ulum'da §Unlar anlatihr: Riyan1n (gosteri§) anlam1 nedir diye


sorarsan1z, "Allah'tan ba§kas1 i~in amel etmektir" deriz. B unun delili ise, Hz.
Peygamberin §U soztidtir : "Ummetini hakkinda korktugum en korkun~· §e_Y.
onlann Allah'a §irk ko§malandir. Ben onlarin; gune§e, aya, agaca ve puta
tap1ndtklarm1 soylemiyorum. Fakat Allah'tan ba§kasina amel ederler. " <21 >
Bir ba§ka hadiste de §Oyle buyurulur : "Allahu Teala kzyamet gununde,
yani kendisinde §Uphe olmayan o gunde, eskileri ve yenileri bir araya topla-
digmda, birisi soyle seslenir: 'Allah ifin yapilmasi gereken bir amell,
O'ndan ba§kasz i f in yapan kimse varsa, yaptigi amelinin kar§ilzgini Al-
lah'tan ba§kas1ndan alszn! 9iinkii Allah, kendisine §irk ko§ulanlardan, §irke
en ihtiyafsiz olanidzr.'" <22>

KEIIF SURESiNiNFAZiLETi HAKKINDAKi HADiSLER:


1) Ebfi'd-Derda (r.a.), Hz. Peygamberin §Oyle dedigini rivayet eder :
"Kehf Suresi'nin ilk on ayetini ezberleyen, Deccal'dan korunmU§ olur. II
(Muslim)

2) Nesai'nin rivayeti de §6yledir : "Ke~f Suresi'nin son on ayetini oku-


yan, Dec cal fitnesinden korunmu§ olur."

3) EbO. Sa'ld el-Hudn'den rivayet edildigine gore, Hz. Peygamber §Oyle


buyurur : "K ehf Stl.resi'ni indirilmi§ oldugu gibi okuyana, o sure kiyamet gii-

21 - tmam Ahmed b. HanbeJ,Miisned'de rivayet. etmi~tir. 4/124.


22- Ahmed b. Hanbel, Tirmizi ve lbni Mace, Ebl Said b. Eb! Fudfile el-Ensari hadisinden riva-
yet etm i~tir. Bkz. el-F ethu'l-Kebir, 1/ 100.
1()2 HUI ILJ'L Ul.!:YAN Cl\z: I l>

nunde makanundan Mekke'ye kadar bir l§lk olur. Son on ayetini okuyana
da, Deccal pkinca musallat olamaz." (Hfil<itn)
4) Ebu Sa'id'den "Her kim., Kehf SCtresi'ni cuma gecesi okursa, kendisiy-
le Beyt-i Atfk arasuu bir nur ayd1nlat1r. " Darimi Sunen'inde, Ebu Sa'id'den
mevkuf olarak rivayet eder. Tergib ve Terhib'de de boyledir.

Ey Allah'1m! Bizi heva ve hevesin sap1tmas1ndan, Mesih Deccal'1n fitne-


sinden koru. Rahmetini umanz ey Rab.met sahibi Allah'1m! Efendimiz Mu-
hammed (s.a.v.)'e, onun al ve ashab1na salat ve selam et. Elhamdi.i lillfilli
Rabbilfilemln.

Allah TeaHi'n1n yardim1yla Kehf Suresi'nin tefsiri sona erdi.


Bu sure Ali R1za TEMEL tarafrndan tercOme edilmi~tir.
J. Ka/, Ha, Ya, Ayn, Sad.
2. Bu, Rabbinin, kcdu Zek£riyya'ya olan ralunetin.i anmadJr.
166 HtJHl l' L Bf~YAN l '. i'tz: I£>

3. 0, Rabbine gizli bir sesle yalvarmt§tt.


4. Demi§ti ki: "Rabbim! Gerfekten kemiklerim gev§edi, ba§
ihtiyarlik aleviyle tutu§tU. Rabbim! Sana yalvarmakla hif
bedbaht olmadun.
5-6. Dogrusu, benden sonra yerime gefecek yaktnlanm if in
korkuyorum. Karim da klsirdir. Rabbim! Bana katindan bir
ogul bagcyla. ki, bana ve Yakubogullanna mirasft olsun. Rab-
bim! O'nu begendigin bir in.san yap."

1. «Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad.» Bu, sfirenin ismidir. Mahzuf bir mtibteda-
run haberidir. Takdiri ~oyledir: Bu sfire, Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad sGresidir.
Dencti ki, bu, Allah'1n kendisiyle yemin ettigi bir <;e§it kasemdir. Yahut da,
Allah'1n isimlerinden bir isimdir, veya her biri, Allah'1n ytice s1fatlanndan bi-
rine i§aret eden harflerden meydana gelen bir terkibdir. Kaf; Kerim, Ha; Hi-
dayete erdirici. Ayn; Allm. Sad; Sachk s1fat1na deHilet etmektedir. co
2. «Bu, Rabbinin, kulu Zekeriyya'ya olan rahmetini anmadtr.» Ey
Muhammed (s.a.v.)! Bu, Rabbinin, kulu ve el<;isi Zekeriy'ya ya olan rahmeti-
ni anmadIT ki, Biz onu sana hikaye ediyoruz. 0 , ishak oglu Yakub neslinden
Musa'n1n karde§i Harun'un ogullanndan Zekeriyya'dIT.
3. «0, Rabbine gizli bir sesle yalvarmi§tJ.» Zekeriyya (a.s.) duas1nda
1
gtizel edebe riayet etmi§ti. Her ne kadar dua gizli de yap1lsa Allah a gore
a~ikar yapilmt§ gibidir, fakat boyle yapilmas1 ihHisa daha uygun, riyadan daha
uzak, insanlann onu 9ocuk istemesinden dolay1 klnamas1ndan kurtulmas1na
daha mtinasiptir. <;unkti yocugu, ya§1 ilerlemi§ bir donemde istemi§ti. 0 vakit
ya§1 doksan dokuz idi.

4. «Demi~ti ki: 'Rabbim! Ger~ekten kemiklerim gev§edi,» sa<;lan1n


agard1 . Gev§emek, kemiklere nisbet edildi. Zira kemikler beden binas1run di-
regi mesabesinclectir: Sert olmas1na ve i ~ten az etkilerunesine ragmen kemige
gev§eklik isabet ederse, vticudun diger k1s1mlanna da elbette isabet eder.

1- Sfirelerin ba~ lanndak.i hurOf u mukatta'alarla ilgili tercih edilen gorii~ muhakkik. mtifessirle-
rin zikrettikleridir. Onlar ~oyle derler: Bu harfler Kur'an'm i'cazrna dik.kati ~e kmek ve bu
muciz kitabm bu gibi harflerden meydana geldigini belirtmek i~in getirilmi~tir. Bkz. Safve-
til't-Tefasfr, 1/7. Orada yeterli bilgi vardrr.
1\yt'( : 1 .{) I fl7

«Ha~,
ihtiyurhk ulcviyle tutu~tu.» Beyazhk biltiln sa<;lan kaplad1g1 i<;in
mUbalaga tarzm<.Ja. beyazhk ate§in alevine benzetildi. Yani , ba§11nda siyah
nmnma bir §ey kalmad1. Ba§nn, ihtiyarbg1n be1nbeyaz aleviyle tutu§tu.

«Rabbim! Sana yalvarmakla hi.~ bedbaht olmadam.>> Bu uzun haya ~


t1m boyunca hi~bir zaman sana ettigim duada eli bo§ kalmad1m. Aksine her
istedigimi verclin. Bu isteme tarz1, her duada daha onceki ikramlan one sUre-
rek, onlan vas1ta yaparak isteme §eklidir. Madem ki Cenab-1 Hak, uzun tnild-
<let kulunu almaya ah§tird1. Oyle ise onu ebediyyen mahrum etmeyecektir.
Ozellikle de §iddetli fakirlik ve zorluk anlannda...

Anlatild1 ki; fakirin biri bir adama §6yle dedi: "Ben filan zamanda ihsan-
da bulundugun ki§iyim." 0 <la: "Bize, bizimle mtiracaat eden ki§i merhaba! "
dedi ve ihtiyac1111 giderdi. Muhtav adam ona sanki §oyle diyordu: "Ben ruhen
ve bedenen gti~lti iken beni geri yevirmedin. Beni almaya ah§tud1ktan ve iyi-
ce fakirle§tikten sonra geri ~evirirsen gonltim btisbtitiin klnhr, mahvolurum."

5-6. «Dogrusu, benden sonra yerime ge~ecek yak1nlarim i~in korku-


yorum.» Ollimtimden sonra yerime ge~ecek birisi laz1m. Zekeriyya (a.s.)'ntn
korkusunun sebebi; gtictintin kaybolmas1 ve ya§1mn ilerlemesiydi. Yak1nlan;
amca ~ocuklanyd1, bunlar israilogullann1n en berbat kimseleriydi. Zekeriyya
(a.s.), oltimlinden sonra bunlann, Ummetinin idaresinde kendisini iyi temsil
ederneyeceklerinden ve onlann dinlerini tahrif etmelerinden korkuyordu.

«Karim da k1s1rdar.» Kans1, Fakfiz k1z1 I~a idi. 0 da Fakuz k1z1 Han-
ne'nin kiz karde§idir.

Tabeli cledi ki: "Hanne, Meryem'in annesidir." Buna gore, Yahya (a.s.)
isa (a.s.)'n1n teyze yocugudur. Nitekim isra hadisinde Hz. Peygamber (s.a.v.)
§Oyle buyurdu: "Teyze rocuklan isa ve Yahya ile kar~ila~tim. 11

Zekeriyya'mn kans1, gem; Iiginden itibaren hi9 dogu1mam1§tlf. <;ocugu


olmayan erkek ve kad1na klsir denir. Zekeriya'n1n han1m1 o sirada doksan se-
kiz ya~1ndayd1.

«Rabbim! Bana kattndan bir ogul bag1~la ki, bana ve Yakubogulla-


rana miras~1 olsun.>> Nonnal sebepler yoluyla degil de s1rf ltitf u kereminden,
ytice kudretinden olmak iizere bana bir ogul ver ki , ililn, din ve peygamberlik
yontinden benitn mirasvim olsun. Peygamberler geriye mal birakmazlar. Hz.
Peygamber (s.a. v.) bunu ~oyle be1irtiyor: "Biz peygam.berler. m,a l birakma·
168 HUHU'L-BEYAN Ci\;1,: I G

y1.z. Geriye biraktiklarmuz ise sadaka.d1r." (2>


Zekeriya (a.s.) oglunun, ibrahim oglu ishak oglu Yakub soyundan kral-
hga varis olmas1n1 istiyordu. 0 sirada Zekeriyya, alimlerin de reisiydi. Oglu-
nun, kendi ilmine ve Masan ogullann1n saltanatina varis olmas1n1 istiyordu.
«Rabbim! Onu begendigin bir insan yap'», soz ve hareket yontinden
katinda itibarh yap. Araya "Rabbim" soztintin ilave edilmesi, yalvan~da
duarun kabul edilmesi iyin 1srar ve mtibalaga kasttyladir. Denildi ki: "Kul,
duas1mn kabul olmas1m isterse, Allah'1n uygun isitn ve s1fatlanyla dua etsin."
Bil ki: Zekeriyya (a.s.) da oldugu gibi Allah, tamru.n1n1 veya bir k1sm1ru
kabul etmeyecegi duayt kuluna ettinnez.

Bir Hadis-i ~erifte ~oyle buyruldu: "Kendine dua ka.p1s1 arzlan kimseye
rahmet kapzsz da aftlnu§ demektir." Zira dua, zillet ve ihtiyay ifadesiclir. Al-
lahti Teala'ya, ihtiya9 arzetmekten daha sevirnli bir ~ey yoktur.
Ebu Yezid Bestam1 ~oyle dedi: "Otuz sene s1k1 s1k1ya Allah'a ibadet et-
tim. Gordtim ki birisi bana ~oyle diyor: "Ey Ebfi Yezid! Allah'1n hazineleri
11
i.badetle dolu, eger O'na ula§mak istersen zillet ve yoksulluk tizere hareket et.
Marifet ehlinden birisi ~oyle dedi: "Duane gtizel silfilltir. Vefa ne gtizel
binektir. Aglamak ne glizel ~efaatv1dtr. Dua, ya din veya dtinya ic;in olur. Din
i9in olan dua, kamil insanlann goz diktigi umut mahallidir. Bilmez misin ki,
Zekeriyya (a.s.) Allah'tan, ztirriyetinden ilme mirasc;1 olacak kimse istedi: il-
1ne varis olmak mala varis olmaktan daha haytrhdtr. <;unkti kainat1n nizam1
ilim, amel , salah, takva, adalet ve insafla kaimdir."

2- Buharl, Mi.islim, Ebu Davud , Taber! tahric etmi§tir. Buharinin lafz1 §Udur: Hz. Ai§e'den: Hz.
Peygamber (s.a.v .)'in hammlan mira5lanm istemek i9in Hz. EbO Bekir'e bi1isini yollamak is-
tediler. Ai§e dedi ki: RasOlullah: "Biz miras birakmayzz, bzraktiklanmzz sadakadir" demedi
mi? Bkz. Camiu'l-Usat, 9/640.
Ml~ Hvr:M S(JHfi::SI / IH IHH

G~
.. ,.,
7. (Allah:) "Ey Zekeriyya! Sana Yahya isminde bir oglani
mii.jdeliyoruz. Bu adi daha once kimseye vermemi§tik" (brt-
yurdu.)
8. Zekeriyya dedi ki: "Rabbim! Karim lastr, ben de son de-
rece kocamt§ken. nastl oglum olabilir?"
9. "Oyledir." Rabbin buyurdu: "0 bana kolaydir. Nitekim
sen hifbir §ey degilken daha once seni de yaratml§tim" dedi.
10. Zekeriyya: "Rabbim! Dyle ise bana bir alamet ver "de-
di. Allah: "S enin alametin, saglam ve sthhatte oldugun halde
(iif gun) Uf gece insanlarla konu§amamandir" buyurdu.

7. «(Allah)» inelegin diliyle Zekeriyya'ya ~oyle seslendi: «'Ey Zekeriy-


ya! Sana Yahya isminde bir oglan1 miijdeliyoruz» Nitekim Al-i Imran
" .
sfiresinde de ~oyle buyurmu~tu: "Mabette namaz kilarken melekler ona: Al-
lah sana Yahya'yi nu~jdeliyor diye seslendiler.,, (Al-i i1nran: 39) Miljde; ha-
ber ve1ilen kimsede sevirn; uyandiran haber demektir.

«Bu ad1 daha once kimseye vermemi§tik' (buyurdu.)» Daha once bu


ismi kimseye vennemekle Yahya'ya hicr ada~ yap1na1n1~tik. Araplar isimlerin
me~hur ve dikkat crekici olmas1na ozen gosterirlerdi.

8. «Zekeriyya» (a.s.) yalvarma ve niyazda milbalaga olmak Uzere bizzat


Cenab-1 Hakka nida ederek «dedi ki: ' Rabbim!»~ Ya Rabbi ! «Kanm k1s1r,
ben de son derece kocam1~ken» Benim nereden ve «nasll oglum olabilir?»
Kann1 gern;liginde bile c;ocuk dogurmain1 ~ken ~imdi ihtiyarh gmda 1n1 ~ocuk
170 ~UHU ' L BEVAN Cfa~: I6

doguracak? Ostelik ben de kurumu§ dal gibi son derece koca1n1~ken mi <;ocu-
gum olacak?

Zekeriyya (a.s.). Allah'm ka1nil kudretini itiraf etmekle beraber, ya§J


ge<;1ni§ bir erkekle, k1su bir kocakandan 9ocuk olmas1ru tuhaf kar§1lamt§tl.
Zekeriyya (a.s.) <;ocuk istedigi halde "Benim nastl oglum olabilir" diyerek
neden hayrete dil§er? denilirse biz de deriz ki; onun hayreti, A1lab'1n onlan
gen<;le§tirip sonra da kendilerine <;ocuk ihsan etmesinden veya ya§h halde b1-
rak1p ya§hhga ragrnen onlardan ~ocuk meydana getirmesinden dolay1 idi. ~u
ayet-i kerime de buna delalet etmektedir: "Zekeriyya: 'Rabbim! Beni tek ba-
~rma b11·akma. Sen varislerin en hayirltsistn' demi~ti. Biz de ona icabet ede-
rek, Yahya'yi bah~etmi~. e~ini de do gum yapacak hale getirmi~tik ..." (Enbiya:
89-90) yani ona dogurrna glicil venni§tik.

Denildi ki; Zekeriyya'n1n merak ettigi §uydu: Bu vocuk hangi kad1ndan


olacak? ~u k1sir han1rndan 1n1, yoksa evlenecegim ba§ka bir harumdan Il1l?

9. Mi.ijdeyi veren melek dedi ki: «'Oyledir'», dedigin gibi <;ocugun ola-
cak. Zira «Rabbin buyurdu: '0 bana kolaydrr.» Sana erkeklik gtictinii tek-
rar verir. Han11run1 da 9ocuk dogunnaya uygun hale getjririm. Bu cilmle, be-
lirtilen va'de ve bu vadin, ger<;ekle~ecegine i§aret ediyor. Sanki ~oyle deniyor:
Vadettigim bu harikulade i§, normal ~artlara gore mfunktin degilse de s1rf Ba-
na has olmak tizere mtimkiindtir, kolaydir. «Nitekim sen hi~bir §ey degilken
daha once seni de yaratm1§t1m' dedi.» Zira Yahya'dan once seni de yarat-
m1§t1m. Sen o zaman hi<;bir ~ey degildin, ortada yoktun. Y ahya'run iki insan-
dan yaratilmas1, senin tek olarak yaratJlmandan daha kolaydir.

10. «Zekeri yya: 'Rabbim! Oyle ise» hamileligin ger<;ekle§tigine dair


«bana bir alamet ver'» ki bu btiyilk nimet meydana gelince ona ~tikilrle mu-
kabele edeyim., «dedi.»

«Allah: 'Senin alametin saglam ve s1hhatte oldugun halde (ii~ giin)


ii~ gece insanlarla konu§amamandar. '» Zikir ve tesbihe gticlin olmakla be-
raber insanlara be~er sozilyle hitab edememendir, «huyurdu.» Ayette, insan-
larla konu~runama beli1tildigine gore, tesbih ve zikre bir inani yoktur. Al-i
i1nran sfiresinde de belirtildigi gibi. Zekeriya (a.s.)'da sagHhk ve dilsizlik gibi
herhangi bir organ kusuru olmaks1zm bu hal meydana gelecek ve tiy gtin ti<;
gece devam edecektir.
Ayd: 8 I I 17 I

11. Zekeriyya bunun llzerine mabetten flkrp milletine: "Sa-


bah ak§am Allah 'i tesbih edin," diye i§arette bulundu.
. 12·14. ''Ey Yahya! Kitab'a s1.kica saril" (dedik.) Biz daha
fOcukken ona hikmet, katimizdan kalb yumu§akligi ve safiyet
verdik. 0, Allah 'tan sakinan ve anasma babasina kar§l iyi
davranan bir kimse idi, ba§ kaldiran bir zorba degildi.
15. Dogdugu giinde, olecegi giinde ve diri olarak kabirden
kaldirilacagi giinde ona selii.m olsun.

11. «Zekeriyya bunun iizerine mabetten ~1k1p milletine: 'Sabah ak·


" . ,..
§am Allah'• tesbih edin' diye i~arette bulundu.» Al-i Imran: Ayet: 4fde de
belirtildigi gibi konu~mas1 sadece remz ~eklinde idi. Zekeriyya, han11n1n1n ha-
mile kah~1nm sabah1nda, namazgah veya odadan kavminin kar~1s1na ytkt1.
Zaten kap1run kendilerine a<;llmas1m ve iyeriye gilip namaz k1hnay1 bekliyor-
lard1. Zekeriyya, rengi degi~mi~ ve suskun vaziyette c;1k1nca vaziyetini begen-
1nediler ve: Sana ne oldu ey Zekeriyya? dediler.
Burada "tesbih"den maksat namaz kilmaktir. "Bukre", giine~in dogma-
s1ndan ku~luk vaktine kadar. "a§iy" ise zevalden giine~in bat1m1na kadarki
vakit demektir. Ebu'l-Aliye'ye gore bu iki vakitten maksat sabah ile ikindi na-
172 l~lJHU ' L · L:H!:YAN C l.i~: I fi

maz1du, veya mana ~udur: Rabbinizi gtiniin iki ucunda tenzih edip "Subha-
nellah" deyin. Belki de Zekeriyya ~liktir olarak tesbih etmekle ve kavmine bu-
nu e1nrettnekle memurdu. Nitekhn Ebussuud Tefsiri'ncle de boyle sc)ylemnek-
tedir.

12-14. «'Ey Yahya kitaba s1k1ca sanl' (dedik)», yani Zekeriyya'ya


Yahya'y1 ihsan ettik sonra da, ey Yahya Tevrat'a ciddi olarak sanl dedik. Biz
s ana onu verdik, aynca onu ezberleyip, geregince amel etme gticilnil de verdik.

«Biz daha ~ocukken ona hikmet... » 1bn Abbas'a gore ayetteki "hii-
kum" kelilnesi peygamberlik inanas1nadir. Allah onun peygamber olrnas1n1
istedi. Peygamberligin "hilkilm" diye isi1nlendirilmesi: Allah'1n daha i;:ocuk-
ken Y ahya'run akhru saglam yapmas1 ve ona vahyetmesinden dolay1d1r.

Denildi ki, htiktimden maksat hikinet, Tevrat'1 anlaina ve diode fakih ol-
maktu. Hiikihn engel ohnak demektir. Zalitni zultimden ahkoydugu ic;in haki-
me, engel olucu manas1na hfil<im denmi~tir. Hikmet de insan1 adilikten ahko-
yan ~ey demektir.

Rivayete gore ~ocuklar Yahya'y1 oyuna c;agirchklannda "oyun ii;:in yara-


ulmad1k" de1ni~ti.
«Katim1zdan kalb yumu§akhg1 ve safiyet verdik.» Taraf1mizdan ona
btiyilk bir rahmet verdik veya ona, babas1na ve ba~kalanna kar§t kalbinde bir
ac1ma hissi verdik. Aynca gilnahladan pak olmay1 nasib ettik. Allah onda
hem asaleti hem de vazifelerde kusur etmekten uzak alma s1fatlanm bir araya
getirdi.

«0, Allah'tan sak1nan ve anas1na babas1na kar§• iyi davranan bir


kimse idi.'» itaatli ve giinahlardan uzak idi. Hata yapmad1g1 gibi hata i~leme­
yi de akllndan geyirmedi. Anas1na babas1na kar§1 iyi davramrd.I. «Ba~ kald1-
ran bir zorba degildi.» Onlara ve Rabbine kar§1 asi ve kibirli degildi.

Denildi ki: Cebbar; ofkeyle vurup Oldtiren, sonucu di.i~ilnmeyen kimse


de1nektir. Aynca: Allah'1n emrine boyun egmeyen kibirli manasma geldigi de
soylendi.

15. «Dogdugu giinde, olecegi giinde ve diri olarak kabirden kald1r1-


lacag1 giinde ona selam olsun.>> Allah katindan Yahya'ya gilven ve sela1net
olsun. Soztin ash ~udur: Bu hallerde Biz ona seHim verdik. Zira bunlar en s1-
k1ntth anlardir. Fakat climle fiil cu1nlesinden isim ctimlesine 9evrildi ki;
Ayd : I '.l · I fi

scl:1m1n sabit ve sa~lnml 1~111a delalet etsin. <;ilnkti isim cUmlesi sebat ifodc
l'der.

Dogdugu gtinde, Yahya ana rahminclen aynltrken diger Ademogullannu


dokundugu gibi ~eytanm kendisine dokunmas1nclan sela1nette olsun. OldUgU
gUnde tabii oltimtin korkusundan ve ollimden sonraki kabir azab1ndan emi n
olsun. Dirilecegi gtinde de k1yamet ve cehennem azab1ndan setamette olsun.

16. Kitap'ta Meryem 'i de an. Bir zaman o, ailesinden ayri-


larak dogu yon.iinde hir yere fekilmi§ti.
17. On/orla kendi aras1na bi- perde fl!kmiJti. Biz ona Ceb-
rail'i gondenni¥ik de Ona lam bir insan o'farak goriinmii§tii.
174 HLJH U'L· Hl4:YAN CiV.: I ti

18. Meryem: "Eger Allah'tan sakman bir kimse isen sen-


den Rahman'a sigimnm" dedi.
19. Cebrail: "Ben ancak Rabbinin elfisiyim. Sana temiz bir
oglan bagi#amak if in geldim" de di.
20. Meryem: "Bana bir insan dokunmami§ken, ben kotu
kadin da olmadig1m halde, nasil oglum olabilir?" dedi.
21. Cebrail: "Btt boyledir. 9iinkii Rabbin dedi ki: 'Bu Ba-
na kolayd1.r. Onu insanlar ifin bir mucize ve katimrulan da bir
rahmet kl.la.cagiz. Hem bu, oneeden kararla§hrilm1-§ bir 'i§tir'"
dedi.

16. Ey Muhammed! «Kitap'ta» Kur'an'da veya bu ytice sfirede, imran


k1z1 «Meryem'i de an» yani haberini ve klssas1n1 da hatlfla. Hatrrlamak §a-
h1slarla degil, haber ve k1ssalarla ilgilidir. Meryem, ibadet eden kad1n demek-
tir. Meryem'in ismen zikredilmesinin hikmeti §Udur: Padi§ah ve ileri gelen ki-
§iler, htir Olan kad1nlanrun ismini WU Orta soyleyip ayaga dti§lirmezler, bilakis
kinaye yoluyla "e§, hane hallo" §eklinde ifade ederlerdi. Fakat ne zamanki
Hristiyanlar, Meryem ve isa hakk1nda ileri geri konu§maya ba§lay1nca Ce-
nab-1 Hak Meryem ismini, onun aynlmaz vasfl olan kulluk yontinli tekid i~in
ve Araplann, cariyeler ic;in kullanchklan tarza uyarak a91kca zikretti.
Bilindigi gibi Hz. isa'n1n babas1 da yoktur. Boyle inanmak gerekir.
isa'run, anas1na nisbet edilerek soylenip durmas1 sebebiyle, kalblerde onun
babas1 olmad1g1na ve terte1niz Meryem'in de lanet olas1 Yahudilerin soyledik-
leri iftiradan uzak bulunduguna <lair bir inany basil olur.
«Bir zaman o, ailesinden ayrdarak dogu yoniinde bir yere ~ekilmi§­
ti.» Kavminden aynhp dogu tarafina yekiltni~ti.
Hasan Basri diyor ki: Bundan dolay1 Hristiyanlar dogu taraf1n1 k1ble
edindiler. Yahudiler de bati yontinti klble edinmi~lerdi. <;iinkti Musa'run Ce-
nab-1 Hak'la bulu§1na yeri ve Tevrat'1n verildigi mahal, dag1n bat1 taraf1yd1.
Nitekim Cenab-1 Hak da oyle buyuruyor: "Ey Muhammed! Musa'ya hiikmu-
miizii bildirdigimiz zaman sen bat1 yonunde degildin. " (Kasas: 44)

Ayetin manas1: Kavminden uzakla§.tp, ayn ve tek ba§1na kahnca dogu


taraf1nda bir yere geldi. Bulundugu yer mescitti. Ay ba~1 oldugu zaman teyze-
sinin evine gider, temizlenince de mescide gelirdi.
Ayd: I() '.lO 17!3

17. «Onlnrlu kendi urnsrna bir per de ~ekmi~ti.» Bir gun y1kanma ihti-
yac1 <luy<lu. Mevsim k1~tt. Gizlenmek i(fin evlerinin en dip tarafmda insanlarla
ken<li arastna bir perde <;ekti. 0 temizlenip, elbisesini giymi~ olarak abdest
mahallinde bulunurken Cebrail parlak bir delikanh suretinde kendisine geldi.
«Biz ona Cebrail'i gondermi§tik de.» Ayette Cebrail "n?Ji" olarak zikredili-
yor. c;unkli o ruhan1 bir varhkt1r. Latif oldugu iyin ona ruh deruni~ti r. Beden
m1cak ruhla ya~ar, Cebrail, Ruhu l-Emln'dir yani emin ruhtur.
1

«Ona tam bir insan olarak goriinmii§tii.» Meryem'e, yaratlh~1 ta1n.


duzgtin bir insan ~eklinde gorlindli. Bun~an maksat; Meryem in onun s()zUne
1

ilgi duymas1, Allah'1n kelimelerinden kendisine aktaracag1 §eyleri kabullen-


1nesidir. ~ayet Cebrfill, melek ~eklinde gelseydi ondan tirkert soztinil dinleye-
mezdi.
18. «Meryem: 'Eger Allah'tan sak1nan bir kimse isen senden Rah-
man'a s1g1nrr1m' dedi.» Bu sozil, ugrad1g1 s1klnt1dan korunabilecegi tlzel ilti-
fat1 celbetmek ve Allah'a s1g1nmadaki mtibalagas1n1 ifade i~in soylemi~ti.
Zemah§eri Ke§§afta ~oyle dedi: "Bu gtizel suretten Allah'a s1g1nmas1
Meryem'in iffet ve takvalt bir kad1n olduguna delfilet etmektedir."
"Eger Allah'tan sakman bir kimse isen'' dedi. <;tinki.i milttaki olan ders
ahr. Allaha kar~1 gelmekten 9ekinir. Fas1k kimse otorite ile korkutulur, milna-
f1k ise insanlarla sak1nd1nllr. Foyas1n1n meydana 91kmas1ndan korkar. et-
Te'vilatu'n-Necmiyye isimli eserde bc)yle soylenmektedir. Meryem demek is-
tiyor ki; Rahmani tanusan, dindar ve miittaki isen Allah'a s1g1nman sebebiyle
bana yakla§ma. ~ayet Ralunan1 tan1maz bir gtinahkarsan senden Hakka s1g1111-
nm.
19. Bunun uzerine «Cebrail» ~oyle cevap verdi: «'Ben ancak Rabbi·
nin el~isiyim.» Ben, tahmin ettigin kotiililklerin sachr olacag1. bir kimse de~i­
lim. Ben ancak s1g1nd1g1n Rabbinin el<;isiyim. «Sana temiz bir oglan bag13-
lamak i<;in geldim' dedi.» Gomlekten ilflemek suretiyle, gilnahlardan pak,
be§eri benligin karanhk kirinden annmt§ te1niz bir oglan1n bag1§lanmas1na se-
bep olmak i<;in geldhn.
20. «Meryem: 'Bana bir insan dokunmamt§ken, hen kotii kad1n da
olmad1g1m halde nas1I oglum olabilir?' dedi.» Bunu Allah'1n kudretini uzak
gonnekten degil, normal kanunlar a~1s1ndan soyledi.
17G l~llH U' L BEVAN C:ilz: I fl

Bana nikah yoluyla hiy bir insan yakla~mach. Dokurnnak manasma ohm
"mess", helal cinsi temastan kinayedir. Zina fiili iyin bu ifade kullan1ltnaz.
hubs, fiiciir, zina kelimeleri kullarultr.

Ben erkek isteyen bir fahi~e degilim. Bununla cinsi ili~kiyi mutlak ola-
rak recldetmek istiyrn::. <;ocuk ancak helal veya haram ili~kiden 1neydana gelir.
Helal'e gelince Meryem'e hivbir insan yakla§madl.. Haram'a gelince o zaten
kotil kad1n degil. Bu iki yol da ortadan kalklnca yocuk da ortadan kalkmakta-
<lir.

21. «Cebrail: 'Bu boyledir. <:;iinkii» beni sana gonderen «Rabbin dedi
ki:» Sana asla bir insan dokunmad1g1 halde oglan bag1~lanmas1, nonnal §art-
larda mlimktin olmasa da «'bu Bana kolayd1r.» <;ilnkti Ben sebep ve vas1ta-
lara muhta9 degilim. «Onu insanlar i~in bir mucize ve katim1zdan da bir
rahmet kllacag1z.» Bu oglaru kudretimizin tamhg1na delil gostenneleri iyin
bu tarzda bir delil yaptlk. Aynca rehberliginde ytirilsilnler, ir§ad1yla aydrnlan-
s1nlar diye onu taraf1m1zdan onlar i<yin biiytik bir rahmet yapt1k. «Hem bu,
onceden kararla§tirdm1§ bir i§tir." dedi.» Onun babastz yarattlmas1n1 ezel-
deki ilmimle takdir ettim, olmas1m kesin olarak kararla§tlrd1m. Aksi milmktin
degildir, ilzillmenin de bir faydas1 yoktur. Bu, Araplann ~u soziinii ifade et-
mektedir: "Kim Allah'1n kader sunru bilirse, s1k1ntilar ona kolay gelir." Ha-
dis-i ~erifte de §Oyle buyruldu: "Allah bir kulu severse onu imtihana tabi tu-
tar. "<3)
Kula gerekli olan; nimet ihtiva ettigi ic;in musibet kar~1s1nda hamdet-
mek, ~ayet nimeti kaybederse sabretinektir: Bu ikisi de kulluk yoludur. Ser-
hu'l-hikem'de ~oyle denildi: Du~tintirsen anlarsm ki, ger9ek marifete ula~mak
musibetlerde sakhdir. Marifet ancak Hak Teala'mn s1fatlann1n hakikatine er-
1nekle mtimktindilr. Ta ki senden olan her §ey O'nun s1fatlan i~inde kaybol-
sun, senin O'ndan ba~ka itibann kalmas1n, O'nun zenginligi yan1nda ba~ka
zenginlik olmas1n, O'nun kudreti yantnda b~ka kudret kalmastn. Bu senin
i<;in ancak musibetin varhg1.yla miimkiln olur. Zira musibet, Rabligin galebe-
sini ifade eder. Bunu iyice anla. Allah bizi ve sizi, halin hakikatine enneye,
bilttin hallerde sabir makam1nda bulurunaya muvaffak eylesin.

3- Beyhakt; ~'uabu'l-iman'da Dey/emf de Miisnedu'l-Firddde rivayet etmi~tir. Bkz. ei-Fet-


hu'l-Kebrr, 1/68.
177

22. Meryem Isa 'ya gebe kaldz, onunla uwk bir yere f ekildi.
23. Dogum sancisz onu bir hurma agacin.in altina gitmeye
mecbur etti. "Ke§ke bundan. once oleydim de unutulup gitsey-
dim" dedi.
24. Alt tarafindan ona: "Sakzn iiziilme. Rabbin. alt tarafin-
da bir su arkt var etti," diye seslendi.
25. "Hurma dal1n1 ken.dine dogru silkele, iizerine olgunla§·
mi§ taze lmrma dokulsiin..
26. Ye if, goziin ayd1n olsun. Eger insan.lardan birini go-
riirsen: 'Ben Rahman.'a oruf adadun, bugun hif bir insanla
konu§mayacagim,' de."
178 Hl.JHU'L Bl~YAN <: i't1,: I G

22. «Meryem isa'ya gebe kald1.» ibn Abbas dedi ki: ''Meryem
Cebrail'in soztinden rahatlad1 ve ona yakla~tl. Cebrail, Meryem'in g<)mleginin
yakas1ndan tifledi. Nefesi rahrnine ula~t1. Ufleme neticesinde isa'ya hatnile
kaldi." «Onunla uzak bir yere ~ekildi.» isa kam1nda olarak ev halk1ndan
yOk uzak bir yere, yalruzhga yekildi.

23. «Dogum sanc1s1 onu>>, dogum suas1nda gizlenip tutunmas1 i<;in «bir
hurma agac1n1n alttna gitmeye mecbur etti.» Zaten ona dogum yaptiracak
bir ebe de yoktu.

«'Ke~ke bundan once oleydim de unutulup gitseydim' dedi.»


Cetaleyn tefsirine gore: "Bundan once" ifadesinden maksat, bu i§den veya bu
gtinden once demektir. Cebrail ile aras1nda geyen mtijdeyi bildigi halde boyle
soylemesi, Allah'tn htiklnlinli begenmemesinden degil, be§er1 yap1mn geregi
olarak insanlardan utanmas1, aynca kendisi hakk1nda insanlann ileri geri ko-
nu§up gtinaha ginnelerinden yekinmesinden dolay1dtr.

Hz. 6mer'den rivayet edilmi§tir ki; 0, yerden bir <;op alm1§ ve: "Ke§ke
<;op olsaydun <la dilnyaya gelmeseyditn" demi§tir. Bilal-i Habe§i de: "Ke§ke
anas1 Bilal'i dogurmaim§ olsayd1" dedi. Birisi de §6yle soyledi:

Bazan derim, ya Rab! A11ir servetimi


Bazan da, anne! Beni dogurmasaydtn emit
Merye1n de: "Hiy ki1nsenin hattnna gelmeyen degersiz bir varhk olsay-
d1m" demi§ti.

24. Cebrail Meryem'in tiztinttistinli i§itince «alt taraf1ndan ona:» aga-


c1n alt1nda dip taraftan; isa'n1n dogumundan otilrti «'sak1n iiziilme» 0, onemli
bir ki§i olacakhr diye seslendi. Seslenen Cebrail idi. <:;Unkil isa, Meryem, onu
kavmine getirinceye dek hentiz konu§mam1§tI.

«Rabbin, alt taraf1nda bir su ark1 var etti,' diye seslendi.» Arkdan
maksat ktiylik bir nehirdir. ibn Abbas §Oyle dedi: Cebrail ayag1 ile yere vurdu,
tath bir su kaynag1 belirdi. Kil~ilk dere §eklinde akmaya ba§lad1.

25. «'Hurma dalnu kendine dogru silkele, i.izerine olgunla§ml§ taze


hurma dokiil.siin.» Kendine dogru hurma dahn1 §iddetle salla ki; dev§irilecek
k1 vama gelmi§ hunnalar pe§ pe§e lizerine doktilstin.
"Salla '' emrinin hiktneti nedir? denirse. Buna §oyle cevap verilir: Mer-
yem babas1z <;ocuk olmas1na §a~1nn1§tI . Allah ona bu i§e §a§mnamas1 i9in bir
l\ yt"t : 2:l :l(i 17H

ayet olmak Uzer~ kuru hurma dalmdan taptaze hunna meydana geldigini gOs-
te nni~ti.

26. «Ye, i~ gozun ayd1n olsun.» Bu taze hunnadan ye, arkm suyundan
ii(. Bu olay Meryem'in kerarueti, isa'n1n ise peygamberlik miijdesidir.

Hunnada bir yOk faydalar vardir. Hazm1 kolaydtr. Tain bir g1dadir. Su
ve hunna Araplann g1das1ydi. Bundan otilrli cesur ve yigit idiler.
Reb1 b. Hayse1n ~<iyle dedi: "Lohusa kaduilar i9in taze hunnadan. hasta-
lar iyinse baldan daha yararlI bir ~ey yoktur."
Gozlin ayd1n olsun. Seni lizen ~eyleri bir tarafa at. Allah olagan UstU
~eylerle senin su9suzlugunu ispatladi. Arlan akmas1, kuru hurma agacmm ye-
~ennesi, vaktinden once meyve vennesi gibi olaganiistii §eyleri gordiiklerincle
insanlar, babas1z 9ocuk meydana gelmesini garipsemezler.
«Eger insanlardan birini goriirsen; 'Ben Rahma'na oru~ adad1m.
Bugiin hi~bir insanla konu~mayacag1m' de.'>> Kim olursa olsun, birisini
gordtiglinde, ~ocugun hakk1nda soru sorana ve o konuda seni ay1playana de
ki; "Ben Rahman'1n n zas1 i~in kendi kendime oru9 veya susma sozti verdim."
tsrailogullanndan gayretli ki§ilerin orucu ak~ama dek yemekten ve ko-
nu§maktan uzak dunnak §eklindeydi: Bu tiirlti oru9 timmet-i Muhamrned'den
kald1nhnt§tir. Zira Hz. Peygamber (s.a.v.) stikfit orucunu yasaklamt§ttr.
Meryem'e, adag1n1 i§aretle bildirmesi emredilmi§ti. Y ani, bunu sozle de-
gil i§aretle soyle denilmi§ti. Bundan maksat; adi insanlarla tartl§mantn gerek-
sizligi ve henilz be§ikte olan tsa'n1n soztiyle yetinmedir. Zira bu, Meryem'in
suysuzlugu konusunda ileri geri konu~an1n agz1ru kapayacak bir durumdur.
Allah, Meryem'in su9suzlugunu isa vas1tas1yla ortaya 91karmak istedi. 0 da.
daha be~ikte iken anas1n1n gilnabs1z oldugunu soylecli.
Buradan da anla~1hyor ki; bayag1 kimseler kar§1s1nda susmak icab eder.
insanlann en hakiri, ka~1s1nda muhatap bulamayan sefih kilnsedir.
Zem~er1'nin ntiktelerinden birisi de §udur: Al9akllg1 en 9ok engelle-
yen §ey, ondan yi.iz ~evi nnekti r. Onun yulann1 ancak ona aldlnnamak 9ozer.
Al<;ag1n ofkesini ancak yumu§ak ki§iler kirar. Tutu§mU§ ate§i ancak su sondil-
rtir. Yani adi ki~inin ofkesi, §iddetlenmi§ ate§ gibidir, nasll ki ate§i ancak su
s<5ndlirlirse onu da <mcak mlilayitnlik sondil1iir. "Ate~ , yiyecek bir §ey bula
0
mazsa kendi kendini yer.
180 RllHll'L BEYAN C i'az: I H

27. <;ocugu al1p kavmine getirdi. Dediler ki: ';Ey Meryem!


Tuhaf bir i§ yaptin.
28. Ey Hariln'un kiz karde§i! Baban kotii bir kimse degildi.
·Annen de iffetsiz degildi."
29. Meryem fOCugu gosterdi. Onlar: "Biz be§ikteki focuk-
la nasil konu§abiliriz?" dediler.
30-33. <;ocuk: "Ben §iiphesizAllah'm kuluyum. Bana kitap
verdi ve beni peygamber yapti. Nerede olursam olayim beni
miibarek k1ld1. Ya§adigr.m miiddetre namaz kilmamr., zeklit
vermemi ve anneme iyi davranmami emretti. Beni asf bir zor-
ba kilmadt.. Dogdugum gii.nde, olecegim giinde, diri olarak ka-
birden kald1.nlacag1m giinde bana selfim olsun" dedi.

27. «<;ocugu ahp kavmine getirdi.» !'v1erye1n. lohusallg1 bitip te1nizle-


nince, isa ile birlikte kavmine dondti.
l HI

ibn Abbas ~Hyle dcdi: "M~ryem onlann yanmdan gUne~ dogarken \lkt1.
<\gle vakti c;ocukla birliktc yanlanna geldi."

Rivayet edildi ki: Zekeriyya (a.s.) Meryem'i kaybetti. Onu 1nesddde bu-
lamadi. <;ok i.iztildii. Teyzesinin oglu Yusufa, ~1k1p aramasm1 sbyledi. Yusuf
onu, agac1n altmda buluncaya dek arad1. Meryem salih insanlar olan hane hul-
kma ve kav1nine geldiginde Zekeriyya da onlarla birlikte otunnu~, aglay1p.
Uztiltiyorlardi. Sonra onu azarlayarak «dediler ki: 'Ey Meryem! Tuhaf»,
acayip, tamamen yanh§ «bir i§ yaphn.» Ayette ge9en "F er;y" kelimesi. ya-
Ian, iftira demektir.
28. <<Ey Harfin'un k1z karde§i!» Hartin'la, peygamber olan Harun'u
kasdettiler. Zira Meryem, Harun'un karde~i mesabesindeki ki~ilerin neslin-
dendi. Aynca denildi ki; Harfin, babas1 cihetinden Meryemin karde~iy<li. Ba-
bas1 salih bir zattI. Yine denildi ki; Harlin Musa'n1n karde§idir. Meryem'in
ona nisbeti onun soyundan gelmesinden dolay1dir. Nas1l ki: Ey Arab1n karde-
~i! denildiginde, ey onlardan biri! denmi§ oluyorsa, ey Harfin'un karde§i ! den-
diginde de aym §ey kastedilmi§ oluyor.
«Baban» iinran da «kotii bir kimse degildi. Annen de» Faktiz k1z1
Hanne «iffetsiz», fahi§e «degildi. '»Bu babas1z ~ocugu nereden buldun?
Bu ifade; ''tuhaf bir i§ yaptzn" soztiniin av1klamas1 ve salih kimselerin
9ocuklann1n fenahk yapmas1n1n ba~kalanna gore daha kotti olduguna dikkat
9ekilmesidir.
29. «Meryem» kendilerine cevap vermesi i9in onlara «~ocugu gosterdi.
Onlar» da Meryem'in bu tavnn1 garipseyerek: «'Biz be§ikteki ~ocukla nasd
konu§abiliriz? '»Biz daha once aktllI bir kimsenin kucaktaki s:ocukla konu~u­
gunu gonnedik. <;unkti onllll, sozti anlay1p cevap verme glicii yoktur «dediler.•
30-33. «~ocuk: 'Ben §iiphesiz Allah'1n kuluyum.» isa fasih bir dille
ilk soz olarak Allah'1n kulu oldugunu belirtti. Bununla kendisinin ilfill oldu~u­
nu soyleyen Hristiyanlara cevap venni§ ve annesine yapllan suvlamay1 orta-
dan kaldtnnt§ oluyordu. <;tinkti Allahii Teala fahi§e bir kad1na isa gibi bir ~o­
cuk nasip ettnez.
«Bana kitap» incil «verdi ve beni peygamber yaptt.» Bununla bera-
ber «nerede olursam olaytm beni mtibarek» yOk faydah, hayn ogreten bit
ki§i «k1ld1.» isa, ileride olacak §eyleri, olmu§ tarz1nda mazi s1gas1yla haber
182 RUHU'L Bl~YAN Cliz: I G

verdi.
Ulemfuun '(Ogunluguna gore, Allah isa'ya ~ocuk ya§ta peygamberlik ve
incil'i venni§tir. Zira o, btiytik insan gibi akllhydi. Me§hur gorti§e gore ise Al-
lah ona otuz ya§1ndan sonra vahyetti. Buna gore Rasulltigti, nebiliginden son-
ra olmu§ oluyor.
«Ya§ad1g1m miiddet~e, namaz kllmam1, zekat vermemi...» Bana ke-
sin bir etnir olarak namaz k1lmam1, mahn zekatln1 vermemi emretti. itahi hi-
taplann peygamberlere yoneltilmesi, um1neti emirler ve yasaklar hususunda
gayrete getirmek i9indir.
Bahru'l Ulum'da §tiyle dendi: "Ya§adigim rniiddet9e" ifadesi; kul ya§a-
d1k9a i.izerinden zfiltin ibadetlerin ve diger sorumluluklann asla dli§meyecegi-
ne ac;1k bir delildir. Baz1 ibahiyye mensuplanndan nakledildigi gibi, kulun
ibadetlerden muaf olacag1 sozti tamamen ktiftir ve saplkltktir.
«Ve anneme iyi», gtizel ve nazik «davranmam1 emretti.» Bu soz de
i§aret etmektedir ki, Meryem'in kocas1 yoktur. Olsayd1 babaya da iyilik tavsi-
ye edilirdi. «Beni>> Rabbine «asi>> kibirli «bir zorba kdmad1.»
«Dogdugum giinde, olecegim giinde ve diri olarak kabirden kald1r1-
lacag1m giinde bana selam olsun' dedi.» Tabii bir baba olmaks1z1n dogdu-
gum gtinde, olecegim gunde oliim ve oliim sonras1 s1k1ntllardan, dirilecegim
gtinde kiyamet ve cehennem korkusundan selamette olay1m. Bu ii9 onemli
safhada Allah'm selfuneti Yahya'ya nastl tevecciih ettiyse bana da oylece te-
vecctih etsin.
isa bu sozlerle onlara hitab edince, anas1n1n sm;suz oldugununa kanaat
getirdiler. Onun iffetli ve §tipheden uzak bulunduguna inandllar. isa bundan
sonra nonnal konu§ma c;ag1na erinceye kadar konu§madt.
34. i §te hakkinda §iipheye dii§tiikleri M eryem oglu i sa, ger-
fek soze gore budur.
35. Allah ifin fOcuk edinmek olur §ey degildir. 0 miinez-
zehtir. Bir §eyin olmasina hiikmederse ona sadece "ol" der. 0
da olur.
36. ".~iiphesiz Allah, benim de, sizin de Rabbinizdir. O'na
kulluk edin. i §te dogru yol budur. "
37. Sonra gruplar kendi aralarinda ayriliga dii§tiiler. Vay o
biiyiik giinii gorecek kafirlerin haline !
38. Bize geldikleri giin neler goriip neler i§itecekler! Fakat
o zalimler bugiin afik bir sapiklik ifindedirler.
39. Onlar bir gaflet ifindeyken ve heniiz iman etmemi§ler-
ken her i§in bitmi§ olacagi o pi§manlzk giiniiyle onlari uyar.
40. !)iiphesiz Biz yeryiiziine ve iizerinde olanlara varis ola-
cagzz ve onlar ancak Bize dondii.rii.leceklerdir.

34. «i§te hakk1nda §iipheye dii§tiikleri» yiice vas1flan anlat1lan «Mer·


yem oglu isa, ger~ek soze gore budur .» Hristiyanlann tan1mladtldan gibi;
184 HUHlJ'L-BEYAN Ctiz: 1fl

degil. Bu, onlan en av1k ve ilml tarzda reddetmedir. ~Upheye di.i~Up Allah'1n
ogludur dedikleri Meryemoglu isa hakkmdaki ger~ek ve sabit soz budur.

35. «Allah i~in ~ocuk edinmek olur §ey degildir. 0» Allah, Hiristiyan-
larm iftiras1ndan «miinezzehtir. Bir §eyin olmas1na hiikmederse ona sade-
• A

ce 'of' der. 0 da olur.» Isa i9in de ''ol" dedi. Hemen babas1z oluverdi. Ayetin
manas1; Allah, varltklann olmasm1 isterse buna engel olunmaz. istedigi tarzda
ve gecikmeksizin hemen oluverir.

36. «'~iiphesiz Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. O'na


kulluk edin. i§te dogru yol budur.'»··Bu soyledigim tevhid inanc1, dosdogru
yoldur. 0 yola giren sapmaz. Boylece isa'nm sozil tamam oldu.

37. «Sonra gruplar kendi aralarinda ayr1hga dii~tiiler.» "Ahzab",


"h1zb"m 9oguludur. Cemaat demektir. Yani insanlardan ilfilli hitaba muhatap
olanlar, aralarmda aynhga dii§ttiler. Bunlar kendilerine peygamber gonderilen
topluluklardrr.

Nasturller: isa, Allah'1n ogludur dediler. Y akubiler: 0, Allah'1n kendisi-


dir, once yeryi.izilne indi, sonra goge yiikseldi dediler. Melkaniler ise: 0, Al-
lah'1n kulu ve nebisidir dediler.

«Vay o biiyiik giinii gorecek kafirlerin haline!» Aynhga di.i§en


kafirlerin hesab1 ve korkusu deh§etli olan klyamet giini.inii gonnekten ottirti
vah haline! Veyl, helak demektir.

38. «Bize geldikleri giin, neler goriip neler i~itecekler!»


Kiyamet gii-
nii hesap ve ceza i9in Bize geleceklerinde gozleri ve kulaklan ne de keskin-
. I
d IT.

Diinyada sagrr ve kor iken burada §a§k1nhk i9inde pi.ir dikkat kesilmeleri
tabiidir. Taacciip; sebebi bilinmedigi i9in bir §eyi gozde btiytitmektir. Sonra
bu kelime normal ta'zim i9in de kullaruhr olmu§tur.

«Fakat, o zalimler bugiin a~1k bir sap1khk i~indedirler.»Yani onlar


dtinyada hudutsuz ve ac;ik bir hata ivindedirler. Zira kendilerine fayda verece-
gi sirada her §eyi gortip, dinlemekten gafil oldular.
39. Ey Muhammed! «Onlar bir gaflet i~indeyken ve heniiz iman et-
memi§lerken her i§in bitmi~ olacag1 o pi§manhk giiniiyle onlari uyar.»
Zalin1leri, .i nsanlann tiztintti ve pi§manlik duyacaklan gtin ile korkut. 0 gun
hesap bitiri1ir. Cennetlikler cennete, cehennemlikler cehenneme sevkedilir.
t\Vt•I : : ~5 IJO JHG

Rivayet edildi ki. Hz. Peygamber (s. a.v.)'e bu durumdan soruldu; 0 dn


~()yle buyurdu: "Oliim a/aca bir ko~ sarer;nde getirilir VC bogazlamr. CC'rt·
nerhk ve cehennemUkler bakar. Della! §Dyle bag1nr: Ey cenner ehU! She•
ij/limsiiz bir hayat. Ey cehennem ehli! Size de oliimsiiz bir hayat ... Cennerlik-
ler sevindikfe sevinirler. Cehennemlikler ise uziildiikfe iizi.Uiirler." <4 >
0 zalimler ahirette kendilerine yap1lacak muameleden gafil<lirler. dtlnya
hayattnda hala gaflet i9inde bulunmaktad1rlar.

40. «Siiphesiz Biz yer yiiziine ve iizerinde olanlara varis olacag1z ve


onlar ancak Bize dondiiriileceklerdir.» Bizden ba§ka onlar ilzerinde bir sa-
hip yoktur. Onlar kar§1hk gormek i9in ister tek, isterse ortak olarak Bizden
ba§kas1na degil, sadece Bize dondtirlileceklerclir.

4- Hadis mana olarak rivayet edilmi§tir. Buhari, Muslim ve Ahmed b. Hanbel tahric etmiitir.
Metni §6yledir: "Cennetlikler cennete, cehennemlikler de cehenneme girince, oliim alaca
bir kof §ekline getirilir. Kesilmesi emredilir... " Bkz. MUsned; el-Fethu'l-Kebtr, 1/108.
186 Hl.HIU'L BEVAN ( ~ f1z: I t >

41. Kitapta lbrahim'i de an, gerfekten o, fOk dugru bir pey-


gamberdi.
42. Babasina demifti ki: "Ey Babacigim! ifitmeyen, gorme-
yen ve sana hifbir f ayda saglamayan §eylere nifin tapiyor-
sun?
43. Ey Baba.cigim! Dogrusu sana gelmeyen bir ilim bana
geldi. Bana uy, sen.i dogru yola ileteyim.
44. Ey Babacigim! Seytana tapma. <;iinkll §eytan Rah-
man 'a lisi olmu§tur.
45. Babacigim! Dogrusu ben sana Rahman katindan bir
azap gelip de §eytanm dostu olmandan korkuyorum."

41. Ey Muhammed! «Kitapta ibrahimi de an.» Kavmine ibrahim'in


hikayesini anlat. Zira biltlin din menuplan ibrahim'in faziletini kabul ederler.
Arap mti~rikleri de ibrahim soyundan gelmekle iftihar ederler. Cenab-1 Hak,
Habibi Muhammed (s.a.v)'e, ~irki birakmalan i<;in onlara ibrahim'in tevhid
inancm1 haber vennesini emretti.

«Ger~ekten o, ~ok dogru bir peygamberdi.» ibrahim ger<;ekten dog-


ruluktan aynlmayan, her vakit dogru hareket eden bir peygamberdi. Dogru-
lukla, peygamberlik s1fatlann1 kendinde toplam1~tl. Zaten dogruluk peygam-
berligin aynlmaz ~artldtr. Peygamber mutlaka dogru kimseden olur.
Fakat s1dd1k (<;ok dogru) kimsenin, peygamber olmas1 gerekmez. Nebi-
likle, Rasulltik aras1ndaki fark §Udur. Rasul, ister insan ister melek olsun, hi.i-
ktimleri tebligi etmek tizere gonderilen ki~idir. Nebi ise sadece insandan
olur. cs>

42. Ey Muham1ned! Haurla ki bir zamanlar ibrahim «babas1na» Azer'e,


kendisini tathllkla hakka davet ivin «demi§ti ki: 'Ey Babac1g1m!» ibadet s1-
ras1nda senin ovgti ve yalvarmalann1 <<l§itmeyen,» buzurundaki tevazu ve
sayg1n1 «gormeyen ve sana» dtinya ve abirette «hi~bir fayda sagJamayan»,
Allah'111 azab1n1 senden uzakla~tiramayan Ǥeylere ni~in tap1yorsun ?>>

43. «Ey Babac1g1m! Dogrusu» vahiy yoluyla, «sana gelmeyen bir Him

5- Neb! ile Raso.I arasmdaki fork konusunda degi~ik gorti~ler ileri stirillmii~tiir: 'Teblige memur
edilenlere RasUl, tebligle memur olmayanlara neb1 denir" gorti~ti daha dogru goziikmektedir.
Kur'andaki blittin peygamberler hem Rasfil hem de, Nebidir (Mlitercim).
J\yt•t: ti I -4 fl 187

hana geldi.» Oylcysc «hmm uy. Seni dogru yola ileteyim.» Benden ilim Hg-
renmekten 9ekinme ki. seni en ytiksek mertebeye ytkaral:ak, sap1kl1ktan kur-
taracak dosdogru yola ileteyitn ..

Hz. ibrahim, fevkalade cahil olmas1na ragmen babas1n1n cahil oldugunu


s<>ylemedi, geryek de olsa kendini tisttin ililn sahibi olarak tarumla1nad1. Bila-
kis onun yol arkada~1, yard1mc1s1 tarz1nda kendini takdim etti. Bu, kibarhk vc
incelik metodudur.
44. «Ey Babac1g1m! Seytana tapma.» Putlara tapman bir bak1ma ~ey­
tana tapmandtr. <;tinkli bu i~i stisleyip pilsleyen, seni putperestlige te~vik eden
~eytandir. «Ciinkii ~eytan, Rahman'a asi olmu§tur.» Actem'e secdeden ytiz
9evirmesi de bu isyarundandir. Malumdur ki, asiye itaat, gazap dogurur ve ni-
metin elden 91kmasrna sebep olur.
45. «Babac1g1m!» ~ayet ~eytana uymu~ ve Rahmana isyan etmi~ halde
oltirsen «dogrusu hen sana Rahman kahndan bir azap gelip de §eytanm
dostu», ebedi lanette §eytan1n yaktm «olmandan korkuyorum.'» ibrahim'in
bu korkusu, babas1rnn iyi ve dogru davranmasm1 temin ic;indir.
188 HUtlU'L · H~YAN Cliz: I fl

46. Babasi: "Ey Ibrahim! Sen benim tannlarimdan yllz mii


feviriyorsun? Eger bundan vazgefme:tsen andolsun seni ta§-
larr.m. Uzun miiddet de benden aynl, git," dedi.
47. Ibrahim: "Sana se/am olsun" dedi. "Senin if in Rab-
bimden maifiret dileyecegim. r;unkii 0, ban.a kar§l fOk
liitufkardir.
48. Sizden de, Allah 'tan ba§ka taptiklanntzdan da aynhyor
ve sadece Rabbime yalvanyorum. Umanm ki Rabbime yalvar-
makla bahtstz olmam."
49. Ibrahim onlan Allah'tan ba§ka tapttklanyla ba§ba§a bi-
rakip fekilince Biz ona Yakub ve ishak't bah§ettik ve her biri-
ni peygamber yaptik.
50. Onlara rahmetimizden bagt§ta bulunduk, her dilde iis-
tiin §ekilde anllmalannt sagladtk.

1
46. «Babas1» inad1nda israr ederek ibrahim e §oyle dedi: «'Ey ibrahim!
Sen benim tannlarimdan yiiz mii ~eviriyorsun?» Onlardan vazgeyip ayn-
hyor 1nusun? Bu bir nevi taacciipttir. Sanki onlardan ytiz ~evirmek akllh i~i
degil.

«Eger bundan vazge~mezsen» bu tannlara ibadeti yasaklamaya devam


eciersen, oliinceye veya benden uzakla~1ncaya kadar «andolsun seni ta~la­
r1m. Uzun miiddet de benden aynl, git'» konu§ma «dedi.»
47. «ibrahim: 'Sana selam olsun' dedi.» Bu, ikram ve iltifat selanu
degil, aynh~ sela1n1dir. <;unkii bu, kottiltige iyilikle kar~1bk vennek tarz1nda
ibrahim'in, babas1na duas1 clegildir.
Buda gosteriyor ki; nasihat edilen kimse ~iddet gosteriyorsa onu kendi
A.vet: 4<> GO IHH

haline blrakmak caizdi r.

Ayetin nrnnas1 ~u<lur: Benden salim oldun. Bunda.n sonra ben<len sana
hir rahats1zhk do.kunmaz. Seni incitecek bir §ey soyleme1n. Fakat «'Senin
i~in Rabbimden magfiret dileyecegim» yani seni imana kavu~tunnas1, tev-
beye muvaffak ktlmas1 i9in Rabbirnden seni bag1§lamas1n1 dileyecegim. Bu
ttirHi bir istigfann caiz olmas1nda herhangi bir tereddlit yoktur. Sak1ncalt ohm.
ktifUr devam ettigi halde kafire dua etrnektir. ibrahimin, babas1na dua va'din-
de herhangi bir kan~lkbk yoktur. Ba§ka bir ayette de buna i§aret edilmektedir:
" ... Senin ifin magjiret dileyecegim ..." (Mtimtehine: 4) Bu va'd, durumu net
olmachg1 i~in hentiz babas1mn iman1ndan limit kesmezden once idi. Fakat 11
...

O'nun bir Allah di.i~mani oldugu kendisine belli olunca ondan uzak durdu."
(Tevbe: 114)
«~iinkii
0, bana kar§I .,;ok liitufkardtr.» Rabbim bana 9ok ~ok IUtuf
ve ikramda bulunur. Size nasihatlerim fayda vennedigi iyin senden ve kav-
1ninden dinim ad1na aynhyor, hicret ediyorum. Allah'tan gayri tapt1gm1z put-
lardan da ... Ben tek Rabbime ibadet ediyorum. Umanm ki Rabbime yalvar-
maktan bahts1z, mahrum olmam.
48. «Sizden de, Allah'tan ba§ka taptiklarimzdan da aynhyor» yani
senden de kav.minden de dinim ugrunda hicret ederek uzakla§iyorum. <;unkti
nasihatlan1n size tesir etmedi, «ve sadece Rabbime yalvanyorum» yalntz
O'na ibadet ediyorum. «Umar1m kt Rabbime yalvarmakta bahts1z ol·
mam.'» Elim bo§a ylkrnaz, gayretim zayi olmaz.
49. «ibrahim, onlar1 Allah'tan ba§ka taptJklariyla ba§ba§a b1rak1p
c;ekilince>> ~am'a hicret edince, kafir akrabalanndan aynlmas1na kar§1hk ola-
rak «Biz ona Yakub ve ishak 11 bah§ettik.» Ozellikle Yak.uh ve ishak'm zik-
redilmesi, peygamberlerin ~eceresi olmalanndan dolay1du. «Ve» onlardan
«her birini peygamber yapttk.»
SO. «Onlara rahmetimizden bagt§ta bulunduk», dint ve dtinyevl her
tilrlti hayn verdik. «Her dilde iistiin §ekilde andmalar1n1 saglad1k.,.
Ayetteki "Lisane Szdk" ovgti, inedih demektir. Yani insanlar onunla iftihnr
ederler, onlan hay1rla yadederler, boylece ayet-i keritnedeki davetine uymu~
olurlar. "Sonraki nesiller arasznda hayirla anzlmanu sagla. " (~uara: 84)
Bil ki bu ayet-i ke1imeler<le bir taknn onemli i§aretler vardtr:
Bu i§aretlerden birisi, yumu~akhk ve gtizel ahlfil<t.Ir. <;unki.i sertlik, mu-
hatab1n uzakla~mas1na yol ayar.
Bu i~aretlerden bir digeri de ittibadu. Kilnin derecesi ytikselirse kitap ve
190 HUHU'L B~YAN Ciiz: I H

stinnete daha <;ok sanlir, tabi olur. Sehl b. Abdullah ~Uyle dedi: "Nefae en zor
gelen ~ey, tabi ohnak.ur. <;unkti ittibada nefse rahat yoktur."

Ayetlerdeki i§aretlerden birisi de, uzlettir. Ebu'l-Kas1m dedi ki: "Kiln


dtinya ve ahirette selamet ararsa kotti arkada~lardan uzak dursun. <;tinkli ki~i,
sevdigiyle beraberdir."

Bu i~aretlerden bir digeri de, kim Allah nzas1 i9in sevdigini terkederse
Allah ona, dostu ibrahime yaptig1 gibi, terkettiginden daha gtizel ve sevimlisi-
ni, bedel olarak verir. Onunla illfet eder.
IHI

51. Kitapta Musa'yi da an. Dogrusu o hiilisdi ve elfi bir


peygamberdi.
52. Ona Tur'un sag yanindan seslenmi§ ve ozel konupnak
iizere onu yakla§tirml§ttk.
53. Rahmetitnizden dolayi ona karde§i Hfirun'u peygamber
olarak bagl§ladik.
54. Kitap'ta lsmail'i de an. <;iinkii o, soziin.de duran elfi bir
peygamberdi.
55. Ailesine namaz kilmayi, zekat vermeyi emrederdi. Rabbi
katmda begenilmi~ti.
56. Kitap'ta idris'i de an. <;iinkii o fOk dogru bir peygam-
berdi.
57. Onu yiice bir yere yiikselttik.
58. i~te bun.far, Allah 'in kendilerine nimetler verdigi pey-
gamberleden, Adem 'in ziirriyetinden, Nuh 'la birlikte gemi de
ta§uliklarimizdan, ibrahim ve israil (Yakub) in soyundan,
dogruya ula§ttrdig1.miz ve sefkin kildigimiz kimselerdendir.
Rahman 'in ii.yetleri onlara okundugu zaman aglayarak secde-
ye kapanirlardt.

51. Ey Muhammed! «Kitapta Musa'y1 da an.>> Yakub'dan ayn zikredil-


mesin diye Musa, tsmail'den once zikredildi. «Dogrusu o, halisdi ve el~i bir
peygamberdi.» Allah Mus~'y1 pisliklerden, noksanhklard~m ve diger zaaflar-
den uzak yapti. Allah onu, kendisini haber versin diye halka elyi gonderdi.
Bunclan dolay1, daha yiice ve daha hususi oldugu halde "rasul " , "nebf"den
once getirildi. Ben fakir diyorum ki, Neb1nin te'hili ayet son1anna riayet (s5z
ahengi) ivindir.
52. «Ona Tftr'un sag yan1ndan seslenmi§ ve ozel konu§mak iizere
192 l<UHlJ'L-ligYAN

onu yakla§t1rm1~tlk.» Tur~M1sir'la Medyen arasmda bir dagd1r. Biz Mu-


sa'ya, Musa'run sagma gelen cihetten seslendik. Haddi zattnda dagm sag1 solu
olmaz.

Suyfiti §oyle dedi: "Musa, Medyen'den M1sir'a git.Inek tizere yola ~1kt1.
Musa'n111 sag taraf1nda, dag yontindeki aga9tan seslenildi."
Allah onun dunnnunu, kral'm, konu§mak i9iI1 kendine yada§ttnp arkada§-
hga se<;tigi kit.nseye benzetti. c;linkti Musa ile, melek araa ohnadan konu~tu.

53. «Rahmetimizden dolay1 ona karde§i Harun'u peygamber olarak


bag1§lad1k.>> Biz Musa'ya, ona olan rahmetimizden ottirti, kendisine destek
ve yard.tmc1 olmak lizere karde§i Harun'u bag1§lad1k. Nitekim Musa Rabbin-
den boyle iste1ni~ti: "Bana ailemden bir vezir ver." (Taha·: 29)

et-Te'vilatu'n-Necmiyye adh eserde denildi ki: "Yukandaki ayet, pey-


gamberligin yah~makla degil, Allahii Teala'n1n ltitfuyla olduguna delalet et-
mektedir. 0 , insanlann gayretleriyle degil, kendi rahmet ve ikram1yla, insan-
lardan diledigine nebilik, diledigine ise Rasullilk verir. Yine burada Hz.
Musa'mn Allah kat1nda ~ok makbul bir kimse olduguna i§aret vardir. Zira
onun §efaatiyle, karde§i Harun'a da nliblivvet ve risalet vermi§tir."

54. «Kitap 'ta ismail'i de an.» Cenab-1 Hak i smail'i, babas1 ibrahim ve
karde§i ishakdan ayn olarak zikreti. Bu, ona verdigi fazla onemden dolay1d1f.
Ey Muhammed! Kavmine Kur'an'daki, ceddin ismail'in k1ssas1ru da oku, an-
lat. «~iinkii o, soziinde duran el~i bir peygamberdi.» kendisiyle insanlar
ve Allah aras1ndaki i§lerde sozlini.i yerine getirirdi. Allah onu bu §ekilde ta-
n1mladi. <;Unkli o, sozlinde durmakla me§hurdu ve bu konuda ba§kas1nda go-
rillmemi~ sadakat omekleriyle tanmm1~tlr. Kurban edilme konusundaki sada-
kati misal olarak yeter. Kesilecegi sirada §Oyle diyerek sozlinti yerine getir-
11
mi§tir: .in§allah beni sabredenlerden bulacakszn." (Saffat: 102) Burada
••

sozde dunnaya te§vik vardu.

Bil ki; Allahii Teata ismail (a.s.)'i vaadinde durdugu i~in ovdii. Buda i-
§aret et1nektedir ki; ovgli ancak vaaclin ger9ekle§mesiyle tahukkuk eder, teh-
didin ger~ ekl e~1nes iyle clegil. Bundan dolay1 alimler, cezalanduma konusun-
cla caymarun caiz oldugunu, mtikafat konusunda ise caiz obnad1g1n1 soyletni~­
lerdir. itnam Vahidl bunu §U ayetin tefsirinde ay1k9a belirt1ni~tir. "Her kim
bir mii'mim: kasden oldiirurse, onun cezas1, ip'nde siirekli kalaca~~r cehen-
nemdir." (Nisa: 93)
Araplar, birisinin kOtUIUk va<ledip yerine geti nnemesini ay1p ve dtlnek-
lik say1nazlar. Bilakis d\mertlik ve fazilet sayarlard1.

~oyle denildi:

Ben vaad ve tehditte bulunurum ·


Tehditten vaz geqer, vaadimde dururum

~oyle de dendi:

Bolluk zamamnda vaadederse vaadinde durur


Darlik zamanmda tehdit ederse akil ona engel olur.
Bu konuda Yahya b. Muaz ne gtizel soyledi: "Vaad ve vaid (tehdit) hak-
tir. Vaad kullann; §unu yaparlarsa onlara §Unu verecegim diye garanti etme-
sinden dolay1 Allah tizerinde hakktdtr. Soztinde dunnaya Allah'tan daha Hly1k
kim olabilir? Tehdit ise Allah'1n kullar iizerinde hakladtr. On1ara, §Oyle ya-
parsan1z sizi cezaland1nnm der. Onlar da yaparlarsa, ister affeder isterse ce-
zalandtnr. Zira cezalanchnnak O'nun hakktdtr. Fakat mtinasjp olan1 af ve ke-
remdir. <;link.ti Allah ~ok bag1§lay1c1 ~ok merhamet edicidir."
Allah ismail'i, babas1 ibrahim zaman1nda Yemen kabilelerinden CUr-
htimltilere el<;i gondenni§ti. Ctirhtim bir Yemen kabilesidir. ismail onlardan
bir han1mla evlendi. Onlara Allah'1 haber veren bir nebi idi. Babas1 ibra-
him'in §eriatl tizere ainel etti. Uletnfuun icmaina gore ismail'e kitap inmemi§-
tir. Lilt, ishak ve Y akub peygamberler de boyledir.
"
55. «Ailesine namaz ktlmay1, zekat verrneyi emrederdi.» Ayetteki
"ehl" den maksat, izdiva<y ve dogum yonilnden ili§kili kimselerdir. Onemli
olan, ki§inin once kendine ve kendisine en yak1n olanlara tam olarak yonel-
mesidir. Cenab-1 Hak bu hususta §Oyle buyuruyor: "Once en yakin hiszmlari·
ni uyar." (~uara: 214) "Ailene namazi emret."(Tfilla: 132) "Kendinizi ve
ailenizi ate§ten koruyun." (Tabrim: 6) Y aktn1ar dilzelirse herkes de dilzelir.
Namaz, bedenl ibadetlerin en ilsttintidtir. Zekat ise mali ibadetlerin en
faziletlisidir.
«Rabbi kahnda begenilmi§ti.» Soz, halve hareketlerinde begenilmi~ti.
Zira Allah' a tam bagltydt.
Salihlerin birinden §oyle hikaye edildi: "Bana misafirler geldi. Onlara
dedim ki: 'Bana tesir1i bir tavsiyede bulunun.' Dediler ki: 'Sana altl ~eyi tav-
siye ediyoruz.
194 HUHU'L UEYAN

1- Kimin uykusu 'rOk olursa ondan kalb hassasiyeti u1nuhnaz.


2- Kim yok yemek yerse ondan gece ibadeti beklemnez.
3- Zalimle arkada§hk kurandan iyi bir dindarhk beklerunez.
4- y alam adet edinmi§ kimsenin dtinyadan imanla aynlmas1 umulmaz.
5- insanlarla 9ok ha~ir ne~ir olan1n, ibadetten zevk altnas1 umulmaz.
6-S1rf insanlann ho~nutlugunu isteyenin Allah'1n nzas1n1 kazanmas1
umulmaz. '"
56. «Kitap'ta idris'i de an.» 0 Nuh'un babas1n1n dedesidir. idris (a.s.)
019ti ve tart1y1 ilk kullanan, kalemle ilk yaz1 yazan ve ilk elbise dikendir. Da-
ha once insanlar deri giyiyorlardl.
«Ciinku O» her halinde «c;ok dogru bir peygamberdi.» ikin.Ci haber
olan "Nebt," birinci haber olan "Szddfk"1 tahsis etmektedir. <;tinkti her nebi
S idd1k, f akat her s1ddlk nebi degildir.
57. «Onu yiice bir yere yiikselttik.» 0 ytice makam, dordtincli kat se-
madlf. Hz. Peygamber (s.a. v) Mirac'ta birinci semada Hz. Adem'i, ikinci se-
mada Yahya ve isa'y1, li~tincli semada Yusufu, dordtincti semada idris'i, be-
~inci semada Harun'u, alt1nca semada Musa'y1, yedinci semada ibrahim'i gor-
dti.
58. «i§te bunlar» yani bu sfirede Zekeriyya'dan idris'e kadar zikredilen-
ler <<Allah'1n kendilerine» 9e§itli dinl ve diinyevi «nimetler verdigi pey-
gamberlerden Adem'in ziirriyetinden .•.» Ztirriyet, 9ok yok oldu, anlamin-
daki "Zere'e" kelimesinden ttiremi~tir. insan ve cin soyu iyin kullan1hr. «Nub-
ia birlikte gemide ta~1d1klar1m1zdan» yani onlann soyundan -bunlar id-
ris'in dl§mdakilerdir. <;tinkil ibrahim, Nuh'un oglu Sam'1n soyundandrr.- «ib-
rahim ve israil (Yakub)'in soyundan» -Musa, Hfin1n, Zekeriyya, Yahya ve
isa bunlardand1r- Burada k1zlann c;ocuklanmn da ztirriyetten say1ld1klanna
delil vardlr. <;tinkti Meryem oglu isa Yakub soyundandir. «Dogruya ula~hr­
d1g1mtz ve se~kin kdd1g1m1z» peygamberlik ve ikram iyin s~s;ip, hakka yo-
nelttigimiz «kimselerdendir. Rahman '10 ayetleri» kitaplanndaki korkutma
ve te~vik ayetleri «onlara» yani bu peygamberlere «okundugu zaman agla-
yarak secdeye kapan1rlardi.» "Succeden" kelimesi, "sacid"in c;ogulu, "Bu-
kiyyen11 kelimesi ise "Bakin"in 9oguludur.
Yani sizden onceki peygamberler, neseblerinin yi.iceligine, ~ahsiyetleri­
nin ke1naline, Allah'a yak1nhklanna ragmen secde ediyor ve Allah'1n
ayetlerini i ~itince agllyodard1. Siz de onlar gibi olun. Hadisi ~erifte ~oyle
M l•:t~Yl~M Sl JHESI I I H IH!l

huy ruldu: "Kuran-1 okttyu11 ve aKlaym. Sayer aglamaz.,·a111z, kC'ndini:i aRla-


maya zorlay11uz. " •'• 1 yani g()ztin aglamazsa kalbin sana uysun. Kur'an-1 i~itin­
ce ilztinttiye kapthn. y tinkil Kur' an htiztinliller tizerine htiztinle inmi§tir.

59. On/arm ardindiin, oyle bir nesil geldi ki, namazi birak-
tilar, §ehvetlere uydular. Onlar azginliklarinin cezasini feke-
ceklerdir.
60-61 . Ancak tevbe eden, iman edip yararli i§ yapanlar bu-
nun dt-§indadir. Bun.lar hifbir haks1zl1ga ugratilmadan Rah-
man'm kullarina giyfiben vaadettigi cennete, Adn Cennetleri-
ne gireceklerdir. $iiphesiz O'nun vaadi yerini bulacaktir.
62. Orada bo§ soz degil sadece selam duyarlar. Orada sa-
bah ak§am rink/an vardir.

6- Hadis ibn Macede ~u laf1zla tahric edilmi§tir. "Bu Kur'an, hilzilnle nazil olmujtur. Onu oku-
dugunuzda aglayin." Bkz. et-Tergfb ve't-Terhfb, 2/364.
19() HllltlJ'L Hl~YAN ( ~ 1'11.: I H

63. Kullarmuzdan, muttaki olanlart mira."f' kr.lacagwuz


cennet i~te budur. ·

59. «Onlann ardtndan oyle bir nesil geldi ki...» Arkadan gelenin iyi-
sine "halef' kottisilne "half' denir. Yani peygamberlerin ard1ndan onlan ta-
kib eden kotti nesiller, <;ocuklar geldi. Onlar Y ahfidi, Hristiyan ve Mecusiler-
dir. Hadis-i ~erifte §6yle buyruldu: "Hirbir peygamber yoktur ki, iimm.etin-
den O'nun siinnetine baglt, emirlerine uyan yard1mcdan ve ashab1 olmas1n.
Ancak kendilerinden sonra yerlerine yaramaz kimseler gerer. Yapmad1klarz-
n1 (yapzn) derler. Emredilniedikleri §eyleri yaparlar. Onlara kim eliyle kar§L
p*arsa mii'mindir. Onlara kim diliyle kar§l pkarsa mii'mindir. Onlara kim
kalbiyle kar§l ftkarsa o da mii'mindir. Bunlann di§inda olanlarda hardal ta-
7
nesi kadar iman yoktur."< )

«Namaz1 biraktdar...» Ya btisbUttin terkettiler, ya vaktinde kilmad1lar


veya sevab1m zayi ettiler. <;link.ti huzurlu ve i9ten kilm1yorlard1.
«Sehvetlere uydular ...» i~ki i~mek, t;e§it 9e~it glinahlara dalmak
suretiyle nefislerine uydular.
Bir kitapda §Oyle soylendi: "Allah Davud'a §Oyle vahyetti: Dtinya, tizeri-
ne kopeklerin ti§il§ilp oraya buraya ~ektikleri bir le§ gibidir. Onlar gibi olup,
onlarla bu le~i slirtiklemek ister misin? Ey Davud! Helal g1da, yumu~ak (lilks)
elbise, iyi ~ohret ve fillirette cennet asla bir arada olmaz''
Bilmi§ ol ki; §ehvet ve lezzet yollann1n a91lm1§ olmas1, hay1r ve ahirette
kurtulu~ alfuneti degildir. Bundan dolay1 Hz. Omer, soguk suyla bah bir arada
yemedi ve: "Bunun hesabrndan beni uzak tutun" dedi. Ayetteki §ehvetlerden
maksat, kotil arzu ve lezzetlerdir. ~ehvetle heva aras1nda fark vard1r. Heva
kottidtir ve §ehvetler ctimlesindendir. ~ehvet ise bazan iyi olur. Bu, insan1 ol-
gunluga gottiren §ehvettir. Bazan da kotti olur ki bu da nefsi emmarenin kotil
i§ yapmas1dlr. Bu da sadece bedenl zevklerin bulundugu §eylere iltifat etmek-
tir. ~ehvetlere ve hevaya kar§t ~tkmak ve lezzetleri terk etmek gibi ilsti.in ve
degerli bir ibadet yoktur. ~air §oyle dedi:

Seytan ve nefse aykin gel, onlara isyan et


Cana candan nasihat etseler de itham et.

7- Hadisi, irn.an boltimtinde Muslim , Abdullah b. Mesud'dan rivayet etmi~ tir. Bkz. Camiu'l-
Usat, I 1326.
Ml<:l~Yl~ M SllHESI/ IH IH7

«Onlar azgmllklannm cezasm1 ~ekeceklerdir.» KOtU akibete ugrayu-


caklardtr. Denildi ki : "Gayy", ceheMemde bir vadidir. Cehennetnin <liger va-
dileri onun ~errinden Allah'a s1gmular. Oras1, zina edenler, faiz yiyenler. na-
maz1 terkedenler ic;in haz1rland1. Bu takdirde ayetin 1nanas1: Onlar cehenne-
min Gayy vadisine varacaklar demek olur.
60-61. «Ancak tevbe eden, iman edip yararh i§ yapanlar bunun d1-
~1ndadtr» yani ~irk ve gtinahlardan donen, kilfiir yerine iman1 s~en, tevbe-
den sonra giizel hareket edenler ... «Bunlar hi~bir haks1zhga ugratllmadan
Rahman 11n kullarina g1yaben vaadettigi cennete, Adn CennetJerine girc-
ceklerdir.» Evet i~te bu s1fatlara sahip olanlar Allah'1n kesin vadi tizere cen-
nete girecekler, amellerinin kar~1hgmdan hi9bir ~ey eksiltilmeyecek. Bu Adn
Cennetidir ki, Rahman onu kullanna giyaben vadetmi~tir. Adn, cennetin ozel
ismidir. ikamet ve sevap yurdu demektir. Onlar Allah m vadettigi Adn Cen-
1

netini gormemi§ler, sadece haber Uzerine inamm§lardtr.

«Suphesiz O'nun vaadi yerini bulacakbr.» ~tiphesiz Allah 1n vaadetti-


1

gi cennete, soz verilen kitnseler mutlaka girecektir. Bu vaadde cayma yoktur.


62. «Orada bo§ .soz degil, sadece selam duyarlar.» Bu cennetlerde
faydas1z, fuzuli soz i~itmezler. Bu, cennet halk1ndan bo~ soz sadir olmayaca-
g1ndan kinayedir. Burada, bu dilnyada da bo~ sozden sak1nmak geregine dair
bir tenbih vardlr. Onlar orada ancak meleklerin kendilerine veya birbirlerine
olan "sellim" soztinti i~itirler.

«Orada sabah ak§am riz1klari vardtr.» Bundan maksat, n z1klannm


devainh olu~udur. Ben sabah-ak§atn filamn yarunday1m demek, devamh ora-
day1m demektir.
Denildi ki; "Onlann nztklan. sabah ak~am ye1nekleri ol~tistinde verilir.
ytinkti cennette gece gtindilz yoktur. Onlar daim1 bir nfrr i~inde bulunurlar.
Allah cenneti bu §ekilde tan1mlad1, zira Araplar, sabah alqa1n nzklndan daha
degerli bir ya§ay1~ bilmiyorlardi."
Hasan Basn decli ki; "Allah her kavmi, sevdikleri ~eylerle te~vik etmek
istedi. Bundan dolay1 Acetn'in adet1e1inden oJan alt1n. g-Umu~ bilezikleri, ipek
elbisele1i , Yemen e~raf1rnn adeti olan koltuklan zikretti. Araplar ic;in de sabah
ak~a1n g1das1 kadar ho~ bir ~ey yoktu."

63. «Kullanm1zdan muttaki olanlarr miras~1 kdacag1m1z cennet i§te


198 HUH U'L BEVAN COz: 16

budur .» Ozellikle sana anlatilan ve Allah'a itaat edip ~irk ve gilnahtan sak1-
nan kullanm1z1 miras buakarun mahn1 varise b1rakJp nemalantl1nhg11n1z gibi
miras91 k1lacag1m1z cennet i~te budur.

@~
..

64. Biz ancak Rabbinin emriyle ineriz. Gefmi§imizi, gelece-


gimizi ve ikisi arasindakiler(i bilmek) O'na mahszisdur. Rab-
bin asla unutkan degildir.
65. 0 , goklerin, yerin ve ikisi arasmda bulunanlarin Rabbi-
dir. Oyleyse O'na ibadet et ve bu ibadette sabzrli ol. Hif O'na
benzeyen birini bilir misin?
66. insan: "Ben oldllgiimde mi diriltilecegim?" der.
67. insan dii§iinmez mi ki, o daha once hifbir §ey degilken
Biz kendisini yaratm1.ftzd1r.

64. Mtifessir Mticahid dedi ki; Cebrail Hz. Peygamber'e gelmekte gecik-
ti . Bilahare geldi. Rasfiltillah ona: "Sen; ahkoyan nedir?" deyince bunun lize-
1ine bu ayet nazil oldu. «Biz ancak Rabbinin emriyle ineriz.>>
/\y d: G4 fi7 I~)~ t

Baz1 mUfessirlt!I' ~Oyle sUyledi: Bu. Cebrftil'in stlzUnU hikayedir.


Cebrfiil'in geli~i gedkinc.:e bu duru1n Hz. Peygambere c;ok agtr gelmi~. mO~­
rikJer de: "Rabbi, Muham1ned'i terketti ve ona k1zd1" demeye ba~lam1~lanh.
Rasfillillah Cebrail'e dedi ki: "Ger;iktin, seni fOk ozledim" Cebrail de: "Ben
daha rok ozledim fakat ben bir emir kuluyum. GonderUdigim Zaman gelir,
lnrakildzgrm zaman da kaltrim." dedi. Bunun tizerine bu ayet ve Duh§ sOresi
nazil oldu.
«Ge~mi~imizi, gelecegimizi ve ikisi aras1ndakiler(i bilmek) O'na
mahsustur .>> Ahirete ait, dilnyaya ait, §imcliye kadar olan ve bundan sonra k1-
yamete kadar olacak ~eyleri ancak Allah bilir.
«Rabbin asla unutkan degildir.» Kafirlerin sand1g1 gibi Rabbin seni
terk edecek yahut da unutacak degildir. Unutmak, hat.Irlamamn z1dd1d1r.
65. ~<0, goklerin, yerin ve ikisi aras1nda bulunanlann Rabbidir.~
Goklerin, yerin ve btittin mahlukat1n sahibi olan Allah nasd unutulabilir?
«Oyleyse O'na ibadet et» madem ki Rab odur. O'na ibadette devamh ol, ey
Muhammed!
«Ve bu ibadette sab1rh ol.» ibadetin zorluklanna katlan, vahyin ge<;
geli~ine,kafirlerin seninle alay edip ~1marmalanna tiztilme. Zira Allah seni
gozetip korur. Dtinya ve ahirette sana iltifat eder. «Hi~ O'na benzeyen birini
bilir misin?» isimde, denklikte ona ortak, ilah diye isimlendirilebilecek birisi
var m1dtr?
66. «insan: 'Ben oldiigiimde mi diriltilecegim?' der.» Oldtikten sonra
dirilmeyi inkar ve garip gorme tarz1nda boyle der. Buradaki insandan maksat,
"Ubey b . Halef' dir. 0 ~iiriimti§ bir kemik ahp ufalam1§ ve §Oyle demi§ti:
Muhammed, boyle 9liriimti~ ke1nik haline geldikten sonra tekrar diriltilecegi-
mizi soyltiyor. Oltip, darmadag1n olduktan sonra diri olarak kabirden v1kan-
lacag1m, yani tekrar hayata dondtiriilecegim oyle mi?
67. «insan hi~ dii§tinmez mi ki, o daha once ·hi~bir §ey degilken Biz
kendisini yaratmt§tzdir.» Som, inkar ve azarlama iyindir. Y ani : Dti§ilnmU-
yor da boyle mi soyltiyor? ~imdiki ya§atnakta oldugu hayattan once, mutlak
bir yokluk halinde iken yaratt1g1m1z1 hiy dti~linmliyor mu? Dli§tinilnce bilir
ki: Ba§lang1~ta hic;bir madde olmaks1z1n yaratmaya kadir olan, dagtlm1~ btitiln
maddeleri bir araya getinneye de kadirdir.
Bu ayette, k1yas1n geyerli olduguna dair deli! vardu. Zira Allah inkarc1y1
k1nad1 ve. ikinci yarat1h~1, birinci yarat1h~a ktyas et1nedigi ve ilk yarat1h~1~ 01-
dtikten sonra dirilmeye.delil getirmedigi iyin onu cahiJ saydi.
200 HLH 1U'L · Bl~YAN Ci'1z: I £J

68. Rabbine andolsun ki, Biz onlari, uyduklari §eytanlarla


beraber mutlaka ha§redecegiz. Sonra onlari diz iistii fOkmii§
vaziyette cehennemin fevresinde hazir bulunduracagiz.
69. Sonra her toplumdan, Rahman'a en fOk kim ba§ kaldir-
m1-§sa on/an ortaya fikaracagiz.
70. Cehenneme girmeye en lliytk olanlan Biz biliriz.
71. Sizden cehenneme ugramayacak yoktur. Bu, Rabbinin
yapmayi iizerine aldigz, kesinle§mi§ bir hiikiimdiir.
72. Sonra muttakileri kurtannz. Zalimleri de diz iistii fOk-
mii.§ olarak orada birakinz.

68. «Rabbine andolsun ki Biz onlan uyduklari §eytanlarla beraber


mutlaka ha§redecegiZ.» Oldlikten sonra dirilme konusunda ileri geri konu-
~anlan, kendilerini ba~tan 91karan ~eytanlanyla birlikte dhi olarak topraktan
91kard1ktan sonra inutlaka 1nah§erde toplayacag1z. Zira her inkarc1, ~eytan1yla
birlikte zincire vurulmu~ olarak ha§redilecektir.
«Sonra, onlart,» dununun vahametini gorilp ayaklan ilzerinde dunnaya
gti9 yetiremedikleri ic;in «diz iistii .;okmii§ vaziyette cehennemin ~evresin-
'.1.0 I

de hazar bulundunu.·n~1z.» "cis;yy" kelitnesi "dis"m <;oguludur.


69. «Sonra het· toplumdan», grup ve titnmetten «Rahman'a en -;ok
kim ha§ kald1rm1§sa onlan ortaya ~1karacag1z.» Toplanchklan zaman. is-
yan derecelerine gore sirayla ate~e atacag1z, daha azg1n olanlann cezas1 dahu
~iddetli olacaktir. Pek tabiidir ki, hem sap1k hem de ba~kalann1 sapttranla.
ba~kas1na uyup sap1tarun cezas1bir olmaz. Ayn1 ~ekilde, ortahga ~tiphe sayan
ki~iyle, safhg1ndan dolay1 ba~kas1na uyamn cezas1 da ayn1 olmaz. Nitekim
Cenab-1 Hak ~oyle buyuruyor: "inkar eden , Allah'in yolundan alikoyanlara.
bozgunculuklanna kar§ilrk azap ustiine azap veririz." (Nahl: 88)
70. Sizden «cehenneme girmeye,» bu se<;ilip ~ikanlar aras1nda «en
lay1k olanlan Biz biliriz.»

71. «Sizden cehenneme ugramayacak yoktur. Bu, Rabbinin yapma·


y1 iizerine ald1g1 kesinle§mi§ bir hiikiimdi.ir.» Ey insanlar! Sizden herbiri-
niz mutlaka cehenneme ugrar. Zira cehenneme ugramak, Rabbin i<;in kesin
bir htiktimdlir ki, bunu kendine vacip ktltn1§tlr.

72. «Sonra muttakileri kurtaririz.» Cehennemliklerden olup Allah'tan


korkanlan ltitfumuzla kurtannz. «Zalimleri de diz ustii ~okmi.i§ olarak ora-
da b1rak1nz.» Kendilerine, kafirlik ve isyanla yaz1k edenleri ise orada hare-
ketsiz btraklnz. Bu ayet onlann, zillet i9inde oturup, kurtulanlarla birlikte
cennet etraf1na dogru hi~ hareket edemiyeceklerine i§aret etrnektedir.
Bibni§ ol ki, Mtitezile: Cehenneme giren bir daha <;tkamaz" dediler.
11

Mtircie ise: "Mifmin asla cehenneme ginnez. Zira ayette ge~en "vurud" keli-
1nesi, duhill degil, huzfir 1nanas1nachr dediler. Ehl-i Stinnet ise: "Allah'1n, asi
11

· kullann1 once cehennetnle cezaland1np sonra oradan y1karmas1 caizdir.


"Viirud," duhill manas1na da gelir," dediler. Bunu destekleyen baz1 ayetler
~unlard1r: "Firavun onlan cehenneme gotiirur." (Hud: 98) "Siz ve Allah'tan
gayrz taptlklanmz cehennem yakitzsintz. Oraya gireceksiniz." (Enbiya: 98)
"Sonra muttaki olanlan kurtaracag1z." (Meryem: 72) <(tinkti kurtarmak an-
cak cehenneme girdikten sonra mlimktin olur. Ba~ka bir ayette de buna i§aret
ediliyor: "Biz onu iiziintilsiinden kurtard1k. Mii'minleri boyle kurtannz."
(Enbiya: 88)
Allahii Teata: "Yaptzklanna kar§1hk tarafmuzdan kendileri i9in iyi §ey-
ler yaulmr~· olanlar, iste onlar cehennemden uzak tutulanlardll'. Cehennemin
ugultusunu i~itmezler." (Enbiya: 101) buyurmu~ken mii'tninler cehenneme
202 l{lJHU'L·HEYAN Cftz: 1()

nas1l girerler dersen:

Buna §Oyle cevap veririm: Maksat cehenne1n azab1ndan uzakla~tlnnak­


trr. Hasan Basr1 ve Katade dediler ki: Cehenneme girmek, cehennem tizerine
uzatilm1§ kop1iiyti geymek demektir. Zira cennete sirat koprlistinden ba§ka
yol yoktur. Maksat ginnek degil, ginni§ htikmtinde olmaktu. Hadis-i ~erifte
~(iyle buyrulmu§tur: "Bir mii'minin iif fOcug u olur (sabreder) se cehenneme
pek az bir miiddet girer. "<8 > Bu, ~u ayette i§aret edilen husustur: "Sizden her-
kes mutlaka oraya girer." (Meryem: 71)

73. Ayetlerimiz kendilerine apapk okundugu zaman, inkar


edenler in.ananlara: "Bu iki toplulugun hangisinin makami

8- Hadisi, Buhar1, Muslim, EbO Hureyre'den rivayet etrni~tir. Bkz. Camiu.'1-Usul, 9/590.
Ayd: 7'2 7 G

daha iyi ' '1 .Y'~,.; daha >:iizeldir?" derler.


74. Onlardan ijnce nice nesilleri yok ettik ki, onlar varltkfa
ve gosteri§f e bunlardan daha iistiindiiler.
75. De ki: HSapikll.kta olana Rahman miihlet versin.. So-
nunda, tehdit edilegeldikleri az.abi, ya da kiyamet giiniinii gor-
diikleri za.man, kimin yerinin daha kotii ve taraftarlarintn da-
ha zayif oldugunu bileceklerdir."
76. Allah, dogru yollla olanlann dogrulugunu artzrir. Baki
kalacak yararlt i~ler, Rabbinin katinda sevap olarak da, sonuf
olarak da daha hayirlidtr.

73. Kur an «ayetlerimiz kendilerine» mil§riklere «apa~1k okundugu


1

zaman, inkar edenler inananlara: 'Bu iki toplulugun hangisinin makama


daha iyi ve yeri daha giizeldir?' derler.» Nadr b. Haris ve yanda§lan gibi
kafirler, gariban mti'minlere §Oyle diyorlard1: "·Hangimiz mevki ve makam
yontinden daha hayuhd.Ir? Biz 1ni yoksa siz mi? 11

Baz1 milfessirler dedi ki: ''Nediyy" kavmin ileri gelenlerinin, dost ve


yard1mc1 tak.1m1n1n topland1g1 meclis, kuli.ip demektir. Rivayete gore Mekke
mti ~rikleriniil onde gelenleri., sa9lann1 tararlar, yaglarlar, kokulan1p pahah zi-
netlerle stislenirler, apa91k Kur'an ayetlerini i~itip, kar§I koymaktan aciz kal-
dtklannda dtinyevi varhklanyla ovti.nerek fakir mil'minlere ~oyle derlerdi:
"~ayet siz hak, biz battl tizere olsayd1k dtinyada sizin vaziyetinizin bizden da-
11
ha iyi olmas1 gerekirdi. Bundan maksatlan mti'minleri dinlerinden dondilr-
mekti.
74. Cenab-1 Hak onlan ~oylece reddetti : «Onlardan once nice nesillerl
yok ettik ki, onlar varhk~a ve gosteri§~e
bunlardan daha iistiindiiler.»
11
Her a')nn halk1, kendilerinden sonrakileri iyin bir "karn dir. <;unkti onlardan
once gelmi§lerdir. Hayvan1n boynuzuna da, onde oldugu iyin "kam" denir.
A

"Esas" ev e§yas1, "ri'y" gortinilm ve ~ekil demektir. Yani: Ad, Semud ve


benzerleri nice geymi~ milletleri Mekke kaf'rrlerinden once ~e~it ye§it azaplar-
la helak. ettik. Eger Bizim katnn1zda degerli olduklan i9in onlara mal, mtilk
venni~ olsayd.Ik bu ~ekilde helak etrnezdik. Bunda aytk bir tehdit vardir. Den-
mek isteniyor ki, mi.i~rikler bu durumu dikkate alsmlar.
75. «De ki: 'Sap1khkta olana Rahman miihlet versin. Sonunda, teh-
204 HllHU'L Ul~YAN

dit edilegeldikleri azab1, ya da k1yamet gfinfinii gordiikleri zaman kimin


yerinin daha kotii ve taraftarlar1n1n daha zay1r oldugunu bileceklerdir. '»
Mal mtilkle ovtinen kafirlere de ki; cehalete go1ntilmli§, i§lerin sonucundan
habersiz olan, Rahman'1n kendisine mal ve uzun orni.ir verdigi, yani azab1 da-
ha 9ok olsun diye acele etmeyip istidrac kabilinden ve ihsan ~eklinde omrtini.i
uzattp, 1nal ve ~oluk ~ocugunu a1t1rd1g1 kimseler tehclit edildikleri azab1 g<)-
rtince ki, bu azap: Mtisltimanlann onlan oldfuiip esir almalan tarzinda y"a
di.inyevi veya k1yamet gtinti ugrayacaklan uztintti ve helftk §eklindeki uhrevl
azaptrr. Evet bu azab1 gordliklerinde bu iki toplmndan hangisinin claba kotti
mevkide oldugunu bileceklerdir. 0 zaman, vaziyetin, dli~lindtiklerinin aksine
oldugw1u, kendilerinin daha kotti, mli'minlerin ise daha iyi mevkide oldugu-
nu, aynca ce1naat ve taraftar yoni.inden kimin daha gii9sliz bulundugunu bile-
ceklerdir.
Fahrettin er-Razt tefsirinde der ki: "Farzedilsin ki, bu refah i<;indeki sa-
p1g1n eceli uzatJ.ls1n. Akibet dilnyada veya ahirette azapla son bulmayacak
mi? 0 zaman nimetlerin fayda vennedigini bilecektir."
"Taraftarlanmn daha zayif' ifadesi ozellikle kullan1lch, zira mti§rikler
kendilerinin dost ve yardtmcilan oldugunu iddia ediyorlar, kultip ve mahfille-
rinde bununla ovtinilyorlarch. Cenab-1 Hak bu hallerini reddettnektedir.
76. «Allah,» sap1klann sap1khg1n1 artird1g1 gibi «dogru yolda olanla-
nn» mti'minlerin de «dogrulugunu» iman, ameJ, olgunluk ve yaktnlerini
«arhrir. Baki kalacak yararh i~ler, Rabbinin kahnda sevap olarak da,
sonu~ olarak da daha hay1rhd1r .» Bunlann sevab1, sevap verilen kimseye
daimi olarak fayda saglar. Yani faydas1 daimi olan ameller, Rabbin katJnda
kafirlerin ovtindUkleri ~eylerden ve pe~in dtinya nasiplerinden daha hayITh<llr.
Sonrn; olarak da daha iyidir. Zira neticesi, Allah'1n nzas1 ve daimi nimettir.
Kafirlerin yaptiklarm1n sonucu ise gazap ve daimi azaptH.
/\yr.I : '/f) 77 :lOG

77. Ayetlerimizi inkar eden ve: "Bana elbette mal ve fOCuk


verilecektir." diyen.i gordiin mii?
78. 0, goriilmeyeni mi biliyor, yoksa Rahman katindan bir
soz mii almi§tir?
79. Hay1.r , siiyledigini yazacagiz ve onun azabrni uzattikca
uzatacaffe,z.
80. Bahsettigi §eyler Bize kalacak, kendisi de Bize tek ola-
rak gelecektir.
8.1. Onlar kendilerine kuvvet ve §ere/ kazandirsin diye, Al-
lah 'i birakarak tanrilar edindiler.
82. Hayir, putlara yapmt§ olduklari ibadetlerini inklir ede-
cekler ve onlara dii~man kesileceklerdir.
83. Kafirlerin iizerine onlari ki§larlan §eytanlar gonderdigi-
mizi biliyor musun'!
84. Onlar hakkinda acele etme. Biz onlan.(n giinlerini) te-
ker teker sayiyoruz.

77. Ey Muhammed! «Ayetlerimizi inkar eden ve:>> A.yet, olclUkten son-


" bin Vail hakk1nda nazi I olmu~tur. Habbab b.
ra dirilmeyle alay eden As
206 f<{Ul IU'L H~:YAN Ci't~: IH

Eret'in onda alacag1 vardl. Alacag1n1 istedi. 0 da: "Muhammed'i inkar et1ne-
dikye vennem" dedi. Habbab da: ''Yemin olsun ki onu, ne Oli.i iken, ne diri
iken ne cle diriltilecegimiz vakit asla inkar etme1n," deyince As. b. Vail: "Oy-
le ise diriltilecegimiz gtine kadar bekle, diriltildigin zaman bana gelirsin. 0
zrunan benim inabm ve yocuklanm olur. Sana alacag1n1 veririm," dedi.
«'Bana elbette mal ve ~ocuk verilecektir.' diyeni gordiin mii?» Egle-
nerek ve soziintin ba§ma bir de yalan bir yemin ekleyerek: ~ayet fillirette diril-
tilirsem bana elbette mal ve yocuk verilecektir, diyen adam1n haline bak,
onun acayip haline ve alyakya ctiretine §a§ ey Muhammed!
A

Ayetteki "gordiin mii" sorusu, kafirin haline taacctib ve ayetleri inkar


et1nelerinin tuhaf ve bayag1hk oldugunu bildirmek iyindir. Zira di.i§tinse inkar
"
etmemesi gerekir. Ayetin manas1: Aralannda oldtikten sonra dirilmeyle ilgili
olanlann da bulundugu ayetlerimizi inkar edeni gordtin mti?
78. «0, goriilmeyeni mi biliyor?>> Kendisine gayb1n bilgisi ula§acak
clerecede bir yticelige mi ula§tI ki, filrirette kendisine mal ve 9ocuk verilecegi-
ni soyltiyor, tistelik bir de yemin ediyor. Halbuki gayb1 bilmek sadece Allah'a
hastir. «Y oksa» gayb1 bilen «Rahman katindan bir soz mii almI§tlr?»
79. <<Hayir,» durum onun dedigi gibi degil. «Soyledigini yazacag1z.»
Soyledigi yalan, inkar ve alaylan onun aleyhine tesbit edecegiz, ona gore ce-
zaland1racag1z. «Ve» kendisine mal ve <;ocuk verilecegi iddiasm1n tam aksine
Biz «onun azab1n1,» bak ettigi tarzda «uzatt1k~a uzatacag1z.»
80. «Bahsettigi §eyler» yani dtinyadaki mal ve yocuklan, oli.imtinden
sonra «Bize kalacak,>> kiyamet gtini.i kendisine mal ve ~ocuk e§lik etmeye-
cek, « kendisi de Bize tek olarak gelecektir.»
81. «Onlar kendilerine kuvvet ve §eref kazandirs1n diye, Allah '1 b1-
rakarak tannlar edindiler.» Kurey§ mti§rikleri Allah11 buak1p putlar1 ilah
edindiler. Giiya kendilerini Allah'1n azab1ndan kurtaracak, yard1mc1 ve §efaat-
91lar olacaklar da, boylece onlarla §eref bulacaklar!
Btiyi.iklerden birisi §Oyle dedi: "Sen §erefi, zillet yerinde ararsan nasd el-
de edersin? <;Unkti sen zaten mahluktan bir §ey istemekle kendini al9altm1§
olursun. ~ayet yapabilirsen Haktan isteyerek kendini §erefli kllabilirsin, boy-
lece di.inya ve fillirette hep aziz olursun."
82. «Hayir,» hayIT, durum onlann zannettikleri gibi degil, kafirler «put-
Ml~l<Yl~M sUHESl/ J H :l07

Iara yapm1§ olduklnr1 ibadetlerini inkar edecekler», dUnyada iken onlan


Allah gibi sevip ibadet etmelerinin ard1ndan §imdi ~onlara dti§man kesile·
ceklerdir.»

83. «Kaflrlerin iizerine onlar1 kI§kirtan §eytanlar gonderdigimizi bi·


liyor musun?» Ketti tercihleri sebebiyle kafirler Uzerine onlan ~e~itli vesvese
ve te§viklerle gtinahlara te§vik ve tahrik eden §eytanlan musallat ettigimizi
biliyor musun? Maksat, ~afirlerin sozleri, onlann sap1khk ve ta§k1nhklari.
inatta a§1nhklan konusunda Rasultillah'1n hayretini uyand1nnaktir.

84. «Onlar hakk1nda acele etme» yani <;abucak helak olsunlar da sen
~e mli'minler onlann §erlerinclen rahat olas1n1z ve yerytizti onlann fesadmdan
temizlensin diye acele etme. «Biz onlan(n gilnlerini) teker teker say1yo·
ruz.» Biz onlann ya§ayacag1 gtinleri say1yoruz, onlann hela.klan i~in acele et-
me, zaten pek az bir gtinleri kalm1§tir. Nefesleri say1hdir.

ibn Abbas (r.a.) bu ayet-i okudugunda aglar ve §5yle derdi: "Son say1,
camrun ~Ikmas1, son say1, ailenden aynlman ve son say1, kabre ginnendir. ''

ibnti's-Semmak Halife Me'mun'un yamnda bulunuyordu. Bu ayeti okudu


ve §6yle soyledi: "Madem ki nefesler say1hdrr. Oyleyse uzamas1 mtimktin de-
gildir. Ttikenen §eyler ne de yabuk tlikenir! "

Bir bedevi §oyle demi§tir: "V akitlerin kesip athg1 omtirle ve musibetlere
maruz bedenle nasll sevinebilirsin."
208 HlJHll'L HP:YAN Ct"tz: I H

85-86. Muttakfleri o giin. Rahman'tn huzurunda, O'na gel-


mi§ konuklar olarak toplanz. Suflulan da suya gotiiriir gibi
cehenneme siireriz.
87. Rahman 'in katinda soz ve izin alandan ba§kasmm §efa-
ate giicii yetmez.
88. "Rahman fOcuk edindi" dediler.
89. Andolsun ki ortaya pek kotii bir §ey attiniz.
90-91. Rahman'a fOCuk isnad etmelerinden dolayt neredey-
se gokler parfalanacak, yer yanlacak, daglar gof ecekti.
92-93. Oysa Rahman 'a fOcuk edinmek yara§maz. Goklerde
ve yerde olan her §ey Rahman 'a ba§ egmi§ kul olarak gelecek-
tir.
94. Andolsttn ki (Allah) onlan ku§atmt§ ve teker teker say-
mz§tir.

95. Kryamet gun.ii hepsi O'na tek olarak gelecektir.

85-86. «Mtittakileri o gun Rahman'1n huzurunda, O'na gelmi~ ko-


nuklar olarak toplariz.>> Ey Muhammed! kavmine, te~vik ve tehdit yoluyla
Ml~l<Yl~M SlJl<l~Sl/ l H

tak va ve itaat eh! i kimseleri toplayacag11n1z gilnU hat1rlal. I kyctler. iknun ve


ihsanlanrn bekleyerek krallann huzuruna nastl gelirlerse muttakiler de. kemli-
lerini geni~ rahmetiyle kaplayacak olan Rahmarun huzuruna Oylece gelirler.
«Su~lulan da suya gotiirilr gibi cehenneme siireriz.» Su<;lulan eta ya-
1111 ayak, susuz vaziyette hayvanlar gibi cehenneme stireriz. <;link.ti suya inen.
susuz oldugu i9in iner. Vird; suya inmek demektir.

87. «Rahman'1n katinda soz ve izin alandan ba§kas1n1n §efaate gi.ici.i


yetmez.» Kullardan hi~ kimse ~efaat hususunda Allah'tan izin almad1k<fa
asilere §efaat~l olamaz.

88. «'Rahman ~ocuk edindi' dediler>>, yani Yahudi, Hristiyan ve "me-


lekler Allah'1n ktzlandu" diyen Araplar ooyle dedi.

89. Allahti Teala da onlara : «Andolsun ki ortaya pek kotii bir §ey at-
t1n1z» dedi. "idd"; kotti i~, musibet, nefret edilen ~ey demektir, yani ()lyille-
meycek kadar kotil bir i~ yapt1n1z.

90-91. «Rahman'a ~ocuk isnad etmelerinden dolay1 nerede ise gok-


ler par~alanacak, yer yanlacak.» Bu soztin vahametinden ottirti neredeyse
gokler param par~a olacakti. Yer de nerede ise yanltp, paryalara aynlacaktJ.
Rivayet eclildi ki; sahabeden birisi ~oyle ded.i: "Ademogullan bir agac1n
yan1na geldiklerinde mutlaka ondan fayda gortirlerdi. Ne zaman ki facir
Ademogullan: Rahman 9ocuk ed.indi dediler. Yeryilzti ~orakla~tl, agac;lar <li-
kenlendi. "

«Daglar go~ecekti.» Bu acli soz sebebiyle btiyUk btiytik cisimler par~a­


lanacak, un ufak olacaktt. Nerede ise goklerin parc;alanmas1, yerin yanlmast,
daglann goc;mesi, Rahman' a ~ocuk isnat etmeleri ytiztindendi.

92-93. «Oysa Rahman'a ~ocuk edinmek yara§maz.» Boyle soylediler


ama, haddi zat1nda Allahti Teala c;ocuk edinmekten mlinezzehtir. <;tinkti <;o-
cuk babadan bir parc;achr. Mlirekkeptir. Onu terkib edip birle§tiren birine ihti-
yac; vardu. Terkib ediciye muhta9 olan, iHih olamaz.
«Goklerde ve yerde olan her §ey» melekler, insanlar ve cinlerin hepsi
sadece «Rahman'a ha§ egmi§ kul olarak gelecektir.» K1yamet gtinti bilttin
mahlfikat, Rahmana boyun eg1ni~, kulluklann1 itiraf etmi§ olarak gelirler. Me-
lekler, isa, Dzeyr ve ba~kalan da boyle gelir. Koleler, efendiler i<;in nas1l ya-
210 l{UllU'L Bl~YAN Cl\z: 1H

p1yorsa, btitiin mahHlkat da <>ylece boyun egerek Rahman'm Rabligine s1g1mr-


lar. A1lah'1n onlardan yocuk edinmesi mtinasip degildir.
94. «Andolsun ki (AJlah) onlar1 ku§atmt§ ve teker teker saymt§t&r .»
Hiy kimse d1~arda kalmayacak §ekilde onlan ku~atm1~, onlann ~ah1slann1,
nefeslerini. ve ecellerini sayllli~tlt.

95. «K1yamet giinii hepsi O'na tek olarak gelecektir.» Herkes O'na
yard1mc1 ve yolda~lardan uzak olarak tek ba§1na gelecektir. Kudsi Hadis'te.
§Oyle buyuruldu: "Ademoglu Beni yalanladi. flalbuki buna hakkl yoktu.
Ademoglu Bana dil uzattz. Buna da hakki yoktu. Beni yalanlamas1na gelince :
Beni, ba~tan yarattigi gibi ilerde tekrar diriltemez demesidir. Halbuk,i, ilk ya-
ratmak tekrar yaratmaktan daha kolay degildir. Bana dil uzatmasina gelin-
ce: Allah, fOcuk edindi demesidir. Halbuki Ben, bir olan, her §ey kendisine
muhtaf bulunan, dogmayan, dogurmayan ve hif kj,mse kendisine denk olma-
yan Allah'im" <9 )

96. iman edip, salih amel i§leyenler ifin Rahman, (giiniil-


lerde) bir sevgi yaratacaktir.
97. Biz Kur'an.'i, Allah'a kar§t gelmekten sakl.nanlan miij-
delemen ve inatfi milleti uyarman ifin senin dilinde (indire-
rek) kolayla§ttrdik.

9- Hadisi, Buhar1 Te/sir boliimtinde, Nesel, cenazeler bOltimtinde tahric etmi~tir. Bkz.
Camiu'L-UsCil, 2/443.
MEHYl!:M SLJRESI / IH :l I I

98. 011forda11 iince nice nesilleri yok ettik . .'fr11 onlardan


herha11gi birini duyuyor veya onlara ait ctl1z bir ses i§iliyor
musun.')

96. «iman edip, salih amel i§leyenler i~in Rahman, (goniillerde) hir
sevgi yaratacakt1r.» Kalb ve beden amellerini birle§tiren mti'min ve salih
runel sahipleri ic;in Rahman, iman ve gtizel amellerinden dolay1 kalblerde sev-
gi ve muhabbet yaratacaktlf.

97. «Biz Kur'an'1, Allah'a kar§I gelmekt.e n sak1nanlar1 miijdelemen


ve inat~1 milleti uyarman i~in senin diHnde (indirerek) kolayla~hrd1k.»
Onunla miijdele ve uyar. Zira Biz onu senin ac;lk Arapc;a lisamn Uzere indir-
dik ki, i9indeki emir ve yasaklara uyarak muttaki olacaklan miljdeleyesin.
iman etmeyip inat edenleri de uyaras1n. "inzar" bildinne, korkutma ve sakm-
d1rma demektir. "Liidd" Eledd'in 9oguludur, a§In dil§man demektir. Hadis-i
~erifte §tiyle buyuruluyor: "Ki§ilerin Allah'a en sevimsiz olanlan, du~man­
likta a§tri gidenlerdir. <10 )
11

Bu inatc;1lardan once de Peygarnberleri, kendilerini azap ve helakla


uyard1ktan, Allah'1n ayetleriyle sak1ndud1ktan sonra nice milletleri helak. et-
tik.

98. «Onlardan once nice nesilleri yok ettik. Sen onlardan herhangl
birini duyuyor» hissedip gorliyor «veya onlara ait», onlardan hafif de olsa
«c1hz bir ses i~itiyor musun?» "Rikz," gizli, kapalI demektir. Yani onlart ta-
mamen helak ettik. Onlardan hie; ki1nse gortilmeyecek, kendilerinden en ufak
bir ses i§itilmeyecek §ekilde koklerini kaz1d.Ik.

Ayet-i keritnede Hz. Peygamber (s.a.v.) iyin, kafirleri helfilda tehdit me-
yan1nda miijde ve uyannaya dair te§vik vard1r.

Cenab-1 Hakk1n yardlm1yla Meryem SO.resi'nin tefsiri bitti.

10- Hadisi Buhari Tej~·ir Mtislim i lim bollimtinde, Ahmet b. Hanbel Miisned, (6/55.) rivayot
etmi~tir.
Bu sure ibrahim TUFEKQi tarafmdan tercume edilmi§tir.
1. Tfi. Ha.
2-3. Biz Kur'an'i sana giifliik fekesin diye degil, ancak Al-
lah'tan korkanlara bir ogut olsun diye indirdik.
4. (Kur'an) yeri ve yiice gokleri yaratan (Allah) tarafmdan
peyderpey indirilmi§tir.
5. Rahman Ar§'a istiva etmi§tir.
216 HlllllJ 'I. UEYAN

6. Goklerde, yerde ve ikisi arasinda bulu11an ~·eyler ile top·


ragin altinda olanlar hep O'nundur.
7. Eger sen sozii afiktan soylersen, §iiphesiz 0, gizliyi de,
gizlinin daha gizlisini de bilir.
8. Allah, kendisinden ba§ka italt olmayandzr. En giizel
isimler O'na mahsustur.

1. «Ta. Ha.» istam alimleri bu kelimenin mahiyeti hakk1nda ihtilaf et-


mi~lerdir. Baz1fan, Taha Kur' an' in ad1dir, ya da surenin is1nidir derken, bir
ba§kas1, Taha Rasfi.ltillah (s.a.v.)'tn "Ahmed", "Yasin" ve ba§ka diger isimleri
gibi isimlerinden biridir demi§tir. ikinci ayette "Aleyke= sana" ifadesi de bu
gorii§ti gti9lendirmektedir. Buna gore, nida harfi mahzuftur. Bu a<;1klamalann
dogrultusunda ayetin §ekli Ya Tfilla=(Ey Taha)" takdirinde olur.
0

2-3. «Biz Kur'an'1 sana gii~liik ~ekesin diye degil ...» Ayette ge<;en
"lite~kiz"kelimesinin kokti olan ''e§§aka" kelimesi yorgunluk duymak, gti9ltik
c;ekmek manasmadir. Bu kelime yorguntuk duymak, gtic;Itik 9ekmek anlam1na
gelince ayetin manas1: Biz Kur'an'1 sana Kurey§lilerin inkanna a~1n derecede
tiztilmen nedeniyle gti~liik yekesin di ye indirmedik. Gtinkti sana dii§en sadece
teblig etmektir ve sen de bunu yerine getirdin. Artlk bu gorevden sonra onla-
nn inruunamas1ndan sen sorumlu degilsin, demek olur. Ayeti §U ~ekilde anla-
tnak da mtimktindtir: Biz Kur'an'1 sana yOk riyazat yapman, ~okya tehecctid
namaz1 kilrnan ve btitiln geceyi namazla geyirmen suretiyle gil<;lilk 9ekesin
diye indinnedik. ytinkti sen ancak din-i hanif ile gonderildin.

«Ancak Allah'tan korkanlara bir ogiit olsun diye indirdik.>> Ayetin


bu son k1sm1 mefultin leh (sebep bildiren ttimle9)'tir. Sanki §Oyle soylenmek-
tedir: Biz Kur'an'1 sana tebliginde yorulup gtiyltik 9ekesin diye indinnedik,
fakat bir ogilt ve hat1rlatma olarak indirdik. Bu ogiit ve hatulatma yiice Al-
lah' 1n bunlan duyup korkacak oldugunu bilen kimseler i~indir.

4. «(Kur'an) yeri ve yiice gokleri yaratan» onlan yokluktan varhk


ale1nine vikaran «(Allah) tarafandan peyderpey indirllmi§tir.» Ayet n1et-
ninde "yaratilma" olgusunun sadece yerytizUne ve goklere tahsis edilmesinin
sebebi, bunlann kfilnatin belkemigi ve ash olmalanndan dolay1dir. GC.)klerin
"yiicelik" le nitelenmesi bunlann yi.ikseklikleri sebebiyle yarat1c1s1n1n kudre-
tinin azametine delalet etmeleri nedeniyledir.
Ay<'I: I 7 TAHA SlJl<ESl/20 :l I.,
5. «Ruhnuu1» meleklerin ta~u.J1g1
«Ar§'a istivn ctmi~tir.» "Aq·" keli-
mesi Arap<;ada htikiimdann ktirsusti anlam1na gel ir. ''i.,·rl\·a" istikrar anlam1-
nad1r.
Baz1 aliinler derler ki: "Bizier yilce Allah'1n mekandan tntinezzeh oldu-
guna kesin olarak inanmaktay1z. Eger boyle olmasayd1 "mekan" unsurunun
da kad1m olmas1 gerekirdi. Oysa Allahu Teala'dan ba§ka kadim ohnad1gma
ve O'nun "istiva" dan "istikrar ve oturma" y1 kastetmedigine delil mevl:ut-
tur. (1)
II

Buradaki maksadt ba§ka bir §eydir. Ancak bizler hataya dil§mekten


korktugumuz i\:in bu maksachn ne oldugunu belirlemekle me§gul olmay1z.
Mtite§abih ayetlerin te'vilini selef filimlerinin ekserisinin gorti§tine uygun ola-
rak Allahu Teala'ya havale ederiz. Nitekim imam Malik ve imam Ahmed b.
Hanbel 'in: "istiva malumdur. Nastlhg1 ve niceligi meyhuldtir. Bunu ara~ttr­
mak bid'attir," dedikleri rivayet olunur. Bu iki bilyilk imam1n sozkonusu ifa-
deleriyle maksatlan bu konudaki mtinaka§ay1 ve tarti§may1 onlemektir. Cum-
hur alimlerinin hareketleri de boyle olmu§tur. Zira bu konuda ay1lacak olan
tart1§ma ve mtinaka§a kap1s1, Allah' in kullanrun c;oguna btiytik zarar verecek-
tir.

6. «Goklerde, yerde ve ikisi aras1nda bulunan §eyler ile toprag1n al-


tinda olanlar hep O'nundur.>> Goklerde ve yerde bulunan, atmosferde olan
varhklar, bulutlar, ku§lar sadece O'nundur. O'ndan ba~kas1mn ne ortakhk tar-
z1nda ve ne de bag1ms1z olarak bu y·aratiklar iizerinde herhangi bir hakk1 yok-
tur. BUH.in bu zikrolunanlar mtilkiyet, tasarruf, ya~atma, oldtirme, yoktan va-
retme ve yoketme bak1m1ndan hep O'nundur. Ayet 1netninde yeralan "serd"
kelimesi rutubetli toprak anlammadir.
7. «Eger sen sozti a~1ktan soylersen,» ylice Allah'1n zikrini ve O'na
olan duay1 a91k~a yaparsan bilmi~ ol ki Allahu Team senin ilaruna ve a~1k~a
duana muhtav degildir. «~tiphesiz 0, gizliyi de, gizlinin daha gizlisini de
bilir .» Yani Allah, ba~kas1na gizlice soyledigin ~eyi de, bundan daha gizli
olan, keli1nelerini telaffuz etmeksizin sadece hat1nna getirdigin ~eyleri de bi·
lir. Ayetin bu ifadesi, ya ytiksek sesle yakaimay1 yasaklama anlam1nad1r, ya
1- Allah'm s1fatlanyJa ilgili ayetler ve hadisler hakkmda selef filimlerinin gorti§leri isahetlidir.
Onlann da dedigi gibi, bizler bu s1fatlara onlan herhangi hir mahlukun s1fatma benzetmeksi-
zin ve ink~r etmeksizin, cisimlendirme ve ba§kasma benzetmeye meyletmeden, oldugu gibi
inamnz. Bu konudaki ifadeleri herhangi bir te'vile sapmadan zahirine gore degerlendiririz.
En saglam ve en isabetli yol budur.
218 IHJI IU'L · BEVAN < '. i\z: I Cl

da kullara bir yol gostennedir.


Birinci ihtimale gore ayet, "Kendi kendine, yalvararak ve iirpererek
yuksek olmayan bir sesle sabah ak§am Rabbini an. Gafillerden olma." (A'raf:
205) ayet-i kerimesinin benzeri olur.

ikinci ihtimale gelince, ayet kullara yol gosteriyor ki, ytiksek sesle ya-
karma, Allahu Teala'ya i§ittirmek amac1yla degil, insanin nefsinin zikri tasav-
vur etmesi, bunun insantn, gonltinde yerle§mesi, nefsin zikirden ba~ka §eyler-
le me§gul olmas1na engel olmak gibi ba§ka gayeler i~indir. Bu hedeflere ek
olarak vesvesenin insan nefsine yakla§amamas1 ve onun yakarma ile uzakla§-
tinlmas1, ba§kas1n1n uyanlmas1, zikredenin sesinin ula§abildigi yere kadar be-
reketin yayllmas1, zikre §ahit olacak ki§ileri artumak ve benzeri ... gibi hedef-
ler de vardlf. Rivayet olunduguna gore Rasfililllah (s.a.v.) Hayber'e yonelince
sahabeler bir vadinin ba§tna yakla§tilar. Burada ytiksek sesle Allahu ekber,
Allahu ekber demeye ba§lad1lar. Bunun tizerine Rasfiltillah (s.a.v.): "Kendi-
nize yumu§ak davran1n1z. Seslerinizi yiikseltmekte a§lrl gitmeyiniz. <;iinkii
sizler ne bir sagira, ne de burada mevcut olmayan birisine seslenmektesiniz.
Sizler i§iten ve sizlerle birlikte olan ve sizlere yakin birisine seslenmektesi-
niz, Ii buyurur. <2)
11

8. Zikredilen ytice stfatlarla s1fatlanm1~ olan «Allah, kendisinden ba§-


ka ilfilt olmayand1r.» Yerde ve gokte O'.ndan ba§ka hit;bir mabud yoktur. 0,
duyu organlanyla alg1lanamaz. Ezelde mevcut olan Allahu Teala'dtr. Bu
ayette gtizel bir mana vardIT. 0 da ytice Allah'1n, duyu organlar1mn algllama-
s1ndan ylice ve mtinezzeh olu§udur. i§te bu nedenle yilce Allah, gaip olmadlgt
11 11
hal.d e gaip zamiri olan 0 zamirine lay1k olmu§tur. Nitekim bu ntikte Bah-
ru' l-Ulum'da bu §ekilde zikredilmektedir.

«En guzel isimler O'na mahsustur.» Bu ayet-i kerime yilce Allah'1n


zatinda herhangi bir vokh.J.k olmaks1z1n zikredilen isim ve s1fatlann1 beyan et-
mektedir. <;iinkti rivayete gore mti§rikler Rasilliillah (s.a.v.)'1n "Ya Allah, Ya
Rahman" dedigini duyunca: Muhammed bizim iki ilaha tapmam1z1 yasaklar-
ken, kendisi bir ba§ka tannya dua ediyor, derler. Ayet metninde Allah'1n
isimlerinin "en gilzel" biviminde en tisttin gosterilmesi, bu isimle1in 0 'nu
kutsal lalma, tazim etme ve ululama manalanna gelmelerinden dolay1dlr.

2- Bu hadisj Buhari, Megazi ve Cihad; Mtislim.Zikir; Ebu Davud ve Tirmizi de Deavac oolii-
mtinde rivayet etmi§lerdir. Aym hadis Ahmed b. Hanbel'in Musner!inde 4/394'tedir.
TAHA Slll<ESl/20

9. Musa'nin haberi sana ula.§lt mi?


JO. Bani o bir ate§ gormii§ ve ailesine: "Bekleyin, eminim
ki bir ate§ gordiim, belki ondan size bir me§ale getiririm veya
aJe§in yaninda bir rehber bulurum," demi§ti.
11. Ona vardiginda kendisine (tarafimiW.an): "Ey Musa!"
diye seslenildi.
12. "Muhakkak ki Ben, evet Ben senin Rabbinim. Hemen
pabufla.rini ftkar. {'iinkii sen kutsal viidi Tuva'dasin.
13. Ben seni seftim. Simdi vahyedilene kulak ver.
14. Muhakkak ki Ben, yalnizca BenAllah'im. Benden ba§~
ka i/ah yokiur. Bana kulluk et. Beni anmak ifin namaz krl.

9. «Musan1n haberi sana ula§tl mi?» Bu sorunun anlam1 Musa'mn


haberi ve hikayesi sana ula~madi. Bu sebeple ona dikkat et. Kavmine bunlann
"
i<;inde tevhide ve benzerine dair meselelerden bahset demektir. Ayetin 1nanas1
buna ihtimal verdigi gibi Rasultillah (s.a.v.)'a daha once Musa'n1n haberinin
220 IH JHU'L 131~YA N Cl'lz: I (1

gehni§ ohnas1 da ihti1nal dahiJin<leuir. DolaytsJyla ayetteki soru istit11am-1


II

takrln' olur. Bu taktirde sanki "Musa'mn haberi sana ula§tI, " denmi~ olur.
1

10. «Hani o bir ate§ gormii§», uzaktan bir ate§ gonnli~tl.i. Rivayet
olunduguna gore Musa (a.s.) ~uayb (a.s.))n k1z1 Safuriya ile evlenir. Musa
(a.s.) kay1npederi ~uayb (a.s.)'dan Medyen'den y1la.p ve Mis1r'da bulunan an-
nesini ve karde~i Harun' u ziyarete gitmek i.izere izin ister. istedigi izni ahnca
ailesiyle yola yikar. Ancak ~am htiktimdarlanndan korktugu iyin ba§ka bir
yol tutar. Tur Dag1'run batI taraf1nda bulunan Tuva vadisine gelince karanhk,
soguk ve karh bir k1§ gecesincle yocugu dtinyaya gelir. Musa (a.s.) yakmag1n1
yakar, ancak yakmaktan ate§ yerine sesten ba§ka bir§ey 91kmaz. 0, tain bu du-
rumda iken Tur Dag1' n1n yan taraf1nda yolun solunda uzaktan bir ate§ gorlir
ve bu ate§in c;oban ate§i oldugunu zanneder. «Ve ailesine», kans1na, 9ocugu-
na ve hizmet9isine: «'Bekleyin», oldugunuz yerde kahn, arkamdan gelmeyin.
«Eminim ki bir ate§ gordiim» der. Ayetin 1netninde yer alan "iynas" keli-
1nesi bir §eyi ayan beyan gormek anlam1nadir. Buna gore ayetin manas1, hi9
ku~kusuz bir bi9imde eminim ki bir ate§ gordlim, demek olur. «Belki ondan
size bir me§ale getiririm.» Ayet metninde yer alan "kabes" kelimesi ate§ten
bir par9a, ate§in btiytik klitlesinden ahrunt§ alev paryas1 anlam1nadu.
Mtifessirlerin yogunluguna gore Hz. Musa 'n1n gorrnil§ oldugu ashnda
ate§ degil, tersine yilce Allah'1n nuru idi Ate§ kelimesinin zikredilmesi Musa
(a.s.)'run onu ate§ zannetmesinden dolay1du.
imam (Fahreddin er-Razl) der ki: Musa (a.s.) nuru degil, bizzat ate§i
gonnti§tti. Vermi§ oldugu haberin geryege uygun dti§mesi buna baghd1r. Qin-
kti Peygamberlerin yalan soylemeleri caiz degildir.
«Veya ate§in yaninda» bana yolu gosterecek «bir rehber bulurum,'
demi§ti.» <;unkti ate§ olup da yan1nda birilerinin bulunmamas1 9ok nadirdir.
11. Musa «ona vard1g1nda ...» gormti§ oldugu ate§e ula§tlg1nda...
ibn Abbas der ki: "Musa (a.s.) yemye§il bir aga9 gortir. Bu agac1 en alt
dallanndan en tepesine kadar bembeyaz bir ate§ ku§atrru§tlr ve olabilecegi en
btiyi.ik ate§le ve t~ 1kla tutu§mu§ yamnaktadu. Musa (a.s.) orada hiv kimseyi
gormez. Ate§in 1§1g1nm ve agac111 ye§illiginin §iddetine hayretinden oldugu
yerde dona ka11r. Ne ate§, agac1n ye§illigini degi§tirmi§tir ve ne de agac1n
btinyesindeki 9ok su~ onun I§1g1nda ve alevinde herhangi bir azalmaya yola<;-
1n1§tlr. Bunun ard1ndan Hz. Musa, ineleklerin tesbih (Stibhanellah) lerini i~itir
t\ycl: to l ·I TAI IA Sll IU£Sl/:l0

ve bUyOk hir nur g<lrOr. Bu nur, onun g()rmesine engcl olur. Bunun Uzerine
Hz. Musa iki eliyle gi>zlerini kapatlr, korkar ve ~a~a kaltr. Ard111dan Uzerine i\:
huzuru ve stikfinet b1rak1ltr ve sonra da. «Kendisine (taraf1m1zdan): 'Ey
Musa!' di ye seslenildi.»

12. «'l\-1uhakkak ki Ben, evet Ben senin Rabbinim. Hemen pabu~la·


nm c;1kar.» Ben, evet Ben seninle konu~an Rabbinim. Hemen edep ve terbiye
geregi pabu9lann1 ayag1ndan ~akar ve gel. «(:iinkii sen kutsal» tertemiz «Va·
di Tuva'das1n.» Tuva, vadinin ismidir. Rivayete gore Musa (a.s.). pabu<rlan-
111 91kanr ve onlan vadinin gerisine atar.

13. «Ben seni se~tim.» Peygamberlik ve risalet i9in seni tercih ettim.
«Simdi vahyedilene kulak ver.»· Sana vahyolwian emirlere ve yasaklara ku-
lak ver.

14. «Muhakkak ki Ben, yaln1zca Ben Allah'1m.» Burada imantn asil-


lan teferruattan once getirilmi~tir. <;tinkli tevhid, inan9 sisteminin te1nel me-
selelerindendir. Daha sonra gelecek olan ibadet ise bu sisteme dayalt detay-
lardandir. «Benden ba§ka ilfill yoktur.» Benclen ba~ka hi<;bir mabud yoktur.
Madero ki durum bOyledir, o halde «Bana kuJJuk et», ibadeti ve tevhidi yal-
mz Bana 1nahsus k11. Bana ibadet ederken hi~ kimseyi ortak ktlma. «Beni an-
mak i~in», beni anman ve zikreden ki§i olman i<;in namaz k1l. Gtinki.i gerekti-
gi bi9imde Allah '1 zikretmek, Allah' a dil , organ ve btittin azalanyla ibadetle
me§gul olmak demektir. i~te namaz btittin bunlan bir araya getiren ibadettir.
«Namaz ktl.» "Namaz kil" emri, fazileti dolay1s1yla ibadetin bir boltimi.i ola-
rak daha genel olan "kulluk et" fiiline atfeclilmi§tir.
222 HlJHU'L· BEYAN Ctiz: ) B

JS. Ktyamet giinii mutlaka gelecektir. Herkese fali§t1gmin


kar§tltgt verilsin diye neredeyse onu gizleyecegim.
16. Ona inanmayan, ne/islerinin arzularina uyan kimseler
saktn seni ondan alikoymasm. Sonra mahvolursun.
17. Su sag elindeki nedir ey Musa?"
18. "0, benim asamdir, ona dayaninm, onunla davarlari-
ma yaprak silkelerim ve benim ona ba§ka ihtiyaflanm da var-
dtr" dedi.
19. Allah: "At onu ey Musa!" dedi.
20. Onu hemen attt, bir de ne gorsiin hizla siiriinen bir yi-
lan degil mi!
21. Allah buyurdu: "Al onu, korkma. Biz ontt §imdi ilk ha-
line sokacag1z.
22. Bir de elini koltugunun altma sok ki bir ba§ka mucize
olmak iizere o kusursuz ve lekesiz beyailik da pksm.
23. Taki sana en biiyiik ayetlerimizden bazt.lanm giistere-
Ay<'I : IG- 10 TAI IA S(J Hf<: SI /21 l

lim.
24. Piravun'a git. <;unku o gerfekten azdi."

15. «K1yamet giinii mutlaka gelecektir.» Bu ifade Allah'a ibadeLin


vacib olu§unun sebebini belirtmektedir. Ayet metninde ge9en "saat" kelimesi
kiyametin kopacag1 zamamn ad1d1r. K1yametin kopacak oldugu ana "saat"
denmesi k1yametin kopacag1nda ku§ku olmayan ger9ek bir saat olmasmdnn
dolay1du. «Herkese ~ah§hg1n1n kar~1hg1 verilsin diye» itaatkfir.
isyankardan aynls1n diye herkese <;ah§tigm1n ve amelinin - ister iyi olsun, is-
ter kotil olsun - kar§1hg1 verilsin diye «neredeyse onu gizleyecegim.» insan-
lan korkutmak ve ktyamet haklanda tazim duygusunu canlandumak i~in ne-
~

redeyse onu gizleyecegim. Ayette ktyametin vakti mahlukattan gizlenmi§tir.


Boylece onlar1n her an layametten ka~1nma ve ihtiyat i9inde olmalan ama~­
lanmt§ttr.

16. «Ona» k1yamete «inanmayan, nefislerinin arzularina uyan kim·


seler>> nefislerinin arzulamt§ oldugu fani ve maddi lezzetlerin pe§inden ko-
§anlar «sak1n seni ondan ahkoymas1n.» Bu kimseler sakm seni kiyameti ha-
tulamaktan ve onu gozonilne almaktan ahkoymas1n. «Sonra mahvolursun»
helak olursun, 9iinkti k1yametten ve onun korkulanndan insan1 kurtaracak
olan vesileleri elde etmekten gafil olmak hi9 ku§kusuz helfilc1 getirir. Ayetteki
bu yasaklamadan maksat dinde istikamet ve dogruluk tizere olmay1 emirdir.
Ayetin hitab1 her ne kadar Rasuliillah (s.a.v.)'a ise de, maksat ba§kaland1r.
Yilce Allah Hz. Musa ile konu§up o "kelimullah" olurken acaba neden
diger peygamberlerle konu§mad1 ve onlar da kelimullah oln1adtlar diye bir so-
ru sorulacak olursa denilebilir ki, herhangi bir amele verilecek kar§thk, yap1-
lan amelin cinsindendir. c;unkti Musa (a.s.)'nm dili, Firavun 'un uygulad1g1
imtihan esnas1nda yanm1§t1. YUce Allah da onun kelam1n1 i§itmesi i~in yap-
mt§ oldugu yakan§1na bu §ekilde kar§1hk vermi§ oldu.

Alimlerden birisi oldtikten sonra rtiyada gorilltir. Kendisine sorulur: "Al-


lahu Teala sana nasil muamelede bulundu?" Der ki: "Allah benden ho§nut ol-
du ve bana rahmet eyledi, bana buyurdu ki: 'Gece uykusunu Kur'an okuyarak
bolen ey ki§i! ~imdi ye bakahm. Cihad glinil dii~manm kar§1s1ndan ka9may1p
sebat eden ki§i, §imdi ic; bakahm. '"
Alimlerden birisinin havada yilri.idtigti gori.ililr ve kendisine bunun sebe-
224 Ht'JI lll ' L · lH~YAN

bi sorulur: "Bu keramete ne ile ula§tm?" Cevap verir: "O·nun hevas1 (istekle-
ri) ugruna kendi hevam1 terkettim. 0 da benim enuime havasm1 verdi, havada
ytiri.iyebiliyorum '' der.

17. «~U
sag elindeki» asa «nedir ey Musa'?'» Elinde ta§tffil§ oldugun
bu baston nedir ey Musa?

18. Musa: «'0, benim asamd1r,» dedi. Musa (a.s.) asay1 "asamd1r" di-
yerek kendine nispet etmi§tir. Boylece sag elinde olmasmm sebeb.ini ac;tkla-
m1§ttr. «Ona dayan1r1m,» yolda yoruldugu1nda ya da ytirUrken bastonuma
dayamnm. «Onunla davarlarima yaprak silkelerim», davarlanm yesin di-
ye bastonumla yaprak silkeler ve onlara yaprak dti§tirfuiim. «Ve benim ona
ba§ka ihtiya~laram da vard1r' dedi.» Ayetin sonunda ''fillar" denilmeyip de
"uhra" denilmesi ayet sonlarmdaki fasila"larm (kafiyelerin) korunmas1 i~in­
11

dir. Buna gore ayetin manas1: Ve benim ona yaslanmaktan, davarlara yaprak
silkelemekten ba§ka ihtiya~lanm da vard1r. Bunlar yolculuk yaparken basto-
nunu omzuna atmak, ona yay1n1, ok torbas1n1 asmak ve i.izerinde az1g1n1 ta§t-
mak gibi ihtiya~lardu.
19. «Allah: 'At onu ey Musa!' dedi.» Ey Musa o bastonu at ki, hie; ha-
tmndan ge~meyen §eyleri goresin.
20. Musa «onu hemen» yere «atb, bir de ne gorsiin h1zla slirtinen bir
ydan degil mi!» "Sa'y" kelimesi h1zla hafif ve hareketli bir bi~imde ytirti-
1nek demektir.

Rivayet olunduguna gore Hz. Musa bastonunu yere att1g1 zaman baston
kendi kahnhgmda sari bir y1lana donil§ilr. Sonra §i§er, §i§er, btiyiir ve bu se-
beple bazan "can"a (y1lan) benzetilir. Can, ytlan1n hafif olanmm ad1du. Nite-
kin1 yuce Allah "Asanz at! Musa (asayz atzp) onu yilan gibi deprenir gorunce
donup arkas1na bakmadan ka<;tz." (Neml: I 0) buyurur. Bastonun ytlana do-
nil§tiigti ilk durum gozoni.ine altnarak buna "can'' denmi§tir. Burada yilan,
hem btiytik ve he1n de ktis:uk haline verilen isim ile gene! ad1yla ifade olun-
11
mu§tur. Daha biiytik ihtimale gore baston, ilk anda "su 'ban (ejderha)ya do-
nli§mti§tiir. Buraya en uygun olan1 da bastonun ejderhaya donmil~ olmas1dlf.
Nitekim ytice Allah bunu ~oyle dile getirmektedir: "Bunun uzerine Musa
asasLnl yere attl. 0, hemen apa~~zk bir ejderha oluverdi." (A'raf: 107) ~u hal-
de yllana donil§en bu baston 9evik1ikte ve h1zh hareket etmede "can"a benze-
tihni§tir.
TAHA SlJlU~Sl/20

21. «Alluh buyurdu: 'Al onu, korkma. » Rivayct olunduguna gt>re


Musa (a.s.)'nm bastonu erkek bir ejderhaya donti~tir ve ontine ne gelirse kayn
par9as1, ta§, her §eyi yutar. Gozleri ate§ gibi yanmaktadrr. Di§lerinden ~ok
~iddetli bir ses duyulmaktadrr. Onu bu §ekilde kim gorse ka9ar. <;iinkti yilnn
ve benzeri hayvanlardan korkup ka\:mak insanoglunun tabiatt geregidir. «Biz
onu ~imdi ilk haline sokacag1z.» ilk bi~imi olan asa §eklinden 91kanp ba~ku
~ekle koyduktan sonra §imdi onu ilk haline getirecegiz. Ytice Allah' m Hz.
Musa'ya bu mucizeyi gostermesinin sebebi Firavun' un yan1na vard1gmdu
elindeki baston y1lan §ekline donii§tiigunde korkmamas1 i~indir.
22. «Bir de» sag «elini koltugunun altlna sok ki. ..» . Ayet metnindc
yeralan "cenah" kelimesi insanm yan taraf1 ve koltuk altma kadar pazusu de-
mektir. Buna gore ayetin manas1: Elini pazu alt1 olan koltugunun altma sok
demek olur. Bastonun yilana donmesi dI§IIlda «bir ba~ka mucize olmak uze-
re o, kusursuz ve lekesiz beyazhk da ~1ks1n.» Elini koltugunun altma sok ki
herhangi bir ay1p ve yirk.inlik olmaks1zm elin, beyaz ve ayd1nhk olarak ~tksm.
Yiice Allah bu ifadesiyle "baras" (alaca hastal1g1) n1 ifade etmi§tir. Bunun se·
bebi insanlann alaca hastahg1n1 ho§gormemesi ve igrenmesi dolay1s1ylad1r.
Rivayet olunduguna gore Musa (a.s.), esmer renkli idi. Sag elini sol kol-
tugunun altma sokup ~1karmca, elinde tipkI gtine§ I§1g1 gibi goz ahc1 ve ufku
kaplayan bir I§Ik olu~tu. Sonra Musa (a.s.), elini tekrar koltugunun altma so-
kunca eli ilk rengi ne ise ona dondti, herhangi bir I§Ik ve panlti kalmadi.
23. «Taki sana en biiyiik ayetlerimizden bazdarin1 gosterelim.» Biz
asfuun yilana 9evrilmesi, elin bembeyaz kthnmas1 gibi mficizeleri, bunlarla
birlikte en bilyi.ik ayetlerimizden baz1lann1 sana gosterelim diye yapt1k. c;un-
kii asan1n ejderhaya donmesi ve elin bembeyaz olmas1 en bilyUk
ayetlerdendir. Bu ayetler (mucizeler), yiice Allah'm "Ando/sun Biz Musa'ya
a~lk a~lk dokuz ayet verdik." (isra: 101) ayetinde i§aret olundugu ilzere do-
kuz tanedir. Musa (a.s.)'n1n mucizeleriyle Rasfiltillah (s.a.v.)'1n mucizeleri
aras1ndaki farka gelince; Musa (a.s.)'n1n mucizeleri sadece yerytiztiniln baz1
acayip olaylandir. Oysa bizim Peygamberimizin mucizeleri yerytiziinde ve
goklerdeki bir tak1m harikulade olaylardrr. Musa (a.s.), elini koltugunun alti-
na sokup da lekesiz bir beyazlik.ta yi.karmas1na kar~dik, bizim Peygamberimiz
Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)'n1n Tebuk Gazvesi'nde parmaklar1n1n ara-
s1ndan su kaynam1§, bu sudan birs:ok kimse i9mi§ ve yararlanm1~hr.
Rasfili.illah yerden toprak alarak di.i§manlann yilzlerine sa~m1§, onlar maglup
226 IH.Jl IU'L - B~YAN

olmu§lardu ve Rasultillah (s.a.v.)'111 avcunun j~inde ta~lar Allah'1 tesbih et-


mi§lerdir.
24. Ey Musa! Bu sesleni§ bir ~agn ve uyan yollu bir sesleni§tir. Bu iki
mucize ile, asa ve el mucizesiyle «Firavun'a>> ve onun topluluguna «git.»
"Asa ve el mucizesi ile Firavun 'a git" §eklindeki tefsirimizin delili Ytice Al-
lah' in: "Sen ve karde§in birlikte ayetlerimi goturun.. (Taha: 42) ayet-i keri-
II

mesidir. Bu emrin iki karde§e verilmesinin anlam1 in§aallah ileride gelecektir.


«~iinkii o ger~ekten azd1.'» <;tinkii Firavun "Ben sizin en yuce Rabbini-
zim." (Naziat: 24) ifadesinde oldugu gibi ilahhk iddias1nda bulunarak kulluk
Sllllflill a§tl. .
Ayt~I: 24 25 TAHA SlJRESl/20 '2'27

25. (Musa): "Rabbim," dedi. ''Yiiregime geni#ik ver.


26. l§imi bana kolayla§tir.
27. Dilimden (§rt) bagi fOZ.
28. Ki soziimii anlasinla.r.
29. Bana ailemden bir de vezir ver.
30. Karde§im Harun'u.
31. Onun sayesinde arkami kuvvetlendir.
32. Ve onu i§ime ortak kil.
33. Boylece Sen'i bol bol tesbih edelim.
34. Ve fOk analim Sen'i.
35. $iiphesiz Sen bizi giirmektesin.. "
36. (Allah): "Ey Musa!" dedi. "istedigin sana verildi.
37. Ando/sun Biz sana diger bir zamanda daha llltufta bu-
lunmu§tuk.
38. Hani vahyedilecek §eyi annene (§iiylece) vahyetmi§tik:
39. Onu sandiga koy. Sonra da onu nehire btrak. Nehir
onu kiy1ya atsin da Benim diipnanim ve onun dii§mani olan
biri onu alsin. (Ey Musa)! Benim nezaretimde yeti§tirilmen
if in sana kendimden sevgi verdim."

25. «(Musa)» ytice Allah'tan yarchm dileyerek: «'Rabbim,' dedi: 'Yii-


regime geni§lik ver.>> Kalbime geni~lik ver ki, inatydann sefihliginden ve
ylizvevinnelerinden daralmas1n. Onlann ~oklugundan, gliv ve kuvvetlerinden
korkmas1n. Ytice Allah '1n "Serhu' s-Sadr" (gogtis geni~ligi) vermesi Peygam-
228 HUHtJ 'L B~YAN C\tz: 1()

berlere bah§etmi§ oldugu nimetlerindenuir. Bizim Peygatnberimiz tie bu ni-


metten en bliytik pay1 aJm1§tir. <;unkil o, gogtis geni§ligini hem maddeten ve
hem de inanen elde ettni§tir. Zira yocuklugunda gogsti yanhn1~ , kalbinin i<;in-
de §eytarun hissesi olan et par9as1 ahrun1~tir. Sonra kalbi, al tin bir legen<le y1-
kanrn1§tlr. Bir de Hak Teala'n1n s1rlanru alabilmesi i9in miracda gogsU yanl-
mt§tir.
26. «i§imi bana kolayla~br .» Teblig gorevimi bana kolay. k11.
27. «Dilimden (~u) bag1 ~oz.» Dilimdeki agHltg1 ve ifade zorlugunu at.
A.yet metninde "ukde" (bag) kelimesinin harfi tarifsiz getirilmesi asllnda bu-
nun az olduguna delalet etmektedir.

Derler ki: ''Dili olmay1nca insan, ancak ba§tbo§ sahverilmi§ bir hayvan,
ya da belli bir bi9ime btirlinmti§ §ekilden ibarettir. insan iki kti9tik organ1yla,
11
kalbi ve diliyle insand.J.r.
28. «Ki soziimii anlasmlar. » Firavun ve kavmi Peygamberlik gorevini
teblig ederken benim ifademi anlas1nlar. Teblig de, ancak yOk gtizel konu§a-
bilen kimse taraf1ndan yapilirsa gtizel olur. Hz. Musa'run dilinde bir zamanlar
agz1na alml§ oldugu ate§ten dolay1 bir dtigtim meydana gelmi§ti. Olay §oyle
olmu§tu. Musa'run 9ocuklugunda bir gtin Firavun onu kucag1na ahr. Fira-
vun'un sakah mticevherlerle stisli.i oldugu i9in yolmaya ba§lar. Bunun tizerine
Firavun klzar ve: "Hi~ ku§kusuz bu 9ocuk benim arad.J.g1m di.i§man1mdir" der
ve katledilmesini emreder. Firavun'un han1m1 Asiye der ki: "Ey hi.ikil1ndar! 0
daha 9ocuktur. Ate§le yakutu birbirinden ay1ram1yor. Bunun i.izerine Mu-
sa'n1n onilne bir legende ate§ koru, bir legende de yakut koyarlar. Musa mi.i-
cevheri almaya yonelir, fakat Cebrail elini ate§in oldugu legene uzatu ve Mu-
sa agzma ate§ gotlirtir, dili yanar. i§te bundan dolay1 Musa'da dil tutuklugu ve
telaffuz zayithg1 ortaya 91kar.

29. «Bana ailemden», akrabalanm ve ozel adamlanm1n iyinden «bir de


vezir ver.» Vezir, Htikil1ndann sag kolu, yamnda bulunan ki§i ve ta§tffil§ ol-
dugu ytikti ta§1yan ozel adamlanndan fikirleriyle ona yard1mc1 clan ki§idir.
Bu a91klamalann I§1g1 alt1nda ayetin manas1 §oyle olur: Bana tizerime yiikle-
nen ytikti ta§1makta yard1mc1 olacak bir vezir ver.

30. «Karde§im Harun'u.» Harun, kendisine yard11nc1 olmak ivin vezir


olarak verilmi§tir. <;unkli Hz. Musa'n1n en oncelikli istegi bir vezir taleb et-
mekti.
TAHA SlJ Hlr.sl I :lO

31. «Onun sayesinde arkama kuvvetlendir.» Ayette yer alan ''ezr" ke-
limesi gti\:. k'11vvet ve s11t demektir. Buna gore ayetin manas1 Hanm'la kuvve-
titni saglamla§tlf, ya <la onunla arkam1 kuvvetlendir, demek olur.

32. «Ve onu i~ime ortak k1l.>> Peygrunberlik gorevinde Harun'u orta-
gnn kll ki, boylece bu gorevi geregi gibi yerine getirirken birbirimizle yar-
dnnla§ahm.
Burada §Oyle bir soru so1ulabilir: Peygamberlik ytice Allah 'tn tercihi ve
se9imi ile olan bir makam olduguna gore, Musa (a.s.) karde§i ic;in peygrunber-
ligi nasll isteyebiliyor? Buna cevap olarak diyebiliriz ki: Ytice Allah '111 bu is-
tegi kabul etmi§ olmas1, Musa'n1n isteginin yilce Allah'111 izniyle ve O'nun il-
ham1yla olduguna bir delildir. Harun (a.s.), Musa (a.s.)'n1n peygamber olarnk
gonderi.ldiginde Mtsu' da idi.

33. «Boylece Sen'i bol bol tesbih edelim.» Bu son ayet-i kerime Musa
(a.s.)'n1n yapmr§ oldugu ti9 duarun sonuncusudur. Ayetin manas1 ise: Boylece
Sen 'i Hiy1k olmad1g1n fiillerden ve s1fatlardan tenzih edelim ki, bu fiil ve s1-
fatlann aras1nda Firavun'un iddia ettigi tannhk da 1nevcuttur.
34. «Ve ~ok anahm Sen'i.» Ve her hali.ikarda 9ok anahm Sen'i. Ardm-
dan Iay1k oldugun kemal , cemal ve celfil s1fatlanyla vasrflayahm.
35. «~iiphesiz Sen bizi gormektesin. '» Sen bizim durumumuzu bil-
mektesin. Birbirimizle yardunla~mak bizi dlizeltecektir. <;ilnkil Harun, bana
emretmi§ oldugun hususlarda ne giizel bir vezir ve yard1mc1dir. <;ilnkti o ben-
den Ya§ya daha btiyilk, clili daha ay1ktir. Harun (a.s.), Musa (a.s.)'dan dort ya~
daha btiytiktti.
t

36. «(Allah): 'Ey Musa!' dedi. 'istedigin sana verildi.» Taleb etti~in
ve arzulad1g1n ~ey sana verildi. Bir hadis-i ~erifte §Oyle buyurulmu~tur: "Al-
lahu Tea/a herhangi bir hakiimdar hakkmda iyilik murad ederse ona sadtk
bir vezir nasib eder. Bu vezir. hiikiimdar unuttugunda kendisine haflrlaflr.
Unutmadlgi zaman da yardr.mcz olur. "<3>

37. «Andolsun Biz sana diger bi.r zamanda» bu i9inde bulundugun va-
"
kitten bir ba~ka vakitte «daha hitufta bulunmu§tuk.» Ayetin metninde yera-
lan "menenru1" keli1nesi liltufta ve ihsanda bulunmak. anlam1nadtr.

3- Hadisi Ebu Davud j,nara konusunda, Nesa1 de Biat holtimtinde rivayet ederler. Bkz. Ca-
miu' l-Us141, 4(13.
230 HfJl·IU'l, ·l iEYAN

Burada ltituf ve ihsan zikrolunurken bunun "mim1et" kelimesiyle ifade


edilmi§ olmas1 s1k1nt1 verici olmaz m1? Oysa ifadenin soylendigi yer ltituf ve
ihsanm bildirildigi yerdir, diye sorulacak bir soruya §Oyle cevap vennek
miimki.indiir: Ytice Allah'1n "ba§a kakmak" anlarru da olan "minnet" kelimesi-
ni sec;mesinin sebebi Hz. Musa'ya ashnda kendisinin ki§i olarak bu nimeti ka-
zanmad1g1m, s1rf ytice Allah'1n bir ihsart1 olarak bunlann kendisine verilmi§
oldugunu ogretmek ve bildinnek iyindir.

Ayetin manas1 buna gore §U §ekilde olur: AndoJsun ey Musa! Biz sana,
sen Bizden iste1nedigin halde nimetler verdik ve sana tistiinltik ve §eref bah-
§ettik.

38. «Hani vahyedilecek §eyi» bir sand.lg1n iyine konularak Nil Nehri 'ne
buakilmasm1. Ytice Allah bu ayette once "vahyedilecek §ey'' §eklinde bunu
belirsiz k1lm1§, bundan sonraki ayette de ay1klam1§tlf. Bunun sebebi once Mu-
sa (a.s.)'y1 korkutmak ve sonra da ona bir §eref bah§etmek ic;indir. Bunun ar-
d1ndan gelecek ayette ylice Allah neyi vahyettigini ruhunda iyice yer etsin di-
ye tefsir etmi§tir. «Annene (§oylece) vahyetmi§tik:» Bu ayette "vahiy" keli-
mesinden maksat, Allahu Teala taraf1ndan Peygamberlere gelen vahiy degil-
dir. Tam tersine bw1un anlam1 "ilham" dtr. Nitekim bunun bir benzeri "Rab-
bim bal ans1na: Bu daglardan, agarlardan ... kovanlar edin ... diye ilham et-
ti." (Nahl: 68) ayet-i kerimesidir. Buna gore Ytice Allah, Hz. Musa'n1n anne-
sinin kalbine bir sand1k bulmas1 ve <;ocugunu i<;ine koyarak Nil Nehri'nin su-
lanna btrakmas1 yolunda kesin bir karar ve irade verdi, demek olur.

El-Es'iletu' l-Mukhame isimli eserde §Oyle denir: "Hz. Musa' mn annesi


s1rf bir ilhama dayanarak nastl olur da vocugunu nehre b1raktr ve onu tehlike-
lere atar? Bu soruya §Oyle cevap veriliyor: "Musa'n1n annesi iki tehlikeden
birisini tercih etinek zorunclaydi. 0 da bu iki beladan daha hafifini se<;mi§tir."

39. Musa'n1n annesine «onu sandaga koy» dedik. "Atmak" anlam1na da


gelen "kaz.f' kelimesi burada koymak, b1rakmak anlam1nadlf. «Sonra da onu
nehire birak.» Bu ayetteki "kaz.f' keliinesinden maksat ise, sand1k ohnaks1-
z1n suya bITakmak degildir. Ayet metninde yeralan 11yemm 11 keli1nesi ile kas-
tedilen, btitlin mi.ifessirlerin ortakla§a gorti§i.ine gore M1s1r'daki Nil Nehrrdir.
<;iinkti Arap<;ada "yemrn" kelimesi hem deriizin ad1dtr, hem de btiytik nehre
yeffiln denilir.

«Nehir onu k1y1ya ats1n da» Musa (a.s.)'n1n nehre birak1hnas1, ytice
Allah'1n iradesinin bu olayla ilgilenmesi ile meydana gelmesi vacip olaylar-
TAHA Slll·rn:sl/20

dun olunca, nt~hi r


de t1pk1 iyiyi ki>tilden ay1nna yetenegi olan. kendisine veri-
len e1nre itaatkfir birisi imi~ gibi kthmn1~tir. «Benin1 dii§man1m ve onun
dii§man1 olan biri onu als1n.» Bu son ctirnle Arapc;a dilbilgisi kurallanna go-
re yukanda verilen emrin cevabtdtr. Buna gore ayeOn manas1 ~oyle olur: Ey
Musa' mn annesi! <;ocugunu nehre b1rak ki onu dil~man als1n. <;tinkO Ben.
Bana dost olan1 di.i~marnn kucag1nda yeti§tirmeye, kalbinde ona kar~t bir sev-
gi meydana getirerek kotiilillderinden kendisini korumaya kadiritn.
Rivayete gore Musa'run annesi, sand1g1n i<;ine pamuk serer ve <;ocu~unu
onun ivine b1rakir. Sonra i9ine su s1zmas1n diye zift ile gtizelce s1var ve sonra
9ocugunu nehre btraktr. Nil Nehri'nden Firavun'un bah<;esine bir kol aynl-
maktadir. Nehrin suyu Musa' y1 o kanala stiriikler ve onu gotlirilp bah((edeki
bir su birikintisine biraktr. 0 esnada Firavun, e~i Mtizahim k1z1 Asiye ile bir-
likte oturmaktadlr. Firavun sand1g1n sudan 91kanlmas1ru emreder. Sandtk ge-
tiri1ince av11tr. Bir de ne gorsilnler! Sand1g1n i9inde ay gibi parlak yilzlU bir
9ocuk. Firavun onu nehirde bir agac.tn yan1nda bulunca Musa diye isim verir.
"Mu" kelimesi K1ptt dilinde su anlam1na ve "sa" kelimesi de aga<; anlammda-
dir. Firavun vocugu o kadar yOk sever ki ondan aynlmaya neredeyse dayana-
1naz.
«(Ey Musa)! Benim nezaretimde yeti§tirilmen i~in» §efkatle, merha-
metle yeti§tirilm.en ve sana iyi bak1lmas1 i9in seni gozeten ve koruyan
Ben'im. «Sana kendimden» btiyiik bir «sevgi verdim. '» Bu sevgiyi insanla-
nn kalplerine a~1lad1m. Oylesine ki, seni bir kere goren artJ.k gormeden dura-
maz. Bu sebeple seni Allah'1n dti§man1 da sevdi.
232 HUHU'L HEYAN

40. Hani kiV<.arde§in gidip: "Ona bakacak birini size bula-


yim mi?" diyordu. Boylece seni gozii, gonlii mutluluk dolsun
ve uziilmesin diye annene geri verdik ve sen birini oldiirdiin
de seni endi§eden kurtardik ve seni iyiden iyiye denemeden ge·
firdik. Bunun ifin yillarca Medyen halki arasinda kaldin.
Sonra takdire gore geldin ey Musa!
41. "Seni kendim ifin elfi seftim.
42. Sen ve karde§in ayetlerimi gotiiriin. Beni anmayi ihmal
etmeyin.
43. Firavun'a gidin. <;iinkii o, iyiden iyiye azdi.
44. Ona yumu§ak soz soyleyin. Belki o, aklini ba§ina alir
veya korkar."

40. «Hani k1zkarde~in» Meryem, Firavun ailesine «gidip» Musa hivbir


kad1nm memesini emmediginden Firavun ve Asiye'nin vocuk ivin memesini
kabul edecegi bir sUtanne aradtklanm gorUnce: «'Ona bakacak» c;ocugu bag-
nna basacak ve yeti~tirecek «birini size bulay1m m1?' diyordu.»
Rivayete gore bu haber, yani Firavun ailesinin Nil Nehriinden bir erkek
<;ocuk buldugu ve bu c;ocugun da hivbir kad1n1n memesini emmedigi, buna
kar~1hk ailenin kad1n aram~k mecburiyetinde kald1klan habe1i M1sir' da yay1-
hnca Meryem bu haberi ogrenmek tizere evinden c;1kar. K1yafet degi~tirmi~
Ayd : 40 '11 TAllA SUHJ.:Sl/20

olarak Firavun ailesinc gclir ve onlara yukandaki snzleri s(\yler. Fi rnvun aile-
si: "Bu bakacak kadm kimdir," diye sorunca Meryetn, anne1ndir der. Annesini
saraya getirir ve ~ocuk annesinin memesini emer.

«Boylece seni gozii, gonlii mutluluk dolsun» sana kavu§tugu i<;in g<\n-
lti ho§ olsun «Ve» seni kaybedip de «iizi.ilmesin diye annene geri verdik.»
Bu ifade t1pk1 "Musa' nm anasma, onu emzir ... Hif korkup kaygilanma ~·unk11
Biz onu sana geri verecegiz ve onu peygamberlerden biri yapacagiz diye hil-
dirdik." (Kasas: 7) ayet-i kerimesindeki ifadeyle ayn1dir.
«Ve sen birini» bir Kiptiyi «oldi.irdiin de seni endi~eden kurtardak.»
Allah'1n verecek oldugu cezadan ve Firavun'un uygulayacak oldugu k1sastan
kaynaklanan Kiptiyi Oldilnne kederinden seni kurtard1k. Allah'1n cezas1 bakt-
m1ndan magfiret ederek, Firavun'un k1sas1 yonilnden de Medyen'e hicret etti-
rerek kurtard1k. «Ve seni iyiden iyiye denemeden ge~irdik.» Ayetin" metnin-
de yeralan ''fitne , fiitun" kelimeleri me§akkat ve insana agir gelen her §ey an-
lam1nadtr. Buna gore ayetin manas1: "Seni iyiden iyiye denemeden ge~irdik''
demek olur.
Bir alime gore ayetin manas1: "Seni beHilarla iyiden iyiye ogiittilk" de-
mektir.
Musa'n1n ugramt§ oldugu bela ve s1k1ntilardan baz1lan K1pu'yi oldilr-
1nesi, vatan1ndan hicret etmesi, sevdigi kimselerden aynlmas1, az1ks1z olarak
yaya yilrilmek zorunda kalmas1 ve Medyen'e varmadan once meydana gelen
ba§ka benzeri olaylardir. «Bunun i~in ydlarca» on y1l «Medyen halk1 ara·
s1nda kaldan.» Koyunlan otlatmak iyin ~uayb (a.s.)'1n yan1nda kald1n. <;UnktJ
~uayb (a.s.), Musa (a.s.)'ya kendisine sekiz y1I hizmet etmesi ka~1hg1nda k1-
z1n1 nikahlam1~tl. 0 da daha uzun silreyi doldunnak ilzere ~uayb ' a on y1l hiz-
met etmi~ti.

«Sonra takdire gore» seninle konu~may1 ve Peygamberlik venneyi, be-


lirleruni§ vak'tini ge~irmeden ve one almadan ettigim takdire gore ya da Pey-
gamberlere vahyin gehni§ oldugu belli bir ya§a ula§tiktan sonra, yolunu ~a§tr·
m1~ iken ve kapkaranhk bir gecede koyunlann1 dag1tt1g1n suada inukaddes
vadiye «geldin ey Musa!» Ytice Allah'tn ,;Ey Musa!" diye tekrar etmesi.
Peygamberine ~eref bah~etmek ve bu olaydan once anlatilan Taha Sfiresi 37-
40. ayetlercle belirtilen k1ssan1n bittigine dikkati <;ektnek iyindir.

41. «'Seni kendim i\:in elc;i sec;tim.» Bu ifade "Ben seni sertim."
234 HUHU ' L - U~;YAN C t\z: I()

(Taha: 13) ayet-i kerilnesini hat1rlattnaktad1r. Buna g<.)re ayetin 1nanas1 sana
Peygamberlik gorevi vererek ve seninle konu§1nak suretiyle seni insanlara
tercih ettim. Bu ifade Ytice Allah'1n Hz. Musa 'ya bah~et1ni~ oldugu btiytik
~erefi temsil yoluyla canland1rmadir. Bu canland1nna, herhangi bir hliktitnda-
nn 9evresindeki ozel ada1nlanndan birisini kendine daha yak1n k1lmas1 ve
kendisi ic;in tercih etmesi, baz1 onemli gordtigti i§lerini ytiriitmek i~in aday
olarak se~mesi gibi unsurlar kullanllmak suretiyle yaptltru§ttr.
42. Ey Musa «sen ve karde§in» Harun «ayetlerimi» mucizelerimi «go-
ti.irun.» <;tinkti maksat, Musa'n1n ve Harun'un mucizelerle birlikte Firavun' a
gitmeleri, Peygamberlik gorevini ye1ine getirirken, davet vazifesini tamam-
larken bu mucizelere dayanmalandir.
ibn Abbas der ki : "Bu ayetteki mucize ifadesiyle Hz. Musa'ya indirilen
dokuz mucize kastolunmaktadu. Herne kadar bu mucizelerden bir k1sm1 he-
ntiz vuku bulmam1~ ve ileride ger~ekle~ecegi bekleniyor olsa bile."
«Beni anmay1 ihmal etmeyin.» Her haltikarda lisanen ve organlarla
Berum zikrime devam edin. <;tinkti Benim zikrim her ttirlil amaca ula§mak
iyin bir ara~tlf. ytinkli Beni1n zikrim olmaks1z1n herhangi bir kimsenin hi9bir
i~i dogru gitmez.

Alimlerden biri der ki : "Bu ayeti kerimede insana ytiklenen ytiktimltilti-


gtin hikmeti ~udur: Yiice Allah'1n ceHilini ve azametini hatirlayan kimse artik
ba~kalann1 hafif gortir. Allah'tan ba~ka hiy kimseden korkmaz ve boylece bu
zikirle birlikte ruhu gti9lenir, herhangi bir amas: ve gayeyi elde etmeye ~aba
11
gosterirken ruhl zaaf duymaz.
43. «Firavun'a gidin.» Bu ifade, ya "taglib" yoluyla soyleruni§ bir ifa-
dedir, ya da iki karde~ birbiriyle bulu§tuktan sonra verilmi~ bir emirdir. Gitme
emrinin tekrar edihnesi daha sonra gelen ifadelerin bu ifadeye dayarunas1n1
saglamak i9indir. «<;iinkii o, iyiden iyiye azd1.» "Tugyan" isyan konusunda
haddi a~mak demektir. Bir ba§ka ifadeyle Rabbllk, tannltk iddias1yla kulluk
s1rurm1 a~1nak demektir.
El-Arais isimli eserde denir ki : "YUce Allah'1n Musa ve Harun (a.s.)'a
Firavun'a gitmelerinj emretmesinin sebebi Firavun'un ileride ileri stirecek ol-
dugu mazeretini ortadan kald1nnak ve iddias1nda yalanc1 oldugunu ortaya <;1-
kannak is;indir. Bu ifade, iddiada bulunup da beraberincle idclias1m destekle-
yecek Yuce Allah'tan gelen herhangi bir delili bulurunayan herkese bir tehdit-
l\y(~l: 4 I '14

tir. Peygambcrlcrin tli.i~manlara gonderihnesindcki hikm~l onlann halka, Al-


lah'a giden yolu gostermekte aciz olduklaruu bilmeleri i<;indir. Ba~kasma
dogru yolu gostern1ekten aciz olan kimse kendi nefsine hidayet etinekten c,le
acizdir. Bu llpk1 ba§kalann1 tedavi edemeyen doktor ornegine benzer. Ba~ka­
sm1 tedavi edemeyen doktor kendisini de §ifaya kavu§turamaz. Peygainberlc-
rin dti§manlara gonderilmesindeki bir ba§ka hik.tnet peygamberligin ~ah§lP
~aba gostermekle elde edilemiyecegini bilmeleri ve Yi.ice Allah' 1n ltitfuyla
kendilerine vermi§ oldugu nimete §li.kretmeleri i<;indir."
44. «Ona yumu§ak soz soyleyin.» Firavun'la yurnu§ak konU§Uil. Ken-
disine ha§in davranmadan, azarlay1p parlamadan yumu§akhkla hitap edin.
Kolayla§ttrm, zorla§hrmayrn. (:i.inkii "Herhangi bir §eyin i9ine yumu§akllk
girdi mi onu stisler, herhangi bir meseleye zorluk girince onu 9irkinle§tirir."
Firavun zalim hi.iktimdarlardand1. Bunlara vaaz ve nasihatta sert davranild1g1
zaman kendilerinin de daha 9ok zorbala§malat1 adetlerindendi. Bu gibi hu-
ktimdarlann yanmda yumu§akhk 9ok daha yararh ve 9ok daha saglam bir yol
oluyordu. Bu ttpk1 normal insanlara sertlik ve kabahg1n hikmet9e daha uygun
ve davete daha elveri§li olmas1 gibidir.
Yahya b. Muaz rahi1nehullah'1n yanmda adam1n biri bu ayeti okuyunca
Yahya b. Muaz aglar ve der ki: "Ey Allah1m! Bu "Ben tanny1m" diyene yu-
mu§akhg1n bu olduguna gore "Sen ilahsm," diyene acaba nastl tecelli eder?"

«Belki o, akhn1 ba~tna ahr veya korkar.'» Belki o, sizin Benim zikri-
me dair teblig ettiginiz §eylerden ogiit ahr, te§vik ettiginiz dogru yolu ister, ya
da benim verecek oldugum cezadan korkar.
236 R(Jl IU'L ·Bl<;YAN Ciiz: IH

45. Dediler ki: "Rabbimiz dogrusu biz, onun bize a~iri dere-
cede kotii davranmasmdan, yahut iyice azmasindan korkuyo-
ruz."
46. Buyurdu ki: "Korkmayin, fiinkii Ben sizinle beraberim.
i~itir ve goriiriim.

47. Haydi ona gidin de deyin ki: 'Biz senin Rabbinin elfile-
riyiz. israilogullarini hemen bizimle birlikte gonder, onlara
eziyet etme. Biz sana Rabbinden bir ayet getirdik. Selam, hUla-
yete tlibi olanlara.
48. Gerfekten bize vahyolundu ki yalanlayan ve yiizfevi-
renlere azap edilecektir.'"

45. «Dediler ki: 'Rabbimiz!» Burada asbnda bu sozii soyleyen Hz.


Musa oldugu halde tagllb metoduyla her ikisi birden soylemi§ gibi "dediler"
ifadesi kullruulm1§tlr. «Dogrusu biz, onun bizc a~1ri derecede kotii davran-
mas1ndan,» bizlere ceza vermesinden, yapacaguniz daveti tamamlamam1za,
mucizelerimizi gostermemize sabretmeyeceginden ve boylece ona gonderil-
mekteki hedeflenen gayenin ger<;ekle§meyeceginden «yahut iyice azmas1n-
dan» azg1nhg1 iyice ileriye gotiirerek a§in cesareti ve kalbinin kat1hg1 nede-
niyle senin hakk1nda yak1§Iks1z sozler soyleyeceginden «korkuyoruz. '»
"Havf' kelin1esi Arapc;ada bilinen, ya da zannedilen bir tak.tm belirtilere da-
yanarak istenmeyen koti.i bir §eyin ba§a gelmesini beklemek anlam1nadtr. T1p-
k1 "reca" kelimesinin bilinen, ya da zanna dayanan bir emare arac1hg1yla sevi-
len bir §eyin gelmesini bekle1nek anlam1na oldugu gibi. Korku anlamma ge-
len "havf" kelimesinin z1dd1, emniyettir. Allah ' tan korku tabiriyle kastolunan,
masiyetlerden ka~mmak ve taati tercih etmektir.
Ayd: 45-4H TAI IA Slll<l~Sl/20

46. «Buyurdu ki:» Ortaya ~1kacag1111 tahtnin cttiginiz iki sakmcadan


dolay1 «'korkn1ay11i, t;iinkii Ben» mtikemmel bir koruma ve yard1mla birlik-
te «sizinle beraberhn.» Sizinle onun aras1nda ge~ecek konu§may1 ve hare-
ketleri «i§itir ve goriiriim» ve her haltikarda o duruma Iaytk olan herhangi
bir zarann ve kottiltigtin giderilmesi, faydan1n ve iyiligin saglanmasma yara-
yacak neyse ·onun geregini yapar1m. Allahu Tefila kiminle birlikteyse Yilce
Allah onu btitiln inat~1 zorbalar1n elinden muhafaza eder, korur.

47. «Haydi ona gidin de», Firavun'un yan1na vann da ilk i§ olarak
«deyin ki: 'Biz senin Rabbinin el~ileriyiz.» Boylece o azg1n hi.iktimdar si-
zin isteginizi ogrensin ve bu istege kendi ce_vab101 dayandirs1n. «israilogulla-
r1n1 hemen bizimle birlikte gooder, onlara» daha once ~ekmi§ olduklan
azap tizere kendilerini birakmak suretiyle «eziyet etme.» <;ilnkil onlar K1pt
memleketi idaresi alttnd.alar. K1ptiler israilogullanm zor ve insan1n me§ak.ka-
tini artrran toprak kaz1s1, ta§ ta§Ima ve benzeri agrr i§lerde ~alt§tlnyorlar, er-
kek ~ocuklar1n1 ylldan ylla katlediyorlar ve kadmlar1ru hizmet~i olarak. kulla-
n1yorlard1.

«Biz sana Rabbinden bir ayet getirdik.» Biz sana Rabbinden iddia et-
tigimiz Peygamberlik gorevimizin dogruluguna <lair bir delil getirdik.
«Selam,» Ytice Allah 'tan, meleklerden ve onlar1n d1§1nda Mtisltimanlardan
her iki dtinya selametini saglayan selam, Ytice Allah'1n hakka gotilren
ayetlerini tasdik etmek sfiretiyle «hidayete tabi olanlara» olsun.

48. «Ger~ekten» Rabbimiz kattndan «bize vahyolundu ki. ..» V ahiy


olay1 ya Cebrail'in lisan1 tizere gizli konu§ma ile olur~ ya da ilham yoluyla ve-
ya uykuda gortilen rtiya bi~i1ninde olur. Allah' m ayetlerini «yalanlayan» ve
Peygamberlerin getirmi§ oldugu §eyleri inkar eden ki yalanlama sozde ve fiil-
de olur «Ve» heva ve hevesinin pe§inden giderek bunlan kabul etmeyip
«yiiz~evirenlere azap edilecektir'.'» Bu gibi kimselere dtinyev! ve stirekli
olan uhrevi azap vardrr.
238 C C1z: 1G

49. Firavun: "Rabbiniz de kimmi§ ey Musa?" dedi.


50. 0 da: "Rabbimiz her §eye hilkatini veren, sonra da dog-
ru yolu gosterendir," dedi.
51. Firavun: "Oyleyse onceki milletlerin hali ne olacak?"
dedi.
52. Musa: "Onlar hakkindaki bilgi Rabbimin yaninda bir
kitapta bulunur. Rabbim ne yanilir, ne de unutur," dedi.
53. "O, yeri size be§ik yapan ve onda size yoUar afan, gok-
ten de su indirendir." Onunla Biz fe§itli bitkilerden fiftler p-
kardik.
54. Yeyiniz, hayvanlarinizi otlatiniz. $iiphesiz bunda akil
sahipleri ifin i§aretler vardir.
55. Sizi ondan yarattzk, yine sizi oraya dondiirecegiz ve bir
kez daha sizi ondan flkaracagiz.
TAI IA SlJ RESl/20

56. A11dot..·un Biz ona biitiin delillerimil.i gii.'\l,~rdik. Yim~ de


yalanladt ve diretti..

49. «Firavun: 'Rabbiniz de kimmi§'!» Siz ikiniz Rabbinizin iki el~isi


iseniz bana haber verin. Sizleri bana gonderen Rabbiniz de kim1ni~? Burada
iki karde§ Peygamber "Biz senin·Rabbinin elfileriyiz." (Taha: 47) dedikleri
halde Firavun "Benim Rabbim de kimmi~?" dememekte, tersine ayette oldugu
gibi "Rabbiniz de kimmi§ ?" demektedir. Bunu, haddi a§makta ve azg1nhkta
ileri gittigi iyill soylemektedir.

«Ey Musa!' dedi.» Goriildtigil tizere Firavun once "Rabbiniz de kim-


mi~?" diyerek her ikisine hitab etmi§, ard1ndan sadece Musa'ya seslenmi~tir.
<;linkil Firavun biliyordu ki Musa bu konuda as1ldu, Harun da onun veziri ve
ona tabidir.
50. «0 da» yani Firavun'a cevap vennek tizere Musa da: «'Rabbimiz»
s1rf rahmetinden dolay1 btittin canhlardan «her §eye hilkatini» suretini btitUn
menfaat ve ozelliklerini ta§tmak tizere kendisine Hiytk olan §eklini «Veren,
sonra da dogru yolu gosterendir ,' dedi.» Bu yaratiklardan her birine kendi
haline uygun ozelligi gosterendir. Bunun sonucu olarak bu yol ttpk1 cans1zlar-
da oldugu gibi o yarat1k i<;in bir tabiat ve karakter olmakta canhlarda oldugu
gibi de bir istek ve ivgildti olmaktadu. "Dogru yolu gosterendir" yani ne i<;in
yarat1lm1~sa yaratth§ gayesine gore o yaratigt hazulayandlr. His:bir yarattk
yoktur ki Ytice Allah'1 bilmesi ivin gerekli yeteneklerle donattlmamt§ olsun.
51. «Firavun: 'Oyleyse onceki milletlerin hali ne olacak?' dedi.,.
Ge9mi§ milletlerin hali nice olacak? Nuh, Ad ve Semud kavimleri gibi ge~ip
gitmi§ mil.Jetlerin haberi nedir? Ba§lanndan hangi olaylar geymi§tir ve bu
olaylann aynntllan nasddtr?

52. «Musa: 'Onlar hakk1ndaki bilgi Rabbimin yan1nda...» Bu millet-


lerin ahvaline dair haberleri Allah' tan ba§ka hie; ki1nse bilemez. Peygamberlik
maka1n1 dolay1s1yla peygamberlerin onlann ahvaline dair bilgilerini kan~t1r­
matnak gerekir. Bu bilgilerden ben ancak peygamberlik gorevimle ilgili olan-
lann1 biliyo1um.

Bu olaylar blitlin aynntllanyla Levh-i Mahfuz'da kaydedilen «bir ki-


tapta bulunur. Rabbim ne yan1hr, ne de unutur,' dedi.» Rabbim ilk ba~ta
240 HUHU.'L ~EYAN Ci\z: I fi

hata etmez, tersine btittin bilinecek §eylerin hepsini bilir ve daha sonra ebe-
diyyete kadar bu bilgileri unutmaz. Tam tersine onlar sonsuza kadar sabit
olurlar.
Ayetin bu son k1sm1, Yiice Allah'tn bunlan Levh-i Mahfuz'a yazmas1-
n1n onlan ilk ba§ta ve daha sonra da sonsuza dek bilmesi i((in buna muhta~ ol-
1nad1g1n1 beyan etmek i~indir. Kainatta cereyan edecek olaylann bir kitapta
toplarunas1, bunlann meleklere g6sterilmesi ve onlann da bunlardan yararla-
narak Ytice Allah'1n ilminin unutmaktan ve gafletten ne derece uzak oldugu-
na dair bilgilerinin artmas1 i9indir.
53. «'0, yeri size be§ik yapan» "Mehd", "mihad" kelimeleri tizerine
basmak i9in haz1rlanm1§ mekan anlammadu. «Ve onda size yollar a~an,» si-
ze yani sizden b~kas1 iyin degil, sizin i<;in biryok yollar ayan, ye§itli ihtiyay-
lann1z1 gidennek ve bunlardan elde edeceginiz faydalarla yararlanmaruz iyin
yeryliztinlin bir k6§esinden diger noktas1na giderken tutmu§ oldugunuz yollan
daglann, vadilerin, ovalann aras1na yayan, «gokten de», buluttan da «su in-
direndir.'» Burada "su" dan maksat yagmurdur. Yagmur, bulutun bir k1sm1-
n1n diger k1sm1 ile kayna§t1g1 esnada olu§an su par9ac1klandir. «Onunla» bu
su sebebiyle «Biz ~e§itli bitkilerden» s1n1f s1n1f bitkilerden «~iftler ~1kar­
d1k», bitirdik.
A.yet 1netninde yeralan "ezvac" kelimesi s1n1f s1n1f demektir. Bitkilerin
bu §ekilde isimlendirilmesi onlann 9ift 9ift olmalanndan, baz1larm1n baz1lan-
na yakla§malanndandir. <;link.ii bir ba§kas1na yaktn olan ~eye ister ona onun
benzeri olsun isterse z1dd1 bulunsun ''zevc" denilir. Birbiriyle yiftle§en btitiin
hayvanlarda birbirine yak1n olan di~i ve erkege "zevc" denir. Hayvanlann d1-
§Inda birbirine yak1n olan her yifte ''zevc" denir. Bir c;ift mest, bir 9ift nahn
(ayakkab1) dendigi gibi. Ayetin metninde yer alan "nebat" yerytiztinden yl-
kan ve biiytiyen §eylere denir. ister aga9 gibi g6vdesi olsun, isterse bakla gibi
oltnas1n. "9e~itli " kelimesinden maksat tad1, kokusu, bi~imi ve faydalan 9e-
~it c;e§it bitkiler demektir. Bunlann bir k1sm1 faydalan farkh olarak insanlara
yararh iken, bir k1sm1 da hayvanlar i~in faydahdtr.
54. «Yeyiniz,» bunlardan bu meyvelerden, tahtllardan ve benzeri §eyler-
den yiyiniz. «Hayvanlar1n1z1» bunlar deve, s1gtr, koyun ve ke~idir, «otlatJ-
n1z.» Hayvanlanruz1 etlendiriniz ve semirtiniz. Biz bunca bitkiden bir k1sffilm
kendiniz yiyesiniz, bir k1sm1ru hayvanlann1za yem veresiniz diye haz1rlad1k.
Ytice Allah burada i§aret ediyor ki, btittin gokytizil, su, bitkiler ve hayvanlar
Ayd: G~J r,r; TAHA SlJJH~Sl/'..lU 241

sizler i<yin yarnt1 lm1~lardtr. ~ayet bu say1 lanlarla hatta btittin yarat1klar v41s1ta-
s1yla ya~amaya ihtiyac1ruz olmasaydt Ben onlan yarat1nazd1m.
«~iiphesiz bunda» bunca ilahi olaylarda ve i~lerde yeryilztinU be~ik k11-
mak, orada yollar a9mak, sonra su indirip 9e§itli bitkileri bitinnek gibi iHlh'i
olaylarda «akll sahipleri i~in ••. » A.yet metninde yeralan "nuha" kelimesi
''nuluye" nin yoguludur. Alda "nuha" denmesi, akhn insan1n batila uymas1na,
kotti ~eyleri i~lemesine engel olmas1ndan dolay1dtr. Nitekim bu manev1 gilce
.,ak1l" ve "hicr" derunesi de akll sahiplerini bu gibi hareketleri yap1naktan me-
netmesi ve engellemesinden dolay1dtr. <;tinkil boylesi ak1l, aktl sahiplerini
bat1llara kay.maktan korur. Bu batillann iyerisinde zorba ve azg1n ki§ilerin id-
dia ettikleri, onlardan da sap1k bir zilmrenin allp kabul ettigi §eyler var<l1r.
Yukanda sayllan ayetler ve deliller aslmda filimler iyin birer ayetken bunlann
"akil sahipleri" iyin tahsis edilmesi, aynlmas1, onlann bu sozkonusu ayetten
faydalanmalan itibariyledir. $liphesiz bunda aktl sahipleri iyin yOk yilce yara-
t.Ic1y1 ve 0 'nun vahdetini, ytice kudretini ve goz ahc1 hikmetini gosteren «i§a·
retler vard1r.»
SS. Ashntz Adem vas1tas1yla «sizi ondan» topraktan «yaratt1k,»
A A

"Adem vas1tas1yla" dememizin nedeni Adem ile Havva'n1n d1§1nda btitiln in-
sanlann nutfeden yaratllmt§ olmalanndan dolay1dlr. Oldi.iglinliz zaman def-
netmek suretiyle «yine sizi oraya dondiirecegiz ve» ~tirtimu~ vUcut par~ala­
nn1z1 bir araya getinnek ve cesedinizi yeniden dtizenlemek, ard1ndan hesap
ve ceza gortilmesi i9in ruhlan tekrar cesetlere koymak suretiyle dirilme esna-
s1nda «bir kez daha sizi ondan ~1karacag1z.» Bu y1kanh§1n "bir kez daha"
olmas1, her ne kadar ba§lang1yta topraktan yaratllma, ikinci ylkanlmanm bi~i­
minde olmasa bile insanlann topraktan yaratilmalanrun oradan ~1kanlma sa-
y1lmas1 itibariyledir.
Yahya b. Muaz (r.a.)'a sorulur: "insanoglu ni9in dilnyay1 sever?" Yahya
b. Muaz der ki: "insamn dtinyay1 sevmesinde §a§Ilacak bir taraf yoktur. <;iln-
kli insan topraktan yaratild1. 0 balde toprak, insan1n anas1dtr. Geyimini ve nz-
k1m ondan elde eder. 0 halde toprak, insanm can damand.Ir ve oldtigtinde yi-
ne topraga iade edilecektir. ~u halde toprak, onun toplanma yeridir. Sonra in-
san cenneti bur~da kazanir. 0 halde dtinya, insarnn saadetinin ve mutlulugu-
nun ba§lang1y noktas1dtr ve dilnya, salih kimselerin Ytice Allah'a ytiJiiyilp
gittikleri bir yoldur. Btittin bunlardan sonra insan1 Rabbinin yan1na gottiren
yolu nas1l olur da insanoglu sevmez. ''
242 HUHU 'L BEVAN C t)z: l ()

56. «Andolsun Biz ona biitiin delillerimizi gosterdik.» Andolsun Biz.


Firavun'a Musa vas1tas1yle asa, beyaz el ve zaman iyinde buna benzer diger
delillerirnizi gosterdik, ya da bu delillerin dogru olduklannt ona tigrettik ve
bunlann neye delalet ettiklerini a91klad1k. «Yine de» biltiln delilleri a~1n ina-
d1ndan dolay1 hic;bir tereddilt gostermeksizin ve dli~linmeden «yalanlad1 »
bunlann birer sihirden ibaret oldugunu iddia etti « Ve» a~1n azg1n11gmdan do-
lay1 bunlan kabul etmemekte «diretti.»
Ayct : fin r>7 TAHA S(IJ·W:sl/:lO

57. "llizi biiyiin ile yurdumuzdan flkara.'illl diy'~ mi bize


geldin ey Musa'!" dedi.
58. "0yleyse muhakkak surette biz de sana aynen onun gi·
bi bir biiyii getirecegiz. $imdi sen, senin.le bizim aramrzda ne
senin, ne de bizim muhalefet etmeyecegimiz uygun bir bulLt§·
ma yeri ayarla. "
59. Musa: "Bulu§ma zamaniniz bayram giinii ku§luk vak·
tinde insan.larin toplanma zamani olsun," dedi.
60. Bunun iizerine Firavun doniip gitti. Hilesini topladi,
sonra geri geldi.
61. Musa onlara: "Yaziklar olsun size! Allah hakkinda ya-
/an uydurmayin. Sonra 0, bir azap ile kokiiniizii keser. lftira
eden muhakkak peri§an olur." dedi.
62. Bunun iizerine onlar, durumlarmi aralarznda tarti§tl·
far. Gizli gizli ftstlda§ttlar.
63. $oyle dediler: "Bu ikisi muhakkak ki sihirleriyle sizi
yurdunuzdan ftkarmak ve sizin iirnek yolunuzu ortadan kal·
dirmak isteyen iki sihirbazdir sadece.
64. Oyleyse hilen.izi kurun. Sonra stra halinde gelin. Mu-
hakkak ki bugiin iistiin gelen ka:a1nml§ttr."

57. «' Bizi biiyiin ile yurdumuzdan ~1karas1n diye mi bize geld in ey
Musa?' dedi.» Ayetin birinci ihtirnale gore manas1 bulundugun yerden aynlw
d1ktan sonra bizi yapt1g1n biiyil ile yurdumuzdan 91karas1n diye mi geldin'?
Bir diger ihtimale gore MISIT topraklanna galebe 9alarak ortaya koydugW1 si-
hir vas1tas1yla hakim olarak bizi buradan ytkarmak ic;in mi geldin ey Musa?
<;unki.i bunlar imkans1z1 yapmaya kalk1~mak demek oldugu i~in akh ba~tnda
bir kimsenin kalkt§acak oldugu hareketler degildir.
A
1
Alimlerin birisine gore Firavun'un bu ifadesi onun Musa y1 hakh gordU-
gline bir delildir. Zaten bundan dolay1 Firavun kendi saltanat1n1n elinden gi-
deceginden korkmu~tur. <;tinkti hiybir sihirbaz, Firavun' un hliktimran1Ig1 gibi
bir htiki.imranhg1 MISlf topraklanndan sokiip atmaya kadir degildir. Fira·
vun 'un bu ~ekilde ifadede bulunmas1 Musa 'run maksadtmn sirf israilogullan·
m Firavun'un elinclen kurtannak degil, ttun tersine Kiptlleri vatanlanndan \:I-
kannak, mallanm, rnlilklerini tamam1yle ele gevirmek olclugunu ortaya ~1kaw
244 HUHU'L -HEYAN c t\1.: J ()

rarak onlan son derece hiddetlendinnek ve boylece arkas1ndan hie; kitnsenin


gitmemesini saglamak, savunmada ve kar~1 koymada iyice dire1unelerini sag-
lamaktir. Firavun' un, Musa (a.s.)'n1n gostermi§ oldugu goz ahct 1nucizelere
"biiyii" de1nesi, Kiptileri ona kar~1 koymaya cesaretlendirmek i~indir.

58. «'Oyleyse muhakkak surette biz de sana aynen onun gibi bir bii-
yii getirecegiz.» Madem ki durmn boyledir. 0 halde andolsun biz de ey Musa
senin sihrin gibi bir buyli getirecegiz ve sen bize tistlin gelemeyeceksin. «Sim-
di sen,» bu sihri ortaya ytkannak i~in «seninle bizim aram1zda ne senin, ne
de bizim» bulu~ma zaman1 tizerinde «muhalefet etmeyecegimiz uygun bir
bulu§ma yeri ayarla.'» Seninle bizim aram1zda adil, mesafe bak1m1ndan iki
taraf1 birbirine e~it, orta bir bulu§rna yeri ayarla. Bu yerin iki ucu e~it olsun.
Bir ucu digerinden daha farkh olmas1n. Bu, ayetin birinci manas1drr. Bir ba~­
ka ihtimal, ne senin, ne de bizhn muhalefet etmeyecegimiz, insarun bakl~1m
engelleyebilecek §ekilde ttimsegi ve yukuru olmayan dtiz bir yer ayarla.
59. «Musa: 'Bulu§ma zaman1n1z bayram giinii» btittin herkesin, her
yoreden gelip topland1g1 ve bayram yapt1klan gtin olsun dedi. Bu randevunun
bayram gilnli olarak belirlenmesi sihirbazlann yapacaklan btiytintin Hz. Musa
taraftndan iptal edilmesinden sonra onlann halktan utanarak mucizeyi inkar
etmemeleri timididir. Burada kar§I taraf randevu ic;in yer belirlenmesini iste-
mi§ler, kendilerine cevap olarak randevu zaman1 bildirilmi§ ytinkli ayetin de-
yhni ile "ziynet giinii (bayram gtinti) ifadesi zaten msanlann 0 gtinti toplana-
11

caklan me~hur olan mekana delalet etmektedir. ~tipheden uzak olmas1 balo-
m1ndan «ku§luk vaktinde insanlar1n toplanma zaman1 olsun,' dedi.»
60. «Bunun iizerine Firavun doniip gitti,» o meclisten ve mekandan
aynld1. Sihirbazlan toplamak i<;in Medain'e haber gonderdi. «Hilesini», hile
yapmak ivin kullanacak oldugu sihirbazlan ve onlann ara<;- gereylerini «top-
lad1, sonra>> bulu~ma yerine, yan1nda toplam1~ oldugu sihirbazlarla birlikte
«geri geldi.» Firavun oraya hemen luzbca gelmedi. Tam tersine bir silre son-
ra geldi.
61. «Musa» nasihat eder bir tonda «onlara: 'Yaz1klar olsun size!»
A

Ayet metninde yeralan "veyl" ifadesi ashnda bir kimsenin helak1na yaptlan
bedduadir. Manas1: Allah sana azab etsin ve seni yoketsin, demektir. Burada-
ki manas1 ise cayd1rma, vazge<;inne, Allah hakk1nda yalan uydunnaktan vaz-
ge<;meye te§vik anla1runadir. Benim iki elimde ortaya 91kan mficizelerin hirer
btiytiden ibaret oldugunu iddia ederek «Allah hakk1nda yalan uydurma-
Ay("t: 58 H4 TAHA SURESl/20 245

ym.» Ya ua Allah 'a hi~ kimseyi ortak ko~maym. Ayet metninde yeralan "(fti-
ra" kelimesi kasten birisi hakk1nda as1ls1z soz uydunnak ve yalan sc)yle1nek-
tir. «Sonra 0,» kitnsenin benzerini yapamayacag1 c;ok korkunc; «bir azap ile
kokiiniizii keser.» Sizi helak eder. Hangi §ekilde olursa olsun ve her kim
olursa olsun Allah' a «iftira eden muhakkak peri§an olur.' dedi.»

62. «Bunun iizerine onlar ,» Musa'run soztinli duyduklan zaman sihir-


bazlar «durumlar1n1» kendilerinden istenen Musa (a.s.)'ya galip gehne du-
rumlannt ve ona nas1l kar§I gelinecegini «aralarinda tarti§tllar.>> Bu konu-
da her ttirlti ihtimali konu§tular. «Gizli gizli f1sdda§ttlar.» Musa (a.s.) f1s11t1-
lann1 duyup da kendilerine ka~1 savunma yapamas1n diye seslerini iyice k1s-
tilar.

63. Gizli ve f1s1lt.I halinde ǤOyle dediler: 'Bu ikisi muhakkak kb~ da-
ha once ortaya koyduklan <<Sihirleriyle sizi yurdunuzdan» sizlere ga1ip ge-
lerek ve yurdunuza hakim olmak suretiyle M1sir topraklanndan «~1karmak
ve sizin ornek yolunuzu ortadan kaldtrmak isteyen iki sihirbazd1r sade·
ce.» Sizin, yollann en tisttinil olan ve en ideali olan yolunuzu kendi gorU~leri­
ni ortaya koyarak ve dinlerini a~1klamak suretiyle ortadan kald.Innak isteyen
iki sihirbazdrrlar. Bu sozil soyleyen sihirbazlar "ornek yol" ile sihir metodu-
nu degil, Firavun'un kavminin tabi oldugu dini kastediyorlard1. Buna "f;unku
ben onun, dininizi degi~tireceginden ... korkuyor~m." (Mil'min: 26) ayet-i ke-
rimesi delildir. <;Unkil onlar sihire bir din olarak inarun1yorlard.I.
64. «Oyleyse hilenizi kurun.» Madem ki Musa ile Harun birer bilyilcU-
dtirler o halde siz bu konudaki hilenizi, tuzag1n1z1 saglamca kurun. Bu hileyi
herkesin ortakla§a kabul edecegi bir bi\:ime sokun. Oylesine ki i~inizden hi<;-
biri bu hilenin isabetsiz oldugunu ileri silremesin. Yani hepiniz ayn1 gorU§te
birle~in. «Sonra>> daha heybet,li olmantz ve yaptlgllllz i~in daha dtizgtin olma-
s1 i~in randevu yerine hep birlikte «sira halinde gelin. Muhakkak ki bugiin
i.istiin gelen kazanm1§t1r. '» Bugtin hasm1na galip ve tisttin gelen kazanm11
ve istedigi~ can1run ~ektigi her§eyi elde etmi§tir.
246 f<UHU 'L BEYAN C lit.: I fi
TAHA SU llliSl/20

65. Dediler ki: "Ey Musa/ Ya sen at veya once atan biz ola·
lim."
66. Musa: "Hayir, siz atin" dedi. Bir de bakti ki biiyiileri
sayesinde ipleri ve sopalan kendisine gerfekten ko§uyor gibi
goriiniiyor.
67. Musa, birden ifinde bir korku duydu.
68. "Korkma" dedik. "Ustiin gelecek olan kesinlikle sen-
sin.
69. Sag elindekini at da onlarin yaptrklanni yutsun. Yaptik-
lari sadece bir biiyiicii hilesidir. Biiyiicii ise nereye varsa ifllih
olmaz."
70. Bunun iizerine sihirbazlar secdeye kapandilar. "Ha-
run'un ve Musa'nin Rabbine iman ettik" dediler.
71. Firavun ~oyle dedi: "Ben size izin vermeden once O'na
inandiniz oyle mi? Hakikat §U ki o, size buyii ogreten ulunuz-
dur. Simdi ellerinizle ayaklarinizi tereddiit etmeden faprazla.-
ma kesecegim ve sizi hurma dallanna asacagim. Boylece han-
gimizin awbinin daha §iddetli ve surekli oldugunu iyice anla-
yacaksin1z. ''
72. Dediler ki: "Seni bize gelen aflk aflk mucizelere ve bizi
yaratana andolsun tercih edemeyiz. Oyleyse yapacag1.ni yap.
Sen ancak bu diinya hayatinda hiikmiinu gef irebilirsin.
73. Bize hatalanmizi ve sen.in bize zorla yaptird1gm buyuyii
bagi§lamasi ifin Rabbimize iman ettik. Allah en hayirlt ve en
siirekli olandir."

65. Sihirbazlar bir araya gelip toplantl yerine ula§tiktan ve s1ra haline
geldikten sonra «dediler ki: 'Ey Musa! Ya sen at» ya sen asaru elinden yere
at «veya» iplerj ve sopalan «once atan biz olahm. '» Y ani asaru ne zaman
248 HUHU'L ·BEYAN Ct'lz: I H

atacag1n1 tercih et.


Bu ayet-i kerimede i~aret olunuyor ki sihirbazlar Musa (a.s.Yya asas1m
yere atrna hususunda bir oncelik ve sevim hakk1 tarumak suretiyle ona deger
verince Ytice Allah da onlara ger9ek ilnam bah~ederek aziz k1lm1§ ve boylece
imarun nuruyla Musa'111n mficizesini gorebilmi§ler, ona taklidi bir iman yeri-
ne tahkiki bir imanla iman etmi§lerdir.
66. «Musa» onlara: «' Hayrr ,» atacak oldugunuz ne ise oncelikle «siz
attn' dedi.»
Acizane kanaatimize gore: Zahir olan odur ki Allah sihirbazlara
Musa'y1 muhayyer birakmalann1 ilham etti ve Musa, hakktn batddan aynlma-
s1 ve ortaya v•kmas1 iyin once sihirbazlann asalann1 ve iplerini atmay1 tercih
edeceklerini ogrendi. <;iinkti. hak, batih savu§turur ve yok eder. ~ayet basto-
nunu ilk atacak olan Musa olsayd1, insanlar ejderhadan korkulanna dannada-
g1n olur, ka9arlardi. T1pk1 Musa'run asas1run sihirbazlann sopalanm ve ipleri-
ni yuttugunu gordillderinde ka9t1klan gibi. Oysa bu da ger9ek amaca ayklny-
di.
imam (Fahreddin er-Razi) der ki: "Onlann yaptiklan bir bilyti ve inkar
olduguna gore Musa (a.s.) onlara bu emri nasll olur da verir diye sorulacak
olursa buna cevab1m1z §Udur: ~tiphenin ortadan kalkmas1 iyin sihir tek yol
Olarak kalmI§Sa bu takdirde Sihire ba§VUrmak caizdir."
Denilmi§tir ki: Ashnda bu ifade bir emir degildir. 0 sadece bu vas1tayla
kar§1dakileri hafife almak ve onlara ald1n~ edilmedigini beyan etmektir. <;tin-
kti Hz. Musa (a.s.) biliyordu ki bu olay, hakk1n ortaya y1kmas1na ve batllm
yok olmas1na sebeptir.
«Bir de bakti ki biiyiileri sayesinde ipleri ve sopalari kendisine ger-
~ekten ko~uyor gibi goriiniiyor.» A.yet metninde yeralan "tehayyul" kelime-
si herhangi bir §eyin hayalinin insarnn ruhunda canlanmas1 demektir. Bu ay1k-
lamalann I§1g1 alt1nda ayetin manas1 §Udur: Sihirbazlar iplerini ve sopalann1
atular. Onlann ipleri ve sopalan, bilytileri sebebiyle Musa'ya ru.1s1z111 ytirti-
yormu§ gibi gelince ... Sihirbazlar onlan civa ile boyam1§lardi. Oline§ civaya
vurunca ip klprrdamt§, sarsllm1§ ve boylece Musa'ya hareket ediyorlann1§ gi-
bi gelmi§tir.
67. «Musa, birden i~inde bir korku duydu.» "veces" kelimesi gizli
11
ses anlam1nadir. Tevecctis" ise i§itmek, kulak vermek manas1nadir. Buna go-
TAHA sUH~:sl/20

re ayetin 1nanas1; Musa. kendi i<;inde ans1z111 kar~1la~t1~1 manzaradan dolay1.


insan olmas1 hasebiyle y1landan ka9ma. 1s1nnas1 ve benzeri tehlikeli durutnla-
nndan sak1nrna sebepleriyle y1landan bir parya korku cluydu.
68. Hayal gordi.igtin bu ~eyden «'korkma' dedik. 'Ustiin gelecek olan
kesinlikle sensin.» <;unkti her halUkarda, her zainan Biz senin yan1nda iken
onlara galip gelecek olan sensin.
et-Tevflat en-Necmiyye isimli eserde denir ki: "Bu ayette i§aret olunu-
yor ki insamn insan olarak duymu§ oldugu bir takim korkular, ki§i Peygainber
bile olsa mayas1nda mevcuttur. Bu korku Ytice Allah'1n onu, insandan ilahi
bir ~eki§le 9ekip almas1na kadar surer. Nitekim buna "Korkma dedik. Osrun
gelecek olan sensin." ayet-i kerimesi i~aret etmektedir. Bunun manas1 yarat1-
c1 olan halikten ba§ka mahlukattan korkmayacak en ytice dereceye ~1kacak
olan sensin, demektir.
69. «Sag elindekini», bastonunu <<at da•.. » Burada "bastonunu" denil-
meyip de "elindekinF' denmesi ve kapalI bir ifade kullantlmas1 Musa'mn
asas1n1n degerini yticeltmek i~indir. «Onlarin yaphklar101 yutsun.» Onlann
yapm1~ olduklan ipi ve sana ytirli yormu§ gibi gelen ve bu nedenle senin de
korkmu§ oldugun sopas1m yutsun. Burada ipin ve sopan1n "onlarzn yaptzkla-
n" §eklinde ifade edilmesi bunlan tahldr etmek ve onlann goz boyad1klanna,
sahte i§ yapt.Iklanna i§aret ettnek ivindir. ~u halde "onlarzn yaptiklan" ndan
maksat onlann uydurduklan ve sahte olarak yaptlklan anlam1nadir.
«Yaptiklan sadece bir biiyiicii hilesidir.» Bunlann yapt.Iklan, bUyUcO-
lerin yapt1klar1 hile ve tuzak cinsinden bir §eydir. Burada "buyucii" kelimesi-
nin elif lams1z getirilmesi bilytictileri tahkir, a§ag1lamak ivindir. A.yet metnin-
de yeralan "keyd" bir ~e§it hile demek olup c;ogunlukla kotii alanda kullantl-
makla birlikte iyisi ve kotiisti vardir. istidrac ve mekir de ooyledir.
«Biiyiicii ise» yerytiztinde «nereye varsa», orada ne yaparsa «ifllh ol·
maz. '» Bu s;e~it bir istegine asla ula§amaz.
et-Te'vtlatitn-Necmiyye isimli eserde denir ki: "Burada Ytice Allah i,a.
ret ediyor ki: Ey Musa! Senin sag elinde bulunan §ey Benim yapt1g1mdir. Si·
hirbazlann yapt1g1 da ancak onlann yapt1klan ve hileleridir. Benim yapug1m
ve Benim yarattJg1m hile varken sihir ve sihir mahsulti ~eyler ba~anya ula§a·
maz. <;;tinkli Benim hile1n c;etindir. Bilindigi ilzere felah iki ~e§ittir. Bunlarclan
birincisi dtinyevl olan1du. Dtinyev1 felah dilnya hayatlm ho~ kllan bir taktm
250 l{UHU'L BEVAN Ci'tz: I H

mutluluklan elde etmektir ki bunlar, ya§atnak, zengin olmak, iyi mertebelere


ylikseltnektir. Digeri ise uhrevi olan felahtir ki bunlar do11 tanedir: Sonsuza
dek bak1 kalmak, hi~ fakirlik ylizti go1meksizin zengin olmak, zillete di.i§mek-
sizin az!z ohnak ve cehaletten uzak alim olmak gibidir. <;linkti dtinya ehlinin
felfiluntn ak1beti kay1ptir, htisrandir."
Sihirle ugra§an kimse yakalanmadan once tevbe edecek olursa tevbesi
kabul olunur. Buna kar§thk yakalan1r da sonra tevbe ederse tevbesi kabul
olunmaz cezas1 verilir. Ebfi Hanife'ye gore btiyti ile ugra§an kimse btiytictiltik
yaptlg1 bilinir ve tevbe etmedigi sabit olursa ceza olarak katlonulur. "Sihri b1-
rakiyorum ve tevbe ediyorum" §eklindeki sozli kabul olunmaz. Herhangi bir
kitnse btiyticti oldugunu ikrar ederse kan1 dokunulmazltg1n1 kaybeder. Sihir-
baz ~ster erkek olsun, ister kadm yerytiztinde fesad1 yaymak ve helfil<. etmek
amac1yla dola~1yorsa katlolunur. Buna kaf§1hk inkarc1 olarak dola§iyorsa er-
kek sihirbaz katlolunurken, kad1nlar oldtirtilmez. Flirfia ait kitaplarda kayde-
dildigine gore Mtisltiman kad1n sihirbaz oldtirtilmez fakat dovtillir ve hapse
konulur. <;unkti boylesi btiytik bir ctirtim i§lemi§ demektir. Oldlirtilmemesinin
nedeni Rasfiltillah (s.a.v.)'1n kacllnlann mutlak olarak oldiiriilmelerini yasak-
layan hadisidir. Sozltikte sihir: Latif ve ince olan her ~ey demektir. Rasfiltillah
(s.a.v.)'1n "Muhakkak ki beyanda sihir gucu vardzr." hadis-i §erifinde geyen
sihir kelimesi ltigat manas1nadtr.
Sihir insanlann vticutlanna ve kalplerine etki eden bir takim atllm1§ dti-
gtimler, okunmu§ rukye, afsundan ibarettir. Buna maruz kalan ki§i sonuy ola-
rak hastalamr ve oltir. Sihir vas1tas1yla ki§iyle kans1 aras1 a91hr.
imamlara gore sihir bir geryektir.
Mutezile mezhebi ise der ki: "Sihir ger~ek degildir. insan viicuduna her-
hangi bir etkisi olamaz. Tersine o, ash, hakikati olmayan bir §eyi varm1§ gibi
gosteimekten ibarettir. Bu t1pk1 el hafifligi, ya da el 9abuklugu sebebiyle bir-
tak1m §eyleri yapan gozboyacilann yapttklan i~e benzer."
Mutezileye kar§1hk bizi1n iki yakla§1mun1z vardir. Bunlardan birincisi
sihrin mtimktin oldugunu, ikincisi de bizzat yap1lm1§ oldugunu gosterir.
Miimktin oldugunu gosteren delile gore sihir bizzat intimkiindtir ve Ytice Al-
lah'1n kudreti dahilindedir. <;linkti Allah yaratic1dlr. Sihirbaz ise sadece bir
fail ve bu olay1 geryekle§tiren aktordlir. Ote yandan bu konuda f1k1h
alimlerinin icma1 varcllr. F1klh bilginleri sihrin mtimkiln olup olmad1g1nda de-
gil, hilkmtinde ihtilaf ederler. ikinci yakla§im1m1za gelince buradaki delilimiz
/\,Yd: mt 7I TAI IA su1-rn:sl/:lo

~u ayet-i kerimedir: "llallmki Siileyman bayii ya/"I' f.:t~/i'r olmmil. Lakin ~·ey­
wnlar kaftr o/dular. (.'iinkii insanlara sihri vc Bahi/' de Hantt ilc Marra isimli
iki melege indirileni 6gretiyorl'ard1... Onlar o iki melekten kan ile koca ara-
.nm aracak ~eyleri ogreniyorlardi. Oysa biiyiiciiler Allah' In izni olmadan hir
kimseye zarar veremezler." (Bakara: 102) Bu ayet-i kerime i~aret ediyor ki
sihir s1rf bir gosterme ve goz boyama degil, tam tersine sabit ve gerc;ektir. Ve
yine i§aret ecliyor ki ger9ek milessir ve yarat1c1 bir olan Ytice Allah 'tir.

70. «Bunun iizerine sihirbazlar secdeye kapanddar.» Musa asfistm


yere attl ve onun asas1, sihirbazlann sopalanm ve iplerini yuttu. Bunun Uzeri-
ne sihirbazlar secdeye kapandtlar. Kendilerini oylesine secdeye att1lar ki san-
ki sihirbazlan, birisi tutup yere ~akm1~ gibi oldu.
Rivayete gore sihirbazlar derler ki: "Bizler insanlara galip gelirdik ve
kulland1g1m1z ~lletler yan1m1zda kahrdL Musa'ntn yaptlg1 eger sihirse bizim
yere atttg1m1z aletlerimiz nerede? Ve boylece onlar, cisimlerin, onlarm yaratt-
c1s1 a.Iim ve kadir olan Allah' a gore durumlanmn degi§ebilecegini anlad1lar.
Bunun tizerine tevbe ettiler ve boyun egmenin en son s1n1n olan secde duru-
muna geldiler."
Carullah der ki: ''Sihirbazlann durumu ne kadar tuhaf! iplerini kafirlik
ve inkar i9in yere att1lar, sonra da ~tiktir ve secde i9in ba§lanm yere koydular.
Bu iki durum aras1nda ne kadar da btiytik fark var."
Secdelerinde: «'Harun'un ve Musa'run Rabbine iman ettik' dediler.»
Bu ayet-i kerimede once Harun'un sonra Musa'n1n zikredilmesi, ayet sonun-
daki fas1lalann tutturulabilmesi i~indir. Rabbin, Harun ve Musa'ya izafe edil-
mesinin sebebi Allah' a bu iki Peygamberin dua etmesinden ve bir tak1m
mficizeleri o iki Peygamberin ellerinde ger~ekle~tirmesinden dolay1dir.
71. «Firavun» sesindeki azarlama tonuyla sihirbazlara «§6yle dedl:
'Ben size izin vermeden once» ona iman etmenize ve bunu size emretmem-
den once «O'na» Musa'n1n ve Harun'un ~abbine «inand1n1z oyle mi?» Bu
ayetteki "amentum lehCt" ifadesi "amentum bihi" demektir. Buna delil ise
"Ben size izin vermeden O' na iman mz ettiniz?" (Araf: 123) ayet-i kerimesin·
de ayn1 konu anlat1llrken ge~en "amentum bihi" ifadesidir.
«Hakikat ~u ki O» Musa <<Size btiyu ogreten ulunuzdur,» tistad1n1zd1r.
Bu yapt1g1n1z i~te onceden onunla anla~tuuz. Firavun, bu sozleriyle, iman et·
mek suretiyle sihirbazlara uymamas1 i~in kavminin kafas1m kan~ttrmak iste-
252 f{U I HJ'L Bl~YAN Cf1z:l«I

mi~tir.<;link.ii o biliyordu ki Musa, kendi sec;tigi ve toplatl1g1 sihirbazlara sihir


ogretmemi~ti. Bir ba~ka ifadeyle, bu soylenen s()z, Firavun'un uydunnu~ ol-
dugu ve kav1nine ileri stirdtigti bir §tipbeden ibarettir. Firavun onlara itnanm
kendi iznine bagh oldugunu gostermi~ti. Sihirbazlar kendisinden izin almadan
iman edince bu imanlanmn ge9erli olmad1g1n1 ve onlann Musa'ntn birer og-
rencisi olduklanrt1 soylemi§ti. Btittin bunlan Firavun, halk sihirbazlara tabi
olup Allah'a iman edecekler diye korku duyunca ileri stirmti~ttir. Ard1ndan da
Firavun'un peki~tirilmi~ tehdidi gelmektedir. Q.inkti bunun ard1ndan Firavun
§Dyle soyler:
«~imdi ellerinizle ayaklann1z1 tereddiit etmeden ~aprazlama» her
bir taraf1n1zdan bir organ1n1z1 yani sag el ile sol ayag1ruz1, boylesi <;ok daha
feci olacag1 ivin «kesecegini.» Allah'a yemin ederim ki sizin ellerinizi ve
ayaklanruz1 kesecegim. «Ve sizi hurma dallar1na asacag1m.» Ayetin met-
ninde ge~en "salb" kelimesi herhangi bir insam olcli.innek i9in asmak anla1n1-
na gelir. Buna gore ayetin manas1 Nil k1y1s1nda Hurma dallanna sizi asacag1m
demektir. Asma cezas1ru ilk uygulayan ki§i Firavun olmu§tur.
«Boylece hangimizin» benim veya Musa'n1n «azab1n1n daha §iddetli
ve siirekli oldugunu iyice anlayacaks1n1z.'» Burada Musa'n1n da azab1ndan
sozediliyor. Oysa Musa, hivbir §ekilde ba§kalanna azap etmi§ degildi. Ancak
Firavun zannetti ki sihirbazlar Musa'n1n asas1n1n kendi sopalanru ve iplerini
yuttugunu gori.ince kendilerine de bi~ey olacag1ndan korktular. i§te bu zanna
dayanarak Firavun yukandaki "Hangimizin azabim.n daha ~iddetli ve sii.rekli
oldugunu iyice anlayacaksmiz." ifadesini kulland!.
Baz1 alimlere gore "eyyii.na" (hangimizin) ifadesiyle Firavun kendini
ve Musa'n111 Rabbini kastetmi~tir. "Daha ~iddetli azap" demesi de kendisinin
diinya azab1n1 ve bunun §iddetini gonnii§ olmasmdandIT. <;link.ii o, filliret aza-
b1ru ve §iddetini gormemi§ti.

72. Sihirbazlar Firavun'un tehditlerine ald1nnaks1z1n «dediler ki: 'Se-


ni» Musa'n1n elinde Yilce Allah 'tan «bize gel en a~1k apk» hakikatinde ve
varhg1nda hi~ §ilphe olmayan «mudzelere... » Sihirbazlann delillere bakarak
ula§ttklan sonu~larclan birisi de ~uydu: "Eger Musa' mn yapt1g1 bir sihirse O·
zaman bizim yere buakt!gun1z ipimiz ve sopa1n1z nerede? "Onlar mucizelere
bak1p bunlarda Yiice Allah'1n zat1nm ve s1fatlann1n nurlann1 gonnii~ler bu
nedenle en btiytik belalar bile kenclilerine hafif gelmi~tir. Kitn ki Ytice Allah'1
ba~ka ~eylere tercih eder ona Ytice Allah'1n ugrunda ba~1na gelen betalar hi~
TAHA su1~1r.sl/:lll

gelir.
Btiyilklerden bitisi der ki: "Ba§ma gelen beHinm Allah'tan gel<ligine dair
olan bilgin sana olan elemini ve ac1s1n1 hafifletir."
«Ve bizi yaratana» bizi ve ba§ka yaratJ.klan yoktan varedene «andol·
sun tercih edemeyiz.» iman etmekte ve pe§inden gitmekte seni tercih edeme-
yiz. "Bizi yaratana andolsun" ifadesi yemin manas1na olup cevab1 mahzuf-
tur. <;unkti yukandaki geyen tercih edemeyiz ctimlesi bunun cevab1nm ne ol-
dugunu gostermektedir. Buna gore mana §Oyle olur: Bizi yoktan vareden Al-
lah hakk1 ivin seni tercih edemeyiz.
«Oyleyse yapacag1n1 yap.» Ne yapacaksan yap veya bizim hakknn1zdu
elimizi ve ayag1m1z1 kesecek misin, bizi asacak m1s1n, bu konuda hangi hUk-
mli verirsen ver. «Sen ancak bu diinya hayatinda hiikmiinii ge~irebilir­
sin.» Sen ancak bu dlinya hayat1nda istedigini ve keyfine geleni yapabilirsin.
Sonra yOk yak1n bir zamanda senin emrin ve hiiktimranhg1n yok olur, gi<ler.
73. «Bize» inkar ve glinah gibi <<hatalar1m1z1 ve senin bize zorla yap ..
trrd1g1n biiyiiyii bagt§lamas1» ahirette bizi hesaba 9ekmemesi ve bizleri
uzak Medain §ehrinden getirip toplamak ve zorlamak suretiyle Musa'ya kar§t
koymak ugrunda yapm1~ oldugumuz sihir gtinah1n1 bag1§lamas1 «i~in Rabbi·
mize iman ettik. Allah en hayirh ve en siirekli oland1r.'» Eger kendisine
itaat edersek, sevap av1s1ndan Allah, bize en hayuh olan ve isyan edersek aza-
b1 en stirekli olandlf.
et-Te·'vflatu'n-Necmiyye isimli eserde bu ayet ~u
§ekilde tefsir edilrnek-
tedir: Hayn nasib etinede ve senin §errini savmada "Allah en hayirll ve" hay-
n senin haynndan, azab1 da seninkinden "en surekli olandzr."
Hasan Basn der ki: "Stibhanellah! Kafir bir kavhn, hem de inkarda en
ileri giden bir topluluk goz ac;1p kapay1ncaya kadar kalplerinde iman yer edj ..
yor ve sonra Allah ugrunda Firavun' a "Oyleyse yapacagim. yap." diyebiliyor-
lar ve bundan kesinlikle korkmuyorlar. Oysa bugtin Allah'a hamdolsun oyle-
leri var ki altm1~ sene Kur'an'la birlikte ya~1yor, sonra da yOk degersiz bir fi ..
yata dinini sat1yor."
254 l<UHU'L B~YAN

74. Surasi muhakkak ki kim Rabbine giinahkar olarak va-


nrsa cehennem sir/ onun ifindir. 0 ise orada ne oliir, ne de
ya§ar.
75. Kim de iyi davrani§larda bulunmu§ bir mii'min olarak
0 'na vanrsa ii.stun dereceler, i§te sirf bunlar ifindir.
76. lfinde ebedi kalacaklart zemininden irmaklar akan Adn
Cennetleri. l§te armanlarm miiMfati budur.

74. «Suras1 muhakkak ki» bu ifade Ytice Allah'1n neden daha en ha-
yirh ve daha en silrekli oldugunun sebebini bildirmek lizere getirilmi§ bir ifa-
dedir. «Kim Rabbine giinahkar olarak var1rsa» gtinah1na dalmt§, glinah
ivin<le iken inkar ve inasiyete dalm1~ken Olmek suretiyle kim Rabbine vanrsa
«cehennem s1rf onun i~indir. 0 ise orada ne oliir,» ki boylece azab1 sona
ersin ve rahata kavu~sun. Bu ifade Yiice Allah'm azab1run neden daha stirekli
oldugunu a~1klamak ivindir. «Ne de» faydalanacak oldugu. bir hayat1 «ya-
§ar.>>

75. «Kim de iyi davran1~larda bulunmu~..•» iyi davran1~: Akll ve


nakli' delillerle dogru oldugu bilinen ainellerdir. «Bir mii'min olarak» Alla-
hu TeaHi'ya ve O'nun kat1ndan gelen m.ucizelere inanan biri olarak «O'na
vanrsa ii.stun dereceler,» cennette ytice mertebeler, itnan ve iyi ameller se-
bebiyle «i~te s1rf bunlar» iman edip iyi amel i~leyenler «i~indir.»

76. «i~inde ebedi kalacaklar1, zemininden 1rmaklar akan Adn Cen-


TAI IA SU f{l~Sl/:lO 2!Jfj

nctleri.» KO~kl~rinin ve rn.lalaruun altmdan l.:ennet irmaklan akan Adn Ccn-


netleri ... «i§te arrnanlarin miikafata budur.» ftnan etmek ve iyi ameller i~le­
mek suretiyle inkfirm ve 1nasiyetlerin kirinden arman kitnselerin 1nlikfifat1 hu-
dur. Bir hadis-i ~erifte ~oyle soylenir: "Ustan derecelere eren kimseleri. on-
lardan daha alt derecede bulunan kimseler, sizlerin semanin ufkunda ylld1:-
lan gordi.igiinuz gibi (uzaktan) gorilrler. Ebu B ekir, Omer i§te hunlardand1r
ve bu ikisi bu nimete layzktirlar." <4 >

4- Bu hadisi EbO Davud, Tinniz:i el-.M enaklb bolOmUnde rivayet ederler. T.irmizi: Hadis hasen
hadistir, der. Bkz. Camiu' l-Usul, 8/628.
256 HUI lU'L· Bl£YAN c i'iz: I H

77. Andolsun ki Biz Musa'ya: "Kullar11nla birlikte gecele-


yin yola flk da size yeti§ilmesinden korkmaksiZJ.n ve endife et-
meksizin onlara denizde kuru bir yol af" diye vahyetmi§tik.
78. Bunun iiurine Firavctn askerleriyle birlikte onlarin pe-
§ine dii§tii. Deniz on/an giimiip boguverdi.
79. Firavun kavmini sapt1rd1, dogru yola sevketmedi.
80.Ey israilogullari! Sizi diifmaninizdan kurtardik. Tur'un
sag tarafina gelmeniz ifin size vade tamdik ve size kudret hel-
vasiyla bildircin eti liitfettik.
81. Size rink olarak verdiklerimizin temiz olanlarmdan ye-
yiniz. Bu hususta ta§lanhk ve nankorliik etmeyiniz. Sonra sizi
gazabim farpar. Her kim ki kendisini gazabim farparsa haki·
katen o, y1kil1p gitm~tir.
82. Suda muhakkak ki Ben tevbe eden, inanan ve yararli i§
yapan, sonra dogru yolda giden kimseyi bagt-§lartm.

77. Dokuz rnficizenin geryekle~rnesinden sonra «andolsun ki Biz Mu-


sa'ya: 'Kullanmla birlikte geceleyin yola ~·k da ...>> Ayet metninde yeralan
"isrfi" kelimesi geceleyin yilrtimek anlarn1nadir. Buna gore ayetin manas1,
M1s1r'dan israilogullanyla geceleyin yola yik, demek olur. Ytice Allah'1n ge-
ce yola yikmay1 emretmesi Firavun'un adarnlann1n onlan yollanndan engel-
lememesi iyindir. «Size yeti§ilmesinden korkmaks1z1n» dil§marun size yeti§-
rne korkusundan emin olarak «Ve» bogulmaktan «endi§e etmeksizin onlara
denizde» K1z1ldeniz'de «kuru bir yol a~'», kuru bir yol edin, onlara kuru bir
yol yap «diye vahyetmi§tik.» Ayet metninde yer alan "tarfk" keli1nesi yaya
yiiriinen ve gidilen yol anlaminadIT.
78. «Bunun iizerine Firavun askerleriyle birli.kte onlartn pe§ine dti~­
tii.» Musa (a.s.), geceleyin yola 91kma bir kuru yol a91na ve o yolu tutrn.a §ek-
linde kendisine verilen ilahi emri yerine getirir ve Firavun askerleriyle birlikte
pe§lerine dti§erler. Sonunda gilne§in dogumu vakti onlara yeti§irler.
Rivayet olunduguna gore Musa (a.s.) israilogullann1 gecenin ilk saatle-
rinde yola 91kanr. israilogullan 670.000 ki§i idiler. Firavun bunun haberini
altnca askerleriyle birlikte onlann arkas1na dii§er. Firavun'un oncii birligi
700.000 ki§idir. Firavun, israilogullann1n izlerini takip eder ve onlara yeti§ir.
Boylece iki topluluk birbirini gorebilecek kadar birbirlerine yakla§trlar. i§te o
/\yt•l: 77 80 TAHA SUHESl/20 257

esnada Musa (a.s.) fisfism1 denize vurur ve deniz de on iki yol a~1ltr ve her
b()ltik koca bir dag gibidir. Yollann aras1nda yine su 1nevcuttur. Musa (a.s.).
beraberindeki oymaklarla birlikte sag salim denizi a§ar. Firavw1, askerleriyle
birlikte onlann ardtna dti§er. «Deniz» Kiztldeniz nasll oldugunu Allah'tan
ba§ka kimsenin bilmedigi korkun9 dalgalarla «onlari gomiip boguverdi.»
Onlan kapattt ve tizerlerine 9Iktl.
79. «Firavun kavmini saptird1,» Firavun onlan oyle bir yola soktu ki
bu yol sonunda onlan dtinyada da hayal k1nkhg1na ve htisrana ugratt1. c;unkU
filliret azab1na biti§ik olan dtinya azab1yla birlikte inkar tizere oldUler. «Dogru
yola sevketmedi.» Yani Firavun onlan haylf ve istikamet yoluna sevketmedi.
"
Ayetin bu ifadesi "Firavun .. size ancak dogru yolu gosteriyorum dedi."
(Mti 'min: 29) ayetiyle i§aret olunan Firavun'un soztinti alaya almak vardir.
Tabi olmamn en iyisi iman etmek ve tevhidi benimsemektir. <;tinkil bllttin
Peygamberler bu iki unsurda soz birligi halindedirler. Mil 'min olan kimse
Yilce Allah'm, kendisini dtinyada ve fillirette aylk ve gizli dti~manlanndan
korumu~ oldugu bir kale ivinde demektir.

Rivayet olunduguna gore Haccac, Enes b. Malik'i huzuruna getirtir ve


ona der ki: "Seni cyok feci bir §ekilde oldtirmek istiyorum." Enes: "Bilsem ki
bunu yapmak senin elindedir. Allah'1 birak:ir, sana kulluk ederdim," der. Hac-
cac: "Neden olmas1n," deyince Enes: "<;tinkti Rastilfillah (s.a.v.) her sabah
okumu~ oldugu bir duay1 bana ogretti. Bu duay1 hiy kimse bilmiyor ve ben bu
sabab bu duay1 okudum," der. Haccac: "Onu bana egret," deyince Enes: "Sen
hayatta oldugun stirece onu kimseye ogretmem. Bundan Allah'a s1g1runm."
der. Bunun tizerine Haccac adamlanna onu saliverin der. Daha sonra bu ko·
nuda kendisine Enes 'i neden sahverdigi sorulunca Haccac der ki: "Onun iki
omzu tizerinde agz1n1 ard1na kadar a9m1~ iki biiyiik aslan gordtim," der. Daha
sonralan Hz. Enes oltim do§egindeyken hizmetcyisine der ki: Senin benim
uzerimde haklann var ve ard1ndan sozkonusu duay1 ona ogretir: "isimlerin
en hayirlisz Allah ismiyle. Yeryuzunde ve gokte O' nun ismi varken hifbir ~e­
yin zarar veremeyecegi Allah adiyla."
80. ~Ey israilogullan!» Firavun'u ve kavmini denizde bogduktan sonra
onlara boyle seslendik. «Sizi dii~man1n1zdan» Firavun ve kavminden ~kur·
tard1k.» Hani onlar sizin kad1nlann1z1 ya§as1nlar diye sag bHaklyor, erkek
~cuklann1z1 kesiyorlarcll ve sizleri zor i§lerde yah§t1nyorlard1. «Tfir'un saj
taraf1na gelmeniz i~in size vade tan1d1k», Peygamberiniz vas1tas1yla size
258 HlJH U'L ·BEYAN Ct't'l.: I G

M1sir'dan ~am' a giden kimseye gore Tur'un sag tarafma gehneniz i~in vade
tamd1k. "M1srr'dan ~am' a" diye tefsir etmemizin nedeni herhangi bir dag1n
sag ve sol kavran11n1n olmamas1ndan dolay1drr. Bu vadenin bi9ilmesi, Mu-
sa 'nm Rabbine mtinacat1 ve kendisine Tevrat'1n indirilmesidir.
«Ve size kudret helvas1yla>> kudret helvast, agaylann tizerine dti§en
c;ig §eklinde tath olan bir ya§llktJ.r. «BJldrrc1n eti liitfettik.» israilogullanna -
kudret helvas1, onlar Tih <;olti'nde iken, §afak sokiimtinden giine§in dogumu-
na kadar t1pk1 kar gibi indirilmi§tir. Sonra tizerlerine btlduc111 gonderilmi§,
herkes kendine yetecek kadar b1ldirclill yakalay1p kesmi~tir. Tih: insan1n yo-
lunu §a§ud1g1 bilytik ~ol demektir.
Bu olay §oyle olmu§tU. israilogullanna zorbalann §ehrine girmeleri em-
rolunur. Ancak bu emri dinlemezler. Yilce Allah da onlan yerytizilnde kuk
y1l 9olde dola~ma cezas1yla cezaland1nr. Bu tlpk1 asi c;ocugunu terbiye etmek
tizere doven, ondan iyiligini kesen §efkatli baban1n durumuna benzer. israilo-
gullan c;olde dola§ma cezas1yla cezaland.Inlm1§lar, ancak hiybir yorgunluk ve
me§akkat yekmeden nz1kland1nhnt§lard!r.
81. Onlara dedik ki: «Size riz1k olarak verdiklerimizin temiz olanla-
nndan» lezzetlilerinden ya da helfil olanlanndan «yeyiniz.» Ayet metninde
yeralan "tiyb" kelimesinin aslI insarun lezzet duydugu §ey demektir. ~eriat
dilinde "ttyb yiyecek" demek caiz olan yerden caiz olacak miktarda ahnan §ey
demektir. Herhangi bir yiyecek bu vas1flarda ise hem §imdi ve hem ileride
"tiyb" demektir. «Bu hususta ta§kinhk ve nankorliik etmeyiniz.» Size nz1k
verdigimiz bu konuda §ilkrilnti ihlal ederek, israf edip §unararak haddi a§ma-
y1mz.
«Sonra sizi gazab1m ~arpar. Her kim ki kendisini gazab1m ~arpar-
"
sa hakikaten o, y1k1hp gitmi§tir .» Yik1lm1§, helak olmu§tur. Ayet metninde
yeralan "heva" kelimesinin ash ytiksek bit: dagdan dil§tip Olmek anlam1nadlr.
Zemah§eri 'nin betagath cilmlelerinden birisi de §Udur: "Kim nefsini
heva ile gonderirse (arzulann1n pe§inden gonderirse) en yilksek havadan
(yilksekten) dti§er."
82. «Suda muhakkak ki Ben» §irkten ve yukanda zikredilen ta§kmlt-
g1n da aras1nda bulundugu gtinahlardan «tevbe eden,» iman edilmesi vacip
olan §eylere «inanan ve yararh i§ yapan,» ~eriat nezdinde ve aklen dogru i§
yapan «sonra dogru yolda giden kimseyi bag1§lanm.» Dogru yolu, hidayet
TAHA SURESl/20 25H

yolunu tutup da munceye kadar bu yoldan aynlmayant bag1~lanm. i~te hida-


yete erenlerin durumu boylelikle daha ytice ve tistun olmaktadir. <;tinkti biltUn
~eref hidayettedir. Hidayet insan1n ayag1n1n kayabilecek oldugu bir noktad1r.

ibn Ata bu ayete, "Muhakkak ki Ben tevbe eden, inanan ve yararli i~·
yapan J.imseyi bagz§lanm" ayet-i kerimesine ~u §ekilde mana venni~tir: Mu-
hakkak ki Ben muhalefet yolundan dontip, muvafakat yoluna gireni, Allah'm
bu husustaki vadini tasdik edeni ve silnnete uyam "sonra da dogru yolda gi-
den kimseyi" dogru yola girip ondan ba§ka yol ve yon istemeyen kimseyi
"b ag1§
"" l anm. "

et-Te'vflatu'n-Necmiyye isimli eserde "Sonra dogru yolda giden kimse"


azgmhktan vazgei;ip Rahman' a ibadete donen; "yararll i§ yapan" k1sm1 ise
kulluk etmek suretiyle yararh i§ yapan §eklinde tefsir olunmll§tur.
~uras1 muhakkak ki tevbe, sabun mesabesindedfr. Nas!l ki sabun, kirleri
giderir, tevbe de aynen boyle bauni kirleri, bir ba§ka ifadeyle gtinahlan gide-
rir.

Rivayet olunduguna gore adam1n biri D1neven'ye der ki: "Ne yapay1m?
Mevlarun kap1s1na her durdugumda bir bela beni bundan allkoydu." Dineveri'
cevap verir: "Annesinin yarunda bulunan kti~tik ~ocuk gibi ol. N as!l ki o i;o-
cugu annesi her dogdtiki;e onun onilnde aglayip s1zlar ve annesi onu bagnna
bas1ncaya kadar boyle kalmaya devam eder, sen de aynen boyle ol."

Tevbe ~e§it c;e§ittir: Avam1n tevbesi gtinablardandtr. Havass1n tevbesiy-


se ktii;tik hatalar ve gafletlerden dolay1du. Biiyti.klerin tevbesi yapt1klart
hasenata ve itaatlara yonelmelerindendir.

Tevbenin ~art.I iiyttir: Kalpten pi§manhk duymak, dil ile ozilr beyan et-
mek, organlarla gtinahlardan vazge9mektir.
260 J<UlllJ'L BE.YAN C fl.1,: I 6

83. Seni acele ile kavminden ayrilmaya sevkeden nedir, ey


Musa?
84. Musa: "i§te" dedi. "Onlar da benim pe§imdeler. Ben
memnun olasin diye sana aceleyle geldim Rabbim!"
85. Allah buyurdu: "Senden sonra Biz kavmini imtihan et·
tik ve Samiri onla.ri yoldan ftkardi."
86. Bunun iizerine Musa ofkeli ve uziintiilii olarak kavmine
dondu. "Ey kavmim! Rabbiniz size giizel bir vaadde bulunma·
mi§ miydi? Su halde size zaman mi fOk uzun geldi, yoksa iis·
tiiniize Rabbinizin gazabinin inmesini mi istediniz ki bana
olan vaadinizden dondiiniiz?" dedi.
87. Dediler ki: "Biz sana olan vaadimizden kendi kudreti·
mizle donmedik. Fakat biz o kavmin ziynet e§yasindan birta-
kun agirltklar yiiklenmi§, sonra da onlan atmi§ttk. Aym. §ekil-
de Samiri de atmt§tt.
/\,Y< ·t: 8:3 8H TAHA SURESl/20

8H. /Ju (adam) onlar ifin bijgiirebilen hir b11:.ajl1 lieykeli


icad etti. Hunun uzerine: ''/§te bu, sizin de, Musa'nm da tan-
ns1dir. Fakat onu unuttu" dediler.
89. 0 §eyin kendilerine hifbir sozle mukabele edemeyecegi-
ni, kendilerine ne bir zarar , ne de bir f ayda vermek giicii.nde
olmadrgini gormezler mi?

83. Musa Bizitnle bulu~ma yerine ilk gelcligi esnada kendisine ~t)yle de-
d ik: «Seni acele ile kavminden ayr1lmaya sevkeden nedir, ey Musa?»
Kavminden aceleyle seni aynlmaya te~vik eden ve iten nedir ey Musa? Bun-
lar Musa ile birlikte Tur Dag1'na 91kmak tizere se¥ihni§ olan yetmi~ ba~kand1.
i~te Hz. Musa Ytice Allah ile bulu~maya olan a~1n dii§kilnlilgtinden onlarm
()nilne ge9mi§ ve kendilerine, Celaleyn Tefsiri'nde de i§aret olundugu gibi,
kendisini izlemelerini emretmi§ti.

84. «Musa: 'i§te' dedi. 'Onlar da benim pe§imdeler.» Arkamdan ge-


liyorlar. «Ben» Sen'in emrine sanlmak, Sana vermi§ oldugu soze ozen gtis-
tennekteki lnzll davrarn§1m sebebiyle benden «memnun olas1n diye sana
aceleyle gel dim Rabbim! '» Bu ayet-i kerimede dini konularda acelenin 5vti-
len bir ozeUik olduguna i§aret vardir. Nitekim Yiice Allah ''Rabbinizin bag1-
~·ma ... ko§un." (Al-i imran: 133) buyurur.

85. «Allah buyurdu: 'Senden sonra Biz kavmini imtihan ettik», sen
onlann aralanndan <;1k1p gittikten sonra onlann ba§tna bir fitne musallat ettik.
Buzag1 yaratmak suretiyle onlan itnanlan hakklnda denedik Burada kastedi-
len kimseler, Musa (a.s.)'n1n karde~i Harun'un yan1nda, deniz sahilinde geri
birakt1g1 kimselerdir.

«Ve Samiri onlan yoldan ~1kard1.'» <;unkti onlan buzag1ya tapmaya


<;agiran ve bu i§i planlayan o idi. Samiri, Samira kabilesine mensup tsrailo-
gullanndan bir ki§idir. Bunlar s1gira taparlardi. israilogullann1n diyanna gi-
rince Samin onlarla birlikte Mtisltiman olur ve kalbinde s1gira tapma sevgisi
vardu. i§te Ytice Allah israilogullann1 bOylece dener.

86. «Bunun iizerine Musa» kavminin buzag1ya tapmas1na «ofkeli ve


iiziinti.ilii olarak» kirk gtinti ge9irdikten ve tizerinde Tevrat'1n yaz1h oldugu
levhalan ald1ktan sonra «kavmine dondii. 'Ey kavmim! Rabbiniz size giizel
bir vaadde bulunmam1~ m1yd1?» Yani Rabbiniz size gtizellikte son derece
giizel bir dogru vaadcle bulumnu~tu. <;tinkti Ytice Allah onlara i<;inde hidayet
262 HLJHU'L BEVAN Ci\1.:IH

ve nur olan Tevrat'1 venneyi vaadetrni§ti. Bundan <laha gtizel ve daha ho~ bir
vaad olamaz. «~u halde size zaman m1 ~ok uzun geldi,» Allahu Teala size
vaadetti de bu vaadin gen;ekl~mesi zaman1 rm uzun geldi de, bu nedenle ha-
ta ettiniz, «yoksa iistiinuze» aptalltk ve ahmakhga ornek olan bir ibadet edi§
sebebiyle «Rabbinizin» her §eyinize hakim olan ve malik olan yarat1c1mz1n
«gazab1n1n» btiyi.ik azab1n1n ve §iddetli intikam1n1n «inmesini mi istediniz
ki bana olan vaadinizden» size emretmi§ oldugumuz §eylerde sebat etmeye
dair venni§ oldugunuz sozUniizden «dondiiniiz?' dedi.» Bu ayete §U §ekilde
mana verenler de olmu§tur: Uzun zamarun ge~mesi nedeniyle verdiginiz sozti
unutup da m1 o vaadinizden donduntiz, yoksa gazab111 tizerinize inmesini ter-
cih ettiniz de mi kasten bundan dondilntiz?
87. «Dediler ki: 'Biz sana olan vaadimizden» bize emretmi§ oldugun
§eyde sebat edecegimize dair sana venni§ oldugumuz sozilmtizden «kendi
kudretimizle» kendi gtictimilz ve tercihimizle «donmedik.» Fakat
Samirl'nin k:unnu§ oldugu hile nedeniyle bizler maglup olduk. «Fakat biz o
kavmin ziynet e§yasrndan birtak1m ag1rhklar yiiklenmi§,» Ktptilerin ziy-
net e§yalanndan odtiny olarak alm1§ oldugumuz birtaknn agubklar ytiklenmi§
«sonra da onlan atm1§hk.» Sonra <la o ziynet e§yalann1 kendileri yilztinden
kazanm1§ oldugumuz gunahlardan k:urtulma timidiyle ate§e atttk. «Ayn1 §ekil-
de Samiri de» kendi yan1nda bulunan ziynet e§yalann1 «atmt§b. '» Samin
onlara kendisinin de ziynet e§yalann1 att1g1n1 gostermi§ti. Oysa Samiri'nin
astl attrg1 Cebrail'in atinm izinden alm1§ oldugu toprakti.
88. Bu toprak sebebiyle «bu (adam)» yani Samin, «onlar i~in» konu-
§an o kimseler i9in, ate§te erimi§ olan ziynet e§yalanndan «bogiirebilen», bu-
zag1 sesi y1karabile11 «bir buzag1 heykeli», cam ve kendini koruma gticli ol-
mayan altindan bir buzag1 heykeli «icad etti.» Ve o.rada bulunanlar buna sec-
de ettiler. «Bunun iizerine» Samirl ve onunla birlikte heykeli ilk kez gortip
buna aldanan kimseler hep birlikte: «'i§te bu» buzag1, «sizin de, Musa'n1n
da tanras1dir. Fakat onu unuttu' dediler.» Musa bu tanny1 unuttu. Onu sah-
ralarda ve daglarda arainaya gitti.
89. «0 §eyin kendilerine hi~bir sozle mukabele edemeyecegini,» ken-
dilerine konu§amayacag1m, sozlerine cevap veremeyecegini «kendilerine ne
bir zarar , ne de bir fayda vermek giicunde olmad1g1n1», kendilerinin ug-
ram1§ oldugu herhangi bir zaran savu§tunnak, ya da herhangi bir fayday1 te-
min etmek kudretinde olmachg1n1 «gormezler mi?» 0 halde boyle bir ~eyin
ilah oldugunu nasll tasavvur ediyorlar?
/\yd: 87 HO TAii/\ SUf{~Sl / 20

90. Andolsun Harun onla.ra daha once: "Ey kavmim," de·


mi§ti. "Siz bunun yuziilUlen sadece fitneye ugradiniz. Sizin
Rabbiniz §iiphesit. fok merhametli ola.n Alla.h'tir. Su ha/de ba·
na uyunuz, emrime itaat ediniz."
91. Onlar: "Biz, Musa aramim diiniinceye kadar buna tap-
maktan asla. vazgefmeyecegiz" dediler.
92-93. Musa dondugiinde: "Ey Harun," dedi. "Sana ne en.-
gel oldu da bunlarzn dalalete dii§tiiklerini gordiigiin vakiJ pe-
§Unden gelmedin, emrime asi mi oldun?"
94. Harun: "Ey an.nemin oglu," dedi. "Safrmi, sakalimi
tutma. Ben senin 'israilogullarint.n arasma ayrilik dii§iirdiin,
siiziimii tutmadin. ' demelUlen korktum. "
264 RUHU'L BEVAN Cfiz: I()

90. «Andolsun Harun onlara daha once: 'Ey kavmim,' demi§ti» de


onlara nasihat etmi~, meselenin ivytizti hakk1nda Musa'n1n kendilerine don-
rnesinden once onlan §Oyle diyerek uyann1~tt: «'Siz bunun yiiziinden», bu
buzag1 ytiztinden «sadece fitneye ugrad1n1z» ve dogru yoldan sapt1nld1n1z.
Yani size bu fitne, dogru yola eri~esiniz diye yap1lmadi.
«Sizin» ibadete Hiy1k olan «Rabbiniz §iiphesiz ~ok merhametli olan»
btittin nimetleri sizlere veren «Allah'tir.» Yoksa buzag1 degildir. «Su halde»
dinde sebat hususunda «bana uyunuz,» bu «emrime itaat ediniz. '>> Duru-
munu bildiginiz §eye ibadet etmeyi birak1n1z. i§te bu vaaz ve nasihat, ne gtizel
bir vaazd1r. <;unkii onlan "Siz bunun yiiziinden sadece fitneye ugradzniz." so-
zti ile batila sapmaktan menetmi~tir. Boylece ilkin §ilpheleri izale etmi§tir. Bu
ifade tipla gelip ge9ene zarar veren nesnenin yoldan kald1nlmas1 mesabesin-
dedir. ikirici olarak Hamn (a.s.) onlan ''Sizin Rabbiniz ~iiphesiz fOk merha-
metli olan Allah' tir." ifadesiyle Allah'1 tan1maya yag1nn1~ur. <;tinkii as1l olan
Allah'1 tan1maktir. Ard1ndan da "Bana uyunuz." ifadesiyle Peygamberligi ta-
1umaya ve bunun arkas1ndan 11 Emrime itaat ediniz." ifadesiyle §eriatleri taru-
maya davet etmi§tir. Bu vaaz ve nasihatte, Peygamberin, hem kendine ve de
insanlara §efkati sozkonusudur. Eger o, marufu emretmeyip, milnkeri yasak-
lamasaydI Allahu Teala'n1n ve Musa'run emrine aykln davrannu§ olurdu.
Allahu Team Yfi§a (a.s.)'ya §6yle vahyetmi§tir: "Ben senin kavminin
se~kinlerinden kirk bin, kotillerinden altm1§ bin ki§iyi helak edecegim." Yu§a:
"Ya Rabbi! Kottileri anlad1k, se<;kinlerin gtinah1 ne?" diye sorar. Yilce Allah:
"Onlar Benim gazab ettigim §eye gazab etmediler." buyurur. Bir hadis-i §erif-
te: ''Mu' minlerin birbirlerini sevmeleri, birbirlerine merhamet etmeleri ve
yumu§ak davranmalannm ornegi tipkl ceset ornegi gibidir. insanzn vucudu-
nun herhangi bir organz rahatsiz olursa vucudun diger parfalari o organzn
rahatsizlzgina uykusuz kalarak ve ate~ yukselmesi §eklinde i§tirak ederler." <5)
91. «Onlar» Harun'a cevap olarak: «'Biz, Musa aram1za doniinceye
kadar buna», buzag1ya «tapmaktan», ona ibadet etinekten «asla vazge~me­
yecegiz' dediler.» "Ukuf' kelimesi herhangi bir §eye yonelmek ve tazim
ederek kendisinden aynhnamak anlatn1nadn.
el-Kebfr'de denir ki: "israilogullann1 Firavun'un afetinden Allah ~ 1n
raluneti kurtardt. Sonra onlar cahillikleri nedeniyle buna taklid ile kar§thk
5- Hadisi Mtislim Sahih'inde, Ahmed b. Hanbel Masned' inde rivayet ederler. Bkz. el-Fethu· l-
Kebfr, 3/132.
TAI iA SU l~fi:Sl/20

venliler ve dediler Id : "Musa aranuza d6nunceye kadar huna tapmaktan as·


la vazgermeyece.~ i: ." Senin delilini degil, Musa' mnkini kabul edecegiz. Bu
s<1zlerini bir delile sanlmak biyiminde ve gelecege atfederek soylediler. Onlar
bu ifadenin alttnda Hz. Musa'run Samin kar~1s1nda dayanak olabilecek her-
hm1gi bir delil ile donemeyecegi fikrini ima etmi~ ve bunu gizlemi~ler<li. Ri-
vayet olunduguna gore bu sozil soylediklerinde Harun (a.s.) on iki bin ki~iyle
onlardan aynlm1~tl. Bu ki§iler buzag1ya tap1nayanlardi. Musa geri dllntip de
<;•ghk seslerini duydugunda onlar buzag1n1n etraf1nda raksedip donUyorlardt.
Musa kendisiyle birlikte Tfir' a giden yetmi~ ki~ilik gruba: "Bu, fitne sesi" de-
mi~, ardtndan da yukanda i~aret edilen sozlerini soylemi~ ve onlardan <la ce-
vaplanm alnu~tl."
92-93. «Musa dondi.igtinde» klzg1n olarak kard~i Harun'un sakahm ve
ba~uu tutarak: «'Ey Harun,' dedi. 'Sana ne engel oldu da bunlar1n
dalalete di.i§tiiklerini gordiigiin vakit» buzag1ya taparak Allah'a ibadet yo-
lunda hataya dii§tilkleri ve inatlannda ileri giderek i§i sana o 9irkin sozU sHy-
lemeye vardird1klannda «pe§imden gelmedin,» onlann sapt1klann1 gcirdti-
giinde sana ne engel oldu da Allah iyin gazab etme ve 0 'nu inkar edenle ~ar­
pt§ma ugrunda pe§imden gelmedin? «Emrime asi mi oldun? '» Bana muha-
lefet edip de emrime kar§l m1 geldin?

94. «Harun: 'Ey annemin oglu,' dedi. 'Sa~1m1, sakahm1 tutma.» Bu-
rada Harun'un "annemin oglu" §eklinde Musa'y1 annesine nispet etmesi, an-
nenin hakk1n1 btiytitmek, Musa'ntn kalbini yu1nu§atmak, anneden kaynakla-
nan nesebi, neseb olarak kabul etmek ve her ikisinin de ayn1 bat1ndan geldik-
lerine i§aret etmek i<;indir.

Rivayete gore Musa, Allah iyin olan gazab1ndan ve kininin §iddetinden


Harun' un sag eliyle ba§indaki saylan, sol eliyle de sakallru tutmu~ idi. Musa
(a.s.) her hususta kaya gibi sert, 9elik gibi kat1 idi. israilogullann1n buzag1ya
taptiklann1 gortince kendine hakim olamam1§ ve kavminin goztiniln onilnde
karde§ine yapacag1ru yapmI§tl.

«Ben senin 1israilogullarin1n aras1na» gorti§tinle «ayrihk dii§iirdun,,.


Burada Harun, "aynllga dii~urmek" ifadesiyle 9arp1§marun sebep oldugu ve
bir daha biraraya gelmenin umulmad1g1 aynhg1 kastetmi~tir. «Soziimil tut·
mad1n, •» onlann ba§1na beni1n ye1ime gilzel bi9itnde vekil olma §eklindeki
tavsiyemi t.utmad1n. «Demenden korktum.'>> Harun (a.s.) bu soztiyle Hz.
Musa'n1n: "Musa, karde§·; Harun' a dedi ki: Kavmimin ifinde yerime gef, on-
266 l{UHU'L Ul~YAN Ciiz: I U

Ian 1slah et, hozgunculann yoluna uyma." (A'raf: 142) sdztinti kastetmekte-
dir.
Ariflerden birisi der ki: "Ahlak:1n1 gilzelle§tiren kimsenin ya~amas1 ho~
olur, selameti devam eder, insanlann gontillerinde onun sevgisi yerle~ir.
AhlakI kotti olan1n ise ya§ant1s1 bulan1k olur, kendisine olan buguz devam
eder ve herkes ondan ka~ar. ~air der ki:
11

Hilm gorulur bazan zillet


Ama bazan efendi yapar seni elbet.
Hilm: Sabirh ve haz1m1I olmak, akilh ve agrrba§h olmaktu.
Aristo der ki: "Alyak gontilliiltik ile sevgi artar. Hilm ile taraftarlar 90-
gabr, nfk ve yumu§akhk ile kalpler kabul eder, vefa ile karde§lik devam
eder."
Rasultillah (s.a. v.) hiybir zaman nfk ve yumu§akhk s1n1nru a§rnam1§t1r.
Bu nedenle Allahu Team onun vas1flann1 beyan ederken: "0, size fOk du~­
kun, mii'minlere kar~i fOk ~efkatlidir, merhametlidir. "(Tevbe: 128) buyur-
maktadir.
T/\111\ sUHESl/20 :lH7

95. Musa: " Ya sen in zorun nedir ey Samiri?" dedi.


96. 0 da: "Ben onlarm gormediklerini gordiim, zira o elf i-
nin izinden bir avuf (toprak) alip onu atllm. Bunu boyle, nef-
sim bana ho§ gosterdi." dedi.
97. Musa: "Defol" dedi. "Artik hayatm boyunca sen 'Bana
dokun.mayin.' diyeceksin. Ayrica senin if in kurtulamayacagin
bir ceza vaadi var. Tapmakta oldugun tanrina da bak. Yemin
ederim biz onu yakacag1z, sonra da onu parfa parfa edip de-
nize savuracaffez."
98. Sizin itahmiz yalnizca kendisinden ba§ka iltih olmayan
Allah'tir. O'nun ilmi her §eyi ku§atmeytir.

95. Kavmin ve Harun'un oztir beyan etmelerinden sonra «Musa: 'Ya


senin zorun nedir ey Samiri?' dedi.» Ayet " metninde yeralan "hatb" keli-
mesi btiytik i~, mesele, dert, zor anlanunadtr. Buna gore ayetin manas1: Yaptt·
gin hareketten senin amac1n nedir? Seni buna sevkeden nedir ey Samin, de-
mektir. Musa (a.s.)'n1n Samin'ye bu soruyu sonnas1n1n nedeni insanlara onu
itiraf ettirerek kurdugu hilenin aslls1z oldugunu ortaya ~tkarmaktir.

96. «0 da:» Musa (a.s.)'ya cevap olarak Samin de: «'Ben onlar1n gor·
mediklerini gordiim,» israilogullann1n gormedikleri ~eyi g<>rdilm dedi.
Samiri, Cebrail 'i bir ata binmi§ olarak gortir. At, on ayaklann1 ya da art ayak-
lann1 kuru yola her basttg1nda attn ayag1n1n alundan derhal bir bitki ~tkar.
Boylece Samili anlar ki bu onernli bir ki~idir ve bunun ilzerine attn basttll
yerden bir avu9 toprak allf. Samin Musa' ya cevab1na devam eder: Senin kav-
minin benden kendile1ine bir ilah yap1nalanru istediklerini gordtigti1nde nef-
sim bana bu hareketi ho~ gosterdi. Buna ~u ifadeyle i~aret olunmaktad1r:
268 HUHU'L 8EYAN C(lz: 1£>

«Zira o el~inin izinden bir avu~ (toprak) ahp onu athm.» Sana gc)n-
derilen melegin biruni§ oldugu at1n bastig1 yerden bir avuc; toprak ald11n ve
onu eriyen ziynet e§yalann1n listilne att1m. ve olan oldu. «Bunu» benim bu
.....
bedbabthg1m1 ve 9ilemi «boyle, nefsim bana ho~ gosterdi,' dedi.» Ayet
metninde yeralan "Tesvil" insan1n nefsinin bir§eyi gtizel ve stislti gostermesi,
9irkin olan bir§eyi gtizel bir ~ekle ve bi<;ime koymas1dir.
97. «Musa:» yapt1klanna kar§1hk olmak tizere insanlann aras1ndan
«'defol' dedi. 'Artik hayabn boyunca sen» yaptiklanna ceza olmak lizere
«'bana dokunmay1n,' diyeceksin.» Hum.ma hastahg1ndan korkarak hayat1n
boyu kimse bana dokunmas1n, ben de kimseye dokunmayay1m diyeceksin.
Rivayete gore Samin birisine dokundugu zaman hem kendisi ve hem de
dokundugu kimse §iddetli bir hu1nmaya tutuluyorlard1 ve boylece btitiin in-
sanlar hummaya tutulmu§lar ve onu da hummah yapm1§lard1. Bana dokunma-
y1n diye en yliksek sesiyle bag1nyordu. Ard1ndan gidenlerin kendisiyle yilz-
yi.ize gelmesini yasaklam1§t1. Samiri sonunda tek ba§1na ve bir kenara atilmt§
duruma dli§tii. Art1k sahralarda vah§i ve y1rt1c1 hayvanlarla §a§ktn §a§ktn do~
la§1yordu.
«Ayr1ca senin i~in kurtulamayacag1n» dtinyada ~ektigin bu cezadan
ba§ka Ytice Allah'1n vaadinden donmeyecegi ve mutlaka yerine getirecegi
§irk ve ifsada kar§tltk ahirette «bir ceza vaadi var. Tapmakta oJdugun»,
ibadetine devam ettigin ve mabudun oldugunu zannettigin «tanr1na da bak.
Yemin ederim biz onu yakacag1z, sonra da onu par~a par~a edip denize
savuracag1z.'» Kendisinden ne bir iz ve ne de bir eser kalmayacak §ekilde
ktillerini denize sa vuracag1z.
98. «Sizin ilfilt1n1z» ibadete Iay1k olan mabudunuz «yaln1zca» §U varhk
aleminde «kendisinden ba~ka ilah oJmayan» kendisine hi9bir bi<;imde hi<;-
bir §eyin ortak olmad1g1 «Allah'tir. O'nun ilmi» olan ve olmayan «her §eyi
ku§atmi§hr.» 0, her§eyi bilir ve ilmiyle ku§atir. ~uras1 ger9ek ki her batila
sapan1n kar§1s1nda hak yolu tutan, her bozguncunun kar~1s1nda da bir islah
eden vardir. Mesela Firavun inkar, yalanlama, zultim ve glinahlarla yerytiztin-
de fesat 91karm1§, Musa (a.s.) da imanla, tasdikle~ adalet ve itaatla oray1 dti-
zeltmi~tir. Ardlndan Samiri din aynas1n1 kendi elleriyle yapm1§ oldugu buza-
g1yla buland1rmak istemi§, kar§1s1na Musa (a.s.) dikilerek bunu yok etmi~tir.
K1yamete kadar durmn hep boyle stirtip gidecektir.
TAHA SUIU~Sl/2U

99. i1te boylece gefmi§tekilerin haberlerinden bir klsmini


sana anlatiyoruz. Siiphesiz ki tarafimizdan sana bir zikir ver-
dik.
100. Kim ondan yiizfevirirse fiiphesiz ki kiyamet giiniinde
o, agir bir (gii.nah) yukii(nii) yiiklenecektir.
101. Bu kimseler o (yiikiln alti)nda ebedt kaltrlar. Onlar
ifin kiyamet giinunde bu lie kOtil bir yiiktiir.
102. 0 giinde sura iiflenir ve Biz o zaman giinahkarlari
gozleri gomgok bir halde mah§erde toplariz.
103. Aralarinda birbirlerine gizli gizli §Oyle derler: "Diin-
yada sadece on giin kaldimz."
104. Aralarmda kontt§tuklan konuyu Biz daha iyi biliriz.
Onlarm en olgun ve aktlli olani o wman: "Bir giinden daha
f azla kalmadiniz," der.
270 RtJHU'L· HEYAN Ct\z: 16

99. «i§te boylece gec;mi§tekilerin haberlerinden» bu gozahc1 hikaye


gibi «bir k1sm1n1 sana anlatiyoruz.» Ey Muha1n1ned senin mficizelerine
mucizeler katmak ve timmetin aras1ndan basireti aytk olanlara hatirlat1nada
bulunmak i.izere daha once gec;en i.immetlerin ya~ad1klan baz1 olaylan sana
anlattyoruz. «Siiphesiz ki taraf1m1zdan sana bir zikir», bu hikayeleri ve ha-
berleri ic;inde bulunduran, i.izerinde di.i§i.iruneye ve ibret almaya Iay1k, §erefli
bir kitap «verdik.»
100. «Kim ondan» bu §ant yi.ice, kurtulu~ ve mutluluk yollanru ic;.inde
bulunduran zikirden «yiizc;evirirse §iiphesiz ki loyamet giiniinde o,» bu zi-
kirden ytizc;eviren «ag1r bir (giinah) yiikii(nii)» inkanna ve diger gtinahlan-
na kar~1 agir bir cezay1 «yiiklenecektir.» Burada "ceza" kelimesine "yiik"
denmesi, agirhk ac;1s1ndan hammahn belini kuacak gibi olan ve ona ag1r ge-
len yi.ike benzetilmesi dolay1s1yladu.
101. «Bu kimseler o (yiikiin alh)nda», bu ytiktin ic;inde «ebedi
kahrlar.» <;tink:ti cehenne'mde ebedi kalmak cehennemliklerin birarada bu-
lurunalanru saglar. «Onlar ic;in k1yamet giiniinde bu» gtinahlan «ne kotii
bir yiiktiir.» ~uras1 gerc;ek ki tevhid, ibadetlerden daha listtindtir. Allah'1 zik-
retmek ibadetlerin ic;inde en yak1n olarudir. Ylice Allah namaz, oruy, hac ve
benzeri ibadetler iyin belli bir stire tayin etmi~tir. Btittin bunlann iyerisinde
sure belirlenmeyen tek ibadet zikirdir. <;tinkti Ylice Allah zikri, her durum
iyin emretmi§tir. Zikir, ayakta, otururken, yatarken, hareket halinde veya her-
hangi bir hareket yapmazken ve ister gece ister gtindtiz, ister yaz ister kt~ her
zamanda emrolurunu§tur.
Rasfiltillah (s.a.v.)'a kalbin cilas1nm ne oldugu sorulunca bu soruya:
"Allah' m zikretmek ve Kur' an okumaktir" diye cevap venni~tir.

Rivayete gore Musa (a.s.): "Ey Allah1m! Bana oyle bir ~ey ogret ki
onunla Sen'i zikretmi~ olay1m," diye yakanr. Ytice Allah buyurur ki: "La
ilahe illallah" de. Musa: "Ya Rabbi! Bunu her kulun soyltiyor," deyince Ytice
Allah: "Ey Musa! Eger semalar ve yerytizti terazinin bir kefesine konulsayd1
ve La i1ahe illallah sozti de diger kefeye konulsayd1 bu kelime daha agir ba-
sard1," bu yurur.
102. «0 giinde sura iiflenir» Ey Muhammed! Kavmine israfil'in lifiir-
1nek iyin agz1na alm1§ oldugu sura tifi.irecek oldugu gtinden bahset. «Ve Biz o
zaman giinahkarlan >> her ti.irlti gi.inaha dalanlan ki bunlar kafirler ve rni.i§-
riklerdir. «gozleri gomgok bir halde» kabirlerinden 91kararak «mah§erde
TAHA sfnw:sl;20 271

toplanz.» Mavi rcnk: gUz rengi i<;inde Araplara en st!vimsiz olarn ve onlarm
en k1zd1klan renktir.
imam Fahreddin er-Razl'ye gore gozlerinin nuru sonmti§ kor bir halde
demektir. <;unkti goztin nuru sondtigti zaman o goz, gomgok inavi hale dl\nU-
~Ur.

103. Kalpleri korkudan ve zilletten dopdolu oldugu i9in seslerini yUk-


seltmeksizin «aralarinda birbirlerine gizli gizli ~oyle derler: 'Diinyada
sadece on giin» on gece, ya da on saat «kald1n1z.'» Dtinyada geyirclikleri
gtinler gelip gec;tigi ve kalma stirelerini klsa gordtikleri ic;in boyle soylerler.
<;tinkti rahathk ivinde ge9en giinler az say1hr.
104. «Aralarinda konll§tuklar1 konuyu» bu konu dtinyada kah§ silre-
leridir. «Biz daha iyi biliriz. Onlarm en olgun ve akdh olan1» a.kb ve gtirU-
~ti en 9ok olaru «O zaman: 'Bir giinden daha fazla kalmad1n1z,' der.» Bu
soz, onlann ne kadar 9ok korktuklann1 daha iyi ortaya koydugu i<;in ifade
olunmu§tur.

~u halde akh ba§tnda olan kimseye dil§en, vaktini dtinyaya ve iyindeki


§ehvetlere harcayarak ge9irmemektir. <;tinkti vakit 9ok degerli bir nakittir.
Hakir bir §ey ugruna harcanmas1 gerekmez. Bilindigi gibi dtinya hayat1 k1sa-
du ve Ytice Allah katJ.ndaki degeri yok kti~tikttir. Bir ba§ka ifadeyle dilnya,
Ytice Allah'1n nezdinde bir sivrisinegin kanadlna e~ olmad1g1na gore bu kana-
d1 k.im yticeltir, biiytittirse ondan daha kti~tik hale gelir.
Hz. isa (a.s.) der k.i: "Denizin dalgas1na kim ev yapar? i§te dtinya ttntl-
ntizde. Sakm dtinyay1 kendinize kalacak yer olarak almayin1z. ''
272 HUH U 'L l:U~YAN Ct'lz: l ()

105. Sana daglar hakkinda sorar'/ar. De ki: 0 Rabbim on'/art


ufalayip savuracak.
106. Boylece yerlerini diimdiiz, bombo§ birakacakttr.
107. Orada ne bir ini§, ne de bir yoku§ gorebileceksin.
108. 0 gun (insanlar) davetfiye uyacaklar, ona kar§i yan
fizmek yoktur. Arttk fOk esirgeyici Allah hiirmetine sesler ki-
stlmi§hr. Bu yiiulenfts1lt1dan ba§ka bir ses i§itemeuin."
109. 0 giin Rahman'm izin verdigi ve soziinden ho§landi-
gindan ba§kasmr.n §efaati f ayda vermez.
110. 0, insan.lartn geleceklerini de, gefmi§lerini de bilir.
Onlarin ilmi ise bunu kapsayamaz.
111. Biitiin yiizler diri ve her§eye hakim olan Al'/ah ifin egi-
lip boyun biikmii§tiir. Zuliim yiiklenen ise gerfekten peri§an
olmu§tur.

1OS. «Sana daglar hakktnda sorarlar .» Soru bilgi edinmek, ya da bil-


gi ye gotlirecek §eyi ogrenmek iyin kar~I tarafa yoneltilen bir taleptir. Buna
gore ayetin 1nanas1 ~u ~ekildedir: Sana daglann ilerideki ak1betlerinin ne ola-
cag1n1 soruyorlar. Bu soruyu Sakif kabilesinden bir ki~i sonnu~ ve ~oyle de-
rni§ti: ''Ey Allah'1n Rasfilu! K1yarnet glinti daglara ne olacak?" «De ki:
'Rabbim onlan ufalay1p savuracak.» Rabbi1n onlan koktinden sokecek ve
havada savrulan toz ya da kum gibi yapacak, ard1ndan tizerine ruzgarlan gon-
derip bunlan darmadag1n ve unufak edecek.
106. «Boylece yerlerini» sanki hepsi bir, her yonden ayn1 saftaki par~a-
/\.Y d : I Ofi I OH TAt tA Sl l Hli:sl/:lO

larm1~ gibi «dtimdiiz, bombo§ barakacaktlr ,» Ayct tnL~tni ndc yeralan "c/-
k,2'" kelimesi dUz ve ovahk oJan yerytizti pan;as1 demektir.
l 07. «Orada» daglann oldugu yerde ne <;1plak gozle ve ne de basi ret
g()zUyle «ne bir ini§, ne de bir yokU§» basit ve ufak bir ttimsek «gorebilc-
l'eksin.» Yer ytizti o kadar dtiz olacak ki zerre kadar ini§-yoku~ olmayacak.
ez-Zemah§en der ki: "A.yet metninde yeralan "emta" kelimesi, yeryU-
ztindeki vok hafi f ttimsek anlam1nadu."
Celaleyn Teffliri' nde ayetin bu k1sm1 iyin "ini§ ve yokuf manalara ve-
rilmi§tir.
108. «0 giin>> daglann ufalan1p savruldugu gtin «(insanlar)» ken<lileri-
ni mah§ere ve mah~erde durmaya 9aguan «davet~iye uyacaklar ,» buradaki
davetyi israfil (a.s.) olup sura ikinci tiftirti~ esnas1nda insanlan davet etmek
i\:in §Dyle soyleyecektir: ''Ey 9ilrtimti~ kemikler ve darmadag1n olmu~ mafsal-
lar, paramparya olmu~ etler! Rahman'1n tayin ettigi mah§er yerine kalk1p gi-
din." Bu <;agndan sonra onlar sesin yoniine dogru her yonden hareket edecek-
lerdir. «Ona kar§I yan ~izmek yoktur.» Kendisine 9agn yap1lan herkes bu
soze kar§1 yan 9izip b~ka yone gidemez, tam tersine sesin geldigi yone tak1-
larak. saga sola sapmaks1zm dtimdtiz oraya gider.
«Artik ~ok
esirgeyici Allah hiirmetine sesler k1sdm1~ttr .» Korkunun
§iddetinden ve ytice Allah'1n heybetinden sesler k1sllm1§tlr. «Bu yiizden fJs1l-
hdan» gizli sesten «ba§ka bir ses i§itemezsin.'»
imam Gazali ed-Durretu' l-Fahira isimli eserinde der ki : "Sura birinci
kez tifiliiildtigtinde daglar, yerlerinden u9u§maya, nehirler f1§klrmaya ba§lar
ve bilttin hava ve bo§luk su ile dolar. Yildlzlar say1hr, yeryilzti ve sema deAi·
§ir, btiti.in canhlar oltir. Boylece yerylizU ve gokytizti bombo§ olur. Ard1ndan
bir ate§ alevi pkar ve bu alev denizleri yak1p tutu§turur. Sonra denizler kurur.
ar§1n alttndan 9ok ho§ bir riizgar eser ve yerylizil, i9inde daglar olmaks1z1n
ini§siz ve y1k1§s1z bir bi<;imde ortaya 91kar. Sonra Allahu TeaHi israfil (a.s.)'i
diriltir ve o, Beyt-i Makdis'te olan bir kayaya tiffirilr ve bi.itiln rublar kendi sa-
yilannca bir delikten d1§anya ytkarlar ve her ruh, vah~i hayvan ve ku§a vann·
caya kadar gidip kendi cesedine girer ve canhlar bir de ne gorstinler! Yeryil·
ztintin i~indeyken ~imdi yerin tisti.indeler."
ibn Abbas'tan rivayet olunduguna gore: "Kabirlerinden dirilenler bem-
274 J<(JHU'L l:H~::YAN <~ \iz: JH

beyaz gtimti§ten yaratihn1§ ve ilzerinde yarat1ld1 yarat1lah Allah· a isyan edil-


memi§ bir toprak parvas1nda mah§ere gelirler."
109. «0 giin» yukanda anlatilan korkurn; olaylann meydana geldigi giln
«Rahman 'In» §efaat etmesine «izin verdigi ve>> kendisi hakk1nda §efaat~inin
konu§tnas1 ivin «Soziinden ho§land1g1ndan ba§kas1mn §efaati fayda ver-
mez.»
er-Rag1b der ki: ~efaat bir ba§kas1na yard1mc1 olmak ivin onun yan1nda
11

yeralmak demektir. Buna gore §efaat daha yiiksek mertebedeki birisinden,


bundan daha a§ag1 mertebede olana yap1hr. Rahman'1n ho§lanmad1g1 kimse-
lerin ise §efaati asla fayda vermez. Bunun delili Yiice Allah'1n 'Artik §efaat-
~ilerin §efaati onlarafayda vermez .' (Milddessir: 48) ayet-i kerimesidir."

110. «0,» Allah «insanlar1n geleceklerini de, ge~mi§lerini de» gev-


mi§ten daha onceki durumlannt da «bilir. Onlar1n ilmi ise bunu kapsaya-
maz.» <;iinkii Allahu Tefila kadl1ndir. Mahlukatm ilmi, kadlm olan1 ku§ata-
maz.
el-Vas1ti der ki: "insan nasll olur da ilmiyle ku§atma yolunu taleb edebi-
lir? <;iinkii o, ne kendi nefsine ve ne de semaya dair ku§at1c1 bir bilgiye sahip
degildir. Oysa Allah, bunlann cevherini gonnektedir. Yarasalann gozleri gti-
ne§in i§1g1na nas1l dayarur?''
111. «Biitiin yuzler diri ve her~eye hakim olan Allah i~in egilip bo-
yun biikmii§tiir.» Buradaki yiizlerden maksat, asilerin yiizleridir. Delil Ytice
Allah'1n "Arna onu ( azab1) yaklndan gordiikleri zaman inkar edenlerin yuzle-
ri kararacak ... " (Miilk: 27) ayet-i kerimesidir. Buna gore ayetin manas1, ha§r
gilnii ytizler zelil olacak ve diri her §eye hakim olan Allah i9in yok kahhar
olan bir htiklimdann elindeki esirlerin boyun egmesi gibi O'na boyun egecek-
lerdir. Onlann aras1nda «zuliim yiiklenen ise» Allah' a §irk ko§up tevbe et-
meyen ise «ger~ekten peri§an olmu~tur .» Hiisrana ugra1n1§tlf.
J\yrl : I cm I I :l TAHA SlJ H~:sl/20

112. Her kim, mii'min olarak iyi olan i§lerden yaparsa, ar-
ttk o, ne zulii.mden ne de hakkinin eksiltilmesinden korkar.
113. Biz onu boylece Arapfa bir Kur'an olarak indirdik ve
onda ikazlari tekrar tekrar afikladik. Umulur ki onlar koru-
nurlar, yahut da o, kendileri ifin bir ihret orlaya koyar.
114. Gerfek hiikiimdar olan Allah yiicedir. Sana O'nun
vahyi tamamlanmanlan once Kur'an'i (okumakta) acele etme
ve "Rabbim, benim ilmimi artir" de.

112. «Her kim, mii'min olarak» vtinkti iman, yapllacak itaatlerin sahih
olmas1 ve iyiliklerin kablllti i<;in ~arttJ.r. «iyi olan i§lerden» iyi i~lerin baz1la-
nn1 «yaparsa, art1k o, ne zuliimden» vaad sebebiyle hakettigi sevabtn en-
gellenmesinden «ne de hakk1n1n eksiltilmesinden» sevab1 eksiltilmek sure-
tiyle bir ktivtik k1nnt.Is1nm bile eksiltilmesinden «korkar.»
O halde ki~iye dli~en, iyi i~ler yapmaya yonelmek, kotil ~eylerden elini
<;ekmektir. <:;unkti herkes yapt1g1 amel agac1n1n meyvesi ne ise onu bulur ve
amelleriyle btitiin emellerine Ul~ir. Amellerin en listiinii haramlardan ka~tna­
rak farz olan ibadetlerin eda edilmesidir.
Stileyman b. Abdlilmelik, Ebu Hazim'e der ki: ''Bana nasihat et ve bunu
~ok kisa kelimelerle yap." EbO. Hazim ~oyle soyJer: "Evet ey mil 'minlerin
emiri ! Rabbinden \:ekin, seni yasak. ettigi yerlerde gormesin. Emrettigi yerler-
de de aramas1n. (Y ani emirlerini ye1ine getir.) i~te boyle davranarak Rabbine
tazi1n et."
Alimlerden bili der ki : "Hevaya uymu§ ohnan1n alfu.neti, nafile olan ha·
276 f{lJHll 'L· HEY AN Ct1z: IC>

yirlara ko~1naya kar~thk vacipleri yerine getinnekte gev~eklik g{)stennektir.


Bu, Ytice Allah'1n korumu§ oldugu ki1nseler bir yana, insanlann ekserisinin
durumudur. insanlardan baz1lann1 gorfui.iz. <;ok crok vird ve say1s1z ag1r nafi-
lelerle me§gul olurlarken Allah nzas1 ic;in bir tek farz1 yerine getirmezler."
113. «Biz onu», Kur'an'1n btittintinti «boylece» bu ifade, daha once ge-
ven ayetlerin indirili~ine i§aret etmektedir. Buna gore ayetin manas1, Biz
Kur' an' 1 i§te ~u indirili~ gibi indirdik, demek olur. «Arap~a», Araplann dilin-
de «bir Kur'an olarak» Araplar onu anlas1nlar, mucize oldugunu, insanlann
ifadelerinin seviyesinin d1~1nda degi§ik bir kitap oldugunu kavras1nlar di ye
Arapc;a olarak «indirdik ve onda ikazlar1 tekrar tekrar a~1klad1k.» A.yet
metninde yeralan "es-sarf' kelimesi bir §eyi bir durumdan bir ba§ka duruma
9evinnek demektir. Buna gore ayetin manas1 Biz Kur'an'da bazt ikazlan tek-
rar tekrar ac;1klad1k ve beyan ettik, demek olur.
«Umulur ki onlar>> inkardan ve isyandan «korunurlar, yahut da o,
kendileri i~in bir ibret olarak ortaya koyar.>> Yani Kur'an onlar i9in kendi-
lerinden once g~enlerin helfil<. edilmelerinden ibret almalan ve uyanmalan
i9in Kur' an onlara bir zikir ve ibret ortaya koyar.
114. Htiktimranhg1nda ve uh1hiyyetinde «ger~ek hiikiimdar» emri ve
yasag1 ge9erli olan sultan ve vaadinden limit beklenmeye, tehdidinden korkul-
maya lay1k «olan Allah yiicedir.» Bu ifade Yilce Allah't ve kullann1 kendisi-
ne gore yonetmi~ oldugu i~lerini tazim eden bir ifadedir. Buna gore ayetin
manas1 ~oyledir: Ger9ek htiktimdar olan Allah zatiyla yilcedir. Zatmda, s1fat-
lannda ve fiillerinde yarat1klara benzemekten mtinezzehtir.
«Sana O'nun vahyi» O'nun vahyi aktarmas1 ve okumas1 «tamamlan-
mazdan» eda edilmeden, bitirilmeden «once Kur'an'1 (okumakta) acele et-
me.» Rasulilllah (s.a.v.)'a Cebrail vahiy getirdigi zaman, vahyi almaya ve ez-
berlemeye olan a~1n dikkatinden dolay1 Cebrail 'in soyledigi her harl ve her
kelimeyi hemen arkas1ndan tekrarlay1p abyordu. i§te Rasfillillah' a bu yasak
edildi. Buna gore ayetin 1nanas1 §Oyledir: Cebrail, okumas1ru daha tamamla-
madan, telkinini ve tebligini bitirmeden once unuturum, gozden kav1nnm
korkusuyla Kur' an'1 okumakta acele et1ne. Cebrail tebligini bitirince sen de
oku «ve» kendi kendine «'Rabbim, benim ilmimi» ger\:ekleri kavrayabil-
mem ve O'nun yarat1klanndan faydalanabihnem i9in «arttr,' de.» <;tinkti
geryek!er sonsuzdur.
ibn Mes'ud bu ayeti okudugu zaman derdi ki: "Ya Rabbi! Benhn i1na-
mm1 ve sana olan yak1ru bilgimi art1r." Bu tefsir. bu ayetin tefsirleri i~inde en
iyisi ve en incesidir.
Ayd: 1 I :3 I 14 TAHA SUHESl/20 'J.77
278 l{UHU 'L-BEYAN l ~ i'lz: I (i

115. Ando/sun ki Biz daha once de Adem'e ahid vermi§tik.


Ne var ki o, unuttu. Onda azim de bulmadik.
116. Bir zaman Biz meleklere: "Adem'e secde edin" demi§-
tik. Onlar hemen secde ettiler yalniz lblis harif, o diretti.
117. Bunun ii.zerine: "Ey Adem!'' dedik. "Bu hem senin
ifin, hem de e§in ifin biiyii.k bir dii.§mandir. Sakin sizi cennet-
ten fikarmasin, sonra bedbaht olursun.
118. $imdi burada senin ifin ne ac1kmak vardir, ne de flp-
lak kalmak.
119. Burada susuzluk fekmeyecek, sicaktan da bunalmaya-
caksin." ·
120. Derken §eytan onun aklini kari§tinp: "Ey Adem! Sana
ebedilik agacini ve sonu gelmez bir saltanati gostereyim mi?"
dedi.
121. Nihayet ondan yediler. Bunun iizerine kendilerine a-
yip yerleri gorii.ndii. Ustlerini cennet yapragiyla ortmeye fali§-
tilar. Adem Rabbine asi olup yolunu §D§lrdi.
122. Sonra Rabbi onu sefti de tevbesini kabul etti ve dogru
yola iletti.
123. Dedi ki: "Birbirinize dii§man olarak hepiniz or,adan
inin. Artik Benden size hidayet geldiginde, kim Benim hidaye-
time uyarsa o sapmaz ve bedbaht olmaz.
/\yt'I : llfi 110 TAI IA SlJHl!:Sl/20

J24. Kim tit~ lfr11i anmaktan yiizfevirir.\'e Jilplw.-ti:. 01111t1 ,' \l-
kint1l1 bir hayatt olur ve Biz onu k1yamet giinil kifr olarak ha~­
rederiz."
125. (0 uunan:) "Rabbim! Beni nifin kifr olarak ha§rettin.
Oysa ben hakikaten goriir idim," der.
126. Allah buyurur ki: "i§te boyle. <;unkii sana llyetlerimiz
geldi ama sen onlari unuttun. Bugun de aynz §ekilde sen unu-
tuluyorsun. "
127. Haddi afani ve Rabbinin fiyetlerine inanmayani i§te
boyle cezaJandinnz. Ahiret azabi, elbette daha §iddetli ve daha
sureklidir.

115. «Andolsun ki Biz daha once de» bu zamandan evvel de


«Adem'e ahid vermi§tik.» Ayet metninde yeralan "ahid vermek" birisine bir
§ey verip bunu korumas1n1 istemektir. Buna gore ayetin manas1: Andolsun
Biz bundan once Adem'e §U agaytan yememesini emretmi~ ve tavsiye etrni§·
tik. «Ne var ki o,» bu ahdi «unuttu.» Buna geregi gibi onem vennedi ve ga-
fil oldu. A.yet metninde yeralan "nisyan" kelimesi hatulamamak anlam1nadir.
«Onda azim de bulmad1k.» Yani herhangi bir go~ti kararl~tumak, mese-
lelerde sebat etmek onda olmad1g1 i<;in bilgimiz buna ~ahit olmad1. <;ilnkti
Actem, eger boyle sebatkar ve azimli olsaydl §eytan onun ayag1n1 kayduama-
yacak ve asla aldatani.ayacaktl.
116. Ey Muhainmed! «Bir zaman Biz» yerde ve semada bulunan «me·
leklere: 'Adem'e secde edin' demi§tik.» Adem'e selam ve ikram secdesi
edin, demi§tik. Bu ayet-i kerime i§aret ediyor ki Adem'in, meleklerin secdel~
rine Hlylk olmas1 biryok sebebe dayanmaktadlr:

Bunlardan birisi Actem (a.s.)'in halifelik gibi btiytik bir gorev iyin yara-
. "
t.tlmt§ olmas1du. l§te Adem bu yontiyle onlann secdesine lay1k oJmu~tur.
Bir digeri ise Yi.ice Allah'1n A<lem'i, alem-i halk ve alem-i emirle alem-
i millk ve melekutun birle§tigi nokta k.llmas1dir. Oysa melekler alem·i halkta
degil alem-i emir ve meleldltta yaratllm1§lardu.

Bir diger sebep Yilce Allah'1n Adem'i en gtizel bi<;imde, en gtizel §ek-
liyle yaratmt§ olmas1chr. Hz. Adem'in her iki halde de tisttinltigil sozkonusu-
dur. Bu nedenle de tisttinlilk dolay1s1yla onlann secdelerine Hiytk olmu§tur.
280 RUH U'L-HEYAN C i~z : lG

Bir ba~ka sebep Yiice Allah.in Acte1n'i mli§erref k1hnas1dir.

Bir digeri bilttin isimlerin bilgisinin sadece ona verilmi~ olmas1chr.

Bir ba§kas1 da Ytice Allah'1n Actem'i yarattlg1 zaman onda btitiln s1fat-
lanyla tecelli etmi~ olmas1ndandlr. Bu tecelliden sonra Yilce Allah melekleri-
ni ona tazim etmeleri, tekrim etmeleri ve yticeltmeleri ic;in secde etmelerini
emretmi§ olmas1dlr.

«Onlar» Rablerinin emrine tazim ve sanlmak iyin «hemen secde ettiler


yaln1z iblis hari~,>> <;linkti o secde et.J.nedi ve kibir elbisesini c;1kanp atmadl.
Al~ak gonlillti olmadi. Tam tersine kibirlendi, btiyilkltik taslad1 ve timitsizlige
dii~tti, §a§trd1. Arapyada "eblese" denilir ki bunun manas1 timitsizlige dti§tli .
ve §a§ird1 demektir. «0» secde etmekten «diretti>> ve bundan ka91nd1.

117. «Bunun iizerine: 'Ey Adem!' dedik. 'Bu» hakir «hem senin
i~in, hem de e§in» Havva «i~in biiyuk bir dii§mandir.» iblis'in dti§manhk-
lan ~§itlidir:

Birincisi iblis ~ok k1skanc;tir. Allahu Teala'mn Adem'e olan nimetlerini


gorlince onu k1skandt ve kendisine dti§man oldu.

ikincisi Adem (a.s.) gene; ve alimdi. iblis ise ya§h ve cahildi. Ya§h ve
cahil clan ki§i daima bilgili ve gen~ olamn dti§man1 olur.

U9tinciisti iblis ate§ten, Adem ise su ve topraktan yaratdm1§tlf. Bu iki


yarattg1n temel cevherleri aras1nda bir dti§manhk vardH. i§te bu dti§manltk
onlann aras1nda dil§manl1k olarak kalmaya devam etmi§tir.

«Sak1n sizi cennetten ~1karmas1n,» sak.Jn sizlerin cennetten 91kman1za


sebep olmas1n. «Sonra bedbaht olursun.» Bu ifade yukandaki yasag1n ceva-
b1 (sonucu) dur. Bedbahthgin sadece Actem'e nispet edilmesi ayet sonlannda-
ki fastlalann gozetilmesi ve Actem'in asll, Havva'n1n O'na tabi olmas1ndandu.
"~ekavet'' saadetin z1dd1dir. Nasll ·ki saadet (mutluluk), dtinya saadeti, filriret
saadeti diye ikiye aynhyorsa ve sonra da diinya saadeti nefs1 (ruhl), bedeni ,...
ve
harici olmak tizere ti~e aynbyorsa bedbahtbk da aynen bOyle tiye aynhr. Ahi-
rete <lair bedbahthk hakklnda Yi.ice Allah "Kim Benim hidayetime uyarsa o
sapmaz ve bedbaht olmaz." (Taha: 123) buyurmakta, dtinyevi bedbahthk
hakk1nda da ·~sakm sizi cennetten fzkarmasin, sonra bedbaht olursun. ''
(Taha: 117) bu yunnaktadir.

Buna gore ayetin manas1, ey Acte1n! Cennetten 91kmaya sebep olacak fi-
J\yd : 117 l:ll TAI IA SU HES! / 2( > :lH I

illeri saktn yapmayasrn. bOylece bedbahtltk has1l olur. Bu da tarla sUrmek.


ckin ektnek, hasad etmek, deginnende bugday t>gi.itmek. hamur yapmak, ek -
mek pi§innek vb. ins,mlann geyimlerini ve ya§ant1larm1 slirdtinne hususumla
yaptnaktan vazgeye1neyecekleri dlinya yorgunluklan ve ~ileleridir. Bu mana-
y 1 ayetin bundan sonra gelen ktsm1 §U §ekilde desteklemektedir.

118. «Simdi burada seni'n i~in ne ac1kmak vard1r ,» Yani Biz ~Uyle
dedik: Sen cennette oldugun stirece ac1kmama durumunda olacaksm. <;UnkU
blitUn nimetler orada mevcuttur. «Ne de» elbisesiz kalarak «~1plak kalmak.,.
<;link.ti biltlin giyim e§yas1 cennette 1nevcuttur.
119. «Burada susuzluk ~ekmeyecek,» susamayacaks1n. <;tinkil su kay-
naklan ve nehirler devamh olarak akmaktadtr. «S1caktan da bunalmayacak-
s1n. '>> Cennette sana gline§in harareti dokunmayacak. Zira orada gilne~ ohna-
yacak ve celUletlikler uzanan golgelerin alunda olacaktir.
120. «Derken ~eytan onun akhn1 kart§hnp» Ade1n'e vesvese verdi.
Arap~ada vesvese gizli ses demektir. Yine ziynet e§yalan ses 91kard1klan i'rin
ayru kelime, ayru manaya "visvasu 'l-huliyyi'' denmi§tir. iblis: «'Ey Adem!
Sana ebedilik agac1n1» kendisinden yiyenin ebedi kald1g1 ve asla tilmedigi
agac1 «Ve sonu gelmez bir saltanatl» hil(bir §ekilde sona ermez ve bozulmaz
saltanati «gostereyim mi?' dedi.»
121. «Nihayet ondan yediler. Bunun iizerine ay1p yerleri», avret ina-
halleri «kendilerine goriindii.» Apac;1k ortaya ~akt1. Burada Yi.ice Allah er-
keklik ve kad1nhk organ1n1 "sev' et" kelimesiyle kinaye yollu ifade buyur-
mu~tur. ild kelimenin aras1ndaki anlam miinasebeti §6yledir: Bu organlar1n
a91ga y1kmas1 insaiu tizer, gam ve kedere sevkeder. Bu sebeple ilztilme ktl-
ktinden tlireme ''sev' et" kelimesi, kinaye yollu kullarulm1§tlr.
ibn Abbas der ki : "Ade1n ile Havva Yuce A1lah'1n kendilerine giydinnit
oldugu nurdan soyulup erkeklik ve kad1nhk organlan ortaya ~1kacak kadar <;•·
nly1plak oldular."

el-Has!n der ki: Adem ile Havva'n1n ay1p yerleri kendilerine gorilndU.
0

Kendilerinin d1 ~1nda ba~kas1na gortinmedi. Bunun sebebi b~kalann1n, i~le·


dikleri suvun cezas1ru onlann bildigi ~ekilde bilmemesi idi. Eger onlann ay1p
yerleri ba§kalanna da gorilnseydi Ytice Allah "Onlara ay1p yerleri gortindU."
11
demez "Onlann a yip yerle ri gortindti." derdi.
282 HUI ll l' L Hl~YAN ( ' i11.: Iii

«Ustlerini cennet yaprag1yla ortmeye ~ah§ttlar.» TesettUrU saglamak


i~in cennet yaprag1m aytp yerlerinin Uzerine yap1§ttrd1lar. «(Bu suretle)
Adem,» sozkonusu agavtan yemek suretiyle «Rabbine asi olup yolunu §a-
§trd1.» As1l gayesi olan ebedllik yolunu ~ a~irdt.

Bilincligi tizere masiyet, kas1th olarak yaptlan haram k1hnm1§ bir fiili i~­
11
lemek demektir. Zelle'' ise bunu yapan kimse av1s1ndan masiyet degildir.
<;tinkii zelle failin i~lerken kastetmedigi f akat mtibah bir fiili yapmay1 amay-
larken i§lemi~ oldugu haram fiildir. Peygamberlerin ismeti konusunda zikre-
dilen zellenin manas1; onlann haktan sap1p bat1la kaymalan degildir. Fakat
bunun manas1 onlann daha tistilnti dururken, bunu yapmay1p bir alt derecede-
ki listtin olan1 yapmalan demektir. Peygamberler Allah katindaki makamlan
ve degerleri ytice oldugu iiyin boylesi bir zelleyle k1nan1rlar. Actem (a.s.), soz-
konusu aga<;tan yememeyi, masiyeti kastettni§ oldugu i~in degil, ictihad yapa-
rak terketmi~tir. ictihachnda dti§tince tarz1 ~oyle olmu§tur: Hz. Adem, bu ko-
nudaki yasakhg1n bizzat muayyen bir agaca yonelik oldugunu, yoksa o agac1n
cinsine ait olmad1g1ru dti§tinmli§ttir.
el-Kebfr' de denir ki: "Bu ay1klama Ade1n taraf1ndan i~lenen fiilin bti-
ytik gtinah oldugunu gostennez mi? <;tinkti masiyet kC>tti bir isimdir ve ancak
btiyilk gtinah i§leyen kimselere uygun bir isimlendinne degil midir? <;linkii
ayetin ifadesiyle gavtz" dan ttireme "gavaye" kelimesi dalaletle e§ anlamh
II

ve dogru gorti§lti ohna111n z1dd1dir. Boylesi bir kelime ancak f1ska dalm1§
olanlara isim olarak veri1mez mi? §eklindeki bir soruya ~u §ekilde cevap ve-
rilmi§tir: Masiyet, emrin aksine yaptlan ~eydir. Emir, bazen mendubun emre-
dilmesi olabilir. "Ona ila<; ic;1nesini emrettim, bana kar§t geldi," ctimlesinde
durum boyledir. 0 halde Actem'e verilen etnrin bu manada olmas1 uzak bir
ihtimal degilclir. Buna g<::>re Hz. Ade1n vacibi degil, mendubu terketini§ olur.
Hiy kimse Adem Rabbine asi idi, yolunu §a§JTilll§tl diyemez. Bunun bir9ok
sebepleri vardir:

Birincisi ~udur: el-Utba cler ki: "Herhangi bir kuma§1 kesip <liken adam
11
i<;in kmna§1 bic;ti ve dikti" denir ama boyle bir kimseye sozkonusu fiili tekrar
tekrar yapmad1kc;a "terzi" derunez. Zelle de Hz. Adem taraf1ndan bir kez i§-
lenmi§tir. 0 halde onun iyin zellede bulunan kimse denemez. "

ikincisi: Zelle herhangi bir Peygamber is:in PeygamberHk gorevinden


once ohnu~sa Yilce Allah'1n kendisini Peygamberlik goreviyle §erefli kllma-
s1ndan sonra a1t1k bu nitelik o Peygamer'e verilemez. Eger Peygamberlik go-
1\vd : I 21 I :l:l TAI IA SlJHl~Sl/:lO

revi geklikten sonra 1.ellede bulumnu~sa ve sonrn tevh~ ctmi~se yine verile-
mez. T1pk1 gOnahlarma tevbe eden Milsltimi:ma MUslUmanltktan ve tevbesin-
den <Snee yap1n1~ ol<luklan dikkate ahnarak kafir veya zinakar ya <la ~arap<;1
denemeyecegi gibi.

U<;tinctisti "asi ve gavl" kelimeleri ekseriyetle Actem'in isyanda bulun-


dugunu ve Al1ah'1 tan1maktan sapt1g1 fikrini ~agn~tmr. Oysa bu ayette anlat1-
lan olayda maksat bu degildir. ~u halde boyle bozuk bir kanaati uyand1nna-
mas1 ic;in Peygambere "asi veya gavi" denemez.

Dordtinctisti Allah'tan ba~kas1n1n soylemesinin caiz olmad1g1 ~eyi Al-


lah ' 111 soyleyebilmesi ger~egidir. T1pk1 herhangi b!r efendinin ~ocuguna ve
kolesine masiyet i~l ediklerinde ba~kalann1n soylemelerinin caiz olmach~1
~eyleri ifade edebilmesi gi bi.

el-Hasen der ki: "Andolsun Actem Allah'a ancak unutarak isyan etti.
ytinkti Ytice Allah ~oyle buyurur: "Ne var ki o unuttu, onda azim de bulma-
dzk." (Taha: 115)"
122. «Sonra Rabbi onu se~ti de» tevbeye te§vik etmek ve bunu ona
nasib etmek suretiyle kendine yak1n k1ldl da "Dediler ki ey Rabbimiz! Biz
kendimize zulmettik. Eger bizi bagi~lamaz ve bize merhamet etmezsen mutla-
ka ziyan edenlerden oluruz." (A'raf:23) diyerek kendisi ve e§i tevbe ettigi za-
man «tevbesini kabul etti ve dogru yola Hetti.>> Ona tevbede sebata ve is-
metin sebeplerine yap1~maya giden yolu gosterdi.
ibn Ata der ki: "isyan kelimesi kotil manayadir. Ancak Ytice Allah•1n
ifadesiyle "icteba, istifa" (s~me) fiilleri bu kotli ismin Actem'e yap1§ma~1na
engel olmu§lard1r. Bir hadis-i §erifte §oyle ifade o1unur: "Adem ile Musa hir-
birleriyle tarti§irlar. Musa der ki: Ey A.demi Sen bizim babamzz olarak bizi
hayal kinkllgma ugrattin ve i§lemi§ oldugun o gunah nedeniyle cennetten
ftkmamzza sebep oldun. Adem buna ~-oyle kar§zlik verir: Sen Musa' sin. Allah
sana kendisiyle konu.Jma fzrsatz bah§ederek seni sefti. Sana kendi eliyle Tev-
ra( 1 yazdi. Simd.i sen Yiice Allah' zn bana takdir etm.i§ oldugu bir meselede
beni kznzyor rnusun ? Rasulullah sonunda §Dyle buyurur: Adem " Musa' ya tar·
tl§mada galip geldi. Ona iistun geldi. "<6 >

6- Hadisi Buhart Tefsir ve Kader bOIUmUnde, MU.slim Kader bolUmlinde EbO Davud, Tirmizt
ve ibn Mace kitaplannda, Ahmed b. Hanbel de Musned'inde 3/248 de rivayet ederler.
284 c i'lz: I H

Hadisin baz1 rivayetlerinde ~u k1s11n da tnevcuttur: "Adem der Id: Ben


yaratzlmadan ne kadar sene once Yiice Allah sen;n ;~· ;n Tevrat' 1 yaznu~·t,,..
dersin? Musa der ki: Kirk yil. Adem: Tevrat'ta "Adem Rabbine asi oldu." (fa-
des; var nu, yak mu? R asuUUlah bu olayr naklettikten sonra: Boylece Adem
tartz§mada Musa' ya galip geldi, der."
123. Ylice Allah, .Ade1n ile Havva'ya bu zelleyi i§ledikten sonra «Dedi
ki: 'Birbirinize dii~man olarak hepiniz oradan» cennetten yeryliztine
«inin.» Baz1lann1zm c;ocuklan digerlerine t1pk1 gtinUmiizd.e insanlann birbi-
riyle didi~tikleri gibi gec;im hususunda dti§man olarak cennetten yeryliztine
inin. Onlann arasmda .Adem (a.s.) ''Allah taraf1ndan seyihne" ozelligine sahip
oldugu i9in Ytice Allah ona dogru yolu gostenneyi vaadetmi§ ve §Oyle buyur-
mu~tur: Ey .Adem ve Havva'run ztiniyyeti, c;ocuklan: «Arhk Benden size hi-
dayet>> kitap, Peygamber «geldiginde, kim benim hidayetime uyarsa» kim
kitaba inanu ve Peygamberi tasdik ederse «O» dtinyada sag oldugu stirece
dogru olan dinin yolundan «sapmaz ve» ahirette de ceza almak suretiyle
«bedbaht olmaz.»
124. «Kim de beni anmaktan» Beni zikreden kitaptan, Bana yagtran
Peygamberden «yiiz~evirirse §iiphesiz onun» dtinyada «s1k1ntd1», dar «bir
hayah oJur .» <;tinkti o, btittin bak1~1m di.inyadaki hedeflere yoneltmi§tir ve
di.inya menfaatlerinden daha fazla pay alabilmek iyin adeta kendini pan;ala-
maktadir. «Ve Biz onu» bu ylizc;eviren ki§iyi «k1yamet gunii kor olarak
ha§rederiz. '» "Kzyamet gununde onlarz kOr, dilsiz ve sagzr bir halde yiizuko-
yun ha§redecegiz. (isra: 97) ayetinde i~aret olundugu ilzere gozleri gormez
ti

bic;imde h~redecegiz.
Hz. Ali (r.a.) der ki: "Di.inyada Allah'1 tammayan1 Allah da ahirette taru-
maz."
125. «(0 zaman:) 'Rabbim! Beni ni~in kor olarak ha§rettin? Oysa
hen» dtinyada iken «hakikaten goriir idim,' der.»
126. «Allah buyurur ki: 'i§te boyle.» i~te sen boyle hareket ettin.
«t;iinkii sana ayetlerimiz» kitab1n ayetleri, ya da kudret delilleri, vahdaniy-
yetin alametleri hie; kimseye kapah kalmayacak bic;imde apa<;1k, apayd1nl1k
olarak «geldi ama sen onlan unuttun.» Bunca delile goztinti kapad1n ve on-
lan asla hi<; haurlanrnayan, bir kenara birak1lm1~ ~eyle1in atlld1g1 gibi buak-
un, terkettin. «Bugiin de ayn1 §ekilde» dtinyada iken senin unutmu~ oldugun
§ekilde «sen unutuluyorsun.'» Yaptlg1na kar~1hk ve ta1n uyumlu olarak aza-
TAHA Sl J H~Sl / 20

have ilgisizli~e tcrk olunuyorsun. Fakat baztlannm silyledigi gihi bu. sonsuza
dek degil, tersine Yuce Allah•1n diledigi vakte kadanhr. Sonra Ytice Allah k1-
yainet gtintintin korkulann1 gorstin, cehenne1ndeki kalacak oldugu yeri tnil~a­
hade etsin diye bu terkedilmi~ligi ve unutulmu§lugu onun ilzerinden altr ve
bt)ylece ona azab ilstilne azab verilmi§ olur. Dilsiz ve sagtr olanlar da bllyle-
dirler. Ytice Allah onlardan dilsizligi ve sagrrllg1 kalduacaktir. "Onlar Bizim
huzurumuza f ikacaklan giin (ba~lanna gelecek olanlarz) ne iyi duyarlar Vt'
ne iyi goriirler (bir gorsen)!'' (Meryem: 38)
127. isyan1nda «haddi a§ant>> ayet metninde yer alan ''israj'' kelitnesi
insan1n yapm1§ oldugu her fiilde haddi a§1nas1 demektir. «Ve Rabbinin
ayetlerine» Kur' an' a ve oteki mficizelere «inanmayan1» dahas1 bunlan ya-
lanlay1p yilz <;evireni «i§te boyle» suva tam uygun olan boylesi bir ceza ile
«cezaland1nnz. Ahiret azab1» ve cehennem azab1, «elbette» dilnya<la iken
onlan cezaland1rm1~ oldugumuz ge<;im darhg1 ve benzeri azaptan «daha §id·
detli ve» hi<; kesilmedigi i<;in «daha siireklidir.»

Kim ahiret azab1ndan kurtulmak ve sevab1na ermek isterse ona dU~en


Allah' a itaat ugrunda diinyada kaT§1la~m1§ oldugu s1.kmttlara sabretmek, masi-
yetlerden ve dilnya §ehvetlerinden ka~mmaktrr. <;tinkil sahih bir hadiste yeral-
d1g1 tizere cennetin etraf1 sevilmeyen §eylerle, cehenneminki ise ~ehvetli ~ey­
lerle ku§atlhn1~tlr.
286 HUHU'L UEYAN Cliz:JO

128. Bizim onlardan once nice nesilleri helak etmi§ olma-


miz kendilerini yola getirmedi mi? Halbuki onlarin yurtlann-
da gezip dola§irlar. Bunda elbetteki akil sahipleri ifin nice ih·
retler vardir.
129. Eger Rabbinden daha once sadir olmu§ bir soz ve ta-
yin edilmi§ bir vade olmasaydi her halde (onlara da azap) ge-
lip yapt§ITdl.
130. Sen onlann soylediklerine sabret. Gune§in dogmasin-
dan once de, batmasmdan. once de Rabbini ovgiiyle tesbih et.
Gecen.in bir kisim saatleriyle giindiiziin etrafin.da da tesbih et
Ayt. . t: 1211 TAHA s UHESl / :lU !lH7

131. Saktn kendilerini denemek ifin. onlardan bir kesimini


faydalan.d1rdigim1z diinya hayatmm fekiciligin.e guzlerini dik·
me. Rabbinin n.imeti hem daha hayirll., hem de daha siirekli·
dir.
132. Ailene namazz emret, kendin de ona sabirla devam et.
Senden nzik istemiyoruz. Aksine Biz seni nziklandiriyoruz.
Giizel sonuf takva iledir.
133. Onlar: "(Muhammed) bize Rabbinden bir mucize ge-
tirmeli degil miydi," dediler. Once gelen kitaplardakinin apa·
flk delili onlara gelmedi mi?
134. Eger Biz bundan once onlan bir ampla helak etseydik
muhakkakki §Oyle diyeceklerdi: "Ey Rabbimiz! Bize bir elfi
gonderseydin de ju a~agtliga ve riisvayliga dii§meden once
ayetlerine uysaydik. ,,
135. De ki: ''Herkes beklemektedir. Dyle ise siz de bekleyin.
Yaktnda anlayacaks1n1z. Dogru diizgiin yolun yolculan kim·
mi§ ve hidayette olan kimmi§?"

128. «Bizim onlardan once nice nesilleri helak etmi§ olmam1z kendi-
lerini yola getirmedi mi?» Bu ayetin ba~1ndaki soru edati olan "hemze 11
azarlama ve inkar, bir ba~ka ifadeyle daha onceki nesillerin helak edilmi~ ol-
mas1run kenclilerini yola getirmedigini ifade edehJ;Lemzedir. Ayet metninde
yer alan "hidayet" kelimesi ay1klama ve beyan etme anlam1nadir. Buna gttre
ayetin manas1 ~u §ekilde olmaktadir: Onlar Bizim daha once ge9mi~ nice ne-
silleri helak etmi~ olmam1zdan gafil mi oldular? Bu helak edi~imiz kendilerini
yola getirmedi mi?

«Halbuki onlaran yurtlar1nda gezip dola§trlar .» Oysa onlar bu he19.k


edilen kimselerin yurtlannda emniyet ic;erisinde gezer dola§1rlar, ya da bunltlr
onlann yurtlannda clola~t1klan halde hfila o nesilleri helak etmi§ olmam1z
kendilerini yola getirmedi mi? Onlar ~am'a sefere 9lktJ.klannda hela.k edilen-
lerin kaldlklan yerlerden ge9erler. Onlann helak edili~lerine dair izleri mti~a­
hade ederler. Oysa biittin bunlar, daha once helak. edilenlerin ba~lanna gelen-
ler bunlann da ba§lanna gelme1nesi i~in dogru yola girip ibret almalann1 ge-
rektiren §eylerdendir.
288 RUI IU'L Ul!.:YAN

«Bunda» azap ederek heHik edilmelerinde «elbetteki ak1I sahipleri


i~in nice ibretler», 9ok, hidayeti apa~1k ve hakka detaleti ayan beyan ibretler
«vard1r.» A.yet m.etninde yeralan "nu.ha" kelimesi kottiltikleri nehyeden aktl
manas1nadir. Buna gore ayetin manas1, bunda elbetteki 9irkin §eyleri yasak
eden ak1l sahipleri i~in nice ibretler vardu, demek olur.
129. «Eger Rabbinden daha once sad1r olmu~ bir soz>>, bir hikmet
dolayIS1yla bu titnmetin azab1n1n tehir edilecegine dair yapllm1§ olan vaad
«ve tayin edilmi§ bir vade olmasaydt» yani onlann omtirleri i9in tayin edil-
mi§ bir ecel, ya da azap gonneleri ic;in belirlenmi§ olan bir stire olmasaydl ki
" (onla-
bu siire klyamet gtintidlir, onlann azab1 asla tehir olmazdi. «Her halde
ra da azap)», i~ledikleri suc;lann cezas1 «gelip yap1§ird1.» Bu kafirlere
azaplan gelir, yap1~ird1 ve i~ledikleri su9tan bir an olsun geri kalmazdL
130. «Sen onlarin soylediklerine sabret.» Mademki durum burada zik-
redilen gibidir. Bir ba§ka ifadeyle onlann azaplann1n tehir edilmesi ihmalden
kaynaklanmamaktadu. Tam tersine kendilerine bir si.irenin verilmesi sozko-
nusudur. 0 halde bu azap onlara mutlaka gelip yapt§acaktlr. 0 halde onlann,
senin bakk1nda soylemi§ olduklan inkar sozlerine, btiyilcti ve deli olduguna
dair iddialanna Ytice Allah kendileri hakklnda hlikmlinti verinceye dek sab-
ret.
«Gilne§in dogmas1ndan once de, batmas1ndan once de Rabbini ov-
giiyle tesbih et.» Rabbini sana olan hidayeti ve tevfiki i9in tesbih et, giine§in
dogmas1ndan onceki tesbihten maksat sabah nrunaz1, batmas1ndan oncekiler-
den murad ise ogle ve ikindi namazlandir. <;ilnkti bu iki namaz gtine§in bat-
mas1ndan oncedir.
«Gecenin bir k1s1m saatleriyle giindiiziin etraf1nda da tesbih et.»
Bundan maksat da ak§am ve yats1 namazlandlf. Bu ayette, "tesbih et" emrin-
den once namaz vakitlerinin getirilmesi, bu vakitlerin ~ok f aziletli olmalann-
dan ve insan1n kalbinin o vakitlerde daha derli-toplu olmasmdan ve nefsinin
istirahate daha meyilli olmas1ndandir. ~u halde ak§am ve yats1 vaktinde iba-
det etmek nefse daha agtr gelir. "Giindiiz1Jn etrafmda da tesbih" emri gtindii-
ztin 9e~itli vakitlerinde nafile namaz k1hna emridir. Buna gore ayetin manas1
gtindiizi.in etraf1nda tesbih et demek olur ki maksat sabah namaz1n1n giindti-
ziin ba§lang19 noktas1na ait olan bir namaz oldugunu tekrarlamaktir. Boylece
"Has" "aam"a atfedilmi§ olur.
Taberi'nin bu konudaki gorii§ii farkhdu. Ona gore bu ayette "Gune§in
hatmasmdan i5nC't' Rahhini ih·1-:ii.yle tesbih et." ifadesiylc kastedilen ikindi na-
maz1(ltr. "Gecenin hir k1s1':'1 saatleri" ifadesiyle yats1 namaz1 kastedilmekte-
tlir. "Gilndiizun etraf1" ile kastec.lilen de ogle ve ak~an1 nan1azlanchr. <;tinkU
i>gle vakti giiniin ilk ucudur. Ak~am ise gtiniin ikinci diger ucudur. O~leyle
ak~a1n sanki bir giiniln iki ayn ucudur. «Ki rizaya eresin.» Bu vakitlerde
Rabbinin kat1nda nefsini ho~nut edecek ve kalbini sevindirecek bir ~eye ula-
~1rs1n timidiyle Rabbini tesbih et.

Bil ki, tesbih ile me~gul ohnak, yard1m dilemek demektir ve namaz.
ele1n ve acilann giderilmesi i9in en btiyilk panzehirdir. Bu nedenle RasOlilltah
(s.a.v.)'a herhangi bir i~ gti9 geldigi zaman namaza s1g1nird1. RasOlilllah'm en
son tavsiyesi "Namaz ve ki§ilerin sahip olduklan koleleri" olmu~tur. Bu
ayet-i kerime be§ vakit namaza yer venni§tir. Cerir b. Abdillah (r.a.) dan riva-
yet olunuyor: "RasfiH.illah (s.a. v.)'1n huzurunda oturuyorduk. Peygamber
(s.a.v.) ay1n dolunay §eklinde oldugu o gece ay1 gordil ve §oyle buyurdu: Siz·
ler §U ay1 gordiigiiniiz gibi Rabbinizi goreceksiniz. O' nu goriirken bir araya
toplanip izdiham ya§amayacaksinrz. Gune§in dogmasindan ve batmaszndan
once namaz kilabilirseniz bunu yapinzz. Rasuliillah sonra "Rabbini ovgu ile
tesbi•h et... ayetim o kudu. II (7)
ti " , •

Bir ba§ka hadis-i §erifte §oyle buyurultnu§tur: "Munafiklara en agzr ge-


len namaz, yats1 ve sabah namazid1r. Bu iki namazda olan sevabz §ayet bilse-
lerdi suriinerek bile olsa onlari eda ederlerdi." <s>
"
Alimler derler ki: "Be§ vakit namaz1 cemaatle ktlmaya devam eden kim-
..... ,_

senin tizerinden Yiice Allah ge9im darhg1n1 ve kabir azabllll kald1nr. Kendisi-
ne amel defteri sag taraf1ndan verilir. Strat koprtisiinden §im§ek gibi geyer.
Cennete sorgusuz sualsiz girer. Cemaatle nrunaza gereken onemi vermeyen
kimsenin. nzk1ndaki ve vah§mas1ndaki bereketi Ytice Allah kald1nr. YUzUn-
den sfilih kimselerin simas1m 9eker, ahr. Diger amellerini kabul etmez. tnsan-
lann kalbinde sevilmeyen kimse haline gelir, ruhu a~ ve suzuz olarak almtr.
Kabirde ~iddetli bir sorgu, sual, kabir karanhg1, §iddetli bir hesap, Rabbin ga-
zab1 ve Allah'1n cehenne1n ate~inde ceza belalanyla kar~1 kar~1ya gelir.
131. «Saktn kendilerini denemek i~in» azab1 hak el"inler di ye denemi'

7- Bu hadisi Buhari, Muslim, Sunen imamlan ve Ahmed b. Hanbel rivayet etmi~lerdir. Bkz.
ed-Durru' l-Mensur, 4/312
8- Hadisi Buhari, MUslim, Ebu Davud, ibn Mace ve Ahmed b. Hanbel 1\1iisnecf inde rivayet ·
ederler. Bkz. el-Fethu' 1-Kebfr, 1/40
2BO l<UIH.J'L HEYAN C(iz: If>

oldugumuz kimselere yapt1g1m1z 1nuameleyi kendilerine yapmak i~in ... Bu.


onlann nitnetlerinin art1nlmas1, buna kar§1hk onlann da inkan ve azgmhklan-
n1 art1rmalan §eklindedir. «Onlardan bir kesimini>> putperest, ehl-i kitap,
Yahudi ve Hristiyan gibi bir kesim kafirleri «faydalandird1g1m1z» dtinya ha-
yattrun stistinden yararlandlfdlg1m1z ...

Evin ivinde kendisinden yararlan1ld1g1 1y1n ev e§yas1na Arap~ada


"metau' l-beyt" denir ki bu tabir de ayetteki "mettana" tabiriyle ayn1 kokte~
ttiremektedir. Yine bu kokten ttireme "el-imta" kelimesi gtizel manzaralardan
lezzetlendinne, ho§ sesleri i§ittirme, yekici olan kokulan koklatma ve bunun
dI§lllda elbise Ve nikahlanma Sibi diger lezzetleri aldtrma anlamtnadtr.
«Diinya hayatin1n ~ekiciligine gozlerini dikme.» Ayet"' metninde yera-
lan "temuddenne kelimesinin kullannn1 hakk1nda §Unlan soylemek miim-
II

ktindtir. Bu kokten ttireme "imdad' daha yok sevilen §eylerde kullan1hrken


"med' sevihneyen §eylerde kullan1hr. Sevimliye omek olarak: "Onlara can-
lannin istedigi meyve ve etten bol bot verdik." (Tur: 22) ayet-i kerimesini, di-
gerine de: ''Biz onun soyledigini yazacagzz ve azabmz uzattikra uzatacagiz."
(Meryem: 79) ayet-i kerimesini verebiliriz. Buna gore ayetin manas1 bu ~eyle­
re istek ve arzu duyarak gozlerini dikme, demek olur.
Baz1 alimlere gore: "meddii' n-nazar" terimi goztin neredeyse hie; yevril-
memecesine bir §eye uzun uzun dikilmesidir. Bunu yapan kimse bakt1g1 ~eyi
begendigi, gtizel gordtigti ve kendisinin de onun gibisini elde etmek istedigin-
dendir. "Faydalandirdigmuz diinya hayattnin qekiciligi" tabirinden maksat
dtinyan1n sUsti, gtizelligi, parlakhg1 demektir. Bu ayet-i kerime, fakirlere bir
teselli ve moral vermektedir. <;tinkti insanlann en hayuhs1 olan "Hz. Peygam-
ber" dtinyaya iyindeki nimetleri gtizel bulmak suretiyle goz dikmekten meno-
lunmaktad1r.
el-Hasen der ki: "Siz, fas1klann hayat1 kolay stirdtirdiiklerine bakmay1n.
Astl bu <;titiimti~ kimselerden masiyetin zilleti nastl zuhur ediyor, ona bak1n."
«Rabbinin nimeti» ahirette senin i<;in saklam1~ oldugu sevap senin i<;in
«hem» fani olan dtinyada hayat stisti olarak onlara venni~ oldugu ~eylerden
«daha hayirh, hem de daha sureklidir.» <;iinkti ahiret nimeti asla kesilecek
degildir.
132. «Ailene namaz1 emret,» Sana emrettni~ oldugu1nuz namaz1 sen de
aile efrad1na e1nret. Fakir olan1n, fakirligine <;are olarak namazdan yard1m di-
TAHA SUl{ESl/20 :lH I

lemesi, mal~et prohl ~m iyl e ilgilenme1nesi, zenginlere tltlnUp bakmainas1 gere-


kir.

«Kendin de ona sabirla devam et.» Sen de ge~itn i~leriyle me~gul ol-
maks1zm namaza devam et. Rasfililllah (s.a.v.) her sabah Hz. Fatnna ve e~i
Hz. Ali'ye gider ve "Namazi kiltn." diye onlara hatirlattrdi. RasQltillah bu ha-
reketi aylarca yap1yordu.
"Sabr" kokilnden tilreme ayette yeralan "zstzbar" kelimesi tnlicahe<le ve
yaba makam1; "sabr" ise, mil~ahede makam1dir. Bir ba~ka ifadeyle 1stibar; bir
yaba sarfetme anlanu, sabr ise goriilen ~eylere tahammtil etLne inakam1d1r.
ibn Ata der ki: "Sabnn i~inde en ag1n 1st1bard1r. Ist1bar insarun Ustilne
gelen bela sagnaklan alt1nda gizlice ve kalpten duyulan slikundur. Sabir ise
sadece nefisle yap1hr. "
«Senden riztk istemiyoruz.» Biz kendini ve aile fertlerini nz1kland1nna
gorevini sana ytiklemiyoruz. Biz senden sadece ibadet etmeni istiyoruz. «Ak·
sine Biz seni» ve onlan «nz1kland1nyoruz.» 0 halde sen biltiln dil~tinceni
filliret meselelerine ver. <;unkti kim Allah' a ait amellere kendini verirse Allah
<la onun amellerinde kendisine yard1mc1 olur.
«Giizel sonu~» cennet «takva iledir.» Guzel sonu~, takva ehli i~indir.
Bir ba~ka ifadeyle gtizel sonu9, senin ve sana inanan kimseler i~indir. Yoksa
dilnya ehli i9in degildir. Zira dtinya ahiretle bir arada bulunmaz.
133. «Onlar» Kurey~ kafirleri «'(Muhammed}' bize» Peygamberli~ine
alamet olsun diye «Rabbinden» bizim teklif etmi§ oldugumuz «bir mucize
getirmeli degil miydi,' dediler.» Boylece onlar inatlannda o kadar ileri gitti-
ler ki mti§ahede ettikleri mficizeleri mucize saymad1lar ve bu ag1r kelimeyi
konu~ma cesaretini gosterdiler.

«Once gelen kitaplardakinin apa~1k delili onlara gelmedi mi?~ Di-


ger deliller onlara gelmedi mi? Ozellikle once gelen kitaplardaki apa91k delil-
ler onlara gehnedi mi? Bu sorunun manas1 evet, onlara ayetler geldi. Hem de
bunlar ayetlerin anas1 ve mucize konusunda en bliyilgti ic~ ki bu da i~inde
ilahi kitaplarda olanlann beyan1 olan Kur~ an' dlf. Kur' an, o kitaplarda olanla-
nn gen;ek olduguna ve ge9mi~ il1mnetlere dair verilen haberlerin dogruluguna
~ahittir. Kur'an'1 getiren limmi bir kimse iken, i~inde ge~tni~ ti1lllnetlere dair
haberlerin oztinli hulundurmas1 gayet a91k bir mucizedir.
292 HlJHlJ'L BEVAN C\'az: I(;)

134. «Eger Biz bundan once>> bu delil gelmeden ()nee «onlart» dUnya-
da kokten kaz1y1c1 «bir azapla helak etseydik» k1ya1net glinti deli! olmak
tizere «muhakkakki ~oyle diyeceklerdi: 'Ey Rabbimiz! Bize» dtinyada ki-
tapla birlikte «bir el~i gonderseydin de §U a§ag1hga>> sap1khg1n zilletine,
di.inyada katlolurunan1n ve esir dti~menin zilletine «Ve» filliret azab1na ugra·
yarak ve bugiin cehelli1eme girerek «riisvayhga dti§meden once» o elc;i ile
indirmi~ oldugun «ayetlerine uysayd1k.'» Bu, ~u demektir: Fakat Biz onlan
ayetlerimiz gelmeden once heHik etmedik ve boylece ileri stirecek mazeretleri
kahnadJ. i~te o zaman itiraf ederler ve derler ki: «Onlar §Oyle cevap verirler:
Evet, dogrusu bize (bu azap ile) korkutan bir Peygamber gelmi§ti. Fakat biz
(onu) yalan saymt§ ve Allah' m bir §CY gonderdigi yok ... demi§tik. " (Mtilk: 9)

135. 0 azg1n ve isyankar kafirlere «de ki: 'Herkes» bizden ve sizden


olan her fert «beklemektedir.» Herkes bir olay1n meydana geli~ini veya ze.
valini bekler gibi beklemektedir. Biz ve siz akibetimizin ne olacag1m bekle-
mekteyiz.
Rivayete gore mti~rikler derler ki: "Muhammed'in ba~1na zaman1n ·
belalaflfi}fi gelmesini bekliyoruz. 0 oltince ondan kurtulacag1z.II

i~te bu soze kar~1hk Ytice Allah: «Oyle ise siz de bekleyin. Yak1nda»
Allah '1n emri geldigi zaman «anlayacaks1n1z. Dogru diizgiin yolun yolcula-
n kimmi~ ve» dalaleti b1rak1p da «hidayette olan kimmi~? '» Y ani hidayette
olan biz miymi~iz, yoksa sizler mi imi§siniz, yak1nda bileceksiniz. ~airin biri-
si §Oyle soyler:

Tozlar dagiltnca her ~ey ar;ilacak


Goreceksin o zaman bindigin e~ek midir, yoksa at?
Bu ayet-i kerime, kafirlere kar§I yalanlamalan, inkarlan ve azg1nhklan-
na devrunlan dolay1s1yla §iddetli bir tehdidi i~ermekteclir.

Taha Suresi tamamland1. Elhamdti lillahi Rabbi'l-alemln.


Bu sore Halit SEViMLi tarafmdan tercOme edilmi~tir.
296 •<tJHl J'L BEVAN

1. in.sanlarm hesaba fekilmeleri yakla§tt., onlarsa lialli gaf·


let ifinde yiiz fevirmektedirler.
2. Rablerinden kendilerine gelen her yeni ogiit ve uyanyi
hep eglenceye alarak dinlerler.
3. Kalpleri eglencededir. 0 zulmedenler kendi aralarinda
gizli gizliftsilda§arak: ''Buda ancak sizin gibi bir insan degil
mi? Goz gore gore sihre mi uyacaks1.n1z?" dediler.
4. Dedi ki: "Rabbim gokteki ve yerdeld sozii bilir. 0, her §e·
yi hakklyla i§iten ve haklayla bilendir. "
5. Onlar: "Hayir! Bunlar karmakari§lk riiyalardir. Hayir,
bunlari kendisi uydurmU§tUr. Hayrr, 0 bir §airdir. Degilse, on·
cekilere gonderilenler gibi, o da bize bir mucize getirsin" dedi-
ler.
6. Onlardan once, helak ettigimiz hifbir belde iman etme-
mi§ti. $imdi onlar mi iman edecekler?

1. «insanlann hesaba ~ekilmeleri yakla§ti ..•» Burada insanlardan mu-


rat; Mekke halla ivindeki yeniden dirili~i inkar eden mli~riklerdir. Hesaplan-
run yakla§mas1ndan maksat da, k1yametin yakla§fill§ olmas1d1r. Bu durumda
mana §5yle olur: Kurey§ mti§riklerinin cezay1 gerektiren kotil amellerinden
dolay1, Allah'111 kendilerini hesaba 9ekecegi vakit yakla§tL «Onlarsa hala
gaflet i~inde>>, yani hesaptan ve ona haz1rlanmaktan biltilnilyle habersiz bir
halde imandan ve ayetlerden «yiiz ~evirmektedirler .>>
2. Ogtit almalan ve gafletten uyanmalan iyin «Rablerinden kendileri-
ne» hikmet-i ilahiyyenin gerektirdigi bivimde ve ~ekilde «gelen her yeni
ogiit ve uyar1y1» Kur'an ayetlerini «hep eglenceye alarak dinlerler.»
3. «Kalpleri eglencededir.» Yani, ne zaman Rablerinden kendilerine
bir uyan, bir ogilt gelse gafletlerinin sonsuzlugundan dolay1 ak1betlerini dti-
§tinmekten a§1n ytiz 9evirmi§ olduklan iyin o uyan ve ogiltleri alaya alarak,
eglenerek dinlerler.
«0» ~irk ve 1nasiyetle kendile1ine «zulmedenler ken di araJannda gizli
gizli f1sllda§arak» peygamber ivin: «'Bu da ancak sizin gibi bir insan degil
mi?» Yemede, iytnede ve be§erin muhtay oldugu her §eyde sizlere e§ittir.
«Goz gore gore sihre mi uyacaks1n1z?'» Bu kimse ancak sizin cinsinizden-
dir. Getirdigi §ey, yani Kur'an bir sihirdir. Onun sihir oldugunu bildiginiz
Ayet: I o l!:Nf31VA SlJHfi:Sl/21

halde. nastl olur da onu kabul eder ve inamrcasma onun yanma gelerek st1zle-
rini dinlersiniz «dediler .» Buradaki soru, inkar i<;indir. Bu nu. peygamberin
ancak bir melek olabilecegine ve insan eliyle 011aya <;1kan btitiin olaganOstU
~eylerin sihir ttirtinden, yani gen;ekligi oltnayan birtak1m kand1nnaca ve h~•­
yallerden ibaret §eyler olduguna inandtklan i~in soyliiyorlardl.

4. RasO.liillah (s.a.v.), tTIU§riklerin bu sozlerine kar§I «dedi ki: 'Rab-


bim» sadece onlann gizlice konu§tuklann1 degil «gokteki ve yerdeki» gizli
ve ac;1k soylenen her «sozii bilir.» Sozti bildigine gore. fiili yani i~i de bilir.
«0» duyulan ve bilinen «her §eyi hakk1yla i~iten ve hakk1yla bilendir. '»
Boylece onlara soz ve fiillerinin kar§1hg1n1 verir.

5. «Onlar: 'Hay1r! Bunlar», yani Muhammed'in sozleri «karmakar1·


§Ik riiyalardir... » Yani, bu sozlerin bir sihir oldugunu soylemekle yetinme-
yip, aksine bunlann saymasapan riiyalar, yani uykusunda gordtigli yalanla ka-
n§1k rtiyalardan ibaret oldugunu soyltiyorlardI. «Hayir, bunlari kendisi uy·
durmu§tur.» Ash yoktur. «Hay1r! 0 bir ~airdir.» Getirdigi, soyledigi ~eyde.
dinlenildigi zaman, kulaklarda, ash olmayan bir takJ.m manalar uyanchgt hissi
veren bir §iirdir. Bu, delille yenilmi§, battl i§ler aras1nda bocalayan ~a~1nn1~
bir ki1nsenin i§idir demek istediler.

Baz1 muhakkikler dediler ki: "Mil~riklerin bu sozlerinin sa~mahg1, Arap


edipleri §Dyle dursun Arap olmayan vas1fs1z basit insanlara bile gizli degil-
. "
dIf.
Hz. Peygambere yalan isnad ettiler. <;unkti g~el olarak §iir denildigin-
de, yalanc1hk anla~11Jr. ~iir, yalanc1hg1n karargfilu oldugu is:in: "~iirin en gU-
zeli en yalanc1 olan1dir" demni§tir. Eger bizim dedigimiz gibi «degilse~ ger-
~ekten Allah taraf1ndan gonderilmi~ bir Peygamber ise «oncekilere gonderi-
lenler gibi» el, asa, olilleri diriltme, Hz. Salih'in devesi ve benzerleri gibi ~o
da bize bir mucize getirsin'» ki kenclisine ilnan edelitn «dediler.»

6. «Onlardan» yani Mekke mti~riklerinden «once,» istedikleri


mO.cizeler geldikten sonra ehlini «helak ettigimiz» beldelerden «hi~bir bel·
de»nin ha1k1 «iinan ehnemi§ti. ~imdi bunlar m1 iman edecekler?» Yani
yok edilen 1nilletlerden hi\-bir 1nillet itnan etme1ni§ti. Onlardan daha kibirli,
zorba ve daha azg1n olduklan halde, istedikle1i milcizeleri gorseler bile bunlar
inantr m1, iman ederler mi?
298 J{lJHU'L· 8EYAN Cih~: 17

7. Biz, senden once, kendilerine vahyettigimiz erkeklerden


bafkasznz peygamber olarak giindermedik. Eger bilmiyorsanzz,
kitap ehline sorun.
8. Biz onlari yemek yemeyen birer ceset kzlmadik. Onlar
olumsiiz de degillerdi. .
9. Daha sonra onlara vermif oldugumuz sozde durarak
hem kendilerini hem de diledigimiz kimseleri kurtardzk. Haddi
a§anlan ise helfik ettik.

7. «Biz, senden», yani seni timmetine gondermeden «once, kendilerine


vahyettigimiz erkeklerden ba§kas1n1 peygamber olarak gondermedik.»
Sana vahyettigimiz gibi, melek vas1tas1yla kendilerine §eriat ve htiklimleri
vahyettigimiz be§er cinsinden, erkeklerden ba§kas1111 peygamber olarak gon-
dennedik. Gerek onlara ve gerekse sana olan vahyimiz aras1nda bir fark yok-
tur. Seninle onlar aras1nda be§eriyet bak1m1ndan da bir fark yoktur. Onlara ne
oluyor ki hala senin peygamberlerin ilki 0Jmad1g1rn anlam1yorlar.
«Eger bilmiyorsaruz kitap ehline sorun.» Y ani, ey kafirler! Eger belir-
tilen bu hususu bilmiyorsaruz, ku§kulann1z1n ortadan kalkmas1 i~in, daha on-
Ayet : 7 -B ~N13lYA SUHgsl/!l I 29H

ce gec;en peygamberlerin durumlann1 bilen kitap ehline sorun.

8. «Biz onlar1» yani peygamberleri «yemek yemeyen» , yani yiyecege


ve iyecege ihtiyay duymayan «hirer ceset kdmad1k.» Aksine onlar bunlara
ihtiyay duyan kimselerdir. «Onlar oHimsiiz de degillerdi.» Zira c;oztih.ip da-
gllma, par9alara aynhnarun neticesi ~tiphesiz ki yok olmaktu. Yani Biz onlan
ne melek ne de par~alara aynlarak bozulmaktan korunmu~ , g1daya ihtiya~
duymayan birer ceset degil aksine yiyen i~en ve netice olarak oltime varan hi-
rer insan ktld.tk.
9. «Daha sonra onlara» dil§manlann1 yok etmek hususunda «verdigi·
miz sozde durarak, hem kendilerini hem de» mti'minlerden ve hikmet-i
ilahiyyenin kalmalanru gerektirdigi mti'min olmayanlardan «diledigimlz
kimseleri kurtard1k.» Kil.fiir ve isyanda «haddi 3§311lari ise helak ettik.»
300 RUHU ' L · 8~:YAN Ci'az: J 7

10. Ando/sun, size ifinde sizin ifin ogiit bulunan bir kitap
indirdik. Hata, akillanmaz m1siniz?
11. Halbuki Biz, zuJmeden nice memleketleri yok ettik, on-
lardan sonra da ba§ka bir kavim yaratttk.
12. Onla.r azabunw sezdikleri zaman hemen oradan kaft-
yorlardi.
13. "Durun, kafmayin! Bol bol verilip §Unart1ldiginiz ni-
metlere ve meskenlerinize doniin. <;iinkii sorguya fekileceksi-
niz!"
14. "Vay ba~tmtz.a gelenlere ! Gerfekten biz zalim insanJar-
ml§lZ'' dediler.
15. Biz kendilerini, kuruyup bifilmi§ ekine, sonmiif ate§e
f evirinceye kadar bu f eryatlari siit'iip gitti.

10. Ey Kurey~ toplulugu! <<Andolsun, size i~inde sizin i~in ogiit bulu-
nan» yap1namz ve ka<;mman1z gerekli olan ~eyleri bildiren ~an1 yiice, delilleri
apay1k «bir kitap indirdik.» 0, ne bir sihir, ne bir ~iir, ne de bir tak1m kan~1k
rUyalardir. «Hala ak11lanmaz m1s1n1z?» Yani dii~iinmliyor musunuz? i~in
boyle oldugunu idrak et1niyor musunuz? Baz1 mtifessirlere gore de "fihi zik-
rukum"lin anlam1 ~an ve ~erefiniz ondadu:. 0 kitaptad1r. <;tinki o Arap diliy-
ledir ve onda sizin i~in bilytik §an ve §eref var demektir. Hadisi §erifte: "$iip-
hesiz ki Allah'm insanlardan ehil/eri vardtr. Kur'an-1 Kerim'in ehli Allah'in
ehlidir ve onun gozdeleridir. " 0 > buyrulmu~tur.

Yine hadisi ~erifte: "Ben sizleri apa9ik bir yol uzerinde biraktzm. Gece-
si gunduzu gibi aydmlikttr ve ben sizlere hiri konu~an, digeri de susan olmak
11
iizere iki vaiz biraktmi. Konu§an vaiz Kur'an, susan vaiz de oliimdur. buy-
ruhnu~tur.

Ebu Hureyre hazretleri der ki: "Khn Kur'an1 kti<;tikltigtinde ogrenirse


Kur'an onun etine ve kan1na kan§ir ve kim de Kur'an1 ya~hhg1nda ogrenirse
Kur'an ondan kac;maya <;ah§tr. Zor ogrenir, <;abuk unutur."
Birincisindeki hiklnet, insan1n kli~tikltigtincle kalbinin kendisini ine§gul

1- H..idisi, Ahmed, Nesai vc Hfil<im tahric etmi§tir. Ilkz.. el-Fethu'l-Kebfr, 1/406.


1\vt•t: I 0 - I 5 :HJ 1

eden her ~eydt!n, uzak olmas1d1r. <;Un.kU boyle kalbe rnstlayan bir ~ey orada
yerle~ir. Nitekitn ~air ~t>yle der:

Ben a§k nedir bilmeden onun a§kl bana geldi.


Ve bende bo~ bir kalp bularak hem.en yerle§iverdi.

11. «Halbuki Biz, zulmeden», Allah'1n ayetlerini inkar eden «nice


memleketleri»n halk1ru «yok etttik, onlardan» yani, onlan hetak ettikten
«sonra da» nesep ve dince onlardan olmayan «ha§ka bir kavim yarathk.»
"Kasamna", helak ettik demek olup ayru zamanda kuvvetli gazab ve
§iddetli k1zg1nllga detalet eder. "in§a'" ise icad etmek, meydana getinnek ve
yok olan bir §eyi yokluktan varhk ~Uemine c;1karmak demektir.
12. «Onlar», o zalimler §iddetli «azab1m1z1 sezdikleri zaman hemen
oradan», o ~ehirden hayvanlann1 ko~turarak «ka~1yorlard1.» Ya da ka<;1~la·
nndaki a~1n h1zda, hayvanlara te§bih edilmi§lerdir.

13. Kendilerine: «'Durun ka~may1n!» ~tmanp nankorliik edinceye ka·


dar «bol bol verilip §Imartdd1g101z nimetlere Ve» Ogtindtigtiniiz «meskenle·
rinize doniin. <;unkti» insanlann bir beldede orarun ileri gelenleriyle gljrU~­
meksizin bir karara vannad1klan gibi, olaylar ve hadiselerde insanlarca mU~a·
vere ve tedbir maksad1yla «sorguya ~ekileceksiniz!'» denilcli.
14. Ka~arak kurtuhnaktan timitlerini kesip azab1n inecegini anlaytnca:
«'Vay ba§1m1za gelenlere! Ger~ekten biz zalim insanlarm1§1z' dediler.»
Azab1n inmesini gerektiren suylar i~ledik. Bu sozleti pi~manhg1n fayda ver-
1nedigi bir zamanda kendilerinin zalitn olduklann1n ve pi~manhk duyduklar1·
nm bir itiraf1d1r.

15. «Biz kendilerini, kuruyup bi~ilmi§ ekine, sonmii§ ate§e ~evirln­


ceye kadar bu feryatlari» yani "vay ba~imiza gelenlere! Gerfekten biz za·
lim insanlarml§lZ sozleri «Stiriip gitti.» Bu sozlerini tekrar edip dururlar.
11

Bu ayet, zulmiln mamur belde ve i.ilkeleri harap edecegine i~aret etmektedir.


Hadisi ~erifte; "zuliim kiyamet giiniinde karanliklardir. "<2>
Kalp, marifet ve ihlastan mahrum kahnca harap olur. Kalbin harap ol·

2- Hadisi Ahmed ve Muslim Sahih'inde §U lafizla rivayct etmi~tir: "Zuliimden saktmn. <;unkiJ
zuliim, klyamet gl1niinde karanliklardir ... " el-Fethu'l-Kebfr, 1/34.
30 2 HtJH U'l,-BEYAN Ctiz: J 7

masnun i§areti de organlann isyan ettnesi ve helake gt)tilren ~eylere 1neylet-


1nesidir.

16. Biz, gogii, yeri ve ikisinin arastndakileri oyun olsun di-


ye yaratmadik.
17. Eger Biz oyun -egknce dileseydik, herhalde kendi kati-
mizdan edinirdik. Yapacak olsaydik boyle yapardik (Ama biz
bunu yapanlardan degiliz.)
18. Hayir Biz, hakki batilin iizerine ftrlatinz da onun beyni-
ni parfalar. Bir de bakarsm o yok olup gitmi§tir. AUah 'a ya-
ki§ttrdiginiz sifatlardan dolayi yanklar o/sun size!
19. Goklerde ve yerde kim varsa hepsi O'nundur. O'nun
katinda olan.lar, kendisine ibadetten. biiyiikliik taslamazlar, bir
yorgunluk da duymazJar.
20. Gece giin.diiz tesbih ederler, asla usanmazlar.
Ayd : If> lH :10:\

16. ~Biz,» kuhheyi amhran «gogii» dfi~ege benzeyen «yeri ve ikisinin


aras1ndakileri». ~e~itli yaratlklan ve hayret veren ~eyleri «oyun olsun diye
yaratmad1k.» Aksine pek <;ok hikmetler iyin yaratt1k. "Halk=Yaratmak"; bir
~eyi, bir benzeri olmaks1z1n meydana getinnek demektir.

17. «Eger Biz oyun-eglence dileseydik herhalde kendi kat1m1zdan»


yani kudretimizin yettigi yonden ve cennet hurilerinden ya da daha ba~ka ~ey­
lerden «edinirdik. Yapacak olsaydtk boyle yapard1k. (Arita biz bunu ya-
panlardan degiliz.)» Hikmete ayk1n oldugu:qdan dolay1, onu istememiz
miilnkfin degildir. Boylece oyun ve eglence edinmemiz kesinlikle ohnaz.
A

Ayetteki "lehv: Oyun-eglence" ile Allah, kad1n ve ~ocugu kasdetmi~tir,


~eklinde ay1klayan mtifessirler lehvi, dtinya hayat1n1n zinetinden bir k1smma
tahsis etmi§ olurlar.
18. «Hay1r Biz, hakk1 batihn uzerine farlatinz da onun beynini par-
~alar,» yani, Bizim i§imiz ve ~an1m1z, battltn tizerine-ki, eglence ve ktifiir de
bu kabildendir- Hakk1 galip getinnektir. «Bir de bakars1n O» tamamiyle
«yok olup gitmi§tir.>>
Ayetteki "demg", elmas ve yfil<.ut gibi sert bir cisime <;arpan ~eydir. 0
sert cismi yumu§ak ve i¥i bo~ bir cisme atar onu parampar~a eder. Burada zi-
hinde iyice yerle§mesi iyin ancak ak1lla bilinebilen bir §ey, hissedilen, gorillen
bir §eye benzetilmi§tir. "Zuhuk" ise ruhun <;1k1p gitmesidir. Nitekim canm
zorla y1kt1g1n1 ifade etmek i<;in de bu kelime kullamhr.
Sizlere, kans1 vardlf, oglu vard!r diyerek «Altab'a»; sibir ve karma kan-
~1k rtiyalard1r diyerek de Kur'an'a «yak1§ttrd1g1n1z s1fatlardan dolay1 yaztk·
lar olsun size!» el-As.ma! demi§tir ki, "veyl" kelimesi bir §eyin ~irkin oldugu-
nu ifade etmek i9in kullan11Ir. Uziintti iyin cle kullan1ltr. "Veyh" kelimesi ise
ac1mak iyin kullaruhr. "Veyl"in cehennemde bir vadi oldugunu soyleyen, bu-
nunla, bu kelimenin bu mana i~in vazedildigini kasdetmemi~tir. Ancak kimin
hakk1nda Allah boyle demi§se, o kimse cebenne1ni hak etmi~ ve bu, kendisi
i<;in kesinle§1ni~ olur. Buna gore ayetin tnanas1 ~oyle olur: Ey mil~rikler! Ar-
tlk sizin i<;in helak olmak kesinle~ti. ·

19. «Goklerde ve yerde kim varsa hepsi» yaratmak ve kul olmak ba-
k1mmdan biittin yarat1klar «O'nundur. O'nun katJnda olanlar,» yani yilce
rnelekler «kendisine ibadetten biiyiikliik taslan1azlar.» Kendilerini btiytik
saymazlar. Aksine Allah'a ibadet etmekle ogiinilrler. O'na ibadetten §eref du-
304 RUHU 'L Bfi;YAN Ciiz: 17

yarlar. Halbuki insanlar, son derece zay1f olduklan ic;in Allah'a ibadet etmeye
daha muhtavtnlar. 0 melekler Rablerine ibadetten «bir yorgunluk da duy-
mazlar.»
20. «Gece gtindiiz tesbih ederler,» yani, her vakit Allah'1 tenzih, tazim
ve temcid ederler. «Asia usanmazlar.» Goz a<;1p kapayacak kadar bir vakit
de olsa onu tesbihten geri kalmazlar. <;unkii onlar, insan1n nefesle; bahg1n da
su ile ya§ad1g1 gibi Allah'1 tesbihle ya§arlar. Yani, bizim i<;in nefes ahnak
neyse melekler i<;in de tesbih odur. Kalkmam1z, oturmanuz konu§mam1z bizi
nefes almaktan ahkoymuyorsa, melekleri de, yapt1klan i§lerden herhangi bir
§ey, tesbihten ahkoymaz.

~eyhimden i§ittim, §Oyle diyordu: "Kullugun tathhg1, ancak Allah'1 tam


bilmekle ve kamil manada §fihfid ile mtiyesser olur. <;tinkti, padi§ahla sohbet
ve sirla§man1n lezzetine seyis eri~emez. Dolay1s1yla hicab ehlinin ibadeti,
gev§eklikten, b1kk1nhk ve zorlamadan hall olmaz. Peygamberler gibi ehli ma-
rifete gelince, onlar i9in ibadet, ba§kalan i<;in adet gibi olmu§tur. Yani, iba-
detlerini rahathkla, a§k ve §evkle yaparlar."
ENUlYA Sl.Jl{l£Sl/:.l I :wr;

21. Yok.'la onlar yeryiiziinden birtaktm tannlar edi11diler de


iUiileri lJnlar mt diriltecek?
22. Eger gokte ve yerde Allah 'tan ba§ka birtaktm tannlar
olsaydi ikisinin de diizeni bozulurdu. Ar§in Rabbi olan Allah,
on/arm yak~tirdiklari sifatlardan miinezzehtir.
23. Allah, yaptigindan sorumlu olmaz; onlar ise sorguya
f ekileceklerdir.
24. Yoksa 0 'ndan ba§ka bir takun tanrtlar mi edindiler? De
ki: "Haydi delilinizi getirin! i§te benimle beraber olanlarin
Kitabi ve benden oncekilerin Kitabi." Dogrusu onlarin fOgu
hakki bilmezler. Bu sebeple yllz fevirirler.
25. Senden once hifbir peygamber gondermedik ki ona:
"Benden ba§ka ilfih yoktur. Art1k Bana kulluk edin" diye
vahy etmi§ olmayalim.

21. «Yoksa onlar yeryiiziinden» baz1 ta§lan yontarak «bir tak1m» put-
lan «tanrdar edindiler de oliileri onlar mi diriltecek?» Yani §U mil~rikler.
yerden oliileri diriltmeye kadir olan bir taktm tannlar m1 edindiler? Onlann
cans1z ve hakir putlan ii fill edinerek oldtikten sonra diriltmeyi onlara isnad et-
meleri klnanmaktadir. <;unkti onlar, ilfilun husfisiyetlerinden olan olilleri di-
riltmeyi putlan i9in iddia etmi§lerdir. <3 >
22. Ey mti~rikler! «Eger gokte ve yerde» inanc1mza gore «Allah'tan
ba§ka bir tak1m tanrdar olsayd1 ikisinin de diizeni bozulurdu.» Yani, yer
ve gok, gorillen nizam1n d1§1na <;1karlard1. <;tinkti, iki ki§i aras1nda verilen her
i§ bir dtizene gore yiirilmez. Bir memleketi iki padi§ah idare ederse halk1n dU-
zeni bozulur. Bunlardan birinin digerine tabi oldugu ileri sfuiillirse, o zaman
digerinin yani soz sahibinin ilah oldugu belirlenmi§ olur. Burada Allah, akli
delil ile kendisinin ortaktan mtinezzeh oldugunu belirtmektedir. Ayetteki "
"jz/a", ba§ka manas1nadtr. «Ar§In Rabbi olan Allah, onlarin yak1§tlrd1kla·
r1 Sifatlardan mtinezzehtir.» Allah'1, ar~1n Rabbini ~ onlann anlatt1klan ~ey­
lerden tenzih edin. Y ani, ortak, zevce ve evlat eclirunek gibi onlann anlatt1kla-

3- Ay etin manasmrn a~i.klanmas1: Bu mi.i~rikler, ollileri diriltmeye gtici.i yeten, yeryUzUnden


ilfilllar mt edindiler? AsHl! Onlar, hi!rbir ~eye gucu yetmeyen cans1z varhklan ilahlar edin-
mi~lerdir. Onlar diriltmekten aciz varhklardrr. Onlan nastl ilahlar edindiler?
306 RUHU 'L BEVAN CCtz: I 7

n §eylerden Allah'1 tenzih edin. <;unkti bunlar cisim olan ~eylerin s1fatlarm-
dandir. Halbuki Allah, bir cisim olsayd1, alemi yaraunaya ve onu idare etme-
ye gticti yetmezdi. Bununla beraber cisim bo§lukta, yer kaplar. Bu ise cismin
sonradan olmasm1n i§aretlerindendir. Vticudu vacib olan Allah ise bunlardan
yticedir, mtinezzehtir.

Btiytiklerden biri demi§dir ki: "Seneviyye yani biri haynn digeri de §er-
rin kaynag1 olmak tizere iki tannya inananlar, ale1nin iki ilfilu oldugunu iddia
ettiler. Bu iddialan, hem ke§if ve hem de burhan delili ile bat1ldlf. Bir cesedin
iki kalbi, bir bedenin iki ruhu, bir gogtin de iki gtine~i olmaz. iyiler, tek olan
Allah'a §ehadet ettiler. 0 da fiziki alem·in otesindedir. Eger iki gtine§ olsayd1
alemin nizamt bozulurdu. Mevcut nizam, ba§ka bir gtine§ istemez; nas1l ba§ka
bir tarin istiyebilir? Ba§ka bir gtine§ bulamadlg1na gore anlad1k ki muhakkak
varhk aleminde ba§ka bir ilah yoktur."
23. Ytice «Allah yaptig1ndan» ve htikmettigi herhangi bir §eyden «so-
rumlu olmaz; onlar ise» yani kullar ise, yaptlklan en kti~tik §eylerden «sor-
guya ~ekileceklerdir.» Allah'sa, yapug1 §eyden sorulmaz. <;tinkii 0 , Rab'dir,
maliktir, bilendir ve ilmi sonsuzdur. Onun d1§1ndaki her §ey kuldur, cfillildir.
Hi9bir §eyi ogrenmeden bilmez. Cahil kolenin yaptlg1 bir i§ten dolayt her ~eyi
hakk1yla bilen efendisine itiraza ve ni9in yapun, §Oyle yapsayd1n gibi bir ~ey
soylemeye asla hakk1 yoktur. insanlarsa sorulurlar, sorumludurlar. <;tinkti on-
lar, kuldurlar, yarat1ktular, hata ederler. Dolay1s1yla yapt1klan her §eyden ni-
9in yapumz diye sorulurlar.
iyi bil ki, itiraz, Rabbi gazaba getiren kotti bir ~eydir. O'nun cezas1ru ve
gazab1n1 gerektirir. Ytice Allah'a i§inde itiraz etmek kotti bir §ey oldugu i9in
iblise Ianet edildi. inkarc1lann azg1nlanndan oldu. <;tinkti Allah Teala, ona
secde etmekle emredince; "... qamurdan yarattzgzn kimseye secde eder mi-
yim ?" (isra: 61) demi§ti. Ehli bid'atten olanlar, Allah'a itiraz etmekten ve
onun s1fatlanyla ilgili konularda ileri geri rastgele konu§maktan dolay1 helak
olmu§lardir. Onlar sahabenin, tabiinin ve ehl-i hak olarak onlara tabi olanlann
clalmad1klan konulara dalmakta sak1nca gormediklerinden dolay1 §tiphelere
dti§mil§ler ve hidayetten sapm1~lar, bir 9oklanru da sapt1nn1§lardIT.
Ehli hak sozbirligiyle demi§lerdir ki: "Fiilinde ve yaratiklannda meyda-
na getirdigi bir §eyde Allah'a itirazda bulunmak ktiftirdtir. Buna kafir, cahil ve
sap1k olanlardan ba§kas1 cliret edemez. Peygambere itiraz da boyledir. <;tinkti
o heva ve hevesinden degil, ancak Haktan ald1g1m konu~ur. Bundan dolay1dtr
l~NUIYA SlJf{gsl /:l I

ki peygmnbcrc iti ral, Allah'a itiraz<lir. Ona itiraz ise yok olmak demektir."

Btiytiklerden birinin ~oyle dedigi nakledilmi~tir: "Gafillerden hirinin


meclisinde bulundmn. Bir ara: 'Dunyamzdan bana u~· ~ey sevdirildi: Koku.
kadlnlar, gozumun nuru olan namaz' <4 l hadisinden dolay1 peygamberi kaste-
derek falan kimse de olsa hi~bir kimse iyin hevadan kurtulu~ yoktur. <ledi. 0
~ahsa dedim ki, 'Allah'tan utanm1yor musun? <;iinkti Hz. Peygamber, sevdim
demedi; aksine sevdirildi buyurdu. Allah'tan gelen bir i§ten dolay1 kul nas1l
kmamr?' Daha sonra beni bir gam ve keder aldt. Hz. Peygamberi rtiya<.Ju gOr-
dilm. Bana: 'Uztihne onun i~ini bitirdik' buyurdu. Daha sonra duydum ki o ~a­
hts oldtiriilmti~."

Fakihler dediler ki: "Herhangi bir kimse noksanhk kastederek Hz. Pey-
gamberi kad1nlara meyletmekle k1narsa, ceza olarak oldtirilltir." Allah bt\yle-
lerini kahretsin.

24. «Yoksa O'ndan ba§ka bir tak1m tanrdar m1 edindiler?» Burada-


ki soru, Allah 'tan ba§ka tann eclinmelerini inkar etmek, 9irkin gostennek ve
bunun btiyilk bir ~ey oldugunu bildirmek iyindir. Yani, mli~rikler, YUce Al-
lah'1 a~arak ulfihiyetin ozelliklerinden tamamen yoksun olan bir tak1m tannlar
m1 edindiler? demektir.

Onlara, delillerini 9tirtitme ve ta~ atma yoluyla «de ki: 'Haydi» aktl ve
nakil yontinden iddia ettiginiz «delilinizi» bana «getirin!» Verin! <;UnkO de-
lili olmayan bir sozlin s1hhati de olmaz; ozellikle boyle onemli bir i~te. ~t1te
benimle beraber olanlarin Kitab1 ve benden oncekilerin Kitab1'.» Burada
il9 Kitab'a; Kur'an-1 Kerim, Tevrat ve incil'e i§aret edilmi~tir. Kur'an-1 Kerim
btiyiik bir zikir, klyamete kadar da bir ogiittiir. Tevrat ve incil de bilyilk bir zi·
kir ve ge~1ni§ milletler i9in bir ogtitttir. Yani bu ti~ Kitab'a mtiracaat edin, bir
bak1n; bunlardan birinde, tevhidle emir dt§tnda bir §ey bulabilir misiniz'! t~te
ben delilimi getirdim; Haydi siz de delilinizi getirin!

«Dogrusu onlarin ~ogu hakk1 bilmezler.» Yani hakkl anlamazlar.


Onunla bat11I, birbirinden se9emezler. Bu sebeple tart1§mak onlara f ayda ge·
tirmez, etki yapmaz. <;tinkti btittin fesad1n ash olan cehalet ve hak ile batJI
aras1n1 ayuamamak, onlardad1r. Ytiz <;evinneleri bundan dogmu§, inkQrlart
bundan ileri gelmi~tir. «Bu sebeple ytiz ~evirirler.» Tevhid'den ve peygam-

4- Hadisi Ahmed, Nesai, Hakim ve Beyhaki rivayet etmi§lerdir. Bkz. el-Fethu'l-Kebf'r, 2/68.
308 J.tUHU 'L ·HEYAN Ci'lz: I 7

ber'e uymaktan yilz 9evinneye deva1n ederler.

25. «Senden once hi~bir peygamber gondermedik ki ona:» ~Uphesiz


«'Benden ba§ka ilah yoktur. Arttk Bana kulluk edin' diye vahyetmi§ oJ-
mayahm.» Yani, Beni birleyin, Bana ortak ko~may1n.

Bu ayette, btittin nebilerin, peygamberlerin sadece iki maslahata dayana-


rak geldikleri hikmetine i~aret vardu. Bunlar da: Faydalanmn .Allah'a degil
kula dorunesi iyin Allah'm birligini isbat ve ihlasla O'na ibadet eunektir. Nite-
kim Cenab-1 Hak ~oyle buyurur: "B en cinleri ve insarzlan ancak Bana ibadet
etsinler diye yarattim. 11 (Zariyat: 56)

26. "Rahman fOCuk edindi" dediler. 0, bundan miinezzeh-


tir. Aksine (melekler,) ikrama erdirilmi§ kullardir.
27. Bunlar, sozleriyle 0 'nun oniine gepnezler ve yalniz
O'nun emriyle hareket ederler.
28. Allah, onlarm onlerindekini de bilir, arkalarmdakini de
bilir. Onlar, Allah'1.n raz1. oldugu kimselerden ba§kasina §efa-
at et11wz/t!I' •'<~ 0'111m korkwmndan titrerler.
29. Onlardan her kim: "Ben O'ndan ba§ka bir tannymr!"
derse, Biz onu cehennemle cezaland1nriz. Zalim olanlart, i~·te
boyle cezaland1nriz.

26. Huzaa kabilesinden baz1 mti~rikler de: «'Rahman,» meleklerden


«~ocuk edindi' dediler.» Onlann Allah'in k1zlan oldugunu ve Allah'in dn-
lerden baz1 ileri gelenlerle. seykinleriyle evlendigini ve melekleri bunlarm do-
gurdugunu iddia ettiler.

«0, bundan miinezzehtir.>> Yani, kendisine yakt~tr §ekliyle bundan yU-


cedir, mtinezzehtir. Bu ifadenin, mti~riklerin ahmak4ta sozlerinden teaccOb
ic;in olmas1 da milinktindtir. 0 takdirde manas1: <;ocuk, zevce ve ortak edin-
mek gibi kendisine isnad edilen §eylerden yaratan he kadar uzak ve ne kadar
yticedir, demek olur.

Melekler onlann dedikleri gibi degil, «Aksine melekler ikrama erdl·


rilmi§», Allah katinda mukarreb, kullardan ~ogu ilzerine ilstiin k1hnm1~ «kul-
lardir.» Yaratlk olmak, dogmmaya ayk1nd.Ir. <;tinkti, dogunnak ili§kiyi ge-
rektirir. Dolay1s1yla onlann iddia ettikleri gibi melekler Allah'1n ~ocuklan de-
gildirler.

27. «Bunlar,>> yani melekler «sozleriyle O'nun oniine ge~mezler.» Ya-


ni melekler, terbiyeli koleler gibi tam manas1yla itaatlanndan dolay1 Allah,
bir §ey demedikve ve onunla ernretmedikc;e bir §ey dernezler «Ve yaln1z
O'nun emriyle hareket ederler.» Yani, O'nun e1nriyle dedikleri gibi yine
O'nun emriyle hareket ederler; asla ba§kas1n1n emriyle degil.

28. «Allah, onlar1n onlerindekini de bilir» yani Allah'a, soz ve i~ ola-


rak yaptJ.klanndan hi~biri gizli degildir. «Arkalanndakini de bilir.» Yani
soz ve i~lerinden yapmad1klann1 da Allah bilir. «Onlar Allah'1n raz1 oldu&u
kimselerden ba§kas1na §efaat etmezler.» Yani, iman ehlinden, Allah'tan
korku duyanlara §efaat ederler.

ibni Abbas der ki: "Ancak 'La ilahe illallah' diyenlere §efaat ederler."

"Sef" bir §eyi benzerine katmak, teki yift yaprnak demektir. ~efaat ise
bir §eyin digerine, ona yard1m ederek katthnas1dlf. Bu, daha <;ok derece bakl·
1n1ndan daha ytice olan1n derece .i tibariyle kendisinden a§ag1da olana kattlma-
310 RUHU 'L ·HEYAN Cl"tz: 17

s1nda kullan1hr. Kryamet gtintindeki §efaat da bu kabi ldendir. (Dereceleti


ytiksek olanlar digerleri i9in af ve ihsan dilerler.)

Bu ayette, btiyilk gtinah sahiplerinden §efaati men etine konusunda


Mu'tezile i<;in bir delil yoktur.

«Ve O'nun korkusundan titrerler.» Yani, bununla beraber onlar, Al-


lah'tan korktuklanndan dolay1, sevgi ve sayg1yla titrerler.

29. «Onlardan>> yani meleklerden «her kim:» Allah'1 a§arak faraza:


«'Ben O'ndan ba§ka bir tanny1m!' derse, Biz onu» diger mticrimler gibi
«cehennemle cezaland1rir1z.» Onlan, ytice vas1flanndan ve sevilen fiillerin-
den hiybiri kurtaramaz.

Bu ayet, ~irkten ka~uunalan yolunda, tannhk iddiastnda bulunanlan


tehdit etmekle birlikte mii§rikler i9in de bir tehdittir.

. «Zalim olanlar1, i§te boyle cezaland1r1riz.» Yani, e§yay1, yerinin d1~1-


na koyanlan, ortak ko§makla ve ilfihhk id.dia etmekle hadlerini a§anlan, bu
ac1kh ceza gibi cezalandlnnz.
1\vt>t : 2u ao l~NBIYA Sl J HESI / '21 :~ I I

30. lnkar edenler, goklerle yer biJi§ik halde iken Bizim, on-
lari ayird1g1.m1zi ve her canl1y1 sttdan yarattigimizi. gormediler
mi? Hilla inanmr.yorlar mi?
31. Yer yii.ziinde, onlari sarsmasr.n diye, sabit daglar yarat·
tr.k ve onda, istedikleri yere gidebilmeleri ifin geni§ yollar Qf·
tik.
32. Biz., gokyiiziinii korunmu§ bir tavan yaptik. Onlarsa
hiz/Q. gok yii.ziinun ayetlerinden yii.z fevirmekteler.
33. Geceyi, gunduzii, giine§i ve ayi yaratan 0 'dur. Bunlar·
dan her biri bir yiiriingede yiivnektedirler.

30. «inkar edenler, goklerle yer biti~ik» ve yap1§1k «halde iken ..•»
Aralannda bir bo~luk ve av1khk yoktu. "Ratk" bir §eyin bir §eye eklenip kay-
na§arak biti§mesi demektir. «Bizim onlan» birbirinden «ayrrd1g1m1z1 csi ve
her canhy1 sudan yarathg1m1z1 gormediler mi?» Buradaki soru rU'yetin
nefyini inkar ic;indir. Mana ~udur: 0 inkarcilar dti§tirunediler mi, bilginlerden

5-Ratk, bir ~eyin bir §eye eklenip kayna§arak biti~mesi demektir.


Fatk ise, fek gibi kopar1p aymnakt:J.r.
Bu ayetteki "ratk" ve "fatk" hakkmda, alimler Uy anlam aytl<lam1§lardrr:
Birincisi: :tbn Omer ve ibn Abbas (r.a.)dan bir rivayette gok, ratk idi yagmur yagm1yordu ve
yer ratk idi ot bitmiyordu; sonra Allah gogti fatk etti agmur yagdird1, yeri fatk etti ot bitirdi de·
nilm~tir.
Buna gore (ayette geyen) gorme i§i (hakiki anlamda) gozle olabilir; fakat ratk ve fatlc
. mecaztdir. Ve ayetin ifadesi §eklindeki ifade yerine oturtulmu~tur.
ikincisi: ibn Abbas'tan, 1krime, Hasan, Katade ve ibn Ciibeyr yollu bir rivayette, gBkler ve
yer ikisi biti§ik bir §eydi, Allah, aralanru ayird1 denilmi§tir. Bu mana, ilk rnadde teorisino uy-
gunluk gosterdigi gibi, yerin gtine§ten aynld1g1 yolundaki son teoriye de deginmi§ olur.
Buna gore ratk ve fatk hakikattir. Fakat gorme, ilim veya gorU§ anlammdadtr.
U~iinctisU: Ratk yoklukta ortakhk, fat.le yaratrnak ve farkh kllmak anlammda olmaktll'. Buda
birtak1m mttfessirlerin dirayeten anladiklan bir rnanadrr.
Bunda gonne ilm1, ratk ve fatk mecazidir.
Bununla beraber gosterdigimiz gibi a.ye t Uy manaya da gelebilir hepsi de sahihtir, aralannda
s:eli§ki yoktur. (Elmahh Muhammed Hamdi Yazir, Hale Dini Kur'an Dili C: 5, S: 448-449) ....
312 RtJHU'L-BEYAN Ci'lz: I 7

sonnadilar mi, kitaplan mtitalea etmediler 1ni ve biltne<liler 1ni? Bilinen her
canhy1, canh olan her §eyin ba§lang1c1111 suyun cinsinden ineydana getirdik
ki, bu da nutfedir. Nitekim Allah, §Oyle buyurdu: "Allah her canl1y1 sudan
yaratti." (Nur: 45) yani canhlardan her ferdi, belirli bir nutfeden yarattni§tlf
ki, o <la babasm1n kendisine ozel nutfesidir. Ya da, canhlann ~e§itlerinden her
bir ye§idi, suyun 9e§itlerinin birinden yarattt. Baz1lan da bitki ve aga9, su ile
yeti§tikleri i9in bu ayete girer dediler.
Su, yer ytizilntin 9evresini ku§atan ak1c1 bir cisimdir. Hayat, bitki ve
hayvanda mevcut olan, bilyiime ve artma kuvvetine de denir. Nitekim ayette:
"Yer yuziinii olumiinden sonra diriltir, canlandinr" buyrulmu§tur. (Hadid:
17) «Hata. inanm1yorlar m1?» Yani, hfila Allah'1n kudretini tasdik etmiyorlar
m1?

Burada Allah "her canliyi sudan yarattik" ayetiyle insan, hayvan ve bit-
ki gibi c~1lardan hayat sahibi olan her §eyin hayat1m; canh yarat1klann hep-
sinin ash olan sudan yarattig1na i§aret etmektedir. Kendisinde hayat bulunan
bu varhklann hepsi, yeti§mesinde ve devam1nda suya muhtac;dIT. Hayvanlar
ve canhlar da boyledir. Nitekim Allah §Oyle buyurur: "Ve Allah her canllyi
sudan yaratti." (Nur: 45) Bunlann hepsi, ruhlann §ehadetiyle, tamkhg1yladtr.
Bil ki, ayetleri, delilleri gormekten maksat, onlan gormekten, onlan ya-
rataru kalb gozliyle gormeye intikaldir. Buda iman1n hakikatidir.
Hikaye edilir ki: Bir glin Hazreti Ali, minbere 91.karak dedi ki: "Ne ister-
seniz sorun. <;tinkti gogstimde 9ok ilim var. i§te RasfiHillahin milbarek tiikrti-
gti agztmda. '' Mecliste Yemen'li bir ki§i vard1. Hz. Ali iyin dedi ki: "Bu adam
bilytik bir iddiada bulundu, bense bunu mat edecegim." Yerinden kalkarak
dedi ki: "Soray1m m1?" Hz. Ali de: "Mat etmek ivin degil, ogrenmek ve anla-
1nak i9in sor." dedi. Yemen'li dedi ki: "Beni sormaya sen stirtikledin, zorlad1n.
Rabbini gordtin mil ey Ali?" Hz. Ali: "Gonnedigim bir rabbe ibadet etmem"

Gortildtigti gibi Tabiat ilimlerindeki geli~meler, bu ayetin daha iyi anla§tlmasma yardunc1 ol-
mu~tur. Nitekim, baz1 ilim adamlarma gore uzaydak.i cisimler, vak.tiyle bir gaz ktitlesi halinde
idi. 7...amanla, bu gaz kUtlesinden ktireler halinde par~alar kopmu§ ve uzay bo§luguna frrlamt§ltr.
Aym §ekilde, dtinyam1z da, bir gaz kiltlesi olan gilne§ten kopmu§ ve zaman i~inde soguyarak
kabuk baglam1§tlr. Bu arada, dtinyamndan ytikselen gazlar ve buharlar. yogunla§arak yagmur
§eklinde tek:rar diinyaya dtikUlmU§ ve ooylece denizler ve okyanuslar meydana gelmi~ suda yo-
sunla§ma ile ba§layan canhlar, ilah1 kanunlara gore geli§mi§tir. Allah en mi.ikemmel canh ttirii
olarak da yine i\:inde suyun bulundugu ozel bir ~amurdan insam yaratmt§tlr. (N~ir)
Ayt'I : :.H> :i :l ENl:31YA Sll Hl4:SI /2 1

dedi . Yemen'li : "Nasti gordlin?'' dedi . Hz. Ali : "Q()zler O'nu bizzat kendisim.·
has olan g()n11e duyusu ile gonnemi~tir. Aneak O'nu imanm hakikatiyle kulp-
ler gt)nnil~tilr. Rabbim birdir 01tag1 yoktur, birdir ikincisi yoktur. tektlir ben-
zeri yoktur. Hislerle idrak edilmez, k1yasla da mukayese olunmaz" dedi. 0
anda Ye1nen'li, bu cevab1n deh~etinden bayllarak dil§til. Ay1hnca: " Hi'rhir
kimseye mat etmek maksadlyla soru sonnamaya Allah'a soz verclim," dedi.
31. «Yeryiiziinde, onlar1 sarsmas1n diye,» bir stirti «sabit daglar yn-
ratt1k.» Yer yti zti, cisimler aras1nda en katt bir cisimdir. "Revasiye" sdbit.
anlam1ndaki rasi kelitnesinin voguludur.

ibni Abbas der ki: "Yerytizli su ytiztine yaytlm1§tl. Geminin su ilzerinde


salland1g1 gibi, o da tizerindekilerle sallan1yordu. Geminin demir atmakla sa-
bit k1hndlg1 gibi Allah da onu sabit daglarla durdurdu, sabitle§tirdi."

«Ve onda» yani, yeryilztinde «istedilderi yere gidebilmeleri i~in geni'


yollar a~tik.» Uzak illkelerdeki i~lerini bitinnek maksad1yla, rahathkla ve §a~
11
~1rmaks1z1n ayt1g1m1z bu yollardan gitsinler. Ficac iki dag aras1ndaki geni~
11

yol anlam1ndaki ''fee" k elimesinin ~oguludur. "Fee" kelimesi mastar olarak da


kullaruhr ki iki_dag1n aras1n1 yarmak demektir. "Subul" kelimesi de "Sebil"in
9oguludur. Sebll, gidilip gelinen yol demek.tir.
32. «Biz, gokyiiziinii» direksiz oldugu halde dil§mekten, bozulmak ve
r;oztilmekten ya da kulak h1rs1zhg1ndan «korunmu~» yani kulak hirs1zhA1
yapmak isteyen §eytanlardan ate§ stitunuyla korunmu~ «bir tavan yapt1k.•
Gok, yerytiztintin tavan1 gibi oldugundan ta van ismiyle isimlendirilmi~tir.

«Onlarsa hala gok yiiziiniin ayetlerinden» yani, gune§, ay, y1ld1zlar


ve digerleri gibi Allah'1n varhg1na, birligine, sanat1mn ytieeligine ve kudreti-
nin azametine parlak i§aretler klld1g1 pek ac;1k delillerinden «yiiz ~evirmekte·
ler.» Bunlan dti~tinmilyorlar, ktifilr ve sap1khklanna bir son venniyorlar.
Rahmetinin eserlerine bir bak1n! San'attmn ve kudretinin hayret veren yttnle-
rini bir dli~lintin! Dli~tintin de boylece ilfilll marifet denizlerinden inciter ~1ka­
rasm1z.
Hikaye edilir ki, Hz. Davud (a.s.) odas1na girdi. Orada kti9ilk bir kurt
gordli. Onun yaratd1§1n1 di.i~tinerek: "Allah, ~unu, deger vererek ni~in yarat-
m1§tir?" dedi . Bunun tizerine Allah onu konu§turdu. Dedi ki: "Ey Davud! Sen
kendini mi begeniyorsun? Ben, Allah'1 zikrediyor ve Allah'1n sana verdili
§eylerden daha ~ok O'na §tikrediyorum."
3 14 t 'i'11.: 17

Ayetleri gonnekten maksat, Allah'1 her ~eyin ba~mda zikretrnl!ktir. B()y-


le yapmak, olgun inti'minlerin ()zelliklerindendir. Bu sebeple ak11l1 kim!'lenin.
nefsini h evadan men etmesi ve onu dogruya iletmesi konusun<la Jti~Umnesi
ve ir~ad iyin, akl1 ve nakll yolu en iyi bileni se9mesi gerekir.

33. Yer ylizlintin golgesi olan «geceyi,» gtine~in 1~1g1 olan «giindiizii,»
gtindtiz yildlz1 clan, ayd1nlatan «giine§i ve» gece y1ld1z1 olan, ayd1nlatan «ay1
yaratan» yalruz «O'dur.» Y ani, bu ~eyleri yaratan ve yokluk aleminden var-
hk ale1nine 91karan yalruz Ytice AlJah'tu. Sonsuz kudret ve her ~eye galip ge-
len hikmet, O'nundur. «Bunlardan» yani, gline~ ve aydan «her biri bir yo-
riingede yi.izmektedirler.» Yani, suda ylizmek gibi yorlingenin sath1nda
akarlar. Ashnda "sebh" suda ya da havada stiratlice hareket etmek, gitmek
demektir. Hakiki rnanas1 budur. Burada istiare sanat1 yoluyla ylld1zlann yo-
riingelerindeki hareketleri ic;in kullanllrru~tlr.

Kur'an'1n Iafz1n1n delalet ettigine gore, yortingeler durrnakta, y1ld1zlarsa


yortingelerde balrg1n suda yilzdtigti gibi akmaktad1r.

Bil ki, Allah gogti yaratlp da gecenin, giindtiztin, s1cak ve sogugun bir-
biri arcbnca olinas1 sftreti yle diger inenfaatlerin gortihnesi ve belli olmas1 i<;in
gline§i ve ay1 yarat.Ina1n1§ olsayd1, kullan tizerine nimetleri tamamlarunazdt.
~Uphesiz ki O'nun nimetleri, gtin~ ve ay1n yoriingelerinde hareket etmeleriy-
le olgunla§Jr. Bundan dolay1dir ki, "bunlardan herbiri bir yorungede yuzmek-
tedirler."

34. Biz, senden iinee de hif bir insani olumsiiz kilmadik.


$imdi sen iiliirsiin de onlar bald kaltr mi?
35. Her nefis oliimii. tadacaktir. Biz sizi, bir imtihan olarak,
kiitiiliik. ,, ,~ iyilikle dem'riz. So111111du ancak Hi:.(~ diiruliirii/,• ~
ceksiniz.

34. «Biz, senden once de hi~bir insan1 oliimsiiz k1lmad1k.» Yani. ey


Muhammed! Senden once insanlardan hi~bir kimseyi dtinyada ehedl kilma-
dtk. Sonsuzla§tinnaya kadir isek de hi~bir insam dtinyada i>lUmstiz k1 lmak
bizim kanunlanm1zda yoktur. Bu itibarla olti1ne hedef olmayan hicrbir kiJllS('
yoktur. Durum boyle olunca, «§imdi sen oliirsiin de onlar» dUnyada «haki
kahr mt?» Hayir! Sen de onlar da oleceksiniz. Allah ~oyle buyurur: "Sii11/r,•-
si.z ki sen de oleceksin, onlar da oleceklerdir." (Ztimer: 30)

Buradaki soru hemzesi "mJtte'' kelimesine dahil olmu~ ise de mana iti-
bariyle "hulud" kelimesine dahildir. Buna gore ayetin manas1 : "Sen oldUgUn
zaman bu mti§rikler, senin Ollimline gillmek iyin, bfild mi kalacaklar?" demek
olur. ~air §Oyle demi~tir:
Bizim ba§zmiza gelen mustbetlere gulenlere: ''Ay1luuz, kendin.ize geliniz" de.
r;unku bizim ba~tnuza gelen musibetlerle on.Zar da kar.Jila~acaktir.
Mustedrek'te ~oyle rivayet edilmi§tir: "Peygamberimizin vefatmda me-
Jekler §Oyle taziye etmi~lerdir: "Essetamti aleyktim ve rahmetullahi ve
berekatiihfi. Kulun ugrad1g1 her musibette Allah kaunda bir tesell'i' vardir ve
kayud1g1 her nimetin yerine bir bedel vardtr. Ancak Allah'a gtivenin, rahtneti-
ni bekleyin. Esas mahrum, sevaptan mahru1n olandu. Vesselam'li aleykUm ve
rahmetullahi ve berekatlihfi."

Yine Peygamberimizin vefatinda ku sakalh, boylu boslu bir kimse saha-


benin yan1na girmek i9in omuzlanna basarak ilerledi ve agladi. Daha sonra
sahabeye donerek ~oyle dedi: ''Allah kattnda her musibet ivin bir teselll var"
du. Her elden ka9an1n yerine bir bedel var<hr. Her yok olantn yerini tutacak
bir halef vardlf. Onun i9in Allah'a dc\nlin, Allah'1 isteyin! Belada onun nazan.
sizin tizerinizedir. iyi bak.111, gerc;ek belaya ugrayan, ba~1na gelen mus1betler
teHifi edilmeyendir" dedi, aynldi. Hz. Ebubekir ve Hz. Ali: "Belki bu H1z1r
aleyhisselfunchr," dediler.

35. «Her nefis oliimii tadacaktir .» Nefisten murat, insamn ruhu olan
nefs-i nat1ka'dir. Oltimil de ruhun cesedinden aynlmas1ndan ibarettir. Yani,
aynlmarun ac1s1n1 tadacaktir, de1nektir. Tatmak kelitnesini burada bilinen
ay1k anla1n1yla anlamak milmklin clegildir. <;tinkti Olti1n, yenen ~eylerden de-
316 HUHU 'L·HEYAN Cf1z: 17

gildir ki tadlls1n, tadtna baklls1n. Aksine tatmak, ozel bir idraktir. Bu bak1m-
dan onu iclrakin ashndan mecaz k1lmak tnilmktindur. Olihn, hayat1n ZH.l<.h ola-
rak yarat1lm1~, vticutla ilgili bir s1fattu.

Hz. Ai§e der ki: "Peygamberimizin vefattndan sonra Hz. Ebu Bekir, izin
isteyerek Rasu.ltillah1n konuldugu odaya girdi. Mtibarek yilztinlin tizerindeki
orttiyti kaldtrarak optti ve Allah dogru soyledi diyerek: 'Biz senden once de
hi(.bir insani otumsuz ktlmadik. Simdi sen otursun de onlar bakf kahr nu?'
ayetini okudu. Daha sonra ch~an 'tlkarak insanlara bir hutbe irat etti. Hutbe-
sinde dedi ki: ' Kim Muhammed'e tap1yorsa ~tiphesiz ki Muhammed vefat et-
1

mi~tir. Ve kim Allah'a tap1yorsa ~tiphesiz ki Allah diridir, Olmez." Daha sonra
~u ayeti okudu: 'Muhammed ancak bir peygamberdir. Kendisinden once de
birrok peygamberler gefmi§tir. 0 , oliir veya oldiiriiliirse tekrar geriye mi dO-
neceksiniz?... (Al-i hnran: 144) Sanki Mtisltirnanlar, daha once bu ayeti hi9
1

okumam1~lard1. ''

«Biz, sizi bir imtihan olarak kotiiHik ve iyilikle deneriz.» Yani, ey in-
sanlar! Sabtr ve §tiktir eder misiniz; yoksa etmez misiniz diye yoksulluk, ac1,
zorluk, zenginlik, zevk ve sevin~ gibi kotilluk ve iyilikle yani mfisibet ve ni-
metlerle sizi deneyecegiz. Bunlar birer mtikellefiyet, ytikilinlilltiktUr. YUkilm-
lilliik ~u yonlerden bela olarak isimlendirilmi§tir:
Birincisi: Ytiktimltiltiklerin hepsi insana zor ve agu gelir. Bu yontiyle
bela olmu~tur.
ikincisi: Ytiktimltiltikler bir tak1m imtihanlardan ibarettir.

D~iinctisti : Allah, insanlan ~iikretmeleri iyin bazan sevinilecek ~eylerle


dener; bazan da iizucti ~eylerle imtihan eder ki bu tizilcti ~eylerle imtihan ile
milmet has1l olur. Mihnet yani insarun kendisiyle denendigi, imtihan edildigi ·
her ~ey, beladu. Bu, bak1mdan tnihnet, sabtr gerektirir. Mihnet iki belfuun en
btiytigtidtir.

Bu bala~la bakarak Hz. Omer der ki: "Darhkla imtihan edildik sabrettik.
Bollukla da imtihan edildik ama ~i.ikretmedik." Bundan dolay1 Emir-ti'l-
Mti'min'in ~oyle der: "Kim dtinyada kendisine rnal ve servet verilir de onunla
kendisine tuzak hazirland1g1ru bilmezse o ki1nse aldarun1~ttr."
«Sonunda ancak Bize dondiiriileceksiniz.» Tek ba§1n1za ve mti~terek
olarak ba~kas1na degil, sadece Bize dondtirilleceksiniz. Ba~kas1na degil. Boy-
1ece iyilik ve kottiltik olarak yapttg1mz §eylerden dolay1 sizlere kar~1hg1n1 ve-
l~NU1YA SUR~~Sl/21 at7

re~egiz.

Bu ayet. hem bir vaad, hem de bir vald yani, tehdittir. Ayrtl:a bunda.
tllinya hayattndan 1naksad111 bu dilnyamn bir imtihan yeri, sevap ve cezaya
hedef olduguna i~aret vardJT.

Bil ki, iyilik ve kotUltigiln kar~1hg1n1 vermeye ytiktimltiltik yurdu deni-


len dlinya ~Hemi yetmez. Bu bak1mdan , ikinci bir alem gereklidir. Bu atemc
ise ancak ollimle ve yeniden dirili§le vanhr. Bunun i~in de her insanm mmesi,
sonra <la dirilmesi inutlaka §artttr.
318 HUH LJ 'L Bii;YAN Ciiz: 17

36. inkarcilar seni gordiikleri zaman: "Sizin tanrilannizz


diline dolayan bu mu?" diyerek seni hep alaya altrlar. Halbu-
ki on.Jar, Rahman 'in zikrini inkar edenlerin ta kendileridir.
37. insan aceleci olarak yaratilmi§tir. Size liyetlerimi goste-
recegim, bunu Benden acele istemeyin.
38. "Eger dogru iseniz, bu tehdit ne zaman?" diyorlar.
39. inkar edenler ne yiizlerinden, ne de sirtlarindan ate§i
savamayacaklan, kendilerine yardim dahi edilmeyecegi zama-
ni bir bilselerdi!
40. Aksine o, kendilerine ansizin gelir ki, onlan §O§irtir. Ar-
ttk onu ne geri fevirebilirler ne de kendilerine miihlet verilir.
41. Ando/sun senden onceki peygamberle de alay edildi.
Ama alay edenleri, kendisiyle alaya ald1klan §ey ku§ativerdi.
42. De ki: "Sizi gece ve giindiiz Rahman 'dan kim koruyabi-
lir?" Buna ragmen onlar, Rablerinin zikrinden yiiz fevirirler.
43. Yoksa kendilerini Bize kar§i koruyacak tanrtlan mi
var? Onlar, kendilerine bile yardim edemezler. Katimwlan da
dostluk gormezler.

36. «inkarcdar» yani, mti~rikler «seni gordiikleri zaman: 'Sizin tan-


. nlann1z1 diline dolayan bu mu?' diyerek seni hep alaya ahrlar.» Putlan-
n1z1n mabut olmas1m iptal eden ve onlara ibadeti c;irkin kllan bir kottiltikle
putlann1z1 diline dolayan bu mudur? diyorlar.
«Halbuki onlar Rahman 'in zikrini inkar edenlerin ta kendileridir .»
:~I B

Yani, Peygamher al~yhissclamm ne bir zarnr ne de bir yaranla bulunamuyun


putlarmt kUtUlemesini. ki~tOIUkle amnas.1m k1111yorlar. Halbuki onlar. kendile·
rine nimet veren ve ihsanda bulunan Ralunani~ vahdaniyyet gibi kentlisiyle.
a111lmas1 vacib olan §eylerle anmalann1 inkar ediyorlar. Bu sebeple kendileri
kmamnaya ve inkar edilmeye daha lay1ktirlar.
37. «insan aceleci olarak yaratdm1~tlr.» "Acele," bir ~eyi vaktinden
{)nee istemektir. Oyle ki, "acele, §eytandandir" denmi§tir. A§in acele etmesin-
den ve sab1rs1zhg1ndan dolay1 insan, sanki aceleden yarat1lmt§ttr, detnektir.
Nitekim bir insan1n yaratll1§tan gilzel ahlaka sahip oldugunu ifade etmek h.;in
"hulika mine'l-kerem'' denir. insan1n aceleci olmas1n1n i§aretlerinden biri c.Je
kilfre luzla gitmesi ve ilahi tehdidin acilen gelmesini istemesidir.

Nadr b. Haris §Oyle demi§ti: "Ey Allah'im! Eger bu senin tara.fmdan


gelmi§ hak bir kitapsa, hemen iizerimize gokten ta§ yagdir veya bize daha
acikh bir azap gander." (Enfal: 32)
ibni Abbas'a gore burada insandan murat Hz. Adem'dir ki, kendisine
tifiirillen ruh gogsiine gelince a~ag1 taraf1na vannaks1zm hemen kalkmak iste-
mi~ti.

Ey acele edenler «size ayetlerimi gosterecegim,» artik onlan getinnem


hususunda «bunu Ben den acele istemeyin.» Y ani sevdigime ve peygamberi-
me alay ve dti~manhk yoluyla cehaletiniz ve sap1khg1n1zdan dolay1 eza et-
mekle, azap talep etmekte acele ediyorsunuz. Kim Benim bir dostuma dU~­
manhk ederse Benimle harbetmi§, bliylece azab1 istemekte acele etmi§tir.

A§ag1daki beyitlerde §oyle denilmi§tir:

/stedigin bir ~ey i~in acele etme


<;iinki acele eden kimsenin istedigine ula§mas1 pek nadirdir.
i ~inde teenni eden ki§i her ~·e§it gayesine eri§ir.
Acele eden ki§i ise ayaglnin kaymasmdan uzak kalmaz.

Bir bedevi ~oyle


der: "Siz siz olun asla acele etmeyin! <;ilnki.i Araplar
buna 'pi~manhklann anas1' adm1 vermi~lerdir. Bu sebeple dim i§lerde ve
inanev1 arzularda yava~ oltnak, acele etmemek Iaz1mdir.
0

38. <<'Eger» bize gelecegi konusundaki tehdidinizde «dogru iseniz, bu


tehdit», azab ve klyamet «ne zaman?'» ise bize 9ok acele gelsin «diyorlar.»
J20 RUHU 'L BEVAN C i'tt.: I 7

Buradaki hitap. peygambere ve teh<li<.lin geli~ini hHber veren ayetleri okuyan


mti'1ninleredir. Onlar bunu alay i~in soylilyorlar.

39. Ytice Allah cevaben onlara buyurdu ki: «inkar edenler ne yi.izle-
rinden, ne de s1rtlanndan ate§i savamayacaklan, kendilerine yard1m da-
hi edilmeyecegi zaman1 bir bilselerdi!» Yani, "bu tehdit ne zaman?" soztiy-
le acele ettikleri vakti, bir bilselerdi ki, o da ate§in kendilerini her taraftan sa-
racag1 vakittir. Oyle ki onu savmaya gtiy yetiremezler, acele ettikleri ~eyi en-
gelleyecek bir yard1mc1 da bulamazlar.

40. «Aksine o» k1yamet, «kendilerine ans1z1n gelir ki, onJar1 §a§Ir·


hr.» Cenab1 Allah oltim ve kiyametin vaktini bildirmemi§tir. Zira bunlann
vakti gizlendigi i<;in insan daha tedbirli, daha titiz ve fillirete hazirhkh olmaya
daha yak1n olur. «Artik onu ne geri ~evirebilirler ,» o'ndan murat ya azaptir,
ya ate~tir, ya da k1yamettir «ne de kendilerine mtihlet verilir.» Yani, goz
a91p kapayacak kadar bir zaman da olsa dinlenmeleri i9in, kendilerine mtihlet
verilmez. Veya mazerette bulunmalan iyin birakilmazlar, ya da ne kendilerine
bak1hr, ne de yalvan§lanna bak1hr.

41. «Andolsun, senden onceki peygamberlerle de alay ediidi.» Bunda


mti~riklerin istihzalanndan dolay1 Allah'1n Rasul ti i~in teselli vardlf. Y ani, Al-
lab'a yemin olsun ki, senin kavminin seninle alay ettikleri gibi, senden once
geyen biryok bUyUk peygamberle de a1ay edilmi~ti. Onlarsa buna sabrettiler.
«Arna alay edenleri, kendisiyle ala ya ·ald1klar1 §ey ku§abverdi.» Yani,
alaylann1 mtiteakip acele ettikleri azap, kendilerini ku~atlverdi. Bu, peygam-
berleri yle alay edenleri, o alaya ald1klan §eyin ku~att1g1 gibi, .1ni.i~rikleri de
ku~atacag1 konusunda, peygamberimiz i~in bu bir vaaddir.

42. Ey Muhammed! Alay edenlere ktnama yoluyla «de ki: 'Sizi gece ve
giindiiz Rahman'dan» yani, gece yahut gtindtiz, gelmesini hakettikleri Al-
lah'1n azabrndan §ayet Allah size azab etmek isterse «kim koruyabilir?'»
Kim himaye edebilir? Yani O'ndan ba~ka. azab1ndan kimse sizi koruyamaz.
«Buna ragmen onlar, Rablerinin zikrinden yuz ~evirirler.» Allah'tan
korkmak ve kendilerine verdigi gtiven ve rahathk gibi i~inde bulunduklan ni-
metleti saymak ~oyle dursun Allah'1 amnay1 bile aklllanna getinnezler. Ki on-
lara bu ttir soru sorulsun. Bunun anlam1~ onlan brrak boyle bir soru sorma,
9i.inkli bunlar, Allah'1n zikrinden ytiz 9evinni~ olmalan sebebiyle boyle bir so-
ruya ehil olacak ki~iler clegildir, demektir.
li:.NUtYA SUHESl/21

43. «Yoksu kc11dilerini Bize kar§I koruyacak tunr1lar mt var?» Yani.


onlar ivin kendilerini azaptan koruyacak, bir tak1m ilahlar var dt\ bunlara m1
gtiveniyorlar? Haytr, oyle bir §eyleri yoktur. «Onlar, kendilerine bile yar-
dtm edemezler. Kattm1zdan da dostluk gormezler.» Yani, onlann kendile-
rine yard1m etmeye gilvleri yoktur. Taraf1m1zdan herhangi bir yard1mla da ko-
runmazlar. Aynca dostlanffilzda bulunan sekinet (i~ huzuru), rahat, rahmet ve
kolayhk gibi gtizel vas1flardan hi<;biri de kendilerinde yoktur. Bliyle oluncu
ba§kalanna yardunda bulunmalan nas1l di.i~ilntilebilir?
"Katznuzdan da dostluk gormezler"in manas1 ibni Abbas a gcke: "Ne de
1

Bizden korunabilirler'' demektir.


H(JH U'L U~YAN C:t'\z: 17

44. Dogrusu Biz, hem bunlari hem de atalarim bolluk if in-


de ya§aUik. Nihayet kendilerine omiir llZUn geldi. Oysa onlar,
Bizim yerkiireye gelip onu Uflanndan eksilttigimizi gormiiyor-
lar mi? Buna ragmen iistiin gelen onlar mi?
45. De ki: "Ben sizi ancak vahiyle uyanyorum. '' Ama sa-
girlar, uyanldrklan zaman fagnyi i§itmezJer.
46. Ando/sun, onlara Rabbinin azabindan bir esinti dokun-
sa: "Eyvah bize, biz gerfekten wlimlermi§iz," derler.
47. Biz kiyamet giinii ifin adalet terazileri kurariz. Hifbir
kimse, zulme ugrah-lmaz. Bir hardal tanesi agirlr.ginda bile ol-
sa onu getiririz. H esap giiren olarak Biz yeteriz.

44. «Dogrusu Biz, hem bunlan hem de atalar1n1 bolluk i~inde ya§at-
bk.» Yani, refah ve bolluk i~inde ya~ad1lar. «Nihayet kendilerine omiir
uzun geldi.» Buna aldandllar. Bu refah ve bolluk i~inde hayatlann1n slirilp
gidecegini, bir yenilgi gormeyeceklerini zannettiler.
«Oysa onlar, Bizim yerkiireye gelip onu u~larindan» ka.firlerin ya~a­
d1g1 topraklara Mlisltimanlara o topraklan istila ettinnek suretiyle «eksilttigi-
mizi gormiiyorlar m1?» <6> Gormek iyin bakrmyor1ar mI? Onlar Bizim azab1-
m1zdan kurtulabileceklerini nastl dti~lintiyorlar? Bu, Allah'1n, kafirlerin
yurtlann1 Milslilmanlann eliyle harap ederek dar'ul-islam'a ilave etmesinin
bir temsili ve tasviridir.

«Buna ragmen» Allah'm Rasfiltine ve mti'minlere «iistiin gelen onlar


m1?» Ge((en ~eylerin zuhurundan ve onlan gordtikten sonra galip olmalan
zannedilir .m i? Yani, galip olan Allah'tlf; maglup olan da §ilphesiz ki onlardlf.
Nitekim Ytice Allah ~oyle buyurur: " ... Ve ~iiphesiz Bizini askerlerimiz, galip
geleceklerin ta kendileridir." (Saffat: 173) Yani, maglupmu~ gibi gorlinseler
de... , demektir. <;tinkli, galibiyet Allah'tndu. Gonnez misin ki Ytice Allah,
MtislUmanlan mti§rik Araplann tlimilne galip getinni§, dogu ve batl illkelerini
fethetmi ~ler, Kisralann imparatorluklann1 pan;alatm~lar, hazinelerini ele ge-
yirmi§ler, dilnyaya halci1n ohnu~lard1r. Baz1 vakitlerde yenilmeleri ~eklinde
gortilen ~eylerse mihnet ve gtizel bir itntihandIT. Bu sebeple Mtisltimana, Al-

6- Bu §yet i9in aynca Ra'd: 41. ayetin tefsirine ve 11 nolu dipnotuna balamz. (N a~ir). ·
/\yd: 44 47 l~NBIYA SUHESl / 21

lah'111 vaadine gUvenmesi. bundan emin olmas1 ve dhad i<rin zaafa dU~mernesi
gerekir. <";tinkU himmet ve gayretle daglar yerinden oynar.

45. «De ki: 'Ben sizi ancak vahiyle uyanyorum '» Yani, benitn i~im
ancak Kur'an'dan bana vahy edilenle, acele ettiginiz §eyden sizi korkutmakttr.
«Arna sagirlar, uyarlld1klar1 zaman» imana «~agr1y1 i§itmezler.» Bunlar
duyu organlan saglam olclugu halde sagulara benzetilmi§tir. <;iinkti Allah'm
ayetlerinden bir uyan duyduklan zaman, kulaklan lufz etmez. Boylece uyan-
y1 duymarun bir faydas1 olmayacag1 i~in bunlann durumu, i§itine duygulanm
"
kaybetmi~, konu~ulanlan duymayan kimselerin hali gibidir. Ayette onlann sn-
g1r olduklan belirtildikten sonra bir de, uyan olsun, mtijde olsun, sozti i§itJ.ne-
yeceklerinin ifade edilmesi, onlann saguhklann1n son derece ~iddetli oldugu-
nu bildirmek iyindir:
46. «Andolsun, onlara Rabbinin azab1ndan bir esinti dokunsa:» ya-
ni, vallahi, kendilerine Allah'1n uyanni§ oldugu azab1ndan, en basit bir §ey
gelse deh§et ve hayretlerinden «'Eyvah bize, biz ger~ekten zalimlermi§iz',
derler.» Yani, kendilerinin helak olmalan ivin dua ederler. Sagum1~ gibi ol-
duklan ve dinlemekten ytiz 9evirdikleri zamanki davram~lann1 itiraf ederler.
Bunda gaflet ve §ekavet ehlinin kendilerine Allah'1n azab1n1n eserlerin-
den bir eser dokunmad1k9a uyanmayacaklanna dair bir i§aret vard1r. <;tinkU
insanlar, uykudadtrlar; oldilkleri zaman uyamrlar. Bundan dolay1 su~lann1 iti-
raf ettiler ve zalim olmalanna sebep olan §eyden dolay1 kendilerinin mahvu
peri~an olduklanm bildirir feryada ba§lad1lar. <;link.ti -ister kendine olsun, is-
ter ba§kas1na- zultim, ceza ve azap getirir, nimetleri yok eder. Bu sebeple
mti'min, azap ve ceza gerektiren §eylerden ka91runah, necat ve rabmet kap1s1-
na gelmelidir. Buda ancak nefisle mticahede etmek, hevaya galip olmak ve
taat ve takva yolunu s~mekle elde edilir.
47. «Biz k1yamet giinii i~in» yani, k1yamet gtintinti ceza ve mtikaf'At
vennek iv in «adalet terazileri kuranz.>> Yani, amel dosyalann1 tartan adil
teraziler koyar ve getiririz. "Terazi" kelimesinin baz1 ayetlerde tekil olarak
geymesi' muhasebeye yani hesaba vekmeye itibar edilmesinden; baz1 yerlerde
de "teraziler" §eklinde yogul olarak ge<;mesi de kendisine hesap sorulanlara
itibar edilmesindendir.
«Hi~bir kimse,» en basit haklanndan bile, herhangi birinde «zulme ug-
ratilmaz.» Aksine, -iyi olsun, kotti olsun- her hak sahibinin hakkI tam olarak
324 l<UH U' L UEYAN Cl\z: 17

verilir. Ameli «bir hardaJ tanesi ag1rltg1nda bile olsu» yani, son derece az
ve kti<;tik bir ~ey de olsa «onu» o a1neli «getiririz. Hesap goren olarak Biz
yeteriz.» ~tinkti, bilgimiz ve adaletimiz d1§1nda kalan bir ~ey yoktur.

ibni Abbas'a gore "Hesap goren" kelimesi, bilenler ve koruyanlar anla-


mmda yorumlanm1~tJr. ~tinkii, bir kimse bir ~eyi hesap ederse onu bilir ve
korur. Bu ifadede, bir sak1nd1nna vard.Ir. <;ilnkti kendisinden hi~bir ~ey ka~­
mayan gilylil bir muhasipten korkulmasi gerekir.

~ibli
rilyada gortildti, kendisine: "Allah sana ne yapt1?" denildi. Man-
zwn olarak §Oyle cevap verdi: ·

Bizi hesaba f ektiler son derece incelediler,


Sonra da affederek bagz~ladilar.
imam1 Gazali der ki: "Mizan haktir. ~oyle ki; Ytice Allah amellerin sa-
hifelerinde, Allah kat1ndaki amellerin derecelerine gore bir tart1 yaratlf. Boy-
lece kullann amellerinin miktarlan kullar ic;in bilinmi~ ceza ya da sevab1n
katlanmas1nda ilahi adalet gorillmti~ olur."

Rivayet edild.i ki, Hz. Davud (a.s.) Rabbinden teraziyi kendisine goster-
mesini istedi. Cenab1 Allah ona her kefeyi doguyla ban aras1 gibi gosterdi. Bu
durum kar~1s1nda Hz. Davud (a.s.) bayildt. Ay1ld1g1 zaman dedi ki:
"Allah'1m! Bunun kefesini iyiliklerle doJdunnaya kimin gticli yeter?" Cenab1
Hak da: "Ey Davud! Ben bir kulumdan raz1 oldugum zaman kefesini bir hur-
mayla doldururum," buyurdu. Hadisi ~erifte de: "iki kelime vardir ki dile
pek hafiftir, mizanda fok agir, Allah katmda da fOk sevgilidir: 'Subhanellahi
vebi hamdihi subhanellahil azfm"' buyrulmu~tur. <7>

7- Bu hadisi Buhari, Mtislirn ve Tirmizi rivayet etmi~tir. Had.is Sahih-i Buhar!'ni n son hadisidir.
Bkz. El-Fethu'l-Kebfr, 2/332.
/\ye'( : 47 !)() l ~N l ii YA Sl l IU~SI / '2 I

48. Andolsun Biz, Musa'ya ve Harun'a Furkan'i ve (on.un-


la birlikte) takva sahipleri ifin bir lftk ve ogut verdik.
49. 0 takva sahipleri gormeden Rablerinden. korkarlar. Ki-
yametten de tilrerler.
50. i§te bu da Bizim indirdijimiz miibarek bir oguttur. $im-
di siz bunu mu inkar ediyorsunuz?

48. «Andolsun Biz, Musa'ya ve Harun'a Furkan 11 ve (onunla birlik·


te) takva sahipleri i~in bir t§lk. ve ogut verdik.>> Yani, vallahi Biz, ikisine
oyle bir kitap verdik ki, bu kitap hakla bat.Lb birbirinden ayiran bir furkan,
~a~kmllk ve cehalet karanhklan i9inde kendisiyle aydmlantlan bir ziya vein-
sanlann ogilt ve ibret ald1g1 bir zikir olma ozelligini kendisinde toplam1~ bu-
lunrnaktadir. Bu ozelliklerin hepsinden maksat birdir. 0 da Tevrat'tu. Takva
sahiplerinin ozellikle belirtilmesi de Tevrat'1n nurlanyla ayd1nlananlann, onla-
nn ve manevi zenginliklerinden istifade edenlerin onlar olmas1ndan dolay1d tr.

49. «0 takva sahipleri gormeden Rablerinden» yani, O'nu gonnedik-


leri halde azab1ndan <<korkarlar.» Bu ifadede azaptan 1:1yanlchklan §eyi gtlr-
me<lil<9e, uyan yoluyla etkilenmediklerinden dolay1 kafirlere kinaye yollu ve
kapah bir kmama vard1r. «K1yametten de titrerler.» Ayette k1yamet, "sfiat"
kelimesiyle gelmi~tir. Saat~ kiyametin vaktinin istnidir. Hesab1n1n silratinden
dolay1 bu isim verihni ~tir. Nitekim Kur'an-1 Kerlm'de: '' ... O. hesap gorenle·
rin en siiratlisidir" (En'a1n: 62) buyurulur. Ve yine Allah TeaHi: "... Onlar
va'd olunduklan azahl gorecekleri gun sanki giiniin bir saatinden ba§ka diin-
yada durniam1§a doneceklerdir" (Ahkaf: 35) buyunnu~tur ki birincisi ktya-
met, ikincisi de zamandan az bir vakittir.
50. «i§te bu da» yani, Kur'an-1 Kerim de «Bizim» Muha1nmed'e «in·
dirdigimiz mtibarek» yani hayir ve yaran ~ok, kendisiyle berekete ula~1Jan
HOHU 'L· BEY AN Cftz: 17

mtibarek «bir ogiittiir.» Ogtit almak isteyen ondan (}gilt ahr. «~imdi siz bu-
nu mu inkar ediyorsunuz?>> Bu, onlann inkan i<;in bir inkardir ki. kendileri-
ne sanki ~oyle denilmi~tir: Kur'an'1n durumunun Tevrat'1n durumu gibi oldu-
gunu bildikten sonra, onun taraf1m1zdan indirilmi~ olu~unu mu inkar ediyor-
sunuz?
Bir hadis-i ~erifte: "i~inde Kur'an'dan bir ~ey olmayan kimse harab ol-
m~ eve benzer" cs>buyrulmu~tur. Ba~ka bir hadis-i ~erifte: "Evlerinizi m.e-
zarlik yapmayuuz" <9> buyrulmu~tur. Yani, evlerinizi Kur'an oku1naktan bo~
btrakmay1n. <;tinkti ictinde Kur'an okurunayan her ev, Kur'an okuman1n ve
ibadette bulunman1n olmay1~mdan dolay1 mezarltklara benzer demektir. Al-
lah Teala'dan Kur'an't , kalplerimizin bahan, gam ve kederlerimizden kurtul-
1nam1za vesile kllmas1n1 dileriz.

8- Hadisi 2914 numaras1yla Tirrnizi r ivayet etmi~tir. Ahmet b. Hanbel de Miisned'inde rivayet
etmi~, Hakim de Miistedrek'te, 1/554 de rivayet. etmi~ tir. Bkz. Camiu'l-Usftl: 8/508.
9- Hadisi Mtislim ve Tirmizi rivayet etmi~tir. Devam1: "Seytan, ifinde Bakara Suresi okunan
evden ka<;ar." Camiu'l-Usal 8/473.
A.vet: fiO 5!l

51. Ando/sun Biz, ibrahim'e onceden dogru yolfl bu/ma ye-


tenegini vermi§tik. Biz onu biliyorduk.
52. Babasma ve kavmine: "Sizin §ll kar§tsma gefip tap·
makta oldugunuz heykeller de nedir?" demi§ti.
53. Onlar: "Biz babalarunizi bunlara tapar bulduk," dedi·
ler.
54. 0 da: "Andolsun, siz de, babalariniz da apapk bir sa-
pikltk ifindesiniz, " dedi.
55. On.Zar: "Sen bize hakla nu getirdin, yoksa §aka nu edi-
yorsun?" dediler.
56. ibrahim: "Hay1r, sizin Rabbiniz, yarattzgi giiklerin ve
yerin de Rabbidir. Ben de buna §ahitlerdenim" dedi.

51. «Andolsun Biz, ihrahim'e daha oncedero> yani, Hz. Musa ve Hz.
Harun'a Tevrat'1 vermeden once «dogru yolu bulma yetenegini vermi§tik.»
Yani, ytice ~arum1z1n geregi olarak Biz, Hz. ibrahim Halil (a.s.)'e ve benzeri
btiytik peygamberlere Iay1k olan, dogru yolu bulma yetenegi, rti~dti, venni~­
tik. «Biz onu biliyorduk.» Yani, verdigimiz ril~de ve peygamberlige kendisi-
nin ehil oldugunu bilenlerdendik.

52. «Babas1na ve kavmine: 'Sizin §U kar§1s1na ge~ip tapmakta oldu-


gunuz heykeller de nedir?' demi~ti.» Y ani, hizmet9ileri gibi onemle itaat et-
tiginiz bu heyke1ler nedir? demektir. Bu soru, bilmemezlikten gelerek sorulan
bir sualdir. Yoksa Hz. ibrahitn bunun ashn1n bir ta~ ya da bir aga~ oldu~unu
ve kavminin bunlan mabut edindiklerini bilmektedir.

Rivayete gore Hz. Ali (r.a.), satran9 oynayan bir gruba ugradt. Onlara
bu heykeller nedir? dedi. Hz. Ali'nin bu soztinde satran<; oynamay1 9irkin gt1s-
termek vardlf. Gunk.ti Hz. Ali, Hz. ibrahim (a.s.)'in heykelleri isimlendirdigi
kelimeyle satran9 ta§lanna ad venni~, boylece bu oyuna onem vermenin, bun-
dan aynlmamamn putlara tapmak konusuna onem vermek gibi bir ~ey olaca-
g1na i~aret etmi~tir.

Tavla ve satran<; oynamak mekruhtur. Bunlar oyun ve eglencedir. EAer


bunda kumar·varsa, oynrunak nas ile harrundir. Eger kumar yoksa bu bir abes-
le i~tigaldir. Peyga1nberimiz (s.a.v.) buyurur ki: "Ur oyun dz§mda mii'minln
328 RUHU 'L BEVAN C i\z: 17

her oyunu batlldir. Bunlar: Atlm yeti~tirmesi, ok atnu1s1. l'<' e~·iyle oynama:.1-
dzr. <10) Yine Hz. Peyga1nber (s.a.v.) ~oyle buyurur: ''Kim
11
satran~· ve ta vla
oynarsa, o kimse elini domuz kamna bat1rm1~ gibidir." <11>
53. Hz. ibrahitn (a.s.), yukardaki soztiyle, sizleri bunlara ibadet et1neye
yonelten ~ey nedir? demek istemi~ti. «Onlar: 'Biz babalar1m1z1 bunlara ta-
par bulduk,'» Biz de onlara uyarak bunlara ibadet ediyoruz, «dediler.» Bu
cevap, delil getinnekten aciz olan kimsenin cevab1drr.

54. «0 da: 'Andolsun, siz de, babalar1n1z da apa~1k bir saprkhk


i~indesiniz' dedi.» Yani, Allah'a yemin ederim ki, ey taklit9iler! Hem siz,
hem de bu bat.II yolu size gosteren atalanmz btiyilk bir sap1khk ve herkes iyin
apaytk bir hata i<;indesiniz. c;unki.i dayanacak herhangi bir deliliniz yoktur.
Kabul edenler ne kadar yOk olsa da battl, asla hak olmaz.

Bunda taklidin yani, ba~kas1mn dedigini koriikortine yapmamn, Allah'1n


kendilerine isabetli gorti§ verdigi kimseler 1nlistesna olmak lizere heva ve
dtinyaya tapmakta insanlann yoguna galip geldigine i§aret vardu.

55. «Onlar: 'Sen bize hakk1 m1 getirdin, yoksa» sen bize kar§I «§aka
m1 ediyorsun?'» Soyledigini, ciddi olarak m1, yoksa oyun ve §aka olarak m1
soyliiyorsun? «dediler.» Kendilerinin yogunlukta gtiy ve heybetlerinin de zir-
vede olmas1yla birlikte, Hz. ibrahim (a.s.)'in eski dinlerini, §aka ve oyun ola-
rak inkar ettigini zannettiler.

Bunda, dogru iman sahibi ve takva ehlinin, dtinyay1 oyuncak ve dtinya


ehlini de onunla oynayanlar olarak gordtiklerini bildiren ince bir i§aret vardtr.
Nitekim Allah Team §Oyle buyurur: 11•• • Rasulum, sen "Allah" de, sonra bLrak
11
onlari daldzklarz batakta oynasinlar. (En'am: 91) Bunun gibi dtinya ehli, din
ehlini oyuncular, dini de oyun ve eglence olarak gortirler.

56. «ibrahim: 'Hayir, sizin Rabbiniz yaratt1g1 goklerin ve yerin de


Rabbidir.» Onlan ba§langty olarak, geymi§ bir omek olmaks1z1n 0 yaratm1§-
11r. Y aratdmt§ olan §eylere nas1l tap1yorsunuz? «Ben de buna» yani, hi9bir

10- Hadisi Ebu Oavud ve T irmizi §U laf12la rivayet etmi§lerdir: "H er oyun batlld1r. Uf §ey di-
§inda hifbir eglence ovUlmemiitir... " Bkz. Camiu'l-Usal 5/42.
11- Hadisi Muslim ve Ebu Davud §U taftzla rivayet etmi~t.ir: "Kim ravla oynarsa, o kimse elini
domuz etine ve kanma batmnt§ gibidir." Hadiste satran~tan soz edilmem i~tir. Bkz. Ca-
miu 'l-Usul: I01752.
A.vet: G~\ G7 l~NBIYA sfJf{l~SI /'.l I

kimsenin de~il. ancak Rahbinizin g{)klerin ve yerin Rabbi oldugu. konusunda


stiyle<ligim s{\ze «§ahitlerdenim'» yani~ gerc;ek olarak bilenlerdeni1n. iddiala-
nn<la ~aka yapanlardan degil, aksine ifadesiyle dava kesinle§en ~ahit gibi da-
valann1n aleyhine kesin deliller getirenlerdenim «dedi.»

57. ''Allah 'a yemin ederim ki, siz doniip gittikten sonra put-
lann1w mutlaka bir tuwk kuracagim" (dedi.)
58. Sonunda onlari paramparfa etti. Ancak kendisine mii.-
racaat etmeleri ifin onlarin biiyii.giine dokunmadt.
59. ''Bunu, bizim ilahlarmuza kim yapt1.? $iiphesiz o zalim-
lerdendir" dediler.
60. "On/art dilin.e dolayan hir genf duymu§tuk, kendisine
ibrahim denilirmi§," dediler.
61. "0 halde, onu, insanlarin gozleri oniine getirin. Belki
§ahitlik ederler, 0 dediler.
RUHU 'L-BEYAN Cilz: 17

62. "Bu.nu ilalilartmiza sen miyaptin. ey Ibrahim'!" dediler.


63. "Hayir, onu §U biiyukleri yapm1fltr. Ege1· konu§abilir-
lerse bir sorun!" dedi.

57. «' Allah'a yemin ederim ki, siz» onlara ibadetten bayranumza «do-
niip gittikten sonra putlann1za mutlaka bir tuzak kuracag1m'» onlan lar-
1nak ic;in c;ah~acag1m «(dedi.)» Bunda, bu i§i yapman1n zorlugunu ve bir ta-
k1m hileler kullanmaga bagh oldugunu bildirmek vard1r. Bu da sozde geni§lik
kabilindendir. <;tinkti Hz. ibrahim (a.s.)'in kavmi, putlann §Uurlu olduklann1
ve kendilerine zarar verebileceklerini iddia ediyorlardi. Hz. ibrahim (a.s.), bu
soztinil, onlann iddialanna dayanarak soylemi§ti.
Ayetten maksat, putlanruzla ilgili olarak size tuzak kuracag1m, de1nektir
de denilmi§tir. <;unkil Hz. ibrahim (a.s.) o i§le, kavmini gam ve kedere dii§ilr-
mti§tilr.
58. «Sonunda» kavmi gidince «onlari parampar~a etti. Ancak kendi-
sine miiracaat etmeleri i~in onlann biiyiigiine dokunmad1.» Putlann bti-
yligi.inti k1rmad1 , oldugu gibi b1rakti. Ba1tay1 boynuna astI. Putun btiytikltigti
ise, ya tazim etmelerinden ya da yap1ll~1ndan, veya her ikisinden ileri gelmek-
tedir. Ona mtiracaat etmele1inden 1naksat da, onlan kuan1n kim oldugunu sor-
malan ic;indir. <;tinkti mabudun ~an1ndan biri de, mti§killerin halledilmesi ic;in
kendisine mtiracaat edilmesidir. Boylece, Hz. ibrahim onlan hafife almt§ ve
ktnanu~tir.

"Kendisine muracaat etmeleri i9in" ayetindeki zamirden maksat Hz. ib-


rahim (a.s.) de olabilir. 0 takdirde, clinlerini inkar etmek, ilahlanna dil uzat-
mak ve onlara dti§manhkta §ohret buldugu i9in kendisine donstinler, o da on-
Jara: "Hayir, onu, §U biiyukleri yapmi§tir" soztiyle tart1§maya girerek onlan
yenilgiye ugrats1n, k1nas1n.

59. Bayra1nlanndan dontip putlara yapllanlan gortince: «'Bunu, bizim


ilahlanm1za kim yaph?» Buradaki soru, inkar ve k1namak is;indir. Putlan
Unlerinde oldugu halde, bunlara demeyip de bizim itahlanm1za demeleri de
9irkinlikte mtibalaga ic;indir.
Kendisini yok olu~a gottirdtigti i9in «~iiphesiz o zalimlerdendir' dedi-
ler.»
60. Onlanhm ha1.llan. hunu bizim ilahlanmtza kim yapm1~tir. diyenlere
cevap vererek: Ba~kalannthUl. « 4onlara» koti.iltikle «diline dolayan» ve ay1p·
layan «bir gen~ duymu~tuk.» Belki onu, o yapm1~ olabilir. «Kendisine ib-
rahim denilirmi§,'» yani, bu isi1nle an1hr «dediler.>>
61. Soranlar ya da zalim Ne1nrut ve kavminin ileri gelenleri, kendi ara-
lannda: «'0 halde, onu» ac;1kc;a «insanlann gozleri ontine», gozleriyle gll-
rebilecekleri §ekilde «getirin. Belki» yani, onlardan bazllan, yapug1 i~e ya da
soylecligi soze «§ahitlik ederler,'» boylece onu delilsiz cezaland1nnam1~ olu-
ruz «dediler.»

62. Hz. ibrahim (a.s.)'i getirdiler. Onlardan bir k1sm1, aleyhinde ~ahitlik
yap1nca, kendisini k1nayarak: «'Bunu» yani, k1rma i§ini «ilahlara n11za sen
mi yaptln ey ibrahim?' dediler.»
63. Hz. ibrahim k1rmad1g1 putu gostererek: «'Hay1r, onu btiyuklerl §U
yapm1~br.>> Kendisi btiyiik oldugu halde, bu ktic;tiklere kendisiyle beraber
ibadet edihnesinden otkeleruni~tir. «Eger konll§abilirlerse» onu ki1nin yapt1-
g1m haber vermeleri i<;in kendilerine «bir sorun!' ded.i.» Hadis-i ~erifte:
"ibrahim (a.s.), ancak ii9 yalan soylemi~tir. ikisi Allah'1n zati hakkznda,
uruncusu de "hen hastayim" sozudur." 0 2>buyurulmu~tur. Dstu kapah st5zkr.
~eklen, yalana benzedigi iyin bu kabil sozlere, yalan ismi verilmi~tir. Yoksa
ayik yalan, btiyiik giinahtu. Peygamberlerse bundan masumdurlar. "Hayir,
onu ~u biiyi.ikleri yapm1.~ttr" ayetinde ise, kottiliigli kendisinden uzakla~t1nna­
ya gticti yetmeyen kimse onu ba~kas1ndan nas1l uzakla~tJ.rabilir? Boyle bir
~ey, nas1l ilfill olabilir? anlamtnda bir mesaj vardrr.

~eyh izztiddin b. Abdiisselam ~oyle der: "Soz maksatlara vesiledir. Hem


dogru soylemek ile he1n de yalanla ula~Ilan her glizel maksat iyin, dogru soy-
lemeyi terk ederek yalan soylemek hara1ndir. Eger ona yaln1z yalan s()yle-
mekle eri§ilirse -eger istenen ~ey mubahsa- bunda yalan sliyle1nek mubah
olur. Eger elde edilmesi istenen ~ey vacip ise yalan soylemek vacib olur. Kai-
desi budur." (IJ)

Denildi ki: "Babas1 ibrahi1n'e bizi1nle beraber bayramun1za y1ksayd1n.

12- Hadisi B uhari, Mi.islirn, Ebu Davud ve Tirm izt riv a yet ctmi~tir. Bkz. Camiu 'l-UsUI, I 0/605.
13- Misali; Mazlum bir kimse kendisini OldUrmek isteyen zalim bir hakimden sakland1g1 1aman
onun yerini ihbar etmek hatam olur. Boyle bi.r durumda yalan soylemek vacib olur.
332 HlJHU'L BEVAN COz: 17

dinimizi begenmi§ olurdun,'' deyince ibrahim (a.s.) onlarla beraber ~1kt1. Gi-
derken bir yerde kendisini yere atarak: "Ben hastayun," dedi. Yani, kalbim si-
zin ktifriini.iz sebebiyle bastadir demek istedi. Bayrama ~ikttklan zainan has-
talardan ba§ka §ehirde kimse birakmazlard1. ibrahim (a.s.), putlan kinnaya
karar verince, bayramdan once gage bakarak: "Yann hasta olacag1m1 goriiyo-
rum," dedi ve ba§I bezle sanh olarak sabahlach. Kavmi bayrain yerine 91ktl.
Ondan ba§ka §ehirde kimse ka1mamt§tl.
i§te Hz. ibrahim'in tiv yalan1n1n biri bu idi. Digeri, putlann1 klranm bti-
yilk put oldugunu soylemesidir. ibrahim (a.s.)'in ilv yalan1ndan bhi de zevcesi
Sare hakk1ndadir. ~oyle ki, kans1yla beraber Urdtin'e geldikleri zaman orada
gaddar bir kral varch. Sare de in.s anlann en gtizeliydi. ibrahim (a.s.), ona dedi
ki: "Bu gaddar kral, senin benim kanm oldugunu bilirse, seni elimden ahr,
onun i<;in krala islam'da karde§im oldugunu kastederek, benim karde§im ol-
dugunu soyle. <;ilnkti yer ytiztinde senden ve benden ba§ka Mtisltiman oldu-
gunu bilmiyorum." Kra11n toprag1na girdikleri zaman onun adamlanndan biri
Sare'yi goriince krala dedi ki: "Senin memleketine oyle bir kad1n geldi ki,
senden ba~kas1na yak.J§maz. " Bunun tizerine adam gondererek Sare'yi getirtti.
Bu arada ibrahim (a.s.), kans1n1 Allah'1n korumas1 ivin namaza ve duaya ba§-
ladi. Sare, yan1na girince krahn ho§una gitti. <;ok begenmi§ti, ona elini uzattl,
ama Ytice Allah, elini kurutuverdi. Sare'ye: "Allah'a dua et de elimi sal.I.ver-
sin. Sana zarar vermeyecegim," dedi. Sare dua etti, eli iyile§ti. Fakat sozilnde
dunnay1p elini yine Sare'ye uzattl ve Allah Teala yine elini kurutuverdi. Bu
durum, birka'r kez takrarland1. Sonunda Sare'yi getiren adam1 vagirarak: "Bu-
nu al! Benim memleketimden 91kar," dedi ve Sare'ye Hacer'i hediye etti.
Hacer son derece gtizel bir cariye idi. Bunu Sare, ibrahim (a.s.)'e hediye etti.
Racer de ondan ismail (a.s.)'i dogurdu.
ENBIYA SlHH~:Sl/21

64. Bunun iizerine kendi vicdanlanna. donerek: "Dogrusu


astl haksiz olan sizlersiniz," dediler.
65. Sonra yine eski ina.nf ve tartt§malanna donerek: "Ye-
min olsun ki, bunlarin konu§amayacagini sen de bilirsin,"
(dediler.) ·
66. Ibrahim: "0 halde Allah'i biraktp da, size hifbir fayda
ve zarar veremeyecek olan §eylere (ha/Q) tapacak misimz?"
de di.
67. "Size de, Allah'i biraktp taptiklanniza da yuh olsun!
Siz, aklimzz ba§iniza almayacak mrsiniz?"
68. "Eger bir i§ yapacaksamz onu yakin da ilahlanniza
yardim edin ", dediler.
69. Biz de: "Ey ate§! ibrahim'e serin ve esenlik ol," dedik.
70. Onlar ibrahim'e bir tuzak kurmak istediler. Biz de asil
kendilerini hiisranin en beterine ugrattik.

64. «Bunun tizerine kendi vicdanlanna donerek>> yani, ak1llanna dl.1-


nerek, zaran kendisinden uzakl~tnmaya, kendilerini ktran kimseye zarar ver-
meye gilcti yetmeyen ~eylerin ba§kas1mn tizerinden zaran uzakla~t1nnaya, ya
da ona bir yarar saglamaya gil9 yetirmesinin 1ntimkUn olmad1g1n1, dolay1s1yla,
bunlann tap1lmaya Hiy1k olamayacaklann1 kendi aralannda konu§tular ve:
HUHU'L BEVAN Cliz: 17

«'Dogrusu as1I haks1z olan sizlersiniz.'» Onlan ktran degil «dediler.»

65. «Sonra yine eski inan~ ve tarh§malarina donerek:» Yani. onceki


konu~ma ve tart1~malanyla dogruyu bulduktan sonra yeniden eski durumlan-
na d()ndtiler . Yuce Allah, ibrabim (a.s.)'in kavminin bat1la donil§tinti, bir ~e­
yin alt1n1n tisttine donti§i.ine benzetti. Araplar, hasta iyile§tikten sonra tekrar
eski haline donmesine de bu kelimeyi "nekese" kullanirlar. Neks, bir §eyi ters
9evinnek , sonunu ontine dondtirmek demektir.

Bu ayette akhn, her ne kadar iyiyi kottiyti bilecek ve Hakla bat1ll birbi-
rinden ayuacak ozellikte olsa da Allah'1n nurundan bir destek ohnadtkya, ken-
disi i1tin elveri§li olan1 seymeye ve kottiltik'ten kay1mnaya gliclintin yetmeye-
cegine, dolay1s1yla §a§k1na donecegine i~aret vard1r. Nemrut'un kavrninin bu-
rada anlattlan durumlan gibi. <;unki.i eski inanylanna donerek hakk1 bulmada
ba§anh olamachlar. Dolay1s1yla hakk1 bilmelerinin kendilerine bir faydas1 ol-
madi.

«'Yemin olsun ki, bunlann konu§amayacag1n1 sen de bilirsin' (dedi-


ler.)» Yani, biliyorsun ki, ey ibrahim! Konu~mak, bunlann yapacag1 i§ degil-
dir. D0Jay1s1yla onlardan sonnam1z1 bizden nas1l istersin? dediler. Boylece bu
sozle §a§ktnhklanru itiraf etmi§ oldular.

66. «ibrahim:» , onlan klnamak kasu yla: «'0 halde», bunlan bildiginiz
halde «Allah'• btrak1p da» yani, O'na ibadeti terkederek «size hi~bir fay-
da», kendilerine ibadet ettiginiz takdirde bir yarar veremeyecek «Ve» ibadet
etmediginiz takdirde de bir «zarar veremeyecek olan §eylere (hala) tapa-
cak m1s1n1z?' dedi.»

67. «'Size de, Allah'• b1rak1p tapttklar1n1za da yuh olsun!» Yani, Al-
lah'tan ba~kalanna tapman1z ne kotil, ne virkin bfr ~eydir, demektir. Hz. ibra-
hiln'in, onlann apa~1k batilda 1srar etmelerine cam s1k1hnca bu sozli soylemi§-
tir. "Uf', insan1n cant s1klld.Ig1 zaman soylenen ve "carum s1klhyor'' anlam1n-
da isim-fiilclir. «Siz akhn1z1 ba§1n1za almayacak m1s1n1z?'» <;1ldird1mz in1,
yapt1guuz §eyin virkinligini bihniyor musunuz?

ibni Ata ~oyle der: "Allah T eam kullanm kendisine 9agud1 ve ' Allah'1
b1rak1p da size hi9bir ~eyle yarar ve zarar veremeyecek ~eylere mi tap1yorsu-
nuz? Hem size, hem de Allah'tan ba~ka tapt1klann1za yuh olsun! Hala akhn1z1
ba~1n1za almayacak m1s1n1z' st)ztiyle onlann alakalann1 kendisinin d1~1nda
olanlardan kesmi§tir. Senin gibi aciz birisine nas1l itimat ediyorsun? Donii~ ,
ken<lisine olan. znrur vc yarnr kendi elinde bulunana itimad etmiyorsun."

HamdOn el-Gassar da ~t>yle cler: "Yarat1gm, yarat1ktan yardnn istemesi~


hapiste olan birinin yine hapiste olan birinden yardnn istemesi gibidir."

Btiytiklerden biri de §Oyle demi§tir: "Senin Allah'tan ba~kas1ndan iste-


men, O'ndan uzak oldugundandlf. <;tinkti sen kalbinle O'nunla beraber olsay-
dm, O'ndan ba§kas1na herhangi bir yoneli§ olmazdi. Allah'tan ba~ka her ~ey
batila dah§ ve eglencedir. Boyle ~eylere sanlmak yaland1r. Bu sebeple her ~e­
yi bir tarafa birak ve Allah' a sanl ki, O'nu, her s1kintlda yard1mc1 ve imdada
yeti§ici bulas1n."

Rivayet edilir ki : "Habib Acemi'nin kans1, 1srarla kocas1 Habib


Acem'l'ye nz1klann1n bolla§mas1 i<;in ilcretle bir i~te 9ah§mas1n1 soyler. Habib
Aceml, evinden 91karak bir yerde geceye kadar ibadet eder. Y an111da bir ~ey
olmad1g1 halde evine doner. Kans1 kendisine sorunca der ki: 'Degerli bir kitn-
senin i~inde 9ah§tlm ve ticret istemekten utand1m.' Aradan ti<; gtin ge~ince ka-
ns1 Habib Aceml'ye: 'Artik Ucretini iste ya da ba§ka yerde ~all§, yoksa beni
bo§a' der. Bunun tizerine Habib Acem1, evinden ~ikar, yine ~ama kadar
Rabbine ibadet eder. Evine dondtigti zaman yemek kokusu bulur. Kansu11 da
sevin~li gortir. Kans1 der ki: ·i~inde yah§t1g1n kiinse bize yok §eylerle birlikte
bir kese alun gonderdi.' Bu durum kar§1s1nda Habib, aglamaya ba§lar ve §Oyle
der: 'O keriln olan Allah'tan gelmi§tir.' Kadm bunu duyunca tevbe eder ve bir
daha boyle bir §ey yapmamaya da yemin eder."

Bu hikayede biryok faydalar vardu:

Bunlardan biri, ticretle c;ah§mak me§ru olsa da, ancak Habib, Allah'a
ibadet ve taat1 seymi§, Allah da ona istedigini vermi§tir. Nitekim Hadis-i
Kudsl'de de ~oyle buyurdu: "Kimi , beni zikretmesi benden bir Jey istemekten
kendisini me§gul eder alikoyarsa, ona isteyenlere verdigimin en iyisini, en
ustiiniim1 veririm. (l<1)
II

Bunlardan biri de sabnn, bir mtiddet sonra ·olsa da selfunete iletici olu~u­
dur. Bu sebeple sabretmek ve sab1rs1zhg1 terketmek Hiz1mdir.

Onlardan biri de o kad1n, durmnu anlayarak hemen Allah'a tevbe ettni~,

14- Hadisi Tirmizi' SevabU'l-Kur'an boltimunde rivayet etmi~tir. Darim1 de FedailU'l-Kur'an'da


rivayet etmi§tir lafz1: "Kimi Kur'an okwnasi ve beni zikretmesi, benden bir ~ey istemekten
al1koyarsa... " §eklindedir.
HlJHU'L HEYAN Ci'az: 17

kanaat1 sec;1ni§, ibadet ve taata kendisini ytineltmi~tir. <;Unkti deli I ve i~areti


gordtikten sonra kim Allah'tan ytiz c;evirirse §liphesiz ki kendisine hiym1et ve
ihanet etmi§ olur. Gonnez misin ki, ibrahim .Ca.s.)'in kav1ni ger~ekleri g6rdilk-
leri halde kilfilrde 1srara, aga<;tan ve ta§tan yapllmt§ putlara ibadet etmeye
dondiller. Bu sebeple de Allah, onlan helak etti.

68. Tart1§maktan aciz kaldtklan zaman cezalann en §iddetlisi olan ate§le


yakmak iyin birle§tiler. Birbirlerine: «'Eger bir i~ yapacaksantz», parampar-
va olmu§ ilahlann1z1n intikam1n1 almak istiyorsantz «onu yak1n da» intikam-
lannt almakla «ilahlar1n1za yard1m edin,' dediler.» Kan1t kar§1s1nda yenil-
mi§, 9aresiz insanlann i§leri boyledir. Ne zaman kesin kan1tlarla §tiphesi yok
edilir ve kendisi de mat olursa, dti§manca tavir almaktan ba§ka yapacag1 bir
§ey kalmaz.

Hz. ibrahim (a.s.)'i yakmalan konusundaki hikaye §Oyle cereyan eder:


Nemrut ve kavmi ibrahim (a.s.)'i yakmak iyin birle§ince onu, bir eve hapse-
derler. Altmt§ ar§tn ytiksekliginde ag1la benzer ~ok geni§ alana sahip bir du-
var in§a ederler. Daha sonra oray1, odunla doldurdular. Oyle ki, hasta ki§iler
bile, odun satin alarak oraya konulmas1ru vasiyet ediyorlardi. Hasta kad1nlar,
Allah bana §ifa verirse, ibrahim i9in bir 9ok odun toplayacag1m, diyorlard1.
Daha sonra, odunlan yedi gtin yakttlar. Ate§ tutu§unca, hava oyle bir hale gel-
di ki, hararetin §iddetinden gogtin en uzak taraf1nda uyan ku§ yanardt.
Denir ki, ate§e yakla§maya gil~Ieri yetmediginden dolay1 ibrahim'i ona
nastl atacaklanru bilmiyorlard1. Derken iblis, ya§h bir marangoz §eklinde gel-
di ve onlara manc1ruk yapt1. Onu, bir dag ba§1na kurdular. Sonra ibrahim'i
alarak bagh oldugu halde manc1rug1n kefesine koydular. ibrahim'in limidi,
halktan tamamen kesilmi§ti. Sadece Allah' a yonelmi§ ve kendisini O'na teslim
etmi§ti. Oyle ki, Cibril (a.s.) ibrahim'e havada yeti§ti, kendisine: "Bir dilegin
11
var m1? dedi. ibrahim: ''Sende bitecekse, bir dilegim yoktur," dedi. Cibril:
"Oyleyse Rabbinden iste,'' dedi. 0 da: "Rabbimin halimi bilmesi bana yeter.
istemeye gerek yok," dedi. Boylece durumunu arzetrnedi. Derken §U buyru-
guyla Allah'1n yard1m1 ibrahim'e yeti§ti:

69. «Biz de: 'Ey ate§! ibrahim'e serin ve esenlik ol,' dedik.» Ey ate§!
hararetini serinlige, serinligini de esenlige 9evir, dedik. Ate§te bulunan hara-
ret ve yakma ozelligi hemen kayboldu. Sadece ayd1nhk ve parlakhg1 kaldi.

i§te bu, e§i ve benzeri gortilmemi§ mucizelerdendir. <;iinkti, bunda


adetlere ayk1n bir §ey vard1r. Eger, "ala ibrahim'e" demeseydi, ate§, btitiln
AyC't : liH 70 ENBlYA SUR~Sl /'J. I

yarat1klara tlcvmnh sogutucu, soguk ve U~Utticil olarak kala1.:akti. Eger "bl'r·


den" sozilnden sonra, "selamen" de1neseydi, ibrahi1n, onun sogugundan
UIUrdU.

Cebrail, cennet ipeginden bir gomlek getirerek ona giydirdi. ibrahim


(a.s.) dedi ki: "Rabbinin, ate~in, dostlanma zarar vermez, dedigini bilmez mi-
sin?" Daha sonra Nemrut, ko~ktinden bakarak ibrahim'e ~oyle dedi: "Oradan
91kabilir misin?" ibrahim: "Evet." dedi. Nemrut: "Kalk ve yik," dedi. Ibrahim
kalkti, ytiiiiyerek v1kt1. Nemrut, ibrahim'i kar~Ilayarak izzet ve ikramda bu-
lundu ve kendisine: "Rabbinin sana yapttg1 muamelede, kendisinde gOn.IUgum
kudret ve izzetinden dolay1 O'na 4000 s1g1r kurban kesecegim," dedi. lbrahim
dedi ki: "~u dininde kald1k<;a Allah, senden kabul etmez."

Allah, ibrahim'i ni<;in ate§le imtihan etti? dersen, derim ki: Her Peygam-
ber, zaman1n1n halk1na uygun mficize getirmi~ti. 0 zamamn halk1 ise bUyOk
bir unsur olduguna, zarar ve yarar verebileceklerine inanarak, ate~e, gUne~e
ve y1ld1zlara tap1yorlardI. Boylece Allah, onlara gtine§in, ytld1zlann ve ate§in
gerc;egini, bunlarm Ytice Allah'1n tisttin kudreti geregince bilinen tesirleri ya-
pabildiklerini ve Allah'm izni d1§1nda hitybir etki ve tesirlerinin olamayacag1-
m, gostenni~ oldu.

~oyle de denmi~tir: "Allah onu ate§le imtihan etti. c;unkii, her insan,
tehlikeli §eylerden korkar. Nitekim Hz. Musaya: 'Korkma! Biz, onu eski hali-
ne fevirecegiz, denildi.' (Taha: 21) Boylece Allah Teala, kendisinin izni ol-
madlkva, ~iddetli yak1c1 da gorillse, ona, ate~in hic;bir §eye zarar veremeyece-
gini, gostermi§ oldu. Bunun ic;indir ki yak1c1 olan ate§i serin, selamet ve i.lstOn
bir mucize k1lmas1yla, birbirine zit olan §eyleri bir arada bulundurdugunu
gostenni§tir."

70. «Onlar ibrahim'e» zarar vermek i9in btiyiik «bir tuzak kurmak
istediler. Biz de asd kendilerini hiisran1n en beterine ugratt1k.»Her hUs-
randan daha beter bir htisrana soktuk. ~oyle ki, Hakkln nurunu sonclilnne hu-
susundaki gayretleri, ibrahim'in hak, dti~manlann1n da batll tizerinde oldutu-
na, ibrahim (a.s.)'in derecesinin ytikselmesine, otekilerinse en ~iddetli azabt
hak ettiklerine kesin bir delil olarak dontiverdi.
338 RUHU'L·BEYAN CCtz: l7

71. Onu ve LUt'u kurtarip, a.lemlere bereketli kildigimiz bir


yere getirdik.
72. O'na ishak'i bagt§ladik. Buna iliive olarak Yakub'u da
ihsan ettik. Her birini salih ki§iler k1ld1k.
73. Onlari, emrimiz uyarinca dogru yolu gosteren onderler
yaptik. Kendilerine iyi i§ler yapmayi, namaz kilmayz ve zekat
venneyi vahyettik. 0 nlar, yalniz Bize ibadet ediyorlardi.
74. Lut'a da hiikiim ve ilim verdik. Kendisini, firkin i§ler
yapan kentten de kurtardik. Gerfekten onlar, yoldan pkan ko-
tii bir kavimdi.
75. Biz Lut'u rahmetimize kattrk. $iiphesiz ki o, salihler-
dendir.
11:NBIYA Sl l l·H~Sl / 21

71. «Onu» yani. lhrnhim'i yanmaktan ve Nemrud'un ~errinden «Ve


Lflt'u kurtar1p» da muhfici r olarak «alemlere bereketli k1ld1g1m1z bir ye-
re» yani, Irak'tan ~mn'a «getirdik.» LOt, ibrahim (a.s.)'in Haran isimli karde·
~inin ogludur.

Hz. ibrahim'le Nemrud'un olay1, Irak topraklanndan Babil hudu<lunda


"Kfisa" denilen yerde meydana gelmi§ti. Allah, Hz. ibrahim'i, o yerden kurta-
rarak bereketli ~am toprag1na ~1kard1. Daha once de Lut (a.s.), peygamber Ib-
rahim (a.s.)'e iman etmi§ti. Lfit'un babas1 Haran ile ibrahim (a.s.), iki kartle~ti.
ibrahim (a.s.)'in amcas1n1n kiz1 olan Sare de yine onceden iman etmi~ti. Ibra-
him (a.s.), yan1nda Lfit ve Sare oldugu halde dinini ya§ayabilmek ve gUven
iyinde Rabbine ibadet etmek maksadlyla Kfisa'dan hareket etti. Gayesi Rabbi-
nin nzas1n1 kazanmakt1. Harran'a vardi.. Orada Allah'm diledigi kad~r kald1.
Daha sonra oradan da aynlarak Filistin'e ula§tl. Bir silre sonra ordan da ayr1-
larak M1str a geldi. Daha sonra ordan da 91karak ·~am' a dondU. LOt ise.
1

''Mti'tefike" denilen yere gitti. Allah Team, onu, oran1n halk1na peygarnber
olarak gonderdi.

Allah'1n Rasfiltinden §Oyle rivayet edilir: "Bir hicretten (goften) sonra,


bir hicret daha gorulecektir. Yer yuzunun en iyi insanlan , ibrahim (a.s.)'in
hicret ettigi yere hicret edenlerdir. " 05>Hadisi $eriften maksat, insanlan, ora-
da ikamet etmeleri i9in te~vik etmektir. Yine bir hadiste: "Sam, Allah'm be/·
deleri arasinda en iyisidir. Oraya kullanndan en iyilerini getirir." <16> buyrul-
mu§tur.

72. «O'na» yani, ibrahim'e, belirtilen bereketli yere geldikten sonra


Sare'den oglu «ishak'1 bag.§Iad1k.» Aynca «buna Have olarak» yani, oglu·
nun oglu olarak «Yakub'u da ihsan ettik.» "Buna ilave olarak" diye belir-
tilmesinin sebebi, istecliginden fazla olarak verildigi ivindir. «Her birini~ ya-
ni, bu dort ki§iden her birini, din ve dlinyada, iyi §eyler ivin ba§anh k1lmak
silretiyle «Salih ki~iler kdd1k.» Onlar da boylece kamil kimseler oldular.

73. «Onlart,» kendilerine olan «emrimiz>> ve kendilerini peygamber


olarak gonderi~imiz «uyarinca» milletlerine hakkI ve «dogru yQlu goste·

15- Hadisi Ebu Davud, Cihad kitabmm "Sii.kne'1-Sam" babrnda rivayet etmi§tir. Bkz. Ca-
miu'l-Usul, 9/349.
16- Hadisi Ebu Davud §U laf1zla dvayet etmi~tir: "Sam'da ikamet edin. (:unku orast Allah'm en
sefkin yeridir. Oraya kullanndan se~kin olanlari getirir." Bu, uzun bir hadisden bir parya-
dir. Bkz. Camiu'l-Usu/, 9/350.
340 HUHU'L-HEYAN C(h~: 17

ren» , din i§lerinde, kendilerine uyulan «onderler yaptlk.» Yine ~kendileri·


ne» milletlerini hayra te§vik etmeleri, boylece yapuklan i~i ilimle birle§tir-
mek suretiyle olgunluklanmn tamamlanmas1 i~in «iyi i§ler yapmay1, namaz
kdmay1 ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar,>> ba§kas1na degil «yaln1z Bize
ibadet ediyorlard1.» Hat1rlanna, Bize ibadet etmekten ba§ka bir §ey gelmi-
yordu.

ibadet, alyakgontilHiltigtin son noktas1dtr. Ytice Allah, ihlash kimselere


ayette ay1kc;a, digerlerine de i§aretle tenbihte bulunmu§tur:

Birincisi, yani ihlash kimseler mutlak kuldur. ikincisi ise, hevas1run ve


dtinyas1mn kuludur. Hadis-i ~erifte: "Dirhemin kulu helak oldu. Dinarm kulu
helak oldu. "<11>buyrulmu§tur.

Muaz bin Yahya <la §Oyle der: "Tnsanlar tiy s1mftir:

Birincisi: Kendisini ahireti, dilnyada geyimlik kazanmas1ndan me§gul


ettigi, ahkoydugu ki§idir.

ikincisi: Kendisini ge~itnliginin ahiretinden me§gul ettigi ahkoydugu ki-


§idir.

U~ilncilsti: Her ikisiyle de me§gul olan ki~idir. Birincisi abidlerin;


ikincisi helak olanlann, il9tincilsti kendilerini tehlikeye atanlann derecesidir
ki, bu kendilerini tehlikeye atanlar, ya kurtulurlar, ya da ~aki ve pi~man olur-
lar.

74. «Lfit'a da hiikiim ve ilim», hakiki hikmet ve Hakk'a dti~man olan-


Iarm aras1nda ona tistiinlilk ve fazilet «verdik.»

Fakir der ki, "hiikiim"den maksat, hikmettir. Nitekim Allah Teala'mn,


Hz. Yahya (a.s.) hakk1ndaki ~u sozil bunu gosterir: "Biz ona sabf iken hiikiim
verdik." (Meryem: 12) "Burada hilklimden maksat Allah Teala'dan ona veri-
len bir anlay1~tir. Hz. Davud (a.s.) hakk1ndaki : "Allah ona mulk ve hikmet
verdi ve diledigi §eyden ona ogretti." (Bakara: 251) ayetinden ise, millk, hik-
met ve ilim aras1nda fark oldugu anla~Ilmaktadir. Boylece ayetteki "ve il-
men" soztinlin anla1n1, din i~Ieriyle ve hukuk kurallanyla ilgili olan, yararh
ilim, demek olur.

17- Bu, uzun bir hadisten bir pru·~ad1r. Buhari ve ibni Mace rivayet etrni~tir. Bkz. el-Fethu'l-
Kebtr 2/31.
:MI

«Kendislnl, ~lrkin i~ler yapan kentten de kurtard1k.» "~,'irkin i~­


lcr"den 1naksat, <;irkinlik ve kotillilk bak1m1ndan igren~ olan ~ey<lir. Burada
hum.hm maksat, hmnosekstielliktir. "Kentten" maksat da, ilstil, altma getirilen
MU'tefike'deki yedi §ehrin en bilytigil Sedum'dur.
«Ger~ekten onlar, yoldan ~1kan kotii», ktiftir ve isyana derinle1nesine
dalm1§ ve bunlarda c;ok ileri gitmi§ «bir kavimdi.»

er-Rag1b der ki: "Su'": insan1 lizen din ve dlinya ile ilgili blitiln i~ler, ne-
fis ve bedenle ilgili btittin haller demektir. Mesela mahn1n yok olmas1, dostu-
nu kaybetmesi gibi. Kotii ve i;irkin olan her §eye de "su"' denir. Kaf§tt1 gilzel-
lik anlain1ndaki "htisn" dti.r.
75. «Biz Lut'u rahmetimize» ozel olarak rahmet ettiklerimizin arastna
«katt1k. Siiphesiz ki o,» kendilerini en gtizel mutluluklann beklediAi
«salihlerdendir.» "Rahmet" ozel ve genel olmak tizere ki k1s1md1r: Genel
olan rahmet, her iyi ve kottiye ula§ir. <;tinkti Allah: '~ ...Rahnietim, her ~eyi
ku§atm1§tir ... " (A'raf: 156) buyunnu~tur. 6zel olan rahmet ise, ancak hav!\s
(=Allalun sevdigi kullar) i~in olur. 0 da, ralunete girmektir. Rahmete ginnek
ise, Allah'm dilemesine ve gtizel bir ~ekilde haz1rlanmaga baghdir. Bunun
ivin "Suphesiz ki o, salihlerdendir." Yani, rahmetimizin feyzini kabul ve ona
girmek i9in hazulananlardand1r, buyurdu. Ayn1 zamanda bu, vuslat (=Allalun
nzas1na ul~ma) makam1na bir i~arettir.

76. Nuh'u da an, o da bunlardan once Bize yalvarmt§tl. Biz


de onun duas1ni kabul edip onu ve ailesirii biiyiik slkzntidan
342 HU HU 'L · BEVAN Cl'tz: 17

kurtarm1 ~tlk.
77. Ayetlerimizi yalanlayan millete kar~r., ona yard1m ettik.
Gerfekten on.lar, f ena bir kavim idiler. Biz de onlan.n hepsini
boguverdik.

76. «Nfilt'u da an, o da bunlardan once», yani bu zikredilenlerden da-


ha once, kavminin helak olmas1 i~in «Bize yalvarmt§tI. Biz de onun», "ben,
yenildim, bana yardim et. " (Kamer: 10) ~eklindeki «duas1n1 kabul edip onu
ve ailesini>> kav1ninin eziyetinden dolay1 i~inde bulunduklan «biiyiik s1k1nh-
dan kurtarm1§tik.»
77. Ba~tan son a «ayetlerimizi yalanlayan millete kar§I,» o~ almak ve
muzaffer olmas1n1 saglamak iyin <<ona yard1m ettik. Ger~ekten onlar, fena
bir kavim idiler.» Allah'1n itaatinden c;1kmt~ 9ok kotti bir kavim idiler..«Biz
de onlarin hepsini boguverdik.» <;Unkti bir kavimde yalanlama konusunda
israr, ~er ve kt.)ttiltikte a~1n gitmek varsa, Cenab1 Hak onlan muhakkak helak
eder.
iyi bil ki dua, Allah'1n izniyle, peygamberler ve velilerde oldugu gibi,
samimi ve iblash bir kalple olursa, kabul edilir, Allah katinda makbul olur.
t\ V<'I : 7(i 7H

78. Davud ile S iileyman 'i da an. Hani onlar bir ekin IUJk-
kmda hiikiim veriyorlardi. Hani milletin koyunlan o ekin ifi·
ne yay1lmi§t1. Biz de on.larin hiikmiine §ahiitik.
79. Biz, onu (hiikmii) Suleyman'a ogretmi§tik. Her birine
bir hiikiim ve ilim verdik. Daglari ve ktt§lart Davud'un emrine
verdik. Onunla, beraber tesbih ediyorlardi. Bunlari yapan Biz..
dik.
80. Davud'a, sava§in s1kintilarindan sizi korumasi ifin zzrh
yapmayi iigrettik. Artik siz, §iikrediyor musunuz?
81. Siileyman'in emrine de onun emriyle ifinde bereketler
yarattigimiz yere dogru §itldetle esen bir riizgar verdik. Biz her
§eyi biliriz.
82. Kendisi ifin deniu dalan ve bunibn ba§ka i§ler goren.
§eytanlardan da onun emrine verdik. Onlan da go:uten Bizdik.

78. «Davud ile Siileyman'1 da an. Hani onlar bir ekin hakk1nda hu·
kiim veriyorlard1. Hani milletin koyunlari o ekin i~ine yayllmi§h.» Kav-
min koyunlan geceleyin ~obans1z oraya ginni~ ve yaytlarak ekinleri tahrip
ettni~ti. «Biz de onlarin hiikmiine», hilkiim verenlerin hilkmtine ve kendile-
rinin huzurunda mahkeme olanlara «§ahittik.» ilmitnizle onlarla beraber ha-
zir idik ve ancaK Bizim ir~ad1m1zla htiktim veriyorlardi.
79. «Biz, onu» yani, Hz. Davud'un verdigi htikmti «Siileyman'a ogret-
mi~tik.» 0 zaman, kendisi ki.i~tiktti, on bir y~1ndaydi. Hz. Davud ise btiyilk-
tti~ peygamberdL Yaln1z Stiley1nan'a degil «her birine bir hiikiim ve ilim
verdik.» Teyidimizle ilim ve hikmete uygun olarak her birinin btiktim venne-
344 RUHU'L ·HEYAN Ciiz: I 7

si ve i~tihad i~inin saghkh gen;ekle~mesi i~in her iki peygambere de hUkUm


ve ilim verdik. Her ikisinin hlikmti de ~er'i bir hilkilmdtir. i~te bu rnilctehidin,
milctehid olarak hata edebilecegini gosterir.

Rivayet edilir ki: Hz. Davud (a.s.)'un huzuruna iki ki~i girdi. Biri yan1n-
dakini gostererek ~oyle dedi: "Bunun koyunlan, geceleyin, benim tarlama gi-
rerek ekinleri tahrip etti." Hz. Davud (a.s.), ekinlerin degeriyle koyunlann de-
geri aras1nda bir fark olmadtg1ndan dolay1 koyunlann kendisine verilmesine
karar verdi. Her ikisi de oradan ay1rlarak Stileyman (a.s.)'a ugraddar ve duru-
mu ona bildirdiler. 0 da dedi ki: "Bu htikilmden ba~kas1, iki taraf hakklnda.da
daha hayirh olurdu." Hz. Davud (a.s.), bunu i§itti ve Stileyman'1 yagrrarak:
"iki taraf hakk1nda hayuh olan nedir, bana soyler 1nisin?" dedi. 0 da: "Stitil,
nesli ve ytintiyle yararlanmas1 iyin koyunlan toprak sahibine vermeni, tarlay1
da evvelki haline donerek biyilecek hale gelinceye kadar koyun sahiblerine
vermeni uygun gortiyorum," dedi.

Hz. Davud verdigi htikiimden geri dondil ve: "Karar, senin verdigin ka-
rardir," diyerek htikmti yerine getirdi.
Buda gosteriyor ki, her ikisinin venni§ oldugu karar, ictihadladir. icti-
had ise, mtiytehidin ~er't bir htiktim hakktnda kendisinde bir kanaat meydana
gelmesi iyin olanca ilm1 ve fikt1 gayretini gostermesidir. Bu da peygamberler
iyin caizdir. Ancak onlar hatada karar ktlmazlar, hatada devam etmezler. Ha-
dis-i ~erifte: "Hakim, hiikmettigi zaman ictihad eder ve ictihadtnda isabet
ederse, ona iki ecir vardir. Hukmettigi zaman ictihad eder ve fakat ictiha-
dtnda hata ederse ona da bir ecir vardir." (ts) Buyrulmu§tur.
Bil ki, bu ayette rntictehidin hata yapabilecegine ya da isabet edebilece-
gine, aym zatnanda ictihad1 meselelerde hakkm bir olduguna delil vardu.
<;tink:U, her ictihad, dogru ve hak olsayd1, bu iki peygamberden her biri hakka
isabet etmi~, onu anlam1~ olacak ve ozel olarak anmak suretiyle Stileyman'1
belirtmeye gerek kalmayacakti.

«Daglan ve ku§lari Davud'un emrine verdik. Onunla beraber tesbih


ediyorlard1.» Ses yankts1 degil, orada bulunanlann, tesbihlerini duyacaklari
~ekilde, tesbih etmeleri idi . Gtinkti yank.I herkesin sesi iyin geyerlidir.

18- Buhari, hisam; Muslim, Akdiye; EbO Davfid, Akdiye. hadis no: 3574 de rivayet etrni§tir.
Bkz. Camiu'l-Usul , 10/171.
t\yl't: 7B 80 l~NHIY J\ Sll l<ESI /2)

"Da glart ,,,, ku~·/an. c•mrinl' 1•erdik." Bu rad a dagtann ku~lara takdim
L'dilmesinin sebebi. daglann emrine verihnesinin ve tesbihlerinin daha hayret
verici, kudreti ilahiyyeyi daha ac;1k olarak gosterici, i'caza da daha <;ok elvc-
ri~li oldugundan d0Jay1du. <;Unkti, o bir cans1z varhk, ku~lar ise canhd1r.

«Bunlar1 yapan Bizdik.» Size gore her ne kadar hayret verid olsa da
hunu yapmaya gticti yeten Bizdik.
Rivayet edilir ki, Hz. Davud (a.s.), tesbih ederek daglarm yamndan ge-
'rerken, tesbihte daha canh olmas1 ve ~evkle yapmas1 i~in Allah'u Teata dagla-
rrn ve ku§lann tesbihlerini ona i§ittirdi.
ibni Abbas der ki, israilogullan , Hz. Davud (a.s.) Peygamber olarak
gonderilmeden once dag1hnt§lar ve §eytan1n ~alg1 filetlerine yonelmi~lenJi. Bu
aletler: Udlar, tamburlar, kavallar, el zilleri ve bunlara benzer §eylerdi. YUce
Allah, bu arada Hz. Davud'u gonderdi. O'na oyle guzel bir ses, nagme ve mu-
kamlar ihsan etti ki, Tevrat'1 nagme ve makamla okuyordu. Dolay1s1yla lsra-
ilogullanmn aklllanru, dikkatlerini yekiyor, oyun ve eglence aletlerinden a11-
koyuyordu. Onlar da Hz. Davud'un yarunda toplarurlar, nagme ve makamlan-
m dinlerlerdi. Hz. Davud (a.s.), tesbihe ba~lad1g1 zaman daglar, ku~lar ve vah-
~i hayvan1ar da onunla beraber tesbih ederlerdi.

Gtizel sesler ve olc;illti makamlar, ruhlara nasil tesir eder ve onlan kt)til·
ltikten iyilige nas1l c;ekerse; virkin sesler ve olylilil olmayan nagmeler de ruh-
lara oyle tesir eder.
80. Biz, «Davud'a» sizin eyaranmza olarak dti§manla yap1lan ~sava~an
s1k1ntdarindan sizi korumas1 ic;in ztrh yapmay1 ogrettik.» Davud (a.s.)'dan
once zuhlar sav halinde yani, enli demir paryalan halindeydi. "LebCls" ashn-
da zirh olsun, ba~ka ~ey olsun elbise, giyilen ~ey demektir. Burada z1rh mana-
s1nadlr. Buradaki miicize, zirhln ate~, ors ve ~ekiy gibi aletlerden faydalan-
maks1zm meydana gelmesidir.
«Artak siz,» bunlara «§iikrediyor musunuz?» ~tikrti gerektiren nimet·
ler sabit olmu~ur. Bu soru ~eklinde varid olan bir emirdir. Yani §tikredin, de-
mektir.
Allah Teala, haber veriyor ki, ilk zuiu yapan Hz. Davud'dur. Sonra in·
sanlar ogrenmi~ ve bu ztrh ile elde edilen nimet, k1yamete kadar yayg1nla~m1~.
dolayis1yla bu nimetten dolay1Allah 'a ~i.ikretmek, insanlara vacip olmu~ur.
Baz1lan der ki: "Buradaki hitap, Hz. Davud'a ve ev halk1nad1r. Yani, bu
nimetlerle kendilerine ihsancla bulunduktan sonra "artik siz ~ukrediyor musu-
346 HUI tU'L ·HEYAN C\'tz: I 7

nuz? " dedik. Davud (a.s.), nzk1n1, Allah'tan elinin emcgiyle kllmasmt iste-
mi§ti. Allah da ona de1niri yumu~attt. Hz. Davud da. demir<len ztrh yapar. sa-
tar ve geyimini bundan temin ederdi. Peygamberler de ineslek ve sanatla ug-
ra~1rlar, kazarn;lann1 saglarlardi. Hz. idris terzi, Hz. Nuh marangoz, Hz. ibra-
him bezzaz (yani ku1na§ satan, manifaturac1), Hz. Davud dligmeci ve Hz.
Adem'de <;ift9iydi. Hz. Musa, Hz. ~uayb ve Hz. Muhammed (a.s.) 9oban idi-
ler. Peygamberimiz, peygamberlik gelmeden once ilcret kar§1hg1 koyun gtit-
mti§ ve: "Koyun giitmeyen hifbir peygamber yoktur, " <19> buyunnu§tur.

Koyun giitmedeki Allah'1n hikmetlerinden biri de, ki§i, koyun gtitttigil


zaman, kalbine rahmet ve ltituf yerle§ir. Bu durumda, halk1n ba§1na ge9tigi
zaman, en gti.zel bir davran1§ i9inde olur. Koyun glittliglinden dolay1 ktivtik
gortilerek bu meslegiyle ay1planan bir kimsenin, peygamber de koyun gtider-
di, demesi dogru degildir. Boyle derse, te'dip edilir. <;unki.i o, nebiler hakk1n-
da kemal ve olgunluk s1fatldtr, digerleri haklonda oyle degil. Bundan dolay1,
Hz. Peygainber (a.s.) de koyun gilderdi, diye delil getirilmez. Yalruz Peygam-
berimiz hak.k1nda "timmilik" gibi kemal olan her ~eyde durum boyledir. Buna
dayanarak bir kimseye, sen ilmmisin, denir de, o da Hz. Peygamber (a.s.) de
i.imml idi, derse te'dib edilir. <;link.ti o, Peygamberimizin titninllik s1fatln1 ha-
fife alm1~, bu btiytik s1fat1na hakaret etmi~ say1hr.
Kazan9 yollanrun en tisttinti, cihaddir. Cihad, peygamberlik ve hicretten
sonra Rasfiltillah Efendimizin meslegidir. Cihaddan sonra, ticaret gelir. An-
cak, ~u §rutlarla ki, asla emanete h1yanet etmiyecek, fahi~elik ve kfillinlik lic-
reti gibi haram ve pis kazan9lardan ve ~alg1 filetleri imalatl gibi sanatlardan
da kavmacaktJ.r.
81. «Siileyman' in emrine de onun emriyle i~inde bereketler yaratb-
g1m1z yere dogru §iddetle esen» ve kendisiyle pek k1sa bir mliddet i9inde
uzun mesafeler katedilen «bir riizgar verdik.» Gerek rlizgar ve gerek daha
ba~ka §ey olsun Hz. Stileyman'1n emrine verilen ~eyler, ona tam anlam1yla
boyun egmek, emir ve yasaklanm yerine getirmek yoluylad1r. Daglann ve
ku~lann Hz. Davud'un emrine verilmesi ise, bu yolla degil, aksine ona uymak
yoluyladir. Hz. Siileyman'a verilen bu ri.izgar, ashnda yumu~ak, ho~ esen bir

I 9- Hadisi, Buhari i care'de §U lafizla rivayet etmi§tir: "Allah koyun giitmeyen hi~bir peygam-
ber g<indermemi§tir." Sen de mi oyleydin ya Rasulallah, dediler." Evet ben de oyleydim.
Mekke'liler i~·in her bir koywzu bir ktrat ii.cret kar~1lig1 (veya karartt denilen yerde) gudii-
yordum." Muslim ve ibni Mfke de buna benzerrivayet etmi~lcrdir.
l\yt't : HO H~ :M7

rUzgar iui. SOzkonusu rlizgann bir taraftan yumu~ak ve ho~ olu~u. diger tar~lf­
tan yapt1g1 i~ itibariyle ~iddetli olu~u, ayrn zatnanda Hz. Si.ileymanm emriylc
hareket ederek onun istedigi yere esip gitmesi mucize listilne 1nucizedir.

Ayette sozti edilen bereketli yer, ~am'dir. Hz. Stileyman'1 sabahleyin


~am'dan yerytizlinlin bir taraf1na ahr gottirtirdli. Her iki yerin aras1, bir ayltk
yol olan bu mesafeyi, ogle vaktine kadar altrdi. Sonra da ogle vakti, zevalden
sonra onu ahr, gtine§in batug1 zaman ~am·a getinni§ olurdu. Nitekim Allah
~oyle buyurur: "Sabah gidi§i bir ayltk, ak~am donii~u de. bir ayltk yol idi. "
(Sebe': 12)

«Biz her §eyi biliriz.» Dolayis1yla her ~eyi ilim ve hikrnethnizin gerek·
tirdigi ~ekilde yapanz.

82. «Kendisi. i~in denize dalan», denizin dibine inip onun i9in nefis
~eyler ylkaran «ve bundan ha§ka i§ler goren» an1lan ~eylerden ba~ka, ~ehi r-
ler ve saraylar yapmak, acayip sanatlar icat etmek gibi i§ler yapan «§eytan·
lardan da onun emrine verdik.» Bu ayet, emrine verilenlerin cinlerin
mti'minleri degil kafirleri oJdugunu gosteriyor.

«Onlan da gozeten Bizdik.» Emrinin d1§1na <;1kmak, ona kar~1 gelmek,


ya da yaratth§lan geregi, yaptiklann1 bozmak konusunda onlan goriip gtlze·
ten Bizdik. ~eytanlar, her ne kadar latif ve saydam cisim iseler de, ancak on-
lar, ve§itli §ekillerle §ekillenebilirler. Zor i§leri, yapabilirler. Gormez misin ki,
rtizgann letafeti, §iddetle esmesine engel olmaz.

Eger, kendilerini zor i§lerde c;ah§tuchg1 halde §eytanlar, Hz. Stileyman'1n


emrine uymaktan niye <;1krnadllar? dersen; cevap olarak derim ki: "~Uphesiz
ki, Ytice Allah, Hz. Silleyman'dan korkmalan iyin onlann kalplerine bir kor-
ku saldi. Bundan dolay1, ona kar§I gelmekten korktular. Bu da Hz. SUley·
man'1n mficizelerindendir."
348 l{U HU'L· BEYAN C~ i\z: I 7

83. Eyyub'u da an. 0: "Bana bu dert geldi. Sen, merhamet-


lilerin en merhametlisisin" diye Rabbine dua etmi§ti.
84. Biz de dufisini kabul etmi§, kendisindeki o hastaligi he-
men gidermiftik. Tarafimizdan bir rahmet, ibadet edenlere de
bir ogut olmak iizere ona hem ailesini hem de onlarla beraber
bir katini daha verdik.

83. <<Eyyfib'u da an. 0:» Eyyfib un k1ssas1n1 da hatula. Hz. Eyyfi.b'un


1

nesebi Ravm b. Ays yoluyla Hz. ibrahim (a.s.Ye vanr. Ravm, Ays'1n oglu,
Ays da Hz. ibrahim (a.s.Yin ogludur.

Rivayet edilir ki: Allah Teala onu Harrful ehline gondenni~ti. Harrant
~am havalisinde bir §ehrin ad1dir. Hz. Eyyfrb (a.s.)'un ehli ve .mah ~ogalmI§,
daha sonra da hastalanmt§ ve sekiz sene hasta olarak kalm1§tI. Bir gtin kendi-
sine kans1: "Allah a dua etseydin de ~ifa verseydi," dedi. 0 da: "Bolluk ve ra-
1

0 11
hatbk kay sene stirdti? dedi. Kans1: Seksen sene" diye cevap verdi. 0 da de-
di ki: "Bu hastahg1n stiresi s1hhat ve rahathk stiresine ula~1nad1g1 i<;in AL-
11
lah'tan §ifa istemeye utan1nm.

«'Bana bu dert geldi. Sen, merhametlilerin en merhametlisisin,' di-


ye Rabbine dua etmi§ti.» Hastahk ve zay1fl1k gibi insan111 bedeniyle ilgili
zararlara "ed-durru" denir, "ed-darru ise diger her ttirlti zarara ~amildir. Hz.
1
'

Eyyfi.b (a.s.) burada, Cenab-1 Hakka s:aresizligini ve ihtiyac1n1 bildirdi. iste-


mede sayg1y1 ve hitapta da edebi koruma bak.lm1ndan dogrudan: "Bana ac1,
merhamet et," demedi. <;link.ti kendilerinden stlantm1n kald1nlmas1 hakktnda,
peygainberlerin Allah'tan isteklerinin en ~ogu, kinaye ve tevriye yoluyla ol-
1nu~tur. Nitekim ~air §Oyle der:

Goniilde bir r;ok dilekler, sende de fetanet var.


0 dilekler yanmda benim sukutum, bir bildiri ve bir hitaptlr.
Eger denirse ki: Zekeriyya (a.s.), duas1nda: 11 . . .Bana tarafindan bir velf
( ogul) ih~an eyle." (Meryem: 5) diye a91kva istemedi mi? Deriz ki: "Bu, ba-
g1~ istegidir. Burnht ist~ncnin kapah bir ~ekilde olmas1 uygun oltnaz. Oteki
ise. s1k1nt1y1 gidennektir. Dolay1s1yla §ikayetle kart~tlnhnatnas1 i<;in istekler·
de. kinaye ve tevriye uygun dti§er.

Rivayet edilir kL ya§h bir kad1n Abdtilmelik b. Stiley1nan'a gelerek: "Ey


mU'minlerin emiri! Evimin fareleri degnek ve bastonlann ilzerinde ytirUmeye
ba§Jad1,'' dedi. Kad1n kibarca, fakirliginden §ikayet ediyordu. Stileyman'm ho-
~una gitti ve: "istedigini kibarca arzettin. Muhakkak onlan kaplanlarm s1~ru­
y1§1 gibi s19rar hale getirecegim" diyerek evini taneyle doldurdu.
Hz. Eyyfib'un bu sozti, bir duadtr, yalvan~tu ve c;aresizligini arz edi~tir.
Yoksa tzdirap halinde oldugu gibi herhangi bir sabirs1zhk ve §ikayet de~ilclir.
Bunun ic;indir ki, cevab1, bir sonraki ayette "Biz de onun duaszm kabul ettik"
§eklinde gelmi§ ve Cenab1 Hak, kendisi hakkuida: "Dogrusu Biz, onu sah1rl1
bulduk. 0, ne giizel kuldu." (Sad: 44) buyurmu§tur. Bu isteginin §ikayet anla·
tn1na geldigi dil§ilnelecek olursa, o takdirde s1k1nt1dan yaln1z, Allah'a
~ikayette buluillllU§ olur, ba§kas1na degil. Bu da, onun mtikemmel sabnna ay·
kin dti§mez. Nitekim Hz. Yakub (a.s.) da: "Ben gam v~ kederimi ancak Al-
lah'a §ikayet ederim ... " (Yusuf: 86) demi§tir.
Sadik olan arif, marifetinde gerc;ege ula§mt§Sa onun §ikayeti, ne§e ve se-
vincin ger~egidir. Duas1, mtinacat1n1 geryekle§tirmektir; gam ve kederi de ifti-
har ve ogtimnektir.
84. «Biz de duas1n1 kabul etmi§, kendisindeki o hastahg1 hemen gi-
dermi§tik.» Duas1n1 kabu1 buyurarak kendisine gelen s1k1ntl ve hastahg1 kal-
dtrd1k.
Rivayet edilir ki, kendisine: "Ba§1n1 kaldu, ~tinkti duan kabul edildi ve
ayag1nla yere vur," denildi. 0 da ayag1n1 yere vurunca, ayag1n1n alt1ndan bir
p1nar kaynadt. Ondan y1kand1. Y1kanmas1yla vticudunda ne kadar yara varsa.
hepsi iyile§ti. Sonra ayagm1 yeniden vurdu. Bu vurmas1yla bir p1nar daha
kaynamaya ba§ladt. Ondan da ic;ti. ic;mesiyle, i~inde ne kadar dert varsa, hep-
si 91kt1, s1hhatine kavu§arak eski gem;ligine ve gilzelligine kavu§tu. Daha son-
ra kendisine bir elbise giydirildi.
Bu hastahkla imtihan edilmesindeki sir, yilce makamlan tamamlamak
ic;in zor riyazetler ve c;e~it 9e§it beden1 milcahedelerle vticdunu tasfiye etmek,
pak etmektir.
350 HUHU'L· Hft:YAN ( ~ iiz: 17

Derler ki, az1z ve §er'if kilnselere kom~u olan kimsc, azlz ve ~erif olur.
Hor ve hak!r kilnselere kom~u olan kimse de, hor ve haklr olur. Gonnez mi-
sin ki, rlizgar y-ic;eklere ve gtillere ugrad1g1 zaman, gtizel kokular ta~ir; pislik-
lere ugrad1g1 zaman da kotil kokular ta~ir. Nefsin ozellikleriyle arkada§ olan·
la, ruhun ahlak.1yla kom~u olam, sen buna gore k1yasla.

Bununla beraber <<taraf1m1zdan bir rahmet, ibadet edenlere de bir


ogfit» yani, kendisinden ba~ka kullara da, kudretimizin sonsuzlugunu bilme-
leri ve Hz. Eyyub'un sabrettigi gibi sabrederek, O'nun sevaba kavu§tugu gibi
sevaba ula§malan iyin bir ogtit ve ibret «olmak uzere ona hem ailesini hem
de onlarla beraber bir katin1 daha verdik.>> Biro kadar daha yocuklan ol-
clu. Kendisine olan rahmetimizden dolay1 an1lanlan, ozel rahmetle verdik.

Rivayet edilir ki, Allah Team Eyyub (a.s.)'un kans1na da genyligini geri
verdi. Boylece ibni Abbas'tan rivayet edildigi gibi, Hz. Eyyub'tan yinni altt
c;ocuk dogurdu. Hz. Eyyub'a mallann1 da geri verdi. Hz. Eyyub (a.s.), miskin-
lere c;ok merhametliydi. Okstiz ve dullan himayesine ahr, tnisa:firi de ag1rlad1.
Hadisi §erifte ~oyle buyrulmu~tur: "Bir ara Eyyub ftplak olarak yikanirken
iizerine altmdan bir rekirge siirusii dii~'tii. Eyyub da elbisesine doldurmaya
ba~ladz. Bunun uzerine Rabbi, kendisine seslenerek: 'Ben seni bu gordugiin-
den zengin kilmadim mi?' buyurdu. 0 da: 'izzetin hakkz ifin, beni zengin kil-
dtn, ancak sen.in hereketinden henim i9in zenginlik (ihtiya9s1zlik) yoktur,' de-
di." (20) Bu hadisi ~erif, helal mah yogaltman1n mtibah oldugunu gosterir.

85. ismail'i, idris'i ve Ziilkijl'i de an. Bunlarin herbiri sab-


redenlerdendi.
86. Onlan da rahmetimize ald1k. <;unkii onlar salihlerden.-
di.

20- Hadisi Buhari, Gusiil ve Tevhfd'de rivayet etmi§, Nesai de Gusul boHimtinden, y1kamrken
<.>rti.inmet babmda rivayet etmi§tir. 1/200. B.kz. Camiu'l-Ust'U, 8/521.
ICNHIYA S\J ru~sl /:2 I :lG I

85. «isnrnll'I, idris•1 vt• Ziilkifl'i de an.» Yani, bu mukarreb peygam-


herleri de an ve onlann k1ssalanm Um1netine anlat. «Bunlann her biri sab-
redenledendi.» Yani ibadetlerin zorlugu ve s1k1nt1lan ta~tmak konusunda.
sabretmekte ke1nale enni~lerdir. <;ilnkli Hz. is1nail, kurban edihnek istenint:c
sabretmi§, babasma: tfBabacig1m emrolundugun ~eyi yap. in~allah /Jeni sub-
redenlerden bulacaksm." (Saffat: 102) demi§tir. Aynca ekini ve sag1hr hay-
vam olmayan bir §ehirde (Mekke'de) ikamete de sabretmi§tir. Bundan dolayt
Cenab-1 Hak, kendisine ikrfu:nda bulurunu~ ve sulbtinden hate1n-i enbiya ohm.
Hz. Muham.m ed (a.s.)'i ~1kann1§tir (getirmi§tir).

Hz. idris de belalara sabretmi§; Zillkifl'i de gtindlizleri oru~ tutup gece-


leri namaz ktlmak suretiyle ve insanlann eza ve cefalanna katlanarak sab1 r
gostermi§tir.
,...
Ayeti kerimede Allah'1n ibadet ve taat1na, ya da mal, can ve ~oluk 'rocuk
bak1m1ndan kendisine gelen s1k1nt1ya sabreden kimsenin, sabn derecesinde
Allah'1n nimetine ula§acag1na, kulluk rtitbesine kavu§acagina ve Allah'1n ozel
rahmetine kendisini katacag1na i§aret vardtr. Nitekim Cenab1 Hak §{iyle bu-
yurmu§tur.
86. «Onlan da rahmetimize ald1k.» Yani, peygamberlik ve diger yUn-
lerden, ozel rahmetimize ald1k. «<;iinkii onlar salihlerdendi.» istikamet, iyi-
lik ve dogrulukta kemale ermi§lerdir ki, bunlar peygamberlerdir. <;linkti bun-
lann iyilikleri (salahlan), fesada ugramaktan masumdur.

Bil ki, salfilun bir ba§lang1c1 bir de sonu varchr. Ba§lang1c1, ~er'1 ve dini
hliklimleri yerine getirmektir. Sonu da kullann, Rabbine y()nelmek, dlinyaya
ve fesat alemine iltifat etmemektir. Bu da hakikatde s1ddik1yyet makam1d1r.
Allah Teala'n1n insam sfilih k1hnas1, bazan onu salih olarak yaratinas1yla, ba-
zen de onda var olan fesat gibi §eyleri gidennek sfiretiyle olur. ~liphesiz ki sa-
bir, saHih1n 1nertebelerindenclir. 0 ise, amellerin en ilsttini.idilr. Sabir, ancak
beta ve zorluklara kar§I olur. Ytikseli~, ancak sabirladu. Yoksa bizzat beHln1n
kendisiyle insamn derecesi, Allah kattnda yliksehnez. Betan1n kendisiyle
ebedi saadete de ula~dmaz. Bununla saadete ula~mak miilnktin olsayd1 mli§rik
ve kafirlerden beta ehli de ona ula~irlardi. Halbuki o, onlar i~in bu dtinyada
kendilerine verilen bir azaptlr. Sabreden mti'minler hakk1nda ise, onlann de-
recelerini tamamlar ve hatalann1 giderir.
:352 H(JH U'L -HEYAN C i\z: J 7

87. Zunnun 'u da an. Hani kizarak fekip gitmi§ti de Bizim


kendisini s1k1§tirmayacagim1zz sanmt§ll. Sonunda karanl1klar
if inde: ''$ iiphesiz, senden ba§ka hif bir illih yoktur. Seni ten-
zih ederim. Ben gerfekten uzlimlerden oldum" diye yalvardi.
88. Biz de duasini kabul ederek kendisini siklntidan kurtar-
dik. i§te Biz inananlari boyle kurtartriz.

87. «Ztinnfin'u da>> yani nfin'un (=bahg1n) sahibini de «an.» Bahg1n sa-
hibinden maksat Metta oglu Yunus'tur. «Hani» tabiatlann1n sertliginden ve
ktiftirlerindeki 1srarlanndan dolay1 kavrni Ninova ehline «k1zarak» kendine
ilahi bir emir gelmeksizin onlardan ayrJlmt§ «~ekip gitmi§ti de Bizim kendi-
sini» bu hareketinden dolay1 hi~ <<Stkt§tlrmayacag1m1z1 sanmt§h.»
"
Ayette her ne kadar gtinahkar ve azab1 haketmi§ olsalar da, Allah
T eala'run kullanna olan liltuf ve kereminin sonsuzlugundan dolay1, onlar i~in,
peygamberlerini k1nayabi lecegine ve onlann, timmetlerine Allah'1n azab1n1n
inmesini arzu etmelerine raz1 olmayacag1na, aksine peygamberlerinin onlar-
dan azab1n uzakla§tinlmas1 konusunda, onlar i~in, af dilemelerinden raz1 ola-
cag1na i§aret vardtr. Niteki1n ytice Rabbimiz Peygamberimize §Oyle buyur-
mu§tur: "... Onlan affet ve onlar i~·in Allah'tan mag/fret dile ... " (A.1-i imran:
159) Yine kafirJer hakk1nda da: "Senin elinde bu i~ten bir ~ey yoktur. Allah
ya onlarin tevbesini kabul buyuracak, yahut onlara azab edecektir. <;unkii
1\yt<t: H7-88 ti:NIJIY I\ SUHESI /21

onlar zalimlerdir." (Al -i imran: 128) buyunnu~tur.


Rivayet euilir ki. Yunus (a.s.) kavmine k1zm1~ olarak ~1kt1ktan sonrn.
Rum denizine geldi. Orada bir toplulugun ge1nilerini hazirlamakta oldugunu
gt>rdti. Onlarla beraber o da bindi. Gemi, deniz ortas1na vannca durdu, hi<;bir
~ekilde ytirilmedi. Bunun tizerine gemiciler dediler ki: "i~imizde ya fisi bir
adam, ya da efendisinden ka9m1~ bir kole var. '<;tinku gemi, kendisinde bir asi
A

ya da ka<;ak olmasayd1 boyle yapmazdJ.. Adetlerimize gore boyle bir s1k1nt1yla


ka~lla§t1g1m1z zaman kur'aya ba~vururuz. Kur'a, kime yikarsa onu denize ata-
nz." 0~ defa kur'a ~ektiler, her ti<;tinde de kur'a Hz. Yunus'a ~1kti. Bunun Uze-
rine Hz. Yunus: ''Asi adam ve ka<;ak kole benim" dedi. Onlar da onu denize
at1verdiler ve hemen bir bahk gelerek onu yuttu. Allah Teala, bah~a onu in-
citmemesini, bir k1hna bile dokurunamas1n1 vahyetti ve ''<;ilnkti Ben, senin
karmn1 ona sadece zindan klld1m, onu sana yiyecek yapmad1m" buyurdu.
«Sonunda» kur'a ve bahg1n kendisini yutmas1 gibi olaylar olduktan son-
ra «karanhklar i~inde:» Yogun karanhk i~inde ya da bahg1n kam1nm, deni-
zin ve gecenin karanhklan i<;inde: «'~iiphesiz senden ba§ka hi~bir ilah yok-
tur .» Bu karanhklardan beni koruyacak, felaketler ve fitnelerinden beni
selfunete <;Ikaracak ve boyle bir yerde kendisini anmay1 bana ilham edecek
senden ba§ka hi~bir ilah yoktur. «Seni tenzih ederim.» Herhangi bir ~eyin
seni aciz buakmas1ndan ve ba§1ma gelen bu imtihan1n benim yontimden se-
bepsiz olmas1ndan seni, tenzih ederim. Yunus (a.s.) boylece kendisinin hatah
ve ba~1na gelen bu belay1 haketmi§ oldugunu itiraf ederek, edep ve terbiyeyi
gozeterek kendisine zulmetmekten Rabbini tenzih etmi§ ve terkedip gitmek
i~in acele ettigimden dolayi: «Ben, ger~ekten» nefislerini tehlikeye btrak-
makla kendilerine zulmeden «zalimlerden oldum' diye yalvard1.» Dua et-
mi§ti.

Ytice Allah, onu ballg1n karrurun yalruzllk ve s1.lant1s1ndan §U stizUyle


kurtard1:
88. «Biz de» hatas1n1 itiraf eden «duas1n1 kabul ederek» Hadis-i §erif-
te: "Kederli ve iizuntiilii bir kimse, bu dua ile dua ederse, duasi kabul buyru-
lur.,, c21i

21- Hadis, Ahmed b. Hanbel, Tirmizi ve Nesfil'nin rivayet ettikleri hadisten bir pawadt.r. Bkz.
Muhtasaru Tefsiri ibni Kesir, 2/519.
HUI IU'L U~;YAN Ci'1:1.: 17

Hasan Basrl de der ki: "Ye1nin ederim ki, onu ancak haks1zl1g11u ac;1kla-
yan itiraf1 kurtanni§ttr."

Miistedrek'de rivayet edilen bir hadis-i §erifte Peygamber Efendimiz


§oyle buyurur: "Kendisiyle dua edildigi zaman, Allah'in kabul ettigi; yine
kendisiyye istendigi zaman, Allah'1n verdigi Allah'in ism-i azami (en buyuk
ismi): 'Senden ba§ka hirbir ilah yoktur. Seni tenzih ederim. Gerfekten hen,
zalimlerden oldum,' duas1d1r."

«Kendisini s1k1nttdan» yani, dort saat, ya da ti~ giin sonra, bahg1n ken-
disini sahile atmas1yla, ona lokma olmaktan ve denizin s1k1nus1ndan «kurtar-
d1k.»

Baz1ran da: ''Bahg1n ba§1n1n su tizerinde, agz1n1n da aytk oldugunu soy-


lerler.

Ebu Hureyre (r.a.) der ki: "Yilce Allah, baltga, onu yutmas1n1 ancak eti-
ne dokunmamas1n1, kemigini k1nnamas1n1 vahyetti. Bahk da onu yuttu. Sonra
da denizdeki yuvas1na indi. Denizin dibine vannca Yunus (a.s.), deniz canh-
lann1n tesbihini duydu. 0 da, bahg1n karmnda tesbihe ba§ladt. Melekler onun
tesbihini i§ittiler ve: 'Ey Rabbimiz garip bir yerde zay1f bir ses duyuyoruz,'
dediler. Cenab-1 Allah da: 'O k'Ulurn Yunus'tur. Bana isyan etti. Ben de onu
babg1n kam1nda hapsettim' buyurdu. Bunun tizerine melekler, §efaatte bulun-
dular. Allah da bahga emretti, bahk da onu sahile att1."

«i~te Biz», onu kurtard1g1m1z gibi «inananlart» s1klntllanndan, ihlasla


dua ettikleri zaman «boyle kurtannz.»

Ca'fer bin Muhammed §Oyle der: "Dort §eyle imtihan edilenin dort §ey-
den gaflet ettigine hayret ederim:

Garn ve kederle kar§Ila§an kimsenin 'La ilahe illa ente subhaneke innf
kiintu minezzalimfn' (Enbiya: 87) demeyi§ine hayret ederim. <;unkti Allah
Teala: 'Biz de onun duasim kabul ederek kendisini siktnt1dan kurtardik.' bu-
yuruyor.
Kottililkten korkan kimsenin de: ' ... Hasbiyellahii ve ni'mel vekfl' (.Al-i
t1nran: 173) dememesine hayret ederim. <;ilnkti Yilce Allah: 'Sonra da ken-
"
dilerine hi9bir kotiiliik dokunmaksizin Allah'tan bir nimet ile dondiiler.' (Al-i
imran: 174) buyurur.
Yine insanlann tuzaklanndan korkan kimsenin: 'Ben i~imi Allah'a is-
Ayd: HH lr.NttlYA St I l~l·~Sl/2 I

murliyorum mulwkkaJ:. ki, Allah k11/lar11un biitiin yapuk/ar11u gih"cwHr. '


<MU'min: 44) deme1nesinden hayret ediyorum. c;unkil Allah Teflta: 'Allah
011/arm kurduklan hifofr,.in kiJtuUiklerinden onu korudu.' (Mti'min: 45) bu-
yurur.
Cenneti arzu eden ki~inin: 'Ma~aallahii la kuvvete ilia hillah · ( Kehf:
J9) dememesine hayret ediyorum. <;tinkii Allah Teala: 'Olur ki, Rab/Jim /Ja-
na, senin bagindan daha hayzrltszm verir' (Kehf: 40) buyuruyor."

Katade der ki: "Bir ki~inin §oyle dua ettigi bize nakledildi: 'Allah'11n
ahirette beni kendisiyle cezalandiracag1n ~eyle dtinyada cezalandlf' derken
adam ~iddetli bir hastahga yakalandi. Oyle ki, bir deri bir kemik kaldt. Kendi-
sine: 'Allah' a s1hhat ve afiyetin i9in dua etseydin: "Allahumme rabbena t:ltind
.fiddiinya haseneten ve fil ahireti haseneten ve kma azaben nar: Ey Rabbimiz!
Bize dunyada da guzellik ver, ahirette de guzellik ver ve bizi cehennemin
azabmdan koru." (Bakara: 201) diye dua etseydin, olmaz m1yd1?' dediler. 0
da, hemen bu dua ile dua etti. Saghg1na kavu~tu."

Halid bin Velid hazretleri de Peygamber Efendimize dedi ki: 11 Ya


Rasulellah! Beni rtiyamda korkutuyorlar. Peygamber Efendimiz de ona:
0

"Euzu bi kelimatillahi't-tammati min gadabihf ve ikabihf ve §erri ibadiht ve


min hemezati§§eyatfni ve en yahdurunf: Allah'zn gazabindan, azabmdan, kul-
lannzn §errinden, §eytanlann vesvesesinden ve bana gelmelerinden Allah 'in
tam kelimelerine sigminm de," buyurdu.
356 HUHU 'L 8EYAN Ci\z: 1·7

89. Zekeriya'yi da an. Hani Rabbine: "By Rabbim! Ben.i


yalniz birakma! Sen, varislerin en hayirlisisin" diye dua et-
mi§ti.
90. Biz de duiisini kabul ettik ve kendisine Yahya'yi verdik.
E§ini de kendisi ifin (dogurmaya) elveri§li hale getirdik. Ger-
fekten onlar, hayirlarda yan§iyorlar, umarak ve korkarak Bi-
ze yalvanyorlardt. Bize kar§t goniilden saygi duyuyorlardt.

89. «Zekeriyya 'y1 da an.» Y ani, israilogullan peygamberlerinden Hz.


Zekeriyya'nm k1ssas1rn da hatrrla. «Hani Rabbine: 'Rabbim! Beni yaln1z»
tek ba§1ma «brrakma!» Bana bir <;ocuk ihsan eyle! Beni, <;ocuksuz tek ba§1-
ma birakma! «Sen, varislerin en hay1rhs1s1n'» Olenlerden sonra, kalanlann
en hayirhs1s1n. Bana bir varis vennemi~ olsan da Sen bana yetersin «diye
dua etmi§ti.» Zekeriyya (a.s.)'n1n bu nidas1, bir yalvan§, bir duadlr. Canhlar
yok olduktan sonra, baki kalamn Allah olduguna bir senadir, ovgiidtir. Gokle-
rin ve yerin miras1 O'nundur.

Zekeriyya (a.s.), 100 ya~1na, kans1 da 99 ya§ma geldigi halde <;ocuklan


olmarru§tI. Kendisini §enlendirmesi, din ve dtinya i§lerinde takviye etmesi ve
oliimtinden sonra da yerine gec;mesi ic;in Allah'tan bir ogul vermesini isteye-
rek dua etti. Sonra da ilah1 iradeye teslim olarak, boyun egerek, i§i, Allah'a b1-
raktt.
90. «Biz de» ogul i9in yapt1g1 «duasm1 kabul ettik ve kendisine Yah-
ya 'ya» yani, Yahya isminde bir ogul «verdik.» Hz. Yahya (a.s.), babas1mn
oltimtinden once oldiirtilmti~tiir. Boyle olmas1, Zekeriyya (a.s.)'mn §amru ek-
siltmez. <;tinkti peygamberler dualan kabul edilmi~ olsa da ancak baz1
duatann eseri, ilahl hiklnet geregi bu dtinyada a~1ga 91kmaz, gortilmez.

«E§ini de» imran k1z1 i§a'1 da k1su iken «kendisi i~in» dogurganhga
«elveri§li hale getirdik.>> <;unkti o, doksan 4_okuz ya§tna kadar hiv dogum
yapmam1§tl.
«Ger~ekten onlar,» yani, Hz. Zekeriyya, kans1 ve Yahya, ya da onceki
ayetlerde ad1 ge9en peygamberler ashnda sebat etmekle beraber btittin «ha-
yirlarda yar1~1yorlar ,» Allah'1n ltituf ve cemalini «umarak ve» kahir ve
cetalinden de «korkarak» bir manada da, Bizi umarak, Bizim d1§1m1zdakin-
ftNHIY I\ Sl I Hfi:SI / 2 I

den de korkarak 4<Hl7.t- yulvnr1yorlard1.» Tevazu ve yalvan~ i<;inde «Hi:t.t·


kar~1 gonulden sny~1 d11yuyorlard1.» c;ogun1ukla "Hu~li'" organlarla ilgili
oJarak kullan1hr. Fakat peygamberin durumu daha yticedir. OnlanJaki hu~o·.
kftmil manadad1r. Hem kalplerinde hem de diger organlannda bulunur.
Onlar, Allah'1n kendilerine venni~ oldugu bu nitnetlere, bu gilzel ahlfika
sahip olmalanndan dolay1 ula~mt§lardir. isteginin kar~1lanmasn11 dileyen kim-
se de onlann yapt1g1 gibi yaps1n. Onlann ahlfil<1 ile ahlfildans1n.

91. lrzr,ni korumu§ olan kadini da an. 0 na ruhumuzdan iif-


kmi§, onu ve oglunu likmler ifin bir ibret kilmi§tik.

91. «lrz1n1 korum~ olan kad1n1 da an.» Yani, 1rz1n1, gerek helal ve
gerek haram olsun, ta1nainen koru1nu~ olan Meryem'in k1ssas1n1 da hattrla.
Burada irz1n1 koruyan kad1ndan maksat imran klz1 Merye1n'dir. «Ona ruhu-
muzdan>>, yani emrimizden olan ruhtan«iiflemi§,» isa'ya, onun kam1nda, ha-
yat vermi§tik.
Stiheyli der ki: "Uflemek, Kuddfis olan Allah'1n emriyle Ruhu'l-ku-
dtis'tendir. Dolay1s1yla Kuds, Allah'1n Kuddus s1fatina izafe edilmi§tir. Boyle-
ce Kuddfis'ti de ve mukaddeseyi yani Hz. Meryem'i de yalanc1 zandan tenzih
etmi§tir."

«Onu ve oglunu» yani, her ikisinin halini «alemler i~in» hem kendi za-
manlaruun, hem de kendilerinden sonraki zaman1n halk1na, bliytik «bir ib-
ret» sonsuz kudretine bir i§aret «kdm1~tlk.» <;tinkti bir kimse, hi~bir erkekle
temasta bulunmam1§ bakire bir ktzdan bir 9ocuk dtinyaya geldigini dti§liniirse
Allah TeaHl'n1n sonsuz kudretini anlaint§ olur.

isa (a.s.)'111n hayret veren ktssalanndan biri de §Oyledir: Annesi kendisi-


358 RUHU 'L-HEYAN Ct\~: 17

ni bir boyac1ya gottirdti ve: ''Bu <;ocugu al. ve ona sanatmtlan bir ~eyler c~g­
ret," dedi. 0 da ald1 ve kendisine: Ad1n nedir? Ey c;ocuk ! " dedi. 0 da: "Mer-
11

yern oglu isa'd1r," dedi. Boyac1: "Ey isa! ~u testiyi al ve ~u f1~1larla beraber
nehirden doldur,'' dedi. isa, dedigini yapt1. Boyac1, ona elbiseler verdi ve bu
elbiseleri renklerine gore ayuarak bunlardan her bir rengi bir f1<;1ya koymas1m
soyledi. Sonra boyac1 aynld1 ve evine gitti. isa da elbiselerin hepsini alarak
bir f191ya koydu, iizerine de boyalann hepsini birden doktti ve annesine gitti.
Sabahleyin i~ine dondii. Boyac1 da geldi, bir de gordii lei, elbiselerin ve boya-
lann hepsi bir fi<;tda. Durumu boyle gortince otkelenerek: "Beni de, insanla-
nn elbiselerini de mahvettin,'' dedi. isa ona: "Dinin nedir" dedi. 0 da Yahudi-
lik oldugunu soyledi. isa ona: "'Allah'tan ba§ka bir ilah yoktur ve isa Allah'tn
ruhudur' de, sonra da elini bu fI91ya sok ve her elbiseyi sahibinin istedigi
renkte <;1kar" dedi. Allah Teala da boyac1ya hidayet nasip etti. Boyac1, onun
dedigi gibi yaptI. Boylece i§, isa'n1n dedigi gibi oldu.
Ayt'I: HI H:i l~NlilYA SU l~ESl/2 I

92. i~te bu, tek bir din olarak sizin dininizdir. Ben de Rab-
binizim, onun if in Bana kulluk edin.
93. Onlar ise din konusunda, kendi aralarinda boliiniip
parfalandilar. H epsi Bize doneceklerdir.
94. Art1k kim mii'min olarak yararli i#erden yaparsa onun
fal1-§masma nankorliik edilmeyecektir. <;unkii Biz onu yaz-
maktayiz.
95. Yok ettigimiz bir kasaba halkznin (ahirette ceza gormek
iizere Bize) donmemesi imkiin.'+z1.dir.
96. Ye'cuc ve Me'cuc (seddi) afilinca her bir tepeden siirat-
le in.erler.
97. Hak olan vaad de yakla~mi~tir. Bir de bakarsin ki, inkii.r
edenlerin gozleri belerip kalir. "Yaziklar olsun bize! Biz bun-
dan gaflet ifindeydik. Hayir, biz zalimlerdik," derler.

92. «i§te bu,» yani, tevhid ve islfun dini «tek bir din olarak, sizin dinl·
nizdir.» S1nulann1 koruman1z ve haklanm gozetmeniz vacip olan dininizdir.
Tevhid ve istam dini'nin tek olmas1nda peygamberler aras1nda herhangi bir
ihtilaf yoktur. <;tinkii onlar, ilmmetlere ve as1rlara gore furu'da (dinin aynntl-
lannda) aynlm1~, olsalar da, usulde (dinin ash olan iman konulannda) birle§·
mi~lerdir. "Ummet," kendilerine peygamber gonderilen cetnaat, topluluk de-
mektir. Bunun ash bir din iizerinde birle~en topluluk demektir.

«Ben de Rabbinizim» sizin i<;in Benden ba§ka .ilah yoktur. «Onun


h;in» ba~kas1na degil, sadece «Bana kulluk edin.»
93. «Onlar ise din konusunda kendi aralar1nda boliinup par~alandl·
lar.» insanlar, din i~ini boltip par9alad1lar. Onda aynhga ve uyu~mazhga dil-
360 HUHU'L ·HEYAN

~erek firka firka oldular. Sanki bu ayette, §oyle denilmi~tir: "BUttin peygain-
berlerin lizerinde birle~mi~ olduklan Allah'1n dininde, onlann yapt1klan ~eyin
ne bilylik hata oldugunu go1milyor rnusunuz? Onlar din i~lerini kendi arala-
nnda bolilp par9ala1n1§ ve her bir topluluk dinden bir par9aya sahip 91km1§.
boylece dinlerini, boltip parcyalamak suretiyle adeta birbirlerine lanet etmi§,
birbirlerinden uzakla§ml~ ve ayn ayn par9alar haline gelmi§lerdir."

«Hepsi», o par9alarum§ firkalardan her biri, ba~kasma degil, yalruz «Bi-


ze» diriltilerek «doneceklerdir.» Biz de, kendilerine amellerine gore kar§thk
verecegiz.

94. «Artik kim mii'min olarak» Allah ve Rasfililne inanm1§ olarak


«yarar;h i§lerden» birini «yaparsa, onun ~ah§mas1na nankorliik edilmeye-
cektir .» Aslmda "sa'yt' stir'atlice yilrlimek demektir. Hayu olsun, §er olsun
bir i§te ~alt§mak, gayret gostermek anlam1nda da kullan1hr. <;ogunlukla gtizel
i§lerde kullan1hr. Yapttg1 iyi i~in sevab1ndan mahrum olmayacaktir.

«~iinkii Biz onu» yani, emegini «yazmaktayiz.» i§lerinin yazlld1g1


sayfalarda yaptlklan i§leri tesbit edecegiz. Yapttklanndan hi~bir ~eyi eksik b1-
rakmayacag1z.

95. «Yok ettigimiz bir kasaba halk1n1n (ahirette ceza gorrnek lizere
Bize) donmemesi imkans1zd1r.» Yani, yok edilmi§ bir belde, bir §ehir halkl-
n1n, amellerinin kar§1hg1 i~in Bize donmemeleri, elbette milmktin degildir.
Ayette, fillirette hesaba 9ekilmek i~in donmemelerinin milmkiln olmadlg1 zik-
redihni§tir. <;tinkli, yeniden yaratlh§l ve donli§ii inkar edenler, ba~kalan degil,
yalruz onlardtr.

96. «Ye'cfic ve Me'cfic (seddi) a~d1nca>> yani, Yec'cuc ve Me'cG.c'un


seddi av1hnca, ctemektir. Ayetin anlam1 ise, bundan onceki ayette ad1 ge~n­
ler, tizerinde bulunduklan yok olu§a, betake devam ederler. Nihayet k1yame-
tin kopmas1yla Bize donerler.

Ye'cuc ve Me'cfic insanlardan iki kabiledir. Onlar, «her bir tepeden sii-
ratle inerler.»

Rivayet edilir ki: "Ye'cfic ve Me'cO.c yer ytizUnde yilrUrler ve her yliksek
yerden insanlara yonelirler."

97. «Hak olan vaad de yakla§IDI§hr.» Bundan maksat, yeniden diril-


mek, hesap ve ceza gibi sfirun ikinci tifleni§inden sonraki §eylerdir. 0 zaman:
1\y<·t: H4 H7 :m I

«Hir de bakars1n kl, lnk11r edenlerin gozleri belerip kahr.» Ayette. k1ya·
metin kopu~unun Ye\;Oc ve Me'cGc'tin yer yi.izune ~1k1~lar111dan sonra gecik-
meyecegine i~aret van.hr.
«'Yaz1klar olsun bize!» Ey oltim! Nerdesin? Yeter art1k gel! i~te bu
vakit, senin gelme vaktindir. «Biz bundan»· yani, dirilmekten ve amellerin
kar~1hg1 iyin ona donti~ten dtinyada tam bir «gaflet i~indeydik.» Onun ger-
\:ekle~ecegini bilemedik. "Gaflet": ihtiyats1zhk ve tedbirsizlikten tneydana
,,..
gelen bir yamlmadir. ~<Hay1r, biz zalimlerdik' derler.>> Ayetler ve peygam-
berlerle uyanld1g1m1zdan dolay1 biz bunlardan gafil clegildik. Aksine bunlan
yalanlatnakla kendimizi, slirekli azaba ugratacag11n1z i~in zalimlerden olduk.
362 HUHU'L HEYAN C\h~: 17

98. Siz ve Allah'tan ba§ka tapt1klarm1z cehe111w111 yak1t1.si-


niz. Siz, oraya gireceksiniz.
99. Eger bunlar ilah olsalardi oraya girmez/.erdi. Halbuki
hepsi orada ebedf kalacaklardir.
100. Onlar ifin orada bir inleme ve §itldetli soluma vardir.
Ve onlar orada bir §ey i§itmezler.
101. Katimtzdan kendileri ifin iyi §eyler ya:almt§ olanlar,
i§te onlar cehennemden uzak tutulacaklardir.
102. Cehennemin ugultusunu duymayacaklar ve onlar can-
lannm arzu ettigi §eyler ifinde ebedf kalacaklardir.
103. En biiyiik korku bile onlari iizmez. Kendilerini melek-
ler: "/§te bu, size vaadedilen giiniiniizdiir" diye kar§tlarlar.

98. Ey Mekke halkI «Siz ve Allah 'tan ba§ka taphklarin1z», Allah' a


ibadeti terkederek kendilerine taptlg1n1z putlar «cehennem yak1tis1n1z.»
"Hasab" ate~e atilan ve kendisiyle ate~ iyice parlat1lan yak1t demektir. Buna
gore mana, siz cehenneme atilacak, onun yak1t1 olacaks1n1z. «Siz» ve onlar
«oraya» ebedi olarak «gireceksiniz.»
99. «Eger bunlar» yani putlar, onlann dedikleri gibi gen;ekten «ilah ol-
salard1 oraya girmezlerdi.»
«Halbuki» putlardan ve onlara ibadet edenlerden «hepsi orada ebedi
kalacaklard1r.» Onlar i9in, oradan kurtulu~ yoktur.
100. «Onlar i~in orada bir inleme ve §iddetli soluma vard1r. Ve on-
lar, orad·a bir §ey i§itmezler .» Korkunun §iddetli ve azab1n ~ok kotti olma-
s1ndan dolay1 birbirlerinin inlemelerini ve solumalann1 duy1nazlar.
ibni Mes'ud (r.a.)'den §Oyle nakledilir: "Onlar ate~ten tabutlara konulur
ve listleri ate~ten c;ivilerle 9ak1hr. Bliylece bir ~ey duymazlar ve onlardan hi<;-
biri cehenne1nde kendisinden ba§ka azab edilen bir kimse oldugunu gormez."
Bunlann k1ssas1ndan sonra Cenab-1 Hak, cennet ehlinin durumlann1 be-
yan ederek ~oyle buyurur:
101. «Katim1zdan kendileri i~in» ozelliklerin en g(izeli olan, «iyi §ey-
ler yazdmi§ olanlar» ki, o da tnutlu olmaktir «i§te onlar» yani bu gtizellik-
lerle anlatilanlar «cehennemden uzak tutulacaklard1r.» <;unti kendileri
:ma

rennette'dir. Onunln rdwnnem arns1 ise pek c;ok uzaktir. ~~tinkti cennet yuka-
nlann en yukansmda. <.:ehcnnem ise a~ag1lann en a~ag1smdad1r. Burada ken-
dilerine iyi ~eyler ve mutluluk yaz1lrn1~ olanlar, i1nan ve amel-i salihle (iyi i~­
lerle) ya§ayan btittin mu'minlerdir.

102. Onlar «cehennemin ugultusunu» bile «duymayacaklar,»


"Hasfs" hissedilen ses demektir. Yani cehennemin sesini zaytf olarak bile
i~itinezler. Aynen uzakta olan bir kimsenin sesi gibi. Onun sesi, son derece
~iddetli de olsa i§itilmez.

Cefer-i Sadik der ki: 0nun ugu1tusunu nas1l i~itirler? Halbuki


11
ate~. on-
lann geli§leriyle soner. Onlan gormekle kaybolur, yok olur."

Eserde §oyle gelmi~tir: "K1yamet gi.inti ate§ mli'1ninlere ~oyle seslenir:


'<;abuk gev ey ini.i'min! <;Unkti senin nurun benim alevimi sondi.irdi.i.' "

«Ve onlar canlaran1n arzu ettigi §eyler i~inde ebedi kalacaklard1r.»


Nimet, bolluk, refah ve canlann1n istedigi §eylerden yararlanarak orada sti-
rekli kalacaklardlr. ~ehvet, nefsin lezzet duyulan ~eyleri istemesidir.

Ayet, onlann bir ~ok tehlikelerden kurtulacaklann1 beyandan sonra, ar-


zulanna kavu~acaklann1 bildirmektedir.

ibni Ata der ki: "Kalplerin arzusu vard1r, ruhlann arzusu vard1r, nefisle-
rin de arzusu vard1r. Allah, cennette onlann biitlin arzulann1, isteklerini vere-
cektir. Ruhlann arzusu, Allah'a yak1n olmakttr. Kalplerin arzusu, mti~ahe<le
ve gonnektir. Nefislerin arzusu da rahatlamak, yemek, ic;mek ve ziynetle lez-
zet bulmaktir."

103. «En biiyiik korku bile onlar1 iizmez.» Rag1b der ki: "En buyiik
korku"dan maksat, ate§e girme korkusudur. Baz1lan da der ki: "Cennet ve ce-
henne1n halkm1n gozleri ontinde oltimtin kesihnesi ve cehennetni, halk1nm
tizerine kapatmaktu." «Kendilerini melekler » yani, rahmet melekleri, tebrik
ederek: «'i~te bu,» dtinyada «size vaadedilen», imaru111z ve ibadetinizden
dolay1 9e~it1i milkafatlarla mtijdelendiginiz «gi.ini.iniizdiir' diye kar~darlar.»

Bil ki, ahiret yurdu ve sevab1na, ancak diinyay1 ve onun stisil ve gtizelli·
gini terketmekle ula~1hr. Kimin arzusu, cennet ve cennet nimetleri ise, dUnya-
da lezzeti birakmahdtr. Kimin arzusu, Allah'1 mli~ahede ise, Allah'tan ba~ka­
s1na bak1~m1 kesmelidir.
364 RUHU'L· BEYAN Ci\z: 17

Hikmet sahiplerinden biri demi§tir ki: "Cennet bir rahatltkttr. Onu, an-
cak dtinyada faydas1z §eyleri terkedenler ve ondan basit bir §eyle yetinenler
bulur. Orada, nefislerin istedigi §eyler vardir, onu da ancak zahid olanlar bu-
lur."
Zahidlerin birinden §Oyle nakledilir: "Kendisi, tuz ile ekmeksiz sebze yi-
yordu. Bir kimse ona, bw1unla m1 yetindin? dedi. 0 da: "Evet, yilnkti hen,
dtinyay1 cennet ivin kild1m, sen ise dtinyay1 9oplilk iyin k1ld1n dedi. Y ani, gti-
zel §eyleri yersin, onlar da vopli.ige gider, demek istedi."
l~NlilY /\ Sl Jl·rn:sl / 2 I

104. 0 giin gogii, yazi tomarlarmi diirer gibi diireriz. Ilk


yaratmaya ba§ladigimiz gibi onu tekrarlayacagiz. tlzerimize
siizdiir. Biz bunu mutla.ka yapacagiz.
105. Andolsun Biz Zikir'den sonra Zebur'da da: "Yer yiizii.·
ne iyi kullarim varis olacaktir" diye yazml§tlk.
106. lfte bunda ibadet eden bir toplum ifin yeterli bir bildiri
vardir.
107. (Ey Muhammed!) Biz seni alemlere ancak rahmet ola·
rak gonderdik.
108. De ki: "Bana illihinwn ancak bir tek iliih oldugu vah·
yediliyor. Artik Miisliiman olacak misiniz?"
109. Eger yiiz fevirirlerse de ki: "Ben sizin hepinize e§it bi-
fimde afikladim. Artik, size vaadedikn §eyin yakin mi , yoksa
umk mi oldugunu bilmem.
110. $ii.phesiz 0, soziin Qflglnl da bilir, gizlediklerinizi de
bilir.
111. Bilmiyorum, belki bu gecikme sizi denemek ve bir sii-
reye kadar da gef indirmek ifindir.
112. Ey Rabbim! Hak ile hiikmet. Bizim Rabbimiz, fOk
merhamet edendir. Sizin nitelediginiz §eylere kar§l kendisin-
den yardim istenilendir, " dedi.

104. Dti§tin! «0 giin gogti, yaz1 tomarlar1n1 dtirer gibi diireriz.»


"Tay ", dtinnek, katlamak, "sicil" ise sahife demektir. (Sicil'in bir sahabinin
ismi oldugu da soylenmi§tir ki dogru degi1dir.)

Denilmi§tir ki, Kur'an-1 Kerim'de RasUlilllah (s.a.v.)'1n evlatbg1 Zeyd b.


Harise'den b~ka hi~bir sahabinin is.mi zikredilmemi§tir. Bunun gibi Hz. Mer-
yem'den ba§ka hi~bir kadmtn da ismi Kur'an 'da zikredilmemi§tir.
366 RUHU 'L l::H-4:YAN Ctlz: 17

«ilk yaratmaya ba§lad1g1m1z gibi onu tekrarlayacagn:.» Ba~lang1<;ta


yoktan yaratt1gnn1z gibi onu tekrar yaratacag1z.

«Uzerimize sozdi.ir» ki onu yerine getinnek bize gerekli ohnu~tur. «Biz


bunu mutlaka yapacag1z.»
105. «Andolsun Biz zikirden sonra Zebur'da da:» Buradaki zikirden
maksat, Tevrat'tlf. <;Unkii, her semav1 kitap, bir zikirdir.
Bazllan der ki: ''Zebur, yaln1z akll hikmete hasredilmi~ kitab1n ismidir.
i~erisinde ~er'1 htiktimler bulunmaz. i~erisinde htikiim ve hikmetler bulunursa
buna kitap denir. Buna, Davud (a.s.)'un Zebur'unda gelen, onun i9erisinde bu-
lunan ~eyler i§aret eder."

Zebur, Davud (a.s.)'un kitab1du. Nitekim Allah: "...Davud'a Zebur'u


verdik." (Nisa: 163) buyurmu~tur.

«'Yerytiziine iyi kullar1m varis olacaktir' diye yazmt§hk.» Kafirleri


91kard1ktan sonra bi.iti.in mii'minler varis olacaktir. Nitekim Allah Teala ~oyle
buyurur: "Sizden iman edip yararlt i~ler yapanlara Allah ~oyle va'd buyurdu:
'Andolsun ki kendilerinden oncekileri halife k1ldig1 gibi onlan yer yuziinde
halife kilacak ... " (Nur: 55)

istam dinini galip kllmak ve Mtisltimanlan yticeltmek konusunda; Al-


lah'tan bu bir vaaddir. ibni Abbas'a gore buradaki yerytiztinden maksat, cen-
netin arz1dtr.

106. <<i§te bunda» yani, haberler, a91k ogtitler, tevhidi ve peygamberli-


gin s1hhatini ispat eden kesin deliller gibi, bu surede arulan §eylerde «ibadet
eden bir toplum i~in», gayeleri yaln1z ibadet olan bir kavim ivin «yeterli bir
bildiri vardir.»
107. «(Ey Muhammed!) Biz seni alemlere» daha once zikredilen §eri-
atler htikUmler ve iki cihamn saadetine sebep olan hususlara «ancak rahmet
olarak gonderdik.» <;tinkti senin getirdigin §ey, iki cihan saadetinin sebebi-
dir. Muhammed (a.s.), kafirler ic;in de bliylik bir rahtnettir. <;linkli onun sebe-
biyle cezalan ertelenmi§ ve onunla yer ytiztinden tamamen yok ed.i hne aza-
b1ndan, yere batmak ve ~ekillerinin c;irkin ~ekilde degi§tirilmesi cezas1ndan
kurtulmu~lar, emin oltnu§lardlf.

Bil ki, Muhammed (a.s.)'in hem hayat1, hem vefat1 rahmettir. Nitekim
§Uyle buyurur: "Hayatim sizin ifin hayzrlld1r. vefat1m da sizin i~·in hayzrlidtr.
:Hi7

/\ml'l/erini: ht111a g1'>.,·tcrilir. llay1r/1 olan i(it1 Allah'a lwmd edcrim . ~·<·r ohm
i(·i n de sizin i~·in Allah 'tan ma.~fi.ret ve af dilerim." (~ 2 '
108. «De ki: 'Hana ilah1n1z1n ancak bir tek ilah oldugu vahyedili-
yor» Bana, ancak kendisine ibadet edilmesini hak eden bir tek ilfih oldugu.
millktinde ortag1 obnad1g1 vahyediliyor. «Arhk Miisliiman olacak m1s1-
111z? '» ibadeti, ihlash bir ~ekilde sadece Allah i9in yapacak m1sm1z'?

109. «Eger» isia1n'dan «yiiz ~evirirlerse» ve vahyin gerekli k1lchg1 ~eye


bakmazlarsa onlara «de ki: 'Ben sizin hepinize e§it bi~imde», sizlerden her-
hangi bir kimseden gizlemeksizin, tevhid inanc1na sahip olman1n ve O'nu ten-
zih ettnenin gerekliligi gibi kendisiyle emredildigim ~eyi «a~1klad1m.» Kim-
seden bir §ey gizlemedim. Ogtitte ve risaletin tebliginde aran1zda bir ay1 nm
yapmad1m. «Arllk,» Mtisltimanlann galip gelmesi ve dinin yay1lmas1 gibi
«size vaadedilen ~eyin yak1n mt, yoksa uzak m1 oldugunu bilmem.» ~uras 1
bir ger~ektir ki, azap ve zillet size yeti§ecektir.
110. «Siiphesiz O,» Allah Teala «soziin a~1g1n1 da», ac;1ktan islam'a dil
uzattna111z1, ayetleri yalanlama01z1 da «bilir.» Haset, Hz. Peygamber'e ve
Mtisltimanlara dti§manhk gibi «gizlediklerinizi de bilir.» Dolay1s1yla sizleri
cezal andtracaktir.
111. «Bilmiyorum, belki bu gecikme sizi denemek ve bir siireye ka-
dar da» sizi «ge~indirmek» ve faydaland1rmak «i~indir.» Bu g~inip fayda-
land1g1n1z §eyler ileride aleyhinize delil olacaktu.
112. Hz. Peygamber «Ey Rabbim! Hak ile hiikmet.>> Bizimle Mekke
halk1 arastnda adaletle htikmet. «Bizim Rabbimiz, ~ok merhamet edendir.
Sizin nitelediginiz §eylere kar§l kendisinden yard1m istenilendir,' dedi.»
<;tinkti onlar, eger bu tehdit edilen §ey geryek olsayd1 ba§larun1za azap inerdi,
diyorlardi. Bundan dolay1 Allah Tefila, peygamberinin duas1n1 kabul ederek
inti§riklerin emellerini bo§a ylkard1, durumlanm degi§tirdi. Boylece Bedir sa-
va§1nda ba§lanna gelen geldi.
Bu sebeple akilh kimse, uzun 01ntire, mal ve mtilkiln, c;oluk c;ocugun
~ok luguna aldanmamas1 gerekir. <;tinkil bunlara aldanniak inkarcllann ozel-
liklerindendir. Allah'm bizi korumasm1 ve ba~anya ula§ttnnas1n1 dileriz.
Enbiya Suresi tamamlandi. Velhamdtilillahi Rabbil Alemln.

22- Hadisi, Bezz§r ~u Iaf1zla rivayet etmi§tir: "Allah'in seyyah melekleri vardff. Ummetimden
bana seltim getirir." Ve buyurdu ki: "l/ayawn. sizin i~·in hay1rlrdir. Siz konu~1trsunuz ve
tarafim dan size cevap verilir. Vefat1m da sizin if in hayirlzdir. Amelleriniz bana arzedilir.
Birhayir gordl1giimde A llah'a hamd ederim ..."
Bu sure SOleyman MOLLAiBRAHiMOGLU tarafmdan tercOme edilmi~tir.
1. Ey insanlar! Rabbinizden korkun. <;iinkii kiyamet vakti-
nin sarsintisi miithi§ bir §eydir.
2. Onu giirdiigiiniiz giin, her emzikli kadzn emzirdiginden
vazgefer. Her hamile kadin da fOCugunu diiruriir. Ve insan-
l{Uf IU' L - Bl~YAN Ci'1z: 17

Ian sarho§ bir halde gorursiin. Oysa onlar .mrlw~ degillerdir;


fakat Allah 'in azabi pek fetindir.
3. insanlardan, bilgisizce Allah hakkinda tarti§maya giren
ve her inatfl §eytana uyan bir taklm kimseler vardir.
4. Onun ifin §U hiikiim yazilmi§tir: "Kim onu dost edinirse
gerfekten bu (§eytan) onu saptirir ve alevli ate§in azabina sii.-
riikler."

1. «Ey insanlar! Rabbinizden korkun.» Y ani i§lerinizi organize eden


ve sizi yeti§tiren Allah'a boyun egerek azabmdan sak1nm. «<;iinkii k1yamet
vaktinin sars1nhs1 miithi~ bir ~eydir.» Burada "sars1nt1" olarak tercilme etti-
gimiz "zelzele", defalarca tekrar eden a§In bir sars1ntldir. <;ilnkti bu kelime,
"zelle" kelimesinin tekrandir. "Sliat'' ise, ktyamet olup hesab1n <;abuk gorill-
mesinden dolay1 bu isimle antlmt§tlr. K1yamet sars1ntis1ndan, kiyametin kop-
mas1 anla§1hr. Buna gore ayetin anlam1 §6yle olmaktadu: K1yametin kopma-
s1ndan kaynaklanan sars1nti, tan1mlanmas1 gti<;, mtithi§ bir §eydir. Bu nedenle,
nefsi azaptan kurtarmak i<;in, korkmak gerekir.
2. «Onu», yani o sars1ntty1 «gordiigiiniiz giin, her emzikli kad1n em-
zirdiginden vazge~er.» Burada "vazge<;mek" §eklinde verdigimiz "zuhfll";
deh§et i<;inde kalarak i§i b1rakmaktu. Emzikli kad1ndan rnaksat da bizzat em-
zirmekle me§gul olan emzikli kad1ndir. 0, korku ve hayret i9inde kendi der- ·
dine dii§erek memesini verdigi <;ocugunu emzirmekten vazge<;er. «Her hami-
le kad1n da» ba§tna gelen btiyuk s1k1ntidan dolay1 gtinu gelmeden «~ocugu­
nu dii§iiriir.» "Haml," rahimde bulunan ceninin ad1dir. Yani kad1n, kendisi-
ni saran felaketten dolay1, gtinti gelmeden bebegini dii§tirtir. «Ve» mah§er ehli
olan «insanlarr sarho§» gibi «bir halde goriirsiin.» "Sekr," yani sarho§luk;
ki§i ile.akh aras1na giren bir hfildir. Ki§inin oltim esnas1ndaki haline, bu keli-
meden ttiretilme "sekeratti'l-mevf' denilir.
Cafer (r.a.) : "Onlan, Allah'1n tistiinltik ve izzetinden gordiikleri §eylerin
sarho§ ettigini" soylemi§tir.
«Oysa onlar» gen;ekte «sarho§ degillerdir; fakat Allah'1n azab1 pek
~etindir.» Bunun korkusu onlan sarmI§, ak1llann1 ba§larmdan almt§ ve den-
gelerini bozmu§tUr.
Hadis-i §erif §6yledir: Rasultillah: "Allahii Tealli kiyamet giinii A.dem
i\yt~I: 14 I IJ\C S(JHESl/22

(<r.s.)'e, 'Ey Adc m! Ncslinden cehennemin temsi/cilcrini (lkar!' der. Adem


1

(a.s.): 'Cehenncmin tcmsilcileri kar; ki§idir?' diye sorar. Bunun iizerine Alla-
/111 Teala: 'Her bin ki§iden. dokuz yiiz doksan dokuz ki§i.' buyurur. Bu, kiJ~·1'i­
.~iin ihtiyarlad1g1, her hamile kadtnzn bebegini dii§ilrdiigu ve insanlan- a/kol-
den sarho§ olmadtklan halde- korkudan sarho§ gordugun zamandLr. "AnC'ak
/\llah'm azabt pek r;etindir. ''dedi. Bu tablo, Mtisliimanlara agir gelmi~ ve ag-
layarak: "Ey Allah'm Rasulti! Bizim halimiz ne olur?" diye sormu§lard1r.
Rasultillah (s.a.v.) da onlara: "Mujde size! Ye'cuc ve mecuc'den bin ki~i. siz-
den ise bir ki§i olur. Nefsim elinde bulunan Allah'a yemin olsun ki ben, <'<'ll-
netliklerin u~·te birini sizin meydana getireceginizi umuyorum. "Bunun Uzeri-
ne MUsltimanlar tekbir getirip Allah'a hamdettiler. Rasfiltillah devamla: "Nef-
sim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, cennet eh.linin yansmzn siz o/acaRl-
mzi umanm" buyurdu. Ashap yine tekbir getirip hamdetti. Bu sefer Hz. Pey-
gamber: "Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki ben cennetliklerin U{'fe
ikisinin sizler olacagzn1z1 umuyorum. <;unku cennetlikler yuz yirmi safflr ve
bunlarm sekseni iimmetimdendir. Muslumanlar, devenin bir tarafmda bulu-
nan hen, yahut merkebin bacagzndaki iz, ya da siyah renkli bogadaki heyaz
bir tuy gibidirler. "< 1)buyurdu.

3. «Insanlardan, bilgisizce», Allah'm zatl ve s1fatlar1 hakk1nda, bilgisi


bulunmadan ve bir delile tabi olmadan «Allah hakk1nda tarh§maya giren
ve» gerek tart1§mas1nda, gerekse her davran1§mda «her inat~1», fesada soyu-
nan ve iyiliklerden uzak «~eytana uyan bir tak1m kimseler vard1r.» Onlar,
kendilerinden olmayanlar1 inkara davet eden kafi.rlerin liderleridir veya iblis-
le, onun ordulandir. Nitekim Nadr b. Haris, cedelle§erek §Oyle diyordu: "Me-
lekler Allah'm k1zlandu; Kur'an, daha onceki milletlere· ait efsanelerden iba-
rettir. Oltimden sonra tekrar dirilme de yoktur." Ve yine o, Allah hakktnda
faydas1z ve anlams~z §eyler soyleyerek sa9mahyordu.
Ayetteki "cidal" kelimes~, tartl§ma ve vuru§ma anlam1ndad1r. Bu keli-
menin kokii, "ipi iyice btikttim" demek olan "cedeltti'l-hable" soztinden gel-
mektedir.

4. «Onun» yani gerek cin ve gerekse insanlardan olan her §eytan ~<i~ln
§U hiikiim yazdm1~hr: 'Kim onu dost edinirse» ve ona tabi olursa, «ger·
~ekten bu (~eytan) onu saptinr ve» dogrudan dogruya kotltiklere sevketmek

1- Tirmizi, hadisi "Te/sir" bolilmUnde tahric etmi§; hadis i9in "hasen, sahih" demi§tir. Bkz.
Camiu'l-Usul, 9/185.
374 RUl lU'L-Bl•:YAN Ci\z: 17

sfiretiyle «alevli ate§in azab1na siiriikler.'» ~eytanm i~i. kendini dost edine·
ni hak yoldan saptmnakttr. Cinlerden olan §Cytan vesvese ve kuruntularla,
§i.ipheye di.i§iirmek sfiretiyle; insanlardan olan §eytan ise, arzulann1n esiri
olanlann, bidat9Ilann ve oldtikten sonra tekrar dirilmeyi inkar eden z1nd1kla-
nn gorii§lerine bula§tlrarak ki§iyi saptuu. Bu ki§i, soz konusu ki§ilerin §i.iphe-
lerini delil gostererek onlar1n inan9lar1na baglamr ve sonunda o da onlardan
olur.
Ayl'I: :, 111\C ' S\ Jl fr:Sl/:l:l :i7!>

.~. l(y i11.w111lt1r! /r.'~t·r ye11itlen clirilmekten ~ilplle ecliyor.m-


mz, lc11~·lcr1!mz
llir. .\'/r.i tupraktan, sonra nutfede11, .i mira pzhti-
la~nu~ kumlcm, .wmrt1 liilkati belli-belirsiz bir fignem etteri ya-
rattik. Biitiitr hunlar, size (nihai durumu) Oftklamaya yiinelik-
tir. Diledigimizi belli bir siireye kadar rahimlerde tutar, sonra
sizi bebek olarak ftkaririz, boylece yeti§ip erginlik fagina va-
rirsimz. ifinizden kimi vefat eder, kimi de omriiniin en verim-
siz fagma kadar gotiirilliir. Taki, fOk §ey bilirken bir §ey bil-
mez olsun. Yeryuziinu de kupkuru bir halde goriirsiin. Fakat
Biz, iizerine su indirdigimiz zaman, hareketlenir, kipirdanir ve
her tiirden giizel bitkiler verir.
6. Bunlar, Allah'in, hakkin ta kendisi olmasindan kaynak-
lanmaktadir. Ku§kusuz 0, oliileri diriltir. Yine 0, her §eye
kar§i son derece gufliidiir.
7. Hakkinda §ilphe olmayan kiyamet vakti de mutlaka gele
eek; Allah, kabirlerde olanlari diriltecektir.

5. «Ey insanlar!» Oldtikten sonra yeniden dirilmeyi inkar eden Mek-


ke'liler! «Eger yeniden dirilmekten ~iiphe ediyorsan1z,» Yeniden diriltmek:
insanlan kabirden ~1kart1p, 1nah§er yerine ytiriitmektir. Tekrar varolmantn
mtimktin olu§u ve meydana geli§i konusunda tereddtit i9indeyseniz, §tipheni-
zin yok olmas1 i9in ilkin yarat11I§m1za balaruz. «Ku§kusuz Biz sizi» ozel an-
lamda bir yaratma ile Hz. Adem'in §ahs1nda «topraktan, sonra» genel an-
lamda «nutfeden,» yani insan menisi olan az veya 9ok an sudan (spermden)
«sonra» spermden olu§an «p1htda§mt§ kan» embrio «dan, sonra hilkati» ve
~ekli «belli-belirsiz bir ~ignem etten yarathk. Biitiin bunlar, size (nihal
durumu)», oldilkten sonra yeniden dirilmenin ve rnah§erde toplanman1n nasll
olacagm1 «a~1klamaya yoneliktir.» Ger9ekten hi9 hayat kokusu almaml§ in-
san1 ilkin topraktan yaratan, onu tekrar yaratmaya da gti9 yetirir.

Hadis-i Serifte §6yle ifade edilmi§tir: "Her birinizin ana rahmindeki


olu§Umu kzrk gun ifinde tamamlanmaktadtr. Sonra yine bir bu kadar sure
ir;inde pzhtlla§ml§ kan (embrio) olur. Sonra bir bu kadar sure ifinde bir ~·iA­
nem et parrast olur. Daha sonra ona ruh iiflemek iizere melek gonderilir. Bu
arada dort kelimeden ibaret nzkl, eceli, ameli, bedbaht veya mutlu olacagi-
nm yaztlmas1 emredilir. " <2>

2- Bu hadisi Buhari, Muslim, Ebu Davud ve Tirmizi Abdullah b. Mes'ud dan, bu ha<;lise yaktn
ifadelerle tahric etrni§lerdir. Bkz. Camiu'l-UslU, 10/1 13.
376 RO I l U' L-131..;YAN COz: 17

«Diledigimizi belli bir siireye» dogum zamanma «kadar rahimlerde


tutar,» bu stirenin bitiminden «sonra sizi» kendi ihtiya<;lann1 goremiyecek
derecede zay1f bir halde «bebek olarak» ana rahminden «~1karariz, boylece
yeti§ip erginlik ~ag1na var1rs1n1z.>» "Sizi r;ikanriz" soztintin sebebidir. Buna
uygun olan, ama antlmayan ba§ka bir sebebe baglanm1§tlr. Sanki §Oyle den-
mek isteruni§tir: "Sonra yava§ yava§ btiytimeniz, gti<;lenmeniz, anlamanIZ ve
iyiyi kotiiden ayrrma duzeyine ermeniz ve olgunluga ula§man1z ic;in, -ki bu
donem, otuz ile krrk ya§lan aras1drr- sizi <;1kannz."
«i~inizden kimi vefat eder.» Ruhu kabzedilir, erginlik 9ag1na, erdikten
sonra veya daha once oltir, «kimi de omriiniin» ya§hhk ve bunakhktan ibaret
olan «en verimsiz ~ag1na kadar gotiirliir. Ta ki, ~ok ~ey bilirken bir ~ey
bilmez olsun.» Bu, ilminin yok olmas1 ve halinin ters donmesinden, kuvvetli
iken zay1flamas1ndan miibalagadu. Yani btinyesi zay1f, akh az ve anlayt§I kit
olan <;ocukluk gtinlerine doner. Bu durumda bildigini unutur, tan1d1g1n1 tan1-
maz ve yapt1gm1 yapamaz olur.
«Yeryiiziinii de kupkuru bir halde goriirsiin.» Bu mesaj, oldtikten
sonra yeniden dirilmekle ilgili ba§ka bir delildir. «Fakat Biz, iizerine su» ya-
ni yagmur «indirdigimiz zaman,» bitki ile «hareketlenir, k1p1rdan1r>> kaba-
nr, artar «Ve her tiirden giizel» i9 as:1c1 «bitkiler verir.»
6. «Bunlar,>> insruun ~e§itli evrelerden ge9erek yarattlmas1, farkh a§a-
malar i~inde §ekillenmesi, yerin olilmtinden sonra tekrar hayat bulmasrndan
ibaret bu e§siz sanat, «Allah'1n, hakk1n ta kendisi olmas1ndan kaynaklan-
maktad1r. Ku~kusuz 0, oliileri diriltir.» Yam O'nun i§i ve adeti onlan di-
riltmektir. Has1h, Yiice Allah onlar1 ilk kez ve tekrar yaratabilir. Aksi halde
meniyi ve kuru yeri defalarca yaratamazdi. «Yine 0, her §eye kar§I son de-
rece gtic;liidiir.» Aksi durumda bu varhklan meydana getiremezdi.
7. «Hakk1nda ~iiphe olmayan k1yamet vakti de mutlaka gelecek;»
~ilnkti alametleri belirmi§ ve durumu ortaya 9lkm1§trr. «Allah,» cayman1n soz
konusu olmad1g1 vaadinin geregi olarak, «kabirlerde olanlar1 diriltecektir.»
Buradaki "diriltmek" anlanun1 verdigimiz "ba's" kelimesi, Ytice Allah'm ka-
birlerdeki oltileri, as1l organlar1n1 birle§tirerek ve ruhlarm1 tekrar vererek ye-
niden yaratmasm1 ifade eden bir terimdir.
/\y d : G H :177

8-9. insanlardan bazist, bir bilgisi, yahut bir rehberi veya


aydinlatict bir kitabi bulunmadan, sir/ Allah yolundan saptir-
mak ifin yanint egip biikerek Allah hakkznda tartt§maya kal·
kar. Onun ifin diinyada bir riisvaylzk vardir, kiyamet giiniinde
ise ona yakici azabt tatttracagzz.
JO. "i§te bu, senin yaptiklarindan otiiriidiir" denir. Yoksa
HUI llJ 'L IH•:YAN ( :i'lz: I 7

.Allah, kullarina kar§i liif de zalim degildir.


11. insanlardan kimi Allah'a yalniz bir yonden ibadet eder.
Kendisine bir iyilik dokunursa, buna pek memnun kalir, bir
de m11sibete maruz kalirsa yii.z ii.stii dihier. O, dunyada da,
ahirette de ziyana ugramt§flr. i§te bu, apafik ziyanrn ta kendi-
sidir.
12. 0, Allah'i bzrakip, kendisine faydasi da, zarari dado-
kunmayan §eylere yalvarir. Bu, (haktan) bllsbiitun uza.k olan
sapzkligzn ta kendisidir.
13. Zararz f aydasindan daha yakin olana yalvarir. Yalvar-
digi §ey, ne kotii yardzmci ve ne kotii. dosttur!

8-9. «lnsanlardan baz1s1,» t1pk1 Ebu Cehil gibi, elde edilen veya do-
gu§tan herhangi «bir bilgisi, yahut» ger~ege gotiiren «bir rehberi», dogru
gorii§i.i «veya ayd1nlahc1 bir kitab1», hakk1 ortaya koyan bir vahiy «bulun-
madan, s1rf Allah yolundan saphrmak», mii'minleri hidayetten saptkhga
sevketmek «i~in yan1n1 egip biikerek» btiytikliik taslayarak «Allah hakk1n-
da tarh~maya kalkar.>> Yani teorik bir dayanag1, vahye miistenid bir delili
olmadan ve elle tutulur bir delili bulunmadan, suf taklit ve tartt§ma yoluyla
Allah hakkmda mticadele eder. «Onun i~in diinyada bir riisvayhk vard1r,»
ki "hizy", al<;akhk ve dti§tikltik demek olup Bedir sava§1nda Ebfi Cehil'e ge-
le.n oliirn ve zillettir. «K1yamet giiniinde ise ona yak1c1 azab1 tatt1racag1z.»
10. «'l§te bu,» diinyadaki bu rtisvayhk ve ahiretteki azap, «senin yap·
tiklanndam» inkanndan ve i§ledigin gtinahlardan «otiiriidiir' denir. Yoksa
Allah, kullanna kar§t hi~ de zalim degildir.» Dolay1s1yla daha kendi taraf-
lanndan bir gi.inah olmadan onlara azap etn1ez.
Bil ki, miinaf1k, arzularm1n esiri ve bid'at ehli kimselerle tarh§mak ki-
nanm1§t1r. Fakat, Allah1 tan1mak, §tipheleri gidermek, Allah'1 ve Rasulti'ntin
hidayetini bilmek sfiretiyle Allah'a giden yolu a~tklamak ve m1ru ile hakk.I
batildan ay1rmak konusunda mticadele edenin tartt§mas1 ovgiiye Iaytktir.
11. «lnsanlardan kimi Allah'a yaln1z bir yonden», dinin bir k1sm1na
gore «ibadet eder .» 0, tlpk1 cephe gerisinde durup zafer hissettigi zaman se-
bat eden ve yenilgi hissettigi zaman da ka<;an ki§i gibi sebats1z kimsedir.
Riva.yet edildigine gore bu ayet, Medine'ye gelen "E'arib" kabilesi hak-
I IA< ' SUHt•:Sl /:l:l

kinda inmi~tir. Onlanln11 hiri saghklt oldugu, at1 yavrulad1g1, c~i \:m.:uk dUn -
yaya getirdigi, malt vc davarlan <rogald1g1 zaman: "Bu dine girdigimdcn hcri
lrnyra ve huzura kavu~tum" dermi§. Fakat ters durun1la kar§tla§ttgt zaman:
"Ba§ima kottiH.ikten ba§ka bir §ey gelmedi" diyerek <linden donermi§.

«Kendisine» saghk ve zenginlik konusunda dtinyaya ili§kin «bir iyilik


dokunursa, bona pek memnun kahr,» i9tenlikle degil, gortinil§te dinde se-
bat eder; «hir de mfisibete maruz kahrsa» kendisi, ailesi veya mahna gelcn
bir musibetle imtihan edilirse, «yiiz iistii doner», inkara yonelerek <linden <;1-
kar, ktifre doner. «0,» <linden c;1kt1gmdan dolay1 ameli bo§a 91karak ve su<;-
suzlugu ortadan kalkarak «diinyada da ahirette de ziyana ugram1§t1r ,»
Onun ikisini de kaybetmi§tir. «i§te bu, apa~1k ziyantn ta kendisidir.» Buz1-
lar1 §6yle demi§lerdir: "Dtinyadaki kay1p, ibadetleri terketmek ve haramlurla
me§gul olmaktrr. Ahiretteki kay1p ise, has1mlann ve takipc;ilerin ~ogalmast·
d1r.

12. «0, Allah'• birak1p,» O'na ibadette s1Illf1 a§arak «kendisine faydas1
da, zarar1 da dokunmayan» cans1z «~eylere yalvartr», tapar. «Bu,» yalva·
n~, hak ve hidayetten «biisbiitiin uzak olan sap1khg1n ta kendisidir.»
Ayette ge~en "saptkhk" anlarrundaki "dalal" kelimesi, ~olde yolunu kaybe-
derek uzakla§an ve kaybolan ki§inin kaybolmas1 anlam1nda kullan1lan
"dalal " kelimesinden ahnmadrr.

13. «Zarar1 faydas1ndan daha yak1n olana yalvar1r. Yalvard1g1 ~ey,


ne kotii yard1mc1 ve ne kotii dosttur!» Yani bu inkarc1 klyamet gtinti, tapm-
d1g1 §eyden dolay1 zarara ugrad1gm1 ve bu ytizden cehenneme girdigini go-
rtince §6yle der: "Allah'a andolsun ki bu, ne kotti bir yard1mc1, ne fena arka-
da§ ve dosttur! "
~J80 l~lJI IU'L- Bl~YAN Cliz: 17

14. Muhakkak ki Allah, iman edip iyi amel i§leyen kimselew


ri, zeminlerinden irmaklar akan cennetlere koyar. Ku§kusuz
Allah, diledigini yapar.
15. Her kim, Allah'in ona diinyada ve ahirette asla yardzm
etmeyecegini zannetmekte ise tavana bir ip atsin; sonra da
kessin. Ardindan dii§iinsiin bakalim, bu hilesi kendisini ofke-
lendiren §eyi yok edebilir mi?
16. i§te boylece Biz, Kur'fin'i afik sefik fiyetler halinde in-
dirdik. Gerfek §U ki Alla.h, diledigi kimseyi dogru yola iletir.
17. inananlar, Yahudi olanlar, Sabiiler, Hristiyanlar,
mecusiler ve mii§rik olanlar var ya! i§te Allah bunlar arasin-
da kiyamet gunii hiikmiinii verir. <;unkii Allah, her §eyi hak·
kiyla bilendir.

14. «Muhakkak ki Allah, iman edip iyi amel i~leyen kimseleri, ze-
minlerinden 1rmaklar akan cennetlere koyar.» Burada, Allah'a kulluk eden
mii'minlerin iyi durumlann1n mtikemmelligi ifade edilmektedir. Cennet, ze-
minini orten stlc aga~lann bulundugu yer demektir. Cennetlerin bu §ekilde ni- .
telendirilmesinin nedeni; cennetlerin, insanlann tan1d1klan en gtizel yerler gi-
/\yd : 1'1 10 I IA<: SU Hl•:sl /').'2

bi oldugunu g<>str.rmck, dolay1s1yla onlara i~tenlikle yt>nclmclcrini saglamuk-


t 1r. «Ku~kusuz Allah, diledigini yapar.» Salih 1nti'1nini mUkafatlanchnhg1
gibi, mti§rik kimseyi de cezaland1nr. O'nu hi9 ki1nse durduramaz ve kimsc
cngelleyemez.

15. «Her kim, Allah'1n ona» Muhammed'e «diinyada» dinini yticcltmc


ve dti§manlann1 peri_§an etme «Ve ahirette» derecesini yticeltme Ve kendisini
yalanlayanlardan intikam alma konusunda «asla yard1m etmeyecegini zan-
netmekte», vehmetinekte «ise,» yani Allahti Teala, Peygamber'inin dUnyadn
ve ahirette yard1mc1s1 olduguna gore, dti§manlanndan ve haset edenlerinden
ofke ile bunun aksini sanan ve meydana gelmesini bekleyen kimse, «tavana»
evinin tavan1na «bir ip atstn» baglasm; insandan yukanda olan her ~ey
semadu. Onun ic;in tavan, "sema" kelimesi ile ifade edilmi§tir. «Sonra da»
onu bogulmak i~in «kessin.» Burada, "bogulma" yerine "kesme" ifadesi kul-
lantlm1§tlr. c;unkti bogulan ki~i, nefes almas1n1 engelleyerek adeta kendini
kesmi§ olur. «Ard1ndan» kendi kendine «dii§iinsiin bakahm, bu hilcsi»
kendine yaptlg1 bu §CY «kendisini ofkelendiren §eyi» yard1m1 «yok edebilir
mi?» Asla! Ofkesinden olse bile, yardun1 engelleyemez.
16. «i§te boylece Biz, Kur'an'1» derin anlamlann1 vurgulayan «a~1k se·
~ik ayetler halinde indirdik. Ger~ek §U ki Allah,» Kur'an'la hidayetini «di·
ledigi kimseyi dogru yola iletir.» Hadis-i §erife gore: ''Allah, Kur'an'la haz1
toplumlan yakseltir ve bazllarznt da onunla al~altzr." <3> Yani Allah, Kur'an'a
inanarak geregini yerine getiren toplumlann derecelerini Kur'an sayesinde
yiikseltirken, ondan ytiz 9eviren ve hilkilmlerini tatbik etmeyen toplumlari da
al~altrr. Ger9ekten Ashab-1 Kiram'm dti§tincesi, felsefesi ve i§i, Kur'an'a inan-
dtktan sonra onunla arnel etmekten ibaretti. Bu sebeple onlar, on ayet ogre-
nince geregini yapmadan ba§ka ayetlere ge9mezlerdi.

Ebfi Said el-Hudri'nin §6yle dedigi naldedilmi§tir: "Ben, fakir muhacir-


forden olu§an bir cemaatin yanma oturdum. Onlar, birbirini siper edinerek
a9Ik yerlerini ortmeye ~ah§uken, biri de bize Kur'an okuyordu. Aniden
Rasultillah (s.a.v.) te§rif etti ve yan1m1zda ayakta durdu. Bunun iizerine oku-
yucu sustu. Rasfiltillah (s.a.v.) selam verdi ve: "Ne yapiyorsunuz" diye sordu.
Biz: "Allah'1n kitab1n1 dinliyorduk" dedik. Bunun lizerine ~oyle buyurdu:
"Ummetimden , kendileriyle birlikte olmay1 nefsime emredecegim kimseleri

3- Hadisi Mtislim, ''Salatu'/-Musajirln" boltimiinde, Amir b. Vail' rivayetinden tahric etmi§tir.


Bkz. Camiu'l-Usul, sn.
382 RUI IU'L .. BEYAN Ci'1z: l 7

vareden Allah'a hamd olsun. Ey fakir muhacir toplulu,~u! K1yamet giinii tam
olacak olan nura sevinin! Siz, zengin insanlardan yanm gun once -ki, bu he~
yiizy1l demektir- cennete girersiniz. "<4> c;unkti zenginler, Arasat denen yerde
durdurulurlar ve kendilerine: "Mah nereden kazand1mz ve nereye sarfetti-
niz? " diye sorulur. Oysa fakirler, mallan bulunmad1g1 i<;in, durdurulup mal
konusunda hesaba ~ekilmezler.
17. Iman edilmesi gereken her §eye «inananlar, Y ahudi olanlar,
Sabiiler» hak <linden uzakla§IP meleklere ve ytld1zlara tapanlar, «Hristiyan-
lar, mecusiler>> ate§e tapanlar- ki bunlar, ehl-i kitaptan olmadtl<lan i9in ka-
d1nlar1 ile evlenilmez ve kestikleri yenilmez- <<Ve mii§rik olanlar», yani put-
lara tapanlar «var ya! i~te Allah, bunlar», yani mti'minler ve ktiflir iizerinde
birlc§en bu be§ firka «aras1nda k1yamet giinii hiikmiinii verir .» Yani Alla-
hli Teala kiyamet gtinii, onlardan her s1rufa hakkettigine gore muamele eder;
ya cennetle milkafatlandtnr, ya da cehennemle cezaland1nr.

Ayet-i Kerime'den anla§tld1g1na gore, dinler alttd1r. Biri Allah'1n dini -


ki, bu islam'dir- diger be§i de §eytanm dinidir. «<;iinkii Allah, her ~eyi hak-
k1yla bilendir.»
imarn-1 Gazali, ayette ge~en "§ehid" kelimesi hakktnda §6yle demi§tir:
"$ehid, bilmek anlam1ndadir. Allah, ger9ekten gorlineni ve gortinmeyeni bi-
lendir. Gayh: Goriinmeyen~ ~ehadet ise goriinendir. $u halde kesin bilgi dik-
kate almd1gmda, Allah kesin olarak her §eyi <;ok iyi bilen; gizli §eylere izafe
11
edilince de, her §eyden haberdar olan demektir.
Sonra ayette, uyan ve tehdit vardrr. Bu sebeple aktlh insan1n, hukmtin
verilecegi giinti hatirlamas1 ve Allah'1n ho§nutlugunu kazanabilecegi amelleri
yapmaya 9aba harcamas1 Iaz1md1r.

4. Ebu Davud bu hadisi "ilim" bOJUmunde, Ahmet b. Hanbel "Musned"inde tahric etmi§lerdir.
Tirmizi ise hadisi, "Ummetim'in fakirleri, zenginlerinden be§yiiz ytl once cennete girerler"
ifadcsiyle tahric etmi~tir. Bkz. Camiu'l-UstU, 4/674.
Ay ct : 17 I H I IA< : SfJ Hl~SI / 2'2

18. Gormedin mi ki, goklerde olanlar ve yerde bulunanlar,


giine§, ay, yildizlar, daglar, agaflar, hayvanlar ve insanlarin
birfogu Allah'a secde ediyor; birfogunun iizerine de azap hak
olmu§tur. Allah, kimi hor ve hakir kilarsa, artik ona ikramda
bulunacak kimse bulunmaz. Ku§kusuz Allah, diledigini yapar.
19. Su iki grup Rableri hakkznda feki§en iki hasim taraf:
inkiircrlara ate§ten elbiseler bifilmi§tir. Ba§larinin iistiinden
de kaynar su dokiiliir.
20. Bununla, karmlanndakiler eritilir; derileri de.
21. Bir .de onlar ifin demir kamfllar vardir.
384 HlJJ IU ' L-Bl~:YAN COz: l 7

22. lzdtraptan dolayi oradan flkma gayretlerillin her defa-


sinda, oraya geri diinduruliirler ve "Tadin bu yaktct azabi"
denir.

18. Ey bilgi sahibi olmas1 gereken ki§i! «Gormedin», bilmedin <<mi ki,
goklerde olanlar ve yerde bulunanlar,» yani Allah'1n programlatnas1 ve di-
lemesiyle melekler, isteyerek ve istemeyerek cinler ve insanlar, kullann yara-
n i~in dogup batmak. suretiyle «gtine§, ay, ydd1zlar,» kaynak sular1 ak1tarak
ve madenler vererek «daglar,» golge vererek ve meyve ta§1yarak «aga~lar,»
hayret verici dtizen ve hareketleriyle «hayvanlar ve» taat ve ibadet secdesiyle
«insanlarin bir~ogu Allah 'a secde ediyor;» her §ey Allah Teata'ya, yarat-
mas1 ve nz1k vermesinden dolay1 boyun egiyor. Bu alanda insanlar arasmda
iyi-kotli, mii'min-kafir gibi bir ay1nm yoktur.

"Secde"; ya insanlar1n yapug1 gibi isteyerek yapilan secde, ya da insan-


Lar1n, hayavanlarm ve bitkilerin zorunlu boyun egmeleri anlam1ndaki secde-
dir. Boyun egme, btittintiyle emre amade olmayt ve kontrol alt1nda bulunmay1
ifade ettigi i9in, secdeye benzetilmi§tir. <;unkti kafir insanlann anlay1§1nda,
azg1n cin ve §eytanlarda, itaat ve ibadet secdesi yoktur. Bu secde, s1rf Allah
i9in aln1 yere koy1naktan ibarettir. irfan sahibi kimseler, isteyerek ibadet sec-
desiyle secde ederlerken, cans1z varhklarla hayvanlar, ihtiya~tan dolay1 boyun
egerek secde ederler.
A '
Ayette, "lnsanlann bir9ogu" §eklinde sozli edilen mti'minler, kafirlere
oranla azd1rlar. Bu sebeple ayetin devam1nda Allah Teala §Oyle buyurmU§tUr:
insanladan «bir~ogunun iizerine de» inkarlar1 yliztinden ve itaatten uzakla§-
malan dolay1s1y la «azap hak olmu~tur. Allah, kimi» ezelde bedbahthg1na
htikmetmi§ oldugu kimseyi «hor ve hakir kdarsa, artlk ona ikramda bulu·
nacak», sonsuza kadar mutluluk ikram edecek <<kimse bulun1naz. Ku§kusuz
Allah,» ikram etmede ve hor gormede «diledigini yapar.»

iman1 Nisaburi §6yle demi§tir: "Allah, kulluklanna muhta9 olmad1g1n1


kafirlere gostermek i9in, kafirleri mti'minlerden fazla k1lm1§tir. <;tinkti az
olan §ey, degerli olur. Alt1nm degerinden dolay1 tisttinltigilntin tescil edildigi-
ni gormilyor musunuz?"

19. «~u iki grup» mil'min ve kafir gruplar1 «Rableri»nin dini veya zati
ve s1fatlar1 «hakkinda ~eki§en iki has1m taraf: inkarctlara»-ki bu ifade,
Allahti Teala'nm oz olarak beyan uyurdugu, " ...Klyamet giinu aralannda
hiikmeder ... " (Ha~ : 17) soztinti a91klamaktadir.- vi.icut oh;Ulcrinc gore. kcndi-
lerini elbise gibi saran korkurn; «ate~ten elbiseler bi~ilmi~tir. Ba~lar1nm tis-
tiinden de,» s1cakhg1 had safhaya ula§an «kaynar su dokiiltir .» Soz konusu
suyun bir damlas1, dtinyada bulunan daglann ilzerine isabet etseydi, onlan
eritirdi.

Rag1p isfahani §Oyle demi§tir: "Hamfm , s1cakhg1 9ok fazla olan su dc-
mektir.11

20. «Bununla,» yani a§1n s1cak olan bu kaynar suyla «kar1nlar1ndaki-


ler», bagrrsaklar ve diger i9 organlar «eritilir; derileri de ...» Daglanarak dtl-
klilmeye ba§lar. Kaynar su, ba§lan tisttinden dokiiltince, a§In s1cakhktan dola-
y1, viicutlannm dt§ma etki ettigi gibi, i9 organlar1na da etki eder. Hem derile-
ri, hem de i9 organlan erir. Sonra bu i§lem, boyle tekrarlan1r durur.
21. «Bir de onlar» yani kafirler «i~in», azap edilmeleri ve dovtilmeleri
191n «demir kam~dar vard1r.» "Mekami", makma'a'n1n 9ogulu olup
inkarcilar1n doviildiikleri kamc;Ilar demektir. Hadis-i §erifte §Oyle ge~mekte­
dir: "O kam~llardan biri, yeryuziine konsa ve insanlarla cinler ba§ma top-
lansa, onu yerden kaldiramazlar. "<5>

22. Duyduklan §iddetli «1zd1raptan dolay1 oradan» yani cehennemden


«~1kma gayretlerinin her defas1nda, oraya» cehennemden 91kamadan Ust-
ten dibe dogru «geri dondiiriiliirler ve» kendilerine, «'Tad1n bu yak1c1 aza·
b1' denir.>> Cehennem ate§i onlan, alevleriyle dovtince, list tarafa dogru yOk-
selirler. En list ktsma 91kmca, bu kez kamc;ilarla dovtiliirler ve ate§in i~inc
yetmi§ ytlhk bir mesafedeki bo§luga yuvarlan1rlar.

5- Bu hadis, Ebu Davud'un stinen'inde ''Ceniiiz" bOIUmUnde yakm Iaf1zlarla tahric ettigi uzun
bir hadisten bir boliimdUr. Sozkonusu hadiste, "Onunla hir daga vurulsa, dag toprak halini
alird1" ifadesi vardu. Bkz. Camiu'l-Usul. 1 l/ 178.
386 Cii~: 17

23. Muhakkak ki Allah, iman edip iyi amel yapanlan, altla-


rmdan zrmaklar akan cennetlere koyar. Onlar orada altm bi-
lezi,klerle ve incilerle bezenirler. Orada giysileri ise ipektir.
24. Ve onlar, soziin en giizeline yoneltilmi§ler, oviilen yola
iletilmi§lerdir.
25. inkar edenler, Allah'in yolundan ve -ister yerli, ister
ta§rali olsun- biitiin insanlar ifin yaptigimiz Mescid-i Ha-
ram 'dan alikoymaya kalkanlar (bilmelidirler ki), orada zuliim
ile haktan sapmak isteyene, can yakzcz bir azo,ptan tattinnz.

23. «Muhakkak ki Allah, iman edip iyi amel yapanlan, altlar1ndan


1rmaklar akan cennetlere koyar. Onlar orada altln bileziklerle ve inciler-
le bezenirler.» Yani, onlan orada melekler, Allah'1n emriyle altin bilezikler
ve incilerle t1pk1 dtinyadaki han1mlann, 9e§itli siis e§yalann1 bir araya getir-
dikleri gibi stisler ve bezerler. Biri kirm1z1 altindan, digeri de beyaz inciden
olan iki bilezigin bulundugu bilek, ne giizel bilektir!
Hadis-i Kudsi'de Allahii Teala §6yle buyunnu§tur: "Ben salih kullan-
ma, hi<;bir gozun gormedigi, kulagln duymad1gz ve hi<;bir insanm zihninden
Ayct : 2:~ :lr> l IAC S(JIU~Sl/22 :.\H7

ge~·meyen ~·eyleri lw: ,,.fad1m. "tt.1

Said b. Cubeyr de: ."Soz konusu ki§ilerden her biri ti\: bilezik takmir.
Biri altindan, biri gtimti§ten ve biri de inci ve yakuttandir" demi~tir.

«Orada giysileri ise ipektir.» Yani onlar, cennette ipek elbise giyerler.
Allah, dtinyada erkekleri denemek i9in ipek elbise giymelerini haram kilm1~­
tu. Bir hadis-i §erifte Allah'1n Rasfilii (s.a.v.): "Dunyada ipek elbise giyen,
ahirette giyemez"<7> buyurmU§tUr. Bundan dolay1 imam Ebfi Hanife (Allah
O'na rahmet etsin), "Hz. Peygamber, yenleri ve etegi ipekten olan bir cUbbe
giymi§tir" rivayetine dayanarak, dort parmak kadar alan1n1 bundan istisna
ederek, "Erkegin ipek elbise giymesi helal degildir" demi§tir.

24. «Ve onlar, soziin en giizeline yoneltilmi~ler,» ki bu, onlann "Biz-


den iiztinttiyii gideren Allah'a hamdolsun" soziinden ibarettir. Aynca bunun,
"La ilahe illlahlfill" (Allah'tan ba§ka hiybir tann yoktur) ifadesindeki samimi-
yet ve bu soztin dogrultusunda hareket etmek oldugu da dile getirilmi~tir. Yi-
ne onlar, bizzat kendisi, ya da cennetten ibaret olan sonucu «oviilen yola ile·
tilmi§lerdir .»

Bil ki, dogru yola iletilmenin i§areti, iyi i§ler yapmaya ve salih amel i§·
lemeye koyulmaktrr. Salih amel de, srrf Allah i~in yapdan i§tir. Sadece iman,
mti'minin ebediyyen cehennemde kalmas1na engel ve cennete girmesine ya-
d1mc1 ise de, arnel, iman nurunu art1nr ve mti'minin kalbi amelle nurlanll'.

Musa (a.s.)'nm Cenab-1 Allah'a hitaben: "Allah'1m! Kullarm1n en Bcizi


hangisidir? 11 diye sormas1 iizerine yiice Allah: "Amelsiz cenneti isteyendir"
buyurmu§tur. Musa (a.s.)'run: "Kullannm en cimrisi hangisidir?" sorusu Uze-
rine de Allahti TeaJ.a: "Bir ihtiyac; sahibinin kendisinden istekte bulunmas1 du-
rumunda, onun karnm1 doyurabilme imkanma sahip oldugu halde, doyurma·
yan kimsedir" buyurmu§tur.

Daha sonra Yi.ice Allah, emin beldenin kutsalhgma dikkat ~ekerek §tlyle
buyurmu§tur:

25. «inkar edenler, Allah 11n yolundan» Allah'a itaat etmekten, O'nun
dinine girmekten «Ve» kim olursa olsun, «-ister yerli, ister ta§rah olsun- bil-
tiin insanlar i~in» ibadet yeri «yaphg1m1z Mescid-i Haram'dan ahkoyma·

6- Hadis, Buhari ve MUslim'de ge9en kuclsi hadislcrdcn biridir.


7- Hadisi Buhari ve MUslim, Enes b. Malik'ten tahric etmi~lerdir. Bkz. Camiu'l-Usul, 10/179.
(Ytz:l7

ya kalkanlar,» ki Mescid-i Haram'dan maksat, Mekkc'dir vcya mU'minlcrin,


her yonden sayg1deger, av1 avlann1ayan, dikeni bile kesilmeyen ve i<;inde kan
doktilmeyen Mescid-i Haram'i tavaf etmelerine engel olanlar «(bilmelidirlcr
ki), orada zuliim ile haktan sapmak isteyene, can yaklc1 bir azaptan tatt1-
nnz.» Y ani orada bulunan herkes, her yonden dogru ve adil olmak zorundadu.
KIIsal bolgede ikamet edene badf; sahrada bulunan her yere de badiye
denir. Aki/ ise, §ehirde ikamet eden demektir. Mescid-i Hararn'1n bizzat bu
adla zikredilmesinin sebebi, oraya girmeye engel olanlan daha fazla kmamak-
tu. Sonra ayetteki ilhad ve zulm kelimeleri, e§ anlamh iki durumu goster-
mektedir. Yani, "kirn haks1zhk ederek hedeften donerse" demektir. iihad yo-
nelrne, ~emek olup iki k1s1mdrr:
1- Allah'a ortak ko§maya yonelmek.
2- Sebeplerle §irke yonelmektir.

Birincisi, irnana zit di.i~mekte ve onu yoketmekte; digeri de irnan1 zay1f-


latmakta ve f akat onu yok etmemektedir. Sonra, "Y onelrne ve haks1zhk etme"
ifadelerinden, harem bolgesinin gtivercinini vb. avlamak, agacm1 kesrnek ve
diger btitiin itaatsizlikler kastedilrni§tir. <;tinkti Mek.ke'de, sevaplar kat kat ve-
rildigi gibi gtinahlar da kat kat verilir.
F1kih alirnleri, Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi ve Mescid-i Aksa'n1n
kutsalhg1ndan dolay1 §6yle demi§lerdir: "Bir kimse bu ii<; yerden birinde na-
1naz k1lma adag1n1 bizzat o mescidde yerine getirmesi gerekir. Oysa diger ca-
miler i<;in boyle bir ~ey soz konusu degildir. Herhangi bir camide namaz ktl-
may1 adayan ki§i, ba§ka bir camide namaz kdarak adag1n1 ger<;ekle§tirebilir."

Bil ki Allah, Mekke'nin dt§mda insanm hatrr1na gelen ~eyleri affeder.


Ancak -ifade edildigine gore- Mek.ke'de sapmaya ve haks1zhga meyletmek is-
teyen ki§iyi, hesaba 9eker. Abdullah b. Abbas'1n, tedbir olarak Taifte ikamet
etmesinin sebebi de buydu. <;unkti insanm, hayalinden ge~enlere engel olmas1
9ok gti<;ttir.
Ay<'I: 2!> I IL\C SlJ IU~Sl/22
390 l<UHU'L-BEYAN C\'1z: 17

26. Bir zamanlar ibrahim'e Beyt'in yerini halJrlami§,


(ona §Dyle demi§tik): "Bana hifbir §eyi ortak ko§ma; tavaf
edenkr, ayakta duranlar, rii.ku ve secde edenler ifin evimi
temiz tut.
27. insanlar arasinda hacci illin et ki, gerek yaya olarak,
gerekse uzak yoldan gelen yorgun argin develer iizerinde sana
gelsinler.
28. Ta ki kendilerine ait yararlan yakinen gorsiinler ve Al-
lah 'm onlara nzik olarak verdigi hayvanlann iizerine belli
gunlerde Allah 'in adini ansinlar. Onlardan hem kendiniz ye-
yin, hem de yoksula, f akire yedirin.
29. Sonra kirlerini gidersinler; adaklanni yerine getirsinler
ve Beyt-i Atfk'i tavaf etsinler."
30. i§te boyle. Her kim, Allah'm yasaklanna saygi gosterir-
se bu, Rabbinin katinda kendisi ifin daha hayirlidir. Size oku-
nanlann di§inda kalan hayvanlar size hellil kilindi. 0 halde,
putla.nn pisliginden sakinin; yalan sozden de sakmzn.
31. Kendisine e§ ko§maksizin Allah'in hanifleri ( olun). Kim
Allah 'a e§ ko§arsa sanki o, gokten dii§erek onu ku§lar kapmi§
yahut ruzglir uzak bir yere surii.klemi§ gibidir.
32. i§te boyle. Her kim Allah'in ni§anelerine saygi gosterir-
se, §ii.phesiz bu, kalblerin takvasindandir.
33. Onlarda belli bir vakte kadar sizin ifin bir takim yarar-
lar vardzr. Sonra bunlar Beyt-i Atik'de son bulur.

26. «Bir zamanlar lbrahim'e Beyt'in yerini haz1rlam1~,» yani


Kabe'nin yerini, bina yapmak ve ibadet etmek ilzere doniip gelecegi yer ola-
rak tayin ettigimiz zaman1 hatirla. 0 zaman: «(ona §Oyle demi§tik): 'Bana
hi~bir §eyi ortak ko§ma; tavaf edenler, ayakta duranlar, riikfi. ve secde
edenler i~in evimi temiz», putlardan ve etraf1na pislik atllmas1ndan uzak
«tut.» "Rana hir;bir §eyi ortak ko§ma" ifadesi, ayette ge~en "haz1rlamt§t1k"
soztinii ac;tklamaktadu. Buna gore sanki §6yle denmek istenmi§tir: "Biz, ibra-
him'i kulluga se~tigimizde kendisine, "Bana hifbir §eyi ortak ko§ma, dedik."
Ayette gec;en "ruku ve secde edenler"den maksat, Kabe'de namaz kdan-
ladrr. Namaz1n, ayakta durmak, rilkfi ve secdeye varmaktan ibaret olan
Ayd: 'J.H 'J.7 :mt

rtikOnleriyle ifadc cdilmi§ oltnast, bunlann herbirinin bag1ms1z olarak namaza


i§aret ettigini bclirtmek i~in olsa gerektir. Hepsi bir araya gelince, tabii ki na-
maz anla§1hr.

ibn Abbas (a.s.)'dan rivayet edildigine gore, ayetteki "ayakta dura11-


lar"dan, Kabe'de ikamet edenler kastedilmi§tir. "Tavaf edenler"den de, orn-
da ikamet edenlerin d1§mda, uzak yerlerden gelip tavaf edenler anla~tlmakta­
drr.

Kabe-i Muazzama'n1n be§ kere in§a edildigi nakledilmi§tir:

1. Meleklerin Adem (a.s.)'den once in§a edi§i: Bu Kabe, k1rm1z1 yakul-


tandi. Nuh Tufa'nmda goge yiikseltilmi§tir.

2. ibrahim (a.s.)'in in§a edi§i.

3. Cahiliye doneminde Kurey§lilerin bina edi§L Hz. Peygamber bu in§ll


esnasmda Haceru'l-Esved'in yerine konmasmda hakemlik yapm1§ ve bu alan-
da kabileler arasmda yatt§maya varacak bir gerginligi gidernii§tir. Mil§riklerin
karan dogrultusunda yoldan g~en ilk ki§inin Hz. Peygamber olmas1 hasebiy-
le hakem tayin edilmesi tizerine, Haceru'l-Esved'in bir bezin i~ine konmasm1
ve her kabileden se~ilen temsilcilerin bu bezin uylarmdan tutup kald1rmalarin1
emretmi§tir. Bu §ekilde kald1nhp yerine kadar getirilen Haceru'l-Esved, biz-
zat Hz. Peygamber tarafmdan almarak yerine konmu§ ve boylece ~atl~ma on .
lenmi§tir. <3>

4. Abdullah b. Ztibeyr'in in§a edi§i.

5. Haccac'1n bina edi§i. Halen mevcut olan yap1 budur.


27. Ey ibrahim! Hacca davet ederek ve onu emrederek, «insanlar ara·
s1nda hacc1 ilan et ki, gerek yaya olarak, gereksc uzak yoldan gelen yor·
gun arg1n develer iizerinde sana gelsinler .»
Rivayet edildigine gore ibrahim (a.s.), Kabe'nin in§aatin1 bitirdikten
sonra Ytice Allah'1n kendisine: "insanlara hacci ilan et!" buyurmas1 Uzerine
ibrahim (a.s.): "Ey Rabbim! Sesin1i ne ula§tirabilir?" diye sordu. YUce Allah:
"Sana di.i§en ilan etmektir; ula§trrmak ise bize dil§er" buyurdu. Bunun tizerine
ibrahim (a.s.), Safa Tefesine, -bir rivayette de Ebu Kubeys dagma- ~tkm1~ ve
§6yle seslenmi§tir:

8- Olaym yeterince anla~l1abilmesi i9in mU tercim tarafmdan baz1 ilaveler yaptlm1§t1r.


392 RUll U' L- U~YAN ( '. l\z: I 7

- "By insanlar, bak1n1z! Rabbiniz bir ev in§a etmi~ ve size, Beyt-i Atik'
(ad1ndaki bu ev)i ziyaret etmenizi farz kilm1§tlf. Rabbinizin davetine icabet
· ediniz ve kutsal evini ziyaret ediniz."

Hz. ibrahim'in bu sozilnli, gokte ve yerde bulunanlar duymu§ ve: "Leb-


beyk Allahtimme Lebbeyk" (davetine icabet ediyormn Allah'1m! Davetine
icabete diyorum) demeye ba§lam1§tlr.

28. «Ta ki kendilerine ait» din! ve diinyev! «yararlari yakinen» gelip


«gorsunler,» yararlar anlam1ndaki "men.aft' kelimesinin belirsiz olarak zik-
redilmesi, diger ibadetlerde bulunmay1p sadece hac ibadetine mahsus birta-
klm faydalann ·on palana 9tlcar1lmas1ndan kaynaklanmaktadtr. «Ve Allah'1n
onlara riz1k olarak verdigi hayvanlartn iizerine belli giinlerde» Kurban
Bayranu gtinlerinde kurbanhklar hazulan1p kesilirken «Allah'1n ad1n1 ans1n-
lar.» Besmele 9eksinler. "Behime," dort ayakh olan deve, inek, koyun ve ke-
9i demektir. <;iinkti gerek hacda kesilen §tikiir kurban1 ve gerekse diger kur-
banhklar, bunlar d1§mdaki hayvanlardan olmaz.
Rag1p Isfahani, "B ehime, konu§ma kabiliyeti olmayan hayvandir; 9tinkil
soziinde belirsizlik vardir" demi§tir. "En'am ise 9ogul olup deve, inek ve ko-
yun cinsi i<;in kullarulan bir isimdir."
«Onlardan hem kendiniz yeyin, hem de yoksula, fakire yedirin.»
Ayet-i kerimede tic;iincil §ah1stan (gorsi.inler ve ans1nlar gibi), ikinci §ahsa
(yeyin ve yedirin) ge9i§ vardir. "K:urbanlar tizerine Allah'1n adm1 a.tun ve etle-
rinden yeyin" demektir. Buradaki emir, mtibah olma durumunu gostcrmek
ic;indir; yani "yiyebilirsiniz" demektir. Oysa, cahiliye donemi mensuplan kur-
ban etlerinden yemiyorlard1. Allah bunun caiz oldugunu bildirdi. Arhk iste-
yen kendisi yer, isteyen ba§kasma ikra1n eder. Ayette, bu etlerin yenmesinin
caiz oldugunu bilmege ve zenginlerin, fakirleri ycdikleri ve i9tikleri §eylere
ortak etmelerinin gerektigine i§aret vardir. Onlar, fakirlere yediklerinden ye-
dirsinler ve ho§lanmad1klar1 ~eyleri Allah ivin verrneye kalk1§masmlar.

29. «Sonra» ba~1 tua§ ederek, b1y1klari k1saltarak ve tin1aklan keserek


«kirlerini gidersinler; adaklar1n1», hac gi.inlerinde adad1klar1 iyi· amelleri
«yerine getirsinler ve Beyt-i Atik'i», Kabe'yi «tavaf etsinler.'»

"Kir" diye terctime edilen tefes, kelimesi: Sa<; ciagm1khg1, tlmak uza-
mas1 ve buna benzer tiksindirici §eyler, demektir. Soz konusu olan "tavaf'
da, ihramhya yasak olan §eylerin btittiniiyle ortadan kalkmas1 i<;in gerekli
Ayd: 2H :\o I IAC sf I l<J•:sl /22

olan (ziyaret) tavaf1d1r. Nitekim, kirlerin gideriln1esi st>ztindcn hareketlc. hu-


nun ziyaret tavaf1 oldugu ortaya cr1kmaktadir. Atfk ise, eski demektir. Kam\
insanlar i9in in~a edilen ilk ev oldugu, veya azg1nlann tasallutundan muhafa-
za edildigi i9in "Beyt-i Atfk'' adm1 almt§tlr. Gergekten nice azg1nlar Kabe'yi
y1k1nak i9ill harekete gec;mi§ ise de Allahti Teala onu korumu§tur.
Hada ilgili tavaf ti9 c;e§ittir:

1. Kudum tavafz: Stinnet olan bu tavaf, yapdmad1g1 takdirde bir ccza


gerekmez.
2. Bayram gt.inti §eytan ta§land1ktan ve ttra§ olduktan sonra yaptlan
ifaza tavafi: Bu tavaf, ayn1 zamanda ziyaret tavaf1 olarak da bilinir. Ziyarel
tavaf1, hacc1n riiktinlerinden olup yap1lmad1g1 mtiddet9e ihramla ilgili bUtUn
yasaklar kalkmaz.

3. Veda tavafi: Hacca sefer mesafesi kadar uzaktan gelenlerin Mek-


ke'den aynlmadan once yapm1§ olduklan tavaftlr. Bu tavaf1 yapmadan Mek-
ke'den aynlanlara ceza kurban1 gerekir. Ancak, oztirlti kad1n bu cezadan istis-
na edilmi§tir. Onun, veda tavaf1n1 terketmesi caizdir.
30. «i~te» bahsi ge9en durum «boyle.» "i§te" veya "o" anlammdaki
"zalike" gibi kelimeler iki soztin aras1n1 ay1rmak ic;in kullan1hr. «Her kim,
Allaht1n yasaklanna sayg1 gosterirse, bu» sayg1, kiyamet gtinii «Rabbinln
kabnda kendisi i~in daha hayirhd1r.» Ayette, Allah'1n haram klld1g1 ~eylere
sayg1 gostermenin, harainlan terketmek suretiyle bizzat Allah'a sayg1 goster-
mek olduguna i§aret edilmektedir. Allahti Teala'nm Mfilde Sfiresindeki Tah-
rim ayeti'nde "Size le~, kan, domuz eti ... haram kllzndz" (Maide: 3)
buyurdugu gibi, «size okunanlarin d1~1nda kalan hayvanlar», ki bunlar, ko-
yun, ke9i, deve ve s1grrdan ibaret sekiz c;ift hayvandu, «size helal k1hnd1. 0
halde, putlar1n pisliginden>> yani pislikten sak1n1ld1g1 gibi, onlara tapmaktan
da «sak1n1n; yalan sozden de sak1n1n.>>

"Pislik" olarak tercilme ettigimiz "rics" kelimesi, gerek insan tabiatJ iti·
bariyle, gerek akll yonden ve gerekse dini ac;1dan tiksinti duyulan §ey demek-
tir.
"Yalan sozden de sakuun" ifadesiyle ozel bir pislik dile getirildikten
sonra gene! anlama gec;ilmi§ ve tlpk1 §6yle buyrulmu§tur: "Yala111n esas1 olan
putlara tapmaktan sakmm; biitiintiyle yalan sozden de kav1n1n ve ona yakla§-
394 HUI I U'L-Ul!:YAN CO~ : 17

maym. "

31. «Kendisine» herhangi bir §eyi «e§ ko§maks1z1n» ki, buna oncelikle
putlar girmektedir, «Allah'1n hanifleri», yani samimi olarak sap1k dinlerden
uzakla§IP hak dine yonelenler -Hanif: Sap1khktan dogru yola yonelmektir.-
«(olun). Kim Allah'a e§ ko§arsa sanki o, gokten dii§erek onu ku§lar kap·
mi§, yahut riizgar uzak bir yere siiriiklemi§» ve ytiksek bir yerden u9uru-
ma atffil§ «gibidir.» imanda kurtulu§ oldugu gibi, §irkte de Y<Ok olma vardrr.

Buhari ve Mtislim'de, Muaz b. Cebel'den nakledildigine gore Hz. Pey-


gamber Muaz'a hitaben §5yle buyurmu§tur: "Allah'tn, kullar uzerindeki hak-
kmzn ne oldugunu biliyor musun?" Muaz der ki: "Allah ve Rasfilti iyi bilir"
dedim. Rasultillah: "Allah'in kullar uzerindeki hakkz, O'na ibadet etmeleri ve
kendisine hi~bir ~eyi e~ ko~mamalandzr. Ey Muaz! Kullar bunu yapttgz za-
man Allah'ta olan haklannzn ne oldugunu biliyor musun ?" buyurdu. Bunun
tizerine ben: "Allah Rasulti daha iyi bilir" dedim. Allah' in Rasfilti §Oyle bu-
yurdu: "Onlara azap etmemesidir." <9) 0 halde, kulun hanif dininden (ger~ek
dindar) say1labilmesi i9in her §eyden once ibadeti sadece Allah i9in yapmas1
ve §irke bula§maktan uzak durmas1 gerekir.

32. «l§te» Allah'tn yasaklarma sayg1 gostennek konusunda ifade edilen-


ler «boyle. Her kim Allah'1n ni§anelerine» Harem bolgesine getirilip kesi-
len kurbanlara -ki bunlar, hacc1n ni§3.nelerinden ve alametlerinden sayilm1§-
tir- «sayg1 gosterirse, §iiphesiz bu, kalblerin takvas1ndan» kaynaklanmak-
ta«drr.» Takvan1n kalblere atfedilerek tahsis edilmesi, kalblerin takva mer-
kezleri oldugundan dolay1d1r. Soz konusu kurbanlara sayg1 gostermek ise, on-
larm gtizel, semiz ve pahah olanlarin1 se9mektir.

Rivayete gore Hz. Peygamber, Kurban edilmek tizere Mekke'ye ytiz de-
ve; Hz. Omer de li9 yliz dinara satin ald1g1 ktymetli bir deve gondermi§tir.

33. «Onlarda» kurbanhk oldugunun anla§1lmas1 ic;in i§aretlenmi§ kur-


banhklarda, kesilme ve etlerinde yeme ile tasadduk etme vakti olan «belli bir
vakte kadar sizin i~in bir tak1m yararlar vard1r.» Bu yararlar, o hayvanla-
rm stitleri, yavrular1, yilnleri ve srrtlar1drr. Harem'e kurbanllk sevkeden ki§i,
ihtiya~ duymas1 halinde bayrama kadar kurbanligmdan yararlanabilir. «Sonra
bunlar»dan faydalanma, «Beyt-i Atik'de», yani Kabe'de «son bulur.»
Ayetteki mahil kelimesi zaman ismidir. Buna gore mana §6yledir: "Soz ko-
9- Hadis i Buhari, Mtislim, Tirmiz1 ve Ahmed b. Hanbel tahric etmi~lerdi r. Bkz. Ciimiu'l- UsUl,
3/401 .
Ayd: a1 :ta IIAC St°JHI·:st/:l:l

nusu yararlard~m
sonra Beyt-i Atik'de, yani Harem'dc son bulan. kurban k~s·
me vaktinin giri~inucn ibaret btiyiik bir fayda vardu.
396 HlJI IU'L·B~:YAN Ci)z: 17

34. Biz, her iimmete Allah 'in kendilerine rizik olarak verdi-
gi kurbanlik hayvanlar iizerine Allah 'in admi ansinlar diye
kurban kesmeyi gerekli kildik. itahmiz tek bir illihtir. Oyleyse
O'na teslim olun. ihlasli ve miitevazi insanlart miijdele!
35. Onlar, Allah anildigi zaman kalbleri iirperen, ba§larma
gelene sabreden, namazi kilan ve kendilerine nzik olarak ver-
diklerimizden sarfeden kimselerdir.
36. Biz, buyiik ba§ hayvanlan da sizin ifin Allah'm i§aretle-
rinden kildik. Onlarda sizin ifin hayir vardir. Su halde onlar,
ayaklan iizerinde dururken ii.zerlerine Allah 'in adini anin.
Yan iistii yere dii§tiiklerinde ise, artik onlardan hem kendiniz
yeyin, hem de ihtiyaf sahibine ve yoksula yedirin. i§te boylece,
bu hayvanlari Biz, §iikredesiniz diye sizin istifadenize verdik.
37. Onlarin ne etleri, ne de kanlan Allah 'a ula§ir. O'na an..
cak sizin takvaniz ula§ir. Sizi dogru yola iletmesinden dolayi
Allah 'i biiyiik tanimaniz ifin, bu hayvanlan boylece sizin isti-
f adenize verdi. Giizel davrananlan miijdele!
38. Ku§kusuz Allah, iman edenleri korur. Muhakkak ki Al-
lah, hain ve nankor hif kimseyi sevmez.

34. «Biz, her iimmete Allah'tn kendilerine riz1k olarak verdigi kur-
banhk hayvanlar iizerine», onlan bogazlama anmda «Allah'1n ad1n1 ans1n-
lar diye kurban kesmeyi gerekli kdd1k.» Burada "kurban kesme" olarak ifa-
de edilen "mensek" kelimesi he1n insanlann Allah'a yakla§acaklan ibadet
mahalli, hem de kurban demektir. Bunun da anlam1, Allah nzas1 i9in kan alat-
maktu. Buna gore mana §Oyledir: "Biz, inanan her timmete Allah i9in kurban
kesmelerini gerekli kildlk. 0 halde onlar, sadece Allah'1n ad1n1 ans1nlar ve
kurbanlann1 O'nun ho ~nutlugu i9in kessinler." <;linkii ibadetlerde asil hedef,
Allah'1 anmaktir.

«Ilah1n1z tek bir ilahttr.» Gerek zatl ve gerekse s1fatlan itibariyle Al-
lah'a hi9bir §ey ortak olan1az. Aksi halde kainatta mevcut dlizen bozulur.
«Oyleyse O'na teslim olun.» ilfilun1z tek bir ilfill olduguna gore, kullugu ve-
ya zikri sadece O'nun nzas1n1 kazanmak iyin yapm ve Allah'a e§ ko~mak
suretiyle kullugunuzu bulandirmay1n. «ihlash ve miitevazi insanlar1 miijde-
le!>>
/\_yt•I: : \4 :\'7

35. ~onlar, Allah an1ld1g1 zaman kalbleri iirperen,» yuni Allah'm


"Cetal" s1fatmm 1~mlannm aksetmesi ve azamet nurlannm dogmas1yla kalh-
lcri titreyen, Allah'm dinine yard1m ve O'na kulluk etmek i~in vatnnlarmdan
uzakla~arak ilztintti ve kederlerini yutkunarak «ba§larina gclene», bela vc st-
kmtilara kar§1 «sabreden,» vaktinde «namaz1 kllan ve kendilerine r1i1k oha-
rak verdiklerimizden», ¥e§itli hayular i9in «sarfeden kimselerdir.» Burn-
daki sarfetmekten maksat, namazla birlikte zikredildiginden dolay1, ya
zekattu, ya da Allah yolunda tasadduk edilen herhangi bir §eydir. Onlarm
abid ve zfillid §airleri §6yle diyor:

insanlar, rahat istediklerinde,


Ben halimi sana arzetmeyi ve senin i~itmeni arzu ettim.

36. «Biz, biiyiik ha§ hayvanlan ...» Buradaki btiytik ba§ hayvanlar nn-
lammdaki "biidiin"; kurbari edilmesi caiz olari deve ve inek gibi bilyUk bu~
hayvanlar anlam1ndaki bedene kelimesinin 9oguludur. Bu hayvanlar, vilcutla·
nnm btiytiklilgtinden dolay1 bu ad1 almt§lardrr «da sizin i~in Allah'1n» ge~er­
li kild1g1 dininin «i§aretlerinden k1ld1k. Onlarda», yarii btiytik ba§ hayvan-
larda «sizin i~in» dtinyada btiytik bir «hay1r,» fillirette de bilytik bir milkafat
«Vardrr. Su halde onlar, ayaklar1 iizerinde duru_rken .•.» Bu ayet, develerin
ayaklan lizerinde dururken kesildigini gostermektedir.
Bogazlama an1nda: "Bismillahi Allahu Ekber, Lft ilfille illallfillu ve'lH\hu
Ekber, Allahfimme minke ve ileyke", yani Allah'm ad1yla, Allah bUyUktilr.
Allah'tan ba§ka hi9bir ilfill yoktur. Allah btiyi.iktiir. Allah'1m! Bu sendendir ve
yine sanadu. Y ani senden olan bir ikramdrr ve onunla yine sana yakla§maya
9alt§1yoruz, diyerek, «iizerlerine Allah '1n ad1n1 an1n. Yan iistil yere dilf·
tiiklerinde ise ...» Bu ifade, olilmden kinayedir. «Arhk onlardan» etlerinden
«hem kendiniz yeyin.» Tabii eger hac ve umredeki ihram yasaklanndan do-
lay1, ceza ve kefaret ve adak kurban1 degilse ... «hem de ihtiya~ sahibine»,
yamnda bulunan ve kendisine verilenle yetinen kimseye «Ve yoksula», dilen-
meyen fakire «yedirin. i§te boylece bu hayvanlar1 Biz,» size nimet venne·
mizden dolay1 ihlasla «§iikredesiniz diye sizin istifadenize verdik.» Emrini-
ze amade la.ld1k. Bu sebeple, btiytikltiklerine ve olduk~a gti<;lti olmalanna ral-
men, size kar§1 gelmezler. Ku§kusuz Allah, onlar1 buyruk altina almasayd1,
baz1 vah~i hayvanlardan daha aciz olmazlardI.

37. «Onlann ne>> yenen ve bag1~lanan «etleri, ne de» bogazlanmak


sfiretiyle ak1ttlan «kanlari Allah'a ula§Ir. O'na ancak,» emrine uymak ve n-
398 IUJ l IU'L-Bl.:YAN Ci'tz: 17

zas1n1 istemek niyetinden ibaret olan «sizin takvan1z ula~ar.» Burada, niyet
ve ihlass1z amelin faydadan uzak oldugu vurgulanmaktad1r.
«Sizi dogru yola iletmesinden dolay1 Allah'• btiyiik tan1man1z»,
O'ndan ba§ka hiv kimsenin sahip olmad1g1 btiytik gticiinli tan1man1z ve ululu-
gu sadece O'na tahsis etmeniz «i~in bu hayvanlara boylece sizin istifadenize
verdi. Giizel davrananlart,» dinle ilgili i§lerinde samimi olanlan cennetle
«miijdele!»
B urada hedeflenen §ey, hacla ilgili bilttin i§lerde Hakka hizmet dogrul-
tu sunda, gtizel davranmaya te§vik etmektir. 0 halde ey kul! Durumunu dti-
zeltmede acele et; comert ol ve mahnla iyilik yap. Mahn yoksa gti~ ve kuvve-
tinle iyilik et. Eger her ikisini sarfedebiliyorsan, sarfet! ibrahim (a.s.)'in mah-
n1 misafirlere, viicudunu ate§e, kalbini Allah'a nasil verdigini ve ~ocugunu
nasil kurban etmeye arzettigini dti§ilnmtiyor musun? Oyle ki melekler, onun
comertligine hayran ·kalmt§ ve Allah da ona dostlugunu ikram etmi§tir.
Kurban bayram1nm birinci gtinii hacilann baz1 gorevleri oldugu belirtil-
mektedir:
1. Mina'dan Mescid-i Haram'a gitmek. Hacca niyet etmeyenler, hac1
adaylar1yla uygunluk olsun diye, bayram namazmm k1hnd1g1 yere giderler.
2. Tavaf etmek. Hacca niyet edenlerin d1§1ndakiler bayram namaz1 kllar-
lar. Hz. Peygamber; "Kabe'yi tavaf etmek, aynz zamanda bayram namazr kzl-
maktzr" buyurmu§tUr.

Allah'a yakmhgm en faziletlisi, c;aba harcamak ve ibadete 1ay1k olan


Rabbin tecellileri i<;in, kalbi temizlemektir.
Malik b. Dinar §5yle demi§tir: "Mekke'ye gitmek iizere yola c;tktlm.
Yolda, gece olunca yiiziinil goge dogru 9evirip; 'Ey, itaatlarm sevindirdigi ve
gtinahlarm zarar vermedigi Allah'1m! Sana sevimli gelen §eyi bana bah§et ve
sana zarar vermeyeni de benim i9in affet!' diyen bir genci gordtim. insanlar,
ihrama girip telbiye getirdikleri vakit o gence: "Telbiye getirmiyor musun?"
dedin1 Bana: "Efendim! Telbiyenin, i§lenen giinahlara ve yaztlan suc;lara fay-
das1 olmaz. 'Lebbeyk ' (davetine icabet ediyorum) dedikten sonra bana: ' Se-
nin, telbiye getirmenin anlam1 olmad1g1 gibi, sana mutluluk da yok' denme-
sinden korkuyorum,' diyerek aynhp gitti. Daha sonra onu ancak Mina'da:
'Allah'1m! Beni bag1§la. insanlar, kurban keserek yakmhgm1 kazanmaya 9a-
h§tilar. Benim ise, kendimden ba~ka, senin yak1nhgm1 kazanacak bir §eyim
I IAC S(JJ~l~Sl/2'.l :mH

yok' derken g<>rchildim. 0 arada bir ~1ghk att1 ve yere du~Up Oldil."

38. «Ku~kusuz Allah, iman edenleri korur.» Rag1p isfahani ~oyle de·
mi§tir: "Def' kelimesi, "ila" harf-i cerri ile kullanild1g1 za1nan verrnek, anla-
nuna gelir. Nitekim §U ayet-i kerime buna omektir: "... Mallaruu kendilerill<'
verin ... " (Nisa: 6) An harf-i ceri ile kullan1ld1g1nda ise, bu ayette oldugu gi-
11 11

bi, korumak anlam1na gelir." Yani Allah, mti§riklerin mii'minlere zarar ver-
mesini biitilntiyle onler ve eziyetlerinden korur.
«Muhakkakki Allah, hain», Allah'1n emanetine h1yanet eden «Ve nan-
kor» yine O'nun nimetine nankorltikte bulunan «hi~ kimseyi sevmez.» t~le­
rinden ho§nut olmaz ve onlara yard1m etmez.
Ayet, ki§inin, hiyanet ve nankorltik yapmak sfiretiyle, bunlara devamm-
dan dolay1 tevbe etmez bir durumda olacagma dikkat ~ekmektedir. Bu ki§i,
tevbe etmedik9e Allah'm sevgisini kazanamaz.
Bilmek gerekir ki, hainlikle miinaflkhk ayn1 §eydir. Kiifiir de hainlikten
say1lrr. Hainlik, Allah'm emaneti olarak bulunan nefsi helak etmektir. Bu ko-
tti s1fat, namaz, oru~ ve diger ibadetlerde de soz konusudur. Buradaki hainlik
ise, ya ibadetleri btitiintiyle, ya da §artlarmdan birini terketmekle olur. Sahur
yemegini yedikten sonra sabah namaz1m kilmadan yattp gtine§ doguncaya ka-
dar uyuyan kimse, Allah'1n nimeti olan sahura nankorltik ettigi gibi, namazt
terk etmekle de namaza hainlik yapmt§tir. Stinneti yerine getirmek i~in farz1
terketmek, zararh bir ticarettir.
Nakledildigine gore birinin dokuz dirhem paras1 kaybolmu§ ve bu para-
y1 bulup kendisine getirene on dirhem vermeyi vadetmi§. Bu hususta kendisi-
ni k1nayanlara §6yle demi§tir: "insan1n kaybettigini bulmasmda oyle bir haz
var ki, siz onu anlayamazs1n1z."

Gafil kimseler, kendilerince uykuda, bin vakit namazdan daha tistiln bir
haz duyarlar. Bundan Allah'a s1gm1nz. Ote yandan noksan olc;mek ve tartmak
da hainliktir.

Nakledildigine gore, olrnek tizere bulunan bir adam, birden bire §oyle
demeye ba§lam1r "Ate§ten iki dag, ate§ten iki dag!" Bunun tizerine oradaki·
ler, aile fertlerine onun ne i§ yaptig1n1 sormu§lar. Onlar da:"Onun biriyle tar·
tip verdigi; digeriyle de tart1p ald1g1 iki ayn terazisi vard1" demi§ler.
400 HUI lU'L· Hl~YAN C\lz: 17

39. Kendileriyle sava§ilanlara zulme ugrami§ olmalan se-


bebiyle (sava§mak ifin) izin verildi. Ku§kusuz Allah'zn, onlara
yardim etmeye elbette giicii yeter.
40. Onlar, sadece ''Rabbimiz Allah'tzr" dedikleri ifin hak-
siz yere yurtlanndan flkanlan kimselerdir. Eger Allah, bir kt-
sim insanlara diger bir kismiyla engel olmasaydi, kesinlikle
manastirlar, kiliseler, havralar ve Allah 'in adinin bolca anil-
digi camiler yikilir giderdi. Allah, kendisine yardim edenlere,
mutlak surette yardim eder. Hif §iiphesiz Allah, giifliidiir ve
galiptir.
41. Onlar ki, yeryiiziinde kendilerine iktidar verirsek geregi
gibi namaz ktlarlar, zekat verirler, iyiligi emredip kotiiliikten
nehyederler. i§lerin sonu sadece Allah 'a vanr.
39. ~Kcndileriylc sava~1Janlara». yani mti~riklerin sava~t1g1 mU'minle-
re. «zulme ugranu~ olmalari sebebiyle» sava~mak i<;in «izin verildi.» S(>zU
edilenler, Hz. Peyga1nber'in yak1n dostlanchr. Mil~rikler onlara eziyet ediyor-
lard1. Onlar, zainan zaman dovtilmti~ ve yaralarun1~ bir halde Hz. Peygmn-
ber'e gelerek ugrad1klan haks1zhktan yak1n1yorlarch. RasGltillah (s.a. v .) ise
onlara; "Sabredin; r;unku bana heniiz sava§ izni verilmedi" diyordu. Bu du-
rum, hicret edinceye kadar boyle devam etmi~ , nihayet bu ayet-i kerime nazil
olmu~tur. Sava~la ilgili olarak ilk inen ayet budur.

«Ku~kusuz Allah'm, onlara yard1m etmeye elbette giicii yeter.» Bu


ayetle Allah, mti~riklerin eziyetlerini def edip, mti'minleri ellerinden kurtar-
d1ktan sonra inananlara inkarcllara kar~1 yardnn edip tisttin kllacag1n1 vaadet-
mi~tir.

40. «Onlar, sadece 'Rabbimiz Allah't1r' dedikleri i~in haks1z yere


yurtlar1ndan» Mekke-i Mlikerreme'den sebepsiz yere «~1karilan kimseler-
dir .» Ortada tevhid inancmdan ba~ka bir neden yoktur. Oysa bu, yurtlanndan
s:1kanlma yerine yerle~meyi ve yurt edinmeyi gerektiren bir durumdur. Nite-
kim Nabiga bir beytinde ~oyle der:

Onlann, ordulann kar§lla§masmdan dolayz


Kilznf laruun kiitle§mesinden ba§ka hif bir kusurlan yok.

«Eger Allah,>> her donem ve 9agda mti'minleriu kafirlere ka~1 hakimi-


yet saglamas1 yoluyla «bir k1s1m insanlara diger bir k1sm1yla engel olma·
sayd1,» mil~riklerin istilas1 ile «kesinlikle manasttrlar, kiliseler,» manastir.
Hristiyan rahiplerinin ibadet iyin uzlete 9ekildikleri, yerle~im birimlerinin
uzag·1ndaki ibadethaneler; kilise ise, yine Hristiyanlann meskiln mahallerdeki
ibadetleri ivin olan ibadethaneleridir, «havralar ve Allah'1n ad1n1n bolca
andd1g1 camiler y1k1hr giderdi.»

Bu ayetle camiler daha sonra zikredilmi~tir. <;unki.i manastirlarm, kilise-


ler ve havralann tarihi daha eskidir. Camilerin, her vakit Allah'1n iyok fazla
anlld1g1 yerler olarak nitelendirilmesinin amac1 ise, gerek camilerin ve gerek-
se camilere bagh olan ki~ilerin tisttinltigilnti gostermektir. Bu nitelik, aym za-
manda soz konusu dort mabedin de niteligi de olabilir. <;tinkti manastlrlarda.
kiliseler ve havralarda Allah'1n an1hnas1, onlara bagh cemaatlerin dini pren-
siplerinin htikmti kalkmadan once ge<;erli say1hyorclu.

«Allah, kendisine», yani dostlanna, ya da dinine «yard1m edenlere


402 HUHU 'L BEVAN Cfiz: 17

mutlak surette yard1m eder.» Nitekim Allaht vaadini yerine getirerek mu-
hacir ve ensan, gerek Arap liderlerine ve gerekse tran Kisralarma ve Rum
Kayserlerine kar§1 tistiln getinni§, yerlerini ve yurtlann1 onlara miras btrak-
mI§tlr. «Hit; §tiphesiz Allah, gii~liidiir,» diledigi her ~eye gticti yeter «Ve
galiptir», O'na kimse engel olamaz ve kendisine ka~1 koyamaz.
Eger: "Allah gti9lti ve galip olmas1na ve yard1m etmeyi vaadetmesine
ragmen, Mtisllimanlann baz1 sava§larda yenilmelerinin sebebi nedir?" diye
sorulacak olursa, cevap olarak §Oyle derim: "Ger~ekten ilfilli yad1m ve galibi-
yet, §eretli bir mertebedir. Bu mertebe, kafirlere yak:i§maz. Fakat Ytice Allah,
bazan kafirlerin s1k1nttsm1 art1nr, bazan· da mti'minlerin. Eger, stirekli
kafirlerin s1k1nt1s1n1 artirsayd1, o tak.dirde btiU.in a~1kbg1yla iman1n hak; onun
ch§1ndaki §eylerin bat1l oldugu ortaya 91kardi. Bu sebeple Allah, s1k1ntiy1 ba-
zan Mtisltimanlara, bazan da kafirlere musallat eder. Boyle bir ortamda, §tip-
heler eksik olmaz. Aynca, mti'minin baz1 gtinahlan i§lemesi de muhtemeldir.
Bu durumda, ~ekilen s1klntilar, gtinahlanna kefaret olur. Kafirin l(ektigi s1-
k1ntilar ise, tlpk1 veba gibi, Allah'm ofkesinin sonucudur. ~u halde s1k1ntt,
mti'minler iyin rahmet, kafirler ivin azaptrr.

Amir, Haccac'1n idam ettigi bir adam1 gortince: "Rabbim! Zalimleri he-
men hesaba vekmemen, mazlumlara daha ~ok zarar vennektedir," demi§, rti-
yas1nda, klyametin koptugunu ve kendisinin cennete girdigini, daha once as1-
lan ki§iyi orada en list makamlarda gormti~. Bu arada, birden bire biri §oyle
seslenmi§: "Zalimlerin cezas1ru geciktirmem, mazlumlan cennette en list ma-
kamlara soktu."

41. «Onlar ki, yeryiiziinde kendilerine iktidar verirsek... >> Burada


Allahti Teala, yurtlanndan vikanlanlara yerytiztinde iktidar verdigi ve icra
makam1na getirdigi vakit glizel davranacaklanru belirtmi§tir. Bana sayg1 duy-
mak tizere «geregi gibi namaz kilarlar.»

Rag1b isfahani ~oyle demi§tir: "Allah, namaz kllmakla ovdtigti her yerde
'ikame' (geregi gibi kllma) tafz1n1 zikretmi§; sadece mtinaf1klar i~in 'Namaz
k.Ilanlar' buyunnu§, "Namaz kilanlann vay haline" (Maun: 4) ifadesiyle buna
i§aret etmi~tir."
Ku§kusuz "ikfune" kelimesi, namaz1n hak ve §artlann1 yerine getirerek
usfilune uygun olarak k1hnmas1 gerektigi ic;in seyihni§tir. Yoksa namaz k1l-
mak sadece belli hareketleri yapmak degildir. Onun iyin, "Namaz k1lanlar
Ayd: 4<> 41

c;oktur; fakat gcrcgi gihi kilanlar azdir'' denrni§tir.


Kullanma yad1rn olsun diye «zekat verirler, iyiligi», dinen ve orfen gil-
zel sayilan §eyleri «emredip kotiiliikten», ilim ve akl-1 selim sahibi olanlann
~irkin kabul ettigi §ey leri «nehyederler .»

Rag1p isfahani §6yle demi§tir: "Ma'ruf, Aloi ve din sayesinde iyi oldu-
gu bilinen; miinker de, yine akll ve dine gore 9irkin goriinen §eydir."

«i~Ierin sonu sadece Allah'a var1r.» <;unkil bu sonuc;, O'nun hUkmilnc


ve takdirine bagbdir.

ibn Abbas'tan §6yle nakledilmi§tir: "Namazm katledilmesi, isteklere bo-


yun egilmesi ve arzulara meyledilmesi, klyametin alametlerindendir. 0 za-
man, hain idareciler ve giinahkar vezirler olur. Yine o zaman mti'minin kalbi,
tipkI tuzun suda eridigi gibi erir; konu§ursa onu oldilrtirler, susarsa bu seferde
ofkesinden oliir, II
404 HUI IU'L · IJl~YAN Ct"iz; l 7

42-44. Eger onlar seni yalanliyorlarsa, ku§kusuz onlardan


once Nuh kavmi, Ad, Semud, ibrahim'in kavmi, Lut'un kavmi
ve Medyen halki da yalanladilar. Musa da yalanlanmt§ti. i§te
Ben o kafirlere sure tanidim, sonra onlari yakaladim. Nasil
oldu Benim reddim (nimeti sikmtiya feviri§im!)
45. Nice iilke vardir ki, o iilke zulmetmekte iken Biz onlari
heliik ettik. $imdi 0 ulkelerde duvarlar, tavanlarin uzerine yi..
ktlmi§tir. Nice kullanilmaz hale gelmi§ kuyular ve ulu saray ..
lar vardir.
46. Hif yeryiiziinde dola§madilar mi? Eger dola§salardi el-
bette dii§ii.necek kalbleri ve duyacak kulaklari olurdu. Ama
gerfek §U ki, gozler kor olmaz; /akin sinelerdeki kalbler kiire-
lir.
47. Onlar senden azabm fabuk gelmesini istiyorlar. Allah,
vaadinden asla diinmez. Ku§kusuz Rabbinin nezdinde bir gun,
saymakta olduklar~nzzdan bin yil gibidir.
48. Nice iilke halki vardir ki, zulmedip dururlarken onlara
miiltlet verdim. Sonunda onlari yakaladim. Diinil§, yalniz Ba-
nadir.

42-44. Ey Muhammed! «Eger onlar seni yalanhyorlarsa ...» Burada


hedeflenen, yalanlamadan dolay1 meydana gehnesi beklenen ilztintti nedeniy-
Ayd: 4'.l 4o

le Hz. Peygamhcr'i teselli etmektir. Yani kavminin seni yalanct saynrnsurn


Uziiltiyorsan, bil ki sen, bu konuda insanlann ilki degilsin. «Ku§kusuz onlar·
dan once Nub kavmi» Nuh'u, «Ad» kavmi Hud'u, «Semud>> kavmi Salih'i,
«ibrahim'in kavmi» ibrahim'i, «Lut'un kavmi» Lfit'u «Ve Medyen halka
da» ~uayb'1 «yalanladdar. Musa da yalanlanm1~tl.» Onu, M1su'1n yerli hal-
k1 olan K1ptller yalanlamt§ ve helak edihne vaktine kadar bundan geri durma-
1n1§lard1.
israilogullar1na gelince, onlar her ne kadar: "Biz, Allah'i a~1k~a gih·nw-
dik9e, asla sana iman etmeyiz" (Bakara: 55) gibi sozler soylemi§lerse de di-
renrneyi silrdilrmemi§lerdir. Kendilerine yeni mficizeler geldik~e imanlarmt
tazelemi§lerdir. Bu boyledir ve bunu boyle anlamak gerekir. Allah, Musa'y1
-delillerinin tamam1yla a<:;Ik ve se~i.k olmas1na ragmen-yalanlamalann1n son
derece 9irkin oldugu ortaya koyrnak i<;in ayeti degi§ik §ekilde dile getirmi~
"Musa yalanlandi" buyurmu§tur.

«I~te Ben o kafirlere» belli bir «siire tan1d1m, sonra onlari yakala·
dim.» Yani Ben, peygamberini yalanlayan her kavmi, verilen stirenin bitimin·
den sonra, gerek tufan azab1yla, gerek soguk rtizgar, korkun9 ses ve yere ge·
9irmekle ve gerekse ta~ ve golgeli gtintin azab1yla yakalad1m. «Nasd oldu
Benim reddim?» Nimeti slk1nttya ~evirerek onlar1 reddetrnem nas1l oldu? Bu
tirkeklik ve korkunun son haddinde olmad1 rn1?! 0 halde sen, sana dti§manhk
edenin helak olmas1na kadar sabret. Burada, Hz. Peygamber i~in bir teselli
soz konusudur.
45. «Nice iilke vardir ki, o iilke» halk1 inkar ve gtinahlarla «zulmet·
mekte iken Biz onlan helak ettik.» Bu ifade, Allahil Tefila'n1n adaletini ve
haks1zhk etmekten uzak oldugunu bildirmektedir. Nitekim Allah, onlar1 sade-
ce zultimleri ytizUnden helak edilmeyi hak ettikleri i<;in helak ettigini a¥tkla..
maktadrr.

«Simdi o iilkelerde duvarlar,» 9okmti§ «tavanlar1n iizerine y1kdm11·


tJr.» "<;okmil§" anlam1ndaki "haviye" kelimesi, ydd1z kayd1g1 zaman kullan1·
lan "heva" fiilinden ttiremi§tir. "UrriJ" ise, tavanlar demektir. c;unkti ister ta-
van, ister ~ardak ve isterse golgelik veya buna benzer bir §ey olsun, golgelen-
dirmek amaciyla yilkseltilen her §ey "art' anlanundad1r. «Nice kullanalmaz
hale gelmi§ kuyular» yani klfsal bolgelerde suyu ve su ~ekme edevati bulun-
dugu halde, halk1nm yok olrnas1ndan dolay1 kullan1ln1az dururnda olan pek
c;ok kuyu «Ve» 1ss1z biraktlg1m1z «ulu saraylar vard1r .»
406 I~(JI I U'L· Bl~Y AN Cliz: 17

46. Mekke'li inkarcilar, helak edilenlerin yurtlanm gormek i~in «hi~


yeryiiziinde dola§madllar m1?» Dola§may1p gaflet i~inde ini bulundular?
«Eger dola§salard1» ders ahnacak kahnulan gorecekleri i9in «elbette dii~ii­
necek>> ve tevhid inancmdan anla§ilmas1 gerekeni anlayacak «kalpleri ve»
helak: edilerek ate§ ven1beri i~ine ahnan ilmmetlerin duyulmas1 gereken ha-
berlerini «duyacak kulaklari olurdu.» inkarctlar, soz konusu yerlere gitmi§
olsalar bile, ders almak ic;in gitmediklerinden dolay1, ger9ek anlamda gitmi§
say11mazlar. Hatta bu anlamdaki bir seyahate te§vik bile edilmi§lerdir. Bura-
daki "dola~madzlar mz?" sorusu, "dola§mad1lar anlam1nda olup olumsuzlu·
11

gu ifade etmektedir.
«Arna ger~ek §U ki, gozler kor olmaz; lakin sineledeki kalbler kore-
lir .>> Yani bozukluk, duyu organlannda degil; isteklere boyun egmek ve sti-
rekli gaflet i9inde bulunmaktan dolay1 idraklerindedir.

Sehl §5yle demi§tir: "Kalp gozilntin az nuru, arzu ve §ehvete galip gelir.
Kalb koreldigi zaman §ehvet galebe ~alar ve gafletin ard1 kesilmez. 0 takdir-
de vilcut, hi9bir §ekilde Hakk'a boyun egmeksizin gtinahlara dalar. Bu sebep-
1
ledir ki akilh insan, Allahil Teala y1 9ok zikretmek suretiyle iyini temizlemek ·
ve perdeyi kaldrrmak ic;in 9aba sarfetmelidir. 11

Malik b. Enes (r.a.), "Meryem oglu isa'n1n §6yle dedigi bana ula§tI" de-
11
mi§tir: Allah'1 zikretmenin dt§mda fazla soz soylemeyin. Aksi halde kalbleri-
niz kattla§tr. Katt kalb de Allah'tan uzaktrr fakat siz bunu bilemezsiniz."
1
Malik b. Dinar da: "Kin1 insanlann soziinden dolay1 Allah 1n soziine ah-
§amazsa, anlay1§1 azahr, kalbi korelir ve omtii zayi olur" demi§tir.

6te yandan, Ebii Abdullah el-Antakt §Unu dile getirmi§tir: "Kalbin be§
ilac1 vardrr:

1. iyi ki§ilerle oturup kalkmak,


2. Kur'an okumak,
3. Mideyi bo§ tutmak,
4. Geceyi ibadetle gec;irmek,
5. Seher vakti yalvanp yakarmaktlr."

47. Ey Rasfiliim! «Onlar senden azab1n ~abuk gelmesini istiyorlar.»


Nitekim mti~rikler Hz. Peygamber'e, "Eger dogru soyleyenlerden isen bizi
korkuttugun azab1 getir bakahm" diyorlard1. «Allah, vaadinden asla don-
mez.» Bu nedenle soz konusu azap mutlaka gelecektir. Gerc;ekten Yi.ice Al-
11/\( '. St I Hl•:sl /'J..'2 ·107

lah, bu azab1 B~dir Sava~1'nda uygulamaya koymu~tur.

Mti'minlere verilen mutlu vaadden donmek caiz degilse de, onlara yap1-
lan ceza vaadinden donmek caizdir. <;i.inkti Allah'm merhameti, gazabm1 gc<,:-
mi§tir. Yahya b. Muaz, bu konuda §unlan dile getirmi§ ve ne gtizel soylcmi~­
11
tir: Milkafat ve iyiligin kar§1hg1 gi.izelligi vaad haktir. Mtikafatt vaad, kulla-
rm Allah'ta olan haklar1dlf. <;iinkli Allah, iyi i§ler yapt1klan zaman kendilcri-
ne §Unu ve bunu vermeyi garanti etmi§tir. 0 halde, sozlinde durma konusunda
Allah'tan daha listtin kim olabilir? Cezay1 vaad ise, Allah'tn kullarmda olan
hakk1drr. Nitekim Allahti Teala §Oyle buyurmu§tur: "~unu ve bunu yapmaym;
aksi halde sizi cezaland1nnm." Buna ragmen onlar, yapacaklann1 yapn11§lar-
d1r. Bu durum kar§ts1nda Allah, dilerse hakk1n1 bagt§lar; dilerse onlara azap
eder. <;linkii azap etmek, O'nun hakk1dtr. Fakat, en iyisi bag1§lamak ve co-
mert davranmaktir." Siri el-Mavsili de §6yle demi§tir:

Allah, bolluk vaadettigi zaman, soziinu yerine getirir;


Darlzkla tehdit ettigi zaman ise bagl§layicihgl O'na engel olur.
Daha sonra da, onlar ic;in dtinya azab1nm yan1 sira, fillirette de uzun silre
devam edecek bir azab1n olduguna i§aretle §6yle buyurulmu§tur: «Ku~kUSUZ
Rabbinin nezdinde» ·azap gordiikleri gtinlerden «bir gun, saymakta olduk·
lar1n1zdan bin yd gibidir.>> Burada ki hitap, hem Allah Rasfilline, hem de
onunla birlikte olan mti'minleredir. Buna gore anlam, t1pk1 §Oyledir: "Azab1
nas1l olur da acele istersiniz? Oysa azap gtinlerinden bir gtin, sizin ol~illerini­
ze oranla bin ytl kadardtr." Bu, ya gerc;ek anlarnda azap gtinlerinin uzunluAu
apsmdandrr, ya da slk1ntih gtinler uzun gortildtigtinden dolay1drr. T1pk1, "Ay-
nhk gecesi uzun; bulu§ma gtinti ise kisadir" dendigi gibi. Bir §filr de §t>yle
der:

Seni gormedigim bir gun bana, bin ay gibi,


Bir ay ise bin y1l gibi geliyor.

48. «Nice iilke halk1 vard1r ki, zulmedip dururlarken» yani pe§inen
azab1 hak edecek haks1z davran1§lar ic;indeyken, azab1 geciktinnek sfiretiyle
bunlara miihlet verdigim gibi, «onlara» da «miihlet verdim.» Bu uzun sUre-
nin «Sonunda onlan» azapla «yakalad1m. Donii~, yaln1z Banad1r.» Yani
her §ey Benim hiik.mtime tabidir, Benden ba§kas1na degil. Burada mtihlet ver-
me i§inin bizat Allah'tan olduguna i~aret vard1r. Nitekim Allah, mtihlet verir.
fakat ihmal etmez. Bu nedenle haks1zhk edeni haks1zhg1yla ba§ba§a b1rak1r.
408 H(JI IU'L-BEYAN Ctlz: 17

0, kaderin pen9esinden kurtulacagm1 zanneder. Fakat Allah, onu hi9 hesap


etmedigi §ekilde yakalar. Bu durum kaq1smda pi§manhk duyarsa da, artik
pi§man olma zamaru 9oktan ge~mi§ olur.
Ayd : 4B 4rn1

49. De ki: "Ey insanlar! Ben ancak sizi apafik uyaran bir
kimseyim. "
50. iman edip iyi amel yapan kimseler ifin bir magfiret ve
comertfe verilen rizik vardir.
51. Ayetlerimiz hakkinda Bizi aciz birakacaklarini sanarak
gayret sarfedenler var ya, i§te onlar, cehennemliklerdir.
S2 . Biz senden once hifbir rasul ve nebi gondermedifc ki,
§eytan onun okumasina ille de (kiifiir sozleri) katmaya kalkif•
masin. Ne var ki Allah, §eytanin katacagi §eyi iptal eder. Son-
ra Allah ayetlerini saglam olarak yerle§tirir. Allah, fOk iyi bi·
lendir, hiikiim ve hikmet sahibidir.
S3. Ki Alla.h, kalblerinde hastalik bulunanlar ve kalbleri
katilafanlar if in, 1eytanin katmak istedigi §eyi bir deneme ( ve-
silesi) yapsin. Zalimler, gerfekten (haktan) uzak bir ayrilik
ifindedirler.
S4. Bir de, kendilerine ilim verilenler, onun hakikaten Rab·
bin tarafindan gelmi§ bir gerfek oldugunu bilsinler de ona
inansinlar, bu sayede kalbleri ona saygi dolsun. Ku§kusuz Al·
Lah, mii'minleri kesinlikle dogru bir yola yoneltir.
SS. Kaftrler, kendilerine o saat ansizzn gelinceye, yahut da
kisir bir giiniin azabi gelinceye kadar onun hakkinda hep §iip·
he ifindedirler.
56. 0 giin, miilk Allah 'zndir. Onlar arasinda hiikmeder.
iman edip iyi amel i§leyenlere gelince, onlar Naim. Cennetle-
rinde olurlar.
410 HUl fU ' L- IJI~YAN CC1z: 17

57. inkar edip ayetlerimizi ya/an sayanlar var ya, i~·te onlar
ifin alfaltici bir azap vardzr.
58. Allah yolunda hicret eden, sonra olduriilen yahut olen-
leri, hif !jiiphesiz Allah, guzel bir rizikla riziklandiracaktir.
Ku!jkusuz Allah, rizik verenlerin en hayirlisulir.
59. Allah onlari , mutlaka memnun kalacaklari bir yere
yerle!jtirecektir. Ku!jkusuz Allah, fOk iyi bilendir, halfmdir.

49. «De ki: 'Ey insanlar! Ben ancak sizi apa~1k uyaran bir kimse-
yim'» Sizi, daha once ya§amt§ ve helfilc olmu§ iimmetlere ait bana vahyedilen
haberlerle a91k bir bi~imde uyanyorum. Bunun d1§1nda, size vadedilen azab1
getirmekte herhangi bir roltim yok ki, onu benden acele istiyorsunuz.
50. «iman edip iyi amel yapan kimseler i~in bir magfiret ve d)mert-
~e verilen r1z1k» yani cennet nimetleri «vard1r.»
/'.

51. «Ayetlerimiz hakk1nda,» onlan kinamak suretiyle geyersiz k1lmak


ve reddetmek i~in, kendilerine giictimtiztin yetmeyecegini zannederek veya
inat ederek, «Bizi aciz b1rakacaklar1n1 sanarak gayret sarfedenler var ya,
i~te onlar, cehennemliklerdir.»

52. Ey Muhammed! «Biz senden once hi~bir rasfil ve Nebi gonderme-


dik ki ... » Bu ifade, rasiH ile nebl'nin farkh §eyler oldugunu gostermektedir.
"Rasul"; insanlara ilahl mesajlan teblig etmek tizere Allahti Teala tarafmdan
gorevlendirilen ve kendisine kitap inen peygamberdir. "Nebf" ise, daha ge-
neldir. Kendisine teblig gorevi verilene de verilmeyene de §atnildir. Rasfile
destek olan ve onun dinini yaymaya <;ah§an ve bu ama<; i<;in gorevlendirilen
kimsedir. Rasuliillah'm §U hadisi bunu teyid eder: Hz. Peygamber'e Nebilerin
say1s1 sorulunca, "yiiz yirmi dort bindir" buyurmu§~ "Onlardan ka91
rasfildtir?" diye sorulunca da, "ii<; yuz on ii9, pek 9ok"<10>diye cevap vermi§tir.
Kuhistani de §oyle demi~tir: "Neb1den farkh olarak rasfil, ilfilli hiiktimle-
ri teblig etmek iizere gorev lendirilen melek ya da insandrr. Nebi ise sadece in-
sandrr."

l 0- Hadisi Ahmed b. Hanbel, Ebfi Zer el-Gifarl hadisinden §U laf1zlarla tahric etmi§tir: Ey Al-
lah'm Rasu!U! Nebilerin ilki kimdir? Hz . Peygamher, "Adem'dir" Ebu Zer: "O nebf miydi? "
Hz. Peygamber: "Ever." Ebfl Zer: "Ey Allah'm Rasulii! Ras12ller kar; ki~idir ?" Bunu da dile
getirdi.
'1 I I

0 okudugu zaman, Ǥeytan onun okumas1na ille de (kiifiir sozlcri)


katmaya kalk1~mas1n.» "Kamus" isimli ltigat kitab111da ''okumak" diyc tcr-
cilme ettigimiz temenna kelimesiyle ilgili olarak §Oyle denilmektedir: "Te-
menne'l kitabe: kitab1 okudu, demektir."
Rag1b isfahanl ise, "Temenni; kalbte bir §eyi olu§turmak ve §ekillendir-
mek, ummiyye de, temenni edilen §eyin kalbte olu§an §eklidir" den1i ~tir.
«Ne var ki Allah, §eytan1n katacag1 §eyi», ktiflir sozlerini «iptul
eder,>> yok eder. «Sonra Allah,» peygamberlerine vahyettigi «ayetlerini sag-
lam olarak yerle§tirir. Allah,» vahyettigini ve §eytan1n katmaya ~ah§llgm1
«~ok iyi bilendir, hiikiim ve hikmet sahibidir.» 0 , imanla sebat edeni iman
etmeyenden ayrrmak i9in diledigini yapar.
53. «Ki Allah, kalblerinde hastahk» §ilphe ve iki ytizlilli.ik -ki bu has-
t.ahk, ruh1 helake iticidir- «hulunanlar ve kalbleri katda~anlar» mi.i§rikler
<<i~in, §eytan1n katmak istedigi §eyi bir deneme (vesilesi) yaps1n. Zalim·
ler,» iki yilzltiler ve mti§rikler «ger~ekten» haktan «uzak bir ayrihk», a§lrl
bir dti§manbk ve tam bir muhalefet «i~indedirler.»
54. «Bir de, kendilerine ilim verilenler, onun» yani Kur'an'1n «haki·
katen Rabbin taraf1ndan gelmi§» §eytanm tasarrufuna kapab «bir ger~ek
oldugunu bilsinler de ona», Kur'an'a «inans1nlar,» yani ona imanda sebat
etsinler, ya da §eytan1n katmak istedigi §eyi reddederek imanlann1 art1rsmlar.
«Bu sayede kalbleri ona sayg1 dolsun. Ku§kusuz Allah,» dini i§lerde, ozel-
likle karars1zlarda ve belirtilen s1kmt1larda «mii'minleri kesinlikle» ac;1k hak-
ka ula§trran sahib bir baki§a «dogru bir yola yoneltir.»
55. «Kafirler, kendilerine o saat», yani k1 yamet vakti «ans1z1n» bek-
lenmedik bir anda «gelinceye, yahut da k1s1r bir giiniin azab1 gelinceye ka·
dar onun», yani Kur'an'1n «hakk1nda hep §iiphe» ve tartl§ma «i~indedlr·
lcr.» Burada "k1sir" olarak terctime ettigmiiz "aktm", ashnda dogum yapma·
yan ktsir kadm i9in kullanilrr. Yani kendisinden sonra ba§ka bir gi.in olmayan
bir glintin ,azab1, demektir. Sanki her gtin, bir sonraki gtinti dogurmakta, dola·
y1s1yla ard1 kesilen gtin, k1su giln olmaktadrr. Buradaki lasir giln, hi9bir hayir
meydana getirmeyen gilndiir. 0 glinde, asla bir geni§lik ve rahathk yoktur.
Oltim, dtinya hayatin1n sonu ve ahiret hayat1nm ba§lang1c1 olunca~ Alla·
hti Teata tasarrufu ve mil'minlerle inkarc1lar arasmda htikmetmeyi bizzat ken·
disi tistlenerek §OYle buyurmu§tur:
412 IH)HU'L·Bl~YAN

56. «0 gun», onlara k1yamet vakti, ya da azap gcldigi gun, «1ntilk», ya-
ni tam hakimiyet ve mutlak tasarruf, hi9bir ortak olmadan tek «Allah '1ndar.
Onlar», yani mti'minler ve onlarla tartI§an soz konusu kimseler «aras1nda
hilkmeder.» Allahti Teala bu htikmiinii a91klayarak §6yle buyurmu§tur:
Kur'an'a «iman edip» onun hakk1nda tart1§maya girmeksizin o Kur'an'da em-
redilenlere uyarak «iyi amel i§leyenlere gelince, onlar Nairn Cennetlerinde
olurlar.» Oraya yerle§mi§lerdir.
57. «inkar edip ayetlerimizi yalan sayanlar» yani bu tutumlann1 is-
rarla siirdiirenler «var ya, i~te onlar i~in al~albc1 bir azap vard1r .» Bu azap,
onlar1 al<;altt1g1 gibi, gurur ve kibirlerini de yok ederek tan1mlanmas1 mtim-
ktin olmayan bir zillet ve a§ag1hga iter.
Nakledildigine gore Lokman (a.s.), ogluna ogtit vererek §Oyle demi§tir:
"Ogulcag1z1m! Oltimden §i.iphe ediyorsan, uykuyu kendinden uzakla§tlr. Fa-
kat bunu asla yapamazs1n. Oldtikten sonra tekrar dirilmekten §tiphe ediyorsan
uyudugun zaman tekrar uyanmana engel ol bakaltm. Asia bunu da yapamaz-
s1n. 0 halde dil§iintirsen, nefsinin ba§kasm1n elinde oldugunu anlamt§ olur-
sun."

Ku§kusuz uyku, olti1n; uykudan uyanmak ise oltimden sonra tekrar diril-
mek gibidir. Kul Mevla's1n1, tanlfsa emrini kabul eder ve kesintiye ugrama-
yan bir iistiinli.ik elde eder. Bu tisttinltik, yanmda diinya iistiinliigliniin deger-
siz goriildtigii, ahiret iistilnltigtidtir.
Rivayete gore zfillid bir kul, Stileyman (a.s.)'1n mtilk tisttinli.igtine sahip
oldugunu gorerek ona §Oyle demi§tir: ''Ey Davud'un oglu! Allah sana c;ok
millk vermi§tir." Stileyman (a.s.) da ona: "Bir kere 'Stibhanallah' demek, Sti-
leyman'1n i9inde bulundugu varhktan daha hayirhdlf. <;tinkti bu ebedi, fakat
Stileyman'1n mtilkti fanidir" demi§tir.

~u halde, bir sefer "Stibhanallah" demek, Stileyman (a.s.)'1n millkiinden


daha hayuh olursa, ilfilli kitaplann en listtini.i olan Kur'an'1 okumak nas1l olur,
bir dti§tin.
58. «Allah yolunda», O'nun cennetine ve nzas1na ula§tlran cihad ugru-
na «hicret eden,>> yurtlann1 terkeden «SOnra oldiirtilen yahut» hicretle bir-
likte «olenleri, hi~ §iiphesiz Allah, giizel bir r1z1kla riz1kland1racakhr.»
Bu nzlk hi~ tiikenmeyen cennet nimetleridir. «Ku~kusuz Allah, raz1k veren-
lerin en hay1rhs1d1r .» <;tinkti o, hesaps1z nzlk verir. Bunun ard1ndan Ytice
l\yl'I: r;n r;n I IA<' Sl ll~l~;sl/:l:l

Allah, sbz konusu kimselcrin meskcnlerini ~u ifadcsiylc dile getirmi~tir:


59. «Allah onlar1, mutlaka 1nemnun kalacaklar1 bir yere yerlc§tire-
cektir .» <;unkti onlar orada, hi9bir gozi.in gonnedigi, hi9bir kulagm duymad1-
g1 hi9bir be§er akhn1n tahayytil edemedigi nimetler gorlirler. «Ku~kusuz Al-
lah,» bilttin varhklann durumunu «~ok iyi bilendir, halimdir.» Yani smus1z
gi.icline ragmen dil§manlan cezalandrrn1ak i~in acele etmeyendir.
Rivayet ediligine gore Hz. ibrahim, isyankar birini giinah i§lerken gt)r-
0
mil§ ve ona §6yle beddua etmi§tir: "Allah'1m! Onu helak et. Sonra ikinci,
ti9iincil ve dordi.incilsilnil gonnil§ ve her birine ayn1 §ekilde beddua etn1i~tir.
Bunun ilzerine Ylice Allah ona: "Ey ibrahim! Gilnah i§leyen her kulu hclak
etseydik, kullar iyinde 9ok az kimse kahrdi. Arna Biz, gilnah i§ledigi zamun
ona silre tan1nz. Bu arada tevbe ederse, tevbesini kabul eder; bag1§lanmasm1
dilerse, azab1n1 geciktiririz. Biliyoruz ki o, hilkmiimilz altmdan ~tkamaz. 11

Ayet-i kerime de Yilce Allah, mutlulugu vaadde oldilrillenle, kendi ba§l-


na oleni e§it tutmu§tur. <;ilnkil her ikisi, Allah'a yak1n olmak ve istam'a yar-
d1m etmekten ibaret olan ahde vefa konusunda e§ittirler. Nitekim konuyla il-
gili olarak hadis-i §erifte Hz. Peygamber §Oyle buyurmu§tur: "Kim, hac i,·in
yo/a r;zkar ve hac etmeden olurse, ona kiyamet gunilne kadar hac sevabt; kim
de um re if in yo/a r;1kar ve yolda olilrse, ona da kzyamet gunilne kadar umre
sevabi yazlltr. Kim, cihada ~·ikar ve oliirse, ona kiyamet ganune kadar, cihad
edenin ecri kadar ecir yaztlzr. 11011
Rivayete gore Ebfi Talha (r.a.), denizde sava§trken olmil§, defnedilmcsi
iyin bir ada aram1~larsa da ancak yedi gtin sonra bulabilmi§lerdir. Ancak bu
stire i~inde cesedi bozulmam1§tlr. Bu, §ehitlerde bulunan ozelliklerden biridir.

l 1- Hadisi Taberani, "Evsar" isimli eserinde, Ebu Hureyre'den merfU olarak tahric etmi~tir.
Bkz. ClJm'iu'l-Usul, l/246.
414 HUlill'L-Bl<;YAN COz: 17

60. i§te boyle. Her kim, kendisine verilen cezanin dengiyle


kar§tlik verir de, bundan sonra kendisine yine tecaviiz olursa,
(emin olmalidir ki), Allah ona mutlaka yardim edecektir. Ha·
kikaten Allah, fOk bagi§layici ve magfiret edicidir.
61. Bu boyle. <;unkii Allah, geceyi giindiize ve giindiizii de
geceye katar. Gerfek §U ki Allah, hakkzyla i§iten ve gorendir.
62. i§te boyle. <;iinkii Allah, hakkin ta kendisidir. O'nun di·
A.vet : HU I IAC SlJHl~Sl / '.l'.l

f"'''" t11pt1kl'1ri ise batildan bafka bir §CY degUtlir. K u~·k1u11z


Allah, ullldur, biiyiiktiir.
63. Allah 'in gokten yagmur indirdigini ve o sayede yeryiizii·
niin ye§erdigini gormedin mi? Gerfekten Allah, fOk
liitufkardir, haberdardir.
64. Goklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Hakikaten Allah,
miistagnidir, ovgiiye lliyiktir.
65. Gormedin mi, Allah yeryiiziinde bulunan §eyleri ve em-
riyle denizde giden gemileri sizin ·hizmetinize verdi. Gogii de,
kendi izni olmadikfa yer iizerine dii§mekten korur. !jiiphe yok
ki Allah, insanlara fOk §efkatli ve merhametlidir.
66. Size hayat veren, sonra sizi oldiirecek ve sonra yine di·
riltecek olan O'dur. Gerfekten insan, fOk nankordiir.

60. «i§te» size anlattig1m1z ve a91klad1g1m1z durum «boyle. Her kim,


kendisine verilen cezan1n dengiyle kar~1hk verir de», yani kendisine yapt·
landan daha fazlasm1 yapmadan kendisine zulmedeni, zulmettigi oranda cez-
land1nr da «hundan sonra kendisine yine bir tecaviiz olursa,» dil§manhk
ve yeniden eziyete maruz kalarak zulme ugrarsa «(emin olmahdtr ki), Allah
ona» kendisine zulmedene kar§I «mu ti aka yard1m edecektir. Hakikaten
Allah, ~ok bag1~lay1c1 ve magfiret edicidir.» 0, intikam alan1 bagi§lar vein·
tikam almay1, bag1§lamaya ve sabretmeye tercih etmesiyle ortaya ~1kan ku·
surlar1 da bagi§lar. ~u ayet-i kerimede ki§i bagt§lamaya ve sabir gostermeyc
te§vik edilmi§tir: ''Kim, sabreder ve hagt§larsa §Uphesiz bu davrant§, yap1l·
maya deger i§lerdendir." (~ura: 43)

Fakir §Oyle der: "~eyhim hazretlerinin §6yle dedigini i§ittim: 'Kamil in-
san, tlpk1 derya gibidir. Kim ona eziyet eder, aleyhinde konu§ur ve kt>tUlUk
yapmak isterse, o, bu hareketlerden dolay1 etkilenmez ve tiztilmez. 1drar, de-
nize doktildtigti zaman denizin onu nas1l temizledigini gormiiyor musun? Ay-
n1 §ekilde, clintip olan ki§i denize girdigi zaman yikanrr ve temizlenir. Deniz
ne idrarla ne de clintiple degi§mez. Onun i~in haklmn1zda kotli soz soyleyen
veya bize yonelik kotii bir i§ yapan kimseye hakk.1m1z1 helal ediyoruz. Biz as-
la ona degil, Allah'1n bizim ic;in takdir ettigi §eylere bakanz. <;unkti O'nun ic-
raat1 gtizeldir ve Cemal s1fat1, Celftl s1fahn1n iyinde sakhdu. '"

Hulasa ad1ndaki eserde §Oyle denihnektedir: "Bir adam, ba§kas1na


416 l{lJI IU'L-Bl~YAN Ci'1z: 17

Habis derse, onun da ona, 'sensin habis' demesi t:fiiz midir'! En gUzeli ona al-
dirmay1p cevap vermemesidir. Ancak haddini bildirmek i<;in durumu tiakime
intikal ettirirse caizdir. Bununla birlikte o ki§iye cevap da verebilir. ''
"Mecmeu'l-Fetava" isirnli eserde §oyle bir fetva vardir: "Biri, ba§kasma
'Ey hab!s' demi§ olsa, onun da misli ile mukabele etmesi caizdir." <;link.ti bu,
haks1zhga ugrad1ktan sonra hakk1m almaktir ki, buna izin verilmi§tir. Nitekim
Yiice Allah §Oyle buyurmu§tur: "Hakslzltk gordukten sonra hakkzm alan
kimseler var ya, i§te onlann aleyhinde bir yol yoktur." (~ura: 41) Fakat ba-
gi§lamak daha faziletlidir. <;tinkii Allah, §oyle buyurmaktadir: "... Kim, bagz§-
lar ve ban§irsa, onun ecri Allah'a aitir." (~ura: 40)
61. «Bu» yard1n1 etme i§i «boyle. ~iinkiiAllah, geceyi giindiize ve
giindiizii de geceye katar.» Yani O'nun, her §eye gi.icil yeter. Bu sebeple ge-
ce karanhg1n1 gtindilz I§tg1n1n bulundugu yere yerle§tirir; geceyi gilndiize ve
gtindtizii geceye ekler. Gece ve giindiiziln uzamas1 ve k1salmas1 ise, gilne§in
dogu§ ve batl§ yerlerine goredir. «Ger~ek ~u ki Allah, hakk1yla i~iten ve go-
rendir .>> Kullann i§lerini ve amellerini goriir.
62. «i~te,» Allah'1n kamil ilim ve kudret s1fatlanyla vas1flanm1§ olmas1
«boyle»dir. «<;tinkii Allah,» ilahhkta «hakk1n ta kendisidir. O'nun d1~1nda
tapt1klar1 ise batddan ba~ka bir ~ey degildir. Ku~kusuz Allah uludur,»
her §Cyin i.istlindedir, «hiiyiiktiir.» Bu nedenle hi9 bir ortaga ihtiyac1 yoktur.
O'ndan daha ytice bir §ey ve daha bilyiik bir otorite yoktur.
in1am Gazall (Allah ona rahmet etsin) §5yle demi§tir: "Kulun, mutlak
ulu ohnas1 tasavvur edilemez. <;unkii insan, bir ilsttinliik elde etse bile, ondan
. daha list derecede olanlar vardir §tiphesiz. Bu list dereceler peygamberlerin ve
rneleklerin derecesidir. Sonra o kul, baz1 ki§ilere oranla listtin olabilir, ama
mutlak ulu olana oranla, kar§Ila§tlrma yapilamayacak kadar noksandir. Mut-
lak ulu olan1n ise daima onceligi vardlf ki, soz konusu yiice varhk, Allahti
Tefila'drr."

63. «Allah '1n gokten yagmur indirdigini ve o sayede yeryiiziiniin yc-


~erdigini gormedin mi?» Buradaki "gormedin mi?" sorusu, "gordtin" anla-
m1nad1f. " ...Yeryiiziinde hif gezmediler mi ki, onlardan oncekilerin sonunun
nascl oldugunu gorsunler ... " (Yusuf: 109) ayetinde de boyledir. «Ger~ekten
Allah, ~ok liitufkard1r,» ki ltitfu, bilinmedik ve hesap edilmedik §ekilde, her
§eye ula§1r. 0 ister as;ik olsun ister gizli, gi.izel idareye Iay1k §ekilde «haber-
Ayc•l: fl I lH l HAC S(JHl~Sl / :l2 417

dard1r.»
64. Yaratma. mUlk ve tasarruf ay1smdan «goklerde ve yerde ne varsu
O'nundur. Hakikaten Allah,>> zatinda her §eyden «milstagnidir» s1fatlan ve
fiilleri itibartyle de «ovgilye lay1khr.»

65. «Gormedin mi, Allah yeryilzilnde bulunan §eyleri ve emriyle de-


nizde giden gemileri sizin hizmetinize verdi.» Yani Allah, yeryUzUnde bu-
lunan §eyleri hizmetinize sunmu§, yararlann1z iyin kaynak kllm1~t1r. Bunlar-
dan dilediginiz §ekilde tasarrufta bulunuyorsunuz. Ta§tan daha sert, demi rden
daha g'ti~H.i ve ate§ten daha heybetli bir §ey yoktur. Btitiln bunlar size boyun
egmi§tir.

«Gogii de, kendi izni», yani dilemesi «olmad1k~a.••» Bu kiyamet gtintiM


diir. <;ekme ve itme giiciinti varederek «yer iizerine dii§mekten korur .» Bu-
rada, gogtin kendi ba§tna ilfil11 bir gtiy olmadan durdugu anlay1~1 reddeclil-
mektedir. <;ilnkii cisim itibariyle gok, diger cisimler gibi dti§ebilir ve y1k1labi-
lir.

«Silphe yok ki Allah, insanlara ~ok §efkatli ve merhametlidir.» <;iln-


kti Allah, insanlara ge<yinme vas1talann1 haz1rlanu§, menfaat kapllanm aym1§.
onlara dokunan ye§itli zararlan ortadan kald1nn1§, gerek yaratth§la ilgili
mftcizelerle, gerekse indirilen ayetlerle delil gostenne metodlann1 gostenni~­
tir.

66. Birer cans1z unsur ve nutfe iken «size hayat veren, sonra» eceliniz
geldigi anda «Sizi oldilrecek ve sonra» yeniden diriJme arunda «yine dirilte·
eek olan O'dur. Ger~ekten insan, ~ok nankordiir.» Ortada olan nimetleri
btittinliyle inkar etmekte ve gen;ek nimet verene kulluk yapmamaktadir. Bu-
rada, baz1 insanlann ozellikleri soylenerek insan cinsinin nitelikleri dile geti-
rilmi§tir.

Bil ki, Allahu Teala insan1 degerli kllm1~, durumunu yticeltmi§, canstz
alemden an.a rahmine, daha sonra oradan canhlar alemine nakletmi§, sonra da
ona konu§ma ozelligini venni~ ve kendisine verdigi maddl-manevi nimetlerin
yarus1ra, varhklan da hizmetine sunmu~tur. Allah'm bu llituflanna §tikretmek
gerekir. "Siikiir", nimeti izhar etmek ve ay1ga vikannaktu. Bunun z1dd1 ise
nankorltiktiir. "Nankorluk", nimeti gizlemek ve onu saklamaktu. Her nimet.
nimeti vereni tammaya vesiledir. <;unkli nimet, O'nun eseridir. Eserden miles·
sire ula§mak gerekir ki, bu da yak.in imanm tirlintidur. 0 halde akllh insan, ilsM
41H Rl.JI IU'L·l3~:YAN CCtt.: 17

tlinltik ve zenginlikle gu1urlanmadan, her haltikfirda ba~any1 hetletlemelidir.


Bir haberde ~oyle denmi§tir: "Gtivlti olana; 'GUctinti begenip dunna!
" .
Eger gticiinli begenip durursan, oltimti kendinden uzak tut' de. Alime: 'Ilmini
begenip dunna! ilmini begenip durursan, soyle bakahm. Ne zaman olecek
sin?' de. Zengine de: 'Malnu ve zenginligini begenip dunna! Begenip durur-
ken canhlan bir ogiln olsun doyur bakahm' de. insan gil~stizdtir; Allah'1n ise
her §eye gticti yeter."
Ay<'I : cm OH I lAC Sl IHl•:Sl / :l'.l '11 !)

67. Biz, her iimmete bir ibadet tarzi kildik, onlar ona gore
kulluk ederler. 0 halde bu i§te seninle asla feki§mesinler.
Sen, Rabbine davet et. Ku§kusuz sen, dosdogru bir yoldasin.
68. Eger onlar, seninle miinaka§a ve miicadeleye giri§irler-
se, "Allah, yaptiklannin fOk iyi bilmektedir" de.
69. Allah, k1yamet giiniinde ~htillifa dii§tiigiiniiz konularda
aran11.da hiikmedecektir.
70. Bilmez misin ki Allah, gokte ve yerde ne varsa bilir?
Bunlar, bir kitapta mevcuttur. Bu (bilme i§i,) Allah'a kolaydir.
71. Onlar, Allah'i birakip Allah'in kendisine hifbir delil in·
dirmedigi, kendilerinin dahi hakkinda bir bilgiye sahip olma-
diklan §eylere tapiyorlar. Zalimlerin hifbir yardimcisi yoktur.
72. Ayetlerimiz .a ftkfa kendilerine okundugunda, klifirlerin
suratlarinda ho§nutsuzluk sezersin. Onlar, kendilerine
ayetlerimizi okuyanlarin nerdeyse iizerlerine saldirirlar. De
ki: "Size bundan daha kotiisiinii bildireyim mi? Ate§! Allah,
onu kafirlere vadetti. 0, ne kotii bir vari§ yeridir."

67. «Biz,» ge~mi§teki ve §imdiki timmetlerden «her» muayyen «timme·


te» d1§1na 91kmamalan gereken ozel «bir ibadet tarzt>>, yani §eriat «k1ld1k,
onlar» o muayyen timmetin fertleri «Ona gore kulluk ederler. 0 halde bu
i~te» dini konuda «seninle asla ~eki~mesinler.» Y ani kitap ehlinden senin
doneminde ya§ayanlar, §eriatlerinin Tevrat ve incil oldugunu iddia ederek se·
ninle tarti§maya girmesinler. <;unkti bu iki kitap daha onceki timmetlerin §eri-
atleri idi. Oysa bu timmet, baglffis1z bir timmet olup nizamlar1 sadece Kur'An
nizam1d1r. «Sen,» bi.iti.in insanlan «Rabbine», O'nu birlemeye ve O'na kulluk
et111eye «davet et. Ku~kusuz sen», hakka ula§tlran «dosdogru bir yoldas1n.»
68. «Eger onlar ,» hakkin ortaya 9lkmasmdan ve delillerin bulunmas1-
4:.lO HUI llJ' L·· Bl~YAN Cliz: 17

n1n ard1ndan «seninle miinaka§a ve miicadelcyc ~iri~irlcrsc,» tehdit yoluy-


la: «'Allah, yapbklaran1z1,» sa~mahklann1z1 «~ok iyi bilmektedir'» ve on-
dan dolay1 sizi cezalandrracaktir «de.»

69. «Allah, k1yamet giiniinde,» mtikafat ve ceza ile, «ihtilafa dii§tiigii-


niiz konularda», yani anla§mazhga dti§ttigiiniiz dini meselelerde «aran1zda»
sizden mti'min olanlarla kafirler aras1nda «hiikmedecektir.»

70. «Bilmez misin ki», yani bilmemen mlimktin degildir ki, «Allah,
gokte ve yerde ne varsa bilir?» O'na hi9bir §ey gizli kalmaz. «Bunlar ,»
gokte ve yerde olanlar «bir kitapta mevcuttur.» Bu kitap, Levh-i Mah-
fuz'dur. Soz konusu edilen §eyler, meydana gelmeden once ona yaz1lm1§tlr.
Bunu bildigimiz ve koruma altina ald1g1m1z i9in o inkarc1lann durumuna al-
d1rma. «Bu,» zikredilen bilme ve ihata etme i§i «Allah'a kolayd1r.» <;unkii
O'nun bilgisi ve giicti, zatln1n bir geregidir. Bu nedenle O'na hi~bir §ey gizli
kalmad1g1 gibi yoktan varetmek de zor gehnez.
71. «Onlar,» yani mti§rikler, «Allah'1 b1rak1p», Allah'a kulluk etmeyi
bir yana buakarak «Allah '10 kendisine hi~bir delil indirmedigi,» yani ken-
dilerine kulluk etme yetkisi vermedigi ve «kendilerinin dahi hakk1nda» ak-
lm geregi veya akhn ileriye stirdiigil bir gerek~e ile hastl olan «bir bilgiye sa-
hip olmad1klari §eylere tap1yorlar.» Onlar ancak cehaletlerinden ve srrf tak-
litten dolay1 putlara tap1yorlar. «Zalimlerin», yani buna benzer biiylik bir zul-
mii yapan mil§riklerin, zultimleri sebebiyle ba§lanna gelecek felakete engel
olacak «hi~bir yard1mc1s1 yoktur .»
72. Kur'an'dan, inan9 ve ilfilli htiktimlere i§areti olan «ayetlerimiz a~1k­
~a kendilerine»; yani mil§riklere «okundugunda, kafirlerin suratlannda
ho§nutsuzluk sezersin. Onlar,» a§Irt kin ve nefretten dolay1 «kendilerine
ayetlerimizi okuyanlar1n nerdeyse iizerlerine sald1rirlar.» Onlara kar§I ~1-
karak «de ki: 'Size bundan», okuyanlara kar§I olan bu ofkenizden «daha ko-
tiisiinii bildireyim mi1 Ate§! Allah, onu kafirlere vadetti. 0, ne kotii bir
van§» ve donil§ «yeridir.'»
1\yd : nn 7~~ I JAC S(JHl..:S I I :l'..l 4:l I

73. Ey insanlar! (Size) bir misal verildi; §imdi onu dinleyin:


Allah 'i birakip da yalvardiklariniz bir araya gelseler bile bir
sinegi dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir §ey kapsa onu
geri alamazlar. isteyen de aciz, kendinden istenen de!
74. Onlar, Allah'in kadrini hakkiyla bilemediler. Hif §UP·
hesiz Allah, fOk giifliidiir, galiptir.
75. Allah, meleklerden de, insanlardan da elfiler sefer.
$iiphesiz Allah, i§itendir, gorendir.
76. 0, gefmi§lerini ve geleceklerini bilir. Biitiin i§ler Al-
lah 'a dondiiriiliir.

73. «Ey insanlar! (Size) bir misaJ verildi», yani size garip bir hal, ya
da ornek diye tan1mlanan e§siz ve gerc;ek bir olay dile getirildi. «~imdi onu•
o ornegi iyiden iyiye dii§tinerek «dinleyin. Allah'1 birak1p da yalvard1klar1-
n1z», Allahti Teala'ya kulluk etmeyi terkederek tapt1g1n1z putlar, -ki bu ifade,
ayetteki misali a91klamakta ve tefsir etmektedir- «bir araya gelseler bile,.
kti<;tiklligtine ve basitligine ragmen «bir sinegi dahi yaratamazlar.» Onlar,
bir araya gelip birbirine destek olsalar bile, buna gil9leri yetmedigine gore,
tek tek olduklar1 zaman buna nas1l glic;Jeri yeter? «Sinek onlardan bir §ey
kapsa» acizliklerinden dolay1 son derece gti~si.iz olan o sinekten «onu geri
422 RUI IU'L-Bl.:YAN Ci'tz: l 7

alamazlar. isteyen de», yani puta tapan da «aciz, kendinden istenen de»,
yani put da aciz!

Rivayete gore mil§rikler, putlara gtizel koku ve bal stirilp tizerlerine ka-
pilan kap1tiyorladi. Bunu sezen sinekler de arahk.lardan girerek bah yiyorlar-
di.

74. «Onlar,» sinege engel olamayan ve ondan hakkm1 alamayan §eyleri


Allah'a ortak ko§mak sOretiyle «Allah 11n kadrini hakk1yla bilemediler.»
Yani onu geregince tan1yamad1lar. Ya da O'na geregi gibi sayg1 duymadtlar.

«Hi~ ~iiphesiz Allah,» diledigi her §eyi yaratacak ve btittin varhklar1


yok edecek derecede «~ok gii~liidiir.» Her §eyi altedecek kadar da «galip-
tir.» Bu nedenle O'na hi~bir §ey iisttinliik saglayamaz. Onlann ilahlar1 ise
acizdir, gii~siizdiir ve zillet i~inde al~almi§tir.

75. «Allah, meleklerden de, insanlardan da el~iler se~er.» Melekler-


den olan el~iler, vahiy getirmek suretiyle Allah ve Peygamberler aras1nda el-
c;ilik vazifesini yiiriitiirler, insanlardan olan elc;iler ise, temiz goniillere sahip
ilahl gti~le desteklenen kimselerdir. Onlan, halkla olan ili§kileri ve i§leri ken-
dilerini Hakka vermekten ahkoyamaz. Ku§kusuz peygamberler, kendilerine
indirilen ayetlerle insanlar1 hakka davet ederler; onlara ilfilll emir ve htiktimle-
ri ogretirler.

«~iiphesiz Allah,» her §eyi «i~itendir,» her §eyi «gorendir.» Dolay1-


s1yla O'na hic;bir soz ve i§ gizli kalmaz.

76. «0, ge~mi§lerini ve geleceklerini bilir.» Yani Allah, e§yanm mey-


dana geli§ini bilen ve denetleyendir. Bu nedenle O'na, kullann1n hi~bir i§i
gizli kalmaz. «Buh.in i§ler Allah'a dondiiriiltir», ba§kasma degil. <;unkii Al-
lah, i§lerin gerc;ek malikidir. 0, yaptig1 i§Ierden sorumlu degildir. Fakat insan-
lar, yapttl<larmdan sorumludur.

Rivayete gore bir adam, Hz. Peygamber'in torunu Hz. Hiiseyin'in oglu
Zeynel Abidin'in aleyhinde bulunmu§ ve ona iftira etmi§ti. Bu durum kar§I-
smda Zeynel Abidin o ki§iye: "Ben, soyledigin gibi isem, Allah'tan magfiret
dilerim. Fakat dedigin gibi degilsem,' Allah sana magfiret etsin," demi§tir. Bu
ifadeden etkilenen adam, kalkarak Zeynel Abidin'i alnmdan opmii§ ve kendi-
sine: "Sana can1m feda olsun. soyledigim gibi degilsin. Beni bag1§la!" derni§-
ti. Zeynel Abidin: "Allah seni bagi§lasm!" diye cevap vermi§. Adam: "Allah,
Ayt·I: 7'1 ·1n

peygmnberligini vcrccegi yeri iyi bilir," demi~.


Zeynel Abidin, bir glin de camiden \:Ikt1ktan sonra yolda birine rastla·
mi§, adam ona hakarette bulunmu§tur. Bunun tizerine oradakiler adama hii·
cum etmi§lerdi. Zeynel Abi din onlara: "Durun bakahm, adam1 bana birakm ! "
demi§ ve adama hitaben: "Sana, durumumuzdan <;ok §ey gizli degil. Yurd1m
etmemizi gerektiren bir ihtiyacan1z m1 var?" demi§tir. Adam, bu sozlerden ol·
duk<;a etkilenmi§ ve utanmt§tir. Zeynel Abidin, ilzerindeki, nakt§h elbiscyi
kendisine vermi§ ve bin dirhem kadar da para verilmesini emretmi§tir. Adum.
bu ilgi kar§1S1nda: "Senin ger<;ekten Rasulilllah'1n neslinden olduguna ta111khk
ederim," demi§tir.

Bu gibi ki§ilerin, mal ttiketip duran dlinya ehli olduklar1 zan edilmen1eli.
Aksine onlar, comert ve sayg1n ki§ilerdi. Nitekim, dtinya mah kendilerine ge-
lince onu hemen dag1tmak sfiretiyle elden <;1kanyorlardi. ~airin ~u sozleri bu
duruma ne kadarda uygun dil§mektedir:

Avcunu ar;maya alt§tl. 0 kadar ki,


Yumtnak ir;in onu biikmek istese, parmak u~larz kendisine itaat etmez.
Elinde nefsinden ba§ka bir §ey olmasa, onu da verir.
Onun i<;in, kendisinden isteyen Allah'tan korksun.
424 ROI HJ' L-BEYAN Ci'1z: 17

}
@~J'-..,
.. '
77. Ey iman eden/er! Riiku edin; secde edin; Rabbinize iba-
det edin ve hayir i§leyin ki kurtulu§a eresiniz.
78. Allah ugrunda geregi gibi cihad edin. Sizi 0 sefti; din
hususunda iizerinize hifbir zorluk yiiklemedi;. babaniz ibra-
him 'in dininde oldugu gibi. Peygamber'in size §ahit olmasi, si-
zin de insanlara §ahit olmaniz ifin 0, gerek daha once, gerek-
se bu (Kur'an'da) size "Miisliimanlar" adini verdi. Oyleyse
namazi kilin; zekati verin ve Allah 'a sarilin. 0, sizin
mevlllnizdir. Ne giizel mevllidir 0 ve ne guzel yardimculir!

77. «Ey iman edenler!» Namazm1zda «riiku edin; secde edin;>> Allah,
onlara riikfi ve secde etmelerini emretmi§tir. <;unkti onlar, onceden secde et-
meden riiku ediyor; rilku etmeden de secde ediyorlardt. Ya da mana, "Namaz
kilm" §eklindedir. Buna gore riiku ve secde, namaz1n en onemli riikilnleri ol-
mas1 sebebiyle namaz, bu iki rilkilnle ifade edilmi§tir.
«Rabbinize» emrettigi diger ibadetlerle «ibadet edin ve hay1r i~leyin»
yani nafile ibadetler, his1m-akrabay1 goriip gozetmek ve iistiln ahlfild davra-
nt§lar gibi, hayirh ve yararh i§ler yap1n «ki kurtulu~a eresiniz.» Yani kurtu-
lu§a ermeyi umarak soz konusu biltiin bu §eyleri yap1n.
Rag1b isfahani "el-Mufredat"1nda §Oyle demi§tir: "Hayzr, ak1l, dogru-
luk, fazilet ve faydah §ey gibi her yontiyle arzu edilen §ey; §er de bunun z1d-
d1drr." Eide etmek ve arzu edilene kavu§mak demek oianfelah (kurtulu§) ise,
dtinya ve ahirete yonelik olmak i.izere iki k1s1mdrr: Dtinyaya yonelik olan1;
zenginlik, tisttinltik ve ilimden ibaret olan mutluluga ermek; fillirete yonelik
olan felfill ise, dort §eyden ibarettir: Faniligi olmayan ebedilik, fakirligi olma-
yan zenginlik, zilleti olmayan iisttinltik ve cehaleti olmayan bilgidir. Bu ne-
Ayd: 77 7H

denle, "Ger~ek hayat, ahiret hayat1dtr" dcnmi§tir."


78. «Allah ugrunda», O'nun yolunda <<gcregi gibi», sadece O'nun nzas1
i~in «cihad edin.» Cihad; dii§manla mticadelede biitiin iinkanlan scferbcr ct·
mektir.
Rag1b isfahani §6yle demi§tir; "Cihad; dii§mana kar§I yap1lan cihad,
§eytana kar§l yapilan cihad ve nefse kar§l yap1lan cihad olmak iizere ii~ ~c~it·
tir."

Hadis-i §erifte §oyle buyrulmu§tur: "Eliniz ve dilinizle dii~mana kar~·1


cihad edin." Yine Hz. Peygamber'den nakledildigine gore, Tebilk sava~mdan
donerken: "Kii~uk cihaddan, biiyuk cihada donduk." buyurmu§tur. Ger~ekten
nefse kar§l cihad, di.i§man ve §eytanla mticadele etmekten 'daha zordur. Nefsc
kar§l cihad: Nefsi, ilfill! emirlere uymaya ve yasaklardan ka~1nmaya sevket-
mektir.
«Sizi 0» dini ve dinine yad1m i9in «se~ti.>> Burada, cihad gerektiren ve
ona davet eden ~eyler vurgulanmaktadrr. «Din hususunda iizerinize», yerine
getirilmesi size zor gelen i§lerden sorumlu tutarak «hi~bir zorluk yukleme-
di.» Bu nedenle Allah, kor ve topal kimselerden cihad etme mecburiyetini
kaldirn11~t1r. «Baban1z ibrahim'in dininde oldugu gibi.» Yani baban1z tbra-
him'in dinini kolayla§tud1g1 gibi, size de dininizi kolayla§tlrd1. Ya da babantz
ibrahim'in dinine uyun.'
Rag1b isfahan'i §oyle demi§tir: "Millet, upk1 din gibi, Allahil TeAlA'n1n
peygamberler vas1tas1yla kullar1na ilettigi nizam1n ad1du. Milletle din arasm-
daki fark §Udur: Millet, tipk1 "ibrahim'in milletine uyun" dendigi gibi, sadece
peygamber'e nisbet edilir. Bu nedenle, "Allah'1n milleti," "miUetim" veya
"Zeyd'in milleti" denmez."

Hz. ibrahim, Rasulullah'1n babas1 saydd1g1ndan, Allah onu bu timetin


babas1 addetmi§tir. Hz. ibrahim, onlann ebedi saadetlerine vesile oldugundan
t1pk1 babalan gibidir. Bu sebeple RasGlullah (s.a.v.): "Ben sizin babamzin ye-
ri ndeyim ''<12) buyurmu§tur.

12- Hadisi Ahmed b. Hanbel, Ebu Davud, Nesal ve ibn Mace tahric etmi~lerdir. Hadisin metni
~oyledir: "Ben, sizin babcmmn yerindeyim ve size ogretip duruyorum. Sizden hiri tuvalet ih·
tiyacl i~in ~·ikznca 011unu ve arkasmt kibleye t,;evirmesin ve sag eliyle temizlenmesin." Bkz.
el-Fetlzu'l-Kebfr, 1/437.
426 HUI f U ' L- U~.:YAN Cliz: J 7

«Peygamber'in» , Muhammed (s.a.v.)'in, teblig'dc bulunduguna dair k1-


yamet gtinil «size ~ahit olmas1, sizin de insanlara» peygamberlerin, kendile-
rine tebligde bulunduklanna «~ahit olman1z i~in 0, gerek daha once» ki ki-
taplarda, «gerekse bu (Kur'an'da) size 'Miisliimanlar' ad1n1 verdi. Oyley-
se namaz1 kthn; zekah verin>> yani ~e§itli itaatlerle Allah'a yalda§maya yah-
§tn. <;tinkti bu fazilet ve §erefi size ait ktlmt§tlf. «Ve Allah'a sar1hn.» Btitiin
i§lerinizde O'na guvenin, yard1m ve destegi sadece O'ndan isteyin.
«0, sizin mevlan1zd1r .» Yardrmcm1z ve i

You might also like